TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
78inci Birleşim
28 Mart 2018 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Osmaniye
Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun, Osmaniyenin Düziçi ilçesinin
düşman işgalinden kurtuluşunun 98inci yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
2.-
Şırnak Milletvekili Aycan İrmezin, cezaevinde tutulan Sise Bingöl
ananın durumuna ilişkin gündem dışı
konuşması
3.-
Balıkesir Milletvekili Mehmet Tümün, bireysel silahlanmanın kontrol
altına alınmasına ilişkin gündem dışı
konuşması
III.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir
Milletvekili Murat Bakanın, ÖSO mensuplarının Afrinde yaptıklarına
ve Türkiyenin Suriyede cihatçı çetelerle daha fazla iş birliği
yapmaması gerektiğine ilişkin açıklaması
2.- Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, AKP Hükûmeti ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığının taşeron konusunda binlerce
mağdur yarattığına ilişkin açıklaması
3.- Hatay
Milletvekili Birol Ertemin, Hükûmetten Afrin Operasyonundan ve Suriye
savaşından etkilenen Hataydaki esnafla ilgili düzenleme
yapmasını beklediğine ilişkin açıklaması
4.- Bursa
Milletvekili Erkan Aydının, Bursanın Osmangazi ilçesine
bağlı Dürdane köyünde yüzlerce yıllık zeytin ve incir
ağaçların bulunduğu arazinin tapuları bulunmasına
rağmen köylünün elinden alınmasına ilişkin
açıklaması
5.- Adana
Milletvekili Zülfikar İnönü Tümerin, 3269 sayılı Kanun
gereği istifa sonrası kendi kurumuna dönemeyen 35 yaş üstü uzman
çavuşların mağduriyetinin giderilmesi için Hükûmetin
girişimde bulunması gerektiğine ilişkin
açıklaması
6.- Kayseri
Milletvekili İsmail Tamerin, 26 Mart 1 Nisan 54üncü Kütüphane
Haftasına, Sarız ilçesinin İncedere Mahallesinde bir trafik
kazası sonucunda 6 vatandaşın hayatını
kaybettiğine ve aileye başsağlığı dileğinde
bulunduğuna ilişkin açıklaması
7.- Mersin
Milletvekili Hüseyin Çamakın, aile hekimlerinin sorunlarına
ilişkin açıklaması
8.- İzmir Milletvekili
Mustafa Ali Balbayın, Çiftlik Bank olayının giderek
büyüdüğüne ve bu olaydaki tutumu nedeniyle Gümrük ve Ticaret Bakanı
Bülent Tüfenkciyi istifaya davet ettiğine ilişkin
açıklaması
9.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, İstanbulda yaşanan otopark
sorununa ilişkin açıklaması
10.- Erzurum
Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlunun, tüm milletvekillerini 5
Şubat 2018de başlatılan okuma yazma seferberliğine destek
vermeye davet ettiğine ilişkin açıklaması
11.- Bursa
Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlunun, Bursanın
Osmangazi ilçesine bağlı Selçukgazide zeytinlik alanının
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
tarafından verilen izinle hafriyat sahasına dönüştürülmesine
ilişkin açıklaması
12.-
İstanbul Milletvekili Serap Yaşarın, Bangladeşteki Coxs
Bazar kampı ile Ammana yakın Zateri mülteci kampına
yaptığı ziyaretlere ilişkin açıklaması
13.- Kayseri
Milletvekili Çetin Arıkın, Sarız ilçesinin İncedere
Mahallesinde trafik kazasında Üzüm ailesinden 6 kişinin
hayatını kaybettiğine ve aileye başsağlığı
dileğinde bulunduğuna, atama bekleyen öğretmenler için bir
çalışma olup olmadığını öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
14.-
Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıçın, tasarrufun,
tüketimde dikkatli davranmak, gereği kadar kullanmak demek olduğuna
ilişkin açıklaması
15.- Ankara
Milletvekili Levent Gökün, hâlen çalışamaz hâlde duran Ankapark için
harcanan paranın Ankaralıların cebinden
çıktığına ilişkin açıklaması
16.- Kayseri
Milletvekili Sami Dedeoğlunun, 26 Mart 1 Nisan 54üncü Kütüphane Haftasına
ilişkin açıklaması
17.- Mersin
Milletvekili Serdal Kuyucuoğlunun, son bir yılda bakanlık ve
bağlı kurum ve kuruluşlarca yapılan araç ve hizmet
binası kira harcamalarının tutarını, kiralanan
gayrimenkul ve araç sayısını ve kiralanan gayrimenkullere yapılan
harcamaları öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
18.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkayanın, Bartın Amasrada
kurmak istediği termik santral için yaptığı usulsüzlükler
ve çevre kıyımıyla bilinen firmanın, bünyesinde taşeron
olarak çalışan 160 kişinin işine son vermesine ilişkin
açıklaması
19.- Mersin
Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, 26 Mart 1 Nisan 54üncü
Kütüphane Haftasına ilişkin açıklaması
20.- Giresun
Milletvekili Bülent Yener Bektaşoğlunun, Giresunda görev yapan
Sahil Güvenlik 71. Bot Komutanlığının Trabzon Grup
Komutanlığı emrine geri çekileceği iddialarına
ilişkin açıklaması
21.- Kocaeli
Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyetin, bütün taşeron işçilere kadro
verilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
22.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, terörle mücadelede stratejik düzeyde çok
önemli sınır ötesi harekâtlar gerçekleştirildiğine ve 26
Mart 1 Nisan 54üncü Kütüphane Haftasına ilişkin
açıklaması
23.- Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Özgürlükçü
Demokrasi gazetesine gece yapılan baskın sonucunda el konularak
kayyum atanmasına, Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine yönelik
gözaltıların devam ettiğine ve Silopi İlçe Millî
Eğitim Müdürü Bülent Dayananın ilkokul ve ortaokul
çağındaki çocuklara türban dağıtmasına ilişkin
açıklaması
24.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Osmaniyenin Düziçi ilçesinin
düşman işgalinden kurtuluşunun 98inci yıl dönümüne ve 26
Mart 1 Nisan 54üncü Kütüphane Haftasına ilişkin
açıklaması
25.- Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın, Afrinde el yapımı
patlayıcının infilak etmesiyle şehit olan Piyade Uzman
Çavuş İbrahim Imış ile Piyade Uzman Çavuş Veysel
Temele Allahtan rahmet dilediğine ve 26 Mart 1 Nisan 54üncü Kütüphane
Haftasına ilişkin açıklaması
26.- Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın, Afyonkarahisar Milletvekili Burcu
Köksalın CHP grup önerisi üzerinde CHP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
27.-
Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın, Hatay Milletvekili Hacı
Bayram Türkoğlunun CHP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
28.- Denizli
Milletvekili Kazım Arslanın, bir vatandaşın Atatürk
baskılı tişörtle Meclise alınmamasına rağmen
cübbeli, sarıklı, çarşaflı vatandaşların Meclise
alınması uygulamasına ilişkin açıklaması
29.- Bursa
Milletvekili Ceyhun İrgilin, Bursa İstiklal Mahallesindeki Ömer
Mercan Kütüphanesinin durumuna ilişkin açıklaması
30.- Sivas
Milletvekili Ali Akyıldızın, Sivasta Kredi Yurtlar Kurumundaki
taşeronların mülakat sınavıyla ilgili sorunu çözen
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu,
Kredi Yurtlar Kurumu Genel Müdürü Sinan Aksu ile Sivas İl Müdürü
Erdoğan Tunça teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması
31.-
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, Soma davası
ile 10 işçinin hayatını kaybettiği Torunlar
İnşaatla ilgili dava süreçlerine ilişkin açıklaması
32.- Bolu
Milletvekili Tanju Özcanın, bir vatandaşın Atatürk
baskılı tişörtle Meclise alınmamasına ve
Başkanlık Divanının bu konuda aldığı bir karar
olup olmadığını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
33.- Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın, bir vatandaşın Atatürk
baskılı tişörtle Meclise alınmaması
uygulamasının gerekçesini öğrenmeye
çalışacağına ilişkin açıklaması
34.- Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Avrupa
Uluslararası Parlamenterler Birliği toplantısında HDP
Eş Genel Başkanı Hişyar Özsoy ile AKP Heyeti
Başkanı Coşkun Çakır arasında yaşananlara
ilişkin açıklaması
35.- Maliye
Bakanı Naci Ağbalın, İstanbul Milletvekili Engin Altayın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
36.- Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Bolu Milletvekili
Tanju Özcanın 535 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 1inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
37.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Bolu Milletvekili Tanju Özcanın 535
sıra sayılı Kanun Tasarısının 1inci maddesiyle
ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
38.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Manisa Milletvekili Erkan Akçayın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
39.-
Sağlık Bakanı Ahmet Demircanın, Türkiyede
gıdaların kontrolünün Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığının denetiminde olduğuna ve
kırmızı ete domuz eti karıştırılması
durumunun söz konusu olmadığına ilişkin
açıklaması
40.-
Sağlık Bakanı Ahmet Demircanın, İstanbul Milletvekili
Garo Paylanın 533 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 4üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
41.-
İstanbul Milletvekili Garo Paylanın, Sağlık Bakanı
Ahmet Demircanın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
42.- Van
Milletvekili Lezgin Botanın, Vanın Erciş ilçesinde hastanenin
2010 yılından beri bitirilemediğine ve Vanın Saray ile
Gürpınar ilçelerinde devlet hastanelerinin bulunmadığına
ilişkin açıklaması
43.- Antalya
Milletvekili Niyazi Nefi Karanın, hangi hastanelerde parasız hizmet
verildiğini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
44.-
Sağlık Bakanı Ahmet Demircanın, Van Milletvekili Lezgin
Botan ve Antalya Milletvekili Niyazi Nefi Karanın yaptıkları
açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
IV.-
ÖNERİLER
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri
1.- HDP Grubunun,
28/3/2018 tarihinde Grup Başkan Vekili Adana Milletvekili Meral
Danış Beştaş tarafından, medyadaki tekçiliğin
demokrasi açısından yaratacağı sorunların
araştırılması ve çoğulcu medya
koşullarının yaratılması için yürütülecek
politikaların belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 28
Mart 2018 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.- CHP Grubunun,
26/3/2018 tarihinde Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal ve
arkadaşları tarafından, TÜRKŞEKERe ait 14 şeker
fabrikasının özelleştirilmesi ve fabrikalarda çalışan
işçilerin yaşadığı sıkıntıların
araştırılarak çözüm önerilerinin belirlenmesi amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 28 Mart 2018 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
V.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Yaşar Tüzünün, bir
vatandaşın Atatürk baskılı tişörtle Meclise
alınmamasının Meclis Koruma Hizmetleri Yönetmeliğinden
kaynaklanan yanlış bir uygulama nedeniyle olduğuna ve Atatürkün
resmine ve ismine saygısızlık yapılmasının söz
konusu olmadığına ilişkin konuşması
VI.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Katma
Değer Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
(1/926) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 535)
VII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın yerinden sarf ettiği bazı ifadeleri
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
2.- Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın, Adana Milletvekili Meral Danış
Beştaşın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
3.- İstanbul
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
4.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Maliye Bakanı Naci Ağbalın
535 sıra sayılı Kanun Tasarısının birinci bölümü
üzerindeki soru-cevap işleminde yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
5.- Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın, Bolu Milletvekili Tanju Özcanın 535
sıra sayılı Kanun Tasarısının 1inci maddesiyle
ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
6.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında CHP Grup Başkanına ve Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
7.- Sakarya
Milletvekili Mustafa İsenin, İstanbul Milletvekili Mehmet
Bekaroğlunun 535 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 5inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
VIII.- YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Kamu Denetçiliği Kurumu
ihalelerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bekir Bozdağın cevabı (7/24002)
2.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Anadolu Ajansı Genel
Müdürlüğünün 2014-2017 arası düzenlenen tören, fuar ve
organizasyonlarına,
Anadolu
Ajansı Genel Müdürlüğü 2014-2017 arası temsil, tanıtma ve
ağırlama giderlerine,
Anadolu
Ajansı Genel Müdürlüğü ihalelerine,
Anadolu
Ajansı Genel Müdürlüğü tarafından 2016-2017 yıllarında
verilen hediyelere,
İlişkin
Başbakandan soruları ve Başbakan Yardımcısı Bekir
Bozdağın cevabı (7/24007), (7/24029), (7/24070), (7/24114)
3.- Hatay
Milletvekili Serkan Topal'ın, Başbakanlığa bağlı
kurum ve kuruluşlardaki engelli kadrolarına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bekir
Bozdağın cevabı (7/24124)
4.- Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, Milli Saraylar bünyesinde görevli personele
ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı
Bekir Bozdağın cevabı (7/24137)
5.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 17 Aralık 2013-21 Ocak
2018 arasında bağlı kurum ve kuruluş kadrolarıyla
ilişiği kesilen memur ve sözleşmeli personele ilişkin
sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağın
cevabı (7/24789)
28 Mart 2018 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Yaşar TÜZÜN
KÂTİP ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Barış
KARADENİZ (Sinop)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 78inci
Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Sayın milletvekilleri, gündeme geçmeden önce üç
sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Düziçinin
düşman işgalinden kurtuluşunun 98inci yıl dönümü
münasebetiyle söz isteyen Osmaniye Milletvekilimiz Sayın Mücahit Durmuşoğluna
aittir.
Buyurun Sayın Durmuşoğlu. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
II.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun,
Osmaniyenin Düziçi ilçesinin düşman işgalinden kurtuluşunun
98inci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Osmaniye Düziçi ilçemizin
düşman işgalinden kurtuluşunun 98inci yıl dönümü
münasebetiyle söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Düziçinin kahraman evlatları bundan tam doksan
sekiz yıl önce topraklarını işgal eden birliklere
karşı bir millî mücadele başlatmış ve
vatanımız üzerindeki ay yıldızlı al
bayrağımızı indirmeye kimsenin gücünün yetmeyeceğini
göstermiştir.
Bugün, onların torunları olarak
istiklalimiz ve istikbalimiz söz konusu olduğunda neler yapabileceğimizi
Afrinde, Cerablusta, El Babda tüm dünyaya bir kez daha göstermenin gururunu
yaşıyoruz.
Türk milleti kahraman bir millettir; vatan topraklarını
canı pahasına savunur, bayrağını göklerden indirmemek
için göğsünü siper eder, minarelerindeki ezan seslerinin susmasına asla
izin vermez. Tarihimiz bunun örnekleriyle doludur. (Uğultular)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Devamla) Düziçi
ilçemiz de bu bağımsızlık destanında onurlu
duruşuyla tarihteki yerini almıştır. Mondros Ateşkes Anlaşmasıyla
savunma gücü kırılan, Anadolu topraklarını istila
planını uygulamaya koyan düşman kuvvetlerine karşı en
büyük direnişlerden biri hemşehrilerimizden gelmiştir. Sahip
oldukları vatan sevgisi ve iman gücüyle düşmana karşı büyük
bir özveriyle örgütlenen Düziçili vatandaşlarımız,
topraklarına düşman eli değmemesi için son nefeslerine kadar
çarpışarak yurdumuzun kurtuluşunda büyük pay sahibi
olmuşlardır. Bu mücadelenin önde gelen isimlerinden Hüseyin Hilmi,
Mehmet Yeşil, Asaf Çavuş, Hacı Efendi, İsmail Ökkeş,
Yazlamazlı Ökkeş Ağa, Süleyman Ağa ve onlarla omuz omuza
çarpışan sayısız kahramanı rahmetle ve minnetle yâd
ediyorum; ruhları şad, mekânları cennet olsun.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tarihe adını altın harflerle yazdıran
Düziçi, günümüzde de doğal güzellikleri, eğitime önem veren
çalışkan insanları ve her geçen gün büyüyen ekonomisiyle bölgedeki
önemini korumaktadır. Düziçinin enerji ve sulama hizmetleri konusundaki
gelişimine çok büyük bir katkı sağlayacak olan Çatak Barajı
gölet ve dere ıslah çalışmaları büyük bir süratle devam
etmektedir. Yakın geçmişte doğal gazla tanışan, modern
yapılarla güzelleşen, sosyal hizmet merkezi ve sağlık
evleri gibi kurumların ilçeye gelmesiyle birlikte devlet
imkânlarından çok daha hızlı faydalanmaya başlayan Düziçi,
Düldül Dağı Teleferik Projesiyle birlikte bölgenin turizm merkezi
hâline gelecek, Kanlıgeçit, Yarbaşı ve Andırın
yollarının tamamlanmasıyla birlikte de ulaşım
sorunlarından tamamen kurtulacaktır.
Sadece ilçe merkezimizin değil, Atalan,
Böcekli, Ellek ve Yarbaşı beldelerimizde yaşayan
vatandaşlarımızın da yaşam kalitesini artıracak
çalışmalarımız arasında 150 yataklı devlet
hastanesi ve 20 üniteli ağız diş sağlığı
merkezine özel bir önem veriyoruz. Allahın izniyle, AK PARTİnin
sağlıkta gerçekleştirdiği devrimin tüm
imkânlarını Düziçi ilçemize de getireceğiz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğanın sürekli vurguladığı İnsanı
yaşat ki devlet yaşasın. düsturuyla gece gündüz
çalışarak milletimizin desteğiyle
çıktığımız bu hizmet yolunda
ecdadımızın emanetini yere düşürmediğimiz gibi
yükseltebildiğimiz kadar yükselttik. Daha da iyisini yapmak için azimle
çalışacağımızdan hiçbir
vatandaşımızın en ufak şüphesi dahi olmasın. Biz
inanıyoruz ki siyaseti bir ikbal kapısı, makam ya da prestij
aracı olarak görenler, milleti sadece seçim döneminde hatırlayanlar
bizim millet sevdamızı asla ama asla kavrayamazlar, anlayamazlar.
Aşk olmadan, hedef ve vizyon olmadan siyaset yapılamaz. Sahip
olduğumuz bu inançla memleketimiz için, bölgemiz için ve umudunu ülkemize
bağlayan tüm mazlum coğrafyalar için tek yürek, tek bilek ve tek ruh
olmaya devam edeceğiz. Atalarımızdan emanet aldığımız
bu güzel vatanı gelecek nesillere çok daha güzel bir şekilde
bırakacağız.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; düşman işgalinden kurtuluşunun 98inci yıl
dönümünü gururla kutladığımız, terörle mücadeleye
verdiği şehitlerle herkesin gönlünde müstesna bir yeri olan Düziçi,
tarihi boyunca bağımsızlığından taviz vermektense
ölümü tercih eden bir milletin yeniden dirilişinin ve yeniden
yükselişinin Anadoludaki sembollerinden birisidir. O gün Düziçi ilçemizde
olan ruh, bugün bayrağımızın dalgalandığı
her yerde vardır ve sonsuza kadar da varlığını
sürdürecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Devamla)
Başkanım, tamamlayabilir miyim?
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Durmuşoğlu.
Sözlerinizi tamamlamak üzere bir dakika ek süre
veriyorum.
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Devamla) -
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Anadolu'nun dört bir yanında ya da
hudutlarımızın dışında vatan, bayrak, istiklal ve
istikbal için hayatını feda eden aziz şehitlerimizi rahmetle ve
minnetle yâd ediyor, gazilerimize şükranlarımı sunuyorum.
Şu an ülkemizin güvenliği ve devletimizin bekası için görev
yapan kahraman askerlerimize ve polislerimize yüce Allah'tan üstün
başarılar diliyor, ekranları başından bizleri izleyen
değerli vatandaşlarımızı ve Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın
Durmuşoğlu.
Sayın milletvekilleri, gündem
dışı ikinci söz, cezaevinde tutulan Sise Bingöl ana
hakkında söz isteyen Şırnak Milletvekilimiz Sayın Aycan
İrmeze aittir.
Buyurun Sayın İrmez. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
2.- Şırnak Milletvekili Aycan İrmezin, cezaevinde
tutulan Sise Bingöl ananın durumuna ilişkin gündem
dışı konuşması
AYCAN İRMEZ (Şırnak) - Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sözlerime geçmeden önce kürsü ve ifade özgürlüğü kapsamında dile
getirdikleri düşüncelerinden dolayı cezaevinde rehin tutulan
Sayın Selahattin Demirtaş, Sayın Figen Yüksekdağ ve
milletvekili arkadaşlarımız ile bir halkın özgürlük
mücadelesini bıkıp usanmadan her türlü fedakârlığa
rağmen her koşulda sürdüren tüm siyasi tutsaklara buradan selam ve
sevgilerimi yollamak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, Cizrede yetmiş
dokuz gün boyunca, sokağa çıkma yasakları boyunca abluka ilan
edilen mahallelerde yaralıları alabilmek için beyaz bayrakla
mahalleye girmeye çalışan Cizreli yurttaşlardan biri de 51
yaşındaki Mahmut Duymaktı. Beyaz bayrakla girdiği
mahalleden bir daha çıkamayan Mahmut Duymakın cenazesi diğer
143 kişiyle beraber vahşet bodrumlarında yakılmış
bir hâlde bulundu. DNA eşleştirilmesi sonucu cenazeyi alabilen
eşi Lütfiye Duymak şunları söylemişti: Benim kocamı
katlettiler, bugün benim elime 5 kilo kemik veriyorlar Al, bu senin eşin.
diyerek. Eşimi vahşice öldürmüş, yakmışlar, hiçbir
şeyi kalmamış. Lütfiye Duymak geçtiğimiz hafta, 20 Mart
günü gözaltına alınmıştı, dün tutuklandı.
Gerekçe, yasak kalktıktan sonra basına yaşadıklarıyla
ilgili demeç vermek. Yani deniyor ki: Çektiğin acıları anlatman,
konuşman yasak. Acılı insanlar üzerindeki zulüm siyasetinize
derhâl son verin. Bunun adı zulüm düzenidir.
Zulüm düzeni 78 yaşında, hasta olduğu
hâlde hapsedilen Sise Bingöl üzerinde ne yazık ki şu an cezaevinde
devam ediliyor. Kalp ve kronik tansiyon hastası olan, diz ve eklem
ağrıları olan Sise Ana tüm uyarılarımıza
rağmen ne yazık ki daha cezaevinde tutulmaya devam ediliyor. 78
yaşındaki Sise ana Muş E Tipi Kapalı Cezaevinden Tarsus F
Tipi Kapalı Cezaevine ring aracıyla üç gün süren yolculukla
gönderildi. Üç günlük yolculuktan sonra ağır bir şekilde
hastalandı. Adli Tıp Kurumu geçen yıl Cezaevinde tutulamaz.
diye rapor verdiği Sise anaya bu yıl Cezaevinde kalabilir. raporu
verdi. Adli Tıp Kurumunun bu tutumu siyasi saiklerle hareket eden bir
kurum olduğunu, tarafsız ve bağımsız
olmadığını göstermektedir. Bir yıl önce cezaevinde
kalamaz deniyor, bir yıl sonra kalabilir deniliyor. Bu nasıl bir
mantık, bu nasıl bir zihniyet?
Değerli arkadaşlar, ben burada Sise anaya
bırakıyorum sözleri, yazdığı mektupta kendi derdini
ayrıntılı bir şekilde anlatıyor, ne diyor, lütfen hep
birlikte kulak verelim: Ağrılarım çok şiddetli oluyor,
kulaklarım işitmiyor, gözlerim görmüyor artık,
yaşlılığa bağlı idrarımı
tutamıyorum, dişlerim takma; geçen gün dişlerim elimden
düştü, kırıldı, defalarca hastaneye gittim, en son bugün
elime yeni dişlerim ulaştı, bu süre zarfında beslenemedim.
Yaklaşık bir buçuk aydır tüm gün aşağı katta
sandalyede oturuyorum çünkü sürekli lavaboya gidiyorum. Ayaklarım
tutmadığı için merdiven çıktığımda âdeta
işkence görüyorum, ben de sabah inip akşama kadar sandalyede
oturuyorum. Hastaneye gitmek de istemiyorum, zaten en fazla bir iki saniye
sabit olarak ayaklarımın üzerinde durabiliyorum. Hastaneye
gittiğimde ring aracına binip inmekten tutalım, doktorun yanına
gidene kadar çok zorlanıyorum. Poşet poşet ilaçlarım doldu,
artık hangisini tüketeceğimi bilmiyorum. Ayrıca ciğerimden
öksürüyorum. Bu öksürüğün nedeni hâlâ bulunamadı. Öksürükten
dolayı özellikle geceleri uyuyamıyorum. Ayak parmaklarımdan
başıma kadar her yerim ağrıyor. İlk tutuklanmamda üç
ay cezaevinde kaldım, üç kez adli tıbba gittim, ilk gittiğimde
adli tıp Cezaevinde kalamaz. raporu verince tahliye oldum, hüküm
giydikten sonra iki kez daha adli tıpa gittim, adli tıp Cezaevinde
kalabilir. raporu verdi. Zaten sürgün esnasında
yaşadıklarımı hepiniz biliyorsunuz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kronik tansiyon hastası olduğu hâlde diğer
tutsaklara verilen yemeklerle beslenmek zorunda kalan Sise ana ölümcül düzeyde
tansiyon sorunları yaşamaktadır. Daha da ağırı
ana dili Zazaca olan Sise ana Türkçe bilmemekte ve bu yüzden doktorlara derdini
anlatamamakta. Düşünün ağrılarınız var ama
acınızı ne yazık ki anlatamıyorsunuz. Sise ana
hepimizin anasıdır, elinizi vicdanınıza koyun, Sise anaya
yapılanlar işkencedir. Şu an bu ülkede 78 yaşındaki
hasta ve yaşlı bir kadına her gün ne yazık ki işkence
yapılmaktadır. Sise ananın içerisinde tutulduğu cezaevi
koşulları sürece yayılmış bir işkence hâlidir,
avukatlardan gelen haberlere göre ise...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYCAN İRMEZ (Devamla) Sayın Başkan,
sözlerimi tamamlamak üzere...
BAŞKAN Buyurun Sayın İrmez,
sözlerinizi tamamlamak üzere bir dakika ek süre veriyorum.
AYCAN İRMEZ (Devamla) Yataktan bile
kalkamayan, altı başkaları tarafından bağlanan bir
annenin cezaevinde tutulmasına seyirci kalmak bu Parlamentonun en büyük
ayıbıdır, bu ayıba lütfen ortak olmayın. Hakikaten
siyasetler üstü, insani bir durumdan söz ediyoruz ve buna çözüm bulmak
durumundayız ve bu hepimizin boynunun borcudur. Buradan Sise anaya bir an
evvel özgürlük talep ediyoruz ve bu hepimizin görevidir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
İrmez.
Sayın milletvekilleri, gündem
dışı üçüncü söz, bireysel silahlanmanın kontrol altına
alınması hakkında söz isteyen Balıkesir Milletvekilimiz
Sayın Mehmet Tüme aittir.
Buyurun Sayın Tüm. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika.
3.- Balıkesir Milletvekili Mehmet Tümün, bireysel
silahlanmanın kontrol altına alınmasına ilişkin gündem
dışı konuşması
MEHMET TÜM (Balıkesir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Ülkemiz çok büyük bir terör tehlikesiyle
karşı karşıyadır. Bireysel silahlanma terörü her gün
masum insanların canını almaya devam ediyor. Her gün gazetelerin
üçüncü sayfalarında, televizyon haberlerinde, günlük yaşamın her
alanında ölüm haberlerini okuyoruz. Bu ölümler neden bu kadar arttı
hiç düşündünüz mü?
Değerli milletvekilleri, ülkemizde ateşli
silah kullanımı endişe verici boyutlara ulaşmış
durumdadır. Silahlı saldırı olayları son üç yılda
yaklaşık yüzde 61 artmıştır, kadın cinayetleri
çığ gibi büyümüştür. Kadın cinayetlerinin yüzde 80i
ateşli silahlarla gerçekleşiyor. Ülkemizde peynir ekmek gibi silah
alınıp silah satılıyor. İnternetten açık
artırmayla otomatik silah satın alınıyor, sosyal medya
sitelerinde 350 liraya otomatik silah ilanları veriliyor. Sizlere
soruyorum değerli milletvekilleri, bu silah tüccarlarına neden bu
kadar göz yumuyorsunuz?
Değerli arkadaşlar, Amerika Birleşik
Devletleri'nde bir okula silahlı saldırı yapıldı,
saldırıda 17 öğrenci hayatını kaybetti. Bunun üzerine
üç gün önce Amerika'nın başkentinde bireysel silahlanmaya, silah
lobilerine karşı tam 1 milyon insan Beyaz Saraya yürüyerek eylem
yaptı. Tüm dünya bireysel silahlanmanın önüne geçmeye
çalışıyor. Biz ise göz göre göre halkı silahlanmaya
teşvik ediyoruz.
Sizlere soruyorum: Bireysel silahlanmayı neden
kontrol altına almıyorsunuz? Sivillere mermi hakkını neden
5 katına çıkarıyorsunuz? Kayıp 150 bin silah hakkında
neden hiç bir işlem yapmıyorsunuz? Kamuoyu sizlerden bu
soruların yanıtını beklemektedir.
Sizlere birkaç fotoğraf göstermek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, bu kızımızın adı Aleyna
Can. Görüyorsunuz değil mi arkadaşlar? Yaklaşık iki ay
önce, henüz 17 yaşındayken bir otel odasında başından
vurularak öldürüldü. Katilin ruhsatsız silah taşımaktan
sabıka kaydı vardı ama ruhsatsız silah
taşımanın etkili bir cezası olmadığı için
Aleyna hayatının baharında bir katil tarafından hunharca
öldürüldü.
Değerli arkadaşlar, Simge Alay, 23
yaşında, üç ay önce boşanma davası açtığı
eşi tarafından hunharca katledildi. Katil hapisten izin alarak
çıkmıştı, Simgeyi görür görmez pompalı tüfekle
öldürdü. Savcı duruşmada sanığa haksız tahrik indirimi
uygulanmasını talep etti.
Değerli arkadaşlar, Arzu Gültekin 31
yaşındaydı, Gaziantepte ayrılmak istediği sevgilisi
tarafından ruhsatsız bir silahtan çıkan 14 kurşunla
vurularak öldürüldü.
Değerli arkadaşlar, Helin Palandöken,
internetten taksitle alınan pompalı tüfekle sokak ortasında
hunharca katledildi.
Değerli arkadaşlar, bu gösterdiklerim
katledilen binlerce kadından sadece birkaçıdır. Her gün yeni
cinayetler işlenmeye devam ediliyor.
Değerli arkadaşlar, İstanbul'da,
Ankara'da, İzmir'de, ülkemizin her yerinde erkeği kadını,
genci yaşlısı bireysel silah terörüne kurban gidiyor. Hiçbir
önlem yok, hiçbir denetim yok, şu ana kadar verilen hiçbir söz yerine
getirilmedi. Bu konuda verdiğimiz araştırma önergelerimizi
reddettiniz, soru önergelerimizi yanıtsız bıraktınız,
üstelik bir de mermi hakkını artırarak silahlanmayı daha da
teşvik ediyorsunuz. Biz de mağdur ailelerle birlikte bir kampanya
başlattık. Silahlanmaya karşı 1 milyon imza topluyoruz.
İmzaların ardından Meclisin önünde bir eylem
yapacağız.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde 25 milyon
ruhsatsız silah bulunmaktadır, aynı şekilde 107 bin silah
kayıptır. Bu silahlar bir gün size ve sevdiklerinize dönebilir. Biz,
can güvenliğinin olmadığı bir ülkede asla yaşamak
istemiyoruz. Acilen bir komisyonun kurulmasını ve bir an önce yasal düzenlemelerin
yapılmasını talep ediyoruz. Sizleri silahlara değil
çocuklarımıza ve geleceğimize sahip çıkmaya davet ediyorum.
Şiddete, gözyaşına, ölüme değil insanın kutsal
yaşam hakkına sahip çıkalım; insanlar ölmesin,
öldürülmesin.
Hepinize saygılar sunuyorum. Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Tüm.
Sayın milletvekilleri, şimdi, sisteme
giren milletvekillerimize yerlerinden birer dakika süreyle söz vereceğim.
Bu sözlerin ardından sayın grup başkan vekillerinin söz
taleplerini karşılayacağım.
Sayın Bakan
III.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Murat Bakanın, ÖSO
mensuplarının Afrinde yaptıklarına ve Türkiyenin
Suriyede cihatçı çetelerle daha fazla iş birliği yapmaması
gerektiğine ilişkin açıklaması
MURAT BAKAN (İzmir) - Sayın Başkan,
geçen hafta bu kürsüden ÖSOluların yağma
yaptığını, Hükûmetin derhâl bu iddiaları
araştırıp gerekli tedbirleri alması gerektiğini
söylemiştim; Sayın İnceöz de bunu yalanlamıştı.
Ardından Cumhurbaşkanlığı sözcüsü konuyla ilgili
iddiaları -görünen o ki bu olaylar yaşanmış-
doğruladı ve Bazı gruplar komutanları tarafından
verilen emirlere uymamış. diye açıklama yaptı. Daha sonra
Afrinde Emniyet güçlerinin ÖSOlulara operasyon yaptığı gündeme
geldi. Dün basından aldığımız bilgiye göre ÖSO
mensupları Afrinde evleri yağmalarken birbiriyle
çatışmış, 10u ölmüş. ÖSOya Kuvayımilliye diyenleri
ve Mehmetçikle bir tutanları tekrar düşünmeye davet ediyoruz. Bu tip
hareketler bireysel ve fevri davranışlar değildir,
cihatçılar bireysel davranışta bulunmaz; ele geçirdikleri
yerlerde sivillere ait malı mülkü ganimet, halkı tutsak ve esir
olarak görür. Türkiye Suriyede bu cihadist çetelerle daha fazla iş
birliği yapmamalıdır; tekraren uyarıyorum...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Bakan.
Sayın Gürer
2.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, AKP Hükûmeti ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının
taşeron konusunda binlerce mağdur yarattığına
ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
AKP Hükûmeti ve Çalışma
Bakanlığı taşeron işini tam anlamıyla eline
yüzüne bulaştırdı, binlerce mağdur yarattı.
Taşeron ortadan kalkmadı, modern kölelik, güvencesiz, örgütsüz, düşük
ücretle çalıştırma devam ediyor. Bakanlıklarda aynı
kurumlarda farklı uygulamalar var. Taşeronların
feryadını duyan yok. Kamuda şoförler, sosyal tesis
çalışanları, özel güvenlikçiler, Sağlık Bakanlığında,
KİT kurumunda çalışanlar, PTTde, Devlet Demiryollarında
çalışanlar kadro istiyor, Neden kadromuz verilmiyor? diyorlar. 4
Aralık 2017 öncesi alt yüklenici ihalesi sona erenler ortada kaldı.
Güvenlik soruşturmasıyla, sınavla, emekliliklerini kaybedenler,
işsiz bırakılanlar var. Ayrıca 4 Aralık sonrası
işe giren çalışanlar hangi statüde çalışmaya devam
edecekler? İşsizlik yüzde 12lerde iken yeni işsizler
yaratılıyor. Bakandan Kim, nereye alındı? Kurumlarda ne
kadar taşeron kaldı? açıklamasını sizin vesilenizle
temenni ediyor, teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Gürer.
Sayın Ertem...
3.- Hatay Milletvekili Birol Ertemin, Hükûmetten Afrin
Operasyonundan ve Suriye savaşından etkilenen Hataydaki esnafla
ilgili düzenleme yapmasını beklediğine ilişkin
açıklaması
BİROL ERTEM (Hatay) Hatayda Afrin
Operasyonundan ve Suriye savaşından en çok etkilenen
esnafımızın iş hacmi yüzde 60-70 oranında
azalmıştır. Hükûmet sadece savaştan zarar gördüğünü
belgeleyen esnafın borçlarına indirim ve yapılandırma
getirerek çok ciddiyetsiz bir çalışma yapmıştır.
Mağdur olan, siftah bile yapamayan tüm esnaflarımız için vergi,
SSK gibi borçların bir yıl ertelenmesi, esnafımıza faizsiz
kredi verilmesi, esnaf kefaletten kredi kullananların
borçlarının faizsiz şekilde bir yıl ertelenmesi,
esnafımıza sicil affı getirilmesi gibi düzenlemeleri Hükûmetten
Hatay esnafları adına acilen bekliyoruz.
Teşekkür ediyorum Başkanım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın
Ertem.
Sayın Aydın
4.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının, Bursanın
Osmangazi ilçesine bağlı Dürdane köyünde yüzlerce yıllık
zeytin ve incir ağaçların bulunduğu arazinin tapuları
bulunmasına rağmen köylünün elinden alınmasına ilişkin
açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Hükûmetin yarattığı mağduriyet
zincirlerine her gün yeni bir halka ekleniyor. Tarihi altı yüz doksan
beş yıl öncesine dayanan Bursa ili Osmangazi ilçesine bağlı
Dürdane köyünde 800 dönüm arazi içerisinde yüzlerce yıllık zeytin ve
incir ağaçlarının bulunduğu arazi, tapusu bulunmasına
rağmen, köylünün elinden alınıyor. Yüzlerce yıldır
meyve yetiştirilen ve 1986 yılında tapuları verilen
arazilerin köylünün elinden alınmasına kimse bir anlam veremiyor.
Ellerinde tapuları bulunan köylüler buna rağmen mahkemeden bir sonuç
alamadı. Yılda 3.500 ton siyah incir ve 1.500 ton zeytin üreten
köylüler ellerinden alınan tapulu arazilerinin üzüntüsünü
yaşıyor. Orman Bakanlığına sizin
aracılığınızla soruyorum: Bu yanlışı
düzeltmeye niyetleniyor musunuz? Bir cevap bekliyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın
Aydın.
Sayın Tümer
5.- Adana Milletvekili Zülfikar İnönü Tümerin, 3269
sayılı Kanun gereği istifa sonrası kendi kurumuna dönemeyen
35 yaş üstü uzman çavuşların mağduriyetinin giderilmesi
için Hükûmetin girişimde bulunması gerektiğine ilişkin açıklaması
ZÜLFİKAR İNÖNÜ TÜMER (Adana) - Sayın
Başkan, Türk Silahlı Kuvvetlerinde en az yedi yıl hizmet
süresini dolduran, kendi istekleriyle görevden çekilmiş, sağlık
niteliğini kaybeden 35 yaş üstü uzman çavuşlar, ilgili kanununun
48inci maddesindeki şartlar belirlenmesi durumunda, özel şartlar ve
girilecek sınıfın niteliklerini taşıması
kaydıyla, atanma talebinde bulundukları kamu kurum ve
kuruluşlarının takdirleri doğrultusunda atanma hakkına
sahiptir. Atanabilecekleri kurumları kendileri bulmak zorunda olan, atama
takdiri kurumların inisiyatifinde olan, Silahlı Kuvvetlerdeki
hizmetleri kurumlar tarafından tercih edilmeyen, istifa sonrası geri
dönüş için kurumlara tanınan yüzde 2lik kontenjan
yetersizliğinin yanı sıra zabıta ve itfaiye memurluğu
için 30 yaşını doldurmuş olmak gibi, bazı kurumlardaki
kadrolarda yaş şartı aranması nedeniyle bakanlıklar,
genel müdürlükler, üniversiteler, belediyeler, il müdürlükleri, kamu iktisadi
teşebbüsleri, koruma ve güvenlik kadrolarına, KPSSye girme
şartları olmamasına rağmen, atanamamaktadır. 3269
sayılı Kanun gereği, istifa sonrası kendi kurumuna da
dönemeyen 35 yaş üstü uzman çavuşların mağduriyetinin
giderilmesi için Hükûmetin girişimlerde bulunması gerekmektedir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Tümer.
Sayın Tamer
6.- Kayseri Milletvekili İsmail Tamerin, 26 Mart 1 Nisan
54üncü Kütüphane Haftasına, Sarız ilçesinin İncedere
Mahallesinde bir trafik kazası sonucunda 6 vatandaşın
hayatını kaybettiğine ve aileye başsağlığı
dileğinde bulunduğuna ilişkin açıklaması
İSMAİL TAMER (Kayseri) - Çok teşekkür
ediyorum Değerli Başkanım.
Bugün 28 Mart; Kütüphane Haftası, 54üncüsünü
kutluyoruz. Tabii, Türkiyede Kütüphane Haftasında okuma
oranlarının yükselmesi en büyük arzularımız içerisinde.
Hindistan, Tayland ve Çin gibi ülkelerin ilk sıralarda yer alması
ülkemiz adına üzücü bir hadise. İnşallah, onun
artırılması konusunda herkesin üzerine düşen görevi
yapmasını bekliyoruz.
Ayrıca, dün Sarız ilçemizin İncedere
köyünde elim bir trafik kazası sonucunda 6 vatandaşımız
hayatını kaybetti. Kederli aileye başsağlığı
diliyoruz. 1 kişi de komada, inşallah acil şifalar diliyoruz ama
onun durumunun da sıkıntılı olduğunu biliyoruz. Bu
gibi kazalarda trafik açısından, trafik canavarı olmaması
açısından tüm şoförlerimizi uyarıyoruz. Sarızlı
ailemize tekrar başsağlığı diliyor, saygılar
sunuyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın
Tamer.
Sayın Çamak
7.- Mersin Milletvekili Hüseyin Çamakın, aile hekimlerinin
sorunlarına ilişkin açıklaması
HÜSEYİN ÇAMAK (Mersin) - Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Türkiyede aile hekimlerinin sorunları acil
çözüm bekliyor. Özellikle büyükşehirlerde aile hekimlerinin iş yükü
ortalamanın çok üstünde seyretmekte, bir hekime düşen hasta
sayısı 4 binleri bulabilmektedir. Hekimler, sağlık hizmeti
sunmaya çalışırken bir yandan da kurumlarının
bütçesini dengelemekle uğraşıyor. Aile Hekimleri Dernekleri
Federasyonu tarafından yapılan araştırmaya göre erkek aile
hekimlerinin yüzde 37si, kadın hekimlerin ise yüzde 34ü mutsuz. Bu
tablodan sağlıklı bir sonuca varmak mümkün değil. Aile
sağlığı merkezlerinde cari gider uygulaması
kaldırılmalı, bu merkezlerin giderlerini devlet herhangi bir
aracı kullanmadan karşılamalıdır. Ayrıca,
hekimlerimiz üzerindeki iş yükünü hafifletecek önlemlerin acilen hayata
geçirilmesi gerekmektedir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın
Çamak.
Sayın Balbay
8.- İzmir Milletvekili Mustafa Ali Balbayın, Çiftlik
Bank olayının giderek büyüdüğüne ve bu olaydaki tutumu nedeniyle
Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkciyi istifaya davet ettiğine
ilişkin açıklaması
MUSTAFA ALİ BALBAY (İzmir) - Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, Çiftlik Bank olayı
giderek büyüyor. Şu anda 65 firma hakkında soruşturma
açıldı. Çiftlik Bankın şu anda başındaki
kişi Uruguayda. Adam milyar lira götürmüş, adam şu anda firari,
altında Ferrari. Bu mu millî ekonomi, bu mu ulusal ekonomi?! Şu anda,
adam hakkında Kırmızı bülten çıkardık.
diyorsunuz, yüzünüz kızarmıyor. Önce kırmızı
halı, sonra kırmızı bülten! Şu anda siz bu adamlara
şeker fabrikalarını verip önce kırmızı halı,
sonra kırmızı bülten mi vereceksiniz? Ayıplıyorum!
(CHP sıralarından alkışlar) Birinizin yüzünden bir şey
çıkmıyor. Şu anda eğer şeker fabrikaları
satılacak
Bu parayla 10 tane şeker fabrikası kurulurdu.
Ayıptır! Bütün bunların üzerine Hem yerliyiz hem millîyiz.
demenizi kınıyorum. Bakan Tüfenkci de, sanki izleme komitesi gibi,
sadece olayları anlatmakta yetiniyor. Tüfenkciyi de istifaya davet
ediyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın
Balbay.
Sayın Tanal
9.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
İstanbulda yaşanan otopark sorununa ilişkin
açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Teşekkür ederim
Değerli Başkanım.
İstanbulun çok önemli ve çok ciddi
sorunları var. İstanbulun çok önemli ve çok ciddi
sorunlarının başında İstanbulda otopark sorunu
gelmektedir. İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanlığı imar, inşaat ve yapı kullanma izni
verirken otopark ücretleri almaktadır. Kanunumuza, gerek İmar
Kanununa gerek Otopark Yönetmeliğine göre, otopark parası
alınırken bölgede ücretsiz otopark uygulaması
başlatması lazım. İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanlığı topladığı bu otopark ücretleriyle
ücretsiz bölge otoparkları yapmadığı için İstanbul
halkı mağdur durumdadır. İstanbul Belediye
Başkanlığımda İstanbula ücretsiz bölge otoparkı
yapacağım. İstanbuldaki bu ücretli otopark uygulamasına
son vereceğiz, İstanbulun bu mağduriyetini halledeceğiz,
çözeceğiz ve İstanbula kanal değil Tanal lazım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Tanal.
Sayın Taşkesenlioğlu
10.- Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlunun, tüm
milletvekillerini 5 Şubat 2018de başlatılan okuma yazma
seferberliğine destek vermeye davet ettiğine ilişkin
açıklaması
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) -
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; Anayasanın en
temel haklarından biri olan eğitim hakkı ve özellikle
yetişkin okuma-yazma eğitimi hayat boyu eğitimin en temel
haklarından bir tanesidir. Bu amaçla, bu temel haktan birtakım
gerekçelerden dolayı yararlanamayan 14 yaş üstü toplam 2 milyon 463
bin vatandaşımızın yararlanabileceği Okuma-Yazma
Seferberliği 5 Şubat 2018 tarihinde başlamıştır.
Daha önce Haydi Kızlar Okula Ana-Kız Okuldayız
kampanyalarına destek veren Sayın
Cumhurbaşkanımızın kıymetli eşleri Emine
Erdoğanın himayelerinde başlayan Okuma-Yazma
Seferberliğine şu ana kadar 400 bin vatandaşımız
kayıt yaptırmıştır. Tüm milletvekillerimizi kendi
illerinde, yapılan bu kampanyaya destek vermeye davet ediyorum, Umuyorum
ki bu kampanya sonucunda 2 milyon 463 bin vatandaşımız okuryazar
hâle gelecektir.
Çok teşekkürler. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın
Taşkesenlioğlu.
Sayın Kayışoğlu
11.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun, Bursanın Osmangazi ilçesine bağlı
Selçukgazide zeytinlik alanının Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı tarafından verilen izinle
hafriyat sahasına dönüştürülmesine ilişkin açıklaması
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) -
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Güzel, cennet, yeşil Bursamızın
maalesef tarım alanları, zeytinlikleri, doğası her gün
saldırı altında, her gün talan ediliyor. Yine
Bursamızın Osmangazi ilçesine bağlı eski köy Selçukgazide
zeytinlik alanı Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı tarafından verilen izinle hafriyat sahasına
dönüştürülmüş, 30 dönüme yakın alanda yüzlerce zeytin
ağacı -üstelik buralar tapuda zeytinlik olarak görülmesine
rağmen- kesildi. Maalesef Büyükşehir Belediyesi, hiç sorgulamadan, bu
alanın 1,5 milyon metreküplük hafriyat alanına dönüştürülmesine
izin veriyor. Soruyorum buradan hem Büyükşehir Belediyesine hem Tarım
Bakanına: Bu çevre katliamına kimler yol açıyor, neden izin
veriliyor, bu hafriyat şirketinin sahibi kim, partinizle bir ilgisi var
mı?
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Kayışoğlu.
Sayın Yaşar...
12.- İstanbul Milletvekili Serap Yaşarın,
Bangladeşteki Coxs Bazar kampı ile Ammana yakın Zateri
mülteci kampına yaptığı ziyaretlere ilişkin
açıklaması
SERAP YAŞAR (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
İki ayrı mülteci kampına ziyaret
yaptım. Birincisi, Arakan Müslümanlarının soykırımdan
kaçarak sığındıkları Bangladeşteki Coxs Bazar
kampı, 1 milyonun üzerindeki insan -çoğunluğu çocuk ve
kadınlardan oluşuyor- yarını bilinmyen ümitsiz bir bekleyiş
içindeler, göçmen kampında göçüp giden bir hayata tanıklık
ediyorlar. İkinci olarak da Ürdünün başşehri Ammana yakın
Zateri mülteci kampı... Orta Doğu'nun en büyük mülteci kampı
olarak biliniyor. 80 bin kişinin yaklaşık yarısından
fazlası çocuklardan oluşuyor ve bunları geçtiğimiz hafta
ziyaret etme fırsatımız oldu.
Dünyada en çok mülteciye ve aynı zamanda en çok
çocuk mülteciye ev sahipliği yapan dünyanın en cömert ülkesinin
milletvekili olarak ülkemize ve bizlere gösterilen teveccühü o mazlumlar
nezdinde hüzün ve mutlulukla müşahede ettim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, kayıtlara geçsin.
SERAP YAŞAR (İstanbul) Çünkü kendi
kamplarımızla mukayese ettiğimde de çok daha etkin koşullar
sunduğumuzu fark ettim. Bunu da sizlerle paylaşmak istiyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Yaşar.
Sayın Arık...
13.- Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın, Sarız
ilçesinin İncedere Mahallesinde trafik kazasında Üzüm ailesinden 6
kişinin hayatını kaybettiğine ve aileye
başsağlığı dileğinde bulunduğuna, atama
bekleyen öğretmenler için bir çalışma olup
olmadığını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
ÇETİN ARIK (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Kayseri dün tarifsiz bir acıya
tanıklık etti. Elim bir trafik kazasında Sarız ilçemizin
İncedere Mahallesinde hayatını kaybeden Üzüm ailesinin 6
ferdini toprağa verdik. Üzüm ailesine ve Sarızımıza bir kez
daha başsağlığı diliyorum. Bu tarif edilmez
acımızı paylaşanlara da teşekkür ediyorum.
Millî Eğitim Bakanına sormak istiyorum:
Türkiyede binlerce öğrenci öğretmen; yüz binlerce öğretmen de yüz
binlerce öğretmen de atama bekliyor. Ayrıca, öğretmen
olduğu hâlde farklı kamu kurumlarında çalışan memur
öğretmenler var. Sizden adalet bekleyen bu memur öğretmenlerimizi
öğrencileriyle buluşturmak için bir çalışmanız var
mı? Atama bekleyen öğretmenlere yeni atama yapmayı
planlıyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Arık.
Sayın Kılıç
14.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, tasarrufun, tüketimde dikkatli davranmak, gereği
kadar kullanmak demek olduğuna ilişkin açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Tasarruf; tüketimde dikkatli davranma, gereği
kadar kullanma ve idareli olmaktır. Tasarruf; israfa bilinçli bir
karşı çıkış, cimrilikle müsriflik arasında
dengeyi sağlayacak nirengi noktasıdır.
Bu bilincin oluşmasında, dünyayı
insanın hizmetine verilen bir nimet, yaratılmış her
şeyi insanın koruması gereken bir emanet olarak kabul etme
anlayışı etkilidir.
Ayetikerimede İnsanların kendi
işledikleri sebebiyle karada ve denizde bozulma ortaya
çıkmıştır. deniyor. Tasarruf, çocuklukta
alışkanlığa dönüşebilir, bunun için ebeveynin tüketim
anlayışına dikkat etmesi gerekir. Çöplerin
ayrıştırılması, harcamaların dikkatle
yapılması, alışveriş değil, infakın mutluluk
vesilesi olarak görülmesi, bu alışkanlığın
oluşturulmasında etkili birkaç yoldur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) - Tasarruf
bilinci sağlayacağı mutedil tutumla hayatın her
alanında etkili olacaktır. Tasarruf eden darlık çekmez.
Tasarruf, az şeyi çoğaltır, israf çok şeyi azaltır.
Tüketim çılgınlığına son vermeliyiz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Kılıç.
Sayın Gök
15.- Ankara Milletvekili Levent Gökün, hâlen çalışamaz
hâlde duran Ankapark için harcanan paranın Ankaralıların
cebinden çıktığına ilişkin açıklaması
LEVENT GÖK (Ankara) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, büyük iddialarla yola
çıkılarak, yapımına başlanan, hâlen
çalışamaz hâlde duran Melih Gökçekin icraatlarından Ankaparka
şu ana kadar tam 1 milyar 563 milyon lira para harcandı, eski parayla
1,5 katrilyon.
Şeker fabrikalarının 30-40 milyon
lira zarar ettiği söylenerek kapatılmaya
çalışıldığı bu dönemde dün Ankaparkta bir
yangın çıktı ve dev bir oyuncak çadırı yandı.
Altı ay kadar önce verdiğim bir soru
önergesinde bu çadırların şartnameye uygun
olmadığını ifade etmiş olmanın, haklı
çıkmanın üzüntüsünü yaşıyorum.
Burada harcanan para Ankaralıların
parasıdır. Harcanan para Melih Gökçekin parası değil,
Ankaralıların cebinden çıkan bir paradır. Bu paraların
hesabı mutlaka sorulmalıdır Sayın Başkan.
Ankaralıların zarara uğratılmasına seyirci
kalmayacağımızı herkesin bilmesi gerekir.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Gök.
Sayın Dedeoğlu
16.- Kayseri Milletvekili Sami Dedeoğlunun, 26 Mart 1 Nisan
54üncü Kütüphane Haftasına ilişkin açıklaması
SAMİ DEDEOĞLU (Kayseri) - Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Türkiye'nin
geleceğine dair yapılan en önemli yatırımlardan biri
okuyan, araştıran, sorgulayan, bilgiye ve özgür düşünceye sahip
nesiller yetiştirmektir. Bu açıdan, insanlığın
kültürel birikimini barındıran basılı ve yazma eser,
harita, resim, fotoğraf başta olmak üzere, pek çok bilgi ve belgenin
mahfuz tutulduğu kütüphaneleri geleceğimiz adına ülkemizin en
önemli hazinelerinden biri olarak görüyoruz. Başta öğrenciler,
araştırmacılar ve bilim insanları olmak üzere, toplumun
bütün kesimlerinin bilgi ve belgeye ulaşabilmesi adına
kütüphanelerimizin önemli bir işlevi bulunmaktadır. Bu nedenle,
kütüphanelerin sayıca artırılmasına, dijital teknolojiden
azami ölçüde istifade edilmesine, fiziki mekanların gelişmesine ve
yeterli sayıda nitelikli uzman personele kavuşmasına özel önem
vermekteyiz.
Bu düşüncelerle, 54üncü Kütüphane
Haftasını kutluyor, bu anlamlı haftanın kitap okuma
alışkanlığını, bilgi ve öğrenmeye olan
ilgiyi artırmasını diliyorum.
Yüce Meclisi saygılarımla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın
Dedeoğlu.
Sayın Kuyucuoğlu
17.- Mersin Milletvekili Serdal Kuyucuoğlunun, son bir
yılda bakanlık ve bağlı kurum ve kuruluşlarca
yapılan araç ve hizmet binası kira harcamalarının
tutarını, kiralanan gayrimenkul ve araç sayısını ve
kiralanan gayrimenkullere yapılan harcamaları öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
SERDAL KUYUCUOĞLU (Mersin) - Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Kamu alımlarında kâğıttan
kaleme, ek servisten makam aracına kadar her türlü mal ve hizmette
tasarruf yapılacağı, 2017-2019 dönemlerini kapsayan mali plan
kapsamında mal ve hizmet alımı giderlerinin düşürülmesinin
hedeflendiği söylenmiştir. Buna göre, son on iki ayda bakanlık
ve bağlı kurum ve kuruluşlarca yapılan araç ve hizmet
binası kira harcamalarının tutarı ne kadardır?
Kiralanan gayrimenkul sayısı ne kadardır? Kiralanan
gayrimenkullere yapılan tadilat, dekorasyon, peyzaj, mobilya
alımı, vesaire harcamaları ne kadardır? Kiralanan araç
sayısı ne kadardır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın
Kuyucuoğlu.
Sayın Yalçınkaya
18.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza
Yalçınkayanın, Bartın Amasrada kurmak istediği termik
santral için yaptığı usulsüzlükler ve çevre
kıyımıyla bilinen firmanın, bünyesinde taşeron olarak
çalışan 160 kişinin işine son vermesine ilişkin
açıklaması
MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) -
Teşekkürler Sayın Başkan.
Bartın Amasrada kurmak istediği termik
santral için yaptığı usulsüzlükler ve çevre
kıyımıyla bilinen firma, bünyesinde taşeron olarak
çalışan 160 kişinin işine son vermiştir.
İşçiler, önce ücretli izne çıkarılmış,
ardından da iş akitleri 29 Mart tarihi itibarıyla
feshedilmiştir.
Enerji Bakanına ve Hükûmete buradan seslenmek
istiyorum: Lafa gelince millî, icraata gelince Çinden işçi ithal edenleri
koruyup kollayan, kendi işçilerimizi işsizliğe mahkûm eden bir
sistem millî değildir, gayrimillîdir. Millî enerji politikasıyla
yerli kömür çıkaracağız. diyerek patronlara her türlü kolaylığı
sağlayan, onlara müjde üzerine müjde veren Sayın Enerji Bakanı
patronlara sahip çıktığı gibi işçilere ve
haklarına da sahip çıkacak mıdır? Bölgeye geldiği
günden bu yana sürekli işçi çıkaran bu şirkete Sayın Bakan
ne zaman Artık yeter. diyecektir?
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Yalçınkaya.
Sayın Taşkın
19.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, 26
Mart 1 Nisan 54üncü Kütüphane Haftasına ilişkin
açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Vatandaşların kütüphaneleri yakından
tanımaları ve kütüphanelerden daha çok yararlanmalarını
teşvik etmek amacıyla her yıl mart ayının son
pazartesi günü başlayan hafta ülkemizde Kütüphane Haftası olarak
kutlanmaktadır. 54üncü Kütüphane Haftası tüm yurtta kütüphane ve
kitap konusunda bir farkındalık oluşturmak amacıyla Kültür
ve Turizm Bakanlığınca düzenlenen etkinliklerle kutlanıyor.
Yeni nesil çocuklar, yeni nesil kütüphaneler temasıyla
gerçekleştirilen etkinlikler kapsamında İnsan kütüphaneye
gidemiyorsa kütüphane insanın ayağına gelir. ilkesiyle Kültür
ve Turizm Bakanlığınca hizmete sunulan 44 gezici kütüphane
aracına eklenen 10 yeni araç Anadolu yollarına bugün çıktı.
Seçim bölgem Mersinle birlikte Adıyaman, Ağrı, Aksaray,
Ardahan, Bingöl, Çanakkale, Kastamonu, Kırıkkale ve Yalovada
vatandaşların kullanımına sunulacak gezici kütüphane
araçlarının hayırlı olmasını diliyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Taşkın.
Sayın Bektaşoğlu
20.- Giresun Milletvekili Bülent Yener Bektaşoğlunun,
Giresunda görev yapan Sahil Güvenlik 71. Bot
Komutanlığının Trabzon Grup Komutanlığı
emrine geri çekileceği iddialarına ilişkin açıklaması
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Çok
teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Giresunda 30 personeliyle görev yapan Sahil
Güvenlik 71. Bot Komutanlığının Trabzon Grup
Komutanlığı emrine geri çekileceği iddiaları ne kadar
doğrudur bilemiyoruz. Eğer böyle bir şey gerçekleşirse havalimanının
da bulunduğu Ordu-Tirebolu arasındaki deniz alanı ve sahiller
tamamen korumasız ve denetimsiz hâle gelecektir, kaçak avlanmalara, çevre
kirliliği yaratanlara veya deniz yoluyla gerçekleşmesi muhtemel yasa
dışı geçişlere, boğulma ve kayıp vakalarına
karşı anında müdahale imkânı ortadan kalkacaktır.
Ayrıca, Giresun Limanına yapılan büyük küçük tonajlı
gemilerin giriş çıkışları da güvensiz hâle gelecektir.
Şimdiden uyarı görevimi yapıyorum, taşınma gibi bir
karar varsa bu, gözden geçirilmelidir. Bot Komutanlığının
mevcut yerinde veya başka bir alanda ama mutlaka Giresun'da
konuşlanması gerekmektedir. Çok teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Bektaşoğlu .
Sayın Hürriyet, siz sisteme girip
çıkmışsınız herhâlde.
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) Evet.
BAŞKAN Son olarak size de söz vereyim.
Buyurun Sayın Hürriyet.
21.- Kocaeli Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyetin, bütün
taşeron işçilere kadro verilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Senelerdir kamu kuruluşlarının
çeşitli birimlerinde çalışan sağlık personelleri,
yemekhane personelleri, kiralık araç şoförleri, kara yolları
işçileri gibi birçok alanda hizmet veren taşeron işçiler, KHKde
yer alan Personele dayalı hizmet alımı ve yaklaşık
maliyetinin en az yüzde 70lik kısmının asgari işçilik
maliyeti gibi işçilik giderlerinden oluştuğu işlere
ilişkin hizmet alımları ibaresinden dolayı kadroya
giremedi. Aynı iş yerinde çalışan arkadaşları
kadro sınavlarına girerken yüzde 70 gibi saçma bir kurala
takılan taşeron işçilerin boynunu büktünüz. Bu ülkede her
şeyi ayırdınız; kadınları
ayırdınız, şehitleri ayırdınız, gazileri
ayırdınız, öğrencileri ayırdınız, şimdi
de işçileri ayırıyorsunuz. Bir tek kişiye yapılan
haksızlık bütün topluma yapılmış bir tehdittir.
Buradan Hükûmete sesleniyorum: Her akşam binbir zorluklarla evlerine ekmek
götürmek isteyen taşeron işçilerimize kadro yolunu açın.
Bırakın adalet yerini bulsun, yüzde 70 kaldırılsın,
tüm taşeronlara kadro verilsin.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Hürriyet.
Sayın milletvekilleri, şimdi grup
başkan vekillerimizin söz taleplerini karşılayacağım.
Sayın Akçay, buyurun efendim.
22.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, terörle mücadelede
stratejik düzeyde çok önemli sınır ötesi harekâtlar
gerçekleştirildiğine ve 26 Mart 1 Nisan 54üncü Kütüphane
Haftasına ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Terörle mücadelede stratejik düzeyde çok önemli
sınır ötesi harekâtlar gerçekleştirilmektedir. Fırat
Kalkanı, İdlib Operasyonu, El Babın temizlenmesi ve nihayet
Zeytin Dalı Harekâtı, Türkiyenin bütünleşik terörle
mücadelesinin stratejik birer adımlarıdır. Son olarak, Afrin ve
Tel Rıfat terörden temizlenmiştir.
Türkiye'nin güney sınırı boyunca
Hatay'dan İran sınırına kadar -yurt içi de dâhil olmak
üzere- hiçbir yerde terör unsuruna izin verilmemelidir, verilmemektedir. Bu
hat, Sayın Genel Başkanımızın 6 Ağustos 2012de
açıkladığı güvenlik kuşağıdır. Ülkemize
yönelen tehditleri en aza indirmek amacıyla batı ucu Afrin'i ve
doğu ucu da Kandil'i içine alacak biçimde tesis edilecek hilal
şeklindeki güvenlik kuşağı bir an önce sağlanmalı
ve icra edilmelidir. İşte bu güvenlik kuşağı ki
aynı zamanda barış ve huzur kuşağıdır, bu
kuşağın içerisinde Afrin ne kadar önemliyse Tel Rıfat, Ayn
El Arap, Tel Abyad, Kamışlı, Fıratın doğusu,
Menbic, Sincar, Mahmur ve nihayet Kandil aynı derecede önemlidir.
Buraların terörden temizlenmesi, terör ve beka tehdidinin sona erdirilmesi
yönündeki en önemli adımlardır. Bu mücadelede ordu millet
anlayışıyla aziz milletimiz kahraman ordumuzla omuz
omuzadır. Milletimizin desteği ve duası her zaman
Mehmetçikimizdedir.
Sayın Başkan, bu hafta Kütüphane
Haftası'dır. Ülkeler, milletler ekonomik zenginlikleri kadar kültürel
zenginlikleri ve birikimleriyle de tarih sahnesinde tartıya çıkarlar,
değerlendirilirler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Bugün hepimiz, İstanbul,
Buhara, Semerkant, Nişabur, Halep, Şam, Bağdat gibi
şehirlerden bahsederken büyük bir kültür ve medeniyete
ulaştıklarını devasa kütüphanelerinden görebiliyoruz. Bilgi
ve kültür hazinesi olan kütüphanelerimiz bizim geçmişle
irtibatımız olduğu gibi geleceğe açılan
kapılarımızdır. İşte, kütüphaneler, o zenginlik
kaynağımız, bilgi kaynağımız olan kitapların
geniş kitlelere ulaştırılması ve böylece bilginin
tabana yayılmasında hayati bir işlev üstlenmiştir.
Zihinlerdeki zincirleri kıran, dünyayı keşfetmemizi
sağlayan, ufkumuzu genişleten, bilgiyle donatan kitaplara gerekli
ilginin gösterilmesi temennisiyle Kütüphane Haftasını kutluyorum. Bu
vesileyle, Türkiyede kütüphaneciliğin simge isimlerinden Eşekli
Kütüphaneci olarak tanınan merhum Mustafa Güzelgözü de rahmetle
anıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Tamamlıyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Sözlerinizi tamamlayınız
lütfen Sayın Akçay.
Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) 1943 yılında
Ürgüpe atanan kütüphaneci Mustafa Güzelgöz, 7 katır ve 3 attan
oluşan seyyar kütüphanesiyle 36 köye hizmet götürmüştür. Bu hâliyle
Eşekli Kütüphaneci, ihtiyacımız olan okuma ve okutma azmi ve
iradesinin simgesidir.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Akçay.
Sayın Danış Beştaş,
buyurun.
23.- Adana Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Özgürlükçü Demokrasi gazetesine gece yapılan
baskın sonucunda el konularak kayyum atanmasına, Boğaziçi
Üniversitesi öğrencilerine yönelik gözaltıların devam
ettiğine ve Silopi İlçe Millî Eğitim Müdürü Bülent
Dayananın ilkokul ve ortaokul çağındaki çocuklara türban
dağıtmasına ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Evet, medyada sansür gerçekten artık
sınır tanımıyor. Bu sabah aldığımız
haberlere göre Özgürlükçü Demokrasi gazetesine dün gece 03.00
sıralarında yapılan baskın sonucunda el konulmuş ve
kayyum atandığına dair bilgiler dolaşıyor. Doğan
Medya Grubunun satılması sonrasında Özgürlükçü Demokrasiye
yönelik bu baskının demokrasiyle, hukuk devletiyle, halkın haber
alma hakkıyla hiçbir şekilde
bağdaşmadığını ifade etmek istiyoruz. Gerçekten
özel harekât polislerinin bir gazete binasına gece yarısı 03.00
sıralarında gidecek kadar ve TMSFye başvurun, bilgi
alın. diyecek kadar bir nobranlık var aynı zamanda, bir
sınır tanımazlık var. Şimdi, bununla birlikte
şöyle bir tablo var -gözaltılar da var- onları da paylaşmak
istiyorum: Hem gazete hem matbaa çalışanlarından Erdoğan
Zamur, Musa Kaya, İhsan Yaşar, Kemal Kürt, Cemal Tunç
gözaltındadır.
Şimdi, burada, Özgürlükçü Demokrasi gazetesi
satılık değildir. Satılık olmayan gazetelere el konulması
ve kayyum atanması da tesadüf değildir. Özgürlükçü Demokrasi gazetesi
hakikatleri yazdığı için, tıpkı diğer, Cumhuriyet
ve benzeri gazetecilere yönelik saldırılar gibi AKP'ye biat
etmediği, satılık olmadığı ve hakikat
arayışından vazgeçmediği için bu saldırılara
maruz kalıyor.
Ben şunu söylemek istiyorum, temel politika
şu: Ya satın al ya kayyum ata ya da sansür uygula, üçüncü bir seçenek
koymuyorlar ama burada el konulan sadece bir gazete değil halkın
haber alma hakkıdır, demokrasidir.
Sayın Başkan, başka bir mesele,
Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine yönelik olaylar hız kesmeden
devam ediyor. Olaylar derken öğrencilere yönelik saldırılar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) -
Cumhurbaşkanının hedef göstermesinden sonra gözaltılar
devam ettiriliyor ve gözaltılarda işkence uygulamaları bugün çok
geniş bir şekilde yansıdı. İlk elden şunu
söylemek isterim ki polis aracında yoğun şekilde darbedilen,
gözaltında işkence gören, tehdit edilen Boğaziçi
öğrencilerinin başına gelen her şeyden onları hedef
gösterenler sorumludur. Şu anda öğrencilerin kendilerinin
açıklaması elimizde. Polis aracında kendilerine Kafanıza
vurursak daha az zeki olursunuz
Araçta gözümüzü bağladılar.
Vücudumda darp izi var, bazılarımızda kelepçe izleri var.
Birinin burnu çatladı, darp raporu aldık... Ve şikâyette
bulunduklarını söylemişlerdir.
Öncelikle komünist ve vatan haini diye hedef
gösteren Cumhurbaşkanı bu öğrencilerin işkence görmesine
karşı ne düşünüyor, bu sorumluluğu açıkça kabul edecek
mi? Yeni bir dönem başlatmak istiyorlar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz, sözlerinizi
tamamlayınız lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) AKPli
olmayanların öğrencilik haklarının bile elinden alınma
çabası var. Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri yalnız
değildir, onların yanındayız; düşüncelerini her
ortamda, her zeminde açıklamaları için elimizden geleni
yapacağız.
Çok önemli bir mesele daha var, bunu da
paylaşmadan geçemeyeceğim. Şırnak Silopi İlçe Millî
Eğitim Müdürü Bülent Dayanan, Şehit Binbaşı Ercüment
Türkmen Ortaokuluna giderek ilkokul ve ortaokul çağındaki çocuklara
türban dağıttı. Sayın Başkan, buna ilişkin
fotoğraflar var elimizde. İlkokul öğrencilerine, 9 ila 14
yaş arasında çocuklara türban dağıtılmış ve
türban takılması âdeta zorunlu kılınmıştır.
Yani bu fotoğraflar da basın yayın organlarının
hepsinde çıktı. 2 Martta da tüm çocukların türbanlı
fotoğraflarının olduğu bir resim kamuoyuyla
paylaşıldı. Her şeyden önce, okullarda kılık kıyafet
serbestliği vardır. Bu durum
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Toparlayacağım, son
BAŞKAN Buyurun, son olarak bir dakika daha
süre veriyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Kılık kıyafet serbestisi hem millî eğitim mevzuatında
hem de uluslararası hukukta açıkça belirtilmiştir. Türban
dağıtmak bir zorlamadır, dayatmadır. Bunun bir ilçe millî
eğitim müdürü tarafından yapılması skandaldır ve
kesinlikle kabul etmiyoruz. Bu şekildeki fotoğrafların çekilmesi
de telafisi imkânsız zararlar verecektir. Bu, bireyin inanç
özgürlüğüne değer vermeyen, eğitim hakkını gasbeden
bir zihniyetin ürünüdür. Millî Eğitim Bakanını acilen göreve
çağırıyoruz; bu konuda açıklama yapmalı, olay
hakkında soruşturma başlatılmalı ve söz konusu Millî
Eğitim Müdürü açığa alınmalıdır. Çocuklara bu
dayatmayı kesinlikle kabul etmiyoruz ve reddediyoruz.
Çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın Altay, buyurun Sayın Başkan.
24.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Osmaniyenin
Düziçi ilçesinin düşman işgalinden kurtuluşunun 98inci yıl
dönümüne ve 26 Mart 1 Nisan 54üncü Kütüphane Haftasına ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Öncelikle, Düziçi ilçemizin düşman
işgalinden kurtuluşunun 98inci yıl dönümünde kahraman
şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmet ve minnetle anıyorum; o
mücadeleden, o savaştan hayatta kalanlar var ise onlara da Allah'tan uzun
ömür niyaz ediyorum. Düziçi halkının bu kutlu gününü Cumhuriyet Halk
Partisi Türkiye Büyük Millet Meclisi Grubu olarak tebrik ediyoruz.
Diğer mevkidaşlarımın da
değindiği gibi, Kütüphane Haftası'ndayız. İnternetteki
süratli gelişim ve yaygınlaşma maalesef kütüphaneler ile
insanlar arasındaki bağı da süratle koparıyor,
uzaklaştırıyor. Kütüphane artık nostaljik bir kelime,
kavram hâline geldi, bunları üzülerek söylüyoruz ama elbette, hiç
şüphesiz geriye dönük birikimler, onlardan alınacak dersler, onlardan
çıkarılacak sonuçlarla birlikte toplumlar kendilerine rota ve yön
belirlerler, bir toplum gelişir, bir toplum geleceğe yönelik
projeksiyonlarını büyütür. Bu bakımdan kütüphanelerimiz
kıymetlidir ve değerlidir. Kütüphane
çalışanlarımızın şüphesiz çok büyük
sorunları var, büyük bir özveriyle çalışıyorlar.
Kütüphanelerimizin geliştirilmesi, güncellenmesi, daha kolay
ulaşılabilir bir noktaya, insanların kitapla daha kolay
buluşma noktasına gelmesi konusunda Kültür
Bakanlığımızın gerekli çalışmaları
yapmasını da temenni ediyoruz. Bu vesileyle Cumhuriyet Halk Partisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Grubu olarak Kütüphane Haftasını tebrik
ediyoruz. İnsanları, bu haftada özellikle, kütüphanelere biraz daha
yakınlaşmaya, yakından tanımaya
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Ve oralardan
istifade edilmesi konusunda da bu haftanın iyi değerlendirilmesi
gerektiğini düşünüyoruz. Ancak tabii, muhalefetiz, Hükûmeti
eleştirmezsek olmaz; Hükûmetin Kütüphane Haftasına gerekli önemi
vermediğini de üzülerek görüyoruz. Gerek kamu spotları bakımından
gerek diğer etkinlikler bakımından Kütüphane
Haftasının amacına uygun bir şekilde, güçlü bir
şekilde kutlanmasında Hükûmetin bu konuda gerekli katkıları
sağlamasını da temenni ediyoruz efendim.
Saygılar.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın Turan, buyurun Sayın
Başkanım.
25.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Afrinde el
yapımı patlayıcının infilak etmesiyle şehit olan
Piyade Uzman Çavuş İbrahim Imış ile Piyade Uzman Çavuş
Veysel Temele Allahtan rahmet dilediğine ve 26 Mart 1 Nisan 54üncü
Kütüphane Haftasına ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ben de Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Yeni bir kanun görüşmelerine
başlayacağımız bu günün milletimiz ve Parlamentomuz için
hayırlı olmasını, başarılı
olmasını diliyorum.
Dün acı bir haber aldık. Zeytin Dalı
Harekâtı kapsamında Afrin ilinin ele geçirilmesinden sonra
bilindiği gibi askerimiz bölgede arama tarama faaliyetlerine yoğun
bir şekilde devam ediyor. Önceki gün bu faaliyetler yürütülürken
teröristlerin tuzaklaması sonucu oraya konulan el yapımı
patlayıcının infilak etmesiyle Piyade Uzman Çavuşumuz
İbrahim Imış ile Piyade Uzman Çavuşumuz Veysel Temelin
şehadet haberini aldık. Ben şehitlerimize Allahtan rahmet
diliyorum, askerlerimize bu konuda başarılar diliyorum, gazilerimize
şifalar diliyorum, Rabbim mekânlarını cennet etsin.
Kütüphane Haftamızla ilgili dün uzun uzun
konuşmuştuk, Hükûmetimizin bu konuda en ücra köşelere kadar
kütüphanelerimizin ulaştırılması,
kitaplarımızın ulaştırılması için çok
yoğun faaliyetleri var.
Tekrar teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Turan.
Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Buyurun.
IV.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- HDP Grubunun, 28/3/2018 tarihinde Grup Başkan Vekili
Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş tarafından,
medyadaki tekçiliğin demokrasi açısından yaratacağı
sorunların araştırılması ve çoğulcu medya
koşullarının yaratılması için yürütülecek politikaların
belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 28 Mart 2018 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 28/3/2018 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Meral
Danış Beştaş
Adana
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
28 Mart 2018 tarihinde Adana Milletvekili Grup
Başkan Vekili Meral Danış Beştaş tarafından
verilen 7236 grup numaralı, medyadaki tekçiliğin demokrasi
açısından yaratacağı sorunların
araştırılması ve çoğulcu medya
koşullarının yaratılması için yürütülecek
politikaların belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine
verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 28/3/2018 Çarşamba
günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önerinin gerekçesini açıklamak üzere öneri
sahibi Halkların Demokratik Partisi Grubu İzmir Milletvekilimiz
Sayın Ertuğrul Kürkcü, buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika.
HDP GRUBU ADINA ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir)
Sayın Başkan, sevgili arkadaşlar; önergemizin amacı
açık: Şu an Türkiye medyasında ortaya çıkmış
bulunan tekel durumunun, halkın bilgi edinme hakkını ve
gazetecilerin editoryal bağımsızlıklarını ortadan
kaldıran, tek yönlü bir haber akışının ve tek yönlü
bir bilgilendirme rejiminin Türkiye'ye egemen olmuş olması
karşısında Meclisi göreve çağırıyoruz.
En son Doğan Medya Grubunun bütün
varlıklarının Demirörene satılmasıyla birlikte şu
an Türkiye medyasındaki hâkim yapıların hepsi Hükûmet
yanlısı sahiplerin eline geçmiş durumdadır. Bu
satıştan önce en çok satan 10 gazetenin 7si Hükûmet
yanlılarının elindeydi, şimdi tamamı Hükûmet
yanlılarının elindedir. Ayrıca, kamu medyası yani Türkiye
Radyo Televizyon Kurumunun bütün organları, Anadolu Ajansı, RTÜK,
RTÜK denetimindeki bütün yapılarla birlikte aslında hem medya
sahipliği hem medya kontrolü bakımından Adalet ve Kalkınma
Partisi, Cumhurbaşkanı tarihte eşi görülmemiş, aslında
Türkiye Cumhuriyetinin kurucularının bile sahip
olmadıkları kadar güçlü bir haberleşme ağına ve medya
kontrolü imkânına sahip olmuş durumdadırlar. Bu, aslında,
fiilen şu anki durum itibarıyla Türkiye'deki mevcut yasaları da
çelen, onları delik deşik eden bir uygulamadır çünkü Rekabet
Kurumunun yaklaşımına göre, medya gruplarının, medyaya
yatırım yapan işverenlerin hâkim durumunu medyada tekel
oluşturmak üzere kullanması yasaya aykırıdır. Sırf
bu nedenle geçtiğimiz yıllarda, 2011de Milliyet ve Vatan
gazetelerini Doğan Medya Grubu Demirören Grubuna satmak zorunda
kalmıştı bir tekel durumu oluştuğuna dair Rekabet
Kurumunun ortaya koyduğu tespitler ve dayatmalar dolayısıyla.
Fakat ne kadar ilginç bir paradokstur, şimdi Demirören Grubu Doğan
Grubunun bütün yayınlarını satın alarak aslında
Doğan Grubunun 2011de sahip olduğu konumun aynısına
yükselmiştir fakat Rekabet Kurumundan en ufak bir ses yoktur.
Esasen olan şey şudur: Türkiyede
bilginin, doğrunun ve iletişimin tekeli iktidarın eline
geçmiştir. Dünyada olmayan bir durumdur bu; Rusyada bile durum bu
değildir, Çinde bile durum bu değildir. O nedenle, bence ve bizce,
Türkiye Büyük Millet Meclisi bu medyada gerçekleşen olağanüstü rejim
değişikliği karşısında harekete geçmek
zorundadır çünkü artık iktidarın faaliyetlerinin ve
iktidarın bilgisinin aşağıdan, toplumun diğer
kanalları tarafından denetlenmesi imkânı yoktur. En basit
örneğiyle, bundan böyle seçim sonuçlarını izlemek
bakımından Anadolu Ajansı dışında ve onun
yaydığı bilgiler dışında başka hiçbir kanal
Türkiyede halklarımız için kalmış değildir.
Buna mukabil, bugün Özgürlükçü Demokrasi gazetesinin
basıldığı ve kayyum atanma girişiminde
bulunulduğu, aslında durumun da tam olarak nasıl cereyan
ettiği bilinmeksizin şu an gazetenin ele geçirilme çabası
içerisinde olunduğu ortadadır. Bu tekel hâlinin
dışında kalan bağımsız yapıların tümü
de son derece ağır bir basınç altındadır. Esasen
Türkiyede medya bir bilgi kaynağı değil, bir genel
lağım hâline gelmiştir. Bu lağımdan uzak durmak
yurttaşlarımızın zihnî ve bedensel
sağlığı bakımından tayin edici önemdedir.
Bu şartlar altında, Türkiye halkları
bilgiye ancak ve ancak bu lağım medyasından uzak durarak,
bunların ekranlarından uzak durarak, bağımsız
yayınları güçlendirerek, alternatif iletişim ağları
kurmak için yaratıcılığı ve zekâyı harekete
geçirerek ulaşabilirler. Bu şartlar altında Türkiye aslında
Hitler Almanyasının bir adım evvelindedir. Geleceğin
nasıl belirleneceği meselesi, medya üzerindeki hâkimiyet
savaşlarının da sonucuna bağlıdır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi bu
araştırmayı yapmadığı takdirde, aslında olan
durumu içine sindirmiş demektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Devamla) Başkanım,
bitireyim cümlemi.
BAŞKAN Buyurun, sözlerinizi tamamlamak üzere
bir dakika ek süre veriyorum Sayın Kürkcü.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Devamla) Bu durumu içine
sindiren bir Meclisin durumu, medyanın durumundan daha farklı
olmayacaktır. Yani, bir siyasi merkezin egemenliği altında, onun
yönlendirmesi altında kendi kaderini kendi ellerinde tutmayan, sadece ve
sadece hâkim tepelerden yönlendirilen, yürütmenin bir aparatı hâline
gelmiş olan bir Meclis, yürütmenin aparatı hâline gelmiş olan
bir medyayı tamamladığı takdirde, Türkiye faşizmin
kapısından geçecek demektir.
Faşizm dediğimiz zaman sadece ve sadece
baskıyı değil, baskının bir özel biçimini
kastediyoruz. Bu özel biçim de şudur: Yenilmeyi, yenildiğini kabul
etmeyi ve yenildiğini kabul etmeyi bir şeref addetmeyi içine
sindirmiş olan esirlerin, kölelerin dünyasıdır. Köleliği
kutsayan kölelerin dünyasıdır faşizm. Buraya bir adım
kalmıştır; ya köle olduğunuzu ya da ayaklanan köleler
olduğunuzu ispat edeceksiniz, şimdi onun sınavındayız.
Hepinizi selamlıyorum saygıyla. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Kürkcü.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İzmir
Milletvekilimiz Sayın Mustafa Ali Balbay konuşacaktır.
Buyurun Sayın Balbay. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika.
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA ALİ BALBAY (İzmir)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, şu anda, tabii,
medya Türkiye'nin en önemli konularından birisi hâline geldi.
İktidarın temel hedefi şu: Çok kanallı tek seslilik. Kanal
çok gibi görünecek, 50 kanalın, 100 kanalın olduğu bir Türkiye
izlenecek ama hepsinde tek ses olacak. Şu anda gidiş bu sayın
milletvekilleri. Dünyada da tartışılan bu durum, ne yazık
ki Türkiye'de daha vahşi bir şekilde seyretmekte. Artık bugün
geldiğimiz noktada medya gücü yok, güçlerin medyası var. Böyle bir
ortamda -biraz önce sayın konuşmacı Rekabet Kurulunun sorunundan
söz etti- ben Rekabet Kurulunun adını şimdiden
değiştiriyorum, beni mahcup ederlerse ne âlâ, artık rehavet
kurumu olmuştur; o kurumdan hiçbir karar da çıkmayacağını
şimdiden görüyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, Kütüphane
Haftasındayız. İletişimin, medyanın haricinde önemli
bir durum ama önceki gün Kütüphane Haftasında Boğaziçi
Üniversitesinin kütüphanesine polis girmiştir sabah 05.00te ve 500 bin
kitabın olduğu o kütüphanede belge aranmıştır.
İktidar milletvekilleri Kütüphane Haftasını andılar ama
bunu da unutmasınlar diyorum.
Sayın milletvekilleri, şu anda Türkiye'de
iktidarın bütün sesleri kendine benzetmesi, göreceksiniz, iktidarın
da işine yaramayacak. Dünyada bu denenmiştir ama hiçbir şekilde
başarılı olmamıştır. Bir gün göreceksiniz ki her
şey kendi sesinizden ibaret olacak. Eğer bir ülkede bütün haberler
iktidardan ibaret olursa toplum sağırlaşır ve o toplum
konuşmaz olur ve şunu unutmayın ki, toplumun sessizliği
bombaların sesinden daha tehlikelidir; yarın ne
olacağını, içinde nasıl bir enerji biriktireceğini
hiçbiriniz kestiremezsiniz. O nedenle, gelin, medyanın bugün tamamen
daralmış, iktidarınızdaki son on beş yılda 56 sıra
geriye gitmiş medya özgürlüğünü tekrar bir gözden geçirin. Bugün medyada
her şey sizin haberlerinizden ibaret olduğunda sanmayın ki
toplum size inanıyor, sanmayın ki toplum Gerçek budur. deyip ona
kanıyor.
Sayın milletvekilleri, geçen gün bir kahvede
halkın haberleri izlerken söylediğini sizlerle paylaşmak
istiyorum. Bir kahvede, televizyonda, haberlerde art arda iktidar partisinin en
tepeden aşağıya konuşmacıları söz
almıştı, sadece onların sesi vardı, bir vatandaş
şunu söyledi: Yalan bunların ağzına yuva
yapmış. Yalan bunların ağzına yuva
yapmış. demişti. Toplum da her şeyi görüyor,
saklandığınızı sanmayın.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Balbay.
Söz sırası Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubu adına Ankara Milletvekilimiz Sayın Murat Alparslana aittir.
Buyurun Sayın Alparslan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA MURAT ALPARSLAN (Ankara)
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
HDP grup önerisinde ve konuşmacıların
izahında özellikle iktidarımızın, partimizin medyanın
ve basının çeşitliliğine, renkliliğine dönük
birtakım yaptırımlarla bunu engellemeye
çalıştığı ve tek sesli ve tek elden yönetilen bir
basın ve medya aracılığıyla toplumu manipüle etmeye
çalıştığı konusundaki iddiaları kabul
etmediğimizi, reddettiğimizi peşinen söylemek isterim.
Özellikle, kurulduğu günden itibaren her türlü vesayete karşı,
millet iradesi ve egemenliği üzerindeki pek çok tasallut olmuş menfi
durumu kaldırmak için gayret gösteren partimiz, bu anlamda da, ifade
özgürlüğü, basın ve medya özgürlüğü anlamında da çok iyi
gelişmelere imza atmıştır. Ülkemizde basının hem
sayısal anlamda çeşitliliği ve renkliliği hem çok
sesliliği, ajansları, medyası, yerel ve ulusal basın
anlamında oldukça fazla olduğu hepimizce malumdur. Kaldı ki, pek
çok Avrupa ülkesinde ve dünyanın pek çok yerinde bile ifade edilemeyen
özgürlük derecesine varan bir şekilde zaman zaman yöneticilerimize,
Cumhurbaşkanımıza hakaretlere kadar uzanan bir özgürlükten
bahsedildiğini hepimiz biliyoruz. Ona ilave olarak, aynı zamanda, bu
özgürlüklere terör örgütlerinin ve teröristlerin övülmesine dönük birtakım
manşetlerin atıldığına da hepimiz geçmiş tarihte
şahit olduk. O sebeple, bir medya kuruluşunun veya bir gazetecinin
bir ceza takibine veya bir adli kovuşturmaya muhatap olmasının,
sadece onun medya ve gazete temsilcisi olmasından
kaynaklandığından bahisle eleştirilmesi doğru
değildir. Bunlar araştırıldığında, bir suç
unsuru olmasından kaynaklı ve bir cezaya muhatap olması
gerekliliğinden kaynaklı olduğunu da hepimiz biliyoruz.
O sebeple, ülkemizde, hem ifade özgürlüğünün
hem de medyanın renkliliği ve çeşitliliğinin,
tarafsız, objektif, kamuoyunu aydınlatma saikiyle hareket ederek kara
propagandadan, spekülasyonlardan uzak ve sorumsuzluktan kaçınan bir
anlayışla görevini ifa ettiği ve ifa etmeye de devam
edeceği hepimizce malumdur. Yapılması düşünülen medya
satışının bir ticari ilişki olduğu da hepimizce
malumdur. 1979 yılında Milliyet gazetesi, 1994 yılında
Hürriyet gazetesini satın alan bir medya kuruluşunun bugün de
satıyor olması veya farklı medya kuruluşlarının
el değiştiriyor olması, ortaklık kuruyor olması,
basın, ilkelerini ve görevlerini değiştirecek ve iktidar lehine
bir durum oluşturacak noktaya gelecek diye düşünmemek lazım.
Burada basının objektif ve tarafsız olarak kamuoyunu
aydınlatma görevi devam etmektedir, AK PARTİ iktidarı da bunu
muhafaza edecek her türlü yasal düzenlemeyi yaparak önünü açmaktadır.
Bu sebeple, grup önerisinin aleyhinde görüşümü
ifade ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Alparslan.
Sayın milletvekilleri, Halkların
Demokratik Partisi Grubunun önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.- CHP Grubunun, 26/3/2018 tarihinde Afyonkarahisar Milletvekili
Burcu Köksal ve arkadaşları tarafından, TÜRKŞEKERe ait 14
şeker fabrikasının özelleştirilmesi ve fabrikalarda
çalışan işçilerin yaşadığı
sıkıntıların araştırılarak çözüm
önerilerinin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 28
Mart 2018 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
28/3/2018
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu
28/3/2018 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Engin
Altay
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal ve
arkadaşları tarafından, TÜRKŞEKERe ait 14 şeker
fabrikasının özelleştirilmesi ve fabrikalarda çalışan
işçilerin yaşadığı sıkıntıların
araştırılarak çözüm önerilerinin belirlenmesi amacıyla
26/3/2018 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırma
önergesinin (1812 sıra no.lu) diğer önergelerin önüne alınarak
görüşmelerinin 28/3/2018 Çarşamba günlü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Gazel.
Sayın milletvekilleri, önerinin gerekçesini
açıklamak üzere öneri sahibi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Afyonkarahisar Milletvekilimiz Sayın Burcu Köksal konuşacaktır.
Buyurun Sayın Köksal. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika.
CHP GRUBU ADINA BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün kürsüde pancar tarımıyla geçimini
sağlayan 250 bin aile, şeker fabrikalarında istihdam olanağı
bulmuş 25 bin şeker işçisi ve bu fabrikalardan ekmek yiyen
yüzlerce nakliyeci ve çocuklarına, torunlarına, kendi nesillerine
NBŞ denen zehri yedirmek istemeyen milyonlarca yurttaş adına
sizlere sesleniyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Bu görmüş olduğunuz bitki -yurdumun
topraklarını seven bu bitki- şeker pancarı. Görüyorum ki
AKP Grubuna okulda yeteri kadar bu bitkinin faydaları
anlatılmamış. Onun için birisine anlatır gibi tane tane
önce bu bitkinin faydalarını anlatacağım size.
Bu bitki, çayımızın şekeri,
ağzımızın tadı, hayatta olmazsa olmazımız,
doğal şekerin elde edildiği şeker pancarı.
Hayvanlarımıza yedirdiğimiz küspe bu bitkiden elde edilir. Maya
sanayisinin ham maddesi melas bu bitkiden elde edilir. Toprağın
verimini yüzde 20 oranında artırır bu bitki. Havaya oksijen
verir ve katma değer bakımından endüstri bitkileri içinde 2nci
sırada yer alır ve yılda yaklaşık 250 bin aile ekmek
yer bu bitki sayesinde. Şimdi siz şeker fabrikalarını
satarak, onların kapısına kilit vurarak ülke topraklarından
bu bitkiyi silmeye, yok etmeye çalışıyorsunuz ve bu fabrikalarda
çalışan 4 binin üzerindeki şeker emekçisini mağdur etmek
istiyorsunuz. Bakın, bu işçiler, 2016 yılı Nisan
ayında ŞEKER-İŞin almış olduğu kararla bir
ay boyunca günde iki saat fazladan ücretsiz olarak çalıştılar.
Niçin? Fabrikaları ayakta kalsın diye ve bu işçiler bu
fedakârlıklarla fabrikayı ayakta tutmaya çalıştılar.
Türkiye genelinde kadrolu işçi sayısı
5.178, geçici işçi sayısı ise 2.754, taşeron işçi
sayısı 10 binin üzerinde. Yani Türkiyede, bu 25 şeker
fabrikasında toplam 25 binin üzerinde şeker işçisi ekmek yiyor.
Özelleştirmeyle kadrolu işçiler sektör değiştirecek, belki
şehir değiştirecek ve çok ciddi sıkıntılar
yaşayacak, geçici işçiler resmen ekmeğinden olacak. Geçici
işçi derken, hani, 5 ay 29 gün çalışan, yılın
yarısını işsiz geçiren, emeklilik hakları olmayan
emekçilerden söz ediyorum. Güya 9 ay 29 güne çıkardınız
onların çalışma süresini ama şeker fabrikalarındaki
geçici işçi kardeşlerimiz ne yazık ki bu haktan
yararlanamadılar. Taşerona kadro dediniz, şeker
fabrikalarındaki taşeron işçilere kadro vermediniz, onlar bu
haktan yararlanamadılar.
Yine, yaklaşık üç haftadır 22 tane
şeker fabrikasını dolaştım; bire bir oradaki
şeker emekçileriyle, pancar üreticileriyle ve o şehirde yaşayan
yurttaşlarımızla görüştüm; Erzurumdan Karsa,
Afyonkarahisardan Elâzığa, Muştan Van Ercişe,
Ağrıdan Kastamonuya, bütün fabrikalarda çalışan
işçilerin hepsi özelleştirmeye hayır diyor, yurttaşlar
hayır diyor, pancar üreticileri hayır diyor. Peki, kim evet
diyor bu özelleştirmeye, kim istiyor? Amerikan kökenli nişasta
bazlı şeker lobisi istiyor. Çünkü Amerika kendi ürettiği
nişasta bazlı şeker denilen zehri bize yedirmek istiyor.
Bakın, 2015te stoklarımızda 400 bin
ton civarında şeker varken siz kalktınız, 170 bin ton
şeker ithal ettiniz. İhtiyacımız yokken ithal şekeri
niye aldınız? Çünkü müttefikiniz Amerika böyle istedi. Millete Ey
Amerika diye nutuk atıyorsunuz, sonra Amerikayla şeker
fabrikalarını sattırmak için el sıkışıyorsunuz,
sonra da gelip burada yerlilikten ve millîlikten bahsediyorsunuz. Kusura
bakmayın ama kendi fabrikalarını yandaşa yoldaşa
peşkeş çekenden yerli ve millî olmaz. Yerli ve millî olmak, Amerikan
kökenli nişasta bazlı şeker lobisinin karşısında
dik durmaktır. Yerli ve millî olmak, kendi işçisini, üreticisini,
emekçisini, nakliyecisini aşsız, işsiz bırakmamaktır.
Yerli ve millî olmak, NBŞ denilen zehirle gelecek nesilleri kansere
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BURCU KÖKSAL (Devamla) Sayın Başkan, bir
dakika süre verirseniz tamamlayayım çünkü konu çok önemli.
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlamak üzere bir
dakika ek süre veriyorum Sayın Köksal.
Buyurun.
BURCU KÖKSAL (Devamla) Bu NBŞ denilen zehir
kanser, kısırlık, obezite gibi çok ciddi hastalıklara yol
açıyor. Avrupalı bunu tüketmiyor, Amerikalı bunu tüketmiyor.
Kotalar çok düşük, hatta İngiltere ve Fransada sıfır ama
siz Türkiyede bu zehri bize yedirmek istiyorsunuz ve ben de buradan diyorum
ki: Ülkemde, tarlamda, soframda GDO ve NBŞ istemiyorum. Binlerce
yurttaşımız, milyonlarca yurttaşımız Türkiyede
haykırıyor. Artık buna bir kulak verin.
Bu fabrikalar işçinin alın teri, bu
fabrikalar pancar üreticisinin ekmeği, bu fabrikalar nakliyecinin
kazancı, bu fabrikalar çocuklarımızın
sağlığı, bu fabrikalar çapacı
kadınlarımızın pazar parası, bu fabrikalar Anadoluda
manifaturacıların, kasabın, bakkalın, manavın
veresiyesi, bu fabrikalar Atatürkün, İnönünün, Ecevitin, Özalın,
Menderesin bize mirası. Lütfen böyle bakın.
Herkesi saygılarımla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Köksal.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
zabıtlara geçsin diye, izin verirseniz, çok kısa bir açıklama
yapacağım.
BAŞKAN Sayın Turan, diğer
konuşmaları da dinleyelim, isterseniz topluca cevap verirsiniz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Çok kısa bir
şey söyleyeceğim izin verirseniz.
BAŞKAN Buyurun Sayın Turan.
III.- AÇIKLAMALAR (Devam)
26.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Afyonkarahisar
Milletvekili Burcu Köksalın CHP grup önerisi üzerinde CHP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın
konuşmacıyı çok da yüksek perdeden konuştuğu için
dikkatle dinlemeye çalıştık. Öncelikle şunu söyleyeyim:
Geçen hafta tüm partilerin desteğiyle, burada, NBŞnin yani
eleştirilen NBŞnin yüzde 15ten 5e düştüğünü yasayla
karara bağlamış olduk.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Yüzde 5e!
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Bakanlığın artırma yetkisi var, Bakanlığın.
BAŞKAN Sayın Gürer, lütfen
Arkadaşlar, lütfen
Buyurun Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ayrıca, kota
fazlasının, söylenenlerin tam aksine, TÜRKŞEKER
fabrikasınca kullanılmasının yolu açıldı. Yani
biz şeker üreticisinin yanındayız. Asla, iddia edildiği
gibi, birtakım ülkelerin fabrikalarına kıyak geçmek için bunu
yapmıyoruz. Eleştirilere açığız, bununla ilgili
tespitlere açığız, daha iyisini yapmak için beraber çalışıyoruz.
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Turan.
Sayın Altay, söz talebiniz var mı?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Efendim, ben de
kayıtlara geçsin diye söylüyorum.
Allah var, millet bizi izliyor; Sayın
Turanın bu konuşmasına şeker fabrikalarının
bulunduğu yerleşim birimlerindeki vatandaşlarımız herhâlde
gülmüştür diyorum.
Teşekkür ederim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Siz gülün, gülün!
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Altay.
IV.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- CHP Grubunun, 26/3/2018 tarihinde Afyonkarahisar Milletvekili Burcu
Köksal ve arkadaşları tarafından, TÜRKŞEKERe ait 14
şeker fabrikasının özelleştirilmesi ve fabrikalarda
çalışan işçilerin yaşadığı
sıkıntıların araştırılarak çözüm
önerilerinin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 28
Mart 2018 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Söz sırası Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Kahramanmaraş Milletvekilimiz Sayın
Fahrettin Oğuz Tora aittir.
Buyurun Sayın Tor. (MHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz üç dakika.
MHP GRUBU ADINA FAHRETTİN OĞUZ TOR
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 14
şeker fabrikasının özelleştirilmesi neticesinde buralarda
çalışan işçilerin yaşadığı sıkıntılar
konusunda Cumhuriyet Halk Partisi tarafından verilen araştırma
önergesi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi adına söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi ve bizleri izleyen
değerli vatandaşlarımızı sevgi ve
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, birçok defa dile
getirdim, yine tekrar edeceğim. Hangi kamu kurumunda olursa olsun işi
ehline vermediğimiz müddetçe başarılı olmamız mümkün
değildir. Konumuz şeker fabrikaları olunca kısaca yönetim
kademesinden birkaç örnek vereceğim. Konuyu daha önce de KİT
Komisyonunda dile getirdiğimi belirtmek istiyorum. Bir müddet önce
Şeker Fabrikaları Genel Müdürlüğünde mesleği
savcılık olan bir personel vekâleten yönetim kademesinde görevlendirildi.
Savcıya, hâkime üst düzey idari görev vermek isteniyorsa bunun adresi
şeker fabrikaları değildir, Adalet
Bakanlığıdır öncelikle. Fabrikanın yönetim kademesinde
görev yapan bir başka kişisi uzmanlık alanı Fars dili ve
edebiyatı olan Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu
Başkanıdır; Fars dili ve edebiyatı uzmanlık
alanı, hâlen de göreve devam etmektedir. 3üncü örneğimiz,
geçmişte Artvin Valiliği yapan bir başka
arkadaşımızdır. Şunu söylemek istiyorum: İşi
ehline vermeye inanıyorsak bunların hiçbirinin adresi şeker
fabrikaları yönetim kademeleri değildir, kimse Şeker
fabrikaları zarar ediyor. demesin.
Değerli milletvekilleri, şu anda biz
şeker fabrikalarından bahsediyoruz. Fabrika demek makine demektir,
teçhizat demektir, elektrik demektir, metal demektir. Yönetim kurulunda
bulunanların hiçbiri mühendislik eğitimi almamıştır.
Bir başka önemli konu: Yönetim kurulundakilerin hemen hemen tamamına
yakını ikinci görevli olarak buradadırlar, birinci görevleri,
full time çalıştıkları yerler başka kamu
kurumlarıdır. Kısaca, yönetim kurulu üyeleri imza tamamlamak
için burada görevlendirilmişlerdir. Olaya uzmanlık alanları
itibarıyla baktığımızda, kurumun en üst yönetim
organı olarak verebilecekleri fevkalade kısıtlıdır.
Tam zamanlı çalışmadıkları için de verebilecekleri
hiçbir şey yoktur demek daha doğru olacaktır.
Değerli milletvekilleri, 14 şeker
fabrikasında toplam 4 bin civarında personel
çalışmaktadır. Bunlardan isteyenler diğer kamu
kurumlarında 4/B statüsünde istihdam edilebilecekleri gibi diğer
fabrikalarda da çalışabileceklerdir veya devralacak firmada beş
yıl süreyle çalıştıktan sonra dilerlerse kamuya ait
kurumlarda 4/B statüsünde çalışabileceklerdir. Fabrikalarda
yıllarca çalışarak ustabaşı veya vasıflı
işçi konumuna yükselmiş kardeşlerimiz, 4/B statüsünde bir tercih
yapacak olurlarsa yılların birikimiyle elde ettikleri
ustabaşılıkları, vasıflılıkları ortadan
kalkacağı için mağdur olacakları açıktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FAHRETTİN OĞUZ TOR (Devamla)
Tamamlayabilir miyim Başkanım?
BAŞKAN Buyurun Sayın Tor.
FAHRETTİN OĞUZ TOR (Devamla)
Teşekkür ederim.
Zira kamu kurumlarında konumlarını
devam ettirmeleri, konumlarına uygun bir görev bulmaları mümkün
olmayacaktır. Kamu kurumlarında tahsilleriyle ilgili rastgele bir
görevlendirme yapılması hâlinde ki öyle olacaktır- manevi
çöküş yaşayacakları açıktır. 14 fabrika personelini
diğer fabrikalarda istihdam etmenin verimlilik açısından bir
faydası olmayacaktır, oturacak yer bile bulamazlar.
Diğer ve çok önemli bir konu da 2017
yılında istihdam edilen sözleşmeli mühendislerle ilgilidir. Bu
kardeşlerimizin 4/B statüsünde istihdamının sağlanması
belirsizliği devam etmektedir.
Şunu söylemek istiyorum: Et ve Balık
Kurumu örneği önümüzde, şeker fabrikalarının
özelleştirilmesinin yeniden gözden geçirilmesini diliyorum.
Saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Tor.
Söz sırası, Halkların Demokratik
Partisi Grubu adına Adana Milletvekilimiz Sayın Meral Danış
Beştaşa aittir.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
Sayın Beştaş, süreniz üç dakika.
HDP GRUBU ADINA MERAL DANIŞ BEŞTAŞ
(Adana) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şeker fabrikalarının satışa
çıkarılması, son günlerin en temel ve önemli mevzularından
bir tanesi fakat iktidar partisi, bu konuda işçilerin, ailelerinin,
muhalefetin, demokratik kamuoyunun itirazlarını, isyanını
aslında yine duymazlıktan geliyor. Kendileri de gayet iyi biliyor ki
şeker fabrikalarının satışına ilişkin
gösterilen tepkiler gerçektir ve bunu dikkate almazlarsa ileride bir bütün
olarak herkes için, Türkiye için telafisi imkânsız zararlar
doğurabilir.
Bu iktidar döneminde gerçekten millî ve yerlilik
edebiyatı yapılıyor ama yerliliğe vurulan en büyük darbe
aslında tarım üzerinden olmuştur. Şeker
fabrikalarının haricinde de pek çok üretim alanında yaşanan
genel sorunlar da var. Şimdi en acil gündem tabii ki 25 şeker
fabrikasından 14ünün satışa çıkarılması.
Tarımsal üretim yapan bir fabrikanın özelleştirilmesi sadece
fabrikada çalışan emekçileri, tek başına üretim
tekniğini ilgilendiren bir konu değil kuşkusuz, bunu bütün
boyutlarıyla düşünmemiz lazım. Burada totalde 3,5 milyon
insanı etkileyecek bir sektörden söz ediyoruz. Çiftçi, işçisi,
esnafı, nakliyecisi, besicileri, yöneticilerinden oluşan ve
aileleriyle birlikte bunun 3,5 milyon etki alanının olduğunu söylersek
abartılı olmayacaktır.
Şimdi, bir de iktidarın en temel
donelerinden biri şeker fabrikalarının zarar ettiği
yönünde. Böyle bir zarar yok aslında, yine bu bir halüsinasyon, bir
algı yaratma işi. Kendileri bir şeyi 100 kere söyleyince sanki
varmış gibi bir algı yaratıyorlar. Mesela Muş
Şeker Fabrikasına bakalım, kapasitesinin üstünde üretim
gerçekleştirmiş. Burdur Şeker Fabrikasının
satılması demek, Burdurun can damarına neşter vurmak
demek. Şimdi, daha önce de kentteki süt fabrikasının
satılması arz-talep dengesini altüst etmişti ki daha büyük bir
etki şeker fabrikalarının satışıyla gündeme
gelecektir. Gerçekten, şeker pancarı tarımı, ekin
alanı yapılan alana eş değer bir orman alanına
kıyasla 3 kat daha fazla oksijen yaratmaktadır. Bu nedenle tüm
canlılar için hayati bir önemi vardır. Türkiyede hâlihazırda 3
milyon 151 bin ton pancar şekeri, 990 bin tonu nişasta bazlı
şeker olmak üzere toplam 4 milyon 141 bin ton şeker üretim kapasitesi
mevcuttur. Pancar tarımı ayrıca kendinden sonra ekimi
yapılacak olan ürünlerde de verim artışı sağlayan bir
özelliğe sahip olması sebebiyle çok önemlidir.
Burada son olarak şunu söylemek istiyorum
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Tamamlayacağım Sayın Başkanım.
BAŞKAN Buyurun Sayın Başkanım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Teşekkür ediyorum.
Evet, özelleştirmeye ağırlık
veren bir iktidar var. Şimdi, bilhassa savaşa aktarılan
ekonomide artık tehlike çanlarının çalmasıyla, son kale
olarak şeker fabrikalarının satışı gündeme
gelmiştir aslında. Oysa savaşa aktarılan ekonomik güç
tarıma aktarılsa bu satışlara ihtiyaç
duyulmayacağı gibi, çiftçinin, emekçinin sorunları da gayet
tabii giderilebilir. Fakat Hükûmet, seçim kazanma ve de bu yolda belli
kesimleri yanına çekme gayretiyle suni bir ekonomi yaratmak istiyor ve
ülkede tarımı çökertirken emekçiyi, çiftçiyi yani kendi
yurttaşını ateşe atmaktadır.
Bu minvalde, Hükûmete özellikle seslenmek istiyorum:
Kendinizi zenginleştirme ve oylarınızı koruma uğruna
girilen bu yolda çiftçiye, emekçiye, tüm halka ve doğaya verdiğiniz
zarar çok büyüktür. Biz buna izin vermeyeceğiz ve Türkiye
yurttaşlarını da izin vermeme konusunda hep birlikte mücadele
etmeye davet ediyoruz diyorum ve teşekkür ediyorum, sağ olun. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Şimdi söz sırası, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Hatay Milletvekilimiz Sayın
Hacı Bayram Türkoğluna aittir.
TANJU ÖZCAN (Bolu) Bakalım, AKPden de bir
destek gelecek mi?
BAŞKAN Buyurun Sayın Türkoğlu. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika.
TANJU ÖZCAN (Bolu) Hatayda fabrika yok
Başkanım.
AK PARTİ GRUBU ADINA HACI BAYRAM TÜRKOĞLU
(Hatay) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
TANJU ÖZCAN (Bolu) En azından şeker
fabrikası olan bir ilden arkadaşımıza söz verselerdi.
HACI BAYRAM TÜRKOĞLU (Devamla) Tabii,
Türkiyenin her köşesi hepimizi ilgilendirdiği için
TANJU ÖZCAN (Bolu) Şeker üreticilerine çok
büyük hakaret!
BAŞKAN Rica ederim Sayın Özcan.
HACI BAYRAM TÜRKOĞLU (Devamla)
Hatay
olmuş, Kayseri olmuş, Konya olmuş, Karadeniz olmuş, İç
Anadolu olmuş, Ege olmuş fark eden bir şey yok yani problem
hepimizin.
TANJU ÖZCAN (Bolu) Olur mu?
CEYHUN İRGİL (Bursa) Türkiye
milletvekiliyim. diyorsunuz yani.
HACI BAYRAM TÜRKOĞLU (Devamla) Aynen.
TANJU ÖZCAN (Bolu) En azından şeker
fabrikası olan bir il olsaydı da
BAŞKAN Buyurun Sayın Türkoğlu, siz
Genel Kurula hitap edin.
HACI BAYRAM TÜRKOĞLU (Devamla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; TÜRKŞEKERe ait şeker
fabrikalarının özelleştirilmesi ve şeker
fabrikalarında çalışan işçilerin
yaşadığı sıkıntıların
araştırılması amacıyla Meclis
araştırması açılmasını isteyen Cumhuriyet Halk
Partisi önerisi aleyhine söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, özelleştirmenin
temel hedeflerinden biri de fabrikaların şeker pancarından
şeker üretimi faaliyetine devam etmelerinin sağlanmasıdır.
Üretimin devamlılığını zorunlu hâle getiren
koyduğumuz hükümlerle birlikte, özelleştirmeden sonra geçen beş
yıl boyunca TÜRKŞEKERin yaptığı bütün kota
anlaşmaları aynen geçerli olacaktır. Kota dâhilinde üretim
yapılması garanti altına alınmıştır. Kota
altında üretim yaparsa baştan verilen teminat gelir kaydedilecektir.
Kotadan düşük üretim yaparak kullanmadığı kota hakkı
hiçbir işleme gerek kalmaksızın tekrar TÜRKŞEKERe
geçecektir. Hani, zaman zaman, işte, kotadan yararlanıp bunu ticari
bir faaliyet hâline getiren çevreler vardı, buna da engel olunmuş
oluyor.
Bu düzenlemenin de neticesiyle ne nakliyeciler ne de
küspe alımı vesilesiyle besicilik yapan kardeşlerimizin bir hak
kaybına uğramaları söz konusu değildir. Şeker
fabrikaları özelleştikten sonra bile şekerde Türkiye'nin elinde
ciddi bir pazar payı hâlen kalmış olacaktır. Tahminen yüzde
20 oranında bir pazar payının devlette kalmasıyla kamunun
menfaati de gözetilmiş olmaktadır. Az önce, tabii, sayın grup
başkan vekilimiz de izah etti, geçende hep birlikte
çıkardığımız yasayla nişasta bazlı
şeker kotasının yüzde 5e düşürülmesi de -inşallah,
ileride bu daha da düşer- sevindirici bir durumdur.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Yasa bile
değil.
HACI BAYRAM TÜRKOĞLU (Devamla) Sadece
fabrikaların üretim yaptığı alanlar özelleştirmeye
konu olabilecektir. Bu sayede, fabrikaya ait olup üretime konu olmayan
taşınmazlar özelleştirmenin dışında
tutulmuştur.
Değerli milletvekilleri, şeker
fabrikalarında çalışan memurların haklarını
korumak için özel hükümler getirilmiştir. Memurlar eğer isterlerse
TÜRKŞEKERe ait diğer fabrikalarda çalışacaklar veya tüm
özlük haklarının ödenmesi suretiyle farklı kamu kurum ve kuruluşlarında
istihdam hakkı sağlanacaktır.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın Vekilim,
yüzde 10u sadece bu koşulu taşıyor, yüzde 90ı o
koşulu taşımıyor, şartname koşullarını.
HACI BAYRAM TÜRKOĞLU (Devamla) Yine
isterlerse yatırımcıyla çalışma hakkı saklı
tutulacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HACI BAYRAM TÜRKOĞLU (Devamla) Bir dakika
daha Sayın Başkanım
BAŞKAN - Buyurun Sayın Türkoğlu.
HACI BAYRAM TÜRKOĞLU (Devamla) - Daimi ve
geçici işçi kardeşlerimizle ilgili de özel hükümler
getirilmiştir. Eğer ki işçi kardeşimiz emeklilik
hakkını elde etmemişse TÜRKŞEKERin diğer
fabrikalarında çalışabileceği veya
yatırımcıyla çalışmak isterse de emeklilik süreci
dolana kadar kamuya dönme hakkının verileceği düzenleme
yapılmıştır. Bütün bu düzenlemelerin
ışığında, işsiz kalma gibi bir endişeyle
karşı karşıya kalmayacak olan
çalışanlarımızın tabii ki sürecin doğal bir
neticesi olarak da kendi tercihleri doğrultusunda yer değiştirme
işlemleri olabilecektir.
Şeker fabrikalarının özelleştirilmesine
ilişkin şartnameler, kooperatiflerin, birliklerin,
yatırımcıların birlikte teklif verebilmelerinin de önünü
açacak şekildedir. Bunun sağlanabilmesi için de ihaleye
katılımda ihtiyaç duyulacak geçici teminatların düşük
tutulması, ihalede şeffaf bir ortamın sağlanması esas
olacaktır. Pancar çiftçisinin, çalışanların, kamunun ve
yeni yatırımcının mağduriyetine yol açmayacak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HACI BAYRAM TÜRKOĞLU (Devamla) -
tüm
paydaşlar arasında konsensüs sağlayacak ve sektörün gelecekte
rekabetçi bir yapıyla varlığını sürdürmesine imkân
verebilecektir.
CEYHUN İRGİL (Bursa) Şeker
fabrikalarının özelleştirilmesine karşıysa beş
dakika daha verin Başkanım.
HACI BAYRAM TÜRKOĞLU (Devamla) Cumhuriyet
Halk Partisinin verdiği araştırma önerisinin aleyhinde
olduğumuzu ifade ediyor, pancar üreticisinin de yanında
olduğumuzu ifade ederek hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Türkoğlu,
teşekkür ederim.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, sözlerimin çarpıtılmasıyla, konuşma
içeriğimin çarpıtılmasıyla ilgili bir sataşma var.
BAŞKAN Ne dedi efendim?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hangi söz?
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Diyor ki:
Fabrikalar kapatılmayacak, üretime devam edecek, işçiler mağdur
olmayacak. Bu konuda kamuoyunu yanıltıcı bir bilgi var çünkü.
Müsaade ederseniz, bununla ilgili bir dakika bir açıklamada bulunmak
istiyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sataşmayı
anlayamadık Sayın Başkan, bir daha söyler mi Hanımefendi?
BAŞKAN Sayın Turan, ben dinliyorum, size
gerek yok, siz oturun, rahat olun.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta)
Sayın Turan anlamaya çalışıyor Sayın Başkan.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Benim
konuşmamın içeriğini çarpıtarak fabrikaların
BAŞKAN - Yerinizden kısa bir açıklama
yapınız Sayın Köksal.
Buyurun.
III.- AÇIKLAMALAR (Devam)
27.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın, Hatay
Milletvekili Hacı Bayram Türkoğlunun CHP grup önerisi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sayın hatip kürsüde dedi ki: Bu
fabrikalar üretime devam edecek. Bundan önceki özelleşen fabrikalara
baktığımızda Et Balık, Yem AŞ, SEKA, tütün
fabrikalarının durumu ortada. Birçoğu özelleştikten sonra
kapısına kilit vuruldu hemen hemen hepsinin, bazıları
atıl durumda çürümeye terk edildi. Örneğin seçim bölgem
Afyonkarahisar, Çay SEKA fabrikasına beraber gidebiliriz, çürümeye terk
edilmiş durumda. Diğer fabrikalar da yandaşa, yoldaşa
verildi, şu anda yerinde AVMler, binalar yükselmiş durumda.
Dolayısıyla özelleştirmenin sonucunda bu fabrikaların
kapısına kilit vurulacağını buradaki herkes biliyor.
Ayrıca ilinde şeker fabrikası olan
bir AKP milletvekilinin konuşmamasını da yadırgadım.
Neden? Çünkü seçmenlerinin yüzüne nasıl bakacağını herhâlde
düşünüyor oradaki arkadaşlarımız.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) Bakıyoruz,
bakıyoruz, merak etmeyin.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) AKPli
yurttaşlarımız da bu özelleştirmenin karşısında,
bunu bize ifade ediyorlar.
Yine işçilerin mağdur
olmayacağını söylüyor. Şartnameye göre özelleştirme
kapsamına
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
alınmadan
işe girenler ve emekliliğini doldurmamış olanlar geçiş
yapabilecek. diyor.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta)
Başkanım, sataşma var, Başkanım.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sadece yüzde 10u bu
şartı taşıyor bu işçilerin, dolayısıyla
işçilerde de muhakkak bir mağduriyet olacak. (CHP
sıralarından alkışlar)
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta)
Sayın Türkoğluna sataştı, Sayın Özçelike
sataştı.
BAŞKAN Sayın Başkanım, rica
ederim.
Teşekkür ederim Sayın Köksal.
Sayın Turan, buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
CHP vekilinin İç Tüzüke aykırı söz almasını
geçiyorum, bunun doğru olmadığı kanaatindeyim, sataşma
yoktu çünkü. Ama onun ötesinde, AK PARTİ Grubundan hangi konuda kimin
konuşacağına bırakın da CHP değil, biz karar verelim.
Bizim için Türkiyede her vekilin eşit derecede her ilde konuşma
hakkı vardır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Turan.
IV.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- CHP Grubunun, 26/3/2018 tarihinde Afyonkarahisar Milletvekili
Burcu Köksal ve arkadaşları tarafından, TÜRKŞEKERe ait 14
şeker fabrikasının özelleştirilmesi ve fabrikalarda
çalışan işçilerin yaşadığı
sıkıntıların araştırılarak çözüm
önerilerinin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 28
Mart 2018 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) MHP Grubu da destek
verdi ama.
CEYHUN İRGİL (Bursa) Vallahi geçti, hadi
hayırlı olsun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Kabul etmeyenler
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Saysınlar Sayın
Öz.
BAŞKAN Öneri kabul edilmemiştir.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Saymayı da
bilmiyorlar, siyaseti de bilmiyorlar Sayın Başkan, böyle bir şey
olur mu?
BAŞKAN Rica ediyorum Sayın Turan,
bunlara, bu sözlere gerek yok, Divan olarak buradayız.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ama alkış
yapıyorlar, görmüyor musunuz?
BAŞKAN Rica ediyorum Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Niye benden rica
ediyorsun Başkanım, onlardan rica edin, alkışlayan onlar.
BAŞKAN Onlar Divana bu sözle sataşmada
bulunmuyorlar sizin gibi Sayın Turan.
TANJU ÖZCAN (Bolu) Efendim, provoke ediyor.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayımız fazla.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri
Sayın Arslan, sisteme girmişsiniz,
talebinizi alabilir miyim.
KAZIM ARSLAN (Denizli) - Efendim, dün Meclise
Atatürk tişörtüyle giren arkadaşımızın buraya
girişinin yasaklanmasına ve çıplak olarak vatandaşın
Meclise alınmasına ilişkin bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Arslan.
III.- AÇIKLAMALAR (Devam)
28.- Denizli Milletvekili Kazım Arslanın, bir
vatandaşın Atatürk baskılı tişörtle Meclise
alınmamasına rağmen cübbeli, sarıklı,
çarşaflı vatandaşların Meclise alınması uygulamasına
ilişkin açıklaması
KAZIM ARSLAN (Denizli) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Meclis Başkanı İsmail Kahramana
soruyorum: 27 Mart Salı günü Cafer Darı isimli bir
yurttaşımızın üzerinde bulunan Atatürk resimli tişörtü
çıkarılarak Meclise alınmıştır.
Bir: Meclise ziyarete gelen bu yurttaşın
çıplak olarak Meclise alınmasını vicdanınız kabul
ediyor mu?
İki: Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürkün
kurduğu bu Meclise yurttaşların Atatürk resmiyle girmesinin ne
sakıncası vardır? Bu kararın sebebi nedir?
Üç: Aynı gün cübbeli, sarıklı,
çarşaflı vatandaşlar Meclise alınıyor, her yerde
dolaşıyor da Atatürk resmini taşıyan yurttaşlar neden
Meclise kabul edilmiyor?
Dört: Atatürkün kurduğu cumhuriyetin sayesinde
Başkanlık koltuğunda oturuyorsunuz,
uyguladığınız bu karar oturduğunuz koltuğa ihanet
değil midir?
Beş: Atatürkün koltuğunda oturan
Başkan olarak bu uygulamayı vicdanınız kabul ediyor mu?
Altı: Meclisimize yakışmayan bu vahim
kararın acilen kaldırılmasını istiyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Arslan.
TANJU ÖZCAN (Bolu) Sayın Başkanım,
böyle bir karar mı var?
BAŞKAN - Sayın İrgil, sizin de bir
talebiniz var, nedir önce onu dinleyeyim.
CEYHUN İRGİL (Bursa) Başkanım,
teşekkür ederim.
Bu hafta Kütüphaneler Haftası olduğu için
bu haftayla ilgili, Bursadaki kütüphaneyle ilgili önemli bir açıklama
yapmak istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın İrgil.
29.- Bursa Milletvekili Ceyhun İrgilin, Bursa İstiklal
Mahallesindeki Ömer Mercan Kütüphanesinin durumuna ilişkin
açıklaması
CEYHUN İRGİL (Bursa) Sayın
Başkanım, teşekkür ederim.
Aslında iki buçuk yıldır bu
Meclisteyim, hiç gündeme getirmedim ama bu haftanın özelliği
nedeniyle benim de bizzat yakından ilgilendiğim, kendi ailemiz
tarafından yaptırılan ve Kültür Bakanlığına
bağışlanan Bursadaki İstiklal Mahallesindeki Ömer Mercan
Kütüphanesinin bu Kütüphaneler Haftası nedeniyle durumunu anlatmak
isterim. Tam bir rezillik içinde, kütüphaneyi yıllar önce
bağışlamış olmamıza rağmen son derece
atıl kaldı, hiç geliştirilmedi. İçindeki personelin
tavır ve davranışları hep mahalleli tarafından
eleştiriliyor. Kütüphaneye ek hiçbir kitap şu ana kadar verilmedi.
Mahallelinin ancak bağışladığı kitaplarla
yürüyor. Yani ülkedeki birçok vatandaş iyi niyetle böyle
bağışlarda bulundu, kütüphaneler bağışladı
fakat Kültür Bakanlığı bu bağışlara aslında
bir anlamda manevi olarak ihanet ediyor. Ben birçoğunu duydum, dinledim
ama en azından Genel Kurulun bunu dikkate alacağını
düşünüyorum çünkü bu bizim kendi ailemizin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CEYHUN İRGİL (Bursa) Tamamlayabilir
miyim Sayın Başkan?
BAŞKAN Devam edin, kayıtlara geçsin
sözünüz.
CEYHUN İRGİL (Bursa) Yani, bu, en
azından bizim kendi ailemizin yaptırdığı bir kütüphane
olduğu için çok yakından biliyorum.
Kültür Bakanlığından rica ediyorum,
lütfen kütüphaneleri bu ataletten kurtarsınlar. Kütüphaneler neredeyse
çiftlik hâline dönüşmüş durumda. Koskoca kütüphanenin bir
odasını zar zor kullandırıyorlar, kullandırmıyorlar.
Bu yüzden Kültür Bakanlığımızı bu anlamda tüm
kütüphaneler için dikkate davet ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
İrgil.
Sayın Akyıldız, sisteme
girmişsiniz, talebiniz
ALİ AKYILDIZ (Sivas) Sayın Başkan,
geçen hafta Meclis gündemine taşıdığım, Sivasta Kredi
Yurtlar Kurumundaki taşeronların mülakat sınavıyla ilgili
açıklamada bulunmak istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Akyıldız.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Kaçta
bırakacaksınız Sayın Başkanım?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) 15 kişi olabilir.
30.- Sivas Milletvekili Ali Akyıldızın, Sivasta
Kredi Yurtlar Kurumundaki taşeronların mülakat sınavıyla
ilgili sorunu çözen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide
Sarıeroğlu, Kredi Yurtlar Kurumu Genel Müdürü Sinan Aksu ile Sivas
İl Müdürü Erdoğan Tunça teşekkür ettiğine ilişkin
açıklaması
ALİ AKYILDIZ (Sivas) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Geçen hafta Meclis gündemine
taşıdığım, Sivasta Kredi Yurtlar Kurumundaki
taşeronların mülakat sınavıyla ilgili sorun Sözcü gazetesi
sayesinde de kamuoyunda geniş şekilde yer almıştı.
Bunun üzerine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın
Jülide Sarıeroğlu Kredi Yurtlar Kurumu Genel Müdürü Sayın Sinan
Aksu ve Kredi Yurtlar Kurumu Sivas İl Müdürü Erdoğan Tunç konuya
hassasiyet göstererek çok duyarlı bir şekilde bu konunun çözümü
üzerinde çalışmışlar ve sorunu çözmüşlerdir. Ben
buradan onlara teşekkür etmek amacıyla söz aldım ama umuyor ve
diliyorum ki bu ve benzeri konular diğer bakanlara ve Türkiyedeki
diğer bürokratlara örnek bir davranış olur. Bundan sonraki
süreçte de aynı şekilde bekliyor, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Akyıldız.
Sayın Kerestecioğlu sisteme
girmişsiniz, buyurun.
31.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin,
Soma davası ile 10 işçinin hayatını kaybettiği Torunlar
İnşaatla ilgili dava süreçlerine ilişkin açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Teşekkürler Sayın Başkan.
Ben iki davayla ilgili söz almak istedim. Birisi
biliyorsunuz- yeni görülen Soma davası, hazirana ertelenen; diğeri
ise Torunlar davası. Gerçekten aslında Mecliste çok daha fazla gündem
olması gereken ve çok sayıda vatandaşımızın
iş cinayetinde hayatını kaybettiği davalar bunlar.
Özellikle söz almamın nedenlerinden birisi
-ciddi, aslında etkileyici bir anekdot- Soma davasında bulunan
yakınlardan birisi 15 Temmuzda 248 yurttaşımız
hayatını kaybetti, Somada 302 yurttaşımız
hayatını kaybetti ve 15 Temmuz davasında herkes için müebbet
isteniyor ama Somada gerçekten nasıl bir cezalandırma sistemi var?
diye soruyor. Vicdanları yaralayan bir soru.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen tamamlayınız
Sayın Başkanım.
Buyurun.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Soma davasındaki mütalaa aslında bu facianın
bir fıtrat olmadığını da ne kadar önlenebilir
olduğunu da açıkça ortaya koyuyor.
İkincisi ise metropol İstanbulun tam
ortasında Torunlar İnşaatta 10 işçinin canının
bedeli olarak 60 bin liranın tespit edilmesi. Gerçekten 60 bin lira
inanılır bir rakam değil 10 işçinin hayatı için. Bu da
aslında iş cinayetlerinin nasıl ortaya
çıktığını ve neden önlenmez olduğunu, sermayeden
yana her zaman nasıl tavır alındığını,
yargının da aslında aynı şeyin boyunduruğu altına
girmiş olduğunu -ki burada dördüncü heyet görev yapıyor şu
anda Torunlar davasında maalesef- ortaya koyuyor.
Türkiye Avrupa'da iş cinayetlerinde 1inci,
dünyada ise 3üncü sırada. Bu bir utanç vesikasıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Bu Meclisin bunu gündemine acilen alması ve daha fazla
konuşması gerekir.
Teşekkürler.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın
Kerestecioğlu.
Sayın Özcan, sisteme girmişsiniz,
talebinizi alayım.
TANJU ÖZCAN (Bolu) Sayın Başkan, az önce
Denizli Milletvekilimiz Kazım Beyin gündeme getirdiği bir konu var,
bunu istişare ettik. O konuyla ilgili, sözde, bu yasağı
uygulayan kolluk gücü, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık
Divanının böyle bir kararı olduğunu ifade etmiş. Onunla
ilgili çok önemli
BAŞKAN Buyurun Sayın Özcan.
32.- Bolu Milletvekili Tanju Özcanın, bir
vatandaşın Atatürk baskılı tişörtle Meclise
alınmamasına ve Başkanlık Divanının bu konuda
aldığı bir karar olup olmadığını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
TANJU ÖZCAN (Bolu) - Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Denizli Milletvekilimizin ifade ettiği olayla
ilgili ben de üzüntülerimi ifade etmek istiyorum. Gerçekten bu Meclisin
kurucusu ve ilk Meclis Başkanı olan, bu ülkenin kurucusu olan Gazi
Mustafa Kemal Atatürkü simgeleyen üzerinde baskı olan bir tişörtle
Türkiye Büyük Millet Meclisine gelen vatandaşın tişörtünün
çıkartılmasını hiçbir şekilde
açıklayamıyorum kendi açımdan. Yarın bir gün Atatürk
rozetleriyle Türkiye Büyük Millet Meclisine gelenlere de benzer uygulamalar
yapılabilir.
Şimdi Sayın Başkan,
arkadaşlarımızla değerlendirme yaptık, Sayın
Tanal da ifade ettiler. Bu müeyyideyi vatandaşa uygulatan, tişörtünü
çıkartan kolluk gücü Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık
Divanının bu konuda alınmış bir kararı
olduğundan bahsediyor; biz buna inanmak istemedik. Sayın Başkan
olarak, Meclisi yöneten Başkanımız olarak da kolluk güçlerine
uyarma anlamında, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık
Divanının böyle bir karar vermediğini ve veremeyeceğini
ifade etmenizi bekliyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Şimdi vereceğim arada
yetkililerden bilgi alacağım, Genel Kurulu da bilgilendireceğim
Sayın Özcan.
Sayın Turan, ilave edeceğiniz bir şey
var mı?
Buyurun.
33.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, bir vatandaşın
Atatürk baskılı tişörtle Meclise alınmaması
uygulamasının gerekçesini öğrenmeye
çalışacağına ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; ifade edilen bir ziyaretçinin tişörtünün
çıkartılması meselesini ben de takip etmeye
çalışıyorum. Hangi saikle bu yapıldı bilmiyorum ama
yapılanın doğru olmadığını, bir kişinin
Meclise gelirken -tabii ki terörle iltisakı hariç olmak üzere söylüyorum-
ne giydiğinin ne giymediğinin hiç kimseye bir faydası
olmadığı kanaatindeyim. Dün yapılan uygulamanın
karşısında olduğumuzu
Hele ki Atatürkün bu ülkenin
kurucusu, Meclisimizin ilk başkanı olmasından yola çıkarak
daha hassas olunması gerektiği kanaatindeyim. Bir uygulama hatası
olmuştur veya bilmediğimiz bir hata olmuştur kanaatindeyim. Gerekçesini
ben de öğrenmeye çalışacağım.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Peki, teşekkür ediyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN - Buyurun Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değerli
Başkanım, dün bu Atatürk tişörtünü giyen vatandaşla bizzat
ilgilenen, emniyetle muhatap olan milletvekili arkadaşınız
benim. Eğer izin verirseniz, ben, bu bana iletilen
BAŞKAN Şimdi vereceğim arada
konuşalım. Ben Genel Kurulu Başkanlık Divanı üyesi ve Meclis
Başkan Vekili olarak bilgilendireceğim.
Birleşime yirmi dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 15.47
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.19
BAŞKAN: Başkan Vekili Yaşar TÜZÜN
KÂTİP ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Bülent ÖZ
(Çanakkale)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
78inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Yaşar
Tüzünün, bir vatandaşın Atatürk baskılı tişörtle
Meclise alınmamasının Meclis Koruma Hizmetleri
Yönetmeliğinden kaynaklanan yanlış bir uygulama nedeniyle
olduğuna ve Atatürkün resmine ve ismine saygısızlık
yapılmasının söz konusu olmadığına ilişkin
konuşması
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, bir önceki
birleşimde de Meclisimizin gündemine gelen ve dün Cumhuriyet Halk Partisi
grup toplantısında gerek ulusal medyaya gerek sosyal medyaya
düşen bir haberle ilgili sayın vekillerimiz burada düşüncelerini
belirttiler. Biz de vermiş olduğumuz bu molada Türkiye Büyük Millet
Meclisinin yetkilileriyle, bu anlamda Meclisimizin asayişi ve emniyeti
noktasında görevli olan arkadaşlarımızla görüşme
yapmış bulunuyoruz.
Özellikle şunu belirtmem gerekiyor ki grup
başkan vekillerimizin de bilgisi dâhilinde olan, bu yüce Meclisi kuran
Gazi Mustafa Kemal Atatürke, cumhuriyeti kuran Gazi Mustafa Kemal Atatürke,
ne onun şahsiyetine ne resmine ne de ismine hiç kimsenin ama hiç kimsenin
bir hakaret etmesi ve onu sıradanlaştırması söz konusu
olamaz, olmamıştır ve olmayacaktır. Bu mahiyette, tabii,
Meclisimizin Meclis Koruma Hizmetleri Yönetmeliğinden kaynaklanan
yanlış uygulamadan ortaya çıkmıştır. Bu
yanlış uygulamanın cezai işlemleri noktasındaki süreç
başlamıştır. Bugün Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan
Vekilimiz Sayın Engin Altay, yapmış olduğu basın
açıklamasıyla birlikte, Meclis
Başkanlığımıza bu sorumlular hakkında gerekli
işlemlerin başlatılması noktasında müracaat
etmiştir. Bu müracaatla ilgili, Sayın Başkanlığın
bu konuda mutlaka gereğini yapacağını umut ediyorum. O
nedenle, Meclisimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürkün resmine, ismine,
tişörtüne hiçbir saygısızlık yapılması söz konusu
değildir, asla da olmayacaktır.
Bilgilerinize sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince sözlü soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Katma Değer
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Katma Değer Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/926) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 535) (x)
BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon Raporu 535 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri, 22/3/2018 tarihli
76ncı Birleşimde İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun
olarak görüşülen 535 sıra sayılı Tasarının tümü
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştı ve maddelerine
geçilmesi kabul edilmişti.
Şimdi birinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ila 18inci maddeleri
kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerinde söz isteyenleri okuyorum:
Gruplar adına, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Adana
Milletvekilimiz Sayın Mevlüt Karakaya, Halkların Demokratik Partisi
Grubu Adına İstanbul Milletvekilimiz Sayın Filiz
Kerestecioğlu, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu Adına İzmir Milletvekilimiz
Sayın Musa Çamdan oluşmaktadır.
İlk söz Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Adana Milletvekilimiz Sayın Mevlüt Karakayaya aittir.
Buyurun Sayın Karakaya. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
MHP GRUBU ADINA MEVLÜT KARAKAYA (Adana) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Katma
Değer Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Tasarının birinci
bölümü hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, tasarıda toplam
33 madde yer almakta. Bunun 18i 3065 sayılı Katma Değer Vergisi
Kanunuyla alakalı. Bu 18 maddenin 14ü mevcut maddelerde
değişiklik ya da bunlara ilaveler yapılmasını, 2si
mülga 38 ve mülga 60 yerine yeni maddeler ihdas edilmesini, 2 tanesi de geçici
madde eklenmesini öngörmektedir.
Bu değişikliklerle katma değer
vergisinde bir reform yapıldığı ifade ediliyor. Şunu
ifade etmeliyim ki reform, tüm vergi sistemi üzerinde yapılması
gereken bir ihtiyaç olarak hâlâ orta yerde durmaktadır. Öncelikli olarak
da Vergi Usul Kanunu ile Gelir Vergisi Kanunundan başlamak
gerektiğini ifade etmek istiyorum. Üzerinde konuştuğumuz
değişikliklerin çoğu uygulama kaynaklı sorunları gidermeye
yönelik bir düzenlemeden ibarettir. Bunların içerisinde elbette önemli
olanları var, yerinde olanları var ama yanlış ve eksik
olanları da bir hayli mevcut. Sonuç olarak, buna Katma değer
vergisinde reform dersek, hakikaten teknik açıdan donanımlı olan
Sayın Maliye Bakanına ve bürokratlarına ayıp etmiş
oluruz. Ben böyle bir nezaketsizliği yapmayacağım. Şunu
hepimiz biliyoruz ki reform niteliğindeki bir çalışma vergileme
boyutuyla ele alınıp yapılmalıydı, vergilendirme
ilkelerine uygun bir biçimde mükellefi, konusu, matrahı ve tarifesi bir
bütün olarak ele alınıp getirilmeliydi.
Değerli milletvekilleri, birinci bölümle
bağlantılı olarak tasarı gerekçesinde üç başlık
öne sürülüyor. Bunlar firmalar üzerinde katma değer vergisi
uygulaması nedeniyle oluşan finansman yüklerinin
kaldırılması, uygulamada kolaylık sağlama,
kayıtlı ekonomiye geçişin teşvik edilmesi olarak ifade
ediliyor.
Peki, söz konusu tasarıyla Katma Değer
Vergisi Kanunu'nda öngörülen değişiklikler acaba bu gerekçelere ne
ölçüde uygun düşüyor?
İlk olarak şu soruyu soralım: Katma
değer vergisi firmalar üzerinde finans yükü oluşturur mu?
Değerli arkadaşlar, normal şartlarda katma değer vergisinin
firmalar için finans yükü oluşturmaması gerekir. Tahsil edilen ve
ödenen katma değer vergisinin vade uyumsuzluğu bazen olumlu
katkı bazen de olumsuz bir sonuca neden olabilir elbette; uzun dönemde
bunun da fazla bir ehemmiyetinin olmadığını ifade etmek
istiyorum.
Peki, sorun nedir? Sorun, devreden katma değer
vergisi. Bunun nedeni de sadece vade uyumsuzlukları ya da stok devir
hızlarının düşük olmasıyla alakalı bir durum
değil. Alacak devir hızı tamamen ticari konularla alakalı
vadeli satış politikalarından kaynaklanan bir durum. Bunun temel
sorunu katma değer vergisinin uygulanmasıyla alakalı. Bugün 140-150
milyar TL civarında bir devreden katma değer vergisinden
bahsediyoruz. Normal şartlarda, evet, bu rakam bize neyi gösteriyor?
Firmalar üzerinde katma değerden kaynaklı bir finans yükünün
olduğunu gösteriyor ki bu rakam da önemli bir rakam. Bu rakamın
birikmesinin görünürdeki en önemli sebebi katma değer vergisi indirimleri,
istisnaları, alışta farklı satışta farklı
tarifelerin uygulanmasıdır. Biliyorsunuz, 1985 yılında
katma değer vergisi ilk uygulamaya girdiğinde tek tarife vardı,
indirim ve istisna yok niteliğindeydi. Özellikle son yıllarda biz, bu
konularda bazı indirim ve istisnalar uyguladık, bazı belki
dezavantajlı kesimler için bir teşvik olması niteliğinde bu
uygulamaları getirdik. Bunların doğal olarak işletmeler
üzerindeki yansımaları farklı oldu ve buralardan kaynaklı
olarak katma değer vergisinin kendi mekanizması ve felsefesi
içerisinde olması gereken iade sisteminin de işletilmemesinden
kaynaklı bu birikimler söz konusu oldu. Dolayısıyla, bunlardan
kaynaklanan finansman yükü de işletmeler üzerinde maalesef
gerçekleşti. Yani katma değer vergisi uygulamasının
esasında böyle bir şeyin olmaması gerekiyordu, iade
mekanizmasının işlemesi gerekiyordu. Birinci bölümdeki
maddelerde buna ilişkin bir düzenleme var ancak bu düzenleme gerçek
anlamda firmaların üzerindeki finansman yükünü alacak durumda değil.
Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak bunların üzerinde tekrar
çalışılması gerektiğini söylüyoruz. Eğer mümkünse
bu maddenin de çekilmesinin faydalı olacağını, üzerinde
tekrar bir çalışmayla yeniden getirilmesi gerektiğinin uygun
olacağını ifade ediyoruz. Mevcut getirilen uygulamada on iki
aylık süre, onun devamındaki altı aylık süre böyle bir yükü
yine ortadan kaldıracak nitelikte değil. Stoklarla ilgili yani
birikmiş katma değer vergileriyle alakalı olan düzenleme de son
derece muğlak, üzerinde detaylı çalışılması
lazım.
Bir başka husus, uygulamada kolaylık
getirmeyle alakalıydı. Kolaylık getirildi mi? Neden dolayı
kolaylık deniyor? Bu da 12nci maddedeki hasılat esaslı
vergileme.
Değerli milletvekilleri, katma değer
vergisi gerçek usulde hesaplanan bir vergidir. Buradaki maksat, üretim ve
dağıtım zincirinin her bir teslim veya ifa aşamasında
katılan değerin vergilendirilmesidir. Bu özelliği, katma değer
vergisini katma değer vergisi yapan temel bir niteliktir. Bu yöntemin
adı üzerinde yazılı, getirilen yöntem hasılat esaslı
vergileme diyor. Bu bir katma değer vergisi değil, yeni bir vergi,
hayırlı uğurlu olsun ama bununla birlikte Katma Değer
Vergisi Kanununda yapılan bu değişiklikle belli bir kesim için
aslında katma değer vergisini kaldırıyoruz da diyebiliriz,
yerine hasılat esaslı yeni bir vergi getiriyoruz. Ayrıca Mal ve
hizmet alımları için söz konusu olan katma değer vergisi ile hasılata
göre hesaplanıp vergi idaresine ödenen KDV'yi duruma göre maliyet veya
gider yazacaksınız. diyorsunuz ve bu yöntemi de tercihe
bırakıyorsunuz. Şunu açıkça ifade etmek istiyorum ki böyle
bir yöntemi kimse tercih etmez. Aslında yapılan düzenlemeyle böyle
bir tercihin uygulaması da söz konusu olmayacak -çok özel sebeplerle
uygulayanlar elbette olacaktır- sebebi şudur: Uygulamada
getirdiğiniz tahsil edilen ya da hesaplanan KDV'yi gelir
yazdırıyorsunuz tahakkuk ettiği dönemde ama ödenen katma
değer vergisini mahiyetine göre maliyet ya da gider
yazdırıyorsunuz. Bunun anlamı, gelir gider
eşleştirmesinde dönen farklılıkları ortaya
çıkaracaksınız; bu dönen farklılıklar da doğal
olarak yıllık gelir vergisinde ya da kurumlar vergisinde firmalar açısından
olumsuz bir duruma neden olacak. Dolayısıyla ödenen bir katma değer
vergisi eğer demirbaşlara aitse, on yıllık ekonomik ömrü
olan bir demirbaşın maliyetine ekleyip on yılda
giderleştirilmesi, oturulup düşünülmesi gereken bir durumdur.
Dolayısıyla bu açıdan bakıldığında, bu
yöntemle öyle kolaylaştırma ya da milyonlarca mükellefin sistemin
içerisine gireceğini beklemek nereden kaynaklanıyor, gerçekten
anlamak mümkün değil. Bir de bunu bilanço esasında defter tutanlara
yaygınlaştıracak şekilde Bakanlar Kuruluna yetki verilmesi
de işin ayrı bir sıkıntılı durumu olarak karşımıza
geliyor. Kayıtlı ekonomi açısından da burada getirilen
herhangi bir yenilik de söz konusu değildir.
Bu maddelerin önemli bir kısmının
çekilerek yeniden düzeltilip getirilmesinin faydalı olacağı
kanaatini grubumuz adına ifade ediyor, yüce heyetinizi tekrar
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Karakaya.
Söz sırası Halkların Demokratik
Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekilimiz Sayın Filiz
Kerestecioğluna aittir.
Buyurun Sayın Kerestecioğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
HDP GRUBU ADINA FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Teşekkürler.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri, sevgili halkımız; bir vergi reformundan
bahsedilecekse bu reform 80 milyonu ilgilendirmelidir. Ancak konuştuğumuz
tasarı yalnızca yatırım ortamının
iyileştirilmesi gibi adlarla aslında ülkenin yüzde 1lik
kısmını ilgilendirmekte. Ben de bu nedenle ülkenin yüzde 80ini
ilgilendiren başka bir konuyu ele almak istiyorum. Bu hafta,
demokrasilerde dördüncü güç olarak anılan medyanın hâli, pürmelali
üzerine konuşmayı tercih ediyoruz.
Şimdi, birbirinden bağımsız
olması gereken yasama, yürütme ve yargının yanında neden
dördüncü güç olarak basın anılır? Çünkü en az ilk üçü kadar
kamuoyunu etkileme gücüne sahiptir ve dolayısıyla politika ve yasama
üzerinde ciddi bir etkisi vardır. Hükûmetin talimatıyla AYM
kararlarına uymayız, bizi bağlamaz. diyen mahkemeleriyle
yargı nasıl iktidarın elindeyse, Meclis aynı şekilde
nasıl yürütmenin emrindeyse dördüncü güç olan medya da aynı
şekilde şu anda iktidarın elindedir.
AKP öncesi döneme bakarsak, o dönem için Türkiye
egemen medyasının asgari yayın ilkesi gereği olarak, temel
olarak Ordu ne yapsa iyidir. idi. Şimdi, bir başka deyişle
militer hiyerarşi ile haber hiyerarşisi arasında çoğunlukla
doğrudan bir paralellik vardı ve örneğin Genelkurmay
başkanları ne zaman konuşsa, onların mutlaka
yaptığı her açıklama otomatik olarak sürmanşetten
verilirdi. Türkiye'de her dönem sermaye medyası güvenlik merkezli bir
iktidar paylaşımının da parçası oldu. Bugün
geldiğimiz noktada ise medya artık tamamen tekleştirilerek
yalnızca iktidarın korunmasına hizmet eder oldu. Aslında
medyanın siyaset üzerine etki etmesi gerekirken siyaset elindeki
değnekle medyaya etki ediyor. Bu baskıya medya patronları
tarafından direnilmemesinin ve direnilememesinin nedeni de aslında
medya patronlarının da gazetecilik yapmıyor olmaları; onlar
da finans, ulaşım, enerji gibi farklı alanlarda yer aldıkları
için çok kolaylıkla işte, devasa vergi cezalarıyla, ihale
iptalleriyle kolaylıkla tehdit edilebiliyorlar. Bu sermaye
baskısının yeterli olmadığı durumlarda ise kayyum
atanmasına kadar gidilebiliyor.
Ülkemizde bir de iktidar ve partiye değil,
devlete karşı bir tehdit söz konusuymuş gibi suni korkular
yaratılıyor ve darbe senaryolarının sürekli olması
sağlanıyor. Bu, Türkiye'nin genel yapısında her zaman
yerini bulmuş olan bir şey.
Türkiye'nin iç dengeleri dışında
dış dengelerde de ciddi bir uyarı almamasının sebebi
ise aslında tüm dünyada var olan medya tekelleşmeleridir. Fakat
elbette muhalif medya sadece bu dönem değil, her dönem tutuklama,
kapatılma gibi tehditler varken yayın hayatını
sürdürmüştür. Bugün yine aynı tehditlerle karşılaşan
Özgürlükçü Demokrasi gazetesini de selamlamak isterim.
16 Nisan referandumunda hayır diyen bir ana
akım medya organı olmadığı gibi Doğan medya da
örneğin hayırı hiç anlatmadı, tüm kanallar gibi
referandumda Doğan medya da eveti pazarladı. Hatırlayın,
İrfan Değirmenci gibi bağımsız hareket etmeye
çalışan gazetecileri de bizzat Doğan medya işten
kovmuştu.
Meselenin ekonomi politiğini de iyi
değerlendirmek gerekiyor. Aslında yalnızca medya
tekelleşmiyor, saray her şeyi tekelleştiriyor. Doğan
medyayı görünürde satın alan sermaye grubunun sadece AKP döneminde 8
yeni iş kolunda faaliyet göstererek büyüdüğünü görüyoruz. AKP
döneminde, evet, 8 yeni iş kolunda faaliyet gösterip büyüyor ve AKP
döneminde kim AKP'ye yakınsa o, halkın parasıyla büyüyor. Yeri
geliyor bir medya grubunu alıveriyor, yeri geliyor kamu
mallarını satarak zenginleşiyor. Böylesi büyük bir medya
grubunun satın alınması başka bir açıdan da muhalif
basını etkiliyor çünkü dağıtım şirketleri de
önemli. İki temel dağıtım şirketi var: Biri Turkuvaz
medya, Sabah grubuna ait; diğeri ise Doğan grubuna ait YAYSAT. Bunlar
öyle etkilere sahipler ki muhalif dergilerin, gazetelerin
dağıtılmama riski aynı zamanda ortada duruyor.
Bir diğer nokta da yine bu gruplarda,
dağıtım şirketleri, iktidarla tam olarak uyuşmayan
veya muhalif bir basın grubunun aslında tirajını
gerçeğin altında gösterebilir ya da yandaş medyanın
tirajını yüksek gösterebilir. Bu neye yol açar? Basın İlan
Kurumundan daha fazla pay almaya. Dolayısıyla kamu kaynakları da
yandaş veya kendilerine ait medya tarafından daha fazla
kullanılır hâle gelebilir.
Değerli milletvekilleri, sizlere bu medya
tekelleşmesinin yarattığı sonuçlardan artık gözünüzü
çevirmeyeceğiniz kadar somut örnekler vereceğim. Partilerinizin grup
toplantılarını muhtemelen onlarca televizyon kanalında
canlı olarak izliyorsunuzdur. Ey AKP, CHP, MHP milletvekilleri, evet,
sizlerin grup toplantılarınız farklı kanallarda canlı
olarak yayınlanıyor. Peki, bizim, gerçekten, CNN Türkün -mesela-
yayınladığı son grup toplantımız hangisiydi merak
ediyor musunuz? İşte, o son grup toplantımız önceki dönem Eş
Genel Başkanımız Selahattin Demirtaşın
Cumhurbaşkanı Erdoğana hitaben yaptığı
konuşmada Seni başkan yaptırmayacağız. dediği
grup toplantımızdır. Bizim o tarihten beri grup
toplantılarımız canlı olarak yayınlanmıyor CNN
Türk'te. NTV ise çok daha önce bitirdi. Âdeta bir düğmeye
basılmışçasına, Demirtaşın o tarihî grup
toplantısından sonra CNN Türk de tıpkı NTV gibi HDP'nin
grup toplantılarını yayınlamamaya başladı.
Şimdi, bu tarihten itibaren tabii ki HDPyle
ilgili başka kriminalize etme çabaları ve haberler de şu
şekilde yer alıyor: Mesela 4 Kasım operasyonunda HDPye terör
operasyonu. Ve bütün o sırada alınan vekillerimizle ilgili bu
başlıklar kullanıldı: HDP'ye terör operasyonu. Peki,
orada kaldık mı? Yok. Daha yeni kongremizden sonra Terör partisi
kapatılsın. Evet, Pervin Buldanın
başkanlığından sonra da bu şekilde manşetler
atıldı.
Biz, kurucusu olduğumuz Avrupa Konseyinin
toplantılarına her gidiş gelişimizde sevgili Ertuğrul
Kürkcüyle beraber hain ilan ediliyoruz; döndükten sonra böyle başlıklar
görülüyor: TBMMden 2 hain milletvekili AKPMde Türkiye aleyhine oy verdirdi.
Şimdi biz buranın kurucusu muyuz, biz buranın kurucu ilkelerini
savunuyor muyuz, savunmuyor muyuz? E savunmuyorsak o zaman orada işimiz
ne, oradan çıkalım.
Ya da yargı kararları,
hakkımızdaki yargı kararları. Bir bakıyoruz, daha biz
bu yargı kararından haberdar olmadan
Şu çok tipiktir: Sevgili
Ayhan Bilgen kendi kararını daha kendi bilmeden televizyondan izliyor,
okuyor burada, diyor ki: Kars Milletvekili ve Parti Sözcüsü Ayhan Bilgen
tutuklandı. Ayhan Bilgen bunu izliyor o anda.
Evet, bunun gibi çok sayıda kriminalize etme
çabaları var. Ama bunun dışında, evet, bizim RTÜKe
yaptığımız başvurular var. Mesela 3 Ocak 2017de AKP
grup toplantısı 62 dakika, CHP grup toplantısı 20 dakika,
MHP grup toplantısı 27 dakika, HDP grup toplantısı
sıfır saniye verilmiş ve 3 Ocak 2017den sonra da TRTde bunlar
aynı şekilde devam ediyor.
Şimdi, 1 Kasım seçimlerindeki canlı
yayın sürelerine baktığımız zaman ne görüyoruz? Mesela
Cumhurbaşkanı Erdoğan 31,5 saat, Davutoğlu 41,5 saat
konuşmuş, Kılıçdaroğlu 6 saat, Bahçeli 2 saat,
Demirtaş 18 dakika konuşmuş. Ama etkilemiş mi?
Etkilemiş yani, 18 dakika da demek ki yeterli bir süre konuşmak için.
152 saat konuşmuş Erdoğan, 152
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Siz de konuşun.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Bitmemiş, doymamış. 152 saat
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Siz de konuşun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Konuşuyoruz da çıkmıyor.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Yapmayın ya! Özgür
Gündem çıkarıyor.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Ben birtakım örnekleri
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Başkanım.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Teşekkür ederim.
Aynı şekilde, mesela 12 ulusal televizyon
kanalında 1-31 Ekim 2015 tarihleri arasında toplam saat:
Davutoğlu 310, Kılıçdaroğlu 44, Bahçeli 29, Demirtaş 6
saat.
Şimdi son olarak size referandumla ilgili
olanları göstereyim, onlarda da ilginç şeyler göreceksiniz.
Bakın, şuradaki sıfırları görüyorsunuz değil mi
Siz de konuşun. diyenler? TRTde 1 Mart -15 Nisan arası
Cumhurbaşkanı ve danışmanları toplam 3.960 dakika
konuşmuşlar, AKP 5.869 dakika konuşmuş, CHP 662 dakika, MHP
159 dakika, HDP sıfır, sıfır konuşmuş
arkadaşlar. Bizim söyleyecek sözümüz çok ama yapılan budur. Aynı
şekilde, işte, burada da 806 saat konuşmuşlar biz 58 dakika
sadece FOX TVde, o da 14 saniye falan gibi bir yer bulabiliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Sayın Başkan, son cümlemi tamamlayabilir miyim
affınıza sığınarak?
BAŞKAN - Buyurun Sayın Başkanım.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Evet, en son referandumdan, hani o gerçekten çok çok demokratik
olarak gerçekleşen referandumdan örnekler de böyleydi. HDP'nin
konuşma hanesinin gene boş olduğunu görüyorsunuz.
Ve ne oldu şimdi? HDP görmez medya yarattınız.
E peki, halkımız HDPyi görmez mi oldu? Hayır,
halkımız yine HDPyi görüyor oldu ve biz nerede
kalmıştık, ne demiştik? Seni başkan
yaptırmayacağız. Yine yaptırmayacağız ve üstelik
tüm demokrasi güçleriyle beraber daha güçlü olarak, başkan yaptırmayacağız
ve hakikaten gerçekler yolunu her zaman bulacak. HDP varsa umut var. diyoruz
ne kadar susturmaya çalışsanız da. Bunların hiçbiri
basın ahlakına da siyaset ahlakına da uymuyor. Birazcık
vicdanla bütün bu söylediklerimi dinlerseniz gerçekten anlarsınız.
Teşekkürler. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim sayın
Kerestecioğlu.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın Başkanım,
talebiniz mi var?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın Başkanım, çok kısa bir
BAŞKAN - Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sataşmadan mı
söz istiyorsunuz?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Yok.
BAŞKAN- Buyurun.
III.- AÇIKLAMALAR (Devam)
34.- Adana Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Avrupa Uluslararası Parlamenterler Birliği
toplantısında HDP Eş Genel Başkanı Hişyar Özsoy
ile AKP Heyeti Başkanı Coşkun Çakır arasında
yaşananlara ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Teşekkür ediyorum.
Çok yeni bir bilgi edindik, Eş Genel
Başkan Yardımcımız Hişyar Özsoy, Avrupada
Uluslararası Parlamenterler Birliği toplantısında maalesef
orada da tıpkı buradaki Genel Kurulda
yaşadığımız gibi bir sataşmaya, daha doğrusu
bir saldırıya maruz kalmış. Çünkü oradaki AKP Heyeti Başkanı
Coşkun Çakır, HDP'li milletvekillerinin terörist oldukları için
cezaevinde olduğunu ifade etmiş, sonra bizim Eş Genel
Başkan Yardımcımız ve Bingöl Milletvekilimizin
konuşması sırasında sataşmalarla sözünü kesmeye
çalışmış ve 150 uluslararası delegasyonun tümü,
maalesef, bu rezalete tanıklık etmiştir ama bu sataşma ve
kavga da tutuklu milletvekilleriyle ilgili karar alınmasını
önleyememiştir.
Demem o ki gerçekten Türkiye Büyük Millet Meclisinde
nasıl konuşmalarımıza tahammül edilmiyorsa, yalan
yanlış bilgilerle halk yanıltılıyorsa, Avrupada da
bugün bütün dünyaya gerçek yüzlerini göstermişlerdir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Katma Değer Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/926) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 535) (Devam)
BAŞKAN Şimdi söz sırası
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İzmir Milletvekilimiz Sayın
Musa Çam'a aittir.
Buyurun Sayın Çam. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika.
CHP GRUBU ADINA MUSA ÇAM (İzmir) - Sayın
Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygıdeğer üyeleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum. 535 sıra sayılı Katma
Değer Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının birinci bölümü
üzerinde söz almış bulunuyorum.
Bugün sabah Başbakan Binali
Yıldırım Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği üyelerinin
olduğu -Sayın Maliye Bakanımız o toplantıya
iştirak etti mi, etmedi mi bilmiyorum- toplantıda aynen
şunları söyledi: Yatırım ortamının
iyileştirilmesiyle ilgili 35 maddeyi kesinleştirdik; vergi
kanunlarıyla ilgili 96 maddeyi geçirdik; KDVyle ilgili 33 madde var,
görüşülüyor; yatırım ortamının iyileştirilmesiyle
ilgili 67 maddelik bir torba kanunu hazırlandı ve bu, önümüzdeki
günlerde de Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edilecek.
Yaklaşık on altı yıldır
iktidar - ben de yaklaşık yedi yıldır Plan ve Bütçe
Komisyonundayım- buna benzer onlarca yatırım ortamının
iyileştirilmesi, vergi kanunu ve ekonominin düzeltilmesi için çeşitli
vergi indirimlerinin yapıldığı bir sürü
değişiklikleri Parlamentodan geçirdi ama artık hiç dikiş
tutmadı ve bu nedenle de şimdi KDVyle ilgili bir düzenleme
yapmaktayız. Adına vergi reformu ya da büyük vergisel
düzenlemeler ne denirse denilsin, vergisel değişikliklerin
sınıfsal bir olgu olduğu unutulmadan, en başta, vergi
gelirlerini azaltıcı olmaması; tersine, adil bir biçimde vergi
gelirlerini artırması ve bu yapılırken de vergi yükünü daha
adil dağıtması gerekmektedir. Çünkü aksi bir düzenleme, bütçe
açığını artırarak borçlanma, para basma gibi faiz
oranlarını yükselten ve enflasyona yol açan, buradan hareketle
ekonomik büyümeyi yavaşlatan bir sonuca neden olacağı gibi, bu
mali operasyonlar mevcut gelir eşitsizliklerini daha da
derinleştirecektir. Bir başka anlatımla, bir vergi reformu kamu
gelirini azaltıcı değil, adil bir biçimde daha da
artırıcı ya da en azından nötr olmalıdır. Çünkü savaş,
OHAL gibi nedenlerden dolayı artan harcamaların yanı sıra
yapısal olarak ciddi düzeyde sağlık ve sosyal güvenlik
açıkları verildiğinde, bu açıklar yeterli vergi geliriyle
kapatılmadığında alternatif olarak geriye borçlanma yolu
kalmaktadır; bu da faiz oranlarını ve faiz geliri elde eden
rantiyeye yapılan ödemeleri artırarak zenginden yana büyük bir
bölüşümle sonuçlanmaktadır.
Vergi oranlarının yüksek olduğu
düşünülüyorsa -ki Türkiyede özellikle KDV, ÖTV ve emekçilerin gelir
vergisi oranları çok yüksektir- bu oranların düşürülmesi
nedeniyle ortaya çıkacak vergi kaybı ancak vergi tabanının
genişletilmesiyle giderilebilir. Bu da adına vergi harcaması
denilen, bu yılki tutarı 132 milyar lirayı bulan ve asgari geçim
indirimi gibi bir uygulama dışında bütünüyle sermaye sahibi
zenginlerin yararlandıkları muafiyet, istisna ve indirim gibi
kaçakların azaltılmasıyla mümkün olabilecektir.
Bu bağlamda ele aldığımızda
yeni düzenleme, sırasıyla, hem vergi gelirlerini azaltıyor hem
de sermayeye yeni muafiyet ve istisnalar getirerek mevcut adaletsiz vergi
yükünü daha da adaletsiz hâle getirerek emekçilerin omuzlarındaki yükü
artırıyor ve neden olacak bütçe açıklarıyla da faizci
rantiyeye olan bağımlılığı artırıyor.
Bu düzenleme yasalaştığı
takdirde yaklaşık olarak 160 milyara ulaştığı
tahmin edilen devreden KDV 2019 Ocak ayından itibaren şirketlere
ödenecektir denilmektedir. Ayrıca, bu düzenlemeyle, bugüne kadar
birikmiş olan devreden KDVnin de bütçe imkânları göz önüne
alınarak, imalat sektöründen başlayarak ne kadar sürede, nasıl,
hangi koşullarda ve hangi sektörlere verileceği konularını
belirlemeye Maliye Bakanlığına yetki verilmektedir.
Diğer yandan, birikmiş KDVnin
ödenebilmesi, vergi incelemesi yapılması şartına
bağlanmaktadır. Kamu yararınaymış gibi gözükse de
vergi incelemesi şartı geldiğinde işletmelerin, özellikle
de küçük işletmelerin olası bir vergi cezasıyla
karşılaşma ihtimalini düşünerek ya iade talep etmemeleri ya
da maliyeyle, dolayısıyla da siyasi iktidarla iyi geçinmek zorunda
kalmaları gerekecek. Bu durum, şirket sahiplerinin siyasal iktidarla
ters düşmemeleri gerekeceği anlamına gelmektedir. Nitekim,
devreden KDVnin on iki ay içerisinde indirilememesi hâlinde, bu tarihten
itibaren altı ay içinde mükellefe iade edilmesi öngörülürken, bu on iki
aylık süreyi yirmi dört aya kadar çıkarmaya Bakanlar Kurulu,
altı aylık süreyi de üç aya indirmeye Maliye Bakanlığı
yetkili kılınarak şirketlerin siyasal iktidara olan
bağımlılığı gittikçe
sağlamlaştırılmaktadır.
Ancak bir başka gerçek daha var; KDV tahsilat
oranı 2004 yılında yüzde 83 iken 2017 yılında yüzde
52ye, cezaların tahsilat oranları ise aynı yıllarda yüzde
57den yüzde 17ye gerilemiştir. Yani hâlihazırda tahsili
gecikmiş onlarca milyar liralık vergi tahsil edilmezken devreden KDV
ödemeleri yapıldığında bunun ciddi bir bütçe
açığına yol açacağı kesin. Böyle bir açık ya yeni
vergilerle ya da borçlanmayla karşılanacaktır. Seçim atmosferine
girildiğinde yeni vergiler koymak siyasal iktidar açısından
riskli olacağından borçlanma yoluna gidilecek, borçlanma limitleri
artırılacak. Bu da faiz oranlarının daha da artması ve
ekonominin daha da zora girmesinin yanı sıra rantiyenin daha da
zenginleşmesi anlamına geliyor.
Bu düzenlemenin ilk bölümünde, Türkiye'de özel
sağlık kurumlarından sağlık hizmeti alan
yabancılara, büyük ölçüde de Araplara, Orta Doğu ülkesi
vatandaşlarına verilen sağlık hizmetlerinde normalde yüzde
8 olan KDV sıfır olmaktadır. Bu uygulamanın bütçe
açığını, dolayısıyla da borçlanma
ihtiyacını artırması gibi etkiler doğurmasının
yanı sıra yerli hastaların KDV ödemek zorunda
kalmasının kendi yurttaşımız açısından
haksızlık olacağı da açık ve nettir.
Yine bu düzenlemeyle, işletme defteri tutan
esnaf ile serbest meslek erbabı, mevcut KDV yerine hasılat
esaslı vergilemeyi seçebilecek yani alış belgelerindeki KDV'yi
doğrudan gider yazıp hasılat belgelerindeki KDV'yi doğrudan
gelir yazabilecektir; indirilen veya indirilmeyen KDV, yüklenilen KDV gibi
işlerle hiç uğraşmadan, sonradan belirlenecek bir oranda
hasılat üzerinden tek bir vergi ödeyecektir. Yani mevcut KDV sisteminde
olduğu gibi işletmelerin yarattığı katma değerin
vergilendirilmesi yerine bundan tamamen bağımsız ve
alakasız farklı bir vergileme getirilecektir.
Diğer bir düzenleme, okul, sağlık
tesisi, öğrenci yurdu, çocuk yuvası, yetiştirme yurdu, huzurevi,
bakım ve rehabilitasyon merkezi, ibadethaneler, yaygın din
eğitimi veren tesisler, gençlik merkezleri, gençlik ve izcilik
kamplarının ve benzeri binaların
bağışlanması hâlinde bu bağışlar
hâlihazırda KDVden istisna tutuluyor. Tasarıda yapılan bu
düzenlemeyle bu binaları bağışlamak amacıyla
yapanların bu binaların inşaatı sırasında
satın aldıkları mal ve hizmetler de KDVden istisna
edilmektedir. Böyle bir uygulama hem doğrudan bir vergi kaybına hem
de örneğin büyük inşaat firmalarınca kolayca suistimal
edilebileceği için dolaylı biçimde vergi kaçağına neden
olabilecektir.
İnşaatta KDV matrahı
daraltılıyor. Düzenlemeyle, arsa karşılığı
inşaat işlerinde KDV matrahı daraltılmaktadır. Bundan
böyle, sahibi olduğu arsayı müteahhide veren arsa sahibi bunun
karşılığında sadece aldığı konut veya
iş yerleri için KDV ödeyeceğinden ve müteahhit tarafından
yapılan işten de arsa payına karşılık konut veya
iş yeri teslim olacağından bu düzenlemenin KDV gelirini
azaltmasının yanı sıra ciddi sıkıntıda olan
inşaat sektörünü rahatlatmaya dönük olduğu ve asıl büyüme stratejisinin
konut, emlak, inşaat ve bunu banka kredisi ağıyla kurmuş
olan siyasal iktidarın bu stratejiyi sürdüreceği
anlaşılmaktadır.
Hâlihazırda kısmi istisna mahiyetinde olan
gümrük antrepoları ve geçici depolama yerleri ile gümrük hizmetlerinin
verildiği gümrüklü sahalarda ithalat ve ihracat işlemlerine konu
mallar ile transit rejimi kapsamında işlem gören mallar için verilen
ardiye, depolama, terminal hizmetleri tam istisna kapsamına
alınmaktadır. Bu düzenlemede vergi gelirlerinin azalmayla
sonuçlanacağı açık ve nettir.
Yine, bu düzenlemelerin içerisinde AR-GE yenilik ve
tasarım faaliyetlerine yönelik makine teçhizat alımlarına katma
değer vergisi istisnası getirilmektedir. Bu düzenlemenin de vergi
kaybına neden olacağı çok açıktır.
Mevcut mevzuat uyarınca deprem, sel gibi
doğal afetler ile Maliye Bakanlığının mücbir sebepler
olarak kabul ettiği sebepler nedeniyle zayi olan malların KDVsi
indirime konu edilebiliyor. Tasarıyla amortismana tabi iktisadi
kıymetlerin zayi olması durumunda yüklenilen katma değer
vergisinin kalan kısmına ilişkin indirimine de imkân
sağlanmaktadır.
Şu ana kadar, işletmelerde yıl
bittikten sonra gelen faturaların, yasal olarak kanunen defter
kayıtlarına işlenmedikleri için KDVsinin indirilmesi mümkün
değildi. Artık bu düzenlemeyle KDVnin takip eden yılın
sonuna kadar indirilebilmesine imkân sağlanmaktadır. Keza
ihracatçılar için de KDV iadesi sürelerinin
kısaltılacağı hükmü yeni düzenlemede yer almaktadır.
Böylece ihracatçılar açısından finansman yükü ortadan kalkarken
yeni bir finansman kaynağı imkânı doğmaktadır. Bundan
böyle serbest muhasebeci ve mali müşavirler KDV iadelerine dayanarak
teşkil edecek raporları düzenleyebileceklerdir. Bunlar siyasal
iktidar ile çeşitli sektörler ve meslekler arasındaki simbiyotik
ilişkiyi güçlendirirken kamu finansmanı üzerindeki yükü artıran
düzenlemeler olarak tarihe geçecektir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; özellikle KDVnin indirilmesi, KDVyle ilgili yapılacak
bu düzenlemeler kimi sanayici iş adamlarımıza birtakım
kolaylıklar getirecektir ama bizler genel olarak vergilerden vazgeçiyoruz
ve önümüzdeki süreçte ciddi ekonomik sıkıntılarla
karşı karşıya kalacağız. Özellikle bizim,
vergilerde ciddi anlamda bir düzenleme yapmamız gerekiyor.
Gelir vergisinde, kurumlar vergisinde, KDVde ve
ÖTVde ciddi anlamda, yeni baştan, baştan sona kadar düzenleme
yapmamız gerekirken bu tip palyatif tedbirlerle ekonomiyi iyi bir noktaya
götürmek mümkün değildir. Bu nedenle bu konudaki eleştirimizi
yapıyoruz ama doğru maddelerde de gerekli desteğimizi
vereceğimizi söylüyoruz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Çam.
Sayın milletvekilleri, gruplar adına
konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi şahıslar adına
konuşmalara geçiyoruz.
İlk konuşma Adana Milletvekilimiz
Sayın Meral Danış Beştaşa aittir.
Sayın Danış Beştaş, süreniz
beş dakika.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Evet, medya gündemini biraz daha açmak istiyoruz.
Gerçekten Türkiyede bir medya var mı, Hükûmetten bağımsız
yayın yapabiliyor mu? Bunları aslında hepimiz biliyoruz ama
buradan da halkımıza anlatmak istiyoruz. Özellikle
televizyonları başında bizi izleme olanağı bulan
yurttaşlara, lütfen medyada gördüklerinize inanmayın, burada anlatacaklarımı
bir değerlendirin demek isterim.
Evet, 5 çeşit medya var. Bir, havuz
medyası; orada HDP düşman, onu izlediğinizde görürsünüz.
İkincisi, sosyal medya var, ak trollerin denetiminde tam anlamıyla
bir linç kültürü var; her yazdığımız mesajın
altında yüzlerce küfür, hakaret, tehdit, şantaj içerikli mesajlar var
ve nefret dili sonuna kadar kullanılıyor. Ak troller zaman zaman
işlerini aksatsa da genellikle önemli günlerde ortaya
çıkıyorlar.
Ana akım medya
Gerçi şu anda ana
akım da kalmayacak, Doğan medyanın satılmasıyla
birlikte artık o da havuza düştü, havza düştüğü için o da
aynı dili kullanacak. Ana akım medyada ise HDPsiz dünya var; görmüyorlar,
duymuyorlar ve bilmiyorlar; üçüncü parti diye bir parti yok, 7 milyon seçmeni
yok, milletvekilleri yok; bu ülkede onları destekleyen kimse yokmuş
gibi davranıyorlar; saatlerce açık oturumlarda bizi bizsiz
tartışıyorlar, HDP'yi HDP olmadan tartışıyorlar
ve biz telefonla bağlanmak istediğimizde bile bizi
bağlamıyorlar, cevap hakkımızı bile
kullanamıyoruz ve onların sunusuyla devam ediyor.
Devlet medyası var bu arada, TRT. TRT alenen
suç işliyor, tartışma dışı söylüyorum. TRT
yurttaşların vergisiyle ayakta duruyor, yayın yapıyor;
HDP'liler de vergi veriyor, hepimiz vergi veriyoruz. Bize oy verenler vergi
vermiyor mu? Resmî kanal olduğu için TRTde biz sıfır saniye,
sıfır dakika görünüyoruz. Hiçbir şekilde TRTde yokuz; vergi
veriyoruz, vergi var ama HDP yok, yurttaşlar görünmez
kılınıyor.
Bir tek alternatif basın olarak ne
kalıyor? Sosyal medya platformları kalıyor ve yasaklarla
birlikte orada ulaşılabildiği müddetçe kısmen
sağlıklı bilgilere ulaşılabiliyor. Peki, nedir bunun
adı? Bunun adı aslında AKP kendi medyasını
oluşturuyor, kendi sözünün dışında söz söylenmesine izin
vermiyor. Yaptığımız suç duyuruları var
sayısız, hedef gösteren, şiddet dili kullanan, nefret içerikli
açıklamalarda bulunan manşetlerle ilgili
yaptığımız suç duyurularının hiçbirine soruşturma
açılmadı, hepsi takipsizlik kararıyla neticelendi. Aynı
cümlelerle başkasına ceza veriliyor ama bizim
yaptığımız suç duyuruları dikkate alınmıyor.
Tıpkı, Grup Başkan Vekilimiz Ahmet
Yıldırımın söylediği Padişah bozuntusu sözünün
mahkemelerde beraatle sonuçlanması ama kendisine HDPli kimliğinden
dolayı ceza verilmesi ve vekilliğinin düşürülmesi gibi.
Bu basın ve yayın organlarında 4
Kasım darbesi ve bize yönelik saldırılar bakın nasıl
lanse ediliyor: Evet Cumhurbaşkanı: Vekil değil terörist.
Manşete çıkarılmış. Başka bir başlık,
Sayın İdris Baluken, hepinizin çok yakından
tanıdığı, burada yıllarca grup başkan
vekilliği yapan, siyaset yapan bir arkadaşımız. Kendisinin
gözaltına alındığı gece HDPye terör operasyonu.
diye bir manşet atmışlar. Yine, Ziya Pir, burada sayın
milletvekilimiz, kendisine yönelik Ziya Pir. HDPye terör operasyonu.
algı yaratılacak ya, sonra Adli kontrol şartıyla serbest
bırakıldı. küçük puntolarla. Başka, bir manşet:
Teröristsin, işte belgesi. Eş Genel Başkanımız
Sayın Demirtaşın hedef gösterildiği sekiz sütuna
manşet haberlerden başka bir tanesi. Yine Sokağa
çağrı bizzat MYK tarafından yapıldı. Bunlara gazete
denilemez, bunlar AKPnin bildirgeleri; tabii, konuşmalar aynen
basına yansıtılıyor. PKKnin üst aklı Mecliste.
Sayın Sırrı Süreyya Öndere yönelik bir manşet de var. Bu
da bizim. Kongrede gelenleri selamladığımız, benim, Filiz
Hanımın da içinde yer aldığı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Bitiriyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Başkanım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Şurada fotoğrafın güzelliğine bakın; gülerek, büyük
bir duygusallıkla kongreye gelen on binlerce partilimizi
selamlıyoruz. Nasıl? HDP kongresinde skandal sözler. Hadi bu
yumuşak, peki küçük yazıda ne var? Hainliklerini bir kez daha
kanıtladılar. Bizim fotoğrafımız, selam veriyoruz,
kongredeyiz. Genel kurulumuzu, kongremizi yapıyoruz; hainlik
yapıyormuşuz. Ne hainliği yaptık? O hainlik, size göre, on
binlerce -50 bin- insanın bütün engellemelere rağmen kongreye
gelmesiydi.
İşte, medya ve manşetler bu
şekilde işletiliyor ve HDPye yönelik bu dil kesinlikle ustaca bir
çalışmanın -tırnak içinde- algı yaratmanın, bu
konuda çok emek verdiklerinin başka bir örneği aynı zamanda.
Diğer konuşmalarda bu işin bir de
yasalar karşısındaki durumunu da sizlerle
paylaşacağız.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan...
BAŞKAN Sayın Turan...
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
zabıtlara geçsin diye söyleyeceğim. Öncelikle, AK PARTİ
Hükûmeti, iktidarı, grubu basınla ilgili özgürlükte en çok bedel
ödeyen grup. Şimdiye kadar basınla çarpışa
çarpışa nasıl geldiğimizi tüm kamuoyu bilir.
TANJU ÖZCAN (Bolu) Bütün basını
aldınız ya. Hangisiyle çarpışacaksınız?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) HDP sözcüsü müsünüz?
İzin verin ya!
BAŞKAN Lütfen Sayın Özcan...
Buyurun Sayın Turan, Genel Kurula hitap ediniz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Eğer manşet
yarıştıracaksak bizde de fazlasıyla manşet var.
Eğer manşet yarıştıracaksak bu kürsüye
yakışmayan manşetler de var. Biz zamanında
Sırtımızı PYDye dayadık. diyenleri de PKK sizi
tükürüğüyle boğar. diyenleri de hepsini gördük. Mahkeme
kararlarını buraya getirip de AK PARTİ yapmış gibi
ifade etmek doğru değil diye düşünüyorum.
Televizyonlarda saz çalarken iyiydi
basının tarzı ama yer vermeyince kötüdür tarzını da
basına engel olmanın bir başka tarzıdır diye
düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Turan.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın Başkan...
BAŞKAN Sayın Beştaş, buyurun.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) İbrahim Kalın çalıyor, olmuyor ama.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın grup başkan vekili
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Güzel çalıyor.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Olmuyor işte.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Olmuyor mu?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
açıkça grubumuza sataşmıştır benim konuşmam
üzerinden.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) İbrahim
Kalının söylediğini ifade ettiler.
HÜDA KAYA (İstanbul) Başka şey
çalmıyor ya, işte o önemli. Saz çalıyor.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Saz
çalarken. diyerek Demirtaşı, yine Yüksekdağı açıkça
hedef göstermiştir.
BAŞKAN Buyurun Sayın Danış
Beştaş.
Yeni bir sataşmaya mahal vermeyelim.
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Adana Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın yerinden
sarf ettiği bazı ifadeleri sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Gerçekten dinlerken gülmekten kendimi alamadım,
burada kahkaha atabilirim emin olun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Çok güzel, gülün.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Sizin
döneminizde basın ne kadar özgür değil mi?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Evet.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Ya,
bugün kayyum atadınız Özgürlükçü Demokrasiye. Gece üçte
bastınız o medyayı.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hangi medyayı?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Şu
anda Türkiye'de basın ve yayının özgür olmadığını
sağır sultan bile biliyor.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Şu medyayı
mı? Hangi medyayı?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Bari
bu konuda komik duruma düşmeyelim. Biz basını kontrol ediyoruz
çünkü bizim yaptıklarımız kamuoyuna yansırsa biz bu ülkede
sükûneti sağlayamayız. deyin
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Şu mu medya?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
biz
de kabul edelim çünkü bu düşmanlaştırıcı dil, bu
ötekileştirici dil, ne size ne bize kazandırıyor.
Bizim buradan anlatmak istediğimiz
Saz
çalmaktan niye rahatsız oluyorsunuz ya? Demirtaş çok güzel saz
çalıyor, şu anda da saz çalmaya devam ediyor. Siz de çalın, saz
çalmaya düşmanlık etmeyin.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) O çalsın, siz
söyleyin.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Çalamadığınız için kıskanıyorsunuz gerçekten.
Bence siz de çalın sazı. Ayrıca sözleri bu kadar
çarpıtmanın da anlamı yok.
Yargı kararları, yargı kararları
değildir. Yargı kararları tümüyle Hükûmetin talimatlarıyla,
emirleriyle ve işaret göstermesiyle veriliyor. Siz demin tükürük dediniz
ya, Sırtımızı yaslıyoruz. dediniz ya, bir yıl
boyunca televizyonlarda, havuz medyasında teaser olarak geçti biliyor
musunuz? Mahkemeler talimatı aldı ve hemen ceza verdiler ve gerekçeye
de buradaki sözleri yazdılar. Size gerekçeli kararları getirebilirim.
Yani gerçekten, bu konuda kendinize iftira etmeyin, çok başarılısınız
yargıyı denetlemekte de basını denetlemekte de kontrol
etmekte de. Yani bu konuda Goebbelsi ya da Vietnamdaki yönetimi aşacak
bir noktaya ulaştınız, sizi tebrik ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
ERKAN KANDEMİR (İstanbul) Bunu siz mi
söylüyorsunuz ya?
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Danış Beştaş.
Buyurun Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sataşmadan söz
istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Anlayamadım.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) AK PARTİ
iktidarı döneminde basının özgür olmadığıyla
ilgili iddialarda bulundu sayın konuşmacı, cevap vermek
istiyorum.
BAŞKAN Sataşmadan buyurun Sayın
Turan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Biz
iktidarı eleştiriyoruz.
2.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaşın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Adalet
ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüştüğümüz kanun KDVyle ilgili
kanun. Soğuk akılla, sağduyuyla Mecliste polemik olmasın,
gerilim olmasın, kanunu görüşelim. talebimize rağmen
ZİYA PİR (Diyarbakır) Aceleniz ne?
BÜLENT TURAN (Devamla)
her
çıktıklarında ısrarla, sadece belli bir terör örgütünün,
PYDnin sözcüsü gibi davranan, basınla ilgili ticari ilişkileri Hükûmetin
talebi gibi ifade eden konuşmalara dünden beri şahitlik
yapıyoruz. Fakat cımbızlayarak bazı manşetleri ortaya
koyup esas suçluları kapatan manşetleri ortaya koymamanız çok
akıllıca gözüküyor ama öyle değil. Yani, tüm kamuoyu sizin
terörist cenazelerine gitmeyi bir görev bildiğinizi görecek, bunu haber
yapan gazeteler sorun olacak.
Siz saz çalmaktaki eleştiriyi, güya bizim
katılmadığımız şeklinde ifade edeceksiniz
Mesele
saz çalmak değil, televizyonda saz çalıp da ardından silahlara
susturucu olma görevini üstlenmeniz, mesele bu. Siz saz çalın,
Parlamentoya gelin, ifadelerinizi en rahat şekliyle ortaya koyun diye bu
millet bedel ödedi, sabretti, birçok görüntüye, birçok sıkıntıya
rağmen alttan aldı, idare etti Yeter ki kan akmasın. dedi. Ama
herkese saldıran, her şeye kızan, Afrine demedik laf
bırakmayan sizler, şimdiye kadar, bu kürsüden çıkıp da bir
kez olsun PYD yanlış yapıyor. PKK terör örgütüdür.
Dağa öğrenci göndermeyin, dağa genç göndermeyin. diyemediniz.
Ben duymadım Sayın Danış Beştaş. Şimdiye
kadar bir kez PKK terör örgütüdür, lanet olsun! diyebildiniz mi?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Konumuz
bu mu? Medya, medyaya gel.
BÜLENT TURAN (Devamla) Bir kez Ey millet,
kanı durdurmak için Hükûmet büyük adımlar attı. Yapmayın,
bu ülkede kardeş kanı akmasın. diye siz de aynı
şekilde dönüp diyebildiniz mi?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Her gün
söylüyoruz, her gün bunu söylüyoruz.
BÜLENT TURAN (Devamla) O yüzden bir daha
söylüyorum: Star gazetesine konan bombada da kimin olduğunu, MLKPnin
gidip de tebrik edildiğini biliyoruz. Onun dışında, benzer
ifadelerle Sabah gazetesinin manşet olduğunu biliyoruz.
Sizi öven gazete olunca iyi, aleyhinize olan kötü
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Bizi öven bir gazete yok.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Bizi
öven bir gazete yok.
BÜLENT TURAN (Devamla)
bu doğru bir
yaklaşım değil Sayın Başkan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Öyle bir gazete
çıkıyor mu Türkiyede?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Var
mı?
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Turan.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Başkan.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Evet, yine partimize çok açık sataşmalarda
bulunmuştur. Bu nedenle sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN Siz mi istiyorsunuz?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Evet, ben istiyorum.
MÜSLÜM DOĞAN (İzmir) Saz
çalamıyorlarsa ut çalsınlar.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sazı
alkışlıyoruz Güzel çalıyor. dedik.
MÜSLÜM DOĞAN (İzmir) Ut çalın.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Saz çalsın ama
teröre dur desin, silaha dur desin.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Biz her
gün bu çağrıyı yapıyoruz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sazla ne alakası var
cezaevinin?
BAŞKAN Buyurun Sayın Kerestecioğlu.
3.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin,
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Bakın, Wilson yönetimi diyor ki üç adımlı
propagandayla: Düşmanı kana ve özgürlüğe aç, çılgın
zalimler gibi gösteren anlatıların üretilmesi ve
yayılmasıyla halkı korkutmak, paylaşılamayacak kadar
saldırgan hikâyeleri dolaşıma sokup benzer bir hiddetle bu
hikâyelere yanıt vermek yani aslında propagandayla bir algı
yaratmak. Siz bunu yaptınız. Biz çok net bir şey söylüyoruz.
Bakın, ben size gösterdim; TRT diyorum, TRT, T-R-T, Türkiye Radyo
Televizyon Kurumu, vergi verdiğimiz kurum, değil mi? Ne diyorum, ne
görüyorsunuz burada siz? Canlı yayın program süreleri diyorum. HDP
sıfır, sıfır. Bizi beğenen, beğenmeyen diye bir
şey yok; suç bu, suç. RTÜKe başvuruda bulunmuşuz. Siz
kalkıp da devam eden yargılamalarla, davalarla ilgili
konuşmayı her zaman kendinize şiar edinmişsiniz çünkü
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Siz söylediniz,
yapmayın Filiz Hanım.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla)
konuyu alıp alıp, işte, aynı o Wilson
prensipleri gibi bir algı yaratıp HDP suçlu, suçlu, suçlu bunu
halka işlediniz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ya, manşet gösterdi,
ben ona cevap verdim.
AHMET SAMİ CEYLAN (Çorum) Gündeme gelelim ya,
KDVyle ilgili görüşlerinizi öğrenmek istiyoruz.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Şimdi Avrupa Konseyine gidiyoruz. diyorum, Avrupa Konseyine,
bakın, anlamadıysanız tekrar gösteriyorum. Avrupa Konseyinden
dönüyoruz. diyorum, normal bir konuşma yapıyoruz, Genel Sekretere
soru soruyoruz, arkasından hain diyorlar. Ya, daha yargı
kararı
diyorum, yargı kararı. Daha kendisi öğrenmemiş
Ayhan Beyin. diyorum. Az önce de çok inandırıcı
konuşmuşum, annesi aramış Yeniden mi tutuklandın?
diye Ayhan Beyi bu arada. Gerçekten, kendisi kalkıyor, oradan
öğreniyor, televizyondan. Tutuklandı. diyor,
tutuklanmamış daha, seyrediyor, televizyonu seyrediyor.
Şimdi, bütün bunlar ortadayken yani siz, HDP
konuşan bir basın ve birtakım adamlar üstelik erkek erkeğe
muhabbet sürekli- çıkartılmış oraya, bir tek HDPli yokken
ya, bundan hiç mi hicap duymuyorsunuz, hiç mi hicap duymuyorsunuz? Bizim konuştuğumuz
konu bu, tamam mı? Hani, bir daha söylüyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Terörle aranıza
mesafe koyun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Ama İbrahim Kalın iyi saz çalamıyorsa bizim
yapacağımız bir şey yok, kusura bakmayın. (HDP
sıralarından alkışlar)
AHMET SAMİ CEYLAN (Çorum)
Sırtımızı teröre dayadık. demeyeceksiniz o zaman
PKKya dayadık. demeyeceksiniz.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Kerestecioğlu.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Katma Değer Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/926) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 535) (Devam)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
şahıslar adına konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi on beş dakika süreyle soru-cevap
işlemini başlatacağım.
Sayın Arslan, buyurun.
KAZIM ARSLAN (Denizli) Maliye Bakanına
soruyorum: Görüşmekte olduğumuz -535 sayılı- katma
değer vergisinde değişiklikler yapan bu tasarı sonucunda,
kamunun etkin, adil, şeffaf vergi toplamasına fayda sağlanacak
mıdır?
İki: Bu tasarıyla belli sektörlere KDV
istisnası, muafiyet ve vergi iadesi avantajı tanımaya devam
edildikçe vergilendirme konusu gerçek amacından sapmayacak
mıdır?
Üç: KDVde yapılmak istenen bu
değişikliklerle sistemi istisnalarla doldurmak yerine vergi
oranlarını topluca indirmek ve tahsilatı
kolaylaştırmak daha uygun olmayacak mıdır?
Dört: Yüksek teknoloji üretimini ve yerli üretimi
artırmak için daha düşük KDV alınarak desteklemeyi
düşünüyor musunuz?
Beş: Vergi reformunu önüne çıkarmayan bu
KDV yasa tasarısı kayıt dışı ekonominin
devamına olanak sağlayacaktır. Bu konuda yeni bir düzenleme
düşünüyor musunuz?
Altı: Vergilendirme sistemimizde ÖTVnin KDVsi
alınmaktadır. KDVnin malın değeri üzerinden
alınmasına ne zaman başlayacaksınız? ÖTVden KDV
almaktan vazgeçin.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Arslan.
Sayın Gürer
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, TÜRK-İŞ
araştırması 2018 Mart ayı sonucuna göre 4 kişilik
ailenin açlık sınırı 1.663 TL oldu. Yoksulluk
sınırı 5.416 TL olarak açıklandı. Mutfak enflasyonunda
artış aylık yüzde 1,60 ve on iki aylık yüzde 12,29 olarak
belirlendi. Bir kişinin aylık geçim maliyeti 2.055 TL olarak ifade
edildi. Her gün gelen zamlarla bu rakamlar da her gün katlanıyor. Büyük
mağduriyet yaşayan esnaf, işçi, emekli, memur ücretlerinde bir
iyileştirme düşünüyor musunuz?
Emeklilikte yaşa takılanlar yıllardır
mağdurdur. 2018 olsun bir umut vermek mümkün müdür?
2018 yılında kaç öğretmenin, kaç
sağlık çalışanının göreve
başlatılması düşünülmektedir?
Taşeronlara kadro verilenlerin sayısı
kaçtır? Kadro verilmeyen onca taşeronun durumu ne olacaktır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Gürer.
Sayın Topal
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, daha önce bu konuyu onlarca
defa dile getirmiştim, bir kez daha dile getiriyorum: Hatayda hazine
arazileri üzerinde ev yapan vatandaşlarımız ciddi anlamda
mağdur. Bütün Türkiye'de hazine arazileri satışı
olmasına rağmen Hatay'da bir şerh var. Neden? Bu,
Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı. Daha önce ifade
etmiştim, sadece şunu istiyoruz: Hatayda hazine arazileri üzerinde
ev yapan vatandaşlarımız otuz yıldır, yirmi
yıldır ecrimisillerini ödemelerine rağmen tapuları
verilmiyor. Bir kez daha buradan ifade ediyorum ve talep ediyorum, AK
PARTİ Hatay sayın milletvekillerinden de destek istiyorum: Gerçekten,
vatandaşlarımız mağdur. Hatay halkı ikinci
sınıf değil, olmamalı. Bir kez daha bunu Bakanlar Kurulunda
değerlendirmenizi talep ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
Saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Topal.
Sayın Şeker? Yok.
Sayın Çamak
HÜSEYİN ÇAMAK (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Türkiye Esnaf ve Sanatkârları
Konfederasyonu verilerine göre sadece 2018 yılının ilk iki
ayında 20 bini aşkın esnafımız iflas etti. Son dört
yılda iflas eden esnaf sayısıysa 430 bini aşmış
durumda. Ekonominin temelini oluşturan KOBİler ile
esnaflarımız borç batağında. Ekonomiden sorumlu bakan
iş dünyasına Aman borç almayın, ortak alın. derken
Hükûmetin geçtiğimiz günlerde ciddi bir borçlanma yoluna gitmesi büyük bir
çelişkidir. Dolar her gün rekorlar kırarken, işsiz sayısı
3,5 milyona dayanmışken, enflasyon çift hanelerdeyken rakamlarla
oynayan iktidarın pembe tablolar çizmesi gerçekleri gizlemeye yetmiyor.
İş dünyası piyasaları rahatlatacak ekonomik ve siyasi
adımların atılmasını bekliyor Hükûmetten.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Çamak.
Sayın Özdemir, buyurun.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Altı yıl çakılı görev yapan
sözleşmeli öğretmenlerin eş durumu, özür tayini taleplerini ve
mağduriyetlerini geçtiğimiz hafta gündeme getirmiştim Sayın
Bakan. Bu talepten sonra sözleşmeli sağlıkçılar da bana
ulaşıp sorunlarını gündeme getirmemi ve size iletmemi
istediler. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu 4/B maddesi ve 663
sayılı KHK 45/1 maddesine tabi çalışan sözleşmeli
sağlık personelleri de altı yıl boyunca
atandıkları kurumdan tayin isteyemiyorlar. Aile bütünlüğünün
olmaması nedeniyle aile düzenlerinin bozulduğunu, eşlerinden,
çocuklarından ayrı kaldıklarını, en önemlisi, çalışma
performanslarının düştüğünü paylaşarak altı
yıllık süre konusunda çalışmanın yapılması
ve kamudaki statü farklılıklarının yarattığı
mağduriyete de son verilmesi taleplerini sizin
aracılığınızla ben de Hükûmete iletiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Özdemir.
Sayın Özcan
TANJU ÖZCAN (Bolu) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Ben de Sayın Bakana doğrudan sormak
istiyorum. Sayın Bakan, benim anlamakta güçlük çektiğim bir şey
var. Şimdi, yıl 2002, 2002de petrolün varili uluslararası
piyasada 125 Amerikan dolarıymış ama o zaman Türkiyede benzin
fiyatı 0,98 sent yani 1 dolar bile değil. Şimdi
uluslararası piyasalarda petrolün varil fiyatı 60 dolarlar
civarında yani yarıya düşmüş ama Türkiyede 1,5 dolara yani
6 liraya çıkmış benzin fiyatı. Ben, bunu hiçbir
mantıkla izah edemiyorum, ekonomist değilim, hukukçuyum. Siz
ekonomistsiniz, bunu topluma nasıl anlatacaksınız merak
ediyorum.
Bu vesileyle şunu da sormak istiyorum: Petrol
fiyatlarını aşağı çekmek için vergilerde bir indirim
yapmayı Hükûmet olarak düşünüyor musunuz düşünmüyor musunuz?
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Özcan.
Sayın Akar
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan, Kocaeli
ili 2017 rakamlarıyla 79 milyar TL vergi tahakkuk etmiş, yüzde 92yle
de vergi tahsilatı yapılan 1inci il olmuştur yani Türkiyede
ödenen vergilerin, tahsil edilen vergilerin yaklaşık yüzde 11,5u,
yüzde 12ye yakınını Kocaeli ilinden
almışsınız. Bunu alırken Kocaeliye 2018
yılı için kamu yatırımı olarak öngördüğünüz rakam
sadece 451 milyon lira, o da yüzde 0,2 gibi bir rakama tekabül ediyor.
İllerle karşılaştırdığımızda, 81
il içerisinde Türkiye'de en çok vergisini ödeyen 2nci il Kocaeliyi en sonuncu
il olarak görüyoruz. Bu problemin çözümü için veya Kocaelideki problemlerin
çözümü için Kocaelinin hakkı olan vergiden alacağı payı ne
zaman ödemeyi düşünüyorsunuz? Bununla ilgili ne gibi bir
çalışmanız var?
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Akar.
Sayın Yurdakul
AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, uzun yıllardır
sağlık çalışanlarının beklediği
yıpranma payını verecek misiniz?
İkinci sorum: Sağlık
çalışanlarının hem çalışırken
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan, Tanju
Beyin sorusuyla ilgili bir tüyo vereyim: Enerji
Bakanlığının çıkardığı bir
kitapçık var...
ERKAN AKÇAY (Manisa) Bir saniye ya!
BAŞKAN Rica ediyorum Sayın Akar
Sayın Yurdakul, buyurun.
AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) O zaman
baştan sorayım: Sağlık çalışanlarının
uzun yıllardır beklediği yıpranma payını
onaylayacak mısınız Maliye Bakanı olarak?
İkincisi: Sağlık
çalışanlarının çalışırken
aldıkları maaşlarının ve özellikle emeklilik
anında aldıkları maaşlarının
artışını onaylayacak mısınız?
Üçüncüsü: Sağlık
çalışanlarının çalışırken
aldıkları döner sermayenin emekliliğe
yansıtılmasını Maliye Bakanı olarak onaylayacak
mısınız?
Dördüncüsü: Yardımcı sağlık
personeline bu yıl için vermiş olduğunuz 27 bin kadro haricinde
başka bir kadro temini sağlayacak mısınız çünkü
inanın sayıları 470 bini bulmuş vaziyetteler?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Yurdakul.
Son soru Sayın Şimşek
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Erdemli Arpaçbahşiş
beldesinde, Başbağlar katliamından sonra yaklaşık
2.500 dönüm arazi Başbağlarda hayatta kalan köylülerin Erdemliye
gelip yerleşmeleri için tahsis edilmiştir. Yalnız,
Başbağlar köylüleri Erdemliye gelip yerleşmemişlerdir. Bu
arazinin vasfı 2/Adır. Daha sonradan bu araziye Erdemli
Arpaçbahşişte yaşayan vatandaşlarımız
yaklaşık 500 tane ev yapmıştır, çoğunluğu
iki katlı olmak üzere ve 2.500 dönüm arazinin tamamı da şu anda
narenciye bahçeleriyle doludur. Yalnız, şu anda, burası,
tahsisin iptal edilmesinden dolayı tekrar orman olmuştur. 2/A iptal
olmuştur ve orada yaşayan yaklaşık 3 bin kişiye
evlerini terk etmeleri ve arazileri terk etmeleri için tebligat
yapılmıştır. Şu anda Tarım, Orman ve
Köyişleri Komisyonunda konuşulan, bazı orman arazilerinin orman
dışına çıkartılabilmesiyle ilgili kapsam içerisine bu Arpaçbahşiş
beldesinin alınmasını ve yaklaşık 500 tane
binanın kurtarılarak bina sahiplerine iade edilmesini temenni ediyor,
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Evet, sayın milletvekilleri, soru
işlemi tamamlanmıştır.
Şimdi Sayın Bakan bu sorulara cevap
verecektir.
Sayın Bakan, buyurun.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Arslan, şu anda görüşülmekte
olan Katma Değer Vergisi Kanun Tasarısına ilişkin
birtakım değerlendirmeler yaptı, önerilerde bulundu. Şunu
baştan ifade etmek lazım: Bu kanun tasarısı
hazırlanırken, hemen hemen, ekonomiyle ilgili, iş hayatıyla
ilgili bütün sivil toplum örgütleriyle görüşmeler yapıldı,
yazılı olarak görüşler toplandı, Katma Değer Vergisi
Kanununa ilişkin çok kapsamlı toplantılar yapıldı, diğer
ülke örnekleri incelendi, mevcut kanunun uygulanmasında
karşılaşılan sorunlara ilişkin çok kapsamlı
farklı toplantılar tertip edildi. Esnaf odalarına gidildi,
sanayi odalarına gidildi, gerçekten KDV konusunda çok kapsamlı
değerlendirmeler yapıldı, mevcut kanunun sorun oluşturan
alanları tek tek tespit edildi. 1985 yılında yürürlüğe
giren bu kanunun otuz üç yıl sonra bugünkü ihtiyaçları
karşılamadığı alanlar belirlendi ve bugün Genel
Kurulumuzun huzuruna getirilen kanun tasarısı oluşturuldu. Bir
kanun toplumun beklentilerini karşılıyorsa, toplumun
istemlerine, gelecek taleplerine karşılık getiriyorsa,
onların işlerini kolaylaştırıyorsa, onların
ihtiyacı olan konulara çözüm getiriyorsa, sistemi önemli ölçüde temel
parametreleri itibarıyla değiştiriyorsa bu bir reformdur. Sizin
veya benim bu kanuna reform dememizin bir önemi yok. Vatandaş bu kanuna
ihtiyaç penceresinden bakıyor ve bu kanun tasarısı kamuoyuyla
paylaşıldığında, gerçekten, geniş toplum
kesimlerinden ve ekonomiyle ilgili çevrelerden,
vatandaşlarımızdan, esnafımızdan, iş
adamımızdan, sanayicimizden büyük teveccüh gördü. Toplum bu
yasayı bekliyor. Bir an önce yasalaşması konusunda da büyük bir
beklenti var. Bu açıdan meseleye reform meselesi olup
olmadığı noktasında bakmak yanlış olur.
Ayrıca, daha önceki yaptığım
açıklamalarda da söyledim, Katma Değer Vergisi Kanununa ilişkin
Maliye Bakanlığı olarak yaptığımız
çalışmalar sadece bu kanun tasarısından ibaret değil.
Bundan önceki dönemde de zaman zaman ekonominin ihtiyaçlarına
bağlı olarak birtakım istisna düzenlemeleri, indirim
düzenlemeleri yaptık, Bakanlar Kurulu kararlarıyla vergi indirimleri
yaptık. Bugün şaşırıyorum. AK PARTİ hükûmetleri
döneminde on beş yıl boyunca, on altı yıl boyunca
eğitimden giyim kuşama, turizmden sağlığa, temel gıda
maddelerine kadar vergi oranlarında önemli indirime gidildi. Bugün birçok
alanda vergi oranları indirildi. Ekonominin ihtiyaç duyduğu alanlarda
yerli üretimi artırmak amacıyla yatırım amaçlı, üretim
amaçlı KDV oranlarında indirimlere gidildi. Dolayısıyla,
burada getirilen tasarı hazırlanırken Katma Değer Vergisi
Kanununda düzenlenmesi gereken indirim ve istisnalara ilişkin hiçbir
çalışma yapılmadığı şeklindeki
değerlendirmenin de haksız bir değerlendirme olduğunu
söylemek isterim. AK PARTİ hükûmetleri döneminde Katma Değer Vergisi
Kanununa ilişkin olarak ne zaman bir ihtiyaç ortaya
çıkmışsa bugüne kadar yaptık, yapmaya devam ediyoruz.
Biliyorsunuz, vergi oranları tek başına kanunla düzenlenmez.
Katma Değer Vergisi Kanunu standart bir oran belirler, Bakanlar Kurulu bu
standart etrafında oranları farklılaştırabilir. Daha
önce de açıkladım; Bakanlık olarak şu anda katma değer
vergisi oranlarına ilişkin bir etki analizi çalışması
yapıyoruz. Bu çalışmada da her zaman için bugüne kadar
yaptığımız bütün indirimleri de dikkate alarak varsa
diğer indirimleri de yaparız.
Bir de değerli arkadaşlar, sürekli
eleştirmek Şu yoktu, bu yoktu. demek kolay da bir de öneri getirin,
onu da dinleyelim.
KAZIM ARSLAN (Denizli) Getirdik öneri.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Yani somut bir öneriniz varsa
Sadece teorik önerilerle olmuyor.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Dinlemiyorsunuz, getiriyoruz
Sayın Bakan.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Kanunun matrahına girmekle, oranına girmekle, efendime söyleyeyim,
istisnalarına değinmekle bu işler olmuyor, topluma dokunan,
toplumun ihtiyaçlarını içeren öneriler getirin. Öneri getirmeyen, içi
boş söylemlerle, toplumun bu kadar benimsediği bir kanun
tasarısını haksız yere eleştirmenizi de
yadırgadığımı söyleyeyim.
Sayın Gürer memur, işçi emeklilerine
ilişkin bir değerlendirmede bulundu. Yani saygıyla
karşılıyorum. Biz AK PARTİ hükûmetleri olarak her zaman
için çalışanlarımızın, emeklilerimizin,
işçilerimizin refah seviyesinin artırılması, gelirlerinin
artırılması konusunda bugüne kadar önemli düzenlemeler
yaptık. Bugün bir memurun, bir işçinin, bir emeklinin eline geçen net
maaş, enflasyonla mukayese edin, başka şeylerle mukayese edin,
2002nin çok üzerindedir. Hükûmet olarak bir taraftan ekonomiyi büyüttük, bir
taraftan da tüm sosyal kesimlerin refahını artıracak
adımlar attık. Bunlardan da çalışanlar paylarını aldılar,
daha da artıracağız. Her zaman için biz
çalışanlarımızın yanında, ülkenin
ihtiyaçlarına uygun olarak ne gerekiyorsa yaparız.
Sayın Topal, Hatayla ilgili konuyu
karşılıklı konuşuyoruz, çözüm üretmeye
çalışıyoruz. O konuda zaman zaman sizlerle istişarelerimizi
yapmaya devam edeceğiz.
Sayın Çamak iflaslardan bahsetti. Benim
bildiğim, iş hayatı içerisinde iş yerleri açılır,
kapanır yani her iş yerinin kapanması bir iflas anlamına da
gelmez. 2017 yılına ilişkin büyüme rakamları yarın
açıklanacak. Türkiye ekonomisi, 2017 yılı sonu itibarıyla
yüzde 7nin üzerinde bir büyüme kaydetti. Yaklaşık 1 milyon 500 bin,
1 milyon 600 bin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BARIŞ YARKADAŞ (İstanbul) Biz niye
göremiyoruz Sayın Bakan?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Nerede Sayın Bakan,
nerede? Vatandaşın cebi delik.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
E, görmek için göz lazım. Gözlük var ama ona rağmen göremiyorsun.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Var, var. Sende de var ama
sen farklı yerden bakıyorsun, ben farklı yerden bakıyorum.
BARIŞ YARKADAŞ (İstanbul)
Sayın Bakan, göz de var, gözlük de var ama büyüme yok, büyüme.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Büyüme yok ortada.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Değerli arkadaşlar, gören görüyor, millet görüyor, sorun yok.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Milletin bir şey
gördüğü falan yok.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Millet görsün yeter. Millet takdir ediyor.
BARIŞ YARKADAŞ (İstanbul) Biz de
milletiz, biz uzaylı mıyız?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Yandaş
basınınızda her şeyi tozpembe gösteriyorsunuz.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Sayın Başkan, bir toparlayayım.
BAŞKAN Buyurun Sayın Bakan.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Sayın Özdemir, şunu söyleyebilirim sağlık
çalışanlarına ilişkin: Sağlık
Bakanlığımızın talebi oldu, Devlet Personel
Başkanlığımızdan olumlu görüş de geldi. Bugün
itibarıyla inşallah -daha fazla alacağız ama- 9 bin
sözleşmeli personelle ilgili bir imza atacağız. Dolayısıyla
yıl içerisinde, önümüzdeki aylarda yine sağlık
çalışanlarına ilişkin ilave personel alımıyla
ilgili bir düzenleme yapacağız ama bugün itibarıyla 9 bin
kişilik sağlık çalışanı alımıyla ilgili
Maliye Bakanlığı onayı çıkmış olacak.
Sayın Özcan, 2002 yılında petrol
fiyatları 120 dolar değil
TANJU ÖZCAN (Bolu) 125 dolar.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
sadece 28 dolar.
TANJU ÖZCAN (Bolu) 125 dolar.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Şu rakamları bir türlü öğrenemediniz,
şaşırıyorum size.
TANJU ÖZCAN (Bolu) 125 dolar, bir bakın
bakalım.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
2002 yılında petrol varil fiyatı 28 dolar. Lütfen şu
rakamları doğru öğrenin.
TANJU ÖZCAN (Bolu) Buraya gelirken o
rakamları, o bilgileri size kim veriyorsa yanlış veriyor.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Bu rakamlar doğru. Yanlışsanız da çıkın, kürsüden
yanlış olduğunu kabul edin.
TANJU ÖZCAN (Bolu)
Kandırılmışsınız,
kandırılmışsınız.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Biz kandırılmadık. Siz milleti kandıracağını
sanıyorsunuz ama kimse size inanmıyor zaten.
Sayın Akar, Kocaeliyle ilgili
Kocaeli,
ekonomimizin belkemiği.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Evet.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Kocaeliye her türlü yatırımı da götürüyoruz. Kocaeli vergi de
topluyor, ekonominin de dinamosu.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Hangi
yatırımı yapıyorsunuz?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Kocaelilileri de takdir ediyoruz, sizi de takdir ediyoruz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sonuncu il Sayın Bakan,
sonuncu il.
BAŞKAN Lütfen Sayın Akar
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Sayın Yurdakul, yıpranma payıyla ilgili, emeklilik
aylıklarıyla ilgili çalışmamız olumlu bir şekilde
inşallah yakın bir zamanda neticelenecek. Sayın
Cumhurbaşkanımız zaten müjdeyi verdiler. Dolayısıyla
Sağlık Bakanıyla beraber çalışıyoruz. Sayın
Bakanımız Bakanlar Kurulunda da bu konuyu sundu. İnşallah
yakında müjdeli haberler de vereceğiz.
Sayın Şimşek, Mersin Erdemli
konusunun detaylarını öğrenip bir konuşalım yani
şu anda konuya vâkıf değilim. Araştıralım, ne
gerekiyorsa, vatandaşlarımızın oradaki sorunlarını
çözmek için de adımlar atalım.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Sayın Altay, bir söz talebiniz var herhâlde,
buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bir meramım
var.
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan sorulara cevap verirken, grubumuza
mensup milletvekillerimizin kendisine yönelttiği soruları kastederek
öneri getirmeyen, içi boş söylemler demek suretiyle, esasen, soru soran
bütün milletvekillerimize ayrı ayrı sataşmış olmakla
birlikte, ben bu sataşmaya grup adına cevap vermek durumundayım
takdir ederseniz efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay, yeni bir
sataşmaya mahal vermeyelim. (CHP sıralarından
alkışlar)
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
4.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Maliye
Bakanı Naci Ağbalın 535 sıra sayılı Kanun
Tasarısının birinci bölümü üzerindeki soru-cevap işleminde
yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, Sayın Bakan, Allah
da şahit, siz de biliyorsunuz; Plan ve Bütçe Komisyonuna getirdiğiniz
her tasarı, her teklif, Cumhuriyet Halk Partili Plan ve Bütçe Komisyonu
üyelerinin yapıcı katkılarıyla biraz eli yüzü düzgün hâle
geliyor. Sizin buna rağmen, Cumhuriyet Halk Partisine yönelik içi
boş, öneri getirmeyen söylemler demenizi ben yadırgadım ve
üzüldüm. Sizin göreviniz, devletin hazinesini, kasasını en iyi
şekilde muhafaza etmek, adil bir şekilde de bunun millete
tevziatını sağlamak.
Nitekim biz de arkadaşlarım da bu kanun
dip doruk yanlış demiyoruz. Bu kanunun hiç şüphesiz,
vatandaşlarımıza, sanayicimize, esnafımıza, iş
adamımıza fayda sağlayacağı muhakkak. Ama bununla
beraber, bizim muhalefet olarak bunu yeterli görmemizi nasıl beklersiniz?
Daha iyisi var. En iyinin de iyisi vardır.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Mutlaka.
ENGİN ALTAY (Devamla) Biz, aziz milletimizin
en iyisinin de iyisine layık olduğunu düşünerek bu
anlayışla Parlamentoya gelen kanun tasarı ve teklifleriyle ilgili
önerilerimizi, değerlendirmelerimizi ve eleştirilerimizi
yapıyoruz. Nitekim her maddede önergemiz var. Plan ve Bütçe
Komisyonumuzun, Komisyon grup başkanımızın ve üyelerimizin
uyarılarıyla sanıyorum bu tasarıdan da kimi maddeleri belki
çekeceksiniz. Bunlar güzel şeyler. Bu Meclisin bir tane işi var -hep
söylüyorum- bu Meclisin ikinci bir işi yok. Bu Meclis milletin huzuru,
refahı ve mutluluğu için vardır. Bizim de Cumhuriyet Halk
Partisi olarak bundan başka bir muradımız yoktur. Bu
bakımdan, arkadaşlarımızın size yönelttiği bütün
soruların içi doludur, milletin sorunlarına değinen, bunlara
çözüm arama anlayışıyla yöneltilmiş sorulardır.
Genel kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Altay.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Sayın Başkanım
BAŞKAN Sayın Bakan, talebiniz var
herhâlde.
Buyurun.
III.- AÇIKLAMALAR (Devam)
35.- Maliye Bakanı Naci Ağbalın, İstanbul
Milletvekili Engin Altayın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Sayın Başkanım, grup başkan vekilimizin
konuşmasını dikkatle dinledim. Kendisine teşekkür ediyorum.
Sözlerimin hiçbir yerinde, hiçbir şekilde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu içinde yer alan milletvekili arkadaşlarımızın
söylemlerine ilişkin içi boş söylemler ifadesini kullanmadım.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Vallahi billahi
söyledin.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Yok, kullanmadım, tutanaklara bakabiliriz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Allah
canımı alsın söyledin.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Tutanaklara bakalım birlikte.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ama kastedilen
ifade bu yani.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Yok, yok olumlu anlamda söylüyorum yani böyle bir şey söylemem.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Söyledin.
Tutanakları istiyorum.
BAŞKAN Sayın Bakan, Genel Kurula hitap
edin lütfen.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Yani burada bütün arkadaşlarımızla beraber
çalışıyoruz, farklı fikirlerimiz var, saygı duyuyorum.
Bu şekilde bir söylem kullanmadım, onu özellikle sizlerle
paylaşmak istiyorum.
Plan ve Bütçe Komisyonunda bütün milletvekili
arkadaşlarımızın, bütün parti gruplarımızın
tasarının daha da iyileşmesi noktasında katkıları
vardır, ben kendilerine huzurlarınızda teşekkür ediyorum.
Zaten Meclisin esas görevi de bu. Dolayısıyla benim
yaptığım konuşmayı da bu çerçevede değerlendirin,
yoksa tasarıya yapılan bütün katkılardan dolayı bütün parti
gruplarına teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakan.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Katma Değer Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/926) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 535) (Devam)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, birinci
bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi birinci bölümde yer alan maddeleri, varsa
o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
Sayın milletvekilleri, 1inci madde üzerinde
ikisi aynı mahiyette olmak üzere üç önerge vardır.
İlk okutacağım iki önerge aynı
mahiyettedir.
Önergeleri okutup birlikte işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 535 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 1inci maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş İmam
Taşçıer Osman
Baydemir
Adana Diyarbakır Şanlıurfa
Behçet
Yıldırım Sibel
Yiğitalp Dilek
Öcalan
Adıyaman Diyarbakır Şanlıurfa
Ertuğrul
Kürkcü
İzmir
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Mevlüt
Karakaya Mustafa
Kalaycı Emin Haluk
Ayhan
Adana Konya Denizli
Erkan Akçay Ahmet
Kenan Tanrıkulu Mehmet
Necmettin Ahrazoğlu
Manisa İzmir Hatay
Saffet
Sancaklı Fahrettin
Oğuz Tor Baki
Şimşek
Kocaeli Kahramanmaraş Mersin
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FARUK
ÇATUROĞLU (Zonguldak) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Sayın Başkanım katılmıyoruz.
BAŞKAN Önergeler üzerinde söz isteyenler:
Ertuğrul Kürkcü İzmir, Baki Şimşek Mersin.
Mersin Milletvekilimiz Sayın Baki
Şimşek, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 535 sayılı
Katma Değer Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Tasarının 1inci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz almış bulunmaktayım.
Maddeyle arsa karşılığı
inşaat işlerinde, arsa sahibi tarafından müteahhide yapılan
teslimin arsanın tamamı yerine, müteahhide kalacak konut ve iş
yerlerine isabet eden arsa payı itibarıyla gerçekleştiğini,
müteahhit tarafından yapılan işlemin de arsa payına
karşılık, konut ve iş yeri teslimi olduğunu öngören
yeni bir uygulamaya geçilmektedir. Biz bu bakımdan burada yapılan
düzenlemeye olumlu bakıyoruz, yalnız Katma Değer Vergisi
Kanununda sadece belli bir kesimi ele alarak yapılan düzenlemelerin de
doğru olmadığını düşünmekteyiz. Yani burada
yapılan düzenlemenin, vergi üzerinde yapılan düzenlemenin
tamamının ele alınarak, sadece bir sektör üzerinde değil...
Yani şimdi müteahhitler üzerinde bir düzenleme yapıyoruz. Allah
aşkına, Türkiyede rayiç bedel üzerinden yapılan bir
alış satış var mı? Bütün müteahhitler inşaat
yaparken fatura toplama derdine düşüyor. Projede kullanılan demir,
çimento miktarlarına bakın, toplanan demir, çimento miktarlarına
bakın; dairenin gerçek satış rakamlarına bakın, bunun
tapuda gösterildiği rayiç bedellere bakın. Burada birçok uyumsuzluk
olacağı görülecektir.
Ayrıca, sadece sektör açısından ele
alındığında, müteahhitlerin özellikle işçilikle ilgili
yapılan hizmetlerde fatura alamadığı görülmektedir. Yani
bugün sıvacılık yapan, elektrik işçiliği yapan -250
küsur kalem işçilik var inşaatta- bu kadar işçilik yapan hiçbir
kesim müteahhide fatura verememekte. Müteahhit de fatura
alamadığı için bu fatura açığını,
artık, malzemeden, demirden, çimentodan, diğer sektörlerden, projeden
daha fazla fatura alarak doldurma yoluna gitmekte. Biz aslında kendi
kendimizi kandırıyoruz yani yüzde 18 KDV alacağız diyoruz,
yüzde 20 gelir vergisi alacağız diyoruz; aslında ne yüzde 18 KDV
alabiliyoruz ne de yüzde 20 gelir vergisi alıyoruz. Yani bu, gerçek
rakamlara indirilse, bunun üzerinde daha sağlıklı
çalışmalar yapılsa daha doğrusunun olacağını
düşünmekteyiz.
Ayrıca, bazı firmalar da başka
sektörlerde iş yapmalarına rağmen
Adam aslında
akaryakıt sektöründe, petrol istasyonu işletiyor; buradan kendisine
KDV fazlası çıkıyor, bu KDV fazlasını eritmek için
inşaat yapıyor. Şimdi düşünün akaryakıt sektörü ile
inşaat sektörünü, firma aynı firma ama ne alakası var? Bir firma
akaryakıt sattığı için yüzde 18 KDV fazlasını
burada kullanmak istiyor, karşısında da başka bir firma
sadece inşaat yapıyor, bunun böyle bir avantajı yok; iki firma
aynı şartlarda rekabet edecek. Bunların da rekabet
şartlarına uygun olmadığını düşünmekteyiz.
Yani akaryakıt sektöründeki firmanın akaryakıtla ilgili
ödeyeceği KDV orada değerlendirilsin, bunun vergisini ödesin;
inşaatla ilgili olanın ayrı bir değerlendirmeye tabi
tutulması lazım.
Bir de ayrıca özellikle arsalardan doğan
rant vergileriyle ilgili
İnsanlar Arazi aldım. diyor, bu, tarla
olarak gösterilip çok düşük bedellerle tapuda işlem
yapılıyor; arkadan bir imar geliyor, aynı arazinin bedeli belki
20, 30 katına, 40 katına çıkıyor. İmarla ilgili bir
rant vergisinin mutlaka çıkarılması lazım yani bunun
artık ötelenmemesi lazım.
Türkiyede şu anda ekonominin yüzde 50si
inşaat sektörüyle dönüyor. Aslında, inşaat sektörüne bu kadar
bağımlı olması çok doğru bir şey değil ama
maalesef, Türkiyede şu anda milyon dolarlık konutlar
yapılıyor. Herkes belki yirmi, otuz yılını, çoluk
çocuğunun geleceği için sadece bir daire alarak bu daireye
ödeyeceği krediyle ve buna dönük harcamalarla geçiriyor. Buna mutlaka
düzenleme yapılması lazım.
Ayrıca, bir de mutlaka, firmaların iş
yaptıkları bölgelerde
Mesela bir firma Mersin'de ticaret
yapıyor, vergi dairesi Silopide. Soruyoruz: Niye Silopi? Çünkü Silopide
devlet Mersin'de yaptığı gibi bir denetim yapamıyor,
koyduğu faturanın veya masrafın hesabını orada
sormuyor. Veya firmanın fabrikası Mersinde, tozunu
toprağını Mersin çekiyor, cam sanayisi gibi, Şişecam
gibi, ÇİMSA gibi. Bu firmaların da bağlı bulundukları
vergi daireleri İstanbul'da. Yani o şehir, o firmanın bütün ezasını
cefasını çekiyor ama ödenen vergiden yeterli düzeyde payını
alamıyor Sayın Bakanım.
Geçtiğimiz yılki görüşmeler
sırasında, ben burada bu konuları dile getirmiştim ama
bunlarla ilgili ciddi bir çözüm ortaya konulmadı. Ben bu hususların
dikkate alınarak daha sağlıklı
Yani bir inşaat
firması Mersinde müteahhitlik yapıyorsa bunun vergi dairesi niye
Silopi oluyor veya niye başka bir il oluyor? Bunun izah edilebilmesi
mümkün mü? Bunun sebebi belli, bunun sebebini de herkes biliyor ama maalesef
bunlarla ilgili gerekli düzenlemeler yapılmıyor, bu yasal
boşluğu da art niyetli olarak kullanıyorlar; bu da piyasada
haksız rekabet şartlarının oluşmasına sebebiyet
veriyor.
Ben bu duygu ve düşüncelerle
tasarının hayırlı olmasını temenni ediyor,
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Gel bir de bize sor,
yarısı İstanbulda.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Şimşek.
Aynı mahiyette diğer önergedeki imza
sahibi, İzmir Milletvekilimiz Sayın Ertuğrul Kürkcü'dür.
Sayın Kürkcü, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Sayın
Başkan, sevgili arkadaşlar; 1inci maddeyle arsasını kat
karşılığı müteahhide vermiş olan kişinin
ödeyeceği KDVnin matrahının, kendi namına almış
olduğu daire sayısına göre ödemesi düzenleniyor. Mevcut durumda
maliyet bedeline göre konutların KDV bedelleri yüzde 8 ve yüzde 18 olarak
değişmekte. Oysa düzenlemeyle, KDV matrahında daralma
yapılarak yapsatçıların teşvik edildiği ortada. Bu
düzenlemeden oluşacak vergi kaybının nasıl telafi
edileceği sorusu ise yanıtlanmıyor. Düzenlemeyle, arsa sahibi
veya müteahhit ödemesi gereken KDVden yasal olarak kaçınmış
oluyor. Büyük rant kaynaklarının olduğu bir yerde
vergilendirmenin esas alınması gerekirken burada rantçılara
yasal kaçınma getirildiği apaçık ortada.
Şimdi, her şeyden önce, KDVde Bakanlar
Kuruluna Anayasayla getirilmiş olan olağanüstü yetkiler,
aslında vergilerin kanunla konulup kanunla değiştirilmesi
ilkesini çeliyor. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası dışında
gelişmiş ekonomilere sahip ülkelerin hemen hemen hiçbirinde Bakanlar
Kurulunun bu kadar geniş yetkileri yok. Aslında, bir anayasal
problemle de karşı karşıyayız, bu vesileyle onu
söylemiş olalım. Anayasanın 73üncü maddesi şöyle diyor: Herkes,
kamu giderlerini karşılamak üzere, malî gücüne göre, vergi ödemekle
yükümlüdür. vesaire vesaire vesaire
Vergi, resim, harç ve benzeri malî
yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya
kaldırılır. Ve son fıkrasında ise
kanunun
belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde
değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir. Bakanlar
Kurulu bu yetkisini çoğu kez, genellikle varlıklı kesimler
lehine vergi sınırını sıfıra getirerek
kullanıyor. Bu, özellikle, Türkiye'nin Maastricht Anlaşması
çerçevesinde üyelik koşullarını düzenlemekte çok zorlandığı
Avrupa Birliği ülkelerinde görülmeyen bir kapsam ve genişlikte. O
açıdan, esasen, her şeye rağmen, sosyal adalet ilkesinin bir
Anayasa ilkesi olmasına rağmen yüzde 99un değil yüzde 1in
çıkarlarını gözeten vergi düzenlemeleri yapmakla Hükûmetin
herhangi bir anayasal engelle, bir ahlaki engelle, bir siyasi engelle
karşı karşıya kalmadığını
düşünüyor. Bakanın, sorulara cevap verirken Biz, yapmakla yükümlü
olduğumuz ve yapmamızın önünde bir engel olmayan şeyleri
yaptık. derken gücünü buradan aldığını görebiliyoruz.
O yüzden, bence, sadece yasal ve Hükûmete özgü bir meseleyle değil,
anayasal bir meseleyle de yüz yüzeyiz. Aslında, Meclisin bunu
düşünmesi ve Bakanlar Kuruluna bu kadar geniş yetkiler
tanımaması gerekir. Anayasa Mahkemesine bu çerçevede giden bütün
düzeltme başvurularının hepsi Anayasa Mahkemesinden de geri
döndü bugüne kadar. Dolayısıyla Meclis yol verdikten sonra bunun
önünde hiçbir engel yok. Mesele odur, Meclis buna yol verecek mi? Meclis, her
durumda ekonominin işler görünebilmesi için, kamu gelirlerinden vazgeçip
zenginlere daha zengin olmaları için kaynak sağlamak, böylelikle
ekonominin dönüyormuş olduğu, ekonominin büyüyormuş olduğu
izlenimini vermek üzere yapılan bu düzenlemelere razı olacak mı?
Benim gördüğüm kadarıyla olacak. Peki, bundan ne vazgeçirebilirdi
Meclisi? Ancak güçlü bir basın, güçlü bir medya vazgeçirebilirdi ama
-demin grup başkan vekilimiz çok güzel söyledi- bir dördüncü kuvvet
olması gerekirdi. Aslında çoktandır başka ülkelerde,
kapitalist ülkelerde bu dördüncü kuvvet asimilasyon yoluyla, Türkiyede de zor
yoluyla üçüncü kuvvete eklenmiş olduğu için bizim aslında bir
beşinci kuvvete ihtiyacımız var ancak bir
bağımsız medya ancak halkın çıkarı, halkın
ihtiyaçları üzerinden hareket eden bir bağımsız medya bize
ışık tutabilir, Meclis üzerinde bir baskı
oluşturulabilir. Bir kamuoyu baskısı ancak Meclisi, Hükûmetin bu
hırslı, zenginleri koruma tutkusundan vazgeçirebilirdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Devamla) - Başkanım,
bitirmem için
BAŞKAN Buyurun Sayın Kürkcü.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Devamla) - Ne yazık ki
şu an için bu yönde son derece ağır vergi yasalarını
tamamlayan, medya üzerindeki ağır baskılarla birlikte yürüyen
bir iktisadi, politik, kültürel, medyasal rejimle yüz yüzeyiz. O nedenle ben
Meclisin düşünmesi gerektiğini söylemek isterim. Hakikaten böyle bir
vergi gelirinden vazgeçerken bunu ikame edecek tedbirler
alınmaksızın böyle bir yola girilmiş olmasına neden
ötürü evet diyecektir? Ekonomiye bir yüksek uçuş hissi sağlamak için,
başka hiçbir şey için değil. Esasen herhangi bir katma
değer sağlamayan yap-sat işlemleri, müteahhitlik inşaat
işlemleri için müteahhit sınıfının önü açılmaktan
başka hiçbir şey yapılmayacaktır. O yüzden özgür bir medya
olmadıktan sonra halkın çıkarını koruyan bir Meclis
olması ihtimali sıfırdır çünkü medya artık yürütmenin
bir aygıtı hâlindedir, Meclis de o yola çoktan girmiştir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Kürkcü.
Sayın milletvekilleri, aynı mahiyetteki
önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
1inci madde üzerindeki diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 535 sıra
sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 1inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Zekeriya
Temizel Musa
Çam Mehmet
Bekaroğlu
İzmir İzmir İstanbul
Utku
Çakırözer Sibel
Özdemir Ömer Fethi
Gürer
Eskişehir İstanbul Niğde
Tanju
Özcan Haluk
Pekşen
Bolu Trabzon
MADDE 1- 25/10/1984 tarihli 3065 sayılı
Katma Değer Vergisi Kanununun 2nci maddesinin (5) numaralı
fıkrasına aşağıdaki cümle ilave edilmiştir.
Bu Kanunun uygulanmasında arsa
karşılığı inşaat işlerinde; arsa sahibi
tarafından konut veya işyerine karşılık müteahhide
arsa payı teslimi, müteahhit tarafından arsa payına karşılık
arsa sahibine konut veya işyeri teslimi yapılmış
sayılır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor
mu?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Bolu Milletvekilimiz Sayın Tanju Özcan.
Buyurun Sayın Özcan. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
TANJU ÖZCAN (Bolu) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; az önce burada bir soru-cevap işlemi
gerçekleşti. Tabii, Sayın Bakanın cevap veriş tarzıyla
ilgili grup başkan vekilimiz gereğini söyledi.
Şimdi, benim orada dilim sürçmüş, petrol
fiyatının uluslararası piyasalarda 125 dolara
çıktığı yıl 2008, ben sehven 2002 dedim. Ama
Sayın Bakan sanki bu çok büyük bir olaymış gibi, işin özünü
saptırarak sanki bana gol atmış gibi arkadaki bürokratların
tüyo vermesiyle gülerek bir şeyler söyledi gayriciddi bir şekilde.
Sayın Bakan önce şunu belirteyim: Dünyanın her yerinde maliye
bakanları o kabinenin en ciddi insanlarıdır, öyle de
olmalıdır, sizden de ben bunu bekliyorum.
İkincisi: 2008de petrol fiyatı 125
dolara çıkmış. dedim. O zaman ne kadarmış benzin?
2.78. Şimdi ne olmuş? Yarıya düşmüş uluslararası
piyasalarda. Türkiyede petrol fiyatı çıkmış 6 liraya,
benzin fiyatı çıkmış altı liraya. Dolar bazında
ne kadar yapıyor? Dolar bu kadar yükselmesine rağmen 1,5 dolar
yapıyor; 1,5 dolar.
Sayın Bakan, ben şimdi Sayın
Cumhurbaşkanımızın niye bazen çok enteresan konuşmalar
yaptığını daha iyi anlıyorum.
SELİNA DOĞAN (İstanbul) Sayın
Bakan sohbette.
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Tabii, sizin gibi Maliye
Bakanı varken bu kabinede Sayın Cumhurbaşkanına tüyo veren,
Sayın Cumhurbaşkanına Niye böyle konuşmalar
yapıyorsun? sorusunu sormamak lazım. Ne diyor Sayın
Cumhurbaşkanımız? Giresun'da bir konuşma yapıyor,
tırnak içinde, on altı yıllık ekonomideki başarı
öyküsünü anlatıyor. Ne üzerinden örnek veriyor? Tuvalet üzerinden örnek
veriyor, tuvalet fiyatı. Neydi? On altı yıl önce 1 milyon
liraya tuvalete gidiyordunuz, şimdi altı sıfır attık,
1 liraya gidiyorsunuz. diyor. İşte, ben Sayın
Cumhurbaşkanının bu konuşmayı niye
yaptığını, bugün bu Maliye Bakanını görünce çok
daha iyi anladım.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
şahsileştirerek konuşma olmaz böyle.
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Sayın Bakan,
bakın, petrol fiyatlarıyla ilgili konu açılmışken size
bir iki konuda daha öneride bulunmak istiyorum. Bakın, Türkiye'nin
yıllık petrol ihtiyacı yaklaşık 25 milyon ton. Bunun
1,2 milyon tonunu Azerbaycandan alıyoruz. Siz iktidara geldiğinizde
Türkiye'nin ihtiyacı yaklaşık 10 milyon ton iken yine 1,2sini
alıyorduk. Niye peki, Azerbaycan hükûmeti Yüzde 40 indirim yapalım.
demesine rağmen Azerbaycan'dan aldığımız petrol
miktarını artırmayı düşünmüyoruz? Hani yerli ve millî
bir Hükûmettiniz? Dost ve kardeş Azerbaycandan petrol almak yerine daha
fazla para vererek, dolar vererek başka ülkelerden niye bunu daha
pahalıya almaya çalışıyorsunuz? Bunun cevabını
merak ediyorum.
Ha, şunu da söylemeden geçemeyeceğim, iyi
ki paradan altı sıfır atmışız, yoksa ne olurdu
biliyor musunuz? 2012 yılında siz bu FETÖcüler için para
bastırdınız ya, 1 TL, eğer paradan altı
sıfır atılmasaydı 1 milyon TL bastırmış
olacaktınız biliyor musunuz; bu hesabı da yeniden yapar
mısınız?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hiç komik değil, hiç
komik değil. Ne işin vardı Bank Asyada, sırasında
TANJU ÖZCAN (Devamla) Sayın milletvekilleri,
az önce AKP Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyara mesaj attım
-kendisini biraz önce kuliste gördüm- sizin konuşmanıza atfen bir
şeyler söyleyeceğim, lütfen Genel Kurula gelin dedim kibar bir
şekilde.
Sayın milletvekilleri,
unutturmayacağım bunu. On gün önce Şamil Tayyar televizyon
programında ne dedi? FETÖ borsası kuruldu. dedi, Milyon
doları veren tahliye oluyor bu ülkede. dedi. Dedi mi bunları?
Gaziantep Başsavcısına baskı yapılıyor, tehdit
ediliyor. dedi. Kim harekete geçti bununla ilgili? HSK Başkanı
açıklama yaptı, dedi ki: Şamil Tayyarın bununla ilgili
bir şikâyeti yok. O zaman benim bir şikâyetim var dedim. Sayın
Başkan -yazılı olarak ilettim- Şamil Tayyar şu
televizyon programında bunları söyledi, ben de Genel Kurulda
kendisine sordum. İşte Genel Kuruldaki konuşma
tutanağı dedim ve bu konuyla ilgili Ankara Cumhuriyet
Başsavcısı harekete geçmiş değil dedim. Nerede Ankara
Cumhuriyet Başsavcısı, nerede televizyon programının
yapıldığı, yayınlandığı İstanbul
Cumhuriyet Başsavcısı, soruyorum. Milyon doları veren
tahliye oluyor. diyor, FETÖ borsası kuruldu. diyor. Bu ülkede bir
başsavcının tehdit edildiğini, tehditle takipsizlik
kararı alındığını söylüyor. Mesaj çekmeme
rağmen de sataşmadan kendisine söz doğacak diye Sayın
Şamil Tayyar Genel Kurula gelmiyor, kuliste çay içiyor. Arkadaşlar,
böyle bir şey olur mu? Siz, bu FETÖyle mücadele konusunda gerçekten ne
kadar samimisiniz?
Bakın, Genel Başkanımız salı
günü dedi: Hep burada soruyorduk, hep burada soruyorduk, FETÖ'nün siyasi
ayağı, FETÖ'nün siyasi ayağı
FETÖ her yere girmiş;
FETÖ hastaneye girmiş, FETÖ postaneye girmiş, adliyeye girmiş,
bir tek şu çatının altına girememiş değil mi
FETÖ, öyle mi? İnanmamızı bekliyor musunuz buna? FETÖ'nün siyasi
ayağını biz size sordukça siz ısrarla buna cevap
vermiyordunuz.
Sayın Başkanım, toparlamam için bir
ek süre
BAŞKAN Süreniz var Sayın Özcan.
Buyurun.
TANJU ÖZCAN (Devamla) Salı günü
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TANJU ÖZCAN (Devamla) Salı günü Sayın
Genel Başkanımız grup konuşmasında bir şey
söyledi, dedi ki: FETÖ'nün siyasi ayağı sarayda oturuyor. Sizin bu
söz üzerine ortalığı yıkmanız lazımdı ama
maalesef hiç şaşırmamış gibi davranıyorsunuz, hiç
şaşırmamış gibi davranıyorsunuz.
HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) Tutar bir
tarafı yok zaten, tamamen yalan, toplum bile inanmıyor.
TANJU ÖZCAN (Devamla) - FETÖ terör örgütü.
diyoruz, FETÖ'nün terör örgütü olduğunu söylüyoruz, Sayın Genel
Başkanımız FETÖ'nün siyasi ayağı sarayda oturuyor.
diyor ve bugüne kadar bir cumhuriyet savcısı bu konuyla ilgili de
işlem başlatmıyor. Ey Kılıçdaroğlu, sen ne
diyorsun, gel bakalım. demiyor veya suçladığı kişiyle
ilgili bir soruşturma başlatmıyor. Nasıl bir ülkede
yaşıyoruz biz? Sizin FETÖyle mücadele niyetiniz hiç olmadı,
bundan sonra da olmayacak gibi.
Bakın, ADD ile Cumhuriyet Halk Partisi
arasında nasıl bir bağ varsa, Ülkü Ocakları ile MHP
arasında nasıl bir bağ varsa, PKK ile HDP arasında
nasıl bir bağ varsa maalesef sizin de bu örgütle aynı
şekilde bağınız var. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özcan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın Başkan
BAŞKAN - Buyurun Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Grubumuza
sataştı sayın konuşmacı FETÖyle
bağlantılardan bahsederken. Cevap vermek istiyorum izin verirseniz.
BAŞKAN Buyurun Sayın Turan. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
5.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Bolu Milletvekili
Tanju Özcanın 535 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 1inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öncelikle sayın konuşmacı gibi
uzun yıllar vekillik yapmış bir vekilin kürsüden giderkenki
tavrını şık bulmadığımı ifade etmek
istiyorum. Bu kürsü milletin kürsüsü, buraya gelirken de giderken de burada
nezaketli, sağduyulu bir yaklaşımı olur diye
düşünüyorum; hiç yakışmadığını,
seçmenlerinin de yakıştırmayacağını
düşünüyorum.
Sayın Başkan,
Cumhurbaşkanımıza, CHP Genel Başkanının hiçbir
partinin genel başkanına yakışmayacak şekilde, bir
sokak ağzıyla, bir had aşmayla yaptığı ithamın
cevabını daha o gün partimizin sözcüsü Mitomani
hastalığıyla karşı karşıya kalmış,
dolayısıyla bu iş, siyasetin değil, tıbbın bir
konusu hâline gelmiştir. diye ifade ettiler zaten.
Bakınız, çok şey söylenebilir ama
şunu söyleyeyim: FETÖ'yle ilgili mücadelede Türkiye'nin en büyük
şansı, bu süreçte Tayyip Erdoğan gibi kararlı, milletini
seven, FETÖ'nün ne halt ettiğini bilen bir liderin bu mücadelede en önde
olmasıdır. Eğer bugün Cumhurbaşkanımızın
kararlılığı olmasaydı, sizin 17 Aralıktan sonraki
tavrınız, tarzınız yani bankalarında kuyruklarda,
sıralarda beklemek, gazetelerinde kuyrukta beklemek tarzı devam
etseydi, bugün hâlâ bu ülkede FETÖ, 1 numaralı tehdit olacaktı ama
hamdolsun ki biz, 17 Aralıktan sonraki süreçte bunların ne
yaptığını gördükten sonra çok büyük bir mücadeleye girdik,
bunu tüm dünya gördü. Hatta bazen mücadelemizde ileriye gittiğimizi
söylediniz, Bu kadar yapmayın. dediniz. Ama bir daha söylüyorum:
FETÖ'nün siyasi ayağı tartışmasını açarsanız
altında kalırsınız. Bizlerin bunların ne olduğunu
gördükten sonraki tavrımız bir tarafta, sizin özellikle bunların
örgüt olduğu ortaya çıktıktan sonra, ihanetinden sonra
bankalarındaki kuyruğundaki sıralarınız,
gazetelerindeki sıralarınız ve hâlâ devam eden
ilişkileriniz, bunun en büyük problemi oldu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BÜLENT TURAN (Devamla) Sayın Başkan, müsaade
eder misiniz.
BAŞKAN Buyurun Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Bakınız
değerli arkadaşlar, konumuz KDV ama Sayın Özcan, her zamanki
gibi geldi, kendi gündemini okudu ve gitti. Bu, doğru bir
yaklaşım değil, bu, Meclise haksızlık; bu, siyasetin Türkiye
gündemindeki saygın konumuna halel getiren bir yaklaşım. Gelin,
konuyu konuşalım, KDVyi konuşalım, esnafın
beklentisini, işçinin beklentisini konuşalım. Ama
ezberletilmiş üç beş cümleyle gel, dolaş aynı konuları
ifade et; bu, doğru bir yaklaşım değil, bunun hiç kimseye
de faydası yok.
Kaldı ki -az sonra Sayın Altay muhtemelen
söz alacak konuşmamızdan dolayı- ben de diyorum ki: Siyasi
ayakla ilgili tartışma yapacaksanız ne olur bir aynaya
bakın, ne olur, bir aynaya bakın. Vekil adayı yapıldı
mı? Yapıldı, FETÖcüler. Danışman yapıldı
mı, ceza alanlar? Yapıldı. Biz her seçimde bunları kovarak
gardımızı alıp tedbir alarak büyük mesafe kaydettik ama
CHP'nin şimdiye kadar böyle bir tavrını görmedik; aksine
bunların örgüt olmaktan sonraki ilişkilerini tüm dünya bilir hâle
geldi. Tekrar bu konuda aynaya bakmaya, sağlam duruşa davet ediyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Turan.
Buyurun Sayın Danış Beştaş,
söz sırası sizin.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın Başkan, CHPnin hatibi her ne kadar sataştıysa da ben
sataşmadan söz istemiyorum, sadece kayıtlara geçsin diye
söyleyeceğim.
BAŞKAN Buyurun.
III.- AÇIKLAMALAR (Devam)
36.- Adana Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Bolu Milletvekili Tanju Özcanın 535 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 1inci maddesiyle ilgili
önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Her
şeyden önce bu üslubu kabul edilemez bulduğumuzu ve
kınadığımızı ifade etmek istiyorum. Bu söylem, PKK
ile HDP'yi bu şekilde birlikte göstererek -onun üslubuyla
konuşmayacağım ama- demokratik siyasete ve halkın iradesine
büyük bir saygısızlıktır. Gerçekten bunu Ana muhalefet
partisiyim. diyen bir partinin hatibinin yapması ayrıca vahameti
büyütmektedir, bununla birlikte iktidarın dilini de destekler
niteliktedir. İktidarın CHP'ye yönelik, muhalefete yönelik
yaptığı şantajların halka farklı bir görüntü
vermek anlamında ne kadar etkili olduğunu
Bunu kınıyoruz.
Diğer bir mesele var; bugün onun için
aslında aynı zamanda söz istemiştim. Sayın Bakan
buradayken, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin anıtın
Baştan alayım; Diyarbakırda Koşuyolu Parkında
İnsan Hakları Anıtı var ve üzerinde de İnsan
Hakları Evrensel Bildirgesi yazılı hâlde bulunuyor, bugün o
bildirge kaldırılmış, tümüyle
kaldırılmış ve biz Emniyet yetkilileriyle de görüştük.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız Sayın
Başkan, buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Emniyet
Müdürlüğüyle iletişime geçtik ve Emniyet Müdürlüğü Bu konuda
bizim bilgimiz yok. cevabını verdi. Ancak Diyarbakır'da çok
büyük bir tepki var, yüzlerce mesaj aldık. Yani İnsan Hakları
Evrensel Bildirgesi'nin bile kaldırıldığı ve bu konuda
hiçbir açıklama yapılmadığı bir saat dilimindeyiz. Bu
konuda Sayın Bakanın bilgi edinerek en azından bir an önce o
bildirgenin yerine asılması ve sorumluların ortaya
çıkarılmasını talep ediyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Beştaş.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Akçay, buyurun.
37.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Bolu Milletvekili
Tanju Özcanın 535 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 1inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Tanju Özcanın
konuşmasındaki birtakım mukayeseler fevkalade talihsiz ve
yanlış örnekler üzerinden gitmiştir.
Öncelikle, meşru siyasi partilerin meşru
sivil toplum kuruluşu mahiyetindeki bazı dernek ve vakıflarla
olan irtibatı ile iddia ettiği şekilde, iddia ettiği
partilerin illegal terör örgütleriyle olan -iddiası o çünkü-
bağı bambaşka hususlardır. Bir kere, söz konusu, adı
geçen Ülkü Ocakları, Atatürkçü Düşünce gibi dernekler meşru,
kanuni, denetlenebilir sivil toplum kuruluşlarıdır. Demokrasinin
icabı olarak öncelikle bir fikrî benzerlik ve beraberlik söz konusu
olabilir; bu da, dediğim gibi, meşru, yasal ve denetlenebilir
durumdur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - O bakımdan, benzetme ve
mukayese fevkalade yanlış olmuştur. Kendisinin bu düzeltmeyi
yapması gerekir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Akçay.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Düzeltemez, gitti çünkü.
Konuşuyor, gidiyor.
BAŞKAN - Sayın Altay
38.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Öncelikle, sayın milletvekilimizin
yaptığı konuşmada PKK-HDP ilişkisi, AKP söyleminden
kaynaklı. Yani, şunu söylüyor: Siz nasıl PKK ile HDP
arasında bir ilişki kuruyorsanız siz de FETÖyle öylesiniz.
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır)
Ne alakası var?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) -
Doğru anlamışız.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
ENGİN ALTAY (İstanbul) Yani, bizim,
PKK-HDP ilişkilendirmesini yapmamız doğru değil. Ben bu
Parlamentodaki her sayın milletvekilinin ve her legal partinin mevcut
yürürlükteki Anayasa ve kanunlar çerçevesinde ve milletin tercihiyle burada
olduğuna inananlardanım.
Öte yandan, Sayın Akçayın hassasiyetinin
takdirini Genel Kurula bırakıyorum. MHP ile Ülkü Ocakları
arasında bir ilişki vardır; bu, bilinen, resmî, organik bir
ilişkidir.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Vardır.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Bunu
eleştirel bir anlamda söylemedi yani. CHP ile de ADD arasında
vardır.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Vardır, biz de
Vardır. diyoruz.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Ne anlamda
söyledi?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ne anlamda
söyledi? MHPyle
Siz Ülkü Ocaklarını ret mi ediyorsunuz?
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Ülkü
Ocaklarını neye benzetti, onu söyle!
ENGİN ALTAY (İstanbul) Yani, ne
alakası var canım? Anlatıyorum ben, Allah Allah!
BAŞKAN Sayın Altay, bir saniye
Arkadaşlar
ENGİN ALTAY (İstanbul) O benzetmeyi bana
sorma, onu AK PARTİye sor.
Öte yandan, tabii
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HALİL ELDEMİR (Bilecik) Niye AK
PARTİyi söylüyorsun?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Niye, bizim partimiz mi
konuştu?
ERKAN AKÇAY (Manisa) Atatürkçü Düşünce
Derneğine ne diyorsun Sayın Altay?
BAŞKAN Bir saniye, mikrofonu açalım
Sayın Başkan.
Buyurun, devam edin.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Öte yandan, ben
buradaki kastın bir art niyet olmadığını ifade etmeye
çalışıyorum.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Ben de Art niyet yok.
diyorum ama mukayese yanlış olmuş diyorum.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Doğrudur,
yanlış olmuş olabilir. Onun takdirini Genel Kurul
yapacaktır, sizler bizler yapacağız zaten Başkanım.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Müsaade edin, biz de kendi
ENGİN ALTAY (İstanbul) Hayır,
hayır, ben cevap diye söylemedim zaten.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Çok zorluyorsun kendini
Sayın Altay, çok zorlama.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Şimdi,
burası böyle ama başka bir durum daha var tabii. Sayın Bülent
Turan Genel Başkanımızın
ERKAN AKÇAY (Manisa) Atatürkçü Düşünce
Derneğiyle irtibatınız var mı? Bir de ondan bahset.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Var.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Ee, niye söylemiyorsunuz?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Organik olarak
yok ama ruh olarak var, evet. Biz reddetmiyoruz.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Organik olarak var.
BAŞKAN Genel Kurula hitap edin Sayın
Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Atatürkle
hepimizin ilişkisi var, o da ayrı.
Sayın Başkan, asıl şunu da söylemek
istiyorum: Tabii, Sayın Bülent Turan sokak ağzı ifadesiyle bir
sataşmada bulunmuştur. Yani Genel Başkanımızın
konuşmalarını sokak ağzı diye nitelemek suretiyle
ağır bir sataşmada bulunmuştur.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Tanju Beye dedik
Sayın Başkan. Tarz, tavır oydu.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Hayır, Genel
Başkanımız için söyledi.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ama ısrar ediyorsa,
söz verelim tabii ki.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Dün
yaptığı grup konuşmasıyla ilgili olarak. Ayrıca
bizi FETÖyle ilişkilendirdi. Aynaya bakın, FETÖyle ilişkiler
konusunda kendinizi görürsünüz. dedi. Bir sataşmadır bu efendim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Danışmanınız var içeride.
BAŞKAN Yeni bir sataşmaya mahal
vermeyelim.
Sayın Altay, buyurun.
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
6.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında CHP Grup Başkanına ve
Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Şimdi, siyasette böyle benzetmeler,
teşbihler olur; hani bir söz de vardır Teşbihte hata olmaz.
diye. Siyaset biraz hoşgörüdür; siyasetçilerin, hepimizin bir parça
eleştiriye tahammüllü olması da bir zarurettir.
Şimdi, FETÖyle ilişki meselesine gelince,
keşke gelmesek, buradan biz zararlı çıkmayız. 15 Temmuzda
ben bir şey söyledim: Her yere sızan, sizin göz yumarak
sızdırdığınız ve yerleştirdiğiniz, Genelkurmaydan
yargıya, millî eğitimden TELEKOMa kadar
sızdırdığınız ve hepinizin, hepimizin filmlerini
çeken, seslerini dinleyen FETÖ konusunda sizin ayağınıza,
elinize kimse su dökemez. Burada bir anlaşalım.
Siyasi ayak konusunda da ben müteaddit defalar,
Sayın Genel Başkan yüzlerce kez bir şey söyledi FETÖ terör
örgütüne, PKK terör örgütüne, DAEŞ terör örgütüne Adalet ve Kalkınma
Partisi, Hükûmet yetkilileri yardım ve yataklık yapıyor,
yaptı. dedik, dedik, bin kere dedik. Yalancısın deyince
tazminat davası açıyorsunuz, diktatörsün deyince ceza davası
açıyorsunuz, bunun için niye dava açmazsınız?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Açacağız,
açacağız.
ENGİN ALTAY (Devamla) Açın açın.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Açıyoruz.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Sayın Genel
Başkan dün de dedi ki: Siyasi ayak arıyorsanız Beştepede
oturuyor. Ee güzel. Yani bu, hem ceza davalık bir konudur hem
tazminatlık bir konudur. Sayın Cumhurbaşkanına, AK
PARTİ Genel Başkanına düşen de Sayın Kemal
Kılıçdaroğlu hakkında dava açmaktır. Beni birisi bir
terör örgütüyle şahsen ilişkilendirse dava açarım, ispata davet
ederim, onu müfterilikle suçlarım vesaire vesaire böyle gider.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ALTAY (Devamla) - Sataşmadan da ek
süre veriliyor mu Başkanım, böyle bir uygulama var mı?
SALİH ÇETİNKAYA (Kırşehir) Yok
öyle bir usul.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Başkan,
sözlerinizi tamamlayınız lütfen.
ENGİN ALTAY (Devamla) Şimdi, Sayın
Ünal, bugün Genel Başkanımızla ilgili bir hastalık
teşhisi yaptı. Yapabilir, siyaset yapıyoruz, tahammüllü
olacağız. Yani Genel Başkanımızı mitomani
hastalığına tutulmakla eleştirdi. Mitomani, gerçekleri
saptırmak demek. Ben de daha önce AK PARTİ Genel Başkanı
için koprolali hastası dedim. Yani istem dışı
ağzından kaba ve kötü söz söyleyen kimse. Ben de bunu söyledim ve bu
sabah bir açıklama yaptım, dedim ki: Ey Mahir Ünal, gel
istediğin bir kanala sen mitomaniyi ispatla, ben koprolaliyi
ispatlayayım. Bir de bu arada, tabii, kleptomani hastalığı
da var ortalıkta, bunları bir konuşalım. Hodri meydan! (CHP
sıralarından alkışlar)
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Altay.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
FETÖ terör örgütü, AK PARTİ döneminde büyümüş falan değildir,
FETÖ, kırk beş yıldan beri bu ülkenin tüm iktidarlarında
değişik organlara sızmış bir örgüttür. Bunun
deşifre olmasından sonra AK PARTİ iktidarı ve Sayın
Cumhurbaşkanı, çok net bir tavır alarak büyük adımlar
atmıştır. Bununla ilgili 17 Aralık dedik, CHP neredeydi?
OHAL dedik, neredeydi? MİT Kanunu dedik, neredeydi? Yani FETÖ her
adım attığında, baş kaldırdığında
biz yalnız kaldık. Bununla ilgili sayısız örneğimiz
var. Gezide neredeydi? Baktığımızda FETÖnün bu ülke
yönetimine dâhil olmaya çalıştığı hiçbir yerde
yanımızda olmadılar.
Aksine, 17 Aralığa kadar Bank Asyayı
hiç bilmeyenler, Zaman gazetesini bilmeyenler, benzeri kurumları
bilmeyenler, 17 Aralıktan sonra tapeleri grup toplantılarında
çarşaf çarşaf izlettiler. Bir defa, suç olan gizli
kayıtları tutup da Meclis binasında izletmek, siyasi ahlaka da
kanuna da Ceza Kanununa da aykırı olan bir işlemdi ama FETÖ
konuştu, burada âdeta hoparlör görevi gördüler.
O yüzden bir daha söylüyorum: FETÖyle ilgili
hatalarımız olmuş olabilir ama FETÖnün defedilmesinde en büyük
gayreti, AK PARTİ Grubu göstermiştir, en büyük adımı Tayyip
Erdoğan atmıştır. İsterdik ki CHP de
yanımızda olsun.
Teşekkür ederim Sayın Başkan. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Turan.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Sayın Başkanım, bir saniye,
sözlerimi ben bir tamamlayayım, dinleyeceğim.
Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, eğer Bülent Beyin söylediği doğruysa yani FETÖyü devlete AK
PARTİ yerleştirmedi de onlar sızdıysa...
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hayır, kırk beş
yıldan beri var.
ENGİN ALTAY (İstanbul) ...Sayın
Cumhurbaşkanı niye şöyle bir laf etti? Allahım beni
affet, milletim beni affet. Yani orta yerde bir suç var ki af diliyor, suç da
belli: FETÖyü devlete yerleştirmek. (CHP sıralarından
alkışlar)
Şimdi, ben şunu yanlış mı
diyorum efendim: İşte, bu FETÖyle kimin daha az ilişkisi var,
kimin daha çok ilişkisi var? Buraya girersek çıkamayız. Bunun
takdirini millet vaktizamanı geldiğinde yapacak zaten. Ama 17
Aralıkta ortaya bir kirli çamaşır saçılmış,
dinlemeler de yasal olmayan yollarla olabilir...
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Aynen öyle.
ENGİN ALTAY (İstanbul) ...ama ortada da
bir para kasası var, ayakkabı kutusu var. Dolayısıyla bizim
ana muhalefet partisi olarak milletin kör kuruşunun hesabını sormak
gibi bir görevimiz yok mu? İlaveten Haluk Pekşen burada 17-25
Aralıktan sonra FETÖ terör örgütüyle ilgili ilk suç duyurusunu Haluk
Pekşen ve arkadaşları yaptı. Siz neredeydiniz o zaman?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim Sayın
Altay.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Keşke herkes Haluk
Bey olsa.
Sayın Başkan...
BAŞKAN Sayın Turan, tamam, bir
sataşma söz konusu değil artık, rica ediyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Peki, hadi teşekkür
ediyorum uzamasın diye.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ama CHPli vekiller de
şikâyetçi, onu söylemek istiyorum Sayın Başkan. CHPli vekiller
de CHPnin geldiği yerde FETÖyle anlaştığını
söylüyorlar, asıl söylemek istediğim buydu.
BAŞKAN Peki.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Katma Değer Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/926) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 535) (Devam)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, şimdi
Sayın Tanju Özcan ve arkadaşlarının verdiği önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Şimdi, 1inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
1inci madde kabul edilmiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.16
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.41
BAŞKAN: Başkan Vekili Yaşar TÜZÜN
KÂTİP ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Bülent ÖZ
(Çanakkale)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 78inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
535
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
devam ediyoruz.
Komisyon?
Yerinde.
Hükûmet?
Yerinde.
2nci
madde üzerinde üç önerge vardır, önergeleri aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
En
aykırı önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 535 sıra sayılı Kanun Tasarısının 2nci
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş İmam
Taşçıer Osman
Baydemir
Adana Diyarbakır Şanlıurfa
Behçet
Yıldırım Sibel
Yiğitalp Ertuğrul
Kürkcü
Adıyaman Diyarbakır Mersin
Dilek
Öcalan
Şanlıurfa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor
mu?
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde İzmir
Milletvekilimiz Sayın Ertuğrul Kürkcü konuşacaktır.
Buyurun Sayın Kürkcü. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Sayın
Başkan, sevgili arkadaşlar; 2nci maddede müzayededeki
satışlarla ilgili düzenleme yapılıyor. Mevcut durumda
müzayedeyle yapılan satışlarda KDV alınsa da muhatap
bulunamıyordu. Bu boşlukta kalan durumu çözmek için düzenlemeyle
artık salonda kim satışı yapıyorsa vergi sorumlusu o
oluyor.
2nci maddedeki ikinci düzenlemede fazla ve yersiz
ödenen verginin iade edilebilmesi durumu düzenleniyor. Tüm vergilerde verginin
konusunu kanun tanımlıyor. Vergi konusu olmayan işlemlerden de
sehven vergi tahsil edilebiliyor. Bu yanlışlıklar mevcut durumda
yani hâlihazır durumda iade edilemiyordu. Madde, eğer kanunda yeri
olmayan bir şekilde KDV hesaplanmışsa, tahsil edilip devlete
ödenmişse bunun iadesini mümkün kılıyor.
Aslında bu sehven tahsil etme işlemi çok
karşılaşılan bir durum değil. Düzenlemenin Ocak
2017de 7020 sayılı Kanun'da yapılan düzenlemeyle bir ilgisi
olup olmadığı sorusu burada ortaya çıkar. Ocak 2017de
yapılan düzenlemeyle belediyeler arsalarını üçüncü kişilere
sattıkları takdirde KDV'den istisna ediliyorlardı. O tarihten
sonra ihaleye girip kazananlar zaten KDV de ödemediler fakat kanun
yürürlüğe girmeden hemen önce, Aralık 2016da belediyelerden arsa
alanlardan, işlemleri tamamlanana kadar kanun geçmiş olmasına
rağmen alıcılardan KDV tahsil edildi. Düzenleme bu kesimi mi
kapsayacak? Düzenlemenin asıl amacı bu mudur? Bunun da bilinmesi
gerekir.
İl özel idarelerine, belediyeler ve köyler ile
bunların teşkil ettikleri birliklere, üniversitelere, dernek ve
vakıflara, her türlü mesleki kuruluşlara ait veya tabi olan veyahut
bunlar tarafından kurulan veya işletilen müesseseler ile döner
sermayeli kuruluşların veya bunlara ait veya tabi diğer müesseselerin
ticari, sınai, zirai ve mesleki nitelikteki teslim ve hizmetleri KDVye
tabi.
2nci maddedeki üçüncü düzenlemeyle KDV
mükellefiyetinin bu işlemler nedeniyle oluşan iktisadi
işletmeler adına tesis edilmesi düzenleniyor. Burada kamusal
hizmetler ticari işlem gibi değerlendirilip buna göre düzenleme
yapılıyor. Esasen kamusal hizmetlerin herhangi bir verginin
matrahını oluşturmaması gerekir. Kamusal hizmetin vergiyle
mantıki ve teknik, teorik bir bağlantısı kurulamaz, bunun
vergi kaynağı olarak görülmesi de doğru değil. Ayrıca,
iktisadi işletme özelleştirmenin de yolunu açıyor. Gözünüzün
önüne getirin, bir kamu kurumu var, yaptığı işleri bir
iktisadi işletme eliyle yapıyor yani bir iktisadi iş yapabilmek
için gereken örgütlenme biçimine müracaat ediyor diye katma değer
ürettiği, dolayısıyla katma değer vergisine tabi
olduğu, böylelikle kamusal hizmet yapan kurumların vergiye tabi
kılınması gibi saçma sapan bir durum doğuyor. Burada kamu
yararı kamu çıkarı kamu hizmeti kavramları
zedelendiği gibi, kamu hizmetlerinin doğrudan doğruya
özelleştirmeye tabi bir kulvara sokulmasının da yolu
açılıyor.
Dördüncü düzenlemede grup şirketlerinin KDV
mükellefiyeti tek bir mükellefiyet olarak düzenleniyor. Bu da şirketler
arası vergi kaçağı yaratan durumu ortadan hâlâ
kaldırmıyor.
2nci maddeyle ilgili düzenlemeler bunlar.
Şimdi, bu düzenlemelere de toplam olarak baktığımızda,
aslında 1inci maddede öngördüğümüz temel sakıncanın burada
devam ettiği, Bakanlar Kuruluna tanınmış olan vergi koyma,
vergi kaldırma, vergi işlemlerini düzenleme yetkisiyle sonuçta kamu
hizmetlerinin vergilendirilmesi, buradan doğan iş ve işlemlerin
bir vergi matrahı oluşturulması gibi bir sonuç
yaratılıyor. Bu sonuç aslında kamunun kamudan vergi alması
gibi saçma bir duruma da yol açıyor. Bu düzenlemenin yasadan
çıkarılması gerekliliği kendiliğinden ortadadır.
Bu açıdan biz bu yasa düzenlemesine esastan karşıyız. Kamu
hizmetleri özelleştirilemez. Kamu, yaptığı işlemlerden
dolayı vergi ödemeye mahkûm edilemez. Vergi ödeyecek olanlar özel
şirketlerdir. Onun için bu yasada
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Devamla) Şu cümlemi de
kayda geçireyim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Kürkcü.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Devamla) Yani bu düzenleme
sonuçta kamuyu vergilendirirken özel şirketleri, özel çıkar
gruplarını vergiden bağışık kılarak 2 kere
ödüllendirmiş hâle geliyor. Belediyelerin sırtına, diğer
kamu kuruluşlarının sırtına bir yeni yük yüklemiş
oluyor. Bu açıdan baştan beri getirdiğimiz eleştiri, bu
düzenlemeler, esasen özel şirketlerin, kapitalist sınıfın,
kuruluşların, özel çıkar sahiplerinin ekonomi dönüyormuş
gibi görünmesi için ödüllendirilmesi, yükünün kamuya, dolayısıyla
yurttaşlara yüklenmesinden ibarettir. Bunun tasarıdan
çıkarılması için desteğinizi talep ediyoruz.
Teşekkürler. Hepinizi selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Kürkcü.
Sayın milletvekilleri, İzmir
Milletvekilimiz Sayın Ertuğrul Kürkcünün vermiş olduğu
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
İkinci önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 535
sıra sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı'nın 2nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
Zekeriya
Temizel Musa
Çam Mehmet
Bekaroğlu
İzmir
İzmir İstanbul
Utku
Çakırözer Sibel
Özdemir Ömer Fethi
Gürer
Eskişehir
İstanbul
Niğde
Haluk
Pekşen
Trabzon
MADDE 2- 3065 sayılı Kanunun 8 inci
maddesinin (1) numaralı fıkrasına (c) bendinden sonra gelmek
üzere aşağıdaki (ç) bendi ilave edilmiş, (2) numaralı
fıkrasının üçüncü cümlesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve aynı fıkraya aşağıdaki
cümle ile aynı maddeye aşağıdaki fıkralar ilave
edilmiştir.
ç) Müzayede mahallerinde yapılan
satışlarda bu satışları yapanlar,
Bu gibi sebeplerle fazla veya yersiz hesaplanan ve
Hazineye ödenen vergi, Maliye Bakanlığının
belirleyeceği usul ve esaslara göre işlemi yapan mükellefe iade
edilir.
Şu kadar ki söz konusu iadenin
yapılabilmesi için işlemle ilgili beyanların düzeltilmesi ve
fazla veya yersiz hesaplanan verginin satıcı tarafından
alıcıya geri verilmesi şarttır.
3. Bu Kanunun 1 inci maddesinin birinci fıkrasının
(3) numaralı bendinin (g) alt bendinde sayılanların ticari,
sınai, zirai ve mesleki nitelikteki teslim ve hizmetlerine ilişkin
katma değer vergisi mükellefiyeti, bu işlemler nedeniyle oluşan
iktisadi işletmeler adına tesis edilir.
4. Maliye Bakanlığı, kurumlar vergisi
mükelleflerinin talebi üzerine katma değer vergisi beyanlarının
birleştirilmesine ilişkin olarak, en az %50 oranında
ortağı olduğu diğer kurumlar vergisi mükellefleriyle
birlikte, talepte bulunan kurum nezdinde grup katma değer vergisi
mükellefiyeti tesis ettirmeye, kapsama dahil olacak mükellefleri sektörler,
işletme büyüklükleri, iş hacimleri, doğrudan veya dolaylı
ortaklık durumu ve diğer vergilerden dolayı mükellef olup
olmadıklarına göre tespit etmeye, bu fıkranın uygulanmasına
ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.
5. Maliye Bakanlığı, bu Kanunun 1
inci maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinin
(g) alt bendinde sayılanların talebi üzerine, en az %50 oranında
ortağı olduğu iktisadi işletmeler için, bunlardan birisi
adına grup katma değer vergisi mükellefiyeti tesis ettirmeye, bu
fıkranın uygulamasına ilişkin usul ve esasları
belirlemeye yetkilidir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) - Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor
mu?
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Niğde Milletvekilimiz Sayın Ömer Fethi Gürer.
Önergede imzanız var, okunmasa da ben
baktım, takip ettim.
Buyurun Sayın Gürer. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sıra sayısı 535 olan
KDV düzenlemesiyle ilgili kanun tasarısı bütün olarak yeterli bir
düzenleme değildir. KDVyle ilgili yapılan birden çok düzenlemeyle
kanun -çıkış ruhundan uzaklaşan düzenlemelerle-
değişime uğramıştır. Bu tasarıda KDV
işlemlerinin her aşamasında belge düzenlenmesi zorunluluğu,
gelir üzerinden alınan vergilerin matrahındaki azalmaları da önlemektedir.
Oysa tasarıyla sisteme getirilen hasılat esaslı vergilemeyle
mükellef açısından vergi almanın sağladığı
avantaj ortadan kaldırılmaktadır. Bu durum küçük mükellefler
açısından vergi yükümlülüğünü
ağırlaştırırken belge vermesi gerekenler
açısından ise kayıt dışılığın
olanağının yolunu açmaktadır. Tasarı, istisna ve
muafiyetler nedeniyle işlemez hâle getirilen sistemin yeniden
işlerliğinin sağlanmasına yönelik düzenlemeler
içermemektedir.
Değerli milletvekilleri, esnaflar kayıt
dışıyla yaşadığı mağduriyet
yanında haksız rekabetle de uğraşmaktadır.
Gıdayla ilgili yaşananlara bu açıdan dikkatinizi çekmek
istiyorum. 5996 sayılı Kanunla birlikte taklit,
tağşiş ve bozuk ürünler 2011 yılından beri
açıklanmaya başlamıştı ama 2016 yılından
sonra bu açıklamalar durduruldu. Bakanlığa verdiğimiz
yazılı soru önergesinin yanı sıra, kamuoyuna da bu konuda
yaptığımız açıklamaların ardından
Bakanlık bu konuda yapılan denetimlerle ilgili elde edilen verileri
açıkladı. Yapılan denetimlerle saptanan et ve et ürünleri, süt
ve süt ürünleri, bitkisel yağ, bal, takviye edici gıdalar, çikolata,
enerji içeceğinin yer aldığı 282 parti ürün, 173 firma
kamuoyuna açıklandı.
Değerli milletvekilleri, açıklananlar
görünenin çok az bir bölümü. At, eşek ve domuz etini halkımıza
yedirmişler. Bildiğiniz gibi, domuz etinin kasaplık hayvan
olarak düzenlenmesi de Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetleri
tarafından 2006 yılında sağlandı. Bunun yanında,
ülkemizde 3 tane de domuz çiftliği açıldı. Domuz artık
kasaplık hayvan olarak tanımlanıyor ve büyük marketlerde de
satışı yapılabiliyor. Sucuk, köfte, kebap, döner, sulu
köfte, hatta karnıyarık ile kıymalı börek, lahmacun gibi
yiyeceklerin içine bunlar katılmış. Bu sayı -biraz evvel de
belirttiğim gibi- özünde düşük. Denetimlerin
artırılması gerekiyor. Tarım
Bakanlığının bu konuda yeterli elemanı yok, ihbara
dayalı uygulamalarla bu işlemler yürüyor. Oysa bununla ilgili
yapılması gereken, nüfusu 100 bini aşan her yerde, tüm
belediyelerde laboratuvarlar oluşturmak ve vatandaşın
yediğinin, içtiğinin ücretsiz olarak gidip orada denetiminin
yapılmasını sağlamak. Bununla ilgili kanun teklifi de
verdim. Çünkü ülkemizde merdiven altı üretimin yanında, taklit ve
içeriği sağlıklı olmayan ürünleri satan firmalar ne
yazık ki arttı. Denetimlerin artırılması için,
Tarım Bakanlığının dışında,
belediyelerden alınan yetkilerin de yeniden devri gerekiyor.
Arkadaşlar, yediğiniz peynirin içinde süt
yok, aldığınız balın içinde bal değil şeker
var.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) NBŞ var, şeker
pancarı şekeri değil.
ÖMER FETHİ GÜRER (Devamla) Bunun gibi içinde
ne olduğunu bilmediğiniz ürünleri insanlarımıza yedirmek
durumunda kalmayın, Hükûmet olarak bununla ilgili düzenlemeler yapın,
denetimleri artırın. İnanıyorum ki yapılacak
denetimler sonunda bu rakamlar çok yukarı çıkacak.
Eğer bir insan ahlaksızca üretim
yapıyorsa o korunmamalı, teşhir edilmeli, açıklanmalı.
Hatta bana kalırsa gıdada terör de cinayete eş değerdir. Bu
anlamda, sabıkalandırıp ticaret yapamayacak derecede men
edilmesi gerekir. (CHP sıralarından alkışlar)
İnsanımıza domuz etini yediren, at, eşek etini yediren
işletmelerin mutlaka kapatılması şarttır; bu anlamda
düzenlemelere ihtiyaç vardır.
Bir süredir bu konuda Hükûmete çağrıda da
bulunuyorum. Gıda Bakanlığı ayrılsın,
gıdayla ilgili yeni düzenlemeler getirilsin, geleceğimizi
karartmasınlar.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Gürer.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Bakan cevap
verecekler Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önergeyi işleme alayım,
ondan sonra.
Sayın milletvekilleri, Niğde
Milletvekilimiz Sayın Ömer Fethi Gürer ve arkadaşlarının
vermiş olduğu önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın Bakan, buyurun.
III.- AÇIKLAMALAR (Devam)
39.- Sağlık Bakanı Ahmet Demircanın,
Türkiyede gıdaların kontrolünün Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığının denetiminde
olduğuna ve kırmızı ete domuz eti karıştırılması
durumunun söz konusu olmadığına ilişkin
açıklaması
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun)
Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlar;
hatibi az önce dinledik. Dinleyince bu kadar domuz eti kelimesi geçen bir
konuşma, sanki Türkiye'nin bir yerinde konuşmuyoruz, Avrupada domuz
etini helal sayan bir ülke içerisinde bir konu konuşuyormuşuz
imajı uyandırdı. Böyle bir şey yok. Türkiye'de
gıdaların kontrolü Tarım Bakanlığının
denetiminde; değil domuz eti, kırmızı ete beyaz et bile
karıştıramazsınız.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) At eti yiyor millet
Sayın Bakan ya! Allah aşkına ya!
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) At
eti
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Zaruret
varsa yenebilir Sayın Bakan!
BAŞKAN Sayın Akar, Sayın
Bekaroğlu, lütfen
Sayın Bakan bir derdini anlatsın.
Buyurun Sayın Bakan.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun)
Eğer suç olan bir fiili işleyen varsa elbette ki
yakalandığında yargıda cezası verilir, onunla ilgili
gerekli önlemler alınır. Aksi takdirde, birileri bir suç
işlediğinde, bunu genelleme yapıp sanki böyle bir karar
varmış gibi ortaya sunmak kabul edilebilir bir şey
değildir.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) İstanbul İl
Başkanları duymasın!
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakan.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Gürer, buyurun, önce
talebinizi iletin.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Sayın
Başkan, benim söylediklerimi Sayın Bakan çarpıttı.
BAŞKAN Talebinizi bir alayım, sisteme
girmişsiniz Sayın Gürer.
Buyurun.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Benim
söylediklerimi Sayın Bakan çarpıttı, o konuda bir açıklama
yapmak istiyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Böyle bir şey yok.
dedi Sayın Başkan. Hayret bir şey ya!
BAŞKAN Ne mahiyette çarpıttı
mesela?
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Domuz etinin,
2006 yılında, Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetleri
tarafından bu ülkede kasaplık hayvan olarak
sayıldığını yok saydı.
Ayrıca, benim burada
konuştuklarımın hepsi Tarım
Bakanlığının ilgili sitesinde, Tarım
Bakanlığı tarafından açıklanmıştır.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Cevap verdi Sayın
Bakan.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Bu, bana ait
bir açıklama değildir; Sayın Tarım Bakanına sorsunlar,
domuz etinin karıştırıldığı Tarım
Bakanlığının ilgili sitesinde yer alır.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Gürer,
kayıtlara geçti konuşmanız.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Katma Değer Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/926) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 535) (Devam)
BAŞKAN Üçüncü önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun
tasarısının 2nci maddesinin birinci fıkrasında yer
alan ile maddeye aşağıdaki fıkralar ibaresinin ve
aynı maddeyle 3065 sayılı Kanunun 8inci maddesine eklenmesi
öngörülen (3), (4) ve (5) numaralı fıkraların madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Vedat
Demiröz Mehmet
Muş
Kayseri Bitlis İstanbul
Mehmet
Doğan Kubat Murat
Alparslan
İstanbul Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor
mu?
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun)
Katılıyoruz Başkanım.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle 3065 sayılı Katma Değer
Vergisi Kanununun 1inci maddesinin birinci fıkrasının (3)
numaralı bendinin (g) alt bendinde sayılanların mükellefiyetine
ilişkin düzenlemeyle birden fazla mükellef adına grup katma
değer vergisi mükellefiyeti tesis edilebilmesini öngören yetki
düzenlemesinin tasarı metninden çıkarılması
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Komisyonun
takdire bıraktığı, Hükûmetin katıldığı
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
2nci madde
kabul edilmiştir.
3üncü madde üzerinde iki adet önerge vardır.
Önergeleri geliş sırasına göre okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 535 sıra
sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 3üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Zekeriya
Temizel Musa
Çam Mehmet
Bekaroğlu
İzmir İzmir İstanbul
Utku
Çakırözer Sibel
Özdemir Ömer Fethi
Gürer
Eskişehir İstanbul Niğde
MADDE 3- 3065 sayılı Kanunun 12 nci
maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendine
"serbest bölgedeki alıcıya ibaresinden sonra gelmek üzere
"veya 27/10/1999 tarihli ve 4458 sayılı Gümrük Kanununun 95 inci
maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre faaliyette bulunan
gümrüksüz satış mağazalarında satılmak üzere bu
mağazalara veya bunların depolarına ibaresi ve (b) bendine
"vasıl olmalı ya da ibaresinden sonra gelmek üzere
"gümrüksüz satış mağazalarında satılmak üzere bu
mağazalara veya bunların depolarına veya" ibaresi ilave
edilmiştir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor
mu?
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen İstanbul Milletvekilimiz Sayın Sibel Özdemir.
Buyurun Sayın Özdemir. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Katma Değer Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 3üncü maddesi üzerinde vermiş olduğumuz
önerge üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, tasarıyla,
ihracatın teşvik edilmesine yönelik, küçük işletme ve serbest
meslek erbaplarına yönelik hasılat esaslı vergilendirme, AR-GE,
yenilik ve tasarıma yönelik teknokentler, grup mükellefiyeti, götürü usulü
yöntemi, sağlık sektörü, sağlık hizmetleri gibi alanlarda
vergi istisnalarının getirildiğini ve birçok farklı alanda
teknik düzenlemelerin yapıldığını görmekteyiz.
Baktığımız zaman,
tasarının, istisna ve muafiyetler nedeniyle işlemez hâle
getirilen sistemin yeniden işlerliğinin sağlanmasına
yönelik gerçekten kapsayıcı bir düzenleme olmadığını
görmekteyiz. Hatta bazı düzenlemelerde geriye doğru, yapmış
olduğumuz kanuni düzenlemelere tekrar döndüğümüzü görmekteyiz.
Diğer taraftan, tasarının
amaçlarından biri olan kayıtlı ekonomiye geçişin
özendirilmesi ifade edilmekle birlikte, hangi düzenlemenin tam olarak bu amaca
yönelik olduğu da belirsizdir.
Benim üzerinde söz aldığım 3üncü
maddede ise şu düzenlemeler yapılmaktadır: Maddeyle, 4458
sayılı Gümrük Kanununun 95inci maddesinin (1)inci
fıkrasına göre faaliyette bulunan gümrüksüz satış
mağazalarına veya bunların depolarına yapılan
teslimlerin ihracat teslimi kapsamına alınmasıyla, KDV iadesi
açısından yerli işletmelerimiz aleyhine oluşan rekabet
eşitsizliğinin giderilmesi amaçlanmaktadır. Bu anlamda, biz de
yerli firmalarımız için rekabet eşitsizliğini giderecek
olan bu düzenlemeyi destekliyoruz.
Ancak sayın milletvekilleri, yine
tasarının gerekçesine baktığımız zaman -geçen
haftalarda Genel Kurulda görüştüğümüz yatırım, üretim ve
ihracatın teşvik edilmesine yönelik torba yasa tasarısındaki
düzenlemenin bir devamı olarak- yasa tasarısındaki
düzenlemelerin ülkemizin ekonomik kalkınmasına katkı
sağlaması hedefi belirtilmiş. Ekonomik kalkınma olması
tabii ki hepimizin ortak amacı. Ancak baktığımız
zaman, Sayın Bakan, iktidarınız döneminde ülkemizin
kalkınması yönünde temel yapısal sorunlarımız
çözülemediği gibi, bir yoksulluk ve işsizlik döngüsünden de
çıkamadık.
Geçtiğimiz torba yasa üzerinde söz
aldığım zaman dile getirmiştim ve tekrar gündeme getirmek
istiyorum. Çok değerli ekonomist Daron Acemoğlu Ulusların Düşüşü
çalışmasında, ülkemizin kalkınmakta olan ülkeler
arasında bir çöküş sürecine geçişinin nedenlerini
belirtmişti. Çalışmada, başarısız olmuş,
yoksulluk sorununu çözemeyen milletlerin, ülkelerin ortak özellikleri olan
demokratik işleyen kurumlarını kuramamış olmaları
zayıf kurumsal yapılarına bağlanmakta. Yine
çalışmada, devlet yönetiminin bir kişinin ya da grubun elinde
olduğu, ekonomik sistemin bu grubu zenginleştirmek ve toplumun
diğer üyelerini sömürmek üzerine kurulduğu, yine bu sistemlerde esas
olan tek şeyin yöneten grubun zenginliğini artırmak ve gücü
muhafaza etmek olduğu
Yine, bu tür sistemlerde geçici büyümeler, ekonomik
iyileşmeler görülebilir ama sürdürülemez ve zamanla çökmeye mahkûmlar.
İşte bu teoriye göre, ülkemizin de kalkınma sürecinde hızla
başarısız olma eğiliminde olduğu ortaya çıkmakta.
Neden mi? İşte, siz burada ne kadar geçici teknik düzenlemeler yapma
çabasında olsanız da ülkemizde ekonomi toplumun tamamını
kapsayıcı nitelikte değil, belirli bir grubun tekelindedir ve
bir grubu zengin etmek için dizayn edilmiştir; özgür basın kontrol
altındadır hatta tekelleşmektedir; düşünce ve ifade
özgürlüklerini sınırlayan baskıcı bir tek adam yönetimi
vardır; gücü bir elde toplama gayretleri en üst düzeydedir ve
başarılıdır.
Değerli milletvekilleri, işte bu temel
yapısal sorunlar varken Hükûmetinizin kısa vadeli geçici çözümler ve
düzenlemelerinin bu teoriye göre sürdürülebilirliği yoktur ve maalesef,
başarısız olmaya mahkûmdur. Çözüm için toplumun tüm kesimlerini
kapsayan bütüncül politikalara ihtiyaç vardır; bütüncül ve nitelikli
istihdam politikalarına, nitelikli, çağdaş, bilimsel eğitim
politikalarına ve en önemlisi, bilgi üreten özgür üniversitelere ihtiyaç
vardır. Bizler burada temel yapısal sorunları kalıcı
şekilde çözmedikçe istediğiniz kadar geçici, kısa vadeli teknik
düzenlemeler yapsanız da bu sorunlar katlanarak büyüyecektir. Evet, katma
değer vergisini, birçok alandaki vergi istisnalarını ve vergi
indirimlerini kapsayan bu kanun tasarısında yapılan
düzenlemeler
Sayın Bakan, değerli milletvekilleri;
ekonomi -sözde- yüzde 11 büyürken 18,5 milyon işsiz insanımıza
iş yaratabilecek mi, yüzde 25lere dayanan genç işsizliğe çözüm
üretebilecek mi, orta gelir tuzağına saplanan ve düşen millî gelirimizi
artırabilecek mi ve en önemlisi, gelir adaletsizliğini azaltabilecek
mi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özdemir.
SİBEL ÖZDEMİR (Devamla) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Evet, değerli milletvekilleri, yapmış
olduğumuz bu düzenlemeler, en önemlisi, gelir adaletsizliğini
azaltabilecek mi, yüzde 11lere dayanan ve artma eğilimini sürdüren
enflasyonu tek haneye düşürebilecek mi ve katma değeri yüksek ürünler
üretebilecek miyiz? İşte, değerli milletvekilleri, bütün meselemiz
ve bu Parlamentonun asli görevi, bu temel, yapısal
sorunlarımızı kalıcı şekilde çözmek
olmalıdır diyorum ve Genel Kurulu tekrar saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Özdemir.
İstanbul Milletvekilimiz Sayın Sibel
Özdemir ve arkadaşlarının vermiş olduğu önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 535 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 3üncü maddesinde yer alan
sonra gelmek üzere ibaresinin sonra gelecek şekilde şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş İmam
Taşçıer Osman
Baydemir
Adana Diyarbakır Şanlıurfa
Behçet
Yıldırım Sibel
Yiğitalp Dilek
Öcalan
Adıyaman Diyarbakır Şanlıurfa
Hüda
Kaya
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor
mu?
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) -
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Şimdi, önerge üzerinde
İstanbul Milletvekilimiz Sayın Hüda Kaya konuşacaktır.
Buyurun Sayın Kaya. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika.
HÜDA KAYA (İstanbul) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Her ne kadar gündemdeki KDV düzenlemesiyle ilgili söz
almış bulunuyorsam da tabii ki farklı konulara değinmeden
de geçemeyeceğiz.
KDV düzenlemesi, Türkiyede, ülkemizde 81 milyonun
yediği ekmekten içtiği suya kadar, çaya kadar, attığı
her adımında, yaşamının her köşesinde
insanımızı ilgilendiren, insanımızın
hayatının içinde olan bir konu fakat düzenlemeye
baktığımızda, 81 milyonun bedelini ödediği KDVyi bir
kısım yandaş çevrelere peşkeş çekmekten öte bir düzenleme
olmadığını görüyoruz sevgili arkadaşlar.
Gündeme, biraz da medyaya, biraz da ahvalimize,
ülkemizin bulunduğu hâl ve şartlara değinmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, Türkiye şu anda dünyada en fazla gazetecinin
hapsedildiği bir ülke, bunu pek çok defa dile getiriyoruz
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Hangi suçtan?
HÜDA KAYA (Devamla) -
ama ısrarla sizler,
Türkiyede basının, medyanın düşünce, söz, ifade
hakkının, özgürlüğünün son derece gelişmiş, neredeyse
çağ atlamış olduğunu ifade ediyorsunuz.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Teröre destek
veren cezasını çeker Hüda Hanım, hiç şey yapmayın.
Teröre destek veriyorsa girer.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Ya, siz
oraya bunun için mi oturuyorsunuz?
İSMAİL TAMER (Kayseri) Teröre destek
veriyorsa girer diyorum. Ne diyorum? Ben bir şey demiyorum.
HÜDA KAYA (Devamla) - Değerli arkadaşlar,
basın özgürlüğü Türkiyede sadece Hükûmeti övme özgürlüğüyle
sınırlıdır. 7/24, onlarca gazete, televizyon, radyo ve
haber sitesi iktidarın özgürce sözcülüğünü ve
şakşakçılığını yapmaya devam ediyor. Dünya
Hukuk Endeksinde 2016 yılında 8 basamak daha düştük ve 99uncu
sıradayız arkadaşlar. 99uncu sıradayız derken zaten,
toplamda 113 ülkenin 99uncu sırasındayız. Yani insan
olmanın en doğal hakları olan, yaşanması ve
gerçekleşmesi yolunda mücadele etmemiz, hep birlikte buna hizmet etmemiz
gereken güzelliklerde, özgürlüklerde ne kadar değer varsa ülkemiz
listelerin sonlarında ama ne kadar kötü anılacak, ülkemiz adına
utanç olacak meseleler varsa listenin başlarında, arkadaşlar. Bu
gerçeğin farkına varmalıyız değerli arkadaşlar.
Bugün Özgürlükçü Demokrasi gazetesine yapılan
operasyonu da hepiniz biliyorsunuz. Sadece şunu demek istiyorum:
Parayı bastırıp satın alınamayan medyanın ancak
böyle gece yarısı güvenlik güçleriyle kapısı
kırılır, el konulur arkadaşlar.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hiç alakası yok,
alakası yok.
HÜDA KAYA (Devamla) Değerli arkadaşlar,
bakın, size ne göstereceğim ülkemizin ahvali konusunda. Bakın,
ülkemizin trajikomik hâline bakın. Dün anlatmıştım, Doktor
Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun kıdem tazminatına el konuldu,
KHKyle görevinden uzaklaştırıldı, üstüne barış
çağrısı yaptığı için hapis cezası aldı
ve şu karikatüre bakın -bizim toplumumuz adına, daha
doğrusu toplum değil bu iktidar adına utanç verici- ne diyor burada?
Emeklilik maaşına da el koyalım mı? diye bunu mizahi bir
şekilde dile getirmişler.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hiç komik değil ama!
Hiç komik değil!
HÜDA KAYA (Devamla) Değerli arkadaşlar,
bakın -sosyal medyada- dün bir intihardan bahsetmiştim ve her gün bu
intiharlara yenileri ekleniyor. Acılar çığ gibi büyüyor
arkadaşlar, ülkemizde derin bir dram, derin bir çığlık var.
İntihar haberlerinin yayımlandığı
sosyal medyada altta paylaşılan bir yorumu size okumak istiyorum
değerli arkadaşlar: Her gün intiharı düşünüyorum. 2
çocuğum için ayakta kalıyorum. Yüz binlerce insanın benimle
aynı duyguda olduğuna eminim. diyor. Bu iktidarın en büyük
sorunu, halkını potansiyel bir tehlike hatta bir düşman olarak
görme paranoyasıdır arkadaşlar.
Sadece kapanan internet sitesi 100 bini geçmiş
durumda değerli arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hangi gerekçeyle?
HÜDA KAYA (Devamla) Bir dakika rica edebilir
miyim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Kaya.
HÜDA KAYA (Devamla) Teşekkür ederim, sağ
olun Başkan.
Türkiye medyayı yasaklama, sansür, tek
seslilik, gözaltına alınan veya tutuklanan gazetecilerle yine dünya
sıralamasında 1inci.
Değerli arkadaşlar, şunu ifade etmek
istiyorum: Şurada, birkaç tane, hemen hızlı bir şekilde
Resimleri yok. Bakın, medyayla ilgili, medya üzerinden, özellikle iktidar
yanlısı medya üzerinden farklı düşünen, konuşan ve
eleştiren ya
Ya, biz muhalefetsek eleştireceğiz
arkadaşlar. Eleştirmek, iktidarın politikasını
eleştirmek hainlik olamaz, terörizm olamaz. Bu, insan olmanın en
doğal hakkıdır, muhalefet etmenin en doğal yoludur bu.
Bakın, medya üzerinden sayısız linç, tehdit ve iftiralara maruz
kalıyoruz. Pek çok arkadaşımız bu yüzden hâlâ cezaevinde ve
dışarıda olan arkadaşlar da bizler de bunları
yaşamaya devam ediyoruz. Burada öyle haberler var ki benim Türkiyede
kadınların şiddet
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜDA KAYA (Devamla) Son cümlemi söylesem
BAŞKAN Kayıtlara geçsin.
Buyurun Sayın Kaya.
HÜDA KAYA (Devamla) -
nefret ve tecavüze
uğramalarını örnek verirken değerli arkadaşlar,
özellikle, gün geçtikçe artan çocuk tacizlerini ve tecavüzlerini de örnek
verirken televizyonda yaptığım bir konuşmayı iktidar
yanlısı medyada hatta televizyon programlarında,
yaptığım konuşma verilerek, terörize edilerek, hedef
gösterilerek, iftiralar atılarak Hüda Kayanın Türkiye Nefreti diye
manşet yaptılar, programlarda tartıştılar.
SAİD YÜCE (Isparta) Teröristler
çocukların eline silah veriyor ya, esas tacizci onlar ya!
HÜDA KAYA (Devamla) Değerli arkadaşlar,
bizler, sizlerin tahmin edemeyeceği kadar ülkemizi seviyoruz.
SAİD YÜCE (Isparta) Boş
konuşuyorsun, boş.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Günün fıkrası!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, rica
ediyorum
SAİD YÜCE (Isparta) Boş konuşuyor
Başkanım.
HÜDA KAYA(Devamla) Biz bu ülkenin, bu
toprağın insanıyız
SAİD YÜCE (Isparta) Hadi be oradan!
Teröristleri savunuyorsun burada!
HÜDA KAYA (Devamla)
ve istiyoruz ki ülkemizde
huzur olsun, güven olsun, insanlar birbirinden nefret etmesin, insanlar tacize,
cinayete, katliama kurban gitmesin, insanlar yarınlara güvenle
baksınlar, ekmek derdine düşmesinler, intihar etmesinler istiyoruz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
SAİD YÜCE (Isparta) Git, teröristlere söyle,
arkadaşlarına söyle.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Kaya.
İstanbul Milletvekilimiz Sayın Hüda Kaya
ve arkadaşlarının vermiş olduğu önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
3üncü madde kabul edilmiştir.
4üncü madde üzerinde iki adet önerge vardır,
geliş sırasına göre okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 535 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 4üncü maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş İmam
Taşçıer Osman
Baydemir
Adana Diyarbakır Şanlıurfa
Sibel
Yiğitalp Dilek
Öcalan Garo Paylan
Diyarbakır Şanlıurfa İstanbul
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor
mu?
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN - Önerge hakkında konuşmak
isteyen Sayın Garo Paylan.
Buyurun Sayın Paylan.
Süreniz beş dakika.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, torbanın
Sağlık Bakanımızı ilgilendiren tek maddesi bu ve
geniş bir madde. Ne diyor torbanın 4üncü maddesi? Sağlık
hizmetlerinde yabancı uyruklular hizmet alırsa KDV
almayacağım. diyor.
Değerli arkadaşlar, biz HDP olarak
sağlık hizmetlerinin tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına
ücretsiz verilmesini istiyoruz, kamusal olarak ücretsiz verilmesini istiyoruz
ancak Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları sağlık hizmetlerinde
hep katkı paylarıyla ya da özel hastanelere mecbur edilerek ücret
öderken şimdi ödeme yaparken ve bu ödemeyi yaparken KDV de öderken şimdi
bu torba ne diyor, biliyor musunuz? Yerli ve millî olduğunu iddia eden bir
hükûmet Ahmet, Mehmet, Agop, Ayşe, Fatma yüzde 8 KDV ödeyecek ama George
gelirse, Hans gelirse KDV sıfır. diyor.
Değerli arkadaşlar, bu mu yerli ve millî
hükûmet? 81 milyon inim inim inlerken, borç altında inlerken KDV
ödeteceksin sağlık hizmeti alırken Georgea, Hansa
ödetmeyeceksin. Bu kabul edilemez.
Bir şey daha var arkadaşlar, bugün dolar 4
lira -hani bu işareti tanıyorsunuz- euro 5 lira. Zaten, yabancı
geldiğinde ülkemiz ucuzlamış durumda, ciddi anlamda bu
hizmetleri alırken ucuz olarak alıyorlar. Eskiden bin euro verirken
şimdi 500 euroya aynı hizmeti alıyor, bir de diyoruz ki: Sen 40
euro da KDV ödemeyeceksin. Bu haksa buna evet. deyin, hak değilse
önergemize destek verin arkadaşlar.
Bir de bu madde kötüye de kullanılabilir.
Düşünsenize, bir kliniğe geldi birisi, bir
vatandaşımız, Ahmet; Arkadaş, sen bu hizmeti alırsan
sana 1.080 lira ama adın George olsaydı bin lira olacaktı.
diyebilir bir klinik. Ahmet de der ki: Arkadaş, benim adımı
George yaz, ben bin lira ödeyeyim. George olduğu zaman bin lira, Ahmet
olduğu zaman 1.080 lira. Düşünsenize nasıl kötüye
kullanılabileceğini bu maddenin. Ben bu maddeye destek vermeyeceğinizi
düşünüyorum.
Bakın, bu madde geniş bir madde,
başka bir hüküm daha var; diyor ki: Eğer ki birisi öğrenci
yurdu, çocuk yuvası, cami yapar bağışlarsa bunlarda KDV
muafiyeti var diyor bu madde. Evet, olumlu bir madde olarak bakılabilir
ancak biz ilkesel olarak KDVden muafiyetlere karşıyız
arkadaşlar. Bir kişi hayır yapıyorken bile KDV ödemeli ama
bu başka türlü belki teşvik edilebilir ve bu maddenin de kötüye
kullanımı söz konusu olabilir arkadaşlar. Bakın,
düşünün, büyük müteahhitler bir bölgede imar alırken, diyelim ki bin
dairelik bir imar aldı, belediye ona şart koşuyor, diyor ki:
Bir cami yapacaksın, bir çocuk yuvası yapacaksın bu bölgede,
bir okul yapacaksın. Ve düşünsenize, bu muafiyet geldiğinde
diyelim ki o camiye, okula, çocuk yuvasına bin metreküp beton alacak bir
müteahhit, bu imarı bu şartla almış bir müteahhit 3 bin
metreküp yazar, Arkadaş, ben camiye 3 bin metreküp beton kullandım.
der. Ne yapacaksın? Bin ton demir yerine 2 bin ton kullandım
arkadaş. der. Kötüye kullanılma riski olan bir maddedir
arkadaşlar. O açıdan, bu tip muafiyetlere yol vermeyelim, pek çok
yolsuzluğa yol açabilir.
Maddenin bir ayağı daha var
arkadaşlar. AR-GE için alınan makine, teçhizatlara tam istisna yani
KDV yok. deniliyor.
Arkadaşlar, Üretimi teşvik edeceğim.
diyorsunuz ama maalesef, araba duvara doğru gidiyor. Bakın, cari
açık 52 milyar dolara dayanmışken cari açığı bu
kadar körükleyecek maddeler ciddi sakıncalar doğurabilir. Sizleri
uyarıyoruz, bu arabayı hızlandırmaya
çalışıyorsunuz, gaza basmaya çalışıyorsunuz ancak
arabanın orası burası dökülmeye başladı.
Arabanın orası burası dökülüyor, dikkatli olun. diyoruz, daha
fazla gaza basıyorsunuz; cari açığı daha fazla körüklüyorsunuz.
Ama cari açığı bu kadar körüklerseniz bu araba duvara çarpar
arkadaşlar. Bu madde de cari açığı körükleyecek bir
maddedir, sizleri bu üç konuda da uyarıyorum ve önergemiz konusunda destek
bekliyorum.
Saygılar sunarım. (HDP sıraların
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın
Paylan.
Sayın Paylan ve arkadaşlarının
vermiş olduğu önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun)
Sayın Başkanım, söz talebim var.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan.
III.- AÇIKLAMALAR (Devam)
40.- Sağlık Bakanı Ahmet Demircanın,
İstanbul Milletvekili Garo Paylanın 533 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 4üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu (k) bendinde
zikredilen husus hakkında Sayın Paylan Türkiyede yaşayan
vatandaşlarımız ile yabancılar arasında sanki
yabancıların lehine, Türkiye'de yaşayan vatandaşların
aleyhinde bir durum varmış gibi bir görüntü verdi veya söylemini öyle
ifade etti, o şekilde söyleyeyim.
Arkadaşlar, bir yabancı ülkemizden bir
ürün alsa havaalanından çıkarken KDVsini iade ediyoruz veya yurt
dışında biz bir ürün aldığımızda
ayrılırken o ülkeden KDVsi bize iade ediliyor. Bir kere, bu meseleye
bu yönüyle bakmak lazım.
İkincisi ise bugün, dünya üzerinde
sağlık turizminden yararlanan insan sayısı 30 milyon, Dünya
Sağlık Örgütünün verdiği rakam ve bu alanda harcanan para 500
milyar dolar. Yani kişi başı sağlık turizminde
harcanan para 17 bin dolar ortalama. Türkiye bugün, sağlık
altyapısına ciddi yatırımlar yaptı ve sağlık
altyapısını yeniledi ve aynı zamanda, Türkiye'nin iyi
yetişmiş ve yüksek standartlı sağlık kadrosu da var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) Bir
ek süre verirseniz tamamlayayım.
BAŞKAN Buyurun Sayın Bakan.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun)
Türkiyenin ciddi, iyi yetişmiş önemli bir sağlık kadrosu
var. Türkiye bu hizmetleri, kendi insanlarına vermek için elbette
kurguladı ve yaptı, bu imkânı Türkiyeye, insanımıza
sundu. Ama bu imkânın diğer ülkelere de sunularak ülkemize bu alanda
ciddi döviz getirme imkânı var. Bugün 5 milyar dolar civarında
hesaplanan sağlık alanından gelen bir para var yurt
dışından ve bunu 10 milyar dolar ve daha üzerine
taşımak mümkün, Türkiye buradan payını alacak. Elbette ki
meseleye böyle yaklaşmak lazım yoksa biz insanımıza zaten
parasız sağlık hizmeti veriyoruz. Türkiye'de herkes genel
sağlık sigortası kapsamında yoksa KDVnin bunların
üzerinde, vatandaşımızın ödemeleri üzerinde doğrudan
bir etkisi yok.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Bakanım.
GARO PAYLAN (İstanbul) Sayın
Başkan, Sayın Bakan benim ifadelerimin yanlış
anlaşılacağını söyledi, yabancılara sanki bir
ayrımcılık yapıyormuşuz gibi algılanacağını
söyledi.
BAŞKAN Yerinizden kısa bir açıklama
yapınız.
Buyurun.
41.- İstanbul Milletvekili Garo Paylanın,
Sağlık Bakanı Ahmet Demircanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
GARO PAYLAN (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, eğer ki böyle bir
iddiamız varsa, yabancılara KDV'leri çıkarken iade ediyorsak o
zaman Yabancılar yaptıkları bütün harcamalarda yurt içinde
KDV'den muaftır. diye bir düzenleme yapalım. Niye bu düzenlemeyi
öyle yapmadık o zaman, yalnızca sağlığa getirdik ve
sağlıkta Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ile
yabancılar arasında açık bir ayrımcılık
yaptık? Belgesini alsın yabancı, iade edilmesi gerekiyorsa
gümrükte iade edilsin. Her türlü kötüye kullanılabilecek bir madde
Sayın Bakan. Dediğim gibi, ismi faturalara George olarak, Hans olarak
yazabilecek klinikler söz konusu olabilir; o açıdan KDV'yi koruyalım.
Eğer ki iade edecekseniz gümrükte gene yabancılara iadesini
yaparsınız. Böyle bir ayrımcılığı yerli ve
millî iddiası olan bir hükûmetin yapması manidardır Sayın
Bakanım.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Bakan.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun)
Sayın milletvekilimizin ifade ettiği gibi bu, bir
ayrımcılık değil. Bu, ülkenin bir alanda öne geçmesi için
kullanacağı bir yöntemdir. Bunu, pek çok ülke pek çok alanda
yapıyor.
GARO PAYLAN (İstanbul) O zaman KDV
almayalım derim Sayın Bakan, yabancılara KDV yok diyelim.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun)
Bir KDV üzerinden bakmayalım Bu, bir ayrımcılık
değildir, Türkiye'nin çıkarları, Türkiye'nin geleceği,
Türkiyenin imkânlarını artırmak için atılmış bir
adımdır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Sayın Botan, sisteme girmişsiniz,
talebinizi alayım.
LEZGİN BOTAN (Van) Sayın Başkan,
Sayın Bakan söz almışken ben ilimle ilgili -madde 60a göre- bir
iki şey soracağım izninizle.
BAŞKAN Sayın Kara da sisteme
girmiş.
Sayın Kara, sizin de talebinizi alayım.
NİYAZİ NEFİ KARA (Antalya)
Sayın Başkan, Bakan Bey Parasız sağlık hizmeti
veriyoruz herkese. dedi. Merak ediyorum, hangi hastanede veriliyor?
BAŞKAN Buyurun Sayın Botan.
42.- Van Milletvekili Lezgin Botanın, Vanın Erciş
ilçesinde hastanenin 2010 yılından beri bitirilemediğine ve
Vanın Saray ile Gürpınar ilçelerinde devlet hastanelerinin
bulunmadığına ilişkin açıklaması
LEZGİN BOTAN (Van) Sayın Başkan,
Sayın Bakana ben daha önce de sormuştum, Vanın Erciş
ilçesinin 2010 yılından beri hastanesi bir türlü bitmedi, 9 sefer
toplu açılışlarda açılışı yapılan
hastane hâlen yok ortada, sadece iskeleti var. Ne zaman bitecek?
Yine, Van'ın Saray ve Gürpınar ilçelerinde
devlet hastaneleri yok. Bu konuda -daha önce de sözünü almıştık-
bir gelişme var mı; onu soracağım.
Teşekkür ediyorum, sağ olun.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın
Botan.
Sayın Kara, buyurun.
43.- Antalya Milletvekili Niyazi Nefi Karanın, hangi
hastanelerde parasız hizmet verildiğini öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
NİYAZİ NEFİ KARA (Antalya)
Teşekkürler Sayın Başkanım.
Sayın Bakanımız, yanlış
anlamadıysam Türkiye'de sağlık hizmetini parasız veriyoruz
herkese. dedi. Acaba hangi hastanede veriliyor? Çünkü poliklinikler ücretli,
ilaçlar ücretli, kamuda bile randevu ücretli, aile hekimliğinde bile
hepsinden para alınıyor. Acaba başka bir ülkede mi
yaşıyoruz, başka bir yerden mi bahsediyor? Özel hastaneleri
saymıyorum, yüzde 200 katkı alınan yerleri saymıyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın
Kara.
Sayın Bakan, yazılı mı cevap
vereceksiniz, sözlü mü?
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun)
Sözlü vereyim.
BAŞKAN Peki, buyurun o zaman.
44.- Sağlık Bakanı Ahmet Demircanın, Van
Milletvekili Lezgin Botan ve Antalya Milletvekili Niyazi Nefi Karanın
yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun)
Vanın Erciş ilçesindeki hastane ve Vandaki diğer ilçelerle
ilgili hastaneler konusunda sayın milletvekilimizin sorduğu suale
cevap vermek istiyorum.
Arkadaşlar, bazen maalesef, İhale
Kanunu'ndan kaynaklanan nedenlerle, inşaatları tamamlamamız
sıkıntıya neden oluyor. İflas ediyor, bunlar yargı
konusu oluyor, tasfiye edilmeden tekrar ihale edemiyorsunuz. Bunun gibi mesela
Ağrı'daki hastanemizi onuncu yılında, ancak bu sene
bitirebildik. Böyle hastanelerimiz var. Benim de kendi ilimde Vezirköprü
Hastanemiz 7nci yılında; bu şekilde giriyor. Bu, yasadan
kaynaklanıyor ve sistemden kaynaklanıyor, yoksa Türkiyede bizim 880
hastanemiz var.
Yine, diğer vekil
arkadaşımızın da sorusuna cevaben söylüyorum
LEZGİN BOTAN (Van) İhale kabulünde defalarca
değişikliğe uğradı ama ya.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) O
diğer ilçeleri de
LEZGİN BOTAN-(Van) - Erciş ilçesindeki
hastane için zaten 2010 yılından şimdiye kadar defalarca sizden
önceki Sayın Bakan da Bir ay içerisinde bitireceğiz. dediler, öyle
kaldı.
BAŞKAN - Sayın Botan, Sayın Bakan bir
meramını anlatsın, acele etmeyin.
Buyurun Sayın Bakan.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun)
Yani bu, sistemden kaynaklanan bir sıkıntı; yoksa Türkiyede
biz, bu sene bile 40ın üzerinde hastane açacağız.
Bitirdiğimiz hastanemiz 880in üzerinde. Bu hastanelerin, devlet
hastanelerinin hepsinde sadece katkı payı
Bunlar cüzi paylar;
sağlık sistemini doğru kullanmaya alışmamız için
katkı verebilecek bir pay. Yoksa sağlık hizmetleri devlet
hastanelerinde, kamu hastanelerinde ücretsizdir arkadaşlar.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim Sayın
Bakan.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Katma Değer Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/926) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 535) (Devam)
BAŞKAN - 4üncü madde üzerindeki ikinci
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 535 sıra
sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 4üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Musa
Çam Kadim
Durmaz Mehmet
Bekaroğlu
İzmir Tokat İstanbul
Haluk
Pekşen Ömer
Fethi Gürer Sibel
Özdemir
Trabzon Niğde İstanbul
MADDE 4.- 3065 sayılı Kanunun 13 üncü
maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bentler ilave
edilmiştir
j) Genel ve özel bütçeli kamu idarelerine, il özel
idarelerine, belediyelere ve köylere bağışlanmak üzere
yapılan okul, sağlık tesisi, kütüphane ve yüz yatak
(kalkınmada öncelikli yörelerde elli yatak) kapasitesinden az olmamak
üzere öğrenci yurdu ile çocuk yuvası, yetiştirme yurdu,
huzurevi, bakım ve rehabilitasyon merkezi, mülki idare amirlerinin izni ve
denetimine tabi ibadethaneler, Diyanet İşleri
Başkanlığı denetimine tabi yaygın din eğitimi
verilen tesisler, Gençlik ve Spor Bakanlığına ait gençlik
merkezleri ile gençlik ve izcilik kamplarının inşası
dolayısıyla bağışta bulunacaklara yapılan teslim
ve hizmetler,
k) Sağlık Bakanlığınca izin
verilen gerçek veya tüzel kişiler tarafından, Türkiye'de
yerleşmiş olmayan yabancı uyruklu gerçek kişilere,
münhasıran sağlık kurum ve kuruluşlarının bünyesinde
verilen koruyucu hekimlik, teşhis, tedavi ve rehabilitasyon hizmetleri
(Türkiye'de yerleşmiş olmayan yabancı uyruklu gerçek
kişilere söz konusu hizmetlerle birlikte sağlanan diğer teslim
ve hizmetler istisnanın kapsamına dahil değildir.),
I) 26/6/2001 tarihli ve 4691 sayılı
Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu kapsamındaki teknoloji
geliştirme bölgesi ile ihtisas teknoloji geliştirme bölgesinde,
28/2/2008 tarihli ve 5746 sayılı Araştırma, Geliştirme
ve Tasarım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun
kapsamındaki Ar-Ge ve tasarım merkezlerinde, 3/7/2014 tarihli ve 6550
sayılı Araştırma Altyapılarının
Desteklenmesine Dair Kanun kapsamındaki araştırma
laboratuvarlarında Ar-Ge, yenilik ve tasarım faaliyetlerinde
bulunanlara, münhasıran bu faaliyetlerinde kullanılmak üzere
yapılan yeni makina ve teçhizat teslimleri (İstisna kapsamında
alınan makina ve teçhizatın, teslim tarihini takip eden takvim
yılının başından itibaren üç yıl içinde, Ar-Ge,
yenilik ve tasarım faaliyetleri dışında
kullanılması veya elden çıkarılması hallerinde,
zamanında alınmayan vergi alıcıdan, vergi ziyaı
cezası uygulanarak gecikme faizi ile birlikte tahsil edilir.
Zamanında alınmayan vergiler ile vergi cezalarında zamanaşımı,
verginin tarhını veya cezanın kesilmesini gerektiren durumun
meydana geldiği tarihi takip eden takvim yılının
başından itibaren başlar.),
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor
mu?
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Trabzon Milletvekilimiz Sayın Haluk Pekşen.
Buyurun Sayın Pekşen. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
HALUK PEKŞEN (Trabzon) Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; KDVnin alınmaması
ne kelime? KDVnin alınmaması yetmez; daha çok, alınmaması
gereken çok şey var. Mesela 2017 yılında çalınan elektrik
miktarı 6 tane Atatürk Barajı'nın ürettiği elektrik kadar.
Şu anda Türkiyenin toplam tükettiği elektriğin yüzde 28i
çalınarak tüketiliyor. Şimdi, memleketi getirdiğiniz hâle bir
bakar mısınız? Elektriğini çalmaya muhtaç hâle getirdiniz
vatandaşı, elektrik çalıyor. Anadolunun insanını, bu
memleketin insanını ne hâle getirdiğinizi görüyor musunuz?
Bundan daha ağır ne olabilir? Köylerin elektriğini kesiyorsunuz.
Niye? Diyorsunuz ki: Komşular elektriği çaldılar. Onlardan
elektrik parası alamadığımız için köyün
tamamının elektriğini kesiyoruz. Allah aşkına, hiç
sizin bunda vicdani sorumluluğunuz yok mudur? Hükûmetin bunda hiç mi
sorumluluğu yoktur? Vatandaşı elektrik çalmaya muhtaç eder bir
hâle getirmiş olan bir ülkede nasıl bir Hükûmet etmek var? Ben bunu,
doğrusu, merak ediyorum ve soruyorum.
6 tane Atatürk Barajı; toplam tüketilen
elektriğin yüzde 28i çalınıyor. Peki, ne oluyor? Kayıp
kaçak bedeli diye, memleketin başka bölgesinde yaşayan insanlar,
diğer insanların, onların da elektrik paralarını
ödemek durumunda kalıyorlar. Yani, memleketin bir kısmı diyor
ki: Hükûmet beni öyle bir hâle getirdi ki, lanet olsun, elektriği bile
çalar hâle geldim. Öbürü de diyor ki: Ya, böyle bir düzen olabilir mi?
Tüketmediğim elektriğin parasını da, haraca
bağlayıp benden alır hâle geldiniz. Şimdi, burada katma
değer vergisiyle ilgili düzenleme yapıyorsunuz; neyin düzenlenmesini
yapıyorsunuz? Üretilmeyen vergiyi kimden toplayacaksınız? Hangi
katma değer vergisi? Saldığınız hangi vergiyi
toplayabiliyorsunuz? Vatandaşın vergi ödeyecek hâli mi kaldı?
Hangi vergiyi topluyorsunuz? Gelir vergisi mi, kurumlar vergisi mi, katma
değer vergisi mi, ÖTV mi, hangisini toplayabiliyorsunuz? Hiçbirini çünkü
üretmiyorsunuz, vergi üretmek üzerine kurulmuş bir sisteminiz yok.
Vatandaşın ödediği elektrik parası, su parası, gaz
parası; dolaylı vergiler üzerine de yandaş bir müteahhitlik
zinciri kurmuşsunuz. Bu 78 yandaşa bu memleketin
yatırmış olduğu bütün para haram olsun! Bunların
yakasına yapışacağız, yalnızca Haram olsun!la
bırakmayacağız.
Bu 78 yandaşın doyma rakamı nedir,
ben öğrenmek istiyorum ya, bunlar hangi paraya doyarlar? Bu 80 milyon bu
parayı versin, bunların gözü doysun, toprakları da doysun da
kurtulsun bu memleket! Ya, bunlar ne kadar çalmak istiyorlar, bir
öğrenelim ya, ne kadar çalacaklar? Gerçekten, bu kadar vergiyi bu ülke
canından, dişinden, tırnağından artırıyor.
Köprüde çalıyor, tünelde çalıyor, elektrikte çalıyor, ihalede
çalıyor, yolsuzlukta çalıyor. Ya, Allah aşkına,
çalınmayan bir yer söyleyin de bari oraya vergi verirken diyelim ki:
Helal olsun ya! Çalınmayan bir yer, bir tane yatırım söyleyin,
Burada üretilen bir vergi; bak, buradan çalmazlar. diyeceğiniz bir yer
söyleyin Allah aşkına ya! Bu 78in dışında helal süt
emmiş; ihalelere girip, alnının teriyle ihale alıp bu
memlekete hayrına bir iş yapacak olan bir müteahhit yok mudur Allah
aşkına, bir şirket yok mudur?
Bak, elektrik tüketiyorsunuz ya, Sayın Bakan,
bugün not alın, tarihe de geçsin: Şu anda kurulu gücümüz 85 bin
megavat, tüketim 40 bin megavat. Demir çelik sanayisine Amerika ambargoyu
koydu, çıtınız çıkmadı, Hükûmetin çıtı
çıkmadı ambargoya. O ambargoya karşı bir ambargo koyun, ben
söz veriyorum Sayın Bakan, sonuna kadar arkanızdayız,
destekleyeceğiz sizi. E şimdi, enerji miktarı biraz daha
düşecek, elektrik tüketimi biraz daha düşecek. Yapılan yatırım,
78 milyar dolarlık yatırım çöp oldu şu anda.
Peki, bir soru daha sorayım: Sayın Bakan,
niçin iki sene önce doğal gazdan ürettiğimiz elektrik miktarı
yüzde 29 iken şu anda yüzde 37ye çıktı? Ya, güneş var,
rüzgâr var, HESler var, kömür santrallerimiz var Allaha şükür; e,
bunların ürettiği elektrikler var, niye onların elektriğini
tüketmiyoruz da bu gaz tüketimine bu kadar yüklendik? Bu Ruslardan ne alıp
veremediğimiz var, ne mecburiyetimiz var bunlara, niye mahkûmuz bunlara?
Ben merak ediyorum ya. Bu rakamlar benim rakamlarım değil, devletin
rakamları. Sizin rakamlarınızı aynayı size tutarak
soruyorum Sayın Bakan, lütfen cevap verin. Niçin yüzde 27-29dan yüzde
37ye gaz tüketimiyle üretilen elektriği çıkardınız, niçin?
Soruyorum. Kömür santralleri niçin elektrik üretmiyor, niçin rüzgâr
santrallerinden elektrik almıyorsunuz, güneş enerjisi üretimini niye
yeterince desteklemiyorsunuz? Rakamlar veriliyor, bakıyoruz rakamlara.
Şimdi, Sayın Başkan, bir
toparlayayım, izin verirseniz
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Haksızlığı meşrulaştırmayın.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Pekşen.
HALUK PEKŞEN (Devamla) - Saygıdeğer
milletvekilleri, bakın, bir rakam vereceğim, bizi izleyen
yurttaşlarımız da lütfen bu rakamlara baksınlar. Devletin
resmî rakamlarını veriyorum: Almanya'nın güneş enerjisi
üretim gücü bizim üçte 1imiz. Biz 1.900 küsuruz, onlarda 900. Almanyanın
şu anda güneş enerjisinden kurulu gücü 44 bin megavat, bizim 2.400
megavat yani bizim bir yılda tükettiğimiz elektrik enerjisi kadar
Almanya güneş enerjisi üretiyor. Bunun ne demek olduğunu basit olarak
söyleyelim: Şimdi, bizim üçte 1imiz gücündeki bir ülke bizim toplam
tüketimimiz kadar güneş enerjisi üretiyor, biz niye üretmiyoruz, niye?
Soruyorum ya. Bir tek kişi çıksın, buna bir cevap versin. Buna
verecek cevabı var mı Hükûmetin Allah aşkına? Ondan sonra
da burada Yabancıdan KDV almıyoruz. Ya, yabancıdan hiçbir
şey almasanız ne olacak? Siz yatırım yapmıyorsunuz ki,
siz millî bir iktidarın yapması gereken hiçbir şeyi
yapmıyorsunuz ki. Ben neyinize sizin millî diyeyim, neyinize bu ülkenin
yararına diyeyim.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Halk her şeyi
görüyor Sayın Pekşen..
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Pekşen.
Sayın milletvekilleri, Trabzon Milletvekilimiz
Sayın Haluk Pekşen ve arkadaşlarının vermiş
olduğu önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Sayın Başkanım, bir
redaksiyon talebimiz var.
BAŞKAN - 4üncü madde üzerinde Komisyonun bir
redaksiyon talebi var.
Buyurun.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Görüşmekte olduğumuz
4üncü maddede 3065 sayılı Kanunun 13üncü maddesine (j), (k) ve (l)
bentleri eklenmektedir. Dün Resmî Gazetede yayımlanan 7103
sayılı Kanunla bu maddeye (j) bendi eklenmiştir. Bu nedenle
4üncü maddeyle eklenmesi öngörülen bentlerin (k), (l) ve (m) olarak
redaksiyona tabi tutulması talebimiz vardır.
Genel Kurulun bilgilerine sunarız.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Talebiniz kayıtlara geçmiştir, redaksiyon
işlemi kanunun yazımı sırasında
Başkanlığımızca gerçekleştirilecektir.
4üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 4üncü madde kabul edilmiştir.
5inci madde üzerinde iki adet önerge vardır,
önergeleri geliş sırasına göre okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 535 sıra sayılı Kanun Tasarısının 5inci
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş İmam
Taşçıer Osman
Baydemir
Adana Diyarbakır Şanlıurfa
Filiz
Kerestecioğlu Demir Sibel
Yiğitalp Dilek
Öcalan
İstanbul Diyarbakır Şanlıurfa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor
mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI FİKRİ IŞIK
(Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen İstanbul Milletvekilimiz Sayın Filiz Kerestecioğlu.
Buyurun Sayın Kerestecioğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Teşekkürler Sayın Başkan.
Ben torba yasalar döneminde yine konuşmama bu
kez az önceki HDP görmez medyadan sonra şimdi de kadın görmez
medyayla devam etmek istiyorum.
Özellikle OHAL döneminde ve AKP iktidarında
kadın basın kurumlarının, kadın haber
programlarının kapatılması; kadın gazetecilerin
tutuklanması; ekranlarda, gazetelerde kadın sözlerinin engellenmesi,
kısacası medyanın
kadınsızlaştırılması, medyanın cinsiyetçi,
ayrımcı ve ötekileştirici dilinin giderek
pervasızlaşmasına yol açtı. Kadın ve çocuklara yönelik
suçların aktarıldığı haberler çoğu zaman
şiddetin, istismarın ve toplumsal cinsiyet rollerinin yeniden üretilmesine
zemin hazırlamakta. Haberlerde şiddetin gerekçelendirilmesi, kullanılan
fotoğraflar, kadınların kıyafetleri, yaşamları
veya söylemlerinin hedef hâline getirilmesi medyanın bu şiddeti
meşru gördüğü ve aslında bir tür taraf olduğu
gerçeğini ortaya koyuyor. Haberlerde kullanılan bu dil, bir yandan
cinsiyetçiliği, şiddet ve nefret dilini pekiştirirken bir yandan
da kadınların maruz bırakıldığı
saldırı ve şiddetin ifşa edilmesi yerine, aslında
kadına saldıranın gerçekten sanki başka bir algıyla
topluma aksettirilmesini görüyoruz. Çünkü şöyle söylüyorlar, mesela, bir
şiddet veya saldırı, aile içi bir mesele ya da şiddet
uygulayanın anlattığı bahanelerle veriliyor. Cinnet
getiren koca
, bu lafa çok rastlamışsınızdır.
Karısının kendisini aldattığından
şüphelenen adam
Sevgilisini başkasıyla görünce
Kendisinden
izinsiz sokağa çıktığı için
Tayt giydiği
için
İşte böyle sayısız bahaneye haberin önemli bir
unsuruymuş gibi yer veriliyor ama habere konu olan kadınlar bu
gerekçeler karşısında kendilerini savunma hakkına sahip
olmadıkları gibi, olay da okurun hafızasında şiddeti
uygulayan erkeğin gerekçeleriyle kalıyor. Mesela, bir örnek vereyim
özellikle: Bir erkek tarafından katledilen genç bir kadın Helin
Palandöken. Onun için ana akım medya gazeteler kadın cinayeti
dememiş ve şu manşetlerle yer vermişti: Akşam gazetesi
Saplantılı âşık okul çıkışı Heline
kıydı., Hürriyet gazetesi Pendikte eski sevgili dehşeti.,
Karar gazetesi Okul önünde kıskançlık dehşeti., Star gazetesi
Okul çıkışında sevgili dehşeti., Takvim gazetesi
Takıntılı genç eski aşkını okul yolunda öldürdü,
dehşet! Şimdi bunlar sadece bazı örnekler.
Kısaca, medyanın, basının içine
düştüğü pespaye, etik değerlerden yoksun durumun bir göstergesi
de medyanın kadınsızlaştırılması ve
kadınların medya eliyle tekrar mağdur edilmesi.
Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu, 2017
yılında kadın gazetecilerin yaşadığı hak
ihlalleri raporunda diyor ki: Yaşamın her alanına sirayet eden
baskı politikaları, 2017 Türkiyesinde toplam 52 kadın gazetecinin
haber takibi sırasında ya da evlerine yapılan baskınla gözaltına
alınmasına neden oldu. Basın ve ifade özgürlüğünün ayaklar
altına alındığı Türkiyede Hükûmet politikaları
karşısında toplumsal gerçekliğe sırtını
dönen medya kuruluşlarında çalışan kadınlar
yayınlarına yapılan müdahaleler sonucu istifa etmek zorunda
kaldılar.
Evet, Hükûmet OHALle birlikte artış
gösteren cinsiyetçi politikalara karşı ses üretebilecek
kadınların da sesini kısmaya çalışıyor. OHALle
birlikte gördüğümüz başka bir şey havuz medyası tabir
edilen basının yanında, ana akım medyada da TV
kanallarının bir geleneği olan tartışma
programlarında erkek erkeğe muhabbetler, gerçekten bir erkek
erkeğe gündemi değerlendirme hâli var o programlarda. Bir tür
kahvehane atmosferi içinde süren bu programlarda erkek grupları
-tırnak içinde- analizler yaparken kadınların gündeme, siyasete
dair sözlerini, görüşlerini dile getirmeleri yani söz hakları
engelleniyor. Çoğu zaman sayıları 4, 6, hatta 8 olan erkek
erkeğe konuşup, atarlanıp, birbirlerinin sözünü kesip
kendilerini fazlaca önemseyen...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Tamamlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Başkan.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla)
erkek yorumcuların yer aldığı bu
programların çoğunda tek bir kadın yok ama hakkını yemeyelim,
bakın, sunucuların hepsi kadın bu programlarda. Erkekler
toplanmışlar, çok ciddi, yüksek siyaset ve analizler yapıyorlar
ama sunucular kadınlar.
Tabii kadın olmak, kadınlardan yana olmak
anlamına gelmiyor yani bugün gerçekten nerede Hayat TV, nerede Sevda
Karaca, nerede Ekmek ve Gül programı, nerede Banu Güven, nerede
Nevşin Mengü diye arıyoruz ama bir yandan da az önce gördüğüm
bir haber şöyleydi: Piyanist Nazlı Işıldak bir ay yirmi
beş gün hapis cezası almış. Neden mi? Nagehan Alçıya
Bank Asyadan aldığınız krediyle vicdanınız rahat
mı? diye sormuş. İşte sizin döneminizin kadın
gazetecileri bunlar. Maalesef kadın sesi de aynı şekilde
kadın görmez medyayla HDP görmez medya gibi birleşmiş durumda.
Saygılar sunarım. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Kerestecioğlu.
İstanbul Milletvekilimiz Sayın Filiz
Kerestecioğlu ve arkadaşlarının vermiş olduğu
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
5inci madde üzerindeki diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 535 sıra
sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı'nın 5inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Musa
Çam Kadim
Durmaz Mehmet
Bekaroğlu
İzmir
Tokat İstanbul
Ömer
Fethi Gürer Sibel
Özdemir
Niğde
İstanbul
MADDE 5- 3065 sayılı Kanunun 17 nci
maddesinin (2) numaralı fıkrasının (d) bendine
faaliyetleri kitap dergi vb yayınları çoğaltıp
yayımlamak ve erişime sunmak olan yayımcılar
tarafından telif hakkı olarak yapılan ödemeler ibaresi ile (4)
numaralı fıkrasının (c) bendine "Gelir Vergisi
Kanununun 81 inci maddesinde belirtilen işlemler ile ifadesinden sonra
gelmek üzere "aynı maddenin birinci fıkrasının (2)
numaralı bendinde yazılı şartlar dahilinde adi
ortaklıkların sermaye şirketine dönüşmesi işlemleri
ve ibaresi ilave edilmiş, (g) bendinde yer alan
"atıklarının" ibaresi "atıkları ile
konfeksiyon kırpıntılarının şeklinde
değiştirilmiş ve (o) bendinde yer alan ; ithalat ve ihracat
işlemlerine konu mallar ile transit rejim kapsamında işlem gören
mallar için verilen ardiye, depolama ve terminal hizmetleri ile ibaresi madde
metninden çıkarılmış ve fıkraya
aşağıdaki bent ilave edilmiştir.
ö) Gümrük antrepoları ve geçici depolama
yerleri ile gümrük hizmetlerinin verildiği gümrüklü sahalarda, ithalat ve
ihracat işlemlerine konu mallar ile transit rejim kapsamında
işlem gören mallar için verilen ardiye, depolama ve terminal hizmetleri,
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor
mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI FİKRİ IŞIK
(Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen, İstanbul Milletvekilimiz Sayın Mehmet Bekaroğlu.
Buyurun Sayın Bekaroğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bu önergemizle sanatın üzerindeki vergi yükünün
kaldırılmasını istiyoruz.
Değerli arkadaşlarım, şu anda
görüştüğümüz 535 sıra sayılı Katma Değer Vergisi
Kanununun bazı maddelerini değiştiren tasarıdan önce,
defalarca, yapılan değişikliklerle katma değer vergisinde
muafiyetler getirilmiştir. Hemen hemen her alanda, aklınıza
gelebilen her alanda değişik şekillerde muafiyetler getirilmiştir.
Yani hizmet alımı, satımı, FATİH Projesi, serbest
bölgeler; altın, gümüş, platin arama, satma; aklınıza ne
gelebiliyorsa her konuda vergi muafiyeti getirilmiştir. Şu anda
görüşmekte olduğumuz tasarıyla da yine bazı konularda katma
değer vergisi muafiyeti getiriliyor. Bunlardan bir tanesi de
yabancılara verilecek sağlık hizmetlerinden katma değer
vergisi alınmayacak. Gazetelerde, medyada Arapların Türkiyede saç
ektirmelerine KDV kıyağı diye geçmiş bu, demek ki Arap
ülkelerinden Türkiyeye saç ektirmek için çok sayıda gelen var.
Değerli arkadaşlarım, bakın,
Türkiye'nin en temel problemlerinden bir tanesi cari açık. Türkiye'nin
dışarıya sattıkları ile dışarıdan
aldıkları arasında çok büyük bir fark var ve bizim
yapmış olduğumuz ihracatın da neredeyse yüzde 70i
dışarıdan gelen maddelerle oluyor yani imalat sanayisinden söz
ediyorum. Temel problem, Türkiye katma değer üretmiyor.
Katma değer üretmemenin temelinde okumamak var.
(Hatip tarafından Alak suresinin 1inci
ayetikerimesinin okunması)
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) Sayın
Bakanım, okumamak var, okumuyor Türkiye. Okumayı teşvik etmek
için bir değişiklik getirdik. Yayıncıların telif
olarak ödedikleri ücretlerden alınan KDV oranları
kaldırılsın, burada bir muafiyet getirilsin. diye bir önerge
verdik değerli arkadaşlarım ve sizden destek bekliyoruz. Vallahi,
bunu unutmuşlardır, bakanlar, Başbakanınız,
Cumhurbaşkanınız unutmuştur, yoksa buna destek
vereceğinizden dolayı size bir şey yapmazlar yani gerçekten,
samimi bir şekilde destekleyin.
Bakın değerli arkadaşlarım, bir
örnek vereyim. Türkiye'de bir yazar ne kadar kitap şey yapar? Zaten
yazarlık diye bir meslek kabul edilmiyor, yan meslek. Bir meslekleri var
ama bir de kitap yazıyorlar. Diyelim ki bir tane kitap yazdı ve 3 bin
TL tutarında telif geliri var. Buna yüzde 17 gelir vergisi
uygulanıyor, arkasından da yüzde 18 KDV uygulanıyor değerli
arkadaşlarım. Yani yüzde 35, toplam 3 bin liradan 1.050 lira vergi
olarak ödüyor bu yazar.
Başka bir şey daha söyleyelim, diyelim ki
bir tercüman; bu tercüman senede 15 bin lira para kazansın. Yüzde 17 gelir
vergisi stopajı, yüzde 18 KDV uyguladığınız zaman
9.750 liraya düşmektedir bu geliri değerli arkadaşlarım.
Türkiye okumuyor. Niye okumuyor? Çünkü okumaya
değer vermiyoruz, yayına değer vermiyoruz. Her şey
aklımıza geldi değerli arkadaşlarım, her şeyde
KDV indirimi yaptık ama okumak aklımıza gelmiyor çünkü okumayan
bir toplumuz. Okumadığımızdan dolayı değerli arkadaşlarımız
geriyiz. Ekonomi konuştuğumuz için ekonomiden örnek veriyorum,
okumadığımızdan dolayı iyi şeyler
yapamıyoruz, okumadığımızdan dolayı
ürettiğimiz şeylerde katma değer şey yapamıyoruz. Biz
montaj yapıyoruz arabada. En çok ne satıyoruz
dışarıya? Buzdolabı satıyoruz. Ne satıyoruz?
Araba satıyoruz. E, en çok araba satan ülke Yerli araba
yapacağız. diye ayağa kalkmış. Şu çelişkiye
bakın arkadaşlar yani gerçekten şu işe bakın ya. En
çok ne satıyoruz dışarıya? Araba satıyoruz çünkü o
araba bizim değil çünkü biz araba yapamıyoruz, çünkü biz
keşfedemiyoruz, çünkü biz okumuyoruz değerli arkadaşlar. (CHP
sıralarından alkışlar) Çünkü biz kitaplardan vergi
alıyoruz arkadaşlar. Her şeye muafiyet getirdik, kitaptan vergi
alıyoruz.
Okumasınlar
Ne demişti bir AKP
yandaşı öğretim üyesi? Okumasınlar, okurlarsa bize oy
vermezler. Hatırlıyor musunuz arkadaşlar?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Yapmayın böyle
şey. Hiç yakışmıyor size.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) Öyle demişti
işte kardeşim ya, ben bunu icat etmedim. Okumuyoruz.
AHMET SAMİ CEYLAN (Çorum) Ne alakası var
ya!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sen okudun da ne oldu,
şimdi onu söyle.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) İşte
gelin, kızmayın, tamam, bu son cümleleri kayıtlardan
çıkarıyorum, kızmayın, gelin o zaman
AHMET SAMİ CEYLAN (Çorum) Hem samimiyetle
destek istiyorsun hem de
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hiç
yakışıyor mu sana? Hiç yakışmıyor ya.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) Ama öyle iş.
Bakın, arkadaşlar, gidin inceleyin, evet-hayırı
inceleyin, size kim oy vermiş görün değerli arkadaşlarım.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bu üslup size
yakışmıyor, yaşınıza, eğitiminize
yakışmıyor.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla)
İnsanların okumasını istemiyorsunuz. İsteseydiniz,
eğer insanların okumasını isteseniz bu önergeyi desteklersiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) Evet, değerli
arkadaşlarım, haydi iyi akşamlar diliyorum. Kolay gelsin.
Kızmayın, kızmaya gerek yok. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Bekaroğlu.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Grubumuzun
adını vererek sataştı sayın konuşmacı. Grup
adına hocamız cevap verecek izin verirseniz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bir dakika ya, ne
sataştı ben anlamadım.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) AK PARTİ Grubu
okumuyor, okusanız bunu yapmazsınız." dedi.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Öyle bir şey
söylemedi.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) AK
PARTİ Grubu demedim.
ENGİN ALTAY (İstanbul) AK PARTİ
Grubu demedi ya.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) AK
PARTİyi destekleyen bir öğretim üyesi." dedim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ayrıca Okumayan
Okusalar bize oy vermezler. diyerek güya biz tasvip ediyormuşuz gibi
davrandılar Sayın Başkanım.
BAŞKAN Ama grup ve partinizi kasteden hiçbir
açıklama yapmadı, dikkatle dinledim Sayın Bekaroğlunu.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın
Başkanım, aynen şunu söyledi, kim olduğunu
bilmediğimiz bir adam Kitap okusak AK PARTİye oy vermeyiz, o zaman
okumayalım. demiş. deyip bizi itham etti. Sanki biz buna destek
oluyormuşuz gibi söyledi.
BAŞKAN Parti ismi söyledi mi, emin misiniz
Başkanım?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Söyledi tabii ki.
Söylemez mi?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Tutanaklara
bakın Başkanım.
BAŞKAN Peki, önergeyi işleme
alayım, ondan sonra dikkate alacağım.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Taner
Yıldıza bir sor bakalım ne demiş?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Taner Bey dedi. diye
iddia ediyor bir de sayın konuşmacı. Öyle demediğini
düşünüyorum ben.
ENGİN ALTAY (İstanbul)
Düşünüyorsun. İspatla.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
İstanbul Milletvekilimiz Sayın Mehmet Bekaroğlunun vermiş
olduğu önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
5inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
5inci madde kabul edilmiştir.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 19.58
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 20.11
BAŞKAN: Başkan Vekili Yaşar TÜZÜN
KÂTİP ÜYELER: Bülent ÖZ (Çanakkale), İshak
GAZEL (Kütahya)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
78inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
535 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşlerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde
Hükûmet yerinde.
Sayın Turan, Sayın Bekaroğlunun konuşmasını
inceledim. Bununla ilgili vereceğiniz bir cevap var mı?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Grubumuz adına
Mustafa İsen Bey cevap verecek Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın İsen. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
7.- Sakarya Milletvekili Mustafa İsenin, İstanbul
Milletvekili Mehmet Bekaroğlunun 535 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 5inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MUSTAFA İSEN (Sakarya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu hafta Kütüphane Haftası.
Ben, bir şehir efsanesine tanık oluyorum, maalesef entelektüel
muhitlerde daha çok tanık olduğumuz bir hadise bu: Türkiye kitap
okumuyor.
Değerli arkadaşlar, özellikle kitap dostu
diye bildiğimiz arkadaşlardan bu sitemin gelmesinden
rahatsızlık duyuyorum. Birtakım rakamlar vereceğim. Ben
Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarlığı
yaptım, belli bir tarihten itibaren de rakamları takip ediyorum,
istatistikleri takip ediyorum. 2002 yılında Türkiyede basılan
kitap sayısı 9 bin civarındadır. 2017 yılında
Türkiye'de basılan kitap sayısını söylüyorum
arkadaşlar -tiraj değil bu, çeşit- 64 bin. Buna ders
kitapları dâhil değil ve bunların altıda 1i çeviridir. Bu,
Türkiye'nin dünyaya ne kadar eklemlendiğini de gösteren bir tablodur.
Dünyada İngilizce, Fransızca gibi birkaç büyük dilin
dışındaki ikinci grup diller arasında Türkçe en çok kitap
basılan -çeşit bakımından söylüyorum, tiraj değil- ve
bu basılan kitaplar da uzaya gitmiyor arkadaşlar, bunlar okunuyor.
Okumuyorsak birilerine bühtan etmeyelim Okumuyorsunuz diye, Türkiye
halkı kitap okuyor ve kâfi miktarda okuduğunu düşünüyorum
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Hocam, bir
de tiraj verin.
MUSTAFA İSEN (Devamla) Hocam, bunun tirajla
alakası yok, bunun sayıyla alakası var.
BAŞKAN Siz Genel Kurula hitap edin Sayın
İsen.
MUSTAFA İSEN (Devamla) Dolayısıyla,
bu Okumuyorum tabiri, bugün, Kütüphane Haftası nedeniyle çeşitli
vesilelerle ifade edildi, doğru bir yaklaşım değildir,
Türkiye'de okuyanlara bühtan etmeyelim.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
İsen.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Katma Değer Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/926) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 535) (Devam)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 6ncı
madde üzerinde iki adet önerge vardır.
Önergeleri aykırılık
sırasına göre işleme alacağım. En aykırı
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 535 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 6ncı maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Osman
Baydemir Dilek Öcalan
Adana Şanlıurfa Şanlıurfa
İmam
Taşçıer Sibel
Yiğitalp Ziya
Pir
Diyarbakır Diyarbakır Diyarbakır
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor
mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI FİKRİ IŞIK
(Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Diyarbakır Milletvekilimiz Sayın Ziya Pir.
Buyurun Sayın Pir. (HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
ZİYA PİR (Diyarbakır) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu tasarı aslında Maliye Bakanıyla
alakalı. Maliye Bakanı malum Bayburtludur, şu anda
Gümüşhaneli hemşehrim burada oturuyor ama bu, benim bir fıkra
anlatmamı engelleyemez. Biliyorsunuz, Bayburtta Çoruh Nehri üzerinde 4
tane köprü vardı. O günlerde Bayburtlu İstanbula gidiyor.
Boğaziçi Köprüsünün üstünden geçerken bir sigara yakıyor, böyle
köprüye bakıyor -o günlerde İstanbula ikinci boğaz köprüsü
yapılıyor- ve diyor ki: Ey İstanbul, büyüdükçe,
değiştikçe Bayburta benziyorsun.
Şimdi, değerli milletvekilleri, bu kanunla
siz neye benzemek istiyorsunuz? Neyi konuşalım sizinle? Türkiyede
vergi gelirlerinin dörtte 3ü dolaylı vergilerden elde ediliyor. Siz
bununla nereye benzemek istiyorsunuz? Ya da sürekli yerli ve millî
naraları atıp sağlık hizmetlerinde yabancılara KDV
muafiyeti getiriyorsunuz. Neye benzemek istiyorsunuz? Ya da Türkiyede katma değeri
yüksek ürünler üretilebiliyor mu? Hayır. Neye benzemek istiyorsunuz? Böyle
sıralayıp sorabiliriz size ve soruyorum: On beş yıllık
dış ticaret açığımız 980 milyar dolara
ulaştı -sıfırlar atıldıktan sonra- bununla neye
benzemeye çalışıyorsunuz? Ya da geçenlerde Sayın
Başbakan diyor ki: Doların çıkması bizim
ihracatımıza yarıyor. Ama öyle bir şey yok, ne
ihracatımız artıyor ne de ithalatımız düşüyor.
Siz neye benzemeye çalışıyorsunuz bunlarla? Ya da Türkiyede
hâlâ yabancı sermaye ihtiyacı her yıl giderek artıyor. Neye
benzemeye çalışıyorsunuz? Dış ticarette Avrupa
Birliğine ve Amerikaya yüzde 85 bağımlıyız. Siz
onlara sürekli meydan okumalarla nereye varmaya çalışıyorsunuz?
Ya da 51 milyar dolar olan cari açığı mı
konuşalım burada? Ya da son iki yılda Moodyse Biz Moodysi
dikkate almıyoruz, onlar da kimdir? diye diye doların 4 liraya
çıkmasını yani son iki yılda TLnin dolar
karşısında yüzde 100 değer kaybetmesini mi
konuşalım? Ya da çift haneli enflasyonu mu, çift haneli
işsizliği mi, reel artışı olmayan maaşları
mı, gelir dağılımındaki arızaları mı,
hangi birini konuşalım? Biz elbette çok şey konuşabiliriz,
bizim partimiz konuşabilir ama susturuyorsunuz, konuşturmuyorsunuz.
Sadece burada değil. Bizim kamuoyuna ulaşmamız lazım,
medyayı kullanabilmemiz lazım ama sizin medyanız, havuz
medyası bütün muhalifleri sadece linç etmeyle meşguldür, bizim
diğer fikirlerimize asla yer verilmiyor. Son olarak, Boğaziçi
Üniversitesindeki savaşa karşı gençleri linç etmeye
kalkıştınız. Daha önce, muhalif olan meslek örgütlerini,
basın yayın kuruluşlarını, sivil toplum örgütlerini,
önemli kişi ve şahsiyetleri ve tabii ki siyasetçileri neyle
suçladınız? Ya terörist dediniz ya da ihanetçi dediniz. Türk
Tabipleri Birliğini Savaş bir halk sağlığı
sorunudur. dedikleri için ya da sivil ölümlere dikkat çeken akademisyenleri
Biz suça ortak olmayacağız. dedikleri için linç ediyorsunuz. Ya da
Ayşe Öğretmeni. Ne demişti Ayşe Öğretmen bir
televizyon kanalına bağlanarak? Ülkenin doğusunda yaşananların
farkında mısınız? Yazık, insanlar ölmesin, çocuklar ölmesin,
analar ağlamasın. dediği için linç ettiniz. Ya da insan
hakları aktivistlerini Büyükadada aynı şeklide linç ettiniz,
sonra serbest bıraktınız. Ya da Cumhuriyet gazetesini.
Cumhuriyet gazetesiyle ilgili attığınız şeyler
ortadadır. Ne diyorsunuz birinde: Terörün kalesine operasyon. Ses
Almanyadan geldi, tam o dönemde sizin bakanınız
eleştirdiğiniz Almanyada gizli toplantılar yapıp kredi
istiyordu onlardan.
Arkadaşlar, basını susturmayın.
Basını susturursanız halk hakikate ulaşamaz.
Halk ile basın arasına lütfen girmeyin
diyorum, konuşmamı burada sonlandırıyorum.
Teşekkürler. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Pir.
Şimdi, Diyarbakır Milletvekilimiz
Sayın Ziya Pir ve arkadaşlarının vermiş olduğu
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
6ncı madde üzerindeki diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 535 sıra sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 6ncı
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Zekeriya Temizel Utku Çakırözer Musa Çam
İzmir Eskişehir İzmir
Sibel Özdemir Mehmet
Bekaroğlu Burcu
Köksal
İstanbul İstanbul Afyonkarahisar
MADDE 6- 3065 sayılı Kanunun 23'üncü
maddesinin birinci fıkrasına (e) bendinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki bent ilave edilmiş ve mevcut (f) bendi (g) bendi
şeklinde teselsül ettirilmiştir.
"f) İkinci el motorlu kara taşıtı
veya taşınmaz ticaretiyle iştigal eden mükelleflerce, katma
değer vergisi mükellefi olmayanlardan (mükellef olanlardan istisna
kapsamında yapılan alımlar dahil) alınarak vasfında
esaslı değişiklik yapılmaksızın satılan
ikinci el motorlu kara taşıtı veya taşınmazların
tesliminde matrah, alış bedeli düşüldükten sonra kalan
tutardır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI FİKRİ IŞIK
(Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Afyonkarahisar Milletvekilimiz Sayın Burcu Köksal.
Buyurun Sayın Köksal. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; üzerinde konuştuğumuz maddeyle ikinci el
araçların ikinci satışlarında bunu sürekli olarak yapan
yurttaşlarımız açısından alış bedeli ile
satış bedeli üzerinden katma değer vergisi alma yükümlülüğü
getiriliyor. Bu durumda yurttaşlarımız aracın bedelini
düşük tutabilecek. Bu tip sıkıntılar ortaya
çıkabilecek. Katma değer vergisi alayım. derken de gelir
vergisi kaybına sebep olabileceksiniz. Yine burada merak ettiğim bir
şey var: Rant gelirlerinden vergi almak varken neden yurttaşın
ikinci el aracına göz dikiyorsunuz? Zaten zar zor ikinci el araç alabilen
yurttaştan tutup KDV almaya kalkıyorsunuz. Gerçi sizin,
yurttaşın derdini çözmek, yurttaşları düşünmek ya da
ülke sorunlarını çözmek gibi bir derdiniz de yok, onu da biliyoruz
ama yine de bu maddede en azından biraz daha duyarlılık
gösterebileceğinize inanıyoruz.
Sevgili milletvekilleri, Türkiyenin 5 temel sorunu
olduğunu Cumhuriyet Halk Partisi olarak her fırsatta dile getirmeye
çalışıyoruz: Eğitim, ekonomi, dış politika,
demokrasi ve Kürt sorunu.
Eğitimde oldukça gerilerdeyiz. Yapılan
araştırmada her 100 aileden 80i çocuklarını yurt
dışında okutmak istiyor çünkü Türkiyedeki eğitim sistemine
güvenmiyorlar, eğitimin yetersiz olduğunu düşünüyorlar.
Hoş, gerçi çocuk, eğitim öğretimi tamamlasa da sonuçta
işsizliğe mahkûm oluyor, bu sefer de iş bulamıyor. 1
milyonu aşkın gencimiz bu ülkede ne yazık ki işsiz.
Et ve Balık Kurumunu, Yem Sanayisini,
SEKAyı, tütün fabrikalarını, cumhuriyetin o güzelim değeri
olan millî ve yerli fabrikalarımızı birer birer
kapattınız ve binlerce kişiyi işsizliğe mahkûm
ettiniz. İş bulabilenler de anca boğaz tokluğuna
taşeron işçi oldular ve bu sefer bu taşeron işçilerin de
ağzına bir parmak bal sürdünüz, Size kadro vereceğim. dediniz
ama o da yalan çıktı. KİTlerde çalışan
yaklaşık 70 bin taşeron işçisi hâlâ kadro alamadı,
bilmem umurunuzda mı? Onlar, KİTlerde çalışan taşeronlar
ve kamuda asıl işi yapanlar kadro dışı kaldılar.
Örneğin Karayollarında 19.700 taşeron işçisi kadro
dışı kaldı, maalesef sadece 4.700 taşeron işçisi
kadroya geçebildi. İhale türü personel gideri olanlar kadroya
alındı. Örneğin çaycılık yapanlar ya da güvenlik
görevlisi olarak Karayollarında çalışan
taşeronlarımız kadro alabilirken; yol, bakım, onarım
işinde çalışanlar ne yazık ki kadroya geçemedi. Benim seçim
bölgem Afyonkarahisarda 31inci Şubede çalışan taşeron
işçiler maaş protestosu yapmak istediklerinde de haklarında
tutanak tutuldu. Bu insanların resmen ekmeğiyle oynanıyor. Bu
işçiler mesai, yol, yemek ücreti dahi almadan fedakârca
çalışıyorlar. Eşit işe eşit ücret ilkesi de
uygulanmıyor üstelik ama sizin hiçbir şekilde umurunuzda değil.
Ekonomiye dönüp bakıyorum. Sefalet içinde olan
ülkelerde dünya 5incisi olmuşuz. Bakın, Bloombergin Les Miserables
Endeksi var, Sefiller Endeksi Türkçesi. Buna göre, dünyanın en sefil
ülkesi Venezuela, 2nci sırada Güney Afrika, 3üncü sırada Arjantin,
4üncü sırada Mısır, Yunanistanla beraber Türkiye
5inciliği paylaşıyor. Peki, bu Sefiller Endeksinin kriteri ne?
Yükselen işsizlik, artan enflasyon ve hızla hissedilen
pahalılık gibi kriterlere bakılmış. Yani dünyada
sefalette 5inci sıraya getirdiniz Türkiye'yi. İşte kötü
yönetiminizin faturası. Toplum kesimleri arasındaki gelir
dağılımı adaletsizliği gün geçtikçe daha çok
derinleşiyor. Türkiyeye bakıyorum, şu anda genç ve dinamik bir
nüfusa sahibiz ama 2023ten sonra korkarım ki emekli sayısı
artacak ve bu emeklilere maaş da ödeyemeyecek hâle geleceğiz.
Tarım ve hayvancılıkta mercimekten
nohuda, samana, canlı hayvana her şeyi ithal eder hâle gelmişiz
ama hâlâ bakan çıkıyor, diyor ki: Gıda, tarım ve
hayvancılık bakımından dünyanın sayılı
ülkeleri arasındayız. Ya, biz olsak olsak ithalatta sayılı
ülkeler arasında oluruz; bunu söylüyorum.
En son, çok sevdiğim bir dizeyle son vermek
istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BURCU KÖKSAL (Devamla) Toparlayacağım,
çok az bir süre verirseniz.
BAŞKAN Buyurun Sayın Köksal.
BURCU KÖKSAL (Devamla) Bir de son zamanlarda beni
çok rahatsız eden bir şey var, onu da söylemek istiyorum bu bir
dakika içerisinde. Afrin Harekâtına Türkiye'nin sınır
güvenliği için hepimiz destek verdik ve kahraman Mehmetçike buradan
başarılar diliyoruz.
Şu örneği vereceğim: 1974te
Kıbrıs Barış Harekâtında rahmetli Ecevit de bu
çıkarmanın başmimarıydı ama onu hiçbir zaman iç
siyaset malzemesi olarak kullanmadı.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Allah Allah!
BURCU KÖKSAL (Devamla) Hiçbir zaman CHPye mal
etmedi. O, Türkiye'nin başarısı. dedi, Türk askerinin
başarısı. dedi.
Şimdi onun
duyarlılığını, onun hassasiyetini sizden bekliyorum.
Bunu bir iç siyasi malzeme olarak kullanmayın.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sezgin Tanrıkuluna
söyle, Selin Sayek Bökeye söyle.
BURCU KÖKSAL (Devamla) Bu, kahraman Mehmetçikin
başarısıdır.
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) Erbakan,
rahmetli Erbakan
BURCU KÖKSAL (Devamla) Ve şunu söylüyorum,
çok sevdiğim bir dize: Atatürksüz tarihe, merhametsiz insana,
kadınsız Meclise, vicdansız adalete ve hırsız
siyasetçiye hayır diyorum.
Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) CHPye sataşma var
Sayın Başkan. Kadın grup başkan vekili yok diye
kızıyorlar muhtemelen.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Köksal.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Kadın Meclis
başkan vekili yok, kadın Divan kâtibi yok.
BAŞKAN Afyonkarahisar Milletvekilimiz
Sayın Burcu Köksal ve arkadaşlarının vermiş
olduğu önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
6ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
6ncı madde kabul edilmiştir.
7nci madde üzerinde iki adet önerge vardır,
aykırılık sırasına göre okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 535 sıra
sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 7nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Zekeriya
Temizel Utku
Çakırözer Musa
Çam
İzmir Eskişehir İzmir
Sibel
Özdemir Mehmet
Bekaroğlu Serdal
Kuyucuoğlu
İstanbul İstanbul Mersin
MADDE 7- 3065 sayılı Kanunun 27nci
maddesine aşağıdaki fıkra ilave edilmiştir.
"6. Arsa karşılığı
inşaat işlerine ilişkin bedelin tespitinde, müteahhit
tarafından arsa sahibine bırakılan konut veya işyerinin,
Vergi Usul Kanununun 267'nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan
ikinci sıradaki maliyet bedeli esasına göre belirlenen tutarı
esas alınır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor
mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI FİKRİ IŞIK
(Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Mersin Milletvekilimiz Sayın Serdal Kuyucuoğlu.
Sayın Kuyucuoğlu, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
SERDAL KUYUCUOĞLU (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sözlerime başlarken vatan haini meselesine
değinmek istiyorum. Yaptıklarını onaylamasak da hiç kimse
-bu, Cumhurbaşkanı da olsa- bir Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşını kendisi gibi düşünmediği için vatan
hainliğiyle suçlayamaz, eğitim hakkını elinden alamaz,
böyle bir hakkı yoktur. Burası Patagonya veya muz cumhuriyeti
değildir, herkes yetkisini de, haddini de bilmek zorundadır. Vatan
haininin kim olduğunu sevgili şairimiz Nazım Hikmet iyi tasvir
etmiştir.
Sayın milletvekilleri, görüşülmekte olan
535 sıra sayılı Kanun Tasarısının 7nci maddesi
üzerine söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiyede büyümenin lokomotif sektörlerinin
başında inşaat sektörü geliyor. Çok miktarda sektörün
besleyicisi ve destekleyicisidir inşaat sektörü ama bugün inşaat
sektörü göçmüş durumdadır. Bu desteklere rağmen toparlanması
da mümkün görünmüyor. Binlerce konut stoku var, satışlar büyük oranda
düşmüş durumdadır. İnşaat demirinin tonu bir sene önce
1.200 lirayken bugün 2.800 liradır, hazır betonun metreküpü geçen
yıl 97 lirayken bugün 150 liraya çıkmıştır.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Başka ülkededir o ya,
bizde değildir!
SERDAL KUYUCUOĞLU (Devamla) Konut kredisi
aylık faizleri yüzde 1lerden yüzde 1,8e çıktı. Dövizle ilgili
malzemeler de yine yüzde yüz zamlandı. Yılda bir kez zam yapan
üreticiler üç ayda bir zam yapmaya başladılar. Konutlar
satılmıyor, maliyetler yükseliyor. Geçen hafta benzinin litresi
bazı bölgelerde 6 lirayı buldu. Bu duruma göre benzinin ürün
fiyatı 2,72 TL, vergisi 3,28 TL. Devlette kaynak kuruduğu için devlet
yatırımları yavaşladı. Yol yatırımlarına
az kaynak ayrılıyor, bundan dolayı da bitiş süreleri hep
erteleniyor.
Değerli arkadaşlar, elimde,
Ulaştırma Bakanlığının Mersinle ilgili
yatırımlarının 2016 yılı ve 2018 yılı
raporları var. Bakın, yollarla ilgili projeler: Erdemli-Silifke-Taşucu
yolunu, 1985te başlanmış, 2016da bitecek. denmiş,
bugün, 2018de gösterilen tarih 2021e çıkmış. Yine, Silifke-Mut
yolu 2019da bitirilecek. denmiş, şimdi 2021e
kaydırılmış. Yine, Silifke-Gülnar-Aydıncık yolu
2018 yılında bitirilecek. denmiş, 2021 yılına
kaydırılmış. Yine, Tarsus turizm bölgesinin yolu 2016
yılında bitirilecek. denmiş, 2018 yılına
kaymış. Yine, Mersin-Gözne yoluna 2004te başlanmış
-daha 2016 yılında söylenmiş bu- 2017 yılında
bitecek. denmiş, bugün, yapılan programda 2021 yılına
kaydırılmış. Yine, Çamlıyayla yoluna 2013te
başlamış, 2018de bitirilecek. denmiş, 2021
yılına kaymış. Bu konuda, Ulaştırma
Bakanımız diyordu ki: Biz, yolları, artık eskisi gibi
değil, üç yılda bitiriyoruz. Ama programlardan görüyoruz ki daha
yeni üç yıl erteliyorlar bitmesini.
Rakamlarla oynanarak Türkiye ekonomisi büyümüş
gösteriliyor. Kime sorarsanız bin ah işitiyorsunuz. Buna kimse sesini
çıkarmıyor, çıkaramıyor. Bir kesim midesinden
bağlanmış, büyük kısmı da sopayla sessizleştirilmiş.
Kişi başına millî gelir son döviz
artışıyla 500 dolar daha düştü yani kişi
başına millî gelir 9.500 dolarlara düştü. Büyüyen sadece
iktidara sırtını dayayanlar. Hükûmet yanlış
politikaları sonucu oluşan bütçe açığını, bu
olumsuz süreçte, hiçbir dahli olmayan fakir fukaranın yediği
ekmekten, içtiği sudan, sofrasından, peynirinden, zeytininden,
giydiği ayakkabıdan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SERDAL KUYUCUOĞLU (Devamla) -
alınan
dolaylı vergilerle kapatmaktadır, bundan vazgeçmelisiniz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Kuyucuoğlu.
Mersin Milletvekilimiz Sayın Serdal
Kuyucuoğlu ve arkadaşlarının vermiş olduğu
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 535 sıra sayılı Kanun Tasarısının 7nci
maddesinde yer alan ilişkin bedelin tespitinde ibaresinin, dair bedelin
tespiti esnasında şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Meral
Danış Beştaş Osman
Baydemir Dilek Öcalan
Adana Şanlıurfa Şanlıurfa
İmam
Taşçıer Sibel
Yiğitalp Saadet
Becerekli
Diyarbakır
Diyarbakır
Batman
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor
mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI FİKRİ IŞIK
(Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Batman Milletvekilimiz Sayın Saadet Becerekli.
Buyurun Sayın Becerekli. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
SAADET BECEREKLİ (Batman) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, bugün Genel Kurulda
bir torba yasa daha görüşülüyor ve ne yazık ki KDV konusunu
işliyoruz. En kolay alınan vergi türü olduğunu hepimiz
biliyoruz. Çarşıya, pazara nasıl yansıyacak, vergi yükü
altında ezilen vatandaşa nasıl bir ek yük getirecek, uzun vadede
sonuçları ne olacak, bir netlik var mı bu konuda? Hayır, bir
netlik yok, birçok torba yasada geçirdiğimiz maddeler benzeri ne
yazık ki. Oysa her yasa -yapım süreçlerinde- toplumun ve ülkenin
geleceğinin uzun vadeli planlamasıyla ilgili olmalıdır.
Yani daha açıkçası, her yasa yapım sürecinde yapısal
tedbirlerin alınması gerekiyor. Çünkü günümüz dünyasında
demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, ifade özgürlüğü
gibi kavramların devletlerin ekonomisine doğrudan etki ettiği
biliniyor ve yatırımlarda bu demokratik standartlar ölçü olarak kabul
ediliyor.
Değerli arkadaşlar, ne yazık ki
Hükûmet Türkiyeyi demokrasi yolunda yürütemediği için yatırım
ortamını iyileştirerek durumu kurtarmaya
çalışıyor ama nafile bir durum söz konusu çünkü o demokratik
standartları ölçü olarak kabul etmediği için bu ekonomik
iyileştirmelerle, yatırımlarla da ne yazık ki Türkiyede
bir düzelme görülemiyor. İstikrarlı gitmeyen alan çokluğundan
olsa gerek yirmiye yakın torba yasa geldi geçti ama hiç kimse memnun
olmadı çünkü yasa yapım süreçlerinde dünyanın ölçü
aldığı yapısal tedbirler hiçbir zaman alınmadı.
Kısacası, yasaklar, antidemokratik uygulamalar, baskılar hiçbir
alanda iyileştirme sağlayamaz.
Bakın, Freedom House 2018 Özgürlükler Raporunu
açıkladı. Türkiye son on yılda özgürlüklerin en çok
gerilediği ülke oldu. Buna seviniyor muyuz? Hayır, elbette
sevinmiyoruz. Ama bu gidişle Türkiye'nin bu konudaki notu çok daha fazla
düşecektir diye endişe etmekten de geri
kalmadığımızı belirtmek istiyorum.
Özgürlüklerin gerilediği alanlardan biri de ne
yazık ki arkadaşlarımızın da konuşmalarında
vurguladığı medyadır. Türkiyede medyada sansür, engelleme
ve benzeri şeyleri dile getirenlere karşın Hükûmet bu durumu
şiddetle reddediyor ama diğer yandan da basın-yayın
özgürlüğünü engellemeye devam ediyor. Oysa biliniyor ki bir ülkede özgür
işleyen bir basın olmadan demokrasiden, özgürlüklerden söz etmek
mümkün değildir. Otoriter yöntemlerin en belirgin uygulamalarından
birinin özgür basını susturmaya yönelik olduğu çok açık
biliniyor ve dünyada birçok örneği vardır. Yolunda gitmeyen devlet
yönetimini, adaletsizliği, yolsuzlukları ve benzeri olguları
halktan gizlemeyi haber alma özgürlüğüne el koyarak
sağlayabileceklerini düşünüyorlar ki biat etmeyen basına yönelik
baskılar dur durak bilmiyor. En yakın örnek -bugün
arkadaşlarımız da vurguladı ama ben de vurgulamak
istiyorum- Özgürlükçü Demokrasi gazetesine atanan kayyum ve
çalışanlara yönelik gözaltılar. Yani satın
alınamayınca bir yerde kayyumla yine biat etmeye zorlanan bir özgür
basın daha. Daha önce onlarca TV, radyo, internet sitelerinin
kapatıldı, bu yolla tüm muhalefetin özellikle HDPnin sesinin kesilmesi
hedeflendi. Tabii bununla birlikte tek tip insan dayatmasını bu yolla
hayata geçirmek de hedeflendi aynı zamanda. Tek inanç, tek düşünce
sistemi yaratmak isteyen ülkeyi yönetenler, âdeta aynı yerden servis
edilen manşetlerdeki benzer başlıklar, haberlerle halkın
doğru, gerçek haber alma hakkını gasbederek basınla tüm
toplumu teklik sistemine mahkûm etmeye çalışıyorlar.
Evet, doğrudur, kitle iletişim
araçlarının insan tutumlarının etkilenmesinde,
şekillenmesinde etkisi çok açıktır ama çağımız
dünyasında bütün dayatmalara, baskılara karşın hâlâ
yanlışları gören, soran sorgulayan, biat etmeyen kitlelerin
olduğunu biliyoruz ki bunlar toplumun en azından yüzde 50sini
teşkil ediyor ve hızla gelişen, yaygınlaşan teknolojik
iletişim araçlarıyla dünyadaki bilgi akışını
takip ederek gerçeklere ulaşma çabasıyla medya yasaklarına
karşı direniyorlar. Artık, farklı dilde bilgi edinmek de
çok zor değil biliyorsunuz, farklı dildeki metni modern
zamanların en harika iletişim ağı olan internet aracığıyla
çok kolay sağlayabiliyorsunuz. Herhangi bir dilden Türkçeye, hatta
Kürtçeye çok rahat çeviriyi anında yapıp, istediğiniz bilgiyi
elde edip haberleri okuyabiliyorsunuz. Onun için, nerede ne yapılırsa
yapılsın, nerede ne yaşanıyorsa bütün dünya izliyor ve ne
olduğuna dair haber alabiliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SAADET BECEREKLİ (Devamla) Başkanım
bitirebilir miyim?
BAŞKAN Buyurun, Sayın Becerikli.
SAADET BECEREKLİ (Devamla) Örneğin,
kendinizce tabu hâline getirmeye çalıştığınız
Afrinde, ÖSOnun yaptığı talan haberleri, sivil katliam
görüntüleri sosyal medyada ve yabancı basında, dünya
basınında çokça yer alıyor. ÖSOnun yaptığı
talana hoşgörüyle yaklaşıp, sizin ganimet diye tabir
ettiğiniz, aslında oradaki yoksul halkın bırakıp
kaçtığı evden, marketinden aldıkları, talan ettikleri
eşyaları, yiyecekleri, giyecekleri belki de diğer mal
varlıklarıdır. Bunu bütün dünya kanallarında ya da sosyal
medyada yine çok açık bir biçimde izleyebilirsiniz. Yine bu talan
sırasında kendi içlerindeki çatışmayı ve
yaralıları da izleyebilirsiniz dünya basınından. İddia
edildiği gibi Afrin halkının ÖSO işgalcilerini
karşılamadığı, evlerini köylerini bırakıp
nasıl boşalttığı, hatta evini barkını
bırakıp kaçan köylülerin kümeslerinden çaldıkları
hindileri, tavukları kucaklayarak, bir de Arapça sevinç nidalarıyla
birlikte Allahü ekber diyerek attıkları sevinç
çığlıkları dünyada milyonlar tarafından izlendi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SAADET BECEREKLİ (Devamla) -
Dolayısıyla basın üzerindeki baskının hiçbir
faydasının olmayacağını, halkın haber alma
hakkının engellenemeyeceğini bilmek gerekiyor.
Herkesi selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın
Becerekli.
Batman Milletvekilimiz Sayın Saadet Becerekli
ve arkadaşlarının vermiş olduğu önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
7nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
7nci madde kabul edilmiştir.
8inci madde üzerinde üç adet önere vardır,
geliş sırasına göre okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 535 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 8inci maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Meral Danış Beştaş Osman Baydemir Dilek Öcalan
Adana Şanlıurfa Şanlıurfa
İmam Taşçıer Sibel Yiğitalp Behçet
Yıldırım
Diyarbakır Diyarbakır Adıyaman
Bedia Özgökçe Ertan
Van
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor
mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI FİKRİ IŞIK
(Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Van Milletvekilimiz Sayın Bedia Özgökçe Ertan.
Buyurun Sayın Özgökçe Ertan. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Van) - Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Aslında Hükûmet kanadı
Katılmıyoruz. dedi önergeye ama gördüğümüz kadarıyla,
bildiğimiz kadarıyla Hükûmetin de önerisi bu maddeye dair
içeriğin çekilmesi yönünde.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Revize, çekilmesi
değil.
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) - En azından
içeriğinin büyük oranda değiştiğine ilişkin. Evet, biz
bu maddeye dair aslında özellikle komisyon aşamasında epey
tartışma yürüttük ve partimizin temel tartışma
noktalarından biri mutlak surette bu düzenlemenin geri çekilmesine dairdi.
Bizlerden yükselen itiraz ve muhalefet birçok kesimce görüldü ve umuyoruz ki
içinde bulunduğunuz hatanın ve içine düştüğünüz
hatanın sizler de farkına vardınız ve maddeyi tamamen
çekersiniz. Ben, kamuoyunun bilgi sahibi olması açısından, hangi
tartışmalardan ve hangi süreçlerden geçtiğinin
anlaşılması açısından neler getiriyor 8nci madde
düzenlemesi yani çıkarılması gerektiğini düşündüğümüz
düzenleme neler içeriyor, onun üzerine bir sunuş yapmaya
çalışacağım.
Sayın milletvekilleri, bu tasarı
aslında daha Komisyona gelmeden önce dolaşıma sokulmuştu ve
sanki çok büyük bir reform olarak anlatılıyordu ve bahsediliyordu;
işte otuz üç yıllık sorunun çözüldüğünden bahsediliyordu.
Ancak gelinen noktada bir reform gerçekleştirilmediğini, Hükûmetin
piramit yöntemiyle yani dar bir kesimin menfaatine düzenlemeler getirmiş
olduğunu gördük, bunu ifade ettik ve itiraz ettik değerli
arkadaşlar. Biz aslında bütün benzer tartışmalarda da hep aynı
hususu dile getiriyoruz. Türkiyenin, Türkiye toplumunun mutlak bir vergi
reformuna ihtiyacı olduğunu söylüyoruz. 80 milyonu değil sadece
80 kişiyi, çok az bir kesimi ilgilendiren düzenlemeler ancak ve ancak
vergi adaletini zedeler diyoruz. Kaldı ki Türkiye ekonomisinin bugün
geldiği nokta, işte maalesef bu anlayışın bir ürünü
olmuştur. Dolar ve eurodaki artışı şu an
endişeyle takip etmeyen 3-5 kişi var bu ülkede ne yazık ki. Ama
asgari ücretle çalışan, alım gücü döviz kuru
karşısında döviz kuru yükseldikçe eriyen, düşen en az 5
milyon aile bu olan biteni kaygıyla izliyor ve takip ediyor. Çünkü
artış sadece döviz kurlarıyla olmuyor, örneğin
akaryakıtı da etkiliyor, günlük hayatımızda
ulaştığımız her türlü temel ihtiyacı etkiliyor.
Bugün itibarıyla benzinin litresi 6 lirayı buldu değerli
arkadaşlar ve bunun neredeyse 3,5 lirası sadece vergidir,
vatandaşın doğrudan işte dolaylı vergi dediğimiz
şekilde ödediği vergidir aslında. İşte, bu nedenle
vergi reformunun şart olduğunu söylüyoruz, yurttaşların
zorunlu olarak yaşamsal ihtiyaçlarına vergi yükü bindirmek yerine
rantı, serveti vergilendirmeliyiz diyoruz; milyon dolarlık yatlara
vergisiz yakıt vermek yerine, örneğin bu desteğin çiftçiye
sunulması gerektiğini anlatıyoruz.
Bugün dış ticaret açığı
büyümeye devam ediyor, buna bağlı olarak cari açık da büyüyor.
Cari açığın yıllık 52 milyar dolar olduğu,
faizlerin, enflasyonun giderek yükseldiği bir noktada maalesef ki Hükûmet
gerekli tedbirleri almıyor; tedbir almak yerine, işte
belirttiğimiz gibi -benden önceki bazı konuşmacılar da
belirtti- mütemadiyen KDV'den istisna düzenlemeleri yapılıyor. Bu
istisnalar artık mutlak surette durdurulmalıdır değerli
arkadaşlar, palyatif çözümler yerine kalıcı çözümlerin ortaya
konulacağı bir vergi reformu getirilmelidir.
Şimdi, tasarının ilk hâliyle 8inci
madde Bir yıldan uzun süre devreden KDV var ise altı ay içerisinde
müracaat edilmesi hâlinde KDV iade edilecektir. düzenlemesini içeriyordu.
Hâlihazırda işletmelerin 160 milyar liralık bir KDV stoku,
alacağı olduğunu biliyoruz ve böyle bir rakam tahmin ediliyor. Bu
düzenlemeyle devlet işletmelere bu parayı ödeyeceğini
söylemiş oluyor. Böylesi bir ifadenin karşılığı,
bu 160 milyar lira hazineden karşılanacak demektir. Şimdi, biz
bu durum karşısında Hükûmete: Daha yılın ilk
yarısına gelmeden bütçede milyarlarca liralık
açığın olduğu bu ortamda Hükûmet hangi parayı
verecek? diye sorduk ve bunu finanse edebilmesinin tek yolunun ya yeni vergi
salınımı olduğunu ya da borçlanılması
gerektiğini belirttik.
Bir de kanun tekniği açısından da
oldukça sıkıntılı bir düzenleme, karşı
çıkılması gereken bir düzenleme. Maliye Bakanına verilen
yetkiler yine başka düzenlemelerde olduğu gibi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) Sayın
Başkan, sözümü tamamlamam için
BAŞKAN Buyurun.
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) Evet, kanun
tekniği açısından da oldukça sıkıntılı bir
düzenleme çünkü Maliye Bakanına çok sınırsız yetkiler
veriliyor ve belirttiğimiz gibi, birçok kanunda da ne yazık ki bu
yetkiler verildi. Hangi dönem içerisinde, hangi sektörlere, kime göre, neye
göre hazineden para verileceğini sadece ve sadece Maliye Bakanı
belirlemiş olacak şeklinde bir düzenleme var. Bu çok tehlikelidir;
hepimizin ayrıca tartışma yürütmesi gereken bir düzenlemedir;
pekâlâ, iktidara yakın kesimler lehine uygulamalara yol açabilecek bir
düzenlemedir ki buna temel eleştiri olarak kesinlikle karşı
çıkıyoruz.
Değerli arkadaşlar, dediğimiz gibi,
bir vergi reformu şarttır çünkü halkın tepkisiyle
anladığımız da aslında budur. Vergi
toplanamadığını defalarca kez söyledik. Muhasebat Genel
Müdürlüğünün 2017 yılı verilerine göre KDV ve ÖTV tahsilat
oranı yüzde 49dur. Şimdi, bu rakam çok düşüktür çünkü halk
vergi adaletine güvenmiyor. Senede neredeyse 2 defa çıkarılan vergi
afları yüzünden vergi daireleri artık tahsilat yapamaz hâle
gelmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) Biz bu
düzenlemenin geri çekilmesi gerektiğini savunuyoruz ve umuyoruz.
Hepinize saygılar sunuyorum, iyi akşamlar.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın
Özgökçe Ertan.
Şimdi, Sayın Özgökçe Ertan ve
arkadaşlarının vermiş olduğu önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
8inci madde üzerindeki diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 535 sıra
sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 8inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Zekeriya
Temizel Musa
Çam Mehmet
Bekaroğlu
İzmir İzmir İstanbul
Kazım
Arslan Utku
Çakırözer Sibel
Özdemir
Denizli Eskişehir İstanbul
MADDE 8- 3065 sayılı Kanun 29 uncu
maddesinin;
a) (2)
numaralı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan
"devrolunur ve iade edilmez ifadesi "devrolunur ve oniki ay süreyle
indirim yoluyla giderilememesi halinde, bu süreyi izleyen altı ay içinde
talep edilmesi şartıyla, iade edilir" şeklinde
değiştirilmiş ve aynı fıkranın ikinci cümlesinde
yer alan "teslim ve hizmetin gerçekleştiği vergilendirme
döneminde ifadesi madde metninden çıkarılmıştır.
b) (3)
numaralı fıkrasına "vuku bulduğu ibaresinden sonra
gelmek üzere "takvim yılını takip eden ibaresi
eklenmiştir.
c) (4)
numaralı fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş
ve aynı maddeye aşağıdaki fıkra ilave edilmiştir.
"4. Vergi Usul Kanununun 322 nci
maddesine" göre değersiz hale gelen alacaklara ilişkin
hesaplanan ve beyan edilen katma değer vergisi, alacağın zarar
yazıldığı vergilendirme döneminde indirim konusu
yapılabilir (Şu kadar ki Vergi Usul Kanununun 323 üncü maddesine göre
karşılık ayrılmak suretiyle gelir veya kurumlar vergisi
matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınan katma
değer vergisinin bu fıkra kapsamında indirim konusu
yapılabilmesi için gelir veya kurumlar vergisi matrahının
tespitinde gelir olarak dikkate alınması şarttır).
"5. Bakanlar Kurulu, bu maddenin (2)
numaralı fıkrasında yer alan oniki aylık süreyi sektörler,
işletme büyüklükleri ve indirim yoluyla giderilemeyen katma değer
vergisinin kaynağına göre yirmidört aya kadar uzatmaya, tekrar kanuni
seviyesine indirmeye; Maliye Bakanlığı, bu maddenin (2)
numaralı fıkrasında yer alan indirim ve iade için belirlenen
süreyi sektörler, işletme büyüklükleri ve indirim yoluyla giderilemeyen
katma değer vergisinin kaynağına göre üç aya kadar indirmeye,
belirlenen sürede mükelleflerce indirim yoluyla giderilemeyen katma değer
vergisinin iadesini, vergi incelemesiyle veya sektörlere, işletme
büyüklüklerine ve indirim yoluyla giderilemeyen katma değer vergisinin
kaynağına göre vergi incelemesi dışında belirlenecek
diğer yöntemlerle yapmaya, vergi indirimi uygulamasında
doğabilecek aksaklıkları vergi mükerrerliğine ve vergi
muafiyetine meydan vermeyecek şekilde, bu Kanunun ana ilkelerine uygun
olarak gidermeye, indirim ve iadeye ilişkin diğer usul ve
esasları belirlemeye yetkilidir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor
mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI FİKRİ IŞIK
(Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Önerge hakkında konuşmak
isteyen Denizli Milletvekilimiz Sayın Kazım Arslan.
Buyurun Sayın Arslan. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
KAZIM ARSLAN (Denizli) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 535 sıra sayılı Katma Değer
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 8inci maddesi üzerine vermiş olduğumuz
önerge üzerine söz aldım. Hepinizi sevgiyle saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, iki haftadan beri iki
türlü vergi düzenlemesini görüşmeye devam ediyoruz. Bir hafta önce de bir
vergi düzenlemesini görüştük, şimdi de yeni bir vergi düzenlemesiyle
görüşmelere devam ediyoruz. Geçen haftaki vergi torbasının
devlete getirdiği yükün 17 milyar Türk lirası olduğunu belirtmek
isterim, yine bu tasarıyla getirilecek yükün 10 milyar Türk lirasına
varacağını da söylüyorum. Ancak bu kadar imkân verilmesine
rağmen, yeni yeni düzenlemeler yapılmasına rağmen bu
düzenlemeler beklenen faydayı veriyor mu? Gerçekçi olarak söylemek
gerekirse bu konuda, bu faydayı maalesef piyasalarımız ve
mükelleflerimiz göremiyor.
Şimdi, bu düzenlemelerle dar alanda belirli
sektörleri kayırmak için yasa çıkarılıyor, toplu vergi
reformundan kaçınılıyor, hâlâ vergi yasalarına ara ara yama
yapılmak suretiyle yeni yeni değişikliklere gidiliyor. Bunun
sonucunda vatandaş yeni vergilerle karşılaşıyor,
faturasını da özellikle dürüst mükellefler çok ağır bir
şekilde ödemeye de devam ediyor.
Şunu yine ifade edeyim ki: Bu tasarı
kamunun etkin, adil, şeffaf vergi toplamasını amaçlayan
kapsamlı bir vergi reformundan maalesef uzak gözükmektedir. Belli
sektörlere KDV istisnası muafiyeti ve vergi iadesi avantajı
tanımaya devam ettikçe vergilendirme sistemi gerçek amacından
sapıyor, mükelleflerin de bu sık sık yapılan
değişiklikler sebebiyle devlete güveni de her gün biraz daha
azalıyor. Yapılması gereken, özünde basit bir vergi sistemi olan
KDV sistemini istisnalarla doldurmak yerine, bunu adil hâle getirmektir. KDVde
yapılacak en iyi düzenleme vergi oranlarını
aşağıya çekmektir, herkesin hatırında kalacak ve
uygulanabilir bir ölçünün piyasada, vergi sisteminde uygulanmasına olanak
vermektir.
BAŞKAN Sayın Arslan, bir saniyenizi
alacağım.
Sayın milletvekillerimiz, çalışma
süremizin sonuna gelmiş bulunmaktayız. O nedenle, İç Tüzükün
55inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, çalışma
süremizin, görüşülmekte olan 8inci maddenin oylamasının tamamlanmasına
kadar uzatılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Buyurun Sayın Arslan.
KAZIM ARSLAN (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, mevcut vergi
yasalarımız, tıpkı Kamu İhale Kanununda
yaptığınız gibi, onlarca adrese teslim istisna ve
muafiyetleri kapsamaktadır. Vergi reformu olarak ifade edilen tüm
değişiklikler, yeni yeni değişikliklerle sürekli yama
hâline gelmiş bir vergi sistemini ortaya koymaktadır. Şimdi
yapılan bu 8inci maddedeki değişiklik, gerçekten
vatandaşa, mükellefe verilmesi gereken vergi iadelerinin Bakanlar
Kurulunun yetkisine verilmek suretiyle mükellefi idarenin yetkisine
bağımlı kılan bir duruma getirmektedir. Düşünebiliyor
musunuz, bir yandan KDV iadelerini verelim. diye bir düzenleme
getiriyorsunuz, bir yandan da bu yetkiyi Bakanlar Kuruluna vermek suretiyle on
iki aylık iade süresini yirmi dört aya çıkarıyorsunuz, insaf
diyorum. Yani on iki aydan yirmi dört aya bir mükellefin vergi iadesini orada
muhafaza etmek ve elinizde tutmak kesinlikle haksızlıktır ve
mükellefe yapılabilecek en büyük haksızlıktır diye
belirtmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, gerçekten Hükûmet, bu
konuda samimi ise yıllardan beri bekleyen ve iş dünyasının
da sabırsızlıkla beklediği devletten alacağı olan
bu KDV iadelerini mutlaka ve mutlaka bir an önce çözüme
kavuşturmalıdır. Eğer piyasanın birazcık
rahatlamasını istiyorsanız devlette alacağı olan bu
iş dünyasının, iş çevrelerinin neden KDVsini iade
etmiyorsunuz?
ERKAN AYDIN (Bursa) Para yok ağabey.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Para yok, para; yediler
paraları. Müsrif tüccar bunlar.
KAZIM ARSLAN (Devamla) Bir yandan vermeyi taahhüt
ediyorsunuz, bir yandan da vermemek için elinizden gelen her türlü zorluğu
çıkarmaya devam ediyorsunuz. O zaman, bu yasayı çıkarmaya ne
gerek var? Çıkarmayalım yasayı, dursun alacak orada, siz de
vatandaşın alacağını cebinizde tutmaya devam edin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AYDIN (Bursa) Seçime kadar
kandıracaklar milleti.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Borç yiyen, kesesinden yer.
Sattılar olmadı, borç aldılar olmadı.
KAZIM ARSLAN (Devamla) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurun Sayın Arslan.
KAZIM ARSLAN (Devamla) Şimdi, böyle
uygulamalar, gerçekten vatandaşın güvenini azaltmakta ve iş
dünyasının sıkıntısını giderek
artırmaktadır.
Esas olan ne biliyor musunuz değerli
arkadaşlarım? Ekonomide acil önlem alınması gereken önemli
noktalar şunlardır: Bir, kapsamlı bir vergi reformu
yapılmasına ihtiyaç vardır. Öncelikle böyle parça parça değil,
torba yasalarla değil, gerçek anlamda, mükellefin vergi ödemesine
kolaylık sağlayacak ve daha çok mükellef yaratacak ve haksız
rekabeti ortadan kaldıracak, kayıt dışı ekonomiyi
ortadan kaldıracak, silecek sistemi bir an önce devreye sokmak suretiyle hem
devletin gelirini artırmak hem de vatandaşlar arasındaki,
mükellefler arasındaki bu haksız rekabeti de önlemek gerektiğini
belirtmek istiyorum.
Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Arslan.
Denizli Milletvekilimiz Sayın Kazım Arslan
ve arkadaşlarının vermiş olduğu önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
. Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
8inci madde üzerindeki üçüncü önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun
Tasarısının 8inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Mehmet
Doğan Kubat Vedat
Demiröz
Kayseri
İstanbul
Bitlis
Murat
Alparslan Mehmet
Muş
Ankara
İstanbul
MADDE 8- 3065 sayılı Kanunun 29 uncu
maddesinin;
a) (2)
numaralı fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan teslim ve
hizmetin gerçekleştiği vergilendirme döneminde ibaresi madde
metninden çıkarılmıştır.
b) (3)
numaralı fıkrasına vuku bulduğu ibaresinden sonra gelmek
üzere takvim yılını takip eden ibaresi eklenmiştir.
c) (3)
numaralı fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki
fıkra eklenmiş ve mevcut (4) numaralı fıkra buna göre
teselsül ettirilmiştir.
4. Vergi Usul Kanununun 322 nci maddesine göre
değersiz hale gelen alacaklara ilişkin hesaplanan ve beyan edilen
katma değer vergisi, alacağın zarar
yazıldığı vergilendirme döneminde indirim konusu
yapılabilir (Şu kadar ki Vergi Usul Kanununun 323 üncü maddesine göre
karşılık ayrılmak suretiyle gelir veya kurumlar vergisi
matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınan katma
değer vergisinin bu fıkra kapsamında indirim konusu
yapılabilmesi için gelir veya kurumlar vergisi matrahının
tespitinde gelir olarak dikkate alınması şarttır.)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Öz.
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor
mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI FİKRİ IŞIK
(Kocaeli) Katılıyoruz Sayın Başkan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Gerekçe Sayın
Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Buyurun Sayın Öz.
Gerekçe:
Önergeyle devreden katma değer vergisinin on
iki ay içinde indirim yoluyla giderilememesi hâlinde iade edilmesini öngören
düzenlemenin tasarı metninden çıkarılması
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Komisyonun
takdire bıraktığı, Hükûmetin katıldığı
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
8inci maddeyi kabul edilen önerge
doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
8inci madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, çalışma
süremiz sona erdiğinden, kanun tasarı ve teklifleri ile
komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek
için 29 Mart 2018 Perşembe günü saat 14.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum, hepinize iyi akşamlar diliyorum.
Kapanma Saati: 21.06