TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
80inci
Birleşim
3
Nisan 2018 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Siirt Milletvekili Kadri Yıldırımın, Mahabad
Kürt Cumhuriyetinin kurucusu Kadı Muhammedin idam edilişinin
71inci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Kocaeli Milletvekili Radiye Sezer Katırcıoğlunun,
12-23 Mart 2018 tarihleri arasında
New Yorkta gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler
Kadının Statüsü Komisyonu 62nci Toplantısına ilişkin
gündem dışı konuşması
3.- Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın, 2 Nisan Dünya Otizm
Farkındalık Gününe ilişkin gündem dışı
konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Siirt Milletvekili
Kadri Yıldırımın yaptığı gündem
dışı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
2.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Manisa Milletvekili
Özgür Özelin yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
3.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, İstanbul Milletvekili
Mehmet Muşun yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
4.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Manisa Milletvekili
Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
5.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, İstanbul Milletvekili
Mehmet Muşun yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin tekraren açıklaması
6.- Adana Milletvekili Zülfikar İnönü Tümerin, Yumurtalık ve
Karataş ilçelerinin yeni bir yapılanmayla ülkenin turizmdeki
tanıtım yüzü olabilecek özelliklere sahip olduğuna ve daha fazla
geç kalınmadan Hükûmetin gündemine girmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
7.- Denizli Milletvekili Melike Basmacının, kanun hükmünde
kararnameyle görevden alındıktan sonra mahkeme kararıyla beraat
etmiş ama görevine dönememiş insanların durumuna ilişkin
açıklaması
8.- Denizli Milletvekili Kazım Arslanın, Başbakandan
AKMnin yıkılmasını ve Meclis Başkanının
kadın sanatçıları sahneye çıkarmamasını tasvip
edip etmediğini, Denizlide açılışı yapılacak 375
dev projeyi ve KDV iadesine ilişkin maddenin neden geri çekildiğini
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
9.- Manisa Milletvekili Mazlum Nurlunun, Manisada elektrik
dağıtım şirketlerinin bazı uygulamalarına
ilişkin açıklaması
10.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, sosyal ilişkilerde ahlaki değerlerin önemine
ilişkin açıklaması
11.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Akının, Adalet ve
Kalkınma Partisi eliyle köylerin satışa
çıkartıldığına ilişkin açıklaması
12.- İzmir Milletvekili Kerem Ali Süreklinin, tüm dünyanın,
Türkiye'nin tarih boyu edindiği misyon ışığında
mazlumların yanında, zalimlerin karşısında dimdik
duracağını bilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
13.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, zengin doğa ve
tarihî dokusuyla önemli bir yerleşim yeri olan Niğdenin Altunhisar ilçesinin sorunlarına
ilişkin açıklaması
14.- Antalya Milletvekili Ahmet Selim Yurdakulun, 2 Nisan Dünya Otizm
Farkındalık Gününe ilişkin açıklaması
15.- İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdinin,
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütünce hazırlanan
Daha İyi Yaşam Endeksinde Türkiyenin son sırada yer
aldığına ve emekçilerin durumuna ilişkin
açıklaması
16.- Hatay Milletvekili Birol Ertemin, Afrin ve Suriyenin yeniden
inşasında ve yapılandırılmasında Hassa bölgesinin
konum olarak uygun olacağına ve kaybolan ekonomik ve sosyal
prestijini tekrar kazandırmak için Hassaya bir gümrük kapısı
açılmasını talep ettiğine ilişkin açıklaması
17.- Ankara Milletvekili Necati Yılmazın, AKPnin
çocukların istismar edildiği cemaat ve tarikat yuvalarına,
vakıflara arka çıkarken laik ve bilimsel eğitimin verildiği
halkevi şubelerini kapattığına ilişkin açıklaması
18.- Hakkâri Milletvekili Nihat Akdoğanın, Demokratik
Bölgeler Partisi Eş Genel Başkanı Mehmet Arslanla ilgili
verdikleri Meclis araştırması önergelerinin Meclis
Başkanlığı tarafından iade edilmesine ilişkin
açıklaması
19.- Sivas Milletvekili Ali Akyıldızın, Sivas
halkının ve kamuoyunun karşı çıkmasına
rağmen Numune Hastanesinin yıkılarak yerine cami
yapılmasının planlandığına ilişkin
açıklaması
20.- İzmir Milletvekili Müslüm Doğanın, İzmir
Kınık ile köy ve mahallerinde binlerce vatandaşın faturalarını
ödeyememesi üzerine İZSU tarafından sularının kesilmesine
ve bu mağduriyetin ortadan kaldırılmasını talep
ettiğine ilişkin açıklaması
21.- Kayseri Milletvekili Sami Dedeoğlunun, 2 Nisan Dünya Otizm
Farkındalık Gününe ilişkin açıklaması
22.- Giresun Milletvekili Bülent Yener Bektaşoğlunun,
Kurtuluş Savaşı kahramanı Osman Ağanın ebediyete
intikal edişinin 95inci yıl dönümüne ve Giresuna İstiklal
Madalyası verilmesini talep ettiğine ilişkin
açıklaması
23.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın, il ve ilçe
tarım müdürlüklerinde hayvanlara ne zaman küpe verileceğini ve
Afyonkarahisar Süleyman Demirel Fen Lisesinde AKP Siirt milletvekili aday
adayının öğrencilere verdiği konferanstaki söylemleriyle
ilgili bir işlem yapılıp yapılmayacağını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
24.- Adana Milletvekili İbrahim Özdişin, AKPli
olmayanların güvenlik soruşturmasıyla işlerinden edilip
yerlerine AKPlilerin doldurulduğuna ve güvenlik
soruşturmalarının hangi kriterlere göre yapıldığını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
25.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Mithat Sancarı tebrik
ettiğine ve Mardinin köylerinde yaşanan elektrik kesintilerine
ilişkin açıklaması
26.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, 2 Nisan Dünya Otizm
Farkındalık Gününe, 2 Nisan
Ahmet Vefik Paşanın ölümünün 127nci yıl dönümüne, 3
Nisan kadınların belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı
kazanmasının 88inci yıl dönümüne, Gazzede
gerçekleştirilen Büyük Geri Dönüş Yürüyüşü sırasında
İsrailin büyük bir katliama imza attığına, terörü ve
teröristi destekleyen Fransanın tutumunu kınadığına
ve Türkiyenin Menbic konusunda kendi önceliklerine göre hareket edeceğine
ilişkin açıklaması
27.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, 3
Nisan Suruç katliamında yaşamını yitiren Polen Ünlünün
annesi Şennur Ünlünün, 1 Nisan İkinci Yeni Akım
şairlerinden Ülkü Tamerin vefatlarına,
Cumhurbaşkanının okullara otopark yapılmasıyla ilgili
bazı ifadelerine ve nükleer felaket projelerine karşı
yaşamı savunmaya devam edeceklerine ilişkin açıklaması
28.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 2 Nisan Dünya Otizm
Farkındalık Gününe, 1 Nisan İkinci Yeni Akım
şairlerinden Ülkü Tamerin vefatına, 2 Nisan Sabahattin Alinin
öldürülmesinin 70inci yıl dönümüne, 1-7 Nisan Kanser Haftasına ve
Meclis çatısı altında kadınların sahneye
çıkarılmaması olayını protesto etmek için CHP Grup
toplantısına gelen kadınları saygıyla selamladığına
ilişkin açıklaması
29.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, CHP Genel Başkanı
Kemal Kılıçdaroğlunun Cumhurbaşkanına yönelik
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
30.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Manisa Milletvekili
Özgür Özelin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
31.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, İstanbul Milletvekili
Mehmet Muşun yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
32.- Adana Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Türkiyede tek Kürtçe çıkan Azadiya Welat gazetesinin matbaa
bulamadığı için basılamadığına ilişkin
açıklaması
33.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, konuşma sürelerinin
indirilmesine destek veren milletvekillerine konuşmanın ne kadar
kıymetli olduğunu hatırlatmak istediğine ve kadınlar
hayatın her alanında sahnede olursa Türkiye'nin daha güzel bir yer
olacağına ilişkin açıklaması
34.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, İzmir
Milletvekili Ertuğrul Kürkcünün HDP grup önerisi üzerinde HDP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
35.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin,
sataşma nedeniyle söz hakkı kullanmakla ilgili usule ilişkin
açıklaması
36.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, İzmir
Milletvekili Ertuğrul Kürkcünün sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
37.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin,
İstanbul Milletvekili Hulusi Şentürkün CHP grup önerisi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
38.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının,
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin AK PARTİ grup
önerisi üzerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
39.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin AK PARTİ grup önerisi üzerinde CHP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
40.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
41.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, İzmir
Milletvekili Özcan Purçunun doğrudan gündeme alınma önergesi
üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
42.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, AK PARTİ
iktidarının vatandaşta eşitsizlik, adaletsizlik,
ayrımcılık duygusu oluşturduğuna ilişkin
açıklaması
43.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin,
Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
44.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin,
Ankara il örgütünden gelen ve HDP grup
toplantısına katılmak isteyenlerin çoğunun Meclise
alınmamasına ilişkin açıklaması
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Kocaeli Milletvekili Radiye
Sezer Katıroğlunun yaptığı gündem dışı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
2.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Manisa Milletvekili
Özgür Özelin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
3.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, İstanbul Milletvekili
Mehmet Muşun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
4.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Manisa Milletvekili
Özgür Özelin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine tekraren
sataşması nedeniyle konuşması
5.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, İstanbul Milletvekili
Mehmet Muşun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine ve CHP Grup
Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
6.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Manisa Milletvekili
Özgür Özelin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına ve Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
7.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, İstanbul Milletvekili
Mehmet Muşun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine tekraren
sataşması nedeniyle konuşması
8.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Manisa Milletvekili
Özgür Özelin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine tekraren
sataşması nedeniyle konuşması
9.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, İstanbul Milletvekili
Mehmet Muşun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine tekraren
sataşması nedeniyle konuşması
10.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, İstanbul Milletvekili
Mehmet Muşun yaptığı açıklaması
sırasında CHP Grup Başkanına sataşması nedeniyle
konuşması
11.- İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkcünün, İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı açıklaması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
12.- İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkcünün, Bayburt
Milletvekili Şahap Kavcıoğlunun HDP grup önerisi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
13.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Adana Milletvekili
Meral Danış Beştaşın 24 sıra sayılı
Kanun Tasarısının tümü üzerinde HDP Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
14.- Adana Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına ve Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
VI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Mithat
Sancarın, Başkanlık Divanı adına bütün kamu
kurumlarını ve toplum kesimlerini otizm konusunda
farkındalığı ve etkin çalışmayı
artırmaya davet ettiğine ilişkin konuşması
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Avrupa Parlamentosu (AP)
Katılım Öncesi Eylem Birimi tarafından 13 Nisan 2018 tarihinde
Sırbistan'ın başkenti Belgrad'da düzenlenecek olan Avrupa Birliği
Katılım Öncesi Kalkınma Programı (IPARD) "Edinilen
Tecrübeler ve Gelecekteki Beklentiler" başlıklı
parlamentolar arası konferansa katılım sağlanmasına
ilişkin tezkeresi (3/1564)
B) Çeşitli İşler
1.- Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden Eskişehirden
gelen konuklara Hoş geldiniz. denilmesi
C) Önergeler
1.- İzmir Milletvekili Özcan Purçunun, (2/1037) esas
numaralı 8 Nisan Gününün Dünya Romanlar Günü Olarak Kabul Edilmesine
İlişkin Kanun Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi (4/143)
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- MHP Grubunun, MHP Grup Başkan Vekili Samsun Milletvekili Erhan
Usta tarafından, Öğretmen Performans Değerlendirme Aday
Öğretmenlik İş ve İşlemleri Yönetmeliğinin
uygulanabilirliği ve çıkabilecek sorunlar belirlendikten sonra yeni
bir düzenleme yapılması amacıyla 3/4/2018 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 3
Nisan 2018 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Adana Milletvekili Meral
Danış Beştaş ve Grup Başkan Vekili İstanbul
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir tarafından, Türkiye'de son
zamanlarda artan yolsuzluk iddialarının araştırılması
ile yolsuzlukla daimî mücadele için çözüm yollarının bulunması
amacıyla 3/4/2018 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 3
Nisan 2018 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan, 6785 sayılı İmar
Kanunu'ndan doğan aksaklıkların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan (10/964)
esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 3 Nisan 2018 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
4.- AK PARTİ Grubunun, gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmında bulunan
24, 479 ve 142 sıra sayılı Kanun Tasarılarının bu
kısmın 1, 3 ve 4üncü sıralarına alınmasına ve
diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesine; Genel Kurulun 26 Nisan 2018 Perşembe (dâhil) tarihine kadar
toplantı günlerinde çalışmalarını 24.00e kadar devam
ettirmesine ilişkin önerisi
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türkiye Cumhuriyeti ile Afganistan İslam Cumhuriyeti
Arasında Stratejik Ortaklık ve Dostluk Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/325) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 24)
X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İzmir Milletvekili Aytun Çıray'ın, İstanbul'daki
bir hastanede reşit olmayan gebeleri savcılığa bildiren
personel hakkında yapılan işlemlere ve olaya yönelik diğer
iddialara ilişkin sorusu ve Sağlık
Bakanı Ahmet Demircanın cevabı (7/23468)
2.- Van
Milletvekili Bedia Özgökçe Ertan'ın, bir personel hakkındaki
iddialara ve yapılan işlemlere ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkan Vekili Ahmet Aydının cevabı
(7/23999)
3.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan'ın, 15 Temmuz Darbe Girişimi
sırasında Mecliste görev ifa eden personele yönelik desteklere
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Ahmet
Aydının cevabı (7/24288)
4.- Van
Milletvekili Lezgin Botan'ın, Kapıköy Sınır
Kapısında yaşanan sorunlara ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent
Tüfenkcinin cevabı (7/24525)
5.- Samsun
Milletvekili Erhan Usta'nın, Türk şeker Fabrikaları için
belirlenen özelleştirme modeline ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Naci
Ağbalın cevabı (7/24545)
6.- İzmir
Milletvekili Atila Sertel'in, milletvekili personelinin özlük haklarına
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Ahmet
Aydının cevabı (7/24616)
7.- Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, Kamu Denetçiliği Kurumuna yapılan
başvurulara ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkan Vekili Ahmet Aydının cevabı (7/25340)
3 Nisan 2018 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.01
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP
ÜYELER: Mücahit DURMUŞOĞLU (Osmaniye), Nurhayat ALTACA KAYIŞOĞLU
(Bursa)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 80inci
Birleşimini açıyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, çoğunluk yok, yoklamayla açalım.
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır, görüşmelere başlıyoruz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Vallahi yok
Başkanım.
BAŞKAN Gündeme geçmeden önce üç sayın
milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Mahabad Kürt
Cumhuriyetinin kurucusu Gazi Muhammedin idam edilişinin 71inci yıl
dönümü münasebetiyle söz isteyen Siirt Milletvekili Kadri
Yıldırıma aittir.
Buyurun Sayın Yıldırım. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
Süreyi başlatmadan önce Genel Kurulda sükûneti
temin etmenizi rica ediyorum. Konuşmacı kürsüye gelmiştir.
Lütfen sessizce dinleyelim.
Buyurun Sayın Yıldırım.
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Siirt Milletvekili Kadri Yıldırımın, Mahabad
Kürt Cumhuriyetinin kurucusu Kadı Muhammedin idam edilişinin
71inci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
KADRİ YILDIRIM (Siirt) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Meclisin kapalı olduğu iki
gün önceki cumartesiye denk gelen 31 Mart, Mahabad Kürt Cumhuriyetinin
kurucusu Kadı Muhammedin idam edilişinin 71inci yıl dönümü
idi. Rahmetli eşi Mîna Hanımın Kakşar isimli bir
araştırmacının kendisiyle Arapça yapmış
olduğu bir mülakattan aynen aktarıyorum; eşi, rahmetli Mîna Hanımın
dilinden:
Kadı Muhammet büyük bir insandı.
Kültürlüydü ve âlimdi. Cesur ve kahramandı. Çok zekiydi. Mahabadın
büyük ailelerinden birinden geliyordu. Kürt Cumhuriyeti Başkanı
olmadan önce Mahabadda kadı yani hâkim, yargıç olarak görev yapıyordu.
Halk onun sözlerine büyük itibar ediyor ve her önemli işlerinde ona
danışıyordu. Kararları isabetliydi ve bu bağlamda halk
tarafından çok seviliyordu.
Bana bir arkadaş gibi davranırdı.
Beni mahbube yani sevdiceğim diye çağırırdı. 7
çocuk dünyaya getirdim. Kendisi asla erkek-kız ayrımı
yapmazdı. Erkek çocuklarını sevdiği gibi kız
çocuklarını da severdi. Kadınlara çok saygı ve sevgi
duyardı. Dindar biriydi. Temizliğe ve halk sağlığına
çok önem verirdi. Kürt ağaları ve ileri gelenleri arasında çok
eşlilik âdeti olmasına rağmen, Kadı Muhammed tek
eşliliği savundu ve benden başkasıyla evlenmedi.
Hukukta kadın-erkek eşitliğini
savunuyordu. Her alanda benimle istişare ederdi. Çıkacağı
yolculuktan siyasilerle kuracağı ilişkilere kadar bana
danışıyordu. Bir gün bana şöyle dedi: Asla kendini benim
mülküm gibi görme! Ben sana bir arkadaş gözüyle bakıyorum. Senin
görüşlerin benim için çok önemlidir.
Önder Kadı dünyada gelişen siyasal, sosyal
ve ekonomik gelişmeler hakkında bilgi sahibiydi. Dünyada meydana
gelen olayları yakından takip ediyordu. Ana dili olan Kürtçeden
başka dil olarak İngilizce, Fransızca, Rusça, Arapça, Türkçe,
Farsça ve Azerice olmak üzere 7 dil biliyordu. Kütüphanesi Kürt
aydınları arasında meşhurdu. Kütüphanesinde her türlü kitap
bulunuyordu. Onun birçok kitabını kızımın evine
bırakmıştım. Birçoğu felsefi, ahlaki, dinî, siyasi ve
ilmî olan bu kitapların büyük bir kısmı ne yazık ki yok
oldu.
Çok az şeyden şikâyet ederdi. Davet
edildiği Baküde Kürt Cumhuriyeti Başbakanı Hacı Baba
Şeyhle beraber eve döndüğü gün, Hacı Baba Şeyh ona
Korkmalarını sağlamak için bazı kesimler üzerinde
baskı uygulamak gerekir, onları korkutmak gerekir. deyince,
Kadı ona şu sözlerle cevap verdi: Dünya âlem şunu kabul
etmelidir ki öldürmekle ve dövmekle hiçbir sorun çözülmez. Kişi,
karşısındaki insanı demokratik yöntemlerle ikna etmelidir.
Vatanımızı sürekli yönetmek istiyorsak bunu
halkımızı hoşnut etmek için yapmalıyız;
baskı kurarak ve zor kullanarak değil. Bilindiği gibi, bir
yıllık cumhuriyet boyunca sadece bir olay meydana geldi ve bu olayda
sadece 1 kişi öldürüldü. Adı Gafur Mahmud olan bu kişinin
öldürüldüğü haberini duyan Kadı Muhammed buna çok üzüldü ve sabaha
kadar uyuyamadı.
Kürt Cumhuriyeti ilan edildiğinde çok
neşeli olan Kadı bana şöyle dedi: Senin de bazı
çalışmalar yapmanı istiyorum. Ben gülerek Okuryazar bile
değilim, elimden bir şey gelmez ki. dediğimde, şöyle dedi:
Kürt kadını düşüncelerini değiştirmelidir. Senden de
Mahabadda Kürdistan Kadınlar Birliği kurmanı istiyorum. Kürt
Cumhuriyeti liderinin eşi olarak bunu yapmalı ve kadınları
mücadeleye teşvik etmelisin. Altın ve gümüşü ne yapacaksın?
Altın ve gümüşlerini ülkeye hizmet ve kadınların cehaletini
ortadan kaldırma yolunda harcamalısın. Eğitim için sen
okula gitmelisin ki diğer kadınlar ve genç kızlar seni örnek
alsınlar. Bunun üzerine çalışmaya başladık ve derken
1945 yılında Kürdistan Kadınlar Birliğini kurarak cehalete
karşı bir hamle başlattık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın Sayın
Yıldırım.
KADRİ YILDIRIM (Devamla) Teşekkürler
Sayın Başkanım.
O günleri asla unutmayacağım, sevgi
günleriydi o günler; ülke sevgisi, mücadele sevgisi, direniş sevgisi ve
insanlığa hizmet sevgisi. Mîna Hanım'ın sözleri burada
bitiyor.
Değerli arkadaşlar, bilindiği gibi,
Mahabad Kürt Cumhuriyeti 1946 yılında Rusyanın desteğiyle
kuruldu ve henüz doğru dürüst bir yılını doldurmadan Rusya
Kürtlere sırt çevirerek ve İran rejimiyle kirli ittifak ve
antlaşmalar yaparak bu cumhuriyetin İran rejimi tarafından
yıkılmasında ve 31 Mart 1947 yılında Cumhuriyetin
Başkanı olan Kadı Muhammedin idam edilmesinde birinci derecede
rol oynadı. Tabii ki bu Rusya'nın Kürtlere karşı
yaptığı ilk ihanet değildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Size bir dakika daha süre
tanıyorum Sayın Yıldırım.
Buyurun, tamamlayın lütfen.
KADRİ YILDIRIM (Devamla) Çok teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Zira 16 Temmuz 1923te ulusların kendi
geleceklerini belirleme hakkı doğrultusunda zamanın Sovyet
yönetimi tarafından kurulan Kürdistana Sor yani Kızıl
Kürdistan da üzerinden altı yıl geçtikten sonra Stalin ve İran
rejiminin ittifakıyla ortadan kaldırıldı ve sakinleri olan
Kürtler Orta Asya steplerine sürgün edildiler.
Kadı Muhammedin idam edildiği tarihten
şimdiye kadar geçen yetmiş bir yılda Tahran, Bağdat,
Şam, Ankara cephelerinde değişen hiçbir şey maalesef
yoktur. Yetmiş bir yıl önce Tahranda Kürtleri ve Farsları
birbirine kırdıran Rusya, yetmiş bir yıl sonra Afrin
üzerinden bir Kürt-Türk kopuşuna zemin hazırlamakta ve Türkiye'yi bu
tuzağa doğru çekmeye çalışmaktadır. Oysa Kürtlerin
Tahran, Bağdat, Şam, Ankara rejimlerinden istedikleri şey, ana
dille eğitim ve üniter yapı içerisinde makul bir statü talebidir. Kürtler
onlarca yıldır bu meşru haklarını
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KADRİ YILDIRIM (Devamla) Herhâlde daha fazla
istemeye yüzüm yoktur.
MAHMUT TANAL (İstanbul) İki üç dakika
daha Sayın Başkanım, çok önemli hususlardan bahsediyor. Talep
üstüne Sayın Başkanım
KADRİ YILDIRIM (Devamla) Bir cümle
kalmıştı.
BAŞKAN Siz cümlenizi tamamlayın, zaten
kayda giriyor o.
KADRİ YILDIRIM (Devamla) Oysa Kürtlerin
Tahran, Bağdat, Şam, Ankara rejimlerinden istedikleri şey ana
dille eğitim ve üniter yapı içerisinde makul bir statü talebidir.
Kürtler onlarca yıldır bu meşru haklarını, günün moda
ifadesiyle yerli ve millî bir çözüm olarak Müslüman, Fars, Arap ve Türk
hükûmetlerinden kardeşlik çerçevesinde talep ettiler fakat bu hükûmetler
ve devletler, ne Kadı Muhammed, Şeyh Ubeydullah Nehri, Molla Mustafa
Barzani gibi İslami şahsiyetlerin bu taleplerine kulak verdiler ne de
komünist Kürtlerin taleplerine kulak astılar. Bunlardan da
anlaşılıyor ki bu hükûmet ve devletler için İslami Kürtler
ile komünist Kürtler arasında bir fark yoktur. Bu hükûmet ve devletlerden
meşru haklarını talep eden her Kürt, onlar nazarında
haindir, bölücüdür, teröristtir.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Siz
ayrımcılık yapıyorsunuz.
KADRİ YILDIRIM (Devamla) Oysa Kürtlerin bin
yıl öncesinden beri beraber yaşadıkları Türklerden de
Araplardan da Farslardan da
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KADRİ YILDIRIM (Devamla) -
kardeşlik
çerçevesinde bu soruna çözüm bulmaktan başka bir istekleri yok.
İnşallah bir gün hep birlikte bu kardeşliği sağlar ve
bu sorunu da çözeriz; o zaman millî ve yerli ittifak da Cumhur
İttifakı da millî ve yerli çözümle gerçekleşmiş olur.
Saygılar sunuyorum. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Yıldırım.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, 60a göre bir söz talebinde bulunacaktım.
BAŞKAN Buyurun Sayın Muş.
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Siirt Milletvekili
Kadri Yıldırımın yaptığı gündem
dışı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Burada yapılan konuşmada sanki Türkiye
Cumhuriyeti devleti vatandaşlarına karşı
bakışında terörist muamelesi yapıyor ve bunlara terörist
diyor. gibi bir ifade kullanıldı. Bunu kabul etmemiz kesinlikle
mümkün değildir. Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve milletinin mücadelesi
vatandaşının can ve mal güvenliğini tehdit eden, bölücü
terör faaliyetlerinde bulunan PKK terör örgütüyledir. Yoksa hiçbir
vatandaşına karşı yaklaşımında, bu ifade
edilen, ortaya atılan iddialar kesinlikle söz konusu olamaz. Türkiye
Cumhuriyetinin 81 milyon vatandaşının eşit ve temel
haklara sahip olduğunu ifade etmek durumundayım. Kürtün de Türkün
de aynı haklara sahip olduğu bir devlette yaşamaktayız.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Muş.
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
(Devam)
2.- Kocaeli Milletvekili Radiye Sezer Katırcıoğlunun,
12-23 Mart 2018 tarihleri arasında New Yorkta gerçekleştirilen
Birleşmiş Milletler Kadının Statüsü Komisyonu 62nci
Toplantısına ilişkin gündem dışı
konuşması
BAŞKAN - Gündem dışı ikinci söz,
12-23 Mart 2018 tarihleri arasında ABD New York eyaletinde
gerçekleşen Birleşmiş Milletler Kadının Statüsü
Komisyonunun 62nci Oturumu kapsamında Kırsalda Kadınların
ve Kız Çocuklarının Güçlenmesi ve Toplumsal Cinsiyet
Eşitliğinin Sağlanmasında Sınamalar ve Fırsatlar
hakkında söz isteyen Kocaeli Milletvekili Radiye Sezer Katırcıoğluna
aittir.
Buyurun Sayın Katırcıoğlu. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Komisyonumuz her sene olduğu gibi bu sene de BM
Kadının Statüsü Komisyonunun toplantısına katılmak ve
Temsilciler Meclisi üyeleri ve kadın-erkek fırsat
eşitliğiyle ilgili çalışan kurum ve kuruluşlarla
görüşmek üzere 11-21 Mart 2018 tarihleri arasında Amerika
Birleşik Devletlerinde bir çalışma ziyaretinde bulunmuştur.
Söz konusu ziyaretlerde Komisyonumuz, öncelikle BM 62nci Kadının
Statüsü Toplantısı için BM Genel Kurulunda Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanımız Doktor Fatma Betül Sayan Kayayla birlikte ülkemizi temsil
etmiştir. Bu kapsamda, Sayın Bakanımız Genel Kurula hitap
etmiş, ülkemizde son on beş yılda
kadınlarımızın kadın-erkek fırsat
eşitliği anlamında kazanımlarını tüm dünyaya
duyurmuştur. Bugün geldiğimiz seviyeyi etkili sunumlarıyla
aktardığı için kendilerine teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; BMde Fransa, İsveç, İtalya, Nijerya ve
Pakistanlı mevkidaşlarımızla ikili görüşmeler
gerçekleştirdik. Kendilerine, Avrupa Polis Örgütü EUROPOLun raporunda yer
alan, Avrupaya göçen 10 bin mülteci çocuğun, İsveçte sadece bin
tane mülteci çocuğun kayıp olduğunu hatırlattık ve
bunların akıbetiyle ilgili neler yaptıklarını sorduk.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; BMde düzenlenen Tarımda ve Kırsalda
Kadının Güçlendirilmesine Yönelik Türkiye Perspektifi konulu yan
etkinlikte ise konuşmacı olarak kırsalda ve tarımda kadınlar
lehine yürüttüğümüz çalışmaları ve Komisyonumuzun alt
komisyonu olan kırsalda kadınla ilgili raporumuzu paylaşma
fırsatını bulduk. BM programlarının yanı
sıra MÜSİADın düzenlemiş olduğu Dünyada Kadın
Zirvesine katıldık. Yine, aynı gün Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığımızın düzenlediği uluslararası
kadın, göç ve sığınmacı kriziyle ilgili yan etkinlikte
Komisyonumuzu temsilen konuşmacı olduk. Bu vesileyle, hem ülkemizin
çalışmalarını aktardık hem de Türkiyenin Suriyeli
mülteciler konusundaki insancıl anlayışını, açık
kapı politikasını anlatmaya gayret ettik. Suriyeli
kardeşlerimizin sorunun kaynağı değil, sorunun mağduru
olduğunu, dünyanın yaşanan drama sessiz kalmaması
gerektiğini ifade ettik.
Yine, aynı şekilde, Ulusal Türk-Amerikan
Yönlendirme Komitesinin (TASC) düzenlediği Türkiyede Dünyada
Sığınmacı Kadınlar uluslararası panelindeki
konuşmamızda Türkiyenin bölge insanına olan insancıl
yaklaşımını ele aldık. Ayrıca, Zeytin Dalı
Harekâtının da sığınmacıların öz yurduna
dönüş yolunu açacağını, huzura ve istikrara katkı
sunacağını belirttik. Zeytin Dalı Harekâtı özelinde
yoğunlaşan fakat her yönüyle Türkiye'yi hedef alan kara
propagandanın mimarı FETÖnün etkinliği hususunda ABDli
mevkidaşlarımıza gerekli uyarılarda bulunduk. Maalesef,
FETÖ, beslendiği mihraklardan zehir saçmaya devam ediyor. Yalan iklimini
oluşturma adına milyonlarca dolar harcayarak
gerçekleştirdiği kulis faaliyetlerinde Türkiye
düşmanlığına devam ediyor.
Bu kapsamda Washington temaslarımızın
çok değerli ve kıymetli olduğunu ifade etmeliyim. Washingtonda
Yunus Emre Enstitüsü, Türk Miras Organizasyonu ve SETA olmak üzere birçok sivil
toplum örgütleriyle bir araya geldik. Bu ziyaretlerde FETÖ
yapılanmasının ABDde nasıl etkili olduğunu bizzat
birinci ağızdan dinleme fırsatını bulduk. FETÖnün ABD
sınırları içinde 150ye yakın okulunun bulunduğunu,
merkezinin Houston olduğunu, bununla birlikte FETÖnün yoğun olarak
ABD basına yalan demeçler verdiğini, Temsilciler Meclisi ile Kongre
üyelerine dönük olarak Türkiye aleyhine kara propagandalar yürüttüklerini orada
kendilerine ifade ettik. Bu konuda hem Büyükelçimize hem de STKlerimize,
vakıflarımıza FETÖnün yalanlarını çürütmek adına
gösterdikleri çabadan dolayı takdirlerimizi sunmak istiyorum sizin
huzurlarınızda.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; son olarak Amerikan-İslam İlişkileri Konseyi
Başkanı Nihad Awadla görüştük. Kendisi Diyanet Center of
Americanın Müslümanların bir araya gelmesinde önemli bir merkez
olduğunu bize bir kez daha vurgulama imkânı buldu. Kendisi, FETÖ
yapılanmasının Türkiye aleyhine Amerikalı gençleri
İsraile götürerek orada beyinlerini yıkadığını,
hatta iğdiş ettiğini bizlere bir kere daha ifade etti.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ABD çalışmala ziyaretinde öne çıkan bir önemli
hususu daha sizlerle paylaşmak istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın Sayın
Katırcıoğlu.
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Devamla)
Teşekkür ederim.
ABD çalışma ziyaretlerinde öne çıkan
bir başka husus ise ABD ve Avrupa Birliği ülkelerinin, ülke menfaatleri
söz konusu olduğunda iktidarıyla, muhalefetiyle, STKsiyle ve
medyasıyla bir araya geldiklerine, ortak paydada söylem birliği
geliştirdiklerine şahit olduk. Bu durumda biz parlamenterlerin ve
siyasi parti başkanlarımızın, özellikle ülkenin ortak menfaatleri
söz konusu olduğunda bizi, ülkemizi yurt dışında zor
durumda bırakacak demeçlerden mümkün olduğunca uzak durmamız
gerektiğini ifade etmek istiyorum.
Sözlerime MHPyi bir kenara koyarak devam etmek
istiyorum. Özellikle kontrollü darbe söylemi, ÖSOyu DEAŞ gibi gösteren
söylemler FETÖyü güçlendirmiş, oradaki
vatandaşlarımızı zor duruma sokmuş, Türkiye aleyhine
kara propaganda yapanların, FETÖcülerin ve diğer hain örgütlerin
ekmeğine yağ sürmüştür. Geçtiğimiz gün CHPli bir
milletvekilinin attığı tweet bu işin tuzu ve biberi
olmuştur. Bu kürsüden ettiği yemine
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Devamla)
Sayın Başkanım, yarım dakika daha yeterli olacaktır.
BAŞKAN Tabii, buyurun, tamamlayın
Sayın Katırcıoğlu.
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Devamla) Bu
vekil, kürsüden ettiği yemine ihanet etmiştir. Herkesin can ve mal
güvenliği yok oluyor da böyle bir tweeti nasıl atabiliyor,
kendisine soruyorum. Demek ki bu ülkede demokrasi var, özgürlük var.
Ağzından çıkanı duymayan bir vekille karşı
karşıyayız. Yoksa, kendisi yerlisiyle yabancısıyla bu
ülkeye yatırım yapılmasını istemiyor mu; gençlerimize
istihdam açılmasın mı, aş ve iş oluşmasın
mı istiyor; ben bunu buradan kendilerine soruyorum ve takdiri yüce
milletime bırakıyorum.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Olay nerede
geçiyor?
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Devamla) On
altı yıl boyunca milletimiz her seçimde, her sandıkta
cevabı vermiştir, 2019da da en iyi cevabı vereceğini
biliyorum.
Birlik ve beraberliğimizin daim olması
temennisiyle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Katırcıoğlu.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
sayın hatip konuşmasında açık bir şekilde grubumuzu ve
Trabzon Milletvekilimiz Haluk Pekşeni hedef alarak birtakım
ithamlarda bulunmuştur. Cevap hakkını kullanmak isteriz.
BAŞKAN Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Kocaeli Milletvekili Radiye
Sezer Katıroğlunun yaptığı gündem dışı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öncelikle, yönettiğiniz bir oturumda ilk kez
görev yapıyorum; bir kez daha, seçilmenizden dolayı tebrik ediyor,
bundan sonra görevinizi başarıyla ve hakkaniyetle
yapacağınıza olan inancımı tekrar ediyorum.
BAŞKAN Çok teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) İkinci konu: Kırsal
kalkınmayla ilgili söz alındı. Elbette bu kürsü özgür bir kürsü
ama Adalet ve Kalkınma Partisinin grup başkan vekilleri, geçen hafta
bir Adalet ve Kalkınma Partili Meclis başkan vekili yönetirken
Gündemden ayrılıyorlar, konudan sapıyorlar, İç Tüzükün
ilgili maddesi, ceza
diye sürekli itiraz ederken, bu sefer sayın
vekilin, konudan sapmak bir yana ana muhalefet partisine hakaretler
yağdırmayla meşgul olduğunu görmezden geldiler. Biz bu
kürsünün özgür bir kürsü olduğunu düşünüyoruz.
Sayın vekilin gözlerinin içine baka baka da
şunu hatırlatırız: Elbette haktır, dönersiniz
Sayın Başkan, biraz daha süre... Sayın Başkan, biraz daha
süre
dersiniz ama sizin grubunuz bu Meclisteki on dakikalık
konuşmaları üç dakikaya indirirken oy verdiniz, üç dakikaları
kaldırırken oy verdiniz. (CHP sıralarından
alkışlar)
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Ne
alakası var bununla?
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Verdiğimiz oyu size mi soracağız Özgür Bey?
İstediğimiz oyu kullanırız.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Siz, Mecliste daha az
konuşulsun diye oy kullandınız, bunu da kayda geçirelim ama
helalühoş olsun, beş dakikanın üzerine beş dakika da
verilse itirazımız olmaz, burası demokrasi kürsüsüdür.
Sayın Haluk Pekşenin sözlerini
çarpıtmak, Sayın Haluk Pekşenden bir siyaset çıkarmaya
çalışmak
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Sözlerinin
çarpıtılacak bir tarafı yok, çok açık sözleri, çok
açık Sayın Özel.
ALİM TUNÇ (Uşak) Çok net, çok açık.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla)
örgütündeki metal
yorgunluğunu Afrindeki şehit kanlarıyla ortadan gidermeye
çalışanların
(CHP sıralarından alkışlar)
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) Haddinizi bilin,
haddinizi! Bu soruları sorarken haddinizi bileceksiniz!
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla)
kendisindeki metal
yorgunluğunu bir milletvekilinin sözlerini çarptırmaya yönelik olarak
kullanmasından başka bir şey değildir.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Bu sözlerin
arkasında mısınız, onu söyleyin.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Açıkça şunu
söyleyelim: Haluk Pekşenin ifadeleri şudur
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) CHP olarak
sözlerinin arkasında mısınız?
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Siz olağanüstü hâli
kaldırın arkadaş. diyoruz, Bu ülkede yargı
bağımsızlığına, yargının baskı
altında olmadığına herkes inansın, o şekilde ancak
bu ülkeye yabancı sermaye gelir. diyoruz, bizi dinlemiyorsunuz.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Yabancı
yatırımcıya karşı mısınız, onu
söyleyin.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Biz diyoruz ki: Hukukun
üstünlüğü yoksa, kuvvetler ayrılığı yoksa
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözünüzü tamamlayın Sayın
Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla)
yüksek yargıçlar,
önlerinde olmayan düğmeleri iliklemeye çalışıyorlarsa
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon)
Yatırımcı gelmesin mi diyorsunuz? Taş üstüne taş
koymaya katkınız yok, taş üstünde taş kalmasın diye
uğraşıyorsunuz.
BAŞKAN Lütfen müdahale etmeyin sayın milletvekilleri.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla)
bu ülkeye yabancı
yatırımcı gelmez.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Sizi
kınıyorum şiddetle.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) OHALi ilan edenler, burada
15 Temmuz gecesiyle sınırlı olmayacak şekilde, ucu
açık şekilde toplumsal olaylarda darbeyi bastırmak isteyince
ceza zırhı, cezasızlık getirmeye çalışanlar, bu
ülkede insanların can ve mal güvenliği konusunda endişelerini
dile getirmelerinden rahatsızlık hiç duymasınlar.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon)
Yabancı yatırımcı böyle mi gelir buraya Sayın Özel?
Aynı ülkede yaşıyoruz, aynı gemide yaşıyoruz.
Yapmayın Allah aşkına!
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Ayrıca, şunu çok
net olarak ifade etmek isteriz: Elinizde, Meclisten gasbettiğiniz OHAL KHK
yetkisiyle kime, hangi muhalife ne yapacağınız belli olmadan
İşten attım ama mahkeme yolu kapalı. Malına çöktüm,
mahkeme yolu kapalı. Haluk Pekşenin uyarısı bu yöndedir.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Haluk
Pekşenin uyarısını, ne söylediğini biz çok net
gördük, millet de gördü.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Haluk Pekşeni
dinlerseniz bu ülkeye yabancı yatırımcı gelir; bu kafayla
bu ülkeyi yönetirseniz bu ülkeye yabancı yatırımcı da
gelmez. İşaret ettiğimiz tehlike budur.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon)
İstediğiniz de budur sizin, istediğiniz de budur.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Ülkenin millî menfaatlerinin
aleyhine çalışan Adalet ve Kalkınma Partisi ile Genel
Başkanıdır.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Ama size
rağmen bu ülke büyüyecek, size rağmen yatırımcı
gelecek, size rağmen bu ülke gelişecek, size rağmen
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özel.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Muş.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, burada
SALİM USLU (Çorum) Burada çok net.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Sözü çok
açık ya, yapmayın Allah aşkına!
ALİM TUNÇ (Uşak) Size rağmen
yabancı yatırımcı
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Grup
Başkan Vekili konuşuyor, lütfen dinleyelim.
Buyurun Sayın Muş.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Meclisten
gasbettiğimiz bir yetkiden bahsediyor. Afrin şehitleriyle metal
yorgunluğunu silmeye çalıştığımız gibi,
grubumuza haksız ve mesnetsiz bir sataşmada bulunmuştur grup
başkan vekili. Bu anlamda, sataşmadan dolayı söz
hakkımızı talep ediyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Cumhurbaşkanının sözüydü o.
BAŞKAN Buyurun Sayın Muş. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
2.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Manisa Milletvekili
Özgür Özelin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin grup
başkan vekili önce Meclisin yetkilerinin ne olup ne
olmadığını, olağanüstü hâlin nasıl ilan edilip nasıl
uzatıldığını bir öğrensin. Gasbın, olmayan
yetkinin veya gasp türü işlerin bizim partimizde değil de
Sürekli
bunları ifade ediyorsa sayın grup başkan vekilinin zihin
kodlarında bu yetki gasbetmeyle alakalı bazı meselelerin olduğu
aşikârdır. Bunu bir kere kendileri bir oturup değerlendirsinler.
Burada Hükûmet OHALle ilgili her uzatma talebinde bulunduğunda Meclis bu
yetkiyi kendisine vermiştir, burada oylanmıştır, Türkiye
Büyük Millet Meclisi bu yetkiyi vermiştir. Hiç kimsenin milletin
iradesiyle seçilip Parlamentoya gelen milletvekilinin iradesini gasp
yapıyormuş gibi göstermeye hakkı yoktur, haddi de yoktur. Benim
irademle alakalı bu kürsüden konuşuyorken herkes haddini bilmelidir.
Bir diğer konu değerli milletvekilleri:
Siz önce kendi partinize bir bakın, hangi durumda olduğunuzu bir
değerlendirin, ondan sonra bize bakarsınız ne durumdayız
diye. Sayın Cumhurbaşkanın Afrinde yaptığı
konuşmayı bağlamından koparıp bunu partimizin daha
önce kullanmış olduğumuz teşkilatlardaki yenilenmeyle
ilişkilendirmek bir akıl yoksunluğunun işaretidir.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir)
Konuşmayı Afrinde yapmadı, Gaziantepte yaptı.
MELİKE BASMACI (Denizli) Sen kendin
inanıyor musun?
MEHMET MUŞ (Devamla) Oradaki
konuşmanın bağlamı ayrı, Türkiye Cumhuriyetinin Orta
Doğuda, Türkiye Cumhuriyetinin Suriyedeki gelişmelerle
alakalı stratejisini ortaya koyan bir konuşma iken o
bağlamından koparıp bunu siyasi teşkilatlarımızla
alakalı kendi içimizde yaptığımız yenilenmeye
bağlamak bir şuursuzluktur değerli dostlar. Bunu kabul etmemiz
mümkün değildir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Cumhurbaşkanına
hakaretten işlem yapmak lazım, Şuursuz. dedi.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Bir diğeri, adam
hâlâ tweetini silmemiş, Cumhuriyet Halk Partisi bunun
arkasındadır. Cumhuriyet Halk Partisi diyor ki: Türkiyeye
yatırım yapmaya gelmeyin. Gelirseniz bu Hükûmet sizin de
malınıza el koyar. Buna benzer ifadeler kullanıyor.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Milletin
malına el koymuyor musunuz ya!
MEHMET MUŞ (Devamla) Değerli
milletvekilleri, Hükûmet FETÖ terör örgütüyle mücadelede adımlar
atmaktadır.
MELİKE BASMACI (Denizli) Hükûmet devletin
bile malına el koyuyor ya!
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Özgür Gündemin
matbaasına el koydunuz daha iki gün önce.
MEHMET MUŞ (Devamla) Bunun
dışında, hiç kimsenin ne malına
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET MUŞ (Devamla)
ne itibarına ne
işine hiçbir şey olmuştur.
MELİKE BASMACI (Denizli) Hükûmet devletin
malına bile el koyuyor, şeker fabrikalarını söyleyin.
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın Sayın
Muş.
MEHMET MUŞ (Devamla) Bunu
bağlamından koparıp Türkiyeye gelen yatırımı
engellemeye çalışmak
Hele Türkiyeye yatırımcı
gelmesin
İnsanların işinden, aşından ne istiyorsunuz?
Bunun size oy kazandıracağını mı düşünüyorsunuz?
Türkiyeye yatırımcı gelmesin, ekonomi daralsın, Cumhuriyet
Halk Partisi iktidara mı gelecek? İktidara gelme formülünüz bu mu?
Kapı kapı dolaşıp Türkiyeyi bugün beyanat verdiğiniz
uluslararası piyasalara, uluslararası camiaya şikâyet ederek mi
iktidara geleceksiniz? İktidarın yolu oradan geçmiyor değerli
arkadaşlar, iktidarın yolu Türkiyede milletin gönlünden, milletin
sandıkta kullanacağı oydan geçiyor. Sizi o kapılarda
değil de milletin kapısında çalışmaya davet ediyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Muş.
AHMET AKIN (Balıkesir) Biz milletin
kapısındayız arkadaş, sen kendi kapına bak. Ayıp
ya!
BAŞKAN - Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın grup başkan
vekili konuşmasında Cumhuriyet Halk Partisinin zihin kodlarında
gasp olduğunu söyleyerek grubumuza açıkça hakaret etti. Cevap
hakkı kullanmak istiyoruz.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel. (CHP
sıralarından alkışlar)
Lütfen yeni bir sataşmaya mahal vermeyelim.
3.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, İstanbul Milletvekili
Mehmet Muşun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Muş, bizler
grup başkan vekiliyiz; ben ana muhalefetin Grup Başkan Vekiliyim,
benim görevlerimden bir tanesi partinizin sözcülerini ve Genel
Başkanı takip etmek ama tavsiye ederim, bu görevi sizin de
yapmanız gerekir, sizin de böyle bir göreviniz var. Benim bahsettiğim
konuşma Afrinde falan yapılan konuşma değil, benim
bahsettiğim konuşma Gaziantepde kongrenizde yapılan
konuşma.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Afrinle
alakalı konuşma.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Diyor ki: Bir metal
yorgunluğundan bahsediyordum, Afrinle birlikte bir
şahlanış başladı, metal yorgunluğunu bitirdik,
kurtulduk elhamdülillah. Bu lafı Gaziantepde söylüyor, Afrinde
söylemiyor, bunu bir bilin ve Bizim örgütümüzde metal yorgunluğu var.
diye şikâyet eden adam Afrinden sonra bunun ortadan
kalktığını söylüyorsa en büyük
saygısızlığı, en büyük haksızlığı
o şehitlere, o şehitlerin analarına yapmaktadır, bunu
bilin. (CHP sıralarından alkışlar)
Kimsenin işiyle, aşıyla
uğraştığımız yok; ilk günden beri OHALin
ekonomiye verdiği zararı, ilk günden beri bu KHK düzeninin, bu saray
düzeninin, bu baskı düzeninin ülkede yarattığı
tahribatı, can güvenliği, mal güvenliği, hukuk güvenliği
açısından ülkeyi düşürdüğünüz durumu anlatıyoruz.
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) Bu
şikâyeti millete yapın, Avrupaya değil, Amerikaya değil,
tweetle değil.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Size düşen
eleştirilerden pay çıkarmaktır, size düşen bütün dünyaya ve
ülkeye güven aşılamaktır. Oysa bunu yapmayıp ondan sonra
siyasetsizliğin içinde, tükenmişliğin içinde, metal
yorgunluğunun içindeki bir genel başkanın dönüp de atılan
bir tweet üzerinden bu ifadeleri kullanması kendi âcizliğinin
ifadesidir. (CHP sıralarından alkışlar)
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) O
sizin âcizliğiniz.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Cumhuriyet Halk Partisi, bu
ülkeyi bu saray düzeninden kurtarır kurtarmaz OHALi sona erdirecek, bütün
dünyaya ve iç piyasalara güven verecek; gerçek şahlanış
halkın iktidarında, halk partisinin iktidarında
yaşanacaktır.
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) OHAL
devlete devlete, yatırımcıya değil.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özel.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Muş.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, aynı ifadeleri ısrarla yine sataşmak suretiyle
kullanmıştır Sayın Özel.
Ben kendisinin eleştiri hakkına değil
bize hakaret kısmına girdim. Düzeltmesini beklerdim fakat aynı
şeylerde ısrar etti.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ne hakareti etmişim?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Neyi ifade etmek
istediğimizi açıklamak isterim. Bu bir sataşmadır partimize
karşı.
BAŞKAN Buyurun Sayın Muş ama lütfen
yeni bir sataşmaya yer vermeyelim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
4.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Manisa Milletvekili
Özgür Özelin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine tekraren
sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; burada benim söylediğim ve
Sayın Cumhurbaşkanımızın yaptığı
konuşmayı zorlamayla oraya bağlamak
Buradan Cumhuriyet Halk
Partisine ekmek çıkmayacağını onlar da gayet iyi
biliyorlar.
ALİM TUNÇ (Uşak) Acziyet!
MEHMET MUŞ (Devamla) Afrinle alakalı
söylenen mesele
Kastettiğim Afrinle alakalı olan meseledir.
Artık Türkiye, Orta Doğuda çok daha etkin bir hâle geldiğini
ifade etmiştir.
Diğer bir mesele, bizim,
teşkilatlarımızla alakalı bir yenilenmeye gittiğimizi
ifade ettim. Şimdi, gaspla alakalı aslında ne demek
istediğimi siz iyi anladınız. İyi anladınız ama
illa beni burada bunu daha detaylı bir şekilde açıklamaya mecbur
bırakıyorsunuz. Bakın, büyük kongrenizde aday olan, Genel
Başkanınızın karşısına aday olarak
çıkan Muharrem İnce ne diyor: Baskıyla delegeden imza
topluyorlar. Delegenin iradesini gasp budur. Beni zorluyorsunuz, daha detaylı
şekilde deşifre edeyim size. (CHP sıralarında gürültüler)
ALİ ÖZCAN (İstanbul) Ya
Başbakanını kulağından tutup atıyorsun ya! Yapma
gözünü seveyim, bu bizim iç işimiz ya!
MELİKE BASMACI (Denizli) Onu söyleyebiliyor.
Sizde bu söylenebilir mi?
MEHMET MUŞ (Devamla) Bakın, baskı
diyor ya baskı, Aykırı ses çıkaranı kapının
önüne koyarım.
MELİKE BASMACI (Denizli) Ah, ah, Ahmet
Davutoğlu olsa da konuşsa burada.
MEHMET MUŞ (Devamla) Arkadaşlar,
Aykırı ses çıkaranı kapının önüne koyarım.
diyor.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Davutoğlu
nerede, Davutoğlu?
MEHMET MUŞ (Devamla) Bakın, Cumhuriyet
Halk Partisinin nasıl yönetildiğine bakın, demokratik
anlayışlarını ve özgürlük anlayışlarını
buradan anlarsınız.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Mehmet
Şimşeke ne dedi ya Cumhurbaşkanı? Mehmet
Şimşeke daha yeni ne dedi?
MEHMET MUŞ (Devamla) Cumhuriyet Halk Partisi
ezkaza Türkiyeyi yönetmeye kalksa inanın mumla pek çok şeyi
aratırlar.
MELİKE BASMACI (Denizli) Bir de kim dedi onu
FETÖ pazarı diye? Pazarlık yapılıyor. diye kim dedi?
MEHMET MUŞ (Devamla) Bu açıdan bir
düşünüp bir kere konuşacaksınız. Eğer şehitlerle
alakalı siz bir hakaret arıyorsanız Şehitler ölmez, vatan
bölünmez. sözünden tiksindiğini söyleyenlere bir bakın, ondan sonra
çıkıp da şehitlerimizle alakalı burada laf konuşun.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Hâlâ parti meclisi üyeliğindedir.
Şehitler ölmez, vatan bölünmez. sözünden tiksindiğim kadar
başka bir şeyden tiksinmedim. diyeni önce alın...
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Ne var bunda?
MEHMET MUŞ (Devamla) ...ona sorun bu
soruları, ondan sonra bize şehitlerimizle alakalı ders vermeye
kalkın.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Muş.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan...
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Çok üzgünüm ve
toleransınızı istismar etmek de istemem ancak gördüğünüz
gibi her kürsüye çıktığında bir önceki
aldığı cevaptaki yenilginin hışmıyla yeni bir
polemik alanı açıyor. Bu kez de Muharrem İnceye, Muharrem
İncenin adaylığına, kendisine ve Genel
Başkanımıza çok fazla sayıda hakarette bulundu.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Ne dedim? Hangi
hakaret?
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli)
Eleştiri... Eleştiri...
BAŞKAN Onu ben takdir edeceğim
Sayın Muş, lütfen...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Cevap hakkımızı
kullanmak istiyoruz efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel ama lütfen
polemiği uzatmamaya gayret edelim.
Ben bu kürsüde olduğum sürece söz
hakkını kesme gibi bir tutum sergileme niyetinde değilim ancak
bunun da belli bir çerçevede yürümesi gerektiğini takdir edersiniz. Bunu
bütün milletvekillerine, bütün grup başkan vekillerine yönelik olarak
söyledim Sayın Özel.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
5.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, İstanbul Milletvekili
Mehmet Muşun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine ve CHP Grup
Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Çok teşekkür ederim
Sayın Başkan. Bir kez daha Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Bekir Bozdağa soruyorlar: OHALle ilgili ne
düşünüyorsunuz? Bakanlar Kurulu toplantısından
çıkıyor Bir kez daha uzatıyoruz. diyor. Bir demokraside
yaşıyor olsak Bakanlar Kurulumuz OHALle ilgili Millî Güvenlik
Kurulunun tavsiye kararı üzerine Meclise gitmeyi ve Meclisten bu yetkiyi
talep etmeyi düşünmektedir. der ama o kadar emin ki sizden, o kadar emin
ki parmaklardan, Kalpleri, zihinleri değil, parmakları bize
lazım, el kaldırsınlar yeter.den o kadar emin ki yüce
heyetinizi parmak vekil, sizi de parmak vekillerin grup başkan vekili gibi
görüyor. Bir cevap verilecekse ilk cevap Bekir Bozdağa verilecek.
İkincisi...
HALİL ELDEMİR (Bilecik) Hakaret etme.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Hakaret mi?
HALİL ELDEMİR (Bilecik) Her
milletvekilinin onuru var, hakaret etme.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Muharrem İnce aday
olmuş, iyi ki olmuş, alnından öpüyoruz. Cumhuriyet Halk
Partisinde parti içi demokrasi var. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Var, var!
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Ya olamasa? Ya olamasa?
Allahtan parti içi demokrasi var, eleştiri var,
karşılıklı tartışma var, en sonunda da özgür
seçim var. Kırk saat kalıyoruz kongre salonunda. Salonun yetkilileri
diyor ki: Sizin yaptığınız bütün işleri bir saat
kırk yedi dakikada yaptı gitti Adalet ve Kalkınma Partisi
buradan. Allahtan, Cumhuriyet Halk Partisi gibi, çoklu yarışta
genel başkan seçebilen, çarşaf listeyle parti yönetimi seçebilen,
eleştiri kültürü olan, öz eleştiri kültürü olan, demokrasisi olan bir
parti var. Yurt dışından bakıldığında ya
hepimiz size benzeseydik?
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli)
İktidar olurdunuz bize benzeseydiniz.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Ya hepimizin parti
meclislerini bir kişi, genel başkanlarını bir kişi,
grup başkan vekillerini bir kişi söyleseydi? (CHP
sıralarından alkışlar)
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) Ya, sandalyelerin
havada uçuştuğu kongre mi demokratik kongre? Bana bir söyler misiniz.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Mehmet Muş, benim koltuk
çok rahat, arkam çok sağlam; hepsi oylarıyla seçti beni
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) Sandalyeler havada
uçuştu, hakaretler havada uçuştu.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla)
senin gibi Genel
Başkanın iki dudağının arasından
çıkmadım ben ne Manisada ne Parlamentoda. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Muş, buyurun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, milletvekillerine
(CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Sayın
Muşu duyamıyorum, lütfen sessiz olalım.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, milletvekillerimize parmak milletvekili demek
saygısızca
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Çok
saygısız bir ifade.
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Saygısızca bir şey oldu. Aynen iade ediyoruz Özgür Bey.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bekir Bozdağ yaptı o
saygısızlığı.
MEHMET MUŞ (İstanbul)
ve bir grup
başkan vekiline yakışmayacak bir ifadedir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bekir Bozdağ yaptı.
BAŞKAN Ben duyamıyorum sizi Sayın
Muş, bir daha lütfen.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın Özel
müsaade ederse
BAŞKAN Evet, lütfen biraz sessiz olalım.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Ne kadar demokrat
olduğunu görüyoruz bu arada da.
Parmak vekil ve benim de parmak vekillerin grup
başkan vekili olduğumu ifade ediyor. Bu, açık bir hakarettir.
Dolayısıyla söz hakkımızı kullanmak isterim.
BAŞKAN Tercihim, bu polemik çerçevesinde son
kez bir söz hakkı vermektir ama eğer seviye tutturulursa bu
polemiğin devamını engellemem.
Size de sataşmadan iki dakika söz veriyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Teşekkür
ederim.
6.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Manisa Milletvekili
Özgür Özelin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına ve Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bir, burası Türkiye Büyük
Millet Meclisi, burası arena değil. Her yenilgiden sonra hınçla
cevap vermek gibi bir ifade kullanıldı; burası arena
değil, onu hatırlatayım size
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yeni polemik alanları
açıyor. dedim.
MEHMET MUŞ (Devamla)
burası Türkiye
Büyük Millet Meclisi ve milletin kürsüsü. Buradan ben partimizin
politikalarını ve fikirlerini açıklıyorum.
Dolayısıyla bunu önce size bir hatırlatmak isterim.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Burası
arena değilse bizim vekilin köprücük kemiğini nasıl
kırdın?
MEHMET MUŞ (Devamla) Bir diğeri:
Bakın, ben kendi ifadelerimi kullanmadım. Cumhuriyet Halk Partisi
kongresinde aday olmuş, 447 oy alan çıkıp diyor ki: Tehditle
delegeden imza toplanıyor. Ben söylemiyorum, sizin genel başkan
adayınız söylüyor.
CEYHUN İRGİL (Bursa) Diyebilir
kardeşim, özgür bir parti burası.
MEHMET MUŞ (Devamla) Genel
Başkanınıza imza veren 1.078 delege var fakat kendisine oy veren
790 delege var.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) Nasıl oluyor bu?
MEHMET MUŞ (Devamla) Hani sizin iradeniz?
MELİKE BASMACI (Denizli) Orada fikri
değişmiş olamaz mı insanın?
MEHMET MUŞ (Devamla) Nerede iradeniz?
Nasıl iradeyle oy kullanıyorsunuz?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Balıkesir
Belediye Başkanı nasıl ağlayarak istifa etti?
MEHMET MUŞ (Devamla) 163 kişi -delege-
Muharrem İnceye oy, imza veriyor, onlara da baskıyla mükerrer -aynı
şekilde- Kılıçdaroğluna imza verdirmişler.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Balıkesir
Belediye Başkanı istifa ederken niye ağladı?
MELİKE BASMACI (Denizli) Ağlama belediye
başkanlarım, ağlama!
MEHMET MUŞ (Devamla) Dolayısıyla,
Cumhuriyet Halk Partisinin demokrasi, özgürlük konusunda bizimle
yarışacak, konuşacak hiçbir şeyi olamaz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Balıkesir
Belediye Başkanı ağlayarak nasıl istifa etti?
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli)
Ağlamak insani bir duygudur.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Balıkesir
Belediye Başkanı niçin ağlayarak istifa etti?
MEHMET MUŞ (Devamla) Efendim, ne kadar
demokratik kongreleri varmış.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Balıkesir
Belediye Başkanı niçin ağlayarak istifa etti?
MEHMET MUŞ (Devamla) Bakın, bundan
birkaç yıl önce -bu Parlamentoda olanlar hatırlar- kendi
milletvekilleri ceketinden tutup adamı alaşağı ettiler.
Cumhuriyet Halk Partisi kongreleri kavgalarıyla meşhurdur.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Balıkesir
Belediye Başkanı niçin ağlayarak istifa etti?
MEHMET MUŞ (Devamla) Dünyada kongrede
nasıl kavga edilir diye Cumhuriyet Halk Partisinin kongrelerindeki kavga
sahneleri izletiliyor; sandalye fırlatma, çelme takma, omuz vurma, kürsüye
yürüme, kürsüye yürüyeni alaşağı etme
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Gerçekten bağı kopmuş
adamın.
MEHMET MUŞ (Devamla)
hep Cumhuriyet Halk
Partisinin kongrelerinde yaşanan sahnelerdir.
MELİKE BASMACI (Denizli) Sizin dünya hangi
dünya ya? Nereden geliyorsunuz, merak ediyorum.
MEHMET MUŞ (Devamla) Dolayısıyla,
eğer bir demokrasi, fikir yarıştırma varsa yumruklaşma
ne demek, sandalye fırlatma ne demek
MELİKE BASMACI (Denizli) Fikir
yarıştırma sizde mi var? Fikir var mı
yarışsın.
MEHMET MUŞ (Devamla)
kürsüye yürüyen geçen
dönemki milletvekilinizin ceketinden tutup alaşağı etmek ne
demek, bunlara çıkıp bir cevap vermeniz gerekir diye
düşünüyorum.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir)
Başkanınız bakanlarınızı dövüyor, daha hâlâ
konuşuyorsun.
MEHMET MUŞ (Devamla) O parmak vekil, parmak
grup başkan vekili bizde olmaz, onlar az önce söylediğim saikle sizin
partinizde olur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Üzgünüm tekrar söz hakkı
talep etmek zorunda kaldığım için. Artık gerçeklikle de
bağı
Artık hani sadece sataşma falan değil, iftira.
Bütün dünya parlamentoları nasıl kavga edilir diye bizim kongrenin
görüntülerini izliyormuş falan, böyle bir şey söylüyor. Bunu kamu
önünde, bizi izleyen vatandaşlar önünde düzeltmek mecburiyetindeyim.
BAŞKAN Ama bunu bir yerde bitirmek
zorundayız.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tamam, ben de gayret sarf
edeyim.
BAŞKAN Lütfen Sayın Özel, yeni bir
sataşmaya mahal vermeyelim.
Size tekrar iki dakika söz veriyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Siz o
twitin arkasında mısınız, değil misiniz; onu
açıklayın Sayın Özel.
7.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, İstanbul Milletvekili
Mehmet Muşun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine tekraren
sataşması nedeniyle konuşması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, çok
teşekkür ediyorum.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Bu ülkeye
yatırımcı gelsin mi gelmesin mi, onu açıklayın.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) O zaman bu işi daha
fazla uzatmayalım.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Bu ülkede
can ve mal güvenliği var mı yok mu, onu açıklayın.
MELİKE BASMACI (Denizli) Cargill gibi
gelecekse gelmesin.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Olanları
konuşalım, ufak tefek hatırlatmalar yapalım.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) CHPnin
bakışını açıklayın bir.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Öncelikle şu: Millî
irade, millî irade, karşısında boynumuz kıldan ince. En
son ne zaman seçildiniz geldiniz buraya, sizi kim yolladı? Millî irade.
Başbakan adayınız kimdi? Davutoğlu, Genel
Başkanınız Davutoğlu. Kaç oy aldı? Yüzde 49,
helalühoş olsun. Nerede şimdi Davutoğlu?
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) Seni
ne ilgilendiriyor kardeşim?
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) AK
PARTİde milletvekili şu an, hâlâ AK PARTİde milletvekili.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Nerede biliyor musunuz?
Sadece il başkanlarını atama yetkisi Genel Başkandan MKYK
üyelerine alınsın diye bir imza föyü
dolaştırılmasına tepki gösterdi diye saraya
çağırıldı, sanki bir kedi yavrusu gibi ensesinden tutuldu,
böyle kapının önüne konuldu.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Hâlâ AK
PARTİde milletvekili, hâlâ AK PARTİde milletvekili.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) Bu seviyesiz
söyleminizden lütfen vazgeçin. Bu seviyesiz söyleminizden vazgeçin, vazgeçin.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Yeni Başbakan kim
olacak, yeni Genel Başkan kim olacak diye hepiniz merak ettiniz.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Sizin gibi
kaset filmleri çevirerek Genel Başkan değiştirmedik.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Ömer Çelik dedi ki:
Cumhurbaşkanımız perşembe günü kimin
olacağını açıklayacak.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) Kedi konumuna
koyduğunuz, bu ülkede Başbakanlık yapmış birisi.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Ve sonra karar verdiler,
dendi ki: Yeni Genel Başkan Binali Yıldırımdır.
Bin. dediler bindi, İn. dedikleri gün inecek, bundan emin olunuz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Ama bir gerçek var, kol, bacak kırılan
kongre arıyorsanız il başkanınıza, ilçe
başkanınıza rakip çıkmaya çalışan adamın
kırılan koluna bakacaksınız. (CHP sıralarından
alkışlar) Eğer salona girişi yasaklanan bir aday
arıyorsanız yine ilçe kongrelerinize bakacaksınız.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Düzce İl
Başkanlığı vardı Düzcede.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Hiç
alakası yok, hiç alakası yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Ben kongreye gidiyorum,
sizden bir milletvekili eleştiriyor bizi, sizin kafanızla
eleştiriyor, Nasıl olur? dedi bana. Ben 2 aday
yarışır, şöyle olacağını tahmin ediyorum.
dedim. Ya, lidere rakip çıkan siyasi parti mi olur? dedi.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) Kavga ederler, linç
ederler, yumruklaşırlar, sandalyelerin bacakları
kırılır, hatta onlar insanların kafasında
kırılır, öyle bir kongredir.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Bunu lider için bir zafiyet
olarak görüyor, oysaki demokrasinin ta kendisi budur. Milletin vergisiyle
çocuğumuzun kursağından geçen ekmek, ödenen maaş demokrasi
için ödeniyor. Bir tek adama biat edin, millet birini seçsin, her şeyi o
belirlesin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) -
siz de onun kararlarına
sadece biat edin diye olmuyor Sayın Mehmet Muş, demokrasi bu
değildir.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) O edilen biat
değil, zihinle ve yürekle arkasında olmaktır onun adı,
tamam mı?
ALİ ÖZCAN (İstanbul) - Balıkesir
Belediye Başkanı!
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 15.42
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.55
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP
ÜYELER: Mücahit DURMUŞOĞLU (Osmaniye), Nurhayat ALTACA
KAYIŞOĞLU (Bursa)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
80inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Muş.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, oturuma ara vermeden, benim partimizde genel başkanlık
yapmış ve hâlen milletvekili olan bir kişiye karşı
yapılan hakaretten dolayı söz talebim oldu fakat siz ara verdiniz.
Dolayısıyla oturumdan önce ben bu talepte bulundum, bu söz
hakkımızı istiyorum.
BAŞKAN Usulen, biliyorsunuz, oturum
kapandıktan sonra yeniden kürsüden söz veremiyoruz ama size yerinizden söz
vereyim Sayın Muş.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, ben siz oturumu kapatmadan buradan Bu sataşmadır,
İç Tüzük 69a göre söz talebim var. diye beyanda bulundum.
BAŞKAN Ama henüz duymamıştım
ben kapattığımda Sayın Muş.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Ben bu beyanda
bulundum ve bu bir açık sataşmadır ve hakarettir.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Hakaret
değil, durum tespiti.
MEHMET MUŞ (İstanbul)
Dolayısıyla buna verilecek olan
BAŞKAN Bunu yerinizden düzeltebilirsiniz
Sayın Muş, hak veriyorum size, düzeltme hakkınız var.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Hayır
efendim. Sayın Başkan, buna kürsüden cevap verilir çünkü bize,
partimize açık bir hakarette bulunmuş ve ben sizden söz talep ettim
oturum kapatılmadan önce.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ahmet Başkanın her
gün yaptığı iş.
BAŞKAN Sayın Muş, o zaman şöyle
söyleyeyim: Ben oturumu kapattığımda henüz siz ayağa
kalkmamıştınız.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, kayıtları çıkaralım o zaman.
BAŞKAN Buna rağmen, benim prensibim
burada milletvekillerinin ve grup başkan vekillerinin söz
hakkını olabildiğince geniş tutmaktır.
Israrınız üzerine size sataşmadan iki
dakika söz veriyorum ama lütfen yeni bir sataşmaya mahal vermeyin çünkü bu
polemiğin devam etmesi diğer milletvekillerinin, söz sırası
bekleyen grup başkan vekillerinin ve görüşme sırası
bekleyen diğer konuların da aksamasına yol açar ama özellikle
polemik uzadıkça diğer milletvekillerinin söz hakkının da
kısıtlandığını dikkate almanızı rica
ediyorum.
Buyurun, iki dakika söz veriyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Kaydettik, Ahmet Aydın da aynı uygulamayı
yapacak umuyoruz Ayşe Nur Bahçekapılı ile.
8.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Manisa Milletvekili
Özgür Özelin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine tekraren sataşması
nedeniyle konuşması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bizim burada bir polemik uzatma gibi
bir durumumuz söz konusu değil ama burada o kadar
yakışıksız, o kadar çirkin bir ifade kullanıldı
ki bunu bizim görmezden gelmemiz mümkün değil. Bir kere bu tip bir
yakıştırmayı Sayın Özel size ben iade ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hangisini?
MEHMET MUŞ (Devamla) Size ben iade ediyorum.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Neyi iade ediyorsun
ya?
MEHMET MUŞ (Devamla) Şimdi, değerli
milletvekilleri, AK PARTİde kongrelerde değişiklikler
yapılır, MYK, MKYK üyelerinde değişiklik yapılır;
genel başkan değişiklikleri bizim büyük kongrelerimizde
yapılır. Sayın Davutoğlu bizim
Başbakanlığımızı yapmış, Genel
Başkanlığımızı yapmış ve hâlen bizim
Konya Milletvekilimizdir.
KAZIM ARSLAN (Denizli) Nerede bu milletvekili ya?
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Nerede şimdi?
MEHMET MUŞ (Devamla) Kongre
yapılmıştır ve kongrede yeni Genel Başkan Binali
Yıldırım olmuştur, AK PARTİnin oylarıyla olmuştur,
AK PARTİnin delegelerinin oylarıyla bu değişim
yapılmıştır, bunu bir kere hatırlamanızı
isterim.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Hiçbir kongrenizde 2
aday yok, bulamadık. Hiçbir kongreniz 2 adaylı olamıyor bile.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Kitabına uydurulmuştur.
MEHMET MUŞ (Devamla) Siz eğer genel
başkan değişimlerine bu kadar meraklıysanız bizi
kendinizi hatırlatmaya mecbur bırakmayacaksınız Sayın
Özel. Bakın, Genel Başkanınız nasıl Genel Başkan
oldu? Bir hatırlayın.
KAZIM ARSLAN (Denizli) Seçilerek geldi.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Seçimle. Parti içi
demokrasi sayesinde.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Seçilerek
geldi, seçilerek.
KAZIM ARSLAN (Denizli) Atanarak gelmedi, seçimle
geldi.
MEHMET MUŞ (Devamla) Tabii, tabii, seçilerek
geldi! Bir kasetin neticesinde Genel Başkan oldu.
Kılıçdaroğlunun Genel Başkanlık koltuğunu
görecek bir hayali bile yoktu. Bir kasetin neticesinde oldu.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Atanarak gelmedi,
seçilerek geldi Genel Başkanımız.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Sizin ortağınız
mı yaptı o kaseti?
MEHMET MUŞ (Devamla) Madem siz bu kadar
tutarlı, Genel Başkanınızı seven bir partiydiniz,
neden Sayın Baykalın arkasında durmadınız? Madem
sizin Genel Başkanınız böyle omurgalı bir siyasetçi,
görüşmeye gidiyor Baykalla, Arkanızdayız." diyor,
çıkıyor Kesinlikle aday değilim, olur mu öyle bir şey? diyor,
bir gün sonra genel başkan adayı olduğunu açıklıyor.
ALİ ŞEKER (İstanbul)
İçişleri Bakanı sizden değil miydi?
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Atanarak gelmedi,
seçimle geldi.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Ülkeyi kim
yönetiyordu o kasetler hazırlanırken?
MELİKE BASMACI (Denizli) Size
inanmıyorum ya! Şu an bunları konuştuğumuza
inanamıyorum.
MEHMET MUŞ (Devamla) Bakın, siz
eğer bir partide genel başkan değişimi
arıyorsanız önce bundan yıllar sonra da case study olarak
çalışılacak olan kendi partinizdeki genel başkan
değişimine bakın, ondan sonra AK PARTİde gelin genel
başkan değişiklikleri nasıl olur onu bir öğrenin, bir
çalışın.
KAZIM ARSLAN (Denizli) Seçimle geldi Genel
Başkanımız. Atanarak geldi sizinki.
MEHMET MUŞ (Devamla) Teşekkür ediyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Bizim Genel
Başkanımız hem ön seçime girdi hem de seçimle Genel Başkan
oldu. Kendinizle karıştırmayın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, tabii,
yapmayaydı iyiydi, demeseydi iyiydi ama kaset meselesini söyledi.
Dediğim gibi, bir önceki tartışmayı bir yerde
bırakıp yeni bir polemik alanı açıp daha da
saldırganlaşıp daha da çirkinleşerek sonuç almaya
çalışıyor. Cevap verme mecburiyetindeyim efendim.
BAŞKAN Sayın Özel, lütfen, yerinizden
konuşun.
Size 60a göre yerinizden süre vereyim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ama Sayın
Başkanım, çok açık bir sataşma.
BAŞKAN Bunun bir
sınırının olması gerektiğini siz de
anlayışla karşılayın. Aslında, biraz önce İç
Tüzüke göre benim tutumum doğruydu, bundan şüphem yok ama daha önce
de sizlere söyledim, söz hakkını olabildiğince geniş tutma
gibi bir prensip takip edeceğim birleşimleri yönettiğim zaman. O
nedenle
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
müsaade ederseniz şunu söyleyeyim
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Aslında hakkı
olmayan bir sözü kullandı. Kendi Meclis başkan vekillerinin her zaman
yaptığı uygulamadır, iş bir yere uzayınca bir ara
vermek haktır, verilir ve bir daha bu söz talep edilmez. Sizin iyi
niyetinizden yararlanarak, ona sığınarak çıktı, bir
sataşma yapmasaydı eyvallah, iki dakika süreyle sataştı ve
bir cevap hak ediyor. Eğer bir hakkaniyet olacaksa herhâlde kendileri de
rıza gösterir, biz de kürsüden iki dakika cevap verelim, bu iş
bitsin. Ama yok, siz derseniz ki: Ben, söz haklarını bu kadar
geniş tanıyorum, bu anlayışı sizden bekliyorum. Boynum
kıldan ince, otururum bir dakika konuşurum ama doğrusu, bu
suiistimalle alınan hakkın suiistimal edilerek kullanımı
durumunda ortaya çıkan cevap hakkının uygun mecradan uygun
sürede verilmesidir.
Takdir sizin Sayın Başkan.
BAŞKAN Benim iyi niyetimden yararlanma
değil, prensibimi uygulama gibi bir durumdan kaynaklanıyor bu söz
sürelerinin uzaması. Dediğim gibi, ben, burada her an kesebilecek
yetkiye sahibim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tabii.
BAŞKAN Size de kürsüden iki dakika süreyle
söz veriyorum ama sizden yeni bir sataşmaya mahal vermemenizi de rica
ediyorum Sayın Özel.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
9.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, İstanbul Milletvekili
Mehmet Muşun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine tekraren
sataşması nedeniyle konuşması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Gerçekten isterim, unutmak da
isterim ülkenin seçilmiş Başbakanının nasıl görevden
uzaklaştırıldığını, neler söylendiğini,
neler konuşulduğunu.
Sayın Mehmet Muş, hangi kutsal üzerine
inanıyorsanız
Ben, inandığım tüm kutsallar üzerine,
tüm sevdiğim ve saygı duyduğum değerler üzerine yemin
ederim, Ahmet Davutoğlunun görevden alınmasına, yerine Binali
Yıldırımın gelmesine Recep Tayyip Erdoğan karar
verdi, delegeleriniz değil. Siz aynı yemini edebilir misiniz? Hodri
meydan! (CHP sıralarından alkışlar)
İkincisi, çıkıp buradan veya oradan o
yemini edin, Ediyorum. deyin bana, Kararı delegeler verdi, Recep Tayyip
Erdoğan vermedi. deyin, O tarihte tarafsız Cumhurbaşkanı
çağırıp da onu azletmedi. deyin, deyin bunu, gözümün içine
bakın. Siyaset biraz da gerçekliktir, siyaset sadece bağırmak,
gücü ele geçirince karşı tarafı baskı altına almak,
ele geçirdiği güçle sadece kendi doğrularını,
yalanları doğru gibi bilmem kaç kanaldan anlatmak değildir,
gözün içine bakabilmektir Mehmet Muş. Davutoğlunu Recep Tayyip
Erdoğan görevden aldı, Binali Yıldırımı da o
getirdi. Ben buna kalıbımı basarım, bütün
inandığım değerleri koyarım, sen koyabilir misin?
Hodri meydan. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Son sözüm
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Sayın Baykal şu
anda tedavi görüyor. Bir grup başkan vekili, bir polemikte yenilmemek,
kaybetmemek adına bu kadar ucuz bir yola tevessül edebiliyorsa, bize, ona
cevap vermek değil, onu bu rezaletiyle, bu indiği seviyeyle baş
başa bırakmak yakışır.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özel.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Muş.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Yerimden söz talep
edeceğim, uzatmayacağım, iyi niyetinizi
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Şunu ifade
etmek isterim: Az önce
Efendim, suistimal diyerek söz aldı, suistimal
ederek kullandı. gibi bir ifadeyi kabul edemeyiz.
İkincisi, bakın, çirkin üslubu sayın
grup başkan vekili kullandı. Yani bir Başbakanı bir
kediciğe benzetmek suretiyle
Yani kullandığı ifade budur,
bunu kullanmasaydı biz kendisine, kendilerine mukabelede bulunmayız.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Gayet naif ya,
çok naif.
ÇETİN ARIK (Kayseri) - Teşbihte hata olmaz.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Şimdi, eviniz
camdansa başkasının evine taş atmayacaksınız,
bunu bileceksiniz. Çirkin ifade kullandığı için kendilerine bu
hatırlatmaları yapmak durumunda kalıyoruz. Yoksa konunun
Sayın Baykalla ilgili, Sayın Baykalla alakalı bir boyutu yok.
Konunun ondan sonraki süreçle alakalı bir meselesi var.
Bir diğer konu şu: Efendim, her
yenildiğinde hırçınlaşıyor. Bakın, ben gayet
sakinim, hırçınlaştığımız filan yok. Az önce
de söyledim, burası arena değil, siz belki öyle görüyorsunuz ama
burası Türkiye Büyük Millet Meclisidir.
İkincisi, sıkışınca,
işi yemine döküyor, Ben bunun üzerine yemin edeyim, sen bunun üzerine
yemin et
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hadi et! Hadi et!
MEHMET MUŞ (İstanbul)
Tutanaklarımız orada, gel bak, kaç tane delege oy
kullanmış, kaç kişi oy kullanmış, nasıl
yapılmış.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben belirleyen diyorum,
belirleyen, şekil şartı tamamlayan değil.
BAŞKAN Sayın Özel, lütfen.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Hâkim gözetiminde
yapılmış. Çıkmış, Yemin eder misin, etmez
misin?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Et hadi.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Gel bakalım
delegelerin oyuna bak, ona göre karar ver.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, ben de
yerimden ve tutanağa geçmek üzere
BAŞKAN Ve son lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tabii, Sayın Başkan,
yani Mehmet Muşun babasından mülk değildir, biz Parlamentoyu
kuran partiyiz ama ben bunun, bütün kürsülerin, bütün hakların eşit
kullanılması gerektiğini düşünürüm.
Şu kadarını söyleyelim, birincisi:
Sayın Baykal hasta yatağında ve onu rahatsız etmekten
çekinmeyen bir üslup var.
İkincisi: Sayın Ahmet Davutoğlunun
başına gelen konudaki teşbih ile sizin
sarıldığınız rezalet başka bir şey.
Üçüncüsü: O kaseti, kimin genel
başkanının böyle gözlüklerini takıp bakıp
Yayın. Yayın. dediğini de cümle âlem biliyor. Size de bunu
hatırlatmak isterim. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ İHSAN YAVUZ (Sakarya) Nereden
biliyor, nasıl biliyor?
BAŞKAN Teşekkürler.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, bunu getirip ispatlayacaklar. Kimin baktığını,
nasıl yayıldığını ispatlamayan
yalancıdır, müfteridir. Bunu getirip ispatlayacak, görüntülerini
burada yayacak.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Muş.
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
(Devam)
3.- Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın, 2 Nisan Dünya Otizm
Farkındalık Gününe ilişkin gündem dışı
konuşması
BAŞKAN - Gündem dışı üçüncü söz,
2 Nisan Otizm Farkındalık Günü münasebetiyle söz isteyen Kayseri
Milletvekili Çetin Arıka aittir.
Buyurun Sayın Arık. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
ÇETİN ARIK (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Dün 2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık
Günüydü, nisan ayı da Otizm Farkındalık Ayı.
Şu anda Genel Kurulumuzu Kayseri İl
Kadın Kolları Başkanımız ve örgütümüz, Develi
İlçe Başkanımız ve yönetimi izliyor. Kendilerine hoş
geldiniz diyor, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar) Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
AKP Hükûmeti ne kadar alabilir bilmiyorum ama burada
milletin kanayan yarası otizmden bahsetmek istiyorum. Sayın
milletvekilleri, otizm, doğuştan gelen ve belirtileri
yaşamın ilk üç yılında ortaya çıkan nörogelişimsel
bir bozukluktur. Bugün için otizmin nedeni bilinmemektedir ancak birtakım
faktörler suçlanmaktadır. Bunlar: Genetik, ağır metaller,
endüstriyel gıdalar, çevre kirliliği, toksinler, GDOlu gıdalar.
Değerli milletvekilleri, artık,
yediğimiz şeyler yüksek verimlilik adına tanınmaz hâle
gelmiştir; ne yoğurdumuz yoğurttur ne yumurtamız
yumurtadır ne de tavuğumuz tavuktur; en önemlisi, artık,
ekmeğimiz de ekmek değildir. Bunun bir faturası olacaktı ve
bence, otizm, faturanın önemli bir bölümünü oluşturuyor.
Sayın milletvekilleri, Otizmin
farkındayım. demekle iş çözülmüyor; tıp
dünyasının çözüm üretmesi ve devletin insan bedenine zarar veren
ürünlerle gerçek anlamda mücadele etmesi gerekiyor.
Değerli milletvekilleri, otizmin
yaygınlığı ürkütücü bir hızla artmaktadır. 1985
yılında her 2.500 çocuktan 1ine otizm tanısı konulurken,
günümüzde ise her 68 çocuktan 1ine otizm tanısı konuluyor. Tablo
gerçekten çok ürkütücü, gerçekten çok ağır. Peki, 68 çocuktan 1i
otizmli doğuyor ve her yirmi dakikada bir çocuk otizm tanısı
alıyor ise biz bu çocukları niye göremiyoruz, nerede bu çocuklar?
Ben hemen söyleyeyim, bu çocuklar evlerinde ve hapis
hayatı yaşıyorlar. Aile mecbur kalmadıkça bu çocukları
dışarı çıkarmıyor, çıkarsa da kimseye gözükmemeye
çalışıyor çünkü toplum, bu çocukları aileleri tarafından
iyi terbiye edilmemiş çocuklar olarak değerlendiriyor; ailelerini ve
bu çocukları yargılıyor, dışlıyor çünkü otizmin
ne olduğunu bilmiyor, çünkü 10 kişiden 7si otizmden habersiz.
Yapılması gereken, toplumun tüm kesimlerinin otizm konusundaki
farkındalığının artırılması ve kurumlar
arası iş birliğinin sağlanmasıdır. İnsani
gelişmişlik endeksinde Türkiye 187 ülke arasında 69uncu
sıradadır. İşte, bunun temel nedenlerinden birisi de budur.
Otizmin görülme sıklığından
hareketle yapılan nüfus projeksiyonuna göre, ülkemizde yaklaşık
1,5 milyon otizmli birey ve bundan etkilenen 4,5 milyon aile
bulunmaktadır. 0-18 yaş grubunda yaklaşık 352 bin otizmli
çocuk ve gencimiz eğitim, sağlık ve sosyal hizmetlerden faydalanmak
için beklemektedir. Ülkemizde okullaşabilen ve eğitime
erişebilen otizmli çocukların sayısı sadece
26.586dır, o da haftada iki saat. Hâlbuki, bilimsel
araştırmalar, erken tanı ve doğru bir eğitim
yöntemiyle yoğun olarak eğitim alan çocukların
yaklaşık yüzde 50sinde otizmin belirtilerinin kontrol altına
alınabildiğini, gelişim sağlayabildiğini ve ergenlik
yaşına geldiklerinde diğer akranlarından farkının
olmadığını göstermektedir. Otizmde tek çare eğitimdir.
Eğitimin de etkili olabilmesi için çok erken yaşlarda
başlaması, çok yoğun olması ve kesintisiz olması
gerekmektedir.
Otizmli
çocuklar haftada en az kırk saat eğitimle ayakta duracak hâle
gelebiliyor. Ülkemizde ise sadece ve sadece iki saat eğitim verilebiliyor.
Lise dönemine gelindiğinde ise bu çocuklar tamamen okuldan
kopartılıyor. Okul bulsa öğretmen bulamıyor, öğretmen
bulsa okul bulamıyor. Millî Eğitim Bakanlığı
sorduğumuz soru üzerine lise mezunu otizmli sayısının 534
olduğunu söyledi. Batı toplumlarında ise otizmli çocukların
yüzde 60ı lise mezunu. Tablonun ne kadar acı olduğunu hep birlikte
görüyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Arık, sözlerinizi tamamlayın lütfen.
ÇETİN ARIK
(Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, ülkemizdeki en önemli sorunlardan biri, özel eğitim
öğretmeni eksikliği ve öğretmenleri yetiştirecek
öğretim üyeleri sayısının yetersizliğidir. Ülkemizde 7
bin özel eğitim öğretmeni eksikliği vardır. İvedilikle
yapılması gereken, YÖKün özel eğitim öğretmeni
yetiştirecek öğretim üyesi sayısını
artırmasıdır.
Değerli
milletvekilleri, otizmli çocukların anne ve babaların en büyük
endişeleri ise kendilerinden sonra çocuklarının ne
olacağıdır. Türkiyede otizmli bireylerin yatılı ya da
gündüz faydalanabileceği bakımevi İstanbulda ve 1 tanedir.
Burasının da niteliği henüz istenilen seviyede değildir.
Eğer bir devlet vatandaşına Benden sonra çocuğum ne
olacak, kim bakacak? kaygısı yaşatıyorsa o devlet büyük
devlet değildir. Büyük devletler bu kaygıyı yaşatmazlar. Bu
kaygıları ortadan kaldırmak ve otizmli bireyleri
uluslararası standartlarda bakımevlerine kavuşturmak büyük
devletlerin asli görevidir.
Her ilde gündüz
ve yatılı bakımevleri açılmalıdır. Ailelerin
cenaze, hastalık, özel günlerinde çocuklarını
bırakabileceği molaevleri hayata geçirilmelidir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sözlerinizi tamamlayın Sayın Arık.
ÇETİN ARIK
(Devamla) Teşekkür ederim Başkanım.
Otizmli bireylerin iş hayatına
katılmaları mutlak suretle sağlanmalıdır.
Değerli milletvekilleri, otizmli derneklerin,
federasyonların hazırladıkları Ulusal Otizm Eylem
Planı 3 Aralık 2016 tarihinde Resmî Gazetede yayımlandı.
Üzerinden bugün tam 488 gün geçmesine rağmen maalesef ki somut hiçbir
adım atılamadı, hiçbir şey sağlanmadı. Sayın
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanının bir adım atıp Otizm
Eylem Planını derhâl hayata geçirmesi hayati önem
taşımaktadır.
Otizmli çocuklar ve aileleri için daha umut dolu bir
geleceğin bizleri beklediğini biliyorum. Bugün burada bana otizmli
ailelerin sesi olma imkânını verdiğiniz için bu durumdan
etkilenen 4,5 milyon aile ferdi adına hepinize teşekkür ediyor,
saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Arık.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Söz vereceğim.
VI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Mithat
Sancarın, Başkanlık Divanı adına bütün kamu
kurumlarını ve toplum kesimlerini otizm konusunda
farkındalığı ve etkin çalışmayı
artırmaya davet ettiğine ilişkin konuşması
BAŞKAN Bu önemli gün dolayısıyla
yaptığınız konuşmanın çok değerli
olduğunu ben de belirtmek isterim. Kamusal kaynaklardan eşit
şekilde yararlanmak, toplumsal hayata eşit şekilde katılmak
her bireyin hakkıdır. Bu hak tanınmadan bir topluluğun
toplum hâline gelmesi de mümkün değildir. Dolayısıyla otizmli
bireylere de hem kamusal kaynaklardan en etkin ve eşit şekilde
yararlanma hakkının tanınması hem de toplumsal hayata her
alanda eşit bir şekilde katılabilmelerinin mümkün
kılınması konusunda en başta Meclis ve diğer kamu
kurumlarına büyük görevler düşmektedir. Bu görevleri buradan bir kez
daha hatırlatmak benim de görev addettiğim bir şeydir. Bütün
kamu kurumlarını, bütün toplum kesimlerini otizm konusunda farkındalığı
ve etkin çalışmayı artırmaya buradan ben de Divan
adına davet ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Muş.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Manisa Milletvekili
Özgür Özelin yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, az önce Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili
Parlamentoyu biz kurduk. ifadesini kullanmıştır, Cumhuriyet
Halk Partisi kurdu. gibi bir ifade kullanmıştır.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Yeni mi
uyandın?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Bu
yanlış bir bilgidir. Parlamento 23 Nisan 1920de
açılmıştır, kurulmuştur. Cumhuriyet Halk Partisinin
kuruluş tarihi ise Eylül 1923tür.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Aynı irade,
Cumhuriyet Halk Partisini kuran ve Meclisi kuran aynı irade.
MEHMET MUŞ (İstanbul)
Dolayısıyla Parlamentoyu Cumhuriyet Halk Partisinin kurması gibi
bir durum söz konusu değildir. Bunu bilmediğini düşünüyorum.
Kendi kuruluş tarihini de öğrenmesini Parlamentonun dikkatine sunuyorum.
Parlamentoyu CHP değil, millet kurmuştur.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
efendim, müsaadenizle
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
3.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
çok teşekkür ederim.
Googledan bakarak cumhuriyet ve Cumhuriyet Halk
Partisi tarihi öğrenirseniz böyle olur. Cumhuriyet Halk Partililerin hepsi
bilir ki Cumhuriyet Halk Partisinin gerçek kuruluş tarihi 1919daki ilki
Sivas Kongresi olmak üzere peşi sıra Anadoluda
yaptığımız bütün kongrelerdir. (CHP sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özel.
CEYHUN İRGİL (Bursa) Cumhuriyet Halk
Partisinin tüzüğünde yazar, kuruluş tarihi Sivas Kongresidir.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, uygun görürseniz, buradan 60a göre
BAŞKAN Buyurun Sayın Muş.
4.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Manisa Milletvekili
Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, Cumhuriyet Halk Partisinin kuruluş tarihi ayrı bir
şey, Parlamentonun kuruluşunu CHP yaptı. demek ayrı bir
şey.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) E, o ayrı, onu söyle.
MELİKE BASMACI (Denizli) Fark etmiş
ayrı olduğunu.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Bakın, bana
bunu öğreteceğine kendi Genel Başkanına öğretsin.
Eylül 2017, saat dokuz, Sayın Kılıçdaroğlu bir mesaj
yayınlıyor: Doksan dört yıldır cumhuriyetin, demokrasinin,
aydınlık Türkiye'nin savunucusu olan CHPnin kuruluş yıl
dönümü kutlu olsun.
CEYHUN İRGİL (Bursa) O resmî
kuruluş tarihi ama fiilî kuruluş tarihi Sivas Kongresi.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Doksan dört
yıldır
Ne zaman atmış bunu? 2017de. Siz
eczacısınız, ne zaman kurulduğunuzu buradan
çıkarın. Bence Genel Başkanınıza öğretin siz,
bana değil. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Muş.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
müsaade istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
5.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, İstanbul Milletvekili
Mehmet Muşun yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin tekraren açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
şimdi, Sayın Mehmet Muş, dediğim gibi, Googlea
bakıyor, oradan resmî kuruluş tarihine bakıyor, oradan bir
şey çıkarmaya çalışıyor.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Kendi Genel
Başkanınız söylüyor, ben söylemiyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Biz de Cumhuriyet Halk
Partisinin, Millî Mücadelenin partisi olan CHPnin gerçek kuruluş
tarihini ne olarak kabul ettiğimizi söylüyoruz.
Arkadaşlarımızın da ortak coşkusu, ortak heyecanı
ve bu konuyu taçlandırması ondandır.
Ben ayrıca söz aldığımda -bir
yanlış anlaşılma da olmasın- dedim ki:
Babasından mülk değil, biz Parlamentonun kuruluşundaki
partiyiz, kuran partiyiz, ben kendime hak görmem böyle bir şeyi. Hepimiz
eşitiz, eşit haklardan yararlanmalıyız. CHP varsa herkes
için var, senin için de var Mehmet Bey. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özel.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, Sivas Kongresinde herkes vardı.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
şimdi, sisteme giren milletvekillerine yerlerinden birer dakika süreyle
söz vereceğim. Bu sözlerin ardından sayın grup başkan
vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
Biliyorsunuz, genel uygulama, sisteme giren ilk 15
milletvekiline söz vermek yönündedir ve ben, bu Genel Kurulu yönettiğim
ilk birleşimde, söz taleplerini biraz daha geniş tutmaya
çalışacağımı belirtmiştim. Bu taahhüdüme uyacağım
ancak bunun da bir sınırı olduğunu milletvekilleri takdir
eder.
Kendi çalışma arkadaşlarımla
belirlediğim ölçütlere göre söz listesini hazırladım. Eğer
burada kendisine bir haksızlık uygulandığını
düşünen milletvekili varsa bunu da diğer birleşimlerde telafi
etmeye çalışacağım. (HDP sıralarından alkışlar)
Sayın Tümer
6.- Adana Milletvekili Zülfikar İnönü Tümerin, Yumurtalık ve
Karataş ilçelerinin yeni bir yapılanmayla ülkenin turizmdeki
tanıtım yüzü olabilecek özelliklere sahip olduğuna ve daha fazla
geç kalınmadan Hükûmetin gündemine girmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
ZÜLFİKAR İNÖNÜ TÜMER (Adana) Sayın
Başkan, Adananın turizme açılan kapıları
niteliğindeki sahil ilçelerimiz Yumurtalık ve Karataş
gelişime açık ancak merkezî idarenin desteğinden mahrumdur.
Bakanlar Kurulu kararıyla 2008 yılında turizm teşvik
bölgesi ilan edilmesine karşın, her iki ilçemize de o tarihten bu
yana âdeta çivi çakılmamıştır. Tarihî, kültürel ve
doğal turizmin dünyadaki en güzel örneklerinin sergilenebileceği
Yumurtalık ve Karataş ilçelerimiz yeni bir yapılanmayla, ülkemizin
turizmdeki tanıtım yüzü olabilecek özelliklere sahiptir. Yeni bir
yapılanmadan kastımız, sahil şeritlerinin beton
yığınlarına teslim edilmesi değildir. Kamu-özel sektör
iş birliği, doğru teşvik ve planlamalarla iki ilçemizi
birbirine bağlayan sahil şeridi daha fazla geç kalınmadan
Hükûmetin gündemine girmelidir.
Öte yandan, Karataş Belediyesinin 2015
yılında fizibilite raporunu hazırlayıp
tanıtımını gerçekleştirdiği Adana-Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti feribot seferleri projesinin de hayata
geçmesi için kamu kurum ve kuruluşlarının gerekli desteği
sunması gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Basmacı
7.- Denizli Milletvekili Melike Basmacının, kanun hükmünde
kararnameyle görevden alındıktan sonra mahkeme kararıyla beraat
etmiş ama görevine dönememiş insanların durumuna ilişkin
açıklaması
MELİKE BASMACI (Denizli) Sayın
Başkan, kanun hükmünde kararnameyle görevden alınmış, suçlu
bulunmuş, sonra Türk mahkemeleri tarafından aklanmış,
beraat etmiş ama görevine dönememiş bir grup insan geldi bugün. Bir
kadın öğretmen dedi ki: Ben bu iş için doğdum,
öğretmen olabilmek için. Evlatlarımı çok özledim, mesleğime
geri dönmek istiyorum. Bir an önce Hükûmetin bu sorunu çözmesi lazım.
Gerçekten mesleğini seven bu insanların geri dönüşü
sağlanmalı ve o kız bana dedi ki: Adalet lütuf değildir,
olması gerekendir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Arslan
8.- Denizli Milletvekili Kazım Arslanın, Başbakandan
AKMnin yıkılmasını ve Meclis Başkanının
kadın sanatçıları sahneye çıkarmamasını tasvip
edip etmediğini, Denizlide açılışı yapılacak 375
dev projeyi ve KDV iadesine ilişkin maddenin neden geri çekildiğini
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
KAZIM ARSLAN (Denizli) Başbakana soruyorum:
Cumhurbaşkanı AKMyi yıkıyoruz. dedi ve ilaveten Herkes
çatlasın patlasın. diyerek yaptığı işi bir
hünermiş gibi ifade etti. Bunu tasvip ediyor musunuz? İktidarı
yıkmak için mi, varlıkları satmak için mi yoksa yapmak için mi
iktidara geldiniz, bunu açıklar mısınız.
2) Cumhurbaşkanının Denizlimizdeki
yolların kenarına 375 dev proje açılışı için
geleceğini billboardlara yazmışsınız. Yapılacak
bu projelerin isimlerini ve yerlerini şahsıma bildirir misiniz?
3) Meclis Başkanı İsmail Kahraman,
geçen hafta yapılan Çanakkale şehitlerini anma etkinliğinde
gösteri yapacak olan sanatçılarımızı oyunun
dışında bıraktırmıştır. Bu
davranışı kabul ediyor musunuz? Neden bir açıklamada
bulunmuyorsunuz?
4) Geçen hafta Mecliste görüşülen KDV iadesine
ilişkin maddeyi neden geri çektiniz? Önce KDVleri iade edeceğiz.
diye iş dünyasına söz verdiniz, sözünüzde neden durmuyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Nurlu
9.- Manisa Milletvekili Mazlum Nurlunun, Manisada elektrik
dağıtım şirketlerinin bazı uygulamalarına
ilişkin açıklaması
MAZLUM NURLU (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Manisalılar kartlı su
sayaçlarından sonra elektrik dağıtım şirketlerinin
tehdit gibi tebligatlarıyla karşı karşıya. Gediz
Elektrik Ucuz elektrik kullanacaksınız. diyerek daha önce
abonelerle sözleşme yapmış, şimdi yeni sözleşme yapmak
için 2017 yılı içerisinde ödenen en yüksek iki faturanın
toplamını güvence bedeli olarak istiyorlar. Tarımsal sulama
abonesi bir çiftçiden geçen yılki sözleşmede 28 lira alınmış,
şimdi ise bin lira istiyorlar. Bağ ve bahçelerin sulama dönemlerinde
çok yüklü elektrik faturaları geldiği için istenen depozito bedeli,
yıllık fatura toplamının yüzde 60larını buluyor.
Bu, vatandaşı sömürmekten başka bir şey değildir.
Elektrik dağıtım şirketlerine Vatandaşın
cebinden elinizi çekin. diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kılıç...
10.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, sosyal ilişkilerde ahlaki değerlerin önemine
ilişkin açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sosyal ilişkilerde ahlaki değerler
sevginin, saygının, hoşgörünün, sorumluluğun,
doğruluğun, güvenin, dostluğun, samimiyetin ve bu anlamda
ilişkilerin gelişmesine olumlu katkı sağlar. Bu değerler
insanları birbirlerine yaklaştırır, bu tür ilişkiler
hayatın akışını
kolaylaştırdığı gibi, daha zevkli, coşkulu ve
kardeşçe yaşanmasına da vesile olur. Bu değerlerden yoksun
toplumlarda insanlar kendilerini güvensiz hissederler ve sosyal kalite
düşer. Sadece fiziki gelişmişlik yeterli değildir, sosyal
ortamların da insanları birbirlerine yaklaştırıp
yakınlaştırması arzu edilir. İşte bu noktada
ahlaki değerler yakınlaştırıcı bir fonksiyon
görür. İçteki olgunluk dışa ve eylemlere yansır.
Hadisişerifte Güzel davranışlar tutumluluk ve düşünerek
ağırbaşlı davranmak peygamberliğin kırkta
1idir. buyurulur.
BAŞKAN Sayın Akın...
11.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Akının, Adalet ve
Kalkınma Partisi eliyle köylerin satışa
çıkartıldığına ilişkin açıklaması
AHMET AKIN (Balıkesir) Sayın
Başkanım, teşekkürler.
Sayın Başkan, yıllarca halka en
yakın birimler olarak yerel yönetimlerin temsil, katılım ve
demokrasi gibi tüm özelliklerini taşıyan köylülerimiz, bugün üzerinde
yaşadıkları toprak konusunda maalesef söz sahibi dahi olamıyorlar.
Her fırsatta millî iradeden bahsedenler, köylülerimizi millet olarak
görmüyor mü? Bütünşehir yasasıyla tüzel kişilikleri
kaldırılarak hizmetten yoksun bıraktığınız
yetmiyor gibi, şimdi de Adalet ve Kalkınma Partisi eliyle köylerimiz satışa
çıkartılıyor. Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti olarak,
ülkemizi feodal anlayışla yöneterek köy arazilerini canınız
isteyince satabileceğinizi mi zannediyorsunuz? Köylülerimizin iradesi ve
ortak mücadelelerimizle Balıkesir Karesi ilçemizin
-muhtarlarının başkanı, yönetim kurulu ve
muhtarlarıyla birlikte- köylerinin arazi satışının
iptal edilmesi bizler için sevindirici olsa da Hükümetin bu konuyu acil olarak,
kalıcı olarak çözüme kavuşturması gerekiyor. Köylerin
taşınmazları sadece Balıkesir ve ilçelerinin sorunu
değil, tüm illerin sorunudur.
BAŞKAN Sayın Sürekli
12.- İzmir Milletvekili Kerem Ali Süreklinin, tüm dünyanın,
Türkiye'nin tarih boyu edindiği misyon ışığında
mazlumların yanında, zalimlerin karşısında dimdik
duracağını bilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
KEREM ALİ SÜREKLİ (İzmir)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
İsrail, zulmettiği masumların
arşı titreten feryatlarını hiçe saymış ve vicdan
sahibi herkesi karşısına almıştır. İnsan
haklarını her fırsatta çiğnemekten çekinmediği gibi,
bir de Türkiyeye insanlık dersi vermeye
kalkışmıştır. Riyakârlık sofrasının
onur konuğu İsrail, gücünü mazlumların duasından alan
Türkiye'nin seviyesinde değildir ve olamayacaktır. Tüm dünya
şunu iyi bilmelidir ki devletimiz tarih boyu edindiği misyon ışığında
mazlumların yanında, zalimlerin karşısında dimdik
duracaktır.
BAŞKAN Sayın Gürer
13.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, zengin doğa ve
tarihî dokusuyla önemli bir yerleşim yeri olan Niğdenin Altunhisar
ilçesinin sorunlarına ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Niğde ili Altunhisar ilçesi zengin doğa ve
tarihî dokusuyla önemli bir yerleşim yerimizdir. Altunhisar ilçe
olmasına karşın, Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetlerinden
gereken desteği alamamıştır.
Hafta sonu ilçedeydim. Çiftçisi, esnafı,
işsizi de Hükûmetin bölgeye yatırım getirmesini istemektedir.
Altunhisar ilçesinin en önemli sorunlarından biri doktor sorunudur. Devlet
hastanesi vardır ancak çocuk ve kadın doktorları
olmadığı gibi, acile gelen hastalar uzman doktor
yetersizliğinden 40 kilometre uzaklıkta Niğde Hastanesine sevk
edilmektedir. Adı hastane ama acil hastaya hizmet verilememektedir. Aile
hekimleri olmasa Altunhisar doktorsuz kalacaktır. Çevre köy ve kasabalara
da hizmet verebilmesi için devlet hastanesinin ameliyat yapabilecek bir konuma
taşınması istenmektedir. Sağlık
Bakanlığı bir an önce Altunhisar Hastanesine gereken
atamaları yapmalı, ihtiyaç malzemeleri sağlanmalıdır.
Devlet hastanesi tam donanıma ermeden sağlık sorunlarının
devam edeceği görünmektedir. Bu yönden, Sağlık
Bakanlığının bölgeye gerekli ilgiyi göstermesini diliyor,
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Yurdakul
14.- Antalya Milletvekili Ahmet Selim Yurdakulun, 2 Nisan Dünya Otizm
Farkındalık Gününe ilişkin açıklaması
AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; dün, hepimizin bildiği gibi, 2
Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günüydü.
Otizm spektrum bozukluğu doğuştan
gelen ya da yaşamın ilk yıllarında ortaya çıkan en
yaygın nörolojik bozukluktur. Doktorlarımızın koyduğu
erken tanıyla otizmli bireyler sağlık, eğitim ve sosyal
alanlarda iyi yönde gelişmeler göstermektedirler. Koruyucu ve önleyici
sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi ve otizm
farkındalığının artırılmasıyla erken
tanının önünde bir engel kalmayacaktır. Milliyetçi Hareket
Partisi olarak otizmli bireylerimizin, sağlık personellerimizle,
ailelerimizle ve tüm ilgili birimlerle, uygun şartlardaki eğitim ve
rehabilitasyon programlarıyla toplumla uyumlu hâle gelebileceklerini
biliyoruz. İşte bu nedenle de Milliyetçi Hareket Partisi olarak
Meclise önergemizi sunduk. Devlet ve millet el ele verirse otizmli
bireylerimizin kendilerine ve topluma faydalı birer birey hâline gelmeleri
mümkün olacaktır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın İlgezdi
15.- İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdinin,
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütünce hazırlanan
Daha İyi Yaşam Endeksinde Türkiyenin son sırada yer
aldığına ve emekçilerin durumuna ilişkin
açıklaması
GAMZE AKKUŞ İLGEZDİ (İstanbul)
Sayın Başkan, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma
Örgütünce hazırlanan Daha İyi Yaşam Endeksi geçtiğimiz gün
açıklandı. Türkiye, 38 ülkenin ardında kalarak son sırada
yer aldı. Burası günde yedi saatten az uyuyan, haftada elli saatin
üzerinde çalışan, fazla mesai rekoru kıran mutsuz ve umutsuzların
ülkesi. Bakın, enflasyonda daha yılın ilk çeyreğinde yüzde
10un üzerine çıkarak emekçi, sefalet bütçesine mahkûm edildi. Borç
çemberinde ev geçindirmeye çalışanlar Beni işten
çıkarın, buradan alacağım tazminatla kredi kartı
borcumu ödeyeceğim. diyorlar.
Öte taraftan Taşerona kadro vereceğiz. diyerek
yüz binlerce kişiye umut verdiniz ancak tam da bugünlerde güvenlik
soruşturmalarını gerekçe göstererek binlerce kişinin
ekmeğiyle oynuyorsunuz, binlerce emekçiyi işinden ediyorsunuz.
Yıllardır alın teriyle, emeğiyle, namusuyla
çalışan, kadro beklerken işinden olan, çoluğuna
çocuğuna ekmek götüremeyen emekçiler Bizim suçumuz günahımız
ne? diyerek Hükûmetten bir cevap bekliyorlar. Bu haksızlıktan acilen
vazgeçilmeli. İçişleri Bakanlığını acilen
emekçilere bir açıklama yapmaya davet ediyorum.
BAŞKAN Sayın Ertem
16.- Hatay Milletvekili Birol Ertemin, Afrin ve Suriyenin yeniden
inşasında ve yapılandırılmasında Hassa bölgesinin
konum olarak uygun olacağına ve kaybolan ekonomik ve sosyal
prestijini tekrar kazandırmak için Hassaya bir gümrük kapısı açılmasını
talep ettiğine ilişkin açıklaması
BİROL ERTEM (Hatay) Teşekkür ediyorum
Başkanım.
Zeytin Dalı Operasyonunun Hassa ilçemizden
başlamasından sonra ilçemiz jeopolitik açıdan önem
taşıyan bir hâl almıştır. Hataya yapılması
düşünülen en önemli organize sanayinin Hassa ilçemizin
sınırları içerisinde olması, Gaziantep Organize Sanayisine
yakın olması ve yapılması planlanan tünelle İskenderun
Limanına bağlanması Hassayı ekonomik açıdan da bir
merkez hâline dönüştürecektir. Bu yüzden, Afrin ve Suriyenin yeniden
inşasında ve yapılandırılmasında Hassa bölgesinin
de konum olarak uygun olacağını düşünüyoruz.
ÇUKOBİRLİK, Zirai Donatım, Toprak Mahsulleri Ofisi, askerlik
şubesi, hapishane, TEDAŞ, TEKEL gibi kurumların Hassadan
alınıp komşu ilçelere taşınmasıyla Hassa ilçemiz
prestij ve ekonomik açıdan kayba uğramıştır. Bu
vesileyle, kaybolan ekonomik ve sosyal prestijini tekrar kazandırmak için
Hassaya da bir gümrük kapısının açılmasını Hassa
halkı adına talep ediyoruz. Bu konuyla ilgili Hükûmeti ve ilgili
bakanlıkları
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Yılmaz
17.- Ankara Milletvekili Necati Yılmazın, AKPnin
çocukların istismar edildiği cemaat ve tarikat yuvalarına,
vakıflara arka çıkarken laik ve bilimsel eğitimin verildiği
halkevi şubelerini kapattığına ilişkin
açıklaması
NECATİ YILMAZ (Ankara) - Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Halkevleri 1932 yılında kurulmuş,
kamu yararı statüsü olan bir dernektir. Kurulduğu günden beri
Anayasa'da ifadesini bulan laikliğin ve bilimin kılavuzluğunda,
kurulma amacına uygun, çağdaş, demokratik ilkelerle
çalışmalar yürütmektedir. Halkevlerinin bu
çalışmaları, dogmatik, gerici, bilim dışı ve
ayrımcı bir eğitim anlayışını inşa
etmek isteyen AKP iktidarlarını hep korkuttu, hep rahatsız etti.
AKP, çocuklarımızın istismar edildiği cemaat ve tarikat
yuvalarına, vakıflara arka çıkarken halkevlerinin,
çocukların bilimi, doğayı ve yaşamı öğrenmeleri
için sürdürdüğü kültürel, bilimsel ve sosyal
çalışmalarını yasaklayıp şu anda tek tek halkevi
şubelerini mühürlemektedir.
AKP'ye sesleniyorum: Halkevlerini kapatmaya gücünüz
yetmez. Laik, bilimsel eğitimin verildiği halkevlerini değil,
çocukların istismar edildiği tarikat yuvalarını
kapatın. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Akdoğan
18.- Hakkâri Milletvekili Nihat Akdoğanın, Demokratik
Bölgeler Partisi Eş Genel Başkanı Mehmet Arslanla ilgili
verdikleri Meclis araştırması önergelerinin Meclis
Başkanlığı tarafından iade edilmesine ilişkin
açıklaması
NİHAT AKDOĞAN (Hakkâri) - Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
6/3/2018 tarihinde Demokratik Bölgeler Partisi
Eş Genel Başkanı Mehmet Arslana yönelik Meclis
araştırma önergemiz, Mehmet Arslanın Kalkandere Cezaevinde
fiziki saldırıya uğramasıyla ilgili verdiğimiz Meclis
araştırma önergemiz Meclis Başkanlığı tarafından
kaba ve yaralayıcı bulunduğundan iddiasıyla
tarafımıza iade edildi. Burada, Türkiyede 102 belediye
kazanmış olan bir partinin eş genel başkanına yönelik
bu tutuma ilişkin Meclis Başkanlığının sorumsuz
tutumunun aslında, bütün hepimizi yaraladığını
belirtmek istiyorum. Buradaki yaklaşım
Meclisin bir görevi de siyasi
partilerin korunmasıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NİHAT AKDOĞAN (Hakkâri) - Eğer,
Meclis Başkanlığı, Türkiye'de bir siyasi parti
saldırıya uğrayıp burada dile getirdiğimizde bunu kaba
ve yaralayıcı buluyorsa asıl sorgulanması gereken bu
tutumdur, bu yaklaşımdır.
BAŞKAN - Sayın Akyıldız
19.- Sivas Milletvekili Ali Akyıldızın, Sivas
halkının ve kamuoyunun karşı çıkmasına
rağmen Numune Hastanesinin yıkılarak yerine cami
yapılmasının planlandığına ilişkin
açıklaması
ALİ AKYILDIZ (Sivas) - Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sivas halkının ve kamuoyunun
karşı çıkmasına rağmen yani milletime rağmen
tescilli Numune Hastanesinin tescili kaldırıldı ve cumhuriyet
tarihimizin Sivastaki kalan tek eseri de âdeta cumhuriyetle ve Atatürkle
hesaplaşılır bir edayla yıkılıyor ve buraya cami
yapılması planlanıyor. Buraya cami yapılması uygun
değildir diyen herkes de bunlar din düşmanı diyerek hedef
gösteriliyor. Milletin Meclisinden yetkilileri bir kez daha uyarıyorum:
Millete rağmen milleti yok sayarak yapacağınız her iş
ayağınıza dolaşacaktır. Ve buradan soruyorum: Millete
rağmen neden bu kadar ısrar ediyorsunuz, neden bu kadar
direniyorsunuz ve benim milletimi neden yok sayıyorsunuz? Ve bu projede de
yandaş derneklere rant sağlamak ve bunlara benim milletimin
varlıklarını peşkeş çekmek gibi bir niyetiniz varsa
derhâl bu niyetinizden vazgeçin. Yoksa benim milletime rağmen o
koltuklarda oturamazsınız, benim milletim bunun hesabını
size soracaktır.
BAŞKAN Sayın Erdoğan? Yok.
Sayın Doğan
20.- İzmir Milletvekili Müslüm Doğanın, İzmir
Kınık ile köy ve mahallerinde binlerce vatandaşın
faturalarını ödeyememesi üzerine İZSU tarafından
sularının kesilmesine ve bu mağduriyetin ortadan
kaldırılmasını talep ettiğine ilişkin
açıklaması
MÜSLÜM DOĞAN (İzmir) Sayın
Başkan, tarafıma iletilen bilgilere göre başta Yayakent olmak
üzere İzmir Kınık, Kınıka bağlı köy ve
mahallerinde binlerce vatandaşımızın faturalarını
ödeyememesi üzerine İZSU tarafından suları kesilmiştir. Su
hakkı temel bir insan hakkıdır. Hiç kimsenin fiziki, ekonomik ya
da başka özelliklerinden dolayı suya erişimi engellenemez. Yurt
dışına vergiyi kaçıranların ödüllendirildiği,
milyonlarca liralık vergi borçlarının bir kalemde silindiği
bir ülkede faturasını bile ödeyemeyecek durumda olan insanların
su hakkının elinden alınması kabul edilemez bir durumdur.
Bu mağduriyetin ortadan kaldırılması için en azından bir
kez olmak üzere tüm borçlarının silinmesini ve kesilen
sularının bir an önce açılmasını talep ediyorum.
BAŞKAN Sayın Aydın...
Sayın Dedeoğlu
21.- Kayseri Milletvekili Sami Dedeoğlunun, 2 Nisan Dünya Otizm
Farkındalık Gününe ilişkin açıklaması
SAMİ DEDEOĞLU (Kayseri) Teşekkür
ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
ülkemizde otizm konusunda farkındalık yaratmak ve otizmle ilgili
sorunlara çözüm bulmak amacıyla yapılan araştırmaları
ve çalışmaları destekliyoruz. Otizm ülke, ırk, kültür ya da
sosyoekonomik farklılık gözetmiyor. Genetik temelli olan bu hastalıkta
bilinen en etkili tedavi erken teşhisle birlikte bireysel eğitimdir.
Ailelerimizin otizmle ilgili yaşanan
sorunlarını, istek ve ihtiyaçlarını takip ediyoruz. Bu
süreçte günlük yaşamlarını kolaylaştırmak, daha mutlu
ve huzurlu bir geleceğe umutla bakan bir ortam oluşturmak bizim görev
ve sorumluluğumuzdur. Yaşamımızı paylaşalım.
Bir küçük gülümsemenin bile derin bir etkisi olduğunu bilelim. Onları
yaşamımıza ortak edelim.
Bu duygu ve düşüncelerle 2 Nisan Dünya Otizm
Farkındalık Gününün hepimize duyarlılık
oluşturmasını temenni ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Bektaşoğlu...
22.- Giresun Milletvekili Bülent Yener Bektaşoğlunun,
Kurtuluş Savaşı kahramanı Osman Ağanın ebediyete
intikal edişinin 95inci yıl dönümüne ve Giresuna İstiklal
Madalyası verilmesini talep ettiğine ilişkin
açıklaması
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Çok
teşekkür ederim Sayın Başkan.
Kurtuluş Savaşı kahramanı milis
yarbay Osman Ağayı ebediyete intikal edişinin 95inci yıl
dönümünde sevgi, saygı, rahmet ve dualarla anıyorum. Onun
komutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürkün kurduğu Cumhuriyet Halk
Partisinin bir milletvekili olarak onun ilk muhafız alay
komutanlığını yaptığı Türkiye Büyük Millet
Meclisinde görev yapmaktan ve onun ili Giresunu temsil etmekten büyük onur
duyuyorum.
Osman Ağa bütün yaşamını
vatanına adamış, gösterdiği sayısız
başarılarla adını Türk tarihine yazdırmış
bir yurtsever, bir millî kahramandır. Kurtuluş Savaşında
ve sonrasında Atatürkün çağrısıyla kurduğu gönüllü alayla
birlikte aldığı bütün emirleri ve görevleri eksiksiz yerine
getirmiştir. Cumhuriyetin ve devrimlerin yılmaz savunucusu ve
koruyucusu olmuştur.
Osman Ağa, 42 ve 47nci gönüllü alay
askerlerine karşı vefa borcumuzu ödememiz için bir kere daha,
Giresuna İstiklal Madalyasının verilmesi talebimi
tekrarlıyor, Türkiye Büyük Millet Meclisini bu kutsal görevi yerine
getirmeye çağırıyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Köksal...
23.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın, il ve ilçe
tarım müdürlüklerinde hayvanlara ne zaman küpe verileceğini ve
Afyonkarahisar Süleyman Demirel Fen Lisesinde AKP Siirt milletvekili aday
adayının öğrencilere verdiği konferanstaki söylemleriyle
ilgili bir işlem yapılıp yapılmayacağını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, 2 ayrı sorum var.
Birinci sorum Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanına. İl ve ilçe tarım müdürlüklerinde
büyükbaş, küçükbaş hayvanlara küpe verilmiyor ve bu yüzden de
hayvancılıkla uğraşan yurttaşlarımız hayvan
satışları gerçekleştiremiyor, büyük
sıkıntılar yaşıyor. Bu küpeler ne zaman verilecek?
Yine il ve ilçe tarım müdürlüklerinde hayvanlara veba dâhil hiçbir
aşı yapılmıyor, bunun gerekçesi nedir?
Diğer sorum Millî Eğitim Bakanına.
Geçtiğimiz hafta seçim bölgem Afyonkarahisar ilinde Süleyman Demirel Fen
Lisesinde Fatih Sevgili adlı AKP Siirt milletvekili aday adayı
gelerek öğrencilere konferans vermiştir. Bu konferansta Kız
çocukların erkeklerle yan yana gelmesi günah. kız çocuklara Sizin
tek gayeniz anne olmak. gibi söylemlerde bulunmuştur. Bu siyasi kimliğe
sahip şahsın devlet okulunda konferans vermesine kim izin
vermiştir? Bu konferansın gerekçesi nedir ve konferansla ilgili
söylemlerden dolayı yetkililere herhangi bir işlem yapılacak
mıdır?
BAŞKAN Sayın Özdiş
24.- Adana Milletvekili İbrahim Özdişin, AKPli
olmayanların güvenlik soruşturmasıyla işlerinden edilip
yerlerine AKPlilerin doldurulduğuna ve güvenlik
soruşturmalarının hangi kriterlere göre
yapıldığını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sorum Sayın İçişleri Bakanına.
Taşerona kadroda mağduriyetler artarak devam ediyor. En son
aldığım bilgiye göre, Adana Büyükşehir Belediyesinde
taşeron olarak çalışan yaklaşık 2 bin kişinin
güvenlik soruşturmalarına ret cevabı geldiği için kadroya
geçememişler, daha da kötüsü çıkışları verilmiş,
işsiz kalmışlardır. Kişiler güvenlik
soruşturmaları neden olumsuz gelmiş onu bile
öğrenemiyorlar; ortada büyük bir belirsizlik ve mağduriyet söz
konusu. Banka borcu olanın bile güvenlik soruşturması ret
gelmiş. Bu devirde bankaya borcu olmayan bir insan evladı var
mı? Sayın İçişleri Bakanına soruyorum: Güvenlik
soruşturmaları hangi kriterlere göre yapılıyor? AKPli
olmayanı güvenlik soruşturmasıyla işinden aşından
edip yerlerine AKPlileri dolduruyorsunuz Sayın Bakan.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Ve Sayın Tanal
25.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Mithat Sancarı tebrik
ettiğine ve Mardinin köylerinde yaşanan elektrik kesintilerine
ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değerli
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Öncelikle, Meclis Başkan Vekilliğinizi
kutluyorum, hayırlara vesile olmasını diliyorum ve sizin bu
demokratik yönteminizden dolayı da ayrıca çok çok teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN Ben teşekkür ederim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değerli
Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlar; cuma günü
Cumhuriyet Halk Partisi heyeti olarak Mardine elektrik kesintisiyle ilgili
ziyarette bulunduk. Mardinde eğer bir köyde 20 hane varsa bunun 15 hanesi
elektrik borcunu ödememişse 5 hanesi ödemişse köyün tüm
elektriği kesiliyor. Tam tersi de olabiliyor, eğer 15 hane
ödemişse 5 hane ödememişse yine köyün tüm şalteri indiriliyor,
köyler elektriksiz kalıyor.
Bugün gündem dışı mesele kırsal
alanda kadınların ve kız çocuklarının güçlenmesiyle
ilgili. Düşünün, elektriklerin kesilmesiyle birlikte Sayın
Başkanım, öğrenciler ödevini yapamıyor, kadınlar
evlerinde elektrik fırınlarını
çalıştıramıyor
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Özür dilerim,
bitiriyorum Sayın Başkanım.
Çamaşır makinelerini
çalıştıramıyor yani hem çocuk eziyet çekiyor hem de
kadın eziyet çekiyor. Benim burada Enerji Bakanından istirhamım
şu: Siyasi iktidara yakın olan şirketlerin silinen vergi
borçları, güneydoğudaki tüm illerin elektrik borçlarının 10
katı yani 10 katı olan vergi borçları siliniyor bu
şirketlerin ancak vatandaşın bu borçları silinmiyor.
Vatandaş ile devletin barışması adına, ne olur,
özelleştirilinceye kadarki süreye kadar olan bu elektrik
borçlarının affedilmesi
Çünkü orada bir de haksız olarak
kesilen para cezaları var. Sayın Başkanım, siz o bölgenin
milletvekilisiniz daha iyi biliyorsunuz yani birbirine 20 kilometre mesafede
olan köylerde yirmi otuz tane ceza aynı dakikada, aynı saniyede
kesilmiş; böyle bir adaletsizlik kabul edilemez.
Teşekkür eder, saygılarımı
sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Ben teşekkür ederim Sayın
Tanal, ayrıca bu duyarlılığınız için de
teşekkür ederim. Mardin Milletvekili olarak ben de bu konunun
takipçisiyim. Sizin de bu konudaki çalışmalarınızın
değerli olduğunun farkındayım.
Şimdi, grup başkan vekillerine söz
vereceğim.
İlk söz, Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkan Vekili Sayın Erhan Ustaya aittir.
Buyurun Sayın Usta.
26.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, 2 Nisan Dünya Otizm
Farkındalık Gününe, 2 Nisan Ahmet Vefik Paşanın ölümünün
127nci yıl dönümüne, 3 Nisan kadınların belediye seçimlerinde
seçme ve seçilme hakkı kazanmasının 88inci yıl dönümüne,
Gazzede gerçekleştirilen Büyük Geri Dönüş Yürüyüşü
sırasında İsrailin büyük bir katliama imza
attığına, terörü ve teröristi destekleyen Fransanın
tutumunu kınadığına ve Türkiyenin Menbic konusunda kendi
önceliklerine göre hareket edeceğine ilişkin açıklaması
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
2 Nisan, Otizm Farkındalık Günü. Tabii bu
konu hakikaten çok önemli, bu anlamda bütün kamu kuruluşlarının,
sivil toplum örgütlerinin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak bizim de
burada farkındalığın artırılması konusunda,
sadece bugüne has olarak değil de aslında bütün yıl boyunca, bu
konuyu canlı tutarak erken yaşta teşhis ve teşhis
sonrasında özel eğitim süreçlerinin başlatılması
konusunda duyarlılık sahibi olmamız gerekiyor.
2 Nisan 1891, büyük devlet adamı, diplomat,
yazar, çevirmen Ahmet Vefik Paşanın vefat tarihidir. İlk Türkçe
sözlüklerden biri olan Lehcei Osmaniyi hazırlayan kendisidir. Bu
sözlüğün giriş bölümünde de bütün Türklüğü düşündüğünü
gösteren belge niteliğinde bir belge ortaya koymuştur.
Karamanoğlu Mehmet Beyden altı asır sonra Türk Meclisinde
Türkçeden başka dil konuşulamaz. diyerek kendisinden sonra gelen
nesillere Türkçenin ve Türk tarihinin önemini aşılayan bu
değerli Türk büyüğümüzün hatırası önünde saygıyla
eğiliyoruz.
3 Nisan 1930 tarihinde 1580 sayılı
Belediye Kanununuyla yapılan değişiklikle, kadınlar
belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı elde etmişlerdir. Türk
kadınına tanınan bu siyasi hakkın değerini anlamak için
o dönemde dünyada kadın haklarının ne durumda olduğuna
bakmak gerekir: Laikliğin beşiği olan Fransada 1944
yılında, Bulgaristan'da yine 1944te, İtalyada 1945
yılında, Belçikada sınırlamaların
kaldırılmış hâliyle 1948de, İsviçrede 1971
yılında bu hak kadınlara tanınmıştır,
Türkiyede ise 1930 yılında tanınmıştır. Birçok
Avrupa ülkesinden önce Türk kadınının seçme ve seçilme
hakkı kazanması Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve cumhuriyetin bir
eseridir.
Gazzede cuma günü gerçekleştirilen Büyük Geri
Dönüş Yürüyüşü sırasında İsrail yine daha önce de
olduğu gibi büyük bir katliama imza atmıştır,
acımasızca masum sivil insanların üzerine ateş ederek 17
kişi yaşamını yitirmiş
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Usta.
ERHAN USTA (Samsun) İsrailin bu
saldırısında 17 kişi hayatını yitirmiş,
500den fazla kişi de yaralanmıştır. Ben,
hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diliyorum, yaralananlara da
acil şifalar diliyorum.
Tabii, İsrail, terör uygulamalarını
devam ettirmektedir ancak İsrail şunu bilmeli ki kan ve
gözyaşı üzerine kurmak istediği yapının altında
kendisi bir gün gelecek ezilecektir.
Fransa, bir yandan Elysee Sarayında YPGli
teröristleri ağırlamakta, onları baş tacı etmekte,
diğer taraftan da terörist YPGyle Türkiye Cumhuriyeti arasında ara
buluculuğa soyunmaktadır. Terörü ve teröristi destekleyen
Fransanın bu tutumunu kınadığımı ifade etmek
isterim. Fransanın bu teklifi de ahlaksız bir tekliftir. Bu,
müttefiklik hukukuyla bağdaşmamaktadır. Kimin arasını
bulacaktır? Teröristler ile egemen ve meşru bir devleti aynı
kefeye koymak büyük bir küstahlıktır. Tabii, Fransanın YPGnin
bu tür taleplerine kulak kesilmesi yeni bir durum da değildir, öteden beri
PKK ve YPG terörünü desteklediğini de biliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Usta.
ERHAN USTA (Samsun) Tabii, Menbic konusunda
Türkiye kendi önceliklerine göre hareket edecektir. ABDnin Menbic konusundaki
beyanatları birbiriyle çelişkilidir, tutarsızdır ve hiçbir
şekilde güven vermemektedir, oyalamaya yöneliktir. Türkiye ilk etapta
Fırat'ın batısını terörden tamamen temizlemelidir. Ya
bunu terörü destekleyen devletler taşeronlarını oradan çekerek
temizleyeceklerdir ya da Türkiye Cumhuriyeti devleti bunu kendisi
yapacaktır. Terör yuvalarında hangi devletin askerinin olduğunun
bizim açımızdan bir önemi yoktur; ister Fransız olsun ister ABD
askerleri olsun ister onların taşeronları olsun Türkiye kendi
güvenliği tehdit edildiği sürece kimin nerede olduğuna
bakmaksızın terörle mücadelesini büyük bir azim ve
kararlılık içerisinde uygulayacaktır. Biz de Milliyetçi Hareket
Partisi olarak Hükûmetin ve devletin bu konudaki gayretlerinin destekçisi
olduğumuzu ifade etmek isterim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Usta.
Sayın Kerestecioğlu
27.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, 3
Nisan Suruç katliamında yaşamını yitiren Polen Ünlünün
annesi Şennur Ünlünün, 1 Nisan İkinci Yeni Akım
şairlerinden Ülkü Tamerin vefatlarına,
Cumhurbaşkanının okullara otopark yapılmasıyla ilgili
bazı ifadelerine ve nükleer felaket projelerine karşı
yaşamı savunmaya devam edeceklerine ilişkin açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Biz bugün Suruç katliamında
yaşamını yitiren Polen Ünlünün annesi sevgili bir dostumuz olan
Şennur Ünlüyü kaybettik; bundan dolayı çok üzgünüz. Gerçekten bir
aile için çocuğunun acısı çok ağırdır.
IŞİD canilerinin Suruç'ta bir katliam yaparak canını
aldığı onlarca gençten biriydi Polen. Annesiyle çok yerde
karşılaştık, çok yerde beraber olduk. Hayata tutunmaya
çalıştı ama kalbi bu acıyı kaldırmadı ve
bugün Şennur Ünlü kalp krizi geçirerek maalesef yaşamını
yitirdi. Ailesine, yakınlarına başsağlığı
diliyoruz, bir daha da bu karanlık cinayetler yaşanmasın diye,
bu acılar yaşanmasın diye mücadelemize devam edeceğimizi de
ifade etmek isterim.
Bugün bir önemli ismi daha anmak istiyorum. 1 Nisan
tarihinde İkinci Yeni Şiir Akımının önde gelen
şairlerinden Ülkü Tameri de kaybettik. Ülkü Tamer yalnızca bir
şair, çevirmen, yazar, tiyatrocu değildi edebiyat dünyasında
onlarca yazara yardım eden, herkesin çok sevdiği ve şiire pek
çok yenilik getiren bir insandı, onlarca kitap çevirdi, onlarca şiiri
bestelendi, bazıları sevgili Zülfü Livanelinin besteleridir. Bu
ülkedeki acılara genç yaşta ölen çocuklara da kalbi acırdı
Ülkü Tamerin ve onu ünlü Memik Oğlan şiiriyle anmak isterim: On
dört yaşın dikenine katlanmış/Göz ucuna karıncalar
toplanmış/Kurşun gelmiş kaşlarının
üstüne/Alın yazım okur gibi saplanmış/Uyu Memik oğlan
uyu/Öte geçelerde büyü/Uyu Memik oğlan uyu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın
Kerestecioğlu.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Huzur içinde uyusun sevgili Ülkü Tamer de diyoruz.
Şimdi çocuklardan bahsederken okul bahçelerinin
altına otopark yapılmasına ilişkin bir açıklama
dinledik dün Recep Tayyip Erdoğandan. Okullar gerçekten fiziki
ortamı en uygun olması gereken, en sakin olması gereken ve
güvenli olması gereken yerlerken dün kalkıp da hakikaten ağaca
bakınca odun; okula, çocuğa bakınca para gören bir akılla,
bir rant aklıyla Okulların bahçelerinin altına otoparklar
yapalım. dedi Erdoğan. Biz bu konuda da defalarca aslında yer
altı inşaatlarının nelere yol açtığını
yaşadık. Sadece bu değil
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın Sayın
Kerestecioğlu.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Birçok otoparkın suç çeteleri tarafından
işletildiğini biliyoruz. Defalarca ölümlere varan olaylara neden oldu
otopark kavgaları. Böyle kişileri okul bahçelerine
yaklaştırmak, okullarda uyuşturucu, silah, kaçakçılık
gibi her türlü suça, çocuk istismarına zemin hazırlar. Okulların
otoparka değil kütüphaneye, çok amaçlı salonlara, laboratuvarlara,
müzik atölyelerine, spor alanlarına ihtiyacı var. Bu açıklamayı
da protesto ettiğimizi ifade etmek isterim.
Sayın Başkan, bugün Antalya Ekoloji
Meclisi, Yaşam ve Dayanışma Yolcuları, Ekoloji Grubu gibi
pek çok yaşam savunucusu grubu Meclisteydi. Bu coğrafyayı
nükleer atık çöp sahasına çevirecek nükleer santrallere
karşı buralara gelen yaşam hakkı savunucularına
teşekkür ediyoruz. Akkuyu Nükleer Santralinin bugün temeli
atılacak. diye günlerdir reklam yapılıyor bununla ilgili.
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Tamamlayacağım Sayın Başkan.
Ama aslında ortada böyle bir şey yok. Bir
yıldır Rus firma Akkuyuda atık deposunu inşa ediyor zaten.
Bir yıl boyunca Danıştay, siyasi bir tutumla, bütün
itirazları reddetti; bir yıl sonra ise, sanki temel yeni
atılıyormuş gibi, bir şov ortaya konuyor. Bu şovun
enerji üretimiyle falan ilgisi yok; dünya siyasetinde yerini güçlendirmek
isteyen Rusyaya tanınan ödünlerden yalnızca bir tanesi bu. Amaç,
yalnızca Rusyayla yan yana poz vermek. 2,5 milyar liralık S-400
almak yetmedi, şimdi de nükleer santral yaptırılıyor. Biz
Çernobil gibi bir felaketi bu ülkede yaşamak istemiyoruz ve bunun için de
bir kez daha ifade ediyoruz: Hem Akkuyuda hem Sinop Gerzede hem
İğneadada bu coğrafyayı nükleer atık, çöp atık
sahasına çevirecek nükleer felaket projelerine karşı
yaşamı savunmaya devam edeceğiz.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Kerestecioğlu.
Sayın Özel
28.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 2 Nisan Dünya Otizm
Farkındalık Gününe, 1 Nisan İkinci Yeni Akım
şairlerinden Ülkü Tamerin vefatına, 2 Nisan Sabahattin Alinin
öldürülmesinin 70inci yıl dönümüne, 1-7 Nisan Kanser Haftasına ve
Meclis çatısı altında kadınların sahneye
çıkarılmaması olayını protesto etmek için CHP Grup
toplantısına gelen kadınları saygıyla selamladığına
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
2 Nisan, Dünya Otizm Farkındalık Günü idi;
nisan ayı da Dünya Otizm Farkındalık Ayıdır. Otizm
bir eksiklik değildir, bir farklılıktır. Bizler de
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak otizmin farkındayız. Bugün her
68 çocuğumuzdan biri otizmli olarak doğuyor.
Bugün sevgi dolu bakışlarıyla,
tertemiz yürekleriyle içimizi ısıtan, her biri özel olan otizmli
çocuklarımızın temsilcileri grup toplantımıza
geldiler, bizlerle kucaklaştılar. Kendilerini ağırlamak
büyük bir memnuniyet. Bu konuda Meclisin yapacağı her türlü
çalışmaya olumlu katkı vereceğimizi bir kez daha buradan
ifade ediyoruz. Geleceğimiz olan otizmli çocuklarımızı
topluma kazandırmak hepimizin görevidir; bu konuda el ele vermeli ve
otizmi yenmeliyiz.
Ülkü Tameri kaybettik. İkinci Yenicilerin son
temsilcisiydi Ülkü Tamer ve son yolculuğuna çok sevdiği Bodrumda
uğurlandı. Türk şiirinin ve edebiyatının usta ismi,
şair, gazeteci, oyuncu ve çevirmendi. Seksen bir senelik hayatına
sadece güzellikleri sığdırdı. Seher yeli çık
dağlara/ Güneş topla benim için diyen Ülkü Tameri
hafızlarımızda şiirleriyle, güzel sözleriyle, haberleriyle,
kitaplarıyla, güzel oyunculuğuyla anacağız. Kendisini bir
kez daha rahmetle, minnetle anıyor ve kendisini bu uzun son yolculuğuna
en sıcak duygularla uğurluyoruz.
Dün Sabahattin Alinin de öldürülmesinin 70inci
yılıydı. Ömrü cezaevinde ve sürgünlerle geçen, 41
yaşında faili meçhul bir cinayete kurban giden şairimiz,
yazarımız Sabahattin Aliyi ölümünün 70inci yılında bir kez
daha saygı, minnet ve özlemle anıyoruz Cumhuriyet Halk Partisi
olarak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kanser
Haftasındayız. Kanserle ilgili artan kanser vakalarının
araştırılması, kanser hastalığının
sebeplerinin baştan tespit edilip ortadan kaldırılması, bu
rahatsızlığa yakalananların tedavileri sırasında
ve sonrasında kendileriyle ilgili yapılacak çalışmalar için
tüm grupların ortak verilmiş önergeleri var. Geçtiğimiz hafta
down sendromlu çocuklar için, tıbbi bitkiler için kurulan araştırma
komisyonları gibi, yine 4 siyasi partinin ortaklaştığı
böyle bir komisyonun çalışıp bu çağımızın
illeti, çağımızın vebası kansere karşı ortak
bir mücadele yapılması gerektiğinin altını çiziyoruz.
Bir eczacı olarak
meslektaşlarımın eczanelerde karşılaştığı
en büyük sıkıntı, iktidar partisinin yapmış
olduğu çeşitli uygulamalardan dolayı, şu anda
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Müsaadenizle.
BAŞKAN Buyurun, devam edin Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -
dünya devi şirketlerin
Türkiye'de gerek ilaç fiyatlarına uygulanan kura itirazları gerek
birtakım bürokrasiler ve hatalı uygulamalardan dolayı kanser
hastalarının kanser ilaçlarına erişimi noktasında
eczanelerde çok ciddi ve kayda değer sıkıntılar,
mağduriyetler yaşanıyor. Kanser ilacı tedavisi, kürler
olarak uygulanması açısından, hastalığın türü
açısından ertelenemez bir tedavidir, beklenemez. Bu konuda
yetkililerin, başta Sağlık Bakanı olmak üzere, üzerine
düşen sorumluluğu bir an önce yerine getirmesini Kanser Haftası
dolayısıyla bir kez daha hatırlatıyor ve bu
çağrımızı tekrarlıyoruz.
Son olarak da, bugün Türkiyenin dört bir
yanından, yedi bölgesinden, 81 ilinden binlerce kadın, 2 binin
üzerinde kadın Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna geldiler ve geçen hafta bu
Mecliste yaşananlara tepkilerini...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın Sayın
Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
Türkiyenin dört bir yanından, yedi bölgesinden, 81 ilinden 2 binin
üzerinde kadın bugün Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna geldiler, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubunda geçen hafta bu Meclis çatısı altında
yaşanan, hepimizi üzen, Türkiyede infial yaratan, dünyada Türkiyeyi
rezil eden o tutuma karşı Kadınlar sahneye diye
haykırdılar.
Kadınları Cumhuriyet Halk Partisi olarak
saygıyla selamlıyoruz ve kendilerine Kadınlar sahneye;
siyasette sahneye, sanatta sahneye, toplumsal yaşamda sahneye
Kadınlar
sahneye, Türkiye, hak ettiği yerlere. diyoruz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özel.
Sayın Muş
29.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, CHP Genel
Başkanı Kemal Kılıçdaroğlunun
Cumhurbaşkanına yönelik bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, bugün Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanlık
koltuğunu işgal eden zat Cumhurbaşkanımıza Vatan
haini ifadesini kullanarak haddini, hududunu iyice
aşmıştır.
Milletin oyuyla o makama seçilmiş, vatanı,
milleti için gece gündüz demeden çalışan, cumhuru temsil eden
Cumhurbaşkanımıza Vatan haini ifadesini kullanmak ancak
şuurunu ve muvazenesini yitirmiş bir aklın tezahürüdür.
Ağzından çıkanı kulağı duymayan hatta
geçmişte olduğu gibi defalarca hakaret eden, dengesini yitirmiş,
ana muhalefet partisinin Genel Başkanlığını işgal
eden bir zatla karşı karşıyayız. Salı günü grup
toplantısında Türkiyeye hitap ettiğinin bilincinde olan bir ana
muhalefet partisi Genel Başkanı gibi değil, mahalle
kahvehanesinde ağzına geleni sayan bir meczup gibi konuşmak tam
bir seviyesizliktir.
Ne demek vatan haini? Vatan haini kimdir? PYDye
terör örgütü demeye dili varmayarak, PYDli teröristlere Vatanını
savunanlar diyenlerdir. Piknik yapıyorlar, ellerinde silah yok. diyerek
teröristleri aklamaya çalışanlardır, devlete seri katil diyenlerdir,
ülke ülke gezip Türkiyeyi karalayanlardır, Şehitler ölmez, vatan
bölünmez sözünden tiksindiğini söyleyenleri partisinde himaye edenlerdir,
PKKlı teröristleri Hendek kazan arkadaşlar diye niteleyenlerdir,
kayyum atanan FETÖ şirketleri önünde FETÖ için devlete parmak
sallayanlardır, 15 Temmuz darbe girişimini yapanları aklamak
için devlete katil darbe girişimine tiyatro diyenlerdir.
Kılıçdaroğlu şirazesinden
çıkmıştır. 2019 seçimleri yaklaştıkça,
sandıkta tokat yiyeceğini anladıkça daha çirkin bir dil
kullanmaktadır. Kılıçdaroğlunun
Cumhurbaşkanımıza karşı kullanmış
olduğu bu ifadeleri şiddetle, nefretle
kınadığımızı ifade etmek isterim. Kendisini
aklıselime davet ediyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Grup Başkan
Vekili aslında Mecliste bir usulü terk etti. Liderler partilerin grup
toplantılarında konuşurlar; liderlere, birbirlerine cevap
verirler ama Meclis gündemine o toplantılardaki cümleleri, kelimeleri grup
başkan vekillerinin bu şekilde taşıması -bir
başka şekilde konu açılmadıysa eğer- usulümüzden
değil ama kendisi bunu yapmıştır, buna cevap vermek
durumundayız. Çok ciddi ithamları ve hakaretleri
BAŞKAN Kürsüden mi?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kürsüden rica edeceğim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel. (CHP
sıralarından alkışlar)
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
10.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, İstanbul Milletvekili
Mehmet Muşun yaptığı açıklaması
sırasında CHP Grup Başkanına sataşması nedeniyle
konuşması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, grup
toplantıları yapıldı, Cumhuriyet Halk Partisi grup
toplantılarında siyasi nezaket dilini terk etmemeye özen gösteren
lideriyle uzun yıllardır kamuoyu tarafından
Bir yandan
kendisine sürekli hakaret edilen, bir yandan sadece kendisine değil
partisinin üyelerine, sadece partisinin üyelerine değil partisine oy
verenlere, referandumda onlarla birlikte davranan herkese utanmadan,
sıkılmadan terörist diyebilen, ağzına gelen her türlü
hakareti -hem de öyle ağzından kaçarak falan değil- prompterdan
okuyarak yapan, tasarlayarak, planlayarak hakareti bir siyaset dili olarak,
iftirayı bir siyaset dili olarak benimseyenlere karşı,
Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Başkanı, bugün bir tanımlama yaptı.
Yaptığı tanımlama sadece sizin bazı
ithamlarınızı ve hakaretlerinizi tekrarlamaktan ve aynı
sözleri duyduğunuzda ne hissedeceğinizi vurgulamaktan öte
değildir.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Değil,
değil.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Bugün Cumhuriyet Halk
Partisinin Genel Başkanının, genel başkanlık
makamını işgal ettiğini söyleyebilmek için mahallelerden
başlayan, ilçelerde, illerde seçilen, çoklu yarışta
seçilmiş bir genel başkana karşı bunu söyleme
hadsizliği esas kendi partisinin koltuğu bir yana, ettiği
tarafsızlık yeminine namusuma ve şerefime diye yemin ederek
tarafsız kalacağıma deyip Cumhurbaşkanlığı
makamını dahi işgal eden birisinin partisinin grup başkan
vekili tarafından söylenecek son söz budur. Bir işgal varsa Meclisin
yetkilerini şahsa alıp devretmek için gelip de partiniz ve partinizin
yanındakilerle birlikte demokrasiye karşı kurduğunuz kumpas
sonunda yarattığınız işgaldir. Oturduğunuz yer,
Atatürkün Orman Çiftliği olarak bıraktığı yerdir,
tapusu yoktur, oturanın diploması yoktur, Anayasa
değişikliğinizin meşruiyeti yoktur.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Tapusu da var,
diploması da var. Yalan söyleme!
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Yazıklar olsun! Ayıp ya!
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Buyurun Sayın Muş.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, burada bize karşı, partimize karşı sayın
başkan tekrar bir sataşmada bulunmuştur. Bununla alakalı
söz hakkımızı kullanmak istiyorum.
BAŞKAN Sayın Muş, biraz önce
yerinizden, gerçekten grup toplantılarında yapılan
konuşmalar üzerine bir konu açtınız, buna Sayın Özel cevap
verdi. Tekrar ediyorum, ben burada söz hakkını en geniş
şekilde kullandırma taraftarıyım ancak bu konuşmadan
sonra yeniden söz hakkı verirsem artık bu prensibin de
sınırlarını fazlaca zorlayacağımı
düşünüyorum. Böyle başlatılan bir tartışmanın
burada tamamlanması gerektiğini düşünüyorum.
İstiyorsanız yerinizden söz veririm size bir dakika süreyle.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
30.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Manisa Milletvekili
Özgür Özelin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; burada kullanılan, az önce
benim ifade ettiğim sözler, gündeme getirdiğim ifadeler Meclis
çatısı altında kullanılmıştır. Burada
geçtiğimiz birleşimlerde de, oturumlarda da, geçmişte de
Efendim, grupta yapılan konuşmaları biz hiç gündeme
getirmedik. gibi bir şey ben görmedim. Herkes burada istediğini
gündeme getiriyor. Eğer böyle bir niteleme yaparsanız bunun mutlaka
bizden karşılığını göreceksiniz.
İkincisi: Yalanmış,
iftiraymış, bunları saklamakmış, milletin yetkilerini,
Meclisin yetkilerini kendinde toplamakmış
Sayın Başkan, biz bir hukuk devletiyiz;
oylamalar Mecliste yapıldı, sandık vatandaşın önüne
götürüldü, vatandaş oylamayı yaptı, bir karar verdi.
Dolayısıyla, alınan kararları, milletin ortaya koyduğu
iradeyi bir gaspmış gibi nitelemek doğru değildir, milletin
verdiği karara herkes saygılı olacaktır.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben de yerimden cevapla
yetineyim.
BAŞKAN Son olarak yerinizden
Buyurun Sayın Özel.
31.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, İstanbul Milletvekili
Mehmet Muşun yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
partimizin Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu
bir partinin genel başkanıdır. Karşısında bir
partinin genel başkanını muhatap almak ister ama
tarafsızlık yemini etmiş birisidir.
İl kongresine gider, devletin uçağıyla
gider. İlçe kongresine gider, devletin otobüsünün üstünde konuşur.
Oradan çıkar, devletin arabasına biner.
Cumhurbaşkanlığı forsunun bulunduğu araçla siyasi
parti işleri yapar. Bu kadar haksızlık, hukuksuzluk vardır,
buna karşı itiraz ve direnmek bir haktır.
Cumhuriyet Halk Partisi sandıktan hiçbir zaman
kaçmamıştır. Yüzde 70i koparır, alır, gelirim.
diyenlerin, yüzde 50+1i mühürsüz oylarla sağlamaya
çalıştığı 16 Nisan gecesi unutulmamıştır.
Yapılacak ilk seçimler referandum niteliğindedir. Saray düzenine son
vermenin, demokrasiyi tesisin günü yapılacak ilk seçimlerdir, söz
veriyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 17.04
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.28
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP
ÜYELER: Mücahit DURMUŞOĞLU (Osmaniye), Nurhayat ALTACA
KAYIŞOĞLU (Bursa)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
80inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Değerli milletvekilleri, şimdi gündeme
geçiyoruz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
oylarınıza sunacağım.
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Avrupa Parlamentosu (AP)
Katılım Öncesi Eylem Birimi tarafından 13 Nisan 2018 tarihinde
Sırbistan'ın başkenti Belgrad'da düzenlenecek olan Avrupa
Birliği Katılım Öncesi Kalkınma Programı (IPARD)
"Edinilen Tecrübeler ve Gelecekteki Beklentiler"
başlıklı parlamentolar arası konferansa katılım
sağlanmasına ilişkin tezkeresi (3/1564)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Avrupa
Parlamentosu (AP) Katılım Öncesi Eylem Birimi tarafından 13
Nisan 2018 tarihinde Sırbistan'ın başkenti Belgrad'da Avrupa
Birliği Katılım Öncesi Kalkınma Programı (IPARD)
"Edinilen Tecrübeler ve Gelecekteki Beklentiler"
başlıklı parlamentolar arası bir konferans düzenlenecektir.
Söz
konusu seminere katılım sağlanması hususu 28/3/1990 tarihli
ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 9'uncu maddesi
uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
İsmail
Kahraman
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN - Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır. Okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- MHP Grubunun, MHP Grup Başkan Vekili Samsun Milletvekili Erhan
Usta tarafından, Öğretmen Performans Değerlendirme Aday
Öğretmenlik İş ve İşlemleri Yönetmeliğinin
uygulanabilirliği ve çıkabilecek sorunlar belirlendikten sonra yeni
bir düzenleme yapılması amacıyla 3/4/2018 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 3
Nisan 2018 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulunun 3/4/2018 Salı günü (bugün) yaptığı
toplantısında siyasi parti grupları arasında oy
birliği sağlanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19'uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Erhan
Usta
Samsun
MHP
Grubu Başkan Vekili
Öneri:
3 Nisan 2018 tarih, 2732 sayıyla TBMM
Başkanlığına verilen MHP Grup Başkan Vekili ve Samsun
Milletvekili Erhan Usta'nın Öğretmen Performans Değerlendirme
Aday Öğretmenlik İş ve İşlemleri Yönetmeliğinin
uygulanabilirliğinin ve çıkabilecek sorunların belirlendikten
sonra yeni bir düzenleme yapılması amacıyla Meclis
araştırması açılmasına dair önergemizin
görüşmelerinin 3/4/2018 Salı günkü birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere öneri sahibi Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Ankara
Milletvekili Zühal Topcu konuşacaktır.
Buyurun Sayın Topcu. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
MHP GRUBU ADINA ZÜHAL TOPCU (Ankara)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, evet, günümüzde en
önemli problemlerden bir tanesi -biliyorsunuz, birçok problem var ama- ülkenin
geleceğini hazırlayan kişileri yetiştirecek olan ve bu
milleti, bu toplumu oluşturacak olan eğitim sistemindeki ortaya
çıkan aksaklıklardır. Bunlar en önemli problemleri
oluşturmaktadır. Bunlardan bir tanesi de özellikle eğitim
kurumlarının ana unsuru olan öğretmenlerin -yeni pilot
uygulamayla- performans değerlendirme sistemlerinin gündeme getirilmesi.
Diyoruz ki biz: Bunun tekrar gözden geçirilmesi gerekiyor. Birazdan
gerekçeleriyle beraber sunmak istiyoruz biz burada.
Evet, öğretmenlik mesleği, gerçekten en
önemli uzmanlık isteyen mesleklerden bir tanesi. Başarı
öğretmenlerle geliyor, öğretmenlerin performanslarıyla geliyor
yani bir çocuğun olumlu gelecek vizyonu oluşturmasında en büyük
katkıyı öğretmenler sağlıyor, motivasyonunu
artırmada en büyük katkıyı öğretmenler sağlıyor.
İlk çocukluk yıllarının, 5 yaşına kadar çocukluk
yıllarının geçtiği dönemde aileden sonra en önemli rol
gösterici olan ve örnek alınan insanlar öğretmenlerdir. Bu
şekildeki önemi haiz bir meslek grubunun -bir bakıyoruz ki-
performans değerlendirme sistemi adı altında hallaç
pamuğu gibi atılabileceğine yönelik birtakım
çalışmaların yapıldığını görebiliyoruz.
Buradan sormak istiyoruz: Acaba bu performans değerlendirme
sisteminin getirilmesindeki amaç ne? Özellikle gerçekten öğretmenlerin
performanslarını artırmak mı, öğretmenlerin
motivasyonlarını artırmak mı yoksa öğretmenleri
hırpalamak mı, öğretmenleri hizaya getirmek mi? Eğer biz
gerçekten öğretmenlerin performansını artırmak istiyorsak
Amerikayı keşfetmeye gerek yok, birçok yolu var bunun. Yani
artık motivasyon nasıl yükseltilir, performans nasıl
yükseltilir, bu konuda o kadar çok çalışma var ki bunların takip
edilmesi gerekmektedir. En başta -sürekli bu kürsüden belirttiğimiz
gibi- öğretmenlerin mutlaka aidiyet hislerinin güçlendirilmesi lazım
diyoruz ama şu anda baktığımızda, öğretmen
alım sistemine baktığımızda üç çeşit öğretmenin
-çalıştırma tarzı olarak-
alındığını da görebiliyoruz. Bunlardan bir tanesi
kadrolu öğretmenler, bir diğeri sözleşmeli öğretmenler, bir
diğeri de ücretli öğretmenler. Her zaman dediğimiz gibi,
öğretmenin ücretlisi olmaz, öğretmenler ücretli olarak
çalıştırılmazlar. Şu anda sözleşmeli
öğretmenlik geçirildi, dört yıl sonra bunlar da kadroya
aktarılmaktadır.
Şimdi, burada siz, hâlâ,
çalıştırdığınız 70-80 bin ücretli
öğretmeni, yani neredeyse bütün öğretmenlerin, çalışan
öğretmenlerin yüzde 10una denk gelen bir grubu ne yapıyorsunuz? Ayırıyorsunuz.
Bunun, her bir öğretmenin de 30-40 öğrenciye hitap ettiğini
düşündüğünüzde karşımızdaki grubun ne kadar ciddi bir
önem arz ettiğini de buradan paylaşmak istiyoruz biz.
Evet, seçimlerine baktığımızda,
bu öğretmenlerin öğretmenlik mesleğine seçilmesine
baktığımızda gerçekten hassasiyetle seçim
yapıldığını da görebiliyoruz. 2 milyon öğrencinin
sınava girdiğini düşündüğümüzde bakıyoruz ki yüzde
10u alınıyor yani 200 bin arasından seçme yapılıyor
ve burada da performans değerlendirmede çok büyük hata yapılır.
Bu verilen taslak programda performansın yüzde 25inin müdür, yüzde
15inin öğrenciler, yüzde 15inin veliler, yüzde 20sinin zümre
öğretmenleri tarafından değerlendirileceğini, performans
değerlendirmeyi belirleyeceğini gündeme getirdiğimizde
artık yalnızca çabaların bu performans puanlarını
tutmaya yönelik olabileceğini biz buradan belirtmek istiyoruz. Bu,
öğretmenler arasında ayrımcılığa yol
açacaktır. Bu sistem, öğretmenler arasında umutsuzluğa yol
açacaktır ve çatışmalara yol açacaktır. Onun için, yol
yakınken bir an önce vazgeçilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Topcu.
Söz sırası, Halkların Demokratik
Partisi Grubu adına Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrula aittir.
Buyurun Sayın Toğrul. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
HDP GRUBU ADINA MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Milliyetçi Hareket
Partisinin verdiği araştırma önergesiyle ilgili grup önerisi
üzerine grubum adına söz almış bulunuyorum, Genel Kurulu bu
vesileyle saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, AKPnin on altı
yıllık iktidarının en başarısız alanı
ne? diye sorulduğunda akla ilk gelen eğitim sistemidir. Eğitim
sistemiyle hızlı bir şekilde her gün
oynandığını ve sadece sınava dayalı bir millî
eğitim politikasının sürekli
dayatıldığını görüyoruz. AKPnin eğitimdeki temel
kıstası şudur: Piyasalaştırmak ve kadrolaşmak.
Piyasalaşmak: AKP okulların birer
ticarethaneye çevrilmesini istiyor. Daha dün Cumhurbaşkanının,
mahallelerdeki okulların altına otoparkların yapılması
yoluyla okullara gelir sağlanması
Şaka yapacağım,
önereceğim ama ciddiye alırlar diye korkuyorum, Olmazsa üstüne de
AVM yapın. diyeceğim.
Değerli arkadaşlar, AKP öğretmen
alımı ve öğretmen noktasında da ciddi bir sorun
yaşıyor. Öğretmenlerin istihdamı noktasında, bugün çok
ciddi sayıda öğretmen atanmayı bekliyorken AKP sürekli,
güvencesiz ve esnek çalıştırmayı dayatıyor. Üç farklı
öğretmen kadrosu var: Kadrolu öğretmen, sözleşmeli öğretmen
ve ücretli öğretmen. Şimdi, AKP bir de eğitim mesleğini,
öğretmenlik mesleğini değersizleştirerek tamamen teknik bir
meslek gibi görmeye çalışıyor ve şimdi de
öğretmenlerin üzerinde bir Demoklesin kılıcı gibi onlara
performans sistemini dayatmaya çalışıyor. Nedir performans? Kim
değerlendirecek? Öğrenciler değerlendirecekmiş, müdür
değerlendirecekmiş, zümre öğretmenleri
değerlendirecekmiş.
Değerli arkadaşlar, şimdi, bir defa,
yaşadığımız koşullarda öncelikle şu
soruların mutlaka doğru cevaplanması lazım: Öğrenciler
öğretmeni nasıl değerlendirecek? Öğrenciler ve veliler
öğretmen ve yöneticilerin performans değerlendirmesini hangi objektif
ve bilimsel kriterler üzerinden yapacaktır, bunun cevaplanması
gerekir. Öğretmenin öğrenci tarafından bir tür sınava tabi
tutulması, notla değerlendirmesi eğitim sürecinde
öğretmen-öğrenci ilişkisini nereye taşıyacaktır?
Böyle bir uygulamayla, öğretmenin, üzerindeki bu Demoklesin
kılıcı baskıyla mesleği gerçek anlamda etik ilkeler
üzerinden yürütebilmesi mümkün müdür? Eğitim emekçilerinin üzerindeki
baskı, sürgün devam ederken, eğitimde yaşanan siyasal
kadrolaşma uygulamaları bütün hızıyla sürerken
yapılacak değerlendirmenin objektif ve güvenilir olması ne kadar
mümkün olacaktır?
Eğer Millî Eğitim Bakanlığı
hayırlı bir iş yapmak istiyorsa eğitim sistemindeki
sorunları tartışmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sözlerinizi tamamlayın Sayın
Toğrul.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) Sayın
Başkan, son cümlemi tamamlıyorum.
Eğitim emekçilerini bireysel performans değerlendirme
tehdidiyle hizaya getirmek ve disipline etmekten derhâl vazgeçilmeli.
Uyguladığı eğitim politikalarının neden birer
birer çöktüğünü bugün burada da AKPnin ifade etmesi lazım.
Eğitim politikalarımız sürekli bir
yazboz tahtasına dönüşmüşken şimdi öğretmenlik
mesleğini bu kadar değersizleştiren ve geleceğin
çocuklarını yetiştirecek öğretmenleri böyle horlarken
nasıl bir başarı yakalayacağız, bunun
cevaplanması gerekir diyorum, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın
Toğrul.
Söz sırası, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Tokat Milletvekili Kadim Durmaz'a aittir.
Buyurun Sayın Durmaz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
CHP GRUBU ADINA KADİM DURMAZ (Tokat) -
Teşekkür ederim.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, çok önemli bir konu hakkında üç dakikada
ne kadar şey ifade edebilirsem etmeye çalışacağım ama
temeli şu arkadaşlar: Adında millî sözcüğü olan bir
bakanlıkla ilgili, eğer bu ülkeyi eğitimde belli bir noktaya
taşıyacaksak söylenecek sözümüz çok.
On altı yıldır bu ülkeyi tek
başına yöneten AK PARTİ iktidarıyla eğitimin
geldiği noktayı -eski bir öğretmenim- değerlendirip not
vereceksek koskocaman bir sıfır veriyorum.
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Sıfırcı hoca!
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) Sıfırcı hoca
oldun ya.
KADİM DURMAZ (Devamla) Eğitimde
skandallar bitmiyor arkadaşlar. Sınav yapıyorsunuz; yok, bu
sorular yanlış oldu.
Bir başka konu da alıştınız
ülkeyi taşeronla sorumsuzca yönetmeye, eğitime monte ettiniz.
Sayın Millî Eğitim Bakanımız ağzıyla ikrar verip
zikrediyor, 109 bin öğretmene ihtiyaç var. diyor, geliyor Plan Bütçede
Maliye Bakanımızdan 25 bin öğretmen istiyor. Eğer bu ülkede
sorumluluğunu bilen, irdeleyen, sorgulayan, bu ülkenin onurlu bir
yurttaşını yetiştireceksek eğitimde bütçeyi
kısmayacağız ve bunun da yolu hepimizin ortak
anlayışından geçiyor. Ben bu grup önerisini veren
arkadaşlara teşekkür ediyorum.
Arkadaşlar, eğitimde eskiden, bizim de
öğretmen olduğumuz yıllarda şöyle bir model vardı:
Maarif müfettişleri vardı, yok ettiniz. Okullar açılınca
bunlar tüm öğretmenleri gezer, bir metot teftişi yapardı; yolu,
yöntemi, ortak bir anlayışla, Türk millî eğitiminin nasıl
bir müfredatı var, bu uygulandığında nasıl bir sonuç alınacak.
İkinci dönem, okulların kapanmasının ortasında
randıman teftişi yapardı; bu öğretmenimiz Türk millî
eğitiminin amacına uygun nasıl bir uygulama yapmış,
nasıl bir nesil yetiştiriyor diye. Ama gelinen noktada siz
taşeronlaştırarak, bu ülkenin ihtiyacını planlamadan,
öğretmen sendikalarını, eğitimcileri, sizin
dışınızdaki hiçbir siyasi partiyi ve görüşü
önemsemeden işte eğitimde geldiğimiz bu vahim tabloyu bu ülkeye
yaşatıyorsunuz.
Hani, geçmişimizde var, hepiniz biliyorsunuz,
Hazreti Ali Bana bir harf öğretenin kırk yıl kulu, kölesi
olurum. diyor. Peygamberimize ilk gelen Oku! vahyi var. Bunların hepsi
kenarda duruyor, biz sadece kafamıza koyduğumuz
Hatta bu ülkenin
zenginlerine de Eğitim iflas etti -PISA sonuçlarını hepiniz
biliyorsunuz- paran, gücün varsa çocuğunu yurt dışında
okut. diyoruz. Arkadaşlar, bizim yurt dışında okutacak
çocuklarımız yok. Biz bu ülkede çocuklarımızı okutup
yetiştirmek, onurlu birer yurttaş olarak bu vatana kazandırmak
istiyoruz ama bunun yolu
Öğretmenlikte, diğer aklınıza
gelen sektörlerde olduğu gibi performans değerlendirmesine, aday
öğretmenliğe, keyfîliğe dayalı eğitimi dizayn etmeyin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KADİM DURMAZ (Devamla) Sayın
Başkan, toparlıyorum.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi Sayın
Durmaz.
KADİM DURMAZ (Devamla) Bunun bir vicdani
mesuliyeti var, vebali var. Eğer biz, öğretmenlerden, Mustafa Kemal
Atatürkün söylediği gibi, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür
nesiller istiyorsak eğitimde ortak anlayışı hayata
geçirmeliyiz.
Hatadan dönmek de bir erdemdir, gelin bu hatadan da
dönün diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Durmaz.
Şimdi de Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Iğdır Milletvekili Nurettin Aras konuşacaktır.
Buyurun Sayın Aras. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA NURETTİN ARAS
(Iğdır) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
muazzez heyetinizi samimi kalple selamlıyorum.
Perşembe akşamını cumaya
bağlayan gün, ilimde, Afganistanlı ve Pakistanlı mültecileri
taşıyan minibüs -14 kişilik minibüse 37 kişi
yerleştirilerek- vahim bir kaza yaptı ve 17 Afganlı ve
Pakistanlı kardeşimizi kaybettik. Hazin bir tabloyla karşı
karşıya kalmıştım, çok üzüldüm. İslam ülkelerinin
bu durumu gerçekten acı verici. İslamın ilk emri: Oku! Bugün
insaniyet çetin ve karmaşık bir kördüğümün esiri
durumundadır. İnsanlığa zorla yüklenen maddiyatçı
kültür bir kördüğümdür. Bizim bu düğümleri çözebilmemiz için
öncelikli meselemiz tabii ki eğitim olmalıdır. Biz eğer
yeryüzünde abat edilmemiş bir viranenin kalmamasını istiyorsak,
biz zekât vereceğimiz bir insan bulunmasın, o kadar eşitlik
olsun diyorsak, elde edilen gelirin dünyanın mustazaflaştırılmasında
değil mamur edilmesinde kullanılmasını istiyorsak, içinde
kinin, düşmanlığın, nefretin olmadığı bir
topluluk istiyorsak, ilahi, dinî ve ilmî düşünce seviyesinin yüksek
olduğu bir toplum istiyorsak, âlemin içerisindeki güzellikleri,
bereketleri insanlığın lehine kullanmak üzere açığa
çıkarmak istiyorsak mutlaka eğitime önem vermeliyiz, eğitim
denilen sihirli kelimeye biz sarılmalıyız, ancak bu şekilde
sonuç alabileceğimizi bilmeliyiz. Tabii, bu eğitimin en önemli
bileşenlerinden birisi, kutsal olan öğretmenliktir. Bizim
maksadımız öğretmenleri hırpalamak değildir, bizim
maksadımız öğretmenlerimizden en yüksek verimi alabilmektir.
Değerli milletvekilleri, bizim 780 bin
kilometrekare topraklarımız var, komşumuzun 1 milyon 640 bin
-İrandan bahsediyorum- ve nüfus her ülkede de 80 milyon civarında.
Komşumuz İranın millî geliri 400 milyar dolar, bizim gayrisafi
millî hasılamız bugün 800 milyar doları aşmış.
Bizim petrolümüz, doğal gazımız yok ama komşumuzun
doğal gazı da var, petrolü de var. Ya bir de bizim doğal
gazımız, petrolümüz olsa?
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayınız
Sayın Aras.
NURETTİN ARAS (Devamla) Şunu anlatmaya
çalışıyorum: Bizim tek kaynağımız var, o da
beşerî kaynağımızdır. Bunu iyi kullanmamız
lazım. Öğretmenlerimizin bu yönde yüksek performansına
ihtiyacımız olduğu kadar diğer faktörlerin de eğitim
üzerinde tesiri olduğunu biliyoruz. Bunların başında anne
ve baba geliyor. Özellikle anneden söz etmek istiyorum ben. Bugünlerde
gündemimizi de işgal etmektedir insan hakları, kadın
hakları. Tabii ki analık görevi kadına verilmiştir ama
herkes bilmelidir ki kadın bir kuluçka robotu değildir ve çocuğu
doğurduktan sonra, emzirdikten sonra çocukla ilgisini de kesmez. Gelecek
nesillerin eğitimi anneye verilmiştir. Sonraki hayatına tesir
edecek eğitimden bahsediyoruz. Bu devrede çocuğun ruh
sağlığı üzerindeki eğitim çok önemlidir. Kim
söylemiş bilmiyorum ama Eğer sefil olursa kadın, toplum çöker
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NURETTİN ARAS (Devamla)
beşeriyet
çöker. diye bir laf vardır. Gerçekten çok yerinde söylenmiş bir laftır
bu da.
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın, bir
dakika daha süre veriyorum Sayın Aras.
NURETTİN ARAS (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkan, Allah razı olsun.
Kadın çocuğun eğitimi üzerinde
birinci derecede rol oynamaktadır. O yüzden diyorum ki: Kadının
sefilliği, sefaleti sadece ona okuma yazma öğretmekle, yabancı
dil öğretmek gibi safsatalarla giderilemez; kadının gerçek ilim,
irfan ve bilgi sahibi olmasıyla giderilir.
Derhâl kaydetmeliyim ki aynı şartlar
erkekler için de geçerlidir. Yoksa günümüz Türkiyesinde, özellikle İslam
ülkelerinde
İslamın görüşü olarak söylüyorum: Erkeklere
hürriyet, hayat hakkı tanınmış da kadınların
boynuna kölelik halkası geçirilmiş değildir. Bunu düşünenler
varsa kendi görüşlerini sorgulasınlar. Kadın, anne gelecek
nesilleri eğitirken çocuğa sevgi ve şefkati öğretir.
Güzel bir Türkiye dileğiyle muazzez heyetinizi
saygıyla, sevgiyle, hürmetle selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Aras.
Sayın Beştaş, söz talebiniz
vardı.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
32.- Adana Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Türkiyede tek Kürtçe çıkan Azadiya Welat gazetesinin matbaa
bulamadığı için basılamadığına ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Evet, geçen hafta, Türkiyede çıkan tek Kürtçe
gazete olan Azadiya Welat gazetesi gazeteyi basacak matbaa
bulamadığı için basamadı gazeteyi, Özgürlükçü Demokrasinin
basıldığı gün matbaasına da bu hafta yine el konuldu.
Başka matbaa sahipleri de devlet yetkilileri tarafından Basmayacaksınız.
talimatı verildiğini ve kendilerine ciddi bir baskı
uygulandığını söylüyorlar. Böyle olunca, Welat gazetesi,
her şeye rağmen, gazeteyi çıkarmak isteyen
çalışanlarca fotokopilerle çoğaltılıp
satıldı. Şimdi, biz iktidar partisine soruyoruz,
çıkın, buradan söyleyin gerçekten: Bu dilden neden bu kadar
korkuyorsunuz? Matbaalara Basmayacaksınız. talimatı verecek
kadar nefretinizin kaynağı nedir? Bize göre Hükûmetin Kürt dilinden
nefretinin kaynağı Kürtçe korkusudur. İşte, Azadiya Welat
gazetesi de fotokopiyle çoğaltıldığı gün
(x) manşetinde Dilimizden
korkuyorlar. demiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın Sayın
Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Evet, AKP öylesine korkuyor ki bu dilden korkusu
derin bir nefrete de yol açmış durumda. Bu gazete en zorlu zamanlarda
çıktı, geçmişinde infazları, kaçırmaları gördü
ama yılmadı. Önceki iktidarlar da susturmaya çalıştı,
susturamadılar, siz de susturamayacaksınız.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Beştaş.
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Çeşitli İşler
1.- Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden Eskişehirden
gelen konuklara Hoş geldiniz. denilmesi
BAŞKAN İzleyici sıralarında
Eskişehirden konuklarımız var, kendilerine hoş geldiniz
diyoruz, buradan sevgi ve selamlarımızı yolluyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
33.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, konuşma sürelerinin
indirilmesine destek veren milletvekillerine konuşmanın ne kadar
kıymetli olduğunu hatırlatmak istediğine ve kadınlar
hayatın her alanında sahnede olursa Türkiye'nin daha güzel bir yer
olacağına ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, hatip
Sayın Arası dikkatle dinledik, katıldığımız
fikirleri vardı, çoğuna katılmadığımız
yaklaşımları oldu ama kıymetli olan, görüşlerini
Meclis kürsüsünden özgürce söyleyebilmesiydi. Üç dakika yetmedi, iki kez birer
dakikaya ihtiyaç duydu, siz de verdiniz ona ama ben Sayın Arasa ve onunla
birlikte İç Tüzükteki bu konuşma hakkı on dakika iken bunu üç
dakikaya indiren AKP önerisine ve ona destek veren milletvekillerine
konuşmanın ve söz söylemenin ne kadar kıymetli olduğunu
hatırlatmak istiyorum.
Ayrıca, Sayın Başkan, bugün Genel Kurulumuzu
Eskişehirden ziyaret eden kadınlar olduğu gibi bugün Meclisin
her yanında kadınlar var, geçen hafta yaşananlardan sonra. Ve
onlar diyorlar ki: Kadınlar sahneye. Biz de CHP olarak diyoruz ki:
Siyasette kadınlar sahneye, sanatta kadınlar sahneye, hayatın
her alanında kadınlar sahneye.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayanız
Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Onlar sahnede olsunlar ki
Türkiye daha güzel bir yer olsun. Yaşasın kadınlar,
kadınlar yaşasın diyoruz. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Bu güzel sözlerinize ben de
katıldığımı belirteyim.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- MHP Grubunun, MHP Grup Başkan Vekili Samsun Milletvekili Erhan
Usta tarafından, Öğretmen Performans Değerlendirme Aday
Öğretmenlik İş ve İşlemleri Yönetmeliğinin
uygulanabilirliği ve çıkabilecek sorunlar belirlendikten sonra yeni
bir düzenleme yapılması amacıyla 3/4/2018 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 3
Nisan 2018 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi (Devam)
BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza
sunacağım: Kabul edenler
Etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Adana Milletvekili Meral
Danış Beştaş ve Grup Başkan Vekili İstanbul
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir tarafından, Türkiye'de son
zamanlarda artan yolsuzluk iddialarının
araştırılması ile yolsuzlukla daimî mücadele için çözüm
yollarının bulunması amacıyla 3/4/2018 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 3
Nisan 2018 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulunun 3/4/2018 Salı günü
(bugün) yaptığı toplantısında siyasi parti
grupları arasında oy birliği
sağlanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Filiz
Kerestecioğlu Demir
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
3 Nisan 2018 tarihinde Adana Milletvekili Grup
Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul
Milletvekili Grup Başkan Vekili Filiz Kerestecioğlu Demir
tarafından (7302 sıra no.lu) Türkiye'de son zamanlarda artan
yolsuzluk iddialarının araştırılması ile
yolsuzlukla daimî mücadele için çözüm yollarının bulunması
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerinin 3/4/2018 Salı günkü birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere, öneri sahibi Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkcü konuşacaktır.
Buyurun Sayın Kürkcü. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
HDP GRUBU ADINA ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir)
Sayın Başkan, sevgili arkadaşlar; önerimiz, Türkiyenin
yolsuzluk görünümünün giderek kötüleşmesi dolayısıyla Hükûmetin
bu konudaki sorumluluğunun ortaya çıkartılması
amacıyla verildi. Bu kaygımızı haklı gösterecek
gerçekler şunlar: Türkiye, Uluslararası Şeffaflık Örgütünün
1995ten beri sürdürdüğü bütün ülkeleri kapsayan
araştırmaları kapsamında, bu yıl 180 ülke
arasında yolsuzluk algısı, yolsuzluk görünümü
bakımından 80inci sırada, 100 üzerinden de puanı 40. Bu
puanlar 1995te 90 ülke arasında 50 ve 10 üzerinden 3,8di, 2000de 158
ülke arasında 65di, 2012de 176 ülke arasında 54tü. Durumun 1995 ve
2000den daha iyi fakat 2012den daha kötü olduğu apaçık. Daha iyi
olması belli, Türkiye'nin tamamen siyaseten ve devlet idaresi
bakımından çöktüğü bir dönemin arkasından gelen
reformları yansıtıyor iyi sayılar ama 2000den beri durumun
daha iyiye gitmediği, daha kötüleştiği açık ortada.
Bunları destekleyen olgular var mı? Evet, var. Özellikle iki
uluslararası araştırma, Malta belgeleri ve Panama belgelerinin
analizinden ortaya şu çıktı: Türkiye'nin iktidar
doruklarının, hem Cumhurbaşkanının damadı ve onun
yakınları hem Başbakanın oğullarının,
aslında, offshore bankacılığı sistemi içerisinde büyük
operasyonlar yürüttükleri ortaya çıktı. Offshore
bankacılığının kendisi otomatik olarak yolsuzluk
sonucunu vermese de offshore bankacılığının esasen
vergi kaçırma maksadıyla kurulmuş bir uluslararası
çürümüşlük rejimi olduğu apaçık ortadadır ve Türkiye'yi
yöneten Hükûmet, hangi ülkelerin offshore
bankacılığının kusurlu olacağına dair liste
yapma görevini de bu kanun çıktığından beri yerine
getirmemiştir. Dolayısıyla, Cumhurbaşkanı ve
Başbakan yakınlarını korumaktadırlar.
Bununla sınırlı değil. Daha alt
düzeyde tabii ki yolsuzluklar devam ediyor. Örneğin, Üsküdar Belediyesinde
-Adalet ve Kalkınma Partili belediye- Adalet ve Kalkınma Partili
üyelerin girdiği ihalelerde diğer kuruluşlar çekilerek, Adalet
ve Kalkınma Partili Saniye Karayelin 2017 yılında toplam
568.548 liralık bir ihale almasına yol açmış olduğunu
biliyoruz.
Aynı şekilde, Kayseri PTT Başmüdürlüğünün
açtığı ihale, sonuçta ihaleden yalnızca bir gün önce
kurulan bir şirkete kalmıştır. Bunun Hükûmet taraftarı
bir şirket olduğu apaçık ortadadır.
Tabii, daha önemlisi savaştan kazanmakla
ilgilidir. Başbakan Binali Yıldırım Eğer İHAlar
ve SİHAlar olmasa biz Afrinde hiçbir başarı
kazanamazdık. derken aslında bir sirkat ifade etmiştir. Bu
İHAlar ve SİHAlar, Cumhurbaşkanının
damadının şirketi tarafından tekel fiyatıyla Türk
Silahlı Kuvvetlerine satılmaktadır. Dolayısıyla ne
kadar savaş olursa damat o kadar çok para kazanmaktadır. Nitekim, bu
para kazanma meselesi öylesine ifsat hâle gelmiştir ki
Cumhurbaşkanının Danışmanı İlnur Çevik
nihayet baklayı ağzından çıkarmıştır,
Afrindeki bütün ihaleleri, Suriyedeki ihaleleri bu operasyon sayesinde biz
kazandık. diyebilmiştir. Yani savaştan kâr etmek üzerine
konuşan bir cumhurbaşkanı başdanışmanı ve bu
sözlerin hiçbir şekilde tekzip edilmediği apaçık ortadadır.
Bütün bu şartlar altında, aslında
yolsuzluğun sadece basit yolsuzluk olarak değil, suistimaliâlâ, büyük
yolsuzluk olarak devletin en yüksek katlarından aşağıya
doğru sürdürüldüğünü ortaya koyan çok önemli deliller, çok önemli
kanıtlar var. Bu kanıtlar karşısında Meclisin bir
araştırma yapmama lüksü yok fakat bu araştırmayı
yapmayacağınızı biliyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Devamla) Başkan
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın Sayın
Kürkcü.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Devamla) Buna rağmen bu
araştırmanın yapılması ihtiyacını dile
getirmek gerekir çünkü buna ses çıkarmayan bir Meclis bunun altında
kalır. Yarın bütün bunların hepsi sorulacaktır;
akıtılan kanlar, yapılan hileler, yapılan dolanlar,
kaçırılan vergiler, bunların hepsinin hesabını halk
soracaktır çünkü eninde sonunda devlet dediğiniz şeyin kendi
geliri, kendi kaynağı diye bir şey yoktur. Burası
hükümdarlıkla, Osmanoğullarının kılıç
hakkıyla elde edilmiş, gaza hakkıyla elde edilmiş
hazinesiyle yönetilmiyor; halkın mülkü olan şey, bireyler
tarafından ve partiler tarafından tasarruf ediliyor ve bu tasarruf
hileyle hurdayla gidiyor.
19uncu yüzyılda Türkiyenin uluslararası
alandaki görünümü buydu; bir hasta adam. Bu tablo bir Kurtuluş
Savaşının ardından değişti fakat şimdi
Türkiyenin tablosu şuna daha çok yaklaştı: Yani, savaştan
kâr eden, bütün endüstriyel çarklarını fetih ve işgalle sürdüren
bir ülke.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Devamla) Ancak yolsuzlukla
beslenebilecek ve yolsuzlukla beslendikçe yolsuzluğu yeniden üreten bu
rejimle Meclis yüzleşmeyecekse, esasen halkın kendisine verdiği
vekâletin hakkını yerine getirmeyecek demektir.
Son olarak şunu da söyleyeyim: Özellikle
savaş ve savaşın etrafında oluşan endüstriyel, askerî
kompleks ve bunun yarattığı ağlar o kadar vahim bir durum
yaratıyor ki Afrindeki savaşı övdüğü için, Türkiyede bu
savaşı eleştirenleri kınadığı için temayüz
eden eski bir sinema sanatçısı Hülya Koçyiğitin damadı ne
var ne yoksa topluyor, sonuç olarak Konyaaltı Sahil Projesi
kapsamında yapılan bütün ticari ünite ve tesislerin kiralanması
işini tek başına alıyor. Bu kadarına düşmedik, bu
kadarına kalmadık. Türkiye böyle bir yönetimi hak etmiyor, Meclis
bunu hak etmediğini ispat etmelidir.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Kürkcü.
Sayın Muş, söz talebiniz var.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
34.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, İzmir
Milletvekili Ertuğrul Kürkcünün HDP grup önerisi üzerinde HDP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan,
hatibin konuşmasına katılmadığımızı
ifade etmek isterim. Bu Man Adası, işte, diğer meselelerle
alakalı verdiğimiz cevaplar Meclis kayıtlarında mevcuttur,
bir daha aynı şekilde bunlara cevap verme ihtiyacı
hissetmemekteyiz.
Şunu ifade etmek gerekir: Afrin Operasyonuyla
ilgili Daha çok para için daha çok savaş. gibi bir ifade kullandı,
bunu reddettiğimizi ifade etmek isteriz. Türkiye,
İHAlarını millîleştirmiştir, millî kaynaklarla, millî
yazılımla üretmektedir. Daha önce bunlar ithal ediliyordu. Sanırım
hatip, Türkiyenin bunları millîleştirmesinden, millî kaynaklarla
üretmesinden ve dünya standartlarında bir ürün ortaya
çıkarmasından rahatsız. Sayın milletvekilleri, bunlardan
rahatsız olması gereken teröristlerdir, bir milletvekilinin bunlardan
rahatsız olmaması gerekir diye düşünüyorum. Daha önce, bunlar
millîleştirilmeden önce İsrailden parası ödendiği zaman
bile alınamıyordu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, bitiriyorum.
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Afrin Operasyonu
ihaleler için yapıldı. Biz oraya girdik, onun için ihaleleri
alacağız. gibi bir ifadeyi getirsin burada bize göstersin.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Danışman söyledi, danışman.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
İlnur Çevikin böyle bir ifadesi bulunmamaktadır, ben kendisiyle de
konuştum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
İlnur Çevikin açıklamasına bir bakın.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın Kürkcü
iddiasını ispatlamakla mükelleftir. Biz Afrine ihaleler için
girdik, savaştık. Oraya girdiğimiz için ihaleleri biz
alacağız. Böyle bir ifadesi varsa getirsin bunu ispatlasın,
aksi takdirde kendisi müfteridir.
Teşekkür ederim.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Kerestecioğlu, sisteme
girmişsiniz, buyurun.
35.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin,
sataşma nedeniyle söz hakkı kullanmakla ilgili usule ilişkin
açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Ben aslında yürüyen usulle ilgili bir şey söyleyip
sonra sataşmadan söz istediğimizi ifade etmek isterim.
Ama sanıyorum, herhâlde bugünün gündemi,
Sayın Mehmet Muşun konuşan herkese sürekli cevap vermesiyle
geçecek gibi gözüküyor. Eğer böyle bir usul varsa gerçekten aynı
şeyi bekliyoruz yani Sayın Ahmet Aydından, Sayın Ayşe
Nur Bahçekapılıdan. Burada asla sataşma yok, asla sataşma
yok. diye defalarca söz alınamıyor bu Mecliste. Yani bu şekilde
idare edilecekse bu Meclis böyle olsun, herkes aynı şeyi yapsın,
sizin gibi yapsın, söz hiç kısılmasın, devam etsin. Ben sadece
bunu ifade etmek istedim.
Ve tabii ki sataşma var, sataşmadan
dolayı da sayın vekilimiz söz alacak mümkünse.
BAŞKAN Sayın Kerestecioğlu, söz
vereceğim.
Başkalarının nasıl
yönettiği ve yöneteceği doğrusu beni bağlamaz. Benim bir
anlayışım var ve bu anlayışa göre yöneteceğimi
ilk birleşimde de söylemiştim, buna sadık kalmaya
çalışıyorum. Bundan diğer Meclis başkan vekilleri ne
gibi bir sonuç çıkarır, o benim ilgi alanıma girmiyor. Ben
burada, daha önce belirttiğim gibi, söz hakkını mümkün ölçüde
geniş tutmaya çalışarak yöneteceğim.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Siz değil Sayın Başkan, Sayın Mehmet
Muş umarım bundan bir şey çıkarır da bizim sözümüz engellenmeye
çalışıldığında o zaman destek olur kendisi de
buna, bunu ifade etmek istedim.
BAŞKAN Sayın Kürkcü, buyurun.
SALİH CORA (Trabzon) Yalan bir haberi okudu.
MEHMET MUŞ (İstanbul)
İspatlasın bakalım.
SALİH CORA (Trabzon) Yalanın yalanı
olmaz.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) İşine
bak.
SALİH CORA (Trabzon) Sen işine bak.
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
11.- İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkcünün, İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı açıklaması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Sayın
Başkan, iki konu var: Birincisi, biz Türkiyenin İHA yapıp
yapmadığı, bunların iyi olup olmadığı
konusuyla ilgili değiliz. Türkiyede Silahlı Kuvvetlere İHA
tedarik eden bir tane firma var, o firma da Cumhurbaşkanının
damadının firmasıdır.
NİHAT ÖZTÜRK (Muğla) Bir tane
değil, birden fazla var.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Devamla) Sonuç olarak millî
olup olmadığının ne önemi var? Nedir dünyada bugün millî
olan? Eninde sonunda bunun bir parçasını, bilginin bir bölümünü,
kaynağın bir bölümünü uluslararası piyasadan temin ediyorsunuz.
Netice olarak yazılımlarıyla, şunuyla bunuyla,
kaçınılmaz olarak dünyada herkes bir şekilde uluslararası
alandan elde ettikleriyle kendi çıkarlarına uygun işler
yapıyor.
Benim sözünü ettiğim şey şudur:
Eğer sizin yakınlarınız bu İHA işindeyse siz
Savaşta İHA kullandık. diye konuştuğunuzda, harcanan
her şeyden para kazandığınızı itiraf etmiş
olursunuz. Yolsuzluk böyle başlar, benim itirazım bunadır. El
çekilmelidir bu işten; Cumhurbaşkanının,
Başbakanın yakınları Silahlı Kuvvetlere malzeme
tedariki işinden el çekmelidirler. Ben bundan rahatsızım, millet
bundan rahatsızdır.
İkincisi: İlnur Çevikin sözleri
Türkiyenin bütün yayın organlarında şu ya da bu şekilde
yayınlandı. İlnur Çevik apaçık oradaki müdahaleden, oradaki
savaştan, oradaki işgalden sonra müteahhitlerin oradaki ihaleleri
alacaklarını ve bunun çok faydalı olduğunu söyledi. Bu,
hiçbir şekilde tekzip edilmedi.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Metin burada,
okuyun.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Devamla) Ben de okudum, siz
de okudunuz, hep beraber okuduk.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Okuyun şu
metinden.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Devamla)
Dolayısıyla, bu tekzip edilmedikten sonra yapılabilecek hiçbir
şey yoktur. Ben bunu tekrar ediyorum: Tekzip etsin İlnur Çevik, ondan
sonra konuşalım. Siz İlnur Çevik yerine niçin
konuşuyorsunuz? (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Kürkcü.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, uzatmıyorum, ben kendisini hâlen ispata davet ettiğimi
ifade etmek isterim.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) - İspatladı ya işte. Daha neyi ispatlasın?
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Adana Milletvekili Meral
Danış Beştaş ve Grup Başkan Vekili İstanbul
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir tarafından, Türkiye'de son
zamanlarda artan yolsuzluk iddialarının
araştırılması ile yolsuzlukla daimî mücadele için çözüm
yollarının bulunması amacıyla 3/4/2018 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 3
Nisan 2018 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi (Devam)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksu konuşacak.
Buyurun Sayın Aksu. (MHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
MHP GRUBU ADINA İSMAİL FARUK AKSU
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; verilen
grup önerisi üzerine söz aldım, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Toplum ve devlet hayatındaki kültürel ve ahlaki
erozyon, ülkemizin beka mücadelesinde öncelikli olarak çözülmesi gereken
sorunlardan biridir. Bilindiği gibi, Çiftlik Bank ve benzeri olaylar
sebebiyle vatandaşlarımıza yönelik
dolandırıcılık girişimleri geçtiğimiz günlerden
itibaren Türkiye'nin gündemini meşgul etmektedir. Bu meselelere temelde
iki açıdan bakmakta yarar vardır. Bunlardan biri, yolsuzluk
yapanlardan, yetim hakkına el uzatanlardan hesap sorulması ve en
ağır cezaların verilmesi, ikincisi ise yolsuzluğa sebep
olan unsurların ortadan kaldırılmasıdır. Milletimizi
kandıranların, umutlarını çalanların ve soygun
düzenini kuranların yakasından tutmak, hesaplaşmak şüphesiz
ki iktidarından muhalefetine hepimizin görevidir. Biz Milliyetçi Hareket
Partisi olarak devlet idaresini milletimizin bir emaneti olarak görüyor, ahlaki
kirlilik ve yolsuzluklarla kararlı ve etkin mücadele suretiyle temiz
siyaset ve temiz yönetimi tesis etmeyi hedefliyoruz. Toplum hayatını,
demokratik rejimi ve ahlaki değerleri tahrip eden, halkın devlete
olan güvenini azaltan, toplumsal dokuyu zedeleyen, ayrıca kaynak
israfına, yatırım ortamının bozulmasına ve
uluslararası itibarımızın zarar görmesine yol açan
yolsuzluğa karşı mutlaka köklü ve kalıcı tedbirlerin
alınmasını, Türk siyasi ve bürokratik hayatında ilkeli,
seviyeli ve temiz bir yönetim anlayışının hâkim
kılınmasını istiyoruz.
Bu çerçevede, öncelikle, yolsuzlukla mücadelede kamu
menfaatinin kişisel menfaatlerden üstünlüğü
anlayışının toplumsal bir değer olarak benimsetilmesi,
eğitim başta olmak üzere çeşitli araçlarla sağlanmalıdır.
Yolsuzlukların önlenmesinde etkinliği sağlamak amacıyla
denetim sistemi, yapısal ve işlevsel olarak
etkinleştirilmelidir. Yolsuzlukları önlemek, yolsuzluklarla
mücadelede etkin ve kalıcı politikalar üretmek ve ilgili
kuruluşlar arasında eş güdümü sağlamak amacıyla özerk
bir yolsuzlukla mücadele kurulu kurulmalıdır. Dürüstlüğü
teşvik eden davranış kuralları oluşturularak
eğitimin her kademesinde insanımıza dürüstlük ve sorumluluk gibi
erdemlerin kazandırılmasına önem verilmeli, dürüstlük kültürünün
bir hayat tarzı olarak benimsetilmesi sağlanmalıdır.
Kuşkusuz ki hem demokratik meşruiyetin
güçlendirilmesi hem de devlete duyulan güvenin artırılması,
yolsuzluk ve usulsüzlük gibi güven sarsıcı uygulamaların önüne
geçilmesiyle mümkün olabilecektir.
Bu düşüncelerle sizleri saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Aksu.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Balıkesir Milletvekili Namık Havutça konuşacaktır.
Buyurun Sayın Havutça. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
CHP GRUBU ADINA NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
ben sizlere yolsuzluklar, yoksulluklar ve yasaklar üzerinde AKPnin karnesini
okumayacağım, bu bizim tespitimiz değil. Bakın, uluslararası
küresel yolsuzluk araştırması yapan uluslararası bir kurum,
Türkiye'nin dünyada en fazla yolsuzluk yapılan 2nci ülke olduğunu
söylüyor. Biz söylemiyoruz bunu, uluslararası raporlar söylüyor. Sizin
yoksullukla mücadelede, yasaklarla mücadelede tablonuzu söylemeyeceğim;
Türkiye tarihinin en büyük yasaklarını, en büyük gestapo devleti
uygulamalarını görüyoruz şu anda.
Bakın, siz 17-25 Aralık yolsuzluğunu
burada örtüp üzerini kapadıktan sonra bir de Man Adası gerçekleri
ortaya çıktı. Nedir bu Man Adası gerçekleri? Cumhuriyet Halk
Partisi Sayın Genel Başkanı o dekontları gösterirken
Yalovada Sayın Cumhurbaşkanı Sahte evraklar sallamakla siz
kalkıp Tayyip Erdoğana ve ailesine leke süremezsiniz. diyordu. Ne
oldu o sahte belgeler?
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı
Tespit 1: 15 Aralık 2011, Ziya İlgenin Albaraka Türk
Katılım Bankası hesabına 2,5 milyon dolar ve yine 26
Aralık 2011, İlgenin aynı hesabına 1 milyon 250 bin dolar;
15 Aralık 2011, Mustafa Erdoğanın Albaraka Türk
Katılım Bankası hesabına 2,5 milyon dolar; 26 Aralık
2011, Erdoğanın aynı hesabına 1 milyon 250 bin dolar; 27
Aralık 2011, Osman Ketenci hesabına 1 milyon 250 bin dolar; 27
Aralık 2011, Mustafa Gündoğanın hesabına 1 milyon 250 bin
dolar; 29 Aralık 2011, Ahmet Burak Erdoğanın Garanti Bankası
hesabına 1 milyon 450 bin dolar. Bu dekontları, Cumhuriyet Halk
Partisinin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına teslim
ettiği dekontları MASAK ve Halk Bankası aynen
doğrulamıştır.
Şimdi, soruyorum ben buradan o fakir milletin
Balıkesir Öğretmenevindeki emekli öğretmene soruyorum: Ziya
İlgen, eniştesi emekli öğretmendir. Bu kadar milyon dolar
parayı hangi ticari işletmeyi işleterek kazandı?
Soruyorum bugün, Balıkesir Misakça köyünde bizi
izleyen çiftçi kardeşime, tarlasını satmak zorunda olan çiftçime
soruyorum: Siz BUMERZ diye bir şirket duydunuz mu? Bakın,
açılımını söylüyorum: BUMERZin BUsu Burak Msi
Mustafa ERi Erdoğan Zsi Ziya enişte
Siz, alın teriyle, mücadele ederek
dünyanın en pahalı mazotunu kullanarak ekmeğinizi topraktan
kazanmaya çalışırken
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın Sayın
Havutça.
NAMIK HAVUTÇA (Devamla) -
emekli öğretmen
enişte Ziya İlgen ve arkadaşları aile saadet zinciriyle 15
milyon dolar alıyor.
MÜSLÜM DOĞAN (İzmir) - Az, az 15 milyon
dolar(!)
NAMIK HAVUTÇA (Devamla) Ben buradan temiz
siyaseti, siyasi ahlakı sorgulayan milletvekili arkadaşlarıma
soruyorum: Bu paraların kaynağı Türk Ceza Kanununa göre suç
olmayabilir; peki, siyasi ahlak olarak siz bu parayı nereden kazandıklarını
sormayacak mısınız, sormayacak mıyız? Yolsuzluklarla
mücadele, bu ülkenin özgürlüğü içindir çünkü yolsuzlukları örtbas
etmek için buradan özgürlükleri kısıtlayıcı yasalar
çıkarıyorsunuz. Bakın, MİT bugün hiçbir belgesini
mahkemelere göndermiyor, MİT elindeki belgelerini sadece Sayın
Cumhurbaşkanıyla paylaşıyor. Bu ülkenin demokrasi ve
özgürlüğü için biz her kurumu yargısal denetime açmalıyız,
her kurumu. İşte, buradan soruyorum: Gelin bu mal
varlığını araştıralım; nereden ticaret
yaptılar, ne sattılar, ne aldılar, bu paraları nereden
aldılar?
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Havutça.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Muş, size söz
vereceğim ama görüşmeler tamamlansın, zaten şu anda
grubunuz adına söz isteyen bir sayın milletvekili konuşacak.
Daha sonra, eğer hâlâ söz talebiniz devam ediyorsa size söz vereceğim
yerinizden.
Öneri üzerinde Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Bayburt Milletvekili Şahap Kavcıoğlu
konuşacaktır.
Buyurun Sayın Kavcıoğlu. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA ŞAHAP KAVCIOĞLU
(Bayburt) Gazi Meclisin değerli milletvekilleri, öncelikle Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. Verilen grup önerisin aleyhine söz
almış bulunmaktayım.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİ
Hükûmetleri zamanında yolsuzluk iddialarının bir devlet,
bürokrasi kültürü hâline geldiğini belirtmek ya da ima etmek, devlet
kademelerinde çalışan, bu ülkeye hizmet eden binlerce, milyonlarca
kişinin zan altında bırakılması demektir. Yolsuzluk
devlet kültürü hâline geldi. demek, Türkiyenin genelini yolsuzlukla suçlamak
demektir. Böyle birkaç asılsız ya da eksik bilgiyle Türkiyenin
genelini yolsuzlukla suçlayamazsınız; hele daha yeni 28 belediyesine
kayyum atanmış bir parti bunu hiç yapamaz diye düşünüyorum.
Milletin güvenerek teslim ettiği bu 28 belediyenin 24ünü PKK terör
örgütüne, 4ünü ise FETÖ terör örgütüne peşkeş çeken bu partinin
belediyeleri değil mi?
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Ne FETÖsü ya!
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Devamla) - Daha
anlaşılır ifadeyle, bu milletin servetini çeşitli
usulsüzlüklerle terör örgütlerine, yandaşlarınıza aktaran sizler
değil misiniz?
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Yalan söylüyorsun!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Dosyalarda bile yok böyle bir belge, yalan atıyorsun!
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Devamla) Bizim
dönemimizde, ekonomimizin sağlam temelleri,
uyguladığımız doğru ekonomik politikalar, dinamik özel
sektörümüz, sağlıklı bankacılık sistemi, kamu mali
dengeleriyle, Türkiye ekonomisi, 2017 yılında yüzde 7.4 büyümeyle
dünyanın en yüksek büyümesini sağlamıştır.
Yine, 4 milyon mültecinin -bakım, barınma-
her türlü ihtiyacını karşılayan, dünyaya en fazla sosyal
yardımı aktaran, dünyanın takdirini kazanan bu ülkeyle övünmek
yerine çamur atıyorsunuz.
Dünyanın en büyük 10 projesinin
6sını gerçekleştiren, daha bu yıl temeli atılan ve
inşaatı devam eden üçüncü havalimanı, Kanal İstanbul, 1915
Çanakkale Köprüsü gibi küresel ölçekte projelere imza atan Türkiye'yle niye
övünmüyorsunuz? Bu ülke hani hepimizindi? Sizler bu havaalanlarını,
bu köprüleri, bu yolları kullanmayacak mısınız?
Bakın, Türkiye'nin altmış beş
yıllık hayallerini gerçekleştirmek üzere bugün Türkiye'de çok
önemli bir buluşma var. Bugün, dünyanın en önemli iki liderinin
buluştuğu, Türkiye'de 20 milyar dolarlık bir nükleer enerji
yatırımının temellerinin atıldığı bir
gündür. Her şeyden önce de Mehmetçikin Afrinde Suriyeden zaferle
çıktığı, tüm dünyaya Türk gücünü
hatırlattığı bir dönemde Türkiye algısını
farklı mecraya taşımaya çalışan bu tür iddialar, kendi
yolsuzluklarını örtmek, Türkiye'nin son dönemdeki gücünü perdelemek
için yapılan bir taktiktir.
Değerli milletvekillerimiz, Türkiye, 783 bin
kilometrekarelik yüz ölçümüne sahip, 80 milyonluk nüfusu olan koca bir ülkedir.
Bu tür yolsuzluklar her nerede ve kimlerce yapılırsa
yapılsın, AK PARTİ hükûmetleri yolsuzluklarla büyük hassasiyetle
mücadele etmiştir ve sonuna kadar da edecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, sözlerinizi tamamlayın
Sayın Kavcıoğlu.
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Devamla) Bundan
kimsenin şüphesi ve endişesi olmasın.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Kerestecioğlu, size
söz vereceğim. Daha önce Sayın Muş sisteme girmişti, ona
söz vereyim.
Buyurun Sayın Muş.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
36.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, İzmir
Milletvekili Ertuğrul Kürkcünün sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, burada insansız hava araçlarıyla ilgili gündeme
getirilen meselede bir noktaya daha açıklık getirme ihtiyacı
duydum, o mesele de şudur: Bayraktar,
Cumhurbaşkanımızın damadı olduğu için bunları
vermiyor. On iki yıl önce bu çalışmalar birileri tarafından
test edilip Silahlı Kuvvetlere zaten verilmeye başlanmış.
On iki yıl önce ne Cumhurbaşkanımızın
damadıydı ne de bir akrabalığı vardı. Cumhurbaşkanımızın
damadı olduğu için değil, bunları Türkiyede üreten, bu
kalitede üreten bu firma olduğu için Silahlı Kuvvetlere bunların
teslimatını ve tedarikini sağlamaktadır. Bunun
altını özellikle çizmekte fayda görüyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Kerestecioğlu.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Hatibin konuşmasında özellikle partimize
sataşmalar vardı, yolsuzlukla ilgili bir önergeyi alıp tamamen
başka yerlere çekerek sataşmada bulundu. Eğer takdir ederseniz
Ertuğrul Kürkcü konuşacak.
BAŞKAN Buyurun Sayın Kürkcü.
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
12.- İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkcünün, Bayburt
Milletvekili Şahap Kavcıoğlunun HDP grup önerisi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Sayın
Başkan, sevgili arkadaşlar; iktidarda olmanın kefareti en
ağır eleştiriyle yüzleşmektir ve bunun
karşılığı, aslında bu eleştirilerin doğru
olmadığını göstermek için hakikatleri, bilgileri Meclisle
ve eleştiricilerle paylaşmaktır; laf yarıştırmak
değil, Sen kendine bak önce! demek değil. Kendime bakıyorum ve
yalan söylendiğini görüyorum. Çünkü birincisi, 28 belediyenin hiçbirisi
Halkların Demokratik Partisi tarafından yönetilmiyor, Demokratik
Bölgeler Partisi tarafından yönetiliyor. Evet, kardeşimizdir fakat
hukuken aynı parti değildir.
MEHMET MUŞ (İstanbul) İkiziniz, tek
yumurta ikiziniz.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Devamla) İkincisi, bu
belediye başkanlarının hiçbiri yolsuzluk,
hırsızlık, rüşvet, suistimal gerekçesiyle görevden
alınmamıştır; siyasi kanaatleri dolayısıyla
Yani
Genel Başkanımız niçin hapisteyse belediye başkanları
o sebepten görevden alınmıştır ve yerlerine kayyum atanmıştır
ve atanan kayyumlar ne ilginç ki hemen hırsızlık
yaptıkları için, hırsız kayyumun yerine bir kayyum daha
atamayı bu Hükûmet başarabilmiştir, bunu siz yaptınız.
(HDP sıralarından alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Bunu
ispatlayın.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Devamla) Siz, Türkiyenin en
büyük belediyelerini seçilmemiş belediye başkanları
tarafından yönettiriyorsunuz. Kendi belediye
başkanlarınızı görevden aldınız ve yerine kayyum
atadınız, sebebini kimse bilmiyor. Şimdi, bu işler böyle
iken -demin söylediğiniz lafı aynen size iade ediyorum- sırça
köşkte oturan sağa sola taş atmayacak. Üstelik
attığın da taş olsa bari. Ne atıyorsun? Hava
cıva, gerçek olmayan şeyler.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Size göre o.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Devamla) Ya, ben diyorum ki:
Yalan işte, apaçık ortada. Yolsuzluk tartışması bu.
Yolsuzluk yüzünden, hiç kimse, kayyum atanmadı ama siz kayyumunuzun yerine
kayyumu hırsız olduğu için atadınız.
İkincisi: Cumhurbaşkanının
damadı sonraymış, önceymiş. Hiçbir
Cumhurbaşkanının damadı Silahlı Kuvvetlere tedarik
malzemesi, silah satamaz, satarsa aralarında savaş bağı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Devamla)
olduğu ortaya
çıkar. Dünya buna karşı tedbir almıştır.
Alın tedbiri, asla ve asla akrabalık ilişkilerini devlet
ilişkilerine sokmayın. O zaman hanedan suçlamasını hak
edersiniz, haklı olarak size hanedan deriz. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Kürkcü.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Size göre, size
göre! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Ertuğrul Bey, İHAdan mı, SİHAdan mı
rahatsızsın?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, kayıtlara geçsin.
Kayyumla ilgili yolsuzluk olduğunu iddia
etmiştir.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Seni
rahatsız eden İHAlar, SİHAlar.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Aa, evet (!) Bizi rahatsız eden, yolsuzluk, yolsuzluk.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Yok, yok,
öyle; rahatsız eden onlar.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Kürkcüyü, elindeki belgeleri mahkemeye götürmeye davet ediyorum.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) İçişleri Bakanına sor, o sana cevap verir.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Karar yeter sayısı istiyoruz.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Adana Milletvekili Meral
Danış Beştaş ve Grup Başkan Vekili İstanbul
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir tarafından, Türkiye'de son
zamanlarda artan yolsuzluk iddialarının
araştırılması ile yolsuzlukla daimî mücadele için çözüm
yollarının bulunması amacıyla 3/4/2018 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 3
Nisan 2018 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi (Devam)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu önerisini oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Öneriyi kabul edenler
Etmeyenler
Öneri kabul
edilmemiştir demeyeceğim çünkü karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.24
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.45
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP
ÜYELER: Mücahit DURMUŞOĞLU (Osmaniye), Nurhayat ALTACA
KAYIŞOĞLU (Bursa)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
80inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar
yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Etmeyenler
Divanda görüş birliği
olmadığı için elektronik oylama yöntemine
başvuracağım.
Oylama için iki dakika süre veriyorum ve
oylamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.48
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.55
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP
ÜYELER: Mücahit DURMUŞOĞLU (Osmaniye), Nurhayat ALTACA
KAYIŞOĞLU (Bursa)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
80inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin
ikinci oylamasında da karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, öneri kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan, 6785 sayılı İmar
Kanunu'ndan doğan aksaklıkların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan (10/964)
esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 3 Nisan 2018 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3/4/2018
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulunun 3/4/2018 Salı günü (bugün) yaptığı
toplantısında siyasi parti grupları arasında oy
birliği sağlanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Özgür
Özel
Manisa
CHP
Grubu Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan 6785 sayılı İmar
Kanunu'ndan doğan aksaklıkların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amaçlı (10/964) esas
numaralı Meclis Araştırma Önergesinin görüşmesinin Genel
Kurulun 3/4/2018 Salı günlü (bugün) birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere öneri sahibi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi konuşacaktır.
Buyurun Sayın Hamzaçebi. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
CHP GRUBU ADINA MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bugün Türkiye Büyük Millet Meclisine kadınlar
geldi. Ancak kadınlardan başka bir grup daha geldi: Mahalleler
Birliği. İstanbul, İzmir, Kocaeli ve Eskişehirdeki
muhtelif mahallelerin temsilcilerinden oluşan bir sivil inisiyatif.
Geldiler siyasi parti gruplarını ziyaret ettiler. Birçok dertleri
var, sırayla, zamanın izin verdiği ölçüde anlatacağım,
dertleri şu: 2981 sayılı Kanunun uygulama süresini uzatmak.
Bu kanunla ilgili çok kısa bir bilgi vermek
istiyorum. 2981 sayılı İmar Affı Kanunu, 1984
yılında çıkmıştır. Hazine arazileri başta
olmak üzere, muhtelif kamu arazileri üzerinde sahibi olan idarelerin izni
dışında vatandaşların barınma
ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla yapmış
oldukları binalara tapu vermek amacıyla getirilmiş olan bir
kanundur. 1984 yılında çıkarılmış olan bu kanunla
o zaman yeminli teknik bürolar kuruldu. Bu teknik büroların
düzenlediği raporlara göre, vatandaşlarımızın 400
metrekareyi geçmemek üzere, kullanmış oldukları, evlerini
yapmış oldukları arazilerin tapu tahsis belgesi verildi. Tapu
tahsis belgesi yani ileride kendilerine tapu verilecek. O zaman 2 bin Türk
liralık bir bedeli de bu vatandaşlarımız Ziraat
Bankasına ödediler. Tam otuz dört yıldır bu
vatandaşlarımızın çok önemli bir kısmı tapu
bekliyor. Bir kısmı uygulamanın ilk yıllarında
tapusunu aldı, kalanları, otuz dört yıldır bu rüyanın
gerçekleşmesini bekliyor.
2012 yılında 6306 sayılı Kentsel
Dönüşüm Kanunu -kısa adıyla öyle isimlendireyim, çok uzun bir
ismi var çünkü- görüşülürken ben ilgili komisyona gittim, Hükûmet
tasarısında 2981 sayılı bu Kanunun yürürlükten
kaldırılması yönünde bir madde vardır. Dedim ki: Sayın
Bakan, sakın kaldırmayın, hâlâ tapusunu alamamış on
binlerce vatandaşımız var, elinde tapu tahsis belgesi var,
bekliyor. Uyarım üzerine, komisyonda, yürürlükten kaldırma hükmünün
bir yıl sonra yürürlüğe girmesi yönünde bir düzenleme
yapıldı. Genel Kurula geldi, yine bu kürsüden Genel Kurula hitap
ettim, bir yıllık sürede bu sorunların bitmeyeceğini,
çözülmeyeceğini ifade ettim ve bu süre üç yıla tamamlandı. Zaman
çabuk geçiyor. Süre 31 Mayıs 2015te sona erecekti. Mahalleler
Birliği o tarihte -Mart 2015te- yine geldi, Aman, süre bitiyor,
uzatalım. talebinde bulundular. Bu kürsüden yine konuştum, yine hep
birlikte bir üç yıllık uzatmayı gerçekleştirdik. Süre 31
Mayıs 2018de sona eriyor. Bu süreyi uzatmalıyız ki on binlerce
vatandaşımızın tapu tahsis belgesi hakları sona
ermesin, tapu alma hakları ellerinde kalsın.
İnanıyorum, uzatacağız. Benim
kanun teklifim var bu konuda, kanun teklifimi esas alıp bunu
yasalaştırabiliriz; Hükûmet bir tasarı getirebilir, onu
yasalaştırabiliriz. Ancak süreyi uzatmak yetmiyor, süreler çabuk
geçiyor; önemli olan, kurumlara süre vermek, belediyeye, Millî Emlake süre
vermek, belli süreler içerisinde bu işlemleri bu kurumlar yapmazsa onlara
bir müeyyide uygulamak. Uzatacağız, üç yıllık süre yine
sona erecek, yine vatandaşımız tapu diye bekleyecek. Bu talebi
Genel Kurulun takdirine sunuyorum. Teklifim Genel Kurulda bekliyor, komisyonda
bekliyor. Daha evvel de bunu Genel Kurulun gündemine getirmiştim ama süre
çabuk geçiyor, bunu hemen gerçekleştirmemiz lazım.
İkinci konu şu, gerek Mahalleler
Birliğinin gündeme getirdiği gerekse yine binlerce, on binlerce,
belki yüz binlerce vatandaşımızı ilgilendiren konu: 4706
sayılı Kanun çerçevesinde, vatandaşlarımızın
gecekondu yaptıkları hazine arazilerinin tapularının
kendilerine intikal etmesini sağlamak. 4706 sayılı Kanun iyi bir
kanun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi, sözlerinizi
tamamlayın.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Belediyeler bunu iyi uygularsa, Maliye
Bakanlığı bu konuda süratli hareket ederse iyi sonuçlar
alınıyor. Ancak hâlâ bu sonuçların
alınamadığı birçok mahalle var, birçok mahalle var.
Örneğin, Sancaktepede Veysel Karani Mahallesi, Osmangazi Mahallesi; Sultanbeylide,
Sarıyerde, birçok ilçemizde var.
Pendik Çınardere Mahallesine gittim ben, pazar
günü gittim. Vatandaşlarımızın durumu içler
acısı. 70 yaşındaki Fikriye ablam bana geldi Evladım,
ben elli yıldır burada oturuyorum, elli yıldır. Beni
şimdi yerimden yurdumdan etmek istiyorlar. Kışın
soğuğunu yedim, yazın sıcağını çektim. Beni
buradan atmayın. dedi. Yerden göğe kadar haklı Fikriye
ablamız. Bitişiğinde Hürriyet Mahallesi var, aynı
paftanın bir bölümü Hürriyet Mahallesi, orası Kartal Belediyesi
sınırları içerisinde; bir bölümü de Çınardere
Mahallesinde, o da Pendik Belediyesi sınırları içerisinde.
Kartal Belediyesi sınırları içerisindeki mahalledeki
vatandaşlarımız tapularını almışlar. Pendik
Çınarderedekiler alamıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlamanız için bir
dakika daha süre veriyorum Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
4706 sayılı Kanunla bu sorunu çözmek
mümkün. Ayrıca, bu vatandaşlarımızın bir
kısmının tapu tahsis belgeleri var. Aslında, bu
şekilde, çoğunun -400ü aşkın evin- tapu tahsis belgesi
var; bir kısmını idare iptal etmiş, yargıya
gitmiş, bir kısmını vatandaş kazanmış, bir
kısmını kaybetmiş. Gelin, Çınardere Mahallesi gibi
birçok mahallemizin sorunu olan bu sorunu 4706 sayılı Kanuna
işlerlik kazandırmak suretiyle çözelim.
Sorunlar çok fazla. Birçok grup daha var, orman
arazilerindeki yapılaşmalar var. Orman derken aklımıza
yeşil ağaçların olduğu yer gelmesin. Sultanbeylinin
Hasanpaşa Mahallesi; sokağın bir tarafı orman, bir
tarafı 2/B; 2/B tapu alıyor, orman alamıyor. Beykozun Tokatköy
Mahallesinin Ayazma mevkisi; bir taraf 2/B, bir taraf orman; 2/Bdeki tapu
alıyor, orman tapu alamıyor. Hukuken orman, fiilen orman değil,
yapılaşmış buralar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Genel
Kurulu da uyarmak amacıyla sözümüzü
BAŞKAN Tabii, tabii.
Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla)
kestiğiniz için -iyi niyetle tabii ki- özür dileyerek son cümlelerimi
ifade ediyorum.
BAŞKAN Estağfurullah.
Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Bütün
bunları bütüncül bir anlayışla çözmemiz mümkün. Kısaca, 2981
sayılı Kanundan kaynaklanan tapu tahsis belgelerinin tapuya
dönüşmesi; hukuken orman, fiilen orman olmayan, orman özelliğini
tamamen kaybetmiş çok eski yerleşim yerlerindeki evlerin tapu sorunun
çözülmesi; 4706 sayılı Kanunun uygulamasında belediyeler
arasındaki farklılıkların giderilmesi; yine, diğer
idarelerin, vakıfların veya büyükşehir belediyelerinin
mülkiyetinde olan arazilerdeki yerleşimlerin tapu sorunlarının
çözülmesi; örneğin, Beykoz Çiğdem Mahallesinin bir bölümünün
meselesi çözülmüştür, diğer bölümünün, İstanbul Büyükşehir
Belediyesinin gerekli devir işlemini yapmamış olması
nedeniyle çözülmesi mümkün olmamıştır.
Evet, sözlerim burada bitti.
Sayın Başkana toleransı için çok
teşekkür ediyorum.
Sözlerimi dinledikleri için Genel Kurula teşekkürlerimi
sunuyorum, saygılarımı sunuyorum; sağ olun. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Hamzaçebi.
Öneri üzerinde söz sırası Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Baki Şimşeke
aittir.
Buyurun Sayın Şimşek. (MHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
MHP GRUBU ADINA BAKİ ŞİMŞEK
(Mersin) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, yarın 4 Nisan; Türk
dünyasının son Başbuğu Alparslan Türkeşin ölüm
yıl dönümü. Ben Türk milletini, sokaklarda ıspanak fiyatına
satılan demokrasiye, rüşvet ve hileyle çiğnetilen hukuk
düzenine, ahlaktan mahrum bir hürriyete, tefeciye, karaborsaya yer veren bir
iktisadi yapıya çağırmıyorum; Türklük gurur ve
şuuruna, İslam ahlak ve faziletine, yoksullukla savaşa, adaletle
yarışa, birliğe, kardeşliğe, kısacası Hak
yoluna, hakikat yoluna Allah yoluna çağırıyorum. diyen
Başbuğumuzu ölüm yıl dönümünde rahmetle yâd ediyorum.
Değerli milletvekilleri, Cumhuriyet Halk
Partisinin grup önerisi üzerine söz aldım. Tabii, Türkiyede neredeyse her
bir vatandaşın tapu sorunu var. 2/B arazileriyle ilgili, tapu tahsis
belgeleriyle ilgili, imarla ilgili neredeyse herkesin bir tapu sorunu var. 2981
uygulandığı zaman bazı belediyeler duyarlı
davrandılar, bu bölgelerin hemen imar planlarını yaptılar,
arkasından uygulamalarını yaptılar, vatandaşlar da
haklarını aradılar, müracaat ettiler ve uygulama neticesinde
tapularını aldılar. Ama bugün, teknoloji gelişti,
artık 2000li yıllar, 90lı yıllar, 80li yıllar
düzeyinde değil. Bugün, havadan çekilen bir fotoğrafla kimin, nereyi,
kaç yıldır işgal ettiği, ne yaptığı, üzerinde
binasının olup olmadığı tespit edilebiliyor. Google
Earthten bile girdiğinizde, hangi arazinin işgal altında
olduğu, hangi tarihten bu tarafa işgal edildiği görülüyor.
Burada tabii, çıkarılacak yasada
istismarın da önünün kapatılması gerekiyor çünkü bazı rant
çevreleri, özellikle, insanların 2/B, hazine veya tapu tahsisle ilgili
olan haklarını noter yoluyla veya başka kanallardan devralarak
yeni bir rant oluşturma yoluna da gidiyorlar. Burada bunun önü de
kesilmelidir ama tespitler yapılarak şu andaki işleyişle bu
sorunun çözülebilmesi mümkün değil. Yani Millî Emlak müdürlüklerinin ve
tapu müdürlüklerinin şu anki çalışma düzenine göre bu
problemlerin çözülme şansı yoktur. Mutlaka, illerde ve ilçelerde
belediyeler, Millî Emlak müdürlükleri, tapu müdürlükleri ve diğer
kurumlarla beraber bir komisyon kurularak, yerinde tespitler yapılarak
sorunun çözülmesi gerekmektedir. Yoksa bu sorunları biz
yıllardır konuşuyoruz, her bir partinin seçim beyannamesinde
2/Byle ilgili, hazine arazisiyle ilgili çözüm üreteceği yazıyor ama
yıllar geliyor geçiyor, sorun orada duruyor, herkesin vaadi de yerinde
duruyor. Buna ciddi bir mesainin harcanması
Sadece kadastral
yenilemelerle ve tespitlerle bu olayın çözülebilmesi mümkün değildir.
Yine, mirasla ilgili, imarla ilgili çok büyük
sorunlar her bir vatandaşımızı rahatsız etmektedir ama
daha çok İstanbul gündeme getiriliyor. İstanbul ölçeğinde de
mutlaka bu arazilerin Ranta dönük mü? El değiştirme zamanları
nedir? gözden geçirilmesi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın Sayın
Şimşek.
BAKİ ŞİMŞEK (Devamla) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
İstanbul ölçeğinin daha dikkatli bir
şekilde ele alınması gerekir çünkü Anadoluda, taşrada,
köylerde herhangi bir rant yok, insanlar belki kafalarını
sokacakları bir ev yapmışlar ama İstanbulda bugün,
Beykozda, Anadolukavağında, Rumelikavağında, birçok
bölgede çok yüksek rantın olduğu araziler vardır. Yani bu
arazilerin de
Şimdi, namuslu vatandaşı da burada
cezalandırmamak lazım. Birileri gidecek devletin arazisini işgal
edecek, çevirecek veya birinden yakın tarihte devralacak, diğer
vatandaş devletin arazisine dokunmayacak ve mağdur duruma
düşecek. Yani diğerine göre kıyaslandığı zaman
bir hak kaybına
Bunu da gözden geçirmek lazım ama çok eski
yıllarda yapılan binaların ve işgallerin olduğu
bölgelerde de sorunun mutlaka kökten çözülmesi gerekmektedir. Çünkü
İstanbulda gayrimenkul satışlarının
çoğunluğu hâlâ muhtar senedi veya vatandaşların
arasındaki adi sözleşmelerle yapılmaktadır çünkü apartman
dikilmiş, tapusu yoktur. Tapusu olmayan bir adam diğerine nasıl
hakkını devredecek? Ya noter sözleşmesiyle ya da adi
sözleşmelerle mal alışverişi yapılmaktadır,
bununla ilgili de birçok mağduriyetler ortaya çıkmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAKİ ŞİMŞEK (Devamla) Konunun
çözümlenmesi ve devletimizin buna el atması gerekmektedir.
Bu duygu ve düşüncelerle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Şimşek.
Öneri üzerinde söz sırası Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Müslüm Doğana
aittir.
Buyurun Sayın Doğan. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
HDP GRUBU ADINA MÜSLÜM DOĞAN (İzmir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; CHP grup önerisi
konusunda söz almış bulunmaktayım.
Değerli milletvekilleri, konuştuğumuz
bu önerge aslında Türkiyenin çok önemli bir sorununu gündeme
getirmiş durumda. Yıllarca işte bu gecekondu sorunu ülkenin en
önemli sorunu hâlindedir. Beş yıllık kalkınma
planlarında aslında önemli akslar, önemli planlar ortaya
konulmuşken bu planlara uyulmamıştır ve özellikle Demokrat
Partiyle birlikte kente doğru yönelim, kent hareketlerindeki
yoğunlaşma nedeniyle, ülkenin de bir konut politikasının
olmaması, konut üretememe gibi sorunlar nedeniyle maalesef kente gelen
yurttaşlarımız kendi konutlarını inşa etmek
zorunda kaldılar, buna biz gecekondu dedik. İmar mevzuatına
aykırı olan yapılara, hazine arazisi üzerindeki imar
mevzuatına aykırı yapılara, inşa edilen binalara
gecekondu dedik.
Şimdi, aslında gecekondu gerçeğini
doğru algılamak gerekiyor. Birçok yasa çıkardık.
İşte 775 sayılı Yasayı çıkardık, daha sonra
2981 sayılı Yasa çıktı, daha sonra, özellikle Toplu Konut
İdaresinin ortaya koyduğu projelerle birlikte aslında bir karmaşa
da söz konusu ülkede. Bir kere bir şey söyleyeyim: İzmirin
Limontepesinde, merkezinde hâlâ kadastroyu yapamamışız
arkadaşlar, mahallelerde kadastro çalışmalarını
yapamamışız. Meslektaşım söyledi ama 1984
yılındaki fotogrametrik değerlendirme haritalarında çok
ciddi değerleme sıkıntıları da vardı.
Vatandaş evini yapmış ama uçuşta buluta rast gelmiş, o
günkü değerlemede yersel çalışmaları nedeniyle
yanlış çalışmalar da ortaya çıktı. Yani mülkiyet
sorunlarını bir türlü çözemedik. Mesela 400 metrekare tapu tahsis
belgelerinin değerlemesinde, yapılan imar planlarında düzenleme
ortaklık payı kesildiğinde, insanlara orada yeterince, bir konut
edinilecek miktarda arsa da üretilemedi. Sorunlar o kadar ağır ki
Süre uzatımıyla ilgili işte otuz dört yıldır
belediyeler ne yapıyor; niye 2981 sayılı Yasanın
getirdiği şartları yerine getirmiyor, vatandaşın
sorunlarını çözmüyor? Yani burada belediyelerin çok büyük hatası
söz konusu. Belediyeler bu yasayı uygulayacak ama belediyelerin -kent
anlamında söylüyorum- yeni akslar belirleyeceğine, aslında önce
kent merkezlerinde kalan, o gecekondu olarak değerlendirdiğimiz
yerlerin sorunlarını çözüp planlamaları lazımdı.
Şimdi bizim grubumuza da gelen, özellikle bu
gecekondu sahiplerinin bir araya gelip bir sivil toplum örgütüne
dönüştürdükleri yapı, aynı şekilde bize de sorunları
anlattılar. Değerli arkadaşlar, orada bir toplumsal doku
oluşmuş, gecekondu dediğimiz o alanlarda, o yapılaşma
alanlarında bir sosyal doku oluşmuş. Siz o dokuyu orada bertaraf
edemezsiniz, insanları ayıramazsınız. Kırk
yıldır bir arada yaşıyorlar, toplumsal ilişkiler
gelişmiş, başka akrabalık ilişkileri
gelişmiş, kente ilişkin aidiyetler gelişmiş.
Orayı terk ettirmeyi öneriyorsunuz. Bu doğru bir çözüm değil.
Oradaki doğru çözüm
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın Sayın
Doğan.
MÜSLÜM DOĞAN (Devamla) Sağ olun
Başkanım.
Orada, yerinde çözümü getirmek gerekiyor.
Ayrıca, bir önceki sayın vekilimizin burada ifade ettiği gibi,
işgal edilmiş arazilere bugünkü durumu itibarıyla bir rant
olarak bakılmasını da çok doğru bulmuyoruz. Eğer
ülkenin, devletin, Hükûmetin doğru politikaları olsaydı,
Sarıyerin tepesindeki insan, o zaman, hiçbir şekilde
ulaşımın olmadığı, kentin hiçbir
olanağının olmadığı dönemlerde gidip
yerleşme olanağı sağlayan bir insan
O zaman değerli
olmayan bir arazi bugün değerli olmuş olabilir. Bunu da aslında
vatandaşın aleyhine olacak şekilde çözmemiz de doğru bir
çözüm yöntemi değil. Burada esas çözüm, yeniden planlama ve yerinde
planlamayı gerçekleştirmektir. Eğer konutu, özellikle 2 milyon
civarında olan gecekondu sayısını bugün biz 50 binlere
kadar çekmişsek
Bu 50 bin gecekondu sorununu çok rahatlıkla
çözebilecek arsa rezervimiz de var aslında.
Bakın, arkadaşlar, şimdi Toplu Konut
İdaresi Başkanlığının geçmişte
yaptığı uygulamalar var. İmar mevzuatımız var;
çok güçlü bir İmar Kanunumuz var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Doğan, cümlelerinizi
bağlayın, size biraz daha süre tanıyayım.
MÜSLÜM DOĞAN (Devamla) - Tamam
Başkanım.
3194 sayılı İmar Kanunu belki onlarca
kez baypas edildi Toplu Konut İdaresi Başkanlığı
tarafından. Niye? Hızlı bir kentleşme
dediler.
Hızlı kentleşmenin getirdiği kent sorunlarını da
görüyoruz. Aslında bu gecekondu sorununu çözebilecek veriler de elimizde,
her türlü veri var, arsa rezervi var. Toplumsal ilişkilerin yoğunlaştığı
alanları biliyoruz, insanların istemlerini biliyoruz. O hâlde
çözemeyeceğimiz bir sorun değil, bu sorunu yerinde ve o
insanların istediği şekilde çözebiliriz diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum ve bu
araştırma önergesinin de kabulünü diliyorum.
Saygılar sunuyorum. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN- Teşekkürler Sayın Doğan.
Öneri üzerinde son söz Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Hulusi Şentürke
aittir.
Buyurun Sayın Şentürk. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA HULUSİ ŞENTÜRK
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum. Cumhuriyet Halk Partisi önergesi
hakkında söz almış bulunuyorum.
Hemen konuşmamın başında
sayın önerge sahibine de şu müjdeyi vermek istiyorum: 2981 ve ilgili
yasalardaki sürelerle ilgili olarak Çevre Bakanlığımız
tarafından yasa teklifi hazırlandı, şu an komisyonda;
DSİ raporuna ek madde olarak kanuna kondu. İnşallah önümüzdeki
günlerde Meclis gündemine gelecek ve bu süreyle ilgili mağduriyete izin
verilmeyecek.
Yalnız, sayın önerge sahibimizin de
belirttiği gibi, hak sahibi olduğu hâlde tapusunu alamayan on
binlerce insan var fakat bunun temelinde yatan birçok sebep var. Bunlardan biri
davalar. Örneğin, Sultangazi, Başakşehir bölgesinde 22 milyon
metrekarelik bir arazide 5 binin üzerinde bina var. Burada bir paşa
torununun açtığı davadan dolayı, yirmi üç yıldır
mahkemeler karar vermediğinden tapu işlemi yapılamıyor.
Benzer şekilde bazıları dere yatakları, bazıları
havza mutlak koruma alanları içerisinde binalar var ve bunların
buradan taşınması gerekiyor. Bununla ilgili de Çınardere örneği
verildi. Pendik Belediyesinde bahsedilen yer, şehir planlarında, orada
plan yapılırken okul ve yeşil alan olarak ayrılan yerde
kaldı 300 kadar, diğerlerinin hepsi çözüldü. Onunla ilgili de sosyal
konut yapıldı. Çok küçük bir bedelle bu daireler kendilerine, kabul
edenlere veriliyor.
Bunun dışında, ayrıca sit ve
orman alanlarından kaynaklanan sorunlar var. Bu sorunları çözerken de
takdir edersiniz ki bir şehrin, bir mahallenin okul, park, yol ve benzeri
ihtiyaçlarını da göz önüne almak zorundayız.
Bu arada bir hususu daha belirteyim: Sadece 2981
değil, 4706 sayılı Yasayla da biliyorsunuz bir düzenleme
gelmişti 2003 yılı öncesi bina sahiplerini kapsayan. Bu 2017
yılında Meclisimizden çıkan bir kanunla 2014 öncesi dönemi de
kapsar bir biçimde genişletildi. Dolayısıyla şu an yaşanan
sorunlar sadece orman alanlarından, havza alanlarından, dere
yataklarından ve yeşil alanlardan, okul alanlarından kalan
yerlerden. Onlarla ilgili de inanıyoruz ki belediyeler süreç içerisinde bu
çözümü getirecektir. Bunun Meclis araştırmasına konu olacak bir
yönü yoktur. Bu konuda bir yasal sıkıntı da, süre hariç, yoktur
ve süreyle ilgili de dediğim gibi şu an komisyondadır.
Bu münasebetle önergeye ret oyu vereceğimizi
belirtiyor, hepinizi saygıyla selamlıyoruz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sayın Başkan, karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Evet, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunun
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, yerimden söz talebim var.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Hamzaçebi,
görmedim, özür dilerim.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
37.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin,
İstanbul Milletvekili Hulusi Şentürkün CHP grup önerisi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İki konuda Sayın Şentürkün
açıklamalarına ilave yapmak istiyorum: Birincisi, Pendik
Çınarderede 1987 yılında o mevki konut alanı ilan
edilmişken 2011 planıyla orası günübirlik tesis alanına
dönüştürülmüş durumda. Yani Kamu hizmet alanında
kaldığı için o vatandaşlar bir başka yere
taşınıyor. gerekçesi doğru değil. Günübirlik tesis
alanı ve 1987 yılında orası konut alanı ilan
edilebilmişse demek ki orası tekrar konut alanı ilan edilebilir,
böyle bir plan yapılabilir ve vatandaşlarımız bir
başka yere taşınmadan, bulundukları yerlerde, kanunun
öngördüğü şartlar çerçevesinde tapu sahibi olabilirler.
4706 sayılı Kanunla ilgili Aralık
2017de çıkan 7061 sayılı Kanunla bir tarih düzeltmesi
yapıldı, 30 Mart 2014 tarihinden önce yapılmış olan
yapılar 4706 sayılı Kanun kapsamına alınmış
oldu. Daha evvel bu tarih 31/12/2000di. Bu iyi bir gelişme ancak 4706
sayılı Kanunun 5inci maddesinin son fıkrasında yer alan
19 Temmuz 2003 tarihi orada durduğu sürece 30 Mart 2014 tarihi eksik
kalmış olacaktır. Yani 2000 yılından 2014
yılına kadar yapılmış olan yapılara belediyeler
bir bedel tahakkuk ettirmek suretiyle o yapının muhdesât bedelini
vatandaşlardan istemektedirler. Bu şekilde sorun İstanbulda çok
yoğun bir şekilde yaşanmaktadır. Örneğin
Sancaktepenin Veysel Karani Mahallesinde, çıkan kanuna rağmen,
tarih düzeltmesine rağmen vatandaşlarımızdan bu muhdesât
bedeli, bina inşaat bedeli talep edilmeye devam edilmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın Sayın
Hamzaçebi.
Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Son cümlem.
4706 sayılı Kanunun 5inci maddesinin son
fıkrasındaki 19/7/2003 tarihinin de Aralık 2017de kabul
edilen 7061 sayılı Kanunda olduğu gibi 30 Mart 2014 olarak
değiştirilmesi vatandaşlarımızın
yaşadığı bu sorunu çözmeye yeterli olacaktır.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Hamzaçebi.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme
ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan, 6785 sayılı İmar
Kanunu'ndan doğan aksaklıkların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan (10/964)
esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 3 Nisan 2018 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
önerisini oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Öneriyi kabul edenler
Etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.23
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 19.31
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP
ÜYELER: Mücahit DURMUŞOĞLU (Osmaniye), Nurhayat ALTACA KAYIŞOĞLU
(Bursa)
----- 0 -----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 80inci Birleşiminin Altıncı
Oturumunu açıyorum.
Cumhuriyet
Halk Partisi grup önerisinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul
edenler
Etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.32
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 19.38
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP
ÜYELER: Mücahit DURMUŞOĞLU (Osmaniye), Nurhayat ALTACA
KAYIŞOĞLU (Bursa)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
80inci Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin ikinci
oylamasında da karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar
yeter sayısı arayacağım.
Oylamayı elektronik cihazla
yapacağım.
Oylama için iki dakika süre veriyorum ve
oylamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Öneri kabul edilmemiştir, karar
yeter sayısı vardır.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
4.- AK PARTİ Grubunun, gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmında bulunan
24, 479 ve 142 sıra sayılı Kanun Tasarılarının bu
kısmın 1, 3 ve 4üncü sıralarına alınmasına ve
diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine;
Genel Kurulun 26 Nisan 2018 Perşembe (dâhil) tarihine kadar toplantı
günlerinde çalışmalarını 24.00e kadar devam ettirmesine
ilişkin önerisi
3/4/2018
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulunun 3/4/2018 Salı günü
(bugün) yaptığı toplantıda siyasi parti grupları
arasında oy birliği sağlanamadığından, İç
Tüzükün 19uncu maddesi gereğince grubumuzun aşağıdaki
önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Mehmet
Muş
İstanbul
AK
PARTİ Grubu Başkan Vekili
Öneri:
Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmında bulunan 24,
479 ve 142 sıra sayılı Kanun Tasarılarının bu
kısmın 1, 3 ve 4üncü sıralarına alınması ve
diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesi, Genel Kurulun 26 Nisan 2018 Perşembe (dâhil) tarihine kadar
toplantı günlerinde çalışmalarını 24.00e kadar devam
ettirmesi önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere öneri sahibi Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Bilecik
Milletvekili Halil Eldemir konuşacaktır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Eldemir.
AK PARTİ GRUBU ADINA HALİL ELDEMİR
(Bilecik) Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; İç Tüzükün 19uncu maddesi uyarınca AK PARTİ
Grubumuz adına verilen öneriyle ilgili söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle sizleri, sizlerin nezdinde de aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün temeli atılan nükleer enerji santralinin
de ülkemize, milletimize hayırlı olmasını diliyorum.
Değerli arkadaşlar, bugün vermiş
olduğumuz önerimiz, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun
çalışma programıyla alakalı. Burada 24 sıra sayısıyla
dağıtılan, Türkiye Cumhuriyeti ile Afganistan İslam
Cumhuriyeti Arasında Stratejik Ortaklık ve Dostluk
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısını gündemin 1inci sırasına
almayı, 479 sıra sayısıyla dağıtılan,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda
Birleşik Krallığı Hükümeti Arasında Savunma ile
İlgili Gizlilik Dereceli Bilginin Korunması Konusunda Güvenlik
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısını gündemin 3üncü sırasına almayı
ve yine, 142 sıra sayısıyla dağıtılan Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik
Krallığı Hükümeti Arasında Askeri İş Birliği
Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısını gündemin 4üncü sırasına
almayı öneriyoruz.
Bunun yanında, Genel Kurulun 26 Nisan
Perşembe günü dâhil -bugün, yarın ve perşembe günü- saat 24.00e
kadar çalışmasını öneriyoruz.
Bu vesileyle önerimizi Genel Kurulun takdirine
sunuyor, hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Eldemir.
Öneri üzerinde söz sırası, Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Filiz
Kerestecioğluna aittir. (HDP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Kerestecioğlu, süreniz üç
dakikadır.
HDP GRUBU ADINA FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; saat 24.00e kadar
çalışmamızı öngörüyorsunuz. Çalışırız
tabii yani 24.00e kadar da çalışırız, sabah altıya
kadar da çalışırız ama ne için çalışırız?
Örneğin, bugün 100 bin imzayla Mahalleler Birliği geldi Meclise ve
otuz beş yıla yaklaşan zamandır var olan bir
sorunlarının çözülmesini istiyorlar, 2981 sayılı Yasadaki
bununla ilgili mağduriyetten söz ediyorlar. Bunun ya uzatılması
ya da şu anda bulundukları yerlerde, elli altmış
yıldır yaşadıkları konutlarında artık
işgalci olarak görüldüklerini, hani Kristof Kolomb Amerikayı
keşfetti diyorlar ya, aslında Amerikaya gittiğinde orada
insanlar yaşıyordu. Biz de burada yaşıyoruz, biz
keşfedilmeyi beklemiyoruz, yaşıyoruz burada. Bu sorun çözülsün
artık. diyorlar. Ama kalkıyorsunuz, ranta açıyorsunuz.
Aslında, daha öncesinde, ucuz iş gücü olarak bizlerin oralarda
bulunması için insanlara açılan yerlere, şimdi,
kalkıyorsunuz, zenginler yerleşsin diye, Galataport projeleri
yapılsın diye başka alanlar açmaya
çalışıyorsunuz. diyorlar. Ve 100 bin imzayla geldi bu insanlar.
Hadi bununla ilgili bir ortak çalışma yapalım,
çalışalım sabahın altısına kadar, buna varız
ya da Meclisin içerisinde bile taşeronla çalışan ve hâlâ
sorunları olan, şu Meclisin kapısından, şu
kapıdan çıktığımız zaman yüzlerine
baktığımız ve sorunlarını çözemediğimiz
insanlar için çalışalım ama sorun nasıl çözülüyor? Mesela,
bugün gelen insanlar diyorlar ki: Fikirtepede -o kentsel dönüşümün
olduğu yerde- Başbakanın da arsası varmış ve
birdenbire, duyduk ki sözleşme yapılmış onlarla. Neyse ki
etrafındaki 4-5 kişi de bu sözleşmeden yararlandı ve
onlarla da sözleşme yapıldı. Yani neden? Çünkü aslında
Başbakanın orada bir mülkü olduğu için yapılmış
bu, vatandaşa geldi mi aynı şey yapılmıyor.
Arkadaşlar, daha on beş-yirmi dakika önce
verdiniz şunu ya, on beş-yirmi dakika önce. Kaç tane sözleşme
yazıyor burada? 27 tane sözleşme var. Bunları biliyor muyuz biz
şimdi? Bunun içeriğini mi konuşacağız? Ne istiyorsunuz
24.00e kadar çalıştığımızda? Ne o? Birtakım
uluslararası sözleşmeler tıpkı torba yasalar gibi, paket
paket buradan geçecek. Bu konuşma bile şeffaf değil. Ne seçiminiz
ne seçim sisteminiz şeffaf ne Meclisi işletme biçiminiz şeffaf
ve böyle bir şeyin içerisinde bizden anlayış bekliyorsunuz;
gerçekten yazık.
Saygılar sunarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Kerestecioğlu.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Bostancı.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
38.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının,
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin AK PARTİ grup
önerisi üzerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkanım, teşekkürler.
İktidarın görevi, icra yetkisiyle
vatandaşın problemlerini çözmektir. Muhalefet de elbette çeşitli
problemleri dile getirecektir. Problemler bitmez, çözümler de bitmez; önemli
olan, ülkenin imkânları çerçevesinde rasyonel çözümler getirmektir.
Neticede, kimin ne yaptığına ve vatandaşın ne ölçüde
lehine işler yaptığına dair denetimi de bizatihi demokratik
rejimlerde halk yapar. Bu bakımdan da AK PARTİnin halka veremeyeceği
hiçbir hesap yok, bu bir.
İkincisi: Sayın Başbakanın
Fikirtepede arsası var, o yüzden birtakım düzenlemeler özel bir
şekilde yapılıyor. iddialarını şiddetle
reddediyoruz. Böyle bir şey söz konusu değildir hiçbir şekilde.
Vatandaşa ne uygulanıyorsa, Başbakanın arsası varsa
ona da o uygulanır. Sayın Başbakanın kendisi de AK
PARTİden hiçbir yetkili ve de başka türlü bir muamele istemez.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Bostancı.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Kerestecioğlu.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Kayıtlara da geçsin diye söylüyorum. Daha önce biz,
Gerçek değil. denilen ve aynı şekilde, yine Başbakanla da
ilgili olan o Man Adası belgelerinin burada
yırtıldığını gördük, bu kürsüde; daha sonra da
savcılığın Aslında onlar gerçek belgelerdi.
dediğini de gördük. Kayırmanın olabileceğini, nasıl
olduğunu, aslında gücün yıllar içerisinde nasıl
şeffaflığı ortadan kaldırdığını ve
fütursuzlaştırabildiğini iktidarları sadece Türkiyede
değil, dünya yüzünde her yerde görmek mümkün.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Kerestecioğlu.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
4.- AK PARTİ Grubunun, gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmında bulunan
24, 479 ve 142 sıra sayılı Kanun Tasarılarının bu
kısmın 1, 3 ve 4üncü sıralarına alınmasına ve
diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesine; Genel Kurulun 26 Nisan 2018 Perşembe (dâhil) tarihine kadar
toplantı günlerinde çalışmalarını 24.00e kadar devam
ettirmesine ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Öneri üzerinde söz sırası,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili Özgür Özele
aittir.
Buyurun Sayın Özel. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
CHP GRUBU ADINA ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
İktidar partisi, Meclisi nasıl
çalıştıracağına ilişkin bir kez daha fikir
değiştirdi, bir kez daha grup önerisi getirdi; bir kez daha üzerinde
konuşacağız, bir kez daha geçmişte yaptığınız
haksızlıklara, bir gece yarısı baskınıyla
geçirdiğiniz karanlık yasalara inat direnmeye, söz hakkını
kullanmaya devam edeceğiz.
Şimdi buradayken bu Meclisin gerçek bir sorunla
yüzleşip bu sorunu çözüp çözmeme konusunda bir irade göstermesi gerekiyor.
İzmirden çok sayıda şikâyet geliyor milletvekillerimize.
Türkiyenin pek çok sorununun kökeninde vatandaşlarımızın
inancı, etnik kimlikleri, yaşam tarzları nedeniyle
yaşadıkları ayrımcılık yatıyor.
Vatandaşların yakınları
hayatını kaybediyor, inancı gereği Alevi
vatandaşımız cemevinden cenazesini kaldıracak, cenazesini
duyurmak istiyor ve camiye gidiyor. Hangi camiye? Caminin ismini veriyorum:
Bilal-i Habeşi Camisine gidiyor. Nerede? İzmir, Bayraklı
ilçesi, Nafiz Gürman Mahallesinde. Diyor ki: Cenazemiz var.
Başınız sağ olsun. Bir sela okuyabilir miyiz? Okuruz.
Nereden kalkıyor? Cemevi. Cemeviyse duyuramayız. diyor.
Bu, bir değil, iki değil, üç değil.
Caminin adına dikkat edin; Bilal-i Habeşi Camisi; o ilk ezanı
okuyan Bilal-i Habeşinin, camiye ilk çağıran Bilal-i
Habeşinin isminin olduğu camide, bir Müslümanın kendi
inancına göre cemevinden kaldırılmasını istediği
cenazesiyle ilgili selayı okumayıp Biz buradan bir cemevinin
anonsunu yapamayız. deyip bu konudaki ısrarlara Diyanet İşleri
Başkanlığının bir genelgesi var, bu genelge
doğrultusunda müftülük sıkıştırıyor. Daha önce
yaptık ama cami hoparlöründen cemevi adı anmayız. diyorlar.
Şimdi, buna rıza gösteriyorsanız Bu
haktır. diyorsanız bu uygulama sürsün ama burada kendinizi o
kişinin yerine koyun, yakınlarının yerine koyun. Kendi
memleketinde, kendi vergileriyle finanse edilen Diyanet İşleri
Başkanlığının yine kendi vergileriyle
görevlendirdiği, maaşını ödediği temsilciler böyle bir
görevden uzak duruyorlar. Bu ayrımcılıktır, bu
ötekileştirmedir, bu yok saymadır. Bunu yüce Meclisin, iktidar
partisinin bilgilerine sunuyoruz. Uygulama derhâl düzeltilmezse bunu
sahipleniyorsunuz demektir. Bu, 2017 Türkiyesini on altı yılın
sonunda getirdiğiniz noktadır.
Bu konuda Aleviler isyan etsin diye beklemeyin.
Aleviler sorunu içlerinde yaşıyorlar, kendi yapıları
gereği acılarını gömüyorlar, Bize tarih boyunca
yapılan bir kez daha yapılıyor. diyorlar, gözlerinin
yaşını içlerine akıtıyorlar ama bu ayrımcılığa,
bu haksızlığa sessiz kalmamak lazım. Buna sessiz
kalıyorsanız, bu ayıba sahip çıkıyorsanız sözün
bittiği yerdeyiz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özel.
Öneriyi oylarınıza
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Bostancı.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
39.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin AK PARTİ grup önerisi üzerinde CHP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Alevi
vatandaşlarımız da bu ülkenin birinci sınıf
vatandaşlarıdır ve diğer insanlar nasıl her türlü
hakka sahiplerse Aleviler de sahiptirler. Eğer birtakım problemler
yaşanıyorsa bunları çözmek hepimizin boynunun borcudur, bu bir.
İkincisi, usul olarak yapılan, eğer
bir mevta bir camiden kaldırılıyorsa selası o camiden
veriliyor, usul budur. Dolayısıyla bu, ayrımcı bir
yaklaşım çerçevesinde değildir, cenaze
kaldırıldığı için o camiden duyurma şeklinde bir
uygulama söz konusudur. Bunun ötesinde, ayrı bir uygulama talep
ediliyorsa, her türlü cenazenin camilerden bildirilmesi isteniyorsa biz de bu
konuda Diyanetle görüşürüz, bu talebi iletiriz ama bunu bir tür
ayrımcılık şeklinde takdim etmeyi, teknik bir
uygulamayı ayrımcı yaklaşım olarak görmeyi doğru
bulmayız.
Alevi vatandaşlarımızın da
taleplerini takip etmek, haklarına ilişkin herhangi bir problem varsa
bunları da çözüme ulaştırmak muhalefetin de görevidir ama en
başta iktidarın görevidir. Biz burada da gerekeni yaparız fakat
uygulama, mevtanın defnolunduğu camiden selanın verilmesi
şeklindedir.
Teşekkürler.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Bostancı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
40.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Bostancı
tahmin ediyorum bir bilgi eksikliğinden burada hakikati söyleyemedi.
Şunu düzeltelim: Ben Manisanın Hacıaliler köyündenim. Cenazemiz
Hacıalilerden kalkar, Manisanın dört bir yanındaki dört büyük
camide sela okuturuz ve Cenaze Hacıalilerden kalkacaktır,
şuradan araç kaldırılacaktır. deriz. Bunu tek yaşayan
ben olamam, bu Meclisteki herkes bunu yaşıyor. Gün olur, şehrin
neredeyse bütün camilerinde birden sela okunur, bir tanesinden
kaldırılır. Mesele söylediği gibi basit, teknik bir mesele
değildir; mesele ayrımcılıktır.
FEVZİ ŞANVERDİ (Hatay) Sizin
ruhunuzda var o, ruhunuzda. Utanın, utanın!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Başka bir caminin
anonsunun duyurulmasında herhangi bir tereddüt çekmeyen Diyanet
teşkilatı, verilen bu haksız talimat yüzünden Cami
hoparlöründen cemevi anonsu yapamıyoruz. demektedir.
FEVZİ ŞANVERDİ (Hatay) Yok öyle bir
şey.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Düzeltin, çıkıp
teşekkür ederiz. İzmirde yaşanıyor, Türkiyenin birçok
yerinde yaşanıyor ve bunu düzeltmeyip bir kakafoniyle oradan
bağırarak bir şeye yormayın. Başına senin gelse
Aleviler senin hakkını savunurlar. Bu son derece yanlış bir
iştir. Verilen bilgi doğru bir şey değildir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özel.
FEVZİ ŞANVERDİ (Hatay) Bunu bile
siyaset malzemesi yapıyorsunuz, yazık size!
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Bostancı.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Kayıtlara
geçsin diye söylüyorum.
Alevi vatandaşlarımızın böyle
bir talebi varsa Diyanette takipçisi olmak da bizim boynumuzun borcudur.
Teşekkürler.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bekliyoruz.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Doğru cevap buydu.
BAŞKAN Teşekkürler.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
4.- AK PARTİ Grubunun, gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmında bulunan
24, 479 ve 142 sıra sayılı Kanun Tasarılarının bu
kısmın 1, 3 ve 4üncü sıralarına alınmasına ve diğer
işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; Genel
Kurulun 26 Nisan 2018 Perşembe (dâhil) tarihine kadar toplantı
günlerinde çalışmalarını 24.00e kadar devam ettirmesine
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Öneri kabul edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, İç Tüzükün
37nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma
önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
C) Önergeler
1.- İzmir Milletvekili Özcan Purçunun, (2/1037) esas
numaralı 8 Nisan Gününün Dünya Romanlar Günü Olarak Kabul Edilmesine
İlişkin Kanun Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi (4/143)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
(2/1037) esas numaralı Kanun Teklifimin İç
Tüzükün 37nci maddesine göre doğrudan gündeme alınması için
işlem yapılmasını saygılarımla arz ve talep
ederim.
Özcan
Purçu
İzmir
BAŞKAN Teklif sahibi, İzmir Milletvekili
Özcan Purçu konuşacaktır.
Buyurun Sayın Purçu. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
ÖZCAN PURÇU (İzmir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinize saygılarımı sunuyorum.
8 Nisan, Roman vatandaşlarımız için
çok önemli bir gündür; tüm dünyada kutlanan, tüm dünyada Roman Günü olarak
kutlanan bir gündür.
Bugün nasıl ilan edildi onun kısacık
tarihine gelmek istiyorum. 8 Nisan, İkinci Dünya Savaşında Nazi
katliamında öldürülen 1,5 milyon Roman vatandaşımızın
anısına tüm dünyadaki Romanlar için ilan edilmiş bir gündür.
Dolayısıyla bugünün Türkiye'de de Roman Günü olarak kutlanması
amacıyla Sayın Özgür Özel Başkan Vekilimizle birlikte bir kanun
teklifi verdik. Türkiye'de de Roman Günü olarak kutlanmasıyla ilgili.
Bugün, 8 Nisan Dünya Romanlar Günü olarak,
Türkiye'de neyi istiyoruz da bunu teklif ettik? Biz, Romanlar olarak unutulmak
istemiyoruz, hizmet almak istiyoruz, ayrımcılığa tabi
tutulmak istemiyoruz, ön yargıya maruz kalmak istemiyoruz,
farkındalık istiyoruz, hizmet istiyoruz ve barış istiyoruz.
Bunun için, Avrupa'da ve dünyada kutlandığı gibi Türkiye'de de
Roman Gününün kabul edilmesini istiyoruz, çok normal bir şey istiyoruz.
Dolayısıyla, bu bağlamda da hepinizden destek istiyoruz. Çünkü
maalesef, Türkiye'de Roman vatandaşlarımız unutulmuş
durumda, mahallesinin önünden geçersin ama içine girdiğin zaman
gerçeği görürsün. Çok fazla da içimize girilmediği için gerçeği
hiç kimse bilmiyor. Bir soru sorsam, acaba bunu kim cevaplayabilecek?
Türkiye'de ne kadar Roman yaşıyor desem, bunun net cevabını
verebilir miyiz? Türkiye'de Romanların yüzde kaçı işsiz desem,
bu soruyu cevaplayabilir misiniz? Türkiye'de Romanların yüzde kaçı
okula gidiyor desem, bunu cevaplayabilir misiniz? Bunu
cevaplayamazsınız, bu derdi bu sıkıntıyı biz
biliyoruz. Örnek vereyim: Türkiye'de 5 milyon civarında Roman
vatandaş yaşıyor; yüzde 96sı işsiz, yüzde 2si ancak
liseye gidebiliyor, binde 4'ü ancak üniversiteye gidebiliyor ve yoksulluk
sınırının altında, açlık
sınırının altında yaşıyor çünkü işi
yok, eğitimi yok. Bunun için biz, Romanları görünür kılmak
istiyoruz, bunun için bu günün kabul edilmesini istiyoruz. Bugün senede bir
defa belki hatırlanırız, senede bir defa belki Hükûmetin
aklına geliriz, senede bir defa belki hizmet alabiliriz, senede bir defa
belki hatırlanıp aranırız, soruluruz, belki hasbihâl
ederiz.
Bugün, şunun için de önemli: Farklı
kültürlerin bir araya gelmesi için önemli. Farklı kültürlerin bir mozaik
oluşturması, bir arada yaşama bilincinin
artırılması için de istiyoruz bunu.
Roman vatandaşlarımızın huyunu
herkes bilir, ülkesine, milletine, devletine
bağlılığını herkes bilir. Onun için, bu
bağlılığı bildiğimiz için de bugünü Roman vatandaşlardan
esirgemeyin diyoruz.
Hepinize saygılar, sevgiler sunuyorum, oylamada
evet oyu vermenizi de istiyorum.
Bu arada, herkes sizi bekliyor arkadaşlar.
Bütün Roman vatandaşlar şu an sizi izliyor Acaba AKP
sıralarından hayır oyu mu çıkacak? diye bakıyorlar.
ÖZKAN YALIM (Uşak) Vermezler, vermezler
Hocam.
ÖZCAN PURÇU (Devamla) - Ona göre de size oy
verecekler ya da bize oy verecekler. (CHP sıralarından
alkışlar)
AKPye oy veren Roman vatandaşlara
sesleniyorum: Bakın, burada, biraz sonra sizin için oylama yapılacak.
Bakın bakalım Romanlar, sizi Hükûmet seviyor mu sevmiyor mu ya da
Romanları Hükûmet önemsiyor mu önemsemiyor mu? Hizmet etmediniz bari
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sor bize ne oy vereceğiz
diye. Sor bize, sor.
ÖZCAN PURÇU (Devamla) - Evet, bakın, Cumhuriyet
Halk Partisi burada. (CHP sıralarından Evet sesleri)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Evet diyoruz, Romanlara
evet diyoruz.
ÖZCAN PURÇU (Devamla) - Evet, bitti. Bak, muhalefet
burada.
Arkadaşlar, hizmeti görmedik bari bir defa da
şu günü kabul edin de senede bir defa Roman
vatandaşlarımızı hatırlayalım.
Çok teşekkür ediyorum.
CEYHUN İRGİL (Bursa) AKP Romanları
görmüyor, görsün.
ÖZCAN PURÇU (Devamla) - Bütün milletimize,
halkımıza sevgiler saygılar sunuyorum; bütün milletvekillerimize
saygılar sunuyorum.
Sağ olun. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Bostancı
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
41.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, İzmir
Milletvekili Özcan Purçunun doğrudan gündeme alınma önergesi
üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkanım, teşekkürler.
Roman vatandaşlarımıza ilişkin
AK PARTİ İktidarının yapmış olduğu
çalışmalar ortadadır ve Romanlar tarafından gayet iyi
bilinmektedir. Geçmişte de Roman açılımı diye
çalışmalar yapılmış ve buradan çıkan
birtakım sonuçlar pratiğe de yansımıştı. Önemli
olan sembolik günlerde anmak değil, her gün onları hatırlayıp
bilerek bu ülkenin bütün vatandaşlarını kucaklar gibi
kucaklamaktır, AK PARTİ bunu yapmıştır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
O yüzden buradaki tavır, gün atama, gün tayin
etme değil, Romanların problemlerine sahip çıkmaktır.
Bundan sonra da bizim yönümüz bütün halkımızın olduğu gibi
Roman vatandaşlarımızın problemlerini çözme istikametinde
olacaktır.
Teşekkürler. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Bostancı.
Buyurun Sayın Özel, söz isteğiniz
vardı.
42.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, AK PARTİ
iktidarının vatandaşta eşitsizlik, adaletsizlik,
ayrımcılık duygusu oluşturduğuna ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
Aleviler diyor ki: Biz ayrımcılığa tabi tutuluyoruz.
Diyorlar ki Hayır, ayrımcılık yok, biz size eşit
davranıyoruz. Romanlar diyorlar ki: Biz haksızlığa tabi
tutuluyoruz, eşitsiz davranıyorsunuz. Hayır, eşitsiniz,
emin olun eşitsiniz.
ŞAHİN TİN (Denizli) - Bunu sen
diyorsun, sen. Bunu sen diyorsun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sizin kendinize adil demeniz
yetmez. Ahalinin adaletinize inanması, bunu ahalinin söylemesi gerekir.
Sizin hükmettiğiniz iktidarınız şu anda vatandaşta
eşitsizlik, adaletsizlik, ayrımcılık duygusu
oluşturuyor, bunu çözmeden hayır kardeşim
Fil diyor ki: Ben
filim. Siz diyorsunuz ki: Hayır, sen zebrasın. Diyor ki: Ben
filim kardeşim, fil; kimliğimi tanıyacaksın, buna uygun
hareket edeceksin. Baskıyla, zorla her şey olur ancak inanca,
etnisiteye bir şeyi zorla kabul ettirmek olmaz, buna karşı
çıkıyoruz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özel.
Sayın Kerestecioğlu
43.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin,
Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sayın Başkan, insanların ne istediğine,
özellikle bir ülkede yaşayan, farklılıklarıyla birlikte
yaşayan, böyle yaşamak isteyen insanların ne istediğine
karşı Biz zaten bunu biliyoruz, biz zaten bunu yaparız. diye
cevap verirseniz bunun adı kibirdir. Ona, o insanlar karar verirler. O
insanlar da gerçekten bir günün bu şekilde anılmasını
istiyorlarsa, en azından o gün, Roman vatandaşlarımız o
sorunlarının daha sağlam bir şekilde dile
gelebileceğini En azından bir gün de olsa hatırlanacağız.
diyerek ifade ediyorlarsa o zaman buna saygı duymak gerekir. Bir
iktidarın yapması gereken, vatandaşlarına kulak
tıkamak değil, kulağını iyice açmak ve buna saygı
duymaktır, bunu yerine getirmektir. Ben, o bir günü bile kabul etmeyen
arkadaşlar ne kadar fazla, daha fazla gelsinler, burada oy
kullansınlar diye karar yeter sayısı istiyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
C) Önergeler (Devam)
1.- İzmir Milletvekili Özcan Purçunun, (2/1037) esas
numaralı 8 Nisan Gününün Dünya Romanlar Günü Olarak Kabul Edilmesine
İlişkin Kanun Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi (4/143) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Etmeyenler
Elektronik cihazla oylama yapacağız.
Oylama için iki dakika süre tanıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.08
SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.14
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP
ÜYELER: Mücahit DURMUŞOĞLU (Osmaniye), Nurhayat ALTACA
KAYIŞOĞLU (Bursa)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
80inci Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
İzmir Milletvekili Özcan Purçunun verdiği
doğrudan gündeme alınma önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Oylamayı elektronik cihazla
yapacağım.
Oylama için iki dakika süre veriyorum ve
oylamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı
vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Değerli milletvekilleri, alınan karar
gereğince sözlü soru önergeleri ile diğer denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına
geçiyoruz.
1inci sıraya alınan, Türkiye Cumhuriyeti
ile Afganistan İslam Cumhuriyeti Arasında Stratejik Ortaklık ve
Dostluk Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türkiye Cumhuriyeti ile Afganistan İslam Cumhuriyeti
Arasında Stratejik Ortaklık ve Dostluk Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/325) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 24) (x)
BAŞKAN Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon Raporu 24 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde ilk söz Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Mehmet Günala aittir.
Buyurun Sayın Günal. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi dakikadır.
MHP GRUBU ADINA MEHMET GÜNAL (Antalya) Sayın
milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, şu anda,
uluslararası anlaşmalardan Afganistanla yapılmış olan
stratejik ortaklık anlaşması üzerinde söz aldım.
Öncelikle, yarın 4 Nisan ve partimizin
kurucusu, devlet adamı, siyaset adamı Başbuğ Alparslan
Türkeşin ölüm yıl dönümü. Yarın kendisini kabri
başında rahmetle, minnetle tekrar anacağız. Burada,
sizlerin huzurunda tekrar minnetle, rahmetle anıyor, Allah rahmet eylesin
diyorum.
Değerli arkadaşlar, Afganistan önemli bir
ülke ama geçmişten bugüne Doğu-Batı arasında yaşanan,
geçmiş zamanda Sovyetler Birliği ile Amerika Birleşik Devletleri
arasında yaşanan savaşların, sonrasında da jeopolitik
savaşların ortasında kalmış bir ülke. Biz sadece
Afganistanla ilgili değil, Milliyetçi Hareket Partisi olarak çok yönlü
dış politika anlayışımızın bir gereği
olarak, bütün ülkelerle yapılan, dost ve kardeş ülkelerle yapılan
anlaşmaları esas itibarıyla destekliyoruz. Bize göre, ne
doğu ne batı ne kuzey ne güney ülkeleri birbirinin alternatifi
değildir. Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve Türk milletinin
çıkarları kiminle, neyi istişare etmeyi gerektiriyorsa onlarla
ilgili çalışmalar yapılır. Bu anlaşmaları da o
kapsamda görüyoruz. Ancak bu devlet üzerinde, bu ülke üzerinde oynanan oyunlar
maalesef devam ediyor. Bizim de Türkiye Cumhuriyeti olarak yıllardan beri,
Afganistandaki güçlere destek verdiğimiz, dost ve kardeş ülke olarak
orada bulunduğumuz bir gerçektir.
Bu vesileyle sizlerin huzuruna gelmişken
oradaki huzursuzluğun da nedeni olan küresel güçlerin bugün bizim
coğrafyamızda devam ettirdikleri, Afganistandan sonra Irakın
işgaliyle devam eden, şimdi bütün bu Arap Baharı diye
söyledikleri
Aslında emperyalist güçlerin egemenlik kurmak istedikleri
güç savaşlarının, enerji savaşlarının
yaşandığı bu bölgemizde de aynı şeylerin
olduğunu gözlemliyoruz. Maalesef, Afganistanda
başarısızlığa uğrayan bu küresel güçler
aynısını Irakta tekrarlamışlar, yüz binlerce
insanın ölmesine neden olmuşlardır. Şimdi aynı oyun
Suriyede oynanmaya çalışılmakta ve bu coğrafya üzerindeki
hesaplar devam etmektedir. Ancak biz, Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak
yıllardır bu topraklarda yaşayan insanlarla yüzlerce yıl
kader birlikteliği yapmış ve kardeşçe
yaşamış bir ülkeyiz, bir milletiz. Bu kapsamda da bu
gelişmelere duyarsız kalmamız mümkün değildir.
Bugün grup konuşmasında Sayın Genel
Başkanımız gündemdeki bu konulara daha ayrıntılı
bir şekilde değindiler. Hele hele birkaç gündür Suriyeyle ilgili
konularda yaşananlar, Amerikanın Çekileceğiz. demesi,
arkasından Fransanın, orada bölücü unsurlarla yapmış
olduğu toplantının ötesinde, kendilerinin de buraya güç
göndereceğini ve sanki bir nöbeti devralır gibi burada
olacağını beyan etmesi bizim tarafımızdan kabul
edilebilir bir şey değildir değerli arkadaşlar.
Açıkçası, burada Amerika Birleşik Devletlerinin ne
yaptığını düşünmeye, Bunları şöyle mi
yapar, böyle mi yapar? diye televizyonlarda akşamları saatlerce
tartışılan programlar gibi tartışmaya gerek yoktur.
Türkiye Cumhuriyeti devleti güçlü bir devlettir, kadim bir devlet
geleneğine sahiptir. Bu kapsamda da Türk Silahlı Kuvvetlerimiz
gerekli önlemleri almakta, gerekli çalışmalar yapılmaktadır.
Başlangıçta Afrinle ilgili de birçok şey söylenmişti ve
güvenlik kuvvetlerimiz başarılı bir şekilde önce
alanın temizlenmesinde, sonrasında da şehir merkezinin kontrol
altına alınmasında çok başarılı faaliyetler
göstermiştir; özellikle zamanlama açısından sivil
kayıpların olmaması için dikkatli bir çalışmayla ve
diplomasi çabasıyla uluslararası arenada
haklılığımızı anlatacak şekilde bu
çalışmaları yapmışlardır. Tabii, şimdi,
burada Çekiliyorlar mı, çekilmiyorlar mı, kim geliyor?
tartışmasından ziyade, bizim, milletçe birlik beraberlik
içerisinde buradan terör örgütlerinin, terör unsurlarının
temizlenmesini sağlamak için Türk Silahlı Kuvvetlerine, güvenlik
güçlerimize destek olmamız gerekmektedir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak
geçmişte bunu söyledik. 6 Ağustos 2012de Sayın Genel
Başkanımız bu terör koridorunun Kandilden Afrine kadar
temizlenmesi gerektiğini beyan etmişti. Şimdi, bu noktada her ne
kadar Afrinde bir ilerleme sağlanmış ve temizlik
başarılmışsa da bundan sonraki süreçte Menbicle ve
Fıratın doğusuyla ilgili tartışmalar devam
etmektedir. Biz Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak kararlı bir
şekilde ve azimle buralardaki terör unsurlarının temizlenmesi
için gayret etmek durumundayız ve bu kapsamda yapılacak
çalışmalara da destek olmak durumundayız. Tabii ki Afrinde
başarılı oldukça Menbiçle ilgili tartışmalar
uluslararası arenada da devam etmekte, Fransanın
yaptığı gibi bazı çevreler de İngilterenin Rusyayla
ilgili almış olduğu yaptırım kararlarına destek
olarak bir kutuplaşmaya doğru gitmektedirler. Açıkçası,
buradan tekraren uyarıyoruz, bugün Sayın Genel
Başkanımızın yaptığı uyarıyı da
buradan tekrar ediyoruz: Bu ülkeler aklını başına
almalı ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin geçmişte
yaptıklarını, Türk milletinin Kurtuluş Savaşında
ve Çanakkale savaşlarında neleri başardığını
bir defa daha dikkatle gözden geçirmelerinde fayda vardır diyoruz. Çünkü
bu terör örgütleri bu coğrafyadan sökülmedikçe Türk milletine huzur
yoktur. Onun için de bu unsurların buradan temizlenmesi gerekir. Fıratın
doğusu, batısı, Menbiçdi. diye tartışmaya gerek yok.
Biz de kararlılıkla bu çabaların arkasında durmak
zorundayız, Türk Silahlı Kuvvetlerinin moralini yüksek tutmak,
gerekli destekleri de sağlamak zorundayız. Bundan sonrasında
orada terör örgütlerinin yeniden yapılanmasına izin veremeyiz ve
bundan sonra ne olacak? Milyonlarca insanın Türkiye
sınırlarının içerisinde daha önce Fırat Kalkanı
Harekâtından sonra olduğu gibi, oralarda bu insanların yeniden
iskânını sağlamalı, buraları terörden
arındırmalı ve kendi topraklarında orada daha önce
yaşayan insanların yerleşmesini temin etmek zorundayız. Bu,
aynı zamanda bizim insani bir vazifemizdir ve uluslararası toplumu da
aslında bu çabalara destek vermeye çağırıyoruz. Aksi
takdirde, bunların insan haklarıyla ilgili söylemlerinin, biraz
insancıl yaklaşım gibi, bazı çalışmalar
yapıyormuş gibi görünmelerinin beyhude olduğu ortaya
çıkacaktır. Bunları sadece bir maliyet olarak gören Avrupa Birliği
yetkililerini de bu sözleşmelere uymaya ve vadettikleri yardım miktarlarını
ödemeye çağırıyoruz. Bundan sonraki süreçte, değerli
arkadaşlar, bu çalışmalar devam edecek.
Maalesef, Fransanın bu tutumu da
açıkçası çok anlaşılabilir değildir demeyelim,
artık anlıyoruz çünkü Şark meselesi ve Orta Doğudaki bu
savaşlar bugünün konusu değildir. Yüz yıl önce planlanan,
uygulanan ama yarım kalan bir planın yeniden uygulamaya
konulması, bir proje olarak ikinci bir Sykes-Picot Anlaşması
gibi, küresel güçlerin kendi aralarındaki enerji savaşlarında,
bu bölgeyi kontrol etme savaşlarında bir araç olarak
kullandıkları, terör örgütleri vasıtasıyla
yaptıkları vekâlet savaşının bir sonucudur. Bugün
burada maalesef sanki yeni bir şeymiş gibi bakıyoruz ama
geçmişten bugüne devam eden Türkiye ve İslam
düşmanlığı yeniden hortlamaktadır ve bu
çalışmaların perde arkasında birtakım
görüşmelerin olduğunu da bizler hem medyadan hem de siyasi
gelişmelerden izliyoruz.
Tabii ki dikkat etmedikleri şudur:
Biliyorsunuz, bizler Kara Fatmaların, Şahin Beylerin torunları
olarak kendilerini Kurtuluş Savaşında buralardan attık. En
zayıf diye gördükleri, hasta adam diye gördükleri dönemde bunları
yaptık. Türk milleti defalarca tarihin akışını
değiştirecek kahramanlıkları sergilemiş, onların
en olmadık diye gördüğü zamanda bu emperyalist güçleri buradan atmasını
bilmişti.
Değerli arkadaşlar, geçtiğimiz
haftalarda 18 Mart Zaferinin yıl dönümünü burada birlikte kutladık.
Deniz savaşlarıyla ilgili tekraren bugün bu
çalışmaları yaparken Tophaneli Yüzbaşı İsmail
Hakkıyı tekrar hatırlatmakta fayda görüyorum ki Türkiye
Cumhuriyeti devletinin gücünü ve Türk milletinin geçmişte
yaptıklarını tekrar akıllarına getirsinler diye.
Biliyorsunuz, bu savaş dünyanın seyrini değiştirmiş, o
bölgedeki birtakım paylaşımları etkilemiş, Rusyadaki
gelişmeleri, Sovyetler Birliğiyle ilgili -sonraki adıyla-
gelişmeleri ve dünyanın akışını etkilemiş.
Açıkçası, kısaca şu
değerlendirmeyi sizlerle paylaşmak istiyorum bu vesileyle: Churchill
bu konuda değerlendirme yaparken -o zamanki İngiltere
Başbakanı- şöyle diyor: Dört yüz yıldan beri dünya
tarihinde Tophaneli Hakkının yaptığını kimse
yapamadı. Bir gece önce Tophaneli Hakkı, Rus, Bulgar batık
gemilerinden çıkarılmış mayınları
ummadığımız şekilde denize dökünce 18 Martta
yaptığımız hücum fecaatle sonuçlandı;
donanmamızın üçte 1i sulara gömüldü, üçte 1i kullanılamaz hâle
geldi. Başarısızlık beni yirmi beş yıl
politikanın dışına fırlattı ve savaş iki
buçuk yıl uzadı, 8,5 milyon Avrupalı öldü. Rusya komünist
olurken 30 milyon insan hayatını kaybetti. Rusyanın Çini
komünist yapması 50 milyon kişinin hayatına mal oldu. Biz
Boğazı geçemedik, İslam ülkeleri, hatta bütün Doğulu
milletler Batının gücünden şüphe etmeye başladılar.
Hindistanı, Pakistanı, Bangladeşi, diğer İslam
ülkelerini elimizde tutamaz hâle geldik. Bunlar Tophaneli İsmail
Hakkının eseridir diyor.
İşte, bizi dinlemiyorlarsa da kendi eski
başbakanlarını ve Türk milletinin tarihini değiştiren
kahramanlıklarını bir kez daha dikkate almaları ve burada,
bu çabalara girerken bizim sınırlarımızda, bizim
topraklarımızda Türkiye Cumhuriyeti devleti olmadan, Türk milleti
olmadan bir operasyona kalkışmamaları konusunda bir kez daha
ihtaren- uyarıyoruz. Bizler, gerçekten, o noktaya gelindiği zaman,
bıçak kemiğe dayandığı zaman canını seve
seve veren, istiklal için fedakârlık yapan, kanını akıtan
bir milletin evlatlarıyız.
Değerli arkadaşlar, burada maalesef bir
hatırlatmayı daha yapmak istiyorum çünkü bu dikkate
alınmadığı için maalesef diyorum. Sayın Genel
Başkanımız bugün grup toplantısında daha önce attığı
Twitter mesajına referans yaparak tekraren uyarıda bulundu: Eski
çamlar bardak oldu. Köprülerin altından çok sular aktı. Artık
kör gözünü açtı, dev belini doğrulttu. Karşısına kim
geçerse geçsin ezmeye yemin etti. Tarihe ve ecdada söz verdi. ABDden
boşalması beklenen yere Fransanın talip
olacağını değil, bu ülkenin bitmeyen, dinmeyen Türk
düşmanlığını değerlendirmek kanaatimce daha
doğru olacaktır. Bundan sonra, terörden şikâyet
hakkını Fransa ve Batılı ülkeler kaybetmiştir. Onun
için biz tekraren onları akıllarını başlarına
almaya çağırıyoruz.
Son bir olayla konuşmamı sonlandırmak
istiyorum -az önce bahsetmiş olduğum Çanakkale deniz
savaşlarıyla ilgili- Atatürkün Çanakkale savaşlarını
anlatırken söylemiş olduğu bir kahramanlık olayıyla
sözlerime son vermek istiyorum. Bomba Sırtı vakası hepimizin
bildiği bir olaydır ancak Türk milletinin hangi ruhla o mücadeleyi
yaptığını anlatması açısından, sizlerle
paylaşmak ve bunun, Batılı ülkelerin kulağına küpe
olması için bir defa daha tekrarlamak istiyorum: Atatürk, Bomba
Sırtı vakasını anlatırken siperler arası 8 metre
ve birbiri arkasına neferlerimiz gidiyor. Bilenler Kur'an-ı Kerim
okuyor, bilmeyenler dua ediyor ve ölüm muhakkak, gittiği zaman şehit
olacağını biliyor ve hiç gocunmadan siperden atlayıp o ölüm
makinelerine karşı mücadele etmeye gidiyor. İşte,
Atatürkün Ya istiklal ya ölüm! dediği noktanın
başlangıcı, burada, Bomba Sırtı vakasıyla
kendisinin anlattığı ruhta yatıyor ve diyor ki:
İşte, Çanakkale Savaşını kazandıran ruh budur.
Biz o ruhumuzu kaybetmedik, sıkıştığımız
zaman yeniden canımız pahasına, istiklalimiz için, istikbalimiz
için mücadele etmeye hazırız.
Bu vesileyle, Afganistanda olduğu gibi
coğrafyamızda bu oyunları sergilemeye çalışanları
tekrar tekrar uyarıyoruz. Burada artık Türkiye Cumhuriyeti devletine
bizim sınırlarımızdan yapılacak saldırılara
izin vermemek ve bundan sonrasında da buradan gelecek olan terör
saldırılarını izin vermeyecek şekilde önlemek bizim
görevimizdir. Bunlarla ilgili çalışmalara destek olmaya devam
edeceğiz ve bu çalışmalar sonrasında da inşallah,
Münbiçten, sonrasında Fıratın doğusundan bütün bu terör
unsurlarını temizleyerek şu anda Türkiyede yaşayan
Suriyeli kardeşlerimizin huzur ve güvenlik içerisinde oralara yerleşmesini
sağlamamız gerekiyor, bunlarla ilgili altyapı çalışmalarına
da buradan destek olmamız gerekiyor. Uluslararası toplumu da buradaki
çatışmaları körüklemek yerine insani görevlerini yapmaya
çağırıyoruz. Buraya hem maddi yardım hem de lojistik olarak
bu insanların yerleşmesi için de bir an önce bu
çalışmaları yapmaya çağırıyoruz.
Bu anlaşmaların da ülkemizin dış
politikasına, ekonomik ilişkilerine katkıda
bulunmasını temenni ediyor, hepinizi saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Kerestecioğlu.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Kısa bir söz rica edeceğim Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
44.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin,
Ankara il örgütünden gelen ve HDP grup toplantısına katılmak
isteyenlerin çoğunun Meclise alınmamasına ilişkin
açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sayın Başkan, biz biraz araştırmak
istedik gerçekten böyle mi oldu diye ama bugün, biliyorsunuz, grup
toplantıları vardı ve bizim grup toplantımıza gelmek
isteyen Ankara il örgütümüzden yaklaşık 40 kişinin 30
kadarı içeriye alınmamış ve kendilerine CHP Grubunun çok
kalabalık olduğu
gibi absürt bir şey söylenmiş. Yani bir
grubun kalabalık olması başka bir grubun izleyicilerinin içeri
girmesine engel değil. Yasakları falan da yok. Bu arada, tabii, bizim
epey yasaklı insanımız var içeriye giremeyen. Bütün grup
toplantılarında bağırılıyor, sloganlar
atılıyor ama nedense bize gelenlerde her zaman olduğu gibi -HDP
farkı- bir ayrımcılık söz konusu ama bugün olan, gerçekten
çok abes bir durum ve yasaklı falan da değiller.
Bu durumu Meclise ve sizin bilginize sunmak istedim.
Bunun için söz almıştım.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Ben de bununla ilgili, yetkililerden bilgi isteyeceğim
ve takip edeceğim konuyu.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Türkiye Cumhuriyeti ile Afganistan İslam Cumhuriyeti
Arasında Stratejik Ortaklık ve Dostluk Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/325) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 24)
(Devam)
BAŞKAN Söz sırası, Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Adana Milletvekili Meral Danış
Beştaşa aittir.
Buyurun Sayın Beştaş. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi dakikadır.
HDP GRUBU ADINA MERAL DANIŞ BEŞTAŞ
(Adana) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, gerçi salon yine
boşaldı çünkü oylama seansı bitti, biraz sonra ancak karar yeter
sayısı istersek yine salon dolacak ama konuşmalarımız
hiçbir şekilde dinlenilmeyecek, eleştirilerimiz ya da desteklerimiz
ya da içeriğe dair ne söylediğimiz milletvekilleri tarafından
bilinmemiş, duyulmamış olacak. Doğrusu, yasama faaliyetinin
bu şekilde yapılmasını kesinlikle tasvip etmiyoruz.
Şu anda benim üzerinde söz
aldığım uluslararası anlaşma Türkiye Cumhuriyeti ile
Afganistan İslam Cumhuriyeti Arasında Stratejik Ortaklık ve
Dostluk Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı. Bu, bize en fazla yirmi dakika önce geldi yani
bu konuşmadan beş dakika önce geldi. Bizim bu anlaşmanın
içeriğine vâkıf olabilmemiz için, bu anlaşmaya muhalefet edip
etmeyeceğimizi, anlaşmanın maddelerine dair görüşlerimizi, tartışmalarımızı
yapmamız için beş dakikalık bir süre veriliyor. Bunu okumak,
tümünü tartışmak, bırakın saatleri belki günleri
alacaktır. Üstüne üstlük Afganistan gibi, dünya üzerinde temel insan
hakları ihlalleri konusunda en çok dünyanın gündemine gelen
ülkelerden birinden söz ediyoruz. Uluslararası Şeffaflık Örgütünün
2014 raporuna göre Afganistan dünyanın en yozlaşmış devlet
yapısına sahip 4üncü ülkesidir ve ülkenin politikasında insan
hak ve ihlallerinin çok yüksek derecede olduğunu hepimiz biliyoruz. Ama
gelin görün ki bu sözleşmeyi inceleme olanağı bulamadığımızı,
hiçbir grubun da okumadığını, iktidar partisi
milletvekillerinin de bu sözleşmeye oy verirken kesinlikle
içeriğinden bihaber oy vereceğini Türkiye yurttaşlarına
öncelikle ifade etmek istiyorum. Evet, yasama faaliyeti dar gruplar
tarafından önümüze konulan ve sadece oylamaya dönüştürülen âdeta
-tırnak içinde- bir fabrika gibi çalışıyoruz sanki. 27 tane
sözleşme getirilmiş, 27 tane sözleşmenin komisyon raporları
2015 tarihine ait ama bugün bunu oylayacağız ve geçireceğiz
şeklinde bir dayatmayla karşı karşıyayız.
İşte ben bu nedenle yolsuzluk konuşacağım. Türkiyenin
gündemi
Bu da bir yolsuzluk, bu da bir hile. Bizim önümüze son beş
dakikada 27 sözleşmenin getirilmesi de AKP iktidarının yönetme
pratiğine önemli bir emare oluşturuyor, bunu öncelikle paylaşmak
istedim.
Değerli milletvekilleri, ekonomik sorunlar ve
sıkıntılar Türkiyenin aslında en temel gündemlerinden bir
tanesi. Dolarda, euroda meydana gelen artışlar, iniş
çıkışlar emekçilerin, yoksul halkın yaşamını
doğrudan etkilemeye devam ediyor. Bu gidişatın önemli bir boyutu
da şüphesiz ki yolsuzluklar. Evet, basın-yayın bunları
açıkça veremiyor. Bütün basın-yayın birkaç muhalif basın
dışında havuza düşmüş olsa da vatandaş
mutfağına aldığı et oranıyla ya da giyimi ile ya
da harcama oranıyla ilgili zammın ne kadar kendisini
etkilediğini, ekonomik istikrarsızlığın
yaşamının nasıl merkezinde yer aldığını
aslında yaşıyor. Bunu izlemesine gerek yok. Mutfağında
her ay kaç kilo et alabildiğini en iyi kendisi ölçebilir. İşte
yolsuzluk meselesi, AKP Hükûmetinin bir diğer var olma ya da kendini var
etme aygıtına dönüşmüş durumda. Kendisinin ve çevresinin
karışmadığı tek yolsuzluk vakası yok neredeyse.
Üstelik AKP, yolsuzluklarını artık aleni bir şekilde
yapıyor. 17-25 Aralık geldi geçti, tüm kutular ortaya saçıldı
ama tek bir kişi demedi ki Biz bu yolsuzluğu yapmadık. diye.
Tepkileri, sadece bu yolsuzluğun ortaya çıkarılmasına dönük
oldu. Bakanlar hakkında Meclise gelen fezlekelerin akıbeti, bizim
hâlen hapiste bulunan milletvekillerimizin akıbeti gibi olmadı. Bu
fezlekeler, 19 Mart 2014te yapılan oylamayla reddedildi. Evet, yolsuzluk
konusunda açıkça ortaya çıkan veriler, belgeler, burada aynı
iktidar partisinin parmak sayısıyla reddedildi ve İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığı on bir ay süren bir inceleme
yaptı. Bu inceleme sonucunda 17 Ekim 2014te maalesef takipsizlik
kararı verdi. Tabii dahası da var. Yolsuzluğa adı
karışan bakanları AKP yargılamak yerine,
yargılanmasının önünü açmak yerine yanında gezdirmeye devam
ediyor çünkü bu yolsuzluğu aslında inkâr etmiyor, Ben güçlüyüm ve
yolsuzluk yapmaya devam ederim, vatandaşın gözünün önünde de
onları yanımda gezdiririm. demeye getiriyor.
Tabii bir diğer mesele var: Reza Zarrab
davası. Türkiye yargısı Reza Zarrabı ve eski Halkbank
Genel Müdürü Süleyman Aslan ve diğer ilgilileri yargılamadı,
akladı. Tabii ki tırnak içinde akladı. Onlar, halk gözünde,
yurttaşlar gözünde hiçbir zaman aklanmadı. Ne oldu? Burada, bu sefer
ABDdeki yargılamanın önü açıldı. Burada adil bir
yargılama yapılsaydı, yolsuzlukların üstüne gidilseydi
ABDdeki yargılama dünyanın gündemine bu şekilde
taşınmamış olacaktı. Bu vesileyle tüm dünyanın
tanıklık ettiği bir yolsuzluklar silsilesi ortaya
saçılıp serildi. Nitekim, Zarrabın ifadesi çok önemli, dönemin
başbakanından bakanlarına değin nasıl bir örülü
ağın ürünü olduğunu ve milyonların nasıl hile
yöntemleriyle kaçırıldığını bütün dünyanın
gözü önünde mahkemede anlattı. Ancak, yine de bu yolsuzluk
ağında adı geçen diğer kişilerin
yargılanmalarının önüne geçildi. Kuşkusuz bu davanın
yol açtığı zararın faturasının halkların
sırtına yükleneceği de önemli bir gerçeklik olarak duruyor
önümüzde. Evet, bu milyonların hesabı yine halkın
sırtına bindirilecek.
Dünya kamuoyunun gözünde görünür bir örnek Zarrab
davası, ancak diğer veriler de Türkiyede yolsuzluğun
kurumsallaştığını ve korunduğunu gözler önüne
seriyor. Nitekim, Yolsuzluk Algı Endeksinin 2017 verilerine göre, Türkiye
180 ülkenin yer aldığı endekste 81inci sırada yer
alıyor. Son dört yıldır Türkiye, endekste üst üste
gerilemiş, toplam 28 sıra geriye düşmüş durumda. Endekste
yer alan 35 OECD ülkesi arasında Türkiye sondan 2nci sırada yer
alıyor yani bu demek ki Türkiyede yolsuzluk gelişiyor, teşvik
ediliyor, yaygınlaşıyor ve kurumsallaşıyor. Neden
kurumsallaşıyor? Çünkü kamu ihaleleri artık yolsuzluk
yapılmadan, yandaşlık olmadan yapılamıyor. Bunu
örnekleriyle açıklayacağım.
Bakın, bu raporda ne yer alıyor: 2016
yılında yatırımlar ve kamu hizmet ve
alımlarının yüzde 40ı -değerli milletvekilleri basit
bir rakam değil- Kumu İhale Kurumunun kapsamı
dışında gerçekleştirilmiş. KİK kapsamındaki
ihalelerin yüzde 27sinde açık ihale usulünden farklı yöntemler
kullanılmış. Şimdi, bu ihale yöntemlerinin
başında davet usulü ihale yöntemi geliyor. İş
dünyasıyla ilgili olanlar, bizi izleyenler bunu çok yakından
bilirler. Bu yöntem sayesinde AKP Hükûmeti kendi eliyle yaratmış
olduğu yandaş sermayeye devlet kaynaklarını aslında
dağıtıyor ve bu dağıtımı keyfî bir
şekilde yapıyor ya da başka bir ifadeyle söyleyecek olursak,
kamu kaynakları yandaş sermayeye peşkeş çekiliyor.
Aslen acil durumlarda ya da -buraya dikkatinizi
celbetmek istiyorum- doğal afetler için kullanılan Kamu İhale
Kanununun 21/b maddesi var. Bunu hukukçular da çok yakından bilirler.
Bunun başlığı Pazarlık usulüdür. Burada bu ihale
yöntemi neredeyse bütün kamu ihalelerinde kullanılan bir yöntem oldu.
Peki, bunun koşulları ne? 21/bye göre kamu ihalesi nasıl
yapılır? Hangi şartla olursa 21/bye göre yapılır,
buna bir bakalım.
Bir: Doğal afet, salgın hastalık, can
veya mal kaybı tehlikesi gibi ani durumlarda veya idare tarafından
önceden öngörülemeyen olaylar ortaya çıktığında ya da
bunların sonucunda idarenin ihaleyi acele yapması mecburiyeti
olduğunda bu yönteme başvurulabiliyor. Peki, bu yöntemde ne
yapılıyor? Bir kere, ihale ilan edilmiyor. İhaleye katılmak
isteyen şirketler, kurumlar bu ihaleye katılamıyor, iş
pazarlıkla yapılıyor. Nerede, kaç liralık, nasıl bir
iş yapılacağını hiç kimse göremiyor çünkü şeffaf
değil, çünkü aleni değil. Fiyatlar yarışamıyor.
Taraflar ihale tekliflerini sunamadığı için fiyatlar
yarışamıyor. Örneğin, son birkaç yıldır
Türkiyenin dört bir yanındaki onlarca duble yol projesi değerli
milletvekilleri, bunların önemli bir bölümü, hatta ezici çoğunluğu
21/bye göre verildi. İşte, durum bu. Aslında bu bir adrese teslim
durumu. Bu 21/bye göre pazarlık usulüyle yapıldığında
ne oluyor? Yandaş firmalar davet ediliyor; halk, diğer kesimler
göremiyor ve adres tespit ediliyor önceden, Kime, hangi ihaleyi ne kadar
bedelle vereceğiz? Bunun kararını iktidar ve yandaşlara ortaklaşa
veriyorlar ve o ihaleleri kendi yandaşlarına
dağıtıyor. İşte bu büyük büyük paralar, milyarlarca
dolarlık projeler hep bu şekilde yapılıyor ve
yandaşlar tekrar tekrar ihya ediliyor.
İşte kamu ihalelerinde yaşanan bu
yolsuzluklar, gerçekten, bütçede pervasızca ve korkusuzca savrulan
milyonlar demek, yüz milyonlar demek, milyarlar demek. Bunu halkın çok iyi
bilmesi gerekiyor. Onlar açlık ve yoksulluk çekerken, onlar açlık
sınırının altında yaşarken, iktidarın
etrafındaki bir avuç zengini daha fazla zengin etme telaşıyla bu
ihaleler kapalı bir şekilde yapılıyor ve bu paralar
dağıtılıyor.
Şimdi, kamu kaynakları, aslında
Sayıştay raporlarında da yolsuzluk ve usulsüzlükler bu
şekilde defalarca dile getirildi ve bu artık Sayıştay
raporlarına rağmen normalize edilmeye
çalışılıyor, bu normal bir şeymiş gibi takdim
ediliyor ama asla normal değil. Doğal afetler, can ve mal kaybı
tehlikesi yaşanmıyor; bu ihalelerin tümünde mi bu var? Yok öyle bir
şey tabii ki. Ya da maddenin diğer fıkralarının
koşulları olmadığı hâlde, bu durumda bu yandaş
sermayenin aldığı ihaleyi gerçekten nasıl
kullandığı ve yol açtığı zararlar da
denetlenemiyor. Mesela, örnek alacak olursak, bu duble yol ne kadar milyar liraya
alındı, ne kadarı harcandı, bunu kim denetliyor, kim bunu
denetleyecek; bunun bir cevabı yok.
Tabii ki iktidarın tek yolsuzluk dosyası
17-25 Aralık değil, Panama belgeleri var. Panama merkezli hukuk
firmasına ait -kırk yıllık; 11,5 milyon özel belge- Panama
belgeleri kâğıdı olarak ifade edilen belgeler de gazete Zeitungda
paylaşılmıştı. Bunun öncesinde, 4 Nisan 2016 tarihinde
belgelerle ilgili haberler de basına yansıdı. Bu belgeler neydi
gerçekten? Bu belgelerde ülkelerinden vergi kaçıranların tam listesi
yer alıyordu. Peki, Türkiyeden, gerçekten, kim
kaçırmıştı vergiyi? Bu da bu Panama belgelerine
yansıdı. 500 iş insanı ve 21 aracının Türkiye'ye
ilişkin söylüyorum- offshore şirketlere sahip olduğu ya da bu
şirketlerde payı olduğu bu belgelerle ortaya çıkmış
durumda. Panama belgelerinde ismi geçenler kimdir merak ediyor musunuz? Gerçi
duyduğunuzda hiç şaşırmayacaksınız; Mustafa Latif
Topbaş, Cihan Kamer, Remzi Gür, Adnan Polat, Mehmet Cengiz, Çalık
Enerji Anonim Şirketi ya da Zorlu Holding gibi birçok isim ve tüzel kişilik
bu belgelerde yer alıyor. Peki Offshore hesabı olduğu
anlaşılan bu kişi ve kurumlar hakkında ne
yapıldı? diye soracak olursanız
Halka söylüyorum tabii, bizi
dinleyen iktidar partisinin milletvekilleri yok. Buna ne işlem
yaptınız? diye sorduğumuzda, hâlâ yanıt verilmedi bugüne
kadar; böylesi büyük bir yolsuzluk olayının üzeri kapatılmaya ve
unutturulmaya çalışıldı. Her zamanki gibi iktidar
partisinin bir klasiğiyle karşı karşıyayız.
Evet, iktidarın nasıl kirli hesaplarla
kendi kasalarını doldurduğunun bir diğer ispatı Man
Adası yolsuzluğu, koskoca bir yolsuzluk örneği. CHP Genel
Başkanı açıkladı grup toplantısında. Efendim,
Cumhurbaşkanı dedi ki: Biz parayı vermedik, biz parayı
aldık. Sanki bunu söyleyerek Bu yolsuzluk yok. demeye çalışıyor.
Tamam da bu Man Adasından hangi ticari işlem sonucu siz bu
parayı aldınız? Hadi göndermediniz, anladık, peki, o
küçücük adada hangi ticari işlemle bunlar bu paraları aldı?
Bunun cevabı verilmedi. Peki, ne oldu? Kim vardı bu Man Adası
belgelerinde? Erdoğan'ın oğlu, kardeşi, eniştesi,
dünürü ve eski özel kalem müdürünün isimleri geçiyor.
Şimdi Burada ne oldu, yargı ne
yaptı? diyeceksiniz. Bu kadar aleni, bu belgelerin sahte
olmadığı swiftlerle, belgelerle ortaya çıktı;
savcılık Bu belgeler sahtedir. diyemedi. Diyebilseydi, emin olun,
bunu da diyecekti ama bu kadar baskıya rağmen savcılık
Sahtedir. diyemedi ama ne yaptı? Soruşturmada rakam çok yüksek, 15
milyon dolar; bunun kaynağı araştırılmadı. Hangi
ticari işlem sonucu bunun kazanıldığı belirlenmedi ve
Kara para yoktur. dendi. Yargı, biri ekmek çalarsa fırından
onu on yıl cezaevine kapatan yargı 15 milyon doların
hesabını sormadı. Baklava çalan çocukların cezaevinde
tutulduğu bir Türkiye'de, ülkede 15 milyon doların hesabı
sorulmadı ve takipsizlik kararı verildi. İşte, yargı
kişiye göre karar veriyor, iktidara yakınlığına göre
karar veriyor. Küçük yolsuzluklarda, küçücük hırsızlıklarda ceza
alırsınız ama büyük hırsızlıklarda ve iktidara
yakın iş birliğiyle yapılan hırsızlıklarda
ceza almazsınız. Yargı bunu bir kez daha söyledi.
Evet, bu örnek çok tartışıldı;
PTT, ihalesinde, ihaleyi bir gün önce kurulan bir şirkete verdi.
İnsan duyunca gerçekten dehşete düşüyor. Zaten şirket o
ihalenin verilmesi için kurulmuş bir şirket. Birileri talimat
vermiş, Bu şirketi kur, yarın yapacağımız
ihalede sana bu ihaleyi vereceğiz. diyorlar ve üstelik ilk ihale iptal
ediliyor. İkinci ihalede ilgili, alması gereken şirket
giremediği için -deneyim şartı aranıyordu ilkinde- sonra
Erzurum 9. Bölge ihalesini 18 milyon 953 bin TL sözleşme bedeli
karşılığında, ihaleden yalnızca bir gün önce
kurulan Erhanlar Turizm Anonim Şirketi aldı ve ihale verildi.
Gerçekten, ihaleler -yani bir cümleyle söylemek gerekirse- mış gibi
yapılıyor, birçok meselede olduğu gibi. İhale
yapılmıyor aslında, anlaşma ihale gibi sunuluyor, kanun
çiğneniyor, yargı bunu görmüyor ama ne oluyor? Türkiye'de yüzde 1lik
bir kesim, iktidarın etrafındaki bir kesim zenginliğini katbekat
artırıyor.
Evet, AKPnin, ekonomi bu kadar kötüye giderken,
vatandaş kan ağlarken, yoksulluk en yüksek oranına
ulaşmışken Yüzde 7 büyüdük. açıklaması da
ayrıca bir dram. Kim büyüdü? Siz büyüdünüz. Vatandaşın cebine,
mutfağına, evine ekstradan bir para girdi mi? Millî gelir nerede?
Bunlar tartışılmıyor ama Biz büyüdük. naraları
atılıyor. Fakirleşmeyi, milyonların
fakirleştiğini görünmez kılmak için Yüzde 7 büyüdük.
yalanları atılıyor, bu da işin ayrı bir boyutu.
Tabii ki burada partiye yakın zenginler
yaratılıyor, gerçekten AKP'ye yakın zenginler
yaratılıyor. Tabii, burada sadece kendisine yakın iş insanlarını
zengin etmiyor, aynı zamanda, kendi partisinin üye ve yöneticilerini de
zengin ediyor. Evet, biliyorsunuz Hülya Koçyiğiti; hani çok özgür
yaşıyormuş ya, baskının dorukta olduğu bir
dönemde Hülya Koçyiğit çok özgürmüş. Biz de çok
şaşırdık niye Özgürüz. dediğine, bir baktık ki
Konyaaltı Plajını damadı almış. Ne kadar tesadüf
değil mi? Özgürlük onlar için.
İşte, bu, hani sınırda gidip
türküler söylüyorlar ya, yaylalar, yaylalar türküsünü; gidip biri onu
çocuğunu yitiren bir asker ailesinin evinin yanında söylesin, bir
görelim bakalım. Savaşa böyle, şarkılarla türkülerle
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) -
destek verilmez çünkü savaş
Bitiyorum.
BAŞKAN Buyurun, sözlerinizi tamamlayın
lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
İşte Hülya Koçyiğit bunlara en iyi örneklerden biri. Kim zengin
oluyor, hangi sözler karşısında ihale alınıyor, bir
ihalenin yöntemi nedir; bunu bütün Türkiyenin bilmeye hakkı var. Biz
dilimiz döndüğünce, gücümüz yettiğince bu konuda halkımıza
hakikatleri anlatmaya kesinlikle devam edeceğiz diyorum.
AKP'nin sicilindeki en büyük kalemlerinden biri,
tıpkı hak ihlallerinde olduğu gibi, ekonomik olarak
yolsuzluktur, hırsızlıktır,
dolandırıcılıktır. Bunun tümünü kapatmak için her
türlü yöntemi kullanmaktadır, bu böyle biline diyorum ve AKP bu
zenginliklerin hesabını, halkın vergisinden,
gözyaşından aldığı paranın hesabını er
geç verecek diyorum ve teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Beştaş.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Muş, buyurun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın hatip
partimizle alakalı Sicili hırsızlık ve
dolandırıcılıkla doludur. gibi bir ifade kullandı;
bu, siyasi bir eleştiri değil, açık bir sataşmadır.
İç Tüzük 69a göre söz talebimizi kullanmak istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Muş.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Öyle olmadığını kanıtlayın,
ispat edin Sayın Muş.
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
13.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Adana Milletvekili
Meral Danış Beştaşın 24 sıra sayılı
Kanun Tasarısının tümü üzerinde HDP Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; burada dile getirilen meselelerle
ilgili daha önce defalarca söylediğimiz, dile getirdiğimiz, Meclis
kayıtlarında bulunan beyanlarımız, beyanatlarımız
mevcuttur. Amerika Birleşik Devletlerindeki yargılamanın ne
olduğunu, hangi amaçla yapıldığını, neyi
hedeflediğini defalarca burada anlattık, buradan kimseye ekmek
çıkmayacağını da daha önce söyledik; bu, mevcut Meclis
kayıtlarında bulunmaktadır. 17-25 Aralığın
nasıl bir darbe girişimi olduğu, orada başarısız
olanların 15 Temmuzu hayata geçirmek için nasıl seferber olduğu
toplumumuzun malumudur. Zaten 17-25in hemen akabinde de milletin huzuruna
çıkılmıştır, milletin huzurunda Adalet ve
Kalkınma Partisine tam destek sağlanmıştır.
Bakın, değerli milletvekilleri, Man
Adası meselesi, bununla alakalı defalarca, günlerce burada
tartışmalar oldu, ortaya konuldu. Efendim, yargıya gitti,
yargı şöyle karar verdi. Eğer yargı bizim istediğimiz
gibi karar vermezse bu karar doğru değildir,
yanlıştır, bizim istediğimiz gibi verirse doğrudur.
7,4lük bir büyüme, bu yalandır. Şimdi, yüzde 2 büyüme
çıkınca doğru oluyor; 7,4 çıkınca yanlış
oluyor, yalan oluyor. Arkadaşlar, aklımızla dalga geçmeyin. Cari
açık oranı doğru oluyor ama 7,4lük büyümeyi aynı kurumlar
açıklıyor, yanlış oluyor, yalan oluyor ya da, kusura
bakmayın.
İkincisi, bakın, bu parti on beş, on
altı yıldır iktidarda; eğer bu partinin sicili
hırsızlıkla, dolandırıcılıkla dolu
olsaydı dört yılda bir, beş yılda bir sandık
kurulduğu zaman milletin testinden geçmez, sandıkta milletin
tokadını yerdi. Milletin süzgecinden, milletin testinden,
yapılan bütün seçimlerden geçebildiyse öyle sizin iddia ettiğiniz
gibi dolandırıcılık, hırsızlık bu partinin
sicilinde yoktur, onu başka yerlerde arayacaksınız.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Muş.
Buyurun Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın Muş açıkça partimize ve konuşmama dair sataşmada
bulunmuştur, bu nedenle söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
14.- Adana Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına ve Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Doğrusu, ben konuşmamın hiçbir
yerinde sataşma gayesiyle hareket etmedim. Önümde bulunan verileri,
mahkeme kararlarını, OECD belgelerini, Uluslararası Yolsuzluk
Endeksini ve Reza Zarrab davasına ilişkin resmî tutanakları
anlattım. Bunları ben düzenlemedim, Türkiyenin Yolsuzluk Endeksinde
ne kadar gerilediğini ben yaratmadım ya da HDP yaratmadı ya da
Reza Zarraba Amerikada jüri önünde hangi bürokrata, hangi bakana ne kadar
para verdiğini biz söyletmedik. Biz Reza Zarrabları
tanımayız, biz yoksul halkı temsil ediyoruz,
ayrıcalıklılar sizin yanınızda. Reza Zarrabın
burada aklanmasının ne kadar haksız ve hukuksuz olduğu
ABDde itirafçı olmasıyla ortaya çıktı, itirafçı
olmasını biz de gazetelerden öğrendik. Her ne kadar Hükûmet
iftiracı diyorsa da artık ona Amerikadaki yargı karar
verecek, biz ona bir şey diyemiyoruz ama bu, Türkiyenin
itibarını zedelemiştir. Türkiye, uzun süre Zarrab
davasıyla, yolsuzluk gündemiyle uluslararası kamuoyunda
tartışılmıştır.
Sayın Muş çok doğru bir şey
söyledi gerçekten: Yargı ya da endeksler bizi doğruluyorsa doğru
diyoruz, doğru demiyorsa doğru demiyoruz. Bu konuda biz iktidar
partisinin eline su dökemeyiz. Anayasa Mahkemesinin kararlarına işine
gelince Çok iyidir, güzeldir, hoştur, uygulansın. işine
gelmeyince Tanımıyorum. diyen biz değiliz. Biz Amerikadaki
yargılamaya Adil yargılama yok, iftiraya zorluyorlar, baskı
altında. demiyoruz. Ama burada aynı durumu kendi
vatandaşına uygulayan bir Hükûmet Amerika yargısını
eleştiriyor, biz de acı acı gülüyoruz gerçekten. (HDP
sıralarından alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Siz gülmeye devam
edin.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Beştaş.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Türkiye Cumhuriyeti ile Afganistan İslam Cumhuriyeti
Arasında Stratejik Ortaklık ve Dostluk Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/325) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 24) (Devam)
BAŞKAN - Söz sırası, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürere aittir.
(CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Gürer. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi dakikadır.
CHP GRUBU ADINA ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün 3 Nisan, Niğde
ili için önemli bir tarih çünkü Niğdenin Bor ilçesindeki şeker
fabrikasının özelleştirilmesiyle ilgili alınan kararın
bugün icraata döküleceği gün. Bu anlamda, bölgemizde daha önce
açılmış olan Millî Savunma Bakanlığına
bağlı askerî fabrikada kapasitenin giderek düşürülmesi sonucu,
başladığı dönemden bu yana çalışanların
sayısında ciddi azalmaya neden olundu ve fabrika ilk
başlangıç amacının çok gerisine düştü. BİRKO özel
sektöre ait bir fabrikaydı, rahmetli Necmettin Erbakan temelini
atmıştı, bölgenin lokomotif fabrikası olarak görülüyordu.
Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı döneminde ne yazık ki bu çok
önemli işletme de kapandı. Şimdi, bugün de şeker
fabrikası özelleştiriliyor. 14 şeker fabrikası içinde yer
alan Niğde Bor Şeker Fabrikasının özelleştirilmesini,
bölgenin tarımı açısından geleceğe dönük önemli
sorunlarının da başlangıcı olarak değerlendirmek
olası. Çünkü Bor Şeker Fabrikasının bu özelleştirme
sürecinin sonunda satılması durumunda, 2019 yılının
seçim sonuçlarının belli olduğu sürece göre kapanacağı
kesin çünkü şeker fabrikalarının açık kalabilmesi, 14
fabrikayı birlikte değerlendirdiğimizde, Hükûmetin, devletin
varlığında olası.
Kurulduğu günden bu yana teknolojisi
yenilenmeyen, bu anlamda 1.200 çalışanı varken kadrolu
çalışanı 230lara düşürülen, mevsimlik işçilerle
faaliyetine devam ettirilen Bor Şeker Fabrikasında, bölgede doğal
gaz olmasına rağmen hâlâ kömür kullanılmakta, Sayıştay
raporlarına göre üretim kazanının modernize edilmesi
gerektiği ifade edilmesine rağmen bugüne kadar bu yönde bir
çalışma gerçekleştirilmemektir.
Endüstri mühendisiyim. Bu anlamda bir
işletmenin faaliyetlerinin devam edip etmeyeceğine fizibilite
değerlendirmesi ışığında
baktığımızda, Bor Şeker Fabrikasının
satın alacak kişi tarafından faaliyetinin sürdürülmesi mucize
gibi bir şey. Bu durumda, bölgede bulunan esnafın, çiftçinin,
işçinin, besicinin, ekonomik anlamda getiri sağlayanların
ötesinde, bölgenin sosyal bir proje olarak da önemli fabrikasının
ortadan kalkması söz konusu.
Şeker pancarı stratejik bir ürün.
Şeker pancarını yalnızca bir pancar olarak tanımlamak
olası değil; onun tohumu, ekilmesi, çapalanması, onunla ilgili
çiftçilik yapan kişiler, ardından nakliyesi, fabrikada
işlenmesi, esnafa ulaşması, besiciler tarafından küspesinin
değerlendirilmesinin yanında, toplumumuzun önemli kesiminin de tükettiği
önemli bir gıda maddesi.
Şeker pancarının ortadan
kaldırılmasına yönelik özelleştirme süreciyle yalnızca
fabrikalar kapanmıyor, bilim insanları tarafından insan
sağlığı açısında zararlı olduğu ifade
edilen nişasta bazlı şekerin, daha doğrusu şurubun
pazar payı bu yolla artırılıyor. Her ne kadar kotası
yüzde 5e düşürülmüş olsa dahi Bakanlar Kurulunun yüzde 50 kota
artırımından öte, denetlenemeyen pazara el altından,
farklı yollardan nişasta bazlı şurubun verilmesi
olası.
Bunun yanında, tamamı ithal olan yüksek
yoğunluklu tatlandırıcının, yalnızca ihraç için
getirilmesinin yerine, ülkemizde şu anda gıdada
kullanılıyor olması da ayrıca önemli bir sorun. 1 kilogram
yüksek yoğunluklu tatlandırıcı, 7 bin kilogram şekere
denk. Bu durumda, nişasta bazlı şurubun ve yüksek
yoğunluklu tatlandırıcının oluşturacağı
pazar baskısı yalnızca özelleşen şeker
fabrikalarının kapanmasına neden olmayacak, özel sektör
tarafından yaptırılmış olan şeker
fabrikalarını da baskılayacağı için belli bir
aşamadan sonra Türkiyede şeker fabrikalarının sonunu
getirecektir çünkü maliyet açısından, insan
sağlığına zararlı olmasına rağmen
nişasta bazlı şurubun maliyeti daha düşüktür. Onun için de
kolaylıkla kullanılmakta ve bugün ülkemizde çocuklarımızın
tükettiği meşrubatta, çikolatada, tatlı ürünlerinde nişasta
bazlı şurupla birlikte, yüksek yoğunluklu
tatlandırıcıdan yararlanma yoluna gidilmektedir.
Bu bağlamda, şeker
fabrikalarının korunması, yaşatılması, modernize
edilmesi, çiftçinin desteklenmesi gerekirken yabancı lobilerin de
baskısı sonucu ne yazık ki şeker fabrikaları özelleştiriliyor.
Biz umutla bu karardan vazgeçilmesi yönünde
çağrılarımızı yineliyoruz.
Cumartesi günü Çorumda Sayın Genel
Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlunun
katılımıyla şeker fabrikalarının
özelleştirilmemesi için de büyük bir mitingle konuyu bir kez daha kamuoyunun
önüne getireceğiz çünkü bu, sıradan bir satış işlemi
değil.
Daha önce Adalet ve Kalkınma Partisinin
özelleştirdiği kurumların önemli bölümünün el
değiştirdikten bir süre sonra ya kapısına kilit vuruldu ya
da Türk müteşebbislere satıldığı söylenen
işletmeler ne yazık ki yabancı işletmeler hâline
dönüştü. Böylece kendi ülkemizde kendi üretim alanlarımıza
yabancı anlayışlar oluştu.
Geçtiğimiz günlerde Nevşehirde ilginç bir
örnekle karşılaştım: Orada bulunan rakı fabrikası
özelleştirme kapsamında önce bir Türk müteşebbise
satılmış, daha sonra da bir Amerikalı firma tarafından
alınmış. Bu rakı fabrikasına getirilen kuru üzümün
İrandan Türkiyeye giriş yaptığını öğrendim.
Helal gıdanın Nevşehirde haram gıdaya dönüşmesinin
ilginç bir örneğini orada görünce doğal olarak neden kendi üzümümüz,
neden kendi ürünümüz değer bulmaz da üzüm İrandan gelir, Türkiyede
işlenir, sonra çiftçisiyle de üreticisiyle de -iki taraflı- para
yabancı çiftçilere ve işletmecilere gider diye düşündüm.
Yabancı sermayenin gelmesine biz
karşı değiliz ama yabancı sermaye yerine Türk
müteşebbisin bu anlamda var olması ve üretim alanlarında yerli
ve millî kelimesinin tamamen ithale bağlı bir süreç içinde
değerlendirilmemesi gerekir. Tohumu ithal, ilacı ithal, gübresi
ithal, mazotu ithal, eti ithal, samanı ithal bir ülkenin millî ve yerli
tarım politikası olmaz.
Bu bağlamda, Cumhuriyet Halk Partisi olarak
şeker fabrikalarının geleceğinin özelleştirmeyle
ileriye taşınacağı kanısında değiliz. Bunu
Türk çiftçisine, işçisine, nakliyecisine, besicisine karşı
yapılmış büyük bir yanlış olarak
değerlendiriyoruz. Bu karardan bir an önce de vazgeçilmesi
gerektiğini düşünüyoruz. Eğer ülkemizde
fabrikalarımızı, eğer ülkemizde köylerimizi, eğer
ülkemizde çiftçimizi, eğer ülkemizde işçimizi, geleceğe bizleri
taşıyacak değerlerimizi koruyamazsak bunun
sıkıntısını çok acı biçimde öderiz. Sömürge bir
ülke olmaktansa kendisine üreten, kendisine yeten bir ülke durumunda
yaşamayı kendi açımızdan, Cumhuriyet Halk Partisi olarak da
doğru buluruz.
Tarım politikalarında yaratılan
yanlışların yol açtığı sorunların ileriye
dönük getireceği olumsuzlukları defalarca söyledik, gerek
yayınladığımız yayınlarda gerek Mecliste yapılan
konuşmalarda gerek parti programımızda anlattık, aile tipi
işletmelerden vazgeçilerek büyük çiftliklere ve işletmelere
yönelmenin ileride yaratacağı sorunlara değindik. Köyler bu yoldan
boşalıyor; gelin destekleri, teşvikleri köydeki yaşayan
aile işletmelerine, ailelere yansıtalım, onların
kalkınmasının yolunu açalım. Böylece köydeki yaşamı
güçlendirelim; çiftçiyi, besiciyi destekleyelim dedik. Ne yazık ki Adalet
ve Kalkınma Partisi bu düşüncelerden çok uzak.
Çiftçi Kayıt Sistemine dâhil olanlara mazot
desteği sağlanıyor ama mazota gelen zamlarla daha destek
alınmadan ne yazık ki geldiği gibi gitti. Bunun yanında,
mazot desteği sağlanmayan iki önemli kesim daha var; bunun biri
besiciler, diğeri de nakliyeciler. Hayvancılıkla
uğraşanlar da mazot desteğinden yararlanmak istiyor. Keza nakliyeciler
de artık taşıma ücretleri, taşıdıkları ürünün
değerinin üstüne çıktığından iş yapamaz duruma
geldiklerini belirtiyorlar, birkaç gün içinde Türkiye genelinde nakliyecilerin
büyük bir eyleminin de olacağını ifade ediyorlar, kontak
kapatacaklarını belirtiyorlar.
Nakliyecisi sorunlu, çiftçisi sorunlu, taşeron
işçisinin artık Mecliste gitmediği milletvekili yok çünkü
taşeronda dağ fare doğurdu, büyük mağduriyetler
yaşanıyor. Şeker fabrikalarında ise özelleştirmeyle
gelecek olumsuzlukları kamuoyuyla sürekli paylaşıyoruz ama
Hükûmet Bildiğim bildik. diyor. Bu anlayışla bundan sonraki
sürecin olumlu olacağını söylemek çok olası değil. Bu
bağlamda, şeker fabrikalarının özelleştirilmemesini,
besicilere mazot desteğinin Çiftçi Kayıt Sistemine dâhil olanlar
gibi verilmesini ve ülkemizde tarım, hayvancılıkla geçinenlere
Hükûmetin artık birazcık yüzünü çevirmesini diliyor, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Gürer.
Şahıslar adına söz talepleri
vardır.
Sayın Özgür Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Çekiyorum.
BAŞKAN Teşekkürler.
Bartın Milletvekili Sayın Yılmaz
Tunç
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Çekiyorum.
BAŞKAN Çekiyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, 24 sıra
sayılı Kanun Tasarısının tümü üzerindeki
görüşmelerin devamı hususunda İç Tüzükün 72nci maddesine göre
verilmiş bir önerge vardır.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 24 sıra sayılı uluslararası anlaşmanın
görüşmelerinin İç Tüzükümüzün 72nci maddesi uyarınca
devamını teklif ediyoruz.
Özgür Özel Musa
Çam Kadim
Durmaz
Manisa İzmir Tokat
Elif Doğan Türkmen Kazım
Arslan
Adana Denizli
YUSUF BAŞER (Yozgat) Karar yeter
sayısı istiyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bravo.
BAŞKAN Teşekkürler.
Önergeyi oylarınıza sunacağım ve
karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi kabul edenler
Etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.16
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 21.23
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP
ÜYELER: Mücahit DURMUŞOĞLU (Osmaniye), Nurhayat ALTACA
KAYIŞOĞLU (Bursa)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
80inci Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.
Manisa Milletvekili Özgür Özel ve
arkadaşlarının verdiği İç Tüzükün 72nci maddesine
göre görüşmelere devam önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.24
ONUNCU OTURUM
Açılma Saati: 21.29
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP
ÜYELER: Mücahit DURMUŞOĞLU (Osmaniye), Nurhayat ALTACA
KAYIŞOĞLU (Bursa)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
80inci Birleşiminin Onuncu Oturumunu açıyorum.
Manisa Milletvekili Özgür Özel ve
arkadaşlarının verdiği İç Tüzük'ün 72nci maddesine
göre görüşmelere devam önergesinin ikinci oylamasında da karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler...
Elektronik cihazla oylama yapacağız.
Oylama için iki dakika süre tanıyorum.
Oylamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Karar yeter sayısı yoktur.
Yapılan üçüncü oylamada da karar yeter
sayısı bulunamadığından, alınan karar
gereğince, kanun tasarıları ve teklifleri ile komisyonlardan
gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 4 Nisan
2018 Çarşamba günü saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 21.32