TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
86ncı
Birleşim
17
Nisan 2018 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Hatay Milletvekili Mehmet Necmettin Ahrazoğlunun, Suriye
Türkmenlerinin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Ordu Milletvekili Seyit Torunun, fındık üreticilerinin
ve fındık sektörünün sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıçın,
miraç kavramı ve değerlerine ilişkin gündem dışı
konuşması
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet
Aydının, 8inci Cumhurbaşkanı Turgut Özalı
vefatının 25inci yıl dönümü vesilesiyle bir kez daha rahmetle
andıklarına ilişkin konuşması
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet
Aydının, Şırnakın Uludere ilçesi Şenoba beldesi
mevkisinde 16 Nisan Pazartesi günü hain saldırı sonucu
hayatını kaybeden şehitlere Allahtan rahmet dilediğine
ilişkin konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, 17 Nisan
Uluslararası Çiftçi Mücadele Gününe ve çiftçilerin sorunlarına
ilişkin açıklaması
2.- İstanbul Milletvekili Hurşit
Yıldırımın, Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sisteminin kabulü ile 8inci Cumhurbaşkanı Turgut Özalın
vefatının 25inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
3.- Adana Milletvekili Zülfikar İnönü Tümerin,
Bayburt-Gümüşhane kara yolunun Aydıntepe yol ayrımı
mevkisindeki menfez inşaatında yaşanan ölümler ile Siirtin
Pervari ilçesindeki Beğendik Köprüsünün çökme nedenlerini öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
4.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlunun,
Bursa Kestelde Mandıras Deresinin sanayi atıkları nedeniyle
kırmızı aktığına ve gün geçtikçe kanser
vakalarının arttığına ilişkin
açıklaması
5.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun, 8inci
Cumhurbaşkanı Turgut Özalın vefatının 25inci
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
6.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcının, Mersinde
DİSKe, KESKe veya AKPye muhalif diğer sendika ve sivil toplum
örgütlerine üye olanların hiçbir gerekçe gösterilmeden ihraç
edildiğine ve bu insanların derhâl işlerine iade edilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
7.- Manisa Milletvekili Mazlum Nurlunun, Bank Asyanın önceki
Genel Müdür Yardımcısı Ali Fuat Taşkesenlioğlunun
Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı olarak atanmasının
AKP/FETÖ ittifakının yeniden kurulduğu
kuşkularını artırdığına ilişkin
açıklaması
8.- İzmir Milletvekili Kerem Ali Süreklinin, 8inci
Cumhurbaşkanı Turgut Özalın vefatının 25inci
yıl dönümüne ve olağanüstü hâl uygulamasının Türk
milletinin huzur ve refahı için yürütülen bir uygulama olduğuna
ilişkin açıklaması
9.- Samsun Milletvekili Kemal Zeybekin, üreticilerin bankalara ve
tarım kredi kooperatiflerine olan borçlarının faizlerinin
silinip kredi borçlarının ertelenmesini ve çiftçilere sahip
çıkılmasını talep ettiğine ilişkin açıklaması
10.- Uşak Milletvekili Özkan Yalımın, emeklilik için
yaşını doldurmayı bekleyenlerin bir defaya mahsus olmak
üzere emekliliklerini talep ettiklerine ilişkin açıklaması
11.- Kayseri Milletvekili Sami Dedeoğlunun, 16 Nisan 2017de
yapılan halk oylamasında milletin geleceğine sahip
çıktığına ve 8inci Cumhurbaşkanı Turgut
Özalın vefatının 25inci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
12.- Mersin Milletvekili Serdal Kuyucuoğlunun, 20 Temmuz
sonrası ihraç edilmeleri nedeniyle mağduriyet yaşayan
insanların itibarlarını ve işlerini iade etmeye ne zaman
başlanacağını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
13.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Türkiye
Cumhuriyeti Köln Başkonsolosluğunun resmî Twitter hesabında AK
PARTİnin yurt dışındaki siyasi örgütlenmesi UETDnin
tweetlerinin paylaşıldığına ve Köln
Başkonsolosu hakkında Dışişleri Bakanının ne
tür bir işlem yapacağını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
14.- Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın, Meclis
Başkanının cumhuriyetle kavgasını her fırsatta
dile getirdiğine ve son olarak katıldığı bir törende
1930lu yılları hatırlatarak kendince cumhuriyetin ilk
yıllarını tiye aldığına ilişkin
açıklaması
15.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, 8inci
Cumhurbaşkanı Turgut Özalın vefatının 25inci ve
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine yönelik halk
oylamasının kabulünün 1inci yıl dönümlerine ilişkin
açıklaması
16.- Trabzon Milletvekili Salih Coranın, 8inci
Cumhurbaşkanı Turgut Özalın vefatının 25inci
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
17.- Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırımın,
Kürt dili üzerindeki baskıların şahıs isimlerine kadar
indiğine ve OHAL bahanesiyle herkese her şeyi yapma hakkını
kendinde bulan iktidarı aklıselim olmaya davet ettiğine
ilişkin açıklaması
18.- Çorum Milletvekili Salim Uslunun, Şırnakın
Kuyutepe mevkisinde PKKlı teröristlerin saldırısı sonucu 3
askerin şehit olduğuna, Çorum Oğuzlar nüfusuna kayıtlı
Er Baki Afşara Allahtan rahmet dilediğine, siyasi partilerin
tamamının terörizmi açıkça reddetmesi gerektiğine, 8inci
Cumhurbaşkanı Turgut Özalın vefatının 25inci
yıl dönümüne ve yeğeni vefat eden İdare Amiri İbrahim
Özdişe başsağlığı dileğinde
bulunduğuna ilişkin açıklaması
19.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, 8inci
Cumhurbaşkanı Turgut Özalın vefatının 25inci
yıl dönümüne, Şırnakın Kuyutepe mevkisinde şehit olan
3 askere Cenab-ı Allahtan rahmet dilediğine, son günlerde trafik
kazalarında birçok vatandaşın hayatını
kaybettiğine, polislerin terör tazminatının bir an evvel
verilmesinin yerinde olacağına, MHP Genel Başkanı Devlet
Bahçelinin erken seçim çağrısına ve Meclis bu kararı
aldığı takdirde Türkiye'nin önündeki risklerin azalarak yeni
hükûmet sistemiyle yoluna güçlü bir şekilde devam edeceğine
ilişkin açıklaması
20.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, 16
Nisan referandumunun üzerinden bir yıl geçmesine rağmen vaatlerin
hiçbirinin tutulmadığına, iş bulamayan öğretmenlerin
çaresizlikten intihar ettiğine, ilahiyatçı yazar İhsan
Eliaçık ile araştırmacı gazeteci ve tarihçi Ayşe Hür
hakkında verilen yargı kararlarına ve OHAL
koşullarında erken seçime gitmenin bir acziyet ifadesi olduğuna
ilişkin açıklaması
21.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Şırnaktan gelen 3 şehit haberi nedeniyle milletçe yasta
olduğumuza, bu konuya Türkiye Büyük Millet Meclisinin el atma
zamanının geldiğine, 8inci Cumhurbaşkanı Turgut
Özalın vefatının 25inci yıl dönümüne ve köy
enstitülerinin kuruluş yıl dönümünde köy enstitüsü mezunu
öğretmenlerimizin önünde saygıyla eğildiklerine ilişkin
açıklaması
22.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Şırnakta
şehit olan askerleri rahmet ve minnetle andığına, 8inci
Cumhurbaşkanı Turgut Özalın vefatının 25inci
yıl dönümüne ve 14-20 Nisan Şehitler Haftasında tüm
şehitlere Cenab-ı Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
23.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, İstanbul
Milletvekili Engin Altayın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
24.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
25.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, İstanbul
Milletvekili Engin Altayın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
26.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin,
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
27.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
28.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Afyonkarahisar
Milletvekili Burcu Köksalın CHP grup önerisi üzerinde CHP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
29.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin,
Hükûmetten, kız çocuklarını bilime teşvik etmek için hangi
çalışmaların yapıldığını öğrenmek
istediğine ve Batman Eruhta çoban İlyas Çetinkayanın evine
yapılan baskında ailesine yapılan davranışın
düşmanlık hukuku olduğuna ilişkin açıklaması
30.- Çorum Milletvekili Salim Uslunun, İzmir Milletvekili Müslüm
Doğanın 548 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 24üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
31.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Adana Milletvekili
Meral Danış Beştaşın 548 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 31inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
32.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin,
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
33.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Bursa Milletvekili
Orhan Sarıbalın 548 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 32nci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
34.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Çeşitli İşler
1.- Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden Mali Parlamentosu
Mali-Türkiye Dostluk Grubu Başkanı Mahamadou Lamine Djiguin ile
beraberindeki heyete Hoş geldiniz. denilmesi
2.- Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden Finlandiya
Dışişleri Komisyonu Başkanı Matti Vanhanen ile
beraberindeki heyete Hoş geldiniz. denilmesi
B) Önergeler
1.- Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrulun, (2/1105) esas
numaralı Yükseköğretim Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/146)
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- HDP Grubunun, Adana Milletvekili Grup Başkan Vekili Meral
Danış Beştaş ve İstanbul Milletvekili Grup Başkan
Vekili Filiz Kerestecioğlu Demir tarafından, 16 Nisan 2017den
günümüze kadar yaşanan olağanüstü siyasi gelişmelerin mercek
altına alınması, şaibeli olarak görülen referandumun
sonuçlarıyla beraber tartışılması ve tüm bu
tartışmaların demokratik siyasi yaşama katkı
sunması amacıyla 17/4/2018 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak, ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 17 Nisan 2018 Salı
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- CHP Grubunun, Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal ve
arkadaşları tarafından, olağanüstü hâl yüzünden oluşan
mağduriyetlerin tespiti ve giderilmesi amacıyla 17/4/2018 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak, ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 17 Nisan 2018 Salı
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
B) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Danışma Kurulunun, Genel Kurulun 18 Nisan 2018
Çarşamba günkü birleşiminde ülkemizde kanser
hastalığının artmasına neden olan sebepler ile
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla verilen
(10/25), (10/2746), (10/2717), (10/957), (10/262), (10/2713), (10/2680), (10/2787),
(10/2745) ve (10/2757) esas numaralı Meclis Araştırması
Önergelerinin görüşmelerinin birleştirilerek yapılması ve
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalarını
sürdürmesi; Türkiye Büyük Millet Meclisinin kuruluşunun 98inci yıl
dönümünün ve Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının kutlanması,
günün anlam ve öneminin belirtilmesi maksadıyla Genel Kurulda özel
gündemle görüşme yapılması için Türkiye Büyük Millet Meclisinin
23 Nisan 2018 Pazartesi günü saat 14.00'te toplanması, bu toplantıda
yapılacak görüşmelerde Türkiye Büyük Millet Meclisinde temsil edilen
siyasi partilerin genel başkanlarına veya grup başkanlarına
onar dakika süreyle söz verilmesi ve bu birleşimde başka
konuların görüşülmemesine ilişkin önerisi
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin,
İstanbul Milletvekili Markar Eseyanın HDP grup önerisi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
2.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, İstanbul
Milletvekili Markar Eseyanın HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ
Grubu adına yaptığı konuşması sırasında
Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
3.- İstanbul Milletvekili Markar Eseyanın, İstanbul
Milletvekili Engin Altayın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
4.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, İstanbul
Milletvekili Markar Eseyanın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/929) ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 548)
2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kamerun Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Güvenlik Alanında İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/449) ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 112)
X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Spor Toto Teşkilat
Başkanlığı ihalelerine,
KYK ihalelerine,
Gençlik ve Spor
Bakanlığı ihalelerine,
Spor Genel
Müdürlüğü ihalelerine,
İlişkin Başbakandan soruları ve Gençlik ve Spor Bakanı Osman
Aşkın Bakın cevabı (7/23009), (7/23014), (7/23667),
(7/23729)
2.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan'ın, Artvin'in Hopa
ilçesinde gerçekleşen Sarıkamış Şehitleri anma
organizasyonu ile ilgili iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Osman
Aşkın Bakın cevabı (7/23038)
3.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun,
2012-2017 arasında yapılan bürokrat görevlendirmeleriyle ilgili
mahkeme kararlarına ve çifte maaş ödendiği iddialarına
ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor
Bakanı Osman Aşkın Bakın cevabı (7/23167)
4.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun,
Bakanlık merkez teşkilatında kullanılan araçlara, bunlar
için yapılan harcamalara ve Kurum lojmanlarına ilişkin sorusu ve
Gençlik ve Spor Bakanı
Osman Aşkın Bakın cevabı (7/23168)
5.- İzmir Milletvekili Mustafa Ali Balbay'ın, Eskrim
Federasyonunun faaliyetleri ile ilgili iddialara ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Osman
Aşkın Bakın cevabı (7/23169)
6.- Denizli Milletvekili Melike Basmacı'nın, son beş
yılda doping nedeniyle madalyası alınan sporculara ilişkin
sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı
Osman Aşkın Bakın cevabı (7/23170)
7.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun,
Bakanlık bünyesinde olası bir depreme yönelik olarak alınan
tedbirlere ilişkin sorusu ve Gençlik
ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bakın cevabı
(7/23397)
8.- İstanbul Milletvekili Dursun Çiçek'in, Van'da gençlere sunulan
spor imkanlarına ve geliştirilmesine yönelik çalışmalara
ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor
Bakanı Osman Aşkın Bakın cevabı (7/23398)
9.- Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, Niğde ilinde 2018 yılı için
planlanan yatırımlara,
2010-2017
yılları arasında Bakanlık bütçesinden Niğde için
ayrılan kaynak miktarına,
İlişkin soruları ve Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bakın
cevabı (7/23555), (7/23855)
10.- Batman Milletvekili Mehmet Ali Aslan'ın, spor kulüpleri
arasındaki gelir eşitsizliğine yönelik tedbirlere ilişkin
sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı
Osman Aşkın Bakın cevabı (7/23556)
11.- İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Ayder
Kış Sporları Merkezi ve Teleferik Projesine ilişkin
Başbakandan sorusu ve Gençlik ve
Spor Bakanı Osman Aşkın Bakın cevabı (7/23759)
12.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, sosyal hizmetler
çatısı altındaki spor tesislerine ve buralarda çalışan
antrenörlere ilişkin sorusu ve Gençlik
ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bakın cevabı
(7/23854)
13.- Hatay
Milletvekili Serkan Topal'ın, Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlardaki engelli kadrolarına,
Bakanlık
bütçesinden 2018 yılında Hatay için planlanan yatırımlara,
2015-2018
yılları arasında Hatay'a yapılan yatırımlara ve
Hatay'da görevli Bakanlık personeline,
İlişkin
soruları ve Gençlik ve Spor
Bakanı Osman Aşkın Bakın cevabı (7/23856),
(7/23857), (7/23860)
14.- Van Milletvekili Lezgin Botan'ın, Amedsporun deplasman
maçlarına seyircisiz çıkmasına ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Osman
Aşkın Bakın cevabı (7/23858)
15.- Hatay Milletvekili Serkan Topal'ın, 2010-2018
yılları arasında Bakanlık tarafından satın
alınan ve kiralanan makam araçlarına ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Osman
Aşkın Bakın cevabı (7/23859)
16.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, yabancı bir
şirketin ülkemizdeki kurucu ortaklarına ilişkin Başbakandan
sorusu ve Maliye Bakanı
Naci Ağbalın cevabı (7/24620)
17.- Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhan'ın, Halkbank'a ait
satılık veya kiralık taşınmazlara ilişkin sorusu
ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşekin
cevabı (7/24793)
18.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, elektronik ortamda
zararlı faaliyette bulunanlara ilişkin sorusu ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı
Faruk Özlünün cevabı (7/24824)
19.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın, su ürünleri
mühendisi alımı için kadro onayı verilmesine ilişkin sorusu
ve Maliye Bakanı Naci
Ağbalın cevabı (7/24984)
20.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Kamu
İhale Kurumu Başkanlığının 2014-2017 arası
temsil, tanıtma ve ağırlama giderlerine ilişkin
Başbakandan sorusu ve Maliye
Bakanı Naci Ağbalın cevabı (7/25097)
21.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun,
Kefalet Sandığı Başkanlığının 2014-2017
arası temsil, tanıtma ve ağırlama giderlerine ilişkin
Başbakandan sorusu ve Maliye
Bakanı Naci Ağbalın cevabı (7/25105)
22.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun,
Türkiye İhracat Kredi Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğünün
2014-2017 arası temsil, tanıtma ve ağırlama giderlerine
ilişkin Başbakandan sorusu ve Ekonomi
Bakanı Nihat Zeybekcinin cevabı (7/25117)
23.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun,
Türkiye İhracatçılar Meclisi Genel Sekreterliğinin 2014-2017
arası temsil, tanıtma ve ağırlama giderlerine ilişkin
Başbakandan sorusu ve Ekonomi
Bakanı Nihat Zeybekcinin cevabı (7/25118)
24.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun,
Türkiye Halk Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğünün 2014-2017
arası temsil, tanıtma ve ağırlama giderlerine ilişkin Başbakandan
sorusu ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşekin
cevabı (7/25119)
25.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun,
Merkezi Kayıt Kuruluşunun 2014-2017 arası düzenlenen tören, fuar
ve organizasyonlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Mehmet Şimşekin cevabı (7/25132)
26.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun,
Sermaye Piyasası Kurulu Başkanlığının 2014-2017
arası düzenlenen tören, fuar ve organizasyonlarına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Mehmet
Şimşekin cevabı (7/25169)
27.- Denizli Milletvekili Melike Basmacı'nın, cinsel
dokunulmazlığa karşı suçlar nedeniyle hakkında
soruşturma açılan Bakanlık personeli olup
olmadığına ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkcinin cevabı (7/25256)
28.- Denizli Milletvekili Melike Basmacı'nın,
Bakanlığa ait kullanılmayan hizmet binası ve diğer
tesislere ilişkin sorusu ve Gümrük
ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkcinin cevabı (7/25260)
29.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Türkiye
İhracatçılar Meclisi Genel Sekreterliğinin 2014-2017 arası
düzenlenen tören, fuar ve organizasyonlarına ilişkin Başbakandan
sorusu ve Ekonomi Bakanı
Nihat Zeybekcinin cevabı (7/25457)
30.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun,
Kefalet Sandığı Başkanlığının 2014-2017
arası düzenlenen tören, fuar ve organizasyonlarına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Maliye
Bakanı Naci Ağbalın cevabı (7/25514)
17 Nisan 2018 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.03
BAŞKAN: Başkan
Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER: Sema KIRCI
(Balıkesir), Vecdi GÜNDOĞDU (Kırklareli)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
86ncı Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Suriye
Türkmenlerinin sorunları hakkında söz isteyen Hatay Milletvekili
Mehmet Necmettin Ahrazoğluna aittir.
Sayın Ahrazoğlu, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Hatay Milletvekili Mehmet Necmettin Ahrazoğlunun, Suriye
Türkmenlerinin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Hatay)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Suriye Türkmenlerinin sorunlarıyla ilgili gündem
dışı söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Suriye Türkmenleri bin yıldır Suriyede yerleşik
halk olarak yaşamaktadır. Suriye'nin her karış
toprağında bulunan Suriye Türkmenleri yoğunluk olarak Halep, Bayır
Bucak, Hama, Humus, Golan, Şam, İdlip ve Rakkada meskûn hâlde
bulunmaktadır. Vatanları Suriye'nin ikinci büyük topluluğu
durumunda olan Türkmenler soydaşlık bağlarının
yanı sıra tarihî ve kültürel olarak Anadolunun ayrılmaz bir
parçasıdır.
Değerli milletvekilleri, coğrafi konumu,
akrabalık bağları, uzun yıllardır Suriye
Türkmenlerinin diasporasının Türkiye'de olması ve Türkiye'nin muhaliflere
destek vermesi gibi nedenlerle çabalarının merkezi Türkiye olmuştur.
İlk siyasi oluşumu 2011 yılında kurulan Suriye Demokratik
Türkmen Hareketi ve Suriye Türkmen Kitlesi olmuştur. Günümüzde ise 30 Mart
2014 tarihinden itibaren 400 Türkmen delegenin katılımıyla Suriye
Türkmen Meclisi kurulmuş bulunmaktadır ve hâlen görevine devam
etmektedir. Suriye Türkmenleri Baas rejimi dönemlerinde ciddi baskılara maruz
kalmış, dillerini konuşmaları yasaklanmış,
köylerinin isimleri değiştirilmiş, sosyoekonomik, idari ve
siyasi hakları kısıtlanmıştır.
Fransız manda yönetimi itibarıyla da
Suriyedeki tüm yönetimler tarafından, özellikle de Baas yönetimi
tarafından Türkiye ajanı olarak suçlanmışlardır. Bu
çerçevede, birçok Türkmen tutuklanmış, işkence görmüş ve
infaz edilmiştir, şanslı olanlar ise Türkiyeye iltica etmek
zorunda kalmıştır. Kısacası, Suriye Türkmenleri Türk
olmanın bedelini yüz yıldır fazlasıyla ödemiştir ve
maalesef ödemeye de devam etmektedir.
Değerli milletvekilleri, hâlihazırda
Suriyede Şamın güney kırsalında, Golan, Kalemun, Hama ve
Humusta hâlen abluka altında bulunan bölgelerdeki Türkmenler rejimin
baskısına, saldırılarına ve tutuklamalarına maruz
kalmaktadır. Burada bulunan Türkmenler iç göç, teslim ya da ölüm
seçenekleriyle karşı karşıya kalmaktadır. Türkmen
bölgelerinin demografik yapısı değiştirilmeye
çalışılmaktadır.
Ayrıca, Suriyenin kuzeyinde PYD/YPG
kontrolünde bulunan Türkiye sınır hattındaki Rakka, Tel Abyad,
Haseke ve Menbic bölgelerindeki Türkmen köylerindeki evlere PYD/YPG
tarafından el konulmakta, el konulan evler de PYD/YPG tarafından
askerî lojistik merkez olarak kullanılmaktadır. Bölgenin tapu
kadastro ve nüfus kayıtları tahrip edilmiş,
yakılmış, yıkılmış durumdadır. Bölgenin
demografik yapısı ve sosyolojik yapısı
değiştirilmeye çalışılmaktadır.
Fırat Kalkanı Harekâtıyla
DAEŞten temizlenen bölgelerdeki Türkmen köylerine dönüşler beklenen
şekilde olmamıştır. Türkmenlerin dönemediği köylere
başka bölgelerden Türkmen olmayan unsurlar yerleştirilmektedir. Son
olarak Doğu Guta ve Şam kırsalındaki bölgelerden tahliye
edilen çoğunluğu Arap nüfusa ait 50 bin kişi Fırat
Kalkanı alanındaki El Bab ve Cerablus bölgelerine getirilmiştir.
Bilindiği üzere, Fırat Kalkanı
sahası içerisinde bulunan Azez ve Cerablusta 142 Türkmen köyü mevcuttur.
Bin yıllık Türkmen yurdu olan söz konusu bölgenin demografisi
Türkmenler aleyhine değişmektedir. Türkmenlerin Suriyedeki
varlığını tehdit ettiği gibi yakın gelecekte de
Türkiye için güvenlik tehdidi oluşmasına imkân verebileceğinden
önemle üzerinde durulması gereken bir husustur. Suriye Türkmensiz olamaz,
olmalıdır. Zorunlu göçe maruz bırakılan Bayır Bucak,
Halep ve Rakka Türkmenleri yoğunluklu olarak Türkiye' de
yaşamaktadır. Yaklaşık olarak 200 bin Türkmenin Lübnanda
yaşadığı tahmin edilmektedir. Şam, Golan Türkmenleri
ise Türkiye haricinde Lübnan, Ürdün ve Mısıra göç etmiş
durumdadır. PYD/YPG terör örgütünün işgali altındaki bölgelerde
yaklaşık 500-600 bin Türkmenin yaşadığı
bilinmektedir. Bu soydaşlarımızın büyük çoğunluğu
ise göçe maruz bırakılmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Devamla)
Sayın Başkanım, bir dakika verir misiniz?
BAŞKAN Tamamlayın lütfen cümlelerinizi
Sayın Ahrazoğlu.
MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Devamla) -
Değerli milletvekilleri, Suriye Türkmenlerinin sorunlarını çözme
konusunda Türkiye olarak, Hükûmet olarak elimizden geleni yapmamız
gerektiğine inanıyoruz. Suriye Türkmenleri Suriye'nin
geleceğinde söz sahibi olmalı, Suriye'deki statüleri anayasal teminat
altına alınmalıdır. Suriye Türkmenlerinin siyasi
temsilcilerine Suriye'deki güvenlikli bölgelerde temsilcilik açmalarına
fırsat verilmeli ve yardımcı olunmalıdır. Suriye'deki
Türk toprağı Süleyman Şah Türbesi ve Saygı Karakolunun
yeniden ait olduğu yere taşınması sonrasında hem
türbenin korunması hem bölgenin koruyuculuğunun Türkmenlere verilmesi
Türkmenler tarafından önem arz etmektedir. Suriye Türkmenlerinin
sorunlarına Türkiye sahip çıkmalı ve çözüm üretmelidir diyor,
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Ahrazoğlu.
Gündem dışı ikinci söz,
fındık üreticileri ve fındık sektörünün sorunları
hakkında söz isteyen Ordu Milletvekili Seyit Toruna aittir.
Sayın Torun, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
2.- Ordu Milletvekili Seyit Torunun, fındık üreticilerinin
ve fındık sektörünün sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
SEYİT TORUN (Ordu) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; gündem dışı söz aldım. Öncelikle, yüce
heyetinizi ve değerli izleyicilerimizi sevgiyle, saygıyla
selamlıyorum.
Bu kürsüden yine aynı cümleleri kullanarak
başlayacağım: Fındık üreticisinin sorununu defalarca
dile getirdik ama şimdi bakıyorum Sayın Bakan yerinde yok,
Hükûmetten de kimse yok ama herhâlde lazım olduklarında geliyorlar.
(CHP sıralarından alkışlar) Şunu hatırlatmak
istiyorum: Sayın Tarım Bakanımıza bir ricada
bulunmuştum, demiştim ki: Gelin yılbaşından önce
fındığın bileşenlerini bir araya getirelim
üreticisinden tedarikçisine kadar ve sorunları ortaya koyalım, çözüm
yollarını da bulalım. Ağustos ayı gelince, hasat
dönemi gelince tekrar topu taca atmayalım. Fındık üreticisini
mağdur etmeyelim ve onları beklentiyle karşı
karşıya bırakmayalım.
Bakın, şimdi, şu anda bakım
dönemi, gübre atılacak, bahçelerin bakımı yapılacak;
insanlar hâlâ ne yapacağını, kaça satacağını
bilmiyor. Bütün tarım ürünlerini ithal eder hâle geldik zaten, samanı
bile ithal ediyoruz, eti ithal ediyoruz ama hani ben Gelecekte
fındığı ithal etme durumunda kalırız. dersem
belki güleceksiniz ama bu gidişle belki fındığı da
ithal eder hâle geleceğiz. Türkiyenin en önemli döviz girdisi olan bir
ürünü kendi hâline bıraktık, Avrupadaki bir alıcıya teslim
ettik. Ya, koskoca Türkiye Cumhuriyeti devleti bir alıcıyla baş
edemiyor, bir alıcıyla rekabet edemiyor ve 8 milyon insanı
ilgilendiren bir ürünü maalesef bu insanlara peşkeş çekiyor. Bunu
kabul etmemiz mümkün değil. Tarım Bakanına şimdiden tekrar
çağrıda bulunuyorum: Gelin bir an önce fındığın
sorunlarını tartışalım, çözüm yollarını
bulalım; ağustos ayı geldiğinde tekrar yok Ofis mi
alsın, FİSKOBİRLİK mi alsın veya tüccar mı
alsın? demeyelim.
Sayın Bakan, söz verdiniz ve bu sözünüzün de
sonuna kadar takipçisiyiz. (CHP sıralarından alkışlar)
Şu anda inanın Acaba fındık için bir karar alınacak
mı? diye üreticinin kulağı sizde. Bu insanlar size oy verdi, bu
insanlar sizi destekledi. Karadeniz Bölgesinde en yüksek oy oranı
alıyorsunuz. Ne istiyorsunuz bu insanlardan? Göç etmesini mi istiyorsunuz,
o toprakları terk etmesini mi istiyorsunuz? Yani bu kadar ihracat geliri
olan bir ürünü niye kaderine terk ediyorsunuz? Bakın, sadece bu yıl
kaybımız 300 milyon dolar. Sadece bu yıl kaybımız 300
milyon dolar. Bu hepimizin parası, bu ülkenin parası, bu ülkeye
gelmesi gereken para ama sizin tutarsızlığınız,
kayıtsızlığınız ve ilgisizliğiniz yüzünden,
hem üretici hem ihracatçı hem de ülke olarak kaybediyoruz. Tabii, sadece
fındık değil sorunumuz. Bakın, sadece sorunumuz
fındık değil.
Şehir hastanesi yapacağız. dediniz,
ortada hiçbir şey yok. Çevre yolu için her yıl söz veriyorsunuz, her
yıl, 2014ten beri takvim veriyorsunuz, hâlâ bitirilemedi. Maalesef, bir
yılan hikâyesine dönen organize sanayi bölgesi var.
Kamulaştıracağız. dediniz, insanlara güven verdiniz, hâlâ
paralarını alamadılar, hâlâ
kamulaştıramadınız. Zaten açtığınız bir
tane tesis yok.
Lütfen, tekrar çağrıda bulunuyorum.
Bakın, seçimi gündeme getiriyorsunuz, yarın o insanların
huzuruna gene gideceksiniz, zannetmeyin ki hesap sormayacaklar, bu sefer bu
hesabı soracaklar. (CHP sıralarından alkışlar) Her
gittiğiniz yerde, size, üreticinin değer etmeyen
fındığının parasını, yapılmayan yolunu,
getirilmeyen tesislerin hesabını soracaklar ama tabii, siz hesap
vermiyorsunuz nasıl olsa, bir şekilde korkuyla, baskıyla,
değişik yöntemlerle insanlarımızı kandırıp
oyunu alıyorsunuz ama söz bitti, göl kurudu, deniz kurudu, bundan sonra
böyle olmayacak; Karadenizli üretici ve çiftçi, bu sefer onlara
yaptığınız bu haksızlığın da
hesabını mutlaka soracak.
Tekrar çağrıda bulunuyorum Tarım
Bakanına, lütfen fındığın sorunlarıyla ilgilenin ve
gereğini yerine getirin.
Saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Torun.
Gündem dışı üçüncü söz, miraç
kavramı ve değerleri hakkında söz isteyen Kahramanmaraş
Milletvekili İmran Kılıça aittir.
Sayın Kılıç buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
3.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıçın,
miraç kavramı ve değerlerine ilişkin gündem dışı
konuşması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, bugünler kutsal miraç
ikliminin letafetini yaşadığımız anlardır. Miraç
yolculuğu varlık düzeyinde hakikat göğünün katmanlarında
olduğu kadar, ulvi erdemlere ulaşmak için katetmesi gereken yolu
görmek isteyenlere de emsal teşkil eden kutlu bir yolculuktur.
Bu anlamda miraç, insanın erdem
yolculuğunu, beşerîlikten insaniliğe yükselişini ifade
etmektedir. Günümüz dünyasında bilim ve teknolojide hızla ilerleyen
ve uzayın kapılarını aralayan insanoğlunun akıl
gücüne hayranlığımız yanında bu aklı insana veren
Allahın bundan daha büyük güç ve kudrete sahip olduğunu anlamaktaki
şaşkınlığımız neden olsun?
Miraç bugünkü feza çağına asırlar
öncesinden açılmış bir kapıdır. Aynı zamanda
insanlığın birazdan sizlere sunacağım değerlerle
donandığında yükselme ufkunun sonsuz olduğunu da
göstermektedir.
Miracın birlik ve beraberliğimize,
başta yakın çevremiz ile isra ve miraç mucizesinin cereyan
ettiği kutsal topraklar olmak üzere bütün dünyada hak ihlallerinin sona
ermesine, acı ve gözyaşının, şiddet ve terörün yerini
kalıcı bir huzur ve barışın almasına
yaptığı katkıya ve yapacağı katkıya olan
inancımız sonsuzdur.
Değerli milletvekilleri, miraçtaki düsturlar
medeniyetimizin mihverini teşkil eder. İsra suresi 22 ila 39uncu
ayetlerde bildirilen bu düsturlar şunlardır: Varlık âlemi
tesadüfen olmayıp hesaplı, planlı, düzenli, ahenkli ve
sahiplidir. Bu şaheserin çok üstün bir sanatkârı vardır, onu
tanıyınız.
Ana babaya hürmet ve itaat ediniz, onları
koruyunuz ve incitmeyiniz. Bu bir evlatlık borcudur. Hısım ve
akrabaya, fakir ve yoksullara, yolculara, gurbette kalmış
kimsesizlere haklarını veriniz. Onlara maddi ve manevi yardımda
bulununuz.
İsraf etmeyiniz, savurganlık
yapmayınız, cimrilik de yapmayınız. Bu ikisi arasında
tutumlu olunuz. Unutmayınız ki iktisat, tutumluluk, geçimin
yarısıdır.
Züğürtlük korkusuyla
çocuklarınızı öldürmeyiniz. Rızka Allah kefildir. Üretiniz.
Adaletle bölüşünüz. Müsrif olmayınız. Sömürüyü önleyiniz. Geçim
sorunu kalmayacaktır.
Zinaya yaklaşmayınız çünkü o
apaçık bir hayâsızlık ve çok kötü bir yoldur. Zina, aileleri
temelinden sarsar, toplumları çökertir.
İnsanları öldürmeyiniz, kan dökmeyiniz.
Bu, büyük günah ve canavarlığın en kötüsüdür. Bir insanı
öldüren, bütün insanlığı öldürmüş; bir insanı
yaşatan, bütün insanlığı yaşatmış gibidir.
Yetimlere iyi davranınız, onları
koruyunuz, haklarına el uzatmayınız.
Verilen sözü tutup ahde vefa gösteriniz. Sözünüz ve
özünüz dosdoğru olsun.
Ölçü ve tartıda doğru olunuz. Eksik ölçüp
noksan tartmayınız.
Bilmediğiniz bir şeyin ardına
düşüp körü körüne takip etmeyiniz. Bağnazlığı
bırakınız. Delille amel ediniz çünkü her işinizden, her
sözünüzden sorumlusunuz.
Yeryüzünde kibir ve gurur taslayarak yürümeyiniz,
mütevazı olunuz fakat zilleti de kabullenmeyiniz. Kendinizi biliniz.
Kendini bilen, Rabbini bilir.
Miraca iman ve hikmet
ışığından bakmalıyız.
Bu duygularla hepinizi saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Kılıç.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet
Aydının, 8inci Cumhurbaşkanı Turgut Özalı
vefatının 25inci yıl dönümü vesilesiyle bir kez daha rahmetle
andıklarına ilişkin konuşması
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 8inci
Cumhurbaşkanımız merhum Turgut Özalın vefatının
25inci yıl dönümü. Merhum Turgut Özal, yakın tarihimizin zor bir döneminde
Türkiyede yapılamaz ve olamaz. denilen pek çok siyasal, ekonomik ve
sosyal değişime imza atmış bir siyasal liderdi. Milletin
içinden çıkmış ve milletini anlamayı
başarmış, ülke olarak pek çok atılıma imza
attığımız dönemin mühim bir şahsiyetiydi. Türkiyede
hür ve sivil bir değişim için attığı adımlarla
merhum Turgut Özal milletin iradesiyle gerçekleştirdiği siyasi ve
hukuki hamlelerle Türkiye demokrasisinin ve ekonomisinin güçlenmesini
sağlamıştır. Milleti tarafından sevilen bir siyaset
adamı olmanın yanında, aynı zamanda saygın siyasi ve
devlet kişiliğiyle de hepimize örnek olmuş bir demokrasi neferi
olan 8inci Cumhurbaşkanımız Turgut Özalı
vefatının 25inci yıl dönümü vesilesiyle buradan bir kez daha
rahmetle anıyoruz. Mekânı cennet olsun.
Şimdi, sisteme giren on beş sayın
milletvekiline, İç Tüzük 60a göre, sırasıyla birer dakika
süreyle söz vereceğim.
Sayın Gürer, sizinle başlıyorum.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, 17 Nisan
Uluslararası Çiftçi Mücadele Gününe ve çiftçilerin sorunlarına
ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
17 Nisan, Uluslararası Çiftçi Mücadele
Günüdür. Ülkemizde çiftçiler büyük sıkıntı içindedir.
Tarımda kendi kendine yeten ülkemiz, AKP hükûmetlerinin yanlış
politikalarıyla ne yazık ki tohumu ithal, gübresi ithal, ilacı
ithal, ürünü ithal ve girdileri her gün artan duruma getirilmiştir.
Ülkemizde çiftçilik her geçen gün kan kaybetmektedir. Çiftçilerin borcu AKP hükûmetleri
döneminde 17 kat artmıştır. Bu yılın ilk dört
ayında mazot ve elektriğe gelen zamlarla çiftçinin durumu daha da
zorlaşmıştır. Plansız tarım
politikalarının bedelini çiftçi ve halkımız ödemektedir.
Ülkemiz, uluslararası gıda egemenlerinin GDOlu ürünlerinin
pazarı durumuna getirilmek istenmektedir. Şeker
fabrikalarının satışı da pancar çiftçisine vurulan son
darbedir. Üretici ürettiğini değerinden satamazken tüketici de
pahalı ürün almak zorunda kalmaktadır. Patates ürününün de bu
yıl depoda çürütülmesine Hükûmet göz yumarken çiftçiler borç
batağına itilmektedir. Tüm çiftçilerimizin ve esnafın
borçlarının ertelenip faizlerinin silinmesi zorunlu bir ihtiyaç
hâline gelmiştir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Yıldırım
2.- İstanbul Milletvekili Hurşit
Yıldırımın, Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sisteminin kabulü ile 8inci Cumhurbaşkanı Turgut Özalın
vefatının 25inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
HURŞİT YILDIRIM (İstanbul)
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; dün, 16 Nisan,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin milletimiz
tarafından kabul edilmesinin yıl dönümüydü. Aziz milletimiz, çok
partili hayata geçtikten sonra sık sık parlamenter sistem krizleri ve
darbeleriyle kesilen demokrasinin yaşaması için, millî iradeyi
güçlendirecek daha sağlam bir demokrasi ve daha müreffeh bir Türkiye için,
kırk yıllık bir rüya olan Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemine evet dedi. Aziz milletimize bir defa daha teşekkür
ediyoruz, kazanan Türkiye oldu.
Sayın milletvekilleri, bugün tüm milletimizin
teveccühünü kazanmış rahmetli Cumhurbaşkanımız Turgut
Özalın da vefat yıl dönümü. Allahın verdiği ömrü onun
izninden başka alacak yoktur. Biz de ona teslim olmuşuzdur. diyen,
Halka hizmet Hakka hizmettir. anlayışı ve vizyoner devlet
adamı sıfatıyla, özel sektöre can veren, dışa
açık rekabetçi bir Türkiyeyi hazırlayan, hizmetleriyle her daim
minnetle anılacak, milleti ve milletin değerleriyle
barışık devlet ve siyaset adamı Turgut Özalı minnet,
dua, rahmet ve şükranla anıyorum. Mekânı cennet olsun.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Tümer, buyurun.
3.- Adana Milletvekili Zülfikar İnönü Tümerin,
Bayburt-Gümüşhane kara yolunun Aydıntepe yol ayrımı
mevkisindeki menfez inşaatında yaşanan ölümler ile Siirtin
Pervari ilçesindeki Beğendik Köprüsünün çökme nedenlerini öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
ZÜLFİKAR İNÖNÜ TÜMER (Adana) Sayın
Başkan, bilindiği gibi, Bayburt-Gümüşhane kara yolunun
Aydıntepe yol ayrımı mevkisinde menfez inşaatı için
açılan yaklaşık 5 metre derinliğindeki çukur 8 kişinin
hayatını kaybetmesine, 4 kişinin de yaralanmasına neden olmuştur.
30 Mart 2018de meydana gelen ve 1i İran plakalı 2 ayrı araçta
5i yabancı 8 kişi Karayolları Genel Müdürlüğünün gereken
önlemi almaması sonucu hayatını kaybetmiştir.
Öte yandan, Türkiye'nin en büyük konsol viyadüklü
köprüsü olan Siirtin Pervari ilçesindeki Beğendik Köprüsü de
yapımı tamamlanmak üzereyken 18 Aralık 2017de çökmüştür.
200 kişinin inşaatında çalıştığı ve
yapımına 2013 yılında başlanan, 150 metre
yüksekliğindeki viyadükte yapılan 410 metre uzunluğundaki
Beğendik asma köprüsünün çökme nedeni kamuoyunca bilinmemektedir.
Karayolları Genel Müdürlüğünün insanların can kaybına yol
açan, devleti zarara uğratmasına neden olan bu ihmalleriyle ilgili
gereken soruşturmalar ve çalışmalar yapılmış
mıdır? Son zamanlarda yaşanan can sıkıcı
olayların ardında yatan gerçekler nelerdir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Kayışoğlu
4.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlunun,
Bursa Kestelde Mandıras Deresinin sanayi atıkları nedeniyle
kırmızı aktığına ve gün geçtikçe kanser
vakalarının arttığına ilişkin
açıklaması
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Teşekkür ederim.
Bursa Kestelde dün çekilen bu fotoğraflar
Mandras Deresinin kıpkırmızı aktığını
gösteriyor. Yıllardır denetimsiz, kontrolsüz sanayinin
atıklarıyla, boyalarıyla akan bu sularla Bursanın
tarım alanları sulanıyor. Kimyasal sularla sulanan ürünleri
vatandaşımız yiyor ve gün geçtikçe kanser vakaları
artıyor. Göz göre göre Bursalıları ölüme sürükleyen bu
vahşi kapitalist anlayışı önlemeyen yetkililere
sesleniyorum: Bu akan, gelecekte kanser olacak çocuklarımızın
kanıdır, ya durdurun ya istifa edin.
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu
5.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun, 8inci
Cumhurbaşkanı Turgut Özalın vefatının 25inci
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Ülkemize kazandırdığı önemli
değerler ve Türkiye'nin çağı yakalamasına vesile olan
icraatlarıyla adını siyasi tarihimizin en mümtaz
şahsiyetleri arasına yazdıran merhum Turgut Özal, halkımızın
her kesiminin sevgisini kazanmış saygın bir siyaset ve devlet
adamıydı. Yakın tarihimizin çalkantılı ve
sıkıntılı dönemlerinde en üst seviyede sorumluluklar
almaktan çekinmeyen, ülkemizin önüne çıkarılan engellerin
aşılması noktasında millete liderlik yapan ve
gerçekleştirdiği büyük değişimle ülke ve millet olarak
kendimize güvenmemizi sağlayan merhum Özal, Türkiyeye yeni ufuklar açan
çalışmalara imza atarken Tepeden inme hiçbir reform bir milletin
ruhunu harekete geçiremez. diyerek millî iradeye verdiği önemi göstermiş
ve gerçekleştirdiği hamlelerle ülkemizde özgürlüklerin
gelişmesini, demokrasinin güçlenmesini, ekonominin dışa
açılmasını sağlamıştır.
Bu duygu ve düşüncelerle vefatının
25inci yıl dönümü vesilesiyle 8inci Cumhurbaşkanı Turgut
Özala Allahtan rahmet diliyor, hürmet ve minnetle yâd ediyorum.
BAŞKAN Sayın Atıcı
6.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcının, Mersinde
DİSKe, KESKe veya AKPye muhalif diğer sendika ve sivil toplum
örgütlerine üye olanların hiçbir gerekçe gösterilmeden ihraç
edildiğine ve bu insanların derhâl işlerine iade edilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
AYTUĞ ATICI (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; AKP Hükûmeti, Mersinde DİSKe, KESKe veya
AKPye muhalif diğer sendika ve sivil toplum örgütlerine üye olanları
hiçbir gerekçe göstermeden acımasızca ihraç etmiştir. Bu
insanlar Mersin Cumhuriyet Başsavcılığından şöyle
bir rapor alıyorlar: Mersin Cumhuriyet
Başsavcılığımızca bugün tarihi itibarıyla
FETÖ/PDY terör örgütüne ve diğer terör örgütlerine üyeliği,
mensubiyeti veya iltisakı yahut irtibatıyla ilgili herhangi bir
soruşturma yürütülmediği tespit edilmiştir.
Bakın, raporların tamamı burada,
isteyen herkese verebilirim. Bu raporlara rağmen insanları
işlerine iade etmiyorsunuz, buna hakkınız yok. Bu masum insanlar
derhâl işlerine iade edilmelidir. Devleti kin ve nefretle yönetiyorsunuz.
Siz bu yiğit insanları işsiz bırakarak terbiye
edeceğinizi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz, bunlar size
hesap soracak.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Nurlu
7.- Manisa Milletvekili Mazlum Nurlunun, Bank Asyanın önceki
Genel Müdür Yardımcısı Ali Fuat Taşkesenlioğlunun
Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı olarak atanmasının
AKP/FETÖ ittifakının yeniden kurulduğu
kuşkularını artırdığına ilişkin
açıklaması
MAZLUM NURLU (Manisa) Sayın Başkan,
bugünkü Resmî Gazetede çok ilginç bir atama kararı var.
Açılışına Recep Tayyip Erdoğanın bizzat
katıldığı, Bank Asyanın önceki Genel Müdür
Yardımcısı, Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı olarak
atanmıştır. Atama kararının altında
Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulunun tamamının imzaları
var. Bank Asyanın önünden geçenleri bile işten
attığınız dönemde, FETÖnün bankasında uzun
yıllar yöneticilik yapan Ali Fuat Taşkesenlioğlunun SPK gibi
bir kurumun başına atanması AKP/FETÖ ittifakının
yeniden kurulduğu kuşkusuna neden olmuştur. 15 Temmuz kanlı
darbe girişiminden bu yana FETÖnün siyasi ayağının ortaya
çıkarılmaması, eski FETÖcülerin önemli görevlere getirilmesi,
FETÖcüler dışında herkesle mücadele edilmesi maalesef AKP/FETÖ
ittifakının yeniden kurulduğu kuşkularını
artırmaktadır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Çeşitli İşler
1.- Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden Mali Parlamentosu
Mali-Türkiye Dostluk Grubu Başkanı Mahamadou Lamine Djiguin ile
beraberindeki heyete Hoş geldiniz. denilmesi
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığının davetlisi olarak
ülkemizi ziyaret etmekte olan Mali Parlamentosu Mali-Türkiye Dostluk Grubu
Başkanı Mahamadou Lamine Djiguine ve beraberindeki heyet,
Türkiye-Mali Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanımız
Sayın Emine Yavuz Gözgeç eşliğinde şu anda Meclisimizi
teşrif etmişlerdir. Meclisimiz adına kendilerine Hoş
geldiniz. diyorum. (Alkışlar)
Söz sırası Sayın Süreklide.
Buyurun Sayın Sürekli.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
8.- İzmir Milletvekili Kerem Ali Süreklinin, 8inci
Cumhurbaşkanı Turgut Özalın vefatının 25inci
yıl dönümüne ve olağanüstü hâl uygulamasının Türk
milletinin huzur ve refahı için yürütülen bir uygulama olduğuna
ilişkin açıklaması
KEREM ALİ SÜREKLİ (İzmir)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
8inci Cumhurbaşkanı Turgut Özalı
ölümünün 25inci yıl dönümünde rahmet, minnet ve şükranla
anıyorum.
Olağanüstü hal uygulaması, ülkemizin
menfaatleri doğrultusunda ve bütünlüğümüze kastetmeye
çalışan terör örgütlerine karşı devam etmektedir. OHALin
uzatılmasından rahatsızlık duyan gruplara
baktığımızda ilerlediğimiz yolun doğruluğu
net bir şekilde görünmektedir. Türkiyede OHAL, dünyadaki örneklerinin
aksine vatandaş haklarının kısıtlanması
değil, hainlerle mücadelenin önemli bir parçasıdır. Türk
milletinin huzur ve refahı için yürütülen bu uygulama, altını
çizerek ifade ediyorum, millî bir karardır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Zeybek...
9.- Samsun Milletvekili Kemal Zeybekin, üreticilerin bankalara ve
tarım kredi kooperatiflerine olan borçlarının faizlerinin
silinip kredi borçlarının ertelenmesini ve çiftçilere sahip
çıkılmasını talep ettiğine ilişkin
açıklaması
KEMAL ZEYBEK (Samsun) Ülkemizde tarım üretimi
çöküşünü yaşıyor. On beş yirmi yıl öncesi üretimde
kendi kendine yeterli olan ülkemiz, artık her tür ürünü
dışarıdan ithal ediyor. Üretimde yüksek rekoltesi olan
fındık, tekelci sermayenin kontrolünde. Patates, Nevşehir
depolarında çürümekte; soğan, Amasya, Çorum, Eskişehir, Polatlı
depolarında çürümekte; sarımsak, Kastamonu, Taşköprü
depolarında çürümekte; arpa, buğday on yıl öncesinin
fiyatlarıyla satılmakta. Hayvan yemi, kepek, buğday
fiyatının üzerinde satılıyor. Üretici sahipsiz, üreticinin
bankalara olan, tarım kredi kooperatiflerine olan borçlarının
faizlerinin silinip kredilerinin ertelenmesini ve çiftçimize, üreticimize,
köylümüze sahip çıkılmasını talep ediyoruz ve bundan
sonraki üretimin de bu şekilde desteklenmesini talep ediyoruz.
Saygılarımı arz ediyorum.
BAŞKAN Sayın Yalım
10.- Uşak Milletvekili Özkan Yalımın, emeklilik için
yaşını doldurmayı bekleyenlerin bir defaya mahsus olmak
üzere emekliliklerini talep ettiklerine ilişkin açıklaması
ÖZKAN YALIM (Uşak) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Talebim Sayın Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanına: Başta memleketim olan Uşak ve de Türkiye'nin
tüm illerinde birçok vatandaş, esnaf, işçi emekli olmak için maalesef
yaşını beklemektedir yani prim günlerini doldurmuş ama
emeklilik için yaş beklemektedir. Bu vatandaşların bir defaya mahsus
olmak üzere en kısa zamanda emekliliklerini talep ediyoruz çünkü
ekonominin, vatandaşın durumu belli. Acilen bütün bu mağdur
vatandaşlarımızın emekliliğini talep ediyoruz.
BAŞKAN Sayın Kılıç yerine
Sayın Dedeoğlu
11.- Kayseri Milletvekili Sami Dedeoğlunun, 16 Nisan 2017de
yapılan halk oylamasında milletin geleceğine sahip
çıktığına ve 8inci Cumhurbaşkanı Turgut
Özalın vefatının 25inci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
SAMİ DEDEOĞLU (Kayseri) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
16 Nisan 2017de gerçekleşen halk
oylamasında milletimiz geleceğine sahip
çıkmıştır. Milletimiz büyük bir olgunluk içerisinde
sandık başına gitmiş, tarihin en önemli yönetim reformunu
hayata geçirmiştir. 18 maddeden oluşan Anayasa
değişikliği köklü bir reformdur.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle birlikte, yürütme,
yasama ve yargı erklerinin arasındaki ilişkiler birbirinden
tamamen ayrılmıştır. Bu üç organ aynı ortak hedef için
yani tek millet, tek vatan, tek bayrak, tek devlet amacı
doğrultusunda hizmet verecektir. Demokrasiden taviz vermeden yurt içinde
ve yurt dışında mücadele veren milletimiz, sandık
başında bu zaferle cumhurbaşkanlığı hükûmet
sisteminin mimarı olmuştur.
Hayalleri peşinde altmış altı
yıllık ömrünü özgür ve sivil bir değişim için harcayan,
devletin birey için var olduğu anlayışıyla milletin
gönlünde yer tutmuş 8inci Cumhurbaşkanı Turgut Özalı
vefatının 25inci yıl dönümünde rahmetle anıyoruz. Ruhu
şad olsun, mekânı cennet olsun.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kuyucuoğlu
12.- Mersin Milletvekili Serdal Kuyucuoğlunun, 20 Temmuz
sonrası ihraç edilmeleri nedeniyle mağduriyet yaşayan
insanların itibarlarını ve işlerini iade etmeye ne zaman
başlanacağını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
SERDAL KUYUCUOĞLU (Mersin) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Türkiyede 20 Temmuz sonrası oluşan çok
sayıda mağduriyet devam ediyor. Çok sayıda memur, işçi,
öğretmen, akademisyen görevlerinden alındı, ya ihraç edildi ya
da açığa alındı. Bu insanların bir kısmı
mahkemelerde beraat etti, bir kısmı için de cumhuriyet
savcılıklarınca takipsizlik kararı verildi. Bir
kısmı da savcılıklardan haklarında hiçbir takibat
yapılmadığına dair belge aldılar. Bu insanların
daha fazla mağdur olmamaları için itibarlarını iade etmeye
ve işlerine iade etmeye ne zaman başlayacaksınız?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Tanal
13.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Türkiye
Cumhuriyeti Köln Başkonsolosluğunun resmî Twitter hesabında AK
PARTİnin yurt dışındaki siyasi örgütlenmesi UETDnin
tweetlerinin paylaşıldığına ve Köln
Başkonsolosu hakkında Dışişleri Bakanının ne
tür bir işlem yapacağını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sizin vasıtanızla Dışişleri
Bakanlığına soruyorum: Türkiye Cumhuriyeti Köln
Başkonsolosluğunun resmî Twitter hesabında AK PARTİnin
yurt dışındaki siyasi örgütlenmesi olan UETDnin tweetleri,
mesajları paylaşılmakta, retweet edilmektedir. 657
sayılı Devlet Memurları Kanununun 7nci maddesi uyarınca
memurların tarafsız olması lazım. Memurlar görevlerini
yerine getirirken bir siyasi partinin yararına veya diğerinin
zararına bir faaliyette bulunamazlar. Başkonsolosluğumuzun resmî
hesabında AK PARTİnin yurt dışındaki
mesajlarını paylaşan Köln Başkonsolosu hakkında
Dışişleri Bakanı ne tür işlem yapacaktır? Çünkü
657ye tabidir. 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 7nci
maddesine göre memurların bir partinin lehine bu şekilde
mesajlarını paylaşması suç teşkil etmektedir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Arık
14.- Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın, Meclis
Başkanının cumhuriyetle kavgasını her fırsatta
dile getirdiğine ve son olarak katıldığı bir törende
1930lu yılları hatırlatarak kendince cumhuriyetin ilk
yıllarını tiye aldığına ilişkin
açıklaması
ÇETİN ARIK (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Meclis Başkanı cumhuriyetle
kavgasını her fırsatta dile getirmekten geri durmuyor. Son
olarak katıldığı bir törende 1930lu yılları
hatırlatarak kendince cumhuriyetin ilk yıllarını tiye
alıyor. Sayın Kahraman, Kayseri Uçak Fabrikası, Bünyan Halı
Fabrikası, Sümer Bez Fabrikası sadece o dönemde Kayseride
açılan fabrikalardan birkaçı. Sizin bugün hayırsız evlat
gibi sata sata bitiremediğiniz binlerce fabrika o dönemde açıldı.
Sayın Kahraman, bu kafa neyin kafası? Sizin Mustafa Kemal Atatürkle
ne derdiniz var? Kimden neyin rövanşını almaya
çalışıyorsunuz? Biz kim neyin hesabında, oyunu kim
yazıyor, kim yönetiyor, başrollerde kimler var hepsini biliyoruz.
Oyunu bir yazan var, bir de bozan; ant olsun ki bu oyunu Atatürk sevdalısı
bizler 2019da bozacağız.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Taşkın
15.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, 8inci
Cumhurbaşkanı Turgut Özalın vefatının 25inci ve
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine yönelik halk
oylamasının kabulünün 1inci yıl dönümlerine ilişkin
açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Aziz milletimizin gönlünde müstesna bir yere sahip
8inci Cumhurbaşkanımız merhum Turgut Özala vefatının
25inci yıl dönümünde Allahtan rahmet diliyorum, kendisini saygıyla
anıyorum.
Ayrıca, dün 16 Nisan, Türkiye için önemli bir
dönüm noktası olan cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine
yönelik halk oylamasının kabulünün 1inci yıl dönümüydü.
Soğuk Savaş yıllarının şartlarına göre,
darbeciler tarafından oluşturulmuş idari ve siyasal sistemimiz
ilk defa 16 Nisan referandumuyla siviller tarafından demokratik yollarla
değiştirilerek cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine
geçişin önü açıldı. 16 Nisan referandumuyla kalıcı
siyasi istikrar, hızlı ve etkili icraat, güçlü Meclis, güçlü temsil,
güçlü yönetim ve güçlü Türkiye hedefine ulaşmak için hayati bir adım
atıldı. Yeni sistem tartışmasız, vesayetsiz millet
iktidarı sistemidir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Cora
16.- Trabzon Milletvekili Salih Coranın, 8inci
Cumhurbaşkanı Turgut Özalın vefatının 25inci
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
SALİH CORA (Trabzon) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Gerek fikirleriyle gerekse uygulamalarıyla
ülkemizde çığır açan, dönemi itibarıyla
yaşadığı çağın niteliklerini çok iyi okuyarak
ülkemizi medeni dünyayla her alanda rekabet etmeye hazır hâle getiren
8inci Cumhurbaşkanımız Sayın Turgut Özal, hedefleriyle,
düşünceleriyle, milletine olan sevgisiyle ve sadakatiyle büyük bir lider
ve devlet adamı olarak bağrından çıktığı Türk
milletinin yüreğinde hâlâ yaşamaya devam etmektedir. Türk milletine
büyük bir sevgiyle bağlı olan ve milletinin derdiyle dertlenen
Türkiye Cumhuriyetinin 8inci Cumhurbaşkanı Sayın Turgut
Özalı ebediyete irtihal edişinin 25inci yıl dönümünde rahmet
ve minnetle anıyor, ailesine ve yüce Türk milletine
başsağlığı diliyorum.
BAŞKAN Sayın Yıldırım
17.- Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırımın,
Kürt dili üzerindeki baskıların şahıs isimlerine kadar
indiğine ve OHAL bahanesiyle herkese her şeyi yapma hakkını
kendinde bulan iktidarı aklıselim olmaya davet ettiğine
ilişkin açıklaması
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) Teşekkürler
Başkanım.
Türkiyede basına ve basın
mensuplarına yönelik baskıcı uygulamalar artık sadece
basın mensuplarına değil, onların ailelerine de
uygulanmaktadır. Adıyamanda muhalif bir gazeteci Hacı
Boğatekinin kızı Zozan Boğatekin İstanbul üçüncü
havalimanında, İGAda çalışırken -üç yıldır
gıda teknikeri olarak çalışıyor- bir anda görevine son
veriliyor. Zozan çalıştığı süre içerisinde performansından
dolayı sürekli takdir edilirken ne oldu da birden görevine son verildi;
adı Zozan olduğu için mi yoksa Hacı Boğatekinin
kızı olduğu için mi?
Son zamanlarda Kürt dili üzerindeki baskılar
şahıs isimlerine kadar inmiş durumdadır. Taşeron
alımlarında da bu Kürtçe isim konusu, sözüm ona güvenlik
soruşturmalarının bir parçası hâline gelmiş durumda.
Zozanlara, Dilanlara, Agitlere kıymayın efendiler diyorum. OHAL
bahanesiyle herkese her şeyi yapma hakkını kendinde bulan
iktidarı aklıselim olmaya davet ediyorum.
BAŞKAN Son olarak Sayın Uslu, buyurun.
18.- Çorum Milletvekili Salim Uslunun, Şırnakın
Kuyutepe mevkisinde PKKlı teröristlerin saldırısı sonucu 3
askerin şehit olduğuna, Çorum Oğuzlar nüfusuna kayıtlı
Er Baki Afşara Allahtan rahmet dilediğine, siyasi partilerin
tamamının terörizmi açıkça reddetmesi gerektiğine, 8inci
Cumhurbaşkanı Turgut Özalın vefatının 25inci
yıl dönümüne ve yeğeni vefat eden İdare Amiri İbrahim
Özdişe başsağlığı dileğinde
bulunduğuna ilişkin açıklaması
SALİM USLU (Çorum) Evet, çok teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Bildiğiniz gibi önceki gün Şırnak
Kuyu Tepe mevkisinde üs bölgesine PKKlı teröristler bir saldırı
yapmışlar ve 3 askerimiz şehit olmuştur. Çorum Oğuzlar
nüfusuna kayıtlı ve terhisine yakın bir zaman, bir hafta kala
şehit olan 21 yaşındaki piyade Er Baki Afşar
kardeşimiz bugün Çorum Akşemsettin Camisinde on binlerce Çorumlunun
katılımıyla Çorum şehitliğine defnedilmiştir. Bu
vesileyle ben kendisine Allahtan rahmet diliyorum, tüm şehitlerimize
rahmet diliyorum, ailesine de başsağlığı dileklerimi
iletmek istiyorum.
Bu arada siyasi partilerin tamamının bu
konuda, terör konusunda güç birliği ve dayanışmasına
ihtiyaç olduğunu bilhassa belirtmek istiyorum. Siyasi partiler sivil
siyasetin gereği olarak sivil bir duruş göstermeli, terör ve
şiddet ile siyaset arasına çok daha kalın çizgilerle mesafe
koymalı ve terörizmi açıkça reddetmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SALİM USLU (Çorum) - Herkes şunu bilmeli
ki, terörden beslenenler şunu çok iyi bilmeli ki Âlemde şer,
Oğuzda er tükenmez.
Bu vesileyle rahmetli Özala tekrar rahmet
diliyorum. Aynı zamanda idare amirimiz İbrahim Özdiş Beyin de
yeğeni 37 yaşında vefat etti, ona da
başsağlığı dileklerimi iletiyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet
Aydının, Şırnakın Uludere ilçesi Şenoba beldesi
mevkisinde 16 Nisan Pazartesi günü hain saldırı sonucu
hayatını kaybeden şehitlere Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
konuşması
BAŞKAN - Bizler Şırnak Uludere
ilçesi, Şenoba beldesi mevkisinde 16 Nisan Pazartesi günü hain
saldırı sonucu hayatını kaybeden tüm şehitlerimize ve
bu arada yine Adıyaman Kâhta ilçesi nüfusuna kayıtlı olan Piyade
Onbaşı Mehmet Volkana, Muğdat Çelike, Baki Afşara bir
kez daha Allahtan rahmet diliyoruz, mekânları cennet olsun; yaralı
Er Bestami Atıcıya da acil şifalar diliyorum. Rabbim her türlü
terörden, afetten ülkemizi, milletimizi korusun diyorum.
Sisteme giren sayın grup başkan vekillerine
iki dakika süreyle şimdi söz vereceğim.
İlk söz Sayın Ustaya ait.
Buyurun Sayın Usta.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
19.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, 8inci
Cumhurbaşkanı Turgut Özalın vefatının 25inci
yıl dönümüne, Şırnakın Kuyutepe mevkisinde şehit olan
3 askere Cenab-ı Allahtan rahmet dilediğine, son günlerde trafik
kazalarında birçok vatandaşın hayatını
kaybettiğine, polislerin terör tazminatının bir an evvel
verilmesinin yerinde olacağına, MHP Genel Başkanı Devlet
Bahçelinin erken seçim çağrısına ve Meclis bu kararı
aldığı takdirde Türkiye'nin önündeki risklerin azalarak yeni
hükûmet sistemiyle yoluna güçlü bir şekilde devam edeceğine
ilişkin açıklaması
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bugün 25inci vefat yıl dönümünde 8inci
Cumhurbaşkanımız merhum Turgut Özalı rahmetle, minnetle
anıyoruz. Ülkemize son derece faydalı olmuş büyük bir devlet ve
siyaset adamıydı kendisi. Tekrar ben rahmet diliyorum.
Dün Şırnaktan acı bir haber geldi.
Bestler Dereler Kuyu Tepe üs bölgesinde yapılan alçak saldırıda
3 kahraman askerimiz şehit olmuştur, bir askerimiz de
yaralanmıştır. Ben şehitlerimize Cenab-ı Allahtan
rahmet diliyorum, yaralı askerimize de acil şifalar temenni ediyorum.
Sayın Başkan, son günlerde yurdun
değişik bölgelerinde meydana gelen trafik kazalarında birçok
vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. Çanakkalenin
Çan ilçesinde, Samsun Havzada, Nevşehirde, Kartal E5 Kara Yolunda,
Erzurumda, Kocaeli Dilovası bölgesinde trafik kazalarında
vatandaşlarımız hayatlarını kaybetmiştir. Ben bu
vesileyle bir kez daha trafik konusunda daha dikkatli olunması
gerektiğini ve önlemlerin artırılması gerektiğini
buradan ifade etmek isterim.
Son günlerde Sayın Başkan, ciddi ölçüde
polislerimizden mesajlar alıyoruz. Bu, bir süredir verilmekte olan,
yılda 2 defa verilmekte olan terör tazminatının, bu sene ocak
ayında verilmesi gereken terör tazminatının nisan ayı
olmasına rağmen hâlâ verilmediği ifade edilmektedir. Bu konudaki
sıkıntı her neyse onun giderilerek bir an evvel kahraman
polislerimize hak ettikleri tazminatların verilmesi yerinde
olacaktır.
Sayın Başkan, bilindiği üzere 16
Nisan 2017 tarihinde Türkiyede halk oylaması sonucunda bir Anayasa
değişikliği yapılmış ve Anayasa
değişikliğiyle de cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemine ilk seçimlerde geçilmesi öngörülmüştür. Bugün Sayın Genel
Başkanımız Devlet Bahçeli grup toplantısında,
Türkiyenin içinde bulunduğu iç ve dış risklerin de
değerlendirilerek daha fazla beklenilmemesi gerektiğini ve 16 Nisanda
halkımızın kararıyla kabul edilen cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemine bir an evvel geçilmesini ifade ederek...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
ERHAN USTA (Samsun) ...bu gerekliliği ifade
ederek bir erken seçim çağrısında bulunmuştur. Erken seçim
çağrısı çok sağlam gerekçelere
dayandırılmıştır. Bölgesel risk ve tehlikeler
öngörülmesi, önüne geçilmesi, önü alınması gittikçe zorlaşan
kaotik ve karmaşık bir yapıya bürünmüştür. Özellikle Suriye
odaklı üçüncü dünya savaşı senaryolarının dahi
konuşulduğu bir ortamı Türkiye yaşıyor, daha
doğrusu coğrafyamız yaşıyor. Terör
saldırıları kesintisiz ve ara vermeksizin devam etmektedir.
Millî güvenliğimize yönelik karanlık senaryolar, yeni saldırı
planları devrededir; zayıf anımızı, rehavete
düşmemizi kollamaktadır. Ülkemiz aleyhine kurgulanan, bununla da
kalınmayıp tedavüle sunulan siyasi ve ekonomik operasyonlar günbegün
derinlik kazanmakta, ivme kazanmaktadır. Dolayısıyla Türkiye
sistem tartışmalarına boğulmak istenmektedir ve bugünkü
şartlar altında 3 Kasım 2019a kadar beklemenin Türkiye
açısından büyük riskler barındıracağını
ifade ederek bu erken seçim çağrısını
yapmıştır.
Türkiye ekonomik alanda da bir ambargo içerisinde
bulunmaktadır; döviz, faiz, sıcak para üzerinden Türk milleti bir
ambargoya alınmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.
ERHAN USTA (Samsun)
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi resmen hayata geçmemesine
rağmen devamlı yargılanmakta, karalanmakta, hasar alması
için eş zamanlı faaliyetler yürütülmektedir, halkın iradesine
karşı bir kampanya sürdürülmektedir. Türkiye'nin bekası
açısından Cumhur İttifakıyla hasıl olan millî
mutabakatın titizlikle korunması ve hedefine varılması bir
zorunluluktur. Dolayısıyla bu riskleri kaynağında kesmek
için 26 Ağustos 2018 Pazar günü Türkiyenin milletvekili genel seçimine ve
Cumhurbaşkanlığı seçimine gitmesi çağrısında
bulunmuştur. Bu tarih çok anlamlı ve makul bir tarihtir, Malazgirt
Zaferinin olduğu, Büyük Taarruzun başladığı bir
tarihtir. Yeni bir zafer ruhuyla Türkiye yeni bir seçime gidebilecektir.
İç ve dış tehditlerin ağırlaştığı
bu zaman diliminde Türkiye yeni hükûmet sistemine çok seri şekilde
geçmeli, taşlar yerine oturmalı, sığ tartışmalar
bıçak gibi kesilmelidir. Beş yüz altmış beş günlük
belirsizlik süresi bu seçim kararı alındığı takdirde
yüz otuz bir güne düşecektir. Tabii ki bu kararı almak Meclisin
onayıyla olacaktır ama Meclis bu kararı aldığı
takdirde Türkiyenin önündeki riskler azalacak ve Türkiye yeni hükûmet
sistemiyle yoluna güçlü bir şekilde devam edecektir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Sayın Kerestecioğlu, buyurun.
20.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, 16
Nisan referandumunun üzerinden bir yıl geçmesine rağmen vaatlerin
hiçbirinin tutulmadığına, iş bulamayan öğretmenlerin
çaresizlikten intihar ettiğine, ilahiyatçı yazar İhsan
Eliaçık ile araştırmacı gazeteci ve tarihçi Ayşe Hür
hakkında verilen yargı kararlarına ve OHAL
koşullarında erken seçime gitmenin bir acziyet ifadesi olduğuna
ilişkin açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.
16 Nisan referandumunun üzerinden bir yıl geçti
ve 16 Nisanda çok fazla vaatle gelinmişti fakat bugün halkın elinde
boş bir mide, kredi kartlarında borç, haciz, bolca hamaset ve
savaş var. Evet çıkarsa şehit cenazesi gelmeyecek. denildi ama
tespit edebildiğimiz 518 asker hayatını kaybetti. Evet
çıkarsa işsizlik bitecek. dendi ama bugün Türkiyede 5 milyon 384
bin işsiz var. Ekonomi uçacak. dendi, bırakın uçmayı
esnaf kepenk kapattı, borçlar büyüdü, her gün zam geldi, her gün vergiler
arttı. Yalnızca bir yıl içinde dolar 3,65 liradan 4,08 liraya ve
benzin 5,38den 6,09 liraya yükseldi.
Şimdi, bu ülkenin yetiştirdiği,
yaşatmak için gecemizi gündüzümüze katmamız gereken öğretmenler
çaresizlikten intihar ediyorlar. En son olarak 25 yaşındaki Merve
Çavdar 2014 yılında sosyal bilimler öğretmenliğinden mezun
olmuştu, KPSSden iyi bir puan almasına rağmen dört yıl
boyunca ataması yapılmadı. Son çare İstanbulda bir
dershanede iş buldu ama güvencesiz iş koşulları nedeniyle
kısa bir süre sonra buradan da çıkarıldı. İş
arıyorum. diye çıktığı eve ne yazık ki bir daha
dönmedi Merve öğretmen. Şimdi onun ölümü karşısında
hâlen Her üniversite mezunu iş bulur diye bir kural yok. diyebilecek mi
bazı siyasiler merak ediyoruz.
Bugün ilahiyatçı yazar İhsan Eliaçık
hakkında da bir karar verildi. Altı yıl üç ay hapis, yurt
dışına ve İstanbul dışına
çıkış yasağı ve haftada iki gün karakolda imza.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım lütfen.
Buyurun.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) - Hiçbir indirim yok, erteleme yok. İhsan Eliaçık
diyor ki, bunu sizlerin çok iyi dinlemesi lazım: 12 Eylül ve 28
Şubatta 35 ayrı davadan yargılandım, böyle bir ceza hiç
almadım. Avukatlarımın ve benim savunmalarımızı
tek kelime dikkate almadılar. İhsan Eliaçıkın din
anlayışı adaletten ve eşitlikten yana olduğundan,
iftarını saraylarda değil sokaklarda kurulan yeryüzü
sofralarında herkesle birlikte açtığından adaletin ne
olduğunu unutanlara fazla gelmiş demek ki.
Yine bugün araştırmacı gazeteci ve
tarihçi Ayşe Hür de attığı bir tweet nedeniyle bir yıl
üç ay hapis cezasına mahkûm edildi. Hükmün açıklanması ertelendi
ve beş yıl içinde suç işlerse ceza uygulanacak; bu da
insanları susturmanın en bilindik yöntemi. Öyle bir ülke ki iyiden,
adaletten yana olanlar cezaevinde, suçlular dışarıda. İhsan
Eliaçıka ve Ayşe Hüre geçmiş olsun demiyorum, bugünleri hep
birlikte geride bırakacağız diyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun lütfen.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Evet, dolar yükselirken ani inişe geçen Cumhur
İttifakı da erken seçim kararı almak zorunda kaldı. Biz bu
kararın alınacağını zaten biliyorduk, hakikaten
başka bir çare yoktu ve biz Halkların Demokratik Partisi olarak her
türlü seçime hazırız ama bunu defalarca ifade ettiğimiz gibi,
burada bir kez daha ifade etmek isterim; OHAL koşullarında seçime
gitmek bir acziyet ifadesidir. Seçime eşit koşullarda gidilir,
herkesin propaganda özgürlüğü altında gidilir. Eğer bütün bunlar
sağlanmadan seçime gidiliyorsa o zaman gerçekten o işte inişe
gidildiği için yapılan bir seçimdir. Sizlere hayırlı olsun
diyorum.
Teşekkürler.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Altay, buyurun.
21.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Şırnaktan gelen 3 şehit haberi nedeniyle milletçe yasta
olduğumuza, bu konuya Türkiye Büyük Millet Meclisinin el atma
zamanının geldiğine, 8inci Cumhurbaşkanı Turgut
Özalın vefatının 25inci yıl dönümüne ve köy
enstitülerinin kuruluş yıl dönümünde köy enstitüsü mezunu
öğretmenlerimizin önünde saygıyla eğildiklerine ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sizin de biraz önce ifade ettiğiniz üzere,
milletçe yine yastayız. Şırnaktan gelen acı haberle 3
şehidimizin olduğunu öğrendik. Defaatle söylediğim bir
şey var; Türkiye Büyük Millet Meclisi taziye çadırı, taziyeevi
değil. Bu haberleri almamak için Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu
konuyla ilgili Hükûmetin köklü tedbirler alması noktasında bir
basınç uygulamasına ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.
Şehitlerimizin arkasından güzel sözler elbette söylemeliyiz,
söylüyoruz ama ailelere ateşler düşüyor; ailelerin yirmi yıl ya
da daha uzun süre büyüttükleri, yemeyip yedirdikleri, içmeyip içirdikleri,
giymeyip giydirdikleri evlatlarını anlamsız bir şekilde
kaybetmesi yani kaybedilmeme imkânı varken evlatlarımızın
şehit edilmesi bizim içimizi burkuyor. Elbette vatanın birliği,
bütünlüğü önemlidir. Bu ülke topraklarında huzurun tesisi için, can
ve mal güvenliği için Mehmetçikimiz, askerimiz, polisimiz şüphesiz
görevini ifa edecek ama bu sorunun bitmesi lazım. Artık Türkiyede
Doğu, Güneydoğu Anadoludan şehit haberlerinin
kanıksanması beni üzüyor, partimi üzüyor; umarım Parlamentodaki
diğer partileri de üzüyordur. Bu konuya Türkiye Büyük Millet Meclisinin el
atma zamanı gelmiştir.
Sayın Başkan, öte yandan, siz de
belirttiniz, bugün merhum Turgut Özalın ölüm yıl dönümü. Renkli bir
kişilikti. Türkiyeye bir darbe sonrası, bir faşist darbe
sonrası, darbecilerin kurduğu, vesayet alan diğer partiye
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun lütfen.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Darbecilerin
kurdurduğu partiyi o günün şartlarında yenerek farklı,
aykırı söylemleriyle Hükûmet oldu, Başbakanlık yaptı,
Cumhurbaşkanlığı yaptı. Turgut Özalın bu ülkeye
mühim, ciddi katkıları ve hizmetleri olmuştur; kendisini, bu
vesileyle, ülkemize yaptığı bu değerli hizmetler için
rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz. Bu vesileyle, ailesinin,
yakınlarının acılarını
paylaştığımızı ifade etmek istiyoruz.
Sayın Başkan, bugün aynı zamanda
aydınlanma devrimimizin, modernleşme projemizin yüz akı, dünyaya
örnek olmuş bir eğitim sistemi ve projesi olan köy enstitülerinin
yıl dönümü. Kuruluş kanununun
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bitiriyorum
Başkan.
BAŞKAN - Toparlayın lütfen, buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Hemen toparlıyorum.
17 nisan 1940da Köy Enstitüleri Kanunu kabul
edildi. Köy enstitülerinde yetişerek bu ülkenin modernleşmesine ve
gelişmesine katkı sağlamış ve pek çoğu şu
anda aramızda olmayan bütün öğretmenlerimizi de gene Cumhuriyet Halk
Partisi Türkiye Büyük Millet Meclisi Grubu adına rahmet, minnet ve
şükranla anarken, yaşayan köy enstitüsü mezunu öğretmenlerimizin
önünde saygıyla eğiliyoruz efendim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Muş, buyurun.
22.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Şırnakta
şehit olan askerleri rahmet ve minnetle andığına, 8inci
Cumhurbaşkanı Turgut Özalın vefatının 25inci
yıl dönümüne ve 14-20 Nisan Şehitler Haftasında tüm
şehitlere Cenab-ı Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, ben de sözlerime Şırnakta şehit olan askerlerimizi
rahmet ve minnetle anarak başlamak istiyorum. Cenab-ı Hak
şehadetlerini kabul ve mekânlarını cennet eylesin. Milletimizin
başı sağ olsun.
Bugün 8inci Cumhurbaşkanımız Turgut
Özalı vefatının 25inci yıl dönümünde bir kez daha
rahmetle andığımızı ifade etmek isterim. Ülkemize
yaptığı büyük hizmetlerden dolayı minnet ve
şükranlarımızı sunuyoruz.
Aynı şekilde, bilindiği üzere, 14-20
Nisan Şehitler Haftası. Bu vesileyle vatanı ve milleti için
gözünü kırpmadan canını feda eden aziz şehitlerimize
Cenab-ı Allahtan rahmet diliyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Şimdi gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır. Okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- HDP Grubunun, Adana Milletvekili Grup Başkan Vekili Meral
Danış Beştaş ve İstanbul Milletvekili Grup Başkan
Vekili Filiz Kerestecioğlu Demir tarafından, 16 Nisan 2017den
günümüze kadar yaşanan olağanüstü siyasi gelişmelerin mercek
altına alınması, şaibeli olarak görülen referandumun
sonuçlarıyla beraber tartışılması ve tüm bu
tartışmaların demokratik siyasi yaşama katkı
sunması amacıyla 17/4/2018 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak, ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 17 Nisan 2018 Salı
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 17/4/2018 Salı günü
(bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Filiz
Kerestecioğlu Demir
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
17 Nisan 2018 tarihinde Adana Milletvekili Grup
Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul
Milletvekili Grup Başkan Vekili Filiz Kerestecioğlu Demir
tarafından verilen 7512 grup no.lu 16 Nisan 2017den günümüze kadar
yaşanan olağanüstü siyasi gelişmelerin mercek altına
alınması, şaibeli olarak görülen referandumun sonuçlarıyla
beraber tartışılması ve tüm bu tartışmaların
demokratik siyasi yaşama katkı sunması amacıyla Türkiye
Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
17/4/2018 Salı günkü birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisi üzerinde öneri sahibi adına Van Milletvekili Bedia Özgökçe Ertan
konuşacaktır.
Buyurun Sayın Özgökçe Ertan. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
HDP GRUBU ADINA BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Van)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Evet, bilindiği üzere tam bir yıl önce
tamamen eşitsiz koşullarda referandum yapıldı.
Tıpkı bizler gibi Siyasi Partiler Kanununa tabi olan iktidar partisi
o günlerde sadece kendi öz gücünü değil kamu kaynaklarını,
devlet olanaklarını da kullanarak, hayır cephesine OHAL uygulayarak
kendi propaganda sürecini yürüttü. Bu kampanya süreci kayyum valilerin ve
kayyum kaymakamların ve hatta bütün devlet memurlarının birer
AKP üyesiymiş gibi çalıştığı bir süreç oldu.
Hayır kampanyası yürütenlerin iktidarın hedef göstermesiyle çok
kolay bir şekilde terörist ilan edildiği, hedef gösterildiği ve
tutuklandığı durumlara şahit olduk hep birlikte. Anayasa
değişikliğinin ne demek olduğunun
tartışılmasına dahi izin verilmeyen, yandaş
medyanın muhalefete, demokrasi taraftarlarına her yönüyle ambargo
uyguladığı bir ortam söz konusuydu. Tüm bunlara rağmen
şaibeli bir şekilde ve çok küçük bir farkla Anayasa
değişikliği kabul edildi ama bu fark daha seçim süreci devam
ederken yasaya aykırı olarak YSKnın aldığı karar
sayesinde mühürsüz zarfların geçerli sayılmasıyla, yani
açık hileyle evet cephesine kazandırıldı. Hepimiz
hatırlıyoruz, Sayın Cumhurbaşkanı referandum gününün
akşamında Atı alan Üsküdarı geçti. ifadesini
kullanmıştı. Bu söz aslında hileyi açık eden ve kabul
eden bir sözdü ama şunu belirtelim ki o gün hileyle kazanılan ya da
kazandırılan mücadele bize göre, demokrasi taraftarlarına göre,
Türkiyenin aydınlık geleceğine inanlara göre daha bitmedi ve
hatta yeni başlıyor.
Sayın milletvekilleri, iktidarda olanlar bu
ülkeyi demokrasinin temel ilkeleriyle değil tek başına yönetmek
istiyorlar çünkü bir buçuk yıldan uzun bir süredir ülkenin tamamında
OHALın egemen olması ve ihtiyaç duyulan bütün yasal düzenlemelerin
KHKler eliyle yapılması bunun açık birer göstergesidir.
Elbette ülkeyi KHKlerle yönetmede sadece yürütme
değil yargı da baş rol oynamıştır zira yargı
piramidinin en tepesindeki Anayasa Mahkemesi KHKleri inceleyemem. diyerek,
bu kararnamelerin kanun hükmünde değil Anayasa hükmünde kararname
olduğunu teyit etmiştir. Evet, Türkiye III. Reichın Nazi
Almanyasının ilk yılları gibi artık anayasa hükmünde
kararnamelerle yönetilmek isteniyor.
Öte yandan, OHAL koşullarında
gerçekleşmiş olan 16 Nisan referandumu sonrası yapılan
düzenlemeler ise bir bakıma OHALi
kurumsallaştırmıştır. Örneğin, referandumda
kullanılan mühürsüz zarfların geçerli sayılmasına yönelik
düzenleme OHAL koşullarında çıkarılan seçim ittifakı
yasasıyla beraber kanunlaşmıştır.
Sayın milletvekilleri, referandumla birlikte
denge denetleme mekanizmalarının büyük oranda zarar görmesi,
demokrasi ve insan haklarının ayak bağı olarak görülmesine
neden olmuştur. Nitekim, yakın bir zamanda açıklanacak olan
Avrupa Birliğinin Türkiye hakkında düzenlediği ilerleme
raporunda en büyük eleştirinin de işte bu yönde olduğu söylenmektedir.
Referandumun sonuçlarının ardından bizzat yürütmenin
tepesindekiler eliyle ülkede muhalif olan herkes ötekileştirilmiş,
düşmanlaştırılmıştır. Siyaset kurumu
toplumsal kutuplaşmanın bir aracı hâline getirilmiştir.
Referandumdan sonra yurt içi ve yurt dışı ilişkilerde
izlenen dengesiz politikalar nedeniyle yaşanan gerilim siyasetiyle
birlikte demokratik siyaset büyük bir yara almış durumdadır.
Özellikle yurt içi siyasette partimizin doğrudan hedef alınması
ve politika yapamaz hâle getirilmeye çalışılması için çok
büyük çabalar harcanmaktadır. Bu noktada, Cumhurbaşkanı bir
siyasi partinin Genel Başkanı sıfatıyla bizlere
istediği gibi hakaret edebilmekte, hedef gösterebilmekte ancak bizim
kendisine yönelik en ufak eleştirimiz ise Cumhurbaşkanına
hakaret suçlamasıyla hükme bağlanır hâle gelmiş, hatta bu
sebeple milletvekilimizin milletvekilliği düşürülmüştür.
Sayın milletvekilleri, 16 Nisan referandumunun
sonuçları bir sürecin sonucu değil, başlangıcı
olmuştur. Nitekim 16 Nisanla beraber Türkiye toplumu bir buçuk yıl
sürecek bir belirsizliğe itilmiş, OHALin de devam etmesi
dolayısıyla bu siyasi belirsizlik ekonomiyi de etkilemiştir.
Nitekim aradan geçen zamanda her ay işsizlik oranı artmakta, faizler
yükselmekte, dolar, euro, benzin fiyatı rekor kırmak için âdeta
birbiriyle yarışır hâle gelmiştir. Hükûmetin büyük bir
devrim olarak lanse ettiği referandumdan hemen önce, resmî rakamlara göre,
dolar 3,5 lira iken bugün 4 lirayı, benzin ise 6 lirayı
aşmış hâldedir. Bu göstergeler dahi bugün referandumdan sonra
yaşanan ekonomik gelişmeleri açık bir şekilde gösteriyor.
Referandumdan bugüne geçen
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) Sayın
Başkan cümlemi bağlamama izin verirseniz bir dakikayla.
BAŞKAN Peki, bağlayın cümlenizi,
buyurun.
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) Teşekkür
ediyorum.
Evet, sayın milletvekilleri, bu göstergeler
dahi ekonomik gelişmelerin ne seviyede olduğunu gösteriyor dedik.
Referandumdan bugüne geçen bir yıl içinde ekonomide olduğu gibi
hukuk, adalet ve politik arenada da hâlihazırda kötü olan ülkenin durumu
çok daha kötü bir noktaya taşınmıştır ne yazık
ki. Kimse yargıya güvenmemekte, hatta bugün açıklanan bir
araştırmaya göre Türkiyede yaşayan 4 kişiden 3ü
geçmişe özlem duymaktadır. Aylardır, başta bu kürsü olmak
üzere, söz bulabildiğimiz her ortamdan çağrıda bulunuyoruz; bu
ülkenin ihtiyacı çatışma siyaseti, nefret dili değil,
barış ve demokrasidir. Bu nedenle, 16 Nisan 2017den bugüne kadar
yaşanan olağanüstü siyasi gelişmelerin mercek altına
alınması, şaibeli olarak görülen referandumun sonuçlarıyla
beraber tartışılması ve tüm bu tartışmaların
demokratik siyasi yaşama katkı sunması sadece bizim için
değil, tüm Türkiye toplumu için çok büyük bir ihtiyaçtır.
İşte bu ihtiyaca yanıt vermenizi ve önergemizi desteklemenizi
bekliyoruz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN- Teşekkür ediyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Osmaniye
Milletvekili Ruhi Ersoy.
Buyurun Sayın Ersoy. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
MHP GRUBU ADINA RUHİ ERSOY (Osmaniye)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; üzerinde önerge verilen
konu, referandum. Yani 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan ve üzerinden bir
yıl geçen referandum yok sayılsın, o gündür bugündür meseleleri
gün yüzüne çıkartalım, referandumdan sonra da tekrar parlamenter
sistemin gerekliliğine dair çalışmalar yapalım. gibi, bu
manada, reel politikle, gerçeklikle örtüşmeyen, zamanı geriye
çevirmek isteyen bir uygulama, bir teklif. Bizim Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu olarak böyle bir teklifi kabul etmemiz asla mümkün değildir. Türkiye
Cumhuriyeti devletinin ve Türk milletinin ve Türk demokrasisinin yeni bir faza
geçtiğini ve bu fazın Cumhurbaşkanlığı hükûmet
etme sistemi olduğunu ve Cumhurbaşkanı hükûmet etme sisteminin
de artık seçimlerle birlikte, geminin limana yanaşması
gerektiği tezini savunuyoruz. Bugün Sayın Genel
Başkanımız da bunun gerekçelerini fevkalade altlıklarla
izah etti.
Türkiye Cumhuriyeti devletinin demokrasi tarihinde
önemli günler yaşıyoruz. Bu yaşadığımız
günlerde, biz, demokrasi ve güvenlik ilişkisi hususundaki tutum ve
davranışları da denge denetimini de çok önemseyen bir partiyiz.
Millî güvenlik, millî beka ve devletin varlığı
olmaksızın pozitif değerler setleri etrafındaki temel hak
ve özgürlükler, bireysel hürriyetler ve demokratik cumhuriyet ve benzeri
pozitif kavramların arkasına saklanarak memleketimizin farklı
bir maceraya götürülmesine karşıyız. Karşı
olduğumuz için de bir an önce hükûmet etme sisteminin millî devlet, güçlü
iktidar anlayışıyla etrafımızın ateş
çemberine döndüğü bir ortamda liderliği Türkiye Cumhuriyetinin
yapması, Türk devletinin yapması; Ankara merkezli bir başkentin,
Türk-İslam merkezli bir medeniyetin büyük bir ülke olarak ortaya
çıkarılabilmesi için güçlü bir yönetim anlayışına
ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Bu yönetim
anlayışının da tavsatılması ve değişik
yaralar alarak, enfeksiyon risklerini hesaba katarak farklı maceralara
götürülmesine dair küresel baronların boş durmadıkları,
onların yerli uzantıları üzerinde değişik program ve
projeler yürüttükleri kanaatindeyiz. O sebepten dolayı, biz, millî ülkü
kızıl elmanın, millî devlet Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve
millî bekanın yanında duran siyasi parti olarak büyük Türk milletinin
ferasetinin bu gelişmeleri yakından takip ettiğine yürekten
inanıyoruz.
Hükûmet etme sisteminin teklifini yapan ve hükûmet
etme sistemini cumhurbaşkanlığının hükûmet etme
sistemine dönüştüren ve bu kapsamdaki gelişmeleri de adım
adım titizlikle takip eden bir partinin mensubu olarak bundan sonraki
gelişmelerde de Türkiye Cumhuriyeti devletinin geleceği, Türk
milletinin bekası ve artık müdahale edilemeyen aracı
aparatların -FETÖnün, PKKnın başta olmak üzere-
temizlendiği günlerin geldiğini görüyor, büyük Türk milletine
önümüzdeki gelişmelerin hayırlara vesile olmasını diliyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyoruz. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın
Ersoy.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Gaziantep
Milletvekili Mehmet Gökdağ konuşacaktır.
Sayın Gökdağ, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET GÖKDAĞ (Gaziantep) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle
şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum, yakınlarına ve
milletimize başsağlığı diliyorum.
Şaibeli referandumun sonuçları
hakkında verilen önergeyle ilgili konuşmak üzere buradayım.
Öncelikle şunu söylemem gerekir değerli
arkadaşlar, değerli milletvekilleri: 2002 AKP iktidarından bu
yana bu ülkedeki bütün kurumları ama bütün kurumları
tartışılır hâle getirmekte, şaibeli hâle getirmekte
oldukça ustasınız. Bütün kurumları
tartışılır hâle getirdiniz, bütün kurumları
şaibeli hâle getirdiniz. Kimse hiçbir kuruma güvenir durumda değil.
Yargıya güven yok, dış politikaya güven yok. Bugün Ey Amerika!
deyip Amerikanın yanındasınız; ertesi gün Ey Rusya!
diyorsunuz, Rusya'nın yanındasınız; İsraile Ey
İsrail! diyorsunuz, daha sonra İsrailin dizinin dibindesiniz.
Eğitim
Karıştırdınız,
şaibeli hâle getirdiniz, milletin kafası karışık;
öğretmenin, velinin, öğrencinin, müdürün, herkesin kafası
karışık.
Ekonomi
Ekonomide kimse yarını göremiyor,
her şey şaibeli.
Seçimler
Değerli arkadaşlar, bakın,
demokrasimizin bütün eksikliğine, aksaklığına rağmen
bu ülkede en iyi yapılan şeylerden bir tanesi seçimlerdi. Seçimler
olur, halk, millet iradesini yansıtır ve o sonuçlara da herkes
saygı gösterir, kimsenin aklına Acaba seçimlerde bir şaibe mi
oldu? sorusu gelmezdi. Ama bugün, seçimlere de şaibe
bulaştırdınız. Ne yaptınız? 16 Nisan
referandumunda mühürsüz oy pusulalarını geçerli
kıldınız yasaya rağmen; yasa Mühürsüz oylar geçersiz
olur. demesine rağmen, yasaya aykırı olarak mühürsüz oy
pusulalarını geçerli kıldınız. O zaman -Sayın
Genel Başkanımız başta olmak üzere- Bu seçimler
şaibelidir. Bu sonuçlar meşru değildir. diye
bağırdığımızda, söylediğimizde hepiniz
olduğunuz yerden oturup kalktınız. Ama bugün,
çıkardığınız ittifak yasasıyla 16 Nisandaki seçim
sonuçlarının yasal olmadığını siz kendiniz ilan
ettiniz yani 16 Nisandaki bu seçimlerin yasal olmadığını,
Yüksek Seçim Kurulunun verdiği kararın yasal olmadığını
ittifak yasasıyla seçim yasasında değişiklik yaparak kabul
ettiniz. Neden? Eğer zaten 16 Nisanda mühürsüz oylar geçerli
sayılabiliyor ise, bunun yasal altyapısı var ise bu
değiştirdiğiniz seçim yasasında mühürsüz oyların
geçerli olabileceği şeklindeki düzenlemeyi neden yaptınız?
Çünkü siz de biliyorsunuz ki 16 Nisanda Yüksek Seçim Kurulunun verdiği
karar yasal değil, hukuki değil.
Değerli arkadaşlar, kendinizi kurtarmaya
çalışıyorsunuz. Ne yaparsanız yapın korkunun ecele
faydası yok. Yapılacak ilk seçimlerde, ne zaman yapılırsa
yapılsın, yarın, üç gün sonra, on beş gün sonra, 26
Ağustosta, ne zaman yapılırsa yapılsın yapılacak
ilk seçimlerde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET GÖKDAĞ (Devamla) Sayın
Başkanım, cümlemi bitireyim.
BAŞKAN Bitirin cümlenizi, buyurun.
MEHMET GÖKDAĞ (Devamla) Evet, ne
yaparsanız yapın değerli arkadaşlar, yasal düzenlemeler,
yasal olmayan düzenlemeler, hukuki olmayan düzenlemeler yapın,
yapılacak ilk seçimlerde millet bu karanlık günlerin hesabını
soracak ve ülkenin üzerindeki karanlığı güneşli günlere
çevirecek. Buna inancımız tam. Yapılacak seçimlerde de hangi
düzenlemeyi yaparsanız yapın seçim güvenliği alınacak ve
bir tek oyun heba edilmeyeceğini buradan sevgili yurttaşlarıma,
vatandaşlarıma duyurmak istiyorum ve Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Grup önerisi üzerinde son söz Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Markar
Eseyana aittir.
Buyurun Sayın Eseyan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MARKAR ESEYAN
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve
değerli vatandaşlar; HDP Grubunun vermiş olduğu
araştırma önergesinin aleyhinde AK PARTİ Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Hepinizi sevgi ve saygıyla
selamlıyorum.
Tabii bugün aynı zamanda merhum
Cumhurbaşkanımız Turgut Özal'ın da vefatının
yıl dönümü. Kendisi Türkiyenin yaşadığı önemli
demokrasi sıçramalarının bir tanesinin sembolüdür, gerçekten
Türkiye'yi dünyaya açma noktasında ve sivil siyasetin güçlenmesi
noktasında çok ciddi katkıları olmuştur. O yüzden
milletimiz kendisini asla unutmamaktadır.
Dün itibarıyla yine 16 Nisan referandumunun,
Anayasa değişikliğinin 1inci yılını idrak ettik.
Buradaki diğer muhalefetin yani CHP ve HDP değerli hatiplerinin
söylediğinin aksine, aslında yine Özal döneminde yaşanan
demokratik sıçrama gibi 16 Nisan referandumu da Türkiyenin çok önemli bir
demokrasi sıçramasını ifade eder. Tabii ki AK PARTİ ve
MHP'nin siyasi taşıyıcılığını
yaptığı bu Anayasa değişikliği konjonktürel bir
durum değildi; yüz elli yıllık demokrasi yolculuğumuzun,
millet iradesinin güçlenmesi yolculuğunun bir önemli kilometre
taşıydı. Bu anlamda, 1inci yılını idrak ederken
ben, bu vesileyle, bu referandumu demokrasi şenliğine çeviren, evet
ve hayır oylarını sandığa giderek kullanan bütün
vatandaşlarımızı da tebrik ediyorum.
Vesayet odaklarına, verimsizliğe, güçler
birliğine, demokrasi kaçaklarına kapıyı kapatan; millet
iradesini asgari yüzde 50+1 oya endeksleyen demokratik, verimli, güçlü ve
çağımıza uygun bir biçimde hızlı bir hükûmet sistemi
yasalaşmış, büyük bir reform milletimizce
gerçekleştirilmiştir. Esasen siyasetin işi
zorlaşmış ama millet iradesi ve demokrasi
kazanmıştır. Böyle bir değişikliğe vesayete
değil millete sırtını dayanmış aktörlerin cesaret
etmesi de son derece normaldir. Artık küçük bir gruba, dar bir ideolojik
kampa veya mezhepçiliğe, etnikçiliğe, asabiyeye, ekonomik çıkar
gruplarına güvenerek küçük bir oy oranıyla siyasette varlık
göstermek mümkün olmayacak, milletimizin tüm kesimleri kucaklanmak durumunda
kalınacaktır; siyaset normalleşecek, gerçek gündemler
etrafında şekillenecektir. Belki de hayır kampanyası
yapan muhalefet partilerinin tavrı ve bu önergenin sebebi de millet
iradesinin merkezî rol alacak olmasıdır. Bu yüzden 16 Nisandan sonra
CHP ve HDP bir yandan gayrimeşru seçim söylemini sürdürürken öte yandan
tüm seçmenleri etkilemeye dönük eklektik bir çift karaktere bürünmüştür.
Bu bile bizce 16 Nisan reformunun erken hasatlarından biridir. Artık millet
iradesi son sözü söyleyecek, kapalı kapılar ardında siyaset
dizaynı mümkün olmayacaktır. Seçim günü itibarıyla Hükûmet
kurulmuş, Parlamento oluşmuş olacak, seçmen sürprizlerle
karşılaşmayacaktır. İşte seçimlere uzun bir süre
kala ittifaklar belirginleşmeye başlamış, millet de bu
ittifaklara bakarak tercihini belirleyecektir. Bu, demokrasi değil de
nedir diyorum ve hepinize beni dinlediğiniz için teşekkür ederek
konuşmama son veriyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın
Eseyan.
Halkların Demokratik Partisi
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sayın hatip bizimle ilgili bir sataşmada bulundu.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bize de
sataşmış.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) - Aynı şekilde CHPnin ve HDPnin adını kullanarak,
bundan sonrasında aslında saflar belirlenecektir
Hani, bizim sanki
artık yer alamayacağımız, halk iradesini temsil
etmediğimiz ve bundan sonrasında asıl temsilin
gerçekleşeceği minvalinde sözler söyledi.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bizim de
sataşmadan dolayı söz talebimiz var Başkanım.
BAŞKAN Aslında çok naif konuştu
konuşmacı, bilmiyorum, kaçırdım mı?
TANJU ÖZCAN (Bolu) Efendim, öyle naif
konuşuyor da çok ağır şeyler söylüyor.
BAŞKAN Buyurun Sayın Kerestecioğlu.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin,
İstanbul Milletvekili Markar Eseyanın HDP grup önerisi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Ses tonundan öyle zannediliyor. Benim ses tonumdan da bazen
öyle zannediliyor ama naif konuşulmuyor her zaman.
Şimdi, gerçekten kendine güvenen iktidarlar,
seçime o güvenle girecek olan siyasetçiler, bir kere OHAL şartlarında
seçime gitmezler. Öyle sürekli dış düşman iç düşman
oradan düşman buradan düşman laflarına artık bu ülke
doydu, bu siyasete doydu bu ülke. Bu ülke artık, gerçekten umutla
geleceğe bakan, insanlara öfkeyle yaklaşmayan, herkesin söz
hakkını gözeten, milletvekillerini hapse atmayan -onlarla baş
edemediğinde- bir siyaset tarzı istiyor.
Şimdi, az önce de söylediğim gibi, dolar
yükselişe geçti, ekonomi krize geçti, euro yükselişe geçti; benzin,
motorin aldı başını gidiyor; insanların cebinden
eksilenlerin haddi hesabı yok. E, ne yapıyorsunuz? Bakıyorsunuz
anketlere A, olmuyor, biraz daha gidersek bu iş böyle olmaz. diyorsunuz
ve ondan sonrasında bir de bunun etrafını süsleyip diyorsunuz
ki: Evet, gerçekten, şimdi 16 Nisanda çok güzel şeyler
başardık, işte, bunu da bir an önce Cumhur
İttifakıyla tekrar seçime çevirelim de halk için gerçekten iyi
olsun. Ya, Allah aşkına, hakikaten aklımızla ya da
halkın aklıyla alay mı ediyorsunuz? Eğer çok güveniyorsanız
kendinize, hadi açın o zaman bütün kanalları, Demirörene
satmayın, bütün kanallarda çıkalım
karşılıklı konuşalım ve
tartışalım.
HASAN BASRİ KURT (Samsun) Aydın
Doğana söyle. O sattı, biz mi sattık?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) O tartışmaların ışığında
gidin bakalım seçime gidiyorsanız. Mümkün mü böyle bir şey
yapmanız? Böyle bir şey yapmanız mümkün değil.
16 Nisan bu ülkeye kaybettirdi, daha da kaybettirmek
istiyorsunuz ama sonu yok bunun.
Teşekkürler. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Sayın Altay, aynı gerekçeyle, buyurun.
MEHMET METİNER (İstanbul) Ne söyledi?
2.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, İstanbul
Milletvekili Markar Eseyanın HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ
Grubu adına yaptığı konuşması sırasında
Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Markar Beyin konuşma özgürlüğü var, geldi
o özgürlüğünü kullandı, siz de kullanın.
Şimdi, sayın milletvekili bizim 16 Nisan
referandumunu, meşruiyetini sorgulamamızı normal bir hâl
değil gibi anlattı ve yansıttı; bizi ikircikli bir tutumla
itham etti. Eğer biz yanlış yapmış olsaydık bu
yeni getirdiğiniz son çıkan kanuna Sehven mühür basılmayan
pusulalar geçerli sayılır. hükmünü koymazdınız. Ben
demiyorum ki, biz demiyoruz ki efendim, mühürsüz pusulalar evetdi,
hayırdı; hayır basılmış mühürsüz pusula da
var, evet basılmış mühürsüz pusula da var. Hukuk
İşimize geldiği zaman bize lazım. değil, hukuk bize
her zaman lazım. Biz her şey hukuk normlarında olsun diyoruz.
Keşke bunu siz de diyebilseniz. Yani bir genelgeyle Mühürsüz oyları
geçerli sayın. demenin altında ne yattığını ben
biliyorum, millet de biliyor. Bunun altını çizmek isterim, bir.
İkincisi, samimiyet testine kalırsa
Sayın Eseyan şu soruma cevap versin: AK PARTİ Sözcüsü Mahir Ünal
dedi ki: Biz AK PARTİ içinde, il bazında, ilçe bazında, belde
bazında, belediye bazında bütün FETÖcüleri temizledik. İyi,
aferin, siz becermişsiniz. Peki, bu FETÖcülerin cezai muafiyeti mi var,
dokunulmazlığı mı var? Bu temizlediğiniz FETÖ'cülerle
ilgili hangi savcıya suç duyurusunda bulundunuz? Bir tane şurada
örnek gösterin, bir tane. Samimiyet böyle olur.
Yani Hukuk dışılığı
meşruiyet tartışmasına götürür, bu meşruiyet
tartışması yaratır. demek, doğru dürüst laf
söylemektir. Evet, 16 Nisan referandumuyla ortaya çıkan tablo, Anayasa
değişikliği gayrimeşrudur, meşruiyeti
tartışmalıdır ama meridir, yürürlüktedir; ona da
itirazımız yok. Gelin, soruma cevap verin, kaç tane AK
PARTİliyi savcıya verdiniz?
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MEHMET METİNER (İstanbul) Vereceğiz
cevabını, vereceğiz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Verin, hadi.
BAŞKAN Sayın Eseyan
MARKAR ESEYAN (İstanbul) Başkanım,
adımı ifade ederek sorular sordu
ENGİN ALTAY (İstanbul) Evet.
BAŞKAN Buyurun, buyurun siz de.
Lütfen yeni bir sataşmaya meydan vermeyelim.
3.- İstanbul Milletvekili Markar Eseyanın, İstanbul
Milletvekili Engin Altayın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
MARKAR ESEYAN (İstanbul) Şimdi, bu
fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederim Başkanım.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Rica ederim.
MARKAR ESEYAN (Devamla) Ben de Anayasa
Komisyonundaydım, bütün süreçlerde birlikteydik, sizin nasıl su
fırlattığınızı da hatırlıyorum dün
gibi, kafamıza ama
ENGİN ALTAY (İstanbul) Gene olursa gene
fırlatırım.
MARKAR ESEYAN (Devamla)
Fırlatırsınız yani
ENGİN ALTAY (İstanbul) Gene olursa gene
fırlatırım. Bana küfredene az bile yaptım. Ayıp ya!
BAŞKAN Müdahale etmeyelim Sayın Altay.
Sayın hatip kürsü
MARKAR ESEYAN (Devamla) Şahsiyetiniz onu kaldırır,
mutlaka yaparsınız.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Şahsiyetimle
uğraşma!
MARKAR ESEYAN (Devamla) Yok, yok, onu
kaldırır.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Hatibi uyarman
lazım Sayın Başkan, şahsiyatla uğraşıyor.
MARKAR ESEYAN (Devamla) Onu kaldırır,
yaparsınız.
BAŞKAN Sayın Altay, lütfen müdahil
olmayalım.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ama İç Tüzük
açık.
BAŞKAN Genel Kurula hitap edin Sayın
Eseyan.
MARKAR ESEYAN (Devamla) Şimdi, şu önemli
bir unsur
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Şahsiyetiniz
diyor.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sen kendi
şahsiyetine bak!
MARKAR ESEYAN (Devamla) Bağırmayın
Şu önemli bir unsur: Şimdi, CHP gerçekten
ciddi bir hata yapıyor, bunu ben tabii ki CHPyi önemseyen bir
vatandaş olarak hep ifade ettim
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) Ya, hiç
önemseme daha iyi.
MARKAR ESEYAN (Devamla) Beğenmediğiniz
her seçimi gayrimeşru ilan etmek CHPnin aslında altını
oyan bir tavırdır, gayriciddi bir tavırdır. Siz bu
tavır içerisinde oldunuz, neden? Çünkü 16 Nisanda bu ülke çok büyük bir
reform yaptı ve siz bu reforma statükocu zihniyetinizden ötürü
karşıydınız. Yalanlar söylediniz; ülkeyi,
vatandaşları bir telaşa vermeye çalıştınız,
olmadı
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Söylediklerimiz
çıkıyor, çıkıyor.
MARKAR ESEYAN (Devamla) Çünkü
vatandaşlarımız sağduyulu ve hâlâ o 16 Nisanın bir
şekilde acısı içerisinde yaşıyorsunuz.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın Hatip,
söylediklerimiz çıkıyor ne yazık ki.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) Statüko bin
dört yüz yıllık zihniyetle yönetime denir. Yeniler ne zamandan beri
statükocu oldu?
BAŞKAN Arkadaşlar, müdahale etmeyelim
lütfen.
MARKAR ESEYAN (Devamla) Şimdi, işinize
gelmeyen seçimleri ve seçim sistemini gayrimeşru ilan ettiğinizde
aslında kendi kendinizi gayrimeşru ilan edersiniz
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) Reformlar
ileriye götürür, geriye götürmez.
MARKAR ESEYAN (Devamla)
ve bu, önümüzdeki ilk
seçimlerde size bir Osmanlı tokadı olarak çarpar. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Mühürsüz oy
pusulalarını geçerli saymanın neresi meşru?
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) Reformlar
saltanata götürmez ülkeyi, ileriye götürür; daha demokratik, daha özgür bir
ülkeye götürür.
MARKAR ESEYAN (Devamla) Ben size bir vatandaş
olarak uyarıda bulunuyorum. Dolayısıyla biz OHALi de FETÖyle mücadeleyi
de anayasal haklar ve o çerçeve içerisinde sürdürüyoruz. Kendi iç
temizliğimizi yaptık.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Partinizden
yargıya teslim ettiğiniz bir tane FETÖcü gösterin.
MARKAR ESEYAN (Devamla) Elinizde bir bilgi, belge,
kanıt varsa bunu sunun ve sadece o, hani, sürekli
salladığınız kâğıtlar gibi sallamayın, ciddi
olun
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Hepsi
doğru çıktı salladıklarının.
MARKAR ESEYAN (Devamla)
gerçek belgelerle ortaya
çıkın.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Hepsi doğru
çıktı, hepsi doğru çıktı.
MARKAR ESEYAN (Devamla) Hukukumuz,
yargımız orada; gereği neyse onu yapacaktır.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Savcı bile
Doğru. dedi, savcı, sizin savcı.
MARKAR ESEYAN (Devamla) Ama her seferinde de
gerçekten böyle boşa düşmek anca CHPnin herhâlde kaderinde var,
üzülüyoruz izlerken.
Teşekkürler. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) O belgelerin
hepsi gerçek.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul)
Şahsiyetinize uygun diyerek zaten çok
BAŞKAN Buyurun buyurun Sayın Altay,
lütfen bu polemiği kapatalım, yeni bir sataşmaya meydan
vermeyelim.
4.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, İstanbul
Milletvekili Markar Eseyanın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Eseyana yakıştıramadım; herhâlde sıcak, pratik
siyasetçi olmanın yollarını deniyor.
Su fırlatmayı hatırlattın, iyi
yaptın.
MARKAR ESEYAN (İstanbul) Çok çirkindi ama
gerçekten size yakıştıramadım.
ENGİN ALTAY (Devamla) Gene olursa gene
yaparım. Kaba, yaralayıcı küfür eden birine ne yaparsın?
Silah mı sıktım?
MARKAR ESEYAN (İstanbul) Öyle bir şey de
yok, sizin yanınızda oturuyordum, öyle bir şey yok.
ENGİN ALTAY (Devamla) Ben duydum, ne
söylediğini biliyorum. Ne söylediğini biliyorum ben.
MARKAR ESEYAN (İstanbul) Yanınızda
oturuyordum.
ENGİN ALTAY (Devamla) Ne söylediğini
biliyorum.
BAŞKAN Karşılıklı
diyaloğa geçmeyelim lütfen.
Buyurun.
ENGİN ALTAY (Devamla) Gene olursa gene
yaparım diyorum.
MARKAR ESEYAN (İstanbul) Kasten
attınız, hiçbir neden yoktu.
ENGİN ALTAY (Devamla) Şimdi,
samimiyetle, ciddiyetle, statükoyla suçladın; tekrar bir tane soru
soracağım, hem cevap hakkı doğsun. Yüksek Seçim Kurulunun
Mühürsüz oyları geçerli sayın. genelgesi hukuka uygun mu değil
mi? Gel, cevap ver.
MARKAR ESEYAN (İstanbul) Vereceğim.
ENGİN ALTAY (Devamla) Gel Evet, bu, benim
hukuk bilgimle hukuka uygun. de, bütün hukuk dünyası da sana gülsün.
İkincisi: Soruma niye cevap vermedin?
Şimdi burada dediniz ki: FETÖyle mücadeleyi sürdürüyoruz. Vallahi de
billahi de siz, FETÖyle mücadele etmiyorsunuz. Etseniz,
çıkarsınız, içinizdeki Ayıkladık. dediğiniz FETÖcüleri
kulağından tutup savcıya teslim edersiniz. Bir
arkadaşınız FETÖ borsası kuruldu. dedi ya
Söylemedi mi?
Sormadınız mı o arkadaşınıza, kim ne aldı,
kim ne verdi? Parası olan dışarıda, parası olmayan
içeride.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Evet, FETÖ
borsası kurdunuz resmen.
ENGİN ALTAY (Devamla) Dürüstlük, samimiyet
adam gibi mücadeleyi gerektirir. Nerede bu temizlediğiniz adamlar? Bu
kadar adamı il başkanlığından, ilçe
başkanlığından, belediye başkanlığından
aldınız, derdest ettiniz; nerede bunlar? Suçsuzsa niye
aldınız? Suçluysa savcıya niye vermediniz? Vermediniz çünkü
onların vereceği her ifadede içinizden bir sürü insan o işe
dâhil olacaktı. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Muş, buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) AK PARTİde
FETÖcü yok. diyecek şimdi.
BAŞKAN Buyurun Sayın Muş.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
23.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, İstanbul
Milletvekili Engin Altayın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, Cumhuriyet Halk Partisi,
bu referandumla ilgili referandum yapıldığı günden itibaren
dile getirdiği aynı şeyi döndürüp döndürüp burada ifade ediyor
ve bizim bunların iddialarına karşı vermiş
olduğumuz cevaplar var. Anayasa Mahkemesine gidildi, oradan ret
kararı yediler; AİHMe gidildi, oradan ret kararı yediler.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Gitmedik ya, bir
dakika.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) AİHMe gidilmedi
ki.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Anayasa
Mahkemesine de gitmedik.
MEHMET MUŞ (İstanbul)
Dolayısıyla, bu usulle alakalı söylediğimiz hususlar Meclis
kayıtlarında mevcuttur. Biz bu iddialara karşı neler
söylemişiz, geçmiş dönemde YSKnin ne tür kararları var,
bunların hepsini ifade ettik; dolayısıyla bir kez daha aynı
tartışmanın içerisine biz AK PARTİ olarak
girmeyeceğiz.
Bir diğer konu yargılamalarla ilgili.
Bunlar hukuk nezdinde devam eden süreçlerdir. Hiç kimseyi peşinen bizim
suçlu ilan etmek gibi bir durumumuz söz konusu olamaz. Hukuk içerisinde
yargılanır, eğer suçluysa suçunun
karşılığındaki cezasını alır, suçlu
değilse takipsizlik ya da beraat kararı verilir ve vatandaş yaşantısına
devam eder.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Bir başka
konu: AK PARTİnin il başkanları, ilçe başkanlarıyla
alakalı değişiklikler partimizde kongrelerde
Ki partiler neden
kongreleri yaparlar? Orada yönetimlerinde, ilçe başkanlıklarında,
il başkanlıklarında değişiklikler yaparlar, bir
tazelenme yaşanır, yeni arkadaşlar dâhil olur, yorulan
arkadaşlar varsa onlar biraz dinlenirler. Dolayısıyla, partimiz
kurulduğu günden itibaren düzenli olarak
Bugün biz, 6ncı
olağan kongreleri yapıyoruz, büyük oranda da bitirdik.
Dolayısıyla, olağan bir şeyi sanki olağan
dışı bir faaliyetmiş gibi lanse etmeyi doğru
bulmadığımızı ifade ederim. Her siyasi parti kendi
kongrelerini bu çerçevede, zaten siyasi partiler açısından uygun
şekilde gerçekleştirmektedir. Dolayısıyla bu tartışmaların
içerisine bir daha girmek istemiyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, çok kısa
BAŞKAN Sayın Altay, buyurun.
60a göre size de veriyorum.
24.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Şimdi, bu AK
PARTİ laf saptırma, çarpıtma konusunda hakikaten bir rekor
kırabilir yani dünyada derece alabilir. Yahu, ben dedim ki: Kongreyle
değişime kim itiraz eder? İşin doğal sürecidir,
kongreler yapılır, il başkanı değişir, ilçe
başkanı değişir; kongreyle belediye reisi
değişmez. Sayın sözcü dedi ki: Biz içimizdeki FETÖcüleri
temizledik; il bazında, ilçe bazında, belde bazında, belediye
bazında. Bunlar kongreyle mi temizlendi? Bunlar kim, bunlar FETÖcüyse
niye savcıya vermiyorsunuz diyoruz ya. Net bir şey söylüyoruz. Siz
savcıya verin, hukuk bildiği gibi yapsın. Yargıya
karışın demiyoruz zaten. Bunlar FETÖcüyse görevden
alıyorsun, Sen FETÖcüsün AK PARTİ ilçe başkanı
olamazsın. diyorsun ama niye savcıya vermiyorsun? Bu çiftte
standart, bunu söylüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bu konuda dedim
ki: AK PARTİ çıksın Şu şu ilçe başkanlarını,
şu il başkanlarını, şu belediye
başkanlarını aldık; bunlar FETÖcü, savcıya verdik.
desin. Yakışanı budur. Neye göre aldınız? Bunu
söylüyoruz.
BAŞKAN Evet Sayın Altay.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN - Sayın Muş, bitirelim ama
artık bu tartışmayı.
Buyurun.
25.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, İstanbul
Milletvekili Engin Altayın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, sayın hatibin zorla, zorlayarak bizden bir söylem istemesini
bir kere yadırgadığımı ifade ederim. Kendi
görüşlerini ifade edebilir.
Bir diğeri Efendim, niye belediye
başkanları istifa etti? İstifa tek taraflı bir irade
beyanıdır. İrade beyanından sonra hukuk nasıl
emrediyorsa meclis toplanır, bunun için yeni bir seçim yapılır.
TANJU ÖZCAN (Bolu) Nasıl irade
beyanıdır?
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) Durduk yerde
istifa etti, ortada hiçbir şey yok, fol yok yumurta yok istifa etti.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Şimdi,
değerli arkadaşlar, sizde de bir milletvekiliniz müsaade istedi,
ayrıldı, istifa etti; burada oyladık. Doğru mu?
Milletvekilliğini düşürdük, kendisi istifa etti. Şimdi, her
istifa edenle alakalı bir şey aramaya kalkarsanız
arkadaşlar, bu işin içinden çıkamayız.
Dolayısıyla, istifanın önce ne olduğunu bilmek lazım,
onu bir öğrenin bence, tek taraflı bir irade beyanı
olduğunu bilin. Ve meclisler de zaten kendi içerisinde seçimlerini
yapmışlardır. Konu bundan ibarettir yani öküzün altında
buzağı aramanın anlamı yok.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Kerestecioğlu söz
istedi.
Buyurun Sayın Kerestecioğlu.
26.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin,
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) İstifa tabii ki bir müessesedir ama istifanın
öncesinde insanlar hakkında birçok şey söylenip onun sonunda istifa
ediyorlarsa, hele onların bu Gülen yapılanmasıyla, FETÖ'yle
ilgisi olduğu iddia edilerek birtakım söylemlerde bulunduktan sonra
istifa ediyorlarsa ve bu istifa da sadece A, tamam, yeterlidir, olmuştur,
bitmiştir. denilerek herkesin içine siniyorsa bunda bir sorun vardır
çünkü gerçekten, hamile kadınlar, bebekleriyle kadınlar içerideyken,
KHKyle işten atılanlar haklarında doğru dürüst hiçbir
soruşturma ya da bir cezalandırma olmadığı hâlde
işlerine geri dönemezken bu FETÖnün siyasi kanadından hiç kimse
soruşturulmuyor, hiç kimseyle ilgili herhangi bir işlem
yapılmıyorsa ve bu insanlar içerideyse işte burada bir sorun var
demektir. İstifa, yoksa normal bir müessesedir tabii.
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Altay, bitirelim yoksa ben
bitireceğim bu işi yani. Lütfen...
Buyurun.
27.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, şimdi, istifanın ne olup olmadığını
bilmeyen bir adamı Cumhuriyet Halk Partisi buraya grup başkan vekili
yapmaz. İstifanın ne olup ne olmadığını biliyoruz
da Balıkesir Belediye Reisi Ailem ve çocuklarım tehdit ediliyor.
dedi, gözleri yaşara yaşara istifa etti adam. Ayıptır ya!
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Halkların Demokratik Partisi grup önerisini...
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sayın Başkan, karar yeter sayısı
istiyoruz.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Söz
almayacağım, kayıtlara geçmesi açısından...
Hiç kimsenin tehdit edildiği yoktur. Türkiye'de
tehdit edildiğini iddia edenler -ki bunu biz o dönemde de basınla
paylaştık- ilgili savcılığa suç duyurusunda
bulunabilirler dedik.
SALİM USLU (Çorum) Savcılığa
başvurabilir.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Yani evhama
mı kapılmış?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Evham
yapmış.
MEHMET MUŞ (İstanbul)
Dolayısıyla -Sayın Altay tecrübeli grup başkan vekilidir-
buradan CHPye bir katkı çıkmaz, CHP buradan oy artıramaz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ben bir şey
çıksın diye uğraşmıyorum.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Size bir
şey çıkmaması için.
MEHMET MUŞ (İstanbul)
Dolayısıyla, bu polemikler sizlere bir kazanç sağlamaz. Oturma eyleminden
yeni geldiniz, kendinize gelmeye
çalıştığınızı anlıyorum ama buradan
değil.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Karar yeter sayısı...
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- HDP Grubunun, Adana Milletvekili Grup Başkan Vekili Meral
Danış Beştaş ve İstanbul Milletvekili Grup Başkan
Vekili Filiz Kerestecioğlu Demir tarafından, 16 Nisan 2017den
günümüze kadar yaşanan olağanüstü siyasi gelişmelerin mercek
altına alınması, şaibeli olarak görülen referandumun
sonuçlarıyla beraber tartışılması ve tüm bu
tartışmaların demokratik siyasi yaşama katkı
sunması amacıyla 17/4/2018 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak,
ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 17 Nisan 2018 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisini oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Öneriyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar
yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.29
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.40
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Vecdi
GÜNDOĞDU (Kırklareli)
----- 0 -----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 86ncı Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
A) Çeşitli İşler (Devam)
2.- Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden Finlandiya
Dışişleri Komisyonu Başkanı Matti Vanhanen ile beraberindeki
heyete Hoş geldiniz. denilmesi
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığının davetlisi olarak
ülkemizi ziyaret etmekte olan Finlandiya Parlamentosu Dışişleri
Komisyonu Başkanı Matti Vanhanen ve beraberindeki heyet şu anda
Meclisimizi teşrif etmişlerdir Dışişleri Komisyonu
Başkanımız Sayın Volkan Bozkır eşliğinde.
Kendilerine Meclisimiz adına Hoş geldiniz. diyorum.
(Alkışlar)
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- HDP Grubunun, Adana Milletvekili Grup Başkan Vekili Meral
Danış Beştaş ve İstanbul Milletvekili Grup Başkan
Vekili Filiz Kerestecioğlu Demir tarafından, 16 Nisan 2017den
günümüze kadar yaşanan olağanüstü siyasi gelişmelerin mercek
altına alınması, şaibeli olarak görülen referandumun
sonuçlarıyla beraber tartışılması ve tüm bu
tartışmaların demokratik siyasi yaşama katkı
sunması amacıyla 17/4/2018 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak, ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 17 Nisan 2018 Salı
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.41
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.50
BAŞKAN: Başkan
Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir),
Vecdi GÜNDOĞDU (Kırklareli)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
86ncı Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin
ikinci oylamasında da karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, öneri kabul edilmemiştir.
Şimdi Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.- CHP Grubunun, Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal ve
arkadaşları tarafından, olağanüstü hâl yüzünden oluşan
mağduriyetlerin tespiti ve giderilmesi amacıyla 17/4/2018 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak, ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 17 Nisan 2018 Salı
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 17/4/2018 Salı günü
(bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Engin
Altay
İstanbul
CHP
Grubu Başkan Vekili
Öneri:
Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal ve
arkadaşları tarafından olağanüstü hâl yüzünden oluşan
mağduriyetlerin tespiti ve giderilmesi amacıyla 17/4/2018 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin (1867 sıra no.lu)
diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 17/4/2018
Salı günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi
üzerinde, öneri sahibi olarak Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal
konuşacaktır.
Sayın Köksal, buyurun.
CHP GRUBU ADINA BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 20 Temmuz 2016da ilan
edilen olağanüstü hâl neticesinde yüzlerce dernek, vakıf, okul,
gazete ve benzeri kapatıldı, 114 televizyon ve basın-yayın
organının ve 30 yayınevinin kapısına kilit vuruldu.
669 sayılı KHKyle askerî okullar kapatıldı ve binlerce
askerî okul öğrencisinin hiçbir araştırma ve soruşturma
yapılmadan hakları ellerinden alındı, onlara FETÖcü
damgası vuruldu. Onlar güvenlik soruşturması yapılıp
haklarının iade edilmesini istiyorlar. Onlar giyemedikleri
üniformalarına kavuşmak istiyorlar. Artık onların bu
mağduriyetlerini duyun ve bu mağduriyetlerini çözmek için lütfen el
ele verip bir şeyler yapalım.
KHKlerle 120 binin üzerinde kamu görevlisi ihraç
edildi. Bu kamu görevlilerinden yaklaşık 6 bin kadarı
takipsizlik veya beraat kararı aldığı hâlde ne yazık
ki hâlâ daha işlerine geri dönemediler. Sürecin başında sizi
uyardık, Sap ile samanı karıştırmayın. At izi,
it izine karışıyor. dedik ama dinlemediniz. İnsanları
suçlu suçsuz bakmadan ihbarla, fişlemeyle, iftirayla resmen işinden,
aşından ettiniz. Yargılama sürecini beklemeden binlerce
kişiyi ihraç ettiniz. Şimdi, o binlerce kişi takipsizlik veya
beraat kararı alıp geldiler ve işlerine geri dönmek istiyorlar.
Aylardır seslerini duyurmak için, size ulaşmak için
çırpınıyorlar. Bu insanları haksız yere mağdur
ettiniz. Bugün gelinen noktada üzülerek söylüyorum ki mahkemelerce
aklandığı hâlde işine geri dönemeyen binlerce insan var.
Bunların kimi işsiz, kimi bulduğu işlerde
çalışıyor, kimi ise ailesinin desteğiyle geçim mücadelesi
vermeye çalışıyor. Yaşadıkları maddi
sıkıntılar bir yana, yaşamış oldukları
manevi sıkıntıları, üzüntüleri tarif etmek ne yazık ki
mümkün değil. Haksız yere işinden, aşından edilen bu
insanlara yazık değil mi, vicdanınız sızlıyor mu?
Olağanüstü hâl mağdurları için bir
komisyon kurduk. diyorsunuz ama ortada verilen doğru dürüst bir karar
yok, alınan sonuç yok. Bu insanlar OHAL Komisyonuna müracaat ettikleri
hâlde aylardır sonuç alamadılar, aylardır işlerine geri
dönemediler; çalınan hayatlarını istiyorlar, sosyal
hayatlarını ve işlerini istiyorlar, onların en doğal
hakkı. Seslerini duyurmak için âdeta çırpınıyorlar,
defalarca Meclise geldiler, birçoğunuzu aramışlar ama
ulaşamamışlar. Siz bu insanların mağduriyetine kulak
tıkamışsınız. Şu anda AKP olarak bu üç maymunu
oynuyorsunuz; görmüyorsunuz, duymuyorsunuz, bilmiyorsunuz. Halka
sırtınızı dönerek, insanların mağduriyetlerine
kulak tıkayarak, insanları görmezden gelerek daha nereye
varacaksınız? İşte, önümüzde bir seçim, sandık
gelecek. Bugün kulak tıkadığınız,
duymadığınız, görmezden geldiğiniz insanlar yarın
sandıkta sizi tarihe gömecekler, bundan kesinlikle eminiz.
Suçsuz insanları işinden edip mağdur
edeceğinize partinizdeki Temizledik. dediğiniz FETÖcüleri götürün
bir evvela yargıya verin, savcılara teslim edin. Bu nasıl
temizlik? İl, ilçe başkanlarımızı, belde
başkanlarımızı, partimizdeki FETÖcüleri temizledik.
diyorsunuz ama bakıyoruz ki temizlediğiniz, temizlediğinizi
iddia ettiğiniz bir tane FETÖcü yargı önüne verilmemiş. Biz
defalarca örneğini verdik Şunlar, şunlar dedik. Yine
söylüyorum: Afyonkarahisar Belediye Başkanı, kendisi canlı
yayında bizzat itiraf etti -AKPli bir belediye ve üstelik kurucularınızdan
olan bir belediye başkanı, yıllarca da il
başkanlığınızı yaptı- bizzat
katıldığı televizyon programında 1 Nisan 2014 tarihine
kadar belediyeye ait bilgievlerini FETÖ cemaatine
kullandırdığını itiraf etti. Hodri meydan, madem
Temizledik. diyorsunuz, buyurun yargıya teslim edin, yargı bu
kararı versin.
Benim gördüğüm şu: Yukarıyla,
sizlerle sağlam bağı olan FETÖcülerin üstünü
kapatıyorsunuz, âdeta Altta kalanın canı çıksın.
diyorsunuz ve insanları, toplumu duymuyorsunuz, insanların mağduriyetine
karşı üç maymunu oynuyorsunuz. Hiç merak etmeyin, sesini
duymadığınız, mağdur ettiğiniz bu insanlar
sandıkta da sizi mağdur edecekler.
Herkese saygılarımla. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, 60a göre bir söz talebim var.
BAŞKAN Buyurun Sayın Muş, 60a
göre
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
28.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Afyonkarahisar
Milletvekili Burcu Köksalın CHP grup önerisi üzerinde CHP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, burada Afyon Belediye Başkanımızla ilgili bazı
iddialar ortaya atıldı. Kendisine söyleyeceğim şu: Kendisi
milletvekili, bu anlamda, iddia ettiği şekilde, elindeki belgelerle
beraber suç duyurusunda bulunması ve bu hukukun gereğinin yerine
getirilmesine kendisinin de katkı sağlamasıdır, yoksa Bu
şucudur, bu bucudur." diye Meclis kürsüsünden konuşmakla bu
işler olmuyor. Hemen behemehâl -Afyon Belediyesini söyledi- Afyon Belediye
Başkanıyla alakalı elinde ne var ne yok savcılığa
intikal ettirsin diyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Köksal
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Ben de söz
hakkı istiyorum cevap hakkı doğduğu için.
BAŞKAN Hayır, cevap hakkı
değil, Oraya verin." dedi.
Buyurun siz de ne söylüyorsanız söyleyin,
tutanak
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Ben de özellikle
belirtmek istiyorum: Bahsettiğim Belediye Başkanı, Kanal 3
adlı bir televizyon kanalında 2016 yılı Eylül ayında
bizzat söylediğim şeyleri itiraf etmiştir. Bunun için bir
hukukçu olarak söylüyorum- illa benim veya bir başkasının suç
duyurusunda bulunmasına gerek yoktur. Cumhuriyet
savcılarını buradan göreve davet ediyorum, bizzat kendisinin
itiraflarını lütfen dikkate alın ve bu noktada da lütfen
samimiyetinizi gösterin, gerçekten FETÖcüleri temizliyorum. diyorsanız
yargıya götürüp teslim edin.
ENGİN ALTAY (İstanbul) O kadar.
SALİM USLU (Çorum) Siz iddia ediyorsunuz, siz
başvurun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Bizim FETÖyle
mücadelemiz ortadadır.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- CHP Grubunun, Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal ve
arkadaşları tarafından, olağanüstü hâl yüzünden oluşan
mağduriyetlerin tespiti ve giderilmesi amacıyla 17/4/2018 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak, ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 17 Nisan 2018 Salı
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Öneri üzerinde Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına Muğla Milletvekili Mehmet Erdoğan
konuşacaktır.
Sayın Erdoğan, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEHMET ERDOĞAN (Muğla)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; CHP grup önerisi üzerine
söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bir defa, öncelikle, Milliyetçi Hareket Partisi
olarak her zaman söylediğimiz gibi, 15 Temmuz hain darbe girişimini
tekrar bu vesileyle lanetliyorum. FETÖyle mücadele ederken Pensilvanyadaki
bir vaizle değil, onun ağa babalarıyla mücadele ettiğimizi
bilmek durumundayız.
Yine, ayrıca karşımızda bir
cemaat yapılanması değil, çok ciddi bir istihbarat
yapılanmasının bulunduğunu bilmemiz ve görmemiz gerekmektedir.
Tabii ki bu mücadele, gerçekten, Türk devleti açısından oldukça
zordur. 15 Temmuz hain darbe girişimi öncesinde bu örgütün en çok etki
alanı içerisine aldığı kısım devletimizin
istihbarat yapılanmasıdır. Tabii ki öncelikle devletimizin istihbarat
yapılanmasının eksikliklerini, aksaklıklarını
çözerek bugün masadaki sorunları, teker teker, devletimizin bu gücünü
kullanarak, ele almamız gerekmektedir. Bu mücadelenin nasıl
olması gerektiğiyle ilgili olarak Genel Başkanımız
Sayın Devlet Bahçeli hem 16 Ocak 2018 hem de 10 Nisan 2018 tarihli grup
toplantılarında çok detaylı değerlendirmelerde
bulunmuştur. İlgilenen arkadaşların, Sayın Genel
Başkanımızın bu değerlendirmelerini tekrar gözden
geçirmelerinde fayda vardır.
Tabii ki hiçbir devlet kendisine sadakatinden emin
olmadığı kişileri kamuda çalıştıramaz,
çalıştırmaması da doğru olandır ama varsa bir
yanlışlık bu yanlışı düzeltecek olan mekanizmalar
kurulur ki bu manada, OHAL İşlemlerini İnceleme Komisyonu
kurulmuş, OHAL İşlemlerini İnceleme Komisyonunun
kararları da yargı denetimine açılmıştır. Bundan
sonraki süreçte, yargı da OHAL İşlemlerini İnceleme
Komisyonunun verdiği kararlara karşı açılan davalara
bakacaktır. Ancak burada, belki şu konu üzerinde biraz detaylı
durmak lazım: OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu
kapsamında olmayan, oraya müracaat edemeyen
vatandaşlarımıza da hakkını arayacağı bir
müracaat kapısı, müracaat yolu açılması gerekmektedir.
Özellikle askerî öğrencilerin durumuyla ilgili olarak da bu işin
birkaç boyutuyla birlikte masaya yatırılması lazım.
Sınav yolsuzluklarının sadece 2010 yılı KPSS
sınavlarına ait olmadığı, bunun devamı
sınavlarda da olduğu değerlendirilmektedir. Bütün bu askerî okul
giriş sınavlarının sınav yolsuzluğu
bakımından değerlendirilmesi lazım. Bu çocukların her birisinin
teker teker güvenlik soruşturmalarının yapılması
-haklarını, hukuklarını arayıp- bunların
içerisinde eğer bu örgütle irtibatı olmayanlar varsa bunlara
haklarının iade edilmesi lazım. Aksi takdirde, bunun toplam bir
işlemle, bu KHKnin ortadan kaldırılarak hepsine bu hakkın
verilmesinin de tehlikeli olacağını düşünüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) - Ayrıca, idari
yargılama ile adli işlemin birbirinden ayrı olduğunu
adliyede beraat edenlerin idari işlemler bakımından da beraat
etmiş sayılmalarının doğru olmayacağını
da unutmamak lazım. İdari soruşturmaların da ayrıca
tamamlanması gerekir diyor hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Erdoğan.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrul.
Buyurun Sayın Toğrul. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) -
Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Cumhuriyet Halk
Partisinin OHAL mağdurlarıyla ilgili verdiği önerge üzerine
partim adına söz aldım, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, 2015 seçimlerini
hatırlayın. AKP, billboardlarda OHALi kaldırdık. diye
halkı sevinmeye çağırırken maalesef 15 Temmuzdan sonra
FETÖ'yle mücadelede tek bir kişi muhalefet etmezken, Mutlaka üzerine
gidilsin. derken AKP bunu Allahın lütfu olarak görüp 20 Temmuzda
olağanüstü hâl ilan etti. Olağanüstü hâl, AKP için artık
vazgeçilmez bir duruma gelmiş durumda, neredeyse OHALsiz yapamaz durumda
çünkü şu anda tek adama gidiş yolunun taşlarını OHAL
koşullarında döşüyor.
Değerli arkadaşlar, bu süreçte 150 binin
üzerinde kamu çalışanı, haklarında tek bir idari veya adli
bir işlem yapılmaksızın kapı önüne konuldu. Bu ülkenin
barış isteyen yetişmiş akademisyenleri kapı önüne
konuldu. Bu ülkede şu anda halkın yüzde 30undan fazlası
seçtiği belediye başkanları tarafından yönetilemiyor,
kayyumlar atandı. Bu ülkenin bu koşullarından faydalanarak
eş genel başkanlarımız dâhil 10 milletvekili şu anda
rehin alınmış durumda. Bu süreçte 100ün üzerinde dergi,
televizyon kapatıldı; binlerce vakıf, dernek kapatıldı
değerli arkadaşlar. Bunların hiçbiriyle ilgili tek bir adli
soruşturma yoktu, tek bir idari soruşturma yoktu. İki
dudağının arasında, KHKyle kapattın, bitti.
Değerli arkadaşlar, bu ülke bir KHK
rejimiyle yönetilir hâle gelmiştir. İki seçimi OHALde götürmeye
çalışıyor. Her üç ayda bir OHALi ilan ederlerken, Biz bu
OHALi devlete ilan ediyoruz. derlerken şu anda bu durumdan etkilenmeyen
neredeyse tek bir yurttaşımız yok, OHALden nasibini
almamış olan tek bir yurttaşımız kalmadı. Şu
anda herhangi bir insanımız, sokakta düşünce ve ifadesini
rahatça ifade edebilir koşullarda değil. Üniversiteler zapturapt
altına alındı, tüm kurumlar tek adama bağlandı ve
bunların hiçbiriyle ilgili maalesef
Örneğin kendi belediye
başkanlarını alırken bunlar Fetullahçıysa niye
yargıya teslim etmiyorsunuz? Bunlar Fetullahla iltisaklıysa neden
yargı önüne çıkarmıyorsunuz? Bu gidişat, gidişat
değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) OHAL
koşullarında hiçbir şey demokratik olamaz diyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Son söz, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Şirin Ünala aittir.
Buyurun Sayın Ünal. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ŞİRİN ÜNAL
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Fetullahçı terör örgütü, kuruluş yıllarından itibaren Türk
Silahlı Kuvvetlerini hedefleri önündeki bir engel olarak görmüştür
ancak diğer örgütlerinin aksine, Türk Silahlı Kuvvetlerini
mağlup edilmesi gereken değil, ele geçirilmesi gereken bir kurum
olarak değerlendirmiştir. Türk Silahlı Kuvvetleri, Türk siyasi
tarihindeki belirleyici rolü düşünüldüğünde, anayasal düzeni
yıkarak kendi otoritesini kurmak isteyen bir terör örgütü için
anlamlı bir tercih olmuştur. Hain terör örgütü, Silahlı
Kuvvetleri paralel devlet yapılanması içerisinde mahrem diye
nitelendirdiği özel hizmetler birimine dâhil etmiştir. FETÖnün ve
elebaşının gösterdiği özene
bakıldığında, Türk Silahlı Kuvvetlerinin örgüt için
emniyet ve yargı organları kadar öncelikli olduğunu söylemek
mümkündür.
Değerli milletvekilleri, FETÖnün askerî
kurumlar içerisindeki yapılanması öğrencinin doktrinasyonu,
askerî okullara yerleştirilmesi ve takip edilmesi aşamalarından
oluşmaktadır. Örgüt, askerî okullara göndereceği
öğrencileri özel olarak seçmektedir. FETÖ, çocuk yaşlardan itibaren
yetiştirmeye başladığı öğrencileri, Türk Silahlı
Kuvvetlerine girdikten yıllar sonra da kendisine aynı sadakatle
bağlı kalması için yoğun bir zihinsel eğitime tabi
tutmuştur. İddianamelere yansıyan tanık ifadeleri ve ele
geçirilen örgüt dokümanları, FETÖnün gençleri nasıl bir eğitim
sürecinden geçirdiğini ortaya koymaktadır. Örgütün, öğrencileri
mutlak itaat esasına dayalı olarak yetiştirdiği, gençlere,
elebaşı Fetullah Gülenin bir mehdi olduğu ve Peygamberle
görüştüğü yolunda telkinlerde bulunduğu görülmektedir.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Askerî okul
öğrencilerinin hepsi mi FETÖcü diyorsunuz? Yazık ya!
ŞİRİN ÜNAL (Devamla) Çocuk
yaşlarda ışık evleri adı verilen örgüt hücrelerinde
beyinleri yıkanan ve manevi bir korku iklimine hapsedilen bu kişiler,
askerî kurumlara sorgulama yeteneklerinden yoksun bırakılarak
yerleşmişlerdir. 15 Temmuz gecesi yaşananlara bu bilgiler
ışığında bakıldığında, üst düzey
subayların herhangi bir sivil kişiden talimat alması ya da bir
tuğgeneralin sivil bir kişiye asker selamı vermesi daha kolay
anlamlandırılabilmektedir. Seçilen kişilere askerî
okulların sınav soruları verilmekte ve bu kişilerin,
sınava kendisinden sorumlu örgüt üyeleri gözetiminde
hazırlanması sağlanmaktadır. Öğrencilerin askerî
okullara girmek için yeterli sağlık koşullarını
taşıyıp taşımadığı da en baştan
örgüt tarafından araştırılmaktadır.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Güvenlik
soruşturması yapın!
ŞİRİN ÜNAL (Devamla) Sürecin
başından itibaren bu tür usulsüzlüklerle korunan FETÖ mensupları
örgüte daha bağımlı hâle gelmekte, askerî okullara yerleştirdiği
gençleri mistik argümanlar ve minnet duygusuyla kendine bağlayan FETÖ,
öğrencileri kariyerlerinin ilerleyen dönemlerinde de kontrol altında
tutmaya devam etmektedir.
1987 yılından sonra Türk Silahlı
Kuvvetlerinde hücre yapılanmasına geçen FETÖ terör örgütü, 1990
yılından itibaren subay ve astsubaylar içerisinde belirgin bir
şekilde görünür hâle gelmiş, 2000 yılında kurmaylık
müessesesi olan harp akademilerini
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ŞİRİN ÜNAL (Devamla)
2010
yılından itibaren de harp okullarını ve astsubay meslek
yüksekokullarını tamamen kontrol altına almıştır.
Önergenin karşısındayız.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri
kabul edilmemiştir.
Danışma Kurulunun bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
B) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Danışma Kurulunun, Genel Kurulun 18 Nisan 2018 Çarşamba
günkü birleşiminde ülkemizde kanser hastalığının
artmasına neden olan sebepler ile alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla verilen (10/25), (10/2746), (10/2717), (10/957),
(10/262), (10/2713), (10/2680), (10/2787), (10/2745) ve (10/2757) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergelerinin
görüşmelerinin birleştirilerek yapılması ve
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalarını
sürdürmesi; Türkiye Büyük Millet Meclisinin kuruluşunun 98inci yıl
dönümünün ve Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının kutlanması,
günün anlam ve öneminin belirtilmesi maksadıyla Genel Kurulda özel
gündemle görüşme yapılması için Türkiye Büyük Millet Meclisinin
23 Nisan 2018 Pazartesi günü saat 14.00'te toplanması, bu toplantıda
yapılacak görüşmelerde Türkiye Büyük Millet Meclisinde temsil edilen
siyasi partilerin genel başkanlarına veya grup başkanlarına
onar dakika süreyle söz verilmesi ve bu birleşimde başka
konuların görüşülmemesine ilişkin önerisi
17/4/2018
Danışma Kurulu
Önerisi
Danışma Kurulunun 17/4/2018 Salı günü
(bugün) yaptığı toplantıda, aşağıdaki
önerilerin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.
İsmail
Kahraman
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
Mehmet Muş Engin Altay
Adalet ve Kalkınma Partisi Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu Başkan Vekili Grubu Başkan Vekili
Filiz Kerestecioğlu Demir Erhan Usta
Halkların Demokratik Partisi Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu Başkan Vekili Grubu Başkan
Vekili
Öneriler:
Genel Kurulun 18 Nisan 2018 Çarşamba günkü
birleşiminde ülkemizde kanser hastalığının
artmasına neden olan sebepler ile alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla verilen (10/25), (10/2746), (10/2717), (10/957),
(10/262), (10/2713), (10/2680),(10/2787), (10/2745) ve (10/2757) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergelerinin
görüşmelerinin birleştirilerek yapılması ve
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalarını
sürdürmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin kuruluşunun 98inci yıl
dönümünün ve Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının kutlanması,
günün anlam ve öneminin belirtilmesi maksadıyla Genel Kurulda özel
gündemle görüşme yapılması için Türkiye Büyük Millet Meclisinin
23 Nisan 2018 Pazartesi günü saat 14.00'te toplanması, bu toplantıda
yapılacak görüşmelerde Türkiye Büyük Millet Meclisinde temsil edilen siyasi
partilerin genel başkanlarına veya grup başkanlarına onar
dakika süreyle söz verilmesi ve bu birleşimde başka konuların
görüşülmemesi önerilmiştir.
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmiştir.
İç Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş
bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Önergeler
1.- Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrulun, (2/1105) esas numaralı
Yükseköğretim Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin
önergesi (4/146)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
(2/1105) esas numaralı
Kanun Teklifimin İç Tüzükün 37nci maddesine göre doğrudan Genel
Kurul gündemine alınmasını saygılarımla arz ederim.
Mahmut
Toğrul
Gaziantep
BAŞKAN İç Tüzük 37ye göre teklif sahibi
olarak Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrul konuşacaktır.
Sayın Toğrul, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, tabii ki bu kanun
teklifini ben 13 Nisan 2016 tarihinde vermiştim. O dönem, daha
doğrusu, 2547 sayılı Yasaya göre üniversitelere
araştırma görevlisi istihdamı iki şekilde
yapılıyordu: Bir tanesi, 33/a dediğimiz kısmen güvenceli
olan bir kadro, bir de bunun yanında, kaderleri tamamen rektörlerin iki
dudağına bağlı olan 50/d maddesiydi. Tabii, daha sonra, bir
üçüncü istihdam yolu da araştırma görevlisi; özellikle yeni kurulan
üniversitelere araştırma görevlisi yetiştirmek üzere
Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı kapsamında
yaklaşık 20 bin civarında araştırma görevlisi
alındı ve büyük üniversitelerde yüksek lisans, doktora yapmak üzere
borçlandırıldı.
Değerli arkadaşlar, biraz önce OHALin
mağduriyetlerinden bahsediyorduk. OHAL döneminde ne yapıldı
peki? Biz, aslında, bu kanun teklifinde ÖYPlilerin ve 50/dlilerin daha
güvenceli olan 33/aya alınması konusunda teklif getirmiştik.
Siz, 33/adakileri dahi 674 sayılı KHKyle 50/dye aldınız.
Üniversitelerde sağlıklı bilim insanı yetiştirmenin en
önemli koşulu, güvenceli çalışma koşullarıdır.
Esnek ve kaygılı bir öğretim üyesi, üniversitede verimli olma
şansına asla sahip değildir.
Değerli arkadaşlar, şu anda 50/d kadrosunda
aldığınız tüm araştırma görevlilerinin kadro
alıp almayacağı ya da akademisyenlik kariyerinin devamına
nasıl karar verileceği rektörün iki dudağı
arasındadır.
Değerli arkadaşlar, üniversitelerin
demokratikleşmesi ve üniversitelerin özerk olması üniversite
idarelerinin güçlendirilmesinden geçmez; tam tersi, denetim
mekanizmalarını geliştirmek, üniversitenin tüm
bileşenlerini yönetime katmak yoluyla mümkündür.
Şu anda üniversitelerimizin geldiği durumu
görüyorsunuz; çalışma barışı bozulmuş, kimse kimseye
güvenmez bir duruma gelmiştir. Onun için bu kanun teklifimizin sizler
tarafından desteklenmesini istiyoruz. Bakın, Eskişehirde
yaşananı gördük. Bir kişi çıkıyor, hiçbir kanıt
olmadan yüzlerce akademisyeni suçlayabiliyor ve bu suçlama dilekçesi üzerine
onlar hakkında tahkikat yürütülüyor, kimisi cezaevine atılıyor
ve bir kısmı içeride. Şimdi, böylesi bir durumda, üniversiteler,
akademik özgürlükten bu kadar yoksun olmuş hâliyle artık bilim
üretemez noktaya gelmiş.
Bakın, üniversitelere bu kadar müdahale asla
doğru değildir. Boğaziçi Üniversitesindeki öğrencilerin
Cumhurbaşkanının bir ifadesiyle zapturapt altına
alınıp bugün tutuklanması, aslında bizim nasıl bir
nesil yetiştirmek istediğimizle de yakından ilgilidir. Biz,
itiraz etmeyen, devletin makul -tırnak içinde- resmî görüşünü savunan
ve tartışmayan, öğrenmeyen, öğretmeyen bir ortamda
eğitim öğretim yapmak istiyoruz. Bu, asla kabul edilebilir
değil.
Değerli arkadaşlar, bakın, geçen
haftalarda, Gaziantep Üniversitesi Devlet Konservatuvarı 4üncü
sınıf öğrencisi İsmail Değirmenci -hem konservatuvarda
okuyor hem ailesinin geçimini sağlamak için akşamları müzik
yapıyor- 50 lira bahşiş için vuruldu; linç edilerek öldürüldü
değerli arkadaşlar, linç edilerek öldürüldü. Üniversitelerimizin
böyle tahammülsüz -bilim üreten alanlar bu kadar zapturapt altına
alınmış- ve birbirine tahammülü olmayan nesiller
yetiştirmesi ancak böyle yasalarla mümkündür.
Onun için, biz sizlerden şunu istiyoruz: Gelin,
akademisyenliğin ilk ayağı olan araştırma görevlisi
kadrosunu güvenceli hâle getirelim, verdiğimiz yasa önergesini
destekleyelim ve üniversitelerimiz kısmen de olsa demokratikleşsin ve
bilim üretir hâle gelsin. Binlerce öğretim üyesini sorgusuz sualsiz
kapının önüne koydunuz, Barış istiyorum. diyeni
azarlayıp işinden ettiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Bunların
hiçbiri asla ve asla bilimsel bir ortama hizmet etmez diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.17
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.34
BAŞKAN: Başkan
Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER: Sema KIRCI
(Balıkesir), Vecdi GÜNDOĞDU (Kırklareli)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
86ncı Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Alınan karar gereğince sözlü soru
önergeleri ile diğer denetim konularını görüşmüyor ve
gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Devlet Su
İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/929) ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 548) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Sayın milletvekilleri, 12 Nisan 2018 tarihli
85inci Birleşimde İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun
olarak görüşülen 548 sıra sayılı Kanun
Tasarısının ikinci bölümünde yer alan 20inci maddesi kabul
edilmişti.
21inci maddeden devam ediyoruz.
21inci madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 548 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 21inci maddesiyle öngörülen
değişiklikte yer alan Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğünün bağlı olduğu Bakanlıkça tümcesi Devlet
Su İşleri Genel Müdürlüğünün bağlı olduğu
Bakanlık tarafından şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Sibel
Yiğitalp Behçet
Yıldırım
Adana
Diyarbakır
Adıyaman
Mehmet
Ali Aslan Mehmet Emin
Adıyaman Erol Dora
Batman
Iğdır
Mardin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET BABAOĞLU (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Mardin Milletvekili
Erol Dora konuşacaktır.
Sayın Dora, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
EROL DORA (Mardin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanununa ilişkin
değişiklik tasarısının 21inci maddesi üzerinde
Halkların Demokratik Partisi adına söz aldım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, tasarının bu
maddesiyle, yasada yazılı Bakanlık ibaresine açıklık
getirilmekte, teknik, usulî bir değişikliğe gidilmektedir.
İzninizle konuşmamı tasarının diğer maddelerinde
de üzerinde kimi değişiklikler yapılması öngörülen ve
Devlet Su İşlerine bağlı olarak faaliyet yürüten sulama
birliklerine ilişkin sürdürmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, su ve toprakların
korunması tüm canlıların yaşamı için hayati önemdedir.
Dolayısıyla, bunlarla ilgili alınacak kararlarda,
çıkarılacak yasalarda ve uygulamalarda son derece titiz olunması
ve olası sonuçlarının iyi değerlendirilmesi gerekmektedir.
Ancak tarım arazilerinin toplulaştırılması, sulama
birliklerinin feshedilmesi ve orman alanlarında yer altı
depolarının kurulması gibi köklü ve tartışmalı
meseleler, bu torba yasa tasarısıyla oldubittiye getirilmek
istenmektedir.
Değerli milletvekilleri, bakınız, bu
tasarının en can alıcı noktalarından biri de sulama
birliklerinin tüzel kişiliğini ortadan kaldıran ve bu
birliklerin asgari demokratik, katılımcı yönetim
yapısını da anlamsızlaştıran düzenlemelerdir.
Bildiğiniz gibi, sulama birlikleri, sulama sahasında arazisi bulunan
ve sulama faaliyetlerinden faydalanan çiftçilerin bir araya gelerek
oluşturdukları kurumlardır. Türkiyede YSK gözetiminde seçimleri
yapılan ve neredeyse 15 bine yakın meclis üyesi ve yaklaşık
1,5 milyon çiftçi üyesi bulunan 378 adet sulama birliği
bulunmaktadır. Birliğin başkanı, meclis yönetim kurulu ve
denetim kurulu gibi yönetim organları, birliğe üye olan çiftçiler
tarafından seçimle göreve getirilmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şimdi bu yasa tasarısı kapsamında
yapılmak istenen değişikliklerle birlikte, asgari bir
demokratik, katılımcı yönetim anlayışı
gözetilerek kurulan sulama birliklerinin yönetim organları boşa
çıkarılmakta ve onun yerine antidemokratik bir yönetim
anlayışıyla birliğin başkanlığı, Devlet
Su İşleri tarafından atanacak bir kamu personeline
devredilmektedir. Yani deyim yerindeyse kayyum atayarak yönetme eğilimi,
sulama birliklerine kadar uzamış olacaktır ve bir bakıma
sulama birliklerinin tüzel kişilikleri ortadan kaldırılmaktadır.
Değerli milletvekilleri, hâlihazırda,
sulama birliklerini katılımcı sulama ve yönetim ilkeleri
çerçevesinde çiftçiler yönetmektedir. AKP Hükûmetinin bu
tasarısının Mecliste kabul edilmesi ve yasalaşması hâlinde
sulama birlikleri, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün yetkisiz
bir alt birimine dönüşecektir. Daha da vahimi, sulama birlikleri,
çiftçilere hesap vermekle yükümlü bulunmayan ve çiftçilerin çıkarına
hizmet etmemesi hâlinde hiçbir yaptırımla karşılaşmayacak
olan bir devlet bürokratı tarafından yönetilecektir.
Değerli milletvekilleri, tabii, sulama
birliklerine ilişkin öngörülen değişiklikler bununla
sınırlı kalmayacaktır. Hükûmetin, uzun vadede, tüm
çiftçilere, tarlalarını suladıkları suyu parayla satmak
istediği açıktır. Tabii, bu politikalar neticesinde, çiftçi,
suyu sağlayan elektrik firmalarına yüklü miktarlarda borçlanmakta ve
borcunu ödeyememektedir. Geçtiğimiz ay yine bu Meclis kürsüsünden, seçim
bölgem Mardinde elektrik sağlayıcısı DEDAŞ
firmasının, borcunu ödeyemeyen çiftçileri ve tarlalarını
susuz bıraktığını dile getirmiştim. Hükûmetin
böylesi çarpık su politikaları çiftçiyi daha da mağdur
edecektir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bakınız, çiftçilik, bir ülkenin en temel ekonomik
üretim alanlarından birisidir. Bu bağlamda, çiftçilik, Türkiye gibi
geniş tarım arazilerine sahip bir ülke için daha da vazgeçilmezdir.
Ancak ülkemizde çiftçilik hızla azalmakta, toprak hızla terk
edilmekte ve dışa bağımlı çarpık bir tarım
politikası ısrarla sürdürülmektedir. Çiftçilik yapmakta direnmeye
çalışan halkımız ise banka kredileriyle, icralarla,
hacizlerle karşı karşıya bırakılmaktadır.
Bunun en yakın canlı örneği, Ziraat Bankasının önüne
sütlerini dökerek feryat eden çiftçimizdir.
Bir kez daha Hükûmeti, üretimi esas alan tarım
politikaları yürütmesi konusunda uyarıyor, bu vesileyle Genel Kurulu
tekrar saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
21inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
22nci madde üzerinde iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 548 sıra
sayılı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 22nci maddesinin aşağıdaki gibi
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Muhammet
Rıza Yalçınkaya Erkan
Aydın Ömer Fethi
Gürer
Bartın Bursa Niğde
Hilmi
Yarayıcı Türabi
Kayan Ali
Akyıldız
Hatay Kırklareli Sivas
Dursun
Çiçek Okan
Gaytancıoğlu
İstanbul Edirne
MADDE 22- 1/7/1964 tarihli ve 488 sayılı
Damga vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tablonun V- Kurumlarla ilgili
belgeler: başlıklı bölümünün (15) numaralı
fıkrasında yer alan birlikleri ve ibaresi Birlikleri, Sulama
Kooperatifleri ve biçiminde değiştirilmiştir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET BABAOĞLU (Konya) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Kırklareli
Milletvekili Türabi Kayan konuşacaktır.
Sayın Kayan, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, 548 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 22nci maddesi üzerinde söz
almış bulunuyorum.
AKP Hükûmeti geldiği günden bu yana
kooperatif denince öcü görmüş gibi oluyor. Nasıl bir
anlayışsa, nasıl bir davranışsa bunu bir türlü
çözemedik; çözen varsa bunu en kısa yoldan bize de anlatsın. Sulama
kooperatifleri diyoruz, sulama birlikleri diyoruz, bunları nasıl
yok edeceklerini düşüne düşüne sonunda bir çare buldular.
Kooperatifleri ve birlikleri DSİye bağlayarak oradan bir atama
yapıp bu kooperatiflerin, birliklerin yaptığı işleri,
işlemleri şimdi, atanmış olan bir kuruma
yaptıracaklar.
Değerli arkadaşlar, PANKOBİRLİK,
ÇUKOBİRLİK, FİSKOBİRLİK, TARİŞ,
TRAKYABİRLİK; bunlar, yok etmek için bugüne kadar ellerinden geleni
ardına koymadıkları kurumlar.
Değerli arkadaşlar, tarım,
kooperatifle gelişir, kooperatifle güçlenir ve tarımsal ürünler kooperatifle
artarak, dışarıya satılarak döviz elde edilir. Oysa bizde,
tarımsal ürünlerin bırakın artırılmasını,
döviz girdisine katkıda bulunmasını
Bizler ne yapıyoruz?
Şeker fabrikalarını özelleştirip, şeker
fabrikalarını işlemez hâle getirip, hatta dört beş
yıldan beri dört tanesini sürekli olarak
çalıştırmayıp, kapalı tutup, şeker üretimini
azaltıp, dışarıdan dövizle nişasta bazlı
şekeri alıp ülkemiz insanını zehirlemeye
çalışıyoruz. Şimdi, aynı şekilde, bilindiği
gibi, bu kooperatifler kapatılıp bunlar sulama kooperatifleri yerine
DSİnin gönderdiği kişilerle denetlenecek.
Değerli arkadaşlar, tarımsal üretimi
artırmaya bakalım. Tarımsal üretimi artırıp
sattığınız zaman elde ettiğiniz dövizin yüzde yüzü
ülkemizde kalır. Bu, sanayi ürününe benzemez. Sanayi ürününü üretip
dışarıya sattığınız zaman bu sanayi ürününü
üretmek için dışarıdan yarı mamul ithal
yaptığınızda yaklaşık yüzde 80ini yine
dışarıya veriyorsunuz. Hâlbuki gerek şeker üretimi gerek
diğer tarımsal üretimlerde yaptığınız üretimle
sattığınız zaman da bu ihracattan elde ettiğiniz
dövizin olduğu gibi, yüzde yüzü Türkiyede kalmaktadır.
Şimdi, sulama kooperatifleri para
alamıyor, çiftçiye yaptığı masrafı alamıyor diye
dertlenip bu sefer DSİye bunu vermeye çalışıyorsunuz.
Peki, bugüne kadar ülkemizde ticaret yapmış, sanayi yapmış
veyahut da teşvik almış, hayvancılık kredisi
almış, 1.500-2.000 başlı hayvancılık kredisi
almış, sanayi mamulü için kredi almış ama
sıkışmış, ödeyememiş, onlara bir şey yok.
Onların zararı, bankanın görev zararı olarak bir kenara
konuyor ama çiftçinin sulama yaparak ürettiği mamulün bir zaman gelip bir
şekilde doğa şartlarından dolayı, doluya maruz
kaldığı zaman mahvolunca bunun parasını
ödeyemediği zaman çiftçinin tepesine binilir, tarlası
sattırılır. Peki, tarlasını sata sata bugün çiftçinin
durumu ne hâldedir? Tarla el değiştirmektedir, tapu el
değiştirmektedir. Kimin eline geçmektedir? Size söyleyeyim,
yabancıların eline geçmektedir. Türkiyenin kendi öz evladına
vermediği, yakıştırmadığı bu mülkiyeti,
maalesef yabancılara peşkeş çekerek onların yine hâlâ devam
etsin diye bu iktidara destek vermesi beklenmektedir.
Bu sadece tarımda değil, iktidara
geldiği günden beri AKP bakın neler yaptı? Tarım felç,
sanayi felç, ticaret felç, üretim felç, seçim yasaları felç, yargı
felç, hukuk felç, demokrasi felç, şehircilik felç, ordu felç,
sağlık felç, eğitim felç oldu.
Değerli arkadaşlar, eğitim deyince
özellikle şunu size söylemek istiyorum. Kırklarelide nitelikli
liseler için de size birkaç örnek vereyim: İmam-hatip lisesi, mesleki
teknik lisesi, TOBB Sosyal Bilimler Lisesi, fen bilimleri lisesi, fen lisesi,
Lüleburgaz Meslek Lisesi ve Lüleburgaz Fen Lisesi.
Değerli arkadaşlar, seksen
yıldır Kırklarelide Kepirtepe Köy Enstitüsü adı
altında kurulan, şimdi Kepirtepe Öğretmen Lisesi olarak
bilinen...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TÜRABİ KAYAN (Devamla) Sayın
Başkan, bir dakika rica edeceğim.
BAŞKAN Önergelerde vermiyoruz ama lütfen
cümlenizi tamamlayın.
Buyurun.
TÜRABİ KAYAN (Devamla) Teşekkür
ediyorum.
Seksen yıllık Kepirtepe yok,
altmış dört yıllık Kırklareli Lisesi yok,
altmış yıllık Lüleburgaz Lisesi yok, otuz üç
yıllık Kırklareli Anadolu Lisesi yok, otuz yıllık
Lüleburgaz Anadolu Lisesi yok. Bunların verdiği mezunlardan
yetişen sanayicimiz var, bilim insanımız var,
sanatçımız var. Çok değerli, çok kıymetli insanlar
yetiştiren bu okulların hiçbirisi nitelikli okul değil ama
beş yıl, on yıl önce kurulmuş, daha,
sağlıklı bir üretime, sağlıklı bir sisteme
geçememiş bu okulların her biri nitelikli okul statüsünde ve
Lüleburgazda sadece bu okullara 120 öğrenci giriyor arkadaşlar.
Eğitimi ne hâle getirdiğiniz, sanayiyi, tarımı ne hâle
getirdiğinizdeki örnek gibi. Maalesef, eğitimi de bitirdiniz,
sanayiyi de bitirdiniz, yargıyı da bitirdiniz, orduyu da bitirdiniz
ama iktidarınız devam etsin diye dışarıya şirin
gözükmek için onların her istediğini veriyorsunuz. Sizlere helal
olsun diyorum!
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 548 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 22nci maddesiyle 488
sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tablonun
(15) numaralı fıkrasında öngörülen değişiklikte yer
alan Birlikleri, Sulama Kooperatifleri ve ibaresinin Sulama Birlikleri,
Sulama Kooperatifleri şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Meral
Danış Beştaş Sibel
Yiğitalp Behçet
Yıldırım
Adana Diyarbakır Adıyaman
Mehmet
Emin Adıyaman Mehmet
Ali Aslan
Iğdır Batman
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET BABAOĞLU (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Adıyaman
Milletvekili Behçet Yıldırım konuşacaktır.
Buyurun Sayın Yıldırım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) - Teşekkürler
Başkanım.
548 sıra sayılı torba yasa tasarısının
22nci maddesi üzerine grubum HDP adına söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu ve ekranları başında bizi
izleyen değerli halkımı saygıyla selamlıyorum.
Bu 22nci maddede sulama birlikleri
Ama maalesef
Adıyamanda sulama olmadığı için ne sulamamız var ne
de birliğimiz var, onun için orayı es geçiyorum.
Kırsal kalkınmadan biraz
bahsedeceğim. Kırsal kalkınmanın amacı, kırsal
alanın varlığının devam ettirilmesi, kırsal-kent
arasındaki farklılığın azaltılması,
doğal kaynak potansiyellerinden çevreye duyarlı bir şekilde
yararlanmaların sağlanması, sivil toplum örgütleri ve yerel
yönetimlerin katılım ve katkılarının
artırılması ve kırsal toplumun yaşam
standardının iyileştirilmesi olarak bilinmektedir. Daha
detaylı başka bir tanıma göre, kırsal kalkınmayla,
kentsel alanların dışında bulunan dezavantajlı
yaşam ve çalışma ortamlarında mevcut doğal
kaynakların istismarına neden olmadan uygulanabilirlik ve
sürdürülebilirlik açısından değerlendirmek yoluyla hayat
standartlarının ve gelir düzeylerinin yükseltilmesi, refahın
artırılması, bölgeler, yöreler, havzalar arasındaki
gelişmişlik farkının kaldırılması,
tarımsal yapıların iyileştirilmesi, tarımsal üretimde
kalite ve verimliliğin artırılması, her ölçekte
işletme sanayisinin kurulması, tarımsal üretimin sanayiyle
entegre edilmesi, gıda güvenliğinde işsizliğin
azaltılması, sağlıksız bir göçün önlenmesi
amaçlanmaktadır. Ama ülkemize baktığımızda Hükûmetin
yanlış politikalarından kaynaklı bu durum tam tersine
işlemektedir. Tarımda üretim bitmiş, işsizlik
almış başını gidiyor, bölgeler arasında fark her
geçen gün artıyor, kırsaldan kente, küçük şehirlerden
büyükşehirlere göçün önüne geçilemiyor.
Tarım Reformu Genel Müdürlüğü, belirli il
gruplarında soğuk hava deposu, silo, yenilenebilir enerji,
tarımsal üretime yönelik sabit yatırımlar gibi çeşitli
alanlarda yapılacak yatırımlar için yüzde 50 hibe desteği
sağlanacak şeklinde açıklamalarla her gün şov
yapıyorsunuz. Tarımda devrim, tarıma destek gibi
manşetler atıyorsunuz yandaş medyanızla ancak bu
desteklerden ve bu devrimlerden kim yararlanıyor bilemiyoruz. Devrim,
devrim diyorsunuz ama maalesef sahada devrim falan gördüğümüz yok. Biz
kendi çevremizden biliyoruz ki bu Kalkınma Destek Programına
başvuranların çoğu kabul edilmemiş. Bu program, bütün
Türkiye halkları için değil mi, yoksa artık kırsal alandaki
yatırımlar için de mi mülakat getirdiniz? AKP'nin son birkaç
yıldır ister kamuda ister özel sektörde ister siyasette ister
bağ bahçede kim nerede ne işe başlıyorsa bir şekilde
alakasız mülakatlar, güvenlik soruşturmaları gibi hiçbir
güvenilirliği olmayan sebeplerle ret verilmektedir.
Adıyamanda Kırsal Kalkınma
Yatırımlarının Desteklenmesi Projesine başvuru yapan
132 kişiden sadece 47si onaylanmıştır. Bu onayı
alamayanlar hangi gerekçelerle alamamıştır? Bakın,
Adıyamanın tek geçim kaynağı olan tütünü de
yasakladınız ama Önünü açıyoruz. diye şov
yapıyorsunuz. Kıyımlık sarılmış tütün
yasağıyla Adıyamanın bir bütününün etkilenmesinin
yanında özellikle kırsal bölgelerin daha da fakirleşmesi,
ırgatlaşması, hatta göçlerin olması kaçınılmaz
olmuştur. Halk, geçen yıl ürettiği tütünü henüz
satamamış, sattığı ürünlere esrar muamelesi
yapılıp çeşitli şekillerde ceza verildiği için ürettiği
tütün elinde kalmış ve şu an tütün tohumu yani sadır ekme
zamanı ancak halkımız tütünü üretip üretmeme konusunda ne
yapacağını bilemiyor çünkü Önünü açtık. dediğiniz
tütünün hiçbir şekilde önü açık değil.
Yine ova köyleri için devasa su göletleri ve kocaman
Atatürk Barajımız olmasına rağmen bu köylerimizde
susuzlukla boğuşmaktayız. Tarlaları boş
bırakılmış, buralarda yaşayan halk da
fakirleşmiş, gençler işsizlikten büyük şehirlere göç etmek
zorunda kalmıştır. Zaten şu anda köylerimiz neredeyse
boşalmış durumda, daha doğrusu, bu yanlış
politikalarınızdan dolayı boşaltılmış
durumda. Adıyaman halkının size gösterdiği teveccühün
yarısını siz bu halka göstermiş olsaydınız -sıkıntılarının
çoğu giderilmişti- Kırsal Kalkınma
Yatırımlarının Desteklenmesi Projesinde Adıyaman'a
sunulan bu 32 projenin yüzde 85ini reddetmezdiniz. Bu da sizin Adıyamanın
kalkınmasına bakış açınızı göstermektedir.
Ben buradan bu sıkıntıları dile
getirdiğimde sürekli Adıyamanı kötülemekle itham ediliyorum. O
zaman size şu şekilde belirteyim: 2002 öncesi ve 2002 sonrası
Adıyamanda çiftçinin durumuna, üretimine, genç nüfus sayısına,
işsizlik tablosuna bakalım, ben mi kötülüyorum yoksa siz mi kötü
yönetiyorsunuz; bunu da değerli Adıyaman halkının takdirine
bırakalım. Siz böyle şov yapadurun, her şeyimizi maalesef
ithal etmek durumuna getirildik. Dağlarımızı, ovalarımızı,
meralarımızı HESlerle, barajlarla sermaye şirketlerine
peşkeş çekerek talan etmesek, yukarıdaki saydığım
maddelere uygun bir politika doğrultusunda işletebilsek kendine fazlasıyla
yeten, hatta ihraç eden bir ülke pozisyonunda olmamızın önünde hiçbir
engel yoktur diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
22nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
23üncü madde üzerinde ikisi aynı mahiyette
olmak üzere iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 548 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 23üncü maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Sibel
Yiğitalp Behçet
Yıldırım
Adana Diyarbakır Adıyaman
Mizgin
Irgat Mehmet
Ali Aslan Mehmet Emin
Adıyaman
Bitlis Batman Iğdır
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Muhammet
Rıza Yalçınkaya Ömer
Fethi Gürer Erkan
Aydın
Bartın Niğde Bursa
Ali
Akyıldız Dursun
Çiçek Hilmi
Yarayıcı
Sivas İstanbul Hatay
Okan
Gaytancıoğlu
Edirne
BAŞKAN - Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET BABAOĞLU (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki ilk önerge
üzerinde Bitlis Milletvekili Mizgin Irgat konuşacaktır.
Sayın Irgat, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
MİZGİN IRGAT (Bitlis) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Söz konusu tasarının 23üncü maddesi
üzerine söz aldım. Gerçekten söz konusu tasarıyı
tartışırken -bugün 17 Nisan, 16 Nisan- yaklaşık bir
yıl önce ülkenin içine girmiş olduğu süreci, gerçekten bir
yıl boyunca neler yaşadığımızı da burada
özetlemek isterim.
Evet, 16 Nisan 2017de bir referandum süreci
yaşandı ama aslında bugün şu anda
yasalaştırılmaya çalışılan, Türkiyenin içerisine
götürülmeye çalışılan sürecin de ayak izleri. Aslında
hukuksuzluğun başlangıcı da tam da o günlerde
başladı ama maalesef böylesi bir atmosferde bizlere yeniden
hazırlıksız, OHAL koşullarında bir seçim
dayatılıyor. Bu temelde biz burada tabiatı, doğayı,
hukuka aykırılıkları da beraberinde tartışarak bu
süreçte bir şeyler söylemeye çalışacağız. Bu temelde,
ben, yıl dönümünde, yapılan haksız hukuksuz YSK darbesini
buradan bir kez daha kabul etmediğimizi yinelemek istiyorum.
Sayın vekiller, dünyanın varoluşundan
bu yana, doğa, yaşamın kaynağı olarak görülmüştür
aslında. Doğanın sürdürülebilirliği, doğayla
ilişki, doğanın doğal yasalarıyla aslında yaşam
kurulmaya çalışılmıştır ama bugün günümüze
baktığımızda, AKP iktidarının on beş
yıllık çalışma sistemine baktığımızda
günbegün bu doğal yaşamın tahribata
uğratıldığı, endüstriyel ortama doğru sistemin,
ekosistemin bozulduğu, her alanın ticarileştiği ve bu
anlamda doğayla insanın, insanla doğanın ilişkisinin,
ekosistemin bir bütünel bozulduğunu burada bir kez daha yinelemek
istiyorum.
Tek tipleştirilen yani tek tipe sokulmaya
çalışılan sadece insanlar, yasalar değildir; doğa da
tek tipleştirilmeye çalışılmaktadır. Çok iyi bir
kitapta okumuştum -yazarını hatırlamıyorum-
sıralı ormanlarda ağaçların o kadar düzgün
olmasını çok iyi bir şey olarak aslında lanse etmemekteydi;
orada doğaya hükmün, doğaya hükmetmenin, doğayı tek
tipleştirmenin ve aslında bir köleci bakış
açısının da söz konusu olduğunu dile getirmişti. Bugün
evet, doğa, bir bütünel suyuyla, üretimiyle,
canlılığıyla tek tipleştirilmeye
çalışılmakta ve yok edilmeye çalışılmakta,
endüstri alanlarına açılmaya çalışılmakta,
genetiği bozulmaya çalışılmakta ve dolayısıyla
aslında alanlarımız, doğal kaynaklarımız talan
edilmektedir.
Doğanın hakları var mı, bir
anayasası olabilir mi; bunu hiçbir zaman bu Meclis
tartışmadı. Bunu bir kez burada tartışmaya açmak
isterim. Nasıl ki çocukların yaşamını, çocukların
hukukunu düzenleyen tekel, tek başına bir yasal düzenleme yoksa
maalesef doğayla ilgili de yasal bir düzenleme, bir anayasa mevcut
değildir. Benim ilim Bitliste de zamanında tekeli, tütünü yasaklayan
anlayış, yasaklayan Hükûmet sonra yaylalara
çıkışı yasakladı ve üçüncü en önemli kaynağı
olan tarihî miraslarına bugün el koymakta. Bir yıl önce oradaki
valiliğin Bitlis'in tarihî binalarını kurtaracağız ve
Bitlisi tarihî müzeleriyle açık hava müzesi hâline getireceğiz ve
kültür turizmine açacağız. dediği sözler maalesef ki dün, bir
yıl sonra, birkaç ay sonra unutuldu. Bitlis'in en önemli binaları şu
an metruk bina bahanesiyle yıkılmakta. Yani AKP Hükûmetinin klasik
sistemi, dün dediğini bugün inkâr etmekte. Bitlis'i ayakta tutan üç önemli
şeyi, tütünü, yaylaları, hayvancılığı,
tarımı yok ettiniz; şimdi de tarihî binalarını,
tarihini yok etmeye çalışıyorsunuz. Valiliğin kendi
açıklamasında, 400e yakın sivil mimari bina
kayıtlıyken, tescilliyken, buraların kurtarılması sözü
verilmişken, bugün Bitlis'te bu binalar metruk olduğu bahanesiyle
-kurtarma yerine, restore etmek yerine, halka kazandırma yerine, tarihe
kazandırma yerine- yıkılıyor, yok ediliyor. Havaalanı
yapılmıyor. Yani burada AKP Hükûmetinin tarihe, doğaya, kültüre
bakış açısının bir kez daha sınıfta
kaldığını buradan yinelemek isterim.
Bu temelde biz bu yasayı bu hâliyle kabul
etmiyoruz. Bu Mecliste söz konusu tasarının çekilmesi
gerektiğini, doğanın özgür bırakılması
gerektiğini buradan yinelemek istiyorum.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki diğer
önerge üzerinde söz isteyen İzmir Milletvekili Kamil Okyay
Sındır.
Sayın Sındır, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 548 sıra sayılı
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Tasarının 23üncü
maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım.
Değerli arkadaşlar, söz konusu madde,
aslında, borcu olan belediyelerin borcunu nasıl alırım
maddesi. Şimdi, 5393 sayılı Belediye Kanunu belediyenin tanımını
aynen şöyle yapıyor: Belediye, karar organları seçmenler
tarafından belirlenen -yani başkanı ve meclisi- mahalli
müşterek ihtiyaçları karşılamak üzere kurulan, idari ve
mali özerkliğe sahip kamu tüzel kişisidir. Bir kamu kurumudur, idari
ve mali özerkliğe sahiptir ve aynı zamanda seçmenlerin
belirlediği bir yönetimle yönetilir bir kamu kurumu olmasına
karşın.
Şimdi, hatırlayalım, geçenlerde bir
düzenleme yapıldı tek hazine hesabı adı altında, 533
sıra sayılı torba Kanun Tasarısında bir tek hazine
hesabı getirildi. Bu, aslında, yerel yönetimlerin, belediyelerin, il
özel idarelerinin mali yapılarını ele geçirmek,
kaynaklarını istedikleri gibi kullanmak amacıyla ortaya
konmuş bir düzenlemeydi. Aslında yerel yönetimlerin, Anayasa
tarafından da güvence altına alınmış özerklikleri var
ve bu özerkliğe bir darbe vurulması söz konusuydu o söz konusu 533
sıra sayılı Kanun Tasarısında.
Görüyoruz ki son dönemlerde belediyelerde görevden
almalar, kayyum atamalar, istifaya zorlamalarla yerel yönetimlerin idari
özerklikleri -bir şekilde siyasal iktidar tarafından, iktidar partisi
tarafından bu özerklikleri- yok sayılarak ayaklar altına
alınıyor. Şimdi ise, o tek hazine hesabıyla mali
özerkliğe de bir el atılmışken, şimdi, zaten zor
durumda olan, zaten mahalli müşterek ihtiyaçları
karşılamakta maddi güçlükler çeken belediyelerin
Hangi kanun? 1053
sayılı Belediye Teşkilâtı Olan Yerleşim Yerlerine
İçme, Kullanma ve Endüstri Suyu Temini Hakkında Kanuna dayanak
yapılarak, ona bir ek madde getirilerek, belediyelerin İller
Bankası payı diye isimlendirilir ama genel, merkezî bütçeden ödenek
olarak kendilerine ayrılan ödeneğe el koyulması suretiyle,
belediyelerin su paralarına -yüzde 25ti Komisyonumuza gelen ilk önergede,
sonra gene Hükûmet tarafından yüzde 10a düşürülmesi istendi- bunun
yüzde 10undan fazla olamayacak şekilde bu paraya el koyarız deniyor.
Belediyelerin beline vurulan yeni bir darbedir bu.
Değerli arkadaşlar, gerçi bu belediye
teşkilatıyla ilgili olan 1053 sayılı Kanun, ilk
çıkartıldığında, Ankara ve İstanbul özelinde, bu
iki ilin ihtiyaçlarını karşılar düzeyde, 1968
yılında çıkartılmış bir kanun; sonrasında
üzerinde değişiklikler yapılmış. Bu kanunun üzerinde
bir değişiklik öneriyor ama hâlen daha Bakanlığın
teklifi ve Başbakanın onayıyla değiştirilebileceği
-hâlâ Başbakan ifadesi- yer alıyor bu kanunda.
Şimdi, bu kanunla getirilen düzenlemeye
bakarsak belediyeler arasında haksız, ayrımcı bir
düzenlemeye de neden oluyor. Yapmayınız, taşınmaza
-taşınmaza özellikle- el koymak, paraya el koymak, ödeneğe el
koymak, mahsup etmek, çiftçinin borcunu çiftçiye gelecek desteklemeden mahsup
etmek, belediyenin borcunu belediyeye gelecek -yani kamunun borcunu kamudan-
paradan mahsup ederek ele geçirmek, kayyum atamak, muvafakat
aranmaksızın işlemler yapmak önümüzdeki 548 sıra
sayılı Kanun Tasarısının aslında özünü
oluşturuyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KAMİL OKYAY SINDIR (Devamla) Bitiriyorum, son
cümlelerim Sayın Başkanım.
BAŞKAN Bitirin lütfen.
KAMİL OKYAY SINDIR (Devamla) Nereden neye el
koyarız, nasıl para ele geçiririz? Yine, kamunun, belediyenin
parasını alıp Devlet Su İşlerine aktarmak
Müteahhitlere gelince yüzde 80 kredi teminatı
veririz devlet olarak; hasta garantili, araç geçiş garantili, uçuş
garantili taahhütlerle, garantilerle özel sektöre, kamu-özel iş
birliği ortaklığındaki projelere devlet bütçesinden oluk
oluk akıtırız; belediyenin su borcu parasına gelince
kuruşuna kadar nasıl alırımın hesabını
yapıyoruz.
Değerli arkadaşlar, bu kanun
tasarısının genel olarak ne çiftçimize ne halkımıza ne
ülkemize ne kamu idaresine bir fayda sağlamayacağı açıkça
ortadadır. Bu anlamda, bu maddeye yönelik itirazımızı da
ifade ediyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
23üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Sayın Kerestecioğlu, sisteme
girmişsiniz.
60a göre, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
29.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin,
Hükûmetten, kız çocuklarını bilime teşvik etmek için hangi
çalışmaların yapıldığını öğrenmek
istediğine ve Batman Eruhta çoban İlyas Çetinkayanın evine
yapılan baskında ailesine yapılan davranışın
düşmanlık hukuku olduğuna ilişkin açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sayın Başkan, aslında az önce Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanını da gördüm ve hani, burada olacak diye umutlanmıştım
ama bir göründü, bir yok oldu şeklinde oldu. Ama yine de ben özellikle bu
konuyu sormak istiyorum Hükûmete: Gerçekten kız çocuklarını
bilime teşvik etmek için çalışmalar yaptığınızı
ifade ediyor musunuz? Avrupa Konseyinde bu konuda hazırlanan raporları
desteklemiyor musunuz? Hatta bu amaçla Birleşmiş Milletlerden bir
sürü fon alındı ve tüm dünya kız çocuklarının bilime
teşviki için uğraşıyor. Biz ne yapıyoruz?
Şimdi, çok önemli bir örnek: Anadolu
Üniversitesi Açıköğretim Sistemi kitabında şu soru
soruluyor: Hangisi kadının daha çok evde yaptığı
işlerle uyumlu ya da evdeki sorumluluklarını aksatmayacak
işler arasında yer almaz? Cevabı ne biliyor musunuz?
Mühendislik.
Daha devam ediyor: Kadın, toplumda
çoğunlukla evle ilişkilendirilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Evin, çocukların idaresi ve ev işleri -yemek,
temizlik gibi- kadın tarafından üstlenilir. Mühendislik,
kadının bu işlerini aksatmasına yol açacak bir meslek
dalıdır. Şimdi, bunun cevabı pekâlâ milletvekili de
olabilirdi. Gerçekten, buradaki AK PARTİli kadın milletvekilleri ne
düşünüyor, çok merak ediyorum.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Mimar da
olabilirdi.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Kim hazırladı bu soruyu? Hangi kadın
düşmanı adam kendi görüşünü böyle dayadı fütursuzca? Bu
kitabın derhâl incelenmesi, hazırlayan kişinin görevinden
alınması, böyle ayrımcı bir yaklaşımda bir
kişinin eğitimin hiçbir alanında
çalıştırılmaması gerekiyor.
Bir konu daha var yine kadınlarla ilgili. Bugün
Batmanda bir yurttaş olarak yaşamak nasıl bir şey,
gerçekten, onu da ifade etmek istiyorum. Batman Eruhta 6 korucunun
öldürülmesinden sonra bölgedeki tüm çobanlar gözaltına alındılar.
Bu çobanlardan bir tanesi İlyas Çetinkaya, 13 Nisan Cuma günü evine
baskın düzenleniyor ve kendisi sabah namazı için uyanık olan
Çetinkayanın annesi Besna Çetinkaya -65 yaşında-
kapıyı açmaya çalıştığı hâlde kapı
kırılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Tamamlayacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Uzun namlulu silahlar doğrultularak anne yere
yatırılıyor, darbediliyor ve Çetinkayanın evde
olmadığı zamanda bu baskın yapıldığı
için, aynı şekilde, hamile olan karısı küçücük 2
çocuğunun önünde -beş aylık hamile, gencecik bir kadın-
karnına vurularak darbediliyor ve Aslıhan Çetinkaya şöyle diyor:
Sırtıma, karnıma tekmeler aldım. Evde 2 çocuk daha
vardı, onlar da yaşananlardan dolayı çok korktular.
Çocuğumu kaybedebilirdim. Şimdi, bu, hakikaten, düşmanlık
hukuku değil de nedir? Hamile bir kadını tekmeleyen bu
kişiler bu gücü nereden alıyorlar? Bunu da özellikle Genel Kurulun,
sizlerin takdirine sunmak istedim.
Ama diğer konuda, Sayın Başkan, sizin
de özellikle, gerçekten, bu ayrımcılığa karşı da
aynı şekilde bir söz söylemenizi ya da bunun
araştırılmasına önayak olmanızı rica ediyorum.
Teşekkürler.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/929) ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 548) (Devam)
BAŞKAN 24üncü madde üzerinde iki adet önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 548 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 24üncü maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Sibel
Yiğitalp Behçet
Yıldırım
Adana Diyarbakır Adıyaman
Mehmet
Emin Adıyaman Mehmet
Ali Aslan Müslüm
Doğan
Iğdır Batman İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET BABAOĞLU (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde İzmir
Milletvekili Müslüm Doğan konuşacaktır.
Sayın Doğan, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
MÜSLÜM DOĞAN (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama başlamadan önce,
Sayın Salim Uslu da burada, Sayın Vekilimize sormak istiyorum. Bu,
Çorum Osmancıkta Alevi toplumu tarafından cemevi olarak
kullanılan bir ibadethane var, Koyunbaba Türbesi. Sayın Vekilim,
buraya bir imam atanmış, bu son derece yanlış bir durum.
Sizin de hassasiyetinizi biliyorum, bu konuda ilginizi bekliyorum ve derhâl bu
imamın oradan, görevden alınması gerekiyor.
Değerli milletvekilleri, tarım
arazilerinin toplulaştırılması, orman alanlarında yer
altı depolarının kurulması, su birliklerinin feshedilmesi
ve DSİye devredilen yetkiler gibi çok sayıda farklı konuda
değişiklik içeren bir yasa tasarısıyla karşı
karşıyayız. Bu oldubitti anlayışının
artık son bulması gerekiyor. Meslek odalarının
görüşlerinin alınmadığı, sivil toplumun içine dâhil
edilmediği, üniversite desteği ve akademik destek bulmayan hiçbir yasa
tasarısı bu Meclisten geçmemelidir. Daha önce defalarca söylendi Bu
torba yasalar demokrasi ruhuna tamamen aykırıdır. diye ancak ne
yazık ki hâlâ gereken dersler çıkarılmamaktadır.
Meclis iradesi yok sayılarak bu oldubitti
anlayışlarla yapılmak istenen nedir? Bu ülkenin tüm
kaynaklarını tüketene kadar durmayacak mısınız?
Amacınız, bu ülkeyi, tarım yapılamaz, tamamen
dışa bağımlı, enflasyonun korkunç seviyelerde
olduğu, dövizin her geçen gün rekor kırdığı bir ülke
hâline getirmek midir? Tebrik ediyorum, gerçekten başardınız, ne
bilim kaldı sayenizde ne tarım ne de hayvancılık; enflasyon
çift hanelere ulaşmış, alım gücü diye bir şey
kalmamış, işçi ve emekçinin yüzü gülmez olmuş, sokaktaki
vatandaş, öğrenciler, kadınlar, kimse mutlu değil;
çiftçinin tarım ülkesi kan ağlıyor.
Değerli milletvekilleri, on altı
yıllık AK PARTİ iktidarının eseri işte bu.
Geçtiğimiz yıl açıklanan TÜİK verilerine göre, Türkiye son
on yılda ekilen tarım arazilerinin yaklaşık yüzde 8,2sini,
toplam tarım alanlarının da yüzde 5,22sini kaybetmiş
durumdadır; yüzde 5,22 tarım arazisi değerli milletvekilleri. Bu
tarımsal alan kaybı dünyadaki 87 ülke toprağından daha
büyük. Lübnan, Kuveyt, Senegal gibi ülkelerin toprağından daha fazla
bir tarım arazisinden bahsediyorum size. İşte, AK PARTİ
iktidarının tarımda ülkeyi getirdiği nokta tam da
burasıdır. Şimdi toprak toplulaştırmayla tarlalara,
bağlara, meralara zorla el koyarak, çiftçimizin, üreticimizin bu
şekilde mi yüzünü güldüreceksiniz?
Cumhuriyetin ilk yıllarında millî
ekonomide yüzde 40 civarlarında olan tarım sektörünün gayrisafi millî
hasıla içindeki payı sabit fiyatlarla 1970li yıllarda yüzde 36,
1980li yıllarda yüzde 25, 1990 yılında yüzde 16 ve 2013
yılında ise yüzde 8,9 seviyesine düşmüş. Yine TÜİK
verilerine göre, 1980lerde Türkiye ihracatının önemli bir bölümü
tarım ve hayvancılık ürünlerinden oluşurken 2015te bu oran
yüzde 3,7ye kadar gerilemiş durumdadır. 2018 itibarıyla bu
oranın 2,6lara düştüğü de ifade edilmektedir.
On altı yıllık siyasal
iktidarınız döneminde, kendine yeten önemli bir tarım ülkesini
alıp samanı dahi ithal eden bir ülkeye dönüştürmüş
durumdasınız. İmara açılan ve rant alanlarına
dönüştürülen, sanayi atıklarıyla kirletilen, ilaç, gübre ve
hormonlara dayalı bir tarım yaratmış
durumdasınız. Verimli tarım arazilerini otoyollarla,
otobanlarla, madencilik faaliyetleriyle, barajlarla, planlanmamış,
üzerinde düşünülmemiş projelerle yok ettiniz. Şimdi bu yasa
tasarısıyla suyun ticarileşmesinin de önünü açmış oluyorsunuz.
Doğal alanlar, yaşam alanları, araziler, meralar maalesef
sermayenin insafına bırakılmış durumda oluyor.
Değerli milletvekilleri, bu müdahalelerin tümü
ekosistemin yıkımı ve aynı zamanda geçimlik tarım ve
hayvancılığın sonu anlamına gelmektedir. Buradan
iktidarı ve tüm vekillerini bir kez daha uyarmak istiyorum: Yağma ve
talanı merkezine alan, sermayenin çıkarlarını koruyan
tarım politikalarından bir an önce vazgeçin. Tarım
alanlarını artık daha fazla imara, kente açmayın.
Gelin organik tarımı teşvik edecek
düzenlemeler için mesai harcayalım, bu ülkenin yeniden büyük bir
tarım ülkesi olmasının olanaklarını
araştıralım. Betonla, inşaatla, nükleer enerjiyle,
özelleştirmelerle bu ülkenin kaynaklarını harcamayalım.
Gelin el birliğiyle, orman köylülerinin kazanılmış
haklarını gasbeden, küçük üreticilerin topraklarını
toplulaştırma adı altında şirketlere veren, su
kaynaklarını sermayeye tahsis eden bu yasa tasarısını
geri gönderelim. Hep birlikte çoğulcu, sivil toplum ve üniversitelerin de
içerisine dâhil olduğu yeni bir çalışma yapalım diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum, karar yeter
sayısı arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.19
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.33
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Vecdi
GÜNDOĞDU (Kırklareli)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
86ncı Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
İzmir Milletvekili Müslüm Doğan ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi, önergeyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir. Karar yeter sayısı vardır.
548 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 548 sıra sayılı Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Tasarısının 24üncü maddesine bağlı ek 1inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Muhammet
Rıza Yalçınkaya Erkan
Aydın Levent
Gök
Bartın Bursa Ankara
Hilmi
Yarayıcı Okan
Gaytancıoğlu Ömer
Fethi Gürer
Hatay Edirne Niğde
Ali
Akyıldız Hayati
Tekin Dursun Çiçek
Sivas Samsun İstanbul
EK MADDE 1 Bu kanun kapsamındaki yerlerde
mevcut yerleşim merkezlerinde ikamet edenler dışında bu
yerlere gelen ziyaretçiler tarafından giriş kontrol merkezlerinde
veya sahalar içindeki idare ve ziyaretçi merkezlerinde ödenecek olan ücretlere
ilişkin usul ve esaslar Orman ve Su İşleri
Bakanlığı tarafından belirlenir. Orman ve Su
İşleri Bakanlığınca işletilen bu Kanuna tabi
yerlerde giriş ücretini ödemeden giriş yaptığı tespit
edilenlere Orman ve Su İşleri Bakanlığı bölge
müdürlerince bu maddenin birinci fıkrasında belirlenen giriş
ücretinin iki katı tutarında idari para cezası verilir.
Giriş ücretleri ve bu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen
idari para cezaları ilgiliye tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde
ödenir. Bu sürede ödenmeyen giriş ücretleri ve idari para cezaları
21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Âmme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre ilgili vergi dairesi tarafından
takip ve tahsil edilir. Sosyal olarak korunması gereken dezavantajlı
kişilerden, öğrencilerden, engellilerden, emeklilerden, işçi ve
memur ailelerinden ücret alınmaz.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET BABAOĞLU (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Samsun
Milletvekili Hayati Tekin.
Sayın Tekin, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
HAYATİ TEKİN (Samsun) Teşekkürler
Başkanım.
Değerli milletvekilleri, 548 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 24üncü maddesi
hakkında CHP grubu adına söz almış bulunuyorum, yüce
Meclisi saygıyla selamlarım.
Bildiğiniz gibi yeni bir torba yasayla
karşı karşıyayız. Burada 24üncü maddeye eklenen ek madde
1de
bu yerlere gelen ziyaretçiler tarafından giriş kontrol
merkezlerinde veya sahalar içinde idare ve ziyaretçi merkezlerinde ödenecek
olan ücretlere ilişkin usul ve esaslar Orman ve Su İşleri
Bakanlığı tarafından belirlenir. deniliyor. Giriş
ücreti ödemeyenler hakkında da
on katı tutarında para
cezası... denilmektedir. Bu cezayı da ayrıca bir ay içinde
ödemeyenler hakkında, 6183 sayılı Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanununa göre ilgili vergi dairesi takip ve tahsile
yetkilidir yani icraya gidilir. 6183 sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun diğer bir
maddesindeyse -daha korkunç- bu cezalardan kurtulmak için iflas ve iflasın
ispatı ve tescili gerekmektedir. Neredeyse idam cezası gelecek.
Millî parklardan kiralanan alanlara madem para
ödenecek, öncelikle o paranın hak edilmesi lazım yani bunun için de
yatırım yapılması gerekir. Bakanlığın
yapması gereken, kapsamlı, çevre dostu projenin Bakanlık
tarafından yapılıp, daha sonra yapım ihalesine
çıkılıp daha sonra da Millî Parklar tarafından kontrol
edilerek yapım sürecinin tamamlanması, daha doğrusu tesisin
vücuda gelmesi lazım.
Ücretler de makul olmalıdır. Aksi
takdirde, beton kullanıp ağaç kabuğuyla kamuflaj, metal
kullanıp ağaç rengiyle boyama, tuvaletlerin arıtma yerine
foseptikle süzüldüğü alanlar olacaktır.
Kendi Belediye Başkanlığım
döneminde, biri Millî Parklardan olmak üzere hayata geçirdiğim Samsun
Bayraktepe Tabiat Parkı alanı, diğeri birinci derece sit
alanı olan Samsun Tekkeköy Mağaraları alanıdır yani
burası tabiat parkından daha büyük bir alandır. Mimar olarak
mesleğim gereği kâh teknik kâh sosyal donatılarını tek
tek projelendirdiğim ve şahsen bir köy çocuğu olarak sosyal
sınıfları da göz önüne alarak buralardan, görev
yaptığım süremde, ne girişinden ne WCsinden ne mescidinden
ne de sosyal tesislerinden 1 kuruş almadan hizmet ettim çünkü söz konusu
bu alanlara genellikle -en fazla- ekonomik düzeyi düşük piknikçiler
akın etmektedir yani ekonomik olarak alt gelir düzeyine sahip insanlar.
Hele baharla birlikte havaların güzelleştiği bugünlerde her gün
en az bin kişinin geldiği bu alanlarda en fazla 100 kişi
bulursun. Neden 100 kişi bulursun? Çünkü bu kanun garibanı ve
vatandaşın gelirini göz önüne almamıştır, bu
alanların müşterileri yoksullardır; saray ailesinin mangır
kafalıları gibi 1 sterlin, 1 sterlin hesap edip 15 milyon dolar
götürenler değildir. AKPnin kapitalist bakış açısına
göre bu normal olabilir. Bu alanların müşterileri genellikle ay
sonunu kuruş kuruş hesap eden, buralara TOFAŞlarla, Renaultlarla
gelen insanlardır.
Samsun Bayraktepe Tabiat Parkının ücreti
zamanımda sıfır iken AKPyle beraber can yakar hâle
gelmiştir. Şahıs 3 lira, bisiklet 3 lira, motosiklet 6 lira,
otomobil 9 lira, minibüs 27 lira, midibüs 45 lira, otobüs 72 lira, WC 1 lira; restoran
zaten el yakıyor, kazık marka. Bu konuda konuşacağım
için fiyat listesini istedim, dediler ki: Fiyat listesi değişti. O
arkadaşı aradım: Nedir? Geçici çalışıyor. Dolar
artmış. Muhabbete bak, zam gelmiş. Şahıs 3,5;
motosiklet 7 lira, otomobil 11 lira, minibüs 32 lira, midibüs 52 lira, otobüs
84 lira; buralara dua edelim. Türkiye ortalamasında şahıslar 7
lira, düğün yapan 2.250 lira; demek ki 10 katı olsa gelin ile damat
ayrılacak.
Şimdi, AKP zihniyetinden yola çıkarak
soruyoruz: Fatma teyze, Hasan amca nereye gidiyorsun? Millî parka. Yok ya,
ağacın dibine yatacaksın, gölgeleneceksin, bedava; yemez öyle,
öyle yok. Tuvalete git, rahatla, bedava; o da yok. Ne olacak? At
bakalım mangırları. Dua et, gökyüzünü seyretme parası
almıyoruz. Hele de 2019a para almak istiyordunuz; Şu
padişahlığı bir getirelim, bundan sonra su sesine, kuş
sesine, hepsine para ödeyeceksin. Yeter ki vatandaştan para sesi gelsin,
para sesi yoksa millî parkı sarayın, padişahın
tablolarında görürsünüz. Tüm zamanların ortalamasına
baktığım zaman yine de dua ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAYATİ TEKİN (Devamla) Seçim de 2019dan
kalktı, ortağınız ortalama olarak ağustosa çekti,
muhtemelen eylül-ekimde seçim var.
Bu ücretlerden bir an önce vazgeçin, aksi takdirde
son şansınız, idamınız kendinize geliyor.
Teşekkür eder, saygılar sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Tekin.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
24üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
25inci madde üzerinde aynı mahiyette olmak
üzere üç adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 548 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 25inci maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Sibel
Yiğitalp Behçet
Yıldırım
Adana Diyarbakır Adıyaman
Mehmet
Emin Adıyaman Mehmet
Ali Aslan Nihat
Akdoğan
Iğdır Batman Hakkâri
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Muhammet
Rıza Yalçınkaya Erkan
Aydın Kamil Okyay
Sındır
Bartın Bursa İzmir
Ömer
Fethi Gürer Ali
Akyıldız Hilmi
Yarayıcı
Niğde
Sivas Hatay
Dursun
Çiçek Okan
Gaytancıoğlu
İstanbul Edirne
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Muharrem
Varlı Mustafa
Mit Fahrettin Oğuz
Tor
Adana Ankara Kahramanmaraş
Baki
Şimşek Ruhi
Ersoy Mevlüt
Karakaya
Mersin Osmaniye Adana
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET BABAOĞLU (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılamıyoruz Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki ilk önerge
üzerinde Hakkâri Milletvekili Nihat Akdoğan konuşacaktır.
Sayın Akdoğan, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
NİHAT AKDOĞAN (Hakkâri) Sayın
Başkan, 548 sıra sayılı Kanun Tasarısının
25inci maddesi üzerine partim adına söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle Genel Kurulu, cezaevlerinde rehin tutulan çok değerli Eş
Genel Başkanlarımı ve değerli vekil
arkadaşlarımı saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bundan bir gün önce
üzerinden tam bir yıl geçen referandum süreciyle birlikte, Türkiyede o
günden bugüne neler yaşandı? Senesinin dolmasının üzerinden
bir gün geçmesine rağmen, ortaya atılan, yeni seçim sürecinin
başlatılması.
Referandum ve seçimler, özü ve anlamı
itibarıyla demokratik uygulamalardır. Yalnız, demokrasiyle
problemi olan ülkelerde bu durum biraz sıkıntılıdır.
İlk önce, bu referandum sürecine gelmeden önce, 1 Kasımda bizlere ve
partimize dönük, seçilmiş arkadaşlarımıza dönük,
kurumlarımıza dönük yapılanlara bir bakarsanız,
aslında neler yapılmak istendiğinin, bu sürecin, 16 Nisan
referandumunun engellerini nasıl ortadan kaldırmak istediklerinin
birkaç tane örneği:
İlk önce, belediyelerimizin 94 tanesine
kayyumun atanması. Bakın, o günden bugüne üzerinden bir buçuk
yıla yakın süre geçti, tek bir belediyemizde bir yolsuzluk yok.
Olsaydı bugün niye bunlar kamuoyuyla paylaşılmadı?
Ondan sonra geliyoruz 4 Kasıma. Siyasi
partimizin Eş Genel Başkanlarının da içerisinde olduğu
12 arkadaşımız altı ay boyunca mahkemelerine
çıkarılmadı çünkü istenen bir durum vardı. Bu referandumda
engel çıkaracak olan bütün illerde, ilçelerde iş yapacak
arkadaşların hepsinin içeriye tıkılması
lazımdı. Mensubu olduğum, vekili olduğum Hakkâride dışarıda
seçilmiş tek bir insan kalmamıştı ve buna rağmen, 16
Nisan referandumunda şehir merkezinde yüzde 82, ilçelerde yüzde
90ların üzerinde halk bunun hesabını sormuştu.
Gene geliyoruz, OHAL ortamında gene bir seçim
sürecine ülke götürülmek isteniyor. Biz şunu söylüyoruz: Kendinize
güveniyorsanız o zaman OHALi kaldırın, insanlar serbestçe seçim
faaliyetlerini yürütsünler. 16 Nisan referandumunda halkın tercihine
bırakılsaydı, meşruluğu üzerinden bir
tartışma olmasaydı bugün farklı bir yerde olabilirdik.
Bakın, bugün Avrupa Birliği taslak
raporunu açıkladı. Bu taslak raporunda OHAL için OHAL önlemleri
orantısız. diyor. Bunu dinleyen var mı? Yok. En kısa
sürede OHALin kaldırılması gerekiyor. Bakalım, Hükûmet
seçime gitmeden önce OHALi kaldıracak mı? Aynı zamanda,
yargı üzerindeki baskının kaldırılması
gerekiyor. Bu talebini dile getiriyor. AİHM kararlarına
karşı, aykırı davranılıyor. Bu, Avrupa
Birliğinin taslak raporunda geçiyor: 16 Nisan referandumu kuvvetler
ayrılığına aykırıdır.
Bir şey daha belirtip bitirmek istiyorum:
Özellikle böyle bir ortamda, basın sizin elinizde, yargı sizin
elinizde, polis sizin elinizde. En son ele geçirmeye
çalıştığınız kalelerden biri de
basındı, gazeteciler içeride. Gazetecileri serbest bırakın.
Siyasetçileri serbest bırakın. İçeride olan Eş Genel
Başkanımızdan tutun, diğer belediye eş
başkanlarımızın hepsini serbest bırakın, ondan
sonra Hodri meydan! deyin. Hodri meydan! deyin bakalım, ondan sonra
bunun sonucunu göreceğiz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Aynı mahiyetteki diğer önerge üzerinde
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer konuşacaktır.
Sayın Gürer, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Adalet ve Kalkınma Partisi
çiftçiler için on beş yıldır yararlı bir iş
yapmadı, yapmayacak da. Çiftçi, üretici perişan. Niğdede,
Nevşehirde, hafta sonu gittiğimde depodaki patates çillenmiş,
çürümeye başlamış. Hükûmet durumu seyrediyor, çözüm de
üretmiyor.
Görüştüğümüz torba kanun
tasarısı da çiftçi, orman köylüsü yararına bir düzenleme
getirmiyor. Arazi toplulaştırmada mülkün sahibinin onayı
kalkıyor. Sorunlu toplulaştırma daha da sorunlu hâle
getiriliyor. Çiftçi malları koruması, koruma hizmetleri isteğe
bağlı kılınarak kaosa itekleniyor. Çiftçi borcunun
desteklemeden kesilmesi yönünde bir maddeyi de bu tasarı içeriyor. Sulama
suyu dolaylı özelleştiriliyor. Sulama birlikleri çiftçilerin
yönetiminden alınıyor. Nasıl bir tanım ise bilim ve fen
bakımından orman olarak muhafazasında yarar görülmeyen
kılıfıyla orman alanları ranta kurban ediliyor. Orman
altına yer altı depolarıyla ormanların yok oluşuna
kapı aralanıyor. Sonra da Bakanlık tarafından, Sayın
Cumhurbaşkanının imzasıyla köylere bir mektup gönderiliyor.
Daha yeşil bir Türkiyeyi birlikte inşa edelim. diye mektubun içine
de tohum konuluyor. Köylüler, bu karaçam tohumlarını nereye
ekecekler, bunu soruyorlar çünkü orman özelliğinden çıkarılarak
ranta açılan alanlarda hiçbir şeyin yetişmediği
tanımlanırken şu anda gönderdikleri tohumlar da kahvelerde bir
köşede duruyor. Bununla ilgili ekim tekniğinden dahi bihaber
olunduğu için de orman olsun diye gönderilen tohumlar
değerlendirilmiyor ama Sayın Bakan, size bir şey
göstereceğim. Bu, Niğdenin Balcı köyünde Sayın
Bakanım, bu kestane ağacı. Bir tek kestane ağacı var
Niğdede at kestanesi diye tanımlananın dışında,
bu kestane ağacı kayalıkta çıkmış. Demek ki tohum
kayanın içinde yetişiyor Sayın Bakanım. Onun için gelin,
ranta açmayın orman alanlarını.
Keza, yine, hemşehrilerim bu tasarı
görüşülürken gündeme getirmemi istediler. Karanlıkdere, Kolsuz,
Himmetli, Beyağıl, Porsuk, Kılan, Darboğaz, Emirler,
Elmalı; sulama suyu, gölet sorunları devam ediyor. Çavdarlı,
Dikilitaş kuyuları borçlarından dolayı kapalı, Misli
Ovası yer altı suyu enerji maliyeti nedeniyle çiftçiler icralık
ama Sayın Bakanım, yine Niğdeye göndermişsiniz, acaba
Türkiye'de her ile gönderdiniz mi? Ne kadar posta parası verdiniz onu da
merak ediyorum. Diyorsunuz ki Niğdenin içme suyu meselesini kökünden çözdük.
ama Niğdenin içme suyu sorununu çözdükleri yönünde de hiçbir veri ortada
yok. Niye yok? Şu anda Niğde içme suyu 65 kuyudan
çıkarılıyor, bir kısmı arsenik tehlikesi nedeniyle
kullanılmıyor. Kuyu sularında giderek çekme var, azalma var.
Ulukışlada içme suyu da çözümlenmemiş durumda. Ama
Bakanlık bir proje yaptı, Niğde ile Aksaray İllerinde
İçmesuyu Temini Planlama ve Proje Yapım İşinin
sözleşmeye göre bitim tarihi 31/12/2021. Proje çalışmaları
tamamlandıktan sonra ihale edilecek." deniyor. Bu suyun geleceği
yer Aladağlar, Ecemiş kaynağından çıkan sular. Peki,
bununla ilgili çalışmalar ne zaman başlamış? 2000
yılında başlamış. 2000 yılından beri
konuşuluyor, gerçekleşmemiş. Bu sular için şimdi
Niğde içme suyunun meselesini kökünden çözdük." diye Niğdeye
broşürler gönderiliyor. Keza, Akkaya Barajı var; Niğde için
çevre felaketi. Yıllardır Akkaya Barajını dile
getiriyoruz, buradaki sular sulama suyu olarak tarım alanlarına
gönderiliyor, ne yazık ki kirlilikten içine köpek dahi girmeyecek kadar
sular kirlenmiş durumda. Tarım alanlarında kullanılan bu
suyun kokusu Niğdeyi, Boru ve yanında bulunan üniversiteyi sardı.
Sürekli projeden söz ediliyor, bitmeyen projeler yüzünden de insan
sağlığı risk altında. Kısacası,
Niğdenin içme suyu sorununun bittiğini belirtip bu anlamda
gönderilen broşürün kaç bin adet olduğunu bilmiyorum ama hiç ilgisi
olmayan Ulukışlanın Hasangazi köyüne gönderilmiş,
onların Niğdenin içme suyuyla da bir ilgisi yok.
Keza Türkiye'nin geleceğine yatırım
yapıyoruz. diye broşürler gönderilmiş.
Sayın Bakanım soruyorum: Bu
broşürlerden kaç bin adet gönderildi? Ne kadar pul parası verildi?
Buna yapılan masraflarla bizim orada bir arazi kiralasaydınız,
oraya çam ağaçlarını dikseydiniz bir orman alanımız
olurdu diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Ömer Bey, zarfın içinde ekilecek tohumlar
vardı.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Dikecek arazi
yok.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Size de gönderelim.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Sayın
Bakanım, dikecek arazi yok.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki son önerge
üzerinde Adana Milletvekili Mevlüt Karakaya konuşacaktır.
Sayın Karakaya, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MEVLÜT KARAKAYA (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarının
25inci maddesiyle ilgili olarak Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
25inci madde, 2873 sayılı Millî Parklar
Kanununun 17nci maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesini
yürürlükten kaldıran bir madde. Bu madde Döner sermaye gelirleri
başlığını taşıyor ve Bu Kanuna tabi
alanlarda elde edilecek gelirler, Orman ve Su İşleri
Bakanlığı döner sermayesine gelir kaydedilir. diyor;
devamındaki çıkarılan cümleyse Bu gelirler, münhasıran bu
Kanun gereği ihtiyaç duyulan mal, hizmet ve yatırımların
finansmanında kullanılır. Bu cümle çıkarılıyor.
Bu değişiklikle ilgili gerekçede ise Korunan alanlardan elde edilen
döner sermaye gelirlerinin daha verimli bir şekilde kullanılabilmesi
amaçlanmaktadır. diyor. Doğrusu, ben bunu anlamakta biraz
zorlandım çünkü çıkarılan cümleye
baktığımızda, bu kanun gereği ihtiyaç duyulan mal,
hizmet ve yatırımların finansmanında
kullanılacağı, bu gelirlerin bu yönde tahsis edileceği
belirtiliyor. Bu cümleyi çıkarma gerekçemiz de, buradan elde edilen
gelirlerin daha verimli alanlarda kullanılacağı söyleniyor. Yani
ihtiyaç duyulan mal, hizmet ve yatırımların dışında
daha verimli alan nedir? Doğrusu, Sayın Bakan bu konuda bir
açıklama yaparsa gerçekten, biz de daha iyi anlamış
olacağız diye düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri, sulama birlikleriyle
ilgili olarak buradan, özellikle sulama birliklerinin yeniden
yapılandırılması konusunda Milliyetçi Hareket Partisi
olarak grup sözcülerimiz tarafından gerekli eleştiriler
yapıldı. İşin doğrusu, bu tasarıyla sulama
birliklerinin meclisleri, yönetim kurulları feshedilmekte.
Başarısız olanlarla ilgili, doğrudur, daha önce
DSİnin yaptığı denetimlerin raporlarında söylenenlere
katılıyoruz ama önemli bir kısmını bu raporlarda
başarılı olarak ifade ettiklerini de biliyoruz. Burada
aslolan, bu birlik modelinin milletin malı olarak hatta bizim, Milliyetçi
Hareket Partisi olarak millet sektörü dediğimiz o sektöre yönelik olarak
ona yakın bir tarzda olması hakikaten, verimlilik açısından
da önemliydi.
Değerli milletvekilleri, özellikle
tarımsal alanla ilgili bizim en önemli sorunlarımızdan bir
tanesi, belki tarımın birçok sorununu, birçok
sıkıntısını dile getiriyoruz ama dile
getirmediğimiz önemli bir alan işletmecilik alanıdır.
Tarımın, tarımsal işletmelerin küçüklüğünü hep sorun
olarak burada konuşuyoruz ama bu realiteyi, bu yapısal sorunu
aşmak için kullanılabilecek işletme modelleri üzerinde
konuşmuyoruz. Örneğin, kooperatifçiliği hem kültürümüze uygun
hem de o ortaklık kültürünü daha iyi, verimli sonuçlara götürebilecek bir
yapıya kavuşturmayı ya da üniversitelerin bu modeller üzerinde
çalışmasını istemiyoruz. Yine, aynı şekilde,
kümelenme veya birlik tarzı modelleri bizim tarım alanında,
tarımsal işletmecilik alanında yoğunlaştırıp
artırmamız gerekirken bu yasayla maalesef, biz bunu geriye göndererek
millet sektöründen tekrar devlet sektörüne doğru bir yönlendirme
yapıyoruz.
Sayın Bakanım, bir konuyu da hemen
dikkatlerinize getirmek istiyorum. Aslında Adanadan çok istediler bunu
gündeme getirmemi çünkü birlikler kaldırılıyor ama Çatalan
Sulama Birliği 11 köy muhtarı tarafından kurulmuş ve
zatıalileriniz tarafından kuruluşu onaylanmış ama
yetkisi bir türlü verilmemiş; daha sonradan da bu birlik feshedildi, bugün
de bu yasayla birlikte artık ortadan kalkmış olacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEVLÜT KARAKAYA (Devamla) - Bu yeni yönetimde, yeni
yönetim modelinde bu tarz şeylere dikkat ederek amaca uygun tarzda bir
modelin oluşturulması bizim buradan gerçekten isteğimizdir.
Ben yüce heyetinizi tekrar saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önergeler kabul
edilmemiştir.
25inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Sayın Uslu, sisteme girmişsiniz, size bir
atıf olmuştu önceki konuşmada. 60a göre yerinizden söz veriyorum.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
30.- Çorum Milletvekili Salim Uslunun, İzmir Milletvekili Müslüm
Doğanın 548 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 24üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
SALİM USLU (Çorum) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Az önce Sayın Müslüm Doğanın bir
konuşması oldu, ben hemen inceledim, yerinden, arkadaşlardan
bilgi aldım. Kamuoyunun çok hassas olduğu bir konu, kamuoyu ola ki
yanlış anlayabilir, bu yanlış anlamalara fırsat
vermemek üzere bu açıklamayı yapma ihtiyacı duydum. O da
şudur: Sayın Doğan türbenin camiye çevrildiğini ifade
ettiler, kesinlikle bu iddia doğru değildir. Çünkü resimleri
getirttim, türbe 8-10 metrekaredir ve yarısı sandukadan ibarettir.
Gördüğünüz gibi, burada CHPli ve AK PARTİli belediye
başkanları vardır. Biz gittik, yerinde inceledik, kesinlikle
türbenin cami olması mümkün değil. Cami olan yer
Aşağıda, daha aşağıda, çok daha
aşağıda bir yer vardır, orası aşevidir ve
aşevi olarak çalışmaktadır. Aşevi olarak uzun
yıllardır talep olmadığı için, mahallede cami
ihtiyacını karşılamak üzere orası cami olarak
vakıflardan devralınmıştır. Bu açıklamayı
yapmak istedim.
Sağ olun.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/929) ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 548) (Devam)
BAŞKAN 26ncı madde üzerinde iki adet
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 548 sıra
sayılı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 26ncı maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Muhammet Rıza Yalçınkaya Erkan Aydın Ömer
Fethi Gürer
Bartın Bursa Niğde
Veli Ağbaba Dursun
Çiçek Hilmi
Yarayıcı
Malatya İstanbul Hatay
Eren Erdem Ali
Akyıldız Okan
Gaytancıoğlu
İstanbul Sivas Edirne
MADDE 26- 13/10/1983 tarihli ve 2918
sayılı Karayolları Trafik Kanununun 71 inci maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendine orman yangınlarına giden ve
mücadele eden araçlar, ibaresi eklenmiştir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET BABAOĞLU (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılamıyoruz Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba konuşacaktır.
Sayın Ağbaba buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Çok değerli arkadaşlar, Sayın Bakan;
2011den beri milletvekiliyim, üzülerek söylemek isterim ki 2011
yılında ne konuşmuşsam bugün de benzer şeyleri
konuşuyorum ve konuşacağım maalesef.
2011de yeni milletvekili oldum, Malatyanın
köylerini, kasabalarını gezdim, sorun aynı, şimdi yine
sorun aynı.
Değerli arkadaşlar, belki birçoğunuz
biliyorsunuz, Malatya, Türkiye'nin en önemli tarım şehirlerinden
birisi. Toprağı verimli, insanları çalışkan,
havası suyu güzel, bu nedenle ne ekersen Malatyada o yetişiyor.
Türkiye'de herhâlde en çok çeşitli ürünü üreten kentlerin
başında Malatya geliyor. Sadece Türkiye'nin değil dünyanın
en güzel kayısısı Malatyada üretiliyor, Türkiye'nin en güzel
cevizleri Hekimhanda üretiliyor. İddiayla söylüyorum: Türkiye'nin en
güzel kirazı Yeşilyurtta dalbastı kirazı üretiliyor.
Fasulyesi, çileği, elması, tütünü Doğanşehirde, armudu
Akçadağda, kavunu Arguvanda yetişiyor. Köhnü üzümü Arapgirde,
biberi Arapgirde; dünyaya, Türkiyeye ihraç ediliyor. Ülke ve Malatya
ekonomisine bu kadar katkısı olan, Türkiye ekonomisine tarım
anlamında çok katkısı olan illerin başında gelen
Malatyanın çözülmeyen sorunlarının başında sizin
bakanlığını yapmış olduğunuz sulama suyu
geliyor.
Sayın Bakan, çok büyük derdimiz, en büyük
derdimiz, Malatyanın en büyük derdi tarımsal sulama. Bakın,
geçen pazar günü, cumartesi günü Yazıhandaydım. Biliyorsunuz, 1997
yılında başlayan bir Boztepe yani Recai Kutan Barajı var,
2012 yılında tamamlandı. Size defalarca söyledim ama hâlâ sulama
kanalları yapılabilmiş değil. Bakın, baraj
yapılıyor -Karadeniz fıkrası gibi- sulama kanalı
yapılması unutuluyor. Şimdi, şu anda sol sahil sulama
yapılmak isteniyor ama o tazyikten patlayan borular nedeniyle maalesef
Yazıhanlı çok zor durumda.
Sayın Bakan, kanalların
yapılması için Sayın Veysel Eroğlu yani siz imza koydunuz,
taahhütnameye imza attınız. 2 Haziran 2016da saat 16.59da
tamamlanması gerekiyordu, maalesef tamamlanmadı, Boztepe sulama
kanalı tamamlanmadı. Eğer tamamlanmaz ise -imza
attınız- Yazıhan ilçe merkezine okul yapılacak. dediniz
ama ne sulama kanalı yapıldı ne de okulun temeli
atılabildi. Şu anda Yazıhandaki bütün köylerdeki ekinler
maalesef kurumak üzere, yanmak üzere.
Sayın Bakan, Malatya susuzluk çekiyor, bölge
susuzluk çekiyor. Her bölge aynı. Devlet nasıl bir tedbir
alıyor, biliyor musunuz Sayın Bakan, devlet nasıl bir tedbir
alıyor? Devlet cümbür cemaat bütün bürokratlarını toplayarak
yağmur duasına çıkıyor. Yani bu Bakanlığın
beceriksizliği Allaha havale edilerek çözülmeye
çalışılıyor. Dua edilsin ama lütfen siz de görevinizi
yapın. Keşke sulama problemi sadece Malatyanın Yazıhan
ilçesinde olsa.
Değerli arkadaşlar, Malatyanın
yazın en temel problemi susuzluk. Siz de biliyorsunuz, Malatyalı
muhtarlar, çiftçiler her yaz sizin kapınızı
aşındırıyor. Malatyanın her bölgesinde insanlar
susuzluktan isyan ediyorlar. Gözlerinin önünde, çocukları gibi bakmış
oldukları kayısı ağaçları kuruyor. Battalgazi,
Alişar, Hatunsuyu, Dilek, Topsöğüt, Şahnahan, Gözene, Görgü,
Karapınar, Örnekköy, Sahilköy, Gölpınar yani Akçadağın
bütün köyleri aynı sorunu yaşıyor. Malatyalı üretici o
kadar çaresiz ki değerli milletvekilleri, lütfen dikkatle dinleyin,
kayısı ağaçları kurumasın diye, Malatyalı çiftçi,
kanalizasyon borusunu kırarak sulama yapıyor. Bakın, bir kez
daha söylüyorum: Kanalizasyon borusunu kırarak sulama yapıyor. Devlet
ne yapıyor? Veli Ağbaba geliyor, kürsüde söylüyor. Devletin
almış olduğu tedbir şu: Gidiyor, Veli Ağbaba söyledi
diye kanalizasyon borularını kapatıyor. Suyu çözmek için
herhangi bir çare üretebilmiş değil. Maalesef Malatyanın
tamamında bir sulama problemi var ve Malatyalı müthiş bir
şekilde mağdur ediliyor. Kimi rakamlara göre milyonlarca
kayısı ağacı her yıl susuzluktan dolayı kesilmek
zorunda kalıyor.
Değerli arkadaşlar, bir başka mesele,
İkinci Organize Sanayinin akıtmış olduğu su, maalesef
Malatyada bostan ekeni pişman ediyor. Artık Dilekte,
Şahnahanda, Topsöğütte insanlar bostan ekemiyorlar. Çünkü o sular
maalesef Malatyanın en güzel arazilerindeki tarımı yok ediyor.
Sürem az, Yoncalı Barajıyla ilgili de bir
iki şey söylemek istiyorum. Yoncalıyla ilgili müjdeyi veren
sizsiniz. Tam tamına yirmi iki yıl önce başladı, her
yıl ihale yapılıyor, her yıl milletvekilleri gidiyor,
Arguvana kocaman kocaman müjde veriyor ama Arguvan da hâlâ susuzlukla terbiye
edilmeye devam ediliyor.
Bir de bu HES meselesi var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
VELİ AĞBABA (Devamla) Bu HES meselesinde
eğer bu HESlere karşı çıkmıyorsanız
Malatyalı çiftçilerin iki eli sizin yakanızda olsun.
BAŞKAN Teşekkürler.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 548 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 26ncı maddesi ile 2918
sayılı Karayolları Trafik Kanununun 71inci maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendine eklenmesi öngörülen orman
yangınlarıyla mücadele eden araçlar ibaresinin orman
yangınlarını söndürme ve yardımcı araçlar
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Sibel
Yiğitalp Behçet
Yıldırım
Adana Diyarbakır Adıyaman
Mehmet
Emin Adıyaman Mehmet
Ali Aslan Bedia Özgökçe
Ertan
Iğdır Batman Van
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET BABAOĞLU (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Van Milletvekili Bedia
Özgökçe Ertan konuşacaktır.
Sayın Özgökçe Ertan, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Van) Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu tasarıda
olduğu gibi, insan eliyle doğaya bu denli müdahalelerde
bulunduğumuzda bunun zararını elbette ki öncelikle ekosistem ve
ekosistemle birlikte bütün insanlık, bütün insanlar ve yurttaşlar
elbette ve hatta daha doğmamış bebekler dahi görüyor. Çevreyi,
orman varlıklarımızı, akarsularımızı
olabildiğince kirletiyoruz ve gün geçtikçe yok ediyoruz.
İşte, en yakıcı örnekler
Dilovası ilçesi ve Ergene Nehri havzasıyla karşımızda
duruyor. Dilovasında kansere yakalanmamak neredeyse imkânsızdır
bugün. Şu an tutsak olan Sayın Onur Hamzaoğlu -kendisini buradan
saygıyla selamlıyorum- yıllar önce Dilovasındaki çevre
kirliliğini ve kansere neden olan zararlı maddeleri bilimsel ilkeler
ışığında kanıtlamış ve önlem
alınmasını önermişti ancak yetkililer bu çerçevede gerekli
politikaları geliştirmek yerine Onur Hocaya davalar
açmışlardı. O zaman şu soruları sormak lazım:
Aradan geçen, o günden bugüne geçen süre içerisinde artık
Dilovasında endüstriyel kirlilik yok mudur ya da olması gerekenin
3,5 katı kirlilik yaratan ve kanserin artışına yol açan
maddeler oradaki havadan arındırıldı mı ya da
artık yalnız annelerin sütünde değil, o annelerin karnında
taşıdığı bebeklerde bu zararlı kirleticilere
rastlanmıyor mu? Buna yol açan sanayi tesislerini kuranlar, onlara izin
veren yerel yöneticiler ve genel idareciler hesap verdi mi? Tüm bu
soruların yanıtı koca bir hayırdır. Gerçek olan,
bilimi kendine ilke edinmiş bir insanın mesnetsiz iddialarla
hapsedildiği, bebeklerin astım hastası olarak doğduğu,
çocuk yaşta tümör ve kanser bulgularının arttığı,
Sağlık Bakanlığının ise bu konuya dair
yaptığı çalışmanın sonuçlarını dahi
açıklamaya cesaretinin olmadığıdır. Kansere mahkûm
edilen Dilovası AKPnin kontrolsüz sanayileşme
politikasının bir sonucu hâlindedir ve adı artık kanserle
anılır hâle gelmiştir. Nitekim, kansere yakalanma oranının
yüzde 35lere ulaşması yeni bir vaka da değildir. Girin Meclis
kayıtlarına, Dilovasında kanser vakalarının görünmesi
nedeniyle 2006 yılında bir Meclis araştırması
komisyonu kurulmuş ve bir dizi karar alınmış. Bu
kararlarda, bölgede sanayinin getirdiği çevre kirliliğinin, kanser
vakalarının artık artmaması adına öneriler yer
almış; işte, en başta, bölgenin artık sanayiye
doyduğu, yeni sanayi yapılaşmasına izin verilmemesi gerektiği
ve mevcutlarda da gerekli önlemlerin alınması şeklinde. Ancak
bunların hiçbir tanesi yapılmadı ve açıkça Anayasaya
aykırı davranıldı, açıkça suç işlendi geçen süre
boyunca ve işlenmeye devam ediliyor. Çünkü Anayasanın 56ncı
maddesi Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama
hakkına sahiptir. ifadesiyle gayet açık bir tanım
koymuştur ve bu konuda yol göstericidir. Ancak bizler Dilovası
halkını ne yazık ki bu haktan mahrum ediyoruz.
Sayın milletvekilleri, Dilovası halkı
kadar kansere mahkûm edilen bir diğer yer de Ergene Nehri
havzasıdır. Tekirdağ, Kırklareli ve Edirneye yani
Trakyaya can damarı olması gereken Ergene havzası, maalesef,
havzada kurulu bulunan yaklaşık 2 bin sanayi tesisinin ürettiği
atıklar nedeniyle bölge halkına kanser taşıyor.
Trakyanın verimli tarım arazileri nehrin kirli sularıyla
sulanmakta, bu da bölgenin Türkiye genelinde kanserin en sık
görüldüğü yer olmasına neden olmaktadır. Hükûmet, bu iki
bölgede, kirliliğe, ölüme yol açan, doğmamış bebeklerin
dahi astım hastası olmasının müsebbibi olan kurumlara
caydırıcı cezalar vermek, halk
sağlığını koruyacak politikalar geliştirmek
yerine, sorunu tespit eden vicdanlı insanları hapsediyor, sürgün
ediyor ya da görevden alıyor. İşte, Dilovasında Onur Hoca
örneği varken Ergene havzasında Doktor Dilek Tucer örneği var.
Doktor Dilek Tucer 2014 yılında Ergene Nehrinin getirmiş
olduğu kirlilik nedeniyle, bu suların tarım alanlarında
kullanılması, prekanserojen madde içermesi nedeniyle, organik
kimyasal madde içermesi nedeniyle besinlere geçebilir ve bunlara bağlı
kanser vakaları artar, artmaktadır. demişti. Nitekim veriler de
bu iddiayı zaten destekliyor. Ancak Edirne Valisi bu açıklamaya
karşılık Doktor Dilek Tuceri apar topar görevinden aldı.
Kamu görevlileri, yetkililer Bölgede yetişen ve tüm Türkiye'nin
yediği pirinçlerde kanser riski var. diyen bir doktorun
açıklamasını araştırmak yerine gerçekleri gizlemeyi,
örtbas etmeyi ve bu ülkenin insanlarının göz göre göre kanser
olmasını tercih ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) Son cümlem
Sayın Başkan, rica edersem
BAŞKAN - Son cümlenizi başta söyleseydiniz
iyi olurdu ama ben yine de mikrofonu açayım, tamamlayın lütfen.
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) Teşekkür
ediyorum.
Sayın milletvekilleri, Dilovası ve
Ergenede sanayi kuruluşları eliyle karşı karşıya
kalınan durum artık bir çevre sorunu olmaktan
çıkmıştır. Bu bölgelerde açıkça çevre felaketi
yaşanıyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Orman
ve Su İşleri Bakanlığı harekete geçmedikçe,
Dilovası ve Ergeneyi kirleten sanayi tesisleri en ağır
bedelleri ödemedikleri sürece, sorumlulara göz yumulduğu sürece yakın
zamanda bu bölgeleri kurtarmak artık mümkün olmayacaktır ve maalesef
bu politikalar devam ettiği sürece de Türkiye'nin her yerinde yeni Ergeneler
oluşacak, yeni Dilovaları oluşacak, kanser bu ülke insanına
bir kader gibi dayatılacaktır diyorum, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Özgökçe Ertan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
26ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
27nci madde üzerinde aynı mahiyette olmak
üzere iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 548 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 27nci maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Sibel
Yiğitalp Behçet
Yıldırım
Adana Diyarbakır Adıyaman
Mehmet
Emin Adıyaman Mehmet
Ali Aslan Erdal
Ataş
Iğdır Batman İstanbul
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Muhammet
Rıza Yalçınkaya Erkan
Aydın Haluk
Pekşen
Bartın Bursa Trabzon
Dursun
Çiçek Hilmi
Yarayıcı Okan
Gaytancıoğlu
İstanbul Hatay Edirne
Ömer
Fethi Gürer Tur
Yıldız Biçer Ali
Akyıldız
Niğde Manisa Sivas
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET BABAOĞLU (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki ilk önerge
üzerinde İstanbul Milletvekili Erdal Ataş konuşacaktır.
Sayın Ataş, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
ERDAL ATAŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu torba yasada da tarımı
önemli oranda ilgilendiren konular var. Bilindiği gibi tarım, insan
yaşamında en önemli üretim ve yaşam alanlarından bir tanesi
ve dünya üzerinde tarıma yönelik yani bitki ve hayvan ürünleri, bunların
işletilmesine ilişkin epey de bir tarihsel tecrübe söz konusu.
Dünyanın oluşumu, tarıma dayalı olarak, dünyanın
üzerinde ürünlerin oldukça zengin olmasını beraberinde getirmiş
ama özellikle beş altı tane ülkenin coğrafi olarak
bulundukları konum itibarıyla çok daha fazla zengin tarım ülkesi
biçiminde anılmalarını da beraberinde getirmiş.
İşte bizim ülkemiz, tarım noktasında, bu orta kuşak
dediğimiz -yani Meksika, Amerika, İspanya, Portekiz, İtalya,
Türkiye ve bunun devamında da giderek Çinle birlikte- 10 tane ülkeden en
önemli yerde duran ülkelerden 1 tanesi durumunda. Ülkemizde dünya üzerinde
bulunan 138 tane meyve çeşidinin 75i üretiliyor yani bunlar bulunuyor. 80
tane sebzenin 66sı bizim ülkemizde üretiliyor, birçoğunun da ana
vatanı durumunda.
Hayvansal üretim açısından da
büyükbaş, küçükbaş, arı, balık ve benzeri noktalarda birçok
alanda önemli oranda ev sahipliği yapan ülkelerden bir tanesi durumunda.
Ama gelin görün ki sürdürülen yanlış
politikalardan kaynaklı bizim ülkemiz tarım yoksunu,
dışarıdan tarım ürünlerini ithal eden bir ülke hâline getirildi.
Özellikle AKPnin on beş yıllık süreç içerisinde
uygulamış olduğu sermaye yanlısı tutum, çiftçi ve
işçi düşmanı politikalar, bugün gelinen aşamada ülkemizi
tarım noktasında sıfırlanacak düzeye getirdi. Tohum,
damızlık, diğer bütün meselelerde ülkemiz dışa
bağımlı ülke hâline dönüşmüş durumda. Yani yarı
feodal dönemde dahi bu kadar dışa bağımlı olan, bu
kadar yoksun olan bir ülke pozisyonunda değildik. Özellikle kapitalist işleyişin
yani tekelci sermayenin bizim ülkemize girmesi ve onu destekleyen AKP gibi
hükûmetler, tarım ve hayvancılık noktasında yani
tarımın bitki ve hayvancılık noktasındaki bütün
alanlarını üç beş tane tekel açısından çökertmiş
durumdadır.
On beş yıl içerisinde 100 milyar
dolarlık tohum dışarıdan alındı. Yani bizim
ülkemizdeki ürünlerin tamamı dışarıya bağlı hâle
getirilmiş durumda. Domates, hıyar, karpuz, patates, lahana,
aklımıza ne geliyorsa bunların bütün tohumlarının
hepsi dört beş tane tekelin bağlı bulunduğu kuruluşlar
hâlinde dışa bağımlı hâle dönüşmüş durumda.
Neredeyse bütün tohumlar bu üç beş tane tekelin eline geçmiş durumda.
Hayvan ve ürünlerine yönelik de
Yani sadece
tohumlar ve damızlık değil, bunun dışında bulunan
ürünlerin tümü dışarıdan alınacak hâle dönüştü.
İnekler dışarıdan alınıyor, yem
dışarıdan ithal ediliyor, saman dışarıdan ithal
ediliyor. Yine, aynı şekilde, günlük olarak 6 ton normalde, bunu 10
tona çıkararak yılda 4 milyon ton daha et ithal edilmeye
çalışılıyor. Hayvan ürünleriyle ilgili aklımıza
ne geliyorsa; balık mı diyorsunuz, arıyla ilgili mesele mi
diyorsunuz, büyükbaş, küçükbaş hayvan mı diyorsunuz...
Bunların bütün ürünleri yani peynirden tutalım da diğer bütün
ürünlere kadar bunların tümü dışarıdan alınır,
ithal edilir hâle dönüşmeye başladı. Bizim ülkemizde sadece
bunlar da değil yani bir tarım ülkesinde mısırın,
mercimeğin, nohudun, buğdayın, işlenmiş meyve ve sebze
çeşitlerinin tümünün dışarıdan alınması
aslında gelinen politikanın sonucunu göstermektedir.
Para ihtiyacı doğrultusunda, şeker
pancarı üreticisini dahi bir şekilde tekellere peşkeş çeken
bir şekilde, fabrikalar da satışa sunulmuş durumda.
AVMlere gidelim. AVMlerin hemen hemen hepsinde bütün gıda
reyonlarına, giyim reyonlarına, kozmetik reyonlarına yani
aklınıza neresi geliyorsa bütün bunlara gidin, üç beş tane
firmanın dışında bir isim bulamazsınız. Tamamen
onların eline geçmiş bir tarım anlayışı maalesef
ülkemizin gerçekliği hâline dönüşmüş durumda. Yüzde 80i
dışa bağımlı bir ülke hâline gelmiş
durumdayız. Krediler de aynı şekilde; krediler noktasında,
özellikle Ziraat Bankası, artık, çiftçiyi değil, yandaş
gazeteleri ve diğerlerini destekleyen bir biçimde, bir politikayla ele
alınmayla başlandı. Bugüne kadar, çiftçilere verilen sadece
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERDAL ATAŞ (Devamla) Başkanım,
tamamlamam için bir dakika daha
BAŞKAN Peki, buyurun.
ERDAL ATAŞ (Devamla) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Ziraat Bankası bugüne kadar 103 milyar lira
Yani Ziraat Bankası ve diğer bankalar çiftçileri bugüne kadar
desteklerken sadece üçte 1 oranda çiftçilerin haklarını onlara
vermiş oldu yani 200 milyar dolarını gasbetmiş durumda; onu
da işte, yandaş gazetelere ve diğerlerine sunmaktadır.
Aynı şekilde mazottur, diğerleridir, öbürleridir, en pahalı
şekilde bizim ülkemizdeki çiftçiye sunulmaktadır. Diğer yerlerde
gelire göre, neredeyse yüzde 50si durumunda bir indirimle -bu mesele-
verilmektedir.
Çiftçi ve işçiyi mağdur eden, ona
düşman politikalarla bu siyaseti sürdüren bu anlayış, maalesef,
ülkemizde sermaye yanlısı tutumla tarım alanını
çökertmiş, bitirmiş durumdadır. Bugün de aynı şekilde,
çıkarılan bu torba yasa da dâhil olmak üzere geçmişteki
yasalarla birlikte tarım alanını bitirme noktasında
adımlar atılmıştır, daha fazla yoksulluk, daha fazla
açlık işçilerimizi ve çiftçilerimizi beklemektedir. Bu yüzden de atılması
gereken doğru adım bu zihniyeti başımızdan göndermek
olacaktır diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki diğer
önerge üzerinde Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen konuşacaktır.
Sayın Pekşen, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
HALUK PEKŞEN (Trabzon) Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; yani Türkiye'nin siyasi
tarihine AK PARTİnin düştüğü notları saymaya kalksak benim
ömrüm vefa etmez ama en önemlilerinden birkaç tanesinden bahsedeyim şimdi.
Biliyorsunuz, Bozburun diye bir yerimiz var,
beldemiz var. Bozburunda bir tane dikili ağaç yok hatta bir tane ot
bitmemiş ama ormanlık olmuş orası. Orman yapma konusunda bu
yeteneğiniz bir tek Bozburunla sınırlı değil; mesela,
İstanbulda bizim Fadime teyzenin tarlası, patates tarlası da
orman olmuş. Fadime teyze tapusunu almış, idareye
koşmuş Ya, bu benim dededen beri gelen tapulu arazim kardeşim,
ne ormanı? Burası yıllardır patates ektiğim tarla.
demiş ama Orman Bakanı Orman kadastrosu geçti kardeşim,
geçmiş olsun. demiş. Fadime teyzenin patates tarlası orman
diye
Fadime teyze mahkemeye gitmiş, davayı kazanmış,
davayı kazanınca Yargıtaya gelmiş, Yargıtay
bozmuş. Fadime teyze Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine
gitmiş, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Yahu, patates
tarlasından orman olur mu? Böyle bir şey olabilir mi, bunu nasıl
uydurdunuz? demiş ve bozmuş. Ama bu defa, Orman
Bakanlığı bir daha yönetmelik değişikliği
yapmış, Fadime teyzenin tarlasına kafayı takmış.
Fadime teyzenin tarlasını tapulamış kendi adına ama
dava açmış Burası ormandır. diye. Şimdi
bilirkişiler orada mikroskopla ot arıyorlar, patates de dikemiyor
artık Fadime teyze, otları bulurlarsa orman olacak.
Bitmemiş, hele benim memleketim Karadenizde
fındık bahçelerinin tamamını orman yapmışlar.
Öyle bir orman yapmışlar ki
Vatandaşa Burası orman
değil, satıyoruz. demişler. Kim? Hazine. Ormana ait yer
değil, orman vasfını kaybetti, burası
satılıktır. Vatandaş gelmiş, ihaleye girmiş,
almış, üzerine fındık ağaçları dikmiş. Sonra
Orman gelmiş, demiş ki Kadastro yaptık, burayı orman
yazıyoruz. E, tamam, benim satın aldığım parayı
bana verin, alın orman olsun. O zaman, madem değiştirdiniz
görüşünüzü, değiştiriyorsanız verin paramı,
alın. Demişler ki Yok, orman dedik buraya, para yok.
Vatandaşın tapulu arazisini almışlar, orman diye bir daha
tescil ettirmişler. Arkadaşlar, gerçekten, insanlık tarihinde
orman yetiştirme konusunda bunun bir başka örneği daha yok. Hani
diyorlar ya, o kocaman kocaman billboardlara resimler koyuyorlar Şu kadar
orman yaptık, bu kadar orman yaptık. diye, ormanlar böyle işte.
Patates tarlalarını orman diye tapuladılar. Mısır
tarlalarını Adanada, Osmaniyede orman diye tapuladılar.
Karadenizin fındık bahçelerini orman diye tapuladılar ama
gerçekte hiçbiri orman değil.
Öyle bir yöntem bulmuşlar ki müthiş.
Şimdi, bakın, Trabzonda yol geçirecekler, kamulaştırma
kararı alması gerekiyor, vatandaşın yerini
kamulaştırmak gerekiyor. Ama yöntemi bulmuşlar, niye vatandaşa
para versinler? Nasıl olsa vatandaşa veriyorlar coşkuyu, reis
oradan anlatıyor, vatandaş oyları veriyor, o zaman sorun yok,
gayet iyi gidiyorlar. Diyorlar ki Vatandaşın elinden araziyi bedava
almanın yöntemini bulduk. Nasıl? Ya, oraya İmar Kanununun
18inci maddesini uygularız, yüzde 40ını bedavadan alır
götürürüz. Şimdi Trabzonda AK PARTİye oy vermiş benim güzel
hemşehrilerim feryat figan beni arıyorlar, diyorlar ki Haluk Bey,
bizim bütün fındık bahçelerine 18inci madde diye bir uygulama
getirdiler, hepsine el koydular, hepsini 18inci maddenin uygulanması
kapsamında kamulaştırmasız elimizden alıyorlar. Bir
tek orada almıyorlar ki
Sayın Cumhurbaşkanı Karadeniz
gezisinde diyor ki: Ayderi beton yığınına çevirdik. Ya
Uzungöl nasıl ya da -Sayın Bakanın eseri- Çamburnu ne hâle
geldi? Çamburnunu Sayın Bakanla gidip gezmek istedim. Ben birkaç kez
davet ettim Gelin, şu Çamburnunda eserinizi bir görün ya! Oranın
kurdelesini beraber bir keselim. Eğer vicdanınız o kurdeleyi
kesmeye el verecekse ben hazırım Sayın Bakan. dedim ama
maalesef, öyle olmadı.
Uzungöl diye bir yerimiz var bizim, eskiden
kırmızı pullu alabalıklarıyla ünlüydü, emin olun,
şu anda kurbağalar bile yaşamıyor gölün içerisinde. Eser
bu. Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Çevre
Bakanlığı garibanın, yoksulun, vatandaşın
derdiyle hiçbir şekilde meşgul değil. Bakın, neyle
meşguller? Gökovada 21.618 hektar, benim sevgili vatandaşlarım
anlasın diye bir örnekle anlatayım, 27 bin tane futbol sahası
büyüklüğündeki orman alanı şimdi turizme, imara
açıldı. İşte bu, eser bu. Bunun için Varlık Fonu
kuruldu. Varlık Fonunun içerisine bunlar konuldu ve oradan kim bilir
hangi ülkelerden, hangi finansman destekleri alınacak ve vatandaş,
maalesef, boynuna takılmış olan o faiz sarmalı içerisinde
elektrik parası, su parası, gaz parası ödemeye devam edecek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HALUK PEKŞEN (Devamla) Sayın
Başkan, toparlayayım izin verirseniz.
Bugün hoşgörünüz çok yüksek, ben beş
dakika rica ediyorum.
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın.
HALUK PEKŞEN (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Bu hafta sonu, dün Osmaniyedeydim. Geçen hafta
burada Sayın Bakana sordum, cevap vermedi, şimdi bir kez daha
soracağım, umuyorum cevap verecektir: Osmaniyenin Düziçi
adında bir ilçesi var, Çamiçi diye de bir köyü var. Yaz aylarında
köyün nüfusu 2 bine çıkıyor. Köyün insanları Çamiçinin hemen
yanından akan bir dereden hortum bağlamışlar evlerine, su
almışlar. Gelmiş belediye, o sulara bir de sayaç
bağlamış, dereden aldıkları sulara ama tahlil
yaptırmışlar, su içilemez nitelikte. Yani suyu içen insanların
para ödediklerini de düşünürseniz içilmeyen ve içilemeyecek olan bir suyu
içirip ondan sonra burada siyaset yapıyoruz. Asrın partisi asrın
hizmetini yapmış ama vatandaşına dere suyu içirmiş.
Karadeniz Bölgesinde durum aynı, Akdenizde aynı, memleketin her
tarafında aynı.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler
kabul edilmemiştir.
27nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
28inci madde üzerinde iki adet önerge vardır,
okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 548 sıra sayılı Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 28inci maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Muhammet Rıza Yalçınkaya Erkan Aydın Ömer Fethi Gürer
Bartın Bursa Niğde
Okan
Gaytancıoğlu Ali
Akyıldız Tur
Yıldız Biçer
Edirne Sivas Manisa
Serdal
Kuyucuoğlu Hilmi
Yarayıcı
Mersin Hatay
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET BABAOĞLU (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Mersin Milletvekili
Serdal Kuyucuoğlu konuşacaktır.
Sayın Kuyucuoğlu, buyursunlar. (CHP
sıralarından alkışlar)
SERDAL KUYUCUOĞLU (Mersin) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 548 sıra sayılı
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısının 28inci maddesi üzerine söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum.
Bu kanun tasarısının en önemli
konularından birisi sulama birliklerinin yeniden
yapılandırılmasıyla ilgili olan kısımdır.
Sulama birlikleri kamu tüzel kişilikleridir. Yönetimleri tüm üyelerin yani
yurttaşlarımızın katılımıyla yapılan
seçimlerle belirlenir yani demokratik bir yapısı vardır.
Şimdi bunu değiştirerek Devlet Su İşlerinin
atadığı bir başkana teslim etmek tüzel kişiliğe
sahip olan birliklerimizin kişiliğini ellerinden almak demektir.
Sahibi vatandaşlarımız olan bu kurumların yine
vatandaşlarımız tarafından yönetilmesinden daha doğru
bir şey olamaz. Tüm sorunlara ve olumsuzluklara karşın sulama
birlikleri yirmi üç yıllık süreçte edindikleri tecrübe,
yetişmiş eleman gücü, hizmet alanlarındaki arazi ve tesisleri
tanımaları sonucunda sulama ve bakım onarım
konularında uzmanlaşmışlardır.
Bütünşehir yasasıyla özellikle kırsal
bölgelerde yaşayan halkın hizmete erişimde
yaşadığı sorunlara sulama sorunu da eklenecektir. Sulama
birliklerinin yönetiminde yaşanan sorunlar yasal mevzuat çerçevesinde
müdahalelerle ortadan kaldırılabilir ya da mevzuat ihtiyaca
yanıt verecek şekilde yeniden hazırlanabilir. Sulama
birliklerinin kapatılmak ya da devredilmek yerine, altyapıları
güçlendirilerek hizmet kaliteleri artırılmalıdır.
Halkımızın da köylümüzün de talep ve beklentisi budur.
Türkiye haritasına
baktığımızda, AKP en büyük destek ve oyu kırsal
kesimden almıştır ama her konuda olduğu gibi tarımda
da sulama birliklerinde de en büyük kazığı köylüye, çiftçiye atmıştır.
Şeker fabrikalarının satılması, sulama birliklerinin
kapatılması da bunlardan biridir. Kimse merak etmesin, AKP köylüye,
çiftçiye kazık atmaya ve onların ekmekleriyle oynamaya devam
edecektir.
Değerli milletvekilleri, iki yılda bir
Mersin merkez ilçelerimiz sel felaketiyle karşı karşıya
kalmakta, can ve mal kayıpları olmaktadır; binlerce dönüm
tarım alanı zarar görmekte, zor durumdaki çiftçiler daha da
mağdur olmaktadır. Gerekli tedbirlerin alınmaması ve
yeterli ekipmanın hazır bulundurulmaması zararları
artırmaktadır.
Yine Mersin merkez ilçelerinden Mezitli ile
Yenişehir ilçeleri sınırındaki Bozkoyak Deresinin memba
tarafına konutlar yapılmış; mansap tarafının da
üzeri büyük oranda on beş yıl kadar önce
kapatılmıştır ancak bu yıl derenin üzeri sel nedeniyle
tekrar açılmış, üzerine yapılan jakaranda koruluğu da
iptal edilmiştir.
Yine Toroslar ilçemizdeki Çavuşlu Deresinin
üzeri de kapalıyken taşkınlar ve sel nedeniyle sekiz ay kadar
önce açılmış; derenin çevresi meskûn alan, çarşı ve
trafiği yoğun bölgedir. Derenin iki tarafında yollar
vardır; hiçbir güvenlik önlemi alınmamıştır ve
kazalara neden olmaktadır. Ayrıca atık suların dereye
akıtılması nedeniyle pislik yuvası olmuş, çevreye
mikrop saçmakta, sıcaklıkların artmasıyla birlikte de insan
sağlığı için tehlikeli bir hâl almıştır. On
binlerce insanın oturduğu dere çevresinin zaman kaybetmeden güvenlik
önlemleri alınarak bir an önce ıslahı
yapılmalıdır, geç kalınmamalıdır.
Dereler konusunda Orman ve Su İşleri
Bakanlığı yetkili iken hiçbir hesaba dayanmadan kapatılan
dereler, daha sonra sel gelmesi nedeniyle uğranılan zararlar ve
tekrar tekrar yapılan işler kentimizi de kamu kaynaklarını
da zarara uğratmaktadır. Tabii ki bunun sorumlusu da Orman ve Su
İşleri Bakanlığıdır.
Yine, Erdemliden Çeşmeliye kadar olan
alanın sulamasını yapacak Aksıfat Barajının
yapımı dört yıldır beklemektedir, inşaatı süratle
tamamlanmalıdır. Tarsusta yapımına dört yıl önce
başlanan Karaevli Göleti ve yılan hikâyesine dönen Pamukluk
Barajı'nın inşaatı durmuş olup bu durum Tarsus
tarımını olumsuz etkilemektedir. Bu inşaatların Mersin
adına bir an önce bitirilmesini bekliyoruz.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 548 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 28inci maddesiyle
değiştirilmesi öngörülen 2942 sayılı Kanunun 11inci
maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde yer alan arazi
bedelinin yarısını geçmemek tümcesinin arazi bedelinin
yarısını geçmemek üzere şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Mehmet
Emin Adıyaman Mehmet Ali
Aslan
Adana
Iğdır
Batman
Behçet
Yıldırım Sibel
Yiğitalp
Adıyaman
Diyarbakır
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET BABAOĞLU (Konya) -
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN - Önerge üzerinde Batman Milletvekili
Mehmet Ali Aslan konuşacaktır.
Sayın Aslan, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
MEHMET ALİ ASLAN (Batman) - Sayın
Başkan ve Sayın Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, bu kanun tasarısı üzerinde
kısa bir açıklamada bulunayım, özetleyeyim. Tarım, orman ve
su alanında köklü değişiklikler öngören ve ekolojiyi
ticarileştiren bu kanun tasarısı kamuoyunda yeterince
tartışılmamıştır ve alelacele geçirilmiştir.
Su, toprak ve ormanların varlığı ve korunması tüm
canlıların yaşamı için hayati önemdedir. Ekosistem, su,
orman, meralar, kıyılar halkın gereksinimi haricinde
kullanıma açılmamalıdır. Bu yapılan yasa hem
Anayasaya hem insan hakları sözleşmelerine aykırıdır,
en önemlisi, doğanın yasalarına aykırıdır. Hiçbir
kurum ekosistemin yıkımına neden olacak kararlar alamaz, yetkili
kılınamaz.
Arkadaşlar, aslında, ben dile
getirmeyecektim ama hatırlarsınız, geçtiğimiz hafta burada,
Akşam gazetesinin apaçık bir iftirasını ve
yalanını nazarlarınıza sunmuştum ve Eğer
medenilerse, eğer insanlarsa özür dilerler. demiştim ama özür
dilemek yerine beni yine manşete taşıdılar. Şimdi, bu
yalancı medyayla ilgili, çirkin iftira atan, yayan medyayla ilgili
Bakın, Bediüzzamanın İttihat Terakki dönemindeki medyaya söylediği
tespitleri, sözleri burada anlatacağım ve sonra bunlara
uyarlayacağız. Bildiğime göre, edipler -yani gazeteciler,
edebiyatçılar- ve cerideler terbiyeiefkâr ediyorlar -yani doğruya
yöneltiyorlar- Şimdi, bazı edipleri edepsiz ve bazı gazeteleri de
naşiriağraz -yani kin ve garaz yayan yayıcılar olarak-
görüyorum. Gazetecilerin cerbezesine -yani yalan ve iftira şekilde
birilerini hedef göstermesine- karşı o yalancı silahla onlarla
mukabele etmeyiniz. Sıdk -yani doğruluk ve hak- ile onlarla mücadele
ediniz. Bir tane sıdk -bir tane doğru- bin harmanı yakar.
diyor.
Şimdi bakalım, ne demişler hepsini
tek tek huzurlarınızda böyle ifşa edeceğiz. Demiş ki
gazete: Adanadaki Furkan Eğitim ve Hizmet Vakfına kayyum
atanmasının ardından HDP Batman Milletvekili Mehmet Ali Aslan
konuyu TBMM gündemine taşıdı. Külliyen yalan. Furkan
Vakfına kayyum atanmasına ilişkin benim bir konuşmam
olmamıştır, tutanaklara bakılabilir. Bu, birinci
yalanları.
İkincisi, diyor ki: Mehmet Ali Aslanın
seçim bölgesi olmamasına rağmen
Adanada mühürlenen öğrenci
evleriyle ilgili
Bu da yalan. Anayasanın 80inci maddesine göre
milletvekili sadece bölgesini ve seçmenini değil bütün Türkiyeyi, bütün
Türkiye milletini temsil eder. Bu, ikinci yalanları. Bakın, bir tane
doğru bütün yalanlarını, bütün harman dolu yalanlarını
nasıl da yakıyor.
Yine, demiş ki: Hakaret etmiş bizim
muhabire. Hayır, ben hakaret etmedim kimsenin şekline şemaline.
Takke düştü, kel göründü. ise Türk Dil Kurumu Sözlüğünde bir
ayıbın, bir iftiranın, bir yalanın ifşa edilmesinin
açığa çıkma hâlidir. Ben kimseye hakaret etmedim.
Yaptığınız yalan haberleri böyle bir deyimle ifade etmek
için o sözü kullandım. Yine, gördüğünüz gibi yalana
başvuruyorlar.
Yine, şunu belirteyim arkadaşlar: Biz
milletvekilleri, seçilmişler, kanaat önderleri vesaireler cenazelere giderken
diline, dinine, ırkına, partisine, cinsiyetine bakmazlar, biz
gideriz. Benim bir cenazede bulunmamı haber yaparak söylemediğim
sözleri bana isnat ettiler. Bu sözleri eğer ispat etmezlerse yine
müfteridirler, yalancıdırlar. O sözleri burada söylemeyeceğim
saf zihinler ıdlâl olmasın diye.
Şimdi, burada -ben yine o belge
göstereceğim- Adana Millî Eğitim Müdürlüğü şu anda evleri
mühürlenen öğrenci evlerine yazı vermiş Valilik oluruyla sizin
evleriniz kontrol edildi, kaçak yurt olmadığı tespit edildi.
Meskûn mahal olduğundan dolayı, evet, kiraya verildiğinden
mühürleme işlemi yapılmayacaktır. demiş ve ben kalkıp
bunu burada söylemişim
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) Sayın
Başkan
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) Düşünün,
Valilik, Millî Eğitim Müdürlüğü bu belgeyi veriyor,
Mühürlenmeyecektir. diyor, ertesi gün aynı ev mühürleniyor. Paralel vali
mi var Adanada, paralel Millî Eğitim müdürü mü var? Yani bunun haber
yapılması gerekirken, bunun ifşa edilmesi gerekirken bunu
ifşa edeni yalanlarla, iftiralarla hedef göstermeyi biz reddediyoruz.
Mazlumun yanında olacağız.
Medyanın özgürlük isteyen öğrenciye terörist demesine;
toprağını, suyunu korumak isteyen köylüye terörist demesine;
bilimi savunan akademisyene terörist demesine; yaşam hakkını
savunan hekimlere terörist demesine biz asla rıza göstermeyeceğiz.
Hangi mühürle damgalarlarsa damgalasınlar, biz mazlumun yanında
olmaya devam edeceğiz ve onlara yapılanları buradan ifşa
etmeye devam edeceğiz. Buyursunlar, yine haber yapsınlar, ben yine
buradan onları ifşa etmeye devam edeceğim.
Sayın Başkan, son bir kez...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen, Sayın Aslan
MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) Son bir dakika Sayın
Başkanım
BAŞKAN Hiç yapmadığım bir
uygulama. Siz tamamlayın, kayda geçsin lütfen.
MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) Tamam, o da olur.
Her bir milletvekili en az bir gazetenin tirajı
kadar oy alıyor. Bu gazetenin tirajını söylemeyeceğim,
reklamını yapmayacağım ama ben 7 Haziranda bu Meclise
girerken onun tirajının 3 katını sadece kendi ilimden
aldım. Yani benim, bir milletvekilinin aldığı oy bir
gazetenin tirajından daha yüksek. Onlar bütün Türkiyede bu tirajı
tutturamıyorlar, bir milletvekili sadece kendi ilinde bunu tutturuyor.
Biz, halkımızın arasına kin ve nefret tohumu ekmeye
çalışan, böylesi yalan, iftira atan gazetecilere ve gazetelere
karşı mücadelemizi sürdüreceğiz ve buradan da ifşa ve deşifre
etmeye devam edeceğiz.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Aslan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
28inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
29uncu madde üzerinde iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 548 sıra
sayılı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 29uncu maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Muhammet
Rıza Yalçınkaya Erkan
Aydın Kamil Okyay
Sındır
Bartın
Bursa İzmir
Hilmi
Yarayıcı Tur
Yıldız Biçer Ömer
Fethi Gürer
Hatay Manisa Niğde
Okan
Gaytancıoğlu Dursun
Çiçek Namık
Havutça
Edirne İstanbul Balıkesir Ali
Akyıldız
Sivas
MADDE 29- 2942 sayılı Kanunun 25 inci
maddesinin üçüncü fıkrasının üçüncü cümlesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Taşınmazlardaki bu sınırlama ilan tarihinin bitiminden
itibaren beş sene olup, bu süre Bakanlar Kurulu tarafından bir kereye
mahsus olmak üzere beş sene uzatılabilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET BABAOĞLU (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Balıkesir
Milletvekili Namık Havutça konuşacaktır.
Sayın Havutça, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; mevcut yasa
tasarısının 29uncu maddesi üzerinde söz aldım. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, sizlere
çiftçinin ve köylünün, tarımın ne olduğuyla ilgili bazı örnekler
vermek istiyorum. Çiftçiye mazot desteği diye bir destek
açıkladınız. Bakın, az önce Balıkesir Ziraat
Odası Başkanıyla görüştüm, Biz daha önce dönüm
başına 13 TL mazot artı 4 TL gübre desteği alıyorduk.
diyor. O, sanki bütün Türkiye'ye davul zurnayla ilan ettiğiniz destek ne
oldu biliyor musunuz? 13 TL mazot desteği 2 lira arttı, 15 lira oldu;
gübre desteği aynen duruyor, 4 lira; toplam 19 lira. Yahu, bu milletin
köylüsünü, siz, bu kadar da bunları görmez, kör mü zannediyorsunuz?
Ayıptır, yazıktır, günahtır bu insanlara. Mazot
desteğinden ne anladınız, biz ne anladık? 3 lira, 2 lira
için ortalığı ayağa kaldırdınız, köylü de
sevindi sanki harbiden destek geldi diye.
Bakın Değerli Bakan, şu anda sulama
birlikleri, Gönen Tahirovada 1 dönüm çeltiğin sulanması için 1
metreküpe 23 kuruş ödüyor ve 1 dönüm çeltiğin maliyeti 400 TL.
Sayın Balıkesir Milletvekili arkadaşım, bir çeltik
üreticisi Gönende 1 dönüm çeltiği yetiştirmek için 400 TL su
parası ödüyor. Daha gübreyi, mazotu, ilaçlamayı, çapalamayı, işçiliği
saymıyorum. Millî tarım diyorsunuz. Millî tarım olur mu böyle
ya? Millî tarım bitti. Onun için İtalyadan gemi gemi çeltik ithal
ediyorsunuz, onun için buğdaylar yüklü gemilerle Bandırma
Limanına geliyor. Köylü üretimi bitiriyor, millî tarım dediğiniz
yok oluyor; bu ızdırabı duymuyor musunuz? Bakın, Deli
Dumrul gibi her yerden para istiyorsunuz, Deli Dumrul gibi. (CHP
sıralarından alkışlar)
Kozdere Güvem köyü Balıkesir; değerli
milletvekili arkadaşlarım, 2014 yılından bu yana Çiftçi
Malları Koruma Derneği hiçbir hizmet vermediği hâlde,
bakın, hiçbir hizmet vermediği hâlde 452 bin TL para tahakkuk ediyor
köylülere. Köylü hayvanına damında bakıyor. Tarlasını
zaten ekemiyor, orman niteliğinde ve arabalarına haciz koyuyor Çiftçi
Malları Koruma, devlet; adamların emekli maaşları hacizli.
Siz haksız yere bu insanların malını mülkünü
haczediyorsunuz, ya, bu tablodan bu insanların
ızdırabını devlet olarak, Tarım
Bakanlığı olarak görmüyor musunuz? Böyle bir uygulama
dünyanın neresinde var? Buradan Balıkesirli hemşehrilerime
soruyorum, bakın, söz verdim, burada huzurda ifade ediyorum: Bu konuyla
ilgili çözüm için derhâl adım atılması gerekiyor.
Balıkesirde zaten hayvancılık bitti. Türkiye'yi doyuran il,
bugün Türkiye'de sürünen il hâline geliyor. Köylülerimiz hacizli, traktörleri
hacizli, tarlaları hacizli. Bu sesi duymuyor musunuz?
Bakın, Sayın Bakan, ormanlarla da ilgili
birkaç şey söylemek istiyorum: Ya, orman alanlarımızı siz
yasalarla, kendi çıkardığınız yasalarla maden
talanına açıyorsunuz. Kaz Dağları -Balıkesirde-
dünyanın -İsviçre Alpleri kadar- en önemli oksijen deposu. Bütün parlamenterlerin
buradan emekli olunca gideceği yer bizim Altınoluk, Edremit, Kaz
Dağları, Akçay; oralara geliyorsunuz. Hatta rahmetli Erbakan Hoca da
bizim hemşehrimizdi, yazın orada yaşıyordu. Şimdi, Kaz
Dağları gibi bu kadar korunması gereken bir doğal alana
durmadan maden ruhsatı veriliyor. Ya, Sayın Orman Bakanı, Kaz
Dağlarına maden ruhsatını siz niye veriyorsunuz? Biz
diyoruz ki Kaz Dağlarının üstü altından daha
değerlidir; üstünde zeytin var, üstünde ağaç var, üstünde orman var,
oksijen var, hayvan var, ekoloji var, doğa var, turizm var, her şey
var. Ya, madeni gidin başka yerde çıkarın.
Orman alanı mı yaratıyorsunuz;
Ankaradan Adanaya kadar her taraf boş, gidin ağaçlandırın
arkadaş, ne duruyorsunuz. Nerede, bir tek ağaç var mı burada?
Esprisi vardı, Konyaya giderken Bizi ağacın olduğu yerde
indir. diye. Hani ormanlık alan, ne orman çalışması
yaptınız siz? Bugüne kadar ormanlık alanlardan terk edilen
yerlere bakın. Sayın Bakan, bir rakam vermek istiyorum. Arkadaşlar
Elli yılda yitirdiğimiz 27 milyon dekar orman alanının
yüzde 56sını yasalarla kaybettik, biliyor musunuz. Yani bunlar
yanmadı, bu ormanlar.
TANJU ÖZCAN (Bolu) Hâlâ kıyım devam
ediyor Sayın Havutça.
NAMIK HAVUTÇA (Devamla) Yanmadı,
yanmadı; 2/B diye katlettik. Orman alanlarının yüzde 50sini
buradan çıkan yasalarla
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NAMIK HAVUTÇA (Devamla) Sayın
Başkanım, tamamlayayım lütfen.
BAŞKAN Toparlayın lütfen.
Buyurun.
NAMIK HAVUTÇA (Devamla) Burada, bir kez daha ifade
ediyorum, 2016 yılı sonu itibarıyla ormanlarda verilen izinlerin
toplam miktarı alansal olarak 600 bin hektar. Bunun 103.502sini maden
aramalarına vermişsiniz.
Son söz olarak şunu söyleyeceğim: Anlaşılıyor
ki Türkiyede nerede rant azalıyorsa orada orman artıyor, nerede rant
iştah kabartıyorsa orada orman azalıyor maalesef. Maden
rantına teslim ettiniz.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
TANJU ÖZCAN (Bolu) Sayın Bakanın
Bakanlığı döneminde de ormanlarımız azalıyor.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 548 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 29uncu maddesiyle
değiştirilmesi öngörülen 2942 sayılı Kanunun 25inci
maddesinin üçüncü fıkrasının üçüncü cümlesinde yer alan
Bakanlar Kurulu tarafından ibaresinin Bakanlar Kurulunca şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Behçet
Yıldırım Sibel
Yiğitalp
Adana Adıyaman Diyarbakır
Mehmet
Emin Adıyaman Mehmet
Ali Aslan
Iğdır Batman
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET ÖNTÜRK (Hatay) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Iğdır
Milletvekili Mehmet Emin Adıyaman konuşacaktır.
Sayın Adıyaman, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Evet, bu 29uncu madde İstimlak Yasasıyla
ilgili. Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü Teşkilat
Yasası ve ilgili yasalar da getirilen bu torba yasa içerisine
alakasız olan İstimlak Yasası ya da Kamulaştırma
Yasasıyla ilgili 5 madde de
sıkıştırılmış. Şimdi, bu 29uncu madde
Kamulaştırma Kanununun 25inci maddesinin üçüncü fıkrasının
üçüncü cümlesini değiştiriyor.
Tabii, vatandaş bunun nasıl bir
değişiklik olduğunu bilmez, belki pek çok milletvekili
arkadaşımız da karşılaştırma
yapmamıştır. Aslında Kamulaştırma Kanununda
kamulaştırma kararının ilanından itibaren
kamulaştırılacak taşınmaz üzerindeki mülkiyet
hakkı sınırlandırılıyor, beş
yıllık süre mevcut yasada ama bu yasada bir beş yıl daha
uzatma yetkisi Bakanlar Kuruluna veriliyor. Yani bu, şu demektir:
Anayasanın 35inci maddesiyle güvence altına alınmış
olan mülkiyet hakkının gasbı demektir. Açıkça bu
değişiklikle yurttaşın mülkiyetine Bakanlar Kurulu ve
Hükûmet, o soyut kavram olan kamu yararı kavramı altında
Ki
kamu yararının ne olduğu da somut değil, nasıl bir
kamulaştırma somut olarak kamu yararını ifade edecek, bunun
bir ölçütü yoktur yasada, Kamulaştırma Yasasında da yok. Ama
kamu yararı denilip bu cümlenin arkasına
sığınılarak yurttaşın malına el konulacak.
Nasıl el konulacak? Somut bir örnek verelim: Şimdi, düşünün, bir
baraj yapılacak ve bir alan maden sahası diye kamulaştırılacak.
Beş yıllık bir süre fakat Bakanlar Kurulu bir beş yıl
süre daha ekleyecek ve on yıl boyunca -düşünebiliyor musunuz-
vatandaş yani yurttaş kendi mülkünden istifade edemeyecek.
Yine, mevcut yasada, örneğin belediyeler belli
bir taşınmazı kamulaştırdı, beş
yıllık sınırlandırma süresi vardı, beş
yıl içerisinde kamulaştırmanın konusu olan işlem
gerçekleşmiyorsa -yani hangi amaçla
kamulaştırılmışsa, örneğin işte okul için
ama beş yıl geçmiş, okul yapılmamıştır,
köyde benzer bir olay düşünün- beş yılın sonunda
vatandaş otomatikman kendi gayrimenkulü üzerinde bir tasarruf hakkına
sahip. Şimdi, bir beş yıl daha eklenerek süre on yıla
çıkarılınca -ki on yıl sanki kısa bir süreymiş
gibi- vatandaş, düşünün -on yıllık- belirsiz bir süre
bekleyecek. Bir ağaç dikecek, dikemeyecek; bir yapı inşa edecek,
edemeyecek. Neden? Çünkü önünde on yıllık bir süre var ve bu on
yılın içerisinde idare bir işlem yapacak mı? Örneğin,
iki yıldır işlem yapmamıştır, vatandaş
Herhâlde kamulaştırma işleminden vazgeçildi. deyip bir
yapı kurarsa, ağaç dikerse veya bir mal, ürün getirecek bir
çalışma yürütürse altıncı yılında Haydi, biz
kamulaştırma işlemini yürürlüğe sokuyoruz,
kamulaştırma amacı doğrultusunda gerekli
yatırımı yapıyoruz. diyecek. Ya da on yıl bekleyecek,
on yıl bitmesine rağmen kamulaştırma işleminin konusu
olan her neyse, örneğin barajsa baraj yapımından vazgeçilecek ya
da kara yolu geçirilecekse vazgeçilecek ama yurttaş on yıl boyunca
kendi mülkünden, kendi gayrimenkulünden istifade edemeyecektir.
Sayın Bakanım, bu madde, açık bir
şekilde Anayasaya aykırı bir hüküm içeriyor, 35inci maddeye
açıkça aykırıdır. Bu maddenin ya eski hâliyle
korunması ya da bu değişikliğin tasarıdan çekilmesi
gerekiyor. Gerçekten yurttaşı mağdur edecek bir düzenlemedir.
Olsa olsa birtakım holdinglere, birtakım tekellere yaranma adına
düzenlenmiş bir madde ki bunun ismi de kamu yararı olacaktır.
Ama bir düşünün, bir karar alınıyor, X holdingin X şirketi
talep ettiği gerekçeler içerisinde yapılan, idare tarafından
yapılan kamulaştırma işleminin 7nci, 8inci ya da 9uncu
yılında işlemden vazgeçti. Şimdi, vatandaş burada
bedel ödememeli, sıkıntıya düşmemeli. Geçmişte kanunda
olduğu gibi beş yıllık süre makul bir süredir. Bence o
makul sürenin korunması gerekiyor diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
29uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
30uncu madde üzerinde iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 548 sıra
sayılı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 30uncu maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Muhammet Rıza Yalçınkaya Erkan
Aydın Kamil Okyay
Sındır
Bartın Bursa İzmir
Hilmi Yarayıcı Ömer
Fethi Gürer Okan
Gaytancıoğlu
Hatay Niğde Edirne
Dursun Çiçek Haluk
Pekşen Ali
Akyıldız
İstanbul Trabzon Sivas
MADDE 30- 2942 sayılı Kanunun 27 nci
maddesine birinci fıkrasından sonra gelmek üzere
aşağıdaki fıkra eklenmiştir. Mahkemece verilen
taşınmaz mala el koyma kararı tapu müdürlüğüne bildirilir.
Taşınmaz malın başkasına devir, ferağ veya
temlikinin yapılamayacağı hükmü tapu kütüğüne şerh
edilir. El koyma kararından sonra taşınmaz mal 20 nci madde
uyarınca tahliye edilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET ÖNTÜRK (Hatay) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Trabzon Milletvekili
Haluk Pekşen konuşacaktır.
Buyurun Sayın Pekşen. (CHP
sıralarından alkışlar)
HALUK PEKŞEN (Trabzon) Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; tarihe not düşmek için
bugün söz aldım ve sizinle tarihe not düşecek bir gerçeği
konuşacağım. Bir ülke bir bürokrat eliyle göz göre göre
nasıl soygun düzenine sürüklenir, onun size macerasını anlatacağım.
2006 yılında Hükûmetiniz karar
alıyor, diyor ki: Bu Garp Linyitlerinin Tunçbilekteki maden
sahalarında yerli kömür çıkarması için bir hazırlık
yapalım. Devlet Planlama Teşkilatı bu öneriyi kabul ediyor ve
buraya bir ödenek ayrılıyor. Burada 2 ayrı galeri
yapılması konusunda ihale açılıyor, 2 ayrı firma
giriyor, ihaleleri alıyorlar. Firmalardan bir tanesi galeriyi kendisinin
taahhüt etmiş olduğu süre içerisinde yapıyor ve açıyor,
devlete de teslim ediyor. Devlet, o galeriden yılda 700 bin ton kömür
çıkarması gerekirken bugün maalesef 111 bin ton kömür
çıkarıyor. Niye çıkarmadığını bilmiyoruz ama
asıl dramatik olan A1 adını verdikleri 2nci galeri.
Yer altındaki bu galeriden maalesef bugüne
kadar 1 gram kömür çıkarılamıyor. Niye
çıkarılamıyor? Şöyle oluyor: Önce, yanındaki açık
havuz patlıyor, galeriyi su basıyor. Sonra başka bir entrika
daha düzenleniyor, bu galerinin içerisinde bir tane makine kalıyor.
Makineyi bırakan firma diyor ki: Makinemi isterim. Bir yıl kurum
işini gücünü bırakıyor, TKİ, adamın makinesini
çıkarmak üzere uğraşıyor. Çıkarıyorlar, bir tane
hurda, burada resimleri var. Bir tane hurda çıkarıyorlar, beş
para etmez bir hurda ama binlerce işçi o bölgede bununla, bunu
çıkarmakla meşgul. Sonra? Sonrası şu: Geçen hafta
itibarıyla galeri tam kömür üretecek aşamaya geliyor, tam galeriden
kömür çıkarılacak ki hay Allah, bir bakın ki galeri
yanıyor, yanıyor. 1 gram kömür çıkarılamadan harcanan
toplam para 1 katrilyon lira, tam 1 katrilyon lira para harcanıyor. Evet,
bakıyorum, şaşkınlık içerisindesiniz değil mi?
Bunun vicdanlarda nasıl yer alacağını ben doğrusu
sorguluyorum.
Bu şahsı oraya genel müdür siz
yaptınız, fırıldak Mustafa, meşhur. Bu
fırıldak Mustafa, ne enteresan ki 1 gram kömür çıkarmadan ama
çıkarılabilecek olan 22 bin ton kömürün 12,5 milyon tonunun
parasını oraya harcama olarak gömüyor. (CHP sıralarından
alkışlar) Böyle bir şey olabilir mi? Böyle bir vicdan var
mı? 22,5 milyon ton kömür çıkaracağım. diye
O kömür
çıkarılmadan 12,5 milyon tonunun parası masraf olarak harcanmış.
Şimdi galeri kapatılmış. Galeri için alınmış
olan, Çinden getirilmiş olan makineler de galerinin içerisinde
kalmışlar, onlar da gitmiş.
Evet, durum bu ama başka bir dram daha,
herkesin bildiği, Tunçbilekte herkesin anlattığı bu
dramın başka bir yanı daha var; hemen orada bir elektrik
santrali var ve elektrik santralinin bir tane filtresi yok. Yirmi dört saat
oraya, Tavşanlının üzerine zehir yağıyor, zehir.
Kömür tozları insanların akciğerlerine kadar işlemiş
ve maalesef -az önce burada bir kıymetli milletvekili, Kocaelinin
rakamlarını verdi yüzde 37 diye- bu orada yüzde 50lere
varmış. Tavşanlıda yaşayan herkes ölümüne hayat,
ölümüne kanser, herkes.
Bizim elimizdeki rakamları merak edeniniz varsa
dilerseniz verebilirim. Allah aşkına, bir gün bu rakamlara bir ilgi
gösterin, bunlarla bir ilgilenin ama bizim vereceğimiz rakamlara bakmıyorsanız,
Tunçbilek Belediye Başkanına sorun, Tavşanlı Belediye
Başkanına sorun Bu bacalardan, bu kentin üzerine yağan
zehirlerle ilgili ne yapıyorsunuz? diye bir sorun. O belediye
başkanları çırpınıyorlar, oradaki seçmenlerine,
oradaki vatandaşlarına, kendi yurttaşlarına anlatmaya
çalışıyorlar Evet, biz de buna karşıyız ama
maalesef bu enerji santralinin arkasında siyasetin büyük gücü var.
diyorlar.
Şimdi, bu kanunda bir düzenleme var, diyor ki:
Bu bürokratlar film fırıldak yaparlar ve bundan dolayı
yargılama içerisine girerlerse bu bürokratların yargılama
bedellerini, avukatlık ücretlerini de devlet ödesin. Ya, Allah aşkına,
böyle bir şey olabilir mi ya? Bu nasıl bir vicdan Allah
aşkına ya? Bu nasıl bir yasadır? Şunu şuraya
yasa diye nasıl getirdiniz Allah aşkına? (CHP
sıralarından alkışlar) Fırıldak Mustafa her türlü
fırıldağı yapacak, orada yandaşlara rant sağlamak
için devletin kaynaklarına ihanet edecek ama Fırıldak
Mustafayı kurtarmak için avukatlık ücreti gariban
vatandaşın sırtına yüklenecek.
Saygıdeğer milletvekilleri, buna lütfen
evet demeyin.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 548
sıra sayılı Kanun Tasarısının 30uncu maddesi
ile 2942 sayılı Kanunun 27nci maddesine birinci fıkradan sonra
eklenmesi öngörülen, fıkranın ikinci cümlesinde yer alan temlikinin
ibaresinin bir hakkın başka bir kimseye geçirilmesine şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Sibel
Yiğitalp Mahmut
Toğrul
Adana Diyarbakır Gaziantep
Mehmet
Ali Aslan Behçet
Yıldırım Mehmet
Emin Adıyaman
Batman Adıyaman Iğdır
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET ÖNTÜRK (Hatay)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Gaziantep Milletvekili
Mahmut Toğrul konuşacaktır.
Sayın Toğrul, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, AKP, torba yasa
tasarısı mantığıyla torbanın içerisine
birbirinden bağımsız ne bulduysa dolduruyor ve aslında
içinde neyin geçirildiği, çoğu zaman toplum tarafından, halk
tarafından anlaşılamıyor. AKP, kendisinin ele
geçiremediği kurumlara, kendini yönetemez, kendi kendilerini idare
edemez anlayışıyla her şeye müdahale ediyor.
Değerli arkadaşlar, bakın, bu torba
yasanın içerisinde bir maddede Sulama birlikleri, işletme hakkı
devri yoluyla özel hukuk tüzel kişilerine işlettirilebilir. demek
isteniyor yani sulama birliklerine müdahale ediyor, kayyum atıyor. Peki,
sulama birliklerinin ne kadar üyesi var? 17.487 meclis üyesi var değerli
arkadaşlar. Toplam 378 sulama birliği lağvedilmek isteniyor.
Şimdi Çiftçi kendisini idare edemez. Hatırlayın, buna benzer
yasaları başka şekilde de görmüştük. Mesela Üniversiteler
kendilerini idare edemez, yöneticilerini seçemez. Üniversitenin
yapacağı seçimler kaos yaratır. Dolayısıyla en iyisini
biz biliriz, biz atıyoruz. Şimdi aynı şekilde sulama birliklerine
de Çiftçiler kendilerini yönetemezler, idare edemezler ve
dolayısıyla biz oraya müdahale ediyoruz.
Bu, sadece buralarda mı değerli
arkadaşlar? AKP, kendisinin ele geçiremediği demokratik
kurumların hepsine aynı şekilde müdahale ediyor. Daha önce,
hepiniz hatırlarsınız, birkaç hafta önce Tabipler Birliği
şöyle bir açıklama yapmıştı: Yaşatmaya ant
içmiş bir mesleğin mensupları olarak yaşamı
savunmanın, barış iklimine sahip çıkmanın birincil
görevimiz olduğunu aklımızdan çıkarmıyoruz.
Savaşla baş etmenin yolu, adil, demokratik, eşitlikçi, özgür ve
barışçıl bir yaşam kurmak ve bunu sürekli
kılmaktır. Savaşa hayır, barış hemen şimdi!
Şimdi, açıklama bu. Hemen Hükûmet ne yaptı? Tabip Odası
nasıl böyle bir açıklama yapar? deyip Tabip Odasının yapısına
müdahale etti. Doktorlar da kendi temsilcilerini seçemez; avukatlar, barolar
da kendi temsilcilerini seçemez. En iyisini kim bilir? En iyisini AKP bilir.
Ele geçirmek
Oraları ne yapmak? Ben yönetirim, ben yönetirim. ve
müdahale etmeye çalışıyor. Bakın, Tabip
Odalarının şimdi yönetim seçimleri var. Görüyorsunuz, bu kadar
müdahalenize rağmen yine siz alamıyorsunuz, yine doktorlar,
avukatlar, odalar, mühendisler kendi kendilerini yönetebiliyorlar değerli
arkadaşlar. Üniversiteler de böyle, sulama birlikleri de böyle.
Şimdi, söz konusu bu düzenlemede kritik olan
bir diğer nokta, Arazi Toplulaştırması Etüt ve
Projelendirme Dairesi Başkanlığıdır. Hâlihazırda
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının
Tarım Reformu Genel Müdürlüğüne bağlı olan bu birim, Devlet
Su İşleri Genel Müdürlüğüne devrediliyor. Bu
değişiklikle 6200 sayılı Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 2nci
maddesi değiştirilerek baraj, gölet ve su kaynaklarının
üzerine ve etrafına güneş enerjisi sistemlerinin kurulması için
kamu arazilerinin enerji firmalarına kiralanması ve bu sistemlerin
ilgili firmalarca işletilmesi sağlanmaktadır. İlgili madde,
özellikle ülkede kalan son kaynakların da özelleştirilmesinin önünü
açıyor. Söz konusu maddenin gerekçesinde geçen DSİ Genel
Müdürlüğünden talepler gelmektedir. ibaresinden de
anlaşılacağı üzere, talebin büyük sermaye
şirketlerinden geldiği ve bu şirketlerin talebi dikkate
alınarak tasarının hazırlandığı
anlaşılıyor. Yani AKP Hükûmeti, ormanları da tarım
alanlarını da her şeyi rant için ve kendisine yakın olan
şirketler için pazara açıyor, piyasaya açıyor.
Değerli arkadaşlar, biz, AKPnin ekolojik,
kültürel, toplumsal yıkım projelerine ve politikalarına
karşı partimiz HDP olarak havanın, suyun, derelerin, denizlerin,
göllerin, toprağın, ormanın, kısacası
yaşamın ve yaşam alanlarımıza ait ne varsa savunmaya
devam edeceğiz. Bunlar halkındır diyoruz, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
30uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
31inci madde üzerinde iki adet önerge vardır,
okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 548 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 31inci maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Sibel
Yiğitalp Behçet
Yıldırım
Adana Diyarbakır Adıyaman
Mehmet
Ali Aslan Ertuğrul
Kürkcü
Batman İzmir
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET BABAOĞLU (Konya) -
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılamıyoruz Başkan.
BAŞKAN - Önerge üzerinde Adana Milletvekili
Meral Danış Beştaş konuşacaktır.
Buyurun Sayın Danış Beştaş.
(HDP sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; evet, içinde bulunduğumuz tarihsel dönemeç aslında o
kadar önemli ki burada görüştüğümüz yasa tasarısını
aslında şu anda eminim hiçbir milletvekili çok da düşünmüyor
çünkü ortalık toz duman, her yönüyle toz duman. AB Türkiye Raporu
açıklandı. Şu ana kadar yani uzmanlara göre, bizim de
tespitlerimize göre en sert ifadeleri içeren Avrupa Birliği Türkiye
Raporu. 15 Temmuzdan bu yana Hükûmet kanadının özellikle FETÖyle
ilgili söylediği bütün sözlere rağmen, iddialara rağmen raporda
FETÖ kavramı bile geçmiyor. FETÖ geçmiyor ama OHAL geçiyor. OHALin
Türkiye'yi ne hâle getirdiği çok ayrıntılı bir şekilde
anlatılıyor söz konusu raporda.
Evet, bu en sert raporda ayrıca en önemli
tespit, Türkiye'nin Avrupa Birliğinden dev adımlarla
uzaklaşmayı sürdürdüğü tespiti de çok önemli. Evet, dev
adımlarla
Bir yandan, Avrupa Birliği Bakanı Avrupa
Birliğine giriş sürecinize yaklaşımımız
stratejiktir. derken diğer yandan Avrupa Birliği değerlerine,
uyum yasalarına ve yapılması gerekenlere tümüyle sırt
çevrilmiş durumda. Bir kere, OHALin devam ettirilmesiyle birlikte bu karar
zaten peşinen verilmiş durumda.
Söz konusu raporda yargıdan insan hakları
alanına, insan hakları alanından toplumsal gösterilere,
toplumsal gösterilere müdahaleden AYM kararlarına yerel mahkemelerin
uymamasına kadar bütün ayrıntılar mevcut. Evet, artık
gerçekten, Türkiyenin Avrupa Birliğine girişe
yaklaşımımız stratejiktir. demektense Avrupa Birliği
değerlerine ve ilkelerine uyum sağlamayı önüne
koymasının zamanıdır.
Başka ne yaşıyoruz? Evet, millî
sermayelerden biri olan şeker fabrikalarının satılma
sürecini yaşıyoruz. Su hakkıyla ilgili hayati düzenlemeler
yapılıyor ama bir yandan da dış borç stoku tüm ülkedeki
sermayenin üstüne çıktı. Örtülü ödenek 3 milyar TLyi buldu.
Savaşlarda harcanan paralar halkın vergilerinden tabii ki elde
ediliyor ama çok acı şeyler de oluyor, bunların hepsi acı.
Merve Öğretmen gibi bir kardeşimizin atanamadığı için
intihar ettiği bir toplumsal, siyasal atmosferden geçiyoruz.
Başka ne yaşıyoruz? Ayşe
Öğretmen, Beyaz Showa bağlandığı için ve sadece
Çocuklar ölmesin. dediği için, altını çiziyorum, sadece
Çocuklar ölmesin. dediği için aldığı hapis
cezasını konuşmalıyız. Cuma günü saat 14.00te
bebeğiyle beraber gidip hapis yatacak. Çocuklar ölmesin. dediği
için bu ülkede anneler hapis yatıyor, bunu da dikkatinize sunmak
istiyorum. Gerçekten halkın vergisiyle oluşturulan her bütçe, haram
bir lokma gibi boğazlarda kalır, bunu asla unutmayalım,
aklımızdan çıkarmayalım.
Diğer yandan ne oldu? Bugün çok gelişme
oldu. İhsan Eliaçık, yaptığı konuşmalardan dolayı
altı yıl üç ay ceza aldı, Ayşe Hür, ceza aldı ve
bunlar o kadar büyük ki bir yandan da erken seçim gibi bomba bir
çağrı geldi. Tabii ki, buna gruplarda cevaplar verildi ama daha da
önemli bir gelişme var, yarın bu Parlamentoda OHALi
konuşacağız. 7nci kez OHALin uzatılması tezkeresi,
bu Meclise gelecek ve Meclis Başkanlığına sunuldu, son
dakika haberlerine göre. OHAL gerçekten kimin için getiriliyor? Tabii ki,
iktidar için getiriliyor. İktidar, Cumhurbaşkanı bu ülkeyi KHKlerle
yönetebilmek için yetkisinin uzatılmasını istiyor, başka
bir izahı yok.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Ülke için, ülke.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Bir
yandan sanatçılara patır patır Ya, baskı yok, nerede
baskı var? açıklamaları yaptırılırken, OHAL
altında vatandaş inim inim inliyor, intihar ediyor, hapse giriyor,
işsiz kalıyor, işçiler iş cinayetlerine kurban gidiyor ve
biz burada OHALi konuşacağız. Açıkçası, OHALi bana
bir cümleyle özetleyin. derseniz, OHALde AKPli değilsen teröristsin.
diyeceğim, başka bir şansın yok, ya AKPli olacaksın
ya da
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Toparlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
OHALde AKPli değilsen teröristsin; bu, herkesin önünde.
Son olarak şunu da söyleyeyim: İçinde
bulunduğumuz süreç, 2002 seçimlerinin aslında çok iyi bir tekerrürü,
tarihin tekerrürü gibi görünüyor. O zaman, hatırlarsınız, DSP,
ANAP, DYP gibi köklü partiler yok olmuştu. Yine Sayın Bahçeli, çağrıyı
yapmıştı ve kendi partisi de baraj altında
kalmıştı. Bu seçim, ister erken olsun ister zamanında olsun
AKPden kurtulma seçimidir, AKPden kurtuluş seçimidir, bu koalisyondan
kurtulmanın başlangıcıdır. Sonun
başlangıcıdır demek istiyorum ve gerçekten bu, kendi
sonlarını hazırlamaktır aynı zamanda.
HALİL ETYEMEZ (Konya) Hayaller görüyorsunuz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Şu anda çağrı yapıldı, yakında konuşmalar
olacak ama şunu unutmayın: Vatandaş kurtuluş seçimi diye
seviniyor, bunu da söylemiş olayım.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
HALİL ETYEMEZ (Konya) Hayal, hayal.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Yok,
yok; hayal değil.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın Muş, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
31.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Adana Milletvekili
Meral Danış Beştaşın 548 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 31inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bir konuya açıklık
getirmemde fayda olduğunu düşünüyorum, konu şudur: OHAL,
Türkiyenin içinden geçtiği süreçten dolayı Anayasa ve kanunlar
çerçevesinde ilan edilmiş ve Meclisin iradesiyle de uzatılıp
uzatılmayacağına karar verilen bir uygulamadır. Burada OHAL
altında inim inim inleyen, vatandaşlar değil, inim inim inleyen
terör örgütleri ve terör örgütlerine her türlü desteği sağlayan
unsurlar, teröristlerdir.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Mesela
işçiler de terörist oluyor mu?
MEHMET MUŞ (İstanbul) -
Dolayısıyla AK PARTİli olmayanlar, teröristtir. gibi bir sözü
kabul etmemiz kesinlikle mümkün değildir. Türkiye Cumhuriyetinde 81
milyon vatandaşımız, eşit yurttaşlık haklarına
sahiptirler, bunlar ister AK PARTİye oy versinler ister vermesinler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
MEHMET MUŞ (İstanbul) İktidarda
olan bir parti olarak bizim temel görevimiz, kanunlar çerçevesinde
vatandaşlarımıza eşit hizmeti ve kamu hizmetini
sunabilmektir, onların can ve mal güvenliğini Anayasanın
Hükûmetimize yüklemiş olduğu sorumluluk çerçevesinde yerine
getirmektir. Olay bundan ibarettir, bunun dışındaki yorum ve
söylemleri kabul etmemiz mümkün değildir.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın Kerestecioğlu, size de
60a göre söz veriyorum.
Buyurun.
32.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin,
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Ben sadece bir cümleyle ifade etmek istiyorum: AKP Grup
Başkan Vekili, aslında OHAL mağduru olan bütün insanların
yani inim inim inleyen insanların terörist olduğunu ifade
etmiştir, bu da bütün halk tarafından herhâlde duyulmuştur.
Demek ki OHAL mağduru olan insanların bu ülkede hepsi teröristtir; bu
söylem de kendisine hayırlı olsun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, bir saniye
BAŞKAN Sayın Muş
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Beni
doğrulamıştır Sayın Başkan, teyit etti
aslında, ben tam da bunu söyledim yani.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, benim söylediğim açıktır.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Tutanaklara bakarız. Böyle söyledi, aynen
MEHMET MUŞ (İstanbul) Buradan
söylediğim şudur: İnim inim inleyen
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Yani sendikalar
OHAL kalksın. deyince işçiler terörist mi oluyor beyefendi?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Çıkar
konuşursunuz.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Çıkıp konuşuyorum
zaten, buradan da konuşuyorum.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Burada, inim inim
inleyen
OHAL, Türkiye'nin karşı karşıya
kalmış olduğu bir darbe girişimi vardı ve ondan
sonraki süreçte uygulamaya konulmuştur
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Yetmedi mi ya!
MEHMET MUŞ (İstanbul)
ve burada, PKK
terör örgütü, doğru, inim inim inlemektedir, DHKP-C inim inim
inlemektedir.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Ya, bırak!
MEHMET MUŞ (İstanbul) DEAŞ terör
örgütü inim inim inlemektedir, FETÖ terör örgütü inim inim inlemektedir. Bu,
vatandaşlara karşı değil, bu, terör örgütlerine ve
Türkiye'ye karşı terörist faaliyetlere karşı ilan
edilmiş bir uygulamadır.
LEZGİN BOTAN (Van) IŞİD halay
çekmektedir.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Grev
yasakları, toplantı yasakları, gösteri yasakları!
MEHMET MUŞ (İstanbul) Uygulama bunlarla
sınırlıdır, bunun haricindekiler kendilerinin
yapmış olduğu yorumlardır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/929) ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 548) (Devam)
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 548 sıra
sayılı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının
31inci maddesine bağlı geçici 13üncü maddenin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kemal
Zeybek Erkan
Aydın Ömer Fethi
Gürer
Samsun Bursa Niğde
Dursun
Çiçek Ali
Akyıldız Hilmi
Yarayıcı
İstanbul Sivas Hatay
Muhammet
Rıza Yalçınkaya
Kamil Okyay Sındır Okan
Gaytancıoğlu
Bartın İzmir Edirne
"GEÇİCİ MADDE 13- Bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla kamulaştırma
sebebiyle idarece ödenmiş olan ancak istinaf ve temyiz incelemesi sonucu
kesinleşen yargı kararları uyarınca geri ödenmesi gereken
kamulaştırma bedellerine ilişkin idare tarafından
yapılan ödeme tarihi ile geri ödemeye dair yazının ilgilisine
tebliğ edildiği tarih arasındaki süre için faiz alınmaz.
Geri ödemeye ilişkin yazının bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarihten önce borçlusuna idarece tebliğ edilmiş
olması veya borçlu hakkında icra takibine başlanmış
olması halinde bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar
ödenmemiş olan alacaklar için bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihten itibaren üç ay içerisinde ödenmesi şartıyla faizin
tahsilinden vazgeçilir. Bu şahıslar hakkında başlatılmış
icra takipleri ödeme süresince durur, ödemeyi müteakip
sonlandırılır, icra ve yargılama masrafları talep
edilmez.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET BABAOĞLU (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılamıyoruz Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Samsun Milletvekili
Kemal Zeybek konuşacaktır.
Buyurun Sayın Zeybek. (CHP
sıralarından alkışlar)
KEMAL ZEYBEK (Samsun) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Bu yasa, bağ bahçesi olan, tarlası olan
köylülerimizin, yurttaşlarımızın tüm varlıklarına
kanunsuz el koyma vesilesi.
Şimdi, daha önce bu kanundan yararlanamayan, bu
kanun, bu torba yasa yürürlüğe girmeden önce, İskân Kanunu
gereğince 1959 yılında Ordu ilinin Fatsa ilçesi Göçebe köyünden
Samsun ilinin Salıpazarı ilçesi Avut köyüne nakledildikleri, devletin
o zaman çiftçiye, Topraklandırma Kanunu hükümleri gereğince toplam
168 aileye -her aileye yirmi beşer dönüm olmak üzere- arazi
dağıttığı, arazilerinin orman sınırları
içerisinden çıkarıldığı, Başbakan Adnan Menderes
Hükûmeti döneminde alınan ilgili 16/9/1958 tarihli 10783 sayılı
Bakanlar Kurulu Kararıyla bedeli karşılığında dağıtılan
arazilerin devlet tarafından belirlenen bedelini ödedikleri, bu konuda
Ziraat Bankasında tüm arazi sahiplerinin dekontlarının
olduğu, kadastro çalışmaları esnasında ad tespiti
yapılarak askı ilanı safhasında Orman
Bakanlığı tarafından orman olduğu iddia edilip orman
kadastronun çalışmaları neticesinde 2/B kapsamına
alındığı görülmüştür.
Şimdi, siz, devletin kanunlarıyla
vatandaşa iskân yaptırarak toprak satacaksınız, daha sonra
da geleceksiniz, 1990lı yıllarda bu topraklara orman diyeceksiniz.
Bunun hiç hakkı hukuku yok mu acaba? Yani o zaman orman olan yeri,
vatandaşımıza, köylümüze satma hakkını bu devlet
nereden bulmuştur? Sattığın toprak ormansa ormanın
yeniden arazi yapılması mümkün müdür? Ben buradan şunu söylemek
istiyorum: Bu yasayla, bu torba yasayla bunun da ele alınıp
mağdur olan bu tür vatandaşlarımızın
mağduriyetinin giderilmesi gerektiği inancı içerisindeydim. Ben
bu konuda kanun yapılması için kanun teklifi vermiştim. Bu, bu
kanun teklifinin içinde, torba yasanın içerisinde yok. Böyle
vatandaşlarımız korunmayacaksa
Sizin, ileride
vatandaşımızın; kırsalda yaşayan, köyde
yaşayan vatandaşımın tüm varlıklarına el konulup
o köylümüzün oradan terk edilmesini sağlamak için, endüstriyel
fabrikaların yapılması için böyle bir yasayı yaparken
içiniz rahat mı acaba?
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
ormanlık alanlar bu yasayla tamamen birilerinin eline geçecektir. Buna dur
demek zorundayız. Ben Samsunun Havzasında, Vezirköprüsünde,
Kavakında, Ladikinde, Alaçamında, Ayvacıkında, Bafrasında,
Çarşambasında 2/B arazilerinin
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Termesinde
KEMAL ZEYBEK (Devamla) Evet, Terme de var
Değerli Vekilim.
2/B arazileri kapsamı içerisinde
olduklarını, vatandaşlarımız bu 2/B arazilerini
alamazken, bu topraklarına sahip çıkamazken şu anda tarımla
uğraşan vatandaşımız, kendi üzerinde toprağı
olmadan şu andaki çiftçiye verilen tüm ödentilerden, kendi hakkı olan
değerden hakkını alamamaktadır. Bunu vermek, bunu yerine
getirmek, şu andaki bu Meclisin görevidir.
Bunlarla uğraşmak gerekirken siz
yandaşa, kendi çıkar çevrelerinize -arkasında başka ne
planları olduğunu bilmediğimiz- ormanlarımızı
satarak, 2/B arazilerini satarak ne yapmak istiyorsunuz? (CHP
sıralarından alkışlar) O tarım arazilerini
tarımsal alandan çıkarıp şu anda Samsunun Tekkeköy
altına yapılan Gıda OSB gibi tarım dışı alan
hâline mi getirmek istiyorsunuz? Çok verimli arazilerimizi yok etmek mi
istiyorsunuz?
Değerli milletvekili
arkadaşlarımız, biz burada vatandaşı koruyan,
vatandaşın yanında yer alan yasaları yapmak
zorundayız. Bunu yapamıyorsak, bunu yapmak istemiyorsak
Bugünkü
ormanlarımızı peşkeş çekmek isteyen bu siyasal
iktidarın yanında
Halkımız görüyor ne
yapıldığını. Bunu gören halkımız ilk seçimde
gereğini yerine getirecektir. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar) Şu anda olağanüstü hâl koşullarıyla,
kanun hükmünde kararnamelerle yasa yapılıyor. Kanun hükmünde
kararnameyle bu yasayı yapın, vatandaşın da hiç
itirazı olmasın bunlara. Böyle yapın da çıkın, bizi
niye burada uğraştırıyorsunuz? Siz zaten kendinize göre
yasa yapıyorsunuz.
Saygılar arz ediyorum. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
31inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
32nci madde üzerinde aynı mahiyette olmak
üzere iki adet önerge vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 548 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 32nci maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Sibel
Yiğitalp Behçet
Yıldırım
Adana Diyarbakır Adıyaman
Mehmet
Ali Aslan Ertuğrul
Kürkcü Müslüm
Doğan
Batman İzmir İzmir
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahiplerini okuyorum:
Erkan
Aydın Muhammet
Rıza Yalçınkaya Ömer
Fethi Gürer
Bursa Bartın Niğde
Kamil
Okyay Sındır Ali
Akyıldız Orhan
Sarıbal
İzmir Sivas Bursa
Okan
Gaytancıoğlu Hilmi
Yarayıcı Dursun
Çiçek
Edirne Hatay İstanbul
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergelere
Komisyon katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET BABAOĞLU (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI FİKRİ IŞIK
(Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki ilk önerge
üzerinde İzmir Milletvekili Müslüm Doğan konuşacaktır.
Sayın Doğan, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
MÜSLÜM DOĞAN (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi, güncel bir rakam: Dolar
4,10; euro 5,05. Ekonomi Bakanımız çıkıp açıklama
yapıyor, Yaşadığımız şeyler, Türkiye'nin
gerçeğini yansıtmıyor. diyor. Bu kuru kim yönetiyor,
nasıl; tabii, Ekonomi Bakanı bunun farkında değil herhâlde.
Türkiye'nin on iki aylık cari
açığı, bir önceki yılın aynı ayına göre
yaklaşık 20 milyar dolar artarak -arkadaşlar, yüzde 60
oranında- 53 milyar 300 milyon dolara yükselmiş ama sorsak Ekonomi
Bakanımıza Bu rakamlar gerçeği yansıtmıyor. der.
Gerçek tam da bu, Sayın Bakan. Son dört
yılda iflas eden esnaf sayısı tam 430 bin. Yıl sonu
enflasyon hedefleri dahi ilk çeyrekte aşıldı, döviz ve cari
açık durdurulamıyor. Üstelik düzelmesine dair herhangi bir umut
kırıntısı da kalmadı. On altı yıllık
iktidarınızın ülkeyi içine düşürdüğü durum bu ve gayet
de gerçeği yansıtmaktadır. Başka gerçekler de var tabii.
Bakanların ve bürokratların görmek istemediği
ama çok iyi bildikleri gerçeklerden bahsetmek istiyorum müsaadenizle. AK
PARTİyle birlikte, 2002den günümüze, Türkiye, tarımda net
ihracatçı ülke konumundan ithalatçı konuma gelmiştir. AKP
iktidarıyla birlikte, Türkiye, buğdaydan mısıra, soyadan
tütüne, canlı hayvandan kırmızı ete, nohuttan
mercimeğe kadar neredeyse her ürünü ithal eder hâle gelmiştir.
Türkiye'nin yıllardır ekilen ve biçilen tarım alanları
betonlaşmaya açılarak Ucuz enerji temin edeceğiz.
söylemleriyle, doğa katliamları artık sıradan hâle
gelmiştir.
Değerli milletvekilleri, şimdi, bu yasa
tasarısıyla, Hükûmet, bir yandan doğayı
acımasızca katlederek su kaynaklarını birer birer
sermayenin kullanımına sunarken, diğer yandan su
kullanımına -sözde- sınırlama getirme çabası
içerisindedir. Su kullanımının kontrol altına
alınması için hedef kitle olarak ise maalesef çiftçimizi
seçmiştir. Üretim yapmaktan vazgeçmemek için var olma savaşı
veren çiftçinin cebindeki son kuruşa artık göz dikilmiştir.
Arazi toplulaştırmasının tarımda verimliliğin
artırılması, üreticinin konforlu tarım ve yaşama
koşulları elde edilmesi için yapıldığını
biliyoruz. Arazi toplulaştırması aynı zamanda arazi
kullanımının da doğru bir parçasıdır. Peki, bu
yasa tasarısı tarımda verimliliği artırıyor mu?
Üreticiye daha konforlu bir tarım ve yaşama koşulu sunuyor mu?
Tabii ki hayır.
Peki, gerçekte ne oluyor değerli
milletvekilleri? Görev ve yetki belirleme bahanesiyle, yer altı ve yer
üstü kaynaklarının nasıl ve kimler tarafından
yönetileceği ve kullanılacağı belirleniyor aslında.
Aslında mesele, metalaştırılıyor burada. Doğal
alanların sermaye birikimine sokulma sürecinde, doğanın varlığı
için gereken ve tüm canlılara yaşam sağlayan su, havzayla
birlikte şirketlerin kullanımına ve sermaye birikimine
bütünleşik olarak, maalesef sürece dâhil edilmek isteniyor.
Değerli milletvekilleri, orman ekosistemi,
iktidarın topluma algılattığı biçimde, sadece
ağaç ve ağaç toplulukları değildir. İktidarın
Biz bin ağaç keseriz, 1 milyon dikeriz. anlayışı,
telafisi zor ekolojik yıkımlara neden olmaktadır. Ağaç
eşittir ekosistem değildir. Ekosistem, on binlerce mikroorganizma
için yaşam yeri, insan dâhil, bütün hayvanlar âlemi için besin, oksijen ve
su kaynağı olan canlı bir varlık topluluğudur.
Yasalarla zaten orman bütünlüğü bozulmuş ve ekolojik dengeleri altüst
olmuş orman alanlarının tamamen ranta yönelik işletilmesi
ve orman alanlarının hızla daraltılmasıyla büyük bir
yıkımın da geleceği açıktır.
Yine, tasarıyla birlikte getirilen
düzenlemeyle, demokratik, katılımcı yönetim
anlayışıyla kurulan birlikler tüm organlarıyla ortadan
kaldırılıp onun yerine otokratik bir yönetim
anlayışıyla birliğin başkanının ve
birliğin yönetim kurulunun görev ve yetkilerinin DSİ tarafından
atanacak kamu personeline yani kayyuma devredilmesi istenmektedir.
Değerli milletvekilleri, sulama birliklerinin
mevcut yapıları ve özellikleriyle, çiftçilerle temas kurulabilmekte,
sahaya hâkim olunabilmekte, sorunlara katılımcı
anlayışla çözüm üretilebilmekte ve çiftçinin kendi kendini
yönetmesine imkân sağlanmaktadır. Şimdi, bu tasarıyla, bu
birlikler işlevsiz hâle getirilmektedir. Bu yasa
tasarısının geçmesi demek, ekolojik sistemin
yıkımı, geçimlik tarım ve hayvancılığın
sonu anlamına gelmektedir. Dolayısıyla bu yasa
tasarısı tamamen geri çekilmelidir.
Sizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Aynı mahiyetteki diğer önerge üzerinde
Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal konuşacaktır.
Buyurun Sayın Sarıbal. (CHP
sıralarından alkışlar)
ORHAN SARIBAL (Bursa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; AKP, kırsal nüfusu
yalnızlaştırıp yoksullaştırmayı ve biat
ettirmeyi amaçlıyor. Yeter mi? Yetmez. Bu gelen yasa, tam bir darbe, yağma,
talan, rant ve dikta yasasıdır. Neden darbedir? Demokratik yollarla
seçilmiş olan sulama birlikleri yönetiminin seçim
yapılmaksızın görevlerinden alınması nedeniyle bir
darbe yasasıdır. Neden yağma, talan ve rant yasasıdır?
Çünkü ormanlarımızın altından üstüne kadar, hem içlerini
özel sektöre açmaktadır hem de dikili ağaç kesimiyle yağmalamaya
sevk etmektedir; aynı zamanda orman vasfından çıkartılarak
yerleşim alanlarını genişletmeye ve yeni yerleşim
alanları açmaya olanak sağlamaktadır. O yüzden, kesinlikle bu
yasa tasarısı, diktatöryel, yağmacı, talancı ve
elbette baskıcı bir yasa tasarısı olarak
karşımızda durmaktadır. Tam da neye uymaktadır? AKP ve
saray rejimine uymaktadır. (CHP sıralarından alkışlar)
Peki, kimin yerine geliyor bunlar, kimin görevini
üstleniyorlar? Emperyalistlerin, çok uluslu şirketlerin değirmenine
su taşımaktadırlar. Neyle yapmaktadırlar bunu?
Olağanüstü koşullarla yapmaktadırlar. Neden? Çünkü olağan
koşullarda yapamazlar, çünkü hiçbir taraflarında olağan bir
şey yok ki, hep olağanüstü koşullar üzerinden beslenmektedirler.
Ama şöyle bir özellikleri daha var: Sadece çok uluslu büyük
şirketlere yağdanlık etmiyorlar, aynı zamanda ülke
kaynaklarını kendi yandaş şirketleriyle
paylaşıyorlar. Ne gibi? Şeker fabrikalarını yağma,
talan, babalarından miras kalmış gibi satmakta oldukları
gibi. Söylemiştik, tekrar tekrar Erzurumu satamayacaksınız.
demiştik, Çünkü bu bir bloktur. demiştik, Bu bir havuzdur.
demiştik. Madem zarar ediyor, Kayseri Şeker niye gidip başka bir
şeker fabrikasını alıyor, neden? Yani daha üç günde Cargill ısmarlamalı
raporlarınızla ve çok uluslu şirketlerin nişasta bazlı
lobileri üzerinden getirdiğiniz modelin çöktüğünü, ihaleye giren
şirketlerin arkasında başkalarının olduğunu, o
başkalarının da AKP ve sarayla doğrudan ilişkili
olduğunu çok net, çok açık bir şekilde görüyoruz.
Sayın Bakan, şu anda Bursa
Mustafakemalpaşada Suuçtu Şelalesinin olduğu bölgede,
Muradiyesarnıçının olduğu bölgede meşe ve kayın
ormanı fütursuzca kesiliyor; adres veriyorum. Duyumlar sadece gölet
yapılacağına dairdir. Binlerce, yüz binlerce meşe ve
kayın kesiliyor, lütfen şuraya bir bakın, açıkçası
Altıntaş beldesi gibi olmasın.
Yine Sayın Bakan, Munzur, Dersim,
doğanın en harika bölgeleridir buralar. Ovacık Belediye
Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlunun Meclise bir mesajı var,
paylaşmak isterim: Elinizi Munzurdan, Dersimden, Ovacıktan
çekin. diyor. Başka ne diyor Maçoğlu: Munzur, dünyanın en
güzel yerlerinden bir tanesidir. Dersim, Anadolunun ve dünyanın en güzel
coğrafyalarından bir tanesidir; barışın, demokrasinin,
özgürlüğün, direnişin memleketidir. Ovacıkı
bırakın bize. Biz, Ovacıkta kendi halkımızla
üretiyoruz ve yaşamımızı sürdürüyoruz çünkü yapmak
istediğiniz şey, Munzuru ve Dersimi -onlarca yıldır hevesleriniz
kursağınızda kaldı- pazarlamak istiyorsunuz, halkı
oradan göç etmeye zorluyorsunuz. Bundan elinizi, ayağınızı
çekin. Ovacık ilçesinin
insansızlaştırılmasını istiyorsunuz çünkü 1.200
kodu olan bir baraj, ancak, buranın rakımı olan 1.300 yani 50-60
metreye kadar, şehrin tam içine girecek şekilde baraj yapılmak
isteniyor. Bu ne demek, biliyor musunuz? O baraj
yapıldığında Ovacık tamamen sular altında
kalacak. diyor. Özellikle Konaktepe 1inci, 2nci projelerinin derhâl
durdurulmasını, buradan vazgeçilmesini istiyor. Yine Burası
tümüyle millî park. Bu millî parkın yüzde 70i sular altında
kalacak. diyor.
Elbette bu kadar demiyor, başka şeyler de
söylüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ORHAN SARIBAL (Devamla) Sayın Başkan
BAŞKAN Tamamlayın.
ORHAN SARIBAL (Devamla) İlçenin neden hedefe
konduğunu ise şu sözlerle ifade ediyor Maçoğlu: Kapitalizme
hizmet eden bütün devletler ve sistemler özgür olan her şeyi kendi
tekellerine almak isterler. Sermaye şirketleri Ovacıktaki Munzur
suyunun özgür akmasından, doğanın onlara hizmet etmesinden
hazzedemiyor. Bu nedenle Ovacıkı ranta açmak istiyorlar. Buradaki
insanlara hizmet sunulmuyor ancak yapılmak istenen projelerle,
dışardan buraya insanlar yerleştirilmek isteniyor. Ovacıka
yönelik hunharca bir saldırı var. Devlet burayı ranta açmak
istiyor. Kapitalizm, Ovacık ilçesini kendi istediği gibi tasarlamak
istiyor.
Ve son sözünü şöyle söylüyor:
Ovacıkı tekeline almak isteyenlere karşı biz de toplumsal
direnişi örgütleyeceğiz. Doğayı kurtarmak için Türkiyedeki
bütün çevrecileri Ovacık ilçesini sahiplenmeye
çağırıyoruz.
Yaşasın doğa! Yaşasın
Ovacık! Yaşasın Ovacıkın haklı mücadelesi!
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler
kabul edilmemiştir.
32nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Sayın Muş, sisteme girmişsiniz.
Buyurun, 60a göre.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
33.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Bursa Milletvekili
Orhan Sarıbalın 548 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 32nci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, az önce sayın hatibin kanun tasarısıyla
alakalı yaptığı yorumlara
katılmadığımızı ifade etmek isterim. Sıra
sayısı 548 olan, görüşmekte olduğumuz kanun
tasarısının gerekçe bölümü okunduğu zaman, bu
tasarının neyi hedeflediği ve neyi amaçladığı çok
açık şekilde görülebilir diye düşünüyorum. Dolayısıyla
yorumlara katılmadığımızı bir kez daha ifade
etmek isterim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ben de söz
istiyorum.
ORHAN SARIBAL (Bursa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Sarıbal, sizinle
ilgili bir şey yok. Sizin yorumlarınıza
katılmadığını söyledi yani sataşma yok, bir
şey yok.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Ne, gerek mi var yani!
Ben de katılmıyorum diyecektim, söyleyeyim
bari. Biz söylesek laf oluyor.
BAŞKAN Sayın Altay, buyurun.
34.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ben de Bursa
Milletvekilimiz Orhan Sarıbalın Türkiyede bir çevre ve doğa
hassasiyeti içinde 80 milyonun duygularına, hassasiyetine tercüman
olduğunu düşünüyorum. Hükûmetin ve iktidar partisinin bu
eleştirilere, bu hassasiyet ve reflekse Katılmıyorum. demek
yerine -mutlaka içinde bir parça onlara göre, en azından bir şeyler
vardır- Dikkate alacağız. demesini daha çok tercih ederdim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 20.39
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 20.52
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Vecdi
GÜNDOĞDU (Kırklareli)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
86ncı Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
548 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/929) ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 548) (Devam)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
33üncü madde üzerinde iki adet önerge vardır,
okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 548 sıra
sayılı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının
33üncü maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
Muhammet
Rıza Yalçınkaya Erkan
Aydın Ömer Fethi
Gürer
Bartın Bursa Niğde
Hilmi
Yarayıcı İrfan
Bakır Ali
Akyıldız
Hatay Isparta Sivas
Dursun
Çiçek Okan
Gaytancıoğlu Kamil
Okyay Sındır
İstanbul Edirne İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) Katılamıyoruz
efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Isparta Milletvekili
İrfan Bakır konuşacaktır. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın Bakır, gerçekten yoğun bir
teveccüh vardı şahsınıza.
TANJU ÖZCAN (Bolu) Sayın Bakan, konunun
uzmanı geldi, dinlemekte fayda var.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Evet, suyun
ustasıdır kendisi.
BAŞKAN Buyurun efendim.
İRFAN BAKIR (Isparta) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri, ekranları başında bizi izleyen kıymetli
vatandaşlarım; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Şu an tartışılan kanun
tasarısında çok sayıda kanunda değişiklikler
istenmekte ancak bu tasarıda bazı maddeler var ki çiftçilere, orman
köylülerine ve bunlarla birlikte ülke ekonomisine, milyonlarca yılda
oluşan ve insan eliyle bir hamlede yok edilebilen ekosisteme ciddi ölçüde
zarar verecektir. Bu maddelerden biri 19uncu madde. Bu maddede, Orman ve Su
İşleri Bakanlığınca bilim ve fen bakımından
orman olarak muhafazasında hiçbir yarar görülmeyen, tarım
alanlarına dönüştürülmesi de mümkün olmayan yerlerin orman
sınırları dışına çıkarılarak tapuda
hazine adına tescil edileceği belirtiliyor. Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının 169uncu maddesinin ilk fıkrası şöyle
der: Devlet, ormanların korunması ve sahalarının
genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır.
Son fıkrasında ise ormanlarda daraltmanın hangi koşullarda
yapılacağına yer verilmiştir. Buna göre, 31 Aralık
1981 tarihinden önce orman niteliğini kaybetmiş olan belirli
nitelikteki yerler dışında orman sınırlarında
daraltma yapılması kesin bir biçimde yasaklanmıştır.
Bir madde Anayasaya nasıl aykırı olur? diye soracak
olursanız, işte örneği bu. Bu maddeyle Anayasa âdeta hiçe
sayılmıştır. Ayrıca bir yerin bilim ve fen
bakımından orman olarak muhafazasında hiçbir yarar görülmemesi
ifadesi bilimsel ve teknik açıdan asla kabul edilemez.
Devlet, orman varlığını
korumakla yükümlüdür; verimsiz ya da niteliği zarar görmüş bu gibi
alanların tekrar orman niteliğine kavuşturulması için
uğraşmalıdır, bu alanların tekrar orman
özelliğine kavuşması için politikalar ortaya
koymalıdır. Ancak tasarıyla bunun tam tersi yapılacak,
orman alanları gitgide daralacaktır. Ormanlık alanların
tahrip edilmesinin, yapılaşmanın veya maden işletmeleri
için ruhsat verilmesinin önünü açacaktır. Orman içindeki
ağaçsız, taşlık, kayalık alanlar sizlerin gözünde
vasıfsız, hatta rant alanları olabilir ama bu alanlar orman
ekosisteminde önemli bir yere sahiptir. Kayalık alanlar dağ keçileri,
yırtıcı kuşlar gibi birçok hayvan türü için habitat yani
evdir. Hatta bu alanların Habitat Direktifine göre de korunması
gerekmektedir. Ayrıca, Anayasanın dışında, taraf
olduğumuz Biyolojik Çeşitlilik Yasasına da açıkça
aykırıdır. Yani orman sadece ağaç demek değil, burada
bahsi geçen konu sadece ağaçların kesimi değil; burada daha
büyük bir kıyımdan, doğanın dengesinin bozulmasından,
biyolojik çeşitliliğin yok olmasından, tüm canlıların geleceğinin,
geleceğimizin yıkılmasından bahsediyorum.
13üncü maddeyle orman ürünleri
satışlarının dikili hâlde ve orman içinde
yapılması olanaklı hâle getirilmektedir. Anayasada Devlet
ormanları kanuna göre, devlet tarafından yönetilir ve
işletilir. hükmü varken kanunda böyle bir değişiklik
yapılması anlaşılamamaktadır. Anayasaya
aykırı olan bu türden ikili bir yapının
oluşturulması ormancılık politikası
açısından telafisi mümkün olmayan zafiyetlere yol açacaktır.
Ormancılık alanında Anayasaya
aykırılıklar bunlarla bitmiyor. 14üncü madde orman köylülerinin
yaşamlarını bir anda altüst etmekte, kanun
değişikliğiyle orman köylülerinin gelirleri azaltılmaktadır.
Bu, kentlere göçü bir anlamda engelleyen orman kooperatiflerinin
yapısını bozarak ülkenin en düşük gelir seviyesine sahip
orman köylüsünün ekonomik seviyesini daha aşağılara
düşürecek bir düzenlemedir. Yasalar tarafından kendilerine verilen
ürettikleri orman emvalinin yüzde 25ine kendileri için daha ucuz bir maliyetle
sahip olma hakkını alıyor. Dikili satışta işi
alan firmaların, yüzyıllardır kendileri tarafından korunan
ve üretim çağına gelmiş ormanlarda orman köylüsünü
çalıştırma garantisi nedir? Şimdi size soruyorum: Ne
yapacak bu orman köylüleri? Onlara da mı beğenmeyen gitsin diyorsunuz?
Orman Genel Müdürlüğünün verilerine göre
ormanlık alanlar artmış ancak bazı analizler Türkiyede
orman alanının artışının ormancılık
örgütünün yapmış olduğu ağaçlandırma
çalışmalarından değil de ülke nüfusunun sosyoekonomik
yapısındaki değişimden kaynaklandığını
söylüyor. Türkiyede orman alanının artış gösterdiği
kentler kırsal nüfusun göç verdiği illerdir; aynı şekilde
orman varlığının azaldığı kentler de nüfusun
ve sanayileşmenin arttığı kentlerdir. Yani Türkiyede
nerede rant artıyorsa orada ormanlar azalıyor. Ülkelerin çevre
politikaları konusundaki başarısıyla ilgili hazırlanan
2018 Çevre Performansı Endeksi Raporuna göre Türkiye 183 ülke
arasında 108inci
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın.
İRFAN BAKIR (Devamla)
biyoçeşitlilik ve
habitat alanındaysa 172nci sırada yer almaktadır. Bu
sıralama bize ormancılık politikalarında ne hâlde
olduğumuzu gösteriyor. Şimdi konuştuğumuz maddelerle
gelecekteki sıralamanın daha da altına düşeceğimiz
aşikârdır.
Tüm toplumsal duyarlılık ve tepkiler
gözardı edilerek geçirilmek istenen bu tasarıya dur demek elimizde,
yaşanabilir bir Türkiye kurmak elimizde. Ormanlar bizim malımız
değil, bu alanları istediğimiz gibi yakıp
yıkamayız, bir cümleyle hiç edemeyiz. Bunun artık bilincinde
olmamız gerekiyor.
Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 548
sıra sayılı Kanun Tasarısının 33üncü maddesiyle
3194 sayılı İmar Kanununun 18inci maddesinin üçüncü
fıkrasında öngörülen değişiklikte yer alan
taşkın kontrol tesisi ibarelerinin koruyucu kontrol tesisi şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Behçet
Yıldırım Mehmet
Ali Aslan
Adana
Adıyaman
Batman
Sibel
Yiğitalp Ertuğrul
Kürkcü Mizgin Irgat
Diyarbakır
İzmir
Bitlis
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET BABAOĞLU (Konya) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılamıyoruz Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Bitlis Milletvekili
Mizgin Irgat konuşacaktır.
Buyurun Sayın Irgat. (HDP
sıralarından alkışlar)
MİZGİN IRGAT (Bitlis) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi tekrardan
selamlıyorum.
548 sıra sayılı Tasarının
33üncü maddesinde söz almışken -birçok konuşmacıyı
dinledim- aklıma çokça tartışılan Su savaşları
mı yaşanacak? teorisi tekrar geldi. Gerçekten Munzurdan
bahsederken, Hasankeyf'in betonlaşmış hâlini izlerken,
Göbeklitepeden bahsederken bizlere yeniden dünyanın, şu anda
kuraklıkla savaşan dünyanın su savaşları
yaşayacağı ve bunun merkezinin de Mezopotamya ve
bahsettiğimiz Dicle-Fırat havzası ve Türkiye'nin diğer
vadileri ve suları mı olacak tartışmasını bir kez
daha düşündürttü.
Kendi raporları, AKP iktidarı boyunca 60
milyar dolarlık malın satıldığı,
özelleştirildiği yönündeydi. TEKEL fabrikalarını
sattılar, birçok tütüncüyü, birçok yoksulu mağdur ettiler, birçok
aile işsiz kaldı, tek geçim kaynakları olan tütünü ellerinden
aldılar. Şimdi de şeker fabrikaları satılıyor;
yeniden birçok aile, birçok çiftçi mağdur durumda. Gerçekten bunun
alternatifi bir iş imkânı sağlanmadan, şu an insanlar
gelecekte kendi ailelerinin ekonomik sorunlarına nasıl çare
bulacaklarını tartışmaktadırlar.
Ekoloji sadece börtü böcek, ağaç, doğa
elbette değildir, orman da değildir. Ekoloji dediğimiz
şey, bence en çok da şehirleri ilgilendirmekte. Şehirlerin
yeşillik alanları, şehirlerin şu anda yaşam
alanlarının insanlığa açılması, doğanın
korunması, insan, ekoloji ve doğanın uyumlu bir şekilde
gerçekten yeniden yaşanılır kılınmasıyla çokça
ilgilidir. Bu anlamda, AKP Hükûmetinin bütün alanlarda biz bilirizi burada da
hakeza tekrarladığını söyleyebiliriz. Siz bilmezsiniz,
doğa bilmez, köylüler bilmez, çiftçi bilmez ama biz biliriz... Oysaki
doğanın kendi kanunu vardır, doğa kanunları
vardır. Ormanlar, sular nasıl yaşayacağını,
nasıl kendisini üreteceğini çok iyi bilmektedir; yeter ki siz buna
müdahale etmeyin, yeter ki siz çiftçilerin, orada yaşayan halkın
çalışma ortamına, tarlalarına, arazilerine dokunmayın.
Gerçekten, doğa tüm insanlığa aittir, aslında mülkiyet hâline
getirilmesi de bu anlamda başka bir tartışma konusudur çünkü
insanlığa ait bir alandır.
Şimdi, son haftada
yaşadığımız birçok sıkıntıyı bir
kez daha yinelemek istiyorum. AKP, kendi yasalarıyla matbaaları
korumaya aldı yani o matbaanın bastığı eserler cezalandırılsa
dahi o matbaanın kapatılması söz konusu olmayacaktı;
maalesef, buna aykırı bir şekilde Gün Matbaası
kapatıldı.
Sise Bingölü burada çok konuştuk -ben önerge
verdim, birçok defa konuştuk- hâlâ cezaevinde. 73 yaşındaki
Meles Tekin bu defe cezaevine alındı. Biz burada şu
tartışmayı açmak isteriz: Ceza adaleti, ceza ve infazın
insancıl olması meselesi, tartışılması gereken
diğer kavramlardır. Her şeye klasik kodlarla, cezalandırma
yöntemleriyle yaklaşılmaz. Bu temelde, bu insanların
yaşları, bulundukları pozisyonları, kendi durumları
gerçekten göz önüne alınmalı, seçenek tedbirlere başvurularak
mutlaka tahliye edilmeleri gerekmektedir.
Diğer taraftan, Siz bilmezsiniz, biz biliriz.
diyen, kayyum atanan belediyeler. Bitlisteki bütün DBPli belediye
başkanları tutuklandı. Daha önce bu kürsüde dile getirmiştim,
şimdi o belediye başkanlarının tamamına en az beş
yıl olmak üzere on iki yıl ile beş yıl arasında hapis
cezaları verildi. Bu belediye başkanlarının tek suçu şu:
DBPli belediye başkanı, eş başkanları
olmalarıyla tamamen ilgilidir. Oradaki seçim sonuçlarını
tanımayan, aslında bu ülkedeki hiçbir seçim sonucunu tanımayan
AKP Hükûmeti, maalesef ki buradaki belediye başkanlarımızın
çalışmalarına ket vurmuştur, buradaki üretimleri tanınmamıştır,
oradaki halkın iradesi tanınmamıştır.
Bu temelde, tutuklu bulunan bütün belediye eş
başkanlarının, milletvekillerimizin, eş
başkanlarımızın, gazetecilerin, eğitimcilerin,
öğrencilerin, sanatçıların bir an önce tahliye edilmelerini, bir
an önce özgürlüklerine kavuşmalarını
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MİZGİN IRGAT (Devamla)
Başkanım, toparlıyorum.
BAŞKAN Toparlayın lütfen.
MİZGİN IRGAT (Devamla)
ve bu anlamda,
AİHM sıralamasında 2nciliği hiçbir zaman elden
bırakmayan Türkiyenin de artık bu raporlarda yer
değiştirmesi gerektiğini buradan bir kez daha söylemek
istiyorum. Gerçi köylüleri konuşuyoruz ama bu kadar boşaltılan
köyden sonra bir köylü de kalmadı. Maalesef, büyük kentlerde,
metropollerde bilmedikleri işleri yapmak zorunda kaldılar çünkü
gerçekten, kendi alanlarında tarımı, ekonomiyi, üretimi yapamaz
duruma getirildiler. Güvenlikçi politikalar ve yaklaşımlar
neticesinde, şu anda birçok köy eski durumuna
kavuşturulmamış durumda. Bu tasarı, köylünün,
tarımın, doğanın, gerçekten Türkiyenin hiçbir
çıkarına cevap olmayacaktır.
Bu temelde de biz, bir kez daha, tarım
alanlarını, doğayı, ağaçları, kuşları,
insanları özgür bırakın diyoruz. Onlar kendi
yasalarını çok iyi uygulayacaklardır.
Saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
33üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Şimdi, 33üncü madde üzerinde Komisyonun bir
redaksiyon talebi vardır.
Buyurun Sayın Başkan.
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET BABAOĞLU (Konya) - Başkanım,
görüşülmekte olan kanun tasarısının çerçeve 33üncü
maddesinde yer alan cümle ibaresinin cümleler şeklinde
değiştirilmesi gerekmektedir.
Takdirlerinize arz ederim.
BAŞKAN - Komisyonun redaksiyon talebi kanunun
yazımı esnasında yerine getirilecektir.
34üncü madde üzerinde iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 548 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 34üncü maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve talep ederiz.
Meral
Danış Beştaş Sibel
Yiğitalp Behçet
Yıldırım
Adana Diyarbakır Adıyaman
Mehmet
Ali Aslan Ertuğrul
Kürkcü
Batman İzmir
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Muhammet
Rıza Yalçınkaya Erkan
Aydın Hilmi Yarayıcı
Bartın Bursa Hatay
Ömer
Fethi Gürer Okan
Gaytancıoğlu Dursun
Çiçek
Niğde Edirne İstanbul
Tanju
Özcan Ali
Akyıldız
Bolu Sivas
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergelere
Komisyon katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET BABAOĞLU (Konya) -
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılamıyoruz Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki ilk önerge
üzerinde Bolu Milletvekili Tanju Özcan konuşacaktır.
Sayın Özcan, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
TANJU ÖZCAN (Bolu) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakanın telefon konuşmasının bitmesine de
özellikle memnun olduğumu ifade etmek istiyorum.
Sayın Bakanım, size benim bir önerim var.
Siz Orman ve Su İşleri Bakanısınız. Sayın
Bakanım, Bolu, biliyorsunuz, orman bakımından Türkiyenin en
zengin bölgesi, orman köylerinin çok sayıda olduğu bir bölge; gelin,
sizinle Boluya bir gidelim, orman köylüsünün
sıkıntılarını onların ağzından
dinleyelim.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Gidelim, ben hep gidiyorum.
TANJU ÖZCAN (Devamla) Şimdi, siz köye
gidiyorsunuz ama orman köylerine gitmiyorsunuz, benim şeyim
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Bir ayağım Boluda.
TANJU ÖZCAN (Devamla) Ya, Kadıköye gitmekle,
Karaköye gitmekle orman köylüsünün sorunlarını
anlayamazsınız. (CHP sıralarından alkışlar)
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Kusura bakma, ben Boluya Kadıköyden daha
çok gittim.
TANJU ÖZCAN (Devamla) Bakın, Sayın
Bakan, siz hiç hayatınızda çizmelerinizi giyip, ormana gidip,
ağacı kesip, onu soyup, öküz arabasına yükleyip orman deposuna
teslim ettiniz mi etmediniz mi? Hiç ormanda üretim yaptınız mı?
Bakın, 7,5 milyon
ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) Öküz arabası
mı kaldı? Ya, öküz arabası tarihte kaldı.
TANJU ÖZCAN (Devamla) Ben öküz arabasıyla
yaptım. Benim rahmetli dedem öküz arabasıyla ormanda üretim
yaptı.
ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) Ben de yaptım.
Tamam da günümüzde ne önemi var? Şu anda öküz arabası
TANJU ÖZCAN (Devamla) Kusura bakmayın, biz
ağa çocuğu değiliz. (CHP sıralarından
alkışlar)
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Şimdi öküz arabasıyla değil,
traktörle yapıyoruz.
TANJU ÖZCAN (Devamla) Değerli
milletvekilleri, Sayın Bakana ben bu önerimi samimi olarak yaptım.
Gerçekten 7,5 milyon orman köylüsü var, perişan durumdalar, millî gelirden
yüzde 1 bile pay almıyorlar, çok zor durumdalar.
Vahidi fiyat uygulamasına bakıyorsunuz,
köylüyü ezmek üzerine kurulu düzen. Dünyanın en pahalı mazotuyla
üretim yapıyor bu insanlar. Ya, 5,5 lirayı geçti mazot fiyatı
arkadaşlar, Sayın Bakan. Yani gerçekten, bu fiyatlarla bu orman
köylüsü nasıl üretim yapacak, gelin bunu Boludaki köyde anlatın,
köylü de anlıyorsa, Haklısınız Sayın Bakanım.
diyorsa vallahi billahi ben bir daha aday falan olmayacağım,
açık olarak anlatıyorum.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Ya, daha geçenlerde Boludaydım.
TANJU ÖZCAN (Devamla) Sayın milletvekilleri,
bir de bir konu daha var beni çok üzen; şu, nitelikli okul
tartışması. Şimdi, her şey ne zaman başladı?
Sayın Cumhurbaşkanının bir grup konuşmasında
TEOGu kaldırıyorum. demesiyle başladı. Vallahi, Millî
Eğitim Bakanı da o gün duydu bizimle birlikte. Panik oldular
bürokratlar falan, TEOGu kaldıracağız ama yerine ne
koyacağız? TEOGu kaldıracağız, yerine ne
koyacağız? Hâlâ belirlenemedi. Sayın Bakan -garibim- gece
gündüz çalışıyor TEOGun yerine bir sistem bulabilmek için,
dönüyor dolaşıyor bir şeyler anlatmaya çalışıyor
ama bunun sonucunda ne oluyor biliyor musunuz? Türkiyenin gözü önünde,
sizlerin gözü önünde Sayın Cumhurbaşkanı kürsüye çağırıyor,
milyonların önünde Sayın Bakanı fırçalıyor.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) Zavallı
Bakan.
TANJU ÖZCAN (Devamla) İçim sızladı,
yemin ediyorum içim sızladı; böyle bir şey olmaz.
Arkadaşlar, bugün ona, yarın size; bugün ona, yarın size,
arkadaşınızın hakkını, hukukunu koruyacaksınız.
Bakın nitelikli okul diye bir
tartışma çıktı. Nitelikli okullar nelermiş? Türkiye'de
ne kadar imam-hatip varsa nitelikli okul olmuş. Ya, benim okuduğum
Boludaki İzzet Baysal Anadolu Lisesi, zamanında Kadıköy Anadolu
Lisesinden daha yüksek puanla öğrenci alan bir okul, niteliksiz okul
olmuş ama imam-hatip liseleri nitelikli okul. Yahu arkadaşlar,
imam-hatipler nitelikli okulsa şuradaki AKP milletvekillerinden neden
birisi bile çocuğunu imam-hatibe göndermez? (CHP sıralarından
alkışlar) Niye çocuklarınızı imam-hatibe göndermiyorsunuz?
Nitelikli okul
ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) Ben gönderdim. Ne
demek? Gönderdik imam-hatibe yahu.
TANJU ÖZCAN (Devamla) Öyle mi? Bir
arkadaşımız göndermiş. Başka var mı? Çocuğu
imam-hatibe giden var mı başka?
ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) Çok var, çok var.
TANJU ÖZCAN (Devamla) Peki, siz, kendi
çocuklarınızı imam-hatibe göndermezken neden bu imam-hatipleri
mantar gibi çoğaltıyorsunuz, milletin çocuğunu oraya
göndermesini istiyorsunuz?
HALİL ELDEMİR (Bilecik)
Cumhurbaşkanı olsun diye gönderiyoruz.
ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) İsteyen gönderir
isteyen, zorlama yok.
TANJU ÖZCAN (Devamla) Şunun farkında
değil misiniz bilmiyorum: İmam-hatiplerde eğitim çok kötü ve
dolayısıyla vatandaş tüm baskılara rağmen,
adımbaşı imam-hatip lisesi açılmasına rağmen,
artık çocuklarını imam-hatip lisesine göndermiyor. Peki, siz
bunu bildiğiniz hâlde mi imam-hatipleri yaygınlaştırmaya
çalışıyorsunuz? Yani imam-hatipleri yapalım, açalım,
her okulun adını imam-hatip olarak değiştirelim, ondan
sonra veliler çocuklarını imam-hatiplere göndermesin, veliler
çocuklarını özel okula göndermek zorunda kalsın. Mantık bu
mu? Anlayış bu mu?
Sayın Muş, gülüyorsun ama ben başka
bir şeyini bulamıyorum. Neden Türkiye'deki Anadolu liseleri nitelikli
okul sınıfından çıkarıldı? Soruyorum bak, burada,
çok değerli insanlar yetişti bu okullardan.
Bakın, Boluda bir İzzet Baysal
gerçeği var. İzzet Baysalı bilen var mı aranızda?
Türkiye'nin en büyük hayırseveri, eğitime çok büyük katkılar
sundu, sağlık alanında çok büyük hizmetleri var Boluda. Sayın
Bakan, tanır mısınız bilmiyorum İzzet Baysalı?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Biliyorum, biliyorum.
TANJU ÖZCAN (Devamla) İzzet Baysalın
eğitim alanında açtığı Türkiye'nin iddialı
okullarından bir tanesi İzzet Baysal Anadolu Lisesi niteliksiz okul
hâline getirildi ve bu aile, bu vakıf hâlâ Boluda eğitime önemli
yatırımlar yapmaya devam ediyor. Siz, bu insanların gönlünü
kırıyorsunuz her şeyden önce.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TANJU ÖZCAN (Devamla) Sayın Başkan,
müsaadeniz olursa tamamlayayım ben cümlelerimi.
BAŞKAN Devam edin siz, buyurun.
TANJU ÖZCAN (Devamla) Son olarak, şu sulama
birliği meselesine de bir değinelim. Bakın, Boluda Sulama
Birliği Başkanı var, çok değerli bir ağabeyimiz, tüm
Bolu onu çok sever, Sabahattin Altuner. Adamcağız Komisyon
görüşmelerinin tamamında geldi gitti, geldi gitti, geldi gitti. Her
gün bana şunu sordu biliyor musunuz: Ya, herkesi dinliyorum ama AK
PARTİ sözcülerinden hâlâ bu sulama birlikleri niye kalkıyor, bunun
cevabını alamıyorum. Bunun sonucunda köylümüz zarar görecek,
daha büyük paralar ödemeye başlayacak. dedi. Üstelik sulama birliklerini
siz kurdunuz. Kendi kurduğunuz sulama birliklerini hangi gerekçeyle
kaldırıyorsunuz? Ya, şunu somut olarak bir anlatmanızı
vallahi billahi ben sizden bekliyorum, istirham ediyorum milyonlarca
vatandaşımız adına.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
ve HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki diğer
önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan madde düzenlemesi, 492 sayılı
Harçlar Kanununa göre alınacak harçları 193 sayılı Gelir
Vergisi Kanunu ile 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununu düzenleyen
maddeler içermektedir. Maddenin daha iyi anlaşılması ve Plan ve
Bütçe Komisyonunun ihtisas alanına girmesi hasebiyle maddenin tali
komisyon olarak Plan ve Bütçe Komisyonuna havale edilmesinin uygun
olacağı düşüncesindeyiz.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler
kabul edilmemiştir.
34üncü maddeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler...
Madde kabul edilmiştir.
35inci maddeye bağlı ek madde 1de iki
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 548 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 35inci maddesiyle eklenmesi
öngörülen ek madde 1'in tasarı metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Behçet
Yıldırım Mehmet
Ali Aslan
Adana Adıyaman Batman
Sibel
Yiğitalp Ertuğrul
Kürkcü
Diyarbakır İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET BABAOĞLU (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Söz konusu maddeyle, 3234 sayılı Kanunda
orman mühendisleri ile orman muhafaza memurlarının Orman Genel
Müdürlüğüne açıktan atanmasına dair KPSS (B) sınav
puanının yanında ikinci kez sözlü ve uygulamalı sınav
yapılması önerilmektedir. Maddeye gerekçe olarak adayların
mesleki koşullara uygun olup olmayacağının belirlenmesi
gösterilmektedir. Ancak mesleki koşullar için subjektif
değerlendirmeleriyle ayyuka çıkmış olan mülakat ya da
uygulama sınavı değil, mesleki bir merkezî sınav
gerekmektedir.
Bu tasarı maddesiyle, ataması
yapılacak orman mühendisleri ve orman muhafaza memurlarıyla ilgili
olarak adaletsiz bir uygulamanın önü açılmaktadır. Ayrıca,
bu madde Anayasanın eşitlik ilkesine, bu konuda verilmiş
Danıştay kararlarına ve hakkaniyet ilkesine
aykırıdır. Bu sebeplerle maddenin tasarı metninden
çıkarılması gerekmektedir.
BAŞKAN Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 548 sıra
sayılı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 35inci maddesine bağlı ek 1inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Muhammet
Rıza Yalçınkaya Erkan
Aydın Ömer Fethi
Gürer
Bartın Bursa Niğde
Hilmi
Yarayıcı Okan
Gaytancıoğlu Ali
Akyıldız
Hatay Edirne Sivas
Dursun
Çiçek
İstanbul
Ek madde 1- Orman muhafaza memuru ve orman
mühendisi olarak atanacaklar, ilgili mevzuatı uyarınca yapılan
merkezî sınav sonucuna göre, atanacak kadro sayısının dört
katına kadar çağrılacak adaylar arasından sınav
komisyonlarınca yapılacak yazılı ve uygulamalı sınav
sonucuna göre belirlenir. Bu maddenin uygulanması ile ilgili usul ve
esaslar Orman Genel Müdürlüğü tarafından yürürlüğe konulan
yönetmelikle belirlenir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA BABAOĞLU (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Ölçme ve değerlendirmelerde eşit ve adil
olmayı gerektiren objektif yöntemlerin uygulanması.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
35inci maddeye bağlı ek madde 1i
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
35inci maddeye bağlı ek madde 2 üzerinde
bir adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 548 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 35inci maddesiyle
değişiklik öngörülen ek madde 2nin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Behçet
Yıldırım Mehmet
Ali Aslan
Adana
Adıyaman
Batman
Sibel
Yiğitalp Ertuğrul
Kürkcü
Diyarbakır
İzmir
Ek madde 2- Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu ayda en
az doksan dakika olmak üzere orman kaynaklarının usulsüz
müdahalelere, tabii afetlere, orman yangınlarına karşı
korunması, gerekli tedbirlerin alınması, su
kaynaklarının muhafazası ve kirliliğinin önlenmesi, tabiat
sevgisi ve bilincinin artırılması, çölleşme ile mücadele,
hayvanların ve tabii hayatın korunması konularında
uyarıcı ve eğitici mahiyette yayınlar yapmak
zorundadır. TRT dışındaki Ulusal, bölgesel ve yerel
yayın yapan özel televizyon kuruluşları ve radyolarda ise,
isteğe bağlı ve ücret karşılığında
yayınlanır. Bu yayınlar, asgari otuz dakikası 17:00-22:00
saatleri arasında olmak üzere, 08:00-22:00 saatleri arasında
yapılır ve yayınların kopyaları her ay düzenli olarak
Radyo ve Televizyon Üst Kuruluna teslim edilir. Bu saatler
dışında yapılan yayınlar, aylık doksan
dakikalık süreye dahil edilmez. Bu programlar, Orman ve Su
İşleri Bakanlığı ile Orman Genel Müdürlüğü
tarafından hazırlanır veya hazırlatılır.
Hazırlanan programların Radyo ve Televizyon Üst Kurulu
tarafından radyo ve televizyonlarda yayınlanması
sağlanır. Bu fıkra kapsamında yapılan yayınlar
için herhangi bir bedel ödenmez. Bu yayınların ve sürelerinin
denetimi Radyo ve Televizyon Üst Kurulunca yapılır. Uyarıcı
ve eğitici mahiyetteki yayınlarda amaç dışı kamusal
tanıtım ve reklam içerikleri yer alamaz.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET BABAOĞLU (Konya) -
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Zorunlu yayın kapsamına giren medya hizmet
sağlayıcı kuruluşları TRT ve özel kanallar
ayrıştırılmıştır. TRT kamu
yayıncısı olduğu için bu tür yayınlara
programlarında yer vermek zorundadır. Bu yayınlar ulusal ve
yerel özel kanallar için ise isteğe bağlı ve ücretli hâle
getirilmiştir. Böylece yerel ve ulusal kanalların finansmanına
da katkı sunulmuş olacaktır. Çünkü ayda 90 dakikalık bir
yayın oldukça uzun süreli olup zorunlu olması hâlinde özel ulusal ve
yerel kanalların reklam sürelerinin daralmasına sebep olacaktır.
Ücretli olması hâlinde bu sorun ortadan kalkacaktır.
Önergemizdeki bir diğer değişiklikle
de ilgili yayınların amaç dışı içerikle
hazırlanmasının önüne geçilmesi amaçlanmıştır.
Televizyonlarda yayınlanan kamu spotlarının birçoğunda ilgili
bakanlıkların icraatlarının tanıtımı ve
reklamının yapıldığı, yer yer siyasilerin mesajlarının
da spot filme taşındığı görülmektedir. Oysaki kamu
spotlarının eğitici, bilgilendirici ve uyarıcı
nitelikte olması gerekir. Önergemizle bu amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
35inci maddeye bağlı ek madde 2yi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
35inci maddeye bağlı ek madde 3 üzerinde
aynı mahiyette olmak üzere iki adet önerge vardır, okutup işleme
alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 548 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 35inci maddesiyle eklenmesi
öngörülen ek madde 3'ün tasarı metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Filiz
Kerestecioğlu Demir Mizgin
Irgat Behçet
Yıldırım
İstanbul Bitlis Adıyaman
Erdal
Ataş Bedia
Özgökçe Ertan
İstanbul Van
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Muhammet
Rıza Yalçınkaya Erkan
Aydın Dursun
Çiçek
Bartın Bursa İstanbul
Hilmi
Yarayıcı Okan
Gaytancıoğlu Ömer
Fethi Gürer
Hatay Edirne Niğde
Ali Akyıldız
Sivas
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET BABAOĞLU (Konya) -
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki ilk önergenin
gerekçesini okutuyorum.
Gerekçe:
Değişikliği öngörülen bu düzenlemede,
ek madde 3 ile 8inci madeninin ek 8'inci maddesi aynı mahiyettedir.
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünde görevli ve yetkili
personelin görevi sırasında işlediği suçtan dolayı
avukat masraflarının DSİ tarafından
karşılanacağını düzenleyen bir maddedir. Bu maddeye
göre, DSİ personelinin usulsüzlükten taksirli adam öldürme suçuna kadar
yargı makamına intikal etmiş bir suçun ve bu suçtan dolayı
yargılanan DSİ personelinin başta avukatlık masrafları
olmak üzere maddi ve manevi sıkıntılarının Devlet Su
İşleri Genel Müdürlüğü tarafından karşılanmasını
hükme bağlamaktadır. Bir DSİ personeli, işlediği bir
suçun yargıya intikal etmesi durumunda bile DSİ'nin arkasında
olacağını düşünerek ve bundan da cesaret alarak suç
işlemekten de çekinmeyebilmektedir. Açık bir biçimde görevli ve
yetkili DSİ personeline güven vermektedir, bu da suça teşvik
demektir. Bu nedenle, madde metninden çıkarılması elzemdir.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki diğer
önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Düzenlemenin suçun bireyselliğine ve kamu
görevlisinin görev ve sorumlulukları ilkesine aykırı
olması. Görevi ve makamı ne olursa olsun kimsenin kamu gücü ve devlet
güvencesinde suç işleme ayrıcalığı yoktur.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
35inci maddeye bağlı ek madde 3ü
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
36ncı madde üzerinde bir adet önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 548 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 36ncı maddesiyle 3402
sayılı Kadastro Kanununun 4üncü maddesine eklenmesi öngörülen birinci
fıkrada yer alan "en az bir orman yüksek mühendisi veya orman
mühendisi tümcesinde hemen sonra gelmek üzere "harita mühendisi
ibaresinin eklenmesi şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Meral Danış Beştaş Behçet
Yıldırım Mehmet
Ali Aslan
Adana
Adıyaman
Batman
Sibel
Yiğitalp Ertuğrul
Kürkcü
Diyarbakır
İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA BABAOĞLU (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU
(Afyonkarahisar) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tapu kadastro çalışmalarında teknik
ölçüm yapma ile harita okuma gibi teknik uzmanlık alanında esas
olarak harita mühendisleri sorumludur. Bu doğrultuda, bir harita mühendisinin
de çalışma ekibinde yer almasında fayda vardır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
36ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
37nci madde üzerinde aynı mahiyette olmak
üzere iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 548 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 37inci maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Sibel
Yiğitalp Behçet
Yıldırım
Adana Diyarbakır Adıyaman
Mehmet
Ali Aslan Ertuğrul
Kürkcü
Batman İzmir
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Orhan Sarıbal Nurhayat
Altaca Kayışoğlu Okan
Gaytancıoğlu
Bursa Bursa Edirne
Levent Gök Kamil
Okyay Sındır
Ankara İzmir
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET BABAOĞLU (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergelerin
gerekçelerini okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan madde değişikliğiyle,
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından hidroelektrik
enerji üretim ve santrallerin yapım süresinin 2025 yılına kadar
uzatılması öngörülmektedir. Ancak ilgili maddenin kamu yararına
olup olmadığının etraflıca
tartışılması amacıyla maddenin tasarıdan çıkarılması
gerektiğini düşünmekteyiz.
Aynı mahiyetteki diğer önergenin
gerekçesi:
Termik santrallerin çevre
sağlığına olumsuz etkileri, toprak, su ve hava
kirliliğine ve tarımsal üretime olumsuz etkileri bilinmektedir. Bu
nedenle, süre uzatımının doğru olmayacağı
kanaatindeyiz.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önergeler
kabul edilmemiştir.
37nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
38inci madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 548
sıra sayılı Kanun Tasarısının 38inci maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Sibel
Yiğitalp Behçet Yıldırım
Adana Diyarbakır Adıyaman
Mehmet
Ali Aslan Ertuğrul
Kürkcü
Batman İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET BABAOĞLU (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarı metnine Komisyon görüşmelerinde son
dakika önergeleriyle yeni madde ihdas edilmiştir. Hükûmetin ilk teklif
ettiği metinde yer almayan ve Komisyonda yeterince görüşülmeyip
üzerinde etraflıca tartışma yapılmadan eklenen bu maddenin
yasama tekniğine aykırı olduğunu düşünüyoruz.
İlgili maddenin etraflıca tartışılması ve yasama
tekniğine uygun bir faaliyet yürütmek maksadıyla maddenin tasarı
metninden çıkarılmasını öngörmekteyiz.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
38nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
39uncu madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 548
sıra sayılı Kanun Tasarısının 39uncu maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Sibel
Yiğitalp Behçet
Yıldırım
Adana Diyarbakır Adıyaman
Mehmet
Ali Aslan Ertuğrul
Kürkcü
Batman İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET BABAOĞLU (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan madde düzenlemesi, 4749
sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi
Hakkında Kanunla ilgilidir, esas itibarıyla Plan ve Bütçe
Komisyonunun gündemine alması gereken bir konudur. Bu nedenle, tasarı
maddesinin tali komisyon olarak Plan ve Bütçe Komisyonuna havale edilmesinin
daha uygun olacağı düşüncesindeyiz.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
39uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
40ıncı madde üzerinde bir önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 548 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 40ıncı maddesinde
yer alan (30) numaralı bendi ve 10 uncu ibaresinin (30)
sayılı bendi ile 10 uncu şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Sibel
Yiğitalp Mehmet
Ali Aslan
Adana
Diyarbakır Batman
Ertuğrul
Kürkcü Behçet
Yıldırım
İzmir Adıyaman
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET BABAOĞLU (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılamıyoruz Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan değişiklikle madde metnine
açıklık getirilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN Gerekçesini okuttuğum önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
40ıncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Böylece ikinci bölümde yer alan maddelerin
oylamaları tamamlanmıştır.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 21.26
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.31
BAŞKAN: Başkan
Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir),
Vecdi GÜNDOĞDU (Kırklareli)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
86ncı Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
548 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan 112 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
başlayacağız.
2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kamerun Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Güvenlik Alanında İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/449) ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 112)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da komisyonların
bulunmayacağı anlaşıldığından, OHALin
uzatılmasına dair Başbakanlık tezkeresi ile alınan
karar gereğince, ülkemizde kanser hastalığının
artmasına neden olan sebepler ile alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi maksadıyla verilen önergelerin görüşmelerinin
yapılması için 18 Nisan 2018 Çarşamba günü saat 14.00te
toplanmak üzere birleşimi kapatıyor, hepinize hayırlı
akşamlar diliyorum.
Kapanma
Saati: 21.32