TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
90ıncı
Birleşim
23 Nisan 2018 Pazartesi
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Çeşitli
İşler
1.-
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın Genel Kurulu
teşrifleri
III.- ÖZEL GÜNDEM
A) 23 Nisan
Görüşmeleri
1.- Türkiye Büyük
Millet Meclisinin kuruluşunun 98inci yıl dönümünün ve Ulusal
Egemenlik ve Çocuk Bayramının kutlanması, günün anlam ve
öneminin belirtilmesi görüşmeleri
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, Cumhuriyet Halk Partisi Genel
Başkanı ve Meclis Grubu Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlunun konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
2.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
3.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
4.- Başbakan
Binali Yıldırımın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
5.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
6.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Halkların Demokratik
Partisi Genel Başkanı ve Meclis Grubu Başkanı Pervin
Buldanın konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
7.- Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancının yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
8.- Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
9.- Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Oturum Başkanı
TBMM Başkanı İsmail Kahramanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
10.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
11.- Aksaray
Milletvekili İlknur İnceözün, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
V.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkanı İsmail Kahramanın, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin bir bütün olduğuna, 15 Temmuz gecesi güzel bir
demokrasi imtihanı verdiklerine ve emeği olan herkese teşekkür
ettiğine ilişkin konuşması
2.- Oturum
Başkanı TBMM Başkanı İsmail Kahramanın, Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptığı açıklaması ile Halkların Demokratik
Partisi Genel Başkanı ve Meclis Grubu Başkanı Pervin
Buldanın konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
konuşması
VI.- YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, 2015-2018 yılları
arasında Bakanlıkta görevden alınan üst düzey bürokratlara
ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkcinin
cevabı (7/25916)
23 Nisan 2018 Pazartesi
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: İsmail
KAHRAMAN
KÂTİP ÜYELER : Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), Bülent ÖZ (Çanakkale)
-------0-------
BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 90ıncı
Birleşimini açıyorum.
Şimdi İstiklal Marşımız
okunacaktır.
(İstiklal Marşı)
II.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Çeşitli İşler
1.- Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın
Genel Kurulu teşrifleri
BAŞKAN Muhterem
Cumhurbaşkanımız dinleyici locasındaki yerlerini alarak
yüce Meclisimizi onurlandırmışlardır. Kendilerine
Meclisimiz adına Hoş geldiniz. diyorum. (AK PARTİ ve Bakanlar
Kurulu sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, gündemimize göre Genel
Kurulun 17 Nisan 2018 tarihli 86ncı Birleşiminde alınan karar
uyarınca Türkiye Büyük Millet Meclisinin kuruluşunun 98inci yıl
dönümünün ve Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının kutlanması ve
günün anlam ve öneminin belirtilmesi gayesiyle yapacağımız
görüşmelere başlıyoruz.
III.- ÖZEL GÜNDEM
A) 23 Nisan Görüşmeleri
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisinin kuruluşunun 98inci
yıl dönümünün ve Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının
kutlanması, günün anlam ve öneminin belirtilmesi görüşmeleri
BAŞKAN Muhterem Cumhurbaşkanım,
değerli milletvekilleri, sayın davetliler; Türkiye Büyük Millet
Meclisinin açılışının 98inci yılı sebebiyle
düzenlediğimiz özel gündemli toplantımıza hoş geldiniz
diyor, sizleri saygıyla selamlıyorum.
İstiklalimizin kazanılmasında ve
bayrağımızın gölgesi altında hür ve
bağımsız olarak yaşamamızın
sağlanmasında ellerinden gelen gayreti gösteren, emek veren fedakâr
ve asil insanlarımızı rahmet, minnet ve şükranla
anıyorum.
23 Nisan Millî Egemenlik ve Çocuk
Bayramımız kutlu olsun. 23 Nisan Millî Egemenlik ve Çocuk
Bayramının Türkiye Büyük Millet Meclisinde özel gündemle
toplanılarak kutlanmasına 1985 yılında
başlanmıştır. Bu birlikteliğimizle 33üncü
toplantımızı yapmış olacağız.
Sayın hazırun, Meclis tecrübemiz 1876
Kanuni Esasiye dayalı olarak 18 Mart 1877de toplanan Meclis-i Mebusanla
başlamıştır. Savaş dolayısıyla
çalışmalarına ara verilen Meclis 14 Şubat 1878de tatil
edildi, Meclis-i Âyan ise açık kaldı.
Uğradığımız yıkımları giderirken
savaşlarla karşılaştık. Birinci Dünya
Savaşını başlatan emperyalist devletlerin hedefi, cihan
devletimiz Osmanlıyı yıkmak ve topraklarını
paylaşmaktı. Bu harbe girmemiz sosyal, siyasi, ekonomik sahalarda
büyük kayıplarımıza sebep oldu. 1910 yılında
dünyanın ilk 6 devleti arasında olan, 9 milyon 100 bin kilometrekare
yüz ölçümüne sahip cihan devletimiz, sekiz sene içinde Meriç Nehri ile
Ağrı Dağı arasına sıkıştı.
Savaşlarda büyük kayıplara uğradık. Birinci Dünya Savaşında
nüfusumuzun yüzde 10unu askere verdik. 2 milyon 900 bin askerimiz 9 cephede
çarpıştı. Çanakkalede 60 bin, Sarıkamışta 70
bin, toplamda 400 bin şehit verdik. Kurtuluş Savaşında,
Gediz, İnönü, Sakarya ve Büyük Taarruzda 9.200 şehidimiz var.
Evlatlarımız milleti, vatanı, dini, imanı, namusu için kara
toprağa girdiler, Peygamber Efendimize komşu oldular.
15 Temmuzda, Fırat Kalkanında, Zeytin
Dalı Harekâtında şehadet şerbeti içenleri ve bütün
şehitlerimizi minnetle ve şükranla anıyoruz.
Orhan Şaik Gökyayın Bu Vatan Kimin?
şiirinden birkaç kıtayı hatırlatmak istiyorum:
Bu vatan toprağın kara
bağrında,
Sıradağlar gibi duranlarındır.
Bir tarih boyunca onun uğrunda,
Kendini tarihe verenlerindir.
İleri atılıp sellercesine,
Göğsünden vurulup tam ercesine,
Bir gül bahçesine girercesine,
Şu kara toprağa girenlerindir.
Parlamenter demokrasi yolunda ilerlerken de birçok
engel ve zorluklarla karşılaştık; onları aşmaya
devam ediyoruz, edeceğiz. Engelleri aşa aşa Yeniden Büyük
Türkiye yolunda daima ileriye yürüyeceğiz, engelleri yeneceğiz.
Engelleri aşamayanlar, onları aşılmaz görenlerdir. Cesareti
olmayanın başarısı, gayesi olmayanın hedefi olmaz. En
büyük zafer, hiç düşmemek değil, her düşüşte yeniden
ayağa kalkabilmektir.
Sayın hazırun, 20 Ocak 1920de
Misakımillîyi ilan eden Meclis-i Mebusan son toplantısını
11 Nisan 1920 tarihinde yaptı ve çalışmalarına ara verme
kararı aldı. İki hafta sonra, Ankarada Büyük Millet Meclisi
açıldı. Anadoludan çağrılanların yanında, Meclis-i
Mebusan üyesi 88 kişi de çalışmalara katıldı. 1921
Anayasası millî egemenliği temel ilke olarak benimsedi, beşerî
manada millî egemenliğin kaynağının millet olduğu
açık bir şekilde ifade edildi.
Birinci Meclis, sonraki dönemlerde görev yapan
meclislerden farklı olarak olağanüstü yetkilerle görev
yapmıştır. Yasama, yürütme ve yargı erklerini de kendisinde
toplamış, kurucu Meclis olarak çalışmıştır.
İstiklal Savaşını bizzat yönetmiş, milletin her türlü
işiyle doğrudan ilgilenmiş, Millî Mücadeleyi zaferle neticelendirmiştir.
Bu sebepledir ki Meclisimiz Gazilik payesini kazanmıştır.
Değerli hazırun, doksan sekiz yıl
önce ilk oturumunu gerçekleştiren Birinci Meclisin ruh ve heyecanı
her zaman için ihtiyaç duyacağımız bir husustur. Aynı ruh
ve heyecanla çalışmalara devam edilmelidir. Genç nesillerimiz ve
çocuklarımız da aynı şuur ve hissiyatla
yetiştirilmelidir.
Millî iradeyi temsil eden Meclisimiz ne yazık
ki zaman zaman saldırılara maruz kalmış, vesayet
altına alınmak istenmiş, bir tasdik makamı olarak
kullanılmış, sistemin işlemesini zorlaştıran
müdahaleler yapılmıştır.
Ne hazindir ki milletin Meclisi yani millet 15
Temmuz 2016 tarihinde bombalandı, kurşun yağmuruna tutuldu. Bu
lain ve hain saldırıyı yapan ihanet şebekeleri, kahraman
ordumuza ait üniformalar giyen teröristler, vatan ve millet düşmanları
bertaraf edildi. Kendilerinden hesap soruluyor, sorulmaya devam edilecek.
Muhterem Cumhurbaşkanımız Recep
Tayyip Erdoğanın çağrısı ve önderliğinde
milletimiz meydanları doldurdu, demokrasi nöbetine geçti. O gece, milletin
emanetinin sadakatli bekçisi olan Gazi Meclisimizi de açtık. Bombalar,
kurşunlar ve saldırılar altında gece boyu 3 parti mensubu
milletvekili arkadaşlarımızla bir bütünlük içinde
toplandık. Ertesi gün olağanüstü toplantı için
yaptığım çağrıya Mecliste grubu bulunan 4 parti de
katıldı ve darbelere karşı ortak bir bildiri
yayınladık.
Tarih önünde, 15 Temmuz gecesi Mecliste sabahlayan
değerli arkadaşlarımı,
Cumhurbaşkanımızın davetiyle parti farkı gözetmeksizin
meydanları doldurup demokrasi nöbeti tutanları, 7 Ağustos
2016da milyonların sel gibi aktığı Yenikapı Meydanındaki
necip milletimizi, tüm illerimizdeki insanlarımızı millî
iradenin tecelligâhı olan bu kürsüden tebrik ediyorum. (AK PARTİ ve
Bakanlar Kurulu sıralarından alkışlar)
Vatan hainlerinin, satılmış
kuklaların saldırısı necip milletimiz, güvenlik güçleri,
siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşlarımızın
inançlı karşı koyuşuyla akamete uğratıldı.
İnanıyorum ki Türkiyemizde darbeler dönemi sona ermiştir,
dış veya iç herhangi bir güç böylesi bir kalkışmaya cesaret
edemeyecektir.
Demokrasi, günümüzün en iyi yönetim biçimi olarak
kabul görmektedir. Demokrasiyi özümsemiş bir ülke olarak geçmişten
aldığımız ders ve aklımızın bize
gösterdiği istikamet doğrultusunda ülkemizi, Meclisimizi ve
kurumlarımızı yaşatıp demokrasiyi güçlendirmeliyiz.
Bizler ruh kökümüze bağlıyız, Osmanlı Cihan Devletinin
vârisiyiz, cumhuriyetçiyiz. Milletimizi ve devletimizi güçlü kılmak için
hep birlikte özveriyle çalışacağız.
Muhterem Cumhurbaşkanım, değerli
milletvekilleri; içinde bulunduğumuz 26ncı Dönemin övgüye değer
bir diğer başarısı, 1982 Anayasasında
yaptığımız temel değişikliktir. 16 Nisan 2017
tarihinde milletimizin kabul ettiği Anayasa değişikliğiyle
Türkiyemiz âdeta makas değiştirmiştir. Yeni anayasayla
belirlenen yetki ve sorumluluklar çerçevesinde ülkemiz yeni bir döneme
girmiştir.
24 Haziran 2018 tarihinde
Cumhurbaşkanlığı ve 27nci Dönem milletvekili seçimleri
yapılacaktır. Milletimizin kararının ülkemize, devletimize,
gönül coğrafyamıza ve tüm insanlığa hayırlar getirmesini
niyaz ediyorum.
Kıymetli hazırun, 23 Nisan 1920 Millî
Egemenlik Günü olsa da diğer yönüyle Çocuk Bayramıdır.
Dünyadaki 196 ülke içerisinde Çocuk Bayramı ihdas eden tek ülkeyiz. Çocuk
milletin geleceğidir, yarınıdır, üzerinde önemle
durulması gereken bir varlıktır. Manevi ve millî değerlerle
mücehhez kılınmalı, gereken ihtimam gösterilmelidir.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin kuruluşunun
98inci yıl dönümünde milletimizin sağlık, huzur ve daha büyük
başarılar içinde nice bayramlara ulaşmasını diliyorum.
Zatıalinizi, şahsınızda necip milletimizi, aziz
milletimizin seçkin temsilcileri olan değerli milletvekillerimizi tekraren
hürmetle selamlıyorum. Bütün emeği geçenleri, Birinci Meclisten
itibaren hizmet vermiş olanları, başta Mustafa Kemal olmak üzere
saygıyla anıyorum.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Atatürk.
İSMAİL OK (Balıkesir) Atatürk
diyemiyor musun, Atatürk?
BAŞKAN Hayırlı günler diliyorum.
Allahın selamı, rahmeti ve bereketi üzerimize olsun. (AK PARTİ
ve MHP sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince, Türkiye Büyük Millet Meclisinde temsil edilen siyasi partilerin
genel başkanlarına veya grup başkanlarına veya kendilerinin
belirlediği temsilcilerine onar dakika süreyle söz vereceğim.
Söz sırasını okuyorum:
Adalet ve Kalkınma Partisi Meclis Grubu
Başkanı Başbakan İzmir Milletvekili Sayın Binali
Yıldırımın yerine Millî Eğitim Bakanı ve Sivas
Milletvekili Sayın İsmet Yılmaz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı ve
Meclis Grubu Başkanı İzmir Milletvekili Sayın Kemal
Kılıçdaroğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
Halkların Demokratik Partisi Genel
Başkanı ve Meclis Grubu Başkanı İstanbul Milletvekili
Sayın Pervin Buldan. (HDP sıralarından alkışlar)
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı
ve Meclis Grubu Başkanı Osmaniye Milletvekili Sayın Devlet
Bahçelinin yerine Konya Milletvekili Sayın Mustafa Kalaycı. (MHP
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ Meclis Grubu adına
Isparta Milletvekili Sayın Nuri Okutan. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İlk söz Adalet ve Kalkınma Partisi Meclis
Grubu Başkanı Başbakan İzmir Milletvekili Sayın Binali
Yıldırımın yerine Millî Eğitim Bakanı ve Sivas
Milletvekili Sayın İsmet Yılmaza aittir.
Buyurun. (AK PARTİ ve Bakanlar Kurulu
sıralarından alkışlar)
ADALET VE KALKINMA PARTİSİ MECLİS
GRUBU BAŞKANI ADINA MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) Sayın Cumhurbaşkanım, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanım, Muhterem Başbakanım, değerli
milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 98inci kuruluş
yıl dönümünü kutluyorum. Çocuklarımızın dünya
çocuklarıyla birlikte kutladığı Ulusal Egemenlik ve Çocuk
Bayramımız kutlu olsun.
Bugün çocuklarımızın bayramı.
Cumhuriyet kurulurken bedelini evlatlarını yetim bırakarak
ödeyen kahraman şehitlerimizin çocuklarının bayramı. Ordusu
galip gelsin diye aç kalmayı göze alan, son lokmasını cepheye
gönderen aziz milletimin çocuklarının bayramı. Yurdun dört bir
yanında yere düşen bayrağı öperek yükseklere kaldıran
kendi küçük, yürekleri memleket kadar büyük güzel çocuklarımın
bayramı. Çanakkalede, Kurtuluş Savaşında ve 15 Temmuzda
hayatının baharında şehit düşen kahraman
çocuklarımın bayramı. Bu vesileyle Türkiye'nin ve dünyanın
bütün çocuklarına barış içinde, umut dolu yarınlar
diliyorum.
Bugünü bayram olarak çocuklarımıza
armağan eden Meclisimizin ilk Başkanı Gazi Mustafa Kemal
Atatürk'ü, silah arkadaşlarını ve Millî Mücadelemizi yöneten
bütün milletvekillerini saygıyla, rahmetle yâd ediyorum. Doksan sekiz
yıl boyunca bu çatı altında millî iradeye vekâlet eden bütün
milletvekillerimize de şükranlarımı sunuyorum.
Sayın Cumhurbaşkanım, değerli
milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisi bundan doksan sekiz yıl önce
de millî iradenin üstünlüğünü savundu. Kuvayımilliyeyi amil,
iradeyimilliyeyi hâkim kılmak esastır. diyerek yola çıktı.
Halkın gücünün üstünde bir gücü o gün de tanımadı, bugün de
tanımadı, yarın da tanımayacaktır. (AK PARTİ ve
Bakanlar Kurulu sıralarından alkışlar)
Tam bağımsızlığı
Manda ve himaye kabul edilemez. diyerek doksan sekiz yıl önce savundu,
bugün de savunuyor, yarın da savunacaktır. Türkiye Büyük Millet
Meclisi, bu ülkenin, bu milletin gururudur. Bu Meclis, istiklal ve istikbal
mücadelemizin en önemli savunucusudur. 23 Nisan 1920de, doksan sekiz yıl
önce bugün dualarla açılan Gazi Meclis, Millî Mücadeleyi zaferle
sonuçlandırdı ve Türkiye Cumhuriyetini kurdu. Bu süreçte
cumhuriyetimiz demokrasiyle de taçlandı.
Sayın Cumhurbaşkanım, değerli
milletvekilleri; on altı yıldır bu ülkeyi idare eden siyasi
kadro olarak milletimizin bize çizdiği rotadan zerre kadar
ayrılmadık. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde
Hükûmet olarak milletimizin hayalini birer birer gerçekleştirdik,
gerçekleştirmeye devam ediyoruz. Demokrasinin olmazsa olmazlarından
biri olan muhalefet partilerimize de eleştiri ve uyarılarıyla bu
sürece verdikleri katkı için teşekkür ediyorum. Ülkemizi muasır
medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarmak, güçlü Türkiyeyi inşa
etmek için canla başla çalıştık, çalışmaya devam
ediyoruz. Türkiyenin bugün dünden daha güçlü olduğunu, çağdaş
uygarlık seviyesinin üzerine çıkma hedefine her geçen gün daha çok
yaklaştığını da ifade etmek isterim. Biz
çalıştıkça, gayret ettikçe milletimizin desteği ve hayır
duası arttı; hamdolsun emekler, gayretler zayi olmadı. Türkiye,
son iki yüz yıllık Türk devlet tarihinin en güçlü dönemini
yaşıyor. Yüz yıl önce olduğu gibi bugün de mazlum
milletlerin umudu olarak emin adımlarla doğru yolda yürümektedir.
Sayın Cumhurbaşkanım, değerli
vekiller; bugün bu Meclis çatısı altında hep birlikte Ulusal
Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutluyoruz. Demokrasimiz birçok engeli
aşarak hep birlikte bugünkü seviyesine geldi. 1960, 1971, 1980 ve 1997
yıllarında milletin iradesi hedef alınarak gerçekleştirilen
darbeler Türkiyeye büyük bedeller ödetti. Milletimiz koalisyon, kriz ve kaos
sarmalından uzun seneler boyunca kurtulamadı. 1980 darbesini
müteakiben ülkemize zorla giydirilen 1982 Anayasası ülkemizde vesayet
kurumlarını güçlendirdi. Bu Anayasa, milletimizin bünyesine uymayan
ve millî iradeyi hiçe sayan bir anayasa olarak yıllarca
tartışıldı. Milletimiz her fırsatta, insan hak ve
özgürlüklerini güçlendiren, hukukun üstünlüğünü sağlayan, demokratik
ve özgürlükçü bir anayasa talebini dile getirdi. 1987den itibaren yapılan
Anayasa değişiklikleriyle bu talepler karşılanmaya
çalışıldı fakat tamamen sivil bir anayasa
yapılması mümkün olamadı.
2002 sonrası milletin çizdiği rotada
ilerleyen Türkiye Cumhuriyeti hükûmetleri siyasi krizlerin yaralarını
sarmış, ekonomik olarak güçlenmiş ve yeni Anayasa talebini
karşılayacak noktaya gelmişken benzeri daha önce görülmeyen bir
darbe teşebbüsü oldu. Hâkimiyet milletindir. ilkesini kabul etmeyen,
meşru siyasi yönetimi ortadan kaldırmak isteyen FETÖcü hainler 15
Temmuzda Gazi Meclisimize saldırdılar. Milletin iradesinin temsil
edildiği Gazi Meclise bomba atacak kadar gözü dönmüş FETÖ ihanet
çetesi karşısında milletimiz hakkına, hukukuna,
evlatlarının geleceğine sahip çıktı.
Cumhurbaşkanımızın, Hükûmetimizin, Meclisimizin, siyasi
kurumlarımızın ve halkımızın demokrasiye sahip
çıkması 15 Temmuzu bir millî irade ve demokrasi destanına
dönüştürdü. Meclisi açık tutarak darbeye direnen Türkiye Büyük Millet
Meclisi, millet iradesini savunan milletvekillerimiz demokrasi kahramanı
olarak tarihteki yerlerini aldı.
O gece millî irade ve demokrasi destanını
yazan bu aziz milletin her bir mensubunu bir kez daha saygıyla
selamlıyorum.
Bu hain girişim vesayet odaklarının
müdahalesine bir daha fırsat vermeyecek bir anayasal düzenlemenin
gecikmeden yapılması gerçeğini ortaya çıkardı. Bu gerçeği,
siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları ve geniş halk
kitleleri dile getirdi.
Hükûmet olarak halkımızın bu
değişim taleplerini dikkate alarak bir Anayasa değişiklik
paketi hazırladık, Türkiye Büyük Millet Meclisinin desteğini
alan Anayasa değişikliğini milletimizin onayına sunduk, 16
Nisan 2017 tarihinde aziz milletimiz büyük bir demokratik olgunlukla tarihî bir
karar aldı, milletimiz Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemine evet dedi. 16 Nisan halk oylaması Türkiyeyi ayak
bağlarından, ağırlıklarından, zincirlerinden de
kurtararak Yeniden Büyük Türkiyenin yolunu açtı.
İnanıyoruz ki cumhuriyetimizin en önemli
kazanımlarından biri, milletimizin zaten sahip olduğu
egemenliğin bir parçası olan hükûmet kurma yetkisini 16 Nisanda kendi
uhdesine almış olmasıdır. Bu, ülkemizin demokrasi tarihinde
önemli bir kilometre taşıdır. Demokratik istikrar yolunda son on
beş yılda elde ettiğimiz kazanımlar 16 Nisan halk
oylamasıyla perçinlenmiştir. Türkiye, 24 Hazirandan sonra
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin hayata geçmesiyle
birlikte hızlı karar alma ve bu kararları etkin bir biçimde
uygulayabilme kabiliyetini kazanacaktır. Bizim hedefimiz, hukukun
üstünlüğü ilkesine dayanan, demokratik, büyük ve güçlü Türkiyedir.
Türkiye, önümüzdeki süreçte, Saygıdeğer Cumhurbaşkanımızın
liderliğinde, siz değerli milletvekillerimizin katkılarıyla
çok daha güçlenecektir.
Sayın Cumhurbaşkanım, değerli
milletvekilleri; bizim siyasetimizin esası barıştır,
huzurdur, kardeşliktir. Bizim siyasetimiz, büyük Türkiye siyasetidir.
Şimdi, demokrasinin bayram günü olan seçime gidiyoruz. Bu süreçte bizler
gönüller kazanmak için seferber olacağız. Dilimiz Yunusun dili,
gönlümüz Mevlânanın gönlü, kucağımız aslan ile
ceylanı aynı kucakta buluşturan Hacı Bektaşın
kucağı olacaktır. Bundan sonra da el birliğiyle, hep
birlikte evlatlarımız için Yeniden Büyük Türkiyeyi inşa
edeceğiz.
Bu duygu ve düşüncelerle bir kez daha 23 Nisan
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımızı kutluyorum. Ebediyete
akıp giden her doksan sekiz senede aziz milletimizin çok daha büyük
başarılara imza atacağına ve bu bayramı daha büyük
şan ve şerefle, huzur ve refah içinde kutlayacağına olan
inancımız tamdır. Çocuklarımızın gözlerinden
öpüyorum, bu ülkenin aydınlık geleceği adına onlara
inanıyor ve güveniyoruz. Dünyanın bütün çocukları için
barış, huzur ve mutluluklar diliyoruz. İlk Meclisin aziz
hatırasını minnet ve şükranla yâd ediyoruz. Bütün
şehitlerimize Allahtan rahmet diliyoruz. Aziz milletimizin her daim
başı dik, alnı ak, gönlü pak olsun. Allah Türkiyenin yolunu,
bahtını açık eylesin.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ ve Bakanlar Kurulu sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Yılmaz.
Şimdi söz sırası Cumhuriyet Halk
Partisi Genel Başkanı ve Meclis Grubu Başkanı İzmir
Milletvekili Sayın Kemal Kılıçdaroğluna aittir.
Buyurun efendim. (CHP sıralarından ayakta
alkışlar, İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL
BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri,
televizyonları başında bizleri izleyen saygıdeğer
vatandaşlarım ve geleceğimiz, umudumuz olan sevgili çocuklar;
Cumhuriyet Halk Partisi adına 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk
Bayramınızı kutluyor, bu güzel günün aydınlık ve
huzur dolu günlerin müjdecisi olmasını diliyorum.
Sevgili çocuklar ve değerli milletvekilleri; bu
yüce çatı altında yapılan ilk konuşma, Sinop Mebusu
Şerif Beye aittir. 23 Nisan 1920de bir cuma günü Hacı Bayram Veli
Camisinde kılınan cuma namazının ardından Anadolunun
dört bir yanından gelen milletvekilleri Birinci Türkiye Büyük Millet
Meclisi binasında bir araya gelirler. Türkiye Büyük Millet Meclisinin saat
ikiye çeyrek kala başlayan ilk Genel Kurul toplantısına en
yaşlı üye sıfatıyla Sinop Milletvekili Şerif Bey
Başkanlık yapar. İstanbulun işgaline atıfla
Şerif Bey şunları söyler: Ezelden beridir hür ve
bağımsız yaşayan milletimiz bu esaretini kesin ve
kararlı bir biçimde reddetmiş ve derhâl vekillerini toplamaya
başlayarak yüce Meclisini vücuda getirmiştir. Bu yüce Meclisin Reisi
sıfatıyla ve Allahın yardımıyla milletimizin iç ve
dış tam bağımsızlığı dâhilinde
geleceğini bizzat düzenleyerek ve bütün dünyaya ilan ederek Millet
Meclisini açıyorum. demiştir ve bu konuşmayla sesini dünyaya
duyurur Türkiye Büyük Millet Meclisi. Türkiye Cumhuriyeti devletini kurma
yolunda kararlı ve azimli çalışmalarını sürdürürler.
Milletin Meclisi artık onurlu yürüyüşünü
başlatmıştır, en büyük güvencesi ise milletin kendisidir.
1923te Gazi Mustafa Kemal Atatürk şöyle der: Bütün cihan bilmelidir ki
artık bu devletin ve bu milletin başında hiçbir kuvvet yoktur,
hiçbir makam yoktur. Yalnız bir kuvvet vardır; o da millî
egemenliktir. Yalnız bir makam vardır; o da milletin kalbi,
vicdanı ve mevcudiyetidir. (CHP sıralarından
alkışlar) Milletine bu kadar güvenen, milletini bu kadar yücelten
devlet adamı tarihte çok az bulunur. Halkını baş tacı
yapıp milletin egemenliğini millete emanet eden bir lidere tarihte
çok az rastlanır. Atatürk, daha Millî Kurtuluş Savaşının
başlangıcında, 22 Haziran 1919da Amasya Tamimiyle halkına
güvenini şöyle ifade etmiştir: Milletin istiklalini yine milletin
azim ve kararı kurtaracaktır.
Değerli milletvekilleri, bu devleti
kuranların millete olan güvenleri sözde kalmamış, ilk anayasa
olan 1921 Anayasasında 1inci madde olarak şu cümle yer
almıştır: Hâkimiyet bilakayduşart milletindir. (CHP
sıralarından alkışlar) Aynı ilke, 1924
Anayasasında 3üncü madde olarak yer almıştır. Bugün
yürürlükte olan Anayasamızın 6ncı maddesi de egemenlikle
ilgilidir. Madde aynen şöyledir: Egemenlik, kayıtsız
şartsız Milletindir.
Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın
koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır.
Egemenliğin kullanılması, hiçbir
surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa
bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan
almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz.
Bu bağlamda, 24 Haziran 1918de
yapacağımız seçimlerle görev süresini dolduracak olan
26ncı Dönem milletvekillerinin yani bizlerin, yani sizlerin
çocuklarımıza, torunlarımıza, sevdiklerimize bırakacağı
en güzel miras, 15 Temmuz 2016 Cuma akşamı FETÖ darbe girişimine
karşı topyekûn direnmektir. Bu, bizim, çocuklarımıza
bırakacağımız en güzel mirastır. (CHP
sıralarından alkışlar) Milletvekili
arkadaşlarımız bu kutsal çatının altında
toplanarak sadece darbecilere karşı parlamenter demokrasiyi
savunmakla kalmamış, darbe girişimini bastırmaya
çalışan güvenlik güçlerimize ve direnme hakkını kullanarak
darbecilerin karşısına çıkan vatandaşlarımıza
da güç vermiştir. Bu vesileyle, 15 Temmuz gecesi şehit olmuş tüm
vatandaşlarımızı, güvenlik güçlerimizi rahmetle
anıyorum; gazilerimize şükranlarımı sunuyor, o gece Türkiye
Büyük Millet Meclisinde bulunan 107 milletvekili arkadaşımı bir
kez daha yürekten kutluyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, bir cuma günü
açılan Gazi Meclisimizin yine bir cuma günü gerçekleşen darbe
girişimini başarısız kılan iradesine güç veren ruh,
hiç şüphesiz, Atatürkün arkamızdaki duvara nakşedilmiş
sözleridir: Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Bu
söz, sadece milletimizin egemenlik hakkını değil, aynı
zamanda o hakkın nasıl kullanılması gerektiğini de
bize anlatır. Dolayısıyla 15 Temmuz 2016da darbecilerin
başarısız kalması nedeniyle kahraman
sıfatını hak eden 26ncı Dönem milletvekili
arkadaşlarımızın bir kısmı, üzülerek ifade
ediyorum, 20 Temmuz OHAL darbesiyle milletimizin egemenlik haklarını
ve bu hakların kullanıldığı Türkiye Büyük Millet
Meclisinin temel yetkilerini, üzülerek ifade ediyorum, devretmişlerdir. Hep birlikte, çocuklarımıza,
15 Temmuz 2016da FETÖ darbe girişimini başarısız
kılma mirasının yanında sizin çocuklarınıza
bırakacağınız tek adam rejimi kurma kararı mirası
vardır ki -üzülerek söylüyorum- bu, kötü bir mirastır. Biz, bu
mirasın parçası olmadık ve parçası
olmadığımız için de son derece mutluyuz. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar; AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BENNUR KARABURUN (Bursa) Egemenlik
kayıtsız şartsız milletindir.
CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL
BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) Değerli milletvekilleri, egemenliğin
kullanılmasının
(AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
Sizi rahatsız etmesin beyefendi. 20 Temmuz
darbesini şiddetle reddediyorum, şiddetle reddediyorum, şiddetle
reddediyorum; 20 Temmuz darbesini şiddetle reddediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hadi oradan be!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Beyler, ayıp
oluyor ayıp, Genel Başkan konuşuyor.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Geç bunları, geç!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
müdahale etmeyiniz efendim.
CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL
BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) Halkın birliği ve bütünlüğünü savunduk. Bu Meclisin
yetkilerini birileri el kaldırarak başka bir kişiye devredemez.
Bunun mücadelesini vermek bizim boynumuzun borcudur. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, ayakta alkışlar; AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın
Kılıçdaroğlu, bir dakika efendim.
CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL
BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla)
Sizler yetkilerinizi başkalarına devredebilirsiniz ama bu Meclisin,
Gazi Meclisin yetkilerini hiçbir makam, hiçbir kişi başka bir makama
veremez ve devredemez. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar; AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Zırva tevil götürmez!
BAŞKAN Sayın
Kılıçdaroğlu, müsaade eder misiniz
Sayın
Kılıçdaroğlu
Kemal Bey, affedersiniz
CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL
BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) Buyurun Sayın Başkan.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Zırva tevil götürmez!
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) Kiraya
verdiğiniz vekillerinizi düşünün, kiraya verdiğiniz
vekillerinizi.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, lütfen
insicamı bozmayalım.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Kürsüye vurmasın
Sayın Başkan.
BAŞKAN Beyefendiler, değerli
milletvekilleri; müsaade ederseniz
Efendim, lütfen insicamı
bozmayalım. Özel bir gündeyiz, tarihî bir gündeyiz. Birbirimizi
iğnelemeyelim.
NURSEL REYHANLIOĞLU (Kahramanmaraş)
Suçluluk psikolojisiyle konuşuyorsunuz.
CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL
BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) Dinleyeceksiniz.
BAŞKAN Lütfen, sataşma yapmayalım.
CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL
BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla)
Dinleyeceksiniz.
BAŞKAN Ve Sayın
Kılıçdaroğlu, lütfen, Genel Kurula hitap ediniz, şahsi
olarak olmasın.
CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL
BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) Sayın Başkan, ben Genel Kurula hitap ediyorum zaten. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Ama efendim,
parmağınızla kişiyi de göstererek konuştunuz. Rica
edeyim, lütfen
Lütfen toparlayıcı olalım.
CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL
BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) Egemenliğin kullanılmasının hiçbir surette,
hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılmaması
için kuvvetler ayrılığı ilkesi getirilmiştir.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) Siz kiraya
verdiğiniz vekillerinizi düşünün. Kiraya verdiniz, kiraya.
CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL
BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) Bütün demokrasilerin ana omurgasını kuvvetler
ayrılığı ilkesi oluşturmaktadır. Yani yasama,
yürütme ve bağımsız yargı demokrasilerin olmazsa
olmazıdır.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Kiralık vekil olmaz.
CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL
BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) Kuvvetler ayrılığı, aynı zamanda gücün
demokratik kurallar içinde denetlenmesidir. Seçimlerin dört veya beş
yıl içinde yapılması o ülkede demokrasi olduğunu göstermez.
Demokrasinin gücü de varlığı da güçlü bir kuvvetler
ayrılığı ilkesine bağlıdır. Güçler
ayrılığı ilkesinin olmadığı bir ülkede
seçimlerin sadece bir anlamı vardır: Sandıktan
çıkarım, istediğimi yaparım. Biz bunu kabul etmiyoruz.
(CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BENNUR KARABURUN (Bursa) Sandıktan
çıkana
CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL
BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) Bu anlayışın egemen olduğu bir ülkede millî
irade bir kişinin iki dudağına teslim edilmiş demektir.
Ayrıca, bu anlayışın egemen olduğu bir ülkede
seçilenler halka hesap vermezler.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) 15 milletvekilini kim istifa
ettirdi?
CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL
BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla)
Oysa demokrasilerin özünde seçilmişlerin halka hesap vermesi temel
kuraldır.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Siz kendi iradelerinizi
satıyorsunuz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Çıkarcılık yaparsanız, öyle oluyor.
CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL
BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) Üzülerek ifade edeyim ki bugün hükûmet edenler bırakın
millete hesap vermeyi, bir daha söylüyorum, bugün hükûmet edenler
bırakın millete hesap vermeyi yasama organının asli unsuru
olan milletvekillerinin soru önergelerine dahi cevap vermemektedirler, lütfedip
bu cevabı vermemektedirler.
YUSUF BEYAZIT (Tokat) Yalan söylüyorsun! (CHP
sıralarından gürültüler)
CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL
BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) Bu, yürütme organının yasama organını
tanımaması demektir. Açıkça söylüyorum, böyle bir tablo bu
Meclisin saygınlığına gölge düşürür. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL
BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) Ben bundan rahatsızım, sizlerin de rahatsız
olması lazım. Milletvekili olarak önerge veriyorsunuz, on beş
gün içinde cevap verilmesi lazım. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Sayın
Kılıçdaroğlu
CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL
BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) Bırakın on beş günü, on beş ay içinde cevap
verilmiyor. Siz milletin hakkını sormayacak mısınız,
milletvekilinin hakkını sormayacak mısınız, Gazi
Meclisin hakkını sormayacak mısınız? (CHP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
TAHİR ÖZTÜRK (Elâzığ) - Millet
soracak, millet.
CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL
BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) Değerli milletvekilleri, yasama, yargı ve yürütme gücünü
yani egemenliği bir kişiye teslim ettiğinizde hukukun
üstünlüğü yok olur, üstünlerin hukuku geçerli olur yani egemenlik bir
kişiye, zümreye ve sınıfa bırakılmış olur.
Yine üzülerek ifade edeyim ki bugün bu tabloyu yaşıyoruz ve bütün
dünya bu tablonun tanığıdır. Bu bayram gününde bu
gerçekleri bu çatının altında dile getirmek benim görevim ve
sorumluluğumdur. Çünkü bu Meclis millî Kurtuluş
Savaşını yöneten bir Meclistir ama üzülerek ifade edeyim ki
bugün yetkileri büyük ölçüde elinden alınmış bir Meclistir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Kılıçdaroğlu, lütfen, tamamlar mısınız efendim,
son olarak mikrofonunuzu açıyorum.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) Sizin
milletvekilleriniz talimatla parti değiştirdiler ya, sizin vekilleriniz.
CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL
BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) Hanımefendi, özel bir sorununuz mu var?
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) Yok.
CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL
BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) Güzel, teşekkür ederim.
Değerli milletvekilleri, bakınız,
yedi yıl önce bu Mecliste yaptığım 23 Nisan
konuşmasında şunları söyledim: Türkiye Cumhuriyetinin
demokratikleşme tarihi, bu Meclisin yetkilerini savunma ve genişletme
tarihidir. Bugün dahi bu yüce Meclisin yetkilerine göz dikenler bu hususu
hiçbir zaman akıllarından çıkarmasınlar. Yedi yıl önce
söylemişiz, evet, yedi yıl önce bunları söylemişiz. Bugün
Meclisin gasbedilen yetkilerine ses çıkarmayanları, duymazlıktan
gelenleri, Meclisin hakkını aramayanları tarih asla
affetmeyecektir. (CHP sıralarından alkışlar)
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum)
Kiraya verdiklerinizin hesabını kim verecek?
CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL
BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) Hanımefendi, birazdan gelir konuşursunuz, niye birden,
öyle oradan konuşuyorsunuz? Mahallede değiliz, evde değiliz,
sohbet etmiyorum değil mi? (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Lütfen, Genel Kurula hitap edelim
Sayın Genel Başkan.
CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL
BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) Dedikodu yapacaksanız dışarıda var, bak
dışarısı müsait, orada dedikodu üretebilirsiniz. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU(Çankırı) Sizin yaptığınız
dedikodu.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) - Çok
ayıp, hiç yakışmadı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL
BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) Değerli milletvekilleri, son sözlerim çocuklarımıza,
geleceğimiz olan, demokrasimizin teminatı olan, umudumuz olan
çocuklarımıza. Sevgili çocuklar, 23 Nisan, aynı zamanda dünya
çocuklarına armağan edilmiş ilk ve tek bayramdır.
Özgürlüğe, eşitliğe ve bilime bağlı toplumlar, Mustafa
Kemalin işaret ettiği gibi, fikri hür, vicdanı hür, namusu hür,
irfanı hür nesiller yetiştirebilirler. Biz
çocuklarımızı bilime dayalı, sevgiyle dolu, yüzünü
geleceğe dönmüş bir eğitim sistemiyle yetiştirmek
istiyoruz. Biz çocuklarımızı küreselleşen dünyayla uyumlu,
haberleşme ve iletişim olanaklarını etkin bir şekilde
kullanan ve yaşadıkları dünyayı sorgulayan bireyler olarak
yetiştirmek istiyoruz. Bizim çocuklarımıza karşı bir
borcumuz var, daha güçlü, daha özgür, daha zengin bir Türkiyeyi onlara
bırakmalıyız çünkü biliyoruz ki özgür ve eşit bir gelecek
özgürce yetişen nesillerle mümkündür. Biz bunu başarma azim ve
kararlılığındayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL
BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) Değerli milletvekilleri, şu anda cezaevinde televizyonu
başında bizi izleyen Milletvekilimiz Enis Berberoğlu başta
olmak üzere, tüm milletvekillerini saygıyla selamlıyorum. Milletimize
adalet ve huzur dolu bir gelecek diliyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından ayakta alkışlar, İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN- Teşekkür ediyorum Sayın
Kılıçdaroğlu.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Mustafa Bey, buyurun efendim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Cumhuriyet Halk
Partisi Genel Başkanı...
BAŞKAN Açayım mikrofonunuzu.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Efendim, bu
bayram gününde sataşma... Gerçek olmayan bilgiler verdi, cevap vermek
istiyorum 69a göre. (CHP sıralarından gürültüler)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Başkanlar
konuşuyor, ne sataşması?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, 69a göre
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Herhangi bir Meclis mi
bu?
BAŞKAN Zabıtlara geçsin diye diyorum,
mikrofonunuzu açıyorum.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Açıklama
yapma gerekliliği doğdu.
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, Cumhuriyet
Halk Partisi Genel Başkanı ve Meclis Grubu Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlunun konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Bugün 23 Nisan,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin kuruluşunun 98inci yılını
kutluyoruz. Az önce konuşan Millî Eğitim Bakanım, 1920den
bugüne gelen bütün tarihî süreçleri bugünün önemine binaen hakikaten çok güzel
bir şekilde izah etti.
ÖZCAN PURÇU (İzmir) Yok ya!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Genel Başkan burada meseleleri idrak ederken, anlatırken
anlaşılan o ki 15 Temmuz günü kahramanca burada direnen milletvekillerinin
yaptığı direnci gösteremeyip Bakırköy Belediye
Başkanının evinde kahvesini içerken, orada o Sonuç ne olacak?
diye bekleme ve o milletvekillerine yaptığı
kıskançlığı
(AK PARTİ sıralarından
alkışlar; CHP sıralarından Yuh sesleri, gürültüler) Burada,
20 Temmuz tarihinde aldığı talimatla efelik yapmaya
kalkıyor.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Yazıklar olsun!
Yalancılar! Senin Başbakanına sor, neredeydi!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Bakın,
Sayın Başkan -20 Temmuz tarihinde geldiğimiz süreçte- 19
Temmuzda bütün siyasi parti grup başkan vekillerinin 20 Temmuz tarihinde
olağanüstü hâl ilan edileceğiyle ilgili bilgisi vardı. (CHP
sıralarından gürültüler)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Yanındaki Hayati
Yazıcıya sor! Kiminle beraberdi, sor!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Ama Sayın
Kılıçdaroğlu demek ki grup başkan vekili ile benim bizzat
yaptığım görüşmenin farkında değil çünkü sonuçlar
farklı diye bekliyordu. (CHP sıralarından gürültüler)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ayıp, ayıp!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) İkinci
konu: Türkiye Büyük Millet Meclisinin yaptığı
çalışmaları
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
böyle bir usul yok!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Tamamen
yanlış bilgi vermiştir.
BAŞKAN Mustafa Bey
Mustafa Bey
Lütfen, sözlerinizi
bağlayınız.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Bakın,
Sayın Başkan, 26ncı Dönemde 24.287 yazılı soru
sorulmuş, bunlardan 10.075i cevaplanmıştır. Bugüne kadar
en çok yazılı soru cevaplanması AK PARTİ iktidarları
döneminde olmuştur.
VELİ AĞBABA (Malatya) Postacı!
Postacı!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Üçüncüsü; sözlü
sorular; 24üncü Dönemde 7.062 sözlü soru sorulmuş, 2.134ü
cevaplanmış. Yine, yanlış bilgi veriyor.
ERDİN BİRCAN (Edirne) - Sayın
Başkan, bu ne yapıyor ya! Böyle bir şey var mı!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
İade edilenleri de söyleyin!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) 26ncı
Dönemde 1.226 sözlü soru sorulmuş, 568i cevaplanmış.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Elitaş, imamı
anlat, imamı!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Bugüne kadar
hiç olmamış, araştırma komisyonları kurulmuş.
Aslında, Türkiye Büyük Millet Meclisini oyalamak, gereksiz şekilde
tahrik etmek yerine
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, bu ne?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
salı
günleri sözlü soruları görüşme arzumuz maalesef, ana muhalefet
partisi tarafından yerine getirilmemiş. (CHP sıralarından
gürültüler)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Böyle bir usul yok
Sayın Başkan.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Bugün benim
Sayın Kılıçdaroğlunda gördüğüm hadise şu
(CHP
sıralarından gürültüler)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Yeter Başkan, yeter! Bu
ne ya!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Milletvekillerini kiraya vermenin huzursuzluğunu bugün bu kürsüde
yansıtmıştır. (CHP sıralarından Yuh sesleri,
gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar; AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ENGİN ÖZKOÇ (İstanbul) Yazıklar
olsun!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Özgür Bey, bir dakika
Mustafa Bey, mufassal bir konuşma
yaptınız. (CHP sıralarından gürültüler)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Ama
sataşmadan istedim ben Sayın Başkan.
BAŞKAN Öyle oldu, öyle oldu.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Siz zaten
sataşmadan yönetemiyorsunuz Meclisi, istifa edin.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İzmir) Mufassal bir
cevap vereceğim ben de.
BAŞKAN Özgür Bey de şu anda Cumhuriyet
Halk Partisi Grup Başkan Vekili olarak söz istiyor.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Zabıtlara
bakalım Başkanım.
BAŞKAN Benim, yalnız, naçiz tavsiyem
hepinizin de iştirak edeceğine inanıyorum- böyle bir günde polemiklerle,
karşılıklı didişmelerle zaman almayalım. (CHP
sıralarından Yuh sesleri, gürültüler)
BAŞKAN Vereceğim, söz vereceğim.
Söz vereceğim efendim. (CHP sıralarından gürültüler)
Söz vereceğim fakat rica edeyim
Rica edeyim,
bütün Türkiye takip ediyor. Kavgacı bir Meclis değiliz.
ENGİN ÖZKOÇ (İstanbul) Tabii tabii(!)
BAŞKAN Hepimiz bu memleketin
evladıyız. Meramımızı daha sakin ifade edelim. (CHP
sıralarından gürültüler)
Özgür Bey, yerinizden, buyurun.
2.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaşın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, böyle
bir söz almak zorunda kaldığım için üzgünüm. Meclisin
yerleşik uygulamalarına aykırı olarak...
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Kürsüye vurulmaz
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
bir Sayın Genel
Başkandan sonra bir grup başkan vekilinin bu sözü almış
olması Adalet ve Kalkınma Partisinin içinde bulunduğu
rahatsızlığı açıkça ortaya koymaktadır.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Genel Başkanın kürsüye
vurma alışkanlığı nereden çıktı?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Kıssana sesini
kardeşim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Çok kısaca
sataşmasına cevap verecek olursak: 15 Temmuz akşamı hepimiz
buradaydık, hepimiz birlikteydik, hepimiz birbirimizin şahidiydik.
Sayın Genel Başkanımız bize,
Meclise gitme, Meclise, demokrasiye, seçilmiş hükûmete sahip çıkma
konusundaki talimatı vermiş; kapalı olan hava yolu yüzünden
Ankaraya ulaşamamış, ilk fırsatta Ankaraya
geleceğini söylemiştir.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bravo(!)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ancak 15 Temmuz Darbe
Girişimini Araştırma Komisyonunda İstanbul Vali
Yardımcısının ve İstanbul Emniyet Müdürünün kayıt
altındaki tutanakları ortaya koymaktadır ki dönemin Adalet ve
Kalkınma Partisi Genel Başkanı Sayın Binali
Yıldırım Tuzladaki evine bırakılmış,
tankların Tuzlaya hareket ettiği vehmi üzerine kendisi evden
alınmış, bilinmeyen bir yöne doğru yola
çıkmış
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Darbenin
karşısında ölmeyen adamı
Vay anasına be! Yazıklar
olsun size! Anlaşılan, darbenin gerçekleşmediğine
üzülüyorsunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
jandarmanın
çakarları görüldüğünde Ilgaz Tüneline saklanmış, geceyi
Ilgaz Tünelinde geçirmiştir. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM (İzmir)
Sayın Başkan
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İkinci ve son husus:
İstanbul Emniyet Müdürü bugünkü Genel Başkanlarının
kendisini defalarca telefonla aradığını tutanak
altında söylemiş, kule temizlendikten sonra, darbeciler havaalanından
ayrıldıktan sonra inişe karar vermiş, inişten sonra
hangarda geçen dört saat hâlâ izaha muhtaçtır izaha. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Özgür Bey, teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Son sözüm: Bazı
rakamları okuyup bazı rakamları okumamakla olmaz. Cumhuriyet
tarihinin en çok sözlü soru önergesi yanıtlamayan Hükûmetiyle
karşı karşıyayız. Ama bir örnek verecek olursak on
yıl önce bugünkü Genel Başkanınızın
Kısıklıdaki villasıyla ilgili verilmiş soru önergesi
hâlen daha cevaplanmamıştır.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Efendim, öncelikle, bir noktayı
açıklığa kavuşturmak istiyorum ve inanıyorum ki bu
bizim topyekûn düşüncemizdir. Siyasi mülahazalar var, herkesin kendi fikri
kendine ait, taraftar bulması gerekir, seçime gidiyoruz ama bunları
bir tarafa ittiğimizde, bizim birlikte, bütünlükte,
bayrağımızın altında hep beraber yürüme
noktasındaki irademiz kesinlikle beraber olmasaydı 15 Temmuzda burada
bir arada olmazdık, 7 Ağustosta Yenikapıda bir arada
olmazdık.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bravo! Onu Genel
Başkanımız da söyledi.
BAŞKAN Biz bunları ötelemeyelim,
örselemeyelim ve itelemeyelim. Topyekûn güzel bir imtihan verdik, demokrasi
imtihanı verdik. Cumhurbaşkanımız meydanlara
çağırdı, parti farkı olmaksızın bütün millet
meydanlarda toplandı. Bunu kalkıp bir malzeme gibi görmek
yanlış olacak.
Ama tabii, şunu ifade etmek isterim: Yani
Sözlü sorular cevaplandırılmadı. diye bir hadise yok. Burada,
önümde rakamlar var ama
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yüzde 34
BAŞKAN Devam etmeyeceğim ona da
Yalnız, Sayın
Başbakanımızın bir açıklama isteği var,
kendisine
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, müsaade eder misiniz. Bir cümle ifade etmek istiyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben de ederim.
BAŞKAN - Sayın Elitaş cevaplasın.
deniyor.
Buyurun Sayın Elitaş.
3.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Bakın,
tankların arasından sıvışan milletvekili değil
Bakın,
Türkiye darbelerle anılır, 27 Mayıs, 9 Mart, 12 Mart, 12 Eylül,
28 Şubat.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) 20 Temmuz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Bugüne kadar
herkes şapkasını almış, gitmiş ama ilk defa, bir
millet ve hükûmet tankların arkasına saklanmak değil,
tankın önüne göğsünü gererek siper etmiş ve darbeyi
durdurmuştur. Son söz budur. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Güzel, bunda ihtilaf yok.
Teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Özgür Bey, müsaade edin de devam edelim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, müsaade ederseniz
Söylemeyecek miyiz?
BAŞKAN - O gece beraberdik, tamam.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Evet, o gece kendimizle de
milletimizle de gurur duyuyoruz. Müsaade ederseniz
BAŞKAN - 7 Ağustosta beraberdik, tamam.
Hep beraber olacağız, tamam. Demokrasiye devam, kavgaya
Hayır., demokrasiye yürü.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Müsaade eder misiniz.
BAŞKAN - Durmak yok, ileri.
BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM (İzmir)
Sayın Başkan
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN - Müsaade edin de Sayın
Başbakana yerinden söz vereyim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Peki, sonrasında
alayım, olur.
BAŞKAN - Buyurunuz Beyefendi.
4.- Başbakan Binali Yıldırımın, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM (İzmir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ulusal Egemenlik ve
Çocuk Bayramımızın 98inci yıl dönümünde bu Meclisin
mehabetine daha yaraşır bir toplantıyı gönlümüz arzu ederdi
ancak burada, ana muhalefet partisinin hatibi
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana)
Elitaş, sana söylüyor Başbakan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Dinle!
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) Siz
müdahale ederken iyiydi.
BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM (İzmir)
şahsımı hedef alarak darbe gecesi benim tanklar
eşliğinde evimden çıkarıldığımı, emniyetli
bir yere götürüldüğümü ifade etmiştir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, hayır, öyle
bir şey demedim. Tanklar geliyor. vehmi üzerine
BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM (İzmir)
O gecenin gerçeği şudur: O gece tanklar senin Genel
Başkanına yol verirken bu ülkenin Başbakanı uçaklara
Alçakları vurun! demiştir, bu mücadeleyi yapmıştır.
(AK PARTİ ve Bakanlar Kurulu sıralarından ayakta
alkışlar)
BAŞKAN Evet, lütfen, devam edeceğiz.
Özgür Bey, açık efendim mikrofonunuz.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Genel
Başkanınızın nerede olduğunu açıklasın.
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) Darbecilere kim yol
verdi?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir dakika arkadaşlar
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Bakırköyde
sabahlayıp sabahlamadığını açıklasın.
5.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaşın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başbakan, biz
de bu yaşansın istemezdik, grup başkan vekiliniz 15 Temmuz
gecesiyle ilgili yaptığı iftiraya cevap aldı ancak
hakkınızda, tanklar eşliğinde götürüldüğünüzü
söylemedim, tutanaklar açık. İstanbul Vali
Yardımcısının açık ifadesidir: Sayın
Başbakanı eve bıraktık
Daha sonra tankların
Başbakana doğru ilerlediği vehmi üzerine -sonradan doğru
olmadığı ortaya çıkıyor- sizi aldıklarını,
bilinmez bir yola çıktıklarını ve ardından
(AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Darbenin
amacı neydi, darbenin amacı? Hükûmeti yıkmak,
Cumhurbaşkanını öldürmek, olay bu.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
sizin Ilgaz Tüneline sığındığınızı
cümle âlem biliyor, tutanaklar yazıyor.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkanı İsmail
Kahramanın, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir bütün olduğuna, 15
Temmuz gecesi güzel bir demokrasi imtihanı verdiklerine ve emeği olan
herkese teşekkür ettiğine ilişkin konuşması
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, Türkiye
Büyük Millet Meclisi olarak bir bütünüz, kardeşiz, beraberiz yani bir elin
tek bileğe bağlı birer parmaklarıyız
ZİYA PİR (Diyarbakır)
Parmağın biri cezaevinde.
BAŞKAN
ayrı parti ismi olabilir ama bir
yekûnuz, bunu bozmayalım.
Bir diğeri, biliyorsunuz bendeniz Meclisi
açtım, fare değildim, gemiden kaçmadım, kaptandım, geldim
ve arkadaşlarım, geldiniz, sabahladık; güzel bir demokrasi
imtihanı verdik.
Cumhurbaşkanımızın
kaldığı yerdeki kişi Beş dakika içinde
uluslararası sahadasınız, on dakika sonra
Rodostasınız, hemen götüreyim. dedi. Ne yaptı? Uçakla
İstanbula indi ve Hayır. dedi, terk etmedi. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Başbakanımız derhâl
yola çıktı ve ilk defa radyoda, televizyonda beyanını
duyduğumuz, hareketin ne olduğuna dair teşhisini duyduğumuz
ses Sayın Binali Yıldırıma aittir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Topyekûn hepimiz varız. Beni
Kemal Bey cumartesi günkü çağırdığım olağanüstü
toplantı için aradı, dedi ki: Saat 14.00te diyorsunuz, acaba 15.00
olmaz mı çünkü toplantıya yetişmek istiyorum, arkadaşlarımı
dinlemek istiyorum? Hayhay. dedim, 15.00e bıraktık. Sonra
17.00de toplandık ve bütün 4 parti de toplandık. Bu bizim demokrasi
savaşımız, mücadelemiz ve alnımızın akıyla
çıktık, hepimize aittir; bunu lütfen malzeme hâline getirmeyelim.
Türkiye büyük bir badireden kurtuldu. Eğer Türkiye o günü
atlatmamış olsaydı, bugün bir felaket hâlinde gelecektik. Bu
yüzden, emeği olan herkese teşekkür ediyoruz; başta
Cumhurbaşkanımıza, Başbakanımıza, siyasi parti
liderlerimize, bütün partililerimize, bütün halkımıza teşekkür
ediyoruz.
Bu mevzuyu burada kapatıyoruz. Böyle didişmeyi
kabul etmiyoruz. Tamam mı, hep beraber evet mi? Hep beraber evet. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
III.- ÖZEL GÜNDEM (Devam)
A) 23 Nisan Görüşmeleri (Devam)
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisinin kuruluşunun 98inci
yıl dönümünün ve Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının
kutlanması, günün anlam ve öneminin belirtilmesi görüşmeleri (Devam)
BAŞKAN Şimdi devam ediyorum.
Söz sırası Halkların Demokratik
Partisi Genel Başkanı ve Meclis Grup Başkanı İstanbul
Milletvekili Sayın Pervin Buldan Hanıma aittir.
Buyurunuz Hanımefendi. (HDP
sıralarından alkışlar)
HALKLARIN DEMOKRATİK PARTİSİ GENEL
BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI PERVİN BULDAN
(İstanbul) Sayın Başkan, çok değerli milletvekili
arkadaşlarım; bugün, Türkiye Büyük Millet Meclisinin kuruluşunun
ve Millî Egemenlik Bayramının çocuklara armağan edilişinin
yıl dönümü. Ben sizlere böylesi önemli bir günde, bu çatı
altında, halkın egemenliğinin geçersiz
kılındığı bir Parlamento heyetine
dolayısıyla eksik bir temsiliyete bu kürsüden sesleniyor
olacağım. Nitekim, egemenliğin kayıtsız
şartsız millete ait olduğu bir Mecliste, yalnızca ve
yalnızca bu ülke yurttaşlarından oluşan milyonların
seçtiği Sayın Demirtaş veya Sayın Yüksekdağın
bugün bu kürsüden sizlere sesleniyor olmaları gerekirdi ve yine
hapishanede tutulan, milletvekillikleri hukuk dışı bir
şekilde düşürülen milletvekili arkadaşlarımızın
bugün siz değerli milletvekillerinin arasında bulunması icap
ederdi ancak ne yazık ki halkın iradesi bir yılı
aşkın bir süredir Mecliste değil, hapishanelerdedir. Bu nedenle,
ben konuşmama başlarken heyetinizi ve başta Sayın
Demirtaş ve Sayın Yüksekdağ olmak üzere hapishanelerde bulunan
bütün milletvekili arkadaşlarımızı saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bundan bir asır önce bu ülkenin asli unsurlarıyla
kurulan bu Meclis geçen bu doksan sekiz yıl içerisinde temsil krizini
aşamamakla beraber, yakın zamandaki uygulamalarla parlamenter sistem
tamamen tasfiye edilmiştir. Başlangıç aşamasında
ortaya konulan demokratik hedefler, otorite ve ideoloji merkezli düzen
tarafından rafa kaldırılmıştır. Tekçi resmî
ideoloji, demokrasi ve hukuk değerleri yerine her türlü hukuk
dışılığı ve antidemokratik uygulamayı
yüzyıllık bir gelenek hâline getirmiştir. Tek ulusçu devlet
anlayışıyla oluşturulan Anayasada insan onuru ve insan
hakları, bürokrasi ve devlet erkinin önceliği ve hâkimiyeti
altında ezilmiştir. Yüz yıldır Anayasa
değişikliklerinin sık sık gündeme gelmesi, yeni bir anayasa
ihtiyacı, toplumun yukarıdan aşağıya doğru yönetilmesinden
dolayı insan hakları merkezli değil, otoriter devlet merkezli
bir yönetim anlayışından kaynaklanmaktadır. Yüz
yıllık zaman, toplumların kendilerini dönüştürüp müreffeh
bir geleceğe taşıyabilmeleri açısından
azımsanmayacak bir süreçtir. Bir sistem toplumun ihtiyaçlarından yola
çıkarak hareket ederse sistem krizi yaşaması olası
değildir. Ancak yüz yıllık yakın tarihimize
baktığımız zaman tekçi otoriter devlet idaresinin bu süreci
halkın bütün hak ve taleplerini duymazdan, görmezden, bilmezden gelerek
tükettiğini görürüz hatta toplumun yukarısına konuşlanan
devlet gücü, varlığını sadece zor politikalarıyla
güvence altına alma yoluna gitmiştir. Çünkü net söylemek gerekirse
merkez dışına itilen, ötekileştirilen her kesim eşit
yurttaşlık haklarından mahrum bırakılarak kendi
ülkesinde mülteci konumuna düşürülmüştür. Devlet, geçen asrın
bütün unsurlarını kucaklayarak kendisini gerçek anlamda
oluşturabilecekken belli bir zümrenin ve ideolojik bir darlığın
devleti olmuş, bu nedenle hep eksik ve hep yetersiz kalmıştır,
zorba ve baskıcı olmuştur.
Cumhuriyet tarihi boyunca değişen siyasi
iktidarlar, bu Meclisi kendilerinin ve belirli bir yandaş zümrenin
çıkarları doğrultusunda kullanmışlardır.
Demokratik bir sistemin önünü açacak ve bu Parlamentoyu asli işlevine
kavuşturacak gerçek bir çaba içerisine bugüne kadar hiçbir şekilde girilmemiştir.
Bu ülkenin farklılıkları siyasi iktidarlar tarafından ne
Yaradandan ötürü sevilmiş ne milletin inkâra gelinmez bir parçası
olarak kabul edilmiş ne de binbir renkli çiçek bahçesinin güzel bir rengi
olarak yaşam hakkına layık görülmüştür. Binlerce
yıllık Anadolunun medeniyetler mozaiğinin istenmeyen desenleri,
istenmeyen renkleri her türlü zor aygıtıyla kazınmaya çalışılmıştır.
Bu uygulamalar hasebiyle bu toprakların kadim halkı Ermeniler de
büyük bir tarihî trajedinin kurbanı edilmişlerdir. Yarın bu
tarihsel trajedinin yıl dönümü. Ben bu vesileyle Ermeni halkının
acısını paylaştığımı belirtiyor, yaşamını
yitirenleri saygıyla anıyorum ve aynı zamanda, cumhuriyet tarihi
boyunca çok hazin acılara maruz bırakılmış bütün
mazlum halklarımızın acılarını da buradan
içtenlikle paylaşıyorum.
Çok iyi bilinmelidir ki geçmişi anlamayanlar
onu yeniden yaşamaya mahkûm olurlar. Bu nedenle gerçek bir demokrasinin
inşası için cumhuriyet tarihiyle yüzleşilmesi elzemdir. Zira
cumhuriyet tarihi boyunca süregiden bütün sorunlar demokrasi, insan
hakları ve özgürlükleriyle ilintilidir. Bu sorunlarla yüzleşmeden
çocuklarımıza ne kutlanacak bir bayram ne de umutlu, aydınlık
bir gelecek vadedebiliriz. Bir asırdır varlıkları tekçi
kimliğin varlığına armağan ettirilen
çocuklarımızın -özellikle son yıllarda çok büyük oranda
artış göstermek üzere- varlıklarına polis
kurşunlarıyla, havan mermisiyle, panzer paletleriyle, uçak
bombalarıyla el konulmuştur. Asırlık zamana binlerce çocuk
bedeninin devlet şiddetiyle katlinin sığdırılması
insanlık suçunun yanı sıra devleti büyük bir utancın ve
büyük bir vebalin altına sokmuştur. Ceylan Önkolların, Uğur
Kaymazların, Berkin Elvanların ve daha binlerce çocuğun evinde
bugün bayram yok. Hapishanelerde bulunan binlerce çocuk bugünü hapishane
damının altında karşılıyor. Binlerce çocuk için
bugün bayram yok.
Sayısı 2 milyona yaklaşan ve ezici
çoğunluğu kayıt dışı
çalıştırılan çocuklar aynı zamanda iş
cinayetlerinde körpe canlarından oluyorlar. Bu çocuklar için
bayramları kutlayacak bir yaşam yok.
Çocuğa yönelik cinsel istismarda dünya 3üncüsü
olan ülkemizde binlerce çocuğun dünyası karartıldı. Çocuk
evliliklerinde yine öncü olan ülkemizde kız çocuklarının
gelecekleri göz göre göre ellerinden alındı. Bu çocukların
hiçbirisi için ne 23 Nisan diye bir gün var ne de dünya bir bayram yeri. En
kötüsü ise yaşam hakkı, güvenlik hakkı, barınma hakkı,
sağlıklı beslenme hakkı, eğitim hakkı,
eşitlik ve özgürlük hakkı elinden alınan çocuklarımızın
koruma tedbirleri geliştiren ve onların geleceğe umutla
bakmalarına olanak sağlayan bir devletleri de yok. Bütün bu
sorumlulukları üstlenmesi gereken mevcut siyasi iktidar Çocuk
Bayramının 98inci yıl dönümünde, 23 Nisan Haftasında bir
öğretmeni, sadece ama sadece çocuklar ölmesin. diyen Ayşe
öğretmeni mahkûm etti; yeni doğmuş bebeğiyle birlikte
tutuklattı. Çocuklar yaşasın. diyen bir öğretmeni, bir
anneyi cezalandıran bir anlayışın başat olduğu
bir ülkede çocuklar için bayram mümkün olabilir mi? Dahası çocukların
yaşam hakkını savunmayan, bu hakkı savunmayı suç
addeden bir anlayışa çocuklarımızın geleceği
nasıl emanet edilebilir? Bizler kendimizi en çok çocuklara karşı
borçlu hissediyoruz. Çocukların güvenliğinin ve haklarının
her türlü siyasi taraftarlığın ve çıkar düşüncesinin
üzerinde olması gerektiğine içtenlikle inanıyoruz ve bu
doğrultuda çaba sarf ediyoruz. Bu nedenle, bunca sorun altında ezilen
çocuklarımızın korunmaya alınabilmesi adına, birkaç
gün önce çocuk bakanlığının kurulması amacıyla
vermiş olduğumuz kanun teklifinin siyasetüstü olarak görülmesini ve
yasalaştırılmasını bütün milletvekili
arkadaşlarımdan önemle rica ediyorum.
Halk egemenliğinin ilan edilişinin
üzerinden bir asır geçti ve şu an itibarıyla ülkemizde içinde
bulunduğumuz siyasi ortam maalesef ki yüzyıl öncesinin daha gerisine
denk düşmektedir. Bugün halk egemenliği yerine OHAL-KHK düzeni
egemenliği kurumsallaştırılmaktadır. Son iki
yıldır hukuk tamamen devre dışı
bırakılmış, ülke OHAL ortamında her türlü Ben
yaptım, evladır. yöntemleriyle yönetilmeye
çalışılmaktadır. Böylesi boz bulanık bir ortamda,
ülkenin kaderini değiştirecek düzeyde önemli bir referandum
meşruluğu tartışmalı bir şekilde
gerçekleştirilmiştir. Şimdi bu referandum sonrası
yapılacak ilk büyük seçimlere, yine olağanüstü hukuksuz bir ortamda,
baskın bir seçim kararıyla gidiyoruz. Sizlere buradan bir
hatırlatma yapmak isterim: Bu coğrafyada Kürtlerin
yaşadığı bölgeler 1925-1950 yılları arasında
OHAL uygulamalarıyla yönetildi. 1978den 2002 yılına kadar yirmi
dört yıl yine aynı Kürt bölgelerinde yaşam olağanüstü
yönetim düzeninin gölgesinde devam etti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
PERVİN BULDAN (Devamla) Son iki
yılı da sayarsak yarım asrı aşkın süredir
Kürtlerin yaşadıkları topraklarda olağan bir yönetim hüküm
sürmemiştir. Kürtler hukuk ile, adalet ile, eşit yurttaşlık
haklarıyla hasbıhal olmamıştır. Bütün bunlara
rağmen, tarihî emsalde bir mücadeleyle, Kürtler seçmiş, partileri
kapatılmıştır. Kürtler seçilmiş, milletvekilleri
tutuklanmıştır, kurşunlanmıştır,
yumruklanmıştır. Kürtler seçmiş, milletvekillerinin
vekillikleri düşürülmüştür. Yani, Kürtün iradesi, yine beş gün
öncesinde yine gösterilmek üzere, Parlamentodan atılmış,
Kürtlere mücadele alanı olarak Parlamentonun dışı
gösterilmiştir.
Ben, bu vesileyle, bu önemli günde buradan tekrar
önemle beyan etmek istiyorum: Bizler bu topraklarda ezelinden beri hep
vardık, hep var olacağız. Ne dilimiz ne rengimiz ne kültürümüz
ne de irademiz hiç kimsenin, hiçbir zümrenin icazetine ve
buyurganlığına tabi değildir. Bizler bütün
değerlerimiz ve varlığımızla bu topraklarda nefes alan
hiçbir aidiyetten ne üstünüz ne aşağıyız; ne daha fazla ne
daha az değerliyiz. Dilimiz en az Türkçe kadar kıymetli,
varlığımız en az Türkler kadar gerekli, siyasi
temsiliyetimiz en az bütün diğer siyasi partiler kadar haktır; bundan
gayrı söz ve uygulama faşizmdir. Dün Çanakkale'de şehit olan
Kürtlerin bugün iradesini yok saymaya hiç kimsenin hakkı da yoktur haddi de
ve bu zihniyet bugün olmazsa yarın, er ya da geç mahkûm olmaya mecburdur.
Çok değerli arkadaşlarım, sözlerimi
rahmetli Yılmaz Güneyin şu sözleriyle noktalamak istiyorum:
Arkadaşlar, dışarıda bir şeyler oluyor; farkında
mısınız? Uykuda olanları uyandırın, sarsın.
Herkese söyleyin, yarın ışıklar kesilebilir.
Karanlıkta kalırsanız ne yaparsınız?
Saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Naci Bey, açayım mikrofonunuzu
efendim.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
6.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının,
Halkların Demokratik Partisi Genel Başkanı ve Meclis Grubu
Başkanı Pervin Buldanın konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Teşekkür
ediyorum.
Sayın Genel Başkan Sayın Buldan
Kürtlerin iradesine engel konuluyor, onların seçtiği temsilciler
Meclisten atılıyor. diye haksız, yersiz, ırkçı bir
kışkırtma taşıyan, aynı zamanda Türkiyenin
sosyal, siyasi gerçekleriyle uyuşmadığı gibi, doğrudan
HDP'nin diliyle de uyuşmayan bir değerlendirmede bulundu. Benim
bildiğim HDP, bütün Türkiyenin partisi olmaya çalışan bir
siyaset yürütüyor. Peki, o zaman temsilcileriniz nasıl sadece Kürtlerin
temsilcisi olabiliyor? Bu söylediğiniz diğer dilinizle
çelişmiyor mu; bu bir.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Öyle bir şey yok.
PERVİN BULDAN (İstanbul) Kürt vekiller
cezaevinde.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Buldan, dönüp arkanıza baksanız, metine bakarken aynı zamanda
dönüp AK PARTİ Grubuna baksanız, burada da, arkanızda da Kürt
kökenli vekiller olduğunu görürsünüz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Yaşanan, Kürt meselesine
ilişkin bir tartışma değil; yaşanan ve hukuka intikal
eden husus, Türkiyenin yaşadığı terör süreçleri ve bunun
siyasetle bağlantıları üzerine yargının verdiği
kararlardır. O yüzden, bunları değerlendirirken buradan
ayrı bir etnik kışkırtma çıkartan dili çok
yanlış, Türkiyenin gerçekleriyle uyumsuz; doğrudan Genel
Başkanı olduğunuz partinin dili ve tavrı, millete
vadettiği sözleriyle de uyumsuz bir değerlendirme olarak görüyorum ve
kınıyorum.
Teşekkürler. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın Başkan
BAŞKAN Meral Hanım, açayım mı
efendim?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Evet.
BAŞKAN Buyurun.
7.- Adana Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Doğrusu, Sayın Grup Başkan Vekilinin
sözleri alışılageldik sözler. Ortada hiçbir mesele
olmadığını iddia ededursunlar; şu anda, Parlamentonun
11 milletvekilinin vekilliği düşürüldü, 9 milletvekili hapiste.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Neden, neden?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Ve bu
milletvekillerinin hepsi -1 kişi hariç- Kürt.
Bizde köken yok Sayın Grup Başkan Vekili,
biz Kürtüz.
NURSEL REYHANLIOĞLU (Kahramanmaraş) -
PKKyla kol kola gezdiği için.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Siz
nasıl Türk kökenli değilseniz biz de Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşı Kürtleriz.
Doğru, biz Türkiye partisiyiz; bizim içimizde
Türkler olduğu gibi Ermeniler, Araplar, Mıhallemiler, Süryaniler,
feministler, emekçiler ve Türkler de var; Türkiyenin bütün kimliklerinin
oluşturduğu bir partiyiz. Ama şu da bir gerçek ki: Koalisyon ve
şu anda iktidardaki AKP, Kürt düşmanlığı üzerinde bu
koalisyonu kurmuştur. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Yalan
söylüyorsun, yalan söylüyorsun!
NURSEL REYHANLIOĞLU (Kahramanmaraş) PKK,
PKK
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Bu
konuda ben sayın milletvekillerine şunu öneriyorum
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Yalan
söylüyorsun. Irkçılık yapma! Biz teröristle mücadele ediyoruz,
terörle mücadele ediyoruz. Teröristin milletvekili olmaz!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) -
Sayın Başkan, uyarırsanız
Sayın milletvekillerine şunu öneriyorum:
Gidip Kürt illerinde lütfen Kürtçe isimlerin değiştirilmesine
baksınlar, cami isimlerinin değiştirilmesine baksınlar,
Kürtçe müzik yaptığı için tutuklanan insanları görsünler.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Yalan
söylüyorsun, yalan söylüyorsun!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Ahmed-i
Haninin, Ceylan Önkolun, Uğur Kaymazın büstleri
yıkıldı, büstleri. Bunlar Kürt çocuklarıydı ve şu
anda kayyumlar Kürte dair, Kürtlüğe dair ne varsa hepsini
kaldırıyorlar.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, bu ırkçılık, bölücülük söylemine izin veremezsiniz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Bu
konuda söz söylemekle olmaz. Biz, Türkiye'de Kürtlerin de diğer bütün
yurttaşlar gibi eşit ve özgür birer vatandaş olduğunu
savunan bir partiyiz. Kürtlerin ana dilde eğitim hakkı da dâhil,
bütün hakları hiç kimseden ne fazla ne eksik
BENNUR KARABURUN (Bursa) Kürtçe
televizyonlarınız var.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Eş
Genel Başkanımız da ifade etti, bu ülkenin özgür ve eşit
yurttaşı olarak söylüyorum.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Meral Hanım, Kürt Meclis Başkan Vekili var, oturuyor orada.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Son
olarak şunu da söylemek istiyorum: Biraz önce Eş Genel
Başkanımız Sayın Pervin Buldan tam konuşmaya
başladığı sırada havuz medyasını bir tarafa
bırakıyorum, içlerinde Habertürk, CNN Türk ve NTVnin olduğu
ünlü kanallar saniyesinde yayını kestiler. Bunları danışman
arkadaşlar izliyorlar.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Haber
değeri yok demek ki.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
İşte, ayrımcılık böyle yapılır. Meclisin
3üncü büyük grubunun milletvekillerini düşürerek, hapiste tutarak Eş
Genel Başkanlarımız Sayın Demirtaş ve
Yüksekdağı tutuklayarak HDPyi bitiremezsiniz. HDP 24 Hazirana
gümbür gümbür geliyor ve biz kazanacağız. (HDP sıralarından
alkışlar)
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Naci Bey
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Kürt
düşmanlığı lafı siyasal
kışkırtmanın dili olarak burada kullanılıyor.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Çaresizlik, çaresizlik.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Kürtlerin de
Türklerin de düşmanı terördür, PKKdır.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) PKKdır.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) PKK en çok
Kürtleri öldürdü. PYD en çok Kürtleri öldürdü. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Onlar karşısında sesi çıkmayanlar
Kürtlerin temsilcisi olamaz.
BAŞKAN Naci Bey
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Bu ülkede
Kürtün de Türkün de düşmanı terördür. Çıkın ve reddedin.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Siz de mi bakan olacaksınız?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın Başkan
BAŞKAN Meral Hanım, söylediniz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Bitiriyorum, kayıtlara geçsin.
BAŞKAN Meramınızı ifade
ettiniz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Sadece kayıtlara
geçsin.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Efendim,
PKKnın temsilcisi mi konuşuyor burada?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Biz
mesnedi olmayan, somut olmayan hiçbir meseleyi burada iddia etmiyoruz.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
PKKdan bahsediyor Meral Hanım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Bizim
söylediklerimiz yaşadıklarımızdır. Şu anda, bu
dönemde AKPli olmayan herkesin terörist ilan edildiğini önemle ifade
etmek istiyorum.
SEBAHATTİN KARAKELLE (Erzincan) PKK terör
örgütü müdür, söyler misiniz?
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın
Başkan
BAŞKAN Efendim
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın
Başkan, kayıtlara girsin diye söylüyorum. Son cümlesinde dedi ki:
AKPli olmayan herkesi terörist ilan ediyor. Bu itham asla kabul edilemez.
Türkiye'nin bir terör sorunu vardır. Kürtlerle ilgili ayrımı da
yapanlar terör örgütleridir, teröristlerdir. Kürtlere yaşam hakkı
tanımayan terör örgütleriyle sonuna kadar mücadele edilecektir (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan, Osloda PKKyla görüşen AKP iktidarı.
BAŞKAN Efendim, seçime giderken
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Kürtleri
istismar ediyorlar.
BAŞKAN -
görüyorum ki biraz mesajlar
bollaşmış. Mesaj veriyoruz amma bazı kelimeler o kadar
tuhaf ki. Mesela Kürt illeri asla olamaz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Neden?
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) O
ayrımı teröristler yapıyor, terör örgütü yapıyor; onlar da
burada sözcülüğünü yapıyor sadece.
BAŞKAN Türkiyeyi oranın illeri,
Trakyanın illeri, Arapların illeri, Lazların illeri
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Öyle
ama.
BAŞKAN - Böyle böldürtmeyiz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ayrımcı bunlar,
ayrımcı.
BAŞKAN Böyle şey yok. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Kürt illeri Neresi bu? Yok böyle
bir yer. Türkiye'de, Türkiye coğrafyasında yalnız Türkiye
Cumhuriyeti Hükûmeti var. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
GARO PAYLAN (İstanbul) Sayın
Başkan, yorum yapamazsınız.
BAŞKAN - Böyle bir şey olamaz. Anayasaya
da, İç Tüzüke de aykırıdır beyanlarınız.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Fezleke getirin, fezleke.
BAŞKAN Bak, tekrar ediyorum, Sayın Genel
Kurul bu Kürt illeri sözü hususunda beyan edeni ben oturumdan çıkarmak
isterim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
LEZGİN BOTAN (Van) Kürdistan diyen
Cumhurbaşkanı burada oturuyor.
BAŞKAN Evet, efendim. Çünkü bunu
dışarda kullanabilme hakkını almak lazım Meclis
olarak. Ya açıklık getirin, geri alın,
meramınızın bölünme olmadığını söyleyin
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Asla
geri almayız.
BAŞKAN -
yoksa sizin oturumdan
çıkarılmanızı teklif edeceğim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Asla
geri almayız.
BAŞKAN Evet, efendim.
PERVİN BULDAN (İstanbul) Sayın
Başkan, alışacaksınız Kürt illeri.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Kürt
illeri vardır. Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı
iller Kürt illeridir.
BAŞKAN Yoğun başka Kürt illeri
başka hanımefendi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Siz
yarın öbür gün Kürtler de yoktur. diyeceksiniz. Yok mu olacak?
BAŞKAN Böldürmeyiz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Siz
bölüyorsunuz, siz.
BAŞKAN Bayrağı
değiştirtmeyiz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Şu
anda bölücülüğü yapan sizsiniz.
BAŞKAN - Başka bir millet dedirtmeyiz.
Lafınızı açıklayacak
mısınız?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Hayır.
BAŞKAN - Yoksa ısrar ediyor musunuz?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın Başkan, açın mikrofonumu.
BAŞKAN Efendim?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Açın mikrofonumu.
BAŞKAN Açıyorum mikrofonunuzu,
açıldı.
ZİYA PİR (Diyarbakır) Kürdistan
diyen orada oturuyor kürdistan diyen.
8.- Adana Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öncelikle ben geri alacağım hiçbir cümle
sarf etmedim. Şu anda biz burada konuşurken-eş genel
başkanımız da dâhil- Türkiyedeki realiteleri olduğu gibi
ifade ediyoruz, hakikat dışında tek bir sözümüz yoktur.
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum)
Kürt ili diye bir şey yok ya!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Hakikat
de bizim Türkiyeyi bölmek değil, Türkiyede herkesin, 80 milyonun bir
arada demokratik bir ülkede yaşamasıdır, bizim mücadelemiz
budur. Kürt illeri derken Marmara Trakya da diyebilirsiniz, Kürtlerin
yoğun olarak yaşadığı iller. Şimdi,
Diyarbakırın yüzde 80i Kürt ise oraya Kürt ili demenin ne mahzuru
var?
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Hayır, asla olamaz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Yani
burada bizim kesinlikle bunu geri almamız söz konusu değildir.
Kürtlerin olduğu gibi, ben Kürt olduğum gibi, Kürt illeri de bir
realitedir, bunu reddetmek kesinlikle kabul edilemez.
V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkanı İsmail
Kahramanın, Adana Milletvekili Meral Danış
Beştaşın yaptığı açıklaması ile
Halkların Demokratik Partisi Genel Başkanı ve Meclis Grubu
Başkanı Pervin Buldanın konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin konuşması
BAŞKAN Meral Hanım, Sayın Grup
Başkan Vekili, bu beyanlarınızla maksadınızın
Türkiyenin vilayetlerinin herhangi birini kürdistan diye ifade
etmediğinizi, nüfus kesafeti bakımından söylediğinizi ifade
ettiniz, nüfus yoğunluğu olarak ifade ettiğinizi beyan ettiniz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Biz de öyle
anladık zaten.
BAŞKAN Kürt illeri diye bir hadise
mevzubahis değil.
Bir diğeri, Sayın Buldan, sizinle mesai
arkadaşlığı yaptık, birbirimizi gayet yakinen
tanıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti, öteden beri, bir tez müdafaa etmektedir ve
tarihe uygundur. Türkiye herhangi bir Ermeni katliamı
yapmamıştır, bir soykırım katliamı mevzubahis
değildir.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Niye bütün konuşmalara ayar vermek zorunda
hissediyorsunuz kendinizi?
BAŞKAN Dünyadaki bazı parlamentolarda
soykırım kabulü gibi bir mesele ortaya kondu, onu Türkiye
Parlamentosunda da getirildi ve kabul edildi. gibi... Uluslararası
arenada bu mevzu hâline gelebilir. Ölen kişiler dolayısıyla üzüntü
beyanı başkadır, soykırım katliam lafı
başkadır. Lütfen bunu tavzih ediniz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Efendim,
Sayın Başkanım, karşılıklı polemik
olmaması gerekir, gündemimize devam edelim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın Başkan, izin verirseniz, bunu yapmaktan çok hoşnut
değilim, Meclis başkan vekilimiz olarak ilk başta...
Bir açabilir misiniz lütfen?
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Yeter
artık!
BAŞKAN Buyurun Hanımefendi.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
9.- Adana Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Oturum Başkanı TBMM Başkanı
İsmail Kahramanın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Doğrusu, Meclis Başkanı olarak
İç Tüzüke en çok riayet etmesi gereken şahsiyet olduğunuzu
takdir edersiniz.
BAŞKAN Amenna.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Ancak
İç Tüzüke uymak, takdiri ve keyfî değildir, hepimiz için emredici
hükümler içerir. Meclis Başkanı da olsanız, milletvekili de
olsanız, bakan da olsanız bu İç Tüzük Meclisin
Anayasasıdır.
İç Tüzük 64e göre, Genel Kurula başkanlık
eden Başkan veya Başkanvekili, asıl konu görüşülürken ve
oylanırken hiçbir surette görüşünü açıklayamaz.
Siz burada Meclis Başkanı olarak
hatiplerin konuşmasına ve bizlerin konuşmasına cevap verme,
yorum yapma yetkisine sahip değilsiniz. Grup başkan vekilleri
verebilir ancak siz Meclis Başkanı olarak tarafsız bir
şekilde bu oturumu yönetmek durumundasınız, bunu ifade etmek
istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Meral Hanım, 64üncü maddeye
beraber bakalım; siz de hukuk tahsil ettiniz, ben de.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Bakalım.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Bakmayın ne olur, devam edelim, bitsin gitsin Allah
aşkına.
BAŞKAN - O mevzu birkaç defa Genel Kurula
geldi.
Madde 64- Genel Kurula başkanlık eden
Başkan veya Başkanvekili, asıl konu görüşülürken ve
oylanırken hiçbir surette görüşünü açıklayamaz.
Başkan veya Başkanvekilleri, görevlerinin
yerine getirilmesinin gerektirdiği haller dışında
tartışmalara katılamazlar; -buraya dikkat edelim- kişisel
savunma hakları saklıdır.
Bu arada ben, Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil
ediyorum. Ben Türkiyemi temsil ediyorum. Ben Türkiyemin millî menfaatlerini
de temsil ediyorum.
MİZGİN IRGAT (Bitlis) Tarafsız
değilsiniz.
BAŞKAN - Öyle, o zaman bu İç Tüzük bana,
bazı hususlarda sözünü geri almazsa oylamayla Genel Kuruldan
dışarı çıkarma yetkisini vermez. Dolaysıyla, benim bu
söylediklerim şahsi değil, partisel değil, millî sözlerdir.
Tutumum doğrudur ve senelerdir bu mevzuyu bilen
bir kardeşinizim, arkadaşınızım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Tutumunuz
doğru değil, İç Tüzüke aykırıdır.
BAŞKAN - Neyse, uzatmıyorum.
III.- ÖZEL GÜNDEM (Devam)
A) 23 Nisan Görüşmeleri (Devam)
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisinin kuruluşunun 98inci
yıl dönümünün ve Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının
kutlanması, günün anlam ve öneminin belirtilmesi görüşmeleri (Devam)
BAŞKAN Efendim, şimdi söz
sırası, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı ve Meclis
Grubu Başkanı Osmaniye Milletvekili Sayın Devlet Bahçelinin
yerine, Konya Milletvekili Sayın Mustafa Kalaycıya aittir.
Buyurunuz Beyefendi. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP MECLİS GRUBU BAŞKANI ADINA MUSTAFA
KALAYCI (Konya) Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; konuşmamın başında muhterem
heyetinizi ve temsilcisi olmakla onur duyduğumuz aziz milletimizi
Milliyetçi Hareket Partisi adına en iyi dileklerimle ve
saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
Doksan sekiz yıllık bir maziden süzülerek
gelen Gazi Meclisimizin kutlu hatıralarını sevinç, dua ve
hürmetle yâd ediyoruz. İftihar edilecek bir
adanmışlığa eşlik eden; derin, manevi hassasiyet
içerisinde bir cuma günü Hacı Bayram Veli Camisinde cuma namazı
kılınarak dualarla, kurbanlarla, tekbirlerle, salavatlarla,
Kuran-ı Kerim tilavetleriyle açılan Büyük Millet Meclisi, Türk
milletinin 20nci yüzyıldaki en önemli adımı ve eseridir.
Büyük Millet Meclisinin açılması, dönemin
şartlarını dikkate aldığımızda,
destansı bir atılım, kararlı bir adımdır.
Milletimiz, kendi geleceğine bizatihi kendisinin yön vereceğini 23
Nisan 1920 itibarıyla göstermiş, temsilcileri eliyle tüm dünyaya
duyurmuştur. En yaşlı üye sıfatıyla Meclisin ilk
toplantısını idare eden ve açılış
konuşmasını yapan Sinop Mebusu Şerif Beyin de vurguladığı
gibi, Türk milleti esaret vaziyetini şiddetle ve kesin olarak reddederek
vekillerini Ankarada toplamış ve kendi kaderine bizatihi kendisinin
yön vereceğini ilan etmiştir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün
sözleriyle ifade edecek olursak, Büyük Millet Meclisi, bizi yaşatmamak
isteyenlere karşı yaşama hakkımızı müdafaa etmek
üzere toplanmıştır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, her şeyden önce,
Türk milletine duyulan sevgi ve saygının eşsiz bir tezahürü, çok
kıymetli bir ürünüdür. Millî iradeye sadakatin, millî egemenliğe
bağlılığın, meşruiyete verilen önemin çok
açık, çok net kanıtıdır. Millî varlığın
mukaddes bir bütün olduğunun ispatı, parçalanamaz ve el
uzatılamaz bir değer olarak bayraklaştığının
teyit ve temini çatısı altında bulunduğumuz kutlu
Meclisimizin başarısıyla ve garantisiyle cihana
duyurulmuştur. Fedakârlık, burada zirveye tırmanmış,
vatan ve millet sevgisi buradan özgürlük kıvılcımını
tutuşturmuştur. Anadolunun ortasında, o dönemin zor
şartları altında hilalin cihana meydan okuması, milletimizin
hayat ve varlık haklarına sahip çıkması şüphesiz Büyük
Millet Meclisinin üstün kabiliyeti ve mücadele azmiyle
gerçekleşmiştir.
İlk Meclisin kahraman mebuslarının
dünya görüşleri, doğdukları yöreler, etnik kimlikleri
farklı farklı olsa da şunu unutmayınız ki hepsi birden
büyük Türk milletiyle kaynaşmış, davalarına
inanmış, vatan ve bayrak ortak paydasında
buluşmuşlardır. Ankara'ya gelmenin ölüm demek olduğu bir
dönemde burada toplanan kahramanlar hiçbir fedakârlıktan
kaçınmamış ve milletimizin sesi, nefesi ve demir yumruğu olmuştur.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının millî mücadele
şartları içerisinde geliştirdikleri metot, savaşın
ancak milletle beraber kazanılacağı inancıyla onları
millî mücadeleyi örgütleyen meşru bir güç olarak kongrelere ve Büyük
Millet Meclisinin kuruluşuna götürmüştür. Böylece Kurtuluş
Savaşının önder kadrosu ile millet arasında bir
düşünce ve inanç birliği oluşmuş, bu ise 23 Nisan 1920de
millet iradesinin örgütlenmesi şeklinde tecelli etmiştir.
Eşsiz komutan ve devlet adamı Mustafa
Kemalin önderliğinde Türk milletinin ortaya koyduğu bu güç, Kurtuluş
Savaşını kazanmıştır. Mücadeleyi kazanan
ordular, hiç şüphesiz, Türkiye Büyük Millet Meclisinin orduları yani
milletin kendisidir. Büyük Millet Meclisi bir yanda cepheleri yönetirken öte
yanda bağımsız ve onurlu yaşamanın
esaslarını belirlemiş, bu uğurda ne gerekiyorsa da
yapmıştır. Bu Mecliste millî vicdanın geleceğe ait
bütün arzu ve beklentileri bir araya gelmiş, cumhuriyetimiz bu ortam
içinde yeşermiş ve filizlenmiştir.
Meclisimiz, bağımsızlık
savaşı kazanmış ve vatan kurtarmış ilk Meclistir
ve bunun için Gazi Meclis unvanını fazlasıyla hak
etmiştir. Hamdolsun, bugünkü Türkiye Büyük Millet Meclisi de ilk Meclisin
emanet ve şerefine korkusuzca sahip çıkarak 15 Temmuz 2016da hain
FETÖ işgalini durdurmuş; bu hâliyle ikinci defa vatan
kurtarıcılığı unvanına layık olmuştur.
Gazi Meclis, 15 Temmuzda bir kez daha gazilik unvanını teyit
etmiştir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisi, yalnızca meşruiyetini
ve iradesini milletten alan kurumsal bir yapı değil, aynı zamanda
büyük Türk milletinin yaşama, var olma, bağımsızlık ve
özgürlük coşkusunun temsil edildiği millî ruhun ta kendisidir. Büyük
Millet Meclisi inanmışlığın eseri, korkusuz yüreklerin
mükafatıdır. Büyük Millet Meclisi aklın, adaletin,
uzlaşmanın, anlaşmanın ve kucaklaşmanın
demokrasiyle mühürlenmiş manevi sözleşmesidir.
İmparatorluğumuzun yıkıntıları arasından
yeni bir devlet doğmuşsa, Mondrostan Sevre kadar yazılan imha
belgeleri yırtılıp atılmışsa, Türk milleti
aynı ülküler etrafında buluşmayı başarabilmişse,
bunun şeref payesi elbette Türkiye Büyük Millet Meclisine aittir. Büyük
Millet Meclisi, Malazgirtin emanetini yere düşürmemiş, binlerce
yıllık haysiyet ve itibarımızı lekeletmemiş;
milletimizin gidecek, sığınacak veya vazgeçecek bir yurdu
olmadığını, gerek irfanıyla gerek hamiyetiyle gerekse
de tutkusuyla ortaya koymuştur. Tarih, Gazi Meclisimizin bu muhterem ve
hayranlık uyandıran ulvi vasfını her fırsatta
gösterecek ve millî yürekler her şart altında bunu hayırla yâd
edecektir.
Büyük Millet Meclisinin açılması,
milletimizin, varlığına ve bekasına yönelmiş
dayatmalar karşısında neleri göze alıp neleri
başarabileceğinin de imrenilecek bir numunesini teşkil
etmiştir. Gerek Büyük Millet Meclisinin açılış destanı
ve şartları gerekse sonradan yaşanan siyasi, sosyal
gelişmelerin tamamı, milletimizi küçümseyen, onuruna ve
mukaddesatına el ve dil uzatmaya yeltenen, gücünü sınamaya
kalkışan odakları nasıl bir akıbetin beklediğini
anlamaları açısından tarihî ihtar belgesi olmuştur. Bu
nedenle, Millet Meclisimizin açılmasıyla başlayan sürecin
manasını ayrıntılarıyla bilmenin, devlet ve millet
hayatımızda yeniden karşımıza çıkan benzer
tehditlerin ve tehlikelerin doğru anlaşılması
bakımından çok önemli olduğuna inanıyorum. Unutulmasın
ki 23 Nisan 1920 hiçbir zaman ihmal ve inkâr edilemeyecektir. Türkiye Büyük
Millet Meclisi, gücünü ve meşruiyetini Türk milletinden alarak ve yine,
milletimizin onay verdiği Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemiyle birlikte daha da etkin ve güçlü bir şekilde ebediyen var
olacaktır.
Tarihî bir gerçektir ki Türk milleti birlik ve
beraberliğini koruduğu sürece daima muzaffer olmuş, kutlu
mazisine altın sayfalar eklemiştir. Bir olalım. Herkes
eşittir Türkiye gerçeğinde birleşip millî bekamızı
sonuna kadar koruyalım.
Bu duygu ve düşüncelerle, egemenliğin aziz
milletimiz tarafından kullanılmaya başlandığı 23
Nisan 1920 tarihinin 98inci yıl dönümünün hayırlara vesile
olmasını Cenab-ı Allahtan niyaz ediyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisini bize emanet eden,
başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm kurucu kahramanları
ve vatanımızın selameti için canlarını seve seve
ortaya koyan muhterem şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.
Cenab-ı Allah hepsinden razı olsun.
Milletimizin egemenlik yetkilerini doğrudan
doğruya eline aldığı 23 Nisan tarihi, aynı zamanda,
sevgili çocuklarımız için de bayram olarak kutlanmaktadır. Bu
vesileyle, gözümüzün nuru, hayatımızın en güzel meyvesi ve
geleceğimizin teminatı olan bütün çocuklarımızın bayramını
kutluyorum.
Konuşmama son verirken ekranları
başında bizi izleyen aziz milletimizi ve muhterem heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın
Kalaycı.
Son söz, İYİ PARTİ Meclis
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, bir
müsaade eder misiniz
BAŞKAN Özgür Bey, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
10.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaşın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, henüz
konuşmasını bitiren hatiple ilgili bir şey demiyorum.
Tutanaklarda da var maalesef. Biraz önceki tartışmanın içinde
bir cümleyle geçti ama sayın grup başkan vekili, dün partimizden
ayrılan 15 arkadaşımızı kastederek 15 milletvekilini
kiraya verenler ifadesini kullanmış.
Bu konuda şuna müsaade edin: 3 Kasım 2002
seçimlerinde iktidar partisinin genel başkanı milletvekili
olamamıştı. 9 Mart 2003te seçimle sonuçlanacak bir Anayasa
değişikliğiyle birlikte iki parti Siirtteki tüm milletvekillerini
istifa ettirdi.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Ama söz
konusu olan iktidar partisiydi değil mi? Şimdi söz konusu olan ne?
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Hangisi?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Partilerinin
kararıydı ve Siirtteki milletvekillerinin istifası sonucu
demokrasi kahramanı olundu ve Genel Başkanınız geldi,
milletvekili ve Başbakan oldu. Ancak bugün, 15 arkadaşımıza
bu haksız, hadsiz ve terbiye yoksunu ifadeyi kullanmaktan Sayın Grup
Başkan Vekilini menederiz. (CHP sıralarından alkışlar)
Demokrasi düşmanları, demokrasi kahramanlarının
yaptıkları kahramanlığı anlayamazlar.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Tarih
onları hak ettiği yere koyacak.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Kiralık insanlar, ancak
bir tek adamın verdiği karar dışında karar veremeyen,
oy kullanamayan ama buna rağmen her ay maaş alanlar kiralık
olanlardır. (CHP sıralarından alkışlar)
FATMA BENLİ (İstanbul)
Milletvekillerinizi başka bir partiye verdiniz, o partiyle ne
alakaları var?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Arkadaşlarımızı
kiralayabilecek ya da satın alabilecek bir parayı dünyanın
hiçbir matbaası basamaz, onlar birer demokrasi kahramanıdır.
Saygılar sunuyorum.(CHP sıralarından
alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bravo sana!
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Hanımefendi.
11.- Aksaray Milletvekili İlknur İnceözün, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; az evvel, ana muhalefet partisinin
grup başkan vekilinin söylemleri gerçekten içler açısı. Bir
kere, demokratik anlamda sıkışmışlığın,
çaresizliğin ve acziyetin sözleriydi; onu özellikle belirtmek istiyorum.
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) Hadi ya!
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Bugün -dün
yaşanan- 15 milletvekilinin oradaki görüntülerini hep beraber izledik,
âdeta hepsi limon yemiş gibi yüzleri ekşi, mutsuz ve partilerinden
gitmelerinin üzüntüsünü yaşıyordu; bu bir. [CHP
sıralarından alkışlar(!)]
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Harikaydı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hepsi burada.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) İkincisi,
dünkü yaşanan olaylarla 15 milletvekilinin Cumhuriyet Halk Partisinden,
Atatürkün partisinden, ana muhalefet partisinden bir başka partiye
transferlerine, gönderilmelerine, onların üzüntülerine Türkiye olarak hep
beraber tanık olduk.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Şimdi mi aklına
geldi?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Çok doğru
olmuştur.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Bunun 9 Mart
seçimleriyle, Siirt seçimlerindeki olayla
karıştırılması siyaseten ne kadar
sıkışmış olduklarını göstermektedir.
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana)
İşinize gelmedi mi karıştırma.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Bir başka
hususu daha belirtmek istiyorum ki, orada konuşan Grup Başkan
Vekilinin cümlelerinin altını çizmek lazım, diyor ki: Genel
Başkanın talimatıyla. Şimdi, adama sormazlar mı, tek
adam rejimi derken kendi partilerindeki muhtemelen tek adamı, tek
adamın söylemiyle kendi partisinden 15 milletvekilinin bir başka
partiye, iradesinin, millet iradesinin teslim edilmesini
açıklamalarını kendilerinden beklemezler mi? (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Millet iradesi deniliyor ya, egemenlik
bilakayduşart milletindir ve millet sandıkta verdiğini
sandıkta görmek ister aynı şekilde ve aynı şekilde
sormazlar mı, egemenliğin kayıtsız şartsız
millete ait olduğu bir dönemde 15 milletvekilinin genel
başkanlarının talimatlarıyla bir başka partiye
rızaları hilafına, iradeleri hilafına geçişine
milletimiz 24 Haziranda sandık kurulduğunda gereken cevabı
verecektir.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Çok doğru
olmuştur.
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana)
Demokrasinin yolunu açmak. denir ona.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Sayın
Başkanım, bir başka konu da şu ki: Az evvel Genel
Başkanları konuşmalarında pek çok konuda arızi, bu
anlamda, ciddi anlamda sıkıntılar oluşturan bir
konuşma yapmıştır, özellikle millet iradesi
noktasında.
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) Bu ülkenin
Başbakanını kapıya koydunuz, bize neler söylüyorsunuz ya?
Bu ülkenin Başbakanını kapıya koydunuz.
CEMAL OKAN YÜKSEL (Eskişehir) Belediye
başkanları talimat almadı değil mi?
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Ve yine tek
adam dedikleri bütün konuda Sayın Cumhurbaşkanımız, Genel
Başkanımız her daim sorunların çözümü noktasında
millet iradesinden başka bir kapı aramamıştır ve
millet iradesini üstün kılmıştır. Tek adamın sözüyle
hareket eden milletvekillerine de milletimiz 24 Haziranda gereken dersi
verecektir diyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan
BAŞKAN - Özgür Bey, bu mevzu uzar gider. Siz
beyanlarınızda bulundunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, o
zaman şunu söyleyeyim: Süresiz konuştu. Şu kadar net bir
şey söylüyoruz: Sayın Grup Başkan Vekilinin görev
yaptığı partinin Başbakanı yüzde 49 oy
almışken bir kişinin sözüyle görevinden azledilmiştir. (CHP
sıralarından alkışlar)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Evet, evet
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - İkincisi: Sayın Grup
Başkan Vekilinin partisinin belediye başkanları İstifa et,
istifa etmezsen ben gereğini yapacağım. diyen birisi
tarafından azledilmiştir, millî iradeye darbe
yapılmıştır. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
Bir kişi Adalet ve Kalkınma Partisinin tüm
kararlarını vermekte, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun
Anayasa gereği gizli oy kullanma sorumluluğu bile ellerinden
alınarak açıkta oy kullandırılarak
BAŞKAN Özgür Bey
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
o kişilere en büyük
hakaret yapılmaktadır.
BAŞKAN Özgür Bey
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Cumhuriyet Halk Partisi olarak
bu tek adam rejimini de bu tek adam rejimini övenleri de kınıyoruz.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MEHMET UĞUR DİLİPAK
(Kahramanmaraş) El kaldırma! El kaldırma! Haddini bil! Terbiyesiz!
BAŞKAN Özgür Bey, rica ediyorum
Sayın Genel Kurul, bugün ayın
kaçıdır? Nisan ayındayız değil mi?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın Özel,
nasıl genel başkan olunduğunu da anlat! Anlat anlat!
BAŞKAN Yani biz 23 Nisandayız değil
mi?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Baykalı nasıl sattığını da anlat!
MEHMET UĞUR DİLİPAK
(Kahramanmaraş) Terbiyesiz! Haddini bil, el sallayarak
konuşamazsın!
BAŞKAN Yani Çocuk Bayramı değil mi?
Seyrediliyoruz değil mi? Bu mu bizim tablomuz? Olmaz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ulusal Egemenlik
MEHMET UĞUR DİLİPAK
(Kahramanmaraş) Yazıklar olsun!
BAŞKAN Bunu lütfen bir başka güne
taşıyın.
MEHMET UĞUR DİLİPAK
(Kahramanmaraş) Kimsin sen!
BAŞKAN Gelin, bugünü ve şu mekânı
bu maksatla kullanmayın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Elitaşa söyleyin, o
başlattı.
BAŞKAN Çok az bir zaman kaldı.
MEHMET UĞUR DİLİPAK
(Kahramanmaraş) Elini kaldırarak bir daha yapmayacaksın! Elini
kırarız!
BAŞKAN Demokrasi, sandık; sandık
24ünde geliyor. Bir propaganda zamanı da var, orada görüşürsünüz.
Lütfen, mevzuyu ajite etmeyelim. Siyasi tarihimizde kötü sayılacak birçok
vaka var ta 1950den beri, çünkü 1950den itibaren çoğulcu demokrasi
başladı.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Gene yorum yapmaya
başladınız Sayın Başkan.
BAŞKAN Onları öne almak, onları
anlatmak yerine müspetleri ortaya koymanın daha doğru olduğuna
inanıyorum. Meclisi aşındırmayalım. Mesela bir beyan
var: 20 Temmuz Meclis darbesi
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ayıp ayıp
Sayın Başkan, bu söylenebilir mi?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın
Başkan
BAŞKAN Şimdi, bu ve benzeri lafları
rica edeyim demeyelim, etmeyelim. Günün ehemmiyetine, önemine binaen
burayı bir müzakere makamı, yeri, mekânı olmaktan
çıkarıp mücadele ve kavga yeri hâline getirmeyelim. Ben, şimdi,
tekrar
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın
Başkanım
Sayın Başkanım, kayıtlara girmesi
açısından söylemek
BAŞKAN Nasıl efendim?
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Kayıtlara
girmesi açısından söylemek durumundayım.
BAŞKAN Anlamadım Hanımefendi,
mikrofondan konuşur musunuz.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın
Başkanım, biraz evvel, Ana Muhalefet Partisinin Grup Başkan
Vekilinin sözlerini kabul etmediğimizi özellikle belirtmek istiyorum.
Sayın Cumhurbaşkanımız, Sayın Genel
Başkanımız her fırsatta millet iradesinin üstünlüğüne
Bunu da 15 Temmuz gecesi çok net olarak göstermiştir. Ölümle burun buruna
gelmesine karşılık, halkına -meydanlara ve sokaklara,
havalimanlarına- çağrıda bulunmuş ve milletiyle beraber
darbeyi püskürtmek için çaba sarf edilmiştir.
Şimdi, Grup Başkan Vekili -hazır
Genel Başkanları da buradayken- şu iki soruya da cevap verirse
BAŞKAN Olmaz.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray)
özellikle
burada AK PARTİ Grubumuz çok memnun olacaktır.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Cevap istiyor Sayın
Başkan, cevap istiyor.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Cevap bekliyor.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) 1) Genel
Başkanları nasıl Genel Başkan olmuş?
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) Haddini
bil, haddini!
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) 2) Genel
Başkanları 15 Temmuz 2016 gecesi neredeymiş? Hazır, bunu
buradayken açıklasın. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Bakınız, siz bu
beyanlarınız ve suallerinizle demin beni dinlemediğinizi ortaya
koydunuz. Rica ediyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Evet evet.
BAŞKAN Mevzuları bayram hukuku,
ahlakı, yaşayışı, günü içinde halledelim.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) O kadar
ağır ithamlar bu şekilde cevapsız kalamazdı.
BAŞKAN Bu mevzular zaten meydanlarda çok
konuşulacaktır, anlaşılacaktır.
Ben gene devam edeyim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Özgür Bey, rica ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır hayır, bu
ifade
BAŞKAN Efendim, meramlarınızı
ifade ettiniz Hayır.ı yok.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Bunlara cevap versin.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ne yapabilirim? Ne
yapabilirim?
BAŞKAN Söz sırası
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, bunu
yapamazsınız.
BAŞKAN Size mi sorarım? Neyi
yapacağımı size sormam.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bunu yapamazsınız.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sen
yapacaksın, Başkan mı yapamayacak? Sen niye yapıyorsun?
BAŞKAN Hayır, ben idare ediyorsam
sormam.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ama bu lafın üstüne bir
şey söyleyeyim.
BAŞKAN Yok Beyefendi, yeter.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) O sözler asla
cevapsız kalamazdı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, bunu
yapamazsınız.
BAŞKAN Yeter Beyefendi.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
cevap istedi efendim, cevap.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Böyle bir şey yok!
BAŞKAN Ne bu şiddet, bu celal? Ne
oluyoruz?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Böyle bir şey yok!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Yok yok, cevap verecek.
BAŞKAN Siz ona, o ona; o ona, o ona. Millet
bizi seyrediyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Böyle bir şey yok!
BAŞKAN Yapmayın, olmaz Özgür Bey.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
tutanaklara geçsin.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
cevap verecek.
BAŞKAN Bu, hakkın suistimali olur,
oturun lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, gördünüz, ne
yaptığını gördünüz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
cevap istedi, cevap.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ne
yaptığını gördünüz efendim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
cevap istedi efendim.
BAŞKAN Bütün konuşmalar tutanaklara
geçti Özgür Bey.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Hayır,
kayıtlara geçsin diye.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, hanımefendi
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın
Başkanım, az evvel o konuşmayı yapmasaydı bu
konuşmayı yapma gereği duyulmazdı, misline misliyle cevap
vermek gerekirdi.
BAŞKAN Hanımefendi, lütfen
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Elitaş
başlatmasaydı şu anda bitmişti bu oturum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Kayıtlara geçsin.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, Adalet
ve Kalkınma Partisinin Sayın Grup Başkan Vekili, dün
yaşananlardan sonra, halkın, milletin, demokrasi sevdalısı
bu milletin yaşadığı coşkuyu görmüş, kendi içlerindeki
ruhsal çöküntüyü hitabetine yansıtmıştır.
Şunu açıkça söylüyoruz: Korksanız da
ağlasanız da bağırsanız da çağırsanız
da
NURSEL REYHANLIOĞLU (Kahramanmaraş)
Senin gibi mi?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
yolcudur Abbas, bağlasan
durmaz; gidiyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Lütfen
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın
Başkanım, kimin bağırıp
çağırdığını kimin yolcu olduğunu milletimiz
takdir edecek.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Aynen öyle.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Millet yolcu edecek.
BAŞKAN Efendim, adam berbere gidiyor,
saçının rengini soruyor, değil mi? Ne diyor berber? Biraz sonra
saçın önüne dökülecek.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Genel
Başkanın psikolojisi çok bozuk Özgür, çok bozuk Genel
Başkanın psikolojisi. Masaya vurulmaz.
BAŞKAN Sabredin, iki ay var, hatta daha az
var. Demokrasiyi zedeleyici beyanlarda bulunmayalım lütfen. Bir şey
yok. Sandık var. Sandık eşittir demokrasi. Sandık
konuşur. Demokrasi devam edecektir.
CEMAL OKAN YÜKSEL (Eskişehir) 7 Haziranda ne
oldu? 7 Haziranda sandık yok muydu?
BAŞKAN Evet, gidenler olacak, yeni gelenler
olacak. Kim bilir? Ali gidecek, Veli gelecek; İsmail gidecek, İbrahim
gelecek. (CHP sıralarından İnşallah sesleri,
alkışlar)
Velhasıl, ne yazılıysa o olacak. Ne
diyor İbrahim Hakkı Hazretleri? Mevla görelim neyler, / Neylerse
güzel eyler. Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretlerinin... (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Önümüzde yeni dönemler olacak, Türkiye daha iyiye
gidecek, demokrasi kökleşecek ve yerleşecek. Buna
alışacağız, bir şey yok, kavga yok. Allah Allah!
III.- ÖZEL GÜNDEM (Devam)
A) 23 Nisan Görüşmeleri (Devam)
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisinin kuruluşunun 98inci
yıl dönümünün ve Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının
kutlanması, günün anlam ve öneminin belirtilmesi görüşmeleri (Devam)
BAŞKAN - Şimdi, söz sorası
İYİ PARTİ Meclis Grubu adına Isparta Milletvekili
Sayın Nuri Okutana aittir.
Buyurun Sayın Okutan. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA NURİ
OKUTAN (Isparta) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, aziz
milletimiz, ekranlarından bizi izleyen sevgili çocuklar, gençler; herkesi
saygıyla, hürmetle selamlıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin kuruluşunun
98inci yıl dönümü ile büyük Atatürkün çocuklarımıza
armağanı olan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramınızı
da kutluyor, iki güzel olayın kaynaştığı bu müstesna
günün milletimize, Meclisimize, ülkemize ve tüm dünya çocuklarına
mutluluklar getirmesini temenni ediyorum.
Ayrıca, bugün burada Ulusal Egemenlik ve Çocuk
Bayramını kutluyoruz. Güzel bir millî gün. Gayet tabii, burası
Meclis; millet adına partiler, sözcüler birtakım siyasi
eleştirilerde de bulunacak. Ben Hükûmet tarafının, iktidar
tarafının daha anlayışlı, daha müsamahakâr
davranmasını temenni ederdim.
Bir başka husus: Burada bütün partiler dinlenildi,
misafirlerimiz geldi; İYİ PARTİnin de dinlenilmesinin daha
nazik bir davranış olacağını da düşünüyordum.
Bunu burada, milletin huzurunda, uygun görmediğimizi de belirtmek isterim.
23 Nisan sadece Çocuk Bayramı değil,
aynı zamanda Ulusal Egemenlik Bayramdır da. Bu vesileyle, ulusal
egemenliğimizin, demokrasimizin ve ülkemizin durumuyla ilgili bir
değerlendirme yapmakta da fayda var. 23 Nisan 2018de devletimizin,
milletimizin, demokrasimizin içinde bulunduğu durum ve şartlar
nelerdir? Bu konulardaki tespit, teklif ve düşüncelerimizi sizlerle
paylaşmak istiyorum öz olarak.
Bugün itibarıyla ülkemize, demokrasimize ve
ulusal egemenliğimize baktığımızda gördüğümüz
tablo şudur: Milletimizin varlığının teminatı
olan ahlak çöktü çöküyor. İslam âleminin ve Türk dünyasının
ümidi olan Türkiye Cumhuriyetinin bekası tehlikeye düşmüş
durumdadır yani ülkemizin geleceği tehlikededir,
karanlıktır. İnsanımız
kutuplaştırılmıştır, ikiye bölünmüştür
âdeta. Ordumuzun caydırıcılığına gölge
düşmüştür. Devlet kurumlarının içi
boşaltılmıştır. Türk devleti kuruluş
felsefesinden uzaklaştırılmıştır. Laikliğin
içi boşaltılmıştır. Türkiye Cumhuriyetinin sembolleri
saldırı altındadır. Türkiye'nin dış itibarı
bitirilmiştir. Tek adam, tek parti sistemi ve parti devleti
anlayışı neredeyse hâkim hâle gelmiştir. Meclis millet
iradesinin tecelli yeri olmaktan ve ülke kaderine hükmeder olmaktan âdeta
çıkmak üzeredir. Demokrasi ağır yara almıştır.
Adil ve serbest seçim ilkesi rafa kaldırılmıştır.
Hukuk ve yargı tanınmaz ve bilinmez hâldedir, yargıçların
dahi güvencesi kalmamıştır bu ülkede. Hak ve özgürlükler
askıdadır, basın özgürlüğü ayaklar altındadır.
Kapalı devre merkezî hortum düzeniyle yolsuzlukta çağlar üzeri bir sıçrama
yapılmıştır. Üniversite bitme noktasındadır.
Devlet görevlileri kıskaç altındadır, iş dünyası korku
içindedir. Türkiye yönünü kaybetmiştir, hangi yöne gideceğini bilmez
hâle düşürülmüştür. Kontrolsüz Suriye göçü ülkemiz ve milletimiz için
büyük bir sorun hâline gelmiştir. Türkiye enerjisini boşa harcar
hâldedir. Ekonomi dışarıya ve yabancılara
çalışır durumdadır. Eğitim boşluktadır,
sahipsizdir. Kültür ve sanat ihmal edilmiştir. Dine ve dindara güven
ağır yara almıştır. İslamın şiddetle
ve terörle özdeşleştirilmesine gerekli karşılık
verilememiştir. Batının İslam ve Türk düşmanı
politikalarına âdeta çanak tutulmaktadır. Irak ve Suriye
sınırlarındaki belirsizlik tehlike saçmaya devam etmektedir.
İnsanımız ağır borç altında yaşamaya
alıştırılmıştır. Kamu imkânları
yandaşlara aktarılmaktadır. Muhaberat ve polis devleti olma
yolundayız. Yeni rejim ve yeni devlet tartışmaları
gündemdedir. Bugün ülkemiz dolu dizgin bir felakete doğru
sürüklenmektedir. Ülkemizde devlet, demokrasi, hukuk, din, ahlak ve benzeri
dâhil her şeyin çivisini çıkaranlar sağlam bütün kurum ve dayanak
noktalarını yıkarak, çürüterek, içini boşaltarak
milletimizi ve devletimizi tek adamlığa ve büyük bir kaosa doğru
sürüklemektedir. Şaibeli bir referandumla yolu açılan bu sistem
kötülüğün geri dönülmez bir şekilde kurumsallaşmasına ve
kalıcılaşmasına neden olacaktır. Hülasa, Türkiye an
itibarıyla uçurumun kenarındadır.
Değerli milletvekilleri, tek adam-tek parti
sisteminin ve parti devleti anlayışının önlenmesinde
üzerimize büyük görevler düştüğünün bilinci içindeyiz İyi Parti
olarak. Türkiye, bugün her anlamda uçurumun kenarına kadar gelmiştir.
Türkiyeyi uçurumdan kurtarmanın yolu, ülkesini gerçekten seven, ona kol
kanat germek isteyen insanlarımızın bir araya gelmesinden ve güç
birliği yapmasından geçmektedir. Bunun için, her şeyden önce
inanç, cesaret ve kararlılık gerekmektedir.
Seçim ve sandık güvenliği ile seçim
sonuçlarının korunabilmesi için alınması gerekli tedbirler
konusunda demokrasi, hukuk devleti, hak ve özgürlükten yana olan kesimler
arasında mutabakat ve iş birliği yapılması
gerekmektedir. Denetimsiz ve gözlemsiz tek bir sandık ve kurul
bırakılmamalıdır. Hileli hiçbir sonucun kabul
edilmeyeceği ve böyle bir durumda, meşru bütün imkânların
kullanılarak karşı çıkılacağı şimdiden
bilinmelidir. Bize göre iktidarın acımasızlığı
karşısında yıllardır mağdur ve mazlum durumda
olan geniş kesimlerin kabul etmemesi imkânsız, yüzde yüz kabul
görebilecek temel konular aşağıda sıralayacağım
hususlardır.
Hukuk devletinin ihyası, demokratik düzenin
ihyası, haklar ve özgürlükler düzeninin tekrar ihyası ve takip
edilmesi gereken bu ana hususlar gözden kaçırılmamalıdır.
Diğer husus, mevcut siyasi partiler sistemi
Türkiyeyi tek adam rejimine taşıyan bir mahiyet arz etmektedir.
Türkiyede siyasi partiler arasındaki yarış,
sınırlı sayıda partinin katıldığı ve bu
nedenle de sürekli aynı yarışçının
kazandığı bir yarışa dönüşmüştür âdeta.
İktidar, kendi alanında ve merkezde bir başka siyasi
oluşumun öncelikle ortaya çıkmasını her türlü imkânla
engellemiş, her şeye rağmen ortaya bir siyasi oluşum
çıkmışsa da yine her türlü güç ve metodu kullanarak onu saf
dışı etmiştir. Ancak kaderden kaçış yoktur.
Korkunun ecele de faydası yoktur. İYİ PARTİ kurulmuş
ve seçimlere de katılmaktadır.
Merkezde güçlü bir şekilde yerini alan
partimiz, iktidar partisinin siyasi yelpazede ait olduğu yere geri
döndürecektir. Siyaset bu sayede rahatlayacaktır. Dengeler yerine oturacak
ve siyaset normal bir düzene kavuşacaktır. Biliyoruz ki partimiz ilk
seçimlerde güçlü bir şekilde Meclise girecek, partimizin Türkiye Büyük
Millet Meclisine güçlü bir şekilde gelişiyle birlikte tek parti
sistemi, yerini zorunlu olarak çoğulcu parti sistemine
bırakacaktır çünkü Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir partinin her
şeyi belirleyecek gücü elinde toplayacak düzen bozulmuş
olacaktır.
Değerli milletvekilleri, Ulu Önder Atatürkün
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını çocuklara armağan
etmesi, kuşkusuz, çocuk sevgisinden öte anlamlar ifade etmektedir. 23
Nisan, çocuklarımız için sadece bir bayram veya şenlik değil,
öncelikle çocuklarımıza kazandırmamız gereken egemenlik
bilincidir. Çocukları elbette seveceğiz ve onlara değer
vereceğiz ancak geleceğimizin teminatı olan
çocuklarımızı egemenlik bilinciyle donatıp Gazi Mustafa
Kemal Atatürkün işaret ettiği gibi Türkiye Cumhuriyeti devletinin
ilelebet payidar olmasını sağlamalıyız. Nitekim, bu
bayramın Çocuk Bayramı olmasının yanında, aynı
zamanda Ulusal Egemenlik Bayramı olmasının altında yatan
düşünce de budur. Atatürk diyor ki: Bütün cihan bilmelidir ki artık
bu devletin ve bu milletin başında hiçbir kuvvet yoktur, hiçbir makam
yoktur; yalnız bir kuvvet vardır, o da millî egemenliktir;
yalnız bir makam vardır, o da milletin kalbi, vicdanı ve
mevcudiyetidir.
Bugün kutladığımız bayramın
adında da geçen egemenlik sadece bir sözden ibaret değildir. Egemenlik
Kayıtsız Şartsız Milletindir. diye Gazi Meclisin
duvarına yazılmış, milletimizin vicdanlarına da
kazınmıştır.
Milletimiz ve onun bağrından çıkan
temsilcilerin oluşturduğu Gazi Meclisimiz bundan sonra da
egemenliğimize yönelecek saldırılar karşısında tek
bilek ve tek yürek olacak, özgürlüğümüzü ve
bağımsızlığımızı sonuna kadar
savunacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NURİ OKUTAN (Devamla) Sayın
Başkanım, bir dakika daha.
BAŞKAN Buyurun.
NURİ OKUTAN (Devamla) Bu bayramı
çocuklara armağan eden Ulu Önder Atatürkün sözleriyle konuşmama son
vermek istiyorum: Küçük hanımlar, küçük beyler; hepiniz geleceğin
bir gülü, yıldızı ve istikbal ışığısınız.
Memleketi asıl ışığa boğacak olan sizlersiniz.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk
Bayramını bu duygularla tekrar kutluyor,
açılışının 98'inci yılında Gazi Meclisi ve
aziz milletimizi bir kez daha saygıyla, hürmetle selamlıyorum.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin kuruluşunun 98inci yıl dönümünün ve Ulusal
Egemenlik ve Çocuk Bayramının kutlanması ve günün anlam ve
öneminin belirtilmesi gayesiyle yapılan konuşmalar
tamamlanmıştır.
Gündemimizde başka bir iş
bulunmadığından, alınan karar gereğince kanun
tasarı ve tekliflerinin sırasıyla görüşülmesi için 24 Nisan
2018 Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Teşekkür ederim.
Kapanma Saati: 15.53