TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
97nci Birleşim
9 Mayıs 2018
Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- İstanbul
Milletvekili Osman Boyrazın, Türkiyenin son yıllardaki enerji
politikaları ve enerji yatırımlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Adıyaman
Milletvekili Behçet Yıldırımın, Adıyaman ilinin Samsat
ilçesinin sorunlarına ilişkin yaptığı gündem
dışı konuşmasına Başbakan
Yardımcısı Recep Akdağın cevabı
3.- Uşak
Milletvekili Özkan Yalımın, nakliyecilerin ve taksicilerin
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
IV.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, İstanbul Milletvekili Osman Boyrazın
yaptığı gündem dışı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
2.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Manisa Milletvekili Özgür
Özelin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında AK PARTİ Genel Başkanına ve Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
3.- Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Başbakan
Yardımcısı Recep Akdağın gündem dışı
konuşmaya cevaben yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
4.- Adıyaman
Milletvekili Behçet Yıldırımın, Başbakan
Yardımcısı Recep Akdağın gündem dışı
konuşmaya cevaben yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
5.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Adana Milletvekili Meral
Danış Beştaşın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
6.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutanın, Rize Milletvekili Hikmet
Ayarın CHP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
2.- İstanbul
Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdinin, 13 üniversitenin bölünmesinin
iktidarın Türkiyede çağdaş, laik eğitime karşı
savaş açtığının bir göstergesi olduğuna
ilişkin açıklaması
3.- Kayseri
Milletvekili Sami Dedeoğlunun, engelli vatandaşların devlet
hizmetinde görev almalarıyla ilgili birçok atılım ve yenilikler
yapıldığına, Hükûmetin öncelikli hedefleri arasında
vatandaşların yaşam standardını yükseltmek
olduğuna ilişkin açıklaması
4.- Mersin
Milletvekili Aytuğ Atıcının, Antalyaspor yönetiminin,
taraftarların İzmir Marşı söylemesini hazmedemediğine,
25 Haziranda sadece Antalyalıların değil tüm Türkiyenin
İzmir Marşı söyleyeceğine ilişkin açıklaması
5.-
Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıçın,
dürüstlüğün davranışlarda belli olduğuna, insanların
olumsuzluklara karşı kayıtsız kalışının
da toplumdaki ahlaki çürümeyi ve yıkılışı
hızlandırdığına ilişkin açıklaması
6.-
Balıkesir Milletvekili Mehmet Tümün, tutuklanan Boğaziçili 2 öğrencinin
işkenceye uğradığı iddialarının gerçeği
yansıtıp yansıtmadığını ve Hükûmetin
cezaevlerindeki insanlık dışı uygulamalara yönelik herhangi
bir çalışmasının bulunup bulunmadığını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
7.- Kayseri
Milletvekili İsmail Tamerin, 9 Mayıs Dünya Çölyak Gününe
ilişkin açıklaması
8.- Adana
Milletvekili Zülfikar İnönü Tümerin, Adananın Yüreğir
ilçesinde hastane inşaatına ne zaman
başlanacağını ve Adanalıların hastane sorunundan
kaynaklanan kaygılarının ne zaman giderileceğini
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
9.- Gaziantep
Milletvekili Mehmet Gökdağın, Gaziantepte yoğun dolu
yağışı nedeniyle fıstık
ağaçlarının zarar gördüğüne ve çiftçilerin Ziraat
Bankasına olan borçlarının silinerek destek olunması
gerektiğine ilişkin açıklaması
10.- Adana
Milletvekili İbrahim Özdişin, Türk Tabipleri Birliği Merkez
Konsey yöneticilerinden Dursun Yaşar Ulutaş ve Selma Güngör
hakkında bir daha atanmamak üzere devlet memurluğundan çıkartma
cezası kararı verilmesine ilişkin açıklaması
11.-
İstanbul Milletvekili Osman Boyrazın, 24 Haziranda sandıklar
açılınca Recep Tayyip Erdoğanla umutların yeniden
yeşereceğine ilişkin açıklaması
12.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, AK
PARTİ hükûmetleri döneminde Çankırıya yapılan yatırımlara
ilişkin açıklaması
13.-
İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, 9 Mayıs Avrupa Gününe
ilişkin açıklaması
14.-
Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırımın, 24 Haziran
seçimleri öncesi bütün cumhurbaşkanı adaylarının bölge
bölge gezerek seçim çalışmalarını yürütmesine rağmen
HDP Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaşın
cezaevinde rehin tutulduğuna ilişkin açıklaması
15.- Erzurum
Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlunun, on altı yıldır
güçlerini milletten aldıklarına ve 24 Haziranda millet iradesinin devam
diyeceğine ilişkin açıklaması
16.- Mersin
Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, yeni kurulan Tarsus
Üniversitesinin Tarsusa, Mersine ve ülkeye hayırlı
olmasını dilediğine ilişkin açıklaması
17.- Mersin
Milletvekili Hacı Özkanın, 24 Haziran seçimlerinin dönüm
noktası olacağına ve milletin güçlü desteğiyle
yollarına devam edeceklerine ilişkin açıklaması
18.- Bursa
Milletvekili Kadir Koçdemirin, sanal âlemde yaşanan tamam devam
tartışmasına, İYİ PARTİ iktidarında bilgiye
erişimin önündeki engellerin kalkacağına ve Türkiyede yol
işaretleri konusunda bir yeknesaklık ve yönetmeliğe uygunluk
olmadığına ilişkin açıklaması
19.- Samsun
Milletvekili Erhan Ustanın, Kuzey Irakta şehit olan Furkan Pekere
Allahtan rahmet dilediğine, çeşitli bölgelerde meydana gelen sel
felaketlerinde yaşanan mağduriyetlerin giderilmesinin büyük önem
taşıdığına, 9 Mayıs Avrupa Gününe, 5-13
Mayıs Karayolu Haftasına ve 24 Haziran seçimleri öncesi milletin
beklentilerine yönelik bazı düzenlemeler yapılması
gerektiğine ilişkin açıklaması
20.- Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Fehmi
Altınordu Karakolunda er Fikret Aydemire yönelik linç girişimi
yaşandığına ve iktidarın
kutuplaştırıcı dilinin askerî alanlara bu şekilde
yansıdığına, Ankara Büyükşehir Belediyesinde
taşeron işçi olarak görev yapan bir kadının HDP büyük
kongresine katıldığı için işine son verildiğine,
sağanak yağmurun Şırnakın Kumçatı beldesinde 2
çocuğun ölümüne sebep olduğuna ve 24 Haziran seçimlerine giderken
imar affını gündemine alan Hükûmetin doğal afetlerle ilgili
niçin önlem almadığının da hesabını vermesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
21.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, İstanbul Milletvekili Osman Boyrazın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine,
Cumhuriyet Halk Partisinin demokrasiyi, Adalet ve Kalkınma Partisinin
saltanatı tarif ettiğine, Trafik Haftasına, 13 Mayıs
Avrupa Gününe ve 13 Mayıs Soma katliamının 4üncü yıl
dönümünde herkesi Somadaki anma törenine beklediklerine ilişkin
açıklaması
22.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Kuzey Irakta şehit olan
Furkan Pekere Allahtan rahmet dilediğine, Adana Milletvekili Meral
Danış Beştaşın açıklamasındaki bazı
ifadelerine, sosyal medya üzerinden gürültü koparılmaya
çalışıldığına, gerçek hayatta kaybedenlerin
sosyal medya üzerinden teselli ve telafi aradıklarına ve Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
23.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, şeker pancarı
çapası için Şanlıurfadan Aksaraya gelen mevsimlik
işçilere aboneliğe gerek olmadan su verilmesini talep ettiğine
ilişkin açıklaması
24.- Rize
Milletvekili Hikmet Ayarın, Artvin Milletvekili Uğur
Bayraktutanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
25.- Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, yetki kanunu
tasarısının kırk sekiz saat geçmeden görüşülmesinin
Anayasanın emredici hükümlerine ve İç Tüzüke aykırı
olduğuna ve bunun hesabını halkın 24 Haziranda
soracağına ilişkin açıklaması
26.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, AK PARTİ grup önerisinin kabul edilmesiyle
İç Tüzük ihlali yaşandığına, bunun milletvekillerinin
ve Genel Kurulun kendi kendini inkârı demek olduğuna ilişkin
açıklaması
27.-
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Canın, Manisa Milletvekili Özgür
Özelin yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ve AK PARTİ grup önerisinin açık ve net olduğuna ilişkin
açıklaması
28.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Kırıkkale Milletvekili Ramazan
Canın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
29.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemirin görüşülmekte
olan 557 sıra sayılı Kanun Tasarısının tümü
üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
30.-
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, Erzurum
Milletvekili İbrahim Aydemirin görüşülmekte olan 557 sıra
sayılı Kanun Tasarısının tümü üzerinde AK PARTİ
Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
31.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Sakarya Milletvekili Engin
Özkoçun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
32.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, emeklilere dinî bayramlarda
verilecek ikramiyenin maaş tutarında olmasını ve polisler
ile öğretmenlerin ek göstergesinin 3600e çıkarılmasını
talep ettiğine, vergisini düzenli olarak veren vatandaşlara bir
avantaj tanınıp tanınmayacağını öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
33.- Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığının zorunlu yardım kampanyası
düzenlemesine ve bu kampanyanın başka hangi bakanlıklar
tarafından yapıldığını öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
34.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Trabzon Milletvekili Haluk
Pekşenin görüşülmekte olan 557 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 1inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
35.- Trabzon
Milletvekili Haluk Pekşenin, İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
36.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Trabzon Milletvekili Haluk
Pekşenin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
37.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, İstanbul Milletvekili Gülay
Yedekcinin görüşülmekte olan 557 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 12nci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
38.-
İstanbul Milletvekili Gülay Yedekcinin, İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının, Türkiye-Avrupa
Birliği Karma Parlamento Komisyonunda Mardin Milletvekili Mithat
Sancardan boşalan üyelik için HDP Grubu Başkanlığınca
bildirilen Diyarbakır Milletvekili Feleknas Ucanın üyeliğinin
Başkanlık Divanında yapılan incelemede uygun
bulunduğuna ilişkin tezkeresi (3/1585)
VII.-
ÖNERİLER
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri
1.- HDP Grubunun,
12/10/2017 tarihinde Grup Başkan Vekili Adana Milletvekili Meral
Danış Beştaş tarafından, ekonomik krize
bağlı yoksulluk ve beraberinde oluşan sorunların ve
alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 9
Mayıs 2018 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.- CHP Grubunun,
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, çay tarımı ve sanayisinde yaşanan
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/620) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 9 Mayıs 2018 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- AK PARTİ
Grubunun, Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden
düzenlenmesine; gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer işler" kısmında bulunan 112, 115 ve 125
sıra sayılı Kanun Tasarılarının bu
kısmın sırasıyla 2, 3 ve 4üncü sıralarına
alınmasına ve diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesine; 6771 Sayılı Kanunla Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasında Yapılan Değişikliklere Uyum
Sağlanması Amacıyla Çeşitli Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Konusunda Yetki Kanunu
Tasarısının kırk sekiz saat geçmeden Plan ve Bütçe
Komisyonunda görüşülmesine ilişkin önerisi
VIII.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Vergi ve
Diğer Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Tasarısı (1/944) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 557)
IX.- YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İzmir
Milletvekili Murat Bakanın, döviz kuru ve cari açık
politikasına ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekcinin
cevabı (7/26928)
9 Mayıs 2018 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP
ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Barış KARADENİZ (Sinop)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 97nci
Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır.
Görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Türkiyenin son
yıllardaki enerji yatırımları hakkında söz isteyen
İstanbul Milletvekili Osman Boyraza aittir.
Buyurun Sayın Boyraz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- İstanbul Milletvekili Osman Boyrazın, Türkiyenin
son yıllardaki enerji politikaları ve enerji yatırımlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
OSMAN BOYRAZ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiyenin enerji politikaları
ve enerji yatırımları hakkında gündem dışı
söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle sizleri ve ekranları
başında bizleri seyreden aziz milletimizi en kalbî duygularla
selamlıyorum.
Haftaya bugün ramazan ayının ilk günü
olacak; bu vesileyle de yaklaşmakta olan ramazanınızı
tebrik ediyorum, ülkemize huzur ve saadetler getirmesini de Cenab-ı
Allahtan niyaz ediyorum.
Enerji, dünyamızın,
hayatımızın, güvenliğimizin, ekonomimizin can suyudur;
onsuz ne çarklar döner ne de herhangi bir işlem yapılabilir. Son on
beş yılda her alanda büyüyen Türkiye, gelişen ekonomisiyle,
sanayisiyle doğru orantılı olarak enerji tüketiminde, talebinde
ülkeler sıralamasında hızla yükselmektedir. Son dönemlerde
enerji talep artışında Çinden sonra en fazla talep
artışı olan ülke Türkiyedir. Enerji talebindeki
artışa bir diğer örnek ise, OECD ülkeleri arasında son
yılda enerji talep artışının en fazla Türkiye
tarafından gerçekleşmiş olmasıdır. Artan talebe
karşı mevcut yerel kaynaklardan sağlanan enerji
miktarının kullanılan enerji miktarına
karşılık gelmemesi sebebiyle, cari açığın
yarıdan fazlasını oluşturan enerji ithalatı için millî
gelirimizin büyük bir kısmı harcanmaktadır. Özellikle ülkemizde
ithalatın yaklaşık 40 milyar dolarlık
kısmının enerjiye yapılan yatırımlardan
kaynaklandığı dikkate alınırsa, başta
dış ticaret açığının kapatılması
üzerine, önümüzdeki yıllar içinde de 2 katına çıkacak enerji
ihtiyacını karşılamak adına, arz güvenliğini
sağlamak adına da birtakım çalışmaları yapmak
zorundayız. Yerli kaynaklara öncelik verilmesi, yenilenebilir enerji
kaynaklarının enerji arzı içindeki payının
artırılması, enerji verimliliğinin
artırılması, yatırım ortamının
iyileştirilmesi, petrol, doğal gaz alanlarında kaynak
çeşitliliğinin sağlanması gibi birçok parametreleri,
inşallah, gerçekleştiriyoruz ve gerçekleştirmeye de devam edeceğiz.
Tabii, burada, özellikle AK PARTİ
iktidarları döneminde yapılan hizmetler saymakla bitmez;
dağarcığımdaki kelimelerin, zamanın yetmeyeceğini
de biliyorum ama bir kısmını paylaşmakta fayda var diye
düşünüyorum.
2002 yılında yaklaşık 32 bin
megavatsaat olan elektrik kurulu gücümüz 2018 yılı itibarıyla 87
bin megavatsaate çıkmış; yerli kaynaklarla kurulu gücümüz 2002
yılında 12 bin megavatken 2018 yılında yüzde 163
artışla 50 bin megavata çıkmış. Buna benzer,
doğal gazda, yenilenebilir enerjide, rüzgâr enerjilerinde, jeotermal
enerjilerde inanılmaz hizmetler yapılmış, yapılmaya da
devam ediyor. Bunları da bütün toplumumuz, milletimiz, halkımız
görüyor, görmekte, gözlemlemekte; dolayısıyla, oy verirken de bu
yapılanları görerek veriyor. Ben her zaman şunu ifade ediyorum:
Toplumumuzun vicdanına, gönül gözüne güveniyorum çünkü onların
vicdanı hassas bir kuyumcu terazisi gibidir. Dolayısıyla kendisi
için yüreği yanan ve yanmayanı, kendi değerlerine
bağlı olan ve olmayanları bilir, ona göre de değerlendirme
yapar. İnşallah, 24 Haziranda da değerlendirmesini yapacak, yine
AK PARTİ kadrolarını iktidara taşıyacak diye
düşünüyorum.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Tamam.
diyecek Tamam., 24 Haziranda Tamam. diyecek.
OSMAN BOYRAZ (Devamla) - Tabii, özellikle, son
günlerde, dün Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğanın
grup toplantısında yapmış olduğu bir konuşmadan
yola çıkılarak sanal âlemden umutlar besleyen, sandıktan umudunu
kesen bir kitleyle karşı karşıya kaldık. Tamam. diye
ifade edilen bir trend topic oluşturmaya çalışıyorlar ama
biz diyoruz ki: Yapılan hizmetleri milletimizin gönlünde
ALİ ŞEKER (İstanbul) Tamam.
Tamam.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Tamam. Tamam.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Tamam.
Tamam. Tamam. Tamam.
MEHMET METİNER (İstanbul) Bu kez de
tamam inşallah.
OSMAN BOYRAZ (Devamla) - Evet, Tamam.ı da
dedik, onu da anlatacağım.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Mecliste de
Tamam. diyoruz.
OSMAN BOYRAZ (Devamla) - Tamam.ı ne zaman
dedik? 1994 yılında İstanbulda çöp dağları
yığınla olduğunda
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Tamam.
inşallah, Tamam. inşallah.
OSMAN BOYRAZ (Devamla) -
hava kirliliği
olduğunda
ALİ ŞEKER (İstanbul) Trafik,
trafik; beton, beton
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Her yer beton,
beton, beton
OSMAN BOYRAZ (Devamla) -
insanların çöp
dağlarının patlamasıyla ölmesi sonucunda Ne Kesici ne
Livaneli ne Dalan, İstanbula nasıl da yakışıyor Recep
Tayyip Erdoğan. diyerek Tamam inşallah. afişlerini
astık. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Otur tamam,
otur tamam.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Otursana,
tamam.
OSMAN BOYRAZ (Devamla) - Şimdi ne diyoruz?
Şimdi, mürebbiye edasıyla milletimize parmak sallayıp
sıygaya çekmek isteyenlere, ders vermek isteyenlere Hadi oradan, hadi
oradan. demeye devam diyoruz, devam diyoruz inşallah. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ALİ ŞEKER (İstanbul) Münafık
diyorsunuz, münafık. Kendinize oy vermeyene münafık diyorsunuz.
OSMAN BOYRAZ (Devamla) Yine, bu aziz milletimizin
değerlerine hakaret eden, onlara tepeden bakan, gönüllerini kıranlara
Hadi oradan, devam. diyoruz ve devam diyeceğiz inşallah. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ ŞEKER (İstanbul)
Anlaşıldı, tamam.
OSMAN BOYRAZ (Devamla) Yine, Türkiye'nin
ekonomisini büyütmeye, kişi başına düşen millî geliri 25
bin dolara çıkarmaya devam diyoruz, devam olacak inşallah.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Evet, yoksul
daha yoksul, zengin daha zengin oldu. 146 bin kişinin parası 80
milyonunkinden daha fazla oldu.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Heyecanlanma,
tamam, tamam.
OSMAN BOYRAZ (Devamla) Yine, bu milletle birlikte
yol yürümek istemeyenlere, vesayet odaklarına, vesayet odakları
karşısında milletimize diz çöktürmek isteyenlere dur demek için
devam diyoruz, devam olacak inşallah. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Yine, tıpkı şairin ifade ettiği
gibi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Süren doldu,
tamam. Süreniz bitti. Süreniz bitti, tamam.
BAŞKAN Haydi devam, bir dakika daha.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Meclis
Başkanının siyaset yapması yasak, biliyorsunuz değil
mi Başkanım?
OSMAN BOYRAZ (Devamla) Dünya bir
değirmendir, durmadan döner
ALİ ŞEKER (İstanbul) Türkiye de
1den büyüktür.
OSMAN BOYRAZ (Devamla) - Cismi âdem bir fenerdir
elbet söner/ Kimseye baki değil mülk ü devlet, sim ü zer/ Bir harap
olmuş gönlü tamir etmektir hüner.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Dünya 5ten,
Türkiye 1den büyüktür.
OSMAN BOYRAZ (Devamla) - İşte, bu aziz
milletimizin kalbine giden gönül yollarını, gönül köprülerini
inşa etmeye devam diyoruz, devam olacak inşallah. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Yine, iyi dinleyin burayı: Ne
Karamollaoğlu ne Akşener ne İnce, sandıklar
açılınca göreceksiniz millet oy verince.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Muharrem
İnce
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul)
Cumhurbaşkanı Muharrem İnce.
OSMAN BOYRAZ (Devamla) İşte,
göreceksiniz o günleri.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Göreceksin,
Muharrem İnce.
OSMAN BOYRAZ (Devamla) - 24 Haziran
akşamında sandıklar açılınca umutlar yeniden
yeşerecek. Recep Tayyip Erdoğanla devam diyoruz, devam olsun
inşallah diyorum.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Sandıklar
açılınca Muharrem İnce.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Haydi evinize.
OSMAN BOYRAZ (Devamla) - Hepinizi Allaha emanet
ediyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Vesayet odaklarıyla
iş birliği yapmakla açıkça suçladı, cevap
hakkımızı kullanmak istiyoruz.
BAŞKAN Yani sizi işaret etti mi?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Aynen işaret etti
efendim.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta)
Alınganlığa gerek yok.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Sandıklar
açılınca Muharrem İnce.
BAŞKAN İki dakikada toparlayalım.
Buyurun.
IV.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, İstanbul Milletvekili
Osman Boyrazın yaptığı gündem dışı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tabii tüm partilerde bir seçim telaşı
var. Bu, baskın seçim olarak tasarlanmış ama kendi
kazdıkları kuyuya düşecekleri seçim yaklaşırken
eğer normal bir takvim işleseydi Cumhuriyet Halk Partili bütün
milletvekilleri şu anda ön seçim telaşında olacaktı, tüm
üyelerin kullandıkları oylarla sıralamaya girmeye
çalışacaklardı. Diğer tüm siyasi partilerin kendi dinamikleri
işliyor. Biraz önce de Adalet ve Kalkınma Partisinin kendi
dinamiği işledi. Osman Beyin geçmişteki bazı
sıkıntılardan kurtulmak, geleceğe dair talep açmak,
sarayın gözüne girmek ve oradan bir milletvekilliği
adaylığını garanti etmek üzere yaptığı
kişisel performansını ibretle izlediniz. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET METİNER (İstanbul) Osmanın
ona ihtiyacı yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Şimdi, tabii,
kişisel performans, bu ibretlik manzaralar Meclis tutanaklarında
yerini alır. Şunu da görürsünüz: Mesela dün Tamam desinler
gideceğiz. diyenin 2 milyon tane tweeti görünce hani tek dil demedim
din dedim dediği gibi tamam demedim, hamam dedim diye
kıvırdığını da duymaya başladık. (CHP
sıralarından alkışlar)
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon)
Tamamı sandıkta diyeceğiz sandıkta. Sanal oyunlarla olmaz
bu işler, sanal oyunlarla olmaz.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Şimdi, biz size
açıkça söyleyelim: Evirip çevirip Tek dil, tek din bilmem ne yapıp
sonradan hiç kimse için tartışmalı olmayan kavramlardan ama
millî değil, gayrimillî bir işareti, ta Mısırdan
gayrimillî bir işareti getirdiniz, gösteriyorsunuz ya böyle ve diyorsunuz
ya...
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon)
Anlamıyla öyle, anlamı. Tek devlet, tek vatan, tek millet, tek
bayrak. diyoruz. Siz ne diyorsunuz?
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Bakın, bu 4le ilgili
buradaki hiç kimsenin sorunu yok ama bütün Türkiyenin bu gayrimillî
işareti tasarım yapan kişinin yönetim şekliyle sorunu var.
Ve şunu göreceksiniz: Dünya ondan büyük, bundan büyük... Biz hep birlikte,
hepimiz birlikte size hoşça kalın diyoruz, bay bay diyoruz,
selametle diyoruz, Gidiyorsunuz. diyoruz. (CHP sıralarından
alkışlar)
Türkiyedeki beş temel sorun alanını
çözeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Gücünüz
yetmez, topunuz gelin!
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Bunun için de hepiniz 5in
4ten büyük olduğunu göreceksiniz.
Hepinize Hoşça kalın. diyoruz,
hoşça kalın. Gidiyorsunuz artık. (CHP sıralarından
alkışlar)
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Devam,
devam...
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Güle güle, güle güle; Sayın Özel, güle güle.
BAŞKAN Arkadaşlar, bugün böyle
hızlı başladık ya, dakika bir gol bir.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon)
Arkadaşlar hayal kuruyorlar Sayın Başkanım, hayal
kuruyorlar.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Daha çok gol
gelir!
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon)
Eğleniyor arkadaşlar, eğleniyorlar!
BAŞKAN Buyurun Sayın Bostancı.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Özgür Özel iki hususta iki sataşmada bulunmuştur. Birincisi: Rabiaya
ilişkin Gayrimillî bir işaret. demiştir. İkincisi de AK
PARTİnin içerisinde milletvekillerinin seçilme usulüne ilişkin
haksız, yersiz ve AK PARTİyle ilişkisi olmayan bir suçlamada,
tek kişinin bütün bu işleri tayin ettiği iddiasında
bulunmuştur. Bu çerçevede...
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Gerçeği söyledi.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Durum tespiti.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Sizin
kurbanlıklar nerede?
BAŞKAN Sayın Bostancı, buyurun
lütfen. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Siz de yeni bir polemiğe meydan vermeyin, yeni
bir sataşmaya mahal vermeyelim.
2.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında AK PARTİ Genel Başkanına
ve Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkanım,
değerli arkadaşlar; seçim atmosferi içerisinde heyecanları
yükselterek buradan bir netice çıkarma aklını biz
anlıyoruz...
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Çünkü hep
yapıyorsunuz, onun için anlıyorsunuz Hocam.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) ...ama milletimiz
bütün yaşananları çok soğukkanlı bir şekilde
değerlendirir, aklıyla değerlendirir, öyle provokasyona,
ajitasyona gelerek değil, muhakeme edip kararını verir. O
yüzden, seçim öncesi bu tansiyon yükseltme girişimlerini çok anlamlı
bulmam, birincisi bu.
İkincisi: Rabia kesinlikle millî bir
semboldür.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Mısır
millî mi?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Nereden geldi, nereden?
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Mısır
millî mi oldu ya? Türkiye Cumhuriyeti devleti burası Hocam.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Eğer siz
millîliği belli bir siyasal sınırların içerisine gömmeye
kalkarsanız yanlış yaparsınız. Türkiye Cumhuriyetinin
sosyal ve kültürel mirası çok daha geniş bir mirastır, bunu
unutmayın.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Rabia Arapçadır
Sayın Başkan.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Rabia 4 demek, 4.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - O yüzden
akrabalarla, dostlarla, ortak bir istikamette olduğumuz insanlarla
dayanışma, millîliğin temel hususiyetlerindendir.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Ya, Türkçe
değil, kelime Türkçe değil, millî diyorsun.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Diğer
taraftan da, bakın, rakiplerinizi tanımanız lazım. AK
PARTİyi bu akılla, bu akıl yürütmeyle
tanıyamazsınız.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Herkes
tanıdı AKPyi, sorun yok. Nefes alamıyor millet.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - On altı
yıldır iktidarda olan bir siyasi hareketin kendi iradesini
halkın tercihlerinden, halkın akletmesinden
çıkarttığını hâlâ görmüyorsunuz. Tayip Erdoğan
yüzde 50 oyu alırken nasıl alıyor?
CEMAL OKAN YÜKSEL (Eskişehir) Tayyip
Erdoğan alıyor işte, siz almıyorsunuz.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Nasıl
alıyor? Yani, tepedeki figür Genel Başkan olarak, karizmatik bir
lider olarak bu oyu alırken buna desteği veren halk, yüzde 50nin
aklı aklı. Halk köle mi?
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Hocam, her
tarafı kapatmışsın, TRTyi
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Halk köle mi?
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Televizyonlar
senin, meydanlar senin, her yeri kapatmışsınız.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Konulan
milletvekilleri de halktan oy alıyorlar, o yüzden
Bakın, akletme
biçiminiz rakibinizi tanımadığınızı gösteriyor,
tanımadıkça kaybetmeye mahkûmsunuz.
Teşekkürler. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Biz
kazanacağız, göreceksiniz.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
OSMAN BOYRAZ (İstanbul) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Sayın Boyraz, ona da cevap verdi.
Teşekkür ediyoruz.
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları (Devam)
2.- Adıyaman Milletvekili Behçet
Yıldırımın, Adıyaman ilinin Samsat ilçesinin
sorunlarına ilişkin yaptığı gündem dışı
konuşmasına Başbakan Yardımcısı Recep
Akdağın cevabı
BAŞKAN Şimdi gündem dışı
ikinci söz, Adıyaman ili Samsat ilçesinin sorunları hakkında söz
isteyen Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırıma aittir.
Buyurun Sayın Yıldırım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) Teşekkürler
Başkanım.
Başta cezaevinde rehin tutulan Türkiye
halklarının gözbebeği, Cumhurbaşkanı
adayımız Sayın Selahattin Demirtaş olmak üzere, tutuklu
vekil arkadaşlarımı, tüm siyasi tutuklu
yoldaşlarımı ve ekranları başında bizleri izleyen
değerli halkımı saygıyla selamlıyorum.
Bildiğiniz gibi, Adıyaman Samsat ilçemizde
geçen sene 2 Martta 5,5; bu sene 24 Nisanda 5,1 şiddetinde iki deprem
meydana geldi. Samsat depremi nedeniyle defalarca depremzedeleri ziyarete
gittim. Halk çok tedirgin. Geçen yıl yaşanan depremin daha
yaraları sarılmamışken, bu yıl tekrar yaşanan
deprem halkı canından bezdirmiştir. Halk konteyner ve
çadırlarda yaşadığı için çok şükür can kaybı
yaşanmamıştır.
Ziyaretimiz sırasında halkın en büyük
talebi Samsatın yerinin değiştirilmesi yönündeydi. Sürekli
kırılan bir fay hattının üzerinde
yaşadıklarını düşünen Samsat halkının
psikolojisi bozulmuş, çocuklarının korkudan uyuyamamasından
şikâyetçiler. Samsat halkı ilk darbeyi Atatürk Barajı
yapılırken yemiş. İlçe baraj altında kalacak diye
yeterli etüt ve bilimsel çalışma yapılmadan birkaç zenginin ve o
dönemki siyasi iradenin etkisiyle Samsat bugün sürekli kırılmalar yaşanan
fay hattının üzerine taşınmış. Bu nedenle, ilçe
halkının talepleri doğrultusunda kalıcı çözüm için
gerekirse Samsat ilçesi halkın talebi ve bilimsel
çalışmaların neticesi dikkate alınarak uygun bir yere
taşınmalıdır. Ayrıca ilçe halkı yapılacak
konutların bedellerinin yüksek olduğunu, bu parayı ödeyecek
durumlarının olmayacağını belirtiyor, bu konuda da
devletten destek talep ediyor ama kendini bilmez bazı yetkililer işte
Devletin size yapacağı evler bu kadar, istemeyen çeksin gitsin!
diyor, halk isyan ediyor, nahoş görüntüler ortaya çıkıyor.
İktidara buradan sesleniyorum: Samsat halkının sesine kulak
verin, yalanlarla dolanlarla kandırmayın artık bu halkı.
Halkla birlikte üniversiteler ortak bir yer için karar almalı. Öyle sadaka
verir gibi Kızılay ve diğer yardım
kuruluşlarının verdiği yiyeceklerle yardım
yaptığınızı sanıyorsunuz. Bu insanlara bir
yaşam alanı lazım, kalıcı bir çözüm gerekir, o da
deprem riskinin daha az olduğu bir alanda Samsatı yeniden inşa
etmektir. Tehditlerle, vaatlerle, şantajlarla referandumda yüzde
90ın üzerinde Evet oyu aldınız. Halk Oy verelim de belki
bizim için bir şeyler yaparlar. dedi ama yapmadınız ama halk bu
sefer sizi affetmeyecek.
En çok sulu tarımı hak eden ilçemiz
Samsattır ama sulu tarıma yönelik en ufak çalışmanız
olmamıştır orada. Baraj yüzünden yerlerinden ediliyorlar,
sürekli depreme maruz kalıyorlar, barajın dibindeler ama sulu
tarım yapamıyorlar. Elektrik enerjisiyle halk sulu tarım
yapıyordu, o da pahalıya mal olduğu için çoğuna haciz
geldi. Güneş enerjisi vardı, boşa gitti. Sulama birliğine
el koydunuz, o da şu anda işlevsiz durumda.
Samsat halkına gideceğiz,
doğruları anlatacağız, haklı taleplerinin takipçisi
olacağız; bu iktidarın onları daha fazla yıpratmaya
haklarının olmadığını, sosyal devletin ne
olduğunu anlatacağız. Umarım bu iktidar bir daha Samsat
halkını kandırma şansı bulamayacaktır. On
altı yıldır iktidarda olan AKP, Samsatı bir köy, bir
kasaba görüntüsünden çıkaramamış, Samsat her gün küçülen, göç
veren, yoksullaşan, işsizlikle boğuşan ve hâlâ sallanmaya
devam eden bir ilçe olmaya terk edilmiştir. Samsat halkına bu
yaptıklarınızın cevabını 24 Haziranda
alacaksınız.
Yine, Adıyamanın en büyük
sorunlarından biri işsizliktir, kötüye giden ekonomidir çünkü
ekonomisi büyük oranda tütüncülüğe dayanıyordu. Sağ olsun, AKP
iktidarı tütünü resmen bitirdi! Bugün tütün üreticisi, esnafı,
işçisi kan ağlıyor. Tütün üretimi serbest ama
satışı yasak. Tütün piyasası resmen devlet eliyle, tütün
baronlarının isteğiyle yok ediliyor. Üretici geçen yıl 100
TLye sattığı tütüne bugün 20 TLye alıcı
bulamıyor. Tütün yasası çıkaracağız. dediniz, tütün
yasağı getirdiniz. Tütünün önünü açacağız. dediniz,
tütünü tamamen bitirdiniz.
Kooperatifleşmeden bahsediyorsunuz ama o da tam
bir hikâye. Kooperatifleşme, birkaç zengine, holdinge, barona tütünü
teslim etme projesidir; öyle birkaç esnafın, köylünün bir araya gelip
kuracağı bir şey değildir kooperatif. Yönetmelik
çıkaracağız. dediniz ama ortada somut bir adım yok. Daha
yasakların başlayacağı 1 Temmuzu beklemeden bugün
esnafı, yüklü cezaların yanında, cezaevine atıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BEHÇET YILDIRIM (Devamla) Başkanım,
tamamlayacağım.
BAŞKAN Buyurun, bir dakika süre veriyorum.
BEHÇET YILDIRIM (Devamla) Daha önce para
cezası vardı ve varsa esnafın arabası
bağlanıyordu ama bunların yanında şimdi esnafı
bir de cezaevine atıyorsunuz.
Sevgili Adıyamanlılar, tütünde en son
gelinen nokta şudur, herkes bunu çok iyi bilsin: Efendim, bu
yasakları biz getirmedik, tütün zaten yasaklıydı. Bu iktidardan
ancak bu beklenir, tütünü bitiren zihniyetten başka bir cevap beklemek de
zaten yakışık almazdı.
Ama seçimler yaklaşıyor. Adıyaman
ekonomisini felç ettiniz, tefecilik almış başını
gidiyor. Halkın ekmeğiyle oynadınız. Halk size
unutamayacağınız bir ders verecektir. Adıyaman AKPyi çok
severdi. On altı yıldır iktidarda olan AKP, Adıyamana hak
ettiği hiçbir değeri vermedi. Bu seçimde artık Adıyaman
halkı
(x) yani Tamam. diyor
artık.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Hükûmetin gündem dışına cevap talebi
var.
Başbakan Yardımcısı Sayın
Recep Akdağ cevap verecek.
Buyurun Sayın Akdağ.
BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum)
Saygıdeğer Başkanım, kıymetli milletvekili arkadaşlarım;
hepinizi ve yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Biraz önce burada konuşan sayın hatip
gerçekleri saptırmaya çalıştı ama gerçekler gün gibi
ortadayken bunları ne kadar saptırmaya çalışsanız da
sapmaz. Zaten kendisi konuşurken de Samsattan bahsederken Samsatlı
kardeşlerimizin yüzde 90ın üzerinde AK PARTİye oy
verdiğini itiraf etmek zorunda kaldı. Aslında bu yüzde 90 da
değil, yüzde 94. Bunun için çok değerli Samsatlı
kardeşlerimize bir kere daha Hükûmetimiz adına, AK PARTİmiz
adına şükranlarımızı takdim ediyorum, Allah hepsinden
razı olsun.
Evet, Samsatta geçtiğimiz yıl ve maalesef
bu yıl üst üste depremler oldu. Özellikle Samsatlı kardeşlerime,
Adıyamanlı kardeşlerime şunu ifade etmek istiyorum. Bu
depremler büyüklük itibarıyla çok büyük depremler değil. Peki, böyle
olmasına rağmen neden ciddi tahribat oluyor? Çünkü
yapılarımızın, konutlarımızın, iş
yerlerimizin maalesef binaların yapılışı
itibarıyla depreme dayanıklılıkları çok düşük.
Sıkıntı bundan kaynaklanıyor. Peki, şimdi biz ne yapıyoruz?
Öncelikle birinci depremle alakalı olmak üzere bir kanun hükmünde
kararname yapmamız gerekti, bunları gerçekleştirdik, ihaleleri
tamamladık. Şu anda Samsatımızda 400ün üstünde konut
inşaatına başladık. Bu sene sonu itibarıyla,
inşallah, bunları Samsatlı kardeşlerimize teslim etmiş
olacağız afet konutları anlamında. Bir 400 civarında
konutu da çok yakın bir zamanda inşaatlarına başlayarak,
inşallah, onları da önümüzdeki altı ay, sekiz ay içerisinde
Samsatlı vatandaşlarımıza, depremden dolayı evleri
hasar görmüş vatandaşlarımıza teslim edeceğiz.
İkinci defa deprem olduktan sonra Samsata ben
de bir kere daha gittim, daha önce de gitmiştim. Orada iş yerleri
hasar gören kardeşlerimiz de var. Onlar da hiç endişe etmesinler.
Bize kanunun verdiği, düzenlemelerin verdiği imkânlardan istifade
ederek en kısa zamanda iş yerleri açısından da oradaki
tahribatı giderecek adımları atacağız.
Tehditle ve şantajla oy almadan da bahsedildi.
Sayın hatip, tehdit ve şantajla oy almaktan da bahsetti. Evet,
Türkiye'de tehditle ve şantajla oy alınma durumları oldu. 7
Hazirandan önce buna ben kendi ilimden de şahidim, Erzurumun belli
ilçelerinde. Güneydoğu ağırlıklı olmak üzere Doğu
Anadoluda da maalesef zalim bir terör örgütünün, PKKnın halkın
üzerindeki baskısı sebebiyle tehditle, şantajla
vatandaşı korkutarak oy alma durumu oldu. Hatta öyle şeyler oldu
ki, mesela Erzurumun bir ilçesinde neredeyse oy kullanabilecek
vatandaştan daha fazla sayıda oy kullanma durumu bile oldu. 7
Haziranda sıkıntılarımız vardı Türkiyede.
CEYHUN İRGİL (Bursa) Hükûmet yok mu
orada?
AYTUĞ ATICI (Mersin) Hükûmet neredeydi o
zaman, Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Devamla)
- 7 Haziranda ciddi sıkıntılarımız vardı.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Devlet böyle mi
yönetilir?
BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Devamla)
- Ebette ki Hükûmetimiz, PKK terör örgütüyle mücadele ediyordu. Şükürler
olsun ki bu mücadele son iki sene içerisinde, otuz beş yılıyla
kıyaslanmayacak biçimde, büyük bir muvaffakiyetle sonuçlandı, terör
örgütünün -hani beli kırıldı deriz ya- beli kırılmakla
kalmadı kafası ezildi ve ben Kürt kardeşlerimizin
yoğunlukta yaşadığı ilçelere, illere gittiğimde
vatandaşlarımızın orada terör örgütüne karşı bu
başarılı mücadeleden ziyadesiyle memnun olduklarını ve
üstlerinden PKK terör örgütünün baskısının
kalktığını da görüyorum.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Daha önce niye
kaldırmadınız?
BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Devamla)
Hiç merak etmeyin değerli milletvekilleri, Allahın izniyle 24
Haziranda da PKKnın vatandaşımızın üzerinde hiçbir baskısı
olmadan özgürce oylarını kullanabilecekleri bir ortamı Türkiye
Cumhuriyeti Hükûmeti, AK PARTİ Hükûmetimiz sağlamış
durumdadır; bu çok önemli.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Daha önce neredeydiniz
Sayın Bakan?
BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Devamla)
Yani, evet, tehditle ve şantajla bu ülkede oy alanların, oy almaya
çalışanların kim olduğunu herkes biliyor. Kim PKKya
yakın duruyorsa, kim PKKnın talimatlarından başka bir
şey yapamıyorsa, kim PKKnın talimatlarına göre Türkiyede
siyaset yapıyorsa tehdit ve şantajla oy alanlar onlardır. Biz
milletimizle gönül bağı kurduğumuz için, biz
Adıyamanlılara, Samsatlılara, 81 milyon Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşına AK PARTİ olarak hizmet ettiğimiz için on iki
seçimdir, şimdi on üçüncü seçimde Allahın izniyle bir kere daha
Cumhur İttifakıyla ipi en önde göğüsleyeceğiz.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Tamam, tamam!
BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Devamla)
Değerli milletvekillerim, bu tütün konusuyla ilgili de bir şeyler
söylendi. Bakın, hatip tütün baronlarından bahsetti. Doğrudur,
Türkiyede tütün meselesinde vatandaşın kafasını
karıştıran, tütünü vergisiz olarak alıp
varlıklarına varlık katmaya çalışan tütün
baronları var.
ATİLA SERTEL (İzmir) Tütünü yok ettiniz,
yok!
BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Devamla)
Biz Adıyamanda, Bitliste, Türkiyenin başka yerlerinde tütün
üreten üreticimizi korumaya devam edeceğiz, onların
hukuklarını koruyacağız ama şunu da açıkça ifade
ediyorum: Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti olarak, AK PARTİ Hükûmeti olarak
tütün baronlarına da asla fırsat vermeyeceğiz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ATİLA SERTEL (İzmir) Amerikan tütününe
esir oldunuz Sayın Bakan.
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) Sayın
Başkan
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Yıldırım
mı, Sayın Danış Beştaş mı; hanginiz?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın Başkan, ben grubumuza sataşmadan söz istiyorum ama kendi
konuşmasına bizzat da cevap verildiği için iki konuşma
istiyoruz.
BAŞKAN Neden dolayı?
BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum)
Ben bir parti ismi falan zikretmedim Sayın Başkan.
BAŞKAN - Şimdi şunu söyledi: Tehdit
ve şantajla kim oy alıyorsa. dedi.
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) Evet.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Gerçekleri açıkça
BAŞKAN - Grubunuzun,
şahsınızın ismini
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın Başkan, bir müsaade edin, siz avukatı değilsiniz
Sayın Bakanın. Tarafsız olarak
BAŞKAN Ama şu var. Bir dakika
Bir
sataşma var mı yok mu onun takdiri bana ait.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Ben bir
açıklayayım, bir açıklayayım.
BAŞKAN - Buyurun açıklayın.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Şu
anda zaten hatibimizin konuşmasına yönelik doğrudan cevap
hakkı var.
BAŞKAN Tamam, hatibe ben vereyim ama grupla
ilgili
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Ama
grubumuza yönelik de
İSMAİL TAMER (Kayseri) PKK dedi.
Grubunuzun PKKyla ilgisi var mı ki?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) -
Erzurumda tehdit ve şantajla oy alındığı
Algıyı farklı yürüttü ve ısrarla grubumuza bakarak,
sözlerden de öte, grubumuza bakarak açıkça sataşmada
bulunmuştur. Söz istiyorum.
BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum)
- Sayın Başkan, ben bütün gruplara baktım, bir gruba değil.
BAŞKAN Şimdi, Sayın Danış
Beştaş
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın Başkan, bunu
BAŞKAN -
Tehdit ve şantajla oy
kullananlar. dedi. Eğer bunu siz kendi üzerinize alıyorsanız,
Bizim tehdit ve şantajla oy kullandığımızı ima
etti. diyorsanız, bizi kastetti diyorsanız, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Ama ben bir parti ismini
söylemediğini gördüm, duydum. Ha, Sayın Yıldırım
istiyorsa hem grup adına hem şahsı adına Sayın
Yıldırıma vereyim. Sayın Yıldırımın
ismini zikrederek
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Ben
alırım.
BAŞKAN - O zaman Sayın
Yıldırımın yerine size veriyorum.
Buyurun.
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) Hayır,
hayır, ben de konuşacağım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Hayır, hayır, ben alırım. O ayrıca kişisel olarak
kullanacak.
BAŞKAN O zaman tehdit ve şantajla ilgili
kısmı siz üzerinize aldınız.
Buyurun lütfen.
Size iki dakika süre veriyorum.
IV.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
3.- Adana Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Başbakan Yardımcısı Recep
Akdağın gündem dışı konuşmaya cevaben
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Siz
tehdit ve şantajla oy aldığınız için ve o partinin
Meclis Başkan Vekili olduğunuz için şu anda avukatlık
yapıyorsunuz.
Bir kere şunu söyleyeyim: Türkiyede siyasetin
nasıl zora dayalı olarak kullanıldığını
göstermesi açısından AKP iktidarı tarih yazıyor. Biz Ankara
katliamında Dokumacılar grubunun Adıyamandan gönderilerek 103
insanı katlettiğini ve dönemin Başbakanı Davutoğlunun
10 Ekimden sonra oylarımız arttı. dediğini
unutmadık. 1 Kasıma giderken Suruçtaki katliamın AKP
tarafından nasıl ters yüz edildiğini yine unutmadık. Tehdit
ve şantaj varsa şu anda Hakkârinin köylerinde somut bilgi var
önümde- tugay komutanı, valilik, kaymakamlık birlikte gidip AKPye oy
topluyor ve tehdit ediyor.
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) Ben
tehdit edildim ben, başkası değil. Sizin ilçe
başkanlarınız beni tehdit etti, neyi konuşuyorsunuz?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) -
Şırnakta, ilçelerde, köylerde bütün devlet kurumları, askerler
de içinde olmak üzere, tehditle oy kullandırıyorlar. Şu anda, 16
Nisan referandumunda
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum)
Sizin ilçe başkanlarınız beni tehdit etti, ölümle tehdit
ettiler.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Bir
susun önce, bir dinleyin, cevap verin, tamam mı?
BAŞKAN Müdahale etmeyin lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Dinleyin, sonra cevap verin.
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum)
Bağırmanıza gerek yok. Tehdit bana edildi.
BAŞKAN Müdahale etmeyin lütfen Sayın
Taşkesenlioğlu.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Kürtlüğünüzden gocunuyorsunuz, gocunuyorsunuz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Ya, niye
gocunsun, öyle şey olur mu Meral Hanım!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Sayın Bakan, 961 sandıkta yüzde 100 evet oyu alan sizsiniz. 961
sandıkta yüzde 100 oy alan AKP iktidarı bunun hesabını
veremezken, yok örgüt, yok terör diyerek hedef saptırıyor. Çünkü
AKP, emrindeki kolluğa, valilere, kaymakamlara güvenerek, baskı ve
baskı yöntemleriyle oy alacağını sanıyor ama siz kafa
da yarsanız, ne yaparsanız yapın 24 Haziranda halk
gidişinize Tamam. demiştir ve bu, sizin sonunuzdur, son
çırpınışlarınızdır; boşuna bu konuda
dönmeyin. (HDP sıralarından alkışlar)
HASAN BASRİ KURT (Samsun) Neyin
telaşı bu ya, neyin telaşı?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Siz
telaşlanıyorsunuz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Meral
Hanım, göreceksiniz 24 Haziranı!
BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum)
Sayın Başkan
BAŞKAN Bir saniye, Sayın
Yıldırıma da söz vereyim.
Buyurun Sayın Yıldırım.
4.- Adıyaman Milletvekili Behçet
Yıldırımın, Başbakan Yardımcısı Recep
Akdağın gündem dışı konuşmaya cevaben
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) Evet,
teşekkürler Başkanım.
Daha derin şeylere girmeye gerek yok,
referandumda nelerin yaşandığını biz biliyoruz.
Muhtarlarla, halkla konuşuyoruz, halk bize Siz bize evet vermezseniz
evleriniz yarım kalır, sizin evlerinizi yapamayız. gibi
Bu bir
şantajdır.
HASAN BASRİ KURT (Samsun) O evleri yıkan
kim, yıkan?
BEHÇET YILDIRIM (Devamla) İkincisi, Ya kaos
ya da 400 milletvekili. diyen zihniyet kimdir? Adıyamanda 7 Haziranda 71
bin oy almışız, arkasından bir çatışma, bir kaos
çıkarıyorsunuz, bizim oylarımızı 50 bine kadar
düşürüyorsunuz. Çatışma kime yarıyor? Adıyamanda onca
canlı bomba faili çıktı ortaya. O canlı bombaların
Suruç katliamında, Ankarada, İstanbulda, Diyarbakırda kim
olduğunu, hücre evlerinin Adıyamanda olduğunu siz de
biliyorsunuz, devlet de biliyor. O zamanın valisini görevden
alacağınıza, valiyi siz o zaman -Türkiyenin 4üncü
büyükşehrine- ödül olarak Adana Valisi yaptınız.
IŞİDin arkasında da siz varsınız,
şantajların arkasında da varsınız, kaosların
arkasında da siz varsınız. Kaos olmazsa siz hiçbir
şeysiniz. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Yıldırım,
bakın, Adıyamana ve Adıyamanlılara haksızlık
etmeyelim. Adıyamanı terörle, terör örgütleriyle
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) Hayır,
terörle değil; bu, gerçek.
BAŞKAN Adıyaman ki bu memleketin huzur
şehridir.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
İslam Çay Ocağı... Çay ocağında katliamlar
planlandı.
BAŞKAN Huzurun başkenti olan bir
şehirle ilgili, Adıyamanlılarla ilgili, terörle
özdeşleştiren bu çıkışlarınızı külliyen
reddediyorum, bunu bilesiniz. Kusura bakmayın.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Biz
bütün Adıyamanlılara söylemiyoruz.
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) Sahada
görüşeceğiz.
BAŞKAN Sahada, demokratik ortamda tabii ki
hep beraber görüşürüz, halk karar verir. Halk size 7 Haziranda o
kararı verirken iyiydi de 1 Kasımda bu kararı verirken mi
kötüydü? Halkın kararına ne olursa olsun hepimiz rıza
göstereceğiz, saygı duyacağız.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Halkın kararına komutanlarla, valilerle müdahale etmeyin.
BAŞKAN Ama hiçbir halkı, hiçbir
şehri de terörle bağdaştırmayacağız. Kusura
bakmayın, buna müsaade edemeyiz.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Bostancı.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Beştaş yapmış olduğu konuşmada, AK PARTİnin
kolluk güçleri üzerinden baskı uyguladığı, oy
aldığı tarzında çok açık bir sataşmada
bulunmuştur.
BAŞKAN Sayın Bostancı, bitirelim
lütfen.
Buyurun.
5.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaşın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Adalet
ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkanım, değerli arkadaşlar; 2002den bu yana iktidar
olan, sürekli oylarını artıran
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Sürekli
değil.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla)
en son
seçimlerde de yüzde 50 oy almış bir siyasi iktidara Sayın
Beştaşın böyle bir suçlamada bulunması her şeyden
önce mantıken çelişkili. Bu kadar insanı hiç kimse
baskıyla, zorla, devlet mekanizmasıyla filan sandığa yönlendiremez.
Halkın özgür karakterine karşı da daha dikkatli bir dil kullanmak
gerekiyor Sayın Beştaş.
Terör örgütlerinin yöntemidir baskı uygulamak.
Devletin de görevi onların hakkından gelmektir. Türkiye Cumhuriyeti
bu anlamda görevini gayet başarılı bir şekilde yaptı,
yapmaya da devam edecek.
Burada vahim bir şey var, Sayın
Beştaş buradan söylenen bir söz üzerine Kürtlüğünüzden
gocunuyorsunuz. dedi. Bu Kürtlük algınız biraz tuhaf değil
mi? Şöyle ki: Herkesten oy alacağız. diyorsunuz, Kürtlerin
iradesini temsil ediyoruz. diyorsunuz. Herkesten oy alınca herkesin
iradesini temsil etmeniz gerekmiyor mu? İkincisi: Sizce Kürt -benim
gördüğüm- HDPye oy verenler. Eğer HDPye oy vermiyorsa etnik olarak
Kürt olmasının hiçbir kıymeti yok. Yani siyasi olarak sizinle
koşuyorsa Kürt, sizinle koşmuyorsa onun Kürt olmasının
hiçbir kıymetiharbiyesi yok. Bu bir Kürtlük anlayışı
mıdır; bu, Kürtlere ilişkin bir duyarlılık, onlara
yönelik bir hassasiyet, onların haklarına yönelik bir siyaset
iddiası mıdır? Bu, ne kadar kendi içinde vahim çelişkiler
taşıyan bir yaklaşımdır. Üstelik Kürtlüğü de
kendi siyasal anlayışınız istikametinde çok özel bir
şekilde tanımlıyorsunuz. Sizin kesinlikle Kürtlerle bir ilginiz
yok.
Saygılarımla. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum)
Sayın Başkan, Hükûmetimiz adına da benim bir söz talebim var.
BAŞKAN Sayın Akdağ, lütfen
kapatalım, ben
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın Başkan, vallahi Kürtlükle ilginiz yok. dedi, ben Kürtüm, o
yüzden doğrudan sataştı yani hiçbir şey demeye gerek yok.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sizin
Kürtlüğünüz HDPli olmanızdan dolayı.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Hiçbir
şey demeye gerek yok, bu bir sataşmadır.
BAŞKAN Sayın Danış
Beştaş, lütfen, yerinizden, ben mikrofonu açayım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Sayın
Başkan, ben bir Kürt kadınıyım, bir Kürtüm ve bana
Kürtlükle hiçbir ilginiz yok. dedi.
BAŞKAN Ben de bir Kürt erkeğiyim. Ne var
yani bunda? Allah Allah
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Bu,
bana, benim kimliğime, varlığıma doğrudan bir
sataşmadır. İstediğiniz yerde tartışalım
bunu.
ERKAN HABERAL (Ankara) Türkiye Büyük Millet
Meclisi etnik kimliklerin ön plana çıktığı bir yer oldu
Sayın Başkan, lütfen müsaade etmeyin buna.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan, söylediğim bu değildir. Bakın, siz de Kürtsünüz,
burada başka Kürtler de var. Kürtlüğü özel bir şekilde
tanımlıyorsunuz, bu anlamda Kürtlerle ilginiz yok. dedim, buradan
ayrı bir hikâye çıkartmayın.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Hayır, Sayın Bostancı, Kürtlükle bir ilginiz yok. dediniz.
BAŞKAN Bakın, sayın
milletvekilleri, bütün gruplar
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın Başkan
BAŞKAN Bir saniye
Burada tartışmanın mecrası
farklı bir alana doğru kayıyor. Lütfen, istirham ediyorum,
insanları etnik aidiyetleri üzerinden, inançlarıyla ya da farklı
algılara sebebiyet verecek farklılıklarıyla zikrederek
onları ötekileştirmeyelim; bütünlükçü, birleştirici bir dil
kullanalım. Burada her etnik yapıdan, her inanç grubundan
insanlarımız var ve hepsi bu ülkenin birinci sınıf
vatandaşıdır. Burada bir kişinin bir başkasıyla
ilgili Kürt ya da Türk ya da başka bir etnik yapıda olup
olmadığını söyleme hakkı dahi yoktur. İnsanlar
nasıl hissediyorsa o şekilde yaşamalıdır, doğrusu
da budur ve buna lütfen bizler müdahale etmeyelim,
konuşmalarımıza dikkat edelim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Bir söz
verir misiniz?
BAŞKAN Buyurun bir dakika, bitirelim ama
lütfen yani.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Adana Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın Başkan, dersinizi verdiyseniz tırnak içinde- bir de ben
konuşayım.
BAŞKAN Estağfurullah.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Bir
kere, etnik aidiyetlerle ilgili sorunu olanlar her gün tekleyenlerdir,
çoğunlukçu yaklaşımda olanlardır. Biz çoğulcu bir
partiyiz. Bizim şu anda hâlihazırda grubumuzda oturanların bile
etnik aidiyetleri, dilleri, inançları farklı. Türkiyede tek bir çoğulcu
parti varsa ve herkesin dinine, diline, kimliğine, inancına
saygı duyuyorsa o HDPdir. AKPnin istediği Kürt -Sayın
Bostancı güzel bir şekilde tarif ettiğini sanıyor ama bir
yanılgısı var- onun tarif ettiği Kürt: Her şey olabilirsin
ama Kürt olamazsın. diyor. Dilini, kimliğini savunamazsın;
kültürünü yaşayamazsın. diyor. İşte daha önce de size
demiştim, istediği Kürt, Sayın Bozdağ gibi bir Kürt.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) -
Tekliği savunan bir Kürt ya da sizin gibi -buradan destek
vereceğinize- resmî ideolojiyi, tekliği savunan bir kimlik istiyor.
Biz etnik aidiyetlerin olduğu gibi kabulünden yanayız. Biz herkesin
eşit ve özgür yurttaş olarak bu topraklarda yaşamasından
yanayız ve biz kesinlikle ve kesinlikle onun sözünü ettiği gibi
sadece Kürtlerin değil Türkiyede 50 milyon insanın oyuna talibiz ve
bizim aldığımız oylar da Türkiyenin her
tarafındandır ama şu son sözüm, eğer Türkiye partisi olmak
Kürtleri reddetmeyi gerektiriyorsa biz de bunu reddediyoruz. Türkiye partisi
olmak, Türkiyenin dörtte 1ini teşkil eden Kürt halkını kabul
etmekten geçer, reddetmemekten geçer. Bu konuda asıl kendilerine
baksınlar.
BAŞKAN Sayın Beştaş,
bakın bana da tekrar atfen bir şey söylemeye
çalıştınız.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Bozdağ dedim.
BAŞKAN Kesinlikle söylediniz. Bakın,
ret, inkâr, asimilasyon politikalarını hepimizin elinin tersiyle
itmesi lazım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Kesinlikle.
BAŞKAN Bir başkasıyla ilgili
farklı bir etnik yapıyı da bırakın, siz şu anda
öyle bir konuşma yapıyorsunuz ki benim
algıladığım, sadece benim değil bütün kamuoyunun,
Evet, bizden olan sadece Kürttür ama bizim gibi düşünmeyen Kürtleri de
biz Kürt saymıyoruz. diyorsunuz. Bu kadar ötekileştirici, bu kadar
ayrıştırıcı bir dili asla ve asla kabul etmiyorum ve
ben bu tartışmayı bitirmek üzere birleşime beş dakika
ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.39
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.53
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP
ÜYELER: Barış KARADENİZ (Sinop), Mücahit DURMUŞOĞLU
(Osmaniye)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 97nci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları (Devam)
3.- Uşak Milletvekili Özkan Yalımın,
nakliyecilerin ve taksicilerin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz
nakliyecilerin ve taksicilerin sorunları hakkında söz isteyen
Uşak Milletvekili Özkan Yalıma aittir.
Buyurun Sayın Yalım. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÖZKAN YALIM (Uşak) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Divan, Sayın Bakan, sayın grup
başkan vekilleri, çok değerli milletvekili arkadaşlarım;
gereksiz bir tartışma yüzünden yaklaşık yarım saat
gecikmeyle devam ediyoruz. Bu Mecliste Türk de var, Kürt de var, Arap da var,
Türkiye'de yaşayan her milletten, kitleden vatandaş var, Ermeni
vatandaşımız da var. Onun için ben bu konuyla alakalı bu
tartışmaların gereksiz olduğunun altını
çiziyorum. Türküz, Türklüğümüzle de gurur duyuyoruz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Biz de
Kürtlüğümüzle gurur duyuyoruz.
ÖZKAN YALIM (Devamla) Değerli
arkadaşlar, Sayın Bakan ve de bizi izleyen çok değerli
vatandaşlarımız; 1 Mayıstan itibaren döviz nereye geldi:
Dolar bugün itibarıyla 4,35; euro 5,15; mazot 5,70; benzin 6,20. Peki,
şu ana kadar döviz yükseldiğinde ne oluyordu? Kesinlikle
akaryakıtta, mazotta, benzinde fiyat artıyordu ama baktık ki
bugün mazotta 7 kuruş indirim, benzinde 5 kuruş düşüş oldu.
Peki, bu ne? Çünkü 24 Haziranı Hükûmet artık ciddi ciddi
düşünmeye başladı; olağan değil,
olağandışı bir işlem yaparak döviz yükselmesine
karşın akaryakıtta düşüş gerçekleştirdi ancak bu
bir sanal düşüştür. Çok yakın zamanda göreceksiniz, çok afaki
şekilde maalesef yükselecektir akaryakıt fiyatları diyorum.
Çünkü neden? İhracat yapmayan bir ülke bu tip olaylarla karşı
karşıya gelmektedir.
Değerli arkadaşlar, ben, bizi dün ziyaret
eden havaalanı girişindeki Otonomi Yönetim Kurulu
Başkanımız Sayın Aydın Erkoç ve Niyazi
Bektaşın istekleri doğrultusunda Türkiyede yapılmış
olan, ithal edilmiş olan araçlardaki sorunlarla alakalı gerekli
önergelerimi verdim. Bunların da en kısa zamanda Sayın Gümrük
Bakanlığı tarafından değerlendirilip çözüme
kavuşturulmasını muhakkak bekliyoruz.
Diğer bir taraftan, geçtiğimiz cuma günü
Ankara Lojistik Üssünde kamyoncu ve tırcı arkadaşlarımız
bir eylem gerçekleştirdiler; giriş ve çıkışı
kapatmışlar. Neden kapatmışlar? Çünkü Ankara Lojistik
Üssündeki sıkıntılardan dolayı. Bu sıkıntılar
içerideki otopark ücretlerinin, çok değişik ek giderlerin yüksek
olduğundan ve de ödenemeyen akaryakıt fiyatının, afaki
akaryakıt fiyatının, motorlu taşıtlar vergisinin,
sigortanın, köprü, tünel geçiş fiyatlarının
yüksekliğinden dolayı.
Bakın, bu, Ankara Lojistik Üssünden bir
görüntü. Yani kapattılar giriş çıkışı, o gün
Ankara Lojistik Üssünden en ufak bir ürün giriş
çıkışı yapılamadı.
Bunun yanında, geçen hafta, 5 Mayısta
İstanbul birinci köprüde 200 tane servis aracı yolu kapattı. Ne
dediler: Servisçiler artık bu işi yapamaz hâle geldiler. Ne
istiyorlar servisçi arkadaşlarımız? Plaka tahdidi istiyorlar.
Tahditli plaka olmadan bu işi önüne gelenin yaptığından
dolayı 50 bin esnafın mağdur durumda olduğunu
belirtiyorlar.
Bütün bu olanlar şunu gündeme getiriyor:
Değerli arkadaşlar, nakliyecinin, kamyoncunun mazot
fiyatının yüksekliğinden, otoban fiyatlarının
yüksekliğinden, köprülerin fiyatlarının yüksekliğinden,
tünellerin fiyatlarının yüksekliğinden, sigorta
fiyatlarının yüksekliğinden, motorlu taşıtlar
vergisinin yüksekliğinden
Bir de bunun üzerine, biliyorsunuz, Ankara
Lojistik Üssünde ve Türkiyede buna benzer çok yerde navlun ücreti çok afaki
uygulanmaktadır. Bin TLlik bir nakliye fiyatından yüzde 30luk, 300
TLlik navlun alınmaktadır. Bundan dolayı da kamyoncular
gerçekten zor durumdadır.
Değerli arkadaşlar, euronun yükselmesinden
dolayı, doların yükselmesinden dolayı artık kamyoncu
ödediği akaryakıtı da alamaz hâle geldi ve de şunu
özellikle belirtmemi istediler; taksiciler, servisçiler, kamyoncular,
tırcılar, otobüsçüler ve millet şunu dedi: Biz bu işe
Tamam. diyoruz, biz bu işe Tamam. diyoruz çünkü artık bu işi
yapamıyoruz. (CHP sıralarından alkışlar) Çünkü millet
bunu artık çeviremez hâle geldi. Ve de Lojistik Üssündeki kamyoncular ne
gönderdiler, bakın, artık araçlarını kullanamıyorlar,
buyurun, kendi anahtarlarını gönderdiler, kendi araçlarının
anahtarlarını gönderdiler. Artık kendi araçlarını
kullanamaz hâle geldiler ve de anahtarlarını size teslim ettiler,
Meclise gönderdiler
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZKAN YALIM (Devamla) Buradan Ulaştırma
Bakanına ve de Sayın Başbakana sesleniyorum.
BAŞKAN Sayın Yalım
Sayın
Yalım
Bu, Meclise de saygısızlıktır,
milletvekillerine de millete de saygısızlıktır.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ya, Sayın Başkan,
Allah aşkına ya!
ÖZKAN YALIM (Devamla) Kamyoncular
anahtarlarını size gönderdiler ve de Tamam. diyorlar.
BAŞKAN Şuraya baksanıza ya, böyle
bir şey var mı?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ne olur? Ne olur?
ALİ ŞEKER (İstanbul) Bir sürü
tır verdi size; tırlattınız tırcıları.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Ne oldu?
Etrafı mı kirletti, ne oldu?
ÖZKAN YALIM (Devamla) Artık Bu işi
bitireceğiz. Tamam. diyorlar. 24 Haziranda nakliyeci kardeşim,
taksici kardeşim, servisçi kardeşim, kamyoncu, tırcı
kardeşim size bu gerekli cevabı verecekler.
BAŞKAN Sayın Yalım,
tamamlayın, yalnız şu anahtarlarınızı da
alın lütfen.
ÖZKAN YALIM (Devamla) Birazdan alacağım.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Alır, Özkan Bey
alır anahtarları.
ALİ ŞEKER (İstanbul)
Tırcıları tırlattınız en sonunda ya!
ÖZKAN YALIM (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Yani, sözün kısası artık
bıçağın kemiğe dayandığı yerdeyiz. Taksici
kardeşim, servisçi kardeşim, kamyoncu kardeşim, tırcı
kardeşim, otobüsçü kardeşim yani kısacası millet Tamam.
dedi, Artık tamam. dedi, 24 Haziranda bunun gereği yapılacak.
(CHP sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Siz Tamam. diyorsunuz da millet Devam. diyor, millet.
ÖZKAN YALIM (Devamla) Bunun yanında,
şunu da size özellikle belirtmek istiyorum: Askerlik problemi olan
yaklaşık 3 milyon genç kardeşimiz var. Hiç merak etmeyin, 24
Haziranda sizin de probleminizi çözeceğiz.
Bunun yanında, 24 Nisanda yapmış
olduğum beş dakikalık gündem dışı konuşmamda
şunu konuşmuştum, dedim ki: Emeklilere birer maaş ikramiye
vereceğiz.
HACI ÖZKAN (Mersin) Senin esnafa verilen faizsiz
krediden haberin yok herhâlde.
ÖZKAN YALIM (Devamla) Beş gün sonra
Sayın Binali Yıldırım sadece biner TL verdi ama yarım
yamalak verdi. Biz 24 Haziranda iktidara geldiğimizde her emeklinin birer
maaş ikramiyesi kesinlikle olacak, bundan hiç kimsenin en ufak
şüphesi olmasın.
Çok teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
Anahtarlarınızı da lütfen siz
alın.
SAMİ DEDEOĞLU (Kayseri) Onların
hepsi yedek anahtar.
ÖZKAN YALIM (Uşak) Onu siz gidip kamyonculara
sorabilirsiniz. Adres veriyorum: Ankara Lojistik Üssü.
SAMİ DEDEOĞLU (Kayseri) Yedek, yedek.
BAŞKAN Sayın Yalım, gündeme devam
edeceğiz, biraz seri davranırsanız
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Orada hiç
kamyon anahtarı yok.
ÖZKAN YALIM (Uşak) İyi bak, kamyon, MAN
ve Mercedes onlar. Eğer bilmeyenler varsa gelip bakabilir.
HACI ÖZKAN (Mersin) İyice
araştırmamışsın.
ÖZKAN YALIM (Uşak) Sayın Binali
Yıldırıma da, Sayın Ulaştırma Bakanına da
gönderebilirim.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, sisteme
giren 15 sayın milletvekiline yerinden, İç Tüzük 60a göre söz
vereceğim.
İlk söz, Sayın Özdemir yerine Sayın
İlgezdiye aittir.
Buyurun Sayın İlgezdi.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdinin,
13 üniversitenin bölünmesinin iktidarın Türkiyede çağdaş, laik
eğitime karşı savaş açtığının bir
göstergesi olduğuna ilişkin açıklaması
GAMZE AKKUŞ İLGEZDİ (İstanbul)
Sayın Başkan, iktidar Türkiyede bilimsel, çağdaş ve laik
eğitime karşı savaş açtığını bir kez
daha göstermiştir. İstanbul, Gazi ve İnönü Üniversitelerinin de
aralarında bulunduğu 13 üniversite bölünerek 20 gecekondu üniversite
kurulmuştur.
Köklü geçmişe ve yerleşik tıp
geleneğine sahip olan üniversitelerimizin kurumsal aidiyetlerinin
oldubittiye getirilen bir tasarıyla ortadan kaldırılması
kabul edilemez. Bu düzenlemeyle üniversitelerin kimlikleri, tarihleri,
kültürleri ve gelenekleri ortadan kaldırıldı, bilimsel ve özerk
eğitime son darbe indirildi. Türkiyenin köklü tıp
kurumlarının içini boşaltmak anlamına gelen bu yasa halk
sağlığını da son derece olumsuz etkileyecektir.
Tıp fakültelerinde öğretim görevlisi açığı varken,
doktorlar arasında intihar vakaları yaygınlaşmışken
atılan bu adım sağlık hakkına darbe vuran bir siyasi
seçim yatırımıdır. Başta diş hekimliği
fakülteleri olmak üzere, tıp fakültelerinin
değersizleştirilmesini, öğrenci kontenjanlarıyla
oynanmasını ve hekimlik mesleğinin itibarsızlaştırılmasını
kabul etmediğimizi ve 24 Hazirandan sonra gereken düzenlemeleri tekrar yapacağımızı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ünal yerine Sayın
Dedeoğlu...
3.- Kayseri Milletvekili Sami Dedeoğlunun, engelli
vatandaşların devlet hizmetinde görev almalarıyla ilgili birçok
atılım ve yenilikler yapıldığına, Hükûmetin
öncelikli hedefleri arasında vatandaşların yaşam
standardını yükseltmek olduğuna ilişkin
açıklaması
SAMİ DEDEOĞLU (Kayseri) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, doğuştan ya
da sonradan birtakım kazalar sonucu bazı insanlarımız
çeşitli vücut organlarını kaybetmek suretiyle maalesef, engelli
durumuna düşebiliyorlar. Bugün itibarıyla ülkemiz genelinde
yaklaşık yüzde 11 veya 12 civarında bedensel veya zihinsel
engelli vatandaşlarımız vardır. Hiçbir insanın engelli
olmamak gibi bir garantisi yoktur. Bugünün sağlam dediğimiz
insanları yarın engelli olabiliyor. Dolayısıyla hepimiz
aynı zamanda birer engelli adayıyız, bunu asla unutmayalım.
Burada önemli olan, hem devletimize hem de her bir vatandaşımıza
düşen görev, bu engelli kardeşlerimizin eğitilmesi ve günlük
yaşantılarını kolaylaştıracak imkânları
sunmaktır. Özellikle son hükûmetlerimiz döneminde, engelli
kardeşlerimizin devlet hizmetlerinde görev almalarıyla ilgili birçok
atılım ve yenilikler oldu. Böyle sosyal devlet olmak, vatandaşların
yaşam standardının yükselmesi Hükûmetimizin öncelikli hedefleri
arasındadır. Bunu bir lütuf olarak değil, insani ve İslami
bir görevin yerine getirilmesi olarak telakki ediyoruz. Bu duygularla Gazi
Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Atıcı
4.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcının,
Antalyaspor yönetiminin, taraftarların İzmir Marşı
söylemesini hazmedemediğine, 25 Haziranda sadece Antalyalıların
değil tüm Türkiyenin İzmir Marşı söyleyeceğine
ilişkin açıklaması
AYTUĞ ATICI (Mersin) AKP spora da siyaseti
bulaştırdı. Sırtını AKPye dayamak zorunda
bırakılan Antalyaspor yönetimi, taraftarlarının İzmir
Marşı söylemesini hazmedemedi, daha da ileri giderek kendi öz taraftarlarına
bilet satışını kapattı. AKPye ve
sırtını AKPye dayayanlara sesleniyorum: 25 Haziranda sadece
Antalyalılar değil, tüm Türkiye İzmir Marşı
söyleyecek. 25 Haziranda sadece İzmirin değil, Türkiye'nin tüm
dağlarında çiçekler açacak. Bunun habercisi olan halkın Tamam.
hareketi sarayda oturan zatın dizlerini titretmiş olmalı ki
sarayın sözcüsü 2 milyonu bulan Tamam. tweetlerinin sahte
olduğunu söylüyor. Sayın sözcü, biz sahtekârlık bilmeyiz, dönün
kendi yaptıklarınıza bir bakın. Halk size açıkça
Tamam, tamam, tamam, tamam, tamam." diyor. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Kılıç
5.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, dürüstlüğün davranışlarda belli
olduğuna, insanların olumsuzluklara karşı
kayıtsız kalışının da toplumdaki ahlaki çürümeyi
ve yıkılışı hızlandırdığına
ilişkin açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değişme ağır ağır
olur. Bir şeyin gerçekte ne olduğu zamanla ortaya çıkar. Küçük
ihmaller büyük sıkıntıları emzirip büyüttüğü gibi
küçük işlerdeki dürüstlük de büyük doğrulukları besler. Birkaç
gram eksik tartmak veya eksik ölçmek, yarın dal budak salacak büyük
sorunların tohumudur. Dürüstlük davranışlarımızda
belli olur. Bu dürüstlük hayatı tüm aldatışlara karşı
korur. İnsanı belirleyen tavırlarıdır. Minesi
parçalanınca dişlerin çürümesi hız kazanır. İnsanların
olumsuzluklara karşı kayıtsız kalışı da
toplumdaki ahlaki çürümeyi ve yıkılışı
hızlandırır. Bir çürük başladı mı,
açıldı mı bir küçük iz, ürperip korkmalıyız. Sadece
bir yönde başlayan bir bozulma kısa süre sonra öbür yönlere de
yansır, olaylar birbirini tetikler, büyük problemi bazen küçük dikkat
çözümler. Bulmuş isek hangi şeyi, gayretimizin ekmeği.
Değerleri tutup kaldır Neme lazım. deme, aldır. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Tüm
6.- Balıkesir Milletvekili Mehmet Tümün, tutuklanan
Boğaziçili 2 öğrencinin işkenceye uğradığı
iddialarının gerçeği yansıtıp
yansıtmadığını ve Hükûmetin cezaevlerindeki
insanlık dışı uygulamalara yönelik herhangi bir
çalışmasının bulunup bulunmadığını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
MEHMET TÜM (Balıkesir) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
14 Nisan 2018 tarihinde tutuklanan Boğaziçili 2
öğrencinin gözaltı sürecinde Emniyet görevlileri tarafından
işkenceye uğradığı iddiaları basına
yansımaktadır. Öğrencilerin avukatları konuya ilişkin
bir açıklama yaparak öğrencilerin hem sözlü hem fiziksel şiddete
maruz kaldıklarını beyan etmişlerdir. Hükûmete soruyorum:
Eğitim hakları ellerinden alınan Boğaziçili
öğrencilere hem Boğaziçi Üniversitesi Kuzey Kampüsünün
karşısındaki otoparkta hem de cezaevinde işkence
edildiği iddiaları gerçeği yansıtmakta mıdır?
Öğrencileri çıplak hâlde işkenceye tutan ve sözlü
aşağılamada bulunan görevliler kimlerdir? Türk Ceza Kanununun
94üncü maddesi uyarınca bu Emniyet görevlilerine herhangi bir inceleme
veya soruşturma başlatılmış mıdır?
Hükûmetimizin cezaevlerindeki bu insanlık dışı uygulamalara
yönelik herhangi bir girişimi veya çalışması bulunmakta
mıdır?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET TÜM (Balıkesir) - 2002-2018
yılları arasında işkence ve kötü muamele suçları
kapsamında kaç soruşturma açılmıştır? Bu
soruşturmaların sonucunda mahkûmiyet kararı verilen kamu
görevlisinin sayısı kaçtır?
BAŞKAN Sayın Tamer
7.- Kayseri Milletvekili İsmail Tamerin, 9 Mayıs Dünya
Çölyak Gününe ilişkin açıklaması
İSMAİL TAMER (Kayseri) Çok teşekkür
ediyorum Değerli Başkanım.
9 Mayıs Dünya Çölyak Günü bugün. Türkiyede 68
bin civarında Sağlık Bakanlığına
kayıtlı çölyak hastamız mevcut. Çölyak aslında bir
hastalık değil bir yaşam biçimidir. Buğday, arpa, çavdar,
yulaf gibi tahıllardaki glüten denen maddenin, proteinin entropatisi
sonucunda ince bağırsaklardaki emilimi sağlayan villüs denilen
kıvrımları yok etmesiyle ortaya çıkan bir hastalık
şeklidir. Ama şunu çok iyi bilmemiz lazım ki çölyaklı olan
kardeşlerimizin günlük yaşamlarını, hayatlarını
daha rahat bir şekilde sürdürebilmeleri için en iyi şekilde onlara
hizmet verebileceğimiz bir durumu ortaya koymamız lazım.
Biliyorsunuz, geçen yıl itibarıyla Çölyak Komisyonu olarak Türkiyede
pek çok bölgeye gittik ve oralarda araştırmalar yaptık.
Türkiyede, 68 bin gözüken Sağlık Bakanlığındaki bu
rakamın, aslında 10 kat daha fazla olduğunu düşünerek 700
bin ila 800 bin civarında olduğunu tahmin edebiliyoruz.
Biz, çölyaklı kardeşlerimize buradan
geçmiş olsun diyoruz. Komisyon olarak, onların günlük
hayatlarında daha rahat bir şekilde hayatlarını
sürdürebilecekleri tedbirleri aldığımızı ifade
ediyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Değerli Başkanım, ayrıca
teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Tümer
8.- Adana Milletvekili Zülfikar İnönü Tümerin,
Adananın Yüreğir ilçesinde hastane inşaatına ne zaman
başlanacağını ve Adanalıların hastane sorunundan
kaynaklanan kaygılarının ne zaman giderileceğini
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
ZÜLFİKAR İNÖNÜ TÜMER (Adana) Sayın
Başbakan Yardımcısı, Adananın Yüreğir ilçesi
Karataş Caddesi üzerindeki Adana Devlet Hastanesi 2012 yılında
yıkılmıştır. İhtiyacı karşılamadığı
gerekçesiyle yıkılan hastanenin yeniden yapılacağı
belirtilmesine rağmen, 2012den bu yana proje aşamasında
kalmıştır. Adana Devlet Hastanesinin yıkılmasıyla
Yüreğir ilçesinin güneyinde bir tek hastane dahi
kalmamıştır. Söz verildiği üzere, yeni ve modern hastane
inşaatına ne zaman başlanacaktır?
Yine, yıllarca Çukurova Üniversitesinin Pamuk
Araştırma Merkezi olarak kullandığı Yüreğirdeki
verimli tarım arazisine Numune Araştırma Hastanesi
yapılmış ancak şehir hastanesi nedeniyle bu da
kapatılmıştır.
Öte yandan, nüfusu 500 bine dayanan Seyhan ilçesinin
batısında yaşayan vatandaşlarımız
Sağlık
Bakanlığının bu bölgede hastane yapımı için
ödenek ayırdığı açıklamasına rağmen, henüz
inşaata başlanmamıştır.
Seyhan ilçesi D400 kara yolu üzerinde bulunan,
Karayolları Bölge Müdürlüğüne ait atıl durumdaki tesisin
Seyhanlı hemşehrilerimize hastane olarak
kazandırılması beklenmektedir.
Projesinin ilk yer teslimi 11 Haziran 2012de
yapılan 250 yataklı Adana Ceyhan Devlet Hastanesi de altı
yıldan bu yana tamamlanamamıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZÜLFİKAR İNÖNÜ TÜMER (Adana) -
Adanalıların hastane sorunu ve yetersizliğinden kaynaklanan
kaygılar ne zaman giderilecektir?
BAŞKAN Sayın Çamak yerine Sayın
Gökdağ
9.- Gaziantep Milletvekili Mehmet Gökdağın,
Gaziantepte yoğun dolu yağışı nedeniyle fıstık
ağaçlarının zarar gördüğüne ve çiftçilerin Ziraat
Bankasına olan borçlarının silinerek destek olunması
gerektiğine ilişkin açıklaması
MEHMET GÖKDAĞ (Gaziantep) Gaziantepin Barak
bölgesi olan Nizip, Karkamış, Oğuzeli ilçelerinde yoğun
dolu yağışı nedeniyle bölgenin tek geçim kaynağı
olan fıstık ağaçları yüzde 90 oranında zarar
görmüştür.
Fıstık, iki yılda bir mahsul veren
bir ağaçtır. Geçen yıl mahsul vermedi, çiftçinin umudu bu
yıldı. Dolu bu umutları aldı, götürdü. Bu duruma göre, bu
yıl mahsul alamayacağı gibi, önümüzdeki iki yıl da mahsul
alamayacak. Üretici borçlu; Ziraat Bankasına olan borçların
ertelenmesi bile dertlerine çare olamayacak çünkü önümüzdeki yıllarda da
mahsul alınamayacak. O bölgedeki çiftçilerin talebi Ziraat Bankasına
olan borçların silinmesi ve destek olunmasıdır. Devletin görevi,
böyle günlerde yurttaşının yanında olmaktır. Çiftçinin
Ziraat Bankasına olan borçlarının silinmesi ve onlara destek
olunması konusunda bir an önce çalışmaların
başlatılması gerekiyor, çiftçinin bu sesine kulak verin.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Özdiş
10.- Adana Milletvekili İbrahim Özdişin, Türk Tabipleri
Birliği Merkez Konsey yöneticilerinden Dursun Yaşar Ulutaş ve
Selma Güngör hakkında bir daha atanmamak üzere devlet memurluğundan
çıkartma cezası kararı verilmesine ilişkin
açıklaması
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sorum Sayın Sağlık Bakanına:
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konsey yöneticilerinden olan Doktor Dursun
Yaşar Ulutaş ve Doktor Selma Güngör hakkında
Bakanlığınızın başdenetçisi tarafından
hazırlanan raporda bir daha atanmamak üzere devlet memurluğundan
çıkartma cezası uygun görülmüş, Müsteşarınız da
onaylamış. Hem de haklarında herhangi bir mahkeme kararı
olmadan bu karar alınmış. Yaşar Ulutaş ve Selma Güngör
hekimlerimizin başına gelenler, 24 Nisan 2018 günü AKP Grubunda
konuşan AKP Genel Başkanı Erdoğanın Daha fazla
demokrasi, daha fazla özgürlük. ifadesiyle çelişmiyor mu? Meslek
örgütlerini daha ne kadar baskı altında tutacaksınız
Sayın Bakan?
Son olarak Tamam. diyorum, Tamam. diyorum,
Tamam. diyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Kurt yerine Sayın
Boyraz.
11.- İstanbul Milletvekili Osman Boyrazın, 24 Haziranda
sandıklar açılınca Recep Tayyip Erdoğanla umutların
yeniden yeşereceğine ilişkin açıklaması
OSMAN BOYRAZ (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Biraz önce kürsüden yapmış olduğum
konuşma esnasında, -nezaket gereği hatibin konuşmasına
müdahale edilmemesi gerekirken- CHP Grubundaki arkadaşların sözlü
sataşmalarından dolayı konuşmamın daha net ve
anlaşılır olabilmesi için sesimi yükseltmek zorunda kaldım.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Siz hep bize
sataşıyorsunuz.
OSMAN BOYRAZ (İstanbul) Üzülerek ifade ederim
ki Özgür Özel bu konuşmaya başka anlamlar yüklemeye çalıştı.
Hani derler ya, kişi, kendisi nasılsa, karşısındaki
insanı da öyle görürmüş. Sayın Özel, ben 15 milyonluk
İstanbul ilinin 3 dönemdir milletvekiliyim, bunu bilesin. Ve diyorum ki:
Sanal âlemden umut bekleyeceğinize, ne Karamollaoğlu ne Akşener
ne İnce, siz göreceksiniz millet oy verince. 24 Haziran
akşamında açılınca sandıklar, Recep Tayyip
Erdoğanla yeniden yeşerecek umutlar. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÖZKAN YALIM (Uşak) - Tamam. diyecek, Tamam.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Muharrem
İnce diyecek, Muharrem İnce.
ALİ ŞEKER (İstanbul)
Sandığa gidince Muharrem İnce
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Osman, ayrılma; geliyor,
cevap verirsin.
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu
12.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, AK PARTİ hükûmetleri döneminde Çankırıya
yapılan yatırımlara ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkürler Başkanım.
AK PARTİ hükûmetlerimiz on beş
yıllık dönemde Çankırımıza yaklaşık 9
trilyon, eski parayla 9 katrilyon liralık hizmet yaptı. Son iki buçuk
yılda 2,5 katrilyon liralık hizmete vesile olduk elhamdülillah. 450
trilyon lirayla Çankırı tarihinin en büyük yatırımı
olan Devrez Kızlaryolu Barajını 2017 Yatırım
Programına alarak 17 Aralık 2017 tarihinde temelini atmanın
büyük manevi mutluluğunu yaşıyoruz. Âdeta denize benzeyen bu dev
yatırım 100 metre yüksekliğinde, 140 kilometrelik hat boyunca
160 bin dekar araziyi sulayacak, 5 megavat elektrik üretilecek ve
yıllık 100 trilyon lira katma değerle beş yılda
kendini amorti edecek.
Bu vesileyle tüm yatırımların
ilimize, bölgemize ve ülkemize hayırlı olmasını diliyor, bu
dev yatırımları kazandıran sayın
bakanlarımıza, Sayın Başbakanımıza ve Sayın
Cumhurbaşkanımıza gönülden teşekkür ediyor, hepinize
saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Yalım yerine
Sayın Özdemir
13.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, 9 Mayıs
Avrupa Gününe ilişkin açıklaması
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Avrupa Birliğinin kuruluş temellerinin
atıldığı 9 Mayıs yani bugün Avrupa Günü olarak
kutlanmaktadır. Avrupa Birliğinin en uzun süre aday ülkesi olan
ülkemiz açısından üyelik müzakerelerini on altı yıldır
tek başına yöneten bu iktidar döneminde üyeliğimiz kısa
vadeli iç politikalara ve kişisel siyasi çıkarlara malzeme edildi ve
bugün üyelik müzakereleri fiilî olarak dondurulmuş durumda ve evrensel AB
değerlerinden iyice uzaklaştık.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak ülkemizin ulusal,
stratejik hedefi, demokratik reformlar, teknik mevzuat uyumu ve ekonomik refah
yönünden Avrupa Birliği sürecini tarihsel bir fırsat olarak görüyor
ve Türkiye Cumhuriyeti ve AB vatandaşlarının 9 Mayıs Avrupa
Gününü kutluyorum ve şunu da ifade etmek istiyorum değerli
milletvekilleri: 24 Haziranda demokrasimize, kuvvetler
ayrılığına, parlamenter sisteme sahip çıkmak için
sandığa gidip hep birlikte Tamam. diyeceğiz.
BAŞKAN Sayın Yıldırım
14.- Adıyaman Milletvekili Behçet
Yıldırımın, 24 Haziran seçimleri öncesi bütün
cumhurbaşkanı adaylarının bölge bölge gezerek seçim
çalışmalarını yürütmesine rağmen HDP
Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaşın cezaevinde
rehin tutulduğuna ilişkin açıklaması
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) Teşekkürler
Başkanım.
Yaklaşan 24 Haziran seçimleri öncesi bütün
cumhurbaşkanı adayları bölge bölge gezerek seçim
çalışmaları yürütmektedirler. Bir tarafta devletin bütün
imkânlarını emrine amade eden bir aday, bir tarafta devletin bütün
imkânlarını kullanamasa da birçok imkândan faydalanabilen adaylar,
diğer tarafta ise neredeyse posta güvercini kullanarak
mesajlarını dışarıya iletmeye çalışan, 4
Kasım 2016 tarihinden bu yana rehin tutulan Eş Genel
Başkanımız, Cumhurbaşkanı adayımız
Sayın Selahattin Demirtaş var. Cezaevinde rehin tutulmasına
rağmen attığı esprili tweetlerle gazetecilerin
sorduğu sorulara günlerce sonra da olsa verdiği cevaplarla bu seçimin
en renkli adayı olmayı başarmıştır ve bu ülkeyi
gerçekten adil, demokratik, hukukun üstünlüğünü gözeterek yönetecek tek
adaydır. Eğer adil bir seçim olsa, eşit şartlarda seçim
çalışması yapılabilse Selahattin Başkanın çok
başarılı olacağına yürekten inanıyorum.
Selahattin Başkan bir an önce özgürlüğüne
kavuşmalıdır.
BAŞKAN Sayın Benli yerine Sayın
Taşkesenlioğlu, buyurun.
15.- Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlunun, on
altı yıldır güçlerini milletten aldıklarına ve 24
Haziranda millet iradesinin devam diyeceğine ilişkin
açıklaması
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum)
Sayın Başkan, değerli hazırun; on altı
yıldır gücümüzü milletten alarak İnsanı yaşat ki
devlet yaşasın. felsefesiyle hareket ederek ürettik, üreterek
büyüdük, büyüyerek kalkınmaya devam ettik. Büyüdük çünkü 2016daki FETÖ
hain darbe girişimine rağmen yüzde 7,2lik bir büyümeyle G20 ülkeleri
arasında zirveye oturduk. Büyüdük çünkü ihracatımızı
cumhuriyet tarihinin en önemli rakamı olan 157 milyar dolara getirmiş
olduk ve inanarak söylüyoruz ki üreterek, büyüyerek ve kalkınarak, Gazi Mustafa
Kemal Atatürkün söylediği gibi Türkiye Cumhuriyetini ilelebet payidar
kılabilme adına FETÖyle, PKKyla, DEAŞla ve her türlü terör
örgütüyle sonuna kadar mücadele ederek 2023, 2053, 2071 hedeflerimize yürümek
için 24 Haziranda, bugüne kadar olduğu gibi, millet iradesi Devam.
diyerek yoluna devam edecektir.
BAŞKAN Sayın Taşkın
16.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, yeni
kurulan Tarsus Üniversitesinin Tarsusa, Mersine ve ülkeye hayırlı
olmasını dilediğine ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Tarsus Üniversitesi hayırlı olsun. Tarihî
geçmişi, coğrafyası ve 350 bine yaklaşan nüfusuyla
Çukurovanın kadim şehri Tarsusumuza yakışan bir hizmet
daha Hükûmetimizce gerçekleştirilmiştir. Gazi Meclisimiz
tarafından kabul edilen Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısıyla aralarında Tarsus Üniversitesinin de
bulunduğu 20 yeni üniversite kurulmuştur. Yeni kurulan Tarsus Üniversitesinin
Tarsusumuza, Mersininimize, bölgemize ve ülkemize hayırlı
olmasını diliyorum.
Seçim bölgem Mersinimizin ikinci devlet
üniversitesi olan Tarsus Üniversitesinin kurulmasında emeği geçen
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan başta
olmak üzere Başbakanımız Sayın Binali
Yıldırıma, Millî Eğitim Bakanımız Sayın
İsmet Yılmaza, Kalkınma Bakanımız Sayın Lütfi
Elvana, AK PARTİ milletvekillerimize ve sivil toplum
kuruluşlarımıza teşekkürlerimi bildirir, saygılar
sunar, Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Son olarak Sayın Özkan
17.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, 24 Haziran
seçimlerinin dönüm noktası olacağına ve milletin güçlü
desteğiyle yollarına devam edeceklerine ilişkin
açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkanım.
24 Haziran seçimleri,
yaşadığımız bu süreçte dönüm noktası olacak.
Türkiye ilk defa köklü bir sistem değişikliğine gidiyor.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle bürokrasi baştan
sona yenilenecek, etkin ve güçlü Meclisle halkın iradesi idareye vaziyet
edecek bir konuma yükselecek inşallah. Türkiye, hızlı karar
alarak ve aldığı kararları icra ederek hem kendi kaderini
şekillendirecek hem de bölgenin geleceğinde kilit roller üstlenecek
bir zihinle siyasi, kültürel, askerî ve stratejik
bağımsızlaşma sürecine girecektir. Bütün bunlar ülkemizin
gelişmesine karşı olanları fena hâlde ürküttüğü için
Türkiyeyi durdurmaya çalışıyorlar.
Aziz milletimizin güçlü desteğiyle önümüzdeki
süreçte engelleri aşarak yolumuza devam edeceğimize inanıyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Şimdi, sisteme giren sayın grup
başkan vekillerine iki dakika süreyle söz vereceğim.
Sayın Koçdemir, buyurun.
18.- Bursa Milletvekili Kadir Koçdemirin, sanal âlemde
yaşanan tamam devam tartışmasına, İYİ
PARTİ iktidarında bilgiye erişimin önündeki engellerin
kalkacağına ve Türkiyede yol işaretleri konusunda bir
yeknesaklık ve yönetmeliğe uygunluk olmadığına
ilişkin açıklaması
KADİR KOÇDEMİR (Bursa) Sayın
Başkan, teşekkür ederim.
Dün, siyaseti olması gerektiği
şekline döndürme gayreti olan sanal âlemde bir Tamam. Devam.
tartışması oldu. Orada dünya gündemindeki sıralamalar
birdenbire değişti, birkaç kere gördük. Ben Devam.la ilgili
rakamları vermek istiyorum, dünyanın hangi ülkelerinden girilmiş
çünkü hoşa gitmeyen bir şeyde hemen yurt dışı
kaynaklı deniyor. Devam. diyenlerin -bugün aşağı indi,
onlar da silindi- yüzde 55i Amerika Birleşik Devletlerinden girmiş,
yüzde 20si Brezilyadan girmiş yani 4 kişiden 3ü Türkiye
dışından girmiş. Hatta yüzde 90ı Türkiye
dışından girmiş, sadece yüzde 10u Türkiyeden girmiş.
Bu, Türkiyede rey sahibi, kanaat sahibi olmanın, düşündüğünü
söylemenin ne durumda olduğunu göstermektedir. İnşallah 24
Haziranda, ayırmadan, kayırmadan ve buyurmadan yönetimin,
tanış olmanın işleri kolaylaştıracağına
inanan İYİ PARTİ iktidarında -başta Wikipedia olmak
üzere- engelleme, yavaşlatma, kapatma gibi bilgiye ve
başkalarına erişimin önündeki engeller kalkacaktır.
Ayrı bir husus: Geçen hafta, kazam olan
Orhaneli ile Bursa arasında -40-45 kilometrelik bir yoldur- 3 tane kaza
oldu, 3 gencimiz hayatını kaybetti. Sayın milletvekillerimiz
yollarda gezerken lütfen bir baksınlar, belki ben mesleğim
gereği biraz daha fazla fark ediyorum; yol işaretleri, işaretlemeler,
yol çalışmalarında uyarmalar, yolda trafik kontrolüne giriş
noktalarında Türkiyede bir yeknesaklık ve yönetmelikte
yazılanın hayata geçmesi gibi bir durum maalesef yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KADİR KOÇDEMİR (Devamla) Tamamlayabilir
miyim Sayın Başkanım?
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
KADİR KOÇDEMİR (Devamla) Mesela,
bölünmüş yollarda 110 kilometre hıza kadar müsaade edilmiştir
ama Karayolları Genel Müdürlüğünün 110 yazan bir tabela
bastırmadığını görüyoruz. Eğer Türkiye'nin
herhangi bir yerinde 110 kilometre hız tabelası gören varsa
fotoğrafını çekip bize göndersin. Yine, tahdidin bittiği
yerde sadece yan çizgiler var, yeni gelen hiçbir şey yok.
Ama şunu görüyoruz: Duba koyma konusunda,
ülkeyi dubayik bir memleket yapma konusunda kamu birimlerimiz çok hevesli.
Bazen, 10 kilometre, 15 kilometre boyunca bölünmüş yolun bir
tarafında çalışma varsa diğer tarafını dubayla
ayırmak suretiyle işlemler yapılmaktadır. Bunun neticesinde
de maalesef -Emniyet Genel Müdürlüğünden trafikteki ölüm
rakamlarını bile alamıyoruz. Bu, Türkiye'nin ne kadar
şeffaf olduğunu gösteriyor- son aldığımız
rakamlara göre, her gün 21 kişiyi trafiğe kurban veriyoruz. Bu mesele
bizim meselemizdir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Usta, buyurun.
19.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, Kuzey Irakta
şehit olan Furkan Pekere Allahtan rahmet dilediğine, çeşitli
bölgelerde meydana gelen sel felaketlerinde yaşanan mağduriyetlerin
giderilmesinin büyük önem taşıdığına, 9 Mayıs
Avrupa Gününe, 5-13 Mayıs Karayolu Haftasına ve 24 Haziran
seçimleri öncesi milletin beklentilerine yönelik bazı düzenlemeler
yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Öncelikle, dün, Kuzey Irakta PKKlı
teröristlerle çatışması sonucu hayatını kaybeden
komando uzman çavuş Furkan Pekere Cenab-ı Allahtan rahmet, ailesine
ve milletimize başsağlığı diliyorum.
Yurdun çeşitli bölgelerinde
aşırı yağışlar nedeniyle bir kısım sel
felaketi oldu; Mamakta, Urfada. En son da Şırnak Kumçatıda
sağanak yağış sonucu taşan dereyi geçmeyi
çalışan ve çoban oldukları belirtilen 2 çocuk sulara
kapılarak kayboldu. Bölgede arama çalışmaları devam ediyor,
inşallah bir can kaybı olmaz.
Bu sel felaketlerinde mağduriyet
yaşayanların bir an evvel mağduriyetlerinin giderilmesi büyük
önem taşımaktadır.
Biliyorsunuz, 9 Mayıs ülkemizde de Avrupa
Günü olarak kutlanmaktadır. Ben bu çerçevede
Ülkemiz AB
katılım sürecine bağlılığını hâlen
korumaktadır. AB, Türkiyeye de şaşı bakmaktan vazgeçmelidir,
çifte standart uygulamamalıdır, siyasi kriterlerle süreci
tıkamamalıdır. Türkiye üzerine düşenleri büyük ölçüde
yapmıştır. Biz aynı kararlılığı ve iyi
niyeti Avrupa Birliği tarafından da bekliyoruz.
Sayın Başkan, biliyorsunuz, 5-13
Mayıs ülkemizde Karayolu Haftası olarak değerlendiriliyor,
kutlanıyor veya gündeme alınıyor. Her yıl
yaklaşık 1,2 milyon trafik kazası oluyor Türkiyede. Bu
kazaların da 200 bini ölüm ve yaralanmayla sonuçlanıyor. 2016
yılı sonuçlarına göre trafik kazalarında 7.300
vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 304 bin vatandaşımız
da yaralanmıştır yani bir savaşta bile olmayacak kadar
büyük bir felakettir. Bu konuyla ilgili mutlaka tedbir alınması
gerekmektedir.
Sayın Başkan, 24 Haziranda ülkemiz seçime
gidiyor. Ülkemizde, tabii, birtakım beklentiler var, yaşanan
sıkıntılar var. Bu anlamda da milletimize bir kısım
müjdeler vermemizin gerektiğine inanıyorum. Mesela, bunlardan bir
tanesi olarak bugünkü görüşeceğimiz torba kanunla emeklilerimize 2
defaya mahsus olmak üzere bayram ikramiyesi gibi bir ödeme yapacağız.
Bunun gibi, emeklilikte yaşa takılanlar var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
Buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) Bu, önemli bir sorun olarak
devam etmektedir, bu konunun çözülmesi lazım. Yani prim ödeme gün
sayısını doldurmuş olanlarda makul bir süre dikkate
alınarak emeklilik meselesinin belki bu anlamda çözülmesi lazım.
Atama bekleyen su ürünleri mühendisleri, gıda
mühendisleri, ziraat mühendisleri, veteriner hekimler var; 100 bini
aştı sayıları, temmuz ayında KPSSleri yanıyor ve
bunlara ilişkin de bir alımın öncelikle gündeme
alınması gerektiğini bu anlamda düşünüyorum.
FETÖyle mücadele kararlılıkla devam
ediyor, çok önemlidir, bunun kararlılıkla da mutlaka devam etmesi lazım
çünkü hâlâ kripto damarlar hayattadır, canlıdır, bu mücadelenin
sürmesi lazım. Ancak bu mücadele sürerken -hep geçmişte de gündeme
getirdik- bir kısım mağduriyetler hâlen yaşanıyor,
bunlara da dikkat etmemiz lazım. Örneğin, tutuklu erler var, hâlâ tutuklu
erler var. Bu Acıbademle ilgili olarak geçen er aileleri bizi ziyaret
ettiler. 31 tane ere 7şer kez müebbet hapis veriliyor. Tabii, burada
amacımız mahkemenin, yargının kararlarını
değerlendirmek değil. Ancak burada bir tuhaflık var; bu işe
karışmış subaylar bile veya üst rütbeliler daha
doğrusu -subayın illaki suçlu olması gerekmiyor- bu kadar büyük
ceza almazken
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım.
Buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) ...verilen talimatı
uygulamaktan başka bir şey yapmayan ve hiçbir şekilde
silahından da ateş edilmediği daha sonradan ortaya
çıkmış bu erlere karşı yapılan bu muamelenin ben
çok doğru olmadığını düşünüyorum; buralara dikkat
etmek lazım.
Geçen yıl -tam bir yıl oldu- 9.103 polis
açığa alındı bu FETÖyle mücadele kapsamında. Burada
artık devletimizin bir an evvel karar vermesi lazım, bu
insanların moralini, motivasyonunu bozmaya gerek yok. Bunlardan hakikaten
FETÖye bulaşmış olanların temizlenmesi lazım ancak
bulaşmamış olan insanlarımızın da polislerimizin
de bir an evvel mesleklerinin, işlerinin başına döndürülmeleri
lazım.
Bu anlamda, yeri gelmişken polis
memurlarımız 3600 ek gösterge konusunda ciddi bir
rahatsızlık içerisindeler ve bunları hak ediyorlar. Emsali
görevde olanlar bunu alırken polis memurlarımıza bunu vermemek
yanlış olacaktır.
Yine, bu anlamda verilecek müjdelerden bir tanesi
sağlıkta yıpranma payı meselesi olabilir. Sağlık
çalışanlarına bu sözler daha önceden verildi. Bunları da
bir an evvel çözmenin çok yerinde olacağını düşünüyorum.
Son olarak: Bu taşeronları kadroya
aldık, çok da güzel bir iş yapıldı ancak KİTlerle
ilgili mağduriyetler ve yüzde 70e takılan şoförlerle ilgili
mağduriyetler hâlen sürmektedir. Bu konunun da çözülmesinin toplumu
rahatlatacağını düşünüyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Danış Beştaş,
buyurun.
20.- Adana Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Fehmi Altınordu Karakolunda er Fikret Aydemire
yönelik linç girişimi yaşandığına ve iktidarın
kutuplaştırıcı dilinin askerî alanlara bu şekilde
yansıdığına, Ankara Büyükşehir Belediyesinde
taşeron işçi olarak görev yapan bir kadının HDP büyük
kongresine katıldığı için işine son verildiğine,
sağanak yağmurun Şırnakın Kumçatı beldesinde 2
çocuğun ölümüne sebep olduğuna ve 24 Haziran seçimlerine giderken
imar affını gündemine alan Hükûmetin doğal afetlerle ilgili
niçin önlem almadığının da hesabını vermesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Evet, bugün de ayrımcılığa dair
yeni gelişmeler var ve gerçekten bunların nüveleri,
kutuplaştırmanın nüveleri çok ağır bir şekilde
seyrediyor. Bir tanesinden başlayayım: Dün akşam Ağrı
Dağı 9uncu Bölüğe bağlı Fehmi Altınordu
Karakolunda bir askere yönelik bir linç girişimi yaşandı.
Anılan karakolda askerliğini yapan Vanlı er Fikret Aydemir,
Yozgat ve Çorumlu kıdemli askerlerin saldırısına maruz
kaldı. Kıdemli askerler tarafından linç edilen er Fikret
Aydemir, sadece Vanlı ve Kürt olduğu için Iğdır Devlet
Hastanesinde şu anda yaşam mücadelesi veriyor. Komutanlar neden bu
işkence yöntemine başvuruyor? Çünkü ülkede gerçekten siyasetin,
özellikle iktidarın kutuplaştırıcı,
ötekileştirici ve düşmanlaştırıcı dili askerî
alanlara bile bu şekilde yansıyor. Fotoğrafını
göstermek istiyorum bu askerin, şu anda ağır bir yaşam
mücadelesi veriyor. Bu kutuplaşmaya derhâl son verilmelidir ve toplumsal
barışın tesis edilmesi her zamankinden daha fazla elzemdir çünkü
her yerde şiddet, her yerde işkence alanına dönüşmüş
bir toplumsal yapıda yaşıyoruz. Bu konuda özellikle
çağrıda bulunmak istiyorum. Ayrımcılığın son
bulduğu, kutuplaştırmanın son bulduğu bir toplumu hep
beraber inşa edebiliriz. Buradan Millî Savunma Bakanlığına
ve Hükûmete, yetkililerine seslenmek istiyorum: Artık, askerî
kışlalar da dâhil, tugaylar da dâhil, askerler, etnik kimlikleri
sebebiyle işte böyle lince maruz kalıyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) -
Sayın Başkan, diğer bir mesele şu: Bu sabah bir
görüşme yaptım -ismini vermeyeceğim başına farklı
bir şey gelmesin diye- Ankara Büyükşehir Belediyesinde sekiz yıl
görev yapmış bir kadın yurttaş sırf HDP büyük
kongresine katıldı diye bir buçuk ay ağır bir mobbinge
maruz bırakılmış, görev yeri değiştirilmiş
ve ağır koşullar altında çalışmaya
zorlanmış, bir buçuk ay boyunca belediye bina bahçesinin çevresi
temizlettirilmiş, ana binaya giriş çıkışını
yasaklamışlar, bu da yetmiyormuş gibi ağır hakaretler
ve küfürlere maruz kalmış, terörist ilan edilmiş; yetmemiş,
diğer belediye personeline kendisiyle konuşurlarsa iş
sözleşmelerinin feshedileceği söylenmiş ve
yalnızlaştırılmış ve en sonunda, 180 kişinin
çalıştığı taşeron şirketten sadece bu
kadının işine son verilmiş. Neden peki? Yine, Hükûmetin
ötekileştirici dili sayesinde. HDP kongresine katılmış diye
sorguya çekilmiş ve bu konuda Sayın Cumhurbaşkanı sözde bir
manifesto açıklamasında Afra tafra yapmadık, mütevazı
olduk. diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Ama sadece
bizim partimizin kongresine katıldı diye işten
atılmasının kabul edilebilir bir yanı yoktur; bu, anayasal
bir suçtur. Bu konuda da Başkan Vekili olarak sizin gerekli
araştırmayı yapmanızı istiyorum. İsmi sizinle
paylaşabilirim çünkü bizzat ben kendim başvuruyu aldım.
Son olarak şunu söylemek istiyorum: Evet,
doğal afetler gerçekten can almaya devam ediyor, seller şehirleri
esir almış durumda ve vatandaş mağdur.
Kötü haber bugün Şırnaktan geldi.
Şırnakta etkili olan sağanak yağmur sokağa çıkan
ve hazırlıksız yakalanan vatandaşlara çok ciddi, zor anlar
yaşattı. Kumçatıdan, yağışla taşan dereyi
geçmeye çalışan 2 çocuk çobanın ölüm haberi geldi biraz önce ve
bundan önce de biliyoruz, Ankara Mamakta dokuz dakikada yağan yağmur
hayatı felç etmişti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Bitiriyorum zaten.
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Şırnaktan gelen can kaybı işin vahametini gerçekten ortaya
koyuyor. İzmirde, yine, hafta sonu ciddi bir sel felaketi vardı.
20ye yakın ilde sel riski olduğu ifade ediliyor.
Çarpık kentleşme, doğa katliamı,
inşaatçı yandaş müteahhitlerin cebi dolsun diye dere
yataklarına yapılan evler bu can kayıplarının
aynı zamanda sorumlusunu da işaret ediyor. 24 Haziran seçimlerine
giderken imar affını gündemine alan Hükûmet, bu imar affıyla ne
kadar doğa katliamı yapıldığının, doğal
afetlere niçin önlem almadığının da hesabını
vermelidir diyorum ve teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Özel, buyurun.
21.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, İstanbul Milletvekili
Osman Boyrazın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine, Cumhuriyet Halk Partisinin demokrasiyi, Adalet ve Kalkınma
Partisinin saltanatı tarif ettiğine, Trafik Haftasına, 13
Mayıs Avrupa Gününe ve 13 Mayıs Soma katliamının 4üncü
yıl dönümünde herkesi Somadaki anma törenine beklediklerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bugün Genel Kurul çalışmalarına,
iktidar partisinden, kürsüde çok da görmediğimiz bir arkadaşın
eşsiz bir performansıyla başladık. O tartışma
bayağı sürdü.
Aday listeleri belirlenecek, her partinin kendine
göre yöntemleri var. Arkadaş bir şiir yazmış, onu yüksek
sözlerle söyledi, vücut dilini kullandı falan. Tabii, buna dikkat
çekilince de üç dönemdir milletvekili olmasından bahsetti ve CHPye de
işte Kişi kendinden bilir işi. dedi. Hakikaten kendimizden
biliyoruz. Arkadaş geçen sefer de böyle yüreği ağzında,
listeye girmek için değişik performanslar sergilerken biz ilimizdeki,
örneğin, ben Manisadaki 13 bin üyenin kullandığı oylarla
ön seçimden çıkarak buraya gelmiştim. Yine, arkadaş hangi grup
başkan vekilini seçeceğini Genel Başkanından talimat olarak
beklerken beni grup başkan vekili olarak bütün üyelerimiz seçmişti.
Örneğin, arkadaşın genel başkan yardımcıları
bir listede yer almak için çırpınırken bizimkiler 600 kişi
içinden ve çarşaf listeyle seçilerek gelmişlerdi. O yüzdendir öz
güvenimiz, bu koltuklarda gerçekten demokrasi kahramanları olarak
oturmamız, arkamızdaki gücümüz. O yüzden, kürsüde öyle şeyler
yapmaya ihtiyaç duymaz bizim milletvekillerimiz. Örneğin, Cumhuriyet Halk
Partisinin büyük kongre delegeleri belirlenir; önce mahalledeki bütün üyeler,
sonra ilçe, sonra il, en son büyük kongre delegeleri ve müthiş bir
rekabet, müthiş bir çarşaf liste yarışı. Örneğin,
İstanbulun büyük kongre delegelerinin belirlenmesi için ertesi gün sabah
saatlerine kadar İstanbuldaki bütün il delegelerimizin çarşaf
listeyle kullandığı oylar sayılır. Şimdi,
değerli milletvekilimizin partisinde büyük kongre delegeleri belirleniyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hiçbir yarış yok,
bir ağızdan çıkıyor ama bakın, neler duyuyorsunuz
mesela: Adalet ve Kalkınma Partisi Büyük Kongre Delegeleri
Hem de
tanıdık isimler bunlar, böyle, Bumerzden, Man Adasından
tanıdığımız. Mustafa Erdoğan (kardeş), Ziya
İlgen (enişte), Bilal Erdoğan (oğul), Sadık Albayrak
(damadın babası), Özdemir Bayraktar (Sümeyye Hanımefendinin
kayınpederi), Salih Bayraktar (Özdemir Bayraktarın kardeşi),
Serhat Albayrak (Berat Albayrakın kardeşi), Göksel
Gümüşdağ (Emine Hanımın akrabası)
diye uzayıp
gidiyor liste. Ya, biz bir demokrasi tarif ediyoruz, bazen parti içindeki
demokrasiyle birileri dalga geçiyor ama bir saltanat tarif ediyorsunuz
arkadaşlar. Büyük kongre delegelerinde sadece
tanıdığımız isimlerden kurduğumuz akrabalık
ilişkileri, onun dışındaki isimlerdeki ilişkileri
biliyorsunuz. Nerede sandık? Nerede çoktan seçme?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım.
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Millet iradesi, millet
iradesi, millet iradesi
E, millet iradesi ama millet iradesine bir
saltanatsal yönetim biçiminin koyduğu ipotek. Ondan sonra Birisi beni
aday göstersin, tek seçici göstersin, ben sonra geleyim, kendime milletvekili
diyeyim. Önce demokratik kanalları kendi partinizde işleteceksiniz,
ondan sonra çıkıp başkasına bir şey söyleyecek
hakkı göreceksiniz.
Trafik Haftasıyla ilgili
kaygılarımız var. Bu trafiğin can almasını
önlemek için Meclis elinden gelen bilimsel, akılcı
çalışmaları yapmadı bütün taleplerimize, bütün
uyarılarımıza rağmen. 27nci Dönemde bu Meclisi
çalıştıracak çoğunluk partisi olarak bu konuyla ilgili söz
verdiğimizi ifade etmek isterim.
Avrupa Günü. Geçmişte Avrupa Birliği
ümidini pazarlayanların, güneş altında havai fişek
patlatanların daha sonra bir referandumda bir tane fazla evet oyu
çıkarabilmek için Avrupanın liderleriyle kazan-kazan
ilişkisiyle nasıl kayıkçı kavgalarına
tutuştuklarını
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bitiyor galiba.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bitireceğim Sayın
Başkan, diğer arkadaşlar
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
maksat hasıl olduktan
sonra da gidip kuytuda köşede birbirleriyle nasıl
helalleştiklerini gördük. Bu süreçte de Avrupa Gününü, biz, hedeflenen
muasır medeniyetler seviyesine ulaşmak ve onları geçmek için yön
olarak batıya diye sözde söylenen ama Türkiye'nin bilime ve
çağdaşlığa yönelik mücadelesinin bir devamı olarak
görüyoruz.
13 Mayıs Soma katliamının 4üncü
yıl dönümü. Yarın fırsat olursa daha geniş bir
çağrı yapacağım ama dört sene önce Unutursak yüreğimiz
kurusun. diyen herkesi 4üncü yıl dönümünde Somadaki anma törenine
bekliyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Bostancı, buyurun.
22.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Kuzey
Irakta şehit olan Furkan Pekere Allahtan rahmet dilediğine, Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaşın
açıklamasındaki bazı ifadelerine, sosyal medya üzerinden gürültü
koparılmaya çalışıldığına, gerçek hayatta
kaybedenlerin sosyal medya üzerinden teselli ve telafi aradıklarına
ve Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkanım, teşekkürler.
Irakın kuzeyinde PKKyla yaşanan
çatışmada hayatını kaybeden Piyade Uzman Onbaşı
Furkan Pekere Allahtan rahmet diliyorum. Bütün şehitlerimize selam
olsun, mekânları cennet olsun. Onlar, milletin birliği ve bu
coğrafyanın esenliği için hayatlarını verdiler.
Sayın Beştaşın yapmış
olduğu açıklama çok talihsizdir. Millî Savunma
Bakanlığı gerekli tahkikatı yapıp kamuoyunu muhakkak
aydınlatacaktır. Ama ne zaman, nerede bir hadise yaşansa bunu
hemen etnik temelde bir okuma üzerinden anlatmak etnik siyasetin
kışkırtıcı dili olur, buna dikkat etmek lazım.
Türkiye Cumhuriyetinin 500 binin üzerinde askeri var, 600 bin civarında
askeri var; her kimlikten vatan evladı mevcut. Onların hepsi bu
ülkenin askerleri ve her birine karşı bu ülkenin insanları
saygı duyar. Askeriyenin içindeki ilişkiler de askeriyenin kendine
has disiplininin de ötesinde bu saygı çerçevesinde yaşanır. O
yaşanan hadise de muhakkak tahkik edilip açıklanacaktır. Böyle
bir akletme biçimi doğru değildir, etnik
kışkırtıcılıktır.
Öte taraftan, sosyal medya üzerinden bir gürültü
koparılmaya çalışılıyor. Sosyal medya şöyle bir
işe de yarar, birçok farklı okumalar yapılabilir sosyal medyaya
ilişkin ama önemli unsurlardan biri şudur: Gerçek hayatta kaybedenler
sosyal medya üzerinden bir teselli ve telafi ararlar. Dikkat ederseniz, mesela
Instagramda filan da insanlar kendi gerçekliklerini değil, fotomontaj
imajlarını yükseltmeye çalışırlar. Şimdi de
sosyal medyada yaşanan esasen böyle bir fotomontaj imajdır...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım lütfen.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) ...sahadaki
gerçeklikle ilgisi yoktur.
Bakın, kullanılan dile dikkat edin, genel
olarak dili söylüyorum: Sayın Erdoğan Gitsin. diyorlar ve
şüphesiz toplumun kahir ekseriyeti de inşallah 24 Haziranda Devam.
diyecek. Bütün tartışma... O Gitsin. diyenler var ya, onlar da
Erdoğan diyorlar, bunun altını çizmek isterim. Kim götürecek
Erdoğanı, hangi isim; bunun cevabı yok.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Muharrem
İnce.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Muharrem
İnce.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Muharrem İnce, Muharrem
İnce.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Hayır.
Deseler ki: Şu götürecek. Öyle bir laf yok, öyle bir iddia yok. Sanki
Sayın Erdoğan gidince Külliyedeki makam boş
kalacakmış gibi bir anlam var. Dolayısıyla bizatihi sözün
kendisi gerçekliğe işaret ediyor.
Diğer taraftan, Özgür Bey biraz önce kürsüden
ateşli konuşma yapan bir arkadaşımızı bu dili
dolayısıyla eleştirdi. Zaman zaman bu kürsüde öyle
konuşmalar yapılıyor, ben de belki bir iki kere yapmış
olabilirim. Ama benim bildiğim Özgür Bey hep ateşli konuşmalar
yapıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ateşli konuşmaya
itiraz yok.
BAŞKAN Bitirelim efendim.
Buyurun Sayın Bostancı.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Ateşli
konuşmalar kastettiği manada bir yerlere selam anlamını
taşıyorsa aynı mantık çerçevesinde, Sayın Özgür
Özelin kurduğu mantık çerçevesinde ben de sormak isterim ki
düşünürüm daha doğrusu; Özgür Bey kime mesaj gönderiyor, kime selam
gönderiyor, hangi tahkimatı yapmak istiyor kendi pozisyonuna ilişkin;
mantığı dolayısıyla bunu sormak hakkımız
olur.
Son bir şey: AK PARTİnin 1.500ün
üzerinde büyük kongre delegesi var. Bunlardan birisi de benim, Postacı
Osmanın çocuğuyum. Oradaki delegelerin çok büyük bir
çoğunluğu halkın çocuklarıdır, zaten AK PARTİyi
de iktidar yapan bu karakteridir. 3 tane isim sayıp
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kim belirledi onları? 3
mü?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya)
buradan
farklı bir algı çıkarmaya çalışmak doğru
değildir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Birleşime on dakika ara
veriyorum; grup başkan vekillerini arkaya davet ediyorum, buyursunlar.
Kapanma Saati: 15.41
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.07
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER: Barış KARADENİZ
(Sinop), İshak GAZEL (Kütahya)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 97nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
bilgilerinize sunacağım:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Türkiye-Avrupa Birliği Karma
Parlamento Komisyonunda Mardin Milletvekili Mithat Sancardan boşalan
üyelik için HDP Grubu Başkanlığınca bildirilen Diyarbakır
Milletvekili Feleknas Ucanın üyeliğinin Başkanlık Divanında
yapılan incelemede uygun bulunduğuna ilişkin tezkeresi (3/1585)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna
Türkiye-Avrupa Birliği Karma Parlamento
Komisyonunda Mardin Milletvekili Mithat Sancar'dan boşalan üyelik için,
28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 2nci
maddesine göre Halkların Demokratik Partisi Grubu
Başkanlığınca bildirilen ve anılan Kanunun 12nci
maddesi uyarınca Başkanlık Divanında yapılan
incelemede uygun görülen Diyarbakır Milletvekili Feleknas Uca'nın
üyeliği Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
İsmail
Kahraman
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- HDP Grubunun, 12/10/2017 tarihinde Grup Başkan Vekili Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaş tarafından, ekonomik
krize bağlı yoksulluk ve beraberinde oluşan sorunların ve
alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 9
Mayıs 2018 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
9/5/2018
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 9/5/2018 Çarşamba günü
(bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Meral
Danış Beştaş
Adana
HDP
Grubu Başkan Vekili
Öneri:
12 Ekim 2017 tarihinde Adana Milletvekili Grup
Başkan Vekili Meral Danış Beştaş tarafından (5591
grup numaralı) ekonomik krize bağlı yoksulluk ve beraberinde
oluşan sorunların ve alınacak önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerinin 9/5/2018 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi
Grubu önerisi üzerinde, öneri sahibi adına İzmir Milletvekili
Ertuğrul Kürkcü konuşacaktır.
Buyurun sayın Kürkcü.
HDP GRUBU ADINA ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) -
Sayın Başkan, sevgili arkadaşlar; önergemizi açıklamak
üzere söz aldım ancak bir önceki oturumdaki bir tartışmaya atfen
iki cümle söylememe izin verin.
Sürekli olarak iktidar partisi milletvekilleri
sıralarından ve Sayın Bakan da geldikten sonra partimize,
partimizin milletvekillerine, grup başkan vekillerine PKKyi terör örgütü
olarak nitelememiz yönünde sürekli ısrarlar var. Biz bunun bir
barış dili söylemi olmadığı kanaatindeyiz. 2013-2015
arasında geçen iki yıl boyunca Mecliste ve kamuoyunda bu mesele ele
alınırken tarafların birbirlerini adlandırdıkları
şekli sürdürmeyi uygun buluyoruz. O açıdan bu tanımla
aramızda bir anlam ilişkisi kurmuyoruz. Altını çizmem
gerekirse, Türkiyede süregiden ihtilafın bu tanımın içerisine
sığmadığını, Mecliste kurulan komisyonun
aslında Türkiyede süregiden ihtilafı bir halk isyanı olarak
değerlendirmeyi tercih ettiğini bilerek biz bunun içinden
konuşuyoruz. Bununla birlikte özellikle sivillere yönelik şiddet ve
yıldırma eylemleri ne zaman gerçekleştiyse partimiz bununla
ilgili tutum ve beyanlarını açıkça ortaya koyduğu için
ikide bir bu konuda imtihana çekilmeyi gereksiz bir külfet olarak
gördüğümüzü söylemek isterim.
Önergemiz yoksulluk hakkında, Türkiyede artan
yoksulluğun Meclis tarafından araştırılması
talebiyle verildi. Sayılar ortada; her geçen gün ve her geçen yıl
sürekli olarak Türkiye'de en yüksek yüzde 20 gelir grubu ile en düşük
yüzde 20 gelir grubu arasındaki makasın açılmaya devam
ettiğini, mutlak yoksulluğun da göreli yoksulluğun da artmaya
devam ettiğini TÜİK'in ortaya koyduğu veriler açıkça ifade
ediyor. Ancak bunlar yapısal meseleler değil, Hükûmet
politikalarıyla pekâlâ giderilebilecekken tersine, Hükûmet
politikalarıyla artan bir yoksulluktan, sürdürülen ve yeniden üretilen
yoksulluktan söz ediyoruz. Bunun iki kaynağı var: Gelir dağılımındaki
adaletsizliği derinleştiren Türkiye'deki vergi rejimidir -bir sonraki
oturumda bunları konuşacağız- yani yoksuldan da zenginden
de aynı vergiyi alarak yoksulu daha yoksul, zengini daha zengin kılan
vergi rejimidir; ikincisi ise Türkiyenin yanlış iktisadi politikalar
dolayısıyla yükselen bir enflasyon sarmalı içerisine
düşmüş olmasıdır. Bu enflasyon aslında TÜİKin
verdiği verilere göre, geçtiğimiz yılın mayıs
ayına göre bu yıl mayıstaki fiyatlar yaklaşık yüzde 1
artış göstermiştir. Bunun yıllık ortalama yüzde 12ye
doğru dayanması kaçınılmazdır. Yüzde 12 enflasyona
şunu da ekleyin: Döviz fiyatlarındaki artış ve
yükseliş. Geçen yıl dolar 3,54ken bu yıl 4,29, dün
itibarıyla; avro 3,88ken 5,10. Benzin ve motorin fiyatları; benzin
2017de 5,28ken bugün 6,12; motorin 2017de 4,53ken bugün 5,64. Şimdi,
bütün bunların da enflasyon üzerindeki ve geçim düzeyi üzerindeki
etkilerine baktığımız zaman görürüz ki TÜİKin 2016
araştırmasına göre günlük geliri 4,3 doların altında
olanların nüfusun yaklaşık yüzde 2sini oluşturduğunu,
1 milyon 250 bin kişinin açlık sınırı altında
yaşadığını göz önüne alırsak, bu açlık
sınırının daha da yukarı doğru çekilmekte
olduğunu, bu sayının artmakta olduğunu görebiliriz.
Sonuç itibarıyla, bu meseleyi
araştırmayan bir Meclis olamaz; halkı yoksullaşan bir
Meclisin kendisi rahat uyuyamaz. İkide bir bize söylendiği gibi:
Komşusu aç yatarken kendisi tok uyuyan
Hepiniz toksunuz ve
mışıl mışıl uyuyorsunuz arkadaşlar,
uyanmanızı tavsiye ederim.
Çok alametler belirdi, vakit tamam oldu. Eğer
siz şu kısa sürede biner lira emekli ikramiyesiyle 24 Haziranda bu
meseleyi çözeceğinizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz. 24
Haziranda vakit tamam olmuş olacak ve vedalaşacağız.
Umarım tatlı bir veda olur, bizi çok uğraştırmazsınız.
Hoşça kalın. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Öneri üzerinde gruplar adına, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke.
Buyurun Sayın Sayek Böke. (CHP
sıralarından alkışlar)
Geçmiş olsun.
CHP GRUBU ADINA SELİN SAYEK BÖKE (İzmir)
Teşekkür ediyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Dışarıda neler olup bittiğinin
farkında mısınız, bilmiyorum ama biraz
farkındalık yaratma ihtiyacı olduğu aşikâr. Bugün
1.604 lira asgari ücretle geçinmeye çalışan milyonlar var Türkiye'de
ve açlık sınırı 1.680 lira. Daha yeni açıklanan
veriler 14,4 milyon kişinin yoksulluktan dolayı genel
sağlık sigortası primini ödeyemediğini ortaya koyuyor.
Aynı tablo içerisinde ciddi bir gelirsizlik, yoksulluk herkesi
sarmış durumda; hep beraber yoksullaşıyoruz. 2014te 12.112
dolarken kişi başına millî gelirimiz bugün 10.597 dolar; hep
birlikte fakirleşiyoruz. Bu rakamlar çok açık biçimde kendini Türk
lirasının değerinde yansıtıyor.
20 Temmuz 2016da yaşanan sivil OHAL
darbesinden bugüne Türk lirasının değer kaybına
baktığınızda sorunun sonucunu çok açık görüyorsunuz:
OHAL Türkiye'yi yoksullaştırıyor. OHALde ısrar eden
anlayış ve bu siyaseti perçinlemek isteyen anlayış
milyonları fakirleştiriyor. Çok açık bir OHAL devalüasyonu
yaşandı bu ülkede. OHAL ilan edildiğinde 3,02yken döviz, bugün
4,30a ulaşmış durumda. Türk lirası yüzde 43 değer
kaybetmiş OHAL yüzünden. Her değer kaybı
vatandaşımıza gelir kaybı olarak yansıyor. Sadece bu
yıl Türk lirasının değer kaybından dolayı bu
ülkede 208 milyar liralık zarar yazmış şirketler ve bu
zarar, bırakın emekliye çift maaş ikramiyeyi, bütün asgari
ücretlileri rahatlatacak kadar kaynağın OHALle heba edildiğini
çok somut bir biçimde ortaya koyuyor.
O zaman, reçeteyi söyleyelim çünkü biz bu
uyarıyı önceden yapmıştık. Daha Kasım 2016da demiştim
ki: OHAL kalkmazsa dolar 4 de olur, 4ü de aşar. Belli ki ne
olacağını görenlerimiz var. O zaman reçeteyi de size söyleyeyim:
Ülke, varlık barışlarıyla değil, toplumsal
barışla kalkınır. Ülke, Merkez Bankasındaki
sınırlı ve azalan rezervi har vurup harman savurarak değil,
OHALi kaldırarak kalkınır. Ülke, seçimden seçime emekliyi
hatırlayan bir propagandayla değil, emeklinin ve emekçinin
çalışırken hak ettiği ücreti alacağı bir düzenle
kalkınır. Ülke, yüzde 1 rantçı sınıfları, yüzde
99 uğruna sadece onları gören bir anlayışla, varlık
fonuyla cumhuriyeti lağveden bir anlayışla değil, toplumu
kapsayan bir anlayışla kalkınır. Ülke, saraylardan
verilecek fermanla paranın değer kazanmasıyla değil,
halkın hep beraber Tamam. feryadıyla kalkınır, artık
Tamam. diyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Tekrar Allah'tan şifalar diliyorum, geçmiş
olsun.
SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) Teşekkür
ediyorum, sağ olun.
BAŞKAN - Öneri üzerinde son söz Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Atay Usluya
aittir.
Buyurun Sayın Uslu. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ATAY USLU (Antalya) -
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Ha-De-Penin Meclis
araştırması açılması önerisinin aleyhine söz
almış bulunmaktayım, yüce Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, yoksullukla mücadelede
farklı yöntemler vardır. Özellikle sosyal politika araçları
yoksullukla mücadelede çok önemlidir. Sosyal politikalar, düşük
gelirlileri, dezavantajları nedeniyle yoksulluk sınırında
kalanları doğrudan ilgilendirir. Biz, halka hizmeti Hakk'a hizmet
olarak görüyoruz; biz, insanı yaşat ki devlet yaşasın
diyoruz; biz, önce insan diyoruz. Bütün bu ilkeleri kalbine kazımış
bir medeniyetin çocuklarıyız. Sosyal adalet, sosyal refah için ve
yoksulluğu ortadan kaldırma anlamında politikaları
aralıksız uyguluyoruz. AK PARTİ hükûmetleri döneminde
yoksullukla mücadelede çok önemli başarılar yakaladık. Ne mutlu
bize herhangi bir coğrafi sınırlamaya tabi olmadan garip
gurebaya, yoksula, engelliye, yaşlıya, mazluma,
sığınmacıya, göçmene hizmet ediyoruz ve bu hizmeti anayasal
bir görev görmenin ötesinde köklü medeniyetimizin bize
bıraktığı tarihî bir miras, ahlaki, vicdani bir görev
olarak görüyoruz. Hastanelerde yoksul hastaların rehin kaldığı,
yaşlıların emekli maaşı kuyruğunda
hayatını kaybettiği, parası olmayan hastaya bir yıl
sonraya randevu verildiği, sosyal devlet anlayışının
yalnızca kâğıtlarda yazılı olduğu o günler geride
kaldı. On altı yıl önce başlattığımız
sosyal reformlarla, devrimlerle sosyal politikalarımızı
geliştirdik, yoksulluğu azalttık, refahı
artırdık, erdem, irade ve cesaretle Türkiyeyi
şahlandırdık, inşallah şahlandırmaya devam
edeceğiz.
Sayın milletvekilleri, yoksulluk çemberini yok
etmek üzere on altı yıldır aileyi güçlendirdik,
yaşlıların refahını artırdık, engellilerin
topluma katılımını sağladık,
kadınlarımızın sosyal, siyasal, ekonomik açıdan
güçlenmesini sağladık, yoksul vatandaşlarımıza
krediler verdik; mikrokredi imkânlarına, yardımlaşma
kaynaklarının artırılmasına, Toplu Konut
İdaresinden dar gelirli vatandaşlara konutların verilmesine
kadar birçok enstrümanı etkin bir şekilde kullandık. 2002
yılında 1,2 milyar olan sosyal politika bütçesi bugün 50 kat
artmıştır. 2002 yılında 65 milyonun 20 milyonu sosyal
güvenlik kapsamı dışındayken, bunlar hastaneye
gidemiyorken, ilaç alamıyorken bugün 81 milyonun yüzde 99u sosyal
güvenlik kapsamındadır. 2002 yılında 2 doların
altında yaşayan kişi sayısı 2 milyon, 4,5 doların
altında yaşayan kişi sayısı 20 milyon iken bu
sayı artık bugün sıfırlanmıştır.
Bizim hedefimiz, yoksulluğu kökünden kurutmak;
onun için refahımızı artırıyoruz, onun için
ekonomimizi büyütüyoruz. 2017 yılında dünyanın en büyük
ekonomisi olduk. Bu duygularla durmak yok, yola devam diyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Tanal, buyurun 60a göre.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
23.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, şeker
pancarı çapası için Şanlıurfadan Aksaraya gelen mevsimlik
işçilere aboneliğe gerek olmadan su verilmesini talep ettiğine
ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Peki, teşekkür
ederim Değerli Başkanım.
Zaten biraz önce hatip yoksulluğu söylerken
Sayın Hatip kardeşim, Sayın Hatip Milletvekili kardeşim,
Değerli Bakanım; yıl 2018, şu anda Aksaray ilimizde
şeker pancarı çapası için gelen Şanlıurfalı
mevsimlik işçi hemşehrilerim var, 500 aile tam, oradaki ailelere su
verilmiyor. 2018 yılında su hayattır, su bir yaşam
hakkıdır, yoksulluktan bahsediyoruz.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Hiç böyle bir
şey olur mu ya!
MAHMUT TANAL (İstanbul) Belediyeye
gidiyorlar, gittikleri eski belediye başkanı diyor ki: Su abonesi
olmazsanız size su vermeyiz. Peki, Suriyelilere yardım
yapıyoruz, güzel; Suriyelilere suyu ücretsiz veriyorsunuz, elektriği
ücretsiz veriyorsunuz, maaş veriyorsunuz, ekmek veriyorsunuz. Benim
Urfalı hemşehrim orada çapa yapıyor, askerlik görevini yerine
getiriyor, vergi yükümlüsü; su parası ödeyemiyor, yoksul, yoksul, yoksul!
Bu insanlara ücretsiz su verin, yalvarıyorum sizlere.
Teşekkür ediyorum.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- HDP Grubunun, 12/10/2017 tarihinde Grup Başkan Vekili
Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş tarafından,
ekonomik krize bağlı yoksulluk ve beraberinde oluşan
sorunların ve alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 9 Mayıs 2018 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Evet, Halkların Demokratik
Partisi grup önerisini
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Karar yeter sayısı
BAŞKAN -
oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Öneriyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.23
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.36
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP
ÜYELER: Barış KARADENİZ (Sinop), İshak GAZEL (Kütahya)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 97nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar
yeter sayısı arayacağım.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Gene yok, gene
yok.
BAŞKAN - Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar
yeter sayısı yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.37
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.56
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP
ÜYELER: Barış KARADENİZ (Sinop), İshak GAZEL (Kütahya)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 97nci Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin
ikinci oylamasında da karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, öneri kabul edilmemiştir.
Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç
Tüzük'ün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan, çay tarımı ve
sanayisinde yaşanan sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/620) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 9 Mayıs 2018 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
9/5/2018
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 9/5/2018 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük'ün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Özgür
Özel
Manisa
CHP
Grubu Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan çay tarımı ve
sanayisinde yaşanan sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla (10/620) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin görüşmesinin
Genel Kurulun 9/5/2018 Çarşamba günlü (bugün) birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi
üzerinde, önerinin gerekçesini açıklamak üzere öneri sahibi adına
Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan konuşacaktır.
Sayın milletvekilleri, salonda bir uğultu
var; lütfen, Sayın Bayraktutanı can kulağıyla hep birlikte
dinleyelim.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; çay üreticilerinin sorunları hakkında Cumhuriyet
Halk Partisi Meclis Grubu adına söz aldım. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, Rize ve Artvin
için, Türkiye için çay stratejik bir ürün ve çayla alakalı gerçekten
bölgemizde ciddi bir sorun var. Nedir diyorsanız, geçen hafta da çayla
alakalı sorunlar konuşuldu; bundan altı yıl evvel, yine
çayla alakalı, bu Parlamentoda 24üncü Dönemde çay üreticilerinin sorunlarıyla
alakalı konuşma yaptım ve bu sorunu nasıl çarpıcı
şekilde anlatabilirim diye bir çuval çayı bu Parlamento kürsüsüne
dökmüştüm hatırlarsanız. Ama aradan geçen altı yıl
içerisinde ne yazık ki çaya ilişkin, çay üreticilerinin
sorunları hakkında bir iyileştirme olmadığı gibi
gerileme dönemiyle de karşı karşıyayız.
Sorun ne değerli arkadaşlarım?
Bakın, bir seçim dönemine giriyoruz. Normalde yaş çayla alakalı
olarak bir kota var. Bu kota da neydi? Normalde dekara 400 kiloydu ama seçime
girdiğimiz için 575 kilo. Kiloyla alakalı bir iyileştirme
yaptınız ama bu 575 kiloyu çay üreticisinin tamamlaması mümkün
değil, en fazla 250-300 kilo verebiliyor.
Başka bir sorun daha var, kontenjanla
alakalı sorun var değerli arkadaşlarım. 1 Mayısta çay
sezonu açılıyor. İlk iki gün sorun yok, Rize ve Artvinde sorun
yok değerli arkadaşlarım; ilk iki gün kontenjan
uygulamasıyla alakalı sorun yok ama dekar başına 30 kilo
ile 40 kilo arasında alması gereken ÇAYKUR bir bakıyoruz
günlüğü 15 kiloya çekiyor. Şu anda çay üreticisi devletin vermiş
olduğu destekle beraber 2,45; 2,450 fiyat alması gerekiyor. Bunun
içerisinde 13 kuruş da devletin destekleme fiyatı var. Aslında
normaldeki fiyat 2,320. Ama değerli arkadaşlarım problem
başka. Bakın, ÇAYKUR, yeterli şekilde talep
olmadığı için, büyük bir arzla karşı karşıya
kaldığı için bunu almıyor, özel sektörle, özel sektörün
iş adamlarıyla üreticiyi karşı karşıya getiriyor.
Sorun şundan kaynaklanıyor: Taban fiyatı her ne kadar 2,320 olsa
da değerli arkadaşlarım, buradan aşağı olmasa da
yani daha doğrusu destekleme fiyatıyla beraber 2,45 olsa da ne
yazık ki karşılaştığımız tabloda özel
sektör tarafından 1,70; 1,60; 1,80 verilen fiyatlar var. Yani
aşağı doğru neredeyse yüzde 30lara, yüzde 20lere inen bir
indirimle karşı karşıya kalıyor. Şunu açıkça
ifade ediyorum: Çay üreticisi emeğinin
karşılığını alamıyor sayın
milletvekilleri, değerli Hükûmet. O nedenle, buraya mutlaka müdahale
edilmesi gerekiyor.
Şunu da ayrıca bir not olarak tarihe
düşmek istiyoruz: Özel sektör bu konuda fiyat veriyor da bunu peşin
mi veriyor 1,70i; 1,60ı; 1,80i? Hayır, hayır değerli
arkadaşlarım, peşin de vermiyor. Bu konuda eğer
duyarlı olursanız
Peşin de vermiyor. Ne yapıyor?
(Uğultular)
KADİM DURMAZ (Tokat) Sayın
Başkanım!
ALİ ŞEKER (İstanbul) Sayın
Başkan, uğultuyu keser misiniz?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
sessizlik
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) O 1,60la;
1,70le; 1,80le alakalı fiyatlarla belki de 2019un Mart ayından
sonraya, 2019un ortalarından sonraya vade veriyor değerli
arkadaşlarım, senet veriyor. Bu ne demek biliyor musunuz? Yani çay
üreticisinin emeğini bir anlamda sömürüyoruz, yok ediyoruz, emeğini
yok ediyoruz değerli arkadaşlarım.
Bakın, benim bölgemde, Artvinde -şu anda
Borçkada, Hopada, Arhavide, Kemalpaşada- Rizenin bütün ilçelerinde
205 bin çay üreticisini ilgilendiren ciddi anlamda bir sorunla karşı
karşıyayız saygıdeğer arkadaşlarım.
Çay üreticileri, şu anda, eğer bu sorun
giderilmezse, özel sektörün yapmış olduğu vahşi
kapitalizmin bu uygulaması ortadan kaldırılmazsa Yolları
keseceğiz, bu çayları Rizede, Artvinde, Arhavide, Hopada,
Kemalpaşada yollara dökeceğiz. diyorlar değerli
arkadaşlarım.
O nedenle, çay üreticilerinin sorunları ciddi
sorunlar. Şunu demeyin bize: Efendim, ÇAYKURun fabrikalarının
alım kapasitesi belli ancak bu kadar alabilirler. Çay üreticilerinin
ürünü tarlada yanıyor değerli arkadaşlarım.
Ben yöre milletvekili olarak bunları anlatmak
zorundayım. Hükûmetten bakanlar var mı, bilmiyorum. Sayın
Başbakan Yardımcısı burada. Çıkıp şunu
söylemelerini istiyoruz, demeliler ki özel sektöre de: Maç oynandıktan
sonra hakemle alakalı kurallar değişmez değerli
arkadaşlarım. ÇAYKURla alakalı düzenlemelerde
kurallarımız var ama özel sektörün yapmış olduğu
uygulamalarda hiçbir kural yok, hiçbir kural yok.
E, bunun mağduriyetini kim çekiyor? Bunun
mağduriyetini biraz önce ifade ettiğim 205 bin aile çekiyor. 205 bin
çay üreticisi ne demek biliyor musunuz değerli arkadaşlarım? 1
milyon kişi demek, 1 milyon kişi demek. O nedenle biz çaya stratejik
ürün diyoruz. Dünyada hiçbir yerde
Bakın, ülkemizde suyun dışında
en çok tüketilen içecek çay. Çay üreticisi haklı olarak Mustafa Kemalin
Parlamentosuna bakıyor, elini uzatıyor, diyor ki: Benim elimden
tutun. Burada ciddi anlamda bir sorun var. Ben de yöre milletvekili olarak
diyorum ki: Evet, bu soruna damga vurmalıyız. Bu sorunu gidermeliyiz.
Hükûmetin, bu sorunla alakalı, çay üreticisinin infialine yol açacak,
sosyal patlamaya yol açacak bu tabloda, bu direnişte üreticinin
yanında yer almasını istiyoruz değerli
arkadaşlarım. Eğer bunu yaparsak, bunu giderirsek çay
üreticisinin bu mağduriyetini gideririz, emeğinin hakkını
veririz ve vermiş olduğu ürün miktarıyla alakalı da
alın teri kurumadan emeğinin
karşılığını alır diyorum.
Buradan, Hükûmetin gerekli bütün
duyarlılığı göstereceğine inanmak istiyor, çay
üreticilerinin bu sorununu yüce Parlamentodan bütün Türkiyeyle
paylaşıyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Bayraktutan.
Gruplar adına ilk söz, Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına Samsun Milletvekili Erhan Ustaya aittir.
Buyurun Sayın Usta. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ERHAN USTA (Samsun) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; çay üreticilerinin sorunlarıyla
ilgili Meclis araştırması önergesi üzerinde grubumuz adına
söz aldım, Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
Tabii, çay denince Karadeniz, Karadeniz denince
çay akla geliyor. Önce çok kısa bir şekilde, aslında Karadenize
ilişkin birkaç istatistik vermek istiyorum. Bir defa Karadeniz
hızlı bir şekilde Doğu Karadeniz özellikle- göç veriyor
yani 2008-2017 ortalaması olarak baktığımızda
yıllık ortalama binde 2,2 oranında göç veren bir bölge bizim
bölgemiz. Yıllık bir rakam da söyleyeyim: 2016-2017 yılı
-son yıl- rakamı olarak da net 33 bin göç vermiş Doğu
Karadeniz. Nüfus artış hızı olarak da Türkiye
ortalamasının ciddi ölçüde altında. Son dokuz yılda Türkiye
ortalaması nüfus olarak yüzde 13 artarken Doğu Karadenizde
artış sadece yüzde 5.
Şimdi, tabii, göç vermesinin temel nedeni,
burada geçimle ilgili sıkıntılar var, bunu biliyoruz zaten.
Millî gelirden aldığı paya baktığımızda
Doğu Karadenizin, burada bir düşüş görüyoruz. Millî gelirin
tarım kısmı olarak baktığımızda yani
tarım millî gelirinden aldığı payda da bir düşüş
var. Dolasıyla, hem fındık hem de çay konusunda aslında
bizim bölgemizde ciddi bir sorun var, bu sorunun çözümüne mutlaka el
atılması gerekiyor.
Bir defa, tabii, sorun yapısal, yapısal
olduğu için de
Bu meseleler böyle günübirlik -böyle çay vakti
geldiğinde- konuşuluyor, ondan sonra meseleler kalıyor;
yapısal sorunları çözmemiz lazım. Bir defa, orada
yapılması gereken şey, çayın yanı sıra alternatif
ürün konusu mutlaka ele alınması gereken bir konudur. İkincisi,
sanayi potansiyeli çok düşük, turizm potansiyeli yüksek. Ancak turizmle
ilgili olarak da doğayı tahrip etmeden çok daha fazla bir şey
yapıldığını ifade etme imkânımız yok. Turizm
açısından da bölgenin zenginleştirilmesi lazım.
Sorunlar açısından
baktığımızda, birinci sorun bir defa çayda kalite sorunu.
Yaş çay üretimi -son otuz yıl olarak söylüyorum, bakın, uzun bir
dönemi söylüyorum- yüzde 111 artmış ama kuru çay üretimi yüzde 85
artıyor, ciddi bir randıman sorunu var. Bölge halkı bir defa
çaya son derece bağımlı. Bölge halkının yüzde
60ı geçimini çayla sağlıyor, yüzde 26lık kısmı
ise tamamen çay gelirine muhtaç.
Bunun dışında, çay alım
fiyatları istikrarsız. Burada özel sektörün disipline edilmesi
gerekiyor. ÇAYKURun çok güçlü bir alıcı olarak piyasada her zaman
olması gerekiyor.
Diğer önemli bir konu kaçakçılık.
Kaçakçılık çok büyük miktarlarda, yüzde 20ye yakın kaçak çay
geliyor Türkiyeye. Özellikle bu doğu, güneydoğudaki paketleme
tesislerinin mutlaka sıkı bir denetim altına alınması
lazım aslında bu kaçak önlenmiş olsa fiyatların bu derece
düşük olmasının da büyük ölçüde önüne geçilecektir. Nihayetinde
fiyatlar bir şekilde piyasada belirleniyor.
Diğer önemli bir konu organik tarımla
ilgili, organik çay üretimiyle ilgili. Bununla ilgili Hükûmetin
aldığı tedbirler var, bunlar takdire şayan ancak çok
yetersiz. Organik tarım, organik çay üretimi konusu da üzerinde daha
hassasiyetle durmamız gereken bir konudur.
Ben Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Siirt Milletvekili Kadri Yıldırım.
Buyurun Sayın Yıldırım.
HDP GRUBU ADINA KADRİ YILDIRIM (Siirt) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; CHP Grubunun çay
tarımındaki sorunlar başlıklı önerisi üzerine söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum.
Öneride mağduriyetlerin giderilmesi, organik
tarımsal üretimin tabana yayılması ve ekolojik dengenin
korunması gibi partimizce de önemsenen ilkeler vardır.
Dolayısıyla bu ilkeler bizim bu öneriye destek vermemizi gerektiren
önerilerdir diye düşünüyorum.
Tabii, öncelikle çayın tarihçesinde Atatürkün
ve CHPnin önemli bir yeri vardır ve bu konuda emekleri vardır.
Türkiyede çay yetiştirme çabalarının
tarihçesi her ne kadar rahmetli Sultan Abdülhamitle başlıyorsa da
Sultan Abdülhamit zamanında bu iş için seçilen Bursa toprak
verimliliği ve iklim bakımından bu iş için yeterli
görülmemiş ve bu çabalardan vazgeçilmiştir. Atatürk önce işi
uzmanlarıyla istişare etmiş -evet, altını çizmek
gerekir, istişare etmiş- yani tek başına Şurası
uygundur, burası uygundur. falan dememiş, uzmanlardan olumlu rapor
aldıktan sonra da seri deneme üretimlerine geçilmiştir. Birçok
denemenin ardından ilk çay hasadı, Atatürkün vefat ettiği 1938
yılında alınmıştır. İlk çay fabrikası
da CHP 1950 yılında iktidarı henüz Demokrat Partiye devretmeden
önce, 1947 yılında işletmeye açılmıştır.
Tabii, eksiği, fazlası varsa bunu tashih edersiniz.
AK PARTİ ve diğer partilerimizin de
işin içerisinde, hatıratın da yer aldığı, perde
arkasında hatıraların da yer aldığı bu öneriye,
bu grup önerisine hayır demelerine ihtimal vermek istemiyorum. Bu
öneriden sonra Rize de Tamam. mı diyecek, Devam. mı diyecek merak
ediyorum. Sanırım onlar da
(x)
diyecekler.
Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi üzerinde son
söz Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Rize Milletvekili Hikmet
Ayara aittir.
Buyurun Sayın Ayar. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA HİKMET AYAR (Rize)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk
Partisinin çay tarımıyla ilgili vermiş olduğu Meclis
araştırması açılması teklifi üzerine AK PARTİ
Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle sizleri, çay
bahçesinde çay toplayan çay üreticisi hemşehrilerimi ve aziz milletimi
saygıyla selamlıyorum.
Yine, yeni açılan çay sezonunun Rizemize, çay
bölgemize hayırlar getirmesini Yüce Allahtan temenni ediyorum.
Geçen hafta, yine benzer bir önerge üzerine konuşmuştum;
aynı şeyler söylenmiş, ben de aynı şeyleri
söyleyeceğim. AK PARTİ iktidarlarından önce yaş çay için,
bütün tarım ürünlerinde olduğu gibi beklenen enflasyona göre fiyat
belirlenirdi, enflasyon hiçbir zaman beklenen seviyede çıkmazdı,
yüksek çıkardı ve müstahsil buradan kaybederdi. Yine, o dönem,
satılan yaş çay bedelleri bir sonraki senede ödenirdi, müstahsil
buradan da bir kaybederdi. Böyle bir dönemden bugünkü döneme geldik. Nedir
bugünkü dönem, ona bir bakalım.
Yaş çay fiyatı, gerçekleşen enflasyona
göre, artı refah payıyla belirlenmektedir bütün tarım
ürünlerinde olduğu gibi. Yine, satılan çay bedelleri bir sonraki
yılda değil, bir sonraki ay içerisinde ödenmektedir, enflasyondan
dolayı da herhangi bir kayba uğranılmamaktadır. Az önce
iddia edildiği gibi, özel sektör, belirlenen o 1,1 veya 1,5lerle
değil ÇAYKURun belirlediği fiyatın da üzerinde şu anda çay
almaktadır.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Mümkün değil
Sayın Milletvekilim.
HİKMET AYAR (Devamla) Geçen sene, tüm sezonun
ortalamasında, ÇAYKURun üzerinde fiyat vererek çay satın
almıştır özel sektör ve bunun sonucu olarak da ÇAYKUR
istediği rekolteyi alamamıştır, satın
alamamıştır ama siz gitmemiş olabilirsiniz, bilmiyor
olabilirsiniz, normal karşılıyorum. Biz ÇAYKURun çay
işleme kapasitesi
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Biliyorum
biliyorum, Artvinden bizi arıyorlar, 1.700e
HİKMET AYAR (Devamla) Bakın, özel sektör
de bizim, ÇAYKUR da bizim. Özel sektör şu anda çay rekoltesinin
yarısını, bazen yarısından fazlasını
satın alıyor. Özel sektör de bizimdir, ÇAYKUR da bizimdir ama özel
sektörü biz tu kaka etme yerine disipline etme anlamında
çalışmalar yapıyoruz. Nedir o? ÇAYKURun çay işletme
kapasitesini artırmak suretiyle özel sektörü her zaman için belli bir
noktada tutabiliyoruz artık. Günlük işleme kapasitesini son beş
senede 6.100 tonlardan 9.100 tonlara kadar çıkardık ve bunun sonucu
olarak da gerektiğinde kotayı artırmak suretiyle özel sektörü
disipline edebilmekteyiz ve bu tedbirler bu şekilde devam ettiği
sürece çayın bugünü dünden iyidir, yarını bugünden daha iyi
olacak diyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HİKMET AYAR (Devamla) Bir dakika alabilir
miyim Sayın Başkan?
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
HİKMET AYAR (Devamla) Elbette daha iyisini
yapmak
Evet, yine AK PARTİ sayesinde daha iyisini yapacağız ve
Rize, hiç şüpheniz olmasın, 5 milletvekilliği olsa 5-0la devam
kararı verecek ama nüfusumuz 3 milletvekilliğine uygun
olduğundan 3 milletvekilliğiyle devam kararını çoktan
vermiştir.
Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
sayın hatip yaptığı konuşmada, grubumuz adına
konuşan Uğur Bayraktutan için Bölgeye gitmemiş hatip.
ifadesini söyledi.
HİKMET AYAR (Rize) Olabilirsin dedim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Televizyonun canlı
yayında olduğu, tutanak altındaki bir dönemde bir milletvekiline
yapılabilecek en ağır sataşma ve hakarettir. Seçmenin
karşısında milletvekilini de mensubu olduğu grubu da zor
durumda bırakır. Konuya cevap hakkımızı kullanmak
istiyoruz İç Tüzük 69a göre. Sayın Uğur Bayraktutan
BAŞKAN Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
Lütfen yeni bir sataşmaya meydan vermeyelim.
IV.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
((Devam)
6.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın, Rize
Milletvekili Hikmet Ayarın CHP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu
adına yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın milletvekili böyle bir değerlendirme
yaptığı için söz alma ihtiyacı hissettim.
Değerli arkadaşlarım, biraz önce
milletvekilimiz konuşuyorken Kemalpaşa Belediye
Başkanımız Ergül Akçiçek beni telefonla aradı, Şu
anda Hopada, Kemalpaşada çay firmaları, değerli milletvekilim,
1.800, 1.700, 1.600... dedi. Bakın, rakamlara dikkat edin. Biraz önce
Belediye Başkanı beni aradı. Hani benim bölgeye gitmediğimi
söylüyorsunuz ya, ben bölgeden gelmiyorum, bölge orada duruyor, Artvin. Daha
geçen hafta oradaydım.
Israrla söylüyorum, gelin, şöyle bir şey
yapalım, açık çağrıda bulunuyorum: Hafta sonu beraber
gidelim Kemalpaşaya ve Hopaya, siz haklıysanız
HİKMET AYAR (Rize) Ben her gün oradayım.
Biz her hafta oradayız.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) Bakın, bir
şey diyorum.
Eğer siz haklıysanız, 1.700, 1.800
değil de 2.500se ben milletvekilliği mazbatasını -yüce
Parlamentonun önünde namus, şeref sözü veriyorum- burada bırakıp
evime gideceğim. Ama siz haksızsanız ne yapacaksınız?
Biz 2.450 rakamına tamam diyoruz, 2.450ye tamam diyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tamam.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) Ama 2.450ye tamam
diyoruz sayın milletvekilim, bakın, dikkat edin. Burada bir sorun
var, Rizeden size yanlış bilgi veriyor olabilirler.
Özel sektörle alakalı olarak Artvindeki,
Kemalpaşadaki, Hopadaki, Arhavideki çay üreticisinin
yaşamış olduğu ciddi bir sorun var. Bu sorun için beni
arıyorlar ve bana bunu söylüyorlar, diyorlar ki: Bu çayı caddeye,
sokağa dökeceğiz, bunun karşılığını
alamıyoruz. Siz diyorsunuz ki: Özel sektör hemen bunun
parasını ödüyor. Ödemiyor ki Sayın Milletvekilim. Nerede
ödüyor? Ödemiyor, diyor ki: 2019 yılına çek vereceğim. Bunun
karşılığında kuru çay veriyor, bedeli ödemiyor. Ciddi
anlamda sıkıntı var yani bu konuda kör olmayın lütfen, ön
yargılı da olmayın.
Bakın, benim seçim bölgemde -biraz önce
telefonla konuştum- diyorlar ki: 1.700-1.800. Böyle bir ithamda
nasıl bulunabilirsiniz? Beni arıyorlar. Ben geçen hafta seçim
bölgemdeydim. Bakın, 1inde başladı bu şey. İki gün
problem yoktu diyorum. İki gün hiçbir sıkıntı yok, 2 ve 3
Mayısta problem yok, arkasından 2-3 Mayıs geçti, aradan üç dört
gün geçti, problem var; Rizede de problem var, gerçekten Rizede de problem
var. O anlamda, sayın milletvekiliyle beraber çay üreticilerinin
olduğu bölgeyi beraber gezelim; kim haklı, üretici de görsün, seçmen
de görsün diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Ayar
HİKMET AYAR (Rize) Bu bilgileri de düzeltmeye
ihtiyacımız var.
BAŞKAN Sayın Ayar, bitirelim. Yerinize
oturun, ben 60a göre söz vereyim.
Lütfen kapatalım bu mevzuyu. Çay bizim, Rize
bizim, Artvin bizim; biz birlikte Türkiyeyiz.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
24.- Rize Milletvekili Hikmet Ayarın, Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
HİKMET AYAR (Rize) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Evet, biz kimseden aldığımız
bilgiyle konuşmuyoruz, bizzat işin içerisinde olan bir
milletvekiliyim. Bakın, ÇAYKUR az önce bahsettiğim bu kapasite
artışı nedeniyle bu sene kotayı 575 kilo olarak
açıklamıştı. Az önce iddia edildiği gibi seçim kararı
alındıktan sonra değil, seçim kararı alınmadan önce
açıklamıştır, bunu da ifade etmek istiyorum.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Ama 250yi
geçmiyor.
HİKMET AYAR (Rize) Ayrıca her gün mesaj
atıyor, üretici olduğum için benim telefonuma da mesaj geliyor. Özel
sektörün düşük fiyat tekliflerine çay satmayın. diye uyarılar
yapıyor.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Ama
satıyorlar.
HİKMET AYAR (Rize) Ama buna rağmen
satılıyorsa, özel sektör de alıyorsa, istisnai bir durumda buna
yapacak bir şey yoktur.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) İşte
mecbur bırakılıyor, onu anlatıyorum.
HİKMET AYAR (Rize) - Ama ÇAYKUR 575 kilodan,
hatta gerekirse tamamıyla alırım. diye
açıklamasını yapmıştır. Dolayısıyla bu
durumu da belirtmek isterim.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Mecbur
bırakılıyor, mecbur bırakılıyor.
HİKMET AYAR (Rize) - Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Dilerseniz Sayın Bayraktutan, ikiniz bir Rize
çayı yudumlayın, şu kuliste güzel güzel Rize çayını
beraber yudumlayın, birlikte konuşun.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Hopa çayı,
Hopa çayı.
BAŞKAN Ya da bütün Meclisi, hepimizi davet
edin gelelim, olay mahallinde bir keşif yapalım.
HİKMET AYAR (Rize) Çok güzel olur Sayın
Başkan.
BAŞKAN İnşallah.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan, çay tarımı ve
sanayisinde yaşanan sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş
olan (10/620) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin
ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 9 Mayıs 2018 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Evet, Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
3.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma gün ve
saatlerinin yeniden düzenlenmesine; gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer işler" kısmında bulunan
112, 115 ve 125 sıra sayılı Kanun Tasarılarının
bu kısmın sırasıyla 2, 3 ve 4üncü sıralarına
alınmasına ve diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesine; 6771 Sayılı Kanunla Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasında Yapılan Değişikliklere Uyum
Sağlanması Amacıyla Çeşitli Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Konusunda Yetki Kanunu
Tasarısının kırk sekiz saat geçmeden Plan ve Bütçe Komisyonunda
görüşülmesine ilişkin önerisi
9/5/2018
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 9/5/918 Çarşamba günü
(bugün) toplanamadığından İç Tüzükün 19'uncu maddesi
gereğince grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Mehmet
Muş
İstanbul
AK
PARTİ Grubu Başkan Vekili
Öneri:
Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer işler" kısmında bulunan
112, 115 ve 125 sıra sayılı Kanun Tasarılarının
bu kısmın sırasıyla 2, 3 ve 4'üncü sıralarına
alınması ve diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesi;
Genel Kurulun;
Haftalık çalışma günlerinin
dışında 11 ve 12 Mayıs 2018 Cuma ve Cumartesi günleri saat
14.00'te toplanması ve bu birleşimlerinde gündemin "Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmındaki işlerin görüşülmesi,
9 Mayıs 2018 Çarşamba günkü (bugün)
birleşiminde 112 sıra sayılı Kanun Tasarısına
kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
10 Mayıs 2018 Perşembe günkü
birleşiminde 115 sıra sayılı Kanun Tasarısına
kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
11 Mayıs 2018 Cuma günkü birleşiminde 125
sıra sayılı Kanun Tasarısına kadar olan işlerin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
12 Mayıs 2018 Cumartesi günkü birleşiminde
551 sıra sayılı Kanun Tasarısına kadar olan
işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
Çalışmalarını sürdürmesi,
6771 Sayılı Kanunla Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasında Yapılan Değişikliklere Uyum
Sağlanması Amacıyla Çeşitli Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Konusunda Yetki Kanunu
Tasarısının kırk sekiz saat geçmeden Plan ve Bütçe
Komisyonunda görüşülmesi önerilmiştir.
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi grup
önerisi üzerinde öneri sahibi adına Sayın Can? Burada değil.
Gruplar adına ilk söz İYİ PARTİ
Grubu adına Kayseri Milletvekili Sayın Halaçoğluna aittir.
Buyurun Sayın Halaçoğlu.
Süreniz üç dakikadır.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
Sayın Can salondaydı, Burada değil. dediniz.
BAŞKAN Seslenmedi, göremedim.
Buyurun Sayın Halaçoğlu.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
seçime bir aydan biraz daha fazla bir zaman var. Şimdi, burada, vergi ve
diğer bazı alacaklarla ilgili... Yani yeni kanun tasarıları
aslında seçime yönelik bir yapılandırma meydana getirmekte.
Dolayısıyla, bunları bugün ele almanızın temel sebebi
bunlar olarak görülmektedir. Şimdi, bunların hepsini
çıkaralım, tamam, bunlar yapılsın ama benim bir teklifim
var: Gelin, en azından bu seçimde, referandumda olduğu gibi bir
engellemeyle karşılaşmayalım. Referandumda salon
tahsisinden tutun da televizyonlara çıkıp oralarda Anayasayla ilgili
bilgilerimizi ve fikirlerimizi söyleme imkânı bile vermediğinizi göz
önüne alacak olursanız, bu seçimde hiç olmazsa adil bir seçim sistemini,
seçim gündemini ortaya çıkaralım.
Enteresan olan şey şu: Televizyonlara
belli ki talimat verilmiş, 4 kişi çıkıyor ve İYİ
PARTİyi konuşuyor ama nedense İYİ PARTİden 1
kişi o toplantıya davet edilmiyor. Davet edilse aslında oradaki
soruların çoğunu cevaplayacağız. Efendim İYİ
PARTİ seçime girer mi girmez mi? Yüzde 2 mi, 3 mü oy alır, 4 mü
alır, 5 mi alır? Birtakım tartışmalar meydana
geliyor. Şimdi, mademki yüzde 3 oy alacaksa neden
tartışıyorsunuz, hangi sebeple bunları gündeme
getiriyorsunuz? Demek ki sizin söylediğinizden farklı bir yapı
var. Zannediyorum ki önümüzdeki hafta muhtemelen Meclis tatile girecek.
TRT
Şimdi, TRT nedir? Benim vergimle hayatta
kalan, ayakta duran bir televizyon. Peki, iktidara yüzde kaç
ayırıyor, muhalefete yüzde kaç ayırıyor? Bir saniye bize
veriyor, sekiz yüz saniye iktidara veriyor. Hiç olmazsa bunlardan vazgeçin,
çıkın yiğitçe
Mademki Demokrasi de var. diyorsunuz, bu seçimi
o şekliyle geçirelim.
Ülkemize hayırlar getirmesini temenni ediyorum.
İnşallah, 21 Hazirandan sonra biz gerekli demokrasiyi
sağlayacağız.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) 21
Haziran değil, 24 Haziran.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) 21inde
hallediyoruz çünkü.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Şırnak Milletvekili Aycan İrmez
konuşacaktır.
Buyurun Sayın İrmez. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA AYCAN İRMEZ (Şırnak)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ben de grubum adına AKPnin vermiş olduğu
önerge üzerine konuşacağım.
Tabii, sözlerime geçmeden önce, maalesef, bugün
Şırnak Kumçatı beldemizde sel nedeniyle taşan dereyi, Risor
Deresini geçmeye çalışırken hayatını kaybeden Agit
Güler ve Mehmet Zeyreke Allahtan rahmet dilerim ve ailelerimize de
başsağlığı dilemek istiyorum, buradan
acılarını paylaşıyoruz.
Aslında, artık AKP hakikaten
Meclis
milletin Meclisi değil, Türkiye Büyük Millet Meclisi artık
halkın, milletin Meclisi değil, ne yazık ki son dönemlerde
yapılmış olan uygulamalarla ve değişikliklerle AKPnin
Meclisi diyorum. Ama buradaki arkadaşları kırmamak adına da
şunu özellikle belirtmek istiyorum: Aslında burası tek
kişinin Meclisi. O, ne zaman bir şey diyorsa, ne zaman bir şey
söylüyorsa arkadaşlar da ellerini ona göre kaldırıyorlar; elleri
mahkûm ne yazık ki. Meclisi aç. dediği zaman açıyorlar,
Kapatın. dedikleri zaman kapatıyorlar. Eskiden birbirlerine
oylamada evet mi hayır mı denileceğini sorarlarken şimdi
ise Meclis hakkında Açacak mıyız, kapatacak mıyız?
diye sorular soruluyor.
Bu tasarının amacının hakikaten
ne olduğunu biliyoruz. Niye seçimlerden önce böyle bir tasarı,
halkın lehine olabilecek bir tasarı bu Meclise gelmedi? Aslında
bunun tamamen halkın önüne serilmiş bir seçim rüşveti
olduğu apaçık ortadadır. Bu tür şeylere şunu
diyebiliriz: Yani, yangından mal kaçırır gibi, halkın
hiçbir yararına ve lehine olmayan ne yazık ki birden çok yasa buradan
geçti ama her ne hikmetse erken seçim, daha doğrusu baskın seçim
açıklanır açıklanmaz böylesi bir teklifle halkın önüne
geçilmeye çalışılıyor.
Şunu özellikle belirtmek istiyorum: Halkın
bu tür şeylere karnı tok. Hakikaten halk artık sizden
bıkmış bir durumda çünkü on altı yıllık AKP
Hükûmeti gerek siyasi düşünceleri gerekse politikalarıyla, her zaman
aynı şeyleriyle tekrar edip duruyor. O yüzden, her ne kadar siz bu
halka Daha çok özgürlük, daha çok demokrasi, daha çok adalet. diyorsanız
da -sanki on altı yıldır bu ülkeyi yöneten AKP
değilmiş gibi, sanki on altı yıldır bu ülkeyi yöneten
uzaylılarmış gibi- halka hep aynı, tekrar söylemlerle
gitmeye çalışıyorsunuz.
Ayrıca burada, evet, hakikaten 24 Haziran
önemli bir seçim olacak özellikle Türkiye halkları açısından.
Biliyorsunuz, bizim Cumhurbaşkanı adayımız Sayın
Selahattin Demirtaş ne yazık ki rehin bir şekilde tutulmuş
ve şu an cezaevinde. Eğer bu seçimin adaletli, adil bir şekilde,
demokrasi çerçevesi içerisinde geçmesini istiyorsanız bir an evvel
Sayın Cumhurbaşkanı adayımız olan Selahattin
Başkanın da serbest bırakılması gerektiğini bir
kez daha buradan belirtmek istiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
Buyurun Sayın İrmez.
AYCAN İRMEZ (Devamla) Ayrıca, 24
Haziranda zafer halaylarına duracağız. Hakikaten biz de buradan
diyoruz: Vakit tamam, artık halk da sizi terk edecek ve halk sizi terk
etmeden sizin gitmeniz gerektiğini bir kez daha belirtmek istiyoruz.
Ayrıca Sayın Demirtaşa da buradan
bir söz söylemek istiyorum: Özgür yarınlarda buluşmak dileğiyle,
en kısa zamanda aramızda olmanız dileğiyle.
Herkesi tekrardan saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Gruplar adına son söz Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına Manisa Milletvekili Özgür Özele aittir.
Buyurun Sayın Özel. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yine bir grup önerisi
Dün bütün
hafta düzenlenmişti, bugün yeni bir çaba var: Kırk sekiz saat
geçmeden Meclis komisyonunda yetki kanunu görüşülsün. Akıl alacak
gibi bir yaklaşım değil. Seçim kararı için
yapıldı, ikinci kez de bu suistimal burada yapılıyor.
AKP grup önerisi görüşülecek, AKP kendi grup
önerisini çıkıp savunmadı. Grup adına konuşmacı
Ramazan Can salonda, Sayın Can salonda yok. Yani artık şeklî
demokrasi yapıyordunuz gerçek demokrasiden, şimdi muvazaalı
demokrasi; olduğu hâlde yokmuş gibi yapıyor, herkes gördüğü
hâlde susuyor, grup önerisini savunacak bir babayiğit yok ve muhalefet
partileri konuşacak, oylayıp Anayasaya aykırı bu işi
yapacaksınız. Neden savunmuyor, biliyor musunuz? Hukuki sorumluluk,
cezai sorumluluk duyacak. Bir babayiğit çıkıp bu grup önerisini
savunamaz. Neden mi?
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Ne alakası
var?
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Anlatayım.
Bir önceki grup önerisi, yetki kanunu için, 2011
yılının 6 Nisanında alındı ve 2011 seçimleri
sırasında ve sonrasında 1 Kasıma kadar tam 35 kanun
hükmünde kararname düzenlemesi yapıldı. Anayasa Mahkemesine gittik.
Yetkisi aşılmış; devletteki liyakat bir yana, kamu yönetimi
bir Fetullahçı örgüte, o günkü adıyla Hocaefendinin
çocuklarına teslim edildi. Anayasa Mahkemesi bu yetki
aşımında 7-7 berabere kaldı, Başkan Haşim
Kılıçın oyuyla reddedildi bizim başvurumuz. O gün, o 35
KHK devlete FETÖyü ilmek, ilmek, ilmek işledi. Ergenekon, Balyoz, Askerî
Casusluk orduya ne yaptıysa 6 Nisan 2011de 2011 seçimine giderken
verdiğiniz KHK çıkararak düzenleme yapma yetkisi, sivil bürokrasiye
bunu yaptı. Şimdi, bugün belki birazdan çıkarsınız
Yok efendim savunurduk da, şu yüzden oldu da, yanlış oldu,
Başkan görmedi... Bir babayiğit bunu savunamaz. Savunursunuz,
ileride cezai sorumluluk doğar. O gün de partinin Başkanı
aynı, bu yetkiyi isteyen Başbakan aynı, bugün de partinin
Başkanı aynı, bu yetkiyi isteyen Cumhurbaşkanı
aynı. O gün devlet, FETÖye teslim edildi, bugün devletin başına
nasıl bir bela geleceğini beş sene sonra göreceğiz. O yetki
kanunuyla atananların yüzde 80i içeride, ihraç ve bunu siz
yaptınız. Bugün yeniden Meclisin aklı yerine bir yerlerde
hazırlanmış listelerle Birtakım kadrolar yaratalım,
birtakım bakanlıkları değiştirelim, oraya onu ihdas
edelim, yerine buraya bunu koyalım. diyorsunuz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Bu, Parlamentoya, millî
iradeye kurulan kumpastır.
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Özel,
buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Ayrıca, bir Anayasa
değişikliği
Bayrak kırmızısı
Anayasayı saray rengine büründürdünüz, saray rengine. Aynı
sarayın renginde yaptınız o turkuazı, itiraz ettim, maviye
çaldırmışsınız. O Anayasanın içinde geçici
21inci madde diyor ki: Bu düzenlemeler altı ay içinde yapılacak.
Yalvardık, yüz kere söyledim, hani uyum yasaları?
Çıkartmadınız. Bugün bir grup başkan vekiliniz diyor ki:
Anayasada yazıyor ama müeyyidesi yok. Kardeşim, Anayasada
yazdığını ve müeyyidesi olmadığını
söylediğinizde bu Anayasada bir sürü şeyin müeyyidesi yok ama bu,
toplumsal sözleşme. Bu sözleşmeyi ihlal ettiğinizi itiraf
ediyorsunuz Ceza verecek olan kim? diyorsunuz. Kim, biliyor musunuz?
Toplumsal sözleşmeler kiminse cezayı da o keser. Millete
kurduğunuz bu oyunu 24ünde, olmazsa Temmuzun 9unda millet çözecek, o
zaman görecek grup başkan vekiliniz müeyyidesi neymiş. Müeyyidesi
sandıktır, milletin tokadıdır. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Özel.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Sayın Can, yerinizden 60a göre
söz vereyim
Bu arada, Adalet ve Kalkınma Partisi grup
önerisini oylarınıza sunuyorum
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Tamam, karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Elektronik cihazla oylama yapacağız.
Üç dakika süre veriyorum ve süreyi de
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 17.37
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 17.49
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP
ÜYELER: Barış KARADENİZ (Sinop), İshak GAZEL (Kütahya)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 97nci Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun önerisini
kabul edenler...
Elektronik yapıyoruz, arkadaşlar
varlığını belli etsinler.
Oylama için üç dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı
vardır, Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisi kabul
edilmiştir.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın Başkan, söz istiyorum yerimden.
BAŞKAN Tamam, buyurun Sayın
Danış Beştaş, 60a göre yerinizden.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
25.- Adana Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, yetki kanunu tasarısının kırk
sekiz saat geçmeden görüşülmesinin Anayasanın emredici hükümlerine
ve İç Tüzüke aykırı olduğuna ve bunun hesabını
halkın 24 Haziranda soracağına ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Doğrusu, acele ne? Yine bir usulsüzlük daha
parmak sayısıyla geçirildi. Aslında oylamadan önce
söyleyecektik, farklı şekillerde de konuştuk. Şimdi,
açıkça, AKP önergesiyle İç Tüzükün 36ncı maddesi
lağvedildi. Kırk sekiz saat nerede? Şimdi yani kanun koyucu
burada Kırk sekiz saat bekleyin. derken herhâlde bir bildiği var.
Bu meselenin olgunlaşması, tartışılması, aceleye
getirilmemesi, üyelerin hazırlanması, parti gruplarının
buna karşı görüşlerini ifade etmeleri için yeterli zaman
Fakat
iktidarın, gerçekten, bu panik ve korku seçiminde yine bir şeyler
karıştırılıyor ve bu, her seferinde başka bir
yöntemle önümüze getiriliyor.
Şimdi, bugünkü önerge, açıkçası,
tarihine bakıyoruz yetki kanununun
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Yetki
Kanunu Tasarısının tarihi, dün itibarıyla, 8inde. Yine,
alelacele, Bakanlar Kuruluna bir yetki kanunuyla KHK çıkarma yetkisi
veriliyor. Tıpkı seçim ittifaklarının hızla
geçirildiği gibi, şimdi de bu seçim döneminde
Hiçbir şey yetmiyor
bu iktidara, gözü doymuyor gerçekten. Her türlü yetki sizde, her şeyi
kullanıyorsunuz, Türkiyedeki bütün yetkiler sizde. Şimdi de
kırk sekiz saati bile beklemeden, efendim, bizim Komisyon üyelerimiz davet
ediliyor. Bu, keyfîliktir; bu, hukuksuzluktur; bu, Anayasanın emredici
hükümlerine ve bizim anayasamız olan İç Tüzüke açıkça
aykırı bir durumdur. Bunu kabul etmiyoruz. Bugün bunu
yapıyorsunuz ama yarın, 24 Haziranda, gerçekten halk bunun
hesabını size soracak, KHKlerle bu zulmü devam ettirmenizin bedelini
de ödeyeceksiniz.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Özel, size de söz veriyorum.
Buyurun.
26.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, AK PARTİ grup
önerisinin kabul edilmesiyle İç Tüzük ihlali
yaşandığına, bunun milletvekillerinin ve Genel Kurulun
kendi kendini inkârı demek olduğuna ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, biraz
önce, büyük bir İç Tüzük ihlali ve gerçekten Meclisi şeklî bir
meclisten de fena bir duruma, yasama yapıyormuş gibi muvazaa yapan
bir duruma düşüren bir grup önerisi, maalesef, kabul edildi.
Bu Meclise gelecek kanunlar, kanun teklifleri ya da
tasarıları ilgili komisyonda görüşülür. İlgili komisyonun
Genel Kurula teklif ettiği bir metin ortaya çıkar. Bunun
yapılabilmesi için komisyona teklif ya da tasarının kırk
sekiz saat önce dağıtılması lazım. Bunun aksine davranmak
mümkün değil ama Genel Kurul diyor ki: Komisyon derhâl toplansın,
onu bana yollasın. Ya, burası komisyonun teklif edeceği metni
görüşecek, belki yollamayacak, yollarsa değiştirerek yollayacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen, buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bunları yapabilmek için,
Komisyonun kendine gelen metni incelemesi lazım. Hatta bu konuda
akademiden katkı almak icap edebilir, bu konuda meslek örgütleriyle, sivil
toplum kuruluşlarıyla çalışmak gerekebilir, Anayasa
Mahkemesinin geçmiş uygulamalarına erişmek, incelemek
gerekebilir. Bugün gelmiş, normal şartlarda Komisyon üyelerimiz iki
gün çalışacak ama ne yapıyorsunuz? Hemen görüşüp
yollayın. Biz burada görüşeceğiz. Bu, aslında,
milletvekillerinin ve Genel Kurulun kendi kendini inkârı demek. Biz
birilerinin bize söylediği kararı aynen tatbik edeceğiz. demek.
Bize çalışıp bir şey önermeyin. Minareden at beni, in
aşağı tut beni. Saraydan talimat geldi, Genel Kurulda
kaldır eli
Böyle bir şey olmaz. Yapmayın bunu, kendinize
yapmayın, demokrasiye yapmayın, parlamenter sisteme yapmayın.
Yapmasanız ne olacaktı? Son cümlem
şu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bitiriyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN Bitirin lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bugün Meclis, kendi gündemini
görüşürdü, yarın gereğini yapardı,
çalışmasını sürdürürdü. Komisyon, kırk sekiz saat
sonra toplanır, 3 maddelik kanunla ilgili görüşlerini oluştururdu.
Önümüzdeki hafta salı günü, yok, çok istiyorsanız bu cuma günü
getirirdiniz, bunu görüşürdünüz ama yapılan iş
Ya, birileri
sizin bilinçaltınıza, bizim bilinçaltımıza, bu ülkenin
demokrasi tarihine Parlamentonun önemi yok, komisyonun önemi yok,
milletvekilinin önemi yok, yasamayla ilgili çabaların önemi yok, ben ne
dersem o olacak. diyor. Buna geçit vermek doğru değil. Bu kırk
sekiz saati
Burası, Komisyona Acil toplan, çalışmadan karar
ver, bana yolla. dedi mi, kendini inkârdır. Vallahi de billahi de
yanlış yapıyorsunuz arkadaşlar.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, İç Tüzükün 19uncu
maddesi çok açık. Gerek Meclisimizin geçmiş teamülleri gerekse de
İç Tüzükün 19uncu maddesi gereği, Danışma Kurulunun karar
alabileceği her hâlde ya da toplanamaması hâlinde, siyasi parti
grupları ya da Meclis Başkanlığı grup önerisi olarak
buraya getiriyor ve Genel Kurulun oyuyla bunu geçiriyoruz.
Dolayısıyla hem İç Tüzükün 19uncu maddesine hem de
geçmişteki teamüllere baktığımızda, burada Meclis
Başkanlık Divanının yapmış olduğu,
aldığı karar -grup önerisini gündeme alması ve Genel
Kurulun oyuna sunması- son derece doğru ve hukuka uygundur. Onu
özellikle belirtmek istiyorum, bu anlamda da katkılarınız için,
katılımlarınız için de teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, çok
naziksiniz de mesele şu: Bu Genel Kurul kendi gündemiyle ilgili meseleleri
görüşür. Bu Genel Kurul, bir başka yerde tarif edilmiş,
uygulanan ve uygulanmasının çok mantıklı bir gerekçesi
olan
Ya, kanun teklifi. Düşünsenize, Adalet ve Kalkınma Partisi
muhalefette, iktidar bir şey getiriyor, en istemeyeceğiniz bir
şey ve diyor ki sonra: Siz daha
Belki de sizin milletvekilleriniz bir
cenaze için -örneğin benim grup başkan vekillerimin bir tanesi Cumhurbaşkanı
adayımızın yanında, diğeri bir cenaze için
memleketinde- birçok milletvekili cenaze için, onun için, bunun için yokken
getiriyor -kırk sekiz saat içinde haberdar olacağız,
çalışacağız- diyor ki: Toplanın, bize yollayın,
hemen, iki saat içinde. Ya, doğru değil.
Ayrıca, bu yetki Genel Kurulun
çalışmalarıyla ilgili. Komisyonlarla ilgili böyle bir şey
yaparsanız, yarın şunu da yaparsınız: Genel Kurulda
AKP grup önerisi yazar, Cumhuriyet Halk Partisinin Parti Meclisinin görevden
alınması
Oturursunuz, oylatırsınız
Her konuda ya,
her konuda; Özgür Özelin adını da değiştirirsiniz, her
konuda; bir başkasını bilmem ne yaparsınız, her
konuda. Ama olmaz, her konuda diye tutup da kendi yetkisini aşan
konularda Biz her konuda önerge getirebiliriz...
BAŞKAN Danışma Kurulunun karar
alabileceği konularda diyorum yani.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) E, tamam, bu konuda alamaz
karar, onu anlatıyorum.
BAŞKAN - Sayın Özel, kayıtlara geçti.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Benim adımı
değiştiremez. Gidip de Danışma Kurulu komisyonun kırk
sekiz saatini ortadan kaldıramaz.
BAŞKAN - Evet, teşekkür ediyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel, Sayın
Danış Beştaş, şimdi, zaten oylandı, karar
altına da alındı.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Ben bir
açıklama yapacağım.
BAŞKAN Sizi de dinledik.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Bir daha
kısa bir söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın Başkan, Ben yaptım, oldu. meselesi teamül değildir.
BAŞKAN Değil, Ben yaptım, oldu.
demiyoruz, Anayasa ve İç Tüzüke göre çalıştırıyoruz
tabii ki.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Bir
iktidarın hukuk dışı, keyfî uygulamaları teamül
olamaz. Teamül, sistematik olarak, hangi görüşte olursa olsun,
yasanın yorumlanmasıdır.
BAŞKAN Ama yasanın ilgili hükmü de
müsaade ediyor.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Siz
işinize geldiğinde istediğiniz kanunda, istediğiniz tüzükte
değişiklik yapmak suretiyle bunu teamülle
açıklayamazsınız. Burada, ortada açık bir İç Tüzük ve
anayasal düzenleme varken siz Bizim istediğimiz teamüldür. diyemezsiniz.
Bir de diğer bir mesele...
BAŞKAN Ben İç Tüzükün 19uncu maddesini
de söyledim Sayın Danış Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın Başkan, ben şunu söyleyeyim, biz HDP Grubu olarak temsil
ettiğimiz vatandaşlar adına şunu söylüyoruz: Biz AKP
iktidarına güvenmiyoruz. OHAL ilan edildiğinde burada Başbakan,
Başbakan Yardımcıları, en üst düzeyde şu sözü
verdiler, dediler ki: OHAL, sadece devletin kendisine OHAL ilan etmesidir. Tek
bir vatandaş etkilenmeyecek. Ama geçen bir buçuk yıllık zaman
zarfında görüyoruz ki yüz binlerce insan OHAL sebebiyle işkence
görüyor, işsiz kaldı, cezaevlerinde yatıyor ve daha bir sürü
sorun yaşıyor.
Bu yetki kanunuyla ilgili Hükûmet neredeydi?
Altı aylık süre zarfında neden bu yetki kanununu
çıkarmadı? Neden alelacele 24 Haziranda seçim koydu? Sonra bize diyor
ki: Meclisin alması gereken kararı KHKyle Bakanlar Kuruluna verin.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Biz bu
yetkinin verilmesini kesinlikle gayrimeşru görüyoruz ve aynen OHALde olduğu
gibi -ben yetki kanununa tekrar tekrar baktım- onlarca yasada
değişiklik için Bakanlar Kuruluna yetki veriliyor. Şu ana kadar
zaten OHALi cebinde taşıyan Bakanlar Kurulu ve
Cumhurbaşkanı bu ülkeye yapmadığını
bırakmadı. Bu yetki kanunuyla da herkesin eşit ve adil
koşullarda girmesi gereken bir seçimde yarın öbür gün hangi kanunu
çıkaracağını...
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Danış Beştaş, bu
karar alındı, bu görüşüldüğünde gene bu görüşlerinizi
ifade edersiniz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Hayır, biz not düşelim, biz yine not düşelim de en
azından...
BAŞKAN Tamam, gene not düştünüz zaten.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Bu yetki
kanunları, Hükûmetin seçim döneminde hukuksuzluklarına, keyfiyetine,
zorbalığına bir kılıf bulma çabasıdır.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Sayın Beştaş, ilk defa yapılan bir iş değil, bu
devamlı olan bir çalışma usulü.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Bu,
usule aykırıdır; biz güvenmiyoruz ve kesinlikle meşru
bulmuyoruz.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
İlk defa görmüyorsun, daha önceden de yaptık bu
çalışmayı.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Sayın
Başkan...
BAŞKAN Tamamen meşru, hukuka uygun.
İç Tüzük 19 ve 36nın ikinci fıkrası da üstelik buna,
süreye uyulmayabileceğini ifade ediyor aynı şekilde.
Sayın Can, size de söz verip kapatıyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan, bir cümlelik bir izin verir misiniz.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Sayın
Başkan, en azından tutanaklara girmesi açısından...
BAŞKAN Bir saniye, Sayın Cana söz
verdim.
27.- Kırıkkale Milletvekili Ramazan Canın, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ve AK PARTİ grup önerisinin açık ve net
olduğuna ilişkin açıklaması
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili
Sayın Özgür Özel çalışkan ve zeki bir
arkadaşımız. Bizim grup önerimizin
savunulamayacağından bahsetti. Grup önerimiz açık ve berrak,
net. Nitekim, kâtip üye de grup önerimizi okudu ve Genel Kurulda bulunan
milletvekili arkadaşlarımız da anladı ve kabul etti. Bütün
bunlara rağmen grup önerimizi anlatmak gerekirse; 3 tane sözleşmeyi
öne alıyoruz, ayrıca cuma gününü çalışma günü kabul
ediyoruz. Yine grup önerimizde Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında
yapılan değişikliklere uyum sağlanması anlamında,
kırk sekiz saat geçmeden Plan ve Bütçe Komisyonunun toplanarak Meclise
sevk edilen yetki kanunuyla ilgili hususu görüşmesini arz ediyoruz. Bu
kadar açık ve nettir. Bunu da zaten Genel Kurul anlamış ve
oylamıştır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın Özel
Arkadaşlar
Bir
saniye
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Plan
Bütçe Komisyonu üyelerimiz kaça bölünecek Sayın Başkan? Bir
açıklama bekliyoruz.
BAŞKAN Bir saniye
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Yedide
orada toplantı, burada Genel Kurul.
BAŞKAN Şimdi, sayın
milletvekilleri, bakın, bir konuyu görüştük, grup önerisini
konuştuk, oyladık, karar aldık, onun üzerine ikişer defa
söz aldınız. Lütfen, istirham ediyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Ya, Plan
ve Bütçe Komisyonu olarak ne yapacağına karar verelim.
BAŞKAN Tamam, tamam da
Karar
alındı, konuşmalarınızı yaptınız.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın
Başkan, bu başka bir konu, söyledikleri başka bir konu yani.
Hayret bir şey.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
GARO PAYLAN (İstanbul) Sayın
Başkan
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Sayın
Başkan
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İsmimi zikrederek
söyledi, o konuya cevap vereceğim, diğerini bitirdim ben.
BAŞKAN Ya, lütfen bitirelim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tamam.
BAŞKAN Bitirelim, kapatalım.
Buyurun Sayın Özel.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Ya, bizi zorla
Plan Bütçeye götürüyorlar saat yedide. Nedir bu?
28.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Kırıkkale
Milletvekili Ramazan Canın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
Sayın Ramazan Can kürsüde çıkıp beş dakika izah
edebileceği hâlde, salonda olduğu hâlde varlığını
kendi de inkâr etti; siz de baktınız, göremediniz, Yok. dediniz,
geçti. Sebebi, ben savunamaz dedim, söz aldığında da benim
savunamaz dediğim yeri savunmadı, kırk sekiz saatle ilgili
kısmı söylüyor.
2011in 6 Nisanında bugünkünün aynısı
çıkarıldı, ardından 35 KHK çıkarıldı, Askerî
Casusluk, Balyoz orduya ne yaptıysa o 35 KHK sivil bürokrasiye onu
yaptı. Her yere FETÖcüler yerleşti; yüzde 80i ihraç, yüzde 50den
fazlası hapiste şu anda. O KHKyle yapıldı. Yine siz yetki istediniz,
yine kendi çoğunluğunuzla verdiniz. Bunun savunulur tarafı yok
çünkü bilmiyorsunuz ki bu KHKyle de yarın kimler nerelere
yerleştirilecek veya kamu yönetim sistemi nasıl çökecek. Ben
kaygınızı anlıyorum, siz de söz alıp başka bir
tarafı savundunuz, aynı şeyi ikrar ediyorsunuz.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Alınan karar gereğince sözlü soru
önergelerini görüşmüyor ve gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Vergi ve Diğer
Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Tasarısı (1/944) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 557) (X)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.
Komisyon Raporu 557 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince, bu tasarı İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
temel kanun olarak görüşülecektir. Bu nedenle tasarı, tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra
bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı
ayrı oylanacaktır.
Tasarının tümü üzerinde gruplar adına
ilk söz, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Denizli Milletvekili Emin
Haluk Ayhana aittir.
Buyurun Sayın Ayhan. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi dakikadır.
MHP GRUBU ADINA EMİN HALUK AYHAN (Denizli)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
(1/944) esas numaralı ve 557 sıra sayılı Kanun
Tasarısı üzerinde Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini arz
etmek üzere söz aldım. Bu vesileyle, yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
ülkemiz açısından önümüzde uzun bir süre yorucu ve
yıpratıcı bir süreç var. Ülkemiz aleyhine kurgulanan, bununla da
kalmayıp tedavüle sürülen siyasi ve ekonomik operasyonlara günbegün
derinlik, etkinlik ve ivme kazandırılmaya
çalışılıyor; döviz, faiz, sıcak para üzerinden Türk
milleti ambargo altına alınmaya çalışılıyor.
Türkiye yüksek risk ve tehditlerin yörüngesinde ve çekim alanında. Ülke
devamlı yargılanmakta, karalanmakta, hasar alması için eş
zamanlı, eş anlı faaliyetler yürütülmektedir. Türkiye'nin bu
ağırlığın altında kalmaması gerekir.
Seçim sürecine giden yolda toplumsal, ekonomik ve
siyasi dinamikleri etkileyen çok sayıda menfi faktör yeşermekte,
hatta nüksetmektedir. Türkiyenin bekası açısından önümüzde
kontrol edilemeyecek, beklenmedik birtakım olumsuz gelişmelerin
ortaya çıkma ihtimali ise asla göz ardı edilmemelidir. Kaldı ki
bunun pek çok emaresi de şimdiden görülmeye başlamış, belirginleşmeye
başlamıştır. Seçim sürecine tesir eden faktörlerin
başında Türkiye'nin bölgesel ve uluslararası ilişkileri ile
bunların sosyal, siyasal ve askerî yansımaları gelmektedir.
Diğer bir tayin edici husus ise ekonomik göstergeler ve Hükûmetin bu konuda
alacağı tedbirlerdir. Bu nedenle, vatandaşı rahatlatacak
birtakım tedbirlerin alınması gereklidir.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
15 Temmuz başarısız darbe girişimiyle ülkemizin
bekasına kasteden çevreler, akabinde, Türkiye ekonomisini zayıflatmaya,
potansiyelini gölgelemeye, sorunların derinleşmesine,
kırılganlıkların artmasına yönelik dış
kaynaklı operasyonlarına devam etmiştir. Bunun yanı
sıra, geçtiğimiz on beş yıl içinde yapısal
reformların bir türlü yapılamaması veya tamamlanamaması, 16
Nisan referandumu sonrasında yükselen bölgesel gerginlikler son dönemde
Türkiye ekonomisinin mevcut kırılganlıklarını
artırmıştır. Bu sorunların büyümesinde 15 Temmuz darbe
girişimi ve akabinde, uluslararası çevrelerin ülkemiz aleyhine
başlattığı kumpas girişimlerinin etkisi kuşkusuz
vardır ve büyüktür.
Ancak son on beş yılda hayata
geçirilemeyen reformlar yerine günübirlik çözümlerden fayda uman politika
yaklaşımlarının da katkısı olduğu bir
gerçektir. Ekonomideki mevcut sorunların aşılması, gerekli reformların
yapılması ancak güçlü bir yönetim, beka temelli millî bir
yaklaşımla mümkün olabilecektir. Türkiye ekonomisinin en acil çözüm
bekleyen ve bekasını tehdit eden önemli makroekonomik
kırılganlık noktaları son dönemde daha da görünür olmaya
başlamıştır. Bunları sıralayacak olursak:
Bunlardan bir tanesi, kısa vadeli dış finansman ihtiyacı,
diğeri, reel kesim ve hane halkının yüksek borçluluk seviyesi,
diğeri yükselen cari açık ve dış ticaret
açığı, bozulan kamu dengeleri, yükselen enflasyon, genç nüfusta
artan işsizlik, yüksek kur, faizler, dolarizasyon.
Türkiye ekonomisinin yüksek dış finansman
ihtiyacı bulunmaktadır. Son verilere göre cari işlemler
açığı 53 milyar dolar, bir yıl içinde ödememiz gereken
dış borcumuz buna ilave 186 milyar dolar tutarındadır.
Diğer taraftan, firmalarımızın yabancı para açık
pozisyonu yüksektir. Yabancı para açık pozisyonu 222 milyar dolar
seviyesindedir. Firmalarımızın borçluluğu hızlı
bir şekilde artmıştır. Firmalarımızın
borçları öz kaynaklarının 2 katından daha fazladır.
Toplam kredilerin toplam mevduata oranı yüzde 125i, Türk lirası
kredilerin Türk lirası mevduata oranı da yüzde 150yi
aşmıştır. Firmalarımızın finansal
borçlarının yarıdan fazlası yabancı para cinsindendir.
Diğer taraftan, döviz kurlarının yükselmesi tüketici ve
yatırımcı güvenini de etkilemekte, ekonomik büyümeyi ve
bileşenlerini de olumsuz etkilemektedir. Asıl olumsuz etki ise fiyat
istikrarında görülmektedir. Döviz kurlarında yaşanan
artışlar ithalat fiyatları aracılığıyla
enflasyonun yükselmesine yol açmaktadır. Son dönemde enflasyon çift haneli
seviyelere yerleşmiş gibi görünmektedir. Ekonominin
kur-enflasyon-yüksek faiz döngüsü içine girme riski de olabilir. Kur-enflasyon,
enflasyon beklentisi- kur sarmalından dolayı son yıllarda
dolarizasyonun hızla arttığını görüyoruz. Yurt içi
yerleşiklerin döviz mevduatı 164 milyar dolar olup payı yüzde 50
düzeyindedir. Küresel ekonomide gelişmekte olan ülkelere yönelik risk
iştahının azalacağı bir döneme girilmektedir. Finansal
koşullar önümüzdeki dönemde eskisi gibi rahat olmayacaktır.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
gelişmiş ülkelerdeki faiz artırımları, global düzeyde
fonlama maliyetlerini artıracak, gelişmekte olan ülkelerden sermaye
çıkışları yaşanabilecektir. Bu süreçte cari açık,
enflasyon, bütçe açığı gibi makro dengesizlikleri en fazla olan
ülkeler bundan en olumsuz etkilenen ülkeler olacaktır. Sürdürülebilir bir
büyüme için, birbiriyle uyumlu, dış dengesizlik ve enflasyonla
mücadeleyi önceliklendiren, yapısal reformlara odaklanan bir politika bileşimi
uygulanmasının gereği ortadadır.
Ekonomide beka temelli bir yaklaşımı
değişikliğine gidilmesi de zorunludur. Ülkemizin
kalkınması ve milletimizin hak ettiği refah seviyesine
ulaşması için Türkiye, ekonomi alanında hızla reform
gündemi oluşturmalı ve bunu uygulamalıdır.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu
uyarılarımızı şimdiye kadar yaptık,
yapıyoruz da. Yukarıda sıraladığımız
sorunlar yönetilebilir olmaktan çıkmadan gerekli tedbirlerin alınması
gerekiyor. Milliyetçi Hareket Partisinin ekonomik bekadan kastı da budur.
24 Haziran seçimlerinden sonra yapılacak ilk iş bu sorunların
çözümü için hep birlikte harekete geçmektir. Türkiyenin küresel bir güç olarak
dünya sahnesindeki yerini alması, enerjide dışa bağımlılığın
azaltılması, üretimde, ihracatta, yüksek teknolojili ürünlerde
yerlilik oranının artması, faizler, enflasyon ve cari
açığın düşmesi, Türk ekonomisinin finansal
saldırılara daha dirençli hâle getirilmesiyle mümkündür.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tasarıda esasen gelir artırıcı önlemlerle
birlikte sosyal koruma önlemlerine yer verilmiştir. Esasen düzenlemelerin
kahir ekseriyeti vatandaşlarımızı rahatlatacak ve üzerinde
beklenti oluşan düzenlemeler idi. Dolayısıyla, bu düzenlemeleri
destekliyoruz. Komisyon çalışmalarında da destek ve
katkılarımızı verdik.
Görüşmekte olduğumuz kanun
tasarısında vergi ve imar affı düzenlemelerinin yanı
sıra kayıt dışılığı engellemek üzere
getirilen düzenlemeler, yaşlılık aylığının
500 Türk lirasına yükseltilmesi, emeklilere bin Türk lirası bayram
ikramiyesi verilmesi gibi partilerin seçim beyannamelerinde yer alan
düzenlemelere de yer verilmektedir.
Bu düzenlemeleri seçim torbası diye
kategorize etmek, bazı partilerin seçim vaatlerinin eksik bir taklidi
olarak değerlendirmek kanımızca yanlı ve yanlış
bir değerlendirme olabilir. Umudumuz, bu düzenlemelerin kamu mali
yapısının güçlendirilmesine katkı
sağlamasıdır, vatandaşlarımızın uzun süren
mağduriyetlerinin giderilmesidir, sosyal koruma ödeneklerinin
güçlendirilmesi yönünde ülkemize ve ekonomimize katkı
sağlamasıdır.
Tasarıyla getirilen düzenlemelere
değinecek olursak: Geniş anlamda kamuya olan borçlar -vergi, Sosyal
Güvenlik Kurumu prim alacakları ve cezalar, belediye ve özel idarelere
olan borçlar, idari para cezaları, trafik cezaları, RTÜK cezaları
ve bunun gibi- için yapılan af ve yapılandırma düzenlemelerini
getiriyor. Yanlış saymıyorsam bu düzenleme, AKP hükûmetlerinin
sekizinci vergi affı ve yapılandırma düzenlemeleridir. 31/3/2018
tarihine kadar olan toplam 183 milyar Türk lirası alacağın yapılandırıldığı,
bunlardan 119 milyar Türk lirasının vergi; 64,3 milyar Türk
lirasının sosyal güvenlik primi alacağı olduğu
Sayın Maliye Bakanı tarafından açıklandı.
Bilindiği üzere, 2017 yılının Mayıs ve Ekim
aylarında iki af ve yapılandırma düzenlemesi yapılmıştır.
Bu düzenleme son bir yıl içindeki üçüncü yapılandırma
düzenlemesidir. Önceki yapılandırmalardan faydalanmayanlara ya da
ödemesini aksatanlara da af ve yeniden yapılandırma imkânı getirilmektedir.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Milliyetçi Hareket Partisinin vergi affı, yapılandırmalar
konusundaki görüşleri açık ve nettir. Bu konudaki tutumumuzu muhafaza
etmeye devam ediyoruz. Burada endişeye sevk eden, yapılandırma
ve af düzenlemelerine giderek daha sık fasılalarla ihtiyaç
duyulması ve kapsamın her defasında biraz daha
genişlemesidir. Daha önce iki yılda bir yapılan düzenlemeler
artık yıl içinde birkaç defa yapılmaya
başlanmıştır. Bu durum, maalesef, mükelleflerin vergi
davranışları üzerinde birtakım olumsuz etkiler
yaratabilmektedir. Geçmiş yapılandırmalar sorunu çözmemiş
midir, daha da ağırlaştırmış mıdır,
yoksa böyle bir şeyin daha iyi olacağı mı
düşünülmüştür? Daha önceki tahsilat oranlarını da dikkate
aldığımızda, konunun değerlendirilmesinin daha da
mümkün olabileceğini, kolay olabileceğini görüyoruz. Geçmiş
yapılandırmalar ve düzenlemelerde performansta sıklığa
bağlı olarak azaldığı gibi bir kanaat ortaya
çıkabilir. Öyle bir noktada mükelleflerde yapılandırmaya veya
aflara karşı bir kayıtsızlık ve duyarsızlık,
bir sonraki affı bekleme eğilimleri gündeme gelebilir diye de
toplumda konuşulabiliyor.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
tasarıyla imar konusunda mevcut ihtilafların sulh yoluyla çözülmesi
için af düzenlemeleri getiriliyor. İstanbul Boğazı ve tarihî yarımada
bunun dışına çıkarılıyor. Aynı hassasiyetin,
Ege ve Akdeniz başta olmak üzere, tüm kıyı şeritlerinde de
uygulanmasını temenni ederiz, dileriz.
Sayın Başbakan bunu barış diye
nitelendirdi. Teknik olarak barış olmakla beraber devletin bir af ve
uzlaşma düzenlemesi olduğunu söylemek mümkün. Vatandaş devletle
helalleşiyor diyoruz -Sayın Bakan böyle söylüyor- diğer
türlüsünü de söyleyebiliriz; devlet vatandaşla helalleşiyor da
denilebilir.
Düzenlemeyle hazine arazileri, tarım arazileri
üzerindeki ruhsatsız yapılaşma için af ve uzlaşma
imkânı getirilmesi, esasen devletin kaynaklarının usulsüz
kullanımı neticesinde doğan hakların helal edilmesi olarak
düşünülebilir. Ancak bu düzenleme çok dikkatli olarak
uygulanmalıdır. Ben bugün 2 köy muhtarıyla beraber Maliye
Bakanlığı Millî Emlak Genel Müdürünü ziyaret ettim ve belki
yüzyılın problemi olarak ortaya çıkan iki problemin burada, bu
tasarıyla çözülebileceğini -benden değil- yetkililerden
öğrendiler. Bu nedenle bürokrasiye de teşekkür ediyorum.
Şimdi, bu düzenlemeler -biraz önce söyledim-
çok dikkatli uygulanmalı. Tabii ki bunun kamu maliyesi açısından
beklenen faydaları da var. Öncelikle, belediyeler arsa üzerinden
değil, konut üzerinden vergi alacak; ilave vergi gelirleri elde edilecek.
Bu düzenlemeyle 40-50 milyar Türk lirası gelir beklendiği ifade
ediliyor. Bu bedelin depreme hazırlık için, kentsel dönüşüm için
kullanılacağı da söyleniyor. Ancak bu uygulamada bizatihi deprem
riski olan yapıların ruhsat alması da söz konusu olabilecek mi?
Kaçak yapıların ruhsata kavuşturulmasında çok dikkatli
olunması gerektiğini düşünüyoruz. Sebepsiz zenginleşmeye,
rant ve servet transferine engel olunması gerekiyor. Geçmişte
yapılan imar afları, maalesef, eşitsizlik ve adaletsizliklere,
belirli kesimlerin hızlı ve haksız zenginleşmesine yol
açmıştır. Bu düzenlemenin çok dikkatle tasarlanmaya, uygulanmaya
ihtiyacı bulunmaktadır.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
bu tasarıyla, ayrıca, emeklilere bayramlarda biner Türk lirası
ikramiye verilmesi öngörülüyor. Bizim Milliyetçi Hareket Partisi olarak gerek 7
Haziran ve gerekse kasım seçim beyannamelerimizde kısmen yer alan bir
husus. Ancak bu, bayram ikramiyesi şeklinde değil, iki aylık net
asgari ücret tutarında mart ve eylül aylarında emekli destek
ödeneği verilmesi şeklinde düşünülmüş ve kamuoyuna duyurulmuştu.
Bu tasarıyla yaşlılık
aylığının 500 Türk lirasına yükseltilmesi de
hedefleniyor. Beyannamelerimizde yaşlılık aylığı
2015 yılında 300 Türk lirası olarak belirlenmişti.
Dolayısıyla, enflasyon göz önüne alındığında 500
Türk lirasına çıkarılması uygun görülmektedir.
Milliyetçi Hareket Partisinin seçim
beyannamelerinde, ayrıca, muhtaç ailelere 700 Türk lirası aile
desteği -en az bir ferdi iş bulana kadar- önermiştik. Hilal
kart, kira yardımı olmak üzere pek çok sosyal destek de öngörmüştük.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
sonuç olarak, tasarının, bazı eksikliklerine rağmen, kamu
gelirlerinin artırılmasına katkı sağlayacak, sosyal
koruma tedbirlerini artıracak ve kentsel dönüşüme katkı
sağlayarak vatandaşlarımızın beklentilerini
karşılayacak bir düzenleme olduğunu değerlendirmekteyiz.
Hayırlı olmasını temenni ediyoruz.
Bu vesileyle yüce heyete saygılar sunuyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Ayhan.
Gruplar adına ikinci söz, İYİ PARTİ
Grubu adına Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğluna aittir.
Buyurun Sayın Halaçoğlu.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, her şeyden önce
şunu belirtmek istiyorum ki devletlerin, tarihte dışarıdan
bir tehlike gelmeden bir geçmişleri olduğunu söylememiz mümkün
değildir. Devletler sürekli olarak, dışarıdan gelecek
tehlikelere karşı kendisini organize etmek zorundadır. Ancak
bulunduğu bölgede devletin rahat bir hayat geçirmesi isteniyorsa muhakkak
o devletin ekonomik güce sahip olması gerekir. Dolayısıyla,
ekonomik güce sahip olan devlet diğer alanlarda da güçlüdür. Bunun için
liyakatli bir kadroya ihtiyaç duyar devletler. Liyakat sahibi ekiplerle
çalışmayan devletler dış güçlerin oyuncağı hâline
gelir, kaçınılmazdır bu. Bakınız, daha üç ayda yani
ocak-mart arasında Türkiye'de cari açık 40,3 milyardır. Yine,
liyakatsiz yönetimler sebebiyle ülke iyi yönetilemez. Beka sorunu denilen
sorunun çıkması da bu şekilde yine liyakate
bağlıdır. Yani sizi önüne gelen herkes aldatıyorsa buradaki
sorun, dış güçlerin ülke üzerinde oynadığı oyun
değil, sizin yetersizliğinizden kaynaklanır.
Geçmişe şöyle bir bakalım: Cemaatin
ileri gelenleri, mensupları bugüne kadar ne getirdiler de bunu geri
gönderdim? Yapabileceğim ne varsa yaptım, Rabbim şahittir. Ne
istediniz de alamadınız? diyorsa bir devleti yöneten kişi ve
sonra, yine, AKP iktidara gelir gelmez Yurt dışındaki cemaat
okullarını destekleyeceksiniz, ziyaret edeceksiniz, elçiliklerdeki
resmî törenlere davet edeceksiniz. diye o zamanın Başbakanı
Sayın Gül bir genelge yayınlıyorsa; iktidara gelir gelmez 23
Nisana alternatif olarak Türkçe olimpiyatları kutlamaları
yapılıyor ve onu kendi himayesinde yapan kişi, Sayın
Arınç, Milyonlarca insan şu anda gözyaşı dökerek bizi
izliyor. Bunların arasında biri var ki gurbette tek başına
hüzünle bizi seyrediyor. Televizyon başında bizi izleyen o güzel
insana teşekkür borcum var. diyorsa; eğer Türkçe sevgi dilidir, barış
dilidir, Yunusun dilidir, Mevlânanın dilidir; Aç, herkese sineni aç,
onun gibi ilaç. diyen Fetullah Gülen Hoca Efendinin dilidir. diyen bugünkü
Başbakan varsa; cemaatin hedefleriyle Türkiye'nin hedeflerinin tamamen
örtüştüğünü söyleyen, yine bir Başbakan Sayın Davutoğlu
varsa; Cemaat devleti ele geçirmiş, devlete sızmış.
filan, bunlara kargalar bile güler. diyen bir Millî Eğitim Bakanı
Sayın Çelik varsa; o tarihte Bu yolu açan, bu ateşi yakan, bu fikri
veren muhterem Fetullah Gülen Hoca Efendiye gönül dolusu saygılar
gönderiyorum. Kendisine çete diye hitap edilmesi büyük
haksızlıktır, vicdansızlıktır. diyen bir Adalet
Bakanı Bozdağ varsa; cemaat hakkında Faaliyetlerinin daha fazla
artırılması, daha yaygın hâle getirilmesi vatanseverlik
görevidir. diyen şimdi bir AKP Bakanı olan Numan Kurtulmuş
varsa; cemaate yönelik suçlamalar hakkında Aynen 28 Şubat gibi,
aynen 12 Eylül öncesi gibi senaryodur. Derin devlet harekete geçti, cemaati
döverek, cemaate saldırarak Türkiye'nin değişim yönünü
etkilemeye çalışıyorlar. diyen bugünkü İçişleri Bakanı
Sayın Soylu gibi birisi varsa; cemaati savunmak suretiyle İnsan
merkezli bir hizmeti esas alan insanlara Hizmetlerinizi durdurun. denir mi?
Aksine teşvik edilir, desteklenir, elden ne geliyorsa o katkı
sağlanır ve bu gerçeği görmemek ferasetsizliktir. diyen bir
Sayın Çelik varsa; FETÖye yönelik suçlamalarla ilgili olarak
Şiddetle kınıyorum, daha ağır kelimeler kullanmamak
için kendimi zor tutuyorum. Hayatı insanlığa hizmetle
geçmiş bir büyük zat için suçlamalarda bulunmak son derece çirkindir, kara
lekedir. Fetullah Gülen Hoca Efendi hayatının her döneminde tertemiz
kalmış bir kişidir, kendisine şükran borçluyuz. diyen bir
Sağlık Bakanı Akdağ varsa; Gönül diyarlarını
imar eden, bu hizmetlere öncülük eden, gurbetten sılaya gelme özlemi çeken
büyüğümüze saygı ve şükran hislerimi ifade ediyorum. diyen bir
Sayın Kılıç varsa, bir bakan varsa; Fetullah Gülen Hoca Efendi
son bin yılın en büyük Türk büyüklerinden birisidir. Evrensel Türk
rönesansını başlatan Türk mucizesidir. Shakespeare gibi
evrenseldir. Ona düşmanlık edenlerin utanması gerekir. diyen
bir milletvekili Sayın Kocabıyık varsa; Vicdanlı bir insan
olarak diyorum ki: Bu hizmetlerin durdurulmasını isteyeceğinize
gölge etmeyin, başka ihsan istemeyiz. diyen yine bir milletvekili
Sayın Gündoğdu varsa; Gülene Feto diyenleri azarlayarak Terbiyeni
takın, Fetullah Gülene Feto diyemezsin, özür dile. diyen Melih Gökçek
gibi bir Büyükşehir Belediye Başkanı varsa; Fetullah Gülen
vatan hasretiyle dışarıda yaşıyor, ona karşı
yapılanlar cezasız kalmayacak. diyen, Fetullah Gülen hareketine
yönelik düşmanca tavırları hiçbir vicdan sahibi onaylamaz.
diyen, Benim ümidim Fetullah Gülen okulları. diyen, Demokrasi
kıvılcımı. diyen, Vizyoner lider. diyen, Türkiyenin
övüncü. diyen, Hoca Efendi barışçıl, nazik, çok naif bir
insan. diyen, Ceviz kadar beyni olanlar Hoca Efendinin büyüklüğünü
anlayamaz. diyen bir yandaş medya varsa; ve hatta MHP yöneticilerine
kumpas kasetleri ortaya çıkardıklarında Sayın Bahçelinin
FETÖyü suçlaması üzerine MHPnin Fetullah Hoca Efendiye
saldırısı bana göre ihanet derecesindedir. Hiç ahlaki
değil, çok çirkin bir şey. Yani Hoca Efendi işi gücü
bırakmış da MHPyle mi uğraşıyor? Bir defa onun
bulunduğu makam böyle bir şeye müsaade etmez, onun meşgalesi
böyle bir şeye müsaade etmez. Çok çok çirkin, çok ayıp bir şey.
Ben bunu ihanet derecesinde kınıyorum. diyen bir Başbakan
Sayın Erdoğan varsa
Değerli milletvekilleri, bakın,
bunları neden söyledim? Çünkü sürekli aldatılan, FETÖnün
aldattığı, PKKnın aldattığı, Esatın
aldattığı, Obamanın aldattığı, Barzaninin
aldattığı, aldatan aldatana, sıra sıra giden bir
Hükûmetseniz beka sorunu yaşarsınız. Dolayısıyla,
bütün bunları göz önüne aldığınız zaman beka sorununu
ortaya çıkaran liyakatsiz yöneticilerin beka sorununu çözeceğini
bekleyemezsiniz. Eğer böyle bir beklenti içindeyseniz siz de gaflet içinde
olursunuz.
Dolayısıyla, şunu ifade etmek
istiyorum: Bakın zannediyorum ilki 18 Mayıs 2017ydi kamu
alacaklarının yapılandırılmasıyla ilgili
çıkan ilk kanun, bundan sonra da birkaç kere çıkarıldı,
şimdi siz nasıl güven vereceksiniz ödeme yapacak insanlara?
Nasıl olsa bir daha çıkaracaktır, bir daha
çıkaracaktır, bir daha çıkaracaktır. demek suretiyle çıkardığınız
yasanın bir anlamı kalmayacaktır. Dolayısıyla, bu türden
hareketler ülke için fayda mı getirecek, zarar mı getirecek? Belki üç
beş kuruş toplayacaksınız ama ülkenin vergisini normal
ödemiş vatandaşlarının hakkını hukukunu da
koruyamayacaksınız. Hepsini bu şekilde düşündüğünüzde,
tekrar kamu alacaklarının bu şekilde
yapılandırılmasının ülkeye hangi ölçüde yarar getirip
getirmeyeceğini yeniden iyi düşünmek gerekir.
Diyoruz ki: Devlet yapılandırma meselesi
öncesinde kurumların neleri ödeyeceğini, gerekiyorsa vergilerin
aşağı indirilmesi suretiyle nasıl ödeyeceklerini planlar ve
ona göre devleti yönetir ama siz, tutar, Atatürk Orman Çiftliğinin
müdürünü getirip TÜBİTAKın başına koyarsanız
liyakatsiz bir yönetimle bir yere de varamazsınız.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Söz sırası Halkların Demokratik
Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Garo Paylana aittir.
Buyurun Sayın Paylan. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; burada bulunan herkesi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, AKP demokratik bir
hikâyesini kaybettiğinden beri maalesef ülkemizi hastalandırdı.
Barış sürecini, demokratik yasaları bir kenara koyduğundan
beri, bakın, yaklaşık üç yıldır ülkemiz AKPnin
attığı her adımda hastalanıyor. Biliyorsunuz,
hastalığın semptomları -belirtileri- vardır, bünye
kendisini kötü hisseder. Her kendini kötü hissettiğinde AKP buna
karşı palyatif tedbirler almaya çalıştı. Dedik ki:
Arkadaş, sizin yaptığınız hata siyasi hataların
bir sonucu. Yok, yok, benim şeyim yok. dediniz ve palyatif tedbirlerle
adım attınız. Ya, bünyenin ateşi var. diyoruz, Yok, yok,
ağrı kesici al, geçer. diyorsunuz ve palyatif adımlar
atıyorsunuz. Ya, nefesi daralıyor bünyenin. Diyor ki işçi,
memur, emekli: Arkadaş, benim nefesim daraldı, geçinemiyorum. Yok,
yok, senin bir şeyin yok, bir aspirin al, geçer. diyorsunuz, palyatif
adımlar atıyorsunuz. Tıpkı şimdi olduğu gibi bir
torba yasa daha, hani bu dönemin finalinde bir torba yasa daha ve bu da yalapşap
getirilmiş. Yasama kalitesi olmayan bir torbayla bu dönemin finalini
getiriyorsunuz arkadaşlar. Hani Tamam. derken, final böyle kötü bir
final olarak, kötü bir filmin kötü bir finali olarak maalesef bu dönemi
kapatıyoruz arkadaşlar.
Şimdi, siyasi hatalar dedik ya bünyeyi
hastalandırdı, elbette siyasi hataların ekonomik sonuçları
da oldu ve oluyor. Hani bunu bünyede görmüyoruz belki ama rakamlarda görüyoruz.
Bakın, dönemin sonunda dolar kurunu 4,30larda devrediyorsunuz yeni
iktidara, faizler yüzde 16ya çıkmış durumda, kredi faizleri
yüzde 22ye çıkmış durumda, enflasyon 13, 14, 15, 16ya
çıkmış durumda, işsizlik 11de, genç işsizlik 20de ve
bir enkazı devrediyorsunuz arkadaşlar.
Şu anda piyasalar kilitlenmiş durumda.
Neden biliyor musunuz? Çünkü piyasaların girdilerinin tamamına
yakını dolara bağlıdır. Dolar kuru her gün 10
kuruş, 20 kuruş yükseldiğinde piyasada hiç kimse fiyat
yapıp mal satamaz. Şu anda piyasalar kilitlenmiş durumda ve
herkes artık yeni iktidarı bekliyor ve size 24 Haziranda Tamam.
demek için hazırlanıyor arkadaşlar.
Şimdi, bütün bu dönemin sonunda büyük bir
ekonomik krizle devrediyorsunuz. AKP, biliyorsunuz, 2002de çok büyük bir
ekonomik krizle görevi devralmıştı, bir ekonomik krizin sonunda,
on altı yıllık hikâyesinin sonunda -evet, arada
attığınız iyi adımlar da oldu ama- finali çok
karanlık oldu; bir ekonomik krizle geldiniz, bir ekonomik krizle maalesef
gidiyorsunuz. Ekonomik krizin sonucunda siz zenginler değil, yoksul
milyonlarca insanımız çekiyor ve çekecek maalesef.
Değerli arkadaşlar, dedik ya Final kötü
olacak. Bir torba yasayla karşı karşıyayız. Ne var bu
torba yasada, bir bakalım. Hani, AKP bir panik hâlinde bir seçime gidiyor
ya, ülkeyi yönetemeyeceğini anladı, ekonomik krizin gümbür gümbür
geldiğini gördü kaçıyor ya iktidardan.
ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) Hadi oradan!
GARO PAYLAN (Devamla) Şimdi, diyor ki: Benim
seçmenlere bir şey vadetmem lazım. Ne yapmam lazım?
İşte, yine bir aflar getireyim, belki bu afları getirirsem
seçmenler yine bana güvenir ve bana yine oy verirler. Arkadaşlar,
geçmiş ola.
Bakın, vergi affını getiriyorsunuz
yine. Ya, şurada ben üç yıllık bir Plan ve Bütçe Komisyonu
üyesiyim, üç yılda beş vergi affı getirdiniz ya, üç yılda
beş vergi affı. Bu seçmen size niye güvensin? Hani bünye bir hastalanırsa
elbette bir tedbir alınır, kırk yılın başı
büyük bir kriz sonrası bir tane vergi affı getirilir, vatandaş
rahatlatılır ama üç yılda 5 vergi affı getirirseniz o
vatandaş size güvenmez ve şunu da yaparsınız
arkadaşlar: Vergi afları vergi ahlakını bitirir
biliyorsunuz. Vergi aflarıyla vergi ahlakını bitirdiniz ya.
2014te 1 vergi affı, 2015te 1 vergi affı, 2016da 1 vergi
affı, 2017de 2 vergi affı getirdiniz. En son kasım ayında
gelen vergi affında Maliye Bakanı şu koltukta oturuyordu.
Sayın Bakan, bu son mu? dedim Evet, bu son. dedi.
MUSA ÇAM (İzmir) Son. dedi.
GARO PAYLAN (Devamla) Hani, her vergi affında
olduğu gibi Bu son vergi affı. dedi, kayıtlarda var. Daha
mürekkebi kurumadan, altı ay sonra bir vergi affıyla daha
karşı karşıyayız.
Değerli arkadaşlar, elbette
esnafımız zor durumda, KOBİler zor durumda. Onların zor
durumda olmasının sebebi sizlersiniz, elbette onlara
yardımcı olmamız lazım ama ya, büyük sermayeye nedir bu kaynakları
peşkeş çekmek? Bu vergi aflarından hep büyük sermaye
yararlanıyor ve nasıl yararlanıyor biliyor musunuz, ne
yapıyor biliyor musunuz büyük sermaye? Diyor ki: Arkadaş, bu Hükûmet
nasıl olsa altı ayda bir vergi affı getiriyor, ben niye vergi
ödeyeyim ki?
Bakın, Türkiyede sıfır faizli bir
kredi var, biliyor musunuz? Sıfır faizli kredi, açıklıyorum
vatandaşlarıma, sıfır faizli arkadaşlar, vergi
ödemezseniz, tamam mı, vergiyi ödemeyin, kaynaklarınızı da
kullanın, harcamalarınızı yapın, altı ay sonra bu
Hükûmetten size sıfır faizli kredi. Vergiyi ödeme, ödeme, ödeme
biriktir sonra Hükûmet desin ki: Arkadaş, sana sıfır faizli
kredi. Niye kredi alsın vatandaş, esnaf, sanayici, özellikle büyük
sermaye? Kredi almayıp vergilerini ödemiyor ve sonunda siz nasıl olsa
af getirip vergilerini sıfırlıyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, dediğim gibi,
vergi ahlakını bitirmiştir bu Hükûmet. Her türlü ahlakı
yerlere düşürdüğü gibi maalesef, vergi ahlakı konusunda da
şu anda vergi ahlakının kalmadığı, tarumar
edildiği Türkiyemizde yaşıyoruz. Eğer vergi ahlakı
yoksa vatandaşlar düzgün, düzenli vergilerini ödemiyorlarsa o ülkeden, o
devletten hesap da soramazlar ve maalesef böyle günlerden geçiyoruz.
Bu vergi affında şunu getiriyor iktidar,
diyor ki: Ben faizlerin yüzde 90ını siliyorum arkadaş. Bir
önceki torbada yüzde 60tı, Bu torbada yüzde 90ını
siliyorum." diyor. Peki, size şunu soruyorum: Koca koca holdinglerin
faizlerinin yüzde 90ını siliyorsunuz, bu ülkede 50 milyon
vatandaş borçlu; bankalara borçlu, kartlarına borçlu, tüketici
kredisine borçlu, çiftçi borçlu. Peki, bu vatandaşlarımızın
borçları ne olacak? Şimdi, siz vatandaşlarımıza
Arkadaş, ben senin borçlarının faizini siliyorum. diyor
musunuz? Yok. Varsa yoksa yandaş holdinglerin, yandaş sermayenin
faizlerini siliyorsunuz. Ben buradan sizi vatandaşlarımıza
şikâyet ediyorum ve bunun hesabını soracağız ve
vatandaş da size Tamam. diyerek bunun hesabını soracak, emin
olun. Çünkü tepedekileri iyi hissettirerek vatandaşı iyi
hissettiremezsiniz. Önce yoksul, dar gelirliyi iyi hissettirmeniz lazım.
Borç altında, yoksulluk altında inim inim inleyen dar gelirliyi iyi
hissettireceksin ki o gitsin güvenle geleceğe baksın,
harcamalarını yapsın, çarklar dönsün, esnaf kazansın,
KOBİnin fabrikaları çalışsın ama yok,
tıkandı. Hâlâ tepedekilere vergi afları getiriyor bu iktidar arkadaşlar.
Vergi affının başka bir boyutu var,
matrah artırımı. Bakın, ne diyor bu iktidar biliyor musunuz
her vergi affında? Diyor ki: Arkadaş, sen daha geçen hafta kurumlar
vergisi, gelir vergisi beyannamesi verdin ya, orada 10 bin lira vergi bildirdin
ya, sen o 10 bin lirayı gel 12 bin lira yap ben senin bütün vergini
sıfırlayayım. Seni incelemeyeceğim. diyor. Son beş
yıllık defterlerine bakmayacağım. diyor. Bakın, bir
ölçek şartı da yok. Şöyle diyor: Diyelim ki sizin bir
yılda 10 milyar liralık cironuz var, gittiniz bin lira kâr
bildirdiniz, gidin bu bin liralık kârı 1.100 lira yapın
-bakın, 1.100 lira- ben senin 10 milyarlık defterini
incelemeyeceğim. Bu, hak mıdır arkadaşlar? Bu, adalet
midir? Bir ölçeğe dayanmayan -hani, yanlış ama- vergi afları
bu şekilde yapılabilir mi? Ve bir Maliye ne işe yarar? Maliye
gider, defterleri inceler, bir haksızlık uğursuzluk varsa
gerekli cezayı keser ama yıllardır Ben seni
incelemeyeceğim. diyen bir Maliye anlayışı var.
Vergi affı böyle de -bu torba aflarla dolu,
anlatacağım- imar affı geliyor arkadaşlar, imar affı.
Ben daha 12 yaşındaydım, Özal bir imar affı
getirmişti, o zaman vatandaşlarımız faydalandı ama
inanın bu kadar rezil bir imar affı gelmemişti. Bir torba yasa
içinde bir maddelik yalapşap bir imar affı. Kaç kişiyi
ilgilendiriyor? 13 milyon iş yeri ve konutu yani yaklaşık 50
milyon vatandaşımızı ilgilendiren bir konu. Kanayan bir
yara seçime kırk beş gün kala buraya Plan ve Bütçe Komisyonundan,
Bayındırlık Komisyonundan değil Plan ve Bütçe Komisyonundan
yalapşap, bir maddeyle getiriliyor arkadaşlar. Ya, olur mu böyle bir
şey? Otuz beş yıllık kanayan bir yara böyle, bir torba
maddede yalapşap bir şekilde getirilir mi arkadaşlar? Hak
mıdır bu?
Bakın, ne tür arazlar var maddede? Diyor ki:
Arkadaş, ben imar affını getiriyorum. E, nasıl gelecek bu
imar affı? Özalın imar affında nasıldı, biliyor
musunuz? Vatandaş proje çizdiriyordu, projesini teknikere götürüyordu,
onaylatıyordu Ya, bu bina sağlam mı, oturulabilir mi,
şartlara uygun mu bu affettiğim yer? diye. İmar
affını böyle yapmıştı rahmetli Özal. Şimdiki imar
affı ne diyor? Vatandaş beyannamesini yazacak, benim şu kadar
metrekarelik, şu kadar katlık beyanım var diye gidecek beyannamesini
verecek ve yüzde 3 vergi verecek. Ben onu affediyorum. diyor. Böyle bir
şey olabilir mi arkadaşlar?
Gelin, bilmeyenler varsa sizi İstanbulda
gezdireyim, herkesin şehrinde vardır. 2 katlı imarlı yere,
2 kata göre temel atılmış yere vatandaş 10 katlı bina
yapmış, kolonu yok, deniz kumuyla yapılmış, bina
üflesen yıkılacak, diyor ki: Arkadaş, ben bu binanın
check upını yapmayacağım, denetlemeyeceğim, sen gel,
bildir, bana da yüzde 3 para ver -para lazım, çok
sıkışığız- ben senin 10 katlı binanı
affediyorum.
Arkadaşlar, bakın, bu, büyük bir vebaldir.
Bu Meclis bu vebalin altına girmemelidir. Böyle, seçim arifesinde,
vatandaşa -tırnak içinde söylüyorum- seçim rüşveti vererek bu
iş olmaz. Bir af getirilecekse bunun pek çok boyutlu olarak düşünülüp
yapılması lazım. Düşünün ki siz o 10 katlı binayı
affettiniz. O 10 katlı binada 100 vatandaşımız
yaşıyor. Bir deprem oldu -Allah korusun- o
vatandaşlarımız o binanın altında kaldı. Kim bu
vebali taşıyacak? Milyonlarca vatandaşımız çürük binalarda
yaşıyor. O, o vatandaşlarımızın suçu değil,
onlar barınma hakkı çerçevesinde yapmışlar, evet, rant
çerçevesinde yapanlar da var ama bunu bu şekilde denetimsiz affetmek hak
mıdır, olacak iş midir?
İmar affının diğer boyutunu
söyleyeyim: Arkadaş, senin Boğaza bakan milyon dolarlık villan
da varsa veya garibansan, eğer 30-40 bin lira eden bir barakada
yaşıyorsan da yüzde 3 vergi alacağım. Senin 100 tane dairen
varsa da yüzde 3 vergi alacağım, 1 tane küçücük gecekonduda
yaşıyorsan da yüzde 3 vergi alacağım diyorsun. Hak
mıdır arkadaşlar? Düşünün ki bir gariban 20-30 bin lira
etmeyen bir barakada yaşıyor, diyorsun ki: Yüzde 3 vereceksin.
kimisi, 100 tane dairesi var, 50 milyon dolarlık rant elde etmiş
kaçakla, ona da Yüzde 3 vereceksin. diyorsun. Hak mıdır
arkadaşlar bu? Adalet midir? Eğer ki bir af gelecekse burada artan
oranlı düzenleme olması lazım. O garibandan belki yüzde 1
almamız lazım ama milyonlarca liralık rant elde edenlerden belki
yüzde 20, yüzde 30, yüzde 40, yüzde 50 almamız lazım çünkü orada tüyü
bitmemiş yetimin hakkı var arkadaşlar, nasıl bu düzenlemeyi
böyle yaparız?
Diğer bir boyutu, bakın, öyle
yalapşap gelmiş ki, diyor ki kanun: Eğer 1 kat imarlı olan
yere 10 kat yapmışsan, bu 10 katın yüzde 50si
anlaşırsa kat mülkiyeti kurabilirsin. Arkadaşlar, Kat Mülkiyeti
Kanunu yüzde 100ün anlaşmasını esas alıyor. Diyelim ki
yüzde 50 anlaştı, diyelim ki arsayı ona göre
paylaştılar, vallahi vatandaşlarımız birbirini vurur
arkadaşlar. Düşünün ki bodrum kattaki arsa payı düşük
çıktı, tepedekine yüksek geldi, vatandaşlarımız
birbirini vurur arkadaşlar. Nasıl yüzde 50ye kat mülkiyeti
hakkı verirsiniz? Diğer yüzde 50 ne olacak? Hani siz, Yüzde 50yiz,
diğer yüzde 50i yok sayıyoruz. diyorsunuz da, ya, mülkiyet
hakkı diye bir şey var, şerefiye diye bir şey var,
bunları çok boyutlu olarak düşünmemiz lazım. O açıdan,
barınma hakkı çerçevesinde barınma hakkını kullanan
vatandaşlarımızı ayırmamız lazım. Belki
onlardan hiçbir vergi almadan kayıt belgelerini de denetleyerek vermemiz
lazım. Ama rantı vergilendirmemiz lazım arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, bu torbada, aynı
maddede bir konu daha var. Azınlık vakıflarının,
biliyorsunuz, davalık konuları var. Şu anda azınlık
vakıflarının mülkleri hazineye geçmiş durumda. Üzerinde
vatandaşlarımız konutlar yapmışlar ve bunlar da bu
yasa çerçevesinde bu kanunun konusu. Eğer ki o mülklerini satma
hakkını verirseniz azınlık vakıfları
davalarını kazansa dahi mülklerini elde edemeyecekler.
Değerli arkadaşlar, şimdi, Hükûmet
panik içinde. Vatandaşının güvenini kaybetti. Ne yapacak?
Eskiden, 1990larda Demirelin yaptığı gibi, 1980lerde
Özalın yaptığı gibi seçim öncesi seçim rüşvetleri
verecek. Ama Demirel, biliyorsunuz, Ne veriyorlarsa 5 katı fazla. derdi
ama sonra kaşıkla verirdi kepçeyle geri alırdı.
Vatandaşımıza yüzde 50 zam. derdi ama ondan sonra yüzde 50yi
yüzde 70 enflasyonla vatandaşımızdan geri alırdı.
İktidar maalesef bütün
çıpalarını kaybettiği gibi, maliye politikası
çıpasını da kaybetmiş durumdadır ve güven
vermediği için de bugün krizin içindeyiz. Ne yapacak? Panik içinde
emeklilere diyor ki: Ben bayramlarda 1.000er lira ikramiye vereceğim.
Seçim öncesi, hem de hemen seçimden önce ödeyecek ve yaşlılara da
hemen seçimden önce 500 lira yaşlı aylığı ödeyecek.
Değerli arkadaşlar, öncelikle şunu
söyleyeyim: Bu adımları destekliyoruz, programımızda var;
yoksul, sosyal kesimlere kaynak aktarılmasını sonuna kadar
destekliyoruz. Daha da fazla yapılması lazım ancak o klasik
soruyu ben size sorayım: Kaynağı nerede arkadaşlar bunun?
Nerede bunun kaynağı? Nerede emekliye vereceğinizin
kaynağı? Bütçede var mı? Değerli Plan ve Bütçe Komisyonu
üyeleri, var mı bütçede? Yok. Niye yok? Çünkü tedbirleri
almadınız. Zamanında gelir vergisi reformunu
yapmadınız. Zenginleştirdiğiniz
yandaşlarınızdan vergi alacak düzenlemeleri yapmadınız.
Rant vergisini getirmediniz. Servete duyarlı vergilendirmeyi getirmediniz.
Bu yüzden de bütçeye gelir elde edilemedi. Şimdi olmayan bir
kaynağı emeklilere veriyorsunuz. Ama emin olsun emekliler, bu paralar
ananızın ak sütü gibi helaldir. Bu parayı alın ama
şunu bilin ki bu iktidara bir daha oy vermeyin. Çünkü bu parayı
alıp da bu iktidara oy verirseniz bilin ki kaşıkla verecek,
kepçeyle sizden geri alacak çünkü bu paraların bütçede
karşılığı yok.
Bakın, ne oldu? Emekli maaşı diyelim
ki 1.500 lira olan bir arkadaşımızın geçen sene emekli
maaşı 500 dolardı, şu anda geldi 350 dolara
arkadaşlar. Belli işte, fakirleştiniz. Her şeye yüzde 20
zam geldi. Fakirleştiniz. Size de bu paraları verecekler, bütçede bir
karşılığı yok, şunu bilin ki zam ve enflasyon
olarak sizden geri alacaklar çünkü bu Hükûmete kimsenin bir güveni kalmadı.
Bakın dolar kurlarına, faizlere, enflasyona ve bu çerçevede bu sosyal
politikalar da dediğim gibi kaynakları olmadığı için,
zenginlerden vergi alınarak finanse edilmediği için geri
alınmaya muktedirdir eğer bu iktidar devam ederse ki etmeyecek.
Diğer bir konu üniversite affı
arkadaşlar. Çok kritik bir madde. Şartlar her ne olursa olsun
okullarına devam etmeyen üniversite öğrencilerine af getiriyorum ama
-biliyorsunuz, her yasamızda amalar vardır- terör örgütlerine
mensubiyeti veya -bakın, çok kritik- iltisakı yahut bunlarla
irtibatı olanlar hariç. diyor iktidar. Ya, değerli arkadaşlar,
son yıllarda yaptığınız politikalarla ne büyük
tahribat yarattığınızı biliyorsunuz. Fetullahçı
denen bir kişi, bir öğrenciye bir mesaj attığı için
öğrencinin okuldan atıldığını biliyorsunuz.
Biliyorsunuz ki insanlar birbirine selam verdiler diye işlerinden oldular.
Sevgili gazeteci Kadri Gürseli Fetullahçı diye söylediğiniz bir
kişi mesaj attı diye aylarca hapiste yatırdınız
arkadaşlar. Nasıl bu işi iltisaklı yahut irtibat içinde
olanlar şeklinde koyabilirsiniz? Varsa bir mahkeme kararı bunu
uygularsınız, yoksa böyle bir madde koyduğunuz anda bu aftan pek
çok mağdur olmuş öğrencimiz yararlanamayacaktır. Gelin,
bunu düzenleyelim. Bir mahkeme kararı dışında bütün öğrencilerimiz
affedilsin arkadaşlar. Gelin, bu şekilde düzenleyelim. O mahkeme
kararı olanları da 25 Hazirandan sonra biz tekrar
değerlendireceğiz.
Değerli arkadaşlar, Maliye Bakanı
bugün bir açıklama yaptı. Yurt dışından
paralarını getirenleri affediyorum. dedi. Bakın, 2008de bu
iktidar af getirdi yurt dışından parasını getirenlere,
2013te getirdi, 2017de getirdi, bir yıl sonra bir kez daha af getiriyor.
Yurt dışından paranızı getirin, affedeceğim.
Ya, her yıl diyorsun arkadaş, bu paralar gelmiyor. Hatta
bırakın gelmeyi, olanlar da geri gidiyor. Ya arkadaşlar, elbette
tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyenlere, götürenlere gerekli
düzenlemeleri yapalım ama güven olmadığı sürece o paralar
gelmez. Bir de şunu söyleyin arkadaşlar bunlara
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GARO PAYLAN (Devamla) Ya, sevgili Binalı
Yıldırımın veya AKPli pek çok üyenin, vekilin
BAŞKAN Tamamlayın lütfen Sayın
Paylan.
Buyurun, bir dakikada tamamlayın.
GARO PAYLAN (Devamla)
paraları geldi mi ki
arkadaşlar o Man adalarından, Panama adalarından da siz
vatandaşlarımızdan bunu istiyorsunuz? Önce siz bir
paralarınızı getirin bakalım. Siz zaten
paralarınızı getirirseniz yeter her şeye. Götürenler
sizlersiniz, önce sizler geri getirip rol model olmalısınız
Bak, ben getirdim. Ey vatandaş, sen de getir. diyebilirsiniz, yüzünüz
olur.
Değerli arkadaşlar, bir iki konu daha
vardı ama bu Hükûmet artık güven vermiyor ve
vatandaşımız da yakın bir gelecekte, kırk dört gün
sonra size Tamam. demek için hazırlanıyor. Güven vermeyen, hikâyesi
olmayan her hükûmet gitmeye mahkûmdur. Biz de bu yönde HDP olarak
hazırız, vatandaşımıza nefes
aldıracağımız bir seçim bildirgesini hazırlıyoruz
ve çok yakın günlerde bunu sunacağız.
Vatandaşımız HDPyle, demokratik bir hikâyeyle nefes alacak
diyoruz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Söz sırası, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İzmir Milletvekili Zekeriya Temizele aittir.
Buyurun Sayın Temizel. (CHP
sıralarından alkışlar)
Grubunuzu tebrik ediyoruz, yoğun bir teveccüh
var.
Buyurun Sayın Temizel, Sayın Bakanım.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) Biz de alkışlıyoruz.
CHP GRUBU ADINA ZEKERİYA TEMİZEL
(İzmir) Çok teşekkür ederim Sayın Başkan, çok teşekkür
ederim değerli arkadaşlar.
Değerli milletvekilleri, bir yasama döneminin
daha sonuna geldik diye bu konuşmama başlıyordum ama bugün
aldığımız ikinci bir davetle yarın yine Plan ve Bütçe
Komisyonunda çalışmaya devam edeceğimizi öğrendik. Demek ki
bundan sonra bir defa daha geleceğiz. Belki bir defa daha gelme
olasılığımız var. O nedenle, bunu son konuşma
olarak değerlendirmemek gerekiyor. Ancak bunun, bu Meclisin bu dönem
içerisinde yapmış olduğu bu tür ekonomik düzenlemelerin bir
muhasebesi olarak algılanması doğru bir olay olacaktır.
Olaya birazcık bu açıdan bakmaya çalışacağım.
Bizler, 26ncı Dönem yasama Meclisini
oluşturan milletvekilleri, burada çalışmaya geçici bütçeyi
yaparak başladık. Geçici bütçemizi yaptık, hemen ondan sonra bir
yasa çıkardık. O yasada da daha önceden istisnaların sürelerinin
sona ermesi nedeniyle veya tam sona erme aşamasına gelinmesi
nedeniyle istisnadan yararlanma hakkını kaybedenlere yeniden bu
hakkın tanınması şeklinde oldu. Yani af yasalarıyla
başladık ve bugün geldiğimiz noktada yeniden bir af
yasasıyla karşı karşıyayız. Her ne kadar
yasanın adı imar barışı ya da alacakların
yapılandırılması olsa da bu, çok açık bir şekilde
aftır değerli arkadaşlar. İsim değişiklikleri, af
yasalarının Mecliste nitelikli çoğunlukla oylanmak ve kabul
edilmek zorunda olmasından ötürü sürekli olarak çeşitlendirilmekte
ama sonuç olarak, bu olay bunların af niteliğini ortadan
kaldırmamaktadır.
Şimdi, değerli arkadaşlar, biz bir
varlık barışı yapıyoruz, bir imar
barışı yapıyoruz derken, bugün Sayın Maliye
Bakanından iki müjde daha aldık toplum olarak. Bunlardan bir tanesi,
daha önceden yapılmış olan varlık barışıyla
ilgili uygulamanın şimdi -ki bunu, biz, en son Haziran 2017 tarihinin
sonuna kadar uzatmıştık, o tarihte onun süresi bitmişti-
yeniden getirildiğini görüyoruz. Demek ki müjdelerimizin içerisine bir
tane daha böyle bir düzenleme koyduk.
Diğer bir düzenleme de -yine Sayın Maliye
Bakanımızın belirttiği şekilde- şu anda
yargıda bulunan ve sayıları artık yüz binlerin üzerinde ifade
edilen davalarla ilgili olarak yeni bir düzenleme. Eğer bu davaların
sahiplerinin Maliyenin kendilerinden istemiş oldukları anaparayı
yani verginin miktarının yarısını ödemeleri hâlinde
davaları düşecek ve bütün faiz ve ceza uygulamalarından
vazgeçilecek. Sanıyorum, tasarının içerisinde yok ama bu da
birazdan önümüze gelecek önergeyle birlikte.
Değerli arkadaşlar, son on dört yılda
kaç tane af yasası çıkarıldığını
hatırlayan var mı? Son on dört yıl içerisinde tam 8 defa af
yasası çıkarmışız, 8 defa. Bunların son 3ünü de
şu anda içinde bulunduğunuz Meclis yani 26ncı Dönem
çıkarmış. Bütün bu af yasalarını aşağı
yukarı aynı ifadelerle, aynı kelimelerle
değerlendirmişiz ve dillendirmişiz. Yani bu nasıl bir
barıştır, bu nasıl bir yapılandırmadır ki
her iki senede bir yeniden tekrar etsin? Bu, bitmeyen bir kavga olmalı ki
sürekli olarak barışla bu olayı çözmeye
çalışıyoruz.
Değerli arkadaşlar, af yasaları veya
çözüm, barışla çözüm önce küslüğü oluşturan ya da
kavgayı oluşturan nedenin ortadan kaldırılmasından sonra
olur. Bizim yasalarımız eğer sürekli olarak vergi
ziyaını ya da ödenecek olan vergilerin miktarını çok fazla
olarak hesaplıyorsa, insanlara ödeme gücünün çok çok üstünde vergiler
salıyor ise ve onlar da ister istemez yaşamlarını
sürdürebilmek için bu vergilerini ödemiyorlar ise bunları sürekli
yapılandırmanın bir amacı yoktur ki sonucu da yoktur zaten.
Yapılandırmaya kalkarsanız, zaten parası olsa bir önceki
yasada o yapılandırmanın gereğini yerine getirecek. Daha
sonra ortaya çıkan miktarlar iki sene içerisinde oluşmuş olan
alacaklar değil. Yani 189 milyar liralık bir alacak bir sene
içerisinde, bir buçuk sene içerisinde doğmaz. Demek ki daha önceki
yapılandırmalarda da insanların bunu karşılayacak gücü
yokmuş; sorun burada. Eğer bir af yasasını onu yaratan
nedenleri yani affedilmesi gereken değerin ortadan
kaldırılmasını yaratan nedenleri ortadan kaldırmadan
yapıyorsanız ondan sonraki aflara yeniden çağrıda
bulunuyorsunuz, başka bir çaresi yok bunun. Bu, bu şekilde yürümüyor.
Bunun yürümesi bu şekilde mümkün değil. Dolayısıyla sürekli
olarak vergilerle, imar aflarıyla, sigorta aflarıyla, banka
borçlarıyla uğraşıyorsa bir toplum, demek ki bu ekonomik
alanlarda insanların gücünü aşan ya da hakkaniyete aykırı
belirli uygulamalar var. Bu uygulamaları ortadan
kaldıracaksınız. Bu uygulamaları ortadan
kaldırdıktan sonra da diyeceksiniz ki Biz daha önceden hakkaniyete
uygun olmayan kanun uygulamaları nedeniyle sizleri zor durumda
bıraktık, borçlu kaldınız, bir defaya mahsus olmak üzere
onları da şu şu şu koşullarda affediyoruz. Bunu
yapıyorsanız bunun mantığı vardır. Bunu
yapmıyorsanız eğer, bu, kendi elinizle toplumsal düzenin
temeline dinamit koyma anlamına geliyor. Çünkü yasalarla
sağladığınız bu düzeni, siz, özellikle sürekli olarak
ihlal edenlere diyorsunuz ki: Tamam, bu defa da kurtuldun. daha sonra Bir
defa daha kurtuldun.
Peki, değerli arkadaşlar, değerli
milletvekilleri; şu sorunun yanıtını aramak gerekmiyor mu:
Peki, bu yükümlülüklerini her şeyi göze alarak yerine getiren
insanların hakkı ne oluyor? Hatta cebrî icra yoluyla Maliyenin
milletin gırtlağına basarak tahsil etmiş olduğu
alacaklar ne oluyor? O alacakları tahsil etmek için icrada
satılmış olan gayrimenkulleri, evleri, barkları, arabaları
hatta telefonları ne oluyor? Bu, hakkaniyete aykırı bir
durumdur, sürdürülmesi olanaksız olan bir durumdur değerli
arkadaşlar.
Şimdi, af kanunları çıkartıyoruz
da peki Maliyemizde doğru dürüst bir düzenleme oluyor mu? Değerli
arkadaşlar, size Türkiye'nin borçluluğuyla ilgili olarak birkaç
yıl aralıkla bazı rakamlar vermek istiyorum. Öncelikle kamunun
borç yükü: Kamunun 2015 yılı sonu itibarıyla borç yükü 722
milyar lira, kamunun -yani 2015 seçimleri itibarıyla deyin- borç yükü 722
milyar lira. 2017 sonu itibarıyla kamunun borcu ne kadar? 954,5 milyar
lira yani 225 milyar lira da bu arada devleti
borçlandırmışız. Ne oldu bu kadar af? 3 tane af
çıkardık bu arada, alacakları yeniden
yapılandırdık, millete, Faizlerinizi siliyoruz,
cezalarınızı indiriyoruz, hadi vergi aslınızı
bari ödeyin. denildi. Bütün bunlara rağmen 225 milyar lira devleti
ayrıca borçlandırıyoruz, borçlandırmışız. Bu
borç, sadece ve sadece devletin borcuyla sınırlı
kalmamış.
Türkiye'nin borçluluğuna bir de bakın:
Türkiye, 2014 yılı sonu itibarıyla 2 trilyon 163 milyar lira
borçlu. Bunun içerisinde tüketici borçları, kredi kartları, özel
sektörün borçları, devletin borçları, kamu iktisadi
teşebbüslerinin, belediyelerin hepsinin borçları var ama 2,1 trilyon
lira borcu var Türkiye'nin toplamda. Peki, bu sürecin sonunda, 2015, 2016, 2017
yıllarında Türkiye'nin borçluluğu nereye gelmiş? 3 trilyon
582 milyar liraya gelmiş, 3 trilyon 582 milyar lira yani 1,5 trilyon
liraya yakın borçluluğu artmış. Ya, siz sürekli olarak
borcu yeniden yapılandırıyorsunuz; faiz siliyoruz, aflar
çıkartıyoruz her şeyle beraber fakat hem devletin hem de
hepsinin borçluluğu büyük bir hızla artıyor. Kısacası,
yaptığımız işin aslında ürküttüğümüz
kurbağaya değmediğini, insanların gelirlerinde bir
düşme olduğunu, gelirleri düşen insanların zaten
gırtlağa kadar borçlandıklarını, bu
borçlanmaların sonucunda da bu şekilde çıkartılan afların
herhangi bir sonucunun olmadığını çok net olarak
görüyorsunuz. Yani kısacası, 3 defa af yasası
çıkarmışız ancak kişilerin borçlarında, devletin
borçlarında bir azaltma yapmamışız. Sadece kişilerin
borçlanmasıyla ilgili değil durum; bu kadar af çıkarmışız,
demek ki gelir tahsil ederek devletin harcamalarını
karşılamayı amaçlamışız bu koşullar
içerisinde. Peki, devletin borçlarına ödemiş olduğu faizde
herhangi bir düşme olmuş mu, buna bakmak gerekiyor.
Değerli milletvekilleri, Türkiye 1990 ile 2001
yılları arasında toplam olarak tam 83 milyar 243 milyon TL
bütçelerinden faiz ödemesi yapmış. Peki, 2002 ile 2017 arasında
ne kadar faiz ödemesi yapmış? Tam 882 milyar lira. Düşünün. Bu
arada, değişik yıllar itibarıyla dışarıya
çok ciddi faizler ödemişiz. Yurt dışında
yaptığımız borçlanmalar ile yurt içinde yabancıya
ödenen faizleri alt alta koyduğunuzda 2004 yılından 2016
yılına kadar ödediğimiz faiz de 168,9 milyar lira tutuyor.
Hazinenin veya Merkez Bankasının rakamları ile bu toplamlar
arasında çok küçük farklılıklar olabilir. Bunlar bizim kendi
araştırmalarımız ve her biri belirli bir veriye
dayanıyor. Yani sonuç olarak, hem devletin borçluluğu
artmış hem devletin ödediği faizin miktarı
artmış. Buna rağmen, biz sürekli olarak bunları azaltma
adına veya bunlardan kurtulma adına borçlarımızı
yeniden yapılandırmış yapılandırmış
gelmişiz değerli arkadaşlar.
Şimdi, Türkiye'nin borçluluğu ve imar
aflarının bu durumu göz önüne alındığında bu imar
aflarıyla bütçe açıklarımızın, hiç değilse
belirli bir oranda kapatılacağını varsayarız.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bütçe açıklarına
bakıyorsunuz, bütçe açıklarımızda aslında pek büyük
bir değişiklik olmuyor. Bizim, özellikle 2013-2017 arasındaki
bütçe açıklarımız 40 milyar lira civarında
dolaşıyor. Bazı yıllarda, örneğin 2013te, 2014te
bütçe açıklarımız daha düşük fakat bütçe
açığımızın bu düzeylerde, 35-40 milyar lira düzeyinde
olmasına karşın borçlarımızdaki stok
artışı -sürekli olarak- onun neredeyse 2 katı olmuş.
Son olarak, 2017 yılında 47,4 milyar lira bütçe açığı
vermemize karşın tam 116,5 milyar lira borçlanmışız,
116,5 milyar lira. Dolayısıyla bizim bu
yaptığımız düzenlemeler, vergiyle ilgili
yaptığımız uygulamalar devletin borçlanmasıyla ilgili
sorunlara çözüm olmuyor. Buna karşılık, son zamanlarda
yaptığımız her düzenleme devlet borcunun bütçe
açıkları nedeniyle daha fazla artmasına neden oluyor. Sizin
burada yaptığınız 2018 yılı bütçesinde bütçe
açığını 60,6 milyar lira olarak bağladık, 60
milyar lira deyin siz ona. Hemen arkasından bir teşvik yasası
çıkardık, bir torba yasa; sadece resmî rakamlarla,
Bakanlığın verdiği rakamlarla yükü 32 milyar liraydı.
Dolayısıyla açığımız otomatik olarak 98 milyar
liraya çıktı. Şimdi yaptığımız düzenlemeyle,
yine resmî rakamlarla sadece 24 milyar lira olarak hesaplanan bu ilave yükle
birlikte toplam olarak 122 milyar liralık bütçe açığına
ulaşmış olacağız. Bunların hepsi çok iyimser
rakamlar.
Değerli arkadaşlar, bütçesi bu kadar
açık veren, üstelik cari açığı 51 milyar liraya
dayanmış olan bir ekonominin çatırtılarını
duymamanız mümkün değil, duyuyorsunuz da zaten ve bunların
çözümü hiçbir zaman burada yaptığımız bu kanunlar
değil, olmuyor da. Dolayısıyla ekonomideki bu
çatırtıları ortadan kaldıracak yapısal düzenlemeler
farklı şeyler. Bunların mutlaka yapılması gerekiyor,
zaman geçirilmeden yapılması gerekiyor. Artık seçim sürecine
girmiş bir ülkede bunları konuşmanın ne anlamı var?
denilebilir ama seçim süreci dediğiniz olay sadece şurada bir buçuk
ay. Dolayısıyla bu zamanın ve bundan sonraki zamanın
kesinlikle bu açıdan değerlendirilmesi gerekiyor. Üstelik, bu süreç
içerisinde yapmış olduğumuz özelleştirmelerle acil
gereksinimlerimizi karşılayacak özelleştirilecek fazla bir
şey de kalmadı. Düşünün, 2003 yılından 2017
yılına kadar 60,9 milyar dolarlık özelleştirme
yapmışız yani bugünün kurlarıyla Türk lirasına
çevirirseniz aşağı yukarı 250 milyar liralık. 10 tane
liman satmışız, 85 tane elektrik santrali
satmışız, 40 tane işletme, 11 tane otel, 3.600 tane
taşınmaz mal, gemiler, maden sahaları, makineler vesaire
vesaire
Satmışız da satmışız. Peki, borcunuzda
bir azalma olmuş mu? Faiz ödemelerinizde bir azalma olmuş mu? Bunlar
da olmamış.
Şimdi, değerli arkadaşlar, burada
yapılan bu konuşmaların ne kadar anlamsız geldiğini,
sadece televizyonu başında gözlerini direkt olarak bu ekrana
dikmiş bakan insanların bundan bir sonuç çıkarmaya
çalıştığını görüyorum. Mecliste bu
tartışmaların kesin olarak yapılmamışsa, bu
tartışmaların etrafından bile geçilmemişse Ya, burada
farklı bir çözüm var mı arkadaşlar? deyip de dizlerimizi
kırıp, oturup bir masanın etrafında çözüm
aranmamışsa eğer, bu konudaki sorumluluklarımız
26ncı Dönemden sonra bizlerin sırtında buradan geçip gidecektir
değerli arkadaşlar.
İmar Yasasına birkaç cümleyle
değinmeden geçmek istemiyorum. Siz uçakta memleketinize inerken kentinizin
sınırlarınızın ne kadar genişlediğinin ve
Allahın her uçuşundan sonra yeniden genişlediğinin
farkında mısınız? Mutlaka farkındasınız,
hele İstanbula gidiyorsanız
İstanbulda kent
sınırı kaldı mı? İstanbulun sınırı
neresi? Edirneden başlayıp ta Boluya kadar dayanan bir alanda, her
alanında, her metrekaresinde, birinci sınıf tarım
alanlarında, turistik tesislerin, tarihî tesislerin önünde isteyenin
istediğini yapıp da arkasından imar affına
kavuşması bu olayların sonucu değil mi? İmar affı
denilen olay imar alanı belirlenmiş alanlar içindir. İmar
affı denilen olay, belirli küçük hatalar, başkalarını
rahatsız etmeyen, topluma zararı olmayan, bölgeye zararı olmayan
olaylar içindir. Siz Denizi görüyorum. ya da Yeşil bir yer görüyorum.
diyerek dairenizde otururken önünüze gelip de bir kaçak apartman yapan insanın
bu apartmanına geçerlilik kazandıracak olay bir imar
barışı değildir. Gerçi devlete gelir getirecek 3 kuruş
bir olaydır ama arkadaki komşu ile öndekini kanlı
bıçaklı yapacak olan bir olaydır. Buna imar
barışı mimar barışı falan diyemezsiniz. Köyün merasına
gelip de inşaat yapmış, arazi yapmış olan insana
orayla ilgili olarak belgeyi verdiğiniz andan itibaren bütün köy ile
oradaki daire sahiplerini karşı karşıya getirmiş
olursunuz. İmar alanını sınırsız bir şekilde
tutarak imar düzenlemeleri yapmaya kimsenin hakkı yoktur. O nedenle de
kent sınırlarını belirleyerek
Hele hele oturulması
mümkün olmayan, deprem bölgelerindeki -deprem fay hatları üzerindeki
inşaatlarda bile- kendi kendine verecekleri sağlam raporuyla
geçerlilik kazandırmak bazı binalara, bu imar affı veya imar
barışı olayı değildir. Bunlar büyük tehlikelerdir.
Elbette ki belirli sayıdaki borçlunun ciddi anlamda
sıkıntısı var. Herkes gözünü dikmiş, burada böyle bir
yasanın çıkmasını bekliyor. Biz, genelin
sorunlarını daha da büyütmüş olmasına karşın, az
sayıda da olsa insanların sorununa çare olabildiği için ya da
kısmen çare olabildiği için bu yasaya karşıtlık
belirtmedik dolayısıyla karşıyız demedik, muhalefet şerhi
bile yazmadık. Bu Mecliste muhalefet şehri
yazmadığımız yasalardan birisidir. Hiç değilse
vicdanlı ama ekonomik olarak zor duruma düşmüş olan
insanların sorununa bir nebze bile olsa ilaç olabiliyor ise buna
karşı değiliz dedik, bu da çıksın dedik. Bu da
çıksın. O nedenle bu yasa çıkar ancak bu ve bunun gibi yasalar
toplumun geleceğini ipotek altına almaktır, toplumun
geleceğine dinamit koymaktır.
Bu konularda bundan sonra çok daha hassas
olunacağını umuyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve
HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Temizel.
Gruplar adına son söz, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemire aittir.
Buyurun Sayın Aydemir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Meclisimiz, 26ncı Dönemi ifade eden yasama yılında çok
değerli hizmetler yaptı. Birbirinden önemli ve toplumun
ihtiyacına mebni kanun çalışmaları yaptık. Katkı
sunan bütün milletvekili kardeşlerimize müteşekkiriz. Şimdi de
benzer bir kanuni düzenleme için huzurlarınızda bulunuyorum. Bunu
vesile kılarak hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İki buçuk yıllık
milletvekilliğim sürecinde şöyle bir gözlemim oldu, esaslı bir
gözlem: Görüştüğümüz kanun tekliflerinin hemen tamamı millet ve
memleket ihtiyaçlarını gerektiren kanun görüşmeleriydi,
tıpkı şimdi yaptığımız kamu
alacaklarının yeniden yapılandırılması gibi.
Sahada olan, milletle mülaki vaziyet alan herkes biliyor ki vatandaşta bir
büyük beklentiydi bu çalışmalar. Kimileri Bu kaçıncı?
diye sual açsalar da ihmal, ikmal, adına ne derseniz deyin, önceden
yapılanlar bir yetersizlik ifade ediyorsa yenisine ihtiyaç
duyarsınız.
Bir defa tespit şu olsun: Bu düzenleme,
toplumsal huzuru temin edecek.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Bırak ya,
seçimi kazandırmak için desene şuna.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) - Bu
düzenleme, bir büyük bereket iklimi oluşturacak. Bu düzenleme, birbirini
tetikleyen mekanizmalar sayesinde bütün kesimleri, kesitleri gani bir refah
pozisyonuna itecek; hasılı, muhteşem, mükemmel bir
çalışma. Bakanlığımızı ve katkı sunan
bürokratları, ilgisi olan milletvekili
arkadaşlarımızı, hususen muhalif, muvafık
milletvekillerini ve Plan ve Bütçe Komisyonumuzu tebrik ediyorum, kendilerine
teşekkür ediyorum.
Bizim teşekkürümüz, ak anlayışın
teşekkürü, hak teslimi babında olur her zaman. Müstehzi ifadeler
birikimsizliğin sonucudur, niteliksizliğin açığa
çıkmasıdır. Netlik, mertliktir. Dolayısıyla istihzaya
yönelenler çapsızlıklarıyla kalırlar.
Burada bir not düşüyorum Ertuğrul Bey.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sayın Başkan, sataşma var yani. Tespit edin,
sonra duymadım demeyin.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) - Asıl
teşekkür, vatandaşın; Sayın
Cumhurbaşkanımıza, Sayın Başbakanımıza
yönelttikleri kalbî duyguları kalben hep hissettik ve hududu olmadığını
biliyoruz. Binler, on binler, yüz binler değil, milyonlar -bunu kayda
geçiyorum- ve bu şükran hislerinin en esaslısı dadaş
beldesinden yükselir.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sayın hatip, Genel Kurula hitap edin. demenizi duymak
istiyoruz.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) - Birkaç
tane not düşeceğim. Sadakat ve vefaları ücretsiz olanlara ses ve
estetik kazandıran, tarih şuurunu bir aksiyon hâline getiren siyasi
ritim, siyasi ahenk, siyasi motifler ve desenler sunan büyük liderimiz,
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğanla sonuna
kadar devam.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Tamam. Tamam.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) - Kim
diyor? İspirdeki dadaşlar diyor ve ısrarla altını
çize çize söylüyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bir başkası
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Kimse demiyor, kimse demiyor;
onu sadece sen söylüyorsun.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) Güzel
Başkanım, buraya kulak kesilelim, halkla beraber olalım.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ders verir gibi
konuşma, önüne dön de konuş!
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) Halktan
uzak durmayalım. Bak ben buradan halkın değerlerini
aktarıyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ders verme bize!
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) - Bana laf
atma, dinle o zaman!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bize ders verme!
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) Bana laf
atma o zaman! Bana laf atma!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Tamam o zaman,
doğru düzgün konuş, ders verme!
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) - Laf
atmazsan ben sana karşılık vermem.
BAŞKAN Sayın Aydemir, Genel Kurula hitap
edin siz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ders verme, doğru
düzgün konuş!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) İbrahim Bey, biz
dinliyoruz.
BAŞKAN Genel Kurula hitap edin.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) Laf atma
bana!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Tamam. Ders verme bize!
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) Atarsan
ders veririm ben.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sen kimsin ders
vereceksin?
BAŞKAN Sayın Özkoç, lütfen
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) Ders
alırsın sen benden söylediklerimden.
BAŞKAN Sayın Aydemir, siz de Genel
Kurula hitap edin lütfen.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sen Genel Kurula hitap
et!
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) Lafa
bakar mısın?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Konuşma!
BAŞKAN Sayın Özkoç, siz de muhatap
olmayın lütfen.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) - Tamam
Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla)
Bakın, Pazaryolu diye bir ilçemiz var.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sanki şey, her
şeyi biliyor.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) - Mukimleri
nitelik abidesi insanlar ve hak tesliminde de gani gönül taşırlar
bunlar, diyorlar ki: Aynı yürek yangınlığını
çekmiş insanlara ruh ve mana medeniyetlerini adres gösteren eşsiz
liderimiz Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğanla sonuna kadar devam. Bir başkası Çat ilçemiz, oradan
da yükselen, hançereleri yırtan bir büyük ses var, burada aktarmak benim
vazifem: Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan
demek fazilet demektir, nefisten feragat demektir, yaradılanı
Yaradandan ötürü sevmek noktasında adalet, şefkat, güzellik ve sevgi
demektir. Öyle ise sonuna kadar onunla devam.
Evet, arkadaşlar, biz hususi bir kanuni
düzenlemeyi görüşüyoruz dedik. Burada bir hâli özellikle not düşmek
istiyorum: Plan ve Bütçe Komisyonu zemininde de az önce burada konuşan bir
arkadaşımızdı, ısrarla birkaç defa altını
çizerek söyledi Bu kaçıncı düzenleme? diye.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Garo, Garo
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) Biz
şunu biliyoruz: Unutkanlık insanı ifade eden bir hususiyettir.
Yapılan düzenlemelerde bize yansıyan çok sayıda
tanıdıktan, bildikten bize yönelen serzenişler var ki:
Yapılandırmayı unuttuğumuz için, 1 taksiti yahut 2 taksiti
unuttuğumuz için önceki yapılandırmadan dolayı
sıkıntı yaşıyoruz. Bu hâli yeniden düzenleyin. Biz
millete kulak vermek durumundayız. Öyleyse buna karşılık
gelen bir çalışma olarak görmek lazım.
Bu noktada, Maliye Bakanlığımız
ödemelerini vaktinde yapan, düzenli yapanlar için özel bir çalışma
daha önce yapmıştı. Hem onların vergi ödemelerinde indirim
söz konusu olmuştu hem de risk analiz sistemiyle mesuliyetini müdrik
esnafımızı da koruma çemberi altına almıştı.
Bunu özellikle burada not düşüyorum ben.
Hasılı, arkadaşlar, bu
çalışma bir büyük kolaylık, bir büyük huzur demek ve tabii
refaha katkı demek ve tabii yatırımlara, hizmetlere kaynak
demek. Az önce Garo Bey Emeklilere para verilmesin, emeklilere bayramlarda
ödeyeceğimiz 2 tane biner liralık ödeme yapılmasın.
çağrışımı yapan ifadeler kullandı.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Öyle bir
şey demedi.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) - Ve
ardından şunu söyledi: Kaynak nerede? Kaynak burada işte
arkadaşlar. Kaynağı buradan alıyoruz oraya
aktarıyoruz. Biz kaynaksız, ezbere, ceffelkalem iş
yapmayız. Bugüne kadar yapmadık, bundan sonra da yapmayız.
Hemen hemen bütün toplum kesimlerini, kesitlerini
ilgilendiren bir çalışma; Mesela, emeklilerimiz, madem emeklilerden
bahsettik. Emeklileri bir vesile ben bu kürsüde gene tarif etmiştim,
emeklilere dönük tarifimiz vardı. Demiştik ki: Emekli memlekette
yükselen büyük eser ve hizmetlere emeğiyle can veren kişidir. Emekli
tecrübe ve emeğiyle geleceğe yürüyen Türkiye'nin gerçek mimarıdır.
Elhak öyledir. Zannediyorum burada bulunan herkes de bu tespite
katılır ve buna katılanlar da onlara şükran
duyduğumuzu bilirler, kabul ederler. Öyle ise ancak ak
anlayışın hayata geçireceği bir müjde var bu
çalışmada, inancımızın en muhkem durakları iki
ulvi bayram öncesi biner liralık ödeme, yılda 2 bin lira yani her ay
maaşlarına 170 liraya yaklaşan bir ilave. 12 milyonu aşan
bir kitle bunlar değerli arkadaşlarım. Toplam maliyeti 22,3
milyar; eski rakamla yani eskiden bu ülkeyi yönetenlerin kayda geçtiği
rakamsal ifadesiyle 22,3 katrilyon. Altı sıfırı silince
unutuldu bunlar, ben burada bir daha hatırlatayım. Helalühoş
olsun diyoruz, bereketiyle huzurlu bir ömür geçirsinler.
Bu çalışmada onlar için bir başka
güzellik daha var. Daha önce iş yeri açtıkları için sosyal
güvenlik destekleme primi borcu olan esnaflarımız, önceye ait
borçlarının tamamının silinmesiyle de bir huzur bulacaklar,
rahatlayacaklar. Bizim onlardan tek talebimiz ise arkadaşlar,
yüreklerinden gelen muhabbet duygularında berdevam olsunlar, muhabbet
duygularını devam ettirsinler; başka da bir talebimiz yok.
Değerli arkadaşlarım, emekliyi gören,
emekliye yönelen, toplumu dua sigortasıyla kuşatan
yaşlıları görmez mi? Elbette ki görür. Yaşlılar bizim
hakikaten sigortalarımız. Onların da 600 bine varan
sayıları var arkadaşlar, bütün güvenceleri devlet; 65 yaş
üzeri olanlardan bahsediyorum, başka güvencesi olmayanlardan bahsediyorum.
Bunlar için de hususi bir çalışma yapıldı, 266 lira olan
ödemeleri 500 lira gibi net bir rakama çıkarıldı, üç ayda bir
bin beş yüzer lira ücret alacaklar. Bunu da helalühoş olsun diye
onlara takdim ediyoruz. Onlardan talebimiz de dualarına devam etmeleri;
bütün beklentimiz budur.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Muhteşem bir çalışma yapıldı. dedik
ya buna bir kert daha vuralım: Gençler, geleceğimiz, göz
bebeklerimiz. Onları, gençlerimizi iş âlemine katılmaya
teşvik ediyoruz. Tüccar olsunlar, para kazanıp katma değer
üretsinler istiyoruz; ülkemizin kalkınmasına, gelişmesine uzun
yıllar katkı sunsunlar istiyoruz. İşte bunun içindir ki
BAĞ-KUR primlerine bir destek sunuyoruz, bir yıl boyunca bunlardan
BAĞ-KUR primi talep etmiyoruz. Bu, çalışmada bir başka
zirveyi ifade ediyor.
Bitmedi, onlar için bir başka güzellik daha bu
çalışmayla getirdik: Eğitimleri nakıs kalan, noksan kalan,
bir vesile yarım bırakılan bu hâli bu çalışmayla izale
ediyoruz; yeniden, kaldıkları yerden eğitimlerine devam
imkânı veriyoruz. Ancak arkadaşlar, burada toplumun özel bir
beklentisi var, onu da dercettik buraya. Nedir o beklenti? Teröre teşne
olanlar, terörle ilintili olanlar, bu neviden güzelliklerden istifade
edemeyecekler. Bu özel bir kayıttır ve olması gerekendir,
toplumun beklentisidir; bu da burada var. Ve bu noktada herkes gene kabul eder
ki gençlerimiz her şeyin en güzeline, en latif olanına
layıktırlar. Bu da onlar için helalühoş olsun diyoruz.
Bu bapta esnafı da düşündük.
Sağlık hizmetlerinden BAĞ-KUR borcu var. gerekçesiyle istifade
edemeyen çok sayıda esnafımız vardı. Bu
çalışmayla bu borçlar donduruluyor, artık bundan sonrası
için ödemeleri söz konusu olacak. Yani sağlık hizmetlerinden istifade
noktasında diyorum. Dolayısıyla bu anlamda toplumda biriken bir
negatif enerji de yok edilmiş oluyor. Bunu düşünüp hayata geçiren
Hükûmetimize milletimizin şükran hissini burada ifade ediyorum.
Şükran demişken arkadaşlar, tabii, unutmamak lazım, madem
kürsüdeyiz, insanlarımızın bize yönelen
aktarımlarını da sizinle paylaşmak istiyorum.
Mesela, bizim hoş bir ilçemiz var, yeşili
tedai ettiren cennet görünümlü bir ilçe, Tortum. Tortumdan bir mesaj
gelmiş, diyorlar ki: Bu neviden çalışmaları yaptıran,
uzun yıllara sâri, hayatı bütün topluma kolaylaştıran
Sayın Cumhurbaşkanımıza şükran
duygularımızı Meclis zemininde mutlaka dile getirin. Öyleyse,
ben de vazife telakki ediyorum: Halk iradesinin ifade bulacağı
cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, dadaş vicdan, irfan ve
geninin gereği olan vefa hissiyle değişmez önderimiz Recep
Tayyip Erdoğanla devam diyoruz. diyorlar Tortumlular.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Tamam.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) Bir
başkası Uzundere, Tortum Şelalesinin bulunduğu eşsiz
ilçemiz, sükûn beldesi. Oradan da Yunus mayalı, Hacı Bayram
meşrepli, Alvarlı Efe duruşlu dadaşlar diyor ki: Liderimiz
Recep Tayyip Erdoğanla ve tabii ki Allahın izniyle, inayetiyle
sonuna kadar devam.
Ve arkadaşlar, Yakutiye ilçemiz, Erzurumun
merkezini ifade ediyor, en yüksek nüfusu barındırıyor. Oradan da
yöneldiler bize, onlar da diyor ki: 4 kıtada aynı imanda yüreklerini
birleştirmiş, endişeleri, duaları tek millet için mana planında
bir sembol isim olan öncümüz, önderimiz Recep Tayyip Erdoğanla
Allahın izniyle sonuna kadar devam.
Evet, arkadaşlar, esnafı söyledik.
Çiftçiler var. Çiftçiler için de özel bir çalışma yaptık.
Şimdi, hazineye ait taşınmazları kullanan çiftçilerimiz var
bu ülkede. Onlar için hususi bir imkân sunuluyor şimdi. Artık bu nevi
yerleri çiftçilerimiz çok daha kolay ve çok daha ucuz bedelle alacaklar.
Ecrimisil ödeyerek hazine arazilerini kullanan vatandaşlarımız,
müracaatları hâlinde on yıllık doğrudan kiralama
imkânı bulacaklar, süre bitiminde uzatımını talep
edecekler, karşılık görecekler ve süre bitiminde isterlerse
buraları satın alabilecekler. Dolayısıyla oralarda
oluşan niza iklimi de negatif enerji de bu şekilde yok edilmiş
oluyor.
Şunu biliyoruz arkadaşlar: Toplumun her
kesiminin, her kesitinin beklentisi var, siyaset kurumu da bunları mutlaka
karşılamak durumunda, dikkate almak durumunda. İmara dönük
düzenlemeler bu kanunun içerisine dercedilmiş ve çok hayati düzenlemeler
bunlar. İmar barışı diyoruz, özellikle
barışı diyoruz; hakikaten içeriğine
baktığınızda bağış değil,
barış diye bir hâli zaten hemen gözlemliyorsunuz. Farklı
vesilelerle başkaları da söylemiştir, biz bir daha not
düşelim, Sayın Bakanımız çok daha tafsilatlı
anlatacaktır burada: Ülkemizde 13 milyon konut var ve yine 26 milyondan
fazla ise bağımsız birim bulunuyor. Bunlara ilişkin ilginç
bir tespit var, TÜİK tarafından yapılıyor bu tespit. Mamur
diye bildiğimiz, insanların mukim olduğu yerlerde aslında
bir huzursuzluk ikliminin var olduğunu ifade eden tespit, dudak uçuklatacak
cinsten. Buraların yüzde 60ı problemli, imar problemi
yaşıyorlar ve bu evlerde, bu hanelerde insanlar yatarken Yarın
acaba neyle muhatap olacağım? Ne gibi bir negatif hâl
karşıma çıkacak? diye endişeli bir hâletiruhiye içerisinde
oluyorlar. Şunu biliyoruz, hocalarım daha iyi bilir, özellikle
iktisat sahasında çok net kullanılan bir kelebek tesiri var:
Biliyoruz ki dünyanın bir köşesinde kanat çırpan kelebeğin
oluşturduğu dalga etkisi bir başka uçta fırtınalara
sebebiyet verebiliyor ve yine biliyoruz ki mutsuzluk
bulaşıcıdır. Öyleyse bize düşen, dört bir yanı
mutlu hâle getirmek, müreffeh hâle getirmek. İşte bu noktada bu
düzenleme gerekliydi, şarttı. İmar barışı,
bağışı değil. Söylediğimiz gibi, içerisinde çok
net, çok latif güzellikler dercedilmiş. İmara aykırı
hâlleri katmerleyecek gelişmeye asla fırsat verilmiyor. Bu noktada
bir hâli vurgulamakta fayda görüyoruz ki bu düzenleme bir defaya mahsus
yapılmalı. Dahasını söyleyeyim, öyle bir kayıt
düşülmeli ki -Sayın Bakanımla da daha önce konuştuk, onun hassasiyetini
de ben biliyorum, inşallah öyle bir düzenleme de gelecektir- bundan sonra
imara aykırılığa sebebiyet veren belediye başkanı
yahut o zincirin içerisindeki herhangi birisi, bir kurum çok ciddi bir
müeyyideye muhatap olmalı ve bu müeyyide asla hafifletilmemeli, cezai
bağlamda mutlaka yerine getirilmeli ki bir daha bu hâllerle
karşılaşmayalım.
Şimdi, burada tabii, elde edilecek
birtakım rakamlar var, onları Sayın Bakanımız da
söyleyecek ama ben Kaynak nerede? dediği için Garo Bey, özellikle bunu
da burada not düşeceğim. Buradan beklenen gelir yani şu imar
barışından beklenen gelir 50 milyarlık bir rakamı
ifade ediyor. Başından beri hep bir mefhumun, bir kavramın
altını çizdim, muhteşem dedim, başka bir şey
bulamıyorum, bu da muhteşem. Öyle değil mi ağabey?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) Tabii, bu
çalışmalarda
BAŞKAN Bir dakikada tamamlayalım
konuşmamızı.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) Evet
efendim, hemen bitiriyorum Başkanım.
Mesela Vanda yaşanan depremden dolayı
ortaya çıkan, özellikle beyanname verememekten kaynaklı problemler de
bu çalışmada izale ediliyor. Gene, Sultanbeyli ilçesindeki fiilî hâli
resmiyete evirmek için bir imkân sunuluyor.
Bütün bunlar hakikaten çok hususi, çok özel
çalışmalar. Başta da söylediğim gibi, bu
çalışmaları yapan Bakanlığımıza, katkı
sunan Plan ve Bütçe Komisyonumuza ve o arada olan herkese millet adına
teşekkür ediyorum.
Bu arada, dün yaşanan bir hâli... Siz yoktunuz
Başkanım, Ceyhun Beyle burada yaşandı, kendisine buradan
teşekkür ediyorum. Atatürk Üniversitemizle ilgili, Sayın
Başkanım biliyorlar bunu. Atatürk Üniversitesinin girişinde
üniversitemizi ifade eden bir kapı var, çok görkemli bir kapı. Onun
üzerinde üniversitemizin ismi var, remzi var, Atatürkümüzün silüeti var. Bir
çalışmadan dolayı oradaki bu görüntüler aşağı
indirilmişti. Ceyhun Bey gündeme getirdi ama farklı
aktarılmıştı. Biz de girişimlerde bulunduk.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Mikrofonu açalım
Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) Rektör
Bey hassasiyet göstermiş, bize bir açıklama göndermiş,
Meclisimize özellikle sunmamızı istediler. Ben de özetleyerek bunu
aktarmak istiyorum arkadaşlar. Uzunca bir metin ama ben bir
kısmını veriyorum: Üniversitemizle özdeşleşmiş
Kartal Kapı olarak da anılan, üzerinde logomuz, kuruluş
tarihimiz, ismimiz ve Mustafa Kemal Atatürkün silüetinin yer
aldığı giriş kapımız kumlama yöntemiyle yakın
zamanda temizlenmiş, bu suretle üzerinde bulunan eklemeler çıkarılmıştır.
Logo ve yazılar giriş kapısının tadilatı
yapıldıktan sonra tekrar yerine asılmıştır. Sonuç
olarak -çok önemli burası- Demokrat Parti Erzurum İdare Heyeti
İkinci Başkanı Münip Özer tarafından çekilen telgraf
altmış bir yıllık tarihimizin âdeta özeti
niteliğindedir. Telgrafı küçük olduğu için aktarıyorum:
Büyük Millet Meclisimizin Atatürk Üniversitesinin Erzurumda kurulması
için ittifakla kabul buyurdukları kanun yüksek himmet ve
alakalarınızın kıymetli bir neticesidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla)
Memleketin müstevliden kurtarılması hususunda aziz önderimiz Ulu
Atatürkün ilk kongreyi yaptığı bu memlekette büyük Türk
evladının adıyla kurulan bu üniversitenin manası ve
değeri onun ideallerinin tahakkukunda da büyük bir merhale olması
hasebiyle aziz ruhlarını şad ettiğini âmin
bulunmaktayız. Saygılarımla. diyor.
Bunu da aktarıyorum ve hepinize saygı ve
hürmetlerimi sunuyorum.
Çok teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Aydemir.
Sayın Özkoç, sisteme girmişsiniz, 60a
göre söz veriyorum.
Buyurun lütfen.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
29.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Erzurum Milletvekili
İbrahim Aydemirin görüşülmekte olan 557 sıra sayılı
Kanun Tasarısının tümü üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın hatibi çok
dikkatle dinledik, kendisine teşekkür ediyoruz.
Ben Sakarya Milletvekiliyim, Sakaryada yaşıyorum.
Sakaryada 60 bin pancar işçisinin selamları var sayın hatibe.
Şeker fabrikasını Fetullahçı terör örgütüne satarak, Bank
Asyaya satarak 60 bin pancar işçisini açıkta bırakanlara
karşı Mecliste söyle, biz Tamam. diyoruz. diyorlar.
Tarlalarını eken fakat gübre fiyatları ve mazot fiyatları
üzerindeki müthiş vergi yükü yüzünden yıllarca ekinlerinin,
emeklerinin karşılığını alamayan çiftçiler
önlerimizi kestiler, başta sayın hatibe olmak üzere Mecliste
seslendirin, artık takatimiz kalmadı, tamam. diyorlar. Önceki
seçimlerde Emekliye 2 maaş ikramiye. diyen
Kılıçdaroğluna Nereden vereceksin? deyip şimdi seçim
korkusundan ikramiye veren bu ikiyüzlü anlayışa karşı biz
Tamam. diyoruz, Mecliste seslendir. diyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen, buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Teşekkür ederim.
Yüz binlerce işçi, atanamayan öğretmenler,
çalıp çırpan bakanlara karşı, onları koruyan
anlayışa karşı Tamam. diyorlar. Evlatlarımız
ölmesin. diyenler Tamam. diyorlar. Milletimiz bütün değerlerini satan
anlayışa karşı Tamam. diyor. Zamlara Yeter. diyenler
Tamam. diyorlar. Üniversiteler, öğrenciler bölünmesin. diyenler
Tamam. diyorlar. Türkiye Tamam. diyor, anlayan buradan artık devam
etmeden Tamam. deyip gider diye düşünüyoruz.
Saygılar sunuyoruz. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Kerestecioğluna önce
söz veriyorum, sonra Sayın Muş, size vereceğim.
Buyurun.
30.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin,
Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemirin görüşülmekte olan 557
sıra sayılı Kanun Tasarısının tümü üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Ben, yirmi dakika konuşma yapan ve on altı yıldır
iktidarda olup ama çeşitli vaatlerde bulunan ve getirdiklerini gerçekten
seçimin hemen arifesinde getirmekten de hiç hicap duymadan konuşabilen,
aslında muhalefet partisi milletvekili gibi gördüğüm milletvekiline
teşekkür ederim konuşması için çünkü bize bu duyguyu
yaşattı kendisi. Hakikaten hani insanlar iktidarda olup da onca
yıldır yapmadıklarını şimdi son bir ayda, bir
buçuk ayda yapmaya kalkınca hani bunun adına ya hakikaten
-tırnak içinde- seçim rüşveti deniyor ya da herhâlde kendi kendine
muhalefet etmek deniyor.
Dün gece bir buçukta bir sağlıkçıyla
yazıştım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Tamamlayacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Gerçekten, atanmayan sağlıkçılar -atanamayan
demiyorum çünkü atanmayan sağlıkçılar onlar- çok zor durumdalar.
Kendisinin şöyle bir sözü vardı, bu çok etkileyiciydi: Bu ailede tek
memur olacak olan bendim ve herkes benden bunu bekliyordu.
Karıştığım, yaptığım hiçbir şey
yok, sadece belki Doğulu olmam, Kürt olmam, başka hiçbir şey
düşünemiyorum çünkü neden böyle olduğunu da anlayamıyorum.
diyen bir arkadaş. Ve hakikaten insanları bu duruma getirdikten sonra
arkasından işte Şimdi bin lira veriyoruz, şimdi şunu
yapıyoruz. demek bana hiç de yakışık alır gelmiyor.
Bu nedenle, ben de aynı şekilde -Garo
Vekilimizin dediği gibi- evet, siz her şeyi hak ediyorsunuz sevgili
yurttaşlar, o bin liraları da daha fazlasını da.
Bunları alın ama 24 Haziranda artık Tamam. deyin diyorum.
Teşekkürler.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Muş
31.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Sakarya
Milletvekili Engin Özkoçun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; az önce Sayın Özkoç
konuşmasında Bu, emeklilerle alakalı 2 ikramiyeyi, işte,
biz geçmişte vadetmiştik, şimdi siz yapıyorsunuz, bu
ikiyüzlü bir anlayıştır. gibi talihsiz bir ifade
kullanmıştır, bunu kabul etmemiz mümkün değildir.
Bizim seçimlerde de Türkiyeyi yönetiyorken de
söylediğimiz bir şey vardır: Onlar konuşur, AK PARTİ
yapar; durmak yok, yola devam dedik hep. Burada eğer bir ikiyüzlü
anlayış illa aranıyorsa şu hatırlatmayı yapmamda
mahzur olmaz diye düşünüyorum: Sayın Kemal
Kılıçdaroğlu İstanbulda Büyükşehir Belediye
Başkanı Adayıyken Eğer Büyükşehir Belediye
Başkanı olursam ailelere 600 lira ödeme yapacağım.
demişti. Şimdi, İstanbulda seçimi kazanamadı, sonra
Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Başkanı oldu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın.
Buyurun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) İzmir
Büyükşehir Belediyesi onların elinde, Aydın Büyükşehir
Belediyesi onlarda, Hatay Büyükşehir Belediyesi CHPde, Eskişehir
Büyükşehir Belediyesi Cumhuriyet Halk Partisinde. Bu 600 lira 2009
tarihinde verilen bir rakamdı. Bunu eskalasyonla -Cumhuriyet Halk
Partisinde yeteri kadar ekonomist olduğunu düşünüyorum-bugüne
getirirler ve bu büyükşehirlerde bu hayalini nasıl
uyguladığını bir görürüz biz de, ona göre kendisini takdir
ederiz ama bunu görmediğimizi düşünüyorum, görmediğimizi ifade
etmek isterim. Dolayısıyla ikiyüzlü bir anlayış bizim
yaptığımız değil, bir yeri kazanıp, kazanmak için
söz verip başka yerlerde yetki elinize geçtiği zaman yapmamaktır
değerli dostlar.
Teşekkür ederim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sadece kayıtlara
geçsin diye
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkoç,
kayıtlara girsin.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Örnek veriyorum, Adana
Seyhan Belediyesi Halk Kart karşılığında 600
lirayı insanlarımıza veriyor.
İktidarlar muhalefetlere Siz şunu verin,
bunu verin. demezler. İktidarlar milletine Biz sizin için
şunları vereceğiz. derler, sattıklarıyla değil,
verdikleriyle övünürler. Bunu hatırlatmak istedim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Tasarısı (1/944) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 557) (Devam)
BAŞKAN Böylece gruplar adına söz
talepleri bitmiştir.
Şahıslar adına ilk söz Tokat
Milletvekili Kadim Durmaza aittir.
Sayın Durmaz, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
KADİM DURMAZ (Tokat) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Çok değerli milletvekili arkadaşlarım
ve bizi izleyen aziz milletimiz, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, böyle hep olağan konularda
karşınıza gelmeyi, bu ülkedeki güzelliklerden çok söz etmeyi
arzu eden, murat eden de biriyim ama ne yazık ki iktidar
mensuplarını, grup başkan vekillerini, sözcüleri
dinlediğimiz zaman insan gayriihtiyari kendini farklı bir ülkede
yaşıyor gibi, masal âlemindeki gibi kurguların içerisinde
buluyor. Tabii, geriye doğru bakıyoruz Hükûmetin karnesindeki
notlara, çok kırığı var. On altı yıl
arkadaşlar, bir ülkenin bulunduğu yerden hedeflenen, özlenen yere
gidebilmesi için oldukça iyi bir süre. Bu aziz millet size bunu verdi. Ama
verince siz bu sürenin hiç dolmayacağını zannettiniz,
bakın, sizin de hesap edemediğiniz gibi önünüze bir 24 Haziran geldi
ve Apar topar ne yapabiliriz, kısa sürede alelacele ne yapabiliriz? diye
bir torba yasayla bu aziz milletin karşısına çıktık.
Ama millet artık Tamam." diyor ve soruyor, diyor ki emekli: Be
kardeşim, ben bu ülkenin yurttaşıyım ey iktidar.
Şimdiye kadar sen benim geçinemediğimi, yaşamımda arzu
ettiğim hâlde çoluğuma çocuğuma ücretimin azlığı
yüzünden alamadığım birçok olaydan ötürü üzüntü içerisinde eve
geldiğimi ya da çocuklarım sabah kalkmadan ola ki ekstra bir şey
isterler diye evi erkenden terk ettiğimi bilmiyor musun? Bunların
hepsini biliyor. Komisyonda Hükûmetin en son, emekliye iki bayramda
vereceği şeyi Bin lira diye getirirken biz şöyle de bir
teklifte bulunduk: Geçmişte Cumhuriyet Halk Partisine ve Genel
Başkanına sorduğunuz gibi Kaynağı şuradan,
buradan, nereden? polemiğine girmedik. Dedik ki: Hiç değilse bu
ülkede asgari ücretin her yurttaş tarafından anımsanıp
bilinmesi için bunu bir asgari ücrete bağlayalım. Bir maaş
demedik, bir maaş desek belki bir adaletsizlik olacak, bir
arkadaşın maaşı 4 bin lira, 5 bin lira diğer taraftan
asgari ücretli 1.604 lira alacak. Bu dengesizlik olmasın diye hiç
değilse böyle olsun dedik.
Bir teklif daha getirdik, Sayın Bakanımıza
da söyledik. Dedik ki: Bu ülkenin kuruluşu 29 Ekim 1923. Cumhuriyetin ve
kuruluşunun anımsanması, hafızalarda kalması için
gelin bu günde de verelim dedik ama ne yazık ki kabul edilmedi. Fakat bu kısa
sürede bu aziz millete çok şey bıraktınız arkadaşlar,
hemen böyle yollarla, hastanelerle falan övünüyorlar, bu on altı
yılın muhasebesini, hesabını veremezsiniz. Sizin
olduğunuz dönemde bu ülkede cari açığımız
büyümüş, sosyal güvenlik kurumlarındaki açığımız
rekor yapmış. Bu ülkede kapanan iş yeri sayısı tarihî
literatürlerde istatistikleri altüst etmiş. Bu ülkede Ben
atanamıyorum. diyen öğretmenler ruhi dengesini bozmuş, intihara
varan olayları birlikte üzülerek yaşıyoruz. Bunları,
olumsuzlukları sıraladığınız zaman birçok
insanın boyunu katbekat geçer ama bu on altı yıl sürede ne
yapılsaydı? Bu on altı yıl sürede sizin
dışınızdaki kesimlerin, grupların, siyasi partilerin
kıymetli önerilerini dikkate alsaydınız bu ülkenin kaynakları
kısa sürede toparlar, ülkemizin insanlarını içerde mutlu,
dışarıda da saygın bir hâle getirebilirdi. Ve
inanıyoruz, 24 Haziran bu anlamda tarihî bir fırsat. Tamam. deyip
bu ülkenin kaynaklarını planlayan bizim de içerisinde
olacağımız, Cumhuriyet Halk Partisinin içerisinde olacağı
bir iktidar olarak bir beş yıllık planlamayla bu ülkedeki
ekonomik anlamdaki dağılmışlığın, hesap
verilmekten uzak Ben yaptım, oldu. Ben harcıyorum, dilediğim
yere harcarım, istediğim gibi kullanırım. Yapılan
projeler bu ülkenin hayrına mıdır, kısa sürede
dönüşümü var mıdır, sadece birkaç kişiyi mutlu edebilmek
için mi yapılıyordur? gibi planlamaları göz önüne alarak bu
ülkenin ekonomisini de arzu edilen raya koyarız.
Arkadaşlar, şu anda, hepinizin
bildiği gibi, ülkede ekonomik anlamda yırtık büyük, yamalık
küçük. Çocukluğumuzda bizim pantolonlarımız dizden ve oturulan
bölümlerden aşındığı zaman babalarımız bir
öngörüyle Pantolonun dizi açılacak, buna bir süvari vurdurayım.
derdi ama süvarinin özelliği şuydu, o pantolon yırtılıp
dağılmadan önce koruma amaçlı yapılırdı ama
arkadaşlar, şimdi, yırtıldı. Ve söylediğim gibi,
yırtık büyük, yama küçük. Bunlarla ekonomiyi düze çıkarıp,
KOBİleri yeniden arzu edilen hedefe doğru koşup üretmeye, bu
ülkenin ihracatını güçlendirmeye ya da yabancı sermayenin gelip
Türkiye Cumhuriyetinde yatırım yaparak bu ülkede bir şey üretip
katma değer sunmasını beklemek hayal. Bu anlamda, diyoruz ki
arkadaşlar: Bu getirilen torba yasa tasarısında, bu pakette
birçok konuda düzenlemeler var. Biz bunları ilk defa bugün konuşmuyoruz
değerli arkadaşlar, 6 kez, 7 kez bu Hükûmet döneminde bu Parlamentoda
bunlar konuşuldu. Sonuçta, baktığımız zaman, sosyal
güvenlik primini ödeyemeyen insanların sayısında ciddi bir
düşüş oldu mu? Yok. Vergi bazında, hiç şöyle yüzde 70ler
gibi amaca ulaşan bir barışla sonuç elde ettik mi? Bu da yok.
Öyleyse nedir bunun adı? Bunun adı, 24 Hazirana kadar günü
kurtarmaktır.
Arkadaşlar, günü kurtarabilirsiniz ama 24
Hazirandan sonra vereceğiniz hesabın ve muhasebenin kurtuluşu
yok. Bu tüyü bitmemiş yetim hakkını, beytülmali kontrolsüz,
denetimsiz harcamanın hesabı elbette aziz milletin bizlere
vereceği yetkiyle bir bir sorulacak.
Adalet yok, eğitim yok. Bu ülkede üretim yok.
İnsanların birbiriyle ilişkisinde sokakta gülen yüzlere
rastlamak mümkün değil. Öyleyse, bu yaptıklarınızı
gözden geçirin, bu ülkenin hayrına değil arkadaşlar.
Az önce Sayın Bakanımız ifade etti,
bu yasa tasarısı görüşülürken biz buna muhalefet şerhi de
yazmadık. Elbette, zor şartlardaki insanların yaşamına
birazcık dokunulsun ama biz, geçmişte öyle iktidarlar gördük, o seçim
sonrasında onların sonu geldi. Şöyle, geriye doğru
hafızamızı tazelersek: Ben seçimlerden önce zam yapacak kadar
değilim. demişti ama o seçimde o iktidar gitti. Aziz milletimiz
sizin bu yaptığınız düzenlemelerin bir seçim
yatırımı olduğunu biliyor ve artık Tamam diyecek.
Biz de bu anlamda, ülkemizin her noktasında bir bir
yurttaşlarımıza bunu anlatacağız.
Bakın, bir taraftan, özelleştirme adı
altında, Allah ne verdiyse, bu ülkenin, bu cumhuriyetin ve sizden önceki
iktidarların hayata geçirmiş olduğu fabrikaları,
yatırımları, emtiaları, malı, mülkü, kurum ve
kuruluşları bir bir satıyorsunuz. Elde ettiğiniz gelir
yaklaşık 70 milyar dolar civarında bir rakam. Ama bunların
hiçbirinin verimli kullanılmadığını hepimiz görüyoruz
ve diyoruz ki aziz milletimize: İşte, bu satılıp harcanan
her para, her birinizin, tüyü bitmemiş yetimin hakkı. Bu paralar
nasıl kullanılmalı, nasıl harcanmalı? Tabii ki en
kısa sürede geri dönecek gibi ve bunu da yapmadınız.
Bakın, en son yaptığınız
bir özelleştirmedeki şeker fabrikalarından örnek veriyorum:
Sırbistan gibi küçücük bir ülkeden et alıyoruz. Ama Türkiye'de çok
önemli bir yem bitkisi
Beraberinde binlerce çiftçi, milyonlarca nüfusu
barındıran, on binlerce işçinin evine ekmek, aş götürdüğü
şeker fabrikalarını özelleştirdiniz, hem de 2011deki
rakamların yaklaşık yüzde 30 altında bir rakama.
Arkadaşlar, bir malı satışa
çıkardığınız zaman
Sorumlu bir insan, sorumlu bir
birey, esnaf, vebali var, kendi parasıdır ama yine sorumlu
davranıyor, diyor ki: Ben, çoluğumun çocuğumun geleceği
olan bu ürünü satarken kâr etmeliyim. Ama sizde öyle bir mantık, öyle bir
sorumluluk, öyle bir vebal yok. Ki sizinki daha ağır, tüyü
bitmemiş yetimin hakkını satıyorsunuz. Sattınız
şeker fabrikalarını yüzde 30unun altında, değerinin
daha altında hem de 2011e göre, şimdi, o, eti ucuza getirme
hayaliniz hayalin de ötesine bir şey olacak arkadaşlar. Ama gelin,
yol yakındayken bu ülkenin kaynaklarını verimli kullanmaktan
yana ve bu ülkede amacına ulaşmayan, sık sık tekrarlanan,
devletlerde vergi ödeme hukukunu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KADİM DURMAZ (Devamla) Toparlıyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
KADİM DURMAZ (Devamla) Vergiyi
alışkanlık hâline getirip sürdürme noktasında -biraz daha
devlet geleneğini yaşatarak- insanları ödeyemez hâle
getirdiğimizi düşünüp buna bir kalıcı çözüm bulmak
durumundayız. Bunun çözümü nedir? Sayın Genel
Başkanımız açıkladı. Yapılandırıyoruz,
yapılandırıyoruz, ödenmiyor arkadaşlar. Öyleyse biz bir
yerde yanlış yapıyoruz, o da Hükûmetinizin hiç kimseyi
dinlemeyişi, ortak akla dönüp bakmayışı, bildiğini
okuması. Aynı şeyleri yaparak farklı sonuç elde
edemezsiniz. Bu ülkedeki üretim kaynaklarını kapattınız.
İnsanları metropol kentlere depo ettiniz. Sizin göreve
geldiğiniz 3 Kasım 2002de 2 milyon 850 bin
yurttaşımız o fonlardan yardıma muhtaç durumdaydı,
ihtiyaç sahibiydi ama gelinen noktada siz bunu bitirmeyi değil, yönetmeyi
hedeflediniz. Şu anda 12 milyon, gayriresmî rakamlara göre 18 milyona
çıktı. Demek ki siz yoksulluğu yönetmekten, insanları size
bağımlı ve muhtaç kılmaktan besleniyorsunuz ama artık
Tamam. diyoruz ve bunların da son olmasını diliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KADİM DURMAZ (Devamla) Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Durmaz.
Sayın Tanal, sisteme girmişsiniz.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
32.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, emeklilere
dinî bayramlarda verilecek ikramiyenin maaş tutarında
olmasını ve polisler ile öğretmenlerin ek göstergesinin 3600e
çıkarılmasını talep ettiğine, vergisini düzenli olarak
veren vatandaşlara bir avantaj tanınıp
tanınmayacağını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Benim sisteme giriş nedenim şu Sayın
Başkanım: Bu mevcut olan tasarıda emeklilere 2 dinî
bayramımızda bin TL ikramiye verileceği yazılı ancak
Cumhuriyet Halk Partisinin 2015 seçim beyannamesinde 2 maaş ikramiye
Acaba, Maliye Bakanımız buradayken, 2 maaş ikramiye versek
devletin bütçesinde çok mu bir açıklık gelir? Bunu kaldırmaz
mı?
Bir başka soru da şu: Hem polislerimizin
hem de öğretmenlerimizin ek göstergesi 3600e çıkarılsa ve
-gerçekten ülkemizin bekası, emniyeti açısından- polis
teşkilatı mensubu arkadaşlarımızın bu konudaki
mağduriyetlerini, eğitim ordusu öğretmenlerimizin bu
mağduriyetini gidersek daha doğru olmaz mı?
Aynı zamanda tüm siyasi partilerin
geçmişteki seçim beyannamelerinde de vardı zaten ek göstergenin 3600
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bitiyor.
BAŞKAN Bitirin, bitirin.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, aşağı
yukarı tüm siyasi partilerin seçim beyannamesinde vardı gerek
öğretmenlerin gerek polislerin ek göstergelerinin 3600e çıkarılması
hususu. Bu konuda gerçekten büyük bir mağduriyet var. Bunun 3600e
çıkarılmasında yarar var. Bu konudaki düşünceniz nedir?
Bir de bugüne kadar vergisini düzenli olarak veren
vatandaşlarımızı, onlar en azından vergisini düzenli
bir vaziyette verdiği için vermeyenlerle aynı kefeye koymak bir
adaletsizlik olur. Önümüzdeki dönem içinde, vergisini düzenli verenlere bir
avantaj, bir imkân tanıyacak mısınız?
Teşekkür ediyorum.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Tasarısı (1/944) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
557) (Devam)
BAŞKAN Evet, zaten söz sırası
Hükûmet adına Maliye Bakanı Naci Ağbal Beyde.
Buyurun Sayın Bakanım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; bugün
görüşmelerine başlamış olduğumuz vergi kanunları
ve diğer bazı kanunlarda değişiklik
yapılmasını öngören kanun tasarısı hakkında yüce
Meclisimizi bilgilendirmek üzere huzurlarınıza geldim. Öncelikle
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Hakikaten geniş toplum kesimlerini ilgilendiren
önemli bir yasayı görüşüyoruz. Bu tasarı içerisinde gerek
esnafımızı gerek çalışanlarımızı gerek
emeklilerimizi gerek gençlerimizi ilgilendiren son derece önemli düzenlemeler
var. On altı yıldır toplumun her kesiminin refahını
artırma noktasında önemli çalışmalar yaptık, icraatlar
yaptık, hem geliri büyüttük hem mali disipline kararlılıkla
devam ettik hem de gerçekten Türkiyenin orta ve uzun vadede güçlü bir büyüme
potansiyeline sahip olmasını temin ettik. Ayrıca, gelebilecek
ekonomik şoklara karşı da çok güçlü bir ekonomik
yapıyı da bu dönemde oluşturmuş olduk.
Bugün görüşmelerine
başladığımız kanun tasarısında kamu
alacaklarının yeniden yapılandırılması konusunda
önemli düzenlemeler var.
Emeklilerimize Ramazan ve Kurban Bayramında
biner lira bayram ikramiyesi verilmesine ilişkin düzenleme var.
Yine, 65 yaş aylığı alan
vatandaşlarımızın yaşlılık
aylığının 266 liradan 500 liraya
çıkarılmasına ilişkin bir düzenlememiz var.
Özellikle genç girişimciliği teşvik
etmek üzere, biliyorsunuz, son yıllarda arka arkaya önemli düzenlemeler
yaptık. Bu tasarıda da genç BAĞ-KURlu girişimcilerin ilk
işe başladıkları yıl bir yıl süreyle BAĞ-KUR
primlerinin devlet tarafından karşılanmasına ilişkin
önemli bir düzenleme yapıyoruz.
Yine, emekli olup da iş yeri açan, emekli
olduktan sonra iş yerini devam ettiren BAĞ-KURlu
esnafımızın geçmişten gelen sosyal güvenlik destek primi
borçları var, bunları terkin ediyoruz. Bu meseleyle ilgili bir çözüm
geliştiriyoruz.
Yine, BAĞ-KURlu esnafımıza
geçmişten gelen borçlarını dondurma ve bu yolla ileride uygun
oldukları bir zamanda tekrar bunu ihya etmelerinin önünü açacak bir
düzenleme yapıyoruz. Böylelikle vatandaşlarımız
sağlık hizmetinden de yararlanma imkânına kavuşacaklar.
Yine, üniversite öğrencilerimize dönük,
onların eğitim hayatına dönmelerini sağlayacak önemli bir
düzenleme de bu tasarı içerisinde yer alıyor.
Özellikle hazineye ait tarım arazilerini
kullanan çiftçilerimize yönelik olmak üzere, onların bu arazileri
ecrimisil ödeyerek değil de kira ödemek suretiyle kullanmalarını
sağlamaya dönük bir düzenleme var ki bu düzenleme çiftçilerimizin
aynı zamanda tarımsal destekleme ödemelerinden de
yararlanmasının önünü açacak.
Sayın Bakanımız da buradalar. Tabii,
tasarı içerisinde imar barışı düzenlemesi var.
Yine, İstanbulda, Sultanbeylide üzerinde
çalıştığımız, özellikle Sultanbeylide
yaşayan vatandaşlarımızı doğrudan doğruya
ilgilendiren, onların yaşadıkları şehirde sahip
oldukları taşınmazların tapularını alabilmelerine
imkân sağlayacak önemli bir düzenleme yapıyoruz ki bu düzenleme
sayesinde Sultanbeyli Belediyesi vatandaşlarımıza bu
taşınmazları doğrudan vermiş olacak.
Öncelikle şunu ifade etmek gerekir ki Plan ve
Bütçe Komisyonu çalışmaları sırasında bütün parti
grupları getirilen düzenleme konusunda olumlu görüşler ifade ettiler.
Kendileri de biraz önce burada aynı şeyleri söylediler. Ama
tasarının daha da geliştirilmesi, bu maddelerle ilgili
düzenlemelerin daha da ileriye taşınması noktasında da son
derece olumlu bir çalışma ortamı Komisyonda gerçekleştirildi.
Ben, bütün parti gruplarımıza Komisyon çalışmalarında
sergiledikleri yapıcı tutumdan dolayı ayrıca teşekkür
ediyorum.
Yine, bu tasarı Komisyonda görüşülürken
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin, Türkiye Esnaf ve Sanatkârları
Konfederasyonunun üyelerinden olan aidatlarının da
yapılandırılmasının önü açıldı. Hükûmet
tasarısında yoktu ama daha sonra önergeyle, askerlik para
cezaları yapılandırma kapsamına alındı. Bir de
kamu üniversite hastanelerinin borçlarının ödenmesi konusunda yine
Meclisten geçen bir tasarıda belirlenmiş bir süre vardı. Burada,
gelen talepler doğrultusunda, özellikle, alacaklı olan
şirketlerin başvuru süresini de uzatmış olduk.
Tabii, tasarının hem madde itibarıyla
hem de kapsam itibarıyla en geniş kısmı kamu
alacaklarının yapılandırılması konusu. Burada, 31
Mart itibarıyla kesinleşmiş olan kamu alacaklarının
otuz altı ay vadeye kadar taksitlendirilerek ödenmesinin önünü
açılmış oldu; bu, son derece önemli bir düzenleme.
Yine, vergi davalarının sulh yoluyla
çözümüne ilişkin önemli bir fırsat penceresi
vatandaşlarımıza sunulmuş oldu.
Vergi incelemeleri devam edecek. Devam eden bu vergi
incelemeleriyle ilgili olarak vatandaşlarımıza kolaylıklar
sağlıyoruz. Yine, vergi mükellefleri beyan etmiş oldukları
matrahları ve beyan etmiş oldukları vergileri belirli oranlarda
artırırlarsa, geçmişe dönük bir vergi incelemesi
yapılmamasını sağlayan önemli bir düzenleme var.
Yine, yeniden yapılandırma
kapsamında, özellikle işletme kayıtlarının
düzeltilmesine -gerek stokların gerek alacakların, ortaklardan
alacaklar- ve kasa hesabının düzeltilmesine ilişkin önemli
düzenlemeler var.
Yeniden yapılandırmada Maliye
Bakanlığının alacakları, vergi idaresinin
alacakları, Sosyal Güvenlik Kurumunun prim alacakları, Gümrük ve
Ticaret Bakanlığının gümrük vergisi alacakları, il
özel idarelerinin ve belediyelerin alacakları da kapsamda.
Her türlü vergi ve cezaları ki belli
başlılarını saymak gerekirse, gelir, kurumlar, katma
değer, gelir stopaj, özel tüketim vergisi, motorlu taşıtlar
vergisi, çevre temizlik vergisi, emlak vergisi gibi birçok vergiyi
vatandaşlarımız otuz altı aya kadar taksitle ödeme
imkânına kavuşacaklar.
Sosyal Güvenlik Kurumunun prim alacakları
yapılandırma kapsamında. Gümrük vergisi alacakları
yapılandırma kapsamında.
Çok geniş toplum kesimlerini ilgilendirmesi
hasebiyle trafik para cezaları, seçim para cezaları, nüfus para
cezaları, askerlik para cezaları yeniden yapılandırma
kapsamında.
Yine, kara yollarından geçişlerle ilgili
kesilen cezalar yeniden yapılandırma kapsamında.
Özellikle il özel idarelerinin, belediyelerin
atık su ve katı atık ücretleri yeniden yapılandırma
kapsamında olacak.
Yine, öğrencilerimizi yakından
ilgilendiren bir yapılandırma düzenlemesi var. YURTKURdan
öğrenim kredisi, harç kredisi alan öğrencilerimiz, ödeyememiş
oldukları kredileri ve harç kredilerini de bu yapılandırma
kapsamında otuz altı aya kadar yapılandırabilecekler.
Yine, Maliye Bakanlığına ecrimisil
borcu olan çiftçilerimiz, tacirlerimiz, sanayicilerimiz ecrimisil
borçlarını bu kapsamda ödeyebilecekler.
Yapılandırma, tabii, önemli bir düzenleme.
Temel prensipte alacağın aslından vazgeçmiyoruz. Yani bir vergi
alacağı veya bir prim alacağı bu kanun kapsamında
yeniden yapılandırmaya konu edilebilecek ama alacağın
aslı ödenecek. Ne yapıyoruz burada?
Vatandaşımızın lehine olmak üzere yıllık yüzde
16,80 oranında -biliyorsunuz- gecikme zammı hesaplanıyor. Burada
vatandaşlarımıza yıllık yüzde 16,80 olan gecikme
zammı üzerinden faiz hesaplamaktansa geçmiş yıllarda
gerçekleşmiş enflasyon kadar bir faiz hesaplamasını
getiriyoruz, bu da önceki yıllara bakacak olursak yıllık yüzde 3
ile 4 arasında bir faiz oranına tekabül ediyor. Bu, ne demektir?
Hesaplanan faizde kabaca yüzde 75lik bir indirim demektir. Önemli bir
fırsat yani burada vatandaşlarımız eğer bu
borçlarını yapılandırırlarsa, bu takdirde, faizde
önemli bir indirime gidilmiş olunacak.
Sosyal Güvenlik Kurumunun idari para
cezalarında -idari para cezası olduğu için- cezanın
yarısı ödenirse yarısının tahsilinden de
vazgeçilmiş olunacak.
İhtilaflı vergi alacakları var. Vergi
idaresinin yapmış olduğu tarhiyat üzerine vergi mahkemelerinde,
Danıştayda açılan davalar var. Burada da
vatandaşlarımıza bu davalara ilişkin bir sulh imkânı
getiriyoruz. Burada, eğer vatandaşımız müracaat ederse
vergi mahkemesi veya Danıştayda ortaya çıkan karara göre
verginin yüzde 50sinden devlet olarak vazgeçiyoruz veya bizim aleyhimize,
devletin aleyhine sonuçlanmışsa yüzde 80inden vazgeçiyoruz ama dava,
devletin lehine sonuçlanmışsa bu takdirde vergi
alacağının aslını alıyoruz. Böylelikle, 240 binin
üzerinde dava var, bütün bunları da vatandaşlarımızla
çözmüş olacağız, bir noktada vergide barışı da
sağlamış olacağız.
60 bin civarında vergi mükellefimiz
hakkında devam eden vergi incelemeleri var. Bu incelemeler kanuna göre
normal zamanında tamamlanacak. Vatandaşlarımız,
tamamlandığında müracaat etmek suretiyle aynen dava
safhasında olan alacaklar gibi, vergi alacağının
yarısını öderlerse cezaların istenmesinden vazgeçilecek,
faizlerde de önemli ölçüde indirime gidilecek.
Yine pişmanlıkla beyanda da yeni bir
fırsat penceresi açıyoruz. Vatandaşlarımız
kendiliğinden pişmanlıkla beyanname verirlerse cezaların
tahsilinden vazgeçiyoruz, pişmanlık zammı yerine de -biraz önce
ifade ettim- yurt içi ÜFE oranında düşük oranlı faiz
alıyoruz.
Tasarıda yer alan önemli bir düzenleme de
matrah artırımı. Burada yaptığımız
düzenlemede 2013, 2014, 2015, 2016 ve 2017 yıllarında yani
geçmiş beş yıla ilişkin, vergi mükelleflerimiz,
geçmişte beyan ettikleri matrahları yani vergi matrahlarını
veya ödedikleri vergileri belirli oranlarda artırırlarsa -her
yıl için farklı oranlar belirli- o takdirde artık bu
mükelleflerimizin bu nihai beyanlarını kabul edeceğiz, bu
mükelleflerimizle ilgili geçmişe dönük hiçbir vergi incelemesi
yapmayacağız. Aslında bir noktada vatandaş ile devlet
arasında geçmiş yıllara ilişkin bir vergi
barışını da temin etmiş olacağız.
Burada yaptığımız düzenleme de
gelir ve kurumlar stopaj vergisi ile katma değer vergisinde 2013 ile 2017
yılları arasını kapsıyordu. Gelir ve kurumlar
vergisinde ise 2013 ila 2016 yılını kapsıyordu. Bugün Genel
Kurulda verilecek bir önergeyle gelir ve kurumlar vergisi bakımından
da matrah artırımı düzenlemesine 2017 yılı dâhil
edilmiş olacak. Dolayısıyla artık 2017 yılı
sonuna kadar hem gelirde hem kurumlarda hem katma değerde hem de gelir
stopaj vergisinde tam manasıyla bir vergi barışını da
bu şekilde sağlamış olacağız.
Yine bu düzenleme içerisinde işletmelerimizin
kayıtlarının düzeltilmesine dönük önemli düzenlemeler var.
Vatandaşlarımız herhangi bir şekilde almışlar
malı, emtiayı, demirbaşı veya makineyi ama kayıtlarında
yok. Vatandaşlarımıza şu imkânı sunuyoruz: Eğer
gerçekte işletmede olup da kayıtlarda yer almayan emtia, makine,
teçhizat, bunlar kayıt altına alınırsa,
başlangıçta ödenmesi gereken katma değer vergisi oranı
normalde yüzde 18, bunun yerine yüzde 10 oranında katma değer vergisi
öderlerse veya ilgili oranın yarısı kadar öderlerse bu takdirde
bir ceza olmayacak, bir tarhiyat yapılmayacak. Böylelikle
işletmelerimizin kayıtlarının düzeltilmesine de imkân veriyoruz.
Bazen de işletmelerimizde normalde satılmış,
kayıtlarda var ama gerçekte işletmede yok, bu durumda da bu
kayıt dışı yapılan satışlar eğer
faturalar düzenlenmek suretiyle kayıt altına alınırsa
herhangi bir ceza düzenlemesi yapmamış olacağız. Böylelikle
vatandaşlarımızın işletme kayıtları da
gerçek durumu yansıtmış olacak.
Yine 31/12/2017 tarihi itibarıyla
işletmelerdeki kasa mevcudu, ortaklardan alacaklar hesabında da bir
düzeltme imkânı getiriyoruz. Burada gerek kasa hesabı gerek
ortaklardan alacaklar hesabında vatandaşlarımız
kayıtlarını düzeltirlerse belli bir oranda tabii ki vergi
ödeyecekler. Bu takdirde bunları da düzeltmiş olacaklar.
Yeniden yapılandırma başvuruları
için belirlenmiş süre temmuz ayı sonu. Temmuz ayı sonuna kadar
bütün bu imkânlardan yararlanmak için vatandaşlarımız müracaat edecekler.
Ağustos ayında Sosyal Güvenlik Kurumuna ilk ödemeler başlayacak,
otuz altı aylık bir taksit süresi var. Vatandaşımız
peşin ödeme seçeneğini seçebileceği gibi, otuz altı aya
kadar, altı ay, dokuz ay, on iki ay, on sekiz ay taksitler de yapabilecek.
Bu da önemli bir düzenleme. Vatandaşlarımız borçlarını
dilerlerse kredi kartıyla da ödeme imkânına kavuşacaklar.
Tasarıyla yaptığımız önemli
bir düzenleme de borcun peşin ödenmesine
sağladığımız teşviki bu defa daha da
artırdık. Bir vatandaşımız bu kanun kapsamında
ödemesi gereken borcun tamamını bir defada peşin olarak öderse,
biraz önce ifade etmiştim, alacak aslı dışında
düşük bir faiz oranı hesaplanmıştı, o faizin de yüzde
90ını almaktan vazgeçiyoruz. Yani vatandaşımız
neredeyse anaparasına tekabül eden bir parayı ödeyerek bu imkândan
yararlanacak.
İkinci bir seçenek, eğer
vatandaşımız peşin ödemek yerine 2 taksitte, bu
yılın sonuna kadar bu borçlarını öderse bu defa da
hesaplanan faizin yüzde 50sini almaktan vazgeçiyoruz. Bu, son derece önemli
bir düzenleme.
Tabii, burada, önemli bir düzenlemeyi de geçmiş
yapılandırma kanunlarından yararlanan
vatandaşlarımız için yapıyoruz. Biliyorsunuz, 6736
sayılı Kanun, 7020 sayılı Kanun kapsamında vatandaşlarımız
müracaat ettiler. Ben kendilerine çok teşekkür ediyorum, burada müracaat
sayısı da fazla oldu, uyum düzeyi de fazla. Bugüne kadar
yaklaşık 40 milyar lira her iki kanundan tahsilat yaptık ve
ödemeler devam ediyor.
Burada, tabii, bu sistem içinde kalan, yeniden
yapılandırmasını bozmayan vatandaşlarımıza da
şu imkânları sunuyoruz: Bu vatandaşlarımız, bugün
itibarıyla kalan bakiye borçlarını eğer peşin olarak
öderlerse yüzde 90 faiz indirimi imkânından yararlanacak. İkinci
olarak, bu vatandaşlarımızın, biliyorsunuz, geçmiş
yıllarda yılda 2 defa taksitlerini aksatma imkânları vardı,
normalde, bir düzenleme yapılmazsa en son taksit ayında bütün o
ödemediklerini topluca ödemeleri gerekiyordu. Burada,
yaptığımız düzenlemeyle
yapılandırmasını bozmayan, devam eden
vatandaşlarımıza diyoruz ki: Geçmişten gelen o haklarınızı
taksitlendirmenin son ayında değil, bunun yerine taksit sürelerinizi
uzatıyoruz. Mesela 18 taksitse 20 taksite, 22 taksite çıkacak.
Böylelikle, bu vatandaşlarımızın bu uyumuna da bu şekilde
teşvik sağlamış oluyoruz.
Ben yeniden yapılandırma düzenlemesinin
önemli olduğunu düşünüyorum. Vatandaşımızın,
esnafımızın bir süredir ifade ettiği, talep ettiği bir
husustur. Burada, bir çalışma yapılarak
vatandaşımızın bu talebi
karşılanmıştır.
Tabii, bu düzenleme vergi gelirlerimiz üzerinde de
bu sene olumlu bir etki meydana getirecektir. Önceki iki
yapılandırmanın yapıldığı 2016 ve 2017
yıllarına bakıldığında kabaca 15-16 milyar
liralık bir gelirin de buradan geldiğini görüyoruz.
Tasarıda yer alan diğer bir önemli
düzenleme emeklilerimize sağladığımız bayram
ikramiyesi. Ramazan ve Kurban Bayramlarında bu ödemeler yapılacak,
1.000er lira yapılacak. Bu da hayırlı uğurlu olsun.
65 yaş aylığı alan
vatandaşlarımıza aslında AK PARTİ hükûmetleri
döneminde, sadece bugün değil geçmişte de zaman zaman yüksek tutarlı
artışlar yaptık. Bugün yaptığımız
düzenlemeyle de 266 lira olan aylık ödeme 500 liraya
çıkarılacak. Şunu da ifade edeyim: Gerek emeklilerimize
yapılacak bayram ikramiyesi ödemesi gerek 65 yaş
aylığı alan vatandaşlarımıza yapılacak bu
500er liralık yeni ödeme haziran ayının ilk haftasında
yapılacak. Dolayısıyla, emeklilerimiz, yaşlılık
aylığı alan vatandaşlarımız da bayrama girmeden
önce bu yeni artı ikramiyelerini ve artış olan
aylıklarını da almış olacaklar.
Sosyal güvenlik destek primi ödemesi vardı geçmişte
emekli esnafımızın ödediği; biliyorsunuz, onu tamamen
kaldırmıştık ama bir kısım
esnafımızın buradan kalan borçları vardı takibatta,
şimdi onları tamamen terkin ediyoruz. Dolayısıyla, emekli
esnafımız da artık takipte olan bu alacaklardan kurtulmuş olacak.
Bir kısım BAĞ-KURlu
esnafımız, tabii, geçmişten bir borcu varsa belirli bir süre
ödeyemediğinde ne oluyor? Sağlık hizmetinden de
yararlanamıyor. Şimdi bu vatandaşlarımıza da bir imkân
sunuyoruz, burada da eğer BAĞ-KURlu vatandaşlarımız,
geçmişten borçları varsa bunu dondurabilecekler. İleride
istedikleri zaman bunu ihya edebilecekler, isterlerse bu yapılandırma
kanunu hükümlerinden yararlanıp borçlarını 36 ay taksitle
ödeyebilecekler. Bu düzenlemeler sayesinde BAĞ-KURlu esnafımıza
da ne olacak? Sağlık hizmetinden yararlanma imkânı da
sağlanmış olacak.
Genç BAĞ-KURlulara bu tasarıda önemli bir
düzenleme var, ifade etmiştim. Biliyorsunuz, genç girişimciliği,
genç çalışanı desteklemek için birçok düzenleme yaptık ama
ben bunu hakikaten önemsiyorum. Liseden mezun olmuş, üniversiteden mezun
olmuş, kendi işini kurmak isteyen BAĞ-KURlu bir
esnafımızın da hiç değilse ilk yıl BAĞ-KUR
primlerinin devlet tarafından karşılanmış olması
önemli. Biliyorsunuz, en düşük BAĞ-KUR primi aylık 700 lira,
yılda 8.400 lira. Burada bu düzenleme hayata geçtikten sonra ilk defa yeni
iş yeri açacak 18-29 yaş arasındaki gençlerimiz de bir yıl
boyunca bu imkândan yararlanacaklar, 8.400 liraya tekabül eden bütün primi de
devlet olarak biz karşılayacağız.
Tasarıda yer alan önemli bir düzenleme de
hazineye ait tarım arazilerini ecrimisil ödeyerek kullanan
vatandaşlarımızla ilgili. Yaklaşık 156 bin
vatandaşımız bu şekilde hazineye ait tarım arazilerini
ecrimisil ödeyerek kullanıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla)
Sayın Başkanım
BAŞKAN Toparlayalım lütfen.
Buyurun Sayın Bakanım.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla)
Burada yaptığımız düzenlemede de
vatandaşlarımıza yeni bir fırsat sunuyoruz. Ecrimisil
ödemek yerine, kullandıkları arazileri doğrudan doğruya
kendilerine kiralayacağız. Kira tutarı bugün ödemekte
oldukları ecrimisil tutarının yarısı. On
yıllık bir kiralama imkânı getiriyoruz. On yıl boyunca
kiracılar artık. Onuncu yılın sonunda tekrar uzatmak
isterlerse on yıl tekrar uzatacağız Ben bu
taşınmazı satın almak istiyorum. derse de uygun
koşullarla, 2/Bde nasıl yüzde 50 indirimli sattıysak burada da
2/B koşullarında indirimli satacağız. Bu neyi
sağlayacak? Bir, vatandaşımız bugün ödediği
ecrimisilin yarısı kadar bir kira ödeyecek. İki, arazinin
artık kullanıcısı ve sahibi olacak. Üç, değerli
arkadaşlar, daha önemlisi, bu kira kontratını tarım il
müdürlüğüne beyan ederek ne yapmış olacak? Tarımsal
destekleme ödemelerinden de yararlanmış olacak. Böylelikle
çiftçimizin de hem bir taraftan bu arazileri ekonomiye
kazandırmasının önünü daha rahat açmış oluyoruz hem de
onlara bu kolaylıkları getirmiş oluyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla)
Sayın Başkan, toparlıyorum.
BAŞKAN Toparlayalım lütfen.
Buyurun.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla)
Üniversitede okuyan gençlerimize, üniversite öğrencilerimize
eğitimlerine tekrar başlamaları için önemli bir fırsat
getiriyoruz. Gençlerimize hayırlı uğurlu olsun. Ben onlar için
ne kadar önemli olduğunu biliyorum. İnşallah, burada,
öğrencilerimiz bu imkândan yararlanacak.
İmar barışı düzenlemesini,
Sayın Bakanımız burada, yeri geldiğinde kendileri
anlatacaklardır.
Değerli Başkan, sayın
milletvekillerim; görüldüğü üzere iktidar olarak vadetmiyoruz,
yaptıklarımızı anlatıyoruz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bugüne kadar
yaptıklarımızı anlatsam süre yetmez. Onun için biz
yaptık, yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz.
Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından Bravo! sesleri, alkışlar)
KADİM DURMAZ (Tokat) Verdiğiniz
zararları da söyleyin, zararları.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Bakanım.
Sayın Danış Beştaş, 60a
göre söz talebiniz var, buyurun.
MUSA ÇAM (İzmir) Sayın Bakan,
kuruyemişçi dükkânı açacak mıyız beraber?
BAŞKAN Sayın Danış Beştaşa
söz verdim sayın milletvekilleri
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
33.- Adana Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığının zorunlu yardım kampanyası
düzenlemesine ve bu kampanyanın başka hangi bakanlıklar
tarafından yapıldığını öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Seçime
elli kala vaat değil
Doğru, yapıyorsunuz ama üç gün önce de
yapamadıklarınızın vaadini vermiştiniz.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Hayır, yaptık da diyorum. Yaptık tabii.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) On
altı yıldır yapamadıklarınızı biliyoruz,
bunu itiraf ettiniz.
Ben, aslında Sayın Bakana soru sormak için
söz aldım. Elimde resmî bir belge var Bağış toplama
adı altında. Sunabilirim size. Bu belgede Afrin bölgesinde, -uzun
bir belge- terör, terörizm, dost, kardeş halklar
böyle bir sürü
anlatımla Zeytin Dalı Harekâtının başarıyla
sürdürüldüğü not ediliyor ve sonra deniyor ki: Bir yardım
kampanyası düzenlenmesine karar verilmiştir. Ve bunun devamında
da: Aylık her türlü toplam gelirinizin 7.500 ve üzeri olanlar 150 TL,
4.500 ve 7.500 TL arası olanlar 50
Bu devam ediyor böyle tertipli bir
şekilde...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın, buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Sonra
diyor ki bu yazının devamında: Tahakkuk birimlerimizce kesinti
yapmak suretiyle söz konusu kampanyaya katılımınız
sağlanacaktır. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı
Personel Dairesi Başkanlığı.
Bir kere burada bir bağış falan yok,
el koyma var. Sizin maaşınızdan kesinti yapacağız.
diyor. Katılım zorunlu. Katılmak istemiyorsanız bize
bildirin. diyor. Böyle bir bağış olabilir mi? Yardım
Toplama Kanunu açık. Yardım Toplama Kanununda bağış
gönüllü yapılır.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
PKK nasıl topluyor?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Ayrıca Afrin işgaline dönük
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) İşgal
diyemezsiniz. İşgal değil orası.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Biz
burada defalarca konuştuk, insanlar canlarını kaybettiler,
yetmedi, şimdi de kampanya düzenleyerek bu sefer burada İşte
yapıyoruz. diyorsunuz ama diğer yandan da zorunlu
bağış adı altında vatandaşın cebinden para
alıyorsunuz. Buna inanmak istemedik ama resmî yazıyı görünce
inanmama gibi bir lüksümüz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Bitiriyorum.
BAŞKAN Bitirin lütfen.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) Nereden gelmiş o
resmî yazı?
SALİH CORA (Trabzon) Sayın Başkan,
ne işgali? Böyle bir şey olabilir mi?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın Bakandan şunu soruyorum: Yardım Toplama Kanununun 4üncü
maddesine göre yardım, isteğe bağlıdır. Devam
etmeyeceğim. Bu belge doğru belli ki.
SALİH CORA (Trabzon) Sayın
Başkanım, sözünü düzeltmesi lazım. İşgal diye bir
şey yok.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Başka
hangi bakanlıklar tarafından bu zorunlu kampanya yapılıyor?
Bunun mantığı nedir? Öğrenmek istiyoruz.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Yalnız şunu söyleyeyim: Afrinde bir
işgal yok.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) Düzeltsin Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Afrinde terör örgütlerine
karşı verilen bir mücadele var. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Lütfen dikkatli konuşalım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Size
göre yok, bize göre var.
BAŞKAN - Burada, Suriye'nin toprak
bütünlüğüne saygılı olduğumuzu her zaman ifade ettik ve buna
da saygı duyuyoruz. Orada, herhangi bir şekilde, o toprakta
zerreimiskal kadar bir beklentimiz, bir talebimiz yok ama o topraklarda bir tek
terör örgütünü de barındırmayacağımızı söyledik.
(AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Bunu
da bilmenizi istiyorum özellikle.
Buyurun Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
Sayın Bakanımız konuşmalarındaki -herhâlde
düzeltecektir- yapılan bu kanun değişiklikleri emeklimize
bayram öncesi müjde olsun, insanlarımıza bayram öncesi müjde olsun sözünü
herhâlde seçim öncesi müjde olsunla değiştirecektir diye umut
ediyorum. Kayıtlara geçmesi için
BAŞKAN - Kayıtlara geçmiştir.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Şimdi söz sırası
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın Başkan, ben Afrin konusunda sözü uzatmayacağım ancak
şunu söyleyeyim: Afrine ilişkin burada çok tartışma
yaptık. HDP Grubu olarak bu Parlamentoda düşünce ve ifadelerin önünde
hiçbir engel tanımadığımızı ve anayasal olarak
böyle bir engel bulunmadığını önemle ifade etmek istiyorum.
Siz Afrine işgal demezsiniz, biz
işgal deriz. Uluslararası dünyada herkes işgal ve ilhak
derken burada, bize, terör ve terörizmle ifade ettiremezsiniz. Lütfen bunu da
böyle kabul edin. (HDP sıralarından alkışlar)
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) Onların
uşağı mısınız? Uluslararasının
uşağı mısınız?
AHMET GÜNDOĞDU (Ankara) Siz de bizim
kanaatimizi değiştiremezsiniz. PKKnın temizliği var orada.
BAŞKAN Siz Türkiye'nin milletvekilisiniz ve
bu milletin temsilcisisiniz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Evet
Evet
BAŞKAN - Kaldı ki uluslararası hukuka
uygun bir şekilde terör örgütlerine karşı verilen bir mücadele
var
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Halk
var, halk
Halk var orada, halk
BAŞKAN -
ve haklı bir mücadeleye,
meşru bir mücadeleye kalkıp da Bir ülkenin toprağında
işgal vardır. deyip Türkiye Cumhuriyeti işgal yapıyor.
derseniz bunu şiddetle reddederiz. Kusura bakmayın. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Niye kaymakam
atadınız?
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı
(1/944) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 557) (Devam)
BAŞKAN - Şimdi söz sırası
şahıslar adına Gaziantep Milletvekili Abdullah Nejat Koçere
aittir.
Buyurun Sayın Koçer. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; vergi ve diğer bazı
alacakların yeniden yapılandırılmasıyla ilgili
tasarı hakkında şahsım adına söz almış
bulunuyorum, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Afrinde terörle mücadele eden asker ve
polislerimizi selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisi 26ncı Dönemini tamamlamak üzere. Bu dönemde Plan ve Bütçe
Komisyonumuzda kabul ederek Mecliste
yasalaştırdığımız bugüne kadar birçok
iyileştirme ve yapılandırmalarla ilgili yasa
çalışmalarımız oldu, hepsi de Türkiyede milyonları
ilgilendiren önemli kanun çalışmalarıydı. Bu yasa
çalışmalarının tamamı, çok farklı toplum
kesimlerini ilgilendiren, ülke ve toplum refahını artıracak,
ekonomimize güç kazandıracak çok kapsamlı düzenlemelerin yer
aldığı kanunlar oldu.
Ülkemizin siyasi ve ekonomik istikrarına
yönelik gerçekleştirilmek istenen 15 Temmuz darbe girişimi
sonrasında Türkiye ekonomisine ilişkin birtakım kaygılar
dile getirilmiş, felaket senaryoları üretilmişti. 2016dan
itibaren hızla alınan kararlar ve ekonomik tedbirler ile hayata
geçirilen ekonomik destek paketleri neticesinde ekonomik göstergelerde hiçbir
gerileme yaşanmadı, tam tersine rekorlar kırıldı, yeni
başarı hikâyeleri yazıldı. Ekonomimiz 2017 yılında
çok güçlü bir büyüme performansı yakaladı. Reform niteliğindeki
düzenlemeler neticesinde Türkiye 2017 yılında yüzde 7,4 oranında
büyüdü. OECD ülkeleri arasında 2nci ve G20 ülkeleri içerisinde 1inci
oldu. Küresel finansal kriz sonrası 2010-2017 döneminde kesintisiz yedi
yıl büyüyerek gösterdiği performansla dünyada
yıldızlaştı. Üretim, yatırım, ihracat ve istihdam
göstergelerindeki olumlu gelişmeler her periyotta artarak devam etti.
Sanayi üretimi 2017 son çeyreğinde yüzde 7,5 oranında arttı.
Cumhurbaşkanımızın himayelerinde
başlatılan istihdam seferberliğiyle 2017 yılında
önceki yıla göre 1,5 milyona yakın istihdam sağlandı ve
istihdam oranı yüzde 47,1 oldu. Son yedi yılda 6,6 milyon kişiye
yeni istihdam sağlandı. İstihdamda Avrupada 1inci sıradayız.
G20 ve OECD içinde ABDden sonra 2nciyiz Yeterli mi? Hayır, yeterli
değil. Daha iyi olmak istiyoruz, daha iyi olacağız, onun için
yola devam ediyoruz. Fransa ve Almanyanın toplamından daha fazla
istihdam üretiyoruz.
İhracat bir önceki yıla göre yüzde 10,2
oranında artışla 157 milyar oldu, mart ayında ise 160,4
milyar dolarla en yüksek yıllık seviyeye ulaşıldı.
Reform ve istikrar hamleleriyle Türkiyenin çehresi
değişti, dünyanın Türkiye algısı değişti.
Dünyanın kabul ettiği bu rakamları görmezden gelebilir miyiz,
yok sayabilir miyiz? Tabii ki hayır. Bunları yok saymadan
yatırım, üretim, istihdam ve ihracattaki tüm bu olumlu
gelişmelerin yılın ilk aylarındaki göstergelerine
baktığımızda 2018 yılında da bu büyümenin, bu
rakamların devam edeceğini görüyoruz.
2018 yılı Türkiye ekonomisinin büyüme
trendinin devam ettiği, Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sisteminin devreye girmesiyle birlikte ekonomik ve siyasal istikrarın
devam edeceği ve kalıcı hâle geleceği bir yıl
olacaktır. Reform niteliğinde çalışmalar devam edecektir.
Türkiye bu büyük atılımını sürdürmeye devam edecektir,
başarı hikâyelerini yazmaya devam edecektir. Bu coğrafyanın
en güçlü, en gelişmiş ülkesi olma hedefiyle devam edeceğiz. Bunu
başaracak azmimiz, potansiyelimiz, devam ettirecek gücümüz var. Yakın
zamanda, yatırım, üretim, ihracat ve istihdam teşvikine yönelik,
tasarrufların artırılması, iş yapma
kolaylığının sağlanması, vergi konularıyla
ilgili ihtilafların giderilmesi, çalışma hayatındaki birçok
düzenlemenin vatandaşlarımız lehine kolaylaştırılması,
kamu taşınmazlarının ekonomiye
kazandırılması gibi başlıklar altında pek çok
düzenlemenin yer aldığı kanunları hep birlikte burada
çıkardık. Yatırım, üretim, ihracat ve istihdamın
artırılmasını, araştırma geliştirme
faaliyetlerinin desteklenmesini, ülkemizin cazip bir yatırım merkezi
hâline getirilmesini sağlayacak çok sayıda düzenlemeye imza
attık.
Sayın milletvekilleri, bu imza
attığımız çalışmalardan bir kısmına
değinmek istiyorum. Cumhurbaşkanımızın himayesinde,
nefes kredisiyle KOBİlerimize düşük faizli kredi imkânı ve
istihdam seferberliğinde 1,5 milyona yakın istihdam
sağlandı. 27 bin KOBİ bu imkândan yararlandı. Kredi Garanti
Fonuyla KOBİlerin bu proje kapsamındaki kredilerine yüzde 85 kefalet
sağlandı. KOSGEB destekleriyle birlikte KOBİler güçlendi,
büyüdü; onlar büyüdükçe Türkiye büyüdü.
Görüşmekte olduğumuz bu kanunla ilgili
maddeleri biraz önce Sayın Maliye Bakanımız belirtti. Kamu
alacaklarının yapılandırılması,
BAĞ-KURlulara borçlarını ödeme imkânı, imar barışı,
yaşlılık aylığı, öğrencilerimize
öğretime devam etme hakkı, emeklilerimize bayram desteklerimiz, genç
girişimcilerimize yıllık sigorta primlerinin hazine
tarafından karşılanması gibi birçok teşvik unsuru
içerisinde var.
Biz ülkemiz için her türlü ekonomik tedbiri almaya
devam edeceğiz. Hiç kimsenin ekonomimize müdahale etmesine izin
vermeyeceğiz. Ağustos ayında açıklayacakları raporu
mayısta açıklayarak Türkiyeye müdahale etmeye çalışan
kuruluşlara gereken dersi sandıkta vermeye devam edeceğiz.
Küresel düzenin haksızlıklarına karşı Dünya 5ten
büyüktür. demeye devam edeceğiz. Zulme karşı merhametten,
sömürüye karşı ortak çıkardan, kibre karşı kardeşlikten
yana olduk, olmaya devam edeceğiz. Erdem, irade ve cesaretle Türkiye'yi
şahlandıracağız ve yola devam edeceğiz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Bu duygu ve düşüncelerle, 24 Haziranda
gerçekleşecek olan Cumhurbaşkanlığı,
milletvekilliği seçimlerinin huzur ve güven içerisinde tamamlanması
temennisiyle, kanunun, milletimiz ve ülkemiz için hayırlı uğurlu
olmasını diliyor Durmak yok, devam. diyorum.
Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
KADİM DURMAZ (Tokat) Tamam. diyoruz.
Tamam. diyoruz.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Tamam Hocam,
tamam.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Şimdi birinci bölümün görüşmelerine
başlayacağız.
Birinci bölüm 1 ila 12nci maddeleri kapsamaktadır.
Birinci bölümde söz isteyen gruplar adına ilk
söz, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Adana Milletvekili Mevlüt
Karakayaya aittir.
Buyurun Sayın Karakaya. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEVLÜT KARAKAYA (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 557 sıra sayılı Vergi
ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının
birinci bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
aldım. Bu vesileyle, Afrin başta olmak üzere içeride ve
dışarıda terörle mücadele eden tüm
kahramanlarımızı şükran ve minnetle, Genel Kurulu da
saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Değerli milletvekilleri, tasarının
birinci bölümünde, vatandaşlarımızın Maliye
Bakanlığına, Gümrük ve Ticaret Bakanlığına,
Sosyal Güvenlik Kurumuna, il özel idarelerine, belediyelere ve
Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlıklarına
olan borçları yapılandırılmakta ve vergi incelemelerinde
tespit edilen vergilerin dava yoluna gidilmeksizin ödenmesine imkân
sağlanmaktadır. Ayrıca, matrah ve matrah artırımı
yoluyla geçmiş yıllara ilişkin vergi incelemesi
yapılmaması temin edilmektedir.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, vergi affı
yapılandırmaları konusundaki görüşlerimizi buralarda
defaaten açıkladık. Tabii, bu tasarı, son altı yılda
altıncı geniş kapsamlı bir vergi barışı
tasarısı. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu tasarıya
karşı değiliz. Bu düzenlemenin yapılmasının,
özellikle zorda olan mükellefler ve vatandaşlarımız
açısından son derece gerekli olduğu konusunda görüşümüzü
ifade etmek istiyorum. Ama Milliyetçi Hareket Partisi olarak bizim -bunun bir
ihtiyaç olduğu ve yapılması gereken bir düzenleme olduğu
konusunu bir kenara bırakarak- özellikle son dönemlerde vergi
barışı, vergi affı gibi uygulamaların vergi
sistemimizin bir yapısal müessesesi hâline geliyor olmasından
dolayı endişemizi de ifade etmekte fayda olduğunu söylemek
istiyorum.
Değerli milletvekilleri, tabii, şunu
mutlaka düşünmemiz lazım: Çok kısa sürelerle bu şekildeki
düzenlemelere neden ihtiyaç duyulmaktadır, bu tür ihtiyaçları ortadan
kaldıracak ne tür düzenlemeler yapmamız lazım? Bence bunun
üzerinde durmakta fayda var. Tabii ki bugün bizim vergi sistemimizde, bütüncül
bir yaklaşım içerisinde konunun etraflıca tüm vergi türleri
itibarıyla dikkate alınarak esaslı yapısal bir düzenlemeye
gidilmesi Milliyetçi Hareket Partisi olarak bizim öteden beri savunduğumuz
ve dile getirdiğimiz önemli bir konu. Vergi affı ya da bu tür
düzenlemeler doğal olarak vergi adaletini bozuyor, bir ihtiyaç olarak
ortaya çıkıyor ancak vergi adaletini bozuyor. Daha önce de bu
kürsüden defalarca ifade ettik, tartıştık; özellikle dürüst
davranan, gerek maddi gerekse şekilsel boyutuyla vergi ödev ve görevlerini
yerine getiren mükelleflerin burada haksızlığa
uğradığını ifade ettik. Tabii, bununla ilgili bir
düzenleme yapıldığını ifade edebiliriz, doğrudur,
doğru bir düzenlemeydi ancak kapsamının çok dar tutulması,
şartlarının ağır olması nedeniyle bugün bu tür
mükellef sayısının, bu uygulamadan yararlanan mükellef
sayısının son derece sınırlı
kaldığını görüyoruz. Çünkü bir defa bir ödemesini
kaçırmış ise zamanında ödeyememiş ya da bir beyanname
düzeltmesi vermişse bu mükelleflerin o uygulamadan, avantajdan
yararlanmaları pek mümkün olmamaktadır. Bu düzenlemeyle birlikte, biz
Milliyetçi Hareket Partisi olarak özellikle bu konuda kapsamın
genişletilmesi, gerçek anlamda dürüst davranan, ödevlerini zamanında
yerine getiren mükellefler için hakikaten avantaj olabilecek bir düzenlemenin yapılması
gerektiğini ifade ediyoruz.
Değerli milletvekilleri, tabii, bu uygulamalar
özellikle kayıt dışı ekonomiyi de bir anlamda destekliyor.
Yaptığımız bu düzenlemelerle hep kayıt
dışı ekonomiyi kayıt içine almayı biz ifade ediyoruz
ama aslında kayıt dışı ekonomiyi beslediğini,
desteklediğini de unutmamamız lazım. Biliyorsunuz, bu
düzenlemelerin, vergi sisteminin belki de çok az konuştuğumuz önemli
işlevlerinden bir tanesi de ekonomideki kaynakların hakkaniyetli bir
biçimde paylaşılmasına katkı vermesidir.
Dolayısıyla, kayıt dışı ekonomi, kayıt
dışına çıkmak hakça rekabeti ortadan kaldırarak
ekonomide rekabet ortamında paylaşılan o kaynakların
hakkaniyetli olmayan bir biçimde dağıtılmasına neden
olmaktadır. Bizim önemli görev ve sorumluluklarımızdan bir tanesi
de bu hakkaniyetli paylaşımı sağlayacak altyapı ve
sistemi oluşturma zorunluluğumuzun olmasıdır.
Değerli milletvekilleri, ekonominin bu kadar
hassas olduğu bir dönemde, özellikle dış baskıların
artırıldığı ve dışarıdan
ambargoların konulmaya çalışıldığı bir
dönemde, tabii ki bu düzenlemelerin özellikle sıkıntıda, zorda
olan mükellefler ve vatandaşlar açısından önemli bir
katkısı olacaktır. Onun için de Milliyetçi Hareket Partisi
olarak düzenlemeyi desteklediğimizi başından ifade ettim.
Ama bu düzenlemeyle ilgili önemli birkaç hususu da
dikkate getirmekte fayda var. Yapılan düzenlemede 2017 yılı KDV
yönüyle matrah artırımı kapsamına alınmış,
kurumlar ve gelir vergisi dâhil edilmemiştir. 2017 yılı beyan
dönemi bittiğinde, 2017 yılının da kurumlar ve gelir
vergisi yönüyle matrah artırımı kapsamına
alınması daha uygun olacaktır.
Diğer bir husus, matrah
artırımıyla alakalıdır. Matrah
artırımındaki amaç, firmaların inceleme kapsamında
vergi ve cezaya muhatap olmalarının önüne geçmektir. Matrah
artırımı yapılan firmalara, özel usulsüzlük
cezalarıyla ilgili herhangi bir düzenleme olmadığı için
ceza kesilebilmektedir. Matrah artıran firmalara özel usulsüzlük ve
usulsüzlük cezalarının kesilmesi yasanın ruhuna da uygun olacaktır.
Matrah artırımına ÖTVlerin de dâhil edilmesi bütünlük
açısından önem arz etmektedir.
Ayrıca, aktifte kayıtlı
taşıtların kayıp, çalıntı gibi durumlarda
şirket kayıtlarından çıkarılabilmesi için ve trafik
tescil kayıtlarından düşürülmesi için tasarıya bir
düzenlemenin dâhil edilmesi gerektiği kanaatindeyim.
Değerli milletvekilleri, yasanın son
müracaat tarihi 31 Temmuz 2018 olarak düzenlenmiş. Bilindiği üzere,
temmuz ayı mali tatil ayıdır. Temmuz ve ağustos
aylarında memurlar da ağırlıklı olarak izin
kullanmaktadırlar. Bu sebeple, müracaat süresinin 30 Eylül 2018 olarak
düzenlenmesi de uygun olacaktır.
Yine, tasarıyla faturasız stokların
yüzde 10 ve yüzde 5 KDVyle stoklara alınması uygulaması
getirilmektedir. Elde fazla bulunan stokların yüzde 10 ve yüzde 5 KDVyle
stoklardan düşülerek bilançoların reel hâle getirilmesine imkân
tanınması da uygun olacaktır. Önemli olarak gördüğümüz bu
hususların da düzenlemede dikkate alınması, gerçekten bu
uygulamanın çok daha faydalı olmasına katkı
sağlayacaktır.
Ben, bu vesileyle Genel Kurulu tekrar saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
İkinci söz Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkcüye aittir.
Buyurun Sayın Kürkcü. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir)
Sayın Başkan, sevgili arkadaşlar; Vergi ve Diğer Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Tasarısının birinci bölümü üzerine söz aldım.
Aslında, benim demek isteyeceklerimin hemen
hepsini daha geniş hatlarla Plan ve Bütçe Komisyonu üyemiz Garo Paylan
arkadaşımız aktardı ancak ne kadar çok tekrar edersek o
kadar iyi halklarımızın anlaması için.
Aslında, bu yasa bir seçim rüşveti
yasasıdır. Bunun, kamu bütçesinin yeniden düzenlenmesi, adil ve
tutarlı bir vergi rejiminin getirilmesi, imar alanında ortaya
çıkan büyük, devasa yapısal problemlerin iyileştirilmesiyle
herhangi bir mantıki, nesnel, bilimsel, siyasi bağı kurulamaz.
Tek siyasi bağı; iktidarın, insanların
muhtaçlıklarını onların oylarına tahvil etme
beklentisi içerisinde aslında kamu gelirlerinden, kamu düzeninden,
yurttaşlar ile devlet arasındaki ilişkinin anlamlı bir
biçimde kurulması ihtimalinden vazgeçmekle kamu gelirlerini kendi gelecek
tasaları için feda etmesinden başka herhangi bir
karşılığı yoktur.
Aslında daha önce yapılanlar şimdi
olanlar için çok açık bir gösterge sunabilir. İnsanların bir
hatayı 2nci kere yapmalarına Einstein ahmaklık demek
gerektiğini söylemişti fakat burada ben Einsteinı tekrar
etmeyeyim fakat aynı hatayı 7nci kere yapmak üzereyiz.
Bu vergi düzenlemesinden, vergi
yapılandırmasından Hükûmet, yaklaşık 300 milyar
liralık bir vergi borcu gelirini tahsil etmekten vazgeçerek ya da bunu
yeniden yapılandırarak, ne derseniz deyin, bunu ümit ediyor. Fakat
önceki vergi aflarının sonuçlarına
baktığımız zaman, bunların hazineye
katkısına baktığımız zaman -hızlıca
gitmem gerekirse- 2003te çıkan ilk vergi affıyla birlikte Hükûmet 10
milyar tahsilat hedeflemişti; 7,9 milyar liralık borç
karşılığı 3 milyon 415 bin 144 başvuru
yapıldı, tahsilat 4,7 milyarda kaldı, neredeyse yüzde 50ler
civarında. 2008, varlık barışı; yurt içinden 20,4
milyar lira, yurt dışından da 27,8 milyar lira, toplam 48,2
milyar lira varlık beyan edildi; 1,6 milyar lira vergi tahakkuk etti,
sadece 1 milyar 69 milyon liralık vergi ödendi yani yaklaşık
yüzde 40ı kaldı. 2011de 38,1 milyar liralık af
karşılığı yüzde 67 tahsilatla 26,3 milyar lira tahsil
edildi. 2013te Türkiyeye beyan edilip getirilen vergi tutarı sadece 10,5
milyar lirada kaldı, oysa 69,8 milyar lira beyan edilmişti. 2014te
42,5 milyar liralık yapılandırma
karşılığında 8,5 milyar lira tahsil edildi. 2015te
uzatma yapıldı. 2016da 80,4 milyar liralık
yapılandırmadan 29,4 milyar lira tahsil edildi, tahsilat oranı
yüzde 36da kaldı. 2017de yani geçtiğimiz yıl 13,7 milyar
liralık yapılandırmadan sadece 2,7 milyar lira tahsil edildi.
Yani, buradan bekleyeceğiniz, aslında
önceden ne elde etmişseniz o. Dolayısıyla, bütün bu süslü püslü anlatımların
hiçbir deneyimsel karşılığı yok çünkü çok net, siz
daha önce elde etmediğiniz şeylerin bu vesileyle elde
edileceğini söylediğiniz zaman aslında gerçeğe
dayanmıyorsunuz, sadece ve sadece bir hayali bize satmak istiyorsunuz ama
onun karşılığında yurttaşın size yüzünü
döneceğini bekliyorsunuz.
Ben bunun zamanının geçtiğini
düşünüyorum çünkü aslında yurttaşlar şöyle
düşünüyorlar: Eninde sonunda biz ne diyorsak o oluyor.
Dolayısıyla, Hükûmet ne yaparsa yapsın bizim dediğimizi
yapıyor. Bundan ötürü, artı 1 oy alabileceğinizi dahi ben
düşünmüyorum ama umut fakirin ekmeği, siz de bunu deniyorsunuz.
Fakat asıl önemli olan şey, burada
getirdiğiniz bütün vergi indirimlerinin aslında sermaye sahiplerini
koruyor olmasıdır, bu büyük problemdir. Şimdi gözünüzün önüne
bir mağaza getirin, 10 insanın çalıştığı bir
mağaza. Aslında getirdiğiniz bütün yapılandırmalar
patronla ilgili, patron bütün vergi yüklerinden kurtuluyor ama işçiler
bütün yıl boyunca, orada çalıştıkları bütün dönem
boyunca -çalıştılar, çalıştılar,
çalıştılar- her zaman peşin olarak vergilerini ödediler,
gelirlerinin yüzde 50sinden fazlası vergi ve sigorta kesintisi olarak
ücretlerinden düştü, patron ise daima daha çok kazandı. Aslında
bu, patron ile işçi arasındaki bir çatışmada patronun tarafına
geçmek, onu işçi karşısında tahkim etmekten başka bir
şey değil. Böylelikle bir vergi barışı değil,
işçi ile patron arasındaki iç savaşta patronun tarafında
mevziye girme sonucu ortaya çıkacaktır. Ben bunun barışla
nasıl alakalandırıldığını bilemiyorum.
İmar affı meselesine gelince, bu imar
affı meselesinde, 12-13 milyon konutun imar kapsamına
alınmasının, böylelikle onların kusurlu ve zaaflı olan
bütün konumlarının affedilmesinin, buradan doğan borçların,
buradan doğan yasa dışılıklar dolayısıyla
ödenmesi gereken cezaların hepsinden vazgeçilmesinin sonucu şudur:
Cumhurbaşkanı ve onun izinden giden Çevre ve Şehircilik
Bakanı ikide bir bize Türkiye kentlerine ihanet ettiklerini,
İstanbula ihanet ettiklerini, Türkiyenin kentsel dokusunun böylesine
perişan hâle gelmesinden başlıca sorumlu olduklarını
söylüyorlar. Bu sorumluluğun maddi, fiziki görünümü olan bugünkü yapı
stokunun aynen muhafaza edilmesi ve üstelik bununla ilgili sorumluluklardan
vazgeçilmesi için bütün bu ihlali, bu ihaneti yapmış olanları
topluca ve tek tek affediyorlar, kendilerini de böylelikle affetmiş
oluyorlar. Fakat daha önemlisi şudur: Garo Paylan
arkadaşımızın söylediği gibi, bu yapılarla,
özellikle yakın gelecekte büyük olasılıkla büyük bir depremin
beklendiği İstanbulda, getirilen bu imar affıyla birlikte,
gerçekte İstanbulda yaşayan ve yaşayacak olan
yurttaşlarımızın -kendi ihmalleriymiş gibi gözüken,
aslında kamusal bir ihmal dolayısıyla- şimdiden
milyonlarcası ölüme mahkûm edilmiştir. Bunun tam tersi
yapılması gerekirken, kararlı bir biçimde yeniden kuruluş,
kentsel yeniden yapılanma için bütün kaynakların seferber edilmesi
gerekirken bir seçim uğruna, bir seçimde başarı uğruna
aslında büyük bir vebalin altına girilmiştir.
Dolayısıyla, getirilen bu yasa tasarısıyla birlikte gerçekte
Türkiye'nin yakın geleceği çok ağır bir ipotek altına
alınmıştır, kamu gelirlerinden vazgeçilmiştir.
Türkiye'de bir kere daha, aslında şimdi eşitsizlik bu
şekilde yasalaştırılarak yeni eşitsizlikler
üretilmiş, yoksulluk yeniden üretilmiş, adaletsizlik yeniden
üretilmiş ve gerçekte halkın kaynaklarından, halkın
cebinden -daha önce de söylendiği gibi yarın yeni vergiler, enflasyon
ve zamlar olarak geri dönecek bir şekilde- halkın kesesinden
şimdiki sermaye sahipleri ve AKPye oy vermesi muhtemel olduğu
düşünülen insanlara kaynak aktarılmıştır. Bu
şartlar altında Adalet ve Kalkınma Partisinin bir
başarı öyküsü yazması ihtimali yoktur. Ortada elle tutulur bir
başarı değil, ağır bir
başarısızlık vardır. On altı yıl boyunca hep
aynı şeyi yaparak hep seçim kazandığını
düşünmesi onların adına bir başarı olarak gözükse de
şimdi artık insanların uyandıkları ve ne şekilde
olursa olsun aslında AKPyi kendi dediklerine ram edecekleri bilgisiyle
sandıklara gidecekleri apaçık ortadadır. Yurttaş Tamam.
demiştir, biz de Tamam. diyoruz ve size tekrar buradan güle güle
diyoruz.
Hoşça kalın arkadaşlar. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.02
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.30
BAŞKAN: Başkan Vekili
Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER:
Barış KARADENİZ (Sinop), Mücahit DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 97nci Birleşiminin Yedinci Oturumunu
açıyorum.
557 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Birinci bölüm üzerindeki konuşmalarda
kalmıştık.
Şimdi söz sırası, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğluna
aittir.
Buyurun Sayın Kuşoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, 557 sıra
sayılı Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Tasarısının bu dönemki galiba 6ncı versiyonu üzerinde
grubum adına konuşacağım. Sürekli olarak vergi ve
diğer bazı alacakların yeniden
yapılandırılması ya da varlık barışı,
bunlara benzer kanun tasarıları üzerinde konuşuyoruz burada
dikkat ediyorsanız, ezberledik artık.
Değerli arkadaşlarım, gecenin bu
saatinde konuşmama başlarken meşhur bir hikâyeyi
anımsatayım size. Hani, şu, yazlık sinemada ön tarafta
ensesi kalın birisi oturuyor, iki arkadaş da arka tarafta oturuyor.
Biri diğerine demiş ki: Şu ensesi kalının ensesine
bir tokat atarsan sana bin lira veririm. Bin lira da iyi para. Gitmiş,
korka korka da olsa bir tokat atmış Özür dilerim, seni
arkadaşım falanca sandım. Ondan sonra, yerine geçmiş,
almış bin lirasını. Biraz sonra adam demiş ki: Bir
tokat daha atarsan bir bin lira daha vereceğim. O ensesi kalın adam,
rahatsız olmuş tabii, yerini değiştirmiş. Gitmiş,
buna bir tokat daha atmış Ya, demin birisine benzettim seni,
şurada başka birisine tokat attım. demiş, o bin
lirayı da almış o bahaneyle. Biliyorsunuz, zaten, üçüncü defa da
olunca Sende bu ense benim arkadaşta da bu para varken daha çok tokat
yersin. demiş.
Niye bunu anlattım? Bu yeniden
yapılandırmalar, aflar yüzünden birileri tokat yiyor ama bu
tokadı millet mi yiyor, vatandaş mı yiyor, devlet mi yiyor; onu
anlayamadım ben, sürekli birileri tokatlıyor. Gerçekten,
vatandaş da devlet de burada çok ağır tokatlar yiyor, hele bu
seferki afta bir de imar affı eklendi, imar affı. Hiçbir şekilde
kanunu yok, çevre bilinci yok, şehirleşme bilinci yok, ahlakı
yok, öyle bir af kanunu çıkarıyoruz. Bu, şaplaktan
çıktı, tokat atmaktan çıktı, tepeye yumruk atmaya döndü
artık, devletin tepesine yumruk atmak, vatandaşın tepesine
yumruk atmak.
Sayın Maliye Bakanıyla konuştuk, iki
buçuk yıllık bir dönemde 4 tane af gelir mi? 4 af. 2 tane varlık
barışı olacak şimdi, herhâlde o da gelecek, bununla 5inci
olacak, 3 tane de vergi ve prim affı. İki buçuk yıllık bir
dönemde, ne büyük bir talihsizliktir bir bakan için, gerçekten ne kadar büyük
bir talihsizliktir. Sayın Bakan gerçekten bu Hükûmetin en değerli
bakanlarından biri; imardan sorumlu Çevre ve Şehircilik Bakanı
da öyle, kendisinin vizyonu var, bazı konuları çok iyi bilen birisi
ama söyledikleriyle yaptıkları maalesef çok farklı, çok
yanlış işler yapıyorlar, doğru şeyler söylüyorlar.
(CHP sıralarından alkışlar) Hem bileceksiniz, bir
şeylerin doğrusunu bileceksiniz, yanlış
yapacaksınız, bu da çok büyük bir şansızlık.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Felaket esasen.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) Evet.
Bir bakan için, maalesef, bu, iki bakanımız
için çok büyük şansızlık.
Yalnız, tabii, böyle bir Hükûmet varken, böyle
bir siyasi zihniyet varken, bundan kurtuluş da, bu toplumun bu
şaplaklardan ve bu yumruklardan kurtulması da mümkün değil.
Defalarca buradan, hatırlıyorsunuz, her
defasında söyledik Yapısal reformların yapılması
lazım, vergi reformunun yapılması lazım, sosyal sigortalar
reformunun yapılması lazım, diğer bütün reformların
yapılması lazım diye. Sayın Bakan zaman zaman laf
attı, Yapacağız onları da, getireceğiz onları
da..
Bakın, bugünlere geldik, hiçbirisini
getiremediler, hiçbirisini yapamadılar, ondan sonra da bu acıklı
duruma düşüldü maalesef. Bir hükûmetin bu duruma düşmesi kadar
acıklı bir şey yoktur. On altı senenin bütün birikimini,
yapılanı, söyleneni, hepsini yok etti bunlar, bu yapılanlar.
Biliyor musunuz, şu 557yle getirilen aflar, birike birike her şeyi
yok etti. Ya, bundan önceki aflarda, hatırlıyorsunuz, rakamlar,
Maliye Bakanlığının alacağı 67 milyar, 90a
çıktı, şimdi Maliye ve SGKnin birlikte alacağı 183,5 milyara
ulaşmış. Sürekli af geliyor, sürekli olarak da alacak
artıyor, böyle bir anormallik olur mu? Tahsilat yok. Demek ki devlet
artık vergi tahsil edemiyor. Vergi tahsil edememek demek, ne demek
biliyor musunuz? Devlet, egemenliğini kullanamıyor. demek. Gelir ve
kurumlar vergisinin, beyana dayanan vergilerin alınmaması demek.
Harcama üzerinden vergi alınmasıdır. Vergi alınıyor.
Nasıl alınıyor? 600 milyar bu sene vergi alınması
öngörülüyor. Nasıl alınıyor? Akaryakıt istasyonları
çalışarak alınıyor. Yoksa gelir ve kurumlar vergisiyle,
beyana dayanan vergilerle alınmıyor maalesef. Devlet vergi alamayacak
durumdaysa, primini alamayacak durumdaysa, ki öyle, imar affı gibi her
şeyi affeden bir kanuna muhtaç hâle gelmişse -ki öyle- bitmiş
demektir arkadaşlar -bu hâle geldi- her şey nakıs kaldı
demektir. Utanılacak bir durum.
Hani şu tasfiye satışlar var ya, her
şey yarı fiyatına, satıyoruz, satıyoruz, her şey
yarı fiyatına; burada da öyle. Gelin, ödeyin yeter ki, vergiyi
affediyoruz, primini affediyoruz, imar affı getiriyoruz. Kaynak da yok.
İmar affı bu senenin sonuna kadar, 31 Aralığa kadar
geçerli. Ödemeleri gelecek sene başlayacak. Bu sene gelir yok, imar
affından gelecek 1 kuruş yok. Bu açıklar bu senenin açıkları.
Bu daha önce yaptığımız, en az 66 milyar tahmin edilen,
şimdiki bu aflarla beraber, ödemelerle beraber, seçime yönelik
yatırımlarla beraber 110 milyara çıkacak olan açık,
maalesef bu senenin açığı; öyle kaynağı falan da yok
bazı arkadaşlarımızın söylediği gibi.
Şimdi, böyle aflar yapılınca bir
milat olur. Bundan sonra bir daha buna benzer aksamalar olmayacak diye kanunlar
çıkarırsınız, bir milat kabul edersiniz. Bu,
şehircilik için olur, imar için olur, vergi için olur, prim için olur.
Böyle bir şey de yok. Bu, devletin iflasını kabul etmemiz.
Bakın, bugün -Sayın Maliye Bakanı da
katıldı- Ekonomi Koordinasyon Kurulu toplandı sarayda,
şöyle bir açıklaması var: Toplantıda Hükûmetin para ve
maliye politikaları konusundaki hedeflerine ulaşma
kararlılığı teyit edilmiştir. Bu çerçevede ülkemizin
ekonomisinin en önemli çıpalarından olan mali disiplinden asla taviz
verilmeyecektir. Mali disiplinden taviz verilmeyecekmiş. Mali disiplin
kalmadı ki! Maliye kalmadı ki mali disiplin kalsın! Bu hâle
gelmiş, burada bu yazıyor. Ondan sonra da dolar tekrar fırladı
tabii. Koordinasyon Kurulunun bu kararını okuyunca piyasalar
maalesef
Ya, Sayın Maliye Bakanım, siz bu işleri bilen bir
insansınız.
Değerli milletvekilleri, bakın, bu kanun
tasarısının gerekçesinde şöyle bir şey yazıyor:
İşletme kayıtlarının, fiilî durumlarına uygun
hâle getirilerek kayıtlı ekonomiye geçişin teşvik
edilmesini amaçlamaktadır. diyor bu kanun tasarısı.
İşletme kayıtlarının, fiilî durumlarına uygun
hâle getirilerek kayıt dışı ekonominin önüne
geçilecekmiş! Böyle bir şey nasıl yazılabilir bir
gerekçeye? Yani o tarihe kadar işletmeler, kanuna aykırı,
sahtekârlık yapmışlar, yanlış kayıtlar
yapmışlar. Siz bunları affederek kayıtlı ekonomiyi
teşvik ediyorsunuz. Böyle bir gerekçe olabilir mi Allah aşkına?
Bu, nasıl yazılabilir gerekçeye? Böyle bir sorumsuzluk olabilir mi,
böyle bir anlayış olabilir mi? Bu zihniyetle Türkiye bu
sıkıntıların altından kalkabilir mi?
Değerli arkadaşlarım, 2013ten beri
maalesef küçülüyoruz. Buraya bir milletvekili arkadaşımız
çıktı 2017de büyümede rekor kırdık. dedi. Bakın,
2013 yılında 950 milyar gayrisafi yurt içi hasılası
vardı Türkiyenin, bugün bu, 2017de 851 milyara düştü, 100 milyar
düştü. Kişi başına millî gelirimiz de 2013te 12.480
dolardı, 2017de 10.597 dolara düştü dolar bazında, 2 bin dolara
yakın düşüş var, inme var. Bunlar yanlış
politikaların sonucudur. Bu politikaların devam etmesi hâlinde, bugün
olduğu gibi vergi de, prim de tahsil edilemeyecektir, bu işin
altından kalkılamayacaktır. Devlet kötü bir noktaya doğru
gidiyor, bu toplum kötü bir noktaya doğru gidiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) Bu seçimden
sonra
BAŞKAN Buyurun lütfen, tamamlayalım.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Önümüzde bir seçim var yakın zamanda, herkese
başarılar diliyorum. Ama bu seçim, Türkiyenin kaybetmemesi gereken
bir seçimdir, kazanması gereken bir seçimdir, çok önemli bir seçimdir. Bu
şartlar altında, bu koşullar altında kaybederiz.
Bakın, yarın Plan ve Bütçe Komisyonunda
Başbakanlığın kaldırılmasıyla 25 Hazirandan
itibaren oluşacak devlet düzeniyle ilgili bir kararname yetkisi, Bakanlar
Kuruluna veriliyor; daha yeni akla geldi. Günlerden beri, aylardan beri ben bu
konuyu dile getiriyorum, anlatıyorum, yazıyorum; daha bugün
getirilecek, yarın görüşmeye başlayacağız. Bu kadar
sorumsuzluk olabilir mi? Bir ülke bu kadar sorumsuzca yönetilebilir mi?
Maalesef Türkiye bu durumlara düşmüştür, düşürülmüştür.
Allah yardımcımız olsun, bu zihniyetle bu şekilde devam
etmemiz mümkün değil.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Tamam.
diyoruz onun için.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla)
İnşallah. Tamam. dememiz lazım.
Hepinize saygılar sunuyorum efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Kuşoğlu.
Şahıslar adına Adıyaman
Milletvekili Behçet Yıldırım.
Buyurun Sayın Yıldırım. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) Teşekkürler
Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; 557 sıra sayılı Kanun Tasarısı
üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Tasarının gerekçesinde ekonomik
kalkınmadan bahsedilmiş, ülkemizin cazip bir yatırım
merkezi hâline getirilmesinden bahsedilmiş. Vergi affından
bahsediyorsunuz, imar affından bahsediyorsunuz ama bence boşuna
zahmet etmişsiniz. Ülkenin mevcut durumuna
baktığımızda, alınan baskın seçim kararıyla
birlikte biz bunu şöyle okuyoruz: Sıfırı tükettik, elde
avuçta ne varsa sattık, satacak bir şey kalmadı; bu çarkın
bir iki ay daha dönmesi için sıcak paraya ihtiyacımız var. Araya
birkaç tane de seçim rüşveti
sıkıştırmışsınız. Gerisine de seçimden
sonra bakacağız. demişsiniz. Sonrasında da halktan yeni
vergilerle katbekat artırarak toplayacağız. demişsiniz.
Tasarının özü, mantığı budur; görünen de budur.
Bu ve benzeri birçok tasarıyı Meclise
getirdiniz ancak hâlâ ülkede 1 gram rahatlama yoktur. Gelir
dağılımındaki adaletsizlikle, gelir durumu düşük kesimi,
küçük esnafı, küçük işletmeleri vergi borcu altında
boğuyorsunuz. Üretime dayalı hiçbir alanı desteklemiyorsunuz.
Tek bildiğiniz şey, satmak ve kısa sürede tüketmek üzerine
kurulu sıcak para tedarik etmek. Satmadığınız,
özelleştirmediğiniz üretim alanı, üretim sahası
kalmamıştır. Geldiğimiz nokta, atalarımızın
uyarısıyla, hazıra dağ dayanmaz noktası olmuştur.
Şimdi elde avuçta ne varsa toplamak pahasına kamunun kaynaklarını
teşvik, vergi affı adı altında çarçur ediyorsunuz. Günü
kurtarmak ve para temin etmek için bugün yeni vergi affından
bahsediyorsunuz. Bu politikalarla bu şekilde devam ederseniz,
aldığınız fetva gereği, seçim sonrası maaş
kesintilerinden, çeşitli yeni vergilendirmelerden bahsedeceksiniz. Bunun
böyle olacağını, gündemimizde erken seçim yokken
getirdiğiniz vergi artışlarından gördük. Daha birkaç ay
önce ne yaptınız? MTV, motorlu taşıtlar vergisini yüzde 40
oranında artırdınız. Vatandaş zar zor krediyle
aldığı otomobilden dolayı ciddi bir vergi yüküyle
karşılaştı. Meyveli gazoz, limonata gibi içeceklerden zaten
hâlihazırda KDV alınırken, yüzde 25 oranında özel tüketim
vergisi yani ÖTV getirdiniz.
ÖTVnin vergi tabanı genişletildi.
Vergilerin, çalışmayan öğrencileri, kadınları,
işsizleri yani toplumun çoğunluğunu oluşturan geniş
yoksul kesimleri kapsaması kanunlaşmıştır.
Birkaç ay önce çıkarılan torba yasayla,
tütün üreticileri, sermaye tekelleri daha zenginleşsin diye
açlığa mahkûm edilmiştir. Sigara pahalı diye tütüne yönelen
vatandaşların içtikleri tütüne, sigara kâğıdına,
makarona yüzde 600 dolayında vergi konulmuştur. Bunun bedelini
Adıyaman ödüyor. Hani Biz tütün satışını yasak
değil, yasal hâle getirdik. diyorsunuz ya gidin Adıyaman
sokaklarında gezin, her sokağında, her kahvesinde, her
kaldırımında o tütün emekçilerini göreceksiniz. İşte o
tütün emekçilerine bir sorun, tütün yasaklandı mı yoksa yasal hâle mi
geldi diye. Size net cevap vereceklerdir: Benim tütünüm yasak değilse,
yasaklamadınız ise ben niçin tütünümü satamıyorum? Benim
tonlarca emeğim, tütünüm niye ambarlarda duruyor? Ben tütünümü satmaya
çalışırken neden yakalayıp el koyuyorsunuz? Neden para
cezası veriyorsunuz? Neden hapis cezasıyla tehdit ediliyorum?
Bakın, öğleden sonra, yine, gündem
dışı söz alırken, Adıyamanda tütünden
bahsetmiştim, baronların isteği üzerine bu tütün
yasağının getirildiğini söylemiştim. Başbakan
Yardımcısı Sayın Recep Akdağ, baronların, orada
vergi vermeyen insanların olduğunu yani o baronların Abuzer
amca, Yusuf amca, Ali amca olduğunu söylemişti. Bunu da bu Mecliste
öğrenmiş oldum, demek ki aramızda, Adıyamanda baron
amcalarımız da varmış. Şimdi, bu, nasıl serbest
bırakma? Bu, nasıl yasal hâle getirme? Çünkü her gün
Adıyamanlı hemşehrilerimden bunları duyuyorum.
Bir iki seçim rüşveti dışında bu
ülkedeki üreticiyi, emekçiyi, çiftçiyi bitirdiniz. Buna karşılık
ne kadar sermaye sahibi, ne kadar yandaş şirket varsa katbekat
zenginleştirdiniz. Çiftçi ve tütün emekçisi çok zor durumda. Üretemez hâle
gelen bir toplum var. Samandan tutun nohuda, nohuttan tutun ete kadar ithal
eden bir ülke hâline gelmişiz. Neymiş? Ekonomik kalkınma için
teşvik ve vergi affından bahsediyorsunuz. Hiç aklınıza bu
gariban üretici gelmiyor mu, tütün üreticisi, işçi, emekçi gelmiyor mu?
Bunlar bu ülkenin vatandaşı değil mi? Bunları desteklemeyi,
teşvik etmeyi hiç düşünmüyor musunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BEHÇET YILDIRIM (Devamla) Bitiriyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın
Yıldırım.
BEHÇET YILDIRIM (Devamla) Bu ülkede gelir
dağılımındaki adaletsizliği düzeltin. Sosyal devletin
gereklerini yerine getirin. Vergi aflarını bir lütuf gibi
sunacağınıza, geliri az olandan az, geliri çok olandan çok vergi
alın. O zaman bu yoksul kesimin bugüne kadar kendisine
sunmadığınız desteğe bile ihtiyacı
kalmayacaktır.
Netice olarak bu ve benzeri tasarılarla belki
günü kurtarabilirsiniz ve seçime kadar götürebilirsiniz ama bu, çok uzun
sürmeyecektir, kısa vadede ekonomik bir krizi el birliğiyle davet
edeceksiniz. Ancak bunun bedelini sizin teşvik ettiğiniz zenginler
değil, yoksul halk ödemek zorunda kalacaktır, bizim
kaygımız budur.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Böylece birinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi birinci bölümde yer alan maddeleri, varsa
o madde üzerindeki önerge işlemlerini gerçekleştireceğiz.
1inci madde üzerinde iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 557 sıra
sayılı Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Tasarısının 1inci maddesinde geçen 31/3/2018 ibarelerinin
30/4/2018 olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Zekeriya
Temizel Haluk
Pekşen Kadim
Durmaz
İzmir Trabzon Tokat
Musa
Çam Bülent
Kuşoğlu Lale
Karabıyık
İzmir Ankara Bursa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Trabzon Milletvekili
Haluk Pekşen konuşacaktır.
Buyurun Sayın Pekşen. (CHP
sıralarından alkışlar)
HALUK PEKŞEN (Trabzon) Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Sayın Bakan,
anlatımını bitirirken şu cümleyle tamamladı:
Yaptıklarımızı anlatıyoruz. dedi. Sayın Bakan,
biz de meydanlarda sizin yaptıklarınızı
anlatacağız. İsterseniz sizi davet edeyim, bakın
Karadenizli hemşehriyiz, gelin, size Rizede yaptıklarınızı
vatandaş bir anlatsın. Bak burada Rizeli hemşehrilerimiz var. Çay
başfiyatını 2 lira 45 kuruş olarak
açıkladınız. Şu anda, vatandaş çayı 1 lira 60
kuruşa satamıyor. Yarısının parası peşin,
yarısı da altı ay sonra, işine gelirse. diyorlar.
HİKMET AYAR (Rize) Yok öyle bir şey,
hayır. Hayal dünyasında konuşuyorsun.
HALUK PEKŞEN (Devamla) Ramazan ayında
insanlar, aç, sefil 15 kilo çay toplayıp ÇAYKURa götürüyorlar ve
alıcı yok. Özel sektörün kucağına itilmişler. Niye?
Çünkü oraya bir yandaş genel müdür atamışlar. Yandaş genel
müdür atandığı günden beri diyoruz ki: ÇAYKURu çalıyorlar,
soyuyorlar, büyük soygun var. ÇAYTAŞ diye bir tezgâh kurulmuş, bu
ÇAYTAŞ tezgâhının üzerinden ÇAYKUR soyuluyor dedik. Sonuç? 1,8
katrilyon banka kredi borcu, 268 milyon lira 2018 yılı zararı.
ÇAYKURla ilgili noktayı koyacağım.
HİKMET AYAR (Rize) 1,2.
HALUK PEKŞEN (Devamla) Bırakın o
siyasi tartışmaları. Yüreğiniz varsa gelin, yarın
Rizeye gidelim, Rizelilerin karşısına geçelim, orada
konuşalım. (CHP sıralarından alkışlar)
HİKMET AYAR (Rize) Her gün ordayız, her
gün, her gün.
HALUK PEKŞEN (Devamla) Bak gideceğim,
önce yarın Başbakanlık Teftiş Kuruluna o ÇAYKURun yönetim
kurulu hakkında suç duyurusunda bulunacağım, bir.
HİKMET AYAR (Rize) Çay alım yerlerini
geziyorum ben her gün.
HALUK PEKŞEN (Devamla) İki: Rize Cumhuriyet
Savcısına o ÇAYKUR yönetim kurulunu o savcının
karşısına dikeceğim.
Üç: Rizeye yarın gideceğim, bir hafta
Rizelilere sizi anlatacağım.
Şimdi, gelelim işin diğer
faslına, şu vergi barışına. Bak, ne oldu? Burada daha
kısa bir süre önce Sayın Bakan nefes dediniz değil mi? Nefes
kredisi çıkardınız. Nefesi kime çıkarıyorsunuz? Yoğun
bakımda olana çıkarıyorsunuz. Yoğun bakımda kim var?
İş adamı var, yatırımcı var, planlamacı var;
tekstilciyi yoğun bakıma soktunuz, müteahhidi yoğun bakıma
soktunuz, esnafı yoğun bakıma soktunuz, turizmciyi yoğun
bakıma soktunuz, herkesi yoğun bakımlık ettiniz. Ondan
sonra, Size nefes verelim. dediniz. Yandaşlarınıza birkaç
kuruş kredi verdiniz, adına nefes kredisi dediniz. Şimdi,
Vergi barışı! Ne vergi barışı? Ortada vergi
yoksa barışı mı olur?
Ortadaki dert, şu anda vergi tahsil etme
barışı. Vergiyi nasıl tahsil ederiz? Olmayan verginin
tahsili mi olur? Üretilmeyen verginin tahsili mi olur? Sizin
iktidarınızda 2002yi karşılaştıralım
Sayın Bakan -ben hukukçuyum, siz ekonomistsiniz- gelin, bir
karşılaştıralım: 2002de salınan vergiler ile
tahsil edilen vergilerin oranına bir bakın, iktidarınız,
tarihin en başarısız iktidar dönemini yaşıyor.
Az önce, burada, Sayın Zekeriya Temizel
rakamları söyledi, ekonomide faizde kırdığınız
dünya rekorunu ben bir kez daha tekrar etmeyeyim ama ortadaki durum şudur:
Karadeniz fıkralarından daha öte bir durumdasınız. Bizim
Karadenizin insanının ne aşamaya geldiğini ben görüyorum.
Bak, milletvekili sayısı 600e çıktı. Benim ilim Trabzon.
İki bin dört yüz yıllık bir dünya kentinde 1 milletvekili
artmadı; 6 milletvekili... Niye? 2002 yılında 1 milyon 50 bin
nüfusu, şu anda 750 bin; 300 bin insan göçtü gitti. Niye? El
kapılarına açlıktan, sefaletten
Elinden
fındığı aldınız, dereleri aldınız,
limanı aldınız, şehrin bütün geçim kaynaklarını
aldınız. Ne kaldı? Ya, bir tane çivi çakın ya. Bir
yatırım adası söz vermiştiniz, ne oldu o yatırım
adası? Hani Erzincandan hızlı tren gelecekti? Hani Trabzonda
büyük liman yapacaktınız, marina yapacaktınız? Ya,
hepsinden vazgeçtik, Vakfıkebirde -milletvekili de var üstelik
Vakfıkebirli- organize sanayi bölgesi var, planlandı. Allah
aşkına, bir tane çivi çaksaydınız bari.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Sabır Haluk Bey.
HALUK PEKŞEN (Devamla) Velhasıl şu:
On altı yılın sonunda vatandaşı getirdiğiniz
durumu size bir Temel fıkrasıyla anlatayım: Bak, Temel ile
Fadime geçinememişler, sıkıntı çıkmış, kavga
çıkmış, mahkemeye gitmişler; hâkim
tartışmayı dinlemiş ve tarafların
boşanmasına karar vermiş, Fadimeye de 10 bin lira nafakaya
hükmetmiş. Temel demiş ki: Hâkim Bey, çok vicdanlı
adamsınız. Bu Fadimeye 10 bin lira nafaka verdiniz ya, ben de aç
geziyorum, bundan sonra uğrar, ondan haftalık harçlık
alırım. Şu anda bu vergi barışıyla
vatandaşı getirdiğiniz yer orası.
Vergi barışı diyorsunuz, ne vergi
barışı? Tahsilat barışı. Adam zaten nefes
alamıyor, zaten yoğun bakımda. Şimdi, ona gidiyorsunuz,
diyorsunuz ki: Yapılandır borcunu. Zaten diyor ki: Neyi
yapılandıracağım? Fabrika kapalı, gündüz servisi yok,
gece çalıştırıyorum elektrik parasından kurtulmak
için. Fındıkçı diyor ki: Zaten fındığı
İtalyana verdin. Şeker üreticisi diyor ki: Zaten sen bunu
Cargille teslim ettin. Çayın durumu ortada; 1,60 kuruş; bak,
şu anda Ofta 1,60 kuruş. Varsa burada Hayır, öyle değil.
diyen arkadaşlar, iki dakika sonra burada, koyarız ortaya
vekilliği; o kadar net söylüyorum.
Durum, içler acısıdır Sayın
Bakan. Yoğun bakımlık bir ekonomiden bugün, on altı
yıl sonra ülkeyi getirdiğiniz durum, mevta olma
aşamasıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HALUK PEKŞEN (Devamla) Toparlıyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
HALUK PEKŞEN (Devamla) Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; şu anda Türkiye'nin
mecali bitmiştir.
Türkiye, bütün buralara niye geldi? Dünyada büyük
bir ekonomik kriz olduğu için mi? Dünyada büyük bir panik olduğu için
mi? Üretim ekonomisi düştüğü için mi? Hayır, bir tek şey;
hukuk, adalet, yasa. Eğer bir ülkede hukuk güvenliği yoksa,
yargı ve adalet yoksa o ülkede gelecek planlaması yok demektir, o
ülkede mal ve can güvenliği yok demektir. Bütün bunları sağlamak
için yapmanız gereken tek şey var: Bu ülkeye, 24 Haziran günü
teşekkür edeceksiniz. On altı yıl içerisinde verdiklerinizin
vermediklerinizin hesabını önünüze koyacak ve bu on altı
yıl sonra Türkiye'yi bu dar boğaz içerisinden çıkaracak yepyeni
bir iktidar, millî bir ittifak içerisinden Türkiyeyi kucaklayacak bir iktidar
gelecek ve Türkiye'nin ekonomisini düzeltecektir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Muş, 60a göre
söz veriyorum.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
34.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Trabzon
Milletvekili Haluk Pekşenin görüşülmekte olan 557 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 1inci maddesiyle ilgili
önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, 60a göre bir söz talebim oldu.
ÇAYKURun kapasitesi, 6.100den 9.100 tona
çıkarılmıştır; öncelikle bunu ifade etmek isterim yani
yüzde 51 kapasite artışı söz konusudur. Üretilen bütün çayı
işleme gücü vardır ÇAYKURun ve 6 Mayıs tarihinde ÇAYKUR,
üreticilerimize şöyle bir bilgilendirme mesajı göndermiştir:
Belirlenen yaş çay fiyatının altında çay almak isteyen
firmalara çayınızı satmayınız. Ayrıca, acele
etmeyiniz. Çayınızın tamamını alacağız.
ÇAYKUR zaten çay üreticilerine böyle bir bilgilendirmede bulunmuştur
dolayısıyla ortada, belirlenen fiyat da 2,45; Belirlenen
fiyatın altından satmayın. diye de bilgilendirme
yapılmıştır. Kamuoyu zaten bunun farkındadır,
üretici bunun farkındadır. İşin realitesi ve gerçek boyutu
bununla sınırlıdır. Bunu da kamuoyunun bilgisine sunmak
isterim. Bunun haricindeki bilgilere, korsan bilgilere itibar etmeyiniz.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
HALUK PEKŞEN (Trabzon) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun.
HALUK PEKŞEN (Trabzon) Sayın Başkan,
benim ifade etmediğim rakamları, gerçek dışı
rakamları ifade etmiştir.
BAŞKAN Hayır, siz farklı
söylüyorsunuz, o farklı söylüyor; takdir kamuoyunun.
Buyurun, size de aynı şekilde 60 göre
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, ne demek aynı şekilde ya!
BAŞKAN Hayır, hayır; 60 a göre,
bir sataşma yok.
HALUK PEKŞEN (Trabzon) Bakın, korsan
bilgi diyor Sayın Başkan.
BAŞKAN Bakın, sizin isminizi zikretmedi,
bir şey demedi, siz ifade ettiniz, o da
Buyurun, 60a göre siz de açıklama yapın.
HALUK PEKŞEN (Trabzon) Sayın
Başkan, korsan bilgi dedi, korsan bilgi ne demek yani?
BAŞKAN Bakın, sizin isminizi zikretmedi
Sayın Pekşen.
HALUK PEKŞEN (Trabzon) Ama konuşan benim
Sayın Başkan.
BAŞKAN O zaman, diğer önergeye geçerim.
60a göre söz vereyim size, buyurun, yerinizden.
HALUK PEKŞEN (Trabzon) Yapmayın ama
Sayın Başkan; bu, adil bir durum değil.
BAŞKAN Sataşma yok burada, lütfen
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, verdiği bilgi korsan mı, onu söylesin.
BAŞKAN Yani her söylenen şeyi bir
başkası farklı ifade etti diye kalkıp sataşmadan söz
almayın.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Korsan bilgiyi
üzerine niye alınıyor?
BAŞKAN Buyurun Sayın Pekşen, 60a
göre
35.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşenin, İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
HALUK PEKŞEN (Trabzon) Sayın
Başkan, bir grup başkan vekili ne yazık ki bir konuda iddia
ortaya koyuyor ama o kadar bihaber ki konulardan sırf laf söylemek için
söylemiş. Şimdi ÇAYKURun gerçek üretim rakamlarını ben
söyleyeyim, o da danışmanlarını arasın, oradan teyit
etsin. ÇAYKURun 2016 yılında toplam üretimi 106 bin ton, 2017
yılında 95 bin ton; öyle, 9 bin falan filan değil, onlar hikâye,
bilmiyor rakamları çünkü. Yani 95 bin ton üretime düşmüş.
HİKMET AYAR (Rize) Nedir o 95 bin? Nedir o?
HALUK PEKŞEN (Trabzon) İki: ÇAYKUR 11
bin ton eksik ürettiği gibi 2.450 de elemanı işten
çıkarmış. Gerçek rakamlar bunlardır, Rizedeki
vatandaşlar bunu duydular. Kendisi de hemşehrim, Sürmenelidir, Sürmenedeki
çay fabrikasına, çay üreticilerine sorarsa gerçek rakamlara
ulaşabilir.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Trabzonla
ilgili haksız, yanlış bilgiler verdi.
HİKMET AYAR (Rize) Saçma sapan bilgiler
vermeyin ya!
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, bu anlamda, 60a göre bir söz talebim olacaktır AK PARTİ
Grubu adına, Grup Başkan Vekiliyim. Uygun görürseniz
BAŞKAN Arkadaşlar, bu çay muhabbeti
Güzeldir, evet, ÇAYKUR, Rize çayı harika bir çay, tavsiye ediyoruz ama
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Trabzonla
ilgili verilen bilgiler de hatalıdır Sayın Başkan.
BAŞKAN
şu muhabbeti
karşılıklı, oturup bir çay eşliğinde birlikte
yaparsanız çok daha güzel olur. Herhâlde Genel Kurul da, bütün
milletvekilleri de bunu tasdik eder.
Buyurun Sayın Muş.
36.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Trabzon
Milletvekili Haluk Pekşenin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, benim söylediğim, ÇAYKURun günlük üretim kapasitesidir,
ÇAYKURun üretim kapasitesini ben söyledim, üretimiyle alakalı bir
şey söylemedim. Burada, üretim kapasitesi 6.100den 9.100e
çıkarılmış, yüzde 50lik bir artış vardır,
günlük işleme kapasitesidir bu. Üreticilerimiz rahat olsunlar, bütün
çaylar alınacaktır. ÇAYKUR bununla ilgili gerekli bilgilendirmeyi
vatandaşa zaten yapmıştır.
Ortada bir bilgi kirliliği vardır. Konunun
aydınlığa kavuşturulması adına tekrar söz
talebinde bulundum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Tasarısı (1/944) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 557) (Devam)
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 557 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 1inci maddesinin birinci
fıkrasındaki kapsamına giren ibarelerinin kapsamındaki şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Behçet
Yıldırım Aycan
İrmez
Adana Adıyaman Şırnak
Saadet
Becerekli Mehmet
Ali Aslan Erol
Dora
Batman Batman Mardin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Mardin Milletvekili
Erol Dora konuşacaktır.
Buyurun Sayın Dora.
EROL DORA (Mardin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 557 sıra sayılı Vergi ve
Diğer Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Tasarısının 1inci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz
önerge üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama öncelikle Cumhurbaşkanı
adayımız Sayın Selahattin Demirtaşı ve bütün tutuklu
vekillerimizi saygıyla selamlayarak başlamak istiyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu madde kapsamında yapılan düzenlemeyle başta
Vergi Usul Kanunu olmak üzere bazı kanunlarda birtakım
değişiklikler yapılmaktadır. Bakınız, bu önümüze
konulan kanun tasarısı on beş yılı aşan AKP
iktidarları döneminde 9uncu ve son altı yılda çıkan
6ncı vergi ve prim affı olacaktır. Son iki yılda
çıkarılan iki affın taksit ödemeleri bile bitmeden tekrar bir af
düzenlemesi Genel Kurulun gündemine getirilmiştir ve maalesef, bu kadar
vergi affının ortaya çıkardığı sonuç son derece
kaygı vericidir. On altı yıllık vergi afları bilançosu
her yapılandırmada tahsilatların giderek düştüğünü ve
vergi yükünün dolaylı vergiler üzerinden ücretliler üzerine
yıkıldığını göstermektedir.
Değerli milletvekilleri, şu hususun
altını çizmekte fayda var: Bir siyasal iktidar
vatandaşını vergisini ödemeye değil, âdeta ödememeye teşvik
ediyorsa ortada adalet ve hakkaniyet kavramlarından bahsetmek oldukça
güçleşecektir. Vergi, sadece gelir kapısı değildir,
vatandaşlık bilincinin en temel yapı taşıdır,
devletin hakkaniyetinin aynasıdır. Bu düzenleme, bugüne kadar devlete
borçlu kalmamak ve vergisini zamanında ödeyebilmek için
harcamalarını sınırlayan vatandaşın bir sonraki
dönemde daha fazla vergi ödemesine yol açacağı gibi gelir
adaletsizliğine ve adalet algısının zedelenmesine de zemin
hazırlamaktadır. Bu düzenlemelerin açtığı zeminde
yandaş azınlık vergi ödemeden gelirine gelir katarken, öte
yandan memleketin geri kalan çoğunluğunun üzerine vergiler
bindirilmeye devam edilmektedir. Oysa, böylesi adaleti zedeleyici
yaklaşımlar yerine, vergileri düşürüp adil vergi
dağılımını sağlayacak düzenlemeler yapmak
hakkaniyete daha uygun bir davranış olacaktır.
Değerli milletvekilleri, bakınız, 19
Ağustos 2016da hayata geçirilen vergi affı düzenlemesiyle 80,4
milyar liralık çok kapsamlı vergi ve prim borcu
yapılandırması yapılmıştır. Getirilen bu
düzenlemenin neticesinde 31 Mart 2018 itibarıyla sadece 29,4 milyar lira
tahsil edilmiştir, tahsilat oranı ise sadece yüzde 36ya
ulaşabilmiştir. Bir yıl önce, yani 27 Mayıs 2017 tarihli
vergi affı düzenlemesiyle 13,7 milyar liralık vergi ve prim borcu yapılandırması
yapılmıştır. 31 Mart 2018 itibarıyla bu
yapılandırılan 13,7 milyarın sadece 2,7 milyar lirası
tahsil edilmiştir. Dikkatinizi çekerim, 2017 yılına ait
düzenlemeyle ulaşılan yüzde 19,7 tahsilat oranı Ağustos
2016 döneminde gerçekleşen yüzde 36 tahsilat oranının oldukça
gerisine düşmüştür. Ortaya çıkan sonuca göre son vergi
affında gerçekleşen tahsilat oranı yüzde 20ye bile
ulaşamamıştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; vergi aflarının gerçekleşen tahsilat
oranları, esasen AKP iktidarının vergi disiplinini nasıl
bozduğunun, bütçede yarattığı açığı
nasıl derinleştirdiğinin ve bu yükün halka nasıl zamlar ve
yeni vergiler olarak yansıdığının açık bir
ilanıdır. Vergi afları haricinde, AKP iktidarının on
altı yılda çıkardığı sayısız torba yasayla,
yatırımı teşvik adı altında, vergi ödemek
istemeyen sermaye kesimlerine, adı vergi affı olmasa da vergi
affı niteliğinde yüzlerce vergi muafiyeti, istisnası ve
teşviki yapılmış bulunmaktadır. Bu
değişikliklerin büyük çoğunluğu torba yasalarla geçirilmiştir,
bir kısmı, öncesinde Bakanlar Kuruluna verilen
sınırsız yetkilerle gerçekleştirilmiş
bulunmaktadır.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde ekonomik
krizin derinleştiği OHAL koşullarında siyasi iktidar, günü
kurtarmak, yaşanan ekonomik buhranı toplumda görünmez kılmak
için sürekli olarak yatırımı teşvik, vatandaşa müjde
adı altında birçok torba düzenlemeyi Meclise getirmeye devam
etmektedir. Ancak şu anda 81 milyon vatandaşımız zor durumdadır,
düşük gelirliler, işçiler, memurlar, emekliler, öğrenciler
dardadır ve borç içerisindedirler. Türkiyede günü kurtarmaya yönelik
düzenlemeler yerine toplumda gelir adaletini ve refahı sağlamaya,
ekonomik eşitsizlikleri ve yoksulluğu ortadan kaldırmaya yönelik
adımlara ihtiyaç vardır.
Bunu bir kez daha Genel Kurulun huzurunda
belirtiyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın
Dora.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
2nci madde üzerinde iki önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 557 sıra
sayılı Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Tasarısı'nın 2nci maddesinin (1)inci fıkrasının
(b) bendinin aşağıdaki şekilde; (6)ncı, (7)nci,
(8)inci ve (9)uncu fıkralarında yer alan 31.03.2018 ibarelerinin
30.04.2018 olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Zekeriya
Temizel Lale
Karabıyık Bülent
Kuşoğlu
İzmir
Bursa
Ankara
Hüseyin
Çamak Musa
Çam Kadim Durmaz
Mersin
İzmir
Tokat
b) Vadesi geldiği hâlde ödenmemiş ya da
ödeme süresi henüz geçmemiş bulunan ve bir vergi aslına
bağlı olmaksızın kesilmiş vergi cezaları ile
iştirak nedeniyle kesilmiş vergi cezalarının yüzde
60'ı ve bu tutara gecikme zammı yerine, bu Kanunun yayımı
tarihine kadar Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas
alınarak hesaplanacak tutarın; ödenmemiş alacağın
sadece gecikme zammından ibaret olması hâlinde gecikme zammı
yerine Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas
alınarak hesaplanacak tutarın, bu Kanunda belirtilen süre ve
şekilde tamamen ödenmesi şartıyla cezaların kalan yüzde
40'ının ve bu cezalara bağlı gecikme zamlarının
tamamının,
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Mersin Milletvekili
Hüseyin Çamak konuşacaktır.
Buyurun Sayın Çamak. (CHP
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ÇAMAK (Mersin) Değerli
Başkan, sayın milletvekilleri; 557 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 2nci maddesi üzerinde söz aldım.
Bu kanun tasarısıyla, Maliye
Bakanlığına, il özel idarelerine ve belediyelere bağlı
tahsil daireleri tarafından takip edilen alacakların ödenmesinin
kolaylaştırılması için çeşitli faiz afları ve
iyileştirmeler söz konusu. Ekonomik açıdan oldukça zor durumda
bırakılan vatandaşlarımızın borçlarında
indirim veya faiz aflarına elbette karşı değiliz, fakat
ekonomide bir sosyal devlet olmanın farkındalığıyla
vatandaşlarımızın lehine gerekli yapısal ve köklü
değişiklikler yapılmadan, seçim arifesinde bu tarz, günü
kurtaran kararlarla bir çözüm bulunamayacağı açıktır. Bu
durumun en trajik örneklerinden birisi olarak, geçen hafta Mersinde bir
iş yerinin iki yıllık yüksekokul mezunu tekniker alımı
yaptığını öğrenince bunu
vatandaşlarımıza duyurdum. Bunun üzerine günlerdir
telefonlarımız susmuyor, üstelik arayanların çoğunun
mühendis olması işsizlik vahametinin boyutunu göstermektedir.
İşsiz kalan mühendislerimiz artık Ne iş olsa
yaparız. durumuna gelmişler. İşsiz mühendislerimizin
yüreğimi kanatan bu haykırışı, ülke ekonomimizin
artık bir gelecek vadetmediğinin en somut göstergesidir. Dün
Hükûmetin oylarıyla kabul edilen ve üniversitelerimizi bölen yasayı
da göz önünde bulundurursak yeni üniversiteler açmak ya da köklü
üniversitelerimizi bölmek mezun işsizler ordusunu büyütmekten başka
bir işe yaramayacaktır. İşsizlik sorununun çözümü yeni
üniversiteler açmaktan değil mezun gençlerimize istihdam alanları
yaratmaktan geçmektedir.
Değerli arkadaşlar, ülkemizdeki gelir
uçurumu giderek büyüyor. Son on beş yılda zenginleşen binlerin
karşısında milyonlarca vatandaşımız
yoksulluğa mahkûm ediliyor. Sadece sağlık verileri dahi
ülkemizin yoksulluk tablosunu ortaya koymaya yetiyor. Sosyal Güvenlik Kurumu
geçen yıl 14,5 milyon vatandaşın genel sağlık
sigortası primlerini ödeyemediğini açıkladı. Ülkemizde
işsiz vatandaşlarımızın bir başka büyük
mağduriyeti de bu genel sağlık sigortası denilen
işsiz evlat vergisidir. Öte yandan, devletten yardım alanların
sayısı da göz önüne alındığında yoksul
vatandaşlarımızın sayısı 30 milyonu
aşıyor. Bazı illerimizde ise yoksul
vatandaşlarımızın sayısı o illerin toplam
nüfusunun yüzde 40ına, seçmen sayısının ise yüzde 70ine
varıyor. Bu sorunun geçici seçim yatırımlarıyla çözülecek
bir sorun olmadığı ortadadır. Bu konuda bir sosyal
devletten beklenen yapısal değişiklikler bir an önce hayata
geçirilmelidir.
Bildiğiniz üzere, bugün iktidarın ekonomi
kurmayları sarayda bir toplantı gerçekleştirdiler. Tabii,
piyasalardaki panik sarayı artık acil önlemler almaya zorluyor. AK
PARTİnin çıkardığı 9 vergi affından sonra KDVde
tahsilat oranı yüzde 20nin altına düştü. Dolaylı
vergilerin oranı ise toplam vergilerin yüzde 67sini aştı.
Durdurulamayan döviz kuru iktidarı farklı adımlar atmaya mecbur
etmektedir.
Son olarak, Maliye Bakanı bir varlık
barışı düzenlemesi yapılacağını
açıkladı. Ülkemizdeki siyasi iklim yatırımcıları
kaygılandırırken, sermaye kaçışı artarken bu
adımların sonuç vermeyeceği açıktır. Hukukun
işlemediği, OHALin kalıcı hâle geldiği bir ülkede ne
yatırım ne varlık barışı olur. İktidar
ekonomik krizden çıkmak için öncelikle piyasalara güven verecek siyasi ve
hukuki adımları atmalı, OHAL rejimine bir an önce son
vermelidir.
Tamam.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 557 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 2nci maddesinin (1)inci
fıkrasında yer alan daireleri ibaresinin birimleri şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Behçet
Yıldırım Aycan
İrmez
Adana Adıyaman Şırnak
Saadet
Becerekli Mehmet
Ali Aslan Nihat
Akdoğan
Batman Batman Hakkâri
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Hakkâri Milletvekili
Nihat Akdoğan konuşacaktır.
Buyurun Sayın Akdoğan. (HDP
sıralarından alkışlar)
NİHAT AKDOĞAN (Hakkâri) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri ve cezaevinde rehin tutulan
değerli arkadaşlarım; Vergi ve Diğer Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun
Tasarısının 2nci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum.
Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, on altı
yıllık süreçte 9 defadır borçların
yapılandırılması kararı alınıyor, vergi
affı getiriliyor. Bu dönemde son getirilenin seçim sürecine denk gelmesi
Bu dönemde, baktığımızda, özellikle seçimlerin yakın
olduğu dönemde vergi aflarıyla amaçlanan, aslında halkın
sorunlarını çözme, borçlarını ödeme değil; daha çok,
bir panik seçimine giren Hükûmetin düzenlemeyi son Meclis
çalışmalarına denk getirmesidir. Her sene vergi affı
getirilmektedir ama yoksulluğun sınırı artık vergi
affının altında kalmış. Yani af gelmesine rağmen
borçluların çoğu yine borçlarını ödeyememektedir. Beklenti,
bir sonraki sene yine bir vergi barışının, vergi
affının getirilmesidir. Problem, vergi affını getirip
seçimi kazanmak değil, yurttaşların düzenli ve adaletli bir
gelir dağılımına kavuşturulmasıdır.
Böylelikle herkes vergisini zamanında ödeyebilecek bir gelir düzeyine
sahip olacaktır.
AKPnin OHAL eliyle yaptığı bütün
baskılar, medyanın tek sesli şekilde AKP
propagandasını yapması nedeniyle
Kendisine fayda sağlamak
için topluma rüşvet teklif ettiği
Sanki toplumu, halkı
düşündüğü algısını yaratmaya çalışıyor.
Eğer samimi olunsaydı, on altı yıldır ülkeyi yöneten
AKP iktidarı, şimdiye kadar yapılan yasalarla emeklilere,
gençlere, kadınlara, işçilere, emekçilere hakkı olanı
teslim etmeliydi. AKP Hükûmetinin yıllardır yasama
mantığı böyle işlemektedir. Hazırlanan
tasarının bütünü, işçi ve emekçilerin kısa ve orta vadede
aleyhine düzenlemelerden oluşmaktadır. Maalesef ki, esasında
halkın lehine olabilecek bir tasarı, AKP açısından büyük
bir propagandanın malzemesi olmaktadır. Hükûmetin yapması
gereken temel hizmetler bir lütuf olarak sunulmaktadır. Gerçek olan ise
vergi adaletsizliğini derinleştiren vergi ve imar affının
çok kısa zamanda halka büyük maliyetlerle geri döneceğidir.
Değerli arkadaşlar, bu torba kanunla
birlikte aslında birçok af getiriliyor, başta Bakan da AKP sözcüleri
de dile getirdi. Toplumu kutuplaştırdınız,
ayrıştırdınız; bari kutuplaştırmayı
okulların içerisine kadar da getirmeyin. Mahkemelerin karar
vermediği
Öğrenciler hakkında bir karar yoksa, bu kanunda
getirdiğiniz madde o öğrencileri de kapsamı içerisine
almalıdır ama maalesef, biliyoruz, siz bunu da yerine
getirmeyeceksiniz. Ama biz şuna inanıyoruz: Toplum, Abbasın
yolcu olduğunu biliyor. Leonard Cohenin söylediği gibi, herkes
biliyor geminin su aldığını, herkes biliyor kaptanın
yalan söylediğini, herkes biliyor zarların hileli olduğunu.
Bizler de artık toplum olarak AKPnin yalanlarında yaşamak
durumunda değiliz. Yalanı gerçek saymayacağız;
zekâmızla, aklımızla, her şeyimizle alay etmenize izin
vermeyeceğiz. Bütün bu yalanlarına inanmamızı bekliyor anlaşılan.
Dün sosyal medyada 2 milyon insan sizin bu yalan dolu dünyanıza kocaman
24 Haziranda tamam. dedi. Yolun sonu aslında göründü. Eğer ki bu
ülkede Hükûmet seçimlerin demokratik bir şekilde
yapılacağına inanıyorsa, zerre kadar bu konuda kendine
güveniyorsa
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NİHAT AKDOĞAN (Devamla) Sayın
Başkanım, bir dakika rica ediyorum.
BAŞKAN Buyurun.
NİHAT AKDOĞAN (Devamla) Değerli
arkadaşlar, bakın, bulunduğumuz bölgede, sadece vekili
olduğum ilimle ilgili, Hakkâriden Şemdinliye geçebilmem için tam 10
tane arama noktasından geçmek durumundayım. Belki
arkadaşlarımız bilirler, bir tanesi Depin, bir tanesi Yeniköprü,
bir tanesi Yüksekovanın girişi, bir tanesi şehir merkezi, bir
tanesi şehir çıkışı, bir tanesi Karabey Karakolu, bir
tanesi Güzelkonak Karakolu, bir tanesi Durak, bir tanesi Altınsu,
10uncusu da Şemdinli şehir merkezi. Ve burada bizlerin sizlerle
eşit bir yarışa gireceğimizi düşünüyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, bizim şunu söyleme hakkımız
vardır: Eğer seçim yapılacaksa batıdaki uygulamaların
aynısı bölgede de uygulanmalı. Bölgedeki bir
arkadaşımız, hele dokunulmazlığı yoksa, saatlerce
o trafikte, o arama noktalarında bekletilmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NİHAT AKDOĞAN (Devamla) Sayın
Başkan, sadece bitirmek adına bir dakika.
BAŞKAN Devam lütfen.
NİHAT AKDOĞAN (Devamla) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Ben özellikle AKPde, muhalefette görev yapan
arkadaşlara
Bugün CHPden bir heyet üç gündür bölgede, ben
inanıyorum, geri dönüşte, yaşadıklarını bu
kürsüden anlatabilmeliler. Oradaki seçilenler de sizin gibi seçim
çalışmalarını yürütecek, diğer şekilde
Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Selahattin Demirtaş
bugün 12 metrekarelik bir yerde seçim çalışmalarını
yürütecek, siz devletin bütün imkânlarıyla seçim
çalışmalarını yürüteceksiniz, bunun da ahlaka, vicdana
sığdığını söyleyeceksiniz. 24 Haziranda
halkımız buna gereken cevabı verecektir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
3üncü madde kabul edilmiştir.
4üncü madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan kanun tasarısının 4üncü maddesinin (8)inci
fıkrasının (a) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Muş Mehmet
Doğan Kubat Mücahit
Durmuşoğlu
İstanbul İstanbul Osmaniye
Emrullah
İşler İbrahim
Halil Fırat Hacı
Bayram Türkoğlu
Ankara Adıyaman Hatay
Ramazan Can İsmail Tamer
Kırıkkale Kayseri
a) Bu Kanunun kapsadığı dönemlere
ilişkin olarak, bu Kanunun yayımı tarihinden önce
başlanıldığı halde, tamamlanamamış olan 4458
sayılı Kanun kapsamında yapılan gümrük incelemeleri ile ek
tahakkuk işlemlerine devam edilir. Bu işlemlerin
tamamlanmasından sonra tahakkuk eden vergilerin %50'si ile bu tutara
gecikme faizi yerine bu Kanunun yayımı tarihine kadar Yİ-ÜFE
aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak
tutar ile bu tarihten sonra kararın tebliği üzerine belirlenen dava
açma süresinin bitim tarihine kadar hesaplanacak gecikme faizinin
tamamının, vergi aslına bağlı olmayan cezalarda
cezanın %25'inin, eşyanın gümrüklenmiş değerine
bağlı olarak kesilmiş cezalarda cezanın %15'inin ve varsa
gümrük vergileri aslının %50'si ile bu tutara gecikme faizi yerine bu
Kanunun yayımlandığı tarihe kadar Yİ-ÜFE aylık
değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutar ile bu
tarihten sonra kararın tebliği üzerine belirlenen dava açma süresinin
bitim tarihine kadar hesaplanacak gecikme faizinin tamamının;
kararın tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içerisinde
yazılı başvuruda bulunularak, ilk taksitin tebliği izleyen
aydan başlamak üzere ikişer aylık dönemler halinde altı
eşit taksitte ödenmesi şartıyla vergi aslının
%50'sinin, vergi aslına bağlı olmayan cezalarda cezanın
%75'inin, eşyanın gümrüklenmiş değerine bağlı
olarak kesilmiş cezalarının %85'inin, gümrük vergilerine bu
Kanunun yayımı tarihine kadar uygulanan gecikme faizinin ve vergi
aslına bağlı cezaların tamamının tahsilinden
vazgeçilir. Şu kadar ki bu Kanunun 9 uncu maddesinin birinci
fıkrasının (a) bendinde belirtilen süre içinde tebliğ
edilen kararlar için bu maddenin birinci fıkrasının üçüncü
cümlesi uygulanır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Eşyanın gümrüklenmiş değerine
bağlı olarak kesilmiş cezalarda varsa gümrük vergileri
aslının da yapılandırma kapsamı dışında
tutulmamasını teminen, diğer maddelerde eşyanın
gümrüklenmiş değerine bağlı olarak kesilmiş cezalar
için vergi aslına bağlı ve bağlı olmayan
ayrımı olması nedeniyle madde metnine buna ilişkin hüküm
eklenmiştir.
BAŞKAN Gerekçesini okuttuğum, Mehmet
Muş ve arkadaşlarının önergesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 4üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
5inci madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun
Tasarısının 5inci maddesinin,
a) Birinci fıkrasının;
- (a) bendine "2016 takvim yılı için
%20 ibaresinden sonra gelmek üzere , 2017 takvim yılı için %15
ibaresinin eklenmesini,
- (b) bendinde yer alan "2016 takvim
yılı için 14.424 Türk lirasından; ibaresinin "2016 takvim
yılı için 14.424 Türk lirasından, 2017 takvim yılı
için 16.350 Türk lirasından; şeklinde, "2016 takvim
yılı için 21.636 Türk lirasından ibaresinin "2016 takvim
yılı için 21.636 Türk lirasından, 2017 takvim yılı
için 24.525 Türk lirasından şeklinde,
- (c) bendinde yer alan "2016 takvim
yılı için 43.260 Türk lirasından ibaresinin "2016 takvim
yılı için 43.260 Türk lirasından, 2017 takvim yılı
için 49.037 Türk lirasından şeklinde,
- (ğ) bendinde yer alan "2017 ibaresinin
"2018 şeklinde değiştirilmesini,
b) İkinci fıkrasının;
- (c) bendinde yer alan "ikinci ayın
ibaresinin "üçüncü ayın şeklinde değiştirilmesini,
- (ç) bendinin (1) numaralı alt bendinde yer
alan "(2017 yılı için 24.525 Türk lirasının) ibaresinin,
(2) numaralı alt bendinde yer alan "(2017 yılı için 4.905
Türk lirası üzerinden) ibaresinin, (3) numaralı alt bendinde yer
alan "(2017 yılı için 24.525 Türk lirası) ibaresinin madde
metninden çıkarılmasını,
c) Üçüncü fıkrasının (b) bendinin (2)
ve (3) numaralı alt bentlerinin birinci cümlesinde yer alan "(2017
yılı için, gelir vergisi mükelleflerinden işletme hesabı
esasına göre defter tutanlar 16.350 Türk lirasından, bilanço
esasına göre defter tutanlar ile serbest meslek erbabı 24.525 Türk
lirasından, kurumlar vergisi mükellefleri 49.037 Türk lirasından az
olmamak üzere, 2017 yılına ilişkin beyan edilen gelir veya
kurumlar vergisi matrahının yüzde 15i üzerinden) ibarelerinin madde
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Muş Mehmet
Doğan Kubat İbrahim
Halil Fırat
İstanbul İstanbul Adıyaman
Hacı
Bayram Türkoğlu Emrullah
İşler Ramazan
Can Hatay Ankara
Kırıkkale
Mücahit
Durmuşoğlu İsmail
Tamer
Osmaniye Kayseri
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılıyoruz Sayın Başkanım.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Gerekçe...
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin
2017 takvim yılı içinde matrah artırımında
bulunmalarına imkân sağlanmakta, bu düzenlemeyle uyumlu olarak
maddenin gelir (stopaj) veya kurumlar (stopaj) vergilerinin
artırılması ile katma değer vergisinin
artırılmasına ilişkin hükümlerinde yer alan 2017
yılıyla ilgili artırımlar da dikkate alınmak üzere
belirlenmiş olan asgari tutarlar metinden çıkarılmakta, gelir ve
kurumlar vergisi mükelleflerinin matrah artırımında bulundukları
yıllara ait zararların yüzde 50'sinin 2018 ve izleyen yıllar
kârlarından mahsup edilmeyeceği düzenlenmekte ve maddenin ikinci
fıkrasının (c) bendinin uygulanmasında artırıma
ilişkin süre kanunun yayımı tarihini izleyen üçüncü ayın
sonu olarak belirlenmektedir.
BAŞKAN Gerekçesini okuttuğum, Mehmet
Muş ve arkadaşlarının önergesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda madde 5i
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 5inci
madde kabul edilmiştir.
6ncı maddeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
7nci maddeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
8inci maddeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
9uncu madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun
tasarısının 9uncu maddesinin (16)ncı fıkrasında
yer alan vergi mahkemesince ibaresinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Muş Mehmet
Doğan Kubat Emrullah
İşler
İstanbul İstanbul Ankara
İbrahim
Halil Fırat Hacı
Bayram Türkoğlu Ramazan
Can
Adıyaman Hatay Kırıkkale
Mücahit
Durmuşoğlu İsmail
Tamer
Osmaniye Kayseri
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle ihbarnamelere karşı
açılmış davalar üzerine istinaf incelemesi yapan bölge idare
mahkemelerince ihbarnameye konu vergilerin terkinine karar verilmesi hâlinde de
daha önce mükellef tarafından yapılmış olan ödemelerin
kanun kapsamında ret ve iade edilebilmesi imkânı getirilmektedir.
BAŞKAN Gerekçesini okuttuğum, Mehmet
Muş ve arkadaşlarının önergesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 9uncu
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
10uncu madde üzerinde bir önerge vardır.
Sayın milletvekilleri, 10uncu madde üzerindeki
bu önerge 500 kelimeden fazla olduğundan özet eklenmiştir. Bu nedenle
sadece özetini okutup işleme alacağım. Önergenin tam metni
tutanağa eklenecektir.
Şimdi önergenin özetini okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına (x)
Görüşülmekte olan kanun
tasarısının 10uncu maddesine aşağıdaki
fıkraların eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Muş Mehmet
Doğan Kubat Salim
Uslu
İstanbul İstanbul Çorum
Hasan
Basri Kurt Halis
Dalkılıç Gökcen
Özdoğan Enç
Samsun İstanbul Antalya
İbrahim
Aydın Bayram
Özçelik
Antalya Burdur
(11) 31/3/2018 tarihi (bu tarih dâhil)
itibarıyla ödenmesi gerektiği hâlde bu Kanunun yayımı
tarihine kadar ödenmemiş olan; 1/6/1989 tarihli ve 3568 sayılı
Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu
hükümlerine göre meslek mensuplarının üyesi oldukları odalara
olan aidat borçları ile odaların Türkiye Serbest Muhasebeci Mali
Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliğine
olan birlik payı borçlarının asıllarının
ödenmemiş kısmının birinci taksiti bu Kanunun
yayımı tarihini takip eden ikinci ayın sonuna kadar, kalanı
aylık dönemler hâlinde ve azami toplam altı eşit taksitte
ödenmesi hâlinde, bu alacaklara uygulanan faiz, gecikme faizi, gecikme
zammı gibi fer'i alacakların tahsilinden vazgeçilir. Bu fıkra
hükmünden yararlanılabilmesi için bu Kanunun yayımı tarihini
izleyen ikinci ayın sonuna kadar alacaklı birime
başvurulması şarttır. Fıkra kapsamında ödenmesi
gereken tutarların fıkrada öngörülen süre ve şekilde kısmen
veya tamamen ödenmemesi hâlinde, ödenmemiş alacak asılları ile
bunlara ilişkin faiz, gecikme faizi, gecikme zammı gibi fer'i
alacaklar ilgili mevzuat hükümlerine göre tahsil edilir. Bu fıkra
hükmünden yararlanmak isteyen borçluların fıkrada belirtilen
şartları yerine getirmelerinin yanı sıra dava
açmamaları, açılmış davalardan vazgeçmeleri ve kanun
yollarına başvurmamaları şarttır. Bu Kanunun
yayımı tarihinden önce dava konusu edilmiş ve/veya mahkemece
hükme bağlanmış ve kesinleşmiş olanlar dâhil olmak
üzere icra takibi başlatılmış alacaklar için, borçlunun bu
fıkra hükümlerinden yararlanmak üzere başvuruda bulunması
hâlinde davalar ve/veya icra takipleri sonlandırılır. Bu
takdirde, borçluların mahkeme ve icra masrafları ile vekâlet ücretini
ilk taksit tutarı ile birlikte ödemeleri şarttır. Bu Kanunun
yayımı tarihi itibarıyla üyelerin odalara, odaların da
Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler
Odaları Birliğine kısmen veya tamamen ödemiş olduğu
aidat asıllarına isabet eden ve ödenmemiş olan faiz, gecikme
faizi, gecikme zammı gibi fer'i alacakların tahsilinden vazgeçilir.
(12) Avukatların barolara olan aidat
borçları da 11inci fıkradaki usul ve esaslar çerçevesinde
kıyasen taksitlendirilir.
(13) Yurt dışında bulunan para,
altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası
araçları ile gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince sahip olunan ve
Türkiye'de bulunan ancak kanuni defter kayıtlarında yer almayan para,
altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası
araçları ile taşınmazlar ve tam mükellefiyete tabi gerçek
kişiler ile kurumların yurt dışında elde ettikleri
bazı kazançları hakkında aşağıdaki hükümler
uygulanır.
a)Yurt dışında bulunan para,
altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarını,
bu fıkradaki hükümler çerçevesinde, 30/11/2018 tarihine kadar Türkiye'deki
banka veya aracı kuruma bildiren gerçek ve tüzel kişiler, söz konusu
varlıkları serbestçe tasarruf edebilirler.
b) Banka ve aracı kurumlar, kendilerine
bildirilen varlıklara ilişkin olarak % 2 oranında
hesapladıkları vergiyi, 31/12/2018 tarihine kadar vergi sorumlusu
sıfatıyla bir beyanname ile bağlı bulunduğu vergi
dairesine beyan eder ve aynı sürede öderler.
c) (a) bendi kapsamına giren varlıklar,
yurt dışında bulunan banka veya finansal kurumlardan
kullanılan ve bu fıkranın yürürlük tarihi itibarıyla kanuni
defterlerde kayıtlı olan kredilerin en geç 30/11/2018 tarihine kadar
kapatılmasında kullanılabilir. Bu takdirde, defter kayıtlarından
düşülmesi kaydıyla, borcun ödenmesinde kullanılan varlıklar
için Türkiye'ye getirilme şartı aranmaksızın bu fıkra
hükümlerinden yararlanılır.
ç) Bu fıkranın yürürlük tarihi
itibarıyla kanuni defterlerde kayıtlı olan sermaye
avanslarının, yurt dışında bulunan para, altın,
döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası
araçlarının bu fıkranın yürürlüğe girmesinden önce
Türkiye'ye getirilmek suretiyle karşılanmış olması
hâlinde, söz konusu avansların defter kayıtlarından
düşülmesi kaydıyla bu fıkra hükümlerinden
yararlanılır.
d) 213 sayılı Kanun uyarınca defter
tutan mükellefler, bu fıkra kapsamında Türkiye'ye getirilen
varlıklarını, dönem kazancının tespitinde dikkate
almaksızın işletmelerine dâhil edebilecekleri gibi aynı
varlıkları vergiye tabi kazancın ve kurumlar için
dağıtılabilir kazancın tespitinde dikkate
almaksızın işletmelerinden çekebilirler.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Maddeye eklenmesi önerilen 11inci fıkrayla,
Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu
hükümlerine göre meslek mensuplarının üyesi oldukları odalara
olan aidat borçları ile odaların Türkiye Serbest Muhasebeci Mali
Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliğine
olan birlik payı borçlarının
yapılandırılması düzenlenmektedir.
Önergeyle yapılan bir diğer düzenlemeyle
de yurt dışında bulunan para, altın, döviz, menkul
kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının
Türkiye'ye getirilmek suretiyle millî ekonomiye kazandırılmasına
ve bu varlıklarını Türkiye'ye getiren gerçek ve tüzel
kişilerin maddedeki hükümler çerçevesinde bu varlıklarına
serbestçe tasarruf edebilmelerine imkan sağlanmaktadır.
BAŞKAN Gerekçesini okuttuğum önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 10uncu
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
11inci maddeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
12nci madde üzerinde iki önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 557 sıra
sayılı Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Tasarısı'nın 12nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Zekeriya
Temizel Lale
Karabıyık Bülent
Kuşoğlu
İzmir
Bursa
Ankara
Gülay
Yedekci Musa
Çam Kadim Durmaz
İstanbul İzmir
Tokat
MADDE 12- 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı
Harçlar Kanununa bağlı (4) sayılı tarifenin "l-Tapu
işlemleri başlıklı bölümünün (20) numaralı
fıkrasının (a) bendinin son paragrafında yer alan "gayrimenkullerin
türleri, ibaresinden sonra gelmek üzere "yeni inşa edilen konut veya
işyerlerinin ilk satışı, ibaresi ilave edilmiştir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul
Milletvekili Gülay Yedekci konuşacaktır.
Buyurun Sayın Yedekci. (CHP
sıralarından alkışlar)
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Atatürkümüzün Meclisini sevgiyle, saygıyla
selamlıyorum.
Şimdi, yine gecenin bir körü, yine kaçak göçek
işler, yine torba yasa tasarısı ve önümüze gelen maddeler
aslında kabul edilebilir şeyler değil; Eminim, AK PARTİli
milletvekilleri de bunu okusalar kabul etmezler.
Şunu size özetle söyleyeyim: Tarım
arazileri, su havzaları, ormanlar, zeytinlikler ve hatta
şehitlerimizin kanlarıyla sulanmış topraklar, Çanakkale,
Conkbayırı, tarihî alanlar, doğal sit alanları ve bütün kültürel
değerlerimiz imar affı adı altında yapılaşmaya
açılıyor. Hanginizin yüreği elverir acaba şehitlerimizin
kemikleri üzerine, akan kanları üzerine inşaat yapmaya, hanginizin
yüreği elverir acaba merak ediyorum. Üç tane müteahhidi daha zengin etmek
için, üç tane bankaya daha çok para kazandırmak için, ülkenin
varlıklarını 70 milyar lira, sadece 70 milyar lira gelir elde
etmek için imar affı denen bu ucube tasarıyı hazırlamak
hangi vicdana sığar soruyorum size. Bunun adı
vicdansızlıktır ve Sayın Cumhurbaşkanının
ifadesiyle de kentlere ihanettir.
UNESCOnun kültür mirasına girmiş
yerlerimiz var bizim, Bergamamız var, Safranbolumuz var, bunlara
nasıl kıyarsınız? Yıllardır
insanlarımızın mücadele ettiği çalışmalar var,
yasalar devam ediyor, bazı duruşmalarda bazı alanlar korunabilir
durumda, bunların hepsini bu sermaye gruplarına peşkeş
çekiyorsunuz.
Bu imar affını kimin için
yaptınız? Acaba devamlı sorduğumuz, ruhsatı olmayan o
şehir hastaneleri için mi yaptınız? Kaçak olduğunu
defalarca söylediğimiz Beştepe için mi yaptınız? Yoksa SGK
ödemelerini yapmayıp yani işçisi için SGK ödemeyip yat alan
yandaş müteahhitleriniz için mi yaptınız? Yoksa dere
yataklarına inşaat yapanlar için mi yaptınız? Yoksa ÇED
raporu aldırmayacak kadar büyük güce sahip olan, sizin
nazarınızda yöneticilerden bile daha etkili olan ve bunun yerine
dolgu alanlar yapan müteahhitler için mi yaptınız? Niye
yaptınız? Bunu nasıl yaparsınız? Hep beraber
ayağa kalktık vatandaşlarla, dedik ki: Zeytinlikleri imara
açamazsınız. Şimdi, hepsini birden imara açtınız.
Nasıl bir vicdandır bu? Bunu kabul edebilir miyiz? Sadece seçime
gidiyoruz diye
İmar affı niye çıkardı? Eskiden köyden
kente göç vardı, gecekondulaşma vardı, vatandaş mahrum
olmasın, elektriği, suyu olsun diye af çıkardı. Şimdi,
ülkenin zaten yüzde 90ı zaten kentlerde yaşıyor. Sizin imar
affı yapmak istediğiniz kişiler sermaye grupları. Sizin çok
sevdiğiniz Reza Zarrab çıksa dese ki mesela Aslında benim
oradaki yapım villa değil kümes, ben oraya ceza ödemek istemiyorum.
diye, ceza ödemeyebilir ya da herhangi bir alan için gidip deseniz ki: Benim
burada 5 katlı yapım var, cezası neyse ben ödemek istiyorum.
diye, ödeyip orada 5 katlı yapı yapma hakkına sahip
olabilirsiniz. Sadece vatandaşın beyanını esas
alıyorsunuz ve bilimi, teknolojiyi, mimarlığı, şehir
plancılığını elinizin tersiyle itiyorsunuz. Böyle bir
şey nasıl kabul edilebilir arkadaşlar? Yani siz buna nasıl
karar verebilirsiniz? Kıyı kenar çizgisini yazmadınız
burada, kıyı kenar çizgisini. 50 metre, 100 metre
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Sakin ol.
GÜLAY YEDEKCİ (Devamla) Sizin de sakin
olmamanız, sizin de ayağa kalkmanız lazım. Böyle bir
şeyi nasıl kabul edersiniz?
Dolmabahçenin önüne kaçak bir inşaat
yaptı bir adam; geldi, dedi ki: Ben bunu 31 Aralıktan önce yapmıştım.
Ne yapacaksınız? Cezasını ödeyecek, adam orada o hakka
sahip olacak. Böyle bir şeye müsaade etmek nasıl bir
anlayıştır?
Ayrıca, Türkiye bir deprem
kuşağı. 6306 sayılı Yasa niye çıktı? Afet
Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi adındaki yasayla
ilgili, bu kadar insanı mülkiyet hakkından niye yoksun hâle
getirdiniz? Adam gelecek ve diyecek ki: Benim yapım deprem güvenlikli.
ve siz onu yıkamayacaksınız. Böyle bir yasayı nasıl
çıkarırsınız? Bu nasıl bir vicdandır? Bunu
anlamak hiçbir şekilde mümkün değildir.
Tabii, şöyle bir gerçekten bahsetmek
lazım: TOKİ eliyle yandaş müteahhitlerinize
yaptırdığınız konutlardan 25 milyonu elinizde
kaldı, 25 milyon tane fazladan konutunuz var. Onu sattırmak için hem
bankalardaki kredi faizlerini yüzde 1in altına düşürdünüz hem de bu
anlayışla kaçak göçek işlerin üzerini örtmeye
çalışıyorsunuz.
Peki, Türkiyede kaç tane kültürel değer
tescilli yapı var? 106 binin üzerinde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GÜLAY YEDEKCİ (Devamla) Bitiriyorum
Sayın Başkan.
ÖZKAN YALIM (Uşak) Tamam. Tamam.
KADİM DURMAZ (Tokat)- Nefes al, nefes.
BAŞKAN Devam
GÜLAY YEDEKCİ (Devamla) Biz mevcut Hükûmete
Tamam. diyoruz.
106 bin tane yapıdan kâr etmeyi
düşündüğünüz parayı size söylüyorum: 420 milyon lira. 420 milyon
lira için bu tarihî tescilli yapılar çöpe atılabilir mi? Bu
nasıl bir anlayıştır arkadaşlar ya? Bizim kültürel
değerlerimizin bir pahası olabilir mi? Sen, Topkapı
Sarayına, Dolmabahçe Sarayına, Yıldız Sarayına bir
paha biçebilir misin? Bu nasıl bir anlayıştır? Bunu kabul
etmek mümkün değil. Sadece 2960 sayılı Yasanın
çevrelediği Boğaziçi Yasasını bu kapsamın
dışında tutuyorsunuz, bir de Tarihî Yarımadayı bu
yasanın dışında tutuyorsunuz, o kadar; geri kalan
Hiç
Urfayı seven yok mu? Göbeklitepenin etrafını düşünen yok
mu? Uzungöl Yaylasını seven hiç yok mu aranızda?
Ayvalıktaki zeytinlikleri bilen, orada yaşayan
arkadaşımız hiç yok mu aranızda? Biraz vicdan! Elinizi
vicdanınıza koyun ve 13 milyon bina için toplamak istediğiniz 70
milyar lirayı bu vatandaş gerekirse cebinden toplasın versin ama
kaçağa göçeğe
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GÜLAY YEDEKCİ (Devamla) -
vatandaşı
mecbur etmeyin, vatandaşı yalan söylemek zorunda bırakmayın.
Vatandaşın cebindeki üç kuruş paraya gözünüzü dikmeyin. (AK
PARTİ sıralarından Tamam. sesleri) Biz Tamam. deyince tamam
olacak merak etmeyin. 25 Haziranda bu ülkeyi seven, tarihe, doğaya,
kültüre saygılı olan insanlar gelecek ve bu
yaptıklarınızın hesabını soracaklar.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Devam. Devam.
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Devam.
Devam.
GÜLAY YEDEKCİ (Devamla) - Yüce Meclisi
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, 60a göre söz talebimiz var.
BAŞKAN Sayın Muş, sistemi
açıyorum.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
37.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, İstanbul
Milletvekili Gülay Yedekcinin görüşülmekte olan 557 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 12nci maddesiyle ilgili
önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu görüşülmekte olan madde,
imar barışıyla alakalı olan bir maddedir. Burada 13 milyon
bağımsız bölüm söz konusudur ve bunların yüzde 80i 2000
öncesine ait yapılardır. Burada fiziki bir durum söz konusudur.
Yapılmış yapı vardır, vatandaş bunun içerisinde
yaşamaktadır, fiziki bir durum ortaya çıkmıştır
ve bir şekilde, bunların çözümüyle alakalı adım
atılması gerekmektedir. Bir sorun var ortada çözülmesi gereken. Bunun
anlamı şudur: Burada bir kayıt belgesi verilmektedir; kentsel
dönüşümle alakalı, oradaki yerel yönetimler ileriye dönük
çalışma yapacaklarsa yapmalarıyla alakalı herhangi bir
kısıtlama söz konusu değildir. Tarihî alanlarla alakalı,
Tarihî alanlar yıkılacak, yakılacak! öyle bir şey söz
konusu değildir.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Yasayı
okudunuz mu?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Var olanlarla
alakalı kayıt belgesi verilmektedir ve buradan bütün bu
vatandaşlarımıza sesleniyorum: Lütfen, herkes, az önce
yapılan bu konuşmayı izlesin. Burada ne ÇED almadan bina
yapanlara ne kaçak, efendim, az önce ifade ettikleri, işte
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET MUŞ (İstanbul)
Boğazda
yapılan yapılara
Sayın Başkan, tamamlıyorum.
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Sayın
Muş, yasayı okumamışsınız, yasayı bir
okuyun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) -
ne de burada,
kürsüde ifade edilen kurum, kuruluş ya da şahıslara yönelik
herhangi bir düzenleme değildir. Bu, toplumumuzun kahir ekseriyetini
ilgilendiren, mevcut bir fiziki sorunun çözümüyle alakalı atılan bir
adımdır.
Ben bütün vatandaşlarımıza buradan
sesleniyorum: Ey sevgili milletimiz, sevgili vatandaşlarımız! Az
önce yapılan bu konuşmayı lütfen dinleyin
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Dinleyecekler,
sen merak etme.
MEHMET MUŞ (İstanbul) -
ve bu 13 milyon
bağımsız birimde yaşayan vatandaşlarımıza da
izletin. Bunun çözümüyle alakalı adım atılmak istenmekte;
maalesef, burada karşı çıkanları da iyi bilin, 24 Haziranda
da onlara gereken cevabı verin diyorum.
Teşekkür ediyorum.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun, oturun, sizin için de sistemi
açıyorum ben.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Yo, yo, ben
oradan
69a göre söz istiyorum çünkü söylediklerimin doğru
olmadığını söyledi, açıkça sataştı.
BAŞKAN Şimdi, Sayın Yedekci, ben
size aynı şekilde mikrofonu açacağım
MEHMET MUŞ (İstanbul) Ben bilgi vermek
istedim de.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Bana
açıkça sataştı Sayın Başkanım. Müsaade ederseniz
iki dakika konuşayım.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Ne demişim
Sayın Başkan? Ne demişim?
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Söylediklerimin
doğru olmadığını söyledi. Hâlbuki ben doğru
olanları söyledim. Beyefendi yasayı okumadığı için
BAŞKAN Şimdi, tamam, siz
söylediklerinizin doğru olduğunu söyleyin oradan.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Müsaade
ederseniz, 69a göre söz almak isterim.
BAŞKAN Sayın Yedekci, lütfen, ben 60a
göre
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Sayın
Başkanım, benim hakkım 69dur.
BAŞKAN Bakın, hayır
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Sataşmadan
söz istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Şimdi, Sayın Yedekci, her
yapılan konuşmanın bir başka konuşmacı
tarafından tasdik edilmesi diye bir kural yok.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Hayır, biz
sataşmadan dolayı
BAŞKAN - Siz de söylersiniz, o da söyler;
takdir kamuoyunun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Neye göre
sataşma?
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) İç Tüzük
açık Sayın Başkanım.
BAŞKAN Lütfen, buyurun, 60a göre vereyim.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Sayın
Başkanım, 69uncu madde açıktır.
BAŞKAN - O zaman, almıyorsanız takdir
sizin.
Sayın Yedekci, size söz veriyorum ben, buyurun.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Ama
haksızlık ediyorsunuz Sayın Başkanım.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Milletimize
sesleniyorum buradan: Buna karşı çıkanları
tanıyın.
BAŞKAN - Haksızlık etmiyorum. Lütfen
Sayın Muş da yerinden aldı, siz de yerinizden aynı
şekilde.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul)
Haksızlık ediyorsunuz.
BAŞKAN Sistemi açıyorum, buyurun.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Peki, açın
ama haksızlık ediyorsunuz.
Kul hakkı temelse siz bizim
hakkımızı yiyorsunuz şu anda.
BAŞKAN Buyurun.
38.- İstanbul Milletvekili Gülay Yedekcinin, İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Öncelikle
şunu söylemek isterim: AKP grup başkan vekili önündeki yasa
tasarısını okumamış. Bu yasada kapsam
dışı olan sadece 2960 sayılı Boğaziçi -öngörünüm-
Yasası ve Tarihî Yarımadadır, diğer kalan her yer bu
kapsamın içerisindedir.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Doğru.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Bilmeden
konuşmak böyle bir şeydir. Önce öğrensin, sonra konuşsun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Bu doğru,
buna bir itirazımız yok zaten, öyle yapıyoruz zaten.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Ve şunu da
söylemek isteriz ki: Biz, vatandaşımızın
mağduriyetinin giderilmesinin her zaman yanında olduk
MEHMET MUŞ (İstanbul)
Vatandaşımıza şikâyet ediyorum: Gülay Yedekciye oy yok.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul)
ama
vatandaşın mağduriyetini gidermek adı altında
sermaye gruplarının
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sermaye grubu yok
burada, vatandaş var. Sermaye grupları yok, vatandaş var.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul)
inşaatlarına ruhsat vermek, SGKsini ödemeyen büyük inşaat
gruplarını affetmeye çalışmak ve kaçak yapılara izin
vermek hiçbir zaman için vatandaşın yanında olmak değildir.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Bu 13 milyon
bağımsız bölümde yaşayan vatandaşımıza
sesleniyorum: Lütfen, karşı çıkanları bilin.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul)
Vatandaşın yanında gibi görünüp sermaye gruplarına hem
zeytin ağaçlarını açacaksın hem tarihî, doğal sit
alanlarını açacaksın hem kıyı kenar çizgisini
açacaksın hem benim ceddimin yattığı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET MUŞ (İstanbul) 24 Haziranda
gereken cevabı verin.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul)
şehitliklerin etrafını açacaksın hem de çıkıp
burada mavra okuyacaksın. Yok öyle yağma!
MEHMET MUŞ (İstanbul) 24 Haziranda
mavrayı size vatandaş gösterecek.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Tasarısı (1/944) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 557) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
MEHMET MUŞ (İstanbul) 3üncü bölgedeki
vatandaşlarımıza sesleniyorum: İyi tanıyın
milletvekilinizi.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Onu bile
yanlış biliyorsun. Ben 2nci bölgedeyim. Yazık sana, hiçbir
şey bilmiyorsun!
MEHMET MUŞ (İstanbul) 2nci
bölgedekilere de sesleniyorum.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Ya, niye bunu
vekil yaptınız? Hiçbir şey bilmiyor adam!
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 557 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 12nci maddesindeki son
paragrafında yer alan ibaresinin son paragrafındaki şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Behçet
Yıldırım Saadet
Becerekli
Adana Adıyaman Batman
Aycan
İrmez Mehmet
Ali Aslan
Şırnak
Batman
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Batman Milletvekili
Mehmet Ali Aslan konuşacaktır.
Zannediyorum, günün ve gecenin son
konuşması. Günün anlam ve önemine uygun, güzel bir konuşma
bekliyoruz.
Buyurun Sayın Aslan. (HDP
sıralarından alkışlar)
MEHMET ALİ ASLAN (Batman) Her günün önem ve
anlamı mutlaka adaletle irtibatlıdır.
Bu arada, hepinizi, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum Sayın Başkan.
Arkadaşlar, hepimizin malumu, bugün
Cumhurbaşkanı adayı Sayın Muharrem İnce, Sayın
Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaşı ziyaret
etti, daha önce de CHPli milletvekilleri ziyaret etmişti. Şimdi,
benim en az 20 başvurum var Adalet Bakanlığına,
görüşme talebim var; görüşme taleplerimiz reddedilmiştir. Size
soruyorum, eliniz vicdanınıza koyun: Bu adil midir? Yani bir partiye
ayrı bir hukuk, diğer bir partiye ayrı bir hukuk uygulanacak.
Bakın, Mâide suresi 8inci ayet. Ben bu
ayetleri, bu hadisleri size buradan boşuna okumuyorum. Sizin bir kavme
olan kininiz sizi onlar hakkında adaletsizliğe sevk etmesin. Adil
olun. Allah yaptıklarınızdan haberdardır. Bunun
cevabını Sayın Bakanımdan istiyorum, Sayın
Muştan istiyorum: Neden bazı partilerin milletvekilleri ziyaret edebiliyor,
biz neden ziyaret edemiyoruz? Çıkın, bunun hukuktaki, dindeki,
imandaki, vicdandaki karşılığını bize
anlatınız lütfen.
Yine, tapu ve kadastroyla ilgili
Yani tapu ve
kadastro sorunu Türkiyede büyük bir sorundur. İlk kadastrolama
zamanlarında birçok yurttaşımızın bağı,
bahçesi, tarlası, malı, mülkü hazineye devredilmiştir. Bununla
ilgili 6 Nisan 2017de kanun teklifi verdim yani dedim ki: Tapu ve kadastro
mağduru vatandaşlarımızın,
yurttaşlarımızın mağduriyeti giderilsin. AK
PARTİ, iktidar partisi, Hükûmet bu kanun teklifini reddetmiştir.
Bunun da cevabını Sayın Bakandan ve yine Sayın Muştan
istiyorum, talep ediyorum. Ha ecrimisil falan demeyin. Halkın malı
olan, arazisi olan yeri ona on yıllığına kiraya vermeye
hakkınız yoktur. Orası, o insanlarındır zaten;
hasbelkader, bir şekilde, hazineye devredilmiştir. Siz
kalkıyorsunuz, halkın malını yine halka kiraya
veriyorsunuz, minnet ettiriyorsunuz, iyilik yapmış gibi de başa
kakıyorsunuz. Yani bu kadarına da gerçekten pes doğrusu.
Yine bir şey daha: Maalesef, her taraftan öyle
bir adaletsizlik fışkırıyor ki zulüm
fışkırıyor ki hangi birini burada dile getirelim biz de
şaştık; bir sürü bilgi notum var. Tutuklu Mutki Belediye Eş
Başkanımız Esma Gümüşün annesi bugün
yaşamını yitirdi ve Esma Gümüşün annesinin cenaze törenine
katılmasına izin verilmedi. Bu da yine bu Hükûmet zamanında
oluyor Sayın Başkan.
Yine Batmanın Gercüş ilçesine
bağlı Yolağzı, diğer ismiyle Derindip köyü var.
Derindip köyü Gercüşe 6 kilometre uzaklıkta. O köyü Gercüşün
bir mahallesi hâline getirmek istiyorlar. Neden? Çünkü Gercüşte
belediyeyi DTP kazanıyor. Belediyede 1.402 oy almış DTP, 1.071
oy almış AK PARTİ. Bu sözünü ettiğim köyde de 600 seçmen
var. Orada tersi bir durum var; 500 oyu AK PARTİ alıyor, 100 oyu HDP,
DTP alıyor. Kalkıp o köyü Gercüşe bağlamak istiyorlar.
Kaymakam kayyum efendi geçtiğimiz perşembe günü köye gitmiş -bu
pazar günü de referandum yapacaklar köyde- Eğer siz Evet. derseniz biz
sizin çöplerinizi toplayacağız, su borcunuzu sileceğiz, size
lise yapacağız
vesaire vesaire vaatlerde bulunmuş. Ya, şu
anda sizin oradaki çöpleri toplamanıza mâni olan nedir? Sizin orada lise
yapmanıza mâni olan nedir? Sizin orada köylümüzün, Derindiplilerin,
Yolağzılıların su borcunu silmenize mâni olan nedir? He,
çok mu düşünüyorsunuz Derindipini, Yolağzını? Müstakil
belediye yapın, zaten siz daha fazla oy alıyorsunuz.
Yolağzılılar, Derindipliler oranın müstakil belediye
olmasını talep ediyor, istiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun efendim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bir beş dakika
daha verin Başkanım.
MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) Vallahi çok iyi
olur.
Samimiyseniz buyurun, hizmet yapın. İki
yıldır belediyeyi siz gasbetmişsiniz, kayyum yönetimince
gasbedilmiş. Demek ki siz Gercüşte halkın gönlüne, kalbine,
beynine, zihnine hitap edememişsiniz, değiştirememişsiniz
bu dağılımı. Şimdi, işte hileişeriyeyle siz
kalkıp köyü ilçeye bağlamaya çalışıyorsunuz. Burada
kaymakam köye giderken diyor ki iddiaya göre: Biz bir de Gercüşü HDPliler
kazanamasın diye -hatta yine iddiaya göre- HDPli teröristler
kazanamasın diye burayı Gercüşe bağlayacağız.
Oradaki bir Mıhallemi -bir Mıhallemi, Arap köyüdür orası-
demiş ki: Bizim HDPlilere de AK PARTİlilere de gelen giden herkese
kapımız açıktır. Siz neden bu şekilde
konuşuyorsunuz? Yılmaz Kavak kardeşimizi iki gün sonra
gözaltına aldılar, hâlâ içeride.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) Sayın
Başkan, bunu bitirmem lazım.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Çok önemli konu
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Aslan yani diğer
arkadaşlara da haksızlık etmemek adına, en fazla bir dakika
uzatıyoruz.
Toparlayın.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Zaten 26ncı
Dönem bitiyor Sayın Başkan.
MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) Diğer
arkadaşlara da verdiğiniz oldu. Ama bu haksızlığı
dile getirmem lazım. Bitiriyorum. Bir dakika daha.
Sağ olun.
BAŞKAN Ama ne oluyorsa son bir dakikada,
uzatmalarda hep oluyor. Lütfen
Buyurun, tamamlayın.
MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) İşte,
Sayın Başkan, diyorum ya, o kadar çok adaletsizlik oluyor ki zaman
yetmiyor, keşke olmasa biz de buradan dile getirmesek.
BAŞKAN Hadi, bir dakika daha...
MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) Yılmaz Kavak,
kendisi aynı zamanda ayağından engelli ve 15 Mayısta
eşi İzmirde ameliyat olacak galiba, göğüs kanseri. Sırf
itiraz etti diye Yılmaz Kavak şu anda Gercüş Jandarma Taburunda
gözaltında tutuluyor ve bugün ailesi savcılığa müracaat
etmiş Bizi onunla görüştürün. diye, savcılık ailesiyle
görüşmek bile istememiş. Ya, Allah aşkına, biz hangi ülkede
yaşıyoruz? Bu adalet midir? Bu hukuk mudur? Bu kardeşlik midir?
Ha, benim Derindiplilere, Yolağzılı kardeşlerime de bir
tavsiyem var: Lütfen ama lütfen, kim olursa, hangi makamda, hangi rütbede
olursa olsun, sizin aranıza nifak sokmaya çalışanlara mahal
vermeyin, eğer istiyorlarsa, samimilerse sizi belediye yapsınlar ve
Yılmaz Kavak kardeşimiz de hepimizin kardeşidir, ona sahip
çıkın.
Teşekkür ediyorum, sağ olun. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
12nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Birleşime iki dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 22.56
SEKİZİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 22.58
BAŞKAN: Başkan
Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER: Mücahit
DURMUŞOĞLU (Osmaniye), İshak GAZEL (Kütahya)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 97nci Birleşiminin Sekizinci Oturumunu
açıyorum.
Az önce görüşülmekte olan tasarının
birinci bölümü üzerindeki tüm maddelerin görüşmelerini
tamamlamıştık.
557 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir iş
bulunmadığından, kanun tasarı ve teklifleri ile
komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek
için 10 Mayıs 2018 Perşembe günü saat 14.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Hayırlı geceler diliyorum.
Kapanma Saati: 22.59