TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
100üncü
Birleşim
10
Temmuz 2019 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Çorum Milletvekili
Oğuzhan Kayanın, 10 Temmuz Dünya Hukuk Gününe ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Malatya Milletvekili
Öznur Çalıkın, 11 Temmuz Dünya Nüfus Gününe ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- İstanbul
Milletvekili Ahmet Şıkın, gazetecilerin sorunlara ilişkin
gündem dışı konuşması
V.- ANT İÇME
1.- 27nci Dönem Birinci
Yasama Yılında ant içmemiş olan Hakkâri Milletvekili Leyla
Güvenin ant içmesi
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili
Mehmet Ali Çelebinin, İzmir ili Çeşme ilçesindeki hastanelerde
kardiyolog eksikliğinin giderilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
2.- Mersin Milletvekili Baki
Şimşekin, tarihî bir okul olan Cengiz Topel Lisesinde eğitime
devam edilmesi gerektiğine, Tarsus Eğitim Vakfına ait arazi ve
okulun Tarsus Üniversitesine devredilebilmesi için yetkilileri göreve davet
ettiğine ilişkin açıklaması
3.- İstanbul
Milletvekili Sibel Özdemirin, AK PARTİ iktidarının öngörüsüz ve
yanlış ekonomi politikalarına son vermesi, vatandaşın
işsizlik, adalete güven sorunu ile üretime dayalı büyüme
konularına çözüm için kalıcı tekliflerin Meclis gündemine
alınması gerektiğine ilişkin açıklaması
4.- Mersin Milletvekili
Hacı Özkanın, dijital Türkiye yolunda atılan önemli
adımlarla vatandaşların ve özel sektörün bürokratik yükünün
azaltılacağına ilişkin açıklaması
5.- İstanbul
Milletvekili Onursal Adıgüzelin, On Birinci Kalkınma
Planının Adalet ve Kalkınma Partisinin
tutarsızlığının ekonomi üzerinde
yarattığı tahribatı ortaya koyduğuna ilişkin
açıklaması
6.- Gaziantep Milletvekili
İmam Hüseyin Filizin, 10 Temmuz Dünya Hukuk Gününe ilişkin
açıklaması
7.- Osmaniye Milletvekili
Mücahit Durmuşoğlunun, 10 Temmuz Dünya Hukuk Gününe ilişkin
açıklaması
8.- Sivas Milletvekili
Ulaş Karasunun, Sağlık Bakanının Sivas ilinde çocuk
kardiyoloğu, çocuk nöroloğu bulunmadığından haberinin
olup olmadığını ve bu soruna el atılması için
çocukların doktorsuzluktan hayatını kaybetmesinin mi
gerektiğini öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
9.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, engellilerin sorunlarına ilişkin
açıklaması
10.- Uşak Milletvekili
Özkan Yalımın, 10 Temmuz Dünya Hukuk Gününe ilişkin
açıklaması
11.- Kırklareli
Milletvekili Türabi Kayanın, Dikey Geçiş Sınavında
mağduriyet yaşayan öğrencilere telafi şansı verilip
verilmeyeceğini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
12.- Adana Milletvekili Orhan
Sümerin, coğrafi konumu, iklim koşulları ve tüm
ulaşım yollarının üzerinde olması itibarıyla
yapılması düşünülen otomobil fabrikası için Adana ilinin
tercih edilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
13.- Kocaeli Milletvekili
İlyas Şekerin, AK PARTİ hükûmetleriyle birlikte ülkemizdeki
orman varlığının arttığına ve tarihe
tanıklık eden çınar ağaçlarına gösterdiği
hassasiyetten ötürü Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir
Büyükakına teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması
14.- Trabzon Milletvekili
Ahmet Kayanın, fındık üreticisinin fındık alım
fiyatının açıklanmasını beklediğine ve Toprak
Mahsulleri Ofisinin sezon başında devreye girmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
15.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Akının, zor durumda olan çiftçiye, besiciye ve
süt üreticisine destek olunması gerektiğine ilişkin
açıklaması
16.- İstanbul
Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun, İlhami Keleşin
vefatı vesilesiyle devleti insanların göz göre göre ölümüne sebep
olunan süreç içerisinde merhametsiz görmekten bıktıklarına, Türk
devletini, Türk yurdunu ayağa kaldıracak olanın adalet reformu
olduğuna ve mağduriyetlerin giderilmesi için atılacak her türlü
adımı sonuna kadar destekleyeceklerine ilişkin
açıklaması
17.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, 10 Temmuz Dünya Hukuk Gününe ve haklının
güçlü olduğu bir dünya için Türkiye'nin güçlü olması gerektiğine
ilişkin açıklaması
18.- Mersin Milletvekili
Fatma Kurtulanın, 7 Temmuz Vedat Aydının ölümünün 28inci, 10
Temmuz Ali İsmail Korkmazın ölümünün 6ncı ve Türkiye
Gazeteciler Sendikasının kuruluşunun 67nci yıl dönümüne,
hâlâ gazetecilik faaliyetlerinden dolayı İstanbul Milletvekili Ahmet
Şıkın yargılandığına ve 26ncı Dönem
İstanbul Milletvekili Eren Erdemin tutuklu olduğuna, 10 Temmuz
Ankara Adliyesinde görülen Şule Çet davasına ilişkin
açıklaması
19.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, 10 Temmuz Ali İsmail Korkmazın ölümünün 6ncı
yıl dönümü vesilesiyle Berkin Elvan, Ethem Sarısülük, Ahmet Atakan,
Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Cömert, Medeni Yıldırım,
Mustafa Sarı, İrfan Tuna, Selim Önder, Zeynep Eryaşar ve Serdar
Kadakalı saygıyla andıklarına, 10 Temmuz Türkiye
İşçi Partisi eski Genel Başkanı Ali Aybarın ölümünün
24üncü, Türkiye Gazeteciler Sendikasının kuruluşunun 67nci
yıl dönümüne, maden mühendislerinin sorunları ile çiftçilerin
elektrik aboneliği işlemlerinde yaşadığı sorunlara,
Ankara Adliyesinde görülen Şule Çet davasına ve 10 Temmuz Dünya Hukuk
Gününe ilişkin açıklaması
20.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, 10 Temmuz Dünya Hukuk
Gününe, 11 Temmuz Srebrenitsa katliamının 24üncü yıl dönümüne
ve Türkiye'nin küresel anlamda sorumluluğunun büyük olduğuna ilişkin
açıklaması
21.- Antalya Milletvekili
Hasan Subaşının, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun
İYİ PARTİ grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
22.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun İYİ
PARTİ grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
23.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Bartın Milletvekili Yılmaz
Tunçun İYİ PARTİ grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
24.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle ilgili haksız ve
yersiz eleştirilerin söz konusu olduğuna, her sistemin kendi
mantığı, mantalitesi ve kavramlarıyla
değerlendirilmesi gerektiğine, asla ve kata rejim
değişikliğinin söz konusu olmadığına ilişkin
açıklaması
25.- Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunçun, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine, TBMM İçtüzüğü, Siyasi
Partiler Kanunu ile seçim kanunlarında uyum düzenlemelerinin
yapılarak güçlü hükûmet, güçlü yasama, tarafsız ve
bağımsız yargı yolununun açılacağına
ilişkin açıklaması
26.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Çankırı Milletvekili
Muhammet Emin Akbaşoğlunun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ve kuvvetlerin uyumlu
çalışmasını sağlayacak mekanizmaların
tartışılması gerektiğine ilişkin açıklaması
27.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, İstanbul Milletvekili
Hakkı Saruhan Oluçun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine, Cumhurbaşkanının görev ve yetkilerinin
Anayasanın 104üncü maddesinde düzenlendiğine ilişkin
açıklaması
28.- Batman Milletvekili
Mehmet Ruştu Tiryakinin, Sinop Milletvekili Nazım Mavişin HDP
grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
29.- Kayseri Milletvekili
Çetin Arıkın, CHP grup önerisinin verilme gerekçesine ilişkin
açıklaması
30.- Adana Milletvekili
Müzeyyen Şevkinin, Adana ilinde eşinin beylik tabancasıyla
hayatına son verilen Büşra Güle Allahtan rahmet dilediğine,
artan kadın cinayetlerinin son bulması için Meclisin kalıcı
çözümler üretmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
31.- Afyonkarahisar
Milletvekili Burcu Köksalın, Afyonkarahisar ili Sinanpaşa ilçesi Nuh
beldesinde bulunan jeotermal suyun işletilmesi ruhsatının
köylülere verilerek elde edilecek gelirin Afyonkarahisar halkına dağıtılmasını
talep ettiklerine ilişkin açıklaması
32.- Ordu Milletvekili Cemal
Enginyurtun, Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı
Hakkında Kanun Teklifiyle konaklama tesislerinden yüzde 1 ciro üzerinden
pay alınmasını öngören düzenlemeden vazgeçilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
33.- İzmir Milletvekili
Tamer Osmanağaoğlunun, mevcut uçak seferlerinin
artırılmasının İzmir ili için önem arz ettiğine,
Bakırçay havzasına ticaretin ve turizmin gelişmesi için
havalimanı yapılması çalışmalarına katkı
sunmaya hazır olduklarına ilişkin açıklaması
34.- Adana Milletvekili Tulay
Hatımoğulları Oruçun, 10 Temmuz Ali İsmail Korkmazın
ölümünün 6ncı yıl dönümü vesilesiyle Gezi şehitlerini
saygıyla andığına, Hatay Valiliğince uygun görülmeyen
Samandağ ilçesinde 16 Temmuz 2019 tarihinde düzenlenmek istenen Grup Yorum
konseri için yapılan başvurunun tekrar değerlendirilmesini talep
ettiklerine ilişkin açıklaması
35.- Gaziantep Milletvekili
İrfan Kaplanın, Gaziantep, Kahramanmaraş ve Hataylı
çiftçilerin sağlıklı sulama yapabilmesi için Kılavuzlu
Barajının kullanıma açılması gerektiğine
ilişkin açıklaması
36.- Kocaeli Milletvekili
Saffet Sancaklının, 11 Temmuz Srebrenitsa katliamının
24üncü yıl dönümü vesilesiyle şehitlere Allahtan rahmet
dilediğine ilişkin açıklaması
37.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonu Başkanı Tahir Akyürekin sorulan sorulara özenle
cevap vermesinin kaliteli yasamaya katkı sağladığına,
Plan ve Bütçe Komisyonunun Kalkınma Planlarının Yürürlüğe
Konması ve Bütünlüğünün Korunması Hakkında Kanuna
aykırı şekilde
çalıştırıldığına ilişkin
açıklaması
38.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Doğan Kubatın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
39.- Manisa Milletvekili Özgür
Özelin, İstanbul Milletvekili Mehmet Doğan Kubatın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
40.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Manisa ili Salihli ilçesinde meydana gelen trafik kazasında
hayatını kaybeden vatandaşlara Allahtan rahmet dilediklerine
ilişkin açıklaması
41.- Afyonkarahisar
Milletvekili Ali Özkayanın, Kayseri Emniyet Müdürüyle ilgili ifadelerini
düzeltmek istediğine ilişkin açıklaması
42.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, TRTye İdlibde
herhangi bir kurumsal ödülün verilmesinin söz konusu olmadığına,
Manisa ili Salihli ilçesinde meydana gelen trafik kazasında
hayatını kaybeden vatandaşlara Allahtan rahmet dilediğine
ilişkin açıklaması
43.- Ordu Milletvekili Cemal
Enginyurtun, iç turizmde yerli turistle kıyaslandığında
yabancı turiste uygulanan fiyatların düşük tutulmasıyla ne
yapılmak istendiğini Kültür ve Turizm Bakanlığı
yetkililerinden öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
44.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, komisyonlarda muhalefetin katkılarının göz
ardı edildiğine ilişkin açıklaması
45.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, kötü ekonomi yönetiminin Türkiyeyi ucuz tatil beldesine
dönüştürdüğüne ve demokrasi duyarlılığı yüksek
turistin gelmediğine ilişkin açıklaması
46.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, yasama faaliyetlerinin bir
bütün olduğuna, Türkiyenin AK PARTİ iktidarları döneminde hem
turist sayısı hem de turizm gelirleri bakımından rekor
kırdığına ilişkin açıklaması
47.- İstanbul
Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun, Hükûmetin vergiyi adaletle
dağıtarak yükü daha çok üstüne alması gerektiğine
ilişkin açıklaması
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- İYİ PARTİ
Grubunun, Antalya Milletvekili Hasan Subaşı ve arkadaşları
tarafından, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin
Türkiye Büyük Millet Meclisinin faaliyetlerini azaltmış olması,
yasama ve denetleme fonksiyonlarını akamete uğratmasıyla
ilgili olarak sorunların tespiti ve çözüm önerilerinin belirlenmesi maksadıyla
8/7/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 10
Temmuz 2019 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, Batman
Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryaki ve arkadaşları tarafından,
eğitimde niteliğin düşük olması ve yaşanan fırsat
eşitsizliklerinin sebeplerinin kapsamlı bir biçimde
araştırılması amacıyla 9/7/2019 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 10
Temmuz 2019 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Kayseri
Milletvekili Çetin Arık ve arkadaşları tarafından,
Fetulahçı terör örgütüyle irtibatlı ve iltisaklı bazı
siyasilerin ve iş adamlarının para karşılığında
aklandıklarına ilişkin iddiaların
araştırılması amacıyla 10/7/2019 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 10
Temmuz 2019 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
VIII.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Konya Milletvekili Ziya
Altunyaldız ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili
İstanbul Milletvekili Mehmet Muş ile 50 Milletvekilinin Türkiye Turizm
Tanıtım ve Geliştirme Ajansı Hakkında Kanun Teklifi
(2/1988) ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 94)
IX.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Antalya Milletvekili
Aydın Özer'in, sebze meyve üreticilerinin girdi maliyetlerini azaltmaya
yönelik çalışmalara ilişkin sorusu ve Ticaret Bakanı Ruhsar
Pekcanın cevabı (7/13037)
2.- Ankara Milletvekili Murat
Emir'in, 27. Yasama Dönemi'nde Başkanlığa sunulan kanun
teklifleri ile yazılı soru ve Meclis araştırması
önergelerine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanvekili Süreyya Sadi Bilgiçin cevabı (7/13805)
10 Temmuz 2019 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Burcu KÖKSAL (Afyonkarahisar)
----- 0 -----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 100üncü Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme
geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Dünya Hukuk Günü
münasebetiyle söz isteyen Çorum Milletvekili Oğuzhan Kayaya aittir.
Buyurun Sayın Kaya. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Çorum Milletvekili Oğuzhan Kayanın, 10 Temmuz
Dünya Hukuk Gününe ilişkin gündem dışı konuşması
OĞUZHAN KAYA (Çorum) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu ve bizleri
ekranları başında izleyen aziz milletimizi Gazi Meclisimizin
kürsüsünden saygıyla selamlıyorum.
Bugün 10 Temmuz Dünya Hukuk Günü. Bu münasebetle
gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Her ne
kadar, 10 Temmuz, 1967den bu yana Dünya Hukuk Günü olarak kutlanmakta ise de
bu coğrafyada hukukun tarihi insanlık tarihi kadar eskidir. Bundan
yaklaşık dört bin yıl önce bu coğrafyada yaşayan
Sümerler, bizlere o günün dünyanın en eski bilinen hukuk metinleri olan
Ur-Nammu Kanunlarını miras bırakmışlardır. Yine
yaklaşık üç bin beş yüz sene önce Mezopotamyada hüküm süren
Babillerden Hammurabi Kanunları günümüze kadar gelmiştir.
Yaşadığımız
ve hüküm sürdüğümüz bu topraklarda 1071den bugüne Anadolunun
kapılarını aralamamızın üzerinden yaklaşık
bin yıl geçmiştir. Bu topraklarda 1071den bugüne, Anadolu Selçuklularında,
Osmanlıda, Türkiye Cumhuriyetinde Türkler, Kürtler, Lazlar, Çerkezler,
Zazalar, tüm ayrışmalara, tüm oyunlara rağmen birbirlerinin
etnik kökenlerine, siyasi görüşlerine, inançlarına saygı duyarak
hep beraber yaşamaktadır. Bu coğrafyada bu kadar
çeşitliliği bir arada tutan ve yaşatan adaletten
başkası değildir. Altı yüz yıl boyunca gittiği
her yere adalet ve hoşgörü götüren, yine bu topraklarda kurulan
Osmanlı Devletinden başkası değildir.
Yakın
tarihimizde özellikle Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan itibaren
baktığımızda, Türkiye Cumhuriyeti de yargı, yasama,
yürütme erklerini birbirinden ayırmış; yargıyı
bağımsız, tarafsız bir konumda
konuşlandırmıştır. Türkiye Cumhuriyeti, İkinci
Dünya Savaşının hemen ardından kabul edilen 1948 tarihli
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesini ilk kabul eden ülkelerden bir
tanesidir.
Yine aynı
şekilde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine öncelikle taraf
olan Türkiye Cumhuriyeti, 1990 yılında Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin yargı yetkisini tanımıştır.
AK
PARTİmiz de hukuk alanında önemli icraatlar, önemli reformlar
yapmıştır. Bunların en önemlilerinden bir tanesi 12 Eylül
2010 tarihli referandumla vatandaşlarımıza, Anayasa Mahkemesine
bireysel başvuru hakkı verilmesidir. O günden bugüne yedi yıl
geçmiş ve bu yedi yıllık süre içerisinde
vatandaşlarımız temel hak ve özgürlüklerinin
kısıtlandığına dair Anayasa Mahkemesine binlerce
başvuru yapmışlar ve bu başvurular Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesine gitmeden ülkemizde
sonuçlandırılmış ve ülkemiz hâkimleri ve hukukuyla
çözülmüştür. Bu da önemli bir kazanımdır.
Yine, bu süreçte, Türk Ceza Kanunu, Ceza Usul
Muhakemeleri Kanunu, Borçlar Kanunu, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ve
diğer kanunlar da sadeleştirilmiş, metinleri yenilenmiş,
hukukun ihtiyaçlarına göre yeni düzenlemeler yapılmıştır.
Bunlarla beraber, yargının ihtiyacı
olan fiziki binalar, lojistik destekler her yönüyle sağlanmış,
adalet sarayları yapılmış, her yerde konforlu
yargılama sağlanmış, yüksek yargı mahkemelerinin
binaları yenilenmiş, nasip olursa gelecek yıl da
Yargıtayımızın binası yenilenerek yeni bir konfor
sağlanacaktır.
Değerli milletvekilleri, hukuk,
sağlık gibidir; kaybedildiğinde değeri
anlaşılır. Önümüzdeki hafta 15 Temmuzun 3üncü yıl dönümü.
Ve hukuku sureti haktan gözükerek, bu milletin, bu devletin evladı gözükerek
ele geçiren hain FETÖ terör örgütünün hâkimleri, savcıları öncelikle
ülkemizdeki hukukun tarafsızlığına gölge
düşürmüşler, adil yargılamayı yanlış
yönlendirmişler, sonrasında da bugün de Avrupada ülkemiz aleyhine
kampanya yürütmekteler ve ülkemizi karalamaktadırlar.
Ülkemizdeki en önemli hukuki sorunlardan bir tanesi
de yargılamaların uzun sürmesidir. Bunun için de Adalet
Bakanlığımız önemli bir çalışma
başlatmış ve yargılama süresini, dava süresini hedef süre
uygulamasıyla öngörmüş ve bu çalışma bugün meyvelerini
vermektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OĞUZHAN KAYA (Devamla) Sayın
Başkanım, bir dakika, toparlıyorum.
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
OĞUZHAN KAYA (Devamla) Ayrıca, buna ek
olarak, Sayın Cumhurbaşkanımız, yargı reform paketinin
yürürlüğe girmesiyle birlikte, uzlaştırmacı, ara buluculuk
ve diğer konularda yargı çözümlerini bu memlekete
kazandıracaktır.
Son olarak, İslam coğrafyasında
yaşanan birçok hukuksuzluğa dikkat çekmek istiyorum.
Cumhurbaşkanımızın Birleşmiş Milletler Güvenlik
Konseyinde Dünya 5ten büyüktür. diyerek 5 ülkenin dünyaya her türlü
hukuksuzluğu yapmasına, her türlü adaletsizliği yapmasına
karşı koyması, bu adaletsizliklere karşı
çıkması yeni bir başlangıç olmuştur. Bugün
Filistinde, Arakanda, Myanmarda, Mısırda, Doğu Türkistanda
haksızlığa uğrayan bir sürü mazlum millet
bulunmaktadır. Bugün Hukuk Günü münasebetiyle bu Meclis çatısı
altında bulunan tüm milletvekillerimizin bu hukuksuzluklara
karşı çıkmalarını, her yerde, her platformda dile
getirmelerini temenni ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
11 Temmuz Dünya Nüfus Günü münasebetiyle söz isteyen Malatya Milletvekili Öznur
Çalıka aittir.
Buyurun Sayın Çalık.
2.- Malatya Milletvekili Öznur Çalıkın, 11 Temmuz
Dünya Nüfus Gününe ilişkin gündem dışı konuşması
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Sayın
Başkanım, çok kıymetli milletvekili arkadaşlarım; 11
Temmuz Dünya Nüfus Günü nedeniyle söz almış bulunmaktayım, bu
vesileyle Gazi Meclisimizi ve milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin hemen başında aziz milletimizin
15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Gününü kutluyor, cumhuriyet tarihimizin en
kanlı ve en alçak darbe girişimine karşı mücadele eden
şehitlerimize Allahtan rahmet, gazilerimize şükranlarımı
ifade ediyorum.
Ayrıca, yirmi dört yıl önce
Avrupanın gözü önünde yaşanan ve insanlık tarihinin en utanç
verici hadiselerinden biri olan Srebrenitsa soykırımında
hayatını kaybedenlere, Boşnak kardeşlerimize de Allahtan
bir kez daha rahmet diliyor ve rahmetle yâd ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; 1989 yılında dünya nüfusunun 5 milyara
ulaşmasıyla birlikte dünyadaki nüfus kaynaklı sorunlara dikkat
çekmek amacıyla 11 Temmuz Dünya Nüfus Günü olarak ilan edildi ve
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) tarafından ilk defa 1994
yılında uluslararası nüfus ve kalkınma konferansları
organize edilmeye başlandı. Daha sonrasında, 2012
yılında İstanbulda ev sahipliğini yaptığımız
konferansta, Sayın Cumhurbaşkanımızın da
katılımıyla 200 ülkeden 500 parlamenteri İstanbulumuzda
ağırladık. Bu sene Allah nasip ederse yine nüfus kalkınma
konferanslarına Nairobide katılacağız ve bugün
dünyamızdaki 8 milyara yaklaşan nüfusun sorunlarını ve
çözüm yollarını konuşacağız.
Nüfus bir devleti oluşturan ve bir devletin
varlığının sürdürülmesinde en önemli etkenlerden bir
tanesidir. Özellikle yaşlı nüfusuyla gelecek kaygısı
yaşayan Avrupanın çabalarına bakıldığında
konunun ehemmiyetini bir kez daha anlamaktayız. Nüfusun dünya siyasetinde
bir güç unsuru olduğu gerçeğinden yola çıkarak ülkemizin bu
açıdan zafiyet gösterme lüksü olmadığını bir kez daha
ifade etmek isterim. Ülkemizde 1970lerin ortalarında 4,33 olan toplam
doğurganlık hızımız gittikçe azalmış ve
bugün 2018 yılı itibarıyla 1,99a düşmüş vaziyette. Bu
durum, doğurganlığın nüfusun yenilenme düzeyi olan
altın oran diye ifade edilen 2,1in altındadır. Genç nüfus
oranımız her geçen gün azalmaktadır. 2002de yüzde 20,5 olan
genç nüfus oranımız 2018de yüzde 16,3e gerilemiştir.
Nüfusumuzun ortanca yaşı 2002de 26,4ken bugün 31,7ye
yükselmiştir.
En dikkat çekici verilerden bir tanesi ise
yaşlanan nüfusumuz. Yaşlı nüfus oranımıza
baktığımızda 2002de yüzde 6,7 olan yaşlı nüfus
oranımız 2014te yüzde 8e, bugün ise yüzde 8,8e yükselmiş
vaziyettedir. Nüfus projeksiyonlarında yüzde 10un üzerinde olan
yaşlılık oranları yaşlı toplumlar olarak
nitelendirilmektedir ve 2023te de Türkiye yüzde 10u yaşlı olan ve
çok yaşlı toplumlar statüsüne maalesef girecektir.
Bu vesileyle Türkiye olarak da bizim demografik
yapımız için özellikle nüfus politikalarımızı güçlü
bir şekilde desteklememiz, doğurganlık hızı ve nüfus
artış hızını artıracak politikalara daha fazla
ağırlık vermemiz gerekmektedir. Bizler bu tehlikenin
farkındayız ve nüfus konusunda adımlarımızı bu
doğrultuda atmaya devam etmekteyiz. Sosyal politikalarda,
sağlıkta, eğitimde, ekonomide atmış olduğumuz
adımların tamamı birer reform mahiyetindedir. Yapmış
olduğumuz çalışmaların yanı sıra özellikle
siyasi, ekonomik ve demokratik istikrarın yanında toplum
refahını yükseltirken aynı zamanda demografik istikrar da
sağlamak adına hep birlikte çok ciddi çabalar sarf ettik. Nüfus
artışını teşvik eden politikalarımızın
yanı sıra anne-bebek sağlığına ilişkin
attığımız çok önemli adımlarımız, koruyucu
ve önleyici sağlık hizmetlerimiz var. Doğum öncesi bakım
hizmeti, sağlık kuruluşlarında gerçekleşen doğum
oranları, sağlık sigortası kapsamının yüzde
70ten yüzde 99,7ye ulaşması almış olduğumuz çok
önemli tedbirlerden ve bu tedbirlere istinaden de anne-bebek ölüm
oranlarında dünyanın örnek gösterdiği bir
başarıyı yakalamış vaziyetteyiz. Bebek ölüm
oranlarını binde 6,7ye geriletmiş vaziyetteyiz, anne ölümlerini
ise yüz binde 14,6ya geriletmiş vaziyetteyiz. Bu rakam OECD ülkeleri
içerisinde en hızlı ilerlemeyi sağlayan ülke olma
vasfını bize kazandırmıştır. OECDnin otuz
yılda katettiği yolu biz on yılda çok rahatlıkla katettik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi Sayın
Çalık.
Buyurun.
ÖZNUR ÇALIK (Devamla) Benim, bu vesileyle genç,
üretken ve dinamik nüfusu, büyümenin, sürdürülebilir kalkınmanın,
sosyal refahın anahtarını elimizde tutmamız
gerektiğini bir kez daha altını çizerek söylemem gerekir.
Cumhuriyetin ilanından hemen sonra izlenen
doğurganlığı teşvik edici politikalardan otuz yıl
sonra vazgeçildiğini görüyoruz. 1950lerden günümüze kadar
doğurganlık hızlarında belirgin bir düşüş
olduğunu, bu düşüşün özellikle 1970li yıllarda ivme
kazandığını, neticede otuz yılda yüzde 61lik bir
azalma olduğunu görüyoruz. Hükûmet olarak çok ciddi manada nüfus
artışlarıyla ilgili teşvik edici politikalar üretiyoruz. Bu
vesileyle Sayın Cumhurbaşkanımızın söylemiş
olduğu her aile için en az 3 çocuk önerisini bir kez daha Meclisimizden
seslendiriyor, özellikle genç çiftlerimize bir çocuğu kendiniz, bir
çocuğu eşiniz, bir çocuğu da ülkenizin geleceği,
vatanımızın geleceği için yapmanız gerekir diyorum.
Nüfus politikalarını destekleyecek bütün bilimsel analizler, istatistikler
var; bu önerinin uygulanması için vesiledir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son cümlelerinizi alayım.
ÖZNUR ÇALIK (Devamla) - Ben bu vesileyle Türkiye'nin
genç nüfusunu korumanın ne derece değerli olduğunun bir kez daha
altını çiziyor ve bu duygu ve düşüncelerle yüce Meclisimizi,
milletimizi bir kez daha saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Gündem dışı üçüncü söz, gazetecilerin
sorunları hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Ahmet
Şıka aittir.
Buyurun Sayın Şık. (HDP
sıralarından alkışlar)
3.- İstanbul Milletvekili Ahmet Şıkın,
gazetecilerin sorunlara ilişkin gündem dışı
konuşması
AHMET ŞIK (İstanbul) Teşekkür
ederim. Herkese merhaba.
Konuşmamın başlığı:
Basına dair sorunlar. Yıllarca konuşulacak meseleleri maalesef
beş dakikaya sığdırmam gerekiyor. Hâlbuki, akla zarar
iddialarla mesleki faaliyetlerinden suçlanarak hapsedilen
meslektaşlarımdan uzun uzun konuşmak isterdim. İki buçuk ay
önce tutsaklıklarına geri dönen hapisteki arkadaşlarım
Güray Öz, Hakan Kara, Musa Kart, Mustafa Kemal Güngör, Önder Çelik ve Emre
İperin şahsında birkaç bin tutuklunun merakla beklediği
haberden bahsetmek isterdim. Beş yıldan az olan hapis cezalarına
karşı Yargıtay yolunun kapalı olmasından kaynaklanan
haksızlığın giderilmesini sağlayacak yasal
düzenlemelerin aciliyetini bir kez daha vurgulamak isterdim. Hukuktan hak,
adalet, vicdan ve liyakati çıkardığınızda geriye kalan
neyse ondan ibaret kalmış olan Türkiye yargısının
iktidar tetikçiliği üstlenmesinden hiç utanmamasını
konuşmak isterdim. Ancak ortaya çıkan bir medya andıcı
hepsinin önüne geçti. Düşünce kuruluşu kılığına
girmiş, izin ve para verildiği sürece iktidarın istediğini
düşünen SETAnın raporundan bahsediyorum, daha doğrusu
fişleme faaliyetinden. Gazetecilere hiza verme gayretindeki bu raporu
yazanlara anımsatalım: Siyasi iktidara, çeşitli güç
odaklarına değil hakikatin gücüne sırtını dayayarak
gazetecilik yapanların mesleki faaliyetlerini suçlama konusu yapmak,
fişlemek, totaliter rejimlerin ortak özelliğidir. Bu tür rejimlerde
gazetecilik yapmaksa çizgiyi aşmak demektir. Çünkü gazetecilik hizaya
gelerek yapılmaz. Türkiyede yaygın bir şekilde olduğu gibi
hizaya gelerek yapılanın adına da gazetecilik denmez.
Medya üzerinde kurduğunuz baskı ve
yarattığınız besleme basın, hepimizin vergilerine ve
kamu kaynaklarına mal oluyor. Hakikatle ilişkisi tamamen kopmuş
propaganda aygıtlarınızın seçmenlere vergi
dışında bir maliyeti yok. Çünkü yandaş gazetecilik, çok iyi
bildiğiniz gibi müflis bir faaliyettir ve halk parasını verip
bunları izlemez. Bizler tepeden inme yalana aşılıyız,
ancak hâlâ bir nedenle dünyayı bu kanallardan izleyen
yurttaşlarımız için bunların maliyeti hakikattir. Ama
yalancı çoban artık deşifre oldu, eşik
aşıldı, halkın tercihi sizinkinden ayrıştı.
Ne söylesek inanırlar. deyip cepte seçmen olarak gördüğünüz
yurttaşlarımız da dünyaya artık bu pencerelerden
bakmıyor. İktidar yalanın dozunu artırdıkça
halkımız da demokrasinin dozunu artırıyor ve tercih
demokrasi olunca, yalanlarınıza da yalan makinelerinize de bir yer
kalmayacak.
Yalan haberin
ülkeye en büyük zararı toplumu kutuplaştırması ve ortak
konuşma zeminini yok ederek demokrasiye zarar vermesidir. Yalan ile
demokrasi bu yüzden bir arada olamaz, birinden birinin tercih edilmesi gerekir.
İktidarınızın tercihi ortada ve hep birlikte bunun
bedellerini ödüyoruz; yoksullaşarak ödüyoruz, toplumsal
barışı kaybederek ödüyoruz, yaraları sarma, refahı
paylaşma ve barışma fırsatlarını kaçırarak
ödüyoruz.
Meslektaşlarımızla
ilgili Haberlerinde mevcut Hükûmet karşıtı bir haber dilini benimsediği
görülmüştür. dedikten sonra Bu haberlerin kaynağını ise
çoğu zaman basın özgürlüğü, demokrasi, ekonomik kriz, siyasal
otoriterleşme gibi alanlara yönelik eleştiriler
oluşturmaktadır. diyen bu rapor memleketin siyasal ahvalini
özetliyor.
Çalışanlarının
tek sesli bir yayın diline sahip oldukları söylenebilir.
Çoğulculuk prensibinden uzak, belirli bir kesimin sesini iletmeye yönelik
yayın politikası uyguladıkları hem haber içerikleri hem de
çalışan profilinden anlaşılmıştır. tespiti
ise yüzde 96sı kontrolünüzde olan Türkiye medyasının sefaletini
özetliyor.
Saygınlıklarıyla
bilinen kurumlarda çalışan, mesleki yetkinliğini
kanıtlamış gazetecilere uzantılar diyen bir raporun
gazeteciliği ve sizleri bilenler için ciddiye alınacak bir yanı
yok. Akademik formasyonları kendilerinden menkul muhbirlerce kaleme
alınan bu rapor gazetecilik yapmaya çalışanlara aba
altından sopa gösteriyor çünkü bu raporu yargı
bağımsızlığını hukuktan bağımsız
olmak diye anlayan iktidarın emir erine dönüşmüş yargıdan
başka ciddiye alan olmaz.
Fişlenenlerin
onlar olması da sürpriz değil çünkü sadece iktidar nezdinde gazeteci
muamelesi gören, menfaatlerine ya da korkularına esir olmuş
tetikçilerden değiller; öldürmekle korkutamadığınız,
hapsetmekle yıldıramadığınız, susturamadığınız
ve susturamayacak olduklarınızdır onlar. Mesleki faaliyetleri
suçlama konusu yapmak hakikatten korkan suçluların
telaşıdır. Suçlayacak gazeteci ya da medya kuruluşu
arıyorsanız hakikati anlatabilecekken anlatamamak gibi ağır
bir suç işleyen iktidarınızın medyasına bakın.
Elinizi, gözünüzü, muhbirlerinizi ve yargınızı gazetecilerin
üzerinden çekin.
Bugün,
kardeşimiz Ali İsmail Korkmazın Gezi isyanları
sırasında resmî ve sivil faşistlerce katledilmesinin yıl
dönümü. Mehmet ve Fadime Ayvalıtaş, Abdullah Cömert, Ethem
Sarısülük, Medeni Yıldırım, Hasan Ferit Gedik, Ahmet Atakan
ve Berkin Elvanın da adını anarak buradan bir kez daha söz
verelim: Emri ben verdim. diyenler de dâhil, halka karşı suç
işleyen herkes düşman hukukuna değil, düşmanları için
bile hukuk olması gerektiğine inanan hâkim ve savcılar
tarafından yargılanacak. İşte o gün Ali İsmail
kardeşimizin düşünü kurduğu özgür ve demokratik Türkiye gerçek
kılınmış olacak.
Teşekkürler. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
V.- ANT İÇME
1.- 27nci Dönem Birinci Yasama Yılında ant
içmemiş olan Hakkâri Milletvekili Leyla Güvenin ant içmesi
BAŞKAN Anayasamıza göre
milletvekillerinin göreve başlamadan önce ant içmeleri gerekmektedir.
Şimdi ant içememiş olan Hakkâri Milletvekili Sayın Leyla Güveni
bu birleşimde ant içmek üzere kürsüye davet edeceğim.
Buyurun Sayın Güven. (HDP
sıralarından alkışlar)
(Hakkâri Milletvekili Leyla Güven ant içti)
(HDP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Güven. Hayırlı olsun.
Sayın milletvekilleri, şimdi sisteme giren
ilk 15 milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle söz vereceğim. Bu
sözlerin ardından sayın grup başkan vekillerinin söz taleplerini
karşılayacağım.
Sayın Çelebi, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin, İzmir
ili Çeşme ilçesindeki hastanelerde kardiyolog eksikliğinin
giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Çeşmede kalp krizi geçirirsen şansın
varsa Urlaya ya da İzmire yetişirsin. Nüfusu yazın 1 milyona
yaklaşan Çeşme ilçemizde hastanede kardiyolog yok. 24 Haziran
seçimleri öncesi söz verdiniz, yapmadınız, oraya bir doktor
koymadınız. Kalp krizi nedeniyle yaşanan her can kaybında
sorumluluğunuz vardır. Sağlık
Bakanlığını bu konuda uyarıyorum. Bu sorun acil
çözülmelidir.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Şimşek
2.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin, tarihî bir
okul olan Cengiz Topel Lisesinde eğitime devam edilmesi gerektiğine,
Tarsus Eğitim Vakfına ait arazi ve okulun Tarsus Üniversitesine
devredilebilmesi için yetkilileri göreve davet ettiğine ilişkin
açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, geçtiğimiz yıl Tarsus
Üniversitesi kurulmuş ve faaliyetlerine başlamıştır.
Üniversiteye yeni bölümler açılabilmesi için Tarsus Eğitim
Vakfına ait 20 dönümlük arazi ve içerisindeki binanın Tarsus
Üniversitesine devredilmesi kararı alınmıştı. Ama ne
yazık ki Tarsus Eğitim Vakfı, Vakıflar Bölge
Müdürlüğü, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve okul yöneticileri
arasında süren trafikte şu ana kadar bir çözüme
ulaşılamamıştır. Bugün sosyal medyada ve basında
çıkan haberlere göre üniversitenin bazı bölümlerinin Tarsusun tarihî
okullarından biri olan Cengiz Topel Lisesine taşınıp orada
eğitim verileceği konuşulmaktadır.
Ben buradan yetkilileri uyarıyorum: Cengiz Topel
Lisesi tarihî bir okuldur, eğitimine devam etmelidir. Burada mutlaka
Tarsus Eğitim Vakfına ait olan arazinin ve okulun üniversiteye
devredilmesi gerekmektedir. Bununla ilgili yetkilileri göreve davet ediyor,
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Özdemir
3.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, AK
PARTİ iktidarının öngörüsüz ve yanlış ekonomi
politikalarına son vermesi, vatandaşın işsizlik, adalete
güven sorunu ile üretime dayalı büyüme konularına çözüm için
kalıcı tekliflerin Meclis gündemine alınması
gerektiğine ilişkin açıklaması
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sözde değerli AK PARTİli milletvekillerinin
imzasıyla Meclise sunulan yine bir torba teklif vatandaşı
değil, iktidara yakın iş insanlarını, belirli
kesimleri, belirli sektörleri geçici kurtarma paketidir. Maalesef, ekonomik
krizin faturasını yüksek enflasyon karşısında yüksek
vergilerle ezilen vatandaşa yükleyen bir pakettir. Bu teklif 65,5 milyar
liraya ulaşan bütçe açığını kapatma ve Merkez
Bankasının yedek ihtiyat akçesini bir oldubittiyle hazineye aktarma
paketidir. Yurt dışına çıkış harcı
başta olmak üzere Anayasaya ve vergi kanunlarımıza
aykırı vergi yükü getiren bir pakettir.
Değerli milletvekilleri, ekonomik kriz yaratan AK
PARTİ iktidarı öngörüsüz ve yanlış ekonomi
politikalarına artık son vermelidir ve vatandaşın
işsizlik sorunu, borç batağı sorunu, adalete, hukuka güven sorunu
ve üretime dayalı büyüme konularında kapsamlı ve
kalıcı teklifleri bir an evvel Meclis gündemine almalıyız.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Özkan
4.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, dijital
Türkiye yolunda atılan önemli adımlarla vatandaşların ve özel
sektörün bürokratik yükünün azaltılacağına ilişkin
açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Bürokratik işlemlerden kaybedilen zamanı telafi
etmek, vatandaşlarımızla özel sektör üzerindeki bürokratik
yükleri azaltmak amacıyla yürütülen bürokrasinin azaltılması ve
e-devlet mevzuatı çalışmalarında 42 yönetmelik, 13
tebliğde değişiklik yapılarak 111 süreç
basitleştirilmiştir. Çeşitli alanlarda iş, burs, izin,
lisans, ruhsat gibi başvuruların tümüyle dijital Türkiye e-devlet
üzerinden yapılmasına imkân sağlayan ve fiziki olarak istenen
belgeleri azaltan mevzuat paketi yürürlüğe girmiştir. Dijital Türkiye
yolunda atılan bu önemli adımla vatandaşlarımızın
ve özel sektörümüzün bürokratik yüklerini azaltma yolunda ciddi bir mesafe
alınacaktır.
Aziz
milletimize verdiğimiz sözlerimizi kararlılıkla yerine
getiriyor, ülkemize hayırlı olmasını diliyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Sayın Adıgüzel
5.- İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzelin, On
Birinci Kalkınma Planının Adalet ve Kalkınma Partisinin
tutarsızlığının ekonomi üzerinde
yarattığı tahribatı ortaya koyduğuna ilişkin
açıklaması
ONURSAL
ADIGÜZEL (İstanbul) Attığı her adımla ekonomiyi
uçurumun kenarına sürükleyen damadın hesabı yine
şaştı. Nisan marttan, haziran mayıstan iyi olmadı.
Başkanlık sistemi ekonomiye ivme kazandıracak. dendi; ivme
kazanan, dolar, işsizlik, enflasyon oldu. Son bir yılda 1 milyondan
fazla kişi işini kaybetti. Meclise sunulan On Birinci Kalkınma
Planı, AKPnin tutarsızlığının ekonomi üzerinde
yarattığı tahribatı açık bir şekilde ortaya
koydu. Bir önceki planda 16 bin dolar olan kişi başı millî gelir
hedefi 12.484 dolara düşürülmüş, Onuncu Kalkınma Planında
yüzde 7,2 olan işsizlik oranı hedefi yüzde 9,9a yükseltilmiş.
Vatandaşımız
size hazineyi damadın eline oyuncak edin diye oy vermedi,
vatandaşımız size milletin kefen parasına göz dikin diye oy
vermedi. Halkın uyarılarına kulak tıkamaya devam ederseniz
halk önüne gelen ilk seçimde size gereken dersi verecektir.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Filiz
6.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, 10
Temmuz Dünya Hukuk Gününe ilişkin açıklaması
İMAM
HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Bugün
10 Temmuz Dünya Hukuk Günü, Hukuk Yoluyla Dünya Barışı
konferansları sonucu 1967 yılında ilan edilmiştir.
Bilindiği
ve kabul edildiği üzere, bozulmamış insan fıtratı
adalet üzerinedir. Bugün birçok sıkıntı yaşasak da
tarihimizde adalet toplum önderlerinin vazgeçilmezi olmuştur. Tüm
insanlığa örnek olan Peygamberimiz Hazreti Muhammed Bir günlük
adaletle yönetim, altmış yıllık ibadetten üstündür.
buyurmuştur. Hazreti Ali Devletin dini adalettir. demiştir. Hazreti
Ömer kamu çalışanlarına hak yememeyi ve adaleti emretmiş,
kendi akrabalarından hiç kimseye memuriyet vermemiş, bir idareciyi
tayin ettiği zaman mal varlığını kayıt
altına almış, her şeyi halkın huzurunda ve şeffaf
olarak yapmıştır. Barışın ve huzurun en büyük
güvencesi olan hukukun, adaletin ve demokrasinin tam olarak
kurumsallaştığı bir Türkiye arzusuyla 10 Temmuz Dünya Hukuk
Gününü kutluyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Sayın Durmuşoğlu
7.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun,
10 Temmuz Dünya Hukuk Gününe ilişkin açıklaması
MÜCAHİT
DURMUŞOĞLU (Osmaniye) teşekkürler Sayın Başkan.
1967
yılında Cenevrede Hukuk Yoluyla Dünya Barışı konulu
konferansta alınan kararla 10 Temmuz Dünya Hukuk Günü olarak ilan
edilmiş olup ülkemizde de elli iki yıldır kutlanmaktadır.
Hukuk, bugün sadece bireyler için değil, toplumlar, ülkeler ve dünya için
her zamankinden daha fazla önem arz etmektedir. Kanuni Sultan Süleymanın
Kılıcın yapamadığını adalet yapar. sözü
hukuk sistemimizin ne kadar güçlü olması gerektiğinin göstergesidir.
Adalet
mülkün temelidir. diyerek devleti adalet üzerinde inşa eden ve
yaşatan bir medeniyetin temsilcileri olarak,
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
önderliğinde adalet, önceliklerimiz arasında hep ilk sırada yer
almıştır. Bunun son göstergesi de geniş bir yelpazede
hazırlanan Yargı Reformu Strateji Belgesi olmuştur.
Sözlerime
son verirken tüm hukukçuların 10 temmuz Dünya Hukuk Gününü kutluyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Sayın Karasu
8.- Sivas Milletvekili Ulaş Karasunun, Sağlık
Bakanının Sivas ilinde çocuk kardiyoloğu, çocuk nöroloğu
bulunmadığından haberinin olup olmadığını ve
bu soruna el atılması için çocukların doktorsuzluktan
hayatını kaybetmesinin mi gerektiğini öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
ULAŞ
KARASU (Sivas) Nüfusu yaz mevsiminde 1 milyonu geçen, Türkiyenin 2nci büyük
coğrafyası olan Sivasta -dokuz ay önce gündeme getirdiğimiz ve
hâlen en ufak bir ilerleme kaydedilmeyen- çocuk kardiyoloğu ve çocuk
nöroloğu bulunmamaktadır. Hemşehrilerimiz çok büyük zorluklarla
çevre illere giderek evlatlarının sağlığı için
mücadele verirken ekonomik durumu elverişli olmayan hemşehrilerimiz
ise çaresizlik içinde çözüm beklemektedir. Sağlık Bakanının
ve AKP iktidarının bu sorundan haberi var mıdır? Varsa
çözüm için neyi beklemektedir? Bakanlığınızın bu
soruna el atması için çocuklarımızın doktorsuzluktan
hayatını kaybetmesi mi gerekmektedir?
BAŞKAN
Sayın Gürer
9.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, engellilerin
sorunlarına ilişkin açıklaması
ÖMER
FETHİ GÜRER (Niğde) Teşekkürler Sayın Başkan.
Ülkemizde
engellilerimizin ciddi sorunları vardır. Engellilere devletçe
sağlanan desteğin AKP iktidarı tarafından aile gelirlerine
endeksli değerlendirilmesi sonucu kesintiye uğraması
mağduriyetler yaratmaktadır. Ayrıca, 2018 yılında
işe girmek için sınava başvuran 100 bine yakın engelli
bireyden işe girmeyi hak edenlerin dahi ataması
yapılmamıştır. 2019 yılı normal KPSS takvimi
yayınlandığı hâlde EKPSS takvimi hâlen
yayınlanmamıştır. 10 bine yakın engelli üniversite
mezunu iş istihdamı sağlanmasını beklemektedir.
Engelli öğretmenler de Millî Eğitim Bakanlığından
kontenjan artırıp atama sağlanmasını istemektedir.
Bakanlık ve kurumlarda boş engelli kadrolar olmasına rağmen
atamaları neden yapılmamaktadır? Kamuda çalışan
engelli kotası da yüzde 3ten en az yüzde 6ya
çıkarılmalıdır.
Ayrıca,
özel rehabilitasyon merkezlerinde görev alan öğretmenler cezada 657
koşullarına tabi, kadroda ise öğretmen
sayılmamaktadır. Fedakâr eğitimcilerin de bir an önce
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Yalım
10.- Uşak Milletvekili Özkan Yalımın, 10 Temmuz
Dünya Hukuk Gününe ilişkin açıklaması
ÖZKAN
YALIM (Uşak) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri ve yüce milletimiz; bugün 10 Temmuz,
Hukukçular Gününü kutluyorum.
Sayın
Başkan ve değerli milletvekillerimiz; cezaevinde bulunan çok
sayıda vatandaşımız var, kader mahkûmları ve aileleri.
Kendileri, her gün, defalarca, ceza indirimiyle ilgili konu ne zaman gündeme
gelecek diye beni aramaktadırlar. 24 Haziran 2018 öncesi, AK PARTİ
Hükûmetinin İlk Yüz Gün İçerisinde Yapılacaklar diye
vermiş olduğu söz var biliyorsunuz. Bu konu bu hafta Meclis gündemine
gelecekti, maalesef, tatil öncesi gündeme gelmemektedir.
Onun
için, ben buradan Cumhur İttifakı milletvekillerine sesleniyorum:
Değerli milletvekili arkadaşlarımız, gelin, bu gündemi bu
hafta olmasa bile önümüzdeki hafta tatil öncesi değerlendirelim, en
doğru şekilde bunu kanunlaştıralım.
Tüm
yüce milletimize sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Ünal
Yok.
Sayın
Kayan
11.- Kırklareli Milletvekili Türabi Kayanın, Dikey
Geçiş Sınavında mağduriyet yaşayan öğrencilere
telafi şansı verilip verilmeyeceğini öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
TÜRABİ
KAYAN (Kırklareli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Dikey
Geçiş Sınavı, ön lisans programını
tamamlamış öğrencilerin lisans bölümüne geçiş yapabilmek
için girmiş oldukları sınavdır. İçeriği 60
sayısal ve 60 sözel sorudan oluşur.
Soru:
2018 yılında getirilen 0,5 net kuralı. Bu kuraldan haberi
olmayan birçok öğrencimiz LGS sınavına girip tek bir alanda soru
çözdüğünden, yaklaşık 90 bin öğrencimizin sınavda
başarısız olduğu görülmüştür. Bu kuralın
sınava girecek öğrencilerimize daha detaylı
anlatılmaması sebebiyle, birçok öğrencimizin bir yılı
heba olmuştur. Bu mağduriyeti yaşayan öğrencilerimize bir
telafi şansı vermeyi düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Sümer
12.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin, coğrafi konumu,
iklim koşulları ve tüm ulaşım yollarının üzerinde
olması itibarıyla yapılması düşünülen otomobil
fabrikası için Adana ilinin tercih edilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
ORHAN
SÜMER (Adana) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bereketli
toprakların diğer adı olan Adana, son yıllarda,
yanlış teşvik uygulamaları, kalifiye iş gücünün göç
etmesi ve ülke genelinde yaşanan ekonomik krizden dolayı eski
günlerini arar hâle geldi. Yaklaşık iki yüz yıllık sanayi
birikimi olan Adananın yeniden eski günlerine dönmesi için, Adana
Büyükşehir Belediyemiz, yeni ihtisas organize sanayi bölgeleri ve küçük
sanayi siteleri kurmak ve var olanları da daha verimli hâle getirmek için
çalışmalarına başladı. Adananın yeniden
ayağa kalkması için iktidarın da artık elini
taşın altına koyma zamanı geldi. Yapılması
düşünülen otomobil fabrikası için Adana tercih edilmelidir. Çünkü
coğrafi konumu, iklim koşulları, Orta Doğuya yakın
olması, tüm ulaşım yollarının üzerinde olması,
bir otomobil fabrikası için en doğru seçenek olarak Adanayı ön
plana çıkarıyor. Ayrıca, Adana yetişmiş insan
kaynağı ve otomobil üretimi için gerekli olan yan sanayiye de yeteri
kadar sahip bir metropoldür. Gelin, yıllardır Adananın ihmal
edilmişliğine son verelim ve bu fabrikayı Adanaya kuralım.
BAŞKAN
Sayın Şeker
13.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, AK
PARTİ hükûmetleriyle birlikte ülkemizdeki orman
varlığının arttığına ve tarihe
tanıklık eden çınar ağaçlarına gösterdiği
hassasiyetten ötürü Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir
Büyükakına teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması
İLYAS
ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Peygamberimiz
buyuruyor ki: Kıyamet kopmaya yakınken elinizde bir ağaç
fidanı varsa onu dikmeye vakit bulabilirseniz dikin.
Ülkemizde
20,2 milyon hektar olan orman varlığı AK PARTİ
hükûmetleriyle birlikte 22,7 milyon hektara yükseltilirken şu ana kadar 4
milyarın üzerinde de ağaç dikimi gerçekleştirildi.
Seçim
bölgem Kocaelide Büyükşehir Belediyesi son on beş yılda
kişi başına düşen yeşil alanı 2 metrekareden 12
metrekareye çıkardı; 8,5 milyon fidanı toprakla
buluşturarak kişi başına ilave 4,7 fidan dikti. Ayrıca
Kocaeli kent merkezinin, kentin simgesi hâline gelen, yaşları 120 ila
140 arasında, 80i tescilli olan çınarların çürüyen
kısımları da tedavi ediliyor. Tarihe tanıklık eden çınar
ağaçlarına gösterilen hassasiyetlerden dolayı Büyükşehir
Belediye Başkanımız Doçent Doktor Tahir Büyükakına ve
ekibine teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Sayın Kaya
14.- Trabzon Milletvekili Ahmet Kayanın,
fındık üreticisinin fındık alım fiyatının
açıklanmasını beklediğine ve Toprak Mahsulleri Ofisinin
sezon başında devreye girmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
AHMET
KAYA (Trabzon) Millî ürünümüz fındıkta yeni sezonun
başlamasına az bir süre kaldı. Fındık üreticisi
umutsuzluk ve çaresizlik içerisinde fındık alım
fiyatının açıklanmasını bekliyor. AKP Hükûmeti olarak
geçen sezon fındık fiyatını zamanında
açıklamamıştınız. Üretici
fındığını büyük oranda sattıktan sonra, hatta
sezon bitmek üzereyken fındık fiyatı açıklayarak üreticiyi
büyük zarara uğratmıştınız. Bu durumu sizlere
hatırlatıyoruz ve şimdiden uyarıyoruz: Geçen yıldan
ders alınmalıdır. İş işten geçmeden ve zaman
geçmeden, üreticiyi memnun edecek bir fındık alım fiyatı
mutlaka açıklanmalıdır. Fındık Karadeniz Bölgesindeki
milyonlarca insanın ekmeğidir, geçimidir. Ülkemize yılda
yaklaşık 3 milyar dolar girdi sağlayan fındık üreticimiz
mağdur edilmemelidir. Ayrıca bu yıl fındığın
bol oluşunu fırsat bilerek fındık fiyatını
düşürmeye çalışanlara fırsat verilmemeli ve mutlaka Toprak
Mahsulleri Ofisi sezon sonunda değil, sezon başında devreye
girmelidir.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Akın
15.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Akının, zor
durumda olan çiftçiye, besiciye ve süt üreticisine destek olunması
gerektiğine ilişkin açıklaması
AHMET
AKIN (Balıkesir) Sayın Başkanım, teşekkürler.
Sayın
Başkanım, başta Balıkesir olmak üzere, Türkiye'nin her
yerinde çiftçilikle ve hayvancılıkla uğraşan
hemşehrilerimiz, özellikle sütle uğraşanlar felaket durumda.
Yemin fiyatının hızla arttığı ve süt
fiyatının yerinde kaldığı -artmasına rağmen
karşılamadığı- durumda sütçülerimiz iflas
noktasına gelmiş. İstekleri şudur: 1 kilo süt 1,5 kilo yeme
eşit olsun.
Şu
anda iktidarda olan AK PARTİnin artık milletin sesini duyması
ve iflasa giden bu çiftçinin, hayvancının, sütçünün derdine derman
olması için çalışması gerekiyor. Gittiğimiz her yerde
bu konuyla alakalı olarak büyük bir feryatla karşı
karşıyayız. Ben buradan bütün yetkililere ve AK PARTİye
sesleniyorum: Çiftçiye, hayvancıya ve sütle uğraşan süt
hayvancısına destek olun.
BAŞKAN
Şimdi grup başkan vekillerinin söz taleplerini
karşılayacağım.
Sayın
Ağıralioğlu, buyurun lütfen.
16.- İstanbul Milletvekili Yavuz
Ağıralioğlunun, İlhami Keleşin vefatı
vesilesiyle devleti insanların göz göre göre ölümüne sebep olunan süreç
içerisinde merhametsiz görmekten bıktıklarına, Türk devletini,
Türk yurdunu ayağa kaldıracak olanın adalet reformu
olduğuna ve mağduriyetlerin giderilmesi için atılacak her türlü
adımı sonuna kadar destekleyeceklerine ilişkin
açıklaması
YAVUZ
AĞIRALİOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; birkaç gün önce bir
arkadaşımızı kaybettik. Benim cemiyetçilik
yaptığım yıllardan tanıdığım; ocaklarda
üşümeyi, aç kalmayı memleket, millet sevdasına azık
etmiş bir vatan, millet evladıydı, bir öğretmendi
İlhami Keleş.
BAŞKAN
Allah rahmet eylesin.
YAVUZ
AĞIRALİOĞLU (İstanbul) Bu süreç içerisinde yani deseniz
ki Bir adam, melekti, Allah lütfetti de -Rabbülâlemin- ona insan olmak
imtiyazı bahşetti. Bir melek insan olsa ancak öyle olur bir adam
idi. Ağzında dili var, kalbinde insanlığa karşı
sevgisi var bir mesuliyeti insanlığının olmazsa olmaz
ahlakı gibi taşıdı. Üniversite yıllarında
idealistti. O idealizmine, vatan, millet sevdasına, ülküsüne bismillah
ettiği günlerden öldüğü güne kadar hiç istikametini kaybetmedi.
Allah diyen herkese hizmet etmek Allah diyen herkesle beraber olmak; vatan,
millet sevdasına üzerine ne düşerse onu kendisine ve çocuklarına
yol azığı bilmek gibi bir mesuliyeti ömrü boyunca
taşıdı. Zaman zuhur etti, bir sendika davetine, kendisi gibi
Allah rızası için koşturan bir insan daveti gibi sayıp
icabet etti. Bizim sendikamıza dâhil olur musunuz? davetine
Ağabey, sizin sendikanız ne? bile demeden Allah diyen herkesin
ayağına toprak oluruz. diyecek bir ahlakla dâhil oldu. Sonra, bu
FETÖcülerin bir sendikası olduğu için FETÖcülük iltisakına
alamet sayıldı, görevinden el çektirildi. Görevinden el çektirildi,
iki yıl boyunca, üniversitede okuyan çocuklarına bakmak için
inşaatlarda hamallık etti, amelelik etti, duvar
ustalığı etti, taş taşıdı, kum
taşıdı.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YAVUZ
AĞIRALİOĞLU (İstanbul) Muzdarip olduğunu biliyorduk,
rencide olmasın diye çok fazla örseleyemedik, mevzu üzerine çok fazla
cümle kuramadık, kol kanat germeye çalıştık, dedik ki:
Gençliğinden itibaren her şeyini biliriz. Devlet
erkânımızdan, bu mevzuyla ilgili bürokratlardan, bu mevzuyla ilgili
siyasetçilerden istimdat diledik; ya, yok bunda öyle bir irtibat, iltisak, bir
şeyi yok bunun, bu bir Allahın adamı, yapmayın, etmeyin,
kıymayın dedik, muvaffak olamadık. Bir dadaş, bir
ülküdaş. Zaman zaman dedik ki: Nasılsın, iyi misin? Dedi ki:
Ağabey, çalışırız, paramızı taştan
çıkarırız ama bu vatan hainliği işini kaldıramaz
hâle geldi yüreğim. Kanser oldu, öldü; kanser oldu, öldü.
Dolayısıyla, vesile edin diye söylüyorum; aklınızı
başınıza alın, Allahın huzuruna insanlara
attığınız iftiralarla çıkmayın, yeter artık.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YAVUZ
AĞIRALİOĞLU (İstanbul) Devleti, itham ederken, onu bunu
mağdur ederken görmekten bıktık; yeter artık,
toparlansın, herkes toparlansın. Yani devlet dediğiniz cihaz,
gadre uğramış adamların görevlerine tevdi edilme sürecini
de organize etmek zorundadır. İnsanların göz göre göre ölümüne
sebep olan bu süreç içerisinde devleti bu kadar merhametsiz görmekten
bıktık artık, yeter. Yani devlet dediğiniz cihaz, adaleti
çalıştıracak şakır şakır, hakkı yenenin
hakkını kendisine iade edecek, yeter artık. O yüzden, bu mevzuda
Allahın huzuruna Ya, biz bilemedik, kurunun, yaşın
hesabını yapamadık, bir sürü mazlum, mağdur arada da öldü.
gibi bir mazeretin ifade etmeyeceği bir dehşet gününe yürüyoruz -ölüm
var, hesap var- oraya yürüyoruz. Dolayısıyla Hükûmete, Hükûmetin
sözcülerine, grup başkan vekillerine sesleniyorum: Yeter artık. Bu
yargı reformu mu neyse, bugün görüştüğümüz turizm reformu da
dâhil, hepsinden daha önemli olan şey, bu Türk devletini, bu Türk yurdunu
ayağa kaldıracak olan şey adalet reformudur.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun.
YAVUZ
AĞIRALİOĞLU (İstanbul) - Bunu inşa etmezsek, bu
topraklarda adaleti hâkim kılamazsak, İlhami ağabey gibi
binlerce insanı, İlhami Keleş gibi binlerce mazlumu ahirette
kendimize azap sebebi edeceğiz, yüzlerine bakamayacağız. Bir
dehşetli güne hazırlanıyoruz. AK PARTİ Grubuna söylüyorum:
Bizim takatimiz yetmez bu işlere çünkü biz nihayetinde FETÖcülük
ithamının altında siyaset yaptığımız için
sözümüz vicdanlarınızda belki makes bulmaz ama sizi Allahın
huzuruna çıkacağımız bir dehşetli günü
hatırlatarak kendinize getirmeye davet etmekten başka elimden bir
şey gelmiyor; lütfen kendinize gelin artık. Bu mevzuda
yapacağınız, atacağınız her türlü adımı
sonuna kadar destekleyeceğiz. Devletin bu mağduriyetleri gidermek
için ortaya koyacağı iradenin önünde, arkasında
Bütün
oyları da siz alın. Bak, yemin billah olsun, propagandasını
da yapacağız, diyeceğiz ki: Bu derdinize derman Hükûmet oldu;
bize oy vermeyin, Hükûmete oy verin. Ama yeter, bunu çözmek
zorundasınız.
Genel
Kurulumuza saygılarla efendim.
BAŞKAN
Teşekkürler.
Sayın
Bülbül
17.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, 10
Temmuz Dünya Hukuk Gününe ve haklının güçlü olduğu bir dünya
için Türkiye'nin güçlü olması gerektiğine ilişkin
açıklaması
MUHAMMED
LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bugün,
ifade edildiği gibi, 10 Temmuz Dünya Hukuk Günü. Dünya
barışının hukukla, hukuk yoluyla sağlanması
adı altında yapılan toplantıların 3üncüsü 10 Temmuz
1967 günü Cenevrede yapıldığında 10 Temmuz gününün Dünya
Hukuk Günü olması kararlaştırılmıştır. 1967
yılında Türkiye Cumhuriyeti devleti de bugünü Dünya Hukuk Günü olarak
kabul etmiştir. Aradan geçen elli iki yıla rağmen, dünyada hukuk
yoluyla barış sağlanamamıştır. Hâlâ Hak,
güçlünündür. kuralı temel belirleyicidir.
Türkiye,
son iki yüz yıllık mazisinde, Osmanlı Devletinin
zayıfladığı süreçte ve Türkiye Cumhuriyetinin
kuruluşundan sonra her dönemde uluslararası camianın çifte
standartlı bakışına ve uygulamalarına muhatap
olmuştur. Birleşmiş Milletlerin, gelinen noktada, Güvenlik
Kurulu üyelerinin tasallutu ve blokajı nedeniyle işlemez hâle
geldiği; NATOnun müttefiklik hukukuna uymayan ilişkilere müdahale
edemediği ve âdeta ABDnin çiftliği hâline geldiği; Avrupa
Birliğinin kendi siyasi birlikteliğinin sorgulandığı
bir dönemde hâlâ aday ülke durumunda olan Türkiyeye karşı çifte
standartlı muamelesini ve özellikle Doğu Akdeniz konusunda son
dönemde ortaya çıkan tehditlerinin devam ettiği bir süreci
yaşamaktayız.
Türkiye'nin,
uluslararası hukukun askıya alındığı böyle bir
dönemde, aynen çift başlı Selçuklu kartalı gibi hem Doğuya
hem Batıya bakan ve meseleleri Ankara merkezli okuyup adaleti hâkim
kılacak bir medeniyet inşa etme gibi bir sorumluluğu
bulunmaktadır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun.
MUHAMMED
LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Zor ve netameli olsa da haklının güçlü
olduğu bir dünya için Türkiye'nin güçlü olmasından başka çare
bulunmamaktadır.
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Sayın Kurtulan
18.- Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, 7 Temmuz
Vedat Aydının ölümünün 28inci, 10 Temmuz Ali İsmail
Korkmazın ölümünün 6ncı ve Türkiye Gazeteciler
Sendikasının kuruluşunun 67nci yıl dönümüne, hâlâ
gazetecilik faaliyetlerinden dolayı İstanbul Milletvekili Ahmet
Şıkın yargılandığına ve 26ncı Dönem
İstanbul Milletvekili Eren Erdemin tutuklu olduğuna, 10 Temmuz
Ankara Adliyesinde görülen Şule Çet davasına ilişkin
açıklaması
FATMA
KURTULAN (Mersin) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Halkın
Emek Partisi Diyarbakır İl Başkanıyken 5 Temmuz 1991de
JİTEM tarafından kaçırılan ve 7 Temmuz 1991de cesedi
bulunan Vedat Aydını anıyoruz. Vedat Aydın, İHDnin
Ekim 1990 sonunda Ankaradaki bir kongresinde kürsüye çıkıp İHD
Diyarbakır Şubesi Başkanı olarak konuşmasını
Kürtçe yapmak istedi, tutuklandı, sonunda beraat etti.
Yirmi
sekiz yıl önce bugün, Vedat Aydının cenaze töreni
yapıldı. Vedat Aydının cenazesine yüz binlerce insan
katıldı. Cenaze törenine katılan kitle üzerine açılan
ateş sonucu 8 kişi hayatını kaybetti, onlarca kişi de
yaralandı. 90lı yılların karanlık sayfası bu
cinayetle açıldı. Failler adalet önüne çıkarılmadı. O
günden bugüne, değişen hiçbir şey olmadı.
Bugün,
Gezide yitirdiklerimizden Ali İsmailin de ölüm yıl dönümü. Gezi
protestolarına katıldığı için, sivil giyimli polis ve
kişiler tarafından saldırıya uğradı. Hastanede
yirmi sekiz gün yaşam mücadelesi verdi, altı yıl önce bugün
yaşamını yitirdi. Onun şahsında Geziyi, Gezide hayatını
kaybedenleri ve yaralananları anıyoruz.
Bugün,
Türkiye Gazeteciler Sendikasının kuruluş yıl dönümü. Bugün
133 gazeteci cezaevinde. Türkiye, en çok gazetecinin hapiste olduğu ülke
konumunda. Milletvekilimiz Ahmet Şık hâlâ gazetecilik faaliyetlerinden
dolayı yargılanıyor. Eren Erdem hâlâ tutuklu. Toplum doğru
ve etik haber almayı arar duruma gelmişken iktidar, gazeteciliği
suç olarak lanse etmeye devam ediyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Kurtulan, buyurun.
FATMA KURTULAN (Mersin) - Gazetecilere yönelik utanç
verici fişleme belgeleri yayınlanıyor. Sindirmekle, korkutmayla
gazetecilik bitmez diyoruz. Bir ülkenin demokrasisi basının
özgürlüğüyle ölçülür, gazeteciler üzerindeki tahakkümü kaldırın
diyoruz.
Bugün aynı zamanda Ankara Adliyesinde Şule
Çetin davası görülüyor. Bu dava gerçekten de bu ülkenin vicdan
davasıdır. Bu ülkede kadın cinayetleri vardır. Bunun da
temel nedeni politikaların kadın lehine üretilmemesidir; kadın
lehine var olan yasaların da görünürlüğü, bilinirliği,
uygulanırlığı konusundaki eksikliklerdir. İktidar bunu
kabul edip bu doğrultuda politikalar yapmak durumundadır. Kadın
bakanlığı oluşturulmalı, kadına dair güçlü
politikalar hayata geçirilmelidir diyorum.
Teşekkür ediyorum Başkanım, sağ olun.
BAŞKAN Sayın Özel
19.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 10 Temmuz Ali
İsmail Korkmazın ölümünün 6ncı yıl dönümü vesilesiyle
Berkin Elvan, Ethem Sarısülük, Ahmet Atakan, Mehmet Ayvalıtaş,
Abdullah Cömert, Medeni Yıldırım, Mustafa Sarı, İrfan
Tuna, Selim Önder, Zeynep Eryaşar ve Serdar Kadakalı saygıyla
andıklarına, 10 Temmuz Türkiye İşçi Partisi eski Genel
Başkanı Ali Aybarın ölümünün 24üncü, Türkiye Gazeteciler
Sendikasının kuruluşunun 67nci yıl dönümüne, maden
mühendislerinin sorunları ile çiftçilerin elektrik aboneliği
işlemlerinde yaşadığı sorunlara, Ankara Adliyesinde
görülen Şule Çet davasına ve 10 Temmuz Dünya Hukuk Gününe
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
10 Temmuz, Ali İsmail Korkmazı kaybedeli
altı yıl oldu. Ali İsmail, Eskişehirde Mevlüt
Saldoğan ve onun yönlendirdiği siviller tarafından tekmelenerek
dövülmüş ve hepimizin izlediği o korkunç görüntülerden sonra,
yoğun bakımdaki yaşam savaşını 10 Temmuz günü
kaybetmişti. Ali İsmail Korkmazın ölüm yıl dönümünde,
kendisiyle birlikte Berkin Elvanı, Ethem Sarısülükü, Ahmet
Atakanı, Mehmet Ayvalıtaşı, Abdullah Cömerti, Medeni
Yıldırımı, Mustafa Sarıyı, İrfan
Tunayı, Selim Önderi, Zeynep Eryaşarı ve Serdar
Kadakalı bir kez daha saygıyla anıyoruz.
Türkiye
Cumhuriyeti tarihinin en yüksek katılımlı, en
barışçıl ve bütün dünyaya Türkiyede hâlâ daha umudun
olduğunu, hâlâ daha gençlerin olduğunu ve bir başka Türkiyenin
mümkün olduğunu gösteren Gezi direnişini ve Gezi direnişçilerini
bir kez daha selamlıyoruz.
Bugün,
Mehmet Ali Aybarın ölüm yıl dönümü. Türkiye İşçi
Partisinin Genel Başkanı olarak 1962-1969 arasında görev
yapmıştı. 27nci Yasama Döneminde Türkiye İşçi
Partisinin yeniden Parlamentoda müzakerelere katılıyor olması,
yaptıkları katkı, ortaya koymuş oldukları derinlik
Mehmet Ali Aybarın ölüm yıl dönümünde hem TİPin geçmişini
hem bugünkü mücadelesini selamlamamıza vesile oldu.
Türkiye
Gazeteciler Sendikası, 10 Temmuz 1952de İstanbul Gazeteciler
Sendikası adı altında kurulmuştu, sonra ismi
değişti. Gazetecilik, bugün Türkiyede can çekişiyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) - Geçtiğimiz günlerde SETA isimli bir vakıf,
uluslararası basın kuruluşlarının Türkiyede
çalışan muhabirlerini, emekçilerini fişlediği, açıkça
hedef gösterdiği andıç niteliğinde bir belgeyi kamuoyuyla
paylaşmıştı. Maalesef, dün AK PARTİ Grubunun bu konuda
kürsüye çıkan sözcüsü de bu çalışmayı sahiplendi. Bu,
basın özgürlüğü açısından da Türkiye açısından da
son derece olumsuz bir noktayı sahipleniştir.
Maden
mühendisleri
Somada tanıştık biz onlarla; kaybettikleri
meslektaşlarının başında hem ağlıyorlar hem
bundan sonra anneler, babalar, evlatlar ağlamasın diye ne
yapılması gerektiğini söylüyorlardı Somada; o günden beri
beraberiz. Bugün Meclise geldiler.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) - İstedikleri randevuya grubumuz olumlu cevap vermişti,
Halkların Demokratik Partisi de vermiş. Diğer gruplardan
görüşme talep ediyorlar. Onlar mutlaka dinlememiz gereken bir meslek
grubu. Dertleri aslında kendi dertleri de değil. Diyorlar ki: Biz
2012de SGKyle bir anlaşma yaptık. Maden mühendisine verilecek
minimum maaşı belirliyorduk. Maden şirketleri baskıyla
SGKye bu işi bozdurdular. Şimdi Maden Mühendisleri
Odasının belirlediği fiyata değil ucuza
çalıştırınca, maden mühendisi olmadan imza atan adamlar
ancak o paraya çalışıyorlar veya para olmayınca, huzur
olmayınca görev tam yapılmıyor, yapılamayınca Somalar,
Ermenekler yeniden gündeme gelebiliyor. O yüzden, lütfen, gruplar, yoğun
gündeme rağmen Maden Mühendisleri Odasının yönetimini dinlesin.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Bu konu sadece onların yüksek maaş alma meselesi
değildir, buna kulak vermek gerekiyor.
Manisa
Sarıgöl ve Alaşehirden, ama bütün Manisayı, bütün Türkiyedeki
çiftçileri rahatsız eden bir sorunla ilgili ardı kesilmez telefonlar
alıyoruz. Hani Cumhurbaşkanlığı yönetim sisteminin
billboardlarında diyordunuz ya: Milletvekilleri halkla daha çok temas
edecek, daha kolay sorun çözecek. Vallahi çözemiyoruz. Ama buradan, kimin gücü
yetiyorsa ona sesleniyoruz. Bir çiftçimiz hayatını kaybediyor,
elektriğini hemen kesiyorlar. Oğullarına, kızlarına,
çocuklarına diyorlar ki: Bu aboneliği üstünüze alın.
İstedikleri evraklar en erken otuz beş günde tamamlanıyor, bir
ayda tamamlanıyor. Bir ay boyunca babalarını kaybettiklerine mi
yansınlar; tarlada yanan ürünlerine, gelecek kış aç kalacak
olmalarına mı yansınlar?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) - Manisadaki adı Gediz AŞ başka yerde bilmem
ne. Ama, ne? Özelleştirme. Yapmayın, yakarsınız. dedik;
yaptınız, çiftçi de yanıyor, mahsul de yanıyor. Özel
şirketin bu anlamda hiç acıması yok. Para yatacak, yeni
abonelik paraları alınacak. diye mahsul yanıyor, sesini
değirebilen yok. Eskiden olsaydı TEDAŞ müdürünü arardım
ben, anlatırdım, çözerdim. Var mı çözebilen?
Olmadığına göre, o zaman belki bu sesimizi bir yerlerde o güçlü
yürütmeniz duyuyorsa, belki bu işler, bu mesele çözülür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son cümlelerinizi alayım.
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Başkanım, son sözüm: Hem
Şule Çet davasını takip ediyoruz bütün kadın cinayetleri
için yüreğimiz yanarak hem istatistiklerdeki kötüye gidişten
dolayı -ülkeyi yönetenler bir yanlış yapıyorlar ki
kadın cinayetleri artıyor- bununla ilgili kurulan komisyonun raporlarının
dikkate alınması, bununla ilgili yeni çalışmaların
yapılması gerekiyor, bununla ilgili hukukçuların, bununla ilgili
kadın örgütlerinin dinlenmesi gerekiyor; bunu bir kez daha hatırlatıyoruz.
Bugün Dünya Hukuk Günü. Her hâlde dünyada hukuk herkese lazım
ama en çok Türkiyeye lazım. Ben aslında çok şey söyleyecektim.
Bu sözümün haber değeri olacaksa, yerine, İYİ PARTİ grup
başkan vekilinin anlattığı o acılı, yürek burkan,
gırtlak düğümleyen hikâyeyi bir kere daha dinlesinler; bir televizyon
verecekse bizi vermesin, bugün onu versin. Hukuka ne çok ihtiyacımız
olduğuna ilişkin en güzel örneği Sayın
Ağıralioğlu ifade etti.
Teşekkür ediyorum. (CHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu
20.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun,
10 Temmuz Dünya Hukuk Gününe, 11 Temmuz Srebrenitsa katliamının
24üncü yıl dönümüne ve Türkiye'nin küresel anlamda sorumluluğunun
büyük olduğuna ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, evet, bugün 10 Temmuz,
Dünya Hukuk Günü, aynı zamanda da Avrupanın göbeğinde Bosnada
Srebrenitsa katliamının da yıl dönümü. Bir taraftan hakikaten
Avrupanın kendi değerlerine yabancılaştığı
ve ayaklar altına alarak saldırganlaştığı bir
süreci hatırlıyoruz, bir taraftan da Dünya Hukuk Günüyle ilgili
görüş ve düşüncelerimizi ortaya koyuyoruz.
Bu iki noktada şu hususu ifade etmek isterim: Tabii,
biz, dört asır boyunca, Bosnada Sırpları, Hırvatları,
Boşnakları; Kudüste Yahudi ve Hristiyanları temel hak ve
özgürlükler ekseninde bir arada yaşatmış büyük bir ecdadın
torunları, büyük bir devletin mensuplarıyız. Bu büyük medeniyet
yaklaşımı, mülkün temeli olarak adaleti görme ve onu tahakkuk
ettirme, bütün insanlar için bunu tahakkuk ettirme yaklaşımı
Pax Ottomana Osmanlı Barışı dönemi olarak dünya
tarihine geçmiştir. Şimdi, aynı yürüyüşün, aynı
medeniyet tasavvurunun, aynı paradigmanın mümessilleri olarak, Gazi
Meclisin mensupları olarak, inşallah, hep beraber Dünya 5ten
büyüktür. diyen Cumhurbaşkanımızın, Türkiyenin
önderliğinde, bütün insanlığın adil ve merhametli yeni bir
dünya düzeninde de yaşayabilmelerinin temini hususunda
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun.
MUHAMMET
EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) Dünya 5ten büyüktür.
diyen Türkiyenin önderliğinde, bütün insanlığın daha adil
ve merhametli bir dünyada yaşayabilmesi hususunda Türkiye,
insanlığın umudu ve vicdanıdır. Bu, bizim küresel
anlamda sorumluluğumuzun ne kadar büyük olduğunu da ifade etmektedir.
Türkiye hakikaten bu sorumluluğunun bilincinde hareket etmekte ve gerek
bölgesel gerek küresel platformlarda bu hassasiyeti tüm insanlık
adına gerçekten yüksek sesle haykırmaktadır. İnşallah,
önümüzdeki dönemin Türkiyenin öncülüğünde daha müreffeh, daha
barışçıl, daha huzurlu ve daha adil bir dünyayı
insanlığa hediye etme dönemi olmasını diliyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın sözlerinizi.
Buyurun.
MUHAMMET
EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) Daha adil, daha müreffeh
bir dünya üzerinde hep beraber yaşamayı diliyor, bu duygu ve
düşüncelerle Meclise saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Evet,
değerli arkadaşlar, İYİ PARTİ Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ PARTİ Grubunun, Antalya Milletvekili
Hasan Subaşı ve arkadaşları tarafından,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin Türkiye Büyük Millet
Meclisinin faaliyetlerini azaltmış olması, yasama ve denetleme
fonksiyonlarını akamete uğratmasıyla ilgili olarak
sorunların tespiti ve çözüm önerilerinin belirlenmesi maksadıyla
8/7/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 10
Temmuz 2019 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
10/7/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu, 10/7/2019 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19'uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Yavuz
Ağıralioğlu
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Antalya
Milletvekili Hasan Subaşı ve arkadaşları tarafından
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin Türkiye Büyük Millet
Meclisinin faaliyetlerini azaltmış olması, yasama ve denetleme
fonksiyonlarını akamete uğratmasıyla ilgili olarak sorunların
tespiti ve çözüm önerilerinin belirlenmesi maksadıyla 8/7/2019 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 10/7/2019 Çarşamba günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN
Önerinin gerekçesini açıklamak üzere İYİ PARTİ Grubu
adına Sayın Subaşı, buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ
PARTİ GRUBU ADINA HASAN SUBAŞI (Antalya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi, 23 Nisan 1920den itibaren günümüze kadar önemli
tecrübelerden geçmiş, her şeyden önce millî iradeyi temsil
etmiş, Kurtuluş Savaşının karargâhı olmuş,
Türkiyenin ilk anayasasını yapmış ve Türkiye Cumhuriyetini
ilan etmiş, savaş kararı almış, barış
kararı almış, darbelere maruz kalmış ve nihayet, 15
Temmuz menfur darbe girişimi sonucu bombalanmış ve Gazi Meclis
sıfatını da kazanmıştır. 1927 yılında
yapılmış bir asker alma kanununu, geçen haftalarda, doksan iki
yıl Türkiyeyi idare ettiğini ve tabii ki doksan iki yıl sonucunda
değişme ihtiyacını görerek değiştirdiğimizi
de unutmamak gerekir yani geçmişte yapılan yasaların,
tartışılmış yasaların yıllarca Türkiyede
önemli sorunlara çare olduğunu da görmek lazım.
16
Nisan referandumuyla sert kuvvetler ayrımı denilerek başkanlık
sistemine geçilmiştir. Bu erkler ayrımını hemen hemen üç
yüz yıl önce yaşamış Fransız düşünür Montesquieu,
yasamanın, yürütmenin ve yargının birbirinden
ayrılması gerektiğini, sorumluluklarının
sınırlandırılmasının hürriyetlerin gelişmesi
ve devletlerin yönetiminde önemine binaen ortaya koyduğu kurumlar ve
kavramlar dünyada benimsenmiştir, sert kuvvetler ayrımını
da bu kuvvetlerin belirgin biçimde ayrılması olarak ifade
etmiştir. Eğer ki yürütme erkinin yasama ve yargıya müdahalesi
olması hâlinde de yine aynı düşünür, bunun hürriyetlerin
kısıtlanmasına ve diktatörlüklere yol açacağını
ifade etmiştir. Yani yasama kanunları yapacak, yargı sadece bu
kanunları uygulayacak -bununla sınırlı- yürütme de o
kanunlara uygun yürütme görevini ifa edecek. Hepsinin görevleri
sınırlı. Fakat sert kuvvetler ayrımı denilen
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde ise,
Cumhurbaşkanlığı sistemimiz dünyanın hiçbir yerinde
görülmeyen Cumhurbaşkanının kararnamelerle yasamaya paralel
kanun yapma yetkisini kendisine almış bulunmaktadır yani
yasamaya paralel bir güç ortaya çıkmıştır. Bununla
yetinmediği gibi, taraflı olması nedeniyle Meclisteki
ayağını da kontrol altına alabildiği için yürütmenin
yargıya müdahalesinin tam olduğunu söylemek mümkündür. Yani
hürriyetlerin kısıtlanması ve diktatörlüğe gidişin bir
nevi yollarıdır. Yargı üzerindeki etkisi de
tartışılmaz, bilinen bir husustur.
Bugünkü
tabloda, 87nci maddeye göre yine en önemli yetkimiz yasama yetkisi, kanun
yapma yetkisi; ancak milletvekilleri hazırlayabilir bu teklifleri. Ama
görüyoruz ki, tabii ki, gensoru, yürütmeyi denetleme yetkilerimiz
kalmadığı gibi Kanun yetkimiz var mı? dersek, muhalefet
olarak daha hiç kanun yapabildiği, kanun teklifimizin kabul edildiği
görülmediği gibi, iktidarın da ben kanun teklifi verebildiğini
ve bir kanun üzerinde düşünüp, tartışıp önümüze
koyabildiğini hatırlamıyorum, bundan sonra da
koyabileceğini zannetmiyorum. Yani Türkiye Büyük Millet Meclisinin yasama
yetkisi
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın sözlerinizi Sayın Subaşı.
HASAN
SUBAŞI (Devamla)
kanun yapma yetkisi de kadük olmuştur.
Araştırma
önergeleri
Yüzlerce araştırma önergesi verilmiş -emeklilikte
yaşa takılanlar, 3600 ek gösterge, tarımın sorunları,
beka sorunu, FETÖnün siyasi ayağının araştırılması,
Çorlu tren kazası sonuçlarının
araştırılması- hiçbir araştırma önergesinden de
sonuç alınamamıştır.
O
hâlde, dün tartışıldığı gibi, hele hele önümüzde
bir reform, yargı reformu da olduğunu düşünürsek, yargı
reformunu açıklayan müessese gene hükûmet sisteminin başındaki
Cumhurbaşkanımız olmuştur. Cumhurbaşkanı,
yargı reformunu açıklamıştır hiçbir milletvekilinin
haberi olmadan ve önümüzdeki günlerde buraya geldiğinde tabii ki onaylanması
kuvvetle muhtemeldir, fakat bizim bilgilerimizin dışında.
Ben
bu önergeyle Meclisin işlevinin tartışılması
gerektiğine inanıyorum.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Oluç, buyurun.
HDP
GRUBU ADINA HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Anayasa
tartışmaları bu ülkede onlarca yıldır hiç bitmeyen bir
tartışmadır ve bir sistem, demokratik, özgürlükçü bir sistem
yerli yerine oturuncaya kadar da belli ki bu tartışmalar devam
edecektir. Bu, iyi bir şeydir, kötü bir şey değildir.
Şimdi,
anayasa tartışması bugün yine Türkiyede güncel bir
tartışmadır geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi.
İki nedeni var bunun: Bir tanesi, 1980 askerî darbesinden sonra
yapılan Anayasa hatırladığınız gibi son derece
despotik bir anlayışla, demokratik ilkeleri içermeyen bir
yaklaşımla oluşturulmuştu ve bu Anayasa Türkiyedeki
toplumsal gelişmeyi ve siyasal gelişmeyi karşılayabilecek
nitelikte değildi; hâlen de öyledir ve o Anayasa onlarca maddesi değiştirilmiş,
âdeta bir bohça diyeceksek yamalı bohçaya dönmüş, delik deşik
olmuş bir anayasadır. İçinde kimi maddeler vardır, mesela
90ıncı madde gibi, bu madde uluslararası anlaşmalara ve
sözleşmelere öncelik tanır, amir hüküm olarak görür ama kimi maddeler
vardır uluslararası anlaşmaları ve sözleşmeleri yok
sayan maddelerdir. Yani son derece eklektik bir yapıdır. Şimdi
bir de buna son referandumdan sonra eklenen maddeler ortaya
çıkmıştır ve son bir seneye
baktığımızda -bir sene olmuştur bu
değişikliklerden bu yana- bu konuyu tekrar tartışma
ihtiyacının açık seçik ortada olduğu bellidir.
Bakın,
buna ne isim takarsak takalım yani iktidar partisinin çeşitli
mensupları, sözcüleri çeşitli şekillerde bunu
tanımladılar. Revizyon diyen oldu, MR çekelim. diyen oldu,
Tadilat yapalım. diyen oldu, Değişiklik ihtiyacı var.
diyen oldu ama nihayetinde, ne isim takarsak takalım, bu
tartışmayı yapmamız gerekiyor çünkü son bir yıla
baktığımızda, Cumhurbaşkanlığı
kararnameleriyle idare edilen bir ülke durumuna geldik. Bir yıl içinde 39
Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkmış, 1.900
küsur maddeyi içeriyor; buna karşılık 34 kanun
çıkmış, yaklaşık 600 maddeyi içeriyor. Çok açık,
ortada, Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle idare edilen bir
ülke olmuşuz. Denge denetleme mekanizmaları işlemiyor, hukukun
üstünlüğü yok, kuvvetler ayrılığı işlemiyor.
Şimdi, bu hâldeki bir dönemi yaşadıktan sonra tabii ki bu durumu
bir tartışmamız gerekiyor kaçınılmaz olarak.
Bizim
önerimiz aslında çok açık, diyoruz ki: Anayasa yapım sürecine,
anayasa metninin dayanacağı temel ilkelere ve anayasanın
niteliğine ilişkin bir tartışmayı, gelin, Meclis
çatısı altında yapalım.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın Sayın Oluç.
HAKKI
SARUHAN OLUÇ (Devamla) Gelin, bunu somut ve güçlü bir demokratikleşme
programı ve yargı reformuyla destekleyelim. Dinamik, geleceğe
açık, özgürlükçü ve demokratik reformlara açık bir geçiş süreci
anayasası konuşalım. Bu bir ihtiyaçtır. Sağlam bir
haklar ve özgürlükler sistemine yer vermelidir, iktidarı yatay ve dikey
şekilde paylaştırmalıdır, etkili hukuksal ve kamusal
denetim mekanizmalarını işlevsel kılmalıdır;
ülkemizdeki farklı kültür, inanç, ana dilleri eşit görmelidir ve karşılıklı
saygıyı içeren bir anlayışla toplumsal
barışın ve zenginliğin gereği olarak görmelidir. Böyle
bir çalışmayı bu Mecliste yapmak mümkündür. Eğer kuvvetler
ayrılığını ya da denge denetleme
mekanizmalarını ayağımızdaki prangalar olarak görürsek,
o zaman demokratik ve özgürlükçü bir yolu yürüme imkânımız yoktur.
Hele hele yerel demokrasiyi var olan merkezî vesayetten daha da merkezî vesayet
altına alacak adımlar atarsak demokrasi konusunda çok geri bir
noktaya savrulmuş oluruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HAKKI
SARUHAN OLUÇ (Devamla) O nedenle -son cümlem- önerimiz: Gelin, Anayasa
Komisyonunda bu konuları bütün partiler olarak eşit şekilde
tartışalım ve önümüze yeni bir yol haritası
çıkaralım.
Teşekkür
ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Sayın Kaboğlu, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP
GRUBU ADINA İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, Divan, değerli milletvekilleri; konuya iki açıdan
yaklaşacağım, birincisi yürürlükteki Anayasa açısından;
ikincisi, olması gereken açısından.
Şu
anda yürürlükte olan Anayasaya göre acaba Meclisimiz görev ve yetkilerini
kullanabiliyor mu, yerine getirebiliyor mu? Birinci soru bu. Bu açıdan, bilindiği
gibi Anayasa madde 7 Yasama yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisine aittir. Bu
yetki devredilemez. der fakat bir de 6ncı maddenin son cümlesi var:
Hiçbir kurum ve organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet
yetkisi kullanamaz. İşte bu konuda bir ayrıcalığımız
var, tek bir organ var; Türkiye Büyük Millet Meclisi asli ve genel yetkiye
sahip olan organ ama tek kuralı, tek kaydı şu: Anayasaya
saygı kaydıyla her konuda düzenleme yapabilir. Buna
karşılık, mesela, belirtildiği gibi yasama yetkisini
kullanan Meclisimiz son bir yılda yaklaşık olarak 35-36 kanun
çıkardığı hâlde Cumhurbaşkanlığı
kararnamesi sayısı 41i bulmuştur ve bu kararnameler 2 bin
maddeyi içeriyor ama bizim Meclisimiz yaklaşık 600 küsur madde
çıkardı.
Şimdi,
madde sayısı önemli değil ama belli olan, açık olan, bir
paralel meclisin var olduğudur. Bu Meclis esasen genel ve asli yetkiye
sahip Anayasaya göre fakat bir de Cumhurbaşkanının
Cumhurbaşkanlığı kararnameleri adı altında,
madde 104te anayasal çerçevesi belirlenmiş olan yetkisi ve 6ncı
madde çerçevesinde kaynağını Anayasadan almayan hiçbir yetkiyi
kullanamayan bir organ. Bunu açıklığa kavuşturmamız
gerekir. Bu bakımdan bu öneri yerinde bir öneridir, bunu savunmamız
gerekir, bunu desteklememiz gerekir. Bizim partimiz de
Cumhurbaşkanlığı kararnamelerini izleme komisyonunu
önerecek, bu daha sonra burada tartışılacak, bu bakımdan bu
teklif önemli. Demek ki şu anda kanun teklifinden Meclisteki
konuşmalara kadar, buradaki tartışmalara kadar bu Anayasa
çerçevesinde bile biz yasama yetkimizi Meclisin varlık nedeni
doğrultusunda kullanamıyoruz, bunu saptamak lazım. Bizden daha
çok saraydaki bürokratlar mevzuat yazıyorlar ama bizim
yazdığımız mevzuatlar Anayasaya uygun olarak
kullanılamadığı için, torba kanunu şeklinde
olduğu için yürürlükteki mevzuatı bozucu bir etki de yaratıyor,
oysa bizim varlık nedenimiz kodifiye etmektir ama biz mevcut olan
kodları bu yöntem yanlışlığı nedeniyle bozmak
için çaba gösteriyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın Sayın Kaboğlu.
İBRAHİM
ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi,
bu, olağan durumdur. Demek ki Türkiye Büyük Millet Meclisi yürürlükteki
anayasal çerçevede görev ve yetkilerini kullanamamaktadır veya
kullanmamaktadır ama bir başka organ Anayasa dışı
görev ve yetkilerini kullanmaktadır. Olağan durum çerçevesinde biz
görev ve yetkilerimizi sahiplenebiliriz yasamanın özerkliği
adına fakat olması gereken ise yasama-yürütme arasındaki
ilişkilerin anayasal denge ve denetim mekanizmaları çerçevesinde
kullanılabilmesi açısından o zaman pekâlâ bizlerin yoğun
anayasal birikimi vardır her partinin olduğu gibi -özellikle şu
anda muhalefet konumunda olan 1inci, 3üncü ve 5inci partilerin vardır-
ve bu anayasal birikimler sadece şu anda Mecliste grubu bulunan partilerin
değil, esasen Meclisin geçmişinden devraldığımız
mirastır, sivil toplum emeğidir, aynı zamanda tarihsel
mirastır. Bu tarihsel kazanımlar
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İBRAHİM
ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) Toparlayayım Sayın Başkan
izninizle.
BAŞKAN
Son cümlelerinizi alayım.
Buyurun.
İBRAHİM
ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bu,
Anayasa konusunda adım atma işi aynı zamanda bizim tarihsel
olarak anayasal kazanımlar hanesinde yer alan önemli, siyasal ve anayasal
miras olarak kabul edilebilir ve bu dört düzlemdedir: Yürürlükteki Anayasa, bu
Parlamentonun gerçekleştirdiği kazanımlar, sivil toplum
emeği ve uluslararası kazanımlar. Pekâlâ bu Meclis, eğer
gerçekten Meclisin 100üncü yılını saygın bir biçimde kutlamak
istiyorsa, gerçekleştirmek istiyorsa Anayasa konusunda hiçbir handikaba
kapılmaksızın adım atabilir. Evet, belki
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi deyimini kullanabiliriz
ama anayasal denge ve denetim düzeneğinin bulunmadığı bir
yerde demokratik hukuk devletinden bahsetmek zordur.
Önergeyi
destekliyoruz Meclisin saygınlığı için.
Teşekkürler.
(CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Sayın Tunç
konuşacaktır.
Buyurun.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK
PARTİ GRUBU ADINA YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; İYİ PARTİ grup önerisi
hakkında AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Bu vesileyle Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Grup
önerisinde, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçiş
sonrasında Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve yetkilerini tam
anlamıyla yerine getirip getirmediğinin
araştırılması ve alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılması
istenmektedir.
Değerli
milletvekilleri, 16 Nisan 2017 halk oylamasıyla kabul edilen Anayasa
değişikliğiyle parlamenter sistemden
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçiş
sağlanmıştır. Sistemin uygulanmasına da 24 Haziran
2018 seçimleriyle başlanmış, bir yıldan bu yana da uygulanmaktadır.
Özellikle son günlerde, grup önerisinde de belirtildiği üzere parlamenter
sisteme geri dönüşle ilgili söylemler sık dile getirilmektedir.
Değerli
milletvekilleri, parlamenter sistemin neyini özlemiş olabiliriz? Her on
yılda ürettiği darbeleri mi, postmodern, muhtıra, askerî
darbeleri mi? Koalisyon pazarlıklarını mı, Güneş
motellerini mi özlemiş olabiliriz? Siyasi krizleri mi özlemiş
olabiliriz? Siyasi krizlerin tetiklediği ekonomik bunalımları
mı özlemiş olabiliriz? İnsan hak ve özgürlüklerinin
kısıtlandığı o karanlık yılları mı
özlemiş olabiliriz? Demokrasimizi zayıflatan vesayet
odaklarını mı özlemiş olabiliriz?
Biz
bunların hiçbirini özlemedik, milletimiz de özlemedi ve hiçbir zaman da
özlemeyecek. Kaldı ki milletimiz bu sebeplerle cumhuriyet ve demokrasimizi
güçlendirecek Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine 16 Nisan
halk oylamasıyla evet diyerek tercihini yaptı. Bu tercihe
saygı duymak demokrasinin gereğidir.
Yasama,
yürütme ve yargının daha keskin çizgilerle birbirinden ayrılarak
kuvvetler ayrılığı ilkesinin tam anlamıyla tesis
edildiği, kuvvetlerin birbirini denetleme yollarının açık
olduğu, aynı zamanda kuvvetlerin uyumlu
çalışmasını da gözetecek mekanizmaların
oluşturulduğu Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin
en önemli özelliği, halkın yürütmenin başını
doğrudan sandıkta belirlemesidir. Her türlü vesayeti tasfiye etmesi,
yürütmede çift başlılığın ortadan kaldırılması,
hızlı karar alan ve uygulayan, icraatçı, güçlü bir hükûmet
modelini getirmesidir.
Bunun
yanı sıra, yine aynı sandıkta milletimiz yasama ve denetim
fonksiyonunu yerine getirecek olan Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerini
belirlemektedir. Kanun yapma yetkisinin münhasıran Meclise ait
olduğu, soru, Meclis araştırması, genel görüşme,
soruşturma gibi araçlarla yürütmeyi denetleme yollarının sadece
gensoru ve güvenoyu hariç açık olduğu -o da zaten sandıkta
milletimiz tarafından verilmektedir- yasama gücünün daha da
artırıldığı, güçlü Meclis yapısında
parlamenter sistemde olup da Cumhurbaşkanlığı sisteminde
olmayan, Meclis yetkilerini zayıflatan tek bir husus bulunmamaktadır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın sözlerinizi Sayın Tunç, buyurun.
YILMAZ
TUNÇ (Devamla) . Aksine, Meclisin karşılıklı fesih
yetkisiyle Cumhurbaşkanının görevini sona erdirme yetkisi bile
vardır. Cumhurbaşkanı ve kabine üyelerini gerektiğinde
soruşturma yetkisiyle Yüce Divana gönderme yetkisi vardır. Yürütmenin
kanun tasarısı hazırlayamaması ve bu yetkinin
münhasıran milletvekillerinde olması ve parlamenter sistemde var olan
tüm denetim yetkilerinin bu sistemde de var olması hususlarını
göz önünde bulundurduğumuzda, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yasama ve
denetim fonksiyonlarını yerine getiremediğini söylemenin
haklı bir gerekçesi bulunmamaktadır. Sistem seçim kanunları,
Siyasi Partiler Kanunu, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğündeki
uyum düzenlemeleri yapıldığında daha işlevsel hâle
gelecektir.
Biraz
önce Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle ilgili görüşler
buradan ifade edildi.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YILMAZ
TUNÇ (Devamla) Bitiriyorum.
BAŞKAN
Son cümlelerinizi alayım.
YILMAZ
TUNÇ (Devamla) Cumhurbaşkanlığı kararnameleri Türkiye
Büyük Millet Meclisinin yasama yetkisi dışında, önceki sistemde
Bakanlar Kurulunun kararları çerçevesinde alınan kararlardır.
Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin de yine yargı
yoluyla denetimi mümkündür; idari yargı, Anayasa yargısı da bunu
denetleyebilecektir.
Bu
duygu ve düşüncelerle grup önerisinin aleyhinde olduğumu belirtiyor,
Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, yoklama talebimiz var, söz talebini
karşılarken ikisini bitiştirip de sonra yoklama
hakkını elimizden almayasınız.
BAŞKAN
Alırdım aslında ama neyse.
HASAN
SUBAŞI (Antalya) Sayın Başkan, bir cevap verebilir miyim?
BAŞKAN
Buyurun Sayın Subaşı.
Neyle
ilgili cevap verecektiniz Sayın Subaşı?
HASAN
SUBAŞI (Antalya) Bu önergedeki amaç darbelerin özlenmesi mi? dedi,
onadır cevabım. Hayatım boyunca darbeleri hiç özlemedim.
BAŞKAN
Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
21.- Antalya Milletvekili Hasan Subaşının,
Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun İYİ PARTİ grup
önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
HASAN
SUBAŞI (Antalya) Önergedeki amaç darbeleri özlem midir? deyince, ben
darbeleri hiç özlemedim. Darbe hukuku hürriyetleri hep
kısıtlamıştır fakat darbeler arasında Türkiye
demokrasi yaşamıştır, hürriyetleri
yaşamıştır ama bugün baktığımız hukuk
sistemini değerlendirdiğimiz zaman, darbe hukukunun bir nevi
devamlı hâle geldiğini görüyoruz. Bizim de önerge vermemizin
amacı o olmuştur.
Teşekkür
ederim.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım, kısa bir söz talebim var.
BAŞKAN
Sayın Özel, buyurun.
22.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Bartın
Milletvekili Yılmaz Tunçun İYİ PARTİ grup önerisi üzerinde
AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Biraz önce Adalet ve Kalkınma Partisinin rejime
kasteden Anayasa değişikliğinden önceki propaganda dönemindeki
bildirisini dikkatle dinledik. Keşke o gün bu vatandaşa söylediğiniz
vaatler bugün gerçekleşmiş olsaydı da göğsünüzü gere gere
bunu anlatsaydınız. Kendisi de bir hukukçu olan değerli
milletvekilinin bu değerlendirmelerinin bugüne dair olduğunu kimse
iddia edemez. Öyle bir şey söylüyor ki, tekrar olacak ama münhasıran
yani sadece ve sadece Meclise aitmiş, artık bakanlar tasarı
yollayamıyormuş. Ciddi misiniz ya Yılmaz Bey? Ciddi misiniz?
Yani buna inanıyorsanız ben hakikaten size şefkat
duyacağım.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Önceden nasıldı?
BAŞKAN Sayın Özel, lütfen, Ciddi misiniz?
falan yapmayın yani Sayın Özel, rica ediyorum, lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, bu konuda
Ciddi misiniz? sorusunun
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
retoriğin bir gereği olan
dikkat çekme hususuna yönelik olduğunu sizin dışınızda
anlamayan olmadı.
BAŞKAN Ben anlamadım efendim yani kusura
bakmayın. Milletimiz de anlamıyor sizi bu yüzden.
ATİLA SERTEL (İzmir) Sayın Başkan,
siz konuşmayın oradan. Öyle şey olur mu? Siz Meclisi
tarafsız yönetmek zorundasınız.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
şimdi, burada Ciddi misiniz? derken şunu diyorum: Kalkınma
Bankası Kanununu hazırladık inşallah 1 Ekimde Meclise
yollamış olacağız. lafı Berat Albayraka ait.
Müjdelediği her şey vardı, altına imza atarak, buradaki
arkadaşlarımıza imza attırarak Anayasaya karşı
muvazaa suçu işlettiniz. İki bakan tartışıyor Nafaka
ömür boyu mu olsun, evlilik süresiyle mi sınırlı? Kanunu biz
çıkaracağız. Gerçekten bu sözleri burada söyleyince,
vatandaş da dinleyince vallahi bizim işimize geliyor çünkü diyorlar
ki: Ya, yalanı gerçek gibi anlatabiliyor adamlar." Bu bizim sizinle
ilgili iddialarımızı güçlendiriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Size mahsus
onlar.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Son cümlem.
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir de şunu bilin, şunu
söyleyeyim: Darbeler oluyor ya, dünyadaki bütün darbeleri lanetliyoruz ama
dünyada bu devirde artık darbeler tek adam rejimlerine, demokrasi görünümündeki
otokrasilere, otoriter popülist liderlere yapılıyor. Demokrasidir
darbenin aşısı. Bak yıl dönümü geliyor. Ölecektik burada
hepimiz bu avizeler düşseydi. Yıl dönümü geliyor ve şunu
söylüyorum: Demokrasi olan yerde darbe olmuyor.
Bir:
Darbeye maruz kaldıysanız ülkenin vasatındaki demokrasiyi
ortadan kaldırdınız demektir. İki: Bugünlerde darbe
olmasın istiyorsanız liyakati esas alan; demokrasiyi, hukuku esas
alan işler yapın. Bizim savunduğumuz her şey, inanın,
sizi, liderinizi darbeden korumaya yönelik laflar haddizatında.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) Ya, siz olmasanız vay hâlimize ya!
BAŞKAN
Tamamlayın cümlelerinizi Sayın Özel.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Bakarsanız, özünde sizin dediğiniz gibi bir rejim inşa
edilince darbeye açık, darbeye olanak taşıyan bir şey
ortaya çıkıyor. Bunun ne size ne iktidarınıza bir
faydası yok ve bakın, döneminizde darbe yaşandı. Darbeye
hep beraber direndik ama darbenin sebebi, liyakat yerine bir örgüte sadakati
esas alan kamu yönetimine olanak tanıyan
yaklaşımınızdı, bunu anlatmaya
çalışıyoruz hiçbir art niyet olmadan. Darbeden korkan,
demokrasiye sarılsın. Siz sarılın, sizinle birlikte biz 10
kat fazla sarılacağız zaten.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından gürültüler)
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) Bütün darbelerde parlamenter sistemle
yönetiliyorduk, bütün darbelerde.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Hiç alakası yok, hiç alakası yok. Haydi, bir örnek
ver.
BAŞKAN
Müsaade edin.
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) Bütün darbeler
yapıldığı zaman ya; 15 Temmuzda, 12 Eylülde, 1960ta
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) Sayın Başkan
BAŞKAN
Evet arkadaşlar
Sayın
Yılmaz, müsaade edin, görüyorum sizin söz istediğinizi.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Maduraya darbe yapılıyor, parlamenter sistem mi var
Allahın adamı, onu anlatmaya çalışıyorum.
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) Kim yapıyor bu darbeleri, kimin
eli var?
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Kim yapıyorsa Allah belasını versin.
HASAN
ÇİLEZ (Amasya) Birileri var.
HAKKI
SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Oluç, buyurun lütfen.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) O eli olanın elini tutmuş Cumhurbaşkanı
dün, böyle göz göze bakıyorlardı.
BAŞKAN
Sayın Oluç, siz devam edin lütfen.
23.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun,
Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun İYİ PARTİ grup önerisi
üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
HAKKI
SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İki
noktaya değinmek istiyorum. Şimdi, bu, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına konuşan sayın vekil bütün
olumsuzlukları sıralayarak Bu parlamenter sistemi mi özlediniz?
dedi. Şimdi, mesele, bu parlamenter sistemi özleyip özlememe meselesi
değil; mesele, demokrasinin evrensel temel ilkeleriyle ilgili bir
tartışma. Bakın, kuvvetler ayrılığını
tartışalım diyoruz. Kuvvetler ayrılığı
ortada kalmadı. Sayın konuşmacı dedi ki: Kuvvetlerin
uyumlu çalışması. Nasıl uyumlu çalışıyor
kuvvetler? Bir kişi koordine ediyor. Kim koordine ediyor?
Cumhurbaşkanı koordine ediyor. Kuvvetler ayrılığı
kalmadı. Kuvvetleri bir kişide birleştirdiniz, uyumlu
çalışmanın yolunu böyle buldunuz çünkü kuvvetler
ayrılığına pranga dediniz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun.
HAKKI
SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Şimdi, kuvvetleri bir kişide
birleştirdiğiniz zaman ortaya çıkan sonuç, mutlak iktidar
sonucudur. Mutlak iktidarın demokrasiyle bir alakası yoktur yani biz
şimdi bunu tartışırken mesela biz de Yahu, siz de Rus tipi
diktatörlüğü özlediğiniz için mi bu sistemi savunuyorsunuz? diye
konuşmaya başlarsak işin içinden çıkabilir miyiz?
Çıkamayız çünkü bu tip, Rus tipi diktatörlükten başka da bir
yerde yok Allaha şükür.
Denge
denetleme mekanizmaları yok diyoruz, işlemiyor diyoruz.
İşte, yasamanın durumu ortada, yargının durumu ortada,
Sayıştayın durumu ortada. Kanun teklifi geliyor, turizm
ajansı teklifini konuşacağız, Sayıştay
denetiminden kaçırmayı öneriyorsunuz yani bir kurum kuruluyor
Sayıştay denetlemeyecek. Neden? Çünkü denge denetleme
mekanizmaları olmasın istiyorsunuz, pranga olarak görüyorsunuz
bunları. Hukukun üstünlüğü diyoruz, yok; var derseniz, lütfen
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Oluç, sözlerinizi tamamlayın lütfen.
HAKKI
SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Yargı Reformu Strateji Belgesini o zaman
hangi amaçla hazırladınız? Hukukun üstünlüğünün
olmadığını gösteren sizin
hazırladığınız Yargı Reformu Strateji
Belgesidir. Yok, işlemiyor, yargı yerlerde sürünüyor, tuz
kokmuş vaziyette. Bunları tartışalım diyoruz.
Bakın,
siz iktidara geldiğiniz ilk zamanda yerel yönetimlerin
demokratikleştirilmesini savunuyordunuz. Anayasada merkezî vesayet
vardır, bunun kaldırılmasını
tartışıyordunuz. Bugün, yerel yönetimlerin mali ve idari
özerkliklerini ortadan kaldırıyorsunuz, onları da tek
kişiye bağlıyorsunuz yani yerel yönetimlerin
demokratikleştirilmesi değil, tam tersi bir yönde yürüyorsunuz.
Şimdi,
bütün bunları tartışmak ve demokrasi yönünde adımlar atmak
kötüdür diyebilir misiniz? Diyemezsiniz ama niye bu tartışmadan
kaçıyorsunuz? Bu tartışmadan kaçmayın. Mecliste
yapılmayacaksa bu tartışma nerede yapılabilir ki
başka?
BAŞKAN
Sayın Akbaşoğlu
24.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemiyle ilgili haksız ve yersiz eleştirilerin söz konusu
olduğuna, her sistemin kendi mantığı, mantalitesi ve
kavramlarıyla değerlendirilmesi gerektiğine, asla ve kata rejim
değişikliğinin söz konusu olmadığına ilişkin
açıklaması
MUHAMMET
EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Şimdi,
tabii, bu Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle ilgili ortaya
konan düşünceleri beraberce dinledik. Ama burada hakikaten haksız,
yersiz eleştiriler söz konusu ve birtakım kavramsallaştırmalar
söz konusu.
Bir
kere, rejime kasteden bir Anayasa değişikliği asla söz konusu
değil, rejimimiz cumhuriyet rejimidir. Parlamenter hükûmet sisteminden demokratik
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçtik, milletin
iradesiyle geçtik, halkoyuyla geçtik, iki kere iki dört, bu kadar basit.
İkinci
olarak, bir paralel Meclis filan yok, hiçbir paralelliğe müsaade etmedik,
etmeyiz. Yasama organı Meclistir, milletvekillerinden, 600 kişiden
oluşur ve kanunu Meclis yapar, yetkisini Anayasa'dan alır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun.
MUHAMMET
EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) Yine, milletin kabul
ettiği, milletimizin kabul ettiği, Anayasa'nın 104üncü
maddesine göre, Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri
belirlenmiştir. Buna göre, Cumhurbaşkanı devletin
başıdır, yürütme yetkisi Cumhurbaşkanına aittir. Ve
aynı şekilde, Cumhurbaşkanı da yürütme yetkisine
ilişkin konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir,
çok açık ve net bir düzenleme. Evvelden başbakan ve bakanların,
bakanlar kurulunun yapmış olduğu, efendim, yerine getirmiş
olduğu yürütme yetkisi Cumhurbaşkanınca ifa edilmektedir. Asla
ve kata kuvvetler bir kişide birleştirilmemiştir. Bunların
hiçbirisi doğru tanımlamalar, yaklaşımlar değildir,
bunların hepsi hayalî, tahayyüli yaklaşımlardır,
varsayımsal yaklaşımlardır, gerçekle uzaktan yakından
ilgi ve alakası yoktur.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım Sayın Akbaşoğlu.
MUHAMMET
EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) Değerli
arkadaşlar, ihtiyaç hissedilen konularda Meclis kanun çıkartır.
Burada, Meclis gruplarına baktığımızda, 5 tane grup
var: Bunların 1inci grubu çoğunluk olarak AK PARTİ Grubudur,
yürütme yetkisinin kullanıldığı partiye
baktığımızda, milletimizin tercih ettiği parti olan AK
PARTİnin Cumhurbaşkanı adayı seçilmiştir millet
tarafından; yasamada da yürütmede de bir koordinasyonun olmasından
daha doğal ne olabilir? Yasama yönünden de AK PARTİ güçlü bir grupla
Mecliste temsil edilmektedir, yürütme yetkisinin
kullanıldığı merci de AK PARTİnin temsilcileri
tarafından ortaya konmaktadır ve beş yılda bir yapılan
seçimlerle de gensoru ve güven oyunu sandıkta bizzat milletimiz ortaya
koymaktadır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayalım Sayın Akbaşoğlu.
Buyurun.
MUHAMMET
EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) Toparlıyorum.
Sonuç
itibarıyla, eski sistemin kodlarıyla yeni sistemi algılama
yanlışlığı, maalesef, kavramsallaştırmada
hatalara düşürüyor kimi arkadaşlarımızı.
Dolayısıyla bu noktada her bir sistemi kendi mantığı,
mantalitesi ve kavramlarıyla değerlendirmek gerekir. Eskiye
dönüş söylemlerini dillendirmek, en basit ifadesiyle millî iradeyi
sindirememe ve millî iradeye saygısızlıktır. Referandumu
yaptık, parlamenter hükûmet sistemi yerine
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçilmesine milletimiz
karar verdi. Bundan sonra eski hâl muhaldir, yeni bir sistem söz konusudur,
asla ve kata bir rejim değişikliği de söz konusu değildir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen son cümlelerinizi alayım.
Buyurun.
MUHAMMET
EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) Cumhuriyet rejimimizi
demokratik Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle ilelebet
payidar kılacağız ve muasır medeniyetler seviyesinin üstüne
millet-devlet kaynaşmasıyla Allahın izniyle hep beraber ulaşacağız.
Bu konuda her arkadaşımızın kavramlara gerçekten anayasal
çerçevede yaklaşmasını hatırlatıyor, yeni sistem ile
eski sistemi doğru bir mukayese yapmaya davet ediyorum. Bu manada tabii,
hakikaten, yalanı gerçek gibi anlatmada mahir olanlara bu
çağrıyı yinelemiş oluyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür
ederim.
HAKKI
SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın Başkan
İBRAHİM
ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Tunç, buyurun.
25.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine, TBMM İçtüzüğü, Siyasi Partiler Kanunu ile seçim
kanunlarında uyum düzenlemelerinin yapılarak güçlü hükûmet, güçlü
yasama, tarafsız ve bağımsız yargı yolununun
açılacağına ilişkin açıklaması
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri;
teşekkür ediyorum.
Ben,
konuşmamda, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin
getirdiği düzenlemeleri anlattım
ÖMER
FETHİ GÜRER (Niğde) Hükûmet yok, ne sisteminden bahsediyorsun?
Cumhurbaşkanlığı sistemi deyin, doğrusu o.
YILMAZ
TUNÇ (Bartın)
ve eski sistemin, parlamenter sistemin ülkemize ve
milletimize yaşattığı sıkıntılardan
bahsettim.
ÖMER
FETHİ GÜRER (Niğde) Hükûmetin bakanları konuşamıyor
BAŞKAN
Sayın Fethi Gürer, müsaade edin lütfen
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) Tabii, Sayın Özel referandum meydanlarındaki
bildirinin aynısı olduğunu söyleyerek bir eleştiri
yaptı.
Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemi, cumhuriyet rejiminin içinde olan, demokrasiyi güçlendiren,
hukuk devleti ilkesini güçlendiren bir sistemdir. Yasamanın, yürütmenin,
yargının birbirinden tam anlamıyla
ayrıldığı, demokrasinin vazgeçilmez şartı
dediğimiz kuvvetler ayrılığı ilkesinin tam
anlamıyla uygulandığı bir sistemdir ve milletimiz bu sistemi
oylamıştır ve kabul etmiştir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayın lütfen.
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) Öncelikle, milletimizin bu kararına saygı duymak
gerekir ve daha sonra da bir yıl önce yüzde 52 oy vererek
Cumhurbaşkanımızı yeniden Cumhurbaşkanı seçerek
uygulamasını başlatmıştır.
Tabii,
bu uygulama içerisinde uyum kanunları, alt düzenlemelerin
yapılması gereği açıktır. Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün, Siyasi Partiler Kanununun, seçim
kanunlarının uyum düzenlemelerinin yapılması elbette ki
zaruridir. Bunlar yapıldıktan sonra güçlü hükûmet, güçlü yasama ve
tarafsız ve bağımsız yargının yolunu açacak
önemli bir döneme girmiş olacak ülkemiz ve bu da milletimiz için çok
faydalı olacaktır diyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Oluç, buyurun.
26.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ve
kuvvetlerin uyumlu çalışmasını sağlayacak
mekanizmaların tartışılması gerektiğine
ilişkin açıklaması
HAKKI
SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Adalet
ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili hayal dünyasında
dolaştığımızı söyledi. Şimdi, olabilir,
hayal dünyasında da zaman zaman dolaşabiliriz. Fakat ben size bir
şey söyledim, bunun cevabını istiyorum. Diyorsunuz ki:
Kuvvetlerin uyumlu çalışmasını sağlıyor.
Kuvvetlerin uyumlu çalışmasını neresi sağlıyor,
kim sağlıyor? Yani mesela Anayasada bir madde mi var Kuvvetlerin
uyumlu çalışmasını şurası sağlar. diye?
Yok, böyle bir şey yok. Şimdi, kuvvetlerin uyumlu
çalışmasını kim sağlıyor? Cumhurbaşkanı
sağlıyor. Kim? Adalet ve Kalkınma Partisi Genel
Başkanı. Anayasanın 103üncü maddesi diyor ki: Üzerime
aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için
Cumhurbaşkanının yemininde. Adalet ve Kalkınma Partisinin
Genel Başkanı tarafsız değil, değil mi? Taraf.
Şimdi
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun.
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) Genel Başkanlık görevi
ayrı, Cumhurbaşkanlığı ayrı.
HAKKI
SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Efendim, o şizofrenik bir durum olurdu.
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) Sizde var.
HAKKI
SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bir insanda ruhen ve fikren o kadar
ayrılık varsa şizofreni diyorlar ona, biz de
Cumhurbaşkanına öyle bir şey demiyoruz zaten.
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) Sen onu ayıramazsın. Senin
kapasiten müsait değil ona, senin kapasiten müsait değil.
EBRÜ
GÜNAY (Mardin) Grup Başkan Vekilini dinleyin, dinleyin. Dinlemeyi
öğrenin.
BAŞKAN
Sayın Demirbağ, müsaade edin lütfen.
HAKKI
SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Şimdi, dolayısıyla, bu sorunun
cevabını vermeniz gerekiyor. Bu uyumlu çalışmayı kim
sağlıyor? Biz de diyoruz ki: Bu uyumlu çalışmayı
sağlayacak mekanizmaları buyurun tartışalım,
Anayasada bu eksiktir, gelin, tartışalım bunu. Yoksa eğer
uyumlu çalışmayı bir kişinin görevi olarak
görüyorsanız bunu ne Anayasa yazıyor ne demokrasi ilkelerinde böyle
bir şey vardır. İşaret ettiğim bu.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Oluç.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Yoklama talep ediyorum.
MUHAMMET
EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) Bir dakika
Bu konuyla
ilgili, açıklamayla ilgili bana atıf yapıldı, ben bir
açıklama yapmak istiyorum.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Hadi yap.
BAŞKAN
Sayın Akbaşoğlu, buyurun.
27.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine,
Cumhurbaşkanının görev ve yetkilerinin Anayasanın 104üncü
maddesinde düzenlendiğine ilişkin açıklaması
MUHAMMET
EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın
Başkanım, çok değerli milletvekilleri; sayın grup
başkan vekili bize atfen bir açıklamada bulundu.
Bakınız,
Kuvvetler bir kişide birleştirilmiştir. dendi. Bu gerçek
dışı bir cümledir. Yasama ayrı bir organdır,
bağımsız çalışır; yürütme ayrıdır,
yargı ayrıdır. Kuvvetler ayrılığı
vardır ve denge denetim sistemi de Anayasada
yazıldığı gibi işlemektedir ve
Cumhurbaşkanının görev ve yetkilerinin düzenlendiği
104üncü madde şu şekildedir, sadece maddeyi okuyup sözlerimi
bitireceğim: Cumhurbaşkanı Devletin başıdır.
Yürütme yetkisi Cumhurbaşkanına aittir.
Cumhurbaşkanı,
Devlet başkanı sıfatıyla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk
Milletinin birliğini temsil eder; Anayasanın uygulanmasını,
Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını
temin eder. Dolayısıyla açıkça bu görev Cumhurbaşkanına
aittir. Anayasanın düzenlemesi budur.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Yoklama talep ediyoruz.
BAŞKAN
Evet, arkadaşlar, İYİ PARTİ grup önerisini
oylarınıza sunacağım ama bir yoklama talebi vardır,
önce onu alacağım.
Sayın
Özel, Sayın Durmaz, Sayın Karaca, Sayın Bülbül, Sayın
Tutdere, Sayın Şevkin, Sayın Kaya, Sayın
Hancıoğlu, Sayın Gürer, Sayın Tığlı,
Sayın Yeşil, Sayın Köse, Sayın Çelebi, Sayın
Şahin, Sayın Kaboğlu, Sayın Arık, Sayın
Kılınç, Sayın Ünver, Sayın Antmen.
Yoklama
için üç dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime
on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.44
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.06
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin),
Nurhayat ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
----- 0 -----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 100üncü Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN
İYİ PARTİ grup önerisinin oylamasından önce istem üzerine
yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama
için üç dakika süre veriyorum, yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- İYİ PARTİ Grubunun, Antalya Milletvekili
Hasan Subaşı ve arkadaşları tarafından,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin Türkiye Büyük Millet
Meclisinin faaliyetlerini azaltmış olması, yasama ve denetleme
fonksiyonlarını akamete uğratmasıyla ilgili olarak
sorunların tespiti ve çözüm önerilerinin belirlenmesi maksadıyla 8/7/2019
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 10 Temmuz 2019 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN
- İYİ PARTİ grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Halkların
Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
2.- HDP Grubunun, Batman Milletvekili Mehmet Ruştu
Tiryaki ve arkadaşları tarafından, eğitimde niteliğin
düşük olması ve yaşanan fırsat eşitsizliklerinin
sebeplerinin kapsamlı bir biçimde araştırılması
amacıyla 9/7/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 10
Temmuz 2019 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 10/7/2019 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Fatma
Kurtulan
Mersin
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
9
Temmuz 2019 tarihinde Batman Milletvekili Sayın Mehmet Ruştu Tiryaki
ve arkadaşları tarafından verilen 2994 sıra numaralı,
eğitimde niteliğin düşük olması ve yaşanan fırsat
eşitsizliklerinin sebeplerinin kapsamlı bir biçimde
araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine
verilmiş olan Meclis Araştırma Önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 10/7/2019 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN
Önerinin gerekçesini açıklamak üzere Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Aydeniz, buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP
GRUBU ADINA SALİHE AYDENİZ (Diyarbakır) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Eğitim
sistemindeki sorunlar ve çözüm önerileri için grubum adına söz
almış bulunmaktayım. Evet, on yedi yıllık AKP
iktidarı döneminde neredeyse hiçbir öğrenci
başladığı sistemde okulu bitiremedi. On yedi
yıllık AKP iktidarı döneminin ilk on altı yılı
içerisinde 6 Millî Eğitim Bakanı değişikliği, 14 defa
da sistem değişikliği gerçekleşti. Bu süre içerisinde
eğitim, sorunları çözülmek yerine, her geçen gün içinden
çıkılmaz bir hâl aldı. Millî Eğitim
Bakanlığınca yayınlanan ABİDE raporunda da bu
açığa çıkmıştır.
Eğitim
politikaları nasıl yapılmaz? cevabını arayan
araştırmacılara AKP Hükûmeti dönemini incelemelerini öneriyoruz.
Eğitim sistemi on yedi yıllık iktidarınız boyunca
yazboz tahtasına dönüştü. Bu politikalarla eğitim artık
dikiş tutmayacak hâle geldi. AKPnin eğitim politikalarının
dikiş tutmadığının son örneğini de LGSde gördük.
LGSye 1 milyon 74 bin kişi katıldı. Biz de dikiş tutmayan
son sisteminizin röntgenini çektik. Bugün sınava girenlerin yüzde 87si
sınavla öğrenci alan okullara yerleşemeyecek ve önceki dönem
Eğitim Bakanının nitelikli olarak değerlendirdiği
okullara ise sadece yüzde 4ü yerleşecek. Bu tablo bile eğitim-öğretim
hakkını düzenleyen Anayasanın 42nci maddesinin ihlal
edildiğinin açık bir kanıtıdır.
LGS
sonuçlarının açıklanmasıyla ortaya çıkan bir
diğer durum ise Kürt illerinin sıralamaların sonlarında
gelmesidir. Kürtlerin yoğunluklu yaşadığı illerdeki
öğrenciler eşit bir eğitime erişememekte,
dolayısıyla da başarısızlıkla
karşılaşmaktadırlar. Burada iki yapısal
eşitsizlik söz konusu: Birincisi, Kürt çocuklarının kendi ana
dillerinde eğitim görmedikleri için eşitsizliğe maruz
kalmaları, ikincisi de eğitimde fırsat eşitliğiyle
ilgili olan uçurumlardır. Bu uygulamalara maruz bırakılan
çocukların ahı her zaman üzerinizde olacaktır. Kürt
çocuklarının ahının yanı sıra, 15 Temmuz darbe
girişimiyle ilgisi olmadığı hâlde sonradan haklarında
açılan davalarda birçoğu beraat etmiş olmasına rağmen
40 bine yakın eğitim emekçisinin bir gece yarısı ihraç
edilip işsiz kalmalarının ahları da yine sizin
üzerinizdedir. Darbe girişimi bahane edilerek ikinci bir darbeyi de 20
Temmuz günü OHALi ilan ederek gerçekleştirdiniz. OHALle beraber KHKlere
dayanarak eğitim emekçileri, barış akademisyenleri başta
olmak üzere binlerce kamu emekçisini işsiz bıraktınız.
İşsiz bıraktığınız her bir eğitim
emekçisi bu halkın çocukları için, geleceği için gecelerini
gündüzlerine katan emekçilerdi. Bu ihraçlarla eğitimin kalitesini büyük
çoğunlukla rafa kaldırdınız.
Millî
Eğitim Bakanı, 2019-2023 stratejik planı çerçevesinde
hazırlanan yeni bir ortaöğretim sistemini kamuoyuyla
paylaşmıştı. Yeni sistemde zorunlu derslerin
sayısı azaltılarak seçmeli derslerin sayısı
artırıldı. Din kültürü ve ahlak bilgisi zorunlu olurken,
matematik, felsefe, tarih seçmeli oldu. Görülüyor ki getirilmek istenilen
sistemle bilimsel eğitim tamamen reddedilmektedir. Millî Eğitim Bakanı
eğitim sisteminde müfredata dair değişiklikler yaparken bu
konunun ilk muhatapları öğretmenler ve eğitimciler
açısından durum hiç de iç açıcı olmamakta, Millî
Eğitim Bakanlığının algı yönetimi için
gösterdiği yoğun çabanın okullarda ve öğretmenler nezdinde
bir karşılığı bulunmamaktadır.
Yapboza dönüşen eğitim politikaları kadar
eğitim alanında istihdam politikaları da emekçileri güvencesiz
ve piyasacı politikalar sebebiyle emek sömürüsüne maruz
bırakmaktadır.
Eğitim alanında son olarak
karşımıza çıkan kadın üniversiteleri 19uncu
yüzyıla ait bir çalışma. Bu uygulama kadına dair toplumsal
cinsiyet rollerinin öğretilmesi üzerinden hayata geçirilen bir
çalışma iken, yüz altmış beş yıl sonra yeni bir
eğitim modeli bulmuş heyecanıyla Türkiyede uygulamayı
istemek neyin heyecanıdır? Cumhurbaşkanı bir sabah
uyandığı ve TEOG olmamış, hemen
değiştirin. talimatı verdiği gibi, bir tören
konuşmasında da Tez kadın üniversiteleri kurula!
fetvasını verdi. AKP Hükûmeti, kadın üniversiteleriyle, karma
sistem yerine, yıllardır hayalini kurduğu cinsiyetçi, milliyetçi,
muhafazakâr ve tekçi eğitim modelini oluşturma
çabasındadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
SALİHE AYDENİZ (Devamla) Eğitim
alanındaki sorunlar, kamuoyu araştırmalarında,
işsizlik ve geçim sıkıntılarıyla birlikte halkın
en büyük sorunlarından biri olarak tespit edilmiştir. Eğitim
sisteminin eleştirel, sorgulayıcı, laik, demokrat, bilimsel, ana
dilinde ve karma olması için bireylere göre değil, toplumun
ihtiyaçlarına göre planlanması gerekir. Bu vesileyle, Türkiye
halklarının en büyük sorunlarından olan eğitim ve
öğretim sorunlarının çözülmesi için siz değerli
milletvekillerini duyarlılığa ve bu önergeye evet demeye davet
ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Sayın Yeşil. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP
GRUBU ADINA NİHAT YEŞİL (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
HDPnin
eğitim eşitliği üzerine vermiş olduğu önerge üzerine
söz almış bulunmaktayım. Ülkemizde on yedi yıldan beri
iktidarda olan AKP fırsat eşitliğini bırakın, hiçbir
alanda bu fırsat eşitliğini bırakmadığı gibi
-her alanı da tarumar eden- on yedi yıldan beri eğitimi
perişan etti. Eğitimde nitelik düştü, öğretmeni
öğrencisi sorunlu hâle geldi, 3600 ek gösterge dahi verilmedi, özel
okullar ile devlet okulları arasında uçurum açıldı.
Değerli
milletvekili arkadaşlarım, AKP iktidarı yükseköğrenimi de
sorunlu kıldı. Ülkemizde beyin göçü durdurulamıyor. Yetmedi,
ODTÜ gibi göz nurumuz olan, Türkiye'nin sayılı bir üniversitesinde
iki aydan beri öğrenciler -orada yaratmış olduğu o
haksızlığa karşı- sanki yurda
karşıymış gibi böyle bir sorunla karşı
karşıya kaldı. Ama Genel Başkan Yardımcımız
Sayın Gülizar Biçer Karacayla birlikte biz on günden beri
öğrencilerimizi darbeden, sanki bir düşman işgali
varmış gibi
ODTÜnün o güzelim ormanlarını -şöyle bir
orman statüsünü görün değerli arkadaşlar- bu ormanı keserek
şimdi şu kırsal alana dönüştürerek
Normal, ODTÜnün 19
tane yurdu vardır. Bu 19 tane yurtta 7.300 öğrenci
barınıyor ama bu 7.300 öğrencinin karşısına 4 bin
öğrencilik yurt yapmak için KYKyle bir sözleşme yapıyor
hukuksuz bir şekilde. ODTÜ bileşenleri diyor ki: Biz bu yurdu
kendimiz yapacağız. Bu yurda herhangi bir kimsenin müdahale etmeye
hakkının olmadığı
ODTÜ bileşenleri, ODTÜ
öğrenci derneklerinin tümü yan yana gelip böyle bir çalışma
yapıyor. Ayrıca, Büyükşehir Belediye Başkanımız,
Çankaya Belediye Başkanımızla birlikte, şu sözü verdi, diyor
ki: Biz bu yurdu yapıp ODTÜye teslim edeceğiz, hiç kimsenin
müdahale etmediği bir şekilde bu yurdu yapmaya hazırız. Bu
sözü de belki kamuoyunda duydunuz, kamuoyuna açıklamasını da
yaptı. Ama 17 rektör geldi geçti, 2016dan beri buraya rektör olarak
atanan Mustafa Verşan Kök efendi, durmadan orada huzursuzluk yapmak için,
ODTÜnün demografik yapısını bozmak için bu huzursuzluğu
yaratmaya çalışıyor. Biz de diyoruz ki bu gençlerimizin, bu
çocuklarımızın
Yani sanki kamuoyuna da şunu
yansıtıyorlar, diyor ki: Bizim burada işte yurda paramız
olmadığı için
KYK 61 tane yurt yapımı sözü veriyor;
Türkiyede 60 yurda diyor ki: Ben bunu yapmam. Ama ODTÜnün arazisini
işgal etmek için, dışarıdan oraya öğrenci transfer
etmek için böyle bir yönteme başvuruyor.
İki
gün önce ODTÜnün tüm öğrencilerini sanki polis işgaliyle
Orada olan
zulmü bir görmüş olsaydınız, yediğimiz gazla birlikte;
gerçekten, bu haksızlığa hiçbirimiz tahammül etmiyoruz.
Ben
değerli milletvekili arkadaşlarımdan özellikle istirham
ediyorum, tüm siyasi partilerimizle birlikte gidelim.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sözlerinizi tamamlayın Sayın Yeşil.
NİHAT
YEŞİL (Devamla) Burada olan temsilci milletvekili
arkadaşımızla birlikte gidelim. Çocuklarımızın en
doğal talebi olan o demokratik hakkı bir gaspmış gibi
ortaya koydular; olmadık şeylerle, haksızlıklarla baş
başa kaldılar. Bu haksızlığı dile
getirdiğimizde de efendim, öğrencileri bilmem terörist ilan ederek
Öyle bir konum olmadığı gibi, haksız bir nitelikte yani mevcut
durumlarımızı kamuoyuna yansıtmayı dahi terörle
bütünleştirerek yapıyor.
Değerli
arkadaşlar, burası dünyanın sayılı bir üniversitesi.
Bu üniversiteyi hep beraber korumamız gerekirken ODTÜnün genel
çalışanlarını, öğrencilerini, öğretim
görevlilerini
Hani fırsat eşitliği diyor ya
KHKyle yüzlerce
öğretim görevlisini zaten dışarıya attınız,
öğretmenleri attınız, işçileri attınız,
çiftçileri attınız; yapmadığınız herhangi bir
şey kalmadı, bir de burada kalkıp farklı farklı
teorilerde bulunarak insanları karşı karşıya
getiriyorsunuz. Bizleri de onlarla eş değerde terörle
bütünleştirerek, her şeyi terörle bütünleştirerek böyle bir
anlayışı ortaya sürünüyorsunuz. Bu, doğru değil; bu
anlayış hiçbirimize bir yarar getirmiyor. Biz istiyoruz ki birlikte o
toplumsal barıştan, sevgiden, kardeşlikten, dostluktan
bahsedelim.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Son cümlelerinizi alayım.
NİHAT
YEŞİL (Devamla) Bu anlamda, benim değerli
arkadaşlarımdan ricam bu: Gözbebeğimiz olan üniversitemizi,
uluslararası düzeyde kamuoyuna mal olmuş, dünyaya mal olmuş bir
üniversitemize böyle bir haksızlık yapmayalım. Gelin, ODTÜ
çalışanları, ODTÜ bileşenleri, dernekleri, herkes birlikte,
üniversite rektörüyle birlikte oradaki sorunu çözelim. ODTÜye yabancı bir
şey
Altmış üç yıldan beri ODTÜ bu geleneksel
yapısını hep devam ettirmiştir, o geleneksel
yapısının dışına çıkmayı talep etmiyor.
Diyor ki: Biz bu yurdumuzu kendimiz yapacağız. Ayrıca bizim
Büyükşehir Belediye Başkanımız kamuoyuna da bu
açıklamayı yaptı, dedi ki: Ben bu yurdu yapacağım,
ODTÜye de teslim edeceğim, hiç kimseyi de oraya sokmayacağız.
Talep bu ama bu talebi haksız bir noktadan
Efendim, KYKnin
yapmış olduğu yurda karşı çıkıyor.
Asıl amaç bu değil. Bu amacın temel nedeni: Gerçekten, o
çocuklarımız ile bizleri baş başa bırakmak için,
kamuoyunda haksız bir rekabete dönüştürmek için böyle bir yöntem
kullanıyorlar. Bu, doğru bir yöntem değildir. Benim sizden
istirhamım: Tüm arkadaşımızın bu konuda duyarlı
olmasını istiyorum ve Genel Kurulu saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Sayın Maviş,
buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK
PARTİ GRUBU ADINA NAZIM MAVİŞ (Sinop) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
HDP
grup önerisi üzerine söz aldım. Öncelikle sözlerimin başında
şunu ifade etmek istiyorum: AK PARTİ olarak on yedi yıllık
iktidarımız döneminde bütçeden en büyük payı her zaman
eğitime ayırdık. Komisyonumuzun da çok kıymetli üyesi olan
Sayın Tiryakinin verdiği grup önerisindeki ifadeler içerisinde
garipsediğim bir cümleyi paylaşmak istiyorum: On yedi
yıllık AKP iktidarı boyunca eğitimde iyileşme
sağlayacak tek bir adım atılmadı. Şimdi, Sayın
Tiryakinin vicdanına bunu yakıştıramadım açık
söylemek gerekirse yani on yedi yıllık iktidarımız
döneminde tek bir iyileştirmeye dönük adımın
atılmadığını söylemek, herhâlde on yedi
yıldır Türkiye'de yaşamıyor olmayı gerektirir. On yedi
yılda Türkiye'de çok iyi işler yaptık. Derslik başına
düşen öğrenci sayısından öğretmen başına
düşen öğrenci sayısına kadar, öğretmen
sayısına kadar, okullarımızın fiziki
koşullarına kadar, eğitime erişime kadar Türkiye'nin her
tarafında çok ciddi adımlar attık. Daha önceki
konuşmalarımda da söyledim: Eğitim, dinamik bir süreçtir, her
zaman eğitim tartışılır. Bugün dünyanın en iyi
eğitim uygulamalarının olduğu ülkelerde bile hâlâ
eğitimin daha iyi standartlara nasıl kavuşturulacağı
her zaman tartışılıyor. Arkadaşlar, Finlandiyadan
Koreye kadar, Japonyaya kadar, eğitim standartlarının yüksek
olduğu ülkelerde de bunlar tartışılıyor.
Dolayısıyla eğitimi tartışmamızdan daha
doğal, daha tabii bir şey yok. Ancak on yedi yıllık
iktidarımızda da eğitimle ilgili yaptığımız
iyi çalışmaların neler olduğunu kamuoyunun takdirine,
milletimizin takdirine bırakıyorum. Millet de on yedi
yıllık süreç içerisinde bu takdiri her zaman sandıkta bize
göstermiş oldu.
Ancak
burada -grup önerisini veren arkadaşımızın tabiriyle
söylüyorum- Kürt illerindeki öğrencilerle ilgili de bir ifade var.
Burada da açık söylemek gerekirse vicdanlarımıza yönelerek,
vicdanlarımıza bakarak şunu konuşmamız
gerektiğini düşünüyorum: Hiç dönüp de terör örgütüne Çocukları
dağa çıkarmayın. dedik mi arkadaşlar? Öğretmenleri
öldürmeyin. dedik mi? Aybüke öğretmeni ve onun şahsında 200ün
üzerinde şehit edilen öğretmeni Öldürmeyin. dedik mi?
Okulları yakmayın. dedik mi? Elinde kitap taşıması
gereken çocukların eline silah verenlere, Bu silahları bu
çocukların ellerine vermeyin. dedik mi? Çocukları okul
sıralarından sokak çatışmalarına
taşımayın. dedik mi? Terörünüz için çocukları kalkan
yapmayın. dedik mi? Çocuklar okulların sıralarında
eğitim alacakken Kazdığınız çukurlarda
çocukların geleceğini karartmayın. dedik mi?
Evet,
doğu ve güneydoğuda fırsat eşitliğinin
gerektirdiği bütün yatırımlar yapıldı, bütün
iyileştirmeler yapıldı, yapılmaya da devam ediyor. Ama
dönüp de doğu ve güneydoğuda Kürt çocuklarının
geleceğini karartmak için onları terörün parçası hâline
getirenlerle de aranıza Sayın Tiryaki, mesafe koymanız, burada
bunu eleştirdiğiniz gibi açıkça burada bunu da eleştirmeniz
lazım. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
Aybüke
öğretmenler şehit edilirken PKK terörünü açıkça, net bir
şekilde kınaması beklenenler bu kınamayı
yapmadığı sürece Kürt çocuklarına karşı onlar da
vebal altındadır. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Maviş, tamamlayın sözlerinizi lütfen.
NAZIM
MAVİŞ (Devamla) Bizim çocuklarımızın eğitimi
için neler yaptınız? sorusunu bize sorarken bu sorudan daha vahim,
bu sorudan daha önemli bir soruyu da dönüp birlikte iş tuttuğu terör
örgütlerine de arkadaşlarımızın sormasını
beklerdik.
Biz
derslik yaparken, biz okul yaparken yakanlara, yıkanlara Durun ya, Kürt
çocuklarının geleceğini niye karartıyorsunuz?
demeliydiniz. Ellerinde kitap taşıması gereken çocukları
kazılan çukurlarda geleceğini karartacak şekilde çukurlara
gömerken Yapmayın. Yazık ediyorsunuz, etmeyin. Bu Kürt
çocukları bizim çocuklarımız. demeniz lazımdı.
Biz
Türkiyenin her bir karışını, her bir
coğrafyasını, her bir köşesini okullarla,
öğretmenlerle, dersliklerle, kaliteli ve nitelikli eğitimle donatmak
için bir seferberlik hâlinde çalışıyoruz. Bu seferberliğin
takdirini milletimize bırakıyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Karar yeter sayısı talep ediyorum Başkan.
MEHMET
RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Sayın Başkan
HİŞYAR
ÖZSOY (Diyarbakır) Sayın Başkan
BAŞKAN
Halkların Demokratik Partisi Grubu önerisini oylarınıza sunup
karar yeter sayısı
HİŞYAR
ÖZSOY (Diyarbakır) Başkan, bir bakın şuraya on tane
sataşma oldu.
MEHMET
RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Sayın Başkan
BAŞKAN
Efendim?
MEHMET
RUŞTU TİRYAKİ (Batman) İsmen, adım
BAŞKAN
Müsaade edin, ben oylamayı yapayım gene söz veririm, oturum
kapanmıyor ki.
MEHMET
RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Sayın Başkan, gene
oylamayı yapın. Ben cevap hakkımı kullanayım elbette
oylamayı yapacaksınız.
BAŞKAN
Peki, buyurun Sayın Tiryaki.
Ama
arkadaşlar, bu kadar da müdahale etmeyin lütfen.
HİŞYAR
ÖZSOY (Diyarbakır) Bombardıman gibi, bir buçuk dakika sürekli
sataştı Sayın Başkan.
BAŞKAN
Bombardıman gibi mi?
HİŞYAR
ÖZSOY (Diyarbakır) Vallaha öyleydi.
SALİHE
AYDENİZ (Diyarbakır) Kaç defa isim kullandı.
BAŞKAN
Sayın Tiryaki, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
28.- Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryakinin, Sinop
Milletvekili Nazım Mavişin HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ
Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET
RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Sayın Başkan teşekkür
ediyorum.
Şimdi,
bu şiddete karşı nasıl bir bakış
açısına sahip olduğumuzu uzun uzadıya anlatmaya gerek yok,
partimizin bu konudaki tavrı çok açık ve net. Biz şiddeti
desteklemiyoruz, bugüne kadar desteklemedik, bundan sonra da
desteklemeyeceğiz ama bu şiddet meselesinin gerçekten uzun
uzadıya tartışılmasına ihtiyaç var; zaman yetmiyor,
bunu tartışmayacağım.
Asıl
sorun şu: Evet, abartılı bir ifade kullanmış
olabiliriz çünkü Türkiyede eğitim seviyesinin başka biçimde
açıklanmasına olanak yok. Bakın, dün söyledim, 8inci
sınıf öğrencilerinin yüzde 16sının dört işlemi
bilmediği bir ülkede yaşıyoruz. Şimdi, yüzde 3 değil,
yüzde 13 ayırmış olsanız ne yazar?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET
RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Tamamlıyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Son cümlelerinizi alayım.
MEHMET
RUŞTU TİRYAKİ (Batman) İlk 500 üniversite arasında 2
tane vakıf üniversitesi var, ilk 300 üniversite arasında Türkiyeden
herhangi bir üniversite yok. Kürt çocuklarının başarı
seviyesini ben dün ayrıntılı olarak, tek tek anlattım.
Bölgeler arasındaki eşitsizlikleri söyledim. Evet, ifadem
abartılı bir ifade ama gerçek bu.
Ayrıca,
para harcamak her zaman sorunları çözmüyor, doğru strateji
değil. Bakın, Dünya Sağlık Örgütü verilerini bir inceleyin.
Dünyada sağlığa en fazla para harcayan ülkelerden bir tanesi
Amerikadır ama Dünya Sağlık Örgütünün verilerine göre en son
sıralarda yer almaktadır.
Dolayısıyla
yüzde 2 küsurluk bütçe yeterli bir bütçe değil. Ülkemizin eğitim
seviyesi iyi değil, çocuklarımızın eğitim seviyesi iyi
değil, Kürt çocuklarının eğitim seviyesi 2 kat kötü. Bunu
vurgulamak için bunu söyledik; hep beraber araştıralım,
inceleyelim dedik; eğer haksızsak başımızın
üstünde yeri var dedik.
Teşekkür
ederim.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, Batman Milletvekili Mehmet Ruştu
Tiryaki ve arkadaşları tarafından, eğitimde niteliğin
düşük olması ve yaşanan fırsat eşitsizliklerinin
sebeplerinin kapsamlı bir biçimde araştırılması
amacıyla 9/7/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 10 Temmuz 2019 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) - Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Halkların Demokratik Partisi grup önerisini oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Kabul
edenler
Etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.31
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.46
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Nurhayat ALTACA KAYIŞOĞLU
(Bursa)
----- 0 -----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 100üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
Halkların
Demokratik Partisi grup önerisinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
öneriyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı
vardır.
Cumhuriyet
Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
3.- CHP Grubunun, Kayseri Milletvekili Çetin Arık ve
arkadaşları tarafından, Fetulahçı terör örgütüyle
irtibatlı ve iltisaklı bazı siyasilerin ve iş
adamlarının para karşılığında
aklandıklarına ilişkin iddiaların
araştırılması amacıyla 10/7/2019 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 10
Temmuz 2019 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
10/7/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 10/7/2019 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Özgür
Özel
Manisa
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Kayseri
Milletvekili Çetin Arık ve arkadaşları tarafından,
Fetulahçı terör örgütüyle irtibatlı ve iltisaklı bazı
siyasilerin ve iş adamlarının para
karşılığında aklandıklarına ilişkin
iddiaların araştırılması amacıyla 10/7/2019
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin (1030 sıra
no.lu) diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 10/7/2019
Çarşamba günlü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN
Önerinin gerekçesini açıklamak üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Arık, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP
GRUBU ADINA ÇETİN ARIK (Kayseri) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Birkaç
gün sonra 3üncü yılına gireceğimiz kalleş FETÖ ihanetinde
bu ülkeyi vatan yapan, bu uğurda can veren tüm şehitlerimizi rahmet
ve minnetle anıyor, gazilerimize sağlıklı uzun ömürler
diliyorum.
Tabii
ki FETÖye her istediği verilmeseydi, bu ülkenin kahraman subaylarına
kumpaslar kurulup FETÖ için mıntıka temizliği
yapılmasaydı, belki de biz 15 Temmuz ihanetini
yaşamayacaktık, 250 şehidimizi vermemiş olacaktık.
Sayın
milletvekilleri, FETÖyle mücadele konusunda gerçekten samimi olmamız
gerekiyor. 15 Temmuzda bu milletin başına bombalar yağdıran
bu örgütle mücadele konusunda ne kadar samimiyiz bunu araştırmak
istiyorum. Eğer ki milletin temsilcisi olan bu Gazi Meclis, FETÖnün
siyasi ayağının araştırılması önergesine
Hayır araştırmayalım. diyorsa ortada ciddi bir sorun var
demektir, ortada bir samimiyetsizlik var demektir, ortada Acaba ucu bana da
dokunur mu? diye bir endişe, bir korku var demektir, 250 şehidimizin
hatırasına saygısızlık var demektir. Bu FETÖyle
mücadele konusunda gerçekten samimiysek bu işi sulandırmamak gerekir.
Sırf sizin gibi düşünmüyor diye, size muhalif diye, FETÖyü bir silah
gibi kullanıp, insanları FETÖcü diye yaftalayıp zindanlara
atıyorsanız, bu işi sulandırıyorsunuz demektir.
Allah
aşkına, sizlere soruyorum: Ömrü FETÖyle mücadeleyle geçmiş Eren
Erdemden, Emin Çölaşandan, Necati Doğrudan FETÖcü olur mu?
FETÖyle gerçekten mücadele edecekseniz, âdeta 15 Temmuza giden yolun kilometre
taşlarını döşeyen, Bana suikast düzenlenecekti. diye
yaygara kopartıp FETÖnün devletin kozmik odasına girmesine vesile
olan birisini Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare
Kuruluna atayamazsınız. Olmaz beyler, FETÖyle mücadele böyle olmaz.
(CHP sıralarından alkışlar) FETÖyle gerçekten mücadele
edecekseniz, sırf sizinle görüş ayrılığına
düştü diye, yeni bir parti kuracak diye Ali Babacana FETÖ
sopasını gösteremezsiniz. Maalesef ki bugüne kadar FETÖyle mücadele
konusunda, özellikle FETÖnün siyasi ayağının
araştırılması konusunda iktidar partisi ve onu destekleyen
parti sınıfta kalmıştır. Gelin, ticari
ayağının araştırılması konusunda
sınıfta kalmayın.
Sayın
milletvekilleri, 15 Temmuz FETÖ ihanetinin ardından Türkiye yeni bir
terimle tanıştı, o da FETÖ borsası. Peki, ne demek FETÖ
borsası? En basit, en yalın tanımıyla zengin FETÖcüler
para karşılığında aklanırken fakirin
fukaranın cezalandırılmasıdır. Milletimizin vicdanında
derin yaralar açan FETÖ borsasını gündeme getiren AK PARTİ
Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar şöyle diyor: Gaziantepte çok
ciddi FETÖ borsası var, milyon dolarlar dönüyor. Türkiye'nin her yerinde
var. HSKye suç duyurusunda bulundum. Aynı günlerde, Kayseride tutuklu
iş adamlarının davasının görüldüğü gün Kayseri
Adliyesinin önünde kırmızı plakalı bu makam arabası
dikkati çekiyor. Sayın milletvekilleri, bu makam arabası tam
yarım gün savcıların, hâkimlerin kapısının önünde
bekletildi. Bu duruma isyan eden AK PARTİ İstanbul Milletvekili Metin
Külünk Ey Kayserili, ne işin var başsavcının
odasında? Çek arabanı adliyenin önünden! diye
haykırıyordu. Biz adalete gölge düşürmeyin dediğimizde
aldığımız cevap ise Kriptocu FETÖcüleri söylemiş
olamaz mıyım? oluyordu. Tabii ki kriptocu FETÖcüleri ya da
açık FETÖcüleri onlarla birlikte olan, onlarla iş tutan, onlarla
kumpas kuranlar bilecekti, elbette ki biz bilmeyecektik. Sayın başkan
vekili Kripto FETÖcüleri söyledim. dedi ama gelin görün ki bir kişi
tutuklanmadı, tam tersine, kendi akrabası da olan ticaret odası
başkanı dâhil çok sayıdaki iş adamı o gün serbest
bırakıldı.
Sayın
milletvekilleri, İzmirde FETÖ borsası iddiaları cinayete kadar
uzandı. İstanbulda AKP üyesi avukat, örgüt üyelerine para
karşılığında takipsizlik verdiği için
suçlandı. Hani diyorsunuz ya: Beka, beka, beka; bu seçimleri kaybedersek
ülkede beka sorunu olur. İşte, tam da beka bu. Gelin, ülkenin
bekası için el birliğiyle, hep birlikte bu FETÖ borsasını
araştıralım.
Sayın
milletvekilleri, zenginlerin suç işleyip yoksulların
cezalandırıldığı bu çarpık düzen sizleri
rahatsız etmiyor mu? Oğlunu ve eşini 15 Temmuzda şehit
veren Nihal Olçokun 250 şehidi kaça sattınız? Değdi mi
aldığınız verdiklerinize? diye isyan etmesinden hiç
rahatsızlık duymuyor musunuz? Ben biliyorum ki rahatsızlık
duyuyorsunuz ama
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Son cümlelerinizi alayım lütfen.
ÇETİN
ARIK (Devamla) Toparlıyorum Sayın Başkan.
Biliyorum
ki bu Gazi Meclis rahatsızlık duyuyor ama FETÖnün siyasi
ayağının araştırılmasını istemeyen
irade FETÖnün ticari ayağının
araştırılmasını da istemeyecektir çünkü FETÖnün
siyasi ayağı da FETÖnün ticari ayağı da bunlardan rant
sağlayanlar da aynı kişiler.
Ben
buradan, iktidar partisinin ve onun destekçisi küçük partinin FETÖ
borsasının araştırılması önergesine karşı
nasıl bir tutum sergileyeceğini gerçekten çok merak ediyorum. Aziz
milletimizin de bunu izlemesini ve vicdanlarında sorgulamasını
istiyorum. Eğer ki Nihal Olçokun hatırasına azıcık
saygınız varsa, eğer ki 250 şehidimizin kanı yerde
kalmasın. diyorsak, eğer ki gerçekten FETÖyle mücadele ediyorsak
gelin FETÖ borsasını hep birlikte araştıralım diyorum,
Gazi Meclisi saygıyla selamlıyor, teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
İYİ PARTİ Grubu adına Sayın Subaşı
konuşacaktır.
Buyurun.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ
PARTİ GRUBU ADINA HASAN SUBAŞI (Antalya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyet
Halk Partisinin önergesini desteklediğimizi ifade etmek istiyorum. Biraz
önce tartıştığımız önergede de yürütmenin yasama
ve yargıya müdahalesinde neler olabileceğini anlatmaya
çalışmıştık fakat sayın hatipler bize
Anayasanın 104üncü maddesini okudular: Cumhurbaşkanı Devletin
başıdır. Yürütme yetkisi Cumhurbaşkanına aittir.
Cumhurbaşkanı, Devlet başkanı sıfatıyla Türkiye
Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder; Anayasanın
uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu
çalışmasını temin eder. maddesini okuduktan sonra, aynen,
harfiyen bunlara uyulduğunu söylemek istediler ama bu, yazılı
metinlerde olduğu gibi cereyan etmiyor. Maalesef içeriden ve
dışarıdan müdahalelerle yargının ne hâle
geldiğini şu yakın tarihte görüyoruz.
Bundan
önce bir Ergenekon skandalı yaşandı. Türkiye Cumhuriyetinin
Genelkurmay Başkanı Terör örgütü başıdır. diye
tutuklandı ve aylarca cezaevinde kaldı. Birçok generali de
tutukladık ve mahkûm etmeye, hatta müebbet hapis cezaları vermeye
başladık.
Bugün
geldiğimiz noktada, yine birtakım etkiler nedeniyle
yargının geldiği noktada Cumhuriyet ve Sözcü gazetelerinin
FETÖden yargılandığını,
sorgulandığını görmeye başladık. Bir nevi, yine
Ergenekon yargıları gibi yargının hedeflerinden ve
çizgisinden saptığını görüyoruz. Maalesef bizim önergemizde
de anlatmak istediğimiz buydu. Yani yargı, yasama ve yürütme güçlü
bir kuvvetler ayrılığı sistemiyle birbirinden
ayrılmadığı zaman, kendisini bağımsız
görmediği zaman, hele hele yargının
bağımsızlığı, tarafsızlığı ve
teminatı gibi kurumları kaybolmuşsa yargının
savrulması doğaldır. Ama Şamil Tayyarın ifade ettiği
ve sık sık sözü geçen bu borsa konusu
Parasal ilişkiler
yargıda olur mu, ona girmek istemiyorum çünkü yargıyı böyle bir
töhmet altında bırakmak istemem.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Son cümlelerinizi alayım, lütfen toparlayın.
HASAN
SUBAŞI (Devamla) Ancak, bu konuşulduğuna göre, bu konuda
birçok kişi de -on binlerce, yüz binlerce kişi- tutuklu ve
mağdur edildiğine göre
Fakat birçoğunun da, varlıklı
olanların, yurt dışında rahat ve huzur içinde
yaşadığını görmek tabii ki bu kuşkuları
yaratıyor. Bu söylenmeye başlamışsa bu önergenin
desteklenerek yargı için de, yargının aklanması için de
araştırılmasında büyük yarar vardır diye
düşünüyorum.
Biraz
önce yargı reformu gibi önemli bir konu sarayda
açıklanmışsa hiçbirimizin haberi olmadan, yargının
savrulduğunu sık sık görmüşsek, hedeflerinden
saptığını görmüşsek biz yine kuvvetler
ayrılığı konusunu aylarca, yıllarca
tartışarak bu başımızdaki
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemini daha çok
tartışacağız demektir.
Saygılar
sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Toğrul.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP
GRUBU ADINA MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Değerli arkadaşlar,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Bu arada, ekranları
başında bizleri izleyen sevgili yurttaşlarımızı
da saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, Fetullahçı cemaatin geçmişte nasıl
kollandığı, biz onların gadrine
uğradığımız zamanlar, özellikle o zamanki etkili olan
siyasilerin Fetullahla ilgili nasıl methiyeler düzdüğü hepimizin
hafızasında var.
Şimdi, bu ülke -birkaç gün sonra 3üncü
yılı olacak- bir çetenin darbe girişimine maruz kaldı. Bu
çeteyle hesaplaşacağız. diyenler maalesef bu çetenin
bakın, bir darbenin en önemli ayağı siyasi
ayağıdır- darbe yapılsaydı siyasi ayağında
kimler olacaktı araştırabildi mi? Araştırmadı.
Bir kişi tutuklandı mı? Tutuklanmadı. Ama Bank Asyanın
önünden geçenleri, Bir sendikaya üye oldu. denilenleri, Şuradan
şuraya para gönderdi. denilenlerin hepsini gözaltına aldılar,
gadre uğrattılar.
Değerli arkadaşlar, aynı şekilde
tüm kurumlara sirayet ettiği söylenen cemaatin siyasi ayağı
sorgulanmadığı gibi polis, savcı, hâkim ayağı da
sorgulanmadı, hatta onların hazırladıkları fezlekeler
AKP iktidarı tarafından muhaliflerine karşı bir araç olarak
kullanıldı. Bakın, bugün Selahattin Demirtaş, Figen
Yüksekdağ, milletvekillerimiz kimin fezlekesiyle şu anda rehinler?
Uğur Özcan. Kimdir Uğur Özcan? Selahattin Demirtaşın
birçok fezlekesini hazırlayan Fetullahçı cemaatin savcısı
ama Selahattin Demirtaş o savcının
hazırladığı fezlekeyle yargılanmaya devam ediyor.
Peki, hukuk ikili olabilir mi arkadaşlar? Sizce yargı Ergenekon
davasının neden bir kumpas olduğuna karar verdi? Dendi ki:
Ergenekonun iddianamesini hazırlayanlar, karar verenler o dönemki
Fetullahçı savcılar ve hâkimlerdi. Peki, şu anda
milletvekillerimizi, eş genel başkanlarımızı
yargılayanlar kimler? Fetullahın savcıları ve hâkimleri.
Kurtca Eker kimdir? Selahattin Demirtaşın evine o polisleri gönderen
savcıdır. Eğer Kurtca Ekeri öğrenmek istiyorsanız
AKPnin Gaziantep milletvekilinin Kurtca Ekerle ilgili söylediği sözleri
bir dinlemelisiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın, son cümlelerinizi
alayım Sayın Toğrul.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) Değerli
arkadaşlar, işinize geldiği zaman lehte
kullanacaksınız işinize gelmediği zaman da tam tersi,
muhaliflerinizi bertaraf etmenin bir aracı olarak
kullanacaksınız. Bu, ikiyüzlü bir politikadır. Ergenekonda
kumpas, HDPlilere karşı, KCK operasyonlarına karşı
kumpas değil. Peki, hazırlayanlar kimler? Aynı örgütün çetesi.
İşte, bu kabul edilemez.
Değerli arkadaşlar, Erdoğan bu
fezlekelere dayanarak her gün Selahattin Demirtaşa terörist dedi.
Kimdir kılavuzu? Ona bunu söyleten Fetullah Gülen çetesi. Çünkü o, onlara dayanarak söylüyor.
İşte, kılavuzu Fetullah olanın sonu abat olmaz değerli
arkadaşlar. Onun için, eğer böyle bir iddia varsa, hele hele Fetullah
borsası kurulduğuna dair iddia varsa -ki gerçekten çok yüksek
şekilde dile getiriliyor, vali dile getiriyor, eski vekiliniz dile
getiriyor- hem bunun siyasi ayağını hem hukuki
ayağını hem de varsa bu borsayı araştırmak
hepimizin görevidir diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Özkaya.
Buyurun Sayın Özkaya. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri, aziz milletimiz; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
CHPnin vermiş olduğu Meclis
araştırması önergesi hakkında grubumuz adına söz
almış bulunuyorum.
CHPli Milletvekili Sayın Çetin Arık,
Kayseri Valisinin bir açıklamasını esas alarak,
açıkladığı iddia edilen bir konuyla ilgili FETÖ borsası
kurulduğunu söylüyor. Ben bugün sabahleyin Kayseri Valisini aradım
Sayın Valim, nedir bu konu? diye kendisine sordum. Dediği husus
şu: Kayseri Emniyet Müdürü hakkında bir şikâyet var, cumhuriyet
başsavcılığı soruşturma açmış,(x)
bir sivil toplum kuruluşunu ziyaretimizde bu konu soruldu, dedim ki:
Savcılık soruşturma yapıyor, HSKden -zabıta amiri
sıfatı nedeniyle- izin istiyor ve bu nedenle de mahkeme yayın
yasağı kararı getirmiş, dolayısıyla
yargıdaki bir konuyla ilgili konuşmam doğru değil. Yani ne
FETÖ borsası kurulduğu ne bir başka husus olduğuyla ilgili
bir beyan yok. Dolayısıyla bu konu doğru değil.
Gelelim,
böyle bir konu var mı, yok mu? Değerli arkadaşlar, Türk Ceza
Kanununun 277nci maddesi açık ve net bir şekilde, yargı
görevini yapanları etkilemeye çalışmaya teşebbüs etmeyi iki
yıldan dört yıla kadar hapis cezası gerektiren bir suç
sayıyor. Ceza Muhakemesi Kanununun 160ıncı ve 161inci
maddesinde açık bir şekilde de der ki: Eğer bir suç varsa
cumhuriyet savcısı resen bunu soruşturur ve gereğini
yapar.
Bütün
arkadaşlarımıza söylediğimiz şu: Eğer FETÖyle
ilgili herhangi birisinin bir yerde bir kişiyi etkilemeye
çalıştığını, suçlu olan bir kişiyi suçsuz
yapmak için gayret sarf ettiğini görürseniz lütfen bir dakika bile
beklemeden cumhuriyet başsavcılıklarına gidiniz ve suç
duyurusunda bulununuz. Onu yapmak cumhuriyet
başsavcılarının en tabii, en zorunlu görevi. Bunu
yapmayıp da cumhuriyet başsavcısının görev ve
yetkisini yüklenerek buraya gelip Biz bunu araştıralım, biz bu
konuyu soruşturalım. demek, yargı, yasama ve yürütme
arasındaki kuvvetler ayrılığı ilkesiyle
bağdaşmayan bir davranıştır. O sebeple, bu tür
davranışları mümkün olduğu kadar ilgili makamlara
ulaştıralım. Daha önce de söyledim, FETÖnün tüm
ayaklarını soruşturan bu aziz milletin cumhuriyet
savcılarıdır, cumhuriyetin savcılarıdır,
cumhuriyetin polisidir, cumhuriyetin jandarmasıdır, yargı ve
kolluk kuvvetleridir. Bu kuvvetler görevini yapsın, biz de onlara her
türlü desteği sağlayalım ki bu terör örgütüyle mücadele devam
etsin.
Bakın,
beş gün sonra bu terör örgütünün başımıza, bu Meclise bomba
yağdırmasının 3üncü yıl dönümü. Ciddi bir mücadele
yapılıyor. Artık terör örgütü olduğu her şeyiyle
sabit. Bu terör örgütünü savunmak, bu terör örgütüyle ilgili konuşmak,
onun müeyyideleriyle, onun müesseseleriyle ilgili beyanlarda bulunmak çok
doğru değil. Buradan uzak durmak lazım.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın Sayın Özkaya, buyurun.
ALİ
ÖZKAYA (Devamla) Az önce konuşan HDP temsilcisi Sayın
Cumhurbaşkanımıza kılavuzu FETÖcü olanlar dediler.
Kılavuzu Kandil, kılavuzu terör örgütü başı olanlar, siz,
Sayın Cumhurbaşkanımıza en son konuşacak
kişilersiniz. Siz, o konudan uzak durun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) PKK, Kandil...
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Peki, neye dayanarak bu Selahattin Demirtaşa
terörist dedi, neye dayanarak söyledi? Kılavuzunuz işte o
fezlekelerdi.
ALİ
ÖZKAYA (Devamla) Kılavuzunuz Kandil, kılavuzunuz PKK. Bu
işlerden uzak durun. Sayın Cumhurbaşkanımıza söz
söyleyecek son kişiler sizlersiniz.
Sayın
Cumhurbaşkanımız canı pahasına o terör örgütlerinin
hepsiyle mücadele ediyor ve hepsiyle de ciddi bir şekilde tarihin en büyük
mücadelesini yapıyor. Onun yanında durmak, bizim, yüce Meclisin en
önemli görevidir diyorum. Bu terör örgütünü ve tüm terör örgütlerini
lanetliyor, şehitlerimizi saygı ve hürmetle anıyorum, yüce
Meclise de saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım, herhangi bir söz talebi ve cevap
yoksa yoklama istiyoruz.
BAŞKAN
Yok, var, müsaade ederseniz.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) O zaman, tamam.
BAŞKAN
- Siz de girmişsiniz sisteme, söz mü istiyorsunuz? Sayın Özel, sizin
söz talebiniz mi var?
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, şöyle bir söz talebimiz var:
İç Tüzük 69un ikinci fıkrası uyarınca, bir kişi,
kendisinin söylemediği bir söz kendisine atfedilirse
Ki aynen öyle
yapıldı, bahsettiği kişi vali değildi, vali beyden
bahsetmedi.
ÇETİN
ARIK (Kayseri) Vali beyden bahsetmedim.
BAŞKAN
Efendim, önergeyi okursanız
ALİ
ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Burada, burada, önergede yazıyor, açıkça
vali yazıyor, yazıyor, açıkça vali yazıyor.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Hayır, Sayın Başkanım
BAŞKAN
Efendim, önergede açık açık yazıyor.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Hayır, söylediği ifadeye cevaben zaten
ALİ
ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Yazıyor Sayın Başkan, açıkça
yazıyor.
BAŞKAN
Efendim, söylediği ifadeyi bırakın, Sayın Çetin
Arıkın vermiş olduğu önergede bu, net olarak
yazılmıştır.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Hayır, hayır.
Sayın
Başkan, tabii, şunu anlıyorum, dikkatinizden kaçmış
olabilir, birçok şeye dikkat ediyorsunuz.
MUHAMMET
EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) Alakası yok.
BAŞKAN
Yok, kaçmadı, kaçmaz.
ALİ
ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Açıkça yazıyor.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Ben önergede yazandan değil
Biraz önce kurduğu
cümleyi tekrar etti. Onu vali için söylemiyor, bir başkası için
söylüyor, onun açıklığa kavuşması lazım. Çetin
Bey yapacak açıklamayı.
ÇETİN
ARIK (Kayseri) Müsaadenizle Sayın Başkan
ALİ
ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Açıkça yazıyor Sayın
Başkanım önergede.
BAŞKAN
Açıkça önergede yazıyor, evet.
ÇETİN
ARIK (Kayseri) Önergede yazıyor ama
ALİ
ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Kayseri Valisi yazıyor. Hiçbir şey yok.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Hayır, bakın, ben demiyorum ki Önergede vali
yazmıyor. diye. Biraz önce
ALİ
ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Ee, tamam, bitti, vali yazıyor.
BAŞKAN
Zaten bu konuyla ilgili olarak sivil toplum örgütlerinin de bunun böyle olmadığına
dair açıklamaları da var ayrıca.
ÇETİN
ARIK (Kayseri) Sayın Başkan
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, bakın, çok istirham edeceğim
ama İç Tüzük 64, sizi tartışmanın esasına girmekten
menediyor.
BAŞKAN
Ya, girmedim oraya zaten.
HİŞYAR
ÖZSOY (Diyarbakır) Giriyorsunuz.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Bakın, ama Sivil toplum örgütleri de diyor.
dediğiniz noktada giriyorsunuz.
BAŞKAN
Peki.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Yoksa önergede yazıyor konusuna bir itirazımız
yok.
BAŞKAN
Girdim, kabul ediyorum, doğru, tamam.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Ee, tamam. Girmezseniz daha doğru yaparsanız.
Sayın
Başkanım, İç Tüzük 69a göre kürsüden cevap hakkımız
var.
MUHAMMET
EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın
Başkanım
BAŞKAN
Buyurun Sayın Akbaşoğlu.
MUHAMMET
EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) Şimdi, Sayın Grup
Başkan Vekilinin ortaya koyduğu husus, talep şu idi: Önerge
metninde valiye bir atıf yok, bu nedenle söylemediği bir sözü
kendisine atfedildiği için, efendim, sataşmadan dolayı söz talebi
var.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Öyle demedim işte ben. Hayır, yaptığı
konuşmaya diyoruz.
MUHAMMET
EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) Ancak biraz evvel hep
beraber gördük.
BAŞKAN
Önergeye ben atıfta bulundum efendim.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Ona atıfta bulunan Başkandı, ben değildim.
MUHAMMET
EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) Hayır, kendiniz de
Şöyle: Siz de, başında Sayın Özel de valiye atıf
yaptığından hareketle konuşmacı farklı bir
yorumla farklı bir neticeye varmak istedi. Ancak açıklığa kavuştu
mesele. Önergede de valiye atıf var, valinin sözünü hatırlatarak,
valinin böyle bir beyanının da bulunmadığını,
bunu tekzip ettiğini ifade ederek vuzuha kavuşturulmuş bir
husustur. Siyasi eleştirileri arkadaşlarımız kendilerince
yapmıştır, burada herhangi bir sataşma da söz konusu
değildir.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım
BAŞKAN
Sayın Özel
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Cümleye başladığımda dedim ki: İç
Tüzük 69un ikinci fıkrası uyarınca, söylemediği bir söz
kendisine atfedilen
Söylemediği bir söz diye başladım,
önerge metni demiyorum ben
BAŞKAN
Sayın Özel, sizi kırmayacağım; bir sataşma yok ama
yerinden bir dakika söz vereceğim.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Peki.
BAŞKAN
- Buyurun Sayın Arık, yerinizden
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sataşma değil de açıklığa
kavuşturma ister bu.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
29.- Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın, CHP grup
önerisinin verilme gerekçesine ilişkin açıklaması
ÇETİN
ARIK (Kayseri) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bu
araştırma önergesinin verilmesine neden olan asıl neden
şudur: Bir, AK PARTİ eski milletvekili Şamil Tayyarın
sözleri; iki, iş adamı FETÖcüler FETÖ davasında
yargılanırken bir grup başkan vekilinin gidip orada yarım
gün durması. İşte, atılan manşetler: Elitaş
geldi, FETÖcüler çıktı Yine, sayın grup başkan vekili
2007 yılı Ağustos ayında katıldığı bir
televizyon programında Eğer o yazılan insanları biz
FETÖcü diye atsak, yargı onlara hemen işlem yapsa -yargı
işlem yapmayacak mı- Kayseride 100-200 tane firma batar. diyor.
Yani parası olanlar yargılanmasın, parasız olan garip,
fukara, öğretmen, ebe yargılansın, içeri atılsın
diyor. Ve grubumuz bunun araştırılması için bir
araştırma önergesi verdi.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Peki.
Değerli
arkadaşlar, müsaade ederseniz iç Tüzük 60a göre 6
arkadaşımızın söz talebi var, onları
karşılayacağım.
MUHAMMET
EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Akbaşoğlu.
MUHAMMET
EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) Biraz evvelki değerli
konuşmacı Sayın Grup Başkan Vekilimiz Mustafa
Elitaşın ismini zikrederek birtakım ithamlarda bulundu.
Kayıtlara geçmesi açısından şunu ifade ediyorum: Sayın
Elitaş o tarihlerde de gerekli açıklamaları yapıp
bunları yalanlamıştır, bunlar hakikat
dışıdır. Sonuç itibarıyla, bakın, yer
almıyor denen önergenin gerekçesinde açıkça Kayseri Valisi Sayın
Şehmus Günaydının yalanlamadığı ifadeler
deniyor. Ancak bütün basın-yayın organlarında da görüleceği
üzere, Sayın Kayseri Valisi kendisine atfedilen bu sözlerin gerçek
dışı olduğunu, yalanlandığını ve o
konuşmanın yapıldığı iddia edilen sivil toplum
kuruluşu ortamında da ilgili sivil toplum kuruluşunun basın
toplantısı düzenleyerek böyle bir söz söylenmediğini açıkça
ifade ettiği bilindiği hâlde, hâlâ gerçek dışı
birtakım yaftalamalarla gerçeği çarpıtmanın bir anlamı
yok. Dolayısıyla, gündeme dönelim.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Akbaşoğlu.
Evet,
Sayın Şevkin, buyurun.
30.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, Adana ilinde
eşinin beylik tabancasıyla hayatına son verilen Büşra Güle
Allahtan rahmet dilediğine, artan kadın cinayetlerinin son
bulması için Meclisin kalıcı çözümler üretmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
MÜZEYYEN
ŞEVKİN (Adana) Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Bugün
Şule Çet davasına katılmak üzere Ankara Adliyesindeydik.
Kadın cinayetlerinin önü alınamıyor, son yıllarda artan
cinayetler hepimizi dehşete düşürüyor.
Dün
Adanada bir koca dehşeti yaşandı. Beylik tabancasıyla
eşine, kayınpederi ve kayınvalidesine kurşun
yağdıran koca, 21 yaşında gencecik eşi Büşra Gül
ile babasının hayatına son verdi, anne ise ağır
yaralı. Her ikisine Allahtan rahmet, yaralıya acil şifa
diliyorum.
Değerli
milletvekilleri, ancak, kadına şiddet, kadın cinayetlerini
çözmek bu Meclisin sorumluluğundadır, bunun fakatı,
aması yoktur. Kadın cinayetleri neredeyse savaşlardaki can
almalar kadar yer almaktadır. Kanıksanmamalıdır bu durum.
Yeter artık, kadın cinayetleri son bulsun, Meclis kalıcı
çözümler üretsin diyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Değerli arkadaşlar, sadece 6 arkadaşımıza söz
vereceğimi ifade ettim, sonradan sisteme giren arkadaşların söz
taleplerini karşılamayacağım.
Sayın
Köksal, buyurun.
31.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın,
Afyonkarahisar ili Sinanpaşa ilçesi Nuh beldesinde bulunan jeotermal suyun
işletilmesi ruhsatının köylülere verilerek elde edilecek gelirin
Afyonkarahisar halkına dağıtılmasını talep
ettiklerine ilişkin açıklaması
BURCU
KÖKSAL (Afyonkarahisar) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, seçim bölgem Afyonkarahisar ile Sinanpaşa ilçesine
bağlı Nuh köyünde geçtiğimiz günlerde jeotermal su bulundu ancak
bu jeotermal suyun işletimi için, otuz yıllık ruhsat istemiyle
bir özel şirket müracaatta bulunmuş. Nuh köyü halkının
isteği ve bütün Afyonkarahisar halkının isteği,
işletme ruhsatının köylüler tarafından
kullanılması ve buradan elde edilecek gelirin özel şirketlere
peşkeş çekilmek yerine, Nuh köyüne ve Afyonkarahisar halkına
dağıtılmasıdır.
Yine,
Afyonkarahisar ili Fethibey kasabasında köylülerin arazilerinin
ortasından geçen kara yoluna, Karayolları dokuz ay önce
mıcır atıp bırakmıştır. Bu süre
zarfında defalarca müracaat edilmesine rağmen asfalt
atılmamıştır. Bu durum dolayısıyla
mıcırdan çıkan tozdan özellikle mahsulü olan çiftçiler zarar
görmektedir. Bu zararın giderilmesi ve bu mağduriyetin önlenmesi için
de bir an önce asfalt atılması gerekmektedir.
BAŞKAN
Sayın Enginyurt
32.- Ordu Milletvekili Cemal Enginyurtun, Türkiye Turizm
Tanıtım ve Geliştirme Ajansı Hakkında Kanun
Teklifiyle konaklama tesislerinden yüzde 1 ciro üzerinden pay
alınmasını öngören düzenlemeden vazgeçilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
CEMAL
ENGİNYURT (Ordu) Sayın Başkanım, biraz sonra
görüşeceğimiz Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme
Ajansı, Türkiye için hakikaten çok önem arz edecektir. Bu
teklifin çıkmasını canıgönülden arzu ediyorum.
Lakin,
teklifin 6ncı maddesinde konaklama tesislerinden yüzde 1 ciro üzerinden
pay alınmasını kanunlaştırıyoruz,
yasallaştırıyoruz. Antalya, Bodrum ile Ordunun Mesudiyesindeki,
Sivasın Koyulhisarındaki, Artvindeki otel aynı değerde
mi, aynı turizm zenginliğini mi yaşıyor ki yüzde 1 ciro
alıyoruz? Bunu kârdan alırsak daha iyi olur diye düşünüyorum.
Kültür ve Turizm Bakanını ve AK PARTİ grup başkan
vekillerini bu konuda yeni bir düzenlemeye davet ediyorum, yüzde 1 ciro kaldırılsın.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Osmanağaoğlu
33.- İzmir Milletvekili Tamer
Osmanağaoğlunun, mevcut uçak seferlerinin
artırılmasının İzmir ili için önem arz ettiğine,
Bakırçay havzasına ticaretin ve turizmin gelişmesi için
havalimanı yapılması çalışmalarına katkı
sunmaya hazır olduklarına ilişkin açıklaması
TAMER
OSMANAĞAOĞLU (İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
İzmirimizde
mevcut havalimanı doluluk oranının artırılması,
bunun için de mevcut uçak seferlerinin çoğaltılması, iç ve
dış hatlara daha fazla sefer konulması İzmirimizin daha
fazla misafir ağırlaması için önem arz etmektedir.
Ayrıca,
Dikili ilçemizin sınırları içinde kalan, yapımı hâlen
devam etmekte olan, İzmirimizin ve Egenin lojistik merkezi olması
açısından önemli bir rol üstlenmesi planlanan Çandarlı
Limanı Projesi göz önüne alınarak Bakırçay havzasına
havalimanı yapılması hem ticaretin hem de turizmin
gelişmesi açısından çok uygun olacaktır. Bu kapsamda
yapılacak çalışmalara katkı sunmaya hazır
olduğumuzu bir vesileyle ifade etmek istiyorum.
BAŞKAN
- Sayın Hatımoğulları
34.- Adana Milletvekili Tulay Hatımoğulları
Oruçun, 10 Temmuz Ali İsmail Korkmazın ölümünün 6ncı yıl
dönümü vesilesiyle Gezi şehitlerini saygıyla andığına,
Hatay Valiliğince uygun görülmeyen Samandağ ilçesinde 16 Temmuz 2019
tarihinde düzenlenmek istenen Grup Yorum konseri için yapılan
başvurunun tekrar değerlendirilmesini talep ettiklerine ilişkin
açıklaması
TULAY
HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) Bugün, Ali İsmail Korkmazın ölüm
yıl dönümü. Ali İsmail şahsında tüm Gezi şehitlerini
saygıyla anıyorum.
Hatay
Samandağda 16 Temmuz 2019 tarihinde düzenlenmek istenen Grup Yorum
konseri için yapılan başvuru Hatay Valiliğince uygun
görülmemiştir. Gerekçe olarak da Provakatif eylem ve olayların
meydana gelebileceği. şeklinde açıklamalar
yapılmıştır. Oysaki 2010 yılından beri, OHAL
süreci dâhil olmak üzere, her yıl aynı zamanlarda Samandağda
yapılan Grup Yorum konseri kamu düzenini hiçbir şekilde
bozmamıştır. Bizler bu nedenle, bu başvurunun tekrar değerlendirilmesini
talep ediyoruz.
BAŞKAN
Sayın Kaplan...
35.- Gaziantep Milletvekili İrfan Kaplanın,
Gaziantep, Kahramanmaraş ve Hataylı çiftçilerin
sağlıklı sulama yapabilmesi için Kılavuzlu
Barajının kullanıma açılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
İRFAN
KAPLAN (Gaziantep) Teşekkürler Sayın Başkan.
Gaziantepin
Nurdağı bölgesinde Orta Ceyhan havzası Menzelet Sulama Projesi
alanını Kahramanmaraş, Gaziantep, Hatay illeri arazileri
oluşturmaktadır. Kılavuzlu Barajı sulaması, ikinci
kısım inşaatı işi kapsamında inşa edilecek
olan sulama şebekeleriyle Kahramanmaraş ve Gaziantep illerinde toplam
brüt 18 bin hektar alanın sulanması sağlanacaktır.
Kılavuzlu sulama- Barajının ana isale hattı bitmiş
olup ne yazık ki ödenek aktarılmadığından
kullanılmamaktadır. Gaziantepli, Kahramanmaraşlı,
Hataylı çiftçilerimizin sağlıklı sulama yapabilmesi için bu
baraj bir an önce kullanıma açılmalıdır. Yüce Meclisin...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Sancaklı...
36.- Kocaeli Milletvekili Saffet Sancaklının, 11
Temmuz Srebrenitsa katliamının 24üncü yıl dönümü vesilesiyle
şehitlere Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
SAFFET
SANCAKLI (Kocaeli) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Hepimizin
bildiği gibi, 11 Temmuz 1995te Bosnada Srebrenitsa şehrinde bir katliam
yapıldı. Yarın bu törene katılmak için oraya da gidiyorum,
hepinizin de selamlarını götüreceğim. Hepimizin bildiği
gibi, bu bir soykırımdır, Müslümanlara karşı
yapılmıştır. Srebrenitsa
şehrinde o gece Hollandalı komutan, Müslümanların bütün
silahlarını toplatıp, Sırp askerlerini
çağırıp katlettirmiştir bütün Srebrenitsayı. Bunları bir kez daha
kınıyorum, şehitleri de buradan anıyorum, Allah rahmet
eylesin diyorum.
Söz
verdiğiniz için de teşekkür ederim Sayın Başkanım.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Kayseri Milletvekili Çetin Arık ve
arkadaşları tarafından, Fetulahçı terör örgütüyle
irtibatlı ve iltisaklı bazı siyasilerin ve iş
adamlarının para karşılığında
aklandıklarına ilişkin iddiaların
araştırılması amacıyla 10/7/2019 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 10
Temmuz 2019 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN
- Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini oylarınıza
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Yoklama talep ediyoruz.
BAŞKAN
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini oylarınıza sunmadan önce bir
yoklama talebi vardır.
Sayın
Özel, Sayın Sümer, Sayın Tığlı, Sayın Bülbül,
Sayın Serter, Sayın Hancıoğlu, Sayın Şevkin,
Sayın Arık, Sayın Kaya, Sayın Köksal, Sayın Zeybek,
Sayın Şahin, Sayın Özdemir, Sayın Kaboğlu, Sayın
Demirtaş, Sayın Ünver, Sayın Kılınç, Sayın Önal,
Sayın Güzelmansur, Sayın Keven.
Yoklama
için beş dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini
başlatıyorum.
Pusula
veren arkadaşlarımız lütfen Genel Kurulu terk etmesinler.
Aslında Genel Kurulu hiçbir arkadaşımız terk etmese çok
daha iyi olur.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Kayseri Milletvekili Çetin Arık ve
arkadaşları tarafından, Fetulahçı terör örgütüyle
irtibatlı ve iltisaklı bazı siyasilerin ve iş
adamlarının para karşılığında
aklandıklarına ilişkin iddiaların
araştırılması amacıyla 10/7/2019 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 10
Temmuz 2019 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Alınan
karar gereğince, denetim konularını görüşmüyor ve gündemin
Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
Bu
kısmın 1inci sırasına alınan, Konya Milletvekili Ziya
Altunyaldız ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili
İstanbul Milletvekili Mehmet Muş ile 50 Milletvekilinin Türkiye Turizm
Tanıtım ve Geliştirme Ajansı Hakkında Kanun Teklifi ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet
Muş ile 50 Milletvekilinin Türkiye Turizm Tanıtım ve
Geliştirme Ajansı Hakkında Kanun Teklifi (2/1988) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 94) (X)
BAŞKAN
Komisyon? Yerinde.
Dünkü
birleşimde, İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülen 94 sıra sayılı Kanun Teklifinin maddelerine
geçilmesi kabul edilmişti.
Şimdi,
birinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
Birinci
bölüm 1 ila 6ncı maddeleri kapsamaktadır.
Birinci
bölüm üzerinde ilk söz, İYİ PARTİ Grubu adına Sayın
Oralın.
Buyurun
Sayın Oral. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
İYİ
PARTİ GRUBU ADINA İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) Sayın
Başkan, kıymetli milletvekilleri; Türkiye Turizm Tanıtım ve
Geliştirme Ajansı Hakkında Kanun Teklifinin birinci bölümü
üzerine İYİ PARTİ Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, görüştüğümüz kanun teklifinin komisyon sürecinde yer
almış ve çok iyi değerlendirmiş bir milletvekili olarak tüm
samimiyetimle şunu söylemek istiyorum: Bu ajans, bu hâliyle ne turizmi
geliştirebilir ne de ülkemizin tanıtımına katkı sağlayabilir.
Ajansın yapısı yüce heyetinizin takdirleriyle baştan sona
değiştirilmezse turizm sektörünü âdeta haraca bağlamış
bir kuruluşun oluşmasına kendi irademizle sebep olmuş
olacağız. Komisyonda gördük ki bu kanun teklifi, sektör temsilcileriyle
etraflıca istişare edilmemiştir. Sektörün temsilcileri açıkça,
turizm payının kendilerine ağır bir yük getireceğini
söylemişlerdir. Anlaşılan odur ki bir turizm şirketi sahibi
olan Sayın Kültür ve Turizm Bakanımız Benim de turizm
şirketim var ve sektörü en iyi ben bilirim. mantığıyla
hareket etmiş ve bu ajansı, temsilcilerin yoluna Deli Dumrul gibi
dikmiştir. Sayın Kültür ve Turizm Bakanı diyorum çünkü her
zaman olduğu gibi bu kanun teklifi de Bakanlıkça
hazırlanmış ve teklif sahibi AK PARTİli arkadaşlarımıza
gönderilmiştir, onlar da imzalarını atıp bizim önümüze
getirmişlerdir. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin
Türkiye Büyük Millet Meclisine verdiği değer budur; bakanlıklar
hazırlasın, Türkiye Büyük Millet Meclisi noter gibi onaylasın.
Bunu asla kabul edemeyiz, etmemeliyiz.
Kıymetli
milletvekilleri, teklifin içinde bütçe, vergi alımı ve maliye
konularını ilgilendiren düzenlemeler bulunmaktadır. Bu
yanıyla teklifin kesinlikle Plan ve Bütçe Komisyonunun görüşü
alınarak değerlendirilmesi gerekmekteydi ancak teklif, tali komisyon
olarak dahi olsa Plan ve Bütçe Komisyonuna gönderilmemiştir. Hâlbuki AK
PARTİ iktidarı, Plan ve Bütçe Komisyonunu minyatür bir Meclis Genel
Kurulu gibi çalıştırıp olur olmaz her konuyu içeren torba
kanunları buradan geçirerek yasama kalitesini düşürmekteydi.
Şimdi ise bu Komisyonu ilgilendiren bir hususu görüştürmemektedir.
Anlaşılan o ki AK PARTİ iktidarı, burada genel olarak
kalitesiz yasama yapma hedefini tutturmaya çalışmaktadır.
Kıymetli
milletvekilleri, biz, ilkesel olarak kamu işlerini
kolaylaştıracak, turizmi geliştirecek ajansların
kurulmasına karşı değiliz. Turizm alanında bu bir
ihtiyaç olabilir ancak getirilen bu teklifin içeriği kesinlikle ülkemizin
ve milletimizin menfaatlerine uygun değildir. Bu ajans Kamu İhale
Kanununa tabi değildir, Sayıştay denetimine tabi değildir,
Devlet Memurları Kanununa tabi değildir. Pek çok vergiden ve harçtan
muaf ama kurumun kamu mu, özel mi olduğu da belli değildir. Kurulmak
istenen bu ajans kime hizmet edecek, o da belli değildir. Bu ciddi
ekonomik krizde ayakta durmaya çalışan turizm işletmecilerinin
gelirlerinden zarar edip etmediğine bakmadan yüzde 1 gibi büyük bir rakam
alıp teşvik adı altında başka firmalara
dağıtmak suistimallere son derece açık bir uygulamadır.
İnsaf edin, zarar eden işletmeciden böyle bir pay alınır
mı? Bu yazıktır, günahtır. İnsan düşünmeden
edemiyor, acaba burada toplanan paralarla yeni yandaş turizm
şirketleri mi oluşturulacaktır?
Sayın
milletvekilleri, geçmişte bunun benzeri kalkınma ajansları
kurulmuştu, sonuç ne oldu? Pek çok kalkınma ajansı FETÖnün
cirit attığı, kadrolaştığı alanlar oldu.
Milletin kaynakları FETÖnün terör faaliyetlerinin, paralel devlet
yapılanmasının kaynaklarına dönüştü. Geçen hafta bu
kürsüden PKK ve çözüm süreciyle alakalı konuşurken Peygamber
Efendimizin bir hadisini okumuştum, bunu usanmadan tekrar etmek
istiyorum. Mümin aynı delikten iki defa sokulmaz, ısırılmaz.
Ama ne hikmetse AK PARTİ iktidarı aynı deliğe elini sokmak
istemektedir. Dün FETÖye teslim edilen ajans kadroları, bugün de FETÖ
benzeri örgütlere teslim edilirse ne olacak? Çünkü kanunda personel
istihdamıyla alakalı hiçbir düzenleme yoktur, kamu personeli kanununa
tabi değildir.
Saygıdeğer
milletvekilleri, getirilen bu kanun, Ekim 2019da turizmcilerden para
toplamayı da öngörmektedir. Ne aceleniz var? Ekonomik krizin her geçen gün
derinleştiği bir ortamda, yıllık planlarını,
harcamalarını belirlemiş ve reklamlarını
yapmış işletmecilerden haraç keser gibi para toplamanın ne
anlamı var? Böyle bir ödeme alınacaksa da 2020 yılından
başlayarak bu kademeli yapılmalı ve işletmecilerin yeni
yıl planlarını da buna göre yapabilmelerinin önü
açılmalıdır. Üstüne üstlük, bir de temsil sorunu vardır. Bu
teklif, sadece turizm belgeli işletmelerden kısıtlı bir
temsilci almaktadır. Yönetim kurulunda bölgesel temsilci sağlamak
için kurulmuş olan sistem adaletsizdir. Marmara ve Akdeniz Bölgelerinden
ikişer üye alınırken ülkemizin en güçlü turizm alanlarına
sahip Ege Bölgesinden 1 üye alınmaktadır. Karadeniz ve İç
Anadolu Bölgesinden 1 üye, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinden 1
üye alınmaktadır. Bu noktada, bölgelerin sorunlarını ve
ihtiyaçlarını bilen kişiler tarafından eşit bir
şekilde temsil edilemeyecektir. Takdir edilmelidir ki İç Anadolu ile
Karadenizin turizm noktasındaki ihtiyaç ve sorunları çok
farklıdır. Bu ikisinin tek bir kişi tarafından temsili,
sakatlanmış bir durum yaratacaktır. Aynı durum Doğu ve
Güneydoğu Anadolu Bölgeleri için de geçerlidir. Kesinlikle her bölgeden en
az 1 temsilci yer almalıdır. Yönetim ve icra kurulunun
çoğunluğu bürokratlardan oluşmaktadır. İcra ya da
yönetim kurulunda yer alması beklenen sektör temsilcileri,
danışma kurulu adlı bir organ altında
toplanmışlardır. Sektörün en güçlü temsilcileri, bu noktada,
icra yapan değil, sadece fikir veren konumda tutulmuşlardır. Bu
tavsiye ve icra fikirlerinin uygulanması ise yönetim ve icra kurulunun
insafına terk edilmiştir. Madem bürokratlarla yöneteceksiniz,
işte Tanıtma Genel Müdürlüğü orada durmaktadır. Madem
sektöre güç vereceksiniz, neden sektörden bu kadar az temsilci vardır?
Anlaşılan, siz bir kısım üst düzey bürokrata kanunla
şirket kurdurup ticaret yaptırmak, üstüne de yandaşları
zengin etmek istiyorsunuz.
Saygıdeğer
milletvekilleri, turizmi geliştirmek amacıyla kurulan bu ajansın
gelir kalemleri arasında her türlü bağış ve
yardımlar adlı bir kalem bulunmaktadır. Bu
bağışı uluslararası kuruluşlardan alınan
hibelerle karıştırmamak gerekir çünkü hibe meselesi 4üncü
maddede ayrıca düzenlenmiştir. Bu hususu anlamakta gerçekten güçlük
çekiyoruz. Ajans bir hayır kurumu değil ki bağış
toplasın. Bağış toplanarak turizm idare edilmez. Bu
bağış meselesi, yarın bir gün farklı noktalara
ilerleyebilecektir, yol açabilecektir; bu noktada,
yatırımcıları ve işletmecileri -bürokratik
işlemleri hızlandırmak için bahane edilerek-
bağış yapma zorunluluğuna sevk edebilecek durumları
oluşturacaktır. Turizm belgesi almak için gelen işletmeciye
Turizm ajansına bir bağış yap da ondan sonra
denilmeyeceğinin
garantisi de yoktur. Daha sonra da teklifin 4üncü maddesi kapsamında,
buradan elde edilecek gelirler yandaş şirketlere aktarılabilir.
Değerli
milletvekilleri, daha önce Turizmi Teşvik Kanununu görüşürken
söylemiştik. Turizmin çok daha geniş kapsamlı
çalışmalarla ortaya çıkacak düzenlemelerle teşvike
ihtiyacı vardır; alelacele kurulan ajanslarla, dar kapsamlı
kanunlarla bu olmaz, olamaz. Avrupa Seyahat Komisyonu tarafından
yayımlanan 2018 Turizm Raporunda 33 Avrupa ülkesi arasında turist sayısını
en fazla artıran ülke olan Türkiyenin bu başarısını
turizm gelirlerinde gösterememesi acil ve acıklı bir durumdur.
Eğer turizm gelirlerini artıramazsak dünyada hep ucuz ülke olarak anılacak
ve kaybedeceğiz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Son cümlelerinizi alayım.
Buyurun.
İBRAHİM
HALİL ORAL (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkanım.
Saygıdeğer
milletvekilleri, bu kanun teklifi hakkında vatandaşın ve
bizlerin zihninde oluşan durum budur. Eğer durum bu değilse bu
kanun teklifini geri çekin ve yeniden hakkaniyetle düzenleyerek getirin.
Bu
duygularla, hepinizi, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum ve
teşekkür ediyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Sayın Şimşek,
buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP
GRUBU ADINA BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Türkiye Turizm Tanıtım ve
Geliştirme Ajansı Hakkında Kanun Teklifinin birinci bölümü
üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, tabii, turizm ajansının kurulması aslında
Türkiyede geç kalınmış bir projedir. Dünyanın her türlü
nimetine sahip en özel bölgesinde bulunan, gerek denizi gerek tarihî ve
kültürel değerleriyle, doğasıyla turizme açık olan,
sıcak kanlı insanlarıyla dünyanın her yerinden gelen
insanlara kucak açan bir ülkede, elbette daha çok turist gelmesi adına
ajans daha önceden kurulmalıydı. Bu, geç kalmış bir proje
ama doğru bir proje.
Milliyetçi
Hareket Partisi olarak biz, turizm ajansının kurulmasını
destekliyoruz. Tabii, ajans kurulurken turizmcilerin de
yatırımcı insanlarımızın da mağdur
olmaması adına, alınacak olan yüzde 1lik kesintinin daha uygun
hâle getirilmesini
Aslında, 100-120 milyon gibi rakamların
tanıtım adına çok büyük bütçeler olmadığını
biliyoruz ama turizm sektörü de uzun yıllar sıkıntı çekti,
özellikle Rusyadan gelen turist sayısında Rus
uçağının düşürülmesinden sonra uzun yıllar
sıkıntı yaşandı. Yeni yeni turizm sektörü kendisini
toparlıyor. Komisyonda da belirttik, buradaki yüzde 1lik oranın daha
uygun bir değere çekilmesi ve bu yıl için tahsilatın temmuz,
ağustos, eylül gibi turizmin yoğun olduğu aylarda
alınmaması çünkü yeni faaliyete geçecek, turizmciye bu yıl için
bunun bir katkısı olmayacak, önümüzdeki yıldan itibaren bunun
meyvelerini görmeye başlayacağız. Bununla ilgili de ilerleyen
maddelerde gerekli düzenlemelerin yapılmasını temenni ediyoruz.
Temmuz, ağustos, eylül gibi aylarda turizmcilerden bir kesinti
yapılmamasını talep ediyoruz.
Tabii,
turizmle ilgili yatırım planlamasının da doğru
yapılmasını, sadece İstanbul, Bodrum, Antalya merkezli
turizm yatırımlarının yapılmamasını,
turizmin çeşitliliğinin artırılmasını ve
Türkiyenin dört bir yanına çeşitlilik olarak dünyanın her yerinden
-ülkelerin sayısının da artırılarak- turistlerin
gelmesi için çalışma yapılmasını öngörüyoruz.
Benim
seçim bölgem olan Mersinin 340 kilometrelik sahil şeridi var.
Dünyanın en güzel sahilleri, denizleri Mersinde ama Mersin turizmden
bugüne kadar, maalesef, istediği yatırımları
alamamış. Birçok turizm projesi planlanmış, 8 tane turizm
bölgesi ilan edilmiş, bunların imar planı
değişiklikleri yapılmış, Kazanlı Turizm
Bölgesinde yatırımcılara tahsis yapılmış ama hep
şanssızlıklar üst üste gelmiş. İlk başta bir
mahkeme süreciyle karşılaşılmış, bunu mahkemeye
taşımışlar, daha sonraki süreçte turizmde yaşanan
sıkıntıdan dolayı turizm firmaları
yatırımdan vazgeçmiş. Şu anda, yeniden
canlandırılması için Plan ve Bütçe Komisyonu
Başkanımız, önceki dönem Kalkınma Bakanımız
Sayın Lütfi Elvan Bey girişimlerde bulunuyor. Turizm
Bakanımız Mersine gelerek bu bölgeye ziyarette bulundu ve en
kısa zamanda burada faaliyete geçilmesi için talimat verdi. Ama maalesef,
yine süreç istediğimiz gibi gelişmiyor. Antalya, Bodrum ya da
İstanbulun alternatifi değil ama Mersinde turizm
çeşitliliğinin her türlüsünün yapılabileceği imkânlar var.
Dünyadaki kutsal üç dinin sembolü olan Danyal (AS)ın Türkiyedeki tek
peygamber mezarı Mersin Tarsusta, Hıristiyanlar için kutsal olan St.
Paul Tarsusta. Yine İslam dini için kutsal olan Eshab-ı Kehf
Tarsusta. Cennet-Cehennemiyle, Kız Kalesiyle, Anamur Kalesiyle,
Narlıkuyusuyla hem deniz hem tarihî miras, sit alanlarını
sahillerimiz boyunca gittiğiniz her yerde görebiliyorsunuz. Anamur ören
yerleriyle Mersin, milyonlarca turisti ağırlayabilecek bir yer.
Kız Kalesi dünyanın başka bir ülkesinde olsa, sadece Kız
Kalesine belki her yıl 4-5 milyon turistin gelme imkânı var. Yani
ben buradan sayın bakanlarımıza ve Hükûmet yetkililerimize
çağrıda bulunuyorum: 10 defa Antalyaya gidiyorlarsa yılda, 10
defa Bodruma gidiyorlarsa, 5 defa da Mersine gelsinler. Mersin rahmetli Özal
döneminde serbest bölge ve ticaret bölgesi ilan edilmiş, Antalya turizm
bölgesi ilan edilmiş ve bütün turizm yatırımları Antalyaya
kaydırılmış, Ege sahillerine
kaydırılmış. Dolayısıyla 340 kilometrelik sahil
şeridi olan, gerek yayla turizmi gerek inanç turizmi açısından
son derece önemli olan, her türlü zenginliğin bulunduğu, dinlerin,
dillerin ve medeniyetlerin kesişmiş olduğu Mersin, özellikle
Arap turistlere -yayla turizmiyle ilgili, yine deniz turizmiyle ilgili- hem
ulaşım olarak çok yakın hem kültür olarak. Yani Mersinde hem
Arap mutfağını görebilirsiniz, Hatayın kültürünü
görebilirsiniz, Beyrutun kültürünü görebilirsiniz, hem doğunun,
güneydoğunun -oradan gelen vatandaşlarımızın
oluşturduğu- hem de Mersinde yaşayan Yörük, Türkmen
kardeşlerimizin kültürünü görebilirsiniz, hepsini bir arada yaşamanız
mümkün. Ama buna dönük ciddi planlamalar yapılması lazım, yatırımlar
yapılması lazım ve kaynak aktarılması lazım.
Bunların yapılmadığı süre içerisinde, Mersinde sadece
tarımla, sadece serbest bölgeyle, istenilen seviyede değiliz. Gerçekten,
hiç göç vermeyen, yıllarca göç alan bir kent, şu anda Türkiyede
işsizliğin en yüksek olduğu kentlerden bir tanesi. Yapılan
resmî araştırmalara göre, Mersinde işsizlik yüzde 20nin
üzerinde şu anda.
Bir de Mersinin, tabii, Suriyelilerle
yaşadığı sıkıntılar var. Biz ülkemize gelen
her bir insana kapımızı açmışız ama şu anda
gerçekten sahiller yaşanmaz hâle gelmiş yani Mersin sahilleri resmen
talanla karşı karşıya. Hükûmetimizin gerek İstanbulda
gerek diğer yerlerde Suriyelilerin geri dönüşüyle ilgili
yapmış olduğu çalışmaları görüyoruz. Bu, turizme
de bir engel teşkil ediyor çünkü insanlar huzur içerisinde, güven
içerisinde denize giremiyorlar; çoluk çocuklarının, kendilerinin
yaşamlarından endişe ediyorlar. Çok kötü şekilde sahiller
kullanılıyor. Bununla ilgili de artık terörden arındırılan
bölgelere Suriyeli göçmenlerin mutlaka yeniden gönderilmesi ve sahillerin,
kentlerin daha düzenli bir hâle gelmesi için de yine çalışma
yapılması gerekiyor.
Tabii,
turizmin en önemli sorunlarından bir tanesi de ulaşım. Yine,
Mersin-Çukurova Havaalanıyla ilgili çalışmalar
yıllardır devam ediyor. Orada da birçok şanssızlık
yaşadık, ihale iptalleri, yapılan farklı eksiklikler gibi.
Şu anda çalışmalar devam ediyor ama sadece Çukurova
Havaalanının bitmesi Mersin turizmi açısından yeterli
olmayacak çünkü Çukurova Havaalanının yapıldığı
yer Mersinin en doğu noktasında. Mersinde turizmin en canlı
olduğu bölge Silifkeden, Erdemliden Anamura kadar olan bölge. Bu
bölgeye de uçaktan indikten sonra iki saat üç saat yolculuk yaparak hiçbir
turist gitmek istemez. Mersin belki iç turizmden, pansiyon turizmden belli
sayıda faydalanıyor, bundan istifade ediyor ama gerçekten çok ucuz
fiyatlar, çok düşük fiyatlar ve pansiyonculukla birtakım girdilerin
sağlanması bekleniyor. Ulaşımın da iyi duruma
getirilerek öncelikle Mersin-Adana arasındaki -yolun projesi
yapıldı, ihalesi yapıldı ama yine tamamlanamadı- 8
şeritlik yol tamamlanmalı. Yine Çeşmeli-Taşucu arası
yaz aylarında gerçekten çekilmiyor çünkü iç turizm; Konyadan,
Kayseriden, Adanadan, Urfadan, Gaziantepten çok sayıda insanın
Mersinde yazlıkları var veya Mersine, otellere tatile geliyorlar.
İnanın Erdemli-Taşucu arasındaki yirmi dakikalık yol
yaz aylarında, hafta sonlarında birkaç saatte geçilemiyor ve hayat
çekilmez hâle geliyor, bu yolun da ivedi olarak
Artık, Mersinin
istediği kaynakları alıp bu imkânlardan faydalanması
lazım. Bu kadar güzellikleri olan, 340 kilometre sahil şeridi olan
bir kentin mutlaka yabancı turistten de dış turizmden de
faydalanması lazım. Mersine yapılacak olan turizm
yatırımlarına mutlaka teşviklerin verilmesi lazım.
Burada, gerçi, ajansın turizm yatırımlarıyla ilgili
ödeneği geri çekiliyor, bunun tamamı tanıtıma harcanacak
ama yatırımlarla ilgili de Turizm Bakanlığının ve
Hazine Bakanlığının Mersindeki yatırımcı
firmalara gerekli teşvikleri ve kredileri vererek buradaki turizm
tesislerinin bir an önce yapılıp hayata geçirilmesi ve Mersinin
turizmden yeteri kadar faydalanması için gerekli düzenlemelerin
yapılması lazım.
Ben
tasarının hayırlı uğurlu olmasını temenni
ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Özsoy
konuşacaktır. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP
GRUBU ADINA HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Turizm
Tanıtım ve Geliştirme Ajansına dair partim adına söz
almış bulunuyorum ve şu ana kadar muhalefetin bu ajansa yönelik
olarak yaptığı bütün eleştirilere
katıldığımızı ifade ediyoruz öncelikle. Biz bu
ajansın kurulmasına, bu teklife karşı oy vereceğiz.
Gerekçelerimizi biraz anlatalım çok kısaca.
Kıymetli
arkadaşlar, birkaç bürokratın, birkaç sermayedarın yan yana
gelip ortaya koyduğu, gerçekten ucube bir kanun teklifi birçok
açıdan. Neredeyse hiçbir toplumsal sektör buna katılmamış,
belediyelerin ne dediğine bakılmamış, çok
kısıtlı bir zamanda, işte, komisyonlara bilgi
verilmiş, komisyonlarda da muhalefet, gruplar doğru düzgün
dinlenmeden alelacele bir kanun teklifi yapmışlar. İşte,
Sayıştay denetiminden uzak, Kamu İhale Kanununa tabi olmayacak,
turizm işletmelerinin cirolarının yüzde 1ine el konulacak. Dün
arkadaşlar vergi dediler; bu vergi falan değil, bunun adı
gasptır, bunun adı haraçtır, bunun vergiyle bir alakası
yok.
Şimdi,
ben şunu çok merak ediyorum: Bir baktım Kültür ve Turizm Bakanlığı
verilerine; içinde turizm kelimesi geçen bir bakanlığımız
var, yaklaşık 20 bin personeli var ve bu Turizm
Bakanlığında Tanıtma Genel Müdürlüğü var, illerde,
ilçelerde tanıtım müdürlükleri var. Tanıtım işiyle
uğraşan bu kadar çok insan, binlerce kamu personeli ne iş
yapacak? Hiçbir şey yapmıyor mu ki siz turizmi de turizmin
tanıtımını da aslında taşeronluğa
bağlıyorsunuz. Bu, bir taşeronlaştırmadır. Yani
turizmin tanıtımını milyonlarca, yüz milyonlarca dolar
bütçesi olan turizmin Bakanlığı yapamıyor, birkaç tane
ajansa verecekler, orada da bir çok kesime haksız kazanç elde
ettirecekler.
Şimdi,
bu ve başka gerekçelerle biz bu ajansa karşı olduğumuzu
ifade ediyoruz ama bu kanun teklifinde ve yapılan bazı
konuşmalarda şöyle bir kaygıyla hareket ediliyor; o, ilginç bir
durumdu: Ben konuşmamın devamında bu imaj meselesini
konuşmak istiyorum arkadaşlar.
İmaj
yani şöyle bir algı var: Türkiyenin dışarıda kötü
bir imajı var. tamam ve Türkiyedeki kurumlar çok
çalışacaklar, bu imajı düzeltecekler. Şimdi, biz de
diyoruz ki: Arkadaşlar, kötü olan imaj değil, gerçek. Gerçek kötü.
Siz milyonlarca, yüz milyonlarca dolar parayı da yatırın
kozmetiğe, bu imajı düzeltemezsiniz. Hatırlarsanız,
Dışişleri Bakanlığının bütçesinde de burada
konuşmuştuk, ben kendilerine çok kibar bir şekilde şunu
önermiştim, demiştim ki: Dışişleri Bakanı olarak
gerçekten Mevlüt Bey çok çalışıyor, çok fazla tanıtım
için uğraşıyor. Fakat adamcağız ne yapsın, bir
İçişleri Bakanı var, onun evde kırıp döktüklerini
dışarıda toparlama imkânı çok fazla yok.
Dolayısıyla İçişleri Bakanını görevden alın,
Türkiyenin tanıtımının yarısını zaten siz
yapmış olursunuz, boşuna para harcamaya gerek yok.
Kıymetli
arkadaşlar, bu imaj toplama konusunda bir iki örnek vereyim ben size.
Bakın, bu SETA, daha önce, doğrusu benim şahsen akademisyenken
de dönem dönem takip ettiğim, bazı kıymetli -eskiden-
çalışmaları olduğunu düşündüğüm de bir kurum.
Fakat SETA, artık bir düşünce kuruluşu olmaktan
çıkmış, belli ki bir istihbarat kurumuna dönüşmüş.
Gazetecileri andıçlamışlar. Türkiyede artık
andıçlanacak gazeteci kalmadığı için bu defa yurt
dışına açılmışlar, belli ki ihale
almışlar fakat kıymetli arkadaşlar, geçen sene 1,2 milyon
dolar bunlar para almışlar ya, SETAcılar, şimdi öyle bir
rapor ortaya çıkarmışlar, işte BBCdir, Sputniktir, Voice
of Americadır, Deutsche Welledir, Euronewstur gibi son derece büyük
basın kuruluşlarının -tırnak içinde söylüyorum-
Türkiye'deki uzantıları hakkında bilgi topladıklarını
söylüyorlar ya, şimdi siz bu basın kuruluşlarının, bu
ismi geçen basın kuruluşlarının Türkiye hakkında ne
düşündüğünü zannediyorsunuz? Bütün bu basın
kuruluşlarına SETAnın hazırladığı bu rapor
Türkiye'yi nasıl tanıtmış oldu, düşünebiliyor musunuz?
Bir de muhtemelen Hükûmete yakın kaynaklar 1,2 milyon dolar
göndermişler bu rezalete imza atsın diye. Çok Kıymetli
Selahattin Başkanımız bir konuşmasında
söylemişti, hatırlarsınız, Sayın
Cumhurbaşkanı bir heyetle birlikte Muhammed Alinin cenaze törenine
katılmaya gitmişlerdi, bir sürü rezalet çıkmıştı,
en nihayetinde apar topar dönmek durumunda kalmışlardı,
sırf o ziyaret için 1-2 trilyon para harcanmıştı. Vallahi
ben de Selahattin Başkanı burada anarak kendisine ve cezaevindeki
diğer arkadaşlarımıza; Figen Başkana, İdris
Beye, herkese selam göndererek şunu söylüyorum: SETAya 1,2 milyon dolar
verip boşuna memleketi rezil etmenin bir anlamı yok, biz zaten onu
bedava yapıyoruz, HDP olarak, bu uygulamaları teşhir ediyoruz.
Kıymetli
arkadaşlar, bakın, bir iki örnek vereyim size. Türkiye'nin
imajını mı düzeltmek istiyorsunuz? Bakın, size bir tane
imaj, alın. Bu çok ilginç bir şey, lütfen dikkatinizi çekiyorum,
Sayın Başkan dâhil: Şurada gördüğünüz, bakın, böyle
gülen bir tosuncuk var, çok keyifli burada; şurada gülen 3 insan var. Kim
bunlar biliyor musunuz arkadaşlar? Ben size söyleyeyim: Bakın,
şuradaki Fawaz Hilal diye birisi. Bu, İdlibde Heyet Tahrir
el-Şamın kurduğu hükûmetin lideri. Bu, 4 Temmuzda
yaşanmış bir olay ve Heyet Tahrir el-Şam, Rusyanın da
baskılarıyla Ağustos 2018de Türkiye tarafından terör örgütleri
listesine dâhil edildi. Şimdi, ilginç olan şöyle bir durum
-Sayın CHP'li arkadaşlar, vallahi, dikkat edin, sizin de çok
işinize yarayacak- arkadaşlar: Şimdi, şu, Heyet Tahrir
el-Şamın temsilcisi, hükûmetin temsilcisi; plaket veriyor. Kime
veriyor biliyor musunuz?
VELİ
AĞBABA (Malatya) TRTye. Terör örgütü, resmî terör örgütü
HİŞYAR
ÖZSOY (Devamla) TRT ve TRT Worlde. Ne için veriyor plaketi? Devrime
yaptıkları katkı için plaket veriyor. TRT kime bağlı
son yasal değişiklikle arkadaşlar? Cumhurbaşkanlığı
İletişim Başkanlığına bağlı. TRTnin
muhabirleri, editörleri Türkiye'nin terör listesine aldığı bir
tane örgüt tarafından davalarına katkı yaptıkları için
ödüllendiriliyorlar. Şimdi, bunu niye söyledim? Arkadaşlar, bu, tekil
bir durum değil.
Bu
arada, TRT bunlardan ödül alıyor ya, HDPye de bütün seçim dönemi boyunca
sıfır dakika yer vermiş, bakın. Özür diliyorum,
haklarını yedim, bir-bir buçuk saat kadar bize küfür, hakaret
etmiş, başka da bir türlü biz TRTde yer bulamıyoruz. TRT bizim
paramızla, kamu tarafından biliyorsunuz- finanse edilen bir kamu
kurumudur, hâli ortadadır. Türkiye'yi tanıtacak olan kurumların
başındadır yaptıklarıyla ha TRT.
Kıymetli
arkadaşlar, geçen gün televizyon izliyoruz, görüntüler var; polis
Ağrı Diyadin Belediyemize gitmiş, orada eş
başkanlarımızı da hastanelik edecek şekilde
darbetmiş. Şöyle bir diyalog geçiyor, Milletvekilimiz Dirayet Dilan
Hanımla konuşuluyor, bizim vekilimiz diyor ki: Siz belediye
başkanlarının bilgisi, ilgisi olmadan gelip içeride hem
personeli hem de belediye başkanını darbediyorsunuz
Hastanelik
oldular, raporları var Yok. demeyin ha, var. Ama orada ilginç olan yani
bizim vekillerimizin, belediye başkanlarımızın hakaret
görmesi, dayak yemesi filan değil, biz bunu neredeyse her gün
yaşıyoruz gerçekten. İktidar koltuğunda
milletvekilliği yapmak hoş. Bak, daha iki gün önce,
Diyarbakırda Terörle Mücadele amiri tarafından darbedilen kadın
vekilimiz burada, şu an aramızda oturuyor. Yalnız orada ilginç
bir şey söyledi. Bizim vekilimiz, polise yaptığının
hukuksuz olduğunu, Türkiyenin bir hukuk devleti olduğunu söylüyor;
polis Ben devletim. diyor. Ben bir an düşündüm, polis doğru
söylüyor. Türkiye bir hukuk devleti değil, gerçekten Türkiye bir polis
devletine dönüşmüş durumda. Bundan kastım şu: Cumhurbaşkanı,
bakanlar, Hükûmet, kendilerini hukukun üstünde gördükleri zaman polis de
Herhâlde burada âdet böyle, ben de hukukun üstündeyim ve ben devletim. diyor.
Şimdi,
arkadaşlar, Türkiyenin içinde olduğu siyasal, toplumsal çok fazla
kriz söz konusu ve biz bir türlü bunun içerisinden çıkamıyoruz. Onun
için diyoruz ki Türkiyenin imajını düzeltmek, turizme veyahut da
yatırıma açmak istiyorsanız tüm bu saydığım
sıkıntıları gidermek için bir çaba içerisine girersiniz.
Yargı
reformu geliyor. Sakın, lütfen, rica ediyorum, bunu böyle bir ima, bir
kinaye gibi almayın.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın Sayın Özsoy.
HİŞYAR
ÖZSOY (Devamla) Bağlayacağım Başkanım.
Evet,
son olarak, ben AK PARTİde burada milletvekili olan arkadaşlara
söylüyorum: Yargı reformu geliyor, sizden ricamız, sizden talebimiz,
bu yargı reformunu çok iyi değerlendirin. Güçler
ayrılığını tesis edelim; adil, bağımsız
bir yargı sistemini kuralım, yasaları adil bir şekilde
yapalım. Sizi temin ederim ki -öyle görünüyor- bundan sonra bir devir
değişikliğinde o yargı önünde hesap verecek olan sizin
döneminizde suça bulaşmış olanlar. Memlekete ve kendinize
yapacağınız en büyük hayır, giderayak şu yargı
reformunu layıkıyla yerine getirmektir.
Teşekkür
ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Hüseyin Yıldız.
Sayın
Yıldız, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP
GRUBU ADINA HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, dokuz saat bu yasayı Komisyonda tartıştık
ama bir virgülü dahi değişmeden, muhalefet milletvekillerinin
önerileri hiç gündeme alınmadan Genel Kurula getirildi. Peki, bu yasa ne
getiriyor, her şeyden önce onu görüşmemiz lazım. Türkiye Turizm
Tanıtım ve Geliştirme Ajansı diyoruz değil mi
arkadaşlar?
Ben
dün burada konuşacağım diye internete girdim arkadaşlar,
dedim ki İngiltereden Türkiyeye saat kaçta uçak var? Biliyorsunuz
Londrada 4 tane havaalanı var, en küçük havaalanı Gatwick Havaalanı;
oraya girdim, Londradan Barselonaya 40 tane direkt uçuş var. Peki,
Antalyaya? 2 tane, Bodruma da 2 uçak seferi var. İspanya Barselonaya
giden bir uçak bileti 517 lira, Antalyaya gelen 1.408 lira. Yine, Paristen
Barselonaya kaç tane uçak seferi var diye baktım, bugün -10 Temmuzda
kalkan uçaktan bahsediyorum- 30 tane direkt uçuş var. Peki, Pariste bir
iş adamı veya tatile gelen bir vatandaş havaalanına
gittiğinde uçak var mı? Hayır. 19 Temmuzda 1 tane uçak
Antalyaya geliyor, 2.400 lira.
Bakan
Yardımcım burada, şimdi sizler gerçekten bu ülkeyi tanıtmak
istiyorsanız ilk önce bu sorunların altyapısını
çözmemiz lazım, bir. 2002de iktidara geldiğinizde İspanyayla
eşit şekildeydik ama adamlar altyapısını
hazırladılar; uçak sorununu, ulaşım sorununu çözdüler;
şu an 85 milyar dolar ciro yapıyor, 85 milyar dolardan bahsediyorum.
Aslında İspanya, İtalya'yı göz önüne
aldığımızda o bölgedeki en iyi oteller Türkiyede var. Yani
devletin yatırımı değil, şahısların, iş
adamlarının 200 milyar dolar turizm yatırımı var
ülkede. Ama devlet olarak siz iktidara geldikten sonra, turizmin tsinden
anlamadığınız için, işte biz 25 milyar dolarda
kaldık. Sorun burada başlıyor.
Şimdi,
siz ne yapacaksınız? Arkadaşlar, Türkiyede Turizm
Bakanlığına bağlı 3 bin otel var, 14 bin tane de
belediye ruhsatına bağlı otel var. Siz diyorsunuz ki: 17 bin
otelden cirosunun yüzde 1ini alacağım.
Değerli
arkadaşlar, turizmle uğraşan arkadaşlarımız var
AKPnin içinde, CHPnin içinde, bütün siyasi partilerin içinde. Bugün, sahil
kesimindeki oteller cirosunun yüzde 10unu kazandığı zaman büyük
kazanç olarak görüyorlar. Her şey dâhil sisteminde o parayı kazanma
şansınız yok. Siz sadece temmuz ve ağustos ayını
göz önüne alıyorsunuz. Bu oteller nisan ayında açılıyor,
ekime, kasıma kadar gidiyor. Bunların kazancı zaten maksimum
yüzde 7dir ama siz cironun yüzde 1ini
Yani, doğrusu vergi demiyorum ben
buna; hani eskiden mafya adamları vardı ya, haraç kesiyordu
İstanbulda eğlence merkezlerinde 10 bin lira vereceksin. diyordu
ya, şu an devlet eliyle biz yatırımcıların elinden
zorla ama zorla cirosunun yüzde 1ini alıyoruz arkadaşlar, zorla.
(CHP sıralarından alkışlar)
Değerli
arkadaşlar, peki, bu parayı ne yapacaksınız? Yani, hesap
yapıyorum, Sevgili Bakan Yardımcısının dediğine
göre 35 milyar dolar sizin hedefinizse yüzde 1den aşağı
yukarı 350 milyon dolar para toplanıyor. O yetmiyor tabii, bir de
bağış olayını getirdiler arkadaşlar.
Bağış
olayı ne demek? Yani, ben Turizm Bakanlığında herhangi bir
işim olduğu zaman gidip bağış yapacağım
oraya, işimi yürüteceğim. Bu da ekstradan bir haraç demeyeyim de haraç
ama bağış. Örneğin, otel yatırımı
yapıyorsun 10 milyon lira yatır, gel. diyor.
Peki,
bu para toplandı, 350 milyon dolardan bahsediyorum -demin
arkadaşım dedi- Sayıştay denetimi var mı? Hayır.
Kamu İhale Kanunu uygulanıyor mu? Hayır.
Bağımsız. Peki, sen vergi alıyorsun devlete,
aşağı yukarı 1 katrilyon 800 milyon TL para topluyorsun ama
denetlemesi yok. Ne yapacağız? Ben istediğim adama ihale
veririm. Paranın yüzde 70ini tanıtım için kullanacak, yüzde
30uyla da yurt dışından gelen yatırımcılara
destek sağlayacaklar.
Ben
Turizm Bakanıyım, 90 milyon dolar para var orada, ben istersem
kendime yakın firmalara veya kendi firmama aktarırım; kimse bir
şey diyemez ki, denetleyen yok ki, bir sorun yok.
Değerli
arkadaşlar, Turizm Bakanının bilmediği bir şey var,
aslında biliyor ama işine gelmiyor. 2019u ne zaman satarsın
biliyor musun Sayın Bakanım? 2018de satarsın, otelci
anlaşmasını yapar 2018de, 2019 planlamasını yapar,
der ki: Ben bu oda fiyatını 50 eurodan verirsem yüzde 1 personel
parasını, kira parasını, elektrik parasını
çıkarsam bana da yüzde 7-8 kalır. Ona göre
satışını yapar, reklamını verir, acentelerle
anlaşır. Şimdi, bunlar şunu diyor: Sen reklam
parasını cebinden ödedin, sen şu an, bu yasa çıktıktan
sonra 1 Ağustostan itibaren beyanname vereceksin, 26/10/2019da yüzde
1ine denk gelen o parayı ödeyeceksin. Yani hiç para harcamadan bütün
otelcilerden, bütün işletmecilerden yüzde 1 talep ediyorlar. Herhangi bir
yatırım yapmadın ki sen Kültür ve Turizm
Bakanlığı olarak. Bu ajans altı ay sonra kurulacak, bu
parayı alıp hangi hesaba aktaracaksın? Bu, şu oluyor:
Hazinede para bitti, bu parayı hazinenin kasasına geçirmek için bu
ajans kuruluyor değerli arkadaşlar. Bu ajansın Türkiyeye hiçbir
faydası yoktur.
Şimdi,
ben Sayın Bakanıma soruyorum: Ağrıda, Tuncelide,
Elâzığda veya şehir otellerinde hangi turist yatıyor?
Arkadaşlar, size soruyorum, AKPli ve MHPli milletvekillerine soruyorum:
Kendi bölgelerinize gittiğinizde, şehir otellerine hiç turist gelmese
bile o vatandaş, o işletmeci yüzde 1 ödemek zorunda; ne hesap
vereceksiniz? Yani siz bu yasaya onay verirseniz kendi işletmecilerinize
ihanet etmiş olursunuz değerli arkadaşlar.
Şimdi,
reklam veriyorsunuz Avrupaya, demin söyledim, reklam vermene gerek yok;
Avrupada 653 milyon insan seyahate çıkmış arkadaş, sen
yüzde 4,46da kalıyorsun. Niye biliyor musun? Ulaşım sorununu
çözememişsin. Türk Hava Yollarının Genel Müdürü ne yapıyor?
Ne yapıyor? Karısına özel halı seriyor, 100 milyar lira
Türk Hava Yollarına verip orada doğum günü partisi yapıyor. Ne
yapıyor Allah aşkına? Yanlışlık var,
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı yolları
yapar, havaalanları yapar, devreder. O zaman Türk Hava Yollarını
verin Turizm Bakanına, dışarıya uçak ayarlasın.
Düşünün ya, müşteri var arkadaşlar, gelmek istiyorlar ama siz
ulaşım sorununu halledemiyorsunuz. Demin anlattım, Paristen
bugün gelmek isteyen bir adam ayın 19una kadar bekleyecek, 1 tane uçak
seferi var. Peki, Barcelonaya giden uçak seferi? 40 tane, bir günde 40 tane
direkt uçak seferi, aktarmalı 126 tane uçak seferi var. İşte bu
sorunu çözmemiz lazım.
İkincil
önemli bir konu: Büyükşehir yasasını çıkardınız
gece yarısı. Bizim turizm alanlarının yüzde 80i sahillerde
ilçeler arkadaşlar. Bütün gelirleri aldınız büyükşehir
belediyesine devrettiniz, ilçe belediyelerinin gelirini yüzde 40
azalttınız. Şimdi nüfus oranına göre
Ben Didimliyim,
Aydın Milletvekiliyim; Kuşadası ve Didim var. Bir örnek
vereceğim size: Didimin resmî nüfusu 70 bin. Yazın 700 bin kişi
geliyor.
Sevgili
Bakanım, bu sorunu çözün, siz altyapı sorununu çözmeden bu
ajansı kursanız dahi bu ajans sadece birilerini zengin eder,
başka kimseyi zengin etmez. Altı ay boyunca 60 bin kişiye
karşılık kadro alıyorsun, İller Bankasından gelen
pay aynı şekilde. Peki, ben size soruyorum: O belediye
başkanı 700 bin insanı nasıl ağırlayacak?
İlk önce bu sorunu çözün, altyapı sorununu çözün, yolları
yapın; ondan sonra hedefimizi koyalım, gerekirse hepimiz cebimizden
para ödeyelim ama siz altyapıyı
hazırlamadığınız, siz yolları
yapmadığınız, bu sorunu çözmediğiniz sürece 60 milyon
turist de getirseniz ertesi gün o turist sayısı 30 milyona düşer
arkadaşlar. En büyük reklam, gelen turisttir. O turist gidip
arkadaşına anlatacak ülkeyi ama adam daha ülkeye girmeden, bir
bakıyor her taraf berbat, sıkıntı var.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HÜSEYİN
YILDIZ (Devamla) Sayın Başkanım, bir dakika daha söz
alayım.
BAŞKAN
Tamamlayınız sözlerinizi.
HÜSEYİN
YILDIZ (Devamla) Burada yapmamız gereken arkadaşlar, bu ajansı
acele kurmamanız gerekiyor, beklememiz lazım. En büyük sorunları
hep beraber oturup
Özellikle sahil bölgesindeki ilçe belediyelerini
güçlendirip bütün sorunları çözdükten sonra, hep beraber kalkıp bu
ajansı kurarız. Bu ajans kurulduğu takdirde -ben size
söylüyorum- bu paranın yurt dışına birileri
Yaptınız, ta 2004te Çine gittiniz, 276 milyon dolar reklam parasını
verdiniz, 1 tane dahi afiş asılmadı orada. Boşu boşuna
vatandaşlardan, yatırımcılardan para topluyorsunuz. Bu yasa
çıkarsa otelcilerin yüzde 20si kapıyı kilitler gider çünkü ilçelerde
10 odalı, 20 odalı çok pansiyon var; yazıktır,
günahtır.
Bu
vesileyle hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Evet, şahıslar adına ilk söz, Sayın Örsün.
Buyurun
Sayın Hüseyin Örs. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
HÜSEYİN
ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme
Ajansı Hakkında Kanun Teklifi üzerine şahsım adına söz
almış bulunuyorum. Hepinizi en derin saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, konuşmama başlamadan önce bir hususu yüce
Meclisimize arz etmek istiyorum. Hepimizin bildiği gibi 11 Ağustos
2017 tarihinde Trabzonun Maçka ilçesinde PKKlı teröristlerin hain
saldırısında Jandarma Astsubay Kıdemli Başçavuş
Ferhat Gedik ve gencecik evladımız Eren Bülbül şehit olmuş,
Polis Memuru Namık Öztel de yaralanmıştı. Türk Hava
Yolları filosuna yeni kattığı bir uçağına
şehit yavrumuz Eren Bülbülün adından hareketle Erenin
doğduğu, büyüdüğü ve şehadete eriştiği yerin adı
olan Maçka ismini verdi ve bu uçak, ilk seferini geçtiğimiz günlerde
Trabzona yaptı ve şehit Eren Bülbülün mezarı başında
bir anma programı düzenlendi.
Şehitlerimizin
anılmasını, ailelerinin acılarının hafifletilmesi
adına Türk Hava Yollarının uçağa Maçka ismini vermesini
takdirle karşılıyorum ancak THYnin bu ilk sefer ve anma programında
uyguladığı tutumu tasvip etmiyorum, biraz yumuşattım
söyleyeceğimi. Bu programa, sadece iktidar partisine mensup
milletvekillerinin ve zevatın davet edilmesi, Trabzon Milletvekili olarak
benim ve Cumhuriyet Halk Partisi Trabzon Milletvekili Sayın Ahmet
Kayanın davet edilmemesi hususunda Türk Hava Yolları yönetiminden
bir açıklama talep ediyorum. Ben, şehrimde yapılan, gerek
Valilik gerekse yerel yönetimlerin resmî tören ve programlarına çok önemli
bir mazeretim olmadığı sürece katılma hassasiyeti gösteren
bir kardeşiniz olarak Türk Hava Yolları yönetimine soruyorum: Bu
uygulamanın gerekçesi nedir? İhmal var mıdır? Bunu,
aynı zamanda milletvekili olduğum Trabzon şehrinin kamuoyu
adına da soruyorum.
Değerli
milletvekilleri, şehitler üzerinden siyaset yapılmaz. Şehitler
hepimizindir. Teröre karşı mücadelede her türlü desteği sonuna
kadar veren bir siyasi partinin ve terörle mücadelede birçok şehit veren
bir şehrin, Trabzon şehrinin milletvekili olarak ilgili kurum ve
kurulların bu konuda ayrıştıran, ötekileştiren, birlik
ve beraberliğimize zarar veren tutum ve davranışlar içerisinde
olmamaları gerektiği uyarısında bulunuyorum.
Bu
vesileyle şehidimiz Eren Bülbül ve tüm şehitlerimizi tekrar rahmet ve
minnetle anıyor, ailelerine sabır dileklerimi iletiyorum.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme
Ajansı Hakkında Kanun Teklifi bu hâliyle, bırakın sektörün
desteklenmesini, turizme ve paydaşlarına daha fazla yük getirir
durumdadır. Turizm sektörünün ana bileşenlerinin görüşlerinin
alınmamış olması ya da sınırlı ölçüde fikir
alışverişinin olması, asıl amacı
tanıtım ve sektörün desteklenmesi olarak gerekçelendirilen bu
ajansın kimler tarafından, ne şekilde yönetileceğinin belli
olmaması ilgili sektörde ciddi kuşkulara yol açmıştır.
İlgili teklifle turizm tanıtımına ve geliştirilmesine
kaynak yaratmak hedefi doğrultusunda kurulması öngörülen ve turizm
paydaşlarından alınacak paylardan oluşacak oldukça büyük
bir bütçeye sahip olacak olan ajansın Sayıştay denetimi
dışında bırakılması ve Kamu İhale
Kanunundan muaf tutulması hukuka ve Anayasanın eşitlik
ilkesine de aykırıdır. İlgili teklif bu hâliyle Sektörü
desteklemek için değil de sektörün sırtından geçinmek için mi
getirilmiştir? sorusunu akla getirmektedir.
Bu
sektörün içinden gelen Sayın Bakanın ve siz değerli
milletvekillerinin ilgili yasayla alakalı gerekli düzenlemelerin
yapılması hususunda bir kez daha düşünerek, suistimale açık
olan bu teklifin şeffaf, adil ve denetlenebilir bir şekilde
düzenlenmesini diliyor, Genel Kurulunuzu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Şahıslar adına son konuşmacı Sayın
İskenderoğlu.
Buyurun
Jülide Hanım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
JÜLİDE
İSKENDEROĞLU (Çanakkale) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 94 sıra sayılı Türkiye Turizm Tanıtım
ve Geliştirme Ajansı Hakkında Kanun Teklifimizin birinci bölümü
üzerine şahsım adına söz almış bulunuyorum. Gazi
Meclisimizi ve sizleri saygıyla selamlıyorum.
Ülkemiz,
bulunduğu konum ve coğrafya itibarıyla, asırlara dayanan
tarihî geçmişiyle ve doğal güzellikleriyle turizm açısından
oldukça geniş bir yelpazeye sahip. Turizm, ekonomi bakımından
yarattığı katma değer, oluşturduğu istihdam, cari
açığın azaltılmasına olan olumlu etkisi ve 50den
fazla sektöre olan ciddi orandaki katkısıyla ülkemizin en önemli
gelir kaynaklarından biridir. Birçok medeniyete ev sahipliği
yapmış, Assosdan Pamukkaleye, Behramkaleden Kapadokyaya,
Nemruttan Ayazmaya, Efesten Troyaya ve Zeugmaya kadar sayısız
tarihî güzelliğe sahip dört tarafı doğal güzelliklerle
bezenmiş ülkemiz, tüm dünyada adından sıkça söz ettirmekte.
Bizler de -Hükûmet olarak- ülkemizi her alanda olduğu gibi turizm
alanında da daha ileriye taşıyarak turizm gelirlerinde ilk 5
ülke içerisine girmeyi hedefliyoruz.
2003
yılında ülkemize gelen ziyaretçi sayımız 16 milyon 500 bin,
turizm gelirimiz ise 13 milyar 750 milyon dolarken 2019 yılı sonunda
turizm gelirimizin 35 milyar doları, ziyaretçi sayımızın da
51,4 milyon kişiyi bulmasını bekliyoruz.
Dünya
Turizm Örgütünün 2020 yılında dünya turizm gelirinin 2 trilyon dolar
olacağına ilişkin tahmininin de etkisiyle her ülke kendi
turizmini büyütme mücadelesi içine girmiş ve ülkeler hızlı bir
rekabet içinde yer almıştır. 2019-2023 yıllarını
kapsayan Türkiye Turizm Strateji ve Yeni Ekonomi Programı kapsamında,
On Birinci Kalkınma Planı doğrultusunda 2023 yılı için
öngörülen 70 milyar dolar turizm geliri hedefine ulaşmak için ülkemizin
dünyada etkin bir şekilde tanıtım faaliyetlerinin sürdürülmesi
ve her alanda rekabet gücüne sahip olması zorunlu bir hamledir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; turizm ajansları, dünya
ölçeğinde rekabet gücünü artırmakta oldukça önemli katkılar
sağlamakta. Örnekler verecek olursak Singapur Turizm Ajansı 1964
yılında kuruldu, ziyaretçi sayısını kurulduktan sonra
170 kat, turizm gelirini de 73 kat artırmış oldu. İspanya
1982 yılında, Fransa 1987, İtalya 1919 yılında turizm
ajanslarını kurdu. Yine, Dubai Turizm Ajansı 1997 yılında
kuruldu, ziyaretçi sayısını 6,5 kat, gelirini 33 kat
artırdı. Turizm ajanslarının ziyaretçi sayısı ve
turizm gelirlerinin artırılması konusunda ülkelerine önemli
katkıları göz önünde bulundurulduğunda tanıtım
ajansı kurulması daha da önem kazanıyor.
Kurulması
öngörülen ajans, elde edeceği kaynaklar sayesinde ülkemizin
tanıtımını sürekli kılıp ülkemizin algı ve
imajını tek elden yönetecektir.
(Uğultular)
BAŞKAN
Arkadaşlar, çok uğultu var, lütfen biraz sessiz...
JÜLİDE
İSKENDEROĞLU (Devamla) Aynı zamanda, turizm
yatırımlarının desteklenmesi hususunda ihtiyaçları
tespit ederek gerekli kararları daha hızlı alan ve anında
uygulamaya koyan bir yapıya kavuşturulacaktır. Ajans, günümüz koşullarında
oldukça önemli bir yere sahip reklam ve tanıtım alanı içinde
çağın gereklerine uygun, hızlı ve etkili
çalışmalar yapılmasına olanak sağlayacaktır. En
önemli özelliklerinden biri bağımsız hareket kabiliyeti, yüksek
ve dinamik bir teşkilat yapısına sahip olmasıdır.
Ajansın içerisinde barındırdığı ekip,
alanında uzman ve her işini iyi yapan profesyonellerden
oluşacaktır. Bu yıl 187 milyon olan tanıtım bütçemiz,
ajansın faaliyete geçmesiyle kademeli olarak 2023 yılına kadar 2
milyar lirayı bulacaktır. Türkiyenin yurt içi ve yurt
dışında tanıtılmasını sağlayacak turist
sayısına ve turizm gelirine olumlu katkı sağlamak
hedeflenmektedir. Ajansla, ülkemizin dünyanın en prestijli etkinlik,
festival ve organizasyonlarına ev sahipliği yapılması
sağlanarak yatırımcımıza cazip
kılınması ve ülkemizin tanıtımına büyük
katkı sağlanarak turizmin ülke genelinde yayılması,
bölgelerin kalkınması ve bölgesel gelişmişlik
farklılığının azaltılması hedeflenmektedir.
2023 hedefleri doğrultusunda ortaya konan projeksiyonların
yakalanması noktasında ciddi katkılar sunacağını
düşündüğümüz bir kuruluş olacaktır.
Sektör
temsilcilerinin turizm faaliyetlerinden elde ettikleri gelir üzerinden
alınacak turizm payı, ajansın en önemli gelir
kaynaklarından olacaktır. Ajansın gelirinin en az yüzde 70i
ülkemizin tanıtım faaliyetlerinde kullanılacak, ajansın
bütçesi İcra Kurulunca yıllık olarak hazırlanacak ve
Yönetim Kurulunca onaylanacaktır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın İskenderoğlu, tamamlayın sözlerinizi; buyurun.
JÜLİDE
İSKENDEROĞLU (Devamla) - Ajansın ve ajansın iştirak
ettiği şirketlerin yıllık mali tabloları
bağımsız denetime tabi olacaktır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizin turizm sektöründe
gösterdiği büyük ilerlemenin artarak devam etmesi için turizm
politikalarının planlayıcısı ve belirleyici Kültür ve
Turizm Bakanlığımız tarafından bütüncül bir
yaklaşımla çalışmalar sürdürülmektedir. Bu kapsamdaki
planlar, çalışmalar, turizmin çeşitlendirilmesi, ülkemiz
genelinde yayılması hedefleri dikkate alınarak hassasiyetle
yürütülmektedir. Geçtiğimiz günlerde Meclisimizin
kanunlaştırdığı Turizm Teşvik Kanununda
yapılan değişiklikle dalış turizminde de ülkemizi iyi
bir noktaya getireceğiz.
Kendi
seçim bölgem de olan Çanakkalede 2018 yılını anlamlı
kılan, Troya Yılı ilan edilmesiydi ve Troya Müzemizin ülkemizin
turizmine kazandırılmasıydı. Troya Müzemiz Avrupa Müze
Forumunca her yıl kamusal kalitesi yüksek olarak değerlendirilen,
müzeciliğin Oscarı kabul edilen 2020 EMYA (Avrupa Yılın
Müzesi) Ödülüne aday oldu ve 1inci elemeyi geçti ve biz inanıyoruz ki
Troya Müzemiz, Avrupa, dünya arenasından 1incilikle çıkacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın
İskenderoğlu.
JÜLİDE İSKENDEROĞLU (Devamla)
Teşekkür ederim Başkanım.
Türkiyemizin tarihî eserleri, ören yerleri, anıt
yapıları, gastronomi gibi özgün kültürel miras ürünleri, tabii
güzellikleri yaptığımız yatırımlar ve yeni
düzenlemeler sonrasında rakiplerinden daha öndedir.
Teklif edilen bu kanunla kurulacak olan Türkiye Turizm Tanıtım
ve Geliştirme Ajansının şimdiden ülkemiz, milletimiz, Türk
turizmimiz ve turizmcilerimiz için hayırlara vesile olmasını
diliyor, Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
İskenderoğlu.
Sayın milletvekilleri, 94 sıra sayılı
Kanun Teklifinin birinci bölümünün görüşmelerinin devamı hususunda
İç Tüzükün 72nci maddesine göre verilmiş bir önerge vardır,
önergeyi okutup oylayacağım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Oylamadan önce yoklama talebimiz
olacak Sayın Başkan.
BAŞKAN Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 94 sıra sayılı
Kanun Teklifinin birinci bölüm görüşmelerine İç Tüzükümüzün 72nci
maddesinin tanıdığı imkân dâhilinde devam edilmesini teklif
ederiz.
Özgür Özel Hüseyin
Yıldız Baha
Ünlü
Manisa Aydın
Osmaniye
Alpay Antmen Burcu
Köksal
Mersin Afyonkarahisar
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama talep ediyoruz.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunmadan önce
bir yoklama talebi vardır.
Sayın Özel, Sayın Zeybek, Sayın Bülbül,
Sayın Budak, Sayın Ceylan, Sayın Kaya, Sayın
Hancıoğlu, Sayın Arık, Sayın Yıldız,
Sayın Ünlü, Sayın Antmen, Sayın Köksal, Sayın Şahin,
Sayın Güzelmansur, Sayın Tutdere, Sayın Ünver, Sayın
Kaboğlu, Sayın Çelebi, Sayın Bankoğlu, Sayın
Kadıgil.
Yoklama
için üç dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
Sayın
milletvekilleri, pusula veren arkadaşlar, lütfen Genel Kurulu terk
etmesin.
(Elektronik
cihazla yoklamaya başlandı)
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Plan ve Bütçe Komisyonu bugün kanuna aykırı
çalıştırıldığı için bu yoklama isteniyor.
Sayın Başkan gayet iyi biliyor. Plan ve Bütçe Komisyonu bugün kanuna
aykırı çalıştırılıyor. Birazdan izah
edeceğim.
HALİL
ETYEMEZ (Konya) Özgür Bey, çalışmak istiyoruz. Hani diyordun ya
Nereye gidiyorsunuz? diye, çalışıyoruz.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Plan ve Bütçe Komisyonuna kalkınma planı sevk
edilince görüşmelere başlar, beş gün ara verir, planı
inceler. diyor. Bugün başka iş yaptırtıyorlar, kanuna
aykırı. Sayın Başkanın uzmanlık alanı ama ne
yazık tartışmaları
BAŞKAN
Esasa giremiyorum ben, İç Tüzük 64. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) Başkan İç Tüzük 64e göre
esasa giremez
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Ben de onu söyledim. Başkanın uzmanlık
alanı ama ne yazık ki İç Tüzük 64
(Elektronik
cihazla yoklamaya devam edildi)
BAŞKAN
Yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı
bulunamamıştır. İkinci yoklamada da bulunamazsa
kapanacaktır.
Birleşime
saat 19.00a kadar ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.28
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.05
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Nurhayat ALTACA KAYIŞOĞLU
(Bursa)
----- 0 -----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 100üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN 94 sıra sayılı Kanun
Teklifinin birinci bölümü üzerinde İç Tüzükün 72nci maddesine göre
verilen görüşmelere devam önergesinin oylanmasından önce, istem
üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi, yoklama işlemini tekrarlayacağım.
Yoklama için bir dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet
Muş ile 50 Milletvekilinin Türkiye Turizm Tanıtım ve
Geliştirme Ajansı Hakkında Kanun Teklifi (2/1988) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 94) (Devam)
BAŞKAN 94 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yerinde.
İç Tüzük 72ye göre verilen önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Bölüm üzerinde soru-cevap işlemi
yapacağım ancak yoklama araya girdiği için soru talebinde
bulunan arkadaşlarımızın isimleri silindi. Benim
saydığım isimlerin lütfen sisteme girmelerini rica ediyorum.
Sayın Gürer, Sayın Kaboğlu,
Sayın Ünver, Sayın Yeşil, Sayın Hancıoğlu,
Sayın Kılıç, Sayın Köksal, Sayın Şahin,
Sayın Ceylan, Sayın Arık, Sayın Tutdere, Sayın
Güzelmansur.
Sadece ismini okuduğum arkadaşların
sisteme girmesini istiyorum.
Evet, soru-cevap işlemini
başlatıyorum.
Toplam süre on beş dakikadır. Bu sürenin
yarısını sorular, yarısını da cevaplar için
kullanacağız.
İlk söz talebi, Sayın Gürer
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Kapadokyada yer alan Niğde, doğa, kültür
ve tarih zenginliğine rağmen turizmden hak ettiği payı
alamamaktadır. Kemerhisar Tyana, Bahçeli Köşk; Ulukışla
Porsuk, Çiftlik, Tepecik ve Altunhisarda yapılmakta olan bilimsel
kazılar yıl boyuna yayılmalı ve buradaki
çalışmalar hızlandırılmalıdır. Niğde
Bor, Fertekte tarihî konak ve yapılar harap durumdadır. Koruma
adı altında yıkımlar seyredilmektedir. Kavlaktepe Yer
Altı Şehri gezilemez durumdadır. Kayırlı, Gölcük,
Fertek, Kemerhisar yer altı şehirleri turizme
kazandırılmalıdır. Keçikale, Murtandı, Yeşilyurt,
Bademdere kaleleri onarılmalıdır. Kent içinde bulunan konakların
yanı sıra köylerde bulunan tarihî yapılar ne yazık ki
yeterli ölçüde değerlendirilmemekte ve bunların gün
ışığına çıkması, turizmde Niğdenin pay
alması yönünde çalışmalar yapılmamaktadır.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Kaboğlu
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul)
Teşekkürler.
Komisyona: Türkiye Turizm Tanıtım ve
Geliştirme Ajansı, yasa önerisine göre özel hukuk tüzel kişisi
olarak öngörülmüştür. Oysa yasayla oluşturulma biçimi eksikliklerine
rağmen görev ve yetkileri bir kamu hukuku tüzel kişisi
niteliğini andırmaktadır, bunun düzeltilmesi gerekir; ya özel
hukuk tüzel kişisiyse ona göre görev ve yetkiler vermek gerekir veyahut da
kamu hukuku tüzel kişiliği statüsüne kavuşturmak gerekir. Aksi
hâlde Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilme
olasılığı yüksektir.
Takdirlerinize sunulur.
BAŞKAN Sayın Ünver
İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Karaman) Tarım
Bakanlığı ücretsiz olarak uyguladığı hayvan
aşılarını 8 Temmuzdan itibaren döner sermaye üzerinden
ücret karşılığında uygulamaya
başlamıştır. Daha önce sadece
uygulayıcıların el emeği
karşılığında yapılan aşılar, bu
tarihten itibaren aşı bedeli de dâhil olarak uygulanacaktır.
Aşı başına yüzde 500e varan maliyet artışı
getiren bu uygulamadan sonra ne yazık ki birçok yetiştirici
hayvanını aşılatamayacaktır. Bu da hayvan
hareketliliğinin zirveye çıktığı Kurban Bayramı
öncesinde salgın hayvan hastalıklarının yurt sathında
yayılmasına sebep olabilecektir.
Tarım ve Orman Bakanına sesleniyorum:
Anlaşılan Sırbistanın lop etine, Arjantinin, Brezilyanın
sığırına, Gürcistanın samanına muhtaç
ettiğiniz hayvancılığı batırmaya
kararlısınız. Yem maliyeti altında ezilip fiyat
kıskacı altında can çekişen yetiştiricinin hâlinden ne
zaman anlayacaksınız? Dümeninde olduğunuz tarım ve
hayvancılık duvara tosladı, haberiniz yokmuş gibi
davranmaya daha ne kadar devam edeceksiniz?
BAŞKAN Sayın Yeşil
NİHAT YEŞİL (Ankara) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Bugün, Gezi direnişi esnasında
vahşice dövülerek katledilen Ali İsmail Korkmazın ölüm yıl
dönümü. Bugün yaşasaydı tam 25 yaşında olacaktı.
Düşlerinde özgür dünya vardı. Biz Ağaçlara kıymayın
efendiler. dedik, siz fidanlarımıza kıydınız. Bugün,
ağaç kesilmesini istemeyen Ali İsmail Korkmazın
katledilişinin 6ncı yıl dönümünde onu sevgi ve özlemle
anıyoruz. Ali İsmail Korkmaz, o hep 19 yaşında.
Bugün ayrıca Dünya Hukuk Günü. Bu günü laf
olsun diye değil de gerçekten özümseyerek kutlamak gerekir. Hukukun
katledildiği ülkemizde Hukuk Gününün anlamının
olmadığını düşünüyorum.
Ayrıca, bir genç kız çocuğumuzun,
ODTÜyle ilgili, televizyonda demeç verdiği için, gözaltına
alındığını duyduk. Bunu da özellikle
arkadaşlarımızdan rica ediyoruz, böyle bir hukuksuzluğu,
hukukun kutlandığı bir günde gündeme almak doğru bir
anlayış değildir.
Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Hancıoğlu
NESLİHAN
HANCIOĞLU (Samsun) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ekonomideki
sarsıntılardan en hızlı, en çok etkilenen kesim,
sayıları yaklaşık 2 milyonu bulan esnaf ve
sanatkârımızdır. Bütün zamlardan doğrudan etkilenirler. Mahalle
aralarını dahi parselleyen zincir marketler, AVMler işini,
aşını çalar. İşte esnafımız böyle bir
ortamda hâlâ yaşam savaşı veriyor. Ancak benim şehrim
Samsunda esnafımız bu yaşam savaşını kaybetti.
Esnaf ve Sanatkârlar Sicil Gazetesi verilerine göre bu yılın ilk
altı ayında esnaf sayısının en çok düştüğü
il Samsun oldu. Gidin dolaşın Samsun sokaklarını,
caddelerini, adım başı kiralık, satılık
ilanı göreceksiniz; ertesi gün gidin aynı sokakları
dolaşın, bu ilanlara yenilerinin eklendiğini göreceksiniz.
Samsuna bu utanç rekorunu kırdıran, esnafımıza kepenk
indirten politikaları uygulayanların da kepenk indirecekleri günler
elbet yakındır.
BAŞKAN
Sayın Kılıç
İMRAN
KILIÇ (Kahramanmaraş) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
10
Temmuz, Nurettin Topçunun vefat yıl dönümüdür. Öğretmene değer
verildiği, öğretmenin hürmet gördüğü ülkede insanlar mesut ve
faziletlidir. Bu mesleğin hor görüldüğü milletler
düşmüştür. diyor. Babam beni gökten yere indirdi, hocam benim
yerden göğe yükseltti. diyen İskender, muallimi
anlatmıştır. Bunun için öğretmen, sadece bilgi aktaran
değil, kültürlü ve kafaları işletmesini bilen adamdır.
Öğretmenler ruhlar sanatkârıdır. Bu anlamda
öğretmenlerimizi bu görevlerinde de seferber etmemiz gerekiyor. Onlara
sorumluluklarını yeniden hatırlatmamız lazımdır.
Onların en temel görevi neslimize aşkı aşılama
meselesidir. Biz bir ahlak tarihinin çocuklarıyız, hiçbir şey bu
ahlakımızı sarsamaz.
BAŞKAN
Sayın Köksal
BURCU
KÖKSAL (Afyonkarahisar) Seçim bölgem Afyonkarahisar ili merkezde Sahipata
Mahallesinde TOKİlere dönüş noktasında sürekli kazalar
yaşanmaktadır. En son geçtiğimiz cumartesi günü Abdullah Eser
isimli genç bir kardeşimizi bu bölgedeki kazada kaybettik. Bu
kazaların önüne geçmek ve daha fazla can kaybının
yaşanmaması için Sahipata Mahallesindeki bu noktaya acilen bir üst
geçit yapılması ve gerekli tedbirlerin alınması
gerekmektedir.
Yine,
seçim bölgem Afyonkarahisar ili Sandıklı ilçesinde açık cezaevi
kapatılmıştır. Bu cezaevinin bulunduğu binanın
akıbeti hakkında ise herhangi bir açıklama
yapılmamıştır. Bu bina konum itibarıyla son derece
değerli bir yerde olduğu için birilerine peşkeş
çekilmesinden Sandıklı halkı kaygılıdır. Bu
nedenle, Sandıklılı hemşehrilerim binanın okul, yurt
gibi kamu tarafından kullanılmasını talep etmektedir.
BAŞKAN
Sayın Şahin
SUZAN
ŞAHİN (Hatay) Öncelikle, özgür, eşitlikçi,
çatışmasız bir dünya hayalinin peşinden koşan Ali
İsmail Korkmazı katledilişinin 6ncı yılında
saygıyla anıyorum. Tüm Gezi ve demokrasi şehitlerinin ruhu
şad olsun.
Millî
Eğitim Bakanlığı tarafından okulların
kapanmasının ardından öğretmenlere gönderilen mesleki
çalışma metinlerinde skandal ifadeler yer almıştır.
Laiklik mücadelesi ahlak buhranı olarak değerlendirilirken dinî
hayata ve dindarlara baskı uygulandığı, hacca gidişin
engellendiği ve Kuranın yasaklandığı, dinin
eğitim sistemimizden tamamen dışlandığı,
cumhuriyetin ilk yıllarının din eğitimi ve öğretimi
ile dinî hayatın tam bir baskı ve kontrol altına alınan
baskı dönemi olduğu, inişli çıkışlı
mücadeleler sonucunda 2000li yıllara ulaşıldığı
ifade edilmektedir. AKP döneminin ise rahatlık dönemi olarak belirtilip,
eğitim sisteminde yapılan değişikliklerin de
eleştirildiği metinde gerçek anlamda millîlik vasfı
kazandırılamamış bir eğitim sistemi ortaya
çıktığı
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sorular tamamlanmıştır.
Evet,
Komisyon
.
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR
AKYÜREK (Konya) Teşekkür ederiz Sayın Başkan.
Soruların,
değerlendirmelerin önemli bir bölümü kanun kapsamının
dışında başka konularla ilgili. Onları
Başkanlık eliyle ilgili yerlere ileteceğiz. Fakat ajans
kurulmasıyla ilgili, özellikle ajansın bir ihtiyaç olduğu
konusunu tekrar mutlaka bir vurgulamak gerektiğini görüyorum.
Nitelikli
turist çeken ülkelere baktığımızda, birinci sırada
ulaşım geliyor, ikinci sırada da tanıtım geliyor. O
nedenle, böyle bir tanıtım ve geliştirme ajansının
kurulması için geç kalındığını düşünüyoruz.
Bu adımı son derece yerinde buluyoruz. Dünyada en çok turist çeken 10
ülkenin 7sinde bu ajansların çok eski yıllarda kurulduğunu;
Almanyada 1919 yılında kurulduğunu, en geç kurulan
İngilterede bile 2000li yılların başında
kurulduğunu, Dubai ajansı 1997de kurulduktan sonra ziyaretçi
sayısının 6,5 kat, turizm gelirinin 33 kat
arttığını mutlaka değerlendirmeye sunmak gerekiyor.
Küçücük bir ülke olan Singapur bile bu ajansı 1964te kuruyor ve turist
sayısı 170 kat, turizm geliri rakamı da 73 kat artıyor.
Türk Hava Yolları ülkemize gelen yolcuların yüzde 80ini
taşıyor. Türk Hava Yollarıyla yapılan anlaşma
çerçevesinde, Bakanlık nezdinde, şu anda haftalık 70 olan sefer
sayısının ileride 500e çıkarılması
düşünülüyor. Böylece ülkemizin, gelen turist sayısı ve turizm
gelirinde 70 milyon turist, 70 milyar dolar gelir hedefine ulaşacağını
düşünüyoruz.
Özellikle
Kaboğlu Hocamızın, tüzel kişilik, özel hukuk ve kamu
hukukuyla ilgili değerlendirmesinde
Bu ajans, kanunla kurulan bir özel
hukuk tüzel kişisidir. Kanunla kurulan
Bunun örnekleri Türk hukuk
sisteminde ve mevzuatımızda vardır. 1965 yılında
kurulan Millî Prodüktivite Merkezi bu kapsamdadır. Hatta önümde
kuruluş kanunu. Kamu kurumu niteliğinde tüzel kişiliği
haiz, fakat bütün işlemlerinde özel hukuk hükümlerine tabi şekilde kurulmuş,
kurumun gelir ve giderle ilgili bütün işlemlerinin Muhasebei Umumiye,
artırma, eksiltme ve ihale kanunlarına ve Sayıştayın
vize ve denetimine tabi olmadığı da kanunun 1inci maddesinde
belirtilmiş. Ayrıca, Türk Akreditasyon Kurumu da aynı şekilde
kanunla kurulu bir özel hukuk tüzel kişisidir ve idari, mali
özerkliği mevcuttur. Kalkınma ajansları belki tam bire bir
bununla örtüşmüyor ama kalkınma ajanslarının
kuruluşuyla ilgili kanun da Anayasa Mahkemesi denetiminden -Hocamız
sanıyorum bunu daha iyi bilir- geçti ve Anayasaya aykırı
olmadığı da tespit edildi. Bu Turizm Tanıtım ve
Geliştirme Ajansının amacı, Türkiye'nin turizm hedeflerine
ulaşmasını teminen Bakanlığımıza ve Türk
turizmine yeni bir imkân hazırlamaktır ve tanıtımı bu
ajans eliyle uluslararası rekabete ve günümüzün şartlarına uygun
bir şekilde gerçekleştirmektir.
Vergi
konusu üzerinde, zaman zaman vergi ifadesi üzerinde duruldu. Tabii, kanunla
konulan bu ödemeye şöyle bakmak gerekiyor: Vergi giderden mahsup edilemez,
matraha yazılamaz. Bu gider matrahına, vergi matrahına
yazılan bir gider olduğuna göre vergi olarak değerlendirmemek
gerektiğini düşünürüz. Bir de ödeyenler, turizm sektöründeki
kişiler ve onların temsilcileri burada oluşacak ödeneği
tanıtım amaçlı kendi kararlarıyla âdeta uygulayabilecekler.
Bu yönüyle vergi ifadesi tam buna uymuyor doğrusu.
Türkiye
Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı Hakkında Kanun
Teklifinin Meclisimizde kabul edilmesi durumunda Türk turizmi
açısından çok önemli yeni gelişmelere vesile
olunacağını, 2023 Türkiye hedeflerine daha kolay
ulaşılacağını bir defa daha ifade etmek istiyorum.
Özellikle
-sorularda yok ama- Hüseyin Yıldız Beyin ulaşımla ilgili
ulaşımın yoğunlaşması, ulaşımın
kolaylaştırılması, ulaşım imkânlarının
artırılması değerlendirmelerine katılıyoruz.
Zaten Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansının
neticesinde ortaya çıkacak ziyaretçi ve turist artışına
hitap edecek şekilde Türk Hava Yollarıyla da değerlendirmeler
yapılıyor.
Konumuzun
dışında, tabii yine Türkiyenin meseleleriyle ilgili,
Kapadokyayla ilgili, hayvancılıkla ilgili, esnaf ve sanatkârlarla
ilgili, değerli milletvekillerimiz değerlendirmeler yaptılar.
Bunları da ilgili kurumlara Başkanlık eliyle ileteceğiz ve
konunun takibini yapacağımızı ifade etmek istiyorum ve
Genel Kurula, hepinize teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Özel, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
37.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Başkanı Tahir Akyürekin sorulan sorulara özenle cevap vermesinin
kaliteli yasamaya katkı sağladığına, Plan ve Bütçe
Komisyonunun Kalkınma Planlarının Yürürlüğe Konması ve
Bütünlüğünün Korunması Hakkında Kanuna aykırı
şekilde çalıştırıldığına ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, aslında başka bir hususa
değinmek için söz aldım ama bir hakkı teslim edelim. Şimdi,
eleştireceğimiz zaman eleştiriyoruz. Bu soru-cevap
işlevsizleştirildi çoğu zaman, bakan olmadığı
için. Komisyon Başkanı, arkadaşlarımızın sorularından
yasayla ilgili olan kısımlarına ciddiyetle, özenle cevap verdi.
İçeriğine itirazlarımız var, aynı düşünmüyoruz
ayrı bir şey ama bu, kaliteli yasama süreci açısından
hepimizin üzerine titremesi gereken bir mesele. Bundan önceki
ciddiyetsizlikleri veya iyi cevap verilmemesini, Genel Kurulun, milletvekillerinin
sorularının hafife alınmasını nasıl
eleştirdiysek bu yaklaşım kaliteli yasamaya katkı
sağlayan bir yaklaşım, bunun altını çizeyim.
İkinci
husus, Sayın Başkan, bugün hemen her fırsatta yoklama istiyoruz
ve Plan ve Bütçe Komisyonundaki üyeler dahi gelip burada oy kullansınlar
diye. Sebep şu: Bugün kötü örneği kendine emsal kabul eden bir
yaklaşımla Plan ve Bütçe Komisyonu kanuna aykırı bir
şekilde çalıştırılıyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hepimiz biliyoruz ki
Kalkınma Planlarının Yürürlüğe Konması ve
Bütünlüğünün Korunması Hakkında Kanunun 2nci maddesi diyor ki:
Plan ve Bütçe Komisyonu, Kalkınma Planlarını kendisine havale
edildiği tarihten itibaren en çok yirmi dört saat içinde gündemine alarak
görüşmeye başlar -bunu dün yaptılar- ve en çok yirmi gün içinde
karara bağlayarak Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına sunar. Yapılacak. Komisyon, planın
incelenebilmesi amacıyla gündeme alındığı tarihten itibaren,
görüşmelere beş gün ara verir. Bu süre yirmi günlük süreye dahildir.
Şimdi, diyor ki: Koca plan gelmiş yürütmeden. Bunu inceleyecekler ki
gelecek hafta konuşacaklar. Bu beş günlük arayı dün verdi ya,
bugün torba kanun görüştürüyorlar Plan ve Bütçeye, bugün, yarın,
belki cuma günü.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Şimdi, diyorlar ki: Ara
verdik kalkınma planı açısından. Ama aynı insanlar
kalkınma planını inceleyecek. Onlar bugün oturup o planı
inceleyeceğine torba yasa görüşüyorlar. Yarın, öbür gün,
elinizden gelse beş gün. Bu şu demek? Biz kalkınma
planını yaptık. Ya, Meclisteki arkadaşlar inceleyecek ne
olacak, üzerinde konuşacak ne olacak? Bu kalkınma planı böyle
geçecek veya bir değişiklik olacaksa özel önerge sistemi var onda,
onunla olacak. Şimdi, bu, Meclisi hafife almak, Plan ve Bütçe Komisyonunu
hafife almak hem Plan ve Bütçe Komisyonuna yazık
Ben biliyorum ki onlar
büyük bir ciddiyetle, bu gece diyelim ki Plan ve Bütçe bitti, bir de eve gidip
sabaha kadar bunu okurlar. Öyle kişilerden oluşuyor, hepimizin
üyeleri öyle ama yazık, günah ve kanuna aykırı. O yüzden biz de
her fırsatta yoklama alıp, herkese de söyledik bunu, ara veriyorsunuz
ya, hukuksuz çalıştırılan Plan ve Bütçe Komisyonunun bu
yapıda
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ha, savunma ne? Şimdi,
mesela bir savunma yapılacaksa ben söyleyeyim duyacağımız
savunmayı: Efendim, bu 10uncu plan ya, 8de, 9da öyle
yapılmış. Ama onları da siz öyle yapmışsınız.
Bir kötü örnek yapıyorsunuz. Özgür Özel isyan ediyor." diye bir de
kızıyorsunuz, bilmem ne. Engin Altay tepki gösterince, Engin Özkoç
bir şey yapınca
Ama o kötü örneği ileride emsal kabul
ediyorsunuz bir de. (CHP sıralarından alkışlar) Bununla
ilgili bir sürü böyle atasözümüz var ama söyleyince atasözü maksadından
koparılıp Ya, bu cümle edilir mi? Ama yapmayın işte, bunu
yapmayın, bu kötü örneklere boşuna direnmiyoruz. Bu yapılan
iş Plan ve Bütçe Komisyonuna haksızlık, Meclise, kanun yapan
Meclisin çıkardığı kanuna saygısızlıktır.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Buyurun Sayın Kubat.
38.- İstanbul Milletvekili Mehmet Doğan
Kubatın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul)
Değerli Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Özgür Başkan bir usul görüşmesi istemedi
ama burada -teknik bir itiraz- AK PARTİ Grubu olarak konuya ilişkin,
60a göre görüşlerimizi ifade etmek için söz aldım. Teşekkür
ediyorum.
Değerli Başkanım, 3067
sayılı Kanunda kalkınma planlarının Türkiye Büyük
Millet Meclisinde görüşülmesine ilişkin usul ve esaslar en ince
ayrıntısına kadar düzenlenmiştir. Bu kanuna göre, havale
tarihinden itibaren yirmi dört saat içerisinde planın gündeme
alınacağı, üzerindeki görüşmelerin havaleden itibaren yirmi
gün içinde tamamlanacağı, gündeme alınmasından itibaren
Komisyonun beş gün ara vereceği, bu sürenin de görüşme süresi
olan toplam yirmi günlük süreye dâhil olduğu, planın da bölümler
hâlinde ve aralıksız olarak Genel Kurulda görüşüleceği -ki
önerge işlemleri dâhil olmak üzere- çok açık ve net düzenlenmiş.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Ve bölümler hâlinde görüşüleceği de düzenleniyor.
Buyurun.
MEHMET
DOĞAN KUBAT (İstanbul) Evet efendim. Burada hem Komisyon hem Genel
Kurul aşamasında bu kalkınma planlarının ne
şekilde görüşüleceği çok detaylı biçimde, hakikaten
kazuistik yöntemle düzenlenmiş. Şimdi, buna benzer, yine Dokuzuncu ve
Onuncu Kalkınma Planlarının Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmesi
sırasında da benzer itirazlar, usul tartışmasına konu
edilmese bile ifade edildiğinden dolayı bunları ifade etmenin
doğru olacağını düşünüyorum.
Dokuzuncu
Plan, 14 Haziran 2006 tarihinde Komisyona sunulmuş. Komisyon 26 Haziranda
toplantısını yapmış ama 15 Haziranda yani sunum
tarihinden bir gün sonra Genel Kurul, Türkiye Büyük Millet Meclisi ara
vermeksizin çalışmıştır. Yani o beş günlük ara
verme süresini Komisyonun bütün çalışmalarını durduracağına
dair önleyici bir hüküm olarak değerlendirmek kesinlikle hukuki bir hata
olur.
Dikkat
ederseniz, kanunun 2nci maddesi Mecliste görüşülmesi diyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun.
MEHMET
DOĞAN KUBAT (İstanbul) Ve beş günlük ara bu görüşmelerin
yani planla ilgili görüşmelerin o soğutma süresidir, Komisyon
üyelerinin tefekkür edip derinlemesine incelemesi için tanınmış
bir süredir. Bu, beş gün içerisinde Komisyonun başka bir işi
görüşemeyeceği anlamına gelmez. Genel Kurula da bunu
taşıma ifadeleri oldu; bu mümkün değil, Genel Kurul zaten kendi
gündemine hâkimdir. Hem Plan Bütçede o gün, mesela Onuncu Kalkınma
Planının 18 Haziran 2013 tarihinde sunumundan sonra (1/778) esas
numaralı, Devlet Memurları Kanunuyla ilgili bir tasarının
görüşmeleri yapılmıştır; ara verme süresinde de
yapılmıştır. Buna dair teamülümüz yerleşmiş
durumdadır.
Dolayısıyla,
elbette zordur, Plan Bütçedeki arkadaşlarımıza kolaylıklar
diliyoruz, arkadaşlarımız tecrübeleriyle bunun üstesinden
geleceklerdir ama bu beş günlük ara verme süresinin Plan Bütçenin
diğer işlerinin ve Genel Kurulun gündemindeki işlerin
görüşülmesine mâni, kesintiye uğratacak bir süre olarak
değerlendirilmesinin Anayasa ve İç Tüzük hükümleri çerçevesinde
doğru olmayacağını ifade ediyor, teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, bir dakikalık
BAŞKAN
Buyurun Sayın Özel.
39.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, İstanbul
Milletvekili Mehmet Doğan Kubatın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Şimdi, gerçekten, Sayın Doğan Kubatın
meselelere yaklaşımlarını hep takdir ediyoruz ama bu
yaklaşımı kendisi bir hukukçu ve birlikte de birçok konuda,
üzerinde çok uzun uzun tartışıp ortak doğruyu
bulduğumuz noktalar oluyor ama- burada kabul etmemizi nasıl
düşünüyor, ben anlayamadım.
Şöyle
bir mesele var: Plan ve Bütçe Komisyonu beş gün ara verir, o sürede
piknik yapar. dese Piknik yapmasın, daha hayırlı bir iş
yapsın. diyebilirsiniz ama diyor ki: Bu kanunun incelenebilmesi
amacıyla... Yani verilen iş ağır, süre dar, başka bir
iş yapmayacaklar, çalışacaklar. Bu, bu kadar açıkken
Efendim Başka hiçbir iş yapmaz. yazmamış. Öyle yazsak
yine başka bir şey yapacaksınız. Yani kanun koyucu bundan
daha açık bir şey yazamaz. Burada yapılan iş
istismardır. 1984te çıkan kanun o günden bugüne 3üncü kez AK
PARTİ iktidarları tarafından istismar edilip kanuna
uyulmamaktadır.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Komisyonlar
gündemlerine hâkim ve zaten Plan ve Bütçe Komisyonunda bu konu da
tartışılmıştı ve bir usul
tartışması da yapıldığını
düşünüyorum. Hani oradaki çalışmaların buraya
taşınmasını da pek
Tabii, yani konuşacağız
ama
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Başkanım, orada şöyle: Mesela, ben bugün usul
tartışması açabilirdim ama bir komisyon işlemine,
başlamış bir işleme usul tartışması
olması Parlamento pratiğinde doğru olmadığı için
açmadım, olmaz.
BAŞKAN
Yok, İç Tüzük 63 zaten sadece Genel Kurul çalışmalarına
ilişkin, benim davranışlarıma ilişkin bir usul
tartışması ama ben bundan azadeyim yani bugün, eskiden
olsaydı olabilirdi.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Söyleyeceğimiz şu: Genel Kurul
tutanağının kıymeti çok farklı. Bu, hiç değilse
geleceğe yazılan birer mektuptur, birer şerhtir; o amaçla bunu
kullandım.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet
Muş ile 50 Milletvekilinin Türkiye Turizm Tanıtım ve
Geliştirme Ajansı Hakkında Kanun Teklifi (2/1988) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 94) (Devam)
BAŞKAN
Değerli arkadaşlar, birinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi,
birinci bölümde yer alan maddeleri ve varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini
yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
1inci
madde üzerinde üç önerge vardır, önergeleri aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
Birinci
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan (2/1988) esas numaralı Kanun Teklifinin 1inci maddesinin
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Gökan Zeybek Hasan
Baltacı Mahmut
Tanal
İstanbul Kastamonu İstanbul
Süleyman Bülbül Turan
Aydoğan Ayhan
Barut
Aydın İstanbul Adana
Orhan Sümer Ulaş
Karasu
Adana Sivas
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR
AKYÜREK (Konya) Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN
Komisyonun katılmadığı önerge üzerinde Sayın Karasu,
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
ULAŞ
KARASU (Sivas) Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme
Ajansı Hakkında Kanun Teklifi üzerinde söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Kanun
teklifiyle ilgili görüşlerimi açıklamadan önce, altı yıl
evvel bu ülkenin gördüğü en demokratik, en barışçıl eylem
olan Gezi direnişi sırasında Eskişehirde kalleşçe
dövülerek öldürülen Ali İsmail Korkmazı sevgi ve özlemle
anıyorum.
Değerli
milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz kanun teklifinde devlet eliyle
bir ajans kuruyorsunuz. Bu kurduğunuz ajansa firmaların -zarar da kâr
da etse- cirosu üzerinden vergi toplama yetkisi veriyorsunuz.
Açıkçası, bu bir ajans değil, bir fondur. Varlık Fonu
adı altında ülkenin değerlerini iç ettiğiniz yetmedi, şimdi
de gözünüzü turizm sektörüne diktiniz. On yedi yılda ekonomiyi
getirdiğiniz durum ortada. Şimdi turizmle başladı, büyük
ihtimalle arkası da gelecek. Ekonomide kendi iş bilmezliğinizin
bedelini vatandaşa ödetmek derdindesiniz. Geçtiğimiz yıl devlet
bütçesinden derneklere, vakıflara 818 milyon TL para aktarılmıştır.
Bu paranın tam 130 milyon lirasını Kültür ve Turizm
Bakanlığı aktarmış yani Bakanlık, bütçeden
parayı TÜRGEVe, Ensar Vakfına, Okçular Vakfına dağıtmış.
Ajans kurmak istiyorsanız bin türlü vergiyle sırtından
inmediğiniz işletmecilerden elinizi çekin; cemaatlere, vakıflara
aktardığınız parayı kesin, zaten sektör bu parayla
ihya olur.
Bir
başka garabet madde
Aynı yönetim kurulunda bakan var, bakan
yardımcısı var, Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu
Başkanı var fakat yerel yöneticiler yok. Kamuoyundan gelen tepkiler
üzerine danışma kurulunda 1 kişilik kontenjan veriyorsunuz. Bir
kentin veya bölgenin turizm potansiyelini, yerel halkın
ihtiyaçlarını ve taleplerini o kentin yönetiminden daha iyi bilecek
bir mekanizma var mı? Yolu kim yapacak, çöpü kim toplayacak, imarı
kim verecek, turistin ulaşımını kim sağlayacak?
Bu
düzenlemelerle açıkça millî iradeyi hedef alıyorsunuz.
Geçtiğimiz hafta Tapu ve İmar Kanunundaki değişiklikler,
şimdi ise Turizm Ajansı. Yerel yönetimleri her türlü faaliyetten
uzaklaştırmak istiyorsunuz. Görüyoruz ki 31 Martın
acısı bazılarının içine oturmuş durumda. Millî
irade söylemini ağızlarından düşürmeyenler, şimdi
açıkça millî iradeyi yok sayıyorlar ama unutmayın, gün gelecek
millî irade de sizi tamamen yok sayacaktır.
Kurulmak
istenen ajansın turizmde geri kalmış ve reklama ihtiyacı
olan bölgelere hizmet etmesini istiyorsunuz ama kanun teklifinden önce siz
gidin bir Anadoluyu gezin. Karadenizde her akan suyun başına bir
HES kuracaksınız, Egede adım başı jeotermal santral
dikeceksiniz, tüm İstanbulu beton yığınına
çevireceksiniz, Hasankeyfi sular altında bırakacaksınız,
alkollü bir iş yeri açılacağında cemaatler, tarikatlar
açıklama yapacak, valiler geri adım atacak, firmalar batacak, hedef
gösterilecek, sonra da Ajans kurduk, turizm gelişecek. diyeceksiniz.
Böyle turizm politikası olmaz. Önce turizme bakış
açınızı ve anlayışınızı
değiştirmeniz gerekiyor. Sizin turizm politikanız diğer
politikalarınızda olduğu gibi rant politikasıdır,
peşkeş politikasıdır.
Sizin
tarihî eserlere, turistik bölgelere Sivasta vermiş olduğunuz zararla
ilgili iki örnek vermek istiyorum. Bakın, bu fotoğraf Sivasta
bulunan tarihî Numune Hastanesi binasına aittir. Alttaki ise şu anki
hâlini gösteriyor. Bu bina, Sivas Kültür Varlıklarını Koruma
Bölge Kurulunca koruma altına alınmış bir binaydı. Ama
valilik ne yaptı? Sağlık Bakanlığından
aldığı depreme dayanıklı değil raporuyla
tescilden çıkarıp yangından mal kaçırırcasına
yıktı. Üstelik yıkım kararının ardından
mahkeme yürütmeyi durdurma kararı verdi. Mahkeme kararı beklenmeden
yıkılan bu binanın hesabını kim verecek? Turizm
Bakanlığı olarak valiye Sen neden tarihî bir binayı
mahkeme kararını bile beklemeden yıktın? diye sordunuz mu?
Tabii ki hayır.
Bir
örnek: Kangala bağlı Havuz köyü Karaseki mevkisi Aslantaş Ören
Yeri. 1928 yılında Hitit eserlerinin bulunduğu, birinci derece
sit alanı ilan edilen bir bölge burası. Şu gördüğünüz
işaretli bölge ise birinci derece sit alanı. Ama siz ne yaptınız?
Sit alanının etrafında kullanım süresi dolan
mühimmatların patlatılmasına izin verdiniz. Başka bir bölge
bulamadınız, sit alanının yanını buldunuz. Göz
göre göre tarihin yok olmasına müsaade ettiniz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın lütfen Sayın Karasu.
ULAŞ
KARASU (Devamla) - Burada şunu görüyoruz ki sizin amacınız ne
turizmi güçlendirmek ne de ülkenin tarihine ve kaynaklarına sahip
çıkmak; siz giderayak yandaşların cebini nasıl biraz daha
doldururuz, bu ülkeyi birilerine nasıl peşkeş çekeriz, onun
derdindesiniz. Bu ülkenin can damarı olan turizmi baltalamanıza, yok
etmenize asla izin vermeyeceğiz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1988) esas numaralı
Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı Hakkında
Kanun Teklifi'nin 1inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Amaç ve kapsam
MADDE I- (1) Bu Kanunun amacı; Türkiye'nin turizm
hedeflerine ulaşmasını teminen; turizm imkân ve
fırsatlarının dünyada tanıtılmasına, turizm
potansiyelinin tüm yönleri ile değerIendirilerek ülke ekonomisindeki
katkılarını arttırmaya, turizm
yatırımlarının, turizmin ülke ekonomisindeki
payının ve turizm sektörünün hizmet kalitesinin
arttırılmasına ve Kültür ve Turizm Bakanlığı
tarafından desteklenmesi uygun ve gerekli görülen turizm
yatırımlarının gerçekleştirilmesine yönelik
faaliyetlerde bulunmak, destek ve kaynak sağlamak amacıyla Türkiye
Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı kurulması,
yönetimi, denetimi, gelirleri ve faaliyetlerine ilişkin usul ve
esasları düzenlemektir.
(2) Bu Kanun; Türkiye Turizm Tanıtım ve
Geliştirme Ajansının kuruluşu, yönetimi, denetimi, faaliyet
konuları ve gelirlerine ilişkin usul ve esasları kapsar.
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Orhan
Çakırlar Ayhan
Erel
Adana Edirne
Aksaray
İmam Hüseyin
Filiz Hasan
Subaşı
Gaziantep Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM
KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi? Yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Teklif metninde bulunan "ülke ekonomisine
kazandırılma ifadesi, ülke turizmimizin ekonomimize hiçbir
katkısı olmadığı algısı
oluşturmaktadır. Önergemiz doğrultusunda yapılacak
değişiklik, kurulması öngörülen ajansla turizmin ekonomimize
olan katkısını arttırmayı amaçladığı
yönünde daha doğru bir anlatım oluşturacaktır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 94 sıra sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesinin (1)inci
fıkrasında yer alan ve Kültür ve Turizm Bakanlığı
tarafından desteklenmesi uygun ve gerekli görülen turizm
yatırımlarının gerçekleştirilmesine ibaresinin madde
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Muhammet Emin
Akbaşoğlu Muhammed
Levent Bülbül Mehmet
Doğan Kubat
Çankırı Sakarya İstanbul
Recep Özel Hacı
Bayram Türkoğlu
Isparta Hatay
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR
AKYÜREK (Konya) Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN
Söz talebi? Yok.
Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle,
Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansının, kanun
teklifinin genel amacı doğrultusunda, sadece ülkemizin
tanıtımına yönelik faaliyetleri yürütmesi; buna
karşın, yatırımlara iştirak etmemesi
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Kabul
edilen önerge doğrultusunda 1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2nci
madde üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan (2/1988) esas numaralı Türkiye Turizm Tanıtım ve
Geliştirme Ajansı Hakkında Kanun Teklifinin 2nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Tanımlar
MADDE
2- (1) Bu Kanunda geçen;
a) Ajans: Türkiye Turizm Tanıtım
ve Geliştirme Ajansını,
b) Bakan: Kültür ve Turizm
Bakanını,
c) Bakanlık: Kültür ve Turizm
Bakanlığını,
ifade
etmektedir.
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Ayhan
Erel Hasan
Subaşı
Adana Aksaray Antalya
Orhan
Çakırlar İmam
Hüseyin Filiz
Edirne Gaziantep
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR
AKYÜREK (Konya) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz talebi var.
Sayın
Çulhaoğlu, buyurun. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
MEHMET
METANET ÇULHAOĞLU (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 94 sıra sayılı Türkiye
Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı Hakkında Kanun
Teklifinin 2nci maddesi üzerinde verdiğimiz önergeyle ilgili olarak söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.
Sayın
milletvekilleri, siyaset, bir istişare kurumudur yani istişarede
bulunarak problem çözme, çözümler üretme kurumudur. Siyaset kurumu
sorunları ele alırken sorunlara maruz kalan kesimleri dinlemeden ve
onların görüş ve önerilerini almadan çözüm üretemez. Yalnız,
mevcut iktidar bunun tam tersini yapmaktadır. Nitekim görüşmekte
olduğumuz ve turizm sektörünü ilgilendiren teklif hazırlanırken
de sektörün talep ve beklentileri dikkate alınmamıştır.
Muhalefetin görüş ve önerileri de her zaman olduğu gibi duymazdan
gelinmiştir.
Modern
dünyada ülkenin bütününü ilgilendiren böylesi bir düzenleme hem sektörün hem de
muhalefetin katılımıyla, mutabakatıyla
hazırlanır. Ülkemizde de geçmişte böyle
hazırlanırdı ama devriiktidarınızda bu unutuldu.
Muhalefetin görüşlerini dinlemiyorsunuz, bari sektörün temsilcilerinin
görüşlerini dikkate alın değerli arkadaşlar.
Sayın
milletvekilleri, bildiğiniz gibi turizm, bacasız sanayi olarak
adlandırdığımız ve Türkiyenin en stratejik
sektörlerinden biridir. Turizmin ülkemiz için neden bu kadar stratejik bir
sektör olduğunu özellikle kur krizi yaşadığımız
bu dönemde çok daha iyi anlıyoruz.
Turizm
sektörü ciddi şekilde kan kaybeden ekonomimize kan pompalayan bir sektöre
dönüşmüştür. Bu sebeple, biz İYİ PARTİ olarak turizme
yönelik her türlü iyileştirme ve reform girişimini elbette olumlu
karşılarız ancak bugün görüştüğümüz düzenlemenin
sektörü destekleyecek bir ıslahat olmaktan çok uzak olduğu
görülmektedir.
Sayın
milletvekilleri, bu teklifle kurulması planlanan Türkiye Turizm
Tanıtım ve Geliştirme Ajansı turizm sektörümüzün aleyhine
bir düzenlemedir ve birçok açıdan tartışmalıdır.
Öncelikle, denetimsiz bir kurum doğmuş olacaktır. Turizmin
lehine değildir çünkü zor şartlarda iş yapmaya ve istihdam
sağlamaya çalışan firmalardan turizm payı adı
altında bir pay alınması hedeflenmektedir. Zarar etseler dahi
cirolarından yüzde 1 oranında turizm payı alınması ve
alınsa bile bunun bir yıl içerisinde alınması doğru
değildir. Ayrıca, gemi turizmi yapanlardan binde 1 oranında
turizm payı alınması manidar değil midir? Bu durum
eşitlik ilkesine aykırı değil midir?
Bu
teklif tartışmalıdır çünkü oluşturulacak bu fonun nasıl
kullanılacağı ve nasıl denetleneceği bir
muammadır. Zira, bu ajansın Sayıştay denetiminden muaf
tutulması planlanmaktadır. Bu fonun, kamu bütçesinden pay alacak
olmasına rağmen, kamu kuruluşu niteliğini haiz
olmaması hedeflenmektedir. Yetmezmiş gibi bu kurumun
yapacağı ihalelerde Kamu İhale Kanununa tabi olmaması,
düzenlemedeki şüpheleri artırmaktadır. Ayrıca, bu kurumun
toplayacağı kaynakların turizm sektörünü ilgilendirmeyen
başka kurum ve kuruluşlara aktarılmasının da önünde
bir engel bulunmamaktadır. Bu durum ister istemez turizm sektöründen
toplanacak kaynakların suistimal edilebileceğini akla getirmektedir.
Dolayısıyla, bu tartışmalı noktaları ortadan
kaldırmak için, toplanacak bu kaynakların hangi oranlarda, hangi
kurumlara ve politikalara harcanacağının açıkça ifade
edilmesi gerekmektedir.
Sayın
milletvekilleri, turizm sektörü, nitelikli personel yetersizliğinden
reklam ve tanıtım konularında yaşanan
başarısızlıklara kadar birçok sistemik sorunla
karşı karşıyadır. Bu ve benzeri sorunlardan
dolayı, turizm konusunda öne çıkan birçok ülkenin aksine, Türkiye
turizminin katma değeri çok düşük hâle gelmiştir. Türkiye,
dünyada en fazla turist çeken ülkelerden biri olmasına rağmen
aynı oranda gelir elde edememektedir. Sektörün kendisinden ve sektörle
ilgili düzenlemelerden sorumlu kamu otoriterlerinden kaynaklanan birçok
yanlış uygulama yüzünden, Türkiye bir ucuz turist cenneti hâline
gelmiştir. Hâlbuki Türkiye'nin her gelir düzeyindeki müşteriye
yönelik turizm konusundaki potansiyeli çok yüksektir. Dolayısıyla, bu
potansiyeli neden gerçekleştiremediğimiz sorusuna hep beraber kafa
yormak ve çözümünü bulmak zorundayız.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayın lütfen Sayın Çulhaoğlu.
MEHMET
METANET ÇULHAOĞLU (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın
milletvekilleri, biz İYİ PARTİ olarak böyle bir kurumun
kurulmasına ilkesel olarak karşı çıkmıyoruz ancak bu
fonun şeffaf olması, denetlenebilir olması ve elde edilen
kaynağın sadece turizm tanıtımına ve
altyapısına harcanması şarttır. Mevcut hâliyle bu
fonun kullanımı suistimale açık olacaktır. Bizim önerimiz,
bu fon, turizm bölgelerindeki belediyelerin bölgelerindeki turizm
faaliyetlerine katkı sağlayacak şekilde kullanımına açılmalıdır.
Dolayısıyla bu teklifin tümden geri çekilmesi ve geniş bir
mutabakatla yeniden Genel Kurulun huzuruna getirilmesi gerektiğini
düşünüyoruz.
Bu
duygu ve düşüncelerle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 94 sıra sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesindeki geçen
ibaresinin geçen kavramlardan olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet Akif Hamzaçebi Özkan
Yalım Ednan
Arslan
İstanbul Uşak İzmir
Çetin Osman Budak Gökan
Zeybek Kadim
Durmaz
Antalya İstanbul Tokat
BAŞKAN
Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR
AKYÜREK (Konya) Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz talebi var.
Sayın
Arslan, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
EDNAN
ARSLAN (İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sizleri ve ekranları başında bizleri izleyen
vatandaşlarımı saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkanım, Meclis Başkan Vekilliği görevinizde size de
başarılar diliyorum. Tarafsızlığınızdan
herhangi bir şüphemiz yoktur. Başarılar diliyorum efendim size.
BAŞKAN
Sayın Arslan, teşekkür ediyorum ama beni etki altında
bırakmaya çalışıyorsunuz; her çıkan arkadaş bunu
söylüyor.
EDNAN
ARSLAN (Devamla) Yok efendim.
BAŞKAN
Buyurun.
EDNAN
ARSLAN (Devamla) Değerli milletvekilleri, Türkiye, kültürel ve
doğal miras değerleriyle dünyanın en önemli ülkelerinden
biridir. Birçok medeniyete ev sahipliği yapmış bir
coğrafyada yaşıyoruz. Dünyada birçok ülkenin bu tür
değerlerini son derece iyi bir şekilde turizm fırsatına
çevirdiğini ve bu ülkelerin ekonomilerinde turizm gelirlerinin büyük bir
paya sahip olduğunu hepimiz biliyoruz. Bizim sahip olduğumuz
potansiyelin daha azına sahip ülkeler tanıtım ve pazarlama
teknikleriyle çok daha yüksek gelirler elde ediyor. Bu ülkelerin
yaptığı tanıtım ve çalışmalar uzun
yıllara yayılmış ve ödün vermeden devam ettirilmiştir.
Bu kanunla net satış ve kira gelirleri üzerinden alınacak olan
yüzde 1lik turizm payı oldukça yüksektir. Bu miktar sektörün net
kârlarının neredeyse yüzde 7, yüzde 8lik kısmına denk
gelmektedir. Üstelik tam da imar barışı nedeniyle giderlerin
yükseldiği bir dönemde olması, sektör açısından ciddi bir
mali külfet gibi durmaktadır.
Yine
sektörün karşı çıktığı bir başka konu ise
yürürlük tarihi. Sektörün bu konudaki talebi 1/1/2020dir. Bu ajansın
sadece tanıtım amacıyla kurulması ve bu alanda
çalışması son derece önemlidir. Ajans eliyle yatırım
yapması için hiçbir kuruluşa bir ödenek
ayrılmamalıdır. Sektörün parasıyla sektöre rakipler bu
ajans eliyle yaratılmamalıdır.
Getirilen
kanunda benim en çok gözüme takılan kelimelerden birisi de
hızlı karar alma vurgusu. Sayın milletvekilleri, mesele çabuk
karar vermek değildir; mesele sürekliliktir, oluşturulan
politikaları ödün vermeden, ısrarla devam ettirmektir.
Tanıtım ve pazarlama yaratıcılık ister. Bu nedenle bu
alanda daha esnek bir yapı düşünülmelidir. Siyasetüstü
olmalıdır. Yapılan düzenlemeyle, sektörle ilgisi olmayan
kişilerin, hemen hemen her alanda olduğu gibi, burada da siyasi
görevlendirmelerle iş başına getirileceği görülüyor. Turizm
böyle bir anlayışa teslim edilemez.
Kültür
ve Turizm Bakanlığının kuruluş kanuna
baktığımızda, amaç olarak Kültürel değerleri
yaşatmak, geliştirmek, yaymak, tanıtmak, değerlendirmek ve
benimsetmek; kültür ve turizm konularıyla ilgili kamu kurum ve
kuruluşlarını yönlendirmek ve bu kuruluşlarla iş birliğinde
bulunmak; yerel yönetimler, STKler ve özel sektörle iletişimi
geliştirmek ve iş birliği yapmak üzere bu Bakanlık
kurulmuştur. denmektedir.
Şimdi,
siz bu düzenlemeyle diyorsunuz ki: Biz bu görevleri merkez, taşra ve yurt
dışı temsilciliklerimizle yapamıyoruz. Bize bir ajans
kurun. Sonra kamusal zorunluluklardan azat edin. Bütçeyi de özel sektör ve
genel bütçeden oluşturalım. Sonrasında, alanla ilgisi olmayan,
liyakatsiz bürokratları atayalım. Kullandığımız
bütçenin hesabını da Sayıştay bize sormasın.
Hızlı kararlar alıp turizmi geliştirelim.
Bu
ajansın bu şekilde kurulmasıyla ülkemizdeki güçlü STKlerin
temsili eksik kalmaktadır. Aynı şekilde, yerel yönetimler de bu
ajans kapsamında sadece ajansın danışma kurulunda
Belediyeler Birliğiyle temsil edilecek gibi görülüyor. Bunun yanında,
örneğin, Tarihî Kentler Birliği gibi, yerel yönetimlerin bizzat yer
aldığı, koruma ve kullanma anlamında tarihî alanlar için
çalışan ve projeler geliştiren bir yapı da neden bu yönetim
kurulunda yer almasın?
Diğer
bir önemli konu ise buradaki personel istihdamı. FETÖ soruşturmaları
kapsamında en çok personel atılan kurumların bu tür kamu
mevzuatı dışında tutulan kurumlar olduğunu
akıllardan çıkarmayalım.
Sayın
milletvekilleri, İzmir, sekiz bin beş yüz yıllık tarihi,
iklimi, keşfedilmiş ve keşfedilmeyi bekleyen turizm arzıyla
ülkemiz turizm sektörü zincirinin en güçlü halkalarından biridir.
Zeytinyağlı ve otlardan oluşan zengin mutfağı,
sayısız antik kent ve ören yeri; kent dokusu, mimari özellikleri,
mitolojik kaynaklarda yer alışı, mavi bayraklı
plajları, kongre turizmi merkezleri, fuar alanları, termal
kaynaklarıyla İzmir her anlamda bir turizm kentidir. Turizmde markalaşmanın
ön plana çıktığı bu dönemde İzmirin turizm
çeşitliliğinin artırılması için Turizm
Bakanlığının belli başlı çalışmalara
hız vermesi gerekmektedir. Bunun en önemli şekli kruvaziyer turizmi
yani büyük gemi turizmiyle karşımıza çıkmaktadır. Son
dönemde görülmektedir ki İzmirde kruvaziyer turizmi bitmektedir. Son on
beş yılda kruvaziyer turizmiyle İzmire 1.711 gemi gelmiş,
3 milyon 754 bin turist kentimizi ziyaret etmiştir. Yanlış
politikalar sonucunda maalesef bitme noktasına gelen kruvaziyer turizmiyle
ilgili tedbirlerin hızlı bir şekilde alınması
gerekiyor. 2017 yılında sadece 9.172 kişi bu yolla İzmire
gelmiştir. Gördüğünüz gibi, rakamlar arasında uçurum
bulunmaktadır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Arslan, toparlayalım lütfen.
EDNAN
ARSLAN (Devamla) Bu turizm kanalıyla gelen turistlerin dünyanın en
büyük açık hava çarşısı olan Kemeraltı esnafı
için anlamı, aynı anda 6 bin kişinin alışveriş
etmesidir. Bu, sadece 1 geminin gelmesiyle yakalanan rakamdır.
İzmirin kaybını hep beraber hesap edelim.
Kente
gelen turist ne bekler? Konaklama imkânları, güvenlik, hizmet ve kolay
ulaşım. İzmir turizmi için çok değerli olan
ulaşım imkânlarının da artırılması
gerekiyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi uzun süre önce Buca metrosunun
yatırım programına alınması için resmî talepleri
yapmış olmasına rağmen maalesef on sekiz aydır
Ankaradan herhangi bir yanıt alınamamıştır. Buca
metro inşaatı için 5 Aralık 2017, 18 Eylül 2018, 13 Mart 2019
tarihlerinde ilgili Bakanlığa resmî başvurular
yapılmış, üstelik proje için devlet bütçesinden bir kuruş
talep edilmiyor ve gerekli finansman uluslararası krediyle çözülecekken bu
proje için imza atılması bu kadar mı zor? İmza için ne
beklenmektedir? Bu konuda İzmir halkına ve gelecek turist beklentisindeki
esnafa bir açıklama yapılmasını bekliyoruz.
Kısacası,
bu yasa, bize ajans kurun, bize bütçe verin, istediğimiz gibi
harcayalım, istediğimiz gibi istihdam sağlayalım, kimse
hesap sormasın yasasıdır.
Yüce
Meclisimizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
3üncü
madde üzerinde dört adet önerge vardır, önergeleri
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 94 sıra sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesinin kanun
teklifi metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Necdet
İpekyüz Ebrü
Günay Nuran
İmir
Batman Mardin Şırnak
Tulay
Hatımoğulları Oruç Oya
Ersoy Erol
Katırcıoğlu
Adana İstanbul İstanbul
Kemal
Bülbül
Antalya
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR
AKYÜREK (Konya) Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN
Komisyonun katılamadığı önerge üzerinde söz talebi var.
Sayın
Katırcıoğlu, buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
EROL
KATIRCIOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 94 sıra sayılı Kanun Teklifinin 3üncü
maddesiyle ilgili konuşacağım.
3üncü
maddesi, bildiğiniz gibi, kurulmak istenen ajansın
organlarını tanımlıyor. 3 tane organı var: Yönetim
kurulu -13 kişiden oluşuyor, bakan dâhil olmak üzere sanıyorum-
icra kurulu, bir de danışma kurulu. Fakat
baktığımızda sanırsınız ki böyle
katılımcı bir ajans kuruluyor gibi de bir algı var burada;
hakikaten bir sürü STKler vesaireler varmış gibi duruyor fakat
arkadaşlar, baktığımızda, bu yönetim kurulu, bu ajans,
esas itibarıyla turizm alanında iş yapan işverenlerin
kurduğu bir ajans. Dolayısıyla da bunun nasıl kamusal bir
ayağı var, doğrusu çok tartışmalı bir yanı
işin.
Şimdi,
bakın, ben size şunu söyleyeyim: İktisatta çoğu
insanın benimsediği bir motto vardır, şöyle der: Karar
alanlar daima kendi çıkarlarına uygun karar alırlar. Tekrar
ediyorum: Karar alanlar daima kendi çıkarlarına uygun karar
alırlar. Şimdi bu mottodan bakarsanız bu iş
adamlarıyla kurulmuş olan bu ajansın iş
adamlarının çıkarlarına uygun kararlar alacağından
hiç kuşkunuz olmasın. Dolayısıyla da bu ajans niçin
kurulmuş, bu yapısıyla ilgili ne yapmak istiyor, doğrusunu
isterseniz oldukça kafa karıştırıcı. Fakat ben size
bir yardımda bulunayım, şöyle söyleyeceğim: Biz her ne
kadar turizm konuşuyor olsak bile aslında konuştuğumuz
turizm değil arkadaşlar, konuştuğumuz bütçedir. Tekrar
ediyorum: Konuştuğumuz bütçedir çünkü Hükûmet, mayıs ayında
12 milyar TL bütçe açığı verdi. Bu, geçen senenin aynı
ayıyla karşılaştırdığımızda
gelirlerin yüzde 2,2 arttığı fakat giderlerin yüzde 24
arttığı bir duruma girdiğimizi gösteriyor ve bunun somut
sonucu da şu arkadaşlar: Ocak-mayıs ayları
ortalamasını söyleyeyim ben size: Bütçe açığı
aşağı yukarı 65 milyar TL. Yine bir şey
hatırlatayım size: Geçen sene Berat Albayrak, Yeni Ekonomi
Programını açıklarken şunu söylemişti,
hatırlayacaksınız: 2019 hedeflenen bütçe
açığının 80 küsur milyar Türk lirası
olacağını söylemişti. Şimdi 65 milyardan
hesaplarsanız bu şunu söylüyor: 2019 için hedeflenen bütçe
açığının yüzde 85ini neredeyse kullanmış
durumdayız.
Şimdi,
arkadaşlar, problem şurada bakın: Bütçe açığı
beş ayda böyle bir duruma geldiyse Hükûmet ne yapsın? Hükûmetin
yapabileceği şeylerden bir tanesi iç borçlanmadır
arkadaşlar. Fakat biliyorsunuz ki iç borçlanmaya gittiği zaman
Hükûmet, faizler yükselir. Bugün itibarıyla yıllık faizler yüzde
24tür. Eğer Hükûmet bu açığı kapatmak için iç piyasadan
kaynak bulmaya çalışırsa ki bu faizlerin ancak yükselmesiyle
mümkün olabilir
Dolayısıyla da bir de tuhaf bir durum var
arkadaşlar. (Uğultular)
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Çok özür dilerim. Kusura bakmayın.
EROL
KATIRCIOĞLU (Devamla) Estağfurullah... Bana denk geliyor bugün
nedense.
BAŞKAN
Sayın Katırcıoğlu, Plan Bütçe Komisyonuna
alışıksınız ama
Buyurun.
EROL
KATIRCIOĞLU (Devamla) Şimdi, arkadaşlar, şöyle bir durum
ortaya çıkıyor: Biliyorsunuz Sayın Cumhurbaşkanının
bir inancı var iktisatla ilgili olarak. Ne diyor? Faizler düşerse
enflasyon düşer. diyor ve faizleri düşürmek istiyor. Merkez
Bankası operasyonu da buydu zaten. Bunu da açık açık söyledi,
Bize uymuyordu, Faizleri düşür. diyorduk düşürmüyordu. dedi. Öte
yandan şunu da biliyoruz: Konjonktür olarak Amerikan Merkez
Bankasının da önümüzdeki dönemlerde faizleri indirme ihtimali var.
Şimdi, arkadaş, bunları yan yana getirdiğimizde ne oluyor
biliyor musunuz? Bu bütçe açığını borçlanma yoluyla
değil de başka kaynaklardan bulması lazım Hükûmetin ki
ancak o zaman faizleri indirebilir. İşte, elimizdeki turizm
ajansı budur. Burada bir kaynak yaratılmaya
çalışılıyor. Sadece bu da değil. Bakın, belki
yarın veya öbür gün gelecek, vergiyle ilgili düzenlemeleri göreceksiniz.
Orada da aynı şekilde kaynak bulmaya çalışan bir Hükûmetle
karşı karşıyayız.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
EROL
KATIRCIOĞLU (Devamla) Bir dakika veriyorsunuz değil mi?
BAŞKAN
Buyurun.
EROL
KATIRCIOĞLU (Devamla) Evet, teşekkür ederim.
Şimdi,
arkadaşlar, bu, açıkçası şöyle bir duruma geliyor: Her ne
kadar Hükûmet kriz olmadığını söylese de bu kanunlar ve bu
kanunlar çerçevesinde yapmaya çalışılan şeyler
açıkçası iflas etmiş bir bütçenin ve artık yürütülmesi son
derece zor bir ekonominin içindeki aktörlerin oturup baş başa Ya biz
kaynak nereden bulabiliriz? diye sorup bu kaynakların nereden
bulunabileceğiyle ilgili olarak bir araştırma sonucunda ortaya
çıkan düzenlemeler bunlar. Bu önümüzdeki turizm ajansının bence
bundan başka hiçbir anlamı yoktur arkadaşlar ve yani insan
şunu düşünüyor: Bu, Hükûmetin tamamen aczini gösteriyor, çok
açık söyleyeyim. Hükûmet artık ülke ekonomisini yürütebilme
kabiliyetini kaybetmiş durumda.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Katırcıoğlu.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN
- İsterseniz şu önerge işlemini yapayım ondan sonra söz
vereyim size.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Sayın
Özel, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
40.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Manisa ili Salihli
ilçesinde meydana gelen trafik kazasında hayatını kaybeden
vatandaşlara Allahtan rahmet dilediklerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, bugün Manisadan acı bir haber aldık.
Salihli ilçemizde bir minibüsle bir otobüs çarpıştı, 6
vatandaşımız hayatını kaybetti, 10
vatandaşımız da ağır yaralı. Üzüntümüz büyük.
Partimizin Manisa Milletvekilleri olarak Sayın Vehbi
Bakırlıoğlu ve Bekir Başevirgen konuyu yakından takip
ediyorlar. Ölenlere Allahtan rahmet diliyoruz, yaralılara acil
şifalar diliyoruz.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Geçmiş
olsun diyoruz.
Buyurun
Sayın Özkaya, düzeltmeyle ilgili bir açıklamanız olacaktı.
41.- Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkayanın, Kayseri
Emniyet Müdürüyle ilgili ifadelerini düzeltmek istediğine ilişkin
açıklaması (x)
ALİ
ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Sayın Başkanım, saygıdeğer
milletvekilleri; az önceki konuşmamda verilen bilgi çerçevesinde bir
soruşturma olduğunu söylemiştik. Hâkimler ve Savcılar
Kuruluyla da konuştum, burada bir soruşturma değil,
yalnızca gazetede çıkan bir beyanla ilgili Cumhuriyet
Başsavcılığının bilgi iletişimi olmuş,
onun dışında bir soruşturma söz konusu
olmadığını söylediler Kayseri Emniyet Müdürümüz hakkında.
Biz terörle, FETÖyle mücadele eden, hayatını bu konuya adayan bütün kamu
görevlilerinin sonuna kadar arkasındayız. Bir yanlış
anlamaya veya ufacık da olsa bir il içi çekişmeye vesile
olmamasını arzu ederiz. Bunu da bütün kamuoyuna ve yüce Meclise kayıtların
düzeltilmesi açısından iletmiş oluyorum.
Teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Akbaşoğlu, buyurun.
42.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, TRTye İdlibde herhangi bir kurumsal ödülün
verilmesinin söz konusu olmadığına, Manisa ili Salihli ilçesinde
meydana gelen trafik kazasında hayatını kaybeden
vatandaşlara Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
MUHAMMET
EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Bir
konuşma yapılmıştı daha önce. TRT Genel Müdürüyle
temasa geçtikten sonra verilen bilgi çerçevesinde, İdlibde herhangi bir
kurumsal ödülün söz konusu olmadığı, orada sadece muhabirlerin
yapmış olduğu haberle ilgili, sivil kıyımlarına
ilişkin yapılmış haberle ilgili bir kişisel
temasın söz konusu bilgisi paylaşıldı, onu Meclisin
takdirine sunuyorum.
Aynı
zamanda, Manisanın Salihli ilçesinde hayatını trafik
kazası sonucu kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet,
yaralı vatandaşlarımıza da acil şifalar diliyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Enginyurt, sizin de bir söz talebiniz var galiba.
Buyurun.
43.- Ordu Milletvekili Cemal Enginyurtun, iç turizmde yerli
turistle kıyaslandığında yabancı turiste uygulanan
fiyatların düşük tutulmasıyla ne yapılmak istendiğini
Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkililerinden öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
CEMAL
ENGİNYURT (Ordu) Sayın Başkanım, çok teşekkür
ediyorum.
Sayın
Bakanlık yetkilileri, Sayın Bakan Yardımcısı
buradaydı ama ayrılmışlar herhâlde. Ben özellikle şunu
Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkililerine sormak istiyorum: Bu
yerli turistlere yapılan ayrım niçin? Yabancı turistten
alınan ücretin en az 3 katı Türk turistten alınarak ne
yapılmak isteniyor? Türk vatandaşı olmak cezayı mı
gerektiriyor? Rus uçağı bombalandığında turizmi
kurtaran Türk vatandaşıydı ama bugün fiyatlara
baktığımızda Türk vatandaşları bir gün otelde
kalacak imkân bulamıyorlar. Bu konuda bir çözüm üretirlerse çok memnun
olurum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet
Muş ile 50 Milletvekilinin Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme
Ajansı Hakkında Kanun Teklifi (2/1988) ve Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
94) (Devam)
BAŞKAN
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan (2/1988) esas numaralı Türkiye Turizm Tanıtım ve
Geliştirme Ajansı Hakkında Kanun Teklifi'nin 3üncü maddesinin
(3)üncü ve (4)üncü fıkralarının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Ayhan
Erel Hasan
Subaşı
Adana Aksaray Antalya
İmam Hüseyin
Filiz Hüseyin
Örs
Gaziantep Trabzon
"(3)
Ajansın karar organı Yönetim Kuruludur. Yönetim Kurulu; Bakanın
başkanlığında, Bakanlık Tanıtma Genel
Müdürlüğünden sorumlu Bakan Yardımcısı, Bakanlık
Tanıtma Genel Müdürü, Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu Başkanı,
Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü
tarafından işletilenler hariç olmak üzere havalimanı ve terminal
işletmelerini temsilen her üç yılda bir aralarında sırayla
görevlendirecekleri bir kişi, Bakanlıktan turizm işletmesi
belgeli tüm tesislerin bulundukları coğrafi bölge bazında
temsilini sağlamak üzere Marmara ve Akdeniz Bölgelerinden ikişer üye,
Ege Bölgesinden iki üye, Karadeniz Bölgesinden bir üye, İç Anadolu
Bölgesinden bir üye, Doğu Anadolu Bölgesinden bir üye ve Güneydoğu
Anadolu Bölgelerinden bir üye olacak şekilde her belge bir oy yerine
geçmek suretiyle kendi aralarında yapılacak seçim sonucunda üç
yıl süreyle Yönetim Kurulunda görevlendirecekleri yedi kişi ile
seyahat acentesi işletme belgesi sahiplerinin ilgili mevzuatı
uyarınca kendi aralarında yapacakları seçimle belirlenecek bir
kişi, Türkiye Belediyeler Birliğini temsilen bir kişi ve
Danışma Kurulunu temsilen kendi aralarında seçecekleri iki
kişi olmak üzere toplam on dokuz üyeden oluşur. Bakanlıktan
turizm işletmesi belgeli tüm tesislerin temsilcilerinin seçimlerine
ilişkin işlemler Ajans tarafından yürütülür.
(4)
Ajansın yürütme organı İcra Kuruludur. İcra Kurulu;
Tanıtma Genel Müdürlüğünden sorumlu Bakan
Yardımcısının Başkanlığında,
Tanıtma Genel Müdürü, Bakanlıktan turizm işletmesi belgeli
tesislerden Marmara, Akdeniz, Ege, Karadeniz, İç Anadolu, Doğu
Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerini temsil eden Yönetim Kurulu
üyeleri arasından kendi aralarında seçecekleri üç üye olmak üzere
toplam beş üyeden oluşur.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR
AKYÜREK (Konya) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Sayın Örs.
Buyurun.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN
ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme
Ajansı Hakkında Kanun Teklifinin 3üncü maddesi üzerine
İYİ PARTİ Grubu adına söz aldım. Hepinizi en derin
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Türkiyenin tanıtımı için kurulmuş olan
Tanıtma Fonunun olduğunu hepimiz biliyoruz. Buna rağmen turizm
tanıtma fonu olarak veya Türkiye turizmini geliştirme fonu olarak
yola çıkan, fakat son anda ajansa bürünerek önümüze gelen bir kanun
teklifini görüşüyoruz.
Değerli
milletvekilleri, 3üncü maddeyle, Türkiye Turizm Tanıtım ve
Geliştirme Ajansının kurulması hüküm altına
alınmıştır. Ayrıca ajansın yönetim kurulu, icra
kurulu ve danışma kurulu üyelerinin hangi temsilcilerden
oluşacağı belirlenmektedir.
Maddenin
(3)üncü fıkrasıyla yönetim kurulu üyelerinin sayısı 13 üye
olarak belirlenmiştir. Karadeniz ve İç Anadolu Bölgelerini temsilen 1
üye, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinden yine 1 üye yer
almaktadır. Bölgeler coğrafi şartları ve farklı turizm
alanları bakımından birbirlerinden ayrı konuma sahiptirler.
Bu sebeplerle her bölge için ayrı ayrı 1er üye seçilmesi daha uygun
olacaktır. Yani yönetim kurulunda Karadeniz Bölgesini temsilen 1 üye,
İç Anadolu Bölgesini temsilen 1 üye, Doğu Anadolu Bölgesini temsilen
1 üye ve Güneydoğu Anadolu Bölgesini temsilen 1 üye olması daha
uygundur kanaatindeyiz. Bunu söylerken birçok turistik tesisi
barındıran ve sektördeki payı oldukça yüksek olan Ege Bölgesi
için de üye sayısının 1 olmasının yetersiz
olacağını da ifade etmek isterim.
Değerli
milletvekilleri, turizmin kalkınması ve gelişmesi
bakımından belediyeler önemli bir etkendir.
Baktığımızda teklifte belediyeleri temsilen yönetim
kurullarında kimse yoktur. Yönetim kuruluna Türkiye Belediyeler
Birliğinden 1 üyenin dâhil edilmesinin iyi olacağı
kanaatindeyiz. Belediyelerin sürece dâhil edilmesiyle daha verimli bir
çalışmanın elde edileceği kanaatindeyiz.
Dolayısıyla, bu fıkrada değişiklik yapılarak
yönetim kurulunun üye sayısının artırılması
oldukça elzemdir.
Maddenin
(4)üncü fıkrasında ajansın icra kurulu için Marmara, Akdeniz
ve Ege Bölgelerini temsil edecek 3 üye Bakan tarafından seçilir.
denmektedir. Bu uygulama demokratik teamüllere aykırı bir
uygulamadır. Ayrıca üyelerin Bakan tarafından seçilmesi
ajansın siyasi bir kimliğe bürünmesine yol açabilir. Bu da siyasi
yakınlığı olan kişi ya da grupları ajans nezdinde
imtiyazlı hâle getirebilir. Diğer yandan, icra kurulunda sadece
Marmara, Akdeniz ve Ege Bölgelerini temsil eden üyeler arasından Bakan
tarafından seçilen değil, Karadeniz ve diğer bölgeleri temsil
eden üyelerin kendi aralarından seçecekleri 3 üyenin olması daha
gerçekçi ve adil olacaktır.
Maddenin
(5)inci fıkrasıyla danışma kurulu üyelerinin belirli
odalar ve federasyonların başkanlarından seçilmesi
öngörülmektedir.
Değerli
milletvekilleri, kanun teklifi Komisyonda görüşülürken sivil toplum
kuruluşları temsilcilerinden Komisyonda bulunan kişiler
ajansın danışma kurulunda değil, ajansın yönetim ya da
icra kurulunda olmak istediklerini dile getirmişlerdir. STK temsilcilerinin
ajansın karar ve yürütme organları olan yönetim ya da icra
kurullarına üye olarak seçilmeleri daha verimli bir çalışma
olacaktır diye düşünüyorum.
Saygıdeğer
milletvekilleri, konuşmamın son bölümünde de bu kanun teklifiyle
ilgili seçim bölgem Trabzondaki; tarihiyle, deniziyle, dağıyla,
gölüyle, yeşiliyle Türkiyenin ender, güzel yerlerinden biri olan
Trabzonumuzdaki turizmci arkadaşlarımın serzenişlerini de
dile getirmek istiyorum. Trabzondaki birçok turizm temsilcisi, sivil toplum
kuruluşu örgütünde bulunan, görev yapan, vazife alan
arkadaşlarımızın serzenişleri vardır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Son cümlenizi alayım.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Trabzondaki turizm
yatırımcısı arkadaşlarımızın, turizmde
bileşeni olan arkadaşlarımızın tepkilerini dile
getirmek için Trabzon yerel basınında çıkan gazetelerden size
biraz başlıklar göstermek istiyorum. Trabzonumuzda çıkan Kuzey
Ekspres gazetesi bizim burada görüşmekte olduğumuz kanun teklifiyle
ilgili şunu demiş: TBMMde görüşülen teklife turizmcilerden
tepki: Bu kanun teklifi fayda sağlamaz. Yine, Trabzondaki Karadenizde
Sonnokta gazetesi Genel Kurulda görüşülüp kurulması planlanan ajansa
tepki var: Turizme darbe vurulmasın." diye uyarıda
bulunmuş. Yine Trabzondaki Karadeniz gazetesi Turizmin geleceğini
karartmayın." demiş. Karadenizden Günebakış gazetesi
Turizmciler endişeli." diye yazmış ve son olarak da yine
Taka gazetesi, bizim Trabzonumuzdaki yerel gazetelerimizden bir tanesi, o da
Sektöre darbe vuruldu. haberiyle bunu vermiş. Yereldeki turizmci
arkadaşlarımızın, turizm bileşenlerinin sesine kulak
vermenizi diliyor, hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1988) esas numaralı
Kanun Teklifinin 3'üncü maddesinin üçüncü fıkrasına "Ege
Bölgesi'nden bir üye ibaresinin "Ege Bölgesi'nden iki üye olarak,
"Karadeniz ve İç Anadolu Bölgelerinden bir üye ibaresinin
"Karadeniz ve İç Anadolu Bölgelerinden iki üye, "Doğu ve
Güneydoğu Anadolu Bölgelerinden bir üye ibaresinin "Doğu ve
Güneydoğu Anadolu Bölgelerinden iki üye olarak değiştirilmesini
ve bu ibareden sonra gelmek üzere "Türkiye Belediyeler Birliği'nin
kendi arasından seçtiği 1 üye ibaresinin eklenmesini ve "toplam
onüç üyeden oluşur ibaresinin "toplam onyedi üyeden oluşur
şeklinde değiştirilmesini, 4'üncü fıkrasında bulunan
"Bakan tarafından seçilen ibaresinin metinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Gökan Zeybek Turan
Aydoğan Orhan
Sümer
İstanbul İstanbul Adana
Süleyman Bülbül Hasan
Baltacı Ayhan
Barut
Aydın Kastamonu Adana
Ali Öztunç Mahmut
Tanal
Kahramanmaraş İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılmadı.
Söz talebi var ama birleşime beş dakika
ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.19
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.26
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Emine Sare AYDIN YILMAZ
(İstanbul), Nurhayat ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
----- 0 -----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 100üncü Birleşiminin Beşinci
Oturumunu açıyorum.
94
sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon?
Yerinde.
Bir
önceki oturumda teklifin 3üncü maddesi üzerinde okuttuğum ve Komisyonun
katılmadığı önerge üzerinde Kahramanmaraş Milletvekili
Sayın Ali Öztunç konuşacaktır.
Buyurun
Sayın Öztunç. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ
ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Değerli
milletvekilleri, sizi de saygıyla selamlıyorum.
Evet,
turizmimiz gelişsin, kalkınsın, büyüsün, güzel, tamam ama biraz
da elimizdekilerin kıymetini bilelim; havamızın,
doğamızın kıymetini bilelim, elimizde ne varsa onu
değerlendirelim, öyle değil mi? (CHP sıralarından
alkışlar)
Bakın,
size iki ilçeden bahsedeceğim: Afşin, Elbistan. Afşin ve
Elbistan denince akla termik santral geliyor. Afşin 70 bin nüfuslu,
Elbistan 150 bin nüfuslu, 220 bin nüfus var bu iki ilçede ama maalesef bu iki
ilçede ciddi bir hava kirliliği var; sebebi de Afşin-Elbistan termik
santrali. İki ünitesi var; A ve B üniteleri. A ünitesi yıllar önce
yapıldı, eski bir teknoloji, filtreleme yok. Bunda AK PARTİnin
günahı da yok, yıllar önce yapılmış ama bugün o
ünitenin çalışmasında AK PARTİnin günahı var. Niye?
derseniz, burası özelleştirildi, özelleştirildikten sonra
özelleştirilirken verilen firmaya dendi ki: Filtreleme
yapacaksınız, filtre olacak, ona göre
çalıştıracaksın. Ama filtre miltre yok, bu firma
çalıştırıyor.
İnanın
bana, sabahları insanların tepesine kül yağıyor. Zehir
saçıyorlar. İnsanlar burada ölüyorlar. Ciddi bir çevre katliamı
var. Bakın, 200 milyon ton karbondioksit salınmış otuz
yılda. 2,7 milyon uçucu kül, 270 bin civarında kükürt içeriği
zehir olarak çevreye verilmiş ve o verimli Elbistan ovası tahrip
edilmiş durumda.
Yirmi
yıllığına verildi bu şirkete, saatte 280 ton kül
atıyor bu santral. Yazıktır. Bakın, bu sadece bizim
sorunumuz değil. Bu, iktidarın da sorunu, MHPnin de, HDPnin de,
İYİ PARTİnin de, hepimizin sorunu. Orada yaşayan insanlar
bu sıkıntıyı yaşıyorlar ve gerçekten de kanser
hastalığı çok artmış durumda. Geçtiğimiz yıl
17 bin erken ölüm teşhisini Greenpeace koydu arkadaşlar, 17 bin erken
ölüm teşhisi kondu.
Bakın,
değerli milletvekilleri, seçimlerden önce Sayın Berat Albayrak
Elbistana geldi. Sayın Bakan Elbistanda şu açıklamayı
yaptı: 2019 yılına kadar bu eski santrallerin de tamamının
son çevre kriterlerine dayalı filtreleme sistemlerini bitireceğiz.
Bununla ilgili bütün firmalarla bire bir konuştuk. Eğer
bitiremezlerse külahları değişeceğiz. dedi. Yok, bitmedi,
külahlar değişmedi ama bakanlıklar değişiyor, belli. O
zaman Enerji Bakanıydı Berat Bey, şimdi Maliye Bakanı oldu.
(CHP sıralarından alkışlar)
Devam
ediyor, bakın burası çok önemli, burası çok önemli. Diyor ki:
Koyduğumuz kriterler yeni santrallerin hepsinde böyle olacak, eğer
değişmezse o santrallerle yolumuzu ayırırız. Maalesef
Afşin-Elbistan termik santralinde ölüm var, insanlar perişan
ediliyorlar.
Seçim
bölgem Kahramanmaraşta Tekir diye bir beldemiz var, eskiden beldeydi,
mahalle oldu burası. Buranın 3.500-4.000 civarında nüfusu var.
Son seçimlerde Tekir Mahallesindeki oy: CHP 346, AK PARTİ 1.940. Ciddi
bir oy almışsınız, cidden ezici bir oyunuz var.
POLAT
TÜRKMEN (Zonguldak) Teşekkür ederiz.
ALİ
ÖZTUNÇ (Devamla) Teşekkür ediyorsunuz da artık onlar size
teşekkür etmeyecek, niye biliyor musunuz? PTTyi kapattınız ya,
tek bir PTT vardı, kapatılıyor. Yaşlı amcalar,
emekliler oradan maaşını alıyorlardı, su
parasını, elektrik parasını buraya
yatırıyorlardı. Ben sayın grup başkan vekilinden rica
ediyorum, Tekir Mahallesinde PTTnin kapatılmasına ilişkin lütfen
devreye girin, yapmayın, orada yaşayan insanlarımıza bu
zulmü yapmayın. Kahramanmaraşı sevmediğinizi biliyoruz,
Kahramanmaraş size oy veriyor ama siz Kahramanmaraşı
sevmiyorsunuz maalesef. Yollar deseniz perişan, yollara bakıyoruz,
köy yolları dağılmış durumda. Narlı beldesi
vardı, inanır mısınız bana, Narlı beldesine araba
girse sanayiye gitmek zorunda, her taraf çukur çünkü. Tilkiler köyü var,
bakın, Tilkiler köyünde, Beyyurdunda bu çağda elektrik yok, su yok.
Hayaldi gerçek oldu, AK PARTİ yaparsa böyle yapar. 2019da bir beldede,
bir köyde, bir mahallede su yok, elektrik yok. [CHP sıralarından
alkışlar(!)] Yazıktır! Musolar köyü, Sakarkaya,
Sokumilyanlı, Karaağaç köylerinin yolu yok, yolu yolu. Vicdan ya! Size
oy veren köylere, size oy veren insanlara yol yapmıyorsunuz, size oy veren
insanların tepesine kül yağdırıyorsunuz;
yazıktır, günahtır! Elbistan-Göksun yolunu yirmi
yıldır, yirmi beş yıldır yapacaksınız, hey
babam, bitmiyor bir türlü. Elbistan-Göksun yolu 60 kilometre ya, o kadar yol
yaptınız
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Son sözlerinizi alayım.
ALİ
ÖZTUNÇ (Devamla) Peki Sayın Başkanım.
Niye
Elbistan-Göksun karayolunu yapmıyorsunuz?
POLAT
TÜRKMEN (Zonguldak) Yaparız, yaparız.
ALİ
ÖZTUNÇ (Devamla) Yaparsınız da, yirmi yıl geçti, döneminiz
bitti, düşüşe geçtiniz, gidiyorsunuz, bitti artık, son bir iki
yıl. Erken seçim de olacak belli ki yani olur. Bir iki yıl, ondan
sonra bu kürsüleri görme şansınız yok, bu koltuklara
oturamazsınız, şurada oturursunuz, İYİ PARTİnin
sırası var ya, siz orada oturursunuz, inşallah biz de orada
oturacağız.
Teşekkür
ederim Sayın Başkanım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 94 sıra sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesinin üçüncü
fıkrasında yer alan "Devlet Hava Meydanları
İşletmesi Genel Müdürlüğü tarafından işletilenler
hariç olmak üzere havalimanı ve terminal işletmelerini temsilen her
üç yılda bir aralarında sırayla görevlendirecekleri bir
kişi, ibaresinin "Devlet Hava Meydanları İşletmesi
Genel Müdürlüğü tarafından işletilenler hariç olmak üzere havalimanı
ve terminal işletmelerini temsilen en yüksek cirosu olan ilk iki
işletme arasından her üç yılda bir sırayla
görevlendirecekleri bir kişi, şeklinde; "Ege Bölgesinden bir
üye, Karadeniz ve İç Anadolu Bölgelerinden bir üye, Doğu ve
Güneydoğu Anadolu Bölgelerinden bir üye ibaresinin "Ege, Karadeniz,
İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinden
birer üye şeklinde; "yedi kişi ibaresinin "dokuz
kişi şeklinde; "onüç ibaresinin "onbeş
şeklinde; beşinci fıkrasının ikinci cümlesinde yer
alan "Başkanı ibarelerinin "temsilcisi şeklinde,
"başkanlarından ibaresinin "temsilcilerinden
şeklinde değiştirilmesini ve fıkraya "Ajansın
Danışma Kurulunun doğal üyesidir. ibaresinden önce gelmek üzere
"ve Türkiye Belediyeler Birliği temsilcisi ibaresinin eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
Muhammet Emin Akbaşoğlu
Mehmet
Doğan Kubat Yasin
Uğur
Çankırı
İstanbul Burdur
Hacı Bayram
Türkoğlu Abdullah
Güler Recep
Özel
Hatay İstanbul Isparta
Ziya
Altunyaldız Muhammed
Levent Bülbül
Konya Sakarya
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ METİN YAVUZ (Aydın) Genel Kurulun takdirine
bırakıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle,
Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansının Yönetim
Kurulunda, Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü
tarafından işletilenler hariç olmak üzere havalimanı ve terminal
işletmelerinin ciro büyüklüğüne göre ve iki işletme
tarafından dönüşümlü olarak temsilinin sağlanması; Ege,
Karadeniz, İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu
Bölgelerinden 1er üyeyle temsil edilecek şekilde Yönetim Kurulunun üye
sayısının 15e çıkarılması; Ajansın
Danışma Kurulunda turizm sektörünü temsil edecek olan meslek
kuruluşlarının, sadece başkanları tarafından
değil, görevlendirecekleri temsilciler tarafından da temsil
edilmeleri ve ayrıca, Ajansın Danışma Kuruluna, Türkiye
Belediyeler Birliği temsilcisinin de üye olmasının
sağlanması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Kabul
edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
4üncü
madde üzerinde dört adet önerge vardır, aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
Önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 94 sıra sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesinin Kanun
Teklifi metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Necdet
İpekyüz Nuran
İmir Tulay
Hatımoğulları Oruç
Batman Şırnak Adana
Kemal Bülbül Oya
Ersoy
Antalya İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ METİN YAVUZ (Aydın) Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Komisyonun katılmadığı önerge üzerinde söz talebi var.
Sayın
Hatımoğulları Oruç, buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
TULAY
HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; az önce HDPli bir hatibin yapmış olduğu
konuşma üzerine AKP Grup Başkan Vekili söz alarak İdlibde Heyet
Tahrir el-Şamdan TRTnin kadrolarının ödül almasının
kişisel olduğunu, bireysel olduğunu ifade etti. Bunun, bu kadar
masum olmadığını, Türkiyenin İdlib siyasetinin ve bu
iktidarın bu örgütlerle kurmuş olduğu bağların
göstergesi olduğunu biz bir kez daha buradan ifade etmek istiyoruz.
Değerli
arkadaşlar, Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme
Ajansı Hakkında Kanun Teklifi sundunuz buraya ama bu kanun teklifinin
buraya neden geldiğine dair, bu teklifi sunan iktidar partisi anlamlı
bir açıklama yapmış değildir. Ama biz biliyoruz çünkü AKP
iktidara geldiği günden bugüne kadar inşaat sektörüne
yaptığı yatırımlarla, sahte ekonomik büyüme
açıklamalarıyla, iktisatçıların Bu büyümeler sahici
değildir, hormonludur. gibi uyarılarına hiçbir biçimde itibar
etmeden yapmış oldukları bu yatırımlarla Türkiyeyi
uçurumun dibine getirmişlerdir ve şimdi de elbette farklı
sektörlerde arayışlara gidilmiştir, savunma ve enerji
alanlarında olduğu gibi. Elbette turizm bu sektörlerden gözlerine
yeni kestirmiş olduklarından bir tanesidir.
Elbette
turizmin gelişmesi, geliştirilmesi bizlerin de destekleyeceği
bir şeydir çünkü bir yandan ülke ekonomisine sunacağı
katkı, öte yandan kendi ülkemizi tanıtmak, Türkiyenin
güzelliklerini, kültürel zenginliklerini tanıtabilmek bizim için de
anlamlıdır. Ancak gelen bu teklifte bunun hedeflenmediği, bu
reçetenin asla ve asla buna, bu hastalığa çare
olmayacağını belirtmek isteriz.
Evet,
şimdi bu teklifte
Bizler turizmi burada geliştirmek istiyor isek bir
kere bu ülkeyi güvenilir bir ülke hâline getirmek lazım. Bir turist,
özellikle Avrupalı turistler Türkiyeye ya da herhangi bir Orta Doğu
ülkesine geldikleri zaman güvenilirlik ölçüsünü ortaya koyarlar. Bakın
Suruç, Gar, Antep, Reyhanlı katliamları yaşandığı
zaman değil bu ülkeye bir turist Ayşe teyze, Ali amca bakkala gidip
ekmek bile almaya çekindi, siz hangi turizmi geliştirmekten
bahsediyorsunuz. Daha dün bu süreçlerin geçtiğini zannettiğimiz bir
anda Reyhanlıda tekrar patlama ve peşi sıra bu ülkede ne
idiği belirsiz, tanımsız ama iktidarın önünü
açtığı siyasetin yarattığı güvensizlik
ortamında turizmi geliştiremeyeceğinizi bir kez daha söylemek
isteriz.
Yine
dün, bu kanun teklifi tartışılırken Kürt kökenlilik üzerine
yürütülen tartışma yine turizmi geliştiremeyeceğimizin bir
göstergesidir. Bu coğrafya, Anadolu ve Mezopotamya toprakları
kültürel zenginlikler bakımından bütün dünyaya örnektir. Siz kültür
turizmini geliştirirken bugün bu ülkenin Türküyle Kürtüyle,
Arapıyla Ermenisiyle bütün farklılıklarını
yansıtmak gibi bir göreve sahip olmayacaksanız, bu ayrıştırıcı
yatırımlarınızı bile etnik kökene ve mezhepsel bölgelere
bu ülkeyi sizler ayırarak yapıyorsanız, asla ve asla bunu
geliştiremezsiniz.
Yine
buna ek olarak, yerel yönetimler meselesine gelmek istiyorum. AKPli olmayan
belediyeleri çalıştırmama konusundaki ısrarınız
devam ettiği sürece siz bu ülkenin kalkınmasına değil,
batmasına sebep olursunuz. Aynı biçimde bu ülkenin turizmini
geliştirecekseniz; Karadenizin güzelim ormanlarını talan
etmeyeceksiniz; HESlere, RESlere kapı açmayacaksınız;
Hasankeyfte, Adana Yumurtalıkta termik santral
yapmayacaksınız.
Yine
şu soruyu sormak istiyoruz: Turizm Bakanlığı dururken -bu
kadar birikime sahipken, binlerce çalışana sahipken- siz neden bir
ajansa ihtiyaç duyarsanız? Bu işi ajans yapacaksa, bu ülkeyi
şirket gibi ajanslar yönetecekse bakanlıklar kendini lağvetsin ve
tıpkı Osmanlı dönemindeki gibi Divan-ı Hümayunu kurun, bir
kişiye bağlayın. Zaten 4üncü maddede bunu kastetmişsiniz
ve demişsiniz ki
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin
dayatmış olduğu yönetim biçimine göre turizmle ilgili bile bir
karar almaya kalkıştığınızda
Cumhurbaşkanına sonsuz yetki tanımak istiyorsunuz. Şunu
bilin ki: Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi çürümüş bir
sistemdir, bir sene içinde her yeri püskül püskül dökülmüş
durumdadır. Turizme bile el atmak isteyen bir Cumhurbaşkanı
varsa, bilirkişisine ve kendi bakanına güvenmeyen bir
Cumhurbaşkanı varsa, bu ülkeyi hiçbir biçimde yönetemedikleri
anlamına gelmektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Oruç, tamamlayınız sözlerinizi.
TULAY
HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) Dolayısıyla, bizler bu kanun
teklifinin tamamına karşı olduğumuzu bir kez daha söylemek
isteriz.
Bugün
eğer demokrasinin, hukukun ve bilirkişilerin
Bu ülkede gerçekten
kuvvetler ayrılığı ortada olmadığı sürece,
her şeyi bir adamın inisiyatifine
bıraktığımız sürece asla ve asla bu ülke yönetilemez.
Türkiye bir kişinin veya etrafındaki zümrenin malı
değildir.
Şunu da bilmenizi isteriz: Bu dünya ne sizlere
ne zümrenize kalmadı çünkü böylesi bencillik, böylesi tek adamlık,
böylesi merkeziyetçilik vatandaşlara zulümden öte hiçbir şey
getiremez, bu ülke ekonomisini batırmaktan öteye gidemez.
Teşekkür
ederim. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan (2/1988) esas numaralı Türkiye Turizm Tanıtım ve
Geliştirme Ajansı Hakkında Kanun Teklifi'nin 4üncü maddesinin
(1)inci fıkrasının (d) bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"d)
Bakanlık tarafından desteklenmesi uygun ve gerekli görülen ve
Ajansın faaliyetlerine giren alanlarda yurt içinden
yatırımcıların ülkemize yatırım yapmaları
için gerekli faaliyetleri yürütür, sadece turizm yatırımları
yapmak amacıyla kurulan şirketlere Danışma Kurulunun
görüşü, Yönetim Kurulunun kararı ve İcra Kurulunun onayı
ile toplam yatırım maliyetinin yüzde beşini geçmemek kaydı
ile iştirak etmek suretiyle bu yatırımlara destek ve kaynak
sağlar.
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Ayhan
Erel Hasan
Subaşı
Adana Aksaray Antalya
İmam Hüseyin
Filiz Orhan
Çakırlar
Gaziantep Edirne
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR
AKYÜREK (Konya) Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN
Komisyonun katılmadığı önerge üzerinde söz talebi var.
Sayın
Subaşı, buyurun. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
HASAN
SUBAŞI (Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Türkiye
Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı Hakkında Kanun
Teklifinin 4üncü maddesi için söz almış bulunuyorum partim
adına.
Antalyada
yaşayan bir kişi olarak Antalya her yıl artan oranda turist
çekiyor -bu yıl zannediyorum 15 milyonu bulduğu söylenmekte- her
yıl neredeyse 1 milyon civarında turist artışına sahne
olmakta. Ayrıca bütün Türkiye'ye baktığımız zaman,
geçen yıl Avrupanın en çok turist alan ülkesi durumundayız.
Yani tanıtımın yanında zannediyorum, incelediğimiz
zaman, turizmin çok önemli sorunları var; başta yapısal
sorunları var, altyapı sorunları var ve milyonlarca gelen turist
Avrupada bin dolar civarında para bırakırken bizde neredeyse
600-700 dolara düştüğünü biliyoruz.
Sayın
Bakanın, Sayın Ersoyun Antalyalı olmasıyla tabii ki gurur
duyuyoruz. Turizmden anlayan bir iş insanıdır. Antalyada
turizmcilerle ilk toplantısında, dikkatimi çekmişti, borsa
dâhil, Ticaret Borsası dâhil bütün sivil toplum örgütleriyle toplantı
yapmıştı ve olumlu karşılamıştık ama
Antalyanın en büyük örgütü olan esnaf birliklerini bu toplantıya
davet etmediğini öğrendim ve belediyeler de yoktu.
Değerli
milletvekilleri, turizmin en çok yükünü çeken sorunlu kesimi en büyük kesimi
olan, en kalabalık sivil toplum örgütü olan esnaf kesimidir ki Antalyaya
15 milyon turist gelirken şehir merkezini gezdiğiniz zaman şehir
esnafının çoğunun siftah yapmadan dükkanını
kapattığını görürsünüz. Ayrıca, belediyeler de
turizmin en çok altyapı yükünü çekerken turizm pastasından pay
almayan ayrı bir sektördür. Ayrıca, turizmle iç içe olması
gereken, turizmle en barışık olması gereken kesim de
esnaflar ile belediyelerdir ama ne geçenlerde üzerinde durduğumuz,
kanunlaştırdığımız Turizmi Teşvik
Yasasında ne de bu yasada ne belediyelere ne de esnaf örgütlerine yer
verilmediğini görüyoruz. En azından bunda geçen danışma
kurullarında hem esnaf örgütlerine yer verilmeli hem de yönetim
kurullarında turizm belediyelerine yer verilmeli ya da diğer
önergelerle olduğu gibi, Belediyeler Birliğinin önerisiyle bir turizm
belediyesinin bu örgütlenme biçiminin içinde olması gerekir.
Diğer
taraftan, turizm tesislerinden ve yeme içme ünitelerinden, Bakanlık
onaylı eğlence ve yeme içme birimlerinden yüzde 1 civarında pay
toplanması düşünülmektedir. Cirodan yüzde 1 pay demek
Binlerce
tesisten -ki bunların içinde zarar edenler de var- üçte 1inin zarar
ettiğini, üçte 1inin az kazandığını, üçte 1inin de
çok kazandığını düşünelim, aynı miktarda pay
alıyoruz. Bu ne vergi adaletiyle ne hukukla ne eşitlikle ne
Anayasayla, hiçbir hukuk kuralıyla bağdaşmaz, hangi yargı
sistemine başvursanız da zaten bu kanun reddolur.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASAN
SUBAŞI (Devamla) Toparlıyorum.
BAŞKAN
Son cümlelerinizi alayım Sayın Subaşı.
HASAN
SUBAŞI (Devamla) Zarar eden kurumlardan ciro üzerinden yüzde 1
almanın vicdanda da adalette de karşılığını
bulamazsınız, böyle bir payı da toplayamazsınız.
Ayrıca,
4üncü maddede geçen bağış almak, gerçekten birçok istismarlara,
suistimale yol açacağı gibi turizm tesislerine,
yatırımlarına pay aktarmanın da bir anlamı yoktur
çünkü Türkiyedeki turizmin yapısal sorunları nedir, asıl
sorunlar nedir incelemeden, para toplayarak, bazı turizm
yatırımlarına bu parayı işaret edildiği
şekilde aktararak turizmin tanıtımını da
yapamazsınız, turizme katkı da sağlayamazsınız.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan, saygılar sunuyorum efendim.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan (2/1988) esas numaralı Kanun Teklifinin 4üncü maddesin (d) bendinde
"Bakanlık tarafından desteklenmesi uygun ve gerekli görülen ve
Ajansın faaliyetlerine giren alanlarda yurt içinden ve yurt
dışından yatırımcıların ülkemize
yatırım yapmaları için gerekli faaliyetleri yürütür ibaresinden
sonrasının çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Gökan Zeybek Hasan
Baltacı Turan
Aydoğan
İstanbul
Kastamonu
İstanbul
Ensar Aytekin Orhan
Sümer Süleyman
Bülbül
Balıkesir
Adana
Aydın
Mahmut Tanal Ayhan
Barut
İstanbul Adana
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR
AKYÜREK (Konya) Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN
Komisyonun katılmadığı önerge üzerinde söz talebi var.
Sayın
Aytekin, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
ENSAR
AYTEKİN (Balıkesir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun teklifinin 4üncü maddesi üzerine
söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Arkadaşlar,
getirilen teklif üzerine yapılan düzenleme bir turizm ajansının
kurulmasını öngörüyor ama bu ajansın yerel iş birliği
ağlarında devlet yönetimi, valiliği ve belediyeleri sürecin
dışına itmiştir. Bu yönüyle kurullarına bakarsak
aslında bir patronlar kulübü öneriliyor. (CHP sıralarından
alkışlar)
Ege
Bölgesi, Muğladan başlayıp Çanakkaleye uzanan, içeride ise
Afyona kadar dayanan büyük bir coğrafya; hem otel sayısı hem
turist sayısı hem de turizm çeşitliliği çok yüksek. Buna
rağmen, getirilen teklifte yönetim kurulunda 1 kişiyle temsil
edilmesi, bu kurulun bölge gerçeklerini göze almadan masa başında
oluşturulduğunu gösteriyor.
Ben
bu kanunu Balıkesir özelinde değerlendirmek istiyorum.
Balıkesir, kuzeyinde Marmara Denizi, güneyinde Ege Deniziyle çevrili
geniş bir coğrafyadır. Erdek, sahillerinde görülen fiyort tipi
kıyılar ve genel olarak Kapıdağ Yarımadası ve
sahil hattı birçok açıdan turizme katkı sunacak bir vizyon
şehridir. Yine Körfez bölgesi diye adlandırılan ve
Ayvalıktan Edremit Altınoluka kadar uzanan alanda, hem deniz
turizmi hem termal turizm hem de doğa turizmi yapılabilmektedir. Bu
iki bölgenin de yıllık turist miktarı ciddi sayıda
yüksektir.
Bununla
birlikte sadece iç turizme açılmış ve orta gelirli
vatandaşlarımız için bir tatil mekânı olarak ele
alınan bu iki bölge birçok konuda sıkıntılar yaşamaktadır.
Yazın milyonları aşan nüfusuyla Körfez bölümünde hastane
altyapısı yetersizdir. Hastanelerde örneğin kalp damar doktoru
yoktur. Aynı şekilde ciddi bir kanalizasyon problemi yazın artan
nüfusa bağlı olarak yükselmektedir. Arıtmanın yetersiz oluşu
yine bu sorunu büyütmektedir. Benzer şekilde, Edremitte yer alan Koca
Seyit Havaalanında uçuş sayısı yetersiz, var olan
uçuşların biletleme fiyatları da ciddi şekilde yüksektir.
Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; Kazdağları Türkiye'nin en önemli oksijen
rezerv alanıdır. Buna rağmen, tatil için gelen vatandaşlar
genellikle kıyı şeridini tercih etmektedir. Oysaki Avrupada
Alplerde var olan oksijen kliniklerinden çok daha büyük ve çevreyle dost
tesislerin kurulabilmesi mümkündür. Bu teklifin genel olarak sermaye
sahiplerinin isteği doğrultusunda hazırlandığı da
buradan anlaşılmaktadır.
Arkeolojik
kent mirasında da önemli yer tutan Balıkesirde kültür turizmi
nedense bu kanunda hiç ifade edilmemiştir. Avrupanın ve Egenin
ortak tarih kültürü olan ve Edremit ilçe sınırlarında yer alan
Antandros antik yerleşiminin ören yeri yapılmasına dair
girişimler ne yazık ki sonuçsuz kalmıştır.
Vakıflar müdürlüğünün alanına giren parsellerde kamulaştırma
yapılamaması kararı yüzünden Antandros, ören yeri
yapılamamıştır. Çıkarılan KHKyle vakıflar
müdürlüğü kendi mülkiyetindeki birçok yeri Kültür
Bakanlığına devretmiş olmasına rağmen belli ki
bir mevzuat çatışması yüzünden Antandros hâlen statü elde edememiştir.
En azından bu mevzuat çatışmasının giderilmesi ve
Antandrosun ören yeri olarak ilan edilmesini beklemekteyiz.
Sonuç
olarak, belli ki paraya ihtiyaç vardır. 4üncü maddede yer alan ajans
faaliyetleriyle ilgili olarak yurt içinde ve yurt dışında hibe
alabilir hükmü de sorunludur. Yurt dışından ulusal turizm politikası
için ne hibe alınabilir? Karadeniz yaylalarında sayısı her
geçen yıl katlanan Arap turistler göz önüne
alındığında sırf para bulmak için Katar
şeyhlerine ve oksijen rezervi yüksek olan Kaz Dağlarında maden
şirketlerine peşkeş çekilen araziler anlaşılan o ki
beylere yetmemiştir. (CHP sıralarından alkışlar)
Hibe adı altında özellikle Katarlıları Türkiyeye çekmek
ve yatırım yapmaya karar verdikleri anda yukarıda
belirttiğim 4üncü maddenin (d) bendi çerçevesinde icra kurulunu devreye
sokmak sırf dolar gelsin diye memleketi yabancıların hizmetine
sunmaktır.
6ncı
maddede öngörülen düzen tam anlamıyla bir sömürü düzenidir. Balıkesir
gibi sezonun kısa olduğu bir coğrafyada işletmelerden
alınması düşünülen yüksek pay turizmciyi bir nevi haraca
bağlayacaktır.
Değerli
arkadaşlar, bugün 10 Temmuz. Bugün Gezi Parkı olaylarında,
Eskişehirde sokak arasında katledilen canımız Ali
İsmail Korkmazın ölümünün yıl dönümü.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Aytekin, son cümlelerinizi alayım.
ENSAR
AYTEKİN (Devamla) - Öldüresiye döven polisi, çelme atan esnafı,
Tedavi etmem. diyen doktoru ve Emri ben verdim. diyeni unutmadık,
unutmayacağız. (CHP sıralarından alkışlar) Siz de
şunu unutmayın: Yeryüzünde bu çocuklarımızın
adını anan son kişi ölene kadar gezi ruhu
yaşayacaktır. Buradan Gezi şehitlerini ve Ali İsmaili
saygıyla selamlıyor, yâd ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 94 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 4üncü maddesi (1)inci
fıkrasının (a) bendinde yer alan yürütür ifadesinin sürdürür
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İsmail
Özdemir Cemal
Çetin Metin
Nurullah Sazak
Kayseri İstanbul Eskişehir
Tamer
Osmanağaoğlu Mehmet
Celal Fendoğlu
İzmir Malatya
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR
AKYÜREK (Konya) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Sayın Özdemir, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
İSMAİL
ÖZDEMİR (Kayseri) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Gazi Meclisimizi en derin sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.
İç
Anadolu Bölgesinde yer alan seçim bölgem Kayseri altı bin
yıllık tarihiyle ve eşsiz coğrafyasıyla hem yaz hem de
kış aylarında sıkça ziyaret edilen kentlerden biridir.
Türkiye'nin kültür, sanat, bilim, ticaret, sanayi ve turizm merkezlerinden biri
olan Kayseri tarihin en eski zamanlarından beri her dönemde önemini
korumuştur. Selçukluların Anadoluya girişinin ardından
şehri almalarıyla birlikte Kayseriye Türk mührü kesin olarak
vurulmuş, zaman zaman Türk beyliklerine başkentlik yapmış
ve bu önemi günümüze kadar da süregelmiştir. Böylesine zengin bir tarihî
ve kültürel mirasa sahip Kayserimizin turizm konusunda bazı talep ve
sıkıntıları mevcuttur. Bu sebeple Meclisimizin ve ilgili
icra organlarımızın dikkatini bazı konulara çekmek
istiyorum.
Türkiye
turizminin önemli bir merkezi olan Kapadokya bölgesinin Kayseriye olan
yakınlığı, şehrimizin havaalanının
turistlerce tercih edilmesine sebebiyet vermektedir. Bu durum da Kayserinin
turizm açısından sanılandan çok daha büyük bir öneme sahip
olduğunun kanıtıdır. Gelen ve giden yolcuların daha
rahat giriş ve çıkış işlemlerini yapabilmesi ve daha
konforlu bir şekilde havaalanını kullanabilmeleri
bakımından bazı çalışmaları içeren Erkilet
Havaalanının genişletilmesi projesi üzülerek ifade etmek
isterim ki şimdiye kadar gerçekleşmemiştir.
Yine,
Antalyayı Konya ve Kapadokya bölgesiyle Kayseriye bağlayacak
Antalya-Konya-Aksaray-Nevşehir-Kayseri Hızlı Tren Projesinin
2020 yılında tamamlanmasının planlandığı
ifade edilmektedir. Bahse konu olan projenin Kayseri, Nevşehir, Aksaray,
Konya, Antalya illeri arasında turizmin yaygınlaşmasına
sağlayacağı katkı hiç şüphe yok ki büyük
olacaktır. Temennimiz, bu ulaşım projesine özel önem verilip
gecikme olmaksızın bitirilmesidir. Dikkat edilirse ve neresinden
bakılırsa bakılsın, turizm alanında Kayseri ve
Kapadokyanın bulunduğu Nevşehir ilimizin birbiriyle tabii bir
bağlantısı vardır. Bu kapsamda iki ilimizin turizm
potansiyelinin beraberce değerlendirilmesinde büyük fayda bulunuyor.
Bununla
birlikte, inanç turizmi açısından Kapadokyanın giriş
bölgesi ve aynı zamanda kapısı konumundaki Yeşilhisar
ilçemizde bulunan Saint George kalıntılarının
canlandırılması ve yörenin turizme
kazandırılmasıyla ilgili Kayseri Valiliğimiz yoğun bir
gayret içerisindedir. Burada var olan pazar farklı ülkelerden yüz
milyonlarca yabancı turisti kapsamaktadır.
Bakanlığımızdan beklentimiz Yeşilhisar ve çevresinde
ev pansiyonculuğunun desteklenmesidir, böylelikle kırsal
kalkınmaya da katkı sağlanabilecektir.
Diğer
yandan, ülkemizin en yüksek dağları arasında bulunan Erciyes hem
dağcılık hem de kayak yapmak isteyenler için oldukça güzel
fırsatlar sunmaktadır. Kayseri Erciyes Kış Sporları
Turizm Merkezinde bulunan konaklama imkânlarının ve
dolayısıyla yatak kapasitesinin artırılmasına ve
Erciyes Dağının sadece dağcılık ve kış
sporları için değil, kongre turizmine katkı sunması
kapsamında da değerlendirilmesine yönelik çalışmalar
yapılmalıdır.
Dünyanın
en yüksek ikinci şelalesi konumunda olan Yahyalı ilçemizde bulunan
Kapuzbaşı Şelalesinin tanıtımının
yapılması büyük önem taşımaktadır. Etkin bir formatla
her yıl tekrarlanacak uluslararası bir festivalle hem Kapadokya gibi
görsel ve kültürel hem de Sultan Sazlığı Kuş Cenneti ve
Aladağlar Millî Parkı gibi doğal zenginliklerin Erciyes
Kış Sporları Turizm Merkeziyle entegre olmalarını
sağlayarak bölgeye özgü doğa ve kültür turizminin önünün
açılması sağlanabilecektir.
Zengin
turizm olanaklarına sahip olan Kayserinin durumu dikkate
alındığında hâlihazırda uygulama aşamasına
geçmiş bulunan Ankara-Niğde Otoyolu Projesine Kayserimizin de dâhil
edilmesinin ülkemiz turizmine sağlayacağı katkılar da büyük
olacaktır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; son olarak, iç hat
uçuşlarında Kayseri için Türk Hava Yollarıyla beraber diğer
özel hava yolu şirketlerinin yolculara çıkardığı bilet
fiyatları, örneğin İstanbul-Kayseri hattıyla mukayese
edildiğinde, Kayseriden uçuş mesafesiyle daha uzak olan iller için
belirlenen bilet fiyatlarından dahi fazladır. Bu durum, hiç
şüphe yok ki şehrimizin başta ticari faaliyetleri olmak üzere
turizm ve diğer bazı alanlarını da olumsuz etkilemekte,
Kayserili hemşehrilerimiz hava yolu
taşımacılığında diğer illerle
kıyaslandığında daha pahalı yolculuk yapmaktadır.
Bilet fiyatlarının makul bir seviyeye çekilmesi Kayserili
hemşehrilerimizin beklentisidir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Özdemir, tamamlayın lütfen.
İSMAİL
ÖZDEMİR (Devamla) Bitiriyorum efendim.
Dahası,
yolcu sayısı ve uçaklardaki doluluk oranı dikkate
alındığında Kayseriye yapılacak uçuşlar için ek
seferler konulması bizlerin makul bir talebidir. Bu durum, hiç kuşku
yok ki Kayserimizin turizm ve ticaret potansiyelinin artmasına katkı
sağlayacaktır diyor, bu vesileyle sözlerime son verirken Gazi
Meclisimizi bir kez daha selamlıyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 94 sıra sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesinin birinci
fıkrasının (d) bendinin madde metninden
çıkarılmasını ve diğer bendin buna göre teselsül
ettirilmesini ve üçüncü fıkrasının madde metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Muhammet Emin
Akbaşoğlu Muhammed
Levent Bülbül Ziya
Altunyaldız
Çankırı Sakarya
Konya
Abdullah Güler Cemil
Yaman İsmail
Tamer
İstanbul Kocaeli Kayseri
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR
AKYÜREK (Konya) Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN
Söz talebi yoktur.
Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle,
Kanun Teklifinin 1inci maddesinde yapılan değişiklik
doğrultusunda, Türkiye Tanıtım ve Geliştirme
Ajansının sadece tanıtıma yönelik faaliyetleri yürütmesine
ve yatırımlara iştirak etmemesine yönelik düzenleme
yapılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kabul
edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
5inci
madde üzerinde dört adet önerge vardır. Önergeleri
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 94 sıra sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesinde yer alan
a) Genel Bütçeden Aktarılan Tutarlardan bendinin kanun teklifi metninden
çıkarılmasını ve diğer bentlerin buna göre teselsül
ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kemal Bülbül Ebrü
Günay Necdet
İpekyüz
Antalya Mardin Batman
Zeynel Özen Meral
Danış Beştaş Nuran
İmir
İstanbul Siirt Şırnak
Tulay
Hatımoğulları Oruç
Adana
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR
AKYÜREK (Konya) Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN
Komisyonun katılmadığı önerge üzerinde söz talebi
Sayın İpekyüzün.
Buyurun.
(HDP sıralarından alkışlar)
NECDET
İPEKYÜZ (Batman) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Aslında
Mecliste bugün, 10 Temmuzda gerek grubumuz adına konuşmalarda gerek
birçok vekil de özellikle Ali İsmail Korkmaz üzerinde konuşmalar
yaptılar fakat nereden nereye geldiğimizi unutmamamız
lazım. Ben turizmle ilgili konuşmadan önce
90lar
denildiğinde faili meçhul cinayet denildiğinde aslında failler
bellidir. Bütün bu sıralarda oturanlar biliyorlar, daha önce Mecliste bu
konuda birçok araştırma önergesi ve inceleme komisyonu kuruldu,
çalışmalar da yürütüldü.
10
Temmuz, Diyarbakırda 1991 yılında Vedat Aydının
cenaze töreninde, Mardinkapı denilen bölgede, Hevsel Bahçelerine
yakın bölgede insanların taranmasıdır aynı zamanda. 5
Temmuzda evinden alınmıştı, 7 Temmuzda Madene yakın
bir yerde cenazesi bulundu işkence edilmiş bir hâlde, 5 bin araçtan
fazla bir konvoyla Diyarbakıra getirildi; oradaki törende bu olay yaşandı.
JİTEM
ve itirafçılar çeşitli söylemlerde bulundu, gazetelere düştü;
hiçbir hesap sorulmadı. Bunu niçin söylüyorum? Hesap
sormadığımız, peşine düşmediğimiz her
şeyin aslında tekrarına neden oluyoruz ve ne oldu? 10 Temmuz,
Ali İsmail Korkmaz, göz göre göre, sistematik bir şekilde
tekrarı oldu. O gün ona karşı çıkmış
olsaydık belki bunlar tekrarlanmayabilirdi.
Şimdi,
turizmle ilgili, 5inci maddeyle ilgili, bütçesiyle ilgili bir düzenleme
yapılmış. Evet, ajans kuruluyor, ajans tanıtım
amacıyla kuruluyor, ihtiyaç için kuruluyor ama siz şimdi Kültür Bakanlığının,
Turizm Bakanlığının web sayfasını açsanız
aslında orada Tanıtma Genel Müdürlüğünün bu amaç için
yaptığı çalışmaların hepsi özetleniyor.
Bakın,
arkadaşlar, kaynak yaratmak için, kaynağı daha sağlam
oluşturmak için ve hızlı davranmak için böyle bir ajansa ihtiyaç
duyuluyor ve bütçesini oluştururken nelere dikkat edilmiş?
Denmiş ki: Bir, genel bütçeden tekrar genel bütçeden pay alacak- bir
ajans kuruluyor, bağış demiş, bağış ve
yardımlardan. Biz Türkiyede aslında son dönemde kamuda
bağışın ne demek olduğunu biliyoruz, birçok yerde
bağışın ne anlama geldiğini biliyoruz. Onunla da
yetinmiyor, iştirak ettiği şirketlerin faaliyetlerinden gelir
dile getiriliyor. Bir de ajansın faaliyetlerinden olabilecek kârdan söz
ediliyor. Bununla beraber, yüzde 70i tanıtıma düşünülüyor,
yüzde 30u diğer faaliyetlere.
Şimdi,
bütün bunlar ele alınırken, genellikle üzerinde konuşulurken,
turizmle ilgili bir düzenleme yapılırken nedense birçoğumuzun
aklına kıyı geliyor, kıyı şeridi geliyor,
turistik tesisler geliyor. Gerekçesi de yazılırken aslında
bölgeler arası eşitsizliğin giderilmesi denilmiş fakat
gerek icra kurulunun oluşturulmasında gerek yönetim kurulunun
oluşturulmasında, bir, sivil toplum örgütleri yeterince yok, zaten
görüş alınmamış. İki, yerel yönetimler yok. Üç,
bölgeler arası eşitsizliği giderebilecek bir düzenleme yok.
Yönetim kuruluna oluşturulacak direktifleri sunan icra kurulu 5
kişiden, 5 temsilciden oluşuyor, 5 temsilciden Türkiyenin
dezavantajlı ve turizm açısından çok çok zengin bölgelerinden
hiç kimse yok. Ben sadece vekili olduğum Batmanı söylesem hepinizin
aklına Hasankeyf gelebilir ama ben Memikan Köprüsünü söyleyebilirim size,
Malabadi Köprüsünü söyleyebilirim, Hızır Bey Camiini
söyleyebilirim, Kozluk Kalesini söyleyebilirim; Kandil Kalesini, Rabat
Kalesini, Pertükan Kalesini, Beksi Kalesini söyleyebilirim. Bir
yığın yer var. Benim doğduğum köy Bismile
bağlı Salat köyünde milattan önce 5500e ait höyük var.
Diyarbakırdaki arkeoloji müzesine gitseniz bir katı ona ait ama
höyük tümüyle bırakılmış. Turizm için bunlara zaman
ayırmak lazım.
Bir diğeri, toplumsal barış
açısından siz ortam yaratmazsanız, siz Türkiye'nin iç turizmini
geliştirmezseniz insanlar birbirinden uzaklaşır. Normalde biz
bölgeler arası eşitsizlikte özendirmemiz gerekirken, teşvik
etmemiz gerekirken tümüyle kıyıya, tümüyle belli yerlere alan
yaratmışız.
Sevgili arkadaşlar, düzenlenen tabloda da bir
taraftan öyle bir hâle getirilmiş ki birçok şey denetimden yoksun
bırakılıyor ve alınacak paralar tümüyle bir yetkiye
bırakılıp denetimsiz, sorgusuz sualsiz bir şekle
dönüştürülüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Sayın Başkan,
tamamlıyorum.
BAŞKAN Tamamlayın lütfen Sayın
İpekyüz.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Bu şekilde yapılan
düzenlemelerle paranın nereye gideceğini, kime rant
sağlanacağını, nasıl olacağını kimse
bilemiyor ve hesap soramıyor ve bu Parlamento kendi yetkisini ortadan
kaldırmış oluyor. Buna benzer oylamalarla, buna benzer
çıkartılan yasalarla normalde bizim adımıza
Sayıştayın yapması gereken düzenlemeler burada tümüyle
çıkartılıyor ve keyfiyete bırakılıyor.
Bakın, turizm alanında birçok sivil toplum örgütü var, hiçbir tanesi
burada yer almadığı gibi ne icrada ne denetimde ne katkıda,
hiçbirinde yok ve para onlardan kesildiği gibi tümüyle yine kendi
kendilerine bir ortam yaratılacak.
Tekrar başa dönüyorum, kendi kendilerine
yarattıkları ısmarlama bir sisteme dönüşüyor. Çünkü neden?
Kriz var, kriz için paraya ihtiyaç var ve bir kısım insanların
da gönlünü hoş etmek için kamufle etmeye ihtiyaç var. Bu ajans onun için
düzenleniyor. Geri çekilmesini talep ediyoruz.
Saygılarımla. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan (2/1988) esas numaralı Türkiye Turizm Tanıtım ve
Geliştirme Ajansı Hakkında Kanun Teklifi'nin 5inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
"Ajansın gelirleri
MADDE 5- (1) Ajansın
gelirleri;
a) Genel bütçeden aktarılan tutarlardan,
b) 6 ncı maddeye göre alınacak turizm
paylarından,
c) Ajansın iştirak ettiği şirketlerin
faaliyetlerinden elde edilen gelirlerden,
ç) Ajansın
faaliyetlerinden elde edilen gelirlerden,
d) Diğer gelirlerden,
oluşur.
(2) Ajansın gelirlerinin en az yüzde yetmişi, ülke
turizminin tanıtılmasına yönelik faaliyetlerin, kalan
kısmı ise diğer faaliyetlerin finansmanında
kullanılır.
(3) Ajansın bütçesi, Ajansın yıllık program ve
faaliyetleri dikkate alınarak İcra Kurulu tarafından bir
yıllık olarak hazırlanır ve her yıl ağustos
ayı sonuna kadar Yönetim Kuruluna sunulur. Yönetim Kurulu tarafından
incelendikten sonra uygun bulunan Ajansın bütçesi Bakan onayı ile
yürürlüğe girer. Bütçe yılı takvim yılıdır, bütçe
dışı harcama yapılamaz. Yönetim Kurulu yıllara sari
harcama yapmaya yetkilidir. Ajans bütçesinde cari yıl içinde harcanmayan
tutarlar bir sonraki yıl bütçesine devredilir.
(4) Ajans bütçesinin hazırlanması, uygulanması, harcamaların
yapılması ve muhasebeleştirilmesine ilişkin usul ve esaslar
ilgili kurumların görüşü çerçevesinde Bakanlıkça
çıkarılan yönetmelikle düzenlenir.
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Ayhan
Erel Hasan
Subaşı
Adana Aksaray Antalya
Orhan
Çakırlar İmam
Hüseyin Filiz Tuba
Vural Çokal
Edirne Gaziantep Antalya
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR
AKYÜREK (Konya) Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN
Komisyonun katılamadığı önerge üzerinde söz talebi
Sayın Tuba Vural Çokalın.
Buyurun
Sayın Çokal. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
TUBA
VURAL ÇOKAL (Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
iktidar partisi tarafından hukuka, vicdana uyup uymadığına
bakılmadan sadece Meclis çoğunluklarına güvenilerek
çıkarılmak istenilen bir kanun teklifiyle daha karşı
karşıyayız. Bu seferki konumuz turizm.
Her
şeyin en iyisini bilen, en doğrusunu düşünen pek muhterem Adalet
ve Kalkınma Partili milletvekillerimiz televizyonlarda gördükleri
Turizmde rekorlar kırıldı. Şu kadar turist Rusyadan
geldi. Otel odaları doldu, taştı. haberlerinin etkisinde
kalarak bir kanun teklifi hazırlamışlar. Madem otelciler bu
kadar para kazandı, biz de bunlardan pay alalım. demişler. E,
bu payı da bir isim, şöyle cafcaflı bir kanun adıyla
almaları gerekiyormuş: Türkiye Turizm
Tanıtım ve Geliştirme Ajansı Hakkında Kanun Teklifi.
Ne güzel bir isim değil mi? İnsana etkili geliyor. İsim
güzel, peki içerik nasıl? İçerik de tam istedikleri gibi, özetle
Madem bizim televizyon kanallarına göre oteller paraya para demiyor, biz
de buradan pay alalım, kendimiz harcayalım, harcarken de hesap
vermeyelim. diyor.
Sevgili
arkadaşlar, size, turizmin içinden gelen, tüm hayatı turizm
bölgesinde geçen; turizmin emekçisinden, esnafından, otel
işletmecisinden çalışanına kadar herkesi tanıyan bir
kardeşiniz olarak buradan seslenmek istiyorum: Geçmiş altı, yedi
yıl içerisinde turizmde çok büyük krizler yaşadık, ekonomik
sorunlar, Rusyayla yaşanan uçak krizi ve 15 Temmuz gecesi
yaşadığımız hain darbe girişimi hep turizmi
vurdu. Turizmci bu dönemi atlatmak için Nobel ödüllü ekonomistleri
kıskandıracak hamleler yaptı. Neler mi yaptı? Yeri geldi,
yüksek faizle borçlandı; yeri geldi, arabasını sattı, evini
sattı, masraflarını karşılayamadığı
için açılamayan oteller bile oldu. Bu dönemde turizmcinin başvurduğu
yollardan biri ise özellikle uluslararası acentelere odaları çok ucuz
fiyata satmak oldu. Neredeyse sadece masrafları karşılayacak
rakamlarla her şey dâhil sistemi içinde satılan odalar ülkemizi her
geçen gün ucuz turist cenneti yaptı. Para harcamayan, odalardan
çıkmadan her şey dâhilin neyi var neyi yok tüketen turistlerin
sayısı her geçen yıl arttıkça arttı. Uluslararası
acentelere elini kaptıran otelciler ne yaptılarsa kollarını
bir türlü kurtaramadı, bir önceki yılın paralarını
alabilmek için yeni yılın odalarını da onlara verdi.
Doğrudur, turizmimiz her geçen yıl sayısal olarak
artış gösterdi ancak konaklama ücretleri ve turistlerin
şehirlere yaptıkları ekonomik katkı ise gittikçe
düştü. On yıl önce 4 milyon turistin işletmelere ve
şehirlere sağladığı katkıyı şimdilerde
12 milyon turist maalesef ki sağlayamaz hâle geldi.
Sayın
milletvekilleri, özellikle yandaş kanallarda gördüğünüz sadece gelen
turist sayısını anlatan rakamlarla böyle bir kanun
çıkaramayız. Otelcilerden yüzde 1 pay almaya çalışmak
yerine turistlerden daha çok katkı almalıyız. Burada, şehir
vergilerini konuşmalıyız, turisti otelden çıkarmanın
yollarını konuşmalıyız, otellerimizi her şey
dâhil girdabından çekip çıkaracak olan yolları
konuşmalıyız ama biz tüm bunlar yerine, otelcilerden yüzde 1 pay
alalım, para bize gelsin, ama nereye
harcadığımızı kimseye söylemeyelim, hesap vermeyelim
diyen bir kanun teklifini görüşüyoruz. Hazırlanan kanun teklifiyle
özetle Otelcimizden yıllık yüzde 1 pay alalım, bu payı
harcaması için bir kurul kurulsun; bu icra kurulunda Bakan Beyin
seçtiği işletme temsilcileri, bakan yardımcıları ve
üst düzey bürokratlar yer alsın, ayrıca bu icra kuruluna yerli ve
yabancı yatırımcılara kaynak aktarma yetkisi verilsin. Bir
de Sayıştay da dâhil olmak üzere hiçbir kişi ya da kurum bize
soru sormasın. diyorsunuz.
Bu
kanun turizmcilere artı yük olacağı gibi kanunlarımıza
da aykırıdır. Turizmcinin rızkını alıp
kimseye hesap vermeyecek bir kurula vermenin açıklanabilecek bir
tarafı yoktur. Gelin bu ısrarınızdan vazgeçin, turizm
bölgelerimizi geliştirelim, zor durumda olan esnafımıza destek
olacak projeleri hayata geçirelim. Denizlerimizi temiz tutacak
yatırımları hayata geçirelim, farklı turizm
pazarlarını açalım. Ama bunu turizmcilerimiz yerine turistlerden
alacağımız paylarla yapalım. Biz yaptık oldu.
olmamalı. Meclisin isminin ruhuna uygun tavırlar nerede? diye
sormak geliyor içimden.
Buraya
kadar turizmin gelişebilmesi için yapılacakları
yaşadıklarımdan yola çıkarak anlatmaya
çalıştım. Konuşmamın sonunda ise turizmin
geleceği için yapılmaması gereken ufak birkaç hatırlatmada
bulunmak istiyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Çokal, sözlerinizi tamamlayın lütfen.
Buyurun.
TUBA
VURAL ÇOKAL (Devamla) Suriyelilerin sahildeki yakışıksız
görüntülerini özenle gizleyin bu tanıtımı yaparken. Kapadokya,
Karadeniz yaylalarında, Akdeniz sahillerinde imar barışı fırsatçılarının
ucube yapılarını sakın ha sakın tanıtıma
katmayın. Belekte tarla gibi sürülen deniz kaplumbağası
yumurtlama alanlarını asla afişe etmeyin. Siyasette bizim
sahillerimizi pazarlamaktan sorumlu, ticarette ise şirketi Yunan
adalarına tur götüren, son derece profesyonel bir yaklaşım
sergileyen Sayın Bakan Beyin şirketinin Yunanistan turizmine
katkılarını da bir sır gibi saklamayı sakın ha
sakın unutmayın. Ve çok önemlisi, Okluk sarayıyla ilgili önceki
ve şimdiki görüntüleri kesinlikle paylaşmayın deyip Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Teşekkürler.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan (2/1988) esas numaralı Kanun Teklifinin 5inci maddesinin (2)nci
fıkrasında Ajansın gelirlerinin en az yüzde yetmişi,...
ibaresinin Ajansın gelirlerinin en az yüzde doksanı,...
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Gökan Zeybek Hasan
Baltacı Mahmut
Tanal
İstanbul Kastamonu İstanbul
Süleyman Bülbül Turan
Aydoğan Ayhan
Barut
Aydın İstanbul Adana
Orhan Sümer Mehmet
Akif Hamzaçebi
Adana İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR
AKYÜREK (Konya) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Komisyonun katılamadığı önerge üzerinde söz talebi var.
Sayın
Hamzaçebi, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, sözlerime başlarken hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Dün akşamki konuşmamda teklifi üç maddeyle
şöyle özetlemiştim: Canımızın istediği gibi para
toplayalım, canımızın istediği gibi harcayalım,
kimseye de hesap vermeyelim. (CHP sıralarından alkışlar)
Teklifin bu özelliği verilen bütün önergelere ve bundan sonra verilecek
olan bütün AK PARTİ grup önergelerine rağmen değişmiyor, bu
ruh bu teklifin esasını oluşturuyor. Bir kriz dönemi düzenlemesi
de değil, bunu sakın öyle anlamayın. Kriz var, bütçeye para
lazım, gelir lazım; böyle bir şey yok, para Turizm
Bakanlığına lazım, bu fonu kullanacak olanlara lazım.
Ama ne Sayıştay Kanununa tabi ne Kamu İhale Kanununa tabi,
harcamasının hesabını hiçbir şekilde vermeyecek, ihale
diye bir şey yok; parayı topla sektörden, harca. Bütçeye girmiyor
para arkadaşlar, bütçenin gelir ihtiyacı nedeniyle
çıkarılan bir düzenleme değil.
Değerli
arkadaşlar, bir sonraki maddede turizm payı düzenlemesi var. Bu
düzenleme AK PARTİ grup önerisiyle biraz iyileştirilecek
olmasına rağmen Anayasaya aykırı bir düzenlemedir. Yüzde
1lik turizm payı -şimdi binde 7,5a düşüyor, bazı
sektörlerde daha farklı oranlar var- hasılat üzerinden
alınıyor, hasılat üzerinden. Sevgili arkadaşlar, kâr et,
etme; zararın var, zararın yok; hiç bunlara bakılmıyor,
hasılatın neyse onun yüzde 1ini ya da binde 7,5unu turizm payı
olarak işletmeler ödeyecek. Anayasanın 73üncü maddesi açık:
Herkes, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Sakın Bunun
adı turizm payı, vergi değil, onunla ilgisi yok. demeyin. Her
ne nam altında olursa olsun, mükelleften kamu gücüyle alınan bütün
paralar vergidir. Kaldı ki maddeye zaten yazmışsınız:
Bu maddeye ilişkin olarak çıkan ihtilaflar vergi mahkemelerinde
görülür. Bu açıkça Anayasaya aykırı. Size tavsiyem şu,
dün akşam da söylemiştim: Bu oranı sıfıra kadar
indirme konusunda Cumhurbaşkanına yetki verin, kendi
tutarlılığınız açısından diyorum.
Sıfıra kadar indirme konusunda yetki verin, kanuni seviyesine
yükseltmeye kadar yetki verin, kriz dönemlerinde bunu Cumhurbaşkanı
sıfırlasın. Sektörler iş kolları itibarıyla bu
oranlar içerisinde farklı oranlar belirlemeye yetkili olsun. Bizim gerçek
önerimiz bu değil aslında. Biz şehir vergisi getirin diyoruz ama
bunda ısrarlıysanız bari dediğim gibi yapın, bu
şekilde yapın.
Sevgili
arkadaşlar, turizm sektörü, sermaye-hasıla oranı düşük bir
sektördür yani çok az, düşük bir sermayeyle daha çok hasıla, daha çok
katma değer yaratır. Bütün sanayi sektörünün bütün kollarıyla
turizm sektörünü kıyaslayın, özelliği budur. İkinci bir
özelliği daha vardır, yatırım-istihdam ilişkisinde
yine daha düşük yatırımla daha fazla istihdam sağlayan bir
sektördür. O nedenle, 1950 yılından bu yana Türkiye Cumhuriyetinin
bütün hükûmetleri, bütün yönetimleri turizmi teşvik etmiştir. 1950
yılında 5647 sayılı Kanun çıkmıştır,
İsmet İnönü dönemi kanunudur, o hükûmet dönemidir. Adnan Menderes
Hükûmeti döneminde, 1953 yılında 6086 sayılı Turizm
Endüstrisini Teşvik Kanunu çıkmıştır. 1982
yılında, askerî yönetim döneminde bugün yürürlükte olan 2634
sayılı Turizmi Teşvik Kanunu çıkmıştır.
Turgut Özal döneminde Kaynak Kullanımı Destekleme Fonuyla turizm
yatırımları teşvik edilmiştir. Devletin muazzam bir
desteği vardır ama buna rağmen, Türkiye, turizmde özellikle son
dönemlerde hak ettiği yere gelememiştir. 2005 yılındaki
uçak krizinden sonra turizm dibe çakılmış, bugün geldiğimiz
seviyeler, on yıl önceki seviyeler bile değildir.
Değerli
arkadaşlar, geçen yüzyılın sonlarından itibaren
hayatımıza giren bir kavram var, sürdürülebilirlik kavramı. Bu
kavram, ekonomik büyümeye odaklı kalkınma
anlayışının değişmesine ve kalkınma sürecine
sosyal ve çevresel faktörlerin de dâhil edilmesine yol açmıştır.
Sürdürülebilirlik, gelecek kuşakların kendi ihtiyaçlarını
karşılama yeteneğine zarar vermeden bugünün
ihtiyaçlarını karşılamaktır. Çevre onun için çok
önemli bir faktördür.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sözlerinizi tamamlayın Sayın Hamzaçebi.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Nitekim 2016 yılında,
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı, 2030 yılı
için yaşanabilir şehirler ve çevreyi bütün ülkelerin önüne hedef
olarak koymuştur, yaşanabilir şehir ve çevre.
Bakın,
bizim en önemli turizm kentimiz İstanbuldur ama İstanbul,
uluslararası kıyaslamalarda, Mercerın uluslararası yaşam
kalitesi ölçümlerinde sürekli olarak irtifa kaybeden bir şehirdir. 2001
yılında 140 şehir içerisinde 92nci sırada olan
İstanbul, 2019 yılı raporunda 130uncu sıraya
gerilemiştir. 2018de 134tü, 130a geldi ama sanmayın ki
iyileşti her şey, hayır, sadece Türk lirası değer
kaybetti, o nedenle biraz İstanbul ucuzladı. Neden? Çünkü
İstanbul çevreye önem vermedi, trafik yoğun,
sıkışıklık; yeşil alanlar yok, güvenlik yok,
eğitime ulaşım sınırlı, sağlığa
ulaşım sınırlı, yaşam kalitesi
aşağıda. Bu yasa bunu sağlayacak mı? Hayır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Sayın Başkan, biliyorum, bir
dakika izin veriyorsunuz ama
İzin verir misiniz?
BAŞKAN
Buyurun, bağlayın sözlerinizi.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Çok teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Şimdi,
Turizm Bakanıyla ilgili de bir soru sormak istiyorum. Kendisine soru
önergesi verdim, aylar sonra bir cevap verdi bana. Soru önergem gazetelere
geçti; onun üzerine, hemen ertesi gün cevap verdi. Sayın Bakana şunu
sordum: Turizmi Teşvik Kanununa göre işletmelere kırk dokuz
yıl süreyle irtifak hakkı veriyorsunuz veya üst hakkı kuruluyor.
Daha sonra, şartlara uyulmadığı için bu irtifak
haklarından iptal ettikleriniz oldu. İptal edilenlerle ilgili, o
irtifak hakkı lehtarları mahkemelerde dava açtılar,
davaları kaybettiler. Siz tuttunuz, Kamu Arazisinin Turizm
Yatırımlarına Tahsisi Hakkında Yönetmelikte
değişiklik yaparak bunların iptali için, irtifak
hakkının iptali için dava açmayıp o dava hakkından
vazgeçerek hazineyi zarara uğrattınız. Şimdi Turizm
Bakanı yok burada, cevap veremeyecek ama bunu Meclisin bilgisine
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar) Yani, buraya turizmi
geliştirme ve teşvik ajansıyla ilgili kanun teklifini getirirken
bari hiç değilse öbür tarafta hazine lehine hareket etseydiniz.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 94 sıra sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesinin (1)inci
fıkrasının (ç) bendinin madde metninden
çıkarılmasını, diğer bentlerin buna göre teselsül
ettirilmesini ve (2)nci fıkrasında yer alan yüzde yetmişi
ibaresinin yüzde seksen beşi şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Muhammet Emin
Akbaşoğlu Abdullah
Güler Mehmet
Doğan Kubat
Çankırı İstanbul İstanbul
Ziya
Altunyaldız Cemil
Yaman Selim
Yağcı
Konya Kocaeli Bilecik
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR
AKYÜREK (Konya) Genel Kurulun takdirine bırakıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Söz talebi? Yok.
Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle,
kanun teklifinin 1inci ve 4üncü maddesinde yapılan değişikliğe
uyum sağlanması ve Türkiye Turizm Tanıtım ve
Geliştirme Ajansı gelirlerinin daha önce yatırım
faaliyetleri için ayrılması öngörülen kısmının
tanıtım faaliyetlerine aktarılmasına yönelik olarak
düzenleme yapılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kabul
edilen önerge doğrultusunda 5inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
6ncı
madde üzerinde dört adet önerge vardır; önergeleri
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 94 sıra sayılı Kanun Teklifinin 6ncı maddesinin
kanun teklifi metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Necdet
İpekyüz Oya
Ersoy Kemal
Bülbül
Batman İstanbul Antalya
Garo Paylan Tulay
Hatımoğulları Oruç
Diyarbakır Adana
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR
AKYÜREK (Konya) Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN
Komisyonun katılmadığı önerge üzerinde söz talebi var.
Sayın
Ersoy, buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)
OYA
ERSOY (İstanbul) Genel Kurulunuzu saygıyla selamlıyorum.
Türkiye
Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı Hakkında Kanun
Teklifinin 6ncı maddesi üzerine söz almış bulunuyorum.
Bu
madde ajansın gelirleri arasında sayılan turizm payını
düzenleyen bir madde. Nedir bu turizm payı? Turizm kapsamında
eğlence, konaklama, seyahat gibi işlerle ilgilenenlerin net
gelirlerinden belli oranlarda alınacak katkı payı. Aslında
salma salınarak ajansa kaynak yaratılıyor. Adı
anılınca söylemekte fayda olduğunu düşünüyorum, bunun
adı açıkça haraçtır. Bu pay işletmelerin kârları
üzerinden değil bütün gelirleri üzerinden alınıyor. Yani
giderleri gelirlerinden fazla olsa dahi elde ettiği gelir üzerinden önce
bu payı ödemek zorundalar. Her işletmenin her dönem kâr etmesi mümkün
olmadığı için işletmelerin zarar etmesi hâlinde dahi
ödemesi gereken bir pay; vergi borcu doğmasa dahi bu turizm
payını ödemek zorunda.
Turizm
sektörüne getirilen bu ek mali yükümlülük öncelikle pansiyon, kamping, hostel,
küçük lokanta, kafeterya gibi küçük ölçekli işletmeleri vuracak; bu
açık.
Peki,
sektöre yeni giren, iş hayatına yeni girmek isteyen işletmelerin
durumu ne olacak? Çok açık ki sektörü büyütmek için, işte, elde
ettikleri gelirleri yatırıma aktarmak, işletmelerini büyütmek
yerine bunlardan vazgeçecekler, yatırım yapmayacaklar. Çok açık
ki sektörün büyümesine engel olacak bir düzenlemeyle karşı
karşıyayız.
Peki,
işletmeciler ayakta kalmak için ne yapacak?
Birincisi:
Fiyatlara zam yapacak, bunu fiyatlarına yansıtacak ve bu durum da
mevcut ekonomik kriz içerisinde zaten tatil yapmakta zorlanan
yurttaşların sırtına binecek.
İkincisi:
Personel maliyetlerini düşürme adı altında işten
çıkarmalar gelecek. Zaten ekonomik krizle birlikte 7 milyonu aşan
işsizler ordusuna yenileri eklenecek.
Ayrıca
turizm sektörü, biliyorsunuz, hepimiz biliyoruz, 1 milyondan fazla
sigortalı çalışanın yanında, yüz binlerce
sigortasız ve güvencesiz çalışan işçinin olduğu bir
sektör. İşte, bu tasarıyla, işsizliğin yanında,
sektördeki sigortasız ve güvencesiz çalıştırma artacak.
Yani bu tasarı, işsizliği ve güvencesiz çalıştırmayı
teşvik eden bir tasarı olarak önümüzde duruyor.
Şimdi,
asıl soruya dönelim. Hâlihazırda bir Kültür ve Turizm
Bakanlığımız var. Bu Kültür ve Turizm
Bakanlığının ne işi var ki ayrı bir organ,
yapı kurmak istiyorsunuz? Turizm sektöründe tanıtım işi
Bakanlığın zaten asli görevi değil mi? Bakanlık
bünyesinde Tanıtma Genel Müdürlüğü de varken şimdi bu asli
görevlere dair ayrı bir ajans kurulmasının amacı nedir?
Herhâlde ülkeyi şirket gibi yönetme mantığının bir
sonucu ya da iddiasının bir sonucu.
Ajansın
gelirleri nereye harcanacak? Sabahtan beri tartışılıyor.
Her ne kadar AKP sıraları boşsa da, halktan toplanan paralar
nereye harcanacak, nasıl denetlenecek ve neden Sayıştay
denetiminden kaçırma ihtiyacı hissediyorsunuz? Yine, kamu
kaynaklarını yandaşlarınıza yağmalatmak için, on
yedi yılda 186 kez değiştirdiğiniz Kamu İhale
Kanunundan bile bu ajansları muaf tutma ihtiyacını ne tür bir
ihtiyaçla hissediyorsunuz ve düzenleme öneriyorsunuz? Bu, saraya yeni kaynak
aktarmak mı?
Sayın
milletvekilleri, gelin, bu ekonomik kriz koşullarında krizin yükünden
halkı kurtaracak önlemler için mesai yapalım, kafa yoralım,
Meclisi çalıştıralım. Milletvekillerinin, Meclisin, bizim,
hepimizin derdi saraya değil, halkın en temel yaşamsal
ihtiyaçlarına kaynak yaratmak olmalıdır. Bu toplanan paralarla
faaliyet gösterecek ajans, sözde, ülkemizi tanıtacak, ülkemize
yabancı turist çekecek.
Değerli
milletvekilleri, sizce dünyadan bu ülke nasıl görünüyor? Öncelikle
ağır insan hakları ihlallerinin yaşandığı
bir ülke. Keyfî gözaltılarla, işkencelerle; bilim
insanlarının akademiden uzaklaştırılıp adliye
koridorlarına mahkûm edildiği; gazetecilerin, siyasetçilerin,
milletvekillerinin, belediye başkanlarının hapsedildiği;
düşüncenin suç sayıldığı, tiyatro
oyunlarının yasaklandığı; sansürle, baskılarla,
hukuksuzlukla tanınan bir ülke hâline geldik.
Bugün
elimize yeni bir tebligat geldi, bunu size göstermek istiyorum. Giresun
Halkevimizin Halkalı köyünde oynayacağı Aziz Nesinin Toros
Canavarı oyununun yasaklandığını tebliğ eden
bir
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Ersoy, sözlerinizi tamamlayın.
OYA
ERSOY (Devamla) Bu tebligatla Aziz Nesinin Toros Canavarı oyununu
Keşap Kaymakamlığı yasaklamış. Neden? Uygun
görmemiş kaymakamlık.
Çok
net söyleyeyim: Aziz Nesin bu ülkenin değeridir ve onun tiyatro oyununu
denetlemek hiçbir kaymakamın haddine değildir.
Değerli
vekiller, hukukun ve güvenliğin olmadığı bir ülkeye
yabancı turist gelir mi? IŞİD çetelerinin elini kolunu
sallayarak cirit attığı, ne zaman nerede bombalamanın
yapılacağının bilinmediği, IŞİD liderine
Reyhanlıda kitlesel cenaze töreninin düzenlendiği bir ülkede ve
devletin seyrettiği bir ülkede yabancı turist bekliyor musunuz?
Yıllardır
tarihî ve doğal güzellikleriyle övündüğümüz memleketimizin
doğası RESlerle, HESlerle, JESlerle, kıyı doldurmalarla
talan edilirken, tarihî ve kültürel mirasımız
yağmalanırken, on iki bin yıllık tarihî değer
Hasankeyf sular altında bırakılırken turizmi nasıl
teşvik edeceğiz?
Son
sözüm, ülke algısını değiştirecek olan ajans kurmak
değil, siyaset kurumudur, Meclistir; bu açıdan Meclisi göreve davet
ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Evet, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan (2/1988) esas numaralı Türkiye Turizm Tanıtım ve
Geliştirme Ajansı Hakkında Kanun Teklifi'nin 6ncı
maddesinin (2)nci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE
6
(2)
Turizm payı;
a)
Bileşik tesisler ile konaklama tesislerinden binde iki buçuk,
b)
Bakanlıktan belgeli yeme-içme ve eğlence tesislerinden binde iki
buçuk,
c)
Deniz turizmi tesisleri ile Bakanlıktan belgeli deniz turizmi
araçlarından binde iki buçuk,
ç)
Seyahat acentalarından (münferit uçak bileti satışları
hariç) on binde beş,
d)
Havayolu işletmelerinden (ticari yolcu
taşımacılığı faaliyetlerinden) on binde beş,
e)
Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü
tarafından işletilenler hariç olmak üzere havalimanı
işletmelerinden binde iki,
oranında
olmak üzere bu ticari işletmelerin yatırımcısı veya
işletmecisi olan gerçek veya tüzel kişilerin bu işletmelerdeki
faaliyetleri sonucunda elde ettikleri net satış ve kira gelirlerinin
toplamı üzerinden alınır.
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Ayhan
Erel Hasan
Subaşı
Adana Aksaray
Antalya
İmam Hüseyin
Filiz Orhan
Çakırlar İbrahim
Halil Oral
Gaziantep Edirne Ankara
BAŞKAN-
Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR
AKYÜREK (Konya) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Komisyonun katılmadığı önerge üzerinde söz talebi var.
Sayın
Oral, buyurun. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
İBRAHİM
HALİL ORAL (Ankara) - Sayın Başkan, kıymetli
milletvekilleri; Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme
Ajansı Hakkında Kanun Teklifinin 6ncı maddesi üzerine
İYİ PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
Sözlerime,
Avrupanın ortasında, Srebrenitsada yaşanan
soykırımı hatırlatarak başlamak istiyorum.
Bosnanın bilge Cumhurbaşkanı merhum Aliya İzzetbegoviç
Bosnada yaşanan katliamı ve soykırımı şöyle
tanımlamıştır: Bizi, siz Müslümansınız yani siz
Türksünüz diye öldürüyorlar. Srebrenitsada akan kan bizim
kanımızdı, alınan can bizim canımızdı, bu
soykırımı asla unutmayacağız. Başta Srebrenitsa
olmak üzere, Bosnada Müslüman ve Türksünüz diye öldürülen
kardeşlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.
Saygıdeğer
milletvekilleri, Genel Kurul sürecinde teklifle alakalı iyileştirici
düzenlemelerin olması turizm sektörü ve kamuoyu açısından
olumludur ancak yeterli değildir. Yüzde 1 olarak belirlenen turizm
payının yüzde 0,75e düşürülmesi, ilk ödeme tarihinin bir ay
ertelenmesi, teklifin ilk hâline göre olumludur ancak gerçeklere göre hâlâ
ekonomik tahribat yaratacak düzeydedir. Kanun teklifinin Komisyona geldiği
ilk gün sektör temsilcilerinden En azından yüzde 0,5 olsun.
açıklaması gelmişti ve biz Komisyonda 0,25 olsun önergesi
vermiştik; ne yazık ki kabul edilmemişti. Turizm sektörünün önde
gelen üç örgütü TÜRSAB, TÜROFED ve Türkiye Turizm Yatırımcıları
Derneği ise ortak bir öneriyi geçtiğimiz günlerde kamuoyuyla
paylaşmıştı. Bu noktada, turizm payının
bileşik tesisler ile konaklama tesislerinde konaklayan yabancı
ziyaretçilerden tahsil edilmek üzere alınmasını teklif
etmişlerdi. Burada otellerin yıldız sayılarına göre
2,5 eurodan başlayan bir gecelik ödeme öngörülmüştü. Biz, bu hususu
Komisyonda da muhalefet olarak dile getirmiştik ancak orada da kabul
edilmemişti. Ben iktidarın her kanun teklifinde, her meselede bu
kadar inatçı olmasını anlayamıyorum. Sektör
temsilcilerinden tepki var, muhalefetten tepki var, işletmecilerden tepki
var ama İlla ki bizim dediğimiz olsun. anlayışı
maalesef devam ediyor. Bu teklifteki turizm payı meselesi, bu hâliyle de
kalsa yumuşatılsa da sektörü zora sokacaktır.
Kıymetli
milletvekilleri, 7nci maddede, denetimle alakalı bir konuşmamız
olacak. Bu ve peşinden gelen 8inci maddeyle ajans, teklif veren üç
bağımsız denetim kurumundan biri tarafından
denetlenecektir. Denetim sürecini de icra kurulu yönetecektir. En
başından beri burada ciddi bir itiraz var. Neden bu ajans
Sayıştay tarafından denetlenememektedir? Teklif sahipleri ve
teklifi hazırlayan bürokratlar Sayıştaya güvenememekte midir,
yoksa İstanbul seçimleri öncesinde Sayıştay raporları ve açıklamaları
gibi hususların iktidarı zora sokmasından dolayı mı
Sayıştay buraya sokulmak istenmemektedir?
Değerli
milletvekilleri, geçmişte pek çok kalkınma ajansı
kurulmuştu. Bu ajanslar, Sayıştay denetimine tabiydi. 2007de
açıklanan Sayıştay raporları bu kalkınma
ajanslarının kaynaklarının yüzde 75e yakın bir
kısmının proje destekleme adı altında çeşitli
dernek ve vakıflara aktarıldığını
göstermiştir. Buradan yola çıkarak sormak istiyorum. Bu kanunla
kuracağımız turizm ajansına işletmecilerin
dişinden tırnağından ayırdığı paralarla
ödeyeceği turizm payını yandaş derneklere, TÜRGEVe,
TÜGVAya mı aktaracaksınız? Yarın bir gün TÜRGEV gibi
yandaş kuruluşlar turizmle alakalı bir eğitim faaliyeti ya
da bir turizm projesi yaparsa meselenin takipçisi olacak ve tüyü bitmemiş
yetimin hakkını savunacağız.
Sayın
milletvekilleri, son olarak, turizmin idaresinde en önemli paydaşlardan
biri olan yerel yönetimlerin yani belediyelerin temsili hususunu ifade etmek
istiyorum. Bu ajansın yönetiminde Türkiye Belediyeler Birliğinin bir
temsilcisinin yer alması çok çok önemlidir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İBRAHİM
HALİL ORAL (Devamla) Sayın Başkanım, bitiriyorum.
BAŞKAN
Sözlerinizi bağlayın lütfen.
İBRAHİM
HALİL ORAL (Devamla) Şehirlerimizde turistlerin günlük
yaşamına ve gezi faaliyetlerine en çok temas eden kurumların
başında, hiç şüphesiz ki şehirlerimizi yöneten belediyeler
vardır. Acaba teklif sahipleri partilerinin Ankara, İstanbul, Antalya
gibi büyükşehirleri kaybetmiş olmasından dolayı mı
yerel yönetimleri görmezden gelmişlerdir? Belediyeleri bu konuda yok
saymak doğru değildir diyor; bu düşüncelerle teşekkür
ediyor ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ
PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
MUHAMMET
EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Akbaşoğlu.
MUHAMMET
EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) Şunu ifade etmek
isterim kayıtlara geçmesi açısından: Konuşmacı
TÜRGEVe ve TÜGVAya kaynak aktardığınız gibi, bu kanunla
başkalarına mı kaynak aktaracaksınız? diye bir
suçlamada bulundu ama
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Çok yerinde bir şüphe.
MUHAMMET
EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı)
bu suçlamanın
hakikatle hiçbir ilgisi, alakası yoktur
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Hakikatin daniskası var.
MUHAMMET
EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı)
çünkü TÜRGEV ve TÜGVAya
herhangi bir kaynak aktarılmamıştır. Bunun kayıtlara
geçmesini istedim.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan (2/1988) esas numaralı Kanun Teklifinin 6'ncı maddesinin 2nci
fıkrasının tüm bentlerinin kanun teklifinden
çıkarılmasını; yerine "yurtdışından
gelerek beş yıldızlı otelde konaklayan yabancı uyruklu
turistler için 2 buçuk ABD doları, dört yıldızlı otelde
konaklayan yabancı uyruklu turistler için 2 ABD doları, üç
yıldızlı otellerde konaklayan yabancı uyruklu turistler
için 1 buçuk ABD doları, iki yıldızlı otellerde konaklayan
yabancı uyruklu turistler için 1 ABD doları turizm payı olarak
alınır şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Gökan Zeybek Hasan
Baltacı Mahmut
Tanal
İstanbul Kastamonu İstanbul
Süleyman Bülbül Turan
Aydoğan Ayhan
Barut
Aydın İstanbul Adana
Orhan
Sümer
Adana
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR
AKYÜREK (Konya) Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz talebi var.
Sayın
Baltacı, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
HASAN
BALTACI (Kastamonu) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı Hakkında
Kanun Teklifi üzerine söz almış bulunuyorum, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Şimdi,
bu kanunla birlikte yeni bir ajans kuruyoruz, yeni bir fon oluşturuyoruz;
bu fona da para toplayacağız. Bu kanunda belirtildiği üzere
Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı altında
oluşturulacak fona otellerden, bakanlık belgeli restoranlardan ve
eğlence yerlerinden, deniz turizmi yapan teknelerden, kârına
bakmaksızın, kâr edip etmediğine bakmaksızın cirosunun
yüzde 1i kadar para alacağız, fonun kasasını
dolduracağız. Ne yapacak bu fon? İstediği yere destek
olacak, istediği yere kaynak aktaracak.
Değerli
arkadaşlar, her şeyden önce şunu söylemek istiyorum: Bir ülkenin
en önemli değeri demokrasidir. Bir ülkenin en önemli değeri ifade
özgürlüğüdür, hukukun üstünlüğüdür, kadınlara ve çocuklara
verdiği değerdir, onların yaşam standardıdır. Bir
ülkenin en önemli değeri doğaya, çevreye, tarihe ve kültüre
gösterdiği saygıdır.
Bu
kanunu önümüze getiren bakanlık yetkililerine sormak istiyorum: Türkiyeyi
tanıtacaksınız. Bu fonla, biriken parayla birlikte Türkiyeyi
tanıtacaksınız. Ne diyeceksiniz? Barış gelini
olarak bilinen, onlarca ülkeyi gezen İtalyan kadın sanatçı Pippa
ülkemize geldiğinde tecavüz edilip öldürüldü. mü diyeceksiniz? Ne
diyeceksiniz? Amerikalı kadın turist Sarai İstanbulun
göbeğinde kafası taşla ezilerek öldürüldü. mü diyeceksiniz? Ne
diyeceksiniz? Nevşehire gelen Japon öğrenci bıçaklanarak
öldürüldü. mü diyeceksiniz? Ya da Okluk Koyuna 300 odalı saray
yaptık, ormanı katlettik. mi diyeceksiniz? Yassıadayı
nasıl dümdüz ettiğinizi mi anlatacaksınız?
Değerli
arkadaşlar, yurt dışındaki ülkelerden Türkiyeye gelen
turistlere sürekli uyarı yapıyorlar Gittiğinizde
Cumhurbaşkanını eleştirmeyin. diye. Buraya gelen
turistlere Cumhurbaşkanını eleştirirseniz eğer, on
yılda 200 tane hapishane yaptık, onları size gezdiririz. mi
diyeceksiniz? Ya da ne diyeceksiniz? Bu ülkede gazeteciler, milletvekilleri
hapishanelerde yatmaya doyamadı. mı diyeceksiniz? Ya da Yurt
dışından gelen gazetecileri işimize gelmediğinde rehin
alabiliyoruz. bunu mu söyleyeceksiniz? Kadın cinayetlerini, çocuk
istismarını engelleyemedik, bizim dönemimizde katbekat arttı.
mı diyeceksiniz?
Değerli
arkadaşlar, bahsedildi ama yine bahsetmek istiyorum, üzerini bir kez daha
vurgulamak istiyorum: On iki bin yıllık Hasankeyfi, diğer
adı Hısnıkeyf, Kartal Yuvası, bu Kartal Yuvasını
sulara gömdük. mü diyeceksiniz? Dünyanın ilk beyin ameliyatı
yapılan Alyona Antik Kenti bizim dönemimizde toprak altında
kaldı. mı diyeceksiniz? Ne diyeceksiniz? Zeugmayı nasıl
kurtaramadık, bunu mu anlatacaksınız? Kapadokyaya nasıl
AVM yaptığınızı mı anlatacaksınız? Ya
da ben kendi şehrimden örnek vereyim: 1.400 tane tescilli konak var
Kastamonuda, 2 tane millî park var, 1 tane kokartlı rehber var; bunu mu
anlatacaksınız? Değerli arkadaşlar,
ormanlarımızı, kıyılarımızı nasıl
yağmaladığımızı mı anlatacaksınız?
Şimdi,
bu yasayla birlikte 17 bin otelden, binlerce tekneden, yüzlerce eğlence
merkezinden para toplayacağız, ajansın fonunu
oluşturacağız; istediğiniz yere kaynak
sağlayabileceksiniz, istediğiniz yere destek olacaksınız ve
bu ajans Sayıştay denetiminden muaf olacak değerli arkadaşlar.
Şimdi, Türkiyede ilk defa fon oluşturmuyoruz. İşsizlik
Fonu oluşturdunuz, nerede bu paralar? Bankaları kurtarmaya
aktardınız. Savunma Sanayii Destekleme Fonundaki paralar nerede?
Öfkeli gençlere maaş olarak gitti. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonundaki
paralar nerede? Lüks otellerde harcandı, limuzin kiralama
şirketlerine gönderildi. Özelleştirme Fonundaki paralar nerede?
Seçim bütçesi olarak kullandınız. Varlık Fonundan kim hesap
sorabiliyor, ne olduğunu nereden biliyoruz? Bilmiyoruz.
Değerli
arkadaşlar, Sayıştay denetiminden muaf olmak bu ülkeye
yapılabilecek en büyük kötülüklerden birisidir. Kâr etse de zarar etse de
ben gelir, tepene binerim, yüzde 1i alırım. demek, Yüzde 1i
almazsam Vergi Kanununa tabisin. demek bu ülkeye yapılabilecek en büyük
kötülük. Bu parayı toplayacağınız insanlar Vergi Kanununa
tabi olacak, siz hiçbir kanuna tabi olmayacaksınız,
Sayıştaya tabi olmayacaksınız, genel hukuk hükümlerine tabi
olmayacaksınız. Değerli arkadaşlar, demokrasi demek denetim
demektir. Bu kanunun özeti şu: Bir, birilerine rant
sağlayacaksınız; iki, birilerine iş
sağlayacaksınız; üç, yerel yönetimleri kaybettiniz, birilerine
koltuk sağlayacaksınız. Değerli arkadaşlar, bu yasa bu
hâliyle ülkeye yarar getiremeyecektir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Baltacı, hemen toparlayın.
Buyurun.
HASAN
BALTACI (Devamla) - Bir ülkeyi tanıtmak için barışa ihtiyaç var,
demokrasiye ihtiyaç var, adalete ihtiyaç var, hukukun üstünlüğüne ihtiyaç
var; doğaya, çevreye, insana saygıya ihtiyaç var;
kadınların ve çocukların yaşam kalitesini yükseltmeye
ihtiyaç var.
Son
olarak şunu söylüyorum: Komisyon Başkanı söyledi, Bu ajans
özerk olacak. dedi. Bu Meclise soruyorum: Bir ülkede üniversitelerin özerk
olmadığı yerde para toplayan bir ajansın özerk olması
akla uygun mu değerli arkadaşlar? (CHP sıralarından
alkışlar) Önce üniversiteleri özerkleştirelim, önce bilim
kurumlarını özerkleştirelim.
Teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 94 sıra sayılı Kanun Teklifinin 6ncı maddesinin
2nci fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Muhammet Emin Akbaşoğlu Recep Özel Muhammed
Levent Bülbül
Çankırı Isparta Sakarya
Mehmet Doğan Kubat Abdullah
Güler Cemil
Yaman
İstanbul
İstanbul Kocaeli
"(2)
Turizm payı;
a)
Bileşik tesisler ile konaklama tesislerinden binde yedi buçuk,
b)
Bakanlıktan belgeli yeme-içme ve eğlence tesislerinden binde yedi
buçuk,
c)
Deniz turizmi tesisleri ile Bakanlıktan belgeli deniz turizmi
araçlarından binde yedi buçuk,
ç)
Seyahat acentalarından (münferit uçak bileti satışları
hariç) on binde yedi buçuk,
d)
Havayolu işletmelerinden (ticari yolcu
taşımacılığı faaliyetlerinden) on binde yedi
buçuk,
e)
Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü
tarafından işletilenler hariç olmak üzere havalimanı ve terminal
işletmelerinden binde iki,
oranında
olmak üzere bu ticari işletmelerin yatırımcısı veya
işletmecisi olan gerçek veya tüzel kişilerin bu işletmelerdeki
faaliyetleri sonucunda elde ettikleri net satış ve kira gelirlerinin
toplamı üzerinden alınır. Kış, termal,
sağlık, kırsal ve nitelikli spor turizmi gibi Bakanlık
tarafından teşvik edilmesi uygun görülen turizm türlerinde faaliyet
gösteren tesisler için bu oranlar yüzde elli indirimli olarak uygulanır.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR
AKYÜREK (Konya) Takdire bırakıyoruz Efendim.
BAŞKAN
Söz talebi yok.
Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle,
Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansının ana
gelir kaynağını oluşturan turizm payı
oranlarının sektör bazında yeniden belirlenmesi ve ayrıca,
kış, termal, sağlık, kırsal ve nitelikli spor turizmi
gibi Bakanlık tarafından teşvik edilmesi uygun görülen turizm
türlerinde faaliyet gösteren tesislerin teşvik edilmesi amacıyla bu
tesisler için turizm payının yüzde 50 oranında indirimli olarak
uygulanması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kabul
edilen önerge doğrultusunda 6ncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birinci
bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi,
ikinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci
bölüm, geçici madde 1 ve geçici madde 2 dâhil 7 ila 11inci maddeleri
kapsamaktadır.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Özel.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
44.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, komisyonlarda
muhalefetin katkılarının göz ardı edildiğine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, önce şu konuya bir temas etmek
isterim: İlgili Komisyonumuz şundan şikâyet etti: Ya, ne kadar
akıllıca, ne kadar yapıcı, ne kadar olumlu katkı
verirsek verelim Komisyonda virgülüne dokundurmuyorlar. Bu, son bir
yılın en çok duyduğum sözü, komisyonlardan, üyelerimden
aldığım en çok şikâyet.
Ne
oldu son bir yılda? Güçlü Meclis, gündemimize hâkimiz, her şeyi biz
yapacağız. Ama bir yerlerden metin geliyor, maalesef uzmanlık
komisyonunun tüm partilerden çok değerli üyelerinin bütün bilgi ve
birikimlerine rağmen yeni sistem o metne, orada, o katkıyı
almamayı dayatıyor.
Sonra
ne oluyor? Dün Mehmet Muşa dedim ya Ya, bir Mehmet Bey
yukarısıyla konuşsun. Bu katkılar yukarılarla
konuşuluyor, geliyorsunuz buraya, komisyonda
arkadaşlarımızın dokuz saat dil döküp yaptıramadığı
değişiklikler iktidar önergeleriyle metne dercediliyor, iktidar
önergeleriyle.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Şimdi, burada gerçekten ağır bir sistemsel
soruna işaret var. Hani vesayet ya, Meclise inanılmaz bir vesayetin daniskası
dayatılmış durumda ve arada bir yerlere soruluyor E, doğru
söylüyorlar. diyorlar, o. Oysa bu komisyon aşamasında olacak,
komisyonda bu iş yoğrulacak, pişirilecek, buraya geldiğinde
artık bambaşka şeyler olacak. Yani, komisyonda bütün mücadelemize
rağmen yapamadığımız şeyleri biz burada yapmaya
çalışacağız ama siz komisyonda, yasama mutfağında
bu işi bir noktaya getirmiş olacaksınız. Öbürü,
yasamanın yürütmenin baskısı, etkisi ve artık himayeyi
aşan bir vesayeti altında olduğu iddialarını fevkalade
kuvvetlendirir bir görüntüye sebebiyet veriyor.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet
Muş ile 50 Milletvekilinin Türkiye Turizm Tanıtım ve
Geliştirme Ajansı Hakkında Kanun Teklifi (2/1988) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 94) (Devam)
BAŞKAN
İkinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
İlk
söz, İYİ PARTİ Grubu adına Sayın
Ağıralioğlunun.
Buyurun.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ
PARTİ GRUBU ADINA YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte
olduğumuz kanunun ikinci bölümü üzerine birkaç hususu arz etmek istiyorum.
Özgür
Özel Beyin komisyonla ilgili tenkidine katılıyorum. Burada
yoklamalarla Meclisin çalışma temposunu biraz yavaşlatınca
Hızlanalım. hevesinden ibaret bir şey mutabakata dönüyor.
Sonra Komisyonda teklif ettiğimiz, teklif ettiğimiz miktarlara,
rakamlara yaklaşmasa da birazcık muhalefetin de gönlünü alabilecek
şekilde, bizi biraz daha etkin hâle getirecek, Toplumsal taleplere cevap
verme hususunda biz de biraz katkı sağladık. duygusuyla
buluşturabilecek birtakım düzeltmeler oluyor. Bunlara da
medyunuşükranız, hiç olmamasından daha iyidir. Lakin Komisyon
üyelerimizin, Komisyon üyelerimize iletilen, sektör temsilcilerinden gelen
taleplerin, bu talepler etrafında hem sektörü muhafaza etmek hem sektörün
katılımını sağlamak hem de süreçte daha etkin hâle
getirmek için bizim tekliflerimizin Komisyon safhasında
katılması Meclisin ritmi açısından da çok makbul bir
şeydir. Dolayısıyla bunlar, böyle devamlı Meclisi
yavaşlatarak Bir an önce tatile girmemiz lazım, bir an önce
bitirmemiz lazım. tazyikinin altında Siz 0,25 demişsiniz ama
binde 25lik bir indirim yapsak acaba nasıl olur?la, sanki bize de bir
sus payı, bir ikna payına dönen bir müzakere şeklidir. Usul
hatırlatması çok doğru bir hatırlatmadır, bunu ciddiye
almamız lazım.
Şimdi,
geneli üzerinde arkadaşlarımızın ortak sükûneti
Aslında bu mevzuda mutabıkız. Hükûmetin yönetme, yeni bir model
olarak bize sunduğu şu andaki hükûmet sistemiyle de mütenasip bir
şeydir bu; hızlı karar vermek, denetimden uzakta kalabilmek.
Hızlı karar vermek çünkü ihale ilanları itirazlara konu olacak,
beş altı aylık gecikmeler, bunlardan kurtulmak için
Sayıştay denetiminin dışında kalmak, Kamu İhale
Kanununun dışında kalmak; bunun dışında
kalmamızın da bir anlamı var, turizm sezonunu
kaçırmayacağız, mecburen hızlı davranmak, daha etkin
olmak için de sektör temsilcilerinden daha çok, sektörün içerisinde alaylı
olarak bulunan ve bizim tasarrufumuza açık insanların katılımını
sağlamak gibi, hızlı çalışmayı mutlaka etkin ve
verimli çalışmak gibi zannetmek hastalığı var bu
işin içerisinde. Hâlbuki biz köklü bir devletiz, kurumsal bir iradeyi
temsil ediyoruz. Devlet kurumlar kurumudur. Yeni bir kurum kurarken devleti
ayakta tutan şeyin bir anane, bir gelenek olduğunu unutmadan,
kurduğumuz kurumun bundan sonra da bu fonksiyonu ifa etmesini temin
etmemiz lazım.
Şimdi,
büyük bir sıkıntı şu: İktisadi
zorluklarımızın ayyuka çıktığı bir dönemde,
geçim darlıklarının feryat figanlara
karıştığı bir dönemde Meclisin genel görüntüsünün para
dağıtmak falan gibi olmak mesuliyeti varken para toplarken görünen
bir Meclis bu dönem çok itibarlı değildir. Yani, TBMM TVden kendi
hisselerine düşecek bir rahmet bekleyen insanların Acaba bugün
hissemize bir zam düşer mi? Ya, acaba bugün bize bir af düşer mi?
Acaba vergi dilimlerimizde bir azalmaya, bir tedricen düzeltmeye giderler mi?
diye Meclis TVye kulak kesildiği bir dönemde Meclisin Deli Dumrul vergisi
gibi bir şeyi söylerken görülmesi bu dönem için çok doğru bir şey
değildir. Yani Vergi dilimlemesini kaçırdık, bu arada vergi
dilimlerini artırırsak da millet bize feryat figan edebilir.
Hazır, birazcık böyle kendi ayaklarının üstünde durma
ihtimali olan bir sektör var, oradan vergi alalım." demek de kötü bir
iştir arkadaşlar, kabul edelim, bu kötü bir iştir. Şimdi,
bu vergiyi almaya teşebbüs edeceğiz. Bu almaya
çalıştığımız vergiyle, koyduğumuz vergiyle,
otel vergisiyle, otelcilerin turizm vergisiyle, ne diyorsanız buna, hasıl
olacak iktisadi büyüklükten ne sağlamaya
çalışacaksınız? Biz memleketimizi
tanıtacağız. Memleketimizi tanıtacağız.
dediğiniz insanlara da diyorsunuz ki: Bu sene yetişmez ama siz
ekimden bize para vermeye başlayın, biz seneye sizi
tanıtacağız. Zaten 2019u, 2020yi satarak göğüsleyen
sektörün içine bir de böyle bir yükü koyarak, onların üstüne ayakta
kalmış bir sektörümüz var, onu da böyle sıkıntıya
sokmamak aslında bizim bir hassasiyetimiz olması lazımdı,
onu da gözden çıkardınız.
Şimdi, sektör temsilcileri Biz de olalım.
falan dediler. Alaylı mektepli işler gibidir bu işler.
Bakanları dışarıdan teknokrat gibi atayacağız.
diye katılabileceğimiz makul bir teklifti bu. Sektörün içinden
birinin bakan olması çok affedersiniz- merkepten düşen birinin başına
geleni bildiği için daha iyi tedbirler alabilmesine imkân verir diye makul
bulduğumuz bir şeydi aslında. Ama şimdi bu biraz Süleyman
Demirelin Yeni Asyacılarla yaşadığı şeye döndü.
Efendim size çok destek vereceğiz. Veriyorlar destek. Sonra kabine kurulurken,
malumualiniz, siyasetle ilgilenen herkes bilir bunu, kabinede kendilerinden
kimseyi görmeyince Süleyman Bey'e gelip Efendim, kabinede bizden hiç kimse
yok. deyince Süleyman Demirel demiş ki: Ben varım ya. Şimdi,
bizim bakanımız da sektör temsilcisi olarak galiba kendisinin
varlığını ifade etmiş oluyor. Tamam, sektör temsilcisi
olarak varlığına da bir şey demiyoruz, lakin şunu göz
önüne almak zorundayız: Bir memleketin tanıtımı, sadece
sektörden toplayacağınız ceman, yekûnu 350 milyon dolarlık
bir bütçenin Yüzde 85ini tanıtıma ayıracağız, yüzde
15ini de idari işlerimize harcama olarak kullanacağız.dan
ibaret bir algıyla ayağa kalkamaz, bir sektörü böyle
toparlayamazsınız. Dört başı mamur bir ülkenin Gelin,
bizde ne zenginlikler var. diyebileceği bir yönetimin, bir yönetim
maharetinin, onunla beraber kalkınmışlığın,
onunla beraber gelişmişliğin, marka değeri
üretmişliğin, hepsinin içine katıldığı büyük bir
kalkınma iradesiyle cazip hâle gelmiş, merak konusu olmuş bir
ülkenin aslında turizmi gelişkin olur.
Şimdi,
burada, aslında, ülkemizde yönetim mahareti göstermek,
kalkındırmak, demokrasi standartlarını yükseltmek, ifade
hürriyetiyle ülkeyi parmakla gösterilebilir hâle getirmek, üniversitelerini
dünya üniversiteleriyle rekabet edebilir hâle getirmek, dünya biliminin ilgi
odağı hâline getirmek, gelen üniversite öğrencilerini geri
dönerken ülkenin gönüllü elçisi yapabilmek, buradan yurt dışına
gönderdiğiniz öğrencilerinizle ülkenin ne kadar kaliteli bir
eğitim verdiğini gösterebilmek, üniversitelerinden mezun olmuş
insanlarıyla marka değeri yüksek, yetiştirdiği,
ürettiği, patent başvurusunda bulunduğu ürünlerle, dünya
iktisadi bünyesine katmış olduğunuz katma değerle ve
ürünlerle reklamınızı yapabilmek, yolsuzluk
sıralamasında derece yapmakla kötü propagandasını
yaptığınız ülkenin, aslında böyle yaparak doğal,
turizmcilerden para toplamadan propagandasını yapabilme imkânı
verir size, bize, hepimize. Ülkemizi iyi idare etmek, otelcilerden para
toplayarak reklam ve propaganda yapmaktan daha iyi bir iştir. Ülkenizi
adaletle yönetmek, ülkenizin zenginlik seviyesini yükseltmek, esnafın
yüzünü güldürmek, esnafın abus çehresini tebessüm eder hâle getirmek yani
yurt dışından gelen turiste saldıracak bir esnaf
hissiyatından çıkarmak, kendi insanınızın asabını
düzeltmek, Çaykaranın dağlarında sektör temsilcisi olarak
yaşayan insanları iki ay turist bekleyen, on ay açlıktan ölecek
hâle gelmekten kurtarmak, sektörün bütün problemlerini kurumsal olarak çözmek
için ülkenin gelişmişlik seviyesini yükseltmek, millî geliri
yükseltmek, adalet skalasındaki yerini yükseltmek, temsildeki yerini
yükseltmek, ifade hürriyetindeki yerini yükseltmek yani bütün bunları
yaparken aslında ülkenin görünen yüzünü dünyanın ilgi odağı
hâline getirmektir yapacağımız iş. Şimdi bütün bunlar
başımızda bir gaile olarak dururken, memleket kötü
yönetilmiş, memleketin ekonomisi bunca bozulmuşken aslında
ekonomi maharetsizliğinin bir avantajı var. Ekonomiyi kötü yönetince
döviz kurunun kontrol edilemez yükselişi ülkenin ziyaret edilme
potansiyelini biraz artırıyor; kabul edelim ki ekonomi yönetimindeki
maharetsizliğin turizmimize böyle bir katkısı oldu çünkü ülkemiz
ucuz bir ülke hâline geldi. Ucuz bir ülke hâline gelince demokrasi
standartlarınız, genel görünümünüz ne kadar kötü olursa olsun,
başka yerde çok daha pahalıya yapılacak tatiller burada daha
ucuz hâle gelebiliyor ama burada problem var. Göz önüne
aldığımız birtakım düzenlemelerle sektörü ayakta
tutmak, yaşatmak, rekabete uygun hâle getirmek zorundayız. Burada da
hatırı sayılır bir handikap olduğunu düşünüyoruz.
Efendim, 0,25e düştü, ekimde ödenecekti, kasıma tehir edildi,
bunların hepsi makul işler. Bütün bunlarla ilgili
İşte,
binde 50 talebimiz oldu. Sağ olsun, iktidar grubumuz ona da şöyle
nezaret etti: En azından 2019a kadar binde 50 düzeyinde duralım,
ondan sonra binde 75e getirelim. Bunların hepsi de makul ama bayram
değil seyran değil, bu Hükûmetimizin turizmcilere sarılma hevesi
nereden geldi? Ha, bizim bu arada binbir türlü gailemiz varken ne lazım
bize ki Arkadaşlar, biraz para toplayın, biz sizin için para
harcayacağız. falan gibi bir siyasi algoritmayı kurmak niçin
ihtiyaç oldu, derdinize ne oldu? Yani biz Parlamentoyu tatile göndermek
üzereyken yani herkes seçim bölgesine gidip çalışacakken, milletle,
bize oy veren seçmenlerimizle karşı karşıya gelecekken
nereden lazım oldu ki hepimizi bir vergi vesilesine alet edip seçim
bölgemizde Yahu yemediniz, içmediniz, tatile gelirken bir de bize vergi mi
koydunuz geldiniz? gibi sitemlerle bizi karşılaştırmaya
teşebbüs ettiniz? Yani zannediyorum Parlamentoda çok yoğun
çalışmasak da arkadaşlarımızın kahir ekseriyeti
tatil beldelerine gidecekler, çoluğu çocuğu tatile götüreceğiz
biraz. Orada bir de otelcilerle bizi karşı karşıya getirme
teşebbüsü nedir arkadaşlar?
Dolayısıyla
üç aşağı beş yukarı kanunlar kadar kanunların
yapılma zamanları da mühimdir. Bunları yapma süreçlerinin
içerisinde hedeflediğimiz işle alakalı zamanlamayı da
tutturmak zorundayız.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Ağıralioğlu, tamamlayın lütfen.
YAVUZ
AĞIRALİOĞLU (Devamla) Ben bu mevzunun zamanlamasını
doğru bulmuyorum. Zamanlamasını doğru
bulmadığım işin sürecin içerisinde denetlenmekten kaçma
üslubunu doğru bulmuyorum. Bu yol oldu yani Sayıştay
denetiminden kaçalım, Kamu İhale Kanunundan azade tutalım ama
bize para vermeyenlere vergi mükellefiyetini hatırlatalım; vergi
mükellefiyetini hatırlattığımız için de
arkadaşlarımızı aslında size ceza keserizle
korkutalım. Zorunlu bağış gibi. Bir de bu fona
katkıyı bağışla falan da besleyelim, kuvvetli hâle
getirelim. Bu tam keyfimize göre bir yönetimin Bize bağış
yaparsanız biz de sizin bazı kabahatlerinizi görmeyiz. gibi bir
suistimale de imkân verecek istisnalarla güçlendiği bir iştir.
Yanlıştır; kurgusu yanlış, zamanlaması
yanlış, muhatapları yanlış, üslubu yanlış,
her şeyi yanlış. Ama bütün bunlara rağmen bunu turizm
sektöründe çalışan kurumlarımız için de, mücadele eden ve
ayakta kalmaya çalışan otelcilik sektöründeki
çalışanlarımız için de istihdama vesile olacak ve yükü azaltacak
şekle dönüştürmeye gayret ettik. Bizim tekliflerimizi birazcık
dikkate aldınız, birazcık nispetini aşağıya
düşürdünüz aldığınız verginin. Onun için de
teşekkür ederiz ama bu kanunun zamanı, yeri yanlıştır.
Genel
Kurulumuza saygılar. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, söz taleplerimiz var.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Özel.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
45.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, kötü ekonomi
yönetiminin Türkiyeyi ucuz tatil beldesine dönüştürdüğüne ve
demokrasi duyarlılığı yüksek turistin gelmediğine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Kısa tutacağım Sayın Başkan.
Sayın
Grup Başkan Vekilinin baştaki benim usul hatırlatmama nazik
sözleri ve genişleten katkısı çok önemli. Ben de
konuşmasından esinlenerek bir katkıyı sunmak istedim. Belki
konuşmaya verilecek cevapta ona da bir yer verebilir Sayın AKP Grup
Başkan Vekili.
Kötü
ekonomi yönetiminin Türkiyeyi ucuz bir tatil beldesine dönüştürdüğü
doğru ama buna şöyle bir katkı yapalım. Demokrasi
duyarlılığı yüksek turist gelmiyor, parayı da
demokrasi duyarlılığı yüksek turistten kazanıyorsunuz.
Demokrasi duyarlılığı olmayan turist -ülke isimleri
saymayacağım, uluslararası ilişkiler açısından
buralarda sıkıntılı bu- her şey dâhil dediğiniz
sistemle gelen ve ilave para bırakmayan turisttir. Demokrasi
duyarlılığı olan turisti Türkiyeye çekmeden sektörün nefes
alması, rahatlaması, para kazanması mümkün değildir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) AK PARTİden önce
geliyorlardı değil mi?
BAŞKAN
Buyurun.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Bunun için de demokrasiye ihtiyaç vardır, bunun için
hukukun üstünlüğüne, hukuk güvencesine ihtiyaç vardır.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Kayıtlara girdi.
Sayın
Akbaşoğlu...
46.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, yasama faaliyetlerinin bir bütün olduğuna,
Türkiyenin AK PARTİ iktidarları döneminde hem turist
sayısı hem de turizm gelirleri bakımından rekor
kırdığına ilişkin açıklaması
MUHAMMET
EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Değerli
milletvekilleri, tabii, yasama faaliyeti bir bütün. Bunun teklif
aşamasından komisyon aşamasına, oradan Genel Kurul
aşamasına kadar bir bütünlük içerisinde, gerek sektör gerek
bakanlık gerek muhalefet partilerinin katkıları
şekillendiriyor bu kanun tekliflerini ve Genel Kurulun iradesiyle ortaya bir
netice çıkıyor. Bu katkıları almamızdan daha
doğal ne olabilir bir uzlaşma adına, demokrasi adına? Sonuç
itibarıyla geçen hafta da 2 tane kanun geçirdik; beraberce, ortak
önergelerle son şeklini verdik. Bu, övünülmesi gereken ve takdir edilmesi
gereken bir husustur, birincisi bu. Yani niçin bizim görüşlerimize
değer veriyorsunuz der gibi yani tersinden bir yaklaşım...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YAVUZ
AĞIRALİOĞLU (İstanbul) Teşekkür ettik Muhammet Bey.
MUHAMMET
EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) Yani hakikaten şu
boyutuyla da ifade etmek gerekir: Bakınız, hem turist
sayısı hem de turizm gelirleri bakımından AK PARTİ
iktidarları dönemi Türkiyenin rekorlarını kırmıştır,
rekorlarını. Sonuç itibarıyla, hem demokrasi, hem özgürlük hem
de doğal güzelliklerin buluştuğu dünyanın en güzel
vatanına sahibiz ve bizim bu ajansla yapmak istediğimiz şey,
sektörel anlamda bir bütünlüklü bakış açısı içerisinde,
ulaşımı, turizmi, tanıtımı birleştirmek
suretiyle, bunun kanuni altyapısını oluşturmak suretiyle,
hızlı, etkin bir neticeyle sonuçta ülkemizin gelirlerini
artırmak, turist sayısını artırmak ve turizmde
hakikaten ileri giden ülkelerin yapmış olduğu örnekleri olan
ajansı kendi bünyemiz çerçevesinde Türkiyeye kazandırmak.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayın lütfen Sayın Akbaşoğlu.
MUHAMMET
EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) Toparlıyorum.
Bu
kadar olağan bir durumu, olağan bir yaklaşımı
hakikaten tersinden bakarak zemmetmeye çalışmanın bir
mantığını ben anlayamadım. Bunu da değerli grup
başkan vekili arkadaşlarımla paylaşmak istedim.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
YAVUZ
AĞIRALİOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, bir cümle
MUHAMMET
EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sataşma yok,
açıklama var.
YAVUZ
AĞIRALİOĞLU (İstanbul) Sataşmaya mahal
vermeyeceğim.
BAŞKAN
Sataşma yok ama Grup Başkan Vekili olarak Sayın
Ağıralioğlu, buyurun.
47.- İstanbul Milletvekili Yavuz
Ağıralioğlunun, Hükûmetin vergiyi adaletle dağıtarak
yükü daha çok üstüne alması gerektiğine ilişkin
açıklaması
YAVUZ
AĞIRALİOĞLU (İstanbul) Sayın Başkanım, bu
kriz zamanı Erzurumlular para olmaz zamanlarda söylerler, çok hoşuma
giderdi. Para olmaz zamanlarda dadaşlardan para isteyince onlar derler ki:
Gardaş, can mı ki bu verek yani bu para yani.
Şimdi
sektör bu ara para taleplerine böyle bakıyor. Yani canını al
parasını alma hissiyatının olduğu zamanlarda biraz
özen göstermek lazım vergilendirmeye. O yüzden biz 0,25te tutalım,
görelim ki bu verimli oldu, makul oldu, faydası oluyor sektöre, sektörü
besliyor, ondan sonra zaten gönüllülük esası üzerinden çok daha
fazlası size verilecektir. O yüzden böyle hele bir verin, sonra
bakarız şeklinde yönetmektense bence faydasını göstermek,
vergiyi adaletle dağıtmak, yükü daha çok Hükûmet olarak üstünüze
almak, sonra rahmet tarafından istifade etmek. Şimdi birazcık
zahmeti sektöre, rahmeti size gibi organize edildiği için sitem ediyoruz.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
MUHAMMET
EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) Daha fazla rahmet gelecek
inşallah, sektöre çok daha fazla rahmet gelecek.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet
Muş ile 50 Milletvekilinin Türkiye Turizm Tanıtım ve
Geliştirme Ajansı Hakkında Kanun Teklifi (2/1988) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 94) (Devam)
BAŞKAN
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Sayın Başkan. (MHP
sıralarından alkışlar)
Sayın
Başkan, siz de yeni bir tartışmaya yol açmadan konuşun
lütfen.
MHP
GRUBU ADINA ABDURRAHMAN BAŞKAN (Antalya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi ve televizyonları
başında bizi izleyen büyük Türk milletini saygıyla
selamlıyorum.
Türkiye
Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı Kurulması
Hakkında Kanun Teklifinin ikinci bölümü için Milliyetçi Hareket Partisi
Grubumuz adına söz almış bulunuyorum.
Türk
ekonomisinin vazgeçilmezi ve temel taşlarından birisi olan turizm,
dış ticaret açığına, enflasyona ve işsizliğe
çare olması sebebiyle önemle üzerinde durulması gereken bir
sektördür. Bu ajansın kurulması Türkiyenin turizm hedeflerine
ulaşması için bugüne kadar yapılan yatırımların,
konaklama stokumuzun artması yanında ülkemizin turistik potansiyelinin
ve fırsatlarının etkili bir şekilde dünyaya
tanıtılmasına katkıda bulunacaktır. Ülkemize turist
gönderen ülkelerin sayısını artırmanın yanında,
yüksek harcama grubundaki turistlere yönelik çalışmalara
ağırlık verilmelidir. Türkiye Turizm Tanıtım ve
Geliştirme Ajansının ilk yapması gerekenlerden biri
turizmin çeşitlendirmesi olmalıdır. Bu sebeple, sadece yaz
turizmi değil, tüm aylara yayılmış, golf turizmi, inanç
turizmi, gurme turizmi ve kruvaziyer turizmi gibi, harcaması yüksek
turistler grubunda yer alan turizmden ülkemizin aldığı pay
artırılmalıdır.
Ülke tanıtımı, pazarlama stratejisine
bağlı bir aktivitedir ve yapılacak olan uzun vadeli planlara
bağlıdır. Dünyada turizmde gelişmiş ülkelerin
ekseriyetinde turizm ajansları mevcuttur, Amerika Birleşik
Devletleri, İspanya, İngiltere, İtalya ve Singapur gibi. Örnek
olarak; çok yıllar öncesinde kurulan, 1964 yılında kurulmuş
olan Singapurdaki ajanstan bugüne kadar turist sayısı yaklaşık
170 kat artmıştır. Kurulacak olan bu ajans, yapacağı
çalışmalarda veya toplantı ve aktivitelerde ülkemizdeki turizm
alanındaki paydaşlardan yıllara yayılmış bir
deneyime sahip olan TÜRSAB ve Türkiye Otelciler Birliğinden ya katkı
almalı ya da bunların birer temsilcilerini bünyesine dâhil etmelidir.
Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansının
finansman ihtiyacı sağlanırken alacağı payın bu
alanda faaliyet gösteren kuruluşlara fazla yük getirmemesi önemli bir
husus olarak dikkate alınmalıdır. Unutulmamalıdır ki
ajans sektördeki kuruluşlardan toplayacağı finansmanı yine
sektörün ve ülkemizin kalkınması için kullanacaktır.
Tanıtım amacıyla yüksek bütçeli bir fon
oluşturulması çok önemlidir ve turizm adına yapılması
gereken bir atılımdır. Turizm ajansı olan ülkelerin
tanıtım bütçelerine bakacak olursak; Fransada 97 milyon dolar,
İspanyada 91 milyon dolar, İngilterede 119 milyon dolar seviyesinde
olduğu görülmektedir. Ülkemizde ise, 2018 yılı için 25 milyon
dolar seviyesinde olup yeterli değildir. Turizm açısından
ülkemizdeki var olan potansiyeli kinetik enerjiye dönüştürmemiz
gerekmektedir. Sektörün hizmet kalitesinin ve niteliğinin
artırılması vazgeçilmez bir şarttır. Bu sayede,
öncelikli hedeflerden biri: Kişi başına 647 dolar olan
harcamanın 1.000 dolara yükseltilmesini sağlamalıyız.
Önümüzdeki en yakın hedeflerden biri, yıllık turist
sayısının 50 milyona, turizm gelirinin de 50 milyar dolar
seviyesine çıkarılmasıdır. Sadece Çinde 370 milyon
kişi yıllık 20 bin dolar üzerinde gelire sahip olup, bunlardan
en az 1 milyonunun ülkemizde tatil yapması sağlanmalıdır;
her bir Çinlinin ortalama 3 bin dolar seviyesinde harcama
yaptığı da bu konunun ne kadar önemli olduğunun bir
göstergesidir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; turizmin başkenti Antalya
dünyanın önemli bir turizm destinasyonu olarak da bilinir. Dünyanın
hiçbir ülkesinde bu kadar güzel tabiata, tarihe, denize ve güneşe, bu
kadar güzel otellere ve bu kadar güzel yemeklere bu fiyatlarla ulaşmak
mümkün değildir.
Antalyamıza
Haziran 2019 itibarıyla Gazipaşa ve Antalya Havalimanları
yoluyla 5 milyon 344 bin turist gelmiştir. Bu sayı, 2018e göre
yaklaşık yüzde 17lik bir artış demektir. Ülkelere göre
baktığımızda, Rusya, Almanya, İngiltere, Ukrayna,
Hollanda ilk altı ay itibarıyla en çok turist gelen ülkelerdir.
Ağırlıklı olarak 25 ülkeden turist gelmiştir. Bu ülke
sayısının artırılması elzemdir; bu da, kurulacak
olan, bugün üzerinde konuştuğumuz Türkiye Turizm Ajansının
yapması gereken işlerdendir.
Yine,
Gazipaşa ve Antalya Havaalanlarına Ocak-Haziran 2019 itibarıyla
iniş yapan dış hatlar uçak sayısı 30.083e
ulaşmış olup 2018e göre yüzde 19luk bir artış
sağlanmıştır.
2018
yılı itibarıyla 13 milyon 642 bin turist ağırlayan
Antalyamızda 2019da gelen turist sayısının 16 milyonu
aşacağı tahmin edilmektedir. 2020 yılı hedefimiz, 20
milyon turist, 20 milyar euro gelir olmalıdır.
Bugün
itibarıyla Antalyamızda Turizm Bakanlığı işletme
belgeli 788 tesis, 209.919 oda, 452.481 yatak; yatırım belgeli 91
tesis, 19.468 oda, 41.473 yatak; belediye belgeli ise 994 tesis, 53.219 oda,
119.963 yatak olmak üzere toplam 613.917 yatak kapasitesi bulunmaktadır.
Bu, çok ciddi bir yatak kapasitesi demektir.
Turizm
tesislerinde yetişmiş eleman bulma zorluğu çekilmektedir.
Hâlbuki Millî Eğitim Bakanlığıyla bu alana yönelik
yapılacak çalışmalar işsizliğin de önlenmesi
açısından faydalı olacaktır. Direkt olarak turizm
alanında çalışacak dil bilen elemanların
yetiştirilmesi sağlanmalıdır. Unutulmasın ki memnun
giden her turist yeni turistleri getirir, bu da hizmet kalitesindeki
memnuniyetle sağlanır.
Ayrıca,
gelen turistlere ülkemize girişlerinden çıkışlarına
kadar güvenli bir ortam sağlamamız gerekmektedir. Antalya gibi turizm
merkezli illere kalifiye, dil bilen turizm polislerinin görevlendirilmesi iyi
olacaktır. Bunun için İçişleri Bakanlığının
turistik illere unvanı turizm polisi olan polisleri görevlendirmesi ve
Jandarmada da aynı nitelikte turizm jandarması unvanlı
görevlendirme yapılması uygun olacaktır.
Antalya,
yaylasından deniz kenarına çok geniş bir yemek
çeşitliliğine ve kültürüne sahiptir. Turistlerin oteller
dışında da Antalya içerisinde ve çevresinde yemek yiyeceği
mümkünse Michelin yıldızlı restoranların tesis edilmesi
önemli bir açığı kapatacaktır.
Antalya
Valiliğimizin önderliğinde turizmle ilgili sivil toplum temsilcileri
ve siyasetçilerin de katkısıyla durum tespiti yapılarak Türkiye
Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansına yol haritası
sunulması faydalı olacaktır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Antalyamızın hem merkezi
hem de ilçeleri ayrı birer güzelliktedir. Gazipaşadan
başlayarak Kaşa uzanan sahil şeridiyle, Toroslara
sırtını yaslayan yaylalarıyla, buram buram tarihin kokusunu
yaşayan kadim devletlerden bu yana Antalya, medeniyetlerin
beşiği olmuştur. Topraktan çıkan tarih, Side, Myra, Patara
ve Pergede antik kent olarak, Aspendosta dünyanın en güzel ekosistemine
sahip tiyatrosu olarak karşımıza çıkar. Termessos
Tiyatrosu, meclis binası, agora ve sarnıçları mutlaka ziyaret
edilmelidir.
Tarih,
sadece toprağın üstünde değildir, Antalyada denizin içinden ve
mağaralarından bahsetmeden geçmek olmaz. Kekovada tarihe dalarak
şahitlik etmek, Mavi Mağaranın büyüsüne kapılmak, Dim
Mağarasının serinliği, Damlataş
Mağarasının sarkıtları ve dikitleri bunlardan sadece
birkaçıdır.
Tabii
ki Antalya turizminde önemli bir payı olan Alanyadan da bahsetmeden olmaz.
Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli Bey Alanyada
Alanyanın etrafını çevreleyen Selçuklu şaheseri olan
kalemiz, âdeta turizm amacıyla gelenleri sevgiyle kucaklayan bir sembol
hâline gelmiştir. Belediyemizin armasında bulunan çift
başlı kartal Alanyanın dünyaya bakışını
özetlemiştir. Bir yüzü doğuya, diğer yüzü batıya dönük çift
başlı kartal dünyanın her yerinden gelen misafirlerimize kucak
açmış, farklı milletlere ev sahipliği
yapmıştır. diyerek turizme verdiği değeri ifade
etmiştir.
Kısacası,
turizm dendiğinde akla ilk gelen ülkenin Türkiye, akla ilk gelen
şehrin de Antalya olması için canla başla
çalışacağımızı burada ifade etmek istiyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime son verirken Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu olarak (2/1988) sayılı Kanun Teklifine olumlu
oy vereceğimizi belirtiyor, Gazi Meclisimizi ve yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.24
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 22.32
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Nurhayat ALTACA KAYIŞOĞLU
(Bursa)
----- 0 -----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 100üncü Birleşiminin Altıncı
Oturumunu açıyorum.
94
sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon?
Yerinde .
İkinci
bölüm üzerinde gruplar adına söz sırası Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Batman Milletvekili Necdet İpekyüze
aittir.
Arkadaşlar,
ilave birer dakika süre vermeyeceğim, süreniz içinde bitirmenizi rica
ediyorum.
Buyurun
Sayın İpekyüz. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP
GRUBU ADINA NECDET İPEKYÜZ (Batman) Sayın Başkan, değerli
vekiller; hepiniz saygıyla selamlıyorum.
İkinci
bölüm üzerinde konuşacağımız kısımda aslında
2 tane ana madde var. Bir tanesi denetim üzerine düşünülmüş, madde 7;
madde 8 daha çok muafiyet ve istisnalar üzerine; 9uncu madde ve diğer
geçici maddeler de artık zaten usule ilişkin düzenlenen maddeler.
Söz
konusu düzenlemeyle
Aslında bir taraftan biz, Meclisin ilk
açıldığı günden beri yasama, yürütme, kuvvetler
ayrılığı, denetlemeden çok söz ediyoruz ve denetlemenin ne
kadar önemli olduğunu söylüyoruz; bir taraftan da çıkarılan
yasalarla aslında gerçekten Türkiyede yaşayan insanların daha
huzurlu, daha refah düzeyi artmış bir şekilde yaşaması
için düzenlemeler yapmayı hedefliyoruz. Başta demokratik haklar olmak
üzere, özellikle ekonomik açıdan daha iyi geçinebilmeleri için neler
yapabiliriz diye düşünüyoruz. Fakat gelin görün ki bir taraftan Kriz
yok. deniyor; bir taraftan kriz için, para bittiği için, para
getirebilecek kaynaklar bulunuyor; bir taraftan da biz Meclisin diğer
değerli üyelerinin işlevsiz hâle getirilmesi için her türlü oyun,
yasayla yürürlüğe sokuluyor.
Nasıl
mı? 7nci maddede, daha çok, bu ajansla ilgili yapılan düzenlemede,
ajansın denetlenmesi için bir düzenleme düşünülmüş. Normalde
aslında Türkiyede birçok kurum denetlenebilme özelliğine sahipken
son dönemde yeni bir yöntem geliştirildi: Bağımsız
denetleme kuruluşları. Finans açısından belli standartlar
uygun olduğunda, bu standartlara uygun olan kurumlar, ismi
bağımsız denetleme kuruluşuna dönüştürülüp
denetlemeye çağırılıyor.
Şimdi,
dünden beri konuştuğumuz ajans üzerinde, gerek kesilen para,
miktarın büyüklüğü, oluşum şekline baktığımızda,
bunun denetlemesine gelince Bizler yokuz, bağımsız bir
denetleme
Peki, bunu kim seçecek yani bağımsız denetlemeyi
yapacak kuruluşu? Zaten Bakan, biliyorsunuz, bir şirket sahibiydi,
Bakan olarak atandı. Bakanın belirlediği ve şirketlerden
seçilmiş bir icra kurulu var, bir yönetim kurulu var. Bu yönetim kurulu
diyecek ki: Gelin -üç tane firmadan teklif alacak- bizi denetleyin.
Arkadaşlar, bu olmaz. Bu, denetleme olmaz. Hele siz bu gelir
kaynaklarına bağış gibi bir maddeyi de koymuşsanız
kim bilir nasıl, hangi isimlerle, ne bağışlar olur ve daha
sonra nasıl denetlenebileceği de meçhul bir şekle
dönüşebilir. Siz bunu denetlemeyi düşünüyorsanız tümüyle
şeffaf olması lazım. Ve AKP, ilk geldiğinde, ortak paydada,
ortak akılda şeffaflıktan yola çıkarken şimdi
şeffaflığı kamufle etmek için her türlü çabayı
gösteriyor. Bir taraftan da hemen madde 8de ne deniyor? Muafiyet ve
istisnalar.
Arkadaşlar,
şimdi Muafiyet ve istisnalar denirken -ajansın kuruluşu belli,
gelecek para belli- ne yapılacağını, ne edileceğini,
hiçbirisini bilmiyoruz, nasıl oluşacağını bilmiyoruz.
Bir taraftan bağımsız denetleme kurullarına veriyorlar,
daha sonra da Sayıştay denetiminden muaf tutuyorlar. Sayıştay
dediğimiz nedir? Yasama, yürütme ve yargı adına, Meclis
adına, hepimiz adına, işte yargıçlardan
bağımsız heyetlerle oluşturulan bir kurum. Giderek
Sayıştay zaten etkisiz hâle getiriliyor. Sayıştayın
etkisiz olması Meclisin de etkisiz olması anlamına gelmektedir.
Niçin? Çünkü Sayıştay etkisiz olduğunda, yetkisi
alındığında, denetim yapmadığında
Üniversitelerde gördük, yerel yönetimlerde gördük; birçok kurumun
Sayıştay raporları burada okunduğunda ne cevap
verileceği bilinmedi. Biz onları çıkartıp gerek yerel
yönetimlerle ilgili gerek başka kurumlarla ilgili Sayıştay
raporlarını açıkladığımızda, yolsuzluklardan
tutun usulsüzlüklere, her türlü şey ortada. Böyle bir ajans kuruyorsunuz.
Böyle bir ajansın katılımında sıkıntılar
var, siz bunu Sayıştay denetiminden muaf tutuyorsunuz. Bu muafiyet de
yetmiyor, Kamu İhale Kanunundan da muaf tutuyorsunuz. Bir taraftan
diyorsunuz İhale açacak, bağımsız üç tane firmadan birini
tercih edecek. Ondan da muaf tutuyorsunuz.
Ve
biliyor musunuz, tam 186 kez Kamu İhale Kanunu değişmiş,
186 kez. Artık elek değil, kalbur değil, delik deşik olmuş.
Bununla da yetinmiyorsunuz, bununla da tekrar
Bu muafiyet de yetmiyor, daha da
muafiyet olması lazım. Nedir? Damga vergisinden muaf tutuyorsunuz. Bu
da yetmiyor. Başka? Diyorsunuz ki: Bu, icra işlemi yapacaksa, dava
açacaksa teminatlardan da muaf olması lazım. Bu muafiyet de
yetmiyor. Bir de ne diyor? Diyor ki: Sen kamu değilsin, buraya
alacağın personel de kamu kurumlarına personel
alınmasına dair mevzuat hükümlerine tabi olmayacak, bundan da
muafsın. Gerçekten, bu artık ayıp ya, muafiyet dediğiniz
bu şekle mi dönüşür ya? Her şeyden muaf tutuyorsunuz.
Peki,
ne oluyor? Bu muafiyet de yetmiyor. Peki, kamu kurumu mu, özel kurum bu ajans?
Kamuysa Sayıştayın olması lazım, kamuya göre personel
atanması lazım; bunlar da yapılmıyor. Peki, özel
şirketse, özel hukuka tabiyse özel hukuka ait işlemlerin
yapılması lazım. O zaman, özelse bundan vergi almamız
lazım; vergiden de muaf tutuyorsunuz. Yani kendinize ait nasıl
düzenleme yapmanız gerekiyorsa öyle bir düzenleme yapıyorsunuz.
Arkadaşlar, böyle ismini bağımsız koyup mış
gibi yapıyorsunuz; hani derler ya gibi gibi, gibi gibi bir şekle
dönüştürüyorsunuz. Siz bağımsız olmasını
düşünüyorsanız, tümüyle kamuya açık, şeffaf bir şekle
ve Meclisin denetimi içinde olabileceği bir şekle dönüştürmeniz
lazım.
Bir
taraftan da biz diyoruz ki: Kriz var, insanlar iş ihtiyacında,
insanlar artık pazara gittiğinde kendi ekmeklerini alma derdine
düşmüşler. Siz bunların bütününü sermaye kesimi için
getirdiğinizde aslında turizme yarar getirmiyorsunuz; turizmi
baltalıyorsunuz, turizmde bölgeler arası eşitsizliği
artırmış oluyorsunuz.
Bakın,
bunu az önce de söyledim, arkadaşlar, hatiplerin bir kısmı da
değindi; Hasankeyfi çok konuştuk burada, çok dile getirildi;
önümüzdeki hafta da birçok etkinlik yapılacak, dünya genelinde yapılacak.
UNESCO Dünya Mirası Listesine girmesi için 10 kriter lazım;
arkadaşlar, 9 kriteri var. Kültür ve Turizm
Bakanlığının başvurması lazım,
başvurmuyor. Ama ne yapıyor? Ajans için bir yığın
muafiyet, bir yığın çekince getiriyor. Eğer ajans turizmi
düşünülüyorsa da tümüyle o bölgeler; birçok medeniyete sahip olan,
geçmişi, etnik ve inanç çeşitliliği açısından birçok
özelliğe sahip olan Türkiye'nin Karadenizinden, doğusundan,
batısından Akdenizine, birçok şey görülmeyecek. Tümüyle,
başında bir seyahat şirketinden gelmiş bir turizmci
işletmecinin işletme mantalitesiyle, bu krizde kendine bir çare
düşünüp parayı kime, nasıl verebileceği
düşünülmüştür. Bunun tümüyle denetime girmesi lazım. Siz
denetimden yoksun bırakırsanız ve muafiyeti, tümüyle
istisnalarla getirirseniz hiçbir gelecek sağlayamazsınız. Zaten
on yedi yıldır -AKP döneminde- tüm çıkan hususlar, Plan ve Bütçe
Komisyonuna da geldiğinde, Meclisin Genel Kuruluna da geldiğinde,
bağımsızlıktan çıkıp birilerine yaranmak için
düzenlemelere dönüşmüştür. Bizlerin yazdığı muhalefet
şerhlerinin çoğu dikkate alınmamıştır,
itirazlarımıza rağmen
Daha sonra tekrar, düzenlemelerin daha
iyiye dönüştürülmesi için, kamu için değil, buraya itiraz edenler
için daha iyiye dönüştürülmesi için, torba yasalarla üstünde düzenlemeler
gerçekleştirilmiştir.
Arkadaşlar
Turizm için. deyip aslında birçok sit alanı, gezilmesi, görülmesi
gereken birçok yer de tahrip edilmektedir. Birçok yerde hidroelektrik
santraller kurulmaktadır, birçok yerde çirkin binalar
yapılmaktadır; birçok yerde turizm artık sadece -bizim
değil de yerlerimizin- ağaçlarımızın,
doğamızın, tarihimizin resmen inkârına dönüşmektedir,
saklanmasına dönüştürülmektedir. Bakıyorsunuz, bir taraftan
nükleer santraller, bir taraftan HESler, bir taraftan başka
çalışmalara dönüşüp turizm, bütün hepsiyle yerle bir
edilmektedir. Biz tarihimize sahip çıkmadıkça bunlarla ilgili
düzenlemeleri yapamayız. Bir taraftan şeffaflıktan söz edip, her
zaman şeffaflığı dile getirdiğimizde, gerek
yolsuzlukla ilgili gerek yasaklarla ilgili gerek önlemlerle yapılması
gerekeni dile getirdiğimizde itiraz edenler bilmelidirler ki siz
Türkiyenin geleceğine, Türkiyenin daha sağlıklı büyümesi
için istediğiniz kadar ajans kurun, istediğiniz kadar kurum kurun,
siz bunu kamuya açmadığınız sürece, şeffaf bir
şekilde sivil toplumu katmadığınız sürece, Meclisi
devre dışı bıraktığınız sürece hiçbir
şey başarıya ulaşmaz, hiçbir şey gerçekleşmez. Ne
olur? Tümüyle, daha çok yoksulluk artar, kriz artar, toplumsal barış
bozulur.
Bütün
bunların çerçevesinde ele aldığımızda, bizim
muhalefetimizin genel çerçevesi, yaşamın her alanında nasıl
ki şeffaflığı savunuyorsak, ortak paydayı
savunuyorsak, demokrasinin daha iyi gelişmesi için barışın
olmazsa olmaz olduğunu savunuyorsak, burada da bütçenin, tümüyle,
düzenlenen ajansın şeffaf olması lazım.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın.
NECDET
İPEKYÜZ (Devamla) Siz Sayıştay ve Kamu İhale Kanunu
muafiyetini, bağımsız denetlemeyi, damga vergisi muafiyetini ve
kamu personeli muafiyetini getirirken aslında muafiyeti şuna
getiriyorsunuz, bütün Türkiyede yaşayan yurttaşlara diyorsunuz ki:
Siz ezilin, yoksul kalın, biz belli bir kesime muafiyet getiriyoruz. O
muafiyeti getirdiğimizde parası olana daha para
Biz kendimiz
doymuyoruz, daha da doymamız lazım.
Teşekkür
ediyorum, sağ olun. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Çetin Osman
Budak.
Buyurun
Sayın Budak. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP
GRUBU ADINA ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Tabii,
gecenin ilerleyen saatinde Türkiyenin ayakta kalmış tek sektörünü
tartışmak aslında biraz da zül geliyor.
Arkadaşlarımız dinlemekten yoruldu, biz Komisyona anlatmaktan
yorulduk. Bu zamanda bunun gelmesiyle özellikle de yıllardır
konuşulan turizmin tanıtımında sivil örgütlenmenin
olması gerektiğini söylememizin yanlış anlaşıldığını
düşünüyorum.
Şimdi,
birincisi, Türkiyede en önemli sektörlerden bir tanesi tarım.
Tarımı bitirdik. İkinci en önemli sektör ve istihdam
sağlayan sektör neydi? Sanayi. Sanayi de yoğun bakımda.
Şimdi ayakta kalmış bir sektör var, o da turizm. Fakat turizm
öyle bir sektör ki pamuk ipliğine bağlıdır. Siyasi
yanlışlar turizmi bir anda yerle bir edebilir.
Örnek
derseniz, 2015 yılının sonunda düşürülen Rus
uçağı. 2015 yılının sonunda düşürülen Rus
uçağıyla birlikte, hatırlarsınız, yarışlar
yapılmıştı Ben düşürdüm, sen düşürdün.
yarışması yapılmıştı ve daha sonra Rusyadan
seçim bölgem olan Antalyaya sadece 48 bin kişi geldi bir yıl
boyunca, 2016 yılında.
Şimdi,
bu kadar pamuk ipliğine bağlı, siyasete bu kadar entegre
olmuş bir sektörün ajansla, tanıtımla kurtulabilmesi ihtimalini
ben sıfır görüyorum. Şimdi, bir kere, 2016dan sonra, 2017de
rakamlara baktığımız zaman, sektörün kârları
sıfırlanmış yani sektörde kâr yok 2017de. 2018de durum
aynı, 2019da biraz para kazanacaklardı. Hangi sektörler kazanacaktı?
Efendim, konaklama sektörü, acenteler falan. Şimdi onu da burada
ellerinden alıyorsunuz yüzde 1le yani faaliyetleri üzerinden elde
ettiği ciroyu siz kâr zannediyorsunuz, yüzde 1 alıyorsunuz.
Şimdi, bakıyorsunuz, Merkez Bankasının
kayıtlarına göre, bu sektör yüzde 4 kâr ediyor. Oran ortada, yüzde 4.
Siz yüzde 25ini almayı teklif ediyorsunuz. Zaten ruhunda bir
sakatlık var, daha sonra da Efendim, işte, burada aramızda
pazarlık yaptık, yüzde 1in yüzde 25ini -yani 0,75e- indirdik.
diyorsunuz. Bunun ruhunda sakatlık var; böyle tanıtım
yapılamaz, böyle tanıtım yapılacağı iddia
edilemez.
Tanıtımın
da önemi şudur: Eğer ülkenizde gerçekten kaliteli bir demokrasi
varsa, eğer ülkenizde insanların can ve mal güvenliği varsa,
eğer ülkenizde hukuk güvenliği varsa insanlar zaten sizi tercih eder çünkü
dünyanın en güzel ülkesinde yaşıyoruz açık hava müzesi
diyoruz, sahillerimiz öyle, tarihimiz öyle, kültürümüz öyle. E, sizin zaten
başka bir şey yapmanıza gerek yok, geçmişte böyleydi ve
geldiğimiz noktada, kişi başına ortalama 850 dolara kadar
çıkan turizm, şu anda 647 dolara düştü ve bunu yukarı
doğru çıkarmaya çalışan bir sektör var. Sektörün kendi
gayretleriyle, kendi tanıtım gücüyle buraya getirildi. Yani sektörün
bütün dinamikleriyle, emekçileriyle, yatırımcılarıyla, o
kentlerde yaşayan insanlarımızla buraya getirildi turizm ve
bugün diyoruz ki: Elimizde kalmış tek sektörü de yerle bir edelim.
Bakın,
geçenlerde oturdum, özellikle bu geldiği zaman çalıştım,
kaliteli denilebilecek satış firmalarından yani dünyada
satış yapan emlak firmalarından bir araştırma
yaptım, 1.347 otel satılık arkadaşlar. Kâr ediyor olsa
insanlar kendi otellerini niye satsınlar? Ve başka bir şey
gördüm, eskiden, 1990lı yıllarda bir otel üç dört yılda kendini
amorti ederdi, şimdi on beş on altı yıla çıktı ve
otellerimiz eskidi. Her şey dâhil sistemi var, oteller eskidi ve
renovasyon yapılamıyor; kimse yatırım yapamıyor çünkü
para kazanmıyor.
Dün On Birinci Beş Yıllık Kalkınma
Planında turizmle ilgili bölümde dikkatimi çeken bir şey vardı:
300 bin yatak daha ilave edilecek 2023 yılına kadar. deniyor ve
hiçbir açıklama yok. Nereye yapacaksınız? Sahillere mi
yapacaksınız, Orta Anadoluya mı, Doğu Anadoluya mı,
Güneydoğu Anadoluya mı, nereye yapacaksınız, bir
tanımı yok. Eğer sahillere yapacaksanız turizmi bir kere
daha yerle bir edeceksiniz çünkü Türkiye'deki otellerin ortalama doluluk
oranı yüzde 55, on iki aylık ortalama doluluk oranı yüzde 55. Ve
bir iddiada bulunuyorsunuz, 300 bin yatak daha yapacaksınız, şu
anda 1 milyon 182 bin yatak var zaten. Yani dörtte 1i kadar, hatta neredeyse
yarısına yakın yeni ilave yatak yapacağız diyorsunuz;
bu da planlamanızın planlamasız olduğunu gösteriyor.
Ciro üzerinden vergi alınmasının ben haraç
olduğunu düşünüyorum. Siz zarar eden firmadan yüzde 1 -haydi 0,75
diyelim- alacağım diyorsunuz; e, zarar etmiş firma. Bu, vergi
adaletine de, genel adalete de aykırıdır.
Bir de ayrıca, burada nereye gideceği belli
değil bu toplanan paranın. Gene benim yaptığım hesaba
göre 360 milyon dolar para toplanacak burada. 360 milyon dolar çok büyük bir
para. Bu paranın nasıl harcanacağı belli değil,
aynı zamanda da merkezden harcayacaksınız. Peki, yereller niye
yok burada? Ticaret, sanayi odaları, esnaf odaları, en çok
kahrını çekenler bunlardır, özellikle ticaret odalarında
bütün sektör mensupları vardır. Siz oradan 1 kişiyi bile
dinlemeden, hatta Odalar Birliğini de aynı zamanda, Belediyeler
Birliğini de aynı zamanda nereye alıyorsunuz? Danışma
kuruluna. Danışma kurullarına kimse hiçbir şey
danışmaz. Yani siz yerelden elde ettiğiniz geliri yine merkeze
çekiyorsunuz ve merkezde nasıl harcayacağınız belli
değil ve nereye harcayacağınız da belli değil. O
yüzden belediyelerin bunu harcaması gerektiğini şöyle bir
dayanak bularak söylüyorum: Antalyaya, kendi seçim bölgeme bu yıl
tahminen 15-16 milyon turist gelecek. 15-16 milyon turistin bütün
kahrını Antalyalı çekecek; Antalyanın emekçisi,
Antalyanın -affedersiniz- çöpçüsü, aynı zamanda da belediyesi,
yolları. Havaalanında inip sadece otellere gidip konaklayacaklar.
Peki, Antalyaya ne bırakacaklar? Hiçbir şey. Peki, yerel yönetimlerde,
örnek vermek gerekirse Erzurum da merkezî bütçeden pay alıyor; Antalya,
Muğla İzmir gibi iller de pay alıyor. Birisi artı 16 milyon
kişiye, yabancı turiste -yerli turist yok bunun içinde, onu da
koyarsanız 20 milyon kişiye- hizmet ediyor; öbür taraftaki, Erzurum
ya da başka bir ildeki sadece kendi yaşayanlarına hizmet ediyor.
Bu, adalet değil. E peki, buradan böyle bir pay alıyorsunuz, bu
payı niçin yerel yönetimlerdeki hizmetler için
kullanacağınızı burada belirtmiyorsunuz?
Ve
ayrıca Tanıtma Genel Müdürlüğü diye bir müdürlük var,
yıllardır tanıtmama genel müdürlüğü olarak durur orada.
Turizm fuarlarına gideriz ve oradaki tanıtımın şeklini
görürüz. Asıl tanıtanlar, sektörün gene kendi
mensuplarıdır. Turizm Bakanlığı eğer 100 lira
harcıyorsa sektörün kendisi 500 lira harcar ve tekrar o sektörün
kendisinden, cirosundan pay alıyorsunuz. Doğru değil, adaletli
de değil.
Aynı
zamanda, yerelden bahsetmişken 54 sektörün
Yani Kars peynirini de
Antalyada satarsınız, efendim, Erzurumun Oltu peynirini de
Antalyada satarsınız, Egenin zeytinini de Antalyada
satarsınız yani 54 sektör buradan besleniyor, Türkiyenin her
yerinden buraya mal satılır. Şimdi, böylesine bir kentte,
böylesine ekonomiyi döndüren bir sektörü, aynı zamanda istihdam
sağlayan yani emekçilere iyi kötü iş bulduran bir sektörü siz ne
olduğu belli olmayan vergiye mahkûm ediyorsunuz.
Denetim
yok dedik. Evet, denetlenmeyen yerde yani Sayıştay denetiminin
olmadığı yerde bu paranın nasıl
kullanılacağını hiç kimse bilemez. Ve onun
dışında da bir madde benim dikkatimi çekti burada, 8inci
maddenin (1)inci fıkrası. Ajans, her türlü dava ve icra
işlemlerinde teminat yatırma mükellefiyetlerinden muaftır.
diyor. Ya bu, şu demek; benim aklıma bu geldi: Bunu ödeyemeyenleri
biz icraya verelim -büyük paralar tutar bunlar çünkü, 360 milyon dolar gibi bir
rakamdan bahsediyoruz- orada da teminat falan koymayalım. Yani
şimdiden kılıf hazırlanmış; icraya verilecek bir
şirket, batırılmak istenen bir şirket gibi duruyor.
Ben
burada son sözü şöyle söylemek istiyorum: Eğer siz ülkenin
imajını düzeltirseniz çok fazla tanıtıma
ihtiyacınız olmaz. Ülkenin imajını düzeltmek için önce
demokrasiye döneceksiniz, önce hukukun üstünlüğüne döneceksiniz ve daha
sonra da turizmi yapabilir hâle getireceğiniz bir ülke olacak.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Budak, son cümlenizi alayım, buyurun.
ÇETİN
OSMAN BUDAK (Devamla) Bunun için de Meclisin işlevsel hâle gelmesi
gerekiyor. İnsanların kendilerinin bu ülkede özgür
olduklarını bilmeleri ve bu ülkede artık gazetecilerin,
artık yazarların, aynı zamanda akademisyenlerin hapse
girmeyeceğinden emin olması ve dünyaya da bu mesajın verilmesi
gerekiyor. Var mı? Maalesef yok. Temennimiz, bu yasanın bu şekilde
geçmemesi hatta bunun kaldırılıp bütün kesimlerle, toplumun
bütün kesimleriyle tartışılıp tekrar gündeme
getirilmesidir.
Hepinize
teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Evet, şahıslar adına ilk söz, Sayın Başın.
Erkan
Baş, buyurun. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)
ERKAN
BAŞ (İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Genel
Kurulu ve gecenin bu saatinde sesimizin ulaştığı
-ulaşamadıklarımız da dâhil olmak üzere- tüm alın
teriyle yaşayan emekçi kardeşlerimizi sevgiyle selamlıyoruz.
Değerli
arkadaşlar, Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme
Ajansı kurulması için verilen kanun teklifinin ikinci bölümü üzerinde
şahsım adına söz aldım ama Türkiye İşçi
Partisinin düşüncelerini paylaşacağım. Bunu özellikle
vurgulamak istiyorum. Çünkü bu Mecliste bir yıldır
bağırıyoruz, grubu olmayan partilerin de bu Meclisin
parçası olduğu gerçeği bir türlü kabullenilmek istenmiyor.
Dolayısıyla her seferinde bunu tekrar vurgulayacağız. Bu da
yine daha önce vurguladım- özel olarak kendi partimize ya da
şahsımıza dönük bir şey değil.
Bakın,
bu Parlamentoda sürekli anayasa tartışması yapıyoruz
mesela, demokratikleşme tartışması yapıyoruz,
düşünce, ifade özgürlüğü tartışması yapıyoruz.
Oysa Parlamento daha kendi içerisinde demokrasiyi, ifade özgürlüğünü,
farklı seslerin kendilerini özgürce ifade edebilme
olanağını sağlayamamış. E şimdi, böyle bir
Parlamentonun Türkiyenin tümü için demokrasiyi, çok sesliliği, ifade
özgürlüğünü getireceğini söylersek hiçbirimize inanmazlar.
Dolayısıyla bütün Parlamentonun bu açıdan görevli olduğunu
bir kez daha hatırlatmak istiyorum.
Değerli
arkadaşlar, bu notu düştükten sonra elimizdeki kanun teklifine
bakalım. Bir şeyi baştan söyleyeyim. Yani bir yılı
doldurduk artık, yeni sayılmayız. Bu bir yılda,
şahitlik ediyorum ki bu Parlamentoda tüm yasalarda bir noktada eksik
davranıyoruz arkadaşlar, temelde bir noktada eksik davranıyoruz.
Yani önümüze bir metin geldiğinde, bu neye hizmet ediyor, bu kime hizmet
ediyor sorusunu sormadığımız sürece doğru bir yasama
yapma şansımız yok. Dolayısıyla ben diyorum ki yine aynı
şeyi yapalım, ilk yapmamız gereken şeyi hep beraber
yapalım ve diyelim ki: Bu kanun teklifi kimin işine yarıyor? Bu
değişiklik, bu yenilik kimin işine yarıyor?
Şimdi,
sözde şöyle söyleniyor, deniyor ki: Bir ajans kurulacak, ülkemizde turizm
gelişecek. Buna kim karşı çıkabilir ya? Hepimiz isteriz ki
ülkemizin turizmi gelişsin. Fakat arkadaşlar, bu gelişimden elde
edeceğimiz gelir, para kimin kasasına gidecek diye bir sormamız
lazım, bu para nereye gidiyor? Şimdi bu soruyu soruyorum ve eldeki
teklife bakıyorum. Birtakım kurullar oluşuyor. Şimdi, bu
kurulda kim var? Devlet yetkilileri var; siz işletmeci, işveren falan
diyorsunuz, ben doğrudan söyleyeyim, patronlar var. Arkadaşlar,
koskoca metinde, kelime kelime okudum, işçi yok, işçi; emekçi yok,
bir tek yerde geçmiyor. Herhangi bir kurulda ya bir de işçi temsilcileri
olsun bu işin içinde. Böyle bir şeyle
karşılaşamıyoruz.
Değerli
arkadaşlar, şimdi şunu sormam gerekmiyor mu: Yani şimdi
turist gelsin istiyoruz, bu turiste kim hizmet ediyor? Bu turistin kalacağı
yeri kim düzenliyor; çayını, çorbasını, yemeğini kim
veriyor? Bakanlar mı veriyor, patronlar mı veriyor yoksa
işçiler, emekçiler mi veriyor? Bu soruyu sormamız lazım. Yani
ben şunu merak ediyorum: Turizmi geliştirmek istiyoruz ama
işçiyi ezerek, işçiyi geliştirmeden turizmi geliştirmemiz
mümkün mü?
O
yüzden, pek söylenmedi ama ben size birtakım rakamlardan bahsedeyim:
Mesela, Türkiyede turizm, eğlence, lokanta iş kolunda -devletin
resmî rakamı- 861 bin sigortalı işçi çalışıyor ve
hepimiz biliyoruz ki en az 1,5 milyon da kayıt dışı
istihdam var. Yani 2 milyon insan şu konuştuğumuz teklifin
aslında
Hani turizm diyoruz ya, o 2 milyon insanın omuzlarında
yükseliyor, onların alın teriyle yükseliyor ama hiçbirimizin
aklına bu insanlara dair konuşmak, bunlara dair bir
tartışma yapmak gelmiyor.
Bakın,
birtakım gerçeklerden bahsedelim arkadaşlar. 2 bin liralık
asgari ücretten bahsediyoruz. Turizm işçisi ne yapıyor biliyor
musunuz? Yılda taş çatlasın altı ay, yedi ay
çalışıyor. Yani bizim o zaten açlık, sefalet, yoksulluk
getirir dediğimiz asgari ücretin bile yarısıyla bir
yılı geçirmek durumunda kalıyor. Bu işçi
arkadaşlarımızın pek çoğunun en fazla altı, yedi
ay çalışabildiğini herhâlde hepimiz takdir ediyoruz yani
Türkiyede on iki ay turizm sektörünün işlediği bir yer yok ki. Peki,
bu işçilerin iş güvencesini konuşmazsak turizmi
geliştirebilir miyiz?
Değerli
arkadaşlar, bakın, işsiz kalıyorlar, diyorsunuz ki: Üç
yılda toplam 600 gün prim yatırmış olman lazım. Bu ne
demek? Yılda yedi ay, yılda yedi ay çalışacak ki
işsizlik maaşı alsın. Dolayısıyla turizm emekçisi
işsizlik maaşını da alamıyor.
Başka
bir şey daha söyleyeyim size: Türkiyede sendikalaşma dünya
standartlarına göre yerin dibinde. Turizmde çalışan 100
işçiden sadece 3ü, 4ü bir sendikaya üye olabiliyor. Ha, belki de o
yüzden aklınıza gelmiyor, hani bu işçileri temsil edebilecek
kurum bırakmadınız ki; hepsini ezdiniz, bitirdiniz,
sendikalaşmaya çalışanı da kapının önüne koyup
işsiz bıraktınız, işçiyi temsil edecek gerçekten kimse
kalmadı.
Değerli
arkadaşlar, şimdi, temel soruyu tekrar ifade etmek
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Son cümlenizi alayım. Tamamlayın.
Buyurun.
ERKAN
BAŞ (Devamla) Şimdi, bakın, asgari ücretin yarısına
günde 12, 14, 16 saat çalışmak zorunda kalan, herhangi bir iş
güvencesine sahip olmayan, bu sektörü bilen herkes biliyor ki 2 işçinin, 3
işçinin yapması gereken işi 1 işçiye, bir maaşla
yaptırılan bir sektörden söz ediyoruz. Biz diyoruz ki turizmi güçlendireceğiz
ama bunun için işçiyi güçlendirmek aklınıza bile gelmedi, bunun
altını çiziyorum. Diyorum ki: Arkadaşlar, bakın,
anlatıyoruz sabahtan beri, AKP döneminde 17 yılda turizm şu
kadar gelişti, turizmden bu kadar para kazandık, turizmden şöyle
büyüdük. Ya, bu süreçte turizm işçisi ne kazandı? Turizm işçisi
yani o parayı bize kazandıranlar, yaratanlar, üretenler ne
kazandı? Cevap? Cevap ne biliyor musunuz arkadaşlar, Turizm
Bakanının turizm sektöründen büyük bir şirketin patronu olarak
geldiği bir ülkede işte işçiler bu hâlde olur. O yüzden benim önerim
açık, turizmi bırakın turizm işçileri yönetsin bakın
memleket nasıl güçlenecek. (CHP ve HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Şahsı adına son söz Sayın Ali Muhittin
Taşdoğan
Buyurun
Sayın Taşdoğan. (MHP sıralarından alkışlar)
ALİ
MUHİTTİN TAŞDOĞAN (Gaziantep) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; 94 sıra sayılı Türkiye Turizm
Tanıtım ve Geliştirme Ajansı Hakkında Kanun Teklifi
konuşulurken geçtiğimiz yıl 1 milyon kişinin ziyaret
ettiği, bu yıl ise 2 milyon kişinin ziyaret etmesini
beklediğimiz Gaziantepten bahsetmeden geçmek olmaz. Özellikle 2019
yılının Göbeklitepe yılı olarak ilan edilmesi
Bakanlığımızın bölgedeki turizme
bakışının bütüncül olmasıyla Gaziantep, Şanlıurfa,
Adıyaman, Diyarbakır ve Mardine gelen turist sayısı gözle
görülür şekilde artmıştır. Gaziantep tarihî ticaret yolu
olan İpek Yolunun güzergâhı üzerinde olması sebebiyle
Hititlerden Doğu Romaya, Selçuklulardan Osmanlı Devletine kadar
geçen zamanda pek çok farklı kültüre ve ticarete tanıklık
etmiş kadim bir Türk İslam şehridir. Pek çok seyyahın
seyahatnamesine konu olan şehrimiz ünlü seyyahımız Evliya Çelebi
tarafından şehri ayıntabı cihan" yani cihanın
göz bebeği olarak bahsedilmiştir. Gaziantepin zengin tarihi, kültürel
çevresi ve çeşitliliği UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici Listesinde
bulunan Zeugma Antik Kenti ile Yesemek Açık Hava Müzesi ve Heykel Atölyesi
kadim bir kültür şehrinin önemli simgeleridir. Bunlarla birlikte,
Gaziantep turizminin canlandırılması, kültürel mirasların
ortaya çıkarılması, Rumkale ve Halep
Arığının turizme kazandırılması
Bakanlığımızın yapacağı çalışma ve
restorasyonlarla sağlanmalıdır.
Ayrıca, dünya mutfakları arasında özgün
bir yere sahip olan Gaziantep mutfağı, yüzyıllardan beri gelen
geleneklerinin ve damak lezzetlerinin zenginliğini koruyarak gastronomi
turizmi açısından önemli bir yer tutmuştur. UNESCO
Yaratıcı Şehirler Ağına giren gazi şehrimiz
ilimizi ziyarete gelen misafirlerine birbirinden lezzetli yüzlerce çeşit
yemeği tatma fırsatı da sunmaktadır.
Gaziantepte bulunan dünyanın 3üncü büyük
doğal hayatı koruma alanı ve ülkemizin en büyük hayvanat
bahçesini bir yılda toplam 4 milyon kişi ziyaret etmiştir.
İlimize gelen misafirlerimizi ağırlayacağımız
7.300 yatak kapasiteli yıldızlı otellerimiz bulunmakla beraber,
gelişen turizm potansiyelini karşılamak için turizm
yatırımcılarımızın yatırımlarıyla
bu sayı sene sonuna kadar 8 bine ulaşacaktır.
Başta Irak olmak üzere, komşu ülkelerimizden ve
dünyanın her yerinden gelen turist sayısı gün geçtikçe artmakta,
gelen turistlerin Gaziantepte konaklamaları ve her geçen gün konaklayan
turist sayısının artması hedeflerimiz için umut vermektedir.
İlimiz müzelerimizi 2018 yılında 270 bin turist ziyaret
etmiştir. Bu senenin ilk altı ayında yüzde 40 artarak 166 bin
kişiye ulaşılması hedeflerin
gerçekleştirilebileceğinin göstergesi olmuştur. Ortalama 700 bin
geceleme yapan ziyaretçilerimizin konaklama oranı 1,47 ila 1,53
arasındadır. Geceleme sayısının
artırılması en önemli hedefler arasındadır. Bunun için
ülkemize kültür turizmi amacıyla gelen Koreli, Japon ve Çinli turistlere
tur firmalarınca şehrimizin ve kültürümüzün
tanıtılması ve ilimizin gezi destinasyonuna
alınmasını sağlamak gerekmektedir. İlimizde bulunan
Gaziantep Ortadoğu Fuar Merkezinin hâlen yılda 8 fuara ev
sahipliği yapan iki holü bulunmaktadır. Anadolunun en büyük fuar
alanıdır. Kongre fuar turizminin artması acil olarak gerekmektedir.
Turizmin düşük olduğu aylara yayılacak kongre turizmi
planlaması, hedeflenen turist sayısına ulaşmamızı
kolaylaştıracaktır.
Sayın
milletvekilleri, tabii, bu kadar çeşitliliği ve her geçen gün bu
güzellikleri ziyaret eden, şehrimizin ve çevre illerimizin misafir
sayısının artmasının temel sebebini unutmamak gerekir:
Güvenlik. Güvenlik güçlerimizin bölgemiz genelinde ve sınır ötesinde
yaptığı başarılı operasyonlar neticesinde
şehirlerimizde hayat normalleşmeye başlamıştır.
Bölgede PKK/PYD ve DEAŞ terör örgütlerinin şehir
yapılanmalarına yönelik yapılan operasyonlarla bölge
şehirleri asayiş ve güvene kavuşmaya başlamış; bu
durum, halkımızın devlete güvenini perçinlemiştir, sosyal
hayatın her noktasına olumlu katkıda bulunmuştur.
Normalleşmeye başlayan hayat güvenli ticaretin, beraberinde turizm ve
seyahat hacminin artmasını sağlamıştır.
Temennimiz, bölgemize gelen huzur ve güven ortamının sürekli ve
kalıcı olmasıdır, halkımızın huzur ve refah
içinde kalkınmasıdır.
Sonuç
itibarıyla, bu yasanın memleketimize, milletimize, devletimize
hayırlar getirmesini temenni eder, gazi şehrimiz gibi gazi olan yüce
Meclisimizi saygıyla selamlarım. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Değerli
arkadaşlar, ikinci bölüm üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi,
on beş dakika süreyle soru-cevap işlemi yapacağım.
Sayın
Güzelmansur? Yok.
Sayın
Tutdere
ABDURRAHMAN
TUTDERE (Adıyaman) Teşekkürler Sayın Başkan.
UNESCO
tarafından tüm insanlığın ortak mirası olarak kabul
edilen, dünyanın 8inci harikası Nemrut Dağı Millî
Parkına ve çok sayıda tarihî ve doğal güzelliğe ev
sahipliği yapan Adıyamanımız turizm
yatırımları konusunda da hak ettiği payı
alamıyor.
2019
Yatırım Programında olmasına rağmen Adıyaman
Panorama ve Arkeoloji Müzesinin ihalesi, ödenek yetersizliği nedeniyle,
bugüne kadar yapılamamıştır. İhale
yapılamadığı için ve mevcut müze de ihtiyacı
karşılayamadığı için Adıyamanda 31 bin tarihî
eser şu an depoda beklemektedir.
Bakanlık
yetkilileri de buradayken buradan sormak istiyorum: Adıyaman Panorama
Müzesi için gerekli ödenek ne zaman gönderilecek? Bu konuda,
Bakanlığınızın bir çalışması var
mıdır?
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Köksal
BURCU
KÖKSAL (Afyonkarahisar) Seçim bölgem Afyonkarahisarda vişne hasadı
başladı ancak Çay, Sultandağı, Yeşilçiftlik, Dereçine,
Deresinek, Yakasinek, Eber ve bunlara yakın yerlerdeki vişne
üreticilerinin yüzü gülmüyor.
Vişnenin
maliyeti 2,5 lira civarında fakat üreticinin zarar etmemesi için
vişneyi en az 3 liradan satması gerekiyor. Bugün ise şokluk
vişnenin kilosu 2,5 liraya, suluk vişnenin kilosu ise 1 lira 75
kuruşa düşmüş durumda. Bunun nedeninin, tarım kredinin
büyük firmalara Fiyat yükseltmeyin, biz vatandaşı 1 lira 75
kuruşa satmaya ikna ederiz. şeklinde anlaşma yaptığı
iddiaları ortalıkta dolanmaktadır.
Buradan
Bakanlığa sesleniyorum: Bu konuya lütfen el atın, zenginin
değil üreticinin yanında yer alın. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Süllü
JALE
NUR SÜLLÜ (Eskişehir) ODTÜde yaşanan ağaç katliamı henüz
tazeliğini korurken bir çevre katliamı haberi de Eskişehirden
geldi.
Mecliste
Turizm Tanıtım Ajansını görüşüyoruz. Turizm için
birinci önceliğimiz çevremizi korumak iken Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı Eskişehirin Beylikova, Sivrihisar ve
Mihalıççık ilçelerinde Demir ve Nikel Maden Kapasite
Artırım Projesini onayladı. 31 bin dekarlık alanı
kapsayan iki ayrı madende 187.225 adet ağacın kesileceği
ÇED raporunda yer alıyor. 1 milyon ton sülfür bileşikli atık yer
altı suları ve Porsuk Çayına karışacak. Tarihî
kaplıca Yalınlı Hamamına 800 metre mesafede dinamitle
patlamalar yapılacak. Ayrıca, bölge kızıl geyiklerin
yaşam alanıdır.
Ekolojik
dengeyi ve turizmi ve böylesine etkileyecek projenin iptali için Kültür ve
Turizm Bakanımızdan destek bekliyoruz. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Bankoğlu
AYSU
BANKOĞLU (Bartın) Teşekkürler.
Türkiyenin
ikinci büyük şehrinde, başkentteyiz ve ben merak ediyorum, yurt
binası inşa edecek yer bulamayıp alternatif alanları da
reddederek ODTÜnün göbeğindeki ağaçları mı sökmek bizim
gerçek meselemiz? Üstelik bu çevre kıyımı kazı izni ve
inşaat ruhsatı olmayan bir alanda hukuksuzca yapılmaya
çalışılıyor ve daha vahimi, bu hukuksuz durum yetkililere
iletilince de polis gücüyle oldu bitti yaratılmak isteniyor.
Birçok
kesimin duyarlı ve kararlı duruşuyla bu tehlike şimdilik
geçiştirilmişse de bizler hukuktan, eğitimden ve tabii ki
çevreden yana olmaya devam edeceğiz.
Söz
çevreden açılmışken daha 19 yaşında düşlerinde
özgür bir dünya hayali kuran Ali İsmail Korkmazı vefat yıl
dönümünde rahmetle anıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Kadıgil
SALİHA
SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) Annesinden bir tokat yememiş
benim oğlum 19 yaşında katledildi. Ben Ali İsmail için
ayakta durup hesap soracağım. Benden önce Ali İsmail bu
katillerden hesap soracak. Otuz sekiz gün boyunca oğlumun hayata tutunması
için direndim, bekledim çünkü Ali İsmail insanlara, hayvanlara,
doğaya hayran bir çocuktu. Ali İsmail gerçekten vatansever bir
çocuktu. Köy okullarına kitap götüren, engellilere kapak toplayan,
yaşlılara kitap okuyan bir çocuktu. Hangi vicdanla el
kaldırabildiler oğluma? Ben oğlumu Eskişehire gönderdim,
maalesef kefenle aldım oğlumu. Benim oğlum eğitmen
olacaktı, benim oğlum tercüman olacaktı, benim oğlum nice
evlatlar yetiştirecekti ama katiller aldı benim oğlumu.
Nasıl kıydınız çocuğuma? Ne yaptı çocuğum
size? Siz kendi çocuklarınızın yüzüne nasıl
bakıyorsunuz? (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Başevirgen
BEKİR
BAŞEVİRGEN (Manisa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemine geçtiğimiz son bir yılda Meclisten çıkan bütün
kanunlar vatandaşın üzerinden devletin cebini doldurdu. Vatandaş
kendi için değil, AK PARTİ eliyle boşaltılan hazine için
çalışır hâle geldi, her türlü vergi yükünün altında ezildi.
Hazineye para bulunacak diye sadece vatandaşın vergisi değil,
BOTAŞ, Türk Hava Yolları, Millî Piyango, PTT, TÜRKSAT, Borsa
İstanbul gibi dev sermayeli şirketler de kamu
yatırımlarına kaynak sağlayacağı gerekçesiyle
Varlık Fonu adı verilen denetimsiz bir yapıya devredildi.
Hükûmet fon adı altında nereye aktarıldığı belli
olmayan bir kaynak bolluğuna kavuştu. EYT mağdurları,
görevlerine atanmayı bekleyen KPSS ve 3600 ek gösterge
mağdurları, işsizler hep birer seçim vaadi olarak kaldı.
Vatandaşın refahı için kullanılmadığı
açık olan bu fondaki paraları nereye harcadınız? O da
yetmedi, şimdi de devletin kefen parası denilen yedek akçeye göz
diktiniz. Kefenle geldik, kefenle gideceğiz. diyen
(CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Tığlı
NECATİ
TIĞLI (Giresun) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Tarım
Bakanına sesleniyorum: Yaklaşan fındık hasat sezonunda
Bakanlık yetkililerinin taban fiyatı ve destek alımları
yönünde açıklama yapmamaları fındık üreticilerini
endişelendirmektedir. Fındık taban fiyatları ne zaman
açıklanacak? Destek alımları için bir hazırlık var
mı yoksa fındık üreticisi tekelci şirketlerle baş
başa mı kalacak? Fındık üreticisi fiyatın bir an önce
açıklanmasını bekliyor. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Aycan...
SEFER
AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın Başkan, turizm gelirlerine
ülkemizin ihtiyacı var, kabul ediyorum fakat turizm faaliyetlerini
artırırken turizmin çevreye, sektörde çalışanların
sağlığına, bölge halkının
sağlığına yapacağı olumsuz etkiler konusunda da
duyarlı olmalıyız. Kıyılarımızın,
yüzeyel ve yer altı sularımızın kirlenmesini, ormanlarımızın
katledilmesini önlemeliyiz. Kazanılan para, bize kirlenen çevremizi geri
vermeyecektir. Turistin, sektör çalışanlarının, bölge
halkının sağlığı üzerinde de olumsuz etkilerini azaltmak
için iş sağlığı ve iş güvenliği önlemlerine
dikkat etmeliyiz. Özellikle de bulaşıcı hastalıklara
karşı uyanık olmamız gerekir.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Şevkin...
MÜZEYYEN
ŞEVKİN (Adana) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
2006dan
beri turizm teşvik bölgesi olarak ilan edilmiş olmasına
rağmen Yumurtalık ve Karataş bölgesine bugüne kadar çivi dahi
çakılmamıştır. Karataş bölgesi,
Kıbrıs-Karataş arasında feribot seferleri düzenlenmesi o
bölgenin turizmini olumlu anlamda etkileyecektir ama ne yazık ki buna onay
verilmemiştir.
2018
Ekim ayında müze ücretlerine yapılan yüzde 50 zammın üzerine,
şu anda yüzde 20 daha zam yapılması planlanmaktadır. Bu,
turizme darbe vurmayacak mıdır?
Ayrıca,
yurt dışı çıkış harçları da 15 liradan 50
liraya çıkarılmıştır. Bunun
mantığını da anlamak da güçlük çekiyoruz.
Yine,
sektörden gelen birtakım öneriler var. Turizm
Bakanlığının AR-GE çalışmaları ve aktif
kullanıcı tanıtım portalı var mı? diye
soruluyor. Personel eğitimi ve dil eğitimine ilişkin çalışma
var mı? Yurt dışı festival ve workshopları ülkelerin
özelliğine göre yapıyor musunuz?
Çevre
konusunda yerel yönetimlerle ilgili iş birliği var mı?
BAŞKAN
Sayın Ersoy...
AYŞE
SİBEL ERSOY (Adana) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Turizm,
bacasız sanayi olarak nitelendirilen en güzel ve en önemli gelir
kaynağı, bunu hepimiz biliyoruz. Ancak güzel memleketimiz turizme
hizmet adına aynı zamanda büyük bir çevre erozyonuna uğramakta.
Yeni konaklama yerleri için açılan alanlar ekolojik sistemi yerle bir
etmektedir.
Uzmanlar
Az tüketin, geri dönüştürün, yeniden kullanın. diyor. Biz de
uzmanların sesini dikkate alacak mıyız?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN-
Sayın Kayan
TÜRABİ
KAYAN (Kırklareli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Turizmi
önemsiyoruz, turizm gelirlerinin artırılması için ajanslar
kuruyoruz ve bunun gibi bir sürü tedbirler alıyoruz. Fakat cihan
imparatorluğuna doksan yıl başkentlik yapmış olan
Edirnemizde bugün hâlâ sarayımız maalesef yoktur. Doksan
yıllık imparatorluğa başkentlik yapmış olan
Edirnenin bu bölgesinde Osmanlı İmparatorluğunun sarayı
bugün hâlâ ortaya çıkarılmamıştır. Biz diğer
yönlerden bir sürü tedbirler alırken buraya yapılacak olan turizm çekme
işlerinde hiçbir türlü çaba göstermiyoruz. Ayrıca,
Kırkpınarın 658inci yılını bu yıl
yaşadık fakat bu konuda da turizm açısından hiç bir çaba
olmadığını görüyoruz. Bunun üzerinde düşünülmesi
gerekir ve tedbirler alınması gerekir diyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Özen
ZEYNEL
ÖZEN (İstanbul) Değerli Başkan, biliyorsunuz,
Hacıbektaş ilçesi Aleviler için bir serçeşmedir, inanç
merkezidir.
4
Temmuzda Alevi örgütlerinin temsilcileri, kanaat önderleri orada bir cem yapmak
istemişlerdir. Orası Turizm Bakanlığına
bağlı olduğu için, izniniz olmadığı için
yaptırmayız. demişlerdir. Türkiyenin neresinde, hangi cami
Turizm Bakanlığına bağlı ve hangi imam izin almadan
cemaate namaz kıldıramıyor? Bunu yetkililere soruyorum.
Teşekkürler.
BAŞKAN
Evet, Komisyon
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR
AKYÜREK (Konya) Teşekkür ederiz Sayın Başkan.
Soru
soran ya da değerlendirme yapan milletvekillerimiz genellikle çevre
üzerinde de durdular. Aslında CHP Milletvekili Hasan Baltacı Bey,
Komisyon üyemiz aynı zamanda, yine milletvekillerimizden Sayın Ersoy
ve kardeşimiz hanımefendi de çevre üzerinde durdular. Yani doğa,
insan, çevre, bunlar önemli faktörler. Bunlar konusundaki uyarılarına
katılıyoruz.
Turizm
sadece gelirden ibaret bir sektör değildir. Aslında turizm, aynı
zamanda ülkeler arası ilişkileri, insanların birbirini
tanıması, dünya barışına katkı yönüyle de
değerlendirilmesi gereken bir sektördür. Bu yönüyle diğer
duyarlılıklara da önem vermek gerekir.
Komisyonumuza
Başkanlığın bu kanun teklifini havalesi 3 Temmuz
Çarşamba günü olmuştu. Danışma Kurulu kararıyla
perşembe günü saat 11.00de toplandık. Dar bir zamanda
toplandık. Toplantıda Komisyon üyelerimizin çok sayıda teklifi
oldu, katkıları oldu ve Komisyonumuz o süreli dönemde karar almak
durumunda kaldı ama Meclis Genel Kurulunda hem muhalefet
milletvekillerinin hem iktidar milletvekillerimizin katkıları oldu ve
birtakım düzenlemeler yapıldı ilk bölümde, bunları da ben
önemlidir diye düşünüyorum, önemsiyorum.
Sayın
Enginyurtun daha önce yerli turist-yabancı turist arasındaki fiyat
farkı ve yerli turistle ilgili değerlendirmesiyle ilgili sorusu:
Arkadaşlarımızın verdiği bilgi, ben de bir
istişare yaptım, tabii, yabancı turist için acenteler, firmalar
bin, 2 bin kişilik ya da yataklık rezervasyonlar
yaptırıyorlar, toptan alımlar yapıyorlar. O yönüyle onlar
biraz fiyat avantajını kullanmış oluyorlar.
Sayın
Tutderenin Adıyaman Panorama ve Arkeoloji Müzesi ihalesi ödeneğiyle
ilgili sorusu: Adıyaman Panorama ve Arkeoloji Müzesi için Kültür ve Turizm
Bakanlığınca ihaleye çıkılmış ancak ihaleye
katılım olmadığı için yeniden ihale sürecini
başlatmak üzere Bakanlık tarafından çalışma
yapılıyor.
Sayın
Köksalın ve yine diğer milletvekillerimizin ODTÜdeki bu yurt
inşaatıyla ilgili; Eskişehir Sivrihisardaki maden ruhsatı,
projelerle ilgili; yine Sayın Kadıgilin değerlendirmeleri;
fındık taban fiyatıyla ilgili değerlendirmeler, bütün
bunları ilgili birimlere Başkanlık eliyle ileteceğiz.
Yumurtalık
ve Karataş bölgesi, Adana Milletvekilimizin değerlendirmesi
İşte, Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı inşallah
bu alanlarda da festivaller ve diğer imkânlarla ilgili de bir sürece
vesile olacaktır.
Edirne
Sarayının ortaya çıkarılması
Turizm
Bakanlığımızın da burada yetkilileri var, onlar da
notlarını aldılar.
Hacıbektaşla
ilgili değerlendirme de biraz Mevlâna Türbesi ve Müzesiyle de benzerlik
gösteriyor, aşağı yukarı uygulamalar birbiriyle aynı.
Diğer değerlendirme yapılan konular varsa onları da ilgili
birimlere Başkanlık eliyle ileteceğimizi belirtmek istiyorum.
Sayın
Hamzaçebi Milletvekilimizin bu Kamu Taşınmazlarının Turizm
Yatırımlarına Tahsisi Hakkında Yönetmelikle ilgili
değerlendirmeleri oldu. Kendisi burada yok ama o konuda ilgililerden bilgi
aldığımızda uzun bir cevapla yine kendisine
ulaşılacağını ifade etmek istiyorum.
Hepinize
teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bir
şeyi belirtmem lazım.
Biliyorsunuz,
İç Tüzükümüze göre sözlü soru önerge müessesesi olmadığı
için bize ileteceğiniz konularla ilgili Başkanlık olarak
yapabileceğimiz bir şey yoktur. Sayın milletvekillerimizin bunu
yazılı soru önergesine dökmeleri gerekiyor.
Değerli
arkadaşlar, ikinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Birleşime
iki dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 23.22
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 23.23
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Nurhayat ALTACA KAYIŞOĞLU
(Bursa)
----- 0 -----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 100üncü Birleşiminin Yedinci Oturumunu
açıyorum.
94
sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon?
Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde
başka bir iş bulunmadığından, alınan karar
gereğince Radyo ve Televizyon Üst Kuruluna üye seçimi yapmak ve kanun
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri görüşmek için
11 Temmuz 2019 Perşembe günü saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati: 23.24
(x) Bu ifadeye ilişkin açıklama bu Birleşim Tutanak Dergisinin 233üncü sayfasında Açıklamalar bölümünde yer almaktadır.
(X) 94. S. Sayılı Basmayazı 9/7/2019 tarihli 99uncu Birleşim Tutanağına eklidir.
(x) Bu düzeltmeye ilişkin ifade bu Birleşim Tutanak Dergisinin 120nci sayfasında yer almaktadır.