TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
101inci
Birleşim
11
Temmuz 2019 Perşembe
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Afyonkarahisar
Milletvekili Ali Özkayanın, Srebrenitsa soykırımının
24üncü yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Balıkesir
Milletvekili İsmail Okun, Balıkesirin sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşması
3.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, gıda terörüne ilişkin gündem dışı
konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Kocaeli Milletvekili
İlyas Şekerin, turizm gelirlerine ilişkin açıklaması
2.- Mersin Milletvekili Baki
Şimşekin, çiftçilerin sorunlarına ilişkin
açıklaması
3.- İstanbul
Milletvekili Sibel Özdemirin, On Birinci Kalkınma Planının
yaşanan sorunlara çare üretmeyeceğine ilişkin
açıklaması
4.- Manisa Milletvekili Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlunun, Salihlide meydana gelen kazada
hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet, ailelerine
başsağlığı dilediğine ve çiftçilerin
sorunlarına ilişkin açıklaması
5.- Trabzon Milletvekili
Ahmet Kayanın, iktidar temsilcilerinin verdikleri sözleri tutmaları
gerektiğine ilişkin açıklaması
6.- Kahramanmaraş Milletvekili
Ali Öztunçun, taşımalı eğitim gören öğrencilere
verilen yemeklerin tekrar özel şirketlere ihale edilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
7.- Samsun Milletvekili
Neslihan Hancıoğlunun, fındık alım fiyatı ve
miktarının derhâl açıklanması gerektiğine ilişkin
açıklaması
8.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, bir yıllık sürenin sonunda
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin sürdürülemez
olduğunun ortaya çıktığına ilişkin
açıklaması
9.- Adana Milletvekili Ayhan
Barutun, hayvan yetiştiricilerine verilen aşıların
ücretsiz olması gerektiğine ilişkin açıklaması
10.- Bursa Milletvekili
Atilla Ödünçün, Bursada maden sahalarının
ağaçlandırılması çalışmalarının olanca
hızıyla devam ettiğine ilişkin açıklaması
11.- İstanbul
Milletvekili Tülay Kaynarcanın, AK PARTİ iktidarları döneminde
mülkiyet sorunlarına çözüm bulunduğuna ilişkin
açıklaması
12.- Kütahya Milletvekili Ali
Fazıl Kasapın, Srebrenitsa soykırımını
kınadığına ve Kütahya Dumlupınarda meydana gelen sel
felaketine ilişkin açıklaması
13.- İstanbul
Milletvekili Hayati Arkazın, Srebrenitsa soykırımının
24üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
14.- Ankara Milletvekili
Zeynep Yıldızın, Srebrenitsa soykırımının
24üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
15.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, kamuda geçici ve mevsimlik çalışan
işçilerin sorunlarına ilişkin açıklaması
16.- Bursa Milletvekili Emine
Yavuz Gözgeçin, Srebrenitsa soykırımının 24üncü yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
17.- İstanbul
Milletvekili Serap Yaşarın, Srebrenitsa
soykırımının 24üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
18.- Adana Milletvekili
Ayşe Sibel Ersoyun, Adanadaki sel felaketinden zarar gören çiftçilerin
durumuna ve Kütahya Ülkü Ocakları Başkanı Abdullah Satuk
Buğra Koçların ölüm yıl dönümüne ilişkin açıklaması
19.- Gaziantep Milletvekili
İmam Hüseyin Filizin, Srebrenitsa soykırımının
24üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
20.- İzmir Milletvekili
Tamer Osmanağaoğlunun, çeşitli illerde meydana gelen orman
yangınlarına ve Srebrenitsa soykırımına ilişkin
açıklaması
21.- Mersin Milletvekili
Olcay Kılavuzun, Srebrenitsa soykırımına ve Kütahya Ülkü
Ocakları Başkanı Abdullah Satuk Buğra Koçların ölüm
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
22.- Afyonkarahisar
Milletvekili Mehmet Taytakın, Srebrenitsa soykırımını
kınadığına ve Orman Genel Müdürlüğüne bağlı
mevsimlik orman işçilerinin sorunlarına ilişkin
açıklaması
23.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkanın, Srebrenitsa soykırımının 24üncü
yıl dönümüne, Muğla Dalamanda çıkan orman yangınına,
Kocaeli Kandıra Babaköyde açılacak taş ocağı için
ağaç katliamı yapıldığına, işsizliğin
rekor kırdığı bu dönemde Suriyelilere yapılan 37
milyar dolar yardımı kabul edemediklerine ve Türk Hava Yollarının
Eren Bülbül anısına Trabzona düzenlediği sefere neden sadece
Adalet ve Kalkınma Partili milletvekillerini davet ettiğini
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
24.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, Manisa Salihlide meydana gelen kazada
yaşamını yitiren vatandaşlara Allahtan rahmet, ailelerine
başsağlığı dilediğine, Srebrenitsa soykırımının
24üncü yıl dönümüne, Kütahya Ülkü Ocakları Başkanı
Abdullah Satuk Buğra Koçların ölüm yıl dönümüne ve orman
yangınlarının yaşanmaması konusunda gereken tedbirlerin
alınması gerektiğine ilişkin açıklaması
25.- Mersin Milletvekili
Fatma Kurtulanın, Srebrenitsa soykırımının 24üncü
yıl dönümüne, Diyarbakır Licedeki askerî operasyonda yaşanan
hak ihlallerine, Muğla Dalamandaki orman yangınına, Erzurum
Karayazı Belediye Eş Başkanı ile Meclis üyelerinin
gözaltına alındığına ve AKPnin kayyum politikası
yerine gözaltı furyalarıyla tasfiye etmeye
çalıştığına ilişkin açıklaması
26.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Srebrenitsa soykırımının 24üncü yıl
dönümüne, Fikret Hakan ile Bedrettin Cömertin ölüm yıl dönümlerine, Fatsa
operasyonunun yıl dönümüne, Muğla Dalamanda meydana gelen orman
yangınına ve demokratik güçlü parlamenter sistemlerde darbe
olmayacağına ilişkin açıklaması
27.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Srebrenitsa
soykırımının 24üncü yıl dönümüne,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin daha iyi
çalışması için hep birlikte katkı vereceklerine,
ormancılık faaliyetinde çalışan geçici işçilerin dört
ay süre uzatımı talebinin yenilendiğine, On Birinci Kalkınma
Planına ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak bütün darbe ve
işgal girişimlerinin yaşandığı süreçlerde
parlamenter hükûmet sisteminde hep beraber Türkiyede olduklarına
ilişkin açıklaması
28.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
29.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Manisa Milletvekili Özgür
Özelin yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
30.- Mersin Milletvekili
Fatma Kurtulanın, Mardin Milletvekili Şeyhmus Dinçelin HDP grup
önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
31.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Başkanlığın oylamalarda milletvekillerine
biraz daha fazla süre tanıması gerektiğine ilişkin
açıklaması
32.- Mersin Milletvekili
Fatma Kurtulanın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
33.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Mersin Milletvekili Fatma
Kurtulanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
34.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan
Taşdemirin HDP grup önerisi üzerinde HDP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
35.- Mersin Milletvekili
Fatma Kurtulanın, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
36.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Mersin Milletvekili Fatma
Kurtulanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
37.- Ağrı
Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemirin, Sakarya Milletvekili Muhammed
Levent Bülbülün yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
38.- Rize Milletvekili Osman
Aşkın Bakın, İstanbul Milletvekili Mehmet
Bekaroğlunun CHP grup önerisi üzerinde CHP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
39.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Bekaroğlunun, Rize Milletvekili Osman Aşkın
Bakın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
40.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Gazi Mecliste O Gece kitabının içeriğine
ilişkin açıklaması
41.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlunun 94 sıra sayılı Kanun Teklifinin
10uncu maddesinde verilen önerge üzerine yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
42.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
43.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Gazi Mecliste O Gece kitabının içeriğine
ilişkin tekraren açıklaması
44.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Diyarbakır
Milletvekili Hişyar Özsoyun 93 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 1inci maddesi üzerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
45.- Mersin Milletvekili
Fatma Kurtulanın, İstanbul Milletvekili Yavuz
Ağıralioğlunun 93 sıra sayılı Kanun Teklifinin
1inci maddesi üzerinde şahsı adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
46.- Rize Milletvekili Osman
Aşkın Bakın, Kuzey Makedonya Cumhuriyetinin NATOya 30uncu
ülke olarak katılmasını desteklediklerine ilişkin
açıklaması
47.- Hatay Milletvekili
İsmet Tokdemirin, Hatay Reyhanlıda meydana gelen terör
saldırısını kınadığına ve
hemşehrilerine geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna
ilişkin açıklaması
V.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- İYİ PARTİ
Grubunun, Denizli Milletvekili Yasin Öztürk ve arkadaşları
tarafından, uyuşturucu ve uyarıcı madde bağımlılığı
sorununun tüm yönleriyle araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 26/6/2019 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak, ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11 Temmuz 2019
Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
2.- HDP Grubunun, Batman
Milletvekili Feleknas Uca ve arkadaşları tarafından, Bingöl,
Mardin ve Tunceli illerinde yaşanan taciz iddialarının
araştırılması amacıyla 9/7/2019 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak, ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11 Temmuz 2019
Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
3.- CHP Grubunun, Türkiye
Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, çay üretimi ve satışında
yaşanan sorunların araştırılarak
yaşandığı iddia edilen mağduriyetlerin giderilmesi
için gerekli önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11
Temmuz 2019 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
B) Danışma Kurulu
Önerileri
1.- Danışma
Kurulunun, Genel Kurulun 11/7/2019 tarihli birleşiminde 36 sıra
sayılı Kanun Teklifine kadar olan işlerin görüşmelerinin
tamamlanması hâlinde daha önceden çalışılması
kararlaştırılan 12 Temmuz 2019 Cuma günü toplanmamasına
ilişkin önerisi
VI.- SEÇİMLER
A) Radyo ve Televizyon Üst
Kuruluna Üye Seçimi
1.- Radyo ve Televizyon Üst
Kurulunda 14/7/2019 tarihinde boşalacak olan üyeliklere seçim
VII.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Konya Milletvekili Ziya
Altunyaldız ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili
İstanbul Milletvekili Mehmet Muş ile 50 Milletvekilinin Türkiye
Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı Hakkında Kanun
Teklifi (2/1988) ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 94)
2.- Tekirdağ
Milletvekili Mustafa Şentopun Kuzey Atlantik Antlaşmasına Kuzey
Makedonya Cumhuriyetinin Katılımına İlişkin Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1942) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 93)
3.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın İslam Gıda Güvenliği
Teşkilatı Tüzüğünün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1540) ile Tarım, Orman ve
Köyişleri Komisyonu ve Dışişleri Komisyonu Raporları
(S. Sayısı: 52)
VIII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Diyarbakır
Milletvekili Hişyar Özsoyun, İstanbul Milletvekili Yavuz
Ağıralioğlunun 93 sıra sayılı Kanun Teklifinin
1inci maddesi üzerinde şahsı adına yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
IX.- OYLAMALAR
1.- (S. Sayısı: 94)
Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız ve Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Muş ile 50
Milletvekilinin Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı
Hakkında Kanun Teklifinin oylaması
2.- (S. Sayısı: 93)
Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Kuzey Atlantik
Antlaşmasına Kuzey Makedonya Cumhuriyetinin Katılımına
İlişkin Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifinin oylaması
3.- (S. Sayısı: 52)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın İslam Gıda Güvenliği
Teşkilatı Tüzüğünün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifinin oylaması
X.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Bakanlık bünyesinde kurum
tabipliğinin genişletilmesine ve görevli sağlık
personelinin özlük haklarının düzenlenmesine yönelik bir
çalışma olup olmadığına ilişkin sorusu ve
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhanın
cevabı (7/13040)
2.- Konya Milletvekili Abdulkadir
Karaduman'ın, İstanbul Havalimanı'nın altyapı
sorunlarına ve uçuş güvenliğine ilişkin sorusu ve
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhanın
cevabı (7/13163)
3.- Aydın Milletvekili
Aydın Adnan Sezgin'in, İstanbul Havalimanı'nı işleten
konsorsiyumun bazı hisselerinin satılacağı iddiasına
ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet
Cahit Turhanın cevabı (7/13164)
4.- Kahramanmaraş
Milletvekili Ali Öztunç'un, Kahramanmaraş Havalimanında çatı
temizliği sırasında gerçekleştiği iddia edilen iş
kazasına ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı
Bakanı Mehmet Cahit Turhanın cevabı (7/13165)
5.- Denizli Milletvekili
Gülizar Biçer Karaca'nın, İstanbul Havalimanının sefer ve
yolcu verilerine ve rüzgâr nedeniyle iniş yapamayan uçak
sayısına ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı
Bakanı Mehmet Cahit Turhanın cevabı (7/13166)
6.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, İade edilen bazı soru
önergelerine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan
Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin cevabı (7/13170)
7.- İzmir Milletvekili
Murat Bakan'ın, Çeşme Alaçatı Havalimanı
inşaatına ve projenin bütçesine ilişkin sorusu ve
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhanın
cevabı (7/13259)
8.- Mersin Milletvekili
Cengiz Gökçel'in, Çeşmeli-Taşucu Otoyol Projesi'ne ilişkin
sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit
Turhanın cevabı (7/13260)
9.- Giresun Milletvekili
Necati Tığlı'nın, milletvekili çalışma
odaları için satın alınan yazıcılara ilişkin
sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Süreyya Sadi
Bilgiçin cevabı (7/13262)
10.- Denizli Milletvekili
Yasin Öztürk'ün, soru önergeleri ile ilgili işlemlere ilişkin sorusu
ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin
cevabı (7/13495)
11.- Denizli Milletvekili Yasin
Öztürk'ün, soru önergelerinin cevaplandırılmasına ilişkin
sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Süreyya Sadi
Bilgiçin cevabı (7/13496)
11 Temmuz 2019 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Nurhayat Altaca KAYIŞOĞLU
(Bursa), İshak GAZEL (Kütahya)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 101inci
Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Srebrenitsa
soykırımının 24üncü yıl dönümü münasebetiyle söz
isteyen Afyonkarahisar Milletvekili Sayın Ali Özkayaya aittir.
Buyurun Sayın Özkaya. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkayanın, Srebrenitsa
soykırımının 24üncü yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Sayın Başkanım,
saygıdeğer milletvekilleri ve ekranları başında bizi
dinleyen, izleyen aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün 11 Temmuz 2019. Yirmi dört yıl önce
Avrupanın ortasında yaşanan bir dramı, Srebrenitsa
soykırımını unutmadığımızı,
insanlığın alnında kara bir leke gibi duran bu vahşeti
hiçbir zaman unutmayacağımızı ve Aliya İzzetbegoviçin
şu sözlerini hatırlatarak sözlerime başlamak istiyorum: Ne
yaparsanız yapın ama soykırımı unutmayın çünkü
unutulan soykırım tekrarlanır.
Yugoslavyanın dağılma sürecinden
önce Sırpların sonra Hırvatların Bosna-Herseke işgal
maksadıyla saldırmaları üzerine 1992-1995 yılları
arasında kanlı bir savaş yaşanmıştır. Avrupa
ve Amerika Birleşik Devletlerinin girişimiyle 1995te Dayton
Anlaşması yapılmış ve Bosna-Hersek Cumhuriyeti
Sırp, Hırvat ve Boşnak bölgelerine bölünmüştür. Kırk
üç ay süren savaşta işgalciler 200-250 bin Boşnakı
planlı ve sistemli bir şekilde katletmiş ve yüz binlerce
insanı evlerinden etmiştir ancak Sırplar en büyük vahşeti
ve soykırımı Birleşmiş Milletlerin güvenli bölgesi
olan Srebrenitsada yapmışlardır. 1993te Birleşmiş
Milletler Güvenlik Konseyi kararıyla Srebrenitsa güvenli bölge olarak ilan
edilmiş ve Birleşmiş Milletler Koruma Gücü koruması
altına alınmıştır. Buna rağmen, kuşatma
altında olan Srebrenitsaya Sırplar saldırıları üç
yıl boyunca devam ettirmiştir.
11 Temmuz 1995te Sırp kuvvetleri güvenli bölge
Srebrenitsayı işgal etmişler ve Birleşmiş Milletler
Koruma Gücünün Hollandalı askerleri Sırpların önünden çekilerek
görevlerini yapmamışlardır veyahut da gizli görevlerini
yapmışlardır. Sırp işgalciler, Srebrenitsa ve
çevresinde İkinci Dünya Savaşından sonra Avrupanın
gördüğü en büyük soykırımı yapmışlardır.
Sırplar, bebek, çocuk ve kadınlar dâhil 8.732 Boşnakı
katlederek toplu mezarlara atmış, 30 bin civarında
Müslümanı silah zoruyla evlerinden kovmuş, Türk, Boşnak,
İslam eserlerini tahrip etmiş ve her çeşit vahşeti
sergilemişlerdir. Bu vahşetin orta yerinde masumiyet, Bosnalı
bir çocuğun katliamdan önce annesine sorduğu şu soruda
saklıydı: Çocukları küçük kurşunlarla öldürürler,
değil mi anne?
Saygıdeğer milletvekilleri, yiğit
mücahit ve Srebrenitsanın efsane komutanı Naser Oriç,
Batılılar Bosna-Hersekin parçalanmasına taraf iken ve
Müslümanların yok edilmesine göz yumarken Türkiye gibi büyük bir gücün
savaş boyunca Boşnakları desteklemesinin onur verici
olduğunu vurgulamıştır. O, Sırpların
Boşnakları Türk gördüğünü ve bu sebeple de yok etmeye
çalıştıklarını şöyle dile getiriyor: Türk
halkının Boşnak halkıyla aynı duyguları
paylaşması bizim için çok değerlidir. Biz Boşnakız
ama Sırplar savaşta bize hep Türkler diye hitap ediyordu. Kendi
aralarında konuşurken de Sırplar bize Boşnak değil
Türk diyordu. Nitekim Aliya İzzetbegoviç de Tabuta konmuş olsa
bile toprağa gömülmediği sürece Türkler en büyük güvencemizdir.
demiş ve vefatından bir gün önce kendisini ziyaret eden Sayın
Cumhurbaşkanımıza da Bosnayı sizlere emanet ediyorum.
demiştir.
Türkiye olarak o gün Bosnada olduğu gibi bugün
de tüm mazlum milletlerin yanındayız. Aliya İzzetbegoviçin Ve
her şey bittiğinde hatırlayacağımız şey
düşmanlarımızın sözleri değil,
dostlarımızın sessizliği olacaktır. sözleri de
Srebrenitsada olduğu gibi bugün de yaşanan benzer trajedilerde
sessiz kalmayacağımızı ve kalmamamız gerektiğini
bize hatırlatıyor.
Yine Aliya Bunu hiç unutma evlat, Batı hiçbir
zaman uygar olmamıştır ve bugünkü refahı, devam edegelen
sömürgeciliği, döktüğü kan, akıttığı
gözyaşı ve çektirdiği acılar üzerine kuruludur. sözüyle
sözde uygar Batı medeniyetinin iç yüzünü gözler önüne sermiştir.
Yalnızca Müslüman oldukları için katledilen,
soykırıma maruz kalan Boşnakları Avrupanın orta
yerinde kaderine terk eden Batı medeniyetinin çifte standardı ve
ikiyüzlülüğüne karşı Türkiye Cumhuriyeti olarak her zaman tüm
mazlumların yanında olduğumuzu ifade etmek istiyorum.
Bu vesileyle, Srebrenitsa
soykırımında katledilen tüm şehitlerimizi rahmetle
anıyorum ve yine bilge lider Aliya İzzetbegoviçin umut
aşılayan şu sözleriyle sözlerime son veriyorum: Bizi
toprağa gömmeye çalıştılar fakat tohum olduğumuzu
bilmiyorlardı. Tohumlar fidanlandı, filizlendi, büyük ağaçlar
oldu.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum ve tüm
şehitlerimizin ruhuna Fatihalar diliyorum. (AK PARTİ ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Özkaya.
Gündem dışı ikinci söz,
Balıkesirin sorunları hakkında söz isteyen Balıkesir
Milletvekili İsmail Oka aittir.
Buyurun Sayın Ok. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
2.-
Balıkesir Milletvekili İsmail Okun, Balıkesirin
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
İSMAİL OK (Balıkesir) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle sözlerime başlarken
hepinizi muhabbetle selamlıyorum.
Benden önceki konuşmacının ifade
ettiği gibi, Avrupanın göbeğinde, sözde medeni dünyanın
gözleri önünde Boşnak kardeşlerimize yapılan katliamı ben
de bir kez daha lanetliyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, dün partili
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan konuşma
yaptığı sırada Balıkesir Büyükşehir
Belediyesinden 100 çalışanımızın daha işine son
verildi. Sayın Erdoğan dün HAK-İŞ kongresinde
yaptığı konuşmada İşçilerimizin,
çalışanlarımızın yanındayız. Kimsenin
hakkının yenmesine, ekmeğinden, işinden olmasına,
hukuksuzluğa uğramasına izin vermeyeceğiz. dedi. Şu
ana kadar çıkarılanların sayısı 700ü geçti.
Dolayısıyla partili Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğana
Balıkesir Büyükşehirde yapılan kıyıma da el
atması için -eğer kendilerinden gizliyorlarsa- özellikle kürsüden,
yüce Meclisten sesleniyorum.
Yine, BALTOK denilen firmadan dün 60 kişi
çıkarıldı, güya bunlar bankamatik memuruymuş. Peki,
bunları kim aldı? Önceki AK PARTİli belediye başkanı
aldı. Kendi aldıklarını kendileri bankamatik memuru diye
çıkarıyorlar. Daha önce bunu Meclis kürsüsünde dile getirdiğimde
Balıkesir milletvekilimiz, hemşehrimiz burada çok nazik ve kibar bir
şekilde bunların doğru olmadığını söyledi
ama Balıkesir Büyükşehir Belediyesi adına Balıkesir yerel
basınına 400 işçi değil, 300 işçi
çıkarıldı. diye açıklama yapılıyor.
Bunların hangisi doğru? Hak, hukuk, adalet bütün çalışanlar
için olmazsa olmaz diyoruz ve özellikle, dün Sayın
Cumhurbaşkanının kamuoyunun önünde söylediği bu sözlerin
gereğini yapmasını Balıkesirli hemşehrilerimiz
adına istirham ediyorum.
Yine, Balıkesirde israf ve savurganlık
diz boyu, devam ediyor. Önceki belediye zamanında kurulan BALTOKta
şu anda çivi çakılmıyor. Binaların camları
kırılmakta, camlar çerçeveler yerlerde -bunlar tüyü bitmemiş
yetimin hakkı- çimentolar taşlaşmış. Peki bunun
vebalini, hesabını sorması gerekenler ne yapıyor?
İşte BALTOK dün 60 kişiyi daha çıkardı.
Balıkesir Büyükşehir Belediyesinin
yaptıklarını gerçekten anlatmakla bitirmemiz söz konusu
değil. Balıkesirde 1 temmuzdan itibaren başlayacak olan ve
özellikle öğrenci kardeşlerimiz için yapılan yolcu
taşıma ücretlerindeki fahiş fiyattaki zam katlanılır
düzeyde değildir. Ama Balıkesirde Balıkesir Büyükşehir
Belediyesinin anlaşma yaptığı bir Asis firması var. Bu
firma sadece yazılım yaptığı için 170 bin yolcu
taşıma garantisi veriliyor. Yol mu yaptınız, köprü mü
yaptınız, şoför esnafımızın arabasını
mı aldınız? Bunun üzeri nereden karşılanıyor?
Balıkesirlilerin maalesef alın terinden karşılanıyor.
Balıkesir Büyükşehir Belediyesi yılda 3 milyon 102 bin 500 lira
bu firmaya tüyü bitmemiş yetimin hakkını haksız bir şekilde
gasbettirmektedir. İşte anlaşma burada, 170 bin yolcu
taşıma garantisi. Yaklaşık 1.000 liraya mal edilecek olan
yolcu taşıma araçlarındaki indi-bindi cihazları, dıt
cihazı yaklaşık 4.000 dolarlara
aldırılmıştır ve özellikle bir firma
gösterilmiştir.
Onun için diyoruz ki: Balıkesir Büyükşehir
Belediyesindeki bu işçi kıyımını, Balıkesir
Büyükşehir Belediyesindeki bu israf düzeninin hesabını, vicdan
sahibi olan herkesin sorması gerektiğini buradan, yüce Meclisten bir
kez daha ifade ediyorum.
Büyükşehir Belediye Başkanı maalesef
ne dediyse tam tersini yaptı. Yücel Başkan, Balıkesirspor
Şampiyon diye billboardlar astırıldı, şimdi
Balıkesirspor kaderine terk edildi. Biz geçmişte Balıkesirspor
taraftarlarının maddi manevi fedakâr destekleriyle
Balıkesirsporu 3. Ligden Süper Lige çıkardık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İSMAİL OK (Devamla) Sözümü toparlıyorum.
BAŞKAN Toparlayın lütfen.
İSMAİL OK (Devamla) Seçim
meydanlarında Yücel Başkan, Balıkesirspor Şampiyon diyen
Sayın Belediye Başkanını bu sözlerini tutmaya davet
ediyorum. Ne söz verdiyse tam tersini yaptı. Kimsenin işiyle,
aşıyla oynanılmayacak. dedi, yaklaşık 700
işçinin -ki bunlardan önemli bir kısmı Meclisten
geçirdiğimiz yasayla taşeronların Kadroya geçtik. diye kurban
kestiği, mevlit yaptığı kardeşlerimiz- işine son
verdi. Balıkesirspor sahipsiz kalmayacak. dedi, Balıkesirsporu
maalesef yüzüstü bıraktı. İsraf ve savurganlık aynen önceki
dönemde olduğu gibi bütün hızıyla devam etmektedir ama
Balıkesir halkı adına biz bunların takipçisiyiz.
Bu vesileyle, başta yüce Meclisimiz olmak üzere
bizleri ekranları başında izleyen bütün vatandaşlarımızı
saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
gıda terörü hakkında söz isteyen Niğde Milletvekili Ömer Fethi
Gürere aittir.
Buyurun Sayın Gürer. (CHP
sıralarından alkışlar)
3.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, gıda terörüne ilişkin
gündem dışı konuşması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; su, hava gibi gıda da insan
yaşamının vazgeçilmezidir. Uluslararası gıda terörünün
yanı sıra, ulusalda yaşadığımız
sorunları bir milletvekili olarak Tarım
Bakanlığının sitesinde okuduğum bir söz üzerine burada
dile getirmek istedim. Bakanlık diyor ki: Gıdanın en büyük
denetçisi vatandaştır; gıdayı denetleyin, bizi de
uyarın.
Bu bağlamda, Tarım Bakanına buradan
sesleniyorum: Taklit ve karışık ürünlerle ilgili Bakan
olduğunuzdan bugüne kadar açıklama yapmadınız.
Bakanlığınız döneminde hiçbir denetim yapılmadı
mı? Sizin Bakanlığınızdan önce yapılan
denetimlerde ortaya çıkan ürünler duyuru yoluyla kamuoyuyla paylaşılıyor
ve bu bağlamda yurttaşlar bilinçlenebiliyordu.
Değerli milletvekilleri, gıda terör kadar
önemli bir silah. GDOlu ürünlerin insan sağlığı üzerindeki
etkisi az gelişmiş ülkelere GDOlu ürünleri sevk ederek para kazanan
rantçıların iştahını kabartıyor. Bunun sonucu
olarak da dünyada olduğu gibi, ülkemizde de kalp, kanser ya da beyin
kanamasından ölümler artıyor çünkü ne yedeğimizi ne
içtiğimizi ne tükettiğimizi yeterince bilmiyoruz. Rafta satılan
bir üründe koruyucu miktarı belirtiliyor ama onun dışında,
o rafın dışında farklı 10 tane ürün
aldığımızda, koruyucu yer alan ürünlerle kendimizi
zehirliyoruz. Doğal olarak, bu sorunların insan yaşamı
üzerindeki etkisini Meclis olarak detaylı olarak ele almamız
gerekiyor.
On yıllık plana baktım, süresi doldu,
söylenenlerin hiçbiri olmamış. Önümüzdeki süreçte de maddeler olarak
yazılmış, bundan sonra ne kadar olur bilmiyorum ama Türkiye için
büyük bir tehlikeye daha dikkat çekmek istiyorum. Gittiğiniz lokantada,
fırında, benzer iş yerlerinde kaçak işçiler
çalışıyor. Bunu gittiğiniz zaman siz de görüyorsunuz,
saptıyorsunuz. Geçmişte gıdayla ilgili üretim yapılan her
yerde portör muayenesi ve akciğer filmi çalışanlar için
zorunluluktu ancak bununla ilgili yapılan düzenlemede
çalıştırana bu iş bırakıldı. Bir salgın
hastalığın ya da birinde olan hastalığın size
bulaşabileceği bir yol da gıdadır. Bu konunun dikkate
alınması gerekiyor. Daha önce gıdayla ilgili denetimler
belediyenin de yapabildiği bir olaydı ancak bu, Tarım
Bakanlığına geçti, Tarım Bakanlığının
kadroları bu konuda yeterli değil. Yeniden belediye
zabıtaları eliyle bu kontrollerin yapılması gerekiyor.
Merdiven altı üretimin, kayıt dışının kontrol
altına alınmaması sağlığımız
açısından ayrıca sorunlar yaratıyor.
Değerli milletvekilleri, son dönemlerde yurt
dışına giden ürünlerle ilgili de kamuoyuna
yansıyanları sizler de okuyorsunuz. Örneğin, domates Rusyadan
domates güvesi nedeniyle iade ediliyor ya da erik Akdeniz sineği yüzünden
iade ediliyor. Esasında domates güvesi de, Akdeniz sineği de bu
coğrafyanın değil, ithal ürünler yoluyla bu ülkeye gelen
zararlılar. Rusya onları laboratuvarında kontrol edip
saklıyor, iade ediyor ama biz Türkiye'de bunları tüketmenin ötesinde
ülkenin bütününde bu hastalıkların ve zararlıların
yaygınlaşmasının yolunu açıyoruz. Gelen tohumla
patateste kanser 27 ilde topraklarımıza ekim
yapılmasının önünü kesti. Akdeniz sineği, 45 ilde, ne
yazık ki üreticinin ürettiği ürününü pazarlanamaz duruma
düşürdü. Bunların sorumlusu Tarım Bakanlığı.
Bakınız, Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde 2006 yılında
domuz eti kasaplık hayvan eti sayıldı; şu anda helal
gıdanın yanında kasaplık et olarak satılıyor.
Yapılan denetimde bir iş yerinde 8 denetimin 5inde köfte
harcında domuz varlığı tespit edilmiş ama orası
kapatılmıyor. Tüketmek isteyen tüketebilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Gürer, tamamlayın
lütfen.
ÖMER FETHİ GÜRER (Devamla) Ne var ki, domuz
etinin köftede olduğunu yazarak satıyorsa yasal hakkı ama
yurttaş onu dana eti diye alıyor. Yurttaşı bu
şekilde yanıltarak domuz karışımlı eti dana eti
diye yedirmeye hiç kimsenin hakkı yok.
Bunun yanı sıra, farklı
firmaların ülkemize soktuğu ürünlerde yaşanan sorunlar nedeniyle
bunlara karşı da önlemler alınması gerekiyor.
Laboratuvarlarımızın yetersiz olduğu, yurt dışına
giden ürünlerin ortaya çıkan sorunlarından görülüyor. Et konusu da ülkemizde
sorunlu olan bir alan. Biraz evvel Srebrenitsayı anarken -Yugoslavyada
yaşananları söyleyen sayın vekilim buradan gitti herhâlde-
şunu belirtmek lazım: Sırbistandan et alıyoruz,
Sırbistandan yetişmeyen ayçiçeğini alıyoruz,
İsrailden tohum alıyoruz, sonra bunlara veryansın ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Gürer.
ÖMER FETHİ GÜRER (Devamla) Bize ait olan,
kendimizin yerli ürünlerini bu anlamda sahiplenmiyoruz ve sorunların
varlığına da bir nedenle bu tohumlarla yol açıyoruz.
Yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
sisteme giren ilk yirmi milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle söz
vereceğim. Bu sözlerin ardından da sayın grup başkan
vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
Sayın Şeker, buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, turizm gelirlerine ilişkin
açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Türkiye 29,5 milyar dolarla 2018 yılı
turizm gelirleri açısından, ülkeler arasında 14üncü sırada
yerini almaktadır. Ülkemizin 2023 yılı yabancı ziyaretçi
hedefi 67,7 milyon, toplam ziyaretçi sayısının ise 75 milyon
olması amaçlanmıştır. Genel Kurulumuzda görüşülmekte
olan Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı
Hakkında Kanun Teklifinin yasalaşmasıyla, aynı anda dört
mevsimin yaşandığı cennet vatan ülkemizin
tanıtımına ve turizmin çeşitlenmesine
sağlayacağı katkıyla, dünyanın her tarafından
turistin gelmesine ve turizm gelirlerinin artmasına katkı
sağlayacağına inanıyoruz
Bacalı sanayinin merkezi olan seçim bölgem
Kocaeli bacasız sanayi dediğimiz turizmde de doğasıyla,
deniziyle, ilk çağlara uzanan tarihiyle ve büyükşehir belediyesinin
çevreye yaptığı yatırımlarla turizmde de iddialı
bir kent hâline gelmiştir.
Emeği geçenlere teşekkür ediyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Şimşek
2.-
Mersin Milletvekili Baki Şimşekin, çiftçilerin sorunlarına
ilişkin açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Türkiyenin sofralık
üzüm ihtiyacının çoğunluğu seçim bölgem olan Mersinde
yetişmektedir. Şu anda Irak Hükûmeti Türkiyeden üzüm
alınmasını yasaklamış, diğer sert çekirdeklilerle
ilgili de ton başı gümrük vergisi koymuştur. Bu yıl zaten
hava şartlarından dolayı çiftçi çok zor durumdadır, ürün
kalitesi düşüktür. Irak, Türkiyede yetişen üzümün büyük bir
kısmını her yıl ithal ediyordu. Bununla ilgili Tarım
Bakanlığının mutlaka bir girişimde
bulunmasını talep ediyorum. Yoksa on beş yirmi gün sonra zaten
çok zor durumda olan çiftçi -şu anda üzüm 1 TL, domates 60 kuruş,
karpuz 30 kuruş- icralarla, hacizlerle baş başa, kaderiyle
baş başa kalacaktır. DSİ, sulama sularıyla ilgili icra
göndermektedir. Ziraat Bankasının acilen çiftçilerle ilgili borcu
ertelemesi gerekmektedir. Tarımsal sulamayla ilgili de çiftçilerimiz çok
büyük sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır; abone
olurken sorunlarla karşılaşıyorlar, Enerjisayla sorunlar
yaşıyorlar. Elektrik paraları çok fazla. Bununla ilgili
Tarım Bakanlığının önlem almasını talep
ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Özdemir
3.-
İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, On Birinci Kalkınma
Planının yaşanan sorunlara çare üretmeyeceğine
ilişkin açıklaması
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
2019-2023 dönemini kapsayan On Birinci Kalkınma
Planı aradan geçen yedi ayın sonunda, nihayet, temmuz ayı
ortasında Sayın Cumhurbaşkanı tarafından Meclise
sunulabildi. Plan ve Bütçe Komisyonunda önceki gün gerçekleştirilen sunuma
katılan bir milletvekili olarak bu kalkınma planının
yaşanan ekonomik sıkıntılara, ekonomik krize,
işsizliğe, yüksek faize, yüksek enflasyona, eğitim sorununa,
hukukun üstünlüğüne ve yargıya güvene çare üretmeyeceği çok
açıktır. Çünkü değerli milletvekilleri, on yedi yıldır
ülkeyi tek başına yönetme sorumluluğunu alan AK PARTİ
iktidarları bu planda tekrar tekrar ifade edilen ve yıllardır
çözemediği sorunları önümüzdeki beş yılda çözme
temennilerini kâğıda dökmekten başka bir şey
yapmamaktadır. Hedeflerin tutturulması mümkün değildir.
Özellikle, planda dikkat çeken unsur, eğitimin hiçbir kademesinin
sorunlarını çözmeden, bekleyen onca sorun varken bir oldubittiyle
kadın üniversitesi açmayı bu planın içine koyan bu iktidarla, bu
kadrolarla ülkenin huzura, refaha kavuşarak kalkınması maalesef
mümkün değildir.
BAŞKAN Sayın Bakırlıoğlu
4.-
Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlunun, Salihlide
meydana gelen kazada hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet,
ailelerine başsağlığı dilediğine ve çiftçilerin
sorunlarına ilişkin açıklaması
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sözlerime dün Salihli ilçemizde meydana gelen kazada
hayatını kaybeden 6 yurttaşımıza Allahtan rahmet,
ailelerine başsağlığı dileyerek başlıyorum.
Değerli milletvekilleri, toplumun en dertli
kesimi kuşkusuz çiftçilerdir. Çiftçilerimiz alın terinin
karşılığını bir türlü alamıyor, buna
rağmen vatan ve toprak sevgisiyle üretmeye devam ediyorlar. Bu yüzden biz
milletvekilleri sık sık çiftçilerin dertlerini, sorunlarını
burada dile getiriyoruz. Bildiğiniz üzere, tarım sektörü desteklerle
ayakta durmakta, maalesef destekler de zamanında ödenmiyor. Bizzat
Cumhurbaşkanımız tarafından tüm desteklerin Ramazan
Bayramından önce ödeneceği sözü verildi fakat pamuk
desteklemelerinin sadece üçte 2si ödendi, üçte 1i kaldı, kalanın ne
zaman ödeneceği ise belli değil.
İhracat kaydıyla biber eken
çiftçilerimizin 2017 ihracat destekleri hâlâ ödenmedi. Hükûmet çiftçiye
verdiği sözü tutmalı, önümüz Kurban Bayramı, hiç olmazsa Kurban
Bayramı öncesi çiftçilerin tüm destekleme alacakları ödensin diyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kaya
5.-
Trabzon Milletvekili Ahmet Kayanın, iktidar temsilcilerinin verdikleri
sözleri tutmaları gerektiğine ilişkin açıklaması
AHMET KAYA (Trabzon) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Meclisimiz yakın bir gelecekte tatile girecek.
Oysa, milletimiz kendilerine verilen sözlerin ivedilikle tutulmasını
bekliyor. Sözde 3600 ek gösterge seçimden önce çıkacaktı.
Öğretmenlerimiz, polislerimiz, imamlarımız, hemşirelerimiz
umutla 3600ün çıkmasını bekliyor.
Sayın Cumhurbaşkanı af teklifiyle
ilgili Seçimlerden sonra Meclis açıldığında
görüşülecek. demişti. Seçim çoktan bitti. Cezaevindeki insanlar ve
aileleri, yakınları umutla bu konunun görüşülmesini bekliyor.
Emeklilikte yaşa takılanlar, atama
bekleyen öğretmenler, mühendisler, sağlıkçılar, kadro
bekleyen taşeron işçileri, intibak yasasının
çıkmasını bekleyen emekliler, borçlarına yapılandırma
bekleyen çiftçilerimiz ve esnaflarımız, sorunlar sıra sıra,
hepsi çözüm bekliyor.
İktidar temsilcilerine çağrıda
bulunuyoruz, verdiğiniz sözleri lütfen tutun diyoruz. Milletimizin
öncelikli sorunlarını ötelemekten vazgeçin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Öztunç
6.-
Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunçun, taşımalı
eğitim gören öğrencilere verilen yemeklerin tekrar özel
şirketlere ihale edilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Türkiye'nin dört bir yanında olduğu gibi,
benim seçim bölgem Kahramanmaraşta da taşımalı eğitim
sistemi çerçevesinde öğrencilere yemekler veriliyordu ve bu yemekler özel
şirketler tarafından temin ediliyordu, özel şirketler ihaleyle
bunu alıyorlardı ancak son zamanlarda bunlar Millî Eğitime ve
öğretmenevlerine devredilmiş durumdadır. Öğretmenevlerinin
bu yemekleri yapma şansı gerçekten yoktur, aynı zamanda,
kaliteli yapma şansı da gerçekten yoktur. Özel şirketler, yemek
firmaları zaten ekonomik sıkıntı yaşıyorlar. Bu
bir yanlış karar olmuştur, bunun düzeltilmesi gerekmektedir, en
azından çocuklarımızın daha kaliteli yemek yemesi
açısından iktidarı bu konuda uyarıyorum. Lütfen, bu konuda
yeni bir çalışma başlatın diyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Hancıoğlu
7.-
Samsun Milletvekili Neslihan Hancıoğlunun, fındık
alım fiyatı ve miktarının derhâl açıklanması
gerektiğine ilişkin açıklaması
NESLİHAN HANCIOĞLU (Samsun)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
On beş yıldır olduğu gibi
Karadeniz çiftçisinin alın teri üzerinde yine sinsi oyunlar
oynanıyor, yine kumpas kuruluyor. Daha Bakanlık tahminî rekolteyi
açıklamadı ama ihracatçı birlikleri Amerikadaki konseye
ülkemizin tahmini fındık rekoltesini 770 bin ton olarak bildirdi. Bu
aceleciliğin sebebi nedir? Rekolteyi yüksek gösterip algı operasyonu
yapmak, fındık alım fiyatını aşağılara
çekmek, üreticimizi mağdur etmek kime hizmet etmektir, kimin haddinedir?
Tarım ihracatından döviz girdisi bakımından ilk sırada
yer alan fındığımızın değeri
düşürüldükçe çiftçimiz de ülkemiz de zarar ettiriliyor.
Fındıkçımıza on beş yıldır aynı
kumpaslar kuruluyor. İktidar, izlediği politikalarla bu kumpasa hep
çanak tutuyor. Yeter artık. Fındık üreticimiz kimsenin
oyuncağı değil, olmayacak da. Devletin ofisi, alım fiyatı
ve miktarını derhâl açıklamak zorunda. Aksi takdirde lobicilere,
karaborsacılara, vurgunculara hizmet etmiş olunacaktır.
BAŞKAN Sayın Tanal
8.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, bir yıllık sürenin
sonunda Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin sürdürülemez
olduğunun ortaya çıktığına ilişkin
açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değerli
Başkanım, değerli milletvekilleri;
Cumhurbaşkanlığı seçiminde Eğer
Cumhurbaşkanlığı sistemi kabul edilirse demokrasi olacak,
ayrımcılık bitecek, yolsuzluk bitecek, fişlemeler
yapılmayacak, ekonomi uçacak, adaletsizlikler bitecek, hukuksuzluk
bitecek, terör bitecek, işsizlik bitecek, enflasyon düşecek, döviz
düşecek, zamlar olmayacak, basın özgürlüğü tam
gerçekleşecek, istihdam yaratılacak, her şey güllük
gülistanlık olacak, kayırmacılık bitecek, şatafat
bitecek, israf bitecek. denildi. Bir yıllık sürenin sonucunda
Türkiye'de artık Cumhurbaşkanlığı sisteminin
sürdürülemez olduğu ortaya çıktı. Çare, parlamenter sistemin
iyileştirilerek yeniden uygulanmasıyla demokrasi ve hukuk devletiyle
gerçekleşir.
Teşekkür ediyorum, saygılarımı sunarım.
BAŞKAN Sayın Katırcıoğlu
Yok.
Sayın Barut
9.-
Adana Milletvekili Ayhan Barutun, hayvan yetiştiricilerine verilen
aşıların ücretsiz olması gerektiğine ilişkin
açıklaması
AYHAN BARUT (Adana) Sayın Başkan,
hayvancılığımızın geleceği ve hayvan sağlığının
korunması için salgın hastalıklarla mücadele programı var.
Koruma programında yer alan Brusella, şap ve çiçek gibi
hastalıklara karşı projeli aşı uygulaması var. Bu
aşılar hayvan yetiştiricilerimize ücretsiz olarak sunuluyordu. Görevli
veteriner hekimler el emeğinin dışında ücretsiz olarak bu
aşıları yapıyordu. Ne yazık ki Tarım Bakanı
zorunlu olan tüm aşıları ücretli yaptı.
Salgın hastalıkların önüne ancak
aşılamaya geçilir. Hayvan sağlığımızı
korumak, hayvancılığımızı geliştirmek
şarttır. Ama yetiştiricinin bu ücretleri ödeyecek gücü yoksa ne
yapacak? Her gün yem fiyatları inanılmaz derecede yükselirken, üretim
maliyetleri artarken, yetiştiriciler zarar ederken nasıl para bulup
aşı yaptıracak? Hayvan sağlığını
korumak, buna bağlı olarak insan sağlığını
korumak devletin göreviyse bu aşılar neden ücretlidir? Bir iş
hem paralı hem mecbur olabilir mi? Zorunlu aşılar
yapılmazsa salgın hastalıkların önüne geçilemez, bu aşılar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ödünç
10.-
Bursa Milletvekili Atilla Ödünçün, Bursada maden sahalarının
ağaçlandırılması çalışmalarının olanca
hızıyla devam ettiğine ilişkin açıklaması
ATİLLA ÖDÜNÇ (Bursa) Değerli
Başkanım, kıymetli milletvekillerimiz; Bursayı
yeşillendirmeye devam ediyoruz. Bursa Orman Bölge Müdürlüğü eski
maden sahalarını 1 milyon ağaçla yeşillendirerek orman
vasfına dönüştürüyor. Bursada 2013 yılından itibaren
kullanılmayan maden sahalarındaki ağaçlandırma çalışmaları
olanca hızıyla devam ediyor. Bugüne kadar şehrimizde 5.711 dekar
terk edilmiş maden sahasına fidan dikildi. Şehrimize ekonomik
gelir getirecek yeni dikilen fidanların içinde ceviz, badem, ıhlamur,
defne, tıbbi ve aromatik bitkiler de yer alıyor. Yeşilin tekrar
Bursada hâkim olması için var gücüyle çalışan Orman Genel
Müdürlüğümüze ve çalışanlarına Bursalı
hemşehrilerim adına teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kaynarca
11.-
İstanbul Milletvekili Tülay Kaynarcanın, AK PARTİ
iktidarları döneminde mülkiyet sorunlarına çözüm bulunduğuna
ilişkin açıklaması
TÜLAY KAYNARCA (İstanbul) Teşekkürler
Sayın Başkan.
AK PARTİ iktidarları döneminde Türkiye ve
İstanbulda mülkiyet sorunlarına çözüm bulmuş olduk. Seçim
bölgem Silivri ve Çatalcada da 4 problem tarihe karıştı;
bunlardan 1incisi köy içi yerleşim alanlarının
satışıyla ilgiliydi. 2003te bunu sağladık ve
devamında da geçen hafta itibarıyla da kaçıranlara bir
fırsat sunuldu.
2ncisi, 2/B yasasıyla ilgili orman
vasfını yitirmiş olan tarım arazilerinin çiftçimize
satışıydı ve bundan da binlerce vatandaşımız
faydalandı.
3üncüsü, CHPnin -altını dikkatle
çiziyorum- iptal ettirdiği tapuların vatandaşa hiçbir bedel
alınmadan iadesiydi.
Ve son olarak da hazineye ait tarım
arazilerinin satışıyla ilgili karardı. Emek vererek,
sabırla sonuca ulaştık AK PARTİ imzasıyla. Ben bu
anlamda, halkın duası ve halkın rızası için
alınan bu yolda da hayırlı olmasını diliyor,
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Kasap
12.-
Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasapın, Srebrenitsa
soykırımını kınadığına ve Kütahya
Dumlupınarda meydana gelen sel felaketine ilişkin
açıklaması
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) Vahşi
Avrupanın ortasında Srebrenitsada gerçekleştirilen
katliamı, soykırımı kınıyorum.
Kütahya Dumlupınar ilçemiz Hamurköy,
Arpalı, Selkisaray köylerinde bugün olan çok ciddi dolu ve sel felaketi
sonucu binlerce dönüm ekili arazi hasar görmüştür. Öncelikle geçmiş
olsun diyorum. Çiftçilerimizin Ziraat Bankası ve tarım krediye olan
borçlarının ötelenmesi talebinde bulunuyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Arkaz
13.-
İstanbul Milletvekili Hayati Arkazın, Srebrenitsa
soykırımının 24üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
HAYATİ ARKAZ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
İnsanlık tarihinin en acı
soykırımlarından biri olan Srebrenitsa katliamı üzerinden
yirmi dört yıl geçti. Katliamda 8.372 masum Bosnalı kardeşimiz
hayatını kaybetti, ardında birçok öksüz evlat ve acılı
anne baba kaldı. Ölen soydaşlarımıza ait günümüzde hâlâ
yeni mezarlar çıkmaktadır. Srebrenitsa katliamı yakın
tarihte gerçekleşen en utanç ve acı dolu katliamdır.
Müslümanlara karşı yapılan bu zulmün, işkencenin tarifi
yoktur. Balkan coğrafyasında gerçekleşen katliamda
yaşamını yitirenleri rahmetle anıyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Ne mutlu Türk'üm diyene.
BAŞKAN Sayın Yıldız
14.-
Ankara Milletvekili Zeynep Yıldızın, Srebrenitsa
soykırımının 24üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
ZEYNEP YILDIZ (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; malumunuz olduğu üzere bugün 11 Temmuz 2019,
Srebrenitsa soykırımın üzerinden tam yirmi dört yıl geçti.
Zarif mütefekkir, güçlü komutan, bilge devlet adamı Aliya
İzzetbegoviçin de işaret ettiği gibi, düşmanlarımızın
bizim öğretmenlerimiz olmalarına asla izin vermeyeceğiz.
İntikam peşinde koşmayacağız ancak
soykırımı da unutmayacağız.
Bu vesileyle, yine Bosna-Hersekin millî şairi
Cemalettin Latiçin dediği gibi:
Orada, Unada altın tohum Drinanın mavi
şafağında yüzer; Neretva güneşinde uyur, Sava ile
ovaları süzülür.
Canım Bosnam benim, sana iki gözüm gibi
bakacağım. sözümüzü buradan da yinelemek istiyorum.
Aliya ve aslanlarını rahmet ve tazimle
anarken Gazi Meclisimizi saygı ve hürmetlerimle selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Gürer, bu bir dakikayı
kullanacak mısınız, yoksa bir arkadaşa devredecek misiniz?
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Kullanacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN Peki, buyurun.
15.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, kamuda geçici ve mevsimlik
çalışan işçilerin sorunlarına ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Kamuda geçici
ve mevsimlik olarak çalışan işçiler çıkarılıyor.
Belediye ve il özel idarelerinde beş ay yirmi dokuz gün
çalışanlar için amir izniyle uzatma hakkı kanun hükmünde
kararnamede yer almadığından işçiler işsiz kalıyor.
Toplum yararına çalışan güvenlik görevlileri, Millî
Eğitimde çalışanlar, kamuda kiralık araç şoförleri
ihale ve çalışma süreleri nedeniyle işten
çıkarılıyor. Diyanet İşlerinde çalışanlar
dahi sorun yaşıyor. Vekil imamlar 2013 yılından beri
mağdur. Asıl işi yapıp asıl kadro verilmediği
gibi, işlerinden de çıkarılıp açıkta kalıyorlar.
Kıdem tazminatından nakil hakkına, özlük haklarından
yararlanamıyorlar. AKP iktidarı, vekil imamları dahi görmezden
gelip onları yoksulluğa mahkûm kılıyor. İşsiz
Açım. diyor, çalışan işten atılıyor, bu
feryatları Sayın Cumhurbaşkanı duymuyor mu?
BAŞKAN Sayın Gözgeç
16.-
Bursa Milletvekili Emine Yavuz Gözgeçin, Srebrenitsa
soykırımının 24üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ (Bursa) Bugün Srebrenitsa
katliamının 24üncü yılı, 11 Temmuz 1995. Kadın,
erkek, çocuk, yaşlı demeden 8.372 Müslüman Boşnak
kardeşimiz hunharca katledildi. Bugün hâlâ mezar taşı dahi
olmayan binlerce kişi kayıp. Üstelik bu soykırım Birleşmiş
Milletler Koruma Gücü askerlerinin gözü önünde oldu, dünyanın gözü önünde
oldu. Bugün bize insan hakları dersi vermeye kalkanların dün bu
soykırıma sessiz kaldıkları gibi, bugün de maalesef dünyanın
gözü önünde katliamlar devam ediyor. Tüm bu zulümlere karşı yüksek
sesle Dünya beşten büyüktür. diyen Sayın
Cumhurbaşkanımız insanlığın ortak
vicdanının sesi olmuştur, olmaya devam edecektir. Aliya
İzzetbegoviçin dediği gibi, Soykırımı
unutmayalım çünkü unutulan soykırım tekrarlanır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Yaşar
17.-
İstanbul Milletvekili Serap Yaşarın, Srebrenitsa
soykırımının 24üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
SERAP YAŞAR (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Bugün Birleşmiş Milletler dâhil
dünyanın gözü önünde gerçekleştirilen tarihin kara lekesi Srebrenitsa
katliamının 24üncü yıl dönümü.
Fatima Muhiç, doğum tarihi 1995, ölüm tarihi
1995 olarak mezar taşına yazıldı,
soykırımın en küçük kurbanı olarak tarihe geçti.
Kadın, erkek, genç, yaşlı, bebek demeden 8 binden fazla masumun
acısı bugün hâlâ annelerin, babaların, kardeşlerin ve
İnsanım. diyen herkesin yüreğinde kor gibi yanmaya devam
ediyor. Yakın tarihin en utanç verici insanlık suçu olan
Srebrenitsada yaşananlar İkinci Dünya Savaşından sonra
Avrupadaki en büyük katliam olarak tarihte yerini aldı. Srebrenitsada
insanların, katledilenlerin birçoğunun mezarı bile olmadı.
Bugün bile, aradan yirmi dört yıl geçmesine rağmen toplu
mezarlarından çıkarılarak defnedilenler var. Hepsini rahmetle
anıyorum.
BAŞKAN Sayın Ersoy
18.-
Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoyun, Adanadaki sel felaketinden zarar
gören çiftçilerin durumuna ve Kütahya Ülkü Ocakları Başkanı
Abdullah Satuk Buğra Koçların ölüm yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
AYŞE SİBEL ERSOY (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Seçim bölgem Adanada yaşanan afetlerden
dolayı zarar gören çiftçiler devletin sözünü verdiği desteği
sabırsızlıkla bekliyor. Çiftçilerimizin bu mağduriyetinin
giderilmesi için gerekli ödemelerin bir an önce yapılmasını
diliyor ve Sayın Tarım Bakanımızın dikkatine sunmak
istiyorum.
Ayrıca, 26 yaşında kaybettiğimiz
eski Kütahya Ülkü Ocakları Başkanımız Abdullah Satuk
Buğra Koçları ölüm yıl dönümü nedeniyle rahmetle anıyor,
ailesine sabırlar diliyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Filiz
19.-
Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, Srebrenitsa
soykırımının 24üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bugün 11 Temmuz, tarihin en utanç verici
olaylarından birisi olan Srebrenitsa katliamının 24üncü
yıl dönümü. Avrupanın göbeğinde sırf Müslüman
oldukları için 8.372 Boşnak kardeşimiz katledildi. Avrupa kördü
ve çığlıklara sağırdı. O çığlıklar
hâlâ yüreklerimizde yankılanıyor. Bütün şehitlerimize Allahtan
rahmet diliyorum.
Onların mezarlarını mavi kelebekler
buldu. Kelebekler, mavi kelebekler / Herkesin yaşadığı
yerde herkesten çok öleni bilirler / Ağlama Srebrenitsa gözlerini
kısarak bakanların ayıbına / Ağlama, bırak
ahını şah damarından da yakına. diyor şair. Mavi
kelebekler sayesinde 300 tane toplu mezar bulunmuş, binlerce şehit
çıkarılıp şehitliğe defnedilmiş. Aliya
İzzetbegoviçin istediği gibi, soykırım
unutulmayacaktır.
Toplu mezarlarda masumiyetin nöbetçileri mavi
kelebekler gibi iyi insanlar da Srebrenitsa masumlarını
unutmayacaktır diyor, Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Osmanağaoğlu
20.-
İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlunun, çeşitli illerde
meydana gelen orman yangınlarına ve Srebrenitsa
soykırımına ilişkin açıklaması
TAMER OSMANAĞAOĞLU (İzmir)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Son haftalarda, havaların
ısınmasıyla birlikte, cennet vatanımızın birçok
noktasında orman yangınları meydana gelmektedir. İhmallerin
ve sabotajların sebep olduğu bu yangınlar, maalesef, yüzlerce
hektar ormanımızın kül olmasına, yüzlerce hektarlık
alanda yaşayan canlının hayatını kaybetmesine sebep
olmaktadır. Nazarımızda, ister rant için olsun ister terör
eylemi için olsun, sebebi ne olursa olsun orman yangınlarında dahli
olan, ciğerlerimizi yakan her faninin teröristten bir farkı yoktur.
Bu vesileyle, İzmir ve Muğlanın da
aralarında bulunduğu illerimizde meydana gelen orman
yangınlarından etkilenen vatandaşlarımıza geçmiş
olsun dileklerimi sunuyorum. Olağanüstü bir çaba göstererek
yangınlarla mücadele eden itfaiye erlerimize ve Mehmetçiğimize de
teşekkürü bir borç biliyorum.
Bu arada, Srebrenitsayı da unutmadık,
ölenleri rahmet ve minnetle yâd ediyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Canbey? Yok.
Sayın Kılavuz...
21.-
Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, Srebrenitsa
soykırımına ve Kütahya Ülkü Ocakları Başkanı
Abdullah Satuk Buğra Koçların ölüm yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; dünyanın gözü önünde, Avrupanın
göbeğinde, bundan tam yirmi dört yıl önce, kıyamete dek
kapanmayacak bir yara açıldı. 11 Temmuz 1995te Sırp katiller,
Srebrenitsada 8.372 Boşnak sivili katlederek dünyanın en büyük
soykırımlarından birine imza attı. Birleşmiş
Milletler Barış Gücü, bırakın soykırımı
engellemeyi, böylesi vahşetin önünü açtı. Bu büyük acıyı,
soykırımı rahmetle yâd ediyorum, ruhları şad olsun,
evladıfatihan olan Boşnak kardeşlerimizin
acılarını paylaşıyorum.
Allah yolunda mücadele eden, davamızın
sancağını dalgalandıran; bundan dört yıl önce, sahur
sonrası elim bir trafik kazasında hayatını kaybeden, nur
yüzlü kardeşim Kütahya Ülkü Ocakları Başkanımız Abdullah Buğra Koçları
rahmetle ve özlemle anıyorum. Ailesine ve camiamıza tekraren
başsağlığı diliyorum. Ruhu şad olsun.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Taytak...
22.-
Afyonkarahisar Milletvekili Mehmet Taytakın, Srebrenitsa
soykırımını kınadığına ve Orman Genel
Müdürlüğüne bağlı mevsimlik orman işçilerinin
sorunlarına ilişkin açıklaması
MEHMET TAYTAK (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, öncelikle Srebrenitsa katliamını kınıyorum ve
bütün şehitlerimize rahmet diliyorum.
Afyonkarahisar ilimizde ve Türkiye genelinde Orman
Genel Müdürlüğüne bağlı mevsimlik orman işçilerimizin
sorunları bulunmaktadır. 5620 sayılı Kanun kapsamında,
mevsimlik işçilerin çalışma süresi, kurum talebi ve Maliye
Bakanlığı onayıyla dokuz ay yirmi dokuz güne
çıkarılmıştır. Ancak bu dönem, Orman Genel
Müdürlüğü yayınladığı genelgede döner sermaye
bütçesinden yedi ay yirmi dokuz günü geçmemek üzere 4 bin işçi için uzatma
kararı vermiştir. Döner sermaye bütçesinden ücret alan işçilerin
kırk bir gün daha çalışması uygun görülmüştür. Orman
Genel Müdürlüğünün uzatma talebine Maliye Bakanlığı onay
vermeyince özel bütçeden ücret alan işçilerimiz işten
çıkarılmaya başlanmışlardır. Bu karar sonucunda
4.500 işçi işsiz kalacaktır. Mevsimlik orman yangın
işçileri endişeli ve huzursuzdur. Bu işçiler, geçen sene dokuz
ay yirmi dokuz gün çalışmışlardır. Bu güvenceler
karşısında orman işçileri evlenmiş, kredi çekmiş,
borçlanmıştır.
Maliye Bakanlığının konuyu
yeniden gözden geçirmesini talep ediyor, saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar,
milletvekillerimizin söz taleplerini mümkün olduğunca
karşılamaya çalıştım, daha çok talep var. Gün
içerisindeki programın imkân verdiği ölçüde,
programımızın, gündemimizin akışına göre İç
Tüzük 60a göre bu söz taleplerini karşılamaya
çalışacağım.
Şimdi grup başkan vekillerimize
yerlerinden söz vereceğim.
Buyurun Sayın Türkkan.
23.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, Srebrenitsa
soykırımının 24üncü yıl dönümüne, Muğla
Dalamanda çıkan orman yangınına, Kocaeli Kandıra
Babaköyde açılacak taş ocağı için ağaç katliamı
yapıldığına, işsizliğin rekor
kırdığı bu dönemde Suriyelilere yapılan 37 milyar
dolar yardımı kabul edemediklerine ve Türk Hava Yollarının
Eren Bülbül anısına Trabzona düzenlediği sefere neden sadece
Adalet ve Kalkınma Partili milletvekillerini davet ettiğini
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bugün, kapanmayan yara Srebrenitsa
katliamının yıl dönümü. Bosna-Hersekin doğusundaki
Srebrenitsada, yirmi dört yıl önce bugün başlayan katliamda 8.372
Boşnak sivil, Sırp askerlerce katledildi. Hayatını
kaybedenlerden şu ana kadar ne yazık ki sadece 6.500 kurbanın
kimlikleri tespit edildi. Bu yıl kimlikleri tespit edilen 36 kurban daha
Potoçari Mezarlığına defnedilecek.
Srebrenitsa şehri 1993 yılında
Birleşmiş Milletler tarafından güvenlikli bölge olarak ilan
edildi. Yakın şehirlerdeki insanlar güvenli bölge diye Srebrenitsaya
gittiler. Boşnak sivillerden silahları alındı ve
Boşnaklar Sırpların eline verildi. Üstelik, bu Boşnaklar,
Hollandalıların elinde bulunan karargâhta, bizzat Hollandalı
subaylar tarafından Sırpların eline teslim edildi.
Avrupanın ortasında, Birleşmiş Milletlerin göz
yumduğu bir soykırım meydana geldi. Birleşmiş
Milletler -biraz evvel izah ettiğim gibi- Srebrenitsayı güvenlikli
bölge ilan etmiş olmasına karşılık, 400
Hollandalı askerin bulunduğu bölgede bizzat Hollandalılar
tarafından katledilsinler diye Sırpların eline teslim edildi.
Hangi Hollandadan bahsediyorum, biliyor musunuz? Şu anda
sıklıkla dünyada, özellikle ülkemize insan haklarından en çok
bahseden Hollandadan bahsediyorum. Geçmişleri bu tip kirli sayfalarla
dolu bir defter olan Hollandadan bahsediyorum.
Katliamda kadınların ve küçük yaşta
çocukların da öldürüldüğü belgelerle kanıtlandı.
İkinci Dünya Savaşından bu yana Avrupada
gerçekleşmiş en büyük katliam olan Srebrenitsa soykırımı
sadece Bosna-Hersekte değil, tüm dünyada acının ve adalet
arayışının sembolü oldu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Katliamın 24üncü
yılında, insanlık tarihinin yüz karası olan bu
katliamı gerçekleştirenleri, buna seyirci kalanları bir kez daha
nefretle anıyorum. Hayatını kaybeden Boşnak
kardeşlerimize Allahtan rahmet diliyorum. Bütün Müslüman camiaya
başsağlığı diliyorum.
Muğlanın Dalaman ilçesinde dün saat 15.00
sıralarında çıkan ve geniş bir alana yayılarak Fethiye
Göceke kadar uzanan orman yangını bugün 08.00 sıralarında,
yaklaşık on yedi saat sonra kontrol altına alındı.
Yangının 350 hektarlık alanda etkili olmasına rağmen
can ve mal kaybının yaşanmaması tesellimiz oldu. diyen
Tarım ve Orman Bakanına seslenmek istiyorum: Burada
kaybımız olmayan insan ama canlı kaybımız var. Orada
yaşayan, dünyadaki ekolojik dengenin en önemli unsurlarından olan
hayvanlar ve bitkiler yandı. Bunların da birer kayıp
olduğunu bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Bu yangının
insan hayatına mal olmaması en büyük tesellimiz ama yanan diğer
canlılarımızın neden aklına gelmediği de
Sayın Bakana sorulması gereken bir soru. Ekolojik dengenin bozulması
Sayın Bakanın hiç gözüne çarpmamış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Daha önce yine Muğla
Güvercinlik Koyunda çıkan orman yangınından sonra o dönemki
bakanın Tekrar yeşillendirilecek. dediği ormanlık alana
binlerce yataklı otellerin yapıldığı da şu anda
görsel olarak hepimizin karşısında. Maalesef, bu tip
yangınlar ülkemizde daha sonra ranta dönüşüyor. O yüzden,
yangını çıkaranlar hakkında aklımızda ciddi ciddi
şüpheler doğuyor. Umarım bu sefer aynısı tekrarlanmaz,
yanan ciğerlerimiz üzerinden rant devşirilmesine bu millet ve
temsilcisi olan bizler asla müsaade etmeyeceğiz.
Geçtiğimiz günlerde burada, seçim bölgem
Kocaelide taş ocağı yapmak uğruna âdeta ağaç
katliamı yapıldığını dile getirmiştim. En
son, Kandıra Babaköyde açılacak taş ocağı için
ağaç katliamı başlamıştı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın, buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ağaç
katliamının yanında, orada yer alan Roma dönemine ait lahit
mezarların, tümülüslerin ve tarihî kalıntıların da
yapılacak taş ocağıyla yok olacağını yani
bir tarih katliamı yapıldığını da ifade ettik.
Yaklaşık on beş gün önce burada ağaç kesiminin
durdurulduğuna yönelik basında haberler çıkmıştı.
Bu bizi önce umutlandırdı ama işin öyle
olmadığını öğrendik. Babaköyde ağaç
katliamının devam ettiğini bölgeden
aldığımız bilgiler doğruladı. Bölgede bulunan
arkadaşlarımızdan ve orada yaşayan köylülerimizden
aldığımız bilgi, taş ocağı yapılacak
yerin ön tarafında yani görünen kısımda kesimin âdeta
göstermelik olarak durduğunu ancak iç tarafta ağaç kesiminin başından
beri hiç ara vermeden devam ettiği yönünde, hatta söylenenden daha çok.
Yani 2 binin üzerinde ağacın kesileceğini yine üzülerek
öğrendik. Şu anda devam eden kesimin işin birinci etabı
olduğu, bunun ikinci ve üçüncü etaplarının da olacağı
belirtildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın, buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Bu da Kandıra
Babaköydeki ağaç katliamının daha ileri boyutta
olacağı anlamına geliyor ne yazık ki.
Hep söylüyoruz, Kocaeliye hizmet etmek yerine
Kocaelinin ormanlarını, tabiatını ve tarihini
yağmalamakla meşguller. Burayı mahvetmek, Kocaeliyi mahvetmek
birilerini zengin edecek, memnun edecek ama
yaşadığımız yeri yaşanılır olmaktan
uzaklaştıracak. Bu katliama lütfen son verin, yoksa ne doğa ne
de tarih kalacak.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; İŞKURun dün hazırladığı 2019
Haziran verilerine göre kayıtlı işsiz sayısı 4 milyon
417 bine çıkarak rekor kırdı. Kayıtlı işsizlerin
sayısı son bir yılda neredeyse 2 kat arttı; maalesef,
rakamlar oldukça ciddi seviyeye ulaştı. Hükûmet her geçen gün
ekonomiyi uçuruma sürüklüyor. İşsiz sayımız birçok Orta
Avrupa ülkesinin nüfusuna dayandı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Türkkan, buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Hâl bu kadar kötüyken
Sayın Erdoğanın İşsizlik oranının bir
parça yükseldiğinin farkındayız. İşsizliği
yeniden tek haneli rakama düşüreceğimize inanıyorum.
ifadelerini kullanması gerçeklikten tamamen uzaktır.
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan iki gün önce Bosna-Hersekte
Türkiyede bulunan Suriyelilere yapılan yardımın miktarıyla
ilgili açıklama yaptı 37 milyar doları aşan bir harcama
yaptık. dedi. İşsizliğin rekor kırdığı
bu dönemde Suriyelilere yapılan 37 milyar dolar yardımı biz
kabul edemiyoruz. Büyük yatırımlar yapmak yerine bu parayı
Suriyelilere aktarmak bir beka sorunudur.
Bir de Türk Havayollarından bahsetmek
istiyorum. Türk Hava Yolları, Eren Bülbül kardeşimizin
anısına Maçkaya bir sefer düzenledi ve bu uçak ilk seferini
Trabzona yapıyor. Çok şık bir hareket, buraya kadar çok güzel
ama Türk Hava Yolları, bu uçağa sadece Adalet ve Kalkınma
Partili milletvekillerini çağırdı, İYİ PARTİli
ve Cumhuriyet Halk Partili milletvekillerini davet etmedi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Açalım arkadaşlar,
açalım.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Buradan Türk Hava
Yolları yöneticilerine sormak istiyorum: Türk Hava Yolları, Adalet ve
Kalkınma Partisinin seyahat acentesi midir yoksa Türkiyenin millî bir
kuruluşu mudur?
Teşekkür ederim Sayın Başkan anlayışınız
için, sağ olun.
BAŞKAN Teşekkür ederiz.
Sayın Bülbül, buyurun.
24.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Manisa Salihlide meydana gelen
kazada yaşamını yitiren vatandaşlara Allahtan rahmet,
ailelerine başsağlığı dilediğine, Srebrenitsa
soykırımının 24üncü yıl dönümüne, Kütahya Ülkü
Ocakları Başkanı Abdullah Satuk Buğra Koçların ölüm
yıl dönümüne ve orman yangınlarının yaşanmaması
konusunda gereken tedbirlerin alınması gerektiğine ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Dün Manisanın Salihli ilçesinde panelvan
minibüs ile otomobilin çarpışması sonucu 6 kişi
hayatını kaybetmiş, 20 kişi de
yaralanmıştır. Elim kazada yaşamını yitiren
vatandaşlarımıza Allahtan rahmet, kederli ailelerine başsağlığı
dilerim.
Bugün Bosnalı Müslüman kardeşlerimizin
tarihte yaşadıkları büyük acının yani Srebrenitsa
soykırımının 24üncü yıl dönümü. En az 8.372
Müslümanın vahşice katledildiği bu acı olayın
üzerinden yirmi dört yıl geçse de acısı hâlâ yüreğimizdedir.
Savaş suçlusu Ratko Mladiç komutasındaki Sırp birlikleri, 11
Temmuz 1995 günü Srebrenitsayı ele geçirdi. Şehirde yaşayan
siviller, Sırp katillerin şehre girmesinden itibaren
Birleşmiş Milletler bünyesinde görev yapan Hollandalı askerlere
sığınmak istemişlerdir. Hollandalı askerler, gece
yarısı Birleşmiş Milletler Gücünün Hollandalı
komutanının verdiği emirle Srebrenitsayı
boşaltmışlardır. Savaş sırasında şehrin
güvenliğinden sorumlu olan komutan Thom Karremans, kendisine
sığınan 25 bin mülteciyi ve şehri Sırplara teslim
etmiştir. Bu nedenle, Bosnalı kardeşlerimiz vahşice
katledilmiştir.
Savaştan sonra müebbet hapse mahkûm edilen
katil Ratko Mladiçin 11 Temmuz 1995te Srebrenitsada sarf ettiği sözler
tarihin karanlık sayfalarına yazılmıştır.
Sırp bayramı arifesinde şehri milletine armağan
ettiğini söyleyen katil Mladiç Nihayet bu topraklarda Türklerden intikam
alma zamanı gelmiştir. diyerek Türk ve Müslüman
düşmanlığını alenen dile getirmiştir.
Yaşanan bu büyük zulme Batılı devletler sessiz kalmış
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
özellikle
Birleşmiş Milletler bünyesinde görev yapan Hollanda,
soykırımdaki rolü itibarıyla, sorumlu tutulması gereken
ülkeler arasında olmuştur. Daha sonra ortaya çıkan bir video
kaydında, Sırp generalin kenti boşaltan Hollandalı komutana
hediye verirken görüntüleri dahi ortaya çıkmıştır.
Laheydeki Uluslararası Adalet Divanı 2007 yılındaki
kararında Srebrenitsa ve civarında yaşananları
soykırım olarak kabul etmiştir. Acıları hâlâ içimizde
olan Bosnalı şehit kardeşlerimize Allahtan rahmet dilerken bu
soykırımı yapanları ve buna göz yumanları tarihin
huzurunda lanetliyoruz.
Bundan dört yıl önce üzücü bir trafik
kazasında kaybettiğimiz Kütahya Ülkü Ocakları İl
Başkanımız Abdullah Buğra Koçlar kardeşimize de bu
vesileyle Allahtan rahmet ve ailesine ve bütün dava
arkadaşlarımıza başsağlığı diliyoruz.
Dün yaşanan ve kontrol altına alınan
orman yangınından ötürü de
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
son derece
üzüntülü olduğumuzu ifade ediyor, bunun failleri konusunda gerekli
araştırmanın yapılması ve bir daha bu şekilde
orman yangınlarının yaşanmaması konusunda gereken
tedbirlerin alınması hususunu tekrar dile getiriyor, saygılar
sunuyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Kurtulan
25.-
Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, Srebrenitsa
soykırımının 24üncü yıl dönümüne, Diyarbakır
Licedeki askerî operasyonda yaşanan hak ihlallerine, Muğla
Dalamandaki orman yangınına, Erzurum Karayazı Belediye Eş
Başkanı ile Meclis üyelerinin gözaltına
alındığına ve AKPnin kayyum politikası yerine
gözaltı furyalarıyla tasfiye etmeye çalıştığına
ilişkin açıklaması
FATMA KURTULAN (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Yirmi dört yıl önce Sırp
ırkçıları tarafından gerçekleştirilen Srebrenitsa
katliamını kınıyorum, yaşamını yitirenleri
anıyorum.
Meclisimizde, başta Kürtler olmak üzere,
dünyanın her yerinde insanlığa karşı işlenen bu
katliamları hep beraber kınadığımız günleri
görmeyi umut ediyorum.
Sayın Başkan, Diyarbakırın Lice
ilçesinde üç gündür bir askerî operasyon var ve bu operasyon sonucunda
çıkan kimi hak ihlalleri var. Özellikle Licenin Sığınak,
Merdinya, Koçeran, Denglava ve Yaprak Mahallelerinde bu operasyonlar
yürütülüyor. Bu mahallelerden gelen vahim iddialar var. Özellikle
Sığınak mahallesinde helikopterlerce köylülere ateş
açıldığı ve 1 kişinin yaralandığı,
yaralanan kişinin Mehmet Hüseyin Mercan adlı bir köy sakini
olduğu ve şu anda tedavi altına alındığı
iddiası var.
Yine, Merdinya ve Denglava Mahallelerindeki
buğday tarlalarının da ateşe verildiği, yangına
müdahale etmek isteyen köylülerden Mehmet Kapan ve oğlu Mehmet Ali
Kapanın gözaltına alındığı söyleniyor.
Lice'de ne olduğu hakkında açıklama
yapılmalıdır. Köye helikopterlerle ateş açılıp
açılmadığı tespit edilmelidir, halkın geçim
kaynağının kimler tarafından ateşe verildiği de
ortaya çıkarılmalıdır diyoruz.
Yine aynı zamanda, Muğlanın Dalaman
ilçesindeki yangından dolayı üzgün olduğumuzu,
boşaltılan 2 köyün sakinlerine Geçmiş olsun. dediğimizi
de paylaşmak isterim.
Sayın Başkan, bu kürsüde sık sık
partimize dair yaşanan gözaltı furyalarını
paylaşıyoruz. Bir hafta önce, Diyadin Belediyemizde yaşanan
saldırı ve bu saldırı sonucunda 2 eş
başkanımızın yaralandığını
paylaşmıştık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
FATMA KURTULAN (Mersin) - Bu sabah da Erzurumun
Karayazı ilçesinde bir operasyon oldu. Karayazı Belediye Eş
Başkanımız Burhanettin Şahin, Meclis üyeleri Yüksel
Kişin, Erdal Bayram, Mahmut Çimendağ, İl Meclis üyesi Mehmet
Latif Karakuş, HDP partimiz yöneticileri Nuri Kandemir ve Namet
Yılmaz, belediye eski meclis üyelerimiz Erdem Kaya ile Cemil Oran ve Erol
Mahçup gözaltına alınmışlardır.
Belediyelerimiz anlaşılan önümüzdeki dönem
AKPnin kayyum politikası yerine böyle gözaltı furyalarıyla
tasfiye edilmeye çalışılmaktadır.
Belediyelerimizden elinizi çekin. diye
çağrısını bir kez daha yapmak istiyorum.
Sağ olun.
BAŞKAN Sayın Özel
26.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Srebrenitsa soykırımının
24üncü yıl dönümüne, Fikret Hakan ile Bedrettin Cömertin ölüm yıl
dönümlerine, Fatsa operasyonunun yıl dönümüne, Muğla Dalamanda
meydana gelen orman yangınına ve demokratik güçlü parlamenter
sistemlerde darbe olmayacağına ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Yirmi dört yıl önce gerçekleşmiş olan
ve İkinci Dünya Savaşından sonra yaşanan en büyük
insanlık trajedisi Srebrenitsa soykırımını, bu
katliamı, bu insanlık suçunu bir kez daha lanetliyoruz.
Aradan yirmi dört yıl geçmiş olmasına
rağmen hâlen kurbanların mezarlarına kavuşma süreci devam
ediyor çünkü kemiklerin ayrıştırılması işlemi
sürüyor. Bugün 33 kurban daha toprağa verilecek. Tüm ailelerin
başlarında dua edebilecekleri ayrı mezarlara sahip
olmalarını ümit ediyoruz.
Ne yaparsak yapalım, ne yaparsanız
yapın ama soykırımları unutturmayın. diyen Aliya
İzzetbegoviçi bir kez daha buradan anıyoruz.
Ve katliamdan üç yıl önce yaklaşmakta olan
bu tip katliamlara karşı orada bulunanlarla dayanışmak için
Sırp kuşatması altındaki Bosnaya, ateş altındaki
Mostara ilk ziyareti gerçekleştiren dönemin Cumhuriyet Halk Partisi Genel
Başkanı Deniz Baykalı buradan bir kez daha minnetle
anıyor, kendisine acil şifalar diliyoruz. (CHP sıralarından
alkışlar) Cumhuriyet Halk Partisinin bu tip uluslararası
konulara ve soydaşlarımızla ilgili dünyaya kafa tutulması
gereken durumlara, taa cumhuriyetin kurulduğu dönemden itibaren,
İkinci Dünya Savaşında, Kıbrıs Barış
Harekâtında ve Srebrenitsa Katliamındaki tavrı bugünkü
duruşuyla son derece paralel. Ve köklerinden aldığı güçle,
ülkenin bugünkü ortak meselelerine karşı gösterdiği tavrın
bir kez daha altını çizmek istiyoruz.
11 Temmuz pek çok acıyı taşıyan,
hatırlatan bir gün. Fikret Hakanın ölüm yıl dönümü, kendisini
anıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) 11 Temmuz 1978de Ankara
Gaziosmanpaşada evinden çıktığı anda katledilen
Bedrettin Cömerti rahmetle anıyoruz.
11 Temmuz Fatsa Operasyonunun yıl dönümü. 12
Eylül darbesine giden süreçte Terzi Fikriye yapılan nokta operasyonunu
hatırlıyoruz. Adalet ve Kalkınma Partisi aradan geçen otuz dokuz
yıldan sonra yine bir olağanüstü hâl sürecinde kayyum
uygulamalarıyla ya da mazbatayı 1inciye değil 2nciye vererek
ya da alınmış mazbatayı iptal ettirerek 1980de Fatsada
yapılan neyse bunun bir benzerini yerel yönetim darbeleriyle yapmaya devam
ediyor. Bunları örnek almamasını, tekrar etmemesini temenni
ediyoruz.
Hafta sonu, adalet yürüyüşünde bizimle
birlikte yürüyen Muğla Yörüklerine verdiğimiz sözü tutmuştuk ve
Göcekte, Dalamanda yürümüştük.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Yürüdüğümüz orman
yollarında attığımız her adımda, içimize oksijeni
çektiğimizde ve adalete olan inancımızı
pekiştirdiğimizde gözlerimiz de ülkenin en güzel yerlerinden dünyanın
en güzel yerlerini görüyordu, onu içimize çekiyorduk ama dün akşam gördük
ki o güzel yerler yanıyor. Ama Muğlada gördüğümüz bir şey
de Manisa-İzmir arasında gördüğümüz bir şey de var;
otellere, Manisa-İzmir arasında kurulan bir özel eğitim
kurumuna, bir tane benzin istasyonuna bakıyorsunuz; geçtiğimiz
yazlarda yanan ormanların yerine oteller, benzinlikler, eğitim
kurumları yapılıyor. O ağacın içinde onu görünce
şimdi diyoruz ki
Sayın grup başkan vekiline hak veriyorum,
bunun da takipçisi olalım ama bence böyle olmamalı. Biz buradan bir
çağrı yapalım, vatandaş baksın; iki sene, üç sene,
beş sene önce yanmış bir ormanın yerinde otel varsa o otele
gitmek, o yangına ortak olmaktır. (CHP sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Özel.
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Manisa-İzmir
arasında yapılan yeni ilköğretim okuluna -o yanan yerlerdeki
ağaçlar kesilmiş, oraya bir okul yapılmış- çocuk
yollamak, o ağaç katliamına destek vermektir; o benzinlikten benzin
almak, ağaçları yakanları ödüllendirmektir.
Bakın, Muğlada, Manisada, İzmirde,
Türkiye'nin dört bir yanında yanmış bir ormanın yerine ne
yaptılarsa onlara maddi manevi en büyük cezayı verin ki bir daha Biz
burada bir yer açarsak buradan iyi para kazanırız. diyemesin kimse.
Ben bu çağrıyı açıklıkla yapıyorum.
Son sözüm de şu: Dün burada bir
tartışma yaşadık, kıymetli bir
tartışmaydı. Sistem tartışmalarının
devamında biz dedik ki: Demokrasi darbelerin panzehridir. Demokratik güçlü
parlamenter sistemlerde darbe olmaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Darbe olursa nereye olur? Tek
adam rejimlerine olur. Dünyada da güçlü parlamenter sistemler darbe görmüyor
ama tek adam rejimleri, başkanlık sistemleri darbe görüyor çünkü
demokrasi yok, kuvvetler ayrılığı yok,
olmadığı yerde her türlü acziyet sizi buluyor. Biz 15 Temmuza da
liyakat yerine sadakati ve bir cemaati önceleyenlere verilen imkânlar yüzünden
gittik. Bana itirazlar geldi, dediler ki: Bütün darbeler parlamenter
sistemlerde oluyor. Çıkardım arkadaşlar -grup başkan vekillerimizle
ve zatıalinizle kabul buyurursanız paylaşacağım
fotokopisini- 2000 yılından bugüne kadar 22 darbe olmuş dünyada,
resmî kayıtlarda; 18i başkanlık sistemlerine, 3ü krallara, 1
tanesi parlamenter sisteme
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen toparlayın Sayın
Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) 5 Aralık 2006de Fiji
darbesi parlamenter sisteme. Fiji sözde parlamenter sistemle yönetiliyor. Onun
dışında 21 Ocak 2000de Ekvadorda başkanlık sistemine
karşı yapılan darbeyle başlayın, Moritanya 6
Ağustos 2008, Mali 21 Mart 2012, Tayland, Zimbabve, Yemen, Honduras ve ta
Sudandaki son darbeye kadar bunların hepsi başkanlık
sistemlerine karşı yapılmış.
Arkadaşlar, bir şey söylüyorsak bilip de
söylüyoruz, uyarımız varsa size ama sonuçta Türkiye Cumhuriyeti
Hükûmetine. Bugün siz iktidarsınız, yarın başkası.
Demokrasiyi sağlamadan, kuvvetler ayrılığı olmadan en
sevdiğinize bütün yetkileri verdiniz mi onu darbenin hedefi yapıyorsunuz.
Ben bu bilgiyi sizlerle paylaşıyorum.
Rejim tartışmaları önemlidir, sistem
tartışmaları önemlidir. Demokrasiye
sığınacağız, kuvvetler
ayrılığını sağlayacağız, yargı
bağımsızlığını sağlayacağız,
darbeleri defedeceğiz, başka yolu yok. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Buyurun Sayın
Akbaşoğlu.
27.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun,
Srebrenitsa soykırımının 24üncü yıl dönümüne,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin daha iyi
çalışması için hep birlikte katkı vereceklerine,
ormancılık faaliyetinde çalışan geçici işçilerin dört
ay süre uzatımı talebinin yenilendiğine, On Birinci
Kalkınma Planına ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları
olarak bütün darbe ve işgal girişimlerinin
yaşandığı süreçlerde parlamenter hükûmet sisteminde hep
beraber Türkiyede olduklarına ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, yirmi dört yıl
önce bugün, Srebrenitsada, sızısını hâlâ içimizde
taşıdığımız, tarifi mümkün olmayan acılar
yaşandı. Avrupanın göbeğinde, dünyanın gözü önünde
yaşanan bu katliamı hiçbir zaman unutmadık,
unutturmayacağız. Küresel sistemin sınıfta
kaldığı o gün Bosna Hersekli kardeşlerimizin
acısını hafifletmek ve paylaşmak için elimizden gelen
gayreti nasıl gösterdiysek bugün de tüm kalbimizle onların
yanındayız.
Sadece Boşnak kardeşlerimiz değil,
hiç kimsenin böyle bir duruma düşmemesi, böyle katliamların
yaşanmaması için, yeniden, büyük Türkiye'nin öncülüğünde, adil
ve merhametli yeni bir dünyanın inşa edilmesi gerektiğini bir
kez daha vurgulamak istiyorum.
Yaşanan katliamın yıl dönümü
sebebiyle katledilen Boşnak kardeşlerimize ve millî kahraman Aliya
İzzetbegoviçe Rabbimden rahmet ve mağfiret diliyorum.
Değerli milletvekilleri, 31 Mart yerel
seçimlerinde Türkiye genelinde aldığı yaklaşık yüzde
52 oyla, açıkça, milletimiz, 16 Nisanda ve 24 Haziranda iradesini
tekrarlamış ve sistem tartışmalarını
kapatmıştır. Herkesin bu açık millî iradeye, millî karara
saygı duyması gerekir. Artık önümüze bakacağız.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin daha iyi
çalışmasına hep birlikte katkı vereceğiz,
yapılması gereken budur.
Değerli milletvekilleri, ormancılık
faaliyetinde bulunan işçi kardeşlerimize müjdeyi, dün, Sayın
Cumhurbaşkanımız bizzat kendileri verdiler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Açalım sistemi lütfen.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Ormancılık faaliyetleri ve orman
yangınlarıyla mücadelede ortaya çıkan ihtiyaca binaen bütün
geçici işçiler için dört ay süre uzatımı talebi yenilendi. Orman
işçisi kardeşlerimize bu vesileyle hayırlı olsun diyorum.
Orman bölgelerimizi bugüne kadar nasıl
büyüttüysek bundan sonra da orman varlığımızı
artıracağız ve asla anayasal koruma altında olan
ormanlarımızla ilgili herhangi bir imar faaliyetinin gerçekleşmeyeceği
hususunda buradan değerli grup başkan vekillerinin ortaya
koyduğu hassasiyeti hep beraber takip edeceğimizin de bilinmesini
isterim.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Açalım sistemi lütfen.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Değerli arkadaşlar, ayrıca,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin ilk kalkınma
planı olan 2019-2023 dönemini kapsayan On Birinci Kalkınma
Planı, Cumhurbaşkanımızın onayının
ardından Türkiye Büyük Millet Meclisine sunuldu, milletimize
hayırlı olsun diyorum. On yedi yıldır
kararlılıkla sürdürdüğümüz, vesayetle, terör örgütleriyle ve
darbelerle mücadelenin ardından yepyeni bir dönem başlıyor. Her
alanda topyekûn değişim ve dönüşüme hep birlikte inşallah
şahit olacağız.
Beş temel unsur üzerine kurulu olan On Birinci
Kalkınma Planı, rekabetçi üretim ve verimlilik, istikrarlı ve
güçlü ekonomi, nitelikli insan ve güçlü toplum, yaşanabilir şehirler
ve sürdürülebilir çevre, hukuk devleti, demokratikleşme ve iyi
yönetişim eksenlerinden oluşuyor. Plan, katılımcı bir
anlayışla ve uzun bir çalışma sonucu
hazırlanırken tüm bakanlıklar, kamu kurum ve
kuruluşları, kamu meslek teşekkülleri ile sivil toplum örgütleri
hazırlıklara katıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Başkan,
toparlayın lütfen.
Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bütün sivil toplum örgütleriyle istişareler
neticesinde ve ayrıca internet üzerinden gerçekleştirilen
vatandaş anketi yoluyla da vatandaşlarımızın,
katılımcıların görüş ve fikirleri, önerileri alındı.
Güçlü demokrasiyle birlikte istihdam artırılacak, enflasyon
düşürülecek, yerli üretim payı artırılacak, dışa
bağımlılıktaki istikrarlı düşüş her alanda
devam edecek. Bu planla aziz milletimizin beklentileri önemli oranda
karşılanmış olacak. Güçlü ve büyük Türkiye, yeniden büyük
Türkiye yolunda emin adımlar atılmaya ve daha büyümeye
Üretimi
artırırken de adil paylaşım için gerekli bütün
çalışmalarımız inşallah hız kazanacak. Sayın
Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, AK PARTİnin
yönetiminde Türkiye 2023 hedeflerine mutlaka ulaşacak, Türkiyenin
öncülüğünde yeni bir dünya kurulacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bu duygu ve düşüncelerle her birinizi selamlarken
şunu ifade etmek isterim ki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları
olarak hep beraber 1961, 1982 darbelerinin ve 28 Şubat postmodern
darbesinin, 27 Nisan e-muhtırasının, 15 Temmuz 2016
uluslararası darbe ve işgal girişimlerinin
yapıldığı ve yapılmak istendiği süreçlerde
parlamenter hükûmet sisteminde, hep beraber, Türkiyede olduğumuzun da
hatırlanmasını talep ederim.
Bu düşüncelerle hepinize selam ve hürmetlerimi
sunarım.
BAŞKAN Sayın Özel, size bir
sataşma
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, hayır, bir
cümle ama
BAŞKAN Ama zaten sayın grup başkan
vekillerinin konuşmaları neredeyse bir korsan bildiriye dönüştü
yani süre itibarıyla.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yok, yok.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
28.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
şimdi, tartışma kıymetli. Şimdi, şöyle bir
savunma olur mu: Türkiye zaten parlamenter sistemle yönetiliyordu, bütün
darbeler orada oldu. E, son 15 Temmuz darbesi de yönettiğiniz parlamenter
sistem içinde oldu ama parlamenter sistem gibi yönetmediğiniz için, her
şeyin bir imamı olduğu için oldu değil mi? Şimdi, her
şeye Parlamento hâkim olsaydı
(CHP sıralarından
alkışlar) Her şeyin imamı vardı, ona emanetti, denge
denetleme yoktu, liyakat yoktu ondan oldu. Şimdi, Türkiyede bir çare bulamayız,
ben derim şöyle oldu, o der böyle oldu ama bir gerçek var, bir gerçek;
dünyaya bakacağız. Parlamenter sistemle yönetilen dünya kadar ülke
var, başkanlıkla yönetilen dünya kadar ülke var. Bir istatistik
yapacaksanız ikisinin karşılaştırılması
mümkün. Bu dünyada
BAŞKAN Her ülkenin de kendi iç dinamikleri
var.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Öyle ama istatistik bu kadar
yanılmaz. 2000 yılından bugüne kadar 22 darbenin 1i parlamenter
sistemde.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben bunu gösteriyorum. Buna
karşı güçlü bir argümanınız varsa konuşalım.
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Değerli Başkanım
BAŞKAN Buyurun.
29.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Değerli Başkanım.
Sayın milletvekilleri, dünkü
tartışma, bir milletvekilimizin Türkiyede yaşanan süreçlere
ilişkin bir değerlendirmesiydi, uluslararası bir
değerlendirme değildi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben söylemiştim, ben; o
yanlış anlamış.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Ben sadece onu hatırlatmak istedim ve şunu
ifade ediyorum -tartışmanın anlamı da yok- net bir
şekilde: 60, 80 ve 28 Şubat darbelerini hep beraber
yaşadık. İnşallah, bundan sonra artık vesayet
odaklarının başkaldırması söz konusu olamayacak.
Milletimiz iradesiyle kendi kararını, kendi geleceğini
belirledi. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin demokratik
bir şekilde, en iyi uygulamalarını ortaya koymak suretiyle,
inşallah, cumhuriyet rejimimizde devlet-millet kaynaşmasıyla
daha güzel günlere hep beraber ulaşacağız diyor,
saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
V.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ PARTİ Grubunun, Denizli Milletvekili Yasin Öztürk ve
arkadaşları tarafından, uyuşturucu ve uyarıcı
madde bağımlılığı sorununun tüm yönleriyle
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla 26/6/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak, ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11 Temmuz 2019
Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
11/7/2019
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 11/7/2019 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Yavuz
Ağıralioğlu
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Denizli Milletvekili Yasin Öztürk ve
arkadaşları tarafından, uyuşturucu ve uyarıcı
madde bağımlılığı sorununun tüm yönleriyle
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla 26/6/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerinin 11/7/2019 Perşembe günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere İYİ PARTİ Grubu adına Sayın Yasin Öztürk.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA YASİN
ÖZTÜRK (Denizli) Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri;
İYİ PARTİ grup önerisi hakkında söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Uyuşturucu madde kullanımı, bireysel
ve toplumsal hayatı tehdit eden, tüm insanlığın
karşı karşıya kaldığı en önemli problemlerin
başında gelmektedir. Uyuşturucu kullanımına
bağlı olarak ortaya çıkan zararlar sadece kullanıcıyla
sınırlı sağlık sorunlarından ibaret
değildir. Sağlık sorunlarının yanı sıra,
çoğu zaman kişinin ailesine, içinde bulunduğu çevreye ve
dolayısıyla toplumun tamamına yansıyan adli, sosyal ve
ekonomik problemleri de beraberinde getirmektedir.
Ülkemiz, coğrafi konumu ve genç nüfusu
sebebiyle uyuşturucudan doğrudan etkilenen ülkeler arasındadır.
Türkiye, gerek Asyada üretilen ve Avrupaya transfer edilen eroin
kaçakçılığında gerekse Avrupada üretilen ve Asyaya
sevkiyatı yapılan sentetik uyuşturucu
kaçakçılığında transit geçiş konumundadır ve
hedef bir ülkedir. Eroin, Avrupaya 4 ana kaçakçılık rotası
üzerinden gitmektedir. Ülkemiz bu kapsamda son derece önemli bir güzergâh olan
Balkan rotası üzerinde yer almakla birlikte bu rotanın Suriye ve
Irakı da kapsayan bir yan rotası daha ortaya çıkmıştır.
Bunun nedeni de Türkiye'nin izlediği göç politikasının acı
bir yansımasıdır.
Uyuşturucu ticareti özellikle geçtiğimiz
yüzyılın ikinci yarısından itibaren menfaat şebekesi
için rant, terörizm için finans kaynağı, uluslararası
ilişkilerde ideolojik ve politik araç ve hedeftir. Konunun
uzmanlarınca hazırlanan raporlarda bilhassa terör örgütlerinin
uyuşturucu suçlarından elde ettiği bu geliri silah,
barınma, beslenme, iletişim ve propaganda gibi
ihtiyaçlarını organize etmek için finans kaynağı olarak kullandığı
ortaya çıkmaktadır. Ayrıca uyuşturucu bağımlılığıyla
ilgili suçlarda, hırsızlık, gasp, cinayet, fuhuş, eş
cinsel ilişki gibi suçlarda da artış olduğu bilinen bir
gerçektir. Uyuşturucu sorunu bu bağlamda bileşik suçları da
etkilemektedir.
Ülkemizde uyuşturucuyla mücadele,
Anayasamızın 58inci maddesinde yer alan Devlet, gençleri alkol
düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve
benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli
tedbirleri alır. hükmüne dayanılarak yapılmaktadır ve ne
yazık ki özellikle sosyal medyanın yaygınlaşması,
bireysel yalnızlaşma en çok da gençleri etkilemekte, madde
kullanım yaşı ve bağımlılık ilkokul
seviyelerine kadar inebilmektedir. Bu konuda hem uluslararası veriler hem
de Emniyet Genel Müdürlüğünün kendi verileri tehlikenin boyutunun ne kadar
büyük olduğunu en acı gerçeğiyle ortaya koymaktadır. 11-12,
hatta 10 yaşında bile madde bağımlılığı
için hastaneye getirilen çocuklarımız var. Sadece 2017
yılında maddeye bağlı ölüm nedeniyle 14 yaşında 3
evladımız hayatını kaybetmiştir. İşin en
kötüsü ne biliyor musunuz? Birleşmiş Milletler verilerine göre
sentetik uyuşturucu kullanımı sonucunda yaşanan ölümlerde
Avrupa ülkeleri arasında 1inci sıradayız. Sentetik
uyuşturucunun bu kadar yaygınlaşmasının nedeni ise
diğerlerinden ucuz olması. Uyuşturucu tacirleri artık
zengin ailelere değil, fakir fukaraya da göz dikmiş durumda. Bu çok
ciddi bir sorun. Gençlerimiz tehdit altında, ülkemizin geleceği
tehdit altında.
Ceza mevzuatımızda gerek uyuşturucu
madde kullanımı gerek bu maddelerin imal ve ticareti gerekse
uyuşturucu madde kullanımının
kolaylaştırılması ve özendirilmesi gibi
bağlantılı eylemler ceza yaptırımına
bağlanmış. Uyuşturucu ve uyarıcı maddeleri
kullanmak ve kullanmak için bulundurmak eylemleriyle ilgili
mevzuatımızda, cezalandırmaya alternatif olacak şekilde
kişi hakkında erteleme kararı verilmesi, ayrıca erteleme
süresi zarfında tedavi veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanması
imkânı getirilmiştir. Kişi, erteleme süresi içinde kendisine yüklenen
yükümlülüklerini ihlal ettiğinde ya da tekrar uyuşturucu
kullandığında hapis cezası istemiyle hakkında kamu
davası açılmaktadır. Bununla birlikte, ülkemizde uyuşturucu
bağımlılarının -kanun ve uygulamalarında-
tedaviye gönderildiği, ancak mevcut sistemle
bağımlılığından kurtulmadığı,
uyuşturucuyla mücadelenin genel itibarıyla önleme
çalışmalarıyla kısıtlı kaldığı ve
bu yapıyla cezai yaptırımların ve tedavinin yetersiz
olduğu da ortadadır.
Uyuşturucuyla mücadele, arzıyla mücadele
önleme ve eğitim ve tedavi ve rehabilitasyon
başlıklarında etkin bir şekilde eş zamanlı
mücadeleyi gerektiren bir konudur. Bu kapsamda yürütülen
çalışmaların başarıya ulaşmasında tüm kurum
ve kuruluşların ortak hareket etmesi zorunludur. Bu nedenle,
uyuşturucu ve uyarıcı madde
bağımlılarının, bu bağımlılıktan
kurtulmalarını sağlamak amacıyla ilgili mevzuatta acil ve
köklü değişikliklere ihtiyaç vardır. Her şeyden önce,
bağımlılıkla mücadele için müstakil bir kurumun
oluşturulması ve bu kurumun, diğer kurum ve kuruluşlarla
birlikte koordineli çalışması çok önemli bir adım olacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın sözlerinizi lütfen.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Tedavi merkezlerinin
kurulması ve tedavi sürecinin zorunlu tutularak süresinin
uzatılması, tedavi süresi içinde bireylere kültürel ve mesleki
eğitimler verilerek tedavi bitiminde iş imkânının
sağlanması, sosyal hayata adaptasyonunun yapılarak topluma
kazandırılması önem arz etmektedir. 26ncı Dönemde de bu
konuyla ilgili oluşturulan komisyon tarafından 422 sayfalık bir
rapor hazırlanıp Genel Kurulun gündemine getirilmişti. Ama ne
yazık ki bir senedir somut hiçbir adım
atılmamıştır.
Bu gerekçelerle, uyuşturucu ve
uyarıcı madde bağımlılığıyla ilgili
yaşanan sorunların nedenlerini araştırmak,
uyuşturucuyla mücadelede alınacak önlemleri belirlemek amacıyla
bir Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif
ettik.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Meral Danış Beştaş.
Buyurun Sayın Beştaş. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MERAL DANIŞ BEŞTAŞ
(Siirt) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet,
uyuşturucuyla ilgili araştırma talebi konusunda söz
almış bulunmaktayım.
Öncelikle, uyuşturucu madde
bağımlılığı, genel olarak da madde
bağımlılığı oldukça vahim boyutlara
varmış durumda. Gerçekten ilkokul düzeyinde, ortaokul düzeyinde, lise
ve üniversite çağında ve özellikle yoksulluğun,
işsizliğin kol gezdiği yerlerde zaman zaman artıp
farklı yerlerde değişkenlik gösterdiğini biliyoruz.
Bu konuda en son söyleyeceğimi başta
söylemek isterim yine: Kesinlikle bir araştırma yapmalıyız.
Uyuşturucu neden artıyor? Ticareti nereden yapılıyor?
Bunlara kimler destek oluyor? Cezasızlık politikası uyuşturucu
alanında da devam ediyor mu? Denetimli serbestlik hükümleri yeterli midir?
Bütün bunların ciddi bir şekilde Meclis tarafından
araştırılması ve çözüm noktasında irade göstermemiz
mecburidir. Bu nedenle, bu konuda herkesin hassasiyet göstermesi gerekiyor.
Şimdi, Sağlık
Bakanlığı verileri var, başka veriler var ve veriler çok
vahim bir tabloyu bize ifade ediyor. Bu verilere göre madde
bağımlılığı ve tıbbi yardım talebi her
geçen gün artış gösteriyor. Mesela, şöyle bir rakam var: 2004
yılında 1.417 kişi yatarak tedavi olurken 2013 yılında
bu rakam 11.262ye yükselmiş. Gitgide uyuşturucu
kullanımında da bağımlılığında da
tedavi için taleplerde de ciddi bir artış var. 2017 yılında
Türkiyede uyuşturucu madde suçlarında bir önceki yıla
kıyasla yüzde 45 oranında bir artış var.
Peki, neden önlenemiyor? Bu konuda birçok sebep var
yani bunlara bu süre tabii ki yetmeyecek ama önlenememesinin başlıca
sebeplerini şöyle söyleyelim: Özellikle suç ve ceza
politikasının yeterli ve etkin
kullanılmadığını söylemek isterim. Yine, uyuşturucu
maddenin temininde, dolaşımında ve önlenmesinde normalde rol
alması gereken kolluk gücünün maalesef görev aldığını
biliyoruz. Yani buna ilişkin çok tipik bir örnek var, söylemeden
geçemeyeceğim. İzmir Aliağada gerçekleştirilen bir
operasyonda 400 kilo uyuşturucunun sanıklarından biri Bilgehan
Özkozanoğlu, Hakkâri ili Çukurca İlçe Jandarma Komutanı. Bu veri
aslında bize bir şey gösteriyor. Özellikle halk arasında
yaygın olan kolluk gücünün -yani gerçekten bunu üzülerek ifade ediyorum
tabii ki, bu mutluluk duyulacak bir şey değil- bu meselede zaman zaman
yer aldığıdır. Hakkâri Yüksekova çetesi hâlâ
hafızalarımızdadır, davayı gözlemci olarak
izlemiştim. Bu önleme görevleri olanların bu konuda, bunun da
ciddiyetle üzerinde durması gerekiyor. Bizim genel merkezimizin, genel
meclisimizin, HDPnin Gençlik Meclisinin uyuşturucuya, asimilasyona ve
yozlaşmaya karşı bir yıl sürecek bir kampanyası var
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen sözlerinizi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Bu
kampanyayı yapan gençler engelleniyor ama uyuşturucuyu
dağıtan, bağımlılığı artıran, bu
konuda ticaretini yapanlar engellenmiyor. En son Ağrıda, içinde
kürdistan geçtiği için bu broşürlerin dağıtımı
engellenmiştir. Uyuşturucu mu tehlikeli kürdistan
kavramının geçmesi mi tehlikeli? Bütün bunları sorgulamamız
lazım. Sokaklarda, okul önlerinde dağıtılan
uyuşturucuyu da hepimiz görüyoruz. Adanada, Mersinde, Diyarbakırda
ya da başka illerde buna tanıklık ediyoruz. Bu yönüyle,
uyuşturucuyu önleme meselesi hepimizin ortak sorunu olmak zorundadır.
Çocuklarımızı madde
bağımlılığından, gençliği madde
bağımlılığından korumak durumundayız ve
bunun için, bu önlemler için geniş çaplı bir araştırmayla,
sadece uzman dinlemeyle değil, araştırmayla ve çözüm önerileri
üretmekle işe başlayabiliriz.
Bu vesileyle HDP Gençlik Meclislerini de tebrik
ediyorum, başarı diliyorum. Bu kampanyada bizler de onlarla birlikte
olacağız.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Sevda Erdan Kılıç.
Buyurun Sayın Kılıç. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SEVDA ERDAN KILIÇ (İzmir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ PARTİ
Grubunun uyuşturucu madde bağımlılığıyla
ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
sunduğu araştırma önergesi üzerine grubumuz adına söz
almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Tabii ki uyuşturucu gibi önemli bir konuyu üç
dakikada konuşabilmek çok mümkün değil ve üç dakikaya
sığdırmak da çok mümkün değil.
AKPnin on yedi yıllık iktidarları
döneminde uyuşturucuyla mücadele konusunda ne kadar samimiyetsiz
olduğunu hep beraber gördük. En son olarak İstanbul Büyükşehir
Belediyesinde CHP Grubumuzun uyuşturucuyla mücadele komisyonu
kurulması önerisi de yine AKPnin oylarıyla reddedildi.
Değerli milletvekilleri, uyuşturucu ve
uyarıcı madde kullanımı bu iktidar döneminde yüzde 678
arttı hatta ve maalesef diğer konuşmacıların da
söylediği gibi ilkokul seviyesine kadar indi. Okullarda koruyucu ve
önleyici ve iyileştirici tedbirler alınarak uyuşturucu madde
kullanımının zararları konusunda etkili ve nitelikli
çalışmalar yapılmadı. Değerli milletvekilleri, bunun
ne kadar vahim bir tablo olduğunu hepimiz görmekteyiz.
Kalitesiz eğitim sistemi, işsizliğin
ortaya çıkardığı gelecek kaygısı ve
çocukların yetiştirilme tarzlarından uyuşturucu madde
bağımlılığının neden gittikçe
arttığını görmekteyiz. TÜİK verilerine göre
uyuşturucuyla ilgili suçlardan cezaevine girenlerin sayısı
sadece 2009 ile 2013 yılları arasında yüzde 355 oranında
artarken 2.605ten 11.851e kadar yükselmiştir. 2010 yılında
ortaya çıkan, bonzai ismiyle anılan sentetik uyuşturucunun
kullanımında bugüne kadar yüzde 300 artış oldu, âdeta
ülkede bir bonzai patlaması oldu. Alkol ve sigara dışında
bağımlılık yapan maddelerin kullanımı yalnızca
son üç yılda yüzde 20 arttı.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde
uyuşturucu madde kullanımındaki tablo bu kadar vahim iken bundan
sonrası için neler yapabileceğimizi ve ne tedbirler
alabileceğimizi konuşmak zorundayız. Tabii ki öncelikle ülkemize
hukukun üstünlüğünü, demokrasiyi, huzuru, güveni ve barışı
getirmedikçe diğer birçok konuda olduğu gibi uyuşturucuyla
mücadele konusunda da başarılı olmamız mümkün
görülmemektedir.
Ve son sözüm yine iktidara: Ülkeyi bu son on yedi
yılda öyle bir yönetemediniz, öyle bir yönetemediniz ki çoluğu
çocuğu, genci, yaşlısı, herkes sayenizde bonzai
bağımlısı oldu.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Uygur konuşacaktır.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA BELGİN UYGUR
(Balıkesir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel
Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Uyuşturucu ve uyarıcı madde
bağımlılığıyla ilgili verilmiş olan
İYİ PARTİ grup önerisi üzerine AK PARTİ Grubu adına
söz almış bulunmaktayım. Sözlerime başlamadan önce, yirmi
dört yıl önce bugün tüm dünyanın gözleri önünde, Avrupanın
göbeğinde, Srebrenitsada vahşice katledilen 8.372 Boşnak
kardeşimizi rahmetle yâd ediyorum. İnsanlığın en
ağır utanç vesikalarından biri olan bu soykırımı
unutmayacağız ve unutturmayacağız.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; uyuşturucu kullanımı kişinin yalnızca
kendisine değil, ailesine ve çevreye, topluma da olumsuz
yansımaları olan bir sorundur. Uyuşturucu, özellikle genç
nesilleri tehdit ederek toplumların geleceğine zarar vermektedir. Tüm
bu riskler göz önüne alındığında uyuşturucuyla
mücadele çalışmalarının temelini önleme
çalışmaları oluşturmaktadır. Bu çerçevede AK
PARTİ hükûmetleri döneminde önemli adımlar atılmıştır.
Öncelikle, uyuşturucuyla mücadele noktasında, uyuşturucuyla
mücadeleyi kapsayan çalışmalar konusunda Türkiye Büyük Millet
Meclisimizin çatısı altında ilgili komisyonlar çalışmalarını
yürütmüştür ve bundan sonra da yürütmeye devam edecektir.
13 Kasım 2014 tarihli Başbakanlık
Genelgesiyle, 8 bakanın katılımlarıyla Uyuşturucu ile
Mücadele Yüksek Kurulu oluşturuldu. Yüksek Kurula bağlı
Uyuşturucu ile Mücadele Kurulu, Uyuşturucu ile Mücadele Teknik Kurulu
ve çalışmaların iller düzeyinde yürütülmesi için de il
uyuşturucuyla mücadele koordinasyon kurulları oluşturuldu.
Bağımlılık yapıcı
maddelerin aralarındaki geçirgenlik de dikkate alınarak bu çok
sektörlü yapı, uyuşturucunun yanı sıra tütün, alkol gibi
bağımlılık yapıcı maddelerin tamamını
ve kumar, dijital oyun bağımlılığı gibi
bağımlılıkların da önlenmesine yönelik
çalışmaları da içerecek şekilde genişletildi.
9 Aralık 2017 tarihli Başbakanlık
Genelgesiyle Bağımlılık ile Mücadele Yüksek Kurulu
oluşturuldu. Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemine geçilmesiyle
birlikte de 14 Şubat 2019 tarihli Cumhurbaşkanlığı
Genelgesiyle Bağımlılık ile Mücadele Yüksek Kurulu yeniden
yapılandırıldı.
Uyuşturucuyla mücadele kapsamında, 2015
Uyuşturucu ile Mücadele Acil Eylem Planı, 2016-2018
yıllarını kapsayan Uyuşturucu ile Mücadele Ulusal Eylem
Planı, 2018-2023 Uyuşturucu ve Tütünle Mücadele Ulusal Strateji
Belgesi ve Eylem Planları da yayımlandı. Bu ulusal eylem
planına göre, faaliyetler 11 ana başlıkta belirlendi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
BELGİN UYGUR (Devamla) - Bunlar,
uyuşturucuya ulaşılabilirliğin önlenmesi, toplumun
uyuşturucuyla mücadeleye katılımı, uyuşturucuyla
mücadelede sosyal uyum, iletişim, tedavi, uyuşturucuyla mücadele
sürecinin yürütümü ve koordinasyonu, izleme ve değerlendirilmesi,
mücadelenin finansal boyutu, mücadelede yerel yönetimler ve STKlerle iş
birliği, uyuşturucuyla mücadelede danışma birimleri,
uluslararası deneyimler ve başarılı ülke modelleridir.
Eylem planları kapsamında, kurumlar
arası güçlü iş birliği ve koordinasyon mekanizması kuruldu,
gümrük kapılarının ve sınırların
güçlendirilmesinin yanı sıra, sokak bazlı mücadelelerin
narkotimlerle desteklenmesiyle uyuşturucuya ulaşılabilirlik de
zorlaştırıldı.
Mevzuatta yapılan düzenlemelerle;
uyuşturucuyla ilgili suçlarda uygulanan cezai müeyyideler
artırıldı, eğitim kurumlarına yönelik programlar
güçlendirildi, yaş gruplarına özel Türkiye
Bağımlılıkla Mücadele Eğitim Programı hayata
geçirildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BELGİN UYGUR (Devamla) Vatandaşın
kolay ulaşarak
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
BELGİN UYGUR (Devamla) Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İYİ PARTİ Grubunun
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmemiştir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzük'ün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:
2.-
HDP Grubunun, Batman Milletvekili Feleknas Uca ve arkadaşları
tarafından, Bingöl, Mardin ve Tunceli illerinde yaşanan taciz
iddialarının araştırılması amacıyla 9/7/2019
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak, ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11 Temmuz 2019
Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
11/7/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 11/7/2019 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzük'ün 19 uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Fatma
Kurtulan
Mersin
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
9 Temmuz 2019 tarihinde Batman Milletvekili
Sayın Feleknas Uca ve arkadaşları tarafından (2995
sıra numaralı) Bingöl, Mardin ve Tunceli illerinde yaşanan taciz
iddialarının araştırılması amacıyla Türkiye
Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
11/7/2019 Perşembe günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Dilan
Taşdemir.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Sayın Başkan, Genel Kurulu
selamlıyorum.
Yani gündemin hiç değişmeyen ve söz
gelişi değil, gerçek anlamda can yakıcı ve can
alıcı sorunlarından biri olan, kadınların her gün
maruz kaldığı kadın cinayetleri, taciz, tecavüz ve şantaj
olmak üzere kadına yönelik her türlü şiddet, baskı artarak devam
ediyor. Kadınlar her gün sokakta, alanlarda hatta Meclis kürsüsünde,
kadınlara yönelik bu şiddeti görünür kılmaya ve mücadele ederek
durdurmaya çalışıyor. Ama maalesef, kadınların bu
çığlığı bir türlü AKP iktidarı tarafından
duyulmuyor, duyulmamakta da ısrar ediliyor, duyulduğunda da ya bu
politikalar meşrulaştırmaya çalışılıyor ya
da bu politikalarla destekleniyor.
Değerli arkadaşlar, bu konuda sadece
birkaç ayda yaşanan olaylar, durumun vahametini göstermek
açısından yeterlidir. Her yaşta, her meslekte, her statüde
kadınlar her gün sokak ortasında vahşice katledilmektedir.
İçerisinde doktor, genç öğrenci kadınlar, yine ev
kadınlarının da olduğu 40a yakın kadın sadece
haziran ayı içerisinde katledildi. Yine, bu vahim tablonun içerisinde bir
vahamet daha yaşanmaktadır; o da özellikle kamu kurumlarında
çalışan erkeklerin faili olduğu, aslında şebekeler ve
çeteler şeklinde çalıştığı taciz, tecavüz ve
şantaj olayları tek tek basına yansıyor. Fakat
bunların üzerine gitmek, açığa çıkarmak ve
cezalandırmak yerine sessiz kalındığını bizler
izliyoruz, görüyoruz. Bu örneklerden biri, Mardin Belediyesine atanan kayyum
tarafından belediyeye bağlı Kent AŞye müdür olarak
görevlendirilen bir polis memurunun belediyeye gelip iş başvurusunda
bulunan bir genç kadına yönelik taciz iddialarıdır. Değerli
arkadaşlar, genç kadını iş
karşılığında cinsel ilişkiye
zorladığına dair basına ses kayıtları
yansıdı. Yine, kadın örgütlerinin mücadelesiyle bir dava
açıldı. Bakın, bu, çok uç ve çok önemli bir noktadır;
mahkeme bu ses kayıtlarına rağmen, bu açığa
çıkan, açık ve net olduğu anlaşılan taciz olayına
karşı ne yaptı? Takipsizlik kararı verdi. Biz, bu kararla
aslında kadınlara bir mesaj verildiğini biliyoruz; kadınlara
şu mesajı veriyorsunuz: Evinizde oturun, dışarı
çıkmayın, kamusal hayata, eğitime, çalışma
hayatına katılmayın; katılırsanız buralarda
başınıza geleceklerden biz sorumlu değiliz, sizi koruyacak
herhangi bir hukuk mekanizması da yoktur. Diğer bir mesaj ise bu
tacizci erkekleredir, onlara da Yaptığınız
yanınıza kâr kalıyor, bunları sürdürmeye devam edin.
mesajı veriliyor.
Değerli arkadaşlar, yine benzer bir durum
Bingölde yaşandı. Son Çekim Operasyonu adı verilen bir
operasyonla gündeme gelen, para karşılığında yine
cinsel ilişkiye zorlayan, çektikleri görüntülerle şantaj yapan bir
suç şebekesi Bingölde açığa çıktı. Bir operasyon
düzenlendi ama ne zaman? Üç yıl sonra. Bu sözü edilen eylemler 2016da
yaşandı, basına yansıdı. Aslında herkesin de
bildiği, oradaki emniyet güçlerinin de yakından takip ettiği bu
olaya üç yıl sonra bir müdahale, bir operasyon gerçekleşti.
Aslında, işin en vahimi ise bu operasyonun içerisinde olan
kişilerin kimlikleri.
Bakın, içerisinde uzman çavuş, korucu ve
bir dönemin siyasetçileri yer alıyor ama maalesef, biz bunların
kimler olduğunu bilmiyoruz çünkü mahkeme, yine failleri yani tacizcileri,
tecavüzcüleri korumaya alarak bir gizlilik kararı getirmiştir.
Son olarak, Dersim Munzur Üniversitesinde Bilgi
İşlem Dairesi Başkanı olan kişinin kadın
öğrencilere yönelik cinsel saldırıda bulunduğu,
öğrencileri tehdit ederek nüfuzlu kişilere para
karşılığında cinsel ilişkiye
zorladığına dair basına kimi haberler, kimi bilgiler
sızdırıldı, sızdı ya da bu arada yansıdığını
biliyoruz, oradan takip ettik.
Yine, bu kişinin iş insanlarıyla olan
ilişkileri ve yaptığı alışverişlerden
dolayı banka hesaplarında milyonluk transferin göründüğü,
aslında yüklü bir hesabı olduğu açığa çıktı.
Bu iddialara ilişkin herhangi bir soruşturmanın yapılmadığını,
herhangi bir kovuşturmanın yapılmadığını
bizler çok iyi biliyoruz.
Tabii ki bunun neden hesabı sorulmuyor, neden
burada herhangi bir yaptırım olmuyor? Bizce bu politika, özel ve
sistematik bir politikadır, özel olarak uygulanıyor. Bizler,
kadınlar olarak elbette ki bunun takipçisi olmaya devam edeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
Başkan, sözümü bitireyim.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
Kadın cinayetlerine, kadına yönelik şiddete karşı
her alanda, her yerde bunun mücadelesini kadın örgütleriyle birlikte
vereceğiz ve biz bu erkek şiddetini reddediyoruz, reddetmeye de devam
edeceğiz. Ama bu konuda, her zaman yaptığınız gibi
lütfen, savunmaya geçmeyin, izahat getirmeyin.
Özellikle bu sırada oturan kadın milletvekillerine
sesleniyorum: Kadınların bu sesine, bu
çığlığına kulak kabartın, bu araştırma
komisyonuna evet deyin.
Diğer anlamda ise yine, her gün öldürülen
-yıl içerisinde 300-400 kadın öldürüldü, haziran ayı içerisinde
40 kadın öldürüldü- kadınlara yönelik de hemen, Meclisin acilen
toplanması gerekiyor, özel bir oturum gerçekleşmesi gerekiyor, bu
anlamda da bir an önce bu kadınların sesine,
çığlığına ses olunması gerekiyor.
Diğer bir noktaysa, arkadaşlar, bunlar
yapısal sorunlardır, öyle kısa müdahalelerle, öyle dönemsel
politikalarla çözülmez. Biz daha önce de çokça ifade ettik, bu kürsüde de ifade
ettik, bir kadın bakanlığının artık
kurulması gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
- Bir an önce kadın bakanlığının kurulması için
de girişimde bulunulmalıdır.
Herkesi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Bankoğlu. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreler geçiyor Sayın Bankoğlu. Yolda
geçen süreyi de dâhil edeceğim bundan sonra.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yok artık, bir onu
yapmamıştınız hakikaten.
CHP GRUBU ADINA AYSU BANKOĞLU (Bartın)
Nezaketiniz için teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın vekiller, Bingöl, Mardin ve Tuncelide
yaşandığı iddia edilen taciz, cinsel ilişkiye zorlama
ve şantaj suçunun araştırılmasıyla ilgili verilen
Meclis araştırması önergesi hakkında Cumhuriyet Halk
Partisi adına söz almış bulunuyorum.
Size sormak istiyorum, hemcinslerim, kadın
vekil arkadaşlarım öncelikle; lütfen, bir düşünün, erkek
vekillerimiz, siz de lütfen eşlerinizi, kız kardeşlerinizi
düşünün, bir gözünüzün önüne getirin: Bir taciz veya tecavüz vakası
başınıza gelseydi ne yapardınız? Bu tür olayların
artmasının sebeplerini araştırmak ve engellemek ister
miydiniz? Size bir fırsat bugün. Araştırma önergesinde
değinilen ve basına da yansımış olan olaylar oldukça
üzücü ama ülkemiz bakımından daha çarpıcı olan haziran
ayındaki veriler. Haziran ayında 4 kadına tecavüz edilmiş,
43 kadın seks işçiliğine zorlanmış ve 34 kadın
tacize uğramıştır ve bunlar sadece bizim bildiklerimiz.
Yine, bundan -daha da vahimi var- daha da feci olan,
bundan daha utanç verici olansa şu: Bunlara göz yumulması, sessiz
kalınması ve adalete inanan bu mağdurların
karşısında olan bir anlayış ve buna karşı
hiçbir şey yapılmaması. Evet, kadına şiddet, taciz
olayları sistemli olarak artıyor. Mesela, Vanda 38 günlük,
İzmirde 17 aylık bebeğe tecavüz edildi ama Antalyada 10
yaşındaki kız çocuğunu taciz eden apartman görevlisi iyi
hâlden serbest kaldı, Rızası vardı, eteği
kısaydı. diyen erkekler indirim aldı değerli vekiller.
Şimdi, tüm bu suçlarla mücadeleye
karşı bizim uluslararası sözleşmelerimiz ve iç hukuk
yollarımız var ama asıl problem, bunlardaki uygulama
eksikliğimiz ve zihniyet değişikliğine olan ihtiyaç.
Bakın, daha üçüncü duruşması görülen Şule Çet
davasından bahsedeyim size. Israrla intihar olduğu savunulan ancak
cinayet ve hatta cinsel saldırı gerçekleştiği yönünde
önemli deliller içeren bu davada Şule Çetin, bir kadının o
saatte orada ne yaptığını sorgulamak olamaz bizim
zihniyetimiz veya hizmetleriyle her zaman gurur duyduğunuzu
söylediğiniz Ensar Vakfında yaşanan taciz olaylarıyla
ilgili eski Aile Bakanının Bir kereden bir şey olmaz.
dediği gibi diyemeyiz biz ama biz, metrobüste tacize uğrayan
hemcinsim gibi Ben susmayacağım, sen utanacaksın!
diyebildiğimizde ancak bir ilerleme sağlayabiliriz değerli
vekiller. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın lütfen.
AYSU BANKOĞLU (Devamla) Adalet bu mudur
diyorum ve hepinizi bu araştırma önergesini desteklemeye davet
ediyorum.
Yüce Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Şeyhmus Dinçel.
Buyurun Sayın Dinçel. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ŞEYHMUS DİNÇEL
(Mardin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, ekranları
başında bizi izleyen çok değerli vatandaşlarımız;
HDP grup önerisi hakkında AK PARTİ Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Cinsel taciz ve benzeri eylemler, insani, ahlaki ve
dinî hiçbir yargıya sığmadığı aşikâr olan
meselelerdir. Ne yazık ki hem ülkemizde hem de dünyada insanlıktan
nasibini almamış birtakım kişilerin bu tür eylemlerine
şahit olmaktayız. Şahsım ve grubum adına tümünü
nefretle kınıyorum.
Bir süre önce kamuoyuna da
yansıdığı üzere, ilimiz Mardinde
kınadığımız bu olaylardan biri vuku buldu. Söz konusu
iddialarla ilgili olarak adli ve idari makamlar gecikmeksizin
araştırmalarına başlamış, adı geçen
personele karşı kanunun şu aşamada izin verdiği tüm
yaptırımlar uygulanmıştır. Şahıs
hakkında Emniyet Müdürümüzün derhâl harekete geçmesiyle idari
soruşturma başlatılmış olup
Bakanlığımızca görevlendirilen mülkiye müfettişi
eşliğinde hâlen devam etmektedir. Ayrıca, idari soruşturma
tamamlanana kadar açığa alma yaptırımı da
uygulanmıştır. Adli makamlar olayı tüm yönleriyle
aydınlatma gayreti içindedir.
İşleyen süreçte, suçun ve suçluların
tespitine engel olmaya çalışan, üzerini örtme çabası içine giren
herkese karşı da adım atmaktan çekinmeyeceğiz.
İnsanlıktan uzak bu şahıslar, maalesef, her yerden ve her
kurumdan çıkabilmektedir. Ancak bir kişinin
ahlaksızlığını bir bütüne teşmil etmek, bir
suçtan hareketle bir bütünü mahkûm etmek suçun ve cezanın
şahsiliğine, hukuk devleti ilkesine aykırı olacaktır.
Bu işte -az önce hatibimizin de bahsettiği gibi- sistematik bir
hukuksuzluğun olduğu, sistematik bir tacizin olduğu konusuna
kesinlikle katılmıyorum. Bu tamamen ferdî bir meseledir, aynı
anda, geçmişte de bu tür meseleler olmuştur.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) 3 yerde, tesadüf müdür?
ŞEYHMUS DİNÇEL (Devamla) - Ama önemli
olan, tüm vekillerimizin hep birlikte, bu konu üzerinde...
EBRÜ GÜNAY (Mardin) - Bingölde AKP Belediye
Başkan Yardımcısı gözaltına alındı.
ŞEYHMUS DİNÇEL (Devamla) - Daha önce -on
yedi yıldır- çıkarılmış olan yasalarla birlikte,
tekrar, eksik kalan yasalar varsa burada çıkaracağız, hukuk
devleti içerisinde bunların hepsiyle mücadele edeceğiz ve bunlara
gereken cezaları vereceğiz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Mardinde takipsizlik
kararı verdi yargı makamı. Bingölde başkanı ihraç
ettiniz mi?
ŞEYHMUS DİNÇEL (Devamla) Tabii,
şimdi arkadaşlar diyecekler ki: Genel Kurulda bu önergeye neden AK
PARTİ
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Evet, o zaman destekleyin, açığa çıksın.
BAŞKAN Sayın Dinçel, sözlerinizi
tamamlayın.
Buyurun.
ŞEYHMUS DİNÇEL (Devamla) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Malumunuz, Meclisin bir çalışma sistemi
vardır. Her gün 3 tane muhalefet partisinden, bazen 4 muhalefet
partisinden grup önerileri gelmektedir.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Bu, sıradan değil ama sıradanlaştırmayın.
BAŞKAN Sayın Taşdemir, herkes sizi
gayet sükûnetle dinledi. Rica ediyorum, lütfen
ŞEYHMUS DİNÇEL (Devamla) Bunlarla ilgili
sürekli araştırma komisyonu kurmak bu Meclisin işlevini de
sıkıntıya sokacağından
Yoksa biz, bu eylemi grup
olarak, kadınlarımız, erkeklerimiz, tüm AK PARTİ Grubu
olarak şiddetle kınıyoruz ve bunların gerekli cezaları
alması için gerekli takipleri yapacağımızı
şimdiden söylüyorum. Bu konuda da sizlerin elinde hukukun bilmediği
bilgi, belgeler varsa lütfen iletiniz.
Genel Kurulumuzu saygıyla sevgiyle
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar,
HDP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan,
kısa bir söz istiyorum.
BAŞKAN Sayın Kurtulan, buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
30.-
Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, Mardin Milletvekili Şeyhmus
Dinçelin HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
FATMA KURTULAN (Mersin) Şunun
altını tekrar vurgulamak isterim: Varsa elinde delil, sunsun. diyor
ve önergemiz reddediliyor. Önergemizde de şu var: Mardinde -keşke
Sayın Şeyhmus Dinçele bu konuşma nasip olmasıydı,
başka birisi yapsaydı- kayyum dönemindeki ve -kayyum olarak o zaman
atanan- şu an, ilin valisi dönemindeki ihlalleri hepimiz biliyoruz; bu çok
bariz. Valinin, o zamanki kayyumun bilgisi dâhilinde midir, değil midir;
araştırılması lazım.
Söylüyoruz, Bingölde varsa
diyor
arkadaşımız; varsa değil, vardır, size iletiyoruz.
Aynı zamanda, en ciddi iddialardan biri de Munzur Üniversitesinde
yaşanan. Bunu himaye mi ediyorsunuz? Yargılayacak
mısınız? Üzerine gidiyor musunuz? Bunu sormak isterim.
Aynı zamanda, şunun HDP olarak tekrar
altını çizelim: Uyuşturucu
bağımlılığı, teşviki ve fuhuş bölgede,
kürdistanda özel olarak uygulanan bir yöntem olarak önümüzde duruyor. Lütfen,
buna eğilim gösterelim.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım, zabıtlara geçmesi
açısından bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN Buyurun, yapın Sayın
Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; biraz evvel grup başkan vekilinin ifade ettiği,
Türkiyede kürdistan diye bir bölge bulunmamaktadır. (HDP
sıralarından gürültüler)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Bir karar verin.
Kürdistan diye bir yer yokmuş!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Türkiye Cumhuriyeti devleti milletiyle, devletiyle ve
vatandaşlarıyla bir bütündür, böyle bir bölgemiz idari olarak da söz
konusu değildir.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Siz tacize cevap verin, tacize.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) İkinci olarak: Asla ve kata, ne uyuşturucu ne
fuhuşla mücadele hususunda, bu irade hususunda AK PARTİye bir şey
söylenemez. Bu irademiz tamdır, her türlü mücadeleyi bugüne kadar
yaptık, bundan sonra da artırarak yapacağımızdan
herkesin emin olması lazım.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, HDP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen biraz sessiz,
lütfen
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel
31.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Başkanlığın oylamalarda
milletvekillerine biraz daha fazla süre tanıması gerektiğine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, içeriğe
yönelik bir şey söylemeyeceğim, muhalefet partilerinin sözcülerinin
yaptığı konuşmalara ve yaklaşımlarına
katılıyoruz, oy da verdik ama sizden bir şey rica edeceğim.
Kötü niyetli olduğunuzu düşünmüyorum ama Plan ve Bütçe Komisyonu
Başkanlığından geliyorsunuz ve orada belki günde binlerce
oylama yapıyordunuz, o yüzden de Kabul edenler
Etmeyenler
Edilmiştir.i orada anlıyorum ama burası Genel Kurul ya,
bazı durumlarda da partilerin tutumları, milletvekillerinin tutumları
çok önemli. Siz o kadar hızla ve sonuçtan o kadar emin
Hani, Plan ve
Bütçe Komisyonunda 176ncı kez aynı şeyi oylatırken
biliyorsunuz ama burada mesela, bu önergeye evet oyu vermek isteyen bir
milletvekili, siz bu kadar hızlı yaptığınızda el
kaldırmayabilir. Meclisteyiz, kayıt altındayız, zaman zaman
kritik oylamalarda fotoğraflar basına yansıyor. Bu yüzden, çok
zaman kaybettirmez ama Kabul edenler
Kabul etmeyenler
i buna olanak
tanıyıp yaparsanız
Çünkü biz günde 4-5 oylama yapıyoruz.
Çok teşekkür ederim.
BAŞKAN Tabii, tabii; doğru.
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Kurtulan.
32.-
Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, Çankırı Milletvekili
Muhammet Emin Akbaşoğlunun yerinden sarf ettiği bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan,
kürdistan diye bir coğrafya var mı, yok mu Sayın Binali
Yıldırıma sorup öyle gelsinler, Sayın Erdoğana da
sorsunlar. (HDP sıralarından alkışlar) Ama oraya çekmeye hiç
gerek yok, o bölgeye, o coğrafyaya, Kürtlerin yaşadığı
bu bölgeye Kürt illeri deyince de engel oluyorsunuz. Kürtlerin
yaşadığı illerde, Kürt coğrafyasında kürdistanda,
her neyse orada, o bölgede bir şeyler yaşanıyor, tüm hukuk ihlal
ediliyor; bunun araştırılması gerekiyor. Özellikle,
kadına fuhuş dayatmalarıyla birlikte, polisin gözetiminde göz
göre göre, gündüz gözüyle uyuşturucu paketleri
dağıtılıyor. Bu, iddiadır, araştırmak sizin
görevinizdir.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Dağdakiler ne
oldu, dağdakiler? Onu da söyleyin. Dağdakilere ne olduğunu
söylesin.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) PKK
dağıtıyor.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu
33.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Mersin
Milletvekili Fatma Kurtulanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; şunu ifade ediyorum: Net bir şekilde, Türkiye
Cumhuriyeti devleti üniter bir devlettir ve 81 vilayetten, 82 milyondan müteşekkildir.
Biz, hep birlikte, 82 milyonunun kardeşliği esasına dayalı
olarak
Demokratik hukuk devletinde kime karşı, hangi
vatandaşımıza karşı bir suç teşebbüsü varsa o suç
teşebbüsüyle ilgili yargısal yollar herkes için açıktır.
SALİHE AYDENİZ (Diyarbakır) Hep
takipsizlik veriliyor.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) - Takipsizlik kararı
verildi.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bunun takipçisi de hem yürütme organıdır hem de
Meclistir, yasama organıdır. Biz, 82 milyon
insanımızın kardeşliği esasına dayalı, huzur
içerisinde, mutluluk içerisinde, refah içerisinde, inşallah, devlet-millet
kaynaşmasıyla suçlu ve suçlularla mücadele hususunda tam bir
kararlılıkla gereğini yaptık ve yapacağız. Bundan
hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Teşekkür ederim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Bülbül, buyurun.
34.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Ağrı Milletvekili
Dirayet Dilan Taşdemirin HDP grup önerisi üzerinde HDP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, biz bu önergede söz almadık ancak bu önergenin gerek
gerekçesinde gerekse hatibin konuşmasında olay cinsel taciz, cinsel
istismar, tecavüz suçlarından dolayı kadınların mağdur
olması değildir. Bakın, burada ince bir ayrıntı ve
gizli bir oyun var. Bu noktada
(HDP sıralarından gürültüler)
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Vay Vay!
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Siz
konuştunuz, müsaade edin ben konuşayım.
Bu sistematik kelimesi altında ifade edilmeye
çalışılan neyse bunu açıkça söyleyeceksiniz.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Biz açıkça ifade ettik.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Burada bu devleti
mi suçluyorsunuz, o bölgedeki insanları, kamu kurumları içerisinde
oradaki kadınları kullanan veya kullanmaya aracılık edenler
olarak suçlamaya mı çalışıyorsunuz, net konuşun.
Kalkıp da burada kadın mağduriyeti üzerinden bir devlet
suçlaması, başka bir argüman yaratmaya, uluslararası kamuoyunda
kullanılmak üzere başka bir mesele temin etmeye, başka bir koz
oluşturmaya çalışıyorsanız buna asla müsaade etmeyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sistemi açalım lütfen.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Burada kadın
mağduriyeti varsa istismarı varsa yapan da yaptırılan kurum
da yansın kül olsun.
SALİHE AYDENİZ (Diyarbakır) -
Araştıralım diyoruz.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Ama
araştırılsın derken orada, mikrofondan Burada sistematik
bir çalışmadır bu. efendime söyleyeyim Bilinçli yürütülen
faaliyettir
O bilinçli çalışmayı, o sistematik
çalışmayı ispat edeceksiniz. İspat etmiyorsanız
müfterisiniz. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
SALİHE AYDENİZ (Diyarbakır)
İspat edecek yer burası.
FATMA KURTULAN (Mersin) - Sayın Başkan...
BAŞKAN Sayın Kurtulan...
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Kadın istismarını yapan PKK, kim olacak?
HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır) Bir söz verin,
konuşsun. Her konuşmaya dalıyor! Bir gün söz alıp orada
konuşun ya!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) PKK,
kadın istismarını yapan PKK!
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin, grup
başkan vekilleri konuşuyor.
35.-
Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, Sakarya Milletvekili Muhammed
Levent Bülbülün yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
FATMA KURTULAN (Mersin) Değerli
arkadaşlar, şimdi hem uyuşturucuyla ilgili söyledim hem de
kadına yönelik istismarda sistematik bir yaklaşım var.
Şimdi uyuşturucuyla ilgili siz ne diyeceksiniz? 2000
yılında, Şevket Bülent Yahnici Türkiyede Yüksekova-Marsilya
yolunda, 100 milyar dolarlık uyuşturucu payı vardır ve bu
üleşilir.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Kadın
istismarından bahsedin, cinsel istismardan bahsedin, sistematik
tarafını anlatın.
FATMA KURTULAN (Mersin) Tabii, polis yol verir,
tırlar yürür, önde polis arabası gider, arkada bilmem neler eskort
yapar, bu uyuşturucu bu şekilde yirmi beş elli senedir gider,
hâlâ gidiyor. demiş.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Hatibin
konuşması ile gerekçeye bakın.
BAŞKAN Sayın Bülbül, müsaade edin
lütfen.
FATMA KURTULAN (Mersin) Ne dedim? Değerli
arkadaşlar, biz Sistematik bir durum var. dedik. Devlet içine
sızan, kimi kurumlardaki, devlet dairelerindeki kimi görevliler bizzat
bunu örgütlüyor, yürütücüsü pozisyonundadır ve üleşilir dediği
noktadadır, işte bu Şevket Bülent Yahnicinin dediği, pay
edilen bölümdedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Evet, buyurun.
FATMA KURTULAN (Mersin) Bunu reddetmek doğru
değildir. Şu an bizim beklentimiz
Bu araştırma önergesini
eğer reddediyorsanız, karşı çıkıyorsanız
Bunu kabul etmemiz gerekiyordu ancak hep beraber, oy çokluğuyla
reddettiniz. Bunun için yapılması gereken, eğer Bu iddialar
doğru değil. diyorsanız, gelin hep beraber bunu
araştıralım, açığa çıkaralım.
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu,
buyurun.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Sayın Başkan...
36.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Mersin
Milletvekili Fatma Kurtulanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, şunu
kararlılıkla ifade ediyoruz ki terör ve fuhuş tacirleriyle ve
PKKyla mücadelemiz bugüne kadar devam ettiği gibi bundan sonra da kesin
bir şekilde devam edecek ve hiçbir vatandaşımızın,
hiçbir bölgemizin bu mücadelede istisna tutulması asla ve kata söz konusu
değildir. Bunun herkes tarafından bilinmesini talep ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Başkan, grup başkan vekili benim niyetimi
gizlediğimi söyledi, açık konuşmadığımı
ifade etti.
BAŞKAN Sayın Taşdemir,
kifayetimüzakere...
V.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve
Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, çay üretimi ve satışında
yaşanan sorunların araştırılarak
yaşandığı iddia edilen mağduriyetlerin giderilmesi
için gerekli önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11
Temmuz 2019 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun...
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan,
sadece bir dakikalık...
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Başkan, böyle olmaz ki!
BAŞKAN ...İç Tüzükün 19uncu maddesine
göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup oylarınıza
sunacağım.
11/7/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 11/7/2019 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Özgür
Özel
Manisa
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan, çay üretimi ve
satışında yaşanan sorunların
araştırılarak yaşandığı iddia edilen
mağduriyetlerin giderilmesi için gerekli önemlerin belirlenmesi
amacıyla verilmiş olan (10/1321) esas numaralı Meclis
araştırması önergesinin görüşmesinin Genel Kurulun
11/7/2019 Perşembe günlü (bugün) birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Bekaroğlu.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET BEKAROĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle bazı milletvekili arkadaşlara
teşekkür etmek istiyorum. Trabzon Milletvekili Ahmet Kayaya, Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutana, İzmir Milletvekili Murat Çepniye ve
Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karacaya, çayla ilgili, çay konusunda
göstermiş oldukları duyarlılıkları, verdikleri soru
önergeleri ve araştırma önergeleri dolayısıyla
teşekkür ediyorum. Bunların arasında hiçbir tane Rize
milletvekili yok. Rize milletvekilleri çayla ilgili ne yapıyorlar, biraz
sonra anlatırlar.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Her şeyi
yapıyoruz, merak etmeyin, buradayız, sahadayız.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Değerli
arkadaşlarım, Doğu Karadeniz Bölgesinde başta Rize olmak
üzere, Artvin, Trabzon ve Giresunda çay tarımı yapılıyor
ve bugünlerde ikinci sürgün çay toplanmaktadır. Birinci sürgünde
olduğu gibi, şimdi de çay üreticisinin çok ciddi
sıkıntıları var. Çay dediğimiz zaman, tabii,
tarafları var, sadece çay üreticisinden ibaret değil ve her kesimin,
her tarafların kendine özgü sıkıntıları var. Çay
üreticisinin yanında çay işletmecileri var, ÇAYKUR ve özel çay işletmecileri;
çay tüketicileri var, bütün Türkiye çay tüketicisi; bir de yarıcılar
var. Çay üreticileri iki kısımdır: Bir, mal sahipleri; bir de
yarıcılar. Ve çay işçileri var, çoğu Gürcistan
vatandaşı olan çay işçileri.
Çok ciddi problem var bölgede değerli
arkadaşlarım. Yaklaşık 1 milyon insan çaydan geçiniyor,
başka herhangi bir gelir kaynağı yok ve her gün bölgede çayla
geçim zorlaşmaktadır, sıkıntı yaşanmaktadır
ve bölge hâlâ, azalmış olmakla beraber, göç veren bir bölge.
Bakın, çok ciddi problemler var ama en büyük
problem, çay üreticisi Ben çayımı satamıyorum, çayımı
istediğim fiyatta satamıyorum. Devlet bana çay ekim izni
vermişti, çay ektim. Artık o topraklarda çaydan başka bir
şey ekilmiyor çünkü yetmiş seneden beri kimyasal gübre kullanılıyor
ve o toprak toprak olmaktan çıkmıştır, başka hiçbir
şey yapamam. Bugün çayı kaldırsam on sene oraya hiçbir şey
ekemem ama bana verdiği sözü tutmuyor, geçinebileceğim kadar para
kazanamıyorum. Niye kazanamıyorum? Çünkü devlet görevini
yapmıyor. diyor.
Bildiğiniz gibi, değerli
arkadaşlarım, çay daha önceden devlet tekelinde işleniyordu ama
1983 yılından başlayarak özel sektör de çay işletme
işine girdi ve o günden bugüne özel sektörle ilgili çok ciddi
sıkıntıları var bölgedeki çay üreticilerinin. Niye sıkıntıları
var? Herkesi suçlamıyoruz, özel sektöre de ilkesel olarak karşı
çıkmıyoruz ama istismar yapılıyor, çay üreticileri devlet
eliyle sömürülüyor. Nasıl oluyor? Size anlatayım değerli
arkadaşlarım: ÇAYKURun kendi resmî sitesinde günlük 9.100 ton çay
işletme kapasitesi olduğu söyleniyor, Genel Kurulda bir milletvekili
bunun 9.500 ton olduğunu ifade etmişti ama ÇAYKUR sezon geldiği
zaman maalesef kota ve kontenjanla
Kota dediğimiz şey dekar
başına birinci sürgünde 500 kilogram; kontenjan da günlük 50
kilogramla başlıyor, bir gün sonra 30a, bir gün sonra 15e, bir gün
sonra da 10 kilograma indiriyor. Böyle olunca da çay yaprağı orada
durmuyor, koparacaksınız, kopardığınız gün de
teslim edeceksiniz, yoksa bozuluyor. Teslim edemediğinden, ÇAYKURa
satamadığından dolayı gidiyor özel sektöre satıyor.
Özel sektör ne yapıyor? Özel sektör maalesef 3 lira 10 kuruş, 3 lira
3 kuruş olan çayı gidiyor 1,80e kadar indiriyor ve alıyor
değerli arkadaşlarım, üreticinin başka çaresi yok. Oysa
eğer ÇAYKUR gerçekten sözünde dursa ve dekarından 500 kilogram çay
alsaydı -45 gün devam etmiş kampanya- 390 bin ton çay alacaktı,
kapasitesi oranında çay alsaydı 420 bin ton çay alacaktı; öyle
olunca da özel sektör fabrikasını çalıştırmak için
gerçek fiyatıyla yaş çay alacak ve işletecekti. Burada devlet
eliyle ciddi bir sömürü vardır değerli arkadaşlarım.
Çayın daha başka çok ciddi problemleri
var, bölgenin ciddi problemleri var, bunlar konuşulabilir,
tartışılabilir. Bunun ortadan kaldırılması için
bu işin araştırılması gerekiyor. Bu kürsüden defalarca
çayın ve çaycının problemlerini konuştuk,
araştırma önergeleri verdik, bu konuyu araştıralım,
nedir, bütün tarafların sorunlarını masaya yatıralım
dedik ama iktidar partisi hiçbir zaman yaklaşmadı.
Değerli arkadaşlarım, çözüm
açıktır, ÇAYKUR normal bir şekilde çalışacak, devlet
kuruluşu, vatandaşın kuruluşu olarak çalışacak,
taban fiyatı uygulayacaksınız. Diyeceksiniz ki: Çayı
şu paranın altında asla ve asla kimse alamaz. Bu, bir
seçenektir. İkinci seçenek ve çok daha önemlisi, doğru olan, belki
ÇAYKURun verdiği
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın
Bekaroğlu lütfen, buyurun.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) -
fiyattan da daha
yüksek fiyattan satılabilir, o zaman ÇAYKUR kendi günlük işletme
kapasitesini tam kullanacak, 9.100 ton çay işleyecek, bu çayı alacak;
böyle olunca da özel sektör fabrikasını işletmek için gidecek
yaş çayı fiyatıyla alacak, belki de fiyatından fazla alacak
değerli arkadaşlarım. Evet, ÇAYKURun, şu anda
çaycının en temel problemi bölgede açgözlü özel sektör, devlet ve
devlet görevlileriyle iş birliği yaparak bölge insanını
sömürmektedir.
Değerli arkadaşlarım, bakın, en
temel problem bu. Eskiden tekel vardı, devlet tekeli, şimdi özel
sektör dediğimiz 10 tane firmadır değerli
arkadaşlarım. 150 tane firma vardı, bunların tamamını
batırdılar; 10 tane firmadır, alıyorlar, ucuza
işliyorlar, ondan sonra bir kısmı da gidiyor kaçak çayla
harmanlıyor ve satıyor, milleti sömürüyor değerli
arkadaşlarım, 1 milyon insanı geçiminden mahrum ediyor. Bu
önergeyi destekleyin, hep beraber konuşalım ve hep beraber tedbirleri
alalım.
Saygılarımı sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ PARTİ Grubu
adına Sayın Örs
Hüseyin Bey, buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN
ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri;
Cumhuriyet Halk Partisi tarafından verilen Doğu Karadeniz Bölgesinde
yapılan çay üretimindeki sorunların
araştırılmasına yönelik önerge hakkında İYİ
PARTİ Grubu adına söz aldım. Hepinizi en derin
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, kısaca çay
üretimi ve işletmesindeki sorunları özetleyecek olursak; çay üretimi
ve işlenmesinde yaşanan sorunlar, çay işletmelerinin
yapısal bozuklukları, yüksek üretim maliyeti, bozulan üretim-tüketim
dengesi, ihracat olanağının
sınırlılığı nedeniyle artan stokların
getirdiği ilave maliyetler şeklinde özetleyebiliriz.
Değerli milletvekilleri, Doğu Karadeniz
Bölgesinde, Gürcistan hududundan Fatsaya kadar uzanan bir bölgede,
yaklaşık 781 bin dekar alanda üretimi yapılan bir üründen
bahsediyoruz. Bu bölgede yaklaşık 200 bin ailenin tek geçim
kaynağı olan çayın sorunlarını konuşuyoruz. Bugün
bölgede, baktığımız zaman, Rizedeki çay üreticimiz,
Trabzondaki çay üreticimiz, Artvinde, Giresunda ve onun ilçelerinde
yaşayan çay üreticilerimiz mağdurdur, sıkıntılıdır.
Buradaki üreticilerimiz ÇAYKURun uygulamalarından, Hükûmetin fiyat
politikalarından şikâyetçidirler. Açıklanan yaş çay taban
fiyatı kesinlikle enflasyonun karşılığı değildir.
2020 Mayıs ayına kadar çayımızın taban fiyatı
2,90 TL olarak ilan edilmişti ama tüm tüketim maddelerindeki yüzde
100lere varan zamlara baktığımız zaman, üreticinin eline
geçecek para o güne varmadan, daha ilk aylarda eriyip gidiyor. Bir de bu
yetmezmiş gibi, devlet kota ve kontenjan uygulamasını ilk günden
başlatınca toplanma zamanı gelen çaylar
toplandığında üretici bunu satamıyor. Satamayınca ne
yapıyor? Dolayısıyla özel sektörün kapasına gitmek zorunda
kalıyor. Özel sektör düşük fiyattan, bir yıl vadeyle çay
almaktadır; bu şekilde, çay üreticisinin de, mağduriyeti devam
etmektedir.
Değerli milletvekilleri, sektörde yaş çay
alımlarının en önemli belirleyicisi olan ÇAYKURun rasyonel
olarak ham madde alımı planlaması yapamamasının; hasat
edilen çayların, farklı kalitede de olsa aynı fiyat üzerinden
satın alınmasının; çay tarımı, sanayi ve
pazarlamasını yönlendiren kuruluşlar arasında eş güdüm
ve iş birliğinin yetersiz olmasının yol
açtığı sorunlar da çay üretiminin istenilen verim ve kalitede
olmamasının başlıca nedenlerindendir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Bölgenin neredeyse en
önemli geçim kaynağı hâline gelen çay sektörüne 1984ten sonra özel
sektörün de girmesi, arz fazlası yüzünden kayıt dışı
yaş çay alımı standartlara uygun olmayan çay üretimine neden olmuş,
üreticilerin ödemeleri geciktirilmiş; sigortasız, sendikasız ve
kaçak işçiler çalıştırılmıştır. Bu
durumdan devletin vergi gelirleri de olumsuz yönde etkilenmektedir.
Son bir şey daha söyleyeyim: Çay bitkisinin
ekonomik verim yaşı 50 olarak kabul edilmektedir; bu yönüyle
değerlendirdiğimizde, bölgemizdeki
çaylıklarımızın ekonomik ömürlerinin de dolmakta
olduğunu görmekteyiz.
Bu nedenle, burada sıralamaya
çalıştığım sorunların, problemlerin
araştırılması, çözüm önerilerinin getirilmesi
noktasında verilen önergeyi desteklediğimi ifade ediyor, hepinizi en
derin saygılarımla selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve
CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, Halkların Demokratik
Partisi Grubu adına Sayın Çepni.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MURAT ÇEPNİ (İzmir)
Teşekkürler Başkan.
Genel Kurul ve değerli halkımız;
Karadeniz Bölgesinde bir oyun oynanıyor ve bu oyunda ÇAYKUR batıyor,
üretici açlıkla karşı karşıya, halk yoksullukla
karşı karşıya; kazanan bir tek taraf var, o da
şirketler, özel şirketler.
Afrikalı bir köylü Avrupalı sömürgeciler
için şöyle diyordu: Onlar geldiklerinde İncil onların
elindeydi, toprak bizim elimizde fakat bir süre sonra İncil bizim
elimizdeydi, toprak onların elinde.
Evet, Karadeniz, milliyetçilikle, savaş
siyasetiyle esir alındı; yetmedi turizm, HES ve inşaat
projeleriyle halkımız kandırıldı. Yani şöyle
kandırıldı: İş vaadiyle kandırıldı,
kalkınma vaadiyle kandırıldı oysa tablo tam tersi.
2017 yılı itibarıyla toplam yaş
çay alımında ÇAYKUR yüzde 42, özel sektör ise yüzde 58 çay
almış. Yine, tarım alanları, ekim alanları bu süreçte
834.889 dekar alandan 781.334 bine düşmüş; üretici sayısı
241.176dan 197.169a düşmüş yani tümüyle bir çöküş
yaşıyor Karadeniz Bölgesi.
Taban fiyatı 3,3 TL açıklandı fakat
gerçekte yaşanan 1,8 ya da 1,9 TL, bu fiyat üzerinden gerçekleşiyor
satış. Taban fiyatının açıklanmasından sonra
ÇAYKURun çay almaması üreticiyi özel şirkete mahkûm etmiş
durumda yani satmak zorundasınız yani açlığa ve
yoksulluğa doğrudan bir yönlendirme söz konusu.
Bizim burada önerilerimiz şunlardır:
1) ÇAYKUR düzenleyici kurum hâline gelmelidir,
özelleştirme politikalarından vazgeçilmelidir, özerk ve
katılımcı yönetilmelidir ÇAYKUR.
2) Kota uygulamasından vazgeçilmelidir. Taban
fiyatı üreticinin, sendikaların katılımıyla
belirlenmelidir. Özel şirketlerin taban fiyatına uyması
zorunluluk hâline getirilmelidir.
3) Karadenizde monokültür tarım modeli terk
edilmeli, bu kapsamda detaylı çalışmalar
yapılmalıdır.
ÇAYKURun batırılması, üreticinin
yoksullaştırılması politikası Karadenizde sermayeden
yana siyasetin doğrudan sonuçlarıdır. Karadeniz
halkımız bu soygun siyasetine karşı, bu açlık ve
yoksulluk siyasetine karşı sesini yükseltmelidir ve bu konuda biz de
elimizden gelen her şeyi yapmaya hazırız ve önergeyi destekliyoruz.
Teşekkür ediyorum. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Adnan Günnar.
Buyurun.
AK PARTİ GRUBU ADINA ADNAN GÜNNAR (Trabzon)
Sayın Başkan, çok kıymetli milletvekili arkadaşlarım;
Cumhuriyet Halk Partisi tarafından Doğu Karadeniz Bölgesinde
yapılan çay üretimindeki sorunların araştırılması
amacıyla verilen Meclis araştırması önergesi hakkında
AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyor ve bu vesileyle
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye, çay tarım alanlarının
genişliği bakımından dünyada üretici ülkeler arasında
8inci sırada, kuru çay üretimi yönünden 5inci sırada,
yıllık kişi başına tüketim bakımından ise
4üncü sırada yer almaktadır. Çay tarımında
çalışan faal nüfusun yaklaşık 250 bin kişi olduğu
tahmin edilmektedir. Sayın Bekaroğlunun ve
arkadaşlarının vermiş olduğu önergede nüfusun çay
üretimindeki düşüşle alakalı olarak azaldığı
ifade edilmektedir. Oysa internet sitelerinde, Türkiye İstatistik
Kurumunun sitelerinde de görüleceği üzere, Trabzonda, Rizede ve
diğer Karadeniz illerinde şu anda nüfus artışı epey
yükselmiştir. Rakamlarla çok basitçe örnek vermek istiyorum: 2008
yılında 748.982 olan Trabzon ilinin nüfusu, 2018 yılında
807.903e çıkmıştır; devam ediyorum, 2008 yılında
319.410 kişi olan Rizenin nüfusu, 2018 yılında artarak 348 bine
çıkmıştır.
2002 yılında yaş çay alım
fiyatı 32 kuruş iken her yıl ortalama yüzde 14 ila yüzde 20
oranında artış gerçekleşmiş ve 2019 yılında
yaş çay alım fiyatı, tarımsal desteklemelerle birlikte 3
lira 3 kuruşa yükselmiştir. Dolar bazında da sent olarak
belirlersek artışları, aynı şekilde, istatistiki
olarak sizlere verebilirim.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Yüzde
60ını kaça sattı?
ADNAN GÜNNAR (Devamla) Değerli
arkadaşlar, bir de ayrıca, gene, önergede yaş çay
alımıyla ilgili düşüşler olduğundan bahsedilmekte.
Ancak 2010 yılı ile 2019 yılını
karşılaştırdığımızda 1 milyon 305 bin
tondan, 1 milyon 475 bin tona çıkılmıştır.
Arkadaşlar, alımlarla ilgili özel sektör ile ÇAYKUR
kıyaslaması yaptığımızda ÇAYKUR 2010
yılında 590 bin ton alım yapılırken 2018de ise
732.500 ton alım yapmış, özel sektör 715 ila 742 bin ton
arasında kalmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Günnar.
ADNAN GÜNNAR (Devamla) Bütün dünyada çay, özel
sektör tarafından toplanmakta iken üreticinin yanında olan
Hükûmetimiz, başta Sayın Cumhurbaşkanımız ve bölge
milletvekilleri olarak biz, ÇAYKUR ve desteklemeler üzerinde çayın
fiyatını sübvanse ederek yükseltmekteyiz.
Kıymetli arkadaşlar, ayrıca çayda bir
teşvik daha yapmaktayız ki dünyada öncü ülkelerden biri olma
pozisyonuna doğru geliyoruz, organik çay üretiminde de organik gübre
üretimiyle ilgili çalışmalarımız hızla devam etti,
bitme aşamasında ve organik çay tarımında da dünyada önder
ülkelerdeniz.
Size bir tablodan daha örnek vermek istiyorum:
İl ve yıllara göre çaylık alan miktarları ise 2001
yılında 766.533 dekar iken -dikkat edin lütfen- 2019
yılında 785.114 dekar olmuştur.
Netice itibarıyla, politikalarımızla
tüm tarım üreticilerimizin yanında olduğumuz gibi, bilhassa çay
üreticilerimizin yanında olduğumuzun göstergelerini size istatistiki
olarak belirttik ve neticede özel sektörün yükselişinden ziyade, çay
üreticisinin yükselişine katkıda bulunmaya çalıştık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BEDRİ YAŞAR (Samsun) ÇAYKUR şu anda
ne kadar zararda, haberiniz var mı?
ADNAN GÜNNAR (Devamla) - Bu vesileyle hepinizi
saygıyla selamlıyor ve önergenize
katılmadığımı beyan ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
önerisini oylarınıza sunuyorum
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Sayın
Başkanım
BAŞKAN - Kabul edenler
Etmeyenler
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Sayın
Başkanım, bir dakika.
BAŞKAN - Kabul edilmemiştir.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Söz
istiyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Ya, her söz isteyene söz verecek
olursam bu işin sonu gelmez.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Ama dinlemek
zorundasınız, vermeyebilirsiniz söz.
BAŞKAN Müsaade edin.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) İsmimi
vererek, doğruyu söylemediğimi
BAŞKAN Müsaade eder misiniz Sayın
Bekaroğlu. Yani birbirimizi çok iyi tanıyoruz yukarıdan.
Teşekkür ediyorum.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Tamam ama
ben söz talep ediyorum.
BAŞKAN - Yerinize oturun lütfen.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Belki de
kanaati değişecek, orada konuşmak istiyorum izin verirseniz.
BAŞKAN Yerinize oturun.
Değerli arkadaşlar, konuşmalar
sırasında 3 arkadaşımızın ismi geçerek mesele
tartışma konusu olmuştur.
Sayın Beştaş, siz yoksunuz bunun
içerisinde, Sayın Taşdemir var.
Buyurun Sayın Taşdemir.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
37.-
Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemirin, Sakarya
Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Sayın Başkan, Bingöl, Mardin ve Munzur
Üniversitesinde yaşanan taciz olaylarına ilişkin partimizin
verdiği araştırma önergesi üzerine söz hakkı aldım. Bu
konuşmada yani kürsüde konuşurken benim açık
konuşmadığım iddia edildi. Ben gayet açık ve net
konuştum. Taciz olaylarını teker teker anlattım ve bu taciz
olaylarının faillerinin kimler olduğunu da açıkça ifade
ettim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sistematik
olduğunu ispat edin.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Anlamak istemeyenler araştırıp
yüzleşecek, aslında neler olduğunu da göreceklerdir. Öyle
sağa sola çekerek bütün bu taciz olaylarını
meşrulaştırmanıza biz izin vermeyeceğiz. Ben sadece
rakamları verdim, taciz ve tecavüze uğrayan kadınların
sayısını verdim. Haziran ayı içerisinde 400e yakın
kadın mağdur olmuş bu durumdan. Bunlar sistematik değil de
nedir o zaman? Size de ben bu soruyu sormak istiyorum.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sistematiğin
ne olduğunu çok iyi biliyorsunuz. İspat edin onu.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Onu siz ispatlayacaksınız.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) İddia sahibi
sizsiniz.
BAŞKAN Sayın Bak
38.-
Rize Milletvekili Osman Aşkın Bakın, İstanbul Milletvekili
Mehmet Bekaroğlunun CHP grup önerisi üzerinde CHP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Konuşmacı, Rize milletvekillerinin
önergeye imza atmadığını ifade etti. İktidar partisi
Rize milletvekillerinin ve bölge milletvekillerinin birinci gündemi
çaydır. Çayla ilgili olarak her yıl Tarım Bakanımız
Rizeye gelir, fiyatı açıklar; orada ticaret borsasıyla, ticaret
odasıyla toplantı yapar, üreticilerle toplantı yapar. Biz Tarım
Bakanlığında en az 3-4 defa toplantı yaparız,
çayın geliştirilmesiyle ilgili toplantılar yaparız.
Şunu da hatırlatmak isterim: Çay daha önce
tarlada kalıyordu, denize dökülüyordu, şimdi çay üreticisi
çayını sattığı zaman bir ay sonra hesabına
parası yatıyor, budama parası yatıyor. ÇAYKUR şu anda
yatırımlarına devam ediyor; alım 6 bin tondan 9 bin tona
çıkmıştır, yeni fabrikalar yapılmaktadır,
paketleme fabrikası yapılmıştır. ÇAYKUR bu sektörü
regüle etmektedir. Özel sektör de 2017 yılında taban fiyatın
üzerinde çay almıştır.
Dolayısıyla bizim talebimiz şu: Üreticilerimizin
çay toplama işini iki üç güne değil, çay aile tarımı
olduğu için bir sürece yayması lazım. ÇAYKUR bu konuda
uyarılarda bulunuyor. Üreticimiz bunları takip ederse hiç kimsenin
mağdur olmayacağı bir ortama gideriz.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Bekaroğlu
39.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlunun, Rize Milletvekili Osman
Aşkın Bakın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bak herhâlde Rizeye gelmiyor.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Geçen hafta cuma günü
oradaydım, yarın da oradayım.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Bakın,
çay 3 lira 3 kuruşla değil, ortalama 1,90la satıldı.
Denize dökülmesi, çürümesi milattan önceydi,
milattan önce; bunu unutmayalım.
Rizenin ve çayla geçinen Artvinin o Arhavi, Hopa,
Borçka ilçeleri ve Trabzonun da çayla geçinen ilçelerinin nüfusları
azalmaktadır.
Organik çayla ilgili söyledikleri, baştan
doğruydu ama şu anda organik çayla ilgili geri adımlar
atılmıştır, vazgeçilmektedir organik çay ve organik
gübreden.
Arz ederim efendim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Efendim, ismimi
zikrederek benim bölgede bulunmadığımı ifade etti.
Tutanaklara geçmesi için söylüyorum: Geçen hafta cuma günü oradaydım,
yarın da orada olacağım.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Yani çayla
geçinmiyorsun demek istedim.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ben de çay
üreticisiyim, çay koçanım var, ailem çay tarımı yapıyor,
dolayısıyla 2,5 yaprak çay toplamış birisiyim.
ATİLA SERTEL (İzmir) İstanbulda
geziyorsun ama Osman Aşkın Bak.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Dolayısıyla
kendisine, bir milletvekiline bu şekilde söylemesini
yakıştıramadım ama kendisi gelmiyor, kendisi İstanbul
Milletvekili, Rize milletvekilleri olmadığı için böyle
konuşuyorlar.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Bak, çayın denize dökülmesinin
de milattan önce olduğunu ifade ettiği için zaten aranızda
bayağı bir jenerasyon farkı var.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Doğru,
doğru.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, gündemin
Seçim kısmına geçiyoruz.
VI.-
SEÇİMLER
A)
Radyo ve Televizyon Üst Kuruluna Üye Seçimi
1.-
Radyo ve Televizyon Üst Kurulunda 14/7/2019 tarihinde boşalacak olan
üyeliklere seçim
BAŞKAN Şimdi, Radyo ve Televizyon Üst
Kurulunda 14 Temmuz 2019 tarihinde boşalacak 3 üyelik için 6112
sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın
Hizmetleri Hakkında Kanunun 35inci maddesi gereğince seçim
yapacağız.
Üst Kurulda boşalacak 3 üyelik için Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ile Halkların
Demokratik Partisi Grubuna düşen birer üyelik için aday
gösterilmiştir. Adayların adları birleşik oy pusulası
şeklinde düzenlenmek suretiyle bastırılmıştır.
Toplantı ve karar yeter sayısı mevcut olmak şartıyla
seçimde aday listelerinden en çok oyu alan adaylar seçilmiş
olacaktır.
Şimdi adayların adlarını soyadı
sırasına göre okuyorum:
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
tarafından gösterilen adaylar:
Yunüs Emre Kars
Nurullah Öztürk
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu tarafından
gösterilen adaylar:
Şafak Akça
Faruk Bildirici
Halkların Demokratik Partisi Grubu tarafından
gösterilen adaylar:
Mehmet Mahsum Akgündüz
Ali Ürküt
Oylamanın ne şekilde
yapılacağını izah ediyorum: Sağımda yer alan
komisyon sıralarından birinci sıradaki kâtip üye Adana'dan
başlayarak İstanbul'a kadar, ikinci sırada yer alan kâtip üye
İzmirden başlayarak Zonguldak'a kadar adı okunan
milletvekillerinin adını defterden işaretleyecek ve kendisine
birer mühürlü birleşik oy pusulası ile zarf verecektir.
Adını ad defterine işaretlettiren ve mühürlü birleşik oy
pusulası alan sayın üye, kabinine girerek her aday listesinden birer
adayın isminin karşısındaki kareyi çarpıyla
işaretleyecek ve oy pusulasını zarfa koyarak Başkanlık
Divanı kürsüsünün önünde yer alan oy kutusuna atacaktır.
Aynı zarftan birden çok oy pusulası
çıkması hâlinde bu oy pusulalarının tamamı veya daha
önce açıklandığı üzere ilgili aday listesinden seçilecek
üye sayısından fazla adayın işaretlendiği oy
pusulalarının ilgili kısmı geçersiz sayılacaktır.
Bu hususlar oy pusulalarında dipnot olarak da belirtilmiştir.
Kabinlere aynı renk tükenmez kalemler
konulmuştur. Sayın üyeler bu kalemleri kullanacaklardır.
Sayın kâtip üyelerinin yerlerini
almalarını rica ediyorum.
Şimdi, oylamanın sayım ve dökümü için
ad çekme suretiyle 5 kişilik bir Tasnif Komisyonu tespit edeceğim:
Sayın Yasin Uğur, Burdur? Burada.
Sayın Gülistan Kılıç Koçyiğit,
Muş? Yok.
Sayın Mehmet Erdoğan, Gaziantep? Yok.
Sayın Ahmet Özdemir, Kahramanmaraş?
Burada.
Sayın Ahmet Çakır, Malatya? Yok.
Sayın Ensar Aytekin, Balıkesir? Yok.
Sayın Meral Danış Beştaş,
Siirt? Burada.
Sayın Bayram Yılmazkaya, Gaziantep? Yok.
Sayın Yüksel Özkan, Bursa?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Srebrenitsada.
BAŞKAN Sayın Oya Ersoy, İstanbul?
Burada.
Sayın Cemil Yaman, Kocaeli? Yok.
Sayın Radiye Sezer Katırcıoğlu,
Kocaeli? Yok.
Sayın Halil Etyemez, Konya? Burada.
Tasnif Komisyonuna seçilen üyeler oylama işlemi
bittikten sonra komisyon sıralarında yerlerini alacaklardır.
Oylamaya Adana ilinden başlıyoruz.
(Oylar toplandı)
BAŞKAN Oyunu kullanmayan sayın üye var
mı? Yok.
Oy verme işlemi tamamlanmıştır.
Tasnif Komisyonu üyeleri lütfen yerlerini
alsınlar.
Tekrar hatırlatıyorum: Sayın Yasin
Uğur, Sayın Oya Ersoy, Sayın Ahmet Özdemir, Sayın Halil
Etyemez, Sayın Meral Danış Beştaş.
Kupaları kaldıralım.
(Oyların ayrımı yapıldı)
BAŞKAN Radyo ve Televizyon Üst Kurulu
üyelikleri için yapılan seçime ilişkin Tasnif Komisyonu
tutanağı gelmiştir, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Radyo ve Televizyon Üst Kurulunda Adalet ve
Kalkınma Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi ile Halkların Demokratik
Partisi Gruplarına düşen birer üyelik için yapılan seçime 330
üye katılmış, kullanılan oyların
dağılımı aşağıda gösterilmiştir.
Saygıyla arz olunur.
Tasnif Komisyonu
Yasin
Uğur Oya
Ersoy Ahmet
Özdemir
Burdur İstanbul Kahramanmaraş
Halil
Etyemez Meral
Danış Beştaş
Konya Siirt
Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu Aday Listesi
Yunüs Emre Kars 17 oy
Nurullah Öztürk 305 oy
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
Aday Listesi
Şafak Akça 8 oy
Faruk Bildirici 283 oy
Halkların Demokratik
Partisi Grubu Aday Listesi
Mehmet Mahsum Akgündüz: 6 oy
Ali Ürküt: 278
oy
Boş: 2
oy
Geçersiz: 3 oy
Toplam: 330
oy
BAŞKAN Buna göre, Radyo ve Televizyon Üst
Kurulunda 14 Temmuz 2019 tarihinde boşalacak 3 üyeliğe Nurullah
Öztürk, Faruk Bildirici, Ali Ürküt seçilmiştir, hayırlı
olmasını diliyorum. (CHP ve HDP sıralarından
alkışlar)
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.11
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.25
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Nurhayat Altaca KAYIŞOĞLU
(Bursa), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
101inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Alınan karar gereğince denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
Bu kısmın 1inci sırasında yer
alan, Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız ve Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Muş ile 50
Milletvekilinin Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı
Hakkında Kanun Teklifi ve Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız ve Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Muş ile 50
Milletvekilinin Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı
Hakkında Kanun Teklifi (2/1988) ve Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 94) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Dünkü birleşimde İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 94 sıra sayılı
Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştı.
Şimdi, ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa
o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
7nci madde üzerinde ikisi aynı mahiyette olmak
üzere dört adet önerge vardır. İlk okutacağım iki önerge
aynı mahiyettedir. Önergeleri okutup birlikte işleme
alacağım.
Buyurun:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1988) esas numaralı
Kanun Teklifinin 7nci maddesinin kanun teklifinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Gökan
Zeybek Hasan
Baltacı Mahmut
Tanal
İstanbul Kastamonu İstanbul
Süleyman
Bülbül Turan
Aydoğan Ayhan
Barut
Aydın İstanbul
Adana
Orhan
Sümer
Adana
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Necdet
İpekyüz Ebrü
Günay Nuran
İmir
Batman
Mardin
Şırnak
Tulay
Hatımoğulları Oruç Erol
Katırcıoğlu Kemal
Bülbül
Adana
İstanbul
Antalya
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) -
Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Komisyonun
katılamadığı önergeler üzerinde ilk söz Sayın
Aydoğanın.
Buyurun Sayın Aydoğan. (CHP
sıralarından alkışlar)
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Srebrenitsa, vahşetin insanlık
aynasına yansımasıdır. Tüm mazlum halkları buradan
selamlıyorum. Haklı mücadelelerinin önünde saygıyla
eğiliyorum.
Yasa teklifleri getiriyorsunuz ama galiba gündemi
takip etmiyorsunuz. Gündem sizin getirdiğiniz bu yasalarla hiç
alakalı değil, son bir hafta, on gündür getirdiğiniz
yasaların dışında bir gündem var. Hatta gündemin bir
kısmını kendiniz hazırladınız. Var olan
sorunları bir şekilde kendiniz daha da gündeme taşır hâle
getirdiniz. Nedir bunlar? Türkiyenin çok ciddi bir adalet sorunu var,
Türkiyenin çok ciddi bir tutuklu ve hükümlüler sorunu var, Türkiyenin çok
ciddi bir cezaevinde yatan düşünce suçluları sorunu var, Türkiyenin
çok ciddi bir cezaevinde yatan siyasiler sorunu var. Gençler, öğrenciler
ve birçok insanın mağdur edildiği bir sistemin içerisinde
yaşıyoruz. Sadece TCK 299dan 80 bin insanın
yargılandığı bir ülkede yaşıyoruz. Bundan iki, üç
gün önce grup başkan vekilimiz Sayın Özel -aynen- bu kürsüden size
bir çağrı yaptı, Kaçmayın, nereye gidiyorsunuz? Meclisi
niye kapatıyorsunuz? Konuşacağımız çokça şey
var. dedi. Ben de aynı noktadan sesleniyorum size:
Konuşacağımız çokça şey varken, çıkaracağımız
çokça yasa varken, bizden çözüm bekleyen dışarıda milyonlarca
insan varken getire getire bu zamanlama sorunlu yasaları mı
gündemimize getiriyorsunuz? 3600 ek gösterge isteyenlere ne diyeceksiniz? EYT
mağdurlarına ne diyeceksiniz? Cezaevinde üst üste yatan insanlara ne
diyeceksiniz? Avrupanın ve dünyanın uygar ülkeleri önünde her türlü
mahcubiyetimize neden olan gazetecilere, düşünürlere, kanun hükmünde
kararnamelerle mağdur ettiğiniz kişilere, bilim
insanlarına, ortaya döktüğünüz, bu ülkenin millî serveti olan akla
sahip insanlara ne diyeceksiniz? Ben dün bir tutuklu akademisyeni ziyaret
ettim. Gözüne bakarken vicdan azabı çektim çünkü biliyorum ki Adalet
Reformu adı altında getirdiğiniz -çokça
tartışılacak birçok konu var ama- kısmen buradan
geçirebileceğimiz bir yasayla bir gün önce orada tutukluluk hâli sona
erebilecekken biz Meclisi kapatıp gideceğiz, hiç alakasız bu
yasaları burada görüşeceğiz, o insanlar iki-üç ay daha orada
yatacaklar ve bu vicdan azabını hissetmeyeceğiz. Ben
hissediyorum, siz hissetmiyor musunuz?
Şimdi gündem buyken başka bir gündem
yarattınız, Deli Dumrul vergileri gündemi. Şener Şenin
Züğürt Ağa filmindeki gibi, Haraptar köyünü satacak yasalar
yapıyoruz. Ya da başka bir deyimle, Anadoluda köylü kadın, 8
çocuğu var, 8 ekmek yapıyor, çocuklar vicdanlı, annelerine dönüp
diyorlar ki: Ya, anacığım, sen aç kalacaksın. Anne diyor
ki: Siz beni düşünmeyin, ananız dert yesin, yarım yarım 4
yesin. Yaptığınız iş bu, yarım yarım 4
yiyeceksiniz. Paraları suladınız, Merkez Bankasının
ihtiyat akçesine göz diktiniz, şimdi de bu kadar kötü yönettiğiniz
bir ekonomide yiğitçe istihdam yaratan, üretim yaratan turizmcilerin
gelirlerine göz diktiniz. Bırakın bu işleri ya,
bırakın millet üretim yapsın, bırakın millet para
kazansın, bırakın millet ayakta kalsın, çekin elinizi
milletin kesesinden! Hiçbir şey kazanmasa bile cirosundan size para
ödeyecek. Kime ödeyecek? İcra kurulunu Sayın Bakandan, Bakan
Yardımcısından, Devlet Hava Meydanları Genel Müdüründen,
Denizcilik İşletmeleri Genel Müdüründen
yaptığınız, yani bu 2017de
çıkardığınız Anayasayla tekçi, tek merkeze bağlı,
partizanca belirlediğiniz kadrolara ödeyecek. Sonra ne
yaparsınız ben size söyleyeyim: Siz bu işi
tutturamazsınız, böyle makyajlarla falan filan yüzde 1i 0,75e
düşürdük, onun da dörtte 1ini aldık falan filan, bunlarla
tutturamazsınız. Ama şuna eminim: Bu işe
başlarsınız, buradan alacağınız paranın
yakasını bırakmazsınız çünkü haraç mezat
yönetiyorsunuz her tarafı.
Bugün buraya kendi bütçesiyle getirdiğiniz
kurulu yarın genel bütçeye devredersiniz, buna devam eder durursunuz.
Üstelik her türlü denetimden uzak bir iş yapıyorsunuz.
Anayasanın 160ıncı maddesi belli; kamu tüzel
kişiliği havası veriyorsunuz buradaki kuruma, Sayıştay
denetiminin de dışında tutuyorsunuz. Bir makyaj daha yaptınız:
Yok, 3 tane kuruluş teklif verecek, o teklifi icra kurulu
değerlendirecek. Kim icra kurulu? Az önce saydım:
Bakanınız, bakan yardımcınız, genel müdürleriniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Efendim, bir dakika
lütfederseniz
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın Sayın
Aydoğan.
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Partizanca
yönettiğiniz bu idari kademelerle beraber siz değerlendireceksiniz o
bağımsız denetim kuruluşlarını, onlar bir denetim
yapacaklar, sonra da Sayıştay ihtiyaren o işle ilgilenecek, siz
buna denetim diyeceksiniz, öyle mi? Ya, bizim aklımız bu
işlere eriyor; bu, denetimsizlik demektir. Ama burada
halkımızın sorgulaması gereken bir şey var: Bu
şekilde, denetimsiz kurmuş olduğunuz bu ajansla beraber kimin
parasına göz dikiyorsunuz, neyi denetimden uzak tutuyorsunuz? Zaten
diğer kuruluşlarınız ve kurullarınız
denetlendiği zaman öyle olağanüstü şeyler ortaya çıkar ki;
bunu da uzak tutun, bu millet zaten avansınızı tüketti, bir
miktar daha eliniz ceplerinde olsun bakalım. Sonumuzu Allah hayreylesin.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önerge üzerinde
ikinci söz talebi Sayın Günayın.
Buyurun Sayın Günay. (HDP
sıralarından alkışlar)
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Sayın Başkan,
değerli vekiller; ben başlarken yakamdaki mor kurdelenin sebebini
açıklamak istiyorum: Rosa Kadın Derneği ve aynı zamanda
öncülüğünü ettiği, içerisinde bulunduğu Kadına Yönelik
Şiddetle Mücadele Ağı Kadına karşı şiddete
dur. demek için mor kurdele çağrısı yapmıştı,
ben de bugün buradan onların eylemlerine destek oluyorum. Kadına
yönelik şiddete her yerde, her alanda karşı durmaya devam
edeceğimizi buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, söz konusu kanun
teklifiyle, Türkiyenin turistik değerlerinin yurt içi ve yurt
dışında tanıtılmasını sağlayarak
ülkemize gelen ziyaretçi sayısı ve buna bağlı olarak turizm
gelirlerini artırmak, dünyanın en prestijli etkinlik, festival ve
organizasyonlarını ülkeye çekmek, turizm projelerine yatırımcı
çekmek, stratejik ve büyük ölçekli turizm yatırımlarına destek
olmak ve Türkiyenin turizminin, turizm kültürünün ve ekonomisinin,
endüstrisinin ve ticaretinin geliştirilmesine maddi destek sağlamak
amacıyla bir ajansın kurulması teklif ediliyor.
Tabii, işin ilginç tarafı şu: Kültür
ve Turizm Bakanlığı bünyesinde faaliyette bulunan
Tanıtım Genel Müdürlüğü tam da bu iş için aslında
faaliyet yürütüyor ama onu geliştirmek dururken nedense özel hukuk
hükümlerine tabi olacak özel bir fon kurulmak isteniyor ve özel bir ajansla yapılmak
isteniyor bu.
Üzerinde söz almış olduğum 7nci
maddeyle, ajansın denetiminin özel denetim firmaları tarafından
sağlanacağı düzenlenmekte yani söz konusu bu maddeyle, ajansa
kendini denetleyecek kuruluşu seçme yetkisi verilmiş olacak. Kamu
yararını ilgilendiren kuruluşların denetimini yapmak üzere
yetkilendirilen bağımsız denetim kuruluşlarından en az
üçünden teklif alınması, bunların arasından seçim yapma
yetkisi ajansın icra kuruluna bırakılıyor. Ne
Sayıştay denetimi ne de Cumhurbaşkanlığı Devlet
Denetleme Kurulunun denetimi söz konusu olacak; bu maddeyle açıktır
ki Sayıştay denetiminden kaçışın yasal
altyapısı hazırlanıyor.
Kamu yararına kurulduğu söylenen ve büyük
bir bütçeye sahip olacağı öngörülen ajansın kendi kendini
denetlemesi aslında bu kurumun denetlenmeyeceğinin göstergesidir.
Yani özünde şıracının şahidi bozacı olacak.
Kamu kuruluşu olarak kurulan turizme
ilişkin ajansın 8inci madde kapsamında da Sayıştay ve
Kamu İhale Kanunundan muaf tutulması, bunun yerine özel denetim
firmalarıyla denetim yapılmaya çalışılması kabul
edilemezdir çünkü bu durum kamuda şeffaflık ve denetim gibi anayasal
iki hakkı yok etmek demektir ki şeffaflık ve denetim kamu
hukukunda ve kamu yararında olmazsa olmazdır.
Ajansın özel denetim firmaları
tarafından denetlenmesi, denetim işlevinin tam ve etkin şekilde
yapılıp yapılamayacağına dair şüpheler
oluşturuyor kuşkusuz. Hele ki ajansın özellikle bu kanun
teklifinde geçen Sayıştay Kanunundan muaf tutulması dikkate
alındığında 7nci madde pimi çekilmiş bir bomba gibi
önümüze düşecektir. Yapılacak her türlü usulsüzlüğe
kılıf niyetine getirilen bu maddeyle ajansın ihaleleri
istediği kişiye veya firmaya verme durumu kabul edilemezdir. Bu
sadece ve sadece rant sağlamadır.
Değerli arkadaşlar, bu kanun metni
düzenlenirken, özellikle turizm düzenlenirken Mardin, Diyarbakır, Urfa,
Batman da düşünülmüş müdür, merak ediyorum. Hasankeyfin sular
altında bırakılması turizmi nasıl etkileyecek? Bunu
burada konuşmamız lazım esasında.
Yine, vekili olduğum Mardinin Savur ilçesinde
faaliyette olan 6 adet taş ocağına 7sinin daha eklenmek
istenmesini konuşmak gerekiyor. Bu, tam bir doğa
kıyımı, tam bir ormanlık alanın yakılması
demektir ki kabul edilebilir bir durum değil. Özellikle Savurun nefesi
gibi
Doğaya düşman bu projelerle nefessiz bırakılmak
istenen bir Mardin var ve Mardin bir turizm bölgesi. Buna ne diyorsunuz, merak
ediyorum. Eğer bu kanun geçecekse tüm bunlara samimiyetle cevap vermemiz
lazım.
Kanun teklifinde hâliyle kurulması
düşünülen ajansın turizm sektöründeki sorunlarımızı
çözemeyeceği, turizmin geliştirilmesine katkı
sağlamayacağı çok açıktır. Biz turizmi
geliştirmek istiyorsak Diyarbakırdan Edirneye, Tekirdağdan
Vana, Hakkâriye bütün bir ülkeyi bir bütün olarak düşünmemiz ve bütün
turizm bölgelerini ele alıp değerlendirmemiz gerekecektir. Aslında
yapılacak olanla, sektörden toplanacak parayla ancak yandaş firmalar
zenginleşecek ve yoksul daha da yoksullaşacaktır. Turizmin ülke
geneline yayılmasının anahtarı ajans kurmakta değil,
toplumsal barışı inşa etmektedir.
Teşekkürler. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önergeler
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1988) esas numaralı
Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı Hakkında
Kanun Teklifi'nin 7nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
"Denetim
MADDE 7- (1) Ajansın ve Ajansın
iştirak ettiği şirketlerin Kamu Gözetimi, Muhasebe ve
Standartları Kurumu tarafından yayınlanan Türkiye Finansal
Raporlama Standartlarına uygun olarak hazırlanan yıllık
finansal tabloları 3/12/2010 tarihli ve 6085 sayılı
Sayıştay Kanunundaki usullere göre Türkiye Cumhuriyeti Sayıştay
Başkanlığınca denetlenir.
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Ayhan
Erel Hasan
Subaşı
Adana Aksaray Antalya
Yavuz
Ağıralioğlu Orhan
Çakırlar Şenol
Sunat
İstanbul Edirne Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Komisyonun
katılmadığı önerge üzerinde söz talebi var.
Sayın Sunat, buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
ŞENOL SUNAT (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; evet, bu teklifle Türkiye Turizm
Tanıtım ve Geliştirme Ajansı, Kültür ve Turizm
Bakanlığının ilgili bir kuruluşu olarak kuruluyor,
Tüzel kişiliği olan ve özel hukuk hükümlerine tabi deniliyor. Büyük
bir bütçeye de sahip olacak bu ajans, 1 milyar lirayı aşacak.
deniyor. Evet, nereden geliyor bu bütçe? Turizm firmalarının
cirolarından -ki bütün turizm firmaları karşı
çıkmalarına rağmen- turizm payı olarak alınacak. Genel
bütçeden aktarılan tutar, hibeler, yardım ve bağışlar,
ajansın iştirak ettiği şirketlerin faaliyetlerinden elde
edilen gelirler ve benzeri. Evet, böyle olmasına rağmen, bu ajans ne
Sayıştay denetimine ne de Kamu İhale Kanununa tabi olmayacak.
Damga vergisinden muaf, dava süreçlerinde teminat yatırmaktan da muaf
olacak.
Ayrıca, değerli milletvekilleri, hani bir
damadımız var, ekonomi bakanı, onun dediği gibi,
bakın, burası çok önemli. Ajansın yatırım
yapacağı iştiraklerde son karar yine Cumhurbaşkanının.
Bu nasıl bir hukuk devleti sayın milletvekilleri? Genel bütçeden
aktarılan pay bizim vergilerimizden ayrılan pay ama denetimden uzak,
Ben yaptım oldu. anlayışı. Böyle şirket
mantığı bile olmaz. Hiçbir süreç ve olaylardan maalesef ders
çıkarmıyoruz. Bu yapılan, hem Parlamentoya hem
vatandaşlarımıza hakaret etmek ve Anayasayı
çiğnemektir.
Sayın milletvekilleri, Mecliste bütçe
görüşmelerinde Sayıştay raporunun yer almadığı bu
ajans için nasıl bütçe kabul edeceğiz? Tabii, diyorsunuz ki Bir
bilen karar verecek. Onun için diyorum ki: Bu Meclis güçlü bir Meclis olamaz
bu şekilde.
Sayıştay niye var? Niye
Sayıştaya güvenilmiyor? Bu ajans özel bir kuruluş mudur yoksa
kamu kuruluşu mudur? Özel ise bu muafiyetler nedendir? Kamu ise neden özel
bir şirket gibi kurgulanmıştır? Bunları sormak
gerekiyor.
Değerli milletvekilleri, kendinize
sormalısınız: Niçin kuruluyor bu ajans? Hangi açıklar
kapatılmak isteniyor? Kimlere rant sağlayacak imkânlar
oluşturuluyor? Amaç, tanıtım ve geliştirme mi? Komisyon
Başkanına göre, turizmde başarılı olan bütün ülkelerde
bu ajanslar varmış. Sayın Komisyon Başkanı, ama o
ülkeler hukuk devleti. Amaç, tanıtım ve geliştirme mi? diye
sordum. Kültür ve Turizm Bakanının kendi şirketleri ve
yandaş şirketler daha fazla büyüsün, tekelleşsin diye mi?
Turizmi geliştirmek istiyorsanız, biraz önce de ifade ettiğim
gibi, hukuk devleti olacaksınız, dış politikadaki
yanlışlardan arınacaksınız, ülkede
başıboş gezen milyonlarca mülteci için çözüm arayacaksınız.
Sayın milletvekilleri, Türkiye her geçen gün
turizm yatırım pazarı özelliğini kaybediyor. Turizm
yatırımcıları aldıkları kredileri
ödeyemediklerinden tesislerini satışa sunuyorlar. Türk turizmini
geliştirmek mi istiyorsunuz? Yeniden yapılanmasını mı
istiyorsunuz? Özellikle turizmle ilgili özel sektör STKlerini bir kanun çerçevesinde
yeniden yapılandırarak tek çatı altında tüzel bir kurum
hâlinde toplayın. Turizm yüksek kurulu oluşturarak turizmle ilgili
bakanlıkların, turizmin önündeki engelleri ortadan
kaldırın. Finans olaylarını çözmek için de turizmi
tanıtma ve geliştirme fonu oluşturun. Zaten Kültür ve Turizm
Bakanlığının Tanıtma Genel Müdürlüğü var, bunu
geliştirin. İşte eğer bu tanıtma ve geliştirme
fonunu oluşturabiliyorsanız -ki oluşturulabilir- bu fonun
destinasyon yönetimi ve pazarlamasını sağlayacak
çalışmalara hız verin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Sunat, tamamlayın
lütfen.
ŞENOL SUNAT (Devamla) Değerli
milletvekilleri, konu gündeme geldiğinde hemen kızıyorsunuz,
hemen gardınızı da alıyorsunuz ve savunmaya geçiyorsunuz.
Diyoruz ki: Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi denilen ve
geri kalmış ülkelerin başkancı sistemi olan bu ucube
sistemin behemehâl yani bir an önce değişmesi gerekmektedir. Ülkeyi
uçuracak. dediğiniz bu sistemin ülkeyi getirdiği nokta ortada.
Devletin tüm kurumlarını birer birer ortadan kaldırıyor ve
devlet hafızası yok ediliyor. Bu Meclis bu iyiliği milletimize
yapmak zorundadır, Türk milletinin yapısına uymayan bu modeli
değiştirmek zorundadır sayın milletvekilleri.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.47
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.06
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir),
İsmail OK (Balıkesir)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
101inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
94 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yerinde.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 94 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 7nci maddesinin (1)inci fıkrasında yer alan
"ve Ajansın iştirak ettiği şirketlerin ibaresinin
madde metninden çıkarılmasını ve maddeye
aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Muhammet
Emin Akbaşoğlu Mehmet
Doğan Kubat Sermin
Balık
Çankırı
İstanbul
Elâzığ
Zeynep
Gül Yılmaz Ramazan
Can
Mersin
Kırıkkale
"(2) Denetim sonucunda düzenlenen
bağımsız denetim raporları Sayıştaya gönderilir.
Sayıştay, münhasıran kendisine sunulan bağımsız
denetim raporlarını esas alarak hazırlayacağı raporu
Türkiye Büyük Millet Meclisine sunar.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) Takdire
bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Komisyonun takdire
bıraktığı önerge üzerinde söz talebi? Yok.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Gerekçe.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle kanun teklifinin 1inci ve 4üncü maddesinde
yapılan değişikliğe uyum sağlanması ve Türkiye
Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansının
bağımsız denetim raporları üzerinden Sayıştay
denetimine tabi olması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 7nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Yeni madde ihdasına ilişkin bir adet
önerge vardır. Önergeyi okutup Komisyona soracağım. Komisyon
önergeye salt çoğunlukla katılırsa önerge üzerinde yeni bir
madde olarak görüşme açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla
katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden
kaldıracağım.
Şimdi önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1988) esas numaralı
Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı Hakkında
Kanun Teklifinin 7nci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki
maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Madde 8- Denetim raporu, her denetleme döneminin
sonunda Ajansa ait internet sitesinde paylaşılır.
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Ayhan
Erel İmam
Hüseyin Filiz
Adana Aksaray Gaziantep
Yavuz
Ağıralioğlu Orhan
Çakırlar
İstanbul Edirne
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) Salt
çoğunluğumuz olmadığı için katılamıyoruz
efendim.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılamamış olduğundan önergeyi işlemden
kaldırıyorum.
8inci madde üzerinde dört adet önerge vardır,
okutup aykırılık sırasına göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 94 sıra sayılı Kanun Teklifinin 8inci maddesinin kanun
teklifi metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Necdet
İpekyüz Ebrü
Günay Meral
Danış Beştaş
Batman Mardin Siirt
Oya
Ersoy Nuran
İmir Kemal
Bülbül
İstanbul Şırnak Antalya
Tulay
Hatımoğlulları Oruç
Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi var.
Sayın Beştaş, buyurun lütfen. (HDP
sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, evet, Türkiye Turizm
Tanıtım ve Geliştirme Ajansını kuruyor bu kanun
teklifi. 8inci madde de bunun aslında temeli yani buna ilişkin
görüşlerimizi sunacağız.
Şimdi, bu kanun teklifinin her şeyden önce
Anayasanın 160ıncı ve 2nci maddesine ve daha birçok maddesine
aykırı olduğunu peşinen söyleyeyim. Yani burada Anayasaya
uyarlı bir madde düzenlemesi yok çünkü hem Sayıştay denetiminden
kaçırıyor hem de şeffaflık meselesini tümüyle elimine
ediyor.
Şimdi, gerçekten bu ajansa ihtiyaç var mı,
bu ihtiyaç nereden çıktı, asıl mesele bu, bunu
tartışacağız. Bir de zaten Turizm
Bakanlığının -başka konuşmacılar da söyledi-
Tanıtma Genel Müdürlüğü var. O olmasa hani böyle bir ajansa ihtiyaç
var diyebilirdik ama böyle bir müdürlük dururken bu ajans neden alelacele
getirildi? Burada paraya ihtiyaç var, gerçekten bir rant kapısına
ihtiyaç var. Bunun adını koyarak söyleyelim.
Peki, bununla birlikte, kamu yararına kurulacak
bir ajanstan mı söz ediyoruz yoksa özel bir ajanstan mı yani özel bir
işten mi söz ediyoruz? Yani bir kere şöyle, 4 tane muafiyet
söyleyeceğim: Bir, Sayıştay denetiminden muaf. İki, Kamu
İhale Kanunundan muaf. Bu da yetmemiş Her türlü dava ve
işlemlerinde teminat yatırılmayacak. diyor. Yani bu çok önemli
bir düzenleme. Damga vergisinden de muaf. Bu kamu kurumu mu, özel kurum mu?
Önce buna karar verelim. Eğer kamu kurumu ise neden Sayıştay ve
Kamu İhale Kanunundan muaf? Eğer özel şirket ise niye dava
giderleri, teminat ve diğer masraflar alınmıyor? Bunun da bir
cevabı yok. Ucube bir teklifle karşı karşıyayız.
Yani neden geldi? Bunun adını koymak
açısından şunu söyleyeyim: Ekonomi dibe çöktü, artık normal
seviyesine çıkarılabilir bir durumdan çok uzakta. Elde avuçta ne
varsa satıldı, özelleştirildi. Halkın olan
satılıp savruldu, yok oldu. Tarım arazileri bitti,
hayvancılık öldü, ülkede üretim bitti en önemlisi. Dışa
bağımlılık artarken artık elimizde ne kaldı?
İşsizlik, yoksulluk; daha fazla mutsuzluk, en önemlisi, hâkimiyetini
sürdürüyor.
Elde kalan ne? Tarihî miras ve doğal
güzellikler. Bunlar da kaldı mı? Hayır, yok. Botan Vadisi ve
Hasankeyf buna ilişkin en önemli örnekler. Barajlarla tarihî ve doğal
güzelliklerimiz, miraslar da yok ediliyor. Onlardan da geriye kalanı
değerlendirelim. Ne yapalım? Yurt dışından gelen
turist sayısında artış olduğu için iştah
kabarmış. Buradan bir kâr elde etmemiz lazım, para
kazanmamız lazım. şeklinde bir mantığın
sonucunda aslında bu çıkmış.
Şimdi, burada -devam ediyorum- bundan önceki
rant kapısı nasıl bu hâle gelecek, nasıl ranta
dönüşecek? Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe
Başkanlığının hazırladığı raporda
devletin kasasından vakıf ve derneklere yapılan cari transfer
harcamaları 818 milyon lira; bu çok ciddi bir rakam. Yine, 2018 ve önceki
dönemlerde söz konusu vakıf ve derneklere 847 milyon liradan fazla para
harcanmış durumda. Yani kamu kaynakları çeşitli vakıf
ve derneklere peşkeş çekiliyor, halkın cebinden
çıkarılıyor. Deniz bitti, evet, Türkiyede deniz bitti, devlet
kasasında para kalmadı. Peki, sarayın, Beştepenin
elektrikleri gerçekten nasıl yanacak? Yeni gelir kapıları
lazım. İşte, bu teklif o gelir kapılarından birini tesis
etmeyi amaçlıyor.
Şimdi, burada Anayasadan
uzaklaşıldığını ve tek adam rejiminin gitgide,
hızla, daha fazla tahkim edildiğini çok net bir şekilde
görmekteyiz. Bununla birlikte şunu da son olarak söyleyeyim: Gerçekten
turizm bu tip yöntemlerle gelişebilir mi? Belirli vakıflara,
derneklere, Sayıştay denetiminden uzak, Kamu İhale Kanunundan
uzak
Açıkça Biz burada para kazanacağız ve buna her türlü
muafiyeti getiriyoruz, şeffaflık yok, hiç kimse denetleyemeyecek.
deniyor. Denetlenemeyen bir para kazancı söz konusu, Türkçesi bu yani daha
açık nasıl ifade edilir bilmiyorum.
Turizm bu şekilde gelişmez, bu tip
yasalarla hiç gelişmez. Bu tür yasalar sadece turizmi öldürür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın
Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) -
Kıyı alanları, sit alanları büyük otellere peşkeş
çekilecek bu teklifle; doğa katledilecek, tarihî miraslar böyle bir
teklifle yok edilecek çünkü tek bir amaç var: Kâr, daha fazla kâr, daha fazla
para.
Bununla birlikte, emek sömürüsünün en yoğun
hâliyle oluşan turizm anlayışına destek olunuyor bu
teklifle. Su yataklarına HESler, Akkuyuya nükleer santral yapılarak
turizm ancak öldürülebilir, bu teklifin paralelinde bir de bunlar
yapılıyor. Tabii, bu ölüm yalnızca turizmin ölmesi değil
gerçekten, buna dikkat edelim, tarihimizin, geleceğimizin de ölmesi
anlamına geliyor. Bu nedenle, 8inci maddenin aslında, gerçekten,
derhâl madde metninden çıkarılması gerekiyor. Halk iradesini
temsil eden bu Parlamentonun, açıkça Anayasaya aykırı,
halkın cebinden para alacak, turizm sektörünü de birilerine
peşkeş çektirecek ve para kazandıracak bu maddeye hayır
demesi gerekiyor. Bu konuda bütün Meclisten talebimiz budur.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1988) esas numaralı
Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı Hakkında
Kanun Teklifi'nin 8inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"Muafiyet ve istisnalar
MADDE 8- (1) Ajans, her türlü dava ve icra
işleminde teminat yatırma mükellefiyetlerinden muaftır.
(2) Ajans bu Kanun kapsamındaki faaliyetleri
nedeniyle düzenlenecek kâğıtlara ilişkin damga vergisinden
muaftır.
Mehmet Metanet Çulhaoğlu Ayhan Erel Hasan
Subaşı
Adana Aksaray Antalya
Şenol
Sunat Orhan
Çakırlar Yavuz
Ağıralioğlu
Ankara Edirne İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Komisyonun
katılmadığı önerge üzerinde söz talebi var.
Sayın Sunat, buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
ŞENOL SUNAT (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bugün Srebrenitsa katliamının 24üncü
yıl dönümü. Ölenlere Allahtan rahmet diliyorum. Allah bir daha böyle bir
katliam, böyle bir acı yaşatmasın insanlığa.
Değerli milletvekilleri, bu kürsüden sizlere
sesleniyoruz, çünkü bizim mecramız bu kürsü. Özellikle AK PARTİ
yöneticilerine ve Sayın Cumhurbaşkanına da buradan sesleniyorum:
Bizden sonraki nesillere, birbirinden rövanş alma peşindeki güç
mücadelelerini, ülkenin asıl sorunlarını tartışamayan
kısır kamplaşmaları miras olarak
bırakmamalıyız.
Sayın milletvekilleri, ülkeyi yöneten Türkiye
Cumhuriyeti hükûmetleri devletin temel kuruluş felsefesi ve varoluş
gerekçeleriyle uzlaşmak, onlara sadakatle bağlı kalmak
zorundadır. Cumhuriyetimizin temel felsefesine uygun, üniter ve millî
yapımızın muhafaza edildiği, evrensel insan
haklarının en iyi şekilde ifade bulduğu, insan
haklarının korunmasının temel şartı olan
kuvvetler ayrılığı prensibinin en sağlıklı
hâle kavuşturulacağı demokratik parlamenter rejimi yeniden tesis
etmek bu Meclisin görevidir.
Sayın milletvekilleri, bilindiği üzere,
Anayasa aslında iki temel hukuksal alanla ilgilenir. Bunlardan birincisi,
elbette temel hak ve özgürlüklerin düzenlenerek anayasal güvenceye
alınması; ikincisi ise devlet organlarının oluşumu,
görev ve yetkileri ile birbirleriyle olan ilişkileridir. Bu ikinci alan,
en az birinci alanın kendisi kadar hatta ondan daha da fazla temel hak ve
özgürlüklerin anayasal güvenceye kavuşturulmasında önem arz eder.
Eğer devlet organları güçler
ayrılığı temelinde birbirinin alanına
karışmayacak ve birbirini dengeleyecek şekilde
oluşturulamaz, devlet aygıtının işletilmesinde denetim
ve dengeleme sistemi kurulamaz ise Anayasada yer alan temel hak ve
özgürlüklere ilişkin bütün düzenlemeler anlamsız kalır ve bu
bilinen de bir gerçektir ama işte Türkiye bu durumu yaşıyor.
Bu garabet -biraz kızıyorsunuz ama; ucube
diyorum kızıyorsunuz, garabet diyorum kızıyorsunuz-
başkancı sistemin Türkiyeyi getirdiği durum ortada. Tüm kanun
tekliflerine bir bakın değerli arkadaşlar Ben yaptım,
oldu. anlayışı hâkim. Kanunlar birbiriyle ve Anayasayla
çelişiyor. Vatandaşların hukuk güvenliğine sahip
olmadığı bir ülke zaten hukuk devleti değildir.
İstediğiniz kadar cilalayarak, alıntı yaparak, süsleyerek
Yargı reformu çıkarıyorum. deseniz de bu şartlarda, bu
sistemle asla uygulayamazsınız, bunlar sadece sözde kalır
sayın milletvekilleri. Türkiyenin ise kaybedecek zamanı yok. Hani bu
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi uçuruyordu ülkeyi? En
yakın örnek, 2023 hedefleriniz vardı, hatta 2071in
programını yapıyordunuz. Hani, millî gelir kişi
başı 25 bin dolar, gayrisafi yıllık hasıla 2 trilyon
dolar, ihracat 500 milyar dolar ve dünyanın ilk 10 ekonomisine girme
hedefleri nerede? On Birinci Kalkınma Planı sunuldu Meclise, hepsi en
az yarıya düşmüş ama böyle giderse kalkınma
planının uygulanması bile söz konusu değil. Dünyanın
ilk 10 ekonomisini bırakın, ilk 20sinde bile olamayacağız
bu gidişle. Senelerdir bol keseden atıp tuttunuz. Halk arasında
bir deyim vardır sayın milletvekilleri,
inanılırlığını kaybeden kişiler için derler
Atma Recep, din kardeşiyiz diye. Bu hâle geldik.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemini ısrarla savunuyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın Sayın
Sunat.
Buyurun.
ŞENOL SUNAT (Devamla) Tamamlıyorum
efendim.
Millet yağmur gibi yağan zamlardan,
iş bulamamaktan, her an işini kaybetmekten, asgari ücretin
fukaralık rakamının altında kalmasından,
çocuklarının iyi eğitim almamasından, çocuklarının
geleceği için endişe duymaktan, yargının muhalifleri ve
sade vatandaşları korkutmada sopa olarak kullanılmasından,
yılda bir hafta bile tatil yapamamaktan, akraba taallukatın devletin
her kurumunu yönetmesinden, israftan, yapılan ve bir türlü doyulmayan
saraylardan, konu komşusu ve akrabalarıyla bile kullanılan
siyasi söylemler yüzünden kavgalı olmaktan memnun mu? Onun için
değerli milletvekilleri, Türkiye'nin bir an önce normalleşmesi
gerekiyor.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1988) esas numaralı
Kanun Teklifinin 8inci maddesinin (3) numaralı fıkrasında yer
alan tabi değildir ibaresinin tabidir olarak
değiştirilmesini, (4) numaralı fıkrasının ise
Ajansta, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa tabi
personel istihdam edilir. Kamu kurum ve kuruluşlarına personel alınmasına
dair ilgili mevzuat hükümleri Ajans tarafından istihdam edilecek personel
hakkında uygulanır şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Gökan
Zeybek Süleyman
Bülbül Hasan
Baltacı
İstanbul Aydın Kastamonu
Özgür
Özel Mehmet Akif
Hamzaçebi
Manisa İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Komisyonun
katılmadığı önerge üzerinde söz talebi var.
Sayın Bülbül, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Turizm Tanıtım ve Geliştirme
Ajansının kurulmasına ilişkin kanun teklifi hakkında
söz almış bulunmaktayım.
Turizmin gelişmesi için Türkiye'de bir iklim
değişikliğine ihtiyaç var, turizmin gelişmesi için
Türkiye'de demokrasi iklimine ihtiyaç var. Anayasadan kaynaklanan hak ve
özgürlüklerin artık topluma mal olmasına ihtiyaç var. İnsanlar
toplantı ve yürüyüş hakkını kullanmalı, insanlar ifade
özgürlüğünü kullanmalı. Artık 382 cezaevine ek 120 cezaevi daha
açılmamalı. Artık insanlar sokaklarda 5 kişiyle, 6
kişiyle toplandığı zaman Siz ne yapıyorsunuz? diye
arkalarına polis takılmamalı. Turist de güvenlik ister ama
turist, geldiği ülkenin hukuk güvenliği içerisinde, can
güvenliği içerisinde, mal güvenliği içerisinde, özgür bir toplumda
seyahat etmeyi, gezmeyi ister.
Bakınız, demokrasi iklimine sahip
olmadığımız sürece, özgür bir toplum
olmadığımız sürece, toplumda anayasal
haklarımızı kullanmadığımız sürece biz
turizmi geliştirme yasalarını ne kadar getirsek dahi turizmde
bir aşama sağlayamayız.
Bakınız, şunu söylemek istiyorum:
Burada, demokrasi özgürlük iklimi; barış, kardeşlik iklimi
-kavga, düşmanlık iklimi dışında- çok önem arz ediyor.
Toplumun talepleri de bu. Bunu nerede yaşadık? u. 31 Martta
yaşadık, 23 Haziranda yaşadık. Toplum artık kavga
istemiyor, toplum artık düşmanlık hukuku istemiyor; toplum
artık kardeşlik istiyor, barış istiyor, demokrasi istiyor,
özgürlük istiyor. Toplumun bu taleplerine karşı gelemezsiniz. Bu
taleplerle birlikte güvenli bir ülke, hukuk güvenliğinin olduğu bir
ülke istiyor.
Şöyle bir baktım, Hukukun Üstünlüğü
Endeksinde 2014te 59uncu sıradayız; şu anda, 2019da ise 126
ülke arasında 109uncu sıraya geldik. Ne oldu da geldik? Tek adam
rejiminden dolayı geldik. Bakınız, yolsuzlukla mücadelede 57nci
ülkeyiz, şeffaflıkta 94üncü, temel hak ve özgürlüklerin ihlalinde
ise 126 ülke arasında 122nci ülkeyiz. En önemlisi, Avrupa Konseyinin 2018
Raporuna göre, Avrupa Konseyi ülkelerinde 130 gazeteci tutuklu ve bunun 110u
Türkiyede. Gazetecilerin cezaevinde olduğu, siyasilerin,
milletvekillerinin cezaevinde olduğu, özgürlüklerin
olmadığı bir toplumda turizmi geliştirmek için ne kadar
çalışma içerisine girerseniz girin, bunun gelişeceğini
düşünmemek gerekir.
Bakınız, kişilerin can ve mal
güvenliği konusunda bile 126 ülke arasında 96ncı
sıradayız. Bunun için yapmamız gereken şu: Özgürlüklerin
yolunu açacağız, anayasal hakların
kullanılmasının yolunu açacağız ve bununla birlikte
demokrasiye geçeceğiz, demokrasi iklimini tüm topluma mal edeceğiz.
8inci madde
8inci maddede ne getiriliyor?
Muafiyetler getiriliyor ve burada getirilen muafiyetlerle beraber istisnalar
getiriliyor. Anlayamadığım nokta şu: Göktürklerde, Orhun ve
Tonyukuk Yazıtlarında kuyudat memuru çok önemli. Selçuklularda,
Gaznelilerde, Karahanlılarda, İlhanlılarda devletin gelir ve
giderlerinin denetimi Divan-ı İşrafta yapılıyor;
Osmanlıdaysa Başbâkî Kulluğu ve Divan-ı Muhasebatta
yapılıyor. Daha sonra 1876da, 1924te -cumhuriyette- anayasal kurum
hâline geliyor ve 1961de de Sayıştay ismini alıyor.
Sayıştay kimin adına denetim yapıyor? Sayıştay
TBMM adına denetim yapıyor, yasama organı, Meclis adına
denetim yapıyor? Niye korkuyorsunuz? Niye korkuyorsunuz,
Sayıştayın denetim yapmasından niye korkuyorsunuz? Yasada
bir düzenleme yapıyorsunuz, bu düzenleme de diyorsunuz ki:
Bağımsız denetçilerin raporunu Sayıştay alır,
Türkiye Büyük Millet Meclisine verir. Böyle küçük değişikliklerle,
Sayıştayın denetim yapma hakkını ortadan
kaldırıyorsunuz ve Türkiye Büyük Millet Meclisi adına
yapılan denetimi bir kenara itiyorsunuz.
Kamu İhale Kanunundan niye korkuyorsunuz? Kamu
İhale Kanununu on yedi yılda 188 defa siz değiştirdiniz.
Ne eksik bıraktınız da
Uygulandığı takdirde bu
ajans hakkında bir şeyler bulunabilir korkusu mu var?
Arkadaşlar, bu yasa teklifi, açıkça, bir örtülü fon yaratmak ve
diğer örneklerde olduğu gibi, fonu amaç dışı kullanmak
amacıyla çıkarılan bir yasa teklifi. O nedenle, korkmamak
gerekiyor, denetimden korkmamak gerekiyor, denge ve denetim sistemlerinden
korkmamak gerekiyor.
Beni dinlediğiniz için hepinize teşekkür
ediyorum.
Sağ olun, var olun. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 94 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 8inci maddesinin (3)üncü fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
(3) Ajans, 4/1/2002 tarihli ve 4734
sayılı Kamu İhale Kanununa ve 7 nci maddenin ikinci
fıkrası hükmü hariç 3/12/2010 tarihli ve 6085 sayılı
Sayıştay Kanununa tabi değildir.
Muhammet
Emin Akbaşoğlu Sermin
Balık Osman
Aşkın Bak
Çankırı Elâzığ Rize
Meliha
Akyol Abdullah
Güler Ramazan
Can
Yalova
İstanbul Kırıkkale
Mehmet
Doğan Kubat
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) Genel
Kurulun takdirine bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi yok,
gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle Kanun Teklifinin 7nci maddesinde Türkiye
Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansının
Sayıştay denetimine tabi olması yönünde yapılan düzenleme
doğrultusunda teklifin 8inci maddesinin 3üncü fıkrasının
yeniden düzenlenmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 8inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
9uncu madde üzerinde üç adet önerge vardır,
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1988) esas numaralı
Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı Hakkında
Kanun Teklifi'nin 9uncu maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Ayhan
Erel Aylin
Cesur
Adana Aksaray Isparta
İmam
Hüseyin Filiz Orhan
Çakırlar Yavuz
Ağıralioğlu
Gaziantep Edirne İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi var.
Sayın Cesur, buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
AYLİN CESUR (Isparta) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme
Ajansı Hakkında Kanun Teklifini görüşüyoruz. Kanun teklifiyle,
Türkiye'nin turistik değerlerinin yurt içi ve dışında
tanıtılmasını sağlayarak turizm gelirlerini
artırmak amacıyla ajansın kurulmasını teklif
ediyorsunuz. Konuşuluyor birkaç gündür. Ortak sorular: Kültür ve Turizm
Bakanlığı bünyesindeki Tanıtım Genel Müdürlüğü
dururken niçin tüzel kişiliği haiz özel hukuk hükümlerine tabi bir
özel fon kurulmak isteniyor?
Soru: Fonun denetimi neden sadece
bağımsız denetim yaptırmakla sınırlı olarak
bırakılıyor?
Soru: Milyarlık bütçeye sahip olacak ajansa ne
Sayıştay denetimi ne Cumhurbaşkanlığı Devlet
Denetleme Kurulunun denetimi söz konusu değil, neden?
Soru: Ajans, faaliyetlerinin finansmanı için
turizm sektöründen turizm payı alacak, kâr da zarar da edilse ciro
üzerinden paylar fona neden aktarılacak?
Bir diğer soru: Ajans hizmetleri neden
İhale Kanunu dışında tutuluyor?
Turizm sektörü paydaşlarının niçin
görüş ve önerileri alınmaz, işte, bu da önemli bir soru.
Bozdur bozdur harca. diyor büyüklerimiz.
Hazıra konduğunuz varlıklarımız milletimizin
varlıklarıdır ve hiç de kolay edinilmedi değerli
milletvekilleri. Türkiye Cumhuriyeti kurulalı beri ortalama 4,5-5 büyümeyi
başardık. İptidai tarım ülkesi olmaktan çıktı
Türkiye ve 190 ülke arasında 17-18inci konuma geldi; bunlar herhâlde
geçen on yedi yıl zarfında olmadı. Her türlü çalkantıya ve
darbelere rağmen ayakta tutan da bu aslında.
Antalya, doğası, sunduğu alternatif
turizm seçenekleriyle Türkiye turizminin yükselen yıldızı ve
lokomotifidir. 2002 yılına gelindiği zaman
Antalyalıların köylerinin yüzde 95inde su vardı ve eğer
Her şey on yedi senede oldu. diyeniniz varsa sorarız biz de:
Üniversite mi oldu, günde 500 uçağın indiği havaalanı
mı oldu, elektrik santrali mi oldu, Alanya-Antalya yolu mu
yapıldı, Dalaman Havalimanı mı yapıldı?
Altyapılar, kültür merkezi, Manavgat su projesinin hayata geçirilmesi,
Milas-Bodrum Havalimanı, kongre merkezleri, hastaneler, yollar; bunlar
sizden önce yapıldı. 1960larda 100 bin turisti misafir edecek
imkânı vardı Türkiyenin, oradan 25 milyon turisti
ağırlayacak kapasiteye geldi ve sadece Antalya 10 milyon turist
ağırlayabiliyordu siz iktidara gelmeden evvel. Geçen kırk sene
zarfında 25 milyon turisti ağırlayacak, misafir edecek
kıvama geldi. 1970lerde 50 milyon dolar olan turizm gelirimiz, 2000de 10
milyar dolara gelmişti, 1963te 199 bin yabancı turistin ziyaret
ettiği ve 7,6 milyon dolar döviz bıraktığı ülkemizi
bugün 30 milyar dolara taşıyan herkesten Allah razı olsun.
Aslında bunlarla söylemeye çalıştığım şey
şu: Bu kadar büyük iş kolayca olmadı, seneler aldı, bu
seneler içerisinde hükûmetler geldi, hükûmetler geçti ve herkesin gayreti oldu.
Şimdi kalkıp düğme diktiğiniz elbiseye Elbiseyi biz
diktik. derseniz işte, terziyi kışkırtırsınız.
Bugün Ispartadan Antalyaya bir saat on beş
dakikada gidiliyor, daha evvel Burdurdan gidiliyordu, Çeltikçi Belini geçip
oradan Çubuk Belini geçerek altı-sekiz saatte gidiliyordu Antalyaya.
İşte, Ispartalılar bunu Süleyman Demirele borçlular. Sizin
kalkıp Her şeyi biz yaptık. dediğiniz yerde biz bunu
hatırlatırız.
Bundan on sene evvel Sayın
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirele sordular, dediler ki:
Bölünmüş yollar yaptık, hepsini biz yaptık. diyorlar, ne
diyorsunuz? Yanındaydım, şöyle bir cevap verdi: Türkiyede 60
bin kilometre asfalt yol var -on sene önceki şeyi söylüyorum- 350 bin
kilometre köy yolu var, 3 bin kilometre otoyol var, 2 boğaz köprüsü, 5 bin
tane köprü var; bunlar geçen yedi sene zarfında yapılmadı.
Geçen yedi yılda 16 bin kilometre bölünmüş yol
yapılmış. Bölünmüş yol nedir, biliyor musunuz; yol var da
soldan sağdan birer metre genişletip üç tane çizgi çekiyorsunuz, bir
ortadan, iki kenardan, işte ona bölünmüş yol deniliyor.
Şimdi, tabii, birazcık işin
şeyini bırakalım. Değerli arkadaşlarım, şunu
söylemeye çalışıyorum: Kalkınma ve zenginleşmenin
çaresi mutlaka rekabetten geçer, mutlaka hür teşebbüsten geçer. Eğer
bir ülke insan kaynaklarını, insan gücünü yani becerisini, bilgisini
iyi kullanabiliyorsa ve serbest şekilde kullanabiliyorsa, piyasa ekonomisi
üzerinden kullanabiliyorsa o ülke ilerliyor. Çünkü zengin ülkelere
bakıldığı zaman, hepsinde mevcut olan şey aslında
serbest ekonomi. Şimdi bunu niye dedim? Serbest ekonomi aynı zamanda
demokrasiyle, insan haklarıyla ve hukukun üstünlüğüyle ancak oluyor.
Hukukun üstünlüğünün olmadığı yerde kalkınmayı
istenilen şekilde götürebilmek mümkün değil, çok zor. Kalkınma
ve zenginleşmemize yardımcı olması nedeniyle ve çok önemli
olması nedeniyle de turizmi fevkalade önemsiyoruz ve ülkemizin döviz
kazanması bağımsızlığı kadar önemli diyoruz
çünkü aslında bağımsızlık ekonomiyle çok direkt
ilişkili. Bu durumda turizm, Türkiye ekonomisinin şah
damarıdır ve Türkiye'nin dünyayla kucaklaşmasının,
dünyayla beraberliğinin de çok önemli bir faktörüdür. Türkiye'nin yurt
dışında doğru tanınmasında, Türkiyeye
yapılan tarihî haksızlıkların düzeltilmesinde de turizmin
çok önemli bir payı var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Cesur, tamamlayın
sözlerinizi.
AYLİN CESUR (Devamla) Yalnız devletin
gayretiyle olacak bir iş değil bu. Devletin gayretine ve
desteğine olan ihtiyaç ne kadar azalırsa aslında
başarı o kadar büyük demek.
Bundan dolayı, özetle, çıkarılacak
kanunun turizm sektörünün bütün paydaşlarına büyük yük getireceği
ortada. Turizm sektörünün ve yatırımcıların eli kalbinde,
endişeyle Kanun ne olacak? diye bekliyorlar. Turizm sektöründe ciro
üzerinden paraları alalım, denetimsiz bir fonda toplayalım,
bozduralım bozduralım harcayalım. mantığı; bu
böyle olmaz değerli arkadaşlar. Gelin, sektörün üzerine daha fazla
yük bindiren bu tekliften vazgeçin.
Şimdi, sonuçlar ortada, aslında
ekonomimizin geldiği yer ortada. Yanlış kararlarla aslında
sizin için de işlerin çok iyi gitmediğini söylememiz gerekiyor,
dostane tavsiye. Gelin, herkesi mutlu edecek çözümler arayalım. Rekabet ve
yarış globalleşen dünyada insan için çağın
gereği; ikincisi, emniyet. İkisinin geldiği durum da
çıkmazdaysa bunu beraberce çıkarabiliriz çıkmazdan. O yüzden,
bizi izleyen milletimize diyorum ki: Hiç endişe etmeyin,
sıkıntı büyük ama çözüm var.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1988) esas numaralı
Kanun Teklifinin 9uncu maddesinde yer alan ,Bakanlık tarafından
yürürlüğe konulan yönetmelikle belirlenir. ibaresinin Kültür ve Turizm
Bakanlığı tarafından yürürlüğe konulan yönetmelikle belirlenir.
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Gökan
Zeybek Hasan
Baltacı Mahmut
Tanal
İstanbul Kastamonu İstanbul
Süleyman
Bülbül Turan
Aydoğan Ayhan
Barut
Aydın İstanbul Adana
Orhan
Sümer Bedri
Serter
Adana İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi var.
Sayın Serter, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
BEDRİ SERTER (İzmir) Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; Türkiye
Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı Hakkında Kanun
Teklifi üzerine konuşmaya çıktım.
Evet, şaşırıyorum bazen Nereden
başlayayım? diye. AK PARTİ hükûmetlerinin paramparça hâle
getirmiş olduğu kamu kaynakları ve yok ettiğiniz
Varlık Fonu sonrasında gemi kıyıya vurmaya
başladı. Yetmedi, bu kez ajans adı altında,
hesabını vermeyeceğiniz, Sayıştay denetiminden muaf
tutmaya çalıştığınız, üstelik de amacı
turizmi geliştirmek olan bir kurumu burada gündeme
taşıdınız. Turizm Komisyonumuzda, Cumhuriyet Halk Partisi
ve diğer muhalif parti yetkilileriyle biraz yumuşatıldı, 1
puan, 0,75e çekilmiş oldu, hesap vermek de işin içine girdi,
bağımsız bir denetim kurumu ve arkasından
Sayıştayın onayıyla hesap verilebilir duruma geldi. Ama
benim bildiğimiz kadarıyla, deminden beri de
konuşmacıların söylediği gibi, Bakanlığa
bağlı Turizm Tanıtım Genel Müdürlüğü mevcuttur. Kanun,
turizm payı alınmasından söz ediyor yani tüm kurum, kuruluş
ve emekçilerin cirolarından haraç almaktan bahsediliyor. Tabii, 2019
yılının ilk üç ayında turizm
yatırımcılarının ve emekçilerinin mücadelesiyle 5,5
milyona ulaşmış yabancı turist sayısı ve 4,6
milyar dolar civarındaki turizm geliri Hazinenin avuçlarını
kaşındırdı, iştahını kabarttı belli ki.
Tabii ki Hükûmetin asli görevlerinden biri de ülkenin turizmini
tanıtmaktır fakat on yedi yıldır ülkenin turizminin
tanıtılmaması ve geliştirilmemesi konusunda nereye
geldiğimizden biraz bahsedeyim.
Kültür ve Turizm Bakanlığı verilerine
göre 2002 yılında işletme belgeli konaklama tesis
sayımız 2.124; bugün gelinen nokta ise on yedi yıl sonra sadece
artı 1.800 tesis ilave edilmiş. Yine 2002 yılında yatak
sayısı 396 binken on yedi yıl sonra ancak 975 bine çıkartılabilmiş
ama turizm sektörünün emekçilerinin verdiği tüm mücadele sonucunda 2002
yılında 13 milyon olan yabancı turist sayımız bugün 40
milyon sayısına ulaşmış. Bunun yanında ülkemizde
turizm yatırım ve teşvikleri yapılırken bile
taraflı davranıldığını anlatmak istiyorum.
Türkiyenin dört bir yanı turizm cenneti olmasına rağmen
yatırımcıların çoğu -kusura bakmasın
Antalyalı vekillerim- Antalya bölgesi ve Akdeniz Bölgesine
yağdırılmakta. Düşünün ki 2017 yılında Antalyaya
gelen turist sayısı 10 milyonu bulurken İzmir sadece 700 bin
turistle sınırlı kaldı. Bunun bir başka örneği
-Bakanlığın kılı kıpırdamıyor bu
konularda. Bu örnekleri Trabzon, Kars, Diyarbakır, Kayseri, Bursa ve
birçok ilimizle beraber de eşleştirebilirim- açık açık, İzmirle
beraber tüm Türkiye üvey evlat muamelesi görmekte.
Türkiye bir turizm ülkesi ama bir Avrupa
örneğiyle buna devam etmek istiyorum, örnek İspanya. Kişi
başı gayrisafi millî hasıladaki pay 41 bin dolar. 2018
yılında 103 milyar dolar turizm geliri elde etmiş İspanya.
Beş yıldızlı turizm tesisi sayısıysa sadece 314
ama bizim 2018deki turizm gelirimiz sadece 29,5 milyar dolar. Beş
yıldızlı tesis sayımız ise 703. Tesis
sayısında 2 kat fazlayız ama ciroda üçte 1deyiz. Buradan da
anlaşıldığı gibi nitelik mi, nicelik mi?
Bakanlığın dikkatini çekmekteyim.
Bir de dünya turizminin göz bebeği kongre
turizmi var. Bizim Bakanlık farkında mı bilmiyorum? Ben bu
verileri toplarken hem Bakanlıktan hem TÜRSABdan bazı kongre
turizmiyle ilgili veriler istedim; hiçbir noktaya ulaşamadım.
TÜRSABda son verilere göre kongre turizminin
öncelikli olduğu kitle turizmi, diğer turizm alanlarına göre 3
kat fazla harcama yapmakta. Kongre turizminin dünya turizmi gelirlerinin
içindeki payı da yüzde 30; çok ciddi bir rakam. Ayrıca, OECD
rakamlarına göre kongre turizmi yapılan ülkelere kişi
başı gayrisafi millî hasılada +2.500 dolar yazmakta.
Kongre turizminin önemini vurgulamak için basit bir
turizm girdi rakamı vermek istiyorum sizlere.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
BEDRİ SERTER (Devamla) - Bir yerli turist sadece
100 birim harcama yapmaktayken normal bir uluslararası turist 204 birim
harcama yapmakta, kongre turizmi katılımcısı ise 364 birim
harcama yapmakta. Verdiğim bu verilerle Türkiye turizminin nerelere
gitmesi gerektiğini vurguladım, tabii ki anlayana.
Bundan böyle iktidarın en önemli görevlerinden
biri, turizm yatırım ve teşviklerini Türkiye'nin dört bir
yanına akılcı ve demokratik bir yaklaşımla
paylaştırmasıdır. Türkiye'nin bacasız sanayisi olan
turizmin emekçilerinin cirolarında ve kârlarında devletin gözü olamaz
ve olmamalıdır. Bu yüz akı sektörümüzün her zaman
yanındayız. Hesap verilemeyecek ve denetlenemeyecek her türlü
mekanizmaya sonuna kadar da karşıyız.
Hükûmet, yatırımların önünü açar,
haraç almaz. Ülkemizin can suyu turizmden elinizi çekin lütfen. Turizm hep
birlikte, her şeyi güzel yapan, Türkiye insanının en önemli
hazinesi, geleceğimiz ve gençliğimizdir. Onu haraca bağlamaya
hakkınız yoktur.
Saygılarımla.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, söz
istiyorum.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Özel.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
40.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Gazi Mecliste O Gece kitabının
içeriğine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, biraz
önce milletvekillerimizin odalarına Gazi Mecliste O Gece diye bir kitap
dağıtıldı. Kitabın yazarı geçmiş dönem
milletvekilimiz, Sağlık Komisyonu Başkanımız, Plan ve
Bütçe Komisyonu Başkan Vekili Necdet Ünüvar. Necdet Ünüvar bu kitabı
hazırlarken Meclisin stenograflarıyla beraber gelip benimle iki buçuk
saat falan bir mülakat yapmıştı; bunu bütün partilerle
yaptı çok iyi biliyoruz, kocaman bir kitap hazırladı. O kitap adilane
hazırlanmış bir kitaptı ve odalarımızda duruyor.
Bugün o kitabın bir özeti
Yine Necdet Ünüvar,
İsmail Kahraman yayın sahibi -hazırlandığı döneme
şey yapıyor- ama yayın koordinatörü Genel Sekreterimiz falan;
Meclis bu işin içinde, amblemi burada ve Meclis tarafından kitap
dağıtılıyor. Türkçe, İngilizce, Arapça, Almanca,
Fransızca, Rusça, İspanyolca, Arnavutça, Boşnakça
Bence çok
isabetli. İçindeki resimlerin -başta Sayın
Cumhurbaşkanının resmi- tamamı o gece Meclis
dışından resimler. Meclisle ilgili tek fotoğraf; Binali
Yıldırım kürsüde, AK PARTİ Grubu ve İsmail Kahraman.
CHPden kimse yok, o gün MHPden kimse yok, Halkların Demokratik
Partisinden kimse yok; tek fotoğraf AK PARTİ Grubu. AK PARTİ
Grubunun albüm fotoğrafı olsa insan bunu kullanmaya çekinir, Tek
başına değiliz, diğer arkadaşlar da var. der. Ki biz
bu kitaba katkı sağladık; üç buçuk saat, üç saat mülakat verdim
ben; bütün arkadaşlarımızla görüşüldü. O kitabın bir
özeti, içinde sadece Cumhurbaşkanının değerlendirmeleri, bir
kelime yok, Cumhurbaşkanı da bizlerden bir kelime bahsetmemiş.
Ve görünen o ki sadece AK PARTİ Grubu varmış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) O fotoğraf da o geceden
değil, ertesi günkü oturumdan; böyle Binali Bey, İsmail Kahraman,
oradan kesmişler, buradan çekmişler.
Şimdi, bu vicdan değil, bu olacak iş
değil. Bütün dünyada darbeler yapısı gereği, doğal
olarak iktidara karşı yapılır. İktidarlar darbeden
sinerler ya da direnirler ama iktidara yapılır. Ama bütün iç ve
dış kamuoyu döner, muhalefet partilerinin gözünün ve
ağzının içine bakar. Biz o gece Sayın Kubatla da, bütün AK
PARTİlilerle, Meclis Başkanıyla telefon trafiğiyle
koştuk geldik, hep beraber kapalı Meclisi açtık; hedef olmayan
Meclisi hedef yaptık. Pilotların dediğine göre 1 derecenin onda
1i kadar, 0,1 derece daha aşağıdan gelse burayı vuracak o
bomba; 16 tane 4 tonluk bu avizeler hepimizin burada canını alacak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kitabı
yapılıyor, ki Allah göstermesin, yarın öbür gün bir darbe
girişimi olsa bu birlik beraberlik ruhuna ve fazlasına ihtiyaç var.
Bu, şimdi akıllı işi mi? Bu, vicdan mı? Bu, olacak
iş mi? Bas bunu hepimizin vergileriyle, hepimizin parasıyla, buraya
bas Meclisi, yap bunu; ondan sonra Gazi Mecliste O Gece de, Meclisten tek
fotoğraf yok, bir tek AK PARTİ Grubu var.
Olmaz yani gerçekten olmaz, gerçekten
ayıptır, gerçekten
Yani bir başka akıl devrede ve vallahi
billahi bu akıl AK PARTİnin yararına bir akıl değil.
Biz yine geliriz, herkes gelir eminim -bak, bu kadar polemik oluyor,
tartışıyoruz- bütün muhalefet partileri yine gelir buraya, yine
deriz.
Benim o geceki konuşmamla ilgili A Haber
sunucusu şöyle diyor: Bugüne kadar Özgür Özeli çok eleştirdik ama
tarihî bir konuşma yaptı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) O yaptığım
konuşma şu: Yüzyıllık partiyiz, yeneriz, yeniliriz ama
seçimlere gireriz. Ama bugün seçilmiş bir Hükûmet var, biz de ana
muhalefet partisiyiz; gelecek seçimlere kadar Hükûmetin de, demokrasisinin de
arkasındayız, görevimiz muhalefet ve sözüme kıymet veren herkes
darbeye dirensin. Genel Başkanım da uçaktan indi, ilk fırsatta
Ankaraya gelecek. Sözümüze kıymet veren herkes darbeye dirensin. demişiz
biz.
Şimdi, ondan sonraki yaşanan neyse ne.
Yani yaşanan da ne? Sonuçta siyasi rekabet içindeyiz. Suçumuz ne olabilir?
İstanbulu aldık, Ankarayı aldık veya işte, seçimde
polemik yaptık veya bilmem ne dedik. Değer mi ya? Yapılır mı
yani? Hakikaten bunu içine sindiren varsa ben bir şey demiyorum, ben özür
dileyeceğim. Doğru yapılmış. diyen varsa ben özür
dileyeceğim arkadaşlar.
BAŞKAN Sayın Özel, teşekkür
ediyorum.
Kayıtlara geçti ama ben görmedim de yani
kitabı görmedim, sonrasında bunu değerlendiririm.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Biz buradayken
dağıtıldı Başkanım.
BAŞKAN Tamam, teşekkür ediyorum.
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız ve Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Muş ile 50
Milletvekilinin Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı
Hakkında Kanun Teklifi (2/1988) ve Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 94)
(Devam)
BAŞKAN Evet, diğer önergeyi okutuyorum
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım
BAŞKAN İşlemi başlattım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 94 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 9uncu maddesinde yer alan alınmak suretiyle,
ifadesinin alınarak şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Tamer
Osmanağaoğlu Cemal
Enginyurt Hayati
Arkaz
İzmir Ordu İstanbul
Lütfi
Kaşıkçı Memet
Bülent Karataş Metin
Nurullah Sazak
Hatay İstanbul Eskişehir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM
KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Komisyonun
katılmadığı önerge üzerinde söz talebi var.
Ordu Milletvekili Sayın Cemal Enginyurt,
buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikli olarak 11 Temmuz tarihine
denk gelen Bosnadaki soykırımı şiddetle lanetliyorum,
soykırımı yapanları protesto ediyorum. Allah Müslümanlara
böyle bir acı tekrar yaşatmasın diyorum.
Değerli milletvekilleri, bizim orada bir söz vardır,
Yine yeşerdi fındık dalları. Acep ne olacak üreticinin
hâlleri. derler. Fındık zamanı hemen geliyor. Şimdi,
tekrar yeni bir fındık sezonunda yine üreticilerimiz bizi
arıyor, gözleri yine Hükûmeti arıyor, yine Tarım
Bakanlığını ve TMOdan gelecek haberi bekliyor.
Geçen sene sürekli gündeme getirdik,
araştırma önergeleri, tartışmalarla
fındığımızı gündemde tuttuk. Sağ olsun,
gecikmeli de olsa Sayın Cumhurbaşkanımız ekim ayı
itibarıyla Ordu fındığına 14 TL, Giresun
fındığına 14,5 TL vererek bir nebze olsun üreticimizin
rahatlamasına vesile oldular. TMO 200 bin ton civarında
fındık aldı ve belki de Türkiyede hiçbir üründe olmayan bir
başarı fındık ürünüyle elde edilmiş oldu. 200 bin ton
fındığın tamamını, hatta 2016 ve 2017de TMOda
bekleyen fındıklar da dâhil olmak üzere bütün
fındıkları TMO sattı. Üstelik 16 lirayla 18 lira
arasında bir fiyatla sattı ve kâr elde etti, dolayısıyla
bizim söylediklerimizin doğruluğu da tescil edilmiş oldu.
Şimdi, yeni bir fındık sezonuna daha
girerken yeni oyunlar sahneye konuluyor. Amerikada bir toplantı
yapılıyor, o toplantıda özellikle kendisine ihracatçı
diyenler 850 bin ton fındık rekoltesi olduğunu söyleyerek bu
sene fındık rekoltesinin çok yüksek olduğu algısıyla
fındık alivre satışçıların elinde
peşkeş çekilmeye çalışılıyor. Tarım
Bakanımız mayıs ayında Orduda fındık
çalıştayında bir söz verdi ve dedi ki: İnşallah bu
sene fındık üreticisinin yüzünü güldüreceğiz. TMO Genel Müdürü
İnşallah sezon içerisinde fındığın değerini
karşılayacak rakamı açıklayacağız ve TMO
fındık alacaktır. Biz bu söze güveniyoruz, itimat ediyoruz.
Milletimiz de bu sözün hayata geçmesini bekliyor ama geçen seneki gibi ekim
ayında beklemiyor çünkü fındık 15 lira civarında bir
rakamla satış görünce bu sene üretici ciddi anlamda bahçesiyle
ilgilendi, yüzde 100 artan gübre ve ilaç fiyatlarına rağmen bahçesine
bakım yaptı ve fındık amele fiyatları çok yüksek
olmasına rağmen fındık toplamak için köylere çekilmeye
başladılar. Bu insanlar fındık pazara inmeden
fındık fiyatının açıklanmasını bekliyor ve
en doğal hakları. Biz buradan AK PARTİli dostlarımız
aracılığıyla ve bizi izlediğine
inandığımız Tarım Bakanı, TMO Genel Müdürü ve
Sayın Cumhurbaşkanımıza seslenmek istiyor ve diyoruz ki:
Fındık üreticisi hakkını ekim ayı gelmeden bekliyor, ilan
edilmesini istiyor, TMO en az 20 lira olarak fındık taban
fiyatını açıklamalıdır. diyor. Bu 20 lira rakamı
afaki bir rakam değildir, tekrar, biraz önce söylediğim rakamı
ifade etmek istiyorum: TMO 2018 fındığını 18 TLden
satmıştır ve bizde yıllardır gelenek hâline
gelmiştir, son satılan rakam taban fiyatı
oluşturmuştur. 18 lira artık yerleşik bir fiyat olarak
kabul edilmeli ama maliyet artışları, akaryakıttaki
artışlar da dikkate alınarak üreticinin bu sene yüzünün gülmesi
için fiyatın 20 TL olması gerektiğini ifade ediyorum.
Karadeniz insanı hakikaten büyük bir
mağduriyet yaşadı, bu mağduriyetin giderilmesi için
Hükûmetimizin bir an önce fiyat açıklamasını bekliyor, hepinize
teşekkür ediyorum, iyi günler diliyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici madde 1 üzerinde 2 adet önerge vardır,
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1988) esas numaralı
Kanun Teklifinin geçici 1inci maddesinin metinden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Gökan
Zeybek Hasan
Baltacı Mahmut
Tanal
İstanbul Kastamonu İstanbul
Süleyman
Bülbül Turan
Aydoğan Ayhan
Barut
Aydın İstanbul Adana
Orhan
Sümer Jale Nur
Süllü
Adana Eskişehir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Komisyonun katılmadığı
önerge üzerinde söz talebi var.
Sayın Süllü, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) Sayın
Başkan, değerli Meclis üyeleri; Turizm Tanıtım ve
Geliştirme Ajansı hakkında uyarılarımızı hiç
dikkate almadınız, maddeleri birer birer oylayıp geçirdiniz.
Yasanın tamamını oylamaya geçmeden önce Eskişehirdeki
deneyimlerimi sizlere aktararak bir kez daha düşünmenizi rica ediyorum.
Eskişehir 99 yılından önce bir
turistin yolunu kaybetse uğramayacağı, bir vesileyle gelenlerin
ise hatırında tozlu ve çamurlu bir il olarak yer edinen bir
şehirdi. 99 yılından sonra yerel yönetimin uygulamalarıyla
şehirde bir değişim ve dönüşüm yaşandı. Tüm
canlılığını yitirmiş, su
taşkınları ve sağlık açısından tehlike riski
taşıyan Porsuk Çayı, iyileştirmesi, değiştirilen
yaya köprüleri ve şu anda içinde dolaşan botları,
gondollarıyla şehri şu anda bir gerdanlık gibi süslüyor.
Araçların istila ettiği cadde ve
sokaklardan insanları sokağa davet eden yaya yolu düzenlemeleri,
heykelleri, caddelerinde süzülen tramvayı, şehirde
yaşayanları buluşturan parkları, denizi olmayan bir
şehirdeki plajıyla şehir bambaşka bir çehreye kavuştu.
Eskişehirliler 2004 yılında
uyandıklarında bir gazetede Yeni keşif, Eskişehir turu
ilanını gördüklerinde çok şaşırdılar ama bir o kadar
da gururlandılar. Eskişehire şehir gibi şehir görmeye
gelenlerin talepleri Eskişehirde yepyeni bir sektör turizminin
doğmasına neden olmuştu.
Belediyenin müzeler, kültür ve sanat etkinlikleriyle
zenginleştirdiği olanaklarla günübirlik ziyaretler uzun konaklama
talebine evrilirken 4 olan otel sayısı da 100e çıktı.
Eskişehir, yerel yönetimin başardıklarıyla şehir
turizminin öncüsü olmasının yanı sıra, aynı zamanda
Anadolunun kültür ve sanat şehri hâline geldi. Bunları belediyemizin
reklamı için değil, ajansta yer verilmeyen yerel yönetimlerin önemini
vurgulamak için anlatıyorum.
Gelelim ajans deneyimimize. Belediyenin şehir
turizmi başarısına karşılık, Frig Vadisi,
Yazılıkaya, Seyitgazi, Büyükyayla Karavan Merkezi, Han Yeraltı
Şehri, Kızılinler Termal Projesi, Sivrihisar İnanç Turizmi,
Çifteler, Sakaryabaşı, Mihalıççık Ekoturizmi gibi
ilçelerimizde bekleyen onlarca turizm projesi varken Eskişehire hiçbir
şey yapmayan AK PARTİ iktidarı 2013 yılında birdenbire
Eskişehiri Türk dünyası kültür başkenti ilan etti ve bir ajans
kuruldu, tıpkı şimdi kurulması düşünülen ajans gibi.
Büyükşehir Belediyemizi temsilen katıldığım ilk
toplantıda ajansın ilk icraatı katılımcılara
dağıtılan pahalı hediyeler oldu. Maaşı çok yüksek
olduğu söylenen ama hâlâ ne kadar olduğunu bilmediğimiz ancak
birine yakınlığıyla bildiğimiz biri genel müdür olarak
atandı ajansın başına. Organizatörlerce konserler
düzenlendi, gruplar yurt dışına götürüldü, sokaklarda Nasrettin
Hoca kılıklı animatörler dolaştırıldı. Türk
dünyası kültür başkentlerinden gelen turist kafilelerine
rastladınız mı hiç Eskişehirde? derseniz kimse
onları göremedi. Eskişehirliler durumu Paralar çalgıya çengiye
gitti. diye özetliyor.
Ajansa ne oldu? derseniz onu da anlatayım.
Kuruluş yasasınca 31 Aralık 2013 gününde tasfiyesi gerekirken 30
Haziran 2014 tarihine yani 2014 yerel seçimleri sonrasına
bırakılması için bir teklif Meclise geldi. Mecliste
görüşülürken renkli kişiliğiyle hafızalarımızda
yer edinen Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekilimiz merhum Kamer Genç Tasfiye
edilince de AKPnin emrine vereceksin. Burada açık bir yolsuzluk var.
Bunlar devletin parası. Araştıralım eğer bunlar yalansa
ben burada kendimi yakarım. Eğer yalan değilse siz de yakar
mısınız? diye AKP sıralarına seslendi. Nur içinde yat
Sevgili Kamer Genç, yanan ajansın bütçesi oldu. Tasfiye uzayınca 30
Mart 2014 Yerel Seçimlerinde harcanan paralarla ilgili şaibeler dolaşmaya
başladı Eskişehirde. Asıl işin ilginci, 2014te
Büyükşehir Belediyesini Cumhuriyet Halk Partisi kazanınca yasa
gereği tasfiye edilerek nakit varlığını yerel yönetime
devretmesi gerekirken bir vakıf kuruldu ve tüm varlık vakfa
devredildi ama tartışmalar bitti mi? Yasaya aykırı
vakıflaşan ajansın bütün paraları hâlâ Eskişehirde
tartışılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
JALE NUR SÜLLÜ (Devamla) Bir dakika daha rica
edebilir miyim?
BAŞKAN Buyurunuz lütfen, tamamlayın.
JALE NUR SÜLLÜ (Devamla) Mülkiyeti TOKİye
verilen, şehir merkezinde yıkılan 54 bin metrekarelik Atatürk
Stadyumunun arsası 2018de millet bahçesi için Türk Dünyası
Vakfına devredildi. Bir firmaya 185 bin liraya proje çizdirildi ama proje
ihalesi iptal edildi, davet usulüyle İstanbullu bir firmaya verildi. Yol
arkadaşım Sayın Utku Çakırözer sordu Neden İstanbullu
firma? diye, Bu İstanbullu firmanın özelliği ne? diye. Proje
kamuoyundan saklandığı için, Sayın Erdoğanın
dediği gibi millet bahçesinde yatıp yuvarlananlar olursa
kafalarını betonlara çarparlar diye endişe ediyoruz
açıkçası ama asıl endişemiz, ortaya saçılan yine bir
sürü şaibe.
Değerli milletvekilleri, Eskişehir için
anlattıklarım sadece bir örnek. Denetimden uzak, yerel aktörlerin
içinde olmadığı, Türkiye'nin turizmini pazarlayacak ajansın
nelere gebe olduğunu varın siz düşünün.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
JALE NUR SÜLLÜ (Devamla) Bitiriyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN Toparlayın lütfen.
JALE NUR SÜLLÜ (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Düşünmezseniz de ajansın kurulumunu kabul
ederseniz yine bu çatının altında toplanırız, nereye
harcandığı belli olmayan paraları konuşuruz. Rahmetli
Kamer Gençin sorduğu gibi sorarız ama korkarım ki cevap
alamayız. Yanıp giden yine milletin parası olur.
Genel Kurulu saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1988) esas numaralı
Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı Hakkında
Kanun Teklifi'nin geçici 1'inci maddesinin (1)inci fıkrasında
bulunan "altı ay ibaresinin "üç ay ibaresiyle
değiştirilmesini ve maddeye (2)nci fıkrasından sonra gelmek
üzere aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif
ederim.
(3) Geçici olarak oluşturulan bu yönetim
kurulu, görev süreleri boyunca sadece 4 üncü maddenin birinci
fıkrasının (b) bendi ile ikinci fıkrasında belirtilen
görev ve yetkileri kullanabilir.
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Ayhan
Erel Hasan
Subaşı
Adana Aksaray Antalya
İmam
Hüseyin Filiz Aydın
Adnan Sezgin Yavuz
Ağıralioğlu
Gaziantep Aydın Trabzon
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi var.
Sayın Sezgin, buyurun. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
AYDIN ADNAN SEZGİN (Aydın) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; iktidar bu düzenlemeyle, mevcut
kurumların yıkılması ve yerlerine gecekondu kurumların
oluşturulması geleneğini sürdürmektedir. Bu yaklaşım
ve uygulama totaliter yönetimlerin alametifarikalarından biridir. Gerçek
dışı, gerçeküstü bir turizm tanıtma ve geliştirme
ajansı kurulmaktadır.
Teklif üzerinde Komisyonda yapılan
görüşmelerde ve Genel Kurulda şu ana kadar yapılan
konuşmalarda da defalarca dile getirildiği gibi, bu kurumun
oluşturulması sürecinde sektör temsilcileri, sivil toplum
kuruluşları ve diğer paydaşlar sürece layıkıyla
dâhil edilmediği için maalesef teklif yetersiz, aksak ve kuruluş
amaçları şüphe uyandıran yeni bir garabetin ortaya
çıkmasına neden olacaktır. Sektör temsilcilerine
layıkıyla danışılmadığı gibi, sektörü
haraca bağlayan bir uygulama getirilmektedir. Çok söylendi, kâr etmeyen
firmalardan bile kâr payı alınması öngörülmektedir. Bunun da adı
açıkça haraçtır. Bu düzenleme, günü kurtarma çabasıyla
girişilmiş bir kaynak yaratma çabasıdır.
Teklifin geçici 1inci maddesinde, altı ay
içinde yapılması planlanan yönetim kurulu üyelerinin seçimleri
tamamlanana kadar yönetim kurulu üyelerinin geçici olarak Sayın Bakan
tarafından seçilmesi öngörülmektedir. Bakana doğrudan ve tam yetki
verilmektedir. Dolayısıyla ajansın ilk bütçesinin
hazırlanması ve kullanılması da tamamen bakanın
inisiyatifine bırakılmaktadır. Yaklaşık 150 milyon
dolar olması beklenen ilk yıl bütçesi, bakan tarafından
seçilecek olan kurul üyelerinin yetkisinde, inhisarında olacaktır.
Yönetim kurulu gerçek üyeleri seçilene kadar, bakan tarafından
seçilmiş kişilerin ajansın bütçesini yönetmesi sakıncalıdır.
İlk altı aylık süreçte tüm yetki bakanda olacağı için
ajansın kurulmasının asıl amacı olan özel sektör
katılımı da bu süreçte kadük kalacaktır.
Dolayısıyla ajans 2019 yılında sektöre herhangi bir
katkı sağlayamayacağı gibi, şüphe uyandıran
yapılanması nedeniyle turizm sektöründe aktörlerin birbirlerine ve
devlete güvenini de zedeleyebilecektir.
Tüm bu özellikleri nedeniyle kurulacak olan ajans,
kamu varlık ve kaynaklarını yandaş vakıf ve benzeri
kuruluşlara yönlendirme geleneğinin turizm sektöründe daha derine
indirileceği izlenimi yaratmaktadır. Ajansın Kamu İhale
Kanunundan muaf tutulması bu yöndeki algıyı güçlendiren
hususlar arasındadır. Turizm açısından Türkiye'nin ne denli
elverişli bir ülke olduğunu izaha gerek yok. Ancak son yıllarda
turizm gelirimizin çok gerilediği de açık. 2015 yılında
yaklaşık 42 milyon turistle dünyada 6ncı sırada yer
alıyorken 2017 yılında 37 milyon turistle 8inci sıraya
düşülmüştür. İktidarın her hamlesi turizm sektöründe
işlerin daha da kötüye gitmesine neden olmaktadır. Turizm,
peşkeş çekme ve rant yaratma çabalarının temel
kaynaklarından biri hâline gelmiştir, zihniyet kötüdür, zihniyet.
2003 yılında 850 dolar olan kişi
başı harcamanın 2018de 647 dolara düştüğü
görülmektedir. Turizm gelirlerinin gayrisafi yurt içi hasıla içindeki
payı ise 2003te yüzde 4,4 iken 2018de yüzde 3,8e gerilemiştir.
Her şey dâhil konsepti adı altında 5 yıldızlı
tesislerde 3 yıldızlı, 3 yıldızlı tesislerde ise
1 yıldızlı hizmet sunulduğu için elit turistlere de
kapılar âdeta kapatılmıştır.
Ülkemizin potansiyeli göz önünde tutulduğunda,
turizm sektöründe büyük bir başarısızlık söz konusudur. Bu
başarısızlığın nedenlerinden biri
yanlış turizm politikaları ise diğeri de ülkemizin
uluslararası imaj ve itibarındaki kötüye gidiştir.
İktidarın özellikle son dönemde etkinlikten uzak, hoyrat
dış politika tutumu, demokrasi ve hukukun üstünlüğü
konularındaki geriye gidiş nedeniyle yüksek ve orta gelir grubundaki
turistler ülkemize gelmeyi eskisi kadar tercih etmemektedirler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın Sezgin.
AYDIN ADNAN SEZGİN (Devamla) Daha çok
tanıtım, daha çok reklam Türkiyenin genel ekonomik, sosyal ve
politik çıkmazları ortada dururken fazla bir işe
yaramayacaktır. Bu çıkmazlardan kurtulmanın yolu, önce karanlık
zihniyet sarsıntılarından kurtulmuş, kendisine layık
görüntüye kavuşmuş bir Türkiye yaratmaktan geçmektedir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Geçici madde 1i oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Geçici madde 2 üzerinde aynı mahiyette olmak
üzere iki adet önerge vardır, önergeleri okutup birlikte işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 94 sıra sayılı
Kanun Teklifinin geçici 2nci maddesinin kanun teklifinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Muhammet
Emin Akbaşoğlu Mehmet
Doğan Kubat Ramazan
Can
Çankırı İstanbul Kırıkkale
Fehmi
Alpay Özalan Cemil
Yaman
İzmir Kocaeli
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Gökan
Zeybek Hasan
Baltacı Mahmut
Tanal
İstanbul Kastamonu İstanbul
Süleyman
Bülbül Turan
Aydoğan Ayhan
Barut
Aydın İstanbul Adana
Orhan
Sümer Bülent
Kuşoğlu
Adana Ankara
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) Takdire
bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle Türkiye Turizm Tanıtım ve
Geliştirme Ajansının ana gelir kaynağını
oluşturan turizm payına ilişkin mükellefiyetin 1 Ekim 2019
tarihinde başlatılması öngörülmekte olduğundan buna
ilişkin düzenleme yapılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Söz talebi yok.
Diğer önergenin de gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Bu kanun teklifi uyarınca 2019
yılından başlamak üzere ibaresi turizmde faaliyet gösteren
firmalar açısından sıkıntılı bir zaman sürecine
girilmesi demektir.
BAŞKAN - Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Geçici 2nci madde kanun metninden
çıkarılmıştır.
10uncu madde üzerinde üç adet önerge vardır,
okutup aykırılık sırasına göre işleme
alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1988) esas numaralı
Kanun Teklifinin 10uncu maddesinin kanun metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Gökan
Zeybek Hasan
Baltacı Mahmut
Tanal
İstanbul Kastamonu İstanbul
Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu Orhan
Sümer Turan
Aydoğan
Manisa Adana İstanbul
Ayhan
Barut Süleyman
Bülbül
Adana Aydın
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Komisyonun
katılmadığı önerge üzerinde söz talebi var.
Sayın Bakırlıoğlu, buyurun
lütfen. (CHP sıralarından alkışlar)
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; her zaman olduğu
gibi son dakika Meclise dayatılan, yangından mal
kaçırırcasına gündeme getirilen Türkiye Turizm Tanıtım
ve Geliştirme Ajansı Hakkında Kanun Teklifinin 10uncu maddesi
üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlarım.
Bugün 11 Temmuz, Srebrenitsa katliamının
yıl dönümüdür. Yirmi dört yıl önce Avrupanın göbeğinde bir
insanlık trajedisi yaşandı. Yirmi dört yıl önce 8.372
savunmasız, masum insan hunharca katledildi. Bu katliamı
yapanları, göz yumanları lanetliyor, katledilen 8.372 kişinin
aziz hatırası önünde saygıyla eğiliyorum.
Değerli milletvekilleri, grubumuz
milletvekilleri kanun teklifinin tümü ve maddeleri üzerine düşüncelerini aktardılar.
Özellikle Sayın Milletvekilimiz Hamzaçebi üzerinde
tartıştığımız teklifi çok güzel özetledi, aynen
aktarıyorum: Bu teklifin ruhuna hâkim üç temel ilke var:
Canımız istediği kadar para toplayalım, istediğimiz
kadar harcayalım ama kimseye hesap vermeyelim.
Değerli milletvekilleri, ben, burada, sizlere,
Manisa Büyükşehir Belediyesinde yaşanan, belediye
çalışanlarına yönelik bizzat belediye idaresi tarafından
gerçekleştirilen, insaf sınırlarını zorlayan sistemli
uygulamalardan bahsetmek istiyorum. Manisa Büyükşehir Belediyesinin 31
Mart seçimlerinden hemen sonra kimi kaynaklara göre 700, kimi kaynaklara göre
ise 1.000 çalışanını işten
çıkarttığı iddia edilmekte. İddia edilmektedir.
diyorum çünkü gerçek rakamı öğrenmek için belediye meclis toplantısında
soru soran üyelerimize Meclis gündeminin bu tip konularla işgal
edilmemesi gerekir. diyerek cevap verilmemiş, cevabın ilgili daire
tarafından verileceği bildirilmiş yani top taca
atılmıştır. Sözü edilen 700 kişinin birçoğunun
son bir yıl içinde aynı belediye idaresi tarafından işe
alındığı bilgisine sahibiz. Yani bu işçiler seçim
rüşveti olarak işe alınmışlar, oyları
alındıktan sonra kapı önüne konulmuşlardır.
Manisa Büyükşehir Belediyesindeki
kıyım bunlarla sınırlı değildir ne yazık ki.
Belediye idaresi çalışanları üzerinde rotasyon
kılıfında eşi benzeri görülmemiş bir mobbing
uygulamaktadır. Somada çalışmakta olan bir kişi 200
kilometre uzaklıktaki Selendiye, Selendide çalışmakta olan
kişi ise 200 kilometre uzaktaki Somaya gönderilmekte. Böylesi bir
zorlamayla karşı karşıya kalan emekçinin önünde neredeyse
tek bir seçenek kalıyor. Emekliliği gelen emeklilik dilekçesini
veriyor, geri kalanlar ise istifa dilekçelerini veriyor. Bu şekilde
istifaya veya emekliliğe zorlanan yüzlerce belediye çalışanı
var. Bu insanlar ve aileleri ciddi şekilde mağdur edilmiş
durumda. Tüm belediye personeli bu durumdan rahatsız, sıra bana da
gelir mi diye endişeyle beklemekte.
Değerli milletvekilleri, belediye emekçilerine
yapılanlar Manisada ne yazık ki bunlarla da sınırlı
değil. Manisa Büyükşehir Belediyesinde fazla mesailer
dondurulmuş durumda. Fazla mesai yapma mecburiyetinde olan, mesela
itfaiyede çalışan ancak memur olmayan personelden feragat
istenmiştir. Yirmi dört saat esasına göre çalışan bu
insanlar fazla mesai yapmakta ancak emeğinin
karşılığını alamamaktadır.
İtfaiyecilerin fazla mesailerini biz burada bütçe kanunuyla belirliyoruz.
Belediye, Meclisin kanunla belirlediği bir hakkı Ödemiyorum. diyemez.
Sıkıntılar bunlarla da
sınırlı değil. Büyükşehir Belediyesi emekli olan
işçilerin kıdem tazminatlarını da ne yazık ki
ödemiyor, ödeyemiyor. Seçimlerden önce emekli olan personelin kıdem
tazminatları takside bağlanmış; ilk taksit, aradan aylar
geçmiş olmasına rağmen ancak yeni ödenmiştir. Geri kalan
tutarın ise ne zaman ödeneceği belli değildir. Ayrıca
Manisa Büyükşehir Belediyesinde 657ye tabi çalışan
memurların sosyal denge tazminatları üç aydır ödenmemektedir.
Belediyelerle ilgili başka şikâyetler de geliyor Manisadan.
Örneğin Kırkağaç Belediyesinde 6 işçi işten
atıldı, devamının da geleceği iddia ediliyor. Bu
işçilerin hepsi HAK-İŞ Sendikasının üyesidir.
HAK-İŞ Genel Başkanı ve şube yöneticileri, söz konusu
AKPli belediyeler ve belediyeden çıkartılan işçiler olunca
birden sağırlaşıyor, hiç seslerini çıkarmıyor,
işçilerin telefonlarına dahi çıkmıyorlar.
Değerli milletvekilleri, seçimlerden önce suya
zam söz konusu olduğu zaman Bu ekonomik şartlarda suya zam yok.
diyen, seçimden sonra ekonomik koşullar daha da
ağırlaşmışken suya yüzde 40 zam yapan, Almadan vermek
Allaha mahsustur. diyerek kendini savunan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın
Bakırlıoğlu.
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Devamla)
son
olarak da Somada bölgesel sıcak su sistemindeki suya yüzde 25 zam yapan
Manisa Büyükşehir Belediyesi, bu defa da gündeme işçi
kıyımıyla gelmiştir. Manisa Milletvekili olarak buradan
uyarıyorum: Manisa Büyükşehir Belediyesi işçi
kıyımına, baskılara, sürgünlere son vermeli ve emekli
işçilere olan borçlarını en kısa zamanda ödemelidir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Müsaade ederseniz oylatayım,
ondan sonra söz vereyim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Sayın Bülbül, buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
41.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlunun 94 sıra sayılı Kanun Teklifinin
10uncu maddesinde verilen önerge üzerine yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, Manisa Büyükşehir Belediyesi Milliyetçi Hareket Partisi belediyesidir.
Dolayısıyla hatibin ortaya koymuş olduğu iddialarla
alakalı olarak benim şu an itibarıyla ayrıntılı
bir bilgi sahibi olmam tabii ki beklenemez. Bu konuları inceleyip,
irdeleyip bu konularla alakalı olarak varsa bir değerlendirmemiz
bunları biz Genel Kurulla paylaşırız. Ancak, tabii,
bunları değerlendirirken bu belediye seçimleri sonrasında bütün
partilerin ortak bir şekilde dile getirdiği bu işçi
kıyımı olarak, işte işten çıkarmalarla
alakalı olarak değerlendirmeleri objektif bir şekilde yapmak
lazım. Bildiğim kadarıyla Manisada sizin de
kazandığınız birtakım belediyeler var. Burada
yaşanan işten çıkarmalar veya bazı illerde, Türkiye'nin
başka yerlerinde yaşanabilecek, yaşanan işten
çıkarmalar kamuoyu gündemine de geldi. Birtakım işten
çıkarmalar da olmuş olabilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Açalım sistemi lütfen.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Her birinin
nedenleri üzerinde, niçinleri üzerinde durmak lazım. Konuşurken
bunları da dile getirmek gerekiyor.
Biz de bu konuda gerekli çalışmayı
yapıp arkasından Meclis Genel Kurulumuzda da sizin
konuşmanıza dair gereken açıklamaları yapacağız
diyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
kısa bir söz
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
42.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbülün yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Mevkidaşımın bu
yaklaşımı sağlıklı bir yaklaşım,
teşekkür ediyoruz o açıdan.
Biz de aynı yaklaşımı bizim
belediyelerimizle ilgili durumlar için söylüyoruz ama bir gerçeğin
altını çizmek lazım, demek ki şu var
Hemen şöyle
bakınca orada çok kıdemli bir sendikacı var arkada, böyle
bakınca görüyorum, bizim grubumuzda var. Demek ki iki şey var: Bir,
bu belediyelerle ilgili istihdam meselesinde liyakat esaslı objektif
kriterle istihdam yaratan bir sistemi kurabilmiş değiliz. İki,
belediyede çalışan işçilerin iş güvencesi, istihdam
güvencesi yok; iki dudağın arasında. Demek ki Türkiyede bu
Meclisin yapmak zorunda olduğu kanunlar işçinin iş güvencesini
sağlamaya yetmiyor ki hangi partiden olursa olsun, biz de aynı iyi
niyetteyiz, aynı şekilde, söz veriyoruz asla kimsenin ekmeğiyle
oynanmayacak diye. Ama demek ki belediye işçilerinin gerçek anlamda yasal
bir iş güvenceleri yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Açalım sistemi, kayıtlara
geçsin.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Liyakat esaslı istihdam
yerine de başka bir yöntem var. Bu da Meclisin görevi olsun herhâlde.
Buradan çıkarılacak ders bu.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız ve Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Muş ile 50
Milletvekilinin Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı
Hakkında Kanun Teklifi (2/1988) ve Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 94) (Devam)
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1988) esas numaralı
Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı Hakkında
Kanun Teklifinin 10uncu maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Yürürlük
MADDE 10- (1) Bu Kanun yayımı tarihinden
10 gün sonra yürürlüğe girer.
Mehmet Metanet Çulhaoğlu Ayhan Erel Hasan Subaşı
Adana Aksaray Antalya
İmam
Hüseyin Filiz Behiç
Çelik Yavuz
Ağıralioğlu
Gaziantep Mersin Trabzon
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Komisyonun
katılmadığı önerge üzerinde söz talebi var.
Sayın Çelik, buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 94 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 10uncu maddesi hakkında vermiş olduğumuz
değişiklik önergesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Turizm Tanıtma Ajansı kurulması
hakkında birçok görüş ileri sürüldü, konuşma oldu ve önem
derecesi tartışıldı. Yeni bir özel hukuk tüzel
kişisinin kurulmasına gerek olmadığı söylendi,
aynı misyonu Bakanlık bünyesinde Tanıtma Genel Müdürlüğünün
yerine getirmekte olduğu vurgulandı ama kale alınmış
değil. Sektör firmalarına salma salarak bu yolla bir fon yaratmak ve
bu kamusal kaynağın iktidarca keyfî harcanabilmesinin yolunu açmak
hangi akıl ve mantıkla bağdaşır? Dolayısıyla
Türkiyenin en değerli kurumu Gazi Meclis, Türkiye Büyük Millet Meclisi,
şimdi de görüldüğü gibi ülkenin ihtiyaç sıralamasını
yapamayıp Turizm Ajansı, Kapadokya alan yönetimi gibi konularla
uğraştırılır hâle gelmiş bulunuyor.
Değerli arkadaşlar, bu sarmaldan
çıkmalıyız. Türkiye Büyük Millet Meclisini pasivize etmeye ve
amacından saptırmaya kimsenin hakkı olmasa gerek. Acı bir
gerçek olarak görüyoruz ki 16 Nisan 2016 referandumu ve sonuçlarından, 24
Haziran 2018 genel seçimlerinden sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi bu
değişiklikle ne yazık ki pasivize edilmiştir. Hükûmet
lağvedilmiştir. Hükûmet şu anda kim? Cumhurbaşkanı. Türkiye
Büyük Millet Meclisi kim? Cumhurbaşkanı. Yargı kim?
Cumhurbaşkanı.
Değerli arkadaşlar, buradan
varabileceğimiz nokta 1982 Anayasasının 6ncı maddesidir
yani egemenlik hakkının kullanımı. Ne diyor: Egemenlik,
kayıtsız şartsız Milletindir. Türk Milleti,
egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili
organları eliyle kullanır. Egemenliğin kullanılması,
hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa
bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını
Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz. Bu madde
ışığında bakarsak nasıl Anayasa çöpe
atılarak keyfî idare kurulmuş, her şey ortadadır. Yani
egemenlik sadece bir kişiye münhasır hâle getirilmiştir.
Değerli arkadaşlar, bu böyle gitmez,
başınıza iş açarsınız. Burada anayasal bir suç
işlendiği açık bir şekilde ortadadır. Türkiye
Cumhuriyetinin bütün insanları vatandaştır; kul değildir,
sürü değildir, tebaa değildir. Yani Sayın Meral Akşenerin
ifadesiyle, Sayın Genel Başkanın Türkiye Cumhuriyeti
kimliğini göstererek söylediği Ağa da budur, paşa da
budur, bey de budur. veciz sözü tam anlamıyla
vatandaşlığın ne anlama geldiğini ve kıymetini
ifade etmektedir.
Böyle gitmez. derken egemenliğin gerçek
sahiplerinin, kurumların içini boşalttığımız
ortadadır. Bunu geri vermenin vaktinin geldiğini dikkatlerinize
sunuyorum. Türkiyede hiç kimse padişah yetkisine sahip olamaz. Bu
yanlışlıktan dönmek gerekiyor yani 6771 sayılı Kanun
hükümlerinin izlerini Anayasamızdan bütünüyle silmemiz gerekiyor.
Sayın Cumhurbaşkanını bir an evvel parti liderliğinden
de istifaya davet ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; konu turizm olduğuna göre ben de hem yerel hem de millî
ölçekte turizme birkaç cümleyle değinmek isterim. Turizmde nicelikten
ziyade niteliğin önemine vurgu yapmak istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Çelik, sözlerinizi
tamamlayın lütfen.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Turizmde çeşitliliğin
artırılması önemlidir, yeni turizm alanlarının
kazandırılması önemlidir, ulaşım ve altyapıya
önem vermek gerekiyor, güvenliğe ve hıfzıssıhhaya önem
vermek gerekiyor.
Kendi ilim olan Mersin, bugün bütün potansiyeliyle
turizmin ülkemizdeki en önemli ili olan Antalyayla yarışacak düzeyde
olmasına rağmen, yatırımın olmaması ve önem
verilmemesi yüzünden maalesef geri durumdadır. Mersinin de turizm
açısından canlandırılmasının gerekliliğini
dikkatinize sunuyor, önergemizin kabulünü diliyor, tekrar hepinize
saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 94
sıra sayılı Kanun Teklifinin 10uncu maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Muhammet
Emin Akbaşoğlu Mehmet
Doğan Kubat Ramazan
Can
Çankırı
İstanbul Kırıkkale
İmran
Kılıç Habibe
Öçal Fehmi Alpay
Özalan
Kahramanmaraş Kahramanmaraş İzmir
Yürürlük
MADDE 10- (1) Bu Kanunun;
a) 6 ncı maddesi 1 Ekim 2019 tarihinden
itibaren,
b) Diğer maddeleri yayımı tarihinde,
yürürlüğe girer.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) Takdire
bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, Türkiye Turizm Tanıtım ve
Geliştirme Ajansının ana gelir kaynağını
oluşturan turizm payına ilişkin mükellefiyetin 1 Ekim 2019
tarihinde başlatılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 10uncu
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
11inci madde üzerinde iki adet önerge vardır
aynı mahiyette, okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1988) esas numaralı
Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı Hakkında
Kanun Teklifi'nin 11inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Yürütme
MADDE 11- (1) Bu Kanun hükümleri Cumhurbaşkanı
tarafından yürütülür.
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Ayhan
Erel Hasan
Subaşı
Adana Aksaray Antalya
İmam
Hüseyin Filiz Yavuz
Ağıralioğlu Muhammet
Naci Cinisli
Gaziantep İstanbul Erzurum
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Baha
Ünlü Ömer Fethi
Gürer Müzeyyen
Şevkin
Osmaniye Niğde Adana
Özgür
Ceylan Servet
Ünsal Ali Mahir
Başarır
Çanakkale Ankara Mersin
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) Önergelere
katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Önergeler üzerinde söz talebi var.
İlk söz Sayın Cinislinin.
Buyurun Sayın Cinisli. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi ve aziz
milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Turizm ülke ekonomimize katkı sağlamakla
birlikte farklı milletlerin birbirleriyle kaynaşmasında, sosyal
ve kültür alanlarında etkileşimli olarak ilk elden önemli bilgiler
edinilmesinde de önemli imkânlar sağlıyor. Bu manada, ülkemiz turizm
faaliyetlerini artırmak tüm siyasi partilerin ortak hedefleri ve
önceliklerinden olmalı ancak turizm, esas itibarıyla barış,
güven ve istikrar ortamında gelişebilen bir sektör. Bir yanda On
Birinci Kalkınma Planıyla turizm öncelikli sektör olarak
belirleniyor, diğer yanda Türk turizmini dünyada rekabet içinde tutan özel
şirketlerin cirosunun binde 7,5una göz dikiliyor.
On Birinci Kalkınma Planında en
azından yazma ihtiyacı duyulan, bizlere de bir teselli olan hukuk
devleti, demokratikleşme ve iyi yönetişim vurgusu turizmin
gelişmesi için ön şarttır. Gelişmiş turizm ülkeleri
aynı zamanda köklü demokrasilere sahiptir. Bu ülkelerin hukuk, adalet,
insan hakları sorunlarını en aza indirdiklerini görüyoruz.
Ülkemizin iç ve dış politikasının güven ve istikrar
temelinde yönlendirilmesi aslında turizme yapılacak en büyük
katkı.
Ülkemizi cazibe merkezi hâline getirip turizm
gelirlerimizi artırabilmek için bir yandan Tanıtma Genel
Müdürlüğü, bir yandan da turizmcilerimiz dayanışma içinde
çalışıyorlar. Bu bağlamda, Tanıtma Genel Müdürlüğünün
iş gücü ve tecrübesinden yararlanmak niçin önceliğimiz değil?
Bakanlığın yurt dışı teşkilatında
bulunan 46 adet kültür ve tanıtma müşavirliğinin yarıya
yakınında personelimiz yok veya kapalı. Bu müşavirliklere
atama yapmayarak veya kapatarak mı ülke turizmimizi tanıtıp
geliştireceğiz? Amerika, Kanada, Avustralya, İngiltere, Çin ve
Japonya gibi gelişmiş pazarlarda tanıtım müşavirimiz
bulunmamakta.
Önümüze gelen kanun teklifinde Türkiye Turizm,
Tanıtım ve Geliştirme Ajansının kurulması
istendiği belirtiliyor. Anlaşılan, Sayın Bakan kamu
kuruluşu olup olmadığı bile anlaşılamayan bu
ajansın kurulmasını Turizm Bakanlığının
yetki ve sorumluluklarından daha önemli görüyor. Daha birkaç hafta önce,
sizlere bu kürsüden ülkemiz turizminin yurt dışındaki
tanıtım faaliyetlerinin yürütülmesi için öz kaynaklarımızın
kullanılmasını, kendi yatırımcı ve
girişimcilerimize öncelik verilmesini ifade etmiştim. Bu
bağlamda, Sayın Bakanın vaktiyle ticari bir münasebet içinde
olduğu Ogilvy isimli Amerika menşeli halkla ilişkiler
şirketinden aylık 440 bin lira ödenerek hizmet
alınmasının yanlışlığını
belirtmiştim. Bu durumu, iktidarın devlet yönetme
anlayışındaki vurdumduymazlığı, laubaliliğe
varan ciddiyetsizliği olarak değerlendirmiştim. Üzülerek ifade
etmeliyim ki bu düşüncelerimi kuvvetlendirici gelişmeler
yaşıyoruz. Teklif, tam manasıyla yeni McKinseylerin,
Ogilvylerin oluşturularak yasal statü altında
korunmalarını sağlıyor, millî kaynaklarımız el
değiştiriyor, yapılan harcamaları denetlettirmiyor, turizmle
ilgili kararlarda sektör temsilcileri etkin olamıyor.
Değerli milletvekilleri, ülkemiz turizm
gelirlerinin ekonomik krizin etkilerinin azaltılmasına derman
olabileceği akla gelebilir. Ancak üretim ekonomisine dönemeyecek kadar
uzak kalmamız, bende turizm gelirlerinin büyüyen kara deliklere harcanacağı
endişesini doğuruyor. Bu nedenle sormak istiyorum: Turizm
faaliyetinde bulunan firmalardan yapılacak binde 7,5luk kesinti ve
aynı zamanda da genel bütçeden kendini finanse edecek bir
tanıtım ajansına neden ihtiyacımız var? Üstelik ajansı
Sayıştay denetiminden de muaf tutuyoruz, Kamu İhale Kanununa
bağlı kalmadan, keyfî olarak yerli ve yabancı firmalara
iştirak etme imkânı da veriyoruz. Soruyorum: Ajans, kamu
kuruluşu mudur yoksa özel bir şirket midir? Arada bırakılıp
netleştirilmeyen noktalar faydadan çok zarar vermez mi?
Açık söyleyelim, kurulan bu yeni ajans, devlet
ve millet denetiminden uzak, millî turizm gelirini nereye harcayacağı
bilinmeyen korsan bir kuruluştur; kamuoyunun ağzına bir parmak
bal çalıp algı yönetimi yapılarak turizmi ülke geneline ve 12
aya yayacağı ifade ediliyor. Bu çerçevede, ajans
kaynaklarının yüzde 30unun yatırım yapılamayan
bölgelere ayrılacağı kaydediliyor ancak bu miktarla turizm
potansiyelini artıramayız. Ayrıca, hem mevcut vergi yükleri hem
de düzenlenmesi öngörülen binde 7,5luk turizm katkı payıyla
işletmelerin gelişmesi imkânsızdır. Sektörün kayıt
dışılığa yönelmesi bile mümkündür.
Memleketim Erzurum özelinden bakarsak Turizm
Bakanlığının Erzurum turizmi için ne
yaptığını merak ediyorum. Şehrin sembolü Palandöken
yurt dışında ne kadar tanıtılıyor? Kış
Turizmi Fuarına katıldık mı? Açık hava müzesi olan
Erzuruma yerli ve yabancı turistlerin ulaşımı pahalı
uçak bileti ve yetersiz sefer sayıları yüzünden neredeyse
imkânsız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Cinisli, tamamlayın
sözlerinizi lütfen.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla)
Teşekkür ederim Başkanım.
Ayrıca, bölge için büyük şans olan
Doğu Ekspresi Erzurumda da bir gün mola vermeli, yolcuları
Erzurumda doya doya gezebilmeli.
Şehir hakkında ilk intiba edinilebilecek
yer olan Erzurum Havaalanı Türkiyenin en köhne ve eski
havaalanıdır, bir ismi bile yoktur. Buradan Millî Mücadele
uğruna tüm servetini harcayan, ayrıca o şartlarda Hava
Kuvvetlerimize İtalyadan 4 adet savaş uçağı alarak hediye
eden, hayatının sonunda fakruzaruret içinde, Erzurumda bir otel
odasında vefat eden, cenazesini 9uncu Kolordu
Komutanlığının kaldırdığı, Millî
Mücadele kahramanı Erzurumlu Nafiz Kotan Beyin isminin verilmesini teklif
ediyorum. Konuyla ilgili bir kanun teklifi vereceğimi ifade eder,
desteklerinizi rica ederim. Bu vesileyle Nafiz Kotan Beye Allahtan rahmet
dilerim.
Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Diğer önerge üzerinde söz talebi
Sayın Başarırın.
Buyurun Sayın Başarır. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Umarım getirdiğiniz bu tanıtım
ajansı da Varlık Fonu ya da Yüksek İstişare Kurulu gibi
denetimden uzak, vicdanları zedeleyen bir kurul olmaz.
Evet, turizm tanıtım ajansı bir
ihtiyaç olabilir ama bu ajanstan önce, kültür ve turizm politikası üzerine
çok şey konuşmamız lazım. Bir Mersin Milletvekili olarak
biraz Mersini irdelemek istiyorum.
Mersin dağları, kumsalı, Yörük çadırları,
Kleopatra Kapısı, Saint Paul Kuyusu, Hazreti Danyal Türbesi, Kız
Kalesi, Anamur Kalesiyle yani tarihî açıdan çok zengin bir kenttir. Bu
güzel kente on yedi yıl boyunca iktidar ne yaptı? Evet, Akkuyumuza
nükleer santral yaptı, sahil bandımızın dibine Türkiyenin
en büyük cezaevini inşa etti, ormanları kesti, taş
ocaklarını yaptı, carettaların
yumurtladığı, ürediği noktalara eğlence merkezleri
kurdu. Şimdi, denizleri kirletiyoruz, balık çiftliklerini
yapıyorsunuz. Oysa biz bunları hayal etmedik. Neler vadettiniz?
Bakın, 7 kez Tarsus Çukurova Havalimanı inşaatının
temelini attınız. Her seçimle bir temel atılıyor.
Osmaniyeden Anamura kadar Adana Şakirpaşa Havaalanı hizmet
veriyor. İnsanlar bu küçük havaalanından dolayı seyahat
edemiyor, cenazelerine, düğünlerine gidemiyor ama bir türlü
havaalanımız yapılmıyor. Tarsus Kazanlı Sahil Projesi:
Proje olarak kaldı. Mersinde burada otelleri, yatırımı,
tesisleri beklerken şu anda sahil çöplük durumunda.
Mersin-Antalya Sahil Yolu: Bu da proje
aşamasında kaldı defalarca, defalarca inşaatına
başlandı, durdu. Görülüyor ki on yedi yılda her şey
sıfır.
Şimdi, bakıyoruz -kültürü, tarihi
geliştireceksiniz- başta Tarsus, Anamur olmak üzere, Mersinin yerin
altındaki tarihi kaçak kazılarla, kaçakçılarla yurt
dışına götürülüyor. Tarsusun müzesi yok, Anamurun müzesi yok,
Mersine daha geçen sene bir müze yapıldı. Roma Yolu tesadüf olarak
bulundu; şu anda atıl durumda, uyuşturucu
kullanıcılarının mekânı olmuş. Erdemli, Anamur
Kalesi, Kız Kalesi; onarımları yıllardır
bitirilemiyor. Tarihî eser kaçakçıları derken şunu söylemek
istiyorum: Evet, iktidar Tarsusta bir kazı yaptı. Tarsusun 82 Evler
Mahallesinde bir yıl boyunca delik deşik etti, kazı yaptı.
Şimdi, bize Kız Kalesini sormuyorlar, bize Mersinin tarihini sormuyorlar
ama sizin Tarsustaki kazınızı soruyorlar. Ben de merak
ediyorum, ne yaptınız orada? Tarsusta, o mahalleyi bir yıl
boyunca delik deşik ettiniz köstebek gibi. Şimdi, buna cevap yok,
defalarca sorduk, Bakan Yardımcısı da burada. Cevap
vermediğiniz için çok garip iddialar var. İşte Aziz Paulun
İncilini bulduğunuz ya da kral hazinelerini bulduğunuz ya da
tarihî tabletleri bulduğunuz hatta bunların sarayda olduğu
söyleniyor. Yani birisi çıkıp bir hukuk devletinde bu
kazının ne olduğunu söylemez mi? Ben merak ediyorum. Ama
şunu çok iyi biliyorum ki Marmaray çalışmasında yerin
altından çıkan tarihî eserlere 3-5 çanaktan ne olur? diyen bir
Cumhurbaşkanımız var. Bence, ajans önemli, evet tanıtım
ajansı önemli ama önce kendi tarihimize sahip çıkmayı bilelim.
Bakın, burası Anamur Kalesi, bin sekiz yüz
yıllık bir kale. PVC, plastik pencere monte etmişsiniz,
akıl böyle çalışıyor. Tarsusta Aşilin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Başarır,
sözlerinizi tamamlayın.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Tamam.
annesinin yaşadığı ev, daha
yeni bulundu. Mozaikler bulundu, nerede olduğu belli değil. Yani, biz
on yedi yıldır kültür, tabiat varlıklarımıza iktidar
sayesinde sahip çıkamıyoruz.
Bu yasa teklifinde, son olarak tuhaf bir şey -bu
çok konuşuldu ama benim de gerçekten tuhafıma gidiyor- cirodan
alınan yüzde 1 vergiyi ne yapacaksınız? Ne hakla bunu
alıyorsunuz? Anayasaya, vergi kanunlarına aykırı. Bu bir
alışkanlık hâline gelecek mi? Gıda sektöründen, mobilya
sektöründen, eğlence sektöründen, daha garip sektörlerden de bunu alacak
mısınız? Anayasaya aykırı bir durum, gerçekten kabul
edilmiyor ama almaya alışmış, sürekli almaya
çalışmış ama vermeyen bir iktidar var.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
11inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
İkinci bölümde yer alan maddelerin
oylamaları tamamlanmıştır.
Sayın Özel, buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
43.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Gazi Mecliste O Gece kitabının
içeriğine ilişkin tekraren açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, biraz
önce geçmiş dönem Milletvekilimiz Necdet Ünüvar tarafından
yazılan bir kitabın özetinden bahsetmiştim, buna tepki
göstermiştim. Bütün tepkilerimiz ve bütün eleştirilerimiz duruyor ama
bu sırada, bir dizi telefon geldi. Meclis Başkanımız,
konuya üst düzeyde hassasiyet gösterdiğini ifade edip Sayın Necdet
Ünüvarı aramış, siz ilgilendiniz, AK PARTİ grup
başkan vekilleri ilgilendi ve Grup Başkanı Sayın Naci
Bostancı aradı. Ortak olarak kimse bu kitabı, içeriğini ve
o seçilen resimleri sahiplenmiyor ve doğru bulmuyor. Tek sahiplenen kişi
Sayın Ünüvar, o da bunun Meclisin değil, TİKAnın
parasıyla basıldığını ama kendisinin Meclis idare
amirinden izin alarak dağıttığını söylüyor.
Meclis bürokrasisinin bu kitabın içinde yer almasından Meclis
Başkanının da rahatsız olduğu bize ifade edildi, bu
yanlışın yapılmayacağı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ve yine, Sayın Naci
Bostancı ve Sayın Doğan Kubat da bu kitabın hakkaniyetli
bir sürümünün Meclis tarafından bastırılıp
dağıtılacağını ve bu konuda çaba içinde
olacaklarını söylediler. Böyle olunca biz de bu kitabın bütün bu
ismini geçirdiğim muhataplarımız tarafından sahiplenilmeyip
eleştirilmiş ve hatalı bulunmuş olmasını çok
önemli bir yaklaşım olarak görüyoruz. 15 Temmuzdaki o ruhu
kaybettiniz. diyorduk, o geceki ruha, bütün partileri sahiplenen ve
dışlamayan ruha uygun bir davranış olduğunu gördük.
Bunu da kayda geçirmeyi hakkaniyet açısından doğru buldum.
Teşekkürler.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Bu arada, bir de ben şunu ilave edeyim o zaman:
Sayın Ünüvarın bana atmış olduğu 2 mesaj var, en son
sizinle görüştüğünü de yazmış. 1inci mesajda şunu
söylüyor: Kitabın içerisinde karekodlar var -ki tabii, onu bilmek zor- QR
kod indirildikten sonra, o karekod okutulduğunda sizin o konuşma
metniniz de dâhil olmak üzere o metinlerin okunabildiğini de ifade
ettiler. Ben onu da sizinle paylaşmış olayım.
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız ve Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Muş ile 50
Milletvekilinin Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı
Hakkında Kanun Teklifi (2/1988) ve Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 94)
(Devam)
BAŞKAN Şimdi İç Tüzük 86ncı
maddeye göre lehte ve aleyhte olmak üzere 2 milletvekilimize söz
vereceğim.
İlk olarak, lehte söz isteyen Sayın Metin
Yavuz, Aydın Milletvekili.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
METİN YAVUZ (Aydın) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz
Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı Hakkında
Kanun Teklifi üzerine şahsım adına lehte söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ürettiği katma değerle ülkemizin
ekonomisinin en önemli lokomotiflerinden biri olan turizm, 50den fazla iş
koluyla doğrudan ilişkisi bulunan bacasız bir sanayi.
Bilindiği gibi, bir ülkenin turizm geliri o ülkeye gelen yabancı
ziyaretçi sayısına endekslidir yani biz ülkemize ne kadar çok fazla
nitelikli yabancı turist çekebilirsek bırakacakları dövizlerin
ve turizm gelirimizin önceki yıllara göre daha da artış
göstereceği malumunuzdur.
Bu nitelikli yabancı turistleri ülkemize
çekmenin iki önemli bacağı var: Birincisi, global bir hava yolu
şirketine sahip olmaktır. Bu anlamda, hamdolsun, gururumuz Türk Hava
Yollarımız bir dünya markasıdır. İkincisi ise
dünyanın en eski medeniyetlerine ev sahipliği yapmış,
zengin tarihi, kültürü, yeşil ve mavinin eşsiz doğal
güzelliklerini barındıran ülkemizin dış dünya ülkelerine
tanıtımının doğru bir şekilde
yapılmasını sağlamaktır.
Biz eminiz ki Türkiye Turizm Tanıtım ve
Geliştirme Ajansı bu iki yolda önemli rol oynayacaktır. Turizm
gelirleri açısından dünyanın ilk 10una giren ülkelerin 7sinde
bu ajans var. Farklı ülkelerde kurulan bu ajanslarla o ülkelerin elde
ettikleri kazanımlara sırasıyla örnek vermek gerekirse -bu bir
tekrar olacak ama- ilk olarak Almanya 1919 yılında kuruyor, en son
2003 yılında İngiltere, 1997 yılında ise Dubai kuruyor
ve bu ajans sayesinde ziyaretçi sayısını 6,5 kat, turizm
gelirlerini de 33 kat artırıyor. Singapur, küçük bir ülke, 1964
yılında kurduğu ajans sayesinde turist sayısını
170 kat artırıyor. Ajans öncesinde 91 bin olan turist
sayısını 15 milyona çıkarıyor, turizm gelirlerini ise
tam 73 kat artırıyor.
Peki, biz böyle bir ajans kurarak ülkemiz turizmini
daha da canlandırıp gelirini daha da üst seviyelere niye
çıkarmayalım?
Turizm Tanıtım ve Geliştirme
Ajansının kurulması konusunda çok aceleci
davranıldığı da konuşuluyor. Hâlbuki ajansın
kurulmasıyla ilgili olarak, bu kanun teklifinin sahibi olan milletvekili
arkadaşımız, Bakanlığımız ve sektör
temsilcileriyle, sektörün ulaşması gereken hedefler konusundaki
görüşmeler dokuz aydan beri yapılmakta. Giderek büyüyen bir sektör ve
önemli bir işveren olan turizmde bu ajans, gerçekten ülkemiz turizminde
büyük bir katma değer artışı sağlayacaktır.
Şimdi, sizlere biraz da rakamsal verilerden
bahsedelim. 2002 yılında dünyanın en çok ziyaretçi çeken 13üncü
ülkesi olan ülkemizde, gelen toplam ziyaretçi sayısı 13 milyon,
turizm geliri ise 12 milyar dolar civarında olmuştur.
AK PARTİ olarak, bu zamana kadar, diğer
tüm alanlarda olduğu gibi turizmde de attığımız
adımlar, bizi 2018 yılında turizm geliri bakımından
dünyada 14üncü, turist sayısı bakımından da 6ncı
sıraya yükseltmiştir. Ülkemize 2003 yılında gelen ziyaretçi
sayısı yaklaşık 16 milyon 500 binken 2003 yılında
13 milyar 750 milyon dolar bir gelir elde edilmiştir. 2018
yılında ise bu sayı 46 milyonu aşmış ve 29 milyar
500 milyon dolar gelir elde edilmiştir. 2009 yılının
Ocak-Mayıs döneminde yaklaşık 12 milyon 800 bin ziyaretçi
gelmiş ve bu oran 2018 yılının aynı dönemine göre
yüzde 11,3 oranında artmıştır. Ortak akıl
kullanılarak, bölgesel dinamikler gözetilerek, sorunların doğru
bir şekilde tespit edilerek profesyonel ve adil bir yaklaşımla
aksiyon planlarının uygulanacağı Türkiye Turizm
Tanıtım ve Geliştirme Ajansı, dünya seyahat hareketini
ülkemize doğru sürekli kılacaktır.
Ekonomimizin daha güçlenmesi, turizm gelirlerinin ve
istihdamın sürekli artırılması, bölgesel
kalkınmanın dengeli şekilde gerçekleşmesini, turizm
faaliyetlerinin sadece birkaç ayla sınırlı değil, tüm
yıla yayılmasını desteklemek açısından büyük bir
önem taşıyacaktır. Türkiye Turizm Tanıtım ve
Geliştirme Ajansının sağlayacağı katma
değerle, 2023 yılında dünya turizm pastasındaki
payımızı artırarak 70 milyar dolar turizm geliriyle
Türkiyenin dünyanın en çok ziyaret edilen ve en çok turizm geliri elde
edilen ilk 5 ülkesinden biri olabileceğini ifade ediyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aleyhte söz isteyen Sayın Böke,
buyurun.
SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Ülkemizin her köşesi ayrı güzel. Çok
farklı turizm türlerine müsait bir coğrafyaya ve doğa
koşullarına sahibiz. Tam da bu imkânları yurt içinde ve yurt
dışında tanıtmak, pazarlamak, buna uygun politika
geliştirmek için, bir Türkiye markası yaratmak için güncel mevzuata
göre zaten bir birimimiz var. Kültür ve Turizm Bakanlığımızın
Tanıtma Genel Müdürlüğü var ve onun görevleri arasında da bunlar
sayılıyor.
Şimdi, bu Genel Müdürlüğün görevlerini
üstlenecek bir ajans kurulması öneriliyor. Yani bir kez daha devlet,
köküne kadar özelleştiriliyor. Kanun teklifi, Turizm Tanıtım Ve
Geliştirme Ajansı kurulmasını teklif ediyor, Kültür ve
Turizm Bakanlığına fikren bağlı olacak ama
esasında bağımsız olacak. Kastedilen tür
bağımsızlığın nasıl olduğunu biz, daha
birkaç gün önce çıkan Cumhurbaşkanlığı kararnamesinde
gördük. Adına Başkanlık denilen tek adam rejiminde
bağımsızlık, halkın denetiminden
bağımsız olmak ama saraydan bağımsız olmamak
anlamına geliyor.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Başkanı, bir gece yarısı kararnamesiyle görevden
alınıverdi. Basından anladığımıza göre,
aynı kulvarda koşulmadığı için olmuş. Kulvarlardan
bir tanesinde, iktisat biliminin yüzlerce yıllık birikimini yok sayan
Faiz düşerse enflasyon düşer. gibi tuhaf bir sanrı var.
Diğer kulvarda Faiz düşerse enflasyon artar. diyen
uluslararası deneyimler, birikim ve bilimsel bulgular var.
Dolayısıyla bağımsızlığın bu rejimde ne
anlama geldiği malum. Şimdi, bu şartlarda, adına
bağımsız denen yeni bir yapı daha kuruluyor. O kadar
bağımsız ki Sayıştaya tabi olmayacak! O kadar
bağımsız ki Kamu İhale Kanunundan muaf olacak! Halktan ve
kamudan bağımsız olacak ama saraya sonuna kadar
bağımlı olacak. İşin adını koyalım: Tek
adamın iki dudağı arasına sıkışmış
olan, siyasi iktidarın da dilediği gibi kullanacağı yeni
bir yapı daha kuruluyor. Yani Türkiyeyi bugün içinde bulunduğu
ağır ekonomik koşullara sürüklemiş olan yapıyı
derinleştirmek için bir yapı daha kuruluyor. Kriz var, kriz
yaygınlaştırılıyor ve kriz turizm sektörünü de içine
alıp batırmak üzere derinleştiriliyor.
Esasında, kurulması teklif edilen şey
bir ajans değil. Adını doğru koyalım, bir fon kuruluyor
ama Sayıştayca denetlenmeyecek bir fon kuruluyor, Kamu ihale
Kanununa hiç tabi olmayacak zaten. Artık Kamu İhale Kanununu
değiştirmekten vazgeçtiniz, bunun yerine Kamu İhale Kanununu
yok sayan, ona tabi olmayacak kurumlar kurmayı seçiyorsunuz. Oysa mali
disiplinin olmadığı bütçe dışı fonlarla iş
yapıldığı zaman nasıl krizler
çıktığını biz kendi tarihimizden çok iyi biliyoruz. Bu
bir ajans değil; kriz çıkartacak kadar ülkenin kaynaklarını
bitirmiş olan anlayışı devam ettiren bir yapıdan
bahsediyoruz. Bu sefer hortum doğrudan turizm işletmelerinin cirosuna
bağlanıyor; kârına da değil, cirosuna bağlanıyor.
Yani zarar eden de ödeyecek yani yeni yatırım yapmış, henüz
genç, kâr etmeye başlamamış olanlar da ödeyecek yani küçük
olanlar da ödeyecek. Üstelik, doğrudan cirolar üzerine böyle bir yük
yüklendiği için bu tesisler artık yatırım yapmaktan
vazgeçecek, kâr olmayacak yani bir turizm ajansı olacak ama
tanıtılacak bir turizm falan da kalmayacak.
Turizm payı adı altında bütün bu
işletmelerin cirolarından yüzde 1 oranında kesinti
yapılacak. Peki, o kesintiyle ne yapılacak? Yüzde 70iyle güya
tanıtım yapılacak, yüzde 30uyla da keyfî, nereye
yatırım yapılacağına
Cumhurbaşkanlığında karar verilen yatırımlar
yapılacak. Turizm belgesi olan tüm şirketler para verecek, o parayla
turizm sektörü yeniden tasarlanacak; haksız rekabetin, servetin el
değiştirmesinin, bunun da doğrudan
Cumhurbaşkanlığı eliyle yapılmasının
kurumsal yapısı kuruluyor. Ezcümle, esasında geleceği
okumak için kehanete falan gerek yok, krizi derinleştirecek bir yapı
daha kuruluyor.
Şimdi, o zaman, şuna dönüp bakmamız
gerekiyor: Derdimiz, krize çare olmak olmalı. Ağır bir kriz
yaşanıyor. Bu yasa çare olur mu? Yanıtı çok belli. Ekonomik
krizden çıkmak için ahbap-çavuş ilişkileriyle iş
yapmayı bırakmak gerekiyor, hak edenin kazandığı bir
düzen kurmak gerekiyor. Bu yasa onu yapmıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Böke, sözlerinizi
tamamlayın lütfen.
SELİN SAYEK BÖKE (Devamla) Bir kez daha,
yatırımların nereye yapılacağına merkezî bir
yapının karar vereceği, keyfîliğin artacağı bir
kurum kuruluyor. Kriz, bu elle, iktidarın eliyle derinleştiriliyor.
Ekonomik ve demokrasi krizinden çıkış için katılımcı
süreçlerin işler olması gerekiyor, kamunun denetiminin
etkinleştirilmesi gerekiyor, yaygınlaştırılması
gerekiyor, Sayıştaydan Meclise kadar içinde halkın olduğu
bir düzen kurulması gerekiyor. Bu yasa bunu yapmıyor ve krizi
derinleştiriyor.
Bu yasada olmayan bir şey daha var. Bu
rantçı düzeni krizden çıkarmak için kaynakları verimli ve etkin
kullanacak yola sevk etmemiz gerekiyor. Bunun için Kamu İhale Kanununu
değiştirmeden, ona tabi kalarak iş yapmak gerekiyor. Bu yasa,
halkı yeniden ve daha derin bir krize sürüklüyor. Ama halk 23 Haziranda
yaptığı gibi bu krize de bu gidişata da dur diyecek.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teklifin tümü açık oylamaya
tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre vereceğim. Bu süre
içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini,
bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy
pusulalarını oylama için verilen süre içinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyor ve oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Konya Milletvekili Ziya
Altunyaldız ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili
İstanbul Milletvekili Mehmet Muş ile 50 Milletvekilinin Türkiye
Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı Hakkında Kanun
Teklifi açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı :285
Kabul :245
Ret :40(X)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Bayram
Özçelik Nurhayat
Altaca Kayışoğlu
Burdur
Bursa
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Danışma Kurulunun bir önerisi vardır,
okutup oylarınıza sunacağım.
V.-
ÖNERİLER (Devam)
B)
Danışma Kurulu Önerileri
1.-
Danışma Kurulunun, Genel Kurulun 11/7/2019 tarihli birleşiminde
36 sıra sayılı Kanun Teklifine kadar olan işlerin
görüşmelerinin tamamlanması hâlinde daha önceden
çalışılması kararlaştırılan 12 Temmuz 2019
Cuma günü toplanmamasına ilişkin önerisi
11/7/2019
Danışma Kurulu
Önerisi
Danışma Kurulunun 11/7/2019 Perşembe
günü yaptığı toplantıda, aşağıdaki önerinin
Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Muhammet Emin Akbaşoğlu Özgür
Özel
Adalet ve Kalkınma Partisi Cumhuriyet
Halk Partisi
Grubu Başkan Vekili Grubu Başkan Vekili
Fatma Kurtulan Muhammed
Levent Bülbül
Halkların Demokratik Partisi Milliyetçi
Hareket Partisi
Grubu Başkan Vekili Grubu Başkan Vekili
Yavuz Ağıralioğlu
İYİ
PARTİ
Grubu
Başkan Vekili
Öneri:
Genel Kurulun 11/7/2019 tarihli birleşiminde 36
sıra sayılı Kanun Teklifine kadar olan işlerin
görüşmelerinin tamamlanması hâlinde, daha önceden
çalışılması kararlaştırılan 12 Temmuz 2019
Cuma günü toplanmaması önerilmiştir.
BAŞKAN Danışma Kurulu önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.04
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 20.10
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Nurhayat Altaca KAYIŞOĞLU
(Bursa)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
101inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
2nci sırada yer alan, Tekirdağ
Milletvekili Mustafa Şentopun Kuzey Atlantik Antlaşmasına Kuzey
Makedonya Cumhuriyetinin Katılımına İlişkin Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
2.-
Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Kuzey Atlantik
Antlaşmasına Kuzey Makedonya Cumhuriyetinin Katılımına
İlişkin Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi (2/1942) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 93) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Komisyon Raporu 93 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Teklifin tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
KUZEY ATLANTİK ANTLAŞMASINA
KUZEY MAKEDONYA CUMHURİYETİNİN KATILIMINA
İLİŞKİN PROTOKOLÜN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- (1) 6 Şubat 2019 tarihinde Brükselde imzalanan "Kuzey Atlantik Antlaşmasına Kuzey Makedonya
Cumhuriyetinin Katılımına İlişkin
Protokol"ün onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN 1inci madde üzerinde gruplar
adına ilk söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Suzan
Şahinin.
Buyurun Sayın Şahin. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SUZAN ŞAHİN (Hatay)
Sayın Başkan, değerli üyeler; yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle, tüm dünyanın gözü önünde, yakın
tarihin en acı olaylarından olan Srebrenitsa
soykırımında katledilen Bosnalı kardeşlerimize
Allahtan rahmet diliyorum. Asla unutmadık.
Kuzey Makedonyanın NATOya üyelik protokolünün
onaylanmasına ilişkin, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum. 2008 Bükreş Zirvesinde alınan karar
uyarınca, Kuzey Atlantik Anlaşmasına Kuzey Makedonya
Cumhuriyetinin Katılımına İlişkin Protokolün 6
Şubat 2019 tarihinde NATO karargâhında tüm müttefikler tarafından
imzalanması, Balkanlardaki barış ve istikrarın,
güvenliğin sağlanması bağlamında Türkiye için de çok
stratejik bir önceliktir. Ülkemizde de yaşayan binlerce muhacir
vatandaşımızı ilgilendiren bu katılım
kararı, üyesi olduğumuz NATOnun genişlemesi ve güçlenmesi
adına olumlu bir adım olarak tahlil ediliyor.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Kuzey Makedonya
dâhil tüm Balkan ülkelerinin NATO ve Avrupa Birliğine
katılımını desteklediğimizi ifade etmek istiyorum.
Makedonya halkına hayırlı olmasını diliyorum.
Sayın Başkan, değerli üyeler; bu
vesileyle Hatayın turizm ve kültür mirasları durumunu sizlerle
paylaşmak istiyorum. Hatay, toplam 13 medeniyetin izlerini
bıraktığı bir şehir olma özelliğine sahip bir
kültür kentidir. Sahip olduğu kültürel değerler yanında zengin
ve özgün mutfağı da olan Hatay, UNESCO tarafından dünyanın
26ncı gastronomi şehri olarak ilan edilmiştir. Tarihi boyunca
kıtalar ve bölgeler arası ticarette önemli rol oynamış,
yolcu ve hacı kervanları için konaklama yeri, kültür
alışverişi merkezi olmayı başarmış, tüm
dünya tarafından kabul edilen bir kenttir.
Hataydaki taşınmaz kültür
varlıklarına bakıldığında tüm ilçelerinde birçok
eser görmek mümkündür. Sadece Hatayda dahi ortaya
çıkarılmamış, toprak altında yatan onlarca kültür
mirasımız vardır. Amik Ovasında yüzlerce antik şehir
ve höyük görünmez durumdadır. Yayladağı bölgemizde 3ü
Romalılar, 2si Fransızlar, 1i Yunanlılar dönemine ait
restorasyon bekleyen 7 köprü vardır. Arsuz-Samandağ arasındaki
antik batık limanlar ve her birinde 20nin üzerinde batık gemi,
hikâyesinin gün yüzüne çıkmasını beklemektedir. Erzinden
Samandağa her adımda UNESCO kültür mirasları arasına
girecek binlerce destinasyon bulunmaktadır. Bunları görmeden, kültür
mirasımıza kazandırmadan, kamulaştırma, takas yoluyla
mülkiyetleri edinilmeden kazı, restorasyon, iyileştirme, yaşatma,
koruma ve buna bağlı olarak kalkındırmaktan bahsedilemez.
Bunlar yetmezmiş gibi, Saint Simone Kilisesinin harap bir hâlde
oluşu ve Antakyanın tarihî taş yollarının Antakya
Belediyesince asfaltlanması utanç vericidir.
Hatay genelinde 426 adet sit alanı
bulunmasına karşın, bu alanlara gelen turist sayısı
oldukça düşüktür. Kültür ve Turizm Bakanlığı verilerine
göre yaklaşık 35 bin turist Hatayı ziyaret etmekte olup
ziyarete gelen turistlerin sadece yüzde 12sini yabancılar
oluşturmaktadır.
Hatay genelindeki anıt yapılar ise 786
tanedir ve bu eserlere yönelik kültür ve turizm çalışmaları da
tamamlanmış değildir. Hataydaki müzenin mevcut eser
sayısı -Hatay Müze Müdürlüğünün envanterlerine kayıtlı-
toplam 37.749 adet olarak gözükse de müzeye gelen kişi sayısı
çevre illere göre çok geride kalmaktadır.
Hatayda herkesin bildiği cami ve kiliseler
dışında Payasta bulunan Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi,
İmma Tarihî Yerleşkesi, Tell Aççana Yerleşkesi, nekropoller,
Kinet Höyük, Tell Tayinat, Cin Kulesi ve Havra gibi birçok tarihî yerleşke
de en az Habib-i Neccar Camisi, Saint Pierre Kilisesi kadar Türkiye ve dünyaya
tanıtılması gereken tarihî varlıklardır. Samandağ
Turizm Bölgesi, Arsuz Kıyı Bandı Turizm Merkezi ve Belen
Güzelyayla Turizm Merkezi gibi yerler de coğrafi özelliğin
etkileriyle yerli turizmine önemli katkı sağlamaktadır.
Bu yönleriyle Hatay, özellikle inanç, kültür ve
tarih turizminin önemli ve uğrak noktası olması gerekirken
eldeki kültür varlıklarının doğru kullanılamaması
ve reklam, tanıtım, organizasyon gibi eksikliklerinden dolayı
daha sıradan turizm yerleşkelerinin gerisinde
kalmıştır.
Hatayın özellikle EXPO öncesinde tarihî
yerlerinin ve turizm çeşitliliğinin doğru
tanıtılması için Kültür ve Turizm Bakanlığında
nasıl bir çalışmanın yapılacağı ise merak
konusudur. Hatayın kültür miraslarının açığa
çıkarılması, korunması ve dünyaya
tanıtılması konusunda hiçbir girişim ve yatırım
yapılmamaktadır. Turizmi teşvik etmek ve geliştirmekten,
turizmle kalkınmaktan bahsederken ciro üzerinden yüzde 1 vergi dilimi
düzenleyerek mevcut otellerin kapanmasına hizmet etmek yerine, kültür
miraslarını ortaya çıkarmak ve korumaktan hiç bahsedilmemesi,
buna karşın turizmi sadece otelcilik ve yaz tatiline bağlamak
vahim bir politikadır.
Bugün 600 bin civarı Suriyeli mülteciyle
yaşamak zorunda kalan Hatayın bütçesi yapılırken bile bu
durum göz ardı edilmektedir. Yıllarca dünya ticaretine köprü
olmuş İskenderun ve çevresi serbest bölge
yapılmamıştır. Ek nüfusuyla 6ncı teşvik
bölgesinde dahi olabilecek Hatayın 5inci teşvik bölgesine
alınmak adına 500 bin kişinin imzasıyla yapılan
çağrılarına kulak tıkanılmış, üvey evlat
muamelesi gören bir il olmuştur. Hatayın turizm değerlerinin
yurt içi ve yurt dışındaki tanıtımını
artırarak uluslararası bir marka hâline getirilmesini sağlamak,
bu hususta yapılabilecek çalışmaları değerlendirmek ve
mevcut durumu gözden geçirmek amacıyla Kültür ve Turizm
Bakanlığı, derhâl turizm eylem planı hazırlamalı,
dünya turizm gelirlerinden hak ettiği payı alabilmek için her türlü
gayreti göstermelidir. Hatay medeniyetlerin beşiği, ilklerin,
enlerin şehri olarak kalkınma planında öncelikli il olarak
yerini almalıdır.
Değerli üyeler, ekonomide yaşanan kötü
gidişatın sorumlusu AKP Hükûmeti inşaat sektöründen
beklediği rantı elde edememeye başlayınca şimdi de
gözünü turizme dikmiştir. AKP, yönetmelik değişikliğiyle 4
ve 5 yıldızlı otellere ek imar hakkı tanırken yeni
kurulacak turizm ajansıyla seçtiği turizmcilere şartsız
kaynak aktarma yolunu açmıştır. ETS Turizm sahibi Kültür ve
Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, aralarında kendi tatil köyleri ve
otellerinin de bulunduğu birçok lüks otel için kritik
değişikliklere imza attı. Resmî Gazetede yayımlanan
yönetmelik değişikliğiyle, 4 ve 5 yıldızlı
otellere kıyıları ve yeşil alanı kapsayacak
şekilde ilave inşaat izni getirildi. Yönetmeliğe göre, devletin
turizm amaçlı tahsis ettiği bölgelerde yapılan otellere daha
önce izin verilmeyen alanlara genişleme imkânı getirildi.
İnşaat yapılacak alan hesabına dâhil edilen birçok yer bu
hesaptan çıkarıldı ve otellerin ek inşaat
yapmalarının önü açıldı. Yönetmeliğe göre, bu haktan
sadece 4 ve 5 yıldızlı oteller yararlanabilecek. Düzenleme,
ormanlık alan ile kıyı alanlarını da kapsayacak. Bu
düzenlemeyle, özellikle kendi otellerine avantaj sağlayacak olması
kabul edilebilir bir durum değildir. Sayın Bakanı adaletli
olmaya davet ediyoruz.
AKP, turizm ajansının kurulmasına
yönelik kanun teklifinin içerisine de yandaş turizm şirketlerini
ayakta tutmak için çeşitli maddeler ekledi. Buna göre, ajansın
turizmcilerden elde edeceği fon gelirleri uygun görülen işletmelere
aktarılacakmış. Kaynak aktarılacak işletmeleri
belirleyecek kriterlere ise nedense yasa teklifinde yer verilmedi. Ajansın
destekleyeceği yatırımlara ilişkin tek karar mercisinin
Cumhurbaşkanı olması bu konudaki güven eksikliğini
artırmaktadır. Kendi kullanımında olan örtülü ödeneği
bile önceki dönemlere göre aşırı şekilde harcamasıyla
birçok eleştiri alan makamın tek yetkili olması, başta bu
ajansa kaynak sağlayan turizm firmaları olmak üzere geniş bir
kitlenin tepkisini çekmektedir.
Bu güzel ülkenin yeşil alanlarını,
SİT alanlarını ve doğasını talan edecek olan ek
imar hakkı ve yeni kurulacak turizm ajansıyla yandaş
turizmcilere şartsız kaynak aktarmak kul hakkı yemektir; hem de
denetimden, teminattan muaf tutmanın maksadı nedir? Tabii ki rant.
Saray Hükûmetine soruyorum: Ekonomik kriz nedeniyle durma noktasına gelen
inşaat sektörü sonrası yandaş müteahhitlere imar rantı
sağlayamayan AKP iktidarı turizm sektörüne mi
odaklanmıştır? Kurulan ajans aracılığıyla
kaynakları denetimsiz dağıtmak yerine, ülkemizin ortaya
çıkarılmamış antik şehirlerine, höyüklerine,
köprülerine, tarihî mirasına öncelik verilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Şahin.
SUZAN ŞAHİN (Devamla) Bir dakika
alabilir miyim, cümlemi tamamlayalım.
BAŞKAN Uzatma vermeyeceğim, sadece
sözlerinizi tamamlamak için buyurun.
SUZAN ŞAHİN (Devamla) Önceliği, her
zaman olduğu gibi kişiye, zümreye, rant sağlamaya vermektesiniz;
yazık, çok yazık. Gözümüzün içine baka baka doğayı, tarihi
katletmekten vazgeçin; rant, yağma, talandan başka
amaçlarınız olsun samimiyet, kamusal yarar, millî servet, kültür
mirasını koruma gibi. Bu ülke hepimizin.
Saygılarımla. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Arkadaşlar, ilave süreleri bu
oturumda vermeyeceğim.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Sayın Özsoy.
Buyurunuz. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HİŞYAR ÖZSOY
(Diyarbakır) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Kuzey Makedonya Cumhuriyetinin NATOya
alınmasına dair bir protokol söz konusu. Şerhimiz var bu konuda.
NATOnun sadece Libya ve Afganistanda yaptıklarına bakarsanız
girdiği herhangi bir yerde güvenlik veyahut da istikrar
sağlayamadığını görürsünüz. Biz grup olarak bu
protokole karşı oy vereceğimizi şimdiden ifade ediyoruz.
Şerhimiz de zaten yasa metnine ekli olarak sunulmuştur.
Ben birkaç konuya dikkatinizi çekmek istiyorum bu
konuşma vesilesiyle. Dün burada, bu kürsüde yaptığım bir
konuşma sonrası -Merkez Yürütme Kurulu toplantımız
olduğu için ben çıkmak durumunda kalmıştım- AK
PARTİnin sayın grup başkan vekili yaptığım
konuşmaya cevaben birtakım şeyler söylemiş. Önemli bir
konu, geçiştirilmemesi gereken bir konu; normalde demokratik bir ülkede
gerçekten kıyametin kopması gerekiyordu dün burada paylaştığım
bilgi üzerine ama pek bir şey olmamış. Sadece küçük bir
hatırlatma yapayım: Türkiyenin Ağustos 2018de terör örgütleri
listesine aldığı Heyet Tahrir el-Şam, şu an
İdlibde hükûmeti kurmuş olan bu örgüt, TRT ve TRT Worldün
çalışanlarına, editörlerine -tırnak içerisinde söylüyorum-
devrime yaptıkları katkı vesilesiyle bir plaket vermiş ve
kendilerini onurlandırmıştı. Tabii, sanırım
cevaben grup başkan vekili de Bu insanlar TRT adına bu plaketi
almamışlar, şahısları adına bu ödülleri -her ne
verilmişse- almışlar
Şimdi, Sayın Akbaşoğlu, burada
size soru sormak istiyorum.
Birincisi: Bu TRT -yani malum, sürekli
tartışıyoruz- Türkiye'de 6 milyon oy alan, şu Meclisin
3üncü büyük grubu olan Halkların Demokratik Partisine bir dakika bile
ayıramayan TRT, Heyet Tahrir el-Şamın çalışmalarına
spesifik anlamda hangi katkılarda bulunmuş? Çünkü o katkılar
yüzünden onurlandırılmışlar.
İkincisi: Bunlar her ne kadar şahsi olarak
bu plaketleri almışlarsa da en nihayetinde TRT,
Cumhurbaşkanlığı İletişim
Başkanlığına bağlıdır; bu şahıslar
hakkında herhangi bir idari soruşturma, bir hukuki girişim, bir
cezai müeyyide düşünülmekte midir, yoksa bunun üzeri kapatılacak
mıdır?
Yani çok vahim bir durumdan bahsediyoruz; resmî
olarak Türkiye'nin terör örgütleri listesinde olan bir örgüt,
Cumhurbaşkanlığına bağlı bir kurumun
çalışanlarına ödül veriyor, artık gerisini toplumun
takdirine bırakıyoruz.
Kıymetli arkadaşlar, ikinci olarak önemli
şöyle bir konu var: İlginç bir haber düştü bugün basına,
Independentin Türkçe sitesine Uygur Özerk Bölgesi, namıdiğer
Doğu Türkistanda yaşanan insan hakkı ihlallerine dair. Malum,
orada çok ciddi dinî anlamda birtakım baskılar var; ifade
özgürlüğü, inanç özgürlüğü gibi çok tartışılan bir
konu. Türkiye'de de çok fazla tartışılan bir konuydu bu,
aslında, genelde hep seçim dönemlerinde çok fazla tartışılır.
Yalnız, bizim edindiğimiz bilgiler çok
ilginç bir duruma işaret ediyor: 22 ülke, Birleşmiş Milletler
İnsan Hakları Komisyonuna bir mektup yazıyorlar ve Çin
hükûmetinden Uygur bölgesindeki insanların insan hakları
açısından durumunun değerlendirilmesini talep ediyorlar.
Şimdi, ilginç olan durum şu: Türkiye Cumhuriyeti devleti bu
imzacılar arasında değil; Amerika var, Almanya var, Fransa var,
İngiltere var ancak Türkiye dâhil hiçbir İslam ülkesinden bir imzacı
yok.
Tabii bu, Bakanlıkla ilgili bir durum ama
Sayın Akbaşoğlundan, bu konuda da bilgileri varsa, bu konuda da
bir cevap alabilirsek iyi olur. Yani bu Uygur bölgesindeki ihlallere dair 22
tane ülke, hepsi de yabancı -tırnak içerisinde- gayrimüslim ülkeler
bir dilekçeyle, bir mektupla buna karşılık verirken Türkiye
Cumhuriyeti devleti neden bundan imtina etmiştir?
Üçüncü bir konu, arkadaşlar, önemli bir konu:
Doğu Akdenizde, malum, sular kaynıyor, çok ciddi bir gerilim söz
konusu. Türkiye, Doğu Akdenizde iyice bir yalnız kalmış
durumda. Rusyanın açıklamaları oldu Türkiyenin aleyhine. Öyle
Dostum Putin demekle ilişkiler düzelmiyormuş. Amerika Birleşik
Devletlerinden açıklamalar geldi. Yine, Avrupa Birliğinden dün
Reuters üzerinden sızdırılan bir metin söz konusu. Avrupa
Birliği Konseyi 15 Temmuzda toplanacak. Sanki Amerikayla yaşanan bu
gerilim yetmiyormuş, Amerikadan gelecek yaptırımlar
yetmiyormuş gibi bakın, şimdi de Avrupa Birliğinin
yaptırımları söz konusu olacak, öyle görünüyor,
tartışılacak, çok büyük bir ihtimalle bu
yaptırımların önemli bir kısmını biz yakın
zamanda göreceğiz. Avrupa Birliğinin Türkiyeye
aktardığı fonlarda kesinti düşünüyorlar, Avrupa
Yatırım Bankası kredilerinin kesilmesini ya da azaltılmasını
karar altına alacaklar gibi görünüyor. Yine, Türkiye ile Avrupa Birliği
arasında havacılık alanındaki anlaşma müzakerelerinin
askıya alınması; daha önemlisi ekonomi, enerji,
ulaştırma ve tarım alanlarında Türkiyeli bakanlar ile
Avrupa Birliğinin bakanları arasında yapılan müzakerelerin
askıya alınması ve hidrokarbon arama çalışmaları
Doğu Akdenizde devam ederse de daha fazla yaptırım gibi son
derece sert, son derece ciddi yaptırımlar düşünülüyor.
Şimdi, Türkiyenin ekonomik açıdan son
derece büyük bir krizin içerisinde olduğu böylesi bir dönemde, Deli Dumrul
gibi aynı anda Rusyayla, aynı anda Amerikayla, aynı anda
Avrupa Birliğiyle böyle gerilimli bir politikayı sürdürmek Hükûmetin
takdiri olabilir, kendi siyasal tercihleridir fakat buradan halkımıza
şunu söylüyorum: Diplomasinin dsinden anlamayan bütün bu
girişimlerin ekonomik anlamda ceremesini maalesef bu topluma
ödeteceklerdir.
Son olarak, kıymetli arkadaşlar, birkaç
gündür burada, Genel Kurulda birtakım gözlemlerde bulunmaya
çalışıyorum. Gelecek hafta olmayacağım ama bu hafta
birkaç gözlemimi ben paylaşmak istiyorum özellikle AK PARTİli grup
başkan vekiliyle ve diğer vekil arkadaşlarla.
Kıymetli arkadaşlar, bu Mecliste neredeyse
her şeyi konuşuyoruz, işte, turizmi konuşuyoruz, önergeleri
konuşuyoruz, fuhuş çetesiyle ilgili konuştuk, uyuşturucuyla
ilgili konuşuyoruz. Yalnız, biz ne zaman, hangi konu hakkında
konuşursak konuşalım, sürekli olarak bizim grubumuza yönelik
olarak terör ithamlarıyla tartışmanın önü sürekli
kapatılıyor.
Özgür Bey, müsaade ederseniz grup başkan
vekilimize özellikle seslenmek istiyorum ben.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tamam, göz temasını
kesmeyeyim ben.
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) Şimdi,
mesela az önce fuhuş ve uyuşturucuyla ilgili birtakım
tartışmalar söz konusu oldu, bu sıralardan sürekli olarak Siz
teröristsiniz, siz teröre mesafe koymuyorsunuz
Kıymetli arkadaşlar,
bu, topu taca atmaktır, tamam mı?
Bir de şunu söyleyelim size: Ben 2015
yılında geldim, aranıza katıldım, göreli olarak daha
hani yeniyim siyasette. Bakın, tam dört yıldır bu sıralara
en az bin defa terörist dediniz, bize diyorsunuz. 100 tane size yandaş
olan televizyon kanalı var, tam üç yıldır gece, gündüz,
öğlen, akşam ne zaman açarsanız HDP ve terörizm kelimelerini
Selahattin Demirtaş ve terörizm kelimelerini sürekli yan yana
kullanıyorsunuz. Hangi konuyu biz getirirsek getirelim, sıkıştığınız
noktada Siz teröristsiniz, terörle aranıza mesafe koymuyorsunuz. diye
sürekli topu taca atıyorsunuz. Zamanım az kaldı, size sadece
şu kadarını salık verebiliriz: Bakın, 100 tane
televizyon kanalından tam üç yıl boyunca Türkiyede yaşayan
bütün halklara HDPnin terörist olduğunu ifade ettiniz ama bakın,
halk inanmıyor, İstanbul seçim sonuçlarını gördünüz
değil mi?
FATMA KURTULAN (Mersin) Sadece onlar değil
Vekilim, şu tarafa da bak, her yere bak, her yere bak. Şöyle
bakın, şöyle.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Bana da baksın, baksın. Ben diyeceğim, bana cevap hakkı
doğdu. Bak, bak, bana bakarak konuş.
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) Bakın, bunu
şunun için söylüyorum: Sayın Selahattin Demirtaşa en
azından binlerce kez terörist denmiştir. Biz çok kıymetli bir
eş başkanımız olarak görüyoruz. Şu an içeride,
düşmez kalkmaz bir Allah, yarın oraya kimin gireceğini hiç
bilemeyiz ama bakın, İstanbul seçim sonuçlarını herkes bir
değerlendirsin. Toplumun hamasi, terör, antiterör söylemlerine karnı
gerçekten tok. Ciddi meseleler tartıştığımız
zaman... Yani biz, eleştiri yapmayın, siyasetimize yönelik
eleştiri yapmayın demiyoruz ama getirdiğimiz bütün
tartışmaların önünü, sürekli olarak Siz teröristsiniz,
şusunuz, busunuz. gibi söylemlerle aslında sürekli topu taca
atıyorsunuz ve biz burada ciddi hiçbir meseleyi
tartışmıyoruz. Öyle siz terörist dediniz diye de vallahi biz
terörist filan olmuyoruz.
İstanbul seçim sonuçlarını
layıkıyla bir değerlendirmek lazım ve
tartışacağımız konuları da... Lütfen, artık,
rica ediyoruz yani size cevap yetiştiremiyoruz o konuda. Kendimizi
savunmak gibi hiçbir derdimiz de söz konusu değil, ne olduğumuz
bellidir, ortadadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son cümlenizi alayım.
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) Hemen
bitiriyorum.
Dolayısıyla yani öyle yüzlerce televizyon
kanalından, burada bütün sözcülerin, bütün bu
sataşmalarını, suçlamaları gerçekten zül görüyoruz,
kendimizi o açıdan savunacak durumda değiliz.
Lütfen, İstanbul seçim sonuçlarını
bir daha değerlendirin.
HDP, çok kıymetli bir gruptur burada. Bütün bu
söylemlere rağmen biz burada gayet saygın bir demokratik mücadele
veriyoruz, bunu sergiliyoruz, herkesin de buna saygı göstermesini
istiyoruz.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan...
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu,
müsaade ederseniz, arkadaşlarımızın birinci bölüm
üzerindeki konuşma taleplerini bir bitireyim, sonra size cevap
hakkınızı kullanmak için söz vereyim.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Şöyle sıcağı sıcağına
ben bir açıklama yapayım.
BAŞKAN Efendim, şöyle: Çok
kısaysa...
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Kısa, kısa, evet.
BAŞKAN Buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
44.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun,
Diyarbakır Milletvekili Hişyar Özsoyun 93 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 1inci maddesi üzerinde HDP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Değerli Başkanım.
Sayın milletvekilleri; şimdi, sayın
konuşmacı, doğrudan muhatap kılarak bazı hususlara
temas ettiği için, onunla ilgili ifade edeyim. Dün TRT Genel Müdürümüzle
bir iddia üzerine temasa geçilmesi sonrasında, TRT Genel
Müdürlüğümüzce yapılan bilgilendirmenin burada dile getirilmesi
hadisesi söz konusu. O da nedir? Orada resmî muhataplarla kişisel olarak
oradaki muhabir ve kameramanın sivil kıyımlara ilişkin
yapmış olduğu yayınlar münasebetiyle, oradaki
acıyı bütün dünyaya göstermeleri münasebetiyle, şahsi olarak
yapılan bir tasarrufun olduğu bilgisini paylaşmış
olduk. Konu gündeme getirilmişti; bir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - İkinci olarak, yine bugün gündeme gelen
uyuşturucuyla, fuhuşla ilgili verilen önergelere ilişkin de
burada çeşitli siyasi partilere mensup milletvekillerimiz veya grup başkan
vekillerimiz, kendileri kanaatlerini ortaya koydular. Biz de sözün kendi
bağlamında şunu çok açık bir şekilde ifade ettik ki:
Hem terörle hem uyuşturucuyla hem de fuhuşla mücadelede, AK
PARTİ, bugüne kadar, herhangi bir kimseyi, herhangi bir bölgeyi atlayarak
değil; 82 milyonun esenliğini, kardeşliğini gözeterek ve
bütün 81 vilayetin tamamında gerekli mücadeleyi hukuk zemininde
yapmıştır ve yapacaktır. Bundan kimsenin şüphesi
olmasın şeklinde bir beyanda bulundum.
Üçüncü olarak şunu da ifade ediyorum: Biz AK
PARTİ olarak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bitiriyorum, bitiriyorum yani sadece açıklamada
bulunuyorum dikkat ederseniz.
BAŞKAN Lütfen
Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı)
millî menfaatleri önceleyen, devlet-millet
kaynaşmasını gözeten ve hakikaten Türkiye'nin bulunduğu
bölgede bir barış adası olarak, bir deniz feneri gibi yol
gösterici, Pax Ottomanayı, Osmanlı barışını
dünyaya hediye eden bir milletin ecdadı olarak, bundan sonraki
aşamada kardeşliğe dayalı olarak, hakikaten bizim
öncülüğümüzde, yeniden büyük Türkiye'nin öncülüğünde bütün dünyaya
adil ve merhametli yeni bir dünyanın hediye edilmesi girişimini Pax
Türkiye, Türkiye barışı olarak insanlığa hediye
edelim amacıyla çalışıyoruz.
Bunu da bilgilendirmek için takdirlerinize
sunuyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
2.-
Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Kuzey Atlantik
Antlaşmasına Kuzey Makedonya Cumhuriyetinin Katılımına
İlişkin Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi (2/1942) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 93) (Devam)
BAŞKAN İYİ PARTİ Grubu
adına Sayın Sezgin. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar).
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYDIN ADNAN
SEZGİN (Aydın) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün Srebrenitsadaki soykırımın yıl
dönümü. Tüm şehitleri saygıyla, rahmetle anıyorum. Srebrenitsa
felaketinin soykırım olarak tanımlanması için
soykırımdan hemen sonra Türkiye harekete geçmiş, dünyayı
ayağa kaldırmış, öncü rol oynamış ve bu sonucu
almıştır. Bunu burada hatırlatmakta yarar gördüm.
Evet, Makedonya. Makedonyanın,
uluslararası hukuktaki resmî adıyla Kuzey Makedonya Cumhuriyetinin
NATO üyeliğini büyük memnuniyetle karşılıyoruz. Makedonya
sadece tarihimizin parçası değil, bizatihi tarihimizdir ve ülkemiz
için, milletimiz için çok önemlidir, çok değerlidir.
Bağlarımızın tabiatı tarihten bugüne, bugünden
geleceğe uzanan niteliktedir ve 80 bin civarında
soydaşımızı barındıran bu ülkenin ve
halkının güvenliği, istikrarı, demokrasisi, huzuru ve
refahı bizim açımızdan elbette ehemmiyet
taşımaktadır, tıpkı Balkanların bütününün,
Güneydoğu Avrupanın güvenliği ve istikrarı gibi.
Dolayısıyla, Kuzey Makedonya Cumhuriyetinin bugüne kadar kendini
kanıtlamış, siyasi, askerî bir güvenlik ve savunma örgütü olan
NATOya 30uncu üye olarak kabul edilecek olmasını, bu güvenlik
şemsiyesinden yararlanacak olmasını kuvvetle destekliyoruz.
Üyeliğin bölgenin ve ülkemizin güvenliğine, istikrarına ciddi katkıları
olacağını düşünüyoruz. Bu vesileyle hem Makedonya
halkını ve soydaşlarımızı hem de o
coğrafyadan gelen tüm vatandaşlarımızı sevgi ve
saygıyla selamlıyoruz.
Makedonya yıllar öncesinde NATOya üye
olabilirdi, ne var ki Yunanistanın uluslararası camia
tarafından da tasvip görmeyen inadı, 1991den beri bu ülkenin
devletler arası alandaki hareket kabiliyetini hayli
kısıtlamıştır. Bu noktada, NATO bağlamında
bir saptama yapma gereği duyuyorum. Yunanistanın, bu isim sorunu
çözümleninceye kadar Makedonyanın NATO üyeliğine tek
başına itirazının karşılık bulmuş
olması, NATO içindeki işleyişi, üye ülkelerin karar
mekanizmasındaki etkilerini, üye ülke temelinde veto yetkisinin ne denli tesirli
bir araç teşkil ettiğini -haklı, haksız- tekil ulusal
çıkar mülahazalarının ne ölçüde müessir olduğunu da ortaya
koymaktadır. Her bir ülkenin itirazı saygıyla
karşılanmakta, kararlar uzlaşıyla alınmakta, bu
süreçlerde eşitlik fiilî bir hak olarak kullanılabilmektedir. Bunu,
bazen NATOyu bilgi eksikliği nedeniyle veya kasten insafsızca
eleştirenlere bir hatırlatma olarak belirtme gereği duydum.
Kuzey Makedonyanın artık isim konusunda
Yunanistanla varılan anlaşma sayesinde ufku açılmış,
ülke geleceğini daha güvenli bir perspektif içinde yakalama imkânına
kavuşmuştur. Makedonya Cumhuriyetine Avrupa Birliğine
doğru da sağlam ve verimli bir yolculuk diliyoruz.
Tarihin cilvesi olarak Makedonyanın NATO
üyeliğine yol açmak da Yunanistanın komünist gelenekten gelen bir
Başbakanına nasip olmuştur. Hatta, Çipras ve partisi SYRIZAnın
birkaç gün önce yapılan seçimleri kaybetmesinin nedenleri arasında
isim ihtilafının giderilmesini sağlayan anlaşmanın
imzalanması da zikredilmektedir. Bazen o günün koşulları içinde
kendinize ve partinize siyasi zarar verebilirsiniz ama tarih karşısında
ve gelecek açısından bir haklılık tescillersiniz.
Siyasetçiler günlük çıkar mülahazalarından uzaklaşabilmeli,
geleceği hedefleyecek cesareti gösterebilmelidirler. Bu vesileyle,
Yunanistanın yeni Başbakanı Miçotakisin de partisinin
aşırı sağ kanadının güdülerine kapılmadan
Türkiyeyle ve bölgeyle ilişkilerinde yanılsamalara düşmemesini,
siyaseti seçimlerin ötesinde düşünerek hem iki ülke arasında hem de
bölgede tarihî ve geleceği birlikte değerlendiren uz görüşlü bir
Başbakan olarak görev yapmasını temenni ediyorum, Yunan
hükûmetinden gelen ilk açıklamaların cesaret verici olmamasına
rağmen. Miçotakis, seçimlerden sonraki ilk basın
toplantısında Yunan halkının daha çok istihdam ve güvenlik
istediğini söylemiş. Güvenliğin iyi komşuluk
anlayışına, diplomasiye, adil çözümlere istinat etmesi
gerektiğini de bu güvenliği talep eden Miçotakisin en iyi
şekilde idrak etmesini diliyorum.
Madem NATOnun genişlemesinden söz ediyoruz, bu
kürsüden daha önce çeşitli vesilelerle de dile getirmiş olduğum
gibi, NATOyla ilişkilerimizdeki ikircikli, mübeddel tutuma da yeniden
değinmem gerekiyor. Sayın Millî Savunma Bakanı, Sayın
Dışişleri Bakanı sorularıma cevaben, NATOnun
Türkiyenin uluslararası kimliğinin bir parçası olduğunu
ifade ettiler, tekrarladılar. Evet, NATOya önemli katkılarda da
bulunuyoruz. Ancak NATOya bir yandan uluslararası kimliğimizin bir
parçası derken diğer yandan nasıl bu denli didişme içine
girilebiliyor bu kurumla? İktidardan bunun cevabını bekliyorum.
Bu, belki de iktidarın kendi içinde yaşadığı
kimlik sorunlarından kaynaklanan garip bir durum. 2010dan beri NATOnun
tüm tehdit değerlendirmelerinin altına imza koyup, vetoyu hiç
düşünmeden kendi rızamızla bunlara katılıp şimdi
de tehdit değerlendirmelerine ve o tehdit değerlendirmelerinde vazedilen
denklemlere tamamen aykırı noktalara, iş birliklerine
savrulmayı iktidar nasıl izah edebiliyor? S400 öncesi de vardı
bu sorunlar, S400 olayıyla da sürüyor.
Kimlik buhranı öncelikli olarak bir İhvan,
Müslüman Kardeşler bunalımıdır, yanlış zihniyet buhranıdır.
Bu, bizi Suriye dâhil birçok alanda başarısızlığa,
hezimete sürüklemiştir. Libyada da benzer bir durumla
karşılaşmamız söz konusudur. Bu ağır basan kimlik
Balkanlarda da bizi mahcup etmektedir ve bu mahcubiyetler sürecektir. Aynı
zamanda, Doğu Akdenizde önümüzdeki sorun iktidarın gereken hamleleri
geciktirmesi nedeniyle giderek derinleşmiştir. Kıbrıs
çevresindeki enerji kaynaklarına ilişkin olarak ne Avrupa
Birliğinin ne ABDnin ne de Kıbrıs yönetiminin iddia ve
eleştirileri yahut da yaptırım tehditleri ciddiye
alınabilir. Ama maalesef iktidar, Doğu Akdenizde çok vahim stratejik
hatalar işleyerek birbirine oldukça uzak pek çok aktörün bize
karşı bir ittifak ilişkisine girmesine imkân
tanımıştır.
Bütün bu sorun alanlarında
aldığımız pozisyon, rasyonellikten ve millîlikten uzak,
ümmetçi boyut taşıyan bir dış politika pozisyonudur. Türk
dış politika geleneği açısından çok vahim ve üzücü bir
durumdur bu. Oysa ulusal çıkarı temel alan bir dış politika
izlemiş olsaydık ne Suriyede ne de Doğu Akdenizde bu duruma
düşer, sorunun çözümsüzlüğüne katkı sağlayan değil
çözümüne katkı sağlayan bir oyuncu, sahici bir bölgesel güç durumuna
gelebilirdik. Dış politikamızda ciddi bir zihniyet ve yön
değişimi gerektiği apaçık ortada.
İktidara buradan bir defa daha sesleniyorum:
Doğu Akdenizde akıl ve çıkarlarımız yönünde ne
yapılması gerekiyorsa yapın, yanınızdayız.
Sözlerime son verirken Doğu Türkistanda Uygur
Türklerine uygulanan zulme, Birleşmiş Milletler İnsan
Hakları Komitesi üyesi 22 ülke tarafından toplu tepki gösterilirken
Türkiyede iktidarın Çin diktatörüne yaranma çabasının
garabetini bir kere daha vurgulamayı gerekli görüyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Sayın Kamil Aydın, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
Sayın Aydın, şahsınız
adına da söz talebiniz var; toplam on beş dakika süre vereceğim,
birleştireceğim.
MHP GRUBU ADINA KAMİL AYDIN (Erzurum)
Sayın Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlar; ilgili
uluslararası ikili anlaşmalar hakkında partim Milliyetçi Hareket
Partisi adına konuşmak üzere söz aldım, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, şair geçmişte
yaşanmış birtakım olayları ifade ederken çok veciz bir
şekilde bunları anlaştırıp şöyle der: Maziye
gömülmüş bile olsa her kalpte bir anı vardır, can yemek içmekle
doysa da insanı yaşatan hatıralardır. Şimdi, bugün 11
Temmuz, tabii ki bizde de iz bırakan, hatıra babından acı,
trajik yaşanmışlıkların yıl dönümü. 11 Temmuz
1995 tarihinde gönül coğrafyamızda gönlümüzü kanatan, bizi hicrana
boğan, derin izler bırakan bir olayın 24üncü
yılını bugün maalesef hüzünlü bir şekilde yine idrak
ediyoruz.
O günlere dair, şairin de ifade ettiği
gibi anı olarak bende kalan bir iki şeyi hatırlatmakta yarar
görüyorum. Bir tanesi, çok güzel bir ağıdımız vardır,
göç göç olup göçlerin yola dizildiği, o aç susuz kadınların,
yavruların, yaşlıların aç biçare hâldeki görüntüleri
boğazımızda lokmalarımızı düğümleyen;
ikincisi de eğitim için yurt dışında bulunduğum o
yıllarda bir Bosnalı Süleyman amcayla aramızda geçen
diyaloğu hatırlıyorum. Süleyman amca oğlu Emiri Bosnadaki
katliamda kurban etmişti ve maalesef sığınmacı olarak
Londraya gelmiş ve bunlara zorunlu birtakım iskân yerleri
gösterilmiş. Zaman zaman, böyle dertleştiğimizde,
sigarasını yakarken bana demişti ki kendi ifadesiyle, kendi şivesiyle:
Çamil, Türkiyeye gittiğinde bana ne olur oğlum Emirin
katledilirken avucuna çizilen o haçı bugün gözümün içine sokarcasına
boyunlarına takanlara hiç değilse simgesel de olsa bir cevabım
olsun, bana ay yıldızlı kolyeler getir. Tabii, bunu
unutamadım. Yerine getirdim ama bende öyle bir anıdır bu.
Efendim, bugüne kadar, bu saatlere kadar, gerçekten,
uluslararası sözleşmelerle, anlaşmalarla, yapılarla ilgili
birtakım şeyler söylendi. Şimdi, bakınız -yine bu
olayın bende bıraktığı bir iz- geçen haftaki heyetteki
arkadaşlardan bazıları buradadır, Avrupa Güvenlik ve
İşbirliği toplantısındayız. Hiç alakasız,
güvenlikle ilgili bir meseleye, sırf Türkiyeyi bir yere
sıkıştırma
Bu kürsülerden, hani, böyle, timsah
gözyaşlarıyla ifade ediliyor ya Avrupa Birliği şu tür
yasaları getirecek; şu tür uygulamaları, yaptırımları
uygulayacak. Amerika da bir taraftan ağzını açmış,
aslında şirketlerle bağlantılı CAATSA cezai
müeyyidelerini uygulayacak. Onun için ayağımızı denk
alalım. Yani bu Yıllardır bize dayatılan o sopa ve havuç
politikalarına ayak uyduralım, devam edelim. babından
söylemlere karşı söylüyorum: Bakın, güvenlikle ilgili bir mesele
tartışılıyor, bir rapor var. Raportör Rum kesiminden ve
aynen yüz dört yıl önce bu coğrafyada ecdadımızın barış
adına zorunlu bir tehciri bir katliam görüntüsüne sokulup tarihi,
siyaseti, hukuku katledercesine birtakım cümleler dercedilmeye
çalışılıyordu. Hâlbuki -o gün de söyledik- mademki bir
gerçek soykırım hikâyesini bu rapora dercetmek istiyorsan daha
sıcak, daha yeni, acısı geçmemiş, yirmi dört
yıllık mazisi olan bir olayı niye koymuyorsun? Hâlâ kemikleri
bulunamayan, mezar yerleri tespit edilemeyen bir sürü masum insan var.
Bunların hiç mi sizin maşeri vicdanınızda
karşılığı yok? Ama maalesef, demokrasi böyle bir rejim
aynı zamanda. Hani diyorlar ya Var olanların en iyisi. Bazen insan
tersten okumak istiyor. Parmak rejimi -kaldırıyorsun- orada
batıl, hak; hak, batıl gibi dayatılıyor.
Acıdan, kederden, geçmişe dair
anılardan söz açılmışken ben biraz daha yakın
gelecekten yine beni çok etkileyen ikinci bir olayı da ifade etmek
istiyorum bu vesileyle. Geçen hafta Hakkâride 2 şehidimiz vardı.
Şırnakta da 2 şehidimiz vardı; 2 yavrumuz, rızık
peşinde, çobanlık yaparak ekmeğinin derdinde olan 2
kardeşimiz katledildi. Diğer 2 şehidimizden biri üsteğmen,
biri uzman onbaşı. Bende bıraktığı izlerden bir
tanesi şu: Şırnaktaki olayda şehit edilen o çoban
kardeşlerimizden birinin engelli olması gerçekten katmerli bir
acıya, kedere boğdu beni. Öbürü de -hani, bize müttefik olan,
işte bu kürsülerden onların dayatmalarını savunan, anlatan,
bize ders vermeye çalışanlara hatırlatmak istiyorum-
yıllardır, yetmiş yılı aşkın bir müttefiklik
hukuku bırakılıp, teröristlerle iş birliği
yapılıp onlara temin edilen uzun namlulu silahlarla şehit edilen
2 yavrumuz, 2 kardeşimiz; işte bende bu yakın geçmişe dair
gerçekten ikinci bir iz bırakan acı ve keder.
Saygıdeğer milletvekilleri, artan dünya
nüfusuyla ters orantılı olarak azalma eğilimi gösteren dünya
kaynaklarının uluslararası boyutta, ülkelerarası iş
birliği ve mücadeleyi daha hızlı, daha etkin ve daha riskli
boyutlara taşıdığına tanıklık etmekteyiz.
Dünya ekonomisinin yaklaşık dörtte 3ünü oluşturan, adına
G20 dediğimiz ülkelerin kendi bünyelerinde ekonomiden ticarete,
güvenlikten savunmaya, çevresel ve doğal kaynakların tüketimine kadar
çok boyutlu bir alanda kıyasıya mücadele ettiklerine
tanıklık ediyoruz ya da iş birliği arayışı
içerisindeler.
Bugün dünyanın öncelikli küresel sorun olarak
uluslararası her boyutta ve platformda gündeme getirdiği
sorunların başında göç ve terör gelmektedir. Mukayeseli ifade
etmek gerekirse, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliğinin
gündeminde yoğunluklu ifade edilen ekonomi ve güvenlikten kaynaklanan göç
noktasında maalesef, Türkiye en yüksek bedeli ödemektedir. Benzer durum
terör bağlamında da zikredilebilir. Yani dünyadaki bütün
uluslararası platformlarda bugünlerde, NATO Parlamenterler Asamblesi
olsun, Avrupa Birliği olsun, Avrupa Güvenlik İşbirliği
olsun, sıklıkla zikredilen, efendim, IŞİD, El Kaide, El Nusra
gibi, bir tornadan çıkmış, türevleri olan bir terör örgütüyle
muhatap, onu ciddiye alıp onunla ilgili konuşmak
Hâlbuki Türkiye,
bunun çok boyutlu, farklı şekillere bürünmüş, gerçekten daha
büyük yapılarıyla tek başına mücadele ederken yalnız bırakılmaktadır.
Şimdi, tabii, bu iki önemli husus gündemde çok
ağırlığını hissettirirken, tabii, bunun yanı
sıra -konuşmacı arkadaşlar bizden önce de zikrettiler-
üçüncü bir boyut
Bakın, bir taraftan çevresel sorunları dile
getiriyorsunuz ama bir Paris Anlaşması yapılmış, iyi
kötü bir anlaşma var. Yani Bundan sonra tedbir alalım, kirletmeyelim
dünyamızı, Kuzey Kutbunu, eritmeyelim buzullarımızı.
bağlamında bir anlaşma ama anlaşmadan tek taraflı
çekilen bir taraf, bir grup; en fazla feryadını o yapıyor,
itiraz ediyor. Anlaşılır gibi değil. Aynı şey
nükleer silahlanma için de geçerli. Allaha şükür, bize zorla
soykırım deli gömleğini giydirmeye çalışanların
dünyada ne zaman ve nerede nükleer silah kullandıklarını tarih
biliyor, belgeler söylüyor, insanlık da buna şahit.
Şimdi, bir ülkeyi köşeye
sıkıştırma adına Efendim, uranyum zenginleştirme
projelerinden vazgeçilsin. derken yanı başında kendisi bunun
âlâsını gerçekleştiren bir başka ülkeye hiçbir zaman söz
söylenmiyor ve çifte standart uygulanıyor.
Şimdi, diğer bir boyut, yine, bizi
doğrudan ilgilendiren, tüketiyoruz. Tükenen enerji kaynakları tabii
ki uluslararası rekabeti biraz düzensiz hâle getiriyor,
orantısız hâle sokuyor. Şimdi, Doğu Akdenizde sanki biz
bir anda Fatih ve Yavuzu gönderdik, kendi kafamıza göre petrol
aramasına başladık, hidrokarbon arıyoruz. Yok. Ne olur ya,
bir olayı başından sonuna, bir sebep-sonuç ilişkisi kurarak
-biz Türkiye Cumhuriyeti devletinin gerçekten en yüksek, ali makamı olan
yasamanın bir parçasıyız burada- bir doğruyu ifade edelim,
hikâyenin başına bir gidelim: İlk defa Rum kesimi burada
hidrokarbon kaynak arayışı sürecini başlattı ve
inanın, Avrupa Birliği dâhil dünyada tık yok, hatta o bölgedeki
Arap Ligini oluşturan devletlerden de tık yok maalesef ama ne zaman
ki Türkiye garantörlük hakkını kullanarak, Kıbrısın da
davetiyle, bölgeye Fatih gemimizi gönderince kıyamet koptu; peşine
Yavuz gidince, aman ya Rabbi, yaptırımlar peş peşe
gazetelerde, bütün dünya basınında sayılmaya başlandı
ve burada da ifade ediliyor.
Şimdi, Allah aşkına, biz kimden
yanayız? Biz nerede duracağız, pozisyonumuzu nerede
alacağız? Hani bizim ali menfaatlerimiz, hani bizim ortak
müştereklerimiz, hani ülkenin çıkarları? Biz pozisyonumuzu
nerede alacağız? Onun için, gerçekten, baktığımızda,
bu tür çifte standartlara ne olur birazcık itiraz edip sesimizi hep
beraber çıkaralım. Biz bunu çok net bir şekilde ortaya
koyuyoruz.
Saygıdeğer milletvekilleri, işte, bu
hâlimizin pürmelal durumu içerisinde, Allaha şükür, muhtaç olduğumuz
kudretimiz var bizim. Biz bunları yeni yaşamıyoruz, tarih
bunlara şahitlik etmiştir. Bu coğrafyanın jeopolitiği
bize böyle yüksek bir misyonu her zaman vermiş, bundan sonra da vermeye
devam edecektir.
Onun için, sözlerimi şöyle bitirmeye
çalışacağım: Sayın milletvekilleri, gerek millet ve
gerekse onun sistematik yapısı olan devlet, tüm kurum ve
kurullarıyla ortak bir tavır sergileme sorumluluğu
taşımaktadır. Bizim Milliyetçi Hareket Partisi olarak veciz bir
söylem hâline getirdiğimiz Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben.
düsturu zamanın ruhuna uygun bir şekilde, önceliğin ülkenin ve
milletin ali menfaatleri olması noktasında millî duruşun bir
simgesi olarak kendini çok açık ve net bir şekilde ortaya
koymaktadır çünkü yaşadığımız
coğrafyanın jeopolitik güçlüğü ve sahip olduğumuz
sosyokültürel kadim değerlerimizin yüklediği yüksek misyon Türkiyeyi
daha hassas, dikkatli ve dengeli bir dış politikaya
yönlendirmektedir. Ancak böyle bir davranış ve sorumluluk bilinciyle
Türkiyeyi çevreleyen uluslararası sorunların üstesinden gelebilmeyi
başarabiliriz. Unutmayınız ki zaman kendisini ihmal edenlerden
hesap sorar, aynen bizden yüz yıl önce sorduğu hesap gibi.
Dolayısıyla, bugün, bu kürsülerden
Türkiyemizin neresinde olursa olsun münferit birtakım olayları
genele teşmil ederek bunu sistematik bir yapıya büründürme
girişimleri beyhude ve boşunadır. Asıl dikkatlerinizi
çekmek istediğim sistematik bir şey var, o da bin yıllık
kardeşlik hukukumuza halel getirmeyi hedefleyen terör belası.
İşte, biraz önce konuşmamın bir yerinde zikrettiğim
gibi, Şırnakta kaybettiğimiz, helal rızkı
peşinde koşan 2 kardeşimiz bunların çok açık, net bir
örneğidir.
Eğer söz konusu uyuşturucu ve maddeyle
mücadeleyse ta başından, sistematik olarak bunu kaynak hâline getiren
yapılarla mücadeleyle başlayacağız, bunu yapmak
zorundayız. Ama Türkiye Cumhuriyeti devletinin hâlihazırda gerçekten
bir sistematiğinden söz edilecek olursa, evet, onlar sistematik bir
terörize etme rüyası görürken, bunu uygulamaya çalışırken
Türkiye Cumhuriyeti devletinin de Allaha şükür, sistematik olarak
görüldüğü her yerde son nefes, son nefer diyerek terörle
kıyasıyla mücadele etme azim ve kararlığı vardır
diyorum, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahsı adına ikinci söz
talebi Sayın Ağıralioğlunun.
Buyurun.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçen hafta burada
önergemiz üzerinde
Hakkaniyete kıymadan, gruplarınızı
rencide etmeden, TRTye çıkarılan, TRT KURDÎye çıkarılan
Osman Öcalan ve televizyonda mektubu yorumlanan Abdullah Öcalanla ilgili
önerge verdim. Önergemi konuşurken ne AK PARTİ Grubunu ne Cumhuriyet
Halk Partisini ne de Milliyetçi Hareket Partisini ilzam etmeyecek bir nezaketle
mevzuyu takdim etmeye çalıştım. Mevzuyu takdim ederken de Bu
süreçte, seçim sürecinin içerisinde böyle bir münasebetsiz mektubun
yazılmasından, mevcut, ismini zikrettiğim gruplardan hiçbir
milletvekilinin memnun olduğunu zannetmiyorum. dedim. Yani Hiç kimsenin
hissesine Ha, bu ne kadar iyi oldu. falan demek gibi bir münasebetsizlik
düşmemiştir. diyerek başladım. HDP Grubu müstesna, HDP
böyle bir şeyden memnuniyet duyabilir diye HDP'yi ayırarak söyledim.
Sonra peşinden, bu mevzuyla ilgili
hassasiyetimi ifade ederken de terör örgütlerinin propagandasını
yapmak anlamında Meclisimizde PKKnın ismini anmamayı,
PKKnın eylemlerinden sonra Türkiye'nin dünyanın en şerefli
milletlerinin, dünyanın en kudretli devletinin Meclisinde bir terör
örgütünü mütekabiliyet hâline getirecek, devletle eş hâle getirecek
anmayı doğru bulmadığımı söyledim. Bunu tercihen
onbaşı düzeyinde, biraz daha böyle sansasyonel eylem olunca da
yüzbaşı düzeyinde anmanın devlet büyüklüğümüze, ciddiyetine
yakışır bir tavır olduğundan bahisle birkaç şey
söyledim. Sonra mevzu siyaseten cevap vermek mahiyetinde HDP grup başkan
vekillerinin parti grubumuzu kastederek istihzalarına, cümlelerine konu
edildi, konu oldu. Cevap vermedim, cevap vermeyişim aslında ilk
konuşmadaki hassasiyetimi havi bir şeydi. İlk konuşmada
dediğim gibi, konuşmayalım, muhatap olmayalım, mevzuyu
abartmayalım, mevzuyu kanırtmayalım hassasiyetimi havi
suskunluğum, İkrar ediyorum. şeklinde propaganda edildi.
Milliyetçi Hareket Partisinden bazı kardeşlerimiz, AK PARTİden
bazı arkadaşlarımız, aslında kardeşliğimize
ve arkadaşlığımıza vicdanen, insafen çok
yakışmayacak bir tonlamada sükûtumuzu ikrar etmişliğimize
hamlettiniz dolayısıyla bu, biraz rencide edici oldu.
Benim Parlamentoda ilk dönemim bu, mebus olarak
biraz acemiyim ben, algının, yönetilmesine imkân verdiğini fark
edemedim. En son konuşmaya mukabele edilince toparlandığını
fark edemedim. Algı yönetilerek hakikatin kurban edileceğini fark
edemedim. Mebus olarak acemi olabilirim. Bir Müslüman Türk olarak acemi
değilim, mesuliyetlerimi taşımakta acemi değilim. Grup başkan
vekili olarak acemilik yapmış olabilirim. Bu memleket
algıyı yönetenlerin değil, hakikate hizmet edenlerin yurdudur.
Bu Türk yurdu, Algıyı yönetelim de, algının üstünden
iftirayı yapıştıralım da ondan sonra siyasi
rakiplerimizin, hasımlarımızın üstünde tepinelim.
diyenlerin yurdu değildir; her şekilde, her şartta hakkı
hâkim kılmak için doğruluktan ayrılmayanların yurdudur.
Peygamberliğini ilan ederken Dağın arkasında size bir
düşman ordusu olduğunu söylesem benim irademi doğru sayar mısınız?
diyen bir peygamberin ümmetiyiz. Peşine şöyle bir cümleyi ekleyen bir
peygamberin ümmetiyiz: Öyleyse buna da inanasınız, ben Allahın
resulüyüm, bana Allahtan ayet geliyor. Böyle bir mesuliyeti, imanı,
yalan ile doğruluk arasında çektiği hatta
bağlamış bir dinin mensuplarıyız.
Dolayısıyla, sorduğunuz her sorunun cevabını
Müslümanlığıma kıymadan, Türklüğümü ifsat etmeden
cevaplayacak kadar Müslüman ve Türk evladıyım. Dolayısıyla,
cümlelerinizin arkasındaki imalarınızın, istihzalarınızın
hiçbirisini -AK PARTİ ve MHPdeki arkadaşlarıma söylüyorum-
kabul etmiyorum.
HDP Grubunun da bilmesi gereken şey şudur:
Biz -biraz önce konuşan hatip de söyledi- devamlı size terörist
demeye heves ediyor, muhatap alıyor, bu muhataplık üzerinden sizi
terörize ediyor değiliz. Mevzu çok basit olarak şudur: Dünyanın
her yerinde terör ve terör övücülüğü suçtur. Dünyanın her yerinde
terör ve terör övücülüğü üzerinden parlamentolarda arzıendam edecek
cümleler kurmak suçtur. Terörle aranıza mesafe koydunuz mu? Burası
bir millet meclisidir. Burada her türlü fikir beyan edilir. Burada her türlü
fikre tahammül edilir, her türlü fikir müzakere edilir, sadece terör ve terör
övücülüğü yapılmaz.
Selahattin Demirtaş grubunuzun
başkanı olabilir, grubunuzun başkanı da olsa terörle
arasına mesafe koymak zorundadır. Çocuklarımızın otuz
altı yıldır kanında, canında parmak izi olan bir terör
örgütünün başının Heykelini dikeceğim. diyen bir
adamın göreceği muamele odur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla)
Tamamlamam lazım Başkanım, anlayışınızı
istirham ediyorum.
BAŞKAN Toparlayın, son cümlelerinizi
alayım.
Buyurun.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla)
Dolayısıyla Efendim, biz istediğimizi söyleyelim,
istediğimiz şeyi yapalım, buraya, kürsüye
çıktığımız zaman da her şeyi söyleyelim ama bize
bütün bunlara rağmen makul, hiçbir şey olmamış bir
Parlamento grubu gibi davranın. beklentinizin hiçbir
karşılığı yoktur. Ben bu Mecliste cümlelerimi 39
kişilik konuşmuyorum Fatma Hanım, ben bazı cümlelerimi devlet
için kurduğum zaman Türk Cumhuriyeti adına konuşuyorum, ben bazı
cümlelerimi 82 milyona, bazı cümlelerimi 300 milyona, bazı
cümlelerimi 1,5 milyar Müslümana konuşuyorum. Dolayısıyla, 39
kişilik bir parti grubunun kuvvetiyle konuşuyor olduğum zaman da
aldığım 5 milyon oya konuşuyorum. Bizim burada
oturmamıza parmak sallayarak dediğiniz imalara,
istihzalarınıza mukabele etmeye tenezzül etmedim, ikrar ediyorum
zannettiler. 5 milyon oyumuzun içinde 1 tane PKKlı oyu yoktur, 1 tane.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Efendim, ittifakımızın
KEMAL ÇELİK (Antalya) Ne biçim konuşma
bu!
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) Mevzuyu
uzatmayın, ben biliyorum ne dediğimi, ben dediğimi biliyorum.
KEMAL ÇELİK (Antalya) Ne biçim bir savunma
bu!
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin lütfen.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) Sizin
Abdullah Öcalana mektup yazdırıp konsolide etmeye
çalıştığınız Kürt oyları sizin
(AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
KEMAL ÇELİK (Antalya) Allah, Allah!
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla)
Arkadaşlar, bakın, hakka, hakikate kıymıyorum. Sen öyle
oturduğun yerden konuşmazsın, gelirsin, buradan konuşursun.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla)
Cevabını verdiğimiz şey şudur, sizin eski
ortaklarınızdır beyefendi.
BAŞKAN Sayın Ağıralioğlu,
teşekkür ediyorum.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla)
Tamamlıyorum efendim, istirham ediyorum. Başkanım, ben geçen
hafta nezaket gösterdim, anlayışınıza
sığınıyorum.
BAŞKAN Ben açacağım mikrofonunuzu
ama lütfen son cümlelerinizi alayım.
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) Hiç olmadı
bu ya!
KEMAL ÇELİK (Antalya) Ya, ne diyorsun ya?
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla)
Anlaşılabilir konuşuyorum arkadaşlar.
HDP, sizin geçen dönem onca itirazlarımıza
rağmen münasebetsiz bir şekilde bir araya gelip pek çok şeyi
müzakere ettiğiniz bir parti grubudur. Grup başkan vekili de söyledi
ki İYİ PARTİnin onca itirazına rağmen devlet ricali
üç sene önce Abdullah Öcalan dâhil herkese sayın diyordu, bizi onlar
gönderiyorlardı. Bu Meclisin bu kürsüsünde Sırrı Süreyya Önder
Ben İmralıya gönderildiğim zaman beni saraydan aradılar,
Tayyip Erdoğan bana dedi ki: Ne konuştunuz, nasıl
konuştunuz? Ben konuştum, kalanını mahkemede
anlatacağım. dedi. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) Hiç
yakışmadı!
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla)
Dinleyin arkadaşlar, istirham ediyorum.
Bunu, şunun için arz ediyorum: Ben insanın
sözünü tutanını severim ama HDPye verdiğiniz sözleri
tutmamanızdan dolayı çok memnunuz yani ilk defa, verdiğiniz
sözleri tutmamanızdan çok memnunuz. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Mevzuyu hiç uzatmıyorum. Bu seçimde olan şey şudur:
HDP size geçen dönem beraberken verdiğiniz sözlerden dolayı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KEMAL ÇELİK (Antalya) Hâlâ iş
birliği yapıyorsunuz, hâlâ.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) Devam
edeceğim. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Ağıralioğlu,
teşekkür ediyorum.
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan...
BAŞKAN Buyurun Sayın Kurtulan.
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan,
partimize direkt sataşma olduğunu görüyoruz.
BAŞKAN Ben size yerinizden söz
vereceğim.
FATMA KURTULAN (Mersin) Hayır, hayır.
Bir şey söylemek istiyorum: Sataşmadan kürsüde Hişyar Bey
partimiz adına konuşacak ama şahsıma dönük de 60a göre bir
dakikalık söz istiyorum yerimden.
BAŞKAN Buyurun Sayın Kurtulan.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
45.-
Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, İstanbul Milletvekili Yavuz
Ağıralioğlunun 93 sıra sayılı Kanun Teklifinin
1inci maddesi üzerinde şahsı adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
FATMA KURTULAN (Mersin) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Grubumuz adına Sayın Hişyar Özsoy
cevap verecektir. Ancak şahsım adına şunu söylemek isterim
ki: Bir hafta sonra mı cevap vermek aklınıza geldi?
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Ya, bir yıldır konuşuyorum Fatma Hanım, bir
yıldır.
FATMA KURTULAN (Mersin) Durdular, durdular, bir
hafta sonra, sekiz gün önce burada olan bir tartışmayı
yaptık, bitirdik.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Yine konuşuyorsunuz, yine konuştunuz.
FATMA KURTULAN (Mersin) Türkiye şuraya çekti,
buraya çekti, her neyse, bitirdik.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Bir şey demedik, yine konuştunuz.
FATMA KURTULAN (Mersin) Ben demokrasi adına
burada oluşlarda hepimizin, bizim de önemli olduğumuz gibi,
kendilerinin de burada olmasını önemsiyorum. Parti Genel
Başkanlarının bir kadın olmasını önemsiyorum.
Dolayısıyla sataşmaya girmeyeceğim, bunu kendime de partime
de layık görmüyorum.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Düzeltsinler efendim, mevzuyu düzeltsinler.
FATMA KURTULAN (Mersin) Teşekkür ederim. (AK
PARTİ sıralarından Ooo! sesleri)
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade eder misiniz
lütfen.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Ciddi olun, ciddi, ciddi olun.
Cevap vereceğim, öyle değil, öyle
istediğimizi söyleriz, istihza ederiz yeri değil bu Meclis Sayın
Başkanım. Oradan istihza edemezler, oraya müdahale etmeniz
lazım.
BAŞKAN Sayın Ağıralioğlu
Sayın Özsoy, buyurun.
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Diyarbakır Milletvekili Hişyar Özsoyun, İstanbul Milletvekili
Yavuz Ağıralioğlunun 93 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 1inci maddesi üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır)
Arkadaşlar, müsaadenizle bir iki duruma açıklık getireyim. Bu
polemiği uzatmak gibi bir derdimiz gerçekten yok.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum bunun için.
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) Kendisiyle yani
İYİ PARTİ Sayın Grup Başkan Vekiliyle bir polemik
falan için de söylemedim. Bir mantığı burada teşhir etmeye
çalıştım. Bence, az önce kendisi dedi, doğrudur, hani
Mecliste yeni olabilir, kimi hataları olabileceğini söyledi;
işin doğrusu gayet de olgun bir davranış olarak görüyorum.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Hata. demedim beyefendi, Tenezzül. dedim.
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) Şunu
söyledim, bakın: Şu, az önce, bu Meclis kürsüsünde yapmış
olduğunuz tartışma üslubunun kendisi, bizce tam da siyaseti
tartışmanın önünü kapatıyor. Bunu, şunun için
söylüyorum: Bakın, bir seçim dönemi yaşadık, değil mi?
Eskiden HDPye terörist denirdi
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Hâlâ deniyor efendim, hâlâ deniyor.
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla)
bizim
dışımızda bu yaftayı alan yoktu ama son seçimlerde -31
Mart ve İstanbul seçimlerini birlikte söylüyorum- neredeyse memleketin
yarısı terörist ilan edildi.
Bakın, bu öyle
(AK PARTİ sıralarından Yok öyle bir
şey, yok! sesi, gürültüler)
Müsaade edin
Müsaade edin, bitireyim, sonra
çıkar, konuşursunuz.
Ya, domatesçisinden komisyoncusuna kadar neredeyse
terörist ilan edildi.
Şunu söylüyoruz arkadaşlar: HDP olarak,
vallahi, hiç kimseden bir korkumuz, çekincemiz yok. Ben kendim dört
yıldır şu koltuklarda oturuyorum, bin defa o lafları
duyduk. Sadece şunu söylüyoruz: Bir yere gitmiyor, bizim irademiz de
kırılmıyor, biz olduğumuz siyasi pozisyondayız.
Selahattin Demirtaş Başkanımıza
da gelince: Vallahi, bizce, tabii ki Türkiye siyasetinin son yıllarda
yetiştirdiği en kıymetli siyasetçilerden bir tanesidir. Mahmut
Vekilimiz söyledi bunu. FETÖcülerin hazırladığı
iddianamelerle cezaya çarptırıldı, şu an cezaevindedir.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Çukur
siyaseti!
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) Gayet onurlu bir
şekilde, gururlu bir şekilde mücadelesini yürütüyor. Bu
tartışmayla bir yere gidemeyiz. Sabaha kadar söyleyin siz, vallahi
Kendimizi Terörist değiliz. diye savunacak filan değiliz. Sadece
Türkiyedeki siyasi tartışmanın önünü kapatıyorsunuz,
önemli meselelere bir türlü gitmiyorsunuz, gidemiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla)
Dolayısıyla gerçekten topu taca atma meselesidir, kimseye
sataşma kastımız yoktur.
Teşekkür ediyoruz. (HDP sıralarından
alkışlar)
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
2.-
Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Kuzey Atlantik
Antlaşmasına Kuzey Makedonya Cumhuriyetinin Katılımına
İlişkin Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi (2/1942) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 93) (Devam)
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, 1inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı
tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Madde üzerinde söz talebi? Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini
Cumhurbaşkanı yürütür.
BAŞKAN Madde üzerinde söz talebi? Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Teklifin tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylamaya geçmeden önce NATOPA Grup
Başkanına yerinden bir söz vereceğim.
Sayın Bak, süreniz bir dakika.
Buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
46.-
Rize Milletvekili Osman Aşkın Bakın, Kuzey Makedonya
Cumhuriyetinin NATOya 30uncu ülke olarak katılmasını
desteklediklerine ilişkin açıklaması
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; NATO Parlamenter Asamblesi Türk
Grubu Başkanı ve NATO Parlamenter Asamblesi Başkan
Yardımcısı olarak görev yapmaktayım. Türkiye, NATOnun çok
güçlü ve önemli bir üyesidir. Balkanların güvenliği ve istikrarı
Avrupa ve bölgemiz için çok büyük önem arz etmektedir. NATOnun genişleme
süreci sonucunda Kuzey Atlantik Antlaşmasına Kuzey Makedonya
Cumhuriyetinin katılımına ilişkin protokol 6 Şubat
2019 tarihinde tüm NATO üyesi ülkeler tarafından Brükselde
imzalanmıştır. Kuzey Makedonya Cumhuriyetinin NATOya 30uncu
üye ülke olarak katılmasını destekliyoruz. Bu yıl
katıldığımız NATO Parlamenter Asamblesi
toplantılarında Kuzey Makedonya NATO Parlamenter Asamblesi
Delegasyonu üyesi milletvekillerine bu anlaşmanın Türkiye Büyük
Millet Meclisinde kanunlaşması sürecini takip edeceğimizi ifade
ettik. Kuzey Makedonya Büyükelçisi Zvonko Mucunski şu anda oturumu takip
ediyor. Sayın Cumhurbaşkanımıza, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanına, Dışişleri Bakanlığına,
Dışişleri Komisyonuna, destek veren siyasi parti gruplarına
ve milletvekillerine NATOPA Türk Grubu adına teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
2.-
Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Kuzey Atlantik
Antlaşmasına Kuzey Makedonya Cumhuriyetinin Katılımına
İlişkin Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi (2/1942) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 93) (Devam)
BAŞKAN Oylama için iki dakika süre
vereceğim. Bu süre içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden
yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen
üyelerin oy pusulalarını oylama için verilen süre içinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
İki dakika süre veriyorum, oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN - Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Kuzey Atlantik Antlaşmasına Kuzey Makedonya
Cumhuriyetinin Katılımına İlişkin Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifinin
açık oylama sonucu:
Kullanılan oy
sayısı :262
Kabul :254
Ret : 7
Çekimser : 1(X)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Şeyhmus
Dinçel Nurhayat
Altaca Kayışoğlu
Mardin Bursa
Böylece uluslararası sözleşme
kanunlaşmıştır.
3üncü sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın İslam Gıda Güvenliği
Teşkilatı Tüzüğünün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi ile Tarım, Orman ve Köyişleri
Komisyonu ve Dışişleri Komisyonu Raporlarının
görüşmelerine başlayacağız.
3.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın İslam Gıda Güvenliği
Teşkilatı Tüzüğünün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1540) ile Tarım, Orman ve
Köyişleri Komisyonu ve Dışişleri Komisyonu Raporları
(S. Sayısı: 52) (xx)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Komisyon raporu 52 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
İSLAM
GIDA GÜVENLİĞİ TEŞKİLATI TÜZÜĞÜNÜN ONAYLANMASININ
UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE
1- (1) İslam Gıda Güvenliği
Teşkilatı Tüzüğünün çekince ile birlikte onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN 1inci madde üzerinde gruplar
adına söz talebi yoktur.
İç Tüzük 60a göre Sayın Tokdemire bir
söz vereceğim. Başka hiçbir arkadaşımıza söz
vermeyeceğim.
Buyurun Sayın Tokdemir.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
47.-
Hatay Milletvekili İsmet Tokdemirin, Hatay Reyhanlıda meydana gelen
terör saldırısını kınadığına ve
hemşehrilerine geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna
ilişkin açıklaması
İSMET TOKDEMİR (Hatay) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; geçtiğimiz cuma günü
Reyhanlı ilçemizde meydan gelen araç içerisinde patlama sonucu Suriye
uyruklu 3 kişinin hayatını kaybetmesiyle neticelenen menfur
terör saldırısını lanetle kınıyorum. Faillerin ve
destekçilerinin bir an önce gereken cezayı almalarını
bekliyoruz. Bu üzücü patlamaların bir daha yaşanmaması için
alınacak her türlü tedbirin takipçisi olacağız.
Güzel ilçemiz Reyhanlının bombalar ve
patlamalarla anılmasını istemiyoruz. Serhat ilçemizde bu tür
terör olaylarının son bulması için devletimizin bir an önce
emniyet tedbirlerini ve istihbarat faaliyetlerini artırması çok büyük
önem arz etmektedir. Yaşanan ekonomik sıkıntıların
üstüne bir de terör olayları çekilmez hâl almıştır.
Hemşehrilerimize yüce Meclisimizden bir kez daha geçmiş olsun
dileklerimi iletiyorum.
Teşekkür ederim.
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
3.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın İslam Gıda Güvenliği
Teşkilatı Tüzüğünün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1540) ile Tarım, Orman ve
Köyişleri Komisyonu ve Dışişleri Komisyonu Raporları
(S. Sayısı: 52) (Devam)
BAŞKAN 1nci madde üzerinde
şahısları adına iki söz talebi vardır, onları
karşılayacağım.
İlk söz Sayın Cengiz Gökçelin.
Buyurunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; İslam Gıda Güvenliği
Teşkilatı Tüzüğünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi hakkında konuşma için söz almış
bulunuyorum.
Değerli milletvekilleri, Tarım, Orman ve
Köyişleri Komisyonu üyeleri olarak, 27nci Dönemin başından bu
yana ilk ve tek toplantımızı bu kanunu görüşmek üzere
şubat ayında yaptık. Tarım politikalarına karar
vermesi gereken, çiftçinin, köylünün sorununu çözmesi gereken Meclisin
Tarım Komisyonu çalıştırılmadı. Komisyonumuzun
çok çalışması gerekiyor ki mutfaktaki yangına çözüm bulalım;
çiftçinin, üreticinin sorunlarını çözelim. Fakat ne Komisyonumuz
toplanıyor ne de üreticinin sorunları azalıyor.
Kıymetli arkadaşlar, İslam Gıda
Güvenliği Teşkilatı Tüzüğü 3 dilde kabul edildi: Arapça,
İngilizce ve Fransızca. Kanımızca teşkilatın
resmî dillerinden biri de Türkçe olmalıydı. Türkçenin
teşkilatın resmî dillerinden biri olmaması bizi üzmüştür.
İslam İşbirliği
Teşkilatı ülkelerine model olmak ülkemizin önemli bir
özelliğidir. Bunu sürdürmemiz gerekir. Ancak kendisi bir tarım ülkesi
olmaktan giderek uzaklaşan, çiftçisini topraktan uzaklaştıran
bir devletin tarım konusunda inandırıcılığı
da olmaz.
İktidar olduğu günden beri AKP, niteliksiz
bir tarım politikası uygulamaktadır. 2002 yılında 5
milyar lira olan çiftçi borçları 117 milyar lirayı
aşmış durumda. Değerli arkadaşlar, 117 milyar lira
Bu
borcun 9 milyarı tarım kredi kooperatiflerine. BDDK mayıs
ayı verilerine göre 108 milyar lirası ise bankalara. Çiftçilerimize 4
milyar 142 milyon liralık icra takibi başlatıldı. Bütçe
görüşmelerinde çiftçi borçlarının 110 milyar lira olduğunu,
takipteki kredilerin ise 3 milyar 200 milyon olduğunu söylemiştim.
Sadece yedi ayda çiftçilerimiz 7 milyar lira daha borçlanmak zorunda
bırakıldı, 1 milyar lira daha icralık oldu.
Ürettiğini maliyetinin altında satan
çiftçilerimiz borçlarını ödeyemez duruma geldi. Ziraat Bankası
çiftçiye yüzde 16dan, özel bankalar yüzde 33 civarından kredi veriyor.
Tarımı desteklemesi, çiftçiyi koruması, üretimde tutacak
önlemleri alması gereken tarım kredi kooperatifleri ise bir yıl
vadeli işletme kredilerinde yüzde 27,5; dört yıl vadeli
yatırım kredilerinde ise yüzde 32,5 faiz uyguluyor. Diğer
sektörleri krizden kurtarmak için sunulan imkânlar çiftçiden esirgeniyor.
Çiftçilerimizi icra baskısından kurtarmak, üretime devam etmesini
sağlamak için çiftçi borçlarının faizleri silinmeli ve borçları
mutlaka yapılandırılmalıdır. Sayın
milletvekilleri, çiftçilerin bu haklı talebini duymazdan gelmeyin.
Değerli arkadaşlar, İslam Gıda
Güvenliği Teşkilatı, ülkemizin başta komşuları
olmak üzere üye ülkelerle ilişkilerimizin geliştirilmesi
bakımından önemlidir. Bu ülkelerle ticaretimizde gıda çok önemli
bir yer tutuyor fakat sınırlarımızda yaşanan güvenlik
sorunlarını görmezden gelemeyiz. Yaşanan iç savaşla
birlikte İslam İşbirliği Teşkilatı Suriye
devletinin üyeliğini askıya aldı. Bizim de İslam coğrafyasına
Suriye üzerinden nakledilen, yaş meyve ve sebze başta olmak üzere,
gıda sevkiyatımız sekteye uğradı. Bu durumdan
çiftçilerimiz, nakliyecilerimiz, esnafımız ve sanayicilerimiz olumsuz
etkilendi. Bu platformların, üreticilerimizin güçlendirilmesine katkı
sunması gerekiyor ama aynı zamanda üye ülkelerin, barış ve
istikrarı da teşvik etmesi gerekiyor.
Sayın milletvekilleri, teşkilatın
amaçlarının biri de üye devletlerde tarımı geliştirmek
için mali kaynakları harekete geçirmek ve yönetmektir. Biz bu teşkilata
örnek ülke, öncü ülke olacaksak kaynaklarımızı planlayarak ve
etkin bir şekilde kullanmalıyız. Çoğu, tarım tecrübesi
açısından bizden geride olan üye ülkelerle ilişkimizi bu nedenle
iyi planlamak da zorundayız. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak hak,
hukuk, adalet diyoruz; hukuk devleti, demokrasi diyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CENGİZ GÖKÇEL (Devamla) Az kaldı.
BAŞKAN Uzatmıyorum.
CENGİZ GÖKÇEL (Devamla) Sayın
Başkanım, burası çok önemli.
BAŞKAN - Sadece selamlama cümlenizi
alayım, buyurun.
CENGİZ GÖKÇEL (Devamla) Sayın
Başkanım çok özür diliyorum, affınıza
sığınarak
Hukuk devleti olmazsak yabancı
yatırımcı güvenmez, yatırım yapmaz diyoruz. Sudan
bunun en güzel örneği. Bir diktatörlüğe yatırım yapmaya
kalktık, milletimizin cebinden aktarılan kaynaklarla 780.500 hektar
tarım arazisi kiraladık. Kendi çiftçimizi desteklemek yerine
ülkemizden binlerce kilometre uzaklıktaki bir ülkeye bir sürü para
aktardık. Ancak bu paralar daha senesini tamamlayamadan elimizden uçup gitti,
milletimizin kaynakları çarçur edildi.
Benzer bir hataya bir daha düşmememiz
dileğiyle yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahıslar adına ikinci
söz Sayın Katırcıoğlunun.
Buyurunuz. (HDP sıralarından
alkışlar)
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
52 sıra sayılı Kanun Teklifi esas
itibarıyla İslam gıda güvenliğiyle ilgili olarak
kurulmuş olan bir teşkilatın tüzüğünün kabulüyle ilgili
olarak düzenlenmiş bir belge.
Şimdi, tabii, şöyle bir şey
aklımıza geliyor her şeyden önce:
Baktığımızda İslam Gıda Güvenliği
Teşkilatı, biliyorsunuz, İslam İşbirliği
Teşkilatının bir parçası olarak bizim onların
tarımsal geri kalmışlığıyla ilgili olarak bir
anlamda yardımcı olmak maksadıyla temas ettiğimiz ve
dolayısıyla da İslam coğrafyasında belli bir etkinlik
sağlamaya yönelik olmak üzere kabul ettiğimiz ya da en azından
şimdiye kadar yani Meclise gelmediyse bile işlem
yapılmış olan bir konu.
Şimdi arkadaşlar, yalnız şöyle
tuhaf bir durum var: Evet, doğrudur, İslam ülkeleri bugün -İslam
İşbirliği Teşkilatının 57 üyesi var- çoğu
gerçekten de tarım konusunda potansiyelleri olsa bile yeteri kadar
etkinlik gösteremiyorlar. Dolayısıyla da teknoloji ihtiyaçları
var, bizim özellikle deneyimlerimizin en azından yardımcı olma
olasılığı var ve bütün bu sebeplerden dolayı bu
iş birliği anlaşması bence anlamlı. Bizim parti olarak
da itiraz etmeyeceğimiz yanları var. Fakat bizim ülkemizde tarımın
geldiği yeri düşündüğümüzde ben bu çabanın esasında
biraz -nasıl diyeyim- gerçekleşme
olasılığının çok fazla olmadığını
düşünüyorum. Çünkü gerçekten, baktığımızda, şu
gün itibarıyla
OECD raporundan bir bilgi vereyim size: Şeker
dışında tarımsal ürünlerin çoğunda dışa
bağımlıyız şu anda, şeker üretimi
dışında. Bu bir OECD raporu, geçen sene yayınlandı.
Şimdi, dolayısıyla da Zaten
tarımda dışa bağımlı olan bir ülke olarak, yine,
tarımda dışa bağımlı ülkeler olan İslam
İşbirliği Teşkilatındaki ülkelere ne önerebiliriz?
sorusunun ciddi bir karşılığı olması lazım
gelir diye düşünüyorum.
Bakın, şöyle bir şey söyleyelim size
Yani tabii, tarımı ayrıntılı konuşmamıza
şu anda gerek yok, öyle bir zamanımız da yok zaten. Fakat
özellikle İslam İşbirliği Teşkilatındaki ülkelere
baktığımızda bizden de zor durumda olduklarını
görüyoruz. Onlar daha çok tek ürünlü -petrol gibi- ülkeler olduğu için
dışa bağımlılıkları çok daha ciddi. Fakat
arkadaşlar, bu konuyu gündeme getirirken bence şunu da
tartışmamız lazım: Türkiyenin tarım
politikalarının ne olması gerekir?
Şimdi, benim anladığım
kadarıyla, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara geldiğinde
kendisine sunulan ideolojik anlayış esas itibarıyla serbest
piyasacı bir anlayıştı. Buna kimileri neoliberal iktisat
anlayışı diyor, kimileri serbest piyasacılık diyor
vesaire. Bakın, 2019 yılı planı -ki önümüzdeki günlerde
gelecek- aynı cümlelerle neredeyse tartışıyor yani Serbest
piyasa ekonomisini gerçekleştireceğiz. diyor. Fakat arkadaşlar,
tarımın, bugün gayrisafi millî hasıla içindeki oranı yüzde
6 civarına düşmüş olan tarımın bu hâle gelmesinin
sebebi bu ideoloji, politika tercihidir yani tarımın serbest
piyasayla yönetilebileceğine dair bir yanlış inancın
sonucudur. Dolayısıyla da ben bu vesileyle hatırlatmak isterim ki
tarım yapısı böyle bir noktaya gelmiş olan Türkiye,
gerçekten de İslam İşbirliği Teşkilatındaki
ülkelere nasıl yardımcı olacak, doğrusu bilemiyorum.
Deminki tartışmayla ilgili olarak da bir
cümle söylemek istiyorum arkadaşlar. Bakın, burası Meclis yani Türkiye
toplumunun aynası, Türkiye toplumundaki bütün farklı görüşlerin
şu veya bu şekilde yansıdığı bir mekân ve bizler
de o farklı fikirleri taşıyan insanlarız. HDPye
yapılanın, benim partime yapılanın büyük bir
haksızlık olduğunu başta Sayın Cumhurbaşkanı
olmak üzere kabul etmeniz lazım. Böyle bir şey olamaz arkadaşlar
yani kimse bu ülkeden ayrılmak istemiyor, bir kere bunu anlamanız
lazım ve bu sorun dediğimiz sorun esas itibarıyla demokrasi
sorunudur. Böyle bir demokrasiyle herhangi bir şekilde bizim gelişmemiz
mümkün değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Sayın
Başkan, bir dakika daha bana izin verir misiniz?
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlamanız için
açacağım.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla)
Tamamlayacağım, evet.
Dolayısıyla da böyle konuları buraya
getirip de burada birtakım böyle gerginlik konuları hâline gelmesini
istemek, bence bu konuda yapılması gerekenleri yapmayı ötelemek
anlamına geliyor diye düşünüyorum.
Bu arada şunu söyleyeyim: Adalet ve
Kalkınma Partisinin geçen seneler Kürt sorununu çözmekle ilgili olarak
attığı adımlar, bence Adalet ve Kalkınma Partisinin on
yedi yıldır attığı en önemli adımlardı.
Şu veya bu şekilde gerçekleşmedi, olabilir ama biz
buradayız arkadaşlar, Türkiye'nin demokratikleşmesiyle ilgili
olarak sözümüz var bizim. Bu çerçevede, siyasetin izin verdiği ölçülerde
bunları konuşabilmemiz lazım; birbirimize küfür etmekle,
birbirimizi tehdit etmekle olmaz bu işler. Lütfen, hepimiz
aklımızı başımıza alalım arkadaşlar.
Hepimiz bu ülkede yaşıyoruz ve bu ülkenin huzurlu bir ülke
olmasını istiyoruz, huzurlu bir ülke olabilmesi için de demokrasinin
çıtasını yükseltmemiz lazım, herkesin ülkede huzurlu bir
biçimde yaşayabilmesini sağlamamız lazım diye
düşünüyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN 1inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler.. Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum.
Madde 2 (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Madde üzerinde söz talebi? Yok.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum.
Madde 3 (1) Bu
Kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.
BAŞKAN 3üncü madde üzerinde söz talebi? Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Teklifin tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre vereceğim. Bu süre
içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini,
bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy
pusulalarını oylama için verilen süre içinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyor,
oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın İslam Gıda Güvenliği
Teşkilatı Tüzüğünün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifinin açık oylama sonucu:
Kullanılan oy
sayısı :250
Kabul :234
Ret : 15
Çekimser : 1(X)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Şeyhmus
Dinçel Nurhayat
Altaca Kayışoğlu
Mardin Bursa
Böylece, teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Alınan karar gereğince 15 Temmuz Demokrasi
ve Millî Birlik Gününün anlam ve öneminin belirtilmesi amacıyla
yapılacak görüşmeler için 15 Temmuz 2019 Pazartesi günü saat 14.00te
toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 21.38
(x) 94 S. Sayılı Basmayazı 9/7/2019 tarihli 99uncu Birleşim Tutanağına eklidir.
(X) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) 93 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(X) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 52 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir
(X) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın eklidir.