TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
102nci
Birleşim
15
Temmuz 2019 Pazartesi
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Çeşitli
İşler
1.- Başkanlıkça,
Genel Kurulu teşrif eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğana Hoş geldiniz. denilmesi
IV.- ÖZEL GÜNDEM
A) 15 Temmuz Demokrasi ve
Millî Birlik Günü Görüşmeleri
1.- 15 Temmuz Demokrasi ve
Millî Birlik Gününün anlam ve öneminin belirtilmesi görüşmeleri
V.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Ankara Milletvekili
Mehmet Naci Bostancının, Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisi Genel Başkanına sataşması nedeniyle
konuşması
2.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, Ankara Milletvekili Mehmet Naci Bostancının
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
VI.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 2016-2019 yılları
arasında Bakanlık bünyesinde cinsel taciz nedeniyle yapılan
şikayetlere, şikayet üzerine yapılan işlemlere ve
açılan davalara,
Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlarca satılan malda ayıbın
tespit edilmesi durumunda tüketiciye tanınan seçimlik hakların
önceliklendirilmesine yönelik bir çalışma olup
olmadığına,
İlişkin
soruları ve Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcanın cevabı
(7/13481), (7/13483)
15 Temmuz 2019 Pazartesi
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Mustafa ŞENTOP
KÂTİP
ÜYELER : Bayram ÖZÇELİK (Burdur), İsmail OK (Balıkesir)
-------0-------
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 102nci
Birleşimini açıyorum.
III.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Çeşitli İşler
1.-
Başkanlıkça, Genel Kurulu teşrif eden Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğana Hoş geldiniz. denilmesi
BAŞKAN - Muhterem
Cumhurbaşkanımız dinleyici locasındaki yerlerini alarak
yüce Meclisimizi teşrif etmişlerdir. Kendilerine Meclisimiz
adına Hoş geldiniz. diyorum. (AK PARTİ sıralarından
ayakta alkışlar, MHP ve İYİ PARTİ
sıralarından ayağa kalkmalar)
Şimdi İstiklal Marşımız okunacaktır.
Buyurun.
(İstiklal Marşı)
Sayın milletvekilleri, gündemimize göre, Genel
Kurulun 25 Haziran 2019 tarihli 93üncü Birleşiminde alınan karar
uyarınca, 15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Gününün anlam ve öneminin
belirtilmesi amacıyla yapacağımız görüşmelere
başlıyoruz.
IV.-
ÖZEL GÜNDEM
A)
15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günü Görüşmeleri
1.-
15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Gününün anlam ve öneminin belirtilmesi
görüşmeleri
BAŞKAN - Sayın Cumhurbaşkanım,
partilerimizin kıymetli genel başkanları, değerli
milletvekillerimiz, dost ülkelerin sayın meclis başkanları ve
diplomatik temsilcileri, aziz milletimiz; Türkiye'ye yönelik en kirli
tertiplerden biri olarak tarihe geçen, milletimizin
kararlılığı ve Sayın Cumhurbaşkanımız
Recep Tayyip Erdoğanın dirayetli liderliğiyle mağlup
edilen 15 Temmuz hain darbe ve işgal girişiminin 3üncü yıl
dönümünü idrak etmek üzere bir araya gelmiş bulunuyoruz.
Sözlerimin başında, bu hain ve kanlı
tertibin mağlup edilmesi için canlarını feda eden
şehitlerimize rahmet, o gece yaralanan gazilerimize sıhhat ve
hayırlı ömür diliyorum. Milletimiz o geceki fedakârlıkları
ve vatanperverlikleri asla unutmayacaktır. 15 Temmuz, Türkiye'ye ve
milletimize yönelik en büyük suikastları ihtiva eden menhus darbe
geleneğinin son ve en kanlı halkasıdır.
Planlayıcılarını, uygulayıcılarını ve
gayesini çok iyi bildiğimiz 15 Temmuz darbe girişimi, ait olduğu
geleneğin diğer örnekleri gibi doğrudan doğruya milletimizi
ve istiklali tam idealimizi hedef almıştır. 15 Temmuz darbe
girişiminin yıl dönümünde istiklal azmine ve millî iradeye dayanan bu
yüce ve Gazi Mecliste toplanmamız büyük önem taşımaktadır.
Zira hepimizin şuurla farkında olması gereken husus, darbelerin
ve darbe girişimlerinin sadece iktidarı değil, topyekûn milleti,
ülkemizi ve demokrasimizi hedef aldığıdır. Bu yüzden,
darbecilere ve darbeciliğe yönelik mücadelede en ufak tavizin büyük
bedellere yol açacağını zihinlerimizden çıkarmamalıyız.
Darbeci anlayışın bu ülkede yaptıkları ve hususen 15
Temmuz gecesi yaşananlar göz önüne alındığında,
darbecilere ve darbelere ilişkin tavrın ne olması gerektiği
kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.
15 Temmuz gecesi millete kasteden güruhun ve siyasi
macerasının ibretle üzerinde durulması gereken birçok yönü
vardır. Fakat FETÖ diye adlandırdığımız bu
güruhun ve sonraki akıbetinin verdiği en önemli derslerden biri,
yabancı güçlere ve onların desteğine dayanarak Türkiyede
iktidar arayışında olmanın neticesiz kalmaya mahkûm
olduğudur. Geçmişte de bu yola sapanlar, bu yöntemle hükmünü yürütmek
ve başarılar elde etmek isteyenler olmuştur; muhtemeldir ki
bundan sonra da böyleleri olacaktır. Ne var ki bu yol, çıkmaz sokaktır
ve milletimiz, sırtını Türkiye dışındaki
odaklara, güçlere ve yapılara dayayanları er geç tasfiye edecek ve
mağlup edecektir.
Türkiye, 15 Temmuz gecesi gerçek yüzünü ve iş
birlikçi karakterini, şüpheye yer bırakmayacak şekilde
göstermiş olan FETÖye karşı başarılı bir
mücadele yürütmüştür. Yeni nesil bir terör örgütü olan ve her
kılığa girebildiğini, her olayı tahrif
edebildiğini birçok defa göstermiş olan bu örgütün hangi
uluslararası amaçlara hizmet ettiği açıktır. Bu terör
örgütünü sadece Türkiye için tehdit saymak da kâfi değildir, terörün
küreselleştiği bir zamanda FETÖnün her ülke için, özellikle de
Türkiyeyle yakın bağları olanlara yönelik bir tehdit
olduğunu da unutmamak gerekir. Türkiyenin yaşadığı ve
15 Temmuz gecesi zirveye çıkan tecrübeyi, bu örgütün kendine hayat
alanı bulmaya çalıştığı her dost ülkeyle
paylaşıyoruz ve paylaşmaya da devam edeceğiz.
15 Temmuz gecesi iradesine sahip çıkan
vatandaşlarımıza, sivillere ve görevi başındaki
emniyet güçlerine ateş açabilecek kadar cani olduğunu gösteren bu
terör örgütüne karşı, darbe gecesi oluşan mutabakatı devam
ettirmemiz hayati önem taşımaktadır. Terör örgütü FETÖ, her
kılığa girebilen, her kisveyle görülebilen bir istihbarat ve
cinayet çetesidir. Bu örgütün girmeyi en çok sevdiği kılık ise
masum, mazlum ve sade vatandaş görüntüsüdür. Bu terör örgütüne
karşı hukuk içinde kalarak fakat diğer taraftan da bu örgütün
her kisveye girebilen yapısını unutmadan mücadele etmeli ve bu
mücadeleyi el birliğiyle yürütmeyi sürdürmeliyiz.
Millî Mücadelenin 100üncü yıl dönümünü idrak
ettiğimiz bu yıl, 15 Temmuz darbe girişimini anıyor
olmamız derin anlamları olan bir tevafuktur. Şunu peşinen
belirtmeliyiz ki 100 yıl önce vatanımızı işgal,
milletimizi esir etmek isteyen düşman, 15 Temmuz darbe girişiminin
atasıdır ve her ikisinin de gayesi aynıdır. Bu sebeple, 15
Temmuz darbesini sadece muhteris ve sapkın bir çetenin iktidar
arayışı olarak değil, malum güçlerin Türkiye'yi zapt etme
teşebbüsü, bunu da iş birlikçiler eliyle yapma çabası saymak
gerekir.
Üç hafta önce, Amasya Tamiminin 100üncü yıl
dönümünü andık. Samsunda başlayan istiklal harekâtının
milletle buluştuğu ilk durak olan Amasyada, Gazi Mustafa Kemal,
hükûmet konağının balkonundan halka seslenir ve bugüne de
ışık tutan şu konuşmayı yapar: Amasyalılar,
düşmanların Samsundan yapacağı herhangi bir huruç
hareketine karşı ayaklarımıza
çarıklarımızı çekecek, dağlara çekilecek, vatanı
en son kayasına kadar müdafaa edeceğiz. Allah milletimize
mağlubiyeti gösterirse, bütün evlerimizi, mallarımızı
ateşe verecek ve vatanı bir harabezara çevirerek boş bir çöl
hâlinde düşmana bırakacağız. Amasyalılar, buna hep
beraber yemin edelim. Zaferi kazanacağız, vatan kurtulacaktır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürkün bu sözüne
Amasyalıların cevabı: Bütün Amasyalılar emirlerinizi
bekliyor Paşam. olur.
İşte, bugün andığımız
ruh, imrendiğimiz cesaret, örnek aldığımız
kararlılık ve gençliğimizin kuşanması gereken
şuur, kahraman Amasya halkının verdiği bu cevapla aynı
imandan beslenen 15 Temmuz direnişinde aranmalı ve
bulunmalıdır.
Amasya Tamiminden başlayarak bugüne kadar
gelen yalnızca işgale direniş ruhu değildir, aynı
zamanda bu direnişin ancak milletle ve onun iradesine dayanarak
yapılabileceği fikri, Millî Mücadeleden bugüne miras kalan ve
milletimizde karşılığı olan bir hususiyettir.
Nitekim, Amasya Tamimindeki Milletin istiklalini
yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır. kararı, 15 Temmuz
darbe girişimine karşı sokağa çıkıp
meydanları hainlerden temizleyen aziz milletimizin o geceki
direnişiyle bir kez daha tahakkuk etmiştir.
Bu sebeple, İzmire doğru suyun
çatlağa akışı gibi koşturan yüz yıl önceki
süvarilerimizle, 15 Temmuz gecesi selaların gölgesinde tankı
durdurmaya çalışan şehit, aynı millet ruhunun farklı
zamanlarda ortaya çıkmış mücessem hâlidir. Dostlarımız
müsterih, düşmanlarımız haberdar olsunlar ki işgal veya
ilhak niyetine bu milletin vereceği karşılık ne zaman
olursa olsun yüz yıl öncesinden ve 15 Temmuz gecesinden farklı
olmayacaktır. Yüz yıl önce memleketin bir kısmı işgal
altındayken milletimizi harekete, ordularımızı taarruza
geçiren, İlk hedefiniz Akdenizdir, ileri! emri hâlâ diridir, etkilidir
ve lüzumu hâlinde yerine getirilmesi mecburi bir vazifedir. Yüz yıl önce
manda ve himaye peşinde koşanlara rağmen tam
bağımsızlık iradesinde olanlar nasıl kazandıysa
bugün de aynısı olacaktır.
Türkiye büyük bir devlettir, kendisine dostane
uzatılan her eli sıkmaya, adalete dayalı her teklifi müzakere
etmeye ve milletinin şerefini hesaba katan her teklifi kabule
hazırdır. Aksine tavırların ve dayatmaların bu yüce
kapıda alıcısı yoktur, olmayacaktır.
Sözün burasında, 15 Temmuz gecesi yüce Meclis
bombaların hedefi hâline gelmişken buradan ayrılmayan,
milletiyle birlikte ihanete geçit vermeyen, parti ayrımını bir
tarafa bırakıp darbeye karşı duran her bir milletvekili
arkadaşıma, darbeye karşı kati bir duruş ortaya koyan
bütün siyasetçilerimize, siyasi partilerimizin yöneticilerine
şükranlarımı sunuyorum. O gece darbeci çeteye karşı
cesaretle ve dirayetle hareket eden, darbecilerin gasbettiği ve milleti
bombalayan uçak ve helikopterler için vur emri veren dönemin
Başbakanı Sayın Binali Yıldırımı
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Yine, büyük bir takdirle ifade etmek gerekir ki
dönemin TBMM Başkanı Sayın İsmail Kahraman başta olmak
üzere hem burada hem de illerinde o darbe girişimine karşı duran
milletvekili arkadaşlarımız Gazi Meclisin şanına ve
mirasına ne kadar layık olduklarını göstermişlerdir.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bu şuurla ve inançla, 15 Temmuz darbe
girişimine karşı basiretli ve cesur liderliğiyle milletimizi
ve ülkemizi o karanlıktan çıkaran Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğana
şükranlarımızı sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) O gece Türkiyeyi, iradesini ve
istikbalini korumak için mücadele ederken yaralanan gazilerimizi minnetle ve
hayırlı ömür temennimizle selamlıyorum ve hain darbe
girişimine karşı vücutlarını siper,
canlarını feda eden ve şehadete yükselen bütün vatan
evlatlarını gıptayla, şükranla ve rahmetle anıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sözlerimi, üç yıl önce, 15 Temmuz gecesinde
şehitlerimizin ve gazilerimizin kuşandığı Cehennem
olsa gelen, göğsümüzde söndürürüz. iman ve
kararlılığının ilhamıyla bitiriyorum.
Vatan bölünmez, millet yenilmez, Türkiye mağlup
edilemez. (AK PARTİ, MHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince, Türkiye Büyük Millet Meclisinde temsil edilen siyasi parti
grubu başkanlarına onar dakika süreyle, ayrıca Türkiye Büyük
Millet Meclisinde grubu bulunmayan siyasi parti temsilcilerinden birer
kişiye, üçer dakikayı geçmemek üzere, söz vereceğim.
Söz sırasını okuyorum:
Adalet ve Kalkınma Partisi Meclis Grubu
Başkanı, Ankara Milletvekili Sayın Mehmet Naci
Bostancının yerine İstanbul Milletvekili, Grup Başkan
Vekili Sayın Mehmet Muş.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı ve
Meclis Grubu Başkanı, İzmir Milletvekili Sayın Kemal
Kılıçdaroğlunun yerine Sakarya Milletvekili, Grup Başkan
Vekili Sayın Engin Özkoç.
Halkların Demokratik Partisi Eş Genel
Başkanı ve Meclis Grubu Başkanı, İstanbul Milletvekili
Sayın Pervin Buldanın yerine İstanbul Milletvekili, Grup
Başkan Vekili Sayın Hakkı Saruhan Oluç.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı
ve Meclis Grubu Başkanı, Osmaniye Milletvekili Sayın Devlet
Bahçelinin yerine Manisa Milletvekili, Grup Başkan Vekili Sayın
Erkan Akçay.
İYİ PARTİ Meclis Grubu
Başkanı, Edirne Milletvekili Sayın Orhan Çakırların
yerine İstanbul Milletvekili, Grup Başkan Vekili Sayın Yavuz
Ağıralioğlu.
Türkiye İşçi Partisi Genel
Başkanı ve İstanbul Milletvekili Sayın Erkan Baş.
Saadet Partisi adına, İstanbul
Milletvekili Sayın Nazır Cihangir İslam.
Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı ve
Ankara Milletvekili Sayın Mustafa Destici.
Demokrat Parti Genel Başkanı ve
Afyonkarahisar Milletvekili Sayın Gültekin Uysal.
Değerli arkadaşlar, ilk söz, Adalet ve
Kalkınma Partisi Meclis Grubu Başkanı, Ankara Milletvekili
Sayın Mehmet Naci Bostancının yerine İstanbul
Milletvekili, Grup Başkan Vekili Sayın Mehmet Muşa aittir.
Buyurun Sayın Muş. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ADALET VE KALKINMA PARTİSİ GRUP
BAŞKAN VEKİLİ MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Cumhurbaşkanım, Sayın Meclis Başkanımız,
değerli milletvekilleri, aziz milletimiz; bugün, 15 Temmuz darbe
girişiminin 3üncü yıl dönümünde millî iradenin tecelligâhı
Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir arada bulunmaktayız.
Bundan tam üç yıl önce, aziz milletimiz,
caddelerde, sokaklarda, kışlaların önünde tanklara
karşı gövdesini siper ederken, Meclisin etrafı tanklarla
çevrilmişken, bizler de buradan yani milletin Meclisinden darbeci hainlere
meydan okuyorduk. Çünkü biliyorduk ki aziz milletimiz, tarihi boyunca hiçbir
zaman işgale boyun eğmemiş,
bağımsızlığını ve istiklalini hiçbir güce
teslim etmemiştir. Bu milletin özünde, mayasında vatan şuuru hep
var olmuştur çünkü inancımıza, geleneklerimize ve
anlayışımıza göre vatan, sadece üzerinde
yaşanılan bir toprak parçası değildir; vatan, şüheda
kanıyla sulanmış aziz şehitlerimizin bizlere emanetidir.
İşte onun içindir ki istiklal şairimiz Mehmet Akif Ersoy Bastığın yerleri 'toprak!' diyerek
geçme, tanı./Düşün
altındaki binlerce kefensiz yatanı. demiştir.
İşte onun içindir ki 1915te düşman askerleri Çanakkaleyi
zorladığında, bu çelikten iradeye çarpıp büyük bir yenilgi
almış ve geri dönmek zorunda kalmıştır. İşte
onun içindir ki Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 19 Mayıs 1919da Samsuna ayak
bastığında, Millî Mücadelemizin diğer kahramanlarıyla
birlikte yayınladığı Amasya Genelgesinde, Erzurum ve Sivas
Kongrelerinde Milletin bağımsızlığını yine
milletin azim ve kararlılığı kurtaracak. demiştir
çünkü bu millete ve onun sahip olduğu millî şuura güvenmiştir.
15 Temmuz 2016da Türk milleti,
vatanımızı işgal etmek isteyen darbeci hainlere geçit
vermemiştir. O gece milletimiz büyük bir kahramanlık destanı
yazmıştır. Çanakkale ruhu, Kuvayımilliye
şuuru, 15 Temmuzda yeniden dirilmiştir. Bu aziz millet,
şehitler vermiş, gaziler vermiş fakat vatanını
vermemiştir, bayrağını yere düşürmemiştir, hain
darbecilerin planlarını boşa çıkarmıştır.
Asker kılığına girmiş ama
bizim Mehmetçikimizle alakası olmayan bu darbecilerin planı
Hükûmeti, devleti teslim almak ve millî iradenin tecelligâhı olan Meclisin
iradesini gasbetmekti. Bu halkı silahla, tankla, topla, uçakla, mermiyle
sindireceklerini sandılar. Cumhurbaşkanlığı
Külliyesini, Türkiye Büyük Millet Meclisini, Emniyet binalarını,
sokakları ve caddeleri bombalayarak milletimizin cesaretini
kıracaklarını zannettiler.
Cumhurbaşkanımızın, Hükûmetimizin, milletvekillerinin,
polisimizin, askerimizin ve en önemlisi de aziz milletimizin hemen teslim
olacağını düşündüler. Oysa Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğanın o gece tarihe
damga vuran şu sözleri hâlâ hafızalardadır: Halkın gücünün
üstünde bir güç tanımadım bugüne kadar. Milletimizi meydanlara davet
ediyorum, ben de Cumhurbaşkanı olarak meydanlara geliyorum.
Kesinlikle bu darbecilerin başarılı olacağına
inanmıyorum. Tarih boyunca bu darbeciler başarılı
olamamışlardır. Bu sözler, Türkiyede tarihin
akışında çok önemli bir yere oturmuştur, darbenin
engellenmesinde milletimize öncülük etmiştir.
Değerli milletvekilleri, 17-25 Aralık
yargı ve bürokrasi eliyle başaramadıkları darbe
girişimini bu kez silahla yapabileceklerini zannettiler fakat bu milleti
tanımayan, bu milletin özündeki cevheri bilmeyen hain darbeciler
yanıldılar. Bu aziz milletin evlatları, 15 Temmuzda önce vatan
diyerek canı pahasına vatanını savunmuştur, darbeyi
çıplak elleriyle durdurmuştur.
Silahlı Kuvvetlerimizin büyük bir
çoğunluğunu teşkil eden vatansever Türk Silahlı Kuvvetleri
mensupları bu hain darbe girişimine iştirak etmemiştir.
Şehidimiz Ömer Halis Demir gibi kahraman vatan evlatları darbecilerin
karşısına dikilmiş, gözünü kırpmadan şehadet
makamına yürümüştür. Onun içindir ki halkımızın
peygamber ocağı olarak nitelendirdiği ve milletimizin göz
bebeği olan ordumuzu bu hain darbecilerden ayrı tutuyor ve bu
darbecileri asker olarak nitelendirmiyoruz. Keza, kahraman Emniyet
teşkilatımız yani polisimiz de darbecilere karşı
yaptıkları operasyonlarla, milletimizle birlikte darbeye karşı
mücadele etmiştir.
O gece, üyesi olmaktan her daim iftihar ettiğim
Türkiye Büyük Millet Meclisi, şanına yakışır bir
duruş sergilemiştir. Meclisi açık tutarak, bu kutlu çatı
altında darbecilere meydan okuyarak darbecilerin planını altüst
etmiştir. Hangi partiden olursa olsun, o gece burada olan milletvekillerimiz,
milletin emanetine sahip çıkmıştır. Kurtuluş
Savaşında Polatlıdan top sesleri duyulurken bile
yılmamış olan Gazi Meclis, 15 Temmuzda bombaların hedefi
olduğunda da dimdik durmuş ve ikinci kez Gazi Meclis mertebesine
ulaşmıştır. Duvarında Egemenlik kayıtsız
şartsız milletindir. yazan Meclisimiz, milletin emanetini hiçbir
güce teslim etmemiştir. Türk milleti ve kutlu Meclis tüm dünyaya demokrasi
dersi vermiştir.
Darbe girişiminden sonra devletimiz, bu darbeye
yeltenen terör örgütüne karşı büyük bir mücadele yürütmüştür.
Darbeci hainler ve onların iş birlikçileri teker teker
yakalanmış ve yargıya teslim edilmiştir.
Bağımsız yargı, bu hainlere hak ettikleri cezaları
vermeye devam etmektedir. FETÖyle mücadele elbette tamamen nihayete ermemiştir.
Devletimiz büyük bir titizlikle ve teyakkuz hâlinde, hukuk içerisinde bu
mücadeleyi sürdürmektedir. 15 Temmuz, milletin kendi iradesine sahip
çıkması bakımından bir dönüm noktası olmuştur.
Bundan sonra her kim ki darbeyi, millete silah doğrultmayı
aklının ucundan bile geçirirse karşısında topyekûn
milletimizi bulacaktır.
Değerli milletvekilleri, aziz milletimiz,
darbeler dönemini bir daha açılmamak üzere kapatmıştır.
Bundan sonra darbeci hainler demokrasiyi kesintiye uğratamayacak,
iktidarları sadece ve sadece sandıkta millet belirleyecektir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 27 Mayıs 1960tan 15 Temmuz 2016ya kadar
gerçekleştirilen tüm darbelerde, darbe girişimlerinde ve
muhtıralarda hep bir dış destek bulunmaktadır. Türkiye'nin
büyümesini, gelişmesini, kalkınmasını istemeyen bazı
dış güçler, kendi menfaatlerine uymayan hükûmetleri devirmek, millî
iradeyi akamete uğratmak için bu darbe girişimlerini örtülü bir
şekilde desteklemişlerdir. Hatta 12 Eylül 1980 darbesi sonrası
Bizim çocuklar başardı. deme cüretini bile göstermişlerdir.
Teröre finansman sağlayan ve terörü elinde koz olarak tutan dış
güçler, darbecileri maşa olarak kullanmıştır, darbeciler
eliyle Türkiyeye istikamet çizmeye çalışmışlardır.
Buradan, Türkiye Büyük Millet Meclisinden bir kez daha
çağrımızı yineliyoruz: 251 şehidimizin katili terör
örgütü elebaşını topraklarınızda himaye etmeyin, bu
darbeciyi Türkiyeye teslim edin. Şu unutulmasın ki hiçbir gerekçe
darbeleri meşru kılamaz, hiçbir gerekçe darbecileri aklayamaz. Ama
demeden, fakat demeden tüm darbeler ve darbe girişimleri
lanetlenmelidir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; üç tarafı denizlerle kaplı, toprakları mümbit
Anadolu coğrafyasında bulunan ülkemizde
paylaşamayacağımız hiçbir şey yok. Bu vatan hepimizin.
Yedi coğrafi bölgemizle, kültürel zenginliğimizle tıpkı bir
mozaiğin parçaları gibiyiz, bir zincirin birbirini tamamlayan
halkaları gibiyiz. Unutmayalım ki 15 Temmuzda darbeye karşı
sokağa çıkan bu milletin evlatları yanındaki kahramanlara
Sen Alevi misin, Sünni misin, Türk müsün, Kürt müsün, Arap mısın?
dememiş, birlikte, omuz omuza mücadele etmişlerdir. İşte bu
milleti ayakta tutan bu ruhtur. Millet olma bilinci budur. İşte onun
için bu milletin binlerce yıldır güçlü devleti vardır. Türkiye
Büyük Millet Meclisinin üyeleri olarak bizler de 15 Temmuz gecesi
gösterdiğimiz ortak duruşu tüm millî meselelerde devam ettirmeliyiz.
Söz konusu olan milletin menfaatleri ise devletimizin ve milletimizin
bekası ise terörle mücadele ise tüm siyasi tartışmaları bir
yana koyarak ortak bir duruş sergilemeliyiz. Birbirimizi dinleyerek,
farklılıklarımızı zenginlik sayarak tahammül ve
hoşgörü içerisinde bu ülkenin tüm meselelerinde ortak aklı egemen
kılabiliriz. 15 Temmuzda bu milletin ortaya koyduğu millî
birliği ve beraberliği siyaset kurumu olarak sürdürebiliriz, ekonomi,
dış politika, siyasi ve sosyal hangi mesele olursa olsun bunlarla
ilgili ortak çözümler üretebiliriz.
Değerli milletvekilleri, dünya zor bir süreçten
geçiyor, bir yanda ticaret savaşları, diğer yanda, hemen
yanı başımızda, Suriyede cereyan eden ve tüm Orta
Doğuyu saran bölgesel sorunlarla karşı
karşıyayız. Doğu Akdenizde Türkiye'nin ve Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin haklarını sonuna kadar savunmak
için devletimizin attığı kararlı adımlara
karşılık hasmane tutumla karşı
karşıyayız. FETÖ, PKK, PYD, DHKP-C, DEAŞ gibi terör
örgütleriyle mücadele içerisindeyiz. Unutmayalım ki FETÖ terör örgütünü
himaye edenler, Suriyenin kuzeyinde PKK ve PYD eliyle başka bir operasyona
girişme yollarını aramaktadırlar. Böyle bir ortamda,
milletvekilleri olarak bizler bu tehditlere karşı ortak bir bilinçle
hareket etmeliyiz. Milletimiz siyaset kurumu olarak bizden bu birlik ve
beraberliği bekliyor. Milletin 15 Temmuzda ortaya koyduğu ruh bizlere
rehber olmalıdır. Bizler bu ruhu koruduğumuz sürece ne
dış güçlerin sinsi oyunları ne de kapalı kapılar
ardında milletimize kurulan tuzaklar başarılı
olamayacaktır.
Bu duygularla 15 Temmuzda şehit olan tüm
vatandaşlarımıza Cenab-ı Allahtan rahmet diliyor,
gazilerimize minnetlerimizi, şükranlarımızı sunuyor,
teşekkür ediyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Muş.
Şimdi, söz sırası, Cumhuriyet Halk
Partisi Genel Başkanı ve Meclis Grubu Başkanı İzmir
Milletvekili Sayın Kemal Kılıçdaroğlunun yerine Sakarya
Milletvekili Grup Başkan Vekili Sayın Engin Özkoça aittir.
Buyurun Sayın Özkoç. (CHP
sıralarından alkışlar)
CUMHURİYET HALK PARTİSİ GRUP
BAŞKAN VEKİLİ ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
15 Temmuz Fetullahçı terör örgütünün darbe
girişimidir, cumhuriyet tarihimizin en kanlı darbe girişimidir;
milletimizin ve milletvekillerimizin meşru direnme hakkıyla
engellenmiştir. Bu uğurda yaşamını yitiren
şehitlerimize Allahtan rahmet diliyoruz, gazilerimize minnetlerimizi
sunuyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; 15 Temmuz darbe girişiminin öncesi ve sonrası
vardır; öncesi: Dershaneler, yurtlar, Türkçe Olimpiyatları, Millî
Eğitimde, orduda, yargıda örgütlenmeler, iş dünyasında
örgütlenme ve siyaseti araç olarak kullanmak. Bunu biraz daha açacak olursak bu
dönemde kim Fetullahçı terör örgütüne daha çok yardımcı
olmuştur? Bunun cevabını Sayın Cumhurbaşkanı
vermektedir. 8 Haziran 2018de Cumhurbaşkanı FETÖnün bizim zamanımızda
büyüdüğü iddiasını ben reddetmem. demektedir. 17 üniversite
istediler, verdik; okul için yer istediler, verdik; Türkçe Olimpiyatları
dediler, Tamam. dedik; yurt dışında destek istediler, verdik.
Ne istedilerse verdik. demiştir. (AK PARTİ sıralarından
sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler) Oysa ki asıl olay tam da
bu değildi. Asıl olay, Balyoz ve Ergenekon davalarıdır...
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ORHAN KIRCALI (Samsun) Ayıp ediyorsun!
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen...
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) ...Askerî Casusluktur,
Amirallere Suikast, Poyrazköy, Kozmik Oda ve daha niceleridir. (AK PARTİ
sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Tam
size yakışan bir konuşma yapıyorsun!
ORHAN KIRCALI (Samsun) Ayıp ediyorsun!
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen...
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, FETÖ uzun yıllardan beri örgütleniyor fakat
Türkiyeyi tek başına idare eden bir kişi sayesinde hiç bu kadar
güçlü bir duruma kavuşmamıştı. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
ORHAN KIRCALI (Samsun) Ayıp ediyorsun,
ayıp!
BAŞKAN Arkadaşlar...
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) Bir kişinin
denetimsiz iktidarı sayesinde FETÖ darbe girişiminin
altyapısını hazırlayan savcı Zekeriya Özün önü
açılıyordu. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ORHAN ERDEM (Konya) Yazıklar olsun!
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) Zekeriya Öz Arkanda
ben varım. diyen dönemin Başbakanı sayesinde darbenin bütün
hazırlıklarını elini kolunu sallayarak yapıyordu. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Tankların önünden
niye kaçtınız?
BAŞKAN Arkadaşlar...
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) Bu ülkenin Genelkurmay
Başkanı bir terör örgütünün mensuplarının gizli
tanıklığıyla müebbet hapse mahkûm ediliyordu. Darbeci
generaller ve subaylar tek tek önemli yerlere atanıyordu. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) 15
Temmuz gecesi liderin neredeydi?
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) Vatanseverler
yargılanırken ölüyorlar, hainler görev başına
getiriliyorlardı.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Havaalanından kaçanlardan
bahset!
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) Basın
mensuplarının, akademisyenlerin, dünyaca ünlü tıp
adamlarının, vatanseverlerin sesleri hücrelerde
yankılanıyordu. Adil Öksüz denilen sözde imam, istihbarata ve emniyet
güçlerine rağmen Türkiyede cirit atıyor ve darbe planlıyordu.
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) Yazıklar
olsun!
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) 15 Temmuz FETÖcü
generallerin emriyle köprüler kesiliyor, basın-yayın organları
ele geçirilmeye çalışılıyor, Gazi Meclis darbeciler
tarafından bombalanıyordu. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
Cevap
verilebilir, böyle bir usul yok.
CUMHURİYET HALK PARTİSİ GRUP
BAŞKAN VEKİLİ ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) Ankarada bulunan
Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri ve diğer siyasi partili milletvekili
arkadaşlarımız Türkiye Büyük Millet Meclisine gelerek Öleceksek
bu çatı altında ölelim. dediler, Meclis demokrasimize sahip
çıktı. Çünkü bu Meclis, bu vatan hepimizindi. Halk sokaklara
çıktı, tankların önüne geçti, 251 insanımız şehit
düştü, binlercesi yaralandı. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Kendi genel
başkanın neredeydi?
BAŞKAN Arkadaşlar, sessiz olalım.
Sayın Bak
CUMHURİYET HALK PARTİSİ GRUP
BAŞKAN VEKİLİ ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) Darbe engellendi. El
birliğiyle meşru direnme hakkımızı kullanarak darbenin
önüne geçtik. Darbeyi ne MİT ne bir istihbarat birimimiz haber verdi.
Türkiye ve ülkenin Cumhurbaşkanı eniştesinden öğrendi
darbeyi. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Sen kendi genel
başkanına bak! Tankların arasından nasıl geçti?
BAŞKAN Sayın Osman Aşkın Bak
CUMHURİYET HALK PARTİSİ GRUP
BAŞKAN VEKİLİ ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) Adil Öksüz
yakalandı, çırılçıplak soyulup kelepçelendi, sonra
kelepçeleri söküldü, tekrar giydirildi, eline pasaportu verildi ve
bırakıldı.
NİLGÜN ÖK (Denizli) Yazıklar olsun!
CUMHURİYET HALK PARTİSİ GRUP
BAŞKAN VEKİLİ ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) Zekeriya Öz elini
kolunu sallayarak yurt dışına çıktı, kendisinden hâlâ
haber alınamıyor.
Bütün bu organizasyonların arkasında
dimdik duran kişi Hata ettik, yanıldık, affedin. dedi ve hâlâ
Cumhurbaşkanı. (AK PARTİ sıralarından gürültüler,
sıra kapaklarına vurmalar)
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) Yazıklar
olsun, yazıklar!
ŞAHİN TİN (Denizli) Size
yazıklar olsun!
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Yazıklar
olsun, yazıklar olsun!
CUMHURİYET HALK PARTİSİ GRUP
BAŞKAN VEKİLİ ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) FETÖ yayın
organı Zaman gazetesinin sahiplerinden Fettah Tamince
dışarıda, servetine servet katıyor.
BAŞKAN Sayın Özkoç
CUMHURİYET HALK PARTİSİ GRUP
BAŞKAN VEKİLİ ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) Bank Asyayı
açanlar suçlu değil, para yatıranlar suçlu. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN Arkadaşlar
CUMHURİYET HALK PARTİSİ GRUP
BAŞKAN VEKİLİ ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) İsyan 15 Temmuz
gecesi tankların önüne kendini atan vatandaşlarımızdan
geliyor. (AK PARTİ sıralarından gürültüler, sıra
kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN Sayın Özkoç
Sayın Özkoç
CUMHURİYET HALK PARTİSİ GRUP
BAŞKAN VEKİLİ ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) 15 Temmuz gazisi
Sabri Ünal o geceden sağ çıkmayı başardı
(AK
PARTİ sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına
vurmalar)
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
CUMHURİYET HALK PARTİSİ GRUP
BAŞKAN VEKİLİ ENGİN ÖZKOÇ (Devamla)
2nci tankın
paletlerine kol ve bacağı denk geldi. Cumhurbaşkanı bu
kişiyi kürsüye çıkarıp alnından öptü. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN Arkadaşlar, sessiz olalım.
CUMHURİYET HALK PARTİSİ GRUP
BAŞKAN VEKİLİ ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) Neydi ülkemiz için
canını ortaya koyan gazimizi isyan ettiren? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)
Fetullahçılarla çocukluktan beri Pensilvanyaya defalarca giden, FETÖnün
çağrısıyla üniversite kuran
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen sessiz
olalım.
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) Sayın
Başkan, bu kadar da olmaz, burası darbe savunulacak yer
değildir!
CUMHURİYET HALK PARTİSİ GRUP
BAŞKAN VEKİLİ ENGİN ÖZKOÇ (Devamla)
AKP-FETÖ
kavgasından sonra bile Zaman gazetesinde hisse satın alan Fettah
Tamincenin yargıdan tertemiz çıkmasıydı. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN - Tamam, cevap verilebilir.
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) Cumhuriyet Halk
Partisi her zaman darbeyi savunmuştur.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) O gece
liderin neredeydi?
BAŞKAN Cevap verilebilir.
CUMHURİYET HALK PARTİSİ GRUP
BAŞKAN VEKİLİ ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) FETÖnun
okullarıyla, sendikasıyla, bankasıyla bir şekilde yolu
kesişmiş olan insanlar, çocukları, kardeşleri sorgusuz
sualsiz işten atılıyorlardı. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN Arkadaşlar
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) 15 Temmuz
şehitlerimize hakaret var burada! Şehitlerimize, partililerimize
hakaret yapılıyor. Bu kürsü bunun yeri değildir.
CUMHURİYET HALK PARTİSİ GRUP
BAŞKAN VEKİLİ ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) Darbe
girişiminin kilit ismi 141 kez
ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm edilen
Mehmet Dişlinin ağabeyi Şaban Dişli büyükelçi
yapılıyordu. (CHP sıralarından alkışlar; AK
PARTİ sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına
vurmalar)
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) O kürsüde darbeler
savunulamaz!
CUMHURİYET HALK PARTİSİ GRUP
BAŞKAN VEKİLİ ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) Darbe
girişimiyle ilgili 289 dava açıldı, onlarca
ağırlaştırılmış müebbet, binlerce hapis
cezası alan kişi var, on binlerce insan işten
çıkartıldı. (CHP sıralarından alkışlar; AK
PARTİ sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına
vurmalar)
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) Sayın
Başkan, darbeyi savunuyor! Olamaz böyle bir şey! Olamaz!
BAŞKAN Bir şey duyamıyorum ben
burada.
CUMHURİYET HALK PARTİSİ GRUP
BAŞKAN VEKİLİ ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) Bu kişilerin
içinde asker olan var, polis var, öğretmen var, esnaf var, işsiz var
fakat bir tek siyasi yok.
Peki, ne yapacağız? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)
MUHAMMED FATİH TOPRAK (Adıyaman) Bu
darbeye destek veren sizsiniz!
BAŞKAN Arkadaşlar
CUMHURİYET HALK PARTİSİ GRUP
BAŞKAN VEKİLİ ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) Değerli
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; çözüm, güçlü
Parlamentodadır. (CHP sıralarından alkışlar; AK
PARTİ sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına
vurmalar) 15 Temmuz gecesi Gazi Meclisimizde ölümü göze alan tüm siyasi
partiler el birliğiyle güçlü parlamenter sistemi yeniden tesis etmeliyiz,
15 Temmuz darbe girişimi ve ardından gelen 20 Temmuz sivil darbesinin
ülkemizde yarattığı enkazı kaldırmalıyız.
(CHP sıralarından alkışlar; AK PARTİ
sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar) Yeni
darbelerin oluşmasına engel olmalıyız, demokrasiyi iyi
işleyen bir parlamenter sistem hâline getirmeliyiz. Güçler
ayrılığının temelinde güçlü Meclis,
bağımsız yargı ve denetlenebilir bir yürütme
olmalıdır. Bağımsız yargıyı da
denetlenebilir yürütme olmadan başaramayız.
15 Temmuz kendi halkına kurşun sıkan
FETÖyü de ona yol verenleri de asla unutturmayacaktır. (CHP
sıralarından alkışlar; AK PARTİ sıralarından
gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar) Eğer kurucu bir lider
arıyorsak o kurucu liderin adı Mustafa Kemal Atatürktür. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Eğer bir rejim
arıyorsak onun adı laik ve demokratik Türkiye parlamenter
sistemidir. (CHP sıralarından alkışlar; AK PARTİ
sıralarından Yuh sesleri, gürültüler) Eğer uğruna ölecek
vatan arıyorsak o vatanın adı Türkiye Cumhuriyetidir.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar; AK PARTİ sıralarından Yuh! sesleri,
gürültüler)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) O gece
liderin neredeydi?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) Sayın
Başkan
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Değerli arkadaşlar
Değerli arkadaşlar, özel bir gündemle toplandık. Bu gündemin
manasına, ruhuna uygun bir toplantı cereyan etmesini arzu ediyorum,
hepinizin de bunu arzu ettiğini biliyorum. Usulüyle yürütelim.
Sayın Bostancı
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Bir dakika
Arkadaşlar, grup başkan
vekiliniz konuşuyor.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) Sayın grup
başkan vekili yapmış olduğu konuşmada çok provokatif
bir dille hain terör örgütü ile Sayın Cumhurbaşkanımız
arasında bir yakınlık, ilişki varmış
imasında bulunmuştur. Bu çerçevede söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Bostancı. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
V.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Ankara Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun yaptığı konuşması sırasında
Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanına sataşması
nedeniyle konuşması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) Sayın
Başkanım, değerli arkadaşlar, hepinizi öncelikle
saygıyla selamlıyorum.
15 Temmuzu hatırlayalım. 15 Temmuz gecesi
Marmarise bir suikast timi gitmişti, hedeflerinde Sayın
Cumhurbaşkanı vardı. Biraz önce bu konuşmayı yapan
Sayın Engin Özkoç da herhâlde o olayları takip etmiştir. O alçak
terör örgütünün hedefindeki 1 numaralı isim Sayın
Cumhurbaşkanıydı.
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) Ve
ailesi!
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) 1
numaralı hasım Sayın Cumhurbaşkanıydı. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Özkoçun da hedefinde Sayın
Cumhurbaşkanımız vardı.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Beni üzen
şudur: Aynı gece burada bütün partilerden milletvekilleri vardı
ve onlar demokrasiye sahip çıktılar. Lütfen Marmarisi
hatırlayın, oradaki suikast timini hatırlayın ve burada
darbeye direnen bütün partilerden milletvekillerini hatırlayın.
Sayın Engin Özkoç, sizin konuşmanız
Marmarise paralel düşüyor, başka hiçbir yere değil. (AK
PARTİ sıralarından Bravo! sesleri, ayakta alkışlar)
Biz, burada, Türkiyenin demokrasisine, millet
iradesine kastetmiş bir terör örgütüne karşı, şurada
bulundukları partiler farklı olsa bile
(AK PARTİ ve CHP
sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN Arkadaşlar
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Sayın
Başkan
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Değerli
arkadaşlar, burada farklı partiler var, farklı
yaklaşımlar var, farklı gelecek tasavvurları var ama temel bir
hususiyetimiz ortak. (AK PARTİ ve CHP sıraları arasında
karşılıklı laf atmalar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Biz
demokrasiden yanayız, millet iradesinden yanayız; hepimiz böyleyiz.
Burada, hiçbir parti, aralarındaki siyasi rekabet dolayısıyla
BAŞKAN Sayın Bostancı, bir dakika
Buyurun.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla)
terör
örgütüne yönelik bir angajman çerçevesinde bu rekabeti yürütme
haksızlık ve hadsizliğine sahip çıkamaz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Türkiyenin geçmişinde neler
olduğunu hepimiz biliyoruz, millet balık hafızalı
değil. Sayın Özkoç Ergenekon ve Balyoz olaylarından bahsetti.
Onları kim yargılamıştı
Sayın Özkoç? FETÖ terör örgütü.
AHMET KAYA (Trabzon) - Savcısı kimdi?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) O zamanlar
aynı yalanlarla, ihbarlarla, sahtekâr yöntemlerle bu işleri
yürüttüğünü söylüyordunuz.
AHMET KAYA (Trabzon) Milletin aklıyla alay
etmeyin!
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Aynı
yöntemlerle bunlar 17-25 Aralığı gerçekleştirdiğinde
sizin pozisyonunuz neydi, düşünmek lazım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Şantaj, montaj kasetleri burada
yayınlandı!
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Mesele acaba
ilke mi? Mesele demokrasi mi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın
Bostancı.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Mesele hak ve
hukuka sahip çıkmak mı, yoksa her hâlükârda ve her şartta
iktidara yönelik bir akılla davranmak ve her türlü yola müracaat etmek mi?
Bu konuda kendinizi check etmeniz gerekiyor.
Aslında söylenecek çok söz var. Böyle bir
günde, emin olun, gönül isterdi ki burada Meclis, 15 Temmuzun
hatırasına sahip çıksın. Özgür Özel buradaydı, Levent
Gök buradaydı, bizim milletvekillerimiz buradaydı. Burada, sahip
çıkılacak olan o hatıradır; burada sahip
çıkılacak olan, darbeye karşı ortak duruştur. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Ama ne yazık ki
farklı bir akılla, kesinlikle terör örgütünün ekmeğine yağ
sürecek bir anlayışla siyasi rekabetin bir unsuru yapılan, onu
araçlaştıran bir tavır, bir konuşma sergilenmiştir;
bunun için çok üzgünüm.
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
konuşmacı Marmaris ruhuyla eş düşmüştür. diyerek bir
terör örgütü ile grubumuzu
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Bir dakika arkadaşlar, lütfen,
duyamıyorum.
Sayın Özkoç
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Konuşmacı,
bir terör örgütü ile benim eş düştüğümü ilzam ederek bana
sataşmada bulunmuştur. Sataşmadan söz istiyorum efendim.
BAŞKAN Sayın Özkoç, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
Yeni bir sataşmaya fırsat vermeden,
lütfen
Özel gündemle toplandık; Millî Birlik Gününün anlamına uygun
olsun görüşmelerimiz, müzakerelerimiz.
2.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Ankara Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; burası Türkiye Büyük
Millet Meclisi. (AK PARTİ sıralarından Hadi ya! sesleri,
gürültüler) Türkiye Büyük Millet Meclisinde
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - Beni konuşturmamak
sizin alışkanlığınızdır, milleti
konuşturmamak da sizin
alışkanlığınızdır. (AK PARTİ
sıralarından Ne alakası var? sesleri, gürültüler)
Burası Türkiye Büyük Millet Meclisi. Türkiye
Büyük Millet Meclisinde 15 Temmuzu konuşurken 15 Temmuzdaki bu darbe
girişimine alet olanları, bu darbe girişimine yardım ve
yataklık yapanları, bu darbe girişimini hazırlayan
ŞAHİN TİN (Denizli) Yalan
söylüyorsun!
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) -
az önce sizin de
ifade ettiğiniz gibi, Zekeriya Özün Ben senin arkanda dimdik duruyorum.
diyenleri soruşturmak bu Meclisin hakkıdır; bunu sonuna kadar
soruşturacağız.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) FETÖ ne oldu? FETÖ ne oldu?
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - Bu konuda bizi hiç
kimse engelleyemeyecek. (CHP sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) FETÖnün asıl hamisi CHP Genel Sekreteri Kasım
Gülek.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sen laf atma bari ya!
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) Burada Balyoz ve
Ergenekon davalarında bu ülkenin Genelkurmay Başkanını bir
teröristin gizli tanıklığıyla hapse atıp da bu ülkenin
generalleri ve subayları orada hücrelerde yatarken siz darbeye neden olan
generalleri ve subayları getirirseniz, bunu sorgulamak bu Meclisin
hakkıdır.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Hepsini temizliyoruz.
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) Hiç kimseye
peşinen söyleyeceğimiz bir söz yoktur ama yargıyı serbest
bırakın, yürütmenin üstünden denetimi kaldırmayın. Bu ülke
yargının olduğu, yürütmenin olduğu, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin yasama hakkının gasbedilmediği, demokratik parlamenter
bir şekilde yönetilen bir ülke olsun istiyoruz. Bunun için sonuna kadar
mücadele edeceğiz. (CHP sıralarından alkışlar, AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) 15
Temmuzda liderin neredeydi?
IV.-
ÖZEL GÜNDEM (Devam)
A)
15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günü Görüşmeleri (Devam)
1.-
15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Gününün anlam ve öneminin belirtilmesi
görüşmeleri (Devam)
BAŞKAN Arkadaşlar, şimdi, söz
sırası, Halkların Demokratik Partisi Eş Genel
Başkanı ve Meclis Grubu Başkanı İstanbul Milletvekili
Sayın Pervin Buldanın yerine, İstanbul Milletvekili Grup
Başkan Vekili Sayın Hakkı Saruhan Oluça aittir.
Buyurun Sayın Oluç. (HDP sıralarından
alkışlar)
HALKLARIN DEMOKRATİK PARTİSİ GRUP
BAŞKAN VEKİLİ HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın vekiller, üç yıl önce 15 Temmuzda
bir darbe girişimi yaşandı. Biliyoruz ki Türkiye'nin son
altmış yıllık tarihi, aynı zamanda bir askerî, sivil
ve siyasi darbeler, muhtıralar tarihidir: 27 Mayıs 1960, 22
Şubat 1962, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980, 28 Şubat 1997, 27 Nisan 2007
ve 15 Temmuz 2016. Hukukun üstünlüğünün olduğu; evrensel demokratik
değerlerin, hak ve özgürlüklerin, demokratik kurumların
işlediği hiçbir ülkede görülemeyecek bir darbeler silsilesidir bu. Hem
15 Temmuz 2016daki darbe girişimine karşı direnirken hem de tüm
darbe süreçlerinde yaşamlarını yitiren
yurttaşlarımıza bir kez daha Allahtan rahmet diliyor,
ailelerine ve tüm halklarımıza başsağlığı
dileklerimizi bir kez daha iletiyoruz.
Sayın vekiller, darbe demek, demokrasi
düşmanlığı demektir; darbe demek, insan hak ve
özgürlüklerinin yok sayılması demektir; darbe demek, hukuksuzluk
demektir, hukukun üstünlüğü yerine üstünlerin hukukunun geçmesi demektir.
Diğerlerinde olduğu gibi 15 Temmuz darbe
girişimi de aslında göz göre göre gelmiştir. 15 Temmuzdan önceki
Meclis tutanaklarına ve açıklamalara bakıldığında
partimiz, darbe ihtimaline karşı defalarca dikkat çekmiş,
yaşanmakta olan süreç konusunda iktidarı defalarca uyarmış
ve her tür darbeye karşı net duruşumuzu defalarca
vurgulamıştır. Unutulmamalıdır ki bu Meclis, 15 Temmuz
darbe girişiminin bastırılmasından bir gün sonra, 16
Temmuzda bir araya gelmiş; halkın şahitliğinde tüm parti
genel başkanlarının ve Meclis Başkanının
imzasının bulunduğu darbe karşıtı bir ortak
bildiri dünyaya duyurulmuştur, grubumuzun da aralarında olduğu
tüm partilerin ortak imzasıyla darbecilere karşı birlikte
direnme zemini yaratılmıştır. O gün Meclis kürsüsünde
konuşma yapan ve ortak bildiriyi partimiz adına imzalayan Grup Başkan
Vekilimiz Sayın İdris Baluken bugün cezaevindedir, o dönemki Eş
Genel Başkanlarımız Selahattin Demirtaş, Figen
Yüksekdağ ve diğer vekillerimizin de cezaevinde oldukları gibi.
Sayın milletvekilleri, evrensel ve tarihsel
kuraldır: Darbeciler, iktidarı ele geçirirlerse demokrasiyi ve hukuku
ortadan kaldırırlar, özgürlükleri ve hakları askıya
alırlar; buna karşılık, başarısız olurlarsa
darbeyi püskürtenlerin önüne yürünecek iki yol çıkar: Ya demokrasi,
hukuktaki boşlukları ve eksikleri, aykırılıkları
ortadan kaldırmak ve daha güçlü bir demokrasi sayesinde halkın,
toplumun darbeci zihniyetler karşısında sivil ve güçlü
direnişini kalıcılaştırmak ya da durumu fırsat
olarak görüp kendi iktidar alanını güçlendirmek.
Yine, evrensel ve tarihsel bir gerçekliktir ki
darbelerin panzehiri, demokratik siyasetin ve toplumsal adaletin
güçlendirilmesidir. Darbelerin olmaması için evrensel demokratik hak ve
özgürlükler, hukukun üstünlüğü, demokratik cumhuriyetin değerleri ve
hakları, kurumları işletilmeli ve genişletilmelidir.
Türkiye özgülünde ise Kürt sorununda demokratik ve barışçı bir
çözümün gerçekleştirilmesi, yeni darbe ortamlarının
doğmaması, darbe süreçlerinin işlememesi için elzem olandır
çünkü demokrasinin gelişmesi ile Kürt sorununun demokratik çözümü
birbirinden ayrılmaz ikilidir.
Ne yazık ki 15 Temmuz darbe girişimine
karşı Türkiye Büyük Millet Meclisinin ve kamuoyunun gösterdiği
toplumsal refleks ve kararlı duruş, iktidar tarafından
demokratik siyaseti güçlendirme ve darbeci, FETÖcü zihniyet
karşısında demokrasi, hukuk, toplumsal adalet ve özgürlükler
zeminini geliştirme yönünde değerlendirilmemiştir. İktidar,
kendi durumunu hukuksuzluk, baskı ve adaletsizlikle
sağlamlaştırma yolunu seçmiş, yaşananları mutlak
iktidarının tesisi için Allahın lütfu olarak görmüştür.
Yani Meclisin kendisine yakışır şekilde ortaya koyduğu
darbe girişimine karşı ortak mücadele iradesi, sadece dört gün
sonra iktidar partisi tarafından reddimirasa
uğramıştır. 20 Temmuz 2016da etkileri onlarca yıl
hissedilecek OHAL ilanı da 4 Kasım 2016da eş genel
başkanlarımızın da aralarında bulunduğu 15
vekilimizin aynı anda siyasi bir operasyonla gözaltına
alınması ve tutuklanması da demokratik siyaseti tasfiye
girişimi olarak bu sürecin devamında yaşanmıştır.
İktidar, ülkeyi iki yıl OHAL ve kanun
hükmünde kararnameler rejimiyle yönetmiş, toplumsal muhalefet ve
demokratik siyasete karşı baskı ve hukuksuzlukları
artırmıştır. OHAL şartları altında
hukuksuzluklar yapılmıştır: On binlerce insan hüküm
olmaksızın işlerinden, barış isteyenler üniversitelerden
KHKlerle ihraç edilmiş; birçok gazete, televizyon ve radyo kanalı,
sivil toplum örgütleri, kadın kuruluş ve dernekleri
kapatılmış, gazeteciler tutuklanmıştır.
Basın özgürlüğüne, haberleşme ve iletişim haklarına
yönelik baskılar artırılmış, sosyal medya ve dijital
medya alanında büyük baskılar ve yasaklar
yaratılmıştır. Seçilmiş 94 belediyeye kayyumlar
atanarak Kürt halkının iradesi gasbedilmiş, belediye
başkanlarımız tutuklanmıştır. Grev hakkı
engellenerek işçilerin, emekçilerin hak arayışlarına son
verilmiş, toplantı ve gösteriler yasaklanmıştır.
Yargıya talimatlar verilmiş, yargı bağımlı ve
taraflı hâle getirilmiştir. Asker ve sivil bürokraside, devletin her
kurum ve kademesinde darbeciler bulunurken darbe girişiminin siyasi
ayağı ne hikmetse meçhulde bırakılmıştır.
Bu konuda Mecliste verilen araştırma
önergeleri iktidar ortakları tarafından defalarca
reddedilmiştir; hâlbuki bu konu, kesinlikle araştırmaya muhtaç
bir konudur. Şunu açık bir şekilde kabul etmemiz gerekir ki
demokratik kamuoyu ve toplum, 15 Temmuz darbe girişiminin
karşısında fiilen ve politik olarak sağlam durmuş ve
her türlü fedakârlığı yapmıştır ama ne yazık
ki iktidarın tutumu nedeniyle bu ülkede darbeciler yenilmiş olsa da
demokrasiden uzaklaşılmaya devam edilmiştir.
Sayın vekiller, halk, kısır
tartışmalar içinde olan siyaset kurumuna son bir yılda 3 kez
açık mesaj vermiştir. 24 Haziran 2018, 31 Mart ve 23 Nisan 2019
seçimlerinde ezilen, haksızlığa uğrayan, adaletsizliği
hisseden ve mağdur olanların itirazları güçlü bir
değişim mesajında kendini göstermiştir. Bu mesaj; gelecek
için adil, eşitlikçi, özgürlükçü ve demokratik bir yaşam umudunu da
büyütmüştür. Türkiye halklarının demokrasiye ve adalete olan
özlemini, özgürlük talebini gerçekleştirmek için siyaset kurumuna
verdiği bu mesajı iyi okumak gerekir. Unutmayalım ki halkın
her değişim talebi siyasi partilere bir fırsat sunar.
Halkın adalet, eşitlik ve demokratikleşme taleplerine cevap
olmanın şimdi zamanıdır. Siyaset kurumunun demokratik
cumhuriyetin inşası için üzerine düşeni yapması
kaçınılmazdır ve acil gündemimizdir.
Sayın milletvekilleri, Türkiye'nin
yaşadığı toplumsal, siyasal, kültürel ve ekonomik
sorunların çözümü, demokrasi, eşitlik ve toplumsal adaletin tesis
edilmesinden geçer. Darbe girişiminin 3üncü yılında bir kez
daha bu gerçekleri hatırlatarak demokrasi ve toplumsal adalet mücadelesini
büyütme irademizi vurguluyoruz. Hiçbir etnik kimliği, inancı ve
görüşü ötekileştirmeden, ölüm siyasetini değil yaşatma
siyasetini hâkim kılmak halklarımıza ve gelecek kuşaklara olan
borcumuzdur. Bu kapsamda, siyaseti özgür tartıştırarak,
uzlaşıyı demokratik yöntemlerle sağlayarak ve evrensel
hukuku esas alarak demokratik bir anayasayı oluşturmamız
gerekiyor yani bir toplumsal sözleşmeyi bu ülkede yaşayan her bir
yurttaşın kendini ait hissedeceği bir anlayış ve
içerikle inşa etmeliyiz.
Demokratik sıfatı, hangi sistem olursa
olsun vazgeçilmez olandır. Geçmişteki anayasa
tartışmalarında da defalarca vurguladık, bir kez daha
söylüyoruz: İster başkanlık, ister yarı başkanlık,
isterse parlamenter sistem olsun, hepsinin olmazsa olmazı, güçlü bir yerel
demokrasi ve demokratik değerler, ilkeler ve kurumlar üzerinde inşa
ediliyor olmalarıdır; müzakereci ve katılımcı bir
demokrasi anlayışını esas almalarıdır. Demokratik
anayasa tartışmalarını rejimin adının ne
olduğu gibi kısır çekişmelere payanda etmeksizin, bütün
siyasi partiler, akademisyenler, hukuk kurumları ve sivil toplum
kuruluşlarının yeni anayasayı tartışarak hazırlamaya
başlaması siyaset kurumunun saygınlığını
artıracaktır. Bugün var olan sistemle ilgili iktidar
tarafının revizyon tadilat MR çekmek kireçlenme ve
tıkanma olan, verim alınamayan noktaların temizlenmesi
değişiklikler yapılması sözlerinin konuşulması
iyi bir fırsat olmalıdır. Yeni bir anayasa bu toprakların
demokrasi tecrübesiyle gerçekleştirilmeli, mutlak iktidarın
sınırlandırılması anlayışı önemli bir
başlık olmalıdır. Çünkü açıktır ki mutlak iktidar
ve mutlak hâkimiyet, mutlak demokrasisizlik ve mutlak adaletsizlik demektir.
Cumhuriyetin demokratikleştirilmesi yeni anayasanın temel gündemi
olmalıdır. Bu ülkedeki farklı kimliklerin, kültürlerin,
inançların ve ana dillerin güvence altında saygın ve eşit
yaşaması, yerel demokrasinin geliştirilmesi ve yerel
yönetimlerin demokratikleştirilmesi esas alınmalıdır. Kuvvetler
ayrılığını, denge denetleme mekanizmalarını
yeniden işlevli ve işler kılan; üstünlerin hukuku yerine hukukun
üstünlüğünü, bağımsız ve tarafsız yargıyı
tesis eden; demokratik hak ve özgürlükleri, kurum ve işleyişleri
layıkıyla kullanılır hâle getiren ve
Cumhurbaşkanını tarafsız kılan bir anayasal düzenleme
acil ihtiyaçtır.
15 Temmuz darbe girişiminin yıl dönümü
vesilesiyle bir kez daha vurgulayalım ki bu ülkeyi apoletli ya da sivil
darbelerin tarihi olmaktan çıkarmanın yolu, demokratik anayasa
tartışmalarını vakit gecikmeksizin devreye koymaktır.
Demokratik anayasayı müzakere ederken Kürt sorunu başta olmak üzere,
bütün tarihsel ve toplumsal sorunların toplumsal uzlaşma ve
barışla demokratik çözümü hedef alınmalıdır; tarihsel
ön yargılar, demokrasi korkusu ve iktidar hırsı bagajlardan
atılmalıdır; ortak vatan, demokratik cumhuriyet hedefine
birlikte ve eşit koşullarda uluşmanın yolu birlikte
bulunmalıdır.
Sayın milletvekilleri, demokratik anayasaya
giden yolun dikenli olduğunu hepimiz biliyoruz; bu sebeple dikenleri de
temizlememiz gerekiyor. Bu yol temizliği için ceza yasalarının
evrensel ve demokratik hukuk normlarına uygun hâle getirilmesine, adil
yargılanma ortamının oluşmasına ve infaz
yasalarında demokratikleşmeye yani topluca köklü bir yargı reformuna
acilen ihtiyaç vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HALKLARIN DEMOKRATİK PARTİSİ GRUP
BAŞKAN VEKİLİ HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) Bitiriyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Tamamlayalım.
Buyurun.
HALKLARIN DEMOKRATİK PARTİSİ GRUP
BAŞKAN VEKİLİ HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) Demokratik
anayasaya giden dikenli yolu temizlemek, içinde bulunduğumuz ekonomik ve
sosyal krizlerin çözümüne de yardımcı olacaktır.
Sorunlarımızı demokratik siyasetle ve diyalogla çözmeliyiz.
Demokratik müzakere temel düsturumuz olmalıdır. Toplumsal
barışa ulaşmanın yolu, toplumsal uzlaşmanın
gerçekleşmesidir.
Bu duygu ve düşüncelerle Halkların
Demokratik Partisi olarak bugüne kadar gerçekleşmiş darbeler sonucu
yaşamını yitiren her düşünceden
yurttaşımızı tekrar anıyor; tutuklu olan, başta
partili seçilmişlerimiz ve siyasetçilerimiz olmak üzere, tüm demokrasi ve
hak arayıcılarına bir kez daha selamlarımızı ve
sevgilerimizi iletiyoruz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi söz sırası,
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı ve Meclis Grubu
Başkanı Osmaniye Milletvekili Sayın Devlet Bahçelinin yerine,
Manisa Milletvekili Grup Başkan Vekili Sayın Erkan Akçaydadır.
Buyurun Sayın Akçay. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ
GRUP BAŞKAN VEKİLİ ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın
Cumhurbaşkanım, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yakın tarihimizin en hainane kalkışması olan 15 Temmuz 2016
tarihinin 3üncü yıl dönümü münasebetiyle Türkiye Büyük Millet Meclisinin
bu özel birleşiminde toplanmış bulunuyoruz. Sözlerime
başlarken muhterem heyetinizi ve aziz Türk milletini, Milliyetçi Hareket
Partisi adına saygıyla selamlıyorum.
15 Temmuz alçak FETÖ tertibinde, Genelkurmay
Karargâhı işgal edilmiş, köprüler tutulmuş, tanklar cadde
ve sokaklara çıkmış, kamu kurumları ve askerî üs bölgeleri
kurşunlanmış, bombalanmış, ele geçirilmeye
çalışılmıştır. Millet malı olan uçak ve
helikopterlerle vatandaşlarımız ve polislerimiz şerefsizce
hedef alınmış, Gölbaşındaki Polis Özel Harekât
Başkanlığı bombalanarak 51 polisimiz şehit
edilmiştir. Bu darbe girişimi; Cumhurbaşkanını,
Hükûmeti, topyekûn devleti, Türk milletini, millî iradeyi ve siyaset
kurumlarını hedef almıştır. Millî irade ve hukuk yok
edilmek, ülkemiz kaosa sürüklenerek iç savaş çıkarılmak
istenmiştir. 15 Temmuzda eli kanlı FETÖcü teröristler, Türkiye
Cumhuriyetini ele geçirmek, ülkemizi işgal etmek için darbe
girişiminde bulunmuştur ancak Türk milleti canı pahasına tankların
önünde durmuş, gözünü kırpmadan kurşunlara meydan okumuş,
bombalara etten duvar örmüştür; şehit olmuş ancak devletimize
diz çöktürmek isteyen hainlere geçit vermemiştir. Bu anlamda 15 Temmuz,
Türk milletinin iradesine sahip çıktığı, yeniden
diriliş destanını yazdığı gündür. 15 Temmuzda
içinde bulunmakla iftihar ettiğimiz millî iradenin tecelligâhı Gazi
Meclisimiz tarihinde ilk kez bombalanmış ve
kurşunlanmıştır. Meclisimiz milletimizin şanına
yaraşır bir şekilde şahlanan birlik ruhuyla FETÖcü
hainlerin ve efendilerinin oyunlarını bozmuş, Meclisin işgalini
önlenmiştir.
Hainler tarafından 251 kahramanımız
şehit edilmiş, 2.734 vatandaşımız
yaralanmıştır. Darbecilerin bombalarına,
kurşunlarına göğsünü siper eden, tankların önüne
çıkarak darbe girişimine direnen şehitlerimize Allahtan rahmet
dilerken kahraman gazilerimize, darbeye karşı ülkemize ve demokrasiye
sahip çıkan aziz vatandaşlarımıza şükran ve
saygılarımızı sunuyoruz.
FETÖ, asırlardır devam edegelen
Anadolunun istila planlarının 21inci yüzyıldaki
adıdır. Yıllar boyunca din kisvesi ve cemaat maskesiyle topluma
ve devlet kurumlarına sinsice sızan FETÖ terör örgütü, bir virüs gibi
toplumu ve devlet kurumlarını felç etme girişiminde
bulunmuştur. Devlet, onun bunun yuvalanacağı, informel
yapıların sızıp gizli gündemini icra edeceği bir yer
değildir, olmamalıdır. Devlet, Türk milletinin siyasi
teşkilatlanması, egemenliğinin güvencesi, istikbalinin
garantisidir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 15 Temmuz hadisesi bize göstermiştir ki anlamsız
çekişmeler, sonuçsuz polemikler, demagojiler, sert kutuplaşmalar
bitmelidir. Hepimiz temel millî meselelerde ve hedeflerde
buluşabilmeliyiz. Ucuz siyaset bezirgânlarına fırsat
verilmemelidir. Düşman bellidir. Canına kastedilen, Türkiye
Cumhuriyeti ve Türk milletidir. Bu düşmanlara karşı
birleşemeyeceğiz de neye karşı, kime karşı
birleşeceğiz? Ayrımız gayrımız yoktur.
Müştereklerimiz farklılıklarımızdan daha çoktur.
Anımız birdir, adımız birdir, ahdimiz birdir; biz Türk
milletiyiz, 7 bölge, 4 mevsim, 81 vilayetle hep birlikte Türkiyeyiz.
Emperyalist uşağı, kripto FETÖcüler ve demokrat kisveli PKK
muhipleri ülkemizi kaosa sürüklemek için fırsat kollamaktadır. Bu
nedenle siyasi görüşümüz ne olursa olsun hainlere karşı birlik
olmak zorundayız.
FETÖcü hainler Türkiyenin
varlığını, millî birliği ve bütünlüğünü,
demokrasiyi hedef alırken bazı siyasi şahsiyetler 15 Temmuz
darbe girişimi hakkında tiyatro kontrollü darbe gibi söylemlerle
FETÖcü hainlerin propagandasına varan konuşmalar
yapabilmişlerdir. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar) 15 Temmuz kalkışmasına tiyatro kontrollü
darbe diyenlerin bizatihi kendileri kontrollü siyasetçilerdir. (MHP ve AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) 15
Temmuza tiyatro kontrollü darbe diyerek FETÖ ağzıyla konuşanlar,
251 şehide, 2 binden fazla, 2.700 gazimize ne diyecektir? Hatta
bunların bazıları FETÖyle mücadele sürecinin basın
özgürlüğüne yönelik bir tehdit olduğunu bile söylemiş, FETÖ
kuruluşlarına sahip çıkmış, FETÖcü tutukluları
meydanlarda alkışlatmıştır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, ihanetin
özgürlüğü olmaz, millete karşı suçun özgürlüğü olmaz,
cinayetin özgürlüğü olmaz, işgal heveslerinin özgürlüğü olmaz,
darbeye teşebbüsün özgürlüğü olmaz. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar) 15 Temmuz darbe girişiminden sonra FETÖyle acil,
etkin mücadele edilsin, Türkiye tekrar darbe tehdidiyle karşı
karşıya kalmasın diye OHAL yasası
çıkarılmıştı. OHAL, millete pusu kuran hainlere
karşı alınmış, anayasal ve acil bir tedbirdir. OHAL
yasasıyla kamu kurum ve kuruluşlarında, bürokraside, sosyal
hayatta, ekonomide, üniversitelerde FETÖyle topyekûn ve süratle mücadele
edilmiştir, edilmektedir ve edilmeye de devam edilmelidir.
ABDnin ve bir kısım Batılı
devletlerin 15 Temmuz hadisesi ve terör örgütleriyle ilgili ikiyüzlü
tavırları tehlikenin geçmediğini, tehditlerin devam
ettiğini göstermektedir. FETÖcü hainler, PKKlılardan sonra, ABD ve
Avrupanın ikinci gözdesi hâline gelmiştir. ABD ve Avrupa FETÖnün
avukatlığına soyunmuştur çünkü suç ortaklığı
gün gibi ortaya çıkmıştır; çünkü FETÖ bunların ucuz
maliyetli maşasıdır, Truva Atıdır. 15 Temmuzda darbe
ve işgal girişiminde hedefine ulaşamayan hainler ve efendileri
ekonomik operasyonlara da girişmişlerdir. Ekonomik dengelerle oynanarak,
kur üzerinde baskı kurularak, sıcak para kozu kullanılarak
Türkiye köşeye sıkıştırılmak istenmiştir.
Sayın milletvekilleri, daha önce de
değişik vesilelerle dile getirdiğimiz bazı hususları
yeniden ve özetle dile getirmek istiyorum. FETÖyle mücadelede devlet aklı
topyekûn devrede olmalıdır. Sınırlı sayıda
kişinin, kısıtlı sayıda devlet ve siyaset
adamının gayret ve çabasıyla FETÖyle mücadele etmek
imkânsızdır. FETÖyle mücadelenin bir stratejisi olmalı, siyasi
ve hukuki eylem planı hazırlanmalıdır; fikrî temelleri,
millî hedefleri, hukuki sınırları belirlenmelidir.
FETÖcülüğün standart bir tanım ve tasviri yapılarak bu terör
örgütüyle mücadelenin öncelikleri belirlenmelidir. Biriken sosyal maliyetler,
devlete karşı yükselen ön yargılar ve toplumsal tabana
yayılan mağduriyetler giderilmelidir. 15 Temmuz darbesinin her türlü
elemanları, her alanda siyasi elemanları ve FETÖnün bütün
bağlantıları tespit edilip yargı önüne
çıkarılmalıdır. Tabii ki bunlar önemli ölçüde yargı
önüne çıkarılmış, önemli bir kısmı da
mahkûmiyetlerini almışlardır. FETÖnün en son ferdi
yakalanıp adalete teslim edilinceye kadar FETÖyle mücadeleye devam
edilmeli, Pensilvanyadaki teröristbaşı ülkemize getirilerek
yargılanmalıdır.
Türk milleti dün olduğu gibi bugün de
devletimizin kudretiyle hiçbir hain güce boyun eğmeyecek, yenilmeyecektir
ancak unutulmamalıdır ki tarih, geçmişten ders
çıkarmayanların hezimetleriyle doludur. Milliyetçi Hareket Partisi
meseleye siyaset dışı bakmakta, tarih penceresinden millî
şuur ve ruhla yaklaşmaktadır. Hiçbir ayrım yapmadan,
bayrak, vatan ve millet ortak paydasında buluşmanın zamanı
çoktan gelmiştir ve dileyelim ki bu zaman geçmemelidir.
Sözlerime son verirken, 15 Temmuz Demokrasi ve Millî
Birlik Günümüzün yeni bir dirilişe vesile olmasını diliyor,
bütün şehitlerimizi rahmet ve şükranla anıyorum, gazilerimize de
minnetlerimizi sunuyorum.
Saygılar sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi söz sırası
İYİ PARTİ Meclis Grubu Başkanı Edirne Milletvekili
Sayın Orhan Çakırların yerine İstanbul Milletvekili Grup
Başkan Vekili Sayın Yavuz Ağıralioğluna aittir.
Buyurun Sayın Ağıralioğlu.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUP BAŞKAN
VEKİLİ YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) Sayın
Cumhurbaşkanım, Sayın Meclis Başkanım, Sayın
Genel Başkanım, değerli milletvekilleri; 15 Temmuzun
seneidevriyesinde 15 Temmuzu anmak, hem siyasi mesuliyetlerimizi
hatırladığımızı ifşa etmek hem de milletimize
Bizi bu sürece getiren ne kadar iş varsa bunların muhasebesini
yaptık. demek için bir imkândır. Biz bugün 15 Temmuzu
seneidevriyesinde klasik cümlelerle anmak gibi bir mesuliyetsizliği burada
göstermeyecek bir siyasi topluluğuz. Bugün yasama faaliyetini ifa eden bu
Mecliste, FETÖ kalkışmasının, alçak teşebbüsünün
iradesini gölgelemeye çalıştığı, iradesini gasbetmeye
çalıştığı bir yerin içerisinde konuşuyoruz.
Biz 15 Temmuz alçaklığını bir
sebep olarak görmüyoruz, 15 Temmuz bir sonuçtur. 15 Temmuz millet iradesine bir
suikast olmaktan önce, önce milletin şahsiyetine suikast kurmuş bir
şebekenin, milletin iradesine, ahlakına suikast kurmuş bir
şebekenin, milletin din tasavvuruna suikast etmiş, pusu kurmuş
bir şebekenin, milletin bin yıldır bu topraklarda yaşatmaya
çalıştığı değerlere, ideallere aslında tuzak
kurmuş bir şebekenin finalde yaptığı şeni
işin adıdır. 15 Temmuz, aslında, bu topraklarda bin yıldır
varlığımızı üzerine bina etmiş olduğumuz
Müslüman Türk şahsiyetine kurulmuş pusunun nihayetidir.
Dolayısıyla bizi bugün bu Mecliste birbirimizi daha çok dinlemeye,
daha çok anlamaya mecbur edecek olan şey şudur: Siyasi
sağırlığımızın, siyasi
basiretsizliğimizin ödediğimiz bedeli artırdığı
bu ağır kalkışmanın arkasında biz, hep beraber,
devleti ele geçirmek ile devletin hizmetini ele geçirmek arasındaki
farktan doğan suistimal alanlarından beslenen bu alçak organizasyonun
benzerlerinin bir daha böyle bir şeye teşebbüs etmeyeceği
adaleti ve feraseti hâkim kılmak zorundayız. Dolayısıyla
biz, bugün, aslında, 15 Temmuzu anarken kurumlar kurumu olarak devleti
muhafaza edeceğimiz ölçüleri de ihbar etmek zorundayız.
Devlet bir organizasyon olarak en büyük cemaattir,
eğer devlet devlet olmazsa her cemaat devlet olmaya kalkabilir.
Dolayısıyla aklına esenin, gücü yettiğine inananın,
aklına kestirdiği hedefle uygun çalışmalar yapanın
kastedeceği bir örgüt değildir devlet. Devlet, aslında, 15
Temmuz kalkışmasından daha evvel idarecileri vasıtasıyla
şu mesuliyeti taşımak zorundadır; 15 Temmuz
alçaklığı kadar devletimizin düşünmek ve cevabını
vermek, hazırlığını yapmak ve buna benzer
organizasyonların cüret sahibi olamayacağı bir ciddiyeti
inşa etmek zorunda olduğu yer şurasıdır: Erzurumdan
bir emekli vaiz olarak kalkan bir adamın beş bin yıllık bir
devleti, imparatorluklar kurmuş bir milleti ifsat etme cüretini kendinde
bulabilmiş olması düşünülmelidir.
15 Temmuz alçaklığına bizi getiren
süreç muhasebe edilirken aslında, bizim iyi niyetimizden, her birimizin,
sağdan ve soldan siyasetin şöhretli olanlarının tohum
ekildiği zamanlarda müspet, takdir eden, taltif eden cümleleri duyuldu.
Tohum ekildiği dönemlerde sağdan ve soldan, siyasetin en
itibarlı, en şöhretli insanlarının himaye cümleleri
duyuldu. Bugün tekrarına lüzum hissetmediğim pek çok taltif cümlesi
iktidar grubumuzdan da duyuldu.
Tohum ekilme döneminin size denk gelmemiş
olması bu anlamda herkesi mesuliyet altına itiyor ama hasat size denk
geldi. Hasadın size denk gelmiş olmasını, bu şeni
organizasyonun, bu şer organizasyonunun, bu alçak
kalkışmanın otuz kırk yıldır biriktirdiği
enerjinin finalini size denk getiriyor olmasındaki mesuliyetinizi sadece
Biz kandırıldık. diyerek savuşturamazsınız.
Evet, sizin için masumiyet alanı olan bu Biz kandırıldık.
alanı, bundan sonra hiç kimse kandırılmayacak hâle gelene kadar
devletin kurumsallaşmasına dönüştürülmelidir.
Mesuliyetimiz şudur, milletin bu alçak
kalkışmaya karşı 15 Temmuzda meydanlara inerek Türk
siyasetinin omuzlarına, Türk devletinin yöneticilerinin omuzlarına
yüklediği mesuliyet şudur: Biz, Ön Asyanın en büyük ordusunu
beslediğimiz bu topraklarda ruhları üniformalı bir millet olarak
devletimizi ve milletimizi hiçbir şer organizasyonuna yâr etmeyiz; 15
Temmuzda milletimizin, devletimizin idarecilerine verdiği mesaj budur. Biz
ruhları üniformalı bir milletiz ve devletimizi ve milletimizi asla
kurda kuşa yem etmeyeceğiz. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Ama siyasetin omuzlarına milletin bu iradesiyle
yüklemiş olduğu mesuliyet şudur: Sadece FETÖcülerle değil,
FETÖcülükle de mücadele edilmelidir. Mücadelenin esas merkezi FETÖcüleri tek
tek bulup yargılamaktan ibaret değildir. Elbette bu şeni
organizasyona dâhil olan, bununla alakalı Türk devletinin, Türk milletinin
istikbaline pusu kuran her alçaklığın cezasını devlet
verebilmeli; mesullerini bulabilmeli, mesullerini cezalandırabilmelidir
ama esas mesuliyet FETÖcülükle mücadeledir.
Türk milleti, aslında, siyasi
basiretsizliğimiz yüzünden sokaklara düşürülmüş devlet iradesini
alıp tekrar millet iradesinin tecelligâhında devletin hizmetini
görenlere teslim ettiğinde bir mesuliyet daha yüklemiştir
omuzlarımıza, münhasıran yürütmenin başından itibaren
Hükûmetimizin omuzlarına. Ben millet olarak kahredici bir irademle
devletin, milletin istikbaline kastetmiş bu alçaklığa mukabele
ediyorum. cümlesinin peşine omuzlarınıza,
omuzlarımıza yüklenen mesuliyet şudur: Sadece FETÖcüler değil,
bu Türk yurdunda FETÖcülük kahrolmalıdır. FETÖcülük devletin kendi
sensörleri içerisinde mutlaka bir algının takılabileceği
objektif kriterlerle değerlendirilmeli, mücadele alanına
çekilmelidir.
FETÖcülük nedir? FETÖcülük
yalancılıktır. FETÖcülük haramcılıktır.
FETÖcülük talancılıktır. FETÖcülük sadakati istihdam etmektir
liyakat yerine. FETÖcülük, aslında, kendi hakkı olmayan yerleri ele
geçirmek için muhataplarına iftira atmaktır. FETÖcülük,
aslında, siyasi hasımlarına her türlü enstrümanla müdahaleyi hak
görmektir. FETÖcülük, aslında, şahsiyet gaspıdır.
FETÖcülük ortak aklın değil, bilimin değil; naklin,
birtakım rivayetlerin, rüyaların tasallutunda bir milletin
istikbaline pusu kurmaktır. Dolayısıyla, sadece FETÖcüler
değil, devletimizin omuzlarına yük, adaletle bu işlerin önüne
geçerken FETÖcülük denilen şenaat organizasyonunun, FETÖcüler
denilen organizasyonun FETÖcülüğüyle de mücadele etmektir. Şimdi,
biz, bizim omzumuza yüklenen mesuliyeti unutursak şayet, devletin kurumlar
kurumu olduğunu unutursak, devleti ayakta tutan şeyin adalet
olduğunu unutursak, bizim için milat saydığımız günden
evveli ve sonrasına dair suçlar ihdas edersek o zaman adaleti bozmuş,
Türk yurdunu ifsat etmiş oluruz. Bizim dünyaya cevabımız, her
şartta adalettir. Türk milleti tarih sahnesine çıktığı
günden beri her türlü zulme, her türlü kalkışmaya, her türlü
alçaklığa karşı cevabı adalet olan bir millettir.
Bugün Parlamentonun da yürütmenin de Türkiye Büyük
Millet Meclisindeki her bir mebus arkadaşımızın da
mesuliyeti, aslında, Türk yurdunun adaletle ayakta kalacağına
dair bir inancı hayatın her safhasında gösterebilmektir. Bizim
boynumuza borç, sadece devleti idare ederken namluyu bize doğrultuncaya
kadar, dünyanın şer odaklarının gözü gibi davranan Türkiye'deki
şenaat merkezlerinin gözleri bizim kabahatlerimize dönene kadar
göstermiş olduğu bu siyasi ferasetsizliğin mesuliyetini
taşımaktır. Namlu bize doğrultuluncaya kadar ikazların
hepsine kulak kabartmış olmamanız, bugün bazı tenkitlere
sizi muhatap eder. Yani bugün sadece siyasi olarak bir
tartışmanın, bir polemiğin unsuru hâline getirmeye
çalışmıyoruz iktidarımızı. İktidarın on
yedi yıllık dönemi içerisinde
Bu şenaat organizasyonu en büyük
siyasi kuvvetlenme imkânını devriiktidarınızda buldu.
Hatırlatmalarımızın tamamına, 2004teki Millî Güvenlik
Kurulunun hatırlatmalarına bile aslında, -bu bizim muhasebe
cümlemiz olsun- devleti ele geçirmek ile devletin hizmetini ele geçirmek
arasındaki makastan kaynaklanan bir körlük sebep oldu. Yani Ahmet Necdet
Sezerin Başkomutan ve Cumhurbaşkanı olduğu orduya sızılabilir,
Recep Tayyip Erdoğanın Başkomutan olduğu orduya niye
sızılsın? keyfîliğinin önüne geçilmelidir. Devlet bizim
için de bizim milliyetçiliğimizin, mukaddesatçılığımızın
mesuliyet alanı içerisinde de aslında kuralların işleticisi
olarak görülmek zorundadır.
Bizi, savunduğumuz ilkelerin istisnası
olmak bu hâle getirmiştir. Bizi, Bizim nasıl olsa rakiplerimize
müdahale ediyorlar. Biz bunun yanlış olduğunu biliyoruz ama
neticede bu adamlar daha önce bize benzerlerini yapmışlardı.
keyfîliği bu hâle getirmiştir. Kurallara uymak, kurallara
uyanları itibarlı etmek zorundayız. Bu Türk yurdu,
kuralları delenlerin değil, kurallara ittiba edenlerin, kurallara
uyanların yurdu olmak zorundadır. Bugün Hükûmet dâhil Parlamentonun
boynuna borç, bu Türk yurdunu kurallar ülkesi hâline getirmektir. Kurallarla
yaşanacak, adaletle hüküm ferman edilecek; bu millet, 82 milyon bir ve
beraber edilecek bir siyasi şuurun emrine verilecektir. Aksi hâlde, bugün
FETÖ dediğinizin yarın benzerlerini görmekten kurtulamaz hâle geleceğiz.
Bizi, bu topraklarda, her şartta,
kızgınlığımız bile olsa adaletsizlik yapmaktan
menedecek bir inancın da suikast edenidir bu.
Dine de suikast edilmiştir,
dindarlığa da suikast edilmiştir, din adamlarının
toplumdaki itibarına da suikast edilmiştir. Darbenin ilk defa bu
kisvede olanı görülmüştür. Darbenin, darbe teşebbüsünün ilk defa
dinî referanslar içerisinde hiyerarşisini oluşturmuş bir
organizasyonu görülmüştür. Otuz yıl boyunca terfi ettireceği bütün
adamların bütün detaylarıyla terfisini planlayacak bir örgütün, otuz
yıl boyunca hiyerarşide bir aksilik olursa yerine gelecek yedekleri
bile planlayacak kadar detaylı organizasyon kurabilmiş bir örgütün
darbe teşebbüsünün arkasındaki siyaset ayağının hâlâ
bilinemiyor olması bu Meclisin üstünde bir istifhamdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayalım.
İYİ PARTİ GRUP BAŞKAN
VEKİLİ YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) -
Dolayısıyla biz bugün aslında bütün detayları otuz yıl
boyunca, kırk yıl boyunca her şekilde düşünülmüş bir
organizasyonun Darbeye teşebbüs ettik, darbeye kalkıştık
ama darbe yaptıktan sonra diğer detayları planlayacaktır.
demesine itibar edemeyiz. Bunun siyasi ayağının bütün
tafsilatıyla, bütün detayıyla ortaya çıkması, bundan sonra
bu teşebbüse kalkışacak herkesin önünü kesecek bir iradedir,
irade beyanıdır. Eğer bu ayağını eksik
bırakırsak, biz bugün bu teşebbüsün arkasında devlet olmak
gibi bir cinneti otuz yıl boyunca sistematik olarak muhafaza etmiş,
dünyanın bütün istihbarat organizasyonlarıyla güç beraberliği
yaparak Türk devletine, Türk milletine pusu kurmuş bu organizasyonun
devlet yönetimini darbeyle ele geçirdikten sonra kimlerle iş
göreceğini, kimlerle bu işi planlandığını ortaya
çıkaramazsak bu mücadele akim kalacaktır. Dolayısıyla
mesuliyetlerimizin farkında olarak çocuklarımıza içinde hür ve
müreffeh yaşayacakları bir vatan bırakacaksak Türk yurdunun
olmazsa olmaz ilkesinin adalet olduğunu hem unutmayacağız hem de
unutturmayacağız. Kimseye olan
kızgınlığımız bizi zulme, zulmetmeye
dönüştürmeyecek. Biz devleti sadece hesap sorarken değil, hesap
verirken de göstermek zorundayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İYİ PARTİ GRUP BAŞKAN
VEKİLİ YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla)
Başkanım, bir dakika
BAŞKAN Buyurun.
İYİ PARTİ GRUP BAŞKAN
VEKİLİ YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) Dinî
referanslarımız içerisinde kendisine çok atıf
yaptığımız Hazreti Ömerin hayatından atıflar
yaparak bugünün hassasiyetine konu olacak bir sürü örneğini
hatırlatarak siyaset yapıyoruz. Ganimetten düşmüş paydan
üstüne bir gömlek diktirdiği için Biz gömleği yarım
giymişken senin üstündeki tam gömleğin hesabı nedir? diye soran
ashaba cevabını kendi çocuğundan veren bir anlayışla
siyaset yapıyoruz, yapıyorsunuz. Dolayısıyla
hesabını vermek zorunda olduğunuz şey şudur: Adalet,
sadece kendi yakınlarınızı, kendi siyasi vizyonunuza
yakın olanları muhafaza etme gücü hâline gelmemelidir. Adalet,
hasımlarınızın bile gönül rahatlığıyla
Benim hakkım yenmeyecek, burada Türk adaleti diye bir şey
vardır. diye başvurabildiği mekanizmanın adıdır.
İnşallah, Türk milletinin, Türk devletinin
istikbaline dair göstermiş olduğumuz 15 Temmuzdaki irade, ilanihaye
bizim varlığımızın, ilanihaye bu topraklardaki
istinadımızın delilidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bitirelim lütfen.
İYİ PARTİ GRUP BAŞKAN
VEKİLİ YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) - Tamamladım
Başkanım.
Ben, sözlerime nihayet verirken millet iradesine
ömrünü vermiş, millet iradesi örselenmesin diye ömrünü vermiş ve
vedasında milletin hüsnüşehadet ettiği bir kahramanın
sözüyle dünyanın bütün şer odaklarına irademizi beyan etmiş
olayım, Muhsin Yazıcıoğlunun sözünü anayım: Kan
dökmeyi seven bir millet değiliz ama mevzubahis olan vatansa dünyanın
şah damarını keseriz. Dolayısıyla, bu irademizle bu
topraklardayız, devletimizin, milletimizin istikbaline kasteden herkes
milletimizden bu iradeyi görecektir. Millet, devletini de böyle görmek
istemektedir.
Yüce heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Şimdi, söz sırası Türkiye
İşçi Partisi Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili
Sayın Erkan Başa aittir.
Buyurun Sayın Baş. (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
TÜRKİYE İŞÇİ PARTİSİ
GENEL BAŞKANI ERKAN BAŞ (İstanbul) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Hazırunu ve ekranları başında
bizleri izleyen tüm işçileri, emekçileri, alın teriyle yaşayan
ülkemizin tüm onurlu insanlarını saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum.
Doğrudan ABD emperyalizmi tarafından
örgütlenmiş bir karşı devrimci örgüt olarak gördüğümüz darbe
girişiminde yaşamını kaybeden tüm
yurttaşlarımızı saygıyla anıyorum.
Değerli arkadaşlar, demokrasiden bolca söz
edilen böyle bir günde dahi grubu olmayan bir partinin temsilcisi olarak maruz
kaldığımız bu ayrımcılığı ve söz
hakkımızın üç dakikayla sınırlandırılmasını
bir kez daha halkımızın takdirine sunuyoruz.
Günün anlamına uygun olarak söyleyeyim:
Darbelere karşı demokrasiyi, halkın söz hakkını
savunanlar vekillerinin bile konuşturulmasını
sağlayamıyorlarsa bu, bizim açımızdan büyük bir çelişkidir,
halkımız bunu takdir edecektir. Dolayısıyla, bu kısa
süre içerisinde elli, altmış yıllık bir tarihsel kesiti
kapsayan 15 Temmuz darbe girişimine dair sadece birkaç noktaya işaret
etmekle yetineceğim.
Birincisi, sanıyorum aramızda bulunan
herkes biliyor fakat hiç kimse dile getirmek istemiyor. Bu hain örgütün ilk
teşkilatlanması Komünizmle Mücadele Dernekleri adı altında
gerçekleştirilmiştir. Bu, önemsiz bir şey değildir sevgili
arkadaşlar ve doğrudan Amerika Birleşik Devletlerinin
Yeşil Kuşak Ülkeler Projesinin bir ayağıdır. Bunu
neden söylüyorum? Elli yıldır bu örgüte karşı kesintisiz
mücadele eden bir geleneğin temsilcisi olarak burada konuşuyorum, bir
övünme vesilesi filan değil. Komünistlerin söylediklerinin dikkate
alınması gerektiği çok açıktır Fetullah Gülenle
mücadele edilecekse.
Değerli arkadaşlar, bakın, 1950de
Komünizmle Mücadele Dernekleri kurulur ve 1951de Türkiye tarihinin en önemli
komünist tevkifatından bir tanesi gerçekleştirilir. Menderes
Hükûmetinde 100ü aşkın komünist yargılanırken Zeki
Baştımar şöyle bir savunma yapıyor, dikkatinizi çekiyorum.
Hâkim diyor ki: Biz bu memleketi siz komünistlerin elinde bırakmaktansa
bu vatan batsın daha iyi. Zeki Baştımar sözü alıyor: Bu
sözler memleketi felakete sürükleyen zihniyetin ifadesidir. Ben yurtsever bir
komünist olarak bugün memleketin zararına
çalıştıklarına inandığım ve şahsen
gadrine uğradığım, zulmünü gördüğüm siyasi
hasımlarımın tahakkümü altında bile bu memleketin
yaşaması için hayatımı vermekten çekinmem. Bakın,
arkadaşlar, bu, son derece önemli bir ayrımdır. Bu memleketi
işçiler, emekçiler, yoksullar ve onların temsilcileri yönetmesin diye
ABDye ve iş birlikçilerine teslim edenler bu Fetullah Gülen
örgütlenmesinin yayılmasında, büyümesinde sorumludur.
Değerli arkadaşlar, hepimiz biliyoruz,
elli yılı aşkın bir süredir bu örgütün bu topraklarda bir
şer faaliyeti devam ediyor. Fakat öyle uluslararası güçler malum
çevreler diyerek bu örgütle mücadele edilmez, adını
koyacağız. Bu örgütü besleyen, büyüten, arkasında duran Amerika
Birleşik Devletleri emperyalizmidir. Emperyalizme karşı tam
bağımsızlıkçı bir tutum almadan, bunu söylemeye bile
cesaret etmeden ya da Trumpla el sıkışarak Fetullahla mücadele
edilmez arkadaşlar.
İkincisi, elli yıldır bu örgüt
vardır, doğrudur fakat değerli arkadaşlar, bu evredeki tüm
iktidarları suçlayabiliriz, bir gerçeğin üstünü kapatmayalım:
Birincisi, 12 Eylül askerî faşist cuntasından sonra var olan bu örgüt
büyümüş, serpilmiş, gelişmiştir; ikincisi de maalesef
devriiktidarınızda iktidar ortağı olmuş, ne
istedilerse verilmiş ve devlette tepeden tırnağa hâkim hâle
gelmiştir. Bu gerçeklere göz kapatarak bu hesaplaşmayı
gerçekleştirmemiz mümkün değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TÜRKİYE İŞÇİ PARTİSİ
GENEL BAŞKANI ERKAN BAŞ (Devamla) Toparlıyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
TÜRKİYE İŞÇİ PARTİSİ
GENEL BAŞKANI ERKAN BAŞ (Devamla) Değerli arkadaşlar,
dolayısıyla, madem bu gerçekler hepimizin gözleri önünde
yaşandı; bu çeteyi devlet içine yerleştiren, önünü açan, bu
çetenin hedef hâline getirdiği gençleri, siyasileri, bürokratları
tasfiye eden, yargılatan ve tutuklanmasını sağlayan herkes
mutlaka hesap vermelidir. Bizim önerimiz açıktır arkadaşlar, bir
daha memleketimizin bunları yaşamasını istemiyorsak; bir:
Malum çevre deyip geçiştirmeyeceğiz, emperyalizmin
adını koyacağız.
İki: Siyaset; çıkar gruplarının,
sermaye çevrelerinin, saray entrikası olarak bol parası
olanların faaliyeti olmaktan çıkacak; alın teri döken emekçi
halkın özneliğini kabul edecek.
Üç: Hangi dinî inancı benimsediğini
söylüyor olursa olsun, cemaatlerin, tarikatların, halkın dinî
inancını kullananların siyasette yerinin olmaması,
laikliğin kuvvetlendirilmesi gerekir.
Dört: Değerli arkadaşlar, hukuk,
iktidarın sopası değil, adaletin simgesi hâline gelmelidir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve
HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi söz sırası,
Saadet Partisi adına İstanbul Milletvekili Sayın Nazır
Cihangir İslama aittir.
Buyurun Sayın İslam. (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
SAADET PARTİSİ GENEL BAŞKANI ADINA
NAZIR CİHANGİR İSLAM (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli üyeler; sokakların direnişinden yani sokağın
15 Temmuzundan geliyorum. Mahalle muhtarım şehit Mete
Sertbaşı ve bütün şehitlerimizi bir kez daha rahmetle
anıyorum. Gazilerimize Allahtan şifa diliyorum. 15 Temmuz kanlı
darbe girişimi ve bütün darbeleri Saadet Partisi olarak lanetliyoruz.
Şehitlerimizin, gazilerimizin ve halkımızın büyük bedel
ödediği, göz göre göre gelen bu musibetin bir daha yaşanmaması
için nedenleri üzerine uzun uzun düşünmemiz ve dersimizi bir daha hiç
unutmayacak şekilde almamız gerekiyor.
Devlet yönetiminde şeffaf olmayan
ortaklıklar ve klikleşmeler, 15 Temmuz 2016 gecesi, hem
cumhuriyetimize hem de demokrasimize kasteden bir kalkışmaya
dönüşmüş ancak aziz milletimiz bütün kritik zamanlarda
yaptığı gibi duruma el koyarak hem ülkemizi hem devletimizi hem
de bu faciada sorumluluğu bulunanları uçurumun kenarından çekip
almıştır. Aziz milletimize şükranlarımızı
sunuyoruz.
Biz, sokağın 15 Temmuzundan gelenler
açısından eksik kalan ve anlamlandırılması güç olan
nokta, bu darbe yapılanmasının yani FETÖnün siyasi
ayağının ortaya çıkartılması hususunda darbenin
doğrudan muhataplarının duyduğu anlaşılması
zor isteksizliktir. Şunun altını çizmek isterim ki FETÖnün
siyasi ayağını ortaya çıkartmamak, şanlı 15
Temmuz direnişine, şehit ve gazilerimize, aziz milletimize
yapılabilecek en büyük haksızlık ve sadakatsizliktir.
Sokağın 15 Temmuzundan gelmekle birlikte,
aynı zamanda bir KHKliyim. Sokağın 15 Temmuzundan gelen bir
KHKli. Demokrasi ve hukuk devleti temalı 611 imzalı ikinci bildiriyi
imzalayan ve yönetim tarafından âdeta cımbızla çekilerek bu
bildiri nedeniyle işinden atılan 3 kişiden biri, aynı
zamanda 140 bin KHKliden sadece biri.
Eksik kalan ve anlaşılmaz olan bir
diğer nokta da OHAL uygulamaları ve KHKlerin yol
açtığı hukuksuzluk ve bunun toplumsal trajediye dönüşen
sonuçlarıdır. OHAL döneminde seçilmiş siyasilere işlerinden
el çektirilmiş, çok sayıda yazar, sivil toplum öncüleri, siyasiler ve
gazeteciler hâlâ cezaevlerinde tutulmaktadır. Bunların tutuksuz
yargılanmaları mümkündür, hatırlatmak gereğini duyuyorum.
Bu konuda söylenebilecek her şeyin söylendiğini zannediyorum ama
duyulduğundan emin olmadığım için yineleme ihtiyacı
hissediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SAADET PARTİSİ GENEL BAŞKANI ADINA
NAZIR CİHANGİR İSLAM (Devamla) Sayın Başkan, uzatmak
mümkün mü?
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın.
SAADET PARTİSİ GENEL BAŞKANI ADINA
NAZIR CİHANGİR İSLAM (Devamla) Bu 140 bin KHKlinin 6sı
dört aydır kayıp, 70 kişi kendi hayatını
sonlandırdı, 55 bini cezaevinde, hastalar raporlarına
rağmen, hamile kadınlar, lohusalar, anneler yasanın amir hükmüne
rağmen, 800den fazla bebek -anneleriyle beraber- işlemedikleri
suçların infazına katlanıyor. 140 bin KHKlinin 20 binden
fazlası soruşturmalardan aklandı ama hâlâ işlerine
döndürülmedi, pasaportlar sorun, OHAL komisyonlarında oyalanıyoruz.
Yargıya gidemiyoruz çünkü hukuk devleti işlemiyor.
Askerî okul öğrencilerinin durumu içler
acısı. Tatbikat emriyle kışlalarından
çıkartılanlar darbecilikten hüküm giyiyor, üzerine silah bile
zimmetlenmemiş beş günlük askerî okul öğrencisi müebbet hapse
mahkûm oluyor. Bütün anne ve babaları empatiye davet ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
EKREM ÇELEBİ (Ağrı)
İnanıyor musun gerçekten?
BAŞKAN Sayın İslam,
tamamlayalım lütfen.
SAADET PARTİSİ GENEL BAŞKANI ADINA
NAZIR CİHANGİR İSLAM (Devamla) 15 Temmuz darbesi gerçek
suçlularının cezalandırılmasını istiyoruz ama
sadece ve sadece gerçek suçluların cezalandırılmasını.
Sorunun çözümü basittir ve ancak bu yolla mümkündür: Çoğulcu bir demokrasiyi
bütün kurumlarıyla tesis etmek, hukuk devletini el birliğiyle yeniden
inşa etmek, adil bir yargılama sonucu suçu sabit olanlar
dışında bütün KHKlileri işlerine iade etmek ve hukuki
işlemleri hukuk devleti çerçevesinde yürütmek.
Bugünlerde sıkça sorulan bir soru şudur:
Bugün bir kalkışma olsa yine sokağa çıkar
mıydınız? Tereddütsüz söylüyorum ki çıkardım ama
hukuksuzluk karşısında çok daha güçlü bir muhalefet, çok daha
güçlü bir çalışma yapardım çünkü darbeye direnmenin hukuku
korumak dışında bir anlamı yoktur.
Şehitlerimizi, gazilerimizi bir kez daha minnetle
anıyorum, aziz milletimize şükranlarımı sunuyorum, sağ
olun. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi söz sırası Büyük
Birlik Partisi Genel Başkanı ve Ankara Milletvekili Sayın
Mustafa Desticiye aittir.
Buyurun Sayın Destici. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BÜYÜK BİRLİK PARTİSİ GENEL
BAŞKANI MUSTAFA DESTİCİ (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öncelikle sizleri ve televizyonları
başında bizleri izleyen vatandaşlarımızı
sevgiyle, saygıyla, hürmetle ve muhabbetle selamlıyorum.
Milletin manevi çatısı altında olan
devletimizi korumak için hiç tereddüt etmeden canlarını vermiş
251 şehidimizi rahmetle, minnetle ve şükranla anıyorum,
ruhları şad olsun, mekânları cennet olsun. Gazilerimize
şükranlarımızı sunuyorum.
Kıymetli milletvekilleri, devlet otoritesi
şerik kabul etmez. Devletin sahibi millettir ve millet, devlet gücünü
seçtiği yöneticileri aracılığıyla kullanır.
Devletin 3 erkinden yasama, yürütme ve yargı, kararlarını millet
adına alır, görevlerini millet adına yerine getirir. Kamu görevi
yapanlar, devletin otoritesi dışında başka hiçbir ülkeye,
millete, şahsa, cemiyete, topluluğa, zümreye bağlılık
gösteremezler. Millet iradesi, hiçbir zaman önemini ve anlamını
tartışmayacağımız, her zaman
başımızın üstünde taşıyacağımız,
onu korumak için gerekirse başımızı vermekte tereddüt
etmeyeceğimiz prensip olarak daima var olacaktır.
İnsanlığın tarihi kadar eski
olan, diğer milletler tarafından Öldürülebilirler ama lakin asla
mağlup edilemezler. cümlesiyle nitelenen ve bu gerçeği insanlık
tarihine silinmeyecek bir şekilde kazıyan Türk milletinin her
çağda güçlü, kaim ve muzaffer olarak var olmasının
sırrı sahip olduğu güçlü devlet geleneğidir. Tarihinin
çeşitli kesitlerinde Türk milletinin yaşadığı
zorlukları, acıları hatırladığımızda, bu
şartların hep devlet geleneği ve otoritesinin zaafa
düştüğü dönemlerde olduğunu görmekteyiz. Evet,
sarsıldığımız zamanlar oldu ama 15 Temmuzda da
öncekiler gibi Milletin istiklalini yine milletin azmi ve kararı
kurtaracaktır. sözünü kendimize yol seçerek başta Sayın
Cumhurbaşkanımızın dirayeti olmak üzere, devleti
yönetenlerin tümünün dirayeti, Gazi Meclisimiz, siyasi partilerimiz ve
Hükûmetimizin ortak tavrı ve necip milletimizin darbeye karşı
cesur ve kararlı duruşuyla yolumuza devam ettik.
Şehit liderimiz Muhsin
Başkanımızın dediği gibi, namlusunu milletine
döndürmüş tanklara selam durmadık, bundan sonra da yine selam
durmayacağız Allahın izniyle.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BÜYÜK BİRLİK PARTİSİ GENEL
BAŞKANI MUSTAFA DESTİCİ (Devamla) Kıymetli
milletvekilleri, bu günlerde, özellikle darbeden sonra bir sistem
değişikliği zaruret hâline gelmişti ve milletimizin
kararıyla da bu sistem değişikliği gerçekleştirildi.
Fakat şunu hatırlatmak isterim ki sistemin adı çok önemli
değildir. Bakın, Amerika Birleşik Devletleri
başkanlık, Fransa yarı başkanlık, Almanya parlamenter,
İngiltere kraliyet ve parlamenter bir sistemle yönetiliyor ama
bunların hiçbirinde sistem tartışmasını duymuyoruz.
Önemli olan sistem değil; önemli olan adalet, demokrasi ve refahtır.
Adaleti tam olarak tesis ettiğimizde, demokrasiyi tam olarak
yerleştirdiğimizde ve refahı
sağladığımızda sistem tartışmaları da
son bulacaktır.
Onun için, biz burada, Mecliste özellikle böyle bir
günde birbirimizi suçlamak ya da itham etmek yerine birlik olmak, güçlü olmak
ve milleti ileriye taşımakla yükümlüyüz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
BÜYÜK BİRLİK PARTİSİ GENEL
BAŞKANI MUSTAFA DESTİCİ (Devamla) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ülkemizin şu anda içinden geçtiği
şartlar bellidir. Bir taraftan terörle mücadele, diğer taraftan
Doğu Akdenizdeki gelişmeler ve öbür taraftan, özellikle, hava
savunma sistemimizi güçlendirmek adına almış olduğumuz
S400lere karşı ABDden ve Batıdan yükselen seslere
karşı da birlik olma mecburiyetimiz vardır.
Dolayısıyla, bizi ileriye taşıyacak olan ve Türk milletini
layık olduğu seviyeye çıkaracak olan da birlik ve
beraberliğimizin sağlanmasıdır.
Ben bu duygu ve düşüncelerle, bir kere daha, 15
Temmuz hain FETÖ darbesine karşı kararlı duruşuyla millete
öncülük eden Sayın Cumhurbaşkanımıza, Gazi Meclisimize, siz
değerli milletvekillerimize ve kahraman halkımıza
şükranlarımı sunuyorum. Şehitlerimizi rahmetle anarken
gazilerimizi de bir kere daha saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi söz sırası,
Demokrat Parti Genel Başkanı ve Afyonkarahisar Milletvekili
Sayın Gültekin Uysala aittir.
Buyurun Sayın Uysal. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
DEMOKRAT PARTİ GENEL BAŞKANI GÜLTEKİN
UYSAL (Afyonkarahisar) Sayın Başkan, çok saygıdeğer Genel
Kurul ve aziz milletim; 15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsünün yıl
dönümünde bu özel oturum vesilesiyle sizleri saygıyla selamlıyorum.
15 Temmuz darbe teşebbüsüyle, 27 Mayıs
1960 darbesiyle başlayan, unutmak istediğimiz kara yıllara, kara
aylara, kara günlere bir yenisi daha eklendi. Üç sene evvel, milletin namusunu
korumakla mükellef namluları millete çeviren bir ihanet hareketi bizden
251 insanımızı aldı. Hainlere yara olan, vatana zırh
olan binlerce insanımız yaralandı. Ömer Seyfettin diyor ya:
Onların zırhlıları varsa bizim de kutlu bir
hakkımız vardır. Ve bu, onların zırhlarından daha
kuvvetlidir. Vatanı kutlu bir hak, demokrasiyi kutlu bir dava bilenler,
vatan ve millet sevgisini memleketine zırh yapmış kahramanlar
zırhlıların arkasına sığınan hainlere,
binlerce yıldır Türk düşmanlığı yapan, her zaman
masanın altında sakladıkları ve fırsatını
bulduklarında masanın üzerine koydukları Sevr ve benzeri
düşünceleri ortaya koyan merkezlere galip gelmiştir.
Azim milletim, çok Saygıdeğer Genel Kurul;
15 Temmuz bir gece yaşananlardan ibaret değildir. 15 Temmuz darbe
girişimi dediğimizde bir andan değil, koca bir zamandan
bahsettiğimizin bilinmesi gerekir. 15 Temmuz, liyakati yok edip devlet
içinde örgütlenmenin Devleti ele geçireceğiz. diyerek Türkiye
Cumhuriyeti devletinin bağışıklık sisteminin
çökertilmesinin son silahlı ayağıdır. Darbeciler 15
Temmuzda silahlarıyla can almış, öncesinde ise nice
hukuksuzlukları icat ederek binlerce insanımızı istikbalinden
etmiştir. Bir hain örgütlenmenin devleti teslim, milleti esir almak için
son ve -hamdolsun- başarısız girişimidir. Bu
coğrafyada bir asır evvel siyasi kadastro geçirilerek yapılmak
istenen fakat başarılamayan Türk milletinin kendi kaderini kendi tayin
etme yeteneğinin elinden alınma teşebbüsüdür.
Demokrasi, Türkiye için bir hediye değil, bir
alın teri meselesidir. Milletimiz kendisine giydirilmek istenen dar
elbiseyi mazisi, değerleri, demokratik kazanımları, istiklal
aşkıyla reddetmiştir. Bugün artık yapılması
gereken sadece Bir musibet bin nasihatten evladır. diyerek o elim gecede
yaşananlardan, devletimiz adına kaybettiğimiz zamandan,
şehitlerimiz, gazilerimiz, onların aileleri adına hukuk çerçevesinde
hesap sormak değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DEMOKRAT PARTİ GENEL BAŞKANI GÜLTEKİN
UYSAL (Devamla) Zira, bu tür yıkımlar, altüst oluşlar,
acılar ve travmalar, sosyal, siyasi, iktisadi literatürde
yaratıcı yıkım olarak tarif edilen bir büyük toplumsal
enerjinin ortaya çıkmasına vesile olur. 15 Temmuz sonrası ülke
olarak yaşadığımız bu şer FETÖ darbe
teşebbüsü bir anlamda Türkiye Cumhuriyeti devleti, milleti ve demokrasisi
için fırsat olmuştur. Türk devleti ve milletinin tekrar aklı,
bireyi, liyakati ve hukuku merkeze alarak operasyonlara açık hâlden, bu
altüst oluş sürecinden çıkma imkânını, iklimini maalesef
iktidar bloğunun 16 Nisan referandumu tercihi ve arkasından
yaşanan süreç yok etti. Bu tarihî fırsatı 15 Temmuzun hemen
ardından ülke olarak değerlendiremememize rağmen üçüncü
yılında FETÖ ile adli, idari, siyasi, uluslararası zeminde
mücadeleyi ve geleceği kuşatmayı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
DEMOKRAT PARTİ GENEL BAŞKANI GÜLTEKİN
UYSAL (Devamla)
o gecenin ardından yaşanan OHAL sürecinden bugüne
yaşananları Hükûmetin kendi siyasi varlığını
merkeze alarak değil, milleti ve devleti merkeze alarak esaslı bir
siyasi değerlendirme yapmakla, hamasetten ziyade akıl zemininde bir
idrak tazelemesiyle başaracağımız inancındayım.
Bugün kendimize doğru soruları sormak
mecburiyetindeyiz. 15 Temmuza nasıl geldik? Bir daha yaşanmaması
için neler yapmalıyız? FETÖye karşı sistematik savunma
yaptığını zannettiğimiz Türk Silahlı
Kuvvetlerinin subay kadrosunun bu yoğunlukta nasıl ele geçirildiğini
bir daha yaşananların tekerrür etmemesi için bir demokratik muhasebe
yapma durumundayız. Türkiye olarak bu muhasebe sürecini işleterek
FETÖyle etkin bir mücadele yapabilmek için FETÖyü ve 15 Temmuz darbe
teşebbüsünü siyasi alanda bir rekabet unsuru, kamplaşma,
hesaplaşma nüvesi olmaktan çıkartacak bir siyasi aklı yeniden
ete kemiğe büründürmek mecburiyetindeyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Uysal, tamamlayalım
lütfen.
DEMOKRAT PARTİ GENEL BAŞKANI GÜLTEKİN
UYSAL (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkan.
Gelinen bu noktada adli, idari, siyasi,
uluslararası zeminde topyekûn senkronize mücadele stratejisiyle FETÖnün
hem uluslararası alandaki meşruiyetini hem de mücadele azmini yok
etmeden başarılı olma şansımız yoktur. Son
yıllarda Türkiye aleyhine oluşan genel siyasi iklim ve FETÖ örgütünün
olumsuz propagandaları, Türkiyenin, başta siyasi muhalefet olmak
üzere tüm siyasi, sivil, iktisadi aktörleriyle topyekûn bir diplomasi ve
propaganda yapmasını zorunlu kılmaktadır.
Hayatını kaybeden, şehadete erenleri geri getirme
imkânımız yok ancak can verdikleri demokrasi için, demokrasinin hayat
bulması için bir imkânımız vardır.
Sözlerimin sonunda, başta cumhuriyetimizin
kurucusu Mustafa Kemal Atatürkü, kurtuluş mücadelesinin
kahramanlarını ve şehitlerini, 15 Temmuzda canlarıyla
vatan toprağının ve demokrasinin hamuruna karışan
şehitlerimizi, idrakimizde yaşayan demokrasi şehitlerimiz
Menderes ve kader arkadaşlarını, bize şüheda
fışkıracak toprakları emanet eden, terörle mücadelede can
veren aziz şehitlerimizi minnetle rahmetle yâd ediyorum; gazilerimize
şükran duygularımla sağlıklı bir ömür diliyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 15 Temmuz
Demokrasi ve Millî Birlik Gününün anlam ve öneminin belirtilmesi amacıyla
yapılan konuşmalar tamamlanmıştır.
Denetim konuları ve kanun teklifleri ile
komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek
için 16 Temmuz 2019 Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati: 15.49