TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
104üncü
Birleşim
17
Temmuz 2019 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Adana Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğlunun, yaşanan
ekonomik krizin tarımsal üretime olumsuz etkilerine ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Bursa Milletvekili Emine Yavuz Gözgeçin, 15 Temmuzun kadın
kahramanlarına ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Karabük Milletvekili Hüseyin Avni Aksoyun, Karabük ilinin
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, 15 Temmuz Demokrasi ve
Millî Birlik Gününün 3üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
2.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, Mersin ilinin ülkemizin parlayan
yıldızı olarak gelişmeye devam ettiğine ilişkin
açıklaması
3.- İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlunun, İstanbul ili
Eyüp Mezarlığında bulunan tarihî Bektaşi pirlerinin mezar
yerlerinin mezarlıklar müdürlüğü eliyle satılmasının
Alevi Bektaşi inancının tarihle bağını koparma
girişimi olduğuna ilişkin açıklaması
4.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlunun, Ankara ili Polatlı ilçesi Sakarya Meydan
Muharebesi Tarihî Millî
Parkının durumunun içler acısı olduğuna ilişkin
açıklaması
5.- Antalya Milletvekili Rafet Zeybekin, ne İbradı ilçesinin
doğasının katledilmesine ne de Antalya ilinin HESler, mermer
ocakları ve taş ocaklarıyla talan edilmesine izin
vermeyeceklerine ilişkin açıklaması
6.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutderenin, Adıyaman
ilinde yaşanan yoğun yağış nedeniyle zor durumda olan
çiftçilerin mağduriyetinin giderilebilmesi için Tarım ve Orman
Bakanına çağrıda bulunduğuna ilişkin
açıklaması
7.- Sivas Milletvekili Ulaş Karasunun, Sivas ili Hafik ilçesi
Beykonağı köyü mevkisinde açılmak istenen mermer ocağı
hakkında hangi gerekçelerle ÇED Raporu Gerekli Değildir.
kararının verildiğini ve söz konusu hukuksuzluğa engel
olunup olunmayacağını Çevre ve Şehircilik Bakanından
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
8.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun, ülkemizin
millî enerji ve maden politikası kapsamında denizlerimizde arama ve
sondaj faaliyetlerinin devam ettiğine ilişkin açıklaması
9.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, başkanlık
sisteminin ilk yılki faturasının millete ağır
geldiğine ilişkin açıklaması
10.- Uşak Milletvekili Özkan Yalımın, AK PARTİli
yöneticilerin seçimlerden önce altı aylık süreyle işe
başlattığı vatandaşları çalışma
süreleri dolmadan işten çıkardığına ve Uşak ili
Banaz ilçesinin Hasanköy, Paşacık ve Yeşilyurt köylerinde GSM şebekelerinin
işlev görmemesi nedeniyle iletişim zorluğu çekildiğine
ilişkin açıklaması
11.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının, On Birinci Kalkınma
Planında tarımda büyümenin yıllık 3,4 olarak
belirlenmesiyle çiftçilerin sorununun nasıl çözüleceğini
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
12.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, Türkiye için siyasette,
ekonomide ve özellikle savunma
sanayisinde güçlü olmanın bir zorunluluk olduğuna ilişkin
açıklaması
13.- İstanbul Milletvekili Ali Şekerin, üniversite
hastanelerinde sadece sağlık hizmeti verilmediğine ve devlet
bütçesinden desteklenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
14.- Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkayanın, Türkiye'nin
en büyük şehirlerinden olan Gaziantep ilinin birçok alanda mağdur
edildiğine ilişkin açıklaması
15.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin, ekonomideki
istikrarsızlığın bütün sektörleri olumsuz etkilemeye devam
ettiğine ilişkin açıklaması
16.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, esnafın
emeklilik hakkını kazanmada ve sağlık hizmetinden
yaralanmada sorunlar yaşadığına ilişkin
açıklaması
17.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun, emeklilikte yaşa
takılanların sorunlarına çözüm üretilemediğine ilişkin
açıklaması
18.- Hatay Milletvekili Suzan Şahinin, Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanının
Hatay sınırları içinde otoban ücretsiz olacak. sözünün yerine
getirilmediğine ilişkin açıklaması
19.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Akının, verilen sözlere
rağmen Balıkesir ili Dursunbey ilçesine hizmet götürülmediğine
ilişkin açıklaması
20.- Giresun Milletvekili Necati Tığlının,
fındıkta istirarlı bir politikanın yürütülebilmesi için
FİSKOBİRLİKin desteklenerek devreye sokulması
gerektiğine ilişkin açıklaması
21.- İstanbul Milletvekili Hayati Arkazın, Fetullahçı
törer örgütünü lanetle kınadığına ilişkin
açıklaması
22.- Samsun Milletvekili Kemal Zeybekin, üretilen ürünlerin değerini
bulabilmesi için yönetim politikalarının değiştirilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
23.- Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın, Kayseri ilindeki ticari
taksi esnafının yaşadığı mağduriyete
ilişkin açıklaması
24.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıçın,
insanlığın ilk değer yargılarının ve
algılarının aynı kaynaktan beslendiğine ilişkin
açıklaması
25.- İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun,
iş talepleriyle her gün karşı karşıya
kaldıklarına, siyaset taassubunun liyakatin önüne geçmemesi
gerektiğine ve beyin göçü verdiğimiz gerçeğini herkesin
bildiğine, son aylarda şehit sayımızda hatırı
sayılır artış olduğuna, Amerika Birleşik
Devletlerinin PYDye vermiş olduğu silahların güvenlik
güçlerimiz için risk olduğuna ve S400 meselesine ilişkin
açıklaması
26.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Suriye ve Iraktaki terör
yapılanmalarının, Doğu Akdenizde yaşanan
gelişmelerin, S400 meselesinin ülkemizin bekası, güvenliği ve
savunması için büyük önem arz ettiğine, Türk Silahlı
Kuvvetlerinin gerçekleştirdiği Fırat Kalkanı, Zeytin
Dalı, Afrin ve Pençe Harekâtıyla gücünü tüm dünyaya
gösterdiğine ilişkin açıklaması
27.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, 17 Temmuz
İnsan Hakları Derneğinin
kuruluşunun 33üncü yıl dönümüne, doğaya yönelik
saldırılara ve patlayıcıya basmaları sonucu
yaşamını yitiren Ayaz Güloğlu ile Nupelda Güloğlunun
ölümüne neden olan sorumluları kınadığına ilişkin
açıklaması
28.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın, dış politikada
sorunlu günler yaşandığına, Türkiye'nin Doğu
Akdenizde doğal gaz arama faaliyetlerine ilişkin Avrupa
Birliğinin aldığı yaptırım kararlarını
kabul etmediklerine ve emeklilikte yaşa takılanların
mağduriyeti giderilmeden, yaratılan af beklentisi konuşulmadan
Meclisin 1 Ekime kadar tatile girmesini doğru bulmadıklarına
ilişkin açıklaması
29.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Avrupa Birliği
Dış İlişkiler Konsey Toplantısı sonuç
bildirgesinde açıklanan Türkiyenin Doğu Akdenizde petrol ve
doğal gaz aramasını durdurmaya yönelik
yaptırımları kınadıklarına ve Türkiyenin
baskılara boyun eğmeden çalışmalarına devam
edeceğine ilişkin açıklaması
30.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, İstanbul ili
Bağcılar ilçesi Dr. Kemal Naci Ekşi Anadolu Lisesinin
kapatılmasını doğru bulmadıklarına ve özel kurumlardaki
öğretmenlerin mağduriyetinin giderilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
31.- Antalya Milletvekili Aydın Özerin, Irak, Suriye ve Suudi
Arabistanla olan ilişkilerimizdeki krizin tarım ve sanayi sektörüne
de yansıdığına ilişkin açıklaması
32.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, Gaziantep ilinde
valilik dâhil birçok kamu kurumunun hizmet binasının millet bahçesi
yapılmak üzere yıkılmasının
planlandığına ilişkin açıklaması
33.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylanın, Çanakkale Milletvekili Jülide
İskenderoğlunun CHP grup önerisi üzerinde AK PARTİ grubu
adına yapmış olduğu konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
34.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin Twitter sayfasının olduğuna ilişkin açıklaması
35.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Çanakkale Milletvekili
Özgür Ceylanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
36.- Malatya Milletvekili Mehmet Celal Fendoğlunun, Malatya ilinde
amatör spor kulüplerinin faaliyetlerini yapabilmesi ve gençlerin spor
dallarında başarı elde edebilmesi yönünde şartların
sağlanması gerektiğine ilişkin açıklaması
37.- Afyonkarahisar Milletvekili İbrahim Yurdunusevenin, Tunceli ili
Ovacık ilçesinde 8 yaşındaki Ayaz Güloğlu ile 4
yaşındaki Nupelda Güloğlu kardeşlerin ölümünün terör
örgütünün çocuk katili yüzünü bir kez daha gösterdiğine ilişkin
açıklaması
38.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Kahramanmaraş
Milletvekili Ali Öztunçun 102 sıra sayılı Kanun Teklifinin
32nci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
39.- Ordu Milletvekili Cemal Enginyurtun, çimento ve cam
fabrikalarında fiilî hizmet süreleri verilmeyen işçilerin
ağır şartlarda çalıştığını Aile,
Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanına iletmek istediğine
ilişkin açıklaması
40.- Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlunun, Bartın ilinin
en önemli turizm destinasyonlarından olan Amasra ilçesinin otopark
sorununa ilişkin açıklaması
41.- Bursa Milletvekili Atilla Ödünçün, çevreci ve yeşil bir Bursa
için çalıştıklarına ilişkin açıklaması
42.- Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllünün,
vatandaşların sağlık hizmetlerini en iyi şekilde
almasının öncelikleri arasında olduğuna ilişkin
açıklaması
43.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, Mersin
ilinin zengin kültür birikimiyle önemli bir turizm merkezi olduğuna
ilişkin açıklaması
44.- Antalya Milletvekili Cavit Arının, mantar üreticisinin
mağduriyitenin giderilebilmesi için mantar üretiminde kullanılan
elektriğin tarım elektriği olarak değerlendirilmesi
gerektiğini yetkililere duyurmak istediğine ilişkin
açıklaması
V.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ PARTİ Grubunun, Adana Milletvekili İsmail
Koncuk ve arkadaşları tarafından, özel öğretim
kurumlarında çalışan öğretmenlerin ücret sorununun
araştırılması ve öğretmen maaşlarına alt
sınır belirlenmesi amacıyla 24/4/2019 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 17 Temmuz 2019 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, Şanlıufra Milletvekili Ömer Öcalan ve
arkadaşları tarafından, 20 Temmuz 2015 tarihinde yaşanan
Suruç katliamının araştırılması amacıyla
15/7/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 17 Temmuz 2019 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan, Çanakkalede faaliyet gösteren
termik santrallerinin ve maden ocaklarının çevreye ve insan
sağlığına etkilerinin tüm yönleriyle incelenerek
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş
olan (10/94) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin
ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 17 Temmuz 2019 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
B) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Danışma Kurulunun, Genel Kurulun 17 Temmuz 2019
Çarşamba günkü birleşiminde Rabia Naz Vatan başta olmak üzere,
şüpheli çocuk ölümlerinin araştırılması ve bu konuda
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına sunulan (10/1058, 1071, 1108,
1220, 1288, 1369, 1464, 1559, 1560) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergelerinin görüşmelerinin
birleştirilerek yapılmasına ilişkin önerisi
2.- Danışma Kurulunun, Genel Kurulun 18 Temmuz 2019
Perşembe günü saat 11.00de toplanmasına ve bu birleşimde
gündemin Özel Gündemde Yer Alacak İşler kısmında yer alan
işlerin görüşülmesine ve 103 ve 103'e 1'inci ek sıra
sayılarıyla bastırılıp dağıtılan On
Birinci Kalkınma Planının (2019-2023) ve Komisyon raporunun
kırk sekiz saat geçmeden gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak
İşler kısmında yer alması ile görüşmelerinin 18
Temmuz 2019 Perşembe günkü birleşimde yapılmasına ve
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin
uzatılmasına ilişkin önerisi
VI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Levent Gökün,
Erbilde meydana gelen patlamada 3 diplomatımızın
hayatını kaybettiğine ve konunun araştırılarak
Genel Kurula bilgi verilmesini rica ettiğine ilişkin
konuşması
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Levent Gökün, Meclis
Başkanlığının görüşülen her öneriyi Twitter
hesabından yayınladığına ilişkin
konuşması
3.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Levent Gökün, tüm siyasi
partilerinin ortak iradesiyle gerek Rabia Naz ve gerekse diğer
şüpheli çocuk ölümlerini araştırmak üzere komisyon
kurulmasını büyük bir memnuniyetle
karşıladığına ilişkin konuşması
VII.- MECLİS ARAŞTIRMASI
A) Ön Görüşmeler
1.- CHP Grubu adına Grup Başkanvekili Sakarya Milletvekili Engin
Özkoç'un, Giresun'un Eynesil ilçesinde hayatını kaybeden Rabia Naz
başta olmak üzere çocuk ölümlerinde etkili ve yeterli soruşturma
yapılması için alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla
bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/1058)
2.- İstanbul Milletvekili Nurettin Canikli ve 43 milletvekilinin,
şüpheli çocuk ölümlerinin ve Rabia Naz Vatan'ın ölümünün incelenerek
bu ölümlerin sebeplerinin tespit edilip bu konuda alınması gereken
tedbirlerin saptanması amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1071)
3.- Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir ve 20
milletvekilinin, Giresun'un Eynesil ilçesinde hayatını kaybeden Rabia
Naz başta olmak üzere çocuk ölümlerinde etkili ve yeterli soruşturma
yapılması için alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla
bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/1108)
4.- Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt ve 20 milletvekilinin, kayıp,
cinayet ve süpheli çocuk ölümlerinin toplumsal nedenlerinin
araştırılarak alınması gereken tedbirleri belirlemek
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1220)
5.- Giresun Milletvekili Necati Tığlı ve 20
milletvekilinin, şüpheli çocuk ölümlerinin ve Rabia Naz Vatan'ın
ölümünün incelenerek bu ölümlerin sebeplerinin tespit edilip bu konuda
alınması gereken tedbirlerin saptanması amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1288)
6.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal ve 21 milletvekilinin,
Giresun'un Eynesil ilçesinde hayatını kaybeden Rabia Naz ölümü
hakkında etkili ve yeterli soruşturma yapılması için
alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1369)
7.- HDP Grubu adına Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Fatma
Kurtulan'ın, Giresun'un Eynesil ilçesinde hayatını kaybeden
Rabia Naz başta olmak üzere çocuk ölümlerinde etkili ve yeterli
soruşturma yapılması için alınacak önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1464)
8.- İYİ Parti Grubu
adına Grup Başkanvekili Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan'ın,
şüpheli çocuk ölümlerinin ve Rabia Naz Vatan'ın ölümünün incelenerek
bu ölümlerin sebeplerinin tespit edilip bu konuda alınması gereken
tedbirlerin saptanması amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1559)
9.- MHP Grubu adına Grup Başkanvekilleri Manisa Milletvekili
Erkan Akçay ve Sakarya Milletvekili Muhammed Levent BÜLBÜLün, şüpheli
çocuk ölümlerinin ve Rabia Naz Vatan'ın ölümünün incelenerek bu ölümlerin
sebeplerinin tespit edilip bu konuda alınması gereken tedbirlerin
saptanması amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1560)
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Aydın Milletvekili Mustafa Savaş ile 75 Milletvekilinin
Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2019) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 102)
IX.- OYLAMALAR
1.- (S. Sayısı: 102) Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin oylaması
X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Muş Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit'in, Kamu
Denetçiliği Kurumuna yapılan başvurulara ve Kurumun
kararlarına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili
Süreyya Sadi Bilgiçin cevabı (7/12142)
17 Temmuz 2019
Çarşamba
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
14.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Levent GÖK
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), İsmail OK (Balıkesir)
----- 0 -----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 104üncü Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Değerli milletvekilleri, gündeme geçmeden önce üç değerli milletvekilimize gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, yaşanan ekonomik krizin tarımsal üretime olumsuz etkileri hakkında söz isteyen Adana Milletvekilimiz Sayın Mehmet Metanet Çulhaoğluna aittir. (Gürültüler)
Değerli arkadaşlar, uğultuyu kesiyoruz, değil mi? Bunu defalarca hatırlatmaktan da ben üzüntü duyuyorum. Lütfen birlikte konuşmayalım, sessiz olalım.
Buyurun Sayın Çulhaoğlu.
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Adana Milletvekili Mehmet Metanet
Çulhaoğlunun, yaşanan ekonomik krizin tarımsal üretime olumsuz
etkilerine ilişkin gündem dışı konuşması
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yaşanan ekonomik krizin tarımsal üretime olumsuz etkileri hakkında gündem dışı söz aldım, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Türkiyede yaşanan ekonomik krizden tüm sektörlerde olduğu gibi tarım sektörü de olumsuz yönde etkilenmiş, nasibini almış, hâlâ daha olumsuzluklar devam etmektedir. Bugün çiftçimiz, girdi maliyetlerinin yüzde 100 oranında artması sebebiyle tarlalarını ekemez hâle gelmiştir. Çiftçinin dayanma gücü kalmamış, gün geçtikçe dayanma gücü yok oluyor. Tohum, gübre, mazot, ilaç gibi girdi fiyatlarında olan yükseklikler altında âdeta inim inim inliyor. Çiftçimizin bankalara olan borçları 108 milyar liraya çıkmış. Borcunu ödeyemez duruma gelen çiftçilerimiz, bu yıl, olumsuz hava şartları, yaşanan sel ve dolu gibi doğal afetler nedeniyle özellikle Çukurova, Hatay, Osmaniye bölgesinde büyük mağduriyetler yaşadı. Narenciye üreticilerimizin zararı telafi edilemez boyuta geldi. Yağışların fazla olması nedeniyle narenciyede rekoltenin yüzde 80i satılamaz duruma geldi. Evet, özellikle mahsulü zarar gören üretici Ziraat Bankası borçlarını ödeyemez hâle geldi.
Değerli milletvekilleri, tarım kesimi Türkiyede öz sermayeden yoksun ve krediyle işletmesini çevirmektedir. Ekonomik kriz ile yükselen faizler de çiftçinin mağduriyetini artırmış, bunun yanında en önemli finansman kaynağı olan Ziraat Bankası ve tarım kredi kooperatifleri de faiz artırmış ve kredi baremlerinde kısıtlamaya giderek çiftçimize gerekli finansman sağlanamamıştır. Çiftçi borçları 108 milyar Türk lirasıyla Türkiye Cumhuriyeti tarihinde rekor kırmış. Özel bankalara olan tarımsal kredi borçlarını geri ödemekte zorlanan çiftçimiz tarlasını satmaya başlamadan tüm tarım kredilerini kapsayacak beyaz bir sayfanın açılarak tarımsal krediler yeniden yapılandırılmalıdır. Aksi takdirde tarımın sürekliliği tartışılır hâle gelecektir. Üzerine basarak tekraren söylüyorum: Özellikle mahsulü zarar gören üretici Ziraat Bankası borçlarını ödeyemez durumda. Çiftçilerimizin Ziraat Bankasına olan borçlarının ertelenmesi zaruret arz etmekte; aksi hâlde çiftçilerimiz tarlasını, bahçelerini haciz yoluyla satmak durumunda kalacaklardır. Ekonomik kriz nedeniyle düşen traktör satışları, damlama sulama sistemi ve tarımsal altyapı yatırımlarının yapılamaması da tarımın gelişmesinde zaman kaybı yaratmış ve ivmesi düşmüştür. Bu nedenle tarım kesiminde gelişmeyi hızlandırıcı ilave tedbirler ve kaynak aktarımları gerekiyor. İvedi olarak Kredi Garanti Fonu kredilerinin tarım kesimine özel olarak paket hâlinde açıklanması ve vadesinin beş yıldan az olmaması finansman açısından Türk çiftçisini rahatlatır ve üretimden kopmasına mani olur.
Değerli milletvekilleri, 2019 yılı için hâlâ açıklanamayan tarımsal destekleme kararnamesinin de bir an önce açıklanarak çiftçiye moral vermesi, 2018 yılı yağlı tohumlarından kalan yüzde 30luk kısmın da acilen ödenmesi gerekmektedir. Tarımın içine girdiği krizden kurtulmasının ilk önlemi, üretime devam edebilmesi için finansman desteği ve üretilen malın pazarlanmasına yardımcı olacak ihracat desteklerinin artırılmasıdır. Çiftçilerimiz, başta buğday, arpa olmak üzere birçok ürünün ekimi sırasında, girdi maliyetlerindeki artış nedeniyle yeterli gübre ve ilaç kullanamadı. Bu nedenle Türkiyede üretilen 15 temel tarım ürününde rekolte düşüşü yaşandı. Hükûmetin bu gerçeği görüp önlem alamaması döviz sıkıntısı çektiğimiz bugünlerde tarımsal ithalatı artıracak. Maalesef, yönetimin zamanında yeterli tedbiri alamaması çiftçilerimizi öldürürken ülke ekonomisine büyük zarar vermektedir.
Tarımda millî politika dediniz, ne oldu, ne yaptınız? Kocaman bir hiç. 2001-2015 yılları arasında Hükûmetiniz döneminde desteklenmeyen çiftçilerimizin toplam tarım alanları yüzde 5,86 azaldı yani kazanç elde edemeyen çiftçi toprağını ekip biçemez hâle gelmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Devamla) Başkanım...
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Çulhaoğlu.
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Tarım alanlarının daralmasıyla birlikte binlerce çiftçimiz işsiz, aileleri de perişan vaziyettedir. Şimdi, işsiz kalan bu çiftçi, çocuğuna 5 lira yani bir simit, ayran alacak harçlık dahi veremezse bu ana baba ne yapar? Tabii ki psikolojik olarak yıpranır. İşte cinnet dediğimiz, intihar dediğimiz olay böyle ekonomik sorunlarla başlıyor değerli arkadaşlar.
Dün görüşmeye başladığımız, bugün devam edeceğimiz kanun teklifiyle, milletimizin üzerine sadece maddi bir yük daha yükleyen, vergi oranlarını yükselten kanun değişiklik tekliflerini görüşüyoruz.
Arkadaşlar, çiftçimizin, işçimizin, memurumuzun, esnafımızın durumunu iyileştirecek kanun teklifleriyle gelirseniz, emin olun, İYİ PARTİ olarak destek verir, her zaman arkasında dururuz. Önerilerimize kulak tıkamaya devam ederseniz, inanın, çok uzak değil, yakın zamanda ekmeklik buğday bile çiftçimiz ekip biçemeyecek duruma gelecek, sadece buğdayı değil, ekmeği de hazır olarak Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle ithal etmek zorunda kalacağız diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Çulhaoğlu.
Değerli milletvekilleri, gündem dışı ikinci söz, 15 Temmuzun kadın kahramanları hakkında söz isteyen Bursa Milletvekilimiz Sayın Emine Yavuz Gözgeçe aittir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Gözgeç.
2.- Bursa Milletvekili Emine Yavuz Gözgeçin, 15
Temmuzun kadın kahramanlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ (Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 15 Temmuz hain darbe teşebbüsünün üzerinden üç yıl geçti. 15 Temmuz, millî iradeye karşı, milletimize, ülkemizin birliğine ve beraberliğine karşı yapılan bir işgal girişimiydi. Milletimiz, FETÖcü terör örgütünün asker elbiseli, eli silahlı teröristlerine karşı çıplak elleriyle, yürekleriyle korkusuzca tankların karşısında durdu, Ben, halkın gücünün üstünde başka bir güç tanımadım bugüne kadar. Tankları, topları, neleri varsa gelsinler. Milletimi meydanlara çağırıyorum. diyen Sayın Cumhurbaşkanımızın çağrısıyla meydanlara indiler. Birileri tankların kendisine açtığı yoldan geçip kahvesini yudumlarken FETÖcü teröristlerin öldürmeye kastettiği liderimiz, Sayın Cumhurbaşkanımız F16ların altında milletimizle beraber meydanlardaydı ve meydanlarda Kurtuluş Savaşında destanlar yazan Halide Onbaşılar, Şerife Bacılar, Tayyar Rahmiyeler, Nene Hatunlar gibi kahraman kadınlarımız vardı. Abdestini alıp namazını kılıp evinden helalleşerek çıkan Şehitler Köprüsünde ön saflarda yürürken son nefesinde kelime-i şehadet getirerek şehit olan Ayşe Aykaç; Ölmek var, dönmek yok. diyerek tankların üzerine yürüyen Sevgi Yeşilyurt; Anne hakkını helal et, ben ya gelirim ya gelmem. diyen Yıldız Gürsoy; nöbetini bitirip eve dönmesine rağmen darbe girişimini duyunca 3 yaşındaki çocuğunu eve bırakıp darbecilere karşı duran özel harekât polisimiz Demet Sezen; henüz yeni göreve başlayan 23 yaşındaki 3 arkadaş Cennet Yiğit, Gülşah Güler, Kübra Aydoğan; özel harekât polislerimiz Zeynep Sağır, Seda Güngör; daha nişan gecesinde şehit edilen Seher Yaşar; Meydanlara çıkın. çağrısını duyar duymaz Vatanımız için hadi çabuk olun. diyerek dualar ede ede Atatürk Havalimanına giderken hainlerin halkın üzerine sürdüğü tankların altında ezilerek şehit olan 3 çocuk annesi Türkan Türkmen Tekin; Şerife Boz, mahallesindeki gençleri kamyona alarak yürüdü darbecilerin üzerine; evdeki sopasını alıp belki şehit olurum özlemiyle çıktı sokağa 75 yaşındaki Fikriye Teyze; 15 Temmuz Şehitler Köprüsünde tankların karşısına dikildi Safiye Bayat; Akıncı nizamiyesinin önünde Milletimiz için bir damla kanımız aktıysa bizim için şereftir. diyen Derya Ovacıklı; FETÖcü asker elbiseli teröristlerin gözlerinin içine bakıp Ben sizin annenizim, teyzenizim. diyerek vazgeçirmeye çalışan, buna rağmen üzerine ateş açılan 62 yaşındaki Mine Özer; henüz 14 yaşında gencecik Şehit ya da gazi olmak için sokağa çıktım. diyen Adeviye Gül ve Hatay Milletvekilimiz Hacı Bayram Türkoğlunun Meclise geldiği sırada yanındaki eşi Betül Türkoğlu ve kızı Cennet Bala Türkoğlu ve o gün Meclis çalışmamasına rağmen çocuklarını evde bırakıp Meclise gelen, illerinde meydanlara giden kadın milletvekillerimiz vardı ve isimlerini sayamadığımız şehitlerimiz, gazilerimiz, kahramanlarımız.
Bugün 251 şehidimizi, 2.703 gazimizi, tüm şehitlerimizi minnetle anıyorum. 15 Temmuzu, 15 Temmuzun kadın kahramanlarını unutmayacağız. Ancak Şehitler ölmez, vatan bölünmez! sözünden tiksindiğini söyleyenleri; 15 Temmuz darbe girişimine tiyatro kontrollü darbe diyenleri; milletimizin topyekûn cesur direnişini anmak üzere toplandığımız Gazi Meclisimizde Cumhurbaşkanımızı öldürmeye kasteden, millî iradeyi hedef alan FETÖcü teröristleri lanetlemek yerine, milletin iradesiyle seçilmiş Sayın Başkanımıza, cumhurun başına saygısızca saldıranları da bu millet unutmayacaktır.
Son olarak, Tunceli Ovacıkta PKK tarafından katledilen 8 yaşındaki Ayaz ve 4 yaşındaki Nupelda evlatlarımıza Allahtan rahmet, ailelerine sabırlar diliyorum. Hainlerle, çocuk katilleriyle, tüm terör örgütleriyle, terör örgütlerinin sözcülüğünü yapanlarla, sırtını dayayanlarla mücadelemiz devam edecektir diyor, saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz, Karabükün sorunları hakkında söz isteyen Karabük Milletvekilimiz Sayın Hüseyin Avni Aksoya aittir. (CHP sıralarından alkışlar)
Süremiz beş dakika Sayın Aksoy.
3.- Karabük Milletvekili Hüseyin Avni Aksoyun,
Karabük ilinin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
HÜSEYİN AVNİ AKSOY (Karabük) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Karabük ilinin sorunları hakkında gündem dışı söz almış bulunmaktayım.
Vatandaşın ayağına değen taştan sorumlu olan biz 600 milletvekili, vatandaşlarımızın çığlıklarına cevap veremedik. Emeklilikle yaşa takılanlar, atanamayan sağlıkçılar, atanamayan öğretmenler, taşeron işçiler, sayıları gün geçtikçe artan işsizler, 3600 ek gösterge bekleyenler ve daha nice sorunlarla boğuşan halkımız hâlen bizlerden çözüm beklemektedir.
On binlerce insanımızın umutla beklediği, haksızlıkları sona erdirecek yargı reformu görüşmeleri yeni döneme bırakıldı. Nereye gidiyoruz sevgili milletvekilleri? Vatandaşlarımız bizlerden çözüm beklerken neden Meclisi kapatıyoruz? Verdiğiniz sözü tutun, vatandaşların beklentilerine birlikte cevap verelim, bir an önce halk yararına birleşelim, beklenen kanunları görüşelim.
20 Aralık 2018 tarihinde bu onurlu kürsüden değerli milletvekillerimize odağımızın halk olduğunu, halkın sorunlarının bizlerden çözüm beklediğini söyledim ancak aradan geçen aylar ne yazık ki Genel Kurul gündemimizde hiçbir değişiklik yaratmadı. Kıymetli memleketim, kadim kent Karabük için de pek bir şey değişmedi. Burada Karabük gündeminin en önemli üç probleminden bahsetmek istiyorum: 1) İşsizlik. 2) Filyos Limanı. 3) Sağlık sisteminden yaşanan aksaklıklar.
Karabükte kayıtlı işsiz sayısı 10 bine, işsizlik ödeneğine başvuran kişi sayısı ise 4 bine yaklaşmıştır. Karabük istihdam teşvikini beklemektedir. Kentimizin bugün en büyük sorunu işsizliktir.
Ülkemizin en değerli miraslarından olan Safranbolumuz turizm teşvikinden yararlanamamaktadır. Karabük, turizm başarısını arttırarak en büyük sorunu olan işsizliği de bir noktada azaltacaktır.
Karabükün ve tüm Batı Karadeniz illerinin ticari hayatında büyük bir devrim yaratması beklenen ülkemizin en büyük 3üncü limanı olacak Filyos Limanı hâlen açılamamıştır. Bu değer memleketimize ne zaman kazandırılacaktır? Karabük ve Batı Karadeniz Bölgesi için hayati bir önem taşıyan bu limanın açılışı neden geciktirilmektedir? Bu konunun tüm ayrıntılarıyla takipçisi olacağım.
Karabük il merkezinde önceki yıllarda 3 hastane varken şu an bu hastaneler kapatılmış, sadece bir tek Karabük Eğitim Araştırma Hastanesi hizmet vermektedir. Tek bir hastane hastaların ihtiyaçlarına cevap verememekte ve hizmette aksaklıklar yaşanmaktadır. Acilen Karabükte yeni bir devlet hastanesi hizmete açılmalıdır. Karabükte sağlık sisteminde yaşanan yönetimsel sorunlar ve kadrolaşma nedeniyle sağlık hizmetleri aksamaktadır. Karabükün sağlık sisteminde yaşanan tüm aksaklıklara ve sorunlara çözüm bekliyoruz.
Devlet Su İşleri, Safranbolu su arıtma tesisi inşaatının yüzde 90ını tamamlamış olmasına rağmen son üç aydır projeyi bitirmemektedir. Su arıtma tesisi bir an önce halkımıza kazandırılmalıdır.
Eskipazar Organize Sanayi Bölgesi için Hükûmetin gerekli desteği sağlayarak bu istihdam alanının önce Eskipazara sonra Karabüke acilen kazandırılması gerekmektedir. Bu açılacak saha işsizliği ve geçim zorluğunu azaltacaktır.
Karabükün yegâne gelir kaynağı olan KARDEMİRe kardeş istiyoruz. Demir çelik alanında en az bir fabrika daha kurulmalıdır.
Kentimizde çevre yolu olmadığı için kent girişi trafiğe mahkûmdur. Hava kirliliği vatandaşlarımızın âdeta canına kast etmektedir. Hava kirliliğine karşı gereken önlemler alınmalı, denetim sıklaştırılmalıdır. Çöp sorunu ve arıtma yetersizliği nedeniyle yaşanan çevre kirliliği kentimize zarar vermektedir. Yenice ilçemizde hâlen doğal gaz bulunmamaktadır. Acilen bu ilçemize doğal gaz verilmelidir.
1969 yılında kurulan, renklerine gönül verdiğim; işçinin, emekçinin takımı Karabükspor ne yazık ki İkinci Lige kadar düşmüştür. Bir bahane üretmeden devletimizin, kentimizin ileri gelenlerinin desteğiyle takımımızı yeniden Süper Lige döndürmemiz gerekmektedir. Kentimizin tanıtımı ve ekonomimize katkı için bu durum çok önemlidir.
Ovacık ilçemizde bulunan yatılı spor lisesi ve sporcu kamp eğitim merkezi atıl bir vaziyettedir, derhâl bu tesisimizin aktif olarak kullanılması sağlanmalıdır.
Eflanide tarım ve hayvancılık teşvik edilmelidir.
Sayın milletvekilleri, burada birbirimizi alt etmek için değil, millete hizmet için bulunduğumuzu unutmamalıyız. Türkiye Büyük Millet Meclisinde 600 milletvekilimizin halkımızın yararına birleşeceği, 82 milyonun barış ve kardeşlik içerisinde yaşayacağı en güzel günler memleketimizin olsun.
Siz değerli milletvekillerimizi 25-28 Eylülde Safranbolu Altın Safran Belgesel Film Festivalimizi onurlandırmaya davet ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım.
HÜSEYİN AVNİ AKSOY (Devamla) - Başkanlık Divanımızı ve başta Karabük milletvekillerimiz olmak üzere, tüm milletvekillerimizi en derin saygı ve sevgilerimle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, şimdi sisteme giren 20 milletvekiline yerlerinden söz vereceğim, daha sonra grup başkan vekillerinin talepleri olduğunda söz taleplerini karşılayacağım.
İlk söz, Sayın Şeker
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, 15 Temmuz
Demokrasi ve Millî Birlik Gününün 3üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Pazartesi günü 15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Gününün 3üncü yıl dönümüydü. Şehit kanlarıyla yoğrulmuş vatanımızı işgale kalkışan FETÖ terör örgütü, geçmişte olduğu gibi yöneticilerin ve halkın ses çıkarmayacağını düşünmüştü ama o köprülerin altından çok sular akmıştı. Millet liderini bulmuştu ve liderinin bir işaretine bakıyordu. İşte o lider Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, o gece tarihe damga vuran Milletçe meydanlarda, havalimanında toplanalım; tanklarıyla, toplarıyla gelsinler; halkın gücünün üstünde bir güç ben tanımadım bugüne kadar. sözleriyle milletimizin önüne düşerek hain işgal girişimi engellendi. Başta seçim bölgem Kocaeli olmak üzere meydanlara inen 7sinden 70ine tüm halkımıza şükranlarımı sunuyorum. Bu vatan için hayatını veren şehitlerimizi rahmetle, kahraman gazilerimizi minnetle, şükranla anıyor; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Taşkın
2.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, Mersin ilinin ülkemizin parlayan
yıldızı olarak gelişmeye devam ettiğine ilişkin
açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ülkemizin güneyinde önemli bir liman şehri olan seçim bölgem Mersin, her yönüyle gelişen ülkemizin parlayan bir yıldızı olarak büyümesine ve gelişmesine devam etmektedir. Tarsusta yapılmaya başlanan bölgesel havaalanı inşaatı devam etmekte olup tamamlanmasıyla birlikte hizmete girecek olan bölgesel havaalanımızla birlikte ilimizde devam etmekte olan turizm yatırımları da hız kazanacaktır.
Yine Tarsusta 600 yataklı Tarsus Devlet Hastanesi yapım inşaatı hızla devam etmektedir. Tarsus Gıda İhtisas Organize Sanayi çalışmaları sürmekte olup tamamlandığında bölgemiz için önemli sayıda istihdam sağlayacak, önemli bir üretim merkezi olacaktır.
Antalya-Mersin arası yolculuğu daha kolay ve konforlu hâle getirecek olan Akdeniz Sahil Yolu Projesi etap etap inşa ediliyor. Çalışmaların tamamlanmasıyla birlikte bölgedeki potansiyelin de harekete geçeceğine inanıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kenanoğlu
3.- İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlunun,
İstanbul ili Eyüp Mezarlığında bulunan tarihî Bektaşi
pirlerinin mezar yerlerinin mezarlıklar müdürlüğü eliyle
satılmasının Alevi Bektaşi inancının tarihle
bağını koparma girişimi olduğuna ilişkin
açıklaması
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, İstanbul Eyüpsultan ilçesindeki Eyüp Mezarlığında bulunan Bektaşi mezarları kırılıp mezar yerleri mermerle çevrilip bizzat mezarlıklar müdürlüğü eliyle satılmaktadır. Vatandaşların tepkisi üzerine bu mermer çevirme işleminin koruma amaçlı olduğu söylense de buraya konulan yeni cenazeler bunun tam tersini ispatlamaktadır. Cenaze sahipleri de bu durumu teyit etmektedirler. Bu, sıradan bir usulsüzlük, ahlaksızlık ve gasp değildir. Bu, İstanbul topraklarında yüz yıllardır var olan Alevi Bektaşi inancının tarihle bağını koparma girişimidir. Bu işlemi yapanların, göz yumanların ve mezar yerlerini satanların derhâl görevden alınarak yargılanmaları gerekmektedir.
Bunu talep ediyor ve takipçisi olduğumu da buradan beyan ediyorum.
BAŞKAN Sayın Kayışoğlu
4.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun, Ankara ili Polatlı ilçesi Sakarya Meydan
Muharebesi Tarihî Millî Parkının durumunun içler acısı
olduğuna ilişkin açıklaması
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Buradan, Turizm Bakanına sesleniyorum. Geçen hafta Polatlıda Sakarya Meydan Muharebesi Millî Parkını ziyaret ettim. Gazi Mustafa Kemal Atatürkün Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. dediği bu alanda bulunan Kartaltepe Mehmetçik Anıtı maalesef parçalanmış, parçaları dökülmüş, paslanmaya başlamış. Müze kapalı. Millî Park kaderine terk edilmiş. Millî Mücadele tarihimiz açısından bu kadar önemli bir yerin bu kadar ilgisiz kalması içler acısıdır. Eğer Turizm Bakanı burayla ilgilenmeyecekse biz Mansur Başkanımıza rica ederiz. Eminiz ki o gerekli hassasiyeti gösterir.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Zeybek
5.- Antalya Milletvekili Rafet Zeybekin, ne
İbradı ilçesinin doğasının katledilmesine ne de
Antalya ilinin HESler, mermer ocakları ve taş ocaklarıyla talan
edilmesine izin vermeyeceklerine ilişkin açıklaması
RAFET ZEYBEK ( Antalya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İbradı ilçemizin Sülek Yaylasında mermer ocağı açma izni, Antalya Valiliği tarafından mahkeme kararı beklenmeksizin imzalanmıştır. ÇED gerekli değildir. kararına yapılan itiraz devam etmekte ve keşif işlemlerinin henüz tamamlanmamasına rağmen, İbradı ilçesinin su kaynaklarına 500 metre uzaklıkta, sedir ağaçlarının ve ormanların yakınında mermer ocağı açılmasında bu kadar ısrar ve acele edilmesinin sebebi nedir? Ne İbradının doğasının katledilmesine ne de Antalyanın HESlerle, mermer ocağı ve taş ocaklarıyla talan edilmesine izin verilmeyecektir.
BAŞKAN Sayın Tutdere
6.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman
Tutderenin, Adıyaman ilinde yaşanan yoğun yağış
nedeniyle zor durumda olan çiftçilerin mağduriyetinin giderilebilmesi için
Tarım ve Orman Bakanına çağrıda bulunduğuna
ilişkin açıklaması
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Seçim bölgem olan Adıyamanda özellikle bahar aylarında yaşanan yoğun yağışlar nedeniyle nohut başta olmak üzere arpa ve buğdayda ciddi anlamda rekolte düşüklüğü yaşanmıştır. Ürün azlığından dolayı çiftçilerimiz, başta Ziraat Bankası olmak üzere tarım kredi kooperatiflerine olan borçlarını ödemekte büyük güçlükler çekmektedirler.
Ayrıca, yine yoğun yağışlar nedeniyle Adıyamanda yaklaşık 120 bin badem ağacı kurumuş durumdadır. Badem yetiştiricileri de mağdur durumdadır. Tarım Bakanına ve Hükûmete çağrıda bulunuyorum. Adıyamanımızdaki çiftçilerin bu mağduriyetinin bir an evvel giderilmesi gerekmektedir. Ayrıca, Adıyamanda badem üreticileri, kuruyan bu 120 bin badem ağacı için fidan desteği beklemektedirler.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Karasu
7.- Sivas Milletvekili Ulaş Karasunun, Sivas
ili Hafik ilçesi Beykonağı köyü mevkisinde açılmak istenen
mermer ocağı hakkında hangi gerekçelerle ÇED Raporu Gerekli
Değildir. kararının verildiğini ve söz konusu
hukuksuzluğa engel olunup olunmayacağını Çevre ve
Şehircilik Bakanından öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
ULAŞ KARASU (Sivas) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Antalya ilimizde olduğu gibi Sivas ili Hafik ilçesi Beykonağı köyü mevkisinde açılmak istenen mermer ocağıyla ilgili hukuksuz bir süreç yönetilmektedir. Yöre halkının talepleri dinlenmeden, ekolojik olumsuzluklar ve doğaya vereceği zarar tam olarak incelenmeden valilik tarafından alelacele Çevresel etki değerlendirmesi gerekli değildir. kararı alınmıştır. Açılmak istenen mermer ocağının yakınında Tozanlı Deresi, kültür varlığı niteliğinde olan Ahi Sultan Asa Suyu ve Melek Dede Türbesi bulunmaktadır. Ayrıca, geçimini tarım ve hayvancılıktan sağlayan köylülerin su kaynakları da olumsuz etkilenmektedir. Çevre ve Şehircilik Bakanına sormak istiyorum: Yöre halkının görüşleri dikkate alınmadan mermer ocağı hakkında hangi gerekçelerle ÇED Raporu Gerekli Değildir kararı verilmiştir? Bakanlık olarak söz konusu hukuksuzluğa engel olmayı düşünüyor musunuz?
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu
8.- Osmaniye Milletvekili Mücahit
Durmuşoğlunun, ülkemizin millî enerji ve maden politikası
kapsamında denizlerimizde arama ve sondaj faaliyetlerinin devam
ettiğine ilişkin açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) Teşekkürler Sayın Başkan.
Ülkemizin millî enerji ve maden politikası kapsamında denizlerimizde arama ve sondaj faaliyetlerimiz tüm hızıyla devam ediyor. Fatih ve Yavuz sondaj gemilerimiz ve Barbaros Hayrettin Paşa Sismik Arama Gemimizle bölgede sürdürdüğümüz çalışmalarımıza şimdi dördüncü gemimiz de dâhil oluyor. MTA Oruç Reis Sismik Araştırma Gemimiz Marmaradaki çalışmaların hemen ardından Akdenizde araştırmalarını yapmak üzere bölgeye gönderilecek. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde artık tarihin akışını izleyen değil, tarihin akışına müdahil olan, yön veren bir devlet olduk. Enerjide tam bağımsızlık için atılan dev adımlar birçok devleti de Türkiye karşısında birleştirdi. ABD, Fransa, İsrail, Mısır, Kıbrıs Rum Kesimi ve Yunanistanla birlikte Avrupa Birliğinin sondaj çalışmalarımızı durdurmamız konusunda ardı ardına verdikleri mesajlar, doğru yolda ilerlediğimizin açık bir göstergesidir diyerek Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Gürer
9.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
başkanlık sisteminin ilk yılki faturasının millete
ağır geldiğine ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Teşekkürler Sayın Başkan.
Başkanlık sisteminin ilk yıl faturası milletimize ağır oldu. Hukuk devleti sorunlu kılındı. Gelirimiz eridi, millet fakirleşti. Ekonomiye güven kayboldu, yatırımlar önemli ölçüde durdu. İşçi, esnaf işinden oldu; çiftçi, besici, üretici bitti. Ülke ithal ürüne muhtaç duruma düşürüldü. Vatandaş pahalı ürünle gıda harcamalarını kıstı. Zamların ardı arkası kesilmedi. Ülkemiz de, yurttaşlar da, şirketler de borca battı. İcra dairelerinde dosya sayıları kabardı. Köklü firmalar dahi kapandı. Faiz lobisi ihya oldu, vatandaş perişan oldu. İşsizlikten kendini yakacak duruma gelenler, intiharlar ve yoksulluk arttı. Mutfak yangınından halk, sağlıksız, beslenemez hâle düştü. İşsizlik tarihî rekor kırdı. Üniversite mezunu işsiz sayısı 2 milyona dayandı. Taşeronda binlerce işçi işinden oldu. Devlette liyakat sistemi kayboldu. Adaletsiz vergi politikası ücretleri perişan etti. Çalışan mutsuz İşimden olur muyum? kaygısında. Düşük ücretle çalışmaya devam ediyor. İşsizi bunalımda
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Yalım
10.- Uşak Milletvekili Özkan Yalımın,
AK PARTİli yöneticilerin seçimlerden önce altı aylık süreyle
işe başlattığı vatandaşları
çalışma süreleri dolmadan işten çıkardığına
ve Uşak ili Banaz ilçesinin Hasanköy, Paşacık ve Yeşilyurt
köylerinde GSM şebekelerinin işlev görmemesi nedeniyle iletişim
zorluğu çekildiğine ilişkin açıklaması
ÖZKAN YALIM (Uşak) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri ve bizi izleyen tüm vatandaşlarımız; bir atasözü var biliyorsunuz: Yalancının mumu yatsıya kadar yanar. Tüm Türkiyede olduğu gibi uşak ilinde, Uşak merkezde ve Uşak ilçelerinde seçimler öncesi özellikle AK PARTİli yöneticiler seçimler öncesi valiliklerde, tüm il genel meclislerinde, daha sonra okullarda ve birçok yerde ve özellikle de ormanda çalıştırılmak üzere birçok vatandaşımızı altı ay süreyle işe başlattılar. Ancak seçimlerden -altı aylık sürede değil- sadece üç-üç buçuk ay sonra hepsinin işine son verdiler, umutlarını bitirdiler, umutlarını gerçekten sömürdüler. Buradan vatandaşların haklarının yendiğinden dolayı tüm yöneticileri kınamaktayım.
Diğer bir taraftan Uşak Banaz ilçemizin Hasanköy, Paşacık ve Yeşilyurt köylerinde, maalesef 2019 yılında olmamıza rağmen, hiçbir GSM şebekesi işlev görmemektedir. Vatandaşımız iletişim zorluğu çekmektedir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Aydın
11.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının, On
Birinci Kalkınma Planında tarımda büyümenin yıllık
3,4 olarak belirlenmesiyle çiftçilerin sorununun nasıl çözüleceğini
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Dün Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edilen On Birinci Kalkınma Planında tarımla ilgili bir cümlede tarımda kalkınma, büyüme yıllık 3,4 olarak belirtilmiş, güzel. Hedefler ne kadar gerçekçi olacak, hep birlikte bakacağız. Ancak çiftçinin durumu hiç de öyle değil. Dün Orhangazi Yenisölöz köyünün muhtarı arayarak 2006-2011 yılları arasında Varlık Fonuna devredilen 11de 1 bedelle borçların bugün 20 kat bedelle çiftçiden, köylüden tahsil edilmeye çalışıldığı ve bunlardan dolayı da çiftçinin malı mülkü, tarlası, arsası, ne varsa elinden gittiği konuşuluyor. Dolayısıyla, durum böyleyken kalkınma planına koyduğunuz bir cümleyle bu çiftçinin sorunu nasıl çözülecek? Buna gerçekçi bir çözüm üretilmesi kesinlikle çok acil bir durum. Eğer bu böyle olmazsa birkaç defa daha kalkınma planı hazırlanır, ancak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özkan
12.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın,
Türkiye için siyasette, ekonomide ve özellikle savunma sanayisinde güçlü
olmanın bir zorunluluk olduğuna ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın Başkan.
Türkiye için siyasette ve ekonomide, özellikle de savunma sanayisinde güçlü olmanın bir tercih değil, bir zorunluluk olduğuna inanıyoruz. Türkiyenin hava ve füze savunma ihtiyacının karşılanmasına yönelik S400 Uzun Menzilli Bölge Hava ve Füze Savunma Sisteminin geçen hafta itibarıyla Rusyadan Ankaraya intikali gerçekleşiyor. Türkiyenin iç ve dış politikada son iki yılına damgasına vuran bu gelişmenin 15 Temmuzun 3üncü yıl dönümünde gerçekleşmesi daha da anlam kazandırmaktadır. Barışı ve kendi millî güvenliğimizi garanti altına almaya çalışarak savunma sanayimizi geliştirmeye yönelik diğer tüm atılımlarımızı kararlılıkla devam ettireceğiz. S400lerin ülkemiz için, bölgemiz için, özellikle de dünyamız için hayırlı olmasını diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Şeker
13.- İstanbul Milletvekili Ali Şekerin,
üniversite hastanelerinde sadece sağlık hizmeti verilmediğine ve
devlet bütçesinden desteklenmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
ALİ ŞEKER (İstanbul) Sayın Başkan, On Birinci Kalkınma Planında üniversite hastanelerinin hastane bölümlerinin tıp fakültelerinden ayrılarak yeni bir uygulamaya geçileceği ifade ediliyor, bunu kabul etmek mümkün değil. Uzun zamandır üniversite hastaneleri yeterli ödeme yapılmaması nedeniyle zor duruma düşürüldü ve bu kasıtlı olarak zorlandı ve hastaneleri Sağlık Bakanlığına devretmeleri istendi. Bu amaçta ısrar edildiği görülmekte. Üniversite hastanelerine Türkiyenin, herkesin ihtiyacı var. Bu üniversite hastanelerinde sadece sağlık hizmeti verilmiyor, hekim yetiştiriliyor, uzman hekim yetiştiriliyor; bunların kaliteli nitelikte yapılabilmesi için de kamu bütçesinden, devlet bütçesinden desteklenmeleri gerekiyor. Burası bir özel işletme gibi değerlendirilip kâr esasına göre peşkeş çekilmemeli, mutlaka ve mutlaka üniversite hastaneleri desteklenmeli.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Yılmazkaya
14.- Gaziantep Milletvekili Bayram
Yılmazkayanın, Türkiye'nin en büyük şehirlerinden olan
Gaziantep ilinin birçok alanda mağdur edildiğine ilişkin
açıklaması
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) Teşekkürler Sayın Başkan.
Bir bölgenin turizm, sanayi ve ticaretinin gelişebilmesi için o bölgeye ulaşımın kolay ve ucuz olması çok önemlidir. Gaziantep ilimizin çevre illere nazaran uçak biletlerinin çok yüksek olması ve ilimizdeki uçak sefer sayısının düşürülmesi ülkemizin en büyük sanayi ve ticaret kentlerinden biri olan Gaziantepe büyük haksızlıktır. Türkiye'nin en büyük şehirlerinden olan Gaziantep ilimiz birçok alanda mağdur edilmektedir. Ulaşım, Gaziantep gibi sanayi, ticaret ve turizm kenti olan bir şehir için hayati öneme sahiptir. Buradan iktidara seslenmek istiyorum: Siz Gaziantepi gözden mi çıkardınız? Suriyeli sorunu başta olmak üzere işsizlikle, sağlık alanındaki sıkıntılarla uğraşan kentimize artık hak ettiği ilgiyi gösterin ve gelin artık bu sorunlarla ciddi bir şekilde ilgilenelim. Gaziantep uçaklarındaki bu fahiş fiyat uygulamasını kaldırın ve sefer sayısını artırın, kentimizin önünü açın.
Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Sümer
15.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin, ekonomideki
istikrarsızlığın bütün sektörleri olumsuz etkilemeye devam
ettiğine ilişkin açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ekonomideki istikrarsızlık, giderek derinleşen kriz ortamı bütün sektörleri olumsuz etkilemeye devam ediyor. Bu sektörlerin başında yedek parça, akaryakıt, servis, sigorta, ulaşım gibi sektörlerle yakın ilişkisi dolayısıyla lokomotif bir sanayi dalı olan otomotiv geliyor. Otomotiv Distribütörleri Derneğinin verilerine göre Türkiye otomobil ve hafif ticari araç toplam pazarı bu yılın ilk yarısında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 44,7 azalmıştır. Türkiyede toplam üretim ise bu yılın ilk yarısında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 13 azalmıştır. Bu rakamlar büyük bir krizin habercisidir. Anahtar sektör olan otomotivdeki bu kriz birçok sektörü etkileyecektir. Bu krizin temel nedeni sanayide dışa bağımlılıktır. Yaklaşık 500 bin kişiye istihdam sağlayan otomotiv sektörünü kurtarmak için gerekli önlemlerin acilen alınması gerekir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Aycan
16.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycanın, esnafın emeklilik hakkını kazanmada ve
sağlık hizmetinden yaralanmada sorunlar
yaşadığına ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizin en büyük sosyal sınıflarından birisi olan esnafların emeklilik ve sağlık hizmetlerinden yararlanmada sorunları vardır. Diğer çalışan kesimlere göre daha fazla gün prim ödeme yükümlüsü olan esnafımızın bu durumu düzeltilmelidir. Günde sekiz saatten fazla çalışan, hatta günde on altı saate kadar çalışan, resmî tatillerde bile çalışan esnafın daha fazla gün prim ödemesi emekliliklerini engelleyen bir durumdur.
İkincisi ve daha önemlisi ise esnafın primlerini yatıramadığı zaman kendisinin, eş ve çocuklarının sağlık hizmetlerinden yararlanamamasıdır. Bu durum sağlık hizmeti alma hakkını kesintiye uğratan bir durumdur. Özellikle de çocukların hayatını tehlikeye sokmaktadır. Bu durum düzeltilmelidir. Sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkı kesintiye uğratılmamalıdır. Ayrıca, esnafa hastalıklarından dolayı çalışamadığı günler için kısa süreli geçim destek ödeneği verilmelidir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Barut
17.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun, emeklilikte
yaşa takılanların sorunlarına çözüm üretilemediğine
ilişkin açıklaması
AYHAN BARUT (Adana) Sayın Başkan emeklilikte yaşa takılanlar olarak adlandırılan milyonlarca insanımız 8 Eylül 1999 tarihinde çıkarılan bir yasayla büyük bir mağduriyet yaşıyor. Dönemin koalisyon hükûmetince çıkarılan 4447 sayılı Kanunun geriye doğru işletilmesi bu mağduriyetin temelini oluşturuyor. Kademeli emeklilik uygulamasıyla, emeklilik hayali kuranlar büyük düş kırıklığı yaşıyor. 1999da çıkarılan yasa, aylık bağlanma oranı kazanılmış bir hakkın gasbedilmesine neden olduğu gibi, devasa bir haksızlığa da yol açmıştır.
Bulunduğumuz Gazi Meclis bugüne kadar pek çok yasa yürürlüğe koymuştur, ülkemizin birçok can yakan sorununa çözüm üretmiştir ancak EYTlilerin sorununa çözüm üretmemiştir. Verilen sözler yine tutulmadı. Bunun için samimi olalım. Bu insanlarımız bizim yükümüz değildir, külfet değillerdir; yıllarca çalışıp hakları olan emekliliği istemektedirler. Lütuf beklemiyorlar, yalnızca haklarını istiyorlar.
Sevgili milletvekilleri, gelin, verilen sözleri hep birlikte yerine getirelim, Meclis çalışmaları sona ermeden EYTlilerin sorununu çözelim.
BAŞKAN Sayın Şahin
18.- Hatay Milletvekili Suzan Şahinin,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Ulaştırma ve
Altyapı Bakanının Hatay sınırları içinde otoban
ücretsiz olacak. sözünün yerine getirilmediğine ilişkin
açıklaması
SUZAN ŞAHİN (Hatay) Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Cumhurbaşkanı ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanının Hatay sınırları içinde otoban ücretsiz olacak. sözünü vermesinin üzerinden sekiz ay geçti ancak bu söz tutulmadı. Ücretli olması nedeniyle otobanlar kullanılmıyor. Bu nedenle kara yolu trafiği tırlarla çok yoğun ve tehlikeli bir hâl alarak can ve mal güvenliği açısından ciddi tehdit oluşturuyor.
Otoban ücreti, sanayi sektörüne de ağır maliyet yükü oluşturuyor. Osmaniye-Hatay arasındaki otoban yolunun çevre yolu statüsüne dönüştürülerek Gözene-İskenderun arası gişelerin ücretsiz hâle getirilmesi çok yoğun olan sanayi trafiğini azaltacak, trafik kazalarını önleyecek, nakliye ve lojistik firmaları ile ağır sanayi sektörüne ciddi katkı sağlayarak ülke kalkınmasına da faydalı olacaktır.
İskenderundan başlayarak Erzin-Gözene gişelerine kadar devam eden otoban yolunun tıpkı Adana Ceyhan kara yolunun
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Akın
19.- Balıkesir Milletvekili Ahmet
Akının, verilen sözlere rağmen Balıkesir ili Dursunbey
ilçesine hizmet götürülmediğine ilişkin açıklaması
AHMET AKIN (Balıkesir) Sayın Başkanım, teşekkürler.
Sayın Başkanım, Dursunbey Balıkesirimizin AK PARTİnin en çok oy aldığı ilçesi. Bu ilçemizde hizmet yok. En çok oyu alıyor AK PARTİ Dursunbeyden fakat hizmeti Dursunbeye götürmüyor. Oradaki hemşehrilerimiz müthiş derecede şikâyetçi.
Aynı zamanda, bu hafta sonu karşılaştığım bir görüşü söylemek istiyorum. Dursunbeyin Hamzacık köyünde 2017 yılının Aralık ayında Gölet için ihaleyi yapacağız. dediler yine AK PARTİli Veysel Eroğlu, ardından bu hikâye kaldı. Ardından, AK PARTİnin Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Gölet haziran ayında yapılacak. dedi, oyları istedi fakat bu da olmadı. Söz verip verip oradaki hemşehrilerimizi kandırıyorlar. Köyler boşalıyor, nüfus yarı yarıya azalıyor ve gölet olmadığı için gençler de tamamen bölgeden uzaklaşıyor. Ben buradan hem verilen sözlerin yerine getirilmesini hem de Dursunbeye sahip çıkılmasını istiyorum.
BAŞKAN Sayın Tığlı
20.- Giresun Milletvekili Necati
Tığlının, fındıkta istirarlı bir politikanın
yürütülebilmesi için FİSKOBİRLİKin desteklenerek devreye
sokulması gerektiğine ilişkin açıklaması
NECATİ TIĞLI (Giresun) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Fındığın ülkemize katkısının 3 milyar dolar olmasına yönelik bir hedef koyan AKPnin değerli temsilcilerine bir önerim olacak.
Seksen yıllık birikimi ve tecrübesiyle, depolarıyla, nitelikli ve yeterli personeliyle fındık üreticisinin koruyucusu, göz bebeği FİSKOBİRLİKin fındık almaya hazır bir kurum olduğunu ve Yönetim Kurulu Başkanının iktidar partisinden olduğunu hatırlatmakta fayda görüyorum. TMO yerine FİSKOBİRLİKin desteklenerek devreye sokulması hem maliyet açısından hem de başta üretici ve diğer kesimlerin memnuniyetine, fındıkta istikrarlı bir politika yürütülmesine yönelik güzel bir başlangıç olacaktır, üreticimizin yüzü gülecektir.
BAŞKAN Sayın Arkaz
21.- İstanbul Milletvekili Hayati Arkazın,
Fetullahçı törer örgütünü lanetle kınadığına ilişkin
açıklaması
HAYATİ ARKAZ (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Devletin bütün organlarına haince sızarak devletin silahını, tankını, uçağını Türkiye Cumhuriyetinin demokratik düzenini yıkmak için kullanan alçak Fetullahçı terör örgütünü lanetle kınıyorum. Yıllar önce tehlikenin farkına vararak okyanus ötesini işaret eden, tedbir alınması gerektiğini söyleyen, darbe gecesi ilk açıklamayı yapan; devletin, milletin ve Hükûmetin yanında yer alarak darbe girişiminin önlenmesinde çok büyük katkı sağlayan liderimiz Devlet Bahçeli Beye huzurunuzda şükranlarımı sunuyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Ne mutlu Türküm diyene. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Zeybek
22.- Samsun Milletvekili Kemal Zeybekin, üretilen
ürünlerin değerini bulabilmesi için yönetim politikalarının
değiştirilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
KEMAL ZEYBEK
(Samsun) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Halkımızın
sorunlarına çözüm bulmak için buradayız. Ne yazıktır ki
yönetimi ellerinde bulunduranlar
Emeklilikte yaşa takılanların,
taşeronların, 3600 ek gösterge bekleyen polisler, öğretmenler,
hemşireler, din görevlilerinin sorununun çözümünü bu Meclis bulmak
zorundadır. Emeklilerin maaşlarında iyileştirme, çiftçinin
ürünlerinin değerlerinin bulunması, pazarlanması, üretimde
desteklerin artırılması ülkenin kalkınmasının en
önemli yatırımlarıdır. Sanayici, esnaf, sanatkârlar, tüm
çalışanlar, ülkeyi son yıllarda yönetenlerin olumsuz ekonomi
politikaları yüzünden cumhuriyet döneminin en
sıkıntılı günlerini yaşamaktadır. Geleceği
yeniden yaşatmak, üretimin yeniden değerini bulması için yönetim
politikalarının değişmesi gerektiğine inanıyoruz
ve tüm politikalarda destek vereceğimizi ve üretimi
destekleyeceğimizi buradan duyurmak istiyoruz.
BAŞKAN Son
olarak Sayın Arık
23.- Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın,
Kayseri ilindeki ticari taksi esnafının yaşadığı
mağduriyete ilişkin açıklaması
ÇETİN ARIK
(Kayseri) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Kayseride ticari
taksi esnafı evlerine helalinden ekmek götürmek istiyor ama binbir
zorlukla karşılaşıyorlar. Kayseride ticari taksiler
Kayseri Büyükşehir Belediyesinden ticari taksi izin belgesi almak zorunda.
Esnaf bu belge için geçen yıl 80 lira ödedi. Esnaf bu ücreti ödeyemeyince
bu süre yerel seçimler geçinceye kadar uzatıldı. Belediye, seçimler
geçince de 80 liralık belgenin ücretini 225 liraya çıkardı. 80
liralık ücreti hangi gerekçeyle 3 katına çıkardınız?
80 lirayı ödemekte zorlanan esnaf 225 lirayı nasıl ödeyecek?
Yoksa belediyenin 2 katrilyon borcunu esnafın boğazına çökerek mi
kapatmayı düşünüyorsunuz?
Taksici
esnafının bir başka sorunu da korsan olarak çalışan
İranlı ve Suriyeli taksiciler. Bizim esnafımızın
boğazına çöken belediye bunlar için kılını
kıpırdatmıyor, iyi mi?
Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Peki,
son olarak dedik ama son olarak Sayın Kılıç, Meclisin en
devamlı milletvekili olma nedeniyle bir hak tanıyalım size.
Buyurun Sayın
Kılıç.
24.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, insanlığın ilk değer
yargılarının ve algılarının aynı kaynaktan
beslendiğine ilişkin açıklaması
İMRAN KILIÇ
(Kahramanmaraş) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
İnsanlığın
ilk aslı, ilk faslı bir olduğu gibi ilk değer
yargıları ve ilk algıları da aynı kaynaktan
beslenmiştir. Tevrat ve Kurandaki On Emirde; British Müzedeki Ani,
Hunefer, Anhai papirüslerine göre Eski Mısırın Ölüler
Kitabı da aynı hususları söylüyor: Kötülük etmedim.
Bahtsızlığa sürüklemedim. Alçaklık etmedim, incitmedim,
korkutmadım, kimseye acı ve yoksulluk çektirmedim. Tanrının
yasaklarını çiğnemedim. Zayıfları ezmedim, ezdirmedim.
Kimseyi aç bırakmadım, gözyaşı döktürmedim. Kimsenin
kanını döküp döktürmedim. Yalan söylemedim. Hak yemedim. Zina
etmedim. Süt çocuklarının sütünü kesmedim. Çalmadım. Ölmüş
balığı tutmadım. Hiçbir arkı yıkmadım.
Hiçbir kuşu avlamadım. Ben temizim, ben temizim, ben temizim. Bütün
herkes yitik cennetine ağlıyor, onu anıyor, onu arıyor.
Aynı öze dönersek aynı sözü söyleriz.
BAŞKAN
Değerli milletvekillerimize teşekkür ederim.
Şimdi
sayın grup başkan vekillerinin söz taleplerini
karşılayacağım.
İlk
olarak İYİ PARTİ Grubu adına Sayın
Ağıralioğlu, buyurun.
25.- İstanbul Milletvekili Yavuz
Ağıralioğlunun, iş talepleriyle her gün karşı
karşıya kaldıklarına, siyaset taassubunun liyakatin önüne
geçmemesi gerektiğine ve beyin göçü verdiğimiz gerçeğini
herkesin bildiğine, son aylarda şehit sayımızda hatırı
sayılır artış olduğuna, Amerika Birleşik
Devletlerinin PYDye vermiş olduğu silahların güvenlik
güçlerimiz için risk olduğuna ve S400 meselesine ilişkin
açıklaması
YAVUZ
AĞIRALİOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarımız; her gün grup
odalarımızda, milletvekili odalarımızda talepler, iş
talepleriyle karşı karşıyayız. Bu iş taleplerinin
arasında haksızlığa, gadre uğradığına
dair hissiyatını gözyaşlarıyla buluşturmuş nice
pırıl pırıl genç arkadaşımızın
çığlıklarına da şahit olmaktayız. Mülakatta
elenmiş olmaktan, gadre uğramış olmaktan, hakkı
yendiğini düşünmüş olmaktan devlete itimadı
sarsılmış gencecik çocuklar görmekten biraz muzdaribiz.
Yazılı sınavı geçmiş, mülakatta elenmiş,
hakkı yendiğine dair kanaatini siyasi partinize hasımlığa
döndürmüş bir dünya çığlığa şahit
olmaktayım. Bununla ilgili bir kriter oturtmazsak şayet, bizi, temsil
ettiğimiz değerlerle beraber saygınlık alanı
dışına çıkaracak bu gençlerimiz. Yani dine, imana,
mukaddesata, vatana, millete, bayrağa sadakate davet ettiğimiz
gençlerimiz haklarının yendiğini düşündükleri bir yönetim
marifetsizliğinin yüzünden devlete, millete sadakat duymamaya
başlayacaklar. Dolayısıyla bu mevzuda bir hassasiyet
taşınması lazım. 93-95 almış
çocuklarımız mülakatlarda elenip yerlerine siyasi taassupla, 73-75
almış çocuklarımız tercih edilince
çocuklarımızın adalete olan saygısı, devlete olan
hürmeti, devlete olan bağlılığı, vatana olan aidiyeti
zayıflar. Burada hak edeni hak ettiği yere getirmek, siyasetin
herhâlde birinci vazifesidir. Bu mevzuda iktidar grubunu bir yıldır
uyarıyoruz. Uyarmaktan imtina etmiyorum, böyle davranmaktan mutlu
olmadığınızı biliyorum ama siyaset taassubu liyakatin
önüne geçmemelidir. Bizim beyin göçü verdiğimiz gerçeğini hepimiz
biliyorsunuz. Ülkemizde çocuklarımız zaten işsizlik yüzünden
yeteri kadar hırpalanıyorlar, yeteri kadar memlekette hak ettikleri
kıymeti bulamayacaklarına dair bir endişeyi taşıyorlar
ve yurt dışına göçmeye, yırt dışına gitmeye
karar vermiş durumdalar.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Devam edin Sayın Ağıralioğlu.
YAVUZ
AĞIRALİOĞLU (İstanbul) Onları burada, memleketimizde
tutabileceğimiz işlerin başında liyakatlilerini istihdam
etme imkânı geliyor, bu mevzuda hassasiyetinizi, vatana, millete sadakat
ve namus borcununuz olduğunu hatırlatmayı vazife biliyorum ben
de, söylüyorum.
Bir
diğer husus, Başkanım, iki buçuk ay oldu. İki buçuk ayda
şehit sayımızda çok hatırı sayılır artma
var. Heronlarımız, insansız hava araçlarımız,
kımıldayan yaprağı gören gözlerimiz var idi. Artma var,
inanılmaz bir artma bu, 50yi buldu dün ölen çocuklarımızla,
yavrularımızla beraber. Bu terör olaylarındaki artma sebepleri
üzerine biraz çalışmamız lazım çünkü eskiden bu kadar
değildi; son iki, iki buçuk aydaki artma mevsim artması
mıdır yoksa bir zafiyet mi oluştu, o zafiyet bir suistimale mi
döndü, onu görmemiz lazım. Amerika Birleşik Devletlerinin PYDye
vermiş olduğu silahların bizim güvenlik güçlerimiz için bir risk
olduğunu biliyoruz ama bu anlamda
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YAVUZ
AĞIRALİOĞLU (İstanbul) Tamamlayayım
Başkanım, beni bağışlayın.
BAŞKAN
Tamamlayalım, devam edin.
YAVUZ
AĞIRALİOĞLU (İstanbul) PYDye verilmiş
silahların Türk güvenlik bürokrasisini, Türk güvenlik personelini
sıkıntıya soktuğunu biliyoruz. Bu mevzuda Amerikayla
restleşeceksek çok daha etkin, ciddi yaptırımları göze
almamız lazım. S400lerle alakalı, biliyorsunuz, muazzam bir
tazyik altındayız, alıyor olmamıza mukabele ediyorlar
Ambargo uygulayacağız. diye. Elimizde Kürecik ve İncirlik
üsleri var, bunları kapatmak da dâhil her şeyi göze almak
zorundayız. Çünkü günaşırı, askerlerimiz, Amerikanın
verdiği silahlarla PKKlı alçakların saldırısına
uğramış şehitlerimizle bizi karşı
karşıya bırakıyor; yeter artık, bıktık. Bu
mevzuda devletin atacağı, Hükûmetin atacağı her iradenin
arkasında şerefimizle, izzetimizle duracağız. Beyan
ediyoruz efendim.
Genel
Kurulumuza saygılarımızla.
BAŞKAN
Söz sırası Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Sayın
Grup Başkan Vekili Erkan Akçayda.
Buyurun
Sayın Akçay.
26.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Suriye
ve Iraktaki terör yapılanmalarının, Doğu Akdenizde
yaşanan gelişmelerin, S400 meselesinin ülkemizin bekası,
güvenliği ve savunması için büyük önem arz ettiğine, Türk
Silahlı Kuvvetlerinin gerçekleştirdiği Fırat Kalkanı,
Zeytin Dalı, Afrin ve Pençe Harekâtıyla gücünü tüm dünyaya
gösterdiğine ilişkin açıklaması
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Türkiyeye
S400 füze ve savunma sistemi etaplar hâlinde gelmeye başladı, bugün
itibarıyla 12 uçak Mürted Havaalanına inmiştir. Türkiyenin
kendini savunmasına karşı çıkan bir kısım
ülkeler, terör örgütleri ve bazı manda ve himayeciler S400 füze ve savunma
sisteminin etaplar hâlinde ülkemize gelişinden rahatsız ve
memnuniyetsizdir. Türkiyenin Rusyadan S400 savunma sistemini almasına
ilişkin Beyaz Saraydaki Kabine toplantısında
değerlendirmeler yapan ABD Başkanı Trump Türkiye Patriot
istedi, Obama satmadı, sonra Rusyadan S400 alınca biz F35
satmayız. diyoruz; bu, hiç adil değil, çözmeye
çalışıyoruz. diyerek Türkiyenin
haklılığını bir kez daha kabul etmiştir. ABD
Başkanı bile S400 konusunda Türkiyenin
haklılığını kabul ederken S400ü almayın, felaket
olur, sorun ve sıkıntı doğar. yaygarası yapan
S400ler sarayı korumak için alınıyor, depolarda çürütülecek.
diyenler acaba şimdi ne yapacaklar, ne diyecekler?
Türkiyenin
karşılaştığı tehditler düne göre daha
ağırdır. Suriye ve Iraktaki terör yapılanmaları,
Doğu Akdenizde yaşanan gelişmeler ve S400 meselesi ülkemizin
bekası, güvenliği ve savunması için büyük önem arz etmektedir.
Türkiye güvenlik ve savunma sistemlerini tamamen kendisi üretmek
zorundadır. Türkiyenin millî menfaatleri doğrultusunda hep birlikte
hareket edebilmeliyiz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun.
ERKAN
AKÇAY (Manisa) - Sayın Başkan; Türk Silahlı Kuvvetleri, Türk
milletinin varlığı, birliği ve güvenliği için
ülkemizin güneyindeki terör oluşumlarına karşı
gerçekleştirdiği Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Afrin ve
Pençe Harekâtıyla gücünü tüm dünyaya bir kez daha göstermiştir; bu
bir sarsılmaz kararlılıktır. İçişleri
Bakanlığının verdiği bilgilere göre, 15 Temmuz
2016dan bu yana tüm terör örgütlerine yönelik 324.233 operasyon yapılmıştır;
bu operasyonlarda 69.496 tutuklama gerçekleşmiş, 5.778 terörist de
etkisiz hâle getirilmiştir. 27 Mayıstan bu yana pençe
harekâtında etkisiz hâle getirilen terörist sayısı 71e
yükselmiştir. Aynı dönemde Irakın kuzeyinde 174 PKKlı
terörist etkisiz hâle getirilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Ülkemizin güvenliği, birliği ve
bütünlüğü için gözünü kırpmadan şehadet şerbetini içen
şehitlerimizi, gazilerimizi, sınır boylarında ve ötesinde
nöbet tutan kahramanlarımızı, tüm askerlerimizi ve güvenlik
görevlilerimizi buradan selamlıyor, şükranlarımızı
sunuyoruz.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Söz sırası Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Grup Başkan Vekili Sayın Oluçta.
Buyurun.
27.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, 17 Temmuz İnsan Hakları Derneğinin kuruluşunun
33üncü yıl dönümüne, doğaya yönelik saldırılara ve
patlayıcıya basmaları sonucu yaşamını yitiren
Ayaz Güloğlu ile Nupelda Güloğlunun ölümüne neden olan sorumluları
kınadığına ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın vekiller, İnsan Hakları Derneği 12 Eylül 1980
darbesinin sonrasında devam eden baskı koşullarında 17
Temmuz 1986 tarihinde kuruldu insan hakları savunucuları
tarafından. Kurucuları arasında mahpus yakınları,
yazarlar, gazeteciler, akademisyenler, avukatlar, hekimler, öğretmenler
vardı. Bu derneğin amacı çok netti: İnsan hak ve
özgürlükleri konusunda çalışmalar yapmak.
İnsan Hakları Derneği otuz üç yıldan bu yana
periyodik olarak hak ihlallerini belgeleme, mağdurlara destek olma,
cezasızlığa karşı mücadele etme ve insan hakları
kültürünün oluşmasına çok önemli katkılarda bulunmuştur
Türkiyede. Kuruluşundan itibaren düşünce, ifade ve örgütlenme
özgürlüğü, yaşam hakkı gibi konulara toplumun dikkatini çekecek
çalışmalar yapmıştır. İnsan hakları
ihlallerine ilişkin tespitlerini periyodik raporlar yayımlayarak
dünya ve Türkiye kamuoyuyla paylaşmıştır. Hak
savunucuları ihlallerin meydana geldiği yerlerde bizzat bulunmuşlar,
hak ihlaline uğrayan kişi ve kurumların mağduriyetlerinin
giderilmesi için çalışmalar yapmışlardır ve elbette ki
İnsan Hakları Derneği cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlülerin
sorunlarıyla ilgilenmiştir; Kürt sorununun barışçıl ve
demokratik çözümü için mücadele etmiştir; her daim barış ve
yaşam hakkının bir hatırlatıcısı ve
savunucusu olmuştur.
Türkiye gibi darbe anayasasıyla yönetilen ve siyasi tarihi
darbelerle şekillenmiş bir ülkede yürütülen insan hakları
mücadelesinin otuz üç yıllık bedeli elbette ağır
olmuştur onlar için ama çok kıymetli, çok onurlu bir görevi
sürdürmüşlerdir. İnsan Hakları Derneği bütün baskılara
rağmen Türkiye'nin her yerindeki insan hakları ihlallerini
belgelemeye, anlatmaya ve bunlara karşı mücadele etmeye devam ediyor.
Bugün İnsan Hakları Derneğinin 33üncü kuruluş yıl
dönümü, kendilerini bu faaliyetlerinden dolayı bir kez daha kutluyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Devam edelim.
HAKKI
SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Şimdi, iki konuya değinmek istiyorum.
Daha evvel bu konuda açıklamalar yaptık ama topluca bir kez daha
söylemiş olmak istiyoruz. Birincisi, doğaya yönelik
saldırılarla ilgili, bu orman yakılması meseleleriyle
ilgilidir. Çok net, açık bir şekilde tutumumuzu belli ettik;
doğaya yönelik her türlü saldırıyı, kimden gelirse gelsin
kınıyoruz. Doğa, ormanlar, ekosistem bizim
yaşamımızın ve mücadele
anlayışımızın bir parçasıdır. Doğa ve
ekosistem bütün insanlığa aittir ve nerede olursa olsun, doğaya
karşı geliştirilen her türlü saldırı aslında insanlığa
karşı yapılmış bir saldırı kadar
ağır bir suçtur. Çünkü bizler doğanın efendisi, hâkimi
değil bir parçasıyız ve görevimiz, doğayı koruyarak
gelecek nesillere aktarmaktır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayalım.
HAKKI
SARUHAN OLUÇ (İstanbul) O nedenle, bir kez daha vurgulamış
olalım ki ister İstanbulda ister Muğlada ister Dersimde,
Licede ya da Nusaybinde, nerede olursa olsun, ormanların
yakılmasına karşı, doğaya yönelik
saldırılara karşı asla hoşgörülü değiliz ve
hiçbir zaman da olmayacağız. Bu vesileyle, bir kez daha, kimden
gelirse gelsin bu tutumların karşısında tavizsiz bir
şekilde duracağımızı ifade etmiş oluyoruz.
İkinci
konu ise şu: Dün de değinmiştim, bir kez daha vurgulamak
istiyorum, Dersimin Ovacık ilçesi Bilgeç köyü Çakılyayla
mezrasındaki çok vahim bir olayı tekrar vurgulamak istiyorum. Ayaz
Güloğlu ve Nupelda Güloğlu isimli iki kardeş, oyun
oynadıkları alanda bulunan bir patlayıcıya basmaları
sonucu yaşamlarını yitirdiler. Çocukların ölümüne neden
olanları, sorumluları koşulsuz ve şartsız olarak
kınıyoruz. Çok net bu konudaki tutumumuz ve ailenin
acılarını paylaşıyoruz..
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım Sayın Oluç.
HAKKI
SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Dün de aileye yaptığımız
ziyaretlerde ve özellikle cenaze töreninde ailenin acılarını da
bir kez daha paylaştık.
Çok
acıdır, Türkiye yıllardan beri bunu yaşıyor.
Şiddet, çatışma her zamanki gibi masum çocuklara zarar veriyor
ve bu durumun kabul edilmesi mümkün değil. O nedenle, Nihat Kazanhan,
Ceylan Önkol, Uğur Kaymaz gibi Ayaz ve Nupelda Güloğlu da
yaşamını yitirdiler, katledildiler. Bütün bu çocukları
anıyoruz ve ailelerinin acılarını en derin şekilde bir
kez daha paylaşıyoruz.
Teşekkür
ederim.
OYA
ERONAT (Diyarbakır) Ereni unuttun.
BAŞKAN
Söz sırası, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Grup
Başkan Vekili Sayın Engin Özkoçun yetkilendirmesiyle Sayın
Akara aittir.
Buyurun
Sayın Akar.
28.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın,
dış politikada sorunlu günler yaşandığına,
Türkiye'nin Doğu Akdenizde doğal gaz arama faaliyetlerine
ilişkin Avrupa Birliğinin aldığı yaptırım
kararlarını kabul etmediklerine ve emeklilikte yaşa
takılanların mağduriyeti giderilmeden, yaratılan af
beklentisi konuşulmadan Meclisin 1 Ekime kadar tatile girmesini doğru
bulmadıklarına ilişkin açıklaması
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, dış politikada sorunlu günler yaşıyoruz. Son
olarak Türkiye'nin Doğu Akdenizde doğal gaz arama faaliyetlerine
ilişkin Avrupa Birliğinin aldığı yaptırım
kararları gündemde. Bizim böyle bir kararı, yaklaşımı
kabul etmediğimizi ifade etmek istiyorum. Avrupa Birliği Türkiyeye
uyguladığı çifte standarttan vazgeçmelidir. Avrupa Birliği
adada ihtilaf çözülmeden Güney Kıbrısı üye olarak kabul etmekle
Annan Planına evet diyen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine
yönelik izolasyonları kaldırmamakla büyük hatalar
yapmıştır, adadaki barış sürecini zora sokmuştur.
Aldığı yeni yaptırım kararları adada
yaptığı üçüncü büyük yanlıştır ve derhâl bundan
dönülmelidir. Adada tansiyonun yükseltilmesine değil, barış
yolunun inşasına ihtiyaç vardır. Avrupa Birliğinden bunu
bekliyoruz, beklemekteyiz.
Doğu
Akdenizdeki sorunu bizim için katmerli hâle getiren, Türkiye'nin dünyada ve
bölgede yalnızlaşmasıdır, bunu da kendi açımızdan
değerlendirmeliyiz. Vakit geçirmeden Doğu Akdenizde bölge
ülkeleriyle diyalog zemini yaratmalı, diplomasiyi güçlendirmeliyiz.
Kahirede, Şamda, Tel Avivde büyükelçimiz, Kudüste başkonsolosumuz
yok. Derhâl bu görevlere atamalar yapılmalıdır. Bölgede politika
üretebilmek için, güçlü aktör olabilmek için diplomasiye hızla dönmek
zorundayız.
Sayın
Başkan, bir başka konu, son beş yılda hep birlikte 9 seçim
yaptık aşağı yukarı ve bu süreç içerisinde Türkiyenin
birçok problemi konuşulamadı ve çözülemedi. Şimdi Meclis,
yarın akşam itibarıyla muhtemelen, kalkınmayla ilgili kanun
tasarısı geldiğinde ve geçtiğinde kapanacak, 1 Ekime kadar kapanacak
ve Meclis tatile giriyor ama her gün yüzlerce -bütün milletvekili
arkadaşlarım ve bizler dâhil olmak üzere- telefon ve mesaj
alıyoruz, emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili mesaj
alıyoruz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Akar.
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
ve bu probleminin çözülmesini
istiyorlar. Bütün siyasi partiler girmiş olduğumuz bu 9 seçimde
emeklilikte yaşa takılanların problemini çözeceklerine dair
taahhütlerde bulundular ve bugün biz tatile gireceğiz muhtemelen.
Yine seçim meydanlarında bütün siyasi parti liderleri
3600 ek göstergenin verilmesi konusunda taahhütlerde bulundu, bunları da
konuşamadık, bunları da çözemedik, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
olarak defalarca Meclise kanun teklifi olarak getirmemize rağmen Cumhur
İttifakının paydaşları tarafından reddedildi
Mecliste.
Sayıları 5.500ü bulan başpolislerin
problemleri var, bunları çözemedik, bunları konuşamadık.
Yine, bir beklenti yaratılan af konusu var ki bunun da çok önemli
olduğunu düşünüyorum. Buradan, kürsüden yeni cezaevlerinin
müjdelerini verenler bu insanlara af beklentisi yaratıp ekim ayına
ertelemişlerdir ve bunlar da, bu arkadaşlarımız da af
bekliyorlar, aileleri af bekliyorlar.
Bunları konuşmadan, bunları çözmeden
Meclisin 1 Ekime kadar kapatılmasını doğru
bulmadığımızı ifade ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Son olarak Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubu adına Grup Başkan Vekili Sayın Muş.
29.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun,
Avrupa Birliği Dış İlişkiler Konsey
Toplantısı sonuç bildirgesinde açıklanan Türkiyenin Doğu
Akdenizde petrol ve doğal gaz aramasını durdurmaya yönelik
yaptırımları kınadıklarına ve Türkiyenin
baskılara boyun eğmeden çalışmalarına devam
edeceğine ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Avrupa Birliği Dış
İlişkiler Konsey Toplantısı sonuç bildirgesinde
açıklanan Türkiyenin Doğu Akdenizde petrol-doğal gaz
aramasını durdurmaya yönelik yaptırımlarını
kınadığımızı belirtmek istiyorum. Türkiyenin hem
kendi kıta sahanlığı haklarını hem de Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin haklarını savunarak Doğu
Akdenizde petrol ve doğal gaz arama çalışmalarını
sürdürmesi uluslararası hukukun kendisine vermiş olduğu bir
haktır. Güney Kıbrısın Avrupa Birliğini kullanarak
Türkiyeyi bu arama çalışmalarından mahrum etme
çalışması nafiledir.
Avrupa Birliğinin bu tip provokatif
girişimlerine rağmen, Hükûmetimizin, Doğu Akdenizde hidrokarbon
arama çalışmaları için gönderdiği 3 gemiye ek olarak bir
gemiyi daha göndereceğini açıklaması fevkalade doğru bir
karardır. Avrupa Birliği Dış İlişkiler Konseyi
Sonuç Bildirgesinde Kıbrıs Adası kaynaklarında Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin de hakları olduğunu
vurgulamaması Avrupa Birliğinin bu konuda taraflı olduğunun
ve hukuka riayet etmediğinin açık göstergesi olmuştur. Aynı
şeyi Kıbrısı Avrupa Birliğine dâhil ediyorken de
yapmışlardı, bunu da Avrupa Birliğine tekrar
hatırlatmakta fayda var yani oradaki ikiyüzlü tavırlarını
burada tekrar sürdürmektedirler.
Elbette Türkiye
haklarından vazgeçmeyecektir. Hiçbir ülke Türkiyeyi böyle tehditlerle
egemenlik haklarından mahrum bırakamaz. Türkiye baskılara boyun
eğmeden bu çalışmalara devam edecektir. Dolayısıyla
Avrupa Birliğinin almış olduğu bu kararları
tanımadığımızı ifade ediyor; Avrupa
Birliğini, tarafsız bir şekilde uluslararası hukuka uygun
hareket etmeye davet ediyoruz.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Değerli milletvekilleri, şimdi gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurulu sunuşları vardır.
İYİ
PARTİ Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve sonra
oylarınıza sunacağım.
V.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ PARTİ Grubunun, Adana
Milletvekili İsmail Koncuk ve arkadaşları tarafından, özel
öğretim kurumlarında çalışan öğretmenlerin ücret
sorununun araştırılması ve öğretmen
maaşlarına alt sınır belirlenmesi amacıyla 24/4/2019
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 17 Temmuz 2019 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
17/7/2019
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulu 17/7/2019 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19'uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Yavuz Ağıralioğlu
İstanbul
Grup Başkan Vekili
Öneri:
Adana Milletvekili
İsmail Koncuk ve arkadaşları tarafından, özel öğretim
kurumlarında çalışan öğretmenlerin ücret sorununun
araştırılması ve öğretmen maaşlarına alt
sınır belirlenmesi amacıyla 24/4/2019 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerinin 17/7/2019 Çarşamba günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN
Şimdi önerinin gerekçesini açıklamak üzere, öneri sahibi
İYİ PARTİ Grubu adına Adana Milletvekilimiz Sayın
İsmail Koncuk. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş
dakika Sayın Koncuk.
İYİ
PARTİ GRUBU ADINA İSMAİL KONCUK (Adana) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Aslında
bu TEOG sisteminin değiştirilmesiyle birlikte Türkiyede özel
okullara olan talep biraz daha arttı. Geçen yıl
hatırlayın- birçok öğrenci, evine en yakın okul, bölge
kıstasları ve benzeri kriterler sebebiyle hiç arzu etmediği
okullara kayıt yaptırmak durumunda kaldı. Bu durumda, hatta
parası olmayan anne babalarımız bile kredi çekerek
çocuklarını özel okula göndermek zorunda kaldılar.
Şu
anda Türkiyede 11.694 okul var yani dört yıl önce 6.710 olan sayı
11.694e çıktı, öğrenci sayısı 1 milyon 400 bin. Fakat
burada öğretmen çalıştırma konusunu dikkatle incelemek
lazım. Özel okullarda öğretmenlere yönelik maalesef bir sömürü
sistemi var, bir sömürü sistemi var ve Millî Eğitim
Bakanlığı bu sömürü sistemini görmezden geliyor. Hatta daha önce
öğretmen maaşlarını düzenleyen bir madde vardı, bu
madde kaldırıldı. 5580 sayılı Özel Öğretim
Kurumları Kanununun 9uncu maddesinin ikinci fıkrası
yürürlükten kaldırıldı. Bu madde, aslında özel okulda
çalışan öğretmenlerin nasıl maaş
alacağını düzenleyen bir maddeydi ama şöyle diyebilirsiniz:
Ya, buna ilişkin yönetmelik maddesi vardı ama uygulanıyor muydu,
uygulama var mıydı, bu yönetmelik maddesini dikkate alan var
mıydı? Olmayabilir ama bir düzenleme vardı ve bu düzenlemeye
uymayan alenen suç işliyordu.
Değerli
milletvekilleri, ataması yapılmayan 500 bin civarında
öğretmenimiz var. Dolayısıyla öğretmenlerimiz maalesef
şu anda açık pazar gibi. İşsiz, çaresiz, umutsuz bu
gençlerimiz özel okulları bir umut olarak görüyorlar. Fakat burada, birçok
özel okulda hepsini elbette kastetmiyorum- öğretmenler sömürülüyor; 2.020
lira asgari ücretle çalışmak zorunda kalan birçok öğretmen var.
Bu maddenin, Millî Eğitim Bakanlığı tarafından göz
ardı edilen, yönetmelikten çıkarılan, daha doğrusu kanundan
çıkarılan bu maddenin yeniden ihdas edilmesi için ben İYİ
PARTİ adına da bir kanun teklifi verdim ayrıca. İşte,
AK PARTİ Grubunun keyfi ne zaman yeterse Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündemine gelir. Öyle mi sayın hemşehrim? Hatta bakıyor
Şimdi,
aslında hepimizi ilgilendiren bir durum bu. Aslında ben, şahsen
okulların özelleştirilmesine karşı bir adamım ama bir
realite var, 11.694e çıkmış, karşı olmanın
bundan sonra bir anlamı yok. Bir fiilî durum var, o zaman bu fiilî durumu
sağlıklı hâle getirmek gibi bir mecburiyetimiz var.
Bakın,
bir tenakuzu daha ben size anlatayım: Temel liseler kuruldu. Temel liseler
kurulurken bunlara dört yıl süre verildi, denildi ki: Dört yıl
içerisinde okula dönüşün. Fakat bunlar fiyatları çok ucuz
tuttukları için okula dönüşebilecek oranda bir maddi imkân
sağlayamadılar. Şu anda bunların süresi bitti. Millî
Eğitim Bakanlığı diyor ki: Şimdi ben temel liseleri
kapatıyorum kardeşim, kapatıyorum. 22 bin öğretmen
çalışıyor temel liselerde, 9 bin personel
çalışıyor, 214 bin öğrenci var. Ya, öğretmen atayamıyorsunuz.
Bir yandan özel okul statüsü olarak kabul edeceğimiz bu temel liselere bir
şans daha vermiyorsunuz. Bununla ilgili Millî Eğitim
Bakanlığına yönelik soru önergemize de bir cevap gelmedi.
Buradan Sayın Ziya Selçuka, kürsüden, Meclisten hitap ederim: Bu temel
liselere lütfen iki yıl daha şans verin. Bunların bir sürü alet
edevatı, eşyası, malzemesi var, bir sürü yatırımı
var, 214 bin öğrenci var, 30 bin insan buradan ekmek yiyor ve siz diyorsunuz
ki: Ben kapatıyorum. Ya, böyle bir hakkınız yok. Bir yandan
özel okulların önemli olduğunu söyleyeceksiniz -hatta, teşvik de
getirdiniz- diğer yandan özel okul olma amacıyla temel liseye
çevirdiğiniz -eskiden dershaneydi bunlar, temel lise oldular- okullara bir
şans daha vermeyeceksiniz. Bakın, dün işletmelerin borcunu
yeniden yapılandırmayla ilgili kanun çıkardık değil
mi?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım Sayın Koncuk.
İSMAİL
KONCUK (Devamla) Batmış olan, borcunu ödeyemeyen işletmelere
bir af getirdiniz. Temel liselere niye aynı duygularla bakmıyorsunuz,
bunlar da bizim kurumlarımız değil mi? 214 bin öğrencinin,
30 bin insanın faydalandığı kurumlar. Lütfen, AK PARTİ
Grubu, Grup Başkan Vekili de burada
Grup Başkan Vekili sohbete
dalmış, bizi de dinlemiyor, işte AK PARTİ kimseyi
dinlemiyor zaten. Daha da duymuyor tabii bizi.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Sırtlarını bile çevirmişler.
İSMAİL
KONCUK (Devamla) Evet, ne yapmışlar? Millete
sırtlarını dönmüşler, milletvekillerine de dönüyorlar.
VEDAT
DEMİRÖZ (İstanbul) Sizin söylediklerinizi istişare ediyoruz.
İSMAİL
KONCUK (Devamla) Sayın Grup Başkanım, bu, temel liseler
konusunda, istirham ediyorum, Millî Eğitimle görüşün, bir iki
yıl daha şans verin bunlara. Kapanacak, 214 bin öğrencisi var.
Bakın, gerçekten, biz öğrencilerimizi kaydedecek okul
bulamayacağız bu sene yine, sıkıntı
yaşayacağız. Yani bir 214 bin öğrenciyi daha -22 bin
öğretmeni ve 9 bin insanı, personeli de-
sıkıntılı hâle düşürmeyelim. Burada aklıselim
galip gelmelidir. Özel okullardaki öğretmen maaşları konusunda
devletin üzerine düşen takibi yapmasını bekliyoruz.
Saygılar
sunuyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Öneri üzerinde söz isteyen, Halkların Demokratik Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekilimiz Sayın Erol
Katırcıoğlu. (HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz
üç dakika Sayın Katırcıoğlu.
HDP
GRUBU ADINA EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın
milletvekilleri, gerçekten, birçok konu gibi, bunu da anlamakta
zorlanıyoruz çünkü gerçekten, 2014 yılına kadar bir düzenleme
olmuş ve bu düzenleme esas itibarıyla özel okullarda eğitim
verenlerin alacakları maaşların resmî devlet
kuruluşlarındakilerin maaşlarından daha az
olamayacağını söylemiş fakat sonra, 2014te bu ikinci
fıkra kaldırılmış.
Şimdi,
arkadaşlar, bu, esasında devlet ve özel sektör arasındaki
ilişkilerle ilgili olarak Adalet ve Kalkınma Partisinin
kafasının ne kadar karışık olduğunu söylüyor
bence. Karışıklık şurada: Neoliberal politikalar esas
itibarıyla özel kesime, özel sektöre bir etkinlik atfedebilir, öyle de
olmuştur fakat en azından kitabi olarak
baktığımızda, bunların uygulanışında
devlet regülasyonlarıyla birlikte olması önerilmiştir. Yani
esasında bir orman var -serbest piyasa ekonomisi- ve bu ormanda milletin
birbirini yememesi için devlet regülasyon yapmak sorumluluğunda. 2014e
kadar özel sektöre eğitim açılmış, özel okullar açılmış
fakat özel okullarda çalışanların maaşlarının
resmî okullardaki benzerleriyle eşit olması koşulu
kaldırılmış, bu düzenleme kaldırılmış.
Bu aslında şu demek arkadaşlar: Öğretmenleri ormana
terk etmişsiniz. Bunu nasıl yapmışsınız hakikaten
anlamak çok zor çünkü özel sektör eğitim kurumları esas itibarıyla
serbest rekabetin olması gerektiği iddiasıyla kurulmuş
olmasına rağmen bütün serbest piyasa ekonomilerinde olduğu gibi,
özellikle, şirketlerde veya okullarda çalışan kişilerin
maaşlarının kısılması üzerine bir kâr marjı
ortaya koyarlar. Dolayısıyla da siz eğer devlet
korumasını kaldırırsanız oradakilerin insafına
bırakmış olacaksınız öğretmenleri. Buna
hakkınız yok bence, buna hakkınız yok arkadaşlar yani
böyle bir şey yapamazsınız. Buna benzer çok örnek verebilirim
ben size, şimdi zamanım çok kısıtlı olduğu için
veremeyeceğim ama bu mantık, bu özel sektör ve devlet arasındaki
ilişkilerle ilgili kurduğunuz mantık son derece
yanlıştır. Hele hele bu yanlışlık hani
sektörlerde yapıldığı zaman belki kamusal vicdanı çok
yaralamayabilir ama özellikle eğitim kurumlarında
yaptığınız zaman gerçekten bu, vicdanları yaralayan
bir sonuca evrilmiştir. Bugün itibarıyla özel liselerde, özel
okullarda eğitim yapan insanlar eğer iş bulurlarsa gerçekten çok
düşük ücretlere razı olmak zorunda kalıyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Fakat durum esasında sadece özel
okullarla sabit değil, ben size söyleyeyim, üniversiteler de böyledir.
Üniversiteler, özel vakıf üniversiteleri özellikle -bakın,
dikkatinizi çekerim- buralarda kurulan bütün bu dernekler -dernekleri var
çünkü- aslında çalışanların maaşlarını
belirleyen kuruluşlardır yani rekabet olup da birbirlerine
kaçmasınlar diye bütün okullarda ücretleri fikslerler, sabitlerler ve bu
esasında 4054 sayılı Yasaya da aykırıdır ama ne
yazık ki aykırı olan bir sürü şey olmasına rağmen
bu mesele de gözden uzak tutulmuştur.
Eğitim
konusunda doğrusunu isterseniz biraz daha duyarlı olmanızı
tavsiye ederim. Özellikle 21inci yüzyıla başlarken eğitimin ne
kadar önemli olduğunun yarın gelecek olan plan da altını
çiziyor ama ben size şunu tavsiye ederim: Özel üniversitelerde, özel
eğitim kurumlarında çalışanların
maaşlarının önemini anlayarak davranın derim.
Hepinize
teşekkür ediyorum. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)
VI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Levent Gökün, Erbilde meydana gelen patlamada 3 diplomatımızın
hayatını kaybettiğine ve konunun araştırılarak
Genel Kurula bilgi verilmesini rica ettiğine ilişkin
konuşması
BAŞKAN
Değerli milletvekilleri, bir son dakika haberi grup başkan
vekillerimiz tarafından araştırılıp hakkında
bilgi verilirse sevineceğim.
Erbilde
meydana gelen bir patlamada 3 diplomatımızın hayatını
kaybettiğine dair bilgiler dolaşıyor. Tabii, benim şu anda
haberin sağlığını takip etme şansım yok ama
konunun bir araştırılarak bilgi sahibi olan
arkadaşlarımızın Genel Kurula bilgi vermelerini de rica
edeceğim.
V.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- İYİ PARTİ Grubunun, Adana Milletvekili
İsmail Koncuk ve arkadaşları tarafından, özel öğretim
kurumlarında çalışan öğretmenlerin ücret sorununun
araştırılması ve öğretmen maaşlarına alt
sınır belirlenmesi amacıyla 24/4/2019 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 17
Temmuz 2019 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN
Öneri üzerinde söz isteyen, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ankara
Milletvekili Sayın Yıldırım Kaya. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz
üç dakika Sayın Kaya.
CHP
GRUBU ADINA YILDIRIM KAYA (Ankara) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; öncelikle Başkanımızın duyurduğu
haber eğer doğruysa gerçekten üzücü. Hayatını kaybedenlere
Allahtan rahmet diliyor, yaralılara geçmiş olsun dileklerimizi
iletiyoruz.
Sosyal
devlet kavramını yıllardır savunduk. Sosyal devlet olmazsa
hem yurttaşlarımız hem çalışanlar hem öğrenciler
hem öğretmenler hem emekçiler asla rahata eremeyecek diye söyledik,
yıllardır dilimizde tüy bitti bunları anlata anlata. Ama sosyal
devlet anlayışı ve kavramından uzaklaşıp daha
sonra bu Özellerle daha iyisini yaparız. anlayışı 2002
yılında Türkiyenin gündemine çok ağır bir karabasan gibi
çöktü. Sosyal devletten vazgeçip okulları özel okul sahiplerine devretme
zihniyeti öğrencilerimizi, öğrenci velilerimizi, eğitim
emekçilerini perişan etmiştir. Bugün geldiğimiz nokta, sosyal
devlet anlayışından vazgeçmenin ağır bedellerini
ödediğimiz noktadır. Eğer gerçekten biz
çalışanlarımıza, seçmenlerimize ve
yurttaşlarımıza sahip çıkmak istiyorsak hızla
yapmamız gereken iş güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönmek,
sosyal devlet anlayışı çerçevesinde yeni bir anayasayı
Türkiyenin olmazsa olmazı hâline getirmektir. Meselenin köklü çözümü
budur.
Biz
özel okullara ve özelleştirmeye sendikacı olarak yıllarca
karşı çıktık, cop yedik, gazla bombalandık ama bugün
gelinen noktada buna seyirci kalan eğitim emekçilerinin önemli bir kesimi
şu anda açlıkla terbiye ediliyor. 450 binin üzerinde atanmayan
öğretmeni siz özel okulların pençesine bıraktınız.
Özel okullardan vazgeçmiyorsanız yapmanız gereken bir iş var,
özel okulların olanaklarını çalışanlarıyla
birlikte korumayı ve kollamayı önünüze koyacaksınız. Yani
özel okullara ilişkin var olan yasal düzenlemeden vazgeçtiniz. Şimdi
devlet okulunda çalışan öğretmenin aldığı
maaş ile özel okulda çalışan öğretmenin
aldığı maaş arasında dağlar kadar fark var. Bunu
düzeltmenin yolu çok açık ve net, bu süreci tamamlamaktır.
Köprüler
yapıyorsunuz, 60 bin araç geçecek; 40 bin araç geçiyor, 20 bin aracın
parasını her gün ödüyorsunuz ama siz engellilerin -rehabilitasyon
merkezi açılmış yerlerde- onların olanaklarını
yok edip, daha sonra da orada çalışan personeli
maaşını alamaz hâle getiriyorsunuz. Dün Türkiyenin 81 ilinden
gelen özel rehabilitasyon merkezi sahipleri ve yöneticileri vardı.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Kaya.
YILDIRIM KAYA (Devamla) Bu toplantıya ben Cumhuriyet Halk Partisi
adına katıldım, Adalet ve Kalkınma Partisi adına da
Erzincan Milletvekili arkadaşımız katıldı; diğer
partiler de davetliydi, sanırım gelemediler ama orada şu sözü
birlikte verdik
Maliye Bakanlığı yönetmeliği
değiştirmiyormuş, imzalamıyormuş,
onaylamıyormuş. Orada Adalet ve Kalkınma Partili milletvekili
arkadaşımızın söylediği şu: Bürokratlardan bu
işi çözeceğiz. Siyasiler çözecek. Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubu, gelin, siz önerge verin, bu sorunu çözelim.
İstanbuldaki okullar can çekişiyor, İstanbuldaki
öğrenciler ve veliler can çekişiyor. Naci Ekşinin kendi
parasıyla yaptırdığı okulu alıp bir başka yere
götürüyorsunuz. Mahmut Tanal, her yerde konuşuyorsun, her işe laf
yetiştiriyorsun, İstanbul Milletvekilisin, Naci Ekşinin
yaptırdığı okula sahip çıkmak senin görevin; lütfen,
görevini yap, yapmayanları da uyar diyorum.
Hepinize saygı ve sevgiler sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Başkan, söz istiyorum.
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım, öneri üzerinde söz
isteyen, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Siirt Milletvekilimiz
Sayın Osman Ören. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika Sayın Ören.
AK PARTİ GRUBU ADINA OSMAN ÖREN (Siirt) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; İYİ PARTİ Grubunun özel
öğretim kurumlarında çalışan öğretmenlerin
maaşlarının devlet okullarında çalışan
öğretmenlerden düşük olması gerekçesiyle vermiş olduğu
Meclis araştırması açılmasıyla ilgili önerge üzerine
AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu
vesileyle, tüm heyeti saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce, az önce Erbilde meydana gelen üzücü
saldırıda hayatını kaybeden diplomatlarımıza
Cenab-ı Hakktan rahmet ve yaralılarımıza acil şifalar
diliyorum.
Yine, hain terör örgütünce Tunceli Ovacık ilçemiz dâhilinde önceden
yerleştirilmiş mayına basmak suretiyle hayatlarını
kaybeden 8 ve 4 yaşlarındaki yavrularımıza Cenab-ı
Hakktan rahmet, kederli ailelerine, sevenlerine
başsağlığı ve sabırlar diliyorum.
Yine, önceki gün ülkemizin yaşadığı en uzun
gecelerden biri olan ve milletimizin sarsılmaz ferasetiyle üstesinden
geldiği hain kalkışmanın yıl dönümü münasebetiyle
hayatlarını kaybeden şehitlerimize Cenab-ı Haktan rahmet
diliyor, gazilerimize geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; eğitim öğretim
sistemimizin en önemli unsurlarından biri öğretmendir. Bütün
öğretmenlerimizin her türlü gelişimini sağlamak birinci
önceliğimiz olmuştur. AK PARTİ döneminde öğretmenlerimizin
her türlü gelişimi sürekli sağlanmıştır. Ülkemizin
ekonomik durumunun gelişmesi, bütün alanlarda olduğu gibi
öğretmenlerimizin durumunda da sürekli bir gelişmeye neden olmuştur.
Özel
öğretim kurumları 5580 sayılı Özel Öğretim
Kurumları Kanunu kapsamında açılmakta olup özel
müteşebbisler tarafından işletilmektedir. Bu merkezlerde görev
yapmakta olan yönetici, öğretmen ve uzman öğreticileri bu kanun
hükümleri saklı kalmak üzere;
a)
Sosyal güvenlik ve özlük hakları yönünden 506 sayılı Sosyal
Sigortalar Kanunu ile 4857 sayılı İş Kanununa,
b)
Yetki, sorumluluk, ödül ve cezalar ile bunların uygulanması
bakımından 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, 1702
sayılı İlk ve Orta Tedrisat Muallimlerinin Terfi ve Tecziyeleri
Hakkında Kanun, 4357 sayılı Hususi İdarelerden Maaş
Alan İlkokul Öğretmenlerinin Kadrolarına, Terfi, Taltif ve
Cezalandırılmalarına ve Bu Öğretmenler İçin
Teşkil Edilecek Sağlık ve İçtimai Yardım
Sandığı ile Yapı Sandığına ve
Öğretmenlerin Alacaklarına Dair Kanun ile 4483 sayılı
Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında
Kanun hükümlerine tabidirler.
Özel
öğretim kurumlarında 2017-2018 öğretim yılında 4.845
özel okulda 142.047 eğitim personeli, 14.491 özel yaygın eğitim
kurumunda 112.043 eğitim personeli görev yapmaktadır. Özel
eğitim kurumlarında çalışan eğitim
çalışanlarının İş Kanunundan kaynaklı
haklarının korunması hassasiyetle takip edilmektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayalım, buyurun.
OSMAN
ÖREN (Devamla) - Konuya ilişkin olarak gerektiğinde ilgili
kurumların görüşü alınarak gerekli düzenlemeler
yapılmaktadır.
Bu
düşüncelerle, İYİ PARTİ grup önerisine
katılmadığımızı belirtiyor, heyetinizi grubum
adına saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Sayın
Tanal, sataşmadan dolayı değil de, Sayın Kaya size atfen
bir görev üstlenmenizi rica etti herhâlde.
Buyurun
yerinizden.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
30.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
İstanbul ili Bağcılar ilçesi Dr. Kemal Naci Ekşi Anadolu
Lisesinin kapatılmasını doğru bulmadıklarına ve
özel kurumlardaki öğretmenlerin mağduriyetinin giderilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Şimdi,
Sayın Yıldırım Kaya Bey şunu çok iyi biliyor ki
-İsmail Tarmanda- Beşiktaştaki okulda bin iki yüz gündür eylem
devam ediyor. Dava açılmasıyla, buradaki taşınmanın
iptaliyle ilgili yol gösteren, destek veren bir milletvekili
arkadaşınızım. Aynı şekilde,
Bağcılardaki Naci Ekşi okuluyla ilgili
Evet, Türkiye'de imam-hatip
liselerine, imam-hatip okullarına ihtiyacın olduğu her yerde biz
evimizi veririz, evimizin arsasını veririz, yeter ki okul
yapılsın. Ama okulların birini diğerine tercih etmemek
lazım, bu toplumda hepsine ihtiyaç vardır. Burada mevcut olan okulun yerinde
kalması gerekir çünkü o amaçla bağışlamıştı
Naci Ekşi, hayırsever iş adamımız. Onun yerine,
ihtiyaç duyulan bir başka yerde -arsa olduğu hâlde- imam-hatip okulu
niye orada açılmıyor? Burada toplum bilerek
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Bitireceğim, özür dilerim.
BAŞKAN
Toparlayın hemen, son cümlenizi söyleyin.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim Değerli Başkanım.
Burada
-Bağcılarda mevcut olan Naci Ekşi okulu- bilerek ve istenerek
toplum karşı karşıya getiriliyor. Orada imam-hatip için
tahsis edilen bir yer varken orada imam-hatip okulu açılmıyor,
yapılmıyor. Ve özellikle Naci Ekşi okulunun
kapatılması doğru bir hadise değil.
Burada,
özel kurumlardaki öğretmenlerimizin özlük hakları, güvenceleri yok,
maaşları az ve yıllık izinleri yok, kıdem
tazminatları yok; bu konuda özel kurumlardaki öğretmenlerimiz
mağdur. Bu öğretmenlerimizin bir an önce özlük haklarının
verilmesini ve güvenceye kavuşturulmasını talep ederim.
Saygılarımı
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Özer, sizin de İç Tüzük 60a göre bir söz talebiniz vardı, onu
alalım, ondan sonra Halkların Demokratik Partisi grup önerisine devam
edelim.
Buyurun.
31.- Antalya Milletvekili Aydın Özerin, Irak,
Suriye ve Suudi Arabistanla olan ilişkilerimizdeki krizin tarım ve
sanayi sektörüne de yansıdığına ilişkin
açıklaması
AYDIN
ÖZER (Antalya) Irak, Suriye ve Suudi Arabistanla ilişkilerimizdeki kriz
tarım ve sanayi sektörüne de yansıdı. Mersin Limanından
yola çıkarak beş günde Cidde Limanına ulaşan binlerce ton
domates gümrükteki yavaşlatma nedeniyle on sekiz gündür giriş
bekliyor. Gelen bilgilere göre, günde sadece bir iki konteynerin geçişine
izin veriliyor. Suudi Arabistandaki tedarikçilerin hac döneminin de yaklaşmasıyla
artan talebi üzerine gönderilen binlerce ton domates sorun çözülmezse çöpe
gidecek. Ülke ekonomisine de kayıplar verecek bu konuyla ilgili Hükûmet
tarafından en kısa sürede bir açıklama ve vakit geçirmeden
gerekli girişimlerin yapılmasını talep ediyoruz. Suudi
Arabistanın uyguladığı ambargoya ilişkin bir
planlamanız var mıdır? Aylar önce başlayan krize
rağmen neden bugüne kadar bir tedbir alınmamıştır?
İhracatçılarımız, aynı zamanda üreticilerimiz ve
sanayicilerimiz zor durumda bırakılmıştır.
Teşekkür
ederim.
V.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, Şanlıufra Milletvekili
Ömer Öcalan ve arkadaşları tarafından, 20 Temmuz 2015 tarihinde
yaşanan Suruç katliamının araştırılması
amacıyla 15/7/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 17
Temmuz 2019 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
BAŞKAN
Değerli milletvekillerimiz, Halkların Demokratik Partisi Grubunun
Meclis İçtüzüğünün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
17/7/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu, 17/7/2019 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Hakkı Saruhan Oluç
İstanbul
Grup Başkan Vekili
Öneri:
15
Temmuz 2019 tarihinde Şanlıurfa Milletvekili Sayın Ömer Öcalan
ve arkadaşları tarafından, 20 Temmuz 2015 tarihinde yaşanan
Suruç katliamının araştırılması amacıyla
Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan (3070) sıra
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 17/7/2019 Çarşamba
günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN
Önerinin gerekçesini açıklamak üzere Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına İzmir Milletvekilimiz Sayın Murat Çepni.
Buyurun.
(HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakika Sayın Çepni.
HDP
GRUBU ADINA MURAT ÇEPNİ (İzmir) Teşekkürler Başkan.
Genel
Kurul ve değerli halklarımız; evet, Suruç katliamının
araştırılmasını istiyoruz. Bundan tam dört sene önce
Suruçta 33 sosyalist genç vahşice katledildi, IŞİD katil
çeteleri tarafından gerçekleştirilen bir intihar
saldırısı sonucunda katledildiler. Evet, dört yıldır
bir adalet yürüyüşü, adalet mücadelesi sürüyor, adalet talebi yükseliyor
ve hâlâ Suruç aileleri ve yaralıları bu talep
karşısında sonuç alabilmiş değiller.
Evet,
33 sosyalist genç, (SGDF) Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonunun
çağrısıyla, yüzlerce genç Suruça İstanbuldan yola
çıktılar. Yola çıkmalarının sebebi Kobaniye gitmekti
çünkü dünyanın başına bela olmuş emperyalistlerin ve bölge
gerici faşist devletlerinin kurup geliştirdiği bir katil sürüsü
olan IŞİD, Kobanide halkların yaşam alanlarına,
ülkesine işgal ve katliam girişiminde bulunuyordu ve orada insanlar,
başta Kürt halkı olmak üzere oradaki bütün halklar, Araplar,
Türkmenler, Ezidiler, bir özgürlük mücadelesi yürütüyorlardı ve bunun
sonucunda da çok ağır tahribatlar gerçekleşti; kentler
yakılıp yıkıldı ve çocuklar mağdur oldular. En
büyük mağdurlar çocuklar ve kadınlardı.
İşte,
bu sosyalist gençler, orada yaşamın yeniden kurulması ve
çocukların yeniden normal yaşama dönebilmeleri için
gidiyorlardı. Ellerinde oyuncaklar vardı, park malzemeleri vardı
ve bu park malzemeleri de çeşitli süreler içerisinde belediyelerden
toplanmış malzemelerdi.
Bu
arkadaşlarımız, İstanbuldan çıkıp Suruça gidene
kadar belki de onlarca arama noktasından geçtiler ve otobüsleri gidene
kadar bir dizi kontrolden geçti yani başından sonuna polis
kuvvetlerinin denetiminde bir yolculuk gerçekleşti. Amara Kültür Merkezine
geldiklerinde, burada normal olarak kapıdan izinli bir biçimde girmek için
bekliyorlardı yani tümüyle izinli bir geçiş olacaktı fakat
burada, bu gençler, oraya gelene kadar, Suruç içerisinde Amara Kültür Merkezine
gelene kadar inanılmaz bir biçimde çok büyük kontrollerden geçmişken,
Abdurrahman Alagöz denen katil elini kolunu sallaya sallaya Amara Kültür
Merkezine girdi ve kendisini gençlerin içerisinde patlattı.
Evet,
Suruç katliamı, en başta halkların kardeşliğine
karşı bir katliamdı. Suruç katliamı,
ırkçılıkla, milliyetçilikle zehirlenmiş iklim
karşısında eşitlik, adalet ve özgürlük mücadelesi yürüten
siyasete karşı bir katliamdı. Aynı zamanda, bölgede, Orta
Doğu coğrafyasında halkların birbirini
boğazladığı, egemen devletler tarafından,
emperyalistler tarafından birbirine katlettirildiği koşullarda,
tüm halkların kardeşçe bir arada yaşadığı,
eşitlikçi, adaletçi, özgürlükçü bir biçimde, bir hukuk içerisinde
kardeşçe yaşadıkları, Rojava siyasetine, Rojavada
açığa çıkan demokratik, halkçı yönetime karşı bir
saldırıydı, katliam girişimiydi.
Evet,
bu katliamdan sonra, tıpkı Ankarada olduğu gibi, güvenlik
güçleri alana çok geç geldiler, yaralılar ve ölümsüzleşenler kamyon
kasalarında hastaneye ancak kaldırılabildiler. Dosya sürüyor.
Dosyada gizlilik kararı vardı, bu hâlâ açığa çıkmayan
bir dizi kanıtı ortaya koyuyor.
Bütün
araştırmalar, bütün belgeler, veriler, özellikle MİTin bu
konudaki sorumluluğunu ortaya koyuyor yani devletin oradaki görevlilerinin
sorumluluğunu ortaya koyuyor. Şanlıurfa İl Emniyet
Müdürlüğünün, 17 Temmuz 2015 tarihinde, Suruç Emniyet Müdürlüğünün
görevini yerine getirmediğine dönük yazısı var. Yine, İlçe
Jandarma Komutanlığı Canlı bomba saldırısı
olabilir. diyerek 1-31 Temmuz tarihleri arasında arama yapma talep ediyor
ve fakat bunlar yapılmıyor. Yine, dönemin Başbakanının
Türkiyede intihar eylemi yapabilecek kişilerin belli listeleri var,
takip ediyorsunuz ama bunlara öyle bir eylemi gerçekleştirene kadar
müdahale edemiyoruz. açıklamasını hatırlarsınız.
Yine, 7 Haziran seçimleri sonrasında ya 400 vekil ya kaos
açıklamalarını hatırlarsınız.
Dolayısıyla
burada, bombanın pimine sizin basmanız gerekmez. O iklimin
örgütlenmesinde, yürütülen siyasetin çok doğrudan bir etkisi var.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Devam edin.
Buyurun.
MURAT
ÇEPNİ (Devamla) Mahkeme sürüyor, 5 mahkemedir sürüyor ve bir tek tutuklu
var ve bu tutuklu mahkemeye henüz çıkarılabilmiş değil,
bütün mahkemelere SEGBİSle bağlanıyor. Aynı gün,
avukatların talep ettiği GBT, arama ve görüntü kayıtları
var, bunlar gerçekleşmiş değil, hâlen bekleniyor çünkü bu
kayıtlar ortaya çıktığında ihmaller de çok net olarak
ortaya çıkacak. Fakat hangi konuda hukuk ilerliyor? Suruç
yaralıları gözaltına alınıyor, bu konuda hukuk son
derece aktif; tutuklanıyor, son derece aktif. Aynı zamanda, Suruç
avukatları, örneğin Can Tombul arkadaşımız hâlen
tutuklu.
Suruç
için adalet, herkes için adalet mücadelesi sürüyor. Suruç Aileleri
İnisiyatifi ve Suruç yaralıları, bu ayın 20sinde de
İstanbul, Samsun, Ankara, İzmir, Amed gibi birçok kentte adalet
mücadelesini yükseltecekler. Bizler de Halkların Demokratik Partisi ve tüm
demokrasi güçleri olarak Suruç için adalet mücadelesinin yükseltilmesini ve
katillerden mutlaka hesap sorulması gerektiğini bir kez daha ifade
ediyoruz.
BAŞKAN
Selamlayalım, toparlayın.
MURAT
ÇEPNİ (Devamla) Bu konuda, katliamlarla hesaplaşmadan, gerçek
suçlular ortaya çıkarılmadan yeni katliamları
engelleyemeyeceğimizi söylüyorum.
Teşekkür
ederim. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Öneri üzerinde söz isteyen Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Aydın Milletvekilimiz Sayın Hüseyin Yıldız. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz
üç dakika Sayın Yıldız.
CHP
GRUBU ADINA HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet,
20 Temmuz 2015te, sosyalist gençler Türkiye'nin her bölgesinde, her ilinde
yani 81 ilde toplanarak Kobanide savaştan etkilenen o çocuklara
yardım etmek için Urfanın Suruç ilçesine gittiler. 20 Temmuzda o
bomba patladığında 2 genel başkan
yardımcımız ve 13 milletvekiliyle beraber dört saat sonra
oradaydık arkadaşlar. Oraya gidip kaymakamla ve savcıyla
görüştüğümüzde savcı bize o görüntüleri göstermedi;
zorladık, o görüntüleri dört saat sonra gördük arkadaşlar. Terörist
dediğiniz bu kişinin üzerinde ceket bile yok, bir tek gömlek,
bombayı sarmış, elini kolunu sallaya sallaya o öğrencilerin
basın açıklamasına gelip bombayı patlatıyor ve
gözlerimizle gördük, savcı kameradan bunu bize gösterdi arkadaşlar.
Bu öğrencilerin bütün illerden oraya gideceğinden ta bir ay önce
herkesin haberi vardı, Emniyetin, Jandarmanın. Suruç öyle bir yer ki
gittiğimizde gördük- inanın orada, Suruç nüfusundan fazla emniyet
güçleri, Jandarma ve MİT vardı. Peki, nasıl oluyor da her
tarafı sarılı bir parkta, sadece bir girişi olan bir yerde
-gömleğinin altına sarmış- elini kolunu sallaya sallaya
gelip orada bombayı patlatıyor. İşte bunu sorgulamamız
lazım arkadaşlar. MİTin haberinin olmaması mümkün
değil, Emniyetin haberinin olmaması mümkün değil,
Jandarmanın haberinin olmaması mümkün değil arkadaşlar.
Eğer biz bunlara taviz verirsek Bu bizim teröristimiz, o senin
teröristin. dersek Türkiye Cumhuriyetinin böyle 33 genç gibi, idealist
saikleri olan o gençlerini yok ediyoruz. Bu gençler hepimizin
çocuklarıydı, içinde doktoru vardı, öğrencisi vardı,
öğretmeni vardı, bütün Türkiye'nin her yerinden, 81 ilinden insanlar
vardı orada arkadaşlar. O çocuklar bizim geleceğimizdi ama biz
ne yaptık? O çocukları -üzülerek söylüyorum- devletin birimleri
önemsemedi ve o 33 canı orada kaybettik değerli arkadaşlar.
Arkasından
ne oldu? 2 polisin evinde kafasına sıktılar. Hepimiz biliyoruz.
Peki, kapıda zorlama var mı? Hiçbir zorlama yok. Yapanlar belli ama
failleri meçhul, ortaya çıkmadı, arkasında hangi güçlerin
olduğu ortaya çıkmadı.
Sonra
ne oldu? Yine, Ankaranın göbeğinde 103 insanımızı
kaybettik. Bir öğrenci çocuğumuz Aydın Didimliydi, babası öğretmendi,
Artvinliydi.
Peki,
değerli arkadaşlar, siz Hükûmet olarak, AKP iktidarı olarak
bunun önlemini almıyor musunuz? MİT nerede? Emniyet nerede? Jandarma
nerede?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayalım Sayın Yıldız.
HÜSEYİN
YILDIZ (Devamla) Üzülerek söylüyorum -o gençleri rahmetle anıyorum- öyle
gençlerimizi maalesef ve maalesef, biz ellerimizle yok ettik arkadaşlar.
Bunun sorumlularını bulmak sizin göreviniz, iktidarın görevi
arkadaşlar. Bu işin arkasında kimlerin olduğunu bulmak
sizin göreviniz.
Adıyamanda,
binlerce insan gidip IŞİDe katılıp orada eğitim
alarak elini kolunu sallaya sallaya buraya geldi. Bugün 5 milyon Suriyeli var
Türkiyede arkadaşlar, içinde kaç IŞİDli olduğunu biliyor
musunuz, araştırıyor musunuz? Yarın, bir sene sonra, iki
sene sonra neler olacağını hiç tahmin ediyor musunuz? Bugün
İstanbulda kız çocuklarımız gece 12de, 1de sokağa
çıkamıyorlar değerli arkadaşlar. İşte, bunun
önlemini de almanız lazım. Hani MİT? Başka işlerle
uğraşıyor herhâlde. MİTin elinde liste var; bu adam
listede vardı, isteseydi Urfanın sınırlarına... Biz
milletvekili olarak gittik, havaalanında indik, on yerde bizi
aradılar, arabamızı aradılar; nasıl elini kolunu
sallaya sallaya gelip de bu işlemi yapıyor değerli arkadaşlar?
Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. 33
can yoldaşımızı anıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde söz sırası, Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubu adına Şanlıurfa Milletvekilimiz
Sayın Mehmet Kasım Gülpınara ait. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika Sayın Gülpınar.
AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET KASIM GÜLPINAR
(Şanlıurfa) Teşekkürler Sayın Başkanım.
Ayaz ve Nupelda kardeşler başta olmak üzere,
terör örgütlerinin hedefine maruz kalmış ve herhangi bir katliama
maruz kalmış bütün vatandaşlarımızın gerçek
faillerinin, bu gerek PKK olsun gerek DAEŞ olsun gerek FETÖ terör örgütü
organizasyonu olsun ve diğer bütün terör örgütleri olsun, onların
bütün müsebbiplerinin en yakın zamanda hak ettikleri cezayı gerek bu
dünyadaki adalet karşısında gerekse öbür dünyada hak ettikleri
cezayı hakkıyla alabilmeleri temennisiyle sözlerime başlamak
istiyorum ben.
Tabii, burada muhalefetin konuşmalarını
dinlerken gerçekten bir şeyi hayretle izlemek durumunda kaldım.
Şimdi bir şeylerin bağlantısı kurulmaya
çalışılıyor. Açıkçası, ben bu bağlantının
çok daha net bir şekilde ifade edilmesini gerçekten temenni ederdim.
Şimdi bir şeyi kesinlikle vurgulamak lazım. Bizim için, bizim
inancımıza göre, bir insanın haksız yere katledilmesi bütün
insanların katledilmesi gibidir. Bunun sosyalist, komünist veya herhangi
bir görüşten, herhangi bir ideolojiden olması hiçbir anlam ve mana
ifade etmiyor bizim için. Kim haksız yere katledilmişse bütün
insanlık bizim için aynı şekilde katledilmiş
durumdadır.
Burada, DAEŞ meselesi üzerinden sürekli bir irtibat
kurulmaya çalışılıyor. Sanki bu memlekette, bu ülkede,
bugüne kadar terör organizasyonunu, terör katliamını yapan sadece
DAEŞ varmış gibi, sanki kırk yıldır memleketin
her yerinde, herhangi bir terör örgütünün bombasına maruz kalan hiçbir
vatandaşımız yaşamıyormuş gibi sürekli
Yeni
çıkmış ve piyasaya nasıl çıktığı çok
bariz bir şekilde belli olan, Batının
İşte, biraz
önce değerli arkadaşımız, CHP milletvekilimiz DAEŞin
nasıl bir organizasyon olduğunu anlayamıyorum? gibi bir ifadede
bulundu. Hâlbuki anlamak çok basit. Eğer, daha, hâlâ biz DAEŞin
nasıl bir organizasyon neticesinde, kimlerin desteğiyle bu
topraklarda, Orta Doğu coğrafyasında
Orta Doğu
coğrafyası sadece Kobaniyi, sadece Urfayı ilgilendirmiyor,
Orta Doğu coğrafyası bütün İslam âlemini ilgilendiriyor.
Orta Doğu dediğimiz zaman, aslında bütün İslam âlemini
topyekûn ele almamız lazım. Bu kürsüdeki en son konuşmamda da
çok net bir şekilde hatırlıyorum, Orta Doğu demek bizim
için Mekke demek, Medine demek, Kudüs demek
Eğer bütün İslam
coğrafyasını hedef alan ve onları dünya toplumları
nezdinde, dünya ülkeleri arasında küçük düşürmeye çalışan
İşte, en son örneğini Yeni Zelandada Christchurchde gördük. O
katliam ki Batının piyasaya sürdüğü, Batının çok net
bir şekilde, aleni bir şekilde desteklediği DAEŞin
uygulamaları neticesinde, Müslümanlara yönelik bir harekâtın neticesinde,
bugün Müslümanlar dünyanın en uzak coğrafyasında bile katledilme
durumuyla karşı karşıya kalıyor. Eğer DAEŞi
biriyle irtibatlandırmak istiyorsanız, onu
irtibatlandıracağımız direkt, en birinci nokta Batı
âlemidir, Batı dünyasıdır. Burada belki buna istihzayla
yaklaşabilirsiniz ama hâlâ, daha bu konuda tereddüttünüz varsa bu işi
devletin başka kurumlarına
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayalım.
Buyurun
Sayın Gülpınar.
MEHMET
KASIM GÜLPINAR (Devamla) -
hele hele burada AK PARTİye falan eğer
öyle bir imada bulunuyorsanız, gerçekten ben boş bir abesle
iştigal konusunu
ALİ
KENANOĞLU (İstanbul) Söylüyoruz, çıksın ortaya gerçek.
GARO
PAYLAN (Diyarbakır) Araştıralım.
MEHMET
KASIM GÜLPINAR (Devamla) Buyurun
Duyamadım.
HÜDA
KAYA (İstanbul) - Gerçek çıksın ortaya.
GARO
PAYLAN (Diyarbakır) Araştıralım, gerçek ortaya
çıksın.
MEHMET
KASIM GÜLPINAR (Devamla) Gerçek çıksın. Tabii, biz de onu
söylüyoruz.
GARO
PAYLAN (Diyarbakır) Tamam, araştıralım.
BAŞKAN
Devam edin Sayın Gülpınar, sözlerinizi tamamlayın.
MEHMET
KASIM GÜLPINAR (Devamla) Biz de onu söylüyoruz, gerçek çıksın.
Gerçek çıkacak, gerçek çıkacak. Bütün bu katliamların,
Ayazın, Nupeldanın bütün bu bombaların, kırk senedir
bütün bu memlekette kim nereye bomba koyup kimi katlediyorsa biz hepsinin,
gerçeklerin çıkması taraftarıyız kesinlikle.
ALİ
KENANOĞLU (İstanbul) Araştıralım, kabul edin o
zaman.
GARO
PAYLAN (Diyarbakır) Tamam, araştıralım.
MEHMET
KASIM GÜLPINAR (Devamla) - Bu konuda şüpheniz olmasın.
HÜDA
KAYA (İstanbul) Kabul edelim.
BAŞKAN
Değerli arkadaşlar, sataşmayalım lütfen.
MEHMET
KASIM GÜLPINAR (Devamla) Ama bu konuda gerçekler çıksın diye
eğer bir partiye yönelik veya bir devletin
GARO
PAYLAN (Diyarbakır) Hayır, hayır, kim suçluysa o
çıksın, kim suçluysa o çıksın!
MEHMET
KASIM GÜLPINAR (Devamla) Hayır. demeyin, lütfen.
BAŞKAN
Sayın Gülpınar, siz Genel Kurula hitap edin. Selamlayalım
Genel Kurulumuzu.
MEHMET
KASIM GÜLPINAR (Devamla) Bakın, burada ifadeler belli, ifadeler çok net
bir şekilde belli. Evet, altını çizdiğiniz konular çok net
bir şekilde belli.
Bizim,
önergenin aleyhinde olduğumuzu belirterek hepinizi, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
GARO
PAYLAN (Diyarbakır) Ne oldu?
HÜDA
KAYA (İstanbul) Ne oldu? Üstünü örttünüz işte.
BAŞKAN
Sayın Filiz, 60a göre bir söz talebiniz var, buyurun, onu da
alalım.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
32.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin
Filizin, Gaziantep ilinde valilik dâhil birçok kamu kurumunun hizmet
binasının millet bahçesi yapılmak üzere
yıkılmasının planlandığına ilişkin
açıklaması
İMAM
HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Gaziantepte
valilik dâhil birçok kamu kurumunun hizmet verdiği binanın yakın
bir gelecekte millet bahçesi yapılmak üzere boşaltılarak
yıkılması, kamu kurumlarının bir
kısmının farklı bölgelerde bulunan kamu binalarına,
bir kısmının da özel şahıslara ait binalara
kiracı olarak taşınması planlanmış.
Yaklaşık 30 yaşında ve 30 bin metrekarelik kapalı
alana sahip olan binada ciddi tefrişat, altyapı ve üstyapı bulunmakta,
değerinin 100 milyon TLnin üzerinde olduğu tahmin edilmektedir.
Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik kriz nedeniyle Gaziantepte kamu
yatırımları durma noktasındayken ve On Birinci
Kalkınma Planında 2023 hedefleri yüzde 50ye yakın revize
edilmişken taşınmanın getireceği mali yük de göz önüne
alınarak kamuda tasarruf anlayışıyla şimdilik bu
girişimin, elzem olmadığından, ertelenmesi gerektiğini
ifade ediyor, Genel Kurula saygılarımı sunuyorum.
V.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan,
Çanakkalede faaliyet gösteren termik santrallerinin ve maden
ocaklarının çevreye ve insan sağlığına
etkilerinin tüm yönleriyle incelenerek alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/94) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun
17 Temmuz 2019 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
BAŞKAN
Değerli milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 17/7/2019 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Engin Özkoç
Sakarya
Grup Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, Çanakkalede faaliyet gösteren termik santrallerin
ve maden ocaklarının çevreye ve insan sağlığına
etkilerinin tüm yönleriyle incelenerek alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/94) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin görüşmesinin Genel Kurulun
17/7/2019 Çarşamba günlü (bugün) birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Şimdi,
önerinin gerekçesini açıklamak üzere, öneri sahibi Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına Çanakkale Milletvekilimiz Sayın Özgür Ceylan. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakika Sayın Ceylan.
CHP
GRUBU ADINA ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün, Marmara Bölgesinin akciğerleri olarak kabul
edilen dünya mirası Kaz Dağlarının karşı
karşıya kaldığı vahşetten bahsedeceğim.
Çanakkale
ve Balıkesirde tarımla uğraşan 800 bin kişinin
feryadıdır feryadımız. Siyanür madenciliğine izin
vermek, insanımızın kullanacağı temiz su
kaynaklarının, gıda güvenliğinin yok edilmesine izin vermek
demektir. Siyanür madenciliği yaşamsal açıdan risklidir.
Siyanürün maden sahasına taşınmasında, işletme
safhasında borularda veya havuzlarda olabilecek
sızıntılarda ve işletme içi kazalar dolayısıyla
risk artabilir. Madende 26 bin ton siyanür kullanılacak ve siyanürle birlikte
arsenik gibi ağır metaller ortaya çıkacak. Çanakkalenin tek su
kaynağı Kaz Dağlarının dereleri, yer altı
suları, tarım alanları kirlenecek, ormanları ve dünyada
sadece Türkiye'de yaşayan 7 bitki türü yok olacaktır. Siyanürlü
altın madenciliğini savunmak akıl ve bilimi reddetmektir. Bu
projelerin planlandığı Biga Yarımadası ve Kaz
Dağı yöresinin bir deprem coğrafyası olduğu göz
ardı edilmiş ve şirketlere işletme ruhsatı
verilmiştir. Yaşanabilecek felaketlerin telafisi kesinlikle mümkün
olmayacaktır.
Değerli
milletvekilleri, iktisatta alternatif maliyet diye bir kavram vardır.
Özetle, her seçim bir şeyden vazgeçiştir. Kanadalı firma için
alternatif bir maliyet yok. Alamos Gold buradan 2.400 ton altın
çıkaracak, bunun sadece yüzde 4ünü devlete bırakacak, kalan
altını alıp gidecek ve bir kentin tek içme suyu havzası ile
tarım alanlarını zehirleyecek, havasını kirletecek.
Bugün bölgede manzara budur arkadaşlar. Bunu vicdanlarınız kabul
ediyorsa söyleyecek hiçbir sözüm yok. Firma Ali Cengiz oyunları yaparak
işletme ruhsatı almış ve daha ÇED raporuyla ilgili süreç
tamamlanmadan mülki idarenin gözetim ve denetiminde 196 bin ağacı
katletmiştir. İlk proje ile nihai proje arasında çok fark var.
Önce, maden çıkarma için başvuru yapıyor, 45 bin
ağacın kesileceği ÇED onayı alıyorlar; ardından,
kapasite artışı ve zenginleştirme tesisi için başvuru
yapıyorlar. Proje ömrü dört buçuk aydan altı yıla, cevher
üretimi 120 bin tondan 25 milyon tona çıkarılıyor. İlk
proje sadece cevher çıkarılmasına ilişkin iken sonradan işin
içerisine zenginleştirme giriyor değerli arkadaşlar.
Zenginleştirmeden kasıt, siyanürdür. Siyanür, yaşamın
düşmanı, kimyasal zehirdir. Danıştay ÇED raporunun hukuksuz
olduğuna hükmetmiş, çevreyi korumakla görevli Çevre ve
Şehircilik Bakanlığının karar düzeltme talebini
reddetmiştir. Peki, bu kararlar katliamı durdurmaya yetmiş
midir? Kim vardır bu firmanın arkasında? Kim koruyup
kollamaktadır bu firmayı? Neyin karşılığında
korumaktadır? Bu soruların kamuoyunun önünde yanıtlanması
gerekmektedir. Bunun yarattığı tahribatın maliyetini kim
hesaplayacak? Yabancı firmanın umurunda mı burada
yaşayanlar? Peki, söz konusu madencilik faaliyetinin buradaki
insanların refahı açısından bir faydası var mı?
Ben söyleyeyim, hiçbir faydası yok. Toprak ve suyumuz kullanılamayacak
şekilde kirlendiğinde, bölgede tarım bittiğinde
tarımla geçimini sağlayan 800 bin kişi ne yapacak? Ne yiyip ne
içecek? Devlete kalan yüzde 4 çözecek mi bu insanların derdini?
Çanakkalenin kendine özgü markalaşmış, patentli Bayramiç
beyazı gibi ürünleri var. Bayramiçin elması, Umurbeyin, Lapsekinin
şeftalisi, kirazı, Ezinenin peyniri, Yenicenin biberi; bunları
koruyamayacak mıyız?
Termik santraller eliyle Türkiye'nin kazan dairesine çevrilen
Çanakkalede şimdi de cehennem çukurları açılmak isteniyor. Biz
madenlerimizin ekonomimize kazandırılmasına karşı
değiliz ancak yabancı şirketlerin çıkarı uğruna
Kaz Dağlarının yok edilmesine seyirci kalamayız.
Çanakkaleye kıymayın.
Buradan,
öncelikle AK PARTİ Çanakkale milletvekillerine ve yüce milletimizin yüce
temsilcilerine, bütün üyelerimize sesleniyorum: Gelin, bu doğa
katliamına göz yummayalım. Gelin, bu araştırma önergemize
destek verin, Meclis bu konuyu araştırsın.
Çocuklarımıza yaşanabilir bir çevre bırakalım.
Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde söz isteyen, İYİ PARTİ Grubu
adına Trabzon Milletvekilimiz Sayın Hüseyin Örs. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika Sayın Örs.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN ÖRS (Trabzon)
Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk
Partisinin Çanakkale ve bölgede faaliyet yürüten termik santrallerin ve
madencilik faaliyetlerinin oluşturacağı etkilerin tespiti ve
alınması gereken önlemler hakkındaki grup önerisi üzerine söz
aldım. Genel Kurulu en derin saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, daha önce yine bu kürsüden, Amasrada
kurulması planlanan termik santralle ilgili bir konuşma
yapmış ve yapılacak olan hizmetlere karşı
olmadığımızı ancak çevreyi kirletmesi, turizmi
baltalaması açısından durumdan şikâyetçi olan, bölgede
yaşayan vatandaşlarımızla birlikte Biz de buna
karşıyız. demiştim. Burada da durum aynıdır.
Bölgenin temiz içme suyu kaynağı olan Atikhisar Su Barajı
havzasının ÇED raporlarıyla ilgili sorunları olmasına
rağmen, çevresel etmenler, biyolojik çeşitlilikler, doğal
varlıklar ve ormanlar göz ardı edilerek altın ve gümüş
madenlerine ruhsat verilmesi, bu katliama müsaade edilmesi, bu suça ortak olmak
demektir. Kanunlar, yargı ve ÇED raporlarının görmezden
gelinerek -önergenin gerekçesinde de belirtildiği üzere- Çanakkale
Valiliğinin aldığı kararla bölgede orman
katliamının ve içme suyu havzasında yapılacak olan
siyanürlü maden çalışmalarının önünün
açılacağı hususunun da -Allah korusun- çevreye ve insanlara
vereceği zararlara yol açacağı gerçeğini unutmayalım.
Anayasanın 56ncı maddesi gayet açıkken Çanakkalede ve
buna benzer birçok ilçemizde, ilimizde, doğaya, tarihe yapılmaya
çalışılan bu kıyım kabul edilemez. Bu manada,
Amasraya yapılmak istenen termik santrale de Artvin Cerattepeye
bakır madeni işleteceğiz diye vurulmak istenen hançere de
-çevreye duyarlı işletmelere diyecek bir sözüm yok ama- güzelim
derelerimize bir can suyu bile bırakmayan vahşi HES işletmelerine
de Çanakkaledeki kıyıma da karşıyız. Çevrenin
kirlenmesini önlemek, Anayasamıza göre devletin ve vatandaşın
görevidir. Milletimizin hakkını, hukukunu ve çevresini korumak da
bizim asli görevimizdir.
Değerli
milletvekilleri, konu çevre olduğundan kendi seçim bölgemle ilgili bir
hususu da arz etmek istiyorum. Seçim bölgem Trabzonun denizle buluşma
noktası olan Beşirli Sahilinde kötü kokunun giderilmesi hususunu bu
kürsüde defalarca dile getirmiştim. O bölgede yaşayan
vatandaşlarımız bundan çok şikâyetçiler. Yürüyüş yolu
olarak düşünülen yerde insanlar kötü kokudan dolayı yürüyemez
hâldeler. Vatandaşlarımızın maruz kaldığı
istenmeyen bu kötü kokuların giderilmesi konusunda büyükşehir
belediyesi geçtiğimiz günlerde bir girişimde bulundu, bir ihale
süreci başlattı. Bu konunun Trabzon Büyükşehir Belediyesince
hemen gündeme alınması hususunu önemsiyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın lütfen.
HÜSEYİN
ÖRS (Devamla) İnşallah zamanında biter diyorum.
Trabzon
Ortahisar şebekesi atık suyu ayrışması işinin
planlandığı gibi yüz elli günde tamamlanmasının
takipçisi olacağımı ifade ediyorum. Hepinizi en derin
saygılarımla tekrar selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Öneri üzerinde söz isteyen Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
İstanbul Milletvekilimiz Sayın Ali Kenanoğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz
üç dakika Sayın Kenanoğlu.
HDP
GRUBU ADINA ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Çanakkalede
merkeze bağlı Kirazlı köyünde Kanadalı Alamos Gold
firmasının yerli taşeronu Doğu Biga Madencilik
tarafından kurulan bu altın madeni sahasında şu ana kadar
195 bin ağaç katledilmiş; ÇED raporunda 45 bin ifade ediliyor ama
şu anda bunun 4 katı geçilmiş durumda. Altın madeni
havzasında birbirinden farklı 283 bitki ve 186 farklı hayvan
türü yaşıyor ve aynı zamanda burası, bu Kirazlı maden
sahası 180 bin insanın su ihtiyacının
karşılandığı Atikhisar Barajı ve çok sayıda
yer altı, yer üstü su kaynaklarının olduğu bir
havzadır. Siyanürle altın çıkarılması ya da
çıkarıldıktan sonra siyanürle
ayrıştırılması meselesi de bu havzadaki bütün su
kaynaklarının kirlenmesine neden olmaktadır, bunu birçok
örneğiyle biliyoruz.
Şimdi,
biz Maden Kanununu konuşurken Komisyonda şöyle bir
tartışma geçmişti, Altın Madencileri Derneği
Başkanı şu ifadeyi kullandı, dedi ki: Altın arama
faaliyetlerinin alan olarak sadece binde 3ü orman alanını
kapsıyor. Yani şöyle değerlendirebiliriz: Çıkarılan
altının sadece binde 3ü orman alanından çıkarılan
altınmış. Ben de şunu söyledim: Peki, o zaman, madem öyle,
binde 3ünü de çıkarmayıverin yani bu da kalsın. Hani, hepsini,
topraklarımızın altındaki bütün madenleri
çıkaracağız diye bir zorunluluk mu var? Ormanı yok etmek,
yaşam alanlarını yok etmek, talan etmek pahasına binde
3lük kısım eğer oradan çıkarılıyorsa
bırakın o da kalsın yani buna mecbur muyuz? Ama kafa başka
bir şeye çalışıyor. O ormanı tahrip etme adına
binde 3lük kısmı da çıkarmayı kafaya koymuşlar ve
iktidar da buna onay veriyor, yapılan bütün uygulamalar da bu
şekilde.
Tabii,
burada, Çanakkale bölgesinde körfez etrafındaki dağ zincirleri yani
Balıkesirin Madra Dağlarından başlayarak Kaz
Dağları zincirleri Çanakkaleye kadar bir bütün olarak tahrip
ediliyor ve çok sayıda hem mermer ocakları hem de altın arama ve
diğer maden aramalarıyla bu bölge çok önemli bir tahribat
altında.
Diğer
taraftan, kendi memleketim olan, Tokat Almus ve Sivas Hafik
sınırlarını da kapsayan Tozanlı Vadisi de Orta
Karadeniz Bölgesinin bir yaşam alanı ve sit özelliği
taşıyabilecek niteliklere sahip. Burada da yine aynı
şekilde, önce HESlerle bu bölgenin suları, ırmakları beton
kanallar içerisine alınmaya başlandı ve o özgür akan sular
hapsedildi. Görseniz yani içiniz acır; oranın öncesini bilenler
açısından, o topraklarda büyümüş, yaşamış ve
yaşamaya da devam eden birisi olarak söylüyorum. Ayrıca, Tozanlı
Vadisi havzasında bulunan Sivas Hafik Beykonağı köyünde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Kenanoğlu.
ALİ KENANOĞLU (Devamla)
Emmioğlu Mermer
firmasının bir mermer çıkarma faaliyeti söz konusu olacak.
Bununla ilgili ÇED raporuna gerek yok. kararı veriliyor ve bu karar
köylüler tarafından dava edilmiş durumda. Bölge halkı da burada
böyle bir çalışma istemiyor çünkü burası diğer
tarafıyla bir Alevi köyü. Alevi köyü olmasından kaynaklı olarak
burada da Ahi Sultan Asa Suyu ve Melek Dede Türbesi var, tam bu maden arama
sahası bölgesi içerisinde. Buradan kaynaklı olarak da çok yoğun
ziyaretler gerçekleştiriliyor, ibadet amaçlı ziyaretler gerçekleştiriliyor.
Bütün bunlar dikkate alındığı zaman, bölge halkı,
önemli ölçüde ziyaretgâhı olan bu yere bir maden sahası, daha
doğrusu mermer ocağının kurulmasını istemiyor.
Bölge halkı istemiyor, biz de istemiyoruz; lütfen, bunlardan vazgeçin.
Bütün doğa tahribatlarının tamamının
araştırılması hususuna da hep birlikte onay verelim evet
diyelim, araştıralım ki sonuçlarını ve
tahribatını görelim.
Teşekkür ediyorum. (HDP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde son söz, Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubu adına Çanakkale Milletvekilimiz Sayın Jülide
İskenderoğluna ait. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz üç dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA JÜLİDE İSKENDEROĞLU (Çanakkale)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk
Partisinin grup önerisi üzerinde grubumuz adına söz almış
bulunuyorum.
Tüm gelişmiş dünya ülkelerinde yapılan
yatırımlar gibi ülkemizde de büyük projelere imza atıyoruz.
Dünyayla rekabet edebilen ve büyük projelere hedefleri doğrultusunda
ilerleyen bir Türkiye için yer altı ve yer üstü zenginliklerimizi verimli
ve etkin bir biçimde kullanmamız gerekir. Bu durumda da daha çok enerjiye
ihtiyaç duyuyoruz. Bütçe açığımızın büyük
çoğunluğunu enerjinin oluşturduğunu
Ülkemizin enerji
kaynaklarını, madenlerini, yerel kaynaklarını millî
ekonomimize kazandırmaktan daha doğal bir şey olamaz. Her
gelişmiş ülke gibi Türkiye'nin de kendi enerji kaynaklarını
çevreye de zarar vermeyecek tedbirler alacak şekilde değerlendirmesi
olağan ve zorunludur.
Mustafa Kemal Atatürkün 1935 yılında Türkiye'de Maden
Kanununu çıkardığını hatırlatmak isterim. Gazi
Mustafa Kemal Paşanın 1 Mart 1922de söylediği
Topraklarımızın altında el değmemiş hâlde duran
maden hazinelerini az zamanda işleterek milletimizin yararına
kullanmalıyız. sözüyle bu konuya bakışını ortaya
koymuş ve madencilikle barışık bir toplumu işaret
etmiştir. Yapılan her enerji yatırımında, termik
santralde ve madencilik faaliyetlerinde çevresel şartlar, mevzuat, ÇED
raporları tek tek yerine getiriliyor. Hiç kimse çevre konusunda, ormanlar
konusunda bizden hassas olduğunu iddia etmesin.
Dünya kuraklaşmaya başlarken orman
varlıklarımızı 15 milyon dekar arttırarak 223 milyon
dekara çıkarttık. Ağaçlandırma ve on altı yılda
207 adet içme suyu tesisimizle 2 milyon vatandaşa kaliteli içme suyunu
sağlayan, 4 milyar 39 milyon yeni fidan diken ve 30 milyon dekarlık
alanı korumaya alan Hükûmetimizdir. Söylem üretirken elinizi
vicdanınıza koymanızı ve projelerimizi incelemeden lütfen
ezbere konuşmamanızı rica ediyorum.
En çok dile getirilen altın aramaları konusunda, ÇED
süreçlerinde, altın arama ve çıkarma çalışmalarında
siyanür kullanılması söz konusu değildir. Arama
çalışmaları sırasında kullanılan solüsyon su,
bentonit ve baritin karıştırılmasıyla
oluşturulmuş doğal bir çamurdur. Çıkarma çalışmalarıysa,
diğer maden türlerinde olduğu gibi, patlamalı açık ve
kapalı ocak işletmeciliği yöntemiyle yapılmaktadır.
(Uğultular)
BAŞKAN Sessiz olalım değerli arkadaşlar, sessiz olalım.
JÜLİDE İSKENDEROĞLU (Devamla) - Maden arama faaliyetleri ÇED Yönetmeliğinden muaf tutuluyorken 2009 yılında ÇED Yönetmeliğinde yapılan değişikliklerle kapsam alanına alındı. Altın madenlerinin aranmasının, üretiminin, termik santrallerinin projelendirilmesinin ÇED süreçlerinde 20ye yakın kurumun değerlendirme ve inceleme komisyonlarının tek tek değerlendirme ve onayları alınıyor. Onay için müracaat edilen kurumlar listesinin çokluğu, hassasiyeti göstermektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
JÜLİDE İSKENDEROĞLU (Devamla) - Ayrıca, ÇED olumlu kararına esas projenin faaliyete geçmesiyle nihai ÇED raporunda belirtilen önlemlerin alınmadığı ve taahhütlere uyulmadığının tespiti durumunda, Çevre Kanununun 20nci maddesi gereğince gerekli yaptırımlar uygulanmaktadır.
Tüm illerimizde olduğu gibi, destanlar ve şehitler diyarı Çanakkalemizde tarihi ve doğayı koruyoruz. On yedi yıl önceki Çanakkale ve şimdiki Çanakkale aynı Çanakkale değil.
Çanakkalede
faaliyet gösteren termik santrallerin 5 tanesi çevre izin lisansı
almış olup Çan ilçesi Yaya köyü sınırları dâhilinde
yer alan Çan 2 Termik Santrali geçici faaliyet belgesini almış ve
çevre lisans süreci başlatılmıştır. Orman Kanununun
16ncı maddesinde uygulama yönetmeliği kapsamında verilen ön
izleme belgeleri, kesin ağaçlandırma arazi ve izin belgeleri
alınmaktadır.
Bugün,
Çanakkalenin çevre sorunlarını konuşacaksak sözde değil
eylemde sonuna kadar çevreci olmayı savunmanın samimiyet
olduğunu unutmadan, öncelikle Çanakkale merkezinin 10 kilometre ilerisinde
çocuklarımızın denize girdiği Güzelyalı mevkisinde ne
yazıktır ki lağım suyunun denize döküldüğünü görmek
gerekir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayıp selamlayın, buyurun.
JÜLİDE
İSKENDEROĞLU (Devamla) Biz, öncelikle 2 AK PARTİ Çanakkale
Milletvekili olarak Değerli Çanakkale Vekilimize de şunun sözünü
verebiliriz: Çanakkalenin denizinden toprağına, bir tane
ağacına kadar
Bizler evlatlarımızı Çanakkalede
yetiştiriyoruz, Çanakkale çocuğu olmakla övünüyoruz, bizler buraya
sahibiz ve eğer Çanakkalenin toprağına zarar gelecek en ufak
bir şey varsa biz burada, her zaman mücadeleye hazırız.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Çok
teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ERKAN
AYDIN (Bursa) Sayın Başkanım, hatip Araştırmadan
ezbere konuşuldu. diyerek milletvekilimize sataşmada
bulunmuştur. İç Tüzük 69a göre
BAŞKAN
Yerinizden
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Böyle bir usul yok Sayın Başkan. Özgür Bey söz
isteyemiyor mu Sayın Başkan?
BAŞKAN
Buyurun, yerinizden.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
33.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylanın, Çanakkale
Milletvekili Jülide İskenderoğlunun CHP grup önerisi üzerinde AK
PARTİ grubu adına yapmış olduğu
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR
CEYLAN (Çanakkale) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Şimdi,
Çanakkaleyle ilgili sayın vekilimizin yaptığı
konuşmayı dikkatlice dinledim. Sayın grup başkan
vekilimizin de buradan sessiz sataşmaları var, onlara da cevap
vereyim.
Lâpsekiye
karşı değil misiniz? diyor. Lâpsekiye de
karşıyız. Biz, bu ülkede Kaz Dağları gibi ulusal
değerlerimizin katledilerek maden çıkarılmasına
karşıyız. Biz, bunu söylüyoruz.
Bakın,
Sayın Jülide Hanım konuşmasında bazı şeylerden
bahsetti, ezbere konuştuğumuzdan bahsetti. Şurada bir şey
göstermek istiyorum. Var olan bölgede 2 tane suç işleniyor; bakın,
ben, size burada net söylüyorum: ÇED raporu 45 bin ağaç için
alınmış, şu anda tespit edilen 195 bin ağacın
kesildiği yönünde
Bu, bir suçtur.
İkincisi:
Bakın, firma, adı geçen firma, gördüğünüz gibi, şu anda
şu bölgenin yani izin aldığı şu çerçevenin
dışarısına çıkmış ve bu alanın
dışında da şu anda kesim yapmaktadır.
Bakın,
biz diyoruz: Buyurun, hep beraber bunu araştıralım.
BAŞKAN
Toparlayalım.
ÖZGÜR
CEYLAN (Çanakkale) Biz kimseyi suçlamak için burada konuyu açmadık.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖZGÜR
CEYLAN (Çanakkale) Gelin, hep beraber araştıralım, varsa bir
şey ortaya çıksın.
BAŞKAN
Peki, teşekkür ederim.
V.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan,
Çanakkalede faaliyet gösteren termik santrallerinin ve maden
ocaklarının çevreye ve insan sağlığına
etkilerinin tüm yönleriyle incelenerek alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/94) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun
17 Temmuz 2019 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Öneri kabul edilmemiştir.
Sayın
Tanal, sizin ufak bir talebiniz vardı, o bir kayıtlara geçsin, rica
ediyorum.
Sonra
Sayın Turana söz vereceğim.
Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
34.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Twitter sayfasının olduğuna
ilişkin açıklaması
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Şimdi,
Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun Twitter
hesabı var, sayfası var; Twitter sayfasına
baktığımız zaman, önerilerin başlangıç
kısmına geçtiğimizde Cumhuriyet Halk Partisinin verilen önerisi
görüşülüyor. diye geçiyor. Ancak başlangıçtaki ne İYİ
PARTİ'nin ne HDP'nin verdiği öneriyle ilgili Görüşülüyor.
şeklinde burada bir paylaşım olmadı. Cumhuriyet Halk
Partisi olarak hak, hukuk, adalet için herkesin hakkını, hukukunu
savunuruz. Mümkünse bu ayrımcılık yapılmasın. Bu
şekilde tüm siyasi partilerin önerilerinin Genel Kurulun Twitter
sayfasında yayınlanmasını talep ediyorum; bir. (CHP
sıralarından alkışlar)
İkincisi:
Aynı zamanda bu Twitterda, efendim, önerisi deniliyor. Burada
şeffaflık açısından, kamuoyunun bilgilendirilmesi
açısından açık, net bir şekilde neden öneri, görüşülen
konu nedir belirtilmiyor -yazı alanı da zaten buna yetiyor- bu konuda
neden vatandaş bilgilendirilmekten kaçınılıyor; bunu
anlamış değilim.
Mümkünse
bu iki hatanın düzeltilmesini talep ediyorum.
Saygılarımı
sunarım.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
CEMAL
ENGİNYURT (Ordu) Hesap mavi tik mi ağabey?
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Evet, mavi tik.
VI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
(Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Levent Gökün, Meclis Başkanlığının görüşülen her
öneriyi Twitter hesabından yayınladığına ilişkin
konuşması
BAŞKAN
Değerli milletvekilleri, Meclis Başkanlığı
görüşülen her öneriyi Twitter hesabından yayınlıyor, belki
kısa süreli bir gecikme olmuştur ama -bütün grupların- ne
oluyor, bitiyor, her şey burada yayınlanıyor. Diğer öneriyi
de bir Başkanlık Divanında değerlendirelim, Twitterın
yazı alanı bakımından uygun mu, değil mi onun teknik
yapısına da bir bakalım.
Sayın
Turan, sizin de Çanakkale Milletvekili olarak, doğal olarak bir söz talebiniz
oldu.
Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
35.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ismim
zikredildiği için ben de söz alma ihtiyacı hissettim.
Öncelikle,
Çanakkale, cumhuriyetimizin ön sözü, özel bir kent, şehitler kenti. Her
kentte ısrarcıyızdır ama Çanakkalede ekstra
ısrarcıyızdır yanlış yapılmaması için.
Söz
konusu maden vesaireyle ilgili bir samimiyet problemi olduğunu
düşünüyorum. Şundan dolayı: Bakınız, Troyadan beri
altın madeni konusu o bölgede hep olmuş. Bir değil birden fazla
madencilik kolu söz konusu. Bununla ilgili eğer samimi bir
yaklaşım olsaydı her konuyla ilgili gerekli adımlar için
talepte bulunulurdu.
Bizler
vekiller olarak tüm bürokrasiyi takip edip orada çevreye yanlış
yapılmadan, ormana yanlış yapılmadan sanayi
yatırımı olmasını, madencilik olmasını
istiyor ve destekliyoruz.
Söz
konusu yerde ağaç katliamı olduğu iddiasını doğru
bulmuyorum. Orada on sene önce verilen bir ÇED raporu var. Alan
genişlemiş değil, ağaç sayısının
değişmesi ağacın etrafındaki filizlerin büyümesine
bağlı bir durum; alan, aynı alan. Dolayısıyla, bir
yanlış varsa bu yanlışı beraber takip edip
durduralım.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın Sayın Turan.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Hiç kimsenin avukatı değiliz.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Biz halkın avukatıyız.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Çanakkalede hiç kimsenin yanlış yapmaması
bizim görevimiz. Takip edeceğiz, yanlışa izin vermeyeceğiz
ama senin madenin, benim madenim tarzı bir yaklaşımı,
bazı madenlere göz kırpıp bazılarını görmemeyi
doğru bulmuyorum.
Çanakkalede
maden varsa bu, tüm millet için bir değerdir; uluslararası
standartlarda, o şartlarda çıkarılması görevdir, hatta geç
kalınmıştır. Amerikanın, Rusyanın, Çinin dünya
kadar maden çıkardığı, altın
çıkardığı bir dünyada biz hâlâ ithalat
aşamasındaysak altınla ilgili bir yanlışımız
var. O yüzden, tarımı kollamak baş tacı görevimiz; Kaz
Dağları bizim Kaz Dağlarımız, korumak görevimiz ama
altındaki madeni uluslararası standartlara uygun olarak çıkarmak
da başka bir görevimiz.
BAŞKAN
Peki, teşekkür ederim.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan, izin verirseniz şunu eklemek
istiyorum: Çanakkalenin hâlâ -özür dileyerek söylüyorum- lağımı
boğaza akıyor. Nerede çevreciler? Birçok yerde, diğer
ilçelerimizde benzer sıkıntılar, iddialar söz konusu oldu. Nerede
bu arkadaşlar? Ama bunu doğru bulmuyorum
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ
KENANOĞLU (İstanbul) Balıkesirde de akıyor.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Adıyamanda da akıyor.
BAŞKAN
Toparlayın Sayın Turan.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Dolayısıyla, Troyadan beri gündem olan bu
meseleyi aklıselimle, soğukkanlılıkla değerlendirmeyi
doğru buluyorum.
Bir
örnek daha vereceğim Sayın Başkan: Biliyorsunuz, köprümüz dünya
standardı ötesinde yapılıyor, harika bir çalışma, bir
proje. Bu köprü yapılırken -bırakın altın madeni
tarzı sıkıntıların olup olmaması meselesini-
etraf betonlaşmasın diye 7 tane büyük ovayı tarım sit
alanı ilan ettirdik. Köprü olsun ama asla tarıma zarar vermesin
istiyoruz. Aynı hassasiyeti tüm yatırımlar için gündemde tutuyoruz
Sayın Başkanım.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Peki, teşekkür ederim.
Sayın
Fendoğlu, İç Tüzük 60a göre bir söz talebiniz var.
Sayın
Yurdunuseven, daha sonra da size söz vereceğim.
Buyurun
Sayın Fendoğlu.
36.- Malatya Milletvekili Mehmet Celal Fendoğlunun,
Malatya ilinde amatör spor kulüplerinin faaliyetlerini yapabilmesi ve gençlerin
spor dallarında başarı elde edebilmesi yönünde
şartların sağlanması gerektiğine ilişkin
açıklaması
MEHMET
CELAL FENDOĞLU (Malatya) Gençlik ve Spor
Bakanlığımıza: Malatya ilimizde, amatör spor kulüplerimizin
faaliyetlerini daha iyi yapabilmeleri ve amatör spor kulüplerindeki
gençlerimizin spor dallarında başarılar elde edebilmeleri için
gerekli şartların sağlanması lazım. Özellikle
sporevleri eksikliği dikkat çekmektedir. Elâzığ, Bingöl,
Diyarbakır ve Sivasta sporevleri mevcut iken Malatyada sporevleri
bulunmamaktadır. Sporevleri, birçok amatör kulübümüze yeterli imkân
sağlaması noktasında önemli bir yapıdır.
Amatör
kulüplerimiz, özellikle Malatyada, şehrin değişik yerlerinde
kendi imkânlarıyla faaliyet göstermektedir. Bazı kulüplerimiz iş
hanları içerisinde, tamamen olumsuz koşullarda kulüp faaliyetlerini
yürütmektedir. Koşullarının iyileştirilip yardım
yapılmasını talep ediyoruz.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Değerli milletvekilleri, salondan ayrılmayalım, birazdan
önemli bir öneriyi oylayacağız. Bence burada kalmanızda yarar
var.
Buyurun
Sayın Yurdunuseven.
37.- Afyonkarahisar Milletvekili İbrahim
Yurdunusevenin, Tunceli ili Ovacık ilçesinde 8 yaşındaki Ayaz
Güloğlu ile 4 yaşındaki Nupelda Güloğlu kardeşlerin
ölümünün terör örgütünün çocuk katili yüzünü bir kez daha gösterdiğine
ilişkin açıklaması
İBRAHİM
YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Tuncelinin
Ovacık ilçesi Bilgeç köyü Çakılyayla mezrasında 8
yaşındaki Ayaz ile 4 yaşındaki Nupelda Güloğlu
kardeşler, bölücü terör örgütü PKKlı teröristlerce araziye
yerleştirilen patlayıcıya basmaları sonucu ailelerinden,
sevdiklerinden ve yaşamlarından koparılmıştır.
Maalesef ki bu elim olay, geçmişi bu tip hain saldırılarla dolu
PKKnın bebek ve çocuk katili yüzünü bir kez daha gözler önüne
sermiştir.
Çocukların
yaşam hakkı, en önemli temel insan haklarından biri ve hukuk
devletinin de temel değerlerindendir. Kanunen ve ahlaki olarak da dünya
üzerindeki tüm çocukların doğuştan sahip olduğu yaşam
hakkının ellerinden alınması asla kabul edilemez. Tüm
bunlar göstermektedir ki PKKnın Kürt-Türk, Alevi-Sünni,
yetişkin-çocuk diye bir ayrımı yoktur. PKK, bu devletin
birliğine, beraberliğine ve kardeşliğine kasteden hain bir
terör örgütüdür, çocuk katilidir.
İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonu ve Çocuk Hakları Alt Komisyonu
üyesi olarak, alçakça kurduğu tuzakla 2 çocuğumuzun yaşam
hakkını elinden alan, başta eli kanlı PKK terör örgütü
olmak üzere, teröre destek veren tüm kişi, grup ve terör örgütlerini
lanetliyor, Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, Danışma Kurulunun
bir önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.
V.- ÖNERİLER (Devam)
B) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Danışma Kurulunun, Genel Kurulun 17
Temmuz 2019 Çarşamba günkü birleşiminde Rabia Naz Vatan başta
olmak üzere, şüpheli çocuk ölümlerinin araştırılması
ve bu konuda alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan (10/1058,
1071, 1108, 1220, 1288, 1369, 1464, 1559, 1560) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergelerinin görüşmelerinin
birleştirilerek yapılmasına ilişkin önerisi
Danışma Kurulu Önerisi
17/7/2019
Danışma Kurulunun 17/7/2019 Çarşamba günü
yaptığı toplantıda Genel Kurulun 17 Temmuz 2019
Çarşamba günkü birleşiminde Rabia Naz Vatan başta olmak üzere,
şüpheli çocuk ölümlerinin araştırılması ve bu konuda
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına sunulan (10/1058, 1071, 1108,
1220, 1288, 1369, 1464, 1559, 1560) esas numaralı Meclis
araştırması önergelerinin görüşmelerinin
birleştirilerek yapılmasının Genel Kurulun onayına
sunulması uygun görülmüştür.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Mustafa Şentop
Adalet ve Kalkınma Partisi Cumhuriyet
Halk Partisi
Grubu Başkan
Vekili Grubu
Başkan Vekili
Mehmet Muş Engin
Özkoç
Halkların Demokratik
Partisi Milliyetçi
Hareket Partisi
Grubu Başkan
Vekili Grubu
Başkan Vekili
Hakkı Saruhan
Oluç Erkan
Akçay
İYİ
PARTİ
Grubu
Başkan Vekili
Yavuz
Ağıralioğlu
BAŞKAN Danışma Kurulu önerisini kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Öneri oy birliğiyle kabul edilmiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.14
İKİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
16.49
BAŞKAN:
Başkan Vekili Levent GÖK
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), İsmail OK (Balıkesir)
----- 0 -----
BAŞKAN
Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 104üncü
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Gündemin
Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına
Dair Görüşmeler kısmına geçiyoruz.
Alınan
karar gereğince, Rabia Naz Vatan başta olmak üzere, şüpheli
çocuk ölümlerinin araştırılması ve bu konuda
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına sunulan; Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili Sakarya Milletvekili Engin
Özkoçun (10/1058), İstanbul Milletvekili Nurettin Canikli ve 45 milletvekilinin
(10/1071), Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir ve 20
milletvekilinin (10/1108), Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt ve 20
milletvekilinin (10/1220), Giresun Milletvekili Necati Tığlı ve
20 milletvekilinin (10/1288), İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal ve 21
milletvekilinin (10/1369), Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Grup Başkan Vekili Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın (10/1464),
İYİ PARTİ Grubu adına Grup Başkan Vekili Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkanın (10/1559), Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Grup Başkan Vekili Manisa Milletvekili Erkan Akçayın
(10/1560) esas numaralı Meclis araştırması önergelerinin
birlikte yapılacak görüşmesine başlıyoruz.
VII.- MECLİS ARAŞTIRMASI (x)
A) Ön Görüşmeler
1.- CHP Grubu adına Grup Başkanvekili
Sakarya Milletvekili Engin Özkoç'un, Giresun'un Eynesil ilçesinde
hayatını kaybeden Rabia Naz başta olmak üzere çocuk ölümlerinde
etkili ve yeterli soruşturma yapılması için alınacak
önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1058)
2.- İstanbul Milletvekili Nurettin Canikli ve 43
milletvekilinin, şüpheli çocuk ölümlerinin ve Rabia Naz Vatan'ın
ölümünün incelenerek bu ölümlerin sebeplerinin tespit edilip bu konuda
alınması gereken tedbirlerin saptanması amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1071)
3.- Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir
ve 20 milletvekilinin, Giresun'un Eynesil ilçesinde hayatını kaybeden
Rabia Naz başta olmak üzere çocuk ölümlerinde etkili ve yeterli
soruşturma yapılması için alınacak önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1108)
4.- Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt ve 20
milletvekilinin, kayıp, cinayet ve süpheli çocuk ölümlerinin toplumsal
nedenlerinin araştırılarak alınması gereken tedbirleri
belirlemek amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1220)
5.- Giresun Milletvekili Necati Tığlı
ve 20 milletvekilinin, şüpheli çocuk ölümlerinin ve Rabia Naz
Vatan'ın ölümünün incelenerek bu ölümlerin sebeplerinin tespit edilip bu
konuda alınması gereken tedbirlerin saptanması amacıyla bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/1288)
6.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal ve 21
milletvekilinin, Giresun'un Eynesil ilçesinde hayatını kaybeden Rabia
Naz ölümü hakkında etkili ve yeterli soruşturma yapılması
için alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1369)
7.- HDP Grubu adına Grup Başkanvekili Mersin
Milletvekili Fatma Kurtulan'ın, Giresun'un Eynesil ilçesinde hayatını
kaybeden Rabia Naz başta olmak üzere çocuk ölümlerinde etkili ve yeterli
soruşturma yapılması için alınacak önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1464)
8.- İYİ
Parti Grubu adına Grup Başkanvekili Kocaeli Milletvekili Lütfü
Türkkan'ın, şüpheli çocuk ölümlerinin ve Rabia Naz Vatan'ın
ölümünün incelenerek bu ölümlerin sebeplerinin tespit edilip bu konuda
alınması gereken tedbirlerin saptanması amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1559)
9.- MHP Grubu adına Grup Başkanvekilleri
Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
BÜLBÜLün, şüpheli çocuk ölümlerinin ve Rabia Naz Vatan'ın ölümünün
incelenerek bu ölümlerin sebeplerinin tespit edilip bu konuda
alınması gereken tedbirlerin saptanması amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1560)
BAŞKAN
İç Tüzükümüze göre Meclis araştırması açılıp
açılmaması hususunda, sırasıyla, siyasi parti
gruplarına ve önergelerdeki birinci imza sahibine veya onun
göstereceği bir diğer imza sahibine söz verilecektir.
Konuşma
süreleri gruplar için yirmişer dakika, önerge sahipleri için onar
dakikadır.
Değerli
milletvekilleri, önergeler üzerinde söz talebi bulunmamaktadır.
Şimdi,
bütün siyasi parti grup başkan vekillerinin kendilerine ya da işaret
edecekleri değerli milletvekillerimize söz veriyorum iki dakikayla.
Buyurun
Sayın Türkkan.
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Rabia
Naz konusu Türkiyede kamuoyunda ciddi şekilde bugüne kadar çok
tartışılan bir konuydu. Ölümünün üzerinde çok ciddi
şüphelerin yoğunlaştığı bir
evladımızın arkasından Mecliste defalarca
konuşulmasına rağmen şu ana kadar çok bir mesafe
alamamıştık. Dolayısıyla, bugün bütün partilerin ortak
önerisiyle bu araştırma komisyonunun kurulması çok isabetli bir
karar olmuştur. Umuyorum ve niyaz ediyorum ki inşallah, bu işin
arkasında, kamuoyunda tartışıldığı gibi,
karanlık ellerin olmadığı, Hakkın tecellisiyle ruhunu
teslim etmiş olduğunu düşünmek istiyorum.
Bu konuda
katkı veren bütün siyasi partilere de ayrı ayrı teşekkür
ediyorum.
Sağ
olun.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Türkkan.
Söz
sırası, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Ordu Milletvekili
Sayın Cemal Enginyurtta.
Buyurun
Sayın Enginyurt.
CEMAL
ENGİNYURT (Ordu) Sayın Başkanım, öncelikli olarak bugün
Erbilde hain ve kahpe bir saldırıyla hayatını kaybeden
konsolosluk şehidimize Cenab-ı Allahtan rahmet diliyorum, katilleri
şiddetle kınıyorum.
Bugün
hakikaten bu araştırma önergesinin bütün partiler tarafından
ortaklaşa kabul edilmesi anlamlı ve özel bir uygulama oldu, durum arz
etti. Rabia Naz Vatan burada sembol isim ama hepimiz biliyoruz ki
-değişik defalar gündeme getirdik- Adanada sokağa oynamak için
çıkan 6 yaşındaki Gizem ormanlık arazide
bıçaklanmış ve yakılarak öldürülmüştü; Karsta 9
yaşındaki Mert kaçırıldıktan bir gün sonra
boğularak öldürülmüştü; Manisada kaçırılan 4
yaşındaki Irmak, Kocaelide 3 yaşındaki Arda vahşice
öldürülmüştü; Ağrıda 4 yaşındaki Leyla, Ankarada 8
yaşındaki Eylül benzer şekilde öldürülmüştü. Giresunun
Eynesil ilçesinde 12 Nisan 2018 tarihinde Rabia Naz Vatan da bilinmeyen bir
şekilde hayatını kaybetmiştir. Son yıllarda çocuk
ölümlerinin ve tecavüzlerinin vahşi bir şekilde arttığı
ülkemizde bu konuda bütün partilerin ortak kararıyla araştırma
önergesi verilip Anayasanın 98inci, Meclis İçtüzüğümüzün 104
ve 105inci maddeleri gereğince komisyon kurulmasını hakikaten
çok anlamlı bulduğumu tekrar ifade ediyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayın Sayın Enginyurt, buyurun.
CEMAL
ENGİNYURT (Ordu) Böylesi vahşi ölümlerin olmadığı,
çocuklarımızın huzur ve barış içerisinde
yaşadığı bir Türkiyeyi hep birlikte meydana getirelim
diyor, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Ben de teşekkür ederim.
Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Ankara Milletvekilimiz Sayın Filiz
Kerestecioğlu.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Bugün,
bu ortak komisyonun, Rabia Nazın şüpheli ölümüyle ilgili ortak
araştırma komisyonunun kurulması önemli bir gelişmedir. 3
Nisandan bu yana partimiz 4 soru, 2 araştırma önergesi verdi bu
konuda ve bunlar reddedildi hatta bir tanesi çok yakın zamanda, iki hafta
önceydi. Parlamento kadın grubumuzun gerçekten bu konuda çok kararlı bir
duruşu oldu. Biz aynı zamanda bütün şüpheli çocuk ölümlerinin
araştırılmasını istedik araştırma
önergemizde ve siyasilerin, özellikle bu tarz olaylarda yargıdan, bu tarz
davalardan ellerini çekmeleri gerektiğini, karartmaya vesile olmamaları
gerektiğini defalarca ifade ettik. Ama burada teşekkür edilmesi
gereken özellikle başka insanlar da var, bunların başında
Rabia Nazın babası Şaban Vatan ve annesi geliyor. Gerçekten
çocuklarının ölümünün aydınlatılması için çok mücadele
ettiler ve gazeteci Metin Cihan da aynı şekilde, başka gazeteciler
de hakikaten bu olayın karartılmaması için mücadele ettiler.
Önemli
olan, bir şeyin şeffaf olarak ortaya
çıkarılmasıdır, etkin soruşturulmasıdır,
etkin soruşturmanın önüne geçilmemesidir, Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi Türkiyeyi bu anlamda birçok kez maalesef mahkûm
etmiştir etkin soruşturmanın yeterli ölçüde
yapılamadığı konusunda. Biz bu komisyonun kuruluyor
olmasından, dediğim gibi kendimizin de çabalarıyla ve kadın
grubumuzun
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayın.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara)
özellikle mücadelesiyle ve
saydığım isimlerin de mücadelesiyle bu komisyonun kuruluyor
olmasından memnuniyetimizi bir kez daha ifade ediyoruz ve bu komisyonun da
gerçekten etkin çalışması gerektiğine, komisyon üyesi olacak
bütün partilerden arkadaşların bu duyarlılıkla
davranacağına inancımızı da belirtmek istiyoruz.
Türkiye kamuoyunun vicdanı bir nebze olsun bugün Türkiye Büyük Millet
Meclisinin bu kararıyla rahatlayacaktır diye düşünüyorum.
Teşekkürler.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Sayın Engin Özkoç.
Buyurun
Sayın Özkoç.
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; bir baba, bir anne evladını evlerinin önünde
gördüler ve o günden itibaren bir hukuk mücadelesi başlattılar.
Evlatlarıyla ilgili söylenenlere inanmadılar, kendi gerçekleri
vardı, inandıkları gerçekler vardı, onlar kendi
gerçekliklerinin peşinde koştular. Sadece kendi evlatları için
değil, bu tür olayların üstü kapanmasın istediler. Bir evlat
nasıl bir babanın, bir annenin yüreğini yakıyorsa eğer
biz bu mücadeleyi sürdürmezsek bunun haricinde binlerce annenin, babanın
da yüreği yanar dediler; ülkelerine güvendiler, hukuka güvendiler,
yargıya güvendiler. Ancak öyle bir noktaya geldi ki baba deli raporuyla
hastaneye gönderildi, anne evladıyla ilgili inandığı bütün
her türlü değeri kaybetme noktasına geldi. Bütün siyasi parti
liderleriyle görüştüler, kendileriyle ilgili tuttukları avukatlarla
bir hukuk mücadelesi başlattılar ama bu mücadele Türkiye Büyük Millet
Meclisinde bütün siyasi partilerin bir araya gelerek Biz bunu takip
edeceğiz, aydınlatacağız. demesiyle bir noktaya geldi. Bu
gerçekten önemli. Bizim vekili olduğumuz kişiler milletimizdir.
Milletin vekili olarak bu babanın ve bu annenin feryadına kulak
vereceğiz. Kurduğumuz komisyonlar sonuna kadar gidecekler,
karşılarına kim çıkarsa çıksın onu hukuk
karşısına getirip yargılanmasını
sağlayacaklar ve böylece bir anne-baba sadece kendileri için değil,
tüm Türkiye için adaleti yerine getirmiş olacak.
Bundan
dolayı onlara, buradaki bütün gruplara teşekkür ediyor, saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili Sayın
Muş.
Buyurun
Sayın Muş.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Rabia Naz isimli yavrumuzun ölümü hepimizi derinden
üzmüştü; bu Parlamentoda, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bulunan bütün
arkadaşlarımızı derinden üzdü ve çeşitli zamanlarda
bir araştırma komisyonu kurulmasıyla alakalı talepler
burada gündeme getirildi ve bugün bütün grupların ittifakıyla bu
komisyonun kurulmasıyla alakalı adımları atıyoruz. Hem
Rabia Naz isimli yavrumuzun ölümüyle hem de buna benzer şüpheli çocuk
ölümleriyle alakalı bu komisyonumuz titizlikle çalışacaktır
ve bu olaylarla alakalı arka planda ne var, ihmal var mı, farklı
konular var mı; bunların tüm detayları çıplaklığıyla
ortaya çıkarılacaktır ve bunlar Türkiye Büyük Millet Meclisine
sunulacaktır.
Arzumuz
ve temennimiz, bir daha Rabia Naz gibi ve diğer yavrularımız
gibi bu tip ölümlerin olmaması ve bu komisyonun çalışma
esnasında başta Rabia Naz olmak üzere buradaki olayların arka
planının ortaya çıkartılması konusunda gereken
adımları atmasıdır.
Tüm
milletvekillerine destekleri için ben de teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Değerli
milletvekilleri, Meclis araştırması önergeleri üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi
Meclis araştırması açılıp açılmaması
hususunu oylarınıza sunacağım.
Meclis
araştırması açılmasını kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Oy birliğiyle kabul edilmiştir. (Alkışlar)
Değerli
milletvekilleri, kabul edilen Meclis araştırması komisyonunun
çalışmaları için birkaç hususu daha oylarınıza sunmak
durumundayım.
İlki,
Meclis araştırması yapacak komisyonun 12 üyeden
kurulmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Komisyonun
çalışma süresinin başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip
üyenin seçimi tarihinden başlamak üzere üç ay olmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Komisyonun
gerektiğinde Ankara dışında da çalışabilmesi
hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Teşekkür
ederim.
VI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
(Devam)
3.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Levent Gökün, tüm siyasi partilerinin ortak iradesiyle gerek Rabia Naz ve
gerekse diğer şüpheli çocuk ölümlerini araştırmak üzere
komisyon kurulmasını büyük bir memnuniyetle
karşıladığına ilişkin konuşması
BAŞKAN
Değerli milletvekilleri, ben de kabul edilen bu araştırma
önergesi doğrultusunda birkaç cümleyle duygularımı ifade etmek
isterim. Rabia Nazın ölümü ve arkasında gerek Türkiye kamuoyundaki
yansımaları gerek Meclisteki tartışmalar sonucunda
Meclisimizin tüm siyasi partilerinin ortak bir iradesiyle, ortak bir
mutabakatıyla gerek Rabia Naz ve gerekse diğer şüpheli çocuk ölümlerini
araştırmak üzere bir komisyon kurulmasını büyük bir
memnuniyetle karşıladım. Böylelikle toplumdaki kamu vicdanının
rahatlamasına dönük çabalara Meclisimizin bütün siyasi partilerinin
iş birliğiyle el atmış olması toplumumuzda bundan
sonra olabilecek başka bu tarz üzücü olayların önlenmesi
bakımından da etkin bir rol oynayacaktır. Ben kurulacak
komisyonun şeffaf ve kamuoyunda herkesin bileceği tarzda bir
çalışma yaparak, olayın aydınlatılmasına dönük
çabalar içerisinde olarak böylesi olaylara tevessül edenleri ya da olayın
ardındaki gerçekleri tüm çıplaklığıyla Türkiye
kamuoyuyla paylaşacağına yürekten inanıyorum. Komisyonumuza
başarılar diliyorum. Bu komisyonun başarısı
Türkiyenin itibarı açısından çok önemlidir. Bu bakımdan
Meclisimizin bu kararı alan tüm siyasi partilerini ve oy birliği için
el kaldıran tüm milletvekillerini ayrı ayrı kutluyorum.
(Alkışlar)
Değerli
milletvekilleri, Danışma Kurulunun bir önerisi daha vardır,
okutup oylarınıza sunacağım.
V.- ÖNERİLER (Devam)
B) Danışma Kurulu Önerileri (Devam)
2.- Danışma Kurulunun, Genel Kurulun 18
Temmuz 2019 Perşembe günü saat 11.00de toplanmasına ve bu
birleşimde gündemin Özel Gündemde Yer Alacak İşler
kısmında yer alan işlerin görüşülmesine ve 103 ve 103'e
1'inci ek sıra sayılarıyla bastırılıp
dağıtılan On Birinci Kalkınma Planının
(2019-2023) ve Komisyon raporunun kırk sekiz saat geçmeden gündemin
"Özel Gündemde Yer Alacak İşler kısmında yer
alması ile görüşmelerinin 18 Temmuz 2019 Perşembe günkü
birleşimde yapılmasına ve görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılmasına
ilişkin önerisi
Danışma Kurulu Önerisi
Tarih: 17/7/2019
Danışma Kurulunun 17/7/2019 Çarşamba günü
yaptığı toplantıda aşağıdaki önerilerin
Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.
Mustafa Şentop
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Mehmet
Muş Engin
Özkoç
Adalet
ve Kalkınma Partisi Cumhuriyet
Halk Partisi
Grubu
Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Hakkı
Saruhan Oluç Erkan
Akçay
Halkların
Demokratik Partisi Milliyetçi
Hareket Partisi
Grubu
Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Lütfü
Türkkan
İYİ
PARTİ
Grubu
Başkan Vekili
Öneriler:
Genel
Kurulun; 18 Temmuz 2019 Perşembe günü saat 11.00'de toplanması ve bu
birleşiminde gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler
kısmında yer alan işlerin görüşülmesi ve 103 ve 103'e
1'inci ek sıra sayılarıyla bastırılıp
dağıtılan On Birinci Kalkınma Planının
(2019-2023) ve Komisyon raporunun kırk sekiz saat geçmeden gündemin
"Özel Gündemde Yer Alacak İşler kısmında yer
alması ve görüşmelerinin 18 Temmuz 2019 Perşembe günkü
birleşiminde yapılması ve görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar çalışmalarını sürdürmesi
önerilmiştir.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Öneriyi
kabul edenler
Etmeyenler
Öneri kabul edilmiştir.
Bu
şekilde değerli milletvekilleri, yarın sabah 11de
toplanacağız.
Değerli
milletvekilleri, alınan karar gereğince, denetim konularını
görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
Bu
kısmın 1inci sırasında yer alan Aydın Milletvekili
Mustafa Savaş ile 75 milletvekilinin Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Aydın Milletvekili Mustafa Savaş ile 75
Milletvekilinin Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2019)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 102) (x)
BAŞKAN
Komisyon? Yerinde.
Geçen
birleşimde İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülen 102 sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci
bölümünde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştı.
Şimdi ikinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci
bölüm 18 ila 35inci maddeleri kapsamaktadır.
Şimdi,
ikinci bölüm üzerine söz isteyen değerli milletvekillerimizin söz
taleplerini karşılayacağım.
İkinci
bölüm üzerinde ilk söz, İYİ PARTİ Grubu adına Bursa
Milletvekilimiz Sayın İsmail Tatlıoğluna aittir.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz
on dakika Sayın Tatlıoğlu.
İYİ
PARTİ GRUBU ADINA İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) Sayın
Başkan, Gazi Meclisin saygıdeğer mensupları; hepinizi
şahsım ve İYİ PARTİ adına saygıyla
selamlarım.
Sayın
Aydın ve 75 arkadaşının bu kanun teklifi Plan ve Bütçe
Komisyonuna sunulmuş ve görüşmeler neticesinde Genel Kurula
gelmiş bulunmaktadır.
Her
kanunun bir maksadı olduğu gibi artık torba kanunların da
bir genel maksadı olmalıdır, özellikle bu torba kanunun bir
genel maksadı vardır. Kanun yapıcının amacı
nedir? diye sorulur genel olarak. Burada da şunu görüyoruz: Bu bir para
bulma torba kanunudur genel olarak ve buna çok net olarak Bu bir kriz
yasaları toplamasıdır. diyebiliriz çünkü gerçekten kamu
yönetimi Nerelerden nakit aktarabiliriz de bu nakit ihtiyacını
karşılayabiliriz? düşüncesi içerisinde bir torba kanun
yapmıştır. Bu, başından itibaren, yurt
dışındaki Türk vatandaşı çalışanlarımızın
emeklilik haklarını aşındırmaktan Merkez
Bankasındaki ihtiyaç akçesine kadar geniş bir alanı ihtiva
ediyor. Bunun dışında da, bazı maddelerde gerçekten
bilinmeyen ve çok açık olmayan, şeffaf olarak kamuoyunda
tartışılmayan sözleşmeler paralelinde bir düzenleme söz
konusu.
Şimdi,
gerçekten, baktığımızda, bütçe dengesi böyle bir ihtiyacı
gösteriyor. Türkiye 2003 yılından beri ilk defa 2018in ilk
yarısında net borcu ödeyici olmaktan net borçlanıcı
durumuna düştü ve Hazinenin 2019un ilk altı ayında yüzde 32ye
yükselen borç çevirme oranı temmuzun ilk haftasında yüzde 167ye
çıktı. 2019 bütçesini beraber görüştük ve 2019 bütçesinde 80,5
milyarlık bir açık söz konusu. Bugün itibarıyla ve an
itibarıyla bu açığı tüketmiş durumdayız, bunu
aşmış durumdayız ve geri kalan beş buçuk ay içerisinde
bunu aşan bir kaynak kullanımı söz konusu ve bunu zaten bu
yasada da görüyoruz.
Şimdi,
bu yasada bunun dışında bazı maddeler de var biraz önce
belirtiğim gibi. Bu maddeler çerçevesinde Sosyal Güvenlik Kurumu ile
Merkez Bankası arasındaki bilgi paylaşımı. Biz Merkez
Bankasının bilgi paylaşımını uygun görüyoruz ama
istiyoruz ki bu TÜİK üzerinden yapılsın yani bir kurumsal
yapı üzerinden bu oluşsun.
Diğer
taraftan, özellikle bu yurt dışı harçlarının 15
liradan 50 liraya çıkmasıyla ilgili bir madde var. Plan ve Bütçe
Komisyonunda bizim bir önergemiz vardı bu harçların
kaldırılması konusunda. Yurt dışı seyahatlerinde
kendi vatandaşından harç alan ülkeler var ama genel
ağırlık artık yurt dışı seyahati yapabilmek
için bir harç ödemeyi, bir vergi ödemeyi, kamuya bir ödeme yapmayı
gerektirmemeli, çoğu ülkede de gerektirmiyor. Bu konunun özellikle de
güncellenmesi gerekiyor. Yani biz şimdi 15 liradan 50 liraya
çıkartıyoruz ve Cumhurbaşkanına da bunu 3 misli
artırma yetkisi veriyoruz. Yani bu rakamları güncellemek için kanun yapmaya
ihtiyaç olmamalı, bir şekilde bunu kendi içerisinde amortize etmeli.
Mesela bizim bu konuda düşüncemiz şuydu doğrusu: Yeniden
değerleme oranında bu daima yıllık olarak
değişsin ve rakam yıllık olarak belirlensin otomatik
olarak. Ama bu kanun bu şekilde geçti.
Diğer taraftan, 21inci madde gümrüklerle, gümrükteki araçlarla
ilgili. Burada birinci el olarak getirilip ikinci el olduğu tespit edilen
araçlar ve daha önceden getirilen araçlarla ilgili bir düzenleme var. Bu
araçlar halkımızın tabiriyle kaçak araçlar. Özel tüketim
vergilerinin yüzde 25i ödendiğinde bunlar ruhsatlanabiliyor. Daha önceki
uygulamada da yaklaşık 4 binin altında bir araç söz konusu
olmuş.
Önemli bir düzenleme de özellikle telefon operatörlerinin talepleriyle
ortaya çıkmış, İletişim
Başkanlığımızın liderliğini yaptığı.
Telefon satın almalarında eğer taksitli satış söz
konusuysa satın alan kişi borcunu ödemeden bu telefonu ikinci el
olarak sattığında yeni satın alan kişi bunu
kullanamıyor, kullanımının kapatılmasına izin
veriyor bu kanun. Bizim burada düşüncemiz şu: Bir kere, bu kanun
düzenlenirken Rekabet Kurumunun bilgisinin alınması gerekiyordu,
görüşünün alınması gerekiyordu bu kanunda çünkü bu, piyasa
rekabetiyle alakalı. Telefon satın almayla ilgili böyle bir düzenleme
yapıyoruz, laptop almayla ilgili böyle bir düzenleme yok veya daha bir
sürü elektronik eşya alırken böyle bir düzenleme yok.
Dolayısıyla bu biraz piyasayı da hırpalayan bir kanun. Çok
ciddi olarak hukuki bir demlenmenin olmadığını
düşünüyoruz, bir demlenme yok ve burada telefon operatörleri lobisinin de
etkin çalıştığını düşünüyoruz doğrusu.
Bu, sağlıklı bir durum değil, keşke bunu çekerek daha
geniş çaplı bir düzenleme yapılmasını dilerdik.
Bunun dışında, şehir hastaneleriyle ilgili bir
düzenleme var. Şehir hastaneleriyle ilgili düzenlemeyi doğrusu çok
anlayabilmek mümkün değil çünkü zaten ortada üzerinde konuşulan fakat
ortada olmayan bir sözleşme var. Sözleşmede hem hizmet bedeli var hem
sözleşme bedeli var, net bugünkü değer hesaplamaları var. Bu
sözleşmeler ve buna benzer sözleşmeler çok net olarak kamuoyu
tarafından bilinmesi ve de denetlenmesi lazım gelen konular çünkü
bunlar kamunun. Ancak burada anlaşılıyor ki döviz üzerinden
yapılan bir sözleşme var ve döviz fiyatlarının yükselmesi
nedeniyle aşırı bir ödeme söz konusu. Bakanlık bununla ilgili
bir sınırlama getirmek istiyor. Tamam, getirsin, bununla ilgili bir
şeyimiz yok ama burada esas olan şey şu: Böyle yirmi beş
yılda 30 milyar doları bulan -sadece 6 hastane için söylüyorum- bir
ödeme söz konusu olan kamunun yaptığı sözleşmelerin
masanın üzerinde olamaması, bunlara bir parlamenterin
ulaşamaması, Parlamentonun ulaşamaması gerçekten garip.
Yani böyle bir ülke tanımı, böyle bir başlık Türkiyeye hiç
yakışmıyor. Böyle bir ülkenin yöneticisi olmak da parlamenteri
olmak da üzücü. Bu kadar basit. Sözleşme masada nasıl olmaz? Bunu
bütçede gördük, Sağlık Bakanımız da buradaydı,
gerçekten onun yerinde olmak istemezdim. Bu nedenle bu çok açık
değil. Yani burada ödemeler ve uzun vadeli ödemeler, Türkiyenin bir yirmi
beş yılını bağlayacak ödemeler söz konusu. Hatta, bu
proje tamamlandığında yani şehir hastaneleri 31e
çıktığında, 2019 bütçesi üzerinden Sağlık
Bakanlığı bütçesinin yüzde 64ünü ihtiva eden bir bütçeden
bahsediyoruz, bir harcamadan bahsediyoruz şehir hastaneleriyle ilgili.
Bunun denetlenememesi kadar abuk bir durum olamaz yani, tam böyle kaba
tabiriyle belki olacak ama abuk bir durum olamaz diye düşünüyoruz.
Bunların
dışında, genel olarak, bizim bu (2/2019) sayılı Kanun
Teklifinin uygun bulduğumuz maddeleri var. İYİ PARTİ
olarak Komisyonda da böyle yaptık, Genel Kurulda da; uygun bulduğumuz
maddeleri, hatta 1inci maddesini hep beraber bir şekle getirdik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayalım.
Buyurun.
İSMAİL
TATLIOĞLU (Devamla) Bitiriyorum.
Yasamanın
yani Meclis Genel Kurulunun, Meclisin yetkisini Hükûmete devretmeme konusundaki
düşüncelerimizi paylaştık ve bunun da karşılık
bulması sevindirici oldu. Her parti kendi rengini vererek -4 parti için
söylüyorum- bir düzenleme yaptık. Biz bu torba kanun içerisinde uygun
bulduğumuz maddelere Komisyonda destek verdik, Genel Kurulda da
arkadaşlarımızla oturduk konuştuk ve uygun bulunan
maddelere destek veriyoruz, uygun bulmadıklarımıza da destek
vermiyoruz.
Hepimize
hayırlı olsun.
Konuşmamın
başında söylemeyi düşünüyordum, gerçekten devletimizin ve
milletimizin başı sağ olsun. Bugün 3
diplomatımızın -aldığımız bilgiler
dâhilinde- şehit haberi üzerine gerçekten derin bir üzüntümüz var. Allah
mekânlarını cennet yapsın, devletimize ve milletimize
sabırlar versin.
Saygılar
sunarım. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Konya Milletvekilimiz Sayın Esin Karaya aittir. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz
on dakika.
MHP
GRUBU ADINA ESİN KARA (Konya) - Sayın Başkan, büyük Türk
milletinin değerli milletvekilleri; 102 sıra sayılı Kanun
Teklifinin ikinci bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz
adına söz almış bulunmaktayım.
Konuşmama
başlamadan önce, bugün Erbilde silahlı saldırı sonucunda
şehit olan 3 diplomatımıza Allahtan rahmet,
yakınlarına baş sağlığı diliyorum.
Tarih
yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa
değişmeyen hakikat insanlığı şaşırtacak
bir mahiyet alır. Ulu Önder Atatürk.
15
Temmuz 2016 tarihinde, hain darbe girişiminin ilk saatinde Nereden
gelirse gelsin her türlü darbenin karşısındayız, meşru
Hükûmetin yanındayız. diyen, evinden çıkıp partideki
makamına gelen yani adresini bilcümle haine açık ve aleni ilan eden,
darbeye ilk karşı çıkan ve siyasi dengeleri değiştiren,
açıklamasının tüm televizyonlarda alt yazı olarak geçmeye
başlamasıyla tüm vatansever subay ve askerlere, vatandaşlara
cesaret vererek milyonların sokağa çıkmasına vesile olan liderimiz
Sayın Doktor Devlet Bahçelidir. Sayın Necdet Ünüvar hazırlamış
olduğu 707 sayfalık tüm detaylarıyla o geceyi anlatan kitapta
keşke bunlardan da detaylı bir şekilde birazcık
bahsetmiş olsaydı.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; kanun teklifinin 18inci maddesiyle
5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumuna İlişkin Bazı
Düzenlemeler Hakkındaki Kanunun 35inci maddesinin altıncı
fıkrasında değişiklik yapılarak sağlık
verileri dışındaki kişisel ve ticari sır
niteliğinde olan verileri veri sahibinin noter onaylı muvafakati veya
e-devlet uygulaması üzerindeki kimlik teyidiyle vereceği izin
dâhilinde kanunda belirtilen kamu idareleri ve istatistiki verilerde
kullanılmak üzere Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasıyla
paylaşması yetkisi verilmiştir. Merkez Bankası bu konularla
ilgili olarak etki analizinde bu verileri kullanacağını beyan
etmektedir.
Yine,
maddeyle Sosyal Güvenlik Kurumunun kişisel sağlık verilerini
Sağlık Bakanlığıyla paylaşabilmesi imkânı
verilmiştir.
Teklifin
19uncu maddesiyle 5520 sayılı Kanuna geçici 12nci madde eklenerek
Türkiye'de elektrik motorlu otomotiv üretimini teşvik etmek amaçlı
düzenleme yapılmıştır. Bu firmalara Kurumlar Vergisi
Kanununun (32/A) maddesi kapsamında indirimli kurumlar vergisi
kapsamında kazandıkları yatırıma katkı
tutarlarını 31/12/2015 tarihine kadar ilk iktisabı nedeniyle
ödedikleri ÖTV vergisini üçer aylık dönemler itibarıyla nakden veya
vergi borçlarına mahsuben alabilme hakkı
tanınmıştır. Ülkemizin ekonomisine büyük katkı
sağlayacak bu tür firmalara vergisel açıdan sağlanan destekleri
olumlu görmekteyiz.
24
Haziran 2018 seçim döneminde Liderimiz Sayın Doktor Devlet Bahçeli
Türkiyede yerli otomotiv tesisinin kurulması için en uygun ilin Konya
olduğunu beyan etmiştir. Nitekim, Türkiye Cumhuriyeti Mevlana
Kalkınma Ajansı, Konya Sanayi Odası, Konya Ticaret Odası,
Konya Ticaret Borsası, Konya Organize Sanayi Bölgesi, Türkiye Cumhuriyeti
Kalkınma Bakanlığınca desteklenen Otomotiv
Üretilebilirliği Fizibilite Raporunda 8 il arasında yapılan
araştırmada en uygun ilin Konya olduğu tespit edilmiştir.
Bu yatırım Konya ve civarındaki illerin istihdam sorununa çare
olmanın yanında, ülkemizde faaliyet gösteren nakliye
firmalarının da ekonomimize katkısını
artıracaktır.
Teklifin
20nci maddesiyle, yurt dışına çıkan Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlarımızdan çıkış başına
alınan harç miktarı 15 TLden 50 TLye yükseltilmektedir.
Kanun
teklifinin 21inci maddesi aynı zamanda 14üncü maddeyle ilintilidir. 5607
sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun 3üncü maddesinin
(2)nci fıkrası uyarınca başlatılmış
soruşturma veya kovuşturma kapsamında bulunan ve müsadere
kararı verilmemiş taşıtların sahiplerine iadesi,
31/12/2019a kadar gümrük idaresine başvurulması ve ilk iktisapta
ödenen ÖTVye ek olarak yüzde 25 daha ÖTVnin bir ay içerisinde ödenmesi
kaydıyla iyi niyetli üçüncü kişilerin korunması amaçlanmaktadır.
4458
sayılı Yasadan 1.260, 5607 sayılı Yasadan da 2017
yılında 2.654 taşıtın yararlanmış
olduğu göz önünde bulundurulur ise yine taleplerin olacağı
malumdur. Yalnız, burada dikkat edilmesi gereken bir konu vardır.
Kanunun uygulanması sırasında iyi niyetli üçüncü kişilerin
tespitine azami özenin gösterilmesi gerekmektedir. Suistimale fırsat
verilmemesi için azami dikkat gerekmektedir.
Kanun teklifinin 22, 23, 24üncü maddelerinde getirilen düzenlemeyle
Mobil Cihaz Kayıt Sistemine kayıtlı olan ancak yedi yıldan
fazla süredir sinyal alınamayan yaklaşık 70 milyon
civarındaki cep telefonunun kaydının silinmesi, bu sayede kaçak
telefonların kaydedilmesinin engellenmesi amacıyla düzenleme
yapılmıştır. Ayrıca, telefon operatörlerinin vadeli
olarak hatla birlikte cihaz satışında
dolandırıcılığın önüne geçilebilmesi için bu tür
kayıtların işletmeciler ve kurumun Mobil Cihaz Kayıt
Sistemi arasında paylaşımına izin verilmektedir. Bu tür
bilgi paylaşımlarının ileride sakıncaları
olabileceği göz ardı edilmemelidir. Yine, elektronik kimlik bilgisi
değiştirilmiş yani klonlanmış cihazların madde
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren dört ay içerisinde
engelleneceği ancak bir yıllık başvuru süresinde 250 TL
ödenmesi kaydıyla tekrar kullanıma açılabileceği
belirtilmiştir.
Teklifin 25inci maddesiyle, Türkiye Büyük Millet Meclisi İdari
Teşkilatı kadrolarında bulunan ve Millî Saraylar İdaresi
Başkanlığında görevli olan personelin özlük hakları
korunarak Millî Saraylar İdaresi Başkanlığına
atanabilmesi öngörülmektedir.
Teklifin 26ncı maddesiyle, 6361 sayılı Kanunun
16ncı maddesine fıkra eklenerek özel karşılık
ayrıldıktan sonra tahsil imkânı kalmaması nedeniyle
kayıttan düşülen alacakların Vergi Usul Kanununun 322nci
maddesi hükmünde değersiz alacak olacağı hükme bağlanmıştır.
Kanun teklifinin 27nci maddesinde, 6362 sayılı Yasanın
31inci maddesinde yapılan ekle, özel sektör tarafından ihraç edilen
tahvillerin icra mahkemelerinde İcra ve İflas Kanununun 68inci
maddesine göre belge kabul edileceği belirlenmiştir.
Teklifin 28inci maddesiyle, kamu-özel iş birliği
sözleşmelerindeki değişikliğin kamu menfaati, rekabet ve
eşitlik prensipleri esasınca, işletme dönemi boyunca
kullanıcıya ödenecek kullanım bedeli ile hizmet bedelinin net
bugünkü değer üzerinden hesaplanması hükmü getirilmiştir.
Teklifin 29uncu maddesiyle 6428 sayılı Kanunun 4üncü
maddesinde değişiklik yapılmıştır. Mücbir sebep
ya da sözleşmeyi etkileyen hâller nedeniyle sözleşmenin
uygulanabilirliğinin sıkıntıya düştüğü durumlarda
sözleşme bedelinin artırılmaması kaydıyla
Sağlık Bakanlığının onayıyla sözleşme
ve eklerinde değişiklik yapılmasına izin verilmiştir.
Kanun
teklifinin 30uncu maddesiyle 6428 sayılı Kanuna geçici 3üncü madde
eklenerek maddenin yürürlük tarihinden önce akdedilmiş sözleşmelerde
4üncü maddenin (9)uncu fıkrasından yararlanma hakkı
verilmiştir.
Teklifin
31inci maddesiyle lisanssız enerji üretim projelerinde tüketim-üretim
bağı kopmuş olanlara yüz yirmi gün süre uzatımı
verilmektedir. Bu haktan başka mücbir sebep hâlleriyle
yararlanamayanların da dâhil edilmesi gereklidir.
Teklifin
32nci maddesiyle Elektrik Piyasası Kanununda kamu yararına
bazı düzenlemeler yapılmaktadır. Bu maddenin geriye yönelik
işlemlere uygulanacak olması tarafları etkileyebilecektir.
Teklifin
33üncü maddesiyle 6569 sayılı Kanunun 12nci maddesinin (7)nci
fıkrasında Türkiye Sağlık Enstitüsü
Başkanlığında görevlendirilen öğretim üyelerinin mali,
sosyal, hak ve yardımlarının kurumlarınca ödenmeye devam
olunması düzenlenerek, üniversiteden nakil olan akademisyenlerin ücret
hakları korunarak nitelikli personel istihdamının önü
açılmıştır.
Teklifin
34 ve 35inci maddeleri yürürlük maddeleridir.
Sayın
Başkan, büyük Türk milletinin değerli milletvekilleri; Meclisimiz çok
kısa bir süre sonra tatile girecek ve bizler seçim bölgelerimize dönüp
orada çalışmalarımıza devam edeceğiz. Ancak bize
şöyle bir şey söylense, Meclis tatile giriyor ama her salı,
çarşamba ve perşembe günleri Genel Kurul
toplantılarımız olacak ve sizler de komisyon
toplantılarına tekrar gireceksiniz. denilse bizler deriz ki: Bu
nasıl bir tatil? Ama biz bunu bir meslek olarak yaşıyoruz. Bizim
adımıza bir tatil ve kanun var, 5604 sayılı Mali Tatil
İhdas Edilmesi Hakkında Kanun var.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ESİN
KARA (Devamla) Sayın Başkan, tamamlıyorum.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Kara.
ESİN
KARA (Devamla) Tatil varken de biz 26 Temmuzda beyanname veriyoruz, tatil
yokken de 26 Temmuzda beyanname veriyoruz.
Gazi
Meclisimizi ve ekranları başında bizi izleyen büyük Türk
milletini saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
İkinci bölüm üzerinde söz isteyen, Batman Milletvekilimiz Sayın
Necdet İpekyüz. (HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz
on dakika Sayın İpekyüz.
HDP
GRUBU ADINA NECDET İPEKYÜZ (Batman) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemi adı verilen bu sistem, Türkiye Büyük Millet Meclisinde
siyaseti artık konuşturmayıp da tümüyle bizi bir onay mercisine,
deyim yerindeyse bir notere dönüştürmek istiyor.
Bu
Meclisin en büyük görevlerinden birisi olarak buraya gelen, tümüyle toplumu
ilgilendiren, Türkiyenin geleceği açısından, prestijini
artırmak, demokrasiyi artırmak adına birçok konuya
değinmemiz gerekirken hızlıca torba yasalarla birçok şey
önümüze getirilmekte ve vekiller de -deyim yerindeyse- parmak kaldır,
indir, onayla şeklinde notere dönüştürülmekte. Aslında bu
sıkışıklığın temel nedeni, bizden sanki bir
şeyler saklanmak isteniyor, Meclis işlevsiz hâle getirilmek
isteniyor.
Bakın,
demokrasinin en büyük kaygısı ne olmalıdır? Demokrasinin en
büyük kaygısı toplumsal uzlaşma, ortak yarar, kamu yararı
olmalı ve tümüyle hepimizi ilgilendiren konularda yasamayı,
yürütmeyi, denetlemeyi daha iyi nasıl yapabiliriz, bunun üzerine
konuşmak lazım ama gelin görün ki ilk günden beri giderek otoriter,
tekçi bir yönetime dönüşen ve ismine Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemi denilen sistemde Meclis işlevsiz bir hâle getiriliyor,
her şeyin hızlıca, bir an önce yapılması
düşünülüyor.
Siyasetin
teknikleştirilip bir düzeye getirildiği dönemi yaşıyoruz.
Dünyada da böyle bir trend var ve bunlarla beraber otoriter yönelimler
artıyor, otoriter bir yönetim tarzı gelişiyor. Niçin? Ekonomi
konuşuluyor, ekonomi konuşulduğunda siyasetini
konuşmayacaksınız; sanki 2+2, bir matematik hesabı gibi,
hızlıca bunu ele alacaksınız. Yoksul ne yapıyor,
çiftçi ne yapıyor, işçi ne yapıyor, memur ne yapıyor,
dezavantajlı kesimler ne yapıyor, bunlarla ilgili
konuşmayacaksınız, ekonomiyi; matematik gibi, teknik gibi Bir
an önce bunu yapmamız lazım... Bu teknik konu da nedir? Tercih,
sermayeden yana.
Bu
neoliberal politikaların geldiği son aşamada, hiçbir zaman
emekle ve altta olanlarla ilgili değil, üsttekilerle ilgili nasıl bir
düzenleme yapabiliriz, bununla ilgili düzenlemeler düşünülmekte.
Bakın,
Plan ve Bütçe Komisyonunda bir an önce, hızlıca bir şeyler
önümüze getiriliyor. Arkadaşlar Komisyon üyeleri de burada, bizler de-
teklifin kendi maddelerinin bile birbiriyle ilişkisinde
sıkıntı var. 15inci madde ile 24ü birleştirelim -yani,
deyim yerindeyse- 11 ile 19u birleştirelim. Peş peşe bile düzenlenmemiş.
İçinde enerji var, sağlık var, telefon var, birçok şeyi
içine koymuşlar. Buna baktığımızda, ülkenin gerçek
durumuyla ilgili, mevcut durum nedir, bu konuşulmuyor.
Bakın,
nedir saklanan? Dile getiriyoruz, hep kriz dediğimizde Yok. hep
Şu var. dediğimizde Yok. Ve nedense, dile getirdiğimiz,
Türkiyenin gerçek konuşulması gereken, gerçek ele alınması
gereken birçok konusu inkâr edilmekte, örtbas edilmekte. Hiçbir inkâr, hiçbir
örtbas sorunu ortadan kaldırmaz, sorunun aslında temeline inmek lazım.
Nedir, ekonomik kriz var mı, yok mu? Burada konuştuğumuzda, ilk
günler zaten Nasıl bunu diyorsunuz, nasıl kriz deniyor? Artık
herkes krizin ne olduğunu biliyor. Bu sefer kriz denmeden, krizden
çıkış yolları için geçici, palyatif çözümler bulunuyor.
Bakın, enflasyon yüzde 15,72; işsizlik yüzde 14,1; genç
işsizliğinde Avrupada lider konumunda Türkiye. Tekrar, özel sektörün
dış borcu 453 milyarla millî gelirin yüzde 60ını
oluşturuyor. 2019 yılı için hedeflenen bütçe
açığı 80 milyar TL, ilk altı ayda açıklanan rakam ne?
78,6. Ve böyle bütçeye baktığımızda, Türk lirası her
gün değer kaybediyor.
Dün gazetelere ve internet sayfalarına haber düştü, 53 bin esnaf kepenk kapatmış. Son beş yılda yarım milyondan fazla esnaf iş yerini kapatıyor ve esnafların birçoğu banka kredisini ödeyemiyor, kredi kartını ödeyemiyor; biz burada, bu torba yasada da birçok ayrıcalıklı, özellikli, hepimiz tarafından ismi bilinen şirketlere aflar, düzenlemeler ve barış diye tırnak içinde, gerçek barışı konuşmayıp da sermayeye ve hiç ihtiyacı olmayanlara, belki de bu çatışmalı durumun işinden de yararlananlara- birçok düzenleme getiriyoruz ve ne oluyor? Genç işsizlikte -dün açıklandı- 1 milyon 116 bin kişi daha eklendi işsiz sayısına.
Bakın arkadaşlar, 16 Nisan referandumunda Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle birlikte seçim sürecinde meydanlarda şu söyleniyordu: Cumhurbaşkanlığı sistemiyle beraber krizler dönemi kapanacak, bundan sonra hiç kimse krizden söz etmeyecek. Arkadaşlar, siyaset krizde, ekonomi krizde, toplumsal yaşam krizde. Demek ki Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin kendisi bile krizde, son bir aydır bunu tartışıyoruz. Hükûmetin Krizi çözeceğim. dediği sistemin kendisi, krizin biraz değil, tümüyle nedeni olmuştur.
Kanun teklifine bakınca, biraz önce söylediğimiz gibi, aslında içine birçok şey konmuş ve tümüyle krizin önlenmesi için geçici çözümler içermekte ve bu aslında krizin varlığının da bir belgesi niteliğindedir, bugün oylaması yapılacak maddeler. Yarın da kalkınmayla ilgili, planlamayla ilgili konuşacağız. O da krizin varlığını resmen belgeleyen bir metindir.
Bakın, bu torba yasalar artık bir nevi temcit pilavına döndü, git gel, git gel; birçok düzenleme, daha önce bu Meclisin yaptığı düzenlemeleri tekrar düzenlemeye dönüktür. Diyelim ki altı ay önce, bir yıl önce birtakım maddelerle, palyatif, geçici çözümler düşünülmüş; şu anda onlarda da boşluk olduğu için, bir daha, onlarla ilgili yeniden torba yasanın içinde düzenlemeler yapılmaya kalkışılmış. Nedir? Karman çorman bir şekle dönüşmüş ve içinde haberleşme var, telefon var, enerji var, sağlık var; birçok madde yan yana gelmekte, öyle ki birbiriyle bağlantısız konular ele alınmakta. Ortak bir tarafı var, bu Mecliste ilk günden beri bütün yetkileri -evet, sistemin ismi Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi- Cumhurbaşkanına veriyor: Cumhurbaşkanı belirler. Cumhurbaşkanı atar. Cumhurbaşkanı yükseltir. Cumhurbaşkanı düşürür. Arkadaşlar, biz Mecliste -Plan ve Bütçede bile, koş, git, gel- birçok komisyonda zamanla mücadele ederken ya bu Cumhurbaşkanına ne biçim bir haksızlık yapılıyor? Yani sabahtan akşama kadar otursa, her birine bir dakika ayırsa inanın kırk sekiz saat yetmez, yetmiş iki saat yetmez. Bu zulümdür, bir insana bu kadar yüklenmek, bu kadar şey yapmak... Ama biz biliyoruz ki onsuz bir şey olmayacak çünkü olduğunda tepki alınacak.
Arkadaşlar, bu maddede kişisel verilerle ilgili düzenleme var. Bakın, kişisel verilerle ilgili düzenleme yapılırken birçok şey konuşuldu. Dünyada kişisel verilerin paylaşılmasının önlenmesi için birçok çaba gösteriliyor. Dünyada siber saldırılar için, hepimizin mahremiyeti için bunlar korunurken ve Türkiyede Türkiye İstatistik Kurumu gibi bilimsel kurumlar varken, çalışma yürütenler varken herkese verilerimizi veriyoruz. Ne oldu? Anavatan Partili eski bir vekil şirket kuruyor, 65 bin liraya SGKnin verilerini satın alıyor. Cumhuriyet Halk Partisinin itirazı üzerine mahkemeye gidiliyor ve dava kaybediliyor. Kaybeden kişi utanmadan temyize başvuruyor. Temyizde de reddediliyor, sonra bir düzenleme yapılıyor.
Bakın, kişisel veriler, en son, İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerinde de ortaya çıktı. Büyükşehir Belediye Başkanı bu verileri -ne olup ne olmayacağını bu tartışmalarda- incelemek için düşünürken her türlü vatan hainliğiyle suçlandı. Şimdi biz Bu kişisel verileri niye böyle yaptınız? dediğimizde tekrar itiraz ediliyor. Bize kalırsa biz inceleriz, bize kalırsa biz belirleriz. Biz her şeyi biliriz, siz bilemezsiniz. Bildiniz ama, tehlikeli iş yapıyorsunuz. Normalde veriler mahremdir, verilere ait istatistikleri herkes kullanamaz. Bir taraftan biz burada bunları dile getirirken, her zaman da suçlanmak için hedef konumuna getirilmekteyiz. Bunlar da yanlış şeyler.
Bakın,
torba yasada tekrar bir düzenleme var. Otomotiv sektörü için, yerli araba
üretmek için, birçok şey düzenleniyor bu konuşacağımız
ikinci bölümde. Özel tüketim vergisinden şirketler desteklenecek.
deniyor. Arkadaşlar, böyle bir şey yok. Özel tüketim vergisi normalde
bizler için; sağlık için, eğitim için, yoksullukla mücadele
için. Türkiyenin bu kadar ciddi problemi varken konuşulması gereken,
üzerinde düşünülmesi gereken, onlara ayırmak için parayı bizden
toplayacaklar, hepimizden toplayacaklar ve Buyur, gel, bunu yap... Yani
Türkiyede son dönemde bu özel şirketlerle ilgili yapılan
düzenlemeler gerçekten tarihe ileride büyük bir not olarak düşecek.
Vergiden muaf, arsadan muaf, teminattan muaf, damga vergisinden muaf,
mahkemeden muaf, her şeyden muaf.
Ve
nereye geldik? Bakın, bu maddenin içinde şehir hastaneleri var.
Şehir hastanelerinin sözleşmesini bu Meclis bilmiyor. Ve bu Meclis,
bilmediği şehir hastaneleri sözleşmesiyle ilgili,
sözleşmenin içeriğine bakmadan, limitlerin yükseltilip
alçaltılması için yetki verecek bu yasayla. Arkadaşlar,
geçmişte Bir bilmecem var çocuklar. Haydi, sor, sor. denirdi ve
bilinirdi. Ya, burada -bilmece değil- hiç kimse bir şey bilmiyor ama
birazdan parmaklar kalkacak ve bu sözleşmelerde limitlerin
artırılması, düşürülmesi için düzenleme yapılacak.
Nedir olay, biliyor musunuz? Dövizle vermişler, dövizle
yapmışlar. Bir taraftan nutuk çekiliyordu Dövizlerinizi yastık
altından çıkartın, Türk lirasına dönün, Türk lirası en
kutsal şeydir, biz buna sahip çıkmazsak olmaz. deniliyordu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Bütün sözleşmeler dövizle
bağlanmış, en alt hizmetinden en üstüne kadar. Hiçbir şeyi
bilmiyoruz, şu anda biz Türkiyede Sağlık
Bakanlığının ne kadar kira verdiğini bilmiyoruz;
dövizle mi, Türk lirasıyla mı, bilmiyoruz. Şehir hastaneleriyle
ilgili birçok şey bilinmemekte ve bunlar ileride bizlerin,
çocuklarımızın, torunlarımızın, bütün hepsinin
bütçesinden çıkmış olacak. Halkın parasını
tümüyle onlara vermekteler, bizden vergi almaktalar ama birilerine yaranmak
için hizmet edilmektedir.
Arkadaşlar, gelecekle ilgili bizim yapmamız gereken birçok
düzenleme var. Bakın, burada, telefonlarla ilgili yine bir düzenleme var.
Geçmişte pasaport için yapılıyordu, şimdi yeni bir
düzenlemeyle herkesten 250 lira alacak klonlama için. Ya, vatandaş niçin
telefonu dışarıdan getiriyor? Ucuz olduğu için. Tekrar bu
torba yasada vardı, birinci bölüm üzerinde konuştum, niçin vatandaş
allem kallem edip dışarıdan araba getirtmeye
çalışıyor? Çünkü siz vergileri çok yükseltiyorsunuz. Sonra ne
yapıyorsunuz? Bir yolunu bulan vatandaş bunu getirttiğinde
diyorsunuz ki: Cezayı vereyim ama bana para ver, tekrar bir yol bul.
Yeni yolları da açmış oluyorsunuz, sürekli bir af çıkartmış
oluyorsunuz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NECDET
İPEKYÜZ (Devamla) Bağlıyorum Başkanım.
BAŞKAN
Toparlayalım Sayın İpekyüz.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Bunlara siz kesin ve kalıcı
çözüm bulmadığınız zaman, Türkiyenin birçok problemini siz
görmemezlikten geldiğiniz zaman barıştan da, demokrasiden de,
birçok şeyden de uzaklaşırsınız, kriz derinleşir
ve kriz bizi perişan eder, hepimizi perişan eder. O yüzden, gelin
bundan vazgeçin, hepimiz geleceğimizi daha güzel kurgulayalım ve bu
Meclisi bir onay mercisi olmaktan çıkaralım; Meclis kendi
işlevini yapsın, siyaseti konuşsun.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz isteyen İstanbul Milletvekilimiz Sayın Mehmet
Bekaroğluna aittir.
Süreniz on dakika Sayın Bekaroğlu. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, baştan kızdırayım sizi, sonra rahat rahat
konuşayım. Bir krizle geldiniz, yeni bir krizle gidiyorsunuz
arkadaşlar. Bu teklifi hazırlayan arkadaşımız Mustafa
Savaş Bey sunarken dedi ki: Ekonomik olumsuzlukları bertaraf etmeye
çalışıyoruz. Mealen buna benzer bir şey kullandı. Çok
doğru. Birinci bölümde görüştüğümüz maddelerin de, bu ikinci
bölümde görüşeceğimiz maddelerin de hemen hemen büyük
çoğunluğu, bundan önce çıkan torbalarda olduğu gibi,
krizden çıkmak için panik şeklinde yapılan çalışmalar.
Para toplamaya çalışıyorsunuz, para bulmaya
çalışıyorsunuz. İşte, daha evvel
çıkardığınız yasaları işleterek,
yasakladığınız şeylere tekrar izin vererek para
topluyorsunuz, işte varlık barışı diyorsunuz
vesaire, bu şekilde Türkiye'yi rahatlatmaya çalışıyorsunuz.
Ama değerli arkadaşlarım, bu şekilde bir yere
gidemeyeceksiniz. Biz bunu aslında, arkadaşlar, 2015ten bu yana Plan
ve Bütçe Komisyonunda gelen torba yasalar vesilesiyle defalarca ifade ettik, bu
Genel Kurulda da ifade ettik. Bu şekilde bu krizden çıkmak mümkün değil.
Krizden çıkmak için öncelikle bir krizin olduğunu kabul edeceksiniz
sonra sebebini kabul edeceksiniz arkadaşlar ve ondan sonra da radikal bir
şekilde, cesur bir şekilde tedbirler alacaksınız.
Bakın,
öncelikle yapacağınız şey, güvendir. Sizin en temel
probleminiz güven değerli arkadaşlarım. Bakın, bir finans
krizi değil, reel sektör krizi filan ama dönüyorsunuz, reel sektörün ne
problemi var? Finansla ilgili bir problemi var. Türkiye'nin en temel problemi,
para yok, tasarruf yok. Biz bu yaptıklarımızı ettiklerimizi
borç alarak yapıyoruz ediyoruz değerli arkadaşlarım. Borç
maliyetini düşürebilmeniz için güven oluşturmanız gerekiyor,
yapmıyorsunuz.
Bakın
Serbest piyasa içinde hareket ediyoruz, dünya ekonomik sistemi içindeyiz.
diyorsunuz, ondan sonra
Dünya ekonomik sistemi içinde, serbest piyasa içinde
nasıl borç para alınır belli, bu kural belli. Efendim, biz bu
kurallara uymuyoruz. Uymayınca problem çıkıyor, diyorlar ki:
Sizin kredi notunuzu düşürüyoruz.
Ne
demek kredi notunu düşürmek değerli arkadaşlarım? Kredi maliyetinin
artması demektir. O hâlde, siz bunlara uyacaksınız. Üstelik de
çıkmışsınız, bu kredi derecelendirme
kuruluşlarıyla anlaşma yapmışsınız, para
ödüyorsunuz. Bu şekilde olmaz değerli arkadaşlar.
Demokrasiyle
ilgili de böyle. Kuralları yarı yolda değiştiriyorsunuz.
Akşamdan sabaha Merkez Bankasının Başkanını
değiştiriyorsunuz, böyle olmaz değerli arkadaşlar.
Hukuk
devletiyle ilgili çok ciddi problemler var. Bu ülkede tutuklu yargılama
esas hâle gelmiş. Böyle bir demokrasi dünyanın hiçbir yerinde yok.
Bugün olan şeyin yarın değişmeyeceğini kimse garanti
etmiyor, böyle bir ortamda güven oluşturmanız mümkün değil
değerli arkadaşlarım.
Bakın,
bu teklifin içinde, sizin hukuk anlayışınızı
göstermesi açısından bir 19uncu madde var. Bu 19uncu maddede bir
şey yapmaya çalışıyorsunuz ama esasen, bu yapmaya
çalıştığınız şeyi nasıl
yapacağınız çok önemli.
Değerli
arkadaşlarım, elektrik motorlu araçlarla ilgili diyorsunuz ki:
elektrik motorlu taşıt araçlarını Türkiyede imal eden
mükelleflerin, destek kararında belirlenen kadarıyla, bu
yatırımları dolayısıyla Kanunun 32/A maddesi
kapsamında hak kazandıkları yatırıma katkı
tutarını, söz konusu malların ilk iktisabı
dolayısıyla 31/12/2035 tarihine kadar vergi dairesine ödenen özel
tüketim vergisinin, takvim yılının üçer aylık dönemleri
itibarıyla bu mükelleflere kısmen veya tamamen, nakden ya da vergi
borçlarına mahsuben ödenmesi suretiyle kullandırmaya
Cumhurbaşkanı yetkilidir.
Uzun
uzun okudum. Değerli arkadaşlarım, böyle bir kanun olur mu?
Cumhurbaşkanına Türkiye Büyük Millet Meclisi bazı yetkiler
verebilir ama kanun yapma yetkisi vermez. Bunu Plan ve Bütçe Komisyonunda
gündeme getirdik, bize dediler ki: Kardeşim, Bakanlar Kurulu kalktı,
onun yerine Cumhurbaşkanı var.
Değerli
arkadaşlar, Bakanlar Kurulu kanun çıkarmaz ki,
Cumhurbaşkanı kanun çıkarmaz ki. Cumhurbaşkanı
çıkan kanunları yürütür. Zaten yürütme maddesinde diyoruz ki: Bu
kanunu Cumhurbaşkanı yürütür. Eskiden Bakanlar Kurulu yürütür.
diyorduk, şimdi siz kanun yapma yetkisini devrediyorsunuz; bu, Anayasaya
aykırıdır. Böyle bir demokrasi olmaz, böyle bir demokrasiye
güven de olmaz değerli arkadaşlarım.
Bakın,
bu bölümde konuşacağımız önemli konulardan bir tanesi de
enerji yatırımlarıyla ilgili değişiklikler. Enerji
yatırımları apar topar yapıldı, öyle yapıldı
ki bir şekilde inşaat gibi. Enerjiye öyle büyük teşvikler
verdiniz ki insanlar, büyük büyük holdingler sanayiyi kapattılar.
Türkiye'nin en önemli iki holdinginden bir tanesi -ismini vermeyeyim- sanayide
gerilere gitti, bankacılığa ve enerjiye yatırım
yaptı, şu anda batıyorlar. Şimdi onları rahatlatacak
birtakım düzenlemeler yapıyorsunuz. Bakın, siz iyi bir planlama
yapmadınız, yarın ne olacağını söylemediniz, o kısa
süreli, konjonktürel büyümelerden hareketle planlar yaptınız,
vaatlerde bulundunuz; insanlar da geldiler, oralara büyük paralar
yatırdılar, şimdi batıyorlar. Peki, bunların
batmasının bedelini kim ödeyecek? Siz, biz ödeyeceğiz
değerli arkadaşlarım. Onları birtakım mali
yükümlülüklerden kurtarıyorsunuz. Bu kanun teklifinin 15, 16 ve 17nci
maddelerinde -biliyorsunuz, İstanbul yaklaşımı- kredi
affı getiriyorsunuz şirketlere. Enerji şirketlerine de
getiriyorsunuz.
Buradaki
düzenlemelerle de ikinci bölümdeki düzenlemelerle de sadece mali şeyler
getirmiyorsunuz; daha evvel devir sözleşmelerinde uymayı
vadettiği birtakım kurallar var, mesela bacayı
değiştirecek, mesela teknolojiyi geliştirecek, bunlarla ilgili
süreleri üç yıl daha uzatıyorsunuz. Kim ödüyor bedelini? Siz, biz
ödüyoruz vergilerimizle. Sadece vergilerimizle değil,
çocuklarımızın ciğerleriyle de ödüyoruz. Onlar
bacalarından zehirli gazlar çıkarmaya devam edecekler üç sene daha.
Niye böyle oluyor? Sizin yanlışlarınız
dolayısıyla oluyor değerli arkadaşlarım.
Bu
kanun teklifinde yapılan bir düzenleme de kamu-özel iş
birliğiyle ilgili değerli arkadaşlarım. Bakın, siz
dünya kadar kaynak kullandınız on yedi yılda. Bu kaynak
kullanmanın en son keşfettiğiniz modeli de kamu-özel iş
birliği değerli arkadaşlarım. Bu yapılırken,
bununla ilgili düzenlemeler yaparken sizler defalarca uyarıldınız
ama Hayır, bir kuruş harcamadan, kelepir yatırım
yapıyoruz, milyar dolarlık yatırımlar yapıyoruz.
dediniz ve değerli arkadaşlar, 158-159 milyar dolar gelirden
vazgeçerek 50 küsur milyar dolarlık yatırım izni verdiniz.
Şimdi, bu pakette, bu torbada, efendim Bu sözleşmelerde problem
varmış, kamu zarar etmeye başladı, dolayısıyla
şimdi bu sözleşmeleri tekrar ele alacağız, birtakım
düzeltmeler yapacağız, işte, yükümlülükleri döviz cinsinden Türk
lirası cinsine çevireceğiz. diyorsunuz. Peki,
uyarılmadınız mı değerli arkadaşlarım
defalarca? Niye böyle bir şey yaptınız?
Bakın, size bir şey söyleyeyim: Siz ne yaptıysanız
kendi elinizle yaptınız. Şu anda Türkiye bir kriz
yaşamaktadır, bütün göstergeler bir krizi gösteriyor. Her şeyi
bir tarafa bırakalım, elimizdeki şu 35 maddelik torba yasa kesin
ve kesin bir krizi gösteriyor. Bunlar, 2001 krizi sonrasında hani Meclise,
buraya gelmişti ya 15 günde 15 yasa kriz yasaları, bunlara benzer
yasalardır değerli arkadaşlar. O dönemde bile Merkez
Bankasında biriken ihtiyat akçelerine Hazine el koymadı değerli
arkadaşlarım, siz bu dönemde yapıyorsunuz.
Bakın, sürekli olarak insanların gözüne bir şey
sokuyorsunuz: Şunu yaptık, bunu yaptık... Sayın
Cumhurbaşkanı şunu bile söyledi: Karnını
doyurduklarımız bu sefer bize oy vermedi. Bu lafı bile ettiniz.
Sürekli şekilde Şunu yaptık, bunu yaptık, hizmet
diyorsunuz değerli arkadaşlar.
Peki, ben size birtakım rakamlar vereyim de konuşmamı
bitireyim. Elbette hizmet edeceksiniz, elbette
çalışacaksınız, elbette yol yapacaksınız.
Bakın arkadaşlar, siz iktidara geldiğiniz 2003ten bu yana 61
milyar dolar özelleştirme geliri elde ettiniz; 5 milyar TL, bugünkü paraya
çevirdiğinizde 2 trilyon dolara yakın vergi topladınız.
Sadece ve sadece 640 milyar TLlik yatırım harcaması yaptı
devlet değerli arkadaşlarım, o günden bugüne. Daha başka ne
yaptınız? 144,1 milyar dolar olan dış borcu 453 milyar
dolara çıkardınız. İç borç olarak da 1 trilyon 605 milyar
TL borç aldınız değerli arkadaşlarım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bekaroğlu, toparlayalım.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Bu süre içinde
beğenmediğiniz o hain Batıdan, size düşman Batıdan
205 milyar dolar doğrudan yatırım aldınız, 267 milyar
dolar da sıcak para geldi değerli arkadaşlar.
Yaptığınız yatırımların tamamı 640
milyar TL.
Şimdi, ben size soruyorum sevgili arkadaşlarım: Hani
Hocanın bir şeyi var ya, eve et alıyor, ondan sonra geliyor, et
yok. Hanım, et nerede? Kedi yedi. Eti tartıyor, 3 kilo -et
getirmiş- kediyi tartıyor, 3 kilo. Peki, bu kediyse et nerede?
Değerli arkadaşlarım, bu etse kedi nerede?
Evet, bitiriyorum. Siz, bir krizle geldiniz, ciddi bir krizle geldiniz,
ciddi bir krizle gidiyorsunuz. Öyle bir gidiyorsunuz ki bu milletin size
bağlamış olduğu bütün ümitleri de yok ederek gidiyorsunuz
değerli arkadaşlarım. Verdiğiniz zarar elli senede telafi
edilemeyecek.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İkinci bölümde şahıslar adına söz
taleplerini yerine getireceğiz.
İkinci bölümde şahıslar adına ilk söz, Denizli Milletvekilimiz
Sayın Nilgün Öke ait.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
NİLGÜN ÖK (Denizli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle, sözüme başlamadan önce, bugün Erbilde
şehit olan 3 diplomatımıza Allahtan rahmet,
yakınlarına başsağlığı diliyorum.
Bugün Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerinde
konuşmak üzere şahsım adına söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün ikinci bölümü üzerinde görüşmelerini
gerçekleştirdiğimiz kanun düzenlemesiyle ülkemizde elektrik motorlu
otomotiv markalarının üretilmesinin ve bu araçların yurt içinde
tercih edilebilirliğinin vergisel yönden desteklenmesini, enerji
ihtiyacının karşılanmasında önemli yer tutan
yenilenebilir enerji projeleri için kolaylaştırıcı
düzenlemelerin hayata geçirilmesini, Kaçakçılıkla Mücadelede
Kanununa getirilen düzenlemelerle kayıt dışı ekonominin
önüne geçilmesini, kamu kurum ve kuruluşlarının
ihtiyaçlarına ve vatandaşlarımızdan gelen taleplere yönelik
olarak çeşitli konuları içeren düzenlemelerin hayata geçirilmesini
amaçlıyoruz.
Hepimizin
bildiği gibi, hükûmetlerimiz döneminde atılan adımlarla
sağlığa erişim ve verilen sağlık hizmetinin
genişliği yönünden gıptayla bakılan bir sağlık
sistemine geçiş yaptık. Sağlık
Bakanlığımız ve Sosyal Güvenlik Kurumumuz sayesinde yediden
yetmişe tüm vatandaşlarımızın sağlık
hizmetlerine anında ulaşabilmesini sağladık. Kanun
teklifinin 18inci maddesiyle, aslında olması gereken bir düzenlemeyi
yerine getiriyoruz. Nüfusumuzun tamamına verilen sağlık
hizmetlerini karşılayan SGK ile verilen bu sağlık
hizmetlerinden sorumlu Sağlık Bakanlığı arasında
koordinasyonun artması adına verilerin
paylaşımını sağlıyoruz. Aynı şekilde,
5502 sayılı SGK Kanununda yer alan maddeye ekleme olarak Merkez
Bankasının da diğer kamu idareleri gibi ihtiyaç duyduğu
bilgileri edinebilmesine imkân tanıyoruz.
Bildiğimiz
gibi, dünyada çevre dostu araçlara ve alternatif yakıtlara olan ilgi her
geçen gün artmaktadır. Benzin ve dizel ürünü türevleri hem fiyat
düzensizliğinden hem de rezervlerin son yarım yüzyılda büyük
ölçüde tükeneceğinden dolayı artık günümüzde popülerliğini
yitirmektedir. Bu bağlamda, elektrikli otomobil üreticilerini desteklemek
amacıyla getirdiğimiz bir madde bulunmaktadır bu teklifte. Bu
maddeyle hem çevrenin korunmasını hem de otomotiv sektöründe yeni
trend olan elektrikli otomobil üretiminde ülkemizde otomotiv
markalarının üretilmesini sağlamayı planlamaktayız.
Ayrıca, yerli otomobil üretiminin de önünü açmış
bulunmaktayız.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; az önce söylediğim gibi,
iktidara gelir gelmez yaptığımız en önemli işlerden
biri Sağlıkta Dönüşüm Projesiydi. Ülkemizdeki her bir
vatandaşımızın, yaşadığı yere,
gelirine, statüsüne bakılmaksızın, en iyi şekilde
sağlık hizmetlerinden yararlanabileceği bir yapı kurduk.
Hastanelerimizi, binalarının içindeki teçhizata kadar her yönüyle
modernleştirdik. Türkiyedeki mevcut 1.156 hastanenin büyük bölümünü
yeniden yaparak toplamda 1.282 hastane inşa ettik. Birinci basamak
sağlık kuruluşlarının sayısını 8.850
ilaveyle 15.920ye ulaştırdık. Yatak kapasitesini 136 bin
ilaveyle 239 binin üzerine çıkardık. 2002de 500 bin olan
sağlık çalışanı sayısını 1 milyon 17
bine çıkardık. Uçağıyla, helikopteriyle, paletlisiyle,
teknesiyle, motoruyla her biri en modern cihazlarla donatılmış 5
bin ambulansı vatandaşımızın hizmetine sunduk.
Cumhurbaşkanımız ve Genel Başkanımız Sayın
Recep Tayyip Erdoğanın öncülüğünde, bu ülkeye, milletimize olan
sevdamızla, bununla da yetinmeyerek daha ileri standartlarda
sağlık hizmeti veren şehir hastanelerini kurduk. Şehir
hastaneleri sağlık sistemimizin zirvesidir. İnşallah,
yaptığımız çalışmalarla, şehir hastanesi
alanına giren bir vatandaşımızın, başka hiçbir
yere gitmesine ihtiyaç duymadan, teşhis ve tedavisinin burada
yapılması sağlanmaktadır.
Genel
Kurula sunulan teklifin maddelerinden biri de bu şehir hastaneleri
sözleşmeleriyle ilgili. Şehir hastaneleri projelerinde kamunun
ödeyeceği kullanım bedelinin ve hizmet bedelinin hesabıyla
ilgili alt limit, üst limit belirleyen bir düzenleme getiriyoruz. Maddeyle,
katılım, kullanım bedelleri ile hizmet bedellerinin cari
ekonomik koşullara göre kamu lehine revize edilebilmesi imkânı
sağlanıyor.
Kanunun
21inci maddesinde ise yurt dışından getirilen araçlara yönelik
düzenleme yapılmaktadır. Yıl sonuna kadar eksik gümrük
vergisinin tamamlanmasıyla araçlar sahiplerine iade edilebilecek ve
kişilerin mağduriyetleri giderilmiş olacaktır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım.
NİLGÜN
ÖK (Devamla) - 22, 23 ve 24 no.lu maddelerde ise elektronik haberleşme
hizmetleri ve cep telefonlarına yönelik yapılan düzenlemeyle kötü
niyetli kullanımlar önlenerek kayıt dışı ekonomi
oluşmasına neden olan faktörler ortadan
kaldırılacaktır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; getirdiğimiz düzenlemeyle lisanssız
elektrik üretim tesisi yapma hakkını kazanan ama çağrı
mektubu tarihinden bağlantı anlaşması süresi sonuna kadar
tüketim-üretim bağının kopmuş olması nedeniyle
lisanssız üretim faaliyeti yapma hakkını kaybedenlere yüz yirmi
günlük bir düzeltme süresi verilecektir. Böylece şu an atıl durumda
olan 77 megavatlık bir yatırımı tekrar ülkemize
kazandırmış olacağız.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerimi burada
sonlandırırken kanun teklifinin hazırlanmasında emeği
geçen başta milletvekillerimiz olmak üzere, bürokratlarımıza
teşekkür ediyor, kanun teklifinin ülkemize ve milletimize
hayırlı olmasını diliyorum.
Gazi Meclisimizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahıslar adına son söz Hatay
Milletvekilimiz Sayın Lütfi Kaşıkçıya aittir.
Buyurun Sayın Kaşıkçı. (MHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika.
LÜTFİ
KAŞIKÇI (Hatay) - Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; 102 sıra sayılı Kanun Teklifinin ikinci bölümü
üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Gazi
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 15 Temmuzun 3üncü yıl
dönümünde, o karanlık gecede, başta Ankara ve İstanbul olmak
üzere, alçak kalkışmanın yaşandığı tüm
noktaları FETÖcülere dar eden milletimizin aziz mensuplarına
teşekkür eder, şehitlerimize Allahtan rahmet, gazilerimize
sağlıklı ve uzun ömürler dilerim.
Ve bir
teşekkür de o karanlık gecede parti genel merkezinin
ışıklarını açık tutarak yaptığı
açıklamalarla âdeta geceyi aydınlatan Sayın Genel
Başkanımızadır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; şu an şu saatte
Türkiyenin dört bir yanında alın teriyle mahsulünü eken, ektiği
mahsule gözü gibi bakan ve alacağı ürünün
karşılığıyla da iki yakasını bir araya
getirmeye çalışan tüm çiftçilerimize kolaylıklar ve bol mahsul
alacakları bir sezon geçirmelerini diliyorum.
Her
türlü olumsuzluğa karşı tarım, ülkemizin en önemli geçim
kaynaklarının başında gelmektedir. O yüzden bu sektör,
Milliyetçi Hareket Partisi için her daim korunması, desteklenmesi ve geliştirilmesi
gereken stratejik bir öneme sahiptir. Artan pahalılığın
panzehri daha fazla tarımdır. Bağımsızlığın
teminatı daha fazla tarımdır. Artan dünya nüfusu ve buna
karşı yükselen gıda talebine cevap verebilmek için daha fazla
tarım gerekmektedir. Tarım ise, hiç şüphesiz, ona emek veren
çiftçiler ve bu uğurda mücadele veren işçiler sayesinde ayakta
kalabilir. Çiftçisi mutlu bir milletin üretimi bol ve bereketli demektir.
İşte,
tam bu noktada sizlerin dikkatinizi bolluğun ve bereketin âdeta topraktan
fışkırdığı Amik Ovasına çevirmek istiyorum.
Amik Ovası ve Hataylı çiftçilerimizin karşı
karşıya kaldığı sıkıntılar her geçen
gün biraz daha derinleşmektedir. Hatay, tarım için ideal bir
şehrimizdir. İlimizin toplamda yüzde 18,9luk kısmı
tarıma elverişlidir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Amik Ovası neredeyse her
kış dönemi su taşkınlarıyla karşı
karşıya kalmaktadır. Öyle ki bu yıl su
taşkını nedeniyle 17 bin dekar tarım arazisi sular
altında kalmıştır. Aylarca suyun çekilmediği ovada
tarım yapılamamaktadır. Bu büyük problemin çözümü için
yapımı devam eden Reyhanlı Barajının ağır
da olsa inşaatı devam etmektedir. Bu barajın yapımında
emeği geçen Hükûmete, bakanlara ve bölge milletvekillerimize milletimiz
adına teşekkür ediyorum. Hatay için stratejik bir yatırım
olan, hem ovamızı taşkınlardan kurtaracak hem de çiftçimize
nefes aldıracak bu dev projenin planlanan tarihte bitirilmesi için
bütçeden ek kaynak talebimiz olduğunu da yenilemekte fayda olduğunu
düşünmekteyim.
Bin bir
zorlukla mücadele edip alın terinin
karşılığını almak için gecesini gündüzüne katan
Hataylı çiftçilerimizin problemleri ise bu ara sıkça yaşanan
elektrik kesintileridir. Yer altı suyuyla tarımsal sulamalarını
karşılamaya çalışan çiftçilerimiz için özellikle bu dönem
elektrik kesintisi hayati önem taşımaktadır. Ürünün
ihtiyacı olan su için gerekli olan enerji tam da bugünlerde
lazımdır. Ancak bu ara çiftçimiz Enerjisa üst yönetiminin hâlden
anlamaz, çare üretmez, tek taraflı tutumundan şikâyetçidir. Tam da
ürünün suya ihtiyacı olduğu dönemde borcu olan çiftçimizin
elektriği kesilmekte, borçlu çiftçimizle birlikte borcunu düzenli ödeyen
çiftçimiz de cezalandırılmaktadır. Enerjisa üst yönetimi fatura
tahsilatı için aylarca beklemiş, tam da çiftçimizin mahsulünü sulamak
için enerjiye ihtiyaç duyduğu dönemde borçları bahane ederek
elektriği kesmiştir. Enerjisa yetkilileri bin bir zorlukla mücadele
eden çiftimize âdeta pusu kurmaktadır.
Geçtiğimiz
günlerde başta Kazkeli ve Aktaş olmak üzere birçok köyümüzdeki
çiftçiler bu yolla mağdur edilmiştir. Kırıkhan
Kaymakamımız, ziraat ve ticaret oda
başkanlarımızın girişimiyle kısa süreli de olsa
çiftçimiz nefes almış ancak bir çözüme
ulaşılamamıştır. Çözüm ise bizce çok basittir. Acilen,
elektrik borcu olan çiftçilerimizin borçları üzerindeki faiz tutarı
silinmeli, anapara üzerinden makul sayıda taksit imkânı
oluşturulup ilk taksiti ise hasat dönemine denk getirilmelidir. Bu
şekilde bir çözüm tüm çiftçilerimizin beklentisi ve kabulüdür.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Hataylı çiftçimiz bölgemizde
Suriye kaynaklı yaşanan her türlü probleme göğüs germiş ve
devletinin her daim yanında olmuştur. Afrin operasyonları
sırasında zırhlı araçların geçişi için
tarlalarını açan, mahsullerini yol yapan Hataylı çiftçimiz bu
fedakârlığının karşılığında destek
beklemektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayalım.
LÜTFİ
KAŞIKÇI (Devamla) Sayın Başkanım, toparlıyorum.
Şanlıurfa,
Mardin, Diyarbakır, Batman, Siirt ve Şırnak gibi illerde
elektrik giderleri için çiftçiye sağlanan desteğin
aynısını Hataylı çiftçimiz de talep etmektedir. O illerde
nasıl ki devletimiz çiftinin tarımsal sulamada
kullandığı enerjinin büyük bir kısmını kendi
ödüyorsa binbir zorluk ve güçlükle ayakta kalmaya çalışan
Hataylı çiftçimizin de aynı desteği görmesi en doğal
hakkıdır. Türkiyenin tüm illeri şüphesiz önemlidir ancak
bilinmelidir ki biz de Hatayız ve bu desteği fazlasıyla hak
ediyoruz.
Yüce
Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Değerli milletvekilleri, şimdi ikinci bölüm üzerinde on beş
dakika süreyle soru-cevap işlemini gerçekleştireceğiz; sürenin
yarısını sayın milletvekillerimiz, yarısını
Sayın Komisyon kullanacaktır.
Soru-cevap işlemine başlıyoruz.
Sayın Özkan
YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2019-2023 yıllarını kapsaması hedeflenen
On Birinci Kalkınma Planında sosyal güvenlik ve çalışma
hayatını ilgilendiren bölümlere bakıldığında, ne
yazık ki işçilerimizin kıdem tazminatlarının
ellerinden alınmasının hedeflendiği görülmektedir.
Kıdem tazminatı işçi için bir güvence, ikramiye, sosyal hak,
alın terinin ve emeğinin bir
karşılığıdır. İşveren için de
işçinin aidiyet duygusuyla işine sahip çıkması demektir.
Planda işçilerin kıdem tazminatlarının zorunlu Bireysel
Emeklilik Sistemiyle entegre edilerek fona devredilmesi amaçlanmaktadır.
Bu da geçmişte Tasarrufu Teşvik Fonu, Konut Edindirme
Yardımı, deprem vergisi ve İşsizlik Fonunda olduğu
gibi sağlanan kaynakların amaçları dışında
kullanılması demektir. Evet, ekonomi politikalarınız çöktü,
şimdi de işçinin alın terine yani kıdem tazminatına
göz diktiniz.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Şahin
SUZAN
ŞAHİN (Hatay) Teşekkürler.
Hem
hatalı sözleşme yapılan hem de dövizle kira ödenen şehir
hastaneleri için bir düzenleme alelacele bu torbaya konuldu. Görünen o ki
yeteri kadar araştırma yapılmadan hayata geçirilmeye
çalışılan şehir hastanelerinin yanlış olduğu
dövizin aşırı yükselmesiyle şirketlere fazla para ödemek
zorunda kalınınca fark edildi. Bu yapılan hata kamunun
nasıl zarara uğratıldığının açık bir
itirafıdır, halka faturası çok yüksek. Bu yıl tamamlanacak
hastanelerle birlikte şehir hastanelerine 14 milyar lira kira
ödeneceği, bu rakamın 2021de 16 milyar 670 milyon liranın
üzerine çıkacağı iddia ediliyor. Bu düzenleme şehir
hastaneleri modelinin iflas ettiği anlamına mı geliyor? Ticari
sır denilerek halktan gizlenen şehir hastanelerinin
sözleşmeleri neden Meclisimizle ve kamuoyuyla paylaşılmadı?
Şehir hastaneleri için kime ne kadar aktarım yapıldı?
Sözleşme bedellerinde yaşanan artış nedeniyle kamunun
uğradığı zararın gerçek rakamı nedir?
Saygılarımla.
BAŞKAN
Sayın Kayan
TÜRABİ
KAYAN (Kırklareli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ayçiçeği
hasadı yaklaştı. Çiftçiye ayçiçeğinde ürün desteği
kapsamında verilen paraların bu yıl yüzde 70i verildi, geriye
kalan yüzde 30 destek hâlâ verilmedi. Geçen yıl lisanslı
depoculuğa getirilen buğdayların nakliye ücreti bir yıl
geçmesine rağmen hâlâ ödenmedi. Özellikle ayçiçeği üreticileri
destekten mahrum bırakılmaktadır. Türkiye kendi üretimiyle
ayçiçeği yağı ihtiyacının yarısını
karşılamaktadır. Tamamının karşılanması
için daha fazla destek verilmesi gerekirken bu destek her yıl biraz daha
azaltılmaktadır. Bugün hâlâ taban fiyat
açıklanmamıştır. Çiftçilerimizden esirgenen destekle döviz
olarak yurt dışından ayçiçeği veya ham madde olarak
yağ ithal edilmektedir. Bize verilmeyen, çiftçiye verilmeyen destek
yabancı ülkelerin çiftçisine verilmektedir. Bu tür ithalatla döviz
harcamamıza ne gerek var hele de bu döviz sıkıntısı
esnasında?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Tanal
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Değerli Komisyon Başkanı, daha önce siz
Ulaştırma Bakanlığı da yaptınız. Yurt
dışında yaşayan Türk vatandaşlarımız,
çocuklarının millî kültürlerini öğrenme açısından
Yaz
aylarında uçak biletleri fiyatı çok yüksek. Yurt dışında
yaşayan vatandaşlarımız aynı zamanda pasaport
harçlarından da şikâyetçi ve çıkış harçları 15
liradan 50 TLye çıkınca yurt dışındaki
vatandaşların mağduriyetine bir mağduriyet daha
eklenmiş oluyor. Ayrıca, işte, buradaki primin yüzde 32den
yüzde 45e çıkması
Bu mağduriyetleri nasıl gidereceksiniz? Yani, yurt
dışındaki vatandaşımız âdeta üvey evlat muamelesi
görmüş olacak. Hem pasaport harcının hem uçak ücretlerinin
yüksek olmasını ve bu mağduriyetleri nasıl gidereceksiniz?
Teşekkür ederim.
Saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Ceylan
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) Sayın Başkan, az önce
araştırma önergemizin görüşmeleri sırasında,
Çanakkaleyle ilgili olarak 2 iktidar milletvekilimiz Güzelyalıda denize
lağım döküldüğü ifadelerini kullandılar. Meclise verilen
arada ben oradaki belediye başkanlarımızı arayarak durum
hakkında bilgi aldım. Kesinlikle böyle bir durumun söz konusu
olmadığını buradan ifade etmek istiyorum. Kaldı ki
bunun iktidar milletvekilleri tarafından kürsüde ifade edilmesini de
ayrıca ironik olarak buluyorum çünkü gerek vali gerek kaymakam gerek çevre
sağlık müdürü herhâlde istediklerinde kendilerine yardımcı
olabileceklerdir; gereken ne varsa yapılabilecektir, ceza ise ceza
kesilebilecektir. Böyle bir durum yoktur, bunun tamamen algı yaratmak
amaçlı bir ifade olduğunu söyleyerek düzeltmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Bayraktutan
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, Sarp Sınır Kapısı,
Türkiyenin önemli kara hudut kapılarından bir tanesidir. Gürcistan
ile Türkiye arasında, benim de seçim bölgem olan Artvindeki önemli bir
kapı. Burada bir istisna var, pasaport olmadan kimlikle geçişle
alakalı bir olanak düzenlenmiştir. O nedenle, burada 15 liradan 50
liraya çıkan bir yurt dışı harcı her iki ülke
arasındaki özellikle bavul ticaretinin, sınır ticaretinin önemli
olduğu bu yörede tamamıyla ticaretin durmasıyla alakalı bir
durum ortaya koymaktadır. Eğer burada biz pasaporta ilişkin bir
istisna uyguluyorsak bu 50 lirayla alakalı bir istisna düşünülebilir
mi? Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetiyle alakalı bir düzenleme var.
Çünkü Türkiyeden her kapıdan kimlikle çıkılmasıyla
alakalı bir uygulama yok ama Sarp Sınır Kapısı,
Kapıkuleden sonra Türkiyenin en önemli kapılarından bir
tanesi. Eğer burada 50 lirayla alakalı bir düzenleme uygulanmaya
başlarsa özellikle bu kapıdaki giriş çıkışlarla
alakalı rakamlar tamamıyla düşecektir. O yörede Artvini,
Rizeyi, Trabzonu, diğer illeri ilgilendiren, ticaretle alakalı bir
çöküş olacaktır.
BAŞKAN
Sayın Demirtaş
ÜNAL
DEMİRTAŞ (Zonguldak) Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sisteminin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde
Türkiye büyük bir ekonomik krize girmiştir ve kriz derinleşerek devam
etmektedir. Bu tek adam rejiminin faturasını ise toplumun geniş
kesimleri ödemektedirler. Emekliler, esnaflar, memurlar ve işçiler bu
faturayı ödeyen dar gelirli kesimlerdir. İşsizlik ise
patlamıştır. TÜİK verilerine göre resmî işsizlik bir
yılda 1 milyon 200 bin artış göstererek yaklaşık 4,5
milyona çıkmıştır. Gerçek işsizlik ise 8,5 milyondur.
İşsizlik
nedeniyle yakın geçmişte 15 Temmuz Şehitler Köprüsünde bir
kişi aracını ateşe vererek Boğaza atlamış,
TBMM önünde Sıtkı Aydın isimli vatandaşımız
kendisini yakmış, yine Balıkesirde işsiz olan ve
borçlarını ödeyemeyen bir vatandaşımız kendisini
ateşe vermiş, Gaziantepte yaptığı iş
başvurusunun olumsuz sonuçlanması üzerine bir
yurttaşımız da hayatına son vermiştir. Son on
yılın en yüksek işsizlik oranı
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Adıgüzel
MUSTAFA
ADIGÜZEL (Ordu) Ordu ilimiz Gölköy ilçesi Sarıca Mahallesinde heyelan
riski nedeniyle 69 ev boşaltılmıştır.
Vatandaşların geçici konaklamalarının eksiksiz
sağlanması ve burada yeniden bir etüt çalışması
yapılması talepleri vardır. Burası 1995 yılında
riskli bölge ilan edildiği için 1995ten sonra konut yapanlar tekrar konut
edindirmeden yararlanmamaktadır. Aslında esas olan, hem bu mahallede
hem de geçenlerde büyük heyelan olan Aybastı Sağlık
Mahallesinde konut edindirme işlemlerinin geri ödemesiz şekilde
yapılmasıdır. Hem 1995le ilgili sınırlamanın
korunmaması hem de geri ödemesiz bir şekilde yapılması
Anayasadaki sosyal devlet ilkesinin gereği değil midir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Komisyon, buyurun.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin) Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Sayın Özkanın sorusuyla başlayacağım. On Birinci Kalkınma Planına (2019-2023) yönelik bir soru yöneltti. Sosyal güvenlik ve çalışma hayatıyla ilgili dile getirmiş olduğu hususu yarın Genel Kurulda detaylı olarak tartışacağız. Yarın bu sorulara cevap vermeyi açıkçası daha uygun buluyorum.
İkincisi, Sayın Şahinin şehir hastaneleriyle ilgili olarak sormuş olduğu soruya yönelik de şunları ifade etmek istiyorum: Elimde şu anda kira ve diğer rakamsal verilere ilişkin herhangi bir bilgi bulunmamakla beraber teklifte yer alan maddeyi size anlatmak istiyorum. Şehir hastaneleri projeleri çerçevesinde henüz herhangi bir zarar gerçekleştirilmemiş olup hâlihazırda yapılan ödemeler ihale zamanında öngörülen çerçevede gerçekleşmektedir. Yapılan düzenlemeyle ileride karşılaşılabilecek riskleri azaltmak amacıyla kamu tarafından yapılacak ödemeler üzerinde etkin bir risk yönetim mekanizması kurulmaktadır. Bu mekanizmanın risk gerçekleşmeden, ödemeler artmadan kurulması önem arz etmektedir. Burada yapılan, kamuya olan yükün azaltılmasıdır kısaca ifade etmem gerekirse. Ödemeler için belirli bir tavan koymak ve bu suretle kira bedellerindeki muhtemel bir artışı sınırlamak ihtiyacı doğmuştur. Borçlar hukukuna göre edimin ifasının bir taraf için borçla bağdaşmayacak şekilde ağırlaşması sonrasında borçlunun her zaman sözleşmede uyarlama isteme hakkı vardır. Bu sözleşmelerde devletin bu hakkını kullanması için tahkime başvurması gereklidir. Gerek kreditörler gerekse yükleniciler projede böyle bir belirsizlik istemediklerinden ihale şartlarındaki kârlılık sağlandığı sürece bu değişikliğe onay verdiklerini ifade etmişlerdir. Bu değişiklik, kısaca sözleşme bedelinin yani yirmi beş yıl boyunca yapılacak ödemelerin azaltılmasını içermektedir. Mevcut 6428 sayılı Kanunda Sözleşme bedeli değiştirilemez. şeklinde bir düzenleme olduğundan, biz teklifte önce sözleşme bedelini tanımlamak suretiyle bunun azaltılabileceğini düzenliyoruz. Dolayısıyla düzenleme tamamıyla kamu yararına hizmet edecek, devletin ödemelerini azaltacak bir düzenlemedir.
Diğer
taraftan, yine, mevcut kanun teklifiyle ilgili olmayan bazı sorular
gündeme getirildi. Bu soruları ilgili bakanlıklara
aktaracağımı buradan ifade etmek isterim.
SUZAN
ŞAHİN (Hatay) Sorularımın tamamı cevaplanmadı.
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin) Bir diğeri
ise özellikle yurt dışında yaşayan
vatandaşlarımızın çıkış harcına yönelik
bir soru gündeme geldi. Müsaade ederseniz ben bunu kısaca özetlemek
istiyorum. 2001 yılında, 1/8/2001 tarihinde yürürlüğe giren bir
maddeyle, Türk vatandaşlarından çıkış başına
50 ABD doları harç alınması hükme
bağlanmıştı. 2002 yılında ise bu tutar
değiştirilerek 70 Türk lirası olarak belirlenmiştir. Daha
sonra 2007 yılında Türkiye Cumhuriyeti pasaportuyla yurt
dışına çıkış yapanlardan çıkış
başına 15 Türk lirası harç alınması ve alınan
harçların 2985 sayılı Toplu Konut Kanununun 2nci maddesinin
(f) bendine göre Toplu Konut İdaresine aktarılması kabul
edilmiştir. Söz konusu harç, on iki yıldır 15 TL olarak
uygulanmaktadır.
Yine,
gündeme getirilen bir diğer husus ise
Sağlık Bakanlığının
kişisel verileri kullanmasına yönelik, yine, konuşmalarda
gündeme getirilen bir husus söz konusu idi. Buradaki amaç, sağlık
hizmetlerindeki etkinliğin artırılmasıdır değerli
arkadaşlar. Aslında mevcut Kişisel Verilerin Korunması
Kanununa baktığımızda, bu kanunun, Kişisel Verilerin
Korunması Kanununun 6ncı maddesinin (3)üncü fıkrasında
Sağlık ve cinsel hayata ilişkin kişisel veriler ise ancak
kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik,
tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi,
sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve
yönetimi amacıyla, sır saklama yükümlülüğü altında bulunan
kişiler veya yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından ilgilinin
açık rızası aranmaksızın işlenebilir. ifadesi
yer almaktadır. Sağlık Bakanlığı bu kanun
çerçevesinde verileri almakta ve hiçbir sağlık verisini merkezde,
veri tabanında çalışan hiç kimse görememektedir. Sadece
kişiler, kendileri e-devlet üzerinde istediği verisini gizleyebilir,
hekiminin görmesini engelleyebilir, muayene eden hekimin görmesini de
sağlayabilir. Bu yetkiler tamamıyla kişinin kendi tasarrufudur.
Verisini silme, sisteme veri gelmesini engelleme gibi haklar tamamıyla
vatandaşa verilmiştir. Aslında böyle bir düzenlememiz şu
anda mevcut. Dolayısıyla buradaki ilkeler çerçevesinde de özellikle
sağlık hizmetlerindeki etkinliğin daha verimli hâle
getirilmesinin maliyetlerin daha da aşağıya çekilmesi
açısından son derece önemli bir düzenleme olduğunu
açıkçası düşünüyorum.
Bunun
dışında, yine, ayçiçeğine yönelik Sayın Kayan
tarafından dile getirilen hususlar; yine, Sayın Bayraktutan
tarafından gümrüğün geneline yönelik ifade edilen hususlar
vardı. Bu hususları -biraz önce de ifade ettiğim gibi- ilgili
bakan arkadaşlarımıza özellikle aktaracağım ve bu
hususlarda sizlere bakanlıklar tarafından gerekli cevapların
verileceğini düşünüyorum.
Çok
teşekkür ediyorum efendim.
BAŞKAN
Peki, teşekkür ederim ben de katkı veren milletvekillerimize ve
Sayın Komisyon Başkanına.
Değerli
milletvekilleri, ikinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi
ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge
işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
Değerli
arkadaşlarım, her zaman söylüyorum, sessizliği bir
sağlayalım çünkü önergeler var, onların herkes tarafından duyulması,
anlaşılması gerekiyor yani gerekli açıklamaların da
yapılması gerekiyor. Önemli bir kanun teklifini görüşüyoruz.
Değerli arkadaşlarımızın yine birbirleriyle olan
konuşmalarında sessiz olmalarını ya da
dışarıda yapmalarını ben tekrar rica ediyorum
kendilerinden.
18inci
madde üzerinde bir önerge bulunmaktadır.
Önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 102 sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 18inci
maddesiyle 5502 sayılı Kanunun 35inci maddesinin altıncı
fıkrasına ikinci cümlesinden sonra gelmek üzere eklenen cümlenin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet Muş Abdullah Güler Nevzat Şatıroğlu
İstanbul İstanbul İstanbul
Fehmi Alpay Özalan Mehmet Doğan Kubat
İzmir İstanbul
"Kurum,
kişisel sağlık verilerini kamu
sağlığının korunması, koruyucu hekimlik,
tıbbi teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, verilen
sağlık hizmetlerinin uygunluğunun ve yerindeliğinin takibi
ve finansmanının planlanması amacıyla talebi halinde
Sağlık Bakanlığı ile paylaşır.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin) Takdire
bırakıyoruz efendim.
MEHMET
DOĞAN KUBAT (İstanbul) Gerekçe
BAŞKAN
Önerge üzerinde gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Cümlede
yapılan değişiklikle, kişisel sağlık verilerinin
verilen sağlık hizmetlerinin uygunluğunun ve
yerindeliğinin takibi amacıyla, talebi hâlinde Sağlık
Bakanlığıyla paylaşılmasına yönelik düzenleme
yapılmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul
edilen önerge doğrultusunda 18inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 18inci madde kabul
edilmiştir.
19uncu
madde üzerinde iki önerge bulunmaktadır, önergeleri
aykırılık sırasına göre okutup işleme
alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 102 sıra sayılı Kanun Teklifinin
19uncu maddesinin kanun teklifi metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Mahmut Celadet Gaydalı Erdal Aydemir Necdet İpekyüz
Bitlis Bingöl Batman
Murat Çepni Abdullah Koç
İzmir Ağrı
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Bingöl Milletvekilimiz Sayın Erdal Aydemir.
(HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakika Sayın Aydemir.
ERDAL
AYDEMİR (Bingöl) Sayın Başkan, değerli Genel Kurul; Gelir
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 19uncu maddesi üzerine söz
almış bulunmaktayım.
Sayın
Genel Kurul, özellikle AKP Hükûmetinin yaklaşık on yedi yıldan
beridir uygulamış olduğu gerek ekonomi alanındaki
politikaları gerekse Gelir Kanununda yapmış oldukları
bütün değişikliklerin ana amacı yandaşı koruma,
yandaşa yol verme, yandaşı zenginleştirme,
yandaşı rahatlatmadır. Bu anlamda ne gerekiyorsa bununla ilgili
bütün yasal düzenlemeleri AKP iktidarı yapmıştır, yapmaya
da devam etmektedir.
Bakın,
neden yandaşa yol verme ekonomisi, neden yandaşı büyütme
ekonomisi, neden patronu büyütme, geliştirme ekonomisi? Bunun en temel
yasalarından birisi, Kamu İhale Kanununda on yedi yıl
içerisinde 186 defa değişiklik yapılmış
arkadaşlar. Bir ihale kanununda 186 defa değişiklik yapma
zarureti nereden hasıl olmuştur? Çünkü daha önceden
yapılmasına karar verilmiş olan kamu ihalelerini alacak olan
firmalar, yandaş patronlar, holdingler önceden belirlendiği için,
neredeyse Kamu İhale Yasasına bu ihaleleri alacak firmaların
bir tek ismi yazılmamıştır! Bu anlamdaki bütün teknik
konular yandaş firmalara, yandaş holdinglere, yandaş
vakıflara, yandaş cemaatlere göre düzenlenmiştir. Maalesef ki bu
böyledir. Gelin, görün ki şu anda Meclisimizde bulunan gerek Durmuş
Yılmaz Hocamızın gerek Sayın Erol
Katırcıoğlu Hocamızın dünden beri özellikle ve
ısrarla üzerine bastıkları bir husus söz konusu. Merkez
Bankası ihtiyat akçesi olarak kullanılan, kara gün parası
olarak adlandırılan, halk arasında ise kefen parası
olarak izah edilen Merkez Bankasındaki bu ihtiyat akçesine de maalesef ki
AKP Hükûmeti tarafından el atma suretiyle göz dikilmiş ve bu para da
buradan çekilip hazineye aktarılmıştır.
Arkadaşlar,
AKP Hükûmeti bunu yaparken aslında kendi cenazesinin de
hazırlığını yapmaktadır. Bu yasa teklifi, AKP
Hükûmetinin, AKPnin bitişinin Meclis vasıtasıyla, bu kanun
teklifi vasıtasıyla ilanından başka bir şey
değildir.
Arkadaşlar,
madde 19, özellikle elektrikli otomotiv sektöründeki gelişmelere
katkı sunma açısından bir düzenleme getirmektedir. Elektrikli
otomobil veya otomotiv sektöründe yapılacak olan projeleri hangi
firmaların, hangi yandaşların, hangi babayiğitlerin
yapacağına da yine Sayın Cumhurbaşkanı karar
verecektir. Sayın Cumhurbaşkanı karar verir. derken şu da
gözden uzak tutulmuş: Aynı zamanda AKPnin Genel
Başkanıdır, dolayısıyla tarafsız davranabilmesi
kendisinden beklenemez, mümkün de değildir. Bu babayiğitler diyelim
ki elektrikli otomobili ürettiler ve satışa sundular. Bu
satış esnasında otomobili kim alacak Sayın Meclis?
Vatandaş alacak, halk alacak. Aldığı zaman da
ödeyeceği ÖTV kime gidecek? Bu yasanın yürürlüğe girdiği
tarihten itibaren 2035 yılına kadar yani on altı yıl
boyunca vatandaşın vermiş olduğu ÖTV,
Cumhurbaşkanının tespit edeceği babayiğitlere gidecek.
Kaldı ki bu, on altı yıl boyunca bir süreklilik kazanacak.
Bunları kim tespit edecek? Korkarım ki bu yandaş da
belirlenmiştir, eminim ki aralarında Ethem Sancak da vardır.
Yine, arkadaşlar, otomotiv
Elektrikli otomobili ürettik. Avrupa
Birliği 2025-2028 yılı itibarıyla zaten akaryakıtla
-yani benzin, motorin vesaireyle- çalışabilecek bütün o otomotivleri
piyasadan çekmekte, üretimin durdurmaktadır. Dolayısıyla biz
Avrupanın bu teknolojiyi üretme veya satışa sunma
imkânından çok çok geride olacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
ERDAL AYDEMİR (Devamla) Bu da açık, net bir şekilde
şunu gösteriyor ki: İlgili yasa, yine önceden tespit edilmiş,
ÖTV vergisini ödeyen vatandaşın cebinden alınan paranın,
Cumhurbaşkanlığı vasıtasıyla tespit edecek
yandaş firmalara, yandaş holdinglere, yandaş şahıslara
dağıtılmasından ibarettir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum, teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 102 sıra sayılı Gelir Vergisi
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifinin 19uncu maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Mehmet Bekaroğlu Lale Karabıyık Kamil Okyay Sındır
İstanbul Bursa İzmir
Emine Gülizar Emecan Cavit Arı Abdüllatif Şener
İstanbul Antalya Konya
Bülent Kuşoğlu
Ankara
MADDE 19 13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununa aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 12- (1) 20/8/2016 tarihli ve 6745 sayılı Yatırımların Proje Bazında Desteklenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 80 inci maddesi kapsamında teşviklerden yararlanmasına karar verilen ve bu kapsamda sera etkisi yaratan egzoz gazı salınımını tamamen ortadan kaldıracak teknolojilerin geliştirilmesi için münhasıran Türkiye'de gerçekleştirdikleri Ar-Ge faaliyetleri sonucunda geliştirdikleri elektrik motorlu taşıt araçlarını Türkiye'de imal eden mükelleflerin, destek kararında belirlenen kadarıyla, bu yatırımları dolayısıyla Kanunun 32/A maddesi kapsamında hak kazandıkları yatırıma katkı tutarı, söz konusu malların ilk iktisabı dolayısıyla 31/12/2035 tarihine kadar vergi dairesine ödenen özel tüketim vergisinin, takvim yılının üçer aylık dönemleri itibarıyla bu mükelleflere kısmen veya tamamen, nakden ya da vergi borçlarına mahsuben ödenmesi suretiyle kullandırılır.
(2) Bu maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkilidir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen, Konya Milletvekilimiz Sayın Abdüllatif Şener. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakika Sayın Şener.
ABDÜLLATİF
ŞENER (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşmekte olduğumuz bu 19uncu maddeyle bir vergi teşviki
getirilmektedir. Bu teşvikle elektrik motorlu taşıt
araçlarını üreten firmalara bir vergi kolaylığı
sağlanmaktadır ancak maddenin düzenleniş biçimine bakacak
olursak burada bütün yetkiler Sayın Cumhurbaşkanına
verilmektedir ve Anayasa ihlali yapılmaktadır. Teknik olarak da
yanlış olan bu maddenin düzeltilmesi maksadıyla verilmiş bu
önerge üzerinde söz aldım.
Ancak
maalesef Türkiyede AR-GE harcamaları, yüksek teknoloji ürünleri ve
markalaşmada, on yedi yıllık bir iktidarın ardından,
önemli bir mesafe alamadığımızı belirtmek isterim.
AR-GE harcamalarına baktığımız zaman, Türkiye'nin 2017
AR-GE harcaması toplam 8 milyar dolar iken sadece Amazon, Google, Apple
gibi firmaların AR-GE harcamaları tek başlarına Türkiyenin
toplam AR-GE harcamasından daha fazladır. Markalaşmada da
aynı sorunlar var. Dünyanın en değerli 10 markasının 8
tanesi yazılım ve teknoloji firmalarına ait olduğu hâlde
Türkiyenin en değerli 10 markasından 5i bildiğimiz bankalardan
ibarettir.
Yine, aynı şekilde, ihracat rakamlarına bakıyoruz,
dünyadaki bazı firmaların cirolarına bakıyoruz, ülke olarak
nerede bulunduğumuzu bu rakamlardan anlayabiliyoruz. Sadece Amazon
firmasının bir saat içinde yaptığı satış
tutarı 28 milyon dolar, Appleınki 27 milyon dolarken Türkiyenin bir
saatte yaptığı ihracat sadece 19 milyon dolardır.
Appleın bir yıllık cirosu, Türkiyenin bir yıllık
ihracatının 2 katı kadardır. Bu rakamlar, yüksek teknoloji
ürünü üretmekte Türkiyenin ne kadar zorlandığını
açıkça göstermektedir. İhracatımız içerisindeki yüksek
teknoloji payı da maalesef çok düşük bulunmaktadır.
Bu maddede bir vergi teşviki getirilmek suretiyle -çok
karmaşık bir üslupla yazılmıştır- ve bu
düzenlemeyle Türkiyede elektrik motorlu taşıt araçlarının
üretilmesine katkı sağlanmak istenmiştir ama vergi
teşvikleri, bu tür projeleri var kılabilecek, hayata geçirebilecek
özelliklere sahip değildir. Yani yetersizdir, kifayetsiz bir düzenlemedir
ama bunun da ötesinde bu teşvikten yararlanabilmenin
şartını Cumhurbaşkanının inisiyatifine
bırakmış olmak da işin bir başka garabetidir, bir
başka yanlış tarafıdır çünkü Anayasamızın
11inci maddesi Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz. demektedir. Yine
Anayasamızın 73üncü maddesinde Vergi, resim, harç ve benzeri
yükümlülükler kanunla konulur, kanunla değiştirilir ve
kaldırılır. denilmektedir ve ilave edilmektedir: Vergi, resim,
harç ve benzeri yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle
oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı
ve aşağı sınırlar içerisinde değişiklik
yapma yetkisi sadece Cumhurbaşkanına verilebilir. Yani kanunda
indirimlerle ilgili, muafiyetlerle ilgili, istisnalarla ilgili belli oranlar
verilmesi lazım, yüzde 1den yüzde 5e kadar. Bu aradaki oran içerisinde
Cumhurbaşkanı ayarlama yapabilir. diye ifade edilmelidir ki
Cumhurbaşkanı da bu şekilde
sınırlandırılmış olsun. Nitekim Anayasanın
73üncü maddesi bunu amirdir. Bunun dışında keyfî bir
şekilde alt ucu, son ucu, altı üstü belli olmayan bir yetki
Cumhurbaşkanına verilemez ve bu doğrudan doğruya
yanlış bir düzenlemedir.
Diğer
taraftan, Anayasanın 104üncü maddesinde
Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamayacak
konular belirlenmiştir ve Anayasanın İkinci Kısmında dördüncü
bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevler Cumhurbaşkanlığı
kararnamesiyle düzenlenemez. denilmektedir. Bu vergi ödeviyle ilgili madde
zaten bu bölümdedir. Bunu Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle
düzenleyemez ama Cumhurbaşkanı kararı verebilir mi?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım Sayın Şener.
ABDÜLLATİF
ŞENER (Devamla) Cumhurbaşkanı kararıyla bir düzenleme
yapılabilir mi derseniz, burada da yine konu, Anayasanın 73üncü
maddesindeki Cumhurbaşkanını sınırlandıran
cümleye aykırıdır.
Bu
itirazımızı biz Plan ve Bütçe Komisyonunda ifade ettik ancak
yine de Komisyon bunu gündeme almıştır. İç Tüzükün 38inci
maddesinde Komisyonlar, gelen kanun tekliflerinin Anayasaya
aykırılığını gördüğü takdirde müzakerelere
geçmeden reddeder. ifadesi bulunduğu hâlde, İç Tüzükün bu 38inci
maddesine uymamıştır.
Bizim
teklifimiz, ana teklifin aynısıdır. Verdiğimiz önerge,
kanun teklifinin aynısıdır. Sadece usul ve esasları
belirlemeye Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkilidir.
şeklinde düzenlenmiştir. Anayasaya uygun olan metin bizim
verdiğimiz metindir. Yüce kurulun kabul edeceğini umut eder, hepinize
saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınızı sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
19uncu
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
19uncu madde kabul edilmiştir.
20nci
madde üzerinde iki önerge vardır, önergeleri aykırılık
sırasına göre okutup işleme alıyorum.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 102 sıra sayılı Kanun Teklifinin 20nci maddesinin kanun
teklifi metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mahmut Celadet Gaydalı Necdet İpekyüz Abdullah Koç
Bitlis Batman Ağrı
Erdal Aydemir Murat Çepni İmam Taşçıer
Bingöl İzmir Diyarbakır
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Ağrı Milletvekili Sayın Abdullah
Koç. (HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakika Sayın Koç.
ABDULLAH
KOÇ (Ağrı) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bugün yine bu Gelir Vergisi Kanunu ve torba kanununla Meclise getirilen kanun
teklifinin 20nci maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım.
Değerli
milletvekilleri, şimdi, bu 20nci madde, yurt dışı
çıkış harçlarını 15 liradan 50 liraya
çıkarmayı düzenleyen bir kanun teklifi. Şunu hemen belirteyim ki
yaklaşık olarak yüzde 300 oranında bir artışla
karşı karşıyayız. Özellikle sınır bölgelerde
yaşayan Doğubeyazıt, Ağrı ili gibi yerlerde- kendi
evinin günlük geçimini sağlamak için yurt dışına
çıkıp gelen insanlar için çok ciddi bir şekilde engel
olacaktır bu. Öte taraftan, Türkiyedeki işçiye, memura, köylüye,
üreticiye özellikle emekçiye verilen zamla bunu
karşılaştırdığınızda çok ciddi bir uçurumun
olduğunu görmekteyiz.
Değerli
arkadaşlar, şimdi bunu kabul etmediğimizi, özellikle Türkiye
halklarına buradan haykırmak istiyoruz. Bunun yanında sizin
huzurlarınızda başka bir sorunu dile getirmek istiyorum.
Değerli
arkadaşlar, Türkiyede cezaevlerinde çok ciddi hak ihlalleriyle
karşı karşıyayız bu dönemde. Bu cezaevlerinde,
özellikle İnsan Hakları Derneğinin Marmara Bölgesindeki
cezaevlerinde yapmış olduğu incelemelerde yaklaşık olarak
436 tane hak ihlali olduğuna ilişkin rapor elde edilmiştir. Bu,
sadece son üç ay içerisinde meydana gelen hak ihlalleridir. Diğer
taraftan, bize, milletvekillerine Türkiye'deki diğer cezaevlerinin
çoğundan buna benzer şikâyetler gelmektedir. Bu cezaevleri: Trabzon
Beşikdüzü, Bursa H Tipi Cezaevi, Kırıkkale F Tipi, İzmir
Aliağa 2 No.lu Cezaevi, İskenderun T Tipi, Elâzığ, Düzce T
Tipi, Tarsus 1 No.lu T Tipi, Tekirdağ 2 No.lu F Tipi, Ödemiş T Tipi,
Bayburt, Şakran 2 No.lu T Tipi Cezaevleri ve bunun yanında bir de
ciddi bir şekilde hak ihlallerinin yaşandığı
Ağrı Patnostaki cezaevi.
Değerli
arkadaşlar, bu cezaevlerinde ne yapılıyor peki? Bu cezaevlerinde
ciddi bir şekilde kanuna aykırılıklar vardır. Kitap
vermeme, sohbet yasağı getirme, tekmil, dilekçelerin
alınmaması, süngerli hücreye koyma, görüş yasağı, özel
alanların kamerayla izlenmesi, infaz yakma, revir ve hastane sevkinin
yapılmaması, Kürtçe konuşmaya müdahale, temizlik malzemesini
kısma, görüşe gelenlerin ring aracıyla görüş yerine
götürülmesi, revire çıkanlara şiddet ve küfürlü hakarette bulunma ve
tek sıra hâlinde yürütme şeklinde sıralanabilir ve daha
sayamayacağımız yüzlerce sistematik bir işkenceye
dönüşmüş olan hak ihlalleri mevcuttur değerli arkadaşlar.
Peki,
burada Adalet Bakanlığının bu uygulamaları neye
aykırıdır? Değerli arkadaşlar, Anayasa 19uncu madde
kişinin hürriyeti ve güvenliğini sağlayan bir ilkedir.
Şimdi, bu ilkelerin tamamı, İnfaz Yasasının
tamamı şu anda çiğnenmektedir.
Değerli
arkadaşlar, yine bu hak ihlallerinin yaşandığı ve çok
ciddi bir şekilde, cezaevi idaresi tarafından da yoğun bir şekilde
yaşatıldığı Patnos Cezaeviyle ilgili birkaç tane
örneği sizinle paylaşmak istiyorum. Mahpuslara yeterli miktarda yemek
verilmiyor değerli arkadaşlar, verilen yemekler de hijyen
koşullarına uygun değil. talep eden mahpuslara Gidin, kendi
paranızla alın. şeklinde telkinlerde bulunuluyor. Hasta
mahpuslar revire gönderilmemektedir, gönderildikleri yerde de hem şiddet
uygulanıyor hem de küfür ve hakaretlere uğruyor bu mahpuslar. Tutuklu
ve hükümlüleri taciz etmek ve onlara eziyet etmek için gece geç saatlerde
koğuşlarında arama yapılıyor ve bütün
eşyaları tahrip ediliyor; bu da çok ciddi bir hak ihlalidir. Öte
yanda, kişisel eşyalarının tamamı yerlere seriliyor ve
gecenin geç saatlerinde bu uygulama yapılıyor. Aramalar, mahkeme ve
revire sevk sırasında gidiş gelişlerde yine mahpuslar infaz
memurları tarafından kötü muameleye maruz bırakılıyor.
Cezaevi tarafından hükümlü ve tutuklularının dilekçe ve
talepleri, anayasal olan dilekçe hakları kabul edilmiyor, verilen
dilekçelerin hepsi cezaevi idaresi tarafından tutuluyor. Değerli
arkadaşlar, ziyaretçiler uzun süre bekletiliyor. Ziyarete giden
çocukların çorapları ters çevrilerek araştırmaya tabi
tutuluyor, saatlerce bekletiliyor; aileler bekletiliyor, çocuklar bekletiliyor
ve bu, âdeta bir işkenceye dönüşmüş durumda. İdareyle
görüşmek istiyoruz, idare hiçbir şekilde bize cevap vermiyor ve bizim
görüşme taleplerimizi de kabul etmiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Koç.
ABDULLAH KOÇ (Devamla) Değerli arkadaşlar, burada,
huzurunuzda Adalet Bakanlığını bu yasalara uymaya
çağırıyoruz, Anayasaya uymaya çağırıyoruz,
İnfaz Yasasına uymaya çağırıyoruz. Bu, sistematik bir
işkence hâline gelmiş durumdadır. Bu, gerçekten çok ciddi bir
şekilde sinyal veriyor, buna engel olmamız gerekiyor. Burada
kesinlikle ve kesinlikle Adalet Bakanlığını ve yetkilileri
göreve çağırıyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 102 sıra sayılı Gelir Vergisi
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifinin 20nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Mehmet Akif Hamzaçebi Bülent Kuşoğlu Mehmet Bekaroğlu
İstanbul Ankara İstanbul
Ali Öztunç Ahmet Kaya
Kahramanmaraş Trabzon
MADDE 20- 8/3/2007 tarihli ve 5597 sayılı Yurt Dışına
Çıkış Harcı Hakkında Kanun ile Çeşitli Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun yürürlükten
kaldırılmıştır.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen İstanbul Milletvekilimiz Sayın Akif
Hamzaçebi. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Önce bu
harcın isminden başlayalım. Yurt dışına çıkan
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından harç alınmasıyla
ilgili kanundaki bir değişikliği görüşüyoruz. Bunun
adı harç olmamalı, kanunen harç diyebilirsiniz ama bu, harç
değildir. Aklıma bir Anayasa hukuku hocasının makalesinde
okuduğum bir husus, bir yazı geldi, çok güzel bir
değerlendirmeydi. Büyükşehir belediye sayısı
artırılırken bütün köyler mahalleye dönüştürülmüştü,
hocamız şöyle bir değerlendirme yapmıştı: Kanun
koyucu bir yasa çıkarsa Bütün kadınlar erkektir. dese kadınlar
erkek olur mu? Olmaz. E, yasa öyle. Hayır, yasa ne derse desin kadın
erkek olamaz. Hani köyleri de istediğiniz kadar mahalle yapın, köy
köydür, tarımsal karakteri haiz olan bir yerleşim yeridir.
Harcın tanımı vergi hukukunda şudur: Kamunun
vatandaşlara sunduğu hizmetin vatandaşlar tarafından ödenen
bedelidir. Yani devlet bir hizmet sunacak, bu hizmetten o vatandaş
yararlanacak, karşılığında da bir bedel ödeyecek;
bunun da adı harçtır. Örneğin pasaport harçları,
örneğin yargı harçları, örneğin trafik harçları;
hepsinde devletin sunduğu bir hizmet vardır. Yurt
dışına çıkarken devletin sunduğu hangi hizmet var?
Hiçbir hizmet yok. Bunun adı harç olamaz bir kere, böyle bir
yanlışlık var.
Bu
harcın tarihi biraz eski. 1963-1984 yılları arasında
dış seyahat harcamaları vergisi olarak uygulandı.
Türkiyenin sıkı kambiyo rejimi uyguladığı
yıllar, ithalat ve ihracatın izne bağlı olduğu,
ithalatın kotalara bağlı olduğu özellikle. Yurt
dışına çıkışlarda vatandaşların
alacağı dövizin hazine tarafından tayin edildiği bir dönem
böyle bir vergi konmuş, dış seyahat harcamaları vergisi.
1963 yılında konulmuş, 1984 yılında
kaldırılmış. Yurt dışına çıkan
vatandaşa hazine tarafından tahsis edilen döviz ile yolcu ve bagaj
bileti ücretleri matrah, bunun yüzde 50si de vergi. Kapalı bir dönem,
sıkı kambiyo rejimi var.
2 Mart
1984 tarihli 2989 sayılı Kanunla bu kaldırılıyor,
yerine, yine aynı tarihte çıkan 2985 sayılı Kanunla ihdas
edilen Toplu Konut Fonunun gelirleri arasında olmak üzere yurt
dışına çıkışlardan alınan Toplu Konut Fonu
getiriliyor, Turgut Özal dönemi uygulaması. Buradaki rakam 50 dolar
karşılığı Türk lirasıdır,
aşağı yukarı -kaldırıldığı
tarihteki rakamı söyleyeyim- 70 Türk lirasına denk geliyordu. Ancak
bu uygulama daha sonra 31 Mart 1996 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla harç
oranı sıfıra indirilmek suretiyle uygulamadan
kaldırıldı.
2001 yılında, zamanın Hükûmeti, 4705 sayılı Kanunla yurt dışına çıkışlardan harç alınmasını kararlaştırdı. Harcın tutarı da 50 dolar karşılığı Türk lirası. 2007 yılında, zamanın Bakanı rahmetli Kemal Unakıtanın görevde olduğu döneminde gelen bir yasayla değiştirildi, yurt dışına çıkışlardan her çıkış başına 15 Türk lirası harç alınması kararlaştırıldı. Plan ve Bütçe Komisyonundaydım. Bu rakamı indiriyorsunuz, aynı hasılatı elde edebilecek misiniz? diye sordum. Hiç merak etmeyin, hesabını kitabını yaptık. Biz aynı hasılatı elde edeceğiz. Olmadı tabii. Rakamları söyleyeyim size: 2006 yılında yurt dışına çıkan 4 milyon kişiden, 4 milyon adet çıkıştan toplam 102 milyon lira harç geliri elde edilmiş iken bu rakam 2018 sonu itibarıyla 105 milyon liraya ulaşabilmiş, 8 milyon kişiden.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Başarısızlıkla sonuçlanmış. Biz önergemizde neyi öneriyoruz? Bu harcı kaldıralım, tamamen kaldıralım.
Toplu Konut İdaresi Başkanımızı aradım bugün, kendisiyle de görüştüm, bir bilgi alayım dedim. Aman Sayın Milletvekilim, bu bize lazım. Ben hizmetler yapıyorum. dedi. Büyük bir heyecanla görevine bağlı bir arkadaşımız, öyle anlıyorum. Kendisine başarılar diliyorum. Elbette iyi hizmetler yapmasını, başarılı olmasını arzu ederiz, bundan hepimiz de mutlu oluruz ancak hiçbir medeni ülkede yurt dışına çıkan vatandaşlardan harç alınması, vergi alınması diye bir uygulama yok arkadaşlar, hiçbir Batı ülkesinde yok. Arayıp tarayıp belki gelişmekte olan, az gelişmiş birtakım ülkelerde birtakım örnekler bulabiliriz ama Türkiye gibi, dünyanın ilk 20 ekonomisi içerisinde olan, Avrupa Birliğine tam üye olma hedefini ortaya koymuş olan -Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz bu hedefe inanıyoruz- medeni dünyanın bir üyesi olma hedefini benimsemiş bir ülkeye yurt dışına çıkan vatandaşlardan harç alması yakışmıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Buyurun Sayın Hamzaçebi, tamamlayalım.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) TOKİnin ihtiyacı olan geliri o 492 sayılı Harçlar Kanunundaki birtakım harçlara birtakım ilaveler yapmak suretiyle karşılayabiliriz. Buna gerek yok arkadaşlar.
Bir de çiftçe standartlar var. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine giden Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından harç alınmıyor, doğru bir uygulama, elbette. Neden? Pasaportla gidilmiyor, bir de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, yavru vatanımız. Pasaportla gidilmeyen başka yerler de var. Artvinli hemşehrilerimiz beni aradı Efendim, Batuma biz nüfus kâğıdıyla gidiyoruz. Benzer uygulamayı herkese uygulayın. Yani, Türkiye'nin neresinden, hangi sınır kapısından nüfus kâğıdıyla bir başka ülkeye geçiliyorsa onlardan da almayın.
Değerli arkadaşlar,
bu harç Türkiye'ye yakışan bir harç değil. Modern vergi
sisteminde böyle düzenlemeler olmaz.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayınız, buyurun.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum,
sağ olun.
Modern vergi
sistemi dolaysız vergilere dayanır, belirli ölçülerde dolaylı
vergilere dayanır ancak bu alanlardan vergi alamayan yönetimler bu tip
yollara başvururlar. Doğru değil. Gerçekten, rakamlara
bakıyorum, Türkiye'nin dolaysız vergilerdeki yeri gerek Avrupa
Birliği üyesi olan ülkelerle gerek OECDnin Avrupa Birliği üyesi
olmayan ülkeleriyle kıyaslandığında çok kötü bir durum arz
ediyor. Sadece kazanç üzerinden alınan vergilerle ilgili bir oran
vereceğim, bakın, Türkiye'nin 2000 yılında kazanç üzerinden
aldığı vergilerin gayrisafi yurt içi hasılaya oranı
yüzde 7, OECD ülkeleri ortalaması yüzde 11,9. 2016 yılında -OECD
en son bu rakamı veriyor- Türkiye'nin gelir ve kurumlar vergilerinin
gayrisafi yurt içi hasılaya oranı yüzde 5,4, diğer ülkelerin OECD
ortalaması yüzde 11,3. Mesele vergi sisteminde reform yapmaktır, o
reformu yapamazsanız böyle garip uygulamalara gidersiniz.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Madde
hayırlı olsun, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
20nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
20nci madde
kabul edilmiştir.
21inci
madde üzerinde üç önerge bulunmaktadır. Önergeleri
aykırılık sırasına göre okutup işleme
alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 102 sıra sayılı Kanun Teklifinin 21inci maddesinin kanun
teklifi metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mahmut Celadet Gaydalı Necdet İpekyüz Abdullah Koç
Bitlis Batman Ağrı
Meral Danış Beştaş Murat Çepni Erdal Aydemir
Siirt İzmir Bingöl
Filiz Kerestecioğlu Demir
Ankara
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen, Ankara Milletvekilimiz Sayın Filiz
Kerestecioğlu. (HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakika Sayın Kerestecioğlu.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 21inci maddeye konu olan ve af getirilen tüm
arabalar lüks arabalar. Tıpkı geçen konuştuğumuz gibi,
varlık barışı maddesinde olduğu gibi yine zenginden
yana ve kaçakçılıkla mücadele edelim derken aslında usulsüzce
araç getiren ve satın alan herkesi iyi niyetli üçüncü kişi sayarak
subjektif bir değerlendirmeyle affeden bir kanun maddesiyle
karşı karşıyayız. Bu adaletsiz af
anlayışını kabul etmediğimizi ve bu maddenin kanun
teklifinden çıkarılması gerektiğini bir kez daha kürsüden
ifade etmek isterim.
Ben
biraz da bu sene iki gün katıldığım -son iki günde- Plan ve
Bütçe Komisyonunun hâlinden ve pürmelalinden söz etmek istiyorum. Çünkü
gerçekten, daha önce katıldığım zamanlarda gördüğüm
aktivitesini, daha fazla müzakere etme usulünü maalesef bu kez görme
imkânımız olmadı ve ben orada konuşulan çoğu
şeyin de dinlendiğini, kulak verildiğini de düşünmüyorum.
Türkiyenin
belki en önemli politika belgelerinden birisi olan On Birinci Kalkınma
Planı geçti Komisyondan ama hakikaten, o kadar önemli bir belge geçerken
ona gereken önem verildi mi? Hayır. Bir kere, ne sendikalar vardı ne
kadın örgütleri vardı müzakere eden ve görüşlerini ifade eden.
Dendi ki: Üç yıl önce zaten görüşlerini ifade ettiler. Üç
yılda dünya değişti arkadaşlar, üç yılda Türkiyenin
hâlinde çok şey değişti ve gerçekten özellikle kadınlar
açısından baktığım zaman ciddi, müdahaleler, ciddi
kazanımlarımıza karşı saldırılar var.
Bugün
kadın örgütleri yine ayakta ve isyan ediyorlar, diyorlar ki: Toplumsal
cinsiyet eşitliği kavramını nerede ve ne zaman yuttunuz,
niye bunu çıkardınız? Onuncu Kalkınma Planında yer
alan toplumsal cinsiyet eşitliği kavramına, 4 maddede yer alan
bu kavrama ne oldu? Kadın örgütleri bunu soruyorlar. Müzakere ettik.
dediniz, kimlerle müzakere ettiniz, hangi kadın örgütleriyle müzakere
ettiniz? Bunu sorduk Plan ve Bütçe Komisyonunda da bir cevap yok. 3 önerge
verdik orada, gerçekten aslında birbirimizi dinlemediğimize ve sadece
el kaldır, el indir şeklinde davrandığımıza
eminim çünkü bu maddelerden, bu önergelerden bir tanesi, örneğin bu
kalkınma planında (603.2)de kadınlara sağlık, medya
ve dijital okuryazarlık eğitimi verilmesi öngörülüyor. Gayet güzel
bir şey; evet, sağlıkla ilgili okuryazarlığı
olsun, medya okuryazarlığı olsun, dijital okuryazarlık
olsun. Biz buna bir ek yapalım dedik, dedik ki: Kadınlar
haklarını bilmek istiyorlar, haklarını bilmek gerçekten
güven veren bir şey ve onları, daha güvenle geleceklerini
kurabilmeleri için donatan bir şey. Bunun için, kadınların
haklarını bilebilmeleri için kalkın bu medya, sağlık
ve dijital okuryazarlığa bir de yasal okuryazarlık ekleyin.
Kadınlar haklarını öğrenebilsinler, bunun bilinirliğini
artıralım. dedik; reddedildi bu önerge. Neden reddedilir böyle bir
önerge arkadaşlar? Daha önce, tıpkı Rabia Naz
araştırma komisyonunu reddettiğiniz gibi mi? Sırf biz
verdik diye mi bu önergeyi?
Ve
gerçekten, ben, bu Meclisteki kadınlara da sesleniyorum: Kadınlardan
yana olun ve kadınlardan yana söz söylendiği zaman, önerge
verildiği zaman dayanışma içinde olalım çünkü bir gün
şiddete uğradığınızda o şiddete
karşı duracak olan, sokakta da olsa, Mecliste de olsa, nerede olursa
olsun bizleriz. Bu yüzden İstanbul Sözleşmesini yedirmeyelim
arkadaşlar. İstanbul Sözleşmesini biz imzaladık. diye
övünüyoruz, İstanbulda imzalandı. diye övünüyoruz, İlk
imzacısıyız. diye övünüyoruz; evet, güzel bir şey
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım Sayın Kerestecioğlu.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla)
kadınların
mücadelesiyle ve el birliğiyle gerçekleşti bu. Şiddeti önlemek
için en önemli uluslararası belgelerden biri.
Şimdi,
kalkıp, birtakım meczuplar Bu, aileyi yok ediyor. Bu, şunu
yapıyor, bunu yapıyor. dediği zaman, bunlara niye kulak veriliyor?
Neden bunun karşısında net bir duruş sergilenmiyor?
Toplumsal
cinsiyet eşitsizliği dediğiniz zaman ne anlıyorsunuz?
Eşitsizlik hayatın her alanında. Nasıl şu Meclis
erkeklerle doluysa, nasıl eğitimde, yöneticilikte, her alanda daha
fazla erkekler varsa ve kadınlar düşük ücretlerle
çalışıyorsa, OECD raporuna baktığımız zaman
Türkiye kadın erkek eşitliği konusunda 149 ülke arasında
130uncu sıradaysa, işte, bunun adına toplumsal cinsiyet
eşitsizliği denir, bu kadar basit. Bunu çıkaracak bir şey
yok. Bunu kadınlara seslenerek söylüyorum, erkeklere değil.
Saygılar
sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 102 sıra sayılı Gelir Vergisi
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifinin 21inci maddesinde yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Utku Çakırözer Mehmet Bekaroğlu Kamil Okyay Sındır
Eskişehir İstanbul İzmir
Emine Gülizar Emecan Lale Karabıyık Cavit Arı
İstanbul Bursa Antalya
Abdüllatif Şener
Konya
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Eskişehir Milletvekilimiz Sayın Utku
Çakırözer. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakika.
UTKU
ÇAKIRÖZER (Eskişehir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Erbilde
düzenlenen silahlı saldırıda yaşamını yitiren
başkonsolosluk çalışanlarımıza Allahtan rahmet,
ailelerine, Dışişleri camiamıza sabır diliyorum.
Milletimizin başı sağ olsun.
Değerli
arkadaşlarım, yarın akşam Türkiye Büyük Millet Meclisi
çalışmalarına ara verecek, tatile gireceğiz. Oysa bu
Meclisten umut bekleyen milyonlarca yurttaşımız var.
Bakın,
şu mektup Adalet Bakanı Sayın Abdulhamit Gülden hepimize geldi.
Ne diyordu? Yargı reformu çıkaracağız. diyordu. Peki biz
ne yapıyoruz haftalardır? Turizm ajansı kuruyoruz; tribünlere,
kulüplere ceza kesiyoruz, şimdi de batık kredileri ve patronları
kurtarıyoruz. Peki, hani insana dokunan yasalar? Şu anda üzerinde
konuştuğum madde müsadere kararı verilmiş
taşıtların sahiplerine iadesiyle ilgili yani bir nevi af. Daha
önce de çıkarmışız. Şu Mecliste mali konularda
çıkardığımız afların, uzatmaların, ödeme
kolaylıklarının haddi hesabı yok. Arabaya, kara paraya,
kaçak kata af var ama insanımıza yok.
700
çocuk annesiyle beraber cezaevinde yaşıyor bugün. Gazeteciler,
siyasetçiler, akademisyenler, öğrenciler, sanatçılar ve daha binlerce
yurttaş aylardır, yıllardır tutuklu. Sadece dün
gazeteciler, hak savunucuları, akademisyenler ve öğrenciler
Çağlayan Adliyesindeydi. Yarın Gezi direnişi ve yirmi bir
aydır tutuklu Osman Kavala ile İstanbul İl
Başkanımız Canan Kaftancıoğlu hâkim
karşısında. Onlarla tam dayanışma içinde olduğumuzu
buradan bir kez daha vurgulamak isterim.
Bakın,
önceki gün Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi verileri
açıklandı. Hak ihlallerinde yine rekortmeniz, Avrupa 2ncisiyiz.
Düşünceyi cezalandıran bu sistemi değiştirmeden, ifade
özgürlüğünü tam anlamıyla sağlamadan nereye gidiyorsunuz?
Polisimiz,
öğretmenimiz, infaz koruma memurumuz, sağlıkçılarımız
3600 ek gösterge beklerken ne tatili? Emeklilikte yaşa takılanlar
bekliyorken, çiftçimiz gübre, mazot, elektrik faturaları altında
kıvranırken nereye gidiyoruz değerli arkadaşlarım?
İki
gündür biz neyi konuşuyoruz, bakalım: 400 milyar liralık batık
kredilerin ötelenmesini konuşuyoruz. Kimlerin? Bir avuç patronun.
Türkiyede 31,5 milyon kişi bankalara borçlu; 3,4 milyon kişi icra
takibinde. Peki, onların yükünü hafifletecek bir şey konuştuk
mu? Hayır. Asgari ücreti vergiden muaf tutalım. diyoruz;
hayır.
Başka
ne var pakette? Bakın, bütçe gerçekleşmeleri açıklandı. Bu
yıl için öngörülen 80 milyar liralık bütçe
açığını sadece altı ayda
gerçekleştirmişsiniz. Şimdi gözünüzü Merkez Bankası yedek
akçesine diktiniz. Ekonomi, tek adam yönetiminin beceriksizliği nedeniyle
daralıyor; büyüme yok, vergi gelmiyor, faizler düşmüyor, enflasyon
artıyor. Merkez Bankası Başkanı beceremedi, gitsin.
diyorsunuz. Peki, neden beceremedi? Savurganlığınızdan, lüksünüzden,
şatafatınızdan,
kayırmacılığınızdan olmasın? Bu
beceriksizliğin bir ortağı yok mu? Nerede diğer sorumlu?
Niye hesap vermiyorlar?
Değerli
arkadaşlarım, bu pakette yüz binlerce gurbetçimize üvey evlat
muamelesi yapılıyor. Benim annem, hepimizin akrabaları on
yıllardır o ülkelerde çalışıyor; markını,
dolarını, eurosunu biriktirip burada ailesine gönderiyor, tatilini
burada yapıyor, birikimini bu ülkeye yatırıyor, cari
açığımızı kapatıyor, ekonomiye katkı
sağlıyor. Şimdi, primini ödeyerek Türkiyeden emekli olmak
isteyen gurbetçiye Sen hem daha fazla prim öde hem de daha az maaş al.
denmekte. Yüz binlerce gurbetçinin, bu şekilde, Millet Meclisimiz
tarafından cezalandırılıyor olması ayıptır,
adaletsizliktir, haksızlıktır.
Bu
pakette patronların kurtarılması var ama emekçinin, çiftçinin,
esnafın kurtarılması yok. Hafta sonu Beylikova ilçemizin
Süleymaniye köyündeydim. Kahvede oturduk, sohbet ettik. Sulama birliğinin
motoru var, duruyor ama borçları nedeniyle mühürlü,
kullanılamıyor. Çiftçiler diyor ki: Mühür olmasa da kullanamıyoruz
çünkü o suyu çıkarmak için kullandığımız
elektriğin faturası, ekip kazanacağımız paradan
fazla. Çiftçilerin tamamı tarım krediye, Ziraat Bankasına borç
içinde.
Değerli arkadaşlarım, bu kürsüde defalarca
basının sorunlarını sizlerle paylaştım. Bu
torbada batık kredilerin kurtarılması var ama Anadoluda güç
bela gazete çıkarmaya çalışan, halkımızı haberdar
etmeye çalışan Anadolu basınımızın sesini duyan
yok. Vergi borcu olan gazetelere bir paket yok. Borcun varsa 3 kuruşluk
ilan gelirine devlet el koyuyor. Anadoluda 1.200 yerel gazete var, ulusal
gazetelerin sayıları 20-30 tane, bu gazetelerin çoğu bu resmî
ilanlardan geçiniyor, maaş ödüyor, kâğıt alıyor. Şimdi
ne olacak? Gazetelerin 500ü kapanacak, binlerce gazeteci işsiz kalacak ama
en önemlisi, değerli arkadaşlarım, bizlerin, hepimizin haber
alma hakkını savunan, kamunun çıkarını gözeten,
koruyan kimse kalmayacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Çakırözer.
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) Değerli arkadaşlarım,
bakın, öyle plansız programsız gidiyoruz ki mesela yarın
son olarak On Birinci Kalkınma Planını burada ele
alacağız. Böyle plan olmaz. İktidarınızda altı
yıl önce, 2013 yılında Türkiyede millî gelir 12 bin dolarmış,
şimdi plana koyuyoruz, 2023 yılında millî gelir 12 bin dolar
olsun. Yani beş yıl daha çalışıp çabalayıp
cumhuriyetin 100üncü yıl dönümünde on yıl önceki hedefi yakalamaya
çalışıyoruz. İşte, tek adam vizyonunun ülkeyi
getirdiği nokta budur değerli arkadaşlarım. Demokrasiden,
hukuktan ayrılmanın, millî zenginliğimizi yandaşlara
aktarmanın, üretim yerine savurganlığın, lüksün,
şatafatın bizi getirdiği nokta budur. Gerçekten
kalkınmayı hedefliyorsak, üretmeyi hedefliyorsak ilk düğme
bellidir, önce hukuk devleti, önce demokrasi, toplumsal barış,
kardeşlik ve tüm bunları sağlayacak demokratik bir yeni anayasa.
Bunları yapmadan nereye gidiyoruz, nereye gidiyorsunuz?
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 102 sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 21inci maddesinin birinci cümlesinde yer alan eklenmiştir
ibaresinin ilave edilmiştir şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederim.
Zeki Hakan Sıdalı Orhan Çakırlar İmam Hüseyin Filiz
Mersin Edirne Gaziantep
İsmail Tatlıoğlu Hüseyin Örs Tuba Vural Çokal
Bursa Trabzon Antalya
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerine söz isteyen, Antalya Milletvekilimiz Sayın Tuba Vural
Çokal. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Süremiz
beş dakika Sayın Çokal.
TUBA VURAL
ÇOKAL (Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
İktidar
partisinin kısa bir süre sonra hata yaptığını fark
ederek geri döneceği, Aldanmışız, hata
yapmışız, keşke yapmasaydık. diyeceği yeni bir
kanun teklifi için daha toplanmış bulunuyoruz.
Bugünkü
konumuz ihtiyat akçesinin Hazineye aktarılması. Bizler, her zaman
olduğu gibi, dilimizin döndüğü, elimizden geldiği kadar sizlere
bunun yanlış olduğunu anlatacağız; yapmayın,
etmeyin, 1930 yılından bu yana dokunulmayan bu bütçeye
dokunmayın diyeceğiz. Ama siz, bundan önce olduğu gibi, bizi
duymayacaksınız, hata yaptığınızı görmek
istemeyeceksiniz. Hatta bizleri suçlayacak, ekonomiden
anlamadığımızı, devlet yönetimini bilmediğimizi
söyleyeceksiniz. Tıpkı Suriye meselesinde olduğu gibi,
tıpkı açılım sürecinde olduğu gibi, tıpkı
FETÖ meselesinde olduğu gibi, tıpkı
fabrikalarımızın satılmasında olduğu gibi,
tıpkı orman arazilerinin, tarım arazilerinin imara
açılmasında olduğu gibi, tıpkı tek adam rejimine
geçişimiz gibi ve tıpkı on yedi yıldan beri olduğu
gibi kulaklarınızı tıkayacak, bildiğinizi
okuyacaksınız; sonra da pişman olacak, geri adım
atacaksınız, kendinizden başka herkesi suçlayacaksınız.
Bu, artık, bizim ülkemizin bir rutini hâline gelmiş olacak.
Çok
değerli milletvekilleri, malum, çocuklar düşe düşe yürümesini
öğrenir, insanlar hata yapa yapa hatalarından ders çıkarır
ama sizler, on yedi yılda ne yürümesini öğrendiniz ne de
hatalarınızdan ders çıkarmayı. Sizler hata
yaptınız, bedelini millet ödedi; yanlış yaptınız,
fatura millete çıktı. Hatalarınızın zararı her
zaman millete dokundu ve dokunmaya da devam ediyor.
Bakınız, bugünlerde şehir hastanelerinin garanti
ücretlerinin döviz kurundan Türk lirasına çevrilmesini konuşuyoruz.
Bu konuda zamanında uyarıldınız. Hasta dövizle mi muayene
oluyor da siz dövizle ödeme yapıyorsunuz. dedik, Hasta garantisi mi
olur? dedik ama anlatamadık. Artık kronikleşen duymama
hastalığınız yüzünden bizi duymadınız. Döviz kurlarının
7-8 liraya geldiği dönemlerde köprüleri, havalimanlarını,
yolları ve şehir hastanelerini yaptırdığınız
yandaş müteahhitlere milyarları aktardınız. Şimdi geri
adım atıyorsunuz.
Bu süre içinde yaşananların bedelini ise kim ödedi? Tabii ki
milletimiz. Siz bu hataları yaparken milletimizin sorunları da katlanarak
arttı. Artık her 4 gencimizden 1i işsiz. Millet pazara
gitmektense mezara gitmeyi tercih eder hâle geldi bu ülkede. Hazine tam
takır, kuru bakır. İşsizlik can almaya devam ediyor,
intiharlar sıradan bir olay hâline geldi. Her gün binlerce esnaf kepenk
kapatıyor bu ülkede.
Tarımda dibe vurmuş, buğdayı bile ithal eder duruma
gelmişiz. Toprak Mahsulleri Ofisi silolarında fareler olimpiyat
düzenler hâle gelmiş. Asgari ücretli açlık
sınırının altında yaşam mücadelesi veriyor bu
ülkede. Emeklilerin nasıl yaşadığını ise
inanın ekonomistler ve matematikçiler bile anlamıyorlar. Emeklinin
nasıl hayatta kaldığı meselesi öyle bir muamma hâline geldi
ki bir süre sonra bu konu üzerinde belgeseller çekilecek. Sizde duyma sorunu
olduğu için ben onlar adına bir kez daha buradan söyleyeyim:
Emeklilerimiz yaşam mücadelesi veriyor, feryatlarını
sağır sultan bile duydu ama sizler bir türlü duymaktan
alıkoyuyorsunuz kendinizi.
Çok sevgili Adalet ve Kalkınma Partili milletvekilleri, bu ülke
hepimizin; gelin, birlikte Türkiyeyi daha güzel bir ülke yapmak için
çalışalım. Milletimizin ihtiyat akçesine el
atacağımıza şehir vergilerini konuşalım. Tüm
dünyada turistlerden alınan bu vergileri biz de alalım. Dış
ticaretimizi artıralım. Dışa bağımlı bir
ülke olmak yerine ihraç eden ülke olmak için çalışalım.
İyice
zıvanadan çıktık. Ahlak, vicdanlarımızla beraber
çürüdü gitti maalesef bu ülkede. Her şeyin başı adalet. Hukuku
hep birlikte ayağa kaldıralım. Gelin, birkaç ay sonra
yanlış yapmışız diyeceğimiz bir kanunu bu yüce
Mecliste geçirmeyelim diyorum.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkürler.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
21inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
21inci madde kabul edilmiştir.
22nci
madde üzerinde bir önerge vardır, okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 102 sıra sayılı Kanun Teklifinin 22nci maddesinin kanun
teklifi metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mahmut Celadet Gaydalı Garo Paylan Hüda Kaya
Bitlis Diyarbakır İstanbul
Filiz Kerestecioğlu Demir Hakkı Saruhan Oluç
Ankara İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerine söz isteyen Diyarbakır Milletvekilimiz Sayın Garo
Paylan. (HDP sıralarından alkışlar)
Süremiz
beş dakika Sayın Paylan.
GARO
PAYLAN (Diyarbakır) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, iddia ediyorum, bakın, Komisyonda iki gün
çalıştığım için iddia ediyorum, şu 35 maddelik
torba yasada vatandaş yararına, yoksul
vatandaşlarımızın yararına, emeklinin, emekçinin,
çiftçinin, esnafın yararına tek bir madde yok. Aksini iddia eden
varsa gelsin söylesin. Tek bir madde yok.
Ne var
arkadaşlar, bu torbada? Tekrar edelim, dün de söyledim, hep şirket
lobilerinin talepleri, özellikle de yandaş patronların talepleri var.
Arkadaşlar,
bakın, şirket lobileri çok güçlü. Onlar sizlerin de
kapısına geliyor ama özellikle sarayın kapısına
gidiyorlar, Yandık, bittik, mahvolduk. diyorlar. Ve onlarla ilgili bir
torba geçiriliyor arkadaşlar. Yani Cengizin, Kolinin, Limakın
olmadığı bir torba yasa yok. Burada da Kalyon bir şirketle
ortaklık yapmış, işi bozulmuş; torba yasa geliyor.
Rönesans şehir hastanesi yapmış, işi bozulmuş; torba
madde geliyor. Servet affı geliyor bu şirketlere arkadaşlar.
Vatandaşın ödediği ÖTVyi
Bakın, araba alacak,
vatandaş ÖTV ödeyecek, Bunu şirkete vereceğim. diyen bir
anlayış var. Bakın, çok vicdansız ve adaletsiz bir torbayla
karşı karşıyayız.
Bu
maddede arkadaşlar, üzerine konuşacağım maddede de
başka şirketler var; hani hepimiz müşterisiyiz, bütün Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşları neredeyse müşterisi, iletişim
şirketleri: Turkcell, Vodafone, TÜRK TELEKOM. Ne diyor bu madde biliyor
musunuz arkadaşlar? Hani, her ay 50 lira, 100 lira, 150 lira ödüyor ya
vatandaşlarımız, özellikle dar gelirlinin bütçesinde ciddi bir
delik açıyor bu faturalar, diyor ki bu şirketler: Ben
vatandaşlarımızla sözleşme yapıyorum, ben onlara
telefon satıyorum. 100 binlerce, milyonlarca telefon satıyorum, ben
bazılarından parayı alamıyorum. Bakın, aynen böyle
diyor madde. Ve diyor ki Turkcell, Vodafone ve TÜRK TELEKOM: Ya, benim 700
milyon lira alacağım var vatandaştan, 700 milyon lirayı
toplayamıyorum. E, ne diyor? Bu bilgileri biz birbirimizle
paslaşalım, benden alıp sonra başka bir şirketten alırsa
o şirket ona telefon vermesin ve ben de onun hattını keseyim
veya ona giderse o da onun hattını kessin. diyor.
Ya,
arkadaşlar, serbest piyasa diyorsunuz ya, Allahınızı
severseniz, şirketler bir sözleşme yapmış, telefon
satmış, alacağını alamıyor, ne kadar güçlü
lobileri var ki gidiyorlar saraya Biz 700 milyon lira
alacağımızı alamıyoruz, bize yasa çıkarın.
diyorlar ve Meclis de eğer birazdan kabul ederse bu şekilde geçecek
arkadaşlar. Düşünün ki milyarlarca lira kâr ediyorlar, her yıl
10 milyarlarca lira ciro yapıyorlar; 700 milyon lira batak
varmış.
Bu
maddeyi bir arkadaşıma anlattım, özel sektörde
çalışıyor. Bende bu kadar çek, senet var; bir yasa da bana
çıkarsanıza, şu çeklerimi, senetlerimi ben tahsil etsem. diyor.
Arkadaşlar, böyle bir şey olabilir mi? Düşünün ki böyle koca
koca, dev şirketlere karşı vatandaşın telefon
faturasını kapatacağız diye madde çıkarıyoruz
arkadaşlar, böyle vicdansız maddelerle karşı
karşıyayız. Bunu kabul etmeyelim diyorum arkadaşlar.
Cengiz, Kolin, Limak, Rönesansın yanına bu torbada Turkcell, Vodafone
ve TÜRK TELEKOM dizildi ve onların tahsilatlarını yapmak üzere
ve dar gelirli, zor duruma düşmüş vatandaşımızın
telefon hattını kesmek üzere bir madde var. Eğer çok
istiyorlarsa tahsile koysunlar, peşine düşsünler, almaya
çalışsınlar. Neden Türkiye Büyük Millet Meclisi Turkcell,
Vodafone, TÜRK TELEKOMun tahsilatı için yasa çıkarıyor?
Lütfen
bunu bir kez daha düşünün derim. Saygılar sunarım. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
22nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
22nci madde kabul edilmiştir.
Değerli
milletvekilleri, 23üncü madde üzerinde önerge bulunmamaktadır.
23üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
23üncü madde kabul edilmiştir.
24üncü
madde üzerinde bir önerge bulunmaktadır, okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 102 sıra sayılı Kanun Teklifinin 24üncü maddesiyle 5809
sayılı Kanuna eklenen geçici 6ncı maddenin birinci
fıkrasında yer alan "cihazlara ibaresinin "cihazlar ile
Kurumun uluslararası dolaşım hizmetleri çerçevesinde
yaptığı düzenlemelere uymayan cihazlara şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mehmet Muş Abdullah Güler Nevzat Şatıroğlu
İstanbul İstanbul İstanbul
Fehmi Alpay Özalan Zeynep Gül Yılmaz Mehmet Doğan Kubat
İzmir Mersin İstanbul
İmran Kılıç Mehmet Cihat Sezal Asuman Erdoğan
Kahramanmaraş Kahramanmaraş Ankara
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Gerekçeyi mi okutalım?
MEHMET
DOĞAN KUBAT (İstanbul) Gerekçe Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okuyalım.
Gerekçe:
Teklifin
23üncü maddesiyle 5809 sayılı Kanunun 57nci maddesinin birinci
fıkrasında yapılan değişiklik uyarınca
uluslararası dolaşım (roaming) hizmetlerine yönelik
düzenlemelere uymayan cihazlar, elektronik haberleşme hizmeti verilmeyecek
cihazların kapsamına alınmıştır. Bu minvalde
kanunun yürürlüğü öncesinde ülkemize kaçak olarak giriş
yapmış ve IMEI bilgileri MCKS'ye bildirilmemiş cihazlardan
roaming yapanların bu madde kapsamında dört ay içerisinde
haberleşme hizmetinin engellenmesi ve bu engellemenin yapılmasından
sonra hâlihazırda bu hizmeti alan kullanıcıların
mağduriyetlerinin önüne geçilmesi amacıyla bir defaya mahsus olmak
üzere bu cihazları kullanımlarına imkân verilmesi amacıyla
maddede düzenleme yapılmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
kabul edilmiştir.
Kabul
edilen önerge doğrultusunda 24üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
24üncü madde kabul
edilmiştir.
25inci
madde üzerinde bir önerge bulunmaktadır, okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 102 sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 25inci
maddesiyle 6253 sayılı Kanuna eklenen geçici 14üncü maddenin
(1)inci ve (5)inci fıkralarının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Muş Recep Özel Nevzat Şatıroğlu
İstanbul Isparta İstanbul
Mehmet Doğan Kubat Fehmi Alpay Özalan Metin Gündoğdu
İstanbul İzmir Ordu
(1)
2/7/2018 tarihli ve 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 49 uncu
maddesiyle bu Kanuna eklenen geçici 13 üncü maddenin üçüncü fıkrası
kapsamında İdari Teşkilat kadro ve pozisyonlarına
atanıp Milli Saraylar İdaresi Başkanlığında
görevlendirilen İdari Teşkilat personeli Milli Saraylar İdaresi
Başkanlığına atanabilir. Bu şekilde atananlara göreve
başladıkları tarihi izleyen aybaşından geçerli olmak
üzere atama tarihinden önceki kadro ve pozisyonlarına ilişkin olarak
atandıkları tarih itibarıyla almakta oldukları aylık,
ücret, ek gösterge, zam, özel hizmet tazminatı, makam tazminatı,
temsil tazminatı, görev tazminatı gibi mevzuatında kadro ve
pozisyonuna bağlı olarak öngörülen mali haklar ile sosyal hak ve
yardımlar kapsamında yapılması öngörülen ödemeler aynı
usul ve esaslar çerçevesinde ödenmeye devam edilir. Ataması
yapılmayan personelin görevlendirmeleri sonlandırılmış
sayılır.
"(5)
703 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 49 uncu maddesiyle bu Kanuna
eklenen geçici 13 üncü maddenin üçüncü fıkrası kapsamında
İdari Teşkilat kadro ve pozisyonlarına atanıp Milli
Saraylar İdaresi Başkanlığında görevlendirilen
İdari Teşkilat personelinden, Milli Saraylar İdaresi
Başkanlığındaki görevlendirmesi devam ederken doğum,
askerlik veya ücretsiz izin nedenleriyle görevlerinden ayrılan ve bu
nedenlerle bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibariyle görevinde
bulunmayanlar ile bu maddenin yürürlüğe girmesinden önce Milli Saraylar
İdaresi Başkanlığı kadrolarına atananlar
hakkında da bu madde hükümleri uygulanır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL
(İstanbul) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi mi okutuyoruz?
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Gerekçe efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Birinci fıkrada yapılan değişiklikle, Millî Saraylar
İdaresi Başkanlığına atanacak personelin mevcut özlük
hakları çerçevesinde aldığı ödemelerin aynı usul ve
esaslar çerçevesinde ödenmeye devam olunmasına yönelik tereddütler
giderilmektedir.
Beşinci fıkrada yapılan değişiklikle, maddenin
yürürlüğe girmesinden önce Millî Saraylar İdaresi
Başkanlığı kadro ve pozisyonlarına atananlar
hakkında da madde hükümlerinin uygulanmasına yönelik düzenleme
yapılmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 25inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 25inci
madde kabul edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, 26ncı madde üzerinde iki önerge
bulunmaktadır, önergeleri aykırılık sırasına göre
okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 102 sıra sayılı Gelir Vergisi
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 26ncı maddesinin birinci cümlesinde yer
alan eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Yavuz Ağıralioğlu Zeki Hakan Sıdalı Behiç Çelik
İstanbul Mersin Mersin
Hüseyin Örs İmam Hüseyin Filiz
Trabzon Gaziantep
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL
(İstanbul) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Mersin Milletvekilimiz Sayın Behiç Çelik.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 102
sıra sayılı Kanun Teklifinin 26ncı maddesinde
değişiklik önergemize istinaden söz aldım. Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum.
Arkadaşlar,
yine bir torba kanunla karşı karşıyayız. Bunu
ısrarla vurgulayarak torba kanun tekliflerine karşı Türkiye
Büyük Millet Meclisinde ve kamuoyu nezdinde bir bilinç
oluşturmalıyız.
Değerli
milletvekilleri, bu arada Kuzey Irakın şehri olan Erbilde Türk
konsolosluk görevlilerine alçak bir saldırı cereyan etmiştir. Bu
saldırıda bir diplomatımızın şehit olduğu
bilgisi intikal etmiştir. Şehidimize Allahtan rahmet,
yaralılara acil şifalar diliyoruz. Tabii, bunun faillerinin
yakalanarak cezalandırılması da beklentimizdir.
Değerli
milletvekilleri, konuya tekrar dönersek 193 sayılı Gelir Vergisi
Kanunu, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu, 1211 sayılı Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu, 3201 sayılı Yurt
Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Sosyal Güvenlikleri
Hakkında Kanun, 4458 sayılı Gümrük Kanunu, 5346 sayılı
Yenilenebilir Enerji Kaynakları Hakkında Kanun, 5411 sayılı
Bankacılık Kanunu, 5502 sayılı SGKye İlişkin
Düzenlemeler Hakkında Kanun, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi
Kanunu, 5597 sayılı Kanun, 5607 sayılı
Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu ve bitmiyor, devamı var, 5809
sayılı Kanun, 6361 sayılı Kanun, 6362 sayılı
Kanun, 6428 sayılı Kanun ve 6446 sayılı Kanun. Bütün bu
kanunlarda bu torba kanunla -ne yapılıyor- değişiklik
yapılıyor. Torba kanun, saydığım bu yasalarda
değişiklik ve ilaveler getiriyor. Bu yasama tarzı aslında
hukuk devleti ve devlet erki için bir handikap oluşturuyor.
Değerli
arkadaşlar, ekonomik ve mali istikrar bir ülke için, geleceği için
bir zorunluluktur ancak ekonomik istikrar tek başına sağlanamaz.
Buna ek olarak ulusal güvenlik ve etkin dış politika hem makro hem de
mikro düzeyde ekonomiye doğrudan etki eder.
Eğer
bir ülkede demokrasi gerçek anlamda işletilmiyor, hukuk devletinin
gerekleri yerleştirilemiyorsa orada sağlıklı bir ekonomiden
bahsedilemez. Eğer bir ülkede parti devleti tüm cesametiyle kendini
hissettiriyor, can ve mal güvenliği konusunda subjektif alana
kayıyorsa, yargı güvencesi yoksa orada sağlıklı bir
ekonomiden bahsedilemez. Eğer bir ülkede dış politikada
komşularla kavgalı, dışarıda çatışan
gruplara karşı taraf, ahdî hukukun dış politika yönünü
savsaklamış, yanlış uluslararası ilişkilerden
dolayı itibar kaybetmiş bir durum hasıl olmuşsa orada yine
sağlıklı bir ekonomiden bahsedilemez.
Değerli
arkadaşlar, küresel piyasalarda tüm bu sebeplerle esamemizin
okunmaması acınacak bir durumdur. Zira dış borç yükümüz 450
milyar dolar düzeyindedir. Deniyor ki: Bu borcun kabaca 300 milyar doları
özel sektör borcudur. Doğrudur ama Hazine garantisini dikkatinize sunmak
isterim. Potansiyel batık kredilerin bankacılık sistemini
zorlamasına izin vermemek gerekir. Burada düzenleme yapmak doğru bir
adımdır ama üretim yapan sektörleri öncelemek gerektiği de
ortadadır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; son yıllarda kamu hizmet ve
yatırımları piyasa parametreleri açısından 2 ila 5 kat
arasında pahalıya mal olmaktadır. Belediyeler böyle
çalışmaktadır, yatırımcı kamu kurum ve
kuruluşları böyle çalışmaktadır. Bu yolla bazı
kişi ve zümrelere transferler olduğu inkâr edilemez bir gerçektir.
Bunun adı kentsel klientalizmdir ya da daha açık bir ifadesiyle
yolsuzluktur.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım Sayın Çelik.
BEHİÇ
ÇELİK (Devamla) Şehir hastaneleri de bunun bariz bir misalidir.
Sayın Tatlıoğlu, Sayın Durmuş Yılmaz şehir
hastanesiyle ilgili, tamamlandığında 30,9 milyar TLye
yükselecek bir yük bindireceğini ifade ediyor. İki nesil
şimdiden borçlandırılmaktadır. Buna hiçbir hükûmetin
hakkı olmasa gerektir.
Evet,
torba yasa krizi tarif etmektedir. Otokrasi iflas etmiştir, devlete samimi
ve fedakâr, akıllı bir kadro elini dokundurmalıdır. Hukuk,
adalet, demokrasiye ihtiyaç olduğu bir gerçektir.
Bu
duygularla önergemizin kabulünü diler, yüce heyetinize tekrar saygılar
sunarım.
Teşekkür
ederim. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 102 sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 26ncı
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mehmet Muş Nevzat Şatıroğlu Mehmet Doğan Kubat
İstanbul İstanbul İstanbul
Zeynep Gül Yılmaz Fehmi Alpay Özalan Metin Yavuz
Mersin İzmir Aydın
Ali Şahin Asuman Erdoğan
Gaziantep Ankara
"MADDE
26- 21/11/2012 tarihli ve 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve
Finansman Şirketleri Kanununun 16 ncı maddesinin ikinci
fıkrasında yer alan "Finansal kiralama ve finansman
şirketleri ibaresi "Şirket şeklinde
değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
(3) Bu madde uyarınca özel karşılık ayrıldıktan sonra tahsil imkânı kalmaması nedeniyle kayıttan düşülen alacaklar, 213 sayılı Kanunun 322 nci maddesi hükümleri kapsamında değersiz alacak addolunur.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle 6361
sayılı Kanunun 16ncı maddesinin ikinci fıkrasında
yapılan değişiklikle faktoring şirketlerinin de maddede yer
alan diğer şirketlerle aynı imkâna sahip olmasını
sağlamaya yönelik düzenleme yapılmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda 26ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
26ncı madde kabul edilmiştir.
27nci madde
üzerinde bir önerge bulunmaktadır, okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 102 sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi'nin 27nci maddesinin aşağıdaki şekilde
düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.
Hüseyin Örs Zeki Hakan Sıdalı Orhan Çakırlar
Trabzon Mersin Edirne
İmam Hüseyin Filiz Hasan Subaşı
Gaziantep Antalya
MADDE 27- 6/12/2012
tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 31 inci
maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"(4)
İhraççıların borçlanma araçlarına ilişkin ödeme
yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle, Merkezi Kayıt Kuruluşu
tarafından düzenlenip hak sahiplerine verilen belge 9/6/1932 tarihli ve
2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 68 inci maddesinin birinci
fıkrasında belirtilen belgelerden sayılır.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Antalya Milletvekilimiz Sayın Hasan
Subaşı. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş
dakika Sayın Subaşı.
HASAN SUBAŞI
(Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Menfur
saldırı sonucu şehit edilen başkonsolosluk görevlimizi
rahmetle anıyorum, Allahtan rahmet diliyorum. Milletimizin başı
sağ olsun.
Değerli
milletvekilleri, 102 sıra sayılı Yasa Teklifi hakkında
konuşmak için söz almış bulunuyorum, 27nci maddesiyle ilgili.
Yine arkadaşların, hatiplerin belirttiği gibi ve İYİ
PARTİ Milletvekilimiz Behiç Beyin de alt alta
sıraladığı gibi, birçok yasada değişiklik öngören
bir torba yasayla karşı karşıyayız. Geçmişte,
temmuz ayında tatile girilirmiş. Keşke tatile girilmese de çok
önemli, yargı reformu dâhil -emeklilikte yaşa takılanlar,
tarımla ilgili sorunlar, adaletle ilgili sorunlar- birçok yasa üzerinde
konuşulabilseydi... Ama hepimizin bildiği gibi, haftalardır
akçalı işlerle meşgulüz, bütçeyi tamamlamakla ve borçları
yapılandırmakla meşgulüz.
Ben
Adalet Komisyonundayım. Birkaç kere Adalet Komisyonu toplandı. Çevre
Komisyonu, İnsan Hakları Komisyonu, Anayasa Komisyonu, Tarım
Komisyonunun toplandığını ve
çalıştığını neredeyse görmedik ama Bütçe
Komisyonu hiç durmadan, sürekli çalışan en baştaki Komisyonumuz
ve hangi konuda olursa olsun bütün yasa teklifleri bu Komisyonun önüne
getirilmek suretiyle para toplamanın yolları aranmakta yani tatilde
kriz için para aranıyor.
AK
PARTİli hatip arkadaşımız kanunu takdim ederken Kötü
algılar, siyasi saldırılar ve kur baskısı gibi
saldırılara maruz kaldık, hatta bu algılar sonucunda not
düşürme operasyonlarını yaşadık ve ciddi bir türbülans
yaşadık fakat bu bertaraf edildi. demiştir. Bu önemli bir
husus. Gerçekten bir sorunun, krizin içindeyken Böyle bir suni türbülans yaşandı ve bertaraf edildi.
diyebilmek önemli bir hatadır. Sayın Cumhurbaşkanı da Faiz
lobisine karşıyız. Sözlerimizi dinlemedi, faizi
düşürmediği için enflasyonu düşüremedik; onun için, görevini
yapmayan Merkez Bankası Başkanının görevini
sonlandırdık. demiştir. Bunları alt alta koyduğumuz
zaman Hükûmetin ciddi bir yanılgıda ve yanlış teşhis
içinde olduğunu görüyoruz. Yanlış teşhis olduğu zaman
ne kadar para toplarsak toplayalım, ne kadar vergi toplarsak
toplayalım, hatta Merkez Bankası ihtiyat akçesini de Hazineye
aktaralım sonucu yararlı sonuçlara vardırabilmek, bu hasarı
yanlış teşhisle tedavi edebilmek son derece zordur. Onun için,
işin doğrusunu ortaya koyup Mecliste tartışabilsek
gerçekten bir çözüm bulabiliriz.
Hasılat üzerinden vergi düşünülmüş. Bu, vergilendirmede
bir geri dönüştür. Sonradan, itirazlar üzerine taşıma sektörüne
sadece bırakılmıştır ama keşke tarım
sektörüne de bu kadar sorunlu olan tarım sektörüne de tümüyle hasılat
üzerinden yani götürü vergi dediğimiz vergi sistemi üzerinden bir
vergilendirme yapılabilseydi. Çünkü büyük çiftçi, küçük çiftçi, borçlu
olan çiftçimiz kırsal şartlarda ne fatura toplayabiliyor ne de
muhasebecisiyle defter tutma sorunlarını karşımıza
çıkarabiliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASAN SUBAŞI (Devamla) Toparlıyorum.
BAŞKAN
Tamamlayalım.
HASAN
SUBAŞI (Devamla) Telefonla ilgili konu, ikinci el telefonları -ki
Türkiyede değeri 20-30 milyar dolar civarında olan ikinci el telefon
olduğu varsayılıyor- ortadan kaldırmaya, bunun ticaretini
engellemeye dönük bir maddeyle çok büyük bir zarar oluştuğu gibi, bir
ticareti de ortadan kaldırıyoruz. Bunun hukukla, Anayasayla
bağdaşır bir yanı yok hepimizin bildiği gibi.
Kamu-özel
iş birliği suretiyle yapılan şehir hastanelerinin durumu
nihayet fark edilmiştir; bugün, Meclisin yardımı ve
katkısıyla büyük hasarı, büyük zararı engellemenin
yolları aranmaktadır.
Bir
yıl sonra bu sistemin çalışmadığı ve büyük
sıkıntılara maruz kaldığını gördüğümüze
göre, yeni bir Anayasayla, sistem tartışmalarına devam edip
Türkiye'nin üzerine uygun, tartışarak, prova ederek sistemimizi
yeniden oluşturmalıyız.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım Sayın Subaşı.
Buyurun.
HASAN
SUBAŞI (Devamla) Bir yıl sonra, neresinden bakarsanız
bakın, hem yasama hem yürütme hem de yargının görev yapamaz hâle
geldiğini hepimiz görüyoruz. Onun için, önümüzdeki aylarda hem sistemin
hem de Anayasanın mutlaka tartışılması gerekmektedir.
Bu
duygularla, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
27nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
27nci
madde kabul edilmiştir.
28inci
madde üzerinde dört önerge bulunmaktadır, önergeleri
aykırılık derecesine göre okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 102 sıra sayılı Kanun Teklifinin 28inci maddesinin kanun
teklifi metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mahmut Celadet Gaydalı Necdet İpekyüz Murat Çepni
Bitlis Batman İzmir
Abdullah Koç Erdal Aydemir
Ağrı Bingöl
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen, Batman Milletvekilimiz Sayın Necdet
İpekyüz.
Buyurun.
(HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakika Sayın İpekyüz.
NECDET
İPEKYÜZ (Batman) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Maddeyle
ilgili konuşmama başlamadan önce, bildiğiniz gibi, geçen hafta
SETAnın medyada yaptığı fişlemelerle ilgili
konuşmuştuk ve önüne gelen basın görevlilerini, gazetecileri ve
kimi kurumları itham altına almıştı. Ve bunlardan,
Türkiye halkının, özellikle 31 Martta bütün herkesin şahit
olduğu şaibeli Anadolu Ajansı muaftı. Anadolu Ajansı
dün Twitterda bir haber paylaştı, haber şu: HDP'li
belediyeden
Sahabe İyaz bin Ganemin adını taşıyan
caddeye terör suçlusunun adı verildi.
Olay
şu: Doktor İlhan Diken
Diyarbakır Tabip Odası İnsan
Hakları Komisyonunda birlikte çalışıyorduk. İyi
hekimlik için birçok arkadaşımızla beraber çaba
harcıyorduk. Hepimizin bildiği gibi 1990lı yıllar
nasıl yıllardı? Her türlü inanç ve her türlü aidiyetten uzak
-etnik açıdan, cinsiyet açısından- Hipokrat yemini etmiş en
kutsal meslek grubudur hekimlik. Bu arkadaşımız daha sonra tabip
odası yönetimi dışında Türk Tabipleri Birliği Merkez
Konseyinde çalıştı, uzun süre Toplum ve Hekim dergisinde
çalıştı. ve peşinden yerel seçimlerde belediye meclis üyesi
seçildi, uzun süre Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinde Başkan
Vekilliğini yürüttü. Beş yıl önce kalp krizinden
yaşamını yitirdi genç yaşta.
Anadolu
Ajansının yaptığı, kutuplaşmaya tümüyle neden
olan, barışı yerle bir eden bir anlayışın
sonucudur. Doktor İlhan Diken gibiler aslında sürekli
yaşatılması gereken, örnek alınması gereken
kişilerdir, bu şekilde o olayı da söylemiş olayım.
Arkadaşlar,
şimdi, muhalefet şehir hastaneleriyle ilgili birçok kez bu kürsüde
sorunları dile getirdi ve hepimiz, büyük bir muamma olan bu
sözleşmenin hâlâ daha ne olduğunu bilmiyoruz. Meclise bir onama
getiriliyor, diyor ki: Parmaklarınızı kaldırın, bir
şeyi onaylayacaksınız. Neyi onaylayacağız? Bu
şehir hastanelerindeki sözleşmelerin bedeli dışında,
hizmetlerin ve kullanım bedellerinin artış ve inişlerinde
bir düzenleme yapacağız. Peki, neyi, nasıl düzenleyeceksiniz?
Bunu bilmiyoruz, bizden bu yetkiyi istiyorsunuz, bunu onaylamamızı
istiyorsunuz. Bunu niye istiyorsunuz? Çünkü bir usulsüzlük var,
yaptığınız bir yanlış var. Bu yanlışı,
bu sefer, bizimle paylaşmayıp düzeltme yollarına gidiyorsunuz.
Bakın, muhalefet karşıydı, sivil toplum örgütleri
karşıydı; birçok kez Mecliste de, şehir hastanesi
açılan birçok yerde de bir yığın tepki dile getirildi,
hatta açılmadan önce de bu eleştiriliyordu. Ama şimdi para
yetiştirilemiyor çünkü döviz artıyor, kriz geliyor. Plan ve Bütçe
Komisyonu -arkadaşlarımız burada- üyelerine biz şunu
sorduk: Ya, peki de siz bir anlaşma yapmışsınız; bunu
düşürmek, yükseltmek
Bu şirketler ne diyecekler, kredi verenler ne
diyecekler? Bize söylenen şu: Biz onlarla oturup konuştuk ve
konuşmamız sonucunda şu konuda anlaştık, herhangi bir
itirazları yok. İyi de siz konuştuysanız,
anlaştıysanız bu Meclise ne diyorsunuz? Diyorsunuz ki: Bizim
işimize karışmayın, sadece onaylayın. Bakın, siz
çıktığınızda mega projeler diyordunuz -mega,
bilgisayarda milyon demektir- artık mega değil, giga borçlarla
uğraşıyorsunuz, milyarlarla ifade edilen borçlarla
uğraşıyorsunuz ve milyarlarla ifade edilen bu borcu da biz
ödeyeceğiz. Türkiyedeki yasalara baktığınızda,
yasaların bir kısmında şu vardır: Kamu adına
birileri ihale yapıp rayiç bedelleri üzerinden bir sonuca gidiyorsa ve bu
saptanıyorsa, eğer rayiç bedelleri üzerinden bir ihale
verilmişse onlardan tahsil edilir, onlarla ilgili yasal işlem
yapılır. Peki, biz şimdi kimlere yasal işlem
yapacağız? Bunun günahı kimin? Kabul ediliyor zaten
yanlış yapıldığı simülasyon sonuçlarına
göre. Çünkü simülasyon sonuçlarına göre 2017de 301 milyonluk hedef
varken, biz, daha 2019 yılı için 6 milyara yakın bir para ifade
ediyoruz ve bütün bu kararların hepsi bizden saklanıyor. Ne olacak
gelecekte? Gelecekte, şehir hastaneleriyle ilgili birçok sözleşmenin
içeriğini bilmeden, şirketler, kredi verenler ve hep ismini
andığımız şirketler bu işten yararlanacaklar;
yemeğinden, güvenliğinden, sterilizasyonundan, temizliğinden,
bütün tıbbi işlemlerinden ve kira bedelinden yararlanacaklar. Bütün
bunlar ne olacak? Bizim bir an önce düzenleme yapmamız lazım.
Düzenleme neyle ilgili yapılabilir? Düzenleme şununla ilgili
yapılabilir
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım.
NECDET
İPEKYÜZ (Devamla) Bir kere bu kamu zararlarına kimler neden
olmuşsa, bunların tahsilini onlardan nasıl yapalım, bunu
konuşalım. Bu şirketlere, bunu, bu şekilde rastgele,
dövizle, hiçbir hesap yapmadan yirmi beş yıllık bir süreyle kim
vermişse onlardan hesap soralım, onu ortaya çıkaralım ve bu
sözleşmelerin normalde nasıl feshedileceğini
konuşalım. Biz feshetmeyi değil de allem edip kallem edip
bunları bir şekilde tekrar nasıl örtbas edeceğimizle
uğraşıyoruz. Bu şekilde yaparsak hepimiz vebal altında
kalırız. Bu Meclis parmak kaldırıp indirme yeri
değildir, bunların konuşulup tartışılması
gereken bir yerdir.
Hepinize
teşekkür ediyorum.
Saygılarımı
sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 102 sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 28inci maddesine sözleşme bedeli ibaresinden sonra gelmek
üzere Kamuoyuna da açıklanması koşuluyla ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Mehmet Bekaroğlu Lale Karabıyık Kamil Okyay Sındır
İstanbul Bursa İzmir
Cavit Arı Emine Gülizar Emecan Abdüllatif Şener
Antalya İstanbul Konya
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen İstanbul Milletvekilimiz Sayın Mehmet
Bekaroğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakika Sayın Bekaroğlu.
MEHMET
BEKAROĞLU (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
arkadaşlarım, bu torba yasanın 27, 28, 29 ve 30uncu maddeleri
şehir hastaneleriyle ilgili. Bildiğiniz gibi, şehir hastaneleri,
daha önce yap-işlet-devret denen, daha sonra ismi
değiştirilen, kamu-özel iş birliği diye ismi inceltilen
bir proje. Kamu-özel iş birliği sadece şehir hastanelerinde
değil, kara yollarından enerjiye kadar birçok projede kullanılan
bir finansman modeli.
Değerli arkadaşlarım, bu model, yıllardan beri
Türkiyeye Yeni bir finansman modeli, bir kuruş para harcamadan milyar
dolarlık işler yapacağız. diye, hani bir tip
cambazlık olarak, büyülü bir şey olarak anlatıldı. Önce
Bürokrasi engelliyor. dendi ve değişik yasalarda
değişiklikler yapılarak bu bürokrasi engeli
kaldırıldı ve 2009dan bu yana hayata geçirilmeye
çalışılıyor. Bu çerçevede çok sayıda şehir
hastanesi de ihale edildi, bir kısmı bitti, çalışmaya
başladı.
Burada dikkat edilecek bir şey var: 2023e kadar 325 milyar
dolarlık yatırım bedeli öngörülüyor. Bugüne kadar 58,6 milyar
dolarlık yatırım bedeli söz konusu ama bugün bu yasayla yasal
bir önem kazanan, resmîleşen sözleşme değeri de 130 milyar. Ne
demek bu, biliyor musunuz arkadaşlar? Özellikle Adalet ve Kalkınma
Partisi milletvekillerine söylüyorum: Türkiye 58,6 milyar dolarlık yatırıma
karşılık ileride alacağı 130 milyar dolar gelirden
vazgeçiyor. 2023e kadar da 325 milyar dolarlık -tabii, bu olur, olmaz,
ayrı bir şey- bir öngörüsü var.
Ne yapılıyor burada arkadaşlar? Burada, bir defa, bu
ihaleyi alan firmalara, kişilere, her neyse, iki konuda garanti veriliyor:
Bunlardan bir tanesi, kredi garantisi veriliyor, devlet krediye kefil oluyor.
İkincisi ise hizmet garantisi yani Sen bu yatırımı yap,
ben sana -sadece hizmet değil, bir de kira- şu kadar kira
Ve şu
kadar da senden hizmet alacağım. Eğer bu hizmeti almazsam...
İşte, diyelim senede 30 bin MR çekilmedi, 15 bin çekildi;
Kalanın parasını tamamlayacağım. diyor ve
bunların hepsi de euro cinsinden.
Şimdi,
bunlara karşı çıkanlar suçlandı Her şeye
karşı çıkarlar zaten, bunlar komünist kardeşim, her
şeye hayır diyorlar. denildi. Şimdi öyle bir noktaya gelindi
ki şehir hastanelerinde, hiç abartmıyorum, kilosunu 80 kuruşa
aldığımız karpuzun çöpünü, kabuklarını atmak için
1 lira harcamaya başladık değerli arkadaşlarım. Niye
böyle oldu? Çünkü dolar, euro yani döviz kuru acayip bir şekilde
fırladı, altından kalkılmaz bir hâle geldi ve bu yasa
düzenlemesiyle sözleşme bedeli diye bir kavram getirildi, baştan
olması gereken şey oldu ve en önemlisi, bu kapsamdaki sözleşme
değişikliklerinde, sözleşme bedelinin artırılmaması
kaydıyla, kullanım bedeli ve hizmet bedeli artırmak veya
azaltmak suretiyle
Değerli
arkadaşlarım, sözleşme bedeli artırılmayacak,
değişmeyecek ama ne demek sözleşme bedeli? Bugünkü para
karşılığında eğer biz işletseydik yani
devlet kredi bulsaydı, devlet finanse etseydi, devlet yatırım
yapsaydı şu kadar sene sonra oradan elde edeceği bedel. Bu
bedel değişmemek kaydıyla biz kira bedeli ile hizmet alım
bedelinde değişiklikler yapacağız. deniliyor. Nasıl
kullanacak bunları, çok fazla kimse bilmiyor değerli
arkadaşlarım. Şimdi ne deniliyor? Şimdi deniliyor ki: Biz
bunları yaptık ama yanlış yaptık, düzelteceğiz.
Düzeltebilecekler mi; uluslararası tahkimlere mi gidecek, nereye gidecek; bu
konuyu da bilmiyoruz yani elimizde bir ateş topu var, bunu nereye
koyacağımızı bilmiyoruz değerli
arkadaşlarım.
Şimdi,
Hükûmetin bulmuş olduğu bu model, aslında, sıfırı
tüketmenin bir şeyi. Bölüm üzerindeki konuşmamda da ifade
etmiştim öğleden sonra, siz dünya kadar kaynak kullandınız
değerli arkadaşlar, hiçbir kaynak falan kalmayınca bu modeli
buldunuz yani gelecekteki gelirlerden vazgeçerek şimdi vermeye
başladınız. Bu, bir şekilde iflasın
Bakın, bütün
dünya bunlardan vazgeçti değerli arkadaşlarım. Niye vazgeçti?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Bekaroğlu.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) Çünkü yıllara göre, eğer bu
yatırımı devlet yapsaydı çok daha kârlı
olacağından dolayı bunlardan vazgeçti. Bir başka şey
daha var; bu sizin için çok şaibeli, değerli arkadaşlarım:
Bu sebeple, yandaş -yani bilindik, tanıdık, neyse- çevrelere,
şirketlere kaynak aktarmak için gerekli olmayan projeler hayata geçirildi
deniliyor. İddiadır bu, ben de aynı kanaatteyim, özellikle
şehir hastanelerinin büyük çoğunluğu... Bakın, ben
Rizeliyim, Rizeye yatırım yapılmasını istiyorum.
Rizede çok güzel 2 tane hastane var, bir tane hastanesi beş, altı
senelik hastane değerli arkadaşlarım. Şimdi, bu 2 hastane
biri üniversite hastanesi, biri devlet hastanesi- dururken deniz dolgusu
yapılarak -Rizeye yatırım olmasın ister miyim- 600
yataklı şehir hastanesi yapılıyor değerli
arkadaşlarım. Peki, ne olacak bu yeni hastaneler? Buraya satın
alma garantisi vermişsiniz. Peki, eski hastaneler ne olacak? Ankarada
olduğu gibi önemli, tarihî hastaneler kapatılıyor, insanlar
oraya zorla MR çektirilmeye götürülüyor. Bu, aynı zamanda, yandaşa
kaynak ayırmaktır.
Saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 102 sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi'nin 28inci maddesinin (p) bendinin aşağıdaki
şekilde düzenlenmesini arz ve teklif ederim.
Dursun Ataş Orhan Çakırlar Aydın Adnan Sezgin
Kayseri Edirne Aydın
Behiç Çelik Arslan Kabukcuoğlu
Mersin Eskişehir
p)
Sözleşme bedeli; Sözleşme kapsamında işletme dönemi boyunca
yükleniciye ödenecek kullanım bedeli ile hizmet bedelinin
toplamının yönetmelik çerçevesinde hesaplanan net bugünkü
değerleri üzerinden elde edilen toplamını,
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen, Eskişehir Milletvekilimiz Sayın Arslan
Kabukcuoğlu. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz
beş dakika Sayın Kabukcuoğlu.
ARSLAN
KABUKCUOĞLU (Eskişehir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri, görüşülmekte olan torba yasa teklifi hakkında söz
almış bulunmaktayım.
Bir düşünür Ölüm ve vergi dışında hiçbir şey kesin değildir. demiştir. Bu sözlerden verginin mali bir gereklilik olduğunu, eğitim, sağlık, ulaşım gibi hizmetlerin sağlanabilmesi için toplanmasının zorunlu olduğunu anlıyoruz. Verginin bunlar dışında da önemli fonksiyonları olduğunu biliyoruz. Vergi, bir sektörün, bir iş alanının ya da ekonominin genelinin büyümesini etkileyen bir politika aygıtıdır. Verginin ayrıca sosyal bir fonksiyonu vardır; sosyal adaletin sağlanmasında, gelir eşitsizliğinin giderilmesinde, çevreye ve sağlığa zararlı olabilecek faaliyetlerin azaltılmasında rol oynar. Burada bize düşen hayati bir sorumluluk vardır. Her bir kanun maddesini ele alırken verginin hangi amaca hizmet ettiğini iyi düşünmeliyiz. Ayrıca, popülist politikalardan, belli kesime yarayacak ama halkın adalet duygusunu zedeleyecek kanunlardan kaçınmalıyız. Kanun maddelerindeki herhangi bir belirsizlik tek bir kişinin inisiyatifiyle gelecekte keyfî uygulamaların yolunu açacaktır. Bu keyfî politikalar ne ekonomiyi iyiye götürür ne de sosyal adalet duygusunu pekiştirir; sadece belli kesime rant sağlar ve kayıt dışılığı artırır. Kanundaki belirsizlikleri en aza indirgeyip verginin kimden ve nasıl alınacağını konuşmalıyız. Verimli çalışan ve ekonomik büyümeyi sağlayan sektörler ile verimsiz çalışan sektörlere uygulanacak politikaları iyi ayırt etmeliyiz. Bunu yapmazsak, son on yedi yılda olduğu gibi, halkın bir kesimi haksız şekilde zenginleşirken bir kesimi fakirleşmeye devam eder. Özetle, burada özellikle ucu açık gibi görünen her türlü kanun maddesini dikkatle düşünmeli ve tartışmalıyız.
Verginin de ölüm kadar kesin olması, iyi çalışan devlet mekanizmasının temel göstergelerindendir; ayrıca, ülkede yaşayan dezavantajlı grupların çıkarınadır, böyle de olmalıdır. Siz, yandaş bir inşaat şirketinin 425 milyon Türk lirası vergi borcunu silmekle dezavantajlı grubun refahını topluma küfreden bir şirket sahibine bağışladınız.
AK PARTİ hükûmetleri döneminde kamu kaynaklarının fütursuzca tüketilmesi sonucu kamu-özel iş birliğiyle yapılan yatırımlar sürekli artmaktadır. Köprülerde, otoyollarda ve tünellerde araç geçiş garantisi verilerek başlayan, yirmi-otuz yıla varan borçlandırma modeli en son şehir hastaneleriyle karşımıza çıkmaktadır. Örneğin, Eskişehirde 2 tane devlet hastanesi ve 1 tane de askeriyeden devralınmış olan 600 yataklı hava hastanesi olduğu hâlde, hava hastanesi hiç çalıştırılmadı, atıl hâle getirildi; devlet hastanesinin biri kapatıldı, biri çalışıyor, bir şehir hastanesi kuruldu. Burada amaç, hayalî bir yatırıma hasta sağlamak ve devlet tarafından sübvansiyon sağlamaktır. Şehrin kilometrelerce dışındaki hastaneye hastaların taşınması da ayrıca işin zahmeti ve cabasıdır.
Biz de burada, bilmediğimiz bir kanun üzerinde tartışmaktayız. Şehir hastaneleri kanunu zannedersiniz ki atom bombası, zannedersiniz ki riskli nükleer bir madde, zannedersiniz ki stratejik bir madde. Eskişehir Şehir Hastanesi için söylüyorum: Garanti Bankasıyla, İş Bankasıyla ve müteahhit firmayla Londrada yapılan bir anlaşmayla yürürlüğe konulmuş, burada anlaşmazlık durumunda Londra mahkemeleri yetkili kılınmış; bu bir garabettir, bir hilkat garibesidir.
4
kişilik bir ailenin yoksulluk sınırının 6.542 lira
olduğu, açlık sınırının 2.008 Türk lirası
olduğu, işsiz nüfusun geçen yıla göre 1 milyon artıp 4,5
milyona ulaştığı, döviz kurunun fırlamak üzere her an
tetikte beklediği, enflasyonunun kontrolden çıktığı
ekonomimizde, dezavantajlı gelir grubunun sırtındaki yükü
artıracak politikalardan kaçınmalıyız.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayalım, buyurun.
ARSLAN
KABUKCUOĞLU (Devamla) Ekonomimizdeki bu sorunlar maalesef, öncelikle
dezavantajlı kesimin refahını etkiliyor.
Bu
kanunda, bu saydığım prensiplerden ekonominin büyüme
fonksiyonunun yetersizliği, verginin sosyal fonksiyonunun dikkate
alınmaması, popülist politikaların takip edilmesi, keyfî
uygulamalar vardır, tek bir kişinin insiyatifine bırakmalar
vardır. Bunlar bize ileride ekonomik olarak yük getirecek, milletimize yük
getirecek, özellikle dezavantajlı kesimin refahını
bozacaktır.
Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 102 sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 28inci
maddesiyle 6428 sayılı Kanunun 1inci maddesinin (2)nci
fıkrasına eklenen (p) bendine bedeli ile ibaresinden sonra gelmek
üzere mecburi ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Muş Nevzat Şatıroğlu Mehmet Doğan Kubat
İstanbul İstanbul İstanbul
Abdullah Güler İmran Kılıç Fehmi Alpay Özalan
İstanbul Kahramanmaraş İzmir
Recep Özel
Isparta
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
Gerekçeyi
mi okutuyoruz?
MEHMET
DOĞAN KUBAT (İstanbul) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle madde metninde yer alan "hizmet bedelinin kapsamının netleştirilmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler Kabul etmeyenler Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 28inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler Kabul etmeyenler 28inci madde kabul edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, 29uncu madde üzerinde üç önerge bulunmaktadır, önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 102 sıra sayılı Kanun Teklifinin
29uncu maddesinin kanun teklifi metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Murat Çepni Mahmut Celadet Gaydalı Necdet İpekyüz
İzmir Bitlis Batman
Abdullah Koç Erdal Aydemir Erol Katırcıoğlu
Ağrı Bingöl İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL
(İstanbul) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen İstanbul Milletvekilimiz
Sayın Erol Katırcıoğlu. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika.
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın vekiller, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi bu madde 29la, bir madde değişikliği esas
itibarıyla, bir fıkra eklenmesi isteniyor. Bunu birazdan
konuşacağız vaktimiz elverdiği ölçüde. Fakat asıl
önemlisi, Plan ve Bütçe Komisyonunda ilgili ve yetkili bürokratları da
dinledikten sonra, anlaşılan o ki kamu-özel iş birliğiyle
yapılan şehir hastanelerinin sözleşmelerinde problem var. Bu
problemin ne olduğunu da bilmiyoruz çünkü bize Ticari sır. dediler
ve nasıl olduysa bilemiyorum, bizim itirazlarımıza rağmen
örnek bir sözleşmenin bizim tarafımızdan görülmesi mümkün
olmadı. O sebeple de bu sözleşmeleri tam olarak bilemiyoruz ama
buradan şunu söyleyebilirim. Yani bu yetkili arkadaşların bize
açıklamaya çalıştıkları şey şuydu: Özellikle
kurların sıçradığı, olağanüstü
sıçradığı sürede aslında zarar ettiklerini,
sözleşme gereği olarak zarar ettiklerini ve dolayısıyla da
bir daha olmamak üzere bu önlemi almaya çalıştıklarını
söylediler. O maddeyi okuyayım size kısaca. Diyor ki Bu kapsamdaki
sözleşme değişikliklerinde, sözleşme bedelinin
artırılmaması kaydıyla kullanım bedeli veya hizmet
bedeli artırılmak veya azaltılmak suretiyle
değiştirilebilir. Sözleşme bedeli, net bugünkü değer
dikkate alınarak belirlenir ve net bugünkü değer hesaplanmasına
ilişkin esaslara yönetmelikte yer verilir. Yani diyor ki: Tabii ki
sözleşmeyi değiştirmek mümkün değil, tahkime gitmesi
gerekiyor ve başka bir sürü sorun çıkaracak. Dolayısıyla da
olağanüstü olarak görülen kur değişiklikleri olduğunda, bir
anlamda kullanım bedeli ile hizmet bedelinin net bugünkü değeri
üzerinden bir pazarlık yapma alanı kendilerine açmak istiyor bu
arkadaşlar.
Fakat
ben daha başka bir konuya buradan bağlantılı bir şey
söylemek istiyorum arkadaşlar. Benim anladığım
kadarıyla, Adalet ve Kalkınma Partisi ideolojik olarak neoliberal
politikaları benimsiyor fakat özellikle 2009, 2010dan sonra devleti daha
fazla işin içine sokmaya çalışıyor. Evet, olabilir çünkü
gerçekten de bakarsanız uluslararası tartışmalara bu
konuyla ilgili olarak, serbest piyasa ekonomisiyle ilgili olarak giderek
yükselen bir güvensizlik var ve onun yerine iradi kararların yani devlet,
kamu kararlarının getirilmesine ilişkin bir anlayış da
giderek kabul görüyor. Dolayısıyla da bu çerçevede makul gelebilir.
Fakat
arkadaşlar, çağımızda önemli, farklı bir
değişiklik var ki -benim gördüğüm kadarıyla- Adalet ve
Kalkınma Partisi bunu tam olarak kavrayamıyor. Nedir diye soracak
olursanız, söyleyeyim: Arkadaşlar, önemli kararlarda sizin parti
olarak veya yürütme olarak alacağınız kararlar meşru
olmayabilir. Yani insanlar artık kendi hayatlarını önemli ölçüde
etkileyeceğini düşündükleri kararlarda kendilerinin dahli
olması, kendilerinin de görüşlerinin alınmış
olmasını talep ediyorlar.
Şimdi,
arkadaşlar, şehir hastaneleri diye bir şey geldi gündemimize.
Evet, güzel. Fakat arkadaşlar, ne kadar tartışıldı bu?
Yani düşünün, biz sözleşmeyi istiyoruz, bizim herhâlde doğal
olarak hakkımız olması lazım; bize resmen, açıkça,
Plan ve Bütçe Komisyonunda Bakan Yardımcısı Efendim, ticari
sırdır, gösteremeyiz, veremeyiz. dedi. Şimdi, arkadaşlar,
böyle olmaz. Bakın, böyle olmaz. Ben iddia ediyorum, 2011den sonra Adalet
ve Kalkınma Partisi giderek ekonomide merkezî kararlar almak üzere
davranıyor. Hele hele bir yıldan beri, Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemi geldiğinden beri de bu kararlar daha da merkezî hâle
gelmiş oldu. Ben zaman zaman, çıktığımda bir cümle
sarf etmeye çalışıyorum, özellikle bu toprakların
tarihinden bir referansla bunu söylemeye çalışıyorum: İbni
Haldundan beri merkezîleşme daima kırılganlık demektir.
Bugünkü kırılganlığımız, bugünkü kriz hâlimiz de
-her ne kadar hâlâ kabul edilmemiş olsa bile sizin tarafınızdan-
bunun göstergesidir. Dolayısıyla da burada soru olarak
Bu
sözleşmeyi göremeden, görmeden nasıl yapılması
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
EROL
KATIRCIOĞLU (Devamla) Hemen bitireceğim.
BAŞKAN
Tamamlayalım.
EROL
KATIRCIOĞLU (Devamla)
ne yapılması gerektiğiyle ilgili
olarak bir şey söyleyemeyeceğiz, söyleyemiyoruz ama şunu
söylememiz galiba makul olur: Burada muhtemelen, gözüken o ki bu
pazarlıkta bedellerle ilgili olarak, kullanım bedeli ile hizmet
bedeli arasında hizmet bedelinin aleyhine, kullanım bedelinin lehine
olmak üzere bir değişiklik olacaktır dolayısıyla da
sözleşmeye rağmen, aslında sözleşmede
artırmadıkları hâlde, esasında bir biçimde bir para
transferi gerçekleşmiş olacaktır diye düşünüyorum ve bu da
bu sorunu çözmeyecek.
Son on
beş saniyem var, bir şey daha söyleyeyim arkadaşlar: Bu
sözleşmelerde kur riskini Hazine almış durumda ama öyle bir
dünyaya gidiyoruz ki arkadaşlar, bu kur riski giderek daha da büyüyecek.
Dolayısıyla da bu sözleşmeleri daha radikal bir şekilde
gözden geçirmemiz lazım. Yoksa emin olun, daha sonra daha büyük bedeller
ödeyeceğiz.
Saygılar
sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 102 sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 29uncu maddesinin aşağıdaki şekilde
düzenlenmesini arz ve teklif ederim.
Yavuz Ağıralioğlu Hüseyin Örs İmam Hüseyin Filiz
İstanbul Trabzon Gaziantep
Ayhan Erel Zeki Hakan Sıdalı
Aksaray Mersin
6428
sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin dokuzuncu fıkrasında yer
alan "değiştirmemek ibaresi "artırmamak
şeklinde değiştirilmiş ve fıkraya birinci cümleden
sonra gelmek üzere aşağıdaki cümleler eklenmiştir.
"Bu
kapsamdaki sözleşme değişikliklerinde, sözleşme bedelinin
artırılmaması kaydıyla kullanım bedeli veya hizmet
bedeli artırılmak veya azaltılmak suretiyle
değiştirilebilir. Sözleşme bedeli, net bugünkü değer
dikkate alınarak belirlenir ve net bugünkü değer hesaplanmasına
ilişkin esaslara yönetmelikte yer verilir. İdare tarafından
gerekli görülmesi halinde yükleniciye ödenecek kullanım bedeli ödemelerine
ilişkin Türk lirası cinsinden alt ve üst limitler sözleşme
değişikliği düzenlemelerine uygun olarak belirlenebilir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Aksaray Milletvekilimiz Sayın Ayhan Erel.
Buyurun
Sayın Erel. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz
beş dakika.
AYHAN
EREL (Aksaray) Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri,
yüce Türk milleti; Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
29uncu maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Görüştüğümüz
bu 29uncu madde, ticari sır olduğu gerekçesiyle halktan gizlenen
şehir hastaneleri sözleşmelerinde sözleşme bedeli ifadesinin
yer almadığının, kamu-özel iş birliği
çerçevesinde yapılan şehir hastanelerinin ve bu sözleşmelerinin
kamuyu zarara uğrattığının ve dolar kuru başta
olmak üzere belli parametrelerin hesaba
katılmadığının, kamu-özel iş birliği
yöntemiyle Türkiye genelinde yapılan şehir hastaneleriyle ilgili
düzenlemede devletin milyarlarca lira zarar etmesine sebep olduğunun,
dövizin aşırı yükselmesi üzerine şirketlere fazladan para
ödemek zorunda kalındığının, sağlık
yönetiminin öngörüsü zayıf ve liyakatsiz kişilerin elinde
olduğunun bir göstergesidir. Teklif kabul edilirse, alelacele, belki
bilerek ve isteyerek yapılan bu skandal sözleşmenin düzeltilmesiyle,
artan döviz kurundan dolayı kamunun zarara
uğratılmasının önüne geçilecektir.
Ayrıca,
devletimizin şehir hastanelerinde Türk lirasıyla değil de neden
dövizle kira bedeli ödediğini tüm vatandaşlarla birlikte biz de
anlamış değiliz. Yerli ve millî olduğunu, enflasyonla
mücadele ettiğini iddia eden ve Türk lirasını güçlendirmek
isteyen bir iktidarın sağlık ödemelerini döviz bazında
yapmasını, açıkçası, anlamakta güçlük çekiyoruz.
Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan Türk lirası
dururken hâlâ dolarla hareket edecek olursanız, kusura bakmayın,
takkeleri değişiriz. Burası Türkiye, buranın parası
Türk lirası. Dövizi, altını olan gitsin, bozdursun, Türk
lirası alsın. demedi mi? Neden sözleşmeler yapılırken
Sayın Cumhurbaşkanının bu talimatları dikkate
alınmıyor? Bunu da Türk halkı adına sizlere sormak
istiyoruz.
Değerli
milletvekilleri, şehir hastanelerinin kâr amacıyla
işletilmesinden dolayı, şirketlerin daha fazla para kazanmak
uğruna yersiz işlemler yaptığı konusunda
vatandaşlardan şikâyetler almaktayız. Artık şehir
hastanelerinin, yüksek kâr amacı gütmelerinden dolayı, amacın
insan sağlığından çıkıp kâra odaklanan
şirketler hâline geldiği bir gerçektir. Bu konunun bir an önce
çözülmesi gerekmektedir.
Hükûmet,
2018 yılı içinde, garanti araç nedeniyle, vatandaşın
geçmediği köprü ve otoyollar için 3,6 milyar TL ödeme yaptıysa,
vatandaşın gitmediği hasta garantili şehir hastaneleri için
2,6 milyar TL ödeme yapmış ise bu paraların tamamı yine
vatandaşın ödediği vergilerle karşılanacaktır
yani yük gene vatandaşımızın omuzlarına binecektir.
Şehir
hastanelerine giden vatandaşlarımızın yoğun
şekildeki şikâyetleri ise: Şehir hastanelerinde bölümler
arasındaki mesafelerin uzaklığı sağlık hizmetleri
sunumunda önemli engeller çıkarmakta, yakın ilişki içinde olması
gereken birimler arasında uzun koridorlar ve katedilmesi gereken uzun
mesafeler var. Bu durum sağlık hizmetlerinin aksamasına neden
olmaktadır.
Tabii ki konumuz sağlık olunca, seçim bölgem güzel
Aksarayımızda da yaşanan onlarca sağlık problemi var.
İki yıl önce hizmete giren Eğitim ve Araştırma
Hastanesine maalesef, bugüne kadar yeterli sayıda doktor ataması
yapılmamıştır. Aksaray Eğitim ve Araştırma
Hastanesinin bina ve fiziki şartlarındaki olumsuzluklar hâlâ
giderilmemiştir. Daha önemlisi, burada insanlarımızın
dertlerine deva olacak hekimler yoktur; çocuk doktoru, çocuk kardiyoloğu,
çocuk psikoloğu, onkoloji uzmanı, kadın hastalıkları
doktoru, nefroloji uzmanı, plastik cerrah, göğüs cerrahı gibi
hayati önem taşıyan doktorlarımız maalesef, Aksarayda
yoktur. Zaten geçim sıkıntısı içerisinde bulunan, ekonomik
yönden yeteri kadar kuvvetli olmayan Aksaray halkının özel
hastanelerde tedavi olması mümkün değildir. Yine, ilçelerimizdeki
hastanelerimizde de maalesef, uzman doktor bulunmamaktadır. Sultanhanı
ilçemizde de hastane bulunmamaktadır.
Aksarayda ve ülkemiz genelinde sağlıkta yaşanan
sorunların son bulması dileğiyle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 102 sıra sayılı Gelir Vergisi
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 29uncu maddesine aşağıdaki cümlenin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Emine Gülizar Emecan Kamil Okyay Sındır Mehmet Bekaroğlu
İstanbul İzmir İstanbul
Abdüllatif Şener Cavit Arı Lale Karabıyık
Konya Antalya Bursa
Söz konusu
sözleşme bedeli, kullanım ve hizmet bedelinin değiştirilme
usul ve esasları ile değişimde kullanılacak hesaplama
yöntemleri Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Sağlık
Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle müştereken
tespit olunur.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Teklifin
29uncu maddesinde yer alan düzenlemeyle, Sağlık
Bakanlığı tarafından yapılan şehir hastaneleri
sözleşmelerindeki hükümler değiştirilmekte ve sözleşme
bedeli Türk lirasına çevrilerek kullanım bedeli ve hizmet
bedellerinin yeniden belirlenebilmesinin yolu açılmaktadır.
29uncu
maddeyle 6428 sayılı Kanunun 4üncü maddesinin (9)uncu
fıkrasında yer alan hükümde yapılan değişiklik ve
ilavenin gerekçesi Sağlık Bakanlığı tarafından
kamu-özel iş birliği modeli çerçevesinde gerçekleştirilen
projelerde kamu tarafından ödenecek kullanım bedeli ile hizmet bedeli
ödemeleri mevcut sözleşme hükümleri gereğince döviz kuru ve enflasyon
oranındaki artışlara uygun olarak belirlenmektedir. Maddeyle,
söz konusu bedellere ilişkin mevcut hesaplama formülleriyle ortaya
çıkan kullanım bedelleri ile hizmet bedellerinin cari ekonomik
koşullara göre kamu lehine revize edilebilmesi imkânı sağlanmaktadır.
Bu doğrultuda, sözleşme dönemi boyunca yapılacak toplam
sözleşme bedeli ödemelerinde meydana gelebilecek aşırı
düzeydeki artış riskinin engellenmesi ve kamu yararı esas
alınarak sözleşmenin tarafları arasında mutabakat
sağlanmak suretiyle toplam kullanım bedeli veya hizmet bedeli
ödemelerinin azaltılmasının yolunun açılması
hedeflenmektedir. Bu çerçevede, belirtilen şartların
oluşması hâlinde bakan onayıyla sözleşme değişikliği
yapılabilecektir. şeklinde açıklanmaktadır.
Sözleşme bedelini artırmamak kaydıyla kullanım veya hizmet bedelinin artırılması veya azaltımının nasıl olacağı teklif metninde yer alan hükümlerden ve gerekçeden anlaşılamamaktadır. Bu değişiklik aynı zamanda, şehir hastaneleri modelinin iflas ettiği ve kamunun sözleşme şartlarını revize etmeye yönelik hamle yapması anlamına gelmektedir. Bu değişikliklerin tahkim hükümleri çerçevesinde ilgili firmalar tarafından uluslararası tahkime götürülüp götürülmeyeceği bilinmemektedir. Eğer böylesi bir başvuru ihtimali yok ise bu sözleşme koşullarının daha ilk başlarda oldukça kamu aleyhine hükümler içerdiği veya sözleşme hükümlerinin kısa bir uygulama sonucunda bariz olarak kamu aleyhine sonuçlar doğurduğunun fark edilmesiyle izah olunabilir.
Söz konusu revize işlemleri şehir hastaneleri modelinin yanlışlarını ortadan kaldırmamaktadır. Hâlen ticari sır gibi saklanan sözleşmelerin kamuoyuyla paylaşılması gerekmektedir. Komisyondaki görüşmelerde de sözleşmenin içeriğine girilmemiş, farazi rakamlara dayanan simülasyonlar Komisyon üyeleriyle paylaşılmıştır.
2019 yılı Haziran ayı itibarıyla yapımı tamamlanan ve işletmeye açılan 9 adet şehir hastanesi için yapılan kira ve hizmet ödemelerinin ayrıntısının hastane başına ayrıntılı olarak paylaşılması, konunun gerekiyorsa Türkiye Büyük Millet Meclisinde kurulacak bir araştırma komisyonu marifetiyle incelenmesi gerekmektedir.
Bu nedenle, verilen önergeyle konunun daha iyi tartışılıp karara varılmasını ve şeffaflığı teminen Hazine ve Maliye Bakanlığıyla müştereken yönetmelik hazırlanması yönünde maddeye ilave yapılmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler Kabul etmeyenler Önerge kabul edilmemiştir.
29uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler Kabul etmeyenler 29uncu madde kabul edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, 30uncu madde üzerinde bir adet önerge bulunmaktadır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 102 sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Teklifinin 30uncu maddesine aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Mehmet Bekaroğlu Cavit Arı Abdüllatif Şener
İstanbul Antalya Konya
Lale Karabıyık Fikret Şahin Kamil Okyay Sındır
Bursa Balıkesir İzmir
Sözleşme
bedelleri, kullanım ve hizmet bedellerinde yapılan tüm
değişiklikler şehir hastanesi bazında kamuoyuna
açıklanır
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen, Balıkesir Milletvekilimiz Sayın Fikret
Şahin. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakikadır.
FİKRET
ŞAHİN (Balıkesir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama
başlamadan önce, Kuzey Irakta şehit olan diplomatımıza
Allahtan rahmet, yakınlarına başsağlığı ve
sabır diliyorum.
Efendim,
tabii, bu görüştüğümüz yasa teklifi âdeta sağlık
alanında da aldatılmışlığın bir itirafı
niteliğinde. Yasa teklifiyle diyorsunuz ki: Kamu-özel iş
birliğiyle yaptırdığımız ve kira bedellerini
dövizle ödediğimiz şehir hastanelerinde kamuyu olağanüstü bir
şekilde zarara uğrattık ve biraz olsun bu zararı telafi
etmek amacıyla sözleşme bedeli adı altında bir üst limit
getirmeye çalışıyoruz. Ve yine bu konuştuğumuz maddeyi
de geriye doğru işleterek daha önce yapılmış olan
sözleşmelerde de geçerli hâle getirmeye çalışıyoruz.
Tabii,
bu yasa teklifinde bir tane itiraf yok, birden fazla itiraf var. Bakın,
ilk itiraf şu: Şehir hastanelerinin kiralarının dövizle
ödendiğini itiraf ediyorsunuz. Milletimize dönüp Ülkemizin dövize
ihtiyacı var, yastık altıdaki dövizlerinizi bozdurun.
diyorsunuz, yerli ve millî olduğunuzu iddia ediyorsunuz, Türk lirasını
güçlendireceğinizi söylüyorsunuz, enflasyonla topyekûn mücadele
ettiğinizi iddia ediyorsunuz; sonra da dönüyorsunuz ve dövize endeksli
hastane sözleşmeleri yapıyorsunuz, halkımızın
aldığı sağlık hizmeti üzerinden dövizle dışarıya
kaynak aktarıyorsunuz. Tabii, sormak istiyorum ben sizlere: Bu, büyük bir
çelişki değil midir; burada samimiyet var mıdır?
Yine,
diğer, ikinci bir itiraf ise şu: Ticari sır bahanesiyle
şehir hastanelerinin işletme sözleşmelerini neden
açıklamadığınızı da burada itiraf etmiş
oluyorsunuz çünkü sözleşmeleri açıklayamıyorsunuz. Şehir
hastaneleri üzerinden bağladığınız hortumla kamu
kaynaklarını döviz bazında dışarıya doğru
aktarıyorsunuz, kamuyu muazzam şekilde zarar ettiriyorsunuz. Yine,
sormak istiyorum: Bu kamu zararının sorumluluğu kimde ve sorumlu
olanlar bu konuda hesap verecekler mi?
Diğer bir konu ise ticari sır olduğu söylenilen şehir hastanelerinin işletme sözleşmeleri. Bu sözleşmelerin içerikleri neden saklanıyor? Bir bürokrat, hatta sözleşmenin tarafı olan ticaretle uğraşan kişiler, bir memur dahi bu sözleşmenin içeriğini bilirken milleti temsil eden milletvekilleri bu sözleşmenin içeriğini neden bilemiyor? Ben özellikle bu konuya dikkat çekmek istiyorum ve özellikle iktidar partisi milletvekilli arkadaşlarıma seslenmek istiyorum: Milletten kaçırılan nedir, ticari sır bahanesiyle sözleşmelerin içeriği neden açıklanmıyor? Eğer bu açıklanmıyorsa demek ki kamu kaynakları har vurup harman savruluyor, sizler de bunlara göz yumuyorsunuz. Benim isteğim, millet adına bir milletvekili olarak bu şehir hastaneleri sözleşmelerinin zaman kaybedilmeden bir an önce açıklanmasıdır. Dolayısıyla da Türkiye Büyük Millet Meclisinin denetim yetkisini de yerine getirmemizi sağlayacaktır bu açıklama.
Yine, üçüncü bir itiraf da sağlık yönetimindeki öngörü zayıflığı. Bu da sağlık yönetiminin liyakatsiz kişilerin elinde olduğunu gösteriyor. Bu kanun teklifinin önümüze gelmiş olması, yanlış ve yetersiz sözleşmelerin revize edilme çabaları, kanun uygulamalarının geriye dönük olarak işletilmesi zaten bunun bir ispatı. Genel olarak sağlık sistemini değerlendirdiğimiz zaman kamu-özel iş birliği modeliyle sağlık alanında yapılacak yatırımların uygun olmadığını görüyoruz. Bu modelle sağlık hizmetleri kamusal hizmet alanı olmaktan çıkmış, âdeta para kazanılacak ticari bir hizmet alanı hâline gelmiştir. Yap-kirala-işlet şeklinde yapılmış olan şehir hastanelerinde hizmetin odak noktası insan sağlığı değil, hastane şirketlerinin kâr etmesi hâline gelmiştir. Hatta her 1 şehir hastanesine ayrılan kaynakla aynı şekilde, aynı miktarda 8 tane hastane yapılabileceğine dair hesaplamalar da vardır.
Ayrıca bu hastanelerin devasa büyüklükte olması sağlık çalışmasının esasını oluşturan ekip çalışmasını bozmuştur. Başta hekimler olmak üzere, hem hastane çalışanları hem de sağlık hizmeti alan hastalarımız bu hastanelerden memnun değildir.
Özetle, bu sistem, şehir hastaneleri sistemi insanımızın sağlığına da zararlıdır. Bir an önce bu sistemden vazgeçilmesini şiddetle tavsiye ediyorum.
Efendim, sözlerime son verirken iktidar yetkililerine şöyle tavsiyede bulunacağım
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FİKRET
ŞAHİN (Devamla) Bitirmek üzereyim Sayın Başkan.
BAŞKAN
Toparlayalım.
FİKRET
ŞAHİN (Devamla) Efendim, sözlerimi şöyle
tamamlayacağım, iktidar yetkililerine şöyle sesleniyorum:
Şehir hastanelerinin kira ödemelerinin zaman kaybetmeden Türk
lirasına çevrilmesini tavsiye ediyorum ve bunu şiddetle öneriyorum.
Eğer Yerliyiz ve millîyiz. diyorsanız, eğer kamudan yana bir
sağlık hizmetinden yanaysanız bunları mutlaka Türk
lirasına çevirmeniz gerekmekte.
Yine,
hatta konuyu daha ileri bir noktaya taşıyacağım: Bu
hastaneleri şirketlerden alıp artık kamuya mal etmemiz gerekiyor
yani şirketlere kira veya hizmet bedeli aktaracağımıza bu
hastaneleri satın alalım ve tamamen kamunun kullanımına
sunalım. Bunu daha önceki yılarda insanlarımız,
halkımız yapmıştı. Gerekirse kaynak konusunda
halkımızdan da destek isteyelim, kampanyalar düzenleyelim.
İnsanlarımız geçmişte olduğu gibi bundan sonra da
sağlık tesislerine sahip çıkacaklardır.
Efendim,
sözlerimi bu kanun teklifinin ülkemiz ve milletimize hayırlı
olmasını dileyerek sonlandırıyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum, sağ olun. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
30uncu
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
30uncu madde kabul edilmiştir.
31inci
madde üzerinde bir önerge bulunmaktadır, önergeyi okutup işleme
alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 102 sıra sayılı Kanun Teklifinin
çerçeve 31inci maddesiyle 6446 sayılı Kanuna eklenen geçici 25inci
maddenin (1)inci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"(1) Bu Kanunun 14 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendinde yer alan faaliyetler kapsamındaki
bağlantı anlaşması süreleri; çağrı mektubu
tarihinden bağlantı anlaşması süresi sonuna kadar
tüketim-üretim bağı kopmuş olanlar için, bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren 30 gün içinde çağrı mektubuna esas
abonelik ile en az aynı özelliklere haiz eski ve/veya yeni bir tüketim
tesisi aboneliği ihdas ederek ilgili şebeke işletmecisine
bildirmesi halinde söz konusu bildirim tarihini izleyen 120 günü;
bağlantı anlaşması süresi bittiği halde geçici kabulü
yapılmamış olanlar ve henüz bağlantı
anlaşması süresi bitmemiş olanlar için ise bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 120 günü kapsayacak şekilde
kendiliğinden uzamış kabul edilir."
Mehmet Muş Nevzat Şatıroğlu Mehmet Doğan Kubat
İstanbul İstanbul İstanbul
Zeynep Gül Yılmaz İmran Kılıç Fehmi Alpay Özalan
Mersin Kahramanmaraş İzmir
Hüseyin Yıldız Süleyman Girgin Ayşe Keşir
Aydın Muğla Düzce
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkanım.
ABDULLAH
GÜLER (İstanbul) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle,
bağlantı anlaşması süresi bittiği hâlde geçici kabulü
yapılmamış olanlar ve henüz bağlantı
anlaşması süresi bitmemiş olanlar için de bağlantı
anlaşması sürelerinin bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihten itibaren yüz yirmi günü kapsayacak şekilde uzatılması
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul
edilen önerge doğrultusunda 31inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
31inci madde kabul
edilmiştir.
Değerli
milletvekilleri, 32nci madde üzerinde iki adet önerge bulunmaktadır,
önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 102 sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Teklifinin 32nci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet Bekaroğlu Aysu Bankoğlu Cavit Arı
İstanbul Bartın Antalya
Ali Öztunç Bülent Kuşoğlu Nurhayat Altaca Kayışoğlu
Kahramanmaraş Ankara Bursa
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen, Kahramanmaraş Milletvekilimiz Sayın
Ali Öztunç. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakika.
ALİ
ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Öncelikle
Erbilde şehit olan diplomatımıza Allahtan rahmet diliyorum,
yakınlarına başsağlığı diliyorum.
Saygıdeğer
milletvekilleri, bir muhalefet partisinin milletvekili olarak değil,
Kahramanmaraşlı, Elbistanlı, Afşinli bir kardeşiniz
olarak birkaç şey söylemek istiyorum. Ben, burada, muhalefet
yapmayacağım, sadece birkaç noktaya dikkat çekeceğim.
Bakın,
Elbistanda ve Afşinde Afşin Elbistan Termik Santrali var. Bu
santral 2 üniteli; biri yıllar önce yapıldı, biri yeni
yapıldı. Yıllar önce yapılan santralde filtreleme sistemi
maalesef yok, eski teknoloji. Bu santral çalıştığı
takdirde kül yağıyor insanların üzerine. Bu kül
yağdığı için de yıllardır sorun oluyor, kanser
vakaları artıyor. Hükûmet, muhalefet hep beraber dedi ki: Bu
doğru, kül yağıyor, buranın filtrelenmesi lazım.
Özelleştirildi, alan firmaya dendi ki: 2019un sonuna kadar filtreleme
yapacaksın kardeşim. Güzel, 2019 sonuna kadar filtreleme yapmak
zorunda. Bu madde geçerse filtreleme süresi otuz altı ay daha
uzatılıyor. Her saat 250 ton kül yağıyor Afşin ve
Elbistanda vatandaşların üzerine, 230-240 bin nüfus var değerli
arkadaşlar. Kışın, sabah uyandığınızda
arabaların üzerindeki kar simsiyah çünkü kül yağıyor;
yazın, tarlalarda, bahçelerde, bostanlarda ürün alınamıyor
maalesef. İnsanlar kanser oluyorlar, kanser hastalığı
Elbistanda ve Afşinde artmış durumda. Nefes
alınamıyor, hava kirliliği had safhaya ulaşmış
durumda. Türkiye'nin en kirli 2nci bölgesi Afşin ve Elbistan. Sebep, bu
santralin ağ ünitesinde filtre olmamasından kaynaklanıyor.
Özelleştirildi, firmanın bunu takması gerekiyor, 2019 sonunda
filtreyle çalışması gerekiyor ama şimdi bu kanunla süre
otuz altı ay daha uzatılacak. Neden? Çelikler Holding zengin olsun
diye.
Arkadaşlar, orada yüz binlerce insan yaşıyor. Yani
insanlarımızın mutluluğu, yaşamı daha önemli
değil mi? Çelikler Holdingi zengin etmek bizim derdimiz mi, bunu mu
düşüneceğiz sadece ya, sadece para mı düşünülecek, sadece
bir holding zengin olsun diye mi kanun çıkacak buradan? Deniyor ki: Ya,
öyle değil, yanlış biliyorsunuz. Saatlerdir biz AK PARTİ
milletvekilleriyle görüşüyoruz, temas hâlindeyiz. İyi niyetli AK
PARTİ Kahramanmaraş milletvekilleri de bu konuda çalışma
yürüttüler. Tek bir şey istedik, dedik ki: Gelin, bu kanun teklifine, bu
maddeye şöyle bir şey ekleyelim: Geçici 8inci madde kapsam
dışıdır. Çünkü termik santralleri ilgilendiren madde
geçici 8inci maddedir. Ama olmadı, muhtemelen Bakanlık kabul etmedi.
MHP Milletvekili Sayın Sefer Aycan da benzer hassasiyetleri dile getirdi,
Sayın Mahir Ünalla da telefonla görüştüm, Ahmet Özdemir Bey sağ
olsun saatlerdir bununla ilgili çalışma yürütüyor, bütün Maraş
milletvekilleri
Ama şimdi AK PARTİ bir yeni önerge verdi, bu
önergede deniliyor ki: Yenilenebilir enerji kaynakları veya yerli kömüre
dayalı elektrik üretim tesisi kurulması amacıyla
yapılmış. ibaresi eklenecek. Bu, kurtarmıyor, vallahi
kurtarmıyor, kurtarsa dükkân sizin ama kurtarmıyor; yanlış
olmuştur bu.
Bakın, 230-240 bin nüfus var burada. Burada âdeta kül
yağıyor, zehir yağıyor, zehir! İnanın bana
değerli milletvekilleri, bir CHP milletvekili olarak, bir muhalefet
partisi milletvekili olarak söylemiyorum, yazıktır, günahtır.
Üstelik buralar sizin oy depolarınız ya; son yerel seçimlerde,
bakın, Afşinde siz almışsınız 30 bin, biz
almışız 12 bin; Elbistanda siz almışsınız
43 bin, biz almışız 32 bin; oy deponuz, yazık, günah,
arkadaşlar! İnsanlar rahatsız bu durumdan; size oy veren, tulum
oy veren köyler cuma günü eylem yapıyorlar, muhtarlar arıyorlar.
Yanlış bir teklif bu, yanlış bir madde. Çok basit ya, bir
şey ekleyeceğiz diyeceğiz ki: Geçici 8inci madde
dışında geçerlidir bu. Hepsi bu, termik santralleri bu kanunun
dışına çıkartacağız, Afşin-Elbistan Termik
Santralinin A Ünitesi filtreleme yapmazsa çalışamayacak; bu
çıkacak ortaya. Bu konuda sizden rica ediyorum, gelin bunu böyle
değiştirelim. Sayın Komisyon, Hükûmetin de belki görüşünü
alırsınız, belki şimdi bu geçecek ama bundan sonra beş
dakika ara verebilir Sayın Başkan, tekrar bir görüşülebilir.
İnanın
bana, vallahi de billahi de muhalefet olsun diye söylemiyorum; Elbistanda,
Afşinde yaşayan insanlara yazık oluyor, kanser vakaları
arttı. Bakın, benim babam şu anda hastanede kanser tedavisi
görüyor, sekiz aydır hastaneden çıkartamadım. Yengem,
amcamın eşi iki gün önce kanser ameliyatı oldu, yine hastanede.
Gerçekten özellikle kadınlarda meme kanseri çok arttı Elbistanda ve
Afşinde. Bu konuda ben hassasiyet göstermenizi bekliyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayalım Sayın Öztunç.
ALİ
ÖZTUNÇ (Devamla) Teşekkürler Sayın Başkanım.
Elbistanın
adı külbistan olmasın, rica ediyorum, Elbistanın ismi
külbistan olmasın. Bir arada, birlikte hareket edelim, bu maddeyi
Geçici 8inci madde kapsam dışındadır. diye
değiştirelim.
Benden
sonra belli ki sayın grup başkan vekili bir cevap verecek, az önce
verilen önergeden bahsedecek. Sayın Başkanım, o önerge
kurtarmıyor, gerçekten kurtarmıyor. Ben bir kardeşiniz olarak,
muhalefet partisinin temsilcisi milletvekili olarak değil bir
kardeşiniz olarak bu konuda hassas olmanızı, hassasiyet göstermenizi
istiyorum. Sayın Muşun vereceği cevap da emin olun ki ikna
edici olmayacaktır.
Sayın
Muş, gelin bir iyilik yapın; Elbistan, Afşin halkına güzel
bir iyilik yapın; geçici 8inci madde ifadesini ekleyelim.
Genel
Kurulu tekrar sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Muş, bir söz talebinde bulundunuz.
Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
38.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun,
Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunçun 102 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 32nci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu termik santrallerdeki filtrelemeyle alakalı süre 31/12/2019
tarihinde dolacak. Bu tarihe kadar bu santraller filtrelerini ilgili kanun
hükümlerinde belirlenen standartlara uygun şekilde yapmak zorundalar.
Sayın hatibin az önce ifade ettiği kanunun bununla bir ilişkisi
yoktur. Kendisine bunu izah ettim, anlattım, teknik bilgi verdik fakat bir
türlü bu noktada kendi görüşünden geri adım atmıyor. Bakın,
Yargıtay var, Danıştay var, Anayasa Mahkemesi var, onların
üyeleri var. Eğer bu yapılan düzenleme, kendisinin iddia ettiği
gibi, 31/12/2019 tarihinde süresi dolacak olan bu filtrelemeyle alakalı bu
zamanı uzatıyorsa biz, hemen, ilk anda bununla alakalı kanun
teklifi vermeye hazırız; böyle bir görüş getirsin bize, biz bu
anlamda AK PARTİ Grubu olarak gerekli düzenlemeyi yaparız ama böyle
bir şey söz konusu değil.
Elbistandaki,
Afşindeki hemşehrilerimizin de içi rahat olsun.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Devam edin.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Onlara, o şirketlere
tanıdığımız süre bu yıl sonu itibarıyla
bitiyor, o süre zarfında buradaki standartlara uygun şekilde
filtreleme yapılacaktır; uzatma süresi verilmemiştir,
verilmeyecektir. Ali Bey aksini ispat ediyorsa, iddia ediyorsa az önce üç tane
büyük mahkemeden bahsettim, bununla alakalı onlardan bir görüş alsın
getirsin, burada göstersin, kamuoyuyla paylaşsın, ben de kendisine
Haklısınız. diyeceğim.
ALİ
ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Ali Bey, yerinizden kayıtlara geçmek üzere, ayakta lütfen,
ayakta söyleyebilirsiniz, daha rahat olur öyle; buyurun.
ALİ
ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Evet, o zaman, ben, sayın grup başkan
vekili üç mahkeme demişti, o mahkemelerden birinin görüşünü
söylüyorum size
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Bu kanunla ilgili değil
ALİ
ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Anayasa Mahkemesinin daha önce verdiği
karar: EÜAŞa bağlı santraller ile özelleştirilen
santrallerin, 2018 yılının sonuna kadar çevre mevzuatı
hükümlerine tabi olmaktan çıkarılmasının ve bu durumun üç
yıl daha uzatılabilmesi ihtimali karşısında
tanınan sürenin ölçülü olmadığı gerekçeleriyle iptaline
karar verilmiştir.
Anayasa
Mahkemesi kararı Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Peki, siz onu sayın grup başkan vekiline iletin.
ALİ
ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Anayasa Mahkemesinin bir kararı vardır.
Ben, aynı zamanda Sayın Muşun kendisinden rica ediyorum;
bakın, gerçekten siyaset yapmıyorum, vallahi de billahi de siyaset
yapmıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Ali Bey.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Siyaset yapıyorsun!
Sayın
Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Muş.
ALİ
ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Hayır, şu anda siyaset yapmıyorum.
Bir
Elbistanlı olarak kendisinden rica ediyorum, AK PARTİ
milletvekillerinden rica ediyorum.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, henüz
kanunlaşmamış, henüz Resmî Gazetede
yayınlanmamış bir kanunla alakalı Anayasa Mahkemesi iptal
kararı veremez, daha geçmedi Parlamentodan, milletvekilleri daha
onaylamadı.
BAŞKAN
Peki, beraber bir inceleyin onları.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Dolayısıyla, söylediğimiz konu
şudur: Bu yeni gelecek olan düzenleme, Ali Beyin iddia ettiği gibi
bir süre uzatımını sağlıyorsa, bununla alakalı
bir karar getirirse veya görüş getirirse bize, bu maddeyi hemen
alsın, yarın görüşsün, biz hemen AK PARTİ Grubu olarak
gerekeni yapacağız.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Sayın Başkan
BAŞKAN Ali Bey, tartışmayı bırakalım.
Sayın başkan ifade etti. Çünkü
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Sayın Başkan,
kayıtlara geçmesi için
BAŞKAN Son cümleniz
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Evet.
Sayın grup başkan vekilinin henüz kanunlaşmamış
bir maddeyle ilgili benden Anayasa Mahkemesi görüşü sorması normal,
benim geçmişte konuya ilişkin alınmış Anayasa
Mahkemesinin kararını sunmam anormal mi oluyor? Yok böyle bir
şey. Gerçekten böyle bir şey olamaz.
BAŞKAN Peki, hep beraber bir inceleyelim o zaman bu durumu.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Aydın Milletvekili Mustafa Savaş ile 75
Milletvekilinin Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2019)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 102) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 102 sıra sayılı Kanun Teklifinin
çerçeve 32nci maddesiyle 6446 sayılı Kanuna eklenen geçici
26ncı maddenin (1)inci fıkrasının birinci cümlesine
Devir Sözleşmeleri ibaresinden önce gelmek üzere yenilenebilir enerji
kaynakları veya yerli kömüre dayalı elektrik üretim tesisi
kurulması amacıyla yapılmış ibaresinin eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
Mehmet Muş Ramazan Can Mehmet Doğan Kubat
İstanbul Kırıkkale İstanbul
Mehmet Cihat Sezal İmran Kılıç Habibe Öçal
Kahramanmaraş Kahramanmaraş Kahramanmaraş
Ahmet Özdemir
Kahramanmaraş
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL
(İstanbul) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, madde kapsamına girecek devir sözleşmeleri ve
elektrik satış anlaşmalarına ilişkin olarak
tereddütlerin giderilmesi amacıyla düzenleme yapılmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 32nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 32nci
madde kabul edilmiştir.
33üncü madde üzerinde bir önerge bulunmaktadır, önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 102 sıra sayılı Kanun Teklifinin
çerçeve 33üncü maddesinin tekliften çıkarılmasını ve
diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Muş Nevzat Şatıroğlu Mehmet Doğan Kubat
İstanbul İstanbul İstanbul
Abdullah Güler Ali Şahin Metin Yavuz
İstanbul Gaziantep Aydın
İmran Kılıç Ahmet Özdemir
Kahramanmaraş Kahramanmaraş
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde
MEHMET
DOĞAN KUBAT (İstanbul) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle
TÜSEBte görevlendirilecek öğretim üyelerine ilişkin olarak 6569
sayılı Kanunda yapılacak değişikliği içeren
33üncü maddenin tekliften çıkarılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Değerli milletvekilleri, okuttuğumuz önergeyle 33üncü madde teklif
metninden çıkarılmaktadır. Bu önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Değerli
milletvekilleri, böylece madde teklif metninden
çıkarılmıştır. Bir
karışıklığa sebebiyet vermemek için teklifin
görüşmelerine mevcut madde numaralarından devam edeceğiz. Madde
numaraları, kanun yazımı sırasında
Başkanlığımızca teselsül ettirilecektir.
Sayın
milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır.
Malumlarınız olduğu üzere, görüşülmekte olan teklife konu
kanunun Komisyon metninde bulunmayan ancak teklifle çok yakın ilgisi
bulunan bir maddesinin değiştirilmesini isteyen ve Komisyonun salt
çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde
olarak görüşme açılacağı, İç Tüzükün 87nci
maddesinin dördüncü fıkrası hükmüdür.
Yeni
madde ihdasına dair Divana ulaşan önerge, Komisyon metninde
bulunmayan bir kanuna madde eklemeyi önermektedir. Dolayısıyla,
İç Tüzükün hükmü nedeniyle bu önergeyi işleme almamamız
gerekmektedir ancak siyasi parti gruplarının uzlaşısı
nedeniyle, emsal teşkil etmemek üzere, önergeyi işleme
alacağım. Önergeyi okutup Komisyona soracağım, Komisyon
önergeye salt çoğunlukla katılırsa önerge üzerinde yeni bir
madde olarak görüşme açacağım, Komisyonun salt çoğunlukla
katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden
kaldıracağım.
Önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 102 sıra sayılı Kanun Teklifine
aşağıdaki maddenin eklenmesini ve diğer maddelerin teselsül
ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Muş Engin Özkoç Erkan Akçay
İstanbul Sakarya Manisa
Mehmet Doğan Kubat Ramazan Can Kadim Durmaz
İstanbul Kırıkkale Tokat
Cavit Arı Süleyman Girgin Mustafa Kalaycı
Antalya Muğla Konya
Salih Cora Bekir Kuvvet Erim Ayşe Keşir
Trabzon Aydın Düzce
"MADDE - 12/11/2012 tarihli ve 6360 sayılı On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun geçici 1 inci maddesinin onbeşinci fıkrasının son cümlesi yürürlükten kaldırılmış ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
(29) Bu fıkrayı ihdas eden kanunla mülga edilen son cümlesi dahil onbeşinci fıkraya ilişkin hata ve düzeltmeye dayalı mükellefçe talep edilen red, iade ve ödemeler, idarelerin en son kesinleşmiş bütçe gelirlerinin yüzde biri oranında pay ayrılmak suretiyle yapılır. Talep edilen topIam tutarın, ayrılan ödeneğin toplam tutarını aşması halinde red, iade ve ödemeler, sonraki yıllara sari olacak şekilde, idareye başvuru tarihi veya dava açılması halinde mahkeme ilamının idareye tebliğ tarihi esas alınmak suretiyle garameten ve taksitlerle gerçekleştirilir. Taksitli ödeme süresince 4/12/1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanuna göre ayrıca kanuni faiz ödenir.
BAŞKAN Sayın Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Salt çoğunluğumuz vardır Sayın Başkanım, katılıyoruz.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, Komisyonun önergeye salt çoğunlukla katılması karşısında önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açıyorum.
Söz isteyen? Yok.
Yeni madde ihdasına ilişkin önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Yeni madde ihdasına ilişkin önerge kabul edilmiş ve teklife yeni bir madde eklenmiştir.
Herhangi bir karışıklığa neden vermemek için, bundan sonra maddeler üzerinde önerge işlemlerine mevcut sıra sayısı metnindeki madde numaraları üzerinden devam edilecek, kanun yazımı esnasında madde numaraları teselsül ettirilecektir.
34üncü madde üzerinde iki önerge bulunmaktadır, önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 102 sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 34üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.
Dursun Ataş Orhan Çakırlar Behiç Çelik
Kayseri Edirne Mersin
Arslan Kabukcuoğlu Aydın Adnan Sezgin Yasin Öztürk
Eskişehir Aydın Denizli
Bu
kanunun;
a)
8inci ila 13üncü maddeleri ile 20nci maddesi yayımı tarihinden
sonra ilk ay başından itibaren
b) Diğer
maddeleri yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen, Denizli Milletvekilimiz Sayın Yasin Öztürk.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakika Sayın Öztürk.
YASİN
ÖZTÜRK (Denizli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan kanun teklifinin 34üncü maddesi üzerinde İYİ
PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlarım.
Kanun
teklifinin -adı üstünde- maddelerinin çoğunluğu vergilerle
ilgili. Hasılat esaslı kazanç tespiti diye başlayan 1inci
maddeden itibaren, varlıklarını serbestçe tasarruf etmelerine
imkân sağlandığı sosuyla süslenen, yurt dışında
parası olanlara varlık vergisi, yine yurt dışındaki vatandaşlarımıza
emeklilik hakkı verildiği iddia edilen çok prim, az maaş gibi
maddeler de teklife ayrı bir mana katıyor.
Tabii,
en önemlisi de Merkez Bankası ihtiyat akçesinin Hazineye
aktarılması. İhtiyat akçesi ne demektir? Doğabilecek
riskler ve acil durumlarda kullanılmak üzere biriktirilen para. Halk
arasında tabiri caizse kefen parası. Ülkemizi on yedi
yıldır idare etmekle övünen ak partisine sormak lazım: Acil
durumlarda kullanılmak üzere biriktirilen paraya el koyduğunuza göre
ülkemiz nasıl bir çıkmaz içinde? Nasıl bir risk
altındayız? Bunu bütün vatandaşların bilmesi lazım.
Bilelim ki her şeye rağmen ülkemizi borç batağından
kurtarmak için milletçe hep beraber size yardımcı olalım. Ancak,
siz itiraf edemeseniz bile ekonomik krizi bu torba kanun ayna gibi
yansıtıyor. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi
gelince ekonomi düzelecek. dediniz, yanıldınız. Bu işi
düzeltecek kişi damat. dediniz, yanıldınız ve en önemlisi
Devleti tüccar mantığıyla yönetiriz, her şeyi
satarız. dediniz, yine yanıldınız. Diğer
yanıldığınız konulara girmiyorum bile.
Değerli
milletvekilleri, şimdi biz neyi görüşüyoruz? Tüccar siyasetin devlet
hazinesinde açtığı zararın nasıl
kapatılacağını. En basit yöntem; zam yap, salma sal,
vergiyi artır, yeni vergiler koy. Zamanın birinde padişahın
biri, masraflar artıp hazinede para kalmayınca halka vergi
salmış, sonra da damadı olan hazineden sorumlu vezire Git
bakalım, halkın nabzını yokla. demiş. Vezir
gitmiş, gelmiş Efendim, bir yandan işlerini yapıyorlar,
bir yandan da söyleniyorlar. demiş. Padişah İyi, iyi;
alışırlar. demiş Artırın vergileri. diye de
emir vermiş. Bir süre sonra vezire yine Git bakalım, tebaam ne
yapıyor? demiş. Vezir gitmiş, gelmiş Çok
kızıyorlar sultanım, bağırıyorlar. demiş.
Padişah yine Artırın vergileri. diye emrini
tekrarlamış. Ardından vezire Bu sefer tebdilikıyafet git,
kontrol et bakalım. demiş. Dönüşte damat paşa korkuyla
sultana Sultanım, halk öfkeyle sokaklara döküldü; yanlış
anlamazsanız, başta size, hepimize sövüyorlar. demiş. Sultan
gülümsemiş Vergileri 2 misli artırın. demiş. Vezir efendi
yine sokaklarda, saraya dönünce gülümseyerek Padişahım, halk
işini gücünü bırakmış, gülüp kendi kendine oynuyor.
deyince padişah Tamam, kesin zamları, iş
çığırından çıktı. demiş.
Padişahın gülüp oynayan halktan çıkardığı
neticeyi günümüz iktidarı anlayamıyorsa halk ne yapsın?
Vatandaşın zamlardan kaynaklanan
rahatsızlığını zil takıp oynayınca mı
anlayacaksınız?
Değerli
milletvekilleri, bütçe açığını kapatmak için yeni vergiler
icat ediyorsunuz, zam üstüne zam yapıyorsunuz ama esnaf iş
yapamıyor ki vergisini nasıl ödeyecek? Vatandaş kredi
kartıyla geçinmeye çalışıyor, kredi kartları
patlamış durumda. Tüketici kredilerinde geri dönüş yok. Memur,
bir bankadan aldığı maaşın daha
sıcaklığını hissetmeden diğer bankadaki borcuna
yatırıyor. Son üç yılda 17,8 milyon elektrik abonesinin borcunu
ödeyemediği ortaya çıktı. Elektriği kesilen mesken
sayısı 12 milyonu aştı. O zaman yapılması
gereken, çözüm, elektrik üzerinden alınan vergi yükünü azaltıp
faturaları ödenebilir hâle getirmek mi yoksa elektriğe yüzde 15 zam
yapmak mı?
Bir
elektrik faturasında neler ödüyoruz? Tüketime ek olarak Enerji Fonu, TRT
payı, elektrik ve hava gazı tüketim vergisi, KDV ve
dağıtım bedeli. Dağıtım bedeli neyi kapsamakta?
EPDK, dağıtım bedelinin yalnızca faturanın
dağıtımı veya sayacın okunması bedeli
olmadığını, elektrik şebekesinin bakımı,
yenilenmesi, iyileştirilmesi için kendi tarafından belirlenen ve
sorumlu dağıtım şirketlerine aktarılan pay
olduğunu açıkladı. Faturamızın neredeyse yüzde 25i
dağıtım bedeli olarak ödenmekte.
2009
yılında özelleştirme yapılırken hedef, elektrik
kesintilerini yüzde 40 azaltmak ve yatırımlarda da aynı oranda
düşüşün meydana gelmesi idi. Elektrik kesintileri azaldı ama
yatırım miktarı; aksine, arttı.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YASİN
ÖZTÜRK (Devamla) Başkanım, toparlıyorum.
BAŞKAN
Buyurun.
YASİN
ÖZTÜRK (Devamla) En önemlisi de dağıtım şirketleri hat
yatırımlarını ve modernizasyonlarını devletten
birim fiyatlar üzerinden tahsil edip şişirilmiş gösterilen
yatırımların bedelini de yine tüketiciye
şişirilmiş olarak yansıtıyor ve bu sayede,
şirketlerin kestikleri faturaların maliyetini ödemek de
dağıtım bedeli altında vatandaşa düşüyor.
Muhtemelen, eskiden kesilen kayıp kaçak bedelini de dağıtım
bedeli altında vatandaştan gizleyerek tahsil ettiriyorsunuz.
Hazır her kanunu çimdik çimdik didiklemişken keşke
vatandaşın şişirilmiş dağıtım bedelleri
yüzünden ödeyemediği elektrik faturalarına da bir el
atsaydınız.
Teklifin
34üncü maddesi yürürlük tarihini düzenliyor. Keşke, bütün maddelerini
görüştüğümüz bu teklif, bataklığı kurutmak yerine
sivrisinekle mücadele etmeyi içermeseydi, doğru teşhisin konulup
tedavisi yapılabilseydi, kanser olmuş hastaya Al sana bir aspirin,
al sana bir morfin. Hadi geçmiş olsun! diye bitmeseydi.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 102 sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 34üncü
maddesinin birinci fıkrasına (a) bendinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki (b) bendinin eklenmesini ve diğer bendin buna
göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Muş Fehmi Alpay Özalan Abdullah Güler
İstanbul İzmir İstanbul
İsmail Emrah Karayel Mehmet Doğan Kubat Ziya Altunyaldız
Kayseri İstanbul Konya
Yusuf Beyazıt Oğuzhan Kaya
Tokat Çorum
(b) 32 nci maddesi
17/1/2019 tarihinden itibaren uygulanmak üzere yayımı tarihinde,
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde
MEHMET DOĞAN
KUBAT (İstanbul) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, 6446
sayılı Kanuna eklenen geçici 26ncı maddeyle düzenlenen hükmün
17/1/2019 tarihinden itibaren uygulanmak üzere yürürlüğe girmesi
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda 34üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
34üncü madde kabul edilmiştir.
Değerli
milletvekilleri, son maddeye geçmeden önce birkaç arkadaşımın
60a göre söz taleplerini karşılayacağım.
Sayın
Enginyurt, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
39.- Ordu Milletvekili Cemal Enginyurtun, çimento ve
cam fabrikalarında fiilî hizmet süreleri verilmeyen işçilerin
ağır şartlarda çalıştığını Aile,
Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanına iletmek istediğine
ilişkin açıklaması
CEMAL
ENGİNYURT (Ordu) Sayın Başkan, çimento ve cam
fabrikalarından fiilî hizmet süreleri verilmeyen insanlar ağır
şartlarda çalışarak sağlıkla ilgili büyük sorunlar
yaşıyorlar ama buna rağmen işlerini aksatmadan sürdüren bu
insanlar aynı iş yerinde çalışan diğer mesai
arkadaşlarının yaptığı işlerden daha
ağır ve tehlikeli işlerde çalışıyorlar. Özellikle
cam fabrikalarında ve çimento fabrikalarda gezer vinç ünitesinde
çalışanlar tehlikeli toza maruz kalmaktalar. Bu da çeşitli
hastalıklara sebep olmaktadır. Yıpranma had safhaya
çıkmaktadır. Her sene ölümcül ve ağır kazalar yaşayan
bu insanlara fiilî hizmet süreleri derhâl verilmelidir. Çalışma
Bakanına iletilmek üzere şahsınıza çok teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Bankoğlu
40.- Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlunun,
Bartın ilinin en önemli turizm destinasyonlarından olan Amasra
ilçesinin otopark sorununa ilişkin açıklaması
AYSU
BANKOĞLU (Bartın) Sayın Başkan, Bartının
turizmde göz bebeği Amasramızda hızla ele alınması
gereken bir otopark sorunu mevcut. Doğal güzellikleriyle meşhur
ilçemizde sit alanlarının Amasranın neredeyse tamamına
yayılması sebebiyle bu sorunu mevcut alanlarla çözüme
kavuşturmak durumundayız. Bu sebeple de Amasra Belediyesi
tarafından Türkiye Taşkömürü Direk Harmanı alanının
otopark olarak tahsisi konusunda bir çalışma
başlatıldı ve bir talepte bulunuldu ancak belediyeye henüz
olumlu bir cevap verilmemiştir.
Bartının
en önemli turizm destinasyonlarından Amasranın bu güncel sorununa siyasi
otorite tarafından kamu yararı gözetilerek
yaklaşılmalıdır. Siyasetüstü bir anlayış
sergilenmesi her şeyden önce Amasra halkımızın
yararına olacaktır diyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Ödünç
41.- Bursa Milletvekili Atilla Ödünçün, çevreci ve
yeşil bir Bursa için çalıştıklarına ilişkin
açıklaması
ATİLLA
ÖDÜNÇ (Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çevreci
ve yeşil bir Bursa için çalışıyoruz. Akışkan
yakıtlı çamur yakma ve enerji elde etme tesisi Bursalılara
hizmet sunmaya devam ediyor. Büyük şehirlerde oluşan atık su
arıtma çamurlarının çevresel etkiler ve ekonomik etkiler dikkate
alınarak bertaraf edilmesi en önemli problemlerden biridir. Çamurun yok
edilmesi için akışkan yataklı yakma teknolojisi Avrupa
Birliği ülkelerinde, Japonya ve ABDde en çok kullanılan bertaraf
uygulamasıdır.
Toplam
400 ton günlük yaş çamur yakma kapasiteli tesiste yakma
gerçekleştirilmekte ve saatte 2,5 megavat elektrik enerjisi elde
edilmektedir. Emisyon değerleri konusunda örnek olan tesisimiz, Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı tarafından anlık olarak
izlenmektedir.
Belediyecilikte
her gün kendini yenileyen AK PARTİ belediyeciliği aziz milletimize en
iyi hizmeti ulaştırmak için en modern tesisleri kurmaktan geri
durmamaktadır. Her şey daha çevreci, daha modern ve
gelişmiş bir Türkiye ve Bursa için.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Sayın Süllü
42.- Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllünün,
vatandaşların sağlık hizmetlerini en iyi şekilde
almasının öncelikleri arasında olduğuna ilişkin
açıklaması
JALE
NUR SÜLLÜ (Eskişehir) Vatandaşlarımızın
sağlık hizmetlerini en iyi şekilde alması önceliklerimiz
arasında. Bunun sadece mekânsal düzenlemelerle
sağlanacağını düşünerek, dünyada sakıncaları
görülerek terk edilmiş devasa şehir hastanelerini uyarıları
dinlemeden devreye aldınız ancak tartışmalar bitmiyor.
Tartışılan konuların başında hastanelerin dövize
endeksli kira bedellerinin yüksekliği geliyor. Bunu yeni fark ettiniz ve
Meclise getiriyorsunuz. Ancak biz özel sektör firmaları ile
Sağlık Bakanlığının ne tür anlaşmalar
yaptığını bilmiyoruz. Ben Eskişehir Vekili olarak
Eskişehirdeki şehir hastanesinin kira bedelini ve sözleşme
koşullarını bilmiyorum ve oylamadan önce bunu öğrenmek
istiyorum. Eskişehirde kira bütçesinin ilk beş ayda
aşılarak 3,9 milyar lira ödendiği konuşuluyor.
Çalışan yardımcı personel maaşlarını
gecikmeli alıyor ve bunun Bakanlıktan para ödenmediği için
olduğu söyleniyor. Hak arayan personel işten çıkarılmayla
tehdit edilerek yeri değiştiriliyor, güya taşeronu bitirmek
üzere başlatmıştınız
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Taşkın
43.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, Mersin ilinin zengin kültür birikimiyle önemli bir
turizm merkezi olduğuna ilişkin açıklaması
ALİ
CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Akdenizin
incisi Mersin coğrafi konumu ve tarihî geçmişinin ortaya
çıkardığı zengin kültür birikimiyle önemli bir turizm
merkezidir. Türkiyenin en uzun sahillerinden birine sahip olan Mersin, Tarsustan
Anamura kadar antik kentleri, tarihî ve doğal değerleri, ören
yerleriyle ziyaretçilerine birçok alternatif sunmaktadır. Deniz, kum ve
güneş turizminin yanında inanç ve kültür turizmi açısından
da çok zengin bir potansiyele sahiptir. Tarsusta bulunan Ashab-ı Kehf
Mağarası, Makam-ı Şerif Camisi, Ulu Cami, Gülnarda bulunan
Zeyne Türbesi ile Mut Alahan Manastırı diğer önemli dinî ziyaret
merkezlerindendir. Ayrıca, Hristiyanlar için hac yeri ilan edilen iki
önemli ziyaret yeri vardır.
Anlatmakla
bitiremeyeceğimiz güzellikleri görmek ve bir gastronomi şehri
Mersine ait lezzetleri tatmak için herkesi Mersine bekliyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Sayın Arı
44.- Antalya Milletvekili Cavit Arının,
mantar üreticisinin mağduriyitenin giderilebilmesi için mantar üretiminde
kullanılan elektriğin tarım elektriği olarak
değerlendirilmesi gerektiğini yetkililere duyurmak istediğine
ilişkin açıklaması
CAVİT
ARI (Antalya) İlimiz Antalya Korkuteli ilçesi, kültür mantar üretiminde
Türkiyenin yüzde 60ını, kompost denilen ham madde üretiminin de
yaklaşık yüzde 80ini karşılamakta. Kültür
mantarcılığı daha önce sanayi ürünü olarak kabul
edilmekteyken şimdi tarım ürünü olarak kabul edilmekte. Ancak
tarım üretiminde kullanılan elektrik hâlâ normal bir elektrik olarak
değerlendirilmekte. Bu durum da mantar üreticisini ciddi şekilde
etkilemektedir. Mantar üretiminde kullanılan elektriğin tarım
elektriği olarak değerlendirilmesi hususunu yetkililere buradan
duyuruyorum.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Aydın Milletvekili Mustafa Savaş ile 75
Milletvekilinin Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2019)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 102) (Devam)
BAŞKAN
Değerli milletvekilleri, 35inci madde üzerinde herhangi bir önerge
bulunmamaktadır.
35inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
35inci madde kabul edilmiştir.
Bu
şekilde, ikinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları da
tamamlanmıştır.
Değerli
milletvekilleri, teklifin tümü açık oylamaya tabidir.
Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Oylama
için üç dakika süre veriyorum.
Bu süre
içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini,
bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy
pusulalarını oylama için öngörülen üç dakikalık süre içinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum ve oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, Aydın
Milletvekili Mustafa Savaş ile 75 Milletvekilinin Gelir Vergisi Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin açık oylama sonucunu ilan ediyorum:
Kullanılan oy sayısı : 333
Kabul : 270
Ret : 61
Çekimser : 2 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
İsmail
Ok Bayram
Özçelik
Balıkesir Burdur
Değerli milletvekilleri, bu şekilde teklif
kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır. Hayırlı
olsun.
Değerli milletvekilleri, alınan karar
gereğince On Birinci Kalkınma Planı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporunu görüşmek için 18 Temmuz 2019 Perşembe günü saat 11.00de
toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Hepinize iyi akşamlar diliyorum.
Kapanma Saati: 21.19
(x) Birleştirilerek görüşülmesi kabul edilen (10/1058, 1071, 1108, 1220, 1288, 1369, 1464, 1559, 1560) esas numaralı Meclis Araştırması Önergeleri tutanağa eklidir.
(x) 102 S. Sayılı Basmayazı 16/7/2019 tarihli 103üncü Birleşim Tutanağına eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.