TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
19uncu
Birleşim
20
Kasım 2018 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMA
IV.- ÖLÜM, SAYGI DURUŞU
VE TAZİYELER
1.- Edirne Milletvekili Erdin
Bircanın vefatı nedeniyle bir dakikalık saygı duruşu
V.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Celal Adanın, Edirne Milletvekili Erdin Bircana
Allahtan rahmet dilediğine
ve Mevlit Kandilini tebrik ettiğine ilişkin konuşması
VI.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Afyonkarahisar
Milletvekili Mehmet Taytakın, 24 Kasım Öğretmenler Gününe
ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Ankara Milletvekili Filiz
Kerestecioğlu Demirin, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete
Karşı Uluslararası Mücadele Gününe ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- İzmir Milletvekili
Atila Sertelin, tarımsal kalkınmada İzmir modeline ilişkin
gündem dışı konuşması
VII.- AÇIKLAMALAR
1.- Kahramanmaraş
Milletvekili Ali Öztunçun, Edirne Milletvekili Erdin Bircana Allahtan rahmet
dilediğine ve pancar üreticisinin mağduriyetini gidermek için
Elbistanın afet bölgesi ilan edilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
2.- Adana Milletvekili
Burhanettin Bulutun, Edirne Milletvekili Erdin Bircana Allahtan rahmet
dilediğine ve iktidarın Savaş bir halk
sağlığı sorunudur. açıklaması yapan hekimlere
yönelik öfkesinin devam ettiğine ilişkin açıklaması
3.- Mersin Milletvekili Ali
Cumhur Taşkının, Mevlidi Nebi Haftasını ve Mevlit
Kandilini tebrik ettiğine, Peygamberin sünnetinin göz ardı edilerek
İslamın anlaşılmasının mümkün
olmadığına ilişkin açıklaması
4.- Kahramanmaraş
Milletvekili İmran Kılıçın, Edirne Milletvekili Erdin
Bircana Allahtan rahmet dilediğine, Mevlidi Nebi Haftasını
tebrik ettiğine, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Gününü
kutladığına ve Elbistanda pancar konusunda sorun
olmadığına ilişkin açıklaması
5.- Hatay Milletvekili Serkan
Topalın, Edirne Milletvekili Erdin Bircana Allahtan rahmet
dilediğine, uzman erbaşların astsubay orduevlerinden ve
polisevlerinden yararlanmasının sağlanmasını Millî
Savunma Bakanından talep ettiklerine ilişkin açıklaması
6.- Kütahya Milletvekili Ali
Fazıl Kasapın, Edirne Milletvekili Erdin Bircana Allahtan rahmet
dilediğine, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Gününü
kutladığına ilişkin açıklaması
7.- Gaziantep Milletvekili
Ali Muhittin Taşdoğanın, DMD hastalarının
sorunlarına ve hayat kalitelerinin yükseltilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
8.- Manisa Milletvekili Bekir
Başevirgenin, Edirne Milletvekili Erdin Bircana Allahtan rahmet
dilediğine, verilen devlet desteğinde kesintiye gidilmesinin çiftçiyi
bitireceğine ilişkin açıklaması
9.- Gaziantep Milletvekili
İrfan Kaplanın, Edirne Milletvekili Erdin Bircana Allahtan rahmet
dilediğine ve Gaziantepin sorunlarıyla ilgili yazılı
sorularına yanıt alamadığına ilişkin
açıklaması
10.- İstanbul
Milletvekili Sibel Özdemirin, Edirne Milletvekili Erdin Bircana Allahtan
rahmet dilediğine, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü vesilesiyle
AK PARTİnin istismara karşı kapsamlı bir mücadele ortaya
koyamadığına ilişkin açıklaması
11.- İstanbul
Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdinin, Edirne Milletvekili Erdin
Bircana Allahtan rahmet dilediğine, Necmettin Erbakan Üniversitesi
Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi Dekanı Profesör Doktor
Mehmet Karalının açıklamalarına ilişkin
açıklaması
12.- Adana Milletvekili
Müzeyyen Şevkinin, Edirne Milletvekili Erdin Bircana Allahtan rahmet
dilediğine, devletin öğretmen ihtiyacı ile mezun ve mezun olacak
öğretmen sayısı arasındaki uçuruma dikkat çekmek
istediğine ilişkin açıklaması
13.- Aydın Milletvekili
Süleyman Bülbülün, Edirne Milletvekili Erdin Bircana Allahtan rahmet
dilediğine, sofralık zeytin üreticisine tarım desteği
kapsamında ödeme yapılıp yapılmayacağını
Tarım ve Orman Bakanından öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
14.- Osmaniye Milletvekili
Mücahit Durmuşoğlunun, Türk Akımı Projesine ve Mevlidi
Nebi Haftasını tebrik ettiğine ilişkin açıklaması
15.- Osmaniye Milletvekili
İsmail Kayanın, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü
vesilesiyle tüm dünya çocuklarının bu anlamlı gününü
kutladığına ilişkin açıklaması
16.- Adana Milletvekili Orhan
Sümerin, Edirne Milletvekili Erdin Bircana Allahtan rahmet dilediğine
ve 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Gününde hiçbir çocuğun
yatağa aç girmediği bir dünya dilediğine ilişkin
açıklaması
17.- İzmir Milletvekili
Mehmet Ali Çelebinin, Edirne Milletvekili Erdin Bircana Allahtan rahmet
dilediğine, İstiklal Harbinin meşalelerinden olan Kartal
istimbotunun Beşiktaşta sergilenmesinde emeği geçenlere
teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması
18.- Adana Milletvekili
Ayşe Sibel Ersoyun, Edirne Milletvekili Erdin Bircana Allahtan rahmet
dilediğine, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü vesilesiyle
çocukların fiziksel, ruhsal, ve ekonomik olarak korunması için yasal
önlemlerin alınması gerektiğine ilişkin
açıklaması
19.- Kırıkkale
Milletvekili Ahmet Önalın, iktidarın Kırıkkalenin
sağlık sorunlarını çözmeyi düşünüp düşünmediğini
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
20.- Kırklareli
Milletvekili Türabi Kayanın, Edirne Milletvekili Erdin Bircana Allahtan
rahmet dilediğine, istikrarsız tarım politikasının
çiftçiyi üretimden vazgeçirdiğine ilişkin açıklaması
21.- İstanbul
Milletvekili Oya Ersoyun, Edirne Milletvekili Erdin Bircana Allahtan rahmet
dilediğine, İDOnun iç hat seferlerini durdurma kararının
İstanbul halkının ulaşım hakkını
engellediğine
ilişkin
açıklaması
22.- Ordu Milletvekili Cemal
Enginyurtun, Edirne Milletvekili Erdin Bircana Allahtan rahmet
dilediğine, tarım kredi kooperatiflerinin uyguladığı
faiz oranının aşağı çekilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
23.- İstanbul
Milletvekili Hayati Arkazın, Edirne Milletvekili Erdin Bircana Allahtan
rahmet dilediğine ve obezite hastalığıyla mücadele edilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
24.- İstanbul
Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun, Türk milletinin yeniden
Hakkın, hakikatin hamisi olmasını arzu ettiğine, Edirne
Milletvekili Erdin Bircana Allahtan rahmet dilediğine, 20 Kasım
Dünya Çocuk Hakları Günü vesilesiyle çocuk parklarının EDSye
dâhil edilmesinin önemine ilişkin açıklaması
25.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, Edirne Milletvekili Erdin Bircana, Denizlide eğitim
uçağının düşmesiyle hayatını kaybedenlere, 19
Kasım ölümünün 39uncu yıl dönümünde İlhan Egemen
Darendelioğluna ve ölümünün 10uncu yıl dönümünde İstanbul
Milletvekili Gündüz Suphi Aktana Allahtan rahmet dilediklerine, 19 Kasım
Çocuğa Yönelik Cinsel İstismarı Önleme Gününe, 20 Kasım
Dünya Çocuk Hakları Günü vesilesiyle TBMMde ihtisas komisyonu olarak
çocuk hakları komisyonu kurulmasını önerdiklerine ilişkin
açıklaması
26.- Kars Milletvekili Ayhan
Bilgenin, Edirne Milletvekili Erdin Bircana Allahtan rahmet dilediğine,
Mevlit Kandilinin bugün ifade ettiği anlamıyla da yüzleşilmesi
gerektiğine, Dünya bize
atalarımızın mirası değil,
çocuklarımızın emanetidir. sözü gereği hiç kimsenin
mirasyedi gibi davranma lüksünün olmadığına, iki yılı
aşkın tutukluluğun Türkiye iç hukuku ve AİHM
açısından kabul edilemez olduğuna ilişkin
açıklaması
27.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Mevlit Kandilini tebrik ettiğine, Mevlidi Nebinin
birlik, beraberlik duygularını pekiştirmeye vesile
olmasını niyaz ettiğine, Edirne Milletvekili Erdin Bircana
Allahtan rahmet dilediğine, NATO PA Başkan Yardımcısı
seçilen Rize Milletvekili Osman Aşkın Baka başarılar
dilediğine, Türk Akımı Projesinin açılışına
ilişkin açıklaması
28.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Edirne Milletvekili Erdin Bircana Allahtan rahmet
dilediğine ve bu acıyı paylaşan herkese teşekkür
ettiğine, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere vefat eden
milletvekillerinin ruhlarının şad olmasını
dilediğine ilişkin açıklaması
29.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, AK PARTİ ile diğer partilerin
uzlaşısıyla birçok maddenin yasalaşması Parlamentonun
etkinliğinin arttığının göstergesi olduğuna
ilişkin açıklaması
30.- İstanbul
Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun, geçim darlığı
çeken vatandaşların hakkının konuşulduğu her
zeminde Cumhurbaşkanının 5 çay, 5 simit metaforunu
hatırlatacaklarına ilişkin açıklaması
31.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, geçim standartlarını değerlendirirken
asgari ücret ile satın alma kabiliyetini birlikte değerlendirmek
gerektiğine ilişkin açıklaması
32.- Isparta Milletvekili
Aylin Cesurun, Edirne Milletvekili Erdin Bircana Allahtan rahmet
dilediğine, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Gününe ve Çocuk
Haklarına Dair Sözleşmenin 15 Aralık 1994 tarihinde dönemin
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından imzalandığına,
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı
Uluslararası Mücadele Gününe ilişkin açıklaması
33.- Kahramanmaraş
Milletvekili Ahmet Özdemirin, Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunçun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
34.- Kahramanmaraş
Milletvekili Ali Öztunçun, Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Özdemirin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
35.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Adalet ve Kalkınma Partisinin Bunu araştırmaya
gerek yok her şey kontrolümüz altında. tavrıyla yine
karşı karşıya olduklarına ve yürütme işini
yapmadığı için her gün bir başka acı haber
aldıklarına ilişkin açıklaması
36.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Millî Savunma Bakanlığının kendi
içerisindeki soruşturmayı sürdürdüğüne ilişkin
açıklaması
37.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
38.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
39.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, hem milletin teveccühünü hem de Allahın
rızasını kazanma yolunda çalışmalara devam
edileceğine ilişkin açıklaması
40.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin AK
PARTİ grup önerisi üzerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
41.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, seçimlerde siyasi partilerin hayvan haklarıyla ilgili
sözlerler verdiğine ve öneriye hayır denilmesinin millete verilen
sözün unutulduğu anlamına geldiğine ilişkin
açıklaması
42.- Ankara Milletvekili
Filiz Kerestecioğlu Demirin, Şanlıurfa Milletvekili
İbrahim Özyavuzun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
43.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
44.- Manisa Miletvekili Özgür
Özelin, bunlar, şunlar diye ifade edilenlerin milletten oy
almış milletvekilleri olduğuna, özensiz söylemleri Parlamento
çatısı altında tasvip etmediklerine ilişkin
açıklaması
45.- Düzce Milletvekili Ümit
Yılmazın, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
46.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, İstanbul Milletvekili İbrahim Özden
Kaboğlunun 14 sıra sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesi
üzerinde şahıslar adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
47.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Manisa Milletvekili Erkan Akçayın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
48.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
49.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Manisa Milletvekili Erkan Akçayın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin tekraren
açıklaması
50.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin tekraren
açıklaması
51.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Düzce Milletvekili Fahri Çakırın 14 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesi üzerinde şahıslar
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
VIII.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- TBMM
Başkanlığının, Akdeniz Parlamenter Asamblesi, Asya
Parlamenter Asamblesi, NATO Parlamenter Asamblesi ve Avrupa Konseyi Parlamenter
Meclisinde boş bulunan asıl ve yedek üyelikler için Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu Başkanlığınca bildirilen, 3620
sayılı Kanunun 12'nci maddesi uyarınca Başkanlık
Divanında yapılan incelemede uygun görülen isimlere ilişkin
tezkeresi (3/60)
2.- TBMM
Başkanlığının, TBMM Başkan Vekili Mustafa
Şentopun, 24-27 Kasım 2018 tarihleri arasında Kazakistan Meclis
Başkanı Nurlan Nigmatulin'in vaki davetine icabetle "Astana
Küresel Entegrasyon, Güvenlik ve Barış Merkezi konulu
uluslararası parlamento konferansı vesilesiyle Astana'ya resmî bir ziyarette
bulunmasına ilişkin tezkeresi
(3/62)
3.- TBMM
Başkanlığının, Ankara Milletvekili Nihat Yeşilin
16 Ekim 2018 tarihinden itibaren on beş gün izinli sayılmasına
ilişkin tezkeresi (3/63)
B) Duyurular
1.- Mardin 3. Ağır
Ceza Mahkemesinin 30/10/2018 tarih ve (2016/240) esas numaralı
yazısıyla Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalanın
yargılanmasına devam edildiğinin Anayasanın 83üncü
maddesinin ikinci fıkrası gereğince Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına bildirildiği hususu Genel Kurulun
bilgisine sunulmasına ilişkin duyuru (3/61)
C) Önergeler
1.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, (2/4) esas numaralı 5237
Sayılı Türk Ceza Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin
önergesi (4/8)
IX.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- İYİ PARTİ
Grubunun, Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan tarafından, iş gücünün
önemli bir kısmını oluşturan ancak refah seviyesi
açısından beklenen noktada bulunmayan asgari ücretli çalışanların
gelir seviyelerinin iyileştirilmesi için ücretleri üzerinden alınan
her türlü vergiden muaf tutulmaları gerekmektedir. Bu kapsamlı
çalışmanın temelini oluşturması ve asgari ücretli
çalışanlarla ilgili detaylı bilgi havuzuna
ulaşılması amacıyla 14/11/2018 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin (10/499) ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 20 Kasım 2018 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun,
Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemir ve
arkadaşları tarafından, kadın cinayetleri başta olmak
üzere kadına yönelik her türlü şiddetin
araştırılması amacıyla 12/11/2018 tarihinde TBMM
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 20
Kasım 2018 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun
İstanbul Milletvekili Ahmet Ünal Çeviköz ve arkadaşları
tarafından, Hakkâri ve Şırnak'taki mühimmat depolarında
meydana gelen patlamaların nedenleri ve sorumluların
araştırılması amacıyla 20/11/2018 tarihinde TBMM
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 20
Kasım 2018 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
4.- AK PARTİ Grubunun,
Genel Kurulun çalışma saatlerinin ve gündemdeki sıralamanın
yeniden düzenlenmesine; 20, 21, 22, 27 ve 28 Kasım 2018 Salı,
Çarşamba ve Perşembe günkü birleşimlerinde denetim
konularının görüşülmeyerek gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmında yer alan
işlerin görüşülmesine; 16 ve 13 sıra sayılı kanun
tekliflerinin görüşmelerinin 28 Kasım 2018 Çarşamba günkü
birleşiminde tamamlanması hâlinde 29 Kasım 2018 Perşembe
günü toplanmaması, tamamlanamaması hâlinde ise 29 Kasım 2018
Perşembe günkü birleşiminde denetim konularının
görüşülmeyerek 16 ve 13 sıra sayılı kanun tekliflerinin görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar çalışmalarını sürdürmesine; 15 ve
16 sıra sayılı kanun tekliflerinin İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine
ilişkin önerisi
X.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin AK PARTİ grup
önerisi üzerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşmasında AK PARTİ Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
2.- Manisa Milletvekili Özgür
Özelin, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
3.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasında Adalet ve Kalkınma Partisine
tekraren sataşması nedeniyle konuşması
4.- Manisa Milletvekili Özgür
Özelin, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasında Cumhuriyet Halk Partisine
tekraren sataşması nedeniyle konuşması
5.- Şanlıurfa
Milletvekili İbrahim Özyavuzun, İstanbul Milletvekili Ali
Kenanoğlunun 14 sıra sayılı Kanun Teklifinin tümü
üzerinde HDP Grubu adına yaptığı konuşmasında
Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması
6.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi
ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Mustafa Elitaşın 14
sıra sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesiyle ilgili
soru-cevap bölümünde şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
7.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Mersin Milletvekili Rıdvan Turanın, 14
sıra sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesiyle ilgili önerge
üzerinde yaptığı konuşmasında AK PARTİ Grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
XI.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Isparta Milletvekili
Recep Özel ve 2 Milletvekilinin Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile
Odalar ve Borsalar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi (2/1287) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 14)
XII.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Kars Milletvekili Ayhan
Bilgen'in, Basın İlan Kurumuna ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/4517)
2.- İstanbul
Milletvekili Ümit Beyaz'ın, Dicle Elektrik Dağıtım
A.Ş. ile ilgili bir kararname olup olmadığına ilişkin
sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Fatih Dönmezin cevabı (7/4576)
3.- Ankara Milletvekili
İbrahim Halil Oral'ın, Devlet Arşivleri
Başkanlığı personeli için getirilen sınav
esaslarının sebep olduğu iddia edilen olumsuz sonuçlara
ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/4651)
4.- Manisa Milletvekili Özgür
Özel'in, Millî Saraylar İdaresi Başkanlığında geçici
görevlendirmeyle çalışan TBMM personeline ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/4655)
5.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, temsil ve tanıtma
ödeneğinin kullanımına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanvekili Mustafa Şentopun cevabı (7/5255)
6.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Kamu Denetçiliği Kurumunda
temsil ve tanıtma ödeneğinin kullanımına ilişkin
sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Mustafa Şentopun
cevabı (7/5256)
7.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Sayıştay
Başkanlığında temsil ve tanıtma ödeneğinin
kullanımına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanvekili Mustafa Şentopun cevabı (7/5257)
20 Kasım 2018 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.01
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal
ADAN
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ
(Nevşehir), Fatma KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 19uncu
Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
IV.-
ÖLÜM, SAYGI DURUŞU VE TAZİYELER
1.-
Edirne Milletvekili Erdin Bircanın vefatı nedeniyle bir dakikalık
saygı duruşu
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, vefat eden
Edirne Milletvekili Erdin Bircanın aziz hatırası önünde Genel
Kurulu bir dakikalık saygı duruşuna davet ediyorum.
(Saygı duruşunda bulunuldu)
V.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adanın, Edirne
Milletvekili Erdin Bircana Allahtan rahmet dilediğine ve Mevlit
Kandilini tebrik ettiğine ilişkin konuşması
BAŞKAN Sayın milletvekilimiz Erdin
Bircan Beyin ailesine sabırlar diliyorum, Cumhuriyet Halk Partisine
başsağlığı diliyorum. Değerli milletvekilimiz
hepimizi üzmüştür, Allah rahmet etsin.
Değerli milletvekilleri, dün Mevlit Kandilini
idrak ettik. Âlemlere rahmet olarak gönderilmiş Efendimizin,
Resulullahın dünyaya teşrifinin yıl dönümünü dua, minnet ve
şükranla andık. Kandiller, öze dönüşün, Rabbimize yürekten
yakarış ve yönelişin, kalplerimizi arındırmanın,
nefsin yanıltıcı arzu ve isteklerinden uzaklaşmanın
imkânlarını sunan muazzez ve müstesna zamanlardır. Bu vesileyle
milletimizin, hepinizin kandilini tekrar tebrik ediyorum.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, 24 Kasım
Öğretmenler Günü münasebetiyle söz isteyen Afyonkarahisar Milletvekili
Mehmet Taytaka aittir.
Buyurun Sayın Taytak. (MHP
sıralarından alkışlar)
VI.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Afyonkarahisar Milletvekili Mehmet Taytakın, 24 Kasım
Öğretmenler Gününe ilişkin gündem dışı
konuşması
MEHMET TAYTAK (Afyonkarahisar) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 24 Kasım Öğretmenler Günü münasebetiyle
söz almış bulunmaktayım.
Tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününü
kutluyor, daha huzurlu, daha mutlu bir ülkede nice yıllar öğretmenlik
yapmaları dileğiyle selam ve saygılarımı sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, öğretmenlik,
insanlık tarihinin en anlamlı ve ölümsüz mesleğidir.
Öğretmenliği, ürünü insan olan ve meslek olmaktan öte bizleri yüce
gayemize ulaştıran kutsal bir vazife olarak görüyorum.
Ben de 1984-1987 yılları arasında
Kayserinin Tomarza ilçesinde meslek lisesinde bu kutsal görevi yaptım. O
dönemde öğretmenliğini yaptığım öğrencilerimin
başarılarını görmek beni her zaman mutlu etmiştir.
Her mesleğin araç ve gereci, kaynağı
ve uygulama sahası vardır. Öğretmenlik mesleğinin kaynağı
da ilmimizdir. Bu ilim ışığında ortaya çıkan
değerlerse her anlamda iyi yetişmiş öğrencilerimizdir.
Öğretmenler sevgi dağıtır, içimizi aydınlatır,
bizi doğruya yöneltir. Öğretmen her anlamda yeniliği,
yenileşmeyi savunur, gerçekleri anlatır. Kısaca, analar
doğurur, öğretmenler yetiştirir. Geçmişle gelecek
arasında bir köprü vardır ve bu köprü öğretmenler sayesinde
kurulur. Öğretmenlerimiz büyük ve yüksek bir ahlakın
sınıflara sığmayan temsilcileridir. Bu damarın yeniden
canlandırılmasına, öğretmenliğe gereken önemin
verilmesine bugün ekmek kadar, su kadar ihtiyacımız olduğunu
unutmamamız gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, Millî Eğitim
Bakanımız Sayın Ziya Selçukun yaptığı
açıklamaya göre, ülke genelinde toplam öğretmen açığı
117.403tür. Şu anda ülkemizde 400 bine yakın atanamayan
öğretmen bulunmaktadır. Yine, 300 bine yakın evladımız
da üniversitelerde öğretmenlik hayaliyle eğitim görmektedir.
Günümüzde, öğretmenlerimizin birçok problemi
vardır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak, öğretmenlerimizin 3600 ek
göstergeden yararlanmaları, ek dersle eğitim ve öğretim
tazminatlarının yükseltilerek eğitime hazırlık
ödeneğinin artırılması, özürlü grubu tayinleriyle ilgili
sorunlarının çözülmesi, kadrosu olmadan
çalıştırılan, sözleşmeli ve geçici öğretmenlerin
daimî kadrolara alınması ile emekli öğretmenlerin
mağduriyetlerinin giderilmesi ve atanamayan öğretmenlerin
tamamının kademeli olarak atanması için kadro ihdas edilmesi
gibi birçok sorunun takipçisi olacağız.
Hazırlamış olduğumuz 657
sayılı Devlet Memurları Kanununda ve 193 sayılı Gelir
Vergisi Kanununda değişiklik yapılmasına dair kanun
tekliflerimizi bu hafta Meclis Başkanlığına
sunacağım. Bu tekliflerle öğretmenlerin ek ders ücretlerinin 2
katına çıkarılarak günün şartlarına uygun hâle
getirilmesi ve Millî Eğitim Bakanlığına bağlı
okullardaki öğretmenlere ödenen ek ders ücretlerinin gelir vergisinden
istisna olması hedeflenmiştir. Bu problemlerin giderilmesi için
verdiğimiz bu kanun tekliflerinin ve daha önce verdiğimiz
önerilerimizin dikkate alınıp bu kutsal mesleği icra eden
baş tacı öğretmenlerimizin sorunlarını hep birlikte
halledeceğimize inanıyorum.
Değerli milletvekilleri, Genel
Başkanımızın deyimiyle, öğretmenlik kutsal bir meslek,
kutlu bir mekteptir; öğretmen ise bu meslekte yoğrulmuş, bu
mektepte olgunlaşmış fedakâr, cefakâr, vefakâr
insanlarımızın ortak adıdır. Öğretmen kör
karanlıkların ışığı, kurumuş
vicdanların ilacıdır; cehaletin, ön yargıların da
amansız düşmanıdır öğretmen. Ne diyor Ulu Önder
Atatürk: Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir.
Öğretmenden, eğiticiden mahrum bir millet henüz bir millet
adını alma yeteneği kazanmamıştır.
Son olarak Hazreti Alinin Bana bir harf
öğretenin kırk yıl kölesi olurum. kutlu seslenişinin
muhatabı öğretmendir. Bu memleketi kuranlar da öğretmenlerdir.
Öğretmenlik mesleği o kadar önemli ki
vatan hainleri sürekli öğretmenlerimizi hedef almıştır.
1980 öncesinde öğretmen olma hayaliyle eğitim görmekteyken 8 Haziran
1970te şehitlik mertebesine ulaşan İstanbul Üniversitesi
Edebiyat Fakültesi öğrencisi Yusuf İmamoğlu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili.
MEHMET TAYTAK (Devamla)
23 Kasım 1970te
ciğerlerine pompayla hava basılarak şehit edilen Ertuğrul
Dursun Önkuzu, 3 Kasım 1975te şehit olan Afyonkarahisarlı
hemşehrim Alparslan Gümüş ve binlerce öğretmen adayını
kara toprağa verdik. Daha sonraki süreçte PKKlı soysuzlar
tarafından 1993te, henüz yirmi altı günlük öğretmenken
babasıyla birlikte, beraber şehit edilen Neşe Alten; 16 Haziran
2007 tarihinde Tuncelide arabası yakılarak şehit edilen
Necmettin Yılmaz, sekiz aylık öğretmenken kaybettiğimiz
Şehit Öğretmen Şenay Aybüke Yalçın; saydığım
isimler şehitlerimizden sadece birkaçıdır. Daha nice vatan
evladımızı hain terör saldırılarında şehit
verdik. Başta Başöğretmen Atatürkümüz olmak üzere ebediyete
intikal eden tüm öğretmenlerimize ve terör nedeniyle şehit düşen
öğretmenlerimize Allahtan rahmet diliyorum.
Bu kürsüden tekraren çocuklarımıza bir
harf öğretmek için yurdumuzun her köşesinde heyecanla görev yapan,
fedakârlığın zirve isimleri olan saygıdeğer
öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününü kutluyor; aileleri ve
öğrencilerimizle birlikte mutlu, huzurlu ve saadet dolu yıllar
temenni ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili.
MEHMET TAYTAK (Devamla) - Sayın Başkan,
bugün Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Kasım 2016 tarihinden beri
tutuklu bulunan HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin
Demirtaşın dosyası hakkındaki başvuruyu karara
bağlamış ve serbest bırakılmasını
istemiştir. Terörle aynı hedefi benimseyenler hesap vermelidirler.
Avrupa her zamanki gibi tarafını belli etmiş, Türk
düşmanı, Türkiye düşmanı terör ve terörist sevici kim varsa
onlardan taraf olmayı tercih etmiştir. FETÖ ve PKKnın
sığındığı liman olmayı tercih eden Avrupa,
teröre karşı kanat germesinin bedelini, teröristlere hamilik
yapmanın bedelini tarih önünde mutlaka verecektir. Senin teröristin iyi,
benim teröristim kötü. anlayışıyla bu iş yürümemelidir.
Diğer teröristleri iade etmeleri gerekirken topu taca atmayı
kendisine yol edinen Avrupa, söz konusu bizim iç hukukumuz olduğu zaman
kendisini söz sahibi saymaktadır. Bu kararın millet vicdanında
karşılığı yoktur, buradan bu kararı kınıyorum.
Gazi Meclisimizi ve Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Çok teşekkür ediyorum Başkanım. (MHP
sıralarından alkışlar)
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Biz de
seni kınıyoruz.
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
25 Kasım ve kadına yönelik şiddet hakkında söz isteyen
Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğluna aittir.
Buyurun Sayın Kerestecioğlu.
2.-
Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, 25 Kasım
Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele
Gününe ilişkin gündem dışı konuşması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, öncelikle sevgili
Milletvekilimiz Erdin Bircanın ailesine ve CHP camiasına
başsağlığı diliyorum Erdin Beyin vefatından
dolayı.
Bugün Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
Selahattin Demirtaşın tutukluluğuna son verilmesi için
gereğinin yapılması konusunda bir karar verdi. Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi bizim imzacısı olduğumuz
sözleşme, Avrupa Konseyi de kurucularından olduğumuz bir konsey.
Ve bu kararın halkta öyle bir karşılığı var ki
gerçekten bugün herkes, en azından bir yerde, bir nebze olsun, geç de olsa
hukuki bir karar verilmesinin sevincini yaşıyor. Bu kararda,
Demirtaşın makul sürede yargılanma, özgürlük, güvenlik
hakkının ve seçilme hakkının ihlal edildiği
belirtildi. Ayrıca mahkeme, Türkiyeye karşı ilk kez 18inci
maddeden ihlal buldu ve Demirtaşın siyasi nedenlerle
tutuklandığını tespit etti. Şu andan itibaren Sevgili
Selahattin Demirtaşın tutuklu olması hem ulusal hem de
uluslararası hukuka aykırıdır, derhâl serbest
bırakılması gerekir ve bizler AİHM kararına uyulsun ve
Selahattin Demirtaş özgür kalsın diyoruz.
Evet, 25 Kasım Kadına Yönelik
Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü. Mirabal kardeşler, 1930dan
1961e kadar Dominik Cumhuriyetini yöneten Rafael Trujillonun
diktatörlüğüne karşı mücadele ediyorlardı. Trujillonun
Ülkede iki tehlike var: Kilise ve Mirabal kardeşler. demesinin
ardından, kelebekler olarak sembolleşen bu üç kadın, 25
Kasım 1960 tarihinde askerler tarafından kaçırılıp
tecavüz edilerek öldürüldüler. Mirabal Kardeşlerin öldürülmesinden bir
yıl sonra diktatörlük sona erdi. 1981 yılında düzenlenen Latin
Amerika ve Karayip feminist buluşmalarının, birincisinde 25
Kasım, Mirabal kız kardeşlerin anısına Kadına
Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Gün ilan edildi. 1991
yılında da Küresel Kadın Liderliği Merkezinin öncülüğünde
25 Kasım Dünya Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü ile 10
Aralık İnsan Hakları Günü arasında, cinsiyet temelli
şiddete karşı 16 günlük aktivizm kampanyası düzenlendi ve
aynı yıl Mor Çatı Kadın Sığınağı
Vakfı ilk defa Türkiyede 25 Kasım etkinliğini bu kampanyaya
katılarak gerçekleştirdi. Mirabal kardeşlerin ölümünden tam otuz
dokuz yıl sonra dünyada büyüyen kadın mücadelesinin bir sonucu olarak
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 17 Kasım 1999 yılında
25 Kasımı Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası
Mücadele ve Dayanışma Günü ilan etti. İşte o günden bugüne
kadınların mücadelesi hiç eksilmeden sürüyor ve 1990lardan beri
verilen mücadeleler sonucunda, gözaltında cinsel şiddet dâhil olmak
üzere, kadınlara yönelik şiddetin her türlüsü suç olarak kabul
ediliyor.
Şiddete maruz kaldığımızda
başvurabileceğimiz kanunlar var. Bunlardan bir tanesi de 6284
sayılı Kanun. Bu kanun biz kadınların erkek şiddeti
karşısında yalnız ya da çaresiz olmadığımızı
göstermesi açısından bile hayati bir önem taşıyor ve bu kanunun
varlığı bizi güçlendiriyor. Bilgi özellikle biz
kadınları güçlendiriyor ve cesaret veriyor. Tam da buradan hareketle,
Mor Çatı, bu kanunun kadınlar için yaşamsal önemini vurgulamak
için, kadınların 6284 sayılı Kanun kapsamındaki
haklarının bilinirliğini de artırmak için bir kampanya
düzenledi şu anda. Bu kampanyanın adı Karar Aldım.
Kampanyanın bir de web sitesi var, sitenin adı da kararaldim.org.
Sitede paylaşılan hikâyeler gösteriyor ki gerçekten karar
aldığınızda, kadınlar karar aldığında
şiddetten kurtulmayı ve yeni bir hayat kurmayı
başarabiliyor. Mesela onlardan bir kadın, Zelal; can güvenliği
tehdidi olmadan yaşamak için karar aldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Toparlamam için müsaade eder misiniz.
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekilim.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Küçük bir şehirde yaşayan Zelal, fiziksel, psikolojik,
cinsel ve ekonomik şiddet gördüğü, kendisini öldürmekle tehdit eden
kocasından uzaklaşmak amacıyla İstanbula geldi. Ailesi
tarafından da desteklenmeyen ve aranan Zelal, can güvenliği riski
olduğu için yaşadığı şehirden bir an önce
uzaklaşmak zorunda kaldı ve koruma kararına bu şehirde
başvurmadı. Ama biliyorsunuz, şiddete maruz kalan
kadının 6284 sayılı Kanundan yararlanmak için mutlaka
şiddet gördüğü il veya ilçe sınırları içinde
başvuruda bulunması gerekmiyor, her yerde başvuruda bulunabilir.
Zelal, İstanbulda bulunduğu yere en yakın karakola giderek
koruma kararı çıkarttı. Koruma kararı yanında gizlilik
kararı da çıkartan Zelal can güvenliğini sağladı ve
şiddetten uzak bir yaşam kurabildi. Evet, Zelal gibi çok sayıda
örnek var şiddete karşı karar alan ve hayatını
değiştiren.
Ben, tüm kadınlara şiddetsiz bir
yaşam ve 25 Kasımda da birlikte mücadele diyorum.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
Gündem dışı üçüncü söz, tarımsal
kalkınma ve İzmir hakkında söz isteyen İzmir Milletvekili
Atila Sertele aittir.
Buyurun Sayın Sertel. (CHP
sıralarından alkışlar)
3.-
İzmir Milletvekili Atila Sertelin, tarımsal kalkınmada
İzmir modeline ilişkin gündem dışı konuşması
ATİLA SERTEL (İzmir) Sevgili
Arkadaşım Erdin Bircanı sonsuzluğa uğurladık.
Onu, yaşadığımız sürece anacak ve onun ne kadar
mücadeleci, ne kadar devrimci, ne kadar halktan yana bir çizgi izlediğini
asla unutmayacağız. Işıklar içinde yatsın, mekânı
cennet olsun. Ailesine ve yakınlarına sabır diliyorum.
Sayın Başkanım, sevgili
arkadaşlarım; bugün size bir başarı öyküsünden söz etmek
istiyorum. İzmirde tarımda İzmir Modelini burada bana
tanınan kısıtlı sürede sizlere aktarmak istiyorum.
İzmir Büyükşehir Belediyesinin on bir
yıl önce başlattığı yerelde kalkınma modeliyle
bugün Türkiyede tarımsal gelişimde büyüme oranı Türkiye
ortalaması 2,1 iken İzmirde 5,5-6 oranına yükseldi.
Önce İzmir Büyükşehir Belediyesi Tire
Sütle İzmirde okul çağındaki çocuklara süt dağıtmaya
başladı ve üreticiler direkt Tire Süt
aracılığıyla, büyükşehir aracılığıyla
okullara süt vermeye, çocuklarımızın gelişmesine yönelik
katkı koymaya başladı.
Sonrasında iktidar bu modeli aldı ve
Türkiye çapında uygulamaya başladı. Siz de biliyorsunuz,
çocuklar önce zehirlendiler fakat sonra doğru yol bulundu, şimdi
Türkiyedeki bütün çocuklar İzmir modelinden faydalanıp süt
içiyorlar.
İzmir Büyükşehir Belediyesinin on bir
yıl içerisinde üreticiye 825 milyon TL destek verdiğini
sanıyorum buradaki arkadaşlarımız ve halkımız,
Türkiye bilmeyebilir. Bayındırda çiçek üreticileri desteklendi.
Başta İstanbul Büyükşehir Belediyesi olmak üzere bir
kısım belediyeler Hollandadan lale soğanı ithal ederken
bizim belediyelerimiz kendi üreticisinin yetiştirdiği çiçeklerle
kenti süsledi.
Tire Süt Kooperatifinin çocuklara yönelik olarak 1-5
yaş grubu İzmirde yaşayan bütün çocuklar için, talep eden
herkes için her hafta 8 litre süt dağıttığını
bilmenizi isterim ve bundan 135 bin çocuğun
yararlandığını ve başvuran herkese, bütün çocuklara
süt dağıtıldığını bilmenizi isterim.
Yalnızca İzmirin çocukları değil, Suriyeden gelen
çocuklara da, 6.500 civarında çocuğa da Büyükşehir Belediyesi
süt dağıtıyor. İlk yıl 1 milyon 142 bin litre süt
dağıtımıyla başlanmıştı. 2017
yılında dağıtılan süt miktarı 55 milyon litre
süt. Ne oldu biliyor musunuz arkadaşlar? Bu, Bayındırda,
Tirede, Ödemişte, Kirazda, Beydağda
hayvancılığı geliştirdi; 10 ineği olan üretici
bugün 100 ineğe sahip konuma geldi.
Ve Tire Süt bu projesiyle çok büyük bir onurdur
bizim için. Birleşmiş Milletler örgütü tarafından dünyaya örnek
kırsal kalkınma modeli seçildi ve Birleşmiş Milletler
tarafından üreticiyi koruma modeli olarak en büyük ödülü aldı.
Sevgili arkadaşlarım, sadece süte
değil, kırsalda küçükbaş hayvancılığa destek
verildi. Kiraz, Ödemiş, Tire, Menderes, Urla, Seferihisar, Selçukta
köylülerimize 8.815 küçükbaş hayvan dağıtımı
yapıldı.
Arıcılık ve bal üretimi hayat buldu
ve özellikle hedef kitle kadınlar olarak seçildi. Bal üretiminde
kadınlara hem kovan hem arı yardımı yapıldı.
Çiçeğin başkenti Bademler, çiçeğin başkenti
Bayındır ve bunun yanı sıra fıstık çamı
üretimi gerçekleştirildi.
Siz bilmeyebilirsiniz ama Ödemişin Bademli
diye küçücük bir beldesi var, orada üretilen şecereli fidan Türkiye'nin
fidanının yüzde 65ini karşılıyor meyve
fidanının ve küçücük bir beldeden, Ödemişin Bademlisinden
dünyanın 17 ayrı ülkesine ihracat yapılıyor.
İzmir Büyükşehir Belediyesi
Başkanı Sayın Aziz Kocaoğlu sadece arı, bal, peynir
üretim kademesinde olmadı; 3,5 milyon meyve fidanı toprakla
buluşturmak için köylülere dağıttı ve 7.950 üreticiye 265 bin
meyve fidanı, zeytin fidanı, bağ çubuğu
dağıttı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ATİLA SERTEL (Devamla) Başkanım,
çok az kaldı.
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili.
ATİLA SERTEL (Devamla) 15 ilçede, 140 köydeki
bütün üreticilerle bu fidanlar toprakla buluşturularak geleceğe tohum
atıldı.
Tarım makinaları konusunda da 18 ilçenin
ziraat odasına 2,7 milyon liralık tarım makinaları
alındı ve köylülerin kullanımı için, kooperatiflerin
kullanımı için gerek ilaçlamada gerek hayvan gübresi serpmede, dal
parçalamada, zeytin hasadında, mısır toplamada
Bütün
bunları büyükşehir belediyesi sağladı.
Şimdi, benim buradan önerim şu: Tarım
Bakanı gelsin İzmir Büyükşehir Belediyesinde staj görsün, AKPli
belediyeler gelsin İzmir Büyükşehir Belediyesinde staj görsün. Ve ben
buradan bu kooperatif başkanlarını selamlamak istiyorum: Tire
Kooperatifi Başkanı Mahmut Eskiyörük, Gödence Kooperatifi
Başkanı Özcan Kokulu, İğdeli Kooperatif Başkanı
Süleyman Top, Arı Yetiştiricileri Birliği Başkan Yardımcısı
Ramazan Kekil, Bademler Kooperatifi Başkanı Mehmet Sever, Bademli
Kooperatifi Başkanı Selçuk Bilgi ve son Kırköy Tarımsal
Kalkınma Kooperatifi Başkanı Güler Özeni buradan saygıyla
selamlıyor, onları alkışlamanızı rica ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
sisteme giren yirmi milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle söz
vereceğim. Bu sözlerin ardından sayın grup başkan
vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
Sayın Öztunç
VII.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunçun, Edirne Milletvekili Erdin
Bircana Allahtan rahmet dilediğine ve pancar üreticisinin
mağduriyetini gidermek için Elbistanın afet bölgesi ilan edilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Erdin Bircan
Vekilimize Allahtan rahmet diliyorum, Meclisimizin başı sağ
olsun, devri daim olsun.
Değerli AK PARTİli, AKPli
milletvekilleri, bu elimde tuttuğum pancar, şeker pancarı. Belki
ne olduğunu bilmiyorsunuzdur. Bu kolesterole iyi gelir; bu tansiyona iyi
gelir, sinirleri yumuşatır, gevşetir. Bu, Anadoluda binlerce
ailenin, binlerce evin ekmeğidir, gelinlik kızların
gelinliğidir, damatlıktır, ekmektir. Maraş Elbistan
Ovasında 150 bin ton bu pancardan kar altında
kalmıştır. Çiftçi perişan, çiftçi kan ağlıyor. Bu
sizin eseriniz fabrikayı özelleştirdiğiniz için. Bari bir
işe yarayın, bu çiftçinin bu zararını gidermek için
Elbistanı afet bölgesi ilan edin diyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Bulut
2.-
Adana Milletvekili Burhanettin Bulutun, Edirne Milletvekili Erdin Bircana
Allahtan rahmet dilediğine ve iktidarın Savaş bir halk
sağlığı sorunudur. açıklaması yapan hekimlere
yönelik öfkesinin devam ettiğine ilişkin açıklaması
BURHANETTİN BULUT (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Erdin Vekilimize Allahtan rahmet
diliyorum tekrar.
İktidarın Savaş bir halk
sağlığı sorunudur. açıklaması yapan hekimlere
yönelik öfkesi devam etmektedir. Evrensel değerleri savunan hekimler
gözaltına alınmakta, disiplin soruşturulmasına maruz
bırakılmakta, sonra kamudan dışlanmaktadır. Adana
Gazipaşa Aile Sağlığı Merkezinde çalışan
Savaş bir halk sağlığı sorudur. bildirgesine imza
atan Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyinin 11 üyesi içerisinde yer alan
Doktor Yaşar Ulutaşın aile hekimliği sözleşmesi
feshedilmiştir. Bugüne kadar hiçbir iktidar kendisinden farklı
düşünen insanların hekimlik mesleğini yapmasına engel
olmamıştır. Çünkü her hekim ideolojisini bir kenara
bırakıp ettiği yemine sadık olarak mesleğini
yapmaktadır. Halktan yana taleplerini savunan, ettikleri yemin ve meslek
etiği gereği insani değerlere sahip çıkan hekimlere yönelik
bu tutum kaygı ve utanç vericidir. Aklıevvel sopalık hekimler.
diye haksız bir şekilde hedef gösterdiğiniz hekimlerin
yakasından elinizi çekin. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Taşkın
3.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, Mevlidi Nebi
Haftasını ve Mevlit Kandilini tebrik ettiğine, Peygamberin
sünnetinin göz ardı edilerek İslamın
anlaşılmasının mümkün olmadığına
ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Diyanet İşleri
Başkanlığımız tarafından organize edilen ve bu
sene Peygamberimiz ve Gençlik teması işlenecek olan 2018
yılı Mevlid-i Nebi Haftası açılışı Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğanın teşrifleriyle gerçekleştirildi.
Bu vesileyle, aziz milletimizin ve Âlemiislamın dün gece idrak
ettiğimiz mevlit gecesini ve Mevlid-i Nebi Haftasını tebrik
eder; birlik, beraberlik ve kardeşlik duygularımızı
pekiştirmeye vesile olmasını Yüce Rabbimizden niyaz ederim.
Hazreti Muhammed (AS) Yüce Allahın bütün
insanlığa rahmet ve hidayet vesilesi olarak gönderdiği son
peygamber ve rehberidir. O, güzel ahlakı tamamlamak için
gönderilmiştir. Sevgili Peygamberimizin sünneti, Kur'an-ı Kerimin
hayata dönüşmüş şeklidir, Kur'andan sonra İslamın
ikinci temel kaynağıdır.
Dolayısıyla, Peygamberimizin sünnetini
gözardı ederek İslamın anlaşılması ve
yaşanması mümkün değildir diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kılıç
4.-
Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıçın, Edirne
Milletvekili Erdin Bircana Allahtan rahmet dilediğine, Mevlidi Nebi
Haftasını tebrik ettiğine, 20 Kasım Dünya Çocuk
Hakları Gününü kutladığına ve Elbistanda pancar konusunda
sorun olmadığına ilişkin açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Erdin Bircana rahmet diliyorum.
Hicri 12 Rebiülevvel 1440 Mevlid-i Nebinin
seneidevriyesini idrak ettik, mübarek olsun.
Yine, bugün Dünya Çocuk Hakları Günüdür, kutlu
olsun.
Muhabbetten Muhammed oldu hasıl, Muhammedsiz
muhabbetten ne hasıl? veciz ifadeleri Peygamberimizi (SAV) ne güzel
anlatıyor. O, rahmet ve merhamet elçisidir, yeter ki diller, gönüller ona
yönelsin. Rabbimiz insanlığa hayatın anlamını, imtihanın
esrarını onunla hatırlatmıştır. O, İnsanlığı
yüce değerlerle tezyin etmeye çağırıp
çabalamıştır. Onun dünyaya gelişi, ölüme hayat, zulme
adalet, cehalete bilgi, vahşete merhamet, düşmanlığa
barış olmuş; karanlıklar içerisinde bocalayan insanlık
onun rehberliğinde yeniden yolunu bulmuştur. Kendisi, getirdiği
prensipleri bizzat yaşayarak örnek olmuş, güzel ahlakı zirveye
taşımıştır. Birlik, kardeşlik, eşitlik,
adalet, yardımlaşma ve dayanışma umdelerini ikame etmiş;
kendimizle, hemcinslerimizle ve tüm varlıklarla barışı
öngörmüş Asıl hayır, sulhun bizzat kendisidir.
buyurmuştur.
Elbistanda pancar konusunda da hiçbir sorun yoktur,
onu da Genel Kurulun bilgisine sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Topal
5.-
Hatay Milletvekili Serkan Topalın, Edirne Milletvekili Erdin Bircana
Allahtan rahmet dilediğine, uzman erbaşların astsubay
orduevlerinden ve polisevlerinden yararlanmasının
sağlanmasını Millî Savunma Bakanından talep ettiklerine
ilişkin açıklaması
SERKAN TOPAL (Hatay) Erdin Vekilime tekrar
Allahtan rahmet diliyorum, ruhu şad olsun.
Sayın Başkan, terörle mücadelede önemli
rol üstlenen uzman erbaşlarımızın ciddi sorunları var.
Kadroları olmadığı için ciddi anlamda gelecek
kaygısı yaşamaktadırlar. Ayrıca, özlük haklarında
da sıkıntıları var. Örneğin, kent merkezlerine
geldiklerinde orduevlerinden yararlanmak bir kenara dursun içeri dahi
alınmıyorlar. Erbaş misafirhaneleri varsa orada, yoksa otellerde
konaklıyorlar. Bu, uzman erbaşlarımızın hem
motivasyonunu bozuyor hem de ciddi anlamda güvenlik sorunu yaratıyor.
İç güvenliğin birlikte ele alındığı bir dönemde,
bu arkadaşlarımız, en azından astsubay orduevlerinden ve
polisevlerinden yararlanmak istiyorlar. Biz de bunu Sayın Millî Savunma
Bakanından talep ediyoruz.
Teşekkür ediyorum.
Sayın Kasap
6.-
Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasapın, Edirne Milletvekili Erdin
Bircana Allahtan rahmet dilediğine, 20 Kasım Dünya Çocuk
Hakları Gününü kutladığına ilişkin
açıklaması
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Yüce Meclisimizin başı sağ olsun.
Erdin Bircan Vekilime Allah rahmet eylesin diyorum.
Bugün 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü.
Oysa Yemende hakları dahi olduğundan habersiz her gün 100den fazla
çocuk hayatını kaybediyor. 5 milyon çocuk dünyada açlıkla
mücadele ediyor. Türkiye'deki Suriyeli çocukların durumu ise içler
acısı. Dünya bu duruma sessiz. Ülkemizde ise özgürlüğünden,
ailesinden, haklarından mahrum binlerce çocuk demir parmaklıklar
arkasında, soğuk hücrelerinde, koğuşlarında kendi
günlerini yaşıyor. Ülkemizde 3.019 çocuk cezaevinde. Son on altı
yılda 18 yaş altı 440 bin çocuk doğum yaptı. Çocuk
işçi sayısı 2 milyona yaklaştı. İstismara
uğrayan çocuk sayısı ise her gün gitgide artıyor.
Çocuklarımızın haklarını koruyalım. Çocuklarımız
için sağlıkta, eğitimde eşit, ulaşılabilir,
hakkaniyetli bir dünya mümkün. Bu vesileyle 20 Kasım Dünya Çocuk
Hakları Gününü kutluyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Taşdoğan
7.-
Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin Taşdoğanın, DMD
hastalarının sorunlarına ve hayat kalitelerinin yükseltilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Duchenne
Muscular Dystrophy ya da bilinen adıyla DMD hastalığı
her yeni doğan 3.500 erkek çocuğunun 1inde ve çok nadir olarak
kız çocuklarında da görülen genetik bir kas
hastalığıdır. Nadir hastalıklar içinde en sık
görülen ölümcül çocuk hastalığıdır. Ülkemizde
epidemiyolojik çalışmalar yetersiz olsa da Türkiye'de 15 bin DMD
hastası olduğu tahmin edilmektedir. Tıbbi literatürde yaşam
süreleri 20li yaşların ortası olarak belirtilse de ülkemizde
bakım standartlarının yetersizliğinden dolayı 13-16
gibi çok genç yaşlarda birçok DMDli evladımız solunum ve kalp
yetmezliği nedeniyle hayatlarını kaybetmektedirler. DMDli
bireylerin hayat ve bakım kalitesinin yükseltilmesi için acilen
çalışma yapılmalıdır. Dünyadaki bakım
standartları ve en iyi uygulama örneklerinin Türkiye'ye getirilmesi için
çaba gösterilmelidir. DMD hastalarının birçok problemi
bulunmaktadır.
Birkaç tanesini sayacak olursak, yetişmiş
uzman eksikliği, farkındalık eksikliği
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep)
tedaviye yönelik ilaç geliştirme çabalarının
olmamasıdır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Başevirgen
8.-
Manisa Milletvekili Bekir Başevirgenin, Edirne Milletvekili Erdin Bircana
Allahtan rahmet dilediğine, verilen devlet desteğinde kesintiye
gidilmesinin çiftçiyi bitireceğine ilişkin açıklaması
BEKİR BAŞEVİRGEN (Manisa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Erdin Bircan Vekilime Allahtan rahmet diliyorum.
Tarım ürünlerinin yetiştirilmesinde
sınırlama getiren ve ithalatın önünü açan Hükûmet, yüksek
enflasyon ve yakıt fiyatlarındaki artış nedeniyle zor
günler geçiren çiftçiye bir darbe daha vurdu. Son yıllarda tarım
ürünlerinin yetiştirilmesinde ciddi zorluklar yaşayan çiftçilere verilen
devlet desteğinin artırılması talebimiz gündemdeki yerini
korurken Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Resmî Gazetede 6
Eylül 2018 tarihinde yayımladığı tebliğe göre, zaten
yetersiz olan devlet desteğinde kesintiye gidilecek. Tarımsal
destekleme ödemesi almaya hak kazanan çiftçilerin ödenemeyen sulama,
işletme ve bakım ücreti Tarım ve Orman
Bakanlığınca ödenen destekten tahsil edilecek. Bakanlık,
destek için ödemesi gereken tutardan önce çiftçinin borcunu düşecek,
ardından ödemeyi yapacak. Çoğu tarım ürününde destekleme
ödemiyorsunuz. Ödediklerinizi de çiftçinin borcundan kesiyorsunuz.
Çiftçilerimizi ciddi bir çıkmazın içerisine sokuyorsunuz. Kesinti
olmadan yapılan yardımlar bile tam olarak yeterli değilken bu
yeni gelişme çiftçiyi bitirecek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kaplan
9.-
Gaziantep Milletvekili İrfan Kaplanın, Edirne Milletvekili Erdin
Bircana Allahtan rahmet dilediğine ve Gaziantepin sorunlarıyla
ilgili yazılı sorularına yanıt alamadığına
ilişkin açıklaması
İRFAN KAPLAN (Gaziantep) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Erdin Vekilime Allahtan rahmet diliyorum.
Bakanlara bölgem Gaziantepte olan sorunlarla ilgili
yazılı sorular yöneltiyorum ama yanıt alamıyorum.
Gaziantepin fıstık sorunu, İslahiyede biber ve üzüm
üreticilerinin sorunları gibi tarımsal konulara dahi yanıt yok.
AKP iktidarında Gaziantepte artan uyuşturucu
kullanımını, yerel basının durumunu, esnafın ve
çiftçinin hâlini anlatıp çözüm talep edemeyecek miyiz?
Yürütmenin yasamadan çıktığı bir
hükûmet sistemi yerine yürütmenin kendi kendini belirlediği bir sisteme
geçtiniz. Güçlü Meclis dediniz ama aylardır sorularıma dahi
yanıt alamıyorum. Bakanlar sorularımıza yanıt vermeli,
halkın milletvekillerine verdiği hakkı gasbetmemelidir. Sorun
halkın sorunudur; işçinin ve çiftçinin derdine çare üretilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özdemir
10.-
İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, Edirne Milletvekili Erdin Bircana
Allahtan rahmet dilediğine, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü
vesilesiyle AK PARTİnin istismara karşı kapsamlı bir
mücadele ortaya koyamadığına ilişkin açıklaması
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben de Değerli Milletvekilimiz Erdin
Bircanın aramızdan ayrılmasının derin üzüntüsünü
yaşıyor, Allahtan rahmet diliyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün 20 Kasım
Dünya Çocuk Hakları Günü ancak okul sıralarında olması
gereken çocuklarımız, iş yerlerinde, sokaklarda ve maalesef
doğumhanelerde. Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekilimiz
Doktor Ali Şeker, Cumhurbaşkanlığı İletişim
Merkezine yaptığı bilgi edinme başvurusu sonucunda
Türkiyede son on sekiz ayda en az 21.957 çocuğun gebe olarak hastanelerde
kayıt altına alındığını ortaya
çıkarmıştır. Çocukların yaş
dağılımına ilişkin sorusu ise yanıtsız
bırakılmıştır. Hatırlıyor iseniz 2018
yılı başında, İstanbul Kanuni Sultan Süleyman,
Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanelerinde 18
yaş altı gebeliklerin birçoğunun kayıt altına
alınmadığı ve adli makamlara bildirilmediği ortaya
çıkmıştı. İşte, Adalet ve Kalkınma Partisi
çocuklara ilişkin verileri saklayarak istismara karşı etkin
mücadelenin önünü kesmekte, bu istismara karşı kapsamlı bir
mücadele ortaya koyamamakta ve bedelini çocuklarımız ödemektedir.
BAŞKAN Sayın İlgezdi
11.-
İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdinin, Edirne
Milletvekili Erdin Bircana Allahtan rahmet dilediğine, Necmettin Erbakan
Üniversitesi Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi Dekanı
Profesör Doktor Mehmet Karalının açıklamalarına
ilişkin açıklaması
GAMZE AKKUŞ İLGEZDİ (İstanbul)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Erdin Bircan Vekilime Allahtan rahmet diliyorum.
Dün, kadını kimliksizleştiren,
unvanı dekan olan uzay bilimcisinin hâlâ Taş Devrinde yol
aldığına şahit olduk. Bilimden, ilimden ve eşitlikten
nasibini almadığı anlaşılan Dekan Mehmet Karalı,
kadınların yalnızca iyi ev hanımı olabileceğini
söyledi, yerel seçimlerde hiçbir kadına oy vermeyeceğini de belirtti.
Karalı, soyadının hakkını verircesine kadınlara
kara çalmakta bir sakınca görmedi. Bu saate kadar bekledik, üniversiteleri
bilimden uzaklaştıran YÖKten, kadroları yandaşlarla
dolduran iktidardan çıt çıkmadı. Bu kişinin dekan olarak
atanması üniversitelerin içler acısı durumunu bir kez daha
gözler önüne serdi. Dünyanın tanıdığı bir hukuk
fakültesi dekanını kör karanlıkta polis baskınıyla
apar topar aldıranlar, yerine kadını ötekileştiren bu
anlayışı savunmakla ne kadar gurur duysalar azdır. Ancak
unutulmasın ki kadınlar kendini ötekileştiren, yargılayan
ve suçlayan bu çarpık zihniyeti karanlığa gömecektir. Ne
üniversitelerimizi ne siyaseti ne de çocuklarımızı bu zihniyete
teslim etmeyeceğiz. Çünkü biz kadınız, her yerde varız, her
yerde var olmaya devam edeceğiz.
BAŞKAN Sayın Şevkin
12.-
Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, Edirne Milletvekili Erdin Bircana
Allahtan rahmet dilediğine, devletin öğretmen ihtiyacı ile
mezun ve mezun olacak öğretmen sayısı arasındaki uçuruma
dikkat çekmek istediğine ilişkin açıklaması
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Sayın
Başkan, Erdin Bircan Vekilime Allahtan rahmet diliyorum.
24 Kasım Öğretmenler Günü
yaklaşırken devletin öğretmen ihtiyacı ile mezun ve mezun
olacak öğretmen sayısı arasındaki uçuruma dikkat çekmek
istiyorum. 2017 verilerine göre KPSSye başvurmuş fakat öğretmen
olarak ataması yapılmamış olan üniversite
mezunlarının sayısı 412.134tür. YÖK istatistiklerine göre
2017 yılı itibarıyla öğretmen olabilmek amacıyla
sadece eğitim fakültelerinde okuyanların sayısı
228.279dur. Fen edebiyat, ilahiyat, insan ve toplum bilimleri fakültelerinde
okuyan öğrenciler de dâhil edildiğinde 653.899 lisans öğrencisi
mevcuttur. Mezun olacak adaylarla toplamda 1 milyon 92 bin 33 öğretmen
atama bekliyor olacaktır. Gençlerimizi derin bir travmaya, buhrana ve
hatta intihara sürükleyen, mezuniyetlerinin ardından yaşlı
sayılacak dereceye ulaşmasına rağmen atanamayan
insanların akıbetini tüm vicdanlara havale ediyor, tüm
öğretmenlerimize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Bülbül...
13.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün, Edirne
Milletvekili Erdin Bircana Allahtan rahmet dilediğine, sofralık
zeytin üreticisine tarım desteği kapsamında ödeme
yapılıp yapılmayacağını Tarım ve Orman
Bakanından öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Erdin Bircan
Vekilimize Allahtan rahmet diliyorum.
Aydında yetiştirilen zeytinler
sofralık ve yağlık olarak ikiye ayrılıyor.
Bakanlıkça zeytinyağı olarak kullanılacak zeytine ödeme
yapılırken sofralık zeytine yapılmıyor. Zeytinyağına
verilen kilogram başı 80 kuruşluk destek, önemli bir ihraç
kalemi olan sofralık zeytin üreticilerimizden esirgeniyor.
Yaşanılan ekonomik kriz ortamında girdi maliyetlerinin
yükseldiğini, ayrıca faiz oranlarının artmasından
dolayı tüccarların zeytine değerinden çok aşağıda
tekliflerle geldiğini dikkate aldığımızda
üreticilerimizin yaşadığı güçlük daha net görülebiliyor. Bu
bağlamda, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirliye sormak
istiyorum, sofralık zeytin üreticimize tarım desteği
kapsamında ödeme yapılacak mı?
Teşekkür ederim Başkanım.
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu...
14.-
Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun, TürkAkımı
Projesine ve Mevlidi Nebi Haftasını tebrik ettiğine
ilişkin açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Dün, Sayın Cumhurbaşkanımız
Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Federasyonu Devlet Başkanı
Vladimir Putinin katılımlarıyla TürkAkım Projesinin deniz
bölümünün tamamlanması töreni gerçekleşti. TürkAkım doğal
gaz boru hattının Karadenizin altından geçen bölümünün
tamamlanarak boru hattının ülkemiz topraklarına
ulaşmasının mutluluğu içerisindeyiz. 2014te ilk
adımı atılmış, 2016da hükûmetler arası
anlaşmayla somut çerçeve kazanmış bu tarihî proje artık son
aşamasına gelmiş durumdadır. Tarihî nitelikteki bu projenin
Rusya kara kesimi, deniz kesimi ve Türkiye kara kesimi olarak üç bölümden
teşekkül eden TürkAkım Projesi, inşallah 2019da yapılacak
testlerin ardından faaliyete geçmeye hazır olacaktır. Yılda
31,5 milyar metreküp doğal gaz taşıyacak TürkAkım Projesinin
sadece Türkiye ve Türk milleti açısından değil, komşu
ülkeler veya Avrupa açısından da pek çok avantajı
bulunmaktadır. Bu projede emeği geçenleri kutluyorum.
Dün gece Peygamber Efendimizin dünyaya
teşriflerinin yıl dönümü olan Mevlid-i Nebiyi idrak ettik,
hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allahtan niyaz ediyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kaya...
15.-
Osmaniye Milletvekili İsmail Kayanın, 20 Kasım Dünya Çocuk
Hakları Günü vesilesiyle tüm dünya çocuklarının bu anlamlı gününü
kutladığına ilişkin açıklaması
İSMAİL KAYA (Osmaniye) Teşekkürler
Sayın Başkanım.
Bugün 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü.
İnsan yaşamının korunmaya en çok muhtaç olduğu dönem
kuşkusuz çocukluk yıllarıdır. Sevgiye, ilgiye muhtaç olan
çocuklarımızın temiz hava solumaktan kaliteli eğitim
hakkına, uyuşturucu bağımlılığından
korunmasına ve cinsel istismardan korunmasına kadar onlarca
hakkı bulunmaktadır. Çocukla ilgili işlenen suçlar konusunda
yapılan son düzenlemelerle cezai müeyyideler ciddi şekilde
artırılmıştır. Çocuklarımız o masum
dünyalarına zarar getirecek herhangi bir durumla
karşılaştığında bu olayın izlerini
yüreklerinden, zihinlerinden silmek bazen onlarca yıl, bazense hiç mümkün
olmuyor. Kanun ne kadar etkili olursa olsun, kolluk kuvvetleri bu konularda ne
kadar hassas davranırsa davransın çocuklarımız,
yetişkinlerle aynı toplumda yaşamaları nedeniyle maalesef
risk altındalar. Onlara kendilerini koruyacak yöntemleri
algılayabilecekleri şekilde anlatmak gerekiyor. Bu işin
ayıbı, günahı olmaz.
Bu vesileyle tüm dünya çocuklarının bu
anlamlı gününü kutluyor, tüm çocuklarımızın gözlerinden
öpüyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Sümer
16.-
Adana Milletvekili Orhan Sümerin, Edirne Milletvekili Erdin Bircana Allahtan
rahmet dilediğine ve 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Gününde
hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir dünya dilediğine
ilişkin açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Erdin Bircan Vekilime rahmet diliyorum.
Bugün Dünya Çocuk Hakları Günü ama çocuklar
için tablo çok karanlık. Bu durumu bütün veriler ortaya koyuyor.
Yılda ortalama yaklaşık 8 bin çocuğumuz istismara
uğruyor. Sadece son yedi yılda 340 çocuğumuzu iş
cinayetlerinde yitirdik. Bakın, daha birkaç gün önce, okulda olması
gereken bir yaşta, ailesinin geçimini sağlamak için Adanada boş
bir arazide atık kâğıt toplayan Halil Yeloğlunu acı
bir şekilde yitirdik. Hiçbir şey bize 15 yaşındaki Halili
unutturamaz. Biliyoruz ki bu olay ilk değil, son da olmayacak.
Hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği,
çocukların eşit, özgür oldukları bir dünya diliyor,
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Çelebi
17.-
İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin, Edirne Milletvekili Erdin
Bircana Allahtan rahmet dilediğine, İstiklal Harbinin
meşalelerinden olan Kartal istimbotunun Beşiktaşta
sergilenmesinde emeği geçenlere teşekkür ettiğine ilişkin
açıklaması
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Erdin Bircan Vekilime Allahtan rahmet diliyorum.
13 Kasım 1918 günü güney cephesinden
İstanbula gelen Mustafa Kemal, yaveri Cevat Abbasla Haydarpaşaya
gelir. Ardından Beşiktaşa geçmek için Kartal İstimbotuna
binerler. Bu sırada Haydarpaşada düşman donanmasının
Boğaza girişine şahit olurlar. O an Cevat Abbasın
gözyaşları yanaklarından süzülür, bu yaşları gören
Mustafa Kemal Kartal İstimbotunun güvertesinde o tarihî cümleyi kurar
Ağlama çocuk, geldikleri gibi giderler. Bu istimbot hurda hâldeyken
bulunup Kartal İstimbotunu Kurtarma ve Yaşatma Platformu
Başkanı emekli Amiral Cem Gürdeniz ve ekibi tarafından restore
edilip müze gemi olmak üzere Deniz Kuvvetlerine teslim edildi. İstiklal
Harbinin meşalelerinden olan bu istimbot, deniz kültürümüzün ve
antiemperyal duruşumuzun nişanesi olarak Beşiktaşta
sergilenecek. Emeği geçenlere teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Ersoy
18.- Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoyun, Edirne
Milletvekili Erdin Bircana Allahtan rahmet dilediğine, 20 Kasım
Dünya Çocuk Hakları Günü vesilesiyle çocukların fiziksel, ruhsal, ve
ekonomik olarak korunması için yasal önlemlerin alınması
gerektiğine ilişkin açıklaması
AYŞE SİBEL ERSOY (Adana) Teşekkür
ederim Başkanım.
Ben de Edirne Milletvekilimize Allahtan rahmet
diliyorum.
Bugün 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü.
Çocuk hakları, hem kanunen hem ahlaki olarak dünya üzerindeki bütün çocukların
doğuştan sahip olduğu eğitim, sağlık,
yaşama, barınma; fiziksel, psikolojik veya cinsel sömürüye
karşı korunma gibi hakların hepsini birden tanımlamakta
kullanılan evrensel bir kavramdır. Fakat hâlen
çocuklarımızın, Dünya Sağlık Örgütünün istatistiklerine
göre, yüzde 23ü fiziksel, yüzde 26sı cinsel, yüzde 36sı duygusal
istismara ve yüzde 16sı ihmal edilmek üzere şiddete maruz
kalmaktadır. Bizlerin görevi, çocuklarımızın fiziksel,
ruhsal, ekonomik ve manevi olarak korunması için yasal önlemleri almanın
yanı sıra, toplumların bilinçlendirilmesi ve güçlü bağlarla
birbirine sıkı sıkıya bağlanmasını
sağlamaktır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Önal
19.-
Kırıkkale Milletvekili Ahmet Önalın, iktidarın
Kırıkkalenin sağlık sorunlarını çözmeyi
düşünüp düşünmediğini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
AHMET ÖNAL (Kırıkkale) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; toplam nüfusu 260 bin, merkez nüfusu
196 bin olan Kırıkkalede şehir merkezinde bir tane kamu
hastanesi bulunmamaktadır. Merkeze bağlı Karacaali, Kazmaca,
Ahılı ve Hasandede köylerinde en yakın hastaneye ulaşmak
için 3, Karşıyaka, Yuva, Selim Özer, Sanayi ve Kaletepe
Mahallelerinde en yakın hastaneye ulamak için
vatandaşlarımız 2 minibüs kullanmak zorunda kalıyorlar.
Türkiyede belediye otobüsü olmayan tek kent olan Kırıkkalede
akşam 21.00den sonra özel minibüs hatları da hizmet vermemektedir.
Çalışan nüfusun yüzde 50sinin asgari ücretli, toplam nüfusun
beşte 1inin emekli olduğu, kısacası dar gelirli
yurttaşlarımızın yaşadığı
Kırıkkalede, akşam saat 21.00den sonra, hastanız varsa ve
cebinizde taksi paranız da yoksa kendi kaderinizle baş başa
kalmaktasınız.
Sağlıkta Türkiyeye çağ
atlattığını iddia eden iktidarınız başkente
sadece 76 kilometre uzakta olan Kırıkkalenin sağlık
sorunlarını çözmeyi düşünüyor mu?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Kayan
20.-
Kırklareli Milletvekili Türabi Kayanın, Edirne Milletvekili Erdin
Bircana Allahtan rahmet dilediğine, istikrarsız tarım
politikasının çiftçiyi üretimden vazgeçirdiğine ilişkin
açıklaması
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Erdin arkadaşımıza Allahtan rahmet,
kederli ailesine başsağlığı diliyorum.
Sorum Tarım Bakanınadır:
Geçtiğimiz yıl kilogramı 10 lira-15 lira olan nohut bugün
çiftçimizin elinden 2 liraya, 2,5 liraya alınmaya
çalışılıyor. Dengesiz, istikrarsız bir tarım
politikası çiftçilerimizi üretimden vazgeçirdiği gibi, üretim
yapmaktan da artık gına getirmiştir.
Değerli arkadaşlar, markette nohudun
kilosu 10 lira-15 lira ama çiftçimizde 2 lira. Sayın Bakana soruyorum:
Geçtiğimiz yıl verim iyiydi, dekar başına 200 kilogram
nohut alıyorduk, bu yıl dekar başına 50-60 kilograma
düşmüştür. Bu çiftçi nasıl para kazanacak ve ailesini nasıl
geçindirecek? İşi tamamen Türk halkının sofrasına
sağlıklı gıda getirmek olan çiftçimiz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) -
bu
çabası sonucunda kendi ailesini beslemekten aciz duruma
düşürülmüştür. Sayın Bakana tevdi olunur.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Ersoy, size söz verelim.
21.-
İstanbul Milletvekili Oya Ersoyun, Edirne Milletvekili Erdin Bircana
Allahtan rahmet dilediğine, İDOnun iç hat seferlerini durdurma
kararının İstanbul halkının ulaşım
hakkını engellediğine
ilişkin
açıklaması
OYA ERSOY (İstanbul) Erdin Bircan Vekilimizin
ailesine ve CHP camiasına başsağlığı diliyorum.
İstanbulda deniz ulaşımında
kamu hizmeti veren İstanbul deniz otobüsleri, iç hat seferlerini zarar
ettiği gerekçesiyle durdurduğunu açıklamıştır.
İstanbul halkının ulaşım hakkı engellenmektedir
bu kararla. Ulaşım haktır, kamusal bir haktır ve
halkın en temel yaşamsal ihtiyaçları kâr konusu yapılamaz.
İstanbul halkının ulaşım hakkı engellenemez. Bu
durum, halkın ulaşım hakkının gaspı sizin
özelleştirme politikalarınızın bir sonucudur. İDOnun
gemilerine derhâl el konulmalı ve İDO
kamulaştırılmalıdır, seferler yeniden
başlatılmalıdır. Yarın şehir hastanelerinde
aynı şey başımıza gelirse işletmesini
verdiğiniz şirket Yeterince hasta bulamıyorsunuz. diyerek Kâr
edemiyorum. diyerek zarar ettiği kısımlardan veya bütünüyle
sağlık hizmeti vermekten vazgeçerse ne yapmayı
düşünüyorsunuz?
BAŞKAN Sayın Enginyurt
22.-
Ordu Milletvekili Cemal Enginyurtun, Edirne Milletvekili Erdin Bircana
Allahtan rahmet dilediğine, tarım kredi kooperatiflerinin
uyguladığı faiz oranının aşağı
çekilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
CHP Milletvekilimize Allahtan rahmet diliyorum.
Bugün Sayın Cumhurbaşkanımız
grup konuşmasında faizlerin kısmen düştüğünü ifade
ettiler, inşallah tamamen de düşer diye umut ediyoruz. Lakin
tarım kredi kooperatiflerinde faiz oranları yüzde 30 seviyesinde,
gecikme hâlinde yüzde 40ları buluyor. Dolayısıyla yüzde 30 faiz
oranı çiftçi ve köylü için büyük bir zulümdür. Faiz lobisinin
eleştirildiği bir Türkiyede ve faize karşı olduğumuz
bir ortamda tarım kredideki faiz oranlarının derhâl
aşağı çekilmesi gerekir diyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Arkaz
23.-
İstanbul Milletvekili Hayati Arkazın, Edirne Milletvekili Erdin
Bircana Allahtan rahmet dilediğine ve obezite
hastalığıyla mücadele edilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
HAYATİ ARKAZ (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Sayın Erdin
Bircan Vekilime rahmet diliyorum.
Çağımızın en önemli
sağlık sorunları arasında yer alan obeziteye dikkat çekmek
istiyorum. Obezite, genel olarak bedenin yağ kitlesi oranının
artması, vücutta aşırı yağ birikmesi olarak
tanımlanmıştır. Obezite kalp, damar, hipertansiyon,
şeker hastalığı, romatizma, safra kesesi ve akciğer
hastalıklarının en önemli nedenidir. Obezite
hastalığına Amerika Birleşik Devletlerinde
yıllık 100 milyon dolar para harcanmaktadır. Dünyada insanlar
açlıktan ölürken gelişmiş ülkelerde obezite tedavisine harcanan
para dudak uçuklatmaktadır. Türkiyede obez oranı yüzde 31 yani 3
kişiden 1i obez. Sağlık Bakanlığının
okullarda yaptığı fiziksel uygunluk araştırmasına
göre 10-14 yaş grubu çocukların yüzde 20si fazla kilolu, yüzde 13ü
aşırı kilolu çıkmıştır. Obeziteyle mücadele
konusunda bilgi düzeyini arttırmak, yeterli ve dengeli beslenme ve düzenli
fiziksel hareket alışkanlığı kazandırmak
amacıyla proje geliştirilmeli ve obeziteyle mücadele edilmelidir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Yavuz Bey
24.-
İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun, Türk
milletinin yeniden Hakkın, hakikatin hamisi olmasını arzu
ettiğine, Edirne Milletvekili Erdin Bircana Allahtan rahmet
dilediğine, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü vesilesiyle çocuk
parklarının EDSye dâhil edilmesinin önemine ilişkin açıklaması
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; Efendimizin en büyük
mucizesiyle karşı karşıyayız. Onun yokluğunda
insanlığın ve ümmetinin ne hâle geleceğini gördüğümüz
çok çetin şartlar altında yaşıyoruz. Efendimizin ümmetinin
huzur içinde yaşadığı müstesna yerlerden biridir Türkiye.
Türkiye haricinde, Efendimizin ümmetinin yaşayıp da hamd ile, salat
ve selam ile onu anabildiği çok az yer vardır dünya üzerinde. Bize
bırakmış olduğu mesuliyetleri idrak
edememişliğimizin Ümmetimuhammedi ne hâle getireceğine mehaz
bir savrulma içerisindeyiz. Allah dirilişimize vesile etsin. Tekrar
Efendimiz dünyaya avdet etmiş gibi Ümmetimuhammed Hakka, hakikate
aşina olsun. Milletimiz, Türk milleti, Efendimizin emanetinin bin
yıl şerefle, izzetle mihmandarlığını
yapmış bir millet olarak yeniden Hakkın, hakikatin hamisi,
banisi olsun.
Erdin Bircan Beye bu vesileyle Allahtan rahmet
diliyorum.
Çocuk haklarıyla ilgili birkaç şeyi
arkadaşlarımız ifade ettiler. Münhasıran o hassasiyete
Doğu Türkistandaki çocuklarımızı, Yemendeki
çocuklarımızı, Arakandaki çocuklarımızı eklemek
zorundayız. Kız çocuklarının erken evlilikleri mevzubahis
ediliyor. Çinde çocuklarımızı Çinlilerle zorla evlendirerek
asimile programlarına tabi tutuyorlar. Buna da bu vesileyle dikkat
çekmiş olayım. Türkiyede çocuk haklarımızla alakalı,
parti gruplarımızın sözcüleri hassasiyet izhar ettiler. Birkaç
şeyi onlara ilaveten söylemek zorundayım. Çocuk parklarının
Elektronik Denetleme Sistemine dâhil edilebilmesi lazım, uyuşturucu
kullanımının buralara kadar uzanan şer ellerinin
kesilebilmesi için
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
buralarda devlet denetimini daha verimli hâle getirecek Elektronik Denetleme
Sisteminin çocuk parklarını izleyebilir hâle gelmesi lazım.
Son olarak, Rahim Cavadbeyliyle ilgili Meclisin
söylemesi gereken bir sözü söyleyeceğim: Tebriz sokaklarında
Azerbaycan var olsun, Cavadbeyli azat olsun. diye çığlık
çığlığa yürüyen Türk çocuklarının sesine TBMMden
mukabele ediyorum.
Azerbaycan var olsun, Cavadbeyli azad olsun. Bu
mevzuda, devletimizden hassasiyet talep ediyorum. Üç buçuk aydır Vanda
tutuklu, biliyorsunuz. Devlet bazen misafir ederken de devletliğini
gösterir; ağırladığına misafir muamelesi yapmak da
devletini büyütür. Kardeşimizdir; Türk milletinin
varlığının namus borcudur, dolayısıyla, hiç
değilse ağırlanırken misafir gibi
ağırlansın. Yetkilileri özel ihtimam göstermeye davet ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Akçay
25.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Edirne Milletvekili Erdin Bircana,
Denizlide eğitim uçağının düşmesiyle
hayatını kaybedenlere, 19 Kasım ölümünün 39uncu yıl
dönümünde İlhan Egemen Darendelioğluna ve ölümünün 10uncu yıl
dönümünde İstanbul Milletvekili Gündüz Suphi Aktana Allahtan rahmet
dilediklerine, 19 Kasım Çocuğa Yönelik Cinsel İstismarı
Önleme Gününe, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü vesilesiyle TBMMde
ihtisas komisyonu olarak çocuk hakları komisyonu kurulmasını
önerdiklerine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Cumhuriyet Halk Partisi Edirne Milletvekili,
Değerli Arkadaşımız Erdin Bircanın vefat haberini
üzüntüyle öğrendik. Merhuma Cenab-ı Allahtan rahmet, başta
Meclis grubu olmak üzere Cumhuriyet Halk Partisi camiasına, ailesine ve
sevenlerine sabır ve başsağlığı diliyoruz.
Sayın Başkan, çocuklarımıza
yönelik iki önemli günü üst üste yaşıyoruz; dün Çocuğa Yönelik
Cinsel İstismarı Önleme Günüydü, bugün de Dünya Çocuk Hakları
Günüdür. Çocuklarımıza yönelik işlenen suçlar, çocuk
haklarının ihlali, çocukların cinsel istismara maruz
kalması ve tabii ki onların eğitim ve öğretimden uzak
kalması günümüz toplumlarının en önemli sorunlarından biridir.
Bununla birlikte, çocuk işçiliği, erken yaşta evlilik gibi
vakalar sağlıklı bir toplum inşa etmenin önündeki
engellerdir. Çocuk haklarını korumanın hukuki bir müeyyideye
bağlanması aslında karşımızdaki sorunun ne denli
büyük ve önemli olduğunu göstermektedir. Gerek uluslararası
sözleşmelerde gerekse anayasalarda ve bizim Anayasamızda da
çocukların korunmasına ilişkin hükümler yer almaktadır.
Ülkemizde çocukların korunmasına yönelik İçişleri,
Sağlık, Millî Eğitim ve Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanlıklarının görev alanına giren farklı
çalışmalar vardır. Elbette bakanlıkların bu
istikamette çaba gösterdiklerini de biliyoruz ancak gerek yasal düzenlemeleri
yapmak gerek uluslararası gelişmelerle politika belirlemek gerekse de
farklı bakanlıklar arasındaki eş güdümü sağlamak üzere
Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir ihtisas komisyonu olarak çocuk hakları
komisyonu kurulmasını öneriyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Başkan.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Denizli Başkarcı
Dağında dün düşen eğitim uçağından bugün
acı haberi de aldık. Eğitmen pilot ve öğrenci
kardeşlerimizin cansız bedenlerine
ulaşıldığını da üzüntüyle öğrenmiş
bulunuyoruz. Elim kazada hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet,
ailelerine ve sevenlerine de başsağlığı diliyoruz.
19 Kasım 1979 günü vefatlarının
seneidevriyeleri olan, Toprak Dergisinin çıkışı
sırasında şehit edilen Ortadoğu Gazetesi yazarı
İlhan Egemen Darendelioğlu ile 2008de hayatını kaybeden
kişiliği, bilgisi ve tecrübesi, millî bakış
açısıyla Türk düşünce ve siyaset dünyasında iz bırakan
23üncü Dönem Milletvekilimiz merhum Gündüz Suphi Aktanı rahmet ve
minnetle anıyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Bilgen
26.-
Kars Milletvekili Ayhan Bilgenin, Edirne Milletvekili Erdin Bircana Allahtan
rahmet dilediğine, Mevlit Kandilinin bugün ifade ettiği
anlamıyla da yüzleşilmesi gerektiğine, Dünya bize
atalarımızın mirası değil,
çocuklarımızın emanetidir. sözü gereği hiç kimsenin
mirasyedi gibi davranma lüksünün olmadığına, iki yılı
aşkın tutukluluğun Türkiye iç hukuku ve AİHM
açısından kabul edilemez olduğuna ilişkin
açıklaması
AYHAN BİLGEN (Kars) Sayın Başkan,
ben de öncelikle Erdin Bircanın ailesine
başsağlığı dileyerek, acılarını
paylaştığımızı, bütün CHP camiasının acılarını
paylaştığımızı ifade ederek başlamak
istiyorum.
Şüphesiz, Mevlit Kandili, sadece bin dört yüz
yıl öncesinden bir nostalji, bir ritüel değildir. Çürümüş,
kokuşmuş zulmün, adaletsizliğin egemen olduğu bir toplumda
yeni bir insan tipi, yeni bir toplum inşa etmek, insanların
özgürlüğünü, her türlü dünyevi baskıya karşı insanın
doğasının, fıtratının gereği olan
özgürlüğünü, insanların eşitliğini hayata geçirmenin bir
mücadele timsalidir. Dolayısıyla da anarken galiba sadece bir
öykünme, geçmişte yaşanmış ama geçmişte
kalmış bir yaşama biçimi değil, bugün için ifade
ettiği anlamla da yüzleşmemiz gerekiyor.
Sayın Başkan, galiba yarın, çevre
konusunu da kapsayan bir düzenleme buraya gelecek, bir torba yasa buraya
gelecek. Çevre hareketinin çok güzel bir sözü vardır, derler ki: Dünya
bize atalarımızın mirası değil,
çocuklarımızın emanetidir. Dolayısıyla, bir mirasyedi
gibi davranma lüksümüz, hakkımız yoktur; başkasının
hakkını gasbetmiş oluruz.
Çocukların dünyada bu kadar söz sahibi
olduğu, söz sahibi olması gerektiği hâlde bir
kısmının umudu ararken denizlerde boğulması, bir
kısmının ömürlerini cezaevi kapılarında anne
babalarının eğer bir suçu varsa bile onun bedelini, diyetini
ödeyerek geçiriyor olması, bir kısmının zulme, baskıya
uğraması, kiminin açlıktan, ilaçsızlıktan, suya
erişememekten ölmesi ya da istismara, tacize maruz kalması hepimizin
sorumluluğudur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
AYHAN BİLGEN (Kars) Dolayısıyla da
rakamları telaffuz etmeyi bile tüyler ürpertici buluyorum; kaç
çocuğun istismara uğradığı, kaç çocuğun çocuk
yaşta hamileliğe maruz kaldığı ve bunların sadece
rakamlar olarak geçilmesini bile bir ayıp, bir zül olarak görüyorum.
Elbette ki bir çocuk için bile ciddi, etkin bir soruşturma
yapılması, sorumluların görevden alınması
fazlasıyla hak edilen bir durumdur. Bırakın on binlerce
çocuğu bir çocuk için galiba onlarca memuru, bürokratı feda etmeyi
öğrenmek, görevden almak ya da görevi bırakmak hepimiz için
çocuklarımıza karşı bir sorumluluk, bir görev.
Sayın Başkan, çok uzatmadan bir de biraz
önce kürsüde de ifade edildiği için ve bu konuyla ilgili Sayın
Cumhurbaşkanının ve Adalet Bakanının da sözleri
olduğu için AİHM kararıyla ilgili çok kısa bir
değerlendirme yapmak istiyorum.
AİHM, Türkiye iç hukukunun bir
parçasıdır. Anayasanın 90ıncı maddesi
dolayısıyla Türkiyenin taraf olduğu sözleşmeler, anlaşmalar
iç hukukun bir parçasıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYHAN BİLGEN (Kars) Biz arzu ederiz ki bu
ülkenin sorunları burada konuşulsun, burada çözülsün ve yurt
dışındaki mahkemelerle değil, burada adaleti tesis ederek
sorunlarımızı çözebilelim ama AİHM kararını
tanımamak, işte, tırnak içerisinde söylüyorum gereğini
yapmak, işi bitirmek, bu konuyu muhataplarla başka türlü bir
pazarlık konusu gibi görmek hukuki açıdan kabul edilemez bir
durumdur. Dolayısıyla, Anayasanın açık hükmüne rağmen
tahliye yönünde bir tavır koymamanın kendisi suçtur.
Dolayısıyla, burada kişilerden bağımsız olarak
bir kere kararın gereğini hemen yapmak ve nasıl
yorumlanması gerekiyorsa bunu ortaya koymak gerekir. Adalet
Bakanının Yargı mercisi karar verir. cümlesi elbette ki
Hukuka uygun biçimde karar verir. biçiminde yorumlandığında
kabul edilebilir bir durumdur ama bunun dışındaki
karşı hamle, işi bitirme ifadeleri aslında bu konuya
yaklaşımdaki ciddi bir sorunu ortaya koyar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYHAN BİLGEN (Kars) Sayın Başkan,
bitiriyorum, toparlıyorum.
BAŞKAN Buyurun.
AYHAN BİLGEN (Kars) Türkiye eğer bir
hukuk devleti olmanın asgari koşullarını yerine
getirecekse, zaten iki yıl tutukluluk, iki yılı
aşmış bir tutukluluk Türkiye iç hukuku açısından da
AİHM açısından da kabul edilemez bir durumdur.
Dolayısıyla, bunun gereğinin bir an önce yapılması
gerektiğini düşünüyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Özkan
27.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Mevlit Kandilini tebrik
ettiğine, Mevlidi Nebinin birlik, beraberlik duygularını
pekiştirmeye vesile olmasını niyaz ettiğine, Edirne
Milletvekili Erdin Bircana Allahtan rahmet dilediğine, NATO PA Başkan
Yardımcısı seçilen Rize Milletvekili Osman Aşkın Baka
başarılar dilediğine, TürkAkımı Projesinin
açılışına ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
19 Kasım Pazartesi günü, dün itibarıyla
Sevgili Peygamberimiz Hazreti Muhammed (AS)ın yeryüzüne
teşriflerinin 1447nci yıl dönümünü idrak ettik.
O, Yüce Allahın insanlığa
gönderdiği son Peygamber ve bütün insanlığın rehberidir.
Ahlaki değerleri ve erdemleri kaybeden insanlık, onun gelişiyle
tekrar hak, hukuk, merhamet, güzel ahlak değerleriyle
buluşmuştur. Bilinmelidir ki Hazreti Peygamberin sünneti
Kuranın hayata dönüşmüş şeklidir. Kurandan sonra
İslamın ikinci temel kaynağıdır. Dolayısıyla,
onu göz ardı ederek İslamın doğru
anlaşılması ve yaşanması mümkün değildir.
Mevlid-i Nebiyi anmak aynı zamanda savaşlar, yoksulluk ve ümitsizlik
gibi devasa sorunların kuşattığı yeryüzünü yeniden
adalet, merhamet ve muhabbetle tanıştırmanın yolunu ve
yöntemini anlamaktır.
Bu vesileyle, bir kez daha, aziz milletimizin,
Âlemiislamın mevlit gecesini tebrik eder, Mevlid-i Nebinin birlik,
beraberlik ve kardeşlik duygularımızı pekiştirmeye
vesile olmasını Yüce Allahtan niyaz ederim.
Cumhuriyet Halk Partisi Edirne Milletvekili Erdin
Bircanı Hakkın rahmetine gönderdik. Çalışkan, gayretli
mücadelesiyle, güler yüzüyle Edirneli vatandaşlarımızın ve
aziz milletimizin sevgisini kazanan sayın milletvekilimiz,
Iğdırda geçirdiği rahatsızlık sonucu hastaneye
kaldırılmıştı. Doktorların tüm gayretlerine
rağmen Bircanı maalesef kaybettik. Kendisine Allahtan rahmet,
ailesine, Cumhuriyet Halk Partisine ve aziz milletimize
başsağlığı diliyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Başkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) 16-19 Kasım
tarihlerinde Kanadada gerçekleştirilen NATO Parlamenterler Asamblesi
toplantısında yıllık Genel Kurulda yapılan seçim
neticesinde NATO PA Türk Delegasyonu Başkanı ve Rize Milletvekili
Sayın Osman Aşkın Bak NATO PA Başkan
Yardımcısı seçilmiştir. Türkiye'nin diplomatik ve
uluslararası alanda vizyonunu ve misyonunu daha etkin bir şekilde
gerçekleştirmek üzere seçilmiş olan NATO PA Başkan Vekilimiz
Sayın Osman Aşkın Baka başarılar diliyorum.
Aynı zamanda, dün itibarıyla,
bilindiği üzere, TürkAkımı Projesinin deniz altındaki
kısmının açılışı Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğanın himayelerinde,
Rus mevkidaşı Putinin katılımlarıyla
gerçekleştirilmiştir. Açılışı
gerçekleştirilen proje kapsamında yılda 63 milyar metreküp
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Bitiriyorum efendim.
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Başkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) TürkAkımı
Projesi kapsamında yılda 63 milyar metreküp doğal gazdan Türkiye
yaklaşık 14 milyar metreküpü kendisi kullanacak, geriye kalan 49
milyar metreküpün de Avrupaya ihracı söz konusu olacaktır.
Bu dev projenin gerçekleşmesinde emeği
geçen başta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğana, Rus mevkidaşı Sayın Putine ve tüm yetkililere
teşekkür ediyor, başarılar diliyorum.
Yine, bu hafta gerçekleştireceğimiz yasama
faaliyetlerinde tüm gruplarımıza ve Genel Kurula hayırlı,
başarılı bir hafta diliyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Özel
28.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Edirne Milletvekili Erdin Bircana Allahtan
rahmet dilediğine ve bu acıyı paylaşan herkese
teşekkür ettiğine, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere
vefat eden milletvekillerinin ruhlarının şad olmasını
dilediğine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Çok teşekkür ederim
Sayın Başkan.
25, 26, 27inci Dönem Edirne Milletvekilimiz Erdin
Bircanı uzun süredir sürdürdüğü yaşam mücadelesini kaybetmesi
neticesinde maalesef kaybettik. Aynı çatı altında bulunmaktan
büyük onur duyduğumuz Erdin ağabeyi kaybetmek, ailesini, sevenlerini,
biz siyaset arkadaşlarını ve onu tanıyan herkesi derinden
sarstı.
31 Temmuz 2018 günü Iğdırda beyin
kanaması geçirdiği andan itibaren başta ilk müdahaleyi yaparak
onun aylar sürecek bu mücadelesine bir umut olan değerli doktorumuza ve
sağlık ekibine, sağlık emekçilerine; ardından
İbni Sina Devlet Hastanesi yönetimine ve orada bulunan tüm sayın
doktorlara ve sağlık emekçilerine; o gün görev yapan ve daha sonra
görev yapan değerli sağlık bakanlarımıza; dün
Edirnede yapılan cenazeye bizzat katılan başta Türkiye Büyük
Millet Meclisinin Sayın Başkanı Binali
Yıldırıma, grup başkan vekillerimize, tüm siyasi
partilerin genel başkan yardımcılarına, değerli
milletvekillerimize; bugün açılışta saygı duruşuna
davet ederken değerli görüşlerini paylaşan zatıâlinize; tüm
Meclis başkan vekillerimize; grup toplantılarında Erdin
Bircanı anarak, rahmet dileyerek değinen siyasi partilerin
değerli genel başkanlarına; aileyi arayan, bizleri arayan, bugün
burada Erdin ağabeyimizin manevi huzurunda gelip grubumuza taziye
dileklerinde bulunan değerli milletvekillerimize; kendisiyle birlikte çalışan
ve kendisiyle birlikte geçirdiği günlerden sonra taziyelerini ileten,
üzüntülerini ileten tüm Meclis personelimize; acımızı
paylaşan herkese yürekten teşekkür ediyoruz, ailesine
başsağlığı diliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Erdin ağabeyimizin
Meclisteki sırasındaki yerinde bugün resmi var, çiçekler var. Onun,
yüreklerimizdeki yeri asla doldurulmayacak. Bu Meclis çatısı
altında görev yapan herkese görev süresi boyunca sağlık,
sıhhat, afiyet diliyorum ve -bu duyguları bizimle paylaşan
herkesin- başta bu Meclisin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak
üzere bugüne kadar görev yapmış ve kaybettiğimiz tüm
milletvekillerinin ruhu şâd olsun diyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Allah rahmet etsin.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
bilgilerinize sunacağım.
Buyurun.
VIII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Tezkereler
1.-
TBMM Başkanlığının, Akdeniz Parlamenter Asamblesi,
Asya Parlamenter Asamblesi, NATO Parlamenter Asamblesi ve Avrupa Konseyi
Parlamenter Meclisinde boş bulunan asıl ve yedek üyelikler için
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu Başkanlığınca
bildirilen, 3620 sayılı Kanunun 12'nci maddesi uyarınca
Başkanlık Divanında yapılan incelemede uygun görülen
isimlere ilişkin tezkeresi (3/60)
20/11/2018
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı
Kanunun 2'nci maddesine göre, Akdeniz Parlamenter Asamblesi (AKDENİZ PA),
Asya Parlamenter Asamblesi (APA), NATO Parlamenter Asamblesi (NATO PA) ve
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinde (AKPM) boş bulunan asıl ve
yedek üyelikler için Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu Başkanlığınca
bildirilen, mezkûr Kanunun 12'nci maddesi uyarınca Başkanlık
Divanında yapılan incelemede uygun görülen ve aşağıda
isimleri belirtilen milletvekillerinin üyeliği Genel Kurulun bilgilerine
sunulur.
Binali
Yıldırım
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Asıl:
Mehmet Altay (Uşak) AKDENİZ PA
Hüseyin Yayman (Hatay) APA
Taner Yıldız (Kayseri) NATO PA
Yedek:
Canan Kalsın (İstanbul) AKPM
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
B)
Duyurular
1.-
Mardin 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 30/10/2018 tarih ve (2016/240) esas
numaralı yazısıyla Şanlıurfa Milletvekili Ömer
Öcalanın yargılanmasına devam edildiğinin Anayasanın
83üncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına bildirildiği hususu Genel Kurulun
bilgisine sunulmasına ilişkin duyuru (3/61)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Mardin 3.
Ağır Ceza Mahkemesinin 30/10/2018 tarih ve 2016/240 esas
numaralı yazısıyla Şanlıurfa Milletvekili Ömer
Öcalanın yargılanmasına devam edildiği, Anayasanın
83üncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına bildirilmiştir.
Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi daha vardır, okutup
oylarınıza sunacağım.
Buyurun.
A)
Tezkereler (Devam)
2.-
TBMM Başkanlığının, TBMM Başkan Vekili Mustafa Şentopun,
24-27 Kasım 2018 tarihleri arasında Kazakistan Meclis
Başkanı Nurlan Nigmatulin'in vaki davetine icabetle "Astana
Küresel Entegrasyon, Güvenlik ve Barış Merkezi konulu
uluslararası parlamento konferansı vesilesiyle Astana'ya resmî bir
ziyarette bulunmasına ilişkin tezkeresi (3/62)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna
TBMM Başkan Vekili Sayın Mustafa
Şentopun, 24-27 Kasım 2018 tarihleri arasında Kazakistan Meclis
Başkanı Nurlan Nıgmatulın'in vaki davetine icabetle
"Astana Küresel Entegrasyon, Güvenlik ve Barış Merkezi konulu
uluslararası parlamento konferansı vesilesiyle Astana'ya resmî bir
ziyarette bulunmaları hususu Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı
Kanun'un 9uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Binali
Yıldırım
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Ankara Milletvekili Sayın Nihat
Yeşilin izin talebine ilişkin bir tezkeresi vardır, okutuyorum:
3.-
TBMM Başkanlığının, Ankara Milletvekili Nihat
Yeşilin 16 Ekim 2018 tarihinden itibaren on beş gün izinli
sayılmasına ilişkin tezkeresi (3/63)
15/11/2018
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık
Divanının 26 Ekim 2018 tarihli toplantısında milletvekili
izin talebine ilişkin olarak Ankara Milletvekili Nihat Yeşilin on
günü aşan izin talebinin kabulünün Genel Kurulun onayına sunulmasına
karar verilmiştir.
Genel Kurulun onayına sunulur.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Vekili
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
Başkanlığın okunan tezkeresine konu Başkanlık
Divanı kararını okutup oylarınıza sunacağım:
Buyurun.
26 Ekim 2018
Ankara Milletvekili Nihat Yeşilin 16 Ekim 2018
tarihinden itibaren on beş gün izinli sayılmasının İç
Tüzükün 151inci maddesi uyarınca Genel Kurulun onayına
sunulmasına karar verilmiştir.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önergesi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Buyurun.
IX.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ PARTİ Grubunun, Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan
tarafından, iş gücünün önemli bir kısmını oluşturan
ancak refah seviyesi açısından beklenen noktada bulunmayan asgari
ücretli çalışanların gelir seviyelerinin iyileştirilmesi
için ücretleri üzerinden alınan her türlü vergiden muaf tutulmaları
gerekmektedir. Bu kapsamlı çalışmanın temelini
oluşturması ve asgari ücretli çalışanlarla ilgili
detaylı bilgi havuzuna ulaşılması amacıyla 14/11/2018
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin (10/499) ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 20 Kasım 2018 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
20/11/2018
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 20/11/2018 Salı günü
(bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Yavuz
Ağıralioğlu
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İş gücünün önemli bir
kısmını oluşturan ancak refah seviyesi açısından
beklenen noktada bulunmayan asgari ücretli çalışanların gelir
seviyelerinin iyileştirilmesi için ücretleri üzerinden alınan her
türlü vergiden muaf tutulmaları gerekmektedir. Bu kapsamlı
çalışmanın temelini oluşturması ve asgari ücretli
çalışanlarla ilgili detaylı bilgi havuzuna ulaşılması
amacıyla Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan tarafından, 14/11/2018
tarihinde -(10/499) esas numaralı- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerinin 20/11/2018 Salı günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önergenin gerekçesini açıklamak
üzere Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA FAHRETTİN
YOKUŞ (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Bildiğiniz gibi, ülkemizde asgari ücret konusu
uzun yıllardır tartışılan bir konu. Yine hepinizin
bildiği gibi, bir seçim öncesi asgari ücretliye 400 lira birden zam
yapılıp yapılmaması büyük tartışma konusu
olmuştu ama sonra görülmüştür ki bin liradan 1.400 liraya asgari
ücret çıkarılabilmişti. Bugün yine gündemimizde. Enflasyonun
yüzde 25lere vardığı, faizlerin yüzde 40lara
dayandığı, ekonominin taban yaptığı, alım
gücünün yüzde 40 zayıfladığı bir süreci
yaşıyoruz. Bu süreçte, şu anda, asgari ücretlimiz, tabiri caizse
inim inim inliyor. Henüz yeni yıla bir buçuk ay var. Bir buçuk ay sonra
asgari ücret komisyonu toplanacak, yine her zaman yapıldığı
gibi işveren itiraz edecek, hükûmet arayı bulmaya
çalışacak, sonunda işverenin dediği olacak.
Değerli milletvekilleri, aslında asgari
ücret konusunu çok kolay çözebiliriz eğer işveren payını
yarı yarıya düşürürsek, eğer işvereni kısmen
rahatlatabilirsek, primleri düşürebilirsek. Eğer kayıt dışı
istihdamla samimiyetle mücadele edecek bir yönetim anlayışı
olabilirse asgari ücret bu şartlar altında rahatlıkla yeni
yılda en az 2 bin liraya çıkarılabilir ama bu iradeyi
koyabilecek bir siyasi iktidara ihtiyaç var. Çünkü yönetim kabiliyetini
kaybetmiş, ne yaptığını bilmeyen, hele hele
başkanlık yarı başkanlık sistemi ya da Cumhurbaşkanlığı
yönetim sistemi denilen, daha hiçbirimizin anlayamadığı,
kavrayamadığımız bir yönetim anlayışıyla
zaten iktidarınız asgari ücretlinin derdine de çare bulamaz,
bulması da mümkün değildir çünkü iktidarınızın
işi gücü rantiye. Şimdi, duymaya başladık; efendim, konut
sektörü sıkıntıdaymış; efendim, yapılan on
binlerce konut müteahhitlerin elinde kalmış. E, ne yapalım? Bu
müteahhitleri kurtaralım, devlet satın alsın. Devlet para
versin, hem bankalar kurtulsun hem müteahhitler kurtulsun. E, kardeşim,
asgari ücretli ne olsun? O beklesin. 3600ü bekleyenler, memurlar? Onlar da
beklesin. Emekliler? E, onların adı yok. Çiftçi zaten perişan,
şu girdiler önümüzdeki yıl ekimleri neredeyse yüzde 100
düşürecek. Ama iktidarın böyle bir derdi yok çünkü kafa ancak
rantiyeye çalışıyor. Dedik ya, yönetim kabiliyetini
kaybetmiş.
Sayın Cumhurbaşkanı işaret
buyuracak, her konuda bütün yetkiler onda olacak. Yazık ya, hiç mi sizde
acıma duygusu yok? Bir insan bütün yükü nasıl taşır Allah
aşkına? Ve biz burada şunları söylüyoruz: Kardeşim,
eğer bu Meclise yarın bütçe geldiğinde
Cumhurbaşkanının maaşına yüzde 26 oranında zam
yapacaksanız ve bu Meclisten o geçerse, aynı oranda zammı
memura, asgari ücretliye vermezseniz, vallahi -hiç kusura bakmayın- sadece
bu dünyada değil, öteki dünyada bile elimiz iki yakanızda olur.
Adalet olacak, adalet beyler, öyle yağma yok. Eğer bu ülkede hak,
hukuk, adalet gelecekse herkese eşit gelecek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) O
bakımdan, buradan Hükûmeti uyarıyorum, Hükûmetin her dediğini
yapan, aslında, gerçekten
Meclis, güya vekillerimiz, AK PARTİli
vekillerimiz kendilerini kanun çıkarıyor zannediyorlar. Hükûmetten
geliyor, burada imzalayıp bizim önümüze getiriyorsunuz. Aslında bu
oyunu bozmamız lazım, bu Meclisin iradesinin önce bu oyunu
bozması lazım. Hükûmet mi yasa tasarısı yolluyor, burada
biz mi hazırlıyoruz? Bunu yiğitçe şurada söyleyecek bir AK
PARTİli milletvekili bekliyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Buyurun Sayın Başkan.
VII.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
29.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, AK PARTİ ile diğer
partilerin uzlaşısıyla birçok maddenin yasalaşması
Parlamentonun etkinliğinin arttığının göstergesi
olduğuna ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Tabii, Türkiye demokratik bir hukuk devleti.
Parlamento çoğulcu bir anlayışla meseleleri müzakere eder,
karara bağlar, Hükûmet de milletin seçmiş olduğu bir hükûmet
olarak milletin hizmetinde çalışır. Descartes Düşünüyorum,
o hâlde varım. diyor. On sekiz yılda rüşt yaşına
erişmiş, on sekiz yılı geride bırakmış, on
beş yıl her seçimde milletimizin takdiriyle iktidara gelmiş
Hükûmetimiz, eğer milletimizden her seçimde teveccüh görerek yoluna devam
ediyorsa aynen Descartesin dediği gibi o hâlde güzel ve doğru
işler yapmış, milletimizin emanetini milletimize sunmuştur.
Onun için, bu Mecliste de demokratik bir meclis
olarak teklifler artık milletvekilleri tarafından
yapılıyor. Bakınız, 27nci Dönem ilk dönem yeni sistemde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
ve 27nci Dönemde
bugüne kadar yaklaşık 40ın üzerinde madde AK PARTİ ve
diğer partilerin gruplarıyla uzlaşma çerçevesinde
yasalaşmıştır. Demek oluyor ki Parlamento etkinliği
artmıştır ve Parlamentoda iktidar kavgaları yerine,
kısır çatışmalar yerine de lege ferenda olması gereken
hukuka uygun, ideal yasalar hayata geçmeye başlamıştır.
Onun için, arz ederim.
BAŞKAN Teşekkürler.
IX.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.-
İYİ PARTİ Grubunun, Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan
tarafından, iş gücünün önemli bir kısmını
oluşturan ancak refah seviyesi açısından beklenen noktada
bulunmayan asgari ücretli çalışanların gelir seviyelerinin
iyileştirilmesi için ücretleri üzerinden alınan her türlü vergiden
muaf tutulmaları gerekmektedir. Bu kapsamlı çalışmanın
temelini oluşturması ve asgari ücretli çalışanlarla ilgili
detaylı bilgi havuzuna ulaşılması amacıyla 14/11/2018
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin (10/499) ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 20 Kasım 2018 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz üç dakika.
MHP GRUBU ADINA TAMER OSMANAĞAOĞLU
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Türk
Meclisi; asgari ücretten vergi alınmaması ve asgari ücretliler
hakkında detaylı bilgi havuzu oluşturulması için verilen
grup önerisi üzerine söz aldım. Muhterem heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Asgari ücret, çalışanların ve
ailelerinin insan onuruna yaraşır hayat seviyelerini sağlayan
bir gelir tabanı olarak ele alınmaktadır. Asgari ücretin
uluslararası uygulamaları, çalışanlara ve onların
ailelerine insan onuruna yaraşır bir hayat seviyesini sağlamak
üzere yapılmaktadır. Bu anlamda, asgari ücret, ülkemizin büyümesi ve
kalkınması için temel önceliklerden biridir.
Asgari ücret çalışanların
çalışma hayatında can simididir, ekonomik gelişmelerden
bağımsız olarak ele alınamaz. Bu anlamda bakmamız
gereken ilk veri enflasyon oranıdır. Ekim ayı itibarıyla
yıllık enflasyon oranı yüzde 25,24tür. Enflasyon
oranındaki artış en çok dar gelirli
vatandaşımızı etkilemektedir.
Özellikle asgari ücretli
vatandaşlarımız zor günler geçirmektedir. 2018 yılı
için asgari ücret tespit edilirken 2018 yılı enflasyon oranı
orta vadeli planlamadaki gibi yüzde 7,6 olarak belirlenmiştir. Ancak
bugünkü tabloda yaklaşık 3 katı oranında artan enflasyon,
asgari ücretliyi zor durumda bırakmıştır.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu mutat olarak
aralık ayında toplanmaktadır. Komisyonun 2019 yılı
için gerçekçi bir rakam belirlemesini bekliyorum. Ancak önümüzde kış
aylarını geçireceğimiz bir buçuk ay vardır. Bu bir buçuk
ayda gıda ve ısınma giderleri artacaktır.
Yaklaşık 6 milyon çalışanımızın dâhil
olduğu asgari ücret için, önümüzdeki iki yıl için acil ve 2019
yılından itibaren alınması gereken önlemler vardır.
Bunlardan en önemlisi, asgari ücretin ve çalışanların asgari
ücret kadar gelirinin vergi dışı
bırakılmasıdır. Ayrıca önümüzdeki iki ay içinde asgari
ücretteki diğer kesintiler; yüzde 14 SGK primi, yüzde 1 İşsizlik
Sigortası Fonu, yüzde 15 gelir vergisi ve yüzde 07,59 damga vergisi de
tamamen kaldırılmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TAMER OSMANAĞAOĞLU (Devamla)
Başkanım, bitiriyorum.
BAŞKAN Buyurun sayın milletvekili.
TAMER OSMANAĞAOĞLU (Devamla) Milliyetçi
Hareket Partisi 24 Haziran seçim beyannamesinde bu hususlara yer
vermiştir. Asgari ücretten vergi alınmaması, ücretlilerin asgari
ücret kadar gelirinin vergi dışı bırakılması
Milliyetçi Hareket Partisinin seçim taahhütlerindendir. Bu konuda kanun
tekliflerimiz vardır. Bu anlamda sorun da bellidir, çözüm de bellidir.
Asgari ücretlilerin acil çözüm bekleyen sorunlarına karşı,
oyalamaya meydan vermeden yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
Milliyetçi Hareket Partisi geçmiş dönemlerde olduğu gibi, 27nci
Dönemde de çözümü kanun teklifleriyle aramaktadır.
Konuşmama burada son verirken heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
Teşekkür ederim Başkanım.
BAŞKAN Teşekkürler sayın
milletvekili.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Yavuz Bey, buyurun.
VII.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
30.-
İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun, geçim
darlığı çeken vatandaşların hakkının
konuşulduğu her zeminde Cumhurbaşkanının 5 çay, 5
simit metaforunu hatırlatacaklarına ilişkin açıklaması
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Cahit Beye cevap mahiyetinde değil ama -mevzu konuşuluyor- mevzunun
ehemmiyetine binaen kayıtlara geçsin diye arz ediyorum.
Sayın Cumhurbaşkanımız
Kimsesizlerin kimi olacağım. diye başladığı
siyasi mücadelesine simit hesabıyla başlamış, simit
hesabıyla millet vicdanına yürümüş, simit hesabıyla millet
vicdanında makes bulacak bir siyasi iradenin taçlandırmış
olduğu o esaslı metaforu hiç unutturmayacağız size. 5 çay,
5 simitle başladığınız yarışın bugün
geldiğiniz yerde kaç çay, kaç simide tekabül ettiğini asgari ücret
üzerinden her konuşmada size hatırlatmak bizim borcumuzdur. 2002de
asgari ücret 1.573 dolardı, şimdi 299 dolar. 5 çay ve 5 simit
metaforu üzerinden, hem bütçede hem de geçim darlığı çeken
vatandaşlarımızın hakkını, hukukunu
konuştuğumuz her zeminde Sayın Cumhurbaşkanının
bu 5 çay, 5 simit metaforunu size hatırlatacağız.
Arz ederim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
31.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, geçim standartlarını
değerlendirirken asgari ücret ile satın alma kabiliyetini birlikte
değerlendirmek gerektiğine ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Yavuz
Ağıralioğluna cevap niteliğinde değil ancak şunu
da açıklamak gerekir: Tabii, geçim standartlarını
değerlendirirken bir taraftan asgari ücret bir taraftan da satın alma
kabiliyetini birlikte değerlendirmek lazım. Şu anda OECD
ülkeleri arasında, dünyada, bakınız, 13üncü sırada
satın alma kabiliyeti olan bir ülke hâlindeyiz. Yani 25 bin dolarlara
tekabül eden bir satın alma kabiliyeti söz konusudur. Bu da biraz önce
dediğim gibi, milletin emanetini yine milletimizin hizmetine hasretmekten,
sunmaktan kaynaklıdır.
Arz ederim.
IX.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.-
İYİ PARTİ Grubunun, Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan
tarafından, iş gücünün önemli bir kısmını
oluşturan ancak refah seviyesi açısından beklenen noktada
bulunmayan asgari ücretli çalışanların gelir seviyelerinin
iyileştirilmesi için ücretleri üzerinden alınan her türlü vergiden
muaf tutulmaları gerekmektedir. Bu kapsamlı çalışmanın
temelini oluşturması ve asgari ücretli çalışanlarla ilgili
detaylı bilgi havuzuna ulaşılması amacıyla 14/11/2018
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin (10/499) ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 20 Kasım 2018 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Antalya Milletvekili Kemal Bülbül.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
HDP GRUBU ADINA KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Sayın
Başkan, Sayın Genel Kurul; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bahse konu kavramda asgari kavramına
takılan ve asgari kavramını anlamakta zorlanan kişi,
kurum ve makamlar bu asgari kavramından en az ücret, ücretin en aza
indirilmişi, ücretin kadük edilmişi, neredeyse yok edilmişini
anlıyor olmalılar ki bu asgari ücret her dönemde, her zaman, her
yerde, yolda yolakta, sokakta, iş yerinde, pazarda tartışma
konusu olduğu hâlde bir türlü bu konuda bir gelişme sağlanamıyor
ki Türkiyenin yüzde 52sinin asgari ücretli olduğunu
düşündüğümüz bir tablo söz konusu.
Asgari ücretin net 1.603 TL, brüt 2.029 TL,
vergilerle birlikte 2.400 TL olduğunu biliyoruz. Maaşının
yaklaşık yüzde 50 oranını vergiye veren bir asgari ücretlinin
bırakın çalışma yaşamında üretime dâhil
olmayı, kendi yaşam olanaklarını, kendi
yaşamını sürdürme olanağı dahi söz konusu
değilken görülüyor ki hem vergi hem üretim anlamında maalesef
ülkemizin kalkınması, gelişmesi, üretimi de asgari ücretlinin
sırtında.
Teklifte belirtildiği üzere, Türkiyede
çalışanların yüzde 52sinin asgari ücretli olması,
aynı oranın ABD ve gelişmiş Batı ülkelerinde yüzde 2
dolayında seyretmesi işçi ve emekçilere buradaki bakış
açısının aslında bir tür kölelik olduğunu göstermektedir.
Gelir adaleti ve paylaşım
açısından çalışanların ve emekçilerin aleyhinde bir
sistemle karşı karşıyayız. Bu durum, mevcut Hükûmetin
yıllardır sürdürdüğü ekonomi politikasının işçi
ve emekçilerin aleyhine olduğunu bariz bir şekilde göstermektedir.
Olağanüstü hâl koşullarında grev
yasaklamayı güya bir demokrasi, güya bir açılım, güya bir tür
kendi politikasının meşrulaştırılması olarak
gören anlayıştan aslında asgari ücret konusunda bir insaf, bir
anlayış beklemek de maalesef söz konusu olamaz.
Üretim ekonomisine değil ranta dayalı,
paradan para kazanmaya dayalı bir ekonomik tarz yürüten, zenginin daha
zengin, yoksulun daha yoksul olduğu bir ortama yol açan bu
anlayış bilmiyor ki uluslararası teamüllerde çok kazanandan çok,
az kazanandan az vergi alınır. Ancak, mevcut sistemin var olduğu
günden bu yana ve bugün de dâhil olmak üzere, maalesef yarınlarda da
karşı karşıya
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Açar mısınız
arkadaşlar?
KEMAL BÜLBÜL (Devamla)
olduğumuz durumun
halk dilindeki tabiri şudur: Örneğin,
Cumhurbaşkanlığı bütçesi, Diyanet bütçesi, örtülü ödenek ve
benzeri söz konusu olduğunda her türlü kaynağı bulan, işçi,
emekçiler, asgari ücretliler söz konusu olduğunda maalesef kaynak
bulamamakta, yoksulluğa gark olmakta ve halk tabiriyle Oğlan yedi
oyuna gitti, çoban yedi koyuna gitti. rollerini oynamaktadır. Bu anlamda,
olması gereken elbette ki vergilerin, harçların
kaldırılmasının yanında, asgari ücretin de yaşanabilir
bir boyuta gelmesidir ama ondan daha önemlisi de şudur: Türkiyenin bütün
emekçilerinin, işçilerinin birleşmesi; işçilerin, emekçilerin
özgürlüğü, hakkın ve adaletin gelmesi için mücadeleyi yükseltmesidir.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bülbül.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Muğla
Milletvekili Süleyman Girgin.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
CHP GRUBU ADINA SÜLEYMAN GİRGİN
(Muğla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, dört ay boyunca verdiği yaşam
mücadelesini kaybeden Edirne Milletvekilimiz Erdin Bircana Allahtan rahmet
diliyorum, ailesine ve sevenlerine başsağlığı
diliyorum.
Değerli milletvekilleri, on altı
yıldır ülkeyi aralıksız şekilde yöneten ve her
fırsatta ekonomik büyümeden, ekonomik model olmaktan bahseden bir
Hükûmetin yaklaşık 6 milyon asgari ücretliye reva gördüğü
ücretin adıdır ve bunun adı da sefalet ücretidir. Türkiyedeki
asgari ücretin anlamı tam da budur.
Geçen gün Çalışma Bakanlığı
bütçesi görüşülürken Plan ve Bütçe Komisyonluğunda Sayın Bakana
şu soruyu sordum: Sayın Bakan, niçin asgari ücreti
artırmıyorsunuz? Cevabını vereyim sayın
milletvekilleri: Çünkü AKP iktidarı siyaset olarak, siyasi olarak yoksulluktan
rant kazanıyor. Bundan dolayıdır ki asgari ücreti
artırmıyorlar.
Türkiye'nin sözde büyümesinin arkasında ezilen,
sömürülen milyonlarca asgari ücretli bulunmaktadır. AKPnin asgari ücret
politikası ücretliyi açlık sınırının altında
yaşamaya mahkûm etmektir. Yoksulluk sınırının 6.250
lira, açlık sınırının 1.919 lira olduğu ülkemizde
asgari ücretin 1.603 lira olarak belirlenmesi ve bunun AKP iktidarı
tarafından makul olduğunun iddia edilmesi AKPnin işçiye
verdiği önemi de ortaya koymaktadır.
Ben buradan Sayın Maliye Bakanımıza,
tüm bakanlarımıza ve Çalışma Bakanına bir
çağrıda bulunuyorum: Ekonomi politikalarını McKinseye
değil, gelin asgari ücretliye teslim edin, ondan sonra da kendiniz bir ay
asgari ücret alın, geçinebiliyor musunuz bakın. Bunu özellikle
istirham ediyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün asgari
ücretliler için durum daha da vahimdir. Mutfaktaki yangın giderek
artmaktadır. Siz her ne kadar Kriz yok. deseniz de kriz sizler için
yoktur; vatandaş için, asgari ücretli için kriz giderek
derinleşmektedir. Çünkü her krizde olduğu gibi krizin
faturasını yine asgari ücretliler ve emekçiler ödemektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SÜLEYMAN GİRGİN (Devamla)
Bakıyoruz, temmuz ayından bu yana, ekonomiden sorumlu damat her
konuşmasında işverenlere teşvik paketi açıklıyor.
Dar gelirliye, işçiye ise bu teşviklerin bedelini ödemek
düşüyor. İşverenler Kriz var." diye
bağırınca hemen düzenleme yapıyorsunuz,
borçlarını donduruyorsunuz.
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili.
SÜLEYMAN GİRGİN (Devamla) Teşekkür
ediyorum, sağ olun.
Bakıyoruz sevgili milletvekillerimiz, temmuz
ayından bu yana, ekonomiden sorumlu damat sürekli olarak teşvik
üstüne teşvik açıklıyor işverenler için ama dar gelirliye
geldiğinde bu teşvikler verilmiyor. İşverenler Kriz var.
deyince hemen imdada yetişiyorsunuz ancak işçinin derdini
duymuyorsunuz.
Son olarak, Anayasanın Vergi ödevi
başlıklı 73üncü maddesi mükellefin ve dar gelirlinin
korunmasını emrediyor. Dünyada asgari ücret uygulanan ülkelerde de
asgari ücretliyi koruyan birçok mekanizma var ama bunlar ülkemizde yok.
Gelin, asgari ücretliyi koruyan yasaları hep
beraber çıkaralım. Gelin, emekçiler üzerindeki bu vergi
adaletsizliklerini giderelim. Gelin, bir yaşam için zorunlu alt ücret olan
asgari ücret üzerindeki vergileri kaldıralım.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Milletvekili.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
Konya Milletvekili Halil Etyemez.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA HALİL ETYEMEZ (Konya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; asgari ücretli
çalışanlarla ilgili verilen grup önerisiyle ilgili söz
almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce, 20 Kasım Dünya
Çocuk Hakları Gününü kutluyorum. Bugün, maalesef Suriyede, Filistinde,
Doğu Türkistanda, Arakanda ve birçok mazlum coğrafyada, binlerce
çocuk savaşlar yüzünden ölmekte, sakat kalmakta ve kötü yaşam
koşullarına maruz kalmaktadır. Çocuklarımızın
güvenliğinin, geleceğinin Birleşmiş Milletler Güvenlik
Konseyi daimî üyesi 5 ülkenin tasarrufunda olması kabul edilecek bir durum
değildir. Sayın Cumhurbaşkanımızın Dünya 5ten
büyüktür. diyerek yaktığı ateşin tüm dünya
çocuklarının güvenle, huzurla yaşayacağı bir dünya
sistemine vesile olmasını diliyorum.
Değerli milletvekilleri, on altı
yıllık iktidarımız döneminde ekonomiden sanayiye,
tarımdan turizme, bütün alanlarda atılımlar
gerçekleştirerek milletimizin refah seviyesini artırdık.
Kişi başına düşen millî geliri 3.500 dolardan 11 bin dolara
yükseltirken, ülkemizi millî gelir sıralamasında 17nci sıraya,
satın alma paritesindeyse 13üncü sıraya yükselttik.
Ekonomik kalkınmanın yanında,
çalışamayanına bakan, çalışanını koruyan
gerçek bir sosyal devlet anlayışıyla politikalarımızı
belirledik.
Yaptığımız
çalışmalarla 10 milyonun üzerinde ilave istihdam sağlayarak
istihdam edilenlerin sayısını 29 milyonun üzerine
çıkardık. İş gücüne katılım oranını ise
yüzde 54lere çıkararak büyük bir başarı elde ettik. 1 milyon
taşeron işçisini daimi işçi kadrosuna geçirerek sendikal haklara
sahip olmalarını sağladık. 2018 yılını da
Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Yılı ilan ederek sokakta
çalıştırılan çocuklara müdahale etmek için 81 ilde 117
mobil ekip oluşturduk.
Değerli milletvekilleri, asgari ücret, devlet,
işçi ve işveren kesimlerinden 5er temsilciden oluşan 3lü
yapı içindeki bağımsız bir Komisyon
aracılığıyla, Asgari Ücret Tespit Komisyonunca belirlenen
bir sosyal korunum alt sınırıdır. Asgari ücrete yönelik
çalışmalarımızı işçilerimizin memnuniyeti ve
piyasa dengelerini de göz önünde bulundurarak, sosyal taraflarla
istişareye önem vererek yürütmekteyiz.
Gelecek hedeflerimizde daha da iyi noktalarda
olmasını ümit ettiğimiz asgari ücreti
devraldığımız noktadan çok daha ileriye taşıdık.
2002 yılında 184 TL olan asgari ücreti 2018 yılı Ocak
ayı itibarıyla 1.603liraya çıkardık. Böylelikle 2018
yılında asgari ücret 2002 yılına göre reel olarak yüzde 26,
nominal olarak da yüzde 770 oranında artmış oldu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın
Milletvekili.
HALİL ETYEMEZ (Devamla) - Gelir Vergisi Genel
Tebliğiyle asgari ücretlimizin vergi dilimi mağduru olmaması
için asgari geçim indirimi ilavesi yaptık.
Değerli milletvekilleri, önümüzdeki ay
toplanacak olan Asgari Ücret Tespit Komisyonunun,
vatandaşlarımızın beklentilerini ve sosyal dengeleri göz
önünde bulundurarak, asgari ücretle çalışanlarımızın
tamamını memnun edecek bir düzeye çıkartacağına
inancımın tam olduğunu buradan ifade ediyor ve hepinizi tekrar
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Karar yeter sayısı
istiyoruz.
BAŞKAN Oylamayı yaparken karar yeter
sayısı arayacağım
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati : 16.41
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.58
BAŞKAN: Başkan Vekili
Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Emine Sare AYDIN YILMAZ
(İstanbul), Fatma KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
19uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
İYİ PARTİ Grubu önerisinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar
yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip üyeler arasında ihtilaf, fikir
ayrılığı olduğu için oylamayı elektronik cihazla
tekrar edeceğim, karar yeter sayısı arayacağım.
Oylama için üç dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 17.01
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.18
BAŞKAN: Başkan Vekili
Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Emine Sare AYDIN YILMAZ
(İstanbul), Fatma KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
19uncu Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
İYİ PARTİ Grubu önerisinin ikinci
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar
yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip üyeler arasında anlaşmazlık söz
konusu dolayısıyla fikir ayrılığı olduğu
için oylamayı elektronik cihazla tekrar edeceğim ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Oylama için üç dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Öneri kabul edilmemiştir, karar
yeter sayısı vardır.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.-
HDP Grubunun, Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemir ve
arkadaşları tarafından, kadın cinayetleri başta olmak
üzere kadına yönelik her türlü şiddetin
araştırılması amacıyla 12/11/2018 tarihinde TBMM
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 20
Kasım 2018 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
20/11/2018
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 20/11/2018 Salı günü
(bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Fatma
Kurtulan
Mersin
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
12 Kasım 2018 tarihinde Ağrı
Milletvekili Sayın Dirayet Dilan Taşdemir ve arkadaşları
tarafından verilen 819 sıra numaralı kadın cinayetleri
başta olmak üzere kadına yönelik her türlü şiddetin
araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine
verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin diğer önergelerin
önüne alınarak, görüşmelerinin 20/11/2018 Salı günkü
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere öneri sahibi Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemir.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika.
HDP GRUBU ADINA DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Sayın Başkan, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Bugün Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bir
önceki Eş Genel Başkanımız Sayın Selahattin
Demirtaşın tahliyesine yönelik bir karar aldı. Aslında bu
yargılamanın kendisinin hukuki olmadığını, siyasi
olduğunu biz sürekli ifade ediyorduk. Bu mahkeme kararı da bir kez
daha göstermiştir ki bu yargılamanın kendisi hukuki değil,
siyasidir. Dolayısıyla iki yıldır rehinelik durumu devam
eden Eş Genel Başkanımız Sayın Selahattin
Demirtaşın bir an önce tahliye edilmesi gerekmektedir. Ben bu
kararı tanımıyorum. şeklinde beyanların hem hukuk
açısından hem demokrasi açısından çok vahim bir durum
olduğunu da ifade etmek isteriz. Dolayısıyla Sayın
Demirtaşın bir dakika bile bu karardan sonra cezaevinde
tutulmasının hukuka karşı, demokrasiye karşı,
halkın iradesine karşı işlenmiş bir suç olduğunu
da ifade etmek isterim.
Değerli arkadaşlar, bugün grup önerimiz
üzerinde söz hakkı almış bulunmaktayım. Biliyorsunuz bu
hafta 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı
Uluslararası Mücadele Günü. Dolayısıyla bir haftaya yayılan
etkinlikler var, kadınlar bir hafta boyunca alanlarda, her yerde seslerini
duyurmaya çalışıyorlar.
Değerli arkadaşlar, kadınlar toplumun
yarısını oluşturuyor. Bu toplumun yarısı maalesef
sistematik bir biçimde şiddete uğruyor.
Meşrulaştırılan, görmezden gelinen bu şiddet
kadınların yaşamını her alanda, cezaevlerinde,
Mecliste, evde, sokakta, iş yerlerinde tehdit eder ve hedef alır hâle
gelmiştir.
Kadına yönelik şiddet şiddete
uğrayan kadınlara gelmiş görünse de aslında tüm
kadınları hedef almaktadır çünkü bu şiddetin amacı
kadınları susturmak, kadınları itaate zorlamaktır.
Çoğu zaman da bunun karşısında gelişen kadın
itirazına, kadınların özgürlük talebine yönelik gelişen
şiddettir. Onun için de bizim çokça defa ifade ettiğimiz gibi
kadına yönelik şiddet politiktir, ideolojiktir.
Türkiyede kadına yönelik şiddete dair
verilere, istatistiklere aslında bakmaya pek gerek yok. Açıkçası
bu konuyla ilgili çok da açık ve net istatistikler de söz konusu
değil, var olanlar da her nedense var olan şiddeti örtbas etmek için
paylaşılmıyor ama bizler, kadınlar,
yaşadıklarımızla ve tanıklıklarımızla
biliyoruz ki kadın cinayetlerinden örneklerle de gündeme geldiği gibi
kadına yönelik şiddetin bir cins kırımı boyutuna
vardığını söyleyebiliriz.
Değerli arkadaşlar, kadınlara yönelik
şiddet elbette ki ülkeye hâkim kılınmaya
çalışılan antidemokratik uygulamalardan bağımsız
değil.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, hatibi
dinleyelim, çok gürültü geliyor.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
Cinsiyetçiliği, erkek egemenliğini,
ayrımcılığı bir değer hâline getiren bir
iktidarla karşı karşıyasınız. Bu iktidarın
mensupları çoğu zaman bu değerleri bu kürsüde savunmak durumunda
da kalmışlardır. Dolayısıyla kadınlara yönelik
uygulanan bu şiddet uyguladığınız politikalardan
bağımsız değil çünkü kadınlara yönelik uygulanan
şiddet cezasızlıkla bırakılıyor, çoğu zaman
açık ya da üstü örtülü bir şekilde bu destekleniyor. Bir kısa
örnek vermek istiyorum. Sizlerin de bildiği gibi çokça basında da yer
aldı. Bir kadın bindiği otobüste sadece giyindiği
kıyafetten kaynaklı şiddete maruz kalmıştı. O
dönemin Başbakanının bunun karşısındaki
tavrı Mırın kırın edin. şeklinde bir ifadede
bulunarak olmuştu.
Değerli arkadaşlar, her yıl 300e
yakın kadın öldürülüyor, binlerce çocuk istismara uğruyor.
Kadına yönelik şiddetin haddi hesabı yok ama bu konuda
sorumluluğu olan, bununla mücadele etmesi gerekenlerin ağzından
biz tek bir kelime maalesef duymuyoruz. Örneğin, evlere şenlik bir
İçişleri Bakanımız var. İçişleri
Bakanımız bununla ilgili bir şey söyleyeceğine, bir proje
geliştireceğine daha çok kendi emrindeki kolluk kuvvetlerine kol
bacak nasıl kırılacağının talimatlarını
veriyor. Kendini o kadar çok kaptırıyor ki Plan ve Bütçe Komisyonunda
kendisinin Bakan olduğunu, karşısındakilerin de kadın
milletvekili olduğunu unutarak arkadaşlarımızı tehdit
etme cüretinde bulunuyor. Hatta oradaki polislerin kamerasıyla da bu
şovunu kayda alıyor, sonra da kamuoyuyla paylaşıyor.
Dolayısıyla biz bu zihniyetin kadına yönelik şiddetle
mücadele etmeyeceğini, mücadele beklentimiz olmadığını
da ifade etmek isteriz. Kadınlar açısından ancak bu zihniyetle
mücadele edilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın sayın milletvekilim.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
Tabii, bir dakika Başkanım, tamam.
Değerli arkadaşlar, kadınlar tarih
boyunca şiddete, faşizme ve eril zihniyete karşı
mücadelelerini sürdürdüler, bugün de kadınlar her yerde bu mücadeleyi
sürdürüyor. Buna en iyi örnek Rojavalı kadınların
geliştirdiği mücadeledir. Maalesef Rojavalı kadınların
geliştirdiği kadın devrimine yönelik de IŞİD
barbarlığının bir müdahalesi söz konusu. Bu kadın
devrimine karşı geliştirdikleri köle kadın
pazarlarıyla cevap vermeye çalışıyorlar.
Yine, bu IŞİD zihniyetinin Şengalde
esir aldığı, zorla alıkoyduğu binlerce Ezidi
kadın hâlâ bu karanlık zihniyetin elinde rehin tutuluyor.
Yine, benzer bir biçimde IŞİD türevi
örgütlerin ve çetelerin Afrinde Afrinli kadınlara yönelik şiddeti
hâlâ devam ediyor. Yıl içerisinde 200e yakın Afrinli kadın
kaçırıldı, yüzlerce kadın ve kız çocuğu
şiddete maruz kaldı. Bu şiddet hâlâ devam ediyor.
Değerli arkadaşlar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
- Peki.
Kolaylıklar diliyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Cesur, uzun süredir söz
istiyorsunuz.
Buyurun bir dakika söz veriyorum size.
VII.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
32.-
Isparta Milletvekili Aylin Cesurun, Edirne Milletvekili Erdin Bircana
Allahtan rahmet dilediğine, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları
Gününe ve Çocuk Haklarına Dair Sözleşmenin 15 Aralık 1994
tarihinde dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından
imzalandığına, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete
Karşı Uluslararası Mücadele Gününe ilişkin açıklaması
AYLİN CESUR (Isparta) Teşekkürler
Sayın Başkanım.
Evet, Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili
Sayın Erdin Bircana Allahtan rahmet diliyorum. Gerek Cumhuriyet Halk
Partisi camiasına gerek yüce Meclisimize taziyelerimi sunuyor ve kederli
ailesine sabır diliyorum.
Bugün 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü ve
aynı zamanda, önümüzdeki günler de 25 Kasım Kadına Yönelik
Şiddetle Mücadele Günü. Bu günlerle ilgili az önce beyanlar
yapıldı ve kutlamalar yapılıyor.
Elbette Dünya Çocuk Hakları Günü çocuklarımızın
kutlu olsun, hepsini sevgiyle kucaklıyorum buradan. Ancak iki tane örnek
vermek istiyorum ülkemizde cereyan eden: PKKli teröristler otuz yılı
aşkın süredir yüzlerce çocuğu katletti, yaraladı ve sakat bıraktılar
ve Hakkâri Yüksekovada 2 Ağustos günü yola döşenen
patlayıcıları teröristlerin infilak ettirmesi sonucu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayın Sayın
Milletvekilim.
AYLİN CESUR (Isparta)
11 aylık Bedirhan
bebek orada katledildi annesiyle beraber ve şehit oldu. 11 aylık
Bedirhan bebeğin çocuk olma hakkı elinden alındı ve
öğrencilerin kaldığı kız yurdunda, Adanada,
yaşları 12-13 yaşında olan 11 ana kuzusu yavru can verdi.
Eğer birtakım insanlar yola patlayıcı döşeyerek veya
ellerine silahları almışlar, masum çocukları
öldürüyorlarsa, devletin yapacağı şey bunları etkisiz hâle
getirmektir. Bunun nasıl yapılacağı da yine kanunlarla
sınırlandırılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti
devleti adına, 15 Aralık 1994 yılında, Çocuk Haklarına
Dair Sözleşme, dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel
tarafından imzalandı ve görevini tamamladığı 2000
yılında bu ülkede terör neredeyse sıfıra inmişti.
Şimdi, Hazreti Ömerin bir sözü var:
Kenar-ı Diclede bir kurt aşırsa
koyunu,
Gelir de adl-i ilahî sorar Ömerden onu.
Evet sayın milletvekilleri, bu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYLİN CESUR (Isparta)
ülkede, temelinde
ihmal ve sorumluluk olan ne varsa, her olayın sorumlusu, başta
iktidar partisi, iktidar milletvekilleri olmak üzere, bizleriz, hepimiziz.
Çocuklarımızı sevgiyle kucaklarken, bunların dikkatle
altını çizmek istiyorum ve hepimize sorumluluk düştüğünü
belirtmek istiyorum.
Saygılarımla.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Milletvekilim.
Sayın Özdemir
33.-
Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Özdemirin, Kahramanmaraş
Milletvekili Ali Öztunçun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş) Sayın
Başkanım, Cumhuriyet Halk Partisi Kahramanmaraş Milletvekilimiz
Sayın Ali Öztunçun, bugün, Kahramanmaraşta şeker pancarı
üreticileriyle ilgili bir konusu gündeme geldi. Ben kendisine
duyarlılığı için teşekkür ediyorum ama kendisiyle
birlikte dün biz de İsmet Özdemir adındaki şeker pancarı
üreticisi vatandaşımızın sorunuyla derhâl ilgilendik ve
Tarım İl Müdürlüğümüz üreticimizin ürününü bugün itibarıyla
topladı. Kar yağmasından mütevellit şeker
pancarının sahada kalacağını ve zarar göreceğini
söylemişti. Onunla birlikte sahada kalan toplam 70 bin ton şeker
pancarının da araç kiralanarak, yeni iş makineleri kiralanarak
on gün içerisinde fabrikaya intikal ettirilmesi sağlanmış oldu;
ben hem kendisine teşekkür ediyorum hem de sorunun bundan sonra Tarım
İl Müdürlüğümüz tarafından çözüleceğini bilmenizi
istiyorum.
Teşekkür ederim.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Sayın
Başkanım, ismim geçtiği için, benim soruma cevap verdiği
için 60a göre bir dakika söz istiyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Pek kısa bir
açıklama
BAŞKAN Buyurun.
34.-
Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunçun, Kahramanmaraş Milletvekili
Ahmet Özdemirin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, teşekkür ederim.
Kahramanmaraş Milletvekilimiz Sayın Ahmet
Özdemir naif kişiliğiyle tanınır, aynı zamanda kendisi
samimi ve ciddi bir siyasetçidir, ben kendisinin sözünü ciddiye alıyorum.
Umarım bu sorun çözülür. Söz senettir; eğer bu bahsettiğiniz
şeker pancarı alınırsa senedi bozdurmamış oluruz,
alınmazsa senedi bozdurmak zorunda kalırız, bilginiz olsun.
Ben de az önce Elbistan Ziraat Odası
Başkanıyla görüştüm Sayın Vekilim; 150 bin ton pancardan 10
bin tonu alınmış, 140 bin tonu hâlâ tarlada ve fabrika önünde
bekliyormuş. Umarım bir hafta, on gün içerisinde çözülür.
Tekrar ilginiz için teşekkür ediyorum.
IX.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
HDP Grubunun, Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemir ve
arkadaşları tarafından, kadın cinayetleri başta olmak
üzere kadına yönelik her türlü şiddetin
araştırılması amacıyla 12/11/2018 tarihinde TBMM
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 20
Kasım 2018 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Öneriyle ilgili İYİ
PARTİnin söz talebi yoktur.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
İstanbul Milletvekili Arzu Erdem...
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
MHP GRUBU ADINA ARZU ERDEM (İstanbul)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Edirne Milletvekilimiz Sayın Erdin Bircan Beyefendiye
Allahtan rahmet; kederli ailesine, CHP camiasına ve tüm sevenlerine de
sabırlar diliyorum.
Kadın cinayetleri başta olmak üzere
kadına yönelik her türlü şiddet olayının önlenmesine
ilişkin verilmiş olan grup önerisi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi
Grubum adına söz almış bulunmaktayım. Gazi Meclisi ve
ekranları başında bizleri izleyen aziz Türk milletini
saygılarımla selamlıyorum.
Bugün 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü.
İnsan hakları temelde doğumla birlikte
kazanıldığına göre çocuk hakları da dünyaya gelmekle
beraber başlar ve devam etmektedir. Devletimizin de imzası
bulunduğu Çocuk Hakları Sözleşmesine göre her birey 18
yaşına kadar çocuktur. Çocuk hakları, kanuni veya ahlaki olarak
dünyadaki tüm çocukların doğduğu andan itibaren sahip
olduğu eğitim, sağlık, barınma, yaşama, fiziksel
ve psikolojik veya cinsel sömürüye karşı korunma hakları olarak
da belirlenen bir kavramdır.
Değerli milletvekilleri, çocuk dünyadır;
çocuk dünyanın devamıdır; çocuk dünyamızın ta
kendisidir; korunmaya muhtaçtır. Fiziksel olarak, ruhsal olarak, duygusal
olarak hepimizin çocuklarımızı sarıp sarmalamamız
gerekmektedir. Şiddet, çocukların
karşılaştıkları en büyük sorunlardan bir tanesi. Evde,
okulda, sokakta, sosyal medyada, internet üzerinden özellikle şiddete
maruz kalan çocuklarımızın sayısı her gün
artmaktadır. Bunu önlemek her birimizin vazifesi, boynumuzun borcu. Bu
anlamda üzerimize düşeni yapmamız gerekmektedir. Milliyetçi Hareket
Partisi bu anlamda kanun teklifleriyle ve yapmış olduğu
çalışmalarla üzerine düşeni yaptı, bundan sonra da
mücadelesini sürdürecektir.
Özellikle kadınlara yönelik şiddet
hususunda da yine aynı şekilde aslında doğum
itibarıyla çocukların eğitilmesiyle başlayıp, aile
içerisinde yönlendirmelerde bulunup cinsiyete dayalı ayrımın
ortadan kaldırılması için elimizden geleni yapmamız
gerekmektedir. Bunu yaparsak eğer özellikle güçlü olan erkek birey güçsüz
olan kadın bireye şiddet uygulama noktasında geri
duracaktır. Bu açıdan Milliyetçi Hareket Partisi olarak Kadın
Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonuna vermiş olduğumuz
önergede İstanbul Sözleşmesinin etkin olarak uygulanması
hususunda bir alt komisyonun kurulması ve aynı şekilde kız
çocukları başta olmak üzere, tüm gençlerimize mühendislik ve
diğer, aslında erkeklere biçilen meslekler gibi bilim
dallarında, teknoloji dallarında eğitim
kazandırılmasına yönelik bir alt komisyon kurulmasına
ilişkin önergemiz vardı. Bu hususta ortak, anlaşıp
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunda bu alt
komisyonların kurulmasına karar verdik. Bunun çözümünü Allahın
izniyle hep birlikte bulacağız ve kadına şiddetin önlenmesi
başta olmak üzere cinsiyete dayalı ayrımın ortadan
kaldırılması, kadın-erkek fırsat eşitliğinin
yaratılması ve hep birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisi
çatısı altında kadın, erkek, tüm partiler el ele vererek
bunu çözmeyi hedeflememiz gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekilim.
ARZU ERDEM (Devamla) Liderimiz Sayın Devlet
Bahçeli Beyefendinin de dediği gibi: Çocuğa sahip çıkamazsak
medeniyetimizle övünmeye hakkımız, insanlığımızla
gururlanmaya yüzümüz kalmayacaktır. Bu açıdan hem
çocuklarımıza sahip çıkmak, onları koruyup kollamak hem
kadınlarımızı şiddete maruz bırakmamak, istismara
bırakmamak hepimizin boynunun borcudur.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Hatay Milletvekili Suzan Şahin.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
CHP GRUBU ADINA SUZAN ŞAHİN (Hatay)
Sayın Başkan, yüce Meclisin değerli üyeleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Kaybettiğimiz değerli Erdin Bircan
ağabeyimiz için değerli ailesine ve tüm sevenlerine
başsağlığı diliyorum, mekânı cennet olsun.
Sayın üyeler, kadının tüm toplum
kesimlerinin istihdam edildiği sanayide, tarımda, siyasal alanda,
sanatta, kültürde, sokakta, evde yani erkeğin olduğu her alanda
olması gerektiğine inanıyoruz. Kadın ve çocuk hakları
ve kadın-erkek fırsat eşitliği mücadelesi Parlamentoda
görev yapan tüm milletvekillerinin asli mücadele alanıdır.
Kadına şiddet, taciz, tecavüz, çocuk istismarı ve çocuk gelinler
siyasetüstü bir konudur ve Parlamentodaki tüm vekillerin büyük bir hassasiyetle
sahiplenmesi gerekir. Ülkemizde kadın ve çocuğa şiddet vahim
hâldedir. Son iki yılda öldürülen kadın sayısı en az 1.021,
şiddet gören kadın sayısı en az 870 ve tecavüze
uğrayan kadın sayısı en az 342dir. Küresel, Toplumsal
Cinsiyet Uçurumu 2017 Raporuna göre ise Türkiye, Toplumsal Cinsiyet
Eşitliği Endeksinde 144 ülke arasında 131inci sırada yer
almıştır. Son on yılda tam 2.337 kadın şiddet
görerek hayatını kaybetti maalesef. Her geçen gün kadın
cinayetleri, tecavüz, şiddet ve çocuk istismarı olayları
artıyor.
Bugün kutlamakta olduğumuz 20 Kasım Çocuk
Hakları Günü kapsamında hatırlatmak isterim ki TÜİKin
Annenin yaş grubuna göre doğumlar tablosuna göre de verilerin en
güncel olduğu 2016 yılında anne yaşının 15ten
küçük olduğu toplam 234 doğum gerçekleşmiş. 15-17 yaş
arası annelerin sayısı da oldukça fazla. Bu yaş
aralığında yer alan toplam 16.396 doğum var. 2016
yılında gerçekleşen toplam 1 milyon 309 bin 771 doğum
içerisinde 18 yaşından küçük anne olanların oranı da
yaklaşık yüzde 1,3. Ancak, kayıt altına alınmayan,
bilinmeyen olarak raporlanan doğumların sayısı da
düşünüldüğünde, aslında çocuk annelerin görünenden daha büyük
bir sorun olduğu tahmin ediliyor. Çünkü bu sayılar yalnızca
hastanede doğum yapan ve kaydettirilen çocukları kapsıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili.
SUZAN ŞAHİN (Devamla) Eğer, 6284
sayılı Koruma Kanunu etkin uygulanmış olsaydı bu veriler
bu kadar yükselmeyecekti. Öldürmenin ve istismarın bahanesi olamaz. Bu
cinayetleri ve istismarları durdurmak Hükûmetin birinci görevidir.
Cumhuriyet Halk Partisi, Hükûmetin ve yüce Meclisin
bu konuda yapacağı tüm olumlu çalışmalara katkı
vermeye hazırdır. Erkek egemen toplumun kadını sokmak
istediği kalıplarla kadın evin süsüdür algısına son
verilmelidir. Yazılan raporların, alınan kararların,
kâğıt üzerindeki mevzuatların samimiyet olmadan hiçbir şeyi
çözmediğini, çözemeyeceğini görüyoruz. Hükûmet de bunu görmeli ve
toplumdan gelen bu utanç verici çığlıklara ses vermelidir.
Uygulamakta olduğunuz projelere rağmen şiddet, taciz, tecavüz, istismar
neden artıyor? Sessiz kalınıyor olabilir mi? Hükûmetin erkleri
de kadını ikinci sınıf gören, aşağılayan, onu
sadece anne ve eş kapsamına hapseden eylemlerden ve söylemlerden
uzaklaşmalı, toplumu olumlu yönde teşvik etmelidir. Niyetinizi,
dilinizi, politikalarınızı düzeltin! (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Şahin.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
Sakarya Milletvekili Çiğdem Erdoğan Atabek.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA ÇİĞDEM
ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sözlerime başlamadan evvel milletvekilimize Allahtan
rahmet, ailesine, Cumhuriyet Halk Partisi mensubu olan tüm değerli
milletvekillerine, seçmenlerine ve tüm sevenlerine sabırlar diliyorum.
Grup önerisi üzerine AK PARTİ Grubu adına
söz almış bulunmaktayım.
Kadına yönelik şiddet sadece ülkemizin
değil, tüm dünyanın sorunudur. Kadına şiddeti
insanlığa ihanet olarak gören Cumhurbaşkanımız ve
Genel Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve
partimiz, iktidara geldiği günden bugüne, şiddetle mücadele hususunda
sıfır toleransla çok önemli adımlar atmıştır.
Asıl mesele, cinsiyetten öte, insana bakış meselesidir, insana
verilen değer meselesidir.
Öneriye konu olan kadına yönelik şiddete
dair bir veri tabanı oluşturulması hususunda zaten gereken bütün
çalışmaları yaptık. Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele
3. Üçüncü Ulusal Eylem Planında Kadına yönelik şiddet
verilerinin etkin biçimde izlenmesi amacıyla kurumlar arası ortak
veri tabanı oluşturulacaktır. şeklinde belirlenen faaliyet
kapsamında Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığı tarafından 6284 sayılı Kanuna
istinaden verilen tedbir kararlarının kurumlar arası entegrasyon
çalışmasıyla ortak bir veri sisteminde kaydedilmesine yönelik
çalışmalar devam ediyor. Bakanlıklarımız tarafından
il müdürlükleri, sosyal hizmet merkezleri, ŞÖNİM, kadın konuk
evi ve ilk kabul birimleri tarafından sosyal hizmet faaliyetlerine
ilişkin bilgileri veri tabanı aracılığıyla
izlemek, güncellenmesini sağlamak, yapılacak
çalışmaları değerlendirmek ve bilgi
paylaşımında bulunmak amacıyla aile bilgi sistemi
kadın modülü oluşturulmasına yönelik çalışmalar devam
etmektedir. Bu kapsamda, sistem, 81 ilde ŞÖNİMler ve kadın
konuk evlerinin kullanımına açılmış olup sisteme
ilişkin iyileştirme çalışmaları devam etmektedir.
Ayrıca, 6284 sayılı Kanun
kapsamında verilen tedbir kararlarının UYAP üzerinden Aile,
Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Adalet
Bakanlığı arasında gerçekleştirilen entegrasyon
çalışması tamamlanmıştır. Kararların takibi
ve izlenmesinin etkinliğine katkı sağlayacak olan 6284 karar
takip sistemi Bakanlığın 81 il müdürlüğü ve şiddet
önleme ve izleme merkezlerinin kullanımına
açılmıştır. Böylelikle 6284 sayılı Kanun
kapsamında hükmedilen koruyucu ve önleyici tedbir kararlarının
elektronik ortamda il müdürlükleri ve ŞÖNİMlere iletilmesi
sağlanmış, şiddet mağduruna ulaşma süresi
kısaltılmıştır. Eylül 2017de İçişleri
Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı arasında imzalanan Bilgi Paylaşımı
Protokolü ile
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili.
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Devamla)
Emniyet Genel Müdürlüğünce düzenlenen 6284 sayılı Kanun
kapsamında Aile İçi ve Kadına Karşı Şiddet
Olayları Kayıt Formu ile 6284 sayılı Kanun kapsamında
verilen tedbir kararlarına ilişkin verilerin Aile, Çalışma
ve Sosyal Hizmetler Bakanlığıyla elektronik olarak
paylaşılmasına yönelik çalışmalar
tamamlanmıştır. Söz konusu veri entegrasyonuyla birlikte,
şiddet mağduru bireylere ulaşma süresinin kısalması ve
korumanın etkinliğinin artırılması beklenmektedir.
Diğer taraftan, 6284 sayılı Kanunun
ilgili maddesi kapsamında şiddet mağduru hakkında
hükmedilen gizlilik kararlarının Sağlık
Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı,
İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık
İşleri Genel Müdürlüğü, SGK, Türkiye Bankalar Birliği gibi
ilgili kurum ve kuruluşlarla elektronik ortamda
paylaşılmasına yönelik entegrasyon için gerekli
çalışmalar yapılmıştır. Tüm bu entegrasyon
çalışmalarıyla birlikte, 2019 yılı itibarıyla şiddet
mağduru ve şiddet uygulayanlara ilişkin yaş, il, düzeyi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili.
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Devamla)
fail-mağdur ilişkisi gibi konularda detaylı veriler elektronik
sistem üzerinden hızlı biçimde elde edilecektir. Annenin
ayaklarının altına cenneti seren bir inancın
mensupları olarak kadına yönelik şiddetle mücadele hususunda
sıfır tolerans ilkesiyle çalışmalarımıza devam
edeceğiz.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Buyurun.
3.-
CHP Grubunun İstanbul Milletvekili Ahmet Ünal Çeviköz ve arkadaşları
tarafından, Hakkâri ve Şırnak'taki mühimmat depolarında
meydana gelen patlamaların nedenleri ve sorumluların
araştırılması amacıyla 20/11/2018 tarihinde TBMM
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 20
Kasım 2018 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu, 20/11/2018 Salı günü
(bugün) toplanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki
önerisinin, İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Özgür
Özel
Manisa
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İstanbul Milletvekili Ahmet Ünal Çeviköz ve
arkadaşları tarafından, "Hakkâri ve Şırnak'taki
mühimmat depolarında meydana gelen patlamaların nedenleri ve sorumluların
araştırılması" amacıyla 20/11/2018 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırma önergesinin (565 sıra no.lu), diğer
önergelerin önüne alınarak, görüşmelerinin 20/11/2018 Salı günlü
birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere, öneri sahibi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul
Milletvekili Ahmet Ünal Çeviköz, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika.
CHP GRUBU ADINA AHMET ÜNAL ÇEVİKÖZ
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Merhum Erdin Bircana Allahtan rahmet ve ailesine
başsağlığı diliyorum.
Değerli milletvekilleri, Hakkâri ve
Şırnakta mühimmat deposunda meydana gelen patlamalarla ilgili
olasılıkların ve sorumluların
araştırılması amacıyla Anayasanın 98inci,
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105inci maddeleri
gereğince Meclis araştırması açılmasını arz
ve teklif için CHP Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle, tekrar, yüce Meclisimizi saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, bildiğiniz üzere,
Hakkâri'nin Şemdinli ilçesi Ortaklar Köyü kırsalında bulunan
Süngü Tepesi'nde 9 Kasım 2018 tarihinde mühimmat patlaması meydana
gelmiş 7 askerimiz şehit düşmüş, 25 askerimiz ise
yaralanmıştır. Patlamanın atış
sırasında gerçekleştiği daha sonra yapılan
açıklamalarda belirtilmiştir.
Hakkâri'nin Şemdinli ilçesinde 9 Kasım
akşamı meydana gelen acı olayın ateşi sönmeden ve
üzerinden henüz bir hafta dahi geçmeden benzer bir haber de 16 Kasım
tarihinde Şırnak'tan gelmiştir. Şırnak'ta havan topu
atışı sırasında nedeni henüz bilinmeyen bir patlama
meydana gelmiştir.
Patlamanın Uludere ilçesine bağlı
Şenoba beldesi Biliç Tepe üs bölgesinde öğle saatlerinde havan
atışı yapıldığı sırada meydana
geldiği belirtilmiştir. Patlamada ilk belirlemelere göre 1 askerimiz şehit
düşmüş, 4 askerimiz ise yaralanmıştır.
21inci yüzyılda askerlerimizin bu tür
hatalarla canlarından olmasının kabul edilemeyeceği
ortadadır. Terörle etkin mücadele yürütülen bölgelerde üst üste mühimmat
patlamaları yaşanmaktadır. Soruyoruz: Mehmetçikimiz nasıl
bir özensizlikle karşı karşıyadır? Neden üst üste
mühimmat patlamaları yaşanmaktadır?
25 Mehmetçikin şehit olduğu 5 Eylül 2012
tarihinde meydana gelen Afyon Mühimmat Deposu faciasını unuttuk mu?
Hatırlar mısınız, bilirkişi raporlarına göre,
oraya 286 bin el bombası kurallara uyulmadan gönderilmişti.
2012 yılında yaşanan faciada el
bombalarının alüminyum pimleri eğrilmiş ve
kırılmış, maşası koli bantlarıyla
bağlanmış, özel kutularından
çıkarılmıştı. O gün depodaki patlamayan 23 bin el
bombası kritik arızalı çıktı. Patlamanın da
kritik arızalı bir el bombası sandığının
düşmesinden kaynaklanmış olabileceği
vurgulanmıştı.
Yine, bildiğiniz üzere, Afyonkarahisar'da 25
askerin şehit olduğu patlama davasında tam 1.952 gün sonra karar
çıkmış, dönemin Bölük Komutanı, Mühimmat Bölge
Komutanı ve bir üsteğmen hapis cezasına çarptırılmıştı.
Değerli milletvekilleri, 2012
yılındaki Afyon faciasından 2018e yani bugüne kadar bir ders
alınmadı mı? Terörle etkin mücadele yürütmek için
şehitlerimizin kanlarının yerde kalmaması ve tüm Türkiyenin
vicdanında olayın aydınlatılması gerekmektedir. Gece
gündüz, yaz kış demeden ülkemizin güvenliği için mücadele eden
askerlerimizin can güvenliğini sağlamak konusunda Türkiye Büyük
Millet Meclisi üzerine düşen görevi yerine getirmelidir.
2 askerimizin daha kısa bir süre önce donarak
ölmesi de henüz hafızalarımızdan silinmemiştir. Bu olay ve
mühimmat kazaları NATO'nun en önde gelen güçlü ve tüm dünyada
başarılarıyla anılan, övündüğümüz Türk Silahlı
Kuvvetlerinin prestijini zedelemekle kalmamakta, her şeyden önce vatan
evlatlarının ocaklarına şehit ateşi düşmesiyle
tüm halkımızın yüreklerini dağlamaktadır.
Türkiye son zamanlarda yoğun bir askerî
faaliyet içindedir. Bu faaliyetler ordumuzun profesyonel yeteneklerinin ve
kapasitesinin de sınandığı bir dönemden geçmemize yol
açmaktadır. Suriye'deki mevcudiyetimiz terörle mücadele alanında
kaydedilen başarılara rağmen her an daha büyük bir sıcak
çatışmanın içine girebilmemize de yol açabilecek kadar kritik
bir ortamda devam etmektedir. Elbette Silahlı Kuvvetlerimizin böyle
tehlikeli gelişmelerin içine çekilmesini arzu etmeyiz. Ancak böyle bir
olasılık mevcut ortamda, hele günümüz koşullarında ve
bulunduğumuz coğrafyada asla göz ardı edilmeyecek kadar ciddi
bir tehlikedir.
Biz buna hazır mıyız? Mehmetçikin
ihmal ve kusur sonucu şehit düşmesi ve Silahlı Kuvvetlerimizin
mühimmat hatası ya da yanlış kullanımı gibi bir
görüntü vermesi her şeyden önce
inandırıcılığımızı,
güvenilirliğimizi ve caydırıcılığımızı
kuşku içine sokmaz mı?
Değerli milletvekilleri, şehit olan
askerlerimizin yakınlarının acılarını paylaşıyor,
tüm yurttaşlarımıza başsağlığı
diliyoruz. Şehitlerimizin ölümünün nedenini sorgulamak bizim vazifemizdir.
Hangi ihmal zinciri bu patlamalara neden oldu? Bunların nedenini adım
adım sormak yüce Meclis önünde bizlerin görevidir.
Bütün bu nedenler ışığında,
Hakkâri ve Şırnakta mühimmat deposunda meydana gelen patlamalarla
ilgili olasılıkların ve sorumluların
araştırılması amacıyla Anayasanın 98inci ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104üncü ve 105inci
maddeleri uyarınca Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Meclis
araştırması açılmasını talep ediyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Milletvekili.
İYİ PARTİ Grubu adına Mersin
Milletvekili Behiç Çelik, buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Hakkâri ve Şırnakta mühimmat deposunda meydana gelen patlamalarla
ilgili olasılıkların ve sorumluların
araştırılmasına ilişkin Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisi üzerine İYİ PARTİ adına söz aldım. Bu
münasebetle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Askeriyenin veya güvenlikle ilgili birimlerin
geçmişten bugüne kadar buna benzer birçok hadiselerle karşı
karşıya kaldığını hepimiz biliyoruz. Özellikle
Afyon mühimmat deposu patlaması bizi ziyadesiyle üzmüştür. Çünkü
orada Susurluktaki mühimmat deposunun iptal edilerek Afyona
taşınması ve Eskişehirdeki birtakım mühimmat
birikimlerinin Afyona getirilmesi esnasında tasnifte birtakım ihmaller
olduğu daha sonra raporla teyit edilmişti. Ancak bu ihmaller çok
pahalıya mal oluyor. Afyonda 25 askerimizi maalesef kaybettik, şehit
verdik; 5 Eylül 2012 tarihi bu açıdan çok önemlidir.
Son günlerde, özellikle 9 Kasım ve 16
Kasımda Hakkâri Şemdinli Süngü Tepe üs bölgesinde 7 askerimizi
şehit vermemiz bunun diğer manidar bir yönüdür. Tabii, burada
yoğun miktarda, çok fazla yaralımız var; 25 askerimiz
yaralı. Yüksek bir tepe üzerinde kurulu olan Süngü Tepe üs bölgesi çok
kritik, konumu itibarıyla özellikle dikkate şayandır. Diğer
taraftan, 16 Kasımda Şırnak Uludere Şenoba Biliç Tepe üs
bölgesinde de yine patlamadan mütevellit 1 askerimizi şehit verdik, 4
asker yaralı.
Dolayısıyla, Silahlı Kuvvetlerimizin
bu konuda ihmali en asgariye indirecek çalışmalar yapması
lazım. Bu konuda Millî Savunma Bakanının ayrıca Genelkurmay
Başkanının, Kara Kuvvetleri Komutanının ve 2nci Ordu
Komutanının bu patlamalardan sonra bölgeye intikal ederek orada ordu
mensuplarımızla bir araya gelmesi sevindiricidir. Dolayısıyla,
bunun dışında idari, teknik ve adli soruşturmanın da
yürütülüyor olması ve bunun
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın
Milletvekili.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla)
bir an önce
sonuçlandırılması fevkalade önem arz ediyor çünkü hepimizin
çocukları Mehmetçik oluyor, bölgede askerlik yapıyor. Onları bu
şekilde riske etmeden vatani görevlerini rahatlıkla
yapmalarını sağlayıcı önlemler almak, doğal
olarak yetkililerimizin görevi ve uhdesindedir.
Bu münasebetle, şehitlerimizi yâd ederken,
yakın zamanda kaybettiğimiz Erdin Bircan Vekilimi de rahmetle
anıyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Manisa
Milletvekili Erkan Akçay.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
MHP GRUBU ADINA ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın
Başkan, muhterem milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Geçtiğimiz 9 Kasımda Hakkâri ve
Şırnakta mühimmat deposunda meydana gelen patlamaya ilişkin
verilen önerge üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
aldım.
9 Kasımda Hakkâri Şemdinlide askerî
mühimmat deposunda meydana gelen bu patlama neticesinde maalesef 7 askerimizin
şehadeti ve 25 askerimizin de yaralanmasıyla meydana gelen bu hadise
hepimizi üzüntüye gark etti. Öncelikle bütün şehitlerimize Allahtan
rahmet, aziz Türk milletine ve ailelerine başsağlığı
ve sabırlar diliyorum. Yaralı askerlerimize de acil şifalar
temenni ediyorum.
Tabii, bu tür hadiseler üzerine söylenecek sözler
vardır, cevabı aranan sorular vardır. Biz de Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu olarak, Milliyetçi Hareket Partisi Genel
Başkanımız Sayın Devlet Bahçelinin de patlamanın
akabinde ifade ettiği üzere, acaba bu, mühimmatla ilgili
Millî Savunma
Bakanlığından, Genelkurmay Başkanlığı
tarafından mühimmattaki bir arızadan meydana geldiği ifade
edilmişti. Acaba, bu arıza tespit edilmiş midir, tespit
edilmişse arıza giderilmiş midir, giderilmemişse bu
arızalı mühimmat envanterden niye düşülmemiştir gibi
sorular cevabını aramaktadır. Öyle ümit ediyoruz ki yapılan
idari ve adli tahkikat sonunda bu, açıklığa kavuşturulacak,
varsa ihmal, kusur ve hatalar da gereken cezaya
çarptırılacaktır.
Tabii, bu yaşadığımız
hadiseler, öncelikle, 25 Eylül 2012 tarihindeki Afyon patlamasını
hatırlatıyor ve bu Afyon patlamasında da yine 25 askerimiz
şehit olmuştu, 11 askerimiz de yaralanmıştı.
Geçtiğimiz haftalarda da aylar içerisinde de buna ilişkin mahkeme
kararı da neticeye vardı, mahkeme karar verdi. Çeşitli
rütbelerdeki askerî görevlilerin, on üçle altı yıl arasında
değişen değişik cezalara
çarptırıldığını biliyoruz.
Tabii, bilhassa, askerî birliklerdeki mühimmat
depolarına ilişkin çalışmalar, bunların
korunması, depolanması, denetlenmesi fevkalade büyük önem arz ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın
Başkanım.
ERKAN AKÇAY (Devamla) Ayrıca, bu konudaki
eğitim ve tatbikatlara daha bir özenle ağırlık verilmesi
gerektiği düşüncesine ulaşıyoruz.
Bu düşüncelerle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrul, buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
HDP GRUBU ADINA MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Cumhuriyet Halk
Partisinin Hakkâri ve Şırnakta meydana gelen iki olayla ilgili
önergesi üzerine söz aldım. Genel Kurulu bu vesileyle saygıyla
selamlıyorum.
Tabii, bundan önce, Cumhuriyet Halk Partisi
Milletvekili Erdin Bircanın yaşamını kaybetmesinden
dolayı büyük üzüntü duydum. Ailesine ve Cumhuriyet Halk Partisi
camiasına başsağlığı dileklerimi iletiyorum.
Değerli arkadaşlar, tabii, bu ülkede
maalesef kırk yılı aşkın bir süredir
çatışmalı ortam var. Bu çatışmalı ortamın
neticesinde bazen kazaen, bazen başka nedenlerle bu ülkenin çocukları
toprağa düşmektedir. Aslında bu sorunun, bu meselelerin
araştırılması yanında asıl bu çatışmalı
ortamı bitirmek için bunun arkasındaki siyasal, sosyal, kültürel,
tarihsel, psikolojik nedenleri hep beraber değerlendirip Bu
çatışmalı süreçten nasıl çıkarız?
tartışmak belki daha önemlidir. Bu, bu Meclisin bence en önde gelen
görevlerinden bir tanesidir.
Değerli arkadaşlar, size bir kitap tavsiye
etmek isterim. İngiliz Hükûmeti ile IRA militanları arasındaki
görüşmeleri İngiliz Hükûmeti adına yürüten Jonathan
Powellın bir kitabı, Silahlı çatışmalar nasıl
sona erdirilir? gibi bir kitap. Bu kitapta, tabii, Terörist kimdir, nedir?
tanımlamasına girilmemiş ama -ben de burada girmek istemiyorum-
değerli arkadaşlar, Jonathan Powell bu kitapta iki önemli belirleme
yapar; birincisi, ülke hükûmetleri öncelikle şunu söylerler: Biz asla ve
asla
Terörist dedikleriyle konuşmazlar. İkinci bir
yanlışı ısrarla söylerler, Son terörist kalana kadar
mücadeleye devam edeceğiz. derler. Hiçbir ülkede böyle toplumsal
desteği olan bir çatışma karşınızdakiyle
konuşmadan bitirilmemiştir. Yine hiçbir ülkede, maalesef, son
terörist kalana kadar o çatışma sürmemiştir.
Dolayısıyla bizim de bu meseleleri burada oturup grubu olan
partilerle çözmemiz önümüzde duran bir görevdir. Bunun yolu, ülkedeki
demokratik siyaset alanını yok etmek, daraltmak değildir. Bunun
yolu, tüm bu Meclisin görevi olarak karşılıklı bu meselenin
hâl yolu konusunda uzlaşmak, konuşmak, tartışabilmektir.
Değerli arkadaşlar, bu açıdan
Sayın Öcalan üzerindeki mutlak tecridin kaldırılmasıyla
başlayabiliriz. Yine demokratik siyaset alanını yok eden dilden
uzaklaşarak başlayabiliriz. İçişleri Bakanının
ikide bir demokratik siyaset alanını tehdit eden dilinden
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) Sayın
Başkan, son cümle.
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
uzaklaşarak ve
yargı kararlarına, uluslararası yargı kararlarına
saygı duyarak başlayabiliriz. Bakın, partimizin bir önceki dönem
Eş Genel Başkanı Sayın Selahattin Demirtaşla ilgili
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin verdiği karara -üst normdur-
uyarak başlayabiliriz diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Kilis Milletvekili Mustafa Hilmi Dülger
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA HİLMİ
DÜLGER (Kilis) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hakkâri
ve Şırnakta mühimmat deposunda meydana gelen patlamalarla ilgili
ihtimallerin ve sorumluların araştırılması
amacıyla CHP Grubu adına verilen grup önerisinin aleyhinde AK
PARTİ Grubum adına söz almış bulunuyorum. Gazi Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlarken, bu olayda
hayatını kaybeden 7 aziz şehidimizi ve daha sonra
Şırnakta hayatını kaybeden 1 şehidimizi rahmetle,
tazimle, minnetle anıyorum.
Aynı zamanda, birkaç gün önce ebediyete intikal
eden değerli mesai arkadaşımız Edirne Milletvekili Erdin
Bircana Allahtan rahmet, ailesi ve sevenlerine
başsağlığı diliyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 34üncü Hudut Tabur Komutanlığı sorumluluk
sahasında bulunan Süngü Tepe Üs Bölgesinde konuşlu 3üncü Piyade
Tümeni Topçu Alay Komutanlığına ait topçu bataryasında
atış yapıldığı esnada bilinmeyen bir nedenden
dolayı meydana gelen patlamanın akabinde tugay reviri, Şemdinli
Devlet Hastanesi, Derecik Acil Merkezi ve 3üncü Hudut Tabur
Komutanlığında bulunan tüm ambulans ve sağlık
personeli bölgeye sevk edilmiş, ilk müdahalenin olay yerinde
yapılmasından sonra kahraman evlatlarımız helikopterlerle
bölgedeki Yüksekova, Hakkari devlet hastanelerine, Van Bölge
Araştırma Hastanesine sevk edilmişlerdir.
Patlamanın etkisiyle üs bölgesinde çıkan
yangın Şemdinli ve Derecik bölgesindeki itfaiye araçlarıyla
söndürülmüş, kayıp personeli arama çalışmaları da
34üncü Hudut Tugay Komutanlığı emir ve komutasında sonuçlandırılmıştır.
Kaza sonrasında üs bölgesinde bulunan personel,
yoklama yapılarak güvenli bir şekilde emniyet bölgesine
alınmıştır. Patlamanın yaşandığı
bölgede 10 Kasım 2018 tarihinde AFADa ait 17 araç ve 60 kişilik bir
personel ile yine Jandarma Arama ve Kurtarma ekiplerinin
katılımıyla arama-kurtarma çalışmaları
yapılmış ve sonuçlandırılmıştır.
Değerli milletvekilleri, olaydan sonra Kara
Kuvvetleri Komutanlığının emriyle 175 milimlik K/M
topları atıştan hemen men edilmiştir. Lojistik
Komutanlığından görevlendirilen idari tahkikat ekibinin teknik
incelemeleri sonucunda hazırlanan ilk ön görüş raporuna göre, hem
mühimmatın hem de topun göreve elverişli olduğu, topun
ateşlenmesini müteakip merminin namluyu terk ettiği esnada namlu
gerisinde meydana gelen yüksek basınçtan dolayı geriye doğru bir
alevin çıktığı, bu alevin de patlamaları
tetiklediği ortaya konulmuştur. Bu konuda teknik incelemeler devam
etmekte olup çalışmaların sonuçlanmasını müteakip
sonuçlar kamuoyuyla paylaşılacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın
Milletvekili.
MUSTAFA HİLMİ DÜLGER (Devamla)
Değerli milletvekilleri, şunu da belirtmek isterim ki bu tür
kazaların dünyanın her yerinde olabilme ihtimalini hepimiz biliyor ve
kabul ediyoruz. Temennimiz, bu ihtimallerin bundan sonra gerçekleşmemesi
ve böyle talihsiz kazalarla karşılaşmamamızdır. Bu
kazada kesinlikle üst bölgesinde patlamaya neden olabilecek hiçbir
dış etki söz konusu değildir. Adli, idari ve teknik yönden
çalışmalar devam etmektedir.
Değerli milletvekilleri, sözlerime son verirken
tekrar bu olayda hayatını kaybeden 7 şehidimizi ve yine
Şırnakta meydana gelen olayda hayatını kaybeden
şehidimizi saygıyla, rahmetle anıyor Mekânları cennet
olsun. derken yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
Bu konuda CHP Grubunun vermiş olduğu
önergeye katılmadığımızı ve aleyhte oy
vereceğimizi belirtiyor, Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
kısa bir söz
BAŞKAN Buyurun Sayın Grup Başkan
Vekili.
VII.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
35.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Adalet ve Kalkınma Partisinin Bunu
araştırmaya gerek yok her şey kontrolümüz altında.
tavrıyla yine karşı karşıya olduklarına ve
yürütme işini yapmadığı için her gün bir başka
acı haber aldıklarına ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
yine bir Adalet ve Kalkınma Partisinin Bunu araştırmaya gerek
yok, her şey kontrolümüz altında. tavrıyla karşı
karşıyayız.
Şunu hatırlatmak gerekiyor:
Geçtiğimiz dönem pek çoğu Manisada olmak üzere Asker
zehirlenmeleriyle ilgili araştırma komisyonu kurulsun.
dediğimizde de her seferinde reddettiler. En son, bundan üç gün önce yine
aynı kışlada yine asker zehirlenmesi var. Bu meseleye Meclis el koymuyor.
Necdet Özelin Vali İrfan
Balkanlıoğlundan kilim, lokum, sucuk alıp kahkahalar atarak
gidip de bilgi aldığı, 25 kişinin hayatını
kaybettiği Afyondaki mühimmat patlamasından sonra da Her şey
kontrol altında. Soruşturma devam ediyor, gereken yapılır.
denmişti ancak Hakkâride 7 Mehmetçikin, Şırnakta 1
Mehmetçikin hayatını kaybedip şehit olmasına, çok
sayıda Mehmetçikin yaralanmasına engel olunamadı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Müsaadenizle toparlıyorum.
Belli ki bu konuda yine yolunda gitmeyen bir
şeyler var. Bu rejime kasteden Anayasa değişikliği
olmasaydı bu tip ölümlerden sonra, biz, burada, 10 kere ilgili bakanı
buraya çağırmış, kendisinden konu hakkında bilgi
almış, grupların bu konudaki hassasiyetlerini dile getirmiş
olurduk ancak bir demokrasi meclisi yerine Siz 1 kişiyi seçin, o
istediğini atasın, onlar bildiği gibi yapsın, Mecliste bu
işlere karışmasın. Meclisinde, Mehmetçikler ölüyor, göz
göre göre daha büyük bir felaket geliyor ama AK PARTİ Grubuna yürütmenin
verdiği bilgi Her şey kontrol altında, Meclis bu işe
karışmasın. Güçlü Meclisse, Meclis bugün bu meseleye el
koymalıdır. Ne malum her şeyin yolunda gittiği? Yürütmenin
işini yapamadığı ortada, her gün bir başka yerde bir
başka acı haber alıyoruz.
Bu konuyu bütün Meclisin dikkatlerine ve oy verecek
milletvekillerimizin vicdanlarına sevk ediyoruz.
Teşekkür ederim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Grup Başkan
Vekili.
36.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Millî Savunma
Bakanlığının kendi içerisindeki soruşturmayı
sürdürdüğüne ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Tabii, demokratik anayasal düzende her kurumun kendi
işleyişi içerisinde değerlendirmeler yapılır. Montesquieu,
kuvvetler ayrılığı prensibini ifade ederken parlamentonun
çok kişiden oluşacağını, hükûmetin de kendi
işlerine yoğunlaşabilecek şekilde ne kadar az ve
hızlı iş yaparsa başarılı
olacağını ifade etmiştir. Tabii, burada, grubu olan 5
parti, Parlamentoda ülke meselelerini tartışıyor ve
değerlendiriyor. Tabii, bir grubun Sadece benim dediğim olur.
demesi kabul edilebilir bir şey değildir. Cumhuriyet Halk Partisi,
kendisine göre bir meselenin Mecliste araştırılacağını
düşünmüş olabilir ancak şu anda bizim grubumuzun
yaklaşımı da
Konuya ilişkin ilgili makamlardan da
aldığımız bilgiye göre bahsi geçen topta herhangi bir sorun
olmadığı, Atış yapar. raporunun bulunduğu,
ayrıca mühimmatta da herhangi bir sıkıntının
olmadığı ifade edilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın
Başkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Plan ve Bütçe
Komisyonunda da Sayın Bakana yöneltilen konuya ilişkin sorulara
Sayın Bakan cevap vermiştir.
Bu bağlamda, Savunma Bakanlığı
da kendi içerisindeki soruşturmayı sürdürmektedir. Eğer bu
hususta netice ortaya çıktıktan sonra gerek görülürse, bütün gruplar
da anlaşırsa böyle bir çalışmaya gerek olabilir ancak
şu anda böyle bir çalışmaya gerek olmadığı
kanaatindeyiz.
Arz ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
müsaadenizle.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
37.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Çok teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Zaten esas sıkıntı şu: Topta
sorun yok, mermide sorun yok, mühimmatta sorun yok, kontrolde sorun yok ama bir
yerde sorun var ve bu sorunu yürütmenin temsilcisi, daha doğrusu Savunma
Bakanlığı teknisyeni, Mehmet Uçumun ifadesiyle
atanmış olan teknisyen bir netliğe
kavuşturamadığı için biz bunu bugün buraya getirdik ve esas
sıkıntı şu: O zaman Genelkurmay Başkanıydı.
-Askerî vesayetle mücadele edeceğiz diye iddiada bulunanlar- bir
Genelkurmay Başkanını Darbe Araştırma Komisyonuna
getirtip de onun sorularına bilgi verdirtemediniz. Bugün de o zamanki
şımarıklıkla hareket eden şimdiki Millî Savunma
teknisyeni Meclisi yeterince aydınlatmamakta, yolladığı
bilgi notlarıyla da Meclisi oyalamaktadır. Bu meseleye Meclis el
koymalıdır, teknisyenin açıklamaları tatmin edici
değildir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Başkanım.
38.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Tabii, Sayın Grup
Başkan Vekilinin ikinci konuşması, tamamen grup
araştırma önerisinin dışında farklı bir konuya
ilişkindir, onun altını çizmek lazım.
Bakınız, bugün Türkiye'de belediyeler,
yargı, savcılık, mülki amirlikler veyahut da bürokratik herhangi
bir makam kendi içerisinde bir soruşturmayı yürütür.
Şimdi, bahsettiğimiz meselede Savunma
Bakanlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde sadece
meseleyi değil, meselenin çok daha geniş çaplı bir şekilde
ön değerlendirmesini zaten kendileri yapıyorlar. Biz diyoruz ki:
Zaten bu soruşturmalar devam ediyor, soruşturma tamamlanmadan,
Neticeye vardırılamamıştır. demek de kabul
edilebilir bir durum değil. Çünkü soruşturma devam ediyor. Mevcut
durumda topla ilgili herhangi bir sorun olmadığı, atış
yapılabilir, yapabilir durumda olduğu, mühimmatta da herhangi bir
arızanın olmadığı tespit edilmiş. Ancak bu tür
durumlarda olası benzer risklerle
karşılaşılmaması için soruşturma çok daha
çaplı ve çerçeveli olarak yapılarak devam etmektedir.
Soruşturmanın neticesi ortaya çıktıktan sonra, bütün
grupların da mutabakatı olursa, gerekirse bu hususta bir
değerlendirme yapılabilir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Ben teşekkür ederim.
IX.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
CHP Grubunun İstanbul Milletvekili Ahmet Ünal Çeviköz ve
arkadaşları tarafından, Hakkâri ve Şırnak'taki
mühimmat depolarında meydana gelen patlamaların nedenleri ve
sorumluların araştırılması amacıyla 20/11/2018
tarihinde TBMM Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 20
Kasım 2018 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
4.-
AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma saatlerinin ve
gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine; 20, 21, 22, 27 ve 28
Kasım 2018 Salı, Çarşamba ve Perşembe günkü
birleşimlerinde denetim konularının görüşülmeyerek gündemin
Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında yer alan işlerin görüşülmesine; 16 ve 13 sıra
sayılı kanun tekliflerinin görüşmelerinin 28 Kasım 2018
Çarşamba günkü birleşiminde tamamlanması hâlinde 29 Kasım
2018 Perşembe günü toplanmaması, tamamlanamaması hâlinde ise 29
Kasım 2018 Perşembe günkü birleşiminde denetim
konularının görüşülmeyerek 16 ve 13 sıra sayılı
kanun tekliflerinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışmalarını sürdürmesine; 15 ve 16 sıra
sayılı kanun tekliflerinin İç Tüzükün 91inci maddesine göre
temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 20/11/2018 Salı günü
(bugün) toplanamadığından, İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince, grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Cahit
Özkan
Denizli
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Genel Kurulun;
20, 21, 22, 27 ve 28 Kasım 2018 Salı,
Çarşamba ve Perşembe günkü birleşimlerinde denetim
konularının görüşülmeyerek gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmında yer alan
işlerin görüşülmesi,
Gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmında bulunan 14 sıra
sayılı Kanun Teklifinin bu kısmın 1inci
sırasına alınması,
Bastırılarak dağıtılan 15
ve 16 sıra sayılı Kanun Tekliflerinin kırk sekiz saat
geçmeden gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmının sırasıyla 2nci ve 3üncü
sıralarına alınması ve diğer işin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,
20 Kasım 2018 Salı günkü (bugün)
birleşiminde 14 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;
21 Kasım 2018 Çarşamba günkü
birleşiminde 15 sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci bölüm
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;
22 Kasım 2018 Perşembe günkü
birleşiminde 15 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;
27 Kasım 2018 Salı günkü birleşiminde
16 sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci bölüm
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;
28 Kasım 2018 Çarşamba günkü
birleşiminde 16 ve 13 sıra sayılı kanun tekliflerinin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;
Çalışmalarını sürdürmesi;
16 ve 13 sıra sayılı kanun
tekliflerinin görüşmelerinin 28 Kasım 2018 Çarşamba günkü
birleşiminde tamamlanması hâlinde 29 Kasım 2018 Perşembe
günü toplanmaması, tamamlanamaması hâlinde ise 29 Kasım 2018
Perşembe günkü birleşiminde denetim konularının
görüşülmeyerek 16 ve 13 sıra sayılı kanun tekliflerinin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalarını
sürdürmesi;
15 ve 16 Sıra sayılı kanun
tekliflerinin İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülmesi ve bölümlerin ekteki cetvellerdeki ek olması;
Önerilmiştir.
15
sıra sayılı Çevre
Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/1285) |
||
Bölümler |
Bölüm Maddeleri |
Bölümdeki Madde Sayısı |
1. Bölüm |
1 ila 17nci maddeler
arası (8inci maddeye bağlı ek madde 11, ek madde 12 ve ek madde
13 ile 17nci maddeye bağlı geçici madde 17 ve geçici madde 18
dâhil) |
20 |
2. Bölüm |
18 ila 30uncu maddeler
arası |
13 |
Toplam Madde Sayısı |
33 |
16 Sıra Sayılı Abonelik
Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına ilişkin Takibin
Başlatılması Usulü Hakkında Kanun Teklifi (2/1286) |
||
Bölümler |
Bölüm Maddeleri |
Bölümdeki Madde
Sayısı |
1. Bölüm |
1 ila 9uncu maddeler
arası ve geçici madde 1 |
10 |
2. Bölüm |
10
ila 27nci maddeler arası |
18 |
Toplam Madde Sayısı |
28 |
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere öneri sahibi Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Manisa
Milletvekili İsmail Bilen.
Buyurun.
Süreniz beş dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA İSMAİL
BİLEN (Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK
PARTİ grup önerimiz üzerine söz almış bulunmaktayım. Bu
vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber
Efendimizin dünyayı şereflendirdiği mübarek Mevlit Kandilini
en içten duygularımla tebrik ediyor, ülkemize ve İslam âlemine
hayırlar getirmesini Cenab-ı Haktan niyaz ediyorum.
Yine, ebediyete irtihal etmiş Cumhuriyet Halk
Partisi Edirne Milletvekilimiz Erdin Bircanın da vefatı nedeniyle
kendisine Allahtan rahmet; Cumhuriyet Halk Partisine, sevenlerine ve ailesine
Cenab-ı Allahtan sabırlar niyaz ediyorum.
Gerekçeyi de arkadaşlarımız okudu, bu
haftanın ve önümüzdeki haftanın çalışma takvimini
planlamaktayız. Önümüzdeki hafta çarşamba gününe kadar bu
önerdiğimiz kanun teklifleri görüşülebilirse perşembe günü Genel
Kurulun çalışmamasını, toplanmamasını teklif
etmekteyiz. Bitirilmemesi hâlinde, görüşmelerin tamamlanmaması
hâlinde perşembe günü de kanun teklifleri bitirilinceye kadar Genel
Kurulun çalışmasını önermekteyiz.
Bu önerimizi yüce heyetinizin takdirlerine arz
ediyor, sizleri saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
Adana Milletvekili İsmail Koncuk.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA
İSMAİL KONCUK (Adana) Sayın Başkan, kıymetli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Edirne Milletvekili
Sayın Erdin Bircana yüce Allahtan rahmet diliyorum, bütün sevenlerine
başsağlığı diliyorum.
Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin etkin çalışması elbette önemli ama tabii, burada,
aslında hepimizin bu etkin çalışmanın ne olduğunu
tanımlaması lazım. Etkin çalışma nedir? Etkin
çalışma, insana dokunan, vatandaşlarımızın
ihtiyaçlarını önceleyen çalışma biçiminin adıdır.
Merkezine insanı almayan hiçbir çalışmanın, hiçbir kanun
teklifinin bir kıymetiharbiyesinin olmadığını
hepimizin bilmesi lazım. 81 milyon vatandaşımız,
seçmiş olduğu 600 milletvekilinden, kendi dertlerine merhem olacak
kanunların, çözümlerin oluşmasını Türkiye Büyük Millet
Meclisinden bekliyor. Neden 550 milletvekilini 600e
çıkardığımızı bu millete anlatabilmemiz
lazım. Öyle ya, 550den 600e çıkardık, seçim öncesinde reklam
afişlerinde Güçlü TBMM reklamı da yaptık ama o güçlü TBMMde
insanı önceleyen, Türk vatandaşını merkeze alan, samimi
çalışmaları görmüyoruz. 1 Ekim tarihinden bu yana
yaptığımız hangi kanun teklifi insanı merkeze alan,
insanın derdiyle dertlenen, problemlerini çözmeye matuf kanun
teklifleridir, ben bilmiyorsam lütfen siz söyleyin. Neyi çözdük? Çiftçinin
problemini çözdük mü? Çözmedik. Burada konuşmak bile neredeyse mümkün
olmuyor. Esnafın problemlerini çözdük mü? Hayır. Çalışma
hayatında memurun problemlerini çözdük mü? Hayır.
Dolayısıyla burada bu teklifleri vermek kolay.
AK PARTİ milletvekili ya da Grubu işine
gelen şekilde Türkiye Büyük Millet Meclisini çalıştırmak
için teklifler veriyor. İşte 13, 14, 15, bir de 16 sıra
sayılı Kanundan bahsedildi. Doğrusu ben milletvekili olarak 16
sıra sayılı bir Kanun görmedim, elimizde de yok henüz.
Dolayısıyla haberimiz olmayan bir kanun teklifinden burada
bahsediliyor.
HALİL ETYEMEZ (Konya) Komisyonda
görüşüldü.
İSMAİL KONCUK (Devamla) Ama elimizde
yok, bize ulaşmadı, bize ulaşması lazım. Yani
komisyonlarda görüşülmesi, burada 600 milletvekilinin bilgisi olması
anlamına gelmiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili.
İSMAİL KONCUK (Devamla) Onun için, AK
PARTİ Grubunun işi zor. Niye işi zor? Yarın biz
vatandaşlarımızın huzuruna
çıktığımızda ruzumahşerde görevimizi
yaptığımızı, uyardığımızı
ifade edeceğiz ama Halil Etyemez ne diyecek? Orada bana gülüyor. Ne
diyecek? Saraydan gelen her türlü kanun teklifine el kaldırdım.
diyecek ama biz, uyarı görevimizi yaptık, biz uyardık ama
sözümüz dinlenmedi diyeceğiz. Yarın seçim sathımailinde -yerel
seçimler geliyor- vatandaşlarımızla karşı
karşıya kalacaksınız, emekli karşınıza
çıkacak, memur, öğretmen, işçi karşınıza
çıkacak. Çiftçiye ne diyeceksiniz ya? Tarlayı ekerim ama gübresini
atamam, zehrini atmaya gücüm yok. diyen çiftçiye mazotu yüzde 50 indiremediğinizi
nasıl izah edeceksiniz? Kaldı ki seçim sathımailinde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İSMAİL KONCUK (Devamla) -
mazotun yüzde
50 azaltılacağına dair vaatleriniz de vardı.
Saygılar sunuyorum, sağ olun.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
VII.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
39.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, hem milletin teveccühünü hem de
Allahın rızasını kazanma yolunda çalışmalara
devam edileceğine ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Burası millî iradenin tecelligâhı Türkiye
Büyük Millet Meclisi. Egemenlik kayıtsız şartsız
milletindir. Millet de seçtiği temsilcileri vasıtasıyla bu
yetkisini kullanır. Tabii her zaman söylüyoruz, on altı yıldan
beri aziz milletimiz, eğer kendisine hizmetkâr olan kadrolara sürekli
destek üstüne destek veriyorsa o zaman demokrasi kuramı çerçevesinde
doğru işler yapıyoruzdur ki desteğine devam ediyordur. Eski
Yunandan beri sorulan bir soru vardır: Ayakkabının
ayağı sıkıp sıkmadığını giyen mi
bilir, üreten mi bilir? Bunun dünyada cevabı tektir. İnşallah,
millete hizmet yolunda yaptığımız bu icraatlarla hem
ruzumahşerde hem de dünyada hem milletimizin teveccühünü hem de yüce
Allahın rızasını kazanma yolunda çalışmalarımıza
devam edeceğiz.
Arz ederim.
IX.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
4.-
AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma saatlerinin ve
gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine; 20, 21, 22, 27 ve 28
Kasım 2018 Salı, Çarşamba ve Perşembe günkü
birleşimlerinde denetim konularının görüşülmeyerek gündemin
Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında yer alan işlerin görüşülmesine; 16 ve 13 sıra
sayılı kanun tekliflerinin görüşmelerinin 28 Kasım 2018
Çarşamba günkü birleşiminde tamamlanması hâlinde 29 Kasım
2018 Perşembe günü toplanmaması, tamamlanamaması hâlinde ise 29
Kasım 2018 Perşembe günkü birleşiminde denetim
konularının görüşülmeyerek 16 ve 13 sıra sayılı
kanun tekliflerinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışmalarını sürdürmesine; 15 ve 16 sıra
sayılı kanun tekliflerinin İç Tüzükün 91inci maddesine göre
temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi
(Devam)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisinin söz
talebi yok, değil mi Sayın Akçay?
ERKAN AKÇAY (Manisa) Evet, yok.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Filiz Kerestecioğlu, Ankara Milletvekili, buyurun.(HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
HDP GRUBU ADINA FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Değerli milletvekilleri, burada gerçekten
aslında çok etkin bir Meclis olabilirdi ama uzun zamandır biz bunun
olmasının istenmediğini görüyoruz. Yani ne doğru dürüst bir
yasama faaliyeti yapılsın ne de denetleme görevi yerine getirilsin.
Bugün Çocuk Hakları Günü. Bir yıl önce
diyoruz ki: Çocuk hakları daimî komisyonu kurulsun. Bütün partiler
anlaşıyor bununla ilgili ama hâlâ ortada hiçbir şey yok. Ve
zannediliyor ki tepeden bir şey söylendiği zaman o artık kanun
hükmünde ve bütün ülke için en ferah, en rahat, en geçerli kanun o. Hayır
arkadaşlar, biz bu Meclisi hâlâ halkın iradesinin temsil
edildiği bir yer olarak, bir mecra olarak, önemli bir alan olarak
görüyoruz ve buranın yasama faaliyetini de, denetleme faaliyetini de
sürdürmesini istiyoruz.
Perşembe günleri
çalıştırılmama gibi bir fiilî durumu kabul etmiyoruz.
Perşembe günleri de çalışır bu Meclis, gerektiğinde
cuma da çalışır, pazartesi de çalışır, hafta
sonları da çalışır çünkü aslında halk, kesinlikle
bizden bunu bekliyor. Ama bütün bu keyfîlik aslında yukarıdan
başlıyor.
Bugün bir bakıyoruz, mesela AİHMin
kararıyla ilgili, Selahattin Demirtaş serbest
bırakılsın. kararının Türkiyeyi
bağlamadığını söylüyor Erdoğan ve Biz
karşı hamlemizi yapar, işi bitiririz. diyor. Bu sözler akıllara
Erdoğanın partisiyle birlikte iktidara gelmeden önce AİHMe
yaptığı başvuruları getiriyor. O AİHM, aynı
AİHM değil miydi? Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi,
Erdoğanın başvurduğu İnsan Hakları Mahkemesi
değil miydi? Aynı mahkemeydi. Ve Erdoğan şu gerekçelerle
başvurmuştu: 312nci maddeden, cebir ve şiddet kullanarak
Türkiye Cumhuriyeti hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini
yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüsten hüküm
giyen Erdoğan, AB uyum yasaları çerçevesinde hüküm giydiği suçun
ortadan kalktığı tezine dayanarak milletvekili adayı
olabilmek amacıyla adli sicil kaydının silinmesi için mahkemeye
başvurmuştu, mahkeme bunu reddetmişti, itiraz etmişti.
Ondan sonra, sonunda Yargıtay 8. Ceza Dairesi, Diyarbakır 4 no.lu
DGMnin kararını yok hükmünde saymıştı ve sicil
kaydını silmemişti. Ne yaptı Erdoğan? AİHMe
başvurdu 2002 yılında. İşte o AİHM, o Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi, aynı sözleşmeyi uygulayan,
aynı kararları uygulayan, sizin genel
başkanınızın da aslında yolunu açmış olan kararı
veren mahkemedir. O nedenle, mahkeme kararları da yargı karar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Tamamlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Toparlayalım.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları herkes için
bağlayıcıdır, özellikle 18inci maddenin uygulanması
daha önce sadece Gürcistan ve Azerbaycan için işletilmiştir ve burada
AİHMin, tutuklama kararının hukuki değil, siyasi
gerekçelerle verildiğine hükmetmesi ve Demirtaşın serbest
bırakılmasına karar vermesi uygulanması gereken bir
karardır. AİHM kararları sadece sizin genel
başkanınız için değil, bizim başkanımız için
de bizim milletvekillerimiz için de uygulanması gereken kararlardır.
Bu Meclisin de halk iradesi için çalışması ve sonuna kadar bu
çalışmaya devam etmesi, bu iradeyi temsil etmesi gerekir.
Saygılar sunarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
Buyurun Sayın Grup Başkan Vekili.
VII.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
40.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Ankara Milletvekili Filiz
Kerestecioğlu Demirin AK PARTİ grup önerisi üzerinde HDP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
On altı yıldan beri AK PARTİ Grubu
olarak Mecliste yaptığımız anayasal ve yasal reformlarla
ülkemizin demokratik standartlarını yükseltirken, bir taraftan da
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi müktesebatı, Avrupa Birliği
müzakere süreci çerçevesinde hukuk devleti standartlarımızın
tahkim edilmesi yönünde reformlar gerçekleştirdik. Eğer sayın
hatibin kastı insan hak ve özgürlüklerinin, demokrasinin
kurumsallaşmasıysa; Menderesin ifadesiyle, cihazlandırılmasından
bahsediyorsa, on altı yıldan beri bunu yapmış olmanın
haklı gururunu yaşıyoruz.
Bakınız, şu anda Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesinin verdiği veya vereceği kararların iç
hukuk yollarında mahkemeler nezdinde bağlayıcı
olmasına ilişkin yaptığımız Ceza Muhakemesi
Kanunu da yine grubumuzun ve Mecliste grubu olan diğer partilerin
destekleriyle olmuştur. Ancak, demokratik hukuk devletinin
standartlarının yükseltilmesiyle ilgili
yaptığımız bazı reformlarda da -ki burada saymak
istemiyorum, bundan defalarca kürsüden bahsettik ve bu kutsal Meclis
çatısı da bunu dinledi- destek göremeyişimizin üzüntüsünü
yaşıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Grup
Başkan Vekili.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) İnşallah,
bütün gruplarımızı demokratik hukuk devletimizin
standartlarını yükseltmek için hep birlikte çalışmaya davet
ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
IX.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
4.-
AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma saatlerinin ve
gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine; 20, 21, 22, 27 ve 28
Kasım 2018 Salı, Çarşamba ve Perşembe günkü
birleşimlerinde denetim konularının görüşülmeyerek gündemin
Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında yer alan işlerin görüşülmesine; 16 ve 13 sıra
sayılı kanun tekliflerinin görüşmelerinin 28 Kasım 2018
Çarşamba günkü birleşiminde tamamlanması hâlinde 29 Kasım
2018 Perşembe günü toplanmaması, tamamlanamaması hâlinde ise 29
Kasım 2018 Perşembe günkü birleşiminde denetim konularının
görüşülmeyerek 16 ve 13 sıra sayılı kanun tekliflerinin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalarını
sürdürmesine; 15 ve 16 sıra sayılı kanun tekliflerinin İç
Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde
görüşülmesine ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Manisa Milletvekili Özgür Özel konuşacaktır.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
CHP GRUBU ADINA ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; aslında tarih
konuşacağız ama bir konuşma çok tanıdık gelecek,
birkaç saat önce iktidar partisinin hararetle
alkışladığı bir konuşma. Diyor ki iktidar
partisinin Sayın Genel Başkanı: Büyük hiciv şairimiz
Eşref bir ilçede kaymakamlık yaparken merkezden bir telgraf gelir.
Dikkatle dinliyor AK PARTİ Grubu. Telgrafta Kaymakamlık
binalarının ihtiyaçlarını bildirin, stop.
yazmaktadır. Eşref bu telgrafa Binanın muhtelif yerleri
akıyor, stop. diye cevap verir. Ardından merkezden ikinci bir
telgraf gelir: Binanın nereleri akıyor, teker teker bildirin, stop.
Şair Eşref sinirlenir, iner telgraf memurunun başına, der
ki: Yaz oğlum, Binanın muslukları hariç, her tarafı
akıyor, stop. AK PARTİ Grubu bunu müthiş alkışlarken
şöyle devam etti Genel Başkanları: CHPnin memleketi
yönettiği, tasallut altına aldığı dönemi tam bu
şekilde tarif etmenin mümkün olduğunu söyledi ve
alkışladınız.
Şair Eşref, Kırkağaç
doğumludur, benim hemşehrimdir; 1800lerin ilk yarısında
doğmuş, 1876da Ordu Fatsada kaymakamlık
yapmıştır. Bu telgrafı Fatsadan İstanbula çekmiş,
bu cevabı o zaman almıştır. Hani, CHP zihniyeti dönemiydi
ya bakalım kimin dönemiymiş: Sultan II. Abdülhamit Han hazretlerinin
dönemiymiş. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar) Hani, böyle, bazen prompterdan döndükten sonra diyor ya:
Yine baltayı taşa vurdun be, yine baltayı taşa vurdun.
Reis, bugün baltayı yine taşa vurdu arkadaşlar, yine taşa
vurdu. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, elimizde ibretlik bir
basın bilgi notu var. Bu basın bilgi notu Osman Kavalayla ilgili.
Geçen sene 1 Kasımda tutuklanıp bir sene boyunca iddianamesi
hazırlanmıyor diye döndüm ve dedim ya: Kamu Başdenetçisi,
Ombudsman, bu işle ilgilenmeyeceksen neyle ilgileneceksin? Osman Kavala
bir yılı geçti içeride, iddianame yok. Kamu Başdenetçisi meseleden
oldukça rahatsız oldu, AK PARTİ Grubu meseleden rahatsız oldu,
iddianameyi yazdırmak ya da tutuksuz yargılamayı savunmak yerine
Osman Kavalaya suç icat edilmeye girişildi ve geçtiğimiz günlerde 14
kişi sabahın altısında gözaltına alındı. Bu
gözaltı işlemi sırasında Emniyet Müdürlüğü tarafından
basına bir bilgi notu geçildi. Nasıl bir bilgi notu? FETÖcül
akılla hazırlanmış bir bilgi notu. Biz bu bilgi
notlarını çok dinledik. Ne zaman dinledik? Bu ülkenin kahraman
subaylarına, kahraman komutanlarına
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Müsaadenizle
Başkanım, tamamlayayım.
BAŞKAN Buyurun Sayın Başkanım.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Orduyu çökertmek için bu
ülkenin vatanseverlerine karşı kumpas davalarında, sabah
altıda kapıya dayanıldığında FETÖcüler böyle
bilgi notları yollardı ve öyle bir bilgi notuydu ki adam daha yolda,
Emniyete gidiyor, sayıyorlardı darbeye girişmek, anayasal
düzeni ayaklar altına almak, mühimmatlar saklamak falan. Bugün diyorsunuz
ki: Millî orduya kumpas kuruldu o günlerde. Bakın, bugünlerde kim kime
kumpas kuruyor diye bir bakarsanız, bilgi notunda, sivil itaatsizlik,
şiddet eylemleri, duran adam, piyano çalan adam,
kırmızılı kadın gibi eylemlerle anayasal düzeni
yıkmaya çalışmak için cebir ve şiddet kullanarak Osman
Kavalanın kontrolünde birilerinin anayasal düzene kastettiğini
söylüyor ve altında da diyor ki: Yakalanması için çalışmalar
yaptıkları tespit edilmiştir. Aramızda hukukçu
milletvekilleri var, böyle ifadeler ancak mahkemelerin nihai karar metinlerinde
olur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Bir kişiyi
gözaltına almaya giderken emniyet müdürlüğünden polis arabaları,
eğer emniyet müdürlüğünün basın bürosundan böyle kesin hükümler,
Şu suçu işledikleri, bunu yaptıkları tespit edildi.
Anayasal düzeni yıkıyorlardı. Bilmem ne yapıyorlardı.
diye basın bildirileri fakslanıyorsa bilin ki hukuk devleti de
ayaklar altındadır, masumiyet karinesi de ayaklar
altındadır; bilin ki birileri FETÖden öğrendikleri yollarla,
belki de FETÖye kendi öğrettikleri yollarla, devletin gücüyle millete
karşı operasyon yapmaktadırlar. Bu süreç, Cumhuriyet Halk Partisinin
de bu ülkenin aydınlarının da görmezden geleceği,
affedeceği, unutturacağı bir süreç değildir. Nasıl,
biz Balyoza kumpas derken Ateş olmayan yerden duman çıkmaz. diye
bağıranlar sonra mahcup oldularsa bugün Geziye kalkışma
Geziye darbe, Osman Kavalaya terörist diyenler de tarih önünde mahcup
olmaya mahkûmdurlar.
Teşekkür ederim. (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özel.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın
Başkan, grubumuza
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
X.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin AK
PARTİ grup önerisi üzerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşmasında AK PARTİ Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tabii, sayın hatip, Şair Eşrefin
Ordudaki görevi sırasında Sultan Abdülhamit dönemine ilişkin
bir sataşmada bulundu. Sultan Abdülhamit burada yok ancak
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yok, onu sizin Genel
Başkanınız yaptı.
ORHAN SÜMER (Adana) Siz söylediniz onu.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Müsaade ederseniz
Bakın, hukukta şöyle bir delil
vardır: Her zaman karşı tarafın ikrarı en güzel
delildir, karşı tarafın.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ya, seni
değiştirsinler, sen bu işi yapamıyorsun ağa ya. Grubu
da komik hâle getiriyorsun, grubu da komik duruma düşürüyorsun.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Hani herhangi bir
sataşma yapılmasını istiyorsunuz ya, İsmet
İnönünün 1918 tarihine kadar anılarını
topladığı anılarının ilk cildinde İttihat ve
Terakkinin Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde, bürokrasi hâkimiyetinden
bahsederken
(CHP sıralarından gürültüler) Dikkat edin, bakın,
bilgi veriyoruz hem de İsmet İnönüden, İsmet İnönünün
anılarından. Balkanlarda Firzovikte toplanan İttihat ve Terakki
üyeleri
ORHAN SÜMER (Adana) Sen olaya gel, olaya.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Bakın, hiç
sataşmaya gerek yok.
Firzovikte toplanan İttihat ve Terakki üyeleri
diyorlar ki: Sultan Abdülhamiti indirmenin yegâne yolu: Vergileri
toplamayalım, bürokrasideki gücümüzü toplayalım. Böylelikle ekonomi
zayıflar, böylelikle Sultan Abdülhamitten kurtuluruz. Acaba Şair
Eşrefin o dönem yaşadıkları İttihat ve Terakkinin
devlet içerisinde devlet olup paralel bir devlet kurmak suretiyle Sultan
Abdülhamiti tahttan indirme gayretlerinin bir neticesi olmuş olabilir mi?
Genel Kurulun ve aziz milletin dikkatlerine sunuyorum.
Saygılarımla. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu açık sataşmadan
dolayı cevap hakkımı kullanmak istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
2.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasında Cumhuriyet
Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bazı durumlar zordur, bazı şeyleri
yaşamak istemezsiniz. Allah hiçbir grup başkan vekilini grup
başkanının bugün yaptığı gaftan sonra onu
savunmak için buraya çıkıp da bu hâllere düşen Cahit
Özkanın durumuna düşürmesin inşallah. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
Meclisin tarihinde çokça
kullanıldığı gibi sesleneyim: Efendiler, karşı
karşıya olduğumuz durum, bir cumhurbaşkanının,
bir partinin grup başkanının çıkıp da Cumhuriyet Halk
Partisi dönemini -bir partinin genel başkanının, pardon, grup
başkanı demek doğru değil- bir dönemi kötülemek,
Cumhuriyet Halk Partisini kötülemek için tarihten yaptığı
özensiz alıntının sonucunda ortaya çıkan durumdur.
Bakın, bu telgrafta Şair Eşref ne güzel taşı
gediğine koymuş. Musluklar hariç kaymakamlığın her
yeri akıyor. diyor. İşte CHPnin memleketi yönettiği,
tasallut altına aldığı dönemi tam bu şekilde tarif
etmenin mümkün olduğunu bildiren Erdoğan. CHPyi kötülüyorsunuz
değil mi arkadaşlar? O tarihte ülkeyi yöneten kişi
Yıl
1876, kaymakam hemşehrim Kırkağaç doğumlu Şair
Eşref. Telgrafın muhatabı İstanbul Hükûmeti, telgrafın
muhatabı Osmanlının padişahlığı,
telgrafın muhatabı Sultan II. Abdülhamit Han kardeşim. Sen
nereden dönüyorsun da İsmet İnönüye, tek parti rejimine
Ha,
diyorsan ki: Tek adam rejimi kötüdür. O zaman Sultan Abdülhamit Han yanlış
işler yaptı, Genel Başkanımız da bunu söyledi. O
zaman bugünkü tek adam yönetimine, onun yaptığı yanlış
işlere, yarattığı mağduriyetlere, anasını
ağlattığınız vatandaşa dönüp
bakacaksınız.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sataşmadan bir cevap verin.
3.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasında Adalet ve
Kalkınma Partisine tekraren sataşması nedeniyle
konuşması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tabii, bugüne kadar, on beş-on altı
yıldan beri 14 seçime girip kaybeden ve bu nedenle de her türlü
olumsuzluğu, başarısızlığı kendinden
sâdır olduğunu düşünen bir anlayışın nasıl
bir anlayışla tezahür ettiğini burada gördük. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Bakınız, bir: Sultan Abdülhamit
Hanın ne kadar çalıştığını aziz milletimiz
biliyor, sevgisiyle, teveccühüyle her daim gösteriyor. Hani Manisadan
bahsettiniz ya, Manisadaki o valilik binası ne zaman yapılmış
bir bakalım, Sultan Abdülhamit döneminde. Eminim, her ilin merkezlerinde
kara yollarıyla, demir yollarıyla bu ülkede ne hizmetler
yapıldığı bir vakıadır. Ancak bugün -grup
başkanımız olarak ifade etti- Genel Başkanımız ve
Cumhurbaşkanımız grup toplantısında ne diyor? Keşke
bunu net bir şekilde ifade etseydiniz de o zaman noterlerden belge almaya
gerek kalmazdı, milletimiz hemen güvenirdi. Ne diyor
Cumhurbaşkanımız? Bakınız, Osmanlı Dönemindeki
bir vakıayı anlatıyorum. diye anlatıyor, sonra da
bunları işte Cumhuriyet Halk Partili dönemlerde akmayan musluklar,
toplanmayan çöpler olarak ifade etti.
Bakınız, yapılacak şey
ortadadır Sayın Grup Başkan Vekili ve değerli hazırun,
sayın milletvekilleri; eğer çalışırsak -denildiği
gibi- çalışan kazanır, elması kızarır ve her yaptığımız
hadisede de sürekli yenilmişlik psikolojisiyle bütün kötü giden
işlerin kendinizden sadır olduğu düşüncesinden bir anda
kurtulursunuz.
Bu vesileyle, tekrar söylüyorum, millete
gideceksiniz, milletten yetki alacaksınız, milletin emanetini de
millete hizmet olarak sunacaksınız. İşte böyle
çalışkan kadrolar olarak bu milletin önüne çıkma imkânına
sahip olursunuz.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Benden sana tavsiye, biraz
tarih kitabı oku, haberin olsun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Bana göre meramınızı
gayet iyi anlattınız.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, yeni
bir sataşmada bulundu, ona cevap vermek durumundayım.
Çok da uzatmayacağım Sayın
Başkan. Buna cevap verirse
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Yılbaşı
hediyesi olarak tarih kitabı hediye edelim.
4.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasında Cumhuriyet
Halk Partisine tekraren sataşması nedeniyle konuşması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
yılbaşı hediyesi olarak tarih kitabı önerenler var
Sayın Grup Başkan Vekiline. Bence kendisinden önce Genel
Başkanına götürsün okusun ama ben öncelikle şunu söyleyeyim:
Şimdi, öyle bir durumda kaldınız ki Cahit Özkanın biraz
önce söylediği son cümlelerden, bir önceki sataşmada söylediği
son cümle: Tarih ne Cahit Bey? 1876. Yer, Ordu Fatsa. Cahit Bey ne diyor?
İnsanın aklına şu geliyor: Acaba o zaman İttihat ve
Terakki mevcut Hükûmeti yıpratmak için bunu yapmış olabilir mi?
İnönünün bundaki payı nedir? diyor.
Sayın Cahit Özkan, tarih dersi geliyor,
hazır: Olayın geçtiği tarih 1876, İttihat Terakkinin
kuruluşu 1889. (CHP sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ya Cahit konuşma,
grubu da rezil ediyorsun, gözünü seveyim ya! Gruba günah ya, vallahi gruba
günah.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Allah aşkına,
buraya çıkıp bir şeyler savunacaksanız birtakım tarihi
bilip gelin. Bu olayın olduğu tarihten tam on üç yıl sonra
kurulmuş İttihat Terakki.
İkincisi: Acaba İsmet İnönünün
payı nedir? dediniz ya, olayın olduğu tarih 1876, İsmet
İnönünün doğum tarihi 1884; Paşamız henüz 6
yaşında.
Takdirlerinize sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
IX.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
4.-
AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma saatlerinin ve
gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine; 20, 21, 22, 27 ve 28
Kasım 2018 Salı, Çarşamba ve Perşembe günkü
birleşimlerinde denetim konularının görüşülmeyerek gündemin
Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında yer alan işlerin görüşülmesine; 16 ve 13 sıra
sayılı kanun tekliflerinin görüşmelerinin 28 Kasım 2018
Çarşamba günkü birleşiminde tamamlanması hâlinde 29 Kasım
2018 Perşembe günü toplanmaması, tamamlanamaması hâlinde ise 29
Kasım 2018 Perşembe günkü birleşiminde denetim
konularının görüşülmeyerek 16 ve 13 sıra sayılı
kanun tekliflerinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışmalarını sürdürmesine; 15 ve 16 sıra
sayılı kanun tekliflerinin İç Tüzükün 91inci maddesine göre
temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi
(Devam)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
İç Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş
bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VIII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
C)
Önergeler
1.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, (2/4) esas
numaralı 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/8)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
(2/4) esas numaralı Kanun Teklifinin İç
Tüzükün 37nci maddesine göre doğrudan Genel Kurul gündemine
alınmasını arz ederim.
Saygılarımla. 19/11/2018
Mustafa
Sezgin Tanrıkulu
İstanbul
BAŞKAN Önerge üzerinde teklif sahibi
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu
konuşacaktır.
Buyurun Sayın Tanrıkulu. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Hayvanlara uygulanan eziyetin, işkencenin ceza
yasalarındaki yaptırımının eksik olması nedeniyle
verdiğim kanun teklifi üzerine söz almış bulunmaktayım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu Parlamentoda birçok
konuda uzlaşamadık bugüne kadar. Yaklaşık yedi-sekiz
yıldır 37nci maddeden birçok kanun teklifini buraya getirdim ama
maalesef bir uzlaşma olmadı. Birçok konu geldi burada; cezaevleri,
kadın hakları, kadına karşı şiddet, siyasal
konular, işçiler, emekliler ama tümüne ret dediniz. Ama burada hepimizin
vicdani olarak ortaklaşabileceği bir mesele var, hayvan hakları.
Sonuçta, hayvanlara yapılan eziyet konusunda son zamanlarda ortak bir
duyarlılık da ortaya çıkmış durumda. Sapancada bir
köpeğe karşı yapılan eziyet bütün toplumda infial
yarattı, bunu hepimiz biliyoruz. Her gün hayvanlara karşı
yapılan işkence, kötü muamele, sahipsiz bırakma konusunda birçok
haber var ve kamuoyunda da büyük bir talep var. Şimdi artık Hükûmet
yok, tasarı gelmiyor ve milletvekillerinden teklifle yasama faaliyeti
yürüyecek ve sonuçta, hayvanların oyları da yok yani bu bir oy
meselesi de değil. Hani bunlar, işte, emeklilikte yaşa
takılanlar ya da başka meseleler, taşeron işçiler meselesi
falan da değil. Hayvan hakları yani başka bir şey
değil, hepimizin vicdanen ortaklaşacağı bir mesele ve
37nci maddeye göre de gündeme gelmiş. Ben, özellikle Adalet ve
Kalkınma Partisi çoğunluğuna sesleniyorum: Burada, hiçbir
siyasal konuda anlaşamadık, 37 konusunda anlaşamadık bugüne
kadar. 37 nedeniyle, burada karşınıza çıkmayayım diye
benim için İç Tüzükü değiştirdiniz ama şimdi başka
bir konuyu da gündeme getirmedim. Verdiğim birçok kanun teklifi var.
Sadece, sizin de evet dediğiniz, Sayın
Cumhurbaşkanının da evet dediği ve gündeme getirdiği
bir mesele var. Hiç olmazsa bu konuda, buna evet deyin, eksiği varsa
Komisyonda tamamlarız. Zaten bugün evet deseniz yasalaşmayacak,
Komisyona havale edilecek, orada diğer tekliflerle beraber
görüşülecek. Hiç olmazsa bugün, Parlamentoda, bu kadar gürültüden sonra,
bu kadar uzlaşma hususundan sonra bütün toplumun birleştiği bir
konuda beraber el kaldıralım.
MHP Grubuna da sesleniyorum, İYİ
PARTİ Grubuna da sesleniyorum, HDP Grubuna da sesleniyorum: Hayvan
hakları, gerçekten de hayvanseverlerin, onlara ilişkin sivil toplum
örgütlerinin girişimleri, önerileri doğrultusunda
hazırlanmış bir teklif, bugün için eksiği olabilir ama
tamamlanması da mümkün. Bu nedenle, ortaklaşalım ve ortak bir
biçimde bunu bugün Parlamentoda kabul edelim ve birlikte hiç olmazsa hayvan
hakları konusunda bir mesaj verelim. Siz diyorsunuz Ceza
Yasasındaki yaptırımlar eksik. Evet, siz şimdi
söylüyorsunuz, biz yedi yıldır söylüyoruz.
Geçen dönem de bunu gündeme getirdik, kabul görmedi.
Burada olmayan milletvekillerimiz var, Melda Onur, çok defa bu kürsüde hayvan
haklarıyla ilgili olarak gündem oluşturmaya çalıştı
ama hep sizin duvarınızla karşılaştı ama gelen
baskılar bir vicdan ortaklığı yarattı, Adalet ve
Kalkınma Partisi siyasetinde de bir vicdan ortaklığı
yarattı, diğer siyasi partilerde de yarattı. Bu ağır
gündem içerisinde, topluma Bu Parlamento, hiç olmazsa ama hiç olmazsa oy
hakkı olmayan hayvanların hakları konusunda bir adım
attı. dedirtecek bir şey yapalım ve bu da muhalefete bir
jestiniz olsun. Ben de diyeyim ki: Vallahi, sekiz yıldır bu kürsüde
konuştum, her şeye ama her şeye hayır dediniz, çok
haklı taleplerimize de hayır dediniz ama hayvan hakları
konusunda bir uzlaşma sağladık. Bu da sizin şerefiniz olsun,
başka bir şey söylemeyeyim.
Ben hepinizi saygıyla selamlıyorum. Biraz
sonra oylaması yapılacak bu konuda Parlamentodan, bütün siyasi
partilerden ortak bir duyarlılık bekliyorum.
Bütün Genel Kurula saygılarımı
sunuyorum. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
sadece kayıtlara geçmesi için ifade ediyorum. Hayvan hakları
konusunda AK PARTİ Grubu olarak ta 2002den bugüne kadar hassasiyetimiz
her zaman var olagelmiş ve buna ilişkin de Ceza Kanunu, Kabahatler
Kanununda gerekli çalışmaları yaptık. Ancak şu anda
meseleyi doğrudan Genel Kurulun gündemine getirmek yerine bütün gruplar
kendi çalışmalarını hazırlasın, ki biz şu
anda konunun tarafı olan akademik çevreleri, sivil toplum
kuruluşlarını bir araya getirerek iki toplantı
gerçekleştirdik.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) Biz
onu on senedir yapıyoruz Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bundan sonra
yapacağımız toplantıyla yapacağımız
çalışmayla son şeklini vererek Genel Kurulun gündemine
getireceğiz inşallah. Hassasiyetimiz vardır ve
çalışmalarımızı yürütüyoruz.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) İttihat Terakki de
olacak mı?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
müsaadenizle.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
VII.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
41.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, seçimlerde siyasi partilerin hayvan
haklarıyla ilgili sözlerler verdiğine ve öneriye hayır
denilmesinin millete verilen sözün unutulduğu anlamına geldiğine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkanım,
iki hususa dikkat çekmek lazım: Birisi, bu, tüm siyasi partilerin
seçimlerde vatandaşa verdiği ortak bir söz. Tüm siyasi partiler Biz
bu konuda çalışacağız. demiş. Birazdan emeklilikte
yaşa takılanlar benzeri bir hayal kırıklığı
kamuoyunda yaşanacak mı yaşanmayacak mı, milletvekilleri
bunu partilerin önerisi mi görecek yoksa Parlamentonun genel kuralı ve
genel, olması gerektiği gibi gelene kadar CHP'nin önerisiydi, gelene
kadar Sezgin Tanrıkulunun kanun teklifiydi, bu çatının
altında milletin kanun teklifidir. Millete söz verenler nasıl oy
verecek, göreceğiz.
İkinci husus Sayın Başkanım: Bu
oylama gündeme alınma oylamasıdır, kanunun geçmesi oylaması
değil. Gündemde bir yer alacak kendine, onu öne çekmemiz, o konuda
hazırlanmamız, birlikte bir çalışma yapmamız ve bir
gün gelip onu görüşmemiz yine bize bağlı. Bu, bunun gündeme
alınması önerisi. Bu gündeme alınmaya Hayır. demek bu
konuda halka karşı samimi davranmamak, millete verdiği sözü
unutmak demektir.
Teşekkür ediyorum.
VIII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
C)
Önergeler (Devam)
1.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, (2/4) esas
numaralı 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/8) (Devam)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati : 18.58
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.18
BAŞKAN: Başkan Vekili
Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Emine Sare AYDIN YILMAZ
(İstanbul), Barış KARADENİZ (Sinop)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
19uncu Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Alınan karar gereğince gündemin Kanun
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sıraya alınan, Isparta Milletvekili
Recep Özel ve 2 Milletvekilinin Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile
Odalar ve Borsalar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
XI.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
Isparta Milletvekili Recep Özel ve 2 Milletvekilinin Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1287) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 14) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Komisyon raporu 14 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde söz isteyen, İYİ
Parti Grubu adına Yavuz Ağıralioğlu, İstanbul
Milletvekili.
Süreniz yirmi dakikadır.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA YAVUZ
AĞIRALİOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; iktidar grubumuzun verdiği teklif üzerine
söz almış bulunuyorum. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile
Odalar ve Borsalar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi üzerine usulden esasa birkaç hususu beyan etmek için
karşınızdayım.
Kanun, 2010 yılında Milliyetçi Hareket
Partisinin teklifiyle değiştirildi, Milliyetçi Hareket Partisinin
teklifine AK PARTİnin verdiği destekle. Bugün değiştirmeye
kalktığınız kanun bu çerçeveye o zaman ulaştı. O
zaman Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına mevzuyu dillendiren
arkadaşlarımızın hassasiyetleri bugün de bizim
hassasiyetlerimizdir. Siyasallaşma tehlikesine atıf yapılarak
seçim süreçlerinden sonra tekrar geri dönmeyi ilgili kuruluşlar
adına, siyasallaşma tehlikesi var diye tenkit ederek bugünkü hâline
getirdikleri kanunu aradan geçen sekiz yıl sonra eski hâline
dönüştürmeye çalışıyorsunuz.
Gerekçelerinde demokratik katılıma
atıf var, gerekçelerinde Türkiyede siyasal yarış içerisinde
dışarıda kalan insanları bu yarışın içine
katarak siyasetin zenginleşmesi var. Bu çerçeve içerisinde bizim de makul
bulacağımız, bunlar Türk demokrasisine katkıdır
diyebileceğimiz gerekçeler içerisinde belli maddeler var.
Ben, Türk siyasetinin, Hükûmetin on altı
yıllık fasılasız iktidarında bütün bürokrasiyi
aşındıran gücü karşısında
siyasallaşmamış birkaç mevzi kaldı, bunları da
siyasallaştırmayalım hassasiyetiyle konuşuyorum. Çünkü Türk
demokrasisi ilk defa on altı yıllık aralıksız
iktidarın bütün tesirlerini ilk defa tecrübe ettiği bir siyasal
iklimde siyaset konuşuyor. Yani biz daha önce başımıza bu
kabil bir güç, bu gücün temayüz etmesinden doğan siyasal iklimin bu kabil
bir siyasal dille inşasının tesirlerini ilk defa görüyoruz.
Dolayısıyla, aziz arkadaşlar, siyaset
ikliminin daha demokratik olması yönünde hassasiyetinizin bizi
duygulandırdığını bilesiniz. Lakin siyaset, iktidar
grubunun da, bugün kurucu iradesini temsil eden Sayın
Cumhurbaşkanın da, evvelen adını hayırlarla yâd
ettiğimiz pek çok devlet, millet kahramanı adamın da bedel
ödeyerek yaptığı bir şeydir. Siyaseti bedelsiz bir saha
hâline getirmek siyasetçiyi de itibarsız hâle getirmektir. Bugün adı
sanı belli, ismini hayırlarla yâd ettiğiniz nice adam
vardır ki millet meydanlarında, milletin kendilerini
duyacağı meydanlarda itibarlı sözlerini uğruna bedel
ödedikleri işlerden almaktadırlar, almıştırlar. Bundan
sonra da siyasetin iklimi, on altı yıllık fasılasız
iktidarın gücünü kullanırken muhalefetin tamamen suspus
olabildiği bir siyasal iklimde siyasetçinin itibarının bedel
ödemek olduğunu düşünüyoruz. Dolayısıyla biz, aslında,
oda başkanları seçilemezlerse ilgili meslek
kuruluşlarından, seçilemeyenlerin riskini sıfırlayarak
onları siyasete davet etmeyelim, onlara bedel ödeme imkânı verelim.
Bedel ödeme imkânı verelim ki uğruna fedakârlık ettikleri
milletlerinin gözlerinin içine bakarak Biz sizin için şu
fedakârlıkları yaptık. diyebilme imtiyazı düşsün
hisselerine.
Bugün Recep Tayyip Erdoğanın evvelen
önüne birtakım mâniler konularak Ben de o engelleri aşa aşa
buraya geldim. cümlelerini kurarak itibarlı hâle getirdiği siyasal
iklimin, bugün kendisine rahat siyaset imkânı sunmaya
çalıştığınız insanlar için de bir mecburiyet
alanı olmasını sağlayalım. Sağlayalım ki millet
için fedakârlık yapmanın imtiyazını millet lehine karar
verecek mekanizmalara geldikleri zaman korkmadan, yutkunmadan onlar da temsil
etsinler.
Biz, bugün, sizlerin, münhasıran iktidar
partisi milletvekillerinin gözlerinin içine baka baka konuşabilmemizi, bir
dehşetli dille terörize ettiğiniz, belli illegal alanlar içerisine
hapsedip, illegal bir parantezde tutup terörize ettiğiniz iklim içerisinde
oy verilemez hâle getirmeye çalıştığınız bir
siyasal alandan mücadele ederek geldik buralara. Yani bize Türkiye Cumhuriyeti
devletinin, Türk milletinin başına gelmiş en ağır
kalkışmanın içerisinde sanki bir suçluluk alanımız
varmış gibi bir itham çerçevesinin içerisinde bizi tutarak bizi oy
verilemez bir parti, saflarında siyaset yapılamaz bir parti,
memleket, millet hizmetine gönül rahatlığıyla koşulamaz bir
parti hâline getirerek bizi çetin şartlarda mücadeleye davet ettiniz. Biz
de bu çetin şartlarda mücadeleyi kendimiz ve milletimiz için bir samimiyet
karinesi hâline getirmeye çalıştık, cehdettik. Abdestimizden
şüphemiz yoktu, kıldığımız namazla ilgili de tereddüdümüz
yoktur. Şimdi, bugün, iktidar grubumuz dâhil, milletimizin gözlerinin
içine baka baka konuşuyor olma imtiyazını biraz da buralara
borçluyuz.
Biz iktidar grubumuza karşı,
münhasıran Tayyip Beyin siyasal diline karşı sipersiz bir
savaşın içinden geldik buralara arkadaşlar, bilesiniz.
Milletvekili grubumuz, milletvekillerimiz, parti grubumuz burada. Devletin
bütün imkânlarını siyaset etme şeklinin üslubu içerisinde âdeta
kendisine mermi etmiş bir siyasal asabiyeye itiraz ederek geldik buralara.
Tekraren ifade ediyorum: Devletin imkânlarını kendi siyasal üslubu
içerisinde partisi lehine, bizim aleyhimize siyasi mermiye çevirmiş bir
üslupla kavga ederek geldik biz buraya. Mücadele böyledir, mücadelenin böyle
olması sözü itibarlı hâle getirir. Biz âdeta arkasına
sığınılacak bir çöp bile olmayan savaşın
mücadelesiyle buralara geldik. Arkadaşlarımız burada. Çanakkale
Savaşlarında siper vardı içine kazılıp girilecek;
bizim siyasi mücadelemizde, Hükûmetle olan siyasi mücadelemizde arkasına
sığınacağımız bir çöp yoktu.
Parolası şu olan bir mücadele ritmini
yakaladık biz, dedik ki: Devletin bütün imkânları elinde olan
Hükûmetimizin bize attığı onca iftiraya rağmen,
altında kaldığımız onca iftira ve suçlamaya
rağmen; Tayyip Beyin elinde imkâna dönen, kendisi lehine cephaneye, bizim
aleyhimize mermiye dönen bunca saldırıya rağmen, biz
parolası şu olan bir mücadele ikliminden geldik buraya, milletvekili
arkadaşlarımızla fiilen şöyle kavilleşmiş olduk:
Arkadaşlar, bu, âdeta siyasi ayaklı bir makinenin taraması altındayız,
yaşayanlar mebus. Parolası bu: Yaşayanlar mebus, bu taramadan
kurtulanlardan önümüzdeki seçime kadar tedavi edeceklerimiz il ve ilçe
başkanlarımız, öbür seçime kadar yaşatıp
sandıklara taşıyacaklarımız da seçmenlerimiz.
Bunu şunun için arz ediyorum: Siyaset,
uğruna bedel ödemeyi göze aldığınız bir alanda sizin
sözünüzün itibarı olduğu kadar, milletin ümidi olma imtiyazına
da dönüşebilir bir şeydir. Dolayısıyla siyaseti bedel
ödemek, milleti için fedakârlık etmek, konforundan vazgeçmek,
çoluğundan çocuğundan, evladüiyalinden vazgeçmek üzerine kodlayan bir
siyasal iklimin içerisinde, aslında ağırlaşan memleket
şartlarını ödemek için Biz ne türlü fedakârlıklar göze
aldık. demenin bir mecburiyet alanı hâline getirelim, o yüzden
itiraz ediyoruz. Yoksa bu çerçeve metnin içeresinde, odaların, ilgili
meslek kuruluşlarının, birliklerin, birlik
başkanlarının siyasete girmiş olmalarına
karşı çıkmıyoruz aslında; girebilirler, girsinler.
Lakin geri dönmelerini temin ederek bu güvenli alanı siyaset için fedakârlık
yapma alanı hâline getirmekten imtina etmeyelim, bunu teklif etmekten
imtina edelim daha doğrusu. Buna hassasiyet göstermemizin arkasında,
çerçevesine değil de usulüne itiraz var. Yani oda başkanlarına
Seçilemezseniz geri dönün. demeye, odaları da
siyasallaştıracak, odaları da politize edecek, odaları da
STK olmak ya da bir baskı grubu olarak Hükûmeti denetleme alanında
Hükûmete karşı sahipsiz hâle getirecek bu düzenlemeye bu
hassasiyetler çerçevesinde karşı çıkıyoruz.
Bugün, siyasetin itibarlı insanları millet
hafızasında ödemeyi göze aldıkları bedel yüzünden
itibarlıdırlar. Meral Akşener, 28 Şubatın netameli
zamanlarında, mukaddesatçılığımızın
ağır bir istiskale uğradığı zamanlarda,
koltuğuyla itibarı arasına sıkışmış
vicdanında koltuğunu feda edip itibarını seçtiği için
millet vicdanında karşılığı olan biridir.
Rahmetirahmana kavuştular, rahmetli Hasan Celal Güzel ve rahmetli Muhsin
Yazıcıoğlu, 28 Şubatın o baskın günlerinde
milletin gür sesi olmayı göze aldıkları için itibar buldular.
Bu milletin, bu memleketin İran olmasına müsaade etmeyeceğimiz
gibi Suriye olmasına da müsaade etmeyeceğiz. gür sesini
söyleyebildikleri için vedalarında, bütün milletin hüsnüşehadetle
arkasında durdukları günlere şahit oldular.
Dolayısıyla siyaseti, demokrasinin şartları
bu kadar ağırlaşırken, Türkiye'de iktidara rağmen bir
şeyler söylemenin bedeli bu kadar ağırlaşırken bu
kadar konforla buluşturmanın siyasi kadro kaybına sebep olacağına
inananlardanım. Ben, siyaseti böyle netameli zamanlarda yani ilk defa
tecrübe ettiğimiz böyle bir siyasi güç karşısında itiraz
etme ahlakını kaybetmemek gibi bir hassasiyetle yapıyorum. Çünkü
nihayetinde demokrasinin de aslında teminatı dediğimiz işin
iktidarın her an ensesinde, yerine ikame edilebilir bir siyasal kürsüyü
kurmakla bereketleneceğine inanıyorum. Dolayısıyla bizim
muhalefet hassasiyetimiz, sadece her olana bitene karşı
çıkalım, karşı çıkarken de Hükûmetin her
yaptığına itiraz edelim cinnetinin değil, Hükûmetin gücü
karşısında o güce ram olmamanın bedelini ödemeye razı olacak
bir siyasal iklim oluşturmanın hassasiyetindeyiz.
Dolayısıyla, aziz arkadaşlar, bu teklif ettiğiniz kanunun
siyasal iklimin ağırlaşan şartlarını
göğüslemek anlamında bir kadroyu çıkarmak yerine siyaseti itiraz
esaslı değil, daha tabiiyet esaslı, daha iktidar lehine sükûnete
sebep olacak itaat esaslı bir alan hâline getirdiğini
düşünüyorum. Dolayısıyla, biz bu çerçeve içerisinde, siyasetin
iktidar tarafından bütün verim şubelerinin tasnif edilebildiği
bir alan olmasının önüne geçmek için itiraz ediyoruz. Yani on
altı yıllık iktidarın -bununla ilgili bir
araştırma bile yapılamaz, Hükûmetin gücü
karşısında ben bu anlamda yapılmış bir
araştırmaya şahit değilim; bilenleriniz,
bulanlarınız, araştırma yaptıranlarınız
varsa lütfen bize takdim etsinler- bürokrasideki aşınma
anlamında tesirlerini henüz ölçebildiğimizi inanın bilmiyorum.
Dolayısıyla, biz iktidarın bu kadar gücü
karşısında susmamak, itiraz etmek, iktidarın gücüne ram
olmamak falan gibi imtiyazları muhalefetin denetleme imkânına
dönüştürmeye çalışıyoruz. Hassasiyeti bu olan bir çerçeve
içerisinde biz mevcut kanunun Türk demokrasisine bir kazanç
olamayacağına inanıyoruz. Kanun 2010 yılında bu hâle
getirilirken Milliyetçi Hareket Partisinden teklifi getiren arkadaşlarımızın
hassasiyetlerini aynı hassasiyetler çerçevesinde paylaşıyoruz ve
benimsiyoruz. Dolayısıyla, bunu göz önünde
bulunduracağınıza dair itimadımızla, biz siyasi
iklimin itiraz etme ahlakını kaybetmemek üzerine irade koyanlar
lehine de hassasiyetle, toleransla davranılarak bu endişeleri karşılayacak
şekle dönüştürülmesini istiyoruz.
Bugün, arkadaşlar, iktidar grubumuzun siyasi
gücü karşısında gençlerimiz dâhil, iş adamlarımız
dâhil, esnafımız dâhil, akademik kadrolarımız dâhil siyaset
dilinin dehşetinden korktukları için muhalefet partilerinde gönül
rahatlığıyla aday olamaz hâle geldiler. Öğrenci
arkadaşlarımız var, sizin de çocuklarınız -belki sizin
çocuklarınız bizim çocuklarımızın hissettiklerini
hissetmiyorlardır ama bilesiniz diye söylüyorum- 19 yaşında, 20
yaşında çocuklarımız, üç dört sene sonra girecekleri KPSS
sınavında mülakatta sosyal medya hesaplarında neyi beğenip
neyi beğenmediklerine bakılacağını bildikleri için
iktidar grubunun paylaşımlarını beğeniyorlar. 20
yaşında şahsiyetleri bu şekilde baskı altında
olan çocuklardan 30lu, 35li yaşlarda devletin, milletin
ihtiyacını görecek, hamiyetli vatan evlatları zor
çıkarırız biz.
Efendim, akademik kariyeri olan, müktesebatı
olan, memleket, millet derdine çözüm iradesi olan ama bunu iktidar partisinin
yanında değil de muhalefet partileri lehine kullanabilecek olan
arkadaşlarımızın iktidarın gücü
karşısındaki endişeleri, Türk siyasetindeki kaliteyi, tek
düze hâlde, kalitesizliğe mahkûm etmeye
başladığını görmenizi istirham ediyoruz.
Dolayısıyla, iktidarın gücünün buralarda siyasetin denetlenme
havzalarını kurutacağı yönündeki endişelerimizi
görmenizi, duymanızı istiyoruz. Hassasiyeti bu olan bu çerçeve
içerisinde, mevcut kanunun Türkiyedeki ilgili kuruluşları
siyasallaştıracağını düşünüyoruz, bu
siyasallaştırmadan demokrasimizin zarar göreceğine
inanıyoruz. Aynı zamanda bu meslek odalarında siyasallaşma
eğiliminin artacağına inanıyoruz. Propaganda süreçlerinde
bu odaların ve ilgili meslek kuruluşlarının maddi imkânlarının
siyaseten kullanılması yönünde demokratik rekabeti olumsuz yönde
etkileyeceğini düşünüyoruz. Çerçevesi bu olan hassasiyetler
dolayısıyla itiraz ediyoruz.
Sadece bilmenizi istiyorum ki bu güvenli siyaset, bu
konforlu siyaset, Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül tipi siyaset
demektir. Biraz konforlu siyasetten kurtulmak için bedel almak
lazımdır. Tayyip Bey siyaseti kendisi için risk havzası hâline
getirdi yani vatana ihanetle suçlanmayı göze alarak yapılan
şeyin adı siyasettir bazen. Göze alırsınız bunu,
yaptığınız işler öyle ağırdır ki o
kadar ağır bedeller ödemeyi göze alırsınız ki
icabında siz divanıharbe yollanmayı, mahkemelerde
yargılanmayı göze alırsınız. Dolayısıyla
siyaseti, yaptığınız ve itibar bulduğunuz yerde
itibarlı hâle getiren riskli alanları kurutarak yapmayın.
İstirham ettiğimiz şey şu: Oda başkanlarımız
siyaset yapmak istiyorlarsa istifa etsinler, ayrılsınlar, milletleri
için fedakârlık etsinler. Çok iktiza ediyorlarsa kazanamadıkları
zaman yeniden seçim önceliği oluşturulsun onlara, tekrar seçilmeleri
yönünde bir alan oluşturulsun. Bu şekilde yapılabilirse şayet
bunun Türkiyeye daha kuvvetli, milletinin, devletinin hakkı, hukuku
mevzubahis edilince fedakârlık edebilecek kadrolar
kazandıracağına dair bir kanaat taşıyoruz.
Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Milletvekili.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Baki
Şimşek, Mersin Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA BAKİ ŞİMŞEK
(Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Odalar
ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi
adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi ve aziz Türk
milletini saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce, Türk-İslam
âleminin Mevlit Kandilini kutluyorum. Kandiller öze dönüşün, Rabbimize
yürekten yakarış ve yönelişin müstesna zamanlarıdır.
Hazreti Peygamber bir ahlak abidesiydi; şefkat, samimiyet, cesaret,
dürüstlük ve hoşgörü meşalesiydi. Onun kutlu hayatını örnek
alıyor, kutsal mesajlarını özümsüyor, daha iyi anlamak ve
anlatmak için çaba sarf ediyoruz. Mevlit Kandili, Peygamber Efendimizin bütün
zamanlara hitap eden, bütün insanlığa umut ve huzur vadeden evrensel
mesajlarını değerlendirmemiz bakımından önemli bir
fırsattır. Onun doğumu insanlık tarihinin en önemli
hadiselerinden biridir. Sevgili Peygamberimizin dünyaya geldiği dönemde
her tarafı zulüm kaplamış, Cahiliye Devri hâkimiyet kurmuş,
insanlık her türlü değer ölçülerini yitirmiş ve yolunu şaşırmıştı.
Sosyal hayat bozulmuş, iyilik ve güzellik adına ne varsa terk
edilmişti. Tıpkı bugünkü gibi mazlumlar inim inim inliyor,
feryat figan ediyorlardı. Peygamber Efendimizin dünyayı
şereflendirmesiyle birlikte umut kapıları aralanmış,
toplumların hasret kaldığı huzur ve refah yeniden
yeşermiş, âdeta kabuğunu kırmıştı. Biliyoruz
ki İslam toplumları dinimizin ana rotasından ne zaman
sapmış ve Efendimizin duruşundan ne zaman savrulmuşsa
anında krize sürüklenmiş, derin bir uçuruma
yuvarlanmıştır. O, bir sözünde Ben, ne kralım ne de
zorbayım; bilakis Kureyşten kurutulmuş et yiyen bir
kadının oğluyum, yalnızca insanım. diyerek engin ve
mütevazı vasfını göstermiştir. Hayranlık ve
gıptayla andığımız bu tavır ve tutuma bir
bakınız; bir de İslam ülkelerinde şehvet, servet ve
şöhret batağına saplanmış emirlere, şeyhlere,
prenslere, hanedanlara ve krallara dikkat ediniz. Bugün, İslam
coğrafyasına baktığımızda, kan ve
gözyaşı görüyoruz, nice vandallık ve vahşete
tanıklık ediyoruz. Ölen hep Müslümandır, öldüren Müslüman
geçinenlerdir; ağlayan Müslümandır, ağlatan yine Müslüman
geçinenlerden başkası değildir.
Bu düşüncelerle Mevlit Kandilimizin,
milletimizin birlik ve beraberliğine, güzel vatanımızın
huzur ve esenliğine, kalplerimizi Efendimizin merhamet, hoşgörü,
şefkat ve muhabbetiyle süslemesine, Onun ahlakıyla
ahlaklanmasına ve bütün İslam Âleminin huzuruna vesile
olmasını Cenab-ı Allahtan niyaz ediyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün Dünya Çocuk
Hakları Günü. Çocuk, bugünün yarını, yarının umududur.
Çocuğa sahip çıkamazsak medeniyetimizle övünmeye hakkımız
kalmayacaktır. Çocuklarına kastedilmiş bir medeniyetin
umutları kırgın, hayalleri kırıktır. Gülmeyi
çocuklar icat etti, bizler ise tüketmeye devam ediyoruz.
Birleşmiş Milletlerin utanç verici
raporuna göre, dünyada her beş saniyede 1 çocuk açlıktan ölüyor.
Çocuklara Yardım Fonu UNICEF, Nijerya, Somali, Güney Sudan ve Yemendeki 1
milyon 400 bin çocuğun açlıktan ölüm riski
taşıdığı uyarısında bulunuyor. Güney
Sudandaki 270 bin çocuğun ciddi şekilde yetersiz beslendiği ve
açlık sınırında olduğu belirtiliyor. Somalide 185 bin
çocuğun, Yemende ise 462 bin çocuğun yetersiz beslenme sorunu
yaşadığı bilinmektedir yani bu çocuklar ya açlıktan
ölüm riskiyle karşı karşıyalar ya da yetersiz beslenme
sebebiyle hayatlarını kaybedecekler. Nijeryanın bazı bölgelerinde
geçen yıldan bu yana açlık yaşanıyor. Bu bölgede
yaklaşık 450 bin çocuk açlık sınırıyla
karşı karşıya. Bu çocukların kaderi ya açlıktan
ölecekler ya da en iyi ihtimalle ömür boyu bodur kalacaklar, büyüme
geriliği yaşayacaklar. Kısacası küresel bir
soykırım. İkinci Dünya Savaşında Naziler
tarafından Yahudi soykırımında öldürülen çocuk
sayısından fazla çocuk açlıktan ölüm riskiyle karşı
karşıya. Dünya seyrediyor. Bu rakamlar sadece UNICEFin bu bölgelerde
yaptığı araştırmalar. Mesela bu araştırmanın
içerisinde diğer coğrafyadaki çocuk ölümleri yok. Örneğin
Suriye'de ölen 26 bin çocuk yok, Arakanda annesine uygulanan vahşete
tanık olması istenen ve izletilen çocuklar yok, bir pazar yerinde
patlayan bir bombada parçalanan minik eller yok, bu araştırma
içerisinde Gazzedeki çocuk hastanesinde gerekli tıbbi imkânlar
sağlanamadığı için sağlıklarına
kavuşabilecekken ölümü bekleyen çocuklar yok.
Tüm bu duygu ve düşüncelerle çocuk
işçilerin, çocuk cinayetlerinin ve çocuk istismarının
olmadığı, çocuk haklarının ihlal edilmediği bir
dünya isteyerek tüm çocuklarımızın Dünya Çocuk Gününü
kutluyorum. Ve dünyadaki bütün çocuklara Güzel günler göreceğiz çocuklar.
/ Motorları maviliklere süreceğiz. / Çocuklar inanın,
inanın çocuklar. / Güzel günler göreceğiz, güneşli günler. /
Motorları maviliklere süreceğiz. diyorum.
Değerli milletvekilleri, Türkiye Odalar ve
Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifiyle seçim hukuku ve çerçevesinde
adaylık için görevden alınan oda başkanlarına, yönetim kurulu
üyelerine seçilemedikleri takdirde eski görevlerine dönebilme imkânı
sağlayan bir kanun teklifi Meclisimizin gündemindedir. Bu kanun teklifiyle
konunun gelişimi içinde birçok kanun değişikliği
yapıldı. Herkesin aday olmasının önünün açılması
ve uygulamada görüleceği üzere, bu imkânın tanınmasıyla her
siyasal partiden aday çıkarabileceği ifade edilmektedir. Komisyon
üyelerince ise temelde özerk olması gereken kamu kurumu niteliğindeki
meslek kuruluşlarının Anayasadan aldıkları yetki ve
görevleri yerine getirirken bu kuruluşların içine siyasetin nüfuz
etmemesi gerektiği belirtilmektedir. Sayısı 20yi bulan kamu
kurum ve kuruluşları niteliğindeki meslek
kuruluşlarına yetki ve görevleri, yönetim organlarının
oluşumu, istifaları, görevlerine geri dönme olanakları
açısından tutarlı, eşit ve adil yaklaşılması
gerektiği, ilkesel olarak kuruluşların da bu düzenleme
kapsamına dâhil edilmesinin uygun olacağı ifade edilmektedir.
Tabii, odalarla ilgili birçok başka sorunla da
karşı karşıya kalmaktayız. Seçimle ilgili, devlet
memurlarına tanınan haklar gibi oda başkanlarına da bu
hakkın tanınmasını olumlu buluyoruz. Yalnız, devlet
memurlarından istifa edenlerin, özellikle iktidar partisi
dışından aday olanların seçimden sonra aynı görevlerine
dönmelerinde birtakım sorunlar yaşandığını da
bilmekteyiz. İktidar partisinden aday olan milletvekili adayları ya
da belediye başkan adayları kazanamadıkları takdirde hemen,
en kısa süre içerisinde il müdürüyse il müdürlüğüne, millî
eğitim müdürüyse millî eğitim müdürlüğüne, başka görevdeyse
bu görevine hemen dönebilmekte ama maalesef muhalefet partisinden aday
olanların görevlerine dönmekte birçok sorunla karşı
karşıya kaldıklarını bizzat yaşamakta ve
görmekteyiz.
Ayrıca yine, ticaret ve sanayi odalarına
ve ticaret borsalarına
Bunlar bölgelerde birtakım örnek projeler
yapmak istiyorlar, soğuk hava depoları gibi, kurutma tesisleri gibi;
direkt oda adına da tanınan teşviklerden ve kredilerden
faydalanmak istiyorlar. Yalnız, oda üyelerinin faydalandığı
kredilerden ve teşviklerden maalesef odanın kendisi
faydalanamıyor. Bunlar, bunu zaten ticari bir amaç için yapmıyor,
bölgedeki insanlara örnek olması açısından birtakım
projeler yapmak istiyorlar ama buna destek verilmiyor. Önümüzdeki günlerde
bankaların ve devletin diğer kuruluşlarının bu tip
projelere destek vermesini; yine, esnaf kefalet oda üyelerine Halk Bankası
aracılığıyla kullandırılan kredilerden ticaret ve
sanayi oda başkanlarının, yönetim kurulunun ve ticaret ve sanayi
odası üyelerinin veya borsa üyelerinin de yüzde 5-6 gibi
Esnaf kefalet
üyeleri Halk Bankası kanalıyla ipotek
karşılığı kredi kullanabiliyorlar ama maalesef ticaret
odası ve borsa üyeleri bu haktan faydalanamıyorlar. Elbette
KOSGEBden ya da diğer bankalardan birtakım farklı destekler var
ama bunların mevzuatları ve bürokrasisi çok ağır. Özellikle
küçük şirketler bu imkânlardan faydalanamıyor. Yine bununla beraber
buna da destek verilmesini talep ediyoruz.
Bir tarım bölgesi olan Mersinde
geçtiğimiz hafta sonu Uluslararası Narenciye Festivalini Mersin
halkı ve yaklaşık 30a yakın ülkeden katılan
misafirlerle beraber kutladık. Rusya, Kamerun, Hırvatistan,
Hindistan, Kırgızistan gibi 30a yakın ülkeden gelen misafirler
Narenciye Festivalini coşkuyla kutladılar. Türkiyenin narenciye
ihracatının yüzde 52sini tek başına gerçekleştiren
Mersinde maalesef narenciye üreticisi umutsuzdur. Narenciyeyle ilgili verilen
DFİF destekleri kaldırılmış, tır başı
verilen destekler iptal edilmiş ve narenciye üreticisi şu anda çok
sıkıntılı günler geçirmektedir.
Narenciyeyle ilgili, ayrıca bir de benim
özellikle Hükûmetten farklı bir talebim
Mutlaka, özellikle Millî
Eğitim Bakanlığı kanalıyla okullarda portakal suyu
içilmesini, kamu spotlarıyla ve Millî Eğitim Bakanlığı
aracılığıyla bunların dağıtılmasını,
gerekirse de bu üreticilere destek verme adına bunun teşvik
edilmesini talep ediyorum. Yurt dışına
çıktığımız zaman, birçok ülkede, bir restorana,
kafeye, lokantaya gitseniz, hiç kimse istemeden önünüze portakal suyu getirilip
ikram ediliyor ama bir narenciye ülkesi olan Türkiyede maalesef hepimizin
önüne gazlı içecekler ve Coca-Cola getirilip ikram ediliyor. Bununla
ilgili mutlaka televizyonlarda reklam filmleri oynatılmalı ve bu
teşvik edilmelidir. Bu, narenciye üreticisine de destek olacaktır, aynı
zamanda ülkemiz insanının daha sağlıklı beslenmesine
de yol açacaktır.
Konuşmamın son kısmını da
seçim bölgem olan Mersinle ilgili yıllardır söz verilip maalesef
istenilen seviyede gitmeyen projelere ayırmak istiyorum. Mersinde
yıllar önce temeli atılan Çukurova Havaalanıyla ilgili şu
anda, bölgede çok ciddi bir sorun yaşanmaktadır. Bunu
Ulaştırma Bakanımıza ve Hükûmetin birçok bakanına
aktarmamıza rağmen konuyla ilgili henüz bir çözüm üretilmemiştir.
2011 yılında istimlaki yapılan Çukurova Havaalanında, yedi
yıl sonra mahkemeye yapılan itirazlar sonucunda çiftçilere, tarla
sahiplerine ödenen ücretlerin yüksek olduğu belirtilerek yedi yıl
sonra çiftçilerden mahkeme kararıyla dönüm başına 3 bin lira
gibi bir para talep edilmektedir ve çiftçilerin birçoğunun şu anda
hesaplarına bloke konulmaktadır.
Şimdi, düşünün, yedi yıl önce bir
vatandaşın, bir ailenin arazisini istimlak etmişsiniz. Normalde
devletin bilirkişisinin koymuş olduğu bedel 18 bin lira. Mahkeme
kararıyla bunlara 21 bin lira bedel ödenmiş yani dönüm başı
3 bin liralık farklı bir bedel ödenmiş. Aradan yedi yıl
geçmiş, parayı alanların bir kısmının
mirasçıları paylaşmış, bir kısmı ev
almış, araba almış veya arazi almış. Bu bedeller,
Çukurova gibi tarımın merkezi olan bir yerde çok yüksek bedeller
değil. Bugün aynı bölgede arazinin metrekaresi, değerine göre,
yaklaşık 30 bin lira, 35 bin lira. Ama yedi yıl sonra, insanlara
gidip şimdi Faiziyle beraber bu paraları ödeyin. deniyor. Çiftçinin
bu paraları ödeme şansı yok, ya evini satacak ya arabasını
satacak ya da aile düzenleri bozulacak. Bununla ilgili Sayın
Bakanımızın ve Hükûmet yetkililerinin mutlaka bir çözüm
üretmesini ve
Zaten havaalanı inşaatı da ağır aksak
gidiyor. Yedi yıldır orada ne havaalanı yapıldı ne
inşaata doğru düzgün devam edildi. Çiftçilerin elinden alınan
araziler maalesef boş ve atıl vaziyette kaldı. Havaalanı
inşaatıyla ilgili de ödeneklerin mutlaka artırılarak
Türkiyede 2 milyon nüfuslu bir kentte
havaalanı yok. Yani Hava yolu halkın yolu. diyoruz. Türkiyede hava
yoluna ciddi yatırımlar yapıldı ama Mersin maalesef bunu sadece
uzaktan izliyor. Yani havaalanıyla ilgili yer seçimi de zaten
yanlış ama artık başladı, biz bir an önce
bitirilmesini istiyoruz. Çünkü Adana Şakirpaşa Havaalanı ile
Mersin havaalanının arasında sadece 15 kilometrelik bir mesafe
var. Yani Mersinden havaalanına gitmek için yola çıkan bir
şahıs Adana Havaalanına şu anda yapılacak olan Mersin
havaalanından daha önce ulaşacak çünkü yer seçimi tamamen yanlış,
ana yoldan içeride bir bölgede. Ama biz artık, ne olursa olsun yine de bu
havaalanının bir an önce bitirilmesini istiyoruz.
Bir de bizim bölgemizde devam eden 2 tane büyük
baraj inşaatımız var. Yıllardır bu baraj
inşaatları, maalesef yeterli ödenekler
aktarılmadığı için
Her yıl söz verilir. Önceki
dönemki Sayın Orman Bakanımız da burada. Sayın
Bakanımız da görev yaptığı süre içerisinde, her
yıl, önümüzdeki yıla bu barajların, Aksıfat ve Pamukluk
barajlarının bitirileceğini söyledi ama maalesef
Sayın
Bakanıma ben buradan tekrar sesleniyorum: Görevi bıraktınız
ama şu anda mevkidaşınız olan Sayın Bakandan bunu rica
edin. Siz 2013 dediniz, ben 2015te konuşma yaptım burada, 2016da
konuşma yaptım, 2017de konuşma yaptım, 2018de yine
konuşma yapıyorum; Allah ömür verirse 2019da o barajın
bitmemiş olduğunu size buradan yeniden bir kez daha
anlatacağım çünkü bu çalışmalarla barajın bitme
şansı yok Sayın Bakanım. Bu baraj gerçekten Türkiye'nin en
önemli projelerinden biri; binlerce dönüm arazinin sulanmasını
sağlayacak, hemen geri dönüşümü olacak ve aynı zamanda da bu
barajdan elektrik enerjisi üretilecek, 2 milyonluk kentin içme suyu bu barajdan
sağlanacak. Bununla ilgili mutlaka
Diğer projelerde öteleme
yapılabilir, gölet projelerinin de çoğu yarım, çoğu
atıl ama iki büyük proje bizim vazgeçilmezimiz. Hükûmetten, Aksıfat
ve Pamukluk Barajıyla ilgili gerekirse diğer projelere
ayırdığı ödeneklerin bir kısmını
kısarak buralara yeterli ödeneği ayırmasını ve iki
büyük barajın inşaatının mutlaka bir an önce bitirilmesini
talep ediyoruz.
Yine, Sayın Cumhurbaşkanımız
tarafından, seçim dönemi, 24 Haziran seçimlerinden önce -hep birlikte-
yıllardır konuşulan, Akdeniz Oyunlarına gelen
sporcuların kalacağı söylenen Kazanlı turizm bölgesindeki
otellerin temeli atıldı. Girişimci firmalara, yüklenici
firmalara devletin kredi kolaylığı sağlayacağı ve
8 tane büyük otelin yapılacağı ve Kazanlı turizm bölgesinin
hayata geçirileceği vadedildi. Yalnız, bugün, Kazanlı turizm
bölgesinin yerinde yeller esiyor. Bu yatırımcı firmaların
yetkilileriyle görüştüğümüz zaman Bizim bu oranlarda, bu faizlerle
kredi bulabilmemiz, yatırım yapabilmemiz ve bu otelleri yapabilmemiz
mümkün değil. diyorlar. Gerekirse, eğer bu firmalar
yapmıyorlarsa yeni girişimci firmalar bulunsun. Bizim bölgemize Arap
sermayesi çağırabilir, ta Karadenize kadar, Trabzona kadar,
İstanbula kadar gelen Arap sermayesi Çukurovaya gelebilir. Burada
imkânlar onlar için daha iyi. Birçok Arap turist Mersine, Adanaya kara
yoluyla da gelebilir. Bunun mutlaka önünün açılması
Yine, Sayın Kalkınma Bakanımız
Lütfi Elvan tarafından, Tarsus Gıda OSByle ilgili, seçimlerden önce,
50 milyon lira gibi bir rakamın Gıda OSBnin mütevelli heyetine
aktarılacağı ve bununla ilgili istimlaklerin yapılarak bir
an önce organize sanayi bölgesinin faaliyetlerine başlayacağı
belirtildi. Gıda OSByle ilgili bütün prosedür hazırlandı, bütün
her şey yerine getirildi, imar planları yapıldı. Gıda
OSBnin mütevelli heyeti Hükûmetten gönderilecek olan 50 milyonluk ödeneği
sabırsızlıkla bekliyor.
Yine, aynı şekilde, Mut ve Erdemli
organize sanayi bölgelerimizle ilgili Hükûmetin söz verdiği
kaynakları mutlaka aktarmasını ve bu projelerin de bir an önce
bitirilmesini talep ediyoruz.
Adana-Mersin hızlı tren hattı yine
ağır aksak gidiyor. Adana-Mersin arasında günlük 100 bine
yakın insan yolculuk yapmaktadır yani yolcu sayısı olarak
Türkiyede en çok kullanılan güzergâhlardan biridir ama maalesef,
hızlı tren inşaatı çok ağır gidiyor. Bir an önce,
bunun da tamamlanmasını talep ediyoruz.
Türkiyede iki büyükşehir arasında
Türkiye'nin birçok yerinde duble yollar, geniş yollar yapıldı
ama 2 milyon nüfuslu Mersin ile 2 milyonun üzerinde nüfusu olan Adana
arasında vadedilen, seçimlerde gösterilen İhalesini yaptık,
hayırlı olsun. denilen 8 şeritli yolla ilgili 2015
yılından bu tarafa herhangi bir çalışma görmemekteyiz.
Sadece Mersinin serbest bölge ve liman girişinde yapılan bir köprülü
üst kavşak vardır, o da maalesef süresinde bitirilememiş.
Şehrin doğudan tek girişi olan serbest bölge ve liman girişinde
Mersinli vatandaşlarımız yaklaşık bir buçuk, iki
yıldır çok büyük sıkıntılar çekmekte ve çile
çekmektedirler. Bu üst geçidin ve Adana-Mersin 8 şeritli yolun da bir an
önce bitirilmesini talep etmekteyiz.
Antalya yoluyla ilgili de vadedilen 28 tünel
vardı. Mersin-Antalya yolunda 28 tünelin şu ana kadar 13 tanesi
bitirilebilmiş, 15 tünel henüz yapılmamıştır. Biz
Mersin ile Antalya komşu illeriz ama Mersinden yola
çıktığımız zaman Ankaraya daha erken geliyoruz, arada
çok sayıda ili geçmemize rağmen yani komşu olan iki il
arasındaki mesafe dört beş saat sürmektedir. Yapılan
çalışmalar vardır, biz yapılanlarla ilgili teşekkür
ediyoruz ama Hükûmetin öncelikli olarak, büyük projelerle ilgili kaynak
transferini doğru yerlere yapmasını ve öncelikle
Antalya-Mersin
ve Silifke-Mut-Karaman Mersinin iki ana güzergâh yoludur, diğer ara
yollar ötelenebilir, biraz daha sonraya bırakılabilir ama bu iki ana
güzergâhın özellikle kışın Sertavul Geçidinde -o bölgenin
de tünelle geçilmesi hesaplanmaktadır- ulaşımda çok büyük
sıkıntılar yaşanmaktadır. Buzlanma ve kar o bölgede
yoğun yaşanmaktadır. Bu bölgedeki çalışmalara da
hız verilmesine
Mersin bir tarım ve turizm kenti ama maalesef,
Mersin Türkiye'nin en çok ihracatını yapmasına rağmen
Hükûmetten tarımla ilgili gerekli desteği görememekte. 350
kilometrelik sahili olan bir kentte on altı yıllık AK PARTİ
hükûmetleri döneminde maalesef Kazanlı-Tarsus turizm bölgesinde yarım
kalan bir tane yoldan başka bir çivi çakılmamıştır.
Turizm Bakanımıza da Komisyondaki görüşmeler sırasında
aktardım. Sadece İstanbul, Bodrum ve Antalya merkezli bir turizmin
Türkiyede turizm patlaması yapması mümkün değil. 350
kilometrelik sahil şeridi olan, Türkiye'nin en güzel sahillerine sahip
olan, iç turizmde belki milyonlarca insanı misafir eden Mersin de
turizmden istediği katkıyı, istediği payı almak
istiyor. Mersinle ilgili bu projelerin tamamına destek verilmesini talep
ediyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Ali Kenanoğlu, İstanbul Milletvekili
(HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ALİ KENANOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, Edirne Milletvekili Erdin Bircana
Haktan rahmet diliyor, ailesine ve CHP camiasına da
başsağlığı diliyorum.
Değerli milletvekilleri, Türkiye Odalar ve
Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerinde HDP Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Yaklaşık on dakika bu konuyla ilgili görüşlerimizi
dile getirdikten sonra, diğer kalan on dakikada bağlı konular ve
diğer gündemlerle ilgili görüşlerimizi ifade edeceğim.
13 Kasım günü Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği ile Odalar ve Borsalar, Esnaf ve Sanatkârlar Meslek
Kuruluşları Kanununda değişiklik yapılmasına
yönelik Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan
bu yasa teklifi hızlıca Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar,
Bilgi ve Teknoloji Komisyonunun gündemine getirildi. Anlaşılıyor
ki yerel seçimle ilgili bir telaş var. Biz kamu görevlilerinin siyaset
yapmasının yanındayız, bununla ilgili demokratik
koşulların oluşturulması, her türlü hak ve özgürlüklerin
oluşturulması ve bununla ilgili kanunların topyekûn olarak çıkartılmasını
da destekliyoruz.
Ancak yapılması düşünülen değişikliğe
göre oda ve borsa başkanları, seçimlerde, gerek milletvekili
seçimleri gerekse yerel seçimlerde aday olduktan sonra eğer seçimi
kazanamazlarsa seçimle geldikleri odadaki, borsadaki görevlerine geri
dönecekler. Bunu öneriyor ve burada kendilerinin yerine gelen yedek üye de
tekrar yedek üyeliğe gitmiş olacak. Şimdi, orada bir seçim söz
konusu ve bir işleyiş söz konusu. Bir mesleki görevi yerine getirme
söz konusu değil buradaki. Yani kamu görevlilerinde olduğu gibi bir
durum değil. Seçimle iş başına gelmiş bir odalar,
borsalar meslek kurumunun yöneticisi, yönetim kurulu üyesi ya da
başkanı aday oluyor, yarışa giriyor, seçilemezse kendisinin
yerine gelen yedek üye geri dönüp o tekrar oraya oturuyor. Bunu doğru
bulmuyoruz ve bu anlamıyla da bu teklifi kabul edilebilir görmüyoruz.
Bunu sadece biz mi söylüyoruz? Bakın, bu konuda
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı ne diyor? Meclise
bugün sunulan bir kanun teklifiyle milletvekili ve yerel seçimlerde aday olmak
üzere görevlerinden ayrılmak durumunda olan oda, borsa, birlik
başkanlarının seçilmemeleri hâlinde görevlerine geri
dönmelerinin yolunun açılması istenmiş. Bunu doğru bulmuyor
ve kanun teklifinin geri çekilmesi gerektiğine inanıyoruz. Oda,
borsa, birlik başkanlığı görevimizle siyaset arasındaki
ayrım kesin bir çizgiyle belirlenmiş durumda. Bu çizgi bir defa
delinirse, temsil ettiğimiz kurumlara da günlük siyasetin nüfuz etmesi söz
konusu olur ki, bundan da en fazla bizlere bu görevleri emanet eden üretici,
tüccar ve sanayicilerimiz zarar görür. Bu camiada görev üstlenmek ile siyasette
yer almak arasındaki kesin çizgi aynen korunmalıdır. diyor
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat
Hisarcıklıoğlu.
Şimdi, bu açıklama bize şunu
gösteriyor ki yani bu kanun teklifi hazırlanırken diğer birçok
meselede olduğu gibi, iktidarın birçok meseleye
yaklaştığı gibi konunun muhatabı olan kurumlarla
oturulup istişare edilmemiş, bunların fikirleri
alınmamış, bunların görüşleri sorulmamış,
sizin için hangisi daha iyidir, bu doğru mudur, kurumunuz buna nasıl
yaklaşıyor şeklinde bir görüş alınmamış.
Herhâlde görüş alınsaydı bunlar dikkate alınır ve bu
şekilde gelmezdi kanun.
AKP iktidarı döneminde biz bunu çok fazla
sayıda gördük. Kadın kurumlarının görüşleri
alınmadan kadınlarla ilgili kanun teklifleri, Alevi toplumunun,
onların kurumlarının teklifleri dikkate alınmadan onlarla
ilgili görüşler, öneriler -şükür hiçbir kanun teklifi gelmedi gerçi
Alevilerle ilgili de- keza Kürtlerle ilgili de diğer etnik inançsal ya da
mesleki gruplarla ilgili de ne yapılacaksa bunların
muhataplarına sorulmadan, kendileri en doğrusunu bildikleri tezinden
ibaretle, kanun tekliflerini hazırlayıp karşımıza
çıkıyorlar. Bu kanun teklifinin de bu şekilde olduğunu
görüyoruz.
Bu kanun teklifinin esasında bu ilgili kurum ve
kuruluşları teşkil eden ekonomik koşulların
düzenlenmesine, düzeltilmesine ve ülkemizdeki yaşanan ekonomik krize
yönelik birtakım düzenlemelere ihtiyaç olduğu
anlaşılıyor. Örneğin TÜİK tarafından açıklanan
işsizlik oranları yüzde 11,2ye dayanmış durumda. Daha da
önemlisi TÜİK verilerine yansımamış olsa da genel
işsizlik oranı yüzde 19,3e tekabül etmektedir. Türkiyede kayıt
dışı çalışan işçilerin oranı ise yüzde 34ü
bulmaktadır.
Bugün Dünya Çocuk Hakları Günü. Bu vesileyle,
tüm dünya çocuklarının Çocuk Hakları Gününü kutluyor ve
gözlerinden öpüyorum. Ama maalesef ki bu tür ekonomik kriz süreçlerinde
kaçınılmaz bir şekilde çocuk işçiliği de
karşımıza çıkan en önemli sorunlardan biri olarak
gözüküyor. Çocuk işçi sayısı bu çalışma
yaşının 15e düşürülmesi nedeniyle düşük
gösterilmiş olsa bile bu sayının 2 milyon civarında
olduğunu biliyoruz ve çocukların yüzde 80-85inin de kayıt
dışı olarak çalıştığı bilinmektedir. Bu
veriler bir anlamıyla daha ucuz iş gücü elde etmek adına
açılan merdiven altı işletmelerin Türkiyede iş
sahasındaki yaygınlığının emaresi olarak da
değerlendirilmelidir çünkü böyle olduğu sürece çocuk işçilerin
çalıştırılması daha kolay bir hâl almaktadır.
Mevcut ekonomik kriz ancak konkordato kavramı
üzerinden açıklanmakta ve bu kavram üzerinden tartışılmaktadır
ve ekonomik kriz sanki sadece şirketlerin, holdinglerin
yaşadığı bir krizmiş gibi konkordato üzerinden
gösterilmektedir. Oysa bu krizin mevcut fay hattının
yakınında emekçiler, yoksullar oturmaktadır. Fakat bu risk grubu
tali bir mesele olarak alınmakta, tali bir grup olarak alınmakta ve
mesele yalnızca sermayedarların sorunuymuşçasına
tartışılmakta, işin emek, emekçi kısmı göz
ardı edilmektedir.
Bakan Pekcanın yakın zamanda
yapmış olduğu açıklamaya göre Türkiyede 356 firma
konkordato ilan etmiş durumda. Yalnız bu verilere ekim ayı
verileri dâhil değildir. Ekim ayı içi ondan önceki altı
aylık süre içerisindeki konkordato ilanının daha da fazla
üstünde şirketlerin konkordato ilan ettiği bir ay olarak
geçmiştir. Dolayısıyla bu hızla da devam edeceği
gözükmektedir. 2018 yılı tamamlandığında konkordato
ilan eden şirketlerin sayısının bini geçeceği
öngörülmektedir.
Genel başkanlarının
açıklamasından sonra Bu ülkede kriz yok. diye çeşitli AKP
milletvekillerinin de açıklamalarına maruz kaldık yani bunları
duyar olduk ama şöyle bir komedi de yaşadık: Kriz yok. diye
açıklama yapan milletvekillerinin ağabeyleri konkordato ilan ettiler,
böyle bir sahne de karşımızda sergilendi.
Yine, geçen yılla
kıyaslandığında, yılın ilk dokuz ayında
kapanan iş yeri sayısının yüzde 12 oranında
artış gösterdiği gözükmektedir. Sayısal olarak ifade etmek
gerekirse, TESK Sicil Gazetesinden hareketle sunduğu verilere göre,
kapanan iş yeri sayısı 80 bini geçmiştir. TOBBun haziran
ayında açıkladığı verilere göre, kurulan şirket
sayısında ciddi bir azalma söz konusuyken, kapanan şirket
sayısında yüzde 16lık bir artış göze
çarpmaktadır. Başka türlü ifade edersek, yakın zamanda
yayınlanan bir rapora göre her gün 38 şirket
kapatılmaktadır yani kapanmaktadır.
Dolayısıyla, krizi
tartışırken evine ekmek götüremediği için intihar eden,
yoksulluğun yaşattığı yoksunluktan ötürü saç kurutma
makinesiyle çocuklarını ısıtmaya çalışan anneleri
de bu sorunların merkezine oturtmak durumundayız. Açlıktan
hayatını kaybeden çocukları, tartışmasız, bu
ekonomik krizin merkezine oturtmakta şu an için bir şey
yapamıyorsak bile önümüzdeki süreçte bunların bir daha
yaşanmaması konusunda siyasalar üretmek zorundayız.
Bu ekonomik darboğazın sebep olduğu
işçi intiharları ise altının çizilmesi gereken bir konudur.
Burada size şu tabloyu göstereceğim, 2013ten 2017ye kadar işçi
intiharlarını gösteriyor ve işçilerin intiharında çok ciddi
bir şekilde artış gözüküyor çünkü yaşadıkları sıkıntılar
ve çocuklarına aş götürememeleri bunları bu yola sevk ediyor.
Çocuk işçilikte yakaladığı yüksek sayılarla utanç
listesine giren memleketimiz, maalesef, işçi intiharlarıyla da bu
utanç sıralamasında yerini almaktadır. Henüz bu konuda 2018e
dair veriler netleşmemiş durumdadır fakat tarihsel örneklerden
bildiğimiz kadarıyla, bu kriz ve bu krize dayalı olarak da
işçilerin ve işsizlerin intiharları da çoğalacak gibi
gözükmektedir. Enflasyonla topyekûn mücadele adı altında esnaflar
da birtakım mecburiyetlere zorlanmakta. Bunların bunu reddetmesi
durumunda da hem ekonomik olarak hem toplumsal yaşam alanlarında
tehditlerle karşı karşıya kaldıklarını
hepimiz bu toplum içerisinde yaşayan insanlar olarak biliyoruz. Oysa bu
arada ne oluyor? Bu işçi intiharları, insanların
yaşadığı bu sıkıntılara rağmen
diğer taraftan bir bakıyorsunuz, Diyanet İşleri
Başkanlığının bütçesi yüzde 34,5luk rekor
artışla 7,7 milyar liradan 10,5 milyar liraya
çıkarılıyor. Yine İçişleri
Bakanlığının 2019 yılında güvenlikçi politikalar
ışığında savaş ekonomisine
ayırdığı tutar 140 milyar liradan, üç yıl öncesine
göre ayrılan rakamın yüzde 200 daha fazlasına tekabül ediyor.
Burada böyle bir artış söz konusuyken sosyal güvenlik ve sosyal
yardımlara ayrılan tutarlarda da 10 milyar liralık bir
kısıtlamaya gidiliyor.
Bütün bu veriler bize aslında, bir taraftan
Diyanet İşleri Başkanlığı gibi yani inancı,
dini, herkesin tartıştığı ve bugün Diyanet
İşleri Başkanlığının temsil ettiği din
anlayışının toplum tarafından da
tartışıldığı bir yerde, özellikle Diyanet
İşleri Başkanının son ziyaretlerinin herkes
tarafından tartışıldığı bir yerde Diyanet
İşleri Başkanlığının hem bütçesi hem de
personel istihdamı artırılıyor. Bunlarla da birlikte
enflasyonla topyekûn mücadele de mümkün gözükmüyor.
Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifini
sunan AK PARTİ milletvekilleri herkesin aday olmasının yani
siyaset yapmasının önünün açılmasının demokratik bir
gerek olduğunu söylüyorlar. Bu kanunla siyasette başarısız
olanlara yani seçim kaybedenlere bir şekliyle ödül veriliyor ve
onların tekrar görevlerine geri dönmesi sağlanıyor. Ya, peki,
siyaseten başarılı olanlar, siyasi alanları sizlere dar
edenler? İşte, bugün açıklanan Sayın Selahattin
Demirtaş kararında olduğu gibi hiçbir hukuki dayanağı
olmadan çok rahatlıkla içeride tutulabiliyorlar yani o zaman sizin
demokrasi anlayışınızın bundan ibaret olduğunu da
çok net görebiliyoruz.
Yine, başka bir örnek, AKP Şanlıurfa
milletvekili aday adayıydı, şimdi MHP Siverek Belediye
başkan adayıymış bir kasaba politikacısı. Herkesi
tehdit ediyor ve diyor ki rakiplerine: Elleriyle mezar kazmaya
başlasınlar, hiçbir rakip partinin arabası bu ilçede, buralarda
dolaşamaz. Tabii, siz Suruçtaki katliamın, orada katledilen
insanların hesabını sormazsanız, hastaneye girilip
insanların hasta yataklarında kurşunlandığı bir
katliamın hesabını sormazsanız bu tür kasaba
politikacıları da çıkar, kendileri dışındaki tüm
siyasi partileri böyle kolaylıkla tehdit eder ve sizin
savcılarınız da bunu böyle seyrederler.
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Kendi ailesi için söyledi
onu.
ALİ KENANOĞLU (Devamla) Sayın
Selahattin Demirtaşla ilgili bugün verilen AİHM kararı çok
nettir ve bu karar uygulanmak zorundadır. Türkiye'nin Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesiyle, Avrupa Birliğiyle ve Avrupa Konseyiyle
sözleşmesi çok açıktır, Türkiye Anayasasının
90ıncı maddesi de bunu bağlamaktadır ve iç hukuk ile
dış hukukun uyuşmadığı yerlerde AİHM
kararları geçerlidir ve uygulanması zorunluluğu vardır;
dolayısıyla bu kararın da uygulanması zorunludur, sadece
Demirtaşla ilgili değil, başta Leyla Güven olmak üzere bütün
milletvekili arkadaşlarımız için de uygulanmak zorundadır.
Sevgili arkadaşlar, AKPnin antidemokratik
uygulamaları sadece bu kesimi, bizleri hedef almıyor, diğer
taraftan da mensubu olduğum biz Alevi toplumunu da hedef alıyor.
Geçtiğimiz günlerde bir televizyon kanalında bizim Avrupa Alevi
hareketi, Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu hedef alındı ve
bunların Alman devletiyle iş birliği yaptığı,
Türkiyeyi bölmeye yönelik faaliyetler yürüttüğü ve bunların Alisiz
Aleviliği yaymaya çalıştığı üzerinden bir hedef
alma söz konusu oldu. Bu sadece televizyonda konuşan Genelkurmay Eski
İstihbarat Başkanının sözleri değildir, aynı
zamanda Tayyip Erdoğan da 2015 yılında bizim 25inci Dönem
Milletvekilimiz Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu Genel Başkanı
Turgut Öker için de aynı şeyleri ifade etmişti. Ve Hüseyin Mat,
Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu mevcut Başkanıyla bugün
görüştüm, kendisinin söylediği şudur: Biz bu iddiada
bulunanları istedikleri her ortamda tartışmaya davet ediyoruz,
istedikleri televizyon kanalında ya da istedikleri mecrada. Bu hamle
tamamen Alevilerin içine yönelik oynama hareketidir. Avrupadaki Aleviler orada
darıyla demiyle, sazıyla sözüyle, divanıyla inancıyla,
itikadıyla, yoluyla, erkânıyla inançlarını yürütmektedirler
ve inançlarını yürütürken de Almanya hükûmetinin, diğer Avrupa
ülkelerinin tüm inançlara sağladıkları imkânları aynı
eşit koşullarda kullanmaktadırlar. Buradakilerin, sizlerin esas
zoruna giden, Alevilere verilmeyen buradaki hakların orada verilmiş
olması ve orada Alevi toplumunun eşit bir şekilde
inancını, ibadetini yerine getiriyor olmasıdır. Çünkü, bu
topraklarda siz, Alevileri kendi inançsal çerçevenizde bir yere oturtmaya
çalıştınız, bir tanım biçtiniz, o tanım
oturmadı ve bunun itirafını 2007 yılında Diyanet
İşlerinden sorumlu Başkanı Sait Yazıcıoğlu
ifade etti. Dedi ki: Biz Alevilere bir tanım biçtik, bir tanım
yaptık ama bu maalesef olmadı. dedi. Çünkü sizin istediğiniz
tanım kendi Alinizi ve Aleviliğinizi yaratmaktı, bu da Alevi
gerçekliğine uygun düşmüyordu. Oradan kaynaklı olarak, dernekler
kurdurdunuz, Fetullah Gülen cemaatiyle birlikte dernekler kurdurdunuz ve bu
derneklere karşı çıkan bizlere de dediniz ki: Siz Alisiz
Alevisiniz. Ondan sonra bu dernekleri 15 Temmuzdan sonra
kapattınız. 15 tane Alevi derneği 15 Temmuzdan sonra
kapatıldı. Sebebi neydi? Sebebi, bunların FETÖcü
olmalarıydı yani -bizim dediğimiz gibi- bunların
aslında Alevilikle bir alakaları olmamalarıydı. O yüzden
bizi o gün onlarla yan yana Alisiz Alevilikle suçlayanlar bugün de Avrupada
yaşayan ve inançlarını, ibadetlerini özgürce yaşayan Avrupa
Alevi toplumunu da aynı şekilde suçluyorlar. Ne ilginçtir ki
kapattıkları Alevi derneklerine yani FETÖcü Alevi derneklerine de
aynı suçlamayı yaptılar, dediler ki: Onlar Türkiyede Alisiz
Alevilik yaratmak istiyordu, bu yüzden kapatıldı.
Sevgili dostlar, sayın milletvekilleri; netice
itibarıyla, biz laikliğin gerçek anlamda uygulanmasını,
Türkiyedeki bütün inançların özgür bir şekilde
yaşamasını talep ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili.
ALİ KENANOĞLU (Devamla)
Dolayısıyla Avrupa Alevi hareketini ya da Alevi temsiliyetinde yer
alan kurumlarımızı hiçbir şekilde ötekileştirmek
kimsenin faydasına değildir. Bunlar Avrupada özgürce inançlarını,
ibadetlerini yaşarken biz kendi vatanımızda, kendi
topraklarımızda bu inancımızı özgürce
yaşayamazken, ibadethanelerimiz, cemevlerimiz ibadethane sayılmazken
bunların kabul edildiği, sayıldığı yerlerde bu
tür suçlamaları yapmak buradaki Alevi toplumunu da yok saymanın
başka bir yönüdür, kriminalize etme çalışmasının
başka bir boyutudur, bundan vazgeçilmesi gerekiyor.
Son olarak şunu söylüyoruz ki: Aleviler
vardır, Alevilik haktır.
Eyvallah. (HDP sıralarından
alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Sayın Akçay, buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, biraz
evvel kürsüde konuşan sayın konuşmacı partimizin
adını da zikretmek suretiyle, Milliyetçi Hareket Partisinin Urfa
Siverek Belediye Başkan adayı hakkında adayıymış,
kasaba politikacısı. vesaire diyerek birtakım konuşmalar
yapmıştır. Bu, açık bir sataşmadır ve bu
sataşmaya yönelik olarak cevap hakkımızı Grubumuz
adına Şanlıurfa Milletvekilimiz Sayın İbrahim Özyavuz
kullanacaktır.
BAŞKAN Buyurun.
X.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
5.-
Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Özyavuzun, İstanbul
Milletvekili Ali Kenanoğlunun 14 sıra sayılı Kanun
Teklifinin tümü üzerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşmasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
İBRAHİM ÖZYAVUZ (Şanlıurfa)
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; az önce, hatip
konuşmasında Şanlıurfanın Siverek ilçesiyle ilgili,
orada Milliyetçi Hareket Partisinden aday olan, yıllarca bölücü terör
örgütüyle mücadele etmiş bir ailenin ferdi olan Sayın Fatih Bucakla
ilgili bir sataşmada bulundu. Dolayısıyla, bizim partimizi de
hedef aldı; onun için cevap vermek üzere huzurunuzdayım.
Bölgede on beş sene belediye
başkanlığı yapan bir siyasetçiyim. Bucak ailesinin ne
mücadelelerle Siverekte siyaset yaptığını çok iyi
biliyorum. Dolayısıyla, bölgede siyaset yapan birisi olarak PKK terör
örgütü tarafından defalarca tehdit edilmiş bir siyasetçiyim. 2015
yılında Milliyetçi Hareket Partisi Merkez Yönetim Kurulu
üyeliğine seçildiğimde tehditler alarak Şanlıurfa
Yenişehirde arabam bombalandı. Yine, orada Milliyetçi Hareket
Partisi çatısı altında siyaset yapanların sürekli tehdit
edildiğini biliyorum. Fakat burada önemli olan,
Şanlıurfanın ilk bayan milletvekilini de çıkaran ve
geçmişte il olan Siverekin ve Siverek halkının da küçümsenerek
bir kasaba olarak bahsedilmesi. Dolayısıyla hatibi
kınıyorum. Siverek geçmişten bugüne Türkiye Cumhuriyeti
Devletinin gerçekten yanında yer alan yiğit insanların
diyarıdır. Siverek Karacadağ bölgesi yaşayanları
Türkmendir. Şanlıurfa kenti bir Türkmen kentidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın sayın
milletvekili.
İBRAHİM ÖZYAVUZ (Devamla)
Dolayısıyla hatibin buradan yaptığı bu
yanlış ve aşağılayıcı
konuşmasını reddediyorum, kendisini de buradan
kınıyorum. Çünkü Fatih Bucak kendisine yapılan tehditlere
karşı orada Ben buraya siyaset yapmaya değil, ölmeye
geliyorum. terimini kullandı. Doğru yerde ve isabetli olarak
kullanmıştır.
Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
ALİ KENANOĞLU (İstanbul)
Trumpı da tehdit etti arkadaşlar.
İBRAHİM ÖZYAVUZ (Şanlıurfa)
Siz Trumpı mı savunuyorsunuz burada?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın milletvekili sizinle ilgili
ne söyledi Grup Başkan Vekili?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Benimle ilgili yani
BAŞKAN Hayır, grubunuzla ilgili
Siz söz
mü istiyorsunuz?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Evet.
Hatibimizin konuşmasını kendi
içeriğinden çıkararak aslında ifade etti.
BAŞKAN Buyurun.
VII.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
42.-
Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, Şanlıurfa
Milletvekili İbrahim Özyavuzun sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) - Sataşmadan değil sadece yerimden
Aslında bu söz
konusu kişinin sözleri çünkü benim de dikkatimi çekmişti geçen gün.
Ben onu Genel Kurulun takdirine sunmak için kendi sözlerini okuyorum: Ben
oraya seçime gelmiyorum, ölmeye geliyorum. İki, bir daha Bucakın
içinde bir tane başka levhalı araba görürsem kendileri bilir,
şimdiden elleriyle mezar kazmaya başlasınlar. Gelir gelmez de
ilk Karacadağa gidiyorum. Bakalım el mi yaman bey mi yaman, hodri
meydan. Bir yalancı olacaksın, mıymıntı sünepe
olacaksın, iki artistlik yapacaksın biz bunu yemeyiz. Biz
çatlamış topraklara çatlamış ayaklarıyla basan bir
insanız, biz seçime de gelmiyoruz, bunu bil, ben ölmeye geliyorum,
babayiğit olan çıksın karşıma." Genel Kurulun
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İBRAHİM ÖZYAVUZ (Şanlıurfa)
Kendi ailesine söylüyor, size ne.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Akçay, buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Evet.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Tamamlayabilir miyim Sayın Başkan?
BAŞKAN Bitmedi mi?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara)
Hayır, bitmedi.
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Şimdi, kendisi o tarafından tehdit edilmiş, bu
tarafından tehdit edilmiş, bu farklı bir şey, bu
yanlış olabilir eğer kendisine karşı böyle bir
şey yapılmışsa ama bu üslup da bir siyaset üslubu
değil yani ifade edilmek istenen budur.
Kasaba denerek de aslında
aşağılamak için değil gerçekten bir kasaba olduğu için
ifade edilmiştir.
İBRAHİM ÖZYAVUZ (Şanlıurfa)
Peki, PKKya, PYDye sırtımızı dayadık. üslubu siyaset
üslubu mudur?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Ben gayet düzgün bir üslupla konuşuyorum, oradan cevapla
İBRAHİM ÖZYAVUZ (Şanlıurfa)
PKKya, PYDye sırtımızı dayadık. söylemi doğru
bir üslup mudur?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Şimdi bundan bahsetmiyoruz, ben bu kişinin üslubundan
bahsediyorum, tamam mı?
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Biz de
öbüründen bahsediyoruz.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Ben teşekkür ederim.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Akçay.
43.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Ankara Milletvekili Filiz
Kerestecioğlu Demirin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Şimdi, bunu bu
şekilde kürsüde dile getirmenin son derece talihsiz bir yaklaşım
olduğunu ifade etmek isterim ve bu kürsünün bu tür
tartışmaların dile getirileceği bir yer
olmadığını, bunu tavsiye etmediğimizi ifade etmek
isterim. Tekraren söylüyorum: Milliyetçi Hareket Partisi Siverek belediye
başkan adayı Sayın Fatih Bucakın kendisine yönelik
ağır tehditlere karşı bir refleks, bir tepki ifadesidir ve
geçmişte aile olarak yaşadıkları ve maruz
kaldıkları acılar ve saldırılar hâlen
hafızalarımızda tazedir.
Ayrıca, sayın konuşmacının
mensup olduğu siyasi cenahın geçen dönemden bir milletvekilinin PKK sizi
tükürüğüyle boğar. ifadelerini de ve ayrıca bir
başkasının da PKK ve PYDye sırtımızı
dayadık. gibi ve benzeri devam edilebilecek ifadelerini de doğrusu
burada hatırlatmak istemezdim.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Onlar cezaevinde yatıyorlar, bu da yatacak mı acaba?
XI.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Isparta Milletvekili Recep Özel ve 2 Milletvekilinin Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1287) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 14)
(Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Tacettin Bayır, İzmir Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TACETTİN BAYIR (İzmir)
Değerli Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; AK
PARTİnin alelacele getirdiği Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
ile Odalar ve Borsalar Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi görüşmeleri için Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz almış bulunmaktayım.
Bilindiği üzere, AK PARTİ tarafından
Komisyona sunularak seçimde aday olup kazanamayan oda ve borsa
başkanlarının eski görevlerine dönebileceği bu teklif,
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonundan
geçti. Üstüne de geldiğinde sadece TOBBu ilgilendiren bu maddeye Türkiye
Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu da eklenerek geçti Komisyonumuzdan.
Sayısı 20yi bulan tüm kamu kurum niteliğindeki meslek
kuruluşlarından sadece 2 tanesi, sırf iktidar kanadından
birisinin istemesi sebebiyle, söz konusu kurumların görüşü dahi
alınmadan Komisyona gelebiliyor ve Mecliste biz bu teklifi
konuşabiliyoruz. AKPnin yerel seçimlere yönelik bu hamlesini kim,
nasıl düşündü, orasını bilmem ama konuyla ilgili kurumun ve
kurumların görüşünü almadığı çok açıkça
görülmektedir.
Öyle ki, Oda, borsa, birlik
başkanlığı görevimiz ile siyaset arasındaki ayrım
kesin bir çizgiyle belirlenmiş durumda. Bu çizgi bir defa delinirse temsil
ettiğimiz kurumlara günlük siyasetin nüfuz etmesi söz konusu olur ki
bundan en fazla bizlere bu görevleri emanet eden üretici, tüccar ve
sanayicilerimiz zarar görür. Bu camiada görev üstlenmek ve siyasette yer almak
arasındaki kesin çizgi aynen korunmalıdır. demeci Türkiye
Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Sayın Rifat
Hisarcıklıoğluna aittir. Yani Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği Başkanı -özerk alanına müdahale olarak tanımladığı
bu teklifle- Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği iç
yapısının bu yasadan zarar göreceğini ifade etmekte ve
düşünmektedir. Kaldı ki iktidarınız süresince birlikte
yürüdüğünüz bir kurum Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ama sizin
gibi düşünmüyor. Adrese teslim ihaleleri gördük, on altı
yıldır yaşadık ama şimdi de adrese teslim
kanunları yaşıyoruz. Bakalım daha neler göreceğiz.
Değerli Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; yukarıdan bir talimatla önümüze konan bu tek maddenin
yasalaşmasının ardından yaşanması muhtemel
tehlikelere karşı iktidarı uyarıyoruz. Konu temelde özerk olması
gereken kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının
Anayasadan aldıkları yetki ve görevlerle birlikte
düşünülmelidir, seçme ve seçilme hakkı, hukuk devleti, seçme ve
seçilme hakkının eşitliği, kurumların içinde siyasetin
günlük çıkarlarının nüfuz etmemesi üzerinden
tartışılmalıdır. Bu yasa teklifiyle, iktidarın
kendine yakın kurumları yanına çekebileceği, söz konusu
kurumların tarafsızlığını ve bağımsızlığını
kaybedeceği bir sonuca gidilecektir. Bu yasa çıktığı takdirde,
kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları seçime girdiği
zaman, açıkça, siyasi partiler yarışını
izleyeceğiz.
Neden sadece Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
ve Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu? Madem bunu getireceksiniz
-Komisyonda da ifade ettim- sayısı 20yi bulan tüm kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşlarını da -görüşleri
alınarak- bu teklife dâhil edelim. Bakalım onlar istiyorlar mı
görüşlerinde?
Ben açıkçası kendim bir çalışma
yaptım sevgili arkadaşlar, bunu TOBB dâhil olmak üzere odaların
hiçbiri istemiyor. Sadece Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonunu
ayırıyorum, onlar belediye meclisine belli dernek
başkanlarının meclis üyesi olarak hizmet etmelerini öneriyorlar
ama onun dışındaki odaların tamamı bu yasaya
karşılar.
Yani sonuç itibarıyla, Ziraat Odaları
Birliğinin, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinin, Türkiye
Serbest Mali Müşavirler Odaları Birliğinin ve diğer 15
birliğin başı kel mi? Yani onlara niye böyle
davranıyorsunuz da bu ikisine farklı davranıyorsunuz? Kamu
kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları kendi kanunlarında
tanımlanmış organlarının göreve gelme, görevden
ayrılma süreçlerine dair kıstasların diğer bir kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşları için de geçerli olması
gerektiğine
Başkan ve yönetim kurulu üyelerinin görevden ayrılma,
istifa ve göreve geri gelme süreçlerinde herhangi bir
değişikliğin ilkesel olarak diğer kurumlara da
uygulanması gerekebilir; aksi hâlde, tam da bu teklifte olduğu üzere,
adrese teslim bir kanun maddesiyle karşı karşıya
kalırız.
Türkiye Odalar Birliği üzerinden getirilen bu
teklifin amacı, aday adayı olmayı düşünen başkan ve
yönetim kurulu üyelerinin siyasi ve idari koltuk garantilerini verebilmektir.
Peki, burada, başkanlıktan istifa etmeden buraya aday olan
arkadaşların bu kamu kurum ve kuruluşlarının
imkânlarını, parasını kullanabileceğini
düşünemiyor muyuz? Bu kanunda özünü rahatlıkla görebileceğimiz
gibi, Ahilikten bugüne dek meslek örgütlerini uzmanlık alanları
çerçevesinde bir araya getiren oda ve borsalar, birlikler her biri ayrı
kanunla yetkilendirilmiş, siyasi tartışmalardan
bağışık ve kamu otoritesinden özerk, siyasi parti
bağları olmamasına gayret gösterilen sivil toplum örgütlenme
biçimleridir. Anayasamızda ifadesini bulduğu üzere, kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşları üyelerinin seçimle
işbaşına getirdiği yönetimler yoluyla ayrı bir tüzel
kişiliğe sahiptir. Kimi alanlarda kamu gücü
ayrıcalıklarını kullanırlar fakat her durumda siyasi
partilerin asla arka bahçeleri olmazlar, olmamalıdırlar.
Hiçbir kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşu partizan kimliklerin gölgesinde yaşayamaz. Partili
kimliğini belli etmiş bir belediye başkanı ya da
milletvekili adayı, seçilememede ya da aday gösterilememe hâlinde bu
kurumların yönetim kademesinde sanki hiçbir adaylık süreci
yaşamamış gibi, ertesi gün makamına dönerek görevine
aynı tarafsızlıkla devam edemez diyerek bu konu hakkındaki
düşüncelerimi dile getiriyorum.
İş dünyasının Meclisten
beklentisi, Sanayi ve Ticaret Komisyonundan beklentisi bu kanun maddesi
değildir, asıl beklentiler farklıdır. Şimdi bir
bakalım iş dünyası bizden neler bekliyor: Bir ülkede ekonomik
düzenin sağlanması, üretimin artması, yoksulluğun
azalması, işsizliğin giderilmesi için ilk önce siyasi istikrarın
sağlanması gerekmektedir. Çiftçi alın terinin
karşılığını alamıyor, esnaf siftah
yapamıyor, sanayici, ihracatçı ona keza ve ne acı ki gençlerimiz
kendi geleceklerinin endişesiyle ne yapacaklarının, nasıl
hayat kuracaklarının korkusunu yaşıyorlar.
On altı yılda ülkemizin geldiği durum
göz önünde bulundurulduğunda ülkemiz ekonomisine duyulması gereken
güven, yerini güvensizliğe bırakmış durumda. On altı
yılda izlenen yanlış politikalarla ülkenin AKPye güveni
kalmamıştır. Adaletsizlik ülkenin dört bir yanını
kuşatmakla birlikte insanlar üzerindeki psikolojik baskı, özgürlüklerin
askıya alınması yatırımcıyı ürkütmekte,
ekonomideki istikrarsızlığa neden olmaktadır. Bu
bağlamda, halkın devleti yönetenlere olan güvensizliği her
kesime yansımaktadır. Bugün sanayicisinden üreticisine,
öğrencisinden işçisine, çiftçisinden gazetecisine, akademisyenine
kadar herkes gelecek kaygısı ve endişesi yaşamaktadır.
Anayasal özgürlüklerin kısıtlandığı bir ülkede
bırakın yatırım yapmayı, günü borçsuz harçsız kurtarmak,
evine ekmek götürebilmek için insanlar âdeta çaresizlik içinde
çırpınıyorlar.
Bugün, devlet yöneticileri saraylarda
yaşıyor, ultra lüks arabalara biniyor; özel uçaklarla seyahat ederken
ülkemizdeki gerçek işsizlik oranını TÜİK 10,4 olarak
açıklıyor. İş aramaktan bunalmış, vazgeçmiş
insanları da göz önüne aldığımızda işsizlik oranı
yüzde 16yı bulmuştur. İşsizlik sayısı 5,5
milyonu bulmuşsa eğer, ekonominin iyi gittiğini, adaletin var
olduğunu söylemek halkımızın aklıyla dalga geçmektir.
Ülkemizde on altı yıldır katlanarak
büyüyen sorunlardan biri de kayıt dışı ekonomidir. Bilindiği
üzere yeraltı ekonomisi, illegal ekonomi, kara ekonomi, resmî olmayan
ekonomi, gizli ekonomi, karaborsa ekonomisi benzer anlamlara gelen, devletten
gizlenen, kayda geçirilmeyen ve bu sebeple denetlenmeyen faaliyetlerdir.
Kayıt dışı ekonomiyi azaltmak kalkınabilmenin önde
gelen şartlarındandır. Faiz ve vergi oranlarının
yüksek olduğu ülkemizde, yapılan araştırmalar ekonomi
içindeki kayıt dışılık oranının yüzde 30 civarında
olduğunu göstermektedir. Dövizin bastırılması için kara
para trafiğinin önü açılmış, kaynağı belli
olmayan, nasıl kazanıldığı belirsiz paranın
dövizle ülkeye girişine çanak tutulmuştur. Dürüst, namuslu ticaret
erbabına ise baskı üzerine baskı kurulmuştur.
Kayıt dışı ekonomiyi ortaya
çıkaran sebeplere bakılınca kayıt dışı
ekonomi genellikle enflasyon sorunu yaşayan, haksız kazanç
sağlamaya müsait, gelir dağılımı bozuk, vergi
oranları yüksek, denetim yapıları zayıf olan ülkelerde
ortaya çıkar. Kayıt dışılık, gelir
dağılımı adaletsizliğine bağlı olarak da
artar. Türkiyedeki kayıt dışı istihdamı birkaç
nedenle açıklamak mümkün değildir. Ancak bir
sınıflandırmayla kayıt dışı istihdamın
nedenlerini açıklayacak olursak mali ve siyasi nedenlere bakmak
lazım. Mali nedenlere baktığınızda, kamu
harcamalarını gerçekleştirmek amacıyla alınan, devletin
önemli geliri olan vergi ile kayıt dışı ekonomi
arasında doğru orantılı bir ilişki vardır. Vergi
oranları arttıkça vergi mükellefleri daha az vergi ödemek için
kayıt dışılığa yöneleceklerdir. Vergi
oranları yükseldikçe hükûmetler bu durumu iyileştirmek amacıyla
muafiyet ve istisnaları artıracaklardır fakat bu sefer de vergi
adaletsizliği ortaya çıkacaktır. Mükellef daha fazla vergi
ödediği hissine kapılıp vergi kaçırma eyleminde bulunacak
ve kayıt dışı ekonomi de büyüyecektir. Vergi
kaçakçılığını önlemek, vergi denetiminin
sağlıklı bir şekilde olmasına, vergi sisteminin basit
olmasına ve mükellefler arasında vergi adaletine
bağlıdır. Bu şekilde de kayıt dışı
oranı küçülebilir. Devamlı vergi affı çıkararak namuslu,
vergisini zamanında ödeyen adam ile Nasılsa bir af çıkar.
deyip de vergisini ödemeyen tüccar, esnaf aynı kategoriye
konulmamalıdırlar.
Siyasi nedenlerine baktığımız
zaman, kayıt dışı ekonomi sebepleri arasında siyasi
nedenin en büyük sorumlusu siyasi liderlerin
davranışlarıdır. Siyasi liderler çıkarlarına göre
hareket ederek mesela, oy alma için bazı kesimleri verginin
dışında tutarak vergi yükünü diğer kesime yani oy
alamayacağı mükelleflere atfedip bu mükelleflerin
haksızlığa uğramalarına sebep olmaktadır. Vergi
mükellefi de haksızlık karşısında vergi kaçırma
eğilimi içine girecektir. Sürekli vergi politikalarında
değişikliğe gidilmesiyle mükellefin güveni zedelenmektedir çünkü
vergi kanunu değiştirilmesiyle birlikte vergi yükü bir taraftan alınıp
diğer tarafa yüklenilmiştir. Yine siyasi liderler, seçim
zamanlarında gerçekleştirmiş oldukları vergi aflarıyla
da kayıt dışı ekonominin boyutunu
artırmaktadırlar. Mükellefler, sık tekrarlanan vergi afları
karşısında vergi ödemek istememektedirler.
Ve firmalar arası rekabet ve artan maliyetler:
Ülkede yaşanan krizden dolayı rekabet gücü önem kazanmış,
firmalar rekabet gücünü artırmak için maliyetlerini düşürme yoluna
gitmişlerdir. Bu yönde de kayıt dışı ekonomiye ve onun
bir yansıması olan kayıt dışı istihdama
yönelmişlerdir. Enflasyon gibi ekonomik değişmeler, gelir
dağılımının adaletsiz olması, işsizlik gibi
darboğazlar kayıt dışı istihdamı tetikleyen
nedenlerdir. İşsizliğin fazla olması ve yoksulluk, kayıt
dışı istihdamın büyümesine neden olan ekonomik problemlerin
başında gelmektedir. İşsizliğin yüksek olduğu
ülkemizde bireyler kayıtlı iş bulmakta zorluk çekmeleri yüzünden
kayıt dışı işlere yönelmeyi tercih etmektedirler.
Sanayi açısından baktığımızda ülkemizde küçük ve
orta işletmeler ekonomik değişmelerden daha hızlı
etkileniyorlar. Bu darboğazı atlatabilmek için kayıt
dışı istihdama yöneliyorlar, Suriyeli işçiler gibi. Bu
bağlamda büyük ölçekli işletmeler vergi indiriminden,
teşviklerden ve benzerinden yararlanırken küçük çaplı
işletmelerin genel ekonomi içerisindeki payı düşük
olduğundan, ay sonunda bırakın kazanmayı borçları
çoğaldığından, ayakta durmakta zorlandıklarından,
üstüne üstlük vergi indirimlerinden ve teşviklerinden yeterince
yararlanamadıklarından dolayı kayıt dışı
istihdama yöneliyorlar.
Değerli arkadaşlarım, bu konuda
kayıt dışı istihdamda haksız rekabette emeklilerin
konumu ne oluyor? Emekli aylıklarının seviyesinin düşük
olması nedeniyle geçim sıkıntısı çeken emeklilerimiz
ve yaşam standardını biraz olsun yükseltebilmek, daha fazla
gelir elde etmek amacıyla birden fazla işte çalışan
bireyler, ikinci çalıştıkları işlerde kayıt
dışı çalışmayı tercih ediyorlar.
Ve kara para, yasa dışı fonlar: Gerek
kamu açıklarının finansmanında gerekse kalkınma için
ihtiyaç duyulan fonların temininde sorun yaşandığından
ve nereden geldiğine bakmaksızın kara para olarak
tanımlanan yasa dışı fonlar da dâhil olmak üzere ülkemize
her türlü kaynak girişine izin veriliyor. Başta uyuşturucu
ticareti ve silah kaçakçılığı olmak üzere yasa dışı
faaliyetler oluşuyor.
Bakın, 2002-2015 yılları
arasında ülkemize yaklaşık 40 milyar dolar kaynağı
belirsiz para girerken sadece 2015 yılında kaynağı belirsiz
döviz girişleri 9,3 milyara ulaşmıştır. 2016
yılında ise kaynağı belirsiz döviz girişleri 1 milyar
69 milyon dolara yükselmiştir, akıl alır bir rakam
değildir. Ve 2017 yılında ise şu an itibarıyla 7
milyar 59 milyon dolar da kayıt dışı Türkiyeye giren döviz
vardır. Buna rağmen döviz rezervlerimizde rekor bir azalış
olmaktadır. Bu, cari açığın normal yollardan finanse
edilemediğinin göstergesidir. Finansman olmayınca cari açık
azalıyor ama büyüme çakılıyor. Bu rakamlar ülkemizin ciddi bir
kayıt dışılık ve kara para sorunuyla karşı
karşıya olduğunu göstermektedir.
Tüm bu olumsuzlukların ortadan
kaldırılması köklü ekonomik ve politik reformlarla mümkün
olabileceğinden, ülkemizdeki kayıt dışı ekonominin
kayıt altına alınmasıyla fon girişlerinin kontrolünün
sağlanması konusunda kapsamlı bir çalışma
yapılmalıdır.
Dolaylı vergiler çoğunlukla farkında
olmadan verdiğimiz, bazen pazarlıkla kaçınmaya
çalıştığımız vergi türleridir. Dolaylı
vergiler gelir düzeyinden bağımsız olarak herkes için eşit
oranda uygulanır. Bu nedenle, dolaylı vergilerin yüksek olması
toplumun geliri düşük kesimi için dezavantaj sayılmaktadır. Zengin
fakir ayrımı yapmadan, zorunlu tüketim maddelerini kapsayacak
şekilde artırılan katma değer vergisi, özel tüketim vergisi
benzeri dolaylı vergiler haksız ve adaletsiz bir uygulama olduğu
gibi adaletsiz vergi düzeninin de adıdır. Hükûmetlerin
yanlış politikaları sonucu oluşan bütçe
açığı bu olumsuz süreçte hiçbir katkısı olmayan, fakir
fukaranın yediği ekmekten, içtiği sudan, sofrasındaki
peynirden, zeytinden, giydiği ayakkabıdan alınan dolaylı
vergilerle kapatılmaktadır. Dolaylı vergilerin haksız bir
şekilde artırılması sadece emekliyi, dulu, yetimi,
işçiyi, köylüyü aç susuz bırakmıyor, aynı zamanda
kayıt dışı ekonomiyi, kayıt dışı
istihdamı da teşvik ediyor. Bu vergi politikası her yönüyle
ekonomiyi saydamlıktan uzaklaştırarak gerçek vergi ödemesi
gerekenlerin vergi kaçırmalarına yol açıyor. Dolaylı vergi
düşük gelirlilerin aleyhinedir. Dolaylı vergi, harçların ve
cezaların artırılması düşük gelir grupları
açısından sosyal adaletin bozulmasına neden olur. Dolaylı
vergileri artırmak yerine vergi tabanını genişleten,
kazançtan alınan sürdürülebilir adil vergi düzeni
sağlanmalıdır.
Dolayısıyla bu duruma gelen ülkemizde
şu anda insanlarımız bunalımda. Araştırmalara
göre her 4 kişiden 1i depresyondadır. İş kaybı, maddi
sıkıntılar, yoksulluk gibi ekonomik etkenlerde depresyonun
yaygınlaşmasına yol açmaktadır. Antidepresan ilaç
kullanımı artmış, Sağlık Bakanlığı
Türkiyede 2015de 8 milyon 179 bin kişinin antidepresan
aldığını açıklamıştır. İntiharlar
çoğalmıştır. Tüm bu ekonomik ve toplumsal çöküntünün
nedenleri, temel ve etik değerleri hiçe sayan, kendi çıkarları
doğrultusunda hareket eden on altı yıldır Hükûmetin
uyguladığı zihniyettir. Yani adaletsizlik sadece eğitimde, sadece
mahkemede, sadece yaşamda, sadece seçimde, sadece inançta, geçimde,
devlette, medyada değil, ekonomide de had safhadadır.
Bugün hepimizin bildiği gibi Dünya Çocuk
Hakları Günü. Temennim ve dileğim odur ki tüm dünyada yaşayan
çocukların yatağa aç girmediği, oyun oynarken
başlarına bombaların düşmediği, barış ve
kardeşlik türküleri söyleyen çocukların Dünya Çocuk Hakları Günü
kutlu olsun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Vekil.
Şahıslar adına İbrahim
Kaboğlu, İstanbul
(CHP sıralarından alkışlar)
On dakika
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, Divan, değerli milletvekilleri; öncelikle Edirne
Milletvekili Erdin Bircanın aramızdan ayrılışı
nedeniyle, başta ailesine ve camiamıza
başsağlığı diliyor ve nur içinde yatsın diyorum.
İkinci olarak, Çocuk Hakları
Sözleşmesinin yıl dönümü vesilesiyle 22 milyon çocuğun bu
sözleşmeden yararlandığını dikkate alarak birkaç
cümleyle bu konuya değinmek istiyorum.
Çocuk Hakları Sözleşmesi, bilindiği
gibi, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin esin
kaynağını oluşturduğu bir sözleşmedir ve
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin de 70inci yılını
bu yıl kutlayacağız.
Bu bakımdan, Çocuk Hakları Sözleşmesi
ülkemiz açısından özellikle son derece önemlidir. Sadece 22 milyon
çocuğumuzun olması nedeniyle değil, aynı zamanda
çocukların çocuk hakları yanı sıra insan
haklarının da öznesini oluşturmalarından kaynaklanıyor
çünkü bugün burada konuştuğumuz, gün boyu Plan ve Bütçe Komisyonunda
Adalet Bakanlığı bütçesi vesilesiyle konuştuğumuz
insan hakları ihlalleri aslında çocuk hakları ihlalleridir.
Nereden nereye çocuk hakları ihlalleridir? Çünkü gece yarısı
birilerinin evine kolluk gücü baskın yaptığı zaman,
sabahın köründe baskın yaptığı zaman, o evde
yaşayan çocuklar ömürleri boyunca unutamayacakları travmaya
uğrarlar; bu, son yıllarda, son on yıldır Türkiyede
sıkça olduğu gibi. Sadece 19uncu maddenin ihlali değil, 49uncu
maddeyi, çalışma hakkını ihlal ettiğiniz zaman yine
çocuklar zarar görür. Sadece bu değil, 70inci madde -görevin
gerektirdiği niteliğin arandığı madde, kamu
hizmetlerine girme- ihlal edildiği zaman yine çocuk hakkı ihlal
edilir.
Bu vesileyle bir hususu özellikle insan hakları
kazanımları açısından önem arz ettiği için belirtmek
istiyorum. Bizim fakültelerimizden, hukuk fakültelerinden 1incilikle mezun
olan öğrencilerimiz hâkim ve savcılığa atanmadıkları
zaman Ne oldu? diyordum, soruyordum; pırıl pırıl çocuklar
Hocam, cemaat referansı alamadığımız için
olmadı. diyorlardı. Peki, referans kimden geliyor?
dediğimizde Referans için en azından bir milletvekilinin onay
vermesi gerekiyor. biçiminde yanıtlarla
karşılaşıyorduk. Dolayısıyla, MHPnin de çok önemsediği
bu siyasi ayak konusu bu vesileyle mutlaka değinilmesi gereken, gündeme
getirilmesi gereken bir husustur.
Şimdi, bugün çok
tartışıldı, Avrupa Sözleşmesinin de 70inci yıl
dönümü. Kimin eseridir Avrupa Sözleşmesi? Aslında Türkiye yetmiş
yıl önce Cumhuriyet Halk Partisinin öncülüğünde Avrupa Konseyinin
kuruluşuna katkıda bulunmuş ama Demokrat Partiden tutun AK
PARTİye kadar bütün partilerin, hatta askerî yönetimin bile 1980li
yıllarda sahiplendiği, bu bakımdan partiler ötesi bir
kazanımdır Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin
kazanımları. O nedenle, parti ayrımı gözetmeden bunu
sahiplenmek durumundayız. Bu bakımdan, Avrupa Mahkemesi
kararlarının hepimiz için bağlayıcı olduğunu bir
kez daha vurgulamak isterim.
Şimdi, bu metne gelince, önümüzdeki metne gelince,
biraz önce dillendirilen ve çerçeve konuşmaları yapılan metin,
aslında bugüne kadar tanık olduğumuz, benim ilkin bir tür
anayasasızlaştırma süreci dediğim, daha sonra
başarısız darbe girişimi ve onun sonunda ilan edilen OHAL
sürecinde olmaması gerektiği hâlde değiştirilen
Anayasanın uygulanmasında ortaya çıkan sorunlar, bir
Bunu
komisyonlarda görüyoruz bütçe görüşmesi vesilesiyle, Anayasaya
aykırı maddeler o zaman ortaya çıkıyor; mesela Anayasa 127
İçişleri Bakanlığının vesayeti ama mahallî idarelerin
Çevre Bakanlığına bağlanması gibi. Her komisyon
sırasında bunu görüyoruz ama bir başka gördüğümüz husus var
ki o da bu 6771 sayılı Kanuna göre, ona aykırı
yapılan düzenlemelere bile uyulmadan politika yürütülmesi,
komisyonların çalıştırılması; mesela
Cumhurbaşkanlığına bağlı olan kurumların
başkan vekilleri komisyonlara gelmiyorlar, Anayasaya tamamen
aykırı bir durum.
Şimdi, bu düzenlemeye gelince, herhâlde geçen
hafta konuştuk burada, sağlık hizmetleriyle ilgili 5inci
maddedeki Bir yasa maddesi nasıl yazılmaz? sorusuna verilebilecek
yanıt benzeri bir düzenleme söz konusu burada. Bir düzenleme nasıl
yapılmaz, bir yasal düzenleme nasıl yapılmaz? sorusu hemen
karşımıza çıkıyor çünkü sıkça belirtildiği
gibi Anayasa madde 10 belirtildi, Anayasa madde 135 var, o belirtildi fakat
belirtilmeyen diğerleri söz konusu. 67 son bu belirtilmeli ama
belirtilmeyen bir başka husus var ki bu da Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesine Ek 1 No.lu Protokolün 3üncü maddesi.
Şimdi, bu açılardan
baktığımız zaman, gerçekten bu düzenlemenin iç
çelişkileri bir yana, Anayasaya, Anayasanın 10uncu maddesine,
Anayasanın 135inci maddesine, 67nci maddesine ve Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesine aykırı olduğunu görmekteyiz ama
hemen ekleyelim, özellikle seçim istikrarı, seçim güvenliği
açısından bakıldığı zaman Anayasa madde 2ye,
hukuk devleti ilkesine aykırı olduğunu söylemek
durumundayız.
Şimdi, Anayasa madde 135e aykırı
çünkü Anayasa madde 135, bilindiği gibi, kamu kurumu niteliğindeki
meslek kuruluşlarını özerk kurumlar olarak düzenlemektedir ve
siyaset ötesi, siyaset dışı kurumlar olarak düzenlemektedir. Bu
nedenle Siyasi partiler aday gösteremezler. diyor. Buradaki sorun, ya
135inci maddeyi değiştirmemiz gerekir, bu şekilde Kamu kurumu
niteliğinde meslek kuruluşlarını, özerk yapıda meslek
kuruluşlarını tanımıyoruz. dememiz lazım ya da
Anayasanın 135inci maddesi yürürlükte olduğu sürece böyle bir
düzenlemeye gitmememiz gerekir.
RECEP ÖZEL (Isparta) Hocam, TOBB seçimi
yapmıyoruz ki. TOBBa aday siyasi partiler göstermez, kabul.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Hayır, ama siz parti
Aday gösteriliyor ve tekrar kendi makamına
dönüyor. Yani, Sayın Vekilim, buradaki amaç, kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşlarını elden geldiğince
siyasal kavganın, siyasal çatışmanın dışında
tutmak. O açıdan baktığımız zaman
İSMET YILMAZ (Sivas) Hocam, siyaset kötü bir
şey değil.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Hayır, siyasetin
İSMET YILMAZ (Sivas) Eğer siyaseti
kötülersek bizim burada varlığımızı...
MAHMUT TANAL (İstanbul) Hocam, siz konunuzu
anlatın. Bilerek sizi oraya getiriyorlar, oyuna gelmeyin.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
iyi veya kötü olması açısından değil, buradaki sorun
OYA ERONAT (Diyarbakır) Niye ya, dinliyoruz;
güzel güzel dinliyoruz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Hocam, siz konunuzu
anlatın, bilerek size soru soruyorlar.
BAŞKAN Evet evet Hocam. Siz Meclise hitap
edin Sayın Hocam.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) Sol
tarafımın da Meclis olduğunu varsayıyorum Sayın
Başkan. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Tüm Meclise, herkese
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) O
bakımdan, herkese hitap ediyorum ben. Ben herkesi dinliyorum, hiç kimsenin
sözünü kesmiyorum ve herkesin beni dinlemesini ve Sayın Başkan, ek
süre talep ediyorum bu nedenle.
Evet, burada, değerli vekiller, madde
açık. Maddenin (1)inci fıkrasını okumuyorum. (3)üncü
fıkrası Bu meslek kuruluşları ve üst kuruluşları
organlarının seçimlerine siyasi partiler aday gösteremezler. diyor.
Dolayısıyla, bunun amacı, önceki fıkraların amacı
doğrultusunda uygulanmasını sağlamaktır.
Tabii ki bunun ötesinde, burada bir başka
düzenleme vardır ki hani Anayasanın bu düzenleme tarzı -ona
girmiyorum- Anayasanın eşitlik ilkesine açıkça
aykırıdır çünkü eğer 135inci maddeyi bir engel olarak
kabul etmediğimiz varsayımında bile -ki bence engeldir- o zaman
bütün kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarını buraya
koyacaksınız. Onu koymadığınız sürece
Anayasanın 10uncu maddesine açıkça aykırılık
teşkil etmektedir. Ama bu maddenin içinde bile başkan ile yönetim
kurulu üyesi birbirinden ayrılmaktadır. Başkan geri dönecektir
fakat yönetim kurulu üyesi yedeğiyle tamamlanacaktır. Oysa yönetim
kurulu üyesi de seçimle gelen bir yöneticidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Sayın Başkanım
BAŞKAN Tabii, tabii, toparlayın
Sayın Kaboğlu.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Dolayısıyla eğer siz seçimleri itibarlı hâle getirmek
istiyorsanız, o zaman; bir, genel anlamda bütün kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşlarına bunu
tanıyacaksınız; iki, seçilmiş olan her üyenin aday
olması durumunda kendi koltuğuna dönebilmesine olanak tanımak
durumundasınız.
Tabii ki özellikle böyle bir seçim
yarışmasının, seçim konuşmalarının,
propagandalarının başladığı bir dönemde bunun
dile getirilmesi
Esasen 67nci maddenin son fıkrası buna engel
olduğu gibi, Bir yıl kala seçim kanunlarında
değişiklik yapılamaz. biçimindeki hüküm buna engel
oluşturduğu gibi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine
Ek 1 No.lu Protokolün 3üncü maddesine de aykırı çünkü eşit
koşullarda yarışma, serbest yarışma ilkelerine
aykırı olduğu için. Bunun ötesinde, Anayasa madde 2nin
özellikle hukuk güvenliği ilkesine ve seçim güvenliği ilkesine de
aykırı olduğunu görebiliriz, söyleyebiliriz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Hocam.
Sayın Recep Özel, Isparta
(AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz kanun teklifi üzerine
söz almış bulunmaktayım.
Teklif, Odalar ve Borsalar Kanunu ile Esnaf ve
Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanununa ek maddeler ilave edilerek
milletvekili ve mahallî idareler genel ve ara seçimlerinde adaylık için
görevinden ayrılan birlik başkanı ve birlik yönetim kurulu
üyeleri ile oda ve borsa yönetim kurulu başkan ve üyeleri, meslek kuruluşları
genel başkan ve başkan ile yönetim ve denetim kurulu üyelerinin aday
olamadıkları veya seçilemedikleri takdirde en geç Yüksek Seçim
Kurulunun seçim sonuçlarını ilanını takip eden bir ay
içerisinde ayrıldıkları görevlerine geri dönme imkânı
tanıyan bir düzenlemedir. Milletvekili ve mahallî idareler genel ve ara
seçimlerinde aday olacak kamu görevlileri ile diğerlerinin
istifasını 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun
18inci maddesi düzenlemektedir.
13/6/1983 tarihinde yürürlüğe giren bu
düzenlemeyle hâkim ve savcılar, yüksek yargı organları,
Yükseköğretim Kurulundaki öğretim elemanları, YÖK üyeleri, kamu
kurum ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri ile
yaptıkları hizmet bakımında işçi niteliği
taşımayan diğer kamu görevlileri, subaylar ile astsubaylar
sayılmış, istifa edecekler bunlarla
sınırlandırılmıştır. 8/4/2010 tarihinde ise
2839 sayılı Yasanın 18inci maddesi değiştirilerek
istifa edecekler genişletilmiş; ilave olarak Belediye başkanları,
partilerin il ve ilçe yönetim kurulu başkan ve üyeleri, belediye ve il
genel meclisi üyeleri, kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşları ile sendikalar, kamu bankaları ile üst birlikleri ve
bunların katıldıkları üst kuruluşlarının ve
katıldıkları teşebbüs veya ortaklıkların yönetim
ve denetim kurullarında görev alanlar
olarak düzenlenmiş;
dolayısıyla kapsam genişletilmiştir. 1983
yılındaki ilk düzenlemeyle görevlerinden ayrılanların aday
olamadıkları veya seçilemedikleri takdirde eski görevlerine
dönmelerinin sağlanması noktasında problemler
çıkmış, bunun üzerine 298 sayılı Seçimlerin Temel
Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanuna ek 7nci maddesinde;
Yüksek mahkeme üyeleri, hâkimler ve savcılar ve bu meslekten
sayılanlar ile subay ve astsubaylar hariç olmak üzere;
milletvekilliği ve mahalli idareler genel ve ara seçimlerinde
adaylığı veya seçimi kaybetmeleri hâlinde, Yüksek Seçim
Kurulunca seçim sonuçlarının ilanını takip eden bir ay
içinde müracaat etmeleri kaydıyla eski görevlerine veya
kazanılmış hak ve aylık derecelerindeki başka bir
göreve dönebilirler. düzenlemesi 1990 yılında 298 sayılı
Yasaya konmuştur. Bu göreve dönme, 1983 yılında çıkan
yasanın ilk hâliyle ortaya çıkan durumu düzenlemiş, 2010
yılında yapılan genişlemeyle ortaya çıkan yeni durum
hâliyle düzenlenmemiştir. İşbu teklifle de genişleyen bu durumun
bir kısmının görevlerine geri dönme imkânı
tanınmış olmaktadır.
Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu, 2014 Mahalli
Seçimleri öncesi istifa ve geri dönmeyle ilgili Yüksek Seçim Kuruluna
görüş sormuş, Yüksek Seçim Kurulu da 9/10/2013 tarih ve 429 sayılı
Kararla yöneticilerin istifa etmesi gerektiğini
Göreve dönmeyle ilgili
olarak da şu kararı vermiş bulunmaktadır: Seçimlerde
adaylık için görevinden ayrılan ve sonrasında seçilemeyen kamu
görevlilerinin tekrar göreve dönmelerine ilişkin hüküm, 298 sayılı
Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun ek 7nci
maddesinde düzenlenmiş olup madde hükmünden de
anlaşılacağı üzere, konunun kurumlarınca
değerlendirilmesi gerektiği ve kurumumuzu ilgilendiren bir husus
olmadığına görüş verilmesine yer olmadığına
dair görüş serdetmiş, yani bu esnaf odalarının ve TOBB üye
mensuplarının bir nevi görevlerine geri dönmelerinin önünü
açmış bulunmaktaydı. Ek 7nci maddeyi de böyle yorumlamış,
ilgili kurumların bir uygulama yapabileceklerini
vurgulamıştır. İşbu teklifle de bir ölçüde ek 7nci
maddenin uygulanmasına açıklık getirilmekte, bir ihtiyaç
giderilmekte, siyaset zenginleştirilmektedir. 2010 yılından önce
gerek TOBB yöneticileri gerekse esnaf ve sanatkârlar meslek
kuruluşları yöneticileri görevlerinden ayrılmadan aday
olabiliyorlar, seçildikten sonra mevcut görevlerinden ayrılmak durumunda
kalıyorlardı. 5174 sayılı Odalar ve Borsalar Birliği
Kanununun 81inci maddesinin son fıkrası hâlen yürürlüktedir.
81inci maddenin son fıkrasında Milletvekili veya belediye
başkanı olarak seçilenlerin oda, borsa ve birlik organlarındaki
görevleri kendiliğinden sona erer. hükmü bulunmaktadır ve hâlâ bu
metin yürürlüktedir. Bu, Ticaret odaları, borsalar
yaptığımız bu düzenlemeyle siyasetin içine giriyor, arada bir
çizgi olmalı. eleştirilerini boşta bırakmaktadır.
Zira 2010 yılından önce istifa etmeden aday olunabiliyor, seçimi
kazandıktan sonra mevcut görevleri sona eriyor idi. O zaman da istifa
etmeden bu imkân varken, şimdi aday olabilmek için mevcut görevlerinden
geçici bir süre de olsa ayrılmış olacaklar, odanın ve
borsanın imkânlarını seçim için kullanamayacaklardır. Bu
durumun 2010 yılı öncesine göre daha iyi bir düzenleme olduğu
kuşku götürmez. Siyaset alanını genişletmemiz ancak bu tür
uygulamalarla ve düzenlemelerle mümkün olabilecektir.
Bu düzenleme özel birtakım kişiler için
yapılıyor. eleştirilerini de kabul etmemiz mümkün
değildir. Bakınız, göreceksiniz, bu düzenlemeyle aday olmak
isteyen gerek oda ve borsa gerekse esnaf odaları başkan ve yöneticileri
çok fazla miktarda bütün siyasi partilerden olacaktır. Aslında seçim
kanunlarında, seçim dönemlerinde kimlerin istifa edip etmeyeceği
yönünde daha açık, kapsamlı ve tadadi olarak, sayılan bir
düzenlemeye ihtiyaç bulunmaktadır. Zira seçim dönemlerinde yoğun bir
şekilde çok çeşitli çevre ve kuruluşlardan mensupların
adaylık için istifa edip etmeyecekleri yönünde Yüksek Seçim Kurulundan
görüş sorulmaktadır ve her birine de Yüksek Seçim Kurulu görüş
vermek durumunda kalmaktadır. Bu alanı da bir an önce düzenlememiz
gerekmektedir, ortadaki bazı çelişkili durumları da böylece
ortadan kaldırmış oluruz diyoruz.
Sayın İbrahim Kaboğlu Hocamın,
Anayasaya aykırı
Siyasi partiler sadece esnaf odaları ve TOBB
seçimlerine aday gösteremezler. hükmü var. Bunlar siyaset yapamazlar
anlamına gelmiyor, odalar ve borsalar siyaset kurumuyla
uğraşamaz anlamına da gelmez. Evet, doğrudur, hiçbir siyasi
parti yasa gereği TOBB seçimlerinde aday gösterme
Bunun neresi Anayasaya
aykırı, bilemiyorum.
Hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Teklifin hayırlı olmasını,
siyasetin genişlemesine de bir imkân tanıdığı
düşüncesiyle bütün Meclisin desteğini, bütün grupların
desteğini arz ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teklifin tümü üzerinde İç
Tüzükün 72nci maddesine göre verilmiş bir önerge vardır. Önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 14 sıra sayılı
Kanun Teklifinin tümü üzerinde yapılan görüşmelere İç Tüzükün
72nci maddesi uyarınca devam edilmesini arz ve teklif ederiz.
Özgür
Özel Mahmut
Tanal Orhan
Sümer
Manisa İstanbul Adana
Ayhan
Barut Müzeyyen
Şevkin
Adana Adana
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Karar yeter sayısı
talep ediyorum efendim.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Birleşime yirmi dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati:21.07
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.35
BAŞKAN: Başkan Vekili
Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Emine Sare AYDIN YILMAZ
(İstanbul), Fatma KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
19uncu Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
14 sıra sayılı Teklifin tümü
üzerinde verilen görüşmelere devam önergesinin oylamasında karar
yeter sayısı bulunamamıştı. Önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip üyeler arasında anlaşmazlık
olduğundan oylamayı elektronik cihazla tekrarlayacağım.
Oylama için üç dakika süre veriyorum ve oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Önerge reddedilmiştir, karar
yeter sayısı vardır.
14 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yerinde.
Şimdi teklifin tümü üzerinde yirmi dakika
süreyle soru-cevap işlemi yapılacaktır. Bu sürenin
yarısı sorular, diğer yarısı da cevaplar için
kullanılacaktır.
Daha önce söz isteyenler sistemden silindiği
için -ara verdiğimizden dolayı- isimlerini okuyorum: Güzelmansur,
Çelebi, Şevkin, Bakan, Beko, Tanal, Kılıç, Arslan, Özyavuz,
Barut ve Kayan.
Sayın Çelebi
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Burada, sadece TOBB Kanununda yapılacak
değişiklik yeterli değildir çünkü konu seçim mevzuatına
ilişkindir. Seçimlerde adaylık için görevlerinden ayrılan ve
sonrasında seçilemeyen kamu görevlilerinin tekrar göreve dönmelerine
ilişkin hüküm, 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen
Kütükleri Hakkında Kanunun ek 7nci maddesinde düzenlenmiştir. Bu
teklifin düzenlemesi gereken yer aslında ek 7dir, böyle
yapılması gerekiyordu fakat burada, kanuna çalım atma, kanuna
karşı hile uygulaması yapılmaktadır. Anayasa
Komisyonuna gelmesi gereken maddeler başka komisyonlarda
görüşülmektedir. Bu, ayrıca Anayasa 67ye de aykırı bir
düzenlemedir. Seçim kanunlarında yapılacak değişiklikler,
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde
yapılacak seçimlerde uygulanmaz. ilkesinin aşılabilmesi için
TOBB Kanununda değişiklik yapılmıştır. Bu, seçim
mevzuatına ilişkin olduğundan aykırı bir düzenleme
yapılmaktadır.
BAŞKAN Sayın Tanal
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Değerli Başkan.
Efendim -bir Düzce Milletvekili de hemen
sağında oturunca- Komisyon Başkanımıza
şunları sormak isterim:
Düzceyi çok seviyorum çünkü Düzce denilince
yeşillik akla gelir. Bolu ile Düzce arasında Bolu Dağı var.
Kışın Bolu Dağında kara yolu
aydınlatılmadığı için sürekli trafik kazaları
yaşanmaktadır. O aydınlatmanın sağlanması için
herhangi bir çalışmanız olacak mı?
İkincisi, Düzcede KOSGEBden krediler
alındı. KOSGEBden kredi alan vatandaşlarımızın
kaçı AK PARTİli, kaçı AK PARTİli değildir?
Üçüncü sorum: Düzce Valisi muhtarlara görüşme
izni vermiyor, muhtarlarla görüşmek istemiyor. Bu anlamda, Düzcedeki
muhtarların bu konuda şikâyetleri var.
Dördüncü sorum: Düzce Belediyesi Melen
Çayını kirletmekte ve bu Melen Çayının suyu da
İstanbula gelmekte. Bununla ilgili ne tür tedbirler
almaktasınız.
Teşekkür eder, saygılarımı
sunarım.
BAŞKAN Sayın Kılıç
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Dün geceden beri Mevlid-i Nebi Haftasını
idrak etmekteyiz. Peygamberimizin dünyayı teşriflerinde
insanlık buhranlar içindeydi. O, çabalarıyla insanlara mutluluk
yollarını gösterdi ve saadet asrını yaşattı.
Bugün de tüm dünyada insanlık temelde Batı
uygarlığının sebep olduğu birçok sorunla yüz yüze
kalmıştır. Bunların en önemlileri sabitesizlik, inanç ve
maneviyat yoksunluğu, modern teknoloji ve üretim tarzının ortaya
çıkardığı ve tüm dünyayı tehdit eden çevre
kirliliği ve küresel ısınma, küresel gelir
dağılımındaki adaletsizlik -bir kesim açlıktan,
diğer bir kesim de tokluktan ölüyor- savaşlar dolayısıyla
oluk oluk kan akıyor olması, insan hakları ihlalleri -son derece
de yaygındır- ve bunları etkin bir şekilde koruma
altına alacak bir sistem de yoktur. Ferdiyetçilik ve ailenin çözülmesi
neticesinde büyük güçlerin acımasız sömürü ve kontrolüne mahkûm hâle
gelinmiştir. Etkin bir farklılık yöntemi olmasından kaynaklanan
ayrımcılık, yabancı düşmanlığı, azınlık
hakları ihlalleridir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Arslan
KAZIM ARSLAN (Denizli) Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığına soruyorum: Görüşmekte olduğumuz 14
sıra sayılı Yasa Teklifiyle Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği ve Esnaf ve Sanatkârlar Odası Yasasında hukuki olmayan,
eşitlik ilkesine aykırı ve Anayasa'mıza aykırı
olan bir düzenleme yapılmak istenmektedir.
Bir, yapılmak istenen bu değişiklikle
TOBBa ve TESKe verilen bu hak Anayasa'mızın 135inci maddesinde
belirtilen diğer kamu kurumu niteliğindeki 19 kuruluşa neden
verilmiyor? Bunu yapmayarak diğer kuruluşlara haksızlık
etmiyor musunuz?
İki, yapılacak bu değişiklikle
TOBB ve TESKi siyasetin tam ortasına sokmuş olmuyor musunuz?
Üç, TOBBun ve TESKin yöneticilerine
vereceğiniz bu seçilme hakkıyla, bu kuruluşların mesleki
sorunlarının ötesine geçerek siyasetin kol gezdiği
kuruluşlar hâline getirmiş olmayacak mısınız? Bu
düzenleme mesleki kuruluşlarda kutuplaştırmayı
artırmış olmayacak mı?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Özyavuz
İBRAHİM ÖZYAVUZ (Şanlıurfa)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Şanlıurfa Harran, Akçakale ve
Ceylanpınar ilçelerinde 2005 yılında Hükûmet tarafından
tapu senedi karşılığında çiftçilere arazi
dağıtımı yapılmıştır. Şu anda
tarım girdilerinin yüksek olması ve dünya tarımıyla rekabet
edememeleri yüzünden bu arazileri alan vatandaşlar tapu senetlerini
ödeyememektedirler. Dolayısıyla Şanlıurfadaki tefecilerin
ve banka faizinin altında şu anda sıkıntılı bir
şekilde arazilerini kurtarmaya çalışıyorlar. Hükûmetin bu
tapularla ilgili bu çiftçilerin mağduriyetini önlemek amacıyla tekrar
borçlarını yapılandırmasını talep ediyorum.
Arz ederim.
BAŞKAN Sayın Kayan
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Ormanlık bölgelerde ormanların tıraşlanmasından
vazgeçilmesinden bu yana gerek orman köylerinde gerekse orman işletmesi
bulunan ilçelerimizde büyük bir gelir kaybı söz konusu olmuştur. Bu
orman köylerimizin ve orman işletmelerimizin bulunduğu ilçelerimizde
Özellikle orman gelirlerinin belli bir yüzdesinin orman işletmesi bulunan
ilçelerimize aktarılması konusunda bir çabası olması
gerekiyor Orman Bakanlığının çünkü bu ilçeler orman
işlerindeki aksamalardan, orman işlerindeki gelirin düşmesinden
dolayı bunların dönüşmesinde, belediyeyi döndürmesinde yeterli
bir bütçeye ulaşamamaktadırlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Ondan
dolayı orman işletmesi olan yerlerimizde bu belediyelere orman
gelirlerinden aktarılması gerekiyor.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Erdem
ARZU ERDEM (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sorum Sayın Tarım ve Orman
Bakanlığına, atamalarla ilgili. Ziraat mühendisleri, yine
aynı bölümün mezunları, iki yıllık ön lisans
mezunları, özellikle millî ve yerli projelerin ekonomimize olacak
katkılarıyla alakalı kadro beklemektedirler. Bu konuyla ilgili
kadro açıklaması henüz yapılmadı. Su ürünleri bölümü
mezunları da aynı şekilde bir açıklama beklemektedirler. Bu
konuyla ilgili özel olarak bu sene sonuna kadar atama yapılacak mı,
yapılmayacak mı? Bir açıklama bekliyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Beko
KANİ BEKO (İzmir) Türkiye Odalar ve
Borsalar Birliğine ve Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliğine
özel yasa çıkarılması eşitlik ilkesine, Anayasaya
aykırıdır. 19a yakın benzeri oda neden kapsam
dışı bırakıldı, anlamış değilim.
Bu ülkede işçilerin, memurların, çalışanların da
odaları; emek, meslek örgütleri var. Devlet Denetleme Kurulunu saraya bağladınız,
Cumhurbaşkanına odaların, vakıfların,
sendikaların başkanlarını görevden alma yetkisini verdiniz.
Odalar ve Borsalar Birliğine ve Esnaf ve Sanatkarlar Odaları
Birliğine özel yasa
çıkararak siyaset yapmasını istiyorsunuz. Kişilere özel
yasa çıkarmak Anayasaya aykırıdır.
Savaşlar olmasın, çocuklar ölmesin,
barış olsun, kardeşlik olsun.
BAŞKAN Sayın Sarıbal
ORHAN SARIBAL (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar
ve Borsalar Kanununda değişiklik yapılmak üzere odalar ve
borsalarda görev yapanlara siyaset hakkı tanınıyor. Ben esnaf
odasında çalışan biri olarak şunu söylemek isterim: Bu,
arkadaşlarımızın aslında aldıkları görevi
kötüye kullandıklarının açık bir ifadesidir ve bu yasa bu
arkadaşlara suç işletiyor. Gerekçe şudur: Hangi borsa
başkanı, hangi ticaret odası başkanı, hangi esnaf
kefalet odası başkanı Ben şu partiden yarın belediye
başkanı olacağım. diye seçime giriyor? Hepsi de bir siyasi
öngörü koymaksızın oda başkanı oluyorlar. Çünkü bu oda
başkanlarına her türlü siyasi partili kişiler oy veriyor. Bu,
farklı siyasi partilerde düşüncesi olan, siyasi görüşü
olanlardan oy alıp onu başka bir partide kendi geleceğine dair
bir siyasi çıkara dönüştürüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ORHAN SARIBAL (Bursa) Suç işliyorlar ve bu
yasa suç işletiyor.
BAŞKAN Sayın Şevkin
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Sayın Başkan,
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi hakkında
görüşülmektedir. 6235 sayılı Yasayla 1954 yılında
kurulan ve kamu kurumu niteliği taşıyan Türk Mühendis ve Mimar
Odaları Birliğine kamuda çalışan mühendislerin kayıt
zorunluluğu 12 Eylül sonrası kaldırılarak odalar hem
denetim gücü açısından hem ekonomik olarak zayıflatılmaya
çalışılmıştır. Meslek ahlakını korumak,
kamunun ve ülkenin çıkarlarını savunmak, kaynak, tarih, kültür,
çevre ve tarımın korunması, sanayi üretiminin
artırılmasını savunan Türk Mühendis ve Mimar Odaları
Birliği ve benzer diğer 20 kamu niteliğindeki kuruma
ilişkin herhangi bir düzenleme yapılması düşünülmüyor mu?
En az Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve ESOB
başkanlarının seçime katıldıktan sonra yeniden
görevlerine dönmeleri kadar önemli olan bu konuya dikkatinizi çekmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Barut
AYHAN BARUT (Adana) Sayın Başkan
Savaş bir halk sağlığı sorunudur. dediği için
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Sağlık ve Sosyal Hizmet
Emekçileri Sendikası Adana Şube Denetleme Kurulu Üyesi Doktor
Yaşar Ulutaşın Adanadaki aile hekimliği sözleşmesi
feshedilmiştir. Tuzun koktuğu bu dönemde sayın
Ulutaşın sözleşmesi feshedilirken hiçbir hukuki gerekçe de
gösterilmemiştir. Savaş bir halk sağlığı
sorunudur. diyen Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi üyeleri
hakkında soruşturma sürmektedir. Bu soruşturma devam ederken
açılan disiplin soruşturması kapsamında masuniyet
karinesini ihlal eden bu uygulamayı şiddetle reddediyoruz. Adli süreç
tamamlanmadan insanları suçlu ilan eden bu anlayıştan derhâl
vazgeçilmelidir. Bu hukuksuzluğu kınıyorum ve soruyorum:
Savaş bir halk sağlığı sorunu değil midir?
Ülkemizde yaklaşık 4 milyon Suriyelinin yaşadıkları
savaşın bir halk sağlığı sorunu olduğunu
göstermez mi? Doktor Yaşar Ulutaşı görevine ne zaman iade
edeceksiniz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Şimdi söz sırası
Komisyonda.
Sayın Başkan, buyurun.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Görüşmekte olduğumuz kanun teklifine
görüşlerini beyan eden, eleştirilerini dile getiren değerli
milletvekillerimize teşekkür ediyoruz.
Sayın milletvekillerimizin sorduğu
sorular, genel anlamı itibarıyla baktığımızda,
sayın bakanlarla ilgili sorulan sorular. Bu yeni düzenlemeyle birlikte
Bakanlar Kurulu üyeleri Türkiye Büyük Millet Meclisinde komisyon
sıralarında bulunmadıklarından dolayı
Tahmin ediyorum
sayın bakanlar da görevlendirdikleri bir kişiye Türkiye Büyük Millet
Meclisi tutanaklarını incelettireceklerdir veya takip
ediyorlardır. Değerli milletvekillerimizin o konuyla ilgili
sordukları sorular hakkında cevaplarını göndereceklerdir
diye ümit ediyorum.
Bazı arkadaşlarımız,
Anayasanın 67nci maddesine aykırı bir sürecin
yaşandığını, aslında bunun 298 sayılı
Kanunun ek 7nci maddesinde bir düzenlemeyle yapılması gerektiğini
ifade eden tartışmaları, konuyu gündeme getirmişler. Bu
konu Komisyonda da bir kısım arkadaşımız
tarafından gündeme getirildi. Ama Yüksek Seçim Kurulunun, Bursa Gemlik
Esnaf ve Sanatkârları Odası Başkanı ve Oda görevlileri
hakkında -yöneticilerinin- mahallî idareler seçiminde herhangi bir siyasi
partiden ya da bağımsız olarak belediye
başkanlığı veya belediye meclis üyeliği adayı
olmak istemeleri hâlindeki durumlarıyla ilgili verdiği bir karar var.
O kararda Seçimlerde adaylık için görevinden istifa eden ve
sonrasında seçilemeyen kamu görevlilerinin tekrar görevlerine dönmeleri
ise, 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri
Hakkında Kanunun Ek: 7. maddesinde düzenlenmiş olup, konunun
kurumlarınca değerlendirilmesi gerektiği ve Kurumumuzu ilgilendiren
bir husus olmadığından görüş verilmesine yer
olmadığına karar verilmesine diye Yüksek Seçim Kurulu ifade
ediyor.
Bakın değerli arkadaşlar, siyasi
partiler
2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun 18inci maddesi
kimlerin istifa edeceğiyle ilgili bir düzenleme yapıyor. Bizim burada
yaptığımız düzenlemede, oda, borsa ve esnaf ve sanatkârlar
odaları birliği yönetim kurulu üyeleri ve
başkanlarının istifa şartlarıyla ilgili bir
düzenlememiz söz konusu değil. Onların, yine 2839 sayılı
Kanunun 18inci maddesine göre, YSKnin aldığı son karar
çerçevesinde, 1 Aralık 2018 tarihinden önce istifa etme mecburiyetleri
var. Onlar istifalarını yerine getirecekler. Herhangi bir
şekilde aday adaylığına müracaat etmeyi istifayla birlikte
hak kazanmış kişilerin göreve geri dönüşleriyle ilgili bir
düzenleme yapılıyor. Bu, ilgili kanunlarında, Türkiye Odalar ve
Borsalar Birliğiyle ilgili kanuna ek bir madde ilave ederek, Esnaf ve
Sanatkârları Konfederasyonuyla ilgili kanuna ek bir madde ilave edilerek
geri dönüşle ilgili düzenlemeyi gerçekleştiriyor. Nitekim Yüksek
Seçim Kurulunun bu konuyla ilgili aldığı karar
doğrultusunda YSKyi ilgilendiren bir durum olmadığını
açık ve net bir şekilde ifade eden bir durum söz konusu.
Sayın Kazım Arslan Anayasa 135te
sayılan kamu kurumu niteliğindeki kurum ve kuruluşlarla ilgili
düzenleme yapılması doğru olur mu? diye bir soru sordu. Bunu
Komisyonda da Genel Kurulda siyasi partiler değerlendirirler, o konuyu
yaparlar. dedik. Bunu teklif sahibi milletvekili arkadaşımız
Zaten Komisyon çerçevesinde biz bu görüşümüzü beyan etmedik, herhangi bir
önerge de gelmedi. Eğer Genel Kurulda siyasi parti grupları birlikte
uzlaşarak bir görüşme yaparlarsa
İç Tüzükümüzün 87nci
maddesi, siyasi partiler birlikte imza verdikleri takdirde İç Tüzük 35e aykırı
olmayan bir durumun gruplar anlaştıklarından dolayı
olabileceğiyle ilgili. Bundan önceki teamüller, uygulamalar var. Siyasi
parti grupları bu konuda -5 siyasi parti grubu- imza attıkları
takdirde bu işin gerçekleşmesi için, Komisyon olarak da biz de
değerlendiririz, ona göre salt çoğunluğu sağlayabilirsek
Komisyonda, bu konuyla ilgili Komisyonumuz kanaatini, kararını
vermiş olur.
Orman bölgelerindeki gelir kaybıyla ilgili bir
konu benim konum değil ama Sayın Özel bilir, Sayın Engin Altay
daha iyi bilir. Yanlış hatırlamıyorsam, 26ncı Dönemde
Devlet Su İşleri Kanunuyla ilgili yapılan görüşme, 34üncü
maddeyle ilgili bir düzenlemeydi bu. Kanunun 34üncü maddesinde orman
köylülerinin elinde bulunan imkânları alan değil, orada biraz daha
genişleten ve hızlı bir şekilde yapılan bir düzenleme
vardı. Cumhuriyet Halk Partisi ve diğer siyasi parti grubuyla,
arkadaşlarımızla yaptığımız görüşmede
-maddesini hatırlamayabilirim ama bildiğim kadarıyla 34üncü
maddeydi- o maddedeki yaptığımız düzenlemede mutabakatla
orman köylülerinin, kooperatiflerin zarar görmemesiyle ilgili, orman köylüsü
kooperatiflerin zarar görmemesiyle ilgili bir düzenlemeyi
yapmıştık. Bunu da değerli heyetinizin bilgilerine
sunuyorum.
Diğer sorular da
MAHMUT TANAL (İstanbul) Orman sizin
alanınıza girmiyor, niye ona cevap verip bizimkine vermiyorsunuz
Başkanım?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Beko Siyaset
yapmanın önünü açıyorsunuz. diyor. Bu yasadaki temel mantık,
kişilerin siyaset yapmasını yasaklayan düzenlemeyi değil
siyasette yarış yapmayı engelleyen bir düzenlemeyi ortadan
kaldırıyoruz. Yani herhangi bir sivil toplum örgütünün yönetim kurulu
başkan ve üyelerinin siyasetle yarış yapabilmesinin önünü
açıyoruz.
Bakın, değerli milletvekilleri, şu
anda, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinden, herhangi bir sanayi
odasından, ticaret odasından veya esnaf odalarındaki meclis
üyelerinin bu kanun hükmüne bağlı kalmadan, istifa şartı da
bulunmadan herhangi bir yere aday olma hakları mevcut. Sadece bu
sınırlama başkan ve yönetim kurulu üyeleriyle ilgili.
Yaptığımız düzenleme, az önce Yüksek Seçim Kurulunun
aldığı karar doğrultusunda geri dönüşle ilgili bir
düzenleme ortaya çıkıyor yani 1 Aralık 2018 tarihinden önce 30
Kasım saat 24.00e kadar istifa etme şartını yerine getiren
herkes aday olabilecek. Eğer aday olamazsa veya aday olmasına
rağmen seçilemezse bunun geri dönüşüyle ilgili bir düzenleme söz
konusu. Hem 298 sayılı Kanunla ilgili değil hem de
Anayasanın 67nci maddesine takılan bir durumla da ilgili
değil.
Bakın, siyaset yapma yasağı, Siyasi
Partiler Kanununun 11inci maddesinde açık ve net bir şekilde
düzenlenmiş. Siyasi Partiler Kanununun 11inci maddesinde Onsekiz
yaşını dolduran, medeni ve siyasi hakları kullanma
ehliyetine sahip bulunan her Türk vatandaşı bir siyasi partiye üye
olabilir. Ancak; Hakimler ve savcılar, Sayıştay dahil yüksek
yargı organları mensupları, kamu kurum ve
kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri, yaptıkları
hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan
diğer kamu görevlileri, Silahlı Kuvvetler mensupları ile
yükseköğretim öncesi öğrencileri siyasi partilere üye olamazlar. Kamu
hizmetlerinden yasaklılar, zimmet, irtikâp gibi herhangi bir suçtan engeli
olanlar siyasi partilere üye olamazlar. diye bir hüküm söz konusu. Şu
anda herhangi bir odanın başkanının, yönetim kurulu
üyesinin bir siyasi partiye üye olmasında bir sakınca yok, bir
problem yok. Az önce ifade ettiğim gibi ki biraz önce Tacettin Beyin
Genel Kurulda ifade ettiği, Odalar Birliği Başkanına
ithafen ve destekleyerek ifade ettiği Odalar Birliğine siyaset
girecek. şeklindeki ifadesine ben katılmadığımı
ifade etmek istiyorum. Meclis üyeleri, oda başkanı, meclis
başkanı, yönetim kurulu üyeleri bir siyasi partiye
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Başkanım, bir
dakika daha
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Elitaş.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
üye olma hakkına
sahipken onların istifa ederek adaylık yarışında
bulunabilmeleriyle ilgili bir düzenlemeyi de biz buraya getirmiş oluyoruz.
Partilere üye olma hakkı olan kişilerin
partilerden de aday gösterilmesinde bir sıkıntı yok. Anayasa
135inci maddedeki unsuru eğer iyi değerlendirirsek Herhangi bir
sivil toplum örgütüne, kamu kurumu niteliğindeki sivil toplum örgütlerine
siyasi partiler aday gösteremez. hükmü var. Yani AK PARTİ olarak, biz
sanayi odası başkanı olarak şunu destekliyoruz.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak ticaret odası başkanı olarak
bunu destekliyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bunu destekliyoruz. diye
bir irade beyanında veya bir teklifte bulunamayacaklarını ifade
eden bir hükmüdür, tıpkı Meclis Başkanıyla ilgili
yapılan düzenlemede olduğu gibi. Meclis Başkanında,
biliyorsunuz, ya milletvekilleri teklif edecekler ya da Meclis
Başkanı adayları doğrudan doğruya kendileri
yapacaklar. Siyasi partilerin bu konuda aday gösterme hakları
bulunmadığını ifade eden bir düzenlemedir.
Bu yaptığımız düzenlemenin
Anayasa 67ye aykırı olmadığını, 298
sayılı Kanunu baypas ettiği veya arkasından dolanarak
geçtiği konusunda bir kanaatimizin oluşmadığını
ifade ediyorum.
Teklifin hayırlı uğurlu
olmasını diliyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teklifin tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelere geçmeden önce, bir yoklama talebi
olmuştur.
Yoklama talebinde bulunan
arkadaşlarımın isimlerini okuyup salonda bulunup
bulunmadıklarını arayacağım.
Özgür Özel? Burada.
Hüseyin Yıldız? Burada.
Turan Aydoğan? Burada.
İsmail Atakan Ünver? Burada.
Ali Haydar Hakverdi? Burada.
Mehmet Ali Çelebi? Burada.
Mahmut Tanal? Burada.
Müzeyyen Şevkin? Burada.
Kazım Arslan? Burada.
Mehmet Güzelmansur? Burada.
İbrahim Özden Kaboğlu? Burada.
Gülizar Biçer Karaca? Burada.
Sibel Özdemir? Burada.
Alpay Antmen? Burada.
Orhan Sarıbal? Burada.
Jale Nur Süllü? Burada.
Orhan Sümer? Burada.
Aysu Bankoğlu? Burada.
Neslihan Hancıoğlu? Burada.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN Yoklama işlemini
başlatıyorum, üç dakika süre veriyorum.
Pusula veren milletvekillerimiz salondan
ayrılmasınlar.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
XI.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Isparta Milletvekili Recep Özel ve 2 Milletvekilinin Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1287) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 14)
(Devam)
BAŞKAN Teklifin maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ İLE ODALAR VE BORSALAR
KANUNU İLE ESNAF VE SANATKÂRLAR MESLEK KURULUŞLARI KANUNUNDA
DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN
TEKLİFİ
MADDE 1-
18/5/2004 tarihli ve 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununa aşağıdaki ek madde
eklenmiştir.
EK MADDE 1-
Milletvekili ve mahalli idareler genel ve ara seçimlerinde adaylık için
görevinden ayrılan Birlik Başkanı ve Birlik Yönetim Kurulu
üyeleri ile oda ve borsa yönetim kurulu başkan ve üyeleri, aday
olamadıkları veya seçilemedikleri takdirde en geç Yüksek Seçim
Kurulunca seçim sonuçlarının ilanını takip eden bir ay
içinde eski görevlerine dönebilirler. Bu süreçte, Birlik Başkanı ile
oda ve borsa yönetim kurulu başkanının yerine seçim
yapılmaz; yönetim kurulu üyelerinin yerine ise yedek üye
çağrılır.
Birlik
Başkanı ile oda veya borsa yönetim kurulu başkanının
eski görevlerine dönmeleri için öngörülen sürenin sonuna kadar en
yaşlı başkan yardımcısı, bunun yokluğunda en
yaşlı üye geçici olarak başkanlık görevini yürütür.
BAŞKAN 1inci madde üzerinde söz isteyen
İYİ PARTİ Grubu adına Yasin Öztürk, Denizli Milletvekili.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA YASİN
ÖZTÜRK (Denizli) Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri;
görüşülmekte olan maddeyle ilgili İYİ PARTİ Grubu
adına söz almış bulunmaktayım.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar
ve Borsalar Kanununda Yapılan Değişiklik Teklifiyle düzenleme
yapılarak milletvekili ve mahalli idareler genel ve ara seçimlerinde
adaylık için görevinden ayrılan birlik başkanı veya yönetim
kurulu üyeleri ile esnaf odaları, oda ve borsa yönetim kurulu
başkanları ve yönetim kurulu üyelerine, adaylığı
onaylanmadığında veya aday olup da seçilemediği takdirde
eski görevlerine geri dönme imkânı tanınmaktadır. Bir defa
aynı kanunun 81inci maddesi değişik on üçüncü
fıkrasında açıkça aykırı bir durum söz konusudur.
Madde şöyle: Oda, borsa ve Birlik organlarının seçimlerinde
siyasi partiler aday gösteremez ve belirli adayların leh ve aleyhlerinde
faaliyette bulunamazlar ve propaganda yapamazlar. Bu hükme aykırı
davrananlar altı aya kadar hapis veya adli para cezasıyla
cezalandırılır. Oldu olacak bu maddeyi de kaldırın da
odalara siyaset tamamen girsin.
Yine aynı maddenin değişik son
fıkrasında ise Milletvekili veya belediye başkanı olarak
seçilenlerin oda, borsa ve birlik organlarındaki görevleri
kendiliğinden sona erer. diye kanunda açık ibareler mevcut. Bu
maddelerle oda, borsa, birlik organlarındaki görevler ile siyaset
arasında kesin bir çizgiyle siyasetin bulaştırılmaması
gaye edinilmiştir. Yapılan değişiklikle, temsil edilen
kurumlara siyasetin baskı kurması ve nüfuz etmesi çok daha bariz bir
şekilde gün yüzüne çıkacaktır.
Kanunun 4üncü maddesini okuyalım:
Odaların amacı ve asli görevleri bağlı bulundukları
kurumlara üye olan meslektaşlarının temsili, tüm üyelerinin
menfaatleri doğrultusunda mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak,
mesleklerin gelişmesini sağlamak, üyeleri arasındaki
dayanışmayı artırmaktır. Odaların amaç ve
görevlerinde bu değişiklikler söz konusu olduğunda
kurumlarımız kanunun 4üncü maddesinde açıkça belirtilen
kapsamların dışına çıkmaktadır. Oda
başkanları seçildiği süre içerisinde bu amaçlara sadık
kalmak zorundadırlar. Odalar ve borsalar Türk ticaretinin
taşıyıcı kolonu, en önemli fay hattıdır.
Kazanamayıp geri dönen başkan veya yönetim kurulu üyeleri
dönemlerinin geri kalan zamanında hangi partiden olursa olsun
siyasileşmiş olurlar ve bütün üyelerine tarafsız ve aynı
gözle hizmet edemez veya aday olduğu siyasi partiden ayrı, başka
siyasi partilere üye olan meslektaşları bu kişilere
tarafsız gözle bakamaz. Odalar siyasetin oyuncağı değildir.
Bu teklif hazırlanırken kanunun
ilgililerinin yani mevcut oda, birlik ve borsa başkanlarının
görüşü alınarak sağlıklı bir teklif
hazırlanabilirdi. Türkiyedeki en üst temsilcisi makamındaki Türkiye
Odalar ve Borsalar Birliği Başkanının görüşüne dahi
önem verilmemiştir.
Sayın Başkan, kıymetli
milletvekilleri; Yüksek Seçim Kurulu kararına göre 2839 sayılı
Milletvekilleri Seçim Kanununun 18inci maddesi Kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşları başkanları ya da
yönetim kurulu üyeleri yerel yönetimlere aday adayı olabilmek için
görevlerinden istifa etmek zorundadır
Yüksek Seçim Kurulu 4 Ekim 2013
tarihli 404 sayılı Kararıyla konuyu açıklığa
kavuşturmuş ve oda, borsa başkanları ve yönetim kurulu
üyelerinin yerel yönetimlerde aday adayı olmasında istifayı
zorunlu kılmıştır. 298 sayılı Seçimlerin Temel
Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkındaki Kanunun ek 7nci maddesi,
kazanamadıkları takdirde görevine geri dönebilecek kişileri
açık ve net bir şekilde belirtmiştir. Dolayısıyla kamu
kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları
kazanamadıkları takdirde görevlerine geri dönemiyorlar. Bu maddeyi de
ilga yoluyla ihlal etmiş oluyorsunuz.
Yine, siyasi partiler il, ilçe, belde
başkanları ve yönetim kurulu üyeleri ile belediye
başkanları, milletvekilliği seçimlerinde aday olmak
istediklerinde istifa zorunluluğu var. Kazanamadıkları takdirde
göreve geri dönemiyorlar.
Oda, borsa başkanlarının, yönetim
kurulu üyelerinin yerel yönetimlere aday adayı olmasıyla 657
sayılı Devlet Memurları Kanunu kapsamında aday adayı
olanların durumları birbirleriyle mukayese edilemez ve biri
diğerine örnek gösterilemez. Oda ve borsa başkanlarının
statüsü seçim öncesinde kamu görevinden istifa eden memurlar gibi
değildir. Memurlar atanmıştır, bu sebeple seçim
sonrası tekrar atanarak görevine iade edilerek çalışmaya
başlayabilirler. Fakat belli bir süre için seçilmiş olan oda
başkanı ve yönetim kurulu üyesi görevinden istifa ederek
milletvekilliğine ya da yerel yönetimlerde aday adayı olursa siyasi
bir sıfat kazanmış olacak ve tarafsızlık ilkesini
yitirmiş olacaktır. Bu sebeple oda ve borsa başkanlığına
geri dönüşü atamayla değil, tekrar seçimle üyelerinden
alacağı tarafsızlık ilkesini sağlayarak
olmalıdır.
Kanunun acilen getirildiği aşikâr.
Birilerine özel kanun mu hazırlanıyor? Kanun teklifi Komisyona
geldikten sonra ilave edilen esnaf ve sanatkâr meslek kuruluşları da
bunun bir göstergesidir. İlave edilen esnaf ve sanatkâr meslek
kuruluşları maddesinin neden ilave edildiğini sorduğumuzda
Sayın Komisyon Başkanımız Böyle bir talep geldi. diye
ifadede bulunmuştur. Madem öyle -Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
Başkanının yapmış olduğu açıklamadan
anladığımız kadarıyla oda başkanlarından
böyle bir talep gelmediği hâlde- birilerinden talep geldi diye ekleme
yapıyorsunuz, diğerlerinden talep gelmediği hâlde zorlama
yapıyorsunuz.
Bu kanunun doğuracağı tek bir sonuç
vardır: Ticaret odaları ve borsalar, birlikler siyasileşecek,
ideolojik kutuplaşmanın olacağı bir alan hâline gelecektir.
İş adamının, sanayicinin, esnafın, tüccarın,
zanaatkârın çatı kuruluşu olan oda, borsa ve birliklerin
asıl konularından uzaklaşmasına izin verilmemesi gerekir.
Siyasete girmek isteyen, görevinden ayrıldıktan sonra geri dönmek
isterse bunun yolu atama değil, demokrasidir yani yeniden seçimle
gelmesidir.
Milletvekili Seçim Kanunu 18inci maddesinde
Adaylık için görevden el çektirilmesi gerekenler kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşlarıdır. diye açık bir
ibare var. Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları Devlet
Personel Başkanlığı Devlet Teşkilatı Bilgi
Bankasında belirtilmiştir. Sadece belirli bir zümreye yönelik,
kanunda değişiklik yapılmaması gerekir. Artık
yapılan bu değişiklikle esnaf odaları, oda ve borsa
birlikleri kamu kurumu niteliğinde olan meslek kuruluşu olma
özelliğini kaybeder, açıkça siyasileşmenin önü açılır.
Bugün size ve yandaşlarınıza avantaj gibi görülüyor olabilir bu
değişiklik, yarın sizlerin başına dert olabilir.
Odalarımızın kurumsal yapısı bozulur, meslekler daha
da yozlaşır, oda başkanları mesleklerini temsil etmekten
çıkar, bağlı bulunduğu siyasi partiyi temsil eder hâle
gelir. Mesleki faaliyetlerini geliştirmek yerine daha da yandaş bir
tutum sergileyerek siyasilerce yapılabilecek yanlışlara dur
diyemezler. Meslektaşları arasında dayanışmayı
sağlamak yerine meslektaşları arasında ayrılık
körüklenir, birlik bozulur, husumetler oluşur. Dolayısıyla
odalarımız siyasetin kölesi hâline gelir.
Sayın Başkan, kıymetli
milletvekilleri; Genel Kurulun bugünkü oturumunun
açılışında bir grup başkan vekiline bir çift
lafım var. Tarihi o dönemin koşullarına göre değerlendirmek
gerekirken kişisel çıkarlarına göre yeniden yorumlamak kime, ne
fayda sağlar? Abdülhamiti de, İttihat ve Terakkiyi de
değerlendirirken bugünden bakarak yorumlayamazsınız.
Unutmayalım ki Türkiyemizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk de,
İstiklal Marşımızın yazarı Mehmet Akif Ersoy da
İttihat ve Terakki üyesiydi.
Bak, bulutlar geçiyor üstünden, kaldır
başını,
Al, mendilim sende kalsın, sil
yaşını,
Memleket, sevdana yürek gerek.
Aysız gecelerde kumrular ağlar içimde,
Söz, düşsek de uzakların yoluna,
Öleceğiz doğduğumuz toprakta,
Memleket, sevdana yürek gerek.
İttihatçı türkü sözlerinden de
anlaşılacağı üzere İttihat ve Terakkiciler cesur,
vatansever insanlardır.
Şunu bilin ki sizden İttihat ve
Terakkicileri sevmenizi beklemiyoruz çünkü sizde o yürek yok.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Cemal Enginyurt, Ordu Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA CEMAL ENGİNYURT (Ordu)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sözlerime başlamadan
evvel, tekrar, Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilimizin vefatı
dolayısıyla başsağlığı dileklerimi
iletiyorum. Allah rahmet eylesin. Yakınlarına sabır niyaz
ediyorum.
14 sıra sayılı Kanun Teklifiyle
ilgili olarak söz almış bulunmaktayım.
Ticaret odalarında ve ticaret borsalarında
görev yapanların milletvekili ve belediye başkan adayı
olmaları hâlinde istifa ettiklerinde, seçilmemeleri veya aday
yapılmamaları hâlinde görevlerine geri dönmeleriyle ilgili bir yasal
düzenleme yapılıyor. Bu düzenlemeyi Sayın Rifat
Hisarcıklıoğlunun istemediği söyleniyor. Sayın Rifat
Hisarcıklıoğlu isteseydi de yapmış olsaydık
herhâlde o zaman da Burayı Rifat Hisarcıklıoğlu mu
yönetiyor? Rifat Hisarcıklıoğlu istedi diye mi kanun çıkarıyoruz?
diyecektik. Dolayısıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisinde milletvekili
arkadaşlarımız bir kanun teklifi getirmişlerdir. Bu kanun
teklifinin sağlıklı bir şekilde geçmesi için bu saatte
mücadele ediyoruz, gayret gösteriyoruz.
Benim bu kanuna ilave olarak olmasını
hayal ettiklerim veya beklentilerim var, onu ifade etmek istiyorum. Ticaret
odası ve ticaret borsası mensupları görevlerine geri dönecekse,
mesela partilerden istifa eden il başkanları, ilçe
başkanları; e, belediye başkanları, belediye meclis
üyeleri
Mesela belediye başkanları milletvekili olmak için istifa
ediyor, belediye meclis üyeleri milletvekili olmak veya belediye
başkanı olmak için istifa ediyor; parti il başkanları, ilçe
başkanları istifa ediyor; diğer sivil toplum örgütlerinden de
istifa edenler var. Bununla ilgili bir genişleme yapılsa iyi olur
diye düşünüyorum. Tabii, yapma imkânı var mı diye bu tarafa
baktığımda, Komisyona baktığımda öyle bir imkân
da pek gözükmüyor, Komisyonun yeterli sayısı olmadığı
apaçık ortada. Ama bu yasal düzenleme yapılırken keşke
geniş kitlelere ve birçok sivil toplum örgütüne imkân tanıyacak
şekilde hazırlansa iyi olurdu. Bu hâliyle adrese teslim bir kanun
teklifi oluyor. Yine de Hayırlı olsun. diyelim.
Tabii, bu kanun teklifi görüşülürken, Sanayi,
Ticaret Bakanlığını da ilgilendiren bir kanun olduğu
için ister istemez memleketim Ordudaki organize sanayiler de aklıma
geliyor, gelmiyor desem haksızlık etmiş olurum. Örneğin
Ünyede organize sanayi bölgesi olarak ayrılan arsalar hâlâ istimlak
edilemedi. Fatsada ikinci organize sanayi bölgesinin istimlaki
gerçekleşmedi. Orduda 850 dönüm arsa alındı, istimlak
gerçekleşmedi, bundan dolayı da maalesef bir temel
atılamadı, daha bir kazma çakılmadı. Niye? 100 trilyon
paraya ihtiyaç var diye. Bu para istenirse bulunabilecek bir para. Bu 3
organize sanayi hayata geçtiğinde 20 binin üzerinde insan Orduda iş,
aş, ekmek sahibi olacak. Dolayısıyla bu 3 organize sanayinin
hayata geçmesinin gerektiğini düşünüyorum. Bu konuda da AK PARTİ
Hükûmetinden destek bekliyorum çünkü Cumhur İttifakı Türkiye'nin
teminatı diye birlikte mücadele ettik. Cumhur İttifakı
Türkiye'yi ayağa kaldıracak diye inandık, gayret gösterdik. Bu
Cumhur İttifakının karşılığı olarak da
Orduda Sayın Cumhurbaşkanımıza yüzde 65 oranında oy
verdik. Bunun karşılığında da Ordu olarak
yatırımlardan bir nebze payımızı adil bir şekilde
almak istiyoruz.
Yine Cumhur İttifakı deyince aklıma
geldi, İstanbul Milletvekilimiz Sayın İzzet Ulvi Yönter
Beyefendi hakikaten çok haklı bir konuda, çok hassas bir konuda beni çok
üzen bir tweet paylaşmıştı. Bir uzman çavuş emekli
olduktan sonra elinde bir arabayla çöp topluyor, kâğıt topluyordu;
Bu uzman çavuş bunu hak etmiyor. demişti. Bir sağlık
raporu gerekçesiyle, annesine verdiği bir böbrek sebebiyle uzman
çavuşun sözleşmesi iptal ediliyor. Bu insanları bir kanun
teminatı altına alalım, bu insanlara bir kadro teminatı
sağlayalım diye verilen bir teklif vardı. Bu teklifi de Cumhur
İttifakının o dönemki büyük ortağı olarak 290
milletvekiliyle Meclise girmiş olan, Güçlü Meclis diyen AK PARTİnin
dikkate almasını hakikaten arzu ediyorum.
Bunun yanı sıra, yine, Orduda bir sel
afeti yaşadık. Milyonlarca hasar oldu, 1.100 ton fındık
denize döküldü. Bunun karşılığında Sayın
Cumhurbaşkanımız da geldi -teşekkür ediyorum- dedik ki:
Ziraat Bankasına ve Tarım Kredilere olan borçlar ertelenecek bir yıl.
Ama maalesef hiçbir erteleme gerçekleşmedi. O günden bugüne ekonomik kriz
de her geçen gün
Yok desek de psikolojik desek de psikolojimizi bozan bir
ekonomik kriz var. Bu kriz, maalesef, Orduda kendini çok fazla hissettirdi. O
sebeple, Tarım Krediye ve Ziraat Bankasına olan çiftçi
borçlarının, esnaf borçlarının ertelenmesi gerekiyor çünkü
esnafımız kan ağlıyor. Buna müsaade etmemek lazım,
halkın derdiyle hakikaten dertlenmek ve ilgilenmek lazım. Bizim
görevimiz bu, bu görevin de layıkıyla yerine getirilmesi
gerektiğine inanıyorum.
Sorun aslında çok, sürekli söylüyoruz,
anlatıyoruz. Ama ben inanıyorum ki bu sorunları not alan
birileri var, birileri bizi dinliyor. Dinlediğine emin olmak istiyorum.
Örneğin, 110 bin yardımcı hizmetli sınıfında olan
insanımız var. Memur statüsünde işe girmişler ama maalesef
memur gibi değerlendirilmiyorlar. Bunların hakları bir an önce
verilmeli.
Kamuda kiralık araç kullanan şoförler var.
Taşeron yasasını çıkarmışız, bunların
büyük bir kısmına kadro vermişiz ama kamuda kiralık araç
kullananlara kadrolarını vermemişiz.
Emeklilikte yaşa takılanlar var. 6 milyon
desek de sayıları ilk etapta 130 bini geçmeyecek sayıdaki
insanlarımız, bunların yarısına yakını da
devlet memuru, istesek de emekli olmayacaklar. Devlete yükleri
söylenildiği gibi 750 milyar olmayacak. Bu insanlar bizim her birimizden
bir kanun teklifi bekliyor. Hakları gasbedilenler 4447 sayılı
Yasanın geriye işletilmesinden dolayı
yaşadıkları mağduriyete son vermek istiyorlar. Buna son
verelim. Komisyon kurup araştırma komisyonuyla bir yıl bunu
oyalama yerine bir kanun teklifiyle bu insanlara haklarını vermenin
yolunu açalım. Bu konuda öncülük görevi de Cumhur
İttifakının büyük ortağına düşüyor.
Biraz titreyip kendimize dönelim, millete dönelim,
milleti dinleyelim, milletin sesini dinleyelim. Hakikaten millet
ızdırap, çile, büyük sıkıntılar çekiyor.
31 Martta da bir seçime gideceğiz. Bu seçim
Türkiyenin kaderi açısından çok önemli bir seçim. Burada bekleyen
arkadaşlar var, seçimlerde bunlar kötü sonuç alsa da biz de bunları
epey bir eleştirmeye başlasak diye heyecanla bekliyorlar.
Bunları sevindirmemek lazım. Bunlar sevinirlerse bizi burada rahat
bırakmazlar, bunlar bizi çok huzursuz ederler. Huzursuz olmamak için
Cumhur İttifakı olarak bu seçimlerde yüzde 50nin altına
düşmemeliyiz, yüzde 50nin üzerinde bir oy oranıyla 24 Hazirandaki
Cumhur İttifakının millet tarafından kabul gören bir
ittifak olduğunu, bütün Türkiyeye yeniden o heyecanı
yaşatmalıyız.
Kanunun hayırlara vesile olmasını MHP
adına ilk söz alan konuşmacı olarak Cenab-ı Allahtan niyaz
ediyorum.
İnşallah bu, aday olan
arkadaşların geri dönmesine gerek kalmaz, adamları istifa
ettirip aday yapacaksınız. Bizden pek öyle, oda başkanı
falan fazla çıkmıyor, hep sizden çıkıyor. (MHP ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Temennim, İzmir adayınız da
kazanır diyorum, ne diyeyim yani.
Allah utandırmasın, hayırlı
uğurlu olsun. (MHP sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
kısa bir söz talebim var.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
VII.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
44.-
Manisa Miletvekili Özgür Özelin, bunlar, şunlar diye ifade edilenlerin milletten
oy almış milletvekilleri olduğuna, özensiz söylemleri Parlamento
çatısı altında tasvip etmediklerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, bu
Parlamentoda grubu olan bütün partiler ya da grubu olmadan,
bağımsız olarak ya da grupsuz olarak Parlamentoda
milletvekilliği görevi yapan herkes halktan, milletten
aldığı görevi yapıyor. Millet kimseye görevi ebediyen
iktidar olsun diye vermiyor ve kimseyi de onlar, bunlar, şunlar diye
nitelendirmiyor, sandalye sayısına göre görev veriyor. Tabii, bir
ittifakın parçası diğer parçasına büyük ortak diyebilir,
biz böyle şeyleri kabul etmeyiz. Örneğin bir ittifakın sandalye
sayısı çok olanı, az olanı olur; büyüğü, küçüğü
olmaz. Bu tip özensiz söylemler ve Parlamentoya Onları sevindirmeyelim.
demek, bu yaklaşımların tamamı bu Parlamento
çatısı altında tasvip etmediğimiz, siyaset dilini
değil, argoyu çağrıştıran
yaklaşımlardır.
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) Özgürcüğüm de hiç
argo konuşmaz zaten, maşallah maşallah!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bunlar, şunlar diye
ifade edilenler milletten oy almış milletvekilleridir; tek
amaçları, seçimin sonunda birileri sevinsin, üzülsün değil,
halkın yüzü gülsündür, halk sevinsindir.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
XI.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Isparta Milletvekili Recep Özel ve 2 Milletvekilinin Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1287) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 14)
(Devam)
BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Filiz Kerestecioğlu, Ankara Milletvekili konuşacak.
Buyurun Sayın Kerestecioğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Değerli milletvekilleri, aslında yasa
özetlendi Hayırlı olsun, umarız İzmirden
adayınız olur. şeklinde ama biz de üstüne, genel olarak yirmi
dakikada arkadaşlarımız özetlediyse de birkaç görüş ifade
etmek isteriz.
Siyaset toplumsal yaşamın bütün
alanlarını kapsayan bir süreç ve tüm yurttaşların siyasete
katılımı önemli aslında, bu bizim her zaman
savunduğumuz bir şey. Tüm yurttaşlar özgürce siyasete katılmalı;
işçiler, emekçiler, odalardan olan insanlar, üniversiteliler,
öğrenciler, çocuklar yani onlar da fikirlerini, haklarını beyan
edebilmeli özgürce ve toplantı, gösteri hakkı tabii ki her
şeyden önce garanti altına alınmalı bir ülkede. Çünkü siyaset
yapmak demek sadece Meclise gelip de Meclisten konuşabilmek demek
değil, aynı zamanda bu Meclisin kapısının önünde de
konuşabilmek demek ya da bir üniversitenin önünde de konuşabilmek
demek, bir derneğin önünde de konuşabilmek demek, aslında her
yerde konuşabilmek demek. Zaten konuşan toplum varsa ilerleyen toplum
var, gelişkin insan var, demokrasi var; özgürlük varsa güvenlik var, güven
içinde yaşayan insanlar var. Aslında gerçeklik böyle bir şey.
Kimsenin siyasete katılımına tabii ki karşı çıkmıyoruz,
böyle bir niyetimiz yok, herkesin katılımını önemsiyoruz,
benimsiyoruz, savunuyoruz, ama yönetim kademelerindeki kişilerin
seçilememesi durumunda görevlerine geri dönmesini mesleki ve etik açıdan
uygun bulmuyoruz, bizim bu yasada karşı
çıktığımız nokta bu. Siyaset üstü olarak görülen bu
kurumların temsilcileri aday olduktan sonra siyasi tercihlerini belli
edecekleri için seçimlerden sonra yeniden kurumlarına geri dönmeleri
durumunda tarafsızlık ilkesinin zedelenebileceğini, bu durumdan
da oda, meslek kurulu çalışmalarının da olumsuz yönde
etkileneceğini düşünüyoruz ve karşı çıkış
noktamız aslında bu nokta.
Evet, bu konuyu bu şekilde tamamladıktan
sonra, bugün biliyorsunuz Dünya Çocuk Hakları Günü ve çocukların
özgürlüğünden de başta söz ettim. Çocuk bakanlığı ve
çocuk hakları daimî komisyonu kurulmasını istemiştik.
Bununla ilgili kanun teklifi verdik, çocuk hakları
bakanlığı konusunda ve bu Mecliste dört parti çocuk hakları
daimî komisyonu kurulması için anlaştı, epey bir zaman önce
anlaştı. Fakat hâlâ çocuk hakları daimî komisyonu
kurulmadı. Bunu getirmek için ne gibi bir engel var gerçekten bilmiyoruz
ama biz getirdiğimiz zaman mutlaka sizin cenahınızdan Biz zaten
bu konuda gereken her şeyi yapıyoruz. cevabını
alıyoruz. Ama hayır, gereken her şeyi yapmıyorsunuz. Çünkü
Çocuk Haklarına Dair Sözleşmenin kabulünün 29uncu
yılında, dünyada her gün 15 bin çocuk önlenebilir hastalıklardan
ölüyor, 155 milyon çocuk yetersiz besleniyor, her 5 çocuktan 1i okula
gidemiyor. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiyede de çocukların kanuni
hakları çiğneniyor ve çocuklar olması gereken yaşam
standardının altında yaşıyor.
Türkiye nüfusunun 22 milyon 883 bin 288i çocuk; çok
büyük bir rakam bu. Ancak Türkiyede toplumsal hayat çocukların
ihtiyaçlarına, taleplerine ve haklarına göre düzenlenmiyor.
Örneğin, Türkiyede 393 bin çocuk okul yerine işe gidiyor
arkadaşlar, okul yerine işe gidiyor. 6-18 yaş arasında
ekonomik faaliyette bulunan 893 bin çocuğun yüzde 44ü mevsimlik
tarım işinde çalışıyor. İşe giden 393 bin
çocuğun yarısı haftada kırk saatten fazla
çalışıyor, çocuklardan söz ediyoruz, haftada kırk saatten
fazla çalışıyorlar. Kendi evinizdeki çocuklara bunu reva
görebiliyor musunuz? Onların saçının teline bir zarar gelmesin
diye düşünürken rakamlar Türkiyede bunu gösteriyor. 3 binden fazla mahpus
çocuk var Türkiye hapishanelerinde, 743 de annesiyle birlikte hapiste kalan
çocuk var. Ne öğrenci ne de işçi olan 15-19 yaş grubunda
kızların oranı yüzde 28,2yken, oğlanlarda bu oran yüzde
16,5. 15 yaşından küçük kız çocukları arasında
raporlanan cinsel taciz oranı ise yüzde 9. 20-24 yaş
aralığındaki kadınların yüzde 15i hâlen 18
yaşından önce evlendiklerini ifade ediyorlar. Ben hâlâ, iki
haftadır, Sağlık Bakanlığının
yaptığı araştırma, soruşturma raporunda 1.260
çocuğun gebeliğini tespit eden rapora ulaşabilmiş
değilim, henüz ne CİMERden ne Sağlık
Bakanlığından, üstelik de Sayın Bakanın burada,
kamuoyu önünde sözü olmasına rağmen bu rapora ulaşabilmiş
değilim bir milletvekili olarak bilgi edinme hakkına dayanarak.
Evet, 2018-2019 öğrenim yılı
başlangıcında okula kayıtlı olan 616 bin çocuğa
karşı, yaklaşık 430 bin mülteci çocuk hâlâ okul
dışında. İşte, bu sorunları önlemek ve sahip
oldukları haklardan faydalanmalarını sağlamak için verdik
biz çocuk hakları daimi komisyonu önergesini de çocuk hakları
bakanlığı kurulması teklifini de. Bunlar için geç
değil, bunları yapmak, hayata geçirmek mümkün.
Bugün Evrensel gazetesinde 9 yaşında bir
kız çocuğunun mektubu var; Emek Deniz Özel. O şöyle bir mektup
yazmış hepimize: Ben 9 yaşında, 4üncü sınıfa
giden bir kız çocuğuyum. Şimdi sizlere çocuk haklarından
bahsedeceğim: Her çocuk 18 yaşına kadar çocuktur ve bu süreç
içerisinde çocuk haklarından yararlanabilirler. Çocuk haklarından
yararlandıkları süreç geçtikten sonra da insan haklarından yararlanırlar.
Neyse, çok uzatmadan çocuk olarak
haklarımıza geçelim; yaşama hakkı, sevgi ve ilgi görme
hakkı, dengeli ve düzenli beslenme hakkı, düşünce ve ifade
özgürlüğü hakkı. Çocukları ilgilendiren meselelerde
çocukların düşüncelerini de göz önünde bulundurmak gerekir,
fikirlerimiz sorulmalı fakat ülkemizde bu ve buna benzer hakların
birçoğu kâğıt üzerinde kalmış. Bu meseleye dair
düşüncelerimi sizinle paylaşmak istiyorum. diyor Deniz.
Çocuklar özgürce sokakta oynayabilmeliler. Maalesef
her gün kötü bir şeyler duyduğumuz için ailelerimiz bizi tek
başımıza kapının önüne bile çıkarmıyor.
Ayrıca çocukların rahatça oynayacağı alanlar olmalı.
Çocuklar erken yaşta evlendirilmemeli. Çocuklar hiçbir zaman tacize ve
tecavüze uğramamalı. Çocuklar hiçbir zaman
çalıştırılmamalı, çocuklar çırak olarak da
çalıştırılmamalı. Yukarıda
yazdıklarımın hepsi beni korkutuyor. diyor Deniz. Özellikle
kız çocuklarına uygulanan muameleler beni daha çok korkutuyor. Bu
nedenle buna bir dur demeliyiz. Biz çocukların bize yapılmaya
çalışılan bütün kötü şeylerden haberi var, gerek anne
babalarımız konuşurken gerekse de televizyonda.
Tekrar şunu vurgulayarak bitirmek istiyorum:
Herkes 18 yaşına kadar çocuktur ve çocukların haklarına
lütfen saygılı olalım çünkü çocuklar bu ülkenin
geleceğidir. Bugünün çocuğu yarının büyükleridir. Sevgiyle
ve saygıyla kalın. Çocuklar ölmesin, şeker de yiyebilsinler.
Böyle diyor Deniz. Biz de sadece yegâne dileğimiz bu diyoruz. Çocuklar
ölmesin, şeker de yiyebilsinler ve bunun için gereken şeyleri bu
Mecliste artık sen ben demeden, birlikte yapabilir bir noktaya, bir
demokrasiye umuyorum ulaşacağız.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Kazım Arslan, Denizli Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın Arslanın şahsı adına
da konuşması vardır. İki konuşmayı
birleştiriyorum.
Süreniz on beş dakika Sayın Milletvekili.
CHP GRUBU ADINA KAZIM ARSLAN (Denizli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi öncelikle saygıyla,
sevgiyle selamlıyorum.
Geçen gün vefat eden Erdin Bircan arkadaşımızın
vefatı sebebiyle hem partimize hem de Meclisimize
başsağlığı diliyorum. Allah rahmet eylesin,
mekânı cennet olsun, nur içinde yatsın diyorum.
Ayrıca bugün Çocuk Hakları Günü.
Çocuklarımızın özellikle korunmasını, onların
yetişmesini, onların istismar edilmemesini ve haklarının
korunduğu ve güzel bir dünyada yaşadığı bir gün
olmasını da temenni ediyorum, diliyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün burada Türkiye
Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine
görüşmeler yapıyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz
aldım ve görüşlerimi de sizlere sunmak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, öncelikle bu
düzenlemenin İç Tüzükümüzün 38inci maddesine göre Anayasaya
uygunluğu incelemesinin öncelikle yapılması ve Anayasa
Komisyonuna havale edilerek, bunun enine boyuna tartışılarak,
gerçekten bu düzenleme Anayasamıza uygun mu, değil mi konusunda bir
görüşün, bir raporun alınmasından sonra Sanayi, Ticaret, Enerji
Komisyonuna gelerek bunun tartışılması gerekirken maalesef
bu yapılmadan direkt olarak, aslında en direkt olarak ilgili olan
Sanayi Komisyonuna gelmek suretiyle bu görüşmelerin yapılmasına
olanak sağlanmıştır. Aslında, şunu
açıklıkla belirtmek istiyorum: Bu düzenleme Anayasamızın
hem 67nci maddesinin son fıkrasına hem 135inci maddesine hem de
Anayasamızın eşitlik ilkesine kesinlikle
aykırıdır. Bunu bir kere, öncelikle tespit edelim.
Değerli arkadaşlarım, şimdi,
Türkiyede meslek örgütleri yani kamu kurumu niteliğindeki meslek örgütleri
Anayasamızın 135inci maddesine göre
Bu şekilde 21 tane meslek
örgütü vardır. Sadece 2sini baz alarak, 2sini öne çıkararak, TOBBu
öne çıkararak, Esnaf ve Sanatkârlar Odasını öne çıkararak
böyle bir düzenlemenin yapılmış olması hem eşitlik
ilkesine aykırı hem hukuka aykırı hem de
Anayasamızın temel değerlerine, ilkelerine aykırı bir
düzenlemedir. Bunu görmek lazım. Yoksa sadece Biz yaptık, oldu. Biz
böyle istiyoruz. Biz böyle bir düzenleme istiyoruz. Diğer 19 tane
kuruluşun durumu bizi ilgilendirmez. diyemeyiz. Biz Türkiye Büyük Millet
Meclisiyiz, biz Türkiyenin milletvekiliyiz. Sadece belirli odaların
milletvekili değiliz değerli arkadaşlarım. O nedenle,
düzenlemeleri bu Meclise getirirken çok geniş anlamda değerlendirip
hem hakkaniyete uygun bir şekilde hem de hukuka uygun bir şekilde
düzenlemeleri yapmak zorundayız.
Değerli arkadaşlarım, şimdi,
TOBB ve TESK gerçekten meslek örgütleridir. Bununla ilgili olarak bu meslek
örgütlerinin asli görevi siyaset yapmak değildir değerli
arkadaşlarım. Siyaset yapacaksa siyasi partiye gider, aday olur,
seçilir veya seçilmez, artık orada görevi son bulur değerli
arkadaşlarım çünkü meslek örgütleri, meslek mensupları o
arkadaşlarımıza o görevleri tevdi ederken kendi meslek
sorunlarının, mesleki sorunlarının çözümü noktasında
seçmişlerdir, görev vermişlerdir, onları siyaset yapmak üzere
görevlendirmediler. Dolayısıyla, görevinden ayrılacaksa, siyaset
yapacaksa meydan hazır, istifa eder, gelir, siyasete girer, seçilirse seçildiği
yerde görevine devam eder, seçilemezse de normal, düz bir üye olarak
mesleğine devam eder.
Değerli arkadaşlarım, gerçekten,
burada inanılmaz bir haksızlık var, inanılmaz bir
eşitsizlik var, tamamen meslek örgütlerini siyasallaştırmaya
yönelik, meslek örgütlerinin tam ortasına siyaseti oturtmaya yönelik ve
meslek örgütlerini siyasi amaçlı kullanmaya yönelik bir düzenleme var.
Onun için, buna şiddetle karşıyız değerli
arkadaşlarım.
Değerli arkadaşlarım, şimdi,
TOBB ve TESKin üyelerinin, aday olduklarında, gerçekten, seçilemedikleri
takdirde eski görevlerine döndükleri takdirde tarafsız olarak görev
yapabileceğine inanıyor musunuz? Hangi kuruluşta olursa olsun
değerli arkadaşlarım, hangi partiden olursa olsun, gerçek
anlamda siyasi kimliği çıkmış, meydanlara
çıkmış ve yarışa girmiş ve aynı zamanda da o
odanın temsilcisi olması sebebiyle arkasında odası
durmuş, onun bütçesini kullanan, bir fırsata dönüştürme, ona
imkân verme noktasında gerçekten yanlışın çok büyük bir
noktada olduğunu görmek zorundayız değerli
arkadaşlarım.
Değerli arkadaşlarım, bu düzenleme,
aynı zamanda siyasi ayrımcılığın, siyaseten
kutuplaşmanın da önünü açacaktır. Şimdi, bu meslek
kuruluşları, aslında o meslek kuruluşlarına üye olan
meslektaşlarının haklarını hukuklarını,
hangi alanda sorunlarının olduğunu araştırmak, soruşturmak,
düzenlemesini yapmak, onların haklarını korumak üzere orada
görev almış olan kuruluşlardır veyahut da seçilmiş
arkadaşlardır.
Şimdi, bunları bir kenara bırakarak,
orada bir yetkiyi, imkânı fırsata çevirerek hele hele Ben siyaset
yapacağım, iktidar yanlısı bir partinin, iktidarın
yanında yer almak suretiyle onun imkânlarından
faydalanacağım. diyerek çıktığı bir yolda
gerçekten sürekli yanlış yapma olasılığı fazladır.
Kayırma işlemleri mutlaka fazla olacaktır. Yandaş tutma,
yan tutma olayları, tarafgir olma noktalarında gerçekten
yanlışlar birbiri arkasına devam edip gidecektir. Onun için,
değerli arkadaşlarım, buna fırsat vermeyelim, buna imkân
vermeyelim. Yapacaksak şu Mecliste doğru dürüst, gerçek anlamda
Türkiye'nin önünü açan -gerçek anlamda siyaset yapılabilen- meslek
örgütlerinin gerçek anlamda görevlerini yapabildiği düzenlemeleri ortaya
koyup onların sorunlarıyla ilgili çözümler arayan, onlarla ilgili
düzenlemeler yapan ve boşu boşuna burada siyasi hesaplar yaparak,
küçük hesaplar yaparak
Seçimlerde nasıl daha iyi,
başarılı olabiliriz, hangi odayı kullanabiliriz, onun
başkanını değerlendirebiliriz, eğer
değerlendiremezsek, seçilemezse yeniden gelip bizim doğrultumuzda
görev yapacak bir arkadaşı buluruz, onu aday yaparız.
düşüncesinden hareketle böyle bir çalışmaya maalesef imkân
veriliyor, buna imkân vermeyelim değerli arkadaşlarım.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, bu
düzenlemenin aslında özel olarak sadece 2 kuruluşun yasalarında
yapılacak değişiklikle değil, 298 sayılı
Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun ek 7nci
maddesinde yapılacak bir düzenlemeyle yapılması lazım. Ve
bütün kuruluşları, bütün kamu kurumu niteliğindeki
kuruluşları kapsayacak şekilde yapmak gerekir. Yoksa burada
sadece belirli kurumların, belirli kuruluşların
temsilcisiymiş gibi burada düzenleme yapmak gerçekten hem hukuka hem
hakkaniyete kesinlikle uygun değil ve bu çalışmalar Türkiyenin
yararına değil, zararına olacaktır; bunu da özellikle görmenizi
diliyorum değerli arkadaşlarım.
Değerli arkadaşlarım, şimdi,
meslek odaları sadece TOBB ve esnaf birlikleri değil, dünya kadar
meslek odası var. Şimdi, bu meslek odalarının
sorunlarını aslında oraya seçilen arkadaşlarımızın
yakinen takip etmesi gerekiyor. Yani ben bakıyorum da bugün bir siyasetçi
olarak, geçmişte bir tüccar olarak, bir sanayici olarak odaların
tamamen siyasallaştırılmaya
çalışıldığı ve odaların üzerinde siyasi
baskı kurulmak suretiyle inanır mısınız odanın
zararına olan, oda mensuplarının, özellikle meslek
mensuplarının zararına olan bir düzenleme veyahut da
düzenlemeler karşısında bile hiç ses çıkarmayan odalarla
karşı karşıyayız değerli arkadaşlarım.
Şimdi, bu meslek kuruluşlarını bu yönüyle de siyasallaştırırsak,
siyasetin tam göbeğine atarsak gerçekten onların gerçek anlamda
düzenlenmiş olan amaçları doğrultusunda onlardan hizmet
beklemek, iş beklemek kesinlikle mümkün değildir değerli
arkadaşlarım.
Değerli arkadaşlarım, şimdi,
biliyorsunuz bu düzenlemeyle birlikte gerçek anlamda bazı örnekler
veriliyor, diyorlar ki: Kamu görevlisi atanıyor veyahut da istifa ediyor,
seçiliyor veyahut da seçilemiyor; seçilemezse yine kendi mesleğine, kendi
işine geri dönsün. Ama değerli arkadaşlarım, şimdi, o
konu ile bu konuyu karıştırmak kesinlikle yerinde değil
çünkü o, atanmış bir insan; o arkadaşımız, o kurumda
görev yapmak üzere atanmış bir insan ama siz seçilmiş bir
insanı, meslek organları içinden meslek mensuplarının
seçtikleri kişiyi siyasete daha çok bulaştırmak istiyorsunuz ve
siyasetin içine sokmak istiyorsunuz, kendi amacınız doğrultusunda
bu odaları kullanmak istiyorsunuz, odaların gerçek anlamda
yöneticilerini ve imkânlarını da kullanmak istiyorsunuz.
Geçmişte bunları yaşadık biz. Geçmişte birçok partinin
bayraklarının bazı odaların yerlerinde ve depolarında
bulunduğuna şahit olduk değerli arkadaşlarım. O noktaya
getirmeyelim Türkiyeyi, lütfen. Yapacaksak düzenlemeyi doğru
yapalım, gerçekçi yapalım, objektif değerlendirmeler yaparak
gerçekleştirelim. Yoksa tamamen tarafgir olan, taraf tutan bir düzenleme
olur ki kesinlikle bunun ülkeye faydası olmaz.
Değerli arkadaşlarım, şimdi,
iktidar partisi dara düştükçe, sıkıntıya girdikçe, böyle,
seçim öncesi kendine göre yeni düzenlemeler ortaya koymaya
çalışıyor. Değerli arkadaşlarım, şimdi
seçime kalmış dört ay, on gün, yerel seçimlere. Şimdi,
değerli arkadaşlarım, yani seçimle ilgili düzenlemelerin mutlaka
ve mutlaka önceden yapılması ve bir sene sonra ancak devreye girmesi,
yürürlüğe girmesi Anayasamızın emredici hükmüdür. Bunu göz
ardı edemezsiniz. Gerçek anlamda bu düzenlemeyi niye bugün getirdiniz?
Başka bir sürü sorunlarımız var. Bu sorunlarla ilgili çözümleri
buraya getirmeniz gerekirken bunları niye getirmiyorsunuz? Emeklilikte
yaşa takılanlarla ilgili düzenlemeyi niye getirmiyorsunuz
değerli arkadaşlarım? Bunları getirelim, bunları tartışalım,
bunları konuşalım burada. Ülke gerçekten ekonomik krizin içinde.
Biz sektörlerimizi nasıl canlandırabileceğiz, fabrikalar
nasıl kapanmasın diyebileceğiz, konkordatolar ilan edilmesin
Ve
zincirleme olarak geride birçok fabrikaların kapanmasına, iş
yerlerinin kapanmasına, işsizliğin artmasına neden olacak
konuların üzerine neden eğilmiyoruz da tamamen bir siyasi hesap
peşinde, küçük hesap peşinde, kendi seçim
sonuçlarınızı daha iyi bir noktaya taşıyabilecek
düzenlemeleri getirmeye çalışıyorsunuz? Kesinlikle bunu kabul
etmiyoruz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak buna şiddetle
karşıyız değerli arkadaşlarım.
Değerli arkadaşlarım, ülkenin
gerçekten çok temel sorunları var yani yargıda yaşananları
görüyorsunuz; hukuk güvenliği yok olmuş, görüyorsunuz; birçok
insanın içeride haksız yere, aylardan beri, yıllardan beri
tutuklu olduğunu biliyorsunuz, bunlarla ilgili niye düzenleme
getirmiyorsunuz? Yani atıyorsunuz içeriye, tutukluyorsunuz ama
hakkında dava açmıyorsunuz. Bir seneyi aşkın, iki seneye
yakın sürelerde davaların açılmadığı bir
Türkiyede bunlarla ilgili davaların hızlandırılması,
davaların açılması, davaların çabuk görülmesi, hukuk
güvenliğinin ortaya konulması yönünde düzenlemelerimizin olması
gerekirken, onları getirmemiz gerekirken maalesef onları bir kenara
bırakıyoruz, başka düzenlemeler getiriyoruz.
Evet, bu şekilde sözlerimi bitiriyorum,
hepinizi sevgiyle saygıyla tekrar selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Hacı Özkan, Mersin Milletvekili.
Buyurun Sayın Özkan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA HACI ÖZKAN (Mersin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Odalar ve
Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar ile Esnaf ve Sanatkârlar Meslek
Kuruluşları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 1inci maddesi üzerinde AK PARTİ Grubumuz adına söz
almış bulunuyorum.
Bu vesileyle, ekranları başında
bizleri izleyen, Mersinli hemşehrilerim başta olmak üzere,
esnaflarımızı, iş dünyamızı ve siz değerli
milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin hemen başında Peygamber
Efendimizin dünyayı şereflendirişinin yıl dönümü
vesilesiyle aziz milletimizin, tüm İslam âleminin ve sizlerin Mevlit
Kandilini tebrik ediyor, bu mübarek günün, günlerin ülkemize ve yeryüzüne
hayır getirmesini Rabbimden niyaz ediyorum.
Çocuklar bizim en kıymetli
varlıklarımız, dünyanın gülen yüzü, toplumun geleceği,
insanlığın umududur. Tüm evlatlarımıza mutlu ve
aydınlık bir gelecek diliyor, bu vesileyle tüm çocuklarımızın
20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Gününü kutluyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemizde 307 meslek dalında 2 milyon civarında
esnaf ve sanatkâr, 3.012 esnaf ve sanatkârlar odası, illerde örgütlenen 82
esnaf odaları birliği, 13 mesleki federasyonla ülkemizin en
yaygın ve en fazla üyesine sahip, 5362 sayılı Esnaf ve
Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunuyla kurulmuş kamu kurumu
niteliğini haiz meslek kuruluşlarında hizmet veren
kişilerdir. Meslek odaları ve bunların üst
kuruluşları, esnaf ve sanatkârlar ile bunların yanlarında
çalışanların mesleki ve teknik ihtiyaçlarını
karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak,
mesleğin genel menfaatlerine uygun olarak gelişmelerini ve mesleki
eğitimlerini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleriyle
ve halkla olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak,
meslek disiplinini ve ahlakını korumak ve bu maksatla kurulan tüzel
kişiliğe sahip kamu kurumu niteliğindeki esnaf ve sanatkârlar
odaları ile bu odaların üst kuruluşu olan birlik, federasyon ve
konfederasyonun çalışma usul ve esaslarını düzenlemeyi
amaçlayan kuruluşlardır. Bu kuruluşlarımız özellikle
işletme sayılarının çokluğu, ülke çapında
istihdama sağladıkları büyük katkıyla ekonomimizin can
damarını oluşturmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; esnaf ve sanatkârlar ülkemizin ekonomik ve toplumsal
hayatında vazgeçilmez öneme sahiptir; ekonomik ve sosyal
kalkınmanın dengeli biçimde dağıtılması ve
sürdürülmesinde yaptığı katkı, işsizliğin
azalması, istihdamın ve üretimin artırılması,
değişen piyasa koşullarına hızla uyum sağlayan
yapıyla toplumsal açıdan vazgeçilmez yönleridir.
Bünyesinde binlerce kişiyi istihdam eden esnaf
ve sanatkârlarımız ülkemizin ekonomisi açısından çok önemli
bir işlevi yerine getirmektedir. Türkiyede esnaf ve
sanatkârlarımız aileleri ve çalışanlarıyla birlikte
değerlendirildiğinde, ülke nüfusunun beşte 1ini
oluşturmaktadır. Ülkemizde esnaf ve sanatkârlarımız,
emeğini, alın terini yoğun teknolojiyle birleştirerek ülke
kalkınmasına, istihdam ve işsizliğin önlenmesine büyük
katkılarının yanında, değişen makro ve mikro
ekonomik dengeleri çok çabuk ve kolay tolere ederek bölgeler arasındaki
büyümeye hızla katkı sağlamaktadır. Bunun yanında,
büyük sanayi işletmelerinin tamamlayıcısı nitelikli meslek
elemanlarının yetişmesine katkı sağlayarak destek
olmaktadır. Rekabet koşullarına süratle uyum sağlayarak
ekonomik yelpazede orta sınıfta denge unsuru olmaktadır.
Özellikle veresiye alışveriş kültürü toplumdaki aylık
geliri olmayan kesim açısından önemli bir etken olup oluşacak
ekonomik kriz ve kaosu tolere etme açısından da çok önemlidir.
Ülkemize yönelik birçok ekonomik saldırı
karşısında küçük ve orta ölçekli esnafımızın
yanında sanayi ve iş dünyamızın da ortaya koyduğu
onurlu duruş ve özverili tavrı takdire şayandır. Ülkemizin
bu ekonomik saldırılar karşısındaki
başarısında esnafımızın ve iş
dünyamızın çok büyük katkısı olduğunu biliyor ve
buradan teşekkür ediyoruz.
Ülkemizin ekonomik, toplumsal ve siyasal
hayatında göz ardı edilemeyecek yere sahip esnaf ve
sanatkârlarımız ve bu meslek kuruluşlarımızın
temsilcilerinin bugün ülkenin siyasetini belirleyen bir yerde olması ve
sorumluluk alması hususunda yapılacak her kanuni düzenleme
demokrasimizi daha güçlü kılacaktır.
Ülke ekonomisinin
canlandırılmasının yanında, esnaf ve
sanatkârlarımızın hak ettiği ve AB ülkelerindeki
meslektaşlarının seviyesine ulaştırılması
için yaptığımız yasal düzenlemelerin yanında özel
teşvik ve destek paketleriyle toplumumuzun omurgasını
oluşturan esnaf ve sanatkârlarımıza her türlü desteği
sağlıyoruz.
Esnaf ve sanatkârlarımız, Ahi kültürün
üstün vakıflarına mensup, devletine, milletine bağlı,
ülkesine hizmeti vazife ve şiar edinmiş, bilgi ve beceresini
alın terine katarak ülkesine hizmet eden güzide insanlardır.
Bu kanuni düzenlemeyle umuyoruz ki en kısa
zamanda esnaf ve sanatkârlarımız ülkemiz ekonomisi için de temsil
ettiği güçlü varlığının sosyal ve siyasal
yaşamında da hak ettiği yerini almasının önünü
açacaktır.
Kanun teklifiyle Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununda düzenleme yapılarak
milletvekili ve mahallî idareler genel ve ara seçimlerinde adaylık için
görevinden ayrılan birlik başkanı ve birlik yönetim kurulu
üyeleri ile oda ve borsa yönetim kurulu başkan ve üyelerine aday
olmamaları veya seçilememeleri hâlinde eski görevlerine dönme imkânı
tanınacaktır.
2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun
18inci maddesi uyarınca görevinden ayrılması zorunlu
olanların büyük çoğunluğuna 26/4/1961 tarih ve 298
sayılı Kanunla görevlerine geri dönme imkânı
tanınmış olsa da Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği,
Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu, oda ve borsalarla ilgili
organlarda görev alanların adaylığı veya seçimi
kaybetmeleri hâlinde görevlerine geri dönüp dönmeyecekleri hususunda herhangi
bir düzenleme bulunmamaktadır.
Yapılan bu kanun teklifiyle Türkiye'nin en
büyük sivil toplum kuruluşları içerisinde sayılabilecek Türkiye
Odalar ve Borsalar Birliği, Türkiye Esnaf ve Sanatkârları
Konfederasyonu, oda ve borsaların seçim hukuku çerçevesinde adaylık
için görevinden ayrılan başkanları ve yönetim kurulu üyelerinin
aday olamadıkları veya seçilemedikleri takdirde eski görevlerine
dönebilme imkânı sağlanabilecektir. Anayasanın eşitlik
ilkesi çerçevesinde herkesin aday olmasının önünün
açılmasının da demokrasinin bir gereği olduğu
gerçektir. Bu kanuni düzenlemenin demokrasimizi güçlü kılacağına
ve temsiliyet girişiminin de önünü açacağına inanıyorum.
Kanun teklifimizin iş dünyamızın ve
esnafımızın çok kıymetli temsilcilerine hayırlı
olmasını diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahsı adına söz isteyen
Şahin Tin, Denizli Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika.
ŞAHİN TİN (Denizli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin 1inci maddesi üzerinde şahsım adına söz
almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle, milletimizin ve İslam âleminin idrak
ettiği Mevlit Kandilini ve Mevlidi Nebi Haftasını tebrik
ediyor, tüm insanlığa hayırlar getirmesini temenni ediyorum.
Yine, ebediyete irtihal eden Milletvekili
arkadaşımız Sayın Erdin Bircana da Allahtan rahmet,
ailesine sabır ve başsağlığı diliyorum.
Seçim dönemlerinde sıkça yaşanan bir
kargaşanın daha önüne geçmek adına, yerel seçimlerin arifesinde
mühim bir düzenleme yapıyoruz. Görüşmekte olduğumuz teklifle STK
yöneticilerinin genelde ve yerelde siyasette aktif rol almasının
önünü açıyor ve teşvik edici nitelikte olmasını sağlıyoruz.
Siyasi aktörler gibi, oda, borsa ve birliklerimiz
ile sivil toplum kuruluşlarımız toplumun nabzını
tutan, beklentilerinden haberdar olan, çözüm yollarını da bilen
teşekküllerdir. Bu anlamda, sivil toplum kuruluşlarımız
için bu teklif gecikmiş de olsa bir zarurettir. Milletvekili ve mahallî
idareler genel ve ara seçimlerinde adaylık için görevinden ayrılan
birlik başkanı ve birlik yönetim kurulu üyeleri ile oda ve borsa
yönetim kurulu başkan ve üyelerine aday olamamaları veya
seçilememeleri hâlinde eski görevlerine dönme imkânı sağlıyoruz.
Bu şekilde bahse konu teşekküllerin başkanı ve yönetim
kurulu üyesi seçilenlerin hak kaybına uğramamalarının önüne
geçmiş oluyoruz. Böylelikle demokrasinin kazanılmış
hakların devlet güvencesinde olduğu ilkesini de uygulamış
olmaktayız.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİ olarak
her zaman demokrasiyi tabana yaymanın, ülke yönetimine
katılımı en yüksek seviyelere çıkarmanın
yollarını aradık ve bu noktada çözüm üretmeye
çalıştık. Sivil toplum örgütlerimizin yönetime
katılmasının sorunlara süratli çözüm bulabilmenin en makul yolu
olduğunu odalarda görev yapmış birisi olarak çok iyi biliyoruz.
Atalarımızın da işaret ettiği gibi Damdan
düşenin hâlini damdan düşen bilir. Bir ihracatçının, bir
makine sanayicisinin, bir ham madde üreticisinin, bir ithalatçının ve
esnaf kesimini temsil eden birliklerin yöneticilerinin ülke yönetiminde yer
almasının işleyişi ne derece
hızlandıracağı hepimizin malumudur. Zaten demokrasinin
gereği de budur.
Değerli milletvekilleri, bu yasal düzenleme
iş adamlarımızın, sanayicilerimizin, esnaflarımızın,
kısacası toplumun en temel ihtiyaçlarını
karşılayan sektörlerin çatı kuruluşları olan oda,
borsa ve birliklerin başkan ve yönetim kurulu üyelerinin ülke yönetiminde
aktif olarak bulunmaları için de kaçınılmaz bir fırsat
olacaktır. İşi ehline teslim etmek önemli. Bu nedenle yönetime
katılımın önünde engel olan tüm
tıkanıklıkları aşmamız gerekiyor.
Hassas bir dönemde yaptığımız bu
düzenlemeyle iş âleminin talep ve önerilerini bilen iş
insanlarının yönetime daha aktif katılımının
sektörlerin sorunlarına çözüm üretme ve neşter vurma anlamında
son derece kıymetli olduğunu özellikle vurgulamak istiyorum.
Ekonomimizin yoğun saldırılara maruz kaldığı bir
dönemde bahse konu teşekküllerin yöneticilerinin de şehirlerimizin ve
ülkemizin yönetiminde ellerini taşın altına
koymalarının gelişmemize ve güçlenmemize daha da büyük
katkı sunacağı aşikârdır. İnanıyoruz ki
Türkiye, yeni stratejiler, yol haritaları sayesinde hedeflerine daha kolay
ulaşacak, dünyanın sayılı ülkeleri arasında en üst
sıralardaki yerini pekiştirecektir. Her gün yeni hamlelerle dünyaya
örnek olacak nitelikte dev projeleri hayata geçiren ve destansı hamlelere
imza atan Türkiye bu alanda da ayağındaki prangaları
kırmış olacaktır.
Düzenlemenin oda, borsa ve birlik
başkanları ile yönetim kurulu üyelerine, ülkemize ve milletimize
hayırlı uğurlu olmasını diliyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN On dakika süreyle soru-cevap
işlemi yaptıracağım.
Sayın Tanal
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Değerli Başkanım.
Tabii, bugün hep Düzceden başladık ama
Boludan Düzceye inerken Kaynaşlı yolunda
ışıklandırmalar yetersiz, kışın hep trafik
kazaları oluyor. Benim Ulaştırma Bakanlığından
istirhamım ve Düzce Milletvekili arkadaşımız da herhâlde
gayret edecek, o da çaba sarf edecek, o yolun daha fazla
aydınlatılmasını talep ediyoruz. Neden
aydınlatılmıyor?
İkinci konu: Düzce ile Yığılca
arasındaki yol çok dar. Yığılcada bir çimento
fabrikası yapılıyor, o çimento fabrikası oradaki
arıcılığa zarar vermeyecek mi? Arıcılıkla
uğraşan vatandaşımız mağdur olmayacak mı?
Üçüncüsü: Şanlıurfa ili Akçakale ilçesi
ile Ceylanpınar arasında bir yol var, o yol neden
yapılmıyor? Yıllardan beri hep yatırım
programında olduğu hâlde yapılmamasının sebebi nedir?
Eğer bir an önce bize cevap verirlerse sevinirim.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Çelebi...
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Elitaş biraz önce soruma
karşılık olarak Yüksek Seçim Kurulu kararını okudu.
Aslında bu karar, yapılması gereken kanun
değişikliğinin 298 sayılı Kanunun ek 7nci maddesinde
olduğunu teyit ediyor. Burada sorum şu: 298 sayılı Kanunun
ek 7nci maddesinde yapılması gereken değişikliği
Anayasa 67 engeline takılmamak yani bir yıl içinde yapılacak
seçimlerde uygulayamayacağınız için mi TOBB Kanunu üzerinden
getirdiniz? Bu, kanuna çalım atma değil midir?
İkinci sorum şu: Geri dönüşü atama
değil de en azından tekrar kurumların kendi içinde seçimle
yapmasını düşündünüz mü?
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın Yılmaz
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Sayın Başkan,
15 Temmuz hain girişiminde bulunan FETÖ mensubu iş adamları ve
şirketlerinden alacağı olan birçok vatandaşımız
iki yılı aşkın zamandır Düzcede
alacaklarını alamamıştır. Alacağı olan esnaf
ve müstahsil vatandaşlarımız ekonomik olarak son dönemde oldukça
zor durumdadırlar. Artan döviz kurları ve faizler bu
vatandaşlarımızın alacağını zaten
eritmiştir. Şirketlere atanan kayyumlar maalesef, mağdur
vatandaşlarımızla ilgilenmemekte ve sorunlarına kulak
tıkamaktadır. Atanan kayyumlar mağdur
vatandaşlarımızın alacaklarını bir an önce
ödeyerek üzerine düşeni yapmalıdır.
Atanan kayyumların aldıkları
maaşlar toplumda söylentilere ve rahatsızlığa sebep
olmaktadır. El konulan şirketlerin tasfiyesinin aldıkları
maaş kesileceği için kayyumlar tarafından geciktirildiği
dedikodusu hızla yayılmaktadır. İlgili
bakanlığın konuyla ilgili çalışma yapıp
yapmadığını Sayın komisyona soruyorum.
BAŞKAN Sayın Arslan
KAZIM ARSLAN (Denizli) Sayın Başkan,
görüşmekte olduğumuz 14 sıra sayılı Türkiye Odalar ve
Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin öncelikle Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün 38inci maddesine göre Anayasaya
uygunluğunun incelenmesi gerekirken bu inceleme yapılmadan Sanayi ve
Ticaret Komisyonuna havale edilmesinin sebebi nedir? Bunu yapmayarak
Anayasamızı askıya mı aldınız? İç
Tüzükümüzün 38inci maddesini neden dikkate almıyorsunuz?
Yalnızca TOBBun ve TESKin kanununa eklenen
maddeleriyle oda ve birlikler içinden belli isimleri aday yapmak ve onlara
koltuk garantisi vermek, seçilememeleri hâlinde endişelerini gidermek için
adrese teslim bir düzenleme mi yapıyorsunuz? Anayasamızın
135inci maddesinde yer alan kamu kurumu niteliğini haiz 21 kuruluşun
2si için düzenlemeyi yapıp da diğer 19 kuruluşun
uğradığı haksızlığı nasıl
gidereceksiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Barut
AYHAN BARUT (Adana) Sayın Başkan, AKP
Genel Başkanını başkomutan, Türkiye Cumhuriyetinin birinci
başkanı, ona itaati farz, karşı gelmeyi haram gören sözde
profesör unvanlı pek çok öğretim üyesi ve rektörler görmekteyiz. Son
bomba ise Necmettin Erbakan Üniversitesi Havacılık ve Uzay Bilimleri
Fakültesi Dekanı Profesör Doktor Mehmet Karalı isimli birinden geldi.
İyi bir çocuk yetiştirmek, iyi bir ev hanımı olmak, bakan
ya da başbakan olmaktan veya başarılı bir iş
kadını olmaktan daha çok elzemdir. Yerel seçimde hiçbir kadın
belediye başkanı adayına oy vermeyeceğim.
paylaşımında bulundu. Bu düşünce için özellikle AKPli
kadın siyasetçi arkadaşlarımız ne düşünüyor? Bu kafa
ve bu zihniyeti şiddetle kınıyorum. Bu sözde bilim
insanlarının kamuoyuna yansıyan düşünceleri böyleyse
yansımayan eylem ve söylemlerini siz düşünün.
Rektör ve akademisyenlerin bu tür açıklama,
tutum, davranış ve tasarrufları için verdiğimiz
araştırma önergesi Başkanlığınızda hâlâ
beklemektedir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Komisyon
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan, Sayın Tanal ayrılmış ama Düzce
milletvekili arkadaş
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Ayrılmadım efendim, ben ön sıradayım
Sayın Başkanım.
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Yer değiştirmiş. Sayın Tanal buranın demirbaş
milletvekillerinden. Yer değiştirmiş. Soruyu başka yerde
sordunuz, cevabı diğer koltukta alıyorsunuz.
Düzce milletvekili
arkadaşlarımızla yaptığımız görüşme
çerçevesinde Bolu-Düzce arasında Kaynaşlı mevkisindeki
ışıklandırmanın iyi olduğuyla ilgili kanaatler
var. Arkadaşlarımız, Düzce Milletvekilimiz hem Sayın Fahri
Çakır
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Bir heyet oluşturalım Başkanım, vallahi.
Bakın, MHP milletvekili arkadaşımız burada, o da
şikâyetçi muhtemelen.
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
hem de Ümit Yılmaz Bey o konuyla ilgili ifadede bulundular. Siz
dışarıda bu konuyu görüşürsünüz. Hem sis olduğu
dönemlerde o
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Bakın, Milliyetçi Hareket Partisi milletvekili
arkadaşımız da orada, o da isterse fikrini beyan etsin.
ÜMİT YILMAZ
(Düzce) Sayın Tanal, Bolu Dağı
ışıklandırması, sis
ışıklandırması yeni yapıldı. Epeydir
geçmediniz galiba.
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Uçakla gittiği için Sayın Tanal görmüyor. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Cevap hakkı kalsın.
ÜMİT YILMAZ
(Düzce) Hani kralın hakkı krala, Sezarın hakkı Sezara.
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Türk Hava Yolları artık kara yolundan daha ucuz olduğu için
Sayın Tanal orayı pek tercih etmiyor. Yukarıdan gözükürken belki
karanlık gözükebilir.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Sataşmadan söz isteyeceğim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) O
köprü uçaktan pahalı demek. O köprü uçaktan pahalı demek
anlamındadır.
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Hayır, zamanın çok kıymetli olduğunu Sayın Tanal
biliyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hava yolları kara
yolundan ucuz olmaz. Köprü uçaktan pahalı.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Tanal zamanın
çok kıymetli olduğunu biliyor. Onun için zaman çok kıymetlidir
diye oradan gidiyor.
Sayın Çelebi biraz önceki verdiğim cevapla
ilgili bir konu söyledi.
Bakın, Sayın Çelebi,
yaptığımız düzenleme seçim öncesi işlerle ilgili
değil, seçimden sonraki işlerle ilgili bir durum. Buradan ben size
Yüksek Seçim Kurulunun verdiği kararın
2014/30 Mart seçimlerine
giderken 2839un Adaylık için görevden çekilmesi gerekenler
başlıklı 18inci maddesinde kamu kurumu niteliğinde meslek
kuruluşlarında yer verilmiş olması
karşısında, 30 Mart 2014 tarihinde yapılacak olan mahallî
idareler genel seçimlerinde aday olmak isteyen o ticaret odaları ve
ticaret borsaları ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin yönetim
ve denetim kurullarında görev yapanların görevlerinden ayrılma
isteğinde bulunmaları gerektiği fakat bizim bu
yaptığımız düzenleme 31 Marttan sonra ortaya çıkacak
olaylarla ilgili bir düzenleme yapıyor.
Şimdi enteresan bir şey daha söyleyeyim
size. Oda ve borsalardaki meclis üyeleri istifa etmeden herhangi bir yere aday
olabiliyorlar. Oda ve borsaların meclis başkanları istifa
etmeden herhangi bir yere aday olabiliyorlar. Bakın, meclis
başkanlarını diyorum. İncelettirdim
KAZIM ARSLAN (Denizli) İstifa ediyor
Sayın Başkan.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Meclis başkanları
Sayın Arslan.
Kanun metnini okursanız -komisyonda da öyle
değerlendirdik- Oda ve borsaların yönetim kurulu başkan ve
üyeleri diyor. Meclis başkanı yönetim kurulu üyesi değil.
Meclis başkanı, meclis genel kurulu içerisinden seçilmiş birisi.
Bakın, enteresan diyorum. Meclis
başkanının, herhangi bir odanın meclis
başkanının bu önümüzdeki mart ayında yapılacak
seçimlerde bir yerden aday olabilmesi için istifa şartı da yok çünkü
kanunda meclis başkan ve üyeleriyle ilgili bir düzenlemeyi ifade ediyor.
Şimdi, bizim İç Tüzükümüz Komisyonlar,
kendisine havale edilen işleri öncelikle Anayasaya aykırı olup
olmadığı konusunda denetlerler. diyor. 38inci madde
Komisyonlar, kendilerine havale edilen tekliflerin ilk önce Anayasanın
metin ve ruhuna aykırı olup olmadığını tetkik
etmekle yükümlüdürler. Komisyon toplantısını yaptık. Biz
Başkanlık Divanı olarak Anayasaya uygun olduğunu idrak
ettik. Şu anda da Anayasaya uygun olduğunu söylüyorum. Nitekim,
Meclis Başkanlığı, kendisine havale edilen kanun tekliflerini
Anayasaya uygunluk denetiminden Kanunlar Kararlar vasıtasıyla
geçirmiş. Bakıyorum, siz orada -Komisyon tutanaklarını
incelerseniz- Anayasaya aykırı olduğuyla ilgili bir beyanda da
bulunmamışsınız. Yani ilk etapta Anayasaya
aykırı olduğunu iddia eden bir milletvekilinin bu Komisyonu
uyarması, Buna önce Anayasaya uygunluk yönünden bir denetim
yapmamız gerekir. diye ifadede bulunmanız gerekirdi. Muhalefet
şerhinde de Anayasaya aykırılıkla ilgili bir düzenleme
yok. Önergelere bakıyorum, önergelerde de Anayasaya aykırılık
önergesi yok, 1inci maddeyi konuşuyoruz. Şimdi önergeleri
görüşeceğiz, eğer bir önerge vermediyseniz 1inci maddenin
Anayasaya aykırılığıyla ilgili herhangi bir
görüş de yok. Bütün siyasi partilerin önergelerine bakıyorum,
değiştirme yapıyorlar. Yani Anayasaya
aykırılıkla ilgili
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KAZIM ARSLAN (Denizli) Sayın Elitaş,
Anayasa Komisyonuna havale ettiniz mi, etmediniz mi; biz ona bakıyoruz.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Biz havale edemeyiz.
KAZIM ARSLAN (Denizli) Siz karar vermeyeceksiniz
ki Anayasa Komisyonu karar verecek.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Daha bitmedi Sayın
Tanal. Başkan izin verirse bitmedi.
BAŞKAN Buyurun, toparlayın Sayın
Başkan.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Şimdi, Sayın
Arslan, ilk önce kanun teklifi Meclis Başkanlığına verilir.
Meclis Başkanlığı Kanunlar Kararlar bunu inceler. Kanunlar
Kararlar Anayasaya uygun olduğunu denetledikten sonra komisyona gönderir.
Komisyon Başkanlıktan gelen konuyu ve biz de Başkanlık
Divanı olarak bunun uygun olduğunu değerlendirdik ama
muhalefetin
KAZIM ARSLAN (Denizli) Öncelikle hangi komisyona
gitmesi lazım?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Hayır efendim,
bakın, biz bunu görüşürken
İç Tüzük 38 net söylüyor. İç
Tüzük 80 veya 79uncu maddede Anayasaya uygunluğun Genel Kurulda
Tümüyle
ilgili değil, sadece maddelerini söylüyor. Komisyonda bu metnin Anayasaya
aykırı olduğunu bütünüyle iddia edebilirsiniz ama Genel Kurulda
kanun teklifinin tamamını değil, herhangi bir maddesinin
Anayasaya aykırı olduğuyla ilgili bir iddiada bulunabilirsiniz,
bu da bildiğim kadarıyla Anayasa
Sayın Tanal iyi bilir
maddesini aslında.
MAHMUT TANAL (İstanbul) 84
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) 84üncü madde mi?
Anayasaya aykırılığı
tümüyle ilgili söyleyemezsiniz, bir maddede söyleyebilirsiniz ama Komisyonda
tamamen Anayasaya aykırılık diye yapabilirsiniz. Rapora
bakıyorum yok, muhalefet şerhi yok. Anayasaya
aykırılıkla ilgili herhangi bir şey yok. Meclis
Başkanlığının kanun teklifi inceleme raporu
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Kanunlar ve Kararların
15 Kasım tarihinde yaptığı incelemesinde de Anayasaya
uygunluk verilmiş.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Yok, verilmemiş,
incelememiş, hiç bakmamış, hiç Anayasa kavramı
geçmemiş. Anayasa kelimesi geçmiyor Başkanım.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Şimdi, bakın Sayın
Tanal, Meclis Başkanlığı bize gönderdiyse bunun Anayasaya
uygunluğunu kabul etmek gerekir. Bu, bir karinedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Efendim, yok, yok.
KAZIM ARSLAN (Denizli) Ne karinesi ya? Havale edilmemiş,
incelenmemiş Komisyonda.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Eğer izin verirseniz
Bir milletvekili arkadaşımızın
kayyuma devrolan şirketlerle
ilgili bir ikazı dile getirdim. Muhakkak ki biraz önce söylediğim
gibi ilgili bakanlıklar komisyon tutanaklarını, Genel Kurul
tutanaklarını alacaklardır. Onlar da bu konuyla ilgili
yapacaklardır. Biz de bir milletvekili olarak Sizin bu hassasiyetinizi
dile getirelim. diye ifade ediyoruz.
Bir sayın milletvekilimiz
Biri bir yerde
kadın adaylarla ilgili bir şey söylemiş. Kim söylediyse halt
etmiş. Burada kadın milletvekillerimiz var.
KAZIM ARSLAN (Denizli) O zaman görevden alın,
tepki gösterin. Sessiz kalmak demek, kabul etmek demektir.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Milletvekilleri 81 milyon
insanı temsil etme kabiliyetine sahip. Hangi partiden olursa olsun,
kadınlarla ilgili böyle bir şeyi söyleyen, haddini aşan bir
ifade kullanmıştır. Bu, ister AK PARTİli olsun ister
başka partili olsun, bugün kadınlar seçme hakkına ve seçilme
hakkına sahiptirler. Onlarla ilgili bu şekilde düşüncelerini bir
parti adına söylediyse, kim söylediyse parti gereğini
yapacaktır. Eğer böyle bir şey yaptıysa haddini aşan
bir ifadede bulunmuştur. O da kendisini bağlayan bir cümledir.
Ben teşekkür ediyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Tanal, yerinizden
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değerli
Başkanım, sayın hatip benim sorularıma cevap verirken benim
Ankara-İstanbul arası
BAŞKAN Mikrofonu açayım.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sizden istirham
ediyorum yani 69uncu maddeye göre şahsımı bizzat hedef
göstererek sataşmada bulunmuştur.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Şahsına sataşma
var.
BAŞKAN Açayım ben, siz
meramınızı anlatın.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Değerli Başkanım.
Sayın Başkan sorularıma cevap
verirken, uçak biletlerinin ucuz olması nedeniyle Ankaradan
İstanbula uçakla gittiğim, kara yoluyla gitmediğim
şeklinde ifadelerle beni seçmenlerin yanında küçük
düşürmüştür çünkü ben Düzcenin fahri milletvekiliyim. Bu
açıdan, şahsıma sataşma nedeniyle kürsüden söz istiyorum,
sizden istirham ediyorum ben.
BAŞKAN Buyurun Sayın Tanal. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Sayın Tanal,
Düzcede havaalanı yok yalnız.
X.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
6.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Mustafa
Elitaşın 14 sıra sayılı Kanun Teklifinin 1inci
maddesiyle ilgili soru-cevap bölümünde şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Değerli Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi
saygıyla, hürmetle selamlıyorum.
Değerli Başkanım -gayet rahat-
Ulaştırma Bakanlığı elinizde, arayın, deyin ki:
Mahmut Tanal Meclisin ekim ayında açıldığı tarihten
itibaren hiç hava yolculuğu veya tren yolculuğu yapmış
mı yapmamış mı? Ve Ulaştırma
Bakanlığından yine OGS, HGS kayıtlarını
alabilirsiniz. (CHP sıralarından alkışlar) Düzce giriş
ve çıkışlarını ve aynı zamanda Bolu ve Düzce kara
yolunu sürekli kullanan bir milletvekiliyim.
Tabii ki buradaki milletvekili
arkadaşlarımız, keşke onlar da benim gibi Düzcenin
sorunlarını dile getirseler. Yığılca ile Düzce
arasındaki yol yapıldı mı? Yapılmadı.
Yığılcada çimento fabrikası var mı? Kime verdiniz?
Verdiğiniz kişiler gerçekten orada arıcılığı
bitirdi mi bitirmedi mi? Melen suyuna, gayet açık ve net, biraz önce sayın
Yani o ilişkiyi söylemeyeyim ama milletvekili arkadaşımız
dürüstçe dedi ki: Ya, kolektörler tam bitmedi, evet, Melen Çayının
suyu kirleniyor.
E, arkadaşlar, burada halka hizmet Hakka
hizmettir. Yani netice itibarıyla Düzce yeşil Düzce diye geçiyor,
şu anda Düzcede yaşayan vatandaşımız temiz bir hava
alamıyor çünkü havası o kadar kirli. Bununla ilgili bir kanun teklifi
verdik, dedik ki: Düzce halkı ekonomik anlamda
sıkıntılı. Gelin, biz buraya doğal gazı daha ucuz
bir fiyattan verelim. Aynı zamanda, yapılacak olan doğal gaz
tesisatını da iki yıl ödemesiz, faizsiz olarak verelim. Bu kanun
teklifini verdik ama bunu yine Genel Kurula getirmediniz.
Düzceye gidin, sokaktaki vatandaşa sorun:
Mahmut Tanal kim, AK PARTİli milletvekili arkadaşlarımız
kim? Yani burada netice itibarıyla isterseniz milletvekili
arkadaşlarımızla birlikte gayet rahat Düzce Belediye
Başkanlığında da yarışabiliriz. Açık ve net
anlamda buna da hodri meydan diyorum.
Saygılarımı sunarım.
İyi akşamlar diliyorum ben. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Başkanım, söz
istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Milletvekili.
MAHMUT TANAL (İstanbul) AK PARTİlilere
sataştım, MHPye laf söylemedim ben.
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Yok yok, Sayın
Tanalın adını zikrettiği konularda haklılığı
vardır. Düzcenin
BAŞKAN Oturun, yerinizden bir dakikalık
söz vereyim ben size.
VII.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
45.-
Düzce Milletvekili Ümit Yılmazın, İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Sayın
Başkanım, Sayın Tanalın söylediği gibi, gerçekten
Düzcede adını zikrettiği sorunlar vardır. Ben sadece Bolu
Dağı ışıklandırmasında sis
lambalarının tamamlandığını
MAHMUT TANAL (İstanbul) Yeni
yapılmadı Üstat, faturayı ibraz ederim. Ben
milletvekilliğinden istifa ederim, siz eder misiniz? Bu kadar açık ve
net yahu.
Özür dilerim, sözünüzü kestim.
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Sayın Tanal,
dediğiniz diğer konularda, hava kirliliği olsun, çimento
fabrikası sorunu olsun, Melen Suyunun kirlenmesi soruları
Bu
sorunlar vardır, bunları biz zaten Meclis kürsüsünde de çeşitli
platformlarda da veya ilgili bakanlıklarda da dile getiriyoruz. Gerçekten
önümüz kış, gerçekten hava kirliliği ciddi bir problem Düzcede.
Sayın Tanalın ve Düzceye katkı
sağlayacak herkesin de görüşlerine saygı duyarım ve
desteklerim her zaman. Düzcede insanlar nefes alamıyor, doğal
gazı bir an önce
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
XI.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Isparta Milletvekili Recep Özel ve 2 Milletvekilinin Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1287) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 14)
(Devam)
BAŞKAN 1inci madde üzerinde yedi önerge
vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk okutacağım iki önerge aynı
mahiyette olduğundan birlikte işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 14 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 1inci maddesinin tekliften çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Filiz Kerestecioğlu Demir Ali Kenanoğlu Kemal
Bülbül
Ankara İstanbul Antalya
Rıdvan Turan Mahmut
Toğrul
Mersin Gaziantep
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Ayhan
Erel Bedri
Yaşar Aylin
Cesur
Aksaray Samsun Isparta
Ahmet Kamil
Erozan Metin
Ergun
Bursa
Muğla
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında konuşmak isteyen Mersin Milletvekili Rıdvan Turan. (HDP
sıralarından alkışlar)
RIDVAN TURAN (Mersin) Sayın Başkan,
şimdi, bu kadar mesai sonrasında anladık ki AKP TESKten ve
TOBBdan birilerini aday yapmaya çalışıyor, bize de burada kök
söktürüyor. Arkadaşlar, bir gün size Türkiye Büyük Millet Meclisinde
yasama kalitesi niye düşük? diye sorarlarsa işte bu
tartışmayı ve bu önergeyi gösterebilirsiniz. Böyle matrak bir
şey olabilir mi Allah aşkına ya! Yani, burada maddeleri de
defalarca konuşuldu, Anayasaya aykırı, eşitlik ilkesine
aykırı bir durumla karşı karşıyayız.
Yani, şimdi, koskoca bir Meclis, 2 tane, 3
tane, hadi olsun 5 tane adayı TESKten, TOBBdan alacağım diye
böylesine bir yasal düzenlemeye cüret eder mi? Alın arkadaşlar,
almayın demiyoruz, alın; TESK Başkanı da TOBB Başkanı
da yönetim kurulu da osu da busu da hepsi aday olsun, demokratik özgürlüklerin
önü açılsın. Bunu anladık da geri dönme kapısını
niye açık bırakıyorsunuz? Benzer başka kurumlara bunu uygun
görmüyorsunuz, niye bu iki kuruma uygun görüyorsunuz? Ayrıyeten,
diğer kurumlara da uygun görülmemelidir.
Ben bunlardan bir tanesinin üyesi olsam ve oyumu
kullanıp yöneticimi seçsem, ondan sonra da benim yöneticim tasvip
etmediğim bir partiden aday olsa ben bunu doğru görmem. Bu ne
demektir, biliyor musunuz? Bu, demokratik hak ve özgürlüklerin önünü açan bir
şey değil, tam tersine, kamu kurumu niteliğindeki bu
kurumların içerisine siyasal kutuplaşmayı sokmak demektir.
Eğer demokratik hak ve özgürlüklerin önünü açmaksa mesele, açabiliriz
arkadaşlar, bunun o kadar çok imkânı var ki.
RECEP ÖZEL (Isparta) Ne alakası var ya.
Siyasi partiye üye olmalarına engel var mı? Yok.
RIDVAN TURAN (Devamla) Ama bakın, yani bir
kamu kurumu yöneticisinin HDPye oy vermesi bile yöneticilikten KHKyle
atılması için gerekçeyken, böyle, Ali Cengiz oyunlarıyla
KESKten, TESKten, TOBBdan aday devşirmeye çalışmak
anlamlı şeyler değil.
RECEP ÖZEL (Isparta) Oy veren kim
atılmış ya, oy veren hangisi atılmış?
RIDVAN TURAN (Devamla) Yani kusura bakmayın,
bunu anlayabilmek mümkün değil. Bu hem siyaset etiği
açısından sorunlu hem de yasama kalitesi açısından sorunlu.
Ayrıyeten de sözünü ettik, işte Anayasanın 65inci maddesine
aykırı, 135inci maddesine aykırı bir durumla
karşı karşıyayız. Dolayısıyla, biz bunun hiç
önerilmemiş olmasını temenni ederdik ve kesinlikle ve kesinlikle
bu önergenin karşısında olduğumuzu ifade etmek isteriz.
Konuşmak istediğim bir diğer konu,
bugün önemli bir gün, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Sayın
Selahattin Demirtaş hakkında tarihsel önemi haiz bir karara imza
attı arkadaşlar; yalnızca Sayın Selahattin Demirtaş
hakkında değil, aynı zamanda tutuklu bulunan 9 milletvekilimizin
tümü hakkında. Bu, herhangi bir Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
kararı değildir, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin
46ncı maddeye dayanarak verdiği bir karardır.
Kesinleşmiş Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına
iç hukukun tabi olmak gibi bir zorunluluğu vardır yani
Erdoğanın Bunu biz kabul etmeyiz, buna gereğini yaparız.
türünden yaklaşımları -bakın, altını çizerek
söylüyorum- Türkiyeyi bir kez daha uluslararası âlemde rezil eder,
açık söylüyorum. Zaten bir ekonomik krizle karşı
karşıyayız, bunu çok daha boyutlandıracak bir bombanın
fitilini ateşlemek anlamına gelir.
Ya, 28 Şubat döneminde AİHMi yol
yapmıştınız, her konuda AİHMe gidiyordunuz. O zaman
AİHMin kararları bağlıyordu da şimdi mi
bağlamıyor? Arkadaşlar, memleketi bu kadar zor duruma
sokmayın. Yargıtay 8. Ceza Dairesinin daha önce Erdoğan
hakkında verdiği kararı nasıl AİHMe
taşıdıysanız, 28 Şubatla hesaplaşmak adına
nasıl AİHMe gittiyseniz ve AİHM kararları o zaman ne kadar
geçerli idiyse şu anda da o kadar geçerlidir değerli arkadaşlar.
Ezcümle, iki yıldır söylediğimizi
AİHM de tescil etmiş durumda. Selahattin Demirtaş ve 9
milletvekilimiz tutuklu değildir, siyasi rehinedir ve bu siyasi rehine
olma hâlleri tez elden sonlandırılmalıdır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın
Başkanım
BAŞKAN - Buyurun Sayın Grup Başkan
Vekili.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Grubumuza sayın
hatip sataşmıştır, kürsüden söz talep ediyorum.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Ne diye
sataştı ya? Mahkeme kararını söyledi ya.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Konuşmasını iki bölüme ayırmıştır, ilk
bölümünde AK PARTİ Grubumuza Yapmış olduğunuz bu kanun
teklifi gayriciddidir, ciddiyetsizdir. ifadeleriyle sataşmıştır.
BAŞKAN Buyurun Sayın Milletvekili. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
X.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
7.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Mersin Milletvekili Rıdvan
Turanın, 14 sıra sayılı Kanun Teklifinin 1inci
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşmasında
AK PARTİ Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öncelikle konuşmanın ikinci
kısmından başlıyorum.
Her şeyden önce, defaatle ve her
çıkışımızda ifade ediyoruz: On yedi yıldan beri,
hamdolsun, milletimizin nezdinde ve tarih nezdinde hayırlı ve güzel
bir şekilde anılacak icraatlarla milletimizin huzuruna
çıktık.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Belli oluyor Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinden.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) - Bakınız, on
altı yıla baktığınızda, AK PARTİ Grubu
olarak her yaptığımız düzenleme demokratik hukuk devleti
standartlarımızın yükseltilmesi için, dünyanın gelişmiş
demokrasilerindeki hukuk, ilke ve kurallarını iç hukuk
mevzuatımızda vatandaşlarımızın bir arzusu olarak
hayata geçirmiş bulunmaktayız.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Şimdi de
tanımıyorsunuz.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) - Bakınız, bu
kanunu biz yaptık, Ceza Muhakemesi Kanununun 311inci maddesi yine AK
PARTİ Grubumuzun ortaya koyduğu ve Genel Kuruldan geçirmiş
olduğu bir düzenlemedir. Ne diyor o düzenlemede? Diyor ki: Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararları iç
hukuk yollarında, iç hukuk mahkemeleri nezdinde
bağlayıcıdır. Yani bir karar verilmişse orada,
burası kabile devleti değil, hukuk var, yargı var, Parlamentonun
aldığı kararlar var, ilgili mahkeme gider, bakar,
değerlendirir.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep)
Bağlayıcı değil. dedi Cumhurbaşkanı.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) - Ha, bunun
dışında, eğer siyasi olarak ülkemizin istiklalini ve istikbalini
güvence altına alacak bir mekanizma varsa onu da ifade ederiz.
Bakınız, son bir şey daha söyleyeyim:
Buraya çıkılıp sürekli, maalesef bu oda ve borsaların
siyasetüstü bir kurum olduğunun ifade edildiğini gördüm, üzülerek
gördüm. Nasıl siyasetüstü bir kurum olabilir? Bakınız, görev
yaptığımız bu yüce Parlamentonun duvarında ne
yazıyor: Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
Yani millî iradenin hâkimiyetini ifade ediyor. Yasama, yürütme ve yargı
erklerinin birbirleriyle olan ilişkisi hiyerarşik bir üstünlük
ilişkisi değildir. Yani her bir kurum kendi Anayasaya uygunluk
denetimini yapar ve ona göre yol alır.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
XI.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Isparta Milletvekili Recep Özel ve 2 Milletvekilinin Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1287) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 14)
(Devam)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerindeki ikinci konuşmacı, Aksaray Milletvekili Ayhan Erel.
Buyurun Sayın Erel. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
AYHAN EREL (Aksaray) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, sayın Komisyon üyeleri; Türkiye Odalar ve
Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 1inci maddesi üzerinde
vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Hakkın rahmetine kavuşan Cumhuriyet Halk
Partisi Milletvekili Erdin Bircan Beye Allahtan rahmet diliyorum,
yakınlarına başsağlığı diliyorum.
Duygularım köreliyor sanki/ Aklımda
Doğu Türkistan türküleri/ Çektikleri acıyı düşündükçe
isyanım var/ Bugün Doğu Türkistanda dram var/ Urumçide,
Kaşgarda, Altayda/ Aksuda, Turfanda, Kumrulda, Hotanda/ Yangın
var, duman var, ateş var/ Bugün Doğu Türkistanda yas var, matem
var. Bugün 20 Kasım Çocuk Hakları Günü ama çocuk haklarından
bahsedildiği bu dünyada Türkistanda çocuklar bırakın
beslenmeyi, barınmayı yaşama hakkından mahrum. Yemende
çocuklar aç, Yemende çocuklar susuz, Yemende çocuklar hayatta kalma
mücadelesi veriyor. Böyle bir durumda, devletin yönetimine egemen olan siyasi
iradenin niçin Yemendeki çocuklarla, niçin Doğu Türkistandaki çocuklarla
ilgilenmediği hususunda merakımı
bağışlayınız.
Yüksek Seçim Kurulu, 4 Ekim 2013 tarih ve 404 no.lu
Kararıyla konuyu açıklığa kavuşturmuş, oda,
borsa başkanları ve yönetim kurulu üyelerinin yerel yönetimlere aday
adayı olmasında istifayı zorunlu hâle getirmiştir. Fakat
görüşmekte olduğumuz bu kanun teklifiyle, milletvekili ve mahallî
idareler seçimlerinde adaylık için görevlerinden ayrılmak zorunda
kalan birlik başkanı, birlik yönetim kurulu üyeleri, oda ve borsa
yönetim kurulu başkan ve üyelerinin seçilmedikleri takdirde eski
görevlerine dönebilmesinin yolunun açılması istenmektedir.
Değerli milletvekilleri, şu an mevcut
görevinde bulunan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı
Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu da bu kanun teklifiyle tehlikeyi
fark etmiş ve aynen şu ifadeleri kullanmıştır: Oda,
borsa, birlik başkanlığı görevleri ile siyaset
arasındaki ayrım kesin bir çizgiyle belirlenmiş durumda. Bu
çizgi bir defa delinirse temsil edilen kurumlara günlük siyasetin nüfuz etmesi
söz konusu olur ki bundan en fazla üretici, tüccar ve sanayiciler zarar görür.
Bu camiada görev üstlenmek ile siyasette yer almak arasındaki kesin çizgi
aynen korunmalıdır. Bunu doğru bulmuyor ve bu kanun teklifinin
geri çekilmesi gerektiğine inanıyorum. Meslek örgütlerini
uzmanlık alanları çerçevesinde bir araya getiren oda ve borsalar,
birlikler, her biri ayrı kanunla yetkilendirilmiş, siyasi
tartışmalardan ve kamu otoritesinden uzak, siyasi parti
bağları olmamasına gayret gösterilen sivil toplum örgütleridir.
Değerli milletvekilleri, parti kimliğini
belli etmiş bir belediye başkanı ya da milletvekili adayı
seçilmeme durumunda ya da aday gösterilmeme hâlinde, bu kurumların yönetim
kademesinde sanki hiç adaylık sürecini yaşamamış gibi
ertesi gün makamına dönerek görevini aynı tarafsızlıkla
devam ettirmeyeceğini düşünüyoruz. Adrese teslim bu kanun teklifiyle
ticaret odaları, borsalar ve birlikler siyasileşecek, oda, borsa,
birlik başkanları aday adayı olarak siyasi bir sıfat kazanmış
olacak ve tarafsızlık ilkelerini bitirmiş olacaklardır.
Bu önemli kurumların görevlerini daha iyi
yürütebilmesi için belirttiğimiz gerekçelerle AK PARTİnin bazı
yerlerde belediye başkan adayı göstermek istediği ve borsa
başkanlarının seçilmemeleri hâlinde koltuklarını
kaybetmemeleri için hazırlanan bu kanun teklifinin Anayasamıza,
seçim kanunlarına aykırı olduğu ve bu nedenle geri
çekilmesi gerektiği kanaatindeyiz.
Keşke Hükûmet kişilere özel kanun
çıkarmak yerine, oda mensuplarının sorunlarını çözecek
yasa teklifleriyle karşımıza gelmiş olsaydı.
Sanayicimiz bugün elektrik faturalarının çok ağır
olması, doğal gaz bedellerini ödeyememe gibi, yine, sosyal sigorta
primlerini yatıramama ve ham madde temininde yaşadıkları
güçlükler nedeniyle oldukça sıkıntı çekmektedirler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili.
AYHAN EREL (Devamla) Bu sipariş kanun yerine
oda mensuplarının sorunlarının bu yüce Meclise getirilip
çözüm yollarının aranmasının daha uygun olacağı
kanaatimi bildirir, yüce heyetinizi sevgi ve saygıyla selamlarım.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi aynı mahiyetteki
önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 14 sıra sayılı
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 1inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Özgür Özel Alpay
Antmen Neslihan
Hancıoğlu
Manisa Mersin
Samsun
Mehmet Ali Çelebi Tacettin
Bayır
İzmir İzmir
"MADDE 1- 18/5/2004 tarihli ve 5174
sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar
Kanununa aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
"EK MADDE 1- Milletvekili ve mahalli idareler
genel ve ara seçimlerinde adaylık için görevinden ayrılan Birlik
Başkanı ve Birlik Yönetim Kurulu üyeleri ile oda ve borsa yönetim
kurulu başkan ve üyeleri, aday olamadıkları veya seçilemedikleri
takdirde en geç Yüksek Seçim Kurulunca seçim sonuçlarının
ilanını takip eden bir ay içinde eski görevlerine dönebilirler. Bu
süreçte, Birlik Başkanı ile oda ve borsa yönetim kurulu
başkanının yerine seçim yapılmaz; yönetim kurulu üyelerinin
yerine ise yedek üye çağırılır.
Birlik Başkanı ile oda veya borsa yönetim
kurulu başkanının eski görevlerine dönmeleri için öngörülen
sürenin sonuna kadar en yaşlı başkan yardımcısı,
bunun yokluğunda en yaşlı üye geçici olarak başkanlık
görevini yürütür. Diğer Kanunların bu kanuna aykırı
hükümleri uygulanmaz.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, bu
önergenin son fıkrasındaki son cümle, Diğer Kanunların bu
kanuna aykırı hükümleri uygulanmaz. ibaresi Diğer
kanunların bu maddeye aykırı hükümleri uygulanmaz diye önerge
sahipleri uygun görürlerse uygun görüşle takdire bırakıyoruz.
Bu kanuna aykırı ibaresi bu maddeye aykırı
şeklinde
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Manisa Milletvekili Sayın Özgür Özel. (CHP sıralarından
alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hani Eğri oturup doğru
konuşalım. diyoruz ya, kanun teklifinin sahibi Recep Özel de
eğri oturuyor çünkü on saattir yoruldu, dik oturması mümkün
değil.
Recep Bey, sen eğri otur, ben doğru
konuşayım şimdi.
RECEP ÖZEL (Isparta) Sen hiç doğru
konuşmazsın ki.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Bu ne biliyor musunuz? Bu, 14
sıra sayılı Kanun Teklifi. Bu kanun nerede yapılıyor?
Mecliste yapılıyor. Meclislerin kanun çıkarırken
uymaları gereken en temel özellik nedir? Kanunların genelliği
ilkesi. Yani kanunlar kişiye özel olamaz, kanunlar belli bir amaca yönelik
olarak belli bir zümreyi, belli bir kişiyi, onun geleceğini, belli
bir partinin menfaatini kollayarak değil, genel düşünülerek
hazırlanır. Başka neyin üzerine yemin ediyoruz biz?
Anayasanın. Bu kanunu yapıyorsanız eğer kanun elbette
Anayasaya uygun olacak, Anayasanın eşitlik ilkesini ihlal
etmeyeceksiniz.
Şimdi, dönelim bakalım, sizin
getirdiğiniz bu kanun teklifi bunların neresinde? Anayasanın
135inci maddesi kamu kurumu niteliğinde meslek örgütlerinin
kurulmasında görevlendiriyor Meclisi, Meclis de geçmişte bu görevi
yapmış ve 17 tane kamu kurumu niteliğinde meslek örgütü
kurulmasıyla ilgili özel kanun çıkarmış. Siz bunlardan
sadece ikisinin, hatta ilk teklifinizde birisinin, Komisyonda genişleyerek
TESK de dâhil olunca ikisinin kanununda değişiklik yapıyorsunuz.
Oysa hepsi Anayasadan güç alıyor, Anayasadan ödevlendiriliyor, benzer
ikiz kanunlar ama siz diyorsunuz ki: 15i dursun. Örneğin, Türk Tabipleri
dursun, Türkiye Ziraat Odaları dursun, Türk Dişhekimleri Birliği
dursun, Türkiye Noterler Birliği dursun ama benim istediğim bir
tanesi, Komisyonda da önerilen bir tanesiyle birlikte iki tanesini
değiştirelim. Nerede kaldı eşitlik? Aynı kanunla,
aynı anayasal dayanakla kurulmuş bu kurumların birinin
yöneticisine başka muamele, öbürününkine başka. Birini aday
yapacaksınız, seçilemezse dönecek; öbürü aday olacak, seçilemezse
dönemeyecek aynı kanunla.
Şimdi, eğri oturup doğru
konuşmaya devam edelim. Siz eğri oturun, ben doğru
konuşmaya devam edeyim.
RECEP ÖZEL (Isparta) Ben de cevap vereceğim
şimdi sana Özgür.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Şimdi, kanunların genelliği
dedik ya, bakın, bu kanun böyle geçsin, bizim İzmir milletvekilleri
de bu kanunu eline alsın, İzmire gitsin, gezsin, Arkadaşlar,
bu kanun ne kanunu? desinler. Bu kanun Adalet ve Kalkınma Partisinin
İzmirde aday bulamıyoruz, iddialı aday bulamıyoruz,
kazanacağına inanan aday bulamıyoruz. kanunu. Bir kanun
çıkaralım ki o kanunda aday yapmaya ikna edemediğimiz, bütün
baskımıza rağmen Görevimi kaybederim. diyen, E,
Büyükşehir belediye başkanı olursun. dediğimizde, Yok,
kazanamayız, bu koltuktan da olurum. diyen birini ikna edelim kanunu.
arkadaşlar. Bunu bilmeyen var mı? Bunu bilmeyen var mı? Bunu
bilmeyen var mı? (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ ŞEKER (İstanbul) Kişiye
özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Bu kanun İzmir
Büyükşehir Belediye Başkan adayını bulamayan, ikna
edemeyen, zorla ikna etse de kazanacağına
inandıramadıklarını aday yapma kanunu. Nerede kaldı
kanunların genelliği ilkesi? Kişiye özel kanun.
Peki, burada, çıkıp Sayın Recep Özel
diyor ki: 2010dan önce zaten böyle bir şey yoktu. Peki, 2010da ilgili
yasağı, kısıtlamayı getirirken niye getirdiniz?
Nereden bileceğiz niye getirdiğinizi? Şimdi söylemiyorsunuz.
Şimdi, o 2010 düzenlemesini revize ediyorsunuz ama tutanaklar unutmaz arkadaşlar,
tutanaklar unutmaz Sayın Başkan. 2010daki teklifin de bir genel
gerekçesi var. Okuyayım mı?
RECEP ÖZEL (Isparta) Oku.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Bakın ne demişsiniz
o zaman bunu savunurken: Kurumların teşkilat ve
imkânlarının seçimlerde kullanıldığını, bu
durumun haksız rekabete yol açtığını
RECEP ÖZEL (Isparta) O zaman istifa etmek zorunda
değillerdi, ondan dolayı o, şimdi istifa ediyorlar.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - İşine gelmeyince
bağırıyor değil mi arkadaşlar. Recep Özel böyle,
işine gelmeyince bağırır. (CHP sıralarından
alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta) Ama saptırıyorsun!
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Recep Özel
bağırıyorsa, bilin ki duymamak istediği bir şey
vardır.
RECEP ÖZEL (Isparta) Orada istifa etmek
zorundalardı.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Recep Özel, sen eğri
otur, ben doğru konuşmaya devam edeyim.
RECEP ÖZEL (Isparta) Sen hiç doğru
konuşmazsın amca oğlu.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Kurumlarının
teşkilat ve imkânlarını seçimlerde kullandığı, bu
durumun haksız rekabete yol açtığı, -milletvekili ya da
belediye başkanı- seçilmeyenlerin görevine devam etmesi hâlinde
bulundukları kurumu siyasallaştırdığı ve temsil
kabiliyetini zayıflattığı, milletvekili seçilenlere yeni
yönetim kurulunu tanzim etme ve o kurumda varlığını devam
ettirme imkânını sağladığı için
Bunlar geri
dönemesinler, bunlar istifa etsinler diye genel gerekçe
yazmışsınız.
RECEP ÖZEL (Isparta) O zaman istifa etmeden aday
oluyorlardı, ondan dolayı o.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Bu gerekçeyi Yüksek Seçim
Kurulu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Müsaadenizle Sayın
Başkan, toparlayalım.
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Başkan.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Hani, sizin geçen sene
mühürsüz oylar için o kararı aldırttığınız,
partinizin temsilcisi olarak 16 Nisan gecesi görev
yaptığınız Yüksek Seçim Kurulu var ya, o Yüksek Seçim
Kurulu 14 Kasım günü
RECEP ÖZEL (Isparta) Evet.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Evet diyor, duydunuz mu?
Tutanak atlamasın.
RECEP ÖZEL (Isparta) Evet, doğru.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - 14 Kasım günü
verdiği 1048 sayılı Kararda diyor ki: Kanun koyucunun genel
gerekçesinde de açıkça belirttiği gibi seçilemeyen sendika
başkanları dahi bu genel gerekçenin ruhuna uygun olarak görevlerine
dönemezler.
Şimdi, bir gerçeğin daha altını
çizerek bitireyim. Anayasa'nın 67nci maddesinin ilgili fıkrası
nal gibi orada duruyor, diyor ki: Seçim Kanununda değişiklik
yaparsan bir yıldan önce yapılan seçimlere uygulanmaz. Esasen bu
değişikliğin yeri neresi? Seçim Kanunu. Ama Anayasa'nın
arkasından dolaşayım, bu Meclise birtakım verilmiş bazı
sözleri başka yerlerden dolaşarak yutturayım diye ilgili
odaların, borsaların kanununa gidiyorsunuz. Ama bunun
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Başkanım,
toparlıyorum.
BAŞKAN Toparlayın Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Yapmış
olduğunuz işin kendisi Seçim Kanununda düzenlense apaçık belli
ki bu seçime uygulanamaz. Aslında kanun yaparken bu seçime
uygulanmaması doğru bir iş yapıyorsanız doğru ama
sizin gelecek seçime kadar değil, 1 Aralığa kadar
zamanınız var. İzmirde CHP'ye karşı rakip
bulamadığınız, zorlayıp da ikna ettiğiniz adaya
vereceğiniz güvencenin son tarihi 1 Aralık. O yüzden 1 Aralıkta
istifa ederken bu güvenceyi ona vermeniz lazım Recep Bey, kişiye özel
yasama yaparken.
RECEP ÖZEL (Isparta) Kişiye özel değil.
CHP'den kaç tane aday olacak, göreceğiz. CHP'den kaç tane aday olacak,
göreceğiz.
ŞAHİN TİN (Denizli) - Ters köşe
olacaksınız.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Şimdi, 1 Aralık
tarihine kadar emeklilikte yaşa takılan beklesin, orduevlerine
giremeyen uzman çavuşlar beklesin, türlü sıkıntılar çeken
emekli, işçi, çiftçi beklesin, Meclisin gündemi çok yoğun,
bunları yapamayız ileride inşallah ama belediye başkan
adayımız kabul etmiyor, kazanacağına inanmıyor, göreve
dönmek istiyor, onun için kanun yapıyoruz. Zil gibi çalarız,
İzmirde biz çalarız, demokrasiye inananlar oynar kardeşim.
Teşekkür ederim.
ŞAHİN TİN (Denizli) İzmirle
hiçbir alakası yok ki.
BAŞKAN Özgür Bey, bu önergenin son
fıkrasındaki kanuna kelimesini maddeye şeklinde düzeltiyor
musunuz?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Düzeltelim Sayın
Başkan.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) - Tamam o
zaman kabul ediyorsunuz.
RECEP ÖZEL (Isparta) O zaman teklif sizin
BAŞKAN Şimdi, önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Sen imzaladın
artık.
ŞAHİN TİN (Denizli) - O zaman niye
bağırdın ki bu kadar? Özgür, niye bağırdın bu
kadar o zaman.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Başkanım,
Komisyonun önerdiği şekilde oldu.
RECEP ÖZEL (Isparta) Sen orada farklı
konuştun, farklı oyladın şimdi. Özgür ne konuştun ne
iddia ediyorsun?
ŞAHİN TİN (Denizli) Niye
bağırdın o zaman o kadar? diyor, niye?
BAŞKAN Maddeyi tamamen değiştiren önerge
kabul edilmiştir.
Önerge işlemleri aykırılık
sırasına göre yapıldığından diğer önergeleri
de işlemden kaldırıyorum.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 1inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Şimdi 2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2-
7/6/2005 tarihli ve 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek
Kuruluşları Kanununa aşağıdaki ek madde
eklenmiştir.
EK MADDE 1-
Milletvekili ve mahalli idareler genel ve ara seçimlerinde adaylık için
görevinden ayrılan esnaf ve sanatkârlar meslek kuruluşları genel
başkanı ve başkanları ile yönetim ve denetim kurulu
üyeleri, aday olamadıkları veya seçilemedikleri takdirde en geç
Yüksek Seçim Kurulunca seçim sonuçlarının ilanını takip
eden bir ay içinde eski görevlerine dönebilirler. Bu süreçte, genel
başkanın ve başkanların yerine seçim yapılmaz; yönetim
ve denetim kurulu üyelerinin yerine ise yedek üyeler çağrılır.
Genel
başkanın ve başkanların eski görevlerine dönmeleri için
öngörülen sürenin sonuna kadar başkan vekilleri, yoksa en yaşlı
yönetim kurulu üyesi başkanlık görevini yürütür.
BAŞKAN 2nci madde üzerinde söz isteyen,
İYİ PARTİ Grubu adına Arslan Kabukcuoğlu,
Eskişehir Milletvekili. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ARSLAN
KABUKCUOĞLU (Eskişehir) Sayın Başkan, değerli
üyeler; hepinizi saygıyla selamlarım.
Değerli Vekil Erdin Bircana rahmet,
yakınlarına ve CHP camiasına da
başsağlığı diliyorum.
Odalar ve Borsalar Birliği 1,5 milyondan fazla
üyesiyle ülkenin lokomotifi olan direkt esnaf, sanatkâr, tüccar ve sanayiciden
oluşan bir birliktir. Yani adaletin iyi olması için
uğraşan, eğitimin iyi olması için uğraşan,
idarenin iyi olması için uğraşan, sağlığın
iyi olması için uğraşan ve bunlara yakinen ihtiyaç duyan
toplumun en yaygın kesimidir. TOBB, sektörünün en üst düzeyde ve tek yasal
temsilcisidir. Bu kadar önemli ve stratejik makama neler yapmaya
çalışıyorsunuz? Bir kez daha düşünür müsünüz? Camiye
siyaseti soktunuz, 8 Mart 1950den beri faaliyetini sürdüren Odalar ve Borsalar
Birliğine de sokuyorsunuz. Sırada kim var? Gerçi CHPyle
aranızda birtakım oyunlar oldu, gitti geldi, çok iyi
anlaşılmadı, anlaştınız ama yine de bu işin
ruhuna aykırıdır. Barolar Birliğine, Noterler
Birliğine, Türk Tabipleri Birliğine, Dişhekimleri Birliğine
siyasetin sokulması doğru değildir. Bundan sonra sırada
askeriye mi var? Askeriyeye siyaset girerse ne olacağının
cevabını Türk milleti 15 Temmuz 2016de verdi. İnşallah
böyle bir projeniz yoktur. Sizin cepheden bakılırsa falan ordu
komutanı, falan kuvvet komutanı neden siyasete girmesin?
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
amacını şöyle anlatır: Odalar ve borsalar arasında
birlik ve dayanışmayı sağlamak, ticaret ve sanayinin genel
menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, üyelerinin mesleki
faaliyetlerini kolaylaştırmak, üyelerin birbiriyle ve halkla olan
ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak üzere meslek
disiplinini ve ahlakı korumaktır. Başkan ve üyeleri siyasete
çekerseniz odalar ve borsalar arasında birlik ve dayanışma
kalır mı? Ticaret ve sanayi odaları genel menfaatlere mi uygun
gelişir, parti menfaatlerine göre mi çalışır? İktidara
yakın olanlar bir kısım üyelere öncelik verirken, o üyeler
zenginleşirken iktidara uzak olan üyeler hak kaybına
uğrayacaktır. Siz tutuyorsunuz, böylesine birlik, beraberlik ve ülke
çıkarlarına örgütlenmiş bir kurumun başkan ve üyelerini
siyasete çekmek istiyorsunuz. Siyasetten bu kadar mı
tıkandınız ki gözünüzü bunlara diktiniz? Birlik, oda, borsa,
başkan ve yönetim kurulu üyelerinin
siyasallaştırılmasıyla bu kurumları politikaya sokarak
mensuplarının birbiriyle ve halkla olan ilişkilerini
bozacaksınız.
Yüksek Seçim Kurulunun 2013te aldığı
karar var. Hiç sizin aleyhinize karar çıkarmamış bir kurumdan
bahsediyorum. Bu karar, oda ve borsa başkanları ve yönetim kurulu
üyelerinin yerel yönetimlere aday olmamaları için istifalarını
zorunlu kılmıştır. Zaten sonuç ortada: Yüksek Seçim Kurulu
istifa diyor, kararını vermiş. Siz Yok, ben izinli sayar,
tekrar görevine iade ederim. diyorsunuz.
Siz bu kanunu çıkardınız diye
Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu Kayseriden belediye başkan
adayı mı olacak? Geminiz su alıyor, kimse sizin geminizde olmak
istemez. Ülkesini ve milletini düşünen TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlunun
bu konudaki fikrini benden önceki konuşmacılar anlattılar. Bu
camiada görev üstlenmek ile siyasette yer almak arasındaki kesin çizgi
aynen korunmalıdır. diyor. Siz güya insanlara bir kolaylık
tanıyorsunuz ama kolaylık sağladığınız
insanlar meslek ahlakları gereğince karşı
çıkıyorlar.
Kıta Avrupası ve Amerika için
yaptığım araştırmada hiçbir meslek kuruluşu ile
siyaset arasında bağlantı tespit edemedim. Batıda durum
böyle.
Yaklaşan yerel seçimlerde oyunuzun ne kadar
düşeceğini görmek sizde panik yaratıyor. Can havliyle kendinize
çare arıyorsunuz.
Sayın Komisyon Başkanı ve AK
PARTİli konuşmacıların ağzından bal
damlıyor. Öyle anlatıyorsunuz ki Türkiyede demokrasi çok iyi
gidiyor... Demokrasinin ve siyasetin önündeki incir çekirdeklerini bile
toparlamayı düşünüyorsunuz. Ama gelin görün ki fikir hürriyetinde
Türkiyemiz nasıldır? Sayıları ancak 206yı bulan
üniversiteler bizim ülkemiz sorunlarına kör ve sağırdırlar,
hiçbiri fikrini açıklamaz. Biz siyasetin önünü açıyoruz
Biraz da
fikir özgürlüğünün önünü açsak da siyaset daha canlansa, ülkemiz için daha
iyi olsa.
Çare nedir? Çare, asgari ücretle ay sonunu getirmek
için inim inim inleyen gariban ailelerdir. Çare, Eskişehirde haftalarca
bekleyip pancarını teslim edemeyen pancar üreticileridir. Çare,
pancarını tarlada çürüttüğünüz çiftçilerdir. Çare, buğdayını
gübresiz ektirdiğiniz Türk çiftçisidir. Yetmiş yıllık
cumhuriyet kurumlarını yıpratmak size çare olamaz.
Hepinize saygılar sunarım. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına İbrahim Ethem Sedef, Yozgat Milletvekili... (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA İBRAHİM ETHEM SEDEF
(Yozgat) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; her birinizi
saygıyla selamlıyorum, büyük Türk milleti önünde saygıyla
eğiliyorum.
Bugün görüşülmekte olan 14 sıra
sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
hakkında Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış
bulunmaktayım.
Kanun teklifiyle seçim hukuku çerçevesinde
adaylık için görevinden ayrılan başkanlar ve yönetim kurulu
üyelerinin aday olamadıkları veya seçilemedikleri takdirde eski
görevlerine dönebilmeleri imkânı sağlanmakta. Bizler de Milliyetçi
Hareket Partisi olarak kanun teklifini olumlu olarak değerlendiriyoruz.
Seçilme hakkının demokrasinin bir gereği olduğunu, resmî
kurumlarda çalışan memur kardeşlerimize verilen bu hakkın
meslek kuruluşlarına da tanımasının gerekliliğini
düşünüyoruz. Meslek kuruluşu olan odalar, borsalar denilince öncelikle
esnaf, sanatkârlar, şirketler, üreticiler, iş dünyası akla
gelmektedir. Bahsi geçen kurum ve kuruluşların üyesi olan her bir
iştirakçinin arkasında güçlü bir şekilde durabilmesinin ancak
esnaf, iş dünyası ve üreticilerin ayakta durabilmesinden
geçtiğini düşünmekteyim.
Sayın milletvekilleri, her birimizin vâkıf
olduğu esnaflarımızın sıkıntıları
öncelikle ele alınması gereken sorunlar arasındadır. Seçim
bölgem olan Yozgatta bulunan esnafın hâli hiç iyi değil.
Esnaflık mesleği neredeyse ortadan kalkacak duruma geldi. Ben de bir
esnaf ve bir esnaf çocuğu olarak konuya yakından şahitlik
ediyorum. Esnaf ve sanatkârlarımız acilen desteklenmez ise yakın
zamanda esnaflık mesleği diye bir şey kalmayacak. Yozgatta
esnafımıza kredi veren esnaf kefalet kooperatifleri, örnek veriyorum,
vereceği 100 bin TLlik destekleme kredisi için öncelikle ev, araba gibi
ipotekler istemekte. Çaresizlikten, alacağı kredinin çok üzerinde
para eden evini ipotek veren esnafımızdan bir de ikinci kez kefil
istenmekte hatta memur kefil bulması istenen esnaflarımız da
bulunmaktadır. Anlaşılacağı üzere, esnafımız
ipotek verdiği hâlde bir de kefil bulmak için kapı kapı geziyor,
bu yanlış uygulamadan da acilen dönülmesi gerektiğini
düşünüyorum.
Alım gücü düşen insanımız daha
az alışveriş yapıyor, sonucunda siftah yapamayan
esnafımız aldığı malların ödemesini
yapamıyor, ardından toptancı ve üretici firmalara yansıyan
zincirleme etki, ülke ekonomisinin daha da geriye gitmesine sebep oluyor.
Emin olun, Yozgatta bir tek esnaf yoktur ki kredi
borcu olmasın, bir tek esnaf yoktur ki ay sonları çek ve senet
ödemelerini rahatlıkla yapabilsin. Esnafımız, artık,
bırakın evini geçindirmeyi, iş yerlerinin kiralarını
ödeyemiyor. Esnafımız dağlar gibi borcun altında ezilmekte.
Her yıl yüzlerce esnaf kepenk kapatıyor ve borçlarını bir
heybe gibi sırtına yükleyip insan içine çıkamaz hâle geliyor.
Esnafımıza sahip çıkmak bizlerin boynunun borcudur.
Sayın milletvekilleri, seçim bölgem Yozgatta
sıkıntı yaşayan çiftçilerimiz de aynı kaderi
paylaşıyor. Çiftçilerimiz topraklarını ekmekten vazgeçiyor,
gençlerimiz köylerini, yurtlarını, yuvalarını,
memleketlerini bırakarak büyük şehirlere iş, aş derdi için
göç etmek zorunda kalıyor.
Değerli milletvekilleri, durum acil, durum
vahim, artık yok olan bir Yozgat var ve bu sayede -Yozgatın
değil, bütün çiftçilerimizin kaderi hâline geldi- üretici çiftçilikten
vazgeçme noktasında. Ektikleri ürünlerin karşılığını
alamayan ve tarım kredi kooperatiflerine, Ziraat Bankası ve
diğer özel bankalara borcu olmayan bir tek çiftçi yok. En
sıkıntılı olan ise borçlarını ödeyemiyorlar, her
birinin tarla ve toprakları ipotekli; bir bir satılıyor ve yok
oluyorlar. Çiftçimiz artan girdi ve diğer maliyetlerden dolayı
tarlasına gübre atamaz duruma geldi. Bunu seçim bölgemizde
karşılaştığımız çiftçilerimiz bizzat
söylüyorlar, Gübre atmayacağız. diyorlar. Yozgatta çiftçilerin en
az yüzde 60ı tarlasına gübre atmayacağını beyan
ediyor. Alınacak mahsulün de yüzde 60-70 oranında verimliliği
düşecek ve önümüzdeki yıl daha da büyük sıkıntılar
çiftçimizi ve ülkemizi bekleyecektir. Tahıl ambarı olan Yozgat
çiftçilikten uzaklaşırsa milyonlarca dolarlık ithalat
kaçınılmaz olur. Peki, bizler ne yapmalıyız? Çiftçimizi, esnafı,
vatandaşımızı ne zaman destekleyeceğiz? Her yıl
yaklaşık 11 bin kişinin göç ettiği Yozgatta, 700 bin olan
nüfusumuz son on altı yılda 418 bine gerileyerek en çok göç veren
iller arasında ilk sıralarda yer almaktadır. 11 bin göç veren
bir il, 14 ilçeden oluşan Yozgat, neredeyse her yıl 1 ilçesini büyük
şehirlere göç vermektedir. Sürekli göç veren, esnafı kan
ağlayan, çiftçisi yok olan bir il düşünün. Nakliyeci esnafı
buğday veya pancar taşımaktan başka iş bulamazken bir
de trafik cezaları eklenince nakliyecinin hâli de hüsran.
İşsizlikten bunalan, yuva kuramayan gençleri bir düşünün.
Neden en çok şehit veren iliz, biliyor musunuz?
Ülkemizde bir araştırma yapılsa en çok asker ve polis
Yozgatlıdır çünkü bizim Yozgatın çocukları vatan denildi
mi, bayrak denildi mi gözlerini kırpmadan ölüme koşarak giderler.
Son on beş yılda neredeyse devlet
yatırımı yapılmayan bir il hâline geldi Yozgat. Yeni bir
fabrika yapılmadığı gibi, bir de üzerine elde olan
fabrikalar özelleştirmelerle önce satılıyor, bir süre sonra da
kapatılıyor; geride bırakılan tam bir enkaz. Mesela,
kapanan Yozgat Tekel Bira Fabrikası yerinde şu an bir
alışveriş merkezi ve lüks konutlar var; şimdi de
özelleştirilen Sorgun Şeker Fabrikamızla, Yozgat âdeta
bacasız tek il konumunda.
Şeker fabrikaları özelleştiriliyor
ama taşeron işçiler kaderleriyle baş başa
bırakılıyor. Satın alan firmanın insafına terk
edilen taşeron işçilerimiz aylardır uyku uyumuyorlar, elleri yüreklerinde
işten ne zaman çıkarılacaklarını beklemektedirler.
Yozgat denilince Ulu Önder Atatürkün de dediği
gibi Bozok Yaylasının yiğit evlatları akla gelir. Yozgat,
Millî Mücadele Döneminde düşman ayağı değmeyen bir il ama
dedelerimiz Yemende, Çanakkalede ve Kurtuluş Savaşının
bütün hatlarının müdafaasında devletin ve milletinin
yanında kahramanca durmuştur.
Yozgat PKK illetiyle verilen mücadelede en çok
şehit veren iller arasında ilk sıralarda yer almaktadır.
Yine, 15 Temmuzda hiçbir hainlikle karşılaşmamış ve
binlerce Yozgatlı meydanlara akın etmiş ve yine dimdik
durmuştur.
Yozgata yeterince yatırım
yapılmadı. Yozgat, yapımı devam eden yüksek hızlı
tren projesi Ankara-Yozgat-Sivas hattı 2007 yılından itibaren
yılan hikâyesine döndü. Önce 2011 yılında biteceği, daha
sonra 2014 yılında biteceği ve şimdi de 2019da
biteceği tarihi veriliyor. Ama devlet kalkınma verilerine
bakıldığında, yıllık ödeneklere
bakıldığında şu ana kadar 5 milyar TL harcanan ve
toplam bedeli 9 milyar TL olan bir yatırım olduğu -yani henüz
yarı parası harcanmış durumda- bu hızla gidilirse 2019
yılında da Yozgatlının hızlı trene kavuşma
hayali de sonraki yıllara kaldı demektir.
Seçim döneminde temeli atılan Yozgat
havaalanı yine bir belirsizlik içerisinde, ne zaman biteceği belli
değil.
Yozgat iline hizmet yapılmadı mı?
Evet, yapıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili.
İBRAHİM ETHEM SEDEF (Devamla) Adalet
Sarayı, valilik binası, adli tıp ve cezaevi ve birçok imam hatip
lisesi yapıldı. Yapılan hizmetleri farklı
değerlendiremeyiz. Bir çivi dahi çakandan Allah razı olsun ama
Yozgatın öncelikli sorunu göç ve işsizliktir. Bunu önleyecek bir
adım atılmalı. Yozgat teşvikte beşinci grupta,
gelişmişlik sırasına bakıldığında Yozgatın
acilen altıncı grupta yer alması gerekmektedir. Yozgat
tarım ve hayvancılık şehri, tarım ve
hayvancılığı destekleyecek bir organize sanayinin
yapılması zaruri bir hâl almıştır. Tarım ve
hayvancılık şehri olmasına karşılık düzgün
bir buğday pazarı, hayvan pazarı ve hatta kesimhanesi
bulunmamaktadır. Yozgatta işsizliği önleyecek devlet
yatırımları ve teşvikleri verilmelidir. Yozgatta
yaşayan 418 bin nüfusun neredeyse 100 bini Yeşil Kart sahibi ve
sosyal yardımlar almaktadır. Gelir seviyesine
bakıldığında Yozgatta yaşayan insanımız
açlık sınırında değil çok daha gerisinde, perişan
durumdadır.
Buradan siz değerli milletvekillerine ve
Hükûmet yetkililerine sesleniyorum. Her yıl bir ilçe nüfusu kadar göç
veren Yozgata sahip çıkalım. Aksi takdirde, bundan on yıl sonra
Yozgatta yaşayan kimse kalmayacak diyor, her birinizi tekrar saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 00.15
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 00.28
BAŞKAN: Başkan Vekili
Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Emine Sare AYDIN YILMAZ
(İstanbul), Fatma KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
19uncu Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
14 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Teklifin 2nci maddesi üzerindeki görüşmelere
devam ediyoruz.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Abdullah Koç, Ağrı Milletvekili. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ABDULLAH KOÇ (Ağrı)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Odalar ve
Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununda değişiklik
yapılmasına ilişkin, birlik başkanlarının, birlik
yönetim kurulunun siyaset yapma, aday olmaları durumunda aday
olmamaları veya seçilmemeleri sonucunda tekrar kendi görevlerine
dönmelerine ilişkin kanun teklifini görüşüyoruz.
Değerli milletvekilleri, şimdi, biz parti
olarak siyasetin toplumun tüm kurumlarına, tüm birimlerine indirilmesi ve
herkesin özgür siyaset yapması yönünde parti olarak bizim de teklifimiz
var ancak kişiye özel bir yasa getirilmemesi gerektiğini de
düşünüyoruz. Bu tür durumlarda HDPye gelince, bizim partimize gelince,
biz siyasi soykırımla karşı karşıya
kaldığımız günler yaşadık ve yaşıyoruz
ama kişiye özgü, bir odaya özgü de bir yasa teklifiyle karşı
karşıyayız.
Değerli arkadaşlar, şunu belirtmek
istiyorum ki son dönemlerde benim ilim olan Ağrıda partimize dönük,
Allahın bir günü yoktur ki bir operasyon olmasın, Allahın bir
günü yoktur ki bizim partimize yönelik bir tutuklama, bir gözaltı
olayı olmasın. Yine bu 24 Haziran seçimlerinden bu yana sadece Bursa
ilinde 400e yakın bizim partimiz yöneticisi ve üyesi gözaltına
alındı ve çoğu tutuklandı. Şimdi, şunu belirtmek
istiyorum ki son dönemlerde gerçekten partimize yönelik çok ciddi bir
şekilde baskılar devam etmekte ve bu baskılar ne yazık ki
siyasallaştırılmış olan yargının eliyle
sürdürülmektedir. Bizim eş genel başkanımız Selahattin
Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve diğer milletvekillerimiz, bir elden
çıkmış olan bir talimatla hepsi bir operasyonla gözaltına
alındı ve milletvekillerimiz tutuklandı.
Değerli arkadaşlar, bugün aynı zamanda
tarihî bir gün yaşıyoruz. Siyasallaştırılmış
bir yargı eliyle partimize yapılmış olan operasyon
sonucunda maalesef adalet mekanizması ciddi bir imtihandan geçti ve iyi
bir sınav vermedi. Uzun bir süredir, iki yıla yakın Eş
Genel Başkanımız tutuklu ve bütün taleplere rağmen,
Anayasanın ihlal edildiği iddiası ortaya konulmuş
olmasına rağmen maalesef tahliye edilmedi.
Leyla Güven şu anda seçilmiş bir
milletvekili. Kendisi şu anda cezaevinde ve tutsak hâlde. Bütün
milletvekillerimiz şu anda tutsak niteliktedir.
Son, bugün itibarıyla Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi, vermiş olduğu kararla Türkiye'nin derhâl
Selahattin Demirtaşı serbest bırakması ve tahliye etmesi
yönünde karar vermesi gerektiğini açık bir şekilde dile getirdi.
Arkadaşlar, an itibarıyla Türkiye şu anda gerçekten suç
işlemektedir. Anayasa 90ıncı maddeye göre uluslararası
yasalara imza atmış, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin
yetkisini kabul etmiş ve bu mahkeme, bugün itibarıyla Sayın
Demirtaşın tahliye edilmesi, derhâl serbest
bırakılması yönünde karar almıştır.
Bu karara karşı Cumhurbaşkanı
Biz karara uymayacağız. diyor fakat bugün Adalet Bakanı ise
Özgür mahkemeler, bağımsız mahkemeler bu yönde karar verecek ve
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararı doğrultusunda ve
bağımsız bir şekilde bu yönde bir karar verecek. diyor.
Şimdi, hepimiz biliyoruz ki saraydan adalete
bugün bir emir geldi, açık bir şekilde bir talimat verildi.
Sayın Demirtaşın tahliye edilmemesi, serbest
bırakılmaması gerektiği yönünde açık bir şekilde
yargıya bugün itibarıyla talimat verdi. Bu, Anayasaya
karşı işlenen bir suçtur değerli arkadaşlar. Adalet
Bakanı Bağımsız yargı karar verecek. diyor, saray
Biz bu karara uymayacağız. diyor. Peki, bunun neresinde
bağımsız bir yargı var? Kim bunu iddia edebilir?
Dolayısıyla, bizim burada tek ve net talebimiz, an itibarıyla
Sayın Demirtaşın tahliye edilmesi ve siyaseten önüne konulan
bütün engellerin kaldırılması. Sadece Sayın Demirtaş
değil, cezaevinde bulunan tüm milletvekillerimiz ve siyaset yapan tüm
arkadaşlarımızın derhâl tahliye edilmeleri gerekiyor. Bu
kanuni bir zorunluluktur, bu anayasal bir zorunluluktur, bu aynı zamanda
siyaseten yapılması gereken bir zorunluluktur.
Değerli arkadaşlar, bugün Dünya Çocuk
Hakları Günü. Şunu belirtmek istiyorum: 743 çocuk anneleriyle
birlikte cezaevinde yatmaktadır. Toplamda Türkiyede 3 bin çocuk şu
anda cezaevinde. Siz çocuklarınıza bu şekilde mi sahip
çıkacaksınız?
Değerli arkadaşlar, bugün gene bazı
gazetelere haber konusu oldu, maalesef, utanarak burada belirtmek istiyorum,
günlük 10a yakın çocuk tecavüze uğramakta, günlük 40 çocuk hamile
kalmakta. Bu şekilde mi biz bu çocuklara sahip çıkacağız?
Kişiye özgü yasa çıkarıyoruz ama çocuklarımıza sahip
çıkmıyoruz, engellilere sahip çıkmıyoruz, emeklilikte
yaşa takılan vatandaşımıza sahip çıkmıyoruz.
Nedir? 1 kişiye ya da 2 kişiye özgü bir yasa çıkarıyoruz. 3
milyon insan şu anda iş bulamıyor. Neden iş bulamıyor?
Devlete göre gençtir, özel sektöre göre yaşlıdır,
çalışamaz durumdadır.
Arkadaşlar, Türkiyenin çok ciddi
sorunları var. En büyük sorunlarının başında ise,
bizim partimize konulan siyaset yasağı nedeniyle biz Kürt sorununu
tartışamıyoruz; bütün sorunların anasıdır.
Dolayısıyla bu saatte sadece 2 kişinin veya 3 kişinin
siyasete girip kazanamayacağı yerde tekrar gelmiş olduğu
kuruma yeniden başkan veya yönetim kurulu üyesi olarak geri dönmesi için
bir yasa çıkarıyoruz.
O zaman siz kendinize güvenmiyorsunuz. Aday olarak
göstereceğiniz yerde bu halka güvenmiyorsunuz. Yani bu halk size oy
vermeyecek. Emin olun, bu halk 31 Martta sizin tezkerenizi elinize verecek, bu
nettir yani. Bu kanun da bunun göstergesidir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın
Başkanım, kayda geçmesi için söylüyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Başkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Türkiye Cumhuriyeti
devleti demokratik bir hukuk devletidir. Yasama, yürütme ve yargı erkleri,
özellikle sivil, demokratik anayasal reformlar sayesinde birbirlerine
karşı denge ve denetleme pozisyonları almışlar ve yargı
da kendi görev alanında faaliyetlerini sürdürmektedir. Verilen kararlarla
ilgili kendi iç yargısal hiyerarşi içerisinde istinaf, temyiz,
Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi dış
hukuk mercisi nezdinde denetime açıktır. Verilen kararlarla ilgili
yargı yine Ceza Muhakemesi Kanununun, yine uluslararası
sözleşmelerin gerektirdiği çerçevede yargılamalarını
yapar, kararını verir. Ancak Türkiye Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanı devletin başı olarak ve yürütmenin
başı olarak terörle mücadelede adımlar atmak ve Türkiyede
terörle mücadeleyi zafiyete uğratacak her türlü adım
karşısında da devletin başı olarak gerekli
çalışmaları yapmak zorundadır. Bugün Genel
Başkanımız, Cumhurbaşkanımız haftalık
olağan grup toplantısında teröre asla taviz verilmeden her türlü
kaçış yollarına rağmen mücadelemizi sürdüreceğimizi
ifade etmiştir.
Ayrıca, özellikle istismara uğrayan
çocuklarla ilgili de Kandilin dağa kaçırıp orada tacize maruz
bıraktığı çocuklarla ilgili de, terörle mücadelede
nasıl kararlı adımlar atıyorsak orada da aynı
adımları atmaya devam edeceğiz.
Teşekkür ederim.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Sayın Başkan, ben de kayda geçsin diye söylüyorum. Bir
Cumhurbaşkanının bir mahkeme kararına müdahale ederek
Selahattin Demirtaş serbest bırakılsın.
kararının Türkiyeyi bağlamadığını Biz
karşı hamlemizi yapar işi bitiririz. sözleriyle ifade etmesi
yargıya müdahaledir; biz de bundan bahsediyoruz.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Müzeyyen Şevkin, Adana Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana)
Evet, gün döndü ama yine de Dünya Çocuk Hakları Gününde çocukların
özgür, eşit oldukları; tacize, tecavüze uğramadıkları;
eğitimden eşit şekilde pay aldıkları, işçi olarak
kullanılmadıkları bir dünya yaratılması dileklerimi
ileterek başlamak istiyorum sözlerime.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine
partimiz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, sözlerime
başlamadan önce, Türkiyenin içinde bulunduğu ekonomik krizin esnaf
ve sanatkârlar ile iş dünyası üzerindeki yıkıcı
etkisinden bahsetmek istiyorum. Sayın Cumhurbaşkanı Kriz
mıriz yok. dese de ekim ayı itibarıyla konkordato
başvurusunda bulunup talebi sonuçlanan borçlu sayısı 3 bini
geçmiştir. Mahkemelere yapmış oldukları konkordato
talepleriyle ilgili kararları bekleyen ve konkordato talebi için hazırlık
yapan borçlu sayısı göz önüne alındığında 2018
yılı bitmeden bu sayının 7 bine ulaşacağı
öngörülüyor. Türkiyede en çok iş yapan restoranlar bile iflas
bayrağını çekmiş durumda. Madem kriz mıriz yok, mali
durumu bozulmuş olan borçlunun borçlarını belli bir oran ve
vadede ödemesine ilişkin, alacaklılarıyla
yaptığı, mahkemece onaylanan bir sulh anlaşması olan
konkordato talebi neden bu kadar artmıştır?
Önceleri Kriz mıriz yok. deyip sonra
emeklilikte yaşa takılan vatandaşların haklı
taleplerine karşı çıkmak için Ekonomik savaşın
içindeyiz. demeniz sizi haklı bir konuma ulaştırmaz.
Ulaştırmaz çünkü iktidarın nimetlerinden faydalanan, lüks
tüketim içerisinde şatafatlı bir yaşam sürülmesine sesiniz
çıkmıyor. Yatlardan, katlardan, uçaklardan, tatil köylerinden,
saraylardan, binlerce lüks araçtan, zırhlı makam araçlarından
vazgeçilmiyor. Evet, bunlardan vazgeçmiyorsunuz ama emeklilikte yaşa
takılanlara, atanamayan öğretmenlere, ziraat mühendisine, gıda
mühendisine, veterinere, sağlık emekçilerine, emekliye, işçiye, asgari
ücretliye, kadro bekleyen 4/Blilere, sokaktaki vatandaşa, çocuk
işçiliğine karşı durmak için sunduğumuz bütün
önergelere, önerilere kapıları kapatıyorsunuz. Çeşitli
bahanelerle, kanun hükmünde kararnamelerle, yıllarca emek veren, bilimselliği
içselleştiren, dünya ölçeğinde başarılara imza atmış
akademisyenlere, bilim insanlarına, doktorlara çalışma izni
vermiyorsunuz, yaşam hakkı tanımıyorsunuz.
Çiftçi, girdi maliyetlerindeki yüksek
artışa karşın buğdayını, pamuğunu,
narenciyesini geçen yılki fiyatın altında satmak zorunda
kalıyor. Arkadaşlar, hafta sonu kendi bölgemde 11 tane köye
yaptığım ziyarette, 4.500 liraya alınan pamuğun
şu anda 2.800 liraya alıcı bulmadığı, girdi
fiyatlarını karşılayamadıkları ağıdıyla
karşı karşıya kaldık. Lütfen bunları duyun
artık. (CHP sıralarından alkışlar)
Satamayanların ürünü tarlada, bahçede,
dalında kalıyor. Şeker pancarı üreticisinin içler
acısı durumunu hepiniz görüyorsunuz. Fabrikaları satıp
yerine alışveriş merkezleri açıyorsunuz. Memleketi üretim
toplumundan tüketim toplumuna evirirseniz, tarıma, tarım
topraklarına, doğaya, çevreye sahip çıkıp desteklemezseniz,
vatandaşı kırdan kente göç etmek zorunda
bırakırsanız, işte böyle, sonuçta ekonomik kriz
yaşarız ve bu kriz şu anda olduğu gibi tüm kılcal
damarlarımıza kadar işler hâle gelir.
Kâğıt fabrikaları elden gitti.
Taşucunda ben SEKA fabrikasını gördüğüm zaman içim
yanıyor arkadaşlar. Dışarıdan kâğıt ithal
ediyoruz, kâğıt sıkıntısı yaşıyoruz;
orada, o alanda SEKA fabrikası çürümeye terk edilmiş durumda.
Adanada son on beş yılda 55 büyük
fabrikanın kapısına kilit vuruldu. Yine, Adanada, resmî
verilere göre, bir yılda 1.071 ticari işletmenin kapısına
kilit vuruldu. Son beş yılda kapanan işletme sayısı 6
bini geçti.
Türkiye'de esnaf ve sanatkârın,
vatandaşın can damarı mahalle bakkalının âdeta
canına okundu. Kepenkler inmeye başladı. Memlekette 429 büyük
AVM oluştu. Ankara, İstanbul, Bursa, Antalya, Adana, Çanakkale,
Samsun, Malatya ve yurdun birçok yerinde faaliyette bulunan AVM ve rezidanslara
dönün, bir bakın. Hepsinin arsaları üzerinde, geçmişte kamuya
ait fabrikalar bulunuyordu. Sadece Adanada 43.500 metrekarelik Tekel sigara
fabrikası yerine bugün 3 tane AVM yapılıyor arkadaşlar.
Fabrika 2008de British American Tobacco şirketine satıldı, BAT
araziyi 3 Aralık 2014te bir firmaya sattı. Kent merkezinde 40
dekarlık alan üzerine alışveriş merkezi yaptı.
Şimdi bakın bu AVMlerin ne hâlde olduğuna. Çoğu
müşteri bulamıyor, birçoğu kapasitesinin yarısı
oranında hizmet veriyor. AVMlerdeki kiralar düşmeye
başlamasına rağmen dükkânlar boş.
İnşaat sektörü uçurumun kenarına
itildi. Dışarıdan inşaat sektörü için, suni büyüme için
alınan kaynaklar tükenince doğal olarak kendimizi kriz
sarmalının içinde bulduk.
Sayın milletvekilleri, Adanada Kamu
Müteahhitleri Derneği cenaze namazı kıldı kamu
müteahhitleri için. Kamu müteahhitlerine de para ödeyemiyorsunuz
arkadaşlar.
Ekonomide bu kadar daralma yaşanırken,
insanların mutfağında yangın varken, fiyatlar
almış başını giderken ve maaşlar yerinde sayarken
müteahhitler, iş insanları intihar ederken -Adanada son altı
ayda 6 müteahhit intihar etti arkadaşlar, onu da belirtmek isterim- adrese
teslim kanun maddeleriyle şu saatte uğraşmak zorunda
bırakılıyoruz.
Cumhuriyet Halk Partisi, bu kanun teklifine sadece
Türkiye Odalar Birliği özelinde yaklaşmamaktadır. Cumhuriyet
Halk Partisi konuya sayısı 20yi bulan tüm kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşlarının yetki ve görevleri,
yönetim organlarının oluşumu, istifaları, görevlerine geri
dönme olanakları açısından tutarlı, eşit ve adil
yaklaşılması gerektiğini savunmaktadır. Aksi hâlde
Anayasada kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına
ilişkin ana hükümlerin seçilme hakkının ihlali, hukuk devleti
önünde eşitlik ilkesi ihlal edilmiş olacaktır. Teklif bu hâliyle
Anayasaya aykırıdır. Diğer kamu kurumu niteliğindeki
meslek kuruluşlarının yönetimlerinin istifa, adaylık ve
geri dönme süreçleri arasında eşitsizlik doğurmaktadır.
Cumhuriyet Halk Partisi bir kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşunun kendi kanununda
tanımlanmış organlarının göreve gelme ve görevden
ayrılma süreçlerine dair kıstasların diğer bir kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşu için de geçerli olması
gerektiğine, başkan ve yönetim kurulu üyelerinin görevden
ayrılma, istifa, göreve geri gelme süreçlerinde herhangi bir
değişikliğin ilkesel olarak diğer kurumlarda da
uygulanması gerektiğine inanmaktadır. Aksi hâlde tam da bu
teklifte olduğu üzere adrese teslim bir kanun maddesiyle karşı
karşıya kalırız. Kanun maddesi bu hâliyle Türkiye Odalar Birliğinden
başka kamu kurumu niteliğindeki diğer meslek kuruluşları
olan Dişhekimleri, Eczacılar, Esnaf ve Sanatkarlar, Türk Mühendis ve
Mimar Odaları Birliği, Türk Tabipleri Birliği, Veteriner
Hekimler, Bankalar Birliği, Barolar Birliği, Değerleme Uzmanları
Birliği, Katılım Bankaları gibi 19a yakın
birliğe haksızlık yapılmış olacaktır.
Seçimler öncesinde Türkiye Odalar Birliği
içindeki siyasetten özerk yönetim yapılanması hedefi bu son dakika
müdahalesiyle boşa çıkmamalıdır. Konu hakkında Rifat
Hisarcıklıoğlunun açıklamasıyla ilgili bütün
arkadaşlarım yorum yaptı, bunu geçiyorum. Tek başına
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ruhunu zedelediğini
söylemişti, o nedenle bunu atlamak istiyorum. Ayrıca, diğer
kurumların yönetim kurulları ile Türkiye Odalar Birliği
arasında milletvekili ve yerel seçimlerde aday olma ve seçilmeme
hâllerinde görevine dönmemek açısından anayasal eşitlik ilkesine
aykırılık içermektedir. Teklif bu hâliyle diğer
kurumların başkan ve yönetim kurulu üyelerinin aynı
şartlarda aday olabilme ve seçilme hakkının engellenmesi hukuk
ilkesi gibi anayasal değerlere engel teşkil etmektedir. Türkiye
Odalar Birliği özelinde, Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği
özelinde getirilen bu teklif ya tümüyle geri çekilmeli ya gözden geçirilip
kapsamı genişletilerek diğer kamu niteliğindeki
kurumların lehine eşitlikçi düzenlemeye gidilmelidir. Bunun için her
kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun kendi kanununda
düzenlenmiş olan adaylık için görevden ayrılma ve göreve
dönüş için dönüş usulleri ayrı ayrı düzenlenebilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) 31 Mart 2019
yerel seçimlerine siyasi yatırım anlamı taşıyan tek
maddelik bu yasa teklifinin sadece hangi il ve ilçelerdeki başkan
adayları için çıkarıldığı
yazılmamıştır. Kamu kurumu niteliğindeki meslek kurumu
kimliği taşıyan Odalar ve Borsalar Birliği ve Esnaf
Sanatkârlar Odaları Birliğinin aday adayı olması
düşünülen başkanlarına, yönetim kurulu üyelerine siyasi ve idari
koltuk garantisi vermek üzere kurgulanmıştır. Türkiye Odalar ve
Borsalar Birliği Kanununda özünü rahatlıkla görebileceğimiz
gibi ahilikten bugüne dek meslek örgütlerinin uzmanlık alanları
çerçevesinde bir araya getirilen oda ve borsalar, birlikler, her biri ayrı
ayrı kanunla yetkilendirilmiştir. Anayasamızda ifadesini
bulduğu üzere, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları
üyelerinin seçimle iş başına getirdiği yönetimler yoluyla
ayrı ayrı tüzel kişiliğe sahiptir.
Tüm bu gerçekler ışığında
tüm meslek kuruluşlarının, iktidarın önceliğinin
ekonomik krizin sona erdirilmesine yönelik girişimler olması
gerektiğine inanıyor, parti grubumuz adına hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahıslar adına
İbrahim Özden Kaboğlu, İstanbul Milletvekili konuşacak.
(CHP sıralarından alkışlar)
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, Divan, değerli milletvekilleri; AİHMi de
Tayyip getirdi. dedi AK PARTİli bir milletvekili Adalet
Bakanlığının bütçe görüşmelerinde. Tabii, ben
olsaydım Tayyip demezdim, Sayın Erdoğan derdim ama bu
başka bir sorun. Buradaki sorun şu: Bilgi kirliliği yaratmak.
Oysa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin yetkisi 1990da
tanınmıştı. Şimdi, bilgi kirliliği yaratmamak
gerekir. Çünkü, bütün bu konular eğer ülkemizin geleceği için, kamu
yararı için yapılıyorsa hukuk-siyaset
çatışmasında ahlakı da bir ölçüt olarak almamız
gerekir.
Buradan yapılan konuşmalarda genellikle AK
PARTİli ve MHPli vekiller belki zaman kazanmak için, belki uzatmak için
oturumları başka sorunlardan bahsettiler. Bu metnin Anayasaya
aykırılığı konusundan genellikle kaçındılar.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sana mı
soracağız? MHP takıntısı
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Şimdi, burada tabii siyaset ahlakilik temeline dayanır, doğru
bilgi temelinde inşa edilmelidir. Öncelikle belirtmek isterim ki
Sayın Elitaşın açıklamalarından da hareketle neden bu
yasa değişikliğinin Anayasa Komisyonuna getirilmediğini bu
akşam buradaki oturumda daha iyi anladım.
Anayasa Komisyonu bu Mecliste herhâlde en az
çalıştırılan veya hiç çalıştırılmayan
bir komisyon, bunu bir kıdemli anayasa profesörü olarak hüzünlü bir
biçimde bu akşam daha iyi anladım. Burada iki yönlü eşitlik
ilkesinin ihlali söz konusu: Bir, genel eşitlik ilkesi; kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşu ile diğer bütün kuruluşlar
arasında yapılan bu ayrım. İkincisi ise özel eşitlik
ilkesine aykırılık. Bu da meslek içerisinde, burada kabul edilen
iki kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşu yöneticileri
arasında yapılan ve Anayasa Mahkemesi kararlarına göre hiçbir
makul, haklı nedene dayanmadan yapılan ayrım.
Şimdi, diğer bir nokta ise örgüt içi
demokrasiye aykırı olması çünkü bir üye, bir adaya, hangi
partiden olursa olsun Bizim örgütü yönetecek. diye oy veriyor ama o kişi
bir partiye angaje olup seçimlere girince döndüğü zaman pekâlâ kanaati
değişebilir, oyu değişebilir ve burada örgüt içi demokrasi
anlamında mikrodemokrasi ilkesinin ihlali söz konusu, örgüt üyesinin
iradesinin saptırılması söz konusu.
Şimdi, bu açıdan tabii ki oy saiki dikkate
alındığında, kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşlarının madde 135teki düzenlenme amacı dikkate
alındığında, buna aykırılık bir kez daha
teyit edilmeli ama aynı şekilde insan haklarına dayanan
demokrasi tanımıyla Anayasa madde 2ye hem makrodemokrasi
anlamında hem de mikrodemokrasi kuralı anlamında
aykırılık teşkil etmektedir.
Burada bir önemli nokta daha -bunu teklif sahipleri
de açıklamadılar- gerekçe nedir? Bir kanunun gerekçesi bir ihtiyaca
dayanır. Toplumsal ihtiyaç nedir? Hangi kamu yararını
karşılıyor? Hangi ülke çıkarına yönelik, ulus çıkarına
yönelik veya hangi beka sorununa yönelik? Burada genel, objektif anlamda bir
neden bulmak zor.
Her ne kadar MHP temsilcisi çok özlü bir biçimde
açıkladıysa da, Anayasa Mahkemesine götürmek için Sayın
Başkan, aman tutanakları iyi muhafaza edelim çünkü Anayasa
Mahkemesine götürürken sayın vekilin Hayırlı olsun İzmir
adayınız. biçimindeki beyanı zaten iptal için yeterli nedenler
arasında yer alıyor, özellikle bunun ittifaktan gelmesi.
Son olarak Sayın Elitaşın, özellikle
Komisyon Başkanının Bu, seçimlerden sonraki durumu
ilgilendirir, o nedenle Anayasa 67yi ilgilendirmez. biçimindeki
açıklamasına karşı bir açıklama yapmak gerekir, o da
şöyle
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Sayın Başkan, lütfen bir dakika
BAŞKAN Toparlayalım Sayın
Milletvekili.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Sayın Başkan, eğer onlar bir odadan, bir barodan, bir başka
kuruluştan olsaydı -niçin yok bilmiyoruz tabii ki- adaylık için
önceden karar verirler ve yarışmaya önceden girerler, şu anda
nasıl ki yerel yönetim adayları sahaya inmeye başladılarsa.
Dolayısıyla eşitsizlik önceden başlıyor. Türkiye
Barolar Birliğinden ya da barolardan istifa edecek bir aday ile odadan,
borsadan istifa edecek aday arasında veya bir başka kamu kurumu
niteliğinde meslek kuruluşundan istifa edecek aday arasında
yarışma koşulları bu iki odayla ilgili kanun yürürlüğe
girerse farklılaşacak. O nedenle önceden ilgilendiriyor. Bu
açıdan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında, 1
no.lu Ek Protokolün 3üncü maddesini tanımlayan kararlarında
adayların eşit koşullarda yarışması, eşit
koşullarda sahaya inmesi kurallarına aykırılık
teşkil etmesi açısından, evet, Anayasa madde 67, son fıkra
açısından da Anayasa Mahkemesi mutlaka değerlendirecektir.
Teşekkürler. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Şahıslar adına ikinci
konuşmacı Fahri Çakır, Düzce.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, bir
söz alabilir miyim?
BAŞKAN Buyurun Sayın Akçay.
VII.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
46.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, İstanbul Milletvekili
İbrahim Özden Kaboğlunun 14 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 2nci maddesi üzerinde şahıslar adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın konuşmacı iki defa
konuşmasında Milliyetçi Hareket Partisine atıfta bulundu.
Sayın Cemal Enginyurt konuşması sırasında genel bir
değerlendirme yaptı. Zaten bu kanun teklifi de bütün oda, borsa,
birlik yöneticilerini kapsayan bir kanundur. Ordudan da bahsetti, diğer
başka hususlardan da bahsetti. Özel bir şehre yönelik, onu kasten bir
konuşması söz konusu olmamıştır. Yani bir ilin
adının zikredilmesi ona özgü bir kanun olduğunun
kastedildiği anlamını da taşımamaktadır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Ben teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
47.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Manisa Milletvekili Erkan Akçayın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, tabii,
grup başkan vekillerinin böyle görevleri var. Herhâlde, Milliyetçi Hareket
Partisinin sayın grup başkan vekilleri de bu dönem en çok Cemal
Enginyurtun yaptığı ama daha sonra düzeltilmeye muhtaç
konuşmalarla meşgul olacaklar. Hepimiz biliyoruz ve tutanaklarda
açıkça yazıyor, dedi ki: Madem bu kanun da böyle geçecekse,
İzmir adayınız da hayırlı olsun, inşallah
kazanır. Ben biraz önce kürsü konuşmamda da söyledim: Kanun
kişiye özel kanundur, İzmirdeki bir adayı ikna etme ve
kazanamayacağına olan inancından dolayı Merak etme, geriye
seni döndürtürüz. diye kişiye özel kanun yapılmaktadır. Cemal
Enginyurt kendine özgü üslubuyla biraz alaycı, biraz kinayeli bir
şekilde AKP Grubuna Adayınız da hayırlısı olsun
madem. demiştir. Bunun elbette MHPnin genel tutumuyla uyumlu olmadığını
söylemek mümkün ama Cemal Enginyurtun ne dediğini, neyi kastettiğini
hepimiz, ortalama ve üzerinde zekâya sahip olduğunu düşündüğümüz
milletvekilleri anlayabilecek yetenektedir.
Teşekkür ediyorum.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Akçay, buyurun.
48.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Özel fazla zorluyor bu yorumu yapmakla.
Zannediyorum, bu İzmir komplekslerinden kaynaklıyor biraz da. Yani
nedense bugün Cumhuriyet Halk Partisi Grubunda bir İzmire
odaklanmışlık var. Yani, müsaade edin, Milliyetçi Hareket
Partisi grup başkan vekili de kendi
Cemal Enginyurt burada olsaydı,
elbette kendisi gerekli yorumu, değerlendirmeyi yapacaktı fakat arkadaşımız
mazereti nedeniyle Genel Kuruldan ayrıldığı için bu
değerlendirmeyi de ben yaptım ama Sayın Özel merak etmesin,
Cemal Enginyurt gereken değerlendirmeyi de yapacaktır, o
merakları da gidecektir yani.
Teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, son
sözümü söyleyeyim.
RECEP ÖZEL (Isparta) Yok artık ya, yeter.
BAŞKAN Bunu devam ettirelim mi
arkadaşlar?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Çok kısa Sayın
Başkan, çok uzatmadan.
BAŞKAN Buyurun.
49.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Manisa Milletvekili Erkan Akçayın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin tekraren açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
Sayın Cemal Enginyurtun yarın söz alıp Evet, partim, liderim
ve grup başkan vekilim haklıdır, ben ne söylediysem
yanlıştır. diyeceğini biliyoruz çünkü iki günde bir bunu
yapıyor zaten ama bir gerçek var.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Cemal
Enginyurt sana mı soracak!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Müsaade et de ben
konuşayım, Cemal Enginyurt istediğine sorsun, istemediğine
sormasın. İleri geri konuşuyor, dinliyoruz zaten.
Benim esas söyleyeceğim şey: Cumhuriyet
Halk Partisinin İzmire yönelik bir kompleksi yok. İzmire yönelik,
komple İzmiri kazanmaya yönelik bir inancı var, 30da 30
yaptığımızı hep birlikte 31 Mart gecesi izleriz
inşallah.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
50.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin tekraren açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, bu
muhavereyi devam ettirmek istemem ancak Cemal Enginyurtun ne diyeceğini
peşin peşin söylemenin doğru bir yaklaşım
olmadığını da hatırlatmak isterim.
Teşekkür ederim.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Cemal Enginyurt yok ya, rahat
rahat konuşuyor.
XI.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Isparta Milletvekili Recep Özel ve 2 Milletvekilinin Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1287) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 14)
(Devam)
BAŞKAN Şahıslar adına ikinci
söz, Fahri Çakır Beye ait.
Buyurun Fahri Bey. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; sizleri en kalbî duygularımla
selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce, yeni idrak
ettiğimiz kandil gecesinin âlemi İslama hayırlı
olmasını Yüce Allahtan temenni ediyorum.
Dünya Çocuk Hakları Günü dolayısıyla
yavrularımızın Çocuk Hakları Gününü tebrik ediyorum.
Edirne Milletvekili Sayın Erdin Bircana
Allahtan rahmet diliyorum. CHP Grubuna, sevenlerine ve ailesine
başsağlığı diliyorum.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte
olduğumuz kanun teklifinin 2nci maddesi üzerine şahsım
adına söz almış bulunmaktayım.
Türkiye Büyük Millet Meclisine (2/1287) esas
numarasıyla teklif edilen Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Kanunu
ile Esnaf ve Sanatkârları Meslek Kuruluşları Kanununda
değişiklik yapılmasına dair kanun teklifiyle anılan
kanunlarda düzenleme yapılarak milletvekili ve mahallî idareler genel ve
ara seçimlerinde adaylık için görevinden ayrılan birlik
başkanı ve birlik yönetim kurulu üyeleriyle oda ve borsa yönetim
kurulu başkanı ve üyelerine aday olamamaları veya seçilememeleri
hâlinde eski görevlerine dönme imkânı tanınmak istenmektedir,
işin aslı budur. Dolayısıyla şimdiye kadar olup biten,
siyasallaştı ya da işte Tamamen siyasi noktaya çekildi.
denilen, sadece bu oda ve borsa başkanlarının, meslek
odalarının başkanlarının siyasete aday
olduklarında, seçimlerde aday olduklarında -seçildiklerinde sorun
yok- seçilemediklerinde geri dönmesini sağlayacak bir düzenleme. Ya da
aday adayı olup aday olamamaları hâlinde tekrar geriye gelmelerinin
önünü açacak bir düzenleme.
Şimdi, bu lafı alıp, bu kanun
düzenlemesini alıp Siyaset öyle oldu, siyaset sivil toplum örgütüne
girdi, STK'lere dâhil oldu. demenin bence hiçbir anlamı yok. Çünkü
siyasetin eğer varsa önünde birtakım barikatları bizim
açmış olmamız lazım, hatta siyasete özendirmemiz
lazım. Bu insanlar siyasetin önünde şu veya bu şekilde engel
görmemesi lazım. Dolayısıyla girmelerinde bir engel yok ise
neden seçilemedikleri zaman geriye dönemesinler? O, bulundukları yere gelebilmek
için meşakkatli bir yol katetmediler mi? Kendileri -bulundukları
sivil toplum örgütünün başına yönetim kurulu olmak noktasında-
yönetim kurulu başkanı olmak noktasında bir hayli eziyet çekerek
seçimle gelmediler mi? O hâlde seçimle geldikleri yerde fevkalade
Geçmişte bir grubun, gerilerindeki destekçilerin mutlaka kabulleriyle
oraya geldi. O hâlde seçilemedikleri yerde geriye dönmelerine Adrese teslimdir
başkaca Alelacele yapılmış bir kanundur. demenin de bir
anlamı yok. Eğer hayırlıysa bu iş, hayırlı
işte acele de etmek lazım, bence hayırlı da bir iş.
Hatta gecikmiş de bir düzenleme. Niye gecikmiş bir düzenleme? Neden
bu şekilde geriye dönme başka kurumlarda olduğu hâlde biz buna
imkân vermiyoruz? Kaldı ki bu kurumların, biliyorsunuz, yönetim
kurulu üyeleri ve başkanları zaten meclis üyeleri ve bu kurumlarda
meclis başkanlarının istifa etme zorunluluğu da yok. Bir
taraftan meclis başkanına diyorsunuz ki: İstifa etmeden sen
devam edersin, seçilemediğin yerde geriye dönersin. Ama yönetim kurulu
başkanlarına, yönetim kurulu üyelerine diyor ki: Hayır, sen
seçilemezsen, aday adayı olamazsan -istifa etmek zorundasın- geriye
dönüşün kapalı. Bunu ben doğru bulanlardan değilim.
Dolayısıyla konuştuğumuz ve üzerinde durduğumuz STK
bugün Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ki ben odacıyım, o
kurumlardan geliyorum; değerli arkadaşlar, Türkiye iş üreten, aş
üreten, evine ekmek götüren, istihdam edilenlerin tamamını
Vergiyi
veren en üst çatı kuruluş. Bu kuruluş ve bu kuruluşa mensup
olanları doğrudan ilgilendiren bir kanun düzenlemesi.
Esnaflarımız hakeza öyle; 3.180 adet esnaf odası var bu ülkede,
dolayısıyla neden onlardan bu hakkı, var olanı
kullanmalarını elinden alalım? Kaldı ki o
arkadaşlarımız dönse, kurumlarında tekrar aynı
görevini icra ediyor hâlde olsa kime ne zararı var?
AYHAN BARUT (Adana) Diğer odalar ne olacak?
FAHRİ ÇAKIR (Devamla) - Siyasallaşacak.
Ya, neresi siyasallaşacak? Adrese teslim. Hangi adrese teslim? Adres
şu: Millet adres, evet, doğru. (CHP sıralarından
gürültüler)
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Niye diğer
odalar yok?
FAHRİ ÇAKIR (Devamla) Bakınız,
hayır, öyle değil; adres millet.
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Niye diğer
odalar yok?
FAHRİ ÇAKIR (Devamla) Ha, onlar
konuşulabilir, bakınız
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Temel mesele
orada.
FAHRİ ÇAKIR (Devamla) Bakınız, onu
konuşabiliriz, tartışabiliriz, anlaşabilirsek yolumuza
devam ederiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FAHRİ ÇAKIR (Devamla) Sayın Başkan,
toparlıyorum.
BAŞKAN Buyurun.
AYHAN BARUT (Adana) 2 tane odayı kastediyor,
19 tane oda yok; onlara niye yok?
FAHRİ ÇAKIR (Devamla) Sayın
milletvekilleri, bakınız, burada şu var: Siyasetten bu kadar çok
korkup ürkmenin bir âlemi yok. Artı, başka bir şey daha var,
bakın: Bütün bu istifa edenler gidecek, bir şekilde seçilecek ya da
seçilemeyecek, aday olamayacak, ondan sonra geriye dönecek. Bunların hepsi
AK PARTİli mi, başka partilerden olmayacak mı? Hiç
şüphesiz, olacak. O hâlde bu kaygı, bu kuşku niye? (CHP
sıralarından gürültüler)
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Ya, 2 taneyi
koymuşsun, diğerleri nerede?
FAHRİ ÇAKIR (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, sadece muhalefet etme adına bu STKleri töhmet
altında bırakmanın bir âlemi yok. Evet, bu STKlerde gidenin de
gelenin de önü açık olmalıdır diyorum.
Çok teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
şunu bir düzeltelim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
VII.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
51.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Düzce Milletvekili Fahri Çakırın
14 sıra sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesi üzerinde
şahıslar adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
öncelikle, günün ilk konuşmasından bu son konuşmaya kadar tüm
konuşmacılar Erdin Vekilimizle ilgili iyi dileklerini, rahmet
dileklerini ilettiler. Sayın konuşmacıya da nazik
başlangıcı için teşekkür ediyoruz. Ama bir hatayı
düzeltmek lazım. Konuşması boyunca bu STKler diye bahsetti.
Anayasa 135, kamu kurumu niteliğinde meslek örgütlerini düzenliyor.
Bunların hiçbirisi sivil toplum kuruluşu değil, hatta bunlar
bayağı bayağı siyah plakaları olan,
yaptıkları görev kamu kurumu niteliğinde olan görevler. STK
dediğiniz sivil toplumdur. Derneklerden, sendikalardan bahsedersiniz.
Bazı üyelerinin görevlerini yapmaları, mesleklerini
yapmalarının kayıt zorunluluğu olduğu bir şeyin
sivillikle hiçbir zaman ilişkisi yoktur. Bu çatı altında
kavramları doğru oturtalım. Konuşmanızın son
kısmındaki Kime ne zararı var? CHPnin Komisyondaki tavrı
belli. Diğer 17 meslek örgütüne tanınmamasından bu hakkı
eleştiriyordu. Bu konuda grubunuz da buna şahittir. Ancak dönüp
dolaşıp bu STKler, bu STKler
Bunlar sivil mivil değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bunlar, bildiğin, bal
gibi, kamu kurumu niteliğinde meslek örgütü.
Teşekkür ederim.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Adrese teslim
kanun.
XI.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
(Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Isparta Milletvekili Recep Özel ve 2 Milletvekilinin Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1287) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 14)
(Devam)
BAŞKAN Soru cevap işlemi için talep yok.
Madde üzerinde görüşmeler
tamamlanmıştır.
Birleşime üç dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 01.11
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 01.12
BAŞKAN: Başkan Vekili
Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Emine Sare AYDIN YILMAZ
(İstanbul), Fatma KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
19uncu Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
14 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir konu
bulunmadığından, alınan karar gereğince kanun
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri görüşmek üzere
21 Kasım 2018 Çarşamba günü saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati: 01.13