TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
21inci
Birleşim
22
Kasım 2018 Perşembe
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- YOKLAMALAR
III.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Balıkesir
Milletvekili Fikret Şahinin, zeytin ve zeytinyağı
üreticilerinin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Bursa Milletvekili Emine
Yavuz Gözgeçin, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı
Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Gününe ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Hatay Milletvekili
Hüseyin Yaymanın, Hatay ilinde gerçekleştirilen projelere
ilişkin gündem dışı konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Bursa Milletvekili Erkan
Aydının, muhalefetin araştırma önergelerine ilişkin
AKPnin tutumuna ilişkin açıklaması
2.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, 22 Kasım Diş Hekimleri Günü ile 22-27 Kasım
Ağız ve Diş Sağlığı Haftası vesilesiyle
diş hekimlerinin, ağız ve diş sağlığı
çalışanlarının sorunlarına çözüm üretilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
3.- Mersin Milletvekili Baki
Şimşekin, 23 Kasım Ertuğrul Dursun Önkuzuyu ölümünün
48inci yıl dönümünde rahmetle andığına ilişkin
açıklaması
4.- Kocaeli Milletvekili
Tahsin Tarhanın, pencereden düşerek hayatını kaybeden
Gölcük Anadolu Lisesi öğrencisi Barbaros Zülfikaroğluna Allahtan
rahmet dilediğine, okullarda çocuklar için gerekli önlemleri almayan tüm
sorumluların takipçisi olacaklarına ilişkin açıklaması
5.- Mersin Milletvekili Ali
Cumhur Taşkının, 24 Kasım Öğretmenler Gününü tebrik
ettiğine ilişkin açıklaması
6.- Burdur Milletvekili
Mehmet Gökerin, Süleyman Soylu'nun Kemal Kılıçdaroğlu için sarf
ettiği sözleri Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığının ifade özgürlüğü
kapsamında değerlendirdiğine ilişkin açıklaması
7.- Bursa Milletvekili Yüksel
Özkanın, 18 Kasım Naim Süleymanoğlunun ölüm yıl dönümü
münasebetiyle adının spor bilimleri fakültesine verilmesinin örnek
bir uygulama olacağına ilişkin açıklaması
8.- Kahramanmaraş
Milletvekili Habibe Öçalın, 25 Kasım millî mücadelenin
kahramanı Sütçü İmamı 96ncı ölüm yıl dönümünde
rahmetle andığına ilişkin açıklaması
9.- Osmaniye Milletvekili
Mücahit Durmuşoğlunun, 24 Kasım Öğretmenler Gününü
kutladığına ilişkin açıklaması
10.- Mersin Milletvekili Hacı
Özkanın, 6ncısı düzenlenen Mersin Narenciye Festivaline
ilişkin açıklaması
11.- İzmir Milletvekili
Mehmet Ali Çelebinin, kamu kurumlarında çeşitli unvanlarda görev
yapan yardımcı hizmetler sınıfı personelinin
mağduriyetinin giderilmesini beklediğine ilişkin
açıklaması
12.- Konya Milletvekili Halil
Etyemezin, 24 Kasım Öğretmenler Gününü tebrik ettiğine ve
öğretmenliğin mesuliyeti en ağır mesleklerden biri
olduğuna ilişkin açıklaması
13.- Aydın Milletvekili
Süleyman Bülbülün, yerli pamuk üreticisinin üretime devam edebilmesi için
hangi teşviklerin uygulanacağını Tarım ve Orman
Bakanından öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
14.- Ankara Milletvekili
Gamze Taşcıerin, sağlık müdürlüklerine bağlı
tesislerde staj yapan sağlık meslek lisesi öğrencilerinin
mağduriyetine ilişkin açıklaması
15.- Bitlis Milletvekili
Mahmut Celadet Gaydalının, Bitlis ili Tatvan ilçesi
Karşıyaka Mahallesindeki Hizan konutlarında yaşayan
vatandaşların sorunlarının ivedilikle çözüme
kavuşturulması gerektiğine ilişkin açıklaması
16.- İstanbul
Milletvekili Ali Şekerin, 24 Kasım Öğretmenler Günü vesilesiyle
6331 sayılı İş Sağlığı ve
Güvenliği Kanununun neden devlet okullarında
uygulanmadığını ve atık su arıtma tesislerinin
inşaatı ve işletmesinde kamu-özel iş birliği modelinin
uygulanması hâlinde firmalar iflas ettiği takdirde ne
olacağını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
17.- Denizli Milletvekili
Kazım Arslanın, finans alanında meydana gelen
sıkıntıların aşılması, piyasa
durgunluğunun giderilmesi ve 2018 bütçesindeki açığın
kapatılması için ne tür tedbirler alınacağını
Maliye ve Hazine Bakanından öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
18.- Denizli Milletvekili
Yasin Öztürkün, Türk Dil Kurumunun resmî internet sitesinde ve Büyük Türkçe
Sözlükte başbuğ kelimesinin karşılığına
ilişkin açıklaması
19.- Mersin Milletvekili
Cengiz Gökçelin, Mersinlilerin Tevfik Sırrı Gür Stadyumunun kent
müzesine dönüştürülmesini istediğine ilişkin
açıklaması
20.- Kırıkkale
Milletvekili Ahmet Önalın, Kırıkkalenin içme suyu sorununu
çözmek için çalışma yapılıp
yapılmayacağını Kırıkkalelilerin öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
21.- İstanbul
Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun, 24 Kasım Öğretmen
Günü vesilesiyle yarınlarla ilgili endişeleri ortadan
kaldırmanın yegâne yolunun öğretmenlik müessesesini toplumun en
itibarlı meslek grubu hâline getirmek olduğuna ve 22 Kasım Enver
Paşayı doğumunun 137nci yıl dönümünde hayırla yâd
ettiğine ilişkin açıklaması
22.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, 25 Kasım Alparslan Türkeşi doğumunun
101inci yıl dönümünde rahmet ve minnetle andığına, Türk
Dil Kurumunun sözlüğünde ve internet sitesinde başbuğ
kelimesinin tanımında asla kabul edilemeyecek ifadeler
bulunduğuna, Zonguldak ili Kilimli ilçesindeki maden faciasında
hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet dilediğine ve
Şırnak ili Silopi ilçesinde meydana gelen deprem sebebiyle
vatandaşlara geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna
ilişkin açıklaması
23.- Kars Milletvekili Ayhan
Bilgenin, Suruç katliamında hayatını kaybedenleri anarak
yargılama sürecinin etkin ve ciddi sonuç vermesini umut ettiklerine,
hiçbir güvenlik gerekçesi ortaya konulamayacak nedenlerden dolayı
insanların hayatını kaybettiğine, işsizliğin
bedelinin sadece ekonomide rakamlardan ibaret olmayıp toplumsal sorun
olduğunun bilincinde olarak siyasi sorumluluğun üstlenilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
24.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Malatya ili Darende ilçesinde minibüsün devrilmesi sonucu
hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet dilediğine, Gazi Mustafa
Kemale Başöğretmen unvanının verildiği 24
Kasım Öğretmenler Günü vesilesiyle öğretmenlere
şükranlarını sunduğuna, aydınlık
yarınları inşa edecek eğitim camisına katkı
sunmaya devam edeceklerine ilişkin açıklaması
25.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, Türk Bayrağının üzerinde
Cumhurbaşkanlığı Forsunun olmasının
bayrağın kapsayıcılığına ve
bütüncüllüğüne aykırı bir durum olduğuna ilişkin
açıklaması
26.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, 1985 tarihli Türk Bayrağı Tüzüğü
uyarınca Cumhurbaşkanının bulunduğu her yerde, mekânda
ve makamda forsun dalgalandığına ilişkin
açıklaması
27.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
28.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
29.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, Türk Bayrağının şekli
ile üzerindeki işaretlerin Anayasanın koruması altında
olduğuna ve keyfî olarak hiç kimsenin, hiçbir gücün bunu
değiştiremeyeceğine ilişkin açıklaması
30.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep
Tayyip Erdoğanın yaptığı konuşmada Cumhuriyet
Halk Partisini ve liderini Sorosçulukla suçladığına, ülkede bir
büyük siyasetçi Sorosçuysa onun da Recep Tayyip Erdoğan olduğuna
ilişkin açıklaması
31.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
32.- Balıkesir
İsmail Okun, 24 Kasım Öğretmenler Günü vesilesiyle eğitim
camiasının sorunlarını dile getirmek istediğine
ilişkin açıklaması
33.- Adana Milletvekili
İsmail Koncukun, Bitlis Milletvekili Cemal Taşarın
İYİ PARTİ grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
34.- İstanbul
Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun, devlette
devamlılık esas ise ücretli öğretmenlerin sorunlarına
yönelik İsmet Yılmazın sözünün Ziya Selçukun mesuliyeti
olması gerektiğine ilişkin açıklaması
35.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Soma Maden Kazalarını Araştırma Komisyonu
Raporunun gereği yapılmadığı sürece madencilerin
hayatının tehlike altında olduğuna, iş
güvenliğiyle ilgili verilen sözlerin yerine getirilmediğine ve
işsiz kalanların tazminat alamadığına ilişkin
açıklaması
36.- Mersin Milletvekili
Alpay Antmenin, Ankara Milletvekili Orhan Yeginin CHP grup önerisi üzerinde
AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
37.- İstanbul
Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun, Ankara Milletvekili Orhan
Yeginin CHP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
38.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Türkiye Cumhuriyetinde işe girmek için liyakat yerine bir
partiye aidiyetin en önemli kriter olduğuna ilişkin
açıklaması
39.- Ankara Milletvekili
Orhan Yeginin, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
V.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- İYİ PARTİ
Grubunun, Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu ve
arkadaşları tarafından, öğretmenlik mesleği ve
öğretmenlerin yaşadığı sorunların
araştırılması ve bu konudaki sorunların tespit edilip
çözüm yollarının bulunabilmesi maksadıyla 15/11/2018 tarihinde
TBMM Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 22
Kasım 2018 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, İzmir
Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegü ve arkadaşları
tarafından, madenlerde yaşanan işçi ölümlerinin nedenlerinin
araştırılması amacıyla 22/11/2018 tarihinde TBMM
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 22
Kasım 2018 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Mersin
Milletvekili Alpay Antmen ve arkadaşları tarafından, Türkiye
genelinde İŞKUR aracılığıyla işe
alımların hukuk, hakkaniyet ve adalet ölçüsünde yapılıp
yapılmadığının araştırılması
amacıyla 5/11/2018 tarihinde TBMM Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 22 Kasım 2018 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
VI.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Kocaeli Milletvekili
İlyas Şeker ve 6 Milletvekilinin Çevre Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1285) ve Çevre
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 15)
22 Kasım 2018 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ
(Nevşehir), Emine Sare AYDIN YILMAZ (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 21inci
Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, zeytin ve
zeytinyağı üreticilerinin sorunları hakkında söz isteyen
Balıkesir Milletvekili Fikret Şahine aittir.
Buyurun Sayın Şahin. (CHP
sıralarından alkışlar)
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Balıkesir Milletvekili Fikret Şahinin, zeytin ve
zeytinyağı üreticilerinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
zeytin ve zeytinyağı üreticilerinin sorunlarıyla ilgili gündem
dışı söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; insanlığın asırlık dostu olan zeytin
ağacı Akdeniz kültürünün önemli bir parçası olması nedeniyle
ağaçların kralı olarak kabul edilmiştir. İnsanlar
tarafından hiçbir ağaç zeytin ağacı kadar kutsal kabul
edilmemiş, bütün kutsal kitaplarda zeytin ağacına yer
verilmiştir. Bolluğun, bereketin, refahın, adaletin,
bilgeliğin, sağlığın, zaferin ve arınmanın,
kısaca insanlık için en önemli erdem ve değerlerin sembolü
olmuştur zeytin ağacı.
Zeytinin doğal ve kültürel değerleri
yanında elbette ki ekonomik değeri de vardır. Ülkemiz zeytin
ağacı yönünden oldukça zengin bir ülke. Dünyadaki zeytin
ağacı popülasyonunun ve zeytin üretim alanlarının
yaklaşık yüzde 10u ülkemizde bulunmakta. Dünyadaki zeytin üretim
alanlarının ve ağaçların yüzde 10 popülasyonu bizde
olmasına rağmen, dünyadaki zeytinyağı üretiminin sadece
yüzde 5ini bizler gerçekleştirebiliyoruz. Bir başka deyişle,
ağaç yoğunluğumuza göre ürün elde etmekte yüzde 50 fire
veriyoruz.
Türkiye, zeytin üretim alanları
sıralamasında İspanya, İtalya, Yunanistanın
ardından dünyada 4üncü sırada, zeytinyağı üretimindeyse
5inci sırada. İlimiz Balıkesir ise, Türkiyenin en önde gelen
zeytin üretim alanlarına sahip bir bölge. Tarımsal arazilerimizin
yüzde 17si zeytinliklerden oluşmakta. Ülkemizde ürün veren
yaklaşık 100 milyon zeytin ağacının 12 milyonu
Balıkesirde bulunuyor. Bölgemizdeki 12 milyon zeytin ağacının
9 milyonu yağlık, 3 milyonu sofralık zeytin ağacından
oluşuyor ve yine ülkemizdeki zeytinyağı üretiminin yüzde 12sini
de Balıkesir ilimiz karşılıyor.
Balıkesirde zeytin ve zeytinyağı
üretimi çok uzun bir geçmişe sahip olup âdeta yaşam tarzı ve bir
kültür hâline gelmiştir. Her yıl zeytin hasadının
başlangıcı ve hasat sonrası farklı etkinliklerle
kutlanarak, Kaz Dağlarının ve Madra Dağlarının
zeytini ve zeytinyağı hem Türkiyeye hem de dünyaya
tanıtılmaya çalışılmaktadır.
Edremit Körfez bölgesi ve Ayvalık
zeytinyağları gastronomi yarışmalarında
aldığı ödüllerle kalitesi tescillenmiş ve coğrafi
işaret almış zeytinyağlarıdır. İlimizde
zeytin ve zeytinyağı üretimi Edremit ve Erdek Körfezinde
yoğunlaşmış olup Edremit Körfez bölgesinde
yaklaşık 20 bin, Erdek Körfez bölgesinde 5 bin olmak üzere,
Balıkesir ilinde toplam 25 bin civarında çiftçi ailesi geçimini
zeytincilikle sağlamaya çalışmaktadır. Geçimini
sağlamaya çalışmaktadır. diyorum keza, zeytin üreticisi
yıllardır harcadığı emeğin
karşılığını maalesef alamıyor ve
devamlı zarar ediyor. Hasat sonrasında
karşılaştığı ürün fiyatıyla
yaptığı masrafı karşılaması mümkün olmuyor.
Her geçen gün girdi maliyetlerinin, gübre fiyatlarının, zirai ilaç
fiyatlarının, mazot fiyatlarının, işçilik
maliyetlerinin artması, buna karşılık zeytinyağı
fiyatının ise her geçen gün aynı oranda kalması
işçimizi giderek daha zor duruma sokuyor. Bir örnek vermek istiyorum,
geçen yıl 50 kilogramlık bir NPK gübre 53 lirayken, bu yıl bu
gübrenin fiyatı 115 lira. İşçilik maliyetleri geçen yıl 55
lira civarındayken, bu yıl 75-80 lira civarında fakat geçen
yılki yağ fiyatına baktığımız zaman bu
yılki yağ fiyatıyla aynı; geçen yıl da sızma
zeytinyağı 14 liraydı piyasada, bu yıl da yine 14 lira,
rafine yağ da 7 ila 8 lira civarında. Bu fiyatlar göz önüne
alındığında, zeytin üreticisi geçen yıla göre otomatik
olarak yarı yarıya zarar etmiş durumda. Üstelik, bu yıl
üretici hasat öncesi, ağustos ayında alması gereken destekleme
primlerini de alamamış durumda. Zeytin sineğiyle yeterince
mücadele yapılamadığı için zeytinin ekonomik değeri
kaybolmuş, yere düşen zeytinlerin toplama maliyetleri üreticiyi zarar
ettirdiği için dipteki zeytin dahi toplanamamış, dahası da
bir de buna yurt dışından gelen, ithal edilen
zeytinyağları eklendiği zaman zeytin ve zeytinyağı
üreticimizin elinde zeytinyağları kalmıştır.
Zeytin üreticisi yıldan yıla giderek daha
fazla zarar eder hâle gelmiştir ve beklentileri şu şekildedir:
Zeytin üreticisi bu kötü durumdan kurtulabilmek için ve üretimini devam
ettirmek için destekleme primlerinin artırılmasını ve bir
an önce destekleme primlerini almayı istemektedir. Ayrıca,
üreticimiz, hasat döneminde zeytinyağı ithalatının
durdurulmasını ve ülkemize kaçak zeytinyağı girişinin
engellenmesini beklemektedir. Yine, zeytinyağına verilen destekleme
priminin yanında, tane zeytine de destekleme primi beklemektedir
üreticilerimiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİKRET ŞAHİN (Devamla) Bir
dakikanızı rica edebilir miyim Başkanım.
BAŞKAN Toparlayın Sayın Şahin.
FİKRET ŞAHİN (Devamla) Ayrıca,
zeytinliklerimizin yüzde 92si sulanmamaktadır. Dünyayla rekabet
edebilmemiz için sulama imkânlarının artırılması için
de destekleme beklemektedir üreticilerimiz.
Efendim, Ticaret Bakanlığı
tarafından stratejik tarımsal ürün olarak kabul edilen
zeytinyağının hak ettiği değeri görmesi ve
sürdürülebilir bir zeytincilik ve zeytinyağının dünyada rekabet
edip ihracatını artırmamız için üreticimizin zaman
kaybedilmeden desteklenmesi zorunlu hâle gelmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sözlerimi bizim yörede sıkça dile getirilen zeytin duasıyla
tamamlamak istiyorum. Hepinize zeytin ağacı kadar uzun ömür, zeytin
tanesi kadar bereketli, zeytinyağı kadar sağlıklı bir
yaşam diliyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sağ olun. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
25 Kasım Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Günü
münasebetiyle söz isteyen Bursa Milletvekili Emine Yavuz Gözgeçe aittir.
Buyurun Sayın Yavuz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
2.-
Bursa Milletvekili Emine Yavuz Gözgeçin, 25 Kasım Kadına Yönelik
Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma
Gününe ilişkin gündem dışı konuşması
EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ (Bursa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 25 Kasım Kadına
Karşı Şiddetle Mücadele Günü üzerine söz almış
bulunmaktayım. Şiddet kelimesinin çokça telaffuzunun bugünü anma
amacımızın aksine, negatif bir etki
yaptığını düşünüyorum. Bu nedenle ben bugün
çocuğa, kadına, erkeğe, yaşlıya velhasıl tüm
yaratılmışlara, hatta eşyaya sevgiden, merhametten, insan
olmaktan bahsetmek istiyorum.
Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber
Efendimiz Veda Hutbesinde
(x) Ey
insanlar! diyerek kadın, erkek, cinsiyet, ırk ayrımı
yapmaksızın tüm insanlığa hitap eder, üstelik Magna
Cartadan beş yüz seksen üç yıl, Evrensel İnsan Hakları
Beyannamesinden bin dört yüz yıl evvel. Batıda kadının
insan olup olmadığı tartışılırken insan
denilince sadece erkekler, toprak sahipleri, asiller, beyaz ırk
kastedilirken yüzyıllar öncesinden Veda Hutbesinde kadınların
ve erkeklerin birbirleri üzerinde hakları olduğu,
kadınların Allahın emaneti olduğu vurgulanır.
Ben bugün, AK PARTİ'nin iktidara gelmesiyle
birlikte hayata geçirilen kadına pozitif ayrımcılık ilkesi;
Türk Medeni Kanunu, İş Kanunu, Türk Ceza Kanunundaki düzenlemeler;
ŞÖNİMler; yediden yetmişe verilen eğitimler; elektronik
takip sistemi; tedbir hükümleri; kadınlarımızın
eğitim, bilim, sanat, ekonomi, siyaset, her alanda hak ettikleri yeri
almaları için yapılan çalışmalar, eylem planları
bunlardan bahsetmeyeceğim. Bunları anlatmak saatler sürebilir. Bugüne
kadar atılmamış adımları
attığımız, reform niteliğinde düzenlemeleri hayata
geçirdiğimiz aşikâr. Ben bugün gönüllere seslenmek istiyorum. Her birimizin
üzerine düşen sorumlulukları olduğunu hatırlatmak
istiyorum. Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet diyerek,
kadın-erkek, Türk-Kürt, Laz-Çerkez, ortak değerlerde birleşip
bir ve bütün olmayı amaçlarken, kadınıyla, erkeğiyle daha
güçlü bir Türkiye olmayı hedeflerken, çukur siyaseti yapanların, en
temel hak yaşam hakkına saldıranların, kız
çocuklarını canı bomba olarak kullanan, kadınları,
kızları dağa kaçıran terör örgütlerine
sırtını dayayanların, şiddetten, terörden
beslenenlerin, terör örgütlerinin sözcülüğünü yaparak bu vahşete
ortak olanların kadına dair söyleyecek ne sözleri olabilir? Aidiyet
ve birey olma arasındaki dengeyi kurmadan annelik vasfını
tamamen dışlayan, aile kavramından uzak, bu dünyada varoluş
amacına dair değerlerden habersiz -tırnak içinde- özgür,
aslında nefsine kul, paraya kul, makama kul bir nesil
anlayışında olanların kadına dair nasıl bir
umutları olabilir? 15 Temmuz hain darbe teşebbüsünde vatanı için
canını feda etmeyi göze alan kahraman
kadınlarımızı, şehitlerimizi, gazilerimizi,
milletimizin kendi iradesine kahramanca sahip çıkışını,
bu onurlu duruşu anlayamayanların, anlamak istemeyenlerin
kadınlarımız için nasıl bir gelecek tasavvurları
olabilir? Sığınma hakkının temel bir insan hakkı
olduğunu unutup Suriyeli üzerinden sorumsuzca nefret diliyle
açıklamalarda bulunanların, daha insanın insan olarak
değerli olduğunun bilincine varamamışken kadın
haklarına dair söyleyecek ne sözleri olabilir?
Bizim, her birimizin bir annenin karnında
fedakârca taşınan, sevgiyle beslenen bir çocuk olarak dünyaya
geldiğimizi hatırlamaya ihtiyacımız var. Benim hakkım,
senin hakkın diyerek âdeta bir hak çekişmesi içinde değil, hak
ve sorumluluk bilinciyle beraber biz olduğumuzu idrak etmeye
ihtiyacımız var. Yaratılanı Yaradandan dolayı
sevdiğimizi hatırlamaya, hiçbir ayrım yapmaksızın tüm
insanları dergâhına çağıran Mevlânayı Ben gelmedim
kavga için/ Benim işim sevgi için/ Dostun evi gönüllerdir/ Gönüller
yapmaya geldim. diyen Yunus Emreyi, Hacı Bektaş Veliyi, Hacı
Bayram Veliyi belki bir kez daha anlamaya ihtiyacımız var.
Velhasıl, unutturulmak, koparılmak,
uzaklaştırılmak istenen kadim medeniyetimizle
bağlarımızı yeniden sağlamlaştırmaya,
kuvvetlendirmeye ihtiyacımız var diyor, sözlerime
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
sözleriyle son vermek istiyorum: Kadın yoksa toplumun yarısı yoktur.
Kadının olmadığı bir toplumun kalan yarısı
da zaten yok oluşa doğru gidiyor demektir. Eğer kadın
mutluysa o toplum mutludur, eğer kadın umut içindeyse o toplum da
umut içindedir.
Kadınlarımızla erkeğimizle hep
birlikte 2023, 2053, 2071 hedeflerine ulaşacağız diyor,
saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
Hatay sorunları ve çözüm önerileri hakkında söz isteyen Hatay
Milletvekili Hüseyin Yaymana aittir.
Buyurun Sayın Yayman. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
3.-
Hatay Milletvekili Hüseyin Yaymanın, Hatay ilinde gerçekleştirilen
projelere ilişkin gündem dışı konuşması
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Değerli Başkanım, çok değerli
milletvekilleri ve ekranları başında bizleri izleyen çok
değerli vatandaşlarımız, Hataylı hemşehrilerimiz;
hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Medeniyetler şehri, tarih şehri, kültür
şehri, dinlerin, dillerin şehri Hataydan hepinize
saygılarımı, sevgilerimi sunuyorum.
Hatayı bugün size kitaplarda gördüğünüz,
dergilerde okuduğunuz, tanıtım bültenlerinde gördüğünüz,
televizyonlarda, belgesellerde izlediğiniz yönüyle değil, gerçekten
Hatayı, bir kardeşlik şehri, bir barış şehri, Türkiye'nin
model şehri Hatayı sizlere anlatmak isterim.
Hatay milattan önce 8 bin yıla kadar varan
tarihiyle pek çok medeniyete ev sahipliği yapan bir şehir ve
gerçekten ilklerin ve enlerin şehri. Dünyanın ilk mağara
kilisesi Hatayda, Saint Pierre Kilisesi, Anadolunun ilk camisi Habib-i Neccar
Camisi Antakyamızda, dünyada ilk ışıklandırılan
cadde İmparator Herod adına yapılmış olan
Kurtuluş Caddesi Hatayımızda ve Bayezid Bestami Hazretleri
Hatayımızda. Anadoludaki en büyük Mimar Sinan eserlerinden biri
olan Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi yine Payasımızda ve pek çok
uygarlık, pek çok medeniyet Hatayımızda. Türkiye'nin en uzun
sahili, plajı Samandağımızda. Hazreti Musa
Ağacımız, Türkiye'nin ilk ve şu anda yaşayan tek
Ermeni köyü Vakıflı köyümüz Hatayımızda. Hazreti
Hızır Türbesi Hatayımızda. Gerçekten Hatay inançların,
Hatay kültürlerin kaynaştığı, bir araya geldiği bir
şehir.
AK PARTİ hükûmetleri zamanında
Hatayımızda pek çok hizmet yapıldı, yapılmaya devam
ediliyor. Hatayımızdaki en önemli projelerden bir tanesi
Hatayın çılgın projesi olarak ifade ettiğimiz Hassa
Tüneli. Hükûmetimizin, Cumhurbaşkanımızın bu konuda
talimatları var, şükranlarımızı sunuyoruz. Yeni
dönemde Hatayımızın AK PARTİli 5 milletvekiliyle en büyük
projemiz, Hatay Hassa Tünelinin inşallah bir an önce tamamlanması.
Bir diğer önemli projemiz
Yine Hükûmetimize ve
Cumhurbaşkanımıza teşekkür ediyoruz, Hatayda pek çok baraj
projesi var. Bunlardan en önemlisi, Amik Ovasının sulama projesini
kapsayan Tahtaköprü Barajı. Hükûmetimiz zamanında Kahramanmaraş
Menzelet ve Kılavuzlu Barajlarından tam 105 kilometrelik bir tünelle,
105 kilometrelik bir kanalla Hataya su getirildi. Aslında buna kanal
denmez, bu bir suni nehirdir. Derinliği 6 metre, eni 15 metre ve
uzunluğu 105 kilometre olan bir suni nehirle Ceyhan Nehrinin suyu Amik
Ovasına geldi. Teşekkür ediyoruz emeği geçenlere ve özellikle
Orman ve Su İşleri Bakanımıza ve Devlet Su İşleri
bürokratlarına.
Yine aynı zamanda Reyhanlı Barajıyla
ilgili projelerimiz devam ediyor. Milletvekillerimizle, Davutlar regülatörü ve
Karasu Nehri üstünden suyun aktarılmasıyla ilgili konunun
takipçisiyiz. Yine, Samandağdaki Karaçay Barajıyla beraber
Samandağda inşallah sulanmayan bir karış dahi toprak
kalmayacak.
Kara yollarına dair pek çok projemiz var.
Ankaradan yola çıkan bir vatandaşımız otoban üstünden
Hataya kadar varabilir ve Belende duran otobanın bizim, önce Antakyaya,
daha sonra Cilvegözüne götürülmesine konusunda
çalışmalarımız devam ediyor. Antakya-Yayladağı,
Antakya-Altınözü yollarının yapılması Hükûmet olarak
ve AK PARTİ milletvekilleri olarak sıkıca takip ettiğimiz
projelerimizdir.
Yine, Kültür ve Turizm Bakan
Yardımcılığım döneminden, Hataya dünyanın en
büyük mozaik müzesini yapıyoruz, tamamlanmak üzere ve inşallah,
Gaziantepteki Zeugma Müzesinden çok daha büyük bir müze olacak. Söylemeye
gerek yok, Hatay Sen, ben yok, biz. diyenlerin şehri, Hatay sadece
yemekleriyle değil, aynı zamanda bir gastronomi şehridir ama
vatanperver duygularıyla da ana vatana katılan en önemli stratejik
şehirlerimizden bir tanesidir.
Sayın Başkanım, çok değerli
milletvekilleri; yüce Meclisimizi Hataya davet ediyoruz, Hatayda misafir
etmek istiyoruz ve Hatayda benzer toplantıların, komisyon
toplantılarının yapılmasını öneriyoruz. Çünkü
Hatay 400 bin Suriyeliyi misafir etmek suretiyle gerçekten bir ensar şehri
olduğunu, bir kardeşlik şehri olduğunu hepimize
göstermiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın sayın
milletvekili.
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) Teşekkür
ederim.
Hatay, gerçekten, barışın
başkentidir, kültürün başkentidir, inançların merkezidir;
Alevisiyle Sünnisiyle, Arapıyla Türkmeniyle, Yahudisiyle Ermenisiyle
Hristiyanıyla bizim Türkiye olarak birlikte yaşayabileceğimizin
model şehridir ve burada insanlar sokağa çıktığı
zaman kimsenin diline, dinine, ırkına, mezhebine soru sorulmaz,
burada önemli olan insan olmaktır, insanca yaşamaktır.
Bu duygu ve düşüncelerle yüce heyetinizi tekrar
saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
24 Kasım Öğretmenler Günümüzü tebrik
ediyorum. Günümüz hayırlı olsun.
Hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
sisteme giren milletvekillerine yerlerinden birer dakika süreyle söz
vereceğim.
Bu sözlerin ardından sayın grup
başkan vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
Sayın Aydın
IV.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Bursa Milletvekili Erkan Aydının, muhalefetin araştırma
önergelerine ilişkin AKPnin tutumuna ilişkin açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Son dönemdeki, muhalefetin araştırma
önergelerine ve AKPnin yaptıklarına şöyle bir bakalım:
100 bin öğretmen atamasını yapın. Olmaz. Emeklilere
yüzde 30 zam yapın. Olmaz. Emeklilikte yaşa
takılanların haklarını iade edin. Olmaz.
Öğretmenlere 3600 ek gösterge verin. O da olmaz. Asgari ücret
zammı. Olmaz. Asgari ücretteki vergiyi kaldırın. O da
olmaz. Elektrik ve doğal gazı biraz ucuzlatın. Olmaz.
Peki, ne olur? Bir iş adamının 425 milyonluk vergi borcu
silinecek. dendiğinde Tamam. Bir iş adamına 560 milyon vergi
muafiyeti getirin. Derhâl. Emekliliği erken yaşta istediklerinize
verin, diğerlerine vermeyin. Adalet işe gelmeyince tu kaka olur.
Kısacası, iktidar sahipleri kendilerine istedi mi, her şey olur;
vatandaş istedi mi, hiçbir şey olmaz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Gürer
2.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, 22 Kasım Diş Hekimleri
Günü ile 22-27 Kasım Ağız ve Diş
Sağlığı Haftası vesilesiyle diş hekimlerinin,
ağız ve diş sağlığı
çalışanlarının sorunlarına çözüm üretilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
22-27 Kasım Ağız ve Diş
Sağlığı Haftası, aynı zamanda bugün Diş
Hekimleri Günü. Diş sağlığı, insan
sağlığıyla doğrudan ilgilidir. Özellikle ilkokuldan
başlayarak çocukların diş sağlığı için
gereken önem sağlanmalıdır. AKP iktidarının
sağlıkta farklı alanlarda yarattığı sorunlardan
biri diş hekimliği çalışanlarına dahi kadro
vermemesidir, taşeron olarak çalışır durumda
bırakmasıdır. Beş yıllık zorunlu eğitimi
tamamlamış binlerce diş hekimiyse atama beklemektedir. Çoğu
hastanedeyse diş tedavisi aylar sonra randevuyla sağlanmaktadır.
Diş hekimliği için hastanede kadro artışı
sağlanıp işsiz diş hekimlerine kadro verilmelidir.
Hastaların dişle ilgili sorununun tüm bedene etkisi
unutulmamalıdır. Ağız ve diş
sağlığı merkezleri çalışanlarının
sorunlarına çözüm bulunmalıdır, ağır çalışma
koşulları iyileştirilmelidir. Diş hekimleri ve
ağız ve diş sağlığı
çalışanlarının sorunlarına mutlaka çözüm
üretilmelidir.
Bu arada, sağlıkta çalışan
hastane bilgi-işlem çalışanları, görüntüleme merkezi
çalışanları, laboratuvar çalışanları
taşeron
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Şimşek
3.-
Mersin Milletvekili Baki Şimşekin, 23 Kasım Ertuğrul
Dursun Önkuzuyu ölümünün 48inci yıl dönümünde rahmetle
andığına ilişkin açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Sayın Başkan,
Ertuğrul Dursun Önkuzu 1970 yılında komünist militanlar
tarafından, Ankarada ciğerlerine pompayla gaz basılarak,
günlerce işkence yapılarak şehit edilmiştir. 23 Kasım
Ertuğrul Dursun Önkuzunun ölüm yıl dönümüdür. Anasının
Dursun Önkuzu için.
Önkuzu hey! Önkuzu!
Önde gider Önkuzu.
Anası 'Dursun' demiş.
Durmaz, gider Önkuzu. dediği dava
arkadaşımızı rahmetle, milletle anıyorum ve
şehadetinin seneidevriyesini kutluyor, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Tarhan
4.-
Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhanın, pencereden düşerek
hayatını kaybeden Gölcük Anadolu Lisesi öğrencisi Barbaros Zülfikaroğluna
Allahtan rahmet dilediğine, okullarda çocuklar için gerekli önlemleri
almayan tüm sorumluların takipçisi olacaklarına ilişkin
açıklaması
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
18 Ekim 2018 tarihinde yani tam bir ay önce önerge
vererek Kocaeli Derincede ve Ardahanda okullarda gerçekleşen kazalar
sonucu hayatlarını kaybeden çocuklarımız için devlet
okullarında yeterli önlem alınmadığını dile
getirip durumu Millî Eğitim Bakanlığına sormuştum.
6331 sayılı Kanun devlet okullarında uygulanmıyor; yeni
kazalar olabilir, çocuklarımızı bir hiç uğruna
kaybetmemeliyiz demiştim. Maalesef Bakanlık hiçbir tedbir
almadığı gibi önceki gün Gölcük Anadolu Lisesi öğrencisi
Barbaros Zülfikaroğlu pencereden düşerek hayatını kaybetti.
Zülfikaroğlu ailesine başsağlığı diliyorum. Göz
göre göre okullarda çocuklarımız için gerekli önlemleri almayan tüm
sorumluların takipçisi olacağız.
BAŞKAN Sayın Taşkın
5.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, 24 Kasım
Öğretmenler Gününü tebrik ettiğine ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Her millet eğitime verdiği değer
ölçüsünde gelişir. Eğitime yapılan yatırım ülkemizin
ve milletimizin geleceğine yapılan yatırım olduğunun
bilincinde olan AK PARTİ, iktidara geldiği ilk günden beri en fazla
yatırımı eğitime yapmaktadır.
Yarınlarımızı emanet edeceğimiz
çocuklarımızı hızla değişen ve gelişen
dünyaya ayak uydurabilecek şekilde bilgili, donanımlı, millî ve
manevi değerlerini özümsemiş, açık fikirli bireyler olarak yetiştirmek
için canla başla çalışan öğretmenlerimize
şükranlarımı sunuyorum.
Öğretmen bir babanın oğlu ve
öğretmen eşiyim. Öğretmenlik mesleğinin nasıl bir
özveriyle icra edildiğini yakından bilen birisi olarak tüm
öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Gününü tebrik ediyorum.
Bu vesileyle emekli öğretmenlerimize sağlıklı, uzun ömürler
temenni ediyor, görevleri başında şehit düşmüş ve
ebediyete intikal etmiş öğretmenlerimize de Allahtan rahmet diliyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Göker
6.-
Burdur Milletvekili Mehmet Gökerin, Süleyman Soylu'nun Kemal
Kılıçdaroğlu için sarf ettiği sözleri Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığının ifade özgürlüğü
kapsamında değerlendirdiğine ilişkin açıklaması
MEHMET GÖKER (Burdur) Sayın Başkan,
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı -Man Adası
belgeleriyle- Sayın Genel Başkanımıza, İçişleri
Bakanının haddini aşarak sarf ettiği şerefsiz, alçak,
düzenbaz gibi sözlerini ifade özgürlüğü kapsamında
değerlendirmiştir. Tam anlamıyla siyasi bir karar olan bu
ifadeyi reddediyor, kabul etmiyoruz ve Mevlânanın bir sözünü
hatırlatıyoruz: Bir lafa bakarım laf mı diye, bir de
söyleyene bakarım adam mı diye. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özkan, buyurun.
7.-
Bursa Milletvekili Yüksel Özkanın, 18 Kasım Naim Süleymanoğlunun
ölüm yıl dönümü münasebetiyle adının spor bilimleri fakültesine
verilmesinin örnek bir uygulama olacağına ilişkin
açıklaması
YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi sevgi ve saygıyla
selamlıyorum.
18 Kasım ölüm yıl dönümünde kendisini
rahmetle, saygıyla andığımız dünya halterinin efsane
ismi, ülkemiz ve Türk dünyasının gururu Naim Süleymanoğlu,
namıdiğer cep herkülünden bahsetmek istiyorum. Elli
yıllık ömrüne müthiş başarılar
sığdırmış Süleymanoğlu, 23 Ocak 1967 yılında
Bulgaristanda doğdu. 9 yaşında haltere başladı ve 15
yaşında 52 kiloda iki altın madalyayla dünya gençler
şampiyonu oldu. Halter tarihinin en genç dünya rekortmeni
unvanını kazandı. Bulgaristan Türklerinin isimlerinin zorla
değiştirildiği dönemde 1986 yılında baskılardan
kaçarak Türkiyeye iltica eden Naim Süleymanoğlu, kariyeri boyunca 3
olimpiyat, 7 dünya, 6 Avrupa şampiyonluğu, 46 dünya rekoru
kırmış efsane bir sporcumuzdur. TİME Dergisi 1988 yılında
kendisini kapak yapmıştır. Olimpiyat, dünya, Avrupa halter
şampiyonluğu bulunan Naim Süleymanoğlunun adının bir
spor bilimleri fakültesine verilmesi örnek bir uygulama olacaktır.
BAŞKAN Sayın Öçal
8.- Kahramanmaraş Milletvekili Habibe Öçalın, 25
Kasım millî mücadelenin kahramanı Sütçü İmamı 96ncı
ölüm yıl dönümünde rahmetle andığına ilişkin
açıklaması
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş)
Teşekkürler Sayın Başkan.
31 Ekim 1919da Kahramanmaraşımızda
Fransız-Ermeni devriyesinde bir asker Burası artık Türk
memleketi değildir, burada hicapla gezilmez. diye bağırarak
kadınlarımızın örtüsünü açmak istedi. Bu sırada süt
satan Sütçü İmam Bugün namus günüdür. diyerek ateş açmış
ve millî mücadelenin ilk kurşununu sıkmıştır. Bu kurşun,
istiklal mücadelesinin ilk kıvılcımıdır. Bu
kurşun başaramayacaklarının, milletimizi
bölemeyeceklerinin, bayrağımızı indiremeyeceklerinin, bu
ülkeye diz çöktüremeyeceklerinin göstergesidir. Bu kurşun sadece
kıyafetinden ve inancından dolayı kadına yöneltilen
şiddetin de mücadelesidir.
Bu vesileyle, 25 Kasım 1922de vefat eden, millî
mücadelenin kahramanı Sütçü İmamı ve tüm şehitlerimizi
rahmetle anıyor, yüce Meclisi selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu
9.-
Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun, 24 Kasım
Öğretmenler Gününü kutladığına ilişkin
açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkanım.
Türkiyenin aydınlık
yarınlarını, bilim adamlarını, öğretim üyelerini,
siyasetçileri, mühendisleri, doktorları, Türkiyenin geleceğini
inşa edecek gençlerimizi yetiştiren öğretmenlerimizin 24
Kasım Öğretmenler Gününü kutluyorum.
Hiçbir meslek yok ki hayatımızda
öğretmenlik kadar yer etmiş, iz bırakmış olsun. Her
şeyi, herkesi unutsak bile öğretmenlerimizi asla unutmuyoruz. Bizler
bugün hangi makamda olursak olalım, hangi sorumluluğu üstlenmiş
olursak olalım daima öğretmenlerimizi sevgiyle, saygıyla, güzel
hatıralarla anıyoruz.
Eğitim ve öğretime yapılan her
yatırım insanımızı kendi kendine yeterli hâle
getirecek ve meselelerimizin çözümünü kolaylaştıracaktır.
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğanın
2023 eğitim vizyonuyla Türkiyenin hedeflerine ulaşmasında,
2053 ve 2071 hedeflerini hayata geçirmesinde öğretmenlerimizin
çabalarının, emeklerinin çok önemli bir payı olacaktır.
sözüyle cümlelerime son verirken öncelikle Başöğretmen Mustafa Kemal
Atatürkü rahmetle yâd ediyor, öğretmenlerimizin ve eğitim
camiamızın 24 Kasım Öğretmenler Gününü kutluyor,
hayatını kaybetmiş tüm öğretmenlerimizi rahmetle, minnetle
anıyorum, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Hacı Özkan
10.-
Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, 6ncısı düzenlenen
Mersin Narenciye Festivaline ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Hafta sonu 6ncı Mersin Narenciye Festivalinin
AK PARTİ Genel Başkan Yardımcımız İstanbul
Milletvekilimiz Sayın Vedat Demirözün katılımıyla
açılışını gerçekleştirdik.
Kentin tüm dinamikleriyle beraber görsel şölen
havasında 70 ton narenciye ürünü kullanılarak oluşturulan
farklı figürlerin olduğu, 30 ülkeden grupların
katıldığı, 120den fazla kurum ve kuruluşun stant
açtığı 6ncısı düzenlenen Mersin Narenciye
Festivalinin, Mersin narenciyesinin dünya genelinde
tanıtılmasına, daha kaliteli üretilmesine ve daha fazla
tüketilmesine, yeni pazarların bulunmasına ve ilimizin diğer
değerlerinin de tanıtılmasına önemli katkılar
sağlayacağına inanıyorum.
Narenciye Festivalinin düzenlenmesinde emeği
geçen tertip komitesi başta olmak üzere herkese çok teşekkür ediyor,
bu festivale yoğun ilgi gösteren Mersinli hemşehrilerime selam ve
muhabbetlerimi sunuyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Çelebi
11.-
İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin, kamu kurumlarında
çeşitli unvanlarda görev yapan yardımcı hizmetler
sınıfı personelinin mağduriyetinin giderilmesini
beklediğine ilişkin açıklaması
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Kamu kurumlarında çeşitli unvanlarda görev
yapan 111 bin yardımcı hizmetler sınıfı personeli
bulundukları sınıftan kaynaklı olarak birçok maddi ve
manevi mağduriyet yaşadıklarından hizmet
sınıflarının değiştirilmesi suretiyle bu
mağduriyetlerinin giderilmesini beklemektedirler.
Mağduriyetleri şunlardır:
1) Görevde yükselme sorunu,
2) Maaş ve emeklilik hakları
kayıpları,
3) Görev tanımlarının net
yapılmaması,
4) Hiçbir ek gösterge ve tazminattan
yararlandırılmamaları.
Taşeron personelin devlet kadrolarına
işçi olarak geçirilmeleriyle birlikte, ana hizmetlere yardımcı
mahiyetteki görevlerin bu personel eliyle götürülmesi sonucu YHS personeline
ihtiyaç da kalmamış olduğundan, YHS personelinin diğer
hizmet sınıflarında değerlendirilmeleri kamu yararına
olacaktır. Bir defaya mahsus öğrenim durumlarına göre üst
kadrolara sınavsız atanmaları gerekmektedir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Etyemez
12.- Konya Milletvekili Halil Etyemezin, 24 Kasım
Öğretmenler Gününü tebrik ettiğine ve öğretmenliğin
mesuliyeti en ağır mesleklerden biri olduğuna ilişkin
açıklaması
HALİL ETYEMEZ (Konya) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Öğretmenlerimiz hayatın her alanında
büyük bir sorumluluk bilinciyle hareket ederek gerek formel gerekse informel
eğitim sürecinin en önemli öznesi olmuşlardır. Hem evrensel
meslek etiği hem de medeniyetimizin öğretmenlik mesleğine
atfettiği anlam, öğretmenliğin topluma örnek olma ödevi, tüm
kademelerdeki öğrencilere rol ve model olma özelliği ve insan
yetiştirme motivasyonuyla mesuliyeti en ağır mesleklerden birini
yapmaktadırlar.
Son on altı yılda eğitim
alanında yaptıklarımızla 2023 eğitim vizyonumuzu
açıklarken Tüm öğretmenlerimiz yüksek lisans eğitim seviyesine
getirilecek. Öğretmenlik meslek kanunu çıkarılacak.
müjdeleriyle somutlaştırdığımız temel üzerinden,
öğretmenlerimizin memnuniyet ve motivasyonunu daha çok önceleyecek
kişisel ve mesleki gelişimlerini teşvik ederek daha da üst
noktalara taşıyacağımıza olan inancımı ifade
ediyor, bir öğretmen olarak, çalışan ve emekli
öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Gününü tebrik ediyor,
sağlıklı ömürler diliyorum.
BAŞKAN Sayın Bülbül
13.-
Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün, yerli pamuk üreticisinin üretime
devam edebilmesi için hangi teşviklerin uygulanacağını
Tarım ve Orman Bakanından öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Aydında pamuk üreticileri geçtiğimiz
yıl dekardan 525 kilogram pamuk hasat ederken bu seneyse mevsimsel
sıkıntılar nedeniyle 350-400 kilogram pamuk elde edebildi. Ciddi
orandaki rekolte düşüşünün ardından, kriz bahanesiyle
üreticilerimize teklif edilen düşük rakamlar pamuk üreticisinin
yaptığı masrafları dahi karşılayamaz konuma gelmesine
yol açtı. 2017de kilogramı 4,5 TLye satılan pamuğa bugün
3,3 TL fiyat biçiliyor. Çiftçilerimiz Devlet bize Üretim yapın. diyor
ama çiftçinin yanında durmadı. diyorlar. Bizi tefecinin eline
düşürdü, ithal pamuğun kilogramı 5 TLyken yerli üreticiye 3,5
TL reva görüldü. diyerek dert yanıyor. Tarım ve Orman Bakanı
Bekir Pakdemirliye sormak istiyorum: Yerli pamuk üreticimizin üretime devam
etmesi için hangi teşvikler uygulanacak?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Taşcıer
14.-
Ankara Milletvekili Gamze Taşcıerin, sağlık müdürlüklerine
bağlı tesislerde staj yapan sağlık meslek lisesi
öğrencilerinin mağduriyetine ilişkin açıklaması
GAMZE TAŞCIER (Ankara) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sağlık müdürlüklerine bağlı
tesislerde staj yapan sağlık meslek lisesi öğrencilerine
artık ücretsiz yemek verilmiyor. Maliye Bakanlığı
Yönetmelikte yok, paralarını ödesin, yesinler." diyor ama
çocuklara parasıyla da yemek verilmiyor. Bu gençler sizin zulmünüzle daha
genç yaşta tanıştılar. Eğer ekonomimiz bu az
sayıdaki gencin yemeklerinden kısarak kalkınacaksa vay ülkenin
hâline demek istiyorum. Çocuklara ücretsiz yemek verilmemesi utanç, kendi
paralarıyla yemek yiyememeleriyse skandaldır. Bu anlamsız
durumun bir an önce düzeltilmesini istiyoruz.
BAŞKAN Sayın Gaydalı
15.-
Bitlis Milletvekili Mahmut Celadet Gaydalının, Bitlis ili Tatvan
ilçesi Karşıyaka Mahallesindeki Hizan konutlarında yaşayan
vatandaşların sorunlarının ivedilikle çözüme
kavuşturulması gerektiğine ilişkin açıklaması
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Bitlisin Tatvan ilçesinde 2008 yılı
sonlarında yapımı bitmiş olan Karşıyaka Mahallesi
Hizan konutlarında bulunan vatandaşlarımızın
aktardığı bilgiye göre 60 ailenin yaşadığı
Hizan konutlarında insanlar dört senedir içme sularını
kullanamıyorlar. Konut yolu ulaşım araçlarına 4 kilometre
uzakta bulunmakta ve ilçe merkezine gitmek için bu mesafeyi yürümeleri
gerekmekte. İlk ve ortaöğretim öğrencileri ancak
taşımalı sistemle okullarına ulaşabilmekte,
bulundukları konutlara yakın herhangi bir cami de yok. Daha önce
belediyeye defalarca başvuru yapmalarına rağmen belediye
Yarın geliriz, haftaya geliriz. gibi bahanelerle insanları
oyalamaktadır. Kış aylarında özellikle geç saatlerde
insanlar kurt ve köpek saldırılarından korkarak evlerine
gitmektedir. Bir an önce kendilerine bir minibüs dahi olsa verilmesi yönünde
talepleri bulunmaktadır. Bu konunun ivedilikle çözüme
kavuşturulması gerekmektedir. Kerametin 2 vekil çıkarmakta
olduğuna inanan AKP milletvekillerine duyurulur.
BAŞKAN Sayın Şeker
16.-
İstanbul Milletvekili Ali Şekerin, 24 Kasım Öğretmenler
Günü vesilesiyle 6331 sayılı İş Sağlığı
ve Güvenliği Kanununun neden devlet okullarında
uygulanmadığını ve atık su arıtma tesislerinin
inşaatı ve işletmesinde kamu-özel iş birliği modelinin
uygulanması hâlinde firmalar iflas ettiği takdirde ne
olacağını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
ALİ ŞEKER (İstanbul) Sayın
Başkan, 6331 sayılı İş Sağlığı ve
Güvenliği Kanunu neden devlet okullarında uygulanmıyor? Neden
güvenlik önlemleri devlet okullarında alınmıyor? Buna riayet
edilmesi gerekiyor.
Müstahdem temizlik görevlisi
çalıştıracak bu ülkenin parası yok mu? Niye bunlar okul
aile birliği üzerinden hâlâ sürdürülüyor?
24 Kasım Öğretmenler Günü öncesi bugün son
çalışma günü. Ben de ilkokul öğretmenim Nurten Tarım
şahsında tüm öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler
Gününü kutluyorum.
Neoliberal politikaların ülkemizi
getirdiği noktada atık su arıtma tesislerinin inşaatı
ve işletmesinde de kamu-özel iş birliği modelinin
uygulanacağı söyleniyor. Artık Türkiyede milletin ihtiyaçlarından,
etinden, sütünden, enerji ihtiyacından, ulaşım
ihtiyacından, eğitim ihtiyacından, güvenlik ihtiyacından
kendine, yandaşa iş çıkaranlar en son bu atık su üzerinden
de yandaşa iş çıkartamaya çalışıyorlar. Bu
firmalar iflas ettiğinde kanalizasyonlar ne olacak, merak ediyorum.
BAŞKAN Sayın Arslan
17.-
Denizli Milletvekili Kazım Arslanın, finans alanında meydana
gelen sıkıntıların aşılması, piyasa
durgunluğunun giderilmesi ve 2018 bütçesindeki açığın
kapatılması için ne tür tedbirler alınacağını Maliye
ve Hazine Bakanından öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
KAZIM ARSLAN (Denizli) Hazine ve Maliye
Bakanlığına soruyorum:
1) Bankalar Birliği verilerine göre
karşılıksız çek tutarı yüzde 50, protestolu senet
miktarı yüzde 39 artış yaparak âdeta patlama
yapmıştır. Kredi ve kredi kartı borcunu ödemeyenler 1
milyon 56 bin kişi olmuş, kanuni icra takibi 668 bin kişiye
ulaşmıştır. Piyasada finans alanında meydana
gelmiş olan bu sıkıntıların aşılması
için hangi tür tedbirler almayı düşünüyorsunuz?
2) Sanayi üretimi yüzde 2,7 oranında
düşmüş, gerçek işsizlik miktarı 6 milyona
ulaşmış, genç işsizlik oranı yüzde 30lara
yaklaşmış olması karşısında ne
düşünüyorsunuz? Bu sıkıntıları nasıl
aşacaksınız?
3) Ekonomik değerlendirme kuruluşu
Fitchin raporu çerçevesinde Türkiye ekonomisinin durgunluk
yaşayacağını belirtmesi karşısında piyasa
durgunluğunu gidermek için hangi tedbirleri almayı
düşünüyorsunuz?
4) 2018 bütçesi 62 milyar açık vermiştir,
bu açığı kapatmak için ne tür tedbirler almayı
düşüyorsunuz?
BAŞKAN Sayın Öztürk
18.-
Denizli Milletvekili Yasin Öztürkün, Türk Dil Kurumunun resmî internet
sitesinde ve Büyük Türkçe Sözlükte başbuğ kelimesinin
karşılığına ilişkin açıklaması
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Türk Dil Kurumunun
resmî internet sitesinde, Büyük Türkçe Sözlükte başbuğ kelimesinin
karşılığında Devlete karşı
ayaklananların başı. tarifi yapılmış. Bu
densizliği yapan hadsiz kimdir? Türkiye Cumhuriyetinde gelmiş
geçmiş 2 başbuğ vardır. Birincisi, cumhuriyetimizin
kurucusu Başbuğ Gazi Mustafa Kemal Atatürk; diğeriyse, Türk
dünyasının lideri Başbuğ Alparslan Türkeş. Hangisine
bu tanımı yakıştırmaya kalktınız? Türk Dil
Kurumunun kurucusu olan Başbuğ Atatürkün de, Ülkücü Hareketin
lideri Başbuğ Türkeşin de kemiklerini
sızlattınız. Haddinizi bilin. Bu tanım ancak devlete
karşı kelimelerinin yerine Emperyalist düzene karşı,
haksızlıklara karşı, Türk düşmanlarına
karşı ayaklananların başı. şeklinde olabilir.
Bu kasıtlı tanımın acilen
düzeltilmesini temenni ederken her 2 başbuğumuzu da rahmet ve minnetle
anıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Bölünme kabul etmez,
kutsal bir bütün hâlinde bütün Türkiyeyi yeniden inşa ederiz. diyen
Alparslan Türkeşe, adı Alparslan, adı Türkeş, adı
Başbuğ, adı Mustafa, adı Kemal olanlara selam olsun.
BAŞKAN Sayın Gökçel
19.-
Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin, Mersinlilerin Tevfik Sırrı Gür
Stadyumunun kent müzesine dönüştürülmesini istediğine ilişkin
açıklaması
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Mersin deyince futbol deyince
akla Tevfik Sırrı Gür Stadyumu gelir. Mersin halkı cumhuriyet
bayramlarını, millî bayramlarını burada kutladı.
Burası, Mersinlilerin ortak sevinci, ortak kederi, ortak
hafızasıdır. Şimdi, Mersine büyük eserler kazandıran
valimizin adını taşıyan Tevfik Sırrı Gür
Stadyumumuz yıkılıyor. Mersinlilerin bilgisi dahi yok, ne
yapılacağı belli değil, spor camiası itiraz ediyor.
Kimi AVM yapılacak. diyor, kimi millet bahçesi. Mersinliler, millî
bayramlarını burada kutladı, maçlarında burada
ağlayıp burada güldü. Mersinliler kapalı tribünün
yıkılmadan kent müzesine dönüştürülmesini istiyor. Tarihin kolay
yazılmadığını biliyor ve bir buldozerin kent
hafızasına saldırmasından rahatsızlık duyuyoruz.
Kulaklarınızı açın ve
Mersinlileri dinleyin: Tevfik Sırrı Gür kapalı tribünü müze
olsun.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Çilez... Yok.
Sayın Önal
20.-
Kırıkkale Milletvekili Ahmet Önalın, Kırıkkalenin
içme suyu sorununu çözmek için çalışma yapılıp
yapılmayacağını Kırıkkalelilerin öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
AHMET ÖNAL (Kırıkkale) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Merkez nüfusu 196 bin olan Kırıkkalemiz,
maalesef kaliteli içme suyundan yoksun bir hâlde. Musluktan akan şebeke
suyu yeterli standartlara sahip olmadığından
vatandaşlarımız tarafından kullanılamıyor. Hemen
kenarından Türkiye'nin en büyük nehri olan
Kızılırmakın aktığı
Kırıkkalemiz, kaliteli içme suyuna hasret bir hâlde. Musluk suyu
içilemediğinden, vatandaşlarımızın içme suyu
ihtiyacını ya civar köylere gidip getirerek ya da satın alarak
gidermeye çalışmaktadır.
En temel insan haklarından olan temiz ve
kaliteli içme suyuna ulaşma hakkı maalesef Kırıkkaleliler
için büyük zahmet ve maliyete yol açmaktadır. Yıllardır içme
suyu satın almak zorunda kalan Kırıkkalelilerin bu
sıkıntısını çözmek için iktidarınız bir
çalışma yapmayı düşünüyor mu? On yıllardır içme
suyu problemi çözülmeyen Kırıkkaleliler büyük bir merakla bu sorunun
cevabını bekliyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Yavuz Bey, buyurun.
21.-
İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun, 24 Kasım
Öğretmen Günü vesilesiyle yarınlarla ilgili endişeleri ortadan
kaldırmanın yegâne yolunun öğretmenlik müessesesini toplumun en
itibarlı meslek grubu hâline getirmek olduğuna ve 22 Kasım Enver
Paşayı doğumunun 137nci yıl dönümünde hayırla yâd
ettiğine ilişkin açıklaması
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
24 Kasım Öğretmenler Günü vesilesiyle birkaç hususa dikkat çekmek
istiyorum.
Öğretmenleri, din adamları ve hukuk
adamları toplumun en itibarlı meslek grupları hâline
gelememiş toplumların yarınlarıyla ilgili büyük
endişeler taşımak, yarınlarıyla ilgili
endişelerini korkularla birleştirmek akıbeti
kaçınılmazdır. Bir toplumun en itibarlı meslek
grupları öğretmenler, din adamları ve hukuk adamları
değilse o toplumun geleceğine dair ümitvar cümleler kurulamaz.
Münhasıran on altı yıl, evveli de var, katın üstüne ama
gediğimiz nokta itibariye dünya üniversiteleriyle rekabet gücümüz, din
adamlarımızın onca nasihatine, din bürokrasisinin onca
imkânına, camilerimizin onca inşasına rağmen Türk
toplumundaki değer aşınmasına; teknik olarak Hükûmetin
millî eğitim altyapı yatırımlarını
mübalağalı rakamlarla -geçmişe nispetle- yapıyor
olmasına rağmen PISA sonuçlarındaki düşmeye, sıralamada
mevzimizin gerilere yuvarlanmasına; adalet bürokrasimizin Türkiyedeki
siyaset dilinin etkisi altında adaleti bir türlü tahakkuk
ettiremeyişine bakınca yarınlarımızla ilgili
endişelerimizi ortadan kaldırmanın yegâne yolu olarak bu
öğretmenlik müessesesini toplumun en itibarlı meslek grubu hâline
getirmemiz gerektiği aşikârdır. 24 Kasım vesilesiyle
öğretmenlere güzelleme yapmak yerine Türklüğü
Müslümanlığın yeniden hamisi, banisi yapacak, hakkı
hakikati yeniden savunacak bir nesli inşa edecek, dört başı
mamur bir Türkiyenin öğretmenlerin elinden geçeceğini
unutmamanın mesuliyetini yerine getireceğiz. Burası, ona buna
taziye mesajı yayınlamaktan bir şey yapamaz hâle geldiğimiz
bir yer olmaktan çıkacaksa çocuklarımızı, deliler gibi
insanlığın istikbaline koşacakları bir kulvarda
öğretmenlerle buluşturmak zorundayız. Bu hassasiyetimizi 24
Kasım vesilesiyle kamuoyuyla paylaşmak istedim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Başkanım, bir dakika herhâlde kâfi gelecek.
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Bir de buraya gelirken arkadaşlarımızdan Enver Paşayı
hayırla yâd etmemi isteyen birtakım mesajlar aldım. Türkler
doğarken değil de bütün hikâyelerini ölürken inşa ederler
aslında.
Enver, imparatorluğun en uzun
yüzyılına denk gelmiş, kurtulma iradesine
adanmışlıkla taç olmuş, Türklüğün
adanmışlıkla buluşarak bir milleti yaşatma iradesinin
remzi olmuş kahramanıdır; Çegan Tepesinde kurşunların
üstüne giderken bir milleti sevmenin, bir millet uğruna ölmenin, bir
millet uğruna her türlü şeyi göze almanın nişanı
olmuş bir kahramandır, Türkün şerefli evladıdır.
Doğum gününü anarken, bir milleti sevmenin ne demek olduğuna alamet
hatırası önünde hürmetle, saygıyla eğiliyor, onu
Rahmetirahmana uğurladığımız bugünü Türk milletine
adanacak herkesin hatırlamasının milletimiz için bir millî
vecibe, bir millî sorumluluk duygusu olduğunu düşünerek Genel Kurula
saygılar arz ediyorum efendim.
BAŞKAN Sayın Akçay, buyurun.
22.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, 25 Kasım Alparslan Türkeşi
doğumunun 101inci yıl dönümünde rahmet ve minnetle
andığına, Türk Dil Kurumunun sözlüğünde ve internet
sitesinde başbuğ kelimesinin tanımında asla kabul
edilemeyecek ifadeler bulunduğuna, Zonguldak ili Kilimli ilçesindeki maden
faciasında hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet
dilediğine ve Şırnak ili Silopi ilçesinde meydana gelen deprem
sebebiyle vatandaşlara geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna
ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
25 Kasım Pazar günü partimizin kurucu lideri,
Türk milliyetçiliğinin banisi Başbuğumuz Alparslan
Türkeşin doğumunun 101inci yıl dönümüdür. Başbuğ
Türkeş şöyle demişti: Ülküsüz insan dümensiz, pusulasız
bir gemi gibidir. Başbuğ, ülkü sahibi bir fikir ve hareket
adamıdır. Cesaretin, ferasetin, feragatin, dirayetin, Türklük gurur
ve şuurunun, İslam ahlak ve faziletinin ete, kemiğe
bürünmüş hâlidir. O, Türk siyasetinin ve devlet hayatının mümtaz
şahsiyeti olarak Türk milletinin devletiyle, vatanıyla onurlu bir
şekilde kıyamete kadar yaşamasını ülkü
edinmiştir. İleri görüşlü, isabetli tespitli, vatan millet
sevdalısı bir devlet adamı vasfıyla milyonlarca gencin
yetişmesine vesile olmuş, bize Türk milliyetçiliği, ülkücülük ve
Milliyetçi Hareket Partisi gibi büyük bir miras
bırakmıştır. Milyonlarca seveni Başbuğ
Türkeş nidalarıyla yüreklerinde Yesevi ateşi, gönüllerinde
Yunus sevgisi, bakışlarında Fatih bakışı ve
duruşlarında Atatürk duruşuyla kutlu yolu takip ediyorlar.
Fikirleriyle, ülküleriyle nice yüzyıllara damga vuracak Başbuğ
Türkeşi rahmet ve minnetle anıyorum.
Sayın Başkan, bu vesileyle, son birkaç
gündür, özellikle Türk Dil Kurumunun sözlüğünde ve internet sitelerinde
başbuğ kelimesinin anlamı ifade edilerek talihsiz bir
şekilde; belli, doğru tanımlar yapıldıktan sonra bir
de devlete karşı ayaklananların başı şeklinde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Başkan.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
son derece yanlış
ve asla kabul edilemeyecek ifadeler bulunduğunu esefle müşahede
ettik. Fakat daha üzücü olanı da bunun Türk Dil Kurumunun sözlüğünde
1974 yılından bu yana yer aldığı konusunda da bir
bilgi edindik. Tabii, araştırmaya, incelemeye -gerçekten öyle mi,
değil mi- tespite muhtaç olmakla birlikte bu da ilginç bir durum. Ve bugün
itibarıyla da Türk Dil Kurumunun internet sitesinde bu yanlış
olan ibarenin kaldırıldığını da müşahede
ettiğimizi ifade ediyorum ve bu konuyu da ayrıca takip
edeceğimizi belirtiyorum.
Şimdi, Sayın Başkan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Başkan.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
salı günü
Zonguldakın Kilimli ilçesindeki maden faciasında 3 madencimiz
hayatını kaybetmiş, 2 madencimiz de yaralanmıştı.
Madencilerimize Allahtan rahmet, ailelerine ve tüm maden camiasına
başsağlığı ve sabır diliyorum. Bugün kamuoyuna
yansıyan haberlere göre maden ocağının da ruhsatsız
olduğu haberleri var. Maden ocaklarındaki denetim
mekanizmalarının doğru işletilmemesinin
sonuçlarını görüyoruz. Tüm dünyada bilinen bir gerçektir ki denetimin
etkin yapılmaması, iş kazalarının artmasına neden
olmaktadır. Maden facialarını Türkiye'nin gündeminden mutlaka
çıkarmalıyız ve bu kazanın da tüm boyutlarıyla mutlaka
bir an önce aydınlatılması gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Tamamlıyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Başkanım.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Yine bu sabah
Şırnakın Silopi ilçesinde meydana gelen 4,2 büyüklüğündeki
deprem sebebiyle Şırnak Silopideki vatandaşlarımıza
geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Şu ana kadar açıklanan
bir can ve mal kaybının olmaması da sevindiricidir.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Bilgen
23.-
Kars Milletvekili Ayhan Bilgenin, Suruç katliamında hayatını
kaybedenleri anarak yargılama sürecinin etkin ve ciddi sonuç vermesini
umut ettiklerine, hiçbir güvenlik gerekçesi ortaya konulamayacak nedenlerden
dolayı insanların hayatını kaybettiğine,
işsizliğin bedelinin sadece ekonomide rakamlardan ibaret olmayıp
toplumsal sorun olduğunun bilincinde olarak siyasi sorumluluğun
üstlenilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
AYHAN BİLGEN (Kars) Sayın Başkan,
bugün Suruç davasının üzerinden, Suruç katliamının
üzerinden geçen kırk ayla birlikte yine duruşma var. 33 genç insan,
sadece IŞİD vahşetinin, IŞİD barbarlığının
çocuklarda oluşturduğu travmaya karşı bir destek, bir
sorumluluk duygusuyla yanlarında sadece oyuncaklar bulunarak Suruçta bir
basın açıklaması yapmaya çalışırken orada
patlatılan bombayla hayatlarını kaybettiler. Tabii ki
yargılama sürecine dair bir polemik yapmak için söylemiyorum. Ama bu
ülkede özellikle o dönemde, 2015 Haziran seçimleri ile Kasım seçimleri
arasında patlayan bombalar dolayısıyla hayatını
kaybeden insanların sayısı neredeyse 15 Temmuzda
hayatını kaybedenlere yakın bir sayı. Bunlar, elbette ki
sistematik ve üzerinde siyaset adına düşünmeyi, Suriye
politikasını, Türkiye'nin Orta Doğudaki pozisyonunu, bunun
ortaya çıkardığı sonuçları yeniden ele almayı da
gerektirecek rakamlar. Şüphesiz hayatını kaybedenleri bir kez
daha anıyoruz ve yargılama sürecinin de etkin ve ciddi bir sonuç
vermesini umut ederek bunu paylaşmak istiyorum.
Yine son derece önemli bir konu, dün bir kez daha
tekrarladı. Diyarbakırdan Adanaya aile yakınlarının
göz ameliyatına giden Sedat Polat, Birecikte GBT kontrolü
sırasında, trafik kontrolü sırasında otobüsten
indiğinde oradaki zırhlı aracın üzerindeki ateşli
silah dolayısıyla hayatını kaybetti. Yani hiçbir
spekülasyona, hiçbir polemiğe yer vermeksizin... Sadece geçen yıl ya
güvenlik güçlerine ait araçların kontrolden çıkması...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Bilgen.
AYHAN BİLGEN (Kars) - ...eve girmesi,
kavşakta virajı alamaması ve sivillerin üzerine düşmesi
sonucu ya da ateşli silahlardan çıkan hiçbir çatışma söz
konusu olmadığı hâlde yani hiçbir güvenlik gerekçesi ortaya
konamayacak nedenlerden dolayı 4 yaş ile 80 yaş arasında 20
insan hayatını kaybetti. Bu durum, galiba insan güvenliği
açısından bu yöntemin, bu alışkanlıkların ne
ifade ettiğini ortaya koymaya yetiyor.
Son olarak da yine İŞKURa işsizlik
nedeniyle başvuran kişi sayısıyla ilgili, işsizlik
ödeneği almak için başvuran kişi sayısıyla ilgili
rakamları bir kez de ben hatırlatmak istiyorum. Geçen yıl,
aslında on ay içerisinde, tam bir yıl da değil ama 1 milyon 161
bin 604 kişi işsizlik ödeneğinden faydalanmak için başvuru
yapmış ve bu başvuru oranı son bir yılda yüzde 27
artmış durumda.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın Bilgen.
AYHAN BİLGEN (Kars) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Bir ülkede hem enflasyon bu kadar yüksek hem de
işsizlik rakamları bu kadar hızlı yükseliyorsa bunun
kitaptaki yeri bellidir, stagflasyondur, bunun başka türlü izahı
yoktur. Ne işsizliği başka türlü tevil etmek ne de enflasyonu
fiyat artışı fiyat ayarlaması ya da sadece
dış güçler diye izah etmek doğru değildir ve sadece
kendimizi kandırmaktır. İşsizliğin bedelinin sadece
ekonomide rakamlardan ibaret olmadığının, her birinin bir
hayat, bir umut, bir intihara dönüşme, bir aile faciasına dönüşme
potansiyeli taşıyan toplumsal sorun olduğunun bilincinde ve
farkında olarak siyasi sorumluluk üstlenmeliyiz
Genel Kurulu ben de saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Başkan.
24.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Malatya ili Darende ilçesinde
minibüsün devrilmesi sonucu hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet
dilediğine, Gazi Mustafa Kemale Başöğretmen
unvanının verildiği 24 Kasım Öğretmenler Günü
vesilesiyle öğretmenlere şükranlarını sunduğuna,
aydınlık yarınları inşa edecek eğitim
camisına katkı sunmaya devam edeceklerine ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Öncelikle, Malatyanın Darende ilçesinde
minibüsün devrilmesi sonucu ilk belirlemelere göre 7
vatandaşımızın hayatını kaybettiği ve 15
vatandaşımızın da yaralı olarak hastaneye sevk
edildiğini öğrenmiş bulunuyoruz. Öncelikle, hayatını
kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet,
yakınlarına sabrıcemil niyaz ediyorum; yaralılara da acil
şifalar diliyorum, Malatyamıza başsağlığı
dileklerimi iletiyorum.
24 Kasım Öğretmenler Günü. Tabii ki
marifet iltifata, iltifat da marifete tabidir. Milletin ilim, irfan ve bilgi
kaynağı olan tüm öğretmeleri sevgi ve saygıyla
selamlıyor, görevi başında şehit düşmüş
eğitimciler olmak üzere, ahirete irtihal eden tüm öğretmenlerimize
Allahtan rahmet diliyorum. Bugün, artık, emekli olmuş
öğretmenlere de sağlıklı, hayırlı ve uzun ömürler
temenni ediyorum.
Öğretmenlik bilgi, tecrübe ve irfanla
çocuklarımızı, gençlerimizi geleceğe hazırlama
mesleğidir. Bu yönüyle öğretmenler eğitim öğretim
sistemimizin temel yapı taşları, istikbalimizin güvencesi,
mimarlarıdır. Geleceğimize ilişkin hedeflerimize
ulaşabilmemiz konusunda en büyük görev de öğretmenlerimize
düşmektedir. Türkiye'nin 2023 hedeflerine ulaşmasında, 2053 ve
2071 vizyonlarını hayata geçirmesinde öğretmenlerimizin
çabalarının, emeklerinin çok önemli payı
olacağını özellikle vurguluyor, Gazi Mustafa Kemale
başöğretmen unvanının
verildiği bu anlamlı günde öğretmenlerimize
şükranlarımı sunuyorum. Tekrar tüm öğretmenlerimizin ve
eğitim camiamızın 24 Kasım Öğretmenler Gününü
yürekten kutluyorum.
Tabii, on altı yıldan beri, AK PARTİ
hükûmetleri olarak, grubumuz olarak derslik sayısında, öğretmen
alımlarında ve bütçeden eğitim öğretime ayrılan payda,
yaptığımız çalışmalar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın
Başkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bugüne kadar,
eğitim öğretimin anlamını, gelecek
kuşaklarımızı yetiştirmedeki önemini bilerek ve bu
bilinçle bütçeden eğitim öğretime pay ayırmaya, çok daha güçlü,
aydınlık yarınları inşa edecek eğitim
camiamıza katkı sunmaya devam edeceğiz. Gençlerimizin dünya
gençliğiyle rekabet edebilecek noktaya gelmeleri için elimizden gelen
gayreti ortaya koymaya devam edeceğiz.
Yine, bugün yapılacak yasama faaliyetlerinde
tüm gruplara ve Meclisimize hayırlı, başarılı
çalışmalar temenni ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Tanal, buyurun.
25.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Türk
Bayrağının üzerinde Cumhurbaşkanlığı
Forsunun olmasının bayrağın
kapsayıcılığına ve bütüncüllüğüne
aykırı bir durum olduğuna ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değerli
Başkanım, çok teşekkür ederim. Sizlere ve milletvekillerine
saygılarımı sunuyorum.
Konu şu Değerli Başkanım: Bugüne
kadar Cumhurbaşkanlarının hepsinin forsunu gördük.
Cumhurbaşkanlığı forsuna bizim bir itirazımız
yoktur ancak Türkiye Büyük Millet Meclisi sitesinin Mevzuat bölümüne
girdiğimiz zaman, Mevzuat bölümünde Cumhurbaşkanlığının
çıkardığı genelgelere baktığımız zaman,
o genelgelerin üzerinde Türk Bayrağı ve Türk
Bayrağının üzerinde
Cumhurbaşkanlığının forsunu görüyoruz. Bu, bir ilk
uygulamadır. Bugüne kadar, hiçbir dönem Türk
Bayrağımızın üzerinde Cumhurbaşkanlığı
forsu olmadı. Bu, bayrağın
kapsayıcılığına, bütüncüllüğüne aykırı
olan bir durumdur. Şu andaki Cumhurbaşkanı bir partinin genel
başkanıdır.
Benim buradan
Cumhurbaşkanlığından ve tüm yetkililerinden istirhamım
şu: Ne olur, bizim bu kadar değerimiz olan Türk
Bayrağının üzerinde de
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bitireceğim
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Toparlayın Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Benim buradan
Cumhurbaşkanından ve tüm yetkililerden istirhamım şu:
Bayrağımızın üzerine bu şekilde siyaset yapmak
doğru bir şey değil. Hiçbir Cumhurbaşkanı döneminde
Türk Bayrağının üzerine Cumhurbaşkanlığı
forsu yapıştırılmadı, iliştirilmedi. Bunun da bir
an önce çıkarılmasını, bu hatadan dönülmesini talep eder,
saygılarımı sunarım.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
26.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, 1985 tarihli Türk Bayrağı
Tüzüğü uyarınca Cumhurbaşkanının bulunduğu her
yerde, mekânda ve makamda forsun dalgalandığına ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Bu konu dün de gündeme taşındı. Dünkü
cevapları aynen, tekraren vermek istiyorum: Bilindiği üzere
Cumhurbaşkanımızın devletin başı
sıfatıyla Meclisimizde ve Türkiye'nin bütün bürokratik yönetiminde
görevleri var anayasal düzenimizin gerekleri çerçevesinde. Bakınız,
İç Tüzükte 87 kez Cumhurbaşkanı,
Cumhurbaşkanlığı ifadesi geçiyor. Komisyonlarda ve Genel
Kurulda Cumhurbaşkanımız veya onu temsilen
Cumhurbaşkanı yardımcılarının görevleri var. Bir
de Cumhurbaşkanlığı forsu yönetmeliği, tüzüğü
var. Bu tüzükte de Cumhurbaşkanımız nerede bulunuyorsa
bayrağın forslu olacak şekilde hazırlanacağı
ifade ediliyor, tüzüğün kendisinde. Bu tüzük dün, bugün
hazırlanmış bir tüzük de değildir. Dünden bugüne yani
cumhuriyetimizin ilanından bugüne, Cumhurbaşkanlığı
forsunun hayata geçtiği günden bugüne bu durum aynı şekildedir.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğana ve bu milletin değerlerine olan
düşmanlığı fors üzerinden ifade etmeye de gerek yoktur diye
ifade ediyor, Genel Kurulu Saygıyla selamlıyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın hatibin
Türkiye Cumhuriyeti devleti ve millî değerlerimize düşmanlık
üzerinden, bayrak üzerinden Cumhurbaşkanımız
eleştiriliyor. şeklindeki söylemi açıkça bir sataşmadır.
Bu sataşmadan dolayı söz istiyorum.
BAŞKAN Sayın Tanal, yerinizden söz
vereyim.
Buyurun.
27.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değerli
Başkanım, bayrak, bir partinin, bir kesimin millî değeri
değil, hepimizin ortak millî değeridir. Burada millî değeri
korumak için, kollamak için ben bunu söylüyorum.
Sayın Grup Başkan Vekili iki olayı
birbirine karıştırdı, elmalar ile armutları
karıştırdı. Benim dün gündeme getirdiğim AK
PARTİ Genel Başkanı sıfatıyla oraya ismin
yazılması lazımdı tüm diğer siyasi partilerin genel
başkanlarına olduğu gibi. Bugün gündeme getirdiğim,
bayrağımızın üzerine Cumhurbaşkanlığı
forsu yapıştırılmıştır. Bu, Türk
Bayrağını küçümsemedir; bu, Türk Bayrağını itibarsızlaştırmadır;
bu, aynı zamanda, bayrağımızı sanki bir siyasi
partinin şeyiymiş gibi kullanmadır. Bizim itirazımız
bu. Bu kapsayıcılık Türk milletine, hepimize, 81 milyona ait.
BAŞKAN Son sözü veriyorum, bunu devam
ettirmeyelim.
28.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Bakınız, ben,
Cumhurbaşkanlığı forsu yönetmeliğinden ve
tüzüğünden bahsediyorum. Bilindiği üzere, 16 Nisan 2017de
Türkiyenin yüz kırk iki yıllık anayasal düzeninde sivil,
demokratik bir reform gerçekleştirilmek suretiyle bir anayasal reform oldu
ve Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçtik milletimizin
kararıyla. Onun için, eskiden Başbakanlık genelgesi vardı,
Başbakan da Cumhurbaşkanı olmadığı için ve
Cumhurbaşkanlığı forsunu kullanamadığı için
genelgelerde o bayrak forslu olarak bulunmuyordu. Oysaki 16 Nisandan sonra ve
özellikle, gerçekleştirilen 24 Haziran seçimlerinden sonra, Anayasanın
öngördüğü şekliyle Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemi tam anlamıyla yürürlüğe geçmiş ve bu vesileyle
Cumhurbaşkanlığı tarafından yayınlanan
genelgelerde Türk Bayraklı fors yer almaktadır.
Arz ederim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, son cümleyi... Özür dilerim sizden.
BAŞKAN Sayın Tanal, bir cevap hakkı
doğurmadan düşüncelerinizi ifade edin.
29.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Türk
Bayrağının şekli ile üzerindeki işaretlerin
Anayasanın koruması altında olduğuna ve keyfî olarak hiç kimsenin,
hiçbir gücün bunu değiştiremeyeceğine ilişkin
açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Değerli Başkanım.
Değerli Başkanım, çok teşekkür
ederim yönetim anlayışınız için, sağ olun.
Şimdi, burada Cumhurbaşkanı
yönetiminde demek, Sistem değişti. demek Türk
Bayrağının üzerine bu şekilde, gelişigüzel
işaretlerin konulma hak ve yetkisini vermez. Bu anlamda, Türk
Bayrağını -Anayasanın değiştirilmez,
değiştirilmesi, şekli teklif edilemez- Anayasanın ilk
3üncü maddesi ve 4üncü maddesi korumuş, kollamış
durumdadır. Türk Bayrağının şekli ve üzerindeki
işaretler Anayasamızın koruması altındadır,
keyfî anlamda hiçbir kimse, hiçbir güç bunu değiştiremez, değiştirmeye
de gücü yetmez. Bu keyfîlikten vazgeçmelerini ben diliyorum, temennim bu.
Teşekkür ediyorum, saygılarımı
sunuyorum.
BAŞKAN Özgür Bey, söz talebiniz var.
Buyurun.
30.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel
Başkanı Recep Tayyip Erdoğanın yaptığı
konuşmada Cumhuriyet Halk Partisini ve liderini Sorosçulukla
suçladığına, ülkede bir büyük siyasetçi Sorosçuysa onun da Recep
Tayyip Erdoğan olduğuna ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip
Erdoğan dün bir konuşma yaptı. Anadolu Ajansından 9
sayfalık bir metin geldi önümüze, 8 sayfasında Cumhuriyet Halk
Partisine ve liderine eleştiri de değil, hakaretler var. Bu
hakaretlerin her birisini ayrı ayrı okuduk, gerekli mecralarda
cevaplarını veriyoruz.
Ancak ana muhalefet partisinin liderini, Sayın
Genel Başkanımızı ve partimizi Sorosçulukla suçlama gibi
yeni bir yaklaşım var. Tabii bunu bu akşamdan itibaren
yandaş medyada, yarından itibaren Adalet ve Kalkınma Partisi
siyaset makinesinin ve mekanizmasının tüm aygıtlarında ve
tüm kısımlarında bolca dinleyeceğimiz
anlaşılıyor. Bizim Sorosçuluğumuzla ilgili, Sayın
Genel Başkanın böyle bir irtibatıyla ilgili bir dedikodu, bir
söylenti bile tamamen yandaş basın kaynaklıdır ama ben
sizlere bir fotoğraf göstermek istiyorum. Bu, 2003 yılı.
Sayın Recep Tayyip Erdoğan 2003 yılında Sorosun
karşısına geçmiş, yanında Egemen Bağış,
onun yanında Ömer Çelik, karşısında Soros ve Sorosun
kurmayları bir toplantı yapıyorlar. Toplantının özeti,
Abdullah Gülün başdanışmanı Ahmet Severin o tarihlerdeki
açıklamasıyla Türkiyenin açık toplumu biziz, bizi
destekleyin. diyerek taşı gediğine koydu Recep Tayyip
Erdoğan. diyor Açık toplum ifadesi şu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Soros bütün dünyada bu slogan
üzerinden çalışıyor, açık toplum enstitüleri kuruyor,
açık toplum toplantıları yapıyor ve Türkiyenin açık
toplumu biziz. derken Sorosa sadece böyle sözle değil, karşısında
oturarak değil, böyle karşıdan göz atarak diyor ki: O benim, senin
aradığın benim. O toplantının sonunda çeşitli
ülkelerin katılımıyla da Finlandiyanın
cumhurbaşkanı, Fransanın eski başbakanı,
Hollandanın eski dışişleri bakanı,
İtalyanın eski dışişleri bakanı -ki hepsi
bunların Sorosun bu çalışmalarında gönüllü
çalışan, görev alan kişiler Türkiyeyi destekleme komisyonu
kuruyorlar, Bağımsız Türkiye Komisyonu ve daha sonra dünya kadar
fon geliyor, dünya kadar çalışılıyor. Ve çokça seçim
başarılarını hep Sorostan alınan desteğe
bağlıyor bu komisyon sonra.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bitireyim Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Şimdi, Sayın
Başkanım, bizim böyle bir fotoğrafımız yok
elhamdülillah. Bu fotoğrafı çektiren Recep Tayyip Erdoğan,
Açık toplum biziz. diyen o, destek isteyen o, para isteyen o ama
dönüyorsunuz dolaşıyorsunuz bugün CHPye laf edecek
Şöyle: Kişi kendinden bilir işi.
Hırsız diyebilir miyim? Ya bu adam çalmadı. Diyemem.
Rüşvetçi diyebilir miyim? Dönemini 300 müfettiş inceledi, bir
şey bulmadım. Diyemem. Arsız diyebilir miyim? Arından,
namusundan milletin hiç şüphesi yok. Bir şey diyemem. E, buna FETÖcü
derim çünkü FETÖye en büyük desteği ben verdim zamanında. Bir de ne
vardı, ne vardı? Dur, Sorosçu diyeyim. Kendinden biliyor ya efendim,
kendinden biliyor.
Bu ülkede bir büyük siyasetçi Sorosçuysa o da Recep
Tayyip Erdoğandır.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Buyurun Sayın Başkan.
31.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Tabii, siyasetin bir denklemi vardır. Millet
ile milletten yetki alarak millete hizmet etmek isteyen siyasi kadroların
aynı denklemde buluşabilmesi, aynı frekansta.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Millete Sorosçu mu diyorsun?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Onun için siyasetçinin
birinci özelliği, sözünün, özünün bir olmasıyla başlar.
Sayın Cumhurbaşkanımız siyasi hayatında bugüne kadar
kamuoyu önünde neyse kafasının içinde de o vardır,
kafasının içinde ne varsa icraatında da o vardır.
Bakınız, esas sorun şu: Açık
toplum deyip yüzüne maskeler takmak suretiyle kamuoyunda millet
düşmanlığı yürütenler arasındadır.
Bakınız, Cumhurbaşkanımız
şunu ifade ediyor, diyor ki: Eğer siz açık toplum
taraftarıysanız, şeffafsanız, Türkiyede biz
şeffafız her zaman olduğu gibi. Ha, şeffafız
diyenlerin, o Sorosçuların ve açık toplumcuların Gezi
kalkışmasında nerede yer aldıklarını
biliyorsunuz. Bizzat o Gezi kalkışmasının arkasında
Türkiyeye yönelmiş saldırıları organize ettikleri
açıktır. O zaman o Sorosçuların yanında kimler vardı,
bunu da aziz milletimizin takdirine sunuyorum.
Teşekkür ediyorum.
KANİ BEKO (İzmir) Ne alakası var
Gezicinin be? Gezinin Sorosla ne alakası var?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Biz
sataşmadık ya.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım
KANİ BEKO (İzmir) Sen aklını
başına topla ya! Gezideki insanlarla Sorosun ne alakası var,
ne ilgisi var? Ayıptır ya!
BAŞKAN Grup başkan vekiliniz söz istiyor
arkadaşlar.
KANİ BEKO (İzmir) Gezinin
başı benim, ben.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Yapma ya!
Aha, bak orada, aradığın adam orada.
KANİ BEKO (İzmir) Soros sensin, Gezinin
başı benim. Sen ne diyorsun be!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Aradığın
adam orada.
KANİ BEKO (İzmir) Adamı
çıldırtma! Allah Allah, aklını başına topla!
AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş) Sen
aklını başına topla be!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kani Bey
Kani Bey
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Hocam,
yakışmıyorsunuz yan yana. Haddini bilecek.
ZAFER IŞIK (Bursa) Sakin ol! Elini kolunu
indir bakayım!
KANİ BEKO (İzmir)
Konuşmalarına dikkat et.
BAŞKAN Sayın Milletvekili
AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş) Sen de
konuşmalarına dikkat et.
KANİ BEKO (İzmir) Ne diyorsun sen be!
AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş) Sen ne
diyorsun?
KANİ BEKO (İzmir) Bak belgeledi,
belgeleri sunuyor, bak belgeleri koydular.
AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş) Allah
Allah! Nasıl konuşuyorsun sen!
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) Bir otur yerine be!
AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş) Oturmuyorum,
ne yapacaksın?
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) Otur yerine be!
Telaşlanma, otur yerine!
BAŞKAN Birleşime on dakika ara veriyorum
değerli milletvekilleri.
Kapanma Saati: 15.08
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.28
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Fatma KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli), Emine Sare AYDIN
YILMAZ (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
21inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
V.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ PARTİ Grubunun, Eskişehir Milletvekili Arslan
Kabukcuoğlu ve arkadaşları tarafından, öğretmenlik
mesleği ve öğretmenlerin yaşadığı sorunların
araştırılması ve bu konudaki sorunların tespit edilip
çözüm yollarının bulunabilmesi maksadıyla 15/11/2018 tarihinde
TBMM Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 22
Kasım 2018 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 22/11/2018 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19'uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Yavuz
Ağıralioğlu
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Eskişehir Milletvekili Doktor Arslan
Kabukcuoğlu ve arkadaşları tarafından, öğretmenlik
mesleği ve öğretmenlerin yaşadığı sorunların
araştırılması ve bu konudaki sorunların tespit edilip
çözüm yollarının bulunabilmesi maksadıyla 15/11/2018 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 22/11/2018 Perşembe günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere öneri sahibi İYİ PARTİ Grubu adına Adana Milletvekili
İsmail Koncuk.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
İYİ PARTİ GRUBA ADINA
İSMAİL KONCUK (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
24 Kasım Başöğretmen Atatürkün
Millet Mektepleri Başöğretmenliği unvanını kabul
ettiği gündür ve bugünü 24 Kasım Öğretmenler Günü olarak
kutluyoruz. Bu vesileyle, başta Mustafa Kemal Atatürkü rahmet, minnet ve
duayla yâd ediyorum.
Değerli milletvekilleri, eğer dünyada bir
imzanız olacaksa, varlığınız hissedilecekse bunu
eğitim yoluyla başarmak zorundayız. Gelişmiş
dünyanın da bulabildiği başka bir metot, başka bir yöntem
söz konusu bile değildir. Eğitim, eğitim, eğitim
Peki,
eğitimin ana manivelası kimdir? Öğretmendir. O hâlde biz
aslında öğretmenlerin problemlerini, sıkıntılarını
öğretmenlerin problemi olarak görme
alışkanlığından vazgeçeceğiz. Öğretmenlerin
problemleri hepimizin problemidir, aslında milletimizin problemidir.
Eğer bir ülkede ahlaki erozyon varsa, gece karanlık sokaklardan
geçerken endişeye kapılıyorsak burada aklımıza gelmesi
gereken şey eğitim konusunda Türkiyede, ülkemizde ciddi problemler
yaşadığımız gerçeğidir. Bu sebeple
Öğretmenler Gününü, 24 Kasım tarihini bir basit gün olarak
değerlendirmemek, sadece kutlayacağımız, öğretmenlerin
gazını alacağımız bir gün olarak görmemek gerekir.
Peki, gerçekten öğretmenlerimizi samimiyetle
düşünüyor muyuz? Onların problemlerini çözmek adına samimi bir
gayret içerisinde miyiz? Bunu konuşmamız lazım, bunu
tartışmamız lazım. Hayır, maalesef böyle bir samimi
gayret yok çünkü yıllar içerisinde, Türkiyenin en itibarlı
mesleği olan öğretmenlik mesleği maalesef itibar kaybeden
meslekler arasına girdi. Dün öğrencilerimizin, velilerimizin,
toplumumuzun bir danışman olarak gördüğü, baş tacı
ettiği öğretmenler maalesef herkes tarafından horlanır,
hatta dövülür hâle geldi. Ama biz bunun tedbirini aldık mı?
Almadık. Tam tersine, öğretmenin itibarını azaltmak
adına yapılacak ne varsa, bugüne kadar maalesef siyasetçi, iktidar
bunu yaptı. Efendim, aldığı maaşı küçümsedi, Az
çalışıyor. dedi, öğretmen bir öğrencinin
kulağını çektiğinde televizyonlarda, gazetelerde neredeyse
ana haber olarak verildi, manşetlere taşındı.
Dolayısıyla, öğretmenin itibarını yerle bir ettik.
Şimdi, biz itibarını yerle bir ettiğiniz bu öğretmenden
başarı bekliyoruz. Türkiyede eğitim öğretimin içinde
yaşadığı problemleri çözmesini ve sağlıklı
bir eğitim yapmasını umuyoruz ve bekliyoruz. Almadan vermek
Allaha mahsus, dolayısıyla biz öğretmenlerimizin problemlerini
çözeceğiz.
Sözleşmeli öğretmenliği maalesef AKP
iktidarı icat etmiştir. Yani cumhuriyet tarihinde öğretmenlik
sadece kadrolu yapılan bir meslek olmasına rağmen AKP
iktidarı 2006 yılında, hatta 2005 yılının
sonlarında önce -düşünebiliyor musunuz- kısmi zamanlı
sözleşmeli öğreticilik modelini çıkardı. Yani yılda
sekiz dokuz ay çalışacak, görevi bırakacak. Dava açtık
iptal ettirdik. Bunun üzerine 4/Bli sözleşmeli öğretmenlik modeli
geldi. 2011 yılı genel seçimleri öncesinde diğer siyasi
partilerin seçim beyannamesine alması sebebiyle AK PARTİ de bunu
seçim beyannamesine aldı ve sözleşmeli öğretmenliği
kaldırdı ama ne oldu?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Koncuk.
İSMAİL KONCUK (Devamla) Sözleşmeli
öğretmen alımı yine başladı.
Şimdi, ben 2011 yılını
hatırlıyorum, sözleşmelilik kaldırılırken
verdiğiniz kanun teklifinin gerekçesinde şu yazıyor: Kamuda
verimliliği artırmak için kadrolu hâle getiriyoruz. Peki, kamuda
verimliliği artırmak için kadrolu hâle getirdiğiniz bu
öğretmenlik mesleğini neden yeniden sözleşmeli öğretmenlik
hâline dönüştürdünüz? Düşünün, bir öğretmenler odasında
sözleşmeli öğretmen var, kadrolu öğretmen var, ücretli
öğretmen var ve bunlar farklı hukuki normlara tabii. Tayin, terfi,
görevde yükselme, izin, birçok özlük hakkı birbirinden tamamen
farklı. Şimdi, düşünün, hepsi birbirinin gözüne bakıyor.
Biri müdür olacak, diğeri olamıyor, görevde yükselme hakkı yok.
Birinin annesi ölüyor, on gün izin kullanıyor; diğeri üç gün,
beş gün kullanıyor. Böyle bir şey olabilir mi?
Dolayısıyla gelin, Öğretmenler Gününde öğretmenlerimizin
gerçek problemlerine parmak basalım ve çözme irademizi ortaya koyalım
diyorum.
Saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Erzurum Milletvekili Kamil Aydın.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
MHP GRUBU ADINA KAMİL AYDIN (Erzurum)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket
Partisi adına ilgili önerge üzerinde partim adına konuşmak üzere
söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, yaşam
boyu ya da beşikten mezara ya da ebedmüddet süren bir ulvi yolculuğun
en önemli mimarı ve övgüye mazhar öğretmenlerimizin
sorunlarını ezbere bilmekteyiz. Artık malumun ilamı
babından değil, her 24 Kasımda bu sorunları sürekli,
mütemadiyen, kendimizi tekrar edercesine ifade etmekten çok, inşallah
çözüm odaklı birtakım somut adımların atılması
noktasındaki hamlelerin yapılması azim ve
kararlılığını göstermek sorumluluğunu
taşımaktayız bizler milletvekilleri olarak. Bunu niye
söylüyorum? Çünkü gerçekten bu ulvi görevi yapan, bir harf değil, binlerce
harf öğreten, gerçekten bu ulvi görevi yerine getiren
öğretmenlerimizin topyekûn sorunlarının yanı sıra,
artık onları bir de kendi aralarında
sınıflandırdık, farklı farklı sorunlara da düçar
kıldık. İster sözleşmeli olsun ister ücret
karşılığında görevini ifa eden
arkadaşlarımız olsun isterseniz kadrolu olsun,
öğretmenlerimizin sorunları artık yüce milletimizin ezberinde.
Biz Parlamento olarak özellikle yürütmenin bu konuda daha kesin, daha somut,
daha iyileştirici adımlar atması noktasında elimizden
geleni yapma sorumluluğunu haiziz.
Evet, bütün siyasi partiler üç aşağı
beş yukarı seçim beyannamelerine koydular. Bunları somut olarak
tekrar ifade etmek gerekirse kısaca: Ne emekli ne çalışan ne de
çalışma azim ve kararlılığında olan ama atama
bekleyen kardeşlerimiz açısından ne olur bu
sıkıntıların bir an önce ifa edilmesi, yerinden uygun bir
şekilde kaldırılması noktasında gerekli adımlar
atılsın. Ek göstergede, evet, 3600 iddiamız vardır, bunun
takipçisiyiz. Sözleşmeli kardeşlerimiz için birtakım
adımlar atıldı, yeterli değil, daha da atılması
konusunda biz gerekli desteği, gerekli taleplerimizi ifade edeceğiz.
Ücretli öğretmenlerimiz için belirli oranda kadro verildi, yeterli mi,
değil. İyileştirilmesi için, çoğaltılması için
elimizden gelen desteği vermeyi ve dile getirmeyi sürdüreceğiz.
Ben bu vesileyle, yaşamın kalıcı
mutluluk kaynağı öğrenme ve öğretmenin her iki tarafında
da bulunan bir arkadaşınız olarak öğretenlerimin ve
öğrettiklerimin Öğretmenler Gününü kutlar, Başöğretmen
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve şehit öğretmenlerimiz başta olmak
üzere, ebediyete intikal edenlere rahmet, hayatta olanlara sonsuz mutluluk ve
başarılar diliyorum.
Saygılar. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Antalya Milletvekili Kemal Bülbül, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
HDP GRUBU ADINA KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, her 24 Kasım
geldiğinde mesleğimize bir methiye, mesleğimize ilahî, kelâmî,
efendim, vecize vesaire sıralamakla bitmiyor, methiyeler bitmiyor. Gelin,
bu beyhude methiyelerden vazgeçelim. Öğretmenlik mesleğinin
kutsiyeti, öğretmenlik mesleğinin ne olup olmadığı
zaten toplumun gözünde, insanlığın gözünde, tarihin nezdinde
tescil edilmiştir. İkide birde Bana bir harf öğretenin kölesi
olurum. deyip bu lafı diline pelesenk edenler, bu lafı kim
söylemiş: Şahı Merdan Ali söylemiş. Şahı Merdan
kimdir? İlmin kapısıdır, ilmin şehrine giden
kapıdır, ilim, adalet, merhamet, keramet kapısıdır. O,
söyler. O, Ali Haydar-ül Murtaza Ebu Turaptır. O Ne kadar yücelik
aradımsa tevazuda buldum. diyen hakikatin kapısıdır, o söyler.
Biz, bizler, siz, herhangi bir insan, öğretmene köle olmak değil yar
ve yâren olmak, yoldaş olmak, sorunları çözmek gibi bir sorumluluk ve
yükümlülükle karşı karşıyayız.
Bakınız -demin de ifade edildi sayın
konuşmacılar tarafından- 3600 ek gösterge, sözleşmeli,
atama bekleyen, atama beklerken intihar eden, meslekten ihraç edilen
Aman
Allahım, bu nasıl manzara! Türkiye toplumunu, Türkiye
insanını eğitecek, donatacak, geleceğe hazırlayacak,
geleceğimizin kurgusunu yapacak meslek grubunun karşı karşıya
olduğu vahamete bakar mısınız. Böyle bir vahamet
karşısında, gelin, bunun çözüm yolunun bir, maddi; iki, manevi;
üç, sosyal; dört, kültürel olduğunu kavrayalım ve bu boyutuyla
bakalım.
Maddi
Arkadaşlar, daha demin dersten
çıkmış gelmiş bir öğretmen olarak şunu
söylüyorum: Öğrencilerimiz karşısında bizi mahcup etmeyin.
Öğrencilerimiz karşısında mahcup oluyoruz; bu
koşullarda, bu yasayla, bu eğitim programıyla mahcup oluyoruz.
Bu mahcubiyetimizi sevgili öğrencilerimiz anlıyor.
Sevgili öğrencilerimize buradan 24 Kasım
vesilesiyle diyorum ki: Sevgili çocuklar, cismi canım, ruhi revanım,
kalbî devranım, aşkım, imanım çocuklar; zahmet edip hediye
getirmeyin, sizin o güler yüzünüz, o tebessümünüz bizim başımızın
tacı, yüreğimizin nurudur, yeterlidir.
Sevgili veliler, zahmet edip hediyeler getirmeyin.
Öğretmenlik mesleğinin donatımı, gelişimi ve
eğitim programının
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Sevgili Başkanım
BAŞKAN Toparlayın sayın vekil.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Teşekkür ediyorum.
ve eğitim programının laik,
demokratik, eşitlikçi, ana dilde
Tüm etnik ve inançsal grupların
görüldüğü, tanındığı, kabul edildiği, ana dilde
eğitimin, laik, demokratik eğitimin, inançsal eğitimin
görüldüğü, tanındığı, kabul edildiği ve
öğretmenin memur değil, bir bilim insanı, bir sosyolog, bir
kültür insanı olarak algılandığı bir eğitim
yapısı tahsis edelim. Bunun maddi boyutu da var, manevi boyutu da
var.
Ve 24 Kasım Öğretmenler Günü kimilerinin
bildiği gibi cumhuriyetin kuruluşundan gelen bir şey değil,
öğretmenlere karşı suç işlemiş Kenan Evrenin güya
öğretmene bir hediyesidir, bunun da bilinmesi gerekir. Kenan Evren
öğretmenlere karşı suç işlemiştir.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
CHP GRUBU ADINA YILDIRIM KAYA (Ankara) Sayın
Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi
saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Öğretmenler Gününe dair, Öğretmenler Günü
geldiğinde öğretmenlerimizin ellerini öpmeye gideriz,
öğretmenlerimizin ne hâlde olduğunu o gün merak ederiz ama
öğretmenlerimizin derdine derman olmak için en ufak bir adım
atmayız.
Burada, Parlamentoda çok sayıda öğretmen
meslektaşım var, bunu biliyorum. Mücadeleden gelmiş,
öğretmen hakkını savunan, Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubunda, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunda, Halkların Demokratik Partisi Grubunda,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunda, İYİ PARTİde ve
bağımsızlarda hepimizin birer öğretmeni var, eli öpülesi
öğretmen.
Emekli olmuş öğretmeninizin elini öpmeye
gideceksiniz, sosyal medyada da onları paylaşacaksınız. Ama
öğretmeniniz size soracak, Oğlum -ya da kızım- siz
milletvekili oldunuz, bizim sizden bir beklentimiz vardı, 3600 ek
göstergeyi niye çıkartmadın be yavrum? Buraya geldin, elimi öptün, el
öpenlerin çok olsun ama bu derdime derman olmadın. diyecek. Hangi yüzle
biz öğretmenimize bakabileceğiz? Bizim meslektaşlarımızın
sokağa çıktığımızda bizden beklentileri var.
3600 ek göstergeyi çıkarmadınız. Grevli, toplu sözleşmeli
sendika hakkımız yok. Sözleşmeli öğretmen, ücretli
öğretmen, kadrolu öğretmen diye öğretmenleri üçe böldünüz.
Okullarda öğretmensiz çocuklarımız var.
Çocuklarımızın yüzüne bakamıyoruz. Millî Eğitim
Bakanımız çıkıyor diyor ki: 117 bin öğretmen
açığımız var. Bre Millî Eğitim Bakanı, sen de
bir öğretmensin. 117 bin öğretmen açığın var da neden
20 bin öğretmen atamasına elhamdülillah diyorsun?
Eğer gerçekten biz öğretmenleri seviyorsak
1966 yılında ILOnun, UNESCOnun altına imza
attığımız bir sözleşmesi var. Bu sözleşmede
öğretmenlik meslek kanunu var. Türkiye Cumhuriyeti bugüne kadar
uluslararası sözleşmelerin altına imza atıyor ama ne
yazık ki sorumluluklarını yerine getirmiyor.
Biz bugün Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak bir
yasa teklifi verdik, Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi. Parlamentoda
öğretmeni tarafından yetiştirilmiş tüm milletvekillerine
sesleniyorum ve öğretmen olan Millî Eğitim Bakanına da
çağrı yapıyorum: Gelin, bu kanun teklifini
yasalaştıralım. 24 Kasım Öğretmenler Gününde en büyük
hediye bu kanunun geçmesidir. Bu kanunu geçirmeye var mısınız?
Buna yoksanız öğretmenin elini öpmeye gitmeyin. Sözleşmeli
öğretmenin sorununu çözmeyecekseniz, ücretli öğretmenin sorununu
çözmeyecekseniz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Kaya.
YILDIRIM KAYA (Devamla) -
ihraç edilen
öğretmene sahip çıkmayacaksanız, açığa
aldığınız öğretmenin derdine derman
olmayacaksanız öğretmenin yanına gitmeyin.
Ben aramızdan ayrılan Fakir Baykurtun
mezarına gidemiyorum, utanıyorum. Ben Gültekin Gazioğlunun
mezarına gidemiyorum, utanıyorum. Ben Abdullah Gülbudakın
mezarına gidemiyorum, utanıyorum: Ben Ali Başpınarın,
Ali Bozkurtun mezarına gidemiyorum. Çünkü onların
başlattığı grevli, toplu sözleşmeli öğretmen
mücadelesi bugün yerlerde sürünüyor. Eğer öğretmenlere ilişkin
kanun teklifini kanunlaştırırsak tüm öğretmenler
ellerimizden öpecek.
Millî Eğitim Bakanı bir müjde
vereceğini açıklamıştı. Müjdesi, sanırım, 24
Kasımda öğretmenlere 1 maaş ikramiye, sözleşmeli
öğretmenleri kaldırdım, ücretli öğretmenleri
kaldırdım, kadroya geçirdim müjdesi olacak. Şimdiden, müjde
veren Millî Eğitim Bakanını buradan kutluyorum. Eğer bu
müjdeyi vermezse de öğretmenler onu asla affetmeyecek diyor, hepinize
saygı ve sevgilerimi sunuyorum. (CHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Bitlis Milletvekili Cemal Taşar, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA CEMAL TAŞAR (Bitlis)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; Hükûmetimizin 2016 yılında
başlattığı sözleşmeli öğretmenlik
uygulaması, daha çok Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde
yaşanan eğitim alanındaki önemli bir sorunu gidermeye
yöneliktir. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerindeki eğitim
öğretim hizmeti personel istihdamı açısında
değerlendirildiğinde iki unsur öne
çıkarılmıştır. Sebebi nedir?
Bunlardan biri, ilk atama yoluyla atanan
öğretmenlerin yüzde 70i doğu ve güneydoğuya atanmasına
rağmen yine, çok acil bir şekilde, bu arkadaşlarımız
görev süreleri dolduğunda veya değişik mazeretlerle oraları
boşaltmaktadır. Yine,
ikinci sebep: İller arası yer değiştirmelerde doğu ve
güneydoğuya yeterince öğretmen bulamıyoruz. Bundan
dolayıdır ki sözleşmeli öğretmenliğe başvurulmuştur.
Bu unsurların ortaya çıkardığı olumsuzluğu
gidermek için bunlar yapılmıştır. Öncelikle Doğu ve
Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde olmak üzere, kalkınmada birinci
derecede öncelikli illerde öğretmenlerin daha uzun süreli görev
yapması hedefi seçilmiştir.
Sözleşmeli ve kadrolu öğretmenler
arasında sürekli bir şeyler anlatılmaktadır.
Arkadaşlar, ben size sözleşmeli ve kadrolu öğretmenlerin
maaş durumlarını söyleyeyim, özlük haklarını söyleyeyim
bu masada. Kadrolu öğretmenlerimizden 9/1inci derecedeki bir öğretmenimiz
3.319 lira maaş, 834 lira ek ders ücreti -tam olursa- alıyor ve
nihayetinde eline 4.153 lira para geçiyor. Sözleşmeli öğretmenimiz de
yine, 3.394 lira maaş -biraz daha fazla- 696 lira ek ders ücreti
alıyor ve 4.090 lira da eline net geçen paradır. Böyle çok
abartıldığı şekilde fazla bir fark yoktur.
Şimdi, değerli dostlar, sayın
milletvekilleri; atamalarda sürekli bir şey var: Aile bütünlüğü
sağlanamıyor, sağlık mazeretleri giderilemiyor
Bakın, ben size rakamlarla vereyim. 2017 yılında aile
bütünlüğü açısından, eş durumundan sözleşmeli
arkadaşlarımızdan 94 kişi müracaat etmiş, 94ünün de
talebi karşılanmıştır. Yine, 2018 yılında
175 öğretmen arkadaşımız talep etmiş, 175inin de
talebi karşılanmıştır. Sağlık durumundan 352
kişi müracaat etmiş, bunların talebi
karşılanmıştır. Yani abartıldığı
şekilde böyle bir şey söz konusu değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili.
CEMAL TAŞAR (Devamla) Tabii Sayın
Başkanım.
Yine şunu hepiniz takdir edersiniz ki AK
PARTİ iktidarları döneminde bütçeden aslan payı sürekli Millî
Eğitim Bakanlığımıza ayrılmıştır.
AK PARTİ iktidarları süresince Millî Eğitimin
üniversitelerinden, ek derslik sayılarından, öğretmen
atamalarından, bütün bunlar aşikârdır.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
ben de bir öğretmen olarak, bir eğitimci, bir sınıf
öğretmeni olarak -çünkü süre çok az, bitirmem gerekiyor- bütün
meslektaşlarımın 24 Kasım Öğretmenler Gününü kutluyorum.
Kendilerine sağlık, başarı, mutluluk ve esenlikler diliyorum.
Bu vesileyle de yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Ok, buyurun.
Bir dakika söz veriyorum size.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
32.-
Balıkesir İsmail Okun, 24 Kasım Öğretmenler Günü
vesilesiyle eğitim camiasının sorunlarını dile
getirmek istediğine ilişkin açıklaması
İSMAİL OK (Balıkesir) Sayın
Başkanım, öncelikle bu Gazi Meclisin çatısı altında,
24 Kasım Öğretmenler Günü arifesinde, bir eğitimci olarak bir
ferdi olmaktan onur duyduğum eğitim ordusunun, öğretmen
arkadaşlarımın, eğitim camiasının
sorunlarını bir kez daha dile getirmek istiyorum. Öncelikle, bütün
öğretmen arkadaşlarımızın insanca
yaşayacağı bir ücret verilmesini talep ediyorum ve özellikle
idareci atamalarında liyakatin ön plana çıkarılmasını
istiyorum.
Yine, 20 bin sözleşmeli öğretmen atanacak.
Bu sözleşmeli öğretmen ve ücretli öğretmen gibi ucube sisteme
derhâl son verilmeli, eğitim camiasındaki bu kargaşa ortadan
kaldırılmalı.
Yine, her seçim döneminde olduğu gibi bu son
seçimde de eğitim camiasının mensuplarına, değerli
meslektaşlarıma 3600 ek gösterge sözü verildi. Bu sözün de bir an
önce yerine getirilmesini bir eğitimci milletvekili olarak talep ediyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
İSMAİL KONCUK (Adana) - Sayın
Başkan, Cemal Taşar Bey benim söylediklerimin aksine şeyler
söyledi. Sözleşmeli öğretmenlerle ilgili bir dakika söz istiyorum.
BAŞKAN Yerinizden bir dakika söz veriyorum.
33.-
Adana Milletvekili İsmail Koncukun, Bitlis Milletvekili Cemal
Taşarın İYİ PARTİ grup önerisi üzerinde AK PARTİ
Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
İSMAİL KONCUK (Adana) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; Sayın Cemal Taşar
Bey de eğitim kökenli bir milletvekilimiz ama keşke burada böyle
konuşmasaydı. AK PARTİ milletvekili olmak başka, bir
eğitimci olmak başka. Keşke eğitimcilerin dertleriyle
dertlendiğini ifade edebilseydi.
Bakın, sözleşmeli öğretmeler ile
kadrolu öğretmenler arasında öyle abartılacak bir fark
olmadığını söylüyor. Biri ailesinden ayrı olduğunda,
tayin isteyip ailesiyle birleşebiliyor, biri birleşemiyor. 4+2
yıl, altı yıl ailesinden ayrı yaşamak zorunda olan
öğretmenlerimiz var, sözleşmeli öğretmenlerimiz. Şu anda
yapılan düzenlemeyle 3+1e düşürüleceği söylense de henüz
gerçekleşmedi. Şimdi, stajyerliği kalktığında
kadrolu öğretmen eş durumundan ailesiyle birleşebiliyor,
sözleşmeli öğretmen şu andaki düzenlemede altı yıl
ayrı yaşıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın Koncuk.
İSMAİL KONCUK (Adana) Bu, parayla pulla
telafi edilecek bir problem değildir. Dolayısıyla altı
yıl çoluğunuzdan çocuğunuzdan, ailenizden ayrı yaşamak
zorunda kaldığınızı şöyle bir düşünürseniz,
bu problemin ne kadar önemli bir problem olduğunu anlarsınız.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan...
BAŞKAN Buyurun Sayın Grup Başkan
Vekili.
34.-
İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun, devlette
devamlılık esas ise ücretli öğretmenlerin sorunlarına
yönelik İsmet Yılmazın sözünün Ziya Selçukun mesuliyeti
olması gerektiğine ilişkin açıklaması
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Dün Meclis biraz sakindi amaç hasıl olmadı, şimdi tekrarlamakta
fayda mülahaza ettiğim için söylüyorum. İsmet Yılmaz Bey burada,
eski Millî Eğitim Bakanımız. Kabinedeki bakan
arkadaşlarımız şimdi aramızda olmadığı
için, eskiler üzerinden yenilerine söylemek galiba daha bir nüfuzlu hâle
getirebilir mevzuyu. Millî Eğitim Bakanı olarak
Bakanlığı döneminde
Dün ziyaretimize gelen
arkadaşlarımız
Haklarını, hukuklarını
birazcık kadre uğrattık. diye hak teslim etti İsmet Bey
ücretli öğretmenlere. Onlar da dediler ki: En azından
hakkımız olduğunu Hükûmet cenahından dinlemek, duymak bizi
mutlu etmişti. O zaman Millî Eğitim Bakanıydı, Sayın
Bakan mevzuyla hem ilgili hem de bu mevzuda hassasiyet izhar etti. Devlet sözü
sayılsın efendim, yani Millî Eğitim Bakanının sözü
devlet sözü sayılsın. Devlette devamlılık esassa, eski
Millî Eğitim Bakanımızın söylediği şimdi yeni
Millî Eğitim Bakanımızın mesuliyeti olsun. Çok büyük bir
yük değildir, 4-5 bin mağdur evladımız var, devletin,
milletin onlara borcu var. Bakanımızın sözü devlet sözü
sayılsın, yeni Bakanımız tutsun bu sözü.
V.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.-
İYİ PARTİ Grubunun, Eskişehir Milletvekili Arslan
Kabukcuoğlu ve arkadaşları tarafından, öğretmenlik
mesleği ve öğretmenlerin yaşadığı sorunların
araştırılması ve bu konudaki sorunların tespit edilip
çözüm yollarının bulunabilmesi maksadıyla 15/11/2018 tarihinde
TBMM Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 22
Kasım 2018 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.-
HDP Grubunun, İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegü ve
arkadaşları tarafından, madenlerde yaşanan işçi ölümlerinin
nedenlerinin araştırılması amacıyla 22/11/2018
tarihinde TBMM Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 22
Kasım 2018 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
22/11/2018
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 22/11/2018 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Ayhan
Bilgen
Kars
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
22 Kasım 2018 tarihinde İzmir Milletvekili
Sayın Serpil Kemalbay Pekgözegü ve arkadaşları tarafından
verilen 921 sıra numaralı, madenlerde yaşanan işçi
ölümlerinin nedenlerinin araştırılması amacıyla
Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırma
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
22/11/2018 Perşembe günkü birleşimde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere öneri sahibi Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegü.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
HDP GRUBU ADINA SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Süresiz, dönüşümsüz açlık grevinde bulunan
Hakkâri Milletvekilimiz Leyla Güveni burada saygıyla selamlıyorum ve
yine AİHMin Serbest bırakılmalıdır.
kararını verdiği sevgili Selahattin Demirtaşı ve tüm
siyasi tutsakları burada selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Zonguldak Kilimlide
ruhsatsız bir maden ocağında grizu patlaması olmuş ve
3 işçi yaşamını yitirmiştir. Yaşamını
yitiren Uğur Göktaş, Kenan Çavuş, Hasan Gençtürkün ailelerine
başsağlığı diliyorum ve yoğun bakımda olan
Adem Alibaşa ve tüm yaralı işçilere acil şifalar
diliyorum.
Arkadaşlar, şirketler öldürüyor; siyasi
iktidar, AKP seyrediyor. Buna bir son vermek gerekiyor. Kilimlide ilk kez bir
iş cinayeti yaşanmıyor, her sene 1den çok iş kazası
ve iş cinayeti yaşanıyor. İş cinayetleri böyle devam
ediyor ve bu iş cinayetinin kaçak bir maden ocağında olduğu
söyleniyor. Siz her gün atılan tweetleri dahi takip ediyorsunuz. Bir
maden ocağının kaçak olup olmadığını takip
edemiyor musunuz? diye sormak istiyorum. Bu kaçak meselesinin arkasına
sığınılamaz. Türkiyede iş cinayetleri sistemli olarak
gerçekleşiyor, münferit vakalar değildir. Ve bu iş cinayetleri
işçiler baret takmıyor diye gerçekleşmiyor, tamamen kölelik
koşullarından kaynaklı olarak iş cinayetleri
gerçekleşiyor.
İş yerlerinde işçilere
karşı âdeta bir savaş ortamı var. Tehlikeli işlerde
çalışanlar -ki bunların başında maden işçileri
geliyor- işe gitmeden önce aileleriyle vedalaşarak
çalışmaya gidiyorlar.
Somada bir gecede 301 maden işçisi
yaşamını yitirmişti ve arkadaşlar, her yıl 6-7
kere Soma yaşanıyor, biliyor musunuz? Şimdi, diyeceksiniz ki:
Biz 6331 sayılı İş Sağlığı ve
Güvenliği Yasasını çıkardık. Çok proaktif bir yasa.
Bu yasayla biz bunları çözmeye çalışıyoruz. Hayır,
hiç etkili bir yasa çıkaramadınız ve sadece yasayla bu
işlerin çözülmeyeceğini de biliyorsunuz.
Çıkardığınız yasa işverenleri, patronları ve
devleti koruyor; iş cinayetlerinin sorumluları olarak iş
güvenliği uzmanlarını ve işçileri suçluyor.
Bakın, bu yasa 2012 yılında
çıktı. 2013 yılından beri her yıl iş cinayetleri
artıyor. 2013 yılında 1.235 işçi, 2014te 1.886 işçi,
2015te 1.730 işçi, 2016da 1.970 işçi ve 2017de 2.006 işçi
iş cinayetleri sonucu yaşamını yitirdi. Bu iş
cinayetlerinin yaşanmasında sizler ne diyorsunuz?
Cumhurbaşkanı ne diyor? Diyor ki: Kaza, kader, fıtrat. ya da
İşçilerin güvencesiz davranışlarından ya da eğitimsizliğinden
oluyor. Yani işçiler sorumlu tutuluyor ya da kader deniliyor.
Değerli arkadaşlar, bu cinayetlerin nedeni
işçiler değildir. Bu cinayetlerin nedeni neoliberal düzenin ucuz ve
güvencesiz istihdam politikaları ve sermaye birikim stratejisidir.
İşçi sınıfı bu şartlarda
çalıştırılırsa ölmeye mahkûmdurlar. Gelin, bu
şartları değiştirelim, işçilerin, emekçilerin
çalışma koşullarını iyileştirelim, iş
cinayetlerine bir son verelim. İş cinayetleri, önlenebilir nedenlerle
gerçekleşen kazalar sonucu olduğu için cinayet diyoruz. Önlem
alınmadığı için, daha fazla kâr edebilmek için,
işverenlerin, patronların daha fazla kâr etmesi için, güvenlik
önlemleri alınmadığı için bu iş cinayetleri gerçekleşiyor.
O nedenle, iş cinayetleri olası kastla yapılan işçi
ölümleridir.
Değerli arkadaşlar, iş cinayetleri,
işçilerin örgütlülüğü olmadan çözülemez fakat sizler, siyasi iktidar,
işçiler yan yana geldiklerinde, sendikalaştıklarında sizin
yandaşınız olan sendikadan olmadığı sürece bunu
da yasaklıyorsunuz. Örneğin, adalet arayan işçi aileleri vicdan
ve adalet nöbetleri yapıyordu, OHALden bu yana bu ailelerin nöbetlerini
de ortadan kaldırdınız, yasakladınız. Üçüncü
havalimanı işçileri katliamlara karşı çıktıkları
ve kötü çalışma koşullarına karşı
çıktıkları için bir anda 10 bin işçi ayağa
kalktı, siz ne yaptınız? DİSKe bağlı DEV
YAPI-İŞ Sendikası ve İnşaat İşçileri
Sendikasının başkanlarını tutukladınız, işçileri
tutukladınız. İş cinayetlerinin üzerine ancak
işçilerin örgütlenmesiyle ve Mecliste oluşturacağımız
bir komisyonda iş cinayetlerinin üstüne nasıl gideceğimiz
konusunun tartışılmasıyla gidebileceğimizi
düşünüyoruz.
Arkadaşlar, emekçiler yaşamak istiyorlar,
ekmeğe ve güle sahip olmak istiyorlar. Gelin, emekçilerin
yaşaması için birlikte çalışalım, ölümleri önleyelim,
tedbirleri birlikte konuşalım diyorum.
Teşekkürler. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İYİ PARTİ Grubu
adına İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu konuşacak.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HAYRETTİN
NUHOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sözlerime başlarken Zonguldakta maden ocağında
şehit olan işçilerimizin ailelerine
başsağlığı diliyorum, kendilerine rahmet diliyorum,
yaralılara acil şifalar diliyorum.
Değerli arkadaşlar, iki ay önce
İYİ PARTİ olarak İyilik Kervanı Yollarda
kapsamında Zonguldaktaydık. Zonguldak sadece yer altında
çalışmanın dışında iş sahasının
neredeyse olmadığı emekliler şehri. İnsanlar iş
bulabilmek için o yerin altında çalışmaya bile razı. Orada
yaptığımız tespitlere göre Sayın
Cumhurbaşkanı söz vermişti Türkiye Kömür
İşletmelerine ve Türkiye Taşkömürü İşletmelerine 1.500
işçi alınacak. diye, bunu gerçekleştirsinler. diye istekte
bulundular. Sonra, biz döndük, bir soru önergesi hâline getirdik, bir ay önce
de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanının cevaplandırması için
soru önergemizi verdik. Bugüne kadar bir cevap çıkmadı.
Değerli arkadaşlar, bu insanlar ekmek
parası için yerin altında çalışmaya razı
oldukları hâlde bunlara iş sahası vermiyorsunuz,
açmıyorsunuz, ithal kömüre 100 milyon dolar ödüyorsunuz ama diğer
taraftan da 7 tane sahayı özelleştiriyorsunuz. Biz soru önergemizde
dedik ki: Bunları niye özelleştiriyorsunuz? Kamunun iş
güvenliğini sağlayarak bu insanlara iş vermesi daha doğru
değil midir? Cevap bekliyoruz, ben burada tekrarlıyorum bunu. Bu
sahalarda ve kaçak çalışan bütün sahalarda iş güvenliğini
sağlamak suretiyle bu insanlara iş versek hem Türkiye'nin enerjisini
biraz daha yerli, biraz daha millî yapsak hem de orada ekmek parası
uğruna çalışan insanların böyle Ne zaman can kaybı
olacak, ne zaman yaralı olacak? diye endişeyle beklemelerini önlesek
doğru olmaz mı? Ben şahsen burada Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığına verdiğimiz soru önergesinin cevabını
da beklediğimi ifade etmek istiyorum.
Türkiyenin neresinde olursa olsun çalışan
insanlarımıza, ekmek parası için çalışan
insanlarımıza saygı göstermek zorundayız. Sosyal devlet
anlayışına göre de bu insanların iş güvenliğini
sağlama mecburiyetimiz vardır. Bu açıdan bakıldığında
sadece madencilerin değil, bütün emekçilerin iş güvenliğini
sağlamak devletin bir mecburiyetidir, görevidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın
Milletvekili.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) Türkiye
Büyük Millet Meclisi olarak bizler de bu konuların üzerine gitmek
suretiyle ama bir anlayış birliği içerisinde gitmek suretiyle
çözüm önermeliyiz, çözüm getirmeliyiz.
Ben tekrar, oradaki şehit işçilerimize
rahmet diliyorum, ailelerine başsağlığı diliyorum;
yaralı olan işçilerimize de acil şifalar diliyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Manisa Milletvekili Erkan Akçay.
Buyurun Sayın Akçay. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
MHP GRUBU ADINA ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; muhterem heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Madenlerde yaşanan kazalar ve işçi
ölümlerine ilişkin verilen grup önerisi üzerine söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Maalesef, bir ay geçmiyor ki yılda belki üç
beş defa bu maden kazası haberleriyle hepimiz üzülüyoruz ve konuyu da
Türkiye Büyük Millet Meclisinde defaatle ve tekraren de dile getiriyoruz. Yine
en son geçtiğimiz Salı günü Zonguldak Kilimlide meydana gelen maden
kazasında hayatını kaybeden 3 maden işçimize de Allahtan
rahmet ve ailelerine, yakınlarına başsağlığı
dileklerimi, yaralılara da acil şifa temennisi dile getirmek
istiyorum.
Aslında bu maden kazaları önlenebilir
kazalardır, yeter ki gereken tedbirler alınsın, işletilmeye
yönelik sistematik yapı düzgün kurulsun. Artık Türkiye bu konuda
yeterli birikime ve tecrübeye de sahiptir ve yaşananlardan da ders
alınması gerekir, özelleştirme, taşeronlaşma ve
redevans sisteminin ne kadar yanlış kurgulandığının
da ortaya çıkması gerekir.
Malumunuz 13 Mayıs 2014te Somada 486 maden
işçinin yaralanması ve 301inin de hayatını kaybetmesiyle
bir maden kazası yaşadık, acıları ve
hatıraları maalesef tazedir.
Şimdi, bu gördüğünüz rapor, işte 13
Mayıs 2014 tarihinden sonra burada, yine Türkiye Büyük Millet Meclisinde
bütün parti gruplarının ve milletvekillerinin ortak önerisiyle kabul
ettiğimiz ve kurulan Meclis araştırma komisyonu neticesinde
hazırlanan bir rapordur. Tabii bu raporu okumak için değil,
hatırlatmak için huzurlarınıza getirmeyi faydalı buldum. Bu
1.250 sayfalık rapor, ki Milliyetçi Hareket Partisi olarak da bizim 150
sayfalık ek önerilerimizi de içeren bu rapor Türkiye Büyük Millet
Meclisinin bugüne kadar hazırlamış olduğu önemli ve
faydalı raporlardan birisidir ve faydadan ari olduğu da iddia
edilemez. Ancak burada tespit edilen ortak bir mutabakatla ve geniş bir
uzman heyetinin katılmasıyla varılan ve önerilen sonuç
bahsindeki hususların birçoğunun da maalesef henüz hayata
geçirilmediğini görüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın
Başkan.
ERKAN AKÇAY (Devamla) Elbette önemli
hususları da yerine getirmekle birlikle bu raporda dile getirilen
hususların mümkün olduğunca karşılanması hâlinde bu
maden kazalarının çok büyük ölçüde önlenebileceğini
düşünüyoruz ve sorumluları tekrar bu Soma maden kazası raporunu
ele alarak gözden geçirmeye ve bunları yerine getirmeye davet ediyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Buyurun.
Süreniz üç dakikadır.
CHP GRUBU ADINA DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Zonguldak ilimiz Kilimli
ilçesi Türkiye Taşkömürü Kurumunca redevans usulü ihaleyle özel sektöre
devredilen sahadaki kaçak maden ocağında gerçekleşen bir patlama
nedeniyle 5 işçimiz göçük altında mahsur kaldı. TTKnin daha
önce Gölcük depreminde kahramanca çalıştığı gibi
yoğun ve hemen müdahalesiyle çalışmalar başlamış,
2 işçimiz sağ olarak kurtarılmış ancak maalesef 3
işçimiz hayatını kaybetmiştir.
Evet, bu bir ilk değildir Zonguldakta ve
maalesef şaşırtıcı da değildir. Kavramların
birbirine geçtiği, devlet eliyle işletilen maden ocakları,
redevans sahaları, kaçak madenler, redevans sahasındaki kaçak
madenler, her biri sınırları ve çerçevesi tam olarak çizilemeyen
ancak devletin tüm yetkili organlarınca ve maalesef biz Meclisin üyeleri
olarak da hepimizin bildiği gibi işletilen kaçak ocaklar.
Zonguldakta yaklaşık 700 ve 1.000 işçi sayısında
kaçak ocaklarda çalışan işçi var. 2.000-2.500 arası
redevans sahalarında çalışan işçi ve evet, bir dönemler 55
bin maden işçisinin çalıştığı Zonguldakta
Türkiye Taşkömürü İşletmelerinde bugün sadece 7.200 maden
işçisi çalışmakta; halk işsiz, iş arıyor, ciddi
bir bölümü aç, çocuğunu okutmak için, giyim ihtiyaçlarını
karşılamak için bir şekilde çalışmak zorunda.
Dolayısıyla TTK küçüldükçe de maalesef kendilerine bir yol aramak
durumundalar. Bu nedenle bizler riski yüksek olan tüm yerlerde, tüm
işletmenin devlet eliyle yapılması gerektiğini bir kez daha
vurgulamak istiyoruz. Somada daha önce de Armutçukta 1983 yılında
103 madencimizi kaybetmişsek. 1992 yılında -ben de Kozluda
büyüdüm- bir sabah uyandığımızda 263
arkadaşımın babasının artık hayatta
olmadığını öğrendik, onlar hâlâ babasızlar.
Çıkarılan bir yasayla 2003-2014 yılları arasındaki
maden kazalarında aile fertlerinden babalarını kaybeden çocuklar
için o aileden birinci derecedeki akrabaları için
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Devamla) -
devlet
kurumlarında iş imkânı tanındı ama biraz önce
saydığım Armutçuk ve Kozluda kaydettiğimiz maden
şehitlerimizin ailelerine bu haklar tanınmadı. Bunun adı
ayrımcılıktır, bu, bir an önce düzeltilmelidir. Aynı
zamanda Zonguldakta çok anormal şeyler oluyor. 1.500 işçi
alınacağından bahsedildi yılbaşına kadar ama
şu ana kadar bu konuda adım atılmadı. Zaten bir yılda
emekli olan maden işçi sayısına denk geliyor. Aynı tezgâhta
yer üstünde çalışan, aynı işi yapan 2
çalışanın arasında maalesef ücret eşitsizliği
var. Eşit işe eşit ücret imkânı bir türlü
sağlanmıyor. Bir dünya konu var aktaracağım. Bu kadar
sürede bunları aktarayım ama şunu tekrar vurguluyorum: Ortada
bir cinayet varsa hepimiz ona ortağız.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; HDP grup önerisi
hakkında AK PARTİ Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle,
Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
HDPnin grup önerisi, madenlerde yaşanan
işçi ölümlerinin nedenlerinin araştırılması ve
alınması gereken tedbirlerle ilgili Meclis araştırması
açılmasını içeriyor. Öncelikle, Zonguldak Kilimlide metan
gazı patlaması neticesinde meydana gelen kazada vefat eden Kenan
Çavuş, Hasan Gençtürk ve Uğur Göktaşa Allahtan rahmet
diliyorum, ailelerine sabırlar diliyorum, yaralı madencilerimize de
acil şifalar diliyorum.
Kilimlide meydana gelen kazanın Türkiye
Taşkömürü Kurumunun redevansla verdiği saha içerisinde
işletmecisinin alt işveren olarak ilişki
kurmadığı, bununla birlikte kuruma bildirmediği bir sahada
metan gazı patlaması neticesinde meydana geldiği
belirtilmektedir. Olay sonrası Zonguldak Cumhuriyet
Başsavcılığı soruşturma açmış ve
ilgililerle ilgili, işletenlerle ilgili gerekli cezai soruşturma
başlamış, gözaltılar yapılmış ve şu anda
soruşturma devam etmektedir.
Maden kazalarının ülkemizde zaman zaman
meydana gelmiş olması hepimizi derinden yaralamaktadır. Bu
kazalar sadece son on altı yılın sorunu değildir,
geçmişte de bu kazalar gerek devletin işlettiği gerek özel
sektörün işlettiği işletmelerde vuku bulmuştur. Kozludan
bu yana bizim hatırlayabildiğimiz çok sayıda maden kazası
olmuştur. En son Soma kazasını hep birlikte yaşadık ve
bu kazaların bir daha meydana gelmemesi için de gerek Meclis gerek
hükûmetler kaza sonrası epey tedbir noktasında da aslında
ilerlemeler de sağlanmıştır. 2012 yılında
İş Güvenliği Kanunundan sonra, özellikle iş güvenliği
tedbirlerinin artırılması, işletmelerde iş
güvenliği uzmanlarının bulundurulması ve denetimlerin
sıklaştırılması anlamında önemli düzenlemeler
yapılmıştır. Maden Kanunumuzda kaçak ocak
işletmeciliği Kabahatler Kanunu kapsamından
çıkarılıp hapis cezasını gerektiren bir suç olarak
düzenlenmiş ve on yıl faaliyetten men cezası verilmesi
noktasında düzenlemeler yapılmıştır. Tabii, 23üncü ve
24üncü Yasama Döneminde de Meclisimizde araştırma komisyonları
bu konuda kurulmuş. Bu komisyonların aldığı kararlar,
tavsiye kararları, raporlar Meclis Genel Kurullarında okunmuş ve
bu tavsiyeler ışığında da yine bazı tedbirler
uygulamaya konulmuştur.
Madencilik dünyanın en zor işidir
değerli milletvekilleri. Yerin yüzlerce metre altında ekmek
parası için çalışan bu işçilerimizin çalışma
şartlarının kolaylaştırılması, emeklilik
şartlarının daha da iyileştirilmesi, ücretlerinin daha da
artırılması noktasında önemli düzenlemeler geçmiş
dönemde yapmıştık ve hayata geçirmiştik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Madencilerimiz haftada bir
gün tatil yapabiliyorlardı iki güne çıkardık, yine
madencilerimize asgari ücreti çift asgari ücret şeklinde uygulamaya
koyduk, yine 50 yaşında emekli olabiliyorlardı 43 yaşa
indirdik. Tabii, bu kolaylaştırmalar da aslında işçinin
daha sağlıklı bir ortamda çalışmasının önünü
açmak için yapılmıştır.
Tüm bu tedbirlere rağmen hâlâ kazalar oluyorsa
tabii ki bize düşen, bu işi siyasi tartışmalara götürmeden
alınması gereken tedbirleri hep beraber almaya devam etmemizdir.
Ölümlü kazalara baktığımız zaman, 2005te yüz binde 16,7
iken bugün yüz binde 10un altına düşmüştür Yüz binde 10 ölümlü
kaza. Demek ki bu da bu tedbirler neticesinde sonucun olumluya doğru
gittiğini gösteriyor ama hâlâ üzücü kazaların meydana gelmiş
olması hepimizin birlikte düşünüp tekrar bir şeyler
yapmamızı gerektiriyor. Bunu da hep beraber
yapacağımıza inanıyorum.
Kilimlideki kazayla ilgili soruşturma devam
ediyor; yargı, sorumlularla ilgili kararını en doğru bir
şekilde verecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın Vekilim.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Bitiriyorum Sayın
Başkan.
Önceki yasama döneminde
aldığımız kararlar, raporlar var; bu raporlar
ışığında Hükûmetimizin uygulamaya koyduğu
çalışmalar var. Bunları hep birlikte takip edelim.
Bu duygu ve düşüncelerle, Kilimlide
hayatını kaybeden madencilerimize Allahtan rahmet diliyorum, bu tür
üzücü kazaların bir daha gerçekleşmemesini diliyor, Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım
BAŞKAN Buyurun Özgür Bey.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
35.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Soma Maden Kazalarını
Araştırma Komisyonu Raporunun gereği
yapılmadığı sürece madencilerin hayatının tehlike
altında olduğuna, iş güvenliğiyle ilgili verilen sözlerin
yerine getirilmediğine ve işsiz kalanların tazminat
alamadığına ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Grup önerisi Kilimliden hareketle olduğu için
elbette Zonguldaktan genç milletvekilimiz konuyu Zonguldak ve bütün madenler
genelinde ele aldı. Ben, Somada yaşanan maden faciası, o
faciadan önce kurulmasını önerdiğimiz ama kabul edilmeyen o
komisyon, ardından 301 kaybımızdan sonra kurulan komisyonun
raporu da gündem oldu, ondan müsaadenizle bu konuda birkaç şey söylemek
isterim.
Birincisi: Sayın Erkan Akçayın tespitine
aynen katılıyorum. Dört partinin ortaklaştığı
100ün üzerinde husustan pek azı yerine getirildi. Büyük bir samimiyetle
söyleyebilirim ki şu anda Türkiye'de madenlere inen işçiler, 13
Mayıs sabahı faciadan önce Somadaki madene inen işçiler ne kadar
güvendeyse aşağı yukarı o kadar güvende, daha güvende
değiller. Bunu herkes bilsin ona göre biz sorumluluğumuzu bilelim.
İkincisi: İşçilere verilen üçtür söz
vardı o faciadan sonra. Birincisi, şehitlerin ailelerine,
bunların belli bir kısmı, önemli bir kısmı yerine
getirildi. Mevcut işçilere verilen sözlerin pek azı yerine getirildi,
aşındırılarak geriye alındı birçoğu.
İş güvenliğiyle ilgili verilen sözlerin, yapılması gerekenlerin
hemen hemen hiçbir tanesi yerine getirilmedi. İşsiz kalanlara verilen
sözlerde 2.700 işçi tazminatını alamadı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Doğan Kubatın
burada emeği vardır. O zaman dört parti vardı, dört parti
birlikte şirketin bu tazminat hırsızlığına
karşı bir madde yazdık, dedik ki, bu şirketin
gayrimenkulleri var, İstanbulda işte Soma Kulesi diye bilinen o kule
var, o kuleye TMSF el koymuş, eğer bu para ödenmezse o kulenin
satışından gelecek ilk parayla bu tazminatlar ödenecek. Biz kanunu
çıkaralı üç buçuk sene oldu ama şirket muvazaalı
anlaşmalar yapmak suretiyle ve sarı sendikaya imza attırarak o
kuledeki işçilerin hakkını vermiyor, 2.700 işçi hâlâ
alacağını alamadı.
Son olarak, bir de Uyar Madencilik var, onu sizler
Ermenekten hatırlıyorsunuz. Bu adamların ailesinde soyadı
Uyar olan herkesin maden şirketi var, birisi ölünce o şirketi
başkasına devrediyorlar, o şirketten bir şey almak mümkün
olmuyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Toparlayayım efendim.
BAŞKAN Toparlayın Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) 748 hemşehrimiz de bu
Uyar Madencilikten alacaklı. Mesela, bir tanesi Ali Kandemir, dinamit
patlamış, iki gözü önüne akmış, madenin sahibi diyor ki:
Ölmedin de kurtulamadım senden. Bu 748 kişi, şirket birilerine
hep yalandan satıldığı için -ya o benim değil, Ali
Uyarı bulamıyorum, Ali Uyara gidiyorsun, Asım Uyarı
bulamıyorsun- alamadı kimse. Ama, geçtiğimiz günlerde, Uyarın
önünde şlam diye bir şey var -yani kömürce zengin bir çamur
karışımı, maden işletilirken oluşuyor- utanmadan,
sıkılmadan geldiler, herkesin gözü önünde o şlamı
sattılar, işçilerin parasını vermeden, çamuru satıp,
parayı alıp yine kayıplara karıştı bu adamlar. Bu
Meclisteki herkesin hem Soma Holdingden, hem Uyar Madencilikten alacaklı
olanlara borçları var. Yarın öbür gün bir başka madende bir
facia olursa bilelim...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) ...biraz önce kürsüden
gösterilen o Komisyon raporunun gereği yapılmadığı
için madencilerin hepsinin hayatı hâlâ daha tehlike altında.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
V.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
HDP Grubunun, İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegü ve
arkadaşları tarafından, madenlerde yaşanan işçi
ölümlerinin nedenlerinin araştırılması amacıyla
22/11/2018 tarihinde TBMM Başkanlığına verilmiş olan
Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun
22 Kasım 2018 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunacağım.
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım, oylarınıza sunacağım.
3.-
CHP Grubunun, Mersin Milletvekili Alpay Antmen ve arkadaşları
tarafından, Türkiye genelinde İŞKUR
aracılığıyla işe alımların hukuk, hakkaniyet
ve adalet ölçüsünde yapılıp yapılmadığının
araştırılması amacıyla 5/11/2018 tarihinde TBMM
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 22
Kasım 2018 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 22/11/2018 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Özgür
Özel
Manisa
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Mersin Milletvekili Alpay Antmen ve
arkadaşları tarafından, "Türkiye genelinde İŞKUR
aracılığıyla işe alımların hukuk, hakkaniyet
ve adalet ölçüsünde yapılıp yapılmadığının
araştırılması amacıyla 5/11/2018 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırma önergesinin (516 sıra no.lu) diğer önergelerin
önüne alınarak görüşmelerinin 22/11/2018 Perşembe günlü
birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere, öneri sahibi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Mersin
Milletvekili Alpay Antmen. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun süreniz beş dakika.
CHP GRUBU ADINA ALPAY ANTMEN (Mersin)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; günümüzün tek adam rejimi; sömürünün, hukuksuzluğun ve
liyakatsizliğin en temel nedeni hâline geldi. Devlet yönetiminde liyakat
ve ehliyet ortadan kalktı. Bir kişinin ve bir zümrenin
çıkarı, kamu çıkarının önüne geçti. 20 milyonu
yoksulluk, 7 milyonu açlık sınırı altında yaşayan
halkımızın ve milyonlarca iş bekleyen
vatandaşımızın durumu ortada.
Özellikle, AK PARTİ sıralarında
oturan sayın vekillerimizden elimdeki belgeye bakmalarını rica
ediyorum. Bu toplu gönderilen bir SMS. Bu SMS Mersin İŞKUR
aracılığıyla işe giren vatandaşlarımıza
atılıyor. Mesajda Değerli çalışanlarım,
çalışanlarım ekim ayının sonuna kadar daha önce de
bahsettiğim gibi partimizin giderleri için bir defaya mahsus
bağış makbuzu karşılığında 200 TL talep
edilmektedir. -Buraya dikkat- Maaşınızı
aldığınızda yönetim kurulu üyemiz MKye ödemeyi
yapabilirsiniz. denilmekte.
Şimdi, değerli milletvekilleri, bu SMS,
Mersin AK PARTİ Bozyazı İlçe Başkanlığı
tarafından, resmî SMS sisteminden, İŞKUR
aracılığıyla işe giren vatandaşlarımıza
atıldı. Yaptığımız inceleme sonrası
İŞKUR kuralarının AK PARTİ ilçe
başkanlığı binasında çekildiğini de tespit ettik.
Yani, kuralar ilçe başkanıyla çekiliyor. İŞKUR AK
PARTİden gelen listeye göre hareket ediyor, sonra da iktidar partisi vatandaştan
işe girdiği için haraç, pardon bağış istiyor.
Grup Başkan Vekilimiz Sayın Özgür Özel
burada sık sık söylüyor: AK PARTİ döneminde iki Y yani yolsuzluk
ve yoksulluk tavan yaptı. Şimdi de bu iki Yye üçüncü bir Yyi
ekliyorsunuz: Yüzsüzlük.
Bu Genel Kurulda yolsuzluğun,
hırsızlığın çok belgesi gösterildi, şimdi de
yüzsüzlüğün belgesini göreceksiniz. Yüzsüzlüğün belgesi olur mu?
diyeceksiniz? Olur, olur; AKP iktidarında yüzsüzlüğün belgesi de
oldu. İşte yüzsüzlüğün belgesi. İlçe başkanı, bu
duruma sosyal medyadan kendisine isyan eden bir vatandaşa Seni işe
almak zorunda değiliz, istemeyen bağış vermez. diyor.
İlçe başkanı, olayın peşini bırakmamamız
üzerine işe alım kuralarının AKP Bozyazı İlçe
Başkanlığında çekildiği yönündeki
iddialarımızı kabul ederek Ben de İŞKURcuları
topladım -toplamış- dedim ki: Para alma konusunda böyle bir
zorunluluk yok. Bizde partiye bağış her zaman vardır.
Cumhurbaşkanımıza bile 1-2 milyon insan destek için sıraya
girdi. Cumhurbaşkanını bile kullanıyor adam. Zorlamayla
bir şey yapmıyoruz. Burası çok önemli
İşe 347
kişi başvurdu, İŞKURdan listeyi aldık, 40
kişilik kontenjan veriyorlar bize.
Bu topraklar çok yoksulluk, çok yolsuzluk gördü ama
bu topraklar hiç bu kadar yüzsüzünü görmedi. Bunlar, vatandaşı haraca
bağladıkları, kendi istediklerini işe aldıkları
yetmiyormuş gibi, İŞKURa başvuran ve çalışmaya
başlayacakken eşi CHPli olduğu için gariban bir
kadını da işe aldırmadılar, işe girişini
iptal ettiler. Vatandaşı kuru soğana muhtaç ettiğiniz
yetmiyormuş gibi bir de soyup soğana mı çevirmek istiyorsunuz?
Hani diyor ya büyük şair Nazım Hikmet Abidin Dinoya Sen
mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin? diye, herhâlde Nazım bunu
görseydi Sen yüzsüzlüğün resmini yapabilir misin Abidin? derdi. Abidin
Dino da Vallahi, ben büyük bir ressamım ama bu kadar büyük bir
yüzsüzlüğün resmini ben bile yapamam. derdi. Görülen o ki iş
kurulmamış, arkadaşımız işini kurmuş.
Buradan iktidara sesleniyorum: Bunu yaparken,
atanamadığı için intihar eden ve cebinden sadece 6 lira
çıkan öğretmenimizden utanmadınız mı? Çocuğuna
pantolon alamadığı için intihar eden babadan
utanmadınız mı? Evlatlarını ısıtmak için saç
kurutma makinasını çalıştıran ve yan odada intihar
eden annemizden utanmadınız mı? Utanmadınız mı?
Soğukta yatan, aç bekleyen, yıllardır iş, aş arayan,
İŞKUR önünde saatlerce kuyruk bekleyen insanlardan
utanmadınız mı? AK PARTİliler hangi il ve ilçe
binalarında İŞKUR yetkilileriyle birlikte işe alım
yapıyor, kura çekiyor, bağış adı altında haraç
topluyor, görelim bakalım. Eğer kendinize güveniyor, vatandaşlar
arasında ayrım
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALPAY ANTMEN (Devamla) Toparlıyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili.
ALPAY ANTMEN (Devamla) Lütfen Sayın
Başkan. Teşekkür ederim.
Görelim bakalım, eğer kendinize
güveniyorsanız vatandaşlar arasında ayrım
yapmadığınızı hâlâ iddia edebiliyorsanız gelin
önergeye destek verin, bu skandalları hep birlikte
araştıralım.
Ne diyeceksiniz? Bu rezillik sonrası yine
Kandırıldık mı diyeceksiniz? PKK bizi kandırdı,
Barzani bizi kandırdı, Trump bizi kandırdı, Avrupa bizi
kandırdı, İsrail kandırdı, alçak FETÖ bizi
kandırdı, kandırdıoğlu kandırdı. Ama ben
halkın dediğini de söyleyeyim: Halk artık
Anlaşıldı, bunların sonu gelmezse bizim sonumuz gelecek.
diyor.
Bakın, son söz: Saraylar, saltanatlar çöker/
Kan susar bir gün/ Zulüm biter/ Menekşeler de açılır üstümüze/
Leylaklar güler/ Bugünlerden geriye/ Bir yarına gidenler kalır/ Bir
de yarın için direnenler.
Teşekkür ederim. (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ PARTİ Grubu
adına Mersin Milletvekili Hakan Sıdalı, buyurun.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ZEKİ HAKAN
SIDALI (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Sayın Antmen detaylı anlattı, ben de
farklı bir açıdan yaklaşmak istiyorum. Mersinin Bozyazı
ilçesinde İŞKURun işe alma kuralarının AK PARTİ
Bozyazı İlçe Teşkilatı binasında
gerçekleştirildiği haberi yerel ve ulusal medyada yaygın bir
şekilde yer buldu. Haber maalesef doğru. İYİ PARTİ
Bozyazı İlçe Başkanımız Süleyman Özaydın Beyin
verdiği bilgilere göre AK PARTİ ilçe teşkilatı,
İŞKURa başvuru yapan yurttaşlardan işe
alınmaları hâlinde -Sayın Antmenin anlattığı
gibi- AK PARTİ Bozyazı İlçe Teşkilatına 200 TL
bağışta bulunmalarını istiyor. Yine, İŞKURda
alınacakların bağış ödemesini kabul edenler
arasından belirlendiği, AK PARTİ İlçe
Başkanlığının İŞKUR ile bu konuda birlikte
hareket ettiği ve İŞKURa başvuran, çalışmaya
başlayacakken de CHPli olduğu tespit edildiği için bir
kadının işe girişinin iptal edildiği belirtiliyor.
Konu, ilçe başkanımız tarafından bize
ulaştığı andan itibaren, 8 Kasım tarihinde
tarafımca Çalışma, Sosyal Hizmetler ve Aile Bakanı
Sayın Zehra Zümrüt Selçuka soru önergesi verilmiş, ancak
Bakanımızdan hâlâ bir yanıt alınamamıştır.
İşin utanç verici tarafı, AK PARTİ İlçe Başkanı
Kerim Ataşın kısa mesajla, işe girenlerden 200 lira para
talep ettiği bir hukuk delili olarak ortada dururken
Bakanlığımız bu konuyla ilgili Bozyazı
İŞKURa bugüne kadar herhangi bir müfettiş
görevlendirmemiştir, inceleme başlatmamıştır, kimseye
de görevden el çektirmemiştir. Sanırım
Bakanlığımız bu durumu onaylamaktadır. Hükûmetimiz bu
konuyu görmezden gelmeye hatta örtbas etmeye çalışmaktadır.
Böyle suskun kalmaya devam ettikçe, bugün bu araştırma önergesine
destek vermedikçe sizler de bu suçun ortakları olarak
anılacaksınız.
Saygıdeğer milletvekilleri,
İŞKUR üzerinden işe alınma uygulaması tüm
halkımızın faydasına sunulmuş bir haktır. Bu
uygulamanın AK PARTİ tarafından kendi yandaşları lehine,
liyakatsiz ve adaletsiz bir şekilde kullanılması ülkeyi âdeta
bir parti devletine dönüştürmektedir. Bakın, bu uygulamaların
halkımızda yansımaları ağır olur. AK PARTİ
Bozyazı da bu işin altından kalkamaz, Türkiyede de bunun
yansımaları olacaktır. Dolayısıyla AK PARTİ
yanlış bir siyaset yapmaktadır ve bence bir an evvel bundan geri
dönmesi gerekmektedir.
Bizler Bozyazı halkı adına, adil bir
siyaset, liyakatli bir yönetim, adaletli bir ülke talep ediyoruz. Aynı
zamanda, Bakanımızdan da artık bu konuda bir cevap bekliyoruz.
Saygılarımla. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Mersin Milletvekili Baki Şimşek.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
MHP GRUBU ADINA BAKİ ŞİMŞEK
(Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime
başlamadan önce 24 Kasım Öğretmenler Gününü kutluyorum. 1994
yılında PKKlı şerefsizler tarafından katledilen, 6
öğretmen arkadaşıyla beraber Tunceli Mazgirtte şehit
edilen Buminhan Temizkan ve arkadaşlarını rahmetle, minnetle
anıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi tarafından verilen
öneriyle ve Bozyazı AK PARTİ İlçe Teşkilatının
atmış olduğu bir toplu mesajla alakalı olarak söz
almış bulunmaktayım.
Değerli milletvekilleri, burada Türkiyenin
sorunlarını konuşmazsak, gerçeklerle yüzleşmezsek sonuca
varmamız mümkün değildir. Bugün milletvekillerini kim, ne için
arıyorsa Türkiyenin sorunları bunlardır. Hepimizi, bütün
milletvekillerini her gün çok sayıda vatandaşımız
Yarın bir sınav var, ben mülakata gireceğim, bana referans olur
musunuz? Başka bir yerde alım var, burada bana referans olur
musunuz? diye arıyor. Yani kısacası vatandaş şunu
söylüyor: Ben sınava gireceğim, bana torpil yapar
mısınız? Mülakatın vatandaştaki
anlaşıldığı şekli bu, mülakatın şekli
torpil.
Elbette devletimiz gerekli tedbirleri alacak,
güvenlik soruşturmalarını yapacak, kalifiye elemanı liyakat
esasına göre belirleyecek ama Allah aşkına, bugüne kadar
yapılanları, hastanelere yapılan alımların, orman
işletme müdürlüklerine yapılan alımların, Millî
Eğitimde okullara yapılan hizmetli ve müstahdem alımlarının
da nasıl yapıldığını burada vicdan sahibi olan
herkes biliyor; gerçekten, burada adalet yok.
Özellikle bir ilçe başkanının
vatandaşa toplu mesajla Partimize bağışta bulunun.
demesini
Yani siyasetçinin gözü vatandaşın cebinde
olmamalıdır, hele asgari ücretle işe girip karnını
doyurmak için iş arayan bir emekçinin cebinde hiç olmamalıdır.
Bununla ilgili ben inanıyorum ki iktidar partisi gereğini
yapacaktır. Eğer bu iddialar doğru ise, kabul edilebilir
iddialar değildir, bununla ilgili mutlaka gereğinin
yapılmasını talep ediyoruz.
Devletin de işçi alımlarında, memur
alımlarında mutlaka kurumsal bir yapıya ulaşarak, kurumsal
bir yapı oluşturarak
Bu, belediyelerde de aynı, hangi siyasi
partiden olursa olsun belediyedeki alımlar da yine benzer şekillerde
yapılıyor. Yani İŞKURdan kura bile çekilse 3 katı
insan gönderiliyor, bu gelen 3 katı isim içerisinden herkes yeniden
referans aramaya yani torpil aramaya başlıyor. Bununla ilgili mutlaka
kurumsal olarak bir düzenleme yapılmalı 80 milyon
vatandaşın tamamını kucaklayacak bir şekilde. Hiç
kimse hak aramak için, iş aramak için, ekmek aramak için siyasetçinin
peşine, politikacının, milletvekilinin, belediye
başkanının peşine düşmemelidir; ekmek kavgasını
kendi kabiliyetine, yeteneğine göre yapmalıdır diyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Mersin Milletvekili Rıdvan Turan.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
HDP GRUBU ADINA RIDVAN TURAN (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi selamlıyorum.
Bu söylenti, nesnel verileri olan bu durum Mersinde
bizim de kulağımıza geldi ama ben size Mersinden değil
Ağrıdan örnek vereceğim. Geçtiğimiz günlerde
Ağrıya gitmiştim. Bir kamu kurumunda çalışan bir
vatandaş Ya Vekilim, bir şey söyleyeceğim yanlış
anlamazsan. dedi. Buyur. dedim. Ya siz bu kentte yüzde 70 oy
alıyorsunuz, bu kamu kurumlarında sizden niye kimse çalışmıyor?
dedi. Biraz derin bir mevzu o mevzu. dedim. Çünkü aynı şey
Ağrıda da var arkadaşlar, Ağrıda da kamu
kurumlarına İŞKUR üzerinden işçi alınırken bu
insanların özellikle, öncelikle AKP aidiyetine bakıldığını
biz biliyoruz. Ağrı bir örnek ama buna benzer pek çok örnek
verilebilir.
Aslına bakarsanız bu bilinmeyen bir mevzu
da değil; kamuya mal olmuş, herkesin bir biçimiyle bildiği ve
işin daha kötü tarafı, meşrulaşma eğilimi gösteren,
genel kabul gören bir şey hâline dönüşmüş yani vakayiadiyeden
gibi görülüyor.
Değerli arkadaşlar, bir devletin temel
direği adalettir, ehliyettir ve liyakattir. Bu temel direklerden bir
tanesini çekerseniz o devletin ayakta kalması mümkün olmaz. Eğer bu
ülkedeki vatandaşlardan herhangi biri kendi siyasi görüşleri
sebebiyle hak ettiği hâlde herhangi bir kurumda iş bulamıyorsa;
hak ettiği, liyakat sahibi ve ehliyet sahibi olduğu hâlde olması
gereken yerde olmuyorsa emin olun ki bu işi yapanlar bu ülkenin temeline
çok güçlü bir dinamit koymuş oluyorlar. Bu, bizi yan yana getirmez; bu,
bizi birbirimizden ayrıştırır. Evet, ateş olmayan
yerden duman tütmez diyeceğim ama yani ateşin açıkça
göründüğü bir durumdayız, dumana falan bakıp da oradan bir
ateş yorumu çıkartmaya hiç gerek yok değerli arkadaşlar,
ateş gayet ortada. Bu, AKPnin on altı yıllık siyasi
istikametiyle örtüşen bir durum. Hani, şöyle: Ya, gerçekten çok
şaşırdık diyebileceğimiz bir şey değil çünkü
esasen vatandaşın sosyal haklarını bir sosyal yardım
parantezinde vatandaşa götüren ve bu suretle de aslında kendi kitle
desteğini sürekli taze tutan bir siyasi anlayışın -seçim
dönemlerinde bunu çok yoğun olarak görüyoruz- bunu yapıyor
olmasının önünde herhangi bir engel olmasa gerekir değerli
arkadaşlar, eşyanın tabiatı gereği ne yazık ki
durum böyle. Sosyal yardımlar, vatandaş olmaktan kaynaklı sosyal
haklardır. İnsanlar liyakat sahibi, ehliyet sahibi oldukları
için işe girerler, girmelidirler, o partiye ya da bu partiye yakın
oldukları için değil. Bu sebeple Cumhuriyet Halk Partisinin bu konuda
verdiği önergeyi aynen desteklediğimizi ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Ankara Milletvekili Orhan Yegin.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz üç dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA ORHAN YEGİN (Ankara)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, kıymetli
milletvekilleri; CHP Grubunun vermiş olduğu önerge üzerine grubumuz
adına söz almış bulunuyorum. Aziz milletimizi ve onu temsil eden
Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Edirne Milletvekili
Sayın Erdin Bircana Cenab-ı Allahtan rahmet, grubunuza, ailesine ve
sevenlerine de başsağlığı dileklerimizi iletmek
istiyorum.
Kıymetli milletvekilleri, AK PARTİ
milletin derdini dert edinmiş, milletiyle hemhâl olmuş, milletinin
işini, aşını, yaşlısının
bakımını, gencinin eğitimini, bayrağının
şanını, vatanın birliğini bütünlüğünü dert
edinmiş bir partidir ve AK PARTİ iktidarları döneminde en önemli
ilerlemeler de çalışma hayatında meydana gelmiştir.
Dile kolay, 2005 yılından bugüne kadar
yaklaşık 21 milyondan 29 milyona ulaşan istihdam
sayısıyla Türkiyede istihdamı bu yıllar arasında
yaklaşık 9 milyon artırmayı hamdolsun
başarmıştır.
Önergedeki iddiada İşe alımlarda
-sözde- parti referansı aranıyor. iddiasını hep beraber
dinledik. Yaklaşık 9 milyon insanımızın bir partinin
referansıyla iş sahibi olduğunu iddia etmek şayet bir
kuşku oluşturup bu kuşkuyu canlı tutmak maksadı
taşıyorsa siyaseten sizin için doğru olabilir ancak insaf
ölçüleriyle bağdaşan bir iddia olmadığı
açıktır.
Sadece 2017 yılında 1 milyon kişi,
2018 yılında ilk on ayda 980 bin kişi çalışma
hayatının içerisine alınmış, istihdam edilmiştir.
Bakın, başka rakamlar da vereyim size: 2009dan günümüze kadar 1
milyon 123 bin vatandaşımız işbaşı eğitim
programlarından yararlandırılmıştır
İŞKUR üzerinden. Katılanlara cep harçlığı verilen
mesleki eğitim kurslarından 1,5 milyon vatandaşımız
yararlanmıştır. Girişimcilik eğitimlerinden 400 bine
yakın vatandaşımız yararlanmıştır.
TYP konusuna geldiğimiz zaman, Toplum
Yararına Programlar, istihdamı zorluk çekilen alanlarda
çalışma alışkanlıklarını kaybetmesinler
diye, çalışma hayatında iş aramada zorluk çeken kesimlere
Kimlere? 35 yaşın üstündeki erkeklere. Kimlere? Engellilere. Kimlere?
Kadınlara, terörle mücadele mağdurlarının
yakınlarına, eski hükümlülere kamu kurumlarının ihtiyaçlarını
karşılamak üzere, çalışma
alışkanlıklarını da kaybetmemeleri,
dolayısıyla Türkiyenin önemli bir gücü olan iş gücünü daha
canlı bir şekilde tutabilmek için uygulanan programlardır. Her
isteyen bu programlardan yararlanamaz, bunun koşulları var.
Şimdi, önergede dikkatimi çekti, diyor ki: Bir
aileden 20 kişinin yararlandığı TYP programları
yapıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ORHAN YEGİN (Devamla) Sayın Başkan,
izninizle.
BAŞKAN Toparlayalım.
ORHAN YEGİN (Devamla) Bu iddiayı dile
getirmek TYP Yönetmeliğinden bihaber olmak demektir. TYP diye
kısalttığımız Toplum Yararı
Programının Yönetmeliğinde Adres üzerinde eğer bir kişi
bir TYP programından yararlanıyorsa o adreste ikamet eden,
kayıtlarda olan ikinci bir kişi TYP programından yararlanamaz.
yazmaktadır.
Bir gelir şartı da vardır, ifade
edeyim, lütfen öğrenin. Eğer bir adrese bir net asgari ücret miktarının
3 katından fazla bir gelir giriyorsa TYPde çalışan olup
olmamasına bakmaksızın, bir kişi kuradan çıksa bile o
TYP programından yararlanamaz. Dolayısıyla burada bir bütün
olarak gündeme getirilen iddiaların, bir kuşku oluşturulmaya ve
basit bir örnek üzerinden tahkim edilmeye çalışılan
iddiaların siyaseten bir anlamı olabilir ama pratik olarak, reel
olarak hiçbir karşılığı olmadığını
özellikle burada ifade etmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ORHAN YEGİN (Devamla) Sayın Başkan,
özür diliyorum, toparlıyorum izninizle.
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili.
ORHAN YEGİN (Devamla) Derdimiz milletimizin
ekmeğini büyütmek, derdimiz doğudan batıya, engelliden
yaşlıya herkesin bu büyümeden ekmeğinin payının
büyümesine vesile olacak düzenlemeleri bu çatı altında hep beraber
yapmak ve hükûmetlerimiz aracılığıyla uygulamaya
koymaktır. Çalışma hayatında yapılmayanları
yapan, işsizlik sigortasını hayata geçiren, kayıt
dışını azaltan, engellilerimizin
çalışmalarını kolaylaştıran, gençlerimizin
çalışma hayatına girerken onların elinden tutarak onlara
arkadaşlık eden, istihdam alanını büyüten AK PARTİ
olarak emin adımlarla yolumuzda yürümeye devam edeceğimizi ifade
ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Özgür Bey
ALPAY ANTMEN (Mersin) Söyleyeyim de
öğrenin. gibi bir sataşma var.
BAŞKAN Tamam, yerinizden bir söz vereyim.
ALPAY ANTMEN (Mersin) Lütfen kürsüden olursa,
sataşma olduğu için
BAŞKAN Buyurun, yerinizden.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
36.-
Mersin Milletvekili Alpay Antmenin, Ankara Milletvekili Orhan Yeginin CHP
grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ALPAY ANTMEN (Mersin) Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, şimdi, öncelikle hatip
çok güzel konuşuyor Çok kişiyi işe aldık." diyor.
Bakın, bu önerge kaç kişiyi işe aldınız değil,
kaç kişiye ayrımcılık yaptınız, kaç kişinin
kuralarını AK PARTİ ilçe binalarında çektiniz, kaç
kişiye haksızlık yaptınız? Ben söyleyeyim de tekrar
okusunlar, anlasınlar. Şimdi, şu var: Ne diyor
araştırma önergesinde? Aynı aile" diyor. Sayın hatip
diyor ki: Tüzüğe bakın. Tüzük de Aynı adres diyor Sayın
Hatip, aynı adres. Aynı aile aynı adreste oturma diye bir
şartı yok. Şuna bakalım, diyorlar ki: Biz şu kadar
kişiyi işe aldık, biz bu kadar kişiyi işe aldık.
Kimi işe aldığınızı, nerede işe
aldığınıza bakacağız. Hadi bunun yanında
hadi gelin EYTleri çıkartalım, hadi gelin hakları yenen kamu
avukatları başta olmak üzere polislerimize, uzman
çavuşlarımıza haklarını teslim edelim, 3600 ek gösterge
verelim. Bu iş öyle ilçe binalarında kura çekerek, garibanların
haklarını yiyerek bir de asgari ücretle işe
aldıklarınızın maaşlarından 200 lira isteyerek
olmuyor Sayın Başkan.
Teşekkür ederim.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Yavuz Bey, buyurun.
37.-
İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun, Ankara
Milletvekili Orhan Yeginin CHP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkanım, AK PARTİ Grubu adına konuşan
arkadaşımızı dinledim. Genel bir teamül olmaya
başladı. Araştırılması için hassasiyet talep
ettiğimiz herhangi bir mevzuyla alakalı bir suiistimal var
mıdır, tespit edilsin, muhataplarıyla ilgili gerekli takibat
yapılsın taleplerimize Biz şu kadar adamı işe
aldık, bu kadar köprü yaptık, bu kadar yol yaptık." diye
mukabele etmenizi taleplerimizin karşılanması anlamında
ciddi bulmuyoruz. Şöyle bir devlet görmek istiyoruz
karşımızda, olabilir, yüzde 40-45-50 bandındaoy alabilen bir siyasal partinin içerisinde
her çeşit adam olabilir, her çeşit suistimale kendisi için imkân
arayan insanlar da olabilir. Ama biz devletimizi Ne var, bizde hiç bir
şey olmaz. savurganlığı içerisinde görmekten
bıktık. Araştıracağız, bakacağız,
bulduk, cezalandırdık, takip ettik aslı astarı
çıkmadı. falan gibi aslında hüküm cümleleriyle de görmek
istiyoruz. Aslında çok basit, anlaşılabilir bir taleptir bu,
devletin içerisinde hizmetini görmekte olduğunuz devletinizin,
milletinizin hizmetini görmekte olan kadroların içerisinde bu kabil
suistimaliler istisna muamelesi görsün diyorsanız sual ettiğimiz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Toparlıyorum.
BAŞKAN Toparlayın.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
merak ettiğimiz şeylerin cevabını vermek
açısından ilgili kurullarınızı
çalıştırmanızı tavsiye ederiz. Diyeceksiniz ki:
Yetkili kurullarımızda görüştük, mevzuyu parti örgütümüzle
tartıştık, ilgili bakanlığın yetkililerine haber
verdik, soruşturma yapacağız, bilgi vereceğiz. Bu kadar,
bundan ibaret.
BAŞKAN Güzel
Buyurun Sayın Özel.
38.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Türkiye Cumhuriyetinde işe girmek için
liyakat yerine bir partiye aidiyetin en önemli kriter olduğuna
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
bazı konular var ki aslında herkesin bildiği bir şeyi
konuşuyorsunuz. Tabii, burada bunun tersine bir şeyi savunmak için
kürsüye çıkınca sığınılacak bir tek şey var:
Rakamlar vermek, rakamlar vermek, konunun özünün ne olduğundan kaçmak. Ben
milletvekiliyim sekiz yıldır, son dönemlerde artarak gelen bir
şey var: Bir Sayın milletvekilim, işi gireceğiz,
başvuru yaptık, Cumhuriyet Halk Partisinden kaydımızı
hızla sildirebilir misiniz, almıyorlar. İki, Adalet ve
Kalkınma Partisine kayıt ve ilçe başkanlığından
giden liste. Hastanede taşeron firmaya, Adalet ve Kalkınma Partisi
ihaleyi alacak taşeron firmaya yazısız ama yerine getirilmesi
zorunlu şartnamenin en etkin maddesi Adalet ve Kalkınma Partisi ilçe
başkanlığından gelen listedeki çocukları işe
alacaksın. maddesidir. Bunu bilmeyen var mı? Bunu inkâr eden var
mı?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hani, mahkemelerde
başvurulan bir yol var yemin kanıtına başvurmak diye.
Kürsü orada, bir arkadaşım çıksın yemin altında desin
ki: Türkiyede işe girmek için Adalet ve Kalkınma Partisi
teşkilatlarının şefaat ettiği,
teşkilatlarının ismini bildirdiği kişiler
dışında bu kişilerle diğer kişiler eşit
şartlarda mülakat görüyorlar. AK PARTİ üyesi olmak işe girmek
için avantaj değildir. Başka partinin üyesi olmak dezavantaj
değildir. Hadi, yemin kanıtına başvuralım, kürsü
herkese açık. Yapmayın arkadaşlar. Bir gerçek var, bu
gerçeğin karşısında artık hiç değilse susmak
lazım. Rakam vermekle, bilmem ne yapmakla olmaz. Türkiye Cumhuriyetinde
liyakat yerine bir partiye aidiyet en önemli kriterdir işe girmek için.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bunu inkâr eden gerçeği
inkâr eder, hakikati inkâr eder, kendini inkâr eder, inandığı
değerleri inkâr eder.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
ORHAN YEGİN (Ankara) Sayın Başkan
BAŞKAN Siz mi söz istiyorsunuz?
ORHAN YEGİN (Ankara) Başkanım, iki
cümle ifade etmek isterim.
BAŞKAN Bir sataşma olmadan
düşüncelerinizi ifade ediniz lütfen.
39.-
Ankara Milletvekili Orhan Yeginin, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ORHAN YEGİN (Ankara) Kesinlikle sataşma
üslubumuz da değildir, evet, buna bizce de gerek yok Başkanım.
Aynı aile kavramı, devletin bu tarz
programları ilan ettiği zaman bu programlara başvuran ve
kuralardan çıkan kişilerin veya listelerde yer alan kişilerin
soy kütüklerine bakma şansı yoktur efendim. Devlet, burada aynı
adreste
Çünkü bütün aile yardımlarının, sosyal
yardımların, hepsinin veri tabanı adres kayıt sistemi
üzerinden yürür ve bir haneye giren gelir üzerinden bunlar
tartışılır, yoksa kişilerin soy kütüğüne
bakılıp Bu nerede çalışıyor, ne yapıyor, geliri
nedir, ne değildir, nasıldır? diye bakılmaz, onu ifade
etmek için bunu söylemek istiyorum.
Sayın Grup Başkan Vekili aslında,
bizim söylediğimizden farklı bir şey söylemedi. Ben de kürsüdeki
ifademde şunu söyledim: Olmuş olsa dahi küçük bir olay üzerinden
bütün bir sistemi
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bütün bir sistem böyle
kardeşim.
ORHAN YEGİN (Ankara) Olsa dahi diyorum
tekrar, olduğunu
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bütün bir sistem böyle
kurulmuş ve merkezî yönetiyorsunuz.
BAŞKAN- Müsaade edin, hatip konuşsun.
ORHAN YEGİN (Ankara) Olduğunu teyit için
söylemiyorum, olsa dahi bütün bir sistemi bu kötü iddia veya
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ORHAN YEGİN (Ankara) -
örnek üzerinden
kötüymüş gibi ifade etmenin yersizliği ve
yanlışlığı üzerinde ifademi kullandım.
Hiç merak etmeyin, varsa onların üzerine
gidilecektir.
V.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
CHP Grubunun, Mersin Milletvekili Alpay Antmen ve arkadaşları
tarafından, Türkiye genelinde İŞKUR
aracılığıyla işe alımların hukuk, hakkaniyet
ve adalet ölçüsünde yapılıp yapılmadığının
araştırılması amacıyla 5/11/2018 tarihinde TBMM
Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 22 Kasım 2018
Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi (Devam)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.57
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.16
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Fatma KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli),
Emine Sare AYDIN YILMAZ (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
21inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan Kocaeli Milletvekili
İlyas Şeker ve 6 Milletvekilinin Çevre Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Çevre
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
VI.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker ve 6 Milletvekilinin Çevre Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/1285) ve Çevre Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 15) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Geçen birleşimde İç Tüzük'ün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 15 sıra sayılı
Kanun Teklifinin tümü üzerinde gruplar adına konuşmalar
tamamlanmıştı.
Şimdi kanun teklifinin tümü üzerinde
şahıslar adına konuşmalarla görüşmelere devam
ediyoruz.
Şimdi şahsı adına ilk
konuşmacı İstanbul Milletvekili Gökan Zeybek.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika.
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 15 sıra sayılı Yasa
Teklifi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili olarak söz
almış bulunuyorum.
Sayın Başkan, teklif Çevre Komisyonunda
görüşülerek Meclisimizin gündemine geldi ancak teklifin içinde 6306
sayılı Kentsel Dönüşüm Yasası, 3194 sayılı
İmar Yasasında yapılan değişiklikler, kadastro
faaliyetleri, ortafotoların kullanılmasıyla ilgili düzenlemeler
adı altında aslında eski Bayındırlık
Bakanlığını, şimdi Çevre ve Şehircilik
Bakanlığını doğrudan doğruya ilgilendiren bu
konuların neden Türkiye Büyük Millet Meclisi Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonunda asıl komisyon olarak
görüşülmediğini merak ediyorum. Bırakın asıl komisyon
olarak görüşülmesini bu teklif ilgili komisyonda tali komisyon olarak dahi
gündeme gelmemiştir. Bu nedenle ben buradan seslenmek istiyorum, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanına seslenmek istiyorum: Acaba 6306
sayılı Yasa gibi, 3194 sayılı Yasa gibi doğrudan
doğruya kentleri, imarı ve inşaat sektörünü ilgilendiren
konuları ilgili komisyona havale ne zaman yapacaksınız?
Şimdi, Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; bu teklif, beraberinde 6306 sayılı Yasada
yapılan değişikliklerle büyük kentlerinin çöküntü
alanlarındaki yapıların iyileştirilmesini ve bu
bölgelerdeki riskli yapıların ortadan
kaldırılmasını söylüyor. Ancak aynı dönemlerde
Sayın Cumhurbaşkanı diyor ki: Yatay mimariyi esas
alacağız ve yatay mimariye göre binalarımızı ve
şehirlerimizi geliştireceğiz. Şimdi, kişi
başına düşen insan sayısı hektarda 800 kişi
üzerinde olan, riskli alan diye tarif ettiğimiz kentsel dönüşüm
alanlarında düşük yoğunluklu yapılarla buraları
yerinde nasıl dönüştüreceksiniz? Bu konuyla ilgili en ufak bir
çalışmanız var mı? Olmadığı gözüküyor.
Bu ilgili yasa, bakın, bir torba yasanın
içinde geldi fakat, ironidir, torba yasanın içinde de poşet
torbalarla ilgili bir düzenleme var. Zaten Türkiyede imarla ilgili 3194
sayılı Yasada ne zaman bir değişiklik yapılmak istense
kendi özel yasasında yapılmıyor, mutlaka bir torba yasanın
içine giriyor. Bu teklifin içinde de poşet torbalarla ilgili bir düzenleme
var.
Bir başka önemli değişiklik,
Bakanlığın 2018
yılı itibarıyla mekânsal strateji plan anlayışına
geçeceği söyleniyor. Değerli arkadaşlar, mekânsal planlama anlayışına
geçmeyi 2018 yılında yani iktidarınızın on altı
yılı bitmişken şimdi mi akıl ettiniz?
Türkiye'nin deprem kuşağında
olduğunu biliyoruz; su kaynaklarımızın yetersiz
olduğunu, Türkiye'nin 104 milyar metreküp su kaynaklarıyla su
kaynakları bakımından fakir bir ülke olduğunu biliyoruz;
heyelan bölgelerini biliyoruz; tarım alanlarının Türkiye'nin
gelecek kuşaklara aktarması gereken stratejik varlıklar
olduğunu biliyoruz; demografik eşik değerlerinin korunması
gerektiğini biliyoruz ve Türkiyede stratejik nüfus
planlamasının yapılması gerektiğini biliyoruz ama 2018
yılında stratejik mekânsal planlama anlayışı önümüze
geliyor.
Bu anlayışla birlikte 6306
sayılı Yasayla başaramadıkları binlerce kent
mağdurunun sorununa nasıl çözüm bulacaklarını
araştırıyorlar. Bakın, Fikirtepe örneği; 50 binden
fazla insan mağdur edilmiş durumda. Çevre ve Şehircilik
Bakanlığının önce riskli alana, sonra kentsel dönüşüm
alanına aldığı, sonra bütün plan onama ve ruhsat verme
yetkilerini kendi üzerinde topladığı Fikirtepede Adalet ve
Kalkınma Partisi kentsel dönüşüm alanında sınıfta
kalmıştır ve Fikirtepede, o Kurbağalıderenin
yanındaki alanlarda yarattığı dönüşüm
mağdurlarıyla ciddi bir sorun oluşturmuştur ve bu
politikaları da iflas etmiştir.
Gaziosmanpaşada iflas etmiş, Üsküdarda,
Kirazlıtepede iflas etmiş, Fikirtepede iflas etmiş, Büyük
Armutluda, Küçük Armutluda iflas etmiş bir siyasal hareket şimdi
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle birlikte diyor ki: Biz
ilave maddelerle birlikte kent mağdurlarının sorununu çözeceğiz.
Bakın, bütçe şu anda görüşülüyor,
Plan ve Bütçe Komisyonunda bugün son gün görüşmeleri yapılıyor.
Türkiyedeki 1.370 belediyeye 60 milyar lira kaynak aktaran Adalet ve
Kalkınma Partisi, yalnızca 2019 bütçesinde faize 117 milyar
liralık bir ödemeyi planlamıştır. 2019 bütçesi tek
kelimeyle bir faiz bütçesidir. Sosyal Güvenlik Kurumuna 460 milyar lira
vereceksiniz, 117 milyar lira da faize ödeyeceksiniz, sonrasında
kalkacaksınız 6306 sayılı Yasayla kentsel dönüşüm
mağdurlarının sorunlarını çözeceğim.
diyeceksiniz.
Siz eğer bir şey çözmek istiyorsanız,
bugün buradan söylüyorum, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, 2981
sayılı imar affı yasasıyla hak sahibi olmuş olan
yurttaşlarımızın, otuz yıllık süre içinde
almaları gereken tapu hakları hâlâ yerine getirilemedi, onu çözün.
Önce üç yıl, sonra beş yıl, Türkiye Büyük Millet Meclisinde 2981
sayılı Yasanın süresi uzatıldı.
Şimdi buradan iktidar partisine çağrı
yapıyorum: Mülksüz insanları, elli yıldır, altmış
yıldır gecekondularda yaşayan insanları tapu sahibi yapmak
için, Turgut Özal döneminde çıkmış olan 2981 sayılı
Yasaya göre hak sahibi olan, hazine ve belediye arazisi üzerindeki
yurttaşların tapularını sokak rayiçleri üzerinden vermek
için ne bekliyorsunuz? Ama sizin kentsel dönüşüm adı altında
oluşturduğunuz alanların ortak özelliği İstanbulda
Boğazın iki yakasını görmüş olmalarıdır.
Kirazlıtepeyi dönüştüreceksiniz çünkü
Kirazlıtepe, İstanbul Boğazını girişinden
çıkışına, Karadenizden Marmaraya kadar, Beyoğlu
yakasından Beşiktaşın bütün o tarihî
yapılarını gören nadide bir mahalle. Burada tabii,
yoksulların oturmasından, burada fakirlerin oturmasından, burada
Anadoludan gelmiş garibanların hem de tapu sahiplerinin
oturmasından ciddi rahatsızlık duyuyorsunuz ve Kirazlıtepeyi
dönüşüm alanına alıyorsunuz. Kirazlıtepede yaşayan
yurttaşlar Siz bize imza atın, biz sizin hakkınızı
koruyacağız. noktasında size inanmıyorlar, size
güvenmiyorlar, iktidarınıza güven sıfıra düşmüş
durumda. Kirazlıtepede yaşayan insanları ikna etmek için hiçbir
yöntem geliştiremeyince de bir hafta sonu gidiyorsunuz, mahallenin
camisini hem de içinde Mushaflarla birlikte yerle bir ediyorsunuz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sabah dörtte camiyi
yıktılar.
GÖKAN ZEYBEK (Devamla) Bu uygulamayı biz
tabii ki dünyanın başka yerlerinde gördük; İsrailde gördük ama
şimdi Boğazın iki yakasında, Kirazlıtepede
iktidarınız camiyi, hem de hiçbir tebligat yapmadan yıkmayı
başarmıştır.
Değerli arkadaşlar, şimdi, Yapı
Denetimi Yasasında bir değişikliğe gidiyorsunuz. Bu
Yapı Denetimi Yasası 1999 sonrası dönemde sizin
iktidarlarınız tarafından geliştirildi. Yapı Denetimi
Yasasının amacı neydi? Yapılacak olan yapıların;
bir, topoğrafik açıdan uygun yerde; iki, mühendislik
açısından projesinin şartlarına uygun yapılıp
yapılmadığını denetlemekti. Ama siz
iktidarlarınızda öyle bir sistem kurdunuz ki belediye
başkanlarınız, yapı denetimi şirketleriniz ve
müteahhitlerinizle üçlü bir sacayağı oluşturdunuz. Yapı
denetimi şirketleri belediyenin izin verdiği firmalar oldu,
müteahhitler o firmalardan başka hiçbir firmaya
inşaatlarını denetlettiremediler ve bugün imar
barışı yasasıyla milyonlarca metrekare kaçak inşaat
nasıl yapıldı biliyorsunuz. Nasıl yapıldı?
Eğer siz yapı denetimi firmasına, belediyenin yönlendirdiği
firmaya giderseniz, 30 bin metrekarelik emsal hakkınızı 130 bin
metrekare yaparsınız, 10 bin metrekare
inşaatınızı 50 bin metrekare yaparsınız, sonuçta
ne yapan ne de yaptıran
İstanbulda kanayan bir yara var; Esenyurt.
1994 yılında 50 bin kişinin yaşadığı
Esenyurt iktidarınız döneminde tam 1 milyon nüfusa ulaştı.
Hiçbir çağdaş ülkede bir kent yılda 50 bin kişi artar
mı arkadaşlar, kendi nüfusu kadar artar mı? On binlerce Esenyurt
mağduru var, Esenyurt mağdurlarının sorununu çözmek, bu
sorunlardan beslenenlerle olmaz. Esenyurtta kaçak inşaatlara göz yuman,
binlerce kaçak inşaatın yapılmasına, yeşil alanlara,
emsal dışı alanlara inşaat yapılmasına göz yuman
Belediye Başkanınızı görevden alırsınız ama
onu yargıya teslim etmeyi başaramazsınız.
Şimdi buradan soruyorum: Esenyurt Belediye
Başkanının yaptırdığı kaçak inşaatlarla
ilgili bugüne kadar hangi yasal müracaatı yaptınız?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili.
GÖKAN ZEYBEK (Devamla) On binlerce Esenyurt
mağduru, Türkiye Büyük Millet Meclisini ziyaret ediyor. Şimdi yeni
bir düzenlemeyle sigorta yasasını getirerek yarım
kalmış inşaatların bitirilmesini düşünüyorsunuz. Yeni
bir Düyun-ı Umumiyedir bu, yarım kalmış inşaatları
uluslararası fonlara teslim ederek oradaki yurttaşları yeniden
fonlara ve yabancı sermayeye borçlandırarak satın
almış oldukları, parasını tümüyle ödedikleri mülkleri
yeniden satın almak zorunda bırakacaksınız.
6306 sayılı Yasa, Adalet ve Kalkınma
Partisinin getirdiği ve başaramadığı ama kentte on
binlerce mağdur yaratan bir yasa olarak da hayata geçecektir. İmar
barışıyla meraları katlettiniz, kentsel dönüşümle de
kentlerde yaşayan yoksulları evinden, barkından ettiniz.
Bunlarla sözlerimi tamamlıyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İkinci konuşmacı,
Kırklareli Milletvekili Selahattin Minsolmaz.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan...
SELAHATTİN MİNSOLMAZ (Kırklareli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Çevre Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinde imzası olan bir milletvekili olarak teklifin tümü üzerinde
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Aziz milletimizi
ve yüce heyetinizi saygıyla muhabbetle selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce Zonguldakta
yaşanan maden kazasında yaşamlarını kaybeden maden
işçilerimize Allahtan rahmet diliyorum.
Edirne Milletvekilimiz Cumhuriyet Halk Partisinden
Sayın Erdin Bircan Beye Allahtan rahmet; Cumhuriyet Halk Partisine,
yakınlarına, ailesine başsağlığı diliyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüştüğümüz kanun Çevre Kanunu olmakla beraber,
değişikliğin içerisinde İmar Kanununa ve afet riski
altındaki bölgelerde yapılacak yapılar hakkındaki mevzuata
ilişkin de düzenlemeler var ama çevrenin hassas bir değer olduğu
dün akşam da tümü üzerinde diğer parti gruplarından yapılan
konuşmalarda da ortaya kondu. Evet, çevre, hepimizin ortak yaşam
alanı, dolayısıyla buna ilişkin yapılan mevzuatlar
siyasetin üzerinde. Herkesin içerisinde destek vermesi gereken ve komisyonda
olduğu üzere de bu desteği tüm parti gruplarının vererek
Genel Kurula getirdiği bir yasa teklifi.
Kanun içeriği itibarıyla özellikle
yapılaşmanın yoğun olduğu ülkemizde
sanayileşmeyle beraber dünyada başlayan fakat ülkemizde de özellikle
50li yıllardan, 60lı yıllardan yoğun göçün
yarattığı imara ilişkin, altyapıya ilişkin,
çevreye ilişkin sorunlara dair çıkartılmış ve
Gerçekten etkin mevzuatlar var değerli arkadaşlar. Hatip, benden önce
konuşan Cumhuriyet Halk Partili hatip Evet, mevzuatlar
yapılıyor fakat yenisi yapılıyor. gibi söyledi.
Hayır, bu mevzuatlar
Gerek Çevre Kanunu gerek 3194 sayılı
İmar Kanunu gerekse 6306 sayılı kentsel dönüşümü kapsayan
Kanun yürürlükte ama bunlara ilişkin daha düzenleyici,
vatandaşlarımızın ve hak sahiplerinin hak sahipliklerini
destekleyen düzenlemeler de yapılması gerekiyor. Çünkü yaşanan
süreç ihtiyaçları, tüketimleri ve tüketimlere bağlı
alışkanlıkları son derece etkiliyor, dolayısıyla
yasal mevzuatın da güne uygun hâle getirilmesi kaçınılmaz
oluyor.
Çevreyle ilgili süreç çok önemli. Dünyada da buna
ilişkin düzenlemeler yapılıyor. Çevre Kanunu hakkında
yapılan düzenlemeleri özellikle yoğun kapsamasının sebebi
de ülkemizdeki yoğun poşet kullanımı, depozito
uygulaması ve geri kazanım bedellerinin kanuna konmasıyla
ilgili. Evet, sıfır atık sistemini Çevre ve Şehircilik
Bakanlığımız yürürlüğe koydu. Bu konuda önemli
çalışmalarından ötürü onlara teşekkür ediyoruz. Ama bir
sistemin hayata geçirilmesi için tüm bileşenleriyle beraber ve bu sistemin
de kendi içerisinde bir finansmanının da sağlanması
gerekiyor. Bu itibarla, Çevre Kanunu içerisinde dercedilen, özellikle
poşet kullanımını kısıtlı hâline getiren ve
yine, geri kazanım bedelleriyle ambalaj üreten kişilerden cüzi
miktarlarda, sistemin yürüyebilmesi için finansmanı öngören bir poşet
bedelinin alınması ve geri kazanımın yerinde,
kaynağın yani atığın oluştuğu noktada
ayrıştırılarak ve bunun da bundan sonra Türkiyede her
şeyin çöpe gitmeden, öncesiyle, ayrıştırmayla,
değerlendirmeyle, çöpe ne kadar az atık gidiyorsa bundan ekonomik bir
kaynak üretmekle daha faydalı olacağı ilkesine dayanıyor.
Değerli arkadaşlar, ülkemizin, on
altı yıldır Hükûmetimizin yoğun çabalarıyla
sanayileşme, yapılaşma, kentsel gelişim süreçlerinde
çevreye etkilerini en aza indirgeyici mevzuatlar yaptığı
malumunuz. Özellikle günümüzde gerek kamunun gerekse özel sektörün çevre
bilinci hususunda gösterdiği hassasiyet sevindirici, zaten tüm parti
gruplarındaki hatipler de bu husustaki hassasiyetlerini dile getirdiler.
Gerek 2872 sayılı Çevre Kanunu gerek 6306 sayılı Afet Riski
Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun gerekse
3194 sayılı İmar Kanunu ve ona bağlı yapılan
düzenlemeler, yönetmelikler ülkemizde belli alanlarda bu işi belli noktaya
kadar getirdi.
Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluşu 1923 ve
sonrasında yaşanan ekonomik süreçlerle belki Avrupa ülkelerine
nazaran şehirleşme, kentleşme ve bu alanda mevzuat
ihdasında biraz geç kalmış olabiliriz. Şehirlerimizi
eleştirirken, bu konuda hizmet veren belediyeleri veya hükûmetleri
eleştirirken diğer Avrupa ülkelerindeki tarihsel sürece bakmak
gerekiyor. Dolayısıyla bu işlerin Batıda beş yüz
yılı aşkın süreçleri varken ülkemizde imar
planlarının 1950li yıllarda yapıldığına
baktığımız zaman biraz insaflı olunması
gerektiği kanaatindeyim.
Görüşmekte olduğumuz kanun teklifinde
genel olarak Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçmemizden
kaynaklı bazı teknik düzenlemeleri getiriyoruz. Yine, geri
kazanımı neredeyse imkânsız olan poşet
kullanımını minimum hâle getirmek için ciddi bir düzenleme
yapıyoruz çünkü ülkemizde, değerli milletvekilleri, maalesef
yılda 30 veya 35 milyar adet poşet kullanılıyor ve
bunların da yüzde 90ınından fazlası çöpe gidiyor. Böyle
bir ambalajın tüketilmesi yaklaşık birkaç dakikayı
alırken doğada bunun varlığı 400 yıl sürüyor. Bu
kadar çarpıcı sonuçlar varken bunlara ilişkin yasal düzenleme yapmakta
tabii ki tüm grupların mutabakatı çok önemli.
Tabii, bununla beraber egzoz ölçümlerine
ilişkin düzenleme yapıyoruz, idari cezaların söz konusu
olduğu bir düzenleme çünkü bu da hava kalitesi açısından çok
önemli.
Isınma kaynaklı hava kirliliğinin
önlenmesi. Değerli arkadaşlar, bunlar, yine, kömürle ilgili bazı
düzenlemeler.
Kaynağından ayrı toplanarak
sıfır atık yönetim sisteminin hayata geçirilmesi. Bu hususta
Sayın Cumhurbaşkanımızın eşi Emine Erdoğan
Hanımefendiye de teşekkür ediyoruz, bu konuda çok ciddi bir himayesi
ve desteği var.
Yine, teklifin imara ilişkin bölümlerinde
yapı müteahhitlerinin sınıflandırılması söz
konusu. Hem mali hem teknik hem de yeterlilik yönünden söz konusu müteahhitlere
ilişkin sınıflandırma daha önce başka komisyonlarda
konuştuğumuz bir konuydu. Çünkü ülkemizde mevzuatı ne kadar
değiştirirsek değiştirelim, nihayetinde, bu işleri
yapan müteahhitler var. Onlara ilişkin düzenleme de bu kanun teklifinin
içerisinde bulunuyor.
Ülkemizde su yüzeyleri üzerinde herhangi bir
şekilde enerji tesislerinin yapılmasına ilişkin mevzuatta
bir yer yoktu. Yine, su yüzeyleri üzerinde
Burada yine parti
gruplarının çevreye ilişkin, enerjiye ilişkin daha önceki
toplantılarda dile getirdiği bir husus vardı: Niye tarım
alanlarını kullanıyoruz? Niye orman alanlarında enerji
tesisleri kuruyoruz? Değerli arkadaşlar, özellikle yenilenebilir
enerji kaynaklarının -güneş panelleri ve rüzgâr gülleri gibi;
bunların dünyada da emsalleri var, özellikle Avrupada- atıl su
alanları yüzeylerinde kurulması için kanunda buna cevaz veren bir
madde ihdas ediyoruz.
Değerli Başkan, sayın
milletvekilleri; 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların
Dönüştürülmesi Hakkında Kanuna ilişkin düzenlemede de kira
yardımının kapsamını genişletiyoruz. Çünkü bu
alanlarda kentsel dönüşüm yapmamız ülkemizin deprem gerçeğiyle
ve malumunuz, bu alanlarda yapılacak idari işlemlerin zorluğuyla
ilgili. Vatandaşımız açısından, bunu her ekonomik
sınıftaki insana, orada konaklamıyor, ikamet etmiyor olsa dahi
bu hususta bir mali destek vermek için bu önemli düzenlemeyle kira
yardımı kapsamını genişletiyoruz. Herhangi bir
şekilde afet riskli alanlardaki düzenlemelerle bir geri adım
yapıldığı yok, kentsel dönüşümü destekleyen nitelikte.
Değerli arkadaşlar, depozito
kullanımını genişletmek istiyoruz. Çağdaş dünyada
depozito kullanımıyla bu konudaki malzemelerin hemen hemen yüzde
90ı geriye toplanıyor. Bu, ülkemizde yok denecek kadar az. Burada
geri kazanım katılım payı söz konusu. Geri kazanım
katılım payı gibi bir pay ihdas etmeden bu sistemin sürdürülebilirliğini
sağlamak mümkün değil. Zaten bugüne kadar böyle bir sistemin yürüyen
bir şekilde, tam layıkıyla oturmamasının sebebi bu
işin finansmanının planlanmamış olması. Bu
şekilde poşet veya paket üreten, ambalaj üreten kişilerden ve şirketlerden
cüzi bir miktarda katılım payı almak suretiyle bu sistemin finansmanı
da sağlanmış olacak.
Değerli arkadaşlar, ülkemizde bir
kişi yılda 440 adet poşet kullanıyor. Amacımız,
2025 yılına kadar bunu ciddi miktarda azaltıp bir kişinin
kullandığı poşet sayısını yaklaşık
onda 1ine kadar indirmek.
Sürem azaldığı için toparlama
gereği hissediyorum.
Değerli arkadaşlar, malum, çevreye
ilişkin hususların çok siyaset boyutu yok ama milletimizin huzur ve
refahının sağlanabilmesi amacıyla çevremizi korumamız
ve bunu da çocuklarımıza aktarmamız gerekiyor. İki gün önce
Dünya Çocuk Hakları Günüydü. Ben de bir mühendis olarak, eşi de
çevre mühendisi olan bir kişi olarak çocukların en büyük
hakkının temiz bir çevrede, sağlıklı bir ortamda
yaşamaları olduğunu düşünüyorum.
Değerli dostlar, bu süre içerisinde ülkemizde
önemli şeyler yapıldı. Bunları çok kısa bir
şekilde anlatmaya belki vakit yetmedi ama
Sayın
Cumhurbaşkanımız hafta sonunda millet bahçelerini açtı.
Bunlar gerçekten İstanbul ölçeğinde 1,5 milyon metrekare kadar
yeşil alanının İstanbula kazandırılması
anlamında çok önemliydi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın
Milletvekili.
SELAHATTİN MİNSOLMAZ (Devamla) Bununla
beraber, Haliçin temizlenmesinden İstanbulun su probleminin çözülmesi
sürecine kadar geçen dönemde ülkemizdeki çevre bilinci gerçekten ciddi anlamda
arttı. Çevre sadece yeşil demek, su demek değil, hava
kalitesinin artması için de ülke genelinde başta büyükşehirler
olmak üzere tamamen doğal gaza geçilmesi çok ciddi anlamda faydalar sağladı.
Bunun gibi, sigaraların kapalı alanlarda yasaklanmasından benim
bölgemdeki Ergene Havzası Çevre Eylem Planına kadar bütün süreçler
çevreyle ilgili önemli kazanımları sağladı.
Ben bu anlamda Çevre ve Şehircilik
Bakanlığımızın bürokratlarına, tabii başta
Sayın Cumhurbaşkanımıza, emeği geçen tüm bakanlara;
kendisi burada oturuyor, tabii ki su deyince, çevre deyince, orman deyince
ülkeye yaptığı hizmetlere teşekkür etmemiz gereken
Sayın Veysel Eroğlu eski Bakanımıza, emeği geçenlere,
herkese teşekkür ediyorum ve bu kanunun ülkemiz açısından,
milletimiz açısından, çocuklarımız ve çevre
açısından hayırlı uğurlu olmasını diliyorum,
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Sayın Tanal, buyurun.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değerli
Başkanım, kayıtlara geçmesi açısından ben söz
aldım.
Biraz önceki hatip şöyle bir cümle yani
Üsküdarla ilgili bir konu gündeme geldi, Kirazlıtepe... Ben o bölgenin
milletvekiliyim. Kirazlıtepede Üsküdar Belediyesi sabah 04.30da, imar
barışından yararlanan ve belgesi olan camiyi yıktılar.
Yani hem imar barışından yararlanmış hem belgesi var
hem de sabah 04.30da.
Bir de biraz önce hatip şunu söyledi, Çevrenin
siyasi bir şeyi yok. dedi. Gayet rahat, çevrenin üzerinde talan var,
yağmalama var; bundan daha büyük ne siyaseti olabilir?
Teşekkür ediyorum, saygılar.
BAŞKAN Sayın Tanal, iki sefer kayda
geçti.
Şimdi yirmi dakika süreyle soru-cevap
işlemi yapacağız...
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Başkanım, ben
söz...
BAŞKAN Şunu bitireyim, size söz vereyim
Sayın Başkan.
Bu sürenin on dakikası sorulara, on
dakikası cevaplara ayrılacaktır.
Değerli milletvekilleri, dün sisteme giren
milletvekillerimiz vardı.
Sayın Ünver...
İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Karaman)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Çevreciyiz. diyorsunuz hatta Çevrecinin
daniskası benim. diyen Genel Başkanınız büyük bir çevreci
hamle olarak sunduğu millet bahçelerinde milletimizin çoluk çocuk
yatıp yuvarlanmasını tavsiye ediyor. Diliniz bunu söylerken bir
yandan da termik santrallerle, HESlerle, nükleer santrallerle, siyanürle
altın arayan uluslararası şirketler eliyle oksijen deposu
ormanları, doğa harikası kıyıları,
dağları, tepeleri, tarım arazilerini, zeytinlikleri yok
ediyorsunuz. Buraları yandaş şirketlerin, uluslararası
sömürü odaklarının yağmasına, talanına
açıyorsunuz. Yoksa bizim çevreden anladığımız ile
sizin çevreden anladığınız farklı mı? Biz çevre
denilince doğayı, oksijen deposu ormanlarımızı, dünya
harikası kıyılarımızı, Anadolunun mümbit
topraklarını anlıyoruz. Siz çevre denilince bunları
değil de eş dost, arkadaş, yandaşlardan oluşan sosyal
çevrenizi mi anlıyorsunuz? Çevreyi korumak denilince de bunları
korumayı mı anlıyorsunuz?
BAŞKAN Sayın Barut
Sayın Barut yok
mu arkadaşlar?
Sayın Kılıç
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Dünya Diş Hekimleri Gününü kutluyorum.
Güneş sisteminin mavi gezegeni dünyamız ve
onda olan canlı, cansız varlıklarla birlikte ve iç içe
bulunmaktayız. Bu, bizim çevremizdir. Hayatiyetimizin devamının
olmazsa olmazları hava, su, toprak ve güneşe ekânimi erbaa dört
olmazsa olmazlar denmektedir. Bu değerlerin korunması ve
kollanması en önemli görev ve sorumluluğumuzdur. Bu alanda ve anlamda
yapılan ve yapılması gereken birçok iş ve işlem vardır.
Şehirlerimizi, ilçelerimizi, mahallelerimizi yaşanılır
kılmak, doğal çevremizi koruyup ondan faydalanmak konusunda bilgili
ve bilinçli bir şekilde sorumluluğumuzu kuşanmalıyız.
Allah kâinatı yaratmış ve dengeyi
koymuştur. Dengeye müdahale, telafisi mümkün olmayan sonuçlar
doğurur. İnsanların kendi işledikleri kötülükler sebebiyle
karada ve denizde bozulma ortaya çıkmıştır. Dönmeleri için
Allah, yaptıklarının bazı kötü sonuçlarını
dünyada onlara tattıracaktır. buyurulur Rum Suresi 41inci Ayette.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Çelebi
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Uzman çavuşlarımızın özlük
haklarına, mesleki güvencelerine ilişkin soru önergesi verdik; bir ay
oldu, hâlâ cevap yok. 15 tane soru sorduk; evet, hayır cevabı
verseler beş dakikalarını alırdı.
İki soruyu tekrarlıyorum: Uzman
çavuşlar sözleşmeyle görev yaptıklarından dolayı,
herhangi bir kanun ve yönetmeliğe dayanmadan sözleşme fesihleri
yapılmaktadır. Mesleki güvence için kadro çalışması
yapılmakta mıdır?
İki: Uzman çavuşların aldığı
ek gösterge 3000dir, astsubaylarımızın 5/6sı
oranında verilmektedir. Devlette hiçbir statü başka bir statünün
almış olduğu ek göstergenin parçalanmış hâlini
almazken sadece bu ayrımcılık uzman çavuşlarımıza
yapılıyor. Bunu düzeltmeyi düşünüyor musunuz? Özetle tekrar
soruyorum: Kadro çalışması yapıyor musunuz? 3600 ek
gösterge verecek misiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Şevkin
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Sayın
Başkan, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanına
sesleniyorum: Türkiye'de taşerona müjde olarak lanse edilen kadro
uygulaması ne yazık ki çalışanlar arasında yeni
tedirginlikler yaratmıştır. Kadro alan taşeron
işçilerin çalışma koşulları daha güvencesiz hâle gelmiştir.
Çalışanların iş yükü artmış, emeklilik
yaşı gelenler işten çıkarılmaya
başlanmıştır. Öte yandan, İŞKURdan geçici
işçi adı altında üç, altı ya da dokuzar aylık dönemler
hâlinde daha düşük maaşlı işbaşı
yaptırılan sözleşmeli personellerden sözleşmesi bitenlerin
işine son verme uygulaması da hayata geçirilmiştir. Adanada
olduğu gibi, Türkiyedeki diğer şehir hastanelerinde
çalışan temizlik personellerine de kadro verilmemiştir. Kadro
verildiği savunulan 1 milyon işçinin taşeron sistemindeki
maaş ve çalışma koşullarında bir değişiklik
olmamıştır. Ekonomik kriz ve maaşlarda yapılan
kesintiler de kâbus olmuştur. Taşerondan kadroya geçen emekçilerin
hakları genişletilmeli, kadrolularla aynı haklara sahip
olmaları sağlanmalıdır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Sümer
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Cumartesi günü tüm yurtta Öğretmenler Gününü
kutlayacağız. Tüm öğretmenlerimizin, öğrencilerimizin ve
velilerimizin yani eğitimimizin çözüm bekleyen çok büyük sorunları
var. Bunlardan birisi de ücretli öğretmenlerimizin SGK prim gün sorunudur.
Asgari ücret seviyesinde aylık ücret alan çoğu eğitim fakültesi
mezunu bu kardeşlerimizin sigortalı gün sayısına
ilişkin mağduriyetleri yıllardır görmezden gelinmektedir.
Bir ay içerisinde iş günlerinin tamamında fiilen görev yapan ücretli
öğretmenlerimizin yüz otuz saate karşılık sigortalı
prim gün sayısı on dokuz gün olarak SGKye bildirilmektedir. Biz
Cumhuriyet Halk Partisi olarak öğretmenler odasında aynı
işi yaptığı hâlde öğretmenlerin sınıflarının
ayrılmasına karşıyız. Ulu Önderimiz Mustafa Kemal
Atatürkün geleceğimizi emanet ettiği öğretmenlerimizin gününü
şimdiden kutluyor, eğitimdeki tüm sorunların bir an önce
çözülmesi dileğiyle saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Alban? Yok.
Sayın Öztunç
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Çevreci demekle çevreci olunmuyor. Memleketim
Elbistanda öyle poşetle falan değil, filtresiz termik santralden
dolayı ciddi bir çevre kirliliği vardır. Hava kirliliğinin
giderilmesi için doğal gaz geliyor Elbistana. denildi, öyle büyük
şovlar yapıldı, ateşler yakıldı. Evet,
doğal gaz geldi Elbistana. denildi. Vatandaş gitti, ocağı
bir açtı, gaz yok hava var. Maalesef yine bir kandırmaca, doğal
gazın falan geldiği yok.
Özelleştirdiğiniz şeker
fabrikası bütün pisliğini, atığını Ceyhan
Nehrine akıtıyor. Ceyhan Nehri eskiden balıkların
yaşadığı bir nehirdi şimdi ot bile bitmiyor.
Aksu Çayındaki çevre kirliliği ortada,
had safhada. Çevre kirliliğiyle mücadele ediyoruz. Çevreciyiz. demekle
çevreci olunmuyor. Hiçbir şekilde çevreci değilsiniz, tam tersine,
çevreye düşman bir iktidarsınız.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Tığlı? Yok.
Sayın Kaboğlu
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul)
Dün Plan ve Bütçe Komisyonunda Çevre ve Şehircilik Bakanına
İstanbul Altunizade Validebağ Korusunun millet bahçesine
dönüştürülmesinin sakıncalarını anlattım. Bu korunun
birinci derece doğal sit alanı olarak ilan edildiğini,
ekosistemi yansıttığını ve bunun millet bahçesine
dönüştürülmesi durumunda bu ekosistemin bozulacağını,
dolayısıyla Anayasanın 56ncı maddesinin devlete
yüklediği önlemek, korumak ve geliştirmek yükümlülüğünü ihlal
edeceğini, doğal denge bakımından Anayasanın 13üncü
maddesini ihlal edeceğini belirttim ve bu şeyden vazgeçilmesi
gerektiğini önerdim. Bakan ise verdiği yanıttı: Bunun bir
rant projesi olmadığını söylüyor. Oysa millet bahçesi var
olanı iyileştirmek amacıyla yapılır yoksa iyi
olanı bozmak amacıyla millet bahçesi yapılmaz.
BAŞKAN Sayın Karabat
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) Sayın
Başkan, elektrik üretimi ve dağıtımında yaşanan
rant anlayışı hâlâ devam ediyor. Bu durumun en somut örneği
elektrik faturalarında ortaya çıkıyor. Vatandaşın
faturalarda hangi vergi ve fonlara ödeme yaptığı belirsiz.
Elektrik faturaları üzerinden enerji fonu, TRT Payı, elektrik tüketim
vergisi alınmaktadır. Yandaş bir kanal hâline gelen TRTnin
özellikle altını çizmek gerekiyor. elektrik faturalarındaki
kayıp ve kaçak bedeli haksız, hukuksuz biçimde tahsil edilmeye devam
ediyor. Konuyla ilgili sayısız dava ve yargı olmasına
rağmen yargı tüketiciler lehine karar vermesine rağmen bu kararlar
fiilen uygulanmıyor. Bununla ilgili bir şey yapmayı
planlıyor musunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Kaplan
İRFAN KAPLAN (Gaziantep) Sayın
Başkan, kırk bir yıldır eczacılık mesleğini
sürdürmekteyim. Benim ve benim gibi birçok meslektaşımın da dikkatini
çeken bir durumu sizlerle paylaşmak istiyorum.
12 Nisan 2014 tarihli 28970 sayılı Resmî
Gazetede çıkan Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Yönetmelik
gereği Eczane denetimleri kurum ve sağlık denetçileri
sağlık müdürlüğü tarafından görevlendirilir. Yılda en
az iki defa zorunlu olmak üzere eczaneler sağlık müdürlüğünce
denetlenir. 2006 yılına ait olan eczane denetim formunun 18inci
sorusu Atatürk resmi mevcut mu? ibaresi 2017 yılında eczane denetim
formundan kaldırılmıştır. Sağlık
Bakanlığınca bu ibare neden
kaldırılmıştır? Hangi tarihte
kaldırılmıştır? Kaldırılma gerekçesi nedir?
BAŞKAN Sayın Gürer...
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
24 Kasım Öğretmenler Gününü içtenlikle
kutluyorum. Öğretmenlerimizin ciddi sorunları vardır. Kadrolu,
ücretli, vekil öğretmenlik ayrımı
sonlandırılmalıdır, tüm öğretmenlere kadro
verilmelidir. 117 bin öğretmen açığının
bulunduğunu Sayın Bakan yazılı sorumuza verdiği
yanıtta ifade etmiştir. Bu kadrolar doldurulmalıdır.
Öğretmenler ve memurlar için ek gösterge 3600
çıkarılmalıdır. 24 Kasımda öğretmenler için 1
maaş ikramiye verilmesi için de kanun teklifi verdim. Bu teklifin de
komisyona gönderilip kanunlaşması sağlanmalıdır.
Öğretmen özlük hakları iyileştirilmelidir. Öğretmenlerin
sosyal yaşamı geçmişi arar boyutta geriye düşmüştür.
Liyakat, atamalarda mutlaka dikkate alınmalıdır. Ayrıca
öğretmenlerle ilgili açılmış davalarda açığa
alınan öğretmenlerin yapılan araştırma ve
soruşturmada suçu olmayanların tekrar mesleğe iadesi de mutlaka
sağlanmalıdır. Bu duygularla, Başöğretmen Atatürk
başta olmak üzere, tüm öğretmenlerimizden vefat edenlere rahmet
dileriz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Komisyon...
ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI MUHAMMET BALTA
(Trabzon) Çok teşekkür ediyorum bütün arkadaşlarıma.
Öncelikle şunu ifade etmek isterim: Çok
değerli arkadaşımız, mesai arkadaşımız,
Edirne Milletvekilimiz Erdin Bircan ağabeyimize Allahtan rahmet
diliyoruz. Kendisi iyi bir çevreciydi, özellikle Ergene Havzasıyla
alakalı biz ziyaret yaptığımızda nasıl heyecan
duyduğunu biliyoruz. Biz kendisine Allahtan rahmet diliyoruz Rahat uyu.
diyoruz. Ergene Havzasıyla alakalı yoğun çalışmalar
devam ediyor. Yine, arkadaşlarınız olarak bunu takip
edeceğimizi buradan ifade etmek istiyorum.
Yine, Zonguldakta meslektaşlarımız,
madencilerimiz bir kaza neticesinde canlarını verdiler. Ben de bir
meslektaşları olarak bütün madencilerimize Cenab-ı Allahtan
rahmet diliyorum. Özellikle son günlerde kaza geçiren 3 madenci
kardeşimize Allah rahmet eylesin, yakınlarına baş
sağlığı diliyorum; yaralananlara da Cenab-ı Allahtan
şifalar diliyorum.
Şimdi, özellikle, sorularda kanun teklifiyle
alakalı soru yok. Biz, Sayın Başkan, değerli Komisyon üyesi
arkadaşlarımızla beraber Çevre Komisyonunda, çevrenin partiler
üstü olduğunu ve Allahın verdiği bu güzellikleri, nimetleri
gelecek nesillere ulaştırmak için hep beraber
çalışmamız lazım gerektiğini
yaptığımız çalışmalarda orada herkes ifade etti.
Burada bizler de bu işte siyasi olarak davranmak istemiyoruz ama geçmişte
nasıl sıkıntıların
yaşandığını ve bu dönemlerde ne tür önlemlerin
alındığını hep beraber görüyoruz. Yeterli mi? Yeterli
değil, daha iyisini bulmamız lazım. Bu kanun teklifi; çevreyle
alakalı, kirletenin bedelini ödeyeceği ve kirletmeden temiz tutmayı,
afet olmadan önlem almayı ve bunun altlığını
oluşturan bir kanun teklifi. İnşallah bugün burada bu kanun
teklifi yasalaştığı zaman, insanların güleceği
gibi, bütün canlıların da güleceğini ve mutlu
olacağını buradan ifade etmek istiyorum. Tarihî bir kanun
teklifi ve burada buna -inşallah hep beraber- inşallah bütün
grupların da destek vereceğine gönülden inanıyorum.
Bizlerle alakalı, kanun teklifiyle alakalı
burada soru yok ama diğer sorularla alakalı Hükûmetin değerli
yetkilileri de bunlara cevap verecektir.
Ben Komisyonda emek veren bütün
arkadaşlarıma, Komisyon üyelerine huzurlarınızda tekrar
teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teklifin tümü üzerindeki
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, süre
bitmedi. Soru talebi olan arkadaşlarımız var. Soru lehine
kullanılmalı o süre.
BAŞKAN Sayın Arslan
KAZIM ARSLAN (Denizli) Hazine ve Maliye
Bakanına soruyorum:
Bir: Tüketicilerin Aralık 2002deki
borçları 6,6 milyar iken Aralık 2018de 500 milyar Türk lirasına
çıkmıştır, icra dosyası 18 milyona ulaşmıştır.
Bunun sebebi nedir? Borçları ve takipleri düşürmek için ne
yapmayı düşünüyorsunuz?
İki: Son yedi yılda açılan 4
şirketten 1i, sonuçta 17.123 şirket kapanmıştır. Bir
yılda kapanan şirket sayısı yüzde 25
artmıştır. Bu tablo, ekonominin krizde olduğunun bir
göstergesidir. Bunlarla ilgili ne yapmayı düşünüyorsunuz?
Üç: 2018 yılında KOBİlerin bankalara
borcu 605 milyar Türk lirasına ulaşmıştır, takibe
düşmüş KOBİ sayısı 440 bindir, takipteki KOBİ
borcu miktarı 45 milyar Türk lirasıdır. KOBİ'leri bu borç
yükünden kurtarmayı düşünüyor musunuz?
Dört: İmalat sanayisinde her 100 tezgâhtan 24ü
üretimden kopmuş, ithalat
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özkan
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Çevreyle ilgili, grubumuz adına
açıklamalarda bulunulduğu için açıklama yapma zorunda
hissediyorum.
Tabii, 2002-2017 yılları arasında son
on beş yılda yaklaşık 5 milyon hektar alanda
çalışma yapılarak 4 milyar 70 milyon fidan toprakla
buluşturulmuştur. Yeter mi? Elbette yetmez. 2018 yılı
sonunda 254 bin hektar alanda yapılan çalışma
tamamlandığında 258 milyon fidan daha toprakla
buluşturulmuş olacaktır. 2002 yılında 20 milyon 800
bin hektar olan orman alanı, 1 milyon 500 bin hektar artarak 22 milyon 300
bin hektara ulaşmıştır. Büyük şehirlerde de sosyal
açık ve yeşil alan miktarı kişi başına 10
metrekareyken
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
2011den 2013e 5,2
metrekare artarak 6,2 metrekare yükselmiştir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Süre geçti, geçti.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Belediyelerin yüzde
18i kent ormanlarına sahiptir. Ayrıca Üsküdarda bahsi geçen bölgede
camilerin yıkıldığından bahsedilmiştir ancak 63
tane yeni cami yapılmıştır.
Genel Kurulun bilgisine arz ederim.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Sayın Başkan, soru süresi
BAŞKAN Sayın Taşdoğan
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Sayın Başkan, Türkiye genelinde millîlik davetini
tamamlamış, Avrupa ve dünyada başarılı dereceler elde
etmiş sporcularımız vardır. Bunlar öğretmenlik
mesleğine doğrudan atanmaktaydı. Millî Eğitim
Bakanlığının atama yönetmeliğinde belirli bir
kontenjan sınırlamasıyla kadrolu olarak göreve
başlatılması açıkça yazmasına rağmen
sözleşmeli olarak öğretmen alındığı hâlde millî
sporcuların alımı gerçekleşmemektedir. Kadrolu
öğretmen alımlarındaki millî sporcu kontenjan uygulaması,
sözleşmeli öğretmen alımları da uygulanabilir hâle
getirilmelidir. Ülkemize hizmet etmekten geri durmayan bu gençlerimizin sesine
kulak vermeliyiz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Komisyon
ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI MUHAMMET BALTA
(Trabzon) Evet, çok teşekkür ediyorum.
Yine burada Çevre Kanunuyla, bu kanun teklifiyle
alakalı soru yok ama şunu söylemek isterim: Bu kanun teklifi
geçtiği zaman, özellikle ülkemizde çevresel hassasiyetlerin en üst düzeyde
olduğu dönemlerde - burada birinci planda ortak paydası alanda en
fazla bu sorunlarla karşılaşılan belediyeler- belediyelerin
çevresel sorunlarda çözüm üretecek projelerinin de finansal
altyapısını oluşturacak. Burada bizim aldığımız
kanun metinleri var. Bunlar önemli. Zaten şu ana kadar Çevre ve
Şehircilik Bakanlığının belediyelere çevre
kirliliği faslından yardımları var. Atık su
arıtma tesislerine, düzenli depolama sahalarına, çöp araçlarına,
arazöz, vidanjör ve bunun gibi çevresel sorunların çözümünde belediyelere
katkıları var. İnşallah bundan sonra da hem sıfır
atığın altyapısını oluşturacak hem de
diğer projelerimizde finansal desteği sağlayacak bir kanun
teklifi. Az önce de ifade ettim, kirletenlerin bedelini ödeyeceği bir kanun
teklifi, bu çok önemli. Diğer taraftan da ülkemiz afet riski altında,
çok önemli deprem faylarının üzerinde oturuyoruz. Bu afet riskiyle
alakalı, 6306 sayılı Yasayla alakalı da yine yeni
düzenlemeler var, bunlar çok önemli.
81 milyonun rahat ve huzurlu
yaşayacağı bir şekilde bu sorunları ortadan
kaldıracak, yasal altyapı eksiklerini ortadan kaldıracak
Kanun
içeriğinde bunlar da var, bunlar da çok önemli.
Yine, hem Antalyada hem Aydın ilimizde
yıllardan beri kronikleşmiş sorunları çözecek maddeler de var.
Bütünüyle baktığımız zaman
milletimizin lehine, çevresel sorunların çözümüne kolaylık
sağlayacak bir kanun teklifi.
Ben, tekrar, bu teklifi veren
arkadaşlarımıza ve Komisyonda gece gündüz demeden
çalışan, görüş sunan, öneri getiren Komisyon üyesi
arkadaşlarımıza, sivil toplum kuruluşlarımıza,
hepsine teşekkür ediyorum.
Saygılar sunuyorum.
II.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, tümüne
geçilmeden önce yapılacak oylamada, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak
yoklama talep ediyoruz toplantı yeter sayısının olup
olmadığını denetlemek maksadıyla.
BAŞKAN Teklifin maddelerine geçilmesinin
oylanmasından önce yoklama talebi vardır.
Sayın Özer, Sayın Bankoğlu,
Sayın Hamzaçebi, Sayın Antmen, Sayın Sümer, Sayın Köksal,
Sayın Polat, Sayın Bulut, Sayın Kaboğlu, Sayın
Şevkin, Sayın Çelebi, Sayın Karabat, Sayın Göker, Sayın
Ünver, Sayın Tığlı, Sayın Kaplan, Sayın Önal,
Sayın Erbay, Sayın Başevirgen, Sayın
Bakırlıoğlu.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.06
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.13
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Fatma KAPLAN HÜRRİYET
(Kocaeli), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
21inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
15 sıra sayılı Kanun Teklifinin
maddelerine geçilmesinin oylamasından önce istem üzerine yapılan
yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştır.
II.- YOKLAMA
BAŞKAN Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Yapılan ikinci yoklamada da
toplantı yeter sayısı bulunmadığından,
alınan karar gereğince kanun teklifleriyle komisyonlardan gelen
diğer işleri sırasıyla görüşmek üzere 27 Kasım
2018 Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati: 18.17