TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
26ncı Birleşim
5 Aralık 2018
Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri
Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
GELEN KÂĞITLAR
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Isparta Milletvekili Aylin Cesurun, 5 Aralık Dünya Kadın
Hakları Günü ile Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı
verilmesinin 84üncü yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
2.-
Bursa Milletvekili Lale Karabıyıkın, 5 Aralık Dünya
Kadın Hakları Günü ile Türk kadınına seçme ve seçilme
hakkı verilmesinin 84üncü yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
3.-
Muğla Milletvekili Yelda Erol Gökcanın 5 Aralık Dünya
Kadın Hakları Günü ile Türk kadınına seçme ve seçilme
hakkı verilmesinin 84üncü yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
IV.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Bursa Nurhayat Altaca Kayışoğlunun, 5 Aralık Türk
kadınına seçme ve seçilme hakkı verilmesinin 84üncü yıl
dönümüne ve Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından
yaptırılan Mudanya Sahili Projesinin yarattığı
mağduriyete ilişkin açıklaması
2.-
İzmir Milletvekili Ceyda Bölünmez Çankırının, 5
Aralık Dünya Kadın Hakları Günü ile Türk kadınına
seçme ve seçilme hakkı verilmesinin 84üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
3.-
Kocaeli Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyetin, 5 Aralık Türk
kadınına seçme ve seçilme hakkı verilmesinin 84üncü yıl
dönümüne, asgari ücretteki vergi yükünün kaldırılması
gerektiğine ilişkin açıklaması
4.-
Samsun Milletvekili Neslihan Hancıoğlunun, 5 Aralık Dünya
Kadın Hakları Günü ile Türk kadınına seçme ve seçilme
hakkı verilmesinin 84üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
5.-
Mersin Milletvekili Zeynep Gül Yılmazın, 5 Aralık Dünya
Kadın Hakları Günü ile Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı
verilmesinin 84üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
6.-
İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, 5 Aralık Dünya Kadın
Hakları Günü ile Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı
verilmesinin 84üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
7.-
Gaziantep Milletvekili Derya Bakbakın, 5 Aralık Dünya Kadın
Hakları Günü ile Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı
verilmesinin 84üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
8.-
Kahramanmaraş Milletvekili Habibe Öçalın, 5 Aralık Dünya
Kadın Hakları Günü ile Türk kadınına seçme ve seçilme
hakkı verilmesinin 84üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
9.-
Şanlıurfa Milletvekili Zemzem Gülender Açanalın, 5 Aralık
Dünya Kadın Hakları Günü ile Türk kadınına seçme ve seçilme
hakkı verilmesinin 84üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
10.-
İstanbul Milletvekili Tülay Kaynarcanın, 5 Aralık Dünya
Kadın Hakları Günü ile Türk kadınına seçme ve seçilme
hakkı verilmesinin 84üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
11.-
Bursa Milletvekili Emine Yavuz Gözgeçin, 5 Aralık Dünya Kadın
Hakları Günü ile Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı
verilmesinin 84üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
12.-
Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoyun, 5 Aralık Dünya Toprak Günü
vesilesiyle toprak verimliliğinin giderek azaldığı
günümüzde toprağa hak ettiği önemin verilmesini temenni ettiğine
ve 5 Aralık Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı
verilmesinin 84üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
13.-
İstanbul Milletvekili Arzu Erdemin, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü
vesilesiyle engelli olmanın sorun değil engelliye engel olmanın sorun
olduğuna, 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü ile Türk
kadınına seçme ve seçilme hakkı verilmesinin 84üncü yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
14.-
Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın, 5 Aralık Dünya
Kadın Hakları Günü ile Türk kadınına seçme ve seçilme
hakkı verilmesinin 84üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
15.-
Van Milletvekili Bedia Özgökçe Ertanın, cezaevindeki siyasetçi
kadınların seçilme, onlara oy veren kadınların seçme
hakkının dolaylı olarak elinden alındığına
ve siyasetin önündeki tüm engellerin kaldırılması için Meclisin
sorumluluk alması gerektiğine ilişkin açıklaması
16.-
Diyarbakır Milletvekili Oya Eronatın, 5 Aralık Dünya Kadın
Hakları Günü ile Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı
verilmesinin 84üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
17.-
Isparta Milletvekili Aylin Cesurun, cumhuriyetle gelen en önemli göstergenin
kadının eşit yurttaş kabul edilmesi olduğuna, Konya
Necmettin Erbakan Üniversitesi Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi
Dekanı Mehmet Karalının attığı tweete
ilişkin açıklaması
18.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, 5 Aralık Dünya
Kadın Hakları Gününü kutladığına ve 2018
yılının ihracatta rekorlar yılı olduğuna
ilişkin açıklaması
19.-
Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, 5 Aralık Dünya
Kadın Hakları Günü ile Türk kadınına seçme ve seçilme
hakkı verilmesinin 84üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
20.-
Hatay Milletvekili Hüseyin Şanverdinin, 5 Aralık Dünya Kadın
Hakları Gününü kutladığına ve 5 Aralık Dünya Toprak
Günü münasebetiyle gelecek nesillere bırakılacak en büyük
mirasın toprak olduğuna ilişkin açıklaması
21.-
Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıçın, 5
Aralık Dünya Kadın Hakları Günü ile Türk kadınına
seçme ve seçilme hakkı verilmesinin 84üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
22.-
Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, 5 Aralık bazı
kadınlara milletvekili seçilme hakkının verilişinin 84üncü
yıl dönümü olduğuna, tüm kadınların 2009da yerel
yönetimlere, 2015te de milletvekilliğine seçilme hakkını AK
PARTİ iktidarıyla elde ettiğine ilişkin açıklaması
23.-
Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygunun, 5 Aralık Türk
kadınına seçme ve seçilme hakkının verilişinin 84üncü
yıl dönümünü kutladığına ve 1686 sayılı Çorum
Akpınar Tarım Kredi Kooperatifinden tarımsal kredi kullanan
çiftçilerin mağduriyetine ilişkin açıklaması
24.-
Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, dövizde ve enflasyon
rakamlarında düşüş olduğuna göre doğal gaz ve
elektrikten başlayarak iğneden ipliğe yapılan zamların
neden geri alınmadığını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
25.-
İstanbul Milletvekili Hayati Arkazın, 5 Aralık Dünya Kadın
Hakları Gününü kutladığına ve İstanbulun Silivri
ilçesinde yaşanan ulaşım sorununa ilişkin
açıklaması
26.-
Bursa Milletvekili Atilla Ödünçün, 5 Aralık Dünya Kadın Hakları
Gününü ve 5 Aralık Dünya Mühendisler Gününü kutladığına
ilişkin açıklaması
27.-
Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün, 5 Aralık Türk
kadınına seçme ve seçilme hakkı verilmesinin 84üncü yıl
dönümüne, 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Gününde
Aydının Efeler ilçesinde toprağını, suyunu savunan
kadın köylülere müdahale eden jandarmayı ve güvenlik güçlerini
kınadığına ilişkin açıklaması
28.-
Burdur Milletvekili Mehmet Gökerin, 5 Aralık Dünya Kadın
Hakları Gününe, uygulanan yanlış tarım politikaları
ardından yaşananlara ilişkin açıklaması
29.-
Sivas Milletvekili Ahmet Özyürekin, 5 Aralık Dünya Kadın
Hakları Gününü kutladığına ve yaşanan problemler
nedeniyle Sivas Numune Hastanesinde çocuk yoğun bakım ünitesinin
açılmasını talep ettiğine ilişkin açıklaması
30.-
İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun, 5 Aralık
Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verilmesinin
seneidevriyesi münasebetiyle memlekette seçilmek için iradesini koymuş bir
hanımefendinin izzetine, iffetine ağır hakaretler
yapılırken iktidarın sessizliğine sitemi vazife
bildiğine, depo basmak yerine ürünlerin pazara ulaşması
noktasında ÖTV ve nakliye giderlerinin kontrol edilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
31.-
Ankara Milletvekili Nevin Taşlıçayın, 5 Aralıkta Türk
kadınını hak ettiği yere Avrupalılardan önce taşıyan
başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere cumhuriyetin kurucu
kadrolarını saygıyla andığına ve Türk
kadınının kadın haklarında çağının
öncüsü olması gerektiğine ilişkin açıklaması
32.-
Kars Milletvekili Ayhan Bilgenin, 5 Aralık Türk kadınına seçme
ve seçilme hakkı verilmesinin 84üncü yıl dönümü vesilesiyle Hakkâri
Milletvekili Leyla Güven ve kadın belediye başkanlarının
cezaevinde olmasının Türkiye için geriye gidiş olduğuna,
üçüncü havalimanı işçilerinin davasına ilişkin
açıklaması
33.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, annesinin vefatından
dolayı İstanbul Milletvekili Canan Kalsına
başsağlığı dilediğine, seçme ve seçilme
hakkının verildiği 5 Aralık 1934 tarihinden bugüne kadar
Türk kadınının elde ettiği kazanım ve gelişimin
küçümsenemeyeceğine ilişkin açıklaması
34.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, annesinin vefatından dolayı
İstanbul Milletvekili Canan Kalsına
başsağlığı dilediğine, cumhuriyetten önce ve
sonra kadına dünya milletleri muvacehesinden çok farklı bir
değer ve önem verildiğine, kadınların seksen dört yıl
önce aldıkları imkânı çok daha güçlü yarınlara götürme
niyetinde olduklarına ilişkin açıklaması
35.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, trafik kazası neticesinde
hayatını kaybeden MHP Sinop Durağan İlçe Başkanı
Osman Yıldırım ile belediye başkan adayı Ali
Dalkılıça Allahtan rahmet dilediğine, Kayseri Milletvekili
Çetin Arıkın İYİ PARTİ grup önerisi üzerinde CHP
Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
36.-
Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın, Manisa Milletvekili Erkan
Akçayın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
37.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, yaşanan trafik kazası
sonucu hayatını kaybeden MHP Sinop Durağan İlçe
Başkanı Osman Yıldırım ile belediye başkan
adayı Ali Dalkılıça Allahtan rahmet, yaralanan Hayrettin
Ateşe şifa dilediğine ilişkin açıklaması
38.-
İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun, trafik
kazasıyla yaşanan acıyı paylaştıklarına,
Hükûmetin getirmiş olduğu tekliflere, sayısal avantaj
sağladığı için her istediğini yapabileceği
duygusuna mukabele etmeye çalıştıklarına, MHPnin Hükûmete
vermiş olduğu siyasi desteğin denetimsizliğe döndüğü
yeri denetleme gayretinde olduklarına ilişkin açıklaması
39.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, merhum Ali Dalkılıç
ile Osman Yıldırıma Allahtan rahmet, Sinopa ve MHP
camiasına başsağlığı dilediğine, siyasette
siyasi partilerin birbirini millete şikâyet etme hakkının
olduğu anlayışıyla meselelere bakılırsa sulh ve
sükûn içinde kanun yapmaya devam edilebileceğine ilişkin
açıklaması
40.-
Sinop Milletvekili Barış Karadenizin, yaşanan trafik
kazası sonucu hayatını kaybeden MHP Sinop Durağan İlçe
Başkanı Osman Yıldırım ile belediye başkan
adayı Ali Dalkılıça Allahtan rahmet, yaralanan Hayrettin
Ateşe şifa dilediğine ilişkin açıklaması
41.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, İstanbul Milletvekili Engin
Altayın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
42.-
Van Milletvekili Bedia Özgökçe Ertanın, yaşanan trafik kazası
sonucu hayatını kaybeden MHP Sinop Durağan İlçe
Başkanı Osman Yıldırım ile belediye başkan
adayı Ali Dalkılıça Allahtan rahmet, yaralanan Hayrettin
Ateşe şifa dilediğine ilişkin açıklaması
43.-
Kars Milletvekili Ayhan Bilgenin, AİHM kararlarının
tartışılabileceğine ve kanunlar uygulanmak istenmiyorsa
90ıncı maddenin Anayasadan çıkartılması
gerektiğine ilişkin açıklaması
44.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, elektrik faturasındaki
dağıtım bedeline ilişkin açıklaması
45.-
Mersin Milletvekili Baki Şimşekin, OGS ve HGS cezalarıyla
ilgili mağduriyetin sonlandırılmasını talep
ettiklerine ilişkin açıklaması
46.-
Kırıkkale Milletvekili Ahmet Önalın, Kırıkkalede her
5 kişiden 1inin icralık durumda olduğuna ilişkin
açıklaması
47.-
Bursa Milletvekili Yüksel Özkanın, yüksek oranda engeli olan
hastaların raporunda ağır ibaresi olması
şartının kaldırılması ve hasta
yakınlarının mağduriyetinin giderilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
48.-
Kars Milletvekili Ayhan Bilgenin, Eşitlik kelimesinin
eşitsizliğin varlığını ifade ettiğine ve
eşitsizliğin bir türünün de ayrımcılık olduğuna
ilişkin açıklaması
49.-
Kars Milletvekili Ayhan Bilgenin, ibadethanelerle ilgili bir tanımlama,
bir statü ve bir kıyas niyetinde olmadığına ilişkin
açıklaması
50.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, siyasetin işinin
inançları ve inanç merkezlerini tanzim etmek olmadığına
ilişkin açıklaması
V.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Levent Gökün, 5 Aralık
Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı verilmesinin 84üncü yıl
dönümü vesilesiyle başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm
aydınları saygıyla selamladığına ilişkin
konuşması
2.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Levent Gökün, annesinin
vefatından dolayı İstanbul Milletvekili Canan Kalsına ve
23 Dönem TBMM Başkanı Köksal Toptana Meclis
Başkanlığı adına başsağlığı
dilediğine ilişkin konuşması
3.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Levent Gökün, geçirdikleri
trafik kazası sonucu hayatını kaybeden MHP Sinop Durağan
İlçe Başkanı Osman Yıldırım ile belediye
başkan adayı Ali Dalkılıça Allahtan rahmet, MHP
camiasına başsağlığı dilediğine ilişkin
konuşması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Duyurular
1.-
Başkanlıkça, Bütçe Kanun Teklifi ile Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının görüşmelerinde uygulanacak söz kayıt
işlemleri ve usullerine ilişkin duyuru
VII.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ PARTİ Grubunun, 21/11/2018 tarihinde Samsun Milletvekili
Bedri Yaşar ve 22 milletvekili tarafından, engellilerin
sorunlarının incelenerek tüm kamu hizmetlerinden tam olarak
yararlanmalarının sağlanması amacıyla verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin (10/537) ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 5 Aralık 2018 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.-
HDP Grubunun, 5/12/2018 tarihinde Grup Başkan Vekili Kars Milletvekili
Ayhan Bilgen tarafından, bağımsız yargının
önündeki engellerin araştırılması amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 5 Aralık 2018 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.-
CHP Grubunun, gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan ÇUKOBİRLİKin ekonomik durumunu
iyileştirmek için yapılması gerekenlerin tespit edilerek
Birliğin tarıma desteğinin arttırılması
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
(10/346) ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 5 Aralık 2018 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
VIII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya ve 5 Milletvekilinin Abonelik
Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin
Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun Teklifi (2/1286)
ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 16)
IX.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun, Bakanlık bünyesindeki taşıt
sayısına ve kiralık taşıtlara ilişkin sorusu ve
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhanın cevabı
(7/5248)
2.-
Konya Milletvekili Abdüllatif
Şenerin, Konya ile ilgili olarak yatırım programına
alınan projelerin mevcut durumuna ve tamamlanma tarihlerine,
2003-2007
yıllarında Konyada yapılmak üzere yatırım
programına alınan projelere,
İlişkin
soruları ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/5272), (7/5273)
3.-
İstanbul Milletvekili Turan
Aydoğanın, 2018 yılında konkordato ilan eden şirket
verilerine ilişkin sorusu ve Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcanın
cevabı (7/5641)
4.-
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, konkordato talebinde bulunan ve iflasın eşiğine
gelen şirketlere ve alınacak tedbirlere ilişkin sorusu ve
Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcanın cevabı (7/5642)
5.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi
Gürerin, 2017-2018 yıllarında ithal edilen ceviz, badem, çerezlik
ayçiçeği verilerine ilişkin sorusu ve Ticaret Bakanı Ruhsar
Pekcanın cevabı (7/5645)
6.-
Burdur Milletvekili Mehmet Gökerin,
bireysel kredi borcundan dolayı yasal takibe düşen kişilere ve
konkordato ilan eden firmalara ilişkin sorusu ve Ticaret Bakanı
Ruhsar Pekcanın cevabı (7/5648)
7.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi
Gürerin, ithal tıbbı cihazların maliyeti ve
sayılarına ilişkin sorusu ve Ticaret Bakanı Ruhsar
Pekcanın cevabı (7/5652)
5 Aralık 2018 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.01
BAŞKAN: Başkan Vekili
Levent GÖK
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Burcu KÖKSAL (Afyonkarahisar)
-----0-----
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 26ncı Birleşimini açıyorum.
Değerli milletvekilleri, sistemi açmadan önce
bir hatırlatma yaparak başlamak istiyorum. Bugün özel ve önemli bir
gün; sistem açıldığı zaman kadın
arkadaşlarımızın tamamının mümkünse sisteme
girmelerini rica edeceğim, giremeyenlere de ayrıca ben söz
vereceğim. (Alkışlar) Bugün erkek arkadaşlarımızın
sisteme girişlerinde kadın arkadaşlarımıza yardımcı
olmalarını rica ediyorum.
Değerli milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, 5 Aralık,
Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verilişinin
84üncü yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Isparta Milletvekilimiz
Sayın Aylin Cesura aittir.
Buyurun Sayın Cesur.
Süreniz beş dakika.
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Isparta Milletvekili Aylin Cesurun, 5
Aralık Dünya Kadın Hakları Günü ile Türk kadınına
seçme ve seçilme hakkı verilmesinin 84üncü yıl dönümüne ilişkin
gündem dışı konuşması
AYLİN CESUR (Isparta) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bugün 5 Aralık Dünya Kadın Hakları
Günü. Bu tarihin biz Türkiye'deki kadınlar için daha farklı bir
anlamı var. Bugün, Türkiye'de kadınlara seçme ve seçilme hakkı
verilmesinin 84üncü yıl dönümü. 5 Aralık 1934te cumhuriyetin
kurucusu Büyük Atatürkün devrimlerinin en önemlilerinden biri
gerçekleşti. Kadınlara, ilk olarak 3 Nisan 1930 yılında
belediye seçimlerine katılma, ardından köylerde muhtar olma ve
ihtiyar meclislerine seçilme hakkı tanındı, 5 Aralık 1934
tarihinde de milletvekili seçme ve seçilme hakkı verildi.
(Uğultular)
BAŞKAN Sayın Cesur, bir saniye, sürenize
ilave edeceğim.
Değerli arkadaşlar, dün sayısız
defa uyarılarda bulundum. Mecliste, Meclisimize hiç yakışmayan
bir uğultu ve gürültü var. Yani Mecliste konuşan hatibimize,
Meclisimize bir saygı göstermek herhâlde herkesin görevidir.
Sayın grup başkan vekilleri, lütfen
grubunuzdaki milletvekilleriyle bu konuda bir diyalog içerisinde olun. Bu
uğultular, devam ettiği müddetçe çalışma
yapılmasını güçleştiriyor. Herkes hatibe ve Meclise saygılı
olsun değerli arkadaşlarım. Yani dün 7-8 defa uyarıda
bulunmak bana da uygun değil ama yapmak durumunda kalıyoruz.
Şimdi önemli bir konuda
arkadaşımız konuşuyor ve Meclis hâlâ kendisini
toparlamamış durumda. İstirham ediyorum değerli
arkadaşlar; dışarıda konuşun, telefon
görüşmelerinizi dışarıda yapın, bir daha da bu
uyarıyla lütfen karşılaşmayalım; ben mahcup oluyorum
bunu yaparken.
Sayın Cesur, sürenizi baştan
başlatıyorum, lütfen siz de sessiz bir Meclise gerekli olan bir
şekilde hitabınızı yapınız çünkü Meclisin
saygınlığını korumak hepimizin görevi.
Buyurun Sayın Cesur.
AYLİN CESUR (Devamla) Sayın Başkan,
sağ olun.
O zaman baştan başlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü. Bu
tarihin biz Türkiye'deki kadınlar için daha farklı bir önemi var.
Bugün, Türkiyede kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmesinin
84üncü yıl dönümü. 5 Aralık 1934te cumhuriyetin kurucusu Büyük
Atatürkün devrimlerinin en önemlilerinden biri gerçekleşti.
Kadınlara, ilk olarak 3 Nisan 1930 yılında belediye seçimlerine
katılma, ardından da köylerde muhtar olma ve ihtiyar meclislerine
girme hakkı verildi, 5 Aralık 1934 tarihinde de milletvekili seçme ve
seçilme hakkı verildi. Gerekli yasal değişiklik için 1934
yılında Başbakan İsmet İnönü ve 191 milletvekili
Meclise yasa önerisi sundular, 317 üyeli Mecliste oylamaya katılan 258
milletvekilinin tamamının oyuyla kabul edildi. Büyük Atatürke
şükran ve minnet borçluyuz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi 5inci Dönem seçimleri
8 Şubat 1935te yapıldı ve 17 kadın milletvekili ilk kez
Türkiye Büyük Millet Meclisine girdi. 27nci Yasama Döneminde yani bugün 600
üyeli Meclisimizde 104 kadın milletvekili var ve kadın
milletvekillerinin oranı hâlen yüzde 17lerde maalesef. 46
gelişmiş ülkede kadınların temsil oranı yüzde
30-40ların üzerinde. Cumhuriyetin getirdiği devrimler sayesinde
kadının toplumdaki yeri büyük önem kazandı ancak
kadınların bu hakkı ne ölçüde ve ne kadar özgürce
kullanabildikleri hâlen tartışma konusu.
Evet, büyük dedem Hacı Garipten sizlere söz
etmek istiyorum. Dedemiz Hacı Garip Atatürkün kurduğu büyük Türkiye
Cumhuriyetinin ilk milletvekillerindendi. Kendisini rahmetle anıyorum.
Büyük Atatürk yeni kurulan cumhuriyette bir Meclis anketi yaptı ve Meclis
anketinde milletvekillerine Cumhuriyetin geleceği neye
bağlıdır? diye sordu. Büyük dedem Cumhuriyetimizin
geleceği bilgiye ve köylünün eğitimine bağlıdır.
demişti o gün. Ben de şimdi hâlen bu sözün geçerli olduğunu
düşünüyorum ve tekraren hatırlatıyorum. Çünkü TÜİKin
verilerine göre Türkiye nüfusunun yüzde 49,8i kadın ancak okuma yazma
bilmeyen kadınların oranı hâlen erkeklerin 5 katı maalesef.
Aradan seksen dört yıl geçmesine karşın ne yazık ki hâlâ,
kadına şiddetin nasıl önlenmesi gerektiğini ve çocuk anneleri
konuşuyoruz değerli milletvekilleri. Seksen dört yılda kadın
hakları ve eşitliği konusunda sağlam bir kültür
oluşturamamamız, hepimizin ortak suçu.
Ipsos Sosyal Araştırmalar Enstitüsü 8 Mart
Dünya Kadınlar Günü nedeniyle bir araştırma yaptı ve
Türkiyedeki kadınların en önemli 5 sorununu sıraladı.
Bunlar: Şiddet, namus cinayetleri, erken evlilik, aile baskısı
ve ekonomik bağımsızlık.
Türkiyeden 2016 yılında 177.960, 2017
yılında 253.640 beyin göçü gerçekleşti. Bu veri TÜİK resmî
sitesinin verileridir. Yani ülkemizde beyin göçü 2016ya göre 2017de yüzde 42
arttı. Ben şimdi sormak istiyorum ve düşündürmek istiyorum
sizleri: Kadınlar neden ülkemizden gidiyorlar acaba?
Evet, Dünya Ekonomik Forumu tarafından
hazırlanan Cinsiyet Eşitsizliği Raporunda da son on yılda
Türkiye 20 basamak geriledi. Kadın-erkek eşitliğinde 142 ülke,
arasında, Tunus ve Bahreynden sonra, maalesef 125inci
sıradayız. Yani dünyada tam 124 ülkede kadınlar Türkiyeden daha
fazla hakka sahipler.
Bir rekor kırmışız yine; çocuk
annelerde dünya 6ncısıyız. Dünya Bankasına göre 2015
yılında 25 ila 19 yaş arasındaki her bin kadının
26sı Türkiyede çocuk sahibi maalesef. Maalesef diyorum, çocuk annelik
yüzünden diyorum tabii ki.
Kadınların toplam işsizler
içerisindeki oranı 2008 yılında 13,9; 2017 yılında
26,9; bu yılın sonunda yüzde 27leri geçeceği bekleniyor.
Ülkemizde kadın işsizliği oranı 3 milyon olarak tahmin
ediliyor. Kadın istihdamı Türkiyede yerlerde sürünüyor değerli
milletvekili arkadaşlarım. Bunları neden sayıyorum? Çünkü
kadına şiddeti konuşurken bunun ekonomik boyutu var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Cesur, devam edin.
AYLİN CESUR (Devamla) Ekonomik boyutu çok
önemli. Ekonomide ayrımcılığı bir an önce yok
etmeliyiz. İçinizden Nasıl? mı diyorsunuz? Ah ah, o ekonomiyi
bir düzeltebilsek, bir becerebilsek bunu. O hâlde, tarih öncesi çağlardan
beri Peri Bacalarında yani soğukta depolanan soğanın
cücüğüyle uğraşmayı bırakalım da diyorum, bir an
evvel milletimizin sesine kulak verelim. Millet aç, kadınlarımız
çaresiz.
Bu Mecliste seksen dört yıl sonra rahmet ve
minnetle andığımız milletvekilleri var bugün bakın.
Bizler de anılacağız; kimimiz şükranla, kimimiz kim bilir
nasıl. Daha geçen ay, kadına şiddetle ilgili düzenlemeye ret
verdiniz. Peygamberimiz Hazreti Muhammed Veda Hutbesinde ne demişti ki
oysa? Kadınlar size Allahın emanetidir. 5.406 kadın 2002-2015
yılları arasında cinayete kurban gitti. Ve daha dün, EYT
bekleyen 700 bin kişinin sesine kulak vermediniz ve ret oyları
verdiniz, bunların yarısı kadın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYLİN CESUR (Devamla) Son cümlem.
BAŞKAN Toparlayın.
AYLİN CESUR (Devamla) Evet, Dünya Kadın
Hakları Gününü kutluyorum sevgili kadınlarımızın,
bizleri izleyen televizyondaki tüm kadın
vatandaşlarımızın. Ve diyorum ki: Sevgili kadınlarımız,
umudunuzu tüketmeyiniz, daha iyi günler yakındır.
Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekili
arkadaşlarımın ve buradaki bütün kadın
arkadaşlarımın hepsinin Dünya Kadın Hakları Günü kutlu
olsun diyorum.
Saygılarımla. (İYİ PARTİ ve
CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Cesur.
Değerli milletvekilleri, gündem
dışı ikinci söz, aynı konuda, Türk kadınına seçme
ve seçilme hakkının verilişinin yıl dönümü münasebetiyle
söz isteyen Bursa Milletvekilimiz Sayın Lale Karabıyıka aittir.
Buyurun Sayın Karabıyık. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
2.- Bursa Milletvekili Lale
Karabıyıkın, 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü
ile Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı verilmesinin 84üncü
yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
LALE KARABIYIK (Bursa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Bugün Türk kadınına seçme ve seçilme
hakkı verilişinin 84üncü yıl dönümü. Bugün, özellikle ben de
kadın politikalarından sorumlu bir Genel Başkan Yardımcısı
ve aynı zamanda, seçilmiş bir milletvekili olarak bir şeyler
söylemek istiyorum.
Hepimiz Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürkün Türk
kadınına seçme ve seçilme hakkını nasıl
verdiğinin tarihçesini çok iyi biliyoruz ama isterseniz, biraz o tarihi
tekrar anımsayalım: Daha önce İsviçrede bile kadına seçme
ve seçilme hakkı tanınmamışken, hatta, hele hele Türkiyede
bir kadının nüfus sayımında bile yeri yokken Türk
kadınına böyle bir seçme ve seçilme hakkının
tanınması gerçekten dünyada da önemli bir takdir
kazanmıştır. Yani sadece biz değil, bütün dünya takdir
etmiştir.
Yine hepimizin bildiği tarihî bir
yaşanmışlık var, birlikte tekrar hatırlayıp
isterseniz yâd edelim: Bakın, uzakta değil, hemen
yakınımızda, Kazan ilçesinde, Kahramankazanda bir Satı Kadın
yaşardı ve Satı Kadın orada muhtardı. Yine, muhtar
olabilme hakkını, Mustafa Kemal Atatürkün önce belediyeler ve
muhtarlık konusunda seçme ve seçilme hakkını Türk
kadınına tanımasıyla sağlamıştı.
Satı Kadın 1890 doğumluydu ve de eşi gaziydi,
savaşın acı yıllarında çok büyük çileler
çekmişti. Bir gün Mustafa Kemal Atatürk Kızılcahamama giderken
Kazanda mola verir ve onu karşılayan halkın en önünde de Muhtar
Satı Kadın yer alır ve kendisine bir bardak ayran uzatır,
Mustafa Kemal Atatürk ayranı içer ve Satı Kadına doğum
tarihini sorar, Satı Kadın şöyle cevap verir, der ki: 19
Mayıs 1919 Paşam. Daha önce yaşamıyordum ki zaten. Mustafa
Kemal Atatürk der ki Satı Kadına ve çevresindekilere: İşte
milletvekili olacak kadın budur. Yani Türk kadınının seçme
ve seçilme hikâyesi, milletvekili olabilme hikâyesi aslında burada
başlar. Bir kere daha yâd ediyoruz, minnetle anıyoruz kendisini.
Bizler şu anda burada kadın vekiller
olarak bulunuyorsak ve ben bu kürsüde konuşma hakkını elde
etmişsem bunu Mustafa Kemal Atatürke borçlu olduğumu tabii ki
biliyorum.
Tabii ki her zaman söylediğimiz bir şey
var: Daha çok kadın vekil olsun, daha çok kadın belediye
başkanı olsun, daha çok kadın belediye meclis üyesi olsun, daha
çok kadın muhtar olsun, daha çok kadın temsili istiyoruz;
bunları söylemeye de devam edeceğiz. Ama önemli bir konu daha var, o
da şu: Kadınların sadece niceliksel katılımı
değil yani sayısı değil önemli olan, kararlara
katılımı yani niceliksel değil, kadınların
nitelikli olarak kararlara katılımı. Kadınlar kararlara
katılmak zorunda, bütün kadınların kararlara
katıldığı yönetimlerin olması son derece zorunlu.
Şimdi, bazı
sorumluluklarımızın olduğunu da burada hatırlatmak
istiyorum. Bizim, Mustafa Kemal Atatürke, bizi seçen ve buraya gönderen
vatandaşlarımıza büyük sorumluluklarımız var ama her
şeyden önce, toplumun yararına ve asla sorumluluklardan kaçmadan,
siyasi kaygı taşımadan bazı konular üzerinde önemle durarak
çalışmak ve desteklemek zorundayız. Bu
sorumluluklarımızı unutmamamız gerekiyor.
Yine, siyasi amaçlarla ve çekincelerle doğru
bildiğimiz konularda fikrimizi söylemek ve hele hele siyasetüstü olarak
bildiğimiz bazı konularda parti çıkarı gözetmeden karar
vermek ve kararlara katılım son derece önemlidir. Bunun
altını bir kez daha sorumluluğumuz açısından çizmek
isterim. Kadınlar Mecliste bu sorumluluk ve bilinçle kararlara
katılmalılar ve oy kullanmalılar yani kimsenin yönlendirmesiyle
değil.
Türkiye'nin bazı sorunlarını birlikte
hatırlayalım. On beş yılda 14.293 kadın cinayeti
işlenmişse, sadece 2018 yılında hatta sadece ilk on ayda
344 kadın öldürülmüş, 242 kadın cinsel saldırıya maruz
kalmışsa, kadınların işsizlik oranı erkeklerden
kat kat yüksekse; okuma yazma bilmeyen kadın sayısı hâlen çok
astronomik rakamlardaysa, ülkemizde 2 milyon 482 bin küsur okuryazar olmayan
nüfustan 2 milyon küsuru sadece kadınsa; kadına bakış
açısı ve kadın kimliği konusunda hâlen konuşuyorsak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LALE KARABIYIK (Devamla) Sayın Başkan,
biraz süre alabilir miyim?
BAŞKAN Devam edin Sayın
Karabıyık.
LALE KARABIYIK (Devamla) Teşekkür ediyorum.
üniversitelerde hâlen mağdur kadın
akademisyenler varsa, hâlâ çocuk gelinler ve zorla evlendirmeler varsa ve
sayamayacağım daha bir sürü olumsuzluk varsa işte Mecliste
bizler bu sorunlara öncelikle çözüm üretmeliyiz; bizlerin asıl
sorumluluğu budur. Bunun bir kez daha altını çizmek istiyorum.
Sözlerime son verirken unutmayalım ki Türk
kadını çağdaş uygarlık seviyesine Ulu Önderimiz
Mustafa Kemal Atatürkle geldi ve hiç kimsenin gücü cumhuriyeti, cumhuriyetin
değerlerini ve Türk kadınına verdiği önemi yok edemeyecek.
Bizler Mustafa Kemal Atatürk sayesinde birçok ülkeden daha önce elde
ettiğimiz seçme ve seçilme hakkıyla siyasal alanda etkinliğimizi
artırarak daha güçlü aydınlık yarınlar için öncü olmaya
devam edeceğiz.
Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı
verilişinin 84üncü yıl dönümünü ve Dünya Kadın Hakları
Gününü bir kez daha bu duygularımla, en içten dileklerimle kutluyor, yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkürler. (CHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Karabıyık.
Değerli milletvekilleri, gündem
dışı üçüncü söz, yine aynı konuda Türk kadınına
seçme ve seçilme hakkının verilişinin 84üncü yıl dönümü
nedeniyle söz isteyen Muğla Milletvekilimiz Sayın Yelda Erol Gökcana
aittir.
Buyurun Sayın Gökcan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
3.- Muğla Milletvekili Yelda Erol
Gökcanın 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü ile Türk
kadınına seçme ve seçilme hakkı verilmesinin 84üncü yıl
dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; kadınlarımıza seçme
ve seçilme hakkının verilmesinin 84üncü yıl dönümü vesilesiyle
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Gazi Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum.
Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal
Atatürk, 5 Aralık 1934te Anayasada, seçme ve Seçim Kanununda
yapılan yasa değişikliğiyle kadınlara seçme ve seçilme
hakkını verdi. Böylece Türk kadını, çok sayıda Avrupa
ülkesinden daha önce bu demokratik hakkına kavuştu. Bu vesileyle Gazi
Meclisimizin bir kadın milletvekili olarak Gazi Mustafa Kemal Atatürkü
rahmet, minnet ve saygıyla anıyorum.
Kadın en eski Türk tarihinden itibaren baş
tacı edilmiş, yönetici konumunda olmuştur. Yüce dinimiz de
kadına ayrı bir kutsiyet ve önem yüklemiştir. AK PARTİ
olarak biz de aileye ve kadınlarımıza hak ettiği
değeri veriyoruz. Kurulduğumuz günden itibaren aileye ve
kadınlarımıza yönelik çok sayıda yapısal reform
yaptık, yasal düzenlemeleri hayata geçirdik. Genel
Başkanımız, Liderimiz, Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğan Başkanlığında
kadınlarımız için her türlü pozitif katkıyı verdik, vermeye
de devam edeceğiz. Kadınlarımızın siyasal temsilinde,
bürokrasi, ticaret, iş ve sosyal hayattaki varlığında son
on altı yıldır ciddi mesafeler kaydettik. Hükûmetimizde 2
kadın bakanımız, bakanlıklarımızda 4 kadın
bakan yardımcımız görev yapmaktadır. 2002 yılında
kadın milletvekili sayısı 24, kadın temsil oranı yüzde
4,4 iken şimdi kadın milletvekili oranı yüzde 17,3e
yükselmiştir, bugün 53ü partimizden olmak üzere 104 kadın
milletvekili vardır. Yerel yönetimlerden üniversitelere, mülki idarelerden
dışişleri misyonumuza kadar her alanda kadın yönetici
kendisine yer bulmaktadır.
Kadınların tüm dünyada olduğu gibi,
ülkemizde de geçmişten gelen dezavantajlı konumlarını
avantaja çeviren birçok düzenlemeyi ilk kez hükûmetlerimiz döneminde
gerçekleştirdik. Anayasada kadınlara yönelik pozitif
ayrımcılık ilkesini getirdik. Aile mahkemelerini kurduk. Ailenin
Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair 6284
sayılı Kanunu çıkardık. Töre cinayetleri faillerinin en
yüksek cezayla cezalandırılmasını sağladık.
Kadına karşı şiddetle mücadelede sıfır tolerans
ilkesini gözettik. Başörtüsü yasağını kaldırdık.
Türkiyenin 2015 yılında G20 Dönem Başkanlığı sırasında
Kadın 20 Platformu ile İslam İşbirliği
Teşkilatında Kadın Dayanışma Konseyinin
kurulmasına öncülük ettik. Kadınlara yönelik şiddet ve aile içi
şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye ilişkin Avrupa Konseyi
sözleşmesini çekincesiz imzalayan ilk ülke olduk. Nüfusu 100 bini geçen
belediyelere kadın konukevi açma zorunluluğu getirdik.
Uyguladığımız politikalarla erken yaşta ve zorla
evlilikleri yarı yarıya azalttık. 2003 yılında yüzde
8,1 olan 16-17 yaş grubunda evlenen kız çocuklarının
oranı uyguladığımız politikalar sonucu 2017
yılında yüzde 4,2ye düştü. Bütün annelerimize doğum
yardımı yapılması programını hayata geçirdik.
Kadın istihdamı alanında izlediğimiz politikalar ve
yürüttüğümüz projeler sayesinde kadınlarımızın iş
gücüne katılımını büyük oranda artırdık.
Kadınlarımız için esnek çalışma saatleri
uygulamasını başlattık.
AK PARTİ olarak burada sayamayacağım
kadar çok düzenleme ve iyileştirmeye imza attık. Tüm bu
yaptıklarımız yeterli mi? Tabii ki hayır. Ünlü Fransız
düşünür Montaignenin Hangi limana gideceğini bilmeyen gemiye hiçbir
rüzgârdan fayda yoktur. sözlerinde anlam bulduğu üzere, bizim AK
PARTİ ve ülke olarak gideceğimiz yer bellidir, hedefimiz nettir. Bu
hedef de Gazi Mustafa Kemal Atatürkün isabetle belirttiği muasır
medeniyetler seviyesi ve hatta üstüdür. Bu hedefe ulaşmak ve ülkemizin
aydın geleceği için kadınlarımız büyük önem taşımaktadır.
Bu çerçevede kadınlarımız için yaptığımız
düzenlemeleri ve projeleri daha ileriye taşımakta
kararlıyız.
Kadınların karar alma
mekanizmalarındaki etkinliğini daha da artıracağız.
Kadınlarda okuryazarlık oranını yüzde 100 seviyesine
yükselteceğiz. Kadınların ekonomik hayattaki rollerinin
geliştirilmesine yönelik yeni destek mekanizmaları
geliştireceğiz. Yeni hükûmet sistemiyle, vizyonunu daha da
güçlendirerek iş kadınlarımızın küresel ölçekte söz
sahibi olduğu bir ülkeye dönüştüreceğiz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Kadın Erkek
Fırsat Eşitliği Komisyonu üyesi olarak biz de
kadınlarımız için projeler geliştiriyor,
çalışmalar yapıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YELDA EROL GÖKCAN (Devamla) Toparlıyorum
Başkanım.
BAŞKAN Sayın Gökcan, tabii, devam edin.
YELDA EROL GÖKCAN (Devamla) Bu vesileyle özellikle
başta Muğlalı kadınlarımız olmak üzere, tüm
kadınlarımıza selam ve saygılarımı iletiyorum.
Yaklaşan yerel seçimlerde Muğlalı hemşehrilerimizin
teveccühü, özellikle de kadınlarımızın her zamanki gibi
fedakârca çalışmalarıyla başarılı
olacağımıza inanıyorum.
Bu duygular ışığında Gazi
Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Gökcan.
Değerli milletvekilleri, şimdi, sisteme
giren, öncelikli olarak kadın milletvekillerimize söz vermek
kaydıyla, milletvekillerimize söz vereceğim; ondan sonra grup
başkan vekillerimizin söz hakları elbette baki.
Sisteme giren değerli milletvekillerimizden ilk
söz Sayın Kayışoğlunun.
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Bursa Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun, 5 Aralık Türk kadınına seçme ve
seçilme hakkı verilmesinin 84üncü yıl dönümüne ve Bursa
Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılan Mudanya Sahili
Projesinin yarattığı mağduriyete ilişkin
açıklaması
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Liderlik, yetkiyi ele geçirince hakları da
kendinde toplamak değil aksine gasbedilmiş hakları sahiplerine
tanımakla olur. İşte bu nedenle Atatürk büyük bir liderdir ve
öyle kalacaktır. Kadınların seçme ve seçilme hakkına
kavuşmasının 84üncü yılını kutluyorum.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; bu fotoğraflarda gördüğünüz bu
yıkıntılar Bursa Büyükşehir Belediyesinin Mudanya Sahili
Projesi. Türkiyenin en borçlu belediyesi olan Bursa Büyükşehir Belediyesi
dört yıl boyunca Mudanya Belediyesine eziyet çektirerek, milyonlarca lira
harcayarak sahili betona çevirdi ve bu, sahilin son hâli; en ufak iklim
şartlarında yerle bir olmuş, bütün milletin parası çarçur
edilmiş, sahili talan edilmiş, bir yıkıntıya
dönüşmüş. Bu da gösteriyor ki AKPli belediyeler kentlerimizi
yönetemiyorlar, yok ediyorlar, mahvediyorlar, milletin parasını
çarçur ediyorlar. Eminim ki seçimlerde milletimiz tercihini buna göre kullanacaktır.
BAŞKAN Sayın Çankırı
2.- İzmir Milletvekili Ceyda Bölünmez
Çankırının, 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü
ile Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı verilmesinin 84üncü
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
CEYDA BÖLÜNMEZ ÇANKIRI (İzmir) Sayın
Başkan, çok değerli milletvekilleri; Türk kadınına
verdiği değeri sosyal yaşamın her alanında gösteren
Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde yapılan hukuki düzenlemeler
ışığında 5 Aralık 1934 tarihinde kadınlara
milletvekili seçme ve seçilme hakkı veren yasanın kabulüyle her
yıl bugün Dünya Kadın Hakları Günü olarak kutlanmaktadır.
Bugün bizlere bu hakkı tanıyan Gazi Mustafa Kemali
Çalışma, Sosyal Hizmetler ve Aile Bakanımız, kadın
milletvekillerimiz, kadın hakları savunucusu STKlerimiz ve yüzlerce
kadın vatandaşımızla birlikte Anıtkabirde saygı
ve hürmetle andık.
Nüfusumuzun yarısını oluşturan
kadınlarımızın yaşamın her alanında
eşit koşullarda yer alması günümüz şartlarının da
olmazsa olmazıdır. Bu bağlamda, Türkiye Büyük Millet Meclisinde
en yüksek seviyede kadın milletvekili sayısına sahip partimizin
kurucusu Sayın Cumhurbaşkanımıza şükranlarımızı
iletiyorum.
5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü ve
Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verilişinin
84üncü yılında seçilmiş ve seçilmeye aday bütün kadınlarımızın
bu özel gününü kutluyorum.
BAŞKAN Sayın
Hürriyet
3.- Kocaeli Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyetin, 5
Aralık Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı verilmesinin
84üncü yıl dönümüne, asgari ücretteki vergi yükünün
kaldırılması gerektiğine ilişkin açıklaması
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
5 Aralık Türk kadınına seçme ve
seçilme hakkının verilişinin 84üncü yılında Ulu Önder
Gazi Mustafa Kemal Atatürkü özlem ve minnetle anıyor, 84üncü
yılı kutluyorum. Seçme ve seçilme hakkı lütuf değil,
haktır diyorum.
Ayrıca, 7 milyon çalışanı
yakından ilgilendiren ve asgari ücreti belirleyecek olan Asgari Ücret
Tespit Komisyonu ilk toplantısını yarın yapacak. Mevcut
asgari ücret geçim ücreti olmaktan çıktı ne yazık ki. Asgari
ücretlilerin eline ay sonu toplam 1.603 lira geçiyor. Bu para 4 kişilik
bir ailenin bırakın geçinmesine, hayatta kalmasına ancak
yetiyor. 1 milyon 800 bin kişinin asgari ücretin altında maaş
aldığını da düşünürsek ülkenin sosyal adalet bakımından
ne büyük çıkmazda olduğunu da görmüş oluruz. Asgari ücret
belirlenirken kesinlikle 4 kişilik bir ailenin sürüneceği değil,
geçineceği bir ücretin belirlenmesi, 7 milyon çalışanın
unutulmaması ve asgari ücretteki vergi yükünün mutlaka
kaldırılması gerekir diyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Hancıoğlu
4.- Samsun Milletvekili Neslihan
Hancıoğlunun, 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü ile
Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı verilmesinin 84üncü
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
NESLİHAN HANCIOĞLU (Samsun)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Seksen dört yıl önce bugün atılan tarihî
adım, Türk kadınlarının özgür iradeye sahip bireyler
olduğunu tescillemiştir. Türk kadını kendisine bu
hakkı kazandıran cumhuriyete minnet borçludur. Türk kadınının
en büyük gücü, toplumumuzu çağdaşlaştıran adalet, demokrasi
ve laiklik ilkeleridir. 1934te Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk tarafından
bizlere tanınan haklarımızın kâğıt üzerinde
kalmaması, toplumsal yaşamdaki statülerimizin yükseltilmesi ve siyasi
yaşamda temsil gücümüzün cinsiyet temelli değil, liyakat temelli bir
yaklaşımla üst seviyeye ulaşması konusunda verdiğimiz
mücadeleyi başarıya ulaşana dek kararlılıkla
sürdüreceğiz çünkü cumhuriyet kadınlarımızla,
kadınlarımız da cumhuriyetle değerlidir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Gül Yılmaz.
5.- Mersin Milletvekili Zeynep Gül
Yılmazın, 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü ile Türk
kadınına seçme ve seçilme hakkı verilmesinin 84üncü yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
ZEYNEP GÜL YILMAZ (Mersin) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal
Atatürkün öncülüğünde, siyasi hayatta hak ettikleri rolü üstlenebilmeleri
için 5 Aralık 1934 yılında Anayasanın 10 ve 11inci
maddelerinde yapılan değişiklikle kadınlara seçme ve
seçilme hakkı verilmiştir. Kendilerini ileri demokrasinin
beşiği olarak takdim eden birçok ülkeden seneler önce ülkemizin
kadınına seçme ve seçilme hakkının verilmesi bizler için
her zaman gurur kaynağı olmuştur. Kadınlarımıza
seçme ve seçilme hakkı verilişinin 84üncü yıl dönümünde millet,
vatan, bayrak, devlet, bağımsızlık için canlarını
ortaya koyarak şehit olan vatansever kadınlarımızı ve
Gazi Mustafa Kemal Atatürkü rahmet ve şükranla anıyorum.
Kadınların dünyanın her yerinde ve
hayatın her alanında çok daha güçlü yer almasını diliyor,
Dünya Kadın Hakları Gününü kutluyorum.
BAŞKAN Sayın Özdemir
6.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, 5
Aralık Dünya Kadın Hakları Günü ile Türk kadınına
seçme ve seçilme hakkı verilmesinin 84üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bugün, kadınların seçme ve seçilme
haklarının elde edilişinin 84üncü yıl dönümü. Ülkemizin
kurtuluşunda, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluş ve
yükselişinde kadınlar her zaman ön saflarda yer almak için mücadele
ettiler ancak aradan geçen bu seksen dört yılda, özellikle de son on
altı yılda kadın-erkek eşitliğinde
kadınların siyaset, ekonomi, istihdam ve toplumsal yaşamdaki
yerinin maalesef beklenen ve hak edilen düzeyde olmadığını
hepimiz biliyoruz.
Bugün kadınların siyasette ve yönetimde
temsil oranında dünya ve Avrupa ortalamalarının çok
gerisindeyiz. Ülkemizin içinde bulunduğu temel sorunların çözümü için
daha fazla kadın temsil etmeye ihtiyaç duyulduğunu ve bunun bir
zorunluluk olduğunu hatırlatıyor, kadınların seçme ve
seçilme hakkını elde edişini kutluyor, seçilmiş bir
milletvekili olarak da Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürkü bir kez daha
saygı ve şükranla anıyorum.
BAŞKAN Sayın Bakbak
7.- Gaziantep Milletvekili Derya Bakbakın, 5
Aralık Dünya Kadın Hakları Günü ile Türk kadınına
seçme ve seçilme hakkı verilmesinin 84üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
DERYA BAKBAK (Gaziantep) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; kadınlarımızın sosyal
hayatın her alanında yer alması bakımından dönüm
noktası olan bu anlamlı günün 84üncü yıl dönümünü en içten
dileklerimle kutluyorum.
Kadının eğitimde, istihdamda ve
siyasette elde ettiği her kazanım Türkiyenin medeniyet yolundaki
başarısının göstergesidir. AK PARTİ iktidarları
döneminde Sayın Cumhurbaşkanımızla da
kadınlarımıza hak ettikleri değeri verdik ve ülkemizin
gelişmesi sürecinde rollerini güçlendirdik. Yasal düzenlemeler ve
reformlarla kadınlarımızın siyasette daha güçlü temsil
edilmesini sağladık. 2002 yılında Parlamentoda 24 olan
kadın milletvekili sayısı 2018de 104e çıktı.
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu ve G20 Dönem
Başkanlığımız sırasında Kadın 20
Platformu ile İslam İşbirliği Teşkilatında
Kadın Dayanışma Konseyinin kurulmasına öncülük ettik.
Başörtüsü yasağını ortadan kaldırdık. Kadına
karşı şiddette sıfır tolerans ilkesini gözetiyoruz.
2023e doğru uzanırken kadınların karar alma
mekanizmalarındaki etkinliğini ve istihdam teşviklerini daha da
artıracağız.
BAŞKAN Sayın Öçal
8.- Kahramanmaraş Milletvekili Habibe
Öçalın, 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü ile Türk
kadınına seçme ve seçilme hakkı verilmesinin 84üncü yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Bugün, Türk kadınına seçme ve seçilme
hakkı tanınmasının 84üncü yıl dönümüdür. 5
Aralık 1934 tarihinde pek çok Batılı ülkeden önce atılan bu
adımla kadınlarımız toplumsal ve siyasal alanda
güçlenmiştir. Kamusal alan yalanıyla siyasetten menedilen
başörtülü kadınlarımızın seçilme hakkı ise seksen
yıl sonra 2014te Cumhurbaşkanımızın ve partimizin
kararlı ve güçlü mücadelesiyle sonuçlanmıştır. Bu Gazi
Meclisin çatısı altında başörtülü kadın vekillerimize
had bildirilen günlerden gerçek demokrasiye AK PARTİmizle
geçilmiştir. 2002de Parlamentoda 24 olan kadın milletvekili
sayısının 2018 seçimleriyle 104e yükseldiği bir gerçektir
ve inanıyorum ki 2023-2071 hedeflerimize ulaşmamızda
kadınlarımızın büyük rolü olacaktır. Bu duygularla bu
anlamlı günü kutluyor, tüm kadınlarımızı saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Açanal
9.- Şanlıurfa Milletvekili Zemzem Gülender
Açanalın, 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü ile Türk
kadınına seçme ve seçilme hakkı verilmesinin 84üncü yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
ZEMZEM GÜLENDER AÇANAL (Şanlıurfa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 5 Aralık Türk
kadınına seçme ve seçilme hakkı verilişinin 84üncü
yıl dönümüne değinmek istiyorum. Biz parti olarak Atatürkün
kadınlara verdiği bu değerin üstüne ekleye ekleye ilerliyor,
kadının temsiliyeti için gayretle çalışmaya devam ediyoruz.
Parlamentodaki kadın temsiliyetinin iktidarda olduğumuz
yıllardaki artışına, partimizdeki toplam üye
sayısı ile kadın üye sayısı arasındaki orana,
partimizce yapılmış olan kadının yerini
belirginleştirip haklarını koruyan yasal düzenlemelere
baktığımızda kadını siyasetin merkezine koyan,
Kadınlar siyasetin öznesidir. diyen liderimize minnet ve
şükranlarımı sunuyorum. Allahtan dileğim, tüm dünyada
kadına tanınan bu haklara istisnasız tüm zeminlerde saygı
duyulan bir toplumda eşitlik, adalet ve huzur içinde bir arada
yaşamaktır. Hepinizi saygıyla selamlıyorum, teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN Sayın Kaynarca
10.- İstanbul Milletvekili Tülay
Kaynarcanın, 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü ile Türk
kadınına seçme ve seçilme hakkı verilmesinin 84üncü yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
TÜLAY KAYNARCA (İstanbul) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Bugün 5 Aralık Dünya Kadın Hakları
Günü ama aynı zamanda Türk kadınına seçme seçilme
hakkının verilişinin 84üncü yıl dönümü. Ben bu süre
zarfı içerisinde özellikle AK PARTİ iktidarları döneminde Türk
kadınına sağlanan hakların önemine dikkat çekmek istiyorum.
Gerek Medeni Kanun, gerek Ceza Kanunu, gerek İş Kanunu en önemlisi
anayasal değişikliklerle Türk kadını, bugün eğitimden
istihdama çok ciddi ivme ve haklar kazanmış ve iyi bir noktaya
gelmiştir. Saygıdeğer Cumhurbaşkanımızın
Kadın siyasetin öznesidir. cümlesiyle verdiği destekle de
görülmektedir ki kadın, sadece siyasette değil, her alanda güçlü
olabilmeyi başarmalıdır. Bu da sunduğunuz teşvik ve
sağladığınız imkânlarla da doğru orantılı.
Ben bu düşüncelerle Dünya Kadın Hakları Gününü tebrik ediyor,
daha ferah, daha değerli günler diliyorum
BAŞKAN Sayın Gözgeç
11.- Bursa Milletvekili Emine Yavuz Gözgeçin, 5
Aralık Dünya Kadın Hakları Günü ile Türk kadınına
seçme ve seçilme hakkı verilmesinin 84üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ (Bursa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün 5 Aralık, ülkemizde
kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmesinin 84üncü yıl
dönümü. Gazi Mustafa Kemal Atatürkün 1923 Konya konuşmasında
belirttiği gibi kadınlarımız daima erkeklerle omuz omuza
hayatın içinde olmuştur. Kurtuluş Savaşında, 15
Temmuz darbe teşebbüsünde kahraman kadınlarımız daima millî
iradesine, geleceğine sahip çıkmıştır. Her ne kadar
kadınlarımıza seçme ve seçilme hakkı 1934 yılında
verilmişse de ötekileştirmeden, başörtülü-açık
ayrımı yapılmaksızın AK PARTİnin toplumun bütün
kesimlerini kucaklayan özgürlük anlayışıyla tüm
kadınlarımız ancak seksen bir yıl sonra seçilme
hakkını kazanabilmiştir. Bu noktada daima kadınlarımızın,
sosyal, siyasal, ekonomik, her alanda etkin yer alması adına öncülük
eden Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğana
şükranlarımı sunuyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ (Bursa) Kadın-erkek
hep birlikte geleceğimizi inşa edeceğimize inanıyor,
saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Ersoy...
12.- Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoyun, 5
Aralık Dünya Toprak Günü vesilesiyle toprak verimliliğinin giderek
azaldığı günümüzde toprağa hak ettiği önemin
verilmesini temenni ettiğine ve 5 Aralık Türk kadınına
seçme ve seçilme hakkı verilmesinin 84üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
AYŞE SİBEL ERSOY (Adana) 5 Aralık
Dünya Toprak Günü. Çevre Komisyonu üyesi olarak günün önemine birazcık
değinmek istiyorum.
Toprağa ihtiyacı olan ilgiyi ve
değeri verin, onu iyileştirmek için zaman harcayın çünkü o
bereketlidir. Sizin fedakârlıklarınızı unutmaz, size içinde
barındırdığı yaşam kaynağını
sunar.
Günlerdir konuştuğumuz ve asla
konuşmayı ve değer vermeyi bırakmamanız gereken
doğa, su, toprak döngüsü canlılığın temelini
oluşturan yapı taşlarıdır. 5 Aralık Toprak Günü
münasebetiyle çölleşme sorununun kapımızda olduğu, toprak
verimliliğinin giderek azaldığı günümüzde toprağa hak
ettiği önemin verilmesini, verimini daha da artıracak uygulamaların
hayata geçirilmesini temenni ediyorum.
Bundan tam seksen dört yıl önce 5 Aralık
1934 yılında Türk kadınının gücüne, başarı
azmine ve çalışkanlığına sonsuz inanan ve hak
ettiği değeri vererek Türk kadınına seçme ve seçilme
hakkını tanıyan Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü rahmet ve
minnetle anıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYŞE SİBEL ERSOY (Adana) Bugüne
istianeden, kadın haklarını yok sayarak
kadınlarımıza yapılan istismar, şiddet ve kadın
cinayetlerinin sona ermesini diliyorum.
BAŞKAN Sayın Erdem...
13.- İstanbul Milletvekili Arzu Erdemin, 3
Aralık Dünya Engelliler Günü vesilesiyle engelli olmanın sorun
değil engelliye engel olmanın sorun olduğuna, 5 Aralık
Dünya Kadın Hakları Günü ile Türk kadınına seçme ve seçilme
hakkı verilmesinin 84üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
ARZU ERDEM (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
3 Aralık Dünya Engelliler Günü, tüm dünyada
engelli haklarına dikkat çekilen anlamlı bir gündür. Engellilerimizle
ilgili gerek yasal düzenlemeler ve uygulanması açısından gerekse
toplumsal farkındalık ve kuralların toplumun bütününe
yansıması açısından düzenlemeler ivedilikle
yapılmalıdır. Engelli vatandaşlarımızın
önündeki en büyük engel özellikle işsizlik. Bu hususta tüm engelli olan meslek
gruplarıyla ilgili üzerimize düşeni yapmamız gerekiyor. Meslek
sahibi engellilerimize atamalar yapılırken öncelik verilmeli,
atamalar yeteri oranda yapılmalıdır. Engelli olmak sorun
değil, engelliye engel olmak sorundur.
Bugün 5 Aralık Dünya Kadın Hakları
Günü. Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk bundan seksen dört
sene önce 5 Aralık 1934 gününde Türk kadınına seçme ve seçilme
hakkını vermiştir ve bunu birçok Avrupa ülkesinden önce
tanımıştır. Ancak, o günden bugüne kadar
kadınlarımızın siyasette temsili istenilen seviyeye
ulaşmamıştır. Ülkemizde kadınlar 1930
yılından itibaren çıkarılan bir dizi yasayla yerel ve genel
seçimlerde seçme ve seçilme hakkına sahip olmuşlardır.
Kadınlar ilk önce 1930 yılında belediye seçimlerinde seçme ve
seçilme hakkına kavuşmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ARZU ERDEM (İstanbul) 1933 yılına
gelindiğinde Köy Kanununda yapılan değişiklikle
kadınlar artık muhtar ve heyetlerde seçme ve seçilme hakkına
kavuşmuşlardır.
BAŞKAN Teşekkür ederiz.
ARZU ERDEM (İstanbul) Türk kadını
demokrasi ve cumhuriyetin güvencesidir. Kadınlar güçlenirse ülkemizde
güçlenecektir.
Saygılarımla.
BAŞKAN Süreyi tabii biraz ekonomik
kullanalım.
Sayın Köksal
14.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu
Köksalın, 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü ile Türk
kadınına seçme ve seçilme hakkı verilmesinin 84üncü yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Kadınlara seçme ve seçilme hakkının
verilişinin yıl dönümünü kutladığımız bugünde,
Türkiye tablosuna baktığımızda 33 ilde kadın
milletvekili, 8 ilde kadın muhtar bile olmadığını
görüyoruz.
Dünya Eşitlik Forumu Kadın-Erkek
Eşitliği Raporuna göre, Türkiye 144 ülke arasında
kadın-erkek eşitliği sıralamasında 131inci
sıradadır.
Atatürk sayesinde cumhuriyetle yüceltilen
kadınlarımız ne yazık ki AKP iktidarında
ötekileştirme ve ayrıştırmalara maruz
kalmıştır. Kadın dernekleriyle yaptığı
toplantıda Ben zaten kadın-erkek eşitliğine
inanmıyorum. diyen AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğandan
tutun da Örtüsüz kadın perdesiz eve benzer; perdesiz ev ya
satılıktır ya kiralıktır. diyen AKP Ünye Medya ve
Tanıtım İşleri Başkanına kadar birçok AKPli
siyasi, kadına bakış açılarını bu şekilde
ifade etmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Türkiye nüfusunun
yarısını oluşturan kadınlar olarak Atamızın
verdiği haklara sonuna kadar sahip çıkacağımızı
buradan bir kez daha yineliyorum.
BAŞKAN Sayın Özgökçe Ertan
15.- Van Milletvekili Bedia Özgökçe Ertanın,
cezaevindeki siyasetçi kadınların seçilme, onlara oy veren
kadınların seçme hakkının dolaylı olarak elinden
alındığına ve siyasetin önündeki tüm engellerin
kaldırılması için Meclisin sorumluluk alması
gerektiğine ilişkin açıklaması
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Van) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Kadına seçme ve seçilme hakkını
emsallerinden önce ve Türkiye toplumunda devrimci denebilecek bir
dokunuşla hayata geçirenlerin tutumu çok önemliydi ve dünya siyaseti
açısından da çok önemli bir gelişmeydi. Geçen zaman içinde bunun
üzerine bizlerin ne koyduğumuz ise asıl önemli olan husus
olmalıdır. Bugün partimizin milletvekili ve yerel yönetim
seçilmişleri zorla görevlerinden edilmiştir. Bu durum, cezaevindeki
siyasetçi kadınlar için seçilme, onlara oy veren kadınlar için ise
seçme hakkının dolaylı olarak elinden alınması
değil midir? Bugün bir üyesi hâlâ tutuklu olan ve süresiz dönüşümsüz
açlık grevinin 28inci gününde olan başta Sayın Leyla Güvenin
ve tutuklu kadınların tutuk hâllerinin son bulması ve siyaset
önündeki tüm engellerin kaldırılması için Meclisin sorumluluk
alması gerektiğini belirtmek istiyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Eronat
16.- Diyarbakır Milletvekili Oya
Eronatın, 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü ile Türk
kadınına seçme ve seçilme hakkı verilmesinin 84üncü yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
OYA ERONAT (Diyarbakır) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün 5 Aralık, kadına
seçme ve seçilme hakkının tanınmasının 84üncü
yılını kutluyoruz. Öncelikle bu hakkı Avrupa ülkelerinden
önce biz kadınlara tanıyan, cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa
Kemal Atatürkü buradan minnetle anıyorum.
Sayın Cumhurbaşkanımızın
kadınlara verdiği değeri görmek için bizlere bakmanız
yeterlidir. Evet, Sayın Cumhurbaşkanımız belki
Kadın-erkek eşit olmayabilir. demiş olabilir ama burada
kadınları daha üstün gördüğü kanaatini biz çıkarıyoruz
çünkü onun bize verdiği değeri biz biliyoruz.
5 Aralık olması hasebiyle, özellikle PKK
tarafından şehit edilen şehitlerimizin annelerine, kendisi
şehit olan kadınlarımıza ve şehit kadın
öğretmenlerimize Allahtan rahmet, kederli ailelerine
başsağlığı diliyorum.
Ayrımcılığın yasalarla değil eğitimle
giderilebileceğine inanarak kadının hak ettiği yerlere
geleceğine inancım sonsuzdur.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın Cesur
17.- Isparta Milletvekili Aylin Cesurun,
cumhuriyetle gelen en önemli göstergenin kadının eşit
yurttaş kabul edilmesi olduğuna, Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi
Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi Dekanı Mehmet
Karalının attığı tweete ilişkin
açıklaması
AYLİN CESUR (Isparta) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Cumhuriyetle gelen ve ayırt eden en önemli
gösterge kadının bir ulusal devletin yasal olarak eşit
yurttaşı kabul edilmesidir. 5 Aralık 1934te kadına seçme
ve seçilme hakkı verilmesi aslında bu yolda atılan en önemli
adımdır.
Cumhuriyetin bu ülkeye getirdiği en önemli
-ikinci aslında- kazanımlardan biri cumhuriyet üniversiteleridir ve
cumhuriyet üniversiteleri çağdaş cumhuriyetin en önemli
sembolleridir. Sizlere bugün, maalesef, Dünya Kadın Hakları Gününde,
Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi Havacılık ve Uzay Bilimleri
Fakültesi Dekanının attığı tweeti dikkatlerinize
sunmak istiyorum.
Sayın Profesör Doktor Mehmet Karalı diyor
ki: İlan ediyorum, aile hayatına yönelik bazı politikaları
yanlış buluyorum. İyi bir çocuk yetiştirmek, iyi bir ev
hanımı olmak, bakan ya da başkan olmaktan veya
başarılı bir iş kadını olmaktan çok daha
elzemdir. Yerel seçimde hiçbir kadın belediye başkanı
adayına oy vermeyeceğim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYLİN CESUR (Isparta) Bunu söyleyen,
cumhuriyetin çağdaş üniversitelerinden birinin dekanıdır.
Sayın Millî Eğitim Bakanının ve
Sayın YÖK Başkanının dikkatine bu anlamlı günde
sunuyorum.
Saygılarımla.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Cesur.
Değerli milletvekilleri, sanırım
şu anda Genel Kurulumuzda bulunan tüm kadın milletvekillerimize söz
verdik. Söz alamayan arkadaşımız varsa bu konuda kadın
arkadaşlarımızdan ricam: Bize bildirirlerse, her zaman, bugün,
kadın arkadaşlarımıza söz vereceğiz yerlerinden.
Şimdi geri kalan sayıyı da erkek
arkadaşlarımızla tamamlayarak bu bölümü bitirelim.
Sayın Taşkın
18.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Gününü
kutladığına ve 2018 yılının ihracatta rekorlar
yılı olduğuna ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sözlerime, Dünya Kadın Hakları Gününü
kutlayarak başlıyorum.
2018 yılı ihracatta rekorlar
yılı olarak geçmeye devam ediyor. Önceki gün kasım ayı
ihracat rakamlarına ilişkin yapılan açıklamaya göre,
kasımda ihracatımız yüzde 9,49 artışla 15 milyar 532
milyon dolar oldu ve cumhuriyet tarihinin en yüksek kasım ayı ihracat
değerlerine ulaştı. Son on iki aylık ihracatımız
yüzde 7,8 artışla 168 milyar 77 milyon dolara çıkarak cumhuriyet
tarihinde ulaşılan en yüksek yıllık ihracat oldu.
Seçim bölgem Mersinden yapılan 2018 Kasım
ayı ihracat rakamlarına baktığımızda, geçen
yılın aynı dönemine göre 36 milyon 812 bin dolar artış
göstererek 208 milyon 237 bin dolar olarak gerçekleşmiştir.
Başarılı çalışmaları
dolayısıyla Mersin ve ülkemiz genelindeki tüm
ihracatçılarımızı tebrik ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Filiz
19.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin
Filizin, 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü ile Türk
kadınına seçme ve seçilme hakkı verilmesinin 84üncü yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bugün, Atatürk devrimlerinin en önemlilerinden
kadınlara milletvekili seçme ve seçilme hakkı
tanınmasının 84üncü yıl dönümü; kutluyorum.
Cumhuriyetimiz ve demokrasi adına atılan
en önemli adımlardan biri olan bu yasa, İtalyada, Fransada on bir,
İsviçreden otuz altı yıl önce yürürlüğe konulmuş. Bu
yasa sayesinde kadınlarımızın siyasi ve toplumsal hayattaki
konumları daha güçlenmiştir. Ancak 1934ten bu yana istenen
ilerlemeler de sağlanamamıştır. Kız
çocuklarımızın eğitime kazandırılması,
kadınlarımızın etkin ve aktif bir şekilde siyaset
yapmaları, kamusal ve toplumsal alandaki varlıklarını
sürdürebilmeleri ülkemiz için önem taşımaktadır.
Türk kadınının demokrasi ve
cumhuriyetin güvencesi olduğu inancıyla tüm
kadınlarımızı saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Şanverdi
20.- Hatay Milletvekili Hüseyin Şanverdinin, 5
Aralık Dünya Kadın Hakları Gününü kutladığına ve
5 Aralık Dünya Toprak Günü münasebetiyle gelecek nesillere
bırakılacak en büyük mirasın toprak olduğuna ilişkin
açıklaması
HÜSEYİN ŞANVERDİ (Hatay) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben öncelikle Dünya Kadın
Hakları Gününü kutluyorum.
5 Aralık Dünya Toprak Günü münasebetiyle söz
almış bulunmaktayım. Toprak,
varlığımızın kaynağıdır, toprak varsa
biz varız. Toprak candır, canlıdır, hayata ve tabiata can
verir. 1 santimetre toprağın yaklaşık bin yılda
oluştuğu gerçeğini unutmamamız gerekmektedir.
Toprağın korunmasını artık çevreci yaklaşımların
da ötesinde millî bir mesele olarak ele almalıyız. Yasal
düzenlemelerin ve devletimizin uygulamalarının yanında,
vatandaşlarımızın da yüksek farkındalıkla
toprağa sahip çıkması gerekmektedir. Gelecek nesillere
bırakacağımız en büyük miras topraktır. Bu şuurla
toprağa sahip çıkmalıyız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜSEYİN ŞANVERDİ (Hatay) -
Toprağa âşık çiftçilerimize, toprağı alın teriyle
sulayan kardeşlerimize şükranlarımı sunuyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kılıç
21.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü ile
Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı verilmesinin 84üncü
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Dünya Kadın Hakları Gününü kutluyorum.
Kuranda kadınlara özel Nisa -kadınlar- suresi vardır. Hücurât
suresi 13üncü ayet: Ey insanlar, biz sizi bir kadınla bir erkekten
yarattık. Tanışasınız diye kavim ve kabilelere
ayırdık. En üstününüz en müttakî olanınız yani kötülüklere
düşmekten sakınıp korunanlarınızdır. Allah her
şeyi en iyi bilmekte ve en iyi haberdar olmaktadır.
Hadisişerif: Hayırlılarınız eşlerine karşı
hayırlı olanlarınızdır. Kuranda Hangi suçtan
dolayı öldürüldüler? buyrularak kadın ve kızlara el
kaldıranlar kınanmışlardır. Ayet: Sizi bir kadın
ile bir erkekten yaratıp türetmemiz ve aranızda sevgi ve muhabbet
koymamız ayetlerimizdendir. Hadis: Fatıma ciğerparemdir, onu
sevindiren beni sevindirir; onu üzen beni üzer.
Kadın ve erkek birbirlerinin eş ve
eşitidirler, kadın ve erkek bir bütün olarak hayatı omuzlamakta
ve geleceğe yürümektedirler. Medeniyetimizde kadın-erkek
ayrımı, ayrımcılığı yoktur. Kötü misaller emsal
olmaz.
BAŞKAN Sayın Şeker
22.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin,
5 Aralık bazı kadınlara milletvekili seçilme hakkının
verilişinin 84üncü yıl dönümü olduğuna, tüm
kadınların 2009da yerel yönetimlere, 2015te de
milletvekilliğine seçilme hakkını AK PARTİ iktidarıyla
elde ettiğine ilişkin açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Kadınlarımız için 1930da belediye
başkanlığı ve meclis üyeliklerine, 1933te köy
muhtarlığı ve ihtiyar heyetlerine, 1934te
milletvekilliğine sözde seçilme hakkı verilmiş. Kurtuluş Savaşı
kahramanı Hafız Selman İzbeli, milletvekilliği önerilince
Başımı açamayacağım için milletvekili olamam. diyor.
1999da İzmit Saraybahçe ve Bekirpaşa Belediyesi meclis
üyeliğine seçilen Nurdan Kolaylı ve Gülçin Gülmezin, yine 1999da
milletvekilliğine seçilen Merve Kavakcının başörtülü
oldukları için CHP ve DSPnin hukuk tanımaz, şiddet içerikli
davranışlarıyla seçilme hakları gasbedildi.
Bugün bazı kadınlarımızın
milletvekili seçilme hakkının verilişinin 84üncü yıl
dönümü. Tüm kadınlarımız 2009da yerel yönetimlere, 2015te
milletvekilliğine seçilme hakkını AK PARTİ iktidarıyla
elde ettiler. Bu vesileyle, tüm kadınlarımızın milletvekili
seçilme haklarının 3üncü yılını kutluyorum.
BAŞKAN Sayın Aygun
23.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan
Aygunun, 5 Aralık Türk kadınına seçme ve seçilme
hakkının verilişinin 84üncü yıl dönümünü
kutladığına ve 1686 sayılı Çorum Akpınar
Tarım Kredi Kooperatifinden tarımsal kredi kullanan çiftçilerin
mağduriyetine ilişkin açıklaması
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Öncelikle, ülkemizin kurucusu Atatürk tarafından Türk kadınına
seçme ve seçilme hakkının verilişinin 84üncü
yılını kutluyorum.
1686 sayılı Çorum Akpınar Tarım
Kredi Kooperatifinden tarımsal kredi kullanan bini aşkın
çiftçinin 2012 ve 2016 yılından bugüne kadar devam eden borçları
yıllara sâri kuraklık sebebiyle ertelenmiş iken 2018/11983
sayılı Kararnamenin kapsamı dışında tutularak
icra takibine başlanmıştır. Akpınar Tarım Kredi
Kooperatifinden kredi alan çiftçiler yirmi günlük süreyle 2018 yılı
borç ertelenmesinden faydalanamamıştır, anaparanın 5
katı kadar artan faiz borçlarıyla karşı karşıya
kalarak icra takibi başlatılmıştır.
Ekonomik kriz sebebiyle çok büyük firmaların da
konkordatoya gittiği süreçte, Türkiye'nin gıda güvenliğinin
sigortası olan çiftçilerimizi üretimde tutmak için kolaylıklar sunmak
zorundayız. 2018/11983 sayılı Kararnamenin kapsamı
genişletilerek, icra takibi başlatılan çiftçilerimizin
borçları ertelenerek icra takipleri hemen durdurulmalıdır. Yoksa
çığ gibi icralar gelecek, üretim bitecek, gıda güvenliğimiz
sona erecektir. Nitekim, Gıda Sürdürülebilirliği Endeksinde Türkiye
67 ülke arasında 58inci olmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
24.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, dövizde ve enflasyon rakamlarında
düşüş olduğuna göre doğal gaz ve elektrikten
başlayarak iğneden ipliğe yapılan zamların neden geri
alınmadığını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
AKPye göre dış güçlerce Türkiye'de tezgâhlanan
ekonomik saldırıyı Hükûmet atlattı, hatta dövizin
ateşi düştü ve iki gün önce açıklanan enflasyon
rakamlarında da 3 puanlık bir düşüş var. Tabii ki bunlara
seviniyoruz. Peki, ekonomik saldırı var diye doğal gaz ve
elektrikten başlayarak iğneden ipliğe her şeye zam yapan
Hükûmet neden bu zamları geri almıyor? Vatandaşlarımız
artık elektrik faturalarını ödeyemez duruma geldi.
Geçtiğimiz günlerde Edirnemizin 200 haneli bir
köyünü ziyaret ettim. Sadece bu köyde 40 hanenin elektriği kesik yani her
5 evden 1i faturayı ödeyememiş. Sonradan öğrendim ki Edirnenin
toplam 40 bin elektrik abonesinin de 3 bininin elektriği borçtan
kesilmiş. AKP hâlen ekonomiye iyi desin, nasıl bu kadar
vatandaşın durumunu görmezden geliyorsunuz? Artık
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Arkaz
25.- İstanbul Milletvekili Hayati
Arkazın, 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Gününü
kutladığına ve İstanbulun Silivri ilçesinde yaşanan
ulaşım sorununa ilişkin açıklaması
HAYATİ ARKAZ (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, 5 Aralık Dünya
Kadın Hakları Gününü kutluyorum.
Silivri, İstanbulun en batı, en güzel
ilçesi, Avrupaya açılan kapısı; doğası, yeşili,
denizi, tarihî dokusu, yoğurdu ve etiyle hafta sonları
İstanbulluların nefes aldığı bir ilçemiz.
Kışın 200 bin, yazın 1 milyon olan nüfusuyla
ulaşım sıkıntısı çekmektedir. Metrobüs
Beylikdüzüne kadar geldi, yeterli olmamakla beraber emeği geçenlere teşekkür
ediyorum. Metrobüsün Silivriye gelmesini istiyoruz. Deniz otobüsünün mutlaka
olması lazım. Yazları Silivri-Eminönü, Silivri-Kadıköy
seferlerinin konulması gerekmektedir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Ödünç
26.- Bursa Milletvekili Atilla Ödünçün, 5
Aralık Dünya Kadın Hakları Gününü ve 5 Aralık Dünya Mühendisler
Gününü kutladığına ilişkin açıklaması
ATİLLA ÖDÜNÇ (Bursa) Saygıdeğer
Başkan, değerli milletvekilleri; 5 Aralık Dünya Kadın
Hakları Gününün saygıdeğer Türk ve dünya kadınlarına
sağlık ve mutluluk getirmesini diliyor, tüm
kadınlarımızın gününü kutluyorum.
Bugün, Dünya Mühendisler Günü sebebiyle
hayatımızı kolaylaştıran ve birçok yerinde olan
mühendisler için 5 Aralık tarihinin ayrı bir yeri vardır.
Mühendisler hayatımızın yaşanabilir kılınmasında
önemli bir rol oynamaktadır. Mühendislik, bilgi ve becerinin uzun soluklu
elde edildiği ve üst düzey tecrübe gerektiren bir meslektir. Hayatın
yaşanabilir bir şekle kavuşturulmasında mesleğimizin
önemi büyüktür. Mesleğimize uzun yıllar hizmet etmiş ve hâlâ da
hizmet eden meslektaşlarımızı ben de bir inşaat
mühendisi olarak canıgönülden tebrik ediyor, bu vesileyle tüm
mühendislerimizin Dünya Mühendisler Gününü kutluyorum.
BAŞKAN Sayın Bülbül
27.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün, 5
Aralık Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı verilmesinin
84üncü yıl dönümüne, 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Gününde
Aydının Efeler ilçesinde toprağını, suyunu savunan
kadın köylülere müdahale eden jandarmayı ve güvenlik güçlerini
kınadığına ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Sayın
Başkan, teşekkür ederim.
Bugün Türk kadınına seçme ve seçilme
hakkının verilmesinin 84üncü yıl dönümü ve bu vesileyle büyük
önder Mustafa Kemal Atatürkü şükranla anıyorum.
5 Aralık Dünya Kadın Hakları Gününü
kutluyorum. Dünya Kadın Hakları Gününde Aydın Efeler ilçesi
Kızılcaköyde bugün kadın köylülere karşı;
toprağını, suyunu savunan kadın köylülere karşı
jandarma müdahale etmiş, kadın köylüler yaralanmıştır.
Bu durumda, kendi haklarını koruyan kadın köylülere
karşı bu müdahaleyi yapan jandarmayı ve güvenlik güçlerini
kınıyorum. Bu çerçevede, Dünya Kadın Hakları Gününde bu
olayın vuku bulmasını da kabul etmiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Son olarak Sayın Göker
28.- Burdur Milletvekili Mehmet Gökerin, 5
Aralık Dünya Kadın Hakları Gününe, uygulanan yanlış
tarım politikaları ardından yaşananlara ilişkin
açıklaması
MEHMET GÖKER (Burdur) Teşekkürler Sayın
Başkanım.
5 Aralık Dünya Kadın Hakları Gününde
kadınlarımızın hak ettiği yerlere gelebilmesini
canıgönülden temenni ediyor ve istiyorum.
Sayın Başkanım, bilindiği üzere,
uygulanan yanlış tarım politikaları ardından Hükûmet
et fiyatlarındaki artışı yavaşlatabilmek üzere
tonlarca et ithal etmiştir. Et ve Süt Kurumu bu işi o kadar
abarttı ki 2018 yılının ilk dokuz aylık döneminde 1,4
milyon baş canlı hayvan, 46 bin ton kırmızı et
ithalatı yapılmıştır. Et ve Süt Kurumuna üreticiler
tarafından 300 bin büyükbaş hayvan kesimi için başvuru
yapılmış olmasına rağmen depoların doluluğu
yüzünden üreticilere kesim tarihi ancak Şubat 2019a kadar
verilebilmektedir.
Buradan yetkililere çağrım, madem eti
ucuzlatmak istiyoruz, depolardaki eti halka dağıtalım.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar,
Sayın Özyürek bir talebini iletti, ben de önemsedim. O bakımdan
kendisine, son kez bir dakikalık konuşmalarda söz veriyorum.
Buyurun Sayın Özyürek.
29.- Sivas Milletvekili Ahmet Özyürekin, 5
Aralık Dünya Kadın Hakları Gününü kutladığına ve
yaşanan problemler nedeniyle Sivas Numune Hastanesinde çocuk yoğun
bakım ünitesinin açılmasını talep ettiğine
ilişkin açıklaması
AHMET ÖZYÜREK (Sivas) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Sayın Başkanım, Dünya Kadın
Hakları Gününü kutluyor ve kadınlarımızın seçme ve
seçilme haklarından dolayı kendilerini tebrik ediyorum.
Sivas ilimizde bulunan Sivas Numune Hastanesinin
çocuk yoğun bakım ünitesi yoktur. Bundan dolayı her gün yeni
problemler yaşanmakta ve çocuklarımız gittiğinde acile
alınmamakta ve yoğun bakım ünitesi olmamasından dolayı
çocuklarımızın Kayseriye, Ankaraya
Hatta dün yaşanan bir
olay vardı, çok acil. Çocuğumuz perişan ve yoğun bakım
ünitesi olmadığından dolayı şu anda ambulansla
Ankaraya getiriliyor. Sivas gibi bir ilimizde devlet hastanemizin yoğun
bakım ünitesinin olmaması gerçekten bugünlerde bana göre çok eksik ve
yanlıştır. Acilen yoğun bakım ünitesinin
açılmasını talep ediyor, saygı ve sevgilerimi sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Levent Gökün, 5 Aralık Türk kadınına seçme ve seçilme
hakkı verilmesinin 84üncü yıl dönümü vesilesiyle başta Mustafa
Kemal Atatürk olmak üzere tüm aydınları saygıyla
selamladığına ilişkin konuşması
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, ben de 5
Aralık, kadınlarımıza seçme ve seçilme hakkının
verilişinin yıl dönümü nedeniyle birkaç söz ifade etmek istiyorum. Bu
koltuklarda, bu Mecliste olmamızı sağlayan, ülkemizi emperyalist
işgalden kurtararak bağımsızlığa kavuşturan
Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının önderliğinde
gerçekleştirilen Kurtuluş Savaşı sonucunda kurulan modern
cumhuriyetimizin en önemli devrimlerinden bir tanesi kadınlara seçme ve
seçilme hakkının verilmesiydi. Kadınlarımız bunu
fazlasıyla hak ediyorlar, çünkü toplumumuzun yarısı kadın.
Dünya ölçeğine baktığımızda
pek çok ülkede kadınların gerek Mecliste gerekse siyasal yaşam
veya sosyal yaşam, kültürel yaşamda çok daha fazla bir şekilde
temsil edildiğine tanık oluyoruz. Cumhuriyeti kurarken bu ileri
görüşlülüğü ortaya koyan Mustafa Kemal Atatürk ve
arkadaşları, elbette Türk kadınının ileriki
yıllarda çok daha siyasal yaşamda olmasını arzu
ediyorlardı. Bu devrimler içerisinde gerçekleşen
çağdaşlaşmaya dönük bu adımın, bugün
baktığımızda ülkemizdeki kadın temsilinin, siyasetteki
temsilinin son derece yetersiz olduğunu ifade etmek durumundayız. Az
önce arkadaşlarımız da ifade etti, şu andaki Meclisimizdeki
kadın temsil oranı yüzde 17,48 değerli arkadaşlarım
yani ortalamaya vurduğunuz zaman böyle bir tablo çıkıyor.
Geçtiğimiz hafta, Küba Dostluk Grubu
Başkanımız Markar Eseyanla beraber Küba heyetini
ağırladık Meclisimiz adına. Onların da milletvekili
sayısı 603, bize yakın, ancak kadın milletvekili sayısı
yüzde 53. Dolayısıyla başka ülkelere
baktığımızda da kadın temsiliyetinin
sağlanması konusunda bugün bulunduğumuz noktanın arzulanan
nokta olduğunu ve hedeflerimiz olduğunu söylemek mümkün değil.
Biz bu konuda elimizden gelen çabayı göstermeliyiz,
kadınlarımızın fazlasıyla hak ettikleri bu siyasal
alandaki ağırlığının yerine getirilmesi için
hepimiz ciddi bir uğraş vermek durumundayız.
Bu bakımdan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk
öncülüğünde gerçekleştirilen ve İsmet İnönü tarafından
Meclise sunulan bir teklifle kabul edilen 5 Aralık Türk kadınına
seçme ve seçilme hakkının verilişinin 84üncü yıl dönümünde
bütün kadınlarımızı, bütün kadın siyasetçilerimizi
saygıyla selamlıyorum.
Bu hakkın verilmesinde rol alan başta
Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, İsmet İnönüyü ve cumhuriyet
devrimlerini sahiplenen tüm aydınları, onların mücadele
arkadaşlarını, hepinizi bir kez daha saygıyla
selamlıyor ve kutluyorum. (AK PARTİ, CHP, MHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, şimdi grup
başkan vekillerimize söz veriyoruz.
İlk söz, İYİ PARTİ Grup
Başkan Vekilimiz Sayın Yavuz Ağıralioğluna ait.
Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
30.- İstanbul Milletvekili Yavuz
Ağıralioğlunun, 5 Aralık Türk kadınına seçme ve
seçilme hakkının verilmesinin seneidevriyesi münasebetiyle memlekette
seçilmek için iradesini koymuş bir hanımefendinin izzetine, iffetine
ağır hakaretler yapılırken iktidarın sessizliğine
sitemi vazife bildiğine, depo basmak yerine ürünlerin pazara
ulaşması noktasında ÖTV ve nakliye giderlerinin kontrol edilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarımız; kadına seçme ve seçilme hakkının
verilmesinin seneidevriyesiyle alakalı bütün grupların sözcülerinin
ve Sayın Başkanının ifade etmiş olduğu siyasi
çerçevenin içerisinde biz de aynı kanaatleri paylaşıyoruz.
Tekliflere, temennilere, minnet
duygularını ifade eden cümlelere ben de sitemlerimle
katılayım; mevzuyu çok siyasileştirmeden bir hususu arz edeyim,
günü, mevzusu, yeri denk gelmişken.
Partisinin genel başkanı hanım olan,
seçmeye irade koymuş, seçilmeye de milletinin kendisini seçmesine ve
ortaya koyduğu politik çerçeveye, seçilmişliğe kuvvet olmuş
olsun diye irade koymuş bir hanımefendinin siyaset etme
haklarını kullanmaya teşebbüs ettikten sonra başına
gelenleri sessizlikle savuşturan Meclisimizin mesuliyetsizliğine
sitem edeyim.
Efendimize, hanımına -izzetine iffetine-
iftira atıldığı için ayetlerle uyarılmış bir
ümmetiz biz. Siyasi rekabete rekabet, siyasi hasımlığa
hasımlık hatta siyasi düşmanlığa düşmanlık
ama mücadele ritim ve adabını, üslubunu bu kadar bozmuşken,
memlekette seçme seçilme imtiyazını yönetme sorumluluğu
hissesinde bulunan iktidarın memlekette seçilmek için ortaya iradesini
koymuş bir hanımefendinin izzetine iffetine bu kadar ağır
hakaretler yapılırken sessizliğine sitemi bugünün içerisinde
edilmesi gereken bir vazife gibi söylüyorum. Bu, sitemim efendim.
Hızlı bir şekilde bir hususu daha arz
edeceğim: Gençlik yıllarımızdan itibaren vatan, millet ve
devlet nöbetini tutmuş olduğumuz ocaklarda bol miktarda soğana
kâfi miktarda yumurta kırarak günlerimizi geçirdik. Bugün Sayın
Cumhurbaşkanımızın soğanı terör envanterine
almasını hem insani hem siyasi bir sataşma sayıyorum. Bu
vesileyle memlekette nitelikli ürün
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Efendim, tamamlayalım müsaade ederseniz.
BAŞKAN Buyurun.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Memlekette nitelikli ürün tedarik edilmesinin aynı zamanda nitelikli
ürünlerin bir yıl boyunca milletimizin hizmetine sunulabilmesinin
imkânı depoculukla mümkündür. Hükûmetin siyasi vizyonu da zaten bu
çerçevededir. Depoculuğun son noktada terör envanterine birtakım
sebze meyveyi alarak enflasyonla mücadele aritmetiğinin bir unsuru hâline
getirilmesini doğru bulmuyoruz. Sebze meyvelerin depolar basılarak
fiyatlarının kontrol edilmesini popülizm gibi görüyoruz. Bu anlamda
yapılacak mücadelenin kolaylaştırılması anlamında
depo basmak yerine ürünlerin pazara ulaşması noktasında
ağır maliyet hesaplarının artmasına imkân veren
akaryakıt ÖTV miktarlarının yönetilerek ürünlerin
üretildiği yerden pazara sunulacak imkânı buldukları o 1.000
kilometrelik 1.500 kilometrelik hattın vergiler indirilerek, ÖTV
yönetilerek, nakliye giderleri indirilerek kontrol edilmesinin daha ciddi bir
devlet görüntüsü sağlayacağını ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ederim. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Grup
Başkan Vekili Sayın Erkan Akçayın talebi üzerine Sayın
Nevin Taşlıçay
Buyurun efendim.
31.- Ankara Milletvekili Nevin
Taşlıçayın, 5 Aralıkta Türk kadınını hak
ettiği yere Avrupalılardan önce taşıyan başta Gazi
Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere cumhuriyetin kurucu kadrolarını
saygıyla andığına ve Türk kadınının
kadın haklarında çağının öncüsü olması
gerektiğine ilişkin açıklaması
NEVİN TAŞLIÇAY (Ankara) Sayın
Başkan, kıymetli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün 5 Aralık. 5 Aralık kadını
hak ettiği yere Avrupalılardan daha önce taşıyan Türk
milletinin kadına verdiği önemin altına atılmış
en önemli imzadır. Cumhuriyetin kurucu fikrini taşıyan Türk
milliyetçisi aydınlarından Ziya Gökalpin Malta sürgününde
kızına yazdığı mektupta Yeni hayat ne zaman
başlayacak? Ne zaman ki kadınlar da erkekler kadar tahsil görerek
cemiyetin idaresindeki rollerini icraya başlarsa. sözleriyle bu sorunlara
ne denli önem verdiği görülmektedir. Rahatlıkla diyebiliriz ki, Türk
milliyetçilerindeki bu hassasiyet 5 Aralık sürecini hazırlamakta
müthiş bir etki yaratmıştır.
Bu vesileyle, bu sürecin mimarı başta Gazi
Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere cumhuriyetin kurucu kadrolarını
saygıyla anıyorum.
Türk kadını siyasal haklarını
pek çok devletten önce elde etmiş olsa da dünyada ve Türkiyede hâlâ
kadının karar alma mekanizmalarındaki yeri, parlamentolardaki
temsiliyet kuvveti tartışılmaktadır. Türk kadını
siyasal haklarını kazandığı yıllarda dünyada en
çok temsiliyet sahibi olan 2nci ülkeyken şu an dünya
ortalamasının yüzde 7 gerisinde bulunmaktadır. Tarihinde
kağanla birlikte karar veren hatundan, seçilme hakkını 1934
yılında elde eden genç cumhuriyet kadınına intikal
etmiş bir demokrasi bayrağı mevcuttur. Bunu her alanda
güçlendirmek elbette yine biz Türk kadınına düşmektedir. Bu
minvalde, Türk milliyetçileri, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin
neticesi olan bilhassa ekonomik şiddetin karşısında
durmaktadır. Çünkü biliyoruz ki kadına yönelik ekonomik şiddetle
mücadele kadının karar alma mekanizmalarındaki yerinin de en
büyük destekleyicisidir. Adına ister kadın yoksulluğu diyelim,
istersek cam tavan sendromu diyelim, netice itibarıyla,
kadının ekonomik olarak önündeki engelleri aşmamız
ülkemizin temel meselesi olmalıdır.
Kadınlara uygulanan ekonomik şiddet sadece
Türkiyenin sorunu değildir. 2016 Dünya Ekonomik Forumunun özellikle
ekonomi alanındaki verileri de sorunun evrenselliğini göstermektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NEVİN TAŞLIÇAY (Ankara) Çok az
kaldı Sayın Başkan.
BAŞKAN Toparlayın, tabii.
Buyurun.
NEVİN TAŞLIÇAY (Ankara) Rapora göre,
kadın-erkek eşitsizliğinin yüz yetmiş yıl sonra ortadan
kalkacağı öngörülüyor. Bu da bize toplumsal cinsiyet
eşitsizliğini oluşturan en önemli unsurlardan ekonomide
eşitsizliğin bir dünya gerçeği olarak karşımızda
durduğu anlamını taşımaktadır. Ancak, yine, Dünya
Ekonomik Forumu tahminlerine göre, kadınların iş gücüne
katılım oranındaki yüzde 1lik artış küresel gayrisafi
yurt içi hasılayı 80 milyar dolar artıracaktır. Yani ülke
olarak güçlenmenin de, yükselmenin de yolu kadınlarımızın
ekonomik hayata katılımından geçmektedir. Biz de bu itibarla
diyoruz ki: Kadınlarımız güçlenirse Türkiye büyüyecektir. Medeni
ve siyasi hakları çağına göre oldukça erken elde eden Türk
kadını, atasından aldığı bayrakla yine kadın
haklarında çağının öncüsü olmalıdır.
Biliyor ve inanıyoruz ki, toplumda Türk
kadınını hak ettiği yere taşıyacak lokomotif güç
Milliyetçi Hareket Partisinin ta kendisidir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Taşlıçay.
Değerli milletvekilleri, söz sırası
Halkların Demokratik Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Ayhan
Bilgene ait.
Buyurun Sayın Bilgen.
32.- Kars Milletvekili Ayhan Bilgenin, 5
Aralık Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı verilmesinin
84üncü yıl dönümü vesilesiyle Hakkâri Milletvekili Leyla Güven ve
kadın belediye başkanlarının cezaevinde olmasının
Türkiye için geriye gidiş olduğuna, üçüncü havalimanı
işçilerinin davasına ilişkin açıklaması
AYHAN BİLGEN (Kars) Sayın Başkan,
ben de 5 Aralık kadınların seçme ve seçilme hakkıyla
sözlerime başlamak istiyorum.
Osmanlının son döneminde çok güçlü bir
kadın hareketi vardır. Tanzimat Döneminde çıkarılan
dergiler, kurulan cemiyetler; hepsini bir tarafa bırakalım,
Sultanahmette Halide Edipin konuşmacı olduğu miting
Aslında sosyal hayatta, ülkenin geleceğiyle ilgili kadınların
söz söylemesi konusunda son derece güçlü bir altyapının en
azından İstanbulda -Anadoluda değilse bile- ve belki bazı
şehirlerde olduğunu bir kere biliyoruz. Elbette ki seçme, seçilme
hakkının tanınması ve en azından o dönemde Avrupada,
dünyada kadınların siyasette nerede olduğunu
düşündüğünüzde, karşılaştırmayı böyle yapmak
ve hakkaniyetle bu durumu kabul etmek, ifade etmek gerekir.
Şüphesiz, kadınların toplumdaki
yeriyle ilgili kanunlarla düzenleme yapmak ne kadar önemliyse ve öncü bir rol
ifade ediyorsa zihinsel dönüşümü gerçekleştirmek de o kadar
önemlidir. Bazen toplumlar geriye giderler. Bin dört yüz yıl öncesinin
Suudi Arabistanıyla
karşılaştırdığımızda, bugün, Suudi
Arabistanda kadınların araç kullanıp kullanmamayı tartışıyor
olması geriye gidişin de pekâlâ olduğunu göstermeye tek
başına yeter.
Cumhuriyet Dönemi romanına
baktığımızda, kadınların toplumdaki
öncülüğüyle ilgili ilginç bir şey görürüz. Bu öncülüğün en
önemli sebebi neredeyse 20nci yüzyılın ilk çeyreğinin tümüyle
savaşlarla geçmiş olmasıdır. Erkeklerin cepheye gitmiş
olması, kadınların toplumdaki
ağırlığıyla ilgili önemli bir kazanıma
dönüşmüştür, önemli bir sorumluluğa ve öncülüğe
dönüşmüştür ama bugün itibarıyla neredeyse geçtiğimiz
yıl 8 kadın milletvekilimiz, şu anda hâlâ seçilmiş olan bir
milletvekilimiz Leyla Güven ve 30un üzerinde kadın belediye
başkanımızın cezaevinde 2018 yılına girmiş
olması, hatta 2019 yılını böyle karşılıyor
olması aslında Türkiye için de böyle bir geriye gidişi son
derece net biçimde ortaya koymaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Devam edelim Sayın Bilgen.
AYHAN BİLGEN (Kars) Yine, bir başka
karşılaştırma ve geriye gidiş galiba bir bütün olarak
siyasete ve siyasetçiye yöneliktir. Osmanlının son döneminde hem
Birinci Meşrutiyet hem 1908 Osmanlı Mebusan Meclisindeki
siyasetçilerin konuşma özgürlüğü ve onların bazen ağır
eleştiri içeren bu sözlerinin ne kadar ve nasıl tahammülle
karşılandığı ile bugünü
karşılaştırdığımızda,
kıyasladığımızda yine bu geriye gidişi çok net
görüyoruz. Cumhuriyetin henüz ilanından önce, Meclis varken, savaş
devam ediyorken, kürsüden, savaş dâhil olmak üzere o dönemin Meclis
hükûmetini ağır eleştiriye tabi tutan siyasetçilerin bile
tahammülle, hoşgörüyle karşılanması, sonrasındaki
İstiklal Mahkemeleri acı tecrübesine rağmen, bugünle
kıyaslandığında çok daha ileridedir. Dolayısıyla
da dün Sayın Balukenle ilgili Yargıtayın verdiği karar,
Önder ve Demirtaşla ilgili istinaf mahkemesinin verdiği karar
aslında hem Osmanlı Mebusan Meclisinden hem de Birinci Meclisteki
tartışmalardan çok daha geriye düştüğümüzü çok net biçimde
gösteriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Bilgen.
AYHAN BİLGEN (Kars) Sayın Başkan,
son olarak da üçüncü havalimanı işçilerinin bugün İstanbuldaki
davasına değinerek sözlerimi bitirmek istiyorum.
Dava sırasında çok ilginç bir iddianame
üzerinden yargılama şu anda devam ediyor. Sendika temsilcilerinin
işçilerle görüşmesi suç gibi tarif edilmiş ve aynen şu
ifadeler geçiyor: Sözde sendika yöneticileri sözde sendika çalışanları.
Değerli milletvekilleri, eğer siyasetçiyi sözde diye, gazeteciyi
sözde diye, sendikacıyı sözde diye tarif etmeye
başlarsanız bu ülkede demokrasinin kırıntısı bile
kalmaz. Bir işçi -ki orada 50nin üzerinde ölüm var; bakın, çok
hayati bir durumdan bahsediyoruz- yanındaki mesai arkadaşı
hayatını kaybetti diye slogan atmış ve mahkemede bu
soruluyor, Niye slogan attın? diyorlar, o da diyor ki: Susma sustukça
sıra sana gelecek. dedim çünkü yanımdaki arkadaşım
hayatını kaybetmişti.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Bilgen.
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili
Sayın Engin Altay.
33.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
annesinin vefatından dolayı İstanbul Milletvekili Canan
Kalsına başsağlığı dilediğine, seçme ve
seçilme hakkının verildiği 5 Aralık 1934 tarihinden bugüne
kadar Türk kadınının elde ettiği kazanım ve
gelişimin küçümsenemeyeceğine ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Sayın Başkan, Genel Kurulu ve sizi
saygıyla selamlıyorum.
AK PARTİ İstanbul Milletvekili, Kadın
Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Başkanı Sayın
Canan Kalsının kıymetli annesini kaybettiğini teessürle
öğrendik. Merhumeye Allahtan rahmet, sayın milletvekilimize ve
kederli ailesine sabır ve başsağlığı diliyoruz
öncelikle.
Evet, bugünün gündemi kadınlar. Türkiye'nin
şöyle bir âdeti vardır: Öğretmenler Gününde öğretmenleri
bir gün hatırlarız, Anneler Gününde anneleri bir gün
hatırlarız; Avukatlar Gününde, Eczacılar Gününde,
velhasıl üç yüz altmış beş gün içerisinde bir gün
hatırlayıp unutmak ve o bir gün içinde bütün gün hamaset yapmak, ne
kadınların sorununu ne öğretmenlerin sorununu ne askerlerin
sorununu, velhasıl hiçbir sorunu çözmez. Olaya doğru bir pencereden
hep birlikte bakabilmemiz lazım.
Türk kadınının 1934te elde
ettiği seçme ve seçilme hakkını, Fransız kadını
tam on yıl sonra, İtalyan kadını on bir yıl sonra,
Yunanistan kadını yaklaşık yirmi yıl sonra ve
İsviçre çok daha sonra, otuz yıl sonra elde etmiş ama bugün bir
Fransız, Yunanistan, İtalyan, İsviçre kadınına
baktığımızda, oradaki kadınların hayata
katılma, ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel yaşamdaki aktiviteleri,
katılım oranları ve güçleriyle, Türkiye'nin maalesef mukayesesi
bile söz konusu değil.
Bu, bir kusur, bir nakisa, bir partiye yönelik bir
eleştiri değil; bu, Türkiye'de hepimizin durup üzerinde
düşünmemiz gereken bir meseledir. Biraz önce birçok sayın
milletvekilimiz söyledi, 600 üyeli Parlamentomuzda 104 seçilmiş kadın
üyemiz var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bu 104 iyi bir
rakam değil ki. Milleti oluşturanların yarısı
kadınsa, 600 üyeli Parlamentonun da mümkünse yarısının
kadın olması lazım. (AK PARTİ sıralarından
gülüşmeler) Bir eleştiri diye getirmiyorum ki bunu, isterseniz
başlayalım AK PARTİlilerin kadınlarla ilgili
söylediklerine. İş aramayın yani kendi kendinize.
Şimdi, buradan yola çıkarak şöyle
olmalı en azından: 600 üyeli Parlamentonun 104 sayın üyesi
kadın ise 81 il valimizin 17sinin bu orana göre kadın olması
lazım, 950 kaymakamımızın 160ının kadın
olması lazım ve bu rakamları çoğaltmak mümkün. Türkiyenin
niye bir kadın emniyet müdürü olmasın; yine, sadece 1
-yanlış bilmiyorsam- kadın valisi olsun; niye sadece 3
kadın kaymakamı olsun? Buradan yürüyebilmemiz lazım ama
şöyle bir mantık olur ise, Türkiyede bir üniversitemizin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) -
Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesinin Dekanı şöyle der
ise bunlar olmaz: Aile hayatına yönelik bazı politikaları
yanlış buluyorum. AK PARTİnin bazı
politikalarını yanlış buluyor muhtemelen ve diyor ki:
İyi bir çocuk yetiştirmek, iyi bir ev hanımı olmak, bakan,
başkan, başarılı bir iş kadını olmaktan elzemdir.
Seçimlerde kadın adaylara oy vermeyeceğim. Sonra da AK PARTİ
Genel Başkanı, Cumhurbaşkanı Erdoğan diyor ki:
Maalesef dünyada ilk 500 içinde Türkiyenin bir tane üniversitesi yok. Sen
böyle rektör, böyle dekan atarsan ilk 500 değil, ilk 5 binde de bir tane
üniversiten olmaz.
Bu vesileyle, Türk kadınımızın
seçme ve seçilme hakkını elde ettiği o tarihten bugüne kadar
elde ettiği kazanım ve gelişim şüphesiz yadırganamaz
ve küçümsenemez ama biz kadınımızı arkamızda
değil, yanımızda, bizimle eşit koşullarda, siyaset
alanında, ekonomik yaşamda, kültürel ve sosyal yaşamda güçlü ve
aktif olarak görmek istiyoruz. Bütün kadınlarımıza Cumhuriyet
Halk Partisi Türkiye Büyük Millet Meclisi Grubu adına saygı, hürmet
ve sevgilerimizi iletiyoruz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Altay.
Sayın Özkan
34.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
annesinin vefatından dolayı İstanbul Milletvekili Canan
Kalsına başsağlığı dilediğine,
cumhuriyetten önce ve sonra kadına dünya milletleri muvacehesinden çok
farklı bir değer ve önem verildiğine, kadınların
seksen dört yıl önce aldıkları imkânı çok daha güçlü
yarınlara götürme niyetinde olduklarına ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Çok teşekkürler
Başkan.
Tabii, kadınlarımızın seçme ve
seçilme hakkını elde ettikleri bugünde, öncelikle, Kadın Erkek
Fırsat Eşitliği Komisyonu Başkanımız Sayın
Canan Kalsın annesini kaybetmiştir, Komisyon
Başkanımıza başsağlığı diliyorum,
Allahtan sabır niyaz ediyorum ve özellikle Canan Hanıma taziyelerini
bildiren kıymetli milletvekillerimize ve grup başkan vekillerimize
teşekkürlerimi sunuyorum.
Tabii, konuşmacılarımız ifade
etti. Her birisi -vurguladıkları ortak ifadelerden bir tanesi de-
köklü medeniyetimizin tarih boyunca, cumhuriyetten önce ve sonra kadına
dünya milletleri muvacehesinde çok farklı bir değer ve önem
verdiğini ve bugün gelişmiş Batı uygarlıklarında kadınların
seçme ve seçilme hakkını elde etmeden on, on beş yıl, yirmi
yıl evvel Türk kadının seçme ve seçilme hakkını
kazandığını vurguladı. Bu çok doğru ve yerinde ve
medeniyetimizle gurur duymamız gerektiren bir konudur. Onun için, her
şeyden önce öz güvenle medeniyetimizle, tarihimizle, kültürümüzle ve
kadınımıza verdiğimiz değerle dünden bugüne gurur
duymamız gereken bir meseledir.
Tabii, özellikle AK PARTİ hükûmetleri
döneminde, 2000 sonrası dönemde kadınlarımızın sosyal
hayatta, akademide, ticarette, sivil toplumda, bürokraside çok etkin, çok daha
başarılı roller alabilmeleri için yapısal reformların
gerçekleşmesi gereğinden hareketle bir dizi anayasal ve yasal reform
gerçekleştirmiş bulunuyoruz. Bu reformların en büyüğü,
özellikle 2010 yılında hayata geçirilen ve kadınlar lehine
yapılacak ayrımcılığın eşitlik ilkesine
aykırı olarak yorumlanamayacağına ilişkin pozitif
ayrımcılık düzenlemesidir.
Tabii, yine aynı şekilde, yasal
reformlarla ve uygulamada atılan adımlarla, bugün Türk
kadınının o tarihsel seyri içerisinde sosyal hayatta, siyasi
hayatta ve bürokrasideki rolü ve etkinliği artmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Sosyal hayattaki rol ve
etkinliği artmıştır. Bunu Allahın izniyle çok daha
artırma gayreti içerisinde olacağız.
Tabii, bu noktada herkese büyük görevler
düşüyor; anayasal ve yasal reformlarla varılamayacak bir hedef
olduğunun altını çizmek lazım. Elbette yapacağız.
Hep birlikte, bugün duyarlılığını ifade eden bütün
siyasi partilerin konuşmacılarının ifade ettiği
hedefleri gerçekleştirmek için gereken tüm yasal reformları,
düzenlemeleri yapmak zorundayız. Ancak bunun yanında, her aileye,
mahalleye, cemiyete, siyasi partiye ve bir kül hâlinde bütün aziz milletimizin
üzerine düşen sorumluluklar var, bunları yerine getirmemiz
lazım. Hani herkes kendi çevresinde gerekli adımları atarsa, bu
milletin, kadına dünden bugüne verdiği o değeri, çok daha büyük
hedeflerle yoluna devam ettireceğine inanıyorum.
Bakınız, şu anda, özellikle grubumuz
adına ifade edecek olursam
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
AK PARTİ bir
kadın hareketidir. Kuruluşunda ve siyasal süreci içerisinde
kadın kolları teşkilatımız, tamamen kendi
teşkilatlarını kendi kurmak, kendi kongrelerini
gerçekleştirmek suretiyle siyasi hayatımızda etkin bir rol
almıştır. Aynı şekilde, gençlik kolları ve ara
kademe teşkilatlarımızda, merkez karar yönetim kurulu
teşkilatlarımızda, yine Anayasamızın pozitif
ayrımcılık düzenlemesine uygun bir şekilde, kadınlarımızın
kontenjanları vardır. Bunlar her türlü müdahaleden varestedir.
Tabii bunlar yeterli mi? Hayır. Biraz önce
Sayın Başkanım, ifade ettiğiniz gibi, Kübadaki örneği
verdiniz, şu anda cumhuriyet tarihinde, kadın milletvekili
sayısı itibarıyla 53 rakamı bir grupta, AK PARTİ
grubunda temsil edilmiştir ve 53 kadın milletvekilimizi,
inşallah gelecekte, bugüne kadar ortaya koymuş olduğumuz
milletvekillerimizin, kadın milletvekillerimizin siyasete girişini
teşvik etmek suretiyle daha da yukarılara çıkaracağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Son, bitiriyorum.
BAŞKAN Tabii. Tamamlayın.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ancak, elbette
kadınlarımızın siyasi hayatta çok daha etkin rol
alabilmeleri onların ekonomik, sosyal, siyasi alanda imkânlarını
genişletmek, önlerini açmakla olacak. Ve bu noktada, AK PARTİ
hükûmetleri olarak bugüne kadar, her zaman kadın girişimcilerin
yanında olduk. Kadın girişimcilere verdiğimiz teşvik
ve desteklerle onların iş hayatında rol almalarını sağladık.
Aynı şekilde, çalışma
hayatında kadınlarımızın daha güçlü yer alabilmeleri için,
doğum yardımları ile emzirme izinleri, özürlü çocukları
olan annelere beş yıl erken emeklilik imkânları getirmek
suretiyle çalışma hayatında çok daha etkin rol
almalarını sağladık. İnşallah, bugün
duyarlılığını ortaya koyan tüm grupların da ifade
ettiği birlikte çalışma anlayışıyla
kadınlarımızın, seksen dört yıl önce, dünya milletleri
nezdinde, evleviyetle, öncelikle aldıkları bu imkânı çok daha
güçlü yarınlara götürme niyetini ifade eder, Genel Kurulu saygıyla
selamlarım.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özkan.
V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
(Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Levent Gökün, annesinin vefatından dolayı İstanbul Milletvekili
Canan Kalsına ve 23 Dönem TBMM Başkanı Köksal Toptana Meclis
Başkanlığı adına başsağlığı
dilediğine ilişkin konuşması
BAŞKAN Ben de annesini kaybeden Değerli
Milletvekilimiz Sayın Canan Kalsına
başsağlığı dileklerimi iletmek isterim. Allah rahmet
eylesin.
Bu arada, önceki dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlarından Sayın Köksal Toptanın da annesi vefat etti,
önceki gün defnedildi. Önceki dönem Meclis Başkanlarımızdan
Sayın Köksal Toptana da Meclisimiz adına
başsağlığı dileklerimi iletiyorum.
Değerli milletvekilleri, şimdi gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula bir
sunuşu olacaktır, onu iletiyorum.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Duyurular
1.- Başkanlıkça, Bütçe Kanun Teklifi ile
Kesin Hesap Kanunu Tasarısının görüşmelerinde uygulanacak
söz kayıt işlemleri ve usullerine ilişkin duyuru
BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, 2019
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2017 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının Genel Kurulda
görüşme takvimine ilişkin grup önerisi dünkü birleşimde kabul
edilmişti. Bütçeler üzerine şahısları adına söz almak
isteyen sayın üyelerin söz kayıt işlemleri 7 Aralık 2018
Cuma günü 11.00 ila 11.30 saatleri arasında büyük grup toplantı
salonunda Başkanlık Divanı Kâtip Üyelerince
yapılacaktır. Söz kaydını her sayın üyenin bizzat
yaptırması gerekmektedir, başkası adına söz kaydı
yapılmayacaktır. Belirtilen saatler dışındaki söz
kayıtları Kanunlar ve Kararlar Başkanlığınca
yapılacaktır. Bütçe Kanunu Teklifi ile Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının Genel Kuruldaki görüşme programı Türkiye
Büyük Millet Meclisi internet sayfasında yer alacak,
bastırılarak sayın üyelere dağıtılacaktır.
Sayın üyelerin bilgilerine sunulur.
Tabii, değerli arkadaşlarım, bir de
tecrübeyle şunu da sayın milletvekillerinin bilgisine ben sunmak
isterim. Bu konuda arkadaşlarımızın mutlaka kendi
partisinin grup başkan vekilleriyle istişare ve bilgisi dâhilinde
görüşmelerinin yararı olduğunun altını da çiziyorum.
Teşekkür ederim.
Şimdi, İYİ PARTİ Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ PARTİ Grubunun, 21/11/2018
tarihinde Samsun Milletvekili Bedri Yaşar ve 22 milletvekili
tarafından, engellilerin sorunlarının incelenerek tüm kamu
hizmetlerinden tam olarak yararlanmalarının sağlanması
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
(10/537) ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 5 Aralık 2018 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
5/12/2018
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 5/12/2018 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Yavuz
Ağıralioğlu
İstanbul
İYİ
PARTİ Grubu Başkan Vekili
Öneri:
Samsun Milletvekili Bedri Yaşar
tarafından, engelli yurttaşlarımızın sağlık,
eğitim, istihdam ve bilgi teknolojileri hizmetlerine tam olarak
erişimlerinin sağlanması, başta eğitim ve sağlık
hizmetleri olmak üzere gündelik hayatta
karşılaştıkları sorunların tespit edilmesi ve bu
konuda alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla
21/11/2018 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan (10/50) esas numaralı
Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerinin 5/12/2018 Çarşamba günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şimdi, önerinin gerekçesini açıklamak
üzere İYİ PARTİ Gruba adına Antalya Milletvekilimiz
Sayın Feridun Bahşi, buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Bahşi.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA FERİDUN
BAHŞİ (Antalya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Gününü ve
Türkiyede seçme ve seçilme hakkının verilişinin 84üncü
yılını kutluyorum.
Sosyal devlet, güçlü devlet, adil devlet
vatandaşların derdine çare arar, çözüm üretir, vatandaşlar
arasında adaleti sağlar ama ülkemizde, engelliler yalnızca 3
Aralık Dünya Engelliler Günü veya 10-16 Mayıs Engelliler Haftası
gibi özel günlerle sınırlı kalacak şekilde
hatırlanmaktadır. Bu özel günlerde engellilerin sorunları
gündeme getirilmekte, yetkililerce vaatlerde bulunulmakta fakat engellilerin
temel sorunlarının çözümü sürekli olarak ertelenmektedir.
Dünya, engelli vatandaşlarına diğer
vatandaşlarının yararlandığı tüm olanaklardan
adaletli şekilde yararlanma fırsatı sunmak zorundadır.
Engelli vatandaşlarımızın topluma etkin olarak
katılmalarını sağlamak için engellilere yönelik hizmetlerin
kapsamlı olarak genişletilmesi gerekir. Herhangi bir bedensel veya
zihinsel engeli olan vatandaşlar ile hiçbir engeli olmayan
vatandaşlar arasındaki menfi yöndeki farklılıkları
gidermek günümüz devlet anlayışı içerisinde bir zorunluluktur.
Hayatın içerisinde yaşamını sürdürmeye çalışan
engelli vatandaşlarımızın var olan hareket ve yetenek
kısıtlarına onlara bir artı kazandıracak şekilde
düzenlemeler yapılmalıdır. Engelli vatandaşlarımızı
hayata bağlamak, hayat mücadelesinde yarıştan kopmadan devam
etmelerini sağlamak ve bunları yaparken de ekonomik olarak güçsüz
hissettirmemek yine devlet ilkelerinin en başında gelmelidir.
Değerli milletvekilleri, dünya nüfusunun
yaklaşık yüzde 10u, ülkemiz nüfusunun ise 6,6sı engelli
vatandaşlarımız tarafından oluşturulmaktadır. Türkiyede
5 milyona yakın engelli vardır. Erişilebilirlik, eğitim,
çalışma hayatı ve sağlık Türkiyede engellilerin en
çok zorlandıkları ve sıkıntıya düştükleri
alanlardır. Erişilebilirlik sorunu engellilerin sosyal hayata
katılmasının önündeki en büyük engeldir. Büyük
çoğunluğu kaldırımlar ve yollardan şikâyetçidir.
Evlerinin, kamu binalarının engelli kullanımına uygun
olmadığını düşünenlerin oranı yüzde 60-65
civarındadır. Engelli vatandaşlarımızın yüzde
27si 2022 sayılı Kanun kapsamında devletten özürlü maaşı
alabilmekte, yüzde 11i Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmadan
ayni ve nakdî yardımlarından yararlanırken yüzde 6sı
Sosyal Hizmetler, Çocuk Esirgeme Kurumu, yüzde 4ü de hayırsever
kişilerin yaptığı yardımlardan yararlanmakta geri
kalan yüzde 50den fazla engellimiz ise tamamen yardımlardan yoksun olarak
yaşamaktadır. Hayatlarını idame ettirmeleri göz önüne
alındığında engellilerin hayat standartlarının
daha yüksek olması gerekmektedir.
Engelli nüfusun eğitim düzeyi de nüfusun
geneline bakıldığında oldukça düşüktür. Okuma yazma
bilmeyen engellilerin oranı yüzde 23tür. Burada da kadın-erkek
eşitsizliği açıkça ortaya çıkmaktadır. Bu oran
erkeklerde yüzde 10ken kadınlarda yüzde 33 civarındadır.
Yükseköğrenim mezunu olanların oranı ise erkeklerde yüzde 4, kadınlarda
ise yüzde 1,5tir. Engelli vatandaşlar evlerinden
çıktıkları andan itibaren her türlü sıkıntıyla
yüzleşmektedirler. Yapılan araştırmalarda engellilerin
üretim sürecine de katılamadıkları ortaya çıkmaktadır.
Engellilerin yüzde 86sı herhangi bir işte
çalışmamaktadır. İşsizlik nedeniyle engelli
vatandaşlar sosyal hayattan giderek uzaklaşmaktadırlar.
Değerli milletvekilleri, sosyal güvencelerine
bakılmaksızın özürlü kimlik kartı olan engelli
vatandaşların engelleri münasebetiyle kronik hasta olarak değerlendirilip
Sağlık Uygulama Tebliğinin ilgili maddelerine uygun
sınıfa dâhil edilerek katılım payı muafiyetinden
faydalanmalarının sağlanması ve yasal bir düzenleme
yapılması bir zorunluluktur. Buna ilişkin yasa teklifimizi geçen
hafta içinde Başkanlığa sunduk.
Değerli milletvekilleri, engelli
vatandaşlar için değişik zamanlarda çeşitli yasalar
çıkarılmıştır, çıkarılan yasalarla bu
vatandaşlarımıza birtakım haklar verilmiştir. Bunun
için emeği geçen her bir lidere, milletvekillerimize, kamu görevlilerimize
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
FERİDUN BAHŞİ (Devamla) -
vatandaşlarımız adına, bu yasaları çıkaran
gruplara teşekkür ederiz. Ancak değişen şartlar ve engelli
vatandaşlarımızın sayısının artması
sonucu bu yasalar artık yetersiz kalmaktadır. Örneğin, engelli
vatandaşlarımızın iş sahibi olmaları yani
istihdam edilmeleri yönündeki 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununun 53üncü maddesinin ikinci fıkrasında verilen istihdam
mecburiyeti engelli vatandaşlarımızın sayısıyla
değerlendirildiğinde yetersiz kalmaktadır. Bu kanundaki yüzde 4
oranının en az yüzde 6 olarak düzeltilmesi ve engelli
vatandaşlarımızın daha çok istihdamının
sağlanması elzemdir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Bahşi.
Şimdi, öneri üzerinde Halkların Demokratik
Partisi Grubu adına söz isteyen İzmir Milletvekilimiz Sayın
Serpil Kemalbay Pekgözegü.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz üç dakika.
HDP GRUBU ADINA SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bugün 5 Aralık, kadınların seçme ve
seçilme hakkını elde ettikleri bir gün olarak, takvim günü olarak
değerlendiriliyor ve burada grup başkan vekilleri söz alıyor.
Önce ona bir değinmek istiyorum. Yani seçme ve seçilme hakkı bir
takvim gündemine dönüşmüştür. 21inci yüzyılda seçme ve seçilme
hakkı kadınların elinden bariz bir şekilde
alınmaktadır. Bugün belediye eş başkanlarımızın
ve bu Parlamentonun bir üyesi olan Hakkâri Milletvekilimiz Leyla Güvenin
zindanda olması bunun bir göstergesidir. Burada süresiz, dönüşümsüz
açlık grevinin yirmi sekizinci gününde olan Leyla Güveni saygıyla
selamlıyorum ve bütün kadın seçilmişleri burada selamlamak
istiyorum.
Değerli arkadaşlar, dediğim gibi, bu
takvim gündemi meselesi engellilerle ilgili de gündeme geliyor. 3 Aralık
Engelliler Gününde herkes engellilerle ilgili olarak bir şeyler söylüyor
fakat engelliler hakkında hiçbir değişiklik olmuyor, hatta
kazanılmış haklarında bile geriye gidildiğini biz
görüyoruz. Örneğin, engellilere yardım mı veriliyor, maaş
mı veriliyor? Neden engelliler yardım adı altında bir
ücret alabiliyorlar? Bu sorunun cevabı şu: Türkiye sosyal devlet
olmaktan giderek daha fazla çıkmıştır ve sosyal hak yerine,
iktidara biat edenlere yardımlar dağıtılabilmektedir. O da
ancak kayırmacı bir ekonomik anlayışla yapılıyor.
Öyle ki bu engelli yurttaşlara bankalar bile
kredi vermiyorlar çünkü onların elindeki bu kartların bankalar
nezdinde de bir geçerliliği yok. Yine ailede SGKli çalışan bir
kişi bile olsa bu engelli yurttaşlarımız herhangi bir
destek alamıyorlar. Elektrik, doğal gaz engellilere ücretli, indirim
yok.
Yine, kanun hükmünde kararnamelerle 2 bini
aşkın engelli işinden hukuksuzca çıkartıldı.
Hapishanelerde engelliler var ve bunlara dair olarak da büyük bir
ayrımcılık, yok sayma durumuyla karşı
karşıyayız. Hükûmet engellilerin sorunlarını çözmek
gibi bir programa ve politikaya kesinlikle sahip değil. Engellileri, onların
bakımıyla ilgili sorumlulukları daha çok kadınların ve
ailenin üstüne bırakmakta ve devlete de yine yardımlarla engellileri
bağımlı kılmayı kendisine bir politika olarak
belirlemekte. Oysa Türkiyede yaklaşık 8,5-9 milyon engelli var ve
engelliler her birimizle eşit koşullarda, eşit yurttaşlar
olarak anılmak istiyorlar ve eşit yurttaşlar olarak hak sahibi
olmak istiyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla)
Teşekkürler.
Eğitimde, istihdama erişimde engelliler
büyük sorunlarla karşı karşıya. Toplumdan
dışlanma en önemli sorunların başında geliyor. Kamuda
ve özel sektörde engelliler birikimleri gözetilerek, kapasiteleri göz önüne
alınarak değerlendirilmiyorlar. Bunun dışında herhangi
bir işte, vasıfsız bir işte, sadece engelli oldukları
için değerlendiriliyorlar; bu bile büyük bir
ayrımcılıktır.
Yine, engellilere yönelik sağlık raporunu
alabilmek gerçekten deveye hendek atlatmaktan daha zor. Yani bu engellilerin
sağlıkla ilgili olarak bu kadar bariyerlerle
karşılaşmış olmaları utanç vericidir. Siz devlet
olarak Ben görevimi yapmıyorum. demek istemiyorsunuz ama bunun yerine
bazı kurallar çıkartıyorsunuz, bu da engellileri yok
saymanın bir başka yoludur. Engelliler eşit yurttaşlık
olarak her birimizle eşit haklara sahip olmalıdır diyoruz ve öneriyi
destekliyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Öneri üzerinde söz isteyen, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına Kayseri Milletvekilimiz Sayın Çetin Arık. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Arık, süreniz üç dakika.
CHP GRUBU ADINA ÇETİN ARIK (Kayseri)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Dünyada hiçbir kadın Ben Anadolu
kadınından daha fazla çalıştım, milletimi
kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar emek
verdim. diyemez. Gazi Mustafa Kemal Atatürk. Ben de 5 Aralık kadınların
seçme ve seçilme hakkını kutluyorum.
Sayın Başkan, bugün İYİ
PARTİnin engelli vatandaşlarımızın
sorunlarının araştırılmasıyla ilgili verdiği
grup önerisi üzerine söz almış bulunuyorum, Gazi Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Türkiyenin
yüzleşmekten korktuğu ama korkmaması, aksine yüzleşmesi
gereken çok önemli meselelerden biridir engellilerin sorunu. Maalesef ülkemizde
engelliler 3 Aralık Dünya Engelliler Günü veya 16 Mayıs Engelliler
Haftası gibi belirli gün ve haftalarda hatırlanıyor, büyük nutuklar
atılıyor, büyük vaatler veriliyor ama maalesef ki 4 Aralıkta bu
vaatlerin hepsi unutuluyor, hiçbir çözüm bulunmuyor. Sayın
milletvekilleri, gelin, bu kez farklı bir şey yapalım. Her
şeyden önce, siyasetüstü bir konu olan engelliler konusunu ele alırken
siyasi manevraları, siyasi kaygıları bir kenara bırakarak
çözüm için hep birlikte bir araya gelelim. Bakınız, 10 Mayıs
2017de, yine bir çarşamba günü, Engelliler Haftasında, engelli
vatandaşların sorunlarının araştırılması
için Milliyetçi Hareket Partisi bir önerge vermiş, biz de bu önergeye
destek vermişiz ama iktidar partisinin sayın milletvekilleri
tarafından bu önerge reddedilmiş. Bugün bu konuda Milliyetçi Hareket
Partisinin sayın milletvekillerinin tutumunu
ERKAN AKÇAY (Manisa) Ya bırak Milliyetçi
Hareket Partisini!
ÇETİN ARIK (Devamla)
bu Meclisin, bu
milletin bir vekili olarak gerçekten ben çok merak ediyorum. Bir yıl önce
kendilerinin engellilerin sorunları araştırılsın diye
verdikleri önergeye bugün evet mi diyecekler
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sana ne?
ÇETİN ARIK (Devamla)
yoksa, kendileriyle bir
kez daha çelişip engellilerin sorununa kör gözle bakan iktidar partisinin
peşine takılıp hayır mı diyecekler? Bunu burada hep
birlikte göreceğiz.
Sayın milletvekilleri, iktidar partisi
engellilerin sorununa gerçekten kör gözle bakıyor. Neden böyle söylüyorum,
niçin böyle söylüyorum? Bakınız, engellilerle ilgili, Türkiye
İstatistik Kurumunun son çalışması 2002 yılında;
2002 yılında, dikkatinizi çekiyorum. Yani, bugün gerçek anlamda
Türkiyede kaç engelli yurttaşımızın olduğuyla ve
bunların sorunlarıyla ilgili gerçek verilere sahip değiliz.
Eldeki verilere göre nüfusumuzun yaklaşık yüzde 12,5unu engelliler
oluşturuyor, bu da yaklaşık 10 milyon
yurttaşımızın olduğunu gösterir. Gelin, İYİ
PARTİnin önergesine hep birlikte destek verelim ve öncelikle engellilerle
ilgili sağlıklı verileri hep beraber ortaya koyalım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın.
ÇETİN ARIK (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Gerçekte ülkemizde kaç yurttaşımız
engelli, bunların kaçı istihdam ediliyor, kaçı eğitim
olanaklarından yararlanıyor, bunları hepimizin bilmesi
gerekiyor.
Engellilerin en önemli sorunlarından biri de
eğitim. Engelli vatandaşlarımız temel bir hak olan,
Anayasayla güvence altına alınan eğitim hakkını
kullanamıyorlar.
Engelliler konusundaki bir diğer sorun ise
istihdam. Engellilerin eğitimi konusunda sınıfta kalan AKP
iktidarları engellilerin istihdamı konusunda ise küme
düşmüş durumda. Bakınız sayın milletvekilleri, iş
gücüne katılım oranları incelendiğinde yüzde 78inin
iş gücüne dâhil olmadığı görülüyor. Burada,
çalışabilecek durumda olan yaklaşık 2 milyon engellinin
istihdam dışı kaldığı acı bir gerçek.
Söylenecek çok şey var ama maalesef ki sözümüz
kısılıyor ve üç dakikaya düşürülmüş. Üç dakikada ne
söylenebilir, bilemiyorum. Ben buradan bir kez daha tüm partilerin
milletvekillerini bu konuda siyasetüstü davranmaya davet ediyorum. Gelin, el
ele verelim, engellilerin önündeki engelleri el birliğiyle çözelim
diyorum, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Arık.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
(Devam)
3.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Levent Gökün, geçirdikleri trafik kazası sonucu hayatını
kaybeden MHP Sinop Durağan İlçe Başkanı Osman
Yıldırım ile belediye başkan adayı Ali
Dalkılıça Allahtan rahmet, MHP camiasına
başsağlığı dilediğine ilişkin
konuşması
BAŞKAN - Sayın Akçay, söz vereceğim
ama ben üzücü bir haber öğrendim, onunla ilgili duygularımı
ifade etmek isterim.
Milliyetçi Hareket Partisinin Sinop Durağan
İlçe Başkanı ve -sanırım- yeni belirlenen belediye
başkan adayı ne yazık ki Ankara yakınlarında
geçirdikleri bir trafik kazası sonucu hayatlarını
kaybetmişler. Gerçekten çok üzücü ve hepimizi sarsan bir hadise. Ben ölen
kardeşlerimize Allahtan rahmet diliyorum. Başta ailesi, sevenleri ve
Milliyetçi Hareket Partisi camiasına da
başsağlığı dileklerimi iletiyorum.
Buyurun Sayın Akçay.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
35.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, trafik
kazası neticesinde hayatını kaybeden MHP Sinop Durağan
İlçe Başkanı Osman Yıldırım ile belediye
başkan adayı Ali Dalkılıça Allahtan rahmet dilediğine,
Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın İYİ PARTİ grup
önerisi üzerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Şimdi, birkaç dakika
evvel biz de maalesef bu üzücü kazayı haber aldık. Şimdi, biraz
sonra, Genel Kuruldaki konuşmalardan sonra tabii ayrıntıyı
öğrenmek üzere görüşmelerimiz de olacak. Öncelikle bu üzücü kaza
neticesinde hayatını kaybeden Durağan İlçe
Başkanımıza ve muhtemel belediye başkanı adayı
arkadaşımıza, kardeşlerimize Allahtan rahmet diliyorum,
ailelerine başsağlığı diliyorum. Taziyeniz için,
hassasiyetiniz için de ayrıca teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, tabii, bunları
konuşmak istemezdim ama şimdi söylemesen de olmuyor. Bu kıymetli
Kayseri Milletvekili arkadaşımız, her ne hikmetse, ne zaman
kürsüye çıksa illa Milliyetçi Hareket Partisine atıfta bulunarak bir
iki cümle sarf etme gereği duyuyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Tabii, bu MHP
takıntısı nereden gelir kendisinde bilemeyiz ama bir
takıntısı olduğu kesin. Daha evvel de birkaç defa ve
defalarca söyledim. Bütün siyasi partilerin burada verdikleri kanun teklifleri,
önergeler, soru önergeleri var; biz bunlara saygılıyız yani buna
kimsenin diyecek bir şeyi de yok. Ama buna karşı alınan
tutuma ilişkin de bütün partilerin birbirlerine saygılı olma
gibi bir mecburiyeti var. Bu, bir saygısızlıktır.
Milliyetçi Hareket Partisi neyin, ne zaman önergesini vereceğini; neye, ne
zaman, nasıl bir tutum belirleyeceğini kendi parti politikaları
çerçevesinde belirler. Biz bu beyefendinin keyfine göre hareket edecek
değiliz. Dolayısıyla, bir önerge konuşuluyor, siz parti
grubunuz adına görüşünüz neyse onu ifade edersiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Aksi takdirde Milliyetçi
Hareket Partisinin tutumuna böyle takıntılı bir şekilde,
tıptaki terimi de doğrusu hatırlayamadım ama zannederim
obsesif deniyor buna
Bu takıntıdan vazgeçmelerini salık
veriyorum. Ve Milliyetçi Hareket Partisinin tutumunun ne
olacağını merak ettiğini söyledi. Merak etmesin, burada her
şey, bakın, canlı yayınla Türkiyeye yayın
yapılıyor, tutanak altına alınıyor, sosyal medyadan
görüşler ifade ediliyor, başka söylenecek bir şey de yoktur.
Yani bir parti grubunun, bir başka parti gruplarının veya
milletvekillerinin keyfine göre hareket etmeyiz. Milliyetçi Hareket Partisi
kendi gündemine hâkim bir partidir. Biz başkalarının getirmek
istediği gündemin peşine takılmayız diye 50 defa söyledim.
Tekrar tekrar söylüyorum, bütün parti gruplarının ve
milletvekillerinin getireceği önergeler, teklifler neyse
saygılıyız diyoruz ama Milliyetçi Hareket Partisinin tutumuna da
herkesin saygılı olmak mecburiyeti vardır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Ben de teşekkür ederim, sağ
olun.
ÇETİN ARIK (Kayseri) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurun Sayın Arık.
ÇETİN ARIK (Kayseri) Sayın Grup
Başkan Vekili takıntım olduğunu ve
saygısızlık ettiğimi söyledi.
MUHARREM VARLI (Adana) Var gerçekten de, yok mu
yani!
BAŞKAN Yerinizden bir dakika söz veriyorum
Sayın Arık.
Buyurun.
36.- Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın,
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÇETİN ARIK (Kayseri) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Grup Başkan Vekili benim Milliyetçi
Hareket Partisine bir takıntım olduğunu söyledi. Bunun ismi
obsesif kompulsif bozukluktur Sayın Grup Başkan Vekili, siz
telaffuz edemediniz ama. Bizim hiçbir partiye bir takıntımız yok
ve hiçbir saygısızlıkta da bulunmadım.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Senin var, senin var. Senin
takıntın var.
ÇETİN ARIK (Kayseri) Bulunmadım.
BAŞKAN Karşılıklı
olmasın.
Tamamlayın sözlerinizi .
ÇETİN ARIK (Kayseri) Hiçbir
saygısızlıkta bulunmadım.
Ben sadece Milliyetçi Hareket Partisinin 10
Mayıs 2017de İYİ PARTİnin bugünkü verdiği grup
önerisinin aynısını verdiğini... Ve yine emeklilikte
yaşa takılanlarda olduğu gibi, önce evet deyip sonra
hayır diyen bir tavır içerisinde mi olacaklar yoksa bir yıl
önce Bu sorun araştırılsın, engelliler sorunu önemli.
dedikleri için acaba evet mi diyecekler diye merak ettim.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Şimdi oylama yapılacak
merak etme! Nedir bu kadar merak? Şimdi öğreneceksin.
ÇETİN ARIK (Kayseri) Milletin vekili olarak
bunu benim merak etmem kadar doğal bir şey yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Özkan, siz de sanırım,
Milliyetçi Hareket Partisinin 2 değerli üyesinin vefatından
dolayı söz istediniz.
Buyurun Sayın Özkan.
37.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
yaşanan trafik kazası sonucu hayatını kaybeden MHP Sinop
Durağan İlçe Başkanı Osman Yıldırım ile
belediye başkan adayı Ali Dalkılıça Allahtan rahmet,
yaralanan Hayrettin Ateşe şifa dilediğine ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Biraz önce sizin de Genel Kurulumuza
duyurduğunuz üzere, Milliyetçi Hareket Partisi Sinop Durağan ilçesi
İlçe Başkanı Osman Yıldırım ve belediye
başkanlığı adaylık müracaatı için Ankaraya gelen
Ali Dalkılıçın geçirdikleri trafik kazasında İlçe
Başkanı Osman Yıldırımın
yaralandığı ve belediye başkan adayı Ali
Dalkılıçın ise hayatını kaybettiğini teessürle
öğrenmiş bulunuyoruz.
Öncelikle hayatını kaybeden Ali
Dalkılıça Allahtan rahmet, kederli ailesine de
başsağlığı diliyorum. İlçe
Başkanımıza acil şifalar niyaz ediyorum. Milliyetçi Hareket
Partisi ve aziz milletimize başsağlığı ve geçmiş
olsun dileklerimi ayrı ayrı ifade ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Ben de teşekkür ederim.
Sayın Ağıralioğlu, buyurun.
38.- İstanbul Milletvekili Yavuz
Ağıralioğlunun, trafik kazasıyla yaşanan
acıyı paylaştıklarına, Hükûmetin getirmiş
olduğu tekliflere, sayısal avantaj sağladığı için
her istediğini yapabileceği duygusuna mukabele etmeye
çalıştıklarına, MHPnin Hükûmete vermiş olduğu
siyasi desteğin denetimsizliğe döndüğü yeri denetleme gayretinde
olduklarına ilişkin açıklaması
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, taziyelerimizi ifade etmemiz lazım.
Acıyı paylaşırken kalpler belki biraz daha birbirine
yakın olur.
Çocuklarına ve milletine iyi bir haber getirmek
için Ankara yolunda vefat etmiş olmak, bizim hep en korktuğumuz
şey, böyle zamanlarda böyle olmasıyla neticelenecek kötü habere
dönmek, siyasetin aslında aktığı yerin değil de
aslında bu haberlerin bize hatırlattığı
mesuliyetlerimiz için önemlidir bence.
Şimdi, bir hanenin hissesine ateş
düştü. Memleket hizmeti düşecek bir gayrete bir hüzün düştüğünü
paylaşalım. Paylaşalım ki belki siyasetin cerbezeli
cümlelerini kurarken kalplerimiz biraz husumetten döner birbirimize, belki
yumuşar, acıyı paylaşmış olalım.
Bu vesileyle, Sevgili Başkanımın CHP
Grubuna ettiği sitemde haklılık payları vardır ama Genel
Kurulun takdirine arz edeceğim bir husus var: Biz iktidar partisi ile
Milliyetçi Hareket Partisinin siyasi ahenkle memleketin istikbaline
beraberliklerinden çok muzdarip değiliz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın
Ağıralioğlu.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Tabii ki bu nezaketsizlik edebileceğimiz bir şey değildir ama
arkadaşlarımızın münhasıran şuna
Tabii ki biz de
dilimize ihtimam göstereceğiz ama arkadaşlarımız bizim
zaman zaman yapmaya gayret ettiğimiz şeye birazcık ihtimam
göstererek sitem ederlerse çok seviniriz, şundan dolayı: İktidar
partisinin denetimsizliğini denetleme imkânını Milliyetçi
Hareket Partisinin zaman zaman iktidara verdiği destekten kopararak ele geçirmeye
çalışıyoruz. Yani, aslında, siyasetin bize sunmuş
olduğu imkânı şöyle kullanmaya çalışıyoruz:
Hükûmetin Her istediğimizi yaparız. hevesine, Milliyetçi Hareket
Partisini zaman zaman Hükûmet desteğinden kopararak demeye çalışıyoruz
ki: Ya, her istediğinizi de yapamazsınız. Bazen Milliyetçi
Hareket Partisiyle biz müşterek bir şey yaparız, orada sizi daha
ciddiyetle iş yapmaya davet edebiliriz. demeye
çalışıyoruz.
Yani Sayın Başkanın sitemlerini
anlayabiliyorum ama bizim de yapmaya
çalıştıklarımızı lütfen anlasınlar. Çünkü bu
Mecliste toplanıp sadece Hükûmetin getirmiş olduğu tekliflere
sayısal avantaj sağladığınız için, her
istediğinizi yapabileceğiniz duygusuna böyle mukabele etmeye
çalışıyoruz. MHPnin Hükûmete vermiş olduğu
avansın, siyasi desteğin, siyasi kuvvetin denetimsizliğe
döndüğü yeri denetlemek için böyle şeyler yapmaya meylediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Ama mevzunun şu tarafına biz de ihtimam göstermek zorundayız.
Meseleyi Milliyetçi Hareket Partisinin siyasi itibarına ziyan olacak
şekilde dönüştürmemeye gayret edeceğiz. Biz de ihtimam
göstereceğiz ama arkadaşlar yapmaya gayret ettiğimiz işi de
lütfen anlasınlar. Yoksa yani biz ona nezaketsizlik edemeyiz, MHPnin
tercihlerine.
BAŞKAN Teşekkür ederiz.
Sayın Altay, siz de bir Sinoplu olarak
muhtemelen tanıdığınız
arkadaşlarınızın bu kaybından dolayı siz de
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Buyurun efendim.
39.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
merhum Ali Dalkılıç ile Osman Yıldırıma Allahtan
rahmet, Sinopa ve MHP camiasına başsağlığı
dilediğine, siyasette siyasi partilerin birbirini millete şikâyet
etme hakkının olduğu anlayışıyla meselelere
bakılırsa sulh ve sükûn içinde kanun yapmaya devam
edilebileceğine ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Evet, hem kendi
grubumuz adına hem Engin Altay olarak konuşuyorum, bir Sinop eski
Milletvekili olarak. Büyük üzüntüyle öğrendiğimiz merhum Ali
Dalkılıç ki benim çok yemiş içmişliğim olan
arkadaşımdır, Osman Yıldırım da hakeza aynı
şekilde; hemşehrilerimiz, çok kıymetli kardeşlerimizdir.
Öncelikle ailelerine ve Durağan ilçemize, Sinopumuza ve Milliyetçi
Hareket Partisi camiasına başsağlığı diliyorum.
Mekânları cennet olsun. Her ikisi de çok güzel insanlar idi. Ayrıca
Sinop Milletvekilimiz tabii ki kendi değerlendirmesini yapar. Kader
demekten başka elimizden hiçbir şey gelmiyor. Pırıl
pırıl iki evladını Sinop kaybetmiştir. Allahım
cennetine alsın onları diyorum. Cumhuriyet Halk Partisi olarak,
Milliyetçi Hareket Partisine de başsağlığı diliyoruz.
Öte yandan
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Osman Yıldırım yaşıyor hâlâ daha, Osman
Yıldırımın durumu ağır ama yaşıyor.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Vefat.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Öyle mi, ikisi de mi vefat etmiş?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Evet, bendeki
bilgi öyle.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Altay, devam edin.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkanım, her vesileyle söylediğim bir şeyi bir kere daha
tekrar etmekte belli ki fayda var. Siyaset müzakere ve münakaşadır.
Biz burada -ben uzun yıllardır burada olan biri olarak- bu Meclisi
oluşturan siyasi parti grupları arasında konuya göre, kanuna
göre farklı iş birliği kombinasyonlarının yüzlerce
örneğini gördük. Yani bugün emeklilikte yaşa takılanlar
noktasında Adalet ve Kalkınma Partisi ile Milliyetçi Hareket
Partisinin aynı çizgide durması onların meselesidir,
onların tasarrufudur. Lakin, siyasette siyasi partilerin birbirlerini
millete şikâyet etmek gibi bir hakları da vardır. Meseleye bu
anlayış ve hoşgörüyle bakılabilirse burada sulh ve sükun
içinde, tesanüt içinde kanun yapmaya devam ederiz. Efendim, siz bizi
ağzınıza alamazsınız. Böyle bir şey yok. Siyaset
yapıyoruz, birbirimizi eleştireceğiz. Birbirimizin anlayışlarının
ne olup ne olmadığını bu kürsüden kamuoyuyla paylaşmak
bir şey değil, sakınca bence yok. Sakınca görülüyorsa biraz
daha dikkat ederiz ama Milliyetçi Hareket Partisi AK PARTİyle birlikte,
emeklilikte yaşa takılanlar konusunda birlikte hareket etti. demek
özgürlüğümüzün siyaseten var olduğunu düşünüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - E millet zaten
her şeyi biliyor, siz ne karışıyorsunuz? Siyasette böyle
bir hüküm olmaz. Yarın da deriz ki ya da siz dersiniz ki İşte,
CHP falancayla bu konuda iş birliği yaptı. Diyorsunuz zaten,
biz size bir şey mi diyoruz? Siz bizi PKKyla bile iş birliği
yapmakla itham ediyorsunuz Sayın Grup Başkan Vekili, PKKnın
terör örgütü olduğunu bin kere söylediğimiz hâlde. Şimdi AK
PARTİyle açık iş birliğinizi burada
arkadaşımız ifşa edince niye bu kadar
alınıyorsunuz? Bunu da anlamış değilim.
Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Söz vereceğim Sayın Akçay
ama Sinop Milletvekilimiz de bu tanıdığı
hemşehrileriyle ilgili konuşsun, ondan sonra size söz vereceğim.
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Van) Sayın
Başkan, biz de söz istiyoruz.
BAŞKAN - Sinop Milletvekilimiz de bir
değerlendirmede bulunsun bu vefatla ilgili.
Buyurun.
40.- Sinop Milletvekili Barış
Karadenizin, yaşanan trafik kazası sonucu hayatını
kaybeden MHP Sinop Durağan İlçe Başkanı Osman
Yıldırım ile belediye başkan adayı Ali
Dalkılıça Allahtan rahmet, yaralanan Hayrettin Ateşe
şifa dilediğine ilişkin açıklaması
BARIŞ KARADENİZ (Sinop) Evet, az önce,
Ankaradan Sinopun Durağan ilçesine dönmekte olan Değerli Milliyetçi
Hareket Partisi önceki dönem Belediye Başkanı Ali Dalkılıç
ve şu andaki mevcut İlçe Başkanı Osman
Yıldırım maalesef elim bir trafik kazasında
hayatını kaybetti. Öncelikle Milliyetçi Hareket Partisi Grubuna,
ülkemize, ilimize, Sinopumuza ve Durağanımıza
başsağlığı diliyorum ve bu arada, Hayrettin Ateş
kardeşimiz de aynı arabadaydı, şu anda o da hastanede, ona
da acil şifalar diliyorum.
Ülkemizin başı sağ olsun,
Sinopumuzun, Durağanımızın başı sağ olsun
tekrar.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Buyurun Sayın Akçay.
41.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
İstanbul Milletvekili Engin Altayın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
teşekkür ederim.
Tabii, Sayın Altay ifade etti, biz
Ağzınıza alamazsınız. gibi bir ifade
kullanmadık, hatta Elbette görüşler söylenir ama saygı duyulmak
zorundadır. dedik. Yani takıntılı bir şekilde sürekli
Milliyetçi Hareket Partisinin tutumu üzerinde durmanın yani başka
grupların verdiği bir şey üzerinden veya başka
milletvekillerinin verdiği bir önerge, öneri üzerinden bir
değerlendirme konusunda saygıya yönelik bir uyarımızı
ve görüşümüzü dile getirdik.
EYT konusunda da biz Adalet ve Kalkınma
Partisiyle aynı çizgide değiliz ki, onu nereden
çıkardınız? Çünkü aradaki nüans gözden
kaçırılıyor. EYT konusunda Milliyetçi Hareket Partisinin bir
seçim taahhüdü var, kanun tekliflerimiz var ve buna ilişkin
çalışmalarımızı yürütüyor, arkasında
durduğumuzu ifade ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Yani Adalet Kalkınma
Partisinin böyle bir önerisi, taahhüdü veya kanun teklifinin olması söz
konusu değil. Fakat Milliyetçi Hareket Partisinin hem Cumhur
İttifakının bir mensubu olarak hem de bir muhalefet partisi
mahiyetinden kaynaklanan bir özgün duruşu var. Bu nüansı kaybetmemek
lazım, bunu da dikkatten kaçırmamak lazım.
Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak taahhütlerimizin
ve kanun tekliflerimizin arkasında olduğumuzu fakat bütçeyi yöneten
iktidarla da bunun mutlaka bir uzlaşma içerisinde, Adalet ve Kalkınma
Partisinin de dâhil olacağı bir uzlaşmayla çıkması gerekeceğini
düşünüyoruz ve buna da inanıyoruz. Elbette bütün gruplar olarak
uzlaşılması gereken bir hadise. Ayrıca, kaldı ki
verilen grup önerilerinde, Meclis araştırması komisyonu
kurulmasına ilişkin bütün önergelerde bir partinin önerge verip
diğer partilerden bir kısmının kabul edip diğerleri
tarafından
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın, son cümleleri
alalım Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) -
reddedilmesiyle daha bugüne
kadar bir tek araştırma Komisyonu kurulmuş değil.
Sayın Başkanım, bu konuyu grup başkan vekili ve
zatıaliniz de çok iyi bilirsiniz ki bu araştırma
komisyonları bütün partilerin ittifakıyla kurulmuştur. Kurulacak
komisyonlar da böyledir. Dolayısıyla, engelliler için, hatta birden
fazla, geçmiş dönemlerde de verdik, yine veririz ve dolayısıyla
bu, kurulmayacağına, bir düzenleme yapılmayacağına
delalet etmez ve geçmişte engellilere ilişkin yapılan bütün
kanuni düzenlemeler de Cumhuriyet Halk Partisinin de dâhil olduğu parti
gruplarıyla birlikte ve müştereken çıkmıştır. Bu
yadırganacak bir durum da değildir. Meclisimize yeni intisap eden
bazı sayın milletvekili arkadaşlarımız belki bunun
farkında değil ama geçmiş dönemlerden bu yana Mecliste bulunan
arkadaşlarımız gayet iyi bilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son sözleri alalım efendim.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Toleransınız için
ayrıca teşekkür ediyorum, sabrınızı da zorlamak
istemiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Rica ederim.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Ayrıca Milliyetçi
Hareket Partisinin itibarına gelince
Milliyetçi Hareket Partisi, Türk
siyasi hayatında 50nci yılını idrak eden ve Türkiye'nin
ufkunda bir yıldız gibi parlayan bir siyasi partidir. Hiçbir gayret
Milliyetçi Hareket Partisinin itibarına halel getiremez. Türk milletinin
gönlüne taht kurmuş bir siyasi partiyiz. Fakat Milliyetçi Hareket Partisi
üzerinden siyasi itibar ve nüfuz elde etme gayretlerini de doğrusu
yadırgadığımızı da ifade etmek isterim.
Çok teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Bilgen
Sayın Ertan, siz mi söz istiyorsunuz?
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Van) Evet Sayın
Başkan.
Buyurun.
42.- Van Milletvekili Bedia Özgökçe Ertanın,
yaşanan trafik kazası sonucu hayatını kaybeden MHP Sinop
Durağan İlçe Başkanı Osman Yıldırım ile
belediye başkan adayı Ali Dalkılıça Allahtan rahmet,
yaralanan Hayrettin Ateşe şifa dilediğine ilişkin
açıklaması
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Van) Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum söz verdiğiniz için. Ayhan Bey yokken
söz talep etmiştim.
Ben de partim adına bu elim kaza sebebiyle
konuşmak için söz aldım. Sinoptan Ankaraya giderken Ankara yakınlarında
kaza geçiren, bu elim kazada hayatını kaybeden Ali Dalkılıç
ve Osman Yıldırıma Allahtan rahmet diliyorum ve bütün
yakınlarına, Sinop halkına, Durağan ilçesine ve bütün MHP
camiasına da başsağlığı dileklerimizi iletmek
istiyoruz. Aynı zamanda yaralı olarak hastanede tedavi gören
Hayrettin Ateşe de acil şifa dileklerimizi iletiyoruz.
Teşekkür ediyorum söz verdiğiniz için.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Bir kez daha, ölen kardeşlerimize Allahtan
rahmet diliyorum ve yaralı kardeşimize de acil şifalar
diliyorum. Milliyetçi Hareket Partisi camiasının başı
sağ olsun.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- İYİ PARTİ Grubunun, 21/11/2018
tarihinde Samsun Milletvekili Bedri Yaşar ve 22 milletvekili
tarafından, engellilerin sorunlarının incelenerek tüm kamu
hizmetlerinden tam olarak yararlanmalarının sağlanması
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
(10/537) ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 5 Aralık 2018 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Değerli milletvekilleri,
İYİ PARTİ grup önerisi üzerinde söz almak isteyen son
konuşmacımız, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
Konya Milletvekilimiz Sayın Hacı Ahmet Özdemir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Bu hafta sonu Konyada Mevlâna dolayısıyla
epey misafir ağırlayacaksınız Sayın Özdemir,
değil mi?
AK PARTİ GRUBU ADINA HACI AHMET ÖZDEMİR
(Konya) Sayın Başkanım, kürsüdeyken ilk defa konuşuyorum.
Yeni görevinizde size başarılar dilediğimi belirtmek isterim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Tabii, dünya
hayatı böyle; acılarla, tatlılarla hemhâl olmuş, yoğun
yaşanan bir hayattan ibarettir. Bu, nasıl sevinçli bir olaysa tebrik
olayı, Dünya Kadın Hakları Günü nasıl bizim hakikaten
sevinçle yâd etmemiz gereken bir günse, aynı zamanda ölüm de dünyanın
bir gerçeği olarak bizim esefle
karşıladığımız ama hayatın
gerçekliğini, hayatta varoluş sebebimizi ayrıca
sorguladığımız bir olay olarak bizleri, doğrusu,
kendimize getirme görevini üstlenmeye çalışıyor. Milliyetçi Hareket
Partisine, Sinoplulara ve Türkiye'ye de Türk siyasetine de
başsağlığı dileklerimi iletiyorum.
Şimdi elimde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Bedri Yaşar Beyin imzasıyla -arkadaşlarının
da imzaları var arkada- verilmiş Meclis araştırması
açılması dilekçesinde, sağlık konusunda engellilere hiçbir
hak tanınmadığı, pek çok hususun maalesef yeterince yer
bulmadığı şeklinde bir ifade var ama benim elimdeki veriler
hiç de öyle bir şey demiyor.
Bakım hizmeti için sırada bekleyen hiçbir
engelli olmadığını bugün Türkiye gerçeği olarak
biliyoruz. 47 bakım merkezi varken ve burada 3.900 engelli bakım
hizmeti alırken bugün gelinen noktada 241 merkez var ve 7.725 engelli
bakım hizmetlerinden yararlanıyor.
İstihdam konusunda bu rakamları ben burada
çok ifade ettim sayın konuşmacılar, defalarca söyledim, tekrar
söylüyorum; 5.777 engelli devlet memuru olarak çalışırken AK
PARTİ iktidara geldiğinde, bugün, en son pazartesi günü Dünya
Engelliler Günü münasebetiyle Zehra Zümrüt Selçuk Bakanımızın
verdiği net, resmî rakamı söylüyorum, 53.964 engelli
çalıştırılmaktadır. İŞKUR
aracılığıyla işe başlatılan engellilerin
sayısını da yine resmî rakamlardan sizlere vermek isterim; 380.384
engelli de İŞKUR aracılığıyla iş
bulmuştur. Bunlar, AK PARTİ iktidara gelmeden önce hayal bile
edilemeyecek rakamlardı, biz bunları bugün birer gerçeklik olarak
konuşma durumundayız.
Devam edecek olursak, yine engellilere yönelik hibe
desteklerinden
Ki bu hibe desteğinin kaynağını da ben
sizlere arz etmek isterim. Çıkarılan yasayla devlet memur olarak
yüzde 3 engelli istihdam etmek zorundadır. Bu zorunluluk yasal bir
zorunluluktur. İşçi istihdamında ise yüzde 4 şeklinde bir
oran görülüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özdemir, devam edin.
HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Teşekkür
ederim.
Ayrıca, özel sektöre de yüzde 3 engelli
istihdamı zorunluluğu getirilmiş ve bu zorunluluğu yerine
getirmeyenlerden ceza alınmıştır. Bu alınan cezalardan
yine engelliler yararlandırılarak 50 bin liralık hibe
desteğiyle 1.326 engelli bugün kendi işinin patronu olarak iş
yerini açmış, çalıştırmaya devam etmektedir.
Dolayısıyla biz engelli hakları
konusunda geride değil, bir hayli ilerideyiz. Elbette, bunlar yeterli
midir diye soracak olursanız yetersizdir. Geliştirilmesi için de hâlâ
uğraşılmaktadır, uğraşılmaya devam
edilmektedir.
Yükseköğrenimdeki öğrencilerin
eğitimiyle alakalı rakamlardan söz edildi. Kaynaştırma
eğitimi, evde eğitim hizmeti, özel öğretmen tahsisi gibi
konularla yaklaşık yarım milyon engelliye eğitim
imkânı sağlanmıştır. Yükseköğretime giden
engellilere Başbakanlık bursu temin edilmektedir müracaatları
hâlinde, KYKde öncelik tanınmaktadır. Daha başka hususlarda
engellilerin önündeki engeller bir bir kaldırılmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Bu hususu Genel
Kurulun takdirlerine arz ediyorum.
Verilen önergenin, şu aşamada Meclisin
yoğunluğu içerisinde tekrar gündeme alınmasının
yoğunluğu artırıcı bir etkisi olacağını
belirtiyor, aleyhinde kanaatlerimi dile getirerek hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Özdemir.
Değerli milletvekilleri, İYİ
PARTİ grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Değerli milletvekilleri, Halkların
Demokratik Partisi Grubunun
(Gürültüler)
Değerli arkadaşlar, sessiz olmaya davet
etmiştim hatırlarsanız, o uyarımızı yenileyelim.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır. Okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:
2.- HDP Grubunun, 5/12/2018 tarihinde Grup
Başkan Vekili Kars Milletvekili Ayhan Bilgen tarafından,
bağımsız yargının önündeki engellerin
araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 5 Aralık 2018
Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 05/12/2018 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Ayhan
Bilgen
Kars
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
05 Aralık 2018 tarihinde, Kars Milletvekili
Grup Başkan Vekili Ayhan Bilgen tarafından -1027 grup numaralı-
bağımsız yargının önündeki engellerin
araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine
verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 05/12/2018 Çarşamba
günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Değerli milletvekilleri, şimdi
Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin gerekçesini açıklamak
üzere grup adına öneri sahibi Van Milletvekilimiz Sayın Bedia Özgökçe
Ertanı davet ediyorum.
Sayın Ertan, beş dakikalık süreniz
var.
HDP GRUBU ADINA BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Van)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama geçmeden evvel, tecrit
politikasının son bulması için bugün haksız ve hukuksuz
olarak rehin tutulduğu cezaevinde tam yirmi sekiz gündür açlık grevinde
olan, partimizin milletvekili, Hakkâri halkının temsilcisi,
Saygıdeğer Milletvekilimiz Sayın Leyla Güveni saygıyla,
sevgiyle selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, tüm uyarılara
rağmen yargının içinde bulunduğu hâl son derece vahimdir.
Muktedirler aksini iddia etse de bizler, temsiliyette bizi destekleyenler ve
hatta AKPye oy verenler dahi yargının bağımsız ve
tarafsız olmadığına inanmaktadır.
Türkiyede hukuk devleti olma standartlarında
çok ciddi bir eksiklik, aksaklık, yetersizlik ve sapma olduğu tartışması
ulusal ve uluslararası düzeyde hâlâ günceldir. Yargının
tarafsızlığı ve bağımsızlığı
ile yürütmenin, özellikle de yürütmenin başının yargıya talimat
vermesi hukuk devletinden sapmanın, uzaklaşmanın somut
görünümüdür.
Yargının eleştiriye konu var olan
standardının dahi konu HDP, konu politik muhalif kesimler ve de konu
Kürtler olduğunda işlemediğini görüyoruz. Bu durum tesadüfi,
hasbelkader ortaya çıkan bir durum da değildir, bilinçli ve kasti bir
tutumdur.
Sayın milletvekilleri, nitekim yürütmenin
başının AİHMin Demirtaşla ilgili kararıyla
ilgili olarak AİHM kararı bizi bağlamaz, gerekli hamlemizi
yapar işi bitiririz. şeklindeki sözleri açıkça yargıya
talimattır, yürütmenin yargıya talimatıdır. Bu laftan sonra
pratik de aynen lafa uygun şekilde cereyan etti. Ne mi oldu? Bakın
sırasıyla şunlar oldu: AİHM kararını Anayasa
gereği derhâl uygulaması gereken mahkeme sudan sebeplerle bahane
üretti, işi zamana yaydı. İkinci olarak, bir başka dosyada
denetleme görevini yapacak olan bölge adliye mahkemesiyse hızlanma yolunu
seçti. Demirtaş ve Önderin dosyasını, bekleyen bütün
dosyaların önüne alarak cezayı onadı. Yürütmenin
başının istediği oldu, hamle yapıldı ve iş
bitirildi. Üzülerek söylüyorum ama maalesef gerçek, konu bizler, HDP, Kürtler
olduğunda hukuk devleti ya yoktur ya da bilerek işletilmiyor.
Sayın İdris Balukenin bu ülkeyi ve
geleceğini herhangi birimizden daha az istediğini veya daha az
sevdiğini kim iddia edebilir? Hiç ama hiçbir suç işlememiş
olmasına rağmen maalesef, hakkında verilmiş olan mahkûmiyet
kararını talihsiz bir şekilde dün Yargıtay onadı.
Sistemin bize karşı ahenk içinde çalıştığı,
görmek isteyen gözlerin ve bizlerin dikkatinden kaçmıyor. Bizler bu
sebeple bedel ödüyoruz ancak bilinmelidir ki kaybedilenler sadece bundan ibaret
değildir. Hukuk devletini kaybediyoruz, ondan uzaklaşıyoruz.
Yargıya olan güven ve saygıyı kendi ellerimizle, kendi
kararlarımızla yok ediyoruz. İşte bunlar hepimizin ortak
kaygısı olmalıdır.
Sayın milletvekilleri, okumayanlar için tekrar
hatırlatmak isterim ki: AİHMin Demirtaşın
başvurusuna ilişkin verdiği ihlal kararında mahkeme
siyasilere yönelik yürütülen yargı süreçlerinin siyasi olduğuna dair
tespitte bulundu ve Tehdit altında olan yalnızca başvurucunun
bireysel hak ve özgürlükleri değil tüm demokratik sistemin kendisidir. Bu
düşünceyle AİHM, başvurucu hakkındaki hak
sınırlandırmalarının birincil amacının
çoğulculuğu boğmak ve siyasi tartışma özgürlüğünü
kısıtlamak olduğu sonucuna ulaşarak sözleşmenin
18inci maddesinin de ihlal edildiği tespitine varmıştır.
diyerek Türkiye aleyhinde ilk defa 18inci maddeyi ihlal ettiğinden tespit
yakaladı ve ihlal kararı verdi ve Sayın Demirtaşın
tutuk hâlinin başından beri hukuki gerekçesi
olmadığından hukuka aykırı olduğu tespitini
yaptı ve derhâl tahliye edilmesi gerektiğini belirtti. Bu tespit tüm
seçilmişler için de geçerli ve tüm tutuklu siyasetçileri de kapsayan bir
niteliktedir.
Öte yandan, mahkemenin derhâl tahliye kararı
tavsiye niteliğinde bir karar falan da değildi, Anayasa 90
gereği uyulması zorunlu bir hükümdü. 20 Kasımdan bugüne kadar
geçen süre zarfında Sayın Demirtaşın tahliye
edilmediği her saniye ve 4 Kasım 2016dan beri tutuklu olan tüm
vekillerimizin tutuklulukta geçirdiği her saniye ihlaldir, bunu tekrar
önemle belirtiyorum.
Ancak dünkü onamadan da
anlaşıldığı gibi, AKP Genel Başkanının
yani HDPnin ve Demirtaşın siyasi rakibinin AİHM
kararının üzerinden tam bir saat bile geçmeden verdiği
talimatı yerine getirmek ve kararı uygulamamak için topyekûn bir
seferberlik hâli başladı, dün de beklenen karşı hamle
geldi.
Sayın milletvekilleri, 18inci maddeden verilen
ihlal işte tam da bu anlattığım tabloyla ilgilidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) Sayın
Başkan
BAŞKAN Tabii Sayın Ertan, buyurun.
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) Evet, 18inci
madde ihlali, işte, siyasi saiklerle, yargı ortamı sebebiyle
verilen ihlal tespiti işte tam da anlattığım bu tabloyla
ilgilidir. 4 Kasım darbesinden bugüne kadar geçen iki yıl boyunca
yargı makamları yürütme ne derse ne yazık ki onu
yapmıştır, tam bir buyruk bekler hâle gelmiştir.
Nitekim, yargının görev ve yetkilerinin
kötüye kullanılmasını dün sadece Demirtaş ve Önder
kararında değil, İdris Baluken kararında değil; Sebahat
Tuncel ve Gültan Kışanak hakkında Anayasa Mahkemesinin bireysel
başvuruyu reddetmesinde de tekrar görmüş olduk.
Demirtaşın belirttiği gibi, bu kadar
açıktan, bu kadar acemice, tüm dünyanın gözü önünde açıkça
buyruğun yerine getirilmesi için uydurulan kılıf, bu çizilen
utanç tablosu aynı zamanda uluslararası kamuoyu açısından
da çok büyük bir hukuk rezaletidir sayın milletvekilleri. Bir hukukçu
olarak ben hukuk adına bu karardan utanç duyuyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; son olarak söylemek isterim ki bütün seçilmişlerimize ve
bütün belediye başkanlarımıza yönelik
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) -
bu uygulama
AKPnin anti Kürt politikasından başka bir şey değildir ama
unutmayın, Yüksekdağ da Demirtaş da Baluken de Güven de bütün
vekillerimiz de bu halkın onurlu temsilcileri olmaya devam edeceklerdir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
OYA ERONAT (Diyarbakır) Kürtlerin tek
temsilcisi siz misiniz? Biz de buradayız. Kürtlerin tek temsilcisi siz
değilsiniz.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisi üzerine söz isteyen Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Adıyaman Milletvekilimiz Sayın Abdurrahman Tutdere
(CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Tutdere, süreniz üç dakika.
CHP GRUBU ADINA ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz almış bulunmaktayım, hepinizi saygıyla
sevgiyle selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
Anayasamızın 2nci maddesinde cumhuriyetin nitelikleri arasında
Türkiye Cumhuriyetinin laik, sosyal bir hukuk devleti olduğu belirtilir.
Yine Anayasamızın 9uncu maddesinde yargı yetkisi Türk milleti
adına bağımsız mahkemelere verilmiştir. Yine
Anayasamızın 138inci maddesinden aynen okuyorum: Hâkimler
görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka
uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam,
merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere
ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde
bulunamaz. Aynı maddede Yasama ve yürütme organları ile idare,
mahkeme kararlarına uymak zorundadır. denilmektedir.
Şimdi, en temel yasa olan Anayasanın
yargı bağımsızlığıyla ilgili içerdiği
hükümler açık. Peki, uygulama böyle mi? Şu an ülkemizde gerçekten
Anayasada yazıldığı gibi yargımız tarafsız
ve bağımsız mı? Bu konuda özellikle kamuoyunda son
dönemlerde en çok tartışılan yargıya güven meselesi ve
yargıyla ilgili basında ve kamuoyunda olan tartışmalara
baktığımızda bu konuda milletimizin kafasının
karışık olduğunu, yargının
tarafsızlığı konusunda herkeste tereddüt olduğunu,
yargıya güven konusunda şu anda ülkemizin ciddi anlamda bir
sıkıntıda olduğunu görmekteyiz. Çok uzağa gitmeye
gerek yok, daha geçen hafta Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin
vermiş olduğu Demirtaş kararıyla ilgili Sayın
Cumhurbaşkanının, yine, Anayasanın 104üncü maddesinde
yürütmenin başı olan Sayın Cumhurbaşkanının sarf
ettiği ifadeye baktığımızda, yargının
Anayasada yazıldığı şekilde tarafsız
davranmadığını ve tarafsız hareket edemediğini
görmekteyiz.
Yine, aynı, benzer olaylar
Değerli
milletvekilleri, Türkiyede yaşanan hukuksuzluklara, adaletsizliklere
dikkatleri çekmek adına Ankaradan İstanbula kadar yürüyen
Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu
hakkında mahkemelerin son dönemlerde verdikleri kararlara
bakıldığında yargının ne kadar tarafsız
olduğu, ne kadar bağımsız olduğu ortaya çıkmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın Tutdere.
ABDURRAHMAN TUTDERE (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, Sayın Genel Başkanımızın yasama
faaliyeti kapsamında bir genel başkan sıfatıyla grup
toplantısında söylemiş olduğu sözlerin tamamı ya
fezleke olarak Meclise geliyor ya da maddi, manevi tazminat davalarının
dilekçeleriyle mahkemelere gidiyor. Sayın Cumhurbaşkanının
taraf olduğu hiçbir davada hiçbir mahkeme aleyhe karar veremiyor. Ben
avukatlık mesleğim boyunca hiç böyle bir karara tanık
olmadım, herhâlde salonda bulunan hiç kimse de buna tanıklık
etmemiştir. Cumhurbaşkanına hakaret davalarında, Sayın
Cumhurbaşkanının müşteki olduğu hiçbir davada beraat
kararının çıktığına ben hiç şahit
olmadım, herhâlde sizler de şahit
olmamışsınızdır.
Şunu açıkça ifade etmek istiyorum:
Ülkemizde yargıda tehlike çanları çalıyor. Demokrasinin, hukuk
devletinin teminatı olan yargı
bağımsızlığı konusunda acilen birtakım
reformların yapılması gerekmektedir. Aksi takdirde, yargı
yürütmenin sopası konumundan kurtulamayacak ve ülkemizin demokrasisi zarar
görecektir diyor, hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Tutdere.
Öneri üzerinde söz isteyen, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekilimiz Sayın Abdullah
Güler. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Güler, süreniz üç dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA ABDULLAH GÜLER
(İstanbul)- Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri;
HDPnin grup önerisi üzerine AK PARTİ adına söz almış
bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Biraz önce değerli hatipler Genel Kurulumuzu
bilgilendirme adına kendi yorumlarını da katarak bazı
ifadelerde bulundular ama mevcut mahkeme kararlarının içeriğinin
neler olduğunu, orada geçen ifadelerin, başvurucunun, yargılanan
kişilerin neler dediğini keşke Genel Kurulda daha geniş bir
şekilde ifade etmiş olsalardı da gerçekten bu mahkeme
kararlarının nasıl yürüdüğüne dair bir bilgi sahibi
olsaydık. Ancak şu da gözden kaçtı: Şu anda Türkiye
Cumhuriyeti bu yargı sürecini bağımsız mahkemeler
tarafından ve Türk milleti adına mevcut mahkemelerimiz
vasıtasıyla yürütüyor; yüksek yargıdan diğer yerel
mahkemelere kadar. Yaklaşık 17 bin hâkim ve savcımız görev
yapıyor. Bunların tamamına çok haksız ve bana göre de
saygısızca diyelim, ithamlarda bulunuyor. Samimiyetle gece gündüz
çalışan, dosyalarını bir an önce karara bağlamaya
çalışan tüm hâkimlerimizi ve savcılarımızı burada
itham ediyorlar. Keşke onları daha nazik, daha ince bir üslupla ve
sadece mahkeme kararı çerçevesinde eleştirebilselerdi de bu manada
biz de bilgilenmiş olsaydık.
Değerli milletvekilleri, mevcut gerek Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinin başvurucu Selahattin Demirtaş
hakkında verdiği karar gerekse de son Anadolu Bölge Adliye
Mahkemesinin Selahattin Demirtaş ve Süreyya Önder hakkında onama
kararının içeriğiyle ilgili Genel Kurulu biraz bilgilendirmek
istiyorum.
Bir terör tanımı kapsamı içerisinde,
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi başvurucu Selahattin
Demirtaşın mevcut, şu andaki tutukluluğuyla ilgili elde
bulunan kanaatlerin ve delillerin yeterli olduğuna karar vermiştir.
Türkiye Cumhuriyeti devletinin meşru olarak verdiği bu kararı
toplam 7 madde kapsamı içeresinde haklı görmüş, sadece 3 husus
içerisinde de mevcut yükümlülükleri açısından bazı
hatırlatmalarda bulunmuştur. Ancak Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin verdiği bu karar 7 üyeli daire tarafından
verilmiştir ve henüz şu anda da yasal süreç devam etmektedir; üç
aylık itiraz süreci vardır. Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin 20 Şubat 2017 tarihinde başvurucunun ilgili Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesine başvurduğu tarihten çok sonra, 17
Nisandaki referandumu ve 24 Haziran 2018 tarihindeki seçimleri de katarak
sözleşmenin 18inci maddesinin ihlal edildiğine dair verdiği
kararın çok çelişkiler içerdiğini de sizlerin takdirine
sunuyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın.
ABDULLAH GÜLER (Devamla) Değerli
milletvekilleri, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 1987 yılı
itibarıyla Diyarbakır eski Belediye Başkanı Mehdi
Zananın Cumhuriyet gazetesine vermiş olduğu mülakatta
PKKnın ulusal kurtuluş hareketini desteklediği ancak
katliamlarını desteklemediği, herkesin hata yapabileceği,
öldürülen kadın ve çocukların da kazara öldürüldüğü beyanı
nedeniyle kendisine verilen cezanın ifade hürriyeti ihlaline neden olmadığını
belirtmiştir. Şu anda mevcut başvurucu olan Selahattin
Demirtaş ve Sırrı Süreyya Önderin Nevruz kutlaması
kapsamında İstanbulda katıldıkları bir programda eli
kanlı terör örgütü PKKyı övmelerinin, Kandile atıf
yapmalarının, bunların mevcut siyasi konumları
gereğince o anda orada toplanan halkı kışkırtmaya
yönelik ve terör hareketini meşrulaştırmaya yönelik
olduğunu da ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Güler.
Sayın Bilgen, sisteme girmişsiniz.
AYHAN BİLGEN (Kars) Sayın Başkan,
çok kısa bir düzeltme yapmam gerekiyor galiba.
BAŞKAN Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
43.- Kars Milletvekili Ayhan Bilgenin, AİHM
kararlarının tartışılabileceğine ve kanunlar
uygulanmak istenmiyorsa 90ıncı maddenin Anayasadan
çıkartılması gerektiğine ilişkin açıklaması
AYHAN BİLGEN (Kars) Burada galiba çok
sayıda hukukçu milletvekili var, AİHMe çok sayıda gerekçe
göstererek başvuru yaparsınız; AİHM bu gerekçelerinizden
bir kısmını yerinde ve haklı bulur, bir
kısmını reddedebilir. Bir tek maddeden bile eğer
başvuruyu haklı bulursa bir hüküm verir. Şimdi, verdiği
hüküm çok açık, hemen tahliye edilmesi.
İkinci nokta -yani en azından
kayıtlara doğru bilgi geçsin diye söylüyorum- tahliyeyle ilgili
kararı büyük dairenin vermesi gerekmiyor; tazminatla ilgili sürece itiraz
söz konusu, tahliyenin hemen uygulanması gerekiyor. AİHM
kararını tartışabiliriz, eleştirebiliriz ama
kanunları uygulamak başka bir şey, tartışmak
başka bir şey. Eğer uygulamak istemiyorsanız, Anayasadan,
kendi koyduğunuz, çok yerinde ve doğru biçimde koyduğunuz
90ıncı maddeyi çıkartın, o zaman diyelim ki Zaten iç
hukukun bir parçası değil, bağlayıcı değil.
nasıl istiyorsak öyle davranalım, Avrupa Konseyinden mi
çıkıyoruz, ne gerekiyorsa bunu hep birlikte göze alalım.
Teşekkür ediyorum.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, 5/12/2018 tarihinde Grup
Başkan Vekili Kars Milletvekili Ayhan Bilgen tarafından,
bağımsız yargının önündeki engellerin
araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 5
Aralık 2018 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
Halkların Demokratik Partisi grup önerisini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
3.- CHP Grubunun, gündeminin Genel Görüşme ve
Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan ÇUKOBİRLİKin ekonomik durumunu
iyileştirmek için yapılması gerekenlerin tespit edilerek
Birliğin tarıma desteğinin arttırılması
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
(10/346) ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 5 Aralık 2018 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
05/12/2018
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu, 05/12/2018 Çarşamba
günü (Bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Engin
Altay
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin, Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler Kısmında yer alan (ÇUKOBİRLİK'in
ekonomik durumunu iyileştirmek için yapılması gerekenlerin
tespit edilerek birliğin tarıma desteğinin
arttırılması) 10/346 esas numaralı Meclis
Araştırma Önergesinin görüşmesinin, Genel Kurulun 05/12/2018
Çarşamba günlü (Bugün) birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Değerli milletvekilleri, yine biraz sessiz
olalım lütfen. Bu son önergeyi görüşeceğiz, ondan sonra
birazcık, bir on dakika ara vereceğim ve daha sonra da kanun
çalışmalarına başlayacağız.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin gerekçesini
açıklamak üzere söz isteyen, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Adana Milletvekilimiz Sayın Ayhan Barut.
Buyurun Sayın Barut. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Barut.
CHP GRUBU ADINA AYHAN BARUT (Adana) Değerli
Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün 5 Aralık. Ulu Önderimiz Gazi Mustafa
Kemal Atatürkün Türk kadınına tanıdığı seçme ve
seçilme hakkının 84üncü yılı kutlu olsun.
Kadınlarımızı yücelten Ulu Önderimizi bir kez daha rahmetle
ve minnetle anıyorum.
Sayın milletvekilleri, maalesef yiğidin
kuru soğana muhtaç olduğu günleri yaşıyoruz. Büyük bir
ekonomik ve siyasi krizle boğuşan ülkemizde tarım sektörü de can
çekişiyor. Üreticilerimiz, artan maliyetler, yükselen faizlerin yanı
sıra ürünlerinin para etmemesi nedeniyle büyük bir mağduriyet
yaşıyor. Bu mağduriyetleri artıran faktörlerden birisi de
ÇUKOBİRLİK gibi tarım satış kooperatif birliklerinin
işlevsiz hâle getirilmiş olmasıdır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün burada bir zamanlar Orta Doğu ve Balkanların
en büyük entegre tesisi olan, ülkemiz tarımına çok büyük bir
katkı koyup yön veren, üreticilerimizin temel dayanağı olan
ÇUKOBİRLİKle ilgili partimizin Meclis araştırması
teklifini görüşüyoruz. Bizler üreticilerimizin talepleri
doğrultusunda ÇUKOBİRLİKin tarıma daha çok destek vermesi,
üretim ve akılcı yönetim anlayışıyla yeniden hayat
bulması için çalışıyoruz. Neden bunu yapıyoruz? Çünkü
biz ülkemizin, çiftçilerimizin üretmesini, ürettiğinde
kazanmasını ve dışa bağımlılıktan
kurtulmasını istiyoruz.
Size kısaca eski ÇUKOBİRLİKi
anlatmak istiyorum. ÇUKOBİRLİK 15 Ekim 1940 tarihinde 2834
sayılı Tarım Satış Kooperatifleri Yasasına göre
Adana, Ceyhan ve Tarsus tarım satış kooperatiflerinin bir araya
gelerek 275 ortakla oluşturdukları bir kooperatifler birliğidir.
Kuruluşundan sonra büyümesini sürdüren ÇUKOBİRLİK 30 Nisan 1985
tarihinde yürürlüğe giren 3186 sayılı Yasaya göre yeniden
yapılandı ve merkezi Mersinde bulunan Yer
Fıstığı Tarım Satış Kooperatifleri
Birliğiyle birleştirildi.
ÇUKOBİRLİK, Mardin ve Diyarbakırdan
Mersine; Adıyamandan, Kahramanmaraştan, Hatay ve Osmaniyeye kadar
çok sayıda il ve onlarca ilçede tesisleri ve 34 kooperatifiyle
yaklaşık 65 bin üretici ortağına hizmet verirken son
dönemde hizmet verdiği üretici sayısı 30 binlere kadar
inmiştir. Bugün ÇUKOBİRLİKle iş yapan faal ortak
sayısı 5 bini bulamamaktadır. ÇUKOBİRLİKin
sayısız gayrimenkulü, arsası, fabrikaları ve demirbaşları
bulunmaktadır. Ama bunlar da yıllar itibarıyla borçların
kapatılması için peyderpey satılmaktadır. Mevcut fabrika ve
işletmeleri ise atıl bir şekilde satılmayı beklemektedir.
Binlerce kişiyi istihdam eden, 6 Saw-Gin, 5 Roller-Gin prese işletmesi;
yağ, boya, dokuma, iplik fabrikaları, biyodizel tesisleri bulunan
ÇUKOBİRLİK, ekimden satıma kadar her aşamada üretici
ortaklarına hizmet vermekteydi. ÇUKOBİRLİK,
ortaklarının pamuğunu, soyasını, ayçiçeğini,
kanolasını satın alarak onları serbest piyasa
koşullarında haksız rekabetten koruyup aynı zamanda zirai
ilaç, küspe, zirai gübre ve tohumluk gibi destekler sağlamaktadır.
Orta Doğu ve Balkanların en büyük
tesislerine sahip olan ÇUKOBİRLİK, maalesef yıllar içerisinde
yok edilmeye, hatta ortadan kaldırılmaya
çalışılmaktadır. Gelişmiş ve gelişmekte olan
ülkelerin hepsinde tarımsal üretim yapan çiftçiler desteklenmektedir ve
korunmaktadır. Ancak ülkemizde bu durum geçerli değildir. Çiftçiler
yetersiz desteklemelere ve yüksek girdi ve üretim maliyetine, hatta
yanlış tarım politikalarına rağmen üretim yapmaya
çalışmaktadırlar. Ülkemizde tarımın bitme
noktasına geldiği şu dönemde ÇUKOBİRLİK
kooperatifçilik yapmayı daha iyi koşullarda sürdürmelidir. Nitelikli
tohum üretme tesislerini açıp üreticilere gübre tesisleriyle destek
olmalı, yağ fabrikasını açmalı, tarımsal sanayi
üretimini de güçlendirmelidir. ÇUKOBİRLİKin
yaşadığı ekonomik kriz ve çıkmazlar ne yazık ki
arsa, gayrimenkul, tesis, makine ve teçhizat satarak giderilmeye
çalışılmaktadır. ÇUKOBİRLİKin işlevini tam
anlamıyla yerine getirmesi ve tarıma çok daha destek verebilmesi için
devlet eliyle yardım edilmesi ve destek verilmesi gerekmektedir. Özerk bir
kurum olan ÇUKOBİRLİKin ve diğer üretici birliklerin, yasal değişiklikler
yapılıp eskiden olduğu gibi desteklenmesi şarttır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Barut,
toparlayalım.
AYHAN BARUT (Devamla) ÇUKOBİRLİK gibi
kurumlara devlet desteği nakdî olarak ya da faiz oranı düşük
kredi desteği sağlanarak yapılabilir. Böylelikle üreticilerin
ürünlerini daha rahat alabilmesi ve ödemelerini de kolaylıkla yapabilmesi
sağlanabilir.
ÇUKOBİRLİKin yaşadığı
sorunların çözümü için öncelikle devletin ve Hükûmetin harekete geçmesinin
ardından, kent bileşenlerinin ortak bir akıl etrafında da
buluşması gerekmektedir. ÇUKOBİRLİKin tarıma çok daha
destek vermesi, üretim ve akılcı yönetim anlayışıyla
yeniden hayat bulabilmesi şarttır.
Göz bebeğimiz olan bu kurumun, içinde
bulunduğu ekonomik krizden en az sıkıntıyla
çıkması, satışının durdurulması, tüm sorun
ve sıkıntılara ilişkin gerekli önlemlerin
alınması gerekiyor.
ÇUKOBİRLİKin daha iyi noktalara
taşınması amacıyla sunduğumuz Meclis
araştırmasına destek vermenizi istiyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Barut.
Öneri üzerinde söz isteyen, İYİ PARTİ
Grubu adına Adana Milletvekilimiz Sayın İsmail Koncuk.
Buyurun Sayın Koncuk. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA
İSMAİL KONCUK (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, bu bir siyasi talep değil. Gerçekten
CHP Adana Milletvekili Sayın Ayhan Barut kardeşimin verdiği bu
Meclis araştırması önergesi son derece önemlidir. Ben bütün
Adana milletvekillerinin de bu önergeyi doğru bulacağına
inanıyorum yani bunu, siyasi bir talep olmasının ötesinde,
gerçekten bir bölgenin kanayan bir yarası olarak görmemiz lazım.
Burada AK PARTİden de Adana milletvekillerimiz var, Abdullah Doğru
burada, Muharrem kardeşim burada. Dolayısıyla
ÇUKOBİRLİK geçmişteki o güçlü günlerine döndürülmek
zorundadır. Peki, nasıl bu hâle geldi? Yani o güçlü, istihdam
yaratan, çiftçiye her alanda gerçekten destek veren ÇUKOBİRLİK,
yıllar içerisinde hangi hatalar yapıldı, hangi kusurlar
işlendi ki, bugün kendi mal varlıklarını satarak
birtakım işler yapmaya çalışan bir kuruluş hâline geldi?
Aslında, bu, muhalefet partilerinden daha önce AK PARTİyi bir iktidar
sorumluluğuyla ilgilendirmesi gereken ciddi bir problemdir.
ÇUKOBİRLİK gerçekten büyük işler
başardı, çok istihdam yarattı ve bizim ilimizde binlerce insan,
o bölge illerinde binlerce insan ailesini ÇUKOBİRLİKin
yarattığı bu istihdam sonucunda geçindirebildi, çiftçiye muazzam
destekler verdi. Ama tabii, maalesef siyasetin istismar alanı olarak da
ÇUKOBİRLİK kullanıldı yani bir arpalık olarak
görüldüğü devirleri yaşadı. Belki de ÇUKOBİRLİK bundan
dolayı, bu istismar alanı olarak kullanılmasından dolayı,
maalesef eski o güçlü günlerinin çok uzağında
varlığını devam ettirmeye çalışıyor.
Gelin, burada bunu, bir siyasi öncelik, Cumhuriyet
Halk Partisinin bir teklifi olmasının ötesinde O bölgenin,
Adananın, Kahramanmaraşın, Adıyamanın, Mardinin,
Mersinin çiftçilerine, ziraatine destek veren sağlam bir kurum hüviyetine
gerçekten nasıl kavuştururuz?u beraber araştıralım.
Bu, araştırmaya değer bir konudur diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Koncuk, teşekkür
ederim.
Öneri üzerinde söz isteyen, Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına Adana Milletvekilimiz Sayın Muharrem Varlı.
(MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Üç dakika süreniz Sayın Varlı.
MHP GRUBU ADINA MUHARREM VARLI (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ÇUKOBİRLİKle ilgili verilen öneri
üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
TMO tahıl üreticileri için ne ifade ediyorsa
ÇUKOBİRLİK de pamuk üreticileri için önemli bir kurum.
ÇUKOBİRLİK keşke gerçekten desteklenebilse, maddi imkânları
daha iyi bir kurum olabilse ve çiftçinin pamuğunu alarak tüccarla rekabet
edebilecek bir kurum hâline getirilebilse çok faydalı olacak çünkü
ÇUKOBİRLİKin kuruluş amacı bu. Daha sonra, ÇUKOBİRLİK
tabii ki istihdam açısından da, özellikle siyasi iktidarlar
tarafından da zaman zaman kullanılmış. Bugün,
ÇUKOBİRLİKin sayesinde emekli olmuş, emekli
maaşını alan ve hâlâ bundan geçimini sağlayan Adanada
yaşayan birçok insan da var.
Tabii, önce Adanada kurulmuş ama
Karataşa, Ceyhana hitap eden bir kuruluş olmaktan ziyade, daha
sonra Urfada, Mardinde pamuk yetişince, Diyarbakır gibi
güneydoğu illerine, Mersin gibi biraz daha batıdaki illere de
ÇUKOBİRLİK tesisleri kurulmuş ve orada kooperatifleri
açılmış. Dolayısıyla ÇUKOBİRLİK güney ve
Güneydoğu Anadolu Bölgesine hitap eden önemli bir kuruluş. Burada,
tabii ki Hükûmetten beklentimiz: ÇUKOBİRLİKi madden biraz daha
canlandırarak, ayakta tutabilirsek hem istihdam açısından orada
çalışan insanlara çok büyük katkısı olacaktır hem de
pamuk üreticilerine çok önemli katkısı olacaktır.
Pamuk fiyatları 4.600 liradan -eski parayla
söylüyorum- başladı, şu anda 3.200 lira. Eğer
ÇUKOBİRLİK rekabet edecek bir ortamı sağlayabilmiş
olsaydı, bu ekonomiyi döndürebilseydi, tüccarla rekabet edebilseydi bugün,
pamuğun fiyatı inanın ki 4 bin liranın altında
olmazdı. Çünkü dünya piyasalarında pamuk hakikaten çok yüksek.
Dışarıdan ithal pamuk getiremiyor çok yüksek olduğu için
ama 3 tüccar oturuyor pamuk fiyatını belirliyor. Bunların
karşısında rekabet edecek bir kurum yok. Kim olacak bu kurum?
ÇUKOBİRLİK olacak. Aynı, TMO nasıl tahıl üreticilerini
koruyorsa, tahıl üreticilerinin ürünü yetiştiği dönemde
işte, buğday piyasasına giriyor, mısır piyasasına
giriyor ve orada alım yapıyorsa aynı şeyi
ÇUKOBİRLİKin de yapması gerektiğine inanıyoruz. Çünkü
hakikaten, pamuk üreticileri bu dönem bu konuda çok ciddi bir mağduriyet
yaşadılar. Bu mağduriyeti giderebilecek ve bu mağduriyeti
önleyebilecek tek şey de ÇUKOBİRLİKin tüccarla rekabete
sokulmasıdır diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve
AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Varlı.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi üzerinde söz
isteyen, Halkların Demokratik Partisi Grubu adına İzmir
Milletvekili Sayın Murat Çepni.
Buyurun Sayın Çepni. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MURAT ÇEPNİ (İzmir)
Başkan, milletvekilleri ve değerli halkımız; öncelikle bir
duyuruyla başlamak istiyorum. 3,5 yaşında Öykü Arin
Yazıcı ve tüm ilik bekleyen çocuklar için donör olma
çağrısı yapıyorum. Bütün halkımızı bu konuda
duyarlı olmaya çağırıyorum.
İkincisi -dün de belirttik- Aydın
Kızılcaköyde JES protestosu yapan köylü halkımız jandarma
tarafından saldırıya uğramıştı, bugün de
sabah saatlerinde yine TOMAlar ve gazlarla saldırıya
uğradılar.
Bakın, görüntüler bunlar: Sermayeye geç, halka
dur. Bu topraklar bizimdir, bizim kalacak. diyen emekçi köylülerimiz ve biz
buradan bir kez daha Kızılcaköydeki bu saldırıyı
lanetliyoruz ve acilen geri çekilmelerini ve orada halkımızın
taleplerinin karşılanmasını ve JES projesinden
vazgeçilmesini istiyoruz, talep ediyoruz.
Evet, bugün ÇUKOBİRLİKle ilgili bir
önerge var yani pamuk üretimiyle ilgili. ÇUKOBİRLİK
batırılmış, elindeki mal varlıklarını
satarak ayakta kalmaya çalışıyor. ÇUKOBİRLİKi buradan
kurtaralım. diyor arkadaşlar, tıpkı ÇAYKURda olduğu
gibi. Ziraat Mühendisleri Odasının yayınladığı
2018 Yılı Pamuk Raporu Türkiyenin net olarak pamuk
ithalatçısı konumunda olduğunu ortaya koyuyor. Pamuk tohumu
üretiminin tamamına yakın kısmı 1990lı yıllara
kadar kamu tarafından üretilirken bugün özel sektör tarafından gerçekleştiriliyor.
Yerli ve millî ekonomi, millî tarım, organik tarım, sizin millî
anlayışınız bu. Yerli üreticiler batsın, yandaş
şirketleriniz ithalatla zengin olsun, emperyalist tarım
şirketleri Anadolunun altını üstüne getirsin tıpkı
Aydında olduğu gibi.
Ziraat Mühendisleri Odasının raporuna göre
2017de Türkiyenin ithal ettiği pamuk miktarı 414 bin ton. Üretimi
ihtiyacını karşılamayan Türkiye pamuk ithalatına
yalnızca 2017de 1,67 milyar dolar ödedi. Türkiye 2017 yılında
savaşın kıskacındaki Suriyeden 14.574 ton pamuk ithal
etmiş, hani şu bir ara Emevi Camisinde bayram namazı
kılmaya gideceğiniz Suriyeden.
Ziraat Mühendisleri Odasının raporuna göre
yaklaşık 70-80 bin civarında pamuk üreticisi olduğu tahmin
ediliyor. Pamuk üreticilerinin en önemli sorunu yüksek üretim maliyetleri.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Çepni.
MURAT ÇEPNİ (Devamla) Dolar yükselince zam,
inince ise ses yok. Pamuk üretimi için verilen destekler yeterli değil.
Pamuk destekleme primleri rakip ülke koşulları ve dünya
fiyatları göz önüne alınarak düzenlenmelidir. Havza bazlı
destekleme modelinin etkin bir şekilde takibi ve uygulaması
sağlanmalıdır. Pamuk üretiminde daha çok verim ve kaliteye sahip
olan alanlarda ekim desteklenmelidir. Pamukta uzmanlaşmış
kooperatif birlikleri olan TARİŞ Pamuk Birliği,
ÇUKOBİRLİK, ANTBİRLİKin etkinliği
artırılmalıdır. Pamukta kirliliğin önüne geçilmeli,
kaliteli üretim artırılmalı, lisanslı depoculuk sistemi
yaygınlaştırılmalı ve tek balya standardizasyonu
geliştirilmelidir.
Şimdi, burada bir noktaya daha vurgu yaparak
bitirmek istiyorum. Dün Japon basınından edindiğimiz bilgiye
göre Sinop Nükleer Santralinden vazgeçmiş şirketler. Evet, umuyoruz
ki bu haber doğrudur fakat -eğer doğru ise ki onu umuyoruz- Sinopta
1.415 stadyum genişliğinde bir alanda 650 binden fazla ağaç
kesildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın.
MURAT ÇEPNİ (Devamla) Peki, bu proje iptal
edilmişse bu ağaçların hesabını AKP nasıl
verecek?
Bir kez daha buradan açlık grevinde olan
yoldaşlarımızın taleplerinin
karşılanmasını ve AİHM kararına uymayarak, bir
hukuk garabeti uygulayarak, hukuk darbesi yaparak Demirtaşa ceza veren,
İdris Baluken yoldaşlarımıza ceza veren hukuku da AKP
hukukunu da protesto ediyoruz.
Teşekkürler. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Çepni.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisi üzerinde
önerinin gerekçesini açıkladı Cumhuriyet Halk Partisi. Adalet ve
Kalkınma Partisi grup adına söz istiyor. Onların da sözcüsü
Adana Milletvekili Sayın Abdullah Doğru.
Buyurun Sayın Doğru. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA ABDULLAH DOĞRU
(Adana) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri;
Cumhuriyet Halk Partisinin ÇUKOBİRLİKle ilgili araştırma
komisyonu kurulması önerisi üzerinde söz almış bulunuyorum.
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, meslektaşım, aynı zamanda
Adana milletvekilimiz konuştu. Doğrusu, ÇUKOBİRLİK bu hâle
nasıl geldi, burada AK PARTİnin hiçbir dahli var mıydı, bu
Hükûmetin hiçbir dahli var mıydı? Hiçbir günahı olmayan bir
iktidar. ÇUKOBİRLİK gerçekten büyük bir tesisti, 1940
yılında kurulmuş, Adananın en önemli kurumlarından
bir tanesiydi ama zaman içerisinde siyasi iktidarlar orayı rant
kapısı, istihdam kapısı olarak gördüler ve 2000
yılına kadar bu devam etti ve 2000 yılında
ÇUKOBİRLİK battı, fabrikalar satıldı, içerisi
boşaltıldı. Burada bizim hiç dahlimiz yok. Bu süre içerisinde,
AK PARTİ iktidara geldikten sonra, memleketin sorunuydu, bunun çözülmesi
gerekiyordu. Bu ÇUKOBİRLİKi varlıklarıyla birlikte
nasıl ayakta tutarız?ın çalışması
yapıldı ve bununla ilgili de çiftçimize özellikle serbest piyasada
malzemesinin, pamuğunun rahat regüle edilebilmesi için de kredi
tanınması lazımdı. Sayın Barutun da okuduğu o
ÇUKOBİRLİK raporunun içerisinde görülecektir ki -özellikle o zamanki
borcunu söylüyorum- 355 milyon -bugünkü parayla- borcu vardı. Bu borç
Hükûmetimiz, AK PARTİ iktidarı döneminde 146 milyona düşürüldü,
on beş yıl vadeli kredi sağlandı ve bu krediyle beraber
şu anda ÇUKOBİRLİK ayakta tutulmaya
çalışılıyor. Evet, ülkenin sorunları hepimizin sorunu,
oradaki çiftçiler bizim insanlarımız, ayakta kalmaları
lazım, rekabet etmeleri lazım.
Değerli arkadaşlar, bu sene Adanada pamuk
hem alan itibarıyla hem de rekolte itibarıyla yüzde 20 arttı.
Bu, Hükûmetimizin vermiş olduğu desteklerin neticesinde
oluşmuş bir artıştır, bunun da bilinmesi lazım.
Biz üreticimizin, çiftçimizin her zaman yanında olduk. On altı
yıllık iktidarımız döneminde çiftçimizi biz mağdur
etmedik. Şu anda özellikle hem küresel hem de ülkemizde yaşanan
bazı sıkıntılarla, birtakım istismar neticelerinde
fiyatların artmasından kaynaklanan veyahut da bu işi istismar
etmek isteyen insanların sorunlarını buraya bir Meclis önergesi,
bir komisyon kurulması şeklinde getirirsek, bu da doğru
olmamış olur. Bu Meclisin gündemini bu şekilde meşgul
etmemiş oluruz. Adananın sorunu bizim sorunumuz, çiftçinin sorunu
bizim sorunumuz, pamuğun sorunu bizim sorunumuz, fasulyenin sorunu varsa,
ayçiçeğinin varsa, bütün çiftçilerimizin sorunları bizim
sorunumuzdur. Biz on altı yıldır onun için iktidardayız ve
bundan sonra da inşallah aynı şekilde bu hizmetlerimiz devam
edecek diyor, heyeti saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın
Doğru.
Sayın Tanal, sisteme girmişsiniz, bir
elektrik faturası vardı elinizde, gerekçesini biliyorum.
Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
44.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın, elektrik faturasındaki dağıtım bedeline
ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Değerli
Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla,
hürmetle selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, elimde bir elektrik
faturası var. Elektrik faturasının bedeli 1.473 TL,
dağıtım bedeli 593 lira. Buradan Enerji Bakanına ve iktidar
olmadığı için birinci sırada bulunan siyasi partiye
sesleniyorum, sizden istirham ediyorum: Vatandaşın tükettiği
elektriğin bedeli 1.473 lira, dağıtım bedeli 593 lira.
Adalet bunun neresinde? Vicdan bunun neresinde? Hukuk bunun neresinde? Değerli
arkadaşlar, bunu düzeltelim ya. Bu düzeltilmeyecek bir iş değil
ki! Vatandaş bununla nasıl yatırım yapacak, nasıl
istihdam yapacak, vatandaş evde nasıl geçimini yapacak? Bu
şikâyetler sadece bize mi geliyor, hiç sizlere gelmiyor mu?
Teşekkür ediyorum. Saygılarımı sunarım.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Tanal.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, gündeminin Genel Görüşme ve
Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan ÇUKOBİRLİKin ekonomik durumunu
iyileştirmek için yapılması gerekenlerin tespit edilerek
Birliğin tarıma desteğinin arttırılması
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
(10/346) ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 5 Aralık 2018 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Kabul
edilmiştir, biz çoğunluktayız Başkan.
BAŞKAN Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 16.51
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.08
BAŞKAN: Başkan Vekili
Levent GÖK
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Burcu KÖKSAL (Afyonkarahisar)
-----0-----
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 26ncı Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Alınan karar gereğince, gündemin Kanun
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Afyonkarahisar
Milletvekili Ali Özkaya ve 5 Milletvekilinin Abonelik Sözleşmesinden
Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin
Başlatılması Usulü Hakkında Kanun Teklifi (2/1286) ve
Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya ve 5
Milletvekilinin Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına
İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun
Teklifi (2/1286) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 16) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Dünkü birleşimde İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 16 sıra sayılı
Kanun Teklifinin birinci bölümü üzerinde İYİ PARTİ Grubu
adına konuşma tamamlanmıştı.
Şimdi, diğer
konuşmacılarımızı sırasıyla davet
edeceğim.
Söz sırası, Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına Tokat Milletvekilimiz Sayın Yücel Buluta ait.
Buyurun Sayın Bulut. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
MHP GRUBU ADINA YÜCEL BULUT (Tokat) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına,
Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına
İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun
Teklifinin birinci bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisinin görüş ve
düşüncelerini paylaşmak üzere söz almış bulunuyorum.
Öncelikle şunu ifade etmek isterim: İcra
dairelerinin içinde bulunduğu hâl ve koşullar -özellikle 15 Temmuz
sonrasında OHAL çerçevesinde alınan tedbirler nedeniyle- nitelikli
kadro eksiği, personel eksiği ve iş yükünün günden güne artan
iş yükünün mevcut kadro ihtiyacıyla, mevcut bina ihtiyacıyla
karşılanamayacak oluşu gerçeği karşısında,
icra iflas sistemine pratik bir çözüm getiren huzurdaki mevcut yasa teklifini
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak destekliyoruz. Ancak bu desteğimiz
mevcut bulunmakla beraber iki hususu da yüce Meclisin huzurunda tekrar etmek
istiyorum: Bunlardan birincisi, yaklaşık doksan yıldır
İcra ve İflas Kanununa her gelişme sonrasında her yeni
dönemde ihtiyaca uygun olarak yeni bir ek yapılması neticesinde, yeni
dolgular getirilmesi neticesinde İcra ve İflas Yasamız bugün
âdeta bir yamalı bohçaya dönmüş durumda. Dolayısıyla
mevcut, huzurdaki yasayla ancak ve ancak geçici çözümler üretmenin yanında
-yüce Meclisin çok ivedi bir şekilde- Türkiye'nin, ihtiyaçlarını
karşılayacak, teknolojik gelişmelerle uyumlu, alacaklı
borçlu dengesini kurabilecek ve bütüncül yaklaşımla, yasa
içerisindeki sistematiğin birbiriyle çelişmediği yeni bir
İcra ve İflas Yasasına ihtiyacı olduğu gerçeğini
vurgulamak istiyorum.
Bunun dışında, Evet, bu yasaya
destek veriyoruz. dedik. Bu geçici çözümü bir pratik çözüm olarak görüyoruz.
İş yükünü önemli ölçüde azaltacağı kanısıyla bu
yasa teklifine destek veriyoruz. Ancak bu yasa teklifine destek verirken bir
hususun da nazara alınması gerektiği
kanısındayız. O da şudur: İcra ve İflas
Yasasında bu değişikliğin yapılmasının
-kanunun gerekçesinde de bu şekilde geçiyor- temelinde yatan bir hakikat
var. Nedir? Abonelik sözleşmesinden kaynaklanan alacakların icra
müdürlüklerindeki iş yükünün önemli bir kısmını
oluşturduğu gerçeğini biz Meclis olarak ve yasayı
hazırlayan arkadaşlarımız, kanun gerekçesini yazanlar kabul
ediyorlar. Gerçekten de bu durum bir başka vakayı ortaya
çıkarıyor. Bugün icra müdürlüklerinde milyonlarca dosyanın
temelinde yatan alacak nedeni olarak bu abonelik sözleşmeleri mevcut
bulunuyor. Buradan da şu anlam çıkıyor: Ciddi bir toplumsal
travma ve mali kriz aslında yurt genelinde yaşanıyor ve
vatandaşlarımız en asgari ödemesi olan elektrik borcu, su borcu,
telefon borcu gibi takriben 50-60 TLlik borçları dahi ödeyemedikleri için
icra müdürlüklerimiz şu anda kilitlenmiş durumda. İcrada
çalışan herkes, icra müdürleri, kâtipleri, icrada görev yapan avukat arkadaşlarımız,
memurlar yani icra dairesine doğrudan ya da dolaylı olarak işi
düşen herkes şu anda sistemden mutsuz. Alacaklı
alacağını alamaz hâlde borçlu en asgari borcunu ödeyemediği
için icra müdürlükleri günden güne şişiyor. Bunun arkasında
sosyolojik bir gerçeklik ve ekonomik bir travma var.
Dolayısıyla, bu sorunlar yani icra
müdürlüklerindeki iş yığılmasını ve iş
yükünü oluşturan sorunların perde arkası incelenmezse, masaya
yatırılmazsa
Geçenlerde bir hadise olmuştu, bir cezaevi
açılışında -dil sürçmesi olduğunu düşünüyoruz,
öyle temenni ediyoruz- cezaevleri için bir milletvekili
arkadaşımız âdeta bacasız fabrika demişti. Eğer
ki böyle bir tedbir alınmazsa icra müdürlükleriyle ilgili de böyle bir
mantık oluşacak, bunlar âdeta birer bacasız fabrika gibi
düşünülecek ve hiçbir çözüm üretmeksizin her sene Ankaraya 5 tane yeni
icra dairesi, İstanbula 10 tane yeni icra dairesi açmak suretiyle
yığılan iş yükünü bir nebze azaltmaya
çalışacağız. Peki, bizim insanımız, her gün
borçlu sayımız -cumhuriyet tarihinde yetmiş yıldaki
artışı nazara alarak- son on beş yirmi yılda neden tüm
cumhuriyet tarihi boyunca yaşanan artışın katbekat
fazlası? Bizim insanımız, borçlu olarak bu icra dairelerinde
görünen insanlarımız, sadece ama sadece borç ödeme ahlakından
yoksun ve ahlaksız oldukları için mi borçlarını ödemiyorlar
ve icra müdürlüklerinde borçlu hâlini alıyorlar, yoksa bu insanlar
hayatın içerisinde çaresizce savrulmuş, çaresizce geçim derdi
içerisinde borçlu konumuna düşmüş insanlar mı? Bunu dikkatle
incelemek gerekiyor.
Evet, bu insanların hiçbirisi ahlaksız
değil. Özellikle bu borç yekûnunun önemli bir kesimi Türk köylüsünden
oluşuyor. Memlekette işçi icralık durumda, memur icralık
durumda, bürokrat icralık durumda, belki milletvekili icralık durumda
ama hepsinden daha travmatik olanı, hepsinden daha acı olanı
Türkiyede köylü bütünüyle icra tehdidi ve baskısı altında.
Neden? Çünkü nüfusumuzun 50 küsur milyon olduğu dönemde Türkiyede köyde
yaşayan insanımızın sayısı 21,5 milyon iken,
bugün nüfusumuzun 80 milyonu geçtiği bir dönemde köyde yaşayan insan
sayımız 6,5 milyonun altına düşmüş. İnsanlar
köyde durmak istemiyorlar, köyde yaşamak istemiyorlar çünkü izlenen
tarım politikaları neticesinde, her fedakârlığın
köylüden beklenmesi neticesinde köy nüfusumuz önemli bir ölçüde geçim derdiyle
şehir merkezlerine doğru akın etmeye başladılar. Köyde
yaşamak mümkün değil. Neden? Çünkü ben, kendim, Tokatın
köylerinden biliyorum. Türkiyede en fazla köy nüfusuna sahip, en fazla köy
adedine sahip illerden birinin milletvekiliyim. 630 köyü var Tokatın ve
bugün bu köylerin yüzde 80i neredeyse boşalmış ve nüfusunun
yüzde 90ını kaybetmiş durumda. Köyde yaşayan gence -bu bir
gerçek, şaka yapmıyorum- artık kız vermiyorlar.
Dolayısıyla gençlerimiz hızlı bir şekilde, akın
akın şehir merkezlerine doğru göç etmeye başladı.
Köydeki ata toprağını bırakıp, köyünü
bırakıp apartman görevlisi olarak, güvenlik görevlisi olarak,
çoğu zaman sigortasız olarak sadece şehirde yaşıyor
olabilmek adına şehir merkezlerine doğru akın ediyorlar.
Şehir merkezlerinde kimisi bir fabrikada işe giriyor. Fabrika
patronları da ahlaksız değil, fabrika patronları da bir
ekonomik açmaz içerisinde. Gidin Tokat organizeye, gidin Turhal organizeye üç
aydır maaşını alamayan insanlar var,
patronlarının kötü niyetinden dolayı değil, içerisinde
bulunduğumuz mali krizden dolayı.
Şimdi, köylü buradan bir çıkış
arıyor, elimizde kalan 6,5 milyon köylü bir çıkış
arıyor, diyorlar ki: Biz en iyisi süt işi yapalım. Ulusal Süt
Konseyi diye bir şey kurduk. Ulusal Süt Konseyi bir fiyat belirliyor.
Lütfen, bu konuda herkesi duyarlılığa davet ediyorum. Ulusal Süt
Konseyi taban fiyatı sütün litresini 1,7 lira+KDV olarak belirlemiş.
Ben size söylüyorum -numunesini bulan varsa getirsin Tokattan bana- 1,5
liradan daha fazlaya süt veren bir köylü kalmamış. Neden? Çünkü süt
fabrikaları tekelleştiler, tekel oluşturdular ve Türkiyenin
değişik bölgelerini kendi aralarında taksim ettiler. Köylüye
diyor ki: Senin sütünü alacaksam fiyatı bu. Bir denetim mekanizması
yok.
Şimdi, ben buradan kötü ve kara bir haber
veriyorum sizlere, icra dairelerindeki dosyalar neden artıyor diye
soranlara da cevap olsun aynı zamanda: Bu insanlar yakında batacaklar
çünkü aynı fabrikalar bu köylüye şu baskıyı da yapıyor,
diyor ki: Senden 500 bin liralık süt alırsam benden 250 bin
liralık da yem almak mecburiyetin var. Paranın yarısına da
yem satarak
Yem işine girmişler. Bu şekilde köylüye baskı
uyguluyorlar.
Şimdi, aynı zamanda, çıkacak et
işi yapacağız diyecek köylü, elimizde kalan son köylü. Bu sefer
de diyoruz ki: Döviz kuru yüksekti, Tarım Bakanlığı olarak
size biz hayvan getirdik. Bu hayvanları doların kuru 6,5 lira, 7
liraya dayanmışken köylüye sattık. Şimdi hep beraber etin
fiyatını düşürmeye çalışıyoruz. Ama 7
liralık 6,5 liralık döviz kurundan hayvan alan köylünün ettiği
zararı düşünenimiz yok. Besi işi yapan köylülerimiz de batmak
üzere, yakında hepsi icralık olacaklar, haberiniz olsun, buna bir
tedbir alınması gerekiyor. Şimdi, somut örnek isteyebilirler
köylünün durumundan. İcra müdürlüklerindeki yükün
ağırlığını bu insanlar oluşturduğu için
söylüyorum.
Bakın, Tokatın en merkez köylerinden
biri, dağ başından bahsetmiyorum, Tokat-Turhal yolu üzerinde
Munamak diye bir köy bir dolu felaketine uğruyor; bütün hasat, mahsul
harap olmuş, köylünün başka hiçbir rızkı ve nafakası
yok. Aylardır zarar tespiti yapılmış olmasına
rağmen o gariban köylüden fedakârlık bekliyoruz ve hâlâ ödemeleri
yapılmadı, her gün yeni bir kırtasiye çıkartılıyor.
Sulama birliklerinin borçlarından dolayı,
bilmiyorum haberiniz var mı, Kelkitte 50 tane köyün, beldeliği
kalkmış, köylerin belediye başkanları da dâhil olmak üzere,
traktörü hacizli, arsası hacizli, mahsulü hacizli, banka hesabı
hacizli, maaşı hacizli ve bu insanlardan hâlâ fedakârlık
bekliyoruz. Cumhuriyet tarihi boyunca ve hatta Osmanlı
İmparatorluğu boyunca bütün fedakârlığı her zaman bu
gariban Anadolu insanından bekledik. Bugün bir mali kriz içerisindeyiz ve
tasarrufu yine aynı insanlardan bekliyoruz. Diyoruz ki: 25 liralık
elektrik kullanıyormuşsun, bundan sonra 20 liralık kullan.
Zaten asgari geçim standardını sağlayamayan bu insanların
üzerine her gün yeni bir yük, her gün yeni bir tazyik oluşturuyoruz.
Slogan atmaya geldiğinde hep beraber slogan
atıyoruz Kahrolsun İsrail! diye ama millî gübre
politikamızı, millî tohum politikamızı iflas
ettirmişiz, Anadolu köylüsünün hepsini dövize endeksli İsrail
tohumuna muhtaç ve mahkûm hâle getirmişiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YÜCEL BULUT (Devamla) Toparlayacağım
efendim.
BAŞKAN Tabii, buyurun.
YÜCEL BULUT (Devamla) Ve şimdi diyoruz ki
aynı Anadolu insanına: Sen bu açmazlar içerisinde borçlandın,
izlediğimiz tarım politikaları neticesinde iflasa sürüklendin.
21,5 milyon kişiydin 6,5 milyona düştün. Elektriğin, suyun, her
şeyin hacizli; traktörün hacizli. Biz şimdi senden bir
fedakârlık daha bekliyoruz: Tasarruf edeceksin, az yiyeceksin, devletimiz
zorda. Hatta, sana bir müjdemiz var: İcra daireleriyle ilgili revizyona
gidiyoruz, artık bu alacakların daha hızlı tahsiliyle
ilgili formül ürettik. demektir. Biz bunu destekliyoruz. Neden destekliyoruz?
Çünkü icra daireleri içinden çıkılmaz bir hâldedir, içinden
çıkılmaz bir hâldedir. Doğru, bu yasa teklifini hazırlayan
Ali Özkaya Beyin mantığını, Adalet
Bakanlığı bürokratlarının hepsinin
mantığını destekliyorum ama bunların hepsi, sadece ama
sadece, eğer ki başkaca çözümler aramadığımız ve
bulmadığımız sürece bir süre sonra
yığılmayı asla ve asla önleyemeyecek geçici çözümlerdir.
Dolayısıyla anlattığım hususların, işçinin
durumu, köylünün durumu ve izlenen politikaların her sene Türkiye
Cumhuriyetine 2 milyon, 3 milyon yeni borçlu kazandırmak anlamına
geleceğini ve İcra İflas Yasasına ekleyeceğimiz 5-6
tane maddeyle de bunu çözemeyeceğimizi anlatmak için ifade ettim.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum, iyi günler
diliyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Bulut.
Kanun Teklifinin birinci bölümü üzerinde
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına söz isteyen Batman
Milletvekilimiz Sayın Necdet İpekyüz
Sayın İpekyüz, süreniz on dakika.
HDP GRUBU ADINA NECDET İPEKYÜZ (Batman) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Aslında dünden beri hep, bütün arkadaşlar
konuştu ve destek sunanlar da oldu çeşitli siyasi partilerden. Gerçekten
bu Parlamentoda siyaset yapıyorsak ve gelecekle ilgili
konuşmaları, kurguyu düşünüyorsak, bütün toplumun
sorunlarına eğilmek istiyorsak, bugün, dün ele alınan ve bir
günde sanki bir yerden haber gelmişçesine gerek Sayın Demirtaş
gerek İdris Baluken ve gerekse de Sırrı Süreyya Önder konusunda
çıkan kararların uygulamaya konulması tesadüfi değildir.
Buna değinmemiz lazım. Niçin değinmemiz lazım? Normalde bu
kürsüde konuşulan şeyler özgür olduğu kadar, bu kürsüde siyaset
yapanların toplum nezdinde de en büyük görevi demokratik mücadeleyi
sürdürmek, şiddetten, gerilimden uzak, demokrasiye olan özlem ve
barış talebini dile getirmektir.
Nitekim, bu Parlamentoda 2013 dönemi
konuşulduğunda, bu Parlamentoda çözüm diye tanımlanan dönemde
yasalar çıktı ve buna yönelik övgüler konuşuldu. Ve 17 Mart,
Sayın Demirtaşın yaptığı konuşma ve
Sayın Önderin yaptığı konuşmaya
baktığımızda
Dün burada dile getirildi ama inceledik, keşke
arkadaşlar bugün sunabilseler, 18 Mart tarihli gazetelere bakabilsek. 17
Martta yaptığı konuşmada, bu çözüm meselesi
konuşulduğunda, sonradan çözüm döneminde de özellikle FETÖ nedeniyle
çok suçlanan Pariste işlenen cinayet üzerine bir konuşma var,
peşinden de cebir, şiddeti içermeyen, barışı, özlemi
dile getiren ve 21 Martta Diyarbakırdaki yapılacak konuşmaya
atıfta bulunan talepler dile getirilmiş.
Ve bakın, sadece bu maddeden ceza alıyor.
Ve 1990da çıkarılan Ceza Yasasına eklenen bu Terörle Mücadele
Kanununda propagandayla ilgili bir yıldan beş yıla kadar
deniyor. Herkese, Demirtaş hariç, bir yıl ceza verilmiş.
Demirtaşa beş yıldan az çünkü beş yılı geçerse
üste gidiyordu.
Ve ne zaman verilmiş? Ne zamanki Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi bu kararı
çıkardığında -az önce sayın grup başkan
vekilimizin belirttiği gibi- bu kararı dile getirdiğinde dile
getirilmiş. Ya bunlar tesadüfi değil, bilinçli ve gerçekten
Neden? Bakın, sadece Demirtaş, İdris
Baluken, Sırrı Süreyya Önder gibi konuşuyoruz ama 6 milyon oy
var. Ve bu insanlar gerçekten barış istiyor, gerçekten demokratik
mücadele istiyor, gerçekten şiddete karşı çıkıyor. Siz
birilerine yaptığınız uygulamalarda, 6 milyonu temsilen,
bunları da dikkate almanız lazım.
Ve ne oluyor? Bunların hepsini
getirdiğimizde aslında bu Parlamento ve bizlere düşen görev
gerçekten önümüzü açmak ve barış dolu, demokrasi dolu günler için de
siyasetin yolunu kolaylaştırmamız lazım, siyaset
yapanların elini kolunu güçlendirmemiz lazım.
Bakın, çözüm meselesiyle ilgili
çıkarılan yasa, tekrar, temmuz ayında Cumhurbaşkanı
kararnamesiyle pat diye çıkarıldı. Normalde o Mecliste
oylanmıştı, parmaklar kalkmıştı, o döneme
ilişkin 30 mu, 35 mi ret var, genel bir kabul var ve bir gecede
kararnameyle kaldırılıyor. Çıkaran ve uygulayana
baktığımızda bazı şeylerin tesadüfi
olmadığını görüyoruz.
Bir diğeri, dün, işte bu 16 sıra
sayılı Teklifin, aslında konuşacaktık birinci bölümü
üzerine ama Madenciler Günüydü. Madenciler Gününde burada
çıktığımızda sadece iş kazaları, iş
cinayetleri, işçilerin haklarının gasbedilmesiyle ilgili
konuları gündeme getiriyoruz. Türkiyede bugün birçok meslek grubunda,
birçok işçi kesiminde ciddi sıkıntılar
yaşanmaktadır. Ve nedense genelde ölümler ortaya
çıktığında konuşmaktayız. Aslında
bunların birçoğu önlenebilir ölümlerdir ve önlenebileceği için
de tedbirler almamız lazım, o konuda çalışmalar yürütmemiz
lazım.
Bilemiyorum izlediniz mi, izlemediniz mi, Germinal
diye bir film var. Emile Zolanın, Fransanın kuzeyinde geçen,
madencilerle ilgili hem film olarak hem de roman olarak tarihe geçmiş bir
kitabı. O kitabın bir yerinde şöyle diyor: İnsan haklı
olduğu zaman haksız gibi görünmektense ölümü göze almalı.
Gerçekten bir kişi veya bir grup haklı olduğu zaman, sürekli
haksız gibi görünmektense, ölümü göze alabiliyorlarsa bunun bir işareti
Leyla Güvendir. Arkadaşlar, bu Mecliste olması gereken
arkadaşımız yok. Ve kendi gerçekten haklı olduğu hâlde
haksız gibi görünmesi
O günkü madencilerin tek çare olarak
düşündükleri şey grevdir. Ve bir umutla, bir haykırış,
bir imdat için kendileri o dönem greve gitmişlerdir. Aslında, demek
ki 1800lerden bugüne kadar insanlar çok haksızlığa
uğradıklarında, o filmdeki gibi, o romandaki gibi kendi
vücuduyla ilgili, kendi geleceğiyle ilgili bir karar alabiliyor ve
gerçekten önünü açmak istiyor. Buradan özellikle grevde olan
arkadaşlarımıza ve destek sunanlara da ben selamlarımı
iletiyorum.
16 sıra sayılı Kanuna
baktığımızda abonelik sözleşmesiyle ilgili
düzenlemeler ele alınmış ve isme
baktığımızda gayet masumane; abonelik sözleşmelerinde
problemler var, bu işi çözmek için bir şeylerin yapılması
lazım. Ama arkadaşlar, yine torba
Bilemiyorum bu Mecliste daha önce
bir çalışma yapılmış mı,
yapılmamış mı? Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar
torba yasa ne zaman
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Torba değil,
normal.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - Ki zaten torba
değil de toplum tarafından ona bir uydurma isim getirilmiş,
çerçeve bir yasa diye tanımlanmış ama halk arasında,
basın arasında torba denilmiş. Gerçekten son dönemde neler var
içinde ve neden buna ihtiyaç duyuluyor? Hele hele pratik çözümler olağanüstü
dönemlerde olursa anlarız da ama bunun bir rutine, bir keyfiyete
dönüştüğünü gördüğümüzde çok saçma bir şeyle
karşı karşıya olduğumuzu düşünüyoruz. Neden saçma
diyorum? Çünkü yapboza dönüştürmüşüz. Yedi ay önce
çıkardığımız şeyi yedi ay sonra diyoruz ki: Bunu
düzeltelim. Bir yıl önce çıkardığımız şeyi
bir yıl sonra Düzeltelim, şurada bir eksik var, bunu düzeltelim.
Bunu niçin söylüyorum? Normalde bir yasa
çıkmadan önce sivil toplum örgütlerinin katılımı
lazım. Normalde o ilgili kurumlar, taraflar kimlerse onlardan görüş
almak lazım. O görüşler doğrultusunda bir yasayı
hazırlarsınız, çıkarırsınız, uygulamaya
sokarsınız. Ama siz bir kibirle, bir keyfiyetle, Her şeyi ben
bilirim, ben yaparım. diye düşünürseniz, ismini torba
koyarsınız, her şeyi yaparsınız.
Ve ne oluyor? Şimdi, bakalım, abonelik
Bakın, abonelik dediğimizde bugün Türkiyede hangi bankaya
internetten girseniz
Hangi kurumlara abone olmak istiyorsunuz? Ve maalesef
Türkiyede -Parlamento biliyor, yakınlarımız biliyor-
dolandırıcılar da artık abonelik sözleşmesiyle ilgili
SMS atıyorlar, mesaj atıyorlar veya telefon açıyorlar. Diyorlar
ki: Şu abonelik işlemlerinizden dolayı borcunuz vardır,
şuradan icra takibiniz vardır, bize ödeme yapın. Dün de bu
kürsüde dile getirildi, 20 milyon icra takibi var. Eğer Türkiyedeki hane
sayısına düşen nüfusu düşünürsek her hanede demek birden
fazla icralık bir durum var. Peki, bu icralık durumlara
baktığımızda
Yani gerçekten arkadaşlar, öyle bir ele
alıyoruz ki insanların 20 lirası, 30 lirası, 40 lirası,
100 lirası, 200 lirası
Bakın, elektrik, bakın, doğal
gaz, bakın, su ve iletişim artık zaten bir kamu hakkı.
Normalde çağdaş ülkelerde, bugün Avrupanın neresine giderseniz
gidin, gezdiğinizde, telefonunuzu çıkardığınızda
ücretsiz internete girebiliyorsunuz. Birçok yerde, Türkiyede böyle
eşitsizliğin, makasın açıldığı bir yerde
normalde elektriğin zaten kamu hizmetine dönüşmesi lazım,
normalde suyun kamu hizmetine dönüşmesi lazım, doğal gazın
kamu hizmetine dönüşmesi lazım. Ama biz ne yapıyoruz?
Parayı ödemeyenleri icraya veriyoruz.
Peki, şirketlere ne yapıyoruz? Ya
arkadaşlar, burada konuşuldu, önergeler verildi. Bakın, TELEKOM
ya, bakın ya, bunun öyküsüne baktığımızda, bunu ele
aldığımızda, ya, para verdik, kredi verdik, sonra o
kefaleti de üstlendik, insanlar çantayla, parayla, dolarlarla gittiler.
Sonra emekliler için erken emeklilik diyoruz.
Erkenle alakası yok, onların haklarını gasbetmişiz.
Yaşa takılmışlar, 1999dan itibaren bunların
hakları gasbedilmiş Paramız yok. diyoruz. Kışa
gireceğiz, doğal gaz için 30 lira yatırmayanın doğal
gazını kesiyoruz, elektriğini kesiyoruz. Bugün zaten özellikle
doğu ve güneydoğuda, Batmandan biliyorum, Batmanda birçok yerde
elektrik kesilmekte. Hele yazın çiftçiler perişan olmakta ve
peşine ne oluyor? Çiftçinin desteklenmesi geldiğinde Ziraat
Bankasındaki hesabına el konulmakta ve işler kesada gidiyor.
Bu nedir? Şirketlere yapılan vergi
affı. Burada Sabancı, Cengiz Holding, Doğuş Holding;
trilyonlarca para, oturuyorlar, anlaşıyorlar ve vergi affı
Bunları yapan şirketler, bu şirketlere kolaylık yapanlar,
kıyak geçenler niye vatandaşa kıyak yapmıyor, niye
yurttaşa kıyak geçmiyor? Abonelik sözleşmelerini
kolaylaştırmak için hukuku linç edip torbaya koyuyoruz. Ben hukuktan
pek anlamam ama içine bakıyorum, İcra ve İflas Kanununu,
Harçlar Kanununu, Ticaret Kanununu, Tüketici Hakları Kanununu,
Bilirkişilik, Tebligat, Arabuluculuk Kanunlarını koymuşuz
ve diyoruz ki: Biz konkordatoyla ilgili yapalım, ara buluculukla ilgili
yapalım, tebligatla ilgili yapalım, bilirkişilikle ilgili
yapalım. Yani gerçekten, tekrar diyeceğim, Kürtçe bir deyim var
(x)
hepsini iç içe koymuşuz, karmakarışık
yapmışız, ortamımıza getirmişiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Sayın
Başkan, toparlıyorum.
BAŞKAN Toparlayalım Sayın
İpekyüz.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Bu iflaslar
konusunda bir sıkıntı vardı, dün de bu kürsüde dile
getirildi. Konkordatoyla ilgili, isteyen istediği yükü aldı götürdü,
köşeyi döndü. Çünkü ne yaptı? Dedi ki: Ben parayı ödeyemiyorum,
bunu ilan ediyorum. Birileri de onlara akıl verdi: Siz böyle
davranın, rahatsınız. Peki, onlara iş yapanlar, onlara
taşeronluk yapanlar, onlar ne yapacak? Ona deri satan, kumaş satan,
iş yapan, inşaat yapan, onlar ne yapacak, intihar mı edecek?
Onlar kurtuldu, şimdi mi zorlaştırıyoruz? Niye o tedbiri
alamadık? Niçin bunu yapamadık? Çünkü birilerine kıyak geçmemiz
lazımdı. Bu kıyağı geçmezsek sanki birilerinin
talimatıyla biz zor durumda kalacaktık.
Uzatmadan şöyle bir toparlamamız
lazım. Bizim, gelecekle ilgili, abonelikle ilgili, kamusal olan hizmetler,
iletişim, elektrik, doğal gaz, su gibi şeylerde normalde
tüketicinin, vatandaşın yanında olmamız lazım,
şirketlere kıyak geçmememiz lazım. Biz şirketlere
kıyak geçtiğimiz zaman gerçekten vatandaşın cebine göz
koymuş oluyoruz.
Teşekkür ediyorum, saygılarımı
sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
İpekyüz.
Şimdi söz sırası Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekilimiz Sayın Turan
Aydoğana aittir. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Aydoğan, süreniz on dakika.
CHP GRUBU ADINA TURAN AYDOĞAN (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Milliyetçi Hareket Partili dostlarımıza ve
Sinop halkına başsağlığı diliyorum, yaralı
yurttaşlarımıza da acil şifa diliyorum.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
öncelikle bir konuyu açıklığa kavuşturalım: Bu ülkede
ekonomik kriz var mı, yok mu? İktidar tarafına sorarsak Kriz
mriz yok. der. Yandaş basına baktığımız zaman
zaten kriz yok, uçuşa geçtik, uçuyoruz. Diliniz bunları söylüyor da
çıkardığınız düzenlemeler bunları söylemiyor
sevgili dostlar. Mesela, bu görüştüğümüz yasanın adı
Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına
İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun
Teklifi ama kendisi, bildiğiniz, krizden kaynaklı tahsilat
yasası. Krizi yaratıyorsunuz, ondan sonra Vatandaşın
sırtından tahsilatı ne şekilde hızlı
gerçekleştiririz? diye yol arıyorsunuz. En iyisi siz de gelin, bunu
ikrar edin, eğri oturup doğru konuşalım, böyle kaçak
güreşmek yerine Bu krizden nasıl kurtuluruz? konusuna ilişkin
birlikte kafa yoralım, birlikte düşünelim, birlikte çözüm üretelim
çünkü bu memleket hepimizin. Biz zaten bunu yapıyoruz, vatandaşa
sokakta krizden nasıl kurtulacağının faturasını
anlatmaya çalışıyoruz ama en çok da iktidarın bunu
dinlemesi lazım. Unutmayın, tekrar ediyorum: Bu memleket hepimizin.
Kanunun ismine bakınca başlı
başına bir kanun yarattık falan diyeceğiz ama aslında
bakanlık bürokratları tarafından ve birkaç milletvekili
arkadaşımız tarafından sipariş edilmiş bir
torbayla karşı karşıyayız. Harçlar Kanunu, İcra
ve İflas Kanunu, Türk Ticaret Kanunu, Arabuluculuk Kanunu, bunlarla ilgili
çok önemli değişiklikler bu kanunun içerisinde
serpiştirilmiş. Bugüne kadar yaptığınız gibi
yapıyorsunuz arkadaşlar, torbaya doldurup doğru düzgün
tartışılmasını, kamuoyunun doğru düzgün
bilgilenmesini engelleyerek kanunlar çıkarıyorsunuz,
sağlıklı bir tartışmaya müsaade etmiyorsunuz. Bununla
ilgili kurumlar, kuruluşlar, ilgilileri; hiçbiri bu
tartışmanın içerisine dâhil edilmiyor, en çok da tüketici
dernekleri. Bu yasayı çıkarırken bir tane tüketici derneğini
çağırdınız mı? Biz Komisyondaydık, böyle bir
şey görmedik; halkımızı ilgilendiriyor, tüketiciyi
ilgilendiriyor. Toptan oradan buradan
çağırdığınız insanlar görüşlerini
söyleyebiliyorlar ama tüketici dernekleriyle alakalı biz Komisyonda kimseyle
karşılaşmadık.
Teklif tümüyle anlamsızdır
demeyeceğim. En azından giriş kısmında adalete
erişimin hızlanması diye bir ifade kullanıyorsunuz, sonuna
kadar katılıyorum. Adalet için yüzlerce kilometre yol yürümüş
bir genel başkana sahip ve bir örgüte sahip bir partinin milletvekili
olarak burada konuşuyorum ben. Aynı zamanda yıllardır da
adalet peşinde koşan bir avukatım. Ancak sayın
milletvekilleri, burada adalete erişim değil, paraya erişim esas
alınmış. Adalete erişimin hızlanması
özgürlüklerle yakından ilgilidir.
Bakın, binlerce öğretim üyesinin
işine son verdiniz. Hakkında hiç dava açılmadığı
hâlde suçlu mu suçsuz mu olduğunu bilemeyen insanlar sokakta geziyor,
kapı kapı dolaşıyor, suçsuz olduklarını
kanıtlamaya çalışıyorlar. Belki yıllarca sürecek bu
çabaları. Araya komiteler koydunuz, araya birtakım basamaklar
koydunuz, yargı yoluna başvurmalarını uzattınız.
Bir öğretim üyesinin haklı mı haksız mı olduğunu
uzun süre anlayamayacağı bir süreç başlattınız. Ama
biz size adalete erişimden bahsediyoruz, sürekli bahsediyoruz. Bu adalet
ne menem bir şeydir, sadece holdinglere var da bu millete yok? Bu
nasıl bir şeydir? Gezi Parkında rövanş
yarattınız, gencecik çocukları şu anda içeri
alıyorsunuz. Adaletiniz bu mu, adalete erişim dediğiniz bu mu?
Masum insanları, gerçekten doğayı sahiplenen insanları
içeri alıyorsunuz, sizce Gezi Parkının müsebbibi dediğiniz
FETÖcüler de dışarıda geziyor. Adalete erişim bu mudur?
Aylardır duruşmaya çıkarılmayan insanlar var bu ülkede.
Mesela Osman Kavala var, mesela gazeteciler var, avukatlar var tutuklu. Bu
mudur adalete erişim? Niye bunları konuşmuyoruz da sizin bu
alelacele getirdiğiniz, bir şekilde vatandaşın
sırtına vurulacak paralarla ilgili hızlı tahsilat
yasasını, adalete erişim diye millete yutturuyorsunuz.
Türkiyenin sorunu alacağın tahsili sorunu değildir
arkadaşlar. Eğer firmalar bundan dolayı zorlanıyorsa o
zaman tüm ekonomik sistemi oturup konuşmamız gerekir. Sadece hukuksal
değişikliklerle bu sorunu çözemeyiz. Bu firmaların
borçlarını ödemeyenler yani alacağın tahsilinin süjesi
durumunda olan kişiler yoksul vatandaşlarımızdır,
keyiften ödememe yapmazlar, yoksullardır. Vatandaşın
sırtına hızlıca vuralım diyorsanız biz buna
yokuz. Bunun adı, aslında sizin inkâr ettiğiniz krizin
faturasının vatandaşın sırtına bindirilmesidir.
Bir yanda milyonlarca vatandaş, diğer yanda bir avuç yandaş. O
bir avuç yandaşın alacaklarının tahsili için hukuk
sistemimizi altüst edecek bir mantıkla beraber kanun
çıkarıyorsunuz burada.
Sadece hukukla ekonomiyi düzeltemezsiniz.
Kuşkusuz iyi bir ekonomi için hukuk güvencesi tartışmasız,
kaçınılmaz gereklidir ama böyle hukuksal sistematik oyunlarla beraber
ekonomiyi düzelteceğinize inanıyorsanız içinizdeki
iktisatçılara tavsiye ederim, gitsinler yeniden ders alsınlar
üniversitelerde.
İstediğiniz kadar, tahsilatı
hızlandıracak önlem almaya kalkın, vatandaşın ödeme
gücü yoksa bu borçları tahsil edemezsiniz. Ne yapacaksınız,
canını mı alacaksınız? Bugün icra dairelerinde 20
milyon dosya var. Burada söylendi, 2008 yılında 8 milyon olan dosyayı
bugün 20 milyona siz çıkardınız,
yarattığınız bu ekonomik dünya çıkardı.
Vatandaş keyfinden mi borçlanıyor? Kredi kartından borçlanacak,
abonelik sözleşmesi
Abonelik sözleşmesi dediğiniz nedir?
Vatandaşın elektriği, suyu, doğal gazı, hava gazı
Keseceksiniz, kışın soğukta mı
bırakacaksınız borcunu ödemezse? Çıkın burada ikrar
edin. 2008 yılı başında aylık 414 dolar olan asgari
ücret 2018 Aralık ayı itibarıyla 302 dolara indi. Türkiye ucuz
iş gücü cenneti oldu, işsizlik dünyasıyla baş başayız.
Konkordato ilan eden şirket sayısı 3 binin üzerine
çıktı. Resmî verilere göre Türkiyede günde ortalama 38 iş yeri
kapanıyor. İşte sizin iktidarınızın ekonomik
karnesi budur arkadaşlar. İşte, ekonomide geldiğimiz nokta
budur. İşte, vatandaşın ödeme gücü bu noktadadır. Bu
tabloyu değiştirmek de -kusura bakmayın ama- böylesine
siparişle hazırlanmış yasa teklifleriyle olmaz. Ne
yapılır? Krizden çıkışın yolları için bir
araştırma komisyonu oluşturulurdu burada, hepimiz beynimizi,
fikrimizi, emeğimizi, gücümüzü buna akıtırdık. Az önce
söyledim, bu memleket bizim. Ondan sonra bu krizden çıkışın
faturasını konuşurduk. Vatandaşın sırtına
bütün alacağı, borcu vurarak bunları konuşmak durumunda
kalmazdık.
Sayın milletvekilleri, bu teklifle konkordato
talebine ek olarak finansal analiz raporu güvence veren denetim raporu olarak
değiştiriliyor. Bu raporu bağımsız denetim
kuruluşları hazırlayacak. deniliyor ancak raporun
standardı konusunda bile uygulamada yaşanan sorunları çözecek
mahiyette hiçbir düzenleme yok. Raporlamaların fiyatlarının
asgari ve makul bir miktara getirilmesi için herhangi bir çalışma da
yapılmış değil. Yani, orta ölçekli firmalar bu işin
altından kalkamayacak, siz bunu demeye getiriyorsunuz.
Uygulamada iflasın ertelenmesi nasıl
kötüye kullanıldıysa konkordato kurumunun da alacaklılara zarar
vermeye başlayacağı ortadadır. Bununla ilgili hiçbir önlem
almıyorsunuz, bu teklifi önümüze getiriyorsunuz.
Bu teklifte bir de ciddi anlamda yetki
tartışması başlamış bulunuyor. Bakın
anlatayım: Bu teklife göre, diyelim ki bir borçluya icra takibi
yapıyorsunuz bu abonelik sözleşmesi vesaireyle ilgili. İcra
dairesiyle ilgili yetki itirazında bulunuluyor, alacaklı bu
itirazı kabul ediyor, dosya yetkili icra dairesine gittiğinde adam
hakkında takip kesinleşmiş ve tahsilat devam eder hâle geliyor.
Böyle bir yasa olur mu? Hukuk Muhakemeleri Kanununda açık hüküm varken
Yetkili olmayan mahkemede yapılan muameleler geçersizdir. denilirken,
icra dairelerinde de bunun uygulanması gerekirken bu getirdiğiniz
akla yatkın bir şey midir?
Bu yasayla ara buluculuğu benzer
uyuşmazlıklara yöneltiyorsunuz. Size bir açıklamada
bulunayım: Üçüncü havalimanında o tahtakuruları arasında yatan,
parası olmayan, bir çorbaya çalışan işçi elektrik borcundan
dolayı sizin bu yasanıza göre holding avukatıyla karşı
karşıya oturacak, eşit şartlarda oturacak, ara bulucu da
onları dinleyecek, bir çözüm oluşturacaksınız öyle mi? Bu
böyle olmayacak ki. Ben size söyleyeyim, o profesyonel avukatlar bu
arkadaşlara diyecekler ki: Anlaşırsanız anlaşın,
anlaşmazsanız kusura bakmayın bir dünya maliyete
katlanacaksınız.
Bu gariban vatandaşların lehine olacak bir
yasa getirmiyorsunuz. Onların ezildiği bir yasayı
karşımıza getiriyorsunuz. Yani pozitif ayrımcılık
yapmanız gereken, yoksul kesimleri koruyan hiçbir şey
yapmıyorsunuz, yapmadınız, yapmayacaksınız da,
beklemiyorum da ama TÜİK verilerine göre ve yapılan
araştırmalara göre bu ülkenin yüzde 20si açlık
sınırının altında, neredeyse yüzde 60ı yoksulluk
sınırının altında yaşıyor. Siz bu yasayla
kimden neyi tahsil etmeyi düşünüyorsunuz? Her şeyi tahrip ederek
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Sayın
Başkan, bana bir dakika daha lütfedersiniz herhâlde.
BAŞKAN Buyurun Sayın Aydoğan.
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Bu dezavantajlı
grupları korumak zorundayız. Bu hâliyle bu teklif Anayasanın
Hak arama hürriyeti başlıklı 36ncı maddesine açıkça
aykırıdır.
Sayın milletvekilleri, ülkenin onlarca sorunu
varken, emeklilikte yaşa takılanlar varken, astsubayların
emeklilik sorunu varken, BAĞ-KURluların sorunları varken,
yüzlerce, binlerce sorunlu insan bu ülkede yaşarken önceliği olan
yasa bu muydu getirilecek olan, bu muydu? Halkımız duysun,
dezavantajlı gruplar duysun: Bu Meclise sizin için getirilen her türlü
olumlu yasa bu parmaklar tarafından reddedilirken 100 lira borcunuzu
ödemediğinizde mağdur edileceğiniz bir yasayla karşı
karşıyasınız. Adaleti mumla arayan toplumsal kesimler var,
bunların talepleri hiç mi içinizi sızlatmıyor da bu yasayı
bugün burada gündeme getiriyorsunuz?
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Aydoğan.
Değerli milletvekilleri, birinci bölümde
gruplar üzerindeki konuşmalardan sonra şimdi şahıslar
adına sözler vereceğim.
Şahıslar adına ilk söz, Kars
Milletvekilimiz Sayın Ayhan Bilgene aittir.
Sayın Bilgen, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
AYHAN BİLGEN (Kars) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bu çatıda bulunmamızın, bu
çatı altında bir sorumluluk yerine getirmemizin galiba en temel
esprisi hem toplumsal çıkarı gözeten bir çaba içinde olmamız ama
hem de bunu yapabilmek için siyaset kurumunun kendisini koruyan, kendisini
savunan bütün farklılıklarına, bütün rekabet, yarışma,
eleştiri ve bütün gerilimlerine rağmen, özü itibarıyla,
bütünüyle siyaset kurumunu tahrip etmeyecek, siyasetin hâlâ sorun çözme
kapasitesine sahip olduğu umudunu insanlarda yaşatacak bir tarzı
savunmaktır.
Bakın, bir yasa çıkartmaya
çalışıyoruz ve 16 sıra sayılı Yasa Teklifi
aslında bugünün en can yakıcı sorunlarının birinden
kaynaklı, o da nedir? Çok yoğun bir borçlanma var, iflaslar var, bu
yoğun iflaslara ve borçlanmaya yeni bir çözüm arıyoruz. Daha çok
kimin çıkarını gözetiyoruz, kimden yana ibreyi yönlendiriyoruz,
bu konuda farklı düşünüyoruz, farklı eğilimlerimiz, farklı
yaklaşımlarımız var ama bir ihtiyaç olduğu ortada.
Şimdi, nasıl ekonomiyle ilgili sorunlarda bir ihtiyaç okumasında
ortaklaşıyorsak, yargıyla ilgili sorunlarda da en azından
ihtiyaç analizinde ortaklaşmamız lazım, çözüm önerimiz
farklı olabilir.
Bakın, bugün Anayasa Mahkemesinin bir
kararı kamuoyuna yansıdı. Sakaryadaki tren kazasıyla
ilgili yargılama sürecinin makul sürede bitmediğini Anayasa Mahkemesi
beyan etti. Şimdi, değerli arkadaşlar, Anayasa Mahkemesi,
Türkiye yargı sisteminin bir parçası, en üstü, en tepesi ve yerel
mahkemenin bu konuda ihmalinin ya da eksiğinin olduğunu ilan ediyor
ki başvurucunun talebini kabul etmiş. Şimdi, yargıyla
ilgili bir şey konuştuğumuzda, bir şey
tartıştığımızda sanki kişisel olarak
yargıçları hedef alıyoruz, sanki yargı
mensuplarını tahkir ediyoruz gibi bir savunma içerisine girersek
toplumu savunamayız. Sonuçta, yasama da toplum için var, yargı da
toplum için var, yürütme de toplum için var.
Bakın, bu ülkede yargıçların göreve
alımıyla ilgili bir sistem değişikliği
tartışılıyor. Çok yakın bir tarihte 70 not
barajı, 70 puan sınırı kaldırıldı,
şimdi bunu yeniden koymayı tartışıyoruz. Niye
kaldırdık ve niye yeniden koyma ihtiyacı duyuyoruz? Hani,
burada, ya dersiniz ki Devlette devamlılık esastır. bir
kararı almışsanız arkasında durursunuz ya da o
kararın yanlışlığını görür, düzeltme
arayışında olursunuz.
Bu ülkede geçmişte çok önemli, kamuoyunda
bilinen kimi davalarda yargılama süreçlerinde adı anılan
isimler, takdir edilen isimler -Zekeriya Öz, en bilineni olduğu için
söylüyorum- kahraman ilan edilen kişiler şimdi aranıyorlar
değil mi? Hangi ülkede olduğuna dair magazin haberleri takip
ediyoruz. Demek ki yargıçlar da yargı mensupları da
yanlış yaparlar -tırnak içerisinde- hukuku aşarlar, hukuk dışı
işlere bulaşırlar.
Bakın, Sayın Demirtaş ve Önderle ilgili
dünden beri bir tartışma yürütüyoruz. Şimdi, bu sözlerin sarf
edildiği, bugünden okuyup Cezalandırılmaları gerekir,
hatta daha fazla ceza almaları gerekir. diye sosyal medyada herkes ahkâm
kesiyor.
Değerli arkadaşlar, 4 tane gazete
manşetini size getirdim. Sabah gazetesi -Hükûmete yakın gazeteleri
getirdim- Nevruz ateşi barış için yandı.
Demirtaşın konuşmasını yaptığı
Nevroz ve yine aynı şekilde Önderin konuşmasını
yaptığı Nevroz. Çözüm Nevruzu Akşam gazetesinin
manşeti. Yeni Şafak gazetesi: Silah sustu, barış
zamanı. Tam sayfa haber olmuş bu gazetede. Star gazetesi: Nevruz
ateşi ortak kader için yakıldı.
Değerli arkadaşlar, bu atmosferde
söylenmiş sözleri siz bugün kriminalize eder ve çok vahim sözler, şok
edici, rahatsız edici -tırnak içinde, AİHMin ifade
özgürlüğü standardı olduğu için söylüyorum- bunun bile ötesinde
cezalandırılmaya değer kategoriye sokarsanız o zaman,
aslında güven kaybına uğrayan bir bütün olarak siyaset olur,
ister muhalefet tarafında olsun ister iktidar tarafında.
Bakın, bu işe doğrudan doğruya
şahsını sorumlu kılıp ilan ettiği için, ben o
dönemin başka isimlerinin, Sayın Beşir Atalayın ya da
başka isimlerin sözlerini burada kürsüde aktarmayacağım,
şık bulmuyorum ama Sayın Erdoğan doğrudan kendisi
sorumluluğu üstlendiği için kendi cümlesini okuyorum değerli
arkadaşlar, o gün söylemiş bunu, o günkü Nevrozda söylemiş,
diyor ki: Silahların değil siyasetin konuştuğu yeni bir
süreç başlasın istiyoruz. Gün, kucaklaşma günüdür; gün, muhabbet
günüdür.
Değerli arkadaşlar, başka bir cümle
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OYA ERONAT (Diyarbakır) Kıymetini
bileydiniz.
AYHAN BİLGEN (Devamla) Teşekkür
ediyoruz. Biz kıymetini biliyoruz, siz de arkasında durup sahip
çıksaydınız iyi olurdu diye düşünüyorum.
BAŞKAN - Sayın Bilgen, siz Genel Kurula
hitap edin.
Sayın Eronat, lütfen
Devam edin, toparlayalım.
AYHAN BİLGEN (Devamla) Şu cümleyi de
takdirlerinize sunacağım değerli milletvekilleri: Nedir bu
süreç? Bu süreç bir çözüm sürecidir, bu süreçte kimse bizim
karşımıza Kürtlükle çıkmasın, kimse bizim
karşımıza Türklükle çıkmasın; biz her türlü
milliyetçiliği ayaklarının altına almış bir
iktidarız. Kuru siyaset, kuru milliyetçilik yok; hep birlikte Silahlar
sussun; fikirler konuşsun, siyaset konuşsun. diyeceğiz.
Değerli arkadaşlar, o günün
koşullarında, o günün ikliminde, o günün atmosferinde 2 siyasetçi
Nevrozda çıktılar, konuşma yaptılar ve üç yıl
boyunca bu konuşmalarıyla ilgili herhangi bir soruşturma,
herhangi bir inceleme söz konusu olmadı; aradan üç yıl geçti, o zaman
kıymetini bilip bilmeme tartışmasını
yapmadığımız bir şeyin şimdi çok tehlikeli
olduğunun farkına vardık ve bu isimler, bu siyasetçiler, bu
milletvekilleri, bu parti yöneticileri şimdi beş yıla yakın
hapis cezası onaylanarak cezalandırılıyor. Bu, elbette ki
tarihte hak ettiği yeri bulacaktır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Bilgen.
Şahıslar adına ikinci ve son söz,
İzmir Milletvekilimiz Sayın Mahmut Atilla Kayaya ait.
Buyurun Sayın Kaya. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
MAHMUT ATİLLA KAYA (İzmir)- Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; Afyonkarahisar Milletvekili
Ali Özkaya ve 5 Milletvekilinin Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para
Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü
Hakkında Kanun Teklifi hakkında şahsım adına söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
sevgiyle selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce, elim bir trafik
kazasında vefat eden Ali Dalkılıçın ailesine ve Milliyetçi
Hareket Partisine başsağlığı diliyorum. Kazada
yaralanan Osman Yıldırım ve Hayrettin Ateşe de acil
şifalar diliyorum.
Sayın milletvekilleri, ilgili kanun teklifi üç
ana husus olmak üzere beş bölümde değerlendirebileceğimiz
düzenlemeler içermekte. Bunların başında, birinci olarak,
abonelik sözleşmesinden kaynaklanan para alacaklarına ilişkin
takipler için merkezî takip sistemi getirilmekte, yine 2004 sayılı
İcra ve İflas Kanununda bir kısım değişiklikler
yapılmakta ve daha önce 7101 sayılı Kanunla 2004
sayılı İcra ve İflas Kanununda yapmış
olduğumuz, özellikle konkordatoya ilişkin getirdiğimiz hükümlere
yönelik, bu sekiz aylık süreç içerisinde uygulamada yaşanan sıkıntılara
yönelik de yeni düzenlemeler getirilmekte.
Yine, ara buluculuğun ticari
uyuşmazlıklarda da artık dava şartı hâline gelmesi
hususunda, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda da yeni düzenlemeler
yapılmakta ve son olarak da 6325 sayılı Hukuk
Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununda bir kısım
düzenlemeler içermektedir.
Tabii ki benden önceki konuşmacılar da
ifade ettiler, hem icra dairelerinde hem de mahkemelerde bir
yoğunlaşma söz konusu ancak Türkiye'nin ithalat ve ihracat
rakamlarının geldiğimiz günde 350 milyar doları bulduğu,
gayrisafi millî hasılanın 800 milyar doları
aştığı göz önüne alındığında, tabii ki
hukuki uyuşmazlıkların da bu nevi fazla şekilde
artması da zaten söz konusuydu.
Bugün, bakın, yıllık ortalama
yaklaşık 8 milyon icra takibi yapılmakta ve bunun 3,5 milyonunu
da bu merkezî takip sistemi içerisine getireceğimiz bu abonelik
sözleşmesinden kaynaklanan takipler oluşturmaktadır.
Şimdi, burada yapmış olduğumuz
düzenlemeyle birlikte, özellikle adaletin daha hızlı
gerçekleşmesi noktasında ve kalitesinin artması noktasında
önemli bir adım atıyoruz ve abone sözleşmelerinden kaynaklanan
para alacaklarına ilişkin konunun -haciz aşamasına kadar
olan döneme ilişkin- ulusal yargı ağı, bilişim
sistemimiz bünyesinde oluşturulan merkezî takip sistemi üzerinden yapılmasını
amaçlıyoruz.
Evet, burada iki husus önemli olacak. Birincisi,
alacağın abonelik sözleşmesinden kaynaklanması, ikincisi de
özellikle bu işlemlerin bir avukat tarafından takip edilmesi
şeklinde olacak.
Evet, burada alacağın yüzde 2
oranında nispi MTS harcı, alacaklı vekili tarafından sistem
üzerinden ödenecek, ayrıca başvurma harcı ve tahsil harcı
da alınmayacak. Böylece yüzde 4,55 olan tahsil harcının yüzde
2,55lik kısmını da bu noktada özellikle
vatandaşlarımız ödeme külfetinden kurtulmuş olacaklar.
Tebligatın yapıldığına ilişkin evrak PTT
tarafından sisteme yüklenecek ve evrak aslı muhafaza edilmek üzere
alacaklı vekilin takip talebini de bildirdiği yetkili icra dairesine
gönderilecektir.
Yine, önemli bir düzenleme: Biz bunu Adalet
Komisyonunda tartışırken özellikle geniş bir
tartışma imkânı bulup muhalefet partilerimizin de dile
getirmiş olduğu, özellikle Cumhuriyet Halk Partisinden
arkadaşlarımızın ifade ettiği hususları da o
düzenlemeleri de şu andaki, yasama çalışması
sırasında verilecek önergelerle -özellikle Milliyetçi Hareket
Partisindeki arkadaşlarımızın da komisyonda bu yönde önemli
talepleri olmuştu- bu süreç içerisinde, zaten, bu yasama dönemi içerisinde
inşallah gerçekleştirmiş oluyoruz.
Yine, konkordatoya ilişkin demin bir rakam
verildi, konkordatoya ilişkin son rakam
Türkiyede, bakın, 1 milyonu
aşkın şirket var, binlerce konkordato talebinde bulunulduğu
iddia edildi ama son, dün tarihi itibarıyla 1.401 adet konkordato
müracaatı yapılmış ve bunun 509u hakkında karar
verilmiş. Bu kararların da büyük kısmı ret noktasında
oldu. Konkordato, biliyorsunuz, alacaklılara bir ön teklif getirip
-herhangi bir iflas hâlinde alacaklarını alamayacağından-
daha iyi bir ödeme planının ortaya konması şeklinde oluyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kaya, siz de buyurun.
MAHMUT ATİLLA KAYA (Devamla) Burada biz
iflasın ertelenmesi kurumunu kaldırıp konkordatoya ilişkin
sekiz ay önce yasayla ilgili düzenleme yaparken şu hususu, finansal analiz
raporunu yeterli görmüştük fakat gördük ki uygulama içerisinde bununla
özellikle sıkıntılar çıkıyor ve şimdi Türkiye
denetim standartlarına göre yapılacak ve konkordato ön projesinde yer
alan teklifin gerçekleşeceği hususunda makul güvence veren denetim
raporunu getiriyoruz ve bu şekilde de demin ifade edildiği gibi bu
konkordato müracaatında bulunan firmaların
alacaklılarının hiçbirinin mağdur edilmemesi
noktasında da önemli bir adım atıyoruz.
Ben bu kanunun ülkemize, milletimize
hayırlı olmasını diliyor, emeği geçen herkese de
tekrar teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Kaya.
Değerli milletvekilleri, bölüm üzerinde
grupların ve şahısların konuşmaları
tamamlandı.
Şimdi soru-cevap işlemine
başlıyoruz on beş dakika süreyle.
Sisteme giren arkadaşlarımıza söz
vereceğim. Bu sürenin yarısını milletvekili
arkadaşlarımız kullanacak, yarısını da Komisyon
kullanacak.
İlk sözü Sayın Güzelmansura vermek
suretiyle soru-cevap işlemini başlatıyorum.
Sayın Güzelmansur? Yok.
Sayın Özkan? Yok.
Sayın Yavuzyılmaz
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; geçtiğimiz hafta maalesef 3
madenci kardeşimiz Zonguldakta kaçak bir maden ocağındaki
patlamada hayatını kaybetmiş, bu olayın ardından
valilik kaçak ocakları kapatma çalışmalarına
başlamıştır. Ancak Zonguldakta sorun sadece kaçak ocak
sorunu değildir, aynı zamanda işsizlik sorunudur. Bu iki sorunu
aynı anda çözmek gerekir. Kaçak ocaklarda çalışan işçilerin
Türkiye Taşkömürü Kurumunda veya başka yasal sahalarda istihdam
edilmesi acilen sağlanmalıdır. TTKden her yıl 2 bin
işçinin emekli olduğu bilinirken TTKye alınacağı
söylenen 1.500 işçi konusu, sorunları değil çözmek, ötelemeye
bile yetmez. Madenlere alınacak işçilerin yaş
sınırı 30 değil, en az 35 olmalıdır. Kaçak
ocaklar sorununu çözmek, geçim derdi ile can güvenliği arasına
sıkışmış işçi gerçeğini anlamaktan ve TTK
gibi kurumlarımızı tekrar ayağa kaldırmaktan
geçmektedir.
BAŞKAN Sayın Kılıç
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bugün Dünya Toprak Günüdür. Topraktan geldik,
toprakta barınıyoruz, toprağa döneceğiz.
Kahramanmaraşımızın toprak yüzeyi 14.346 kilometrekaredir.
Bu alanlar tarım, tarla, orman ve fundalık, çayır ve mera,
diğer ve su yüzeyi alanlar olarak sınıflandırılmaktadır.
Bu alanlarda tahıl, meyve, sebze, hayvan, bal ve su ürünleri üretimi
yapılmaktadır. Toprak, hava, su ve güneş telafisi mümkün
olmayan, olmazsa olmaz değerlerimizdir. Dünyada ve ülkemizde birçok
sebeple birçok toprak kaybımız olmuştur. Gidenlerin
acısıyla elde kalanları gözümüz gibi korumalıyız.
Toprak koruma ve arazi toplulaştırma
çalışmalarımızın tamamına erdirilmesi çok
elzemdir. Kuranda ve hadislerde toprağın önemine dikkat çekilir.
Yunus Emre de Toprakta neler yatar/ Kani bunca evliya/ Yüz bin peygamber
yatar/ Hor bakma sen toprağa der.
Kahramanmaraş çiftçimize, toprakla
uğraşanlara 1,3 katrilyon TL destekleme verilmiştir.
Bilgilerinize sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Tutdere
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) Teşekkür
ediyorum Başkanım.
Görüşülmekte olan teklifte merkezî takip
sistemine ilişkin düzenlemeler yer almaktadır. Adalet Komisyonu
görüşmelerinde de özellikle ilamsız takiplerde ödeme emrine eklenecek
evrak aslının veya onaylı suretinin gönderilmesi
zorunluluğu var; İcra ve İflas Kanununun temel hükmüdür. Ancak
şu anda kanun teklifine baktığımızda, sadece belgenin
tarih ve sayısının yazılacağı
belirtilmiştir. Komisyon tarafından, belge aslının
eklenmesi zorunluluğu göz ardı edilmiştir. Bunun sebebi nedir,
bunu öğrenmek istiyorum.
BAŞKAN Sayın Kara
ESİN KARA (Konya) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Seksen dört yıl önce Ulu Önder Atatürk biz
kadınlara seçme ve seçilme hakkını vermiştir. Ulu Önder
Atatürkün izinde, üzerine almış olduğu görevin bilincinde,
varlığını Türkiye Cumhuriyetine vakfeden, milletine ve
devletine hizmet eden, ay yıldızlı bayrağına
bağlı tüm kadın milletvekillerimizin seçme ve seçilme hakkı
günü kutlu olsun.
BAŞKAN Sayın Gürer
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Engellilerin sorunları her geçen gün
artmaktadır. Engellilerin en büyük sorunu istihdam sorunudur. Meclis
Başkanlığına sunduğum kanun teklifiyle, sporcu
oldukları belgelenen engellilerin il özel idareleri ve belediyelerde
kadroya alınmalarını talep ettim. Bu kanun teklifi, hâlâ,
komisyonlarda görüşülüp Meclise gelmedi.
Ayrıca, kırsal yörelerde, 50den fazla
işçi çalıştıran iş yerleri az olduğu için bu
yörelerde yaşayan engelliler kota sisteminden faydalanamıyorlar. Bu
dezavantajlı durumun ortadan kaldırılması için engelli
kotalarının kamuda yüzde 3ten yüzde 4e çıkarılması
için de verdiğim kanun teklifi hâlâ komisyonlara gelmedi.
Engellilere yönelik özel eğitim ve örgün
eğitim veren okullar ve öğretmen sayısı son derece
yetersizdir. Bakıma muhtaç engellilere yönelik sosyal bakım
hizmetleri ve mesleki rehabilitasyon merkezleri de yetersizdir. Engellilere
yönelik haftalık rehabilitasyon süreleri artırılmalı,
topluma entegrasyonlarının desteği sağlanmalıdır.
Görme engelliler için yapılacak yollarda mutlaka onların
yürüyüşünü engellemeyecek düzenlemeler sağlanmalıdır.
Ayrıca, bugün 5 Aralık Dünya Mühendisler
Günü. Bilimin ışığıyla insanlığa
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Arslan
KAZIM ARSLAN (Denizli) Ticaret
Bakanlığına soruyorum: Bir: Piyasa giderek daralıyor, bütün
işletmeler ve esnaflar sıkıntı çekiyor. Piyasanın
rahatlaması için işletmelerin ve esnafların devlete olan kredi
ve vergi borçlarını bir sene müddetle faizsiz ertelemeyi
düşünüyor musunuz?
İki: Konkordato ilan eden 600e yakın
firmanın olduğu, müracaat edenlerin sayısının da 2
bini bulduğu belirtilmektedir. Bu sayıdaki konkordato
müracaatları da iş dünyasını tedirgin etmektedir. Bu
korkunun aşılması ve iş dünyasının rahatlatılması
için hangi tür tedbirler almayı düşünüyorsunuz?
Üç: Konkordato ilan eden firmalardan alacaklı
olanlar alacaklarını zamanında alamayacakları gibi, geç
tahsilat sebebiyle de çok zarar edeceklerdir. Konkordato müracaatı yapan
veya ilan eden firmalardan alacaklı olanların işini
döndürebilmesi için devlete olan kredi ve vergi borçlarını bir sene
müddetle faizsiz ertelemeyi düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Sütlü
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Üzerinden geçen yaklaşık beş
yıla rağmen, iktidarın Gezi paranoyası şiddetlenerek
devam ediyor. Türkiye tarihinin en büyük barışçıl eylemi ve
muhalif kitlelerin sesi bir çeşit intikam hırsıyla ve
düşman hukukuyla cezalandırılmak isteniyor. Son bir hafta içinde
6 ayrı iddianame kapsamında 120 kişi hakkında dava
açıldı, yaklaşık 600 kişi hakkında
soruşturma ise devam ediyor. Genci, yaşlısı, işçisi,
emeklisi, beyaz yakalısı, öğrencisi, kadını, annesi,
çocuğuyla tek adam rejiminin fütursuz keyfiyetine, ağaca, insana,
kente, yaşama zulmedenlere karşı yurttaşlık bilinciyle
direnmenin fotoğrafı olan Gezi, iktidarın en mahir olduğu
alanlardan biriyle, suç icadıyla terörize edilmeye
çalışılıyor. Demokratik ülkelerde anayasal bir hak olan
toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı, düzenlenen
iddianamede yürüyüşlere silahsız katılma itirafına
rağmen, Türkiye Cumhuriyetini ortadan kaldırmaya teşebbüs gibi
saçma bir suçlamayla yer bulabiliyor. Ancak paranoit hezeyanlarda var olabilecek
silahsız şekilde yapılan darbe girişimi iddiası,
mevcut durumda sözde bağımsız yargının
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Yılmaz
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Sayın Başkan,
Durağan İlçe Başkanımız Osman Yıldırım
ve Durağan eski Belediye Başkanımız Ali
Dalkılıça Allahtan rahmet, ailelerine de
başsağlığı diliyorum.
Düzce ili Azmimilli Mahallesinde yaşayan
vatandaşlarımız, yapılan otoban bağlantı yolu
nedeniyle karşıda kalan camiye bile giderken hayatını
tehlikeye atmaktadır. Yayaların geçmesi için yapılan yaya
geçidine çıkışta kullanılan merdiven ve engelli
rampası tam bir fiyaskodur. Engelli rampası ve merdiven hangi
yönetmeliğe göre yapılmıştır,
vatandaşlarımız için merak konusudur. Yapılan bağlantı
yoluyla trafik akışı sadece Azmimilli Mahallesindeki
vatandaşlarımızı değil Fevzi Çakmak Mahallesindeki
vatandaşlarımızın da FİSKOBİRLİK
kavşağında hayatını riske atmaktadır.
Bağlantı yolu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Komisyon, sorulara cevap verelim.
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın Başkanım, teşekkür
ediyorum. Soru soran milletvekillerimize de ayrıca teşekkür ediyorum.
Görüşmekte olduğumuz kanun teklifiyle üç
ana konuda önemli düzenlemeler yapılmaktadır. Bunlardan birincisi
abonelik sözleşmelerinden kaynaklanan ve avukatla takip edilen para
alacaklarına ilişkin takip usulüne yönelik düzenlemeler. Düzenlemeye
göre UYAP bilişim sistemi üzerinden merkezî takip sistemi
oluşturuluyor ve bu merkezî takip sistemi üzerinden takip talebinden
itibaren haciz aşamasına kadar olan kısmın elektronik
ortamda icra takibinin yapılması hususunu düzenleyen bir kanun
teklifiyle karşı karşıyayız. Tabii, icra
dairelerimizin iş yükünün hemen hemen üçte 1i abonelik
sözleşmesinden kaynaklanan icra takiplerinden oluşuyor. Ortalama
yıllık 8 milyon icra takibi açılıyor, 3,5 milyonu abonelik
sözleşmesinden kaynaklanıyor. Tabii burada bu dosyalardaki
artışın -biraz önce konuşmalarda da bahsedildi-
sebeplerinden en önemlisi özellikle abone sayısındaki
artış. Abone sayılarına baktığımız
zaman mobil telefon abone sayısı neredeyse nüfusumuz kadar var.
Şu anda mobil telefon abone sayısı 79 milyon 538 bin, 2004
yılında 34 milyondu, aradan geçen süre içerisinde 2 kattan fazla bir
artış söz konusu. Tabii bunların icraya intikal etmesi de bu
derece fazla oluyor. Toplam geniş bant internet abone sayısı 1
milyon 474tü 2004 yılında, şu anda 71 milyon 760 bin 432
geniş bant internet abonesi var. Sadece telefon ya da internet değil,
diğer, elektrik abonelerinde de son dört yılda 33 milyondan 43
milyona elektrik abonesi sayısı ulaşmış.
Yine, doğal gaz abonesi zaten 2002 öncesi yok
denecek kadar azken -birkaç büyükşehirde vardı- 2014te 9 milyon 886
bin doğal gaz abonesi varken 2018 yılı itibarıyla 14 milyon
380 bin doğal gaz abonesi var. Tabii bu abone sayılarındaki
artış abonelik sözleşmesinden doğan icra takiplerinin de
artmasına neden oluyor ve bu dosyalar da icra dairelerinde bireysel
takiplerin önüne geçerek oradaki iş yükü nedeniyle bireysel takip yapan
alacaklıların ve avukatların işlerinin de aksamasına
neden oluyor. Bu nedenle bu teklif yasalaştığında
elektronik ortamda abonelik sözleşmesinden doğan alacaklar icra
dairesine gidilmeden, bürokrasi ortadan kaldırılarak haciz
aşamasına kadar olan kısmı bu şekilde halledilmiş
olacak.
İkinci önemli düzenleme, konkordatoya
ilişkin düzenleme. Biliyorsunuz, 15 Mart 2018 tarihinde İcra
İflas Kanunumuzda iflas ertelemesi müessesesini
kaldırmıştık, konkordato hükümlerini revize etmiştik.
Sekiz aylık bir uygulama var, bu uygulamanın neticesinde aksayan
hususlar belirlendi ve ona göre yeni bir düzenlemeye gidiliyor. Konkordato
talebine eklenecek belgeler arasında finansal analiz raporu vardı,
bunun yerine artık makul güvence veren denetim raporu getiriliyor. Bu
raporun hazırlanması Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumunca yetkilendirilen bağımsız denetim
kuruluşları tarafından gerçekleştirilecek ve Türkiye
denetim standartlarına uygun rapor hazırlanacak ve bu şekilde,
mahkemenin geçici mühlet kararı verebilmesi için şirket hakkında
daha sağlıklı bir analiz yapılmış olacak.
Diğer önemli düzenleme, 2012 yılında
alternatif uyuşmazlık yöntemlerinden ara buluculuk müessesesi
hukukumuza girmişti ve tarafların iradelerine uygun, daha az masrafla
daha kısa sürede haklarına kavuşmasını sağlayan ara
buluculuk müessesesinin uygulaması devam ediyor. 1 Ocak 2018 tarihinde de
iş hukukunda, işçi işveren uyuşmazlıklarında
-iş kazaları hariç- dava şartı ara buluculuğu
getirmiştik, zorunlu ara buluculuğu getirmiştik. Bir yıldan
bu yana da devam eden bir uygulama var iş davalarında ve
başarılı bir uygulama.
Dava şartı ara buluculuk uygulama
istatistiklerine baktığımız zaman, 323.032 ara bulucu
görevlendirmesi yapılmış dosya sayısı olarak.
Görüşmeler sonunda yüzde 68inde başarı sağlanmış
yani davaya intikal etmeden taraflar anlaşmış, 203.967,
anlaşamama oranı yüzde 32. Demek ki başarılı bir durum
söz konusu.
İş davalarındaki bu faydalı
uygulamanın ticari davalara da yansıtılmasıyla ilgili,
orada da uygulanmasıyla ilgili bir düzenleme şu anda önümüzde. Ticari
uyuşmazlıklarda özellikle yargının iş yükünü
hafifletecek, tarafların iradelerine daha uygun bir sistemi
görüşmekteyiz; çok önemli bir düzenleme.
Tutdere Merkezî takip sistemine eklenecek, ödeme
emrine eklenecek belgeler arasında neden borcun sebebini belirten evrak,
fatura yok? dedi. Bunu Komisyonda da uzun uzun
tartışmıştık. Tabii, yeni bir sistem getiriyoruz,
merkezî takip sistemi. Artık ödeme emri PTT
aracılığıyla, PTTnin de sisteme entegre olmasıyla
yeni bir sistem. Burada tabii ödeme emrine yeni bir belgenin eklenmesi zor
olacağından düşündüğümüz, biraz sonra verebileceğimiz
bir önergeyle, sisteme faturanın yüklenmesi ve böylece borçlunun
faturayı sistemde görebilmesi, istediği takdirde icra dairesine
giderek, icra müdüründen talep ederek bu sistemde yüklenen faturanın,
borcun hangi faturaya ilişkin olduğunu görmesi açısından bu
husus, bu tereddüt giderilmiş olacak.
Tabii, yürütmeyle ilgili sorular vardı.
Bunlarla ilgili de notlarımızı aldık, ilgili
bakanlarımıza bu soruları aktaracağız.
Madencilerimizle ilgili Sayın
Yavuzyılmazın
Benim bölgem de madenci bölgesi, Zonguldak,
Bartın taş kömürünün yoğun olduğu bir bölge. Maden
kazaları hepimizi derinden üzüyor. Zonguldakta meydana gelen maden
kazası da hepimizi derinden etkilemişti. Kaçak maden
ocaklarının kapatılmasıyla ilgili önemli bir mücadele var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın siz de Sayın
Tunç.
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Kaçak ocak işletenlere yaptırım
olarak idari para cezası yerine hapis cezası gerektiren düzenlemeyi
de getirmiştik. Tabii temennimiz kaçak ocakların olmaması, hepsinin
yasal olarak işletilmesi ve maden kazalarının da olmaması.
Türkiye Taşkömürü Kurumunun
yaşatılmasıyla ilgili çalışmalara devam ediliyor.
1.500 işçi alımıyla ilgili bir çalışma var, bununla
ilgili de önümüzdeki günlerde açıklamalar yapılacaktır diyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Tunç.
Değerli milletvekilleri, birinci bölüm üzerinde
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, birinci bölümde yer alan maddeleri,
varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
1inci madde üzerinde üç önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 16 sıra sayılı
Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına
İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun
Teklifi'nin 1inci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Zeynel
Emre Süleyman
Bülbül Alpay Antmen
İstanbul
Aydın
Mersin
Turan
Aydoğan İsmail
Atakan Ünver İbrahim Özden
Kaboğlu
İstanbul
Karaman
İstanbul
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen İstanbul Milletvekilimiz Sayın Zeynel Emre.
Buyurun Sayın Emre. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika.
ZEYNEL EMRE (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlarım.
Değerli arkadaşlar, burada maddenin
içeriğine geçmeden önce bir hususun altını özellikle çizmek
istiyorum. Bir defa, Anayasa değişikliği esnasında
özellikle bu değişikliğin ülke için elzem olduğunu söyleyen
iktidar partisi başta olmak üzere, teklifi destekleyenler artık
Türkiyede ciddi bir kuvvetler ayrılığı sistemine
geçeceğimizi, yasama, yürütme, yargı erkleri arasında ciddi bir
ayrılık ve kuvvet dengesi oluşacağını ifade
etmişlerdi. Yani, bu açıdan bakıldığında,
artık bu Meclis çatısı altında çıkan bir hükûmet yok.
Mecliste 1inci parti var, 2nci parti var, 3üncü, 4üncü, 5inci
Dolayısıyla, bu Parlamento çatısı altında görev yapan
tüm milletvekilleri eşit şartlarda, eşit haklarda görev
yapmalıdır, şayet burası yasama olarak ayrı bir
kuvvet, ayrı bir güç ise. Şimdi, bakın, bu değişiklik,
bugün burada konuştuğumuz kanun teklifi başta olmak üzere,
27nci Dönemde komisyonlarda görüşülüp burada yasalaşan 10 tane
teklif oldu ve bu 10u da iktidar partisi milletvekillerinin teklifleri
sonucunda Genel Kurula gelen, komisyona gelen ve orada görüşülen,
yasalaşan maddeler oldu. Demek ki ortada şöyle bir gerçek var, önce
bu gerçeği ortaya koyup onun üzerine Mecliste yasama faaliyetlerine devam
etmemiz lazım: İktidar partisi milletvekilleri ve iktidar partisi bu
Meclisin öz partisi, öz milletvekilleri, buradan itibaren, muhalefet partisi ya
da 2nci, 3üncü, 4üncü partiler üvey parti ya da üvey evlat muamelesi gören
milletvekilleri. Bunun aksi doğru. denilebilmesi için muhalefet
partilerinden gelen önerilerin de muhakkak komisyonlarda gündeme
alınıp görüşülmesi lazım.
Değerli arkadaşlar, bakın, UYAP bünyesinde
kurulmak istenen bir merkezî takip sistemi var. Şimdi, burada amaç ne diye
baktığımızda, amaç aslında Türkiyede hâlihazırda
biriken milyonlarca icra dosyası sayısını kâğıt
üzerinde daha düşük gösterebilmek. Yani, bunun pratikte çok bir
faydası olmayacak çünkü meselenin özüne odaklanmak lazım. Bakın,
bu teklifin gerekçesi savunulurken Komisyonda teklif sahibi milletvekilleri
diyor ki: Türkiye, 81 milyon nüfusu ve ithalat, ihracat rakamlarının
350 milyar doları geçmesi, gayrisafi millî hasılamızın da 8
milyar doları geçmesi nedeniyle tabii ki icra dosyalarımız da
artacak. Aslında verilen rakamların gerçek
dışılığı bir yana, bakış
açısında da bir problem olduğunu düşünüyorum burada.
Geçtiğimiz günlerde Tarım Bakanı da Türkiyedeki et
ithalatının gerekçesi olarak Türkiye çok zenginleşiyor,
zenginleştiği için et talebi artıyor, bu nedenle bu fiyatlar
artıyor. şeklinde bir açıklamada bulunmuştu. Değerli
arkadaşlar, mevcut düzeni değiştirmediğimiz sürece
Türkiyedeki ekonomik dengelerin düzelmesine imkân yok. Bugün Türkiyenin yüzde
40ı asgari ücretle geçiniyorsa, yüzde 43ü asgari ücretin 2 katına
kadar maaşla geçiniyorsa, yani ülkenin yüzde 82si 3 bin liranın
altında rakamlarla geçiniyor ve yoksulluk sınırı da 6 bin
gibi bir rakamsa bu ülkedeki vatandaşlarımız elbette borçlanacak
ve bu borçları ödeyemeyecek, icra takiplerine düşecek. Önce bu düzeni
değiştirmek lazım.
Değerli milletvekilleri, açıklanan
enflasyon rakamları gerçek enflasyon rakamları değil ama bu
hâliyle bile üçüncü dünya ülkeleri seviyesinde, Türkiyenin Zimbabve gibi
ülkelerle aynı sıralamada yer aldığı bir düzendeyiz.
DİSKin bu konuda yaptığı açıklamada enflasyon
rakamlarının çok daha yüksek olduğunu görüyoruz. Böyle
bakıldığında işsizlik de açıklanan rakamın
çok daha üzerinde.
Bakın, daha geçen hafta Meclis çatısı
içerisinde Halkla İlişkiler Binasının 5inci katında
intihar girişiminde bulunan Deniz isimli vatandaşımız,
kardeşimiz, 27 yaşında genç bir kardeşimiz. Denizlinin
Pamukkale ilçesinde Ben artık dayanamıyorum, benden bu kadar. diye
not bırakan Tolunay Cayıt isimli kardeşimiz yine iş
bulamadığı için intihar etti. Bakın, öğretmen olup da
mesleğine atanamayan Merve isimli kardeşimiz yine aynı
şekilde yaşamına son verdi. Böyle örnekleri çoğaltabiliriz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Emre, devam edin,
toparlayın.
ZEYNEL EMRE (Devamla) - Biz eğer
Tolunayların, Mervelerin, Denizlerin hayatını düzeltmek için
önlem almadığımız sürece bu teklif ve benzeri tekliflerin
Türkiye'ye getireceği bir şey yoktur. Meselenin özüne odaklanmak
lazım. Türkiye'de yüzde 1lik -bir çıkar birlikteliği mi
denilir, bir güç birlikteliği mi denilir- ciddi bir zengin tabaka var.
Ülkenin çok büyük bir kısmı çok zor şartlarda yaşıyor.
Türkiye'deki sosyal adaletsizliği, adaletin her alanında yaşanan
bu olumsuz tabloyu değiştirmediğimiz sürece bu ve benzeri
vakaları çok defalar gelip bu kürsüden anlatırız. Şu anda
bu yapılan değişikliğin sonuçları nasıl olacak
bilmiyoruz ama şu bir gerçek ki Türkiye'de biriken birikimli icra dosyası
son üç yılda 50 milyon. 2018 yılının ilk sekiz ayında
20 milyonluk bir başvuru var icra iflas dairelerine. Bu tablo maalesef
Türkiye'ye yakışan bir tablo değil. Türkiye'nin gerçek anlamda
adil bir ekonomik politika anlayışına kavuşması
lazım, ancak bu şekilde benzeri problemleri önleyebiliriz diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Emre.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 16 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 1inci maddesinin "Bu Kanunun Amacı, Abonelik
Sözleşmelerinden Ve Bu Sözleşmelerin İfası Amacıyla
Tüketiciye Sunulup Bedeli Faturaya Yansıtılan Mal Veya Hizmetten
Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Haciz Yoluyla
İlamsız İcra Takiplerinin, Ulusal Yargı Ağı
Bilişim Sistemi (Uyap) Bünyesinde Oluşturulan Merkezî Takip Sistemi
Üzerinden Başlatılmasına Ve Haciz Aşamasına Kadar
Yürütülmesine ilişkin Usul Ve Esaslar İle Diğer Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasını Düzenlemektir
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Necdet
İpekyüz Mahmut
Celadet Gaydalı Murat
Çepni
Batman Bitlis İzmir
Ömer
Faruk Gergerlioğlu Bedia
Özgökçe Ertan Erol
Katırcıoğlu
Kocaeli Van İstanbul
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
Önerge hakkında konuşmak isteyen
İstanbul Milletvekilimiz Sayın Erol Katırcıoğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın
Katırcıoğlu.
Buyurun.
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Doğrusunu isterseniz ben de şu
şikâyetimle başlayacağım konuşmaya. Bu bir torba yasa
esas itibarıyla ve fakat sanki bir tek yasaymış gibi Genel
Gerekçe laf da bu, esasında sözcük Genel Gerekçe deniliyor kanunun
giriş bölümünde. Fakat gerekçeler demeniz lazım çünkü birden fazla
kanun düzenlemesi var burada.
Tabii, bu torba kanun yasa önerisi veya bu
tekniği gerçekten neden devam ediyor çok anlamış değilim
ama şimdi şu anda Plan ve Bütçe Komisyonunda 70 küsur maddelik yeni
bir torba daha geliyor; içinde de aşağı yukarı 30-40 tane
ayrı maddenin olduğu bir tasarı daha geliyor. Yani artık
nasıl söylemek lazım bilmiyorum ama bundan vazgeçmemiz gerektiği
de çok açık gibi gözüküyor.
Şimdi arkadaşlar, ben bu yasanın
tabii ki ihtiyaçtan kaynaklandığını anlıyorum.
Özellikle idarenin maliyetlerinin düşürülmesi ve sonuç olarak devlet
kaynaklarının kullanımında tasarruf amacı
taşıyor fakat çok da düşürülmemiş gibi geliyor bana kanunla
doğrusunu isterseniz. Birkaç tane noktasına değineceğim;
bunlardan bir tanesi şu: Benden önceki konuşmacılar da
söylediler, evet, bir birikme var icra mahkemelerinde ve bunun
anlaşılır bir şekilde düzeltilmesi lazım fakat
arkadaşlar, icradaki dosyaların artışının sebebi -sadece
bu prosedürün başka türlü yapılmasıyla giderilebilecek bir durum
değil bu- bunun sebebi doğrudan doğruya toplumun gerçekten ciddi
bir ekonomik kriz yaşıyor olmuş olması ve çok küçük
meblağlar bile olsa abonelik ödemelerini yapamaz hâle gelmiş
olmasıyla ilgili bir durum. Dolayısıyla da ben mesela -dosya
sayısı olarak bir ayrım yaptı arkadaşlar ama- bunun
gerçekten neye mal olduğunu da öğrenmek isterdim doğrusu.
İkinci olarak, konkordato talebine finansal
analiz raporu yerine güvence veren denetim rapor olarak
değiştirelim deniyor ve bu belge de bağımsız denetim kuruluşları
tarafından düzenlenecek deniyor. Şimdi arkadaşlar, biraz ilginiz
varsa bağımsız denetim kurumları denilen kurumların
bir, çok sayıda olmadığı bir gerçek. İkincisi, Kamu
Gözetimi Kurumunun geçen seneki raporunda şöyle bir ibare var: Türkiye'de
bağımsız denetimin de bağımsız denetlenmesi
lazım. deniyor. Yani bu kurumların esas itibarıyla belli bir
standartta çalışmadığını söylüyor. Peki, bu
kurumlar çalışmıyorsa yeteri kadar ve sayıları da
doğrudan doğruya Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyük
şehirlerde odaklanmışsa bu nasıl olacak? Yani bu tedbirin
karşılığı olacak mı çok emin değilim.
Son olarak da -ki daha sonra da konuşmak
istiyorum bu konuda- dava şartı olarak ara buluculuk meselesi ve
burada deniyor ki iş ve işçi konularının davalarında
kullanıldığı kadarıyla yararlı olmuştur,
verimli olmuştur, o nedenle de ticari konulara da yayalım isteniyor.
Fakat arkadaşlar, çok açık bir şey var benim gördüğüm
kadarıyla, bu istatistiği ben de gördüm, bu istatistik şunu
söylüyor: İş Kanunuyla ilgili olan konulardaki
uyuşmazlıkların çözümünde kullanılmış fakat
uyuşmazlıkların toplamına baktığımızda
44 bin lira gibi bir rakama tekabül ediyor. Yani çok küçük
uyuşmazlıklarda kullanılmış ve buradan giderek de siz
diyorsunuz ki: Ticari kuruluşlarda, ticari ilişkilerde de bu geçerli
olsun. Bunun da doğru bir yaklaşım olduğunu
sanmıyorum.
Son olarak şunları söylemek istiyorum
arkadaşlar... (Uğultular)
Ama gördüğüm kadarıyla hepiniz...
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, lütfen
değerli hatibi izleyelim.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Ben
konuşmuyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Tamamlayın siz lütfen.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Hayır,
tamamlamayacağım.
Bu kadar duyarsız bir Meclisi ben ilk defa
görüyorum. Böyle şey mi olur ya! Nedir bu ya!
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım, bakın,
dünden beri sürekli uyarılar yapıyorum.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Burada vakit
harcıyoruz, zaman harcıyoruz, herkes kendi arasında
konuşuyor. Böyle şey mi olur mu ya!
BAŞKAN Sayın Katırcıoğlu,
siz buyurun yerinize.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Ben
konuşmuyorum ya!
BAŞKAN Doğal olarak sayın hatibin
insicamı bozuluyor.
Ben grup başkan vekillerimize sabah da rica
ettim yani gruplarındaki milletvekili arkadaşlara
Özellikle telefon
görüşmesini çok yapan arkadaşlarımız var yani bunların
yeri burası değil. Bunları benim hatırlatmam beni çok
zorluyor ama bir başarılı yasama çalışmasını
yapmak için de sessizliği sağlayalım değerli
arkadaşlar.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum değerli
arkadaşlar: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Abonelik Sözleşmesinden
Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin
Başlatılması Usulü Hakkında Kanun Teklifinin 1inci
maddesinde yer alan bünyesinde oluşturulan ibaresinin içerisinde
oluşturulan ibaresi ile değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayhan
Altıntaş Ümit
Beyaz Arslan
Kabukcuoğlu
Ankara İstanbul Eskişehir
Hüseyin
Örs Aylin
Cesur
Trabzon Isparta
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
Eskişehir Milletvekilimiz Sayın Arslan Kabukcuoğlu.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Kabukcuoğlu.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir)
Sayın Başkan, sayın üyeler, Komisyonun sayın üyeleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce kaza geçiren
Milliyetçi Hareket Partisinin üyelerine Allahtan rahmet, yaralılara acil
şifalar diliyorum.
Ülkemizde yaklaşık bin adet icra dairesi
vardır. Hapishanelerin sayısıyla övünmek gibi, icra dairesinin
fazla olması da övünülecek bir şeyse, Türk ekonomisi bu kadar çok
sayıda icra dairesiyle ne kadar övünse yeridir. 2018 yılında
iflas eden şirket sayısı 17 bini geçecektir. Sıcak paranın
kaçışı, yükselen emtia fiyatları, yavaşlayan büyüme
nedeniyle şirket iflasları alarm veriyor. Gıda, demir çelik ve
kimya sanayisi iflasların en fazla görüleceği sektörler
arasındadır. Gelişmiş ekonomilerde iflasa giden
şirketler rehabilitasyona alınıp yeniden ülke ekonomisine
kazandırılırken bizim ülkemizde iflas eden şirketler
maalesef ekonominin çöplüğüne atılmaktadır.
2002 yılından 2013 yılına kadar
icra dosya sayısı 3 kat artmıştır. İcra takibi
2003te 5,9 milyon iken 2013 yılında bu sayı 13 milyona, 2018
Kasımında ise 20 milyona çıkmıştır. Toplam icra
takiplerinin 1/10 kadarı mahkemeye intikal etmiştir. Borç
batağında yüzen ve işini döndüremeyen binlerce esnaf kepenk
indiriyor. Ekonominin belkemiğini oluşturan küçük ve orta
büyüklükteki işletmeler ile esnaf borç batağına girdi. 2018de
Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu verilerine göre bu
yılın ilk ayında 20.308 esnaf iflas bayrağını
çekerken geçen yılın aynı döneminde bu sayı 19.859 idi. Bu
yılın ilk iki ayında 22.758 esnaf da sicil değişikliğine
gitti. 2014ten bu yana iflas eden esnaf sayısının 430.275e
çıktığı anlaşılmıştır. Geçen
yıl küçük ve orta büyüklükteki işletmelere Kredi Garanti Fonu
kefaletiyle kolay kredi sunan bankalar para musluğunu açarken kredi
taksitini ödeyemediği için icralık olan işletmelerin
sayısındaki artış da dikkat çekiyor. KOBİ kredisini
ödeyemediği için icra takibine alınanlara bu yıl da 20.718
işletme daha eklendi. Böylece, icralık olan KOBİlerin
sayısı 2017 sonunda 332.461e ulaştı. Takipteki KOBİ
kredilerinin tutarı ise bu yıl da yüzde 17 artarak 25,3 milyar liraya
fırladı. Sektörde takipteki brüt alacakların toplamı ise
5,8 milyar artışla 63,6 milyar liraya çıktı.
Bankaların tahsili gecikmiş alacaklar tutarındaki
artış geçen yıl yüzde 40 oranında KOBİ kredilerinden
kaynaklandı. Hâlihazırda bankalara borçlanan her 100 KOBİden
10u icralık durumdadır.
Kredilerin durumuna
bakıldığında, küçük işletmelerin daha zorda
olduğu görülüyor. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun
KOBİ kredilerindeki aylık gelişmeleri incelendiğinde,
özellikle mikro işletmelerin ödemelerde güçlük çektiği ortaya
çıkıyor. 2017de 260.781 mikro işletme kullandığı
KOBİ kredisini ödeyemediği için takibe alındı. Mikro işletmelerde
icralık olanların sayısının bir yılda 15.558
arttığı görülmektedir. Böylesine devasa sorunlar dururken
ekonomi otoritesi mikroekonomik, makroekonomik dengeleri bir yana
bırakmış, elektrik, su, telefon faturası ödemeleriyle
uğraşıyor. Allah milletimize yardımcı olsun.
Hepinize saygılar sunarım. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 1inci madde kabul edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, 2nci madde üzerinde
üç önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına
göre işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 16 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 2nci maddesinin kanun teklifinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Abdullah
Koç Ömer Faruk
Gergerlioğlu Necdet
İpekyüz
Ağrı
Kocaeli Batman
Bedia
Özgökçe Ertan Mahmut
Celadet Gaydalı
Van Bitlis
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen, Kocaeli
Milletvekilimiz Sayın Ömer Faruk Gergerlioğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın
Gergerlioğlu.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, öncelikle, günlerdir
Halkların Demokratik Partisi il örgütlerinde ve Meclisimizde, tecridin
kaldırılmasına yönelik bir açlık grevi devam etmektedir.
Ben, bu açlık grevini selamlıyor ve destekliyorum.
Aynı zamanda, dün Sayın Selahattin
Demirtaş, Sayın Sırrı Süreyya Önder ve İdris
Balukenin cezaları Yargıtayca onanmıştır. Aceleyle ve
siyasi bir karar olarak bu onanmıştır. Şunu bilelim ki Kürt
meselesi baskıyla, boyun eğdirme taktikleriyle, zorbalıkla ve
tecritle çözülemez. Bu mesele, bir etnik meseleden
kaynaklanmıştır ve toplumsal barışa yönelik çabalarla
ancak giderilebilir.
Değerli arkadaşlar, ben, size Adalet
Bakanlığının son iki gündür yapmış olduğu
açıklamalarla ilgili bir konuşma yapacağım.
Dikkat etmişseniz iki gündür, Adalet
Bakanlığı, alelacele bir şekilde ve altından
kalkamadığı bir konu hakkında açıklamalar yapmakta ve
ardından bugün, Londra Adalet Müşavirini de görevden
aldığını ilan etti. Nedir bu mesele? Yaklaşık on
gündür bir belge dolaşıyor sosyal medyada, çok önemli, Adalet
Bakanlığının Westminster İngiltere mahkemesine
gönderdiği bir belgeyle ilgili bu; Akın İpekin iade
davası. FETÖ çatı davasında Akın İpekin
İngiltereden iadesini talep ediyor Türkiye ve Adalet
Bakanlığının bir belge gönderdiği iddiası var
ortada. Bu belgede Adalet Bakanlığının Türkiyede adil
yargı olduğuna dair iddiaları var 5-6 maddede. Türkiye'de FETÖ
davalarında beraatlerin çok olduğunu veyahut da Yargıtay
tarafından cezalarda bozmaların olduğunu vurgulayan maddeler.
Onların içinde bir maddede de şunu
söylüyor Adalet Bakanlığı: Evet, byLock, FETÖ üyeleri
arasında haberleşme amaçlı kullanılan bir uygulama ancak
yazışmaların içeriği, FETÖnün gizli amaçlarını
gerçekleştirmek için hayati önemde bir suç işlemek ve gizli eylemler
yürütmek amacıyla kullanılmadığı sürece kanıt
olarak kullanılamaz.
Şimdi, bunu demiş ve ardından bu
konuda Adalet Bakanlığından bir açıklama beklendi.
Türkiye'deki uygulamalarla aksi yönde bir açıklama olduğu
düşünülerek açıklama beklendi ve daha sonra, Adalet Bakanlığı
Evet, Londra Adalet Müşaviri, Westminster mahkemesine gönderdi ancak
bizim irademiz dışında gönderildi. dedi. Çok ilginçti bu çünkü
yazının aslı burada değerli arkadaşlar. Adalet
Bakanlığının mührü var, işte görüyorsunuz ve kim
göndermiş? Adalet Bakanlığı Dış
İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü göndermiş
ve mühürlü, UYAPtan gönderilmiş. Hukukçu arkadaşlarımız
bilir bunun usulünü ancak bugünkü açıklamada, Adalet Bakanlığı
daha garip bir açıklama yaparak kendi üzerinden bunu attı ve bu
açıklamayı Londra Adalet Müşavirinin WhatsApptan Westminster
hâkimine gönderdiğini söyledi. Şimdi, buna güler misin ağlar
mısın diyeceğim çünkü aklımızla alay ediliyor. Bu
denli önemli bir davada, FETÖ çatı davasında, Türkiye'nin adil
yargı içinde bulunduğuna dair belgeyi Adalet Müşaviri
WhatsApptan güya Westminster hâkimine göndermiş. Buna kargalar bile güler
değerli arkadaşlar. Bunun doğru olmadığı
apaçık ortada.
Ayrıca, işin başka bir skandal boyutu
var. Bakın, çok önemli. Ben şu Westminster mahkemesinin hâkiminin 18
sayfalık kararını okudum arkadaşlar. Çok önemli, siz de
okuyun. Bu skandalda Adalet Bakanlığının nasıl yalan
söylediğini buradan çok iyi anlarsınız çünkü hâkim diyor ki:
Adalet Bakanlığından bana yazı geldi., Adalet
Bakanlığı diyor ki: Hayır, biz göndermedik. Ama yazı
mühürlü bir şekilde, apaçık ortada.
Şimdi, daha da skandal büyüyor. 6ncı
madde konusunda, Türkiyede adil yargı olduğuna dair iddiaları
var Adalet Bakanlığının. Hâkim, 6ncı madde
icabınca Türkiye'nin iddialarını kabul ediyor, 3üncü ve 81inci
maddeye göre ise reddediyor yani sonuçta reddediliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) Ama
şöyle acayip bir durum var: Türkiye'nin, Adalet
Bakanlığının adil yargılama konusundaki
iddialarını Westminster hâkimi kabul ediyor ancak bu belge ortaya
çıktıktan sonra Adalet Bakanlığı Hayır, bu belge
sahtedir. iddialarında bulunuyor veyahut da Müşavirimiz
göndermiş, geri alıyoruz
Yani çok acayip bir şekilde, Adalet
Bakanlığı Türkiyede adil yargılama
olmadığını iddia ediyor. Evet, öyle hakikaten, bu byLock
konusunda, biliyorsunuz Mor Beyin çıktı, 11.400 kişinin
byLockla alakası olmadığı ortaya çıktı ancak Mor
Beyin çıkanlar da iade edilmedi; bu kişilerin yakınları da
KHKyle ihraç edilmişlerdi, onlar da iade edilmedi. Şimdi, Adalet
Bakanlığı bunu çok yapıyor. Balyoz davası
sırasında da AİHMe bir yazı göndermişti ve
sanıkların darbe planının altında imzası
olduğunu söylemişti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla)
Burada, bakın, açıklamayı okuyorum size, Adalet
Bakanlığının açıklamasını: Londra Adalet
Müşaviri tarafından kendi inisiyatifi ile ayrıca 1 sayfalık
bir bilgi notu hazırlanarak İngiliz Savcılık makamı
ile paylaşıldığı öğrenilmiştir. diyor ama
aslında kendisi göndermiş. Yargı yetkisi içindeki konularda
Bakanlığımız tarafından kurumsal görüş
oluşturulması söz konusu değildir. diyor ancak zamanında,
tahliyelerden önce, HSKye Bunları sorun. diye kitapçık gönderen de
hâkimlere kitapçık gönderen de Adalet Bakanlığıydı.
Son olarak da Bilgi notu içinde yer verilen değerlendirmelerin
Yargıtay içtihatlarıyla da uyumlu olmadığı
anlaşılmıştır. deniliyor. Aslında 16. Ceza
Dairesinin kararı apaçık ortada byLock konusunda. Buna itiraz edildi
ve Yargıtay Genel Kurulunda son karar aşamasında. Ancak byLock
konusunda bir netlik olmadığı için binlerce insan mahkûm
ediliyor ve Yargıtayın kararı da geciktiriliyor. Bunu tüm
hukukçu arkadaşlarımız biliyor. Burada çok büyük bir
muğlaklık var.
Çok teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Gergerlioğlu, sağ olun.
Değerli milletvekilleri, önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Abonelik Sözleşmesinden
Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin
Başlatılması Usulü Hakkında Kanun Teklifinin 2nci
maddesinin ilk fıkrasında yer alan amacıyla ibaresinin
nedeniyle ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Feridun
Bahşi Ümit
Beyaz Hasan
Subaşı
Antalya
İstanbul
Antalya
Hüseyin
Örs Fahrettin
Yokuş
Trabzon Konya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Konya
Milletvekilimiz Sayın Fahrettin Yokuş. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygı ve sevgiyle
selamlıyorum.
Bugün Sinoptan gelirken trafik kazası geçiren
Milliyetçi Hareket Partisinin 2 değerli üyesine Allahtan rahmet, Türk
milletine başsağlığı diliyorum.
Değerli milletvekilleri, sizlere, uzun
yıllardır Çin devletinin Doğu Türkistan Türklerine
yapmış olduğu zulmü anlatacağım. Çin devleti 2014
Mayısında Doğu Türkistanda Terörist Şiddete Darbe Vur
kampanyası başlatarak Doğu Türkistan Türklerine katliama
girişmiştir. O tarihten bugüne kadar şiddet artarak devam
etmektedir. Bu bir asimilasyon projesidir. Şu anda 3 milyonu
aşkın Doğu Türkistanlı Uygur, Kazak Türkü Çinde
eğitim kampları adı verilen zulüm kamplarında inim inim
inlemektedirler. Bu kamplarda her gün onlarca Türk, Müslüman şehit
olmaktadır. Bu kamplara Birleşmiş Milletler gözlemcilerinin,
İnsan Hakları Örgütü temsilcilerinin ve medya mensuplarının
girmesi yasaktır. Doğu Türkistanın Hotan ve Kaşgar
illerinde yaşayan halkın yarıdan fazlası maalesef ya
tutuklu ya da bu eğitim kamplarında gözetim altındalar. Daha
üzücü olanı, Doğu Türkistanda yaşayan Türklerin ülke
dışında yaşayan akrabalarının olması suç
sayılıyor. Özellikle Çinin belirlemiş olduğu 26 devlette
yaşayan Çinden ayrılmış göçmen Uygur Türkleri,
akrabaları olduğu gerekçesiyle Çinde gözetim altında tutuluyor.
Bu ülkelerin başında da Türkiye, Malezya, Endonezya gibi Uygur
Türklerinin yaşadığı devletler vardır.
Değerli milletvekilleri, Çinde Uygur Türkü
kardeşlerimizin tamamına sorunlu fikri olan insanlar muamelesi
yapılıyor. Han Çinlisi olmayan Müslümanlar ister Uygur ister Kazak
Türkü kimliği taşısın hepsine terörist muamelesi
yapılıyor.
Değerli milletvekilleri, İnsan
Hakları İzleme Örgütü Eylül 2018deki Doğu Türkistandaki ölüm
kamplarıyla ilgili raporunda, Çinin insanlık dışı
zulmünü bütün çıplaklığıyla ortaya koymuş, başta
Türkiye olmak üzere Doğu Türkistanlı Türklerin
yakınlarının yaşadığı 26 ülkeye bazı
önerilerde bulunmuştur. İnsan Hakları İzleme Örgütü Türk
Hükûmetine şu önerilerde bulunmuştur: Türkiyedeki Uygur
sığınmacıları geri göndermeyin, kısa süreli
oturma izinlerini uzun süreli hâle getirin. Çocuk
sığınmacılar varsa onlara eğitim imkânı
sağlayın. Bu Çinden göçen Uygurları kesinlikle geri göndermeyin
çünkü Çine dönenler doğruca zulüm kamplarına gönderilmektedir.
Diğer yandan, Kanadanın
başını çektiği Fransa, Almanya, İsviçre, Hollanda,
Avusturya, Finlandiya ve İsveç gibi Avrupa ülkelerinin Çinde bulunan
toplam 15 büyükelçisi Çin Hükûmetine bir mektup yazar. Bu mektupta Uygur
Türklerine bu kamplarda yapılan zulümlerin
kaldırılmasını, bu kampların
dağıtılmasını talep ederler ama Çin Hükûmeti bu
açık talebe de maalesef karşılık vermez.
Değerli milletvekilleri, şimdi, buradan
soruyorum: Allah aşkına, 15 Batılı ülke ve Kanada Çinde
zulüm gören Doğu Türkistan Türkleri için mektup yazıp zulmün
hesabını sorarken Türkiye, Türk Hükûmeti nerede? Hele hele o dünya
lideri Genel Başkan, AK PARTİ Genel Başkanı, o nerede? Hani
nerede kardeşim?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayınız Sayın
Yokuş.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Ey! diyen
Sayın AK PARTİ Genel Başkanı
RECEP ÖZEL (Isparta) Göremiyor musunuz? Her yerde,
her yerde.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla)
Doğu
Türkistandakiler Türk, Doğu Türkistandakiler Müslüman, Doğu
Türkistandakiler insan. Niye sesiniz çıkmaz?
RECEP ÖZEL (Isparta) Her yerden çıkıyor
sesimiz.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Neden
korkarsınız? Ya Meclis Başkanına ne diyelim? Şimdi
Çinde o Meclis Başkanı
RECEP ÖZEL (Isparta) Her yerden çıkıyor
sesimiz. Böyle bağırma, bağırma.
FEHMİ ALPAY ÖZALAN (İzmir)
Saygılı olun, saygılı.
BAŞKAN Sayın Özel
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla)
Saygılı ol.
RECEP ÖZEL (Isparta) Sen saygılı ol ya!
Sen bizim lidere
Bağırıyorsun sen, sen saygılı ol.
BAŞKAN Sayın Yokuş, siz Genel
Kurula hitap edin.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla)
Saygılı ol, saygılı ol! Haddini bil, haddini bil!
RECEP ÖZEL (Isparta) Sen haddini bil, sen haddini
bil, sen haddini bileceksin.
BAŞKAN Recep Bey, lütfen
Sayın Yokuş, lütfen
Lütfen selamlayın Genel Kurulu,
karşılıklı konuşmak yok.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Bu Meclis Başkanı
nerede, turistik gezide mi? Çinde. Ne yapıyor Çinde? Güle oynaya
geziyor. Git bakalım bir Doğu Türkistana, git; o kanı bir gör,
hesabını bir sor. Ama nerede sizde o yürek?
RECEP ÖZEL (Isparta) Sen de mi var yürek?
BAŞKAN Sayın Özel
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Sizin
işiniz gücünüz insanları ayırmak, Müslümanları
ayırmak.
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) Bağırma!
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla)
Bağırırım.
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) Ne
bağırıyorsun?
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Aranızda
Türk milliyetçisi geçinenler var.
BAŞKAN Sayın Yokuş, siz Genel
Kurula hitap edin.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Hadi,
şimdi, bu Cumhurbaşkanımız, bu AK PARTİ Genel
Başkanımız, Türklükle meselesi var...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederiz.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla)
Türklüğe
bölücülük diyor.
RECEP ÖZEL (Isparta) Geç bunları ya, bunlar
geçti artık, geçti!
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Yokuş.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Onun için bu
zulmü
Bu zulmün sorumlusu sizsiniz!
RECEP ÖZEL (Isparta) Hadi oradan!
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Yokuş.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Bu zulmün
sorumlusu sizsiniz!
RECEP ÖZEL (Isparta) Hadi oradan!
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Niye sahip
çıkmıyorsunuz?
RECEP ÖZEL (Isparta) Sen ne konuştuğunu
biliyor musun ya?
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Ben biliyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Muş.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, heyecanlı, cafcaflı bir konuşma. Cevap verme
gereği hissetmemekle beraber bir şeyin kayıtlara girmesini de
arzu etmekteyiz, o da şudur: Ne Müslümanları ne insanları
ayırmak, onlar arasında ayrımcılık yapmak gibi bir
düşüncemiz oldu ne de bir politikamız oldu. AK PARTİnin
ilkeleri web sitesinde vardır, isteyen onlara bakabilir ve şimdiye
kadar bu ilkelere uygun şekilde politikaları yürüterek bugünlere
gelmiştir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 16 sıra sayılı
Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına
İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun
Teklifi'nin 2'nci maddesinin (2)nci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Alpay Antmen Süleyman
Bülbül İbrahim Özden
Kaboğlu
Mersin Aydın İstanbul
Turan Aydoğan İsmail
Atakan Ünver İrfan
Kaplan
İstanbul Karaman
Gaziantep
"(2) Birinci fıkra kapsamındaki icra
takipleri ancak bu Kanunda belirlenen yöntemle ve avukat
aracılığı ile başlatılabilir. Aksi halde icra
dairesi takip talebini reddeder
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Gaziantep Milletvekilimiz Sayın İrfan Kaplan.
Buyurun Sayın Kaplan. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
İRFAN KAPLAN (Gaziantep) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Kadınlarımıza seçme ve seçilme
hakkı verilmesini de kutluyorum.
AKP, sipariş bir kanun getirmiş, bazı
kurumlara ayrıcalık getiriyor. Bunun yerine halkın ekonomik
sorunlarını çözün.
Güneydoğu Anadolu Bölgesinin en büyük,
Türkiyenin ise 8inci büyük kenti olan Gaziantep, sanayisi,
zanaatkârları, yemekleri, üretimiyle kendi yağında kavrulan
emekçi, çalışkan, üretken bir halkın şehridir. Gaziantep
Kurtuluş Savaşında halkının mücadeleci, azimli, güçlü
ruhuyla Gazi unvanını almış Karayılanların,
Şehit Kâmillerin şehridir. Gaziantep binlerce yıllık bir
kültürün mirasçısı, geçmişin ve geleceğin bir arada
yaşandığı şehirdir. Gaziantep tarihî, turistik,
doğal güzellikleriyle Fırat Nehri, Barak Ovasıyla,
Kurtuluş Savaşı ve Antep savunması hatıralarıyla,
eşsiz el sanatlarıyla, Zeugma Müzesiyle, Antep Kalesiyle,
hanları, hamamları, leziz yemekleri, adını verdiği
baklavası ve fıstığıyla, kırmızıbiberi,
pamuğu, üzümü, zeytiniyle mozaik bir şehirdir.
On altı yıllık AKP iktidarı Gaziantepi
sanayiden ticarete, trafikten uyuşturucuya, sağlıktan
eğitime, işsizliğe kadar birçok sorunla karşı
karşıya bırakmıştır.
Gaziantepin en büyük sorunlarından biri
göçtür. Suriyeli sığınmacıların en yoğun göç
ettikleri şehirlerden biridir. Şu anda 400 bin kişi
yaşıyor Suriyeli olarak. Kayıt dışı
çalışan sayısı Gaziantepte çok fazladır. Güvenlik
problemi çok fazladır; hemen her gün yaralanmalı, ölümlü haberlere
denk geliyoruz. Sığınmacılar ile Gaziantepliler
arasında ilişkiler giderek geriliyor. Ekonomik krize bağlı
olarak artan işsizlik, geçim sıkıntısı bu
gerginliği giderek derinleştiriyor. Gaziantepte nüfusun olağan
dışı artış göstermesi iğneden ipliğe her şeyi
etkiliyor; su yetmiyor, elektrik yetmiyor, kiralar aldı
başını gidiyor. Ekonomik kriz Gaziantepte sanayiyi de vurdu.
Hiçbir iş kolunda kâr oranı yüzde 40-50 değilken artan maliyet
sanayiciyi de bunalttı, iş yapamaz hâle getirdi. Gaziantepte 14
büyük firma konkordato ilan etti, 40 firma konkordato için başvuruda
bulundu. Konkordato ilan eden firmalar, kapatılan fabrikalar, toplu
işten çıkarmalar giderek artarken AKP iktidarı, içi boş
vaatlerle, çözüm bulmak yerine sorunları görmezden gelmeye devam ediyor.
Bir diğer sorun, çarpık kentleşme.
Ranta kurban edilen yeşil alanlar, yandaşlar zengin olsun diye imara
açılan araziler, kat üstüne kat çıkarılan binalar Gaziantepi
sağlıksız bir kente dönüştürdü. Örneğin
Büyükşehir Belediyesi Cumhuriyet Halk Partisindeyken yapılan 100üncü
Yıl Kültür Parkı şimdilerde beton yığınına
dönüştü. AK PARTİ, rantı esas alan yapılaşmayla
Gaziantepin şirazesini kaydırmaya devam ediyor.
Bir diğer sorun, hava kirliliği.
İnsan sağlığı için en büyük tehditlerden biri olan
hava kirliliği Gaziantepi de esir aldı. Dağıtılan
ucuz kömürler, çarpık kentleşme vatandaşın sağlığıyla
oynuyor.
Duble yollarıyla övünen AKP iktidarı
Gaziantepteki ölüm yollarını da görmezden geliyor. Yazılı
soru önergesi vermeme rağmen cevap geçiştirilmiş,
Nurdağı ölüm yolu henüz yapılması öngörülen planlar
dâhiline bile alınmamıştır. Son üç yılda ölümlü,
yaralanmalı kaza toplamı 230dur. Bu yolun yapılması için
daha kaç canın gitmesi gerekir? İslahiyenin Hasanlök köyü,
Kayabaşı, Boğaziçi, Tandır, Tesbih köylerinin yolları
çok kötü. Yollarla övünen AKP bu yolları görmüyor mu? Bir sürü
yanlış düzenlemeyle Gaziantepte trafik kördüğüm. Sağa ve
sola dönüş yasakları, sağlı sollu araç parkları
trafiği felç ediyor. Fıstığı,
kırmızıbiberi, üzümü, pamuğu, verimli topraklarıyla
ünlü olan kentimiz Gaziantepte çiftçi de perişan; maliyet girdileri 2 kat
oldu, mazot, ilaç ve gübre fiyatları uçtu, çiftçi topraktan mahsulünü
kaldıramayacak duruma geldi. Çiftçi ürettiği mahsulün fiyatı
için tüccarın ağzına bakıyor, serbest piyasa
koşullarında fiyat belirleme çiftçiyi değil, tüccarı
besliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın Kaplan.
İRFAN KAPLAN (Devamla) Çiftçinin sesini
duyuran, fiyat dengesini sağlayan, çiftçinin mahsulüne sahip çıkan,
çiftçiyi mağdur etmeyen Güneydoğu Birlik maalesef AKPnin
yanlış politikaları sonucu kapandı.
Say, say, saymakla bitmiyor sorunları gazi
şehrimizin, maalesef beş dakikaya sığmıyor.
Milletvekili olduğumda hemşehrilerime söz vermiştim, buradan
yinelemek istiyorum: Bölgemizin sorunlarını,
sıkıntılarını çok iyi biliyorum. Mecliste elimden
geldiğince sesiniz olmaya, sorunların çözümü için mücadele etmeye
devam edeceğim.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 2nci madde kabul edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, 3üncü madde üzerinde
ikisi aynı mahiyette olmak üzere üç önerge vardır. İlk
okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir. Önergeleri okutup
birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 16 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 3üncü maddesinin Kanun Teklifinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Murat
Çepni Mahmut
Celadet Gaydalı Abdullah
Koç
İzmir Bitlis Ağrı
Ömer Faruk Gergerlioğlu Necdet
İpekyüz
Kocaeli Batman
Aynı mahiyetteki diğer önerge sahipleri:
Alpay
Antmen İbrahim
Özden Kaboğlu Süleyman
Bülbül
Mersin İstanbul Aydın
Turan
Aydoğan İsmail
Atakan Ünver Mehmet
Güzelmansur
İstanbul Karaman Hatay
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önergeler üzerinde söz isteyen, Bitlis
Milletvekilimiz Sayın Mahmut Celadet Gaydalı.
Buyurun Sayın Gaydalı. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; partim ve grubum adına, görüşülmekte olan 16
sıra sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para
Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü
Hakkında Kanun Teklifinin 3üncü maddesi üzerinde söz almış
bulunmaktayım. Sizleri ve kamuoyunu saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, sözlerime
başlamadan önce, bugün Kadın Hakları Günü dolayısıyla
bütün kadınların bu gününü kutluyorum. Dün de Madenciler Günüydü.
Yüz karalığı, vicdan karalığı yerine kömür
karalığını tercih eden onurlu emekçi kardeşlerimi
buradan saygıyla selamlıyorum. İki gün önce de Dünya Engelliler
Günüydü. Engelli kardeşlerimiz bizleri arayarak elektrik
faturalarında engellilere pozitif ayrımcılık
yapılması talebini ilettiler. Bilindiği gibi, şehit ve gazi
yakınlarına bu indirim uygulanıyor. Engellilere yönelik olarak
böyle bir çalışmanın yapılması sosyal devlet olgusunun
gelişmesine katkı sağlayacaktır.
Değerli milletvekilleri, söz konusu kanunun
3üncü maddesi Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi olan UYAP
bünyesinde merkezî takip sisteminin kurulmasını öngörmektedir. UYAP
takip sisteminin varlığına rağmen yeni bir sistem
getirilerek abonelik sözleşmelerine ilişkin takiplerin haciz
aşamasına kadar merkezî takip sistemi
aracılığıyla yapılmasının icra dairelerinin
iş yükünü azaltacağı gerekçesi ifade edilmiştir. Ödeme
emirlerinin kanunen yetkili bir makamın hukuki denetiminden geçmeden bir
sistem marifetiyle şeklen kesinleşmesinin tüketicilerin haksız
icra takipleriyle karşılaşmasına neden olacak olması,
iktidarın teklifi hazırlatırken hiçbir şekilde
düşünmediği anlaşılıyor. Çünkü amaçlanan elektrik,
doğal gaz, su, telefon, internet ve daha pek çok temel ihtiyacın
yandaş şirketlere ihaleler karşılığında
devredilmiş olması ve bu şirketlerin alacaklarının her
ne pahasına olursa olsun tahsilatının
kolaylaştırması işidir.
İcra, iflas, konkordato söylemleri ekonomik
hastalık sinyalleridir. Bu söylemlerin artması ve
sıklaşması alarm zillerinin çaldığının
göstergesidir. Bakın, nereden nereye geldik. Kırk, elli sene önce
insanlarımız arasında söz senetti, bugün senet çaput olmuş
durumda. Bu durumu, literatüre Estonya sendromu olarak geçen, yakın
tarihimizde vuku bulmuş olan kazada feribot batmasına benzetiyorum.
Hani son zamanlarda çok gemi muhabbeti de yapılıyor ya.
Hikâye şöyledir: Estonya Feribotu
kıyıya yakın bir mesafede su almaya başlar; 1000 küsur
yolcudan sadece 200 kadarı denize atlayarak yüzer ve canını
kurtarır, geriye kalan 800 küsur yolcu gemi batıp hayatını
kaybeder.
Tabii, onların sisteminde yayın
yasağı getirip olayın üstünü örtme geleneği
olmadığından, daha doğrusu, yaptıkları hatalardan
ders almaya çalıştıklarından araştırma ve analiz
yaparlar. Bilahare yapılan araştırmalarda Acaba diğerleri
yüzme bilmiyor muydu? diye bir araştırma yapılır. Anket
neticesinde, hayatını kaybeden ailelerin çoğu,
yakınlarının çok iyi yüzme bildiğini hatta bu sporda
derecelerinin olduğunu ifade etmiştir. Daha sonra da
anlaşılır ki kaptanın, yolcuları bu feribotun batma
şansının binde 1 dahi olmadığına ve imkânsız
olduğuna ikna ettiği ortaya çıkmıştır.
Ekonomik savaş, hamaset nutukları,
algı operasyonuyla kazanılmaz; çalışarak, üreterek bu
savaştan zaferle çıkılır. Ekonominin de adalet temelleri
üzerine oturması şarttır; aksi takdirde bu, buz tabakaları
üzerine yapılan yapıya benzer.
Değerli milletvekilleri, her
hazırladığınız kanun tasarısı bir
yasayı daha bağrından koparıp atıyor, her kanun
teklifiniz yeni bir hukuksuzluğun nişanesi hâline geldi.
Bu kadar gözaltı ve tutuklamalara itiraz
ettiğimizde Hukuk bağımsız diyordunuz fakat Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi Sayın Selahattin Demirtaş için bir
karar açıklayınca tanımıyorsunuz. İşte,
üstünlerin hukuku tam da budur. Adalet sarayları sadece sarayın
adaletini dağıtıyor, demokratik tüm eylemler bizzat AKP
tarafından terörize ediliyor. Kısacası, AKP Genel
Başkanının siyah gözlükle baktığı bir dünyada
beyaz giyinen herkes vatan haini oluyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin
MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) - Milletvekili
dokunulmazlığına rağmen şu anda tutuklu bulunan
Meclisin tek üyesi Sayın Leyla Güvenin onurlu duruşu ve ona destek
veren tüm arkadaşlarımı saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Gaydalı.
Aynı mahiyetteki diğer önerge üzerinde söz
isteyen Hatay Milletvekilimiz Sayın Mehmet Güzelmansur.
Süreniz beş dakika.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) - Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşülmekte olan 16
sıra sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesi üzerine söz
aldım. Sözlerime başlamadan önce sizlere ve bizi izleyen tüm
vatandaşlarımıza saygılarımı sunuyorum.
Bu kanunla getirilmek istenen sistemde sadece
abonelik sözleşmelerinden doğan alacaklara kolaylık ve
ayrıcalık getirilmektedir. Bu durum Anayasamızın
eşitlik ilkesine açıkça aykırılık
oluşturmaktadır. Bu eşitsizliğin giderilmesi için
düzenlemenin tüm icra takiplerini kapsayacak şekilde genişletilmesi
gerekmektedir.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
bildiğimiz gibi bugün 5 Aralık Dünya Mühendisler Günü. Ben de bir
mühendis olarak mühendisliğin toplum hayatındaki yeri ve önemi ile
ülkemizde mühendislerin yaşadığı sorunlardan bahsetmek
istiyorum.
Mühendisliğin ilgi ve faaliyet alanları
sosyal yaşantımız içerisinde çok geniş bir yere sahiptir.
Sabah güne başladığımız ilk andan günün bitimine kadar
geçen zaman diliminde mühendislerin çalışmaları sonucu
insanlığın hizmetine sunulan çalışmalarla
karşı karşıyayız. Bu çalışmalar sayesinde
yaşamımız kolaylaşır. Mühendisler yaptıkları
barajlarla, köprülerle, viyadüklerle, otomobillerle, ulaşım
araçlarıyla, makinelerle, sağlıklı gıdaya
ulaşmadaki çalışmalarıyla, enerji üretimi ve küresel
ısınmanın kontrol altına alınması konusunda
geliştirdikleri çözüm önerileri ve projelerle ve daha pek çok alandaki
katkılarıyla çevreyi düzenler, insan yaşamını
kolaylaştırır, insan yaşamının niteliğini
yükseltir. AR-GEdeki katkılarıyla sanayinin ve teknolojinin
gelişimini sağlar. Toplumsal ve sosyal hayatımızda
böylesine önemli bir yer tutan mühendislerin ülkemizdeki sorunları ne
yazık ki çığ gibi büyümektedir. Bu sorunların
başında işsizlik gelmektedir. Yapılan bir araştırmaya
göre, Türkiyede 3 milyon 275 bin işsiz insan içerisinde üniversite mezunu
sayısı 828 bindir. Bu sayının 73 bini ise mühendislerden
oluşmaktadır. Gençlerimiz arasında mühendisliğin potansiyel
işsizlik olduğuna dair algı giderek yaygınlaşmaktadır.
İçinde bulunduğumuz ekonomik kriz bu sorunu daha da derinleştirmiştir.
Ekonomik krizle birlikte yatırımların durması, projelerin
iptal edilmesi, reel sektörün tıkanması gibi sorunlar nedeniyle özel
sektörde çalışan mühendislerin önemli bir kısmı işten
çıkarılmaktadır. Özel sektörde istihdam olanakları
daralmıştır. Özel sektörde çalışmaya devam eden
mühendisler ise esnek çalışma, güvencesizlik,
sağlıksız çalışma koşulları ve reel ücret
kaybı gibi tehditlerle karşı karşıyadır.
Mühendislerin büyük çoğunluğu kamuda çalışma imkânına
sahip ise yani akraba, arkadaş kayırmacılığı ve
partizanlık nedeniyle bir türlü sonuca ulaşmamaktadır. Merkezî
atamanın kaldırılması, mülakat sistemine geçilmesi, liyakat
ilkesinin göz ardı edilmesi, Kamu Personeli Seçme Sınavında
yüksek puan alan başarılı ve yetenekli mühendislerin mülakatta
elenmesine yol açmaktadır. Hak eden yerine sadık olanın,
tanıdık olanın, ideolojik yatkınlığı
bulunanın tercih edilmesi de devlet hizmetlerini kalitesizleştirmekte
ve adaletsiz bir durum yaratmaktadır.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
devlette liyakati tesis etmek, işsizler ordusunu küçültmek, ekonomiyi
hareketlendirmek, dışa bağımlılıktan kurtulmak,
tarımı ve hayvancılığımızı yeniden
canlandırmak için atama bekleyen inşaat ve makine mühendislerini göz
ardı etmeyin. ÇAYKUR, Devlet Su İşleri, Karayolları Genel
Müdürlüğü başta olmak üzere, kamunun tamamında torpilin önünü
açan mülakat sisteminden vazgeçin. İnşaat ve makine mühendislerine
verdiğiniz kontenjanları artırın. Ülkemizde her geçen gün
itibarı düşürülen bir meslek hâlini alan inşaat mühendisliğinin
itibarının yeniden tesisi için müteahhitlik yasasını bir an
önce çıkarın. Gıda, su ürünleri ve ziraat mühendislerine
verdiğiniz atama sözünü tutun.
Önceki Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Sayın Eşref Fakıbabanın
Tarım Bakanlığına 10.550 personel alacağı
konusunda bir vaadi vardı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın, selamlayın.
MEHMET GÜZELMANSUR (Devamla) Aradan on dokuz ay
geçti, bu atama neden yapılmadı? Şimdi, Tarım ve Orman
Bakanı Sayın Pakdemirliye hatırlatmak istiyorum: Devlette
süreklilik esastır, önceki bakanın verdiği sözü tutun.
Hükûmetinizin verdiği 10.550 atama sözünü bir an önce yerine getirin.
Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son
verirken, gelişmiş ülkelerin kalkınmasındaki en önemli
faktörlerden birinin mühendislik mesleğine ve mühendislere verilen önem
olduğunu hatırlatıyor, tüm mühendislerin 5 Aralık Dünya
Mühendisler Gününü kutluyor, saygılarımı sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Abonelik Sözleşmesinden
Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması
Usulü Hakkında Kanun Teklifinin 3üncü maddesinin ilk
fıkrasında yer alan amacıyla ibaresinin nedeniyle ibaresi
ile değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Behiç
Çelik Hüseyin
Örs Ümit
Beyaz
Mersin Trabzon İstanbul
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Yasin
Öztürk
Adana
Denizli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Mersin
Milletvekilimiz Sayın Behiç Çelik. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Beş dakika süreniz.
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 16 sıra sayılı
Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına
İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun
Teklifinin 3üncü maddesine istinaden vermiş olduğumuz önergemiz
için söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Söz konusu kanun teklifinin 3üncü maddesi, Ulusal
Yargı Ağı Bilişim Sistemi olan UYAP içerisinde spesifik
olarak düzenlenen Merkezi Takip Sistemini tanımlamaktadır. Bu madde
Bu kanunda belirtilen takip işlemlerinin elektronik ortamda
yapılmasını sağlamak amacıyla UYAP bünyesinde Merkezi
Takip Sistemi oluşturulur. demektedir. Dolayısıyla Merkezi
Takip Sistemi üzerinden söz konusu abonelik sözleşmesine dayalı
alacaklara çözüm getirilmek istenmektedir.
Saygıdeğer milletvekilleri, en önemli konu
aslında demokrasidir, demokrasinin iyi işletilmesidir. İyi
işleyen bir demokrasi, toplumda üretkenliği artırır, morali
ve motivasyonu daha da yukarı çeker. Böylece, üretken bir toplumsal
yapı oluşur ve üretken toplumsal yapıdan sonra refah artar.
Artan refah sonucunda insanların haciz işlemlerine maruz kalması
sıfıra yakın gerçekleşir. Dolayısıyla demokrasi
aslında bir anlamda geçimle ve bizim ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal
düzenimizle de doğrudan ilgilidir. Onun için, burada Türk milletinin ortak
millî çıkarlarını hedef alan bir yasama dönemini
gerçekleştirmemiz gerekiyor. Burada bazı şirketlere öncelik
tanımak, onların çıkarlarını süratle yerine getirmek,
alacaklarını tahsil etmek için böyle düzenlemeler yapmanın
elbette ki Türkiye Büyük Millet Meclisinin -yapılabilse dahi- en sonlarda
gelen seçeneklerinden biri olması gerekir. Dolayısıyla,
kurulacak bu takip sistemiyle abonelik sözleşmesi imzalayan firmalara ve
abonelere derhâl haciz işlemine girişme hak ve yetkisi getirmektedir.
Dolayısıyla, İcra İflas Kanununa özel bir uygulama ilave
etmektedir. Burada, aslında haciz işlemleri için bir sebep-sonuç
ilişkisini de vurgulamamız gerekir. Bizim, bu kanun teklifleriyle
alacaklı şirketlere verdiğimiz destek dışında
sebebe müteallik konulara değinmemizde yarar var. Bugün, eğer bir
ülkede, ülkemizde işsizlik gerçekse, yüzde 30lara fiilî olarak
çıkmışsa, on altı yılda total borcumuz 453 milyar
doları bulmuşsa, güven endeksimiz yüzde 58 düzeyine inmişse,
gelir dağılımı en bozuk dönemini işaret ediyorsa,
tasarruf oranı yüzde 11ler düzeyine düşmüşse, devalüasyon yüzde
47nin üzerine çıkmışsa ve 3.600 şirket konkordato ilan etmişse
burada demek ki sebep olarak bunları görmemiz gerekir.
AK PARTİnin kurduğu ekonomik düzene
aslında yeni bir isim de söylemek gereki;, bu, zabıta ekonomisidir.
Zabıta ekonomisi yoluyla eğer siz giderseniz daha birçok icrai
işlemlere de imza atmış ve toplumsal yapıyı
dinamitlemiş olursunuz. Dolayısıyla, siyasete ve ekonomiye güven
büyük oranda düştüğü için bu kanun teklifinin içeriğinde büyük
geçim zorlukları içinde bulunan vatandaşlarımıza çözüm
bulma yönünde çalışmalarımızı
yoğunlaştırmamız gerektiği düşüncesindeyim.
Burada, İYİ PARTİ olarak biz, halk
yararına olan bütün yasama faaliyetlerinin tam içinde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, toparlayalım.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla)
hatta
başında olma gerekliliğine işaret ediyoruz.
Ekonomik krizle ezilen işçi, çiftçi, esnaf,
küçük sanayici, sabit gelirli, emekli, genç ve kadınların lehine
politikalar üretmeye dikkat çekiyoruz. Temmuz ayında başlayan ve
gittikçe derinleşen yapısal krizden
vatandaşlarımızı kurtarmalıyız.
Bu duygularla hepinize tekrar saygılar sunuyor,
önergemizin kabulünü diliyoruz.
Teşekkür ederim. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Çelik.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 3üncü madde kabul edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, 4üncü madde üzerinde
üç önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına
göre işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 16 sıra sayılı
Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına
İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun
Teklifi'nin 4'üncü maddesinin teklif metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Alpay
Antmen Süleyman
Bülbül İbrahim Özden
Kaboğlu
Mersin Aydın İstanbul
İsmail
Atakan Ünver Turan
Aydoğan Suzan
Şahin
Karaman İstanbul Hatay
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Hatay Milletvekilimiz Sayın Suzan Şahin. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Şahin, süreniz beş dakika.
SUZAN ŞAHİN (Hatay) Bugün kadına
seçme ve seçilme hakkı verilmesinin yıl dönümü, biraz muhalefete
BAŞKAN Onu biz takdir ederiz, siz devam edin
konuşmanıza.
SUZAN ŞAHİN (Hatay) Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Kadına seçme ve seçilme hakkı verilmesinin
yıl dönümünde bu kürsüden seslenebilmemi borçlu olduğum
Başkomutan, Başöğretmen Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürkü
saygıyla ve özlemle anıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar) O günkü eşitlikçi bakış
açısının bugün de hâkim olmasını diliyorum.
Ekonominin çökme noktasına geldiği
günümüzde, Suriye savaşından kaçarak ülkemizde geçici koruma statüsü
durumunda yaşamakta olan Suriyeliler misafir edilmektedir. Türkiye
Suriyeli mültecilerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere ciddi
bir mali kaynak ayırmıştır. Hâl böyle olunca, durum
Türkiye'nin sosyal ve ekonomik sorunu hâline gelmektedir. Devletin resmî
verilerine göre, 4 milyona yakın Suriyeli Türkiye'nin tüm illerine
yayılmıştır. Resmî olarak kayıtlı
olmayanları, Türkiyede doğan ve doğacak çocukları da bu
nüfusa eklersek hatırı sayılır bir oran karşımıza
çıkıyor. Şu an Türkiyede her 100 kişiden 5i mültecidir.
Mülteciler meslek odalarına kayıtsız ya da aidat, harç ve vergi
muafiyetiyle çalışıyor, para kazanıyorlar. Mültecilerin
vatandaşlarımızın vergileriyle bizden daha
ayrıcalıklı yaşamaları ayrımcılıktır,
devletin kendi vatandaşına uyguladığı
ayrımcılık. Nüfusa olan etkileri düşünülerek
Seçim bölgem
olan ve yaklaşık 600 bin mülteciyi misafir eden Hatayda istihdam
sorunu yaşanmaktadır. Fuhuş, uyuşturucu artmış,
güvenlik sorunu, demografik ve kültürel asimilasyon sorunları doğmaya
başlamıştır. Ekmeğini paylaşan milletimiz ekmeğini
kaybetme korkusuyla tedirgin hâle gelmiş durumdadır. Ayrıca
Hatay, 5inci teşvik bölgesi kapsamına
alınmamıştır. Yatırım gelmediği gibi, mevcut
yatırımcılar da Osmaniye gibi yakın teşvik bölgelerine
kaymaktadır. Bu durum hem istihdam hem de ciddi ekonomik
mağduriyetleri daha da derinleştirmektedir. Lokal alanda Hatay derhâl
ama derhâl 5inci teşvik bölgesi kapsamına
alınmalıdır.
Bizler, tarih boyu misafirperverliğiyle
anılmış, farklı kültürlere ev sahipliği
yapmış, asla yabancı düşmanı olmamış bir toplum
olarak, insan hakları çerçevesinde, Suriyeli mültecilerin temel
ihtiyaçlarının karşılanmasından yanayız.
İllere nüfusa göre ödenekler ayrılmaktadır ancak nüfusa dâhil
edilmeyen mültecilerle, illere ayrılan bütçe daralmaktadır. 1,5
milyon kişiye düşen rakam Hatay ilimizde 2 milyon 100 bin kişiye
pay edilmektedir. Devlet kendi vatandaşına üvey evlat muamelesi
yapmamalıdır.
Hatay, barışın,
kardeşliğin, özgürlüğün, sevginin bir dava olduğu;
renklerin, dillerin ve dinlerin ahenkle yaşandığı bir dünya
kentidir. Bu nedenledir ki en az mülteci sorunu Hataydadır ancak
bıçak kemiğe dayanmıştır. Bu ahengi korumak için ilk
tedbir Hatayın 5inci teşvik bölgesi kapsamına
alınmasıdır. Asıl çözüm ise mültecilerin yoğun
yaşadığı yerel yönetimlere kaynak aktarılması, bu
bölgelere yatırım teşvikleri sağlanmasıdır. Daha
çok hastane, daha çok okul, su ve kanalizasyon desteği
sağlanmalı, ulaşım hizmetleri
artırılmalıdır.
Suriyelilere 32 milyar Türk lirası harcayan AKP
Hükûmeti, kendi vatandaşını da düşünmeli, 9,5 milyon asgari
ücretliye iyileştirme, memura 3600 ek gösterge, emeklilikte yaşa
takılanlara hak kazanımı, atanamayan öğretmenlere atama,
işsizlere istihdam yaratmalıdır. 3 çocuk, 5 çocuk yapın.
diyorsunuz ya, 5 kişilik bir aile asgari ücretle 3 öğün sadece simit
ve çayla beslenebilir hâlde şu an. Farkında mısınız?
Ya da şöyle sorayım: Umurunuzda mı? Tabii ki değil.
Açlık sınırı 1.942 lira, yoksulluk sınırı
6.328 liraya çıktı, asgari ücret ise hâlâ 1.603 lira. Milleti
açlığa terk etmeye hakkınız yok arkadaşlar.
Değerli üyeler, Hatay zor durumdadır.
Türkiye'nin en mutsuz 4üncü ilinin çığlıklarını duyun
artık. Tarım bitti, acil baraj ihtiyacı var. Hükûmet
Hatayın baraj sorununu ne zaman çözecek? Umuyoruz ki Hükûmet yetkilileri
verdiği sözü tutar ve diğer taahhütlerinde olduğu gibi bu da bir
seçim vaadi olarak kalmaz.
Sadece Hatayda değil, tüm ülkede ekonomi
durdu. Hükûmet sınır kapılarını açmayı
düşünüyor mu? Kapıları derhâl açmalı ve ekonomi
canlanmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın, selamlayın Genel
Kurulu.
SUZAN ŞAHİN (Devamla) Her seçim dönemi
olduğu gibi, AKPnin bir türlü gerçekleşmeyen vaatleri milletimizin
umutlarını öldürmeye yöneliktir. Size bir hikâye
anlatacağım: Kralın biri dondurucu bir kış günü gecenin
soğuğunda nöbet tutan muhafıza sormuş: Üşüyor musun?
Muhafız Ben alışığım. demiş. Kral Olsun,
sana sıcak tutacak elbise getirmelerini emredeceğim. demiş.
Ancak bir süre sonra emri vermeyi unutmuş. Ertesi gün duvarın
yanında muhafızın soğuktan donmuş cesedini görenler
nöbet tuttuğu duvarda bir yazı görmüş, duvarda: Kralım,
soğuğa alışkındım fakat sizin sıcak elbise
vaadiniz beni öldürdü. yazıyormuş.
Evet, sayın üyeler, bu kürsüden bir kez daha
AKP Hükûmetine sesleniyor ve uyarıyorum: Türlü vaatlerle insanları
bekleterek, bir umuda bağlayarak kesinlikle imtihan etmeyin çünkü insan
bekletildikçe değişir, beklettiğiniz kişi
hakkınızda telafisi imkânsız, olumsuz düşüncelere girer.
Önce umudu öldürürsünüz, ardından
Bir dakika lütfen
BAŞKAN Siz devam edin,
kapandığı zaman kapandıktan sonra konuşursunuz.
SUZAN ŞAHİN (Devamla) Ardından
sevgi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SUZAN ŞAHİN (Devamla) ...saygı
güven ölür, dostluk ölür, muhabbet ölür. Seçim vaatlerinizi tek tek
hatırlatmaya gerek yok, milletimiz gayet iyi biliyor. 3600 ek gösterge,
emeklilikte yaşa takılanlar, asgari ücretin
artırılması vesaire vesaire.
Kraldan bir talimat beklemeden, emir almadan, gelin,
bu yüce Meclis çatısı altında bu sorunları birlikte
çözelim. Ne vatandaşı üşütelim ne üşüye üşüye
öldürelim
MEHMET MUŞ (İstanbul) Mikrofona gerek
yok.
BAŞKAN Teşekkür ederiz.
SUZAN ŞAHİN (Devamla)
umudu
yaşatalım diyorum.
Saygılarımla. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına
İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun
Teklifinin 4üncü maddesinin ilk fıkrasında yer alan yer alan
ibaresinin bulunan ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Feridun Bahşi Ümit Beyaz Hasan
Subaşı
Antalya İstanbul Antalya
Hüseyin Örs İbrahim Halil Oral
Trabzon Ankara
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Ankara Milletvekilimiz Sayın İbrahim Halil Oral.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Oral.
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; abonelik
sözleşmeleri alacaklarıyla ilgili kanun teklifinin 4üncü maddesi
üzerinde söz almış bulunuyorum.
Sayın milletvekilleri, görüştüğümüz
kanun ismi itibarıyla özel bir kanun teklifi olarak görülse de net olarak
torba kanun niteliğindedir. Bu uygulama teklifler iyi
hazırlanmamış metinlerle ve sağlıklı
sayılamayacak görüşme yöntemleriyle yasalaşmaktadır.
Torbalarla, çuvallarla açıkça Gazi Meclisimizin çalışma
esaslarını sulandırıyorsunuz. Bence niyetiniz açık,
saraydan fermanlarla ülke yönetmek istiyorsunuz. Gelin, bu
aymazlığı hep birlikte reddedelim.
Kıymetli milletvekilleri, 4üncü madde pratikte
uygulanan bazı metotların yasalaştırılması
yönüyle olumlu bir gelişme sağlamıştır. Ancak Merkezi
Takip Sistemi adıyla kurulan bu sistemin UYAPla uyuşmazlık
yaşatıp yaşatmayacağı belli değildir. Kamuoyuyla
sistemin içeriğiyle ilgili hiçbir şey
paylaşılmamıştır. Ne olurdu ilgili sivil toplum
kuruluşları, barolar fikirlerini beyan etseydi? Hemen oldu bittiye
getiriyorsunuz arkadaşlar.
Teklifte konkordatoyla ilgili
değişiklikler de bulunmaktadır. Uygulamada önceki dönemlerde var
olan iflasın ertelenmesi nasıl kötüye kullanıldıysa
konkordato da bazı şirketler açısından bir borçtan kaçış
yolu olarak görülmekte ve alacaklıların zararına sebep
olabilmektedir. Bu teklifte de konkordatonun kötüye kullanımını
engelleyici kayda değer hükümler bulunmamaktadır. Üstelik küçük ve
orta ölçekli işletmelere zorunlu hâle getirilen bazı raporların
maliyetleri bu işletmelerin karşılayamayacağı
boyuttadır. Siz yine küçük işletmeleri ezmeyi, yandaşları
kayırmayı seçtiniz. Ama şunu da asla unutmayın: Yakarsa bu
dünyayı garipler yakar.
Saygıdeğer milletvekilleri, bu kanun
teklifi aslında bizlere acı bir gerçeği gösteriyor:
Vatandaş iflas bayrağı çekiyor. Burada kalkınmayı ya
da gelişmeyi değil, iflası nasıl erteleriz, nasıl
batmayı konuşuruz; her evde neredeyse bir icra dosyası var. Bu
gördüğünüz tabloya lütfen bir bakın, bu tablo UYAPtan
alınmış bir tablo; bu, sizin eseriniz kıymetli iktidar.
2008de 8 milyon civarında bir icra dosyası varken bugün bu sayı
20 milyonu bulmuş konumdadır. Bu tablo, sizin milleti
düşürdüğünüz durumun tablosudur, iktidarınızın
iflasıdır.
Sayın Genel Başkanımız Meral
Akşener Hanımefendi bu meseleyi çok güzel ifade ettiler; meğer
memleketi kasıp kavuran, mutfaklara ateş düşüren soğan
lobisiymiş. Gübreye, mazota, zirai ilaçlara zam yapan Sayın
Cumhurbaşkanının kendisi değilmiş gibi bir de
soğanı terör örgütü ilan etmiştir.
Önerim şudur: Bu kadar emeğini, alın
terini, rızkını toprağa akıtan çiftçinin sorun
ettiğiniz soğanını güvenli olsun diye sarayın
bahçesinde depolayalım ve sizin krizin sebebi gördüğünüz terörist soğanı
da yok edelim.
Değerli AK PARTİli milletvekili
kardeşlerimiz, elektrik aboneliği de abonelik sözleşmesidir.
Abonelik sözleşmelerindeki alacaklar için kanun teklif ediyorsunuz ama
memleketimizin büyük bir sorunu hâline gelen kayıp kaçak bedelleri
hakkında hiçbir şey yapmıyorsunuz. İnsanımız
kendi kullanmadığı elektriğin parasını
ödemektedir.
Bakın, Dicle Elektrik Dağıtım
AŞnin bir açıklaması var, diyorlar ki: 6 ilde 90 bin elektrik
sayacını okuyamıyoruz. Kayıp kaçak oranı yüzde 63
seviyesinde. Bu nasıl bir kepazeliktir? 6 ilde sayaç okuyamamak demek, 6
ilde devlet yok demektir. Siz önce devletin itibarını kurtarın.
Kurtarın diyorum ama kurtaramadığınızı
yıllardır gördük. Devleti FETÖye teslim ettiniz
Kandırıldık. deyip işin içinden çıkmak istediniz.
Devletin itibarını ise 15 Temmuz gecesi büyük Türk milleti
sokaklardan topladı.
Cenab-ı Allah Nisa suresinde şöyle
buyuruyor: Allah size mutlaka emanetleri ehil olanlara vermenizi ve insanlar
arasında
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Oral, siz de sözlerinizi
toparlayın.
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla) - Yüce
Allah Nisa suresinde şöyle buyuruyor: Allah size mutlaka emanetleri
ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle
hükmetmenizi emreder. Siz adaletle hükmetmediniz ve siz emaneti ehline
vermediniz. Şimdi de torba kanunlarla topu taca atıyorsunuz. Bunu
Türk milleti görmektedir ve 31 Martta hesabını soracaktır.
Beni dinlediğiniz için teşekkür ediyor,
saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Oral.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 16 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 4üncü maddesinin ikinci fıkrasının (b)
bendine "avukatının ibaresinden sonra gelmek üzere
"münhasıran ibaresinin eklenmesini; ikinci fıkrasından
sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkranın eklenmesini ve
diğer fıkranın buna göre teselsül ettirilmesini; mevcut üçüncü
fıkrasına "doldurulduktan ibaresinden sonra gelmek üzere ,
ilgili belgeler taranıp sisteme yüklendikten ibaresinin eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
Cahit Özkan Mehmet
Doğan Kubat Fehmi
Alpay Özalan
Denizli İstanbul İzmir
Emrullah İşler Hasan Çilez Rümeysa
Kadak
Ankara Amasya İstanbul
Ali Özkaya
Afyonkarahisar
"(3) Son ödeme tarihi belirtilen alacağa
ilişkin fatura veya benzeri belgeler sisteme yüklenir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
- Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Gerekçe
okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle maddenin ikinci fıkrasının
(b) bendine eklenen "münhasıran ibaresiyle kanun kapsamında
yapılan takiplerde alacağın ödeneceği hesap
numarasının sadece bu takipler için açılması ve
kullanılması gerekliliği hükme bağlanmaktadır.
Maddeye eklenen fıkrayla borçlunun takibe
konulan alacak belgesinin ayrıntısını görebilmesi için
takip konusu alacağın dayanağı olan fatura veya benzeri
belgenin sisteme yüklenmesi gerektiği hususu düzenlenmektedir. Bu kapsamda
mevcut üçüncü fıkrada uyum düzenlemesi yapılmaktadır.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 4üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
4üncü
madde kabul edilmiştir.
Sayın Şimşek bir söz talebiniz var.
Daha önce ben sizin isminizi okudum ama yoktunuz.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
45.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin,
OGS ve HGS cezalarıyla ilgili mağduriyetin
sonlandırılmasını talep ettiklerine ilişkin
açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, konuyla ilintili olduğu
için bir konuyu gündeme getirmek istedim. Geçtiğimiz hafta ben Mersinde
Kamyoncular Kooperatifini ziyaret ettim. Burada
vatandaşlarımızın çoğunluğu yüz milyonlarca
liralık OGS, HGS cezalarından bahsettiler. Her bir kamyoncuya
milyonlarca liralık OGS, HGS cezaları geliyor. Yani, düşünün,
adamın kamyonu var, otobandan taksi geçmiş, çalıntı plakayla
birisi geçmiş, defalarca ceza yenilmiş. Önümüze tomarla OGS, HGS
cezaları koydular. Cezayı yazan kurum suçu kimin işlediğini
ispatlamak zorundadır. Vatandaş mahkemeye gidip kendini suçsuz olarak
ispatlamaya çalışıyor. Bununla ilgili, Hükûmet mutlaka,
fotoğrafla bunlar belgeli zaten, ceza kamyonaysa kamyonu ispat etsin,
taksiyeyse taksiyi. Yani benim kendi şahsıma ait traktör var, benim
traktöre otobanda ceza yazılmış. Kendi traktörümle ilgili, hiç
otobana çıkmayan bir traktöre ceza yazılmış. Biz traktörü
devrederken gittik bu parayı mecburen ödemek zorunda kaldık. Yani,
bununla ilgili, mutlaka işlemlerin yapılarak OGS, HGS
cezalarıyla ilgili mağduriyetin sonlandırılmasını
istiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Önal, sizin de bir talebiniz vardı,
onu da alalım, sonra maddeye geçeceğim.
Buyurun.
46.- Kırıkkale Milletvekili Ahmet
Önalın, Kırıkkalede her 5 kişiden 1inin icralık
durumda olduğuna ilişkin açıklaması
AHMET ÖNAL (Kırıkkale) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Toplam nüfusu yaklaşık 250 bin olan
Kırıkkalede merkez adliyesinde 3, Sulakyurt ilçemizde 1, Delice
ilçemizde 1 ve Keskin ilçemizde 1 olmak üzere, toplamda 6 tane icra dairesi
bulunmaktadır. Bu 6 icra dairesinde, talimat dosyaları dâhil, derdest
icra dosya sayısı 45.400dür. Yani Kırıkkalede her 5
kişiden 1i icralık durumdadır. Biraz önce bir
Kırıkkaleli hemşehrim bana bir gider tablosu gönderdi, diyor ki:
Sayın Vekilim, aylık kira borcum 400 lira, doğal gaz faturam
300 lira, elektrik 110, su 75, iki mağazaya taksitim var 600 lira,
internet borcum 60 lira, haftalık pazar giderim 100 lira, bakkal borcum
100 lira, diğer giderlerle beraber aylık giderim yaklaşık
2.400 lira, aldığım maaş 1.604 lira asgari ücret.
Nasıl geçineyim? diyor.
Kırıkkale Zafer
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Önal.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya ve 5
Milletvekilinin Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına
İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun
Teklifi (2/1286) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 16) (Devam)
BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, 5inci
madde üzerinde iki önerge bulunmaktadır. Önergeleri
aykırılık sırasına göre işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 16 sıra sayılı
Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına
İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun
Teklifinin 5inci maddesinin 3üncü fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Alpay Antmen İbrahim Özden Kaboğlu Süleyman Bülbül
Mersin İstanbul Aydın
Turan Aydoğan İsmail Atakan Ünver
İstanbul Karaman
(3) Merkezi Takip Numarası alan ödeme emri ve
takip dayanağı belge örneği ile tebliğ mazbatalı
kapalı zarfa ilişkin bilgiler, sistem üzerinden ilgili Posta ve
Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi (PTT) birimine iletilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen, Aydın Milletvekilimiz Sayın Süleyman Bülbül.
Buyurun Sayın Bülbül. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Değerli
arkadaşlar, yıllar önce eski Adalet Bakanımız Cemil Çiçek
döneminde -AKP döneminin Adalet Bakanı- saraylar yapıldı tüm
Türkiyede, adliye saraylarıyla birlikte fiziksel görünüm değiştirildi.
Bu süreçte yok şu proje, yok bu proje derken ilçelere dahi adliye
binaları yapıldı ve ismi saray olarak
adlandırıldı. İsmi saray oldu ama içini
dolduramadık. Tabii, içini doldururken sandalyeden, masadan bahsetmiyorum;
içini doldururken hâkimlerden, savcılardan bahsediyorum,
çalışanlardan bahsediyorum, niteliklerden bahsediyorum.
Ne yaptık 12 Eylül 2010da getirdiğimiz
bir referandumla? Getirdiniz, Yargıda vesayeti
kaldıracağız. dediniz, FETÖnün oyununa geldiniz. Biz
Hayır, burada yargıdaki vesayet kalkmayacak, FETÖ denen örgüt yargıyı
ele geçirecek. dedik, inanmadınız. Sonuçta ne oldu? 15 Temmuza
geldik. Yargıyı ele geçirdiler ve yargıda şu ana kadar daha
temizlik dahi bitmedi, bunu siz kendiniz söylüyorsunuz. Bu konudaki
-yargıdaki olsun, diğer yerlerde, devlette olan- bütün FETÖ operasyonlarını
biz de destekliyoruz, bu konuda kimsenin kuşkusu olmasın. Demek ki
adliye saraylarını yapmakla bu işler çözümlenmiyor. Önemli olan,
içini doldurmakla bu işler çözümleniyor.
Bu çerçevede, yeni getirilen düzenlemede önemli olan
sorun şu: Arkadaşlar, bunlar sonuç; şu anda İcra ve
İflas Kanunundaki değişiklikler, abonelik, bu yeni getirilen
teklifler bir sonuç, ekonomik sonuç; ekonominin kötüye gitmesi,
yoksulluğun artmasının sonuçları bunlar.
Bakın, dün Aydından bir müjdeli haber
geldi. Sitede bir haber çıktı. Aydında icra dosyaları
patladı haberin başlığı bu. Ben de bir bakayım
dedim ne yazıyor altında diye. Davalara yetişmek için yeni
mahkeme kurulacak. alt başlığı altında dün Hâkimler
ve Savcılar Kurulu Aydında 1. İcra Mahkemesinin yanı sıra
2. İcra Mahkemesinin kurulmasına karar vermiş ve bu mahkemenin
de 12 Aralık itibarıyla faaliyete geçmesine karar verilmiş. Bu,
neden? Demek ki Aydın gibi huzur kentinde bile insanlara karşı
yapılan icra takipleri patlamış, artık insanlar
yoksullaşmış, çiftçi yoksullaşmış, sulama
birliklerinde kullandıkları arazi sulama parasını dahi
ödeyemez hâle gelmişler. Bu, on altı yıllık AKP
iktidarının ekonomiyi nasıl yönettiğinin sonuçları.
Şimdi, yeni getirilen yasal düzenlemedeyse
abonelik sözleşmelerinden kaynaklanan para alacaklarına ilişkin
hükümler getirildi. Bu hükümler kimin için getirildi? Bu hükümler büyük
şirketlere, uluslararası şirketlere yönelik getirildi.
Hızlandırılıyor. Ne hızlandırılıyor?
İcra işlemleri hızlandırılıyor, eşitlik
ilkesine aykırı bir şekilde hızlandırılıyor.
Size bir iki konuda
yanlışlıkları ortaya koymak istiyorum. Bakınız,
biraz önce AKP sözcüsü olarak arkadaşımız çıktı ve
dedi ki: Yüzde 4,55 tahsil harcının yüzde 2,55i kaldırılıyor,
kurtuluyor vatandaş, yüzde 2 tahsil harcı getiriliyor. Yani abonelik
sözleşmelerinden kaynaklanan büyük şirketlere yapılan icra
takiplerinde yüzde 4,55in yüzde 2,55i kalkıyor. Ee, normal icra
takiplerinde neden kalkmıyor? Normal icra takiplerinde neden borçlu yüzde
2,55 fazla harç ödüyor? Bunu neden değiştirmiyorsunuz? Neden büyük
şirketlerin paralarını tahsil etmek amacıyla burada kanun
teklifi getiriyorsunuz da neden diğer borçlulara 2,55lik bir tahsil
harcını yüklüyorsunuz? Bu, Anayasada yer alan eşitlik ilkesine
uygun mu? Değil, değil. Bunu çözmemiz gerekiyor, genel anlamda bunu
düşünmemiz gerekiyor.
Bakınız arkadaşlar, şimdi,
bazı konularda da farklı hükümler var. Örneğin, teklifin Ödeme emri
başlıklı 5inci maddesinin 1inci fıkrasının (a)
bendinde bulunan alacaklının veya avukatının Merkezî Takip
sistemi ile ilişkilendirilmiş hesap numarası tümcesinde
alacaklının veya avukatının ibaresi yerine alacaklı
vekilinin ibaresinin gelmesi gerektiğini söyledik Komisyonda. Neden
söyledik? Avukatlıktan geliyoruz, mesleğimiz avukatlık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın lütfen.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla) - Siz oraya
avukatının ibaresi yerine alacaklı vekilinin ibaresini
koymazsanız, yatırılan paranın nereye gittiği belli
olmaz, ondan sonra da haciz işlemleri olur, borçlu mağdur duruma
düşer. Bu nedenle bu değişikliğin
yapılmasını talep ettik, Komisyonda ikna edemedik.
İnşallah biraz sonra yapılacak düzenlemede bunu ikna ederiz, bu
cümlenin kaldırılmasını sağlarız.
Bu çerçevede, birçok eleştirimiz var ama bu
eleştirilerimizin kabulünü CHP Grubu olarak talep ediyoruz.
Saygılar sunuyorum.
Sağ olun, var olun. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Bülbül.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Abonelik Sözleşmesinden
Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin
Başlatılması Usulü Hakkında Kanun Teklifinin 5inci
maddesinin ilk fıkrasında yer alan "yer alan ibaresinin
"bulunan ibaresi ile değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tamer
Akkal Behiç
Çelik Ümit Beyaz
Manisa Mersin İstanbul
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Hüseyin
Örs
Adana Trabzon
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Manisa Milletvekilimiz Sayın Tamer Akkal. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Akkal.
TAMER AKKAL (Manisa) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; konuşmama başlarken, Seçim Kanununda
değişiklikle bundan tam seksen dört yıl önce Türk
kadını seçme ve seçilme hakkına kavuşmuştur; Türkiye
Cumhuriyeti Fransa ve İtalyadan on bir yıl, Belçikadan on dört
yıl önce, İsviçreden ise tam otuz altı yıl önce
kadınlarımıza seçme ve seçilme hakkı
tanımıştır; Ey kahraman Türk kadını, sen yerde
sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.
diyen cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürkü rahmetle
minnetle anıyor, tüm kadınlarımızın Dünya Kadın
Hakları Gününü kutluyorum.
Değerli milletvekilleri, yasa teklifindeki
önemli hususlardan biri konkordato talebine eklenecek belgeler arasındaki
finansal analiz raporunun güvence veren denetim raporu olarak
değiştirilmesiyle ilgilidir. Bu raporu hazırlayacak
bağımsız denetim firmalarının sayısı
azaltılmış ve raporlama fiyatları asgari ve makul bir
miktara getirilmemiştir. Dolayısıyla, yapılmak istenen
değişiklikle birlikte küçük işletmeler konkordato hakkından
mahrum bırakılacak ve mağdur edilecektir. Ticaret Bakanı
Ruhsar Pekcan bugüne kadar 356 firmanın konkordato ilan ettiğini
açıklamıştı. Tek başına bu rakam bile AK
PARTİ Hükûmetinin Türk ekonomisini getirdiği noktayı
göstermektedir. Bu yasa teklifinin bir yönüyle son derece önemli olduğunu
düşünüyorum çünkü bu yasa teklifi, aynı zamanda, Hükûmet
tarafından yapılmış bir itiraf niteliği
taşımaktadır. Yasa teklifini veren AK PARTİli
milletvekilleri ne diyor? İcra dairelerinde çok sayıda dosya
bulunmakta, ödeme emri tanzimi ve tebliği gibi çok sayıda işlem
yapılmaktadır. Devamında ise şunu söylüyorlar: Teklifle
kanun kapsamındaki alacakların haciz safhasına kadar olan takip
işlemi elektronik ortamda yapılacak, icra dairelerinin iş
yükünün azaltılması sağlanacaktır. Bu gerekçede AK
PARTİ açıkça şunu söylemektedir: Biz bu milleti öyle bir borç
bataklığına sürükledik ki devletin memurları artık
icra dosyalarının iş yükünü kaldıramıyor.
İşte, bu kanun teklifinin özeti sadece budur.
Adliye koridorlarını kaplamış
milyonlarca icra dosyasını elektronik sisteme atarak bu milleti
düştüğü borç bataklığından kurtaramazsanız. 2002
yılında hane halkının borcunun gelirine oranı yüzde 4
iken şimdi hane halkının borcunun gelirine oranı tam yüzde
53e ulaştı. Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurulu
verilerine göre, Mart 2018 itibarıyla tüketici kredileri ve kredi
kartı borçlarının 17 milyar liralık kısmı
ödenemediği için yasal takip başlatıldı. 4,5 milyondan
fazla vatandaşımız borcundan dolayı yasal takipte ve
mahkeme dosyalarıyla boğuşuyor. 7 milyon vatandaş icrada,
icra dosyaları 25 milyona yaklaştı. Millet bu sorunlarla
mücadele etmeye çalışırken maalesef biz milletin vekilleri
olarak burada AK PARTİnin getirmiş olduğu icra
dosyalarını elektronik sisteme aktarmakla ilgili teklifi
tartışıyoruz. Bu Meclisin görevi, buradaki milletvekillerinin
görevi vekili oldukları milletin, vekili oldukları
vatandaşın borç yükünden kurtulmasını sağlayacak
tedbirleri almak değil midir? Vekili oldukları halkın sosyal,
ekonomik ve yaşamsal sorunlarını bu Meclis çatısı
altında çözmek değil midir? On altı yıl içinde bankalara
olan borcu 6 milyar liradan tam 425 milyar liraya çıkmış, kredi
yükünün altında ezilmiş, enflasyonun altında ezilmiş,
evlerine yağmur gibi icra dosyaları yağan
vatandaşlarımızın sorunlarını çözmek değil
midir? Burada Meclis kürsüsünde elektriğe, doğal gaza,
akaryakıta gelen zamlar altında ezilen milleti, geçim
sıkıntısı had safhalara ulaşan milleti hangi ekonomik
tedbirlerle düzlüğe çıkarırız, bunu konuşmamız
gerekirken 25 milyon icra dosyası nasıl daha az yer kaplar, biz
şu an maalesef bu teklifi konuşuyoruz. Milyonlarca icra dosyası
halkın içinde bulunduğu durumun bin tezahürüdür. Çektiği
sıkıntıların göstergelerinden yalnızca bir tanesidir.
Bugün esnafımızın da çiftçimizin de hâli perişandır.
Biz kendi kendine yeten bir tarım ülkesiyken saman ithal edecek bir
cenderenin içine düştük. Cefanın büyüğünü çeken üretici
tükenmiş ve tarlasını, traktörünü kaybetme noktasına
gelmiştir. Özel bankalar tarım şubeleriyle çiftçimizi
borçlandırmakta ve borcunu ödeyemeyen çiftçimizin mallarını da
haciz yoluyla ucuza kapatmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TAMER AKKAL (Devamla) Toparlıyorum.
BAŞKAN Toparlayın.
TAMER AKKAL (Devamla) - Bu insanlara dünyanın
en pahalı mazotunu satıyorsunuz, en pahalı gübresini ve en
pahalı ilacını satıyorsunuz, hepsinden verginizi de
alıyorsunuz ve tabii ki seçim zamanı köylere gidip oy istemesini de
biliyorsunuz. Peki, buradan soruyorum: Niye siz çiftçiye sahip
çıkmıyorsunuz? AK PARTİye buradan tekrar sesleniyorum: Niye
çiftçiye sahip çıkmıyorsunuz? Önceleri elektrik faturaları
hasattan hasada ödenir, çiftçinin eli rahatlatılırdı,
şimdiyse elektrik faturaları her ay gönderilmeye başlanarak çiftçi
âdeta bilinçli olarak tefecilerin, kredi verenlerin kurtlar sofrasına
oturtturuluyor.
Daha fazla borç, daha fazla icra
Vatandaşın daha fazla mağdur olmaması için şu anda
temerrüt faizleriyle beraber çığ gibi büyümüş olan elektrik
borçlarının hasat zamanlarına göre yeniden yapılandırılmasını
ve zamana yayılmasını talep ediyoruz. Ve teklifin geneli
itibarıyla icra dosyalarının daha az yer kaplamasıyla
ilgili bir çalışma değil, vatandaşlara icra daha az
nasıl gelir, bununla ilgili tekliflerin Meclis gündemine getirilmesini
bekliyoruz.
Saygılarımı sunuyorum. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Akkal.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
5inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
5inci madde kabul edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, 6ncı madde
üzerinde iki önerge vardır. Önergeleri aykırılık
sırasına göre işleme alıyorum.
Buyurun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 16 sıra sayılı
Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına
İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun
Teklifinin 6ncı maddesinin 6ncı fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Alpay
Antmen Süleyman
Bülbül Turan Aydoğan
Mersin Aydın İstanbul
İbrahim
Özden Kaboğlu Aydın
Özer Ömer Fethi Gürer
İstanbul Antalya Niğde
(6) Takip konusu borç, takip harç, avukatlık
ücreti ve takip masrafları ile birlikte, ödeme emrinde belirtilen hesap
numarasına ödendiğinde takip sona erer.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Niğde Milletvekilimiz Sayın Ömer Fethi Gürer.
Buyurun Sayın Gürer. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 26ncı Dönemde bakanlar
tarafından getirilen torba yasalara Meclis
alışmıştı. Buna karşı da sık sık
muhalefet olarak uyarıda bulunuyorduk. Bu tür torba yasa tekliflerinin,
özünde, diğer bütünlüğü gerektirecek temel yasa tekliflerini olumsuz
kıldığını belirtiyorduk. Şimdi milletvekillerimiz
yasa teklifi getiriyor ama ne yazık ki yine bir torba kanun teklifiyle
karşı karşıyayız.
Değerli arkadaşlar, ben bütününe
baktım bu yasada ne amaçlanıyor diye; işçinin, çiftçinin,
esnafın, emeklinin, dar gelirlinin haklarını koruyup onlara
fayda sağlayacak bir şey göremedim. Neyi gördüm? Tahsilatı
gördüm. Neyi gördüm? İcrayı gördüm. Neyi gördüm? Konkordatoyu gördüm.
Şimdi, değerli milletvekili arkadaşlarımızın,
1inci partinin milletvekili olmaları nedeniyle, kanun teklifleri buraya
geliyor. Ben de konkordatoyla ilgili bir kanun teklifi verdim 15 Ekim 2018de.
Bu kanun teklifi de geçti, komisyonlara da gönderildi ama bu, nedense Meclise
gelmiyor.
Biz ne istemişiz bir bakalım
farkımız anlaşılsın diye. Biz diyoruz ki: Konkordato
ilan edilen iş yerlerinde çalışan işçilerin
haklarını koruyacak bir düzenleme yapalım. Çünkü orada işçi
alacakları rehinli alacaklarla birlikte değerlendirilse dahi banka
alacakları işçi alacaklarının önüne geçiyor ve konkordato
ilan edilen yerde kıdem tazminatı, ihbar tazminatı gibi
işçi alacakları birinci derecede iken ikinci sıraya
düştüğü için ödeme süresinde orada çalışan işçiler
mağdur oluyor. Biz O işçi arkadaşlarımızın
hakkını koruyalım, konkordato ilan edilen işyerlerinde bu
düzenlemeyi yapalım. diye bir kanun teklifi vermişiz ama bu kanun
teklifi Meclise gelmiyor.
Peki, konkordato nereden doğar arkadaşlar?
Sizler de televizyonlarda izliyorsunuz, bu ülkenin köklü firmaları
alacaklılarıyla aralarında borç nedeniyle bir düzenleme talebini
niye isterler? Ekonomi düzgünken, sorun yokken bu firmaların -çoğu
marka olmuş firmalar- konkordato ilan etmek zorunda kalmalarının
nedeni ne? Yaşanan ekonomik kriz. Ekonomik kriz sonucu, bunların
yaşadığı mağduriyetlere çözüm üretmek yerine onlarla
ilgili yeni düzenlemeler getirmenin temel mantığı da koruyucu
olmak yerine Ortaya çıkan tablodan iktidar olarak kendimizi nasıl
kurtarırız? mantığıdır çünkü burada getirilen
yeni düzenlemelerde küçük ve orta ölçekli işletmelerin konkordato ilan
etmesini engelleyecek yani düzenleme sonucunda bu yola
başvurmalarının önünü tıkayacak düzenlemeler
yapılmış.
Değerli arkadaşlar, güneş
balçıkla sıvanmıyor. Bakınız, sizin döneminizde yani
Adalet ve Kalkınma Partisinin döneminde icra dairelerinin sayısı
patladı. Bir borç-alacak ilişkisinde eğer toplumun önemli kesimi
mağdursa bununla ilgili farklı düzenlemelerle olayı farklı
boyutlara taşımak yerine, o mağdur kesimleri destekleme
gerekiyor.
Size bir önerim var iktidar milletvekilleri yani
1inci parti milletvekilleri: Biliyorsunuz, kayıp kaçağı
vatandaştan alıyorsunuz, TRT payını vatandaştan
alıyorsunuz ama özel şirketlere sağladığınız
büyük bir imtiyaz var. Bu nedir? Gün içi arz fiyatları sıfır ile
2 bin arasında; bu da şu demek: Normalde 130 ile 300 kuruş
arasında değişen enerji fiyatı, özel işletme sektörüne
dâhil olan firmalar tarafından devlete satılırken kar
yağdığı gün ya da hava soğuduğunda talep
patladı mı 2 bin liraya çıkarılıyor ya da 1.800 liraya
çıkarılıyor. Büyük bir vurgun var. Geçen yıl,
Bakanlık, üç ay bununla ilgili önlem almış, düzenleme
yapmıştı. Gelin, bununla ilgili bir kanun teklifi getirin, Bu
gün içi arz fiyatı sıfır ile 500 lira üzerine çıkamaz.
deyin çünkü bir günde trilyonlar dönüyor. Yani vatandaşın -icra
takibine düşüp, ödeme güçlüğü içinde oldukları mağduriyeti-
burada yeni düzenlemelerle nasıl boğazını daha çok
sıkarız diye düşüneceğinize, büyük şirketlerin, devasa
holdinglerin kârına kâr kattığı uygulamalara
karşı kanun teklifleri getirin, biz de Cumhuriyet Halk Partililer
olarak içimizin rahatlığıyla oy verelim. Ama bu gidiş iyi
gidiş değil, her kesimin sıkıntısı artıyor,
siz de ekonomik kriz ortaya çıkmasın, görülmesin diye yeni
düzenlemelerle olayı örtbas etmeye çalışıyorsunuz.
Yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Gürer.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Abonelik Sözleşmesinden
Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin
Başlatılması Usulü Hakkında Kanun Teklifi'nin 6'ncı
maddesinin altıncı fıkrasına Harç kelimesinden sonra
gelmek üzere vekâlet ücreti ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederim.
Enez
Kaplan Ayhan
Erel Mehmet Metanet
Çulhaoğlu
Tekirdağ Aksaray Adana
Metin
Ergun İmam
Hüseyin Filiz
Muğla Gaziantep
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında söz isteyen
Gaziantep Milletvekilimiz Sayın İmam Hüseyin Filiz.
Buyurun Sayın Filiz. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Abonelik Sözleşmesinden
Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin
Başlatılması Usulü Hakkında Kanun Teklifinin 6ncı
maddesiyle ilgili söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce, bugün trafik
kazasında hayatlarını kaybeden MHP Durağan İlçe
Başkanı Osman Yıldırım ve Ali Dalkılıça
Allahtan rahmet, MHP camiasına ve Sinop halkına
başsağlığı diliyorum. Yaralı Hayrettin
Ateşe de şifa diliyorum.
Bugün aynı zamanda Mühendislik Günü. Ben de
mühendisim esasen. Bütün mühendislerin Mühendislik Gününü kutluyorum.
Bu kanunun amacı, abonelik
sözleşmelerinden kaynaklanan para alacaklarına ilişkin haciz
yoluyla ilamsız icra takiplerinin Merkezi Takip Sistemi üzerinden
başlatılmasına ve haciz aşamasına kadar yürütülmesine
ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.
Bu noktada belirtmek isterim ki 7/11/2013 tarihli,
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanuna göre,
belli meblağlar altındaki bedeller için ilamsız icra ve haciz
işlemlerinden önce tüketici hakem heyetlerine başvurulması zorunluydu.
Ancak 2017 yılında çıkarılan torba yasayla 6502
sayılı Yasada yapılan değişiklikle, şirketlere
ve bankalara, 6 bin liranın altındaki alacakları için mahkeme
kararı olmaksızın ya da tüketici hakem heyetine
başvurmadan, faturasını ödemeyen tüketiciye ilamsız icra
yoluyla haciz koydurabilme imkânı verilmiştir. Görüşmekte
olduğumuz bu kanun da büyük ölçüde icra ve haciz işlemlerinin
hızlandırılması amacını
taşımaktadır. Kanunun çıkarılması da aynı
şekilde hızlı olmaktadır. Bu hızın sebebi de
anlaşılamamıştır. Aslında yapılması
gereken, abonelik sözleşmesiyle hizmet sağlayan şirketlerin de
hakem heyetine başvurmaları, oradan karar almaları ve o
kararı icraya koymalarıdır. Eğer hakem heyetinde
alınan karar icraya konulursa buna kimsenin bir şey demeye hakkı
olmaz. Ancak henüz uyuşmazlık çözülmemişken, halkın
bilgisizliğinden yararlanmak suretiyle ona ek külfetler yüklemek, hukuku
suistimal ederek kötü niyetli kullanmak demektir. Örneğin, 500 TLlik borç
icra takibine konulduğunda, buna başvuru harcı, peşin harç,
suret harcı, vekâlet ücreti gibi ücretlerin de eklenmesiyle tüketici
yaklaşık 800 TL ödemektedir. Bu, kabul edilebilir değildir.
Türkiyede 20 milyon civarında icralık
dava olduğu iddia edilmektedir. Şu anda görüştüğümüz kanuna
muhatap insanlarımızın sayısının 5 ila 7 milyon
arasında olduğu tahmin edilmektedir dolayısıyla icra
dairelerinin iş yükünün çok ağır olduğu
anlaşılabilir bir durumdur ancak bu kadar icra işleminin olması
üzüntü vericidir, rahatsız edicidir. İnsanlarımız geçim
sıkıntısı içindedirler. Yürütmenin, iktidarın görevi
icranın ve haciz işlemlerinin hızlandırılmasından
ziyade, bu insanlarımıza iş, aş temin etmek ve
sorunlarının çözümünü sağlamak olmalıdır.
Ülkemizde işsizlik oranı yüzde 11,1 yani 3
milyon 260 bin işsiz var, evli ve 1 çocuklu asgari ücretli 1.679 TL
almaktadır. Bu insanlar nasıl geçinmektedirler? Köylüler
olağanüstü zor durumdalar, ekonomik sıkıntılar had safhada.
Bir çözüm bulunması gerekmektedir. Yakın geçmişte birçok holdingin
vergileri yüzde 90 oranında indirildi, hepimiz biliyoruz. Abonelik
sözleşmelerinden kaynaklanan birikmiş borçların faiz, harç ve
takip masrafları alınmadan bir yapılandırma çerçevesi
içerisinde, anaparaları ödemek suretiyle mağduriyetleri giderilebilir
ve yargıdaki iş yükü de azaltılmış olur diye
düşünmekteyim.
Son olarak, yarın Asgari Ücret Tespit Komisyonu
ilk toplantısını yapacak. Asgari ücretlinin eline geçen
rakamın yaşanabilir seviyelerde tutulması gerektiğini
hatırlatmak istiyorum. Böylece icra dairelerinin de iş yükü
dolaylı olarak azalacaktır.
Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Filiz.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
6ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
6ncı madde kabul edilmiştir.
Sayın Özkan, sisteme girmişsiniz.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
47.- Bursa Milletvekili Yüksel Özkanın, yüksek
oranda engeli olan hastaların raporunda ağır ibaresi
olması şartının kaldırılması ve hasta
yakınlarının mağduriyetinin giderilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Çok değerli milletvekilleri, hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Engelli sağlık kurulu raporunda
ağır engelli olduğu, ayrıca engel oranının yüzde
50 ve üzerinde bulunduğunu belgelendirmiş engelli
yakınlarına evde bakım aylığı verilmektedir.
Fakat ne yazık ki sağlık kurullarından alınan engelli
raporunda yüzde 50 ve üzeri oranında engelli olması yeterli
değildir, raporda ağır engelli ibaresi olma şartı
aranmaktadır. Bu oran yüzde 90 ve üzeri olsa dahi ağır engelli
ibaresi olmadığı sürece evde bakım maaşı
verilmemektedir. Yüksek oranda engelli raporu olan hastaların ayrıca
bunu kanıtlamalarına gerek yoktur çünkü bu oranın üzerindeki hastalar
zaten ağır engellidirler. Bu yüzden ağır ibaresi
şartının kaldırılmasını ve bu hasta ve
yakınlarının mağduriyetinin giderilmesini ben bekliyorum
yüce Meclisten.
Saygılarımla.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya ve 5
Milletvekilinin Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına
İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun
Teklifi (2/1286) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 16) (Devam)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, 7nci
madde üzerinde üç önerge bulunmaktadır. Önergeleri
aykırılık sırasına göre işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 16 sıra sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesinin Kanun
Teklifinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Murat Çepni Mahmut
Celadet Gaydalı Abdullah
Koç
İzmir Bitlis Ağrı
Ömer Faruk Gergerlioğlu Necdet İpekyüz Bedia Özgökçe
Ertan
Kocaeli Batman Van
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
Ağrı Milletvekilimiz Sayın Abdullah Koç.
Buyurun Sayın Koç. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Koç.
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; konuşmama geçmeden önce yirmi sekiz günü
bırakıp yirmi dokuzuncu güne geçen ve açlık grevinde olan
Hakkâri Milletvekilimiz Sayın Leyla Güveni buradan selamlamak istiyorum.
Talebi bizim talebimizdir, burada özellikle bunu belirtmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, Ankara TOKİde
çalışan işçiler uzun bir süredir alacaklarını
alamadıkları için grevdeler ve biraz önce, haklı alacakları
için grevde olmalarına rağmen, üçüncü defa bu nedenden dolayı
gözaltına alındılar. Bu tutumu ve bu uygulamayı burada
şiddetle kınıyoruz. Bu emekçi
arkadaşlarımızın yanında olduğumuzu burada da
belirtmek istiyoruz.
Değerli arkadaşlar, özellikle sizin
dikkatinize sunmak istediğim ve son iki gündür yargıda tarihî bir
leke anı olarak nitelendirdiğimiz durumlar yaşıyoruz.
Türkiyede ne yazık ki değerli
arkadaşlar, yargı iki şekilde işliyor. Bir: Söz konusu
muhalif ve Kürtler olunca farklı şekilde işliyor, iktidar ve
yanlısı olunca da farklı şekilde işliyor. Bunun ne
şekilde işlediğini size örneklerle birlikte açıklamak
istiyorum değerli arkadaşlar: Musa Anterin katledilişinin
davası yirmi yılı aşkındır devam ediyor, bu
yanlı yargı bu dosyaya bir çözüm bulamadı ve dava devam ediyor.
Bergama davası yirmi üç yıldır sürüyor, bu yanlı
yargı, bu tahakküm altındaki yargı bu dosyaya çözüm
bulamadı ve bu dava hâlâ devam ediyor.
Değerli arkadaşlar, Kulp davası diye
nitelendirilen ve katliamdan on sene sonra kemikleri ailelerine teslim
edilenlerle ilgili dava yirmi yılı geçti ve sürüncemede
bırakıldı, dava zaman aşımına
uğratıldı ve ne yazık ki failleri
cezalandırılmadı, bu da bu yargının kara lekesi olarak
tarihe geçti.
Değerli arkadaşlar, bu ülkede 5 binin
üzerinde faili meçhul cinayet işlendi, bu cinayetlerin hiçbir tanesi
çözümlenmedi, aydınlatılmadı, failleri bulunmadı. Bize göre
failleri belli ama bu dosyaların hepsi adliyelerin raflarında şu
anda bekletiliyor, buna da çözüm getirilmedi. Peki, bu yargı ne
yaptı? Değerli arkadaşlar, sadece ve sadece Biz
rövanşı alıyoruz, gereğini yapacağız. diye
saraydan talimat alan bu yargı Sayın Selahattin Demirtaşın
dosyasını üç ay içerisinde karara bağladı ve mahkûm ettirdi
kendisini. Bu yargıda, bu sistemde, değerli arkadaşlar, Kürtlere
adalet yok demektir bu, Kürte adalet yok demektir bu. Yargıdaki bu sistem
aynen budur çünkü
(AK PARTİ sıralarından Ne alakası var?
sesi)
Alakası şudur değerli
arkadaşlar: 5 binin üzerinde olan bu faili meçhullerin yüzde 99u
Kürttür, yüzde 99u Kürttür ve hiçbirisinin de faili bulunmadı. Bu
nedenden dolayıdır bu yargı yanlıdır, bu yargı bu
nedenden dolayıdır Kürte geldiği zaman adalet
dağıtmıyor, muhalife geldiği zaman bu nedenden dolayı
adalet dağıtmıyor, bundan dolayıdır. Bergama
davası niye yirmi üç senedir sürüyor? Kulp davasında niye
cezasızlık çıktı? Musa Anter davası niye sürüncemede
kalmış?
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Musa
Anteri kim vurdu?
ABDULLAH KOÇ (Devamla) - Cumartesi Anneleri sürekli
baskı altında ve işkenceye uğruyorlar, müsaade
etmiyorsunuz..
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Musa
Anteri kim öldürdü?
ABDULLAH KOÇ (Devamla) - Onların
çocukları, onların anneleri, onların babaları katledildi. O
dosyalara niye çözüm getirilmiyor? Demek ki söz konusu Kürt olunca bu ülkede
adalet yok. Bu kadar nettir. Söz konusu muhalif olunca yine adalet yoktur ama
iktidar yanlıları olduğu zaman adalet
dağıtılıyor.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Turan, buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Zapta geçmesi için ifade
etmek istiyorum izin verirseniz.
Sayın konuşmacı ısrarla Kürte
adalet yok. gibi çok faşizan bir dil kullandı. Bu ülkede suçlu
suçsuz, doğru yanlış karar verilir ama bir insanın
ırkına göre, diline göre karar verilmez. Karar verilmeyebilir,
eleştirilebilir ama kararı eleştirirken Kürtün kararı,
Türkün kararı demek en çok kendi hemşehrilerine haksızlık
diye düşünüyorum. Bu doğru bir yaklaşım değil.
Selahattin Demirtaşın cezası da Kürt olduğuyla ilgili asla
değildir, terör örgütüne yardım ve yataklıktan, övmekten
dolayı bir dava söz konusudur.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 16
sıra sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para
Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü
Hakkında Kanun Teklifi'nin 7'nci maddesinin (1)nci
fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Alpay
Antmen Süleyman
Bülbül Turan Aydoğan
Mersin Aydın İstanbul
İsmail
Atakan Ünver İbrahim
Özden Kaboğlu
Karaman İstanbul
"(1) Borçlu, ödeme emrinin tebliğinden
itibaren yedi gün içinde herhangi bir icra dairesine başvurarak ödeme
emrine itiraz edebilir. İcra dairesi itiraza ilişkin evrakı
derhal sisteme yükler aslını alacaklının takip talebinde
bildirdiği icra dairesine gönderir. Borçluya itiraz ettiğine
ilişkin ücretsiz bir alındı belgesi verilir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
- Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Karaman Milletvekilimiz Sayın İsmail Atakan Ünver. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Bilgen, konuşma talebinizi birazdan
değerlendireceğim.
Buyurun Sayın Ünver.
Süreniz 5 dakika.
İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Karaman) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 16 sıra sayılı Kanun
Teklifi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle belirtmeliyim ki uygulamaya geçirmek
istediğiniz ve Komisyondaki iyi niyetli uyarılarımıza
rağmen ısrarcı olduğunuz tutum kanun teklifinin
siparişle getirilmiş olduğu izlenimini veriyor. Elbette yüce
Meclis kendi gündemine hâkimdir ancak sizin bu özensizliğiniz milletvekilleri
sanki abonelik sözleşmeleriyle işlem yapan büyük şirketlerin
alacaklarının takipçisiymiş gibi bir görüntü ortaya
çıkmasına sebep oluyor, bunu bilmenizi isterim.
Getirilen kanun teklifiyle yeni bir takip yöntemi
ihdas ediliyor. İcra ve İflas Kanunu diye tüm takip hukukunun
düzenlendiği bir kanunumuz olduğunu herhâlde bilmeyen yoktur.
Getirilen merkezî takip sistemiyle başlatılacak icra takipleri de bir
ilamsız takip türü. Neden bu düzenlemeleri İcra ve iflas Kanunu
içinde yapmıyoruz da takip mevzuatını dağıtıyoruz,
dallandırıp budaklandırıyoruz? Bunu bir avukat olarak
soruyorum. Komisyonda Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak böyle
yapılmaması gerektiğini teklifin diğer eksikleriyle
birlikte dile getirmiştik. İyi niyetli
uyarılarımızı dikkate almadınız,
anlaşılan bildiğiniz gibi yapmakta ısrarcınız. O zaman
şu söyleyeceklerimize de kulak kabartmak durumundasınız.
Son bir yılda elektriğe yüzde 45 zam
yapılmış ama bu sizin umurunuzda değil. Siz, elektrik
dağıtım şirketlerinin nasıl daha kolay tahsilat
yapacağının derdine düşmüşsünüz. Elektrik aboneleri, yani
vatandaşımız dağıtım şirketlerine
dağıtım bedeli adı altında iletim bedeli, kayıp
kaçak bedeli ve perakende satış hizmet bedeli ödüyor ama bu da sizin
umurunuzda değil. Anlaşılan, elektrik dağıtım
şirketlerinin alacağı sizin için daha önemli. Son bir yılda
doğal gaza yüzde 35 zam yapılmış, vatandaş evinde
çoluk çocuk soğuktan titriyormuş, bu da sizin umurunuzda değil.
Siz, doğal gaz dağıtım şirketlerinin de derdiyle
dertlenmiş, alacaklarını nasıl daha kolay tahsil ederler
diye düşünmüşsünüz. Siz, abonelik sağlayan şirketler
alacağını nasıl daha kolay tahsil eder diye kafa
yoruyorsunuz ama vatandaş elektrik borcunu, su borcunu, telefon borcunu,
doğal gaz borcunu niye ödemiyor diye kafa yormuyorsunuz. Asgari ücretlinin,
işçinin, memurun, emeklinin, çiftçinin, küçük esnafın, yani gariban
vatandaşın evine aylık 150-200-300 lira elektrik faturası,
400-500 lira doğal gaz faturası gelsin, bu sizin umurunuzda
olmasın ama elektrik ve doğal gaz dağıtım
şirketlerinin alacaklarını nasıl daha kolay tahsil
edeceği konusu sizin Meclis gündemine getireceğiniz önemde ve
öncelikte olsun. Sanki Türkiyede vatandaşın her türlü sorununu
çözdünüz, bir tek abonelik sağlayan şirketlerin
alacaklarını nasıl tahsil edeceği sorunu kaldı. Sanki
Türkiyede adalet mekanizmasının tüm sorunlarını,
adaletsizlikleri, haksızlıkları ortadan
kaldırdınız, hallettiniz de bir tek icra dairelerinin iş
yükü sorunu kaldı. Teklif sahiplerinin gerekçesi icra dairelerinin iş
yükünü azaltmak. Haklı bir gerekçe olarak görülebilir ama size de, bize de
oy veren vatandaş niye borcunu ödeyemiyor da icraya düşüyor, takibe
uğruyor diye neden düşünmüyorsunuz? İktidarımızda icra
takipleri niye bu kadar arttı diye neden düşünmüyorsunuz? Madem
amacınız icra dairelerindeki iş yükünü hafifletmek, neden
isteyen herkes bu yeni yöntemden yararlanamıyor, neden takip hukuku
açısından ayrıcalıklı bir alacaklı grubu
yaratıyorsunuz? Üstelik UYAP sistemi üzerinden, bilişim
ortamında, yani bir anlamda merkezî bir sistemle takip yapma
olanağı varken neden tüketiciyi zor durumda bırakabilecek, takip
borçlusunu takip hukuku anlamında dezavantajlı duruma sokan
düzenlemelerde ısrarcısınız.
Abonelik sağlayıcılar vekilleri
aracılığıyla oturdukları yerden takip yapacaklar.
Tebligat yoluyla belki de borçlunun haberi bile olmadan tebligat
yapılmış sayılacak. Vatandaşın, itiraz
hakkını da tüm bu olumsuz şartlarda kullanmasını
isteyeceksiniz. Eğer gözüne kestirip de cesaretle itiraz edebilirse ve de
itirazında haksız çıkarsa itirazın iptali
davasının tüm masraflarını da vatandaşa yükleyeceksiniz.
Vatandaşın bu yükünü hafifletici hiçbir düzenleme
yapmayacaksınız, el insaf!
Bu kanun takip hukukunu karmakarışık
hâle getireceği gibi şirketler açısından
vatandaşı faka bastırmaya müsait düzenlemeler de içermektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam edin.
İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Devamla) - Kanun,
vatandaşı zaten güçsüz olduğu büyük şirketler
karşısında daha da güçsüz ve korumasız
kılacaktır. Vatandaşın, tüketicinin hakkını
gözetmeyen, korumayan bu kanun teklifi bu hâliyle yanlıştır.
Siz, sakın ha,
uyarılarımızı dikkate almayın, abonelik hizmeti
sağlayan büyük şirketlerin hakkını, hukukunu savunmaya,
kollamaya devam edin. Biz de, sizin zengini daha zengin, fakiri daha fakir
yapan ekonomi politikalarınız altında ezildiği için
elektrik faturasını, su faturasını, doğal gaz
faturasını, telefon faturasını ödeyemeyen sade
vatandaşın hakkını hukukunu savunmaya, korumaya devam
edelim.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ünver.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın Bilgen, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
48.- Kars Milletvekili Ayhan Bilgenin,
Eşitlik kelimesinin eşitsizliğin varlığını
ifade ettiğine ve eşitsizliğin bir türünün de
ayrımcılık olduğuna ilişkin açıklaması
AYHAN BİLGEN (Kars) Sayın Başkan,
ben de çok uzatmayacağım, yeni bir sataşmaya fırsat vermek
istemiyorum ama Türkiyede İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu diye
bir kurum var ve buradaki komisyonlara rapor veriyorlar. Eşitlik
kelimesi sonuçta bir eşitsizliğin varlığını ifade
eder. Bu eşitsizlik hangi nedenden -inançsal, gelir
dağılımı, etnik kimlik, dilsel- olursa olsun sonuçta bir
eşitsizliğin kabulüdür. Eşitsizliğin bir türü de
ayrımcılıktır. Sadece birkaç uygulama. Elbette ki yasal
zeminde, mevzuatta da söylenecek çok şey var ama bunlar çok eski yasalar
olduğu için oraya girmek istemiyorum ama yargı uygulamaları ve
yürütmeyle ilgili biraz önce konuşmacımızın dikkat
çektiği fiilî durumdur, bir sonuçtur, neticedir. Bir dava otuz yılda
bitmiyor, başka bir dava bir ayda tüketiliyorsa, sonuçlanıyorsa
burada bir ayrımcılık ararsınız. Yani çok basit
kıyaslar yaparak bitireceğim. Cemevlerinin ibadethane olup
olmaması, statü tartışması her partinin farklı
yaklaşımını içerebilir ama birileri orayı ibadethane
görüyor, camilerle ilgili elektrik, su faturası farklı
uygulanıyor, cemevi için farklı uygulanıyorsa bunu insanlar
ayrımcılık olarak görürler, Alevilere yönelik
ayrımcılık olarak görürler. Bunu biz kabul etmeyebiliriz,
doğru bulmayabiliriz, karşı çıkarız başka bir
şey.
Kayyum uygulaması. Karsın Digor ilçesinde
belediye başkanı görevden alındığında yerine
meclis üyeleri oturup kendi başkanlarını seçemiyorlar ama
İstanbulda bu olduğunda, Ankarada olduğunda seçiliyorsa bu bir
ayrımcı uygulamadır. Bunu etnik bir nedene dayandırma
iddiasıyla konuşmuyoruz ama sonuç itibarıyla toplumun bu
kaygıyı taşıdığına dikkat çekmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Konuşmacı etnik
kökene dayandığını söyledi Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya ve 5
Milletvekilinin Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına
İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun
Teklifi (2/1286) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 16) (Devam)
BAŞKAN - Değerli milletvekilleri,
diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Abonelik Sözleşmesinden
Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin
Başlatılması Usulü Hakkında Kanun Teklifinin 7nci
maddesinin ilk fıkrasında yer alan iki iş günü ibaresinin üç iş
günü ibaresi ile değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Feridun
Bahşi Hüseyin
Örs Ümit
Beyaz
Antalya Trabzon İstanbul
Behiç
Çelik Mehmet Metanet
Çulhaoğlu İsmail
Koncuk
Mersin Adana Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Adana
Milletvekilimiz Sayın İsmail Koncuk.
Buyurun Sayın Koncuk. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İSMAİL KONCUK (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; saygıyla selamlıyorum.
Evet, bir kanun teklifini daha görüşüyoruz.
Sürekli kanun teklifleri ama vatandaşlarımızı doğrudan
ilgilendiren, vatandaşlarımıza ekonomik, sosyal anlamda huzur
verecek kanunları yapmaktan maalesef ısrarla
kaçınıyorsunuz.
Şimdi, burada bu kanunun deşifresi
şu: İcra işlemlerini kolaylaştırmak; yani tabiri
caizse, sürümden kazanmak. Birtakım zengin kesimin icra işlemlerinin
takibini kolaylaştırmak; bunun başka bir anlamı yok.
Değerli milletvekilleri, vatandaş bizden
bunu beklemiyor. Dün enflasyon oranı açıklandı; 21,62 oldu
yıllık enflasyon, aylık enflasyon da yüzde 1,44 oranında
düşmüş; hayırlı uğurlu olsun. Dün bir anket vardı
Yüzde 1,44 oranında enflasyonun düştüğüne inanıyor musunuz?
diye, vatandaşlarımızın yüzde 80i inanmıyoruz
şıkkını işaretlemiş. Artık bu Sayın
Maliye Bakanına olan güvensizlikten mi, Hükûmete olan güvensizlikten mi ya
da ekonomik tedbirlerinize olan güvensizlikten mi kaynaklanıyor onun
cevabını da siz arayın.
Aslında biz İYİ PARTİ olarak
kasım, aralık aylarında enflasyon oranının
düşeceğini tahmin etmiştik hatta Genel Başkanımız
Sayın Meral Akşener grup konuşmasında TÜİK Başkan
Yardımcısının görevden alınması sebebiyle
Biliyorsunuz o zaman aylık enflasyon 6,30 çıkmıştı ve
arkasından TÜİK Başkan Yardımcısı görevden
alındı. Tabii, orada acaba bu 6,30 TÜİK Başkan
Yardımcısının başını mı yaktı diye
düşündük ve kasım, aralık ayında enflasyon
oranının düşeceğini öngördük İYİ PARTİ
olarak. Nasıl öngördük? Herkes öngörebilir çünkü ocak ayında 2 milyon
600 bin kamu çalışanına, 1 milyon 900 bin emekliye, BAĞ-KUR
emeklisi de dâhil yaklaşık 8-10 milyon insana gerçekleşen
enflasyon oranı üzerinden zam yapılacak ve toplu sözleşme
gereği enflasyon farkı ödemesi yapılacak. Yani bir ay önce memur
ve memur emeklilerine 8,8 civarında bir enflasyon farkı
oluşmuştu, umuluyordu ki enflasyon oranı kasım ve
aralık ayında biraz daha artacak, belki de 10-12 puanlık bir
enflasyon farkı
Yani ocak ayında yapılacak memur zammı ya
da emekli zammı yanında memurlarımıza ve emeklilerimize
yüzde 10-12 oranında bir enflasyon farkı ödemesi yapılacak diye
vatandaşlarımız bir beklenti içerisine girdi. Hani bir söz var,
hana geldik yağmur dindi. Gerçekten hana geldik yağmur dindi. Ocak
ayına yaklaşırken bir bakıyoruz enflasyon oranında
düşmeler meydana geldi. Yani ne oldu şimdi, o kadar yağmuru
boşuna mı yedik? Vatandaşlarımız 24 Hazirandan bugüne
doların patlaması sebebiyle ciddi ekonomik sıkıntılar
yaşadı, bütün vatandaşlarımız yaşadı,
memurlarımız, dar ve sabit gelirliler yaşadı, umdu ki bir
enflasyon farkı alacağız. Ama görüyoruz ki bu enflasyon
farkı dahi çok görülüyor. Herhâlde bu enflasyon farkını tahmin
ediyorum, Sayın Berat Albayrakın açıklamalarından
hareketle söylüyorum, 20,8 öngörmüştü Sayın Berat Albayrak. Biz de şöyle
demiştik: Bu bir öngörü mü yoksa TÜİKe bir talimat mı?
Doğrusu biz bunun TÜİKe bir talimat olduğunu düşünüyoruz
1,44lük enflasyonu, eksi enflasyonu gördükten sonra ki aralık ayında
da -inşallah beraber bunu göreceğiz- yine enflasyon rakamlarında
benzeri sonuçların doğacağını göreceğiz. Dert,
hedef memur ve emekli ne kadar az enflasyon farkı alırsa o kadar iyi
olur mantığı.
Değerli milletvekilleri, bu anlayışla
vatandaşlarımızın ekonomik anlamda
yaşadığı sıkıntıları bir nebze de olsa
atlatmasını sağlayamayız. Ne yapacak şimdi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Koncuk.
İSMAİL KONCUK (Devamla) Düşünün
ülkeyi yönetiyorsunuz, vatandaşın alım gücü yüzde 40-50
azalmış, asgari ücret yerinde sayıyor, memura, emekliye ek zam
yok. Ne güzel bir ülke yönetme ya, ne güzel bir yönetme! Hiç düşünmüyor
musunuz, paranın alım gücü 40-50 lira azalmışken Bu
vatandaşa ben hiç zam yapmadım, bu memura zam yapmadım, asgari
ücreti artırmadım, işçiye zam yapmadım, bunlar nasıl
geçiniyor? diye hiç kaygısına düşünüyor musunuz? Böyle devlet
yönetmek vallahi dostlar başına mı, düşman başına
mı diyelim! Devleti böyle herkes yönetir. Devlet yönetmek sorumluluk
ister, aynı Akifin Hazreti Ömer adaletini anlattığı
şiir gibi Kenâr-ı Dicle'de kurt aşırsa koyunu/ Adl-i
İlâhî Ömer'den sorar onu! şuuruyla devlet yönetilir diyorum,
saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Koncuk.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
7nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 7nci madde kabul edilmiştir.
Sayın Başkanım, Sayın
Ağıralioğlu, buyurun, söz istediniz.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkanım, Ayhan Beye cevap mahiyetinde değil ama
kayda girsin isteğim dolayısıyla söz aldım.
Mütekabiliyet oluşturarak konuşmaktan
imtina edeceğimiz birkaç husus var. Mesela, Alevilerimizle ilgili,
cemevlerinin haklarıyla ilgili birtakım taleplerde bulunacak
olduğumuz zaman Camilere veriyorlar, bize niçin vermiyorlar? derken
aslında topluma kötülük edecek bir mütekabiliyet kastının
içerisinde cümle kurmuş oluyoruz. Herkes bilsin ki camiler hepimizindir,
cemevi camilerin alternatifi değildir, mütekabiliyet yoktur. Cemevi,
dergâhlarımızın alternatifidir, mütekabilidir, oradaki
öğreti, devletin o anlamda himaye etmek zorunda olduğu öğretiler
cümlesindendir, buna dergâhlarımız da dâhildir. Camilere veriliyor
da cemevlerine niçin verilmiyor? cümlesi toplumsal anlamda bir kötülüktür.
İhtişamlı medeniyetimizin ihtişamlı zamanlarında
bu işler şöyle çözülmüştür: Buralarda iyi insan yetiştirme
öğretilerinin tamamı, öğretinin tamamı, öğretenlerin
tamamı ve öğretilenler üzerinden sonuçların tamamı devletin
mutlaka nezaret etmek zorunda olduğu bir sorumluluk alanındadır.
Sadece cemevleri değil, Türkiyedeki o anlamda insanı
yetiştirmeye kastetmiş bütün cemaat organizasyonları devletin
tasarrufunda, gözetiminde, denetiminde ve mali kontrolünde olmak
zorundadır. Bu işlerin finansmanı da aslında toplumsal anlamda
kirlenmenin, toplumsal anlamda denetimsizliğin
iltihaplandığı alanlar hâline gelir. Birtakım örgütlerin
fink attığı ya da birtakım alın teri dökülmemiş
kontrolsüz paraların; kontrolsüz, denetimsiz suç unsurlarının
barınabileceği mevziler hâline gelmesinin önüne geçecek devletin
ciddi bir sorumluluğu vardır bu konuda. Ama bu mevzulardaki hak
taleplerinde cami Türk milletinin ortak ibadet yeridir. Cemevi ve cami
birbirinin mütekabili gibi cümleler toplumsal kötülüktür.
Kayıtlara girmesini arz ediyorum efendim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Bilgene verelim, ondan sonra Sayın
Altay.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
49.- Kars Milletvekili Ayhan Bilgenin,
ibadethanelerle ilgili bir tanımlama, bir statü ve bir kıyas
niyetinde olmadığına ilişkin açıklaması
AYHAN BİLGEN (Kars) Sayın Başkan,
ben de yani sadece görüşümüzün daha net ifadesi için söz aldım yoksa
ben de cevap ve tartışma niyetinde değilim.
Şimdi, yani dünyada bilinen iki tane yöntem
var, ibadethanelerin masraflarının karşılanması
konusunda. Birisi, devletin hepsine tarafsız olması, hiçbirine kaynak
aktarmaması; her birini, her ibadethaneyi o ibadethanenin
mensuplarının, cemaatinin ödemesidir.
İkinci yöntem de kim bir yeri kendisi
açısından ibadethane kabul ediyorsa devletin hepsine vermesidir, adil
olan bu iki yöntemdir. Şimdi, vergi alırken ayrım
yapmadığınızda vergiyi kullanırken o inanç
mensuplarının kaygısını olduğu gibi tanımak
zorundasınız. Tanımlamak gibi bir yetkiniz, bir
hakkınız olamaz. Ben asla ibadethanelerle ilgili bir tanımlama,
bir statü ve bir kıyas niyetinde değilim. Ama sonuçta
vatandaşınızsa ve vatandaşınızın bir
beklentisi varsa, inançla ilgili tartışmayı başka türlü
yaparsınız; sivil toplum yapabilir, felsefi olarak yapabilirsiniz ama
devletin bunlara yaklaşımıyla ilgili pozisyonda ya
tarafsızlığı ya eşitliği tam sağlamak
zorundasınız. Bunun dışındaki her tartışma
polemik götürür, her tartışma sadece kırılmayı,
kopuşu derinleştirir. Yoksa, burada ortak değerlerle ilgili bir
tartışma açmak için asla ifade etmedim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Buyurun Sayın Altay.
50.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
siyasetin işinin inançları ve inanç merkezlerini tanzim etmek
olmadığına ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bu
tartışma niye yapıldı ben anlamadım ama yersiz bir
tartışma olduğunu söylemem lazım.
Şimdi, inançları ve inanç merkezlerini
tanzim etmek siyasetin işi değildir. Ben yanlış
hatırlamıyorsam, Peygamber Efendimiz nerede, nasıl ibadet
edileceğini düşünürken
Tüm yeryüzü sana ve ümmetine mescit
kılındı. diye bir emir vardır. Hâl böyleyken, adam gidip
cemevinde Allaha yakarmak istiyorsa bundan kime ne? Yani topluma inançlar
noktasında bir formel şablon giydirmek siyasetin işi değildir.
Ben her cuma camiye giden biri olarak bunu söylüyorum ama ben her cuma camiye
giden biri olarak cemevini ibadethane sayan insanın bu hakkının
olduğunu ve o öyle gördüğü sürece cemevinin ibadethane olduğunu
düşünüyorum. Doğrusu budur. Bu tartışmaların yapılmasını
da yersiz buluyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya ve 5
Milletvekilinin Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına
İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun
Teklifi (2/1286) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 16) (Devam)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, 8inci
madde üzerinde üç önerge bulunmaktadır, önergeleri
aykırılık sırasına göre işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 16 sıra sayılı
Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına
İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun
Teklifinin 8inci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Alpay
Antmen Süleyman
Bülbül Turan Aydoğan
Mersin Aydın İstanbul
İbrahim
Özden Kaboğlu İsmail
Atakan Ünver Kazım
Arslan
İstanbul Karaman Denizli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında söz isteyen
Denizli Milletvekilimiz Sayın Kazım Arslan. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Arslan.
KAZIM ARSLAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi sevgiyle saygıyla
selamlıyorum.
Bugün, kadınlarımıza seçme ve seçilme
haklarının verilişinin yıl dönümüdür. Bunu veren Büyük
Önder Mustafa Kemal Atatürkü sevgiyle, saygıyla, minnetle anıyorum
ve önünde eğiliyorum.
Değerli arkadaşlarım, görüşmekte
olduğumuz 16 sıra sayılı Abonelik Sözleşmesinden
Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin
Başlatılması Usulü Hakkında Kanun Teklifinin 8inci
maddesi üzerine söz aldım. Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
düşüncelerimi sizlere aktarmak istiyorum.
Bu yasa teklifi, icra dairelerindeki iş yükünün
hafifletilmesine ve tahsilatların hızlandırılmasına
ilişkin bir teklif olmakla birlikte, ilk bakışta buna
kolaylık sağlayacak, hızlılık sağlayacak, icra
dairelerinin yükünü hafifletecek gibi görünüyor ise de aslında böyle bir
durumun piyasanın tıkanıklığı sebebiyle, iş
hayatının zor günler yaşaması sebebiyle, çiftçimizin,
işçimizin, emeklimizin, sanayicimizin, ihracatçımızın, esnafımızın
zor günler yaşaması sebebiyle bunu kanun düzenlemeleriyle ne kadar
belirli bir şekle sokarsanız sokun sonuçta, icra dairelerinin de
adliyelerin de yükünü hafifletemeyeceksiniz, bu kanun teklifi de bir işe
yaramayacaktır.
Değerli arkadaşlarım, bunu neden
söylüyorum? Bakın, siz iktidar olduğunuzdan bugüne
vatandaşımızın sürekli borçları artmış,
ülkemizin borçları artmış, izlemiş olduğunuz yol,
gerçekleştirmiş olduğunuz ekonomik model, gerçekten
işçisinden çiftçisine, köylüsünden emeklisine, esnafından
sanayicisine kadar herkesi zor duruma sokmuş. Öncelikle bu alanlarda
iyileştirme yapmanız, vatandaşın gerçek anlamda
ihtiyaçlarını karşılayacak gelirini elde etmesini
sağlamanız, istihdam olanaklarını sağlamanız,
insanlara iş vermeniz, aş vermeniz, onların
çalışabilecekleri fabrikaları, işletmeleri kurmanız,
onların hayatını kolaylaştırmanız ve böylelikle
küçük borçlar olan abonelik sözleşmesinden kaynaklanan bu borçların
şimdiye kadar nasıl rahatlıkla ödenmişse bunun ödenmesine
olanak sağlayacak bir yapıyı oluşturmanız gerekiyor.
Bunu yapamadığınız sürece, kesinlikle Türkiye'de bir rahatlamanın,
bir huzurun, bir icra takibi azaltılmasının mümkün
olmadığını göreceğiz. Şu anda, ülkemizde,
gerçekten her üç kişiden birisi icra şoku yaşamaktadır.
Özellikle yaklaşık 8 milyon insanın icralık olduğunu
görmekteyiz değerli arkadaşlarım. Dosyalar 30 milyona
ulaşmış.
Şimdi, böyle bir tablo
karşısında siz bunu ne kadar yaparsanız yapın,
gerçekten işin özüne inmediğiniz sürece, halkın dertlerine deva
bulmadığınız sürece, insanların gelirini artırmadığınız
sürece, bu son ekonomik durumlar itibarıyla kurların da yükselmesi
sebebiyle, enflasyonun getirdiği yükler sebebiyle, bunları eğer
düzeltemezseniz, bu konuda eğer bir kolaylık
sağlayamazsanız, insanların gelirlerini artırıcı
bir çalışma yapamazsanız, bu
tıkanıklığı hiçbir zaman, hiçbir şekilde önleyemezsiniz.
Şimdi, konkordatolar ilan ediliyor. Gerçekten
600e yakın konkordatonun ilan edildiği söyleniyor, 2 binin üzerinde
bir konkordato talebinin olduğu da söyleniyor
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) 1.400.
KAZIM ARSLAN (Devamla)
bu konkordatolar yeni
konkordatoları getirecek arkadaşlar. Bu domino taşı gibi
iş hayatında gerçekten zorlu bir süreci ortaya
çıkaracaktır.
Değerli arkadaşlarım, bu
konkordatoların arkasından da iflaslar gelecektir. Aslında,
konkordato aynı zamanda bir iflas etme işaretidir, onun bir
başlangıcıdır. Yani konkordato ilan etmiş bir
firmanın artık o piyasada rahat çalışabilmesi,
alacaklarını alabilmesi, borcunu ödeyebilmesi mümkün değildir,
hatta konkordato ilan etmiş olan firmalardan alacaklı olan birçok
firmalar bugün kara kara düşünmektedir. Borcunu nasıl ödeyecektir? O
arkadaş da yarın aynı duruma düşecek, aynı zora
girecektir. İşte, bunların önlenmesi için özellikle
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Arslan, devam edin,
toparlayalım.
KAZIM ARSLAN (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
konkordato ilan eden firmalardan alacaklı olan
işletmelerin alacaklarını rahat tahsil edebilmesi için,
ayrıca onların vergi borçları varsa, ayrıca onların
gerçekten devlete ödenecek kredi borçları varsa bunların acilen, bir
yıl faizsiz olarak ertelenmesi ve böylelikle piyasanın
rahatlatılması ve o alacaklıların da piyasanın içinde
rahatlıkla iş yapabileceği bir ortamın
yaratılması gerekiyor. İşte buna ihtiyacımız var.
Ülkenin kaynaklarını iyi bir şekilde kullanmak, gerçekten ölçülü
bir şekilde kullanmak, sadece kendi amacımıza yönelik
değil, sadece şatafata, lükse dayalı olarak bir harcama
değil, gerçekten halkın ihtiyaçlarına dönük harcamalar yaparak
ekonomiyi iyi bir şekilde yürütmenizin ancak ülkeyi rahatlatacağını
belirtmek istiyorum.
Hepinizi sevgiyle saygıyla tekrar
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Arslan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Abonelik Sözleşmesinden
Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin
Başlatılması Usulü Hakkında Kanun Teklifi'nin 8inci
maddesinin (3)üncü fıkrasının teklif metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederim.
Ayhan
Altıntaş Arslan
Kabukcuoğlu Hüseyin
Örs
Antalya Eskişehir Trabzon
Hasan
Subaşı Enez
Kaplan
Antalya Tekirdağ
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Antalya Milletvekilimiz Sayın Hasan Subaşı.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Subaşı.
HASAN SUBAŞI (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
16 sıra sayılı Yasa Teklifinin
8inci maddesine ilişkin söz almış bulunuyorum. Ama sözlerime
başlamadan önce, Milliyetçi Hareket Partisi Durağan eski Belediye
Başkanı Ali Dalkılıçın ailesine ve Milliyetçi Hareket
Partisine başsağlığı dileklerimi sunuyorum.
Ayrıca, 5 Aralık Dünya Kadın
Hakları Gününü bütün içtenliğimle kutluyorum ve Türkiyede
kadınımıza sağlanan seçme ve seçilme hakkının
84üncü yılını da kutluyorum.
Abonelik sözleşmesinden kaynaklanan ve icra,
iflas dairelerindeki tıkanmışlıktan kaynaklanan bir yasa
hazırlanmakla birlikte, özelliklerine bakıldığı zaman
yine bir torba yasa niteliğinde. Konkordato düzenlemesi
yapılmış, oysa 2018in Şubat ayında İcra ve İflas
Kanununda yapılan düzenlemeyle bu düzenleme
yapılmıştı ama aradan geçen süre zarfında yeniden bir
düzenleme yapmak gerekti. Diğer taraftan, yine ara buluculuk sistemini de
içine koyarsak, birçok kanunda değişiklik getiren bir torba yasa
mahiyetini almıştır.
Bunların sadece abonelik sözleşmesi olan
büyük kurumlarda uygulanır olması Anayasanın eşitlik
ilkesine aykırıdır. Bu şirketlere böyle bir hak
tanınırken diğer alacaklılara tanınmaması,
onların bu hizmetten yararlanamaması doğrusu anlaşılır
gibi değildir, eşitlik ilkesine aykırıdır.
Ayrıca, konkordato düzenlemesinde yapılan değişiklikle orta
ölçekteki firmaların artık bu yola başvurması gittikçe
zorlaşmıştır ama daha önce konkordato ilan eden firmalar
bir ölçüde rahatlamakla birlikte, onlar yüzünden batan birçok firma
olmuştur. Ara buluculuk sistemi iş hukukuyla ilgili belli faydalar
getirmiş olabilir fakat ticaret hukukunda da ticaret hukukundan doğan
alacak ve borç ilişkisinde de ara buluculuğun konması bazı
sakıncalar getirmektedir. Çünkü birçok yabancı firma da bu potanın
içindedir ve ara buluculuk üst sınırı belirlenmeden
yapılmış bu sistemin doğrusu birtakım
sakıncaları olabilir. Çünkü milyonlara varan ticari alacak-borç
ilişkilerinde bu ara buluculuk sistemi sakıncalar yaratabilir, belli
bir üst sınır getirilmesinde yarar olabilirdi.
Değerli milletvekilleri, baktığımız
zaman 2008 yılındaki icra iflas dairelerindeki icra dosyaları 8
milyon iken -arkadaşlar hep tekrarladılar- 2018 yılında 20
milyon olduğunu görüyoruz. Bu çok vahim bir tablodur, bugün halkın da
iflas ettiğini bu göstermektedir, çok ciddi bir tablo. Ve Hükûmetin bir
ekonomik krizi kabul etmemesi, yanlış teşhisten hareket etmesi,
bu tür torba yasalarla çözümler araması krizi daha da
derinleştirmektedir. Oysa yönetim zaaflarımızı, devletin
yönetilemez hâle geldiğini ve ortada derin bir kriz olduğunu kabullenebilsek
doğrusu birçok yönden çözüm bulmak mümkün olabilecektir.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin raporuna
göre geçen yıl 10.295 firma kapanmıştır, sadece ekim
ayında 1.235 firma, Antalyada ise sadece 2018 Ekim ayında 42
şirket tasfiye hâlinde olup 6 şirket de kapanmıştır.
Kalan sürem içinde ikinci köprüdeki şu 3,2
dingil mesafesine değinmek isterim. 1 Ocak 2017 tarihinde bir yönetmelik
değişti, oysa taşımacılık hizmeti veren birçok
araç yüzlerce kez geçmiştir ve ancak on yedi ay sonra cezalar tahakkuk
ettirilerek gönderilmeye başlanmıştır, on binlerce
liralık ceza orada çok ciddi can yakmaktadır. Bunun altını
çizmek için vaktimiz oldu herhâlde.
Çok teşekkür ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Subaşı.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 16 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 8inci maddesinin (4)üncü fıkrasında yer alan
bir ibaresinin iki olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Cahit
Özkan Mehmet
Doğan Kubat Fehmi Alpay
Özalan
Denizli İstanbul İzmir
Ali
Özkaya Emrullah
İşler Hasan
Çilez
Afyonkarahisar Ankara Amasya
Rümeysa
Kadak
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, haciz isteme süresi bir yıldan iki
yıla çıkarılmakta ve alacağın haciz yapılmadan
tahsil edilebilmesine imkân sağlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 8inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
8inci
madde kabul edilmiştir.
9uncu madde üzerinde üç önerge bulunmaktadır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 16 sıra sayılı
Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına
İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun
Teklifinin 9uncu maddesinin teklif metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Alpay Antmen Süleyman
Bülbül Turan
Aydoğan
Mersin Aydın İstanbul
İsmail Atakan Ünver İbrahim
Özden Kaboğlu Abdurrahman
Tutdere
Karaman İstanbul Adıyaman
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Adıyaman Milletvekilimiz Sayın Abdurrahman Tutdere. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Tutdere.
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Görüşülmekte olan kanun teklifinin genel
gerekçesine bakıldığında, amaç, icra dairelerinde biriken
iş yükünü hafifletmek ve bu kapsamda yeni bir takip sistemi getirmek
olarak nitelendiriliyor. Tabii, bir ülkede eğer icra dairelerinde dosya
sayısı artıyorsa o ülkede kriz vardır. Bir ülkede
icralık olan çiftçi, köylü, esnaf, dar gelirli varsa o ülkede ekonomik
kriz vardır. Burada icra dairelerinin yükünü hafifletmek için yeni takip
sistemleri peşinde koşacağımıza, iktidar olarak bu
konuda teklifler verileceğine biz yurttaşlarımızı,
halkımızı, dar gelirlileri nasıl icralık olmaktan
kurtarırız, bunun peşine düşmek lazım, iktidar
partisinin bu konuda gayret göstermesi lazım.
Değerli milletvekilleri, şu an ülkemiz
büyük bir ekonomik krizle boğuşmaktadır. Vatandaş
kullandığı telefonunun faturasını ödeyemiyor,
yaktığı elektriğin faturasını ödeyemiyor,
kullandığı doğal gazın faturasını
ödeyemiyor. Bizim burada Parlamento olarak, Meclis olarak bu dar gelirliler,
faturasını ödeyemeyenler için kolaylaştırıcı
yasalar çıkarmamız gerekirken bugün büyük şirketlerin, GSM
operatörlerinin, büyük zengin firmaların alacakları kısa yoldan,
en hızlı şekilde nasıl tahsil edilir onun için
tartışıyoruz, onun için konuşuyoruz. Milletin Meclisi,
Abuzer amcayı, Emine teyzeyi nasıl icralık olmaktan
kurtarırım, bunların onurunu, şerefini nasıl korurum,
bu konuda yoğunlaşması gerekirken, iktidar partisi, zengin
birkaç GSM operatörünün alacağını en seri, en hızlı
şekilde nasıl tahsil edilir diye kanun teklifi getirmiş. Bu
kanun teklifi özellikle Türkiyenin şu anda içinde bulunduğu ekonomik
şartlara uymamaktadır.
Sayın milletvekilleri, bakın, ben size bir
elektrik faturası gösteriyorum. Bu elektrik faturasında tüketim
bedeli 76.88; dağıtım bedeli 34.89 yani yüzde 50 oranında
neredeyse zaten kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, açma kapama bedeli, TRT
payı, değişik adlar altında vesaire vesaire. Zaten
Anadolunun gariban halkı, yoksulu faturalara eklemiş olduğumuz
dağıtım bedeli adı altındaki abartmış
olduğumuz faturalarla, fiyatlarla zaten yeteri kadar eziliyor. Şimdi
merkezî takip sistemiyle ne olacak biliyor musunuz arkadaşlar? Merkezî
takip sistemiyle faturasını bir gün geciktirenler hemen şirket
ofislerinde, elektronik ortamda takibe düşecek. Takibe düşen Abuzer
amca, Emine teyze ne ödeyecek biliyor musunuz? Orada bu
anlattıklarımın dışında ekstra avukatlık
ücreti ödeyecek, merkezî takip sistemi ücreti ödeyecek, mal
araştırması bedeli ödeyecek. Dolayısıyla bu bedeller
vatandaşa ekstra bir yük getirecek. Dolayısıyla şu anda
tartışılmakta olan kanun teklifinde vatandaşın
yararına hiçbir şey yoktur. Burada sadece zengin şirketlerin
alacaklarını daha kolay tahsil etmek için bir çalışma
vardır, bir ruh vardır. Bu, milletin aleyhine olan bir yasadır.
Bu, yasanın bu şekilde milletin Meclisinden geçmesi milletin
yararına değildir.
Değerli milletvekilleri, nasıl bir
çalışma yapılırsa vatandaş icradan
kurtarılabilir? Mesela elektrik faturalarından iletim bedeli,
kayıp kaçak bedeli, sayaç okuma bedeli ve diğer fon bedelleri ortadan
kaldırılabilir veya şu anda son tarihlerde, son dönemlerde
hızla faturalara eklenen zam bedelleri faturalardan düşürülebilir.
Eğer siz vatandaşın icralık olmasını
istemiyorsanız, icra dosya sayısının kabarmasını
istemiyorsanız bu vergileri düşürün, faturalar düşük gelsin,
vatandaş zamanında faturasını ödesin, icralık da
olmasın, icranın yükü de artmasın, icra memurları da
yığınla dosyalarla uğraşmasın. Yol bu kadar basitken,
yol bu kadar yakınken gidip başka çözüm formüllerini hayata geçirmek
Merkezî Takip Sistemi adı altında yeni sistemler icat etmek
kanaatimce doğru değildir.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Tutdere.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Abonelik Sözleşmesinden
Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin
Başlatılması Usulü Hakkında Kanun Teklifinin 9uncu maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Hüküm bulunmayan haller
Madde 9- (1) Bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerin
oluşması durumunda 2004 sayılı Kanun hükümleri
uygulanır.
Mehmet Metanet Çulhaoğlu Hüseyin Örs Ümit
Beyaz
Adana Trabzon İstanbul
Behiç Çelik İsmail
Tatlıoğlu
Mersin Bursa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Teklifin 9uncu maddesi yukarıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
BAŞKAN Gerekçesi okunan önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 16 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 9 uncu maddesinin başlığının
"Hüküm bulunmayan haller ve yönetmelik şeklinde
değiştirilmesini ve maddeye aşağıdaki
fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Cahit
Özkan Ali
Özkaya Mehmet Doğan
Kubat
Denizli
Afyonkarahisar
İstanbul
Fehmi
Alpay Özalan Emrullah
İşler Hasan
Çilez
İzmir
Ankara
Amasya
Rümeysa
Kadak
İstanbul
"(2) Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin
hususlar Adalet Bakanlığınca yürürlüğe konulan yönetmelikle
düzenlenir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, kanunun uygulanmasına ilişkin
hususların Adalet Bakanlığınca yürürlüğe konulacak
yönetmelikle düzenlenmesi hüküm altına alınmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 9uncu
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
9uncu madde kabul edilmiştir.
Geçici madde 1 üzerinde önerge bulunmamaktadır.
Geçici madde 1i oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Geçici madde 1 kabul edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, bu şekilde,
birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 20.58
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 21.14
BAŞKAN: Başkan Vekili
Levent GÖK
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Burcu KÖKSAL (Afyonkarahisar)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
26ncı Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
16 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Değerli milletvekilleri, gündemimizdeki konular
tamamlanmıştır.
Alınan karar gereğince, kanun teklifleri
ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 6 Aralık 2018 Perşembe günü saat 14.00te
toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum. Hepinize iyi akşamlar
dilerim.
Kapanma Saati: 21.16