TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
29’uncu
Birleşim
11
Aralık 2018 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
GELEN KÂĞITLAR
III.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 10)
2.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/275), 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan, 2017
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/38); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 2017
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2017 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/39); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/41): 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu
ile 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 183 Adedi Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu
İdarelerine, 2 Adedi Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve 10 Adedi
Diğer Kamu İdarelerine Ait Olmak Üzere Toplam 195 Adet
Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/40) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 11)
A) CUMHURBAŞKANLIĞI
1) Cumhurbaşkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Cumhurbaşkanlığı 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
B) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
1) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
C)
KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU
1)
Kamu Denetçiliği Kurumu 2019Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Kamu Denetçiliği Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) ANAYASA MAHKEMESİ
1) Anayasa Mahkemesi 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Anayasa Mahkemesi 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) YARGITAY
1) Yargıtay 2019Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Yargıtay 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) DANIŞTAY
1) Danıştay 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
F) SAYIŞTAY
1) Sayıştay 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sayıştay 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G)
HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU
1) Hâkimler
ve Savcılar Kurulu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler
ve Savcılar Yüksek Kurulu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H)
MİLLÎ İSTİHBARAT TEŞKİLATI BAŞKANLIĞI
1) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî İstihbarat Teşkilatı
Müsteşarlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
I)
MİLLÎ GÜVENLİK KURULU GENEL SEKRETERLİĞİ
1) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ)
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI
1) Diyanet
İşleri Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Diyanet
İşleri Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
J)
İLETİŞİM BAŞKANLIĞI
1) İletişim Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
K)
BASIN-YAYIN VE ENFORMASYON GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) SAVUNMA
SANAYİİ BAŞKANLIĞI
1) Savunma
Sanayii Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Savunma
Sanayii Müsteşarlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
M)
STRATEJİ VE BÜTÇE BAŞKANLIĞI
1) Strateji
ve Bütçe Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
N) KALKINMA
BAKANLIĞI
1)
Kalkınma Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
O)
MİLLİ SARAYLAR İDARESİ BAŞKANLIĞI
1) Milli
Saraylar İdaresi Başkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
Ö) DEVLET
ARŞİVLERİ BAŞKANLIĞI
1) Devlet
Arşivleri Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
P)
BAŞBAKANLIK
1)
Başbakanlık 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
IV.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Levent Gök’ün, Bütçe görüşmelerinde bütçe
hakkının her türlü siyasi görüş tarafından ifade
edilmesinin yararlı olduğu düşüncesiyle İstanbul
Milletvekili Erkan Baş’ın talebini makul gördüğüne ve
konuşma süreleri uzadığı için yemek arası
vermeyeceğine ilişkin konuşması
2.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Levent Gök’ün, her siyasi görüş tarafından
bütçe görüşmelerinde bütçe hakkının
konuşulmasının Meclisi yöneten başkan ya da başkan
vekillerinin takdirinde olduğuna ilişkin konuşması
3.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Levent Gök’ün; Rize Emniyet Müdürlüğü
binasında meydana gelen silahlı saldırıda şehit olan
Emniyet Müdürü Altuğ Verdi’ye Allah’tan rahmet, yaralı polislere
şifa dilediğine ilişkin konuşması
4.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Levent Gök’ün, Grup başkan vekillerinin
gruplarının, partilerinin hukukunu koruyacak ehliyette ve yetenekte
olduğuna, herkesin başlıca görevinin Meclisin
saygınlığını korumak olduğuna ilişkin konuşması
5.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Levent Gök’ün, Adıyaman ilinde yaşanan sel
felaketi nedeniyle Adıyamanlılara geçmiş olsun dileğinde
bulunduğuna ilişkin konuşması
6.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Levent Gök’ün, TBMM çalışanlarının
mağduriyetinin giderilmesi için konuyla ilgileneceklerine ilişkin
konuşması
7.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Levent Gök’ün, TOKİ inşaatında
çalışan ve uzun süredir ücretlerini alamadıkları için
intihar girişiminde bulunan işçilerle ilgilenildiğine
ilişkin konuşması
V.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Manisa Milletvekili Özgür
Özel’in, Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Özdemir’in 10 sıra
sayılı 2019 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 11 sıra
sayılı 2017 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı’nın birinci tur
görüşmelerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
2.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muş’un, İstanbul Milletvekili Erkan
Baş’ın yaptığı açıklamasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
3.- İstanbul
Milletvekili Erkan Baş’ın, İstanbul Milletvekili Mehmet
Muş’un sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
4.- İstanbul
Milletvekili Turan Aydoğan’ın, Ankara Milletvekili Mehmet Naci
Bostancı’nın yaptığı açıklamasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muş’un, Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğuna,
hukuk neyi gerektiriyorsa onun yapılacağına ve Manisa
Milletvekili Özgür Özel’in sataşma nedeniyle yaptğı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
2.- Manisa Milletvekili Özgür
Özel’in, Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Özdemir’in 10 sıra
sayılı 2019 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 11 sıra
sayılı 2017 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı’nın birinci tur
görüşmelerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
3.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muş’un, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
4.- Manisa Milletvekili Özgür
Özel’in, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
5.- Manisa Milletvekili Özgür
Özel’in, Balıkesir Milletvekili Adil Çelik’in 10 sıra
sayılı 2019 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 11 sıra
sayılı 2017 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı’nın birinci tur
görüşmelerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
6.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muş’un, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
7.- Manisa Milletvekili Özgür
Özel’in, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
8.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muş’un, Atatürk’ün CHP’nin tekelinde
olmadığına, Türkiye’nin ortak bir değeri olduğuna
ilişkin açıklaması
9.- Manisa Milletvekili Özgür
Özel’in, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un yaptığı
açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
10.- Manisa Milletvekili
Özgür Özel’in, Mardin ilindeki sit alanlarının imar
barışı kapsamından çıkartılması
gerektiğine ilişkin açıklaması
11.- İstanbul
Milletvekili Erkan Baş’ın, Parlamentonun çok partili biçimde
şekillendiği için bütün görüşlerin ifade edilmesini
önemsediklerine, emekçi düşmanı, antidemokratik bir bütçeyle
karşı karşıya olunduğuna ve muhalefetin sözlerini
dinlemesi konusunda Adalet ve Kalkınma Partisini uyardığına
ilişkin açıklaması
12.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muş’un, Cumhurbaşkanının görevinin
toplumun bütünlüğünü sağlamanın yanında toplumun
birliğini, huzurunu bozan PKK terör örgütü ve türevlerine karşı
mücadele etmek olduğuna ilişkin açıklaması
13.- Ankara Milletvekili
Mehmet Naci Bostancı’nın, Halkların Demokratik Partisi
üyelerinin, siyasete gönül verenlerin, seçmenlerin Adalet ve Kalkınma
Partisine biat etmesi şeklinde bir yaklaşımlarının
olmadığına ve Türkiye'deki savcıların cumhuriyetin
savcıları olduğuna ilişkin açıklaması
14.- Ankara Miletvekili
Mehmet Naci Bostancı’nın, Muş Milletvekili Mensur
Işık’ın 10 sıra sayılı 2019 Yılı Bütçe
Kanun Teklifi ile 11 sıra sayılı 2017 Yılı Kesin Hesap
Kanunu Tasarısı’nın
birinci tur görüşmelerinde HDP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
15.- Ankara Miletvekili
Mehmet Naci Bostancı’nın, İstanbul Milletvekili Ahmet
Şık’ın 10 sıra sayılı 2019 Yılı Bütçe
Kanun Teklifi ile 11 sıra sayılı 2017 Yılı Kesin Hesap
Kanunu Tasarısı’nın
birinci tur görüşmelerinde HDP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
16.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, TBMM çalışanlarına 1992
yılından beri ödenen eylül ayı teşvik ikramiyesinin ödenmediğine
ve bu hakkın verilmesini istirham ettiğine ilişkin
açıklaması
17.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muş’un, Aydın Milletvekili Bülent Tezcan’ın
10 sıra sayılı 2019 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 11
sıra sayılı 2017 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın birinci tur görüşmelerinde CHP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
18.- Manisa Milletvekili
Özgür Özel’in, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
19.- İstanbul Milletvekili
Mehmet Muş’un, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
20.- Ankara Miletvekili
Mehmet Naci Bostancı’nın, siyasetin mantıklı, makul,
analitik bir şekilde müzakere edilmesinden yana olduklarına ilişkin
açıklaması
21.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muş’un, Bolu Milletvekili Tanju Özcan’ın 10
sıra sayılı 2019 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 11
sıra sayılı 2017 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı’nın birinci tur
görüşmelerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
22.- Bolu Milletvekili Tanju
Özcan’ın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
23.- Manisa Milletvekili
Özgür Özel’in, Bolu Milletvekili Tanju Özcan’ın “Mutfaktan makrube kokusu
geliyor.” ifadesinin AKP Grubu tarafından düzeltildiğine ilişkin
açıklaması
24.- Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktay’ın, polis memuru İsmail
Hakkı Sarıcaoğlu’nun, Rize Emniyet Müdürü Altuğ Verdi’yi
şehit ettiğine, Personel Şube Müdürü Ercan Polat ile polis
memuru Yiğit Can Köksal’ı yaraladığına ve
saldırıyı gerçekleştiren polis memurunun gözaltına
alındığına ilişkin açıklaması
25.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Bekaroğlu’nun, Rize Emniyet Müdürlüğünde polis
memuru tarafından vurularak şehit edilen Emniyet Müdürü Altuğ
Verdi’ye Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
26.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muş’un, Türk Silahlı Kuvvetlerinin
ihtiyaçlarının karşılanma oranının yüzde 65’in
üzerine çıktığına ilişkin açıklaması
27.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muş’un, Parlamentonun geleneğinde insanların
kişiliğiyle, haysiyetiyle uğraşmanın
olmadığına ilişkin açıklaması
28.- İzmir Milletvekili
Fehmi Alpay Özalan’ın, Mersin Milletvekili Ali Mahir
Başarır’ın 10 sıra sayılı 2019 Yılı
Bütçe Kanun Teklifi ile 11 sıra sayılı 2017 Yılı Kesin
Hesap Kanunu Tasarısı’nın
birinci tur görüşmelerinde CHP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
29.- Şanlıurfa
Milletvekili Ayşe Sürücü’nün, HDP Urfa il binasının üzerindeki
hukuksuzluğun, ablukanın kalkması, gözaltındakilerin serbest
bırakılması
gerektiğine ilişkin açıklaması
30.- İzmir Milletvekili
Murat Çepni’nin, Berkin Elvan, Ali İsmail Korkmaz, Ahmet Atakan, Ethem
Sarısülük, Mehmet Ayvalıtaş, Medeni Yıldırım ve
Hasan Ferit Gedik’in umudun, onurun ve özgürlüğün isyanı için
sokaklara çıktığına ilişkin açıklaması
31.- İstanbul
Milletvekili Arzu Erdem’in, 10 Aralık Beşiktaş terör
saldırısında hayatını kaybedenler ile hemşehrisi
Rize Emniyet Müdürü Altuğ Verdi’ye Allah’tan rahmet, yaralılara
şifa dilediğine ilişkin açıklaması
32.- Malatya Milletvekili
Mehmet Celal Fendoğlu’nun, Rize Emniyet Müdürlüğünde polis memuru
tarafından vurularak şehit edilen Emniyet Müdürü Altuğ Verdi’ye
Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
33.- Manisa Milletvekili
Özgür Özel’in, Millî Saraylardaki personele yapılan mobbing,
yıldırma ve istifaya zorlanmayla ilgili görevlendirmelere
ilişkin açıklaması
34.- Kars Milletvekili Ayhan
Bilgen’in, “Bu kadar da olmaz.” dedirtecek işler yapılmaya
başlanınca bir ülkede, keyfilikten kimin, nasıl, hangi
gerekçeyle mağdur edileceğinin kuralının
kalmayacağına ve bir bildiriye imza attığı için Gençay
Gürsoy’un ceza aldığına ilişkin açıklaması
35.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, Rize Emniyet Müdürü Altuğ Verdi’ye Allah’tan rahmet
dilediğine, Diyarbakır Milletvekili Mehmet Mehdi Eker’in PKK’yla
direkt bağlantılı bir kurumu ziyaret ettiğine ve bunu da
Türk toplumuna açıklamak zorunda olduğuna ilişkin açıklaması
36.- Diyarbakır
Milletvekili Mehmet Mehdi Eker’in, Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ve
devlet idaresinin, siyaset yapma sanatının bu kadar ucuz polemiklere
konu olmaması gerektiğine ilişkin açıklaması
37.- Manisa Milletvekili
Özgür Özel’in, İstanbul Milletvekili Feti Yıldız’ın 10
sıra sayılı 2019 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 11
sıra sayılı 2017 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı’nın birinci tur
görüşmelerinde MHP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
38.- Ankara Milletvekili
Filiz Kerestecioğlu Demir’in, TOKİ inşaatında
çalışan ve uzun süredir ücretlerini alamayan işçilerin
inşaatın çatısına çıkarak intihar girişiminde
bulunduğuna ilişkin açıklaması
39.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbül’ün, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
40.- Manisa Milletvekili
Özgür Özel’in, tehdit dolu sözler söylemenin siyasetin dili
olmadığına, Parlamentoda sokak ağzını
reddettiklerine, ve Cumhuriyet Halk Partisine yöneltilen eleştirilere
cevap vereceklerine ilişkin açıklaması
41.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, Manisa Milletvekili Özgür
Özel’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ve Cumhur İttifakı’nın 15 Temmuzda milletin gönlünde oluşturduğu
bir ittifak olduğuna ilişkin açıklaması
42.- İzmir Milletvekili
Kani Beko’nun, İzmir ilinin en büyük toplu taşıma aracı
olan İZBAN’da çalışan işçilerin greve çıkması
nedeniyle yaşanan mağduriyete yönelik olarak Ulaştırma ve
Altyapı Bakanını göreve davet ettiğine ilişkin
açıklaması
43.- Konya Milletvekili Esin
Kara’nın, 11 Aralık Hüseyin Nihal Atsız’ı ölümünün 43’üncü
yıl dönümünde rahmetle andığına ilişkin
açıklaması
44.- Adıyaman
Milletvekili Abdurrahman Tutdere’nin, Adıyaman ilinde yoğun
yağış nedeniyle sel ve taşkın felaketi
yaşandığına, Adıyaman Valiliği ile AFAD
yetkililerinin gerekli yardımları yapmasını talep
ettiklerine ilişkin açıklaması
45.- Erzurum Milletvekili
Selami Altınok’un, Rize Emniyet Müdürlüğünde polis memuru
tarafından vurularak şehit edilen Emniyet Müdürü Altuğ Verdi’ye
Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
46.- İstanbul
Milletvekili Nazır Cihangir İslam’ın, TOKİ
inşaatında çalışan ve uzun süredir ücretlerini alamayan
işçilerin inşaatın çatısına çıkarak intihar
girişiminde bulunduğuna, AK PARTİ milletvekillerinin empati
yapmasını sağlamaya çalıştığına,
herkesin güvencesi için hem Meclisin hem de yargının hukukun
üstünlüğünü tesis etmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
47.- Ankara Milletvekili
Mustafa Destici’nin, saldırıda hayatını kaybeden Rize
Emniyet Müdürü Altuğ Verdi’ye Allah’tan rahmet, yaralanan Ercan Polat ve
Yiğit Can Köksal’a şifa
dilediğine, 11 Aralık Hüseyin Nihal Atsız’ı ölümünün
43’üncü yıl dönümünde rahmetle andığına, mağduriyetin
giderilmesi için vekil imamların kadroya geçirilmesini talep
ettiğine, Türk ordusunu savunmak için, şehit ve gazilere sahip
çıkmak için vatansever bir Türk olmanın yeterli olduğuna
ilişkin açıklaması
48.- Manisa Milletvekili
Özgür Özel’in, TBMM çalışanlarına 1992 yılından beri
ödenen eylül ayı teşvik ikramiyesinin ödenmediğine, başkan
vekillerinin bu hususu inceleyip Binali Yıldırım’a
hatırlatarak mağduriyeti ortadan kaldırma adına
girişimde bulunulmasını rica ettiğine ilişkin açıklaması
49.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muş’un, Anayasa’ya bağlı, ilkeleri ve
programı olan bir parti olduklarına ilişkin açıklaması
50.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muş’un, PKK’yı her zaman bir terör örgütü olarak
gördüklerine ve mücadeleyi hiçbir zaman aksatmadıklarına,
İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu’nun 10 sıra
sayılı 2019 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 11 sıra
sayılı 2017 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı’nın birinci tur görüşmelerinde İYİ
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
51.- İstanbul
Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu’nun, İstanbul Milletvekili
Mehmet Muş’un yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
52.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muş’un, İstanbul Milletvekili Yavuz
Ağıralioğlu’nun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
53.- Kars Milletvekili Ayhan
Bilgen’in, uzun süredir ücret alamadıkları için intihar etmek
amacıyla inşaatın çatısına çıkan işçiler
için muhatap bulunamadığını Genel Kurulun takdirine
sunduğuna ilişkin açıklaması
54.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muş’un, İstanbul Milletvekili Ümit
Özdağ’ın 10 sıra sayılı 2019 Yılı Bütçe
Kanun Teklifi ile 11 sıra sayılı 2017 Yılı Kesin Hesap
Kanunu Tasarısı’nın
birinci tur görüşmelerinde İYİ PARTİ Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
55.- İstanbul Milletvekili
Mehmet Muş’un, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
56.- Manisa Milletvekili
Özgür Özel’in, 17-25 Aralık tarihinin iki eski müttefikin birbirlerine
düştüğü, hırsızlık, rüşvet düzeninin ortaya
döküldüğü bir tarih olduğuna ilişkin açıklaması
57.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muş’un, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
58.- Manisa Milletvekili
Özgür Özel’in, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
59.- Manisa Milletvekili
Özgür Özel’in, söylediği sözden emin olduğuna ve yargı yolunun
açık olduğuna ilişkin açıklaması
60.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muş’un, siyasetin nezaketini bozmamak
gerektiğine, “Çamur at izi kalsın.” mantığıyla
şaibe oluşturmaya AK PARTİ Grubu olarak izin vermeyeceklerine
ilişkin açıklaması
61.- Manisa Milletvekili
Özgür Özel’in, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
62.- Manisa Milletvekili
Özgür Özel’in, MİT Başkanının Amerika Birleşik
Devletleri’nde yaptığı bilgilendirmeden haberdar olup
olmadıklarını, 15 Temmuz
şehit yakınları ve gaziler için kurulan vakıf ve
yardım kampanyasında toplanan 306 milyon liranın akıbetinin
ne olduğunu Cumhurbaşkanı Yardımcısından
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
63.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbül’ün, Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal’ın 10
sıra sayılı 2019 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 11
sıra sayılı 2017 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı’nın birinci tur
görüşmelerinde aleyhte
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
64.- Tokat Milletvekili Özlem
Zengin’in, Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal’ın 10 sıra
sayılı 2019 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 11 sıra
sayılı 2017 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı’nın birinci tur
görüşmelerinde aleyhte
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
65.- Afyonkarahisar
Milletvekili Burcu Köksal’ın, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül’ün
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
66.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbül’ün, EYT’lilerin probleminin çözülmesini MHP’nin kendi
üslubunca, kendi değerlendirmesine göre halletmeyi taahhüt ettiğine
ilişkin açıklaması
67.- Manisa Milletvekili
Özgür Özel’in, kanun teklifini “Ondan geldi, bundan geldi.” diye
ayrıştırmanın Parlamentoya, millet iradesine saygısızlık olduğuna
ilişkin açıklaması
68.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbül’ün, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
69.- Tokat Milletvekili Kadim
Durmaz’ın, Tokat ili Erbaa ilçesinde 7 Aralık Cuma günü
Çarşı Camisi’nde
kadınlara hakaret edip aşağılayarak nefret ve
ayrıştırma dili kullanan İbrahim Galip’i
kınadıklarına ve Diyanetin soruşturma açıp
açmadığını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
VII.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Çeşitli
İşler
1.- Başkanlıkça,
Genel Kurulu ziyaret eden Estonya Savunma Bakanı Jüri Luik ve
beraberindeki heyete “Hoş geldiniz.” denilmesi
11
Aralık 2018
Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 11.02
BAŞKAN: Başkan Vekili Levent GÖK
KÂTİP ÜYELER: Burcu KÖKSAL (Afyonkarahisar), Rümeysa
KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 29’uncu Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Sayın milletvekilleri, gündemimize göre 2019
yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2017 yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı üzerindeki görüşmelere
devam edeceğiz.
Program uyarınca bugün birinci turdaki
görüşmeleri gerçekleştireceğiz.
Birinci turda Cumhurbaşkanlığı,
Türkiye Büyük Millet Meclisi, Kamu Denetçiliği Kurumu, Anayasa Mahkemesi,
Yargıtay, Danıştay, Sayıştay, Hâkimler ve
Savcılar Kurulu, Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı, Millî İstihbarat Teşkilatı
Müsteşarlığı, Millî Güvenlik Kurulu Genel
Sekreterliği, Diyanet İşleri Başkanlığı,
İletişim Başkanlığı, Basın-Yayın ve
Enformasyon Genel Müdürlüğü, Savunma Sanayii
Başkanlığı, Savunma Sanayii
Müsteşarlığı, Strateji ve Bütçe
Başkanlığı, Kalkınma Bakanlığı, Millî
Saraylar İdaresi Başkanlığı, Devlet Arşivleri
Başkanlığı ve Başbakanlık bütçe ve kesin
hesapları yer almaktadır.
III.- KANUN TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/276) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 10) (x)
2.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısı (1/275); 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan,
2017 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/38); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 2017
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2017 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/39); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/41); 5018
Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 183 Adedi Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, 2 Adedi Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve 10 Adedi Diğer Kamu İdarelerine Ait Olmak Üzere
Toplam 195 Adet Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/40) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 11) (x)
A) CUMHURBAŞKANLIĞI
1) Cumhurbaşkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Cumhurbaşkanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
1) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU
1) Kamu Denetçiliği Kurumu 2019Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Kamu Denetçiliği Kurumu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ç) ANAYASA MAHKEMESİ
1) Anayasa Mahkemesi 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Anayasa Mahkemesi 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
D) YARGITAY
1) Yargıtay 2019Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yargıtay 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
E) DANIŞTAY
1) Danıştay 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
F) SAYIŞTAY
1) Sayıştay 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Sayıştay 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
G) HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU
1) Hâkimler ve Savcılar Kurulu 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
H) MİLLÎ İSTİHBARAT TEŞKİLATI
BAŞKANLIĞI
1) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî İstihbarat Teşkilatı
Müsteşarlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
I) MİLLÎ GÜVENLİK KURULU GENEL SEKRETERLİĞİ
1) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI
1) Diyanet İşleri Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Diyanet İşleri Başkanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
J) İLETİŞİM BAŞKANLIĞI
1) İletişim Başkanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
K) BASIN-YAYIN VE ENFORMASYON GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Basın-Yayın ve Enformasyon Genel
Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) SAVUNMA SANAYİİ BAŞKANLIĞI
1) Savunma Sanayii Başkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Savunma Sanayii Müsteşarlığı 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) STRATEJİ VE BÜTÇE BAŞKANLIĞI
1) Strateji ve Bütçe Başkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
N) KALKINMA BAKANLIĞI
1) Kalkınma Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
O) MİLLİ SARAYLAR İDARESİ BAŞKANLIĞI
1) Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Ö) DEVLET ARŞİVLERİ BAŞKANLIĞI
1) Devlet Arşivleri Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
P) BAŞBAKANLIK
1) Başbakanlık 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN - Komisyon yerinde.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince, tur üzerindeki görüşmelerde siyasi parti gruplarına
ve İç Tüzük’ün 62’nci maddesi gereğince istemi hâlinde
görüşlerini bildirmek üzere yürütmeye yetmişer dakika söz verilecek,
bu süreler birden fazla konuşmacı tarafından
kullanılabilecek ve şahsı adına yapılacak
konuşmaların süresi ise beşer dakika olacaktır. Ayrıca
konuşmalar tamamlanınca soru-cevap işlemi on dakika soru, on
dakika cevap olarak yapılacak ve sorular gerekçesiz olarak yerinden
sorulacaktır.
Bilgilerinize sunulur.
Şimdi, birinci turda siyasi parti
grupları, yürütme ve şahısları adına söz
alanların adlarını sırasıyla okuyorum, birinci turda
söz alanlar:
AK PARTİ: Gülay Samancı, Emine Sare
Aydın Yılmaz, Mücahit Durmuşoğlu, Mustafa Arslan, Ahmet Özdemir,
Adil Çelik, Orhan Kırcalı, Selim Yağcı, Ali Cumhur
Taşkın, Mahmut Atilla Kaya, İshak Gazel, İsmail Kaya,
Abdullah Güler, Şeyhmus Dinçel.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun
konuşmacıları: Garo Paylan, Mahmut Toğrul, Mensur
Işık, Meral Danış Beştaş, Ahmet Şık,
Adnan Selçuk Mızraklı, Nimetullah Erdoğmuş, Necdet
İpekyüz.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
konuşmacıları: Kamil Okyay Sındır, Bülent Tezcan,
Mahmut Tanal, İbrahim Özden Kaboğlu, Turan Aydoğan, Rafet
Zeybek, Yüksel Mansur Kılınç, Tanju Özcan, Atila Sertel, Haşim
Teoman Sancar, Ali Mahir Başarır, Fatma Kaplan Hürriyet, Uğur
Bayraktutan.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun sözcüleri:
Mustafa Kalaycı, Feti Yıldız, Mehmet Taytak, Mustafa Hidayet
Vahapoğlu, Hasan Kalyoncu, Erhan Usta.
İYİ PARTİ Grubunun sözcüleri:
Hayrettin Nuhoğlu, Yavuz Ağıralioğlu, Behiç Çelik, Feridun
Bahşi, Ümit Özdağ, İbrahim Halil Oral.
Şahıslar: Lehinde Niyazi Güneş, daha
sonra yürütme adına konuşulacak, aleyhinde Burcu Köksal.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Levent
Gök’ün, Bütçe görüşmelerinde bütçe hakkının her türlü siyasi
görüş tarafından ifade edilmesinin yararlı olduğu
düşüncesiyle İstanbul Milletvekili Erkan Baş’ın talebini
makul gördüğüne ve konuşma süreleri uzadığı için yemek
arası vermeyeceğine ilişkin konuşması
BAŞKAN - Değerli milletvekilleri,
Sayın Baş’ın söz talebi olacaktı… Geldiği zaman…
Değerli arkadaşlar, dün Türkiye
İşçi Partisi adına Milletvekilimiz Sayın Erkan
Baş’ın bir talebi oldu. Ben bu talebi makul görüyorum Meclis
Başkan Vekili olarak. Meclisimizin bütçe görüşmelerinde bütçe
hakkının her türlü siyasi görüş tarafından ifade
edilmesinin yararlı olduğunu düşünüyorum. Bu çerçevede,
geldikleri zaman Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Sayın
Mustafa Destici’ye, Saadet Partisi adına bir sayın milletvekiline ve
Türkiye İşçi Partisi adına da bir sayın milletvekiline
yerlerinden olmak kaydıyla 4’er dakika söz vermeyi düşünüyorum. (CHP
ve HDP sıralarından alkışlar) Makul ve hakkaniyetli olan
budur çünkü bütçe görüşmelerinde daha önceki bütçe görüşmelerinden
farklı olarak şimdi farklı siyasi partiler de temsil ediliyor.
Her siyasi partinin görüşünün Meclis tutanaklarına girmesinde ve
herkesin ne diyeceğinin kayıtlar altına alınmasında
yarar var.
Değerli arkadaşlar, bir açıklama daha
yapmak istiyorum. Konuşmalar sırasında belli aralıklarla
fazla olmamak kaydıyla aralar vereceğim. Genellikle iki ya da üç
grubun konuşmasından sonra 10’ar ya da 15’şer dakikalık
aralarla görüşmeleri götüreceğimizi bilgilerinize sunmak isterim
ayrıca ekstra bir yemek molası olmayacaktır. Sayın
Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Sayın Şentop her
zaman Meclisteki arkadaki odamızdan faydalanabilirler, diğer
görevliler. Diğer milletvekillerimizin de bu akış içerisinde
yemek ve diğer ihtiyaçlarını karşılamalarında
yarar var. Çünkü alınan karar gereğince konuşma süreleri
uzadı ve makul bir saat içerisinde bu görüşmeleri de
tamamlamamız gerekiyor.
III.- KANUN TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/276) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 10) (Devam)
2.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısı (1/275); 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan,
2017 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/38); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 2017
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2017 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/39); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/41); 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu
ile 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 183 Adedi Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu
İdarelerine, 2 Adedi Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve 10 Adedi
Diğer Kamu İdarelerine Ait Olmak Üzere Toplam 195 Adet
Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/40) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 11) (Devam)
A) CUMHURBAŞKANLIĞI (Devam)
1) Cumhurbaşkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Cumhurbaşkanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ (Devam)
1) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (Devam)
1) Kamu Denetçiliği Kurumu 2019Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Kamu Denetçiliği Kurumu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ç) ANAYASA MAHKEMESİ (Devam)
1) Anayasa Mahkemesi 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Anayasa Mahkemesi 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
D) YARGITAY (Devam)
1) Yargıtay 2019Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yargıtay 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
E) DANIŞTAY (Devam)
1) Danıştay 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
F) SAYIŞTAY (Devam)
1) Sayıştay 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Sayıştay 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
G) HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU (Devam)
1) Hâkimler ve Savcılar Kurulu 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
H) MİLLÎ İSTİHBARAT TEŞKİLATI
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî İstihbarat Teşkilatı
Müsteşarlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
I) MİLLÎ GÜVENLİK KURULU GENEL SEKRETERLİĞİ (Devam)
1) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Diyanet İşleri Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Diyanet İşleri Başkanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
J) İLETİŞİM BAŞKANLIĞI (Devam)
1) İletişim Başkanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
K) BASIN-YAYIN VE ENFORMASYON GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Basın-Yayın ve Enformasyon Genel
Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) SAVUNMA SANAYİİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Savunma Sanayii Başkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Savunma Sanayii Müsteşarlığı 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) STRATEJİ VE BÜTÇE BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Strateji ve Bütçe Başkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
N) KALKINMA BAKANLIĞI (Devam)
1) Kalkınma Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
O) MİLLİ SARAYLAR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Ö) DEVLET ARŞİVLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Devlet Arşivleri Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
P) BAŞBAKANLIK (Devam)
1) Başbakanlık 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN - Şimdi değerli arkadaşlarım
ilk olarak söz vermeye başlayalım ve ilk sözü AK PARTİ Grubu
adına Konya Milletvekilimiz Sayın Gülay Samancı’ya veriyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Samancı, süreniz beş dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA GÜLAY SAMANCI (Konya) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2019 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi Cumhurbaşkanlığı
bütçesi üzerinde grubum adına söz almış bulunmaktayım, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 2002 yılında
AK PARTİ’nin iktidara gelmesiyle birlikte ülkemizde siyasi duruş ve
hizmette bir paradigma, bir anlayış değişmiş,
milletimizin içine terk edildiği makûs talihinden kurtulma süreci
yaşanmıştır. Geçmiş dönemlerde yaşanan
Cumhurbaşkanı, Başbakan aralarındaki polemiklerin bir
gecede faiz oranlarını yüzde 3 binlere yükselttiğini, millî
gelirin bir anda 51 milyar dolar azalmasına sebebiyet verdiğini
hepimiz birlikte yaşadık.
Değerli arkadaşlar, 2007 yılında
Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili bir 367 garabeti
yaşandı. Cumhurbaşkanlığı seçimi için Genel
Kurulda 367 milletvekili bulunması teziyle başlayan
tartışma ve Anayasa Mahkemesinin 1 Mayıs 2007 tarihli
kararı ülkeyi yeni bir siyasi krize sokmuş, erken seçim ve Anayasa
değişikliği referandumuna gidilmiştir. Seçimlerde yine
halkımız AK PARTİ’yi yüzde 47’yle ülkeye hizmet etmek üzere
görevlendirmiş, aynı zamanda Cumhurbaşkanını
kendisinin seçeceğini bildirmiştir. Türkiye’de siyasi tarihi
irdelediğimiz zaman, parlamenter sistemden kaynaklı siyasi krizlerin
çokça yaşandığını ve siyasi çalkantılar nedeniyle
istikrarsızlığın hepimize kaybettirdiğini, ülkemizi
gerek siyasi gerek ekonomik olarak gerilettiğini hep birlikte gördük.
Üretim ve ekonomide kalkınma hedeflerimiz ve sosyal alanda
gerçekleştirilen başarılar, fikir ve düşünce
özgürlüğünün hayata geçirilmesi, demokratikleşme alanında
verilen mücadele ve tüm ulaşımda, sanayileşmede,
sağlık alanında modern teknolojinin ülkemize kazanımı
için elde edilen gelişmeler, aynı zamanda şehirlerimizin imar ve
mamur edilmesi ile diğer pek çok alanda yapılan hizmetler, ülkemiz
üzerinde oynanan onca terör, antidemokratik eylemler ile hükûmet sisteminin
getirdiği bütün dayatma ve sıkıntılara, hatta 15 Temmuz
darbe girişimine rağmen, Cumhurbaşkanımız Sayın
Recep Tayyip Erdoğan riyasetinde başarıya
ulaşmıştır.
AK PARTİ olarak temel ilkelerimizden olan
“Halka hizmet Hakk’a hizmettir.” düsturuyla hareket ettik, “İnsanı
yaşat ki devlet yaşasın.” dedik, “Tek millet, tek bayrak, tek
vatan, tek devlet.” dedik. Bu nedenle -devletimizi yüceltmek- milletimizin
sıkıntılarıyla hemhâl olup, bizi
istikrarsızlığa sürükleyen hükûmet sisteminde, Anayasa’da
yapılan değişiklik üzerine, 16 Nisan referandumunu
gerçekleştirdik. Yüzde 52 oy oranına tekabül eden 26 milyon 325 bin
200 vatandaşımızın teveccühüyle Genel
Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ülkemizin bu
seçimle geçtiği Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin
ilk lideri olmuştur. Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemiyle birlikte öncelikle salt çoğunluğun yönetime gelmesini,
böylece koalisyonları, “Kim kiminle ortaklık yapacak? Hükûmet
kurulabilecek mi? Güvenoyu alınacak mı?” gibi muammaları ortadan
kaldırmış olduk. Artık yüzde 25, yüzde 35, hatta yüzde
50’yle iktidar olma devri sona ermiş; bu sistemle daha hızlı,
daha esnek, daha şeffaf karar alma mekanizması hayata geçirilmiş
oldu. Yasama ve yürütme keskin çizgilerle birbirinden ayrılmış,
“kuvvetler ayrılığı” prensibi net olarak ortaya
konmuştur. Bu durumda, Türkiye Büyük Millet Meclisi milletin iradesini
temsil kabiliyetinden yasama faaliyetini yürütürken yürütme ise hizmet üretme
üzerinde yoğunlaşmakta ve icraatlar ortaya koymaya devam etmektedir.
Cumhurbaşkanı artık hem hükûmetin hem de devletin başı
olmuş, geçmiş dönemlerde yaşanan Çankaya krizleri sona
ermiştir. Bir kişiye ancak 2 kez Cumhurbaşkanı seçilebilme
hakkı tanınmıştır; tabii, bu sözümüz özellikle
“diktatör” yaftasıyla karşımıza çıkanlara
söylenmiş bir ifadedir. Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi daha da güçlenmiş, milletin
vekillerinin doğrudan Meclise yasa teklifinde bulunma hakkı
pekiştirilmiştir. Ortaya atılan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
baypas edildiği iddiaları asılsız ve boş bir
safsatadır. Demek istediğimiz o dur ki Türkiye Büyük Millet Meclisi
açılışından bu yana komisyonlarda 27 kanun teklifini
görüştü ve bunların çoğunluğu da yasalaştı. Hâlen
komisyonlarda görüşülen kanun teklifleri de var yani sizler, bizler,
hepimiz burada, Türkiye Büyük Millet Meclisinde yasama faaliyetini
gerçekleştiriyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Samancı, bir dakika
ilave edeyim, tamamlayın.
GÜLAY SAMANCI (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, bizler Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğan’ın liderliğinde bu değişimi
başlattık. Gerçekten bu değişim ülkemiz dinamiklerini en
üst düzeye çıkaracaktır ve inanıyoruz ki bizleri 2071
hedeflerine ulaştıracaktır.
Saygıdeğer milletvekilleri, ülke olarak
çok zor günler geçirdik. Özellikle 15 Temmuz hain darbe girişimini siyasi
görüş, inanç ve değerlere bakmadan hep birlikte hareket ederek
bertaraf ettik. Yine, Cumhurbaşkanımızın önderliğinde
aynı birlik ve beraberlik içinde ülkemizi ileriye, daha ileriye
götüreceğimize inancımız tamdır.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sisteminin ilk bütçesinin hayırlı uğurlu olmasını
diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – AK PARTİ Grubu adına ikinci
söz, İstanbul Milletvekilimiz Sayın Emine Sare Aydın
Yılmaz’a aittir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA EMİNE SARE AYDIN
YILMAZ (İstanbul) – Teşekkürler.
Saygıdeğer Meclis Başkanım,
değerli milletvekillerimiz; 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe
Kanunu Teklifi’nde yer alan Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçesi için AK
PARTİ grubu adına söz almış bulunmaktayım. Sözlerime
başlamadan önce Gazi Meclisimizin siz değerli üyelerine yoğun ve
yorucu çalışmalarında başarılar diliyor, 2019
yılı bütçemizin ülkemize ve yüce milletimize hayırlar
getirmesini temenni ediyorum.
Ülkemiz bölgesinde yaşanan bir güç olarak
büyümeye devam ediyor. Son dönemlerde Avrupa’da yükselen ırkçı
popülizmi, her geçen gün daha derinleşen ekonomik krizler ve mevcut
borçlarını dahi ödeyemeyecek durumdaki bazı Avrupa ülkeleri;
siyasi bir karışıklığın içerisine
düşmüş durumdalar. Çin-ABD arasında ticaret savaşları,
Rusya ile yaşanılan bölgemizdeki vekâlet savaşları, İngiltere’nin
Brexit sorunsalı ve bugünlerde tüm Avrupa’yı etkisi altına alan
Fransa’da yaşanan malum sokak başkaldırıları küresel
ölçekte yaşanan karmaşanın en temel göstergeleri olarak karşımıza
çıkıyor.
Böylesi bir ortamda ülkemiz, maruz
kaldığı tüm siyasi ve ekonomik tehditlere ve manipülasyonlara
rağmen dimdik ayakta, yatırımlarına, hız kesmeden
büyümeye ve kalkınmaya devam ediyor. Bu zorlu süreçte sayısı 3,5
milyonu bulan Suriyeli sığınmacılara millî ve manevi
değerlerimize yakışan bir misafirperverlikle gerekli
desteği sağlamaya ve bu yönüyle dünyaya temel insan hakları
konusunda önemli mesajlar iletmeye ayrıca devam ediyor. Son yapılan
G20 zirvesi de bunun en güzel örneği oldu. Türkiye, G20’ye âdeta
damgasını vurarak hem küresel sorunlara ilişkin öncü konumunu
hem de bölgesel sorunları dünya liderlerinin gündemine
taşıdı. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğan, G20 zirvesinde dünya liderleriyle yaptığı
görüşmelerde küresel birçok tehdidi zirveye taşıyarak
Türkiye’nin barış, demokrasi ve kalkınma adına
hassasiyetini gösterdi. Türkiye’nin altyapı
yatırımlarındaki tecrübelerini ve kıta Avrupa’sında
hava taşımacılığının İstanbul Hava
Limanıyla el değiştirmek üzere olduğunu, bölgemizde artan
enerji ihtiyacının TANAP ve Türk Akımı Projeleri ile
Avrupa’nın enerji arz güvenliğini temin edeceğini,
sınırlarımızda yaşanan vekâlet savaşları ile
FETÖ, PKK gibi benzeri terör örgütlerinin oluşturduğu tehditleri,
küresel iklim sorunlarını ilk elden ileterek liderleri küresel
barış konusunda daha özverili olmaya ve ortak iş birliğine
davet etmiştir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri, hepimiz biliyoruz ki dünya arenasında güçlü devletler
güçlü kurumlardan oluşur; güçlü kurumların ise gelenekleri ve
sürdürülebilir kaynakları vardır. İşte, Türkiye Cumhuriyeti’nin
de güçlü kurumlardan oluştuğunun en önemli göstergelerinden biri bu
bütçe görüşmeleridir. Devletimizin ve milletimizin en önemli kurumu olan
Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçesi de umut ediyoruz ki milletimizin etkin ve
günün gerekliliklerine uygun bir şekilde çalışabilmesi için
hayırlı olur. 2019 yılı bütçe teklifi 1 milyar 816 milyon
197 bin Türk lirası olarak Komisyona sunulmuştur. Harcamalar
içerisinde en büyük pay yüzde 60,2’yle personel ve personele ilişkin
giderlerden oluşmaktadır. Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemine geçişimizle birlikte TBMM’de temsilin daha geniş bir kesime
yayılabilmesi sağlanmış, milletvekili sayısı ve
Meclis personel sayısı artmıştır. Personel giderleri
de bütçe içerisinde en büyük payı almaktadır.
Öte yandan Meclis bütçesinden fazla pay ayrılan
diğer harcama kalemleri ise yatırım giderleri ve cari
transferlerdir. Bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşanan
hızlı gelişme, küreselleşme, demokrasinin ve
katılımcılığın artan önemi, vekillerimizin
Meclisimizden beklentilerindeki değişim gibi hususlar bu noktada yeni
yatırımların yapılmasını gerekli
kılmıştır. Meclisimizin günümüz teknolojik
imkânlarından en iyi şekilde faydalanarak daha etkin, verimli ve
hızlı hizmet üretebilmesi için bu alandaki çalışmalarımıza
büyük önem veriyoruz. Bu kapsamda vekillerimizin çalışma
şartlarını iyileştirmek, yasama sürecini ve kalitesini
geliştirmek önceliklerimizin başında gelmektedir.
Bu genel yaklaşımın
dışında ayrıca Meclisimize bağlı olan Kamu
Denetçiliği Kurumuna hazine yardımı olarak 27 milyon 215 bin TL
pay ayrılmıştır. Bu tutar toplam bütçemizin
yaklaşık yüzde 1,5’ini oluşturmaktadır. Bu yıl ilk
defa 2019 yılı Radyo ve Televizyon Üst Kurulu için hazine
yardımı olarak 40 milyon TL pay ayrılmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Yılmaz, bir dakika
verelim size.
EMİNE SARE AYDIN YILMAZ (Devamla) –
Teşekkürler.
Bu tutar toplam bütçemizin yaklaşık yüzde
2,2’sini oluşturmaktadır.
Değerli Başkanım, sayın
milletvekilleri; Meclisimiz milletin ta kendisidir. Müsaadenizle… Dün, burada,
bütün gün kürsüye çıkan konuşmacılar, bir şekilde
kadına yönelik şiddetle, kadının Türkiye Cumhuriyeti’ndeki
bakanlıklardan adının kaldırılmasıyla, kız
çocuklarının okullaşma oranındaki düşüklüğü veya
bunun üzerine kız çocuklarının
okullaşmadığını eve
kapatıldığını ifade ettiler. Madem dün burada
resimlerle birlikte konuşuyoruz, ben de bugün sizlerle resimle
konuşmak istiyorum ve 1 tane resim getirdim. Biz, kız
çocuklarının 2002’de yüzde 67 olan ortaokullaşma oranını
2017’de yüzde 87’ye yükselttik. Yine, yükseköğretimde yüzde 23’ten yüzde
47’ye çıkardık. Biz kız çocuklarımızı dağa
çıkarmıyoruz birtakım gerekçeleriniz, birtakım hevesleriniz
gerçekleşsin diye. Biz kız çocuklarını en yüksek oranda
yükseköğretime teşvik ederek son on altı yılda oranı
2’ye katlamış durumdayız.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri,
salonumuzda bir uğultu var, özellikle arka sıralardan geliyor.
Değerli arkadaşlarım, bütün bu
görüşmeler, biliyorsunuz, canlı olarak yayınlanıyor.
Konuşmacılarımızın özellikle son bölümlerdeki
konuşmalarını tamamlamasına izin vereceğim
değerli arkadaşlarım yani canlı yayında herkes
söyleyeceğini söylesin, tabii süreyi aşmamak kaydıyla.
Bizim de Meclis Başkan Vekili olarak bütün
milletvekillerimizin itibarını koruyarak milletvekillerimizin
seçmenler ve halkımız karşısındaki konumunu
güçlendirmemiz gerekiyor.
Üçüncü söz, Osmaniye Milletvekilimiz Sayın
Mücahit Durmuşoğlu’na ait. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Buyurun Sayın Durmuşoğlu.
AK PARTİ GRUBU ADINA MÜCAHİT
DURMUŞOĞLU (Osmaniye) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Kamu Denetçiliği Kurumumuzun 2019 yılı bütçesi
üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Sözlerime başlamadan önce Gazi Meclisimizin siz
değerli üyelerine, yoğun ve yorucu çalışmalarında
başarılar diliyor, 2019 yılı Merkezi Yönetim Bütçe
Kanunu’nun ülkemize ve milletimize hayırlar getirmesini temenni ediyor,
ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Kamu Denetçiliği Kurumu, Anayasa’mızın 74’üncü
maddesinde yer alan anayasal bir kurumdur. 6328 sayılı Kanun’un
5’inci maddesi gereğince, kurum, idarenin işleyişiyle ilgili
şikâyet üzerine idarenin her türlü eylem ve işlemleri ile tutum ve
davranışlarını insan haklarına dayalı adalet
anlayışı içinde hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönlerinden
incelemek, araştırmak ve idareye önerilerde bulunmakla
görevlendirilmiştir. Hukukun üstünlüğünün sağlanması, iyi
yönetim ilkelerinin yerleştirilmesi ve halka karşı sorumluluk
anlayışı içinde ve hakkaniyet temelinde, Türkiye Büyük Millet
Meclisine bağlı bir denetim mekanizması olarak 2013
yılından itibaren faaliyetlerini sürdürmekte olan bu önemli kurum,
halkın avukatlığını yapmakta ve aldığı
kararlarla idareye yol göstermektedir.
“İnsanların en hayırlısı,
insanlara en fazla faydası dokunandır.” inancıyla
“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.” ilkesini kendisine
rehber edinen Kamu Denetçiliği Kurumu, idarenin hizmet kalitesinin
yükseltilmesine, iyi yönetim ilkelerinin yerleşmesine, insan
haklarının gelişmesine, hukukun üstünlüğünün
sağlanmasına, hak arama kültürünün yaygınlaşmasına;
şeffaf, hesap verebilir ve insan odaklı bir idarenin
oluşmasına katkı sağlamaya çalışmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Kamu Denetçiliği Kurumu, Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ifadesiyle, âdeta bir öze
dönüştür. Memlûklere, Selçuklulara baktığımızda Divan-ı
Mezalim ya da Daru’l-adl gibi kurumların olduğunu görüyoruz. Kimi
zaman bizzat sultanlar camilere gidip namazın ardından
vatandaşın dertlerini dinliyorlardı, vatandaşın bir
memurdan şikâyeti varsa bunu çeşitli vasıtalarla ya da
doğrudan sultana kadar iletebiliyorlardı. Osmanlı Devleti’nde
Divan-ı Hümayun, kazaskerlik, şeyhülislam, kadılık gibi
makamlar halkın şikâyetlerini dinliyor, devletin ve idarenin halka
baskı kurmasının önüne geçiyordu.
Görülüyor ki bizim devlet geleneğimizde birey,
devlet ve idare karşısında hiçbir zaman yalnız
olmamıştır. İşte bu anlayışla, 2002
yılı sonundan itibaren Türkiye’de demokratikleşme adına
insan hak ve özgürlüklerini güçlendirmede tarihî adımlar atıldı.
Kamu Denetçiliği Kurumunun oluşturulması da atılan bu
adımlar içinde önemli bir yer tutuyor. Aynı şekilde, 2010
yılında gerçekleştirdiğimiz Anayasa değişikliğinin
ardından Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkının
getirilmiş olması da bireyin haklarını savunmak adına
devrim niteliğinde bir önem, bir anlam taşıyor. İnanıyoruz
ki devlet, halkı, kendisini var eden, kendisinin yegâne sahibi olarak
görüyorsa adildir, şefkatlidir, merhametlidir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Kamu Denetçiliği Kurumu kuruluşundan bu tarafa
yaptığı çalışmalarda verdiği kararlarla hem
tanınırlığını hem de işlevini ciddi bir
şeklide artırmıştır. Şikâyet sayısı
2016 yılında 5.519 iken bu sayı yüzde 210 artışla 2017
yılında 17.131’e yükselmiş ve 30 Kasım 2018 tarihi
itibarıyla ise 15.633 olmuştur. Kuruluşundan itibaren 57.739
şikâyet başvurusu gelmiştir. Verilen tavsiye kararları
dışında 2017 yılında toplamda 1.887 adet, 2018
yılında ise 30 Kasım itibarıyla 2.040 adet olmak üzere
toplam 3.927 adet başvuru, dostane çözüm yöntemiyle çözüme
kavuşmuştur. Yine 2017 yılında 245 tavsiye kararı, 177
adet ise kısmen tavsiye kısmen ret kararı verilirken 2018
yılında ise 1 Ocak-30 Kasım döneminde 622 tavsiye kararı,
128 adet ise kısmen tavsiye kısmen ret kararı verilmiştir.
Tavsiye kararlarına uyum oranına bakıldığında ise
kurumun şikâyetleri almaya başladığı 2013
yılı için yüzde 20, 2016 yılında yüzde 42 iken 2017
yılında yüzde 65’e yükselmiştir. 2018 yılındaki uyum
oranı ise 30 Kasım tarihi itibarıyla yüzde 68 olarak
gerçekleşmiştir.
Kurumca son iki yılda verilen önemli tavsiye
kararlarından birkaç örnek vermek gerekirse: 9.45 YGS
mağdurlarının mağduriyetlerinin giderilmesi, çocuk tesliminde
hak ihlallerinin önlenmesi ve aile arabuluculuğu müessesinin hayata
geçirilmesi…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Durmuşoğlu,
buyurun, bir dakika süre de size verelim.
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Devamla) - …28
Şubat döneminde yaşanan mağduriyetlerin çözümü gibi konular
örnek gösterilebilir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Sayın Cumhurbaşkanımızın “Biz, kimin
ne dediğinden çok, tarihimizin, medeniyetimizin, Anayasa ve
yasaların, en önemlisi de vicdanlarımızın ne dediğine
bakacak, geleceğe de bu şekilde ilerleyeceğiz.” cümlesini bir
kez daha özellikle vurguluyor, Kamu Denetçiliği Kurumu bütçesinin
devletimize ve milletimize hayırlı olmasını diliyor, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Dördüncü konuşmacı Tokat Milletvekilimiz
Sayın Mustafa Arslan. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Arslan.
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA ARSLAN (Tokat) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasa Mahkemesinin
bütçesi hakkında AK PARTİ Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Gazi Meclisi ve televizyonları başında bizleri
izleyen vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, aziz milletimiz 2002
yılından bu yana AK PARTİ’yi iktidara getirmiş ve AK
PARTİ hükûmetlerimiz 16 tane bütçe hazırlamıştır.
Geçtiğimiz yıl yapılan Anayasa değişikliğiyle
bütçe hazırlama yetkisi Cumhurbaşkanlığına tevdi edilmiştir.
Bu vesileyle Cumhurbaşkanlığı tarafından
hazırlanan ilk bütçemizin memleketimiz için hayırlı
olmasını diliyor, partimize ve Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a verdiği destek nedeniyle aziz
milletimize şükranlarımı sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, anayasa mahkemeleri,
hukukla ilgili temel ilkelerin toplandığı anayasaları
gözeten ve ihtilafları konusunda son sözü söyleyen kurumlardır.
İsimleri farklı olsa da bu işleve sahip kurumlar günümüz devletlerinin
birçoğunda bulunmaktadır. Ülkemizde 1961 Anayasası’yla sisteme
girmiş, bugüne kadar birtakım yasal düzenlemelerle görevine devam
etmiştir. Bildiğimiz üzere Anayasa Mahkemesinin yasaların
Anayasa'ya uygunluğunun denetlenmesi, siyasi partilerin denetlenmesi ve
Yüce Divan gibi 3 temel görevi vardır.
Değerli milletvekilleri, bizler “Adalet mülkün
temelidir.” diyerek devletin odağına adaleti yerleştiren bir
medeniyetin mensupları olarak güvenliğin, huzurun ve ekonomik
büyümenin adaletin tesis edilmesiyle sağlanabileceğini
düşünüyoruz. Bu manada, milletimizin demokratik tercihleriyle iktidara
gelen AK PARTİ hükûmetleriyle birlikte özellikle Türkiye'de son on
yılda demokratikleşme alanında çok ciddi gelişmeler
olmuştur. Temel hak ve özgürlükler ve hukuk devleti zemininde ciddi
reformlar ve yapısal değişiklikler hayata geçirilmiştir.
Bunlardan birisi de 2010 yılında yapılan Anayasa
değişikliğiyle getirilen bireysel başvuru
hakkıdır. Bireysel başvuru kamu gücü tarafından temel hak
ve özgürlükleri ihlal edilen bireylerin başvurdukları olağanüstü
bir kanun yoludur. Temel amacı hak ihlaline neden olan durumları
tespit ederek kamu makamları tarafından giderilmesini
sağlamaktır, yeni ihlallerin ortaya çıkmasını
engellemektir. Bireysel başvuru Türk hukuk sistemine önemli yenilikler
getirmiş, Anayasa Mahkemesi sadece normların Anayasa’ya
uygunluğunu denetleyen bir kurum olmaktan çıkmıştır.
Vatandaşlarımızın
karşılaştığı ihlallerin yasal yolların
tüketilmesinin ardından doğrudan ele alarak topluma dokunan bir
yargı organı hâline gelmiştir. Bu kapsamda bireysel başvuru
uygulamasının başladığı 23 Eylül 2012 tarihinden
bu yılın 30 Eylül tarihine kadar toplam bireysel başvuru
sayısı 201.547’dir. Anayasa Mahkemesi bu başvuruların
yaklaşık yüzde 80’inini karara bağlamıştır.
Toplam karara bağlanan dosya sayısı 161.084’tür. Bu
dosyaların yüzde 79’u kabul edilemezlik kararı, yüzde 7’si idari ret
kararıdır, yüzde 12’sine birleştirme kararı verilmiş,
yüzde 2 oranında başvuruya ise hak ihlali kararı
verilmiştir. Bu durum hak ihlalinin son derece düşük olduğunu
ortaya koymaktadır.
Bireysel başvuru uygulamasının
yanı sıra Adalet Bakanlığı bünyesinde İnsan
Hakları Tazminat Komisyonu Başkanlığı
kurulmuştur. 2013 yılından itibaren faaliyet gösteren bu
Komisyona bugüne kadar 8.865 başvuru yapılmıştır. Bu
başvuruların 8.831’i karara bağlanmıştır. Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi de bu Komisyonu iç hukuk yolu olarak kabul
etmiş ve yapılan birçok başvuruyu İnsan Hakları
Tazminat Komisyonuna başvurulabileceği gerekçesiyle kabul edilemez
bulmuştur. Yapılan bu düzenlemelerle Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesine yapılan başvurular azalmış, ülkemiz
uluslararası hukuk uygulamalarında itibar kazanmıştır.
Bireysel başvuru sonrasında yapılan
düzenlemeyle Anayasa Mahkemesinin üye sayısı
artırılmış, Türkiye Büyük Millet Meclisine Anayasa
Mahkemesine üye seçme yetkisi verilmiştir.
Bu düşüncelerle, Anayasa Mahkemesinin ve
diğer tüm kurumlarımızın bütçelerinin memleketimiz için
hayırlı olmasını diliyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Arslan.
AK PARTİ Grubu adına beşinci söz
Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Ahmet Özdemir’e aittir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Özdemir.
AK PARTİ GRUBU ADINA AHMET ÖZDEMİR
(Kahramanmaraş) – Sayın Başkanım, kıymetli
milletvekilleri; Yargıtay bütçesiyle ilgili bugün AK PARTİ Grubumuz
adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Bildiğiniz gibi, AK PARTİ
iktidarlarının başladığı dönemden beri,
yargının daha hızlı işlemesi, daha verimli, daha
hızlı karar alınmasıyla ilgili hükûmetlerimiz çok ciddi
çalışmalar yaptı. Bu kapsamda ilk yapılan şey UYAP
sistemiydi. UYAP sistemiyle daha hızlı kararlar alınması
sağlandı. Daha sonra, mahkemelerin önüne gelen dosyaların daha
hızlı sonuçlanması için istinaf uygulaması getirildi.
Arkasından, mahkemelerin önüne gelmeden sorunların çözülmesi için ara
buluculuk sistemi getirildi ve bu şekilde bir noktaya gelindi ama
bunların içerisindeki en önemli uygulama tabii ki UYAP
uygulamasıydı. UYAP uygulamasıyla –avukat
meslektaşlarım da bilecektir- elektronik imzayla, mobil imzayla
işlemlerin çok daha hızlı yapılması
sağlandı. Ben de bu mobil imza uygulamasını çok sık
kullanan, meslek hayatında kullanan vekillerden biriyim. Yaklaşık
iki ay önce bir şey yaptım. İş Bankasına mobil imzayla
bir müracaat yaptım, dedim ki: “Cumhuriyet Halk Partisinin İş
Bankasındaki hisseleriyle ilgili tarafıma bilgi verir misiniz?”
Onunla ilgili birkaç madde sıralayarak bir talepte bulundum. Bu hisselerin
edinme sebebi, hisselerin sahibi sıfatıyla CHP’ye bir ödeme
yapılıp yapılmadığı, CHP’nin hisselerin sahibi
sıfatıyla oraya verdiği temsilcilerin kim olduğu, bunlarla
ilgili açılmış davalar varsa bu davalarla ilgili hüsnüniyetle
bilgi sahibi olmak için yazı yazdım.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) –
Sorsaydınız söylerdik.
EDNAN ARSLAN (İzmir) – Bize sorsaydın.
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) – Siz de bu konuda
isterseniz açıklama yapın.
Yazdığım yazıya hemen bir
elektronik referans numarasıyla cevap verildi “Yazınıza on gün
içinde cevap vereceğiz.” diye. Bir ay bekledim, cevap vermediler, bir ay
sonra tekrar yazdım, bu defa ihtarlı yazdım. İş
Bankası bir cevap verdi, dedi ki: “Bazı bilgiler mahremdir,
bankacılık uygulamaları gereği size bunu veremeyiz.
Bazı bilgiler internet sitesinde vardır ve tarafımıza da
açılmış hiçbir dava yoktur.” Ben de Yargıtaya baktım,
aslında hem İş Bankasına hem Cumhuriyet Halk Partisine
açılmış 3-4 tane dava vardı ama İş Bankası
bana bu konuda bir dava olmadığını söylemişti.
Davaların içeriklerine baktım -benim iddiam şu değil tabii
ki, gerçeği öğrenmeye çalışıyorum- Cumhuriyet Halk
Partisi buradan bir gelir elde etti mi, etmedi mi bununla ilgili bilgi sahibi
olmak istiyorum.
2002 yılında ve 2004 yılında
açılan davalarda Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu ve bir mirasçı
Cumhuriyet Halk Partisinden hisselerini istemiş, Cumhuriyet Halk Partisi
altı yıl süreyle bu hisselerin bedelini ödememiş ama tevdi
mahalli tayin ederek bunu bir yerel mahkemede depo etmiş.
Şimdi, Siyasi Partiler Kanunu’nda bir hüküm
var, 67’nci maddede: “Partiler ticari faaliyetlerde bulunmaz.” diyor. Türk
Ticaret Kanunu’nun 3’üncü maddesine göre de bankacılık faaliyeti bir
ticari iş. Dolayısıyla aslında Cumhuriyet Halk Partisi bir
ticari faaliyette bulunmuş oluyor her ne kadar söylediklerinin doğru
olduğunu farz edersek, bu paradan bir gelir elde etmiyorsa da.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) – Kapatın,
kapatın.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – El koyun, el
koyun.
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) – Ama şu var:
Cumhuriyet Halk Partisinin İş Bankasının yönetimine
verdiği isimler var, bu isimler de buradan ücret alıyorlar.
Şimdi, bu, bir haksız rekabet diğer partiler
açısından.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – AKP’ye
verelim AKP’ye, iktidar partisine.
BAŞKAN – Hatibi dinleyelim değerli
arkadaşlar.
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) – O zaman bizim
şöyle bir teklifimiz var: Bu yasal düzenleme, bu miras bırakma
Cumhuriyet Halk Partisinin kendi inisiyatifiyle yaptığı bir
şey değil, sizi suçlamıyorum.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – Üzerinize
alın üzerinize İş Bankasını.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) –
Yabancılara satarsınız onu da, yabancılara
satarsınız. Onu da alın, yabancılara satın. Diğer
bankaların hepsini yabancılara sattığınız gibi
onu da satın.
BAŞKAN – Değerli arkadaşlar, hatibi…
Siz Genel Kurula hitap edin.
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) – Makul bir çözüm
getirmek gerekir. Benim bu konuyla ilgili makul bir çözümüm var. Benim bu
konuyla ilgili makul çözümüm şu, Cumhuriyet Halk Partisinin kendisinden
kaynaklanmayan ama onun lehine olan bu düzenlemeyi neticede yasalara uydurmak
için şunu yapmak lazım: Cumhuriyet Halk Partisinden bunu
alamıyorsak bu gelir, bu ticaret faaliyet devam ettiği sürece…
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Demagoji
yapıyorsun demagoji, gerçekleri söylemiyorsun.
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) – …Cumhuriyet Halk
Partisinin hazine yardımı almamasını sağlamak gerekir
ancak o zaman eşit şartlarda rekabet edilebilir.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Cumhuriyet Halk
Partisinin buradan para almadığını bilmiyor musun?
Memleketinde bir sorun yok mu, işçinin, köylünün… Git, onlardan haber ver!
ÖZKAN YALIM (Uşak) – Cumhuriyet Halk Partisinin
hazine yardımı alıp almayacağı sana mı düştü
ya? Allah Allah!
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, lütfen
hatibi dinleyin.
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) – Ben bir milletvekili
olarak bu konunun doğrusunu öğrenmek için günlerdir
çalışıyorum ve bunu araştırırken de hiç birinize
bir ithamda bulunmadım, Cumhuriyet Halk Partisinin kendisine de bir
ithamda bulunmadım ama Cumhuriyet Halk Partisinin Sayın Genel
Başkanı…
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Sen Varlık
Fonu’nu araştır, Varlık Fonu’nu araştır, kimlere
peşkeş çekiliyor, onlara bak!
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) – Bilgi alamadıysan
bu işi yapma!
BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen hatibi
dinleyin, bir meramını anlatsın hatip, herhâlde buna da bir
cevap verilir.
Buyurun, devam edin siz.
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) – Cumhuriyet Halk
Partisinin Saygıdeğer Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu da bu hisselerin sahibi sıfatıyla bir
dönem CHP’de yönetim kurulu üyeliği yapmış ve tahmin ediyorum,
bundan dolayı da bir ücret almış. Bu ücreti Cumhuriyet Halk
Partisinin parti faaliyetlerinde mi kullandı, kendisi mi aldı, o bizi
ilgilendirmiyor. (CHP sıralarından gürültüler)
EDNAN ARSLAN (İzmir) – Yapma, yapma
kardeş!
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) – Ama total olarak
söylememiz gereken şey şu: Hem hisse sahiplerinin
aldığı ücret hem de Cumhuriyet Halk Partisinin bu hisselerin
sahibi olma sıfatıyla yaptığı faaliyetler bir siyasi
partinin faaliyetleriyle kanun önünde uyuşmamaktadır.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) – Uçan saraydan
daha mı ağır?
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) – Bu nedenle buna bir
yasal çözüm getirilmesi gerektiğini düşünüyorum ve yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ÖZKAN YALIM (Uşak) – Sen yeni geldin, herhâlde
bazı şeyleri bilmiyorsun. Bence git, bir öğren de ondan sonra
gel!
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) – Huzur
hakkı, uçan saraydan daha mı ağır geliyor?
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar,
bakın, grup başkan vekilleri var, sözcüler var; onlar herkes
adına konuşabilirler.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…
BAŞKAN - Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan,
sayın hatip partimizin ismini ve İş Bankasını ve
oradaki hisselerin durumunu şüphe yaratacak ve itham edici bir
şekilde dile getirmiştir. Cevap hakkını kullanmak
istiyorum.
BAŞKAN - Buyurun, iki dakika süreyle konuyu bir
açıklayalım.
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Kahramanmaraş
Milletvekili Ahmet Özdemir’in 10 sıra sayılı 2019 Yılı
Bütçe Kanun Teklifi ile 11 sıra sayılı 2017 Yılı Kesin
Hesap Kanunu Tasarısı’nın birinci tur görüşmelerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasında
Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, bir
iktidarın yorulduğu ve tükendiği muhalefete muhalefet etmesinden
anlaşılır. Buraya çıkıp da senede beş
dakikalık bir bütçe konuşması verildiğinde iktidarın
icraatlarını anlatmak yerine muhalefete muhalefet ediyorsanız
sonunuz siyaseten yaklaşmış demektir; hayırlı olsun.
(CHP sıralarından alkışlar)
Husus çok net, burada hatibin yaptığı
iş, Atatürk’ün kurucusu olduğu bu Mecliste Atatürk’ün manevi
şahsiyetini rahatsız edecek, Atatürk’ün vasiyetini
tartışmaya açacak ve Atatürk’ün bu vasiyeti üzerinden Atatürkçüleri
ve onun emanetine yürekten sahip çıkanları rahatsız edecek bir
provokasyondur. Hatip “Eğer doğruysa” diyor… Elinizde bütün devlet
imkânları var. Devlet imkânlarını hukukun gerektirdiği ve
gerektirmediği şekilde yetki sınırlarınızı
aşarak da kullanıyorsunuz. Cumhuriyet Halk Partisinden kurulduğu
günden bugüne kadar, Atatürk’ün vasiyeti uygulanmaya
başlandığı günden bugüne kadar bir kör kuruş
İş Bankasından Cumhuriyet Halk Partisinin cebine
girmemiştir. Hatta bir gece hesaplarda kalan para ertesi gün
aktarılırken o gecelik faiziyle alınmadıysa bile
aktarılmıştır. Aktarıldığı kurum, sizlerin
ellerinde Atatürk’ün isteği gibi yönetilmeyen, görevini yapmak yerine
Atatürk’e değil Atatürk’ten önceki dönemde ve sonraki dönemlerde
Atatürk’ün hatırasına ihanet etmiş kişilere güzellemeler
yapan birtakım şahsiyetlere hizmet eden Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih
Kurumuna aktarılmaktadır. Kurumların hesaplarına
baktığınızda aktarılan paralar amaca uygun
kullanılmamakta hatta önemli bir miktar para boşta durmaktadır.
Bu, sizin elinizde perişan edilmiş kurumların
sorumluluğundadır. El attığınız İş
Bankası Türkiye’nin en büyük, dünyanın ilk 100’deki 96’ncı
bankasıdır. Yani nasıl yönetiliyorsa, şu anda ne
yapılıyorsa…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Müsaadenizle…
BAŞKAN – Sayın Özel, bir dakikada
toparlayalım.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) – …şu andaki, bundan
önceki yöneticileri ve bugünkü yöneticileri ne yapıyorlarsa doğru
yapıyorlar ki Türkiye’nin en kârlı bankasıdır,
dünyanın göz bebeği ilk 100’ün 96’ncı sırasındadır.
Ama siz bu iyi işleyen kurumu bir şekilde tartışmaya
açarak, bir şekilde o konuda şüphe yaratarak Türkiye’nin en büyük
bankasına çökülebileceği, el konulabileceği izlenimini yaratarak
hem İş Bankasına hem Türkiye ekonomisine hem Türkiye’nin
dünyadaki algısına zarar vermeye devam ediyorsunuz. Bu en üst
perdeden denendi, sonucu görüldü, geri adım atıldı ama siz bir
yerden görev çıkarmışsınız, partinizin
icraatını anlatmak yerine bu saldırıda bulunuyorsunuz.
Şunu bilin: Şu anda Ziraat Bankasının, Halkbankın ve
Vakıfbankın yönetim kurullarında eski milletvekilleriniz, eski
Cumhurbaşkanı danışmanları var, bugün kurulan birçok
üst kurulda 3 yerden, 4 yerden maaş alan kişiler var. Devletin
imkânlarını böyle sömürenler, Atatürk’ün vasiyetiyle, Atatürk’ün
partisinin yapmış olduğu bu hizmete laf söyleyemezler. Bu, en
basit deyimle, Atatürk’ün manevi huzurunda Atatürk’e hakarettir.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
ÖZKAN YALIM (Uşak) – Öğrendin mi,
aldın mı cevabını? İşine bak! Türkiye
İş Bankası size kalmadı! (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın
Başkan…
BAŞKAN – Sayın Muş, yerinizden söz
talep ettiniz.
Değerli arkadaşlar, bu konuların
tartışılması yararlı bence, yani bir kere
tartışılsın ve açığa da kavuşsun.
Buyurun Sayın Muş.
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Türkiye’nin
bir hukuk devleti olduğuna, hukuk neyi gerektiriyorsa onun
yapılacağına ve Manisa Milletvekili Özgür Özel’in sataşma
nedeniyle yaptğı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye bir hukuk devletidir. Hukuk
neyi gerektiriyorsa şimdiye kadar o yapıldı, bundan sonra da o
yapılır. (HDP sıralarından gürültüler) Türkiye’nin
kanunları bellidir, Türkiye’nin mevzuatı bellidir, bu mevzuat ve
kanunlar çerçevesinde hareket edilir ve herkes bu kanunlara uygun şekilde
fiillerini ve sorumluluklarını yerine getirmekle karşı
karşıyadır. Burada İş Bankası hisseleriyle
alakalı tartışmada da kanun ve nizam, hukuk ne diyorsa o
olacaktır.
Şimdi, bir diğer konu da milletvekilimizin
konuşmasına atfen: “Muhalefete muhalefet yapmak sizin siyaseten
sonunuzun yaklaştığını gösterir.” Benim Sayın
Özel’e tavsiyem şu: Çok büyük laflar konuşuyor, çok büyük iddialarda
bulunuyor, sonra kendi kendine mahcup oluyor. Bakın, 19 Nisan 2018
tarihinde mevkidaşım Sayın Özel şöyle bir açıklamada
bulunuyor: “Bu seçimi biz kazanacağız. Buna Spil Dağı ne
kadar büyükse, o kadar inanıyorum.” Spil Dağı Manisa’da bir
dağdır bu arada. Fakat yine kaybettiler. Benim kendisine tavsiyem, bu
kadar büyük konuşmaması, daha itidalli açıklamalar
yapmasıdır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Özel, siz de yerinizden,
toparlayarak bu konuyu kapatalım.
2.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Kahramanmaraş
Milletvekili Ahmet Özdemir’in 10 sıra sayılı 2019 Yılı
Bütçe Kanun Teklifi ile 11 sıra sayılı 2017 Yılı Kesin
Hesap Kanunu Tasarısı’nın birinci tur görüşmelerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, biraz
önce Sayın Vekille ilgili bir rakam bakıyordum ama
yetişmemişti. 5.936 soru önergesi verilmiş, süresi içinde 274’ü,
koskoca devlet elinizde yüzde 4’ünü cevaplıyorsunuz, “İş
Bankası on günde değil, on beşinci günde cevap verdi.” diye bizi
eleştiriyor.
AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş) – İki
ay!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – İkincisi: Türkiye’nin en
güçlü yapısına el atmayın çünkü el attığınız
ne varsa… “Maşallah!” dediğiniz inek kırk gün sonra sütten
kesiliyor, başını okşadığınız çocuk
kırk gün sonra vefat ediyor. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Bari, hiç olmazsa, Türkiye’de işleyen bir tane kurum var, bu
kuruma sataşmayın.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Özgür, iyi atıyorsun ya.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Muş, ben Spil
Dağı kadar inanıyorum sizin gideceğinize ama siz bir
iktidar kibri içindesiniz. Bende bu inanç, bu yürek nereden, biliyor musunuz?
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) - Biz de
sizin gelmeyeceğinize inanıyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - İşgal orduları
geldiğinde sizinkiler kırmızı halı sererken bizim mavi
gözlü de bakıp “Geldikleri gibi giderler!” demişti. O da bu kadar
inanıyordu. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın
Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Muş, ben
gördüm zaten sizi.
3.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Manisa
Milletvekili Özgür Özel’in yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın
Başkan, ben bir durum tespiti yapmaktayım. Şunu da esefle
kınadığımı söylerim…
BAŞKAN – Toparlayalım ama artık?
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Özel,
bu millet topyekûn bir kurtuluş mücadelesi vermiştir, “sizinkiler,
bizimkiler” muhabbeti değildir.
PAKİZE MUTLU AYDEMİR (Balıkesir) -
Böyle bir şey yok.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Her dönem
dilinizden ayırmadığınız, dilinizden düşürmediğiniz
“ayrımcılık” gibi ifadeleri burada kullanma. Bu Anadolu
insanının çocuğu sırtında cepheye mermi
taşımıştır; dolayısıyla,
ağzınızdan çıkanı kulağınız duysun.
Kurtuluş Savaşı mücadelesini, başında liderleri,
arkasında bu halk topyekûn vermiştir, bunu da unutmayın.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Peki, teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Özel, son kere veriyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Tamam.
BAŞKAN - Toparlayın artık siz de
lütfen, çok konuşmacımız var.
4.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, İstanbul
Milletvekili Mehmet Muş’un yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan,
“Kurtuluş Savaşı hiç olmadı.”dan, Çanakkale Zaferi’ni
Atatürk’süz anlatmalardan şimdi “topyekûn bir mücadele” ve “Oradaki
kahramanlar hepimizin kahramanıdır.” noktasına çekebildiysek AK
PARTİ’yi bu tartışmanın sonunda…
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) - Hadi oradan!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - …bu da Cumhuriyet Halk
Partisinin başarısıdır.
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) –
Saçmalama!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
III.- KANUN TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/276) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 10) (Devam)
2.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısı (1/275); 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan,
2017 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/38); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 2017
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2017 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/39); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/41); 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu
ile 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 183 Adedi Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu
İdarelerine, 2 Adedi Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve 10 Adedi
Diğer Kamu İdarelerine Ait Olmak Üzere Toplam 195 Adet
Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/40) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 11) (Devam)
A) CUMHURBAŞKANLIĞI (Devam)
1) Cumhurbaşkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Cumhurbaşkanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ (Devam)
1) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (Devam)
1) Kamu Denetçiliği Kurumu 2019Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Kamu Denetçiliği Kurumu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ç) ANAYASA MAHKEMESİ (Devam)
1) Anayasa Mahkemesi 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Anayasa Mahkemesi 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
D) YARGITAY (Devam)
1) Yargıtay 2019Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yargıtay 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
E) DANIŞTAY (Devam)
1) Danıştay 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
F) SAYIŞTAY (Devam)
1) Sayıştay 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Sayıştay 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
G) HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU (Devam)
1) Hâkimler ve Savcılar Kurulu 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
H) MİLLÎ İSTİHBARAT TEŞKİLATI
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî İstihbarat Teşkilatı
Müsteşarlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
I) MİLLÎ GÜVENLİK KURULU GENEL SEKRETERLİĞİ (Devam)
1) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Diyanet İşleri Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Diyanet İşleri Başkanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
J) İLETİŞİM BAŞKANLIĞI (Devam)
1) İletişim Başkanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
K) BASIN-YAYIN VE ENFORMASYON GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü
2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) SAVUNMA SANAYİİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Savunma Sanayii Başkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Savunma Sanayii Müsteşarlığı 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) STRATEJİ VE BÜTÇE BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Strateji ve Bütçe Başkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
N) KALKINMA BAKANLIĞI (Devam)
1) Kalkınma Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
O) MİLLİ SARAYLAR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Ö) DEVLET ARŞİVLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Devlet Arşivleri Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
P) BAŞBAKANLIK (Devam)
1) Başbakanlık 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri,
birleşimin sonuna doğru yapacağımız soru-cevap
işlemi için sisteme giren arkadaşlarımızın isimlerini
bastırdım, bütün gruplara dağıtacağım. Bu
arkadaşlarımıza, tabii, bu listeyi dikkate alarak daha sonra söz
vereceğim yani onu şimdiden ilan edeyim. Sisteme soru-cevap için giren
arkadaşlarımızın isimlerini gruplara gönderiyorum; bu
arkadaşlarımız birleşimin sonuna kadar kalsınlar ya da
takdirleri tabii. Bu listeyi dikkate alacağımı bilginize
sunuyorum çünkü sistemde bir yer sorunu olduğu için bu
arkadaşlarımızın da bilgilerine sunuyorum. Gruplara da
arkadaşlarımız bu listeyi göndersinler lütfen.
Teşekkür ederim.
AK PARTİ grubu adına altıncı
söz, Balıkesir Milletvekilimiz Sayın Adil Çelik’e aittir.
Buyurun Sayın Çelik. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Çelik.
AK PARTİ GRUBU ADINA ADİL ÇELİK
(Balıkesir) – Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; 2019 Yılı Bütçe Kanunu Teklifi kapsamında
Danıştay Başkanlığı bütçesi üzerinde AK
PARTİ adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel
Kurulumuzu, aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Biraz önceki konuşmanın bir devamı
olarak da yine Balıkesir’de Kurtuluş Savaşı
sırasında Balya Müfreze Komutanlığı yapan Cafer
Efe’nin torunu olarak konuşuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Danıştay bütçesi üzerinde söz almış
bulunuyorum. Danıştay, köklü Türk devlet geleneğinin temel
kurumlarından biri olarak Sultan Abdülaziz tarafından 1868
yılında “Şûrayı Devlet” adıyla kurulmuş olup 1924
Anayasası’yla anayasal bir kurum hâline gelmiştir, 1961 ve 1982
Anayasalarında da yüksek yargı mahkemeleri yanında yerini
almıştır. 1961 Anayasası’nın 114, 1982
Anayasası’nın 125’inci maddesinde, idarenin her türlü eylem ve
işlemlerinin yargı denetimine tabi olması öngörülmüştür.
Danıştay Anayasa’nın 155’inci maddesine göre yürütme
organına yardımcı bir inceleme, danışma ve karar
organı olmanın yanı sıra, yönetimin yargı yoluyla
denetlenmesinde etkin ve önemli görev yapan bir yargı kuruluşudur. Bu
anlamda, kuvvetler ayrılığı ilkesinin ve tabii ki
demokrasinin önemli bir teminatıdır. Bu sayede idari işlem ve
kararların keyfîlikten ve dönemsellikten uzak, devlet ciddiyetine
yakışır ve adaleti temel alarak tesis edilmesi
hedeflenmiştir.
Bugün Danıştayın idari görevleri ile
yargı görevleri birbirinden kesin olarak ayrılmıştır.
Yönetimin yargı yoluyla denetlenmesi görevini idare ve vergi
mahkemeleriyle birlikte Danıştay Dava Daireleri yürütmektedir.
2016 yılında yürürlüğe giren istinaf
sistemiyle Danıştaya gelen iş sayısında ciddi bir
azalma olmuştur. 2017 yılında gelen iş sayısında
bir önceki yıla göre yüzde 60’lık bir azalma mevcuttur. 2016
yılında karara bağlanan dosya sayısı 165 bin iken 2017
yılında bu rakam 145 bine ulaşmıştır ve 5
Aralık 2018 tarihi itibarıyla kararı verilen 119 bin dosya
sayısı aralık ayında yoğunlaşmakla önceki
istatistiklere ulaşacaktır.
Gelen dosya sayısındaki azalış
ve dosya çıkarma hızındaki artış derdest dosya
sayılarına da yansımış bulunmaktadır. 2016
yılı derdest dosya sayısı 268 bin iken bu rakam 2017
yılında 206 bin, 5 Aralık 2018 tarihi itibarıyla 176 bin
olmuştur; yani idari yargıda istinaf sistemi reformunun amacına
ulaştığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu sayede
yıllar içerisinde Danıştayın üzerindeki ağır
iş yükünden kurtularak hem yargılamayı makul sürede
sonuçlandırma hedefine hem de asıl işlevi olan istinaf mahkemesi
rolüne kavuşulabileceği değerlendirilmektedir.
2019 yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi ile Danıştay Başkanlığı personel
giderlerine 148 milyon 175 bin, Sosyal Güvenlik Kurumu devlet primine 18 milyon
652 bin, mal ve hizmet alımı giderlerine 10 milyon 416 bin, cari
transfer giderlerine 1 milyon 926 bin, sermaye giderlerine 3 milyon 151 bin
olmak üzere toplam 182 milyon 320 bin lira ödenek tahsisi öngörülmüştür.
2019 yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ödeneklerinde bir
önceki yıla göre 33 milyon 348 bin liralık yani yüzde 22
oranında artış meydana gelmiş, bu artışın da
büyük bir bölümü personel gideri ve Sosyal Güvenlik Kurumu devlet primi
giderlerindeki artıştan kaynaklanmış bulunmaktadır.
6723 sayılı Kanun gereği, 2016’dan
itibaren altı yıl içerisinde Danıştayın 17 olan daire
sayısının 10 daireye indirilmesi hedeflenmiştir; hâlen de
14 daire olarak görev yapmaktadır.
Danıştayın söz konusu görevlerini ifa
eden personele baktığımızda, 131 meslek mensubu, 22
savcı, 470 tetkik hâkim olmak üzere 623 yargı mensubu görev
yapmaktadır, ayrıca 960 idari personel mevcuttur.
Hâkim ve nitelikli idari personel
sayısının artırılarak yargı mensupları ve
idari personelin evrensel ölçüde etik ilkelerinin düzenlenmesi,
bilgilendirilmeleri, farkındalıklarının
geliştirilmesi, fiziki ve teknik altyapı eksiklerinin giderilmesi,
UYAP’a taşınmış olan idari yargı hizmetlerinin güvenli
ve etkin hâle getirilmesi de öncelikler arasındadır.
Yine Danıştay dâhil tüm yüksek mahkeme
kararlarının kişisel verilerden arındırılarak
sıra numarasıyla yayınlanması, etkin bir toplumsal
denetimin sağlanması açısından önemlidir diye
düşünüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Çelik, bir dakika…
ADİL ÇELİK (Devamla) – Bu vesileyle
Danıştay bütçesinin Danıştay üyelerine,
çalışanlarına ve bütün aziz milletimize hayırlı
olmasını temenni ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Çelik.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN - Sayın Özel, buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Müsaadenizle…
BAŞKAN – Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
5.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Balıkesir
Milletvekili Adil Çelik’in 10 sıra sayılı 2019 Yılı
Bütçe Kanun Teklifi ile 11 sıra sayılı 2017 Yılı Kesin
Hesap Kanunu Tasarısı’nın birinci tur görüşmelerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Adil Çelik’in
konuşmasını dikkatle dinledik. Başta, Balya Müfreze
Komutanı Cafer Efe’nin torunu olduğunu söyledi, bundan da büyük bir
memnuniyet duyduk. Cafer Efe’yi de tüm silah arkadaşlarını da
saygıyla, sevgiyle, minnetle anıyoruz.
Bizim buradaki sorunumuz şu: Eğer Cafer
Efe’ye birisi gitseydi, Cafer Efe “Şu anda Türkiye'de ne oluyor?” diye
sorsaydı ve “Senin torununun bulunduğu siyasi parti bugün Meclis
çatısı altında Atatürk’ün vasiyetine saldırıyor,
Atatürk’ün vasiyetini boşa çıkarmaya çalışıyor.”
deseydi, herhâlde Cafer Efe “Yapmaz benim torunum.” derdi.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın
Başkan…
BAŞKAN – Sayın Muş, buyurun.
6.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Manisa
Milletvekili Özgür Özel’in yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın
Başkan, bakın, burada bir şeyin altını çizmemiz
gerekir. “Sizin dedeleriniz kırmızı halı serdiler.”
lafı kabul edebileceğimiz bir şey değildir ve Sayın
Özgür Özel’in kendisine bunu iade ediyorum. Mezarlıklarla
uğraşmayı bırakın, ecdada, ecdadımıza laf
uzatmayın, ağzınızdan çıkan lafı
kulağınız iyi duysun. Bu sizin bir haddiniz değildir. Siz
partimize eleştiride bulunabilirsiniz, fikirlerimizi beğenmeyebilirsiniz
ama bu milletin topyekûn verdiği bir mücadeleyi “Biz bu işi
kazandık, biz bu işi yaptık, sizinkiler böyle yaptı.” gibi
bir şeyi söylemekten sizi menederim, haddinizi bilin! (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bu milletin arasına fitne
tohumları koymayın, bu milleti ayrıştırmayın. Bu
devletin sahibi siz değilsiniz, bu milletin sahibi siz değilsiniz, bu
milletin efendisi de siz değilsiniz, yerinizi bilin. Bu milletin hiçbir
ferdine “Düşmana kırmızı halı döşedi.”
diyemezsiniz, aklınızı başınıza getirin. (CHP
sıralarından gürültüler)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – Sayın Özel, toparlayarak
bitirelim bu konuyu.
7.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, İstanbul
Milletvekili Mehmet Muş’un yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan,
Sayın Muş biraz önceki konuşmasının kâfi
gelmediğini düşündü ki tekrar aynı konuya döndü, şunu
söyleyeyim: Sayın Muş, bu dediklerinizi söyleyebilmeniz için benim
karşıma çıkıp had bildirebilmeniz için “Atatürk’e zerre
muhabbet besleyen ne ölüme ne dirime gelsin." diyen adama ziyaret yapmayacak
Genel Başkanınız, Beyefendi. (CHP sıralarından
alkışlar)
“Atatürk heykellerini it leşi gibi sokaklarda
süründüreceğiz." diyen adama Diyanet İşleri
Başkanınız gitmeyecek beyefendi. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Bağırma
ya, ne bağırıyorsun!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – “10 Kasımlarda dokuzu
beş geçe kenefe gidin." diyen adamın karşısında
el pençe divan duranların burada söyledikleri sözün samimiyeti
tartışılır Beyefendi. Siz haddinizi bileceksiniz, haddini
bilmez bu davranışları yapanları ya
cezalandıracaksınız ya bu tavırdan
ayrışacaksınız ya da oturduğunuz yerde
oturacaksınız. Siz haddinizi bilin! (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın
Başkan...
BAŞKAN – Bir saniye Sayın Muş, ben
elbette söz vereceğim.
Sayın grup başkan vekilleri, çok
yoğun bir konuşma talebi ve konuşmacılar var, saatler
sürecek bir birleşim gerçekleştiriyoruz. Bu konuyu toparlayarak ve
özellikle grup başkan vekillerinin birbirlerinin her zaman bir arkadaş
olduğunu da bilerek konuşmalarını toparlamalarını
rica ediyorum kendilerinden.
Buyurun.
8.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Atatürk’ün
CHP’nin tekelinde olmadığına, Türkiye’nin ortak bir değeri
olduğuna ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın
Başkan, Atatürk CHP’nin tekelinde değildir, Atatürk Türkiye’nin ortak
bir değeridir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sahip çık o zaman
kardeşim, sahip çık!
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Nereden oluyor
efeleniyorsunuz? Atatürk sizin tekelinizde mi, Atatürk sizin tekelinizde mi?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sahip çık o zaman.
BAŞKAN – Sayın Muş,
karşılıklı olmasın.
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Her
sıkıştığınız zaman Atatürk'ü kalkan olarak
kullanmaktan vazgeçin...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Atatürk’e sahip çık o
zaman.
MEHMET MUŞ (İstanbul) – ...kendinize
güvenin, adam gibi siyaset yapın, vazgeçin bu işlerden. Atatürk'ü
siyasi emelleriniz için kullanmayın.
Değerli milletvekilleri, Atatürk aleyhine tek
bir ifademizi bulamazsınız ve bizim söylediğimiz şudur: Atatürk,
Türkiye Cumhuriyeti’nin ortak paydasıdır. Atatürk’e karşı
yapılacak olan her şeyin karşısında önce AK PARTİ
dikilir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Ama siz her
sıkıştığınız yerde Atatürk’ü kalkan olarak
kullanmaktan vazgeçin. Kendi fikirlerinizle çıkın sahneye, kendi
fikirlerinizle çıkın sahneye. Millî kahramanlar arasında
ayrımcılık yapmayın. Bu ayrımcılık dilinden
vazgeçin, kendinizi milletin efendisi olmaktan da vazgeçin. Hâlen akıllanmadınız!
BAŞKAN – Peki, teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Özgür Bey, son defa verelim ve
toparlayalım artık değerli arkadaşlar.
9.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, İstanbul
Milletvekili Mehmet Muş’un yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – “Hâlen
akıllanmadınız.” diyor. Ne bana ne Cumhuriyet Halk Partisinin
herhangi bir mensubuna akıl vermek ne Mehmet Muş’un ne Mehmet
Muş çerçevesinde siyaset yapan kimsenin haddi değildir, bir kere
haddini bilsin! (CHP sıralarından alkışlar)
İkincisi: Atatürk
tartışmasını, bütçe görüşmesinde Sayıştay
üzerine konuşulurken çıkıp Atatürk’ün vasiyetine saldıran
milletvekillinden sor sen Atatürk’ü tartışmanın
hesabını.
Çok net bir şey söylüyoruz: Atatürk’e
karşı ülkenin Diyanet İşleri Başkanından tutun
Genelkurmay Başkanına kadar, gidip Akit diye Atatürk’e her gün nefret
söylemlerinde bulunan bir gazetenin yazarını ziyaret eden Genelkurmay
Başkanına kadar ve “Atatürk’e zerre muhabbet besleyen yanıma
gelmesin.” diyen adamı gözümüze sokar gibi ziyaret yapan Genel Başkanlarına
kadar; Atatürk’e yapılan saldırıya karşı çanak tutan,
kolaylaştıran bu siyasetin karşısında Cumhuriyet Halk
Partisi aslan gibi Atatürk’ü de onun eserlerini de devrimlerini de korumaya
devam edecektir. Hiç merak etme Mehmet Muş. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz, sağ olun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın
Başkan, kimi kimin ziyaret edeceğine karar verecek olan…
BAŞKAN – Bir saniye değerli
arkadaşlar, kayıtlara girsin.
Buyurun Mehmet Bey.
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın
Başkan, kimi kimin ziyaret edeceğine karar verecek olan Özgür Özel
değildir. Partileri bağlayan partilerin kurumsal fikirleri ve
görüşleridir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan,
“Keşke Yunan galip gelseydi.” diyen adamı ziyaret edenler, “Kimi
ziyaret edeceğimize karışamazsınız.” diyorlarsa, bu
konuda yanılıyorlar. “Yunan galip gelseydi.” diyen adamın elini
eteğini öpen adamın, o ziyaretini eleştirmek de ona bu Meclisi
dar etmek de boynumuzun borcudur. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Peki, teşekkür ederim.
Değerli milletvekilleri, görüşmelere devam
ediyoruz.
Tabii, sayın grup başkan vekillerinden
ricam, Meclisi yöneten başkan vekillerine yardımcı olmaları
çünkü bildirdiğiniz çok sayıda konuşmacı var değerli
arkadaşlarım, bu işlemleri de tamamlamak durumundayız.
Tartışmaların olmasını ben çok doğal
karşılıyorum, yararlı da olur, herkes açıkça
fikirlerini söylesin ama makul bir zamanda da keselim.
III.- KANUN TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/276) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 10) (Devam)
2.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısı (1/275); 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan,
2017 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/38); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 2017
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2017 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/39); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/41); 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu
ile 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 183 Adedi Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu
İdarelerine, 2 Adedi Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve 10 Adedi
Diğer Kamu İdarelerine Ait Olmak Üzere Toplam 195 Adet
Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/40) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 11) (Devam)
A) CUMHURBAŞKANLIĞI (Devam)
1) Cumhurbaşkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Cumhurbaşkanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ (Devam)
1) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (Devam)
1) Kamu Denetçiliği Kurumu 2019Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Kamu Denetçiliği Kurumu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ç) ANAYASA MAHKEMESİ (Devam)
1) Anayasa Mahkemesi 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Anayasa Mahkemesi 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
D) YARGITAY (Devam)
1) Yargıtay 2019Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yargıtay 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
E) DANIŞTAY (Devam)
1) Danıştay 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
F) SAYIŞTAY (Devam)
1) Sayıştay 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Sayıştay 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
G) HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU (Devam)
1) Hâkimler ve Savcılar Kurulu 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
H) MİLLÎ İSTİHBARAT TEŞKİLATI
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî İstihbarat Teşkilatı
Müsteşarlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
I) MİLLÎ GÜVENLİK KURULU GENEL SEKRETERLİĞİ (Devam)
1) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Diyanet İşleri Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Diyanet İşleri Başkanlığı 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
J) İLETİŞİM BAŞKANLIĞI (Devam)
1) İletişim Başkanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
K) BASIN-YAYIN VE ENFORMASYON GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Basın-Yayın ve Enformasyon Genel
Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) SAVUNMA SANAYİİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Savunma Sanayii Başkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Savunma Sanayii Müsteşarlığı 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) STRATEJİ VE BÜTÇE BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Strateji ve Bütçe Başkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
N) KALKINMA BAKANLIĞI (Devam)
1) Kalkınma Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
O) MİLLİ SARAYLAR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Ö) DEVLET ARŞİVLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Devlet Arşivleri Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
P) BAŞBAKANLIK (Devam)
1) Başbakanlık 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN – Şimdi söz sırası AK
PARTİ Grubu adına Samsun Milletvekilimiz Sayın Orhan
Kırcalı’ya aittir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sayın Kırcalı, süreniz beş
dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA ORHAN KIRCALI (Samsun) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayıştay
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi üzerine AK PARTİ Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Yüce Meclisi ve aziz milletimizi saygıyla
selamlarım.
Bütçe, yasama organı tarafından yürütme
organına kamu gelirlerinin toplanması ve giderlerinin
yapılması için izin ve yetki verilmesini düzenleyen kanunlardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçe hakkını kullanırken,
vatandaş adına kamu gelirlerini toplama ve bu gelirleri harcama
konusunda yürütme organına verdiği yetkinin uygulanmasının
sonuçlarını da Sayıştay aracılığıyla
denetlemektedir. Bu bağlamda, Türkiye Büyük Millet Meclisinin denetim
faaliyetlerinin etkin bir şekilde yürütülmesinde yüz elli altı
yıllık köklü bir geçmişe ve tecrübeye sahip
Sayıştayın rolü çok büyüktür. Sayıştay, Yüce Meclis
adına yaptığı denetimleri dürüst, ön yargıdan uzak,
tarafsız ve uluslararası denetim standartlarına uygun bir
şekilde planlamakta ve yürütmektedir. Sayıştay kamu yönetiminin
saydamlığına ve hesap verilebilirliğine katkı
sağlamayı hedeflemektedir, denetimlerinde bilişim teknolojisinden
azami ölçüde yararlanmaktadır, denetim ve raporlama kapasitesini sürekli
olarak da geliştirmektedir, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, kamuoyunun ve
denetlenen kamu idarelerinin beklenti ve ihtiyaçlarını da her zaman
dikkate almaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kamu mali yönetimi ve denetiminin ön yargıdan uzak,
dürüst, şeffaf ve uluslararası denetim standartlarına uygun bir
şekilde yürütülebilmesi için AK PARTİ hükûmetlerince birçok reforma
da imza atılmıştır. 2004 yılında Anayasa’nın
160’ıncı maddesinde yapılan değişiklikle, askerî
malların hiçbir kısıtlamaya tabi olmaksızın
Sayıştayca denetlenmesinin önü açılmıştır. 2005
yılında yapılan Anayasa değişikliğiyle mahalli
idarelerin denetlenmesinin doğrudan Sayıştay tarafından
yapılabilmesi imkânı geliştirilmiştir. 5018
sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu uygulamaya
konulmuştur. Siyasi partilerin mali denetiminin Sayıştay
tarafından yapılmasını sağlayan 6216 sayılı
Kanun yürürlüğe konulmuştur. Başbakanlık Yüksek Denetleme
Kurulu Sayıştaya devredilerek denetim tek çatı altında
toplanmıştır. Kamu kaynağı kullanan
kuruluşların Sayıştay tarafından denetiminin
kapsamı da genişletilmiştir. 832 sayılı Kanun
yalnızca uygunluk denetimi yapmaya imkân verirken 6085 sayılı
Kanun’la Sayıştay uygunluk denetiminin yanında performans ve
mali denetim de yapar hâle getirilmiştir. Yine, 6085 sayılı
Kanun’la raporlama fonksiyonu güçlendirilerek kamuoyuna açıklama
zorunluluğu da getirilmiştir.
Tüm bu reformlar doğrultusunda, hesap
verilebilir, dünya standartlarında bir denetim süreci işlemeye
başlamıştır. Kamu harcamalarında verimlilik
sağlanarak israf önlenmiş, kalkınmanın hızlanması
ve sürdürülebilir bir kalkınmanın gerçekleştirilmesinin de önü
açılmıştır. Devlet ile vatandaş arasında güven
duygusu oluşmuştur. Saydam bir bütçe ve saydam gelir, gider denetim
mekanizması da bina edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, 2017 yılı
denetim programı kapsamında 5018 sayılı Kanun’a tabi
merkezî yönetim bütçesinin yüzde 99’u, sosyal güvenlik kurumları
bütçesinin yüzde 100’ü, mahalli idareler bütçesinin de yüzde 73’ü denetlenmiştir.
Artık, milletimiz adına büyük bütçeler yapan bir Türkiye var.
Gelirini, giderini öngörebilen, şeffaf ve denetlenebilir, kamuoyunun her
an ulaşabileceği bir saydamlıkla yürütülebilen bir denetim
mekanizması vardır. Geçmişi, birikimi ve hizmetleriyle devlet
geleneğimizde önemli bir yeri bulunan Sayıştay
Başkanlığı, yüksek denetim kurumlarının
uluslararası bölgesel organizasyonlarıyla da sıkı bir
iş birliği içerisindedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2017 yılı kesin hesabında
Sayıştayın 257 milyon tutarındaki toplam ödeneğinin
217 milyonu kullanılmıştır. Sayıştayın
Stratejik Plan ve Performans Programı’nda yer alan amaç ve hedeflerine
ulaşabilmesi için 2019 Yılı Bütçe Kanun Teklifi’nde öngörülen
toplam ödenek tutarı 367 milyon liradır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kırcalı, devam
edin, buyurun.
ORHAN KIRCALI (Devamla) – Teşekkür ederim
Başkanım.
Yüksek vazife anlayışıyla
kararlı bir şekilde görevlerini yerine getiren Sayıştay
Başkanlığımız önümüzdeki dönemde de aziz milletimizin
hakkını ve menfaatlerini koruma sorumluluğunu yerine
getirecektir.
Bu düşüncelerle
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin ilk bütçesinin
ülkemize, milletimize ve Sayıştay
Başkanlığımıza hayırlar getirmesini diliyor,
hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
AK PARTİ Grubu adına konuşmacı
Bilecik Milletvekilimiz Sayın Selim Yağcı. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Yağcı.
AK PARTİ GRUBU ADINA SELİM YAĞCI
(Bilecik) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım; bir zamanlar mensubu olmaktan gurur duyduğum
adalet teşkilatının en önemli kurumlarından biri olan
Hâkimler ve Savcılar Kurulunun 2019 yılı bütçesinin
hayırlara vesile olması temennisiyle konuşmama başlarken
yüce Meclisi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Anayasa değişikliği sonrası
“Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu” ismi “Hâkimler ve Savcılar
Kurulu” olarak değiştirilirken kurulun yapısı ile üye seçim
sistemi yeniden düzenlenmiştir. Anayasa değişikliği
sonrası Hâkimler ve Savcılar Kurulunun üye sayısı 22’den
13’e, daire sayısı 3’ten 2’ye düşürülmüştür. Kurulun
Başkanı Adalet Bakanı, Adalet Bakanlığı ilgili
bakan yardımcısı da kurulun tabii üyesi hâline
getirilmiştir. Cumhurbaşkanlığınca atanacak 4 üyenin
3’ü yüksek yargıçlardan, adli yargıdan; 1 üye de Danıştay
üyelerimiz arasından, idari yargıdan seçilen üyelerden
oluşturulmuştur. Burada Anayasa değişikliğiyle
Hâkimler ve Savcılar Kuruluna tanınan en güzel ayrıcalık,
gerçekten millet adına önemli olan bir husus Meclisimiz tarafından 7
üyenin özel nitelikli seçilmiş olmasıdır. 3 üye Yargıtay
üyeleri arasından, 1 üye Danıştay üyeleri arasından; 3 üye
ise nitelikleri kanunda belirtilen yükseköğretim kurumlarının
hukuk dallarında görev yapan öğretim üyeleri ile avukatlar
arasından seçilen üyelerden; bunlardan en az birinin öğretim üyesi ve
en az birinin avukat olması zorunludur. Türkiye Büyük Millet Meclisi,
komisyon tarafından belirlenen adaylar arasından her bir üye için
ayrı ayrı gizli oyla seçim yapmaktadır. Birinci oylamada üye tam
sayısının üçte 2 çoğunluğu, eğer bunda gerekli
çoğunluk sağlanamazsa ikinci oylamada üye tam sayısının
beşte 3 çoğunluğu aranır. İkinci oylamada da üye
seçilemediği takdirde en çok oyu alan 2 aday arasında ad çekme
usulüyle üye seçimi tamamlanır. Üyeler dört yıl için seçilir, süresi
biten üyeler bir kez daha seçilebilir.
Türkiye Büyük Millet Meclisimizin Hâkimler ve
Savcılar Kuruluna üye seçiminde rol üstlenmesini gerçekten bir hâkim
olarak, hukukçu bir milletvekili olarak, millî iradenin yargı üst
yönetimine yansımasının bir vesilesi olarak çok önemli
görüyorum. “Adalet mülkün temelidir.” anlayışıyla hükmettiği
topraklara adaleti götüren bir medeniyetin mensubu olarak 16 Nisan
referandumuyla, Hâkimler ve Savcılar Kurulu yapısı içerisinde
yargının demokratik meşruiyeti ile hesap verebilirliğinin
sağlanmış olmasının önemini bir kez daha yüce
Meclisimize hatırlatmak istiyorum.
Hâkimler ve Savcılar Kurulu, yargı
bağımsızlığı ve
tarafsızlığını temin etmek ve buna bağlı
olarak yargı hizmetlerinin etkin, hızlı, adil bir şekilde
yürütülmesine imkân sağlamak için kurulmuştur. Gerçekten, yargı
mensuplarımızın bu zamana kadar olduğu gibi bundan sonra da
bunu fedakârca ve gayret içerisinde, adalet anlayışı ve
tarafsızlık içerisinde yürüteceklerine canıgönülden
inanıyorum. Onun için “Adalet mülkün temelidir.” diyoruz ve bunu gerçekleştirme
adına yargıya, hâkimlerimize, savcılarımıza ne kadar
imkân hazırlarsak devletimizin, milletimizin geleceğinin de o kadar
önemli olduğuna canıgönülden inanıyorum. Hâkimler ve
Savcılar Kuruluna 2019 yılı bütçesi olarak ayrılan 76
milyon 849 bin TL’nin…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Yağcı, bir dakika
ilave ediyorum.
SELİM YAĞCI (Devamla) -…gerçekten
yargımızın sorunlarını giderme noktasında daha da
artırılarak ilerideki günlerde bu görevlerin daha etkin, verimli
şekilde sağlanmasını sağlayacağına
canıgönülden inanıyorum.
Son olarak şunu ifade etmek istiyorum:
Görüşülmekte olan 2019 yılı bütçesinin vatanımıza,
milletimize, hâkimlerimize, savcılarımıza, adalet
teşkilatımıza, insanımıza hayırlı uğurlu
olmasını temenni ediyor, 2019 Yılı Bütçe Kanunu Teklifi’nde
yoğun mesai harcayan Plan ve Bütçe Komisyonu Başkan ve üyelerine ve
yüce heyetinize saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Yağcı.
AK PARTİ Grubu adına söz isteyen Mersin
Milletvekilimiz Sayın Ali Cumhur Taşkın. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Taşkın.
AK PARTİ GRUBU ADINA ALİ CUMHUR
TAŞKIN (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Millî İstihbarat Teşkilatı, MİT
Başkanlığının 2019 yılı bütçesi üzerine AK
PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu ve
aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Başta yakın coğrafyamız olmak
üzere, küresel anlamda hızlı gelişmelerin
yaşandığı, ittifak ilişkilerinin
değiştiği ve çeşitlendiği bir dönemden geçmekteyiz.
Önemli bir bölgesel aktör olan ülkemiz de bu gelişmelerden doğrudan
ya da dolaylı etkilenmektedir.
Millî güvenliğimiz ve menfaatlerimiz
açısından üzerine düşen sorumluluğun bilincinde olan
MİT Başkanlığımız, ülkemize yönelik her geçen gün
artmakta olan iç ve dış tehditlere karşı etkin bir faaliyet
göstermektedir.
Dünyada yaşanan krizlerin sayı ve
sıklık bakımından artması ve krizler arası
etkileşimin yoğunlaşması, siber saldırılar, kara
propaganda, terör örgütlerinin birbiriyle etkileşim hâlinde olması
gibi tehditlerin iç içe geçmişliği, klasik terör
tanımını da ortadan kaldırmıştır. Bu durum,
tehditler ile güvenlik boyutunun yanı sıra, paramiliter, ekonomik,
psikolojik alanlarda da proaktif şekilde mücadele gerektirmektedir.
MİT Başkanlığı ile
diğer güvenlik kurumlarının organize çalışmaları
sonucunda PKK, KCK, FETÖ/PDY, DEAŞ ve DHKP-C başta olmak üzere, terör
örgütlerinin ülkemize yönelik etki alanları
azaltılmıştır. Nitekim, FETÖ/PDY’yle mücadele
kapsamında byLock gizli haberleşme uygulamasının ve
kullanıcılarının deşifre edilmesi, FETÖ/PDY Emniyet
arşiviyle mahrem yapılanmasının ortaya
çıkarılması, yurt dışında bulunan FETÖ/PDY
mensuplarının ülkemize iadesinin sağlanması, TSK’nin Suriye
ve Irak’taki operasyonlarına destek verilmesi, son olarak, Ağustos
2018’de PKK, KCK yürütme konseyi üyesi Zeki Şengali kod adlı
İsmail Özden’in Kuzey Irak’ta etkisiz hâle getirilmesi bahsi geçen iş
birliği içerisinde gerçekleştirilmiş önemli faaliyetlerdendir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; MİT Başkanlığımız ülkemizin
dış güvenliğine yönelik artan tehditlere karşı yurt
dışında da etkin olarak faaliyet göstermektedir. Bu kapsamda,
MİT Başkanlığının üstlendiği görevler ve
yürüttüğü istihbarat diplomasisi çalışmaları stratejik
çıkarlarımızın korunmasında önemli rol
oynamaktadır. MİT Başkanlığınca dönem içerisinde
Suriye sahasına yönelik çalışmalar bağlamında Zeytin
Dalı Harekâtı ve Fırat Kalkanı Harekâtı’na oyun
değiştirici oranda destek verilmesi, Afrin’deki faaliyetler, Astana
sürecindeki istihbarat diplomasisi çalışmaları ve ateşkes
anlaşması ile Soçi mutabakatının imzalanmasına öncülük
edilmesi, Reyhanlı patlamaları firarisi Yusuf Nazik’in Suriye’den
getirilmesi bu alanda kamuoyuna da yansıyan örneklerdendir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; önümüzdeki süreçte terör örgütlerinin ve uluslararası
gelişmelerin yaratacağı tehditler ve fırsatların devam
edeceği dikkate alındığında, çok boyutlu bir
bakış açısıyla istihbarat toplanması ve mutlaka bir
sonraki adımın ne olabileceğine dair bir değerlendirmeyle
işlenmesi millî güvenliğimiz ve millî çıkarlarımız
açısından önem arz etmektedir. Dolayısıyla önümüzdeki
dönemlerde de MİT Başkanlığının önemli görev ve
faaliyetler yürüteceği aşikârdır. Ayrıca, insan
kaynaklı ve tekniğe dayalı, istihbarat kapasitesi yüksek
ülkelerin güvenlik ve strateji alanlarında oyun değiştirici
konumda oldukları bilinmektedir. Bu çerçevede, MİT
Başkanlığınca başlatılan teknik ve fiziki
altyapı yatırımlarına önümüzdeki dönemde de devam edilmesi
ülkemizin millî güvenliği ve çıkarlarının bir
gereğidir. İçinde bulunduğumuz coğrafyanın dinamik ve
değişken yapısı ile devletler arası ilişkilerin
geçişkenliği de dikkate alındığında, Millî
İstihbarat Teşkilatı Başkanlığına 2937
sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Millî İstihbarat
Teşkilatı Kanunu’yla tevdi edilen görevlerin yerine getirilmesi için
gerekli bütçenin yüce Meclisimizce tahsis edilmesi elzemdir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yurt içinde ve yurt dışında ülkemizin
bekası için her türlü fedakârlığı göze alarak görev yapan
Millî İstihbarat Teşkilatı Başkanlığımızın
tüm çalışanlarını tebrik ediyor, 2019 mali yılı
bütçesinin Başkanlığımıza, devletimize ve milletimize
hayırlı olmasını diliyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler.
Söz sırası İzmir Milletvekilimiz
Sayın Mahmut Atilla Kaya’ya aittir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Kaya.
AK PARTİ GRUBU ADINA MAHMUT ATİLLA KAYA
(İzmir) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri;
Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinin 2019 yılı bütçesi
hakkında AK PARTİ Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Her devlet varlığına, bekasına,
bütünlüğüne ve refahına yönelen tehdit ve risklere karşı
kendi güvenlik algılamalarına göre tedbir almak durumundadır. Bu
gereklilik doğrultusunda devletler bölgelerindeki ve dünyadaki
ortamın izlenerek tehdit ve fırsatların tespit edilmesini, bu
hususlara matuf siyasetin belirlenmesini ve en doğru politikaların
uygulanmasını sağlayacak süreç ve unsurları ihtiva eden
millî güvenlik sistemlerini tesis etmektedirler. Bu çerçevede birçok devlet
millî güvenliği ilgilendiren konularda sağlıklı, bütüncül,
hızlı kararlar almak ve bakanlıklar veya kurumlar arası
bilgi paylaşımı, danışma ve koordinasyonu etkin
kılmak maksadıyla millî güvenlik kurulu veya savunma kurulu gibi
değişik adlar altında özel yapılanmalar teşkil etmiştir.
Ülkemizin millî güvenlik yapılanmasının ilk adımı 1933
yılında kurulan ve temel görevi millî seferberlik olarak belirlenen
Yüksek Müdafaa Meclisiyle atılmıştır. Söz konusu
yapılanma yıllar içerisinde güvenlik anlayışının
gelişimine paralel bir değişimden geçmiş ve son olarak 1982
Anayasası’yla Millî Güvenlik Kurulu teşkil etmiştir. Seksen
beş yıllık köklü bir tarihi bulunan ve ülkemizin millî güvenlik
sisteminin temel bileşenlerinden birini teşkil eden Millî Güvenlik
Kurulu Cumhurbaşkanımızın başkanlığında
Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Adalet, Millî Savunma,
İçişleri ve Dışişleri Bakanları ile Genelkurmay
Başkanı, Kara, Deniz, Hava Kuvvetleri Komutanlarının anayasal
bir platformda bir araya gelmesiyle sağlanmaktadır. Gündemi
Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından belirlenen ve iki
ayda bir toplanan Millî Güvenlik Kurulu, gerektiğinde doğrudan
Cumhurbaşkanının çağrısıyla da
toplanabilmektedir. Millî Güvenlik Kurulu, millî güvenlik alanında
devletin en üst koordinasyon kuruludur ve kurul toplantıları, millî
güvenlik meselelerinin karşılıklı fikir
alışverişiyle en üst seviyede alındığı bir
zemini teşkil etmektedir.
Millî Güvenlik Kurulu Sekreterliği de Millî
Güvenlik Kurulu gibi köklü bir geçmişe sahip bir kuruluştur. Tarihî
süreç içerisinde farklı isimler altında teşkilatlanmış
ve son olarak da “Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği”
adını almıştır. 9 Temmuz 2018 tarihinde başlayan
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi çerçevesinde de 15 Temmuz
2018 tarih ve 6 sayılı Cumhurbaşkanlığı
Kararnamesi’yle tekrar yapısı düzenlenmiştir. Söz konusu
Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle, Genel Sekreterlik, Millî
Güvenlik Kurulu toplantılarıyla ilgili iş ve işlemleri
gerçekleştirmek, kurul tarafından verilen görevleri yerine getirmek
ve bu çerçevede söz konusu görevlere ilişkin araştırma ve
değerlendirmeleri yapmak, yaptırmak, bu araştırma ve
değerlendirme sonuçlarını kurul üyelerine ulaştırmak
ve bu konuları kapsayan bir dokümantasyon merkezi oluşturmak ile
Millî Güvenlik Siyaset Belgesi’nin hazırlanmasına ilişkin
çalışmaları yürütmek noktasında görevlendirilmiştir.
Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinin en
üst amiri Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreteridir. Doğrudan
Cumhurbaşkanımız tarafından atanan Genel Sekreter, Genel
Sekreterliğin görevlerini Cumhurbaşkanının emir ve yönlendirmelerini
mevzuat hükümlerine ve devletin millî güvenlik siyasetine uygun olarak
yürütmekle görevlidir. Genel Sekreter, Cumhurbaşkanına
karşı sorumludur.
Hâlihazırda, Millî Güvenlik Kurulu Genel
Sekreterliğinde çoğunluğu üniversitelerin uluslararası ilişkiler,
ekonomi, hukuk gibi bölümlerinden mezun, yüksek lisans derecesine sahip olan
farklı disiplinlerden 236 personel görev yapmaktadır.
Millî Güvenlik Kurulu Sekreterliğinin 2019
yılı mali bütçesinin geneline bakıldığında da,
yüzde 70’inin personel giderlerine, yüzde 11’inin sosyal güvenlik
kurumlarına devlet primi giderlerine, yüzde 9’unun mal ve hizmet
giderlerine ve yüzde 8’inin de sermaye giderlerine
ayrıldığı görülmektedir. Millî Güvenlik Kurulu Genel
Sekreterliği için 2019 yılı bütçesinde öngörülen bütçe
rakamı 32 milyon 341 bin TL olup 2018 yılı bütçesine göre yüzde
10,92 oranında artış göstermiştir.
Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, 2019
yılı mali bütçe taslağında yer alan ödeneklere ilişkin
yukarıdaki faaliyetlerine muadili olan kurumlarla düzenli temaslarla
sürdürmekte ve uluslararası düzeyde çeşitli toplantılara da
katılmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kaya, devam edin.
MAHMUT ATİLLA KAYA (Devamla) – Millî
güvenliğimizin sağlanması için kanunlarla verilen görevlerini
icra etmek üzere yeniden teşkilatlanmış olan Millî Güvenlik
Kurulu Genel Sekreterliğinin 2019 yılı mali bütçesinin ve
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemimizin ilk bütçesinin
ülkemize, milletimize ve devletimize hayırlı uğurlu
olmasını diliyor, yüce heyetinizi tekrar saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – AK PARTİ Grubu adına söz
isteyen Kütahya Milletvekilimiz Sayın İshak Gazel. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sayın Gazel, süreniz beş dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA İSHAK GAZEL (Kütahya)
– Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri,
Cumhurbaşkanlığı İletişim
Başkanlığı ve Diyanet İşleri
Başkanlığının 2019 yılı bütçesi için söz
aldım. Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Devletimizin tüm kurumlarını kapsayan ve
ortak dil anlayışını merkezine alan bir bakış
açısıyla Türkiye'nin politikalarını muhataplarına
aktarmayı ve ülkemizin her alanda nitelikli bir şekilde temsiline
katkı sağlamayı amaçlayan Cumhurbaşkanlığı
İletişim Başkanlığı 24 Temmuz 2018’de
kurulmuş ve bu doğrultuda gerek ulusal ve gerekse uluslararası
kamuoyunda karar alıcı aktörler ve medyayla çok yönlü ilişkiler
kurarak ülkemizin hem dış politikasına hem de ulusal
faaliyetlere katkı sağlamıştır. Bu konumuyla, Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sisteminde devletimizin stratejik iletişimine dair
politikaları belirlemek ve koordine etmek açısından merkezî bir
kurum hâline gelmiştir.
Toplum hayatımızın vazgeçilmez bir
unsuru olan dine dair işlerin yürütülmesi için de kurumsal bir yapıya
ihtiyaç olduğu her hâlükârda açıktır. Türkiye'de din hizmetleri
eskiden beri hep bir kamu hizmeti olarak görülmüş ve buna ilişkin bir
kurumsal teşkilat yapısı oluşturulmuştur. Gerek
İslam dininin ibadet ve ahlak esaslarıyla ilgili işleri yürütmek
ve gerekse bu konuda toplumu aydınlatmanın önemi Diyanet
İşleri Başkanlığının bir anayasal kurum
olarak tasarlanmasını sağlamıştır.
Müslümanların günümüz dünyasında
saygın ve etkili bir şekilde var olması için zengin yer
altı kaynaklarına, insan sayısına veya geniş bir
coğrafyaya sahip olması yeterli değildir. Saygınlık ve
etkinlik, geliştirilip yaşatabileceğimiz insani değerler
sayesinde mümkün olabilecektir. Diyanet İşleri teşkilatımız
da Kur’an ve sünneti temel alan, aile hayatından insan haklarına, ferdi
alandan uluslararası ilişkilere, ekonomi ve çalışma
hayatından temizlik ve çevreye, hukukun üstünlüğüne ve sosyal adalete
kadar bir medeniyet tasavvuru çerçevesinde geliştirip
yaşatabileceğimiz ve günümüz dünyasına sunabileceğimiz
insani değerler üzerinde çalışarak ve toplumu aydınlatarak
önemli bir görevi yerine getirmektedir.
İslam esaslarına aykırı bir
şekilde üretilen kutsallıklar ve hurafeler ve dindar kesimlerin
zihinlerini çelen dinî değer istismarları Kur’an ve sünneti
anlayıp yaşamamızın önüne perde olmakta, İslam inanç
esaslarına zarar vermekte ve dünyadaki İslam algısını,
birliğimizi ve dirliğimizi, huzur ve güvenimizi ve toplumsal
ilişkilerimizi giderek tahrip etmektedir.
Fetullahçı terör örgütünün devlete verdiği
zarar kadar dinî değerleri istismar ederek dinimize de vermiş
olduğu zarar aşikârdır. Kendini dine atfeden kapalı ve
istismarcı örgütlerin hem devletimize hem de dinimize ne kadar zarar
verdiği 15 Temmuzda FETÖ örneğiyle net bir şekilde anlaşılmıştır.
Bu gibi örgütlere karşı gerek yurt içinde ve gerekse yurt
dışında yaptığı çalışmalarla Diyanet
İşleri teşkilatımız ülkemizin önemli
kurumlarından biri hâline gelmiştir. 46 ciltte tamamlamam İslam
Ansiklopedisi, İslam Araştırmaları Merkezi’nin kütüphane ve
veri tabanı, yine, 7 ciltte tamamlanan Hadislerle İslam Projesi ve
yüzlerce yayınıyla Diyanet İşleri
Başkanlığı, İslam araştırmaları için
gerekli olan bilgi veri tabanını tekdüze olmaktan
çıkarmış ve diğer İslam ülkelerine de örnek hâle
gelmiştir.
İlahiyat fakülteleriyle, dış dünyada
FETÖ ve DEAŞ gibi örgütler nedeniyle hak etmediğimiz olumsuz
İslam algısının önüne geçmek için de önemli
çalışmalar yapmaktadır. Bugün, Diyanet İşleri
teşkilatı; dinî yüksek ihtisas merkezleri, uluslararası
imam-hatip okulları ve ilahiyat fakülteleriyle 100’ü aşkın
ülkede sahih din anlayışının yerleşmesi ve
İslam’ın kutlu mesajının küresel ölçekte duyurulması
için büyük çalışmalar yapmaktadır. Türkiye’nin 81 vilayetinde
olduğu gibi seçim bölgem Kütahya’da da teşkilatımız Kur’an
kursları, Aile ve Dinî Rehberlik Bürosu, Evliya Çelebi Eğitim
Merkezi, kız ve erkek öğrenci yurtları, Diyanet Gençlik Merkezi
vasıtasıyla topluma rehberlik yapmakta, sosyal, kültürel ve
eğitim faaliyetleriyle dini istismar eden FETÖ gibi terör örgütlerine ve
hurafelerden beslenen sapkın din anlayışlarına
karşı büyük bir mücadele yürütmektedir. İslam’ın bu
yüzyılda nasıl anlaşılması gerektiğine dair öncü
bir çaba Diyanet İşleri teşkilatımızın önderliğinde
bu topraklardan çıkmaktadır. Ümit ediyorum ki gelecek yıllarda
milletimiz Diyanet İşleri teşkilatımızın bu
hassas çalışmalarıyla İslam’ın nasıl
yaşanılması ve anlaşılması gerektiğine dair
örnek bir tablo ortaya koyacaktır. Çünkü bu millet büyük bir medeniyet
birikimini miras olarak kabul etmiş ve bu tarihî mirası yerine
getirmeyi kendine hedef bilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Gazel, size de bir dakika
süre veriyorum.
İSHAK GAZEL (Devamla) – Tamamlıyorum
Sayın Başkanım.
Allah’ın Kur’an’da sıkça Müslümanlara bir
sorumluluk olarak yüklediği iyiliği yaymak ve kötülükten
uzaklaştırmak görevini yerine getiren Diyanet İşleri
teşkilatımızın bütün personelini burada saygıyla ve
şükranla hatırlıyor, onlara teşekkür ediyor; 2019
yılı bütçemizin de hayırlara vesile olmasını,
hayırlı ve bereketli olmasını diliyorum.
Hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Gazel.
Söz sırası, Osmaniye Milletvekilimiz
Sayın İsmail Kaya’ya aittir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Kaya.
AK PARTİ GRUBU ADINA İSMAİL KAYA
(Osmaniye) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; 2019
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi’nin birinci turunda Savunma
Sanayii Başkanlığı bütçesi üzerinde Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Bu
vesileyle Gazi Meclisimizi ve ekranları başında bizleri izleyen
aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bir ülkenin bölgesinde
ve dünyada söz sahibi olabilmesi için, sosyal, kültürel ve ekonomik alanda
güçlü olması kadar savunma sanayisinde de güçlü olması gerekmektedir.
Ülkemizin millî güvenliği ve bekası için
oldukça önemli görevler yürütmekte olan Savunma Sanayii
Başkanlığımız, Türk Silahlı Kuvvetlerimiz
nezdinde güvenlik güçlerimizin etkili bir şekilde mücadele etmeleri için
gerekli olan ihtiyaçları karşılamaktadır. Bu faaliyetleri
icra ederken Başkanlığımızın temel amacı
yerli ve millî imkânları kullanmaktır. Bir ülke, savunma sanayisini
ve ihtiyacını diğer ülkelerden tedarik etme amacı üzerine
kurarsa, en ihtiyaç duyulduğu anda sistemlerini kullanamama riskiyle
karşı karşıya kalabilir, bu da ülkemiz ve milletimiz için
güvenlik sorununu ortaya çıkarır. Bu sebeple, savunma sanayimizde
temel prensip, yerli ve millî sistemler üzerine faaliyet gösterilmesidir.
Bu kapsamda, 2002 yılında Hükûmetimiz
göreve başladığında, savunma sanayimizde yüzde 18 düzeyinde
olan yerlilik ve millîlik oranı, Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın
liderliğinde yüzde 65 seviyelerine çıkmış durumdadır.
Bu, bağımsızlığımızın göstergesi
niteliğindedir. Gelmiş olduğumuz bu seviyeleri tabii ki yeterli
görmüyoruz, sistemlerimizi daha da geliştireceğiz. Savunma sanayisi
alanındaki yerlilik ve millîlik oranını daha da yukarılara
çıkarmamız gerektiğinin de bilincindeyiz.
Suriye’de Fırat Kalkanı Operasyonu, Zeytin
Dalı Harekâtı ve diğer sınır ötesi operasyonlarda
millî ve yerli ürünlerimize en ihtiyaç duyduğumuz anda, sistemlerimize
müdahale edilmeden etkili bir şekilde kullanabildiğimizi çok net bir
şekilde gördük.
Kıbrıs Barış Harekâtı’nda,
hem mevcut silah ve teçhizatımızı etkili bir şekilde
kullanamadık hem de o dönemde Amerika’nın bize uygulamış
olduğu ambargodan dolayı başka bir ülkeden de silah ve teçhizat
satın alamadık.
Yine, İsrail’den almış olduğumuz
Heron’ları hiçbir zaman etkili bir şekilde kullanamadık, ya
istediğimiz yükseklikte uçmadı ya da gerekli görüntüleri bize
zamanında iletmedi. Mavi Marmara olayında da bizdeki Heron’ların
güncellemelerinin yapılması gerekirken bu güncellemeleri yapmadılar
ve onları kullanan operatör pilotlar ülkemizi terk ettiği için, yine
o Heron’ları zamanında kullanamadık.
Son dönemlerde, hain terör örgütü PKK’yla mücadelede
ne kadar etkili olduğumuzu hepiniz çok iyi biliyorsunuz. Bunun en önemli
nedenlerinden biri, yüzde yüz yerli ve millî İHA ve
SİHA’larımızın kullanımının
artmasıdır. Terör örgütü üyeleri inlerinden kafalarını bile
çıkaramaz hâle geldiler.
Değerli milletvekilleri, artık ülkemizin
hiçbir yerinden şehit haberi almak istemiyoruz. Gerek yurt içinde gerekse
yurt dışında ülkemizi tehdit eden her türlü terör unsuruyla çok
daha güçlü bir şekilde mücadele ediyoruz ve etmeye de devam edeceğiz.
ATAK helikopterimiz özgün tasarımı ve motoruyla birlikte daha yüksek
yerlilik ve millîlik oranına sahip olacak şekilde yenilenmeye devam
etmektedir. HÜRKUŞ temel eğitim uçağımız, MİLGEM
savaş gemimiz, İHA ve SİHA’larımızı, savunma
sanayisi gelişmiş birçok ülke bize özenerek projelerimizi ve
ürünlerimizi yakından takip etmektedir. Bu ülkenin bir ferdi olarak bunu
iftiharla ve gururla belirtmek istiyorum. Bu doğrultuda 2002
yılında 248 milyon dolar olan savunma ve havacılık
ihracatımız 2017 yılı sonu itibarıyla 2 milyar dolar
seviyelerine ulaşmıştır. Bu rakam, Pakistan’la
imzaladığımız ATAK helikopteri ve MİLGEM savaş
gemisi satış sözleşmesiyle ileriki yıllarda daha da
yukarı seviyelere çıkacaktır.
Gazi Meclisimizin değerli milletvekilleri, 2019
yılında -savunma sanayimiz alanında- Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemimizin getirdiği güçlü yapılanma ve hızlı
karar alma anlayışıyla savunma sanayimizin
başarılı olacağından hiç şüpheniz olmasın.
Bu vesileyle 2019 yılı mali bütçesinin ve
görüşülecek olan kurum bütçelerinin ülkemiz için hayırlı
olmasını diliyor, Genel Kurulu ve ekranları başında
bizleri izleyen aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler.
AK PARTİ Grubu adına söz isteyen
İstanbul Milletvekilimiz Sayın Abdullah Güler.
Süreniz beş dakika Abdullah Bey.
AK PARTİ GRUBU ADINA ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2019
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2017 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı görüşmeleri
kapsamında Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe
Başkanlığı üzerinde söz almış bulunmaktayım.
Bu vesileyle aziz milletimizi ve yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Ayrıca, bu yıl “selam vakti”
temasıyla yâd ettiğimiz Hazreti Mevlâna’nın Rahman’a
kavuşmasının yani vuslatının 745’inci yıl
dönümünde rahmetle anıyor, onun hoşgörü ve barış
anlayışını yaşantımıza
nakşettiğimiz, günümüzün her alanında çevremize tebessümle selam
verdiğimiz bir yıl geçirmemizi de temenni ediyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri,
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın
aziz milletimizin büyük teveccühüyle halk tarafından
Cumhurbaşkanı olarak seçilmesi ve
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin yine halkımızın
onayıyla kabul edilmesi ve uygulamaya konulmasıyla
Cumhurbaşkanlığının yapısı yeni sisteme göre
yeniden dizayn edilmiştir. 24 Haziran 2018 tarihinde yapılan
seçimlerle birlikte Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemimizin
hızlı karar alma ve etkin politika geliştirme
mekanizmasını oluşturmak, yetki ve sorumluluk
alanlarını netleştirmek ve bürokratik iş ve süreçlerin
hızlı ve etkili işleyişini sağlamak amacıyla yeni
bir yönetim yapısı oluşturulmuştur. Bu kapsamda,
Cumhurbaşkanımız tarafından alınan kararların
oluşturulan politikalar çerçevesinde hızlı ve etkili bir
şekilde uygulamaya geçirilmesi, izlenmesi, ekonomide büyüme ve
gelişme odaklı hedeflere ulaşmak amacıyla kurulan
başkanlıklarımızdan biri de Türkiye Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe
Başkanlığıdır. Sizlere bugünkü konuşmamda bu
Başkanlığımızla ilgili bilgiler vermek istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle birlikte bütçe sürecine
ilişkin işlemler, Maliye Bakanlığı ve Bakanlar
Kurulundan alınarak Cumhurbaşkanına devredilmiştir. Buna
paralel olarak da bütçe sürecinin sekretaryasını yürüten Maliye
Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü birimi
kaldırılarak 13 numaralı Cumhurbaşkanlığı
Kararnamesi’nin 24 Temmuz 2018 tarih ve 30488 sayılı Resmî Gazete’de
yayımlanmasıyla Cumhurbaşkanlığı Strateji ve
Bütçe Başkanlığı kurulmuştur.
Saygıdeğer milletvekilleri, politika ve
strateji oluşturma bakımından kurumlara rehberlik ederek
koordinasyon ve iletişim görevlerini yerine getirecek olan
Başkanlığımız, 6’sı genel müdürlük olmak üzere 10
harcama biriminden oluşmaktadır. Başkanlık kalkınma
planı, Cumhurbaşkanlığı programı, orta vadeli
program, orta vadeli mali plan, Cumhurbaşkanlığı yıllık
programı gibi üst politika dokümanlarını Hazine ve Maliye
Bakanlığıyla birlikte hazırlama görevi yanında
Cumhurbaşkanı adına merkezî yönetim bütçesinin
hazırlanması ve uygulanması görevlerini de yürüterek kaynak
tahsis sürecini yönetmektedir. Ayrıca, Başkanlık, merkezî yönetim
kapsamı dışında kalan diğer her türlü bütçe, fon, döner
sermaye, özel hesap ve proje hesabı gibi, yönlendirme, temel ilkeleri
belirleme ve gerekli tedbirleri alma fonksiyonlarını da
yürütmektedir.
Başkanlık açısından, stratejik
yönetimin bileşenleri olan stratejik plan, performans programı ve
faaliyet raporlarına ilişkin süreçler de Başkanlık
bünyesinde hem strateji hem de bütçe yönüyle ele alınarak bütüncül bir
yaklaşımla yönetilmektedir.
Başkanlığa verilen diğer
görevler arasında, iktisadi ve sosyal alanda konjonktürel gelişmeleri
izlemek, değerlendirmek ve raporlamak, Hazine ve Maliye
Bakanlığıyla birlikte harcama ve bütçe politikalarının
geliştirilmesine yönelik çalışmalar yapmak, kamu
yatırımlarına ilişkin araştırmalar yapmak, kamu
kuruluşlarının yürüteceği projelerin gelişimine destek
vermek ve projeleri analiz etmek, kamu yatırımlarının
gerçekleştirilmesinde uygun finansman modellerini geliştirmek,
kamu-özel iş birliği projelerini analiz ederek bu konularda öncü rol
oynamak yer almaktadır.
Saygıdeğer milletvekilleri, özellikle
muhalefet partisi milletvekillerimizin tüm itirazlarına rağmen,
Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe
Başkanlığı özelinde gördüğümüz gibi,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi, devletin
hantallaşmış yapısını kırmak,
hızlı ve etkili kararlar alabilmek açısından devrim
niteliğinde bir sistemdir. Özellikle dünyada son dönemde yaşanan
küresel ticaretteki sınırlamalar ve faizlerdeki yükselişe
bağlı olarak sıkılaşan finansal koşullar
gelişmekte olan ekonomileri de olumsuz etkilemektedir. 2017
yılında yüzde 4,7 büyüyen gelişmekte olan ülkelerin
aşağı yönlü risklerini de dengelemek amacıyla Strateji
Başkanlığımız gerekli çalışmaları da
yürütmektedir.
Değerli milletvekilleri, 2019 yılı
bütçemizin hayırlara vesile olmasını diliyor, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Güler.
AK PARTİ Grubu adına son söz, Mardin
Milletvekilimiz Sayın Şeyhmus Dinçel’e aittir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Dinçel.
AK PARTİ GRUBU ADINA ŞEYHMUS DİNÇEL
(Mardin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2019
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi’nin birinci turunda Milli
Saraylar İdaresi Başkanlığı ve Devlet Arşivleri
Başkanlığı bütçesi üzerine grubum adına söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle Gazi Meclisimizi ve ekranları
başında bizleri izleyen aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Yazılı eserlerimiz, arşivlerimiz,
kütüphanelerimiz, saray, köşk ve kasırlarımız tarihî
mirasımızın büyük bir bölümünü oluşturmaktadır.
Geçmiş ile günümüz arasında köprü kurma vazifesini üstlenen bu
eserler, tereddütsüz, bir milletin en kıymetli hazinesi, devletin
mevcudiyetinin hafızası ve aynı zamanda tüm
insanlığın ortak kültürel mirasıdır. Bu amaca hizmet
eder şekilde, dünyadaki uluslararası müzecilik standartlarına
uygun olarak, tarihî ve kültürel mirasın gelecek kuşaklara
aktarılması maksadıyla kurulan Milli Saraylar 703
sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yle, doğrudan
Cumhurbaşkanlığına bağlı olarak Milli Saraylar
İdaresi Başkanlığı şeklinde
yapılandırılmıştır.
Tarihî ve kültürel mirasın korunup yaşatılması
ve gelecek kuşaklara en iyi şekilde aktarılması tüm dünyada
özel önem verilen bir husustur. Milli Saraylar İdaresi
Başkanlığı, bünyesindeki saray, köşk, kasır, müze
ve tarihî fabrikaların uluslararası standartlarda bakımı,
onarımı, müze olarak işletilmesi ve tüm bu yapıların
kültürel ve tarihî arka planlarına sadık kalınarak
korunmaları, restore edilmeleri gayesiyle faaliyet göstermektedir. Bugün,
Milli Saraylar İdaresi Başkanlığınca binden fazla
çalışan istihdam edilmekte, bünyesinde 5 kasır, 2 köşk, 3
müze, 2 fabrika ve Dolmabahçe Sarayı’nın da içinde yer
aldığı 3 saray bulunmaktadır.
Dolmabahçe Sarayı’ndan bahis
açılmışken, bir mimar olarak, bu muhteşem eserle ilgili
birkaç cümle söylemek isterim. Dolmabahçe Sarayı Sultan Abdülmecid
döneminde, ünlü mimarlar baba ve oğul Balyan Ailesi tarafından 250
bin metrekarelik bir alana inşa edilmiştir. Tüm yapı bodrumla
birlikte 3 katlıdır. Gerek kuruluş gerekse oda ve salon
ilişkileri açısından geleneksel Türk evi plan tipinin çok büyük
boyutlarda uygulandığı bir yapı bütünüdür. Saray, barok
dışında Türk rokokosu ve İngiliz neoklasisizm gibi mimari
akımların da etkilerini taşımaktadır. Biçimde,
ayrıntılarda ve süslemelerde gözlenen belirgin Batı etkilerine
karşılık, Batı mimarisinin Osmanlı ustalarınca yorumlanışının
da nadide bir örneğidir. 285 odası, 43 salonu ve 600 metrelik
rıhtımıyla Boğaz’ın simgesel
yapılarındandır. Balyan ailesinin eserleri arasında
İstanbul siluetinde yer almış Çırağan Sarayı,
Ortaköy Camisi ve Küçüksu Kasrı gibi daha birçok eser yer almaktadır.
Beylerbeyi Sarayı, Yıldız Sarayı, Küçüksu Kasrı,
Ihlamur Kasrı, Florya Atatürk Köşkü, Yalova Atatürk Köşkü ve
Yıldız Çini ve Porselen Fabrikası gibi daha birçok
yapının da sorumluluğunu üstlenen Milli Saraylar İdaresi
Başkanlığına 2019 yılı için 120 milyon 527 bin TL
ödenek tahsis edilmesi öngörülmüştür.
Yine ülkemiz için büyük önem ihtiva eden
arşivlerimize verilen değer de gün geçtikçe artmaktadır. Bunun
göstergesi olarak 11 sayılı Cumhurbaşkanlığı
Kararnamesi’yle Cumhurbaşkanlığına bağlı ve genel
bütçeye tabi olarak Devlet Arşivleri Başkanlığı
kurulmuştur. Söz konusu kararnameyle kurum, faaliyet alanını
genişletmiş ve yeni amaçlar edinmiştir. Başkanlık,
millî arşiv politikasının esaslarını belirlemek, kamu
kurum ve kuruluşlarında teşekkül eden arşiv belgelerinin
Başkanlığına devrine sağlamak, tasnif işlemlerini
tamamlayarak Türk ve dünya kamuoyunun erişimine sunmak, Osmanlı
coğrafyasında yer almış 30’dan fazla ülkenin tarihini
aydınlatmak, Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi belgelerini tanıtmak ve
gelecek nesillere intikal ettirmek amacıyla
çalışmalarını sürdürmektedir. Devlet Arşivleri
Başkanlığı, içerisinde hem Osmanlı Dönemi hem
Cumhuriyet Dönemi arşiv belgelerini barındıran güzide bir
kurumdur. Başkanlık, bu kültürel mirasa tüm dünya kamuoyu tarafından
ulaşılması adına pek çok eser ortaya koymuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Dinçel, devam edin.
ŞEYMUS DİNÇEL (Devamla) – Teşekkür
ediyorum Başkanım.
95 adedi 2002 yılında olmak üzere, bugüne
kadar 236 adet kitap yayınlanmıştır. 2001
yılından başlayan belgelerin dijital ortama
aktarılması süreci de son yıllarda hız
kazanmıştır. Başkanlığa kendisine yüklenen
görevleri yerine getirebilmesi adına 2019 yılında 91 milyon 211
bin TL ödenek tahsis edilmesi öngörülmüştür.
Günümüzde gelişmiş ve gelişmekte olan
ülkeler, arşiv ve kültürel yapıların korunması hususuna
büyük önem ve değer yüklemekte, geçmiş ile bugün arasında
irtibat kuran bu kültürel mirasın devletin en kıymetli hazinesi
olduğu bilinciyle hareket etmektedirler.
Tüm bu düşüncelerle 2019 yılı
bütçesinin hayırlara vesile olmasını temenni ediyor, tüm Genel
Kurulu saygı ve sevgiyle selamlıyorum, sağ olun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın
Dinçel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – Sayın Özel, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
10.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Mardin ilindeki sit
alanlarının imar barışı kapsamından
çıkartılması gerektiğine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım,
teşekkür ederiz.
Şeyhmus Dinçel Vekilimizi dikkatle dinledik.
Öncelikle, geçtiğimiz haftalarda KEFEK Komisyonu Mardin’deydi; kendisi
orada önemli bir ev sahipliği yaptı. Arkadaşlarımız,
Mardin’deki temaslarından sonra bize de ilettikleri notlarda
-milletvekilimiz olmaması sebebiyle dile getirecek bir imkân
arıyorduk- sit alanlarının imar barışı
kapsamından çıkarılması gerektiğini tespit ediyorlar.
Sayın hatibin de bahsettiği gibi, tarihin yok olmaması için,
Mardin’de tarihin talan edilmemesi için sit alanındaki tüm
yapıların imar barışından yararlanmaması
lazım. Sadece Mardin Kalesi bu kapsamda, o da arkeolojik sit alanı
olduğu için bu kapsamda. Sayın milletvekilimizin geçmişte Koruma
Derneği Başkanı olduğunu da biliyoruz, o derneğin
gayretlerini de takdirle karşılıyoruz. Bu konudaki hassasiyeti
paylaştığımızı ve Meclisin bir kez daha bu
konunun üzerine eğilmesi gerektiğini ifade ediyoruz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Biz de aynı zamanda Meclis Başkanlık
Divanı üyesi olan Şeyhmus Dinçel’e de teşekkür ederiz.
III.- KANUN TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/276) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 10) (Devam)
2.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısı (1/275); 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan,
2017 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/38); 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 2017 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2017 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/39); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/41); 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile
6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan
183 Adedi Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, 2 Adedi
Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve 10 Adedi Diğer Kamu İdarelerine
Ait Olmak Üzere Toplam 195 Adet Sayıştay Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/40) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 11) (Devam)
A) CUMHURBAŞKANLIĞI (Devam)
1) Cumhurbaşkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Cumhurbaşkanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ (Devam)
1) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (Devam)
1) Kamu Denetçiliği Kurumu 2019Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Kamu Denetçiliği Kurumu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ç) ANAYASA MAHKEMESİ (Devam)
1) Anayasa Mahkemesi 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Anayasa Mahkemesi 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
D) YARGITAY (Devam)
1) Yargıtay 2019Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yargıtay 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
E) DANIŞTAY (Devam)
1) Danıştay 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
F) SAYIŞTAY (Devam)
1) Sayıştay 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Sayıştay 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
G) HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU (Devam)
1) Hâkimler ve Savcılar Kurulu 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
H) MİLLÎ İSTİHBARAT TEŞKİLATI
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî İstihbarat Teşkilatı
Müsteşarlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
I) MİLLÎ GÜVENLİK KURULU GENEL SEKRETERLİĞİ (Devam)
1) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Diyanet İşleri Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Diyanet İşleri Başkanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
J) İLETİŞİM BAŞKANLIĞI (Devam)
1) İletişim Başkanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
K) BASIN-YAYIN VE ENFORMASYON GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Basın-Yayın ve Enformasyon Genel
Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) SAVUNMA SANAYİİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Savunma Sanayii Başkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Savunma Sanayii Müsteşarlığı 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) STRATEJİ VE BÜTÇE BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Strateji ve Bütçe Başkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
N) KALKINMA BAKANLIĞI (Devam)
1) Kalkınma Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
O) MİLLİ SARAYLAR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Ö) DEVLET ARŞİVLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Devlet Arşivleri Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
P) BAŞBAKANLIK (Devam)
1) Başbakanlık 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN – Değerli arkadaşlar, bu
şekilde AK PARTİ Grubunun konuşmaları
tamamlanmıştır.
Sayın Baş, Türkiye İşçi Partisi
adına bütçeyle ilgili söyleyecekleriniz vardır. Oturduğunuz
yerden dört dakika süre veriyorum, gerekirse de bir dakika ilave edeceğim.
Aynı şekilde, Saadet Partisi ve Büyük
Birlik Partisi adına milletvekillerimizin söz taleplerini
karşılayacağım gün içerisinde.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım,
bir ifadede bulunabilir miyim?
Çok doğru bir karar verdiniz. Sabah biz de
bütün Meclis de bundan memnun oldu. Eğer uygun görürseniz -televizyonlarda
yer alması açısından- vekillerimize ön sırada bir yerden
yer versek ve oradan konuşsalar çok da doğru olacak.
BAŞKAN – Tabii, nasıl uygun görürse…
Buyursun Sayın Baş; geçin en öne.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) – Başkan, kürsüye
gelsin.
TUMA ÇELİK (Mardin) – Kürsüye gelsin ya,
kürsüye gelsin.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın
Başkanım, imtiyaz tanıyalım. Anayasa’nın 10’uncu
maddesi imtiyazı tanıyor zaten. 10’uncu maddeyi tatbik edelim
Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Baş.
Süreniz dört artı bir olabilir tabii ki.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
11.- İstanbul Milletvekili Erkan Baş’ın,
Parlamentonun çok partili biçimde şekillendiği için bütün
görüşlerin ifade edilmesini önemsediklerine, emekçi düşmanı,
antidemokratik bir bütçeyle karşı karşıya olunduğuna
ve muhalefetin sözlerini dinlemesi konusunda Adalet ve Kalkınma Partisini
uyardığına ilişkin açıklaması
ERKAN BAŞ (İstanbul) – Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Gerçekten bu davranışınızın
kalıcılaşması doğrultusunda mücadelemizi devam
ettireceğimizi de ilk olarak ifade edeyim çünkü dün de Genel Kurulun
açılışında söz alıp ifade etmeye
çalıştık. Meselemiz sadece Türkiye İşçi Partisi için
söz talebi değildir. Bu Parlamento bu dönem, yeni Siyasi Partiler Kanunu,
yeni seçim sistemi gereği çok partili biçimde şekillenmiştir ve
buradaki bütün görüşlerin ifade edilmesini önemsiyoruz.
Kuşkusuz, biz samimi ve açık sözlü bir
partiyiz, bütün arkadaşlarımızın söz hakkını savunuyoruz
ama bütçe konusunda Türkiye İşçi Partisinin söyleyeceği sözlere
de doğaldır ki özel bir önem, özel bir anlam atfediyoruz.
Şimdi, bütçe, esas olarak, emekçilerin,
yoksulların, halkın gelirleriyle oluşturduğumuz bir mali
tabloyu ifade ediyor ve en baştan herhâlde şunu söylemek gerekiyor:
Ya milyonerlere hizmet eden bütçeler yapılır ya milyonlarca emekçiye,
yoksula hizmet eden bütçeler yapılır. Biz Türkiye İşçi
Partisi olarak bütçelerin bu ülkenin milyonlarca emekçisi için
düşünülmesi, tartışılması, yaratılması
gerektiğini düşünüyoruz ama bugün karşımızdaki bütçe
sadece milyonerleri hedefleyen, milyonerleri daha da servet sahibi etmeyi
amaçlayan -açık konuşalım- yoksuldan, emekçiden alıp
zenginlere aktaran bir bütçe.
Değerli arkadaşlar, bu bütçenin başka
bir özelliği daha var, bu bütçenin özeti şudur: Diyor ki bütçe bize:
“Halktan alacağız, saraya vereceğiz.” Yani bu
“Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi” denilen, henüz ne
olduğunu anlayamadığımız evrenin ilk bütçesi
açıkça bir tek adam bütçesi olarak kendisini karşımıza
getirmiş durumda. Bunu neye dayanarak söylüyoruz? Belki
halkımız, bizi izleyen emekçiler, yoksullar haberdar değillerdir
ama burada kayıtlara da geçmesi için söylememiz gerekiyor ki bu bütçe tıpkı
saraydan geldiği gibi, komisyonlarda saatlerce süren
tartışmalara rağmen, bugün Genel Kurulun önüne geldi ve
maalesef, maalesef güçlü Parlamento söylemlerinin arkasında, saraydan
gelen bütçenin tek bir virgülünün bile değişmeden Genel kurula
indiğini görüyoruz. Dolayısıyla emekçi düşmanı ve
antidemokratik karakterli bir bütçeyle karşı karşıya
olduğumuzu söylememiz lazım.
Ama ilginç bir şey var arkadaşlar: Büyük
partinin temsilcileri, bakanlar çıkıyorlar, bir harikalar diyarı
anlatıyorlar. Ben gerçekten, çocukken okuduğum “Alice Harikalar
Diyarında” masalının Türkiye’de “saray harikalar diyarında”
biçiminde yeniden yaşandığına üzülerek şahit oluyorum.
Değerli arkadaşlar, bu Parlamentonun kapısında insanlar
kendilerini yakıyorlar, “Açız, yoksuluz.” diye kendilerini
yakıyorlar. Belki görmek istemediğiniz için görmüyorsunuz ama
şurada Halkla İlişkiler Binası’nın tepesine bir
işçi kardeşimiz çıktı “Ben artık iş dilenmekten
utanıyorum, hayatıma son vereceğim.” deme noktasına geldi.
Bu ülkede insanlar işsizlikten, atanamadıkları için intihar etme
noktasına geliyorlar ama biz buralarda saraydan Türkiye'nin ne kadar
harika göründüğünü dinliyoruz.
Değerli arkadaşlar, bakın, başka
ilginç bir durumla daha karşı karşıyayız burada. On
altı yıllık bir iktidardan söz ediyoruz, değil mi? On
altı yıldır bir iktidar var. İktidarın her temsilcisi
kürsüye çıktığında dönüyor, muhalefete
saldırıyor; dönüyor, muhalefeti eleştiriyor. Yahu,
arkadaşlar, on altı yıldır siz yönetiyorsunuz bu ülkeyi.
Bakın, 1967 yılındaki bütçe görüşmelerinde Türkiye
İşçi Partisinin o zamanki Genel Başkanı Mehmet Ali Aybar
şöyle söylüyor: “Dünyada hangi parlamentoda, muhalefet bütçe
eleştirisi yaptığında, iktidar bu eleştirilere
muhalefeti eleştirerek, suçlayarak yanıt verir?” Ben söyleyeyim diyor
Mehmet Ali Aybar: “1922-1925 yılları arasında Mussolini’nin
İtalyasında faşist diktatörlüğü kurmak için bu yola
başvurmuşlar. 1933’te Hitler Reichstag’ta aynı yolu
denemiş.”
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Bir dakika daha ilave ediyorum,
toparlayalım Sayın Baş.
ERKAN BAŞ (İstanbul) – Tarih gösteriyor ki
sizin iktidarınız da aynı yolu tercih etmiş, buna izin
vermeyeceğiz.
Sevgili arkadaşlar, uzatmayacağım.
Biz burada konuşamadığımız için her salı günü
saat iki buçukta bir basın toplantısı yapıyoruz. Ben geçen
hafta basın toplantısında dedim ki: “Sarayın bir günlük
harcaması bu ülkedeki 1.125 asgari ücretliye eşitmiş.”
Yuvarlamışım rakamı ama halkımız bizi o kadar
dikkatli dinliyor ki bir işçi kardeşimiz bana bir mail attı,
dedi ki: “Sevgili Başkan, 1.125 demişsin ama ben hesapladım,
1.126 işçinin maaşıyla geçiniyor o saraydakiler bir günde; o bir
işçi de benim.” İşte, ben de buradan o bir işçi
arkadaşıma söz veriyorum; senin de hakkını savunmak için
buradayız, senin de hakkını saraya yedirmeyeceğiz.
Son sözüm de şudur: Değerli arkadaşlar,
dinlemezlikten geliyorsunuz ama bakın, dinleyin; Ergenekon
duruşmaları başladığında “Burada kumpas
uygulanıyor, Silivri’de hukuk yok.” dedik, dinlemediniz “Biz o
davanın savcısıyız.” dediniz, şimdi, bugün o
davanın bütün savcıları hâkimleri cezaevinde, sadece bir tanesi
sarayda. O yüzden, sizi uyarıyorum, muhalefetin sözünü dinleyin diyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan. (CHP ve
HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın
Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Muş.
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Burada haddini ve
maksadını aşan ifadeler kullanılmıştır.
Mussolini İtalyasından…
(Uğultular)
BAŞKAN – Bir saniye Sayın Muş…
Değerli arkadaşlar, uğultuyu keselim,
bir grup başkan vekili konuşuyor, dinleyelim kendisini.
MEHMET MUŞ (İstanbul) – …Hitler
Almanyasından benzetmeler yapılmıştır
dolayısıyla bu bize bir sataşmadır. Uygun görürseniz söz
talebimizi kullanmak istiyorum.
BAŞKAN – Buyurun.
İki dakika da size veriyorum.
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
2.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un,
İstanbul Milletvekili Erkan Baş’ın yaptığı
açıklamasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; elbette, burada söz alan
milletvekilleri kendi siyasi çizgileri çerçevesinde eleştirilerini
yapacaklardır, buna bir itirazımız olmaz. Fakat siz, demokratik
teamüllerle yönetilen bir ülkede, on altı yıldır kesintisiz
seçimlerle iktidara gelinen bir ülkede…
GARO PAYLAN (Diyarbakır) – Hitler de öyle
gelmişti.
MEHMET MUŞ (Devamla) – …siz de bakın, tek
başınıza olsanız da sesinizi Parlamentodan duyurabilecek
bir imkâna sahip olmanıza rağmen tutup da Türkiye’yi Mussoli’nin
İtalyasıyla, Hitler’in Almanyasıyla mukayese edip burada gelen
bütçe kanunu oradaki bütçe kanunlarıyla mukayese ederseniz bu kabul
edeceğimiz bir şey olmaz; bu, eleştiri
sınırlarının ötesine geçer.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) – Onlar da seçimle
gelmişti.
MEHMET MUŞ (Devamla) – Burada, Türkiye’de kendi
fikirlerinizi ifade ediyorsunuz, her platformda, her ortamda fikirlerinizi
açıklıyorsunuz. Burada söylediklerinizden çok daha
fazlasını farklı mecralarda insanlara aktarıyorsunuz.
Vatandaş her söyleneni, her dile getirilen görüşü
değerlendiriyor, bir kanaat elde ediyor ve bu kanaatine göre iktidarı
ve yönetimi belirliyor; bir kısmına iktidar görevi veriyor, bir
kısmına Parlamentoda muhalefet görevi veriyor. Dolayısıyla
sanki Türkiye’de hiç seçimler yokmuş gibi böyle bir benzetmeye gitmeniz
kesinlikle kabul edeceğimiz bir şey değil, bunu en sert
şekilde reddettiğimizi ifade etmek isterim.
Kaldı ki Türkiye’de geçmişte yaşanan
hadiseler şu an hukuk çerçevesinde bir çözüme kavuşturuluyor. Türkiye
bir hukuk devletidir, bunu asla unutmayın, bir kanun devletidir ve şu
an yaşananlar, geçmişte yaşananlar, bugün geçmişte
yaşananlarla ilgili ortaya çıkan gelişmeler hukuk çerçevesinde
yaşanmışlardır. Recep Tayyip Erdoğan bu ülkenin
seçilmiş Cumhurbaşkanıdır, savcı değildir, bir
Cumhurbaşkanıdır.
TUMA ÇELİK (Mardin) – Kendisi
“savcıyım” dedi, kendisi söyledi, kendisi.
ALİ ŞEKER (İstanbul) – Kendisi
“savcıyım” dedi ya, kendisi dedi ya. Sen niye yalanlıyorsun
kendi Cumhurbaşkanını?
MEHMET MUŞ (Devamla) - Dolayısıyla bu
anlamda, ağzınızdan çıkanı kulağınız
duysun diyorum.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
ERKAN BAŞ (İstanbul) – “Hakkı ve
haddi değildir.” diye bana bir sataşmada bulundu. Söz istiyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
Gelin siz de iki dakika…
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın
Başkan, böyle bir usul yok ama bu verdiğiniz sözün İç Tüzük’te
yeri yok.
BAŞKAN – Sayın Baş, yalnız, siz
de toparlayarak konuşun. Ara vereceğim birazdan.
3.- İstanbul Milletvekili Erkan Baş’ın,
İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
ERKAN BAŞ (İstanbul) – Elimden
geldiğince…
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar, bakın, tablo çok açık. Şimdi, sayın hatip,
çıktı, dedi ki: “Türkiye demokratik bir ülkedir. Bakın, burada
da konuşuyorsunuz, istediğiniz her şeyi söyleyebiliyorsunuz.”
Hayır, bu, sizin bize bahşettiğiniz bir şey değil.
Türkiye, eğer hâlâ demokrasinin, özgürlüklerin
kırıntısını yaşıyorsa bu, Türkiye’de AKP’ye
rağmen mücadele eden milyonlarca insanın
başarısıdır ve biz onlar sayesinde burada konuşuyoruz,
sizin sayenizde burada konuşmuyoruz. (CHP ve HDP sıralarından
alkışlar)
İkincisi: Sevgili arkadaşlar, bakın,
çok açık, burada konuşmak için bile dünden beri mücadele ediyoruz ve
siz, bizi konuşturmamak için elinizden gelen her şeyi
yapıyorsunuz, biz buna rağmen, burada konuşuyoruz.
Devam ediyorum, arkadaşlar: Şimdi
sayın hatip burada konuşuyor, giderken sataşmayla ilgili söz
istiyorum, Sayın Başkan sağ olsun bize söz veriyor, hemen
kalkıyor, itiraz ediyor, diyor ki: “Hayır, böyle bir usul yok, konuşturamazsınız.”
Bu mu sizin özgürlük anlayışınız? Lütfen, sevgili
arkadaşlar.
Şimdi, ben hatibin bana atfettiği söze
ilişkin söyleyeyim: Ergenekon duruşmalarının
savcısının Recep Tayyip Erdoğan olduğunu ben
söylemedim arkadaşlar. O tartışılırken Recep Tayyip
Erdoğan çıktı, dedi ki: “Ben de bu davanın
savcısıyım.” Dedi mi? Dedi.
TUMA ÇELİK (Mardin) – Dedi.
ERKAN BAŞ (Devamla) – Peki, sevgili
arkadaşlar, bugün bütün savcılar, Ergenekon davasının bütün
savcıları, bütün hâkimleri, FETÖ kumpasının bir
parçası olduğu için cezaevinde mi? Cezaevinde. Tayyip Erdoğan
sarayda mı? Sarayda. Ee, ben de bunları söyledim.
İkincisi, “milletin seçtiği, milletin
seçtiği” diyorsunuz. Sevgili arkadaşlar yani seçimlerdeki
yolsuzlukları, hırsızlıkları, eşitsizlikleri,
adaletsizlikleri, sizin seçime halkın bütçesinden
aldığınız para ile bizim alamadığımız
parayı şöyle yan yana koyduğumuzda sizin nasıl
seçildiğinizi de biliyoruz, halkın nasıl size oy vermeye
yönlendirildiğini de biliyoruz. Bir de unutmayın, Hitler de seçimle
geldi, seçimle geldiğiniz gibi mutlaka bir gün bu halk, sizi göndermeyi de
bilecektir.
Teşekkür ederim. (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın
Başkan, şunun kayıtlara geçmesini arzu ederiz.
BAŞKAN – Sayın Muş, buyurun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Bakın,
bugünkü uygulama, bizim İç Tüzük’te yeri olan bir uygulama değil.
Yani İç Tüzük’te kime nasıl söz verileceği bellidir…
BAŞKAN – Evet, şüphesiz.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - …fakat biz,
diğer partiler de sesini duyursun diye buna bir şey söylemedik.
Normalde siz de çok iyi biliyorsunuz, grubu bulunmayan partilere bu
şekilde söz veremezsiniz.
Az önce de söyledim, Türkiye bir hukuk devletidir.
Söyleyecek sözünüz varsa çıkın söyleyin. Hâlen, yok işte Hitler,
bunlar çok bayatladı. Arkadaş geç geldiği için Parlamentoya, bu
tartışmalardan haberi yok. Bunlar yıllardır bir
kısım…
ERKAN BAŞ (İstanbul) – Barajı
kaldırsaydınız erken gelirdik.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - …tarafından
burada sürekli dile getirildi ama netice, hep bunlar kaybedenler oldu, millet
bunları bu şekilde değerlendirir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Ben de teşekkür ederim.
ERKAN BAŞ (İstanbul) – Sayın
Başkan, sadece kayıtlara geçsin diye söyleyeceğim.
BAŞKAN – Bir saniye, değerli
arkadaşlar, ben bu konuyu kapatıyorum. Lütfen, Sayın Baş,
oturun lütfen.
ERKAN BAŞ (İstanbul) – Bir cümleyle
kayıtlara geçsin diye söyleyeceğim.
BAŞKAN – Peki.
ERKAN BAŞ (İstanbul) – Parlamentoya geç
geldiğimiz doğrudur, keşke baraj olmasaydı,
halkımız istediği herkesi Parlamentoya gönderebilseydi. Biz
kendimiz adına değil ama partimiz adına daha erken burada temsil
edilebilirdik.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Hitler de baraj
getirmişti Sayın Başkan.
BAŞKAN – Değerli arkadaşlar…
Değerli arkadaşlar…
HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Sayın
Başkanım, Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Sayın Grup Başkan Vekiliniz
konuştu, partinizi o, temsil ediyor efendim.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Bir konu var ama
kayıtlara geçmesi için…
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Levent
Gök’ün, her siyasi görüş tarafından bütçe görüşmelerinde bütçe
hakkının konuşulmasının Meclisi yöneten başkan ya
da başkan vekillerinin takdirinde olduğuna ilişkin
konuşması
BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım,
Meclisin önemli görüşmelerini yürütüyoruz. Bütçe görüşmelerinde bütçe
hakkının konuşulması ve bunun her siyasi görüş
tarafından eksiksiz yerine getirilmesi, Meclisi yöneten başkan ya da
başkan vekillerinin takdirindedir.
Meclisimizin çoğulcu yapısının
güçlenmesinin, siyasi partilerin her birinin ayrımsız olarak -ki
bugün isterlerse Saadet Partisi adına da söz vereceğim, Büyük Birlik
Partisi adına da söz vereceğim- kayıtlara geçirilmesinin kimseye
zararı olmaz. Tartışmaların makul bir seviyede
tutulmasının, ülkemiz siyasetine de çok ciddi faydaları olur.
Ben Meclis Başkan Vekili olarak Tüzük
hükümlerini özgürlükçü ve herkese adil bir yaklaşım olarak
değerlendiriyorum, herkese istisnasız aynı uyguluyorum. (CHP ve
HDP sıralarından alkışlar)
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 13.04
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 13.21
BAŞKAN: Başkan Vekili Levent GÖK
KÂTİP ÜYELER: Burcu KÖKSAL (Afyonkarahisar), Rümeysa
KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 29’uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi
ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı’nın görüşmelerine devam ediyoruz.
III.- KANUN TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/276) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 10) (Devam)
2.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısı (1/275); 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan,
2017 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/38); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 2017
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2017 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/39); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/41); 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu
ile 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 183 Adedi Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu
İdarelerine, 2 Adedi Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve 10 Adedi
Diğer Kamu İdarelerine Ait Olmak Üzere Toplam 195 Adet
Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/40) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 11) (Devam)
A) CUMHURBAŞKANLIĞI (Devam)
1) Cumhurbaşkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Cumhurbaşkanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ (Devam)
1) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (Devam)
1) Kamu Denetçiliği Kurumu 2019Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Kamu Denetçiliği Kurumu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ç) ANAYASA MAHKEMESİ (Devam)
1) Anayasa Mahkemesi 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Anayasa Mahkemesi 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
D) YARGITAY (Devam)
1) Yargıtay 2019Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yargıtay 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
E) DANIŞTAY (Devam)
1) Danıştay 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
F) SAYIŞTAY (Devam)
1) Sayıştay 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Sayıştay 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
G) HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU (Devam)
1) Hâkimler ve Savcılar Kurulu 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
H) MİLLÎ İSTİHBARAT TEŞKİLATI
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî İstihbarat Teşkilatı
Müsteşarlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
I) MİLLÎ GÜVENLİK KURULU GENEL SEKRETERLİĞİ (Devam)
1) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Diyanet İşleri Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Diyanet İşleri Başkanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
J) İLETİŞİM BAŞKANLIĞI (Devam)
1) İletişim Başkanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
K) BASIN-YAYIN VE ENFORMASYON GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Basın-Yayın ve Enformasyon Genel
Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) SAVUNMA SANAYİİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Savunma Sanayii Başkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Savunma Sanayii Müsteşarlığı 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) STRATEJİ VE BÜTÇE BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Strateji ve Bütçe Başkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
N) KALKINMA BAKANLIĞI (Devam)
1) Kalkınma Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
O) MİLLİ SARAYLAR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Ö) DEVLET ARŞİVLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Devlet Arşivleri Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
P) BAŞBAKANLIK (Devam)
1) Başbakanlık 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN – Komisyon yerinde.
Değerli milletvekilleri, şimdi,
Halkların Demokratik Partisi Grubunun konuşmacılarının
söz taleplerini karşılayacağız.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) – Yalnız, yürütme
yerinde değil Sayın Başkan.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) – Yürütmenin
yerinde olması şart değil efendim 62’ye göre.
BAŞKAN – Değerli arkadaşlar,
Sayın Şentop burada.
Değerli arkadaşlar, Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına ilk söz, Diyarbakır Milletvekilimiz
Sayın Garo Paylan’a aittir.
Sayın Paylan, süreniz on bir dakika.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
GARO PAYLAN (Diyarbakır) – Sayın
Başkan, yürütme yok.
BAŞKAN – Komisyon yerinde, siz devam edin.
HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (Diyarbakır) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla,
sevgiyle selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, 2019 bütçesini görüşüyoruz.
Bizler, 81 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı neden devlete vergi
veririz? Hepimize adaletle hizmet etsin diye. Devlet şunu demiyor: “AK
PARTİ’liler vergi versin, HDP’liler, MHP’liler, İYİ
PARTİ’liler, CHP’liler vermesin.” demiyor, 81 milyon vatandaştan her
türlü tasarrufunda vergi alıyor, ekmeğini alırken, suyunu
içerken, her şeyden, iğneden ipliğe her şeyden vergi
alıyor ve bu çerçevede de bütçe, bu adaleti sağlamakla yükümlüdür ve
bütçe hakkı, Meclisindir ve yürütmeye de bu anlamda yetki veriyoruz,
“Adaletle bu bütçeyi harca.” diyoruz. Bütçeler de bir ülkenin, bir devletin
vicdanıdır arkadaşlar. Bütçe harcamalarında
yaptığı tercihlerle bir bütçenin vicdanlı mı,
vicdansız mı olduğunu meclisler belirler.
Bakın, değerli arkadaşlar, Sayın
Cumhurbaşkanı bir bütçe hazırlamış, tercihlerde
bulunmuş, 961 milyar TL’lik bir bütçe ve bir ay boyunca biz Komisyonda
gece gündüz görüştük arkadaşlar. Sayın Cumhurbaşkanı
Yardımcısı yok ama Sayın Cumhurbaşkanı öyle
muhteşem bir bütçe hazırlamış ki Plan ve Bütçe Komisyonu üç
yüz saat görüştü, bir virgül değiştiremedi arkadaşlar;
bakın, bütçede bir virgül değiştiremedik. İşte,
Meclisin hâli bu. Oysa bu bütçe tercihleriyle vicdansız ve adaletsiz bir
bütçe arkadaşlar. Emeklileri, emekçileri, kadınları, gençleri,
yoksulları, çiftçileri, memurları yok sayan, bunun yerine
yandaşları, zenginleri, tankı, topu, tüfeği öne alan bir
bütçe. Toplumun belli kesimlerini yok sayan bir bütçe, tekçi bir bütçe,
yalnızca Sünni Müslümanlara hizmet eden bir bütçe, yalnızca Türk
kimliğine hizmet eden bir bütçe. Farklılıkları yok sayan
bir bütçeyle karşı karşıyayız arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, birkaç örnek vermem
gerekirse: Bakın “tercih” diyoruz ya, bu bütçe, S-400 füzesi almayı
öneriyor mesela. Çünkü saray, güvenlikçi politikalara hapsolmuş. “Benim
sarayı korumam lazım.” diyor, vatan savunması değil bu,
saray savunması. “Ne yapmam lazım? S-400 füzesi almam lazım.”
Oysa yalnızca S-400 füzesinden vazgeçerek 200 bin öğretmen ataması
yapabiliriz. Ama bu bütçe, bu vicdansız tercihte bulunuyor. Bakın
arkadaşlar, bunun gibi, güvenlikçi kalemlerde yüzde 30, yüzde 40’lık
artışlar varken çiftçi desteklerine yalnızca yüzde 10
artışı uygun gören bir bütçe.
Bakın, onlarca önerge verdik. “Emeklilikte
yaşa takılanlar.” dedik “Gelin bunların sorunlarını
çözelim.” dedik. Ne dedi Cumhurbaşkanı Yardımcısı:
“Bütçe yok.” Maliye Bakanı dedi ki: “Bütçe yok, imkân yok.” Oysa
arkadaşlar, bazı güvenlik kalemlerinden toplumsal
barışımızı sağlayarak yapacağımız
tasarrufla emeklilikte yaşa takılanların da sorunlarını
çözebilirdik ama bu anlamda bu vicdansızlığı gösteren bir
bütçeyle karşı karşıyayız.
Değerli arkadaşlar, saray ne yapıyor?
Bakın, üç yıl önce kışlık sarayı yaptı, bin
odalı sarayı yaptı; sonra “Uçan saray hediye edildi.” dendi, o
da muamma, şimdi de yazlık saray yapıyor. Yani bütçesini 3
katına çıkarırken Sayın Cumhurbaşkanı, geçenlerde
dedi ki: “Ya, ekonomik kriz var arkadaşlar.” Onu da demiyor ya
“Sıkıntı var.” diyor, “Vatandaşlardan fedakârlık
bekliyorum.” diyor.
Değerli arkadaşlar, açlık
sınırı -bakın yoksulluk sınırı demiyorum- 2
bin TL bu ülkede. 20 milyon vatandaşımıza açlık
sınırının altında maaş veriyor bu ülke, 20 milyon
vatandaşımız açlık sınırının
altında maaş alıyor. Sayın Cumhurbaşkanı
fedakârlık istiyor ya, peki, bu bütçe Sayın Cumhurbaşkanına
ne zam öngörüyor? Yüzde 26 zam yapacak bu bütçe Sayın
Cumhurbaşkanına ve maaşı, emekli maaşıyla beraber
100 bin TL olacak arkadaşlar, 100 bin TL, emekli maaşıyla
beraber. Ne diyor açlık sınırının altındaki
vatandaşlarımıza: “Siz fedakârlık yapın.”
Değerli arkadaşlar, öğrenci
burslarına yüzde 6 zam yapmayı öngördü bu bütçe, bakın 470
liradan 500 liraya çıkarıyor ve diyor ki: “Ey öğrenciler,
fedakârlık yapın.” Ama Cumhurbaşkanı, 75 bin liradan 100
bin liraya çıkarıyor emekli maaşıyla beraber
maaşını. Bu mudur arkadaşlar vicdan, bu mudur adalet?
Hepinize soruyorum.
Değerli arkadaşlar,
Cumhurbaşkanı, adaletten kopabilir, adaletsiz ve vicdansız bir
bütçe gönderebilir, bunu dengeleyecek ve denetleyecek kurumlar vardır
ülkelerde, baş kurum da Meclistir, yasamadır, burası. Görevimiz
ne? Yasa çıkarmak ve yürütmeyi dengelemek ve denetlemek. Bu görevimizi
yapabiliyor muyuz arkadaşlar? Maalesef hayır. Bakın, tek bir
örnek vereyim: Sayın Cumhurbaşkanı seçildi. Eyvallah,
saygımız var. Yüzde 51’le seçildi. Diyor ki: “Ben yürütmeyi devam
ettireceğim.” Eyvallah, yapsın, yürütsün. Biz de Meclis üyeleri
olarak dengeleyip denetlemekle görevliyiz, değil mi?
Bakın, bir Meclis üyesi de yüzde 80’le seçildi.
Bakın, Cumhurbaşkanı yüzde 51’le seçildi, bir Meclis üyemiz de
yüzde 80’le seçildi. Hakkâri Milletvekilimiz Sevgili Leyla Güven yüzde 80’le
seçildi ve şu anda rehin, açlık grevinde ve bu Meclis, onun sesini
duymuyor. Yüzde 51’le seçilen, yüzde 80’le seçileni rehin alıyor. Milletin
iradesi ise bir bütündür. Milletin iradesinin tek bir kişisi rehinse bütün
milletin iradesi rehindir arkadaşlar. Eğer bunu duymazsak ne yapar
biliyor musunuz Cumhurbaşkanı? Meclise saygısız olmaya
başlar.
Bakın, size yalnızca birkaç örnek vereyim:
Sorularımıza cevap vermiyor veya kifayetsiz cevap veriyor, hadi
bunları geçtik. Geçen gün Plan ve Bütçe Komisyonuna bir torba yasa geldi.
Torba yasada ne var, biliyor musunuz? Diyor ki Maliye Bakanı “Ben bir finansal
istikrar komitesi kuracağım, kalkınma komitesi
kuracağım, FİKKO kuracağım.” diyor. Plan ve Bütçe
Komisyonuna yasa geldi, biz de dedik ki: “Bakalım, neymiş bu?” O anda
bir baktık, Sayın Berat Albayrak bir “tweet” atmış
arkadaşlar. Ne diyor biliyor musunuz “tweet”inde? “Biz FİKKO’nun
-yani gelen yasanın- komitesini kurduk, ikinci toplantısını
yapıyoruz, çalışma usul ve esaslarını belirledik.”
diyor. Bakın, “tweet”inde... Daha yasayı Meclise göndermiş,
oradan “tweet” atıyor, “Biz ikinci toplantısını
yapıyoruz.” diyor ve bırakın yasasını, ikincil
mevzuatını belirliyor. Arkadaşlar, işte, yürütme böyle
nobranlaşır, Meclise böyle saygısız olur. Eğer biz
irade gösteremezsek, bu vicdansız yürütmeyi dengeleyip denetleyemezsek her
gün daha da nobranlaşır, daha da saygısızlaşır.
Peki, biz yasama olarak yürütmeyi dengeleyemiyoruz.
Yargı ne yapıyor? Yargı bağımlı ve taraflı
bir yargıya dönüşmüş durumda; hâkimler vicdanlarına göre
değil, saraydan gelecek telefona göre karar veriyor arkadaşlar. Rahip
Brunson’un rehin alınması da, “Al papazı, ver papazı.”
pazarlığı üzerinden serbest bırakılması da
saraydan gelecek bir telefonla belirlendi ve ülkemizin yargısı
kendini rezil etti arkadaşlar. Selahattin Demirtaş’ın, Sırrı
Süreyya Önder’in, bütün vekillerimizin, bütün seçilmişlerimizin rehin alınması
da saraydan gelen talimatlarla belirlendi. Bu çerçevede, yargı da
yürütmeyi dengeleyip denetleyemiyor.
Bakın, Sayıştay kurumunun bir
temsilcisi orada oturuyor herhâlde, başkanlar bu sene gelmemiş. Uzun
süre sonra bayağı kifayetli denetim raporları geldi, yürütmenin
pek çok yolsuzluğa bulaştığını söylüyordu
raporlar. Ne oldu sonucu? Sayıştayın denetimden sorumlu
başkan yardımcısı görevden alındı
arkadaşlar. İşte, bakın, memlekette hâlâ namusuyla
işini yapan insanlar eğer ki “Bir hırsızlık, yolsuzluk
var.” derlerse görevden alınıyorlar arkadaşlar. Bu çerçevede,
yargı da görevini yapamıyor.
Diğer güç ne? Basın. Basın dengeleyip
denetleyecek. Bu yürütmeyi basın dengeleyip denetleyebiliyor mu? Açın
gazeteleri, açın televizyonları, bakın, her gün
“Padişahım çok yaşa! Padişahım çok yaşa!” Var
mı başka bir şey? Oysa ben Cumhurbaşkanı olsam
basının her gün beni eleştirmesini isterim, hatamı
göstermesini isterim. Ama her gün basın “Padişahım çok
yaşa!” derse Cumhurbaşkanı kandırılır ve bu
gidişle, arkadaşlar, daha çok
kandırılırsınız.
Diğer güç: Bağımsız kurumlar.
Ombudsman temsilcisi var değil mi burada, ombudsman? Ombudsman ne yapar?
Eğer ki yürütme hukuk dışına çıkmışsa gider,
yürütmeyi dengeler, “Bunu yapamazsın.” der. Cumartesi Anneleri yerlerde
sürüklenirken ombudsman çıkar, “Bunu yapamazsın ey
Cumhurbaşkanı!” der. Duydunuz mu siz ombudsmandan böyle bir cümle
arkadaşlar?
Değerli arkadaşlar, bakın, sivil
toplum kuruluşları işlemiyor, üniversiteler işlemiyor,
hiçbir kurum işlemiyor. Ne kaldı geriye? Bir Cumhurbaşkanı.
Bakın, arkadaşlar, şeyh uçmaz mürit
uçurur. Sizler şeyhi uçuruyorsunuz. Birkaç kez kafa üstü
çakılıyordu, tekrar toparladı ama bütün kurumları tarumar
etti, siz uçurmaya devam ediyorsunuz. Emin olun, bir güç dengelenmezse,
denetlenmezse tekrar çakılır, eninde sonunda çakılır ve en
büyük kötülüğü sizler yapmış olursunuz. Gelin, el
birliğiyle dengeleyelim, denetleyelim çünkü bu yürütme bölüyor. “Çankaya”
diyor, “Beşiktaş” diyor, “Kadıköy” diyor. Ne diyor?
“Kaymağını yiyor bu ülkenin.” diyor. Bakın, bir
coğrafi bölgeyi söylüyor. Sayın Cumhurbaşkanı bölücülük
yapıyor arkadaşlar. Bu bölücülüğe el birliğiyle “Dur.”
demeliyiz, aksi takdirde düşman hukuku devam eder,
ayrıştırıcı politikalar devam eder.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Paylan, bitti mi?
GARO PAYLAN (Devamla) – Bitiriyorum, bitiriyorum.
BAŞKAN – Buyurun.
GARO PAYLAN (Devamla) – Değerli
arkadaşlar, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı
burada olsaydı kendisine bir kitap hediye edecektim. Bakın, bütçesi
görüşülüyor, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı
burada yok. İşte, bu da saygısızlığın bir
parçası.
BAŞKAN – Burada kendisi.
GARO PAYLAN (Devamla) – Bakın, “Ulusların
Düşüşü” kitabı, Sayın Daron Acemoğlu yazmış.
Tarih boyunca kurumların işlemediği her ulus çöküyor
arkadaşlar. Krala, padişaha yetki veren, yalnızca onun
düşmanı belirlediği, onun vergiyi belirlediği uluslar
çöküyor ama kurumların işlediği, birbirini dengelediği ve
denetlediği kurumlarsa, ülkelerse yükseliyor, hem huzur buluyorlar hem
refah buluyorlar. Ama siz tek adama, ayrıştıran,
bölüştüren, düşman hukuku uygulayan tek adama yetki verirseniz o ulus
çöker arkadaşlar. Bunun önüne geçmek için ben bu kitabı Sayın
Cumhurbaşkanı Yardımcısının masasına
bırakacağım. Umarım ki Cumhurbaşkanına da bunu
iletir, okurlar, hepinize de okumanızı tavsiye ederim. Hep beraber bu
ülkemizi barışa, huzura, refaha taşımak için hepinizi
göreve davet ediyorum arkadaşlar.
Saygılar sunarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler.
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın
Başkan, yerimden pek kısa bir söz talebim var.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Muş.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
12.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un,
Cumhurbaşkanının görevinin toplumun bütünlüğünü
sağlamanın yanında toplumun birliğini, huzurunu bozan PKK
terör örgütü ve türevlerine karşı mücadele etmek olduğuna
ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; burada hukuki bir süreçle
alakalı yapılacak olan siyasi değerlendirmelere bizim de siyasi
bir değerlendirmemiz mutlaka olur yoksa hukuki süreçlerle alakalı bir
değerlendirme yapma düşüncesinde değiliz. “Yüzde 51’le seçilen
yüzde 80’i rehin tutuyor.” gibi bir söylemi kabul etmemiz mümkün değildir.
Sayın Cumhurbaşkanımız yüzde 52,5 oyla, 26 milyondan fazla
oy alarak Türkiye’nin meşru, seçilmiş bir Cumhurbaşkanıdır
ve görevi, toplumun birliğini, beraberliğini, bütünlüğünü
sağlamaktır; toplumun birliğini, huzurunu bozan PKK terör örgütü
ve türevlerine karşı da mücadele etmektir.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Ne alakası
var ya?
TUMA ÇELİK (Mardin) – Ne alakası var?
Halkın oylarıyla seçilmiş bir milletvekilidir o.
MEHMET MUŞ (İstanbul) -
Dolayısıyla Cumhurbaşkanının yaptığı
budur.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Ne alakası
var? Seçimde seçilmiş bir milletvekili ya!
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Seçilmiş olan
milletvekilleriyle alakalı da…
TUMA ÇELİK (Mardin) - Halkın iradesidir o,
halkın iradesi.
MUAZZEZ ORHAN (Van) – O da bir seçilmiş.
MEHMET MUŞ (İstanbul) – …seçilmiş
olan milletvekillerinin hukukunun ne olacağı, hangi mevzuatlara tabi
olacağı veya mahkemenin onlarla alakalı vereceği kararlar
bizim dışımızdaki tartışmalardır.
Teşekkür ediyorum.
TUMA ÇELİK (Mardin) – Hayır,
iktidarın verdiği kararlardır, mahkeme kararı yok.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Mahkemeler
sizin mahkemeleriniz, sizin elinizdeki mahkemeler. Yargı diye bir şey
bırakmadınız ortada.
III.- KANUN TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/276) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 10) (Devam)
2.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısı (1/275); 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan,
2017 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/38); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 2017
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2017 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/39); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/41); 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu
ile 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 183 Adedi Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu
İdarelerine, 2 Adedi Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve 10 Adedi
Diğer Kamu İdarelerine Ait Olmak Üzere Toplam 195 Adet
Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/40) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 11) (Devam)
A) CUMHURBAŞKANLIĞI (Devam)
1) Cumhurbaşkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Cumhurbaşkanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ (Devam)
1) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (Devam)
1) Kamu Denetçiliği Kurumu 2019Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Kamu Denetçiliği Kurumu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ç) ANAYASA MAHKEMESİ (Devam)
1) Anayasa Mahkemesi 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Anayasa Mahkemesi 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
D) YARGITAY (Devam)
1) Yargıtay 2019Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yargıtay 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
E) DANIŞTAY (Devam)
1) Danıştay 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
F) SAYIŞTAY (Devam)
1) Sayıştay 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Sayıştay 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
G) HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU (Devam)
1) Hâkimler ve Savcılar Kurulu 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
H) MİLLÎ İSTİHBARAT TEŞKİLATI
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî İstihbarat Teşkilatı
Müsteşarlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
I) MİLLÎ GÜVENLİK KURULU GENEL SEKRETERLİĞİ (Devam)
1) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Diyanet İşleri Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Diyanet İşleri Başkanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
J) İLETİŞİM BAŞKANLIĞI (Devam)
1) İletişim Başkanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
K) BASIN-YAYIN VE ENFORMASYON GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Basın-Yayın ve Enformasyon Genel
Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) SAVUNMA SANAYİİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Savunma Sanayii Başkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Savunma Sanayii Müsteşarlığı 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) STRATEJİ VE BÜTÇE BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Strateji ve Bütçe Başkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
N) KALKINMA BAKANLIĞI (Devam)
1) Kalkınma Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
O) MİLLİ SARAYLAR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Ö) DEVLET ARŞİVLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Devlet Arşivleri Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
P) BAŞBAKANLIK (Devam)
1) Başbakanlık 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri,
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına ikinci söz Gaziantep
Milletvekilimiz Sayın Mahmut Toğrul’a aittir.
Buyurun Sayın Toğrul. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on bir dakika.
HDP GRUBU ADINA MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) –
Teşekkür ediyorum Başkan.
Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisi bütçesi üzerine partim Halkların Demokratik Partisi adına söz
aldım. Bu vesileyle Genel Kurulu, Genel Kurulun sevgili emekçilerini ve
ekranları başında bizleri izleyen sevgili
yurttaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, arkamızdaki duvarda
“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” yazıyor. Ne
yazık ki durum böyle değil; yeni rejimle birlikte Parlamentonun gücü
ve etkisi elinden alındı, demokratik parlamenter sistem adım
adım tasfiye ediliyor. Her kararın saraydan alındığı
yeni düzende Meclis karar ve yetki sahibi değildir. Meclis, saraydan gelen
torba yasaları, KHK’leri, OHAL Yasası’nı onaylayan, noter gibi
önüne gelen her teklifi kabul eden bir yapıya dönüştürüldü.
Parlamento, yasama denetiminin yapıldığı bir yerdir.
Başkanlık rejimiyle Meclisin bu yetkisi elinden alındı.
Gensoru verilemiyor, yürütmeden hesap sorulamıyor, denetim
mekanizmaları kaldırıldı, muhalefetin konuşma süreleri
kısıtlandı. Getirilen kanun teklifleri, çoğunlukçu
anlayışla, demokratik bir tartışma imkânı verilmeden
yasalaştırılıyor. Partimizin ve diğer muhalefet
partilerinin verdiği işsizlik ve yoksulluk da dâhil olmak üzere tüm
araştırma önergeleri çoğunlukçu anlayışla
reddediliyor. Emeklilikte yaşa takılanların
sorunlarının araştırılması bu Mecliste
reddedildi. Bu Meclis, sarayın onayı olmadığı için
emeklilik bekleyenlerle ilgili yasayı çıkartamadı. Toplumsal
sorunların araştırılması, çözüm
politikalarının üretilmesi bu Meclisin asli görevi olmasına
rağmen bunun önü kapatılıyor.
Bu Mecliste işsizlik nedeniyle bir
vatandaş intihar girişiminde bulundu, Meclisin kapısında
bir vatandaş kendisini yakmaya kalktı. Vatandaş çözüm bekliyor,
çözüm olarak Meclisi görüyor, sesini duyurmaya çalışıyor. Peki,
Meclis ne yapıyor? Meclis gözlerini kapatıyor, kulaklarını
tıkıyor. Bırakın diğer vatandaşları, bu
Meclis, kendi çalışanlarının sorunlarını dahi
çözemiyor. Yeni kadroya aldığını iddia ettiği
taşeronların özlük hakları maalesef aynı işi
yapanlarla aynı değil. Yardımcı hizmetler
sınıfındaki personelin özlük hakları düzenlenmiş
değil. Meclisteki sözleşmeli personelin kıdem tazminat
hakkı yok sayılıyor ama Meclis har vurup harman savurmaya devam
ediyor.
Değerli arkadaşlar, oysa geçmişte,
özellikle AB’ye uyum yasaları kapsamında önemli demokratikleşme
yasaları çıkarıldı. İdam cezası
kaldırıldı, 1 Mart tezkeresi geçirilmedi. Parlamentonun bir
ağırlığı, bir saygınlığı ve
etkinliği vardı. Halk, çözüm yeri olarak Meclisi görüyordu.
Şimdi, yeni sistemle, Parlamentonun bütün özgül
ağırlığı ortadan kaldırılıyor. Buradaki
iktidar çoğunluğu, Meclis sarayın önüne çıkmasın diye,
etkin olmasın diye çaba sarf ediyor.
Bugün Parlamentoda ve dışarıda
olması gereken seçilmişlerimizin cezaevlerinde hukuksuz bir biçimde
tutuluyor olması egemenliğin halkta değil muktedirlerin elinde
olduğunu gösteriyor. Her şeyden önce, yargı, Parlamento üzerinde
bir vesayet kurmaktadır. Milletvekillerimiz yargılanıyor,
mahkemeler ceza veriyor, yargı Meclisin üzerine
çıkarılıyor. Saray rejimiyle kuvvetler
ayrılığı ilkesi ortadan kaldırıldığı
için yargı ve güvenlik mekanizması Meclisin üzerinde hareket ediyor.
Seçilmişler halkın iradesini temsil eder ama yargı bu
temsiliyeti engelliyor, Meclis de buna seyirci kalarak kendi
itibarını ortadan kaldırıyor. STK’lerden medya
kuruluşlarına, derneklerden kültür kurumlarına varıncaya
kadar KHK’lerle kapatılan kurumların faaliyetlerinin
yürütülebilmesine olanak sağlayan yasaları bu Meclis
çıkarmışken KHK’leri onaylayarak Meclis kendi
çıkardığı yasaları ortadan kaldırdı, kendi
kendisine darbe yaptı.
Yine, bugün, OHAL kaldırılmış
olmasına rağmen, uygulamaları fiilen devam etmektedir.
Demokratik eylem ve etkinlikler yasak, grev yasak, her şey yasak. Meclisin
onayladığı KHK’lerle sağlık kuruluşları,
üniversiteler, vakıflar, dernekler ve yayın organları
kapatılmıştır. Toplamda 127.244 kişi kamudan ihraç
edilmiştir. Meclis KHK’leri yasalaştırırken bu
yasakları, işten çıkarmaları, işsizliği,
yoksulluğu onaylamış oluyor. İşte, Parlamentonun
getirildiği durum budur. Çağdaş demokratik sistemde parlamentolar,
demokratik dönüşümlerde, özgürlük alanlarının
genişletilmesinde, hukuk sisteminin yerleştirilmesinde etkin rol
oynarken bizde Meclis demokratik alanın ve özgürlüklerin
daraltılması için bir rol oynuyor. Meclis, yasakçı,
baskıcı, otoriter sistemin bir aracına dönüştürülüyor.
HDP olarak verdiğimiz birçok önerge ve kanun
teklifi, içerdiği ifadeler gerekçe gösterilerek, yasakçı
anlayışın sonucu olarak reddediliyor. Milletvekillerimizin
Meclis kürsüsünde kullandığı kendi ana dilindeki kelimeler
tutanaklara “bilinmeyen bir dil” olarak geçiyor. Bu, demokrasi
ayıbıdır, en hafif deyimiyle ana dillere nezaketsizliktir.
Parlamento bu geri düzeyi, demokrasiyle bağdaşmayan durumu aşmak
durumundadır, aksi takdirde etkinliği de
saygınlığı da kalmayacaktır.
Değerli milletvekilleri, bütçe
görüşmelerine 1 eksik vekille başlıyoruz ve Sevgili Leyla Güven burada
olsaydı mutlaka bu bütçeye dair edeceği birkaç kelam vardı.
Leyla Güven 24 Haziranda seçilmiş bir milletvekili ve Hakkâri
halkının iradesidir. Tamamen hukuksuz ve haksız bir şekilde
cezaevinde tutulmaktadır. Selahattin Demirtaş kararında
olduğu gibi, AİHM’in 5’inci ve 18’inci maddelerinde ihlal tespit
ettiği gibi, Güven’in durumu da aynıdır.
Dokunulmazlığı vardır, cezaevinde tutulması bu
Meclisin üyesinin yasama faaliyetinin engellenmesi demektir. Bu durum,
Anayasa’ya ve uluslararası sözleşmelere aykırıdır. Bir
yerel mahkeme Meclise ve yasama organına tahakküm etmektedir. Meclis
Başkanı Meclisin üyesi olan vekil hakkında adım
atmıyor, Leyla Vekilin hakkına sahip çıkmıyor, onu seçen
yurttaşların iradesine sahip çıkmıyor.
Leyla Vekilimiz barışa, demokrasiye,
adalete ve bir arada yaşama iradesine yönelik uygulanan tecride son vermek
için şu anda otuz dört gündür açlık grevinde. Tecride son vermemek,
barış ve demokrasiyi yok saymaktır. Herkesin bildiği gibi,
Türkiye ve Orta Doğu coğrafyasına barış ve demokrasinin
gelmesi için öncelikle tecridin kaldırılması ve Kürt meselesinin
çözülmesi gerekiyor.
Bakınız, hukuku ayaklar altına alan
AKP iktidarı, hukuksuzluğu Sevgili Eş Genel
Başkanımız Demirtaş’la ilgili AİHM kararında da
sürdürdü. Türkiye’nin yapması gereken, bu karara uymak, Sevgili
Demirtaş ve arkadaşlarımızı derhâl serbest
bırakmaktı. Ellerindeki yargı ise, AKP Genel
Başkanından aldığı talimatla, sadece bu ülkeye
barış gelsin diye mücadele veren Demirtaş ve Sırrı
Süreyya Önder arkadaşlarımızın yargılandığı
davadaki kararı onadı. Bu, nasıl bir adaletsizlikle
karşı karşıya geldiğimizin göstergesidir. Mahkemenin
karar vermesinin tek nedeni AİHM kararını baypas etmektir.
Bugün, Demirtaş ve Önder’in hapiste
olmasına neden olan olaylar, yüklenen suçlar, devletin izni ve
onayıyla gerçekleşmiş olgulardır. Demirtaş ve Önder’e
verilen cezanın gelişim süreci de bir hayli ilginçtir. Ceza,
hepinizin bildiği üzere, 2013 yılı İstanbul “Nevroz”
mitinginde yapmış oldukları konuşmalardan
dolayıdır, söylememiş oldukları sözlerden
dolayıdır. O “Nevroz”da barış mesajları
verilmişti fakat barışa ceza verildi. Bakın, o dönem
gazetelerin birinci sayfalarında İstanbul’daki mitingle ilgili
mesajlar barışçıl bulunmuştu. Hürriyet gazetesi o gün
atmış olduğu manşette “Barış ‘Nevroz’u”
demişti. “İstanbul’da BDP’li Demirtaş, Sırrı Süreyya
Önder ve Sebahat Tuncel barış mesajları verdi.”
şeklindeydi, o günün gazeteleri “‘Nevroz’ ateşi barış için
yakıldı.” diyordu. Mitingi izleyen polisler suç unsuru tespit
etmemişken, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı
bir muhbirin suç duyurusunu fezlekeye çevirip soruşturma açıyor. O
dönem Adalet Bakanlığı hangi suçun oluştuğu
belirtilmediği için dosyayı iade ediyor ancak savcı
ısrarcı, bu kez “örgüt üyeliği” suçu ekleyerek dosyayı
tekrar gönderiyor fakat fezleke dokunulmazlık engeline
takılırken dosyadan yargılanan DBP Eş Genel
Başkanı Sebahat Tuncel beraat ediyordu.
Bu arada 15 Temmuz darbe girişimi
yaşanıyor. Şimdi dikkatinizi bir şeye çekmek istiyorum
değerli arkadaşlar: Muhbir, davayı açan 2 savcı ve tutanağı
hazırlayan polis şu anda FETÖ’den dolayı mesleklerinden ihraç
edilmiş durumdalar, kimisi içeride ancak AKP’nin yargısı AKP
Genel Başkanının “AİHM kararını
tanımıyoruz, karşı hamlemizi yapar, yolumuza devam ederiz.”
talimatını alıyor, Sayın Demirtaş ve Sayın
Önder’in cezasını onaylıyor. Bu cezanın beş yıl
sonra verilmesi, sadece hukuk açısından değil, bu devletin
meşruluğu açısından da son derece vahimdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Sayın
Başkan, çok az kaldı, tamamlayacağım.
BAŞKAN – Devam edin.
Buyurun.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) – Muhbir FETÖ’cü,
savcılar FETÖ’cü, tutanak düzenleyen polisler FETÖ’cü, mahkeme
talimatlı ama siz onların kararlarıyla, siyasi rakiplerinizi
yargı sopasıyla demokratik siyasetin dışına
itiyorsunuz. Ama şunu bilin ki yeryüzünde bir tek HDP’li kalsa bile asla
ve asla size biat etmeyecek, asla ve asla size diz çökmeyecek, Selahattin
Demirtaş kâbusunuz olmaya devam edecek, HDP’liler kâbusunuz olmaya devam
edecek.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) – Sayın
Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Bostancı.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) – Sayın
Başkanım, kısa bir söz talebim var.
BAŞKAN – Buyurun efendim.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
13.- Ankara Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın,
Halkların Demokratik Partisi üyelerinin, siyasete gönül verenlerin,
seçmenlerin Adalet ve Kalkınma Partisine biat etmesi şeklinde bir
yaklaşımlarının olmadığına ve Türkiye'deki
savcıların cumhuriyetin savcıları olduğuna
ilişkin açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) – Teşekkür
ediyorum.
Bizim, Halkların Partisi üyelerinin yahut da
başka siyasete gönül vermiş arkadaşların, seçmenlerin bize
biat etmesi şeklinde bir yaklaşımımız yok, öyle bir
derdimiz de yok. Türkiye'de farklı siyasetler olacak, bunlar kendi yol ve
yöntemleriyle halkla diyalog kuracaklar, meşru süreçler çerçevesinde
iktidar ve muhalefet ilişkileri teşekkül edecek. Bunun
dışına çıkarak çarpıtmaya dayalı bu propaganda dilini,
bir kere, reddediyorum.
İkincisi: Türkiye'deki savcılar
cumhuriyetin savcılarıdır.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – İçeride
olanların işiyle iş yapıyorsunuz.
TUMA ÇELİK (Mardin) – Bir gün olsun “HDP”
ismini telaffuz edin ya, bir gün olsun, bir gün.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) – Lütfen dinler
misiniz.
BAŞKAN – Değerli arkadaşlar…
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) – Onların
görevleri, bu ülkenin birliği ve dirliği istikametinde cumhuriyetin
esenliği için çalışmaktır. Hukukun görevi ve aynı
zamanda cumhuriyet savcılarının görevi budur. Onlar kimseden
talimat almazlar. [HDP sıralarından “Ya, ya, ya” sesleri(!)] Esasen
AK PARTİ Genel Başkanı da kimseye talimat vermez.
MUAZZEZ ORHAN (Van) – Brunson ne oldu, Brunson? Uçak
ne zaman hazırlanmıştı?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Bostancı, devam edin.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) – 50 kere, 100
kere “siyah”a “beyaz” deyip, “beyaz”a “siyah” deyip tersinden bir lafla
şartları değiştiremezsiniz. Bu propaganda dili çok eskiden
beri birtakım siyasetlerin kullandığı yöntemlerdir ama bir
işe yaramamıştır. Eğer Halkların Demokratik
Partisi bütün bu olup biten süreçlere ilişkin gerçekçi bir analiz yapmak
ve niçin bunlar yaşanıyor, bunları çözümlemek istiyor ise,
yürüttüğü siyasete, kullandığı dile, Türkiye’ye
bakışına, bölgedeki Kürtlerden tutun Türklere yönelik
değerlendirmelerine, nasıl bir yaklaşım sergilediğine
ilişkin…
EBRÜ GÜNAY (Mardin) – “AİHM kararını
tanımıyoruz.” ne demek?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) – ...demokrasi ve
özgürlükler konusunda bol miktarda söz söylemek değil, gerçekten bunlara
tekabül eden bir siyasal tavır ve eylem içerisinde olup
olmadıklarına dair bir muhakeme yapmalılar.
Teşekkür ediyorum.
III.- KANUN TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/276) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 10) (Devam)
2.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısı (1/275); 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan,
2017 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/38); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 2017
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2017 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/39); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/41); 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu
ile 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 183 Adedi Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu
İdarelerine, 2 Adedi Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve 10 Adedi
Diğer Kamu İdarelerine Ait Olmak Üzere Toplam 195 Adet
Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/40) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 11) (Devam)
A) CUMHURBAŞKANLIĞI (Devam)
1) Cumhurbaşkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Cumhurbaşkanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ (Devam)
1) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (Devam)
1) Kamu Denetçiliği Kurumu 2019Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Kamu Denetçiliği Kurumu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ç) ANAYASA MAHKEMESİ (Devam)
1) Anayasa Mahkemesi 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Anayasa Mahkemesi 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
D) YARGITAY (Devam)
1) Yargıtay 2019Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yargıtay 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
E) DANIŞTAY (Devam)
1) Danıştay 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
F) SAYIŞTAY (Devam)
1) Sayıştay 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Sayıştay 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
G) HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU (Devam)
1) Hâkimler ve Savcılar Kurulu 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
H) MİLLÎ İSTİHBARAT TEŞKİLATI
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî İstihbarat Teşkilatı
Müsteşarlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) MİLLÎ GÜVENLİK KURULU GENEL SEKRETERLİĞİ (Devam)
1) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Diyanet İşleri Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Diyanet İşleri Başkanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
J) İLETİŞİM BAŞKANLIĞI (Devam)
1) İletişim Başkanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
K) BASIN-YAYIN VE ENFORMASYON GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Basın-Yayın ve Enformasyon Genel
Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) SAVUNMA SANAYİİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Savunma Sanayii Başkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Savunma Sanayii Müsteşarlığı 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) STRATEJİ VE BÜTÇE BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Strateji ve Bütçe Başkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
N) KALKINMA BAKANLIĞI (Devam)
1) Kalkınma Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
O) MİLLİ SARAYLAR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Ö) DEVLET ARŞİVLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Devlet Arşivleri Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
P) BAŞBAKANLIK (Devam)
1) Başbakanlık 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri,
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına üçüncü söz, Muş
Milletvekilimiz Sayın Mensur Işık’a aittir. (HDP
sıralarından alkışlar)
Sayın Işık, süreniz altı dakika.
HDP GRUBU ADINA MENSUR IŞIK (Muş) –
Teşekkürler Başkan.
Ben de 2019 yılı bütçesi kapsamında
Kamu Denetçiliği Kurumu ile Hâkimler ve Savcılar Kurulu bütçesi
üzerine partim adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Başlarken, biraz önce AKP yetkilisinin,
Sayın Bostancı’nın “Hâkimler ve savcılar hiç kimseden
talimat almaz.” sözü üzerine iki laf etmek istiyorum. Şimdi, mademki
hâkimler ve savcılar kimseden talimat almaz, Sayın
Cumhurbaşkanı, önceki dönem Eş Genel Başkanımız
Sayın Selahattin Demirtaş’la ilgili Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin “Derhâl tahliye edin kendisini.” kararından sonra niçin
Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Kocaman’ı yanına
çağırıp talimatlandırdı? Bunu sadece sormak istiyorum
Türkiye halklarına. Bugün bizi ekranlarının başında
izleyen milyonlarca insana bunu buradan bir kez daha söylemek istiyorum.
Şimdi, Sayın Cumhurbaşkanı
AİHM kararından hemen sonra “Biz AİHM’in kararını
tanımıyoruz ve gereğini yapacağız.” dedikten sonra
Sayın Başsavcıyla görüşmüştür. Çok ayıp bir
şey hukuk devleti açısından. Sizler açısından da
eminim ki vicdanınızı sızlatması gerekmektedir.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) – Ne alakası var
ya? Başsavcıyla ne alakası var Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin?
MENSUR IŞIK (Devamla) – Başsavcıyla
alakası var çünkü Sayın Demirtaş’ın dosyası, 700 dosya
ileri alınarak on beş günde alelacele bir şekilde
onaylanmıştır.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) – İstanbul verdi
Beyefendi. Bilgileri karıştırmayın. Ankara
Başsavcılığıyla ne alakası var, İstanbul’un
ne alakası var?
FATMA KURTULAN (Mersin) – Dinleyin, sonra cevap
verirsiniz.
BAŞKAN – Genel Kurula hitap edin.
MENSUR IŞIK (Devamla) – Sayın Genel Kurul,
Leyla Güven arkadaşımız cezaevinde bugün otuz dört gündür
açlık grevinde. Açlık grevinde olmasının bir tek sebebi
var: İmralı Adası’nda Sayın Öcalan üzerinde olan tecridin
ortadan kaldırılması ve uygar dünya, uygar toplumlar kendi
sorunlarını ne şekilde çözmüşse Türkiye’nin de aynı
şekilde çözmesi için, tecridin ortadan kaldırılması,
demokratik siyasetin önünün açılması ve tekrardan masada sorunun
çözülmesi için, diyalog ve çözüm sürecinin başlatılması için
yapmış olduğu bir açlık grevi var.
Ben, buradan, bir kez daha, Sayın Leyla Güven’i
selamlıyorum, eyleminin önünde saygıyla, sevgiyle
eğildiğimi belirtmek istiyorum çünkü bu eylemin amacı,
dediğimiz gibi, Türkiye’deki bütün halkların, Türkiye'nin en temel
sorununun çözümü için yapılmış olan bir eylem olduğu için
herkesi ilgilendirmektedir.
Evet, ben, Türkiye’nin en yoksul ilinin, Muş
ilinin milletvekili olarak burada konuşuyorum. Bu bütçe yoksulların
refah seviyesini yükseltmeyecek, tam tersine, elde avuçta ne varsa onları
eritecek, yoksulluğu derinleştirmeye devam edecektir. Muş
halkı kendisine yoksulluğu âdeta kader olarak dayatan bu bütçe
anlayışıyla yine göç etmeye devam edecektir. Muşlu gençler
doğdukları topraklarda iş bulamayacak, yeni iş
arayışları için metropol kentlerine, inşaat sahalarına
sığınacaklar, üçüncü havalimanı inşaatına
işçi olarak çalışmaya gideceklerdir ve orada çalışma
koşullarını eleştirdikleri için, buna tepki gösterdikleri
için, sizin “tarafsız ve bağımsız yargı”
dediğiniz kişiler tarafından gözaltına alınıp
tutuklanacaklardır bunlar maalesef. Ülkenin batısında
yapılan otoyol şantiyelerinde, liman şantiyelerinde
çalışmaya gidecek ve köle gibi yaşamak zorunda
kalacaklardır. Muşlu gençler Ege’nin, Akdeniz’in turizm cennetlerine
iş bulmak için sığınacak ve bu cennetlerde, maalesef,
sayenizde cehennemi yaşamak zorunda kalacaklardır.
Bu 2019 yılı bütçesi, Muş ilinin en
fakir il, en geri kalmış il sıralamasındaki durumunu devam
ettirecektir. O açıdan bu bütçeyi kabul etmek mümkün değildir.
Değerli milletvekilleri, Kamu Denetçiliği
ve HSK’nin bütçesini tartışıyoruz. Biri adalet
dağıtmakla görevli yargıçların ve savcıların
organizesinden sorumlu, diğeri ise kamu adına denetim yapan, prensip
kararları alan anayasal bir kurum. Her iki kurumun da paydaş
olduğu yargı sistemi ülke tarihinde hiç olmadığı kadar
adaletsiz bir yapıya dönüşmüş durumda maalesef.
Her şeyden önce, adaleti tesis etmekle görevli
kurumların bağımsız olması gerekir. Adalet adına,
halk adına, özgürlükler adına, demokrasi adına iş
yapması gerekir ama maalesef bu yetkiyi kullanan kişiler
bağımsız değiller, bilakis saraya bağlı
kişilerdir. Örneğin kamu başdenetçisi, kamu denetçileri, AKP’nin
kurucusu, yöneticileri, milletvekilleri ya da bürokratları olarak AKP’de
çalışmış kişilerdir. Bu kişilerin halkın
yararına karar vermesi beklenemez. Bu kişilerin siyasi iktidarı
rahatsız eden bir karar vermesi beklenemez. HSK’nin 13 üyesinin
6’sını Cumhurbaşkanı, 7’sini ise Meclis seçiyor. Diğer
bir deyişle, bu kurumlar tamamen AKP güdümündedir.
Kamu Denetçiliği Kurumu, 15 Temmuz darbe
girişiminden sonra ihraçlar, vekilliği düşürülen milletvekillerimiz,
kayyum atanan belediyelerimiz, tutuklanan milletvekillerimiz,
kamulaştırılan yerleşim yerleri, kapatılan basın
kurumları, gençlik kurumları, kültür kurumları hakkında tek
bir işlem yapmamıştır, bilakis kafasını kuma
gömmüştür. 2015 yılında Kürt kentleri yerle bir edildi,
sokağa çıkma yasakları nedeniyle yüz binlerce insan evinden
edildi, öğrenciler eğitim haklarından mahrum
bırakıldı. Halkın kamu hizmetlerine erişemediği
döneme dair verdiği ret kararıyla yine başını kuma
gömmüştür maalesef.
Biraz önce Selahattin Başkanın
yarınki duruşmasından bahsettik, üç gün sürecek olan
duruşmasından bahsettik. Sizler, siyasi iktidar Selahattin
Başkandan korkuyorsunuz çünkü Selahattin Başkan HDP’nin ilkelerini,
siyasetini olduğu gibi yansıtıyor, tıpkı bizim
partimiz, grubumuz gibi; ondan dolayı sizler korkuyorsunuz. HSK bu konuda
ne yapıyor? Söz konusu Kürtler ve dostları olunca aynı Kamu
Denetçiliği Kurumu gibi başını kuma gömmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Devam edin.
MENSUR IŞIK (Devamla) – Teşekkürler
Başkan.
Şimdi, Kürtlerde bir laf, bizim Muş’ta da
sık sık kullanılan bir laf var: “…”(x)Yani
HSK, “Tarafsız ve bağımsız yargı” dediğiniz
yargı, mesele Kürtler olunca -işi anlamında- hiçbir şekilde
bir hareketin içerisine girmemektedir.
Şimdi, ben, biraz da HSK için iki laf etmek
istiyorum aslında.
AKP 680 sayılı KHK’yle yargıda
liyakat sistemini rafa kaldırmış ve AKP’li avukatları
maalesef barajsız olarak hâkim ve savcı olarak atıyor. İlk
etapta yapılan sınavda mülakat aşamasını geçerek
hâkimliğe kabul edilen 900 kişiden yaklaşık olarak 800
kişinin AKP’li olduğuna dair ciddi emareler söz konusu.
Yazılı sınavda oldukça yüksek puan alan kişiler mülakatta
elenirken sınav barajının kaldırılmasıyla mülakat
hakkı kazanan 55-60 puan alan kişilerin mesleğe kabul edilmeleri
de bu şüpheleri arttırmaktadır. Elbette avukatlıktan
hâkimliğe geçiş sınavı neticesinde atanan herkesin
hepimizin bildiği bir arka planı olması hiç de
şaşırtıcı değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Işık, selamlamak
için süre vereyim. O arada toparlayıp bitirelim.
MENSUR IŞIK (Devamla) – Tamam
Başkanım. Teşekkür ediyorum.
Örneğin, kura sonuçlarına göre Recep
Tayyip Erdoğan’ın avukatı AKP İzmir İl Yönetim Kurulu
Üyesi Sema Cansu Bozkurt Sütçü Gümüşhane hâkimliğine,
Cumhurbaşkanlığı Hukuk Başdanışmanı
Ahmet Karayiğit’in kızı Sevcan Karayiğit İstanbul
Cumhuriyet Savcılığına, Mehmet Özhaseki’ye takipsizlik
kararı veren Kayseri Cumhuriyet Başsavcısının
yeğeni Serkan Başok Samsun Cumhuriyet
Savcılığına, Mustafa Lütfi Tombaloğlu’nun oğlu
Onur Tombaloğlu Kilis hâkimliğine, AKP Giresun İl Yönetim Kurulu
Üyesi Açelya Kahya Reyhanlı hâkimliğine atandı.
Bu liste çok daha fazla uzayabilir Sayın Genel
Kurul ve değerli halkımız. Hangi AKP’linin hangi kadrolara,
hâkim ve savcı olarak nereye atandığı kamuoyunda
geçmiş dönemde uzun uzadıya
tartışılmıştı.
HSK yine 16 Temmuz 2018’de Yargıtaya 106,
Danıştaya da 12 yeni üye seçimi gerçekleştirmiştir.
Gerçekleşen seçimlerde Yargıtay üyeliğine atanan isimler
arasında Cumhuriyet gazetesi davasında gazeteciler aleyhine cezaya
hükmeden Abdurrahman Orkun Dağ ile Twitter’dan birçok kez
Cumhurbaşkanı hakkında paylaşımlar yapan Cengiz
Turhan’ın yer alması oldukça çarpıcı bir gelişme
olarak kamuoyuna yansımıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MENSUR IŞIK (Devamla) – Ben, bu şekliyle,
hukuka, yargıya hizmet etmeyen HSK ve Kamu Denetçiliği Kurumu
bütçesinin halk yararına olmadığını düşünüyorum.
Bir kez daha hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) – Pek kısa
bir söz talebim var.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Başkan.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
14.- Ankara Miletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın,
Muş Milletvekili Mensur Işık’ın 10 sıra
sayılı 2019 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 11 sıra
sayılı 2017 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı’nın birinci tur görüşmelerinde HDP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) – Sayın
Başkanım, esasen sık sık söz almak istemem, emin olun.
Sadece bir tashih amacıyla söz aldım.
Sayın Işık hukuk çerçevesinde bir
mütalaada bulundu. Eğer hukuka dikkat etseydi, kesinleşmemiş
AİHM kararının hemen uygulanmasına ilişkin bir talepte
bulunmazdı.
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) –
“Kesinleşmemiş” nereden çıktı?
TUMA ÇELİK (Mardin) – Kesinleşmiş ya,
nasıl kesinleşmemiş?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) –
Kesinleşmemiş, itirazı var Türkiye Cumhuriyeti devletinin. Hukuk
bilenler bu itirazın ne anlama geldiğini, kararın
kesinleşip kesinleşmediğini bilirler.
İkincisi: Bahsettiği hadisenin cumhuriyet
savcılarıyla alakası yok. Sayın Cumhurbaşkanı
görüştü mü görüşmedi mi, görüştüyse Sayın Işık
ilhamla mı biliyor ne görüşüldüğünü?
Bir de şundan vazgeçmekte fayda var diye
düşünürüm: Kürtler ile Halkların Demokratik Partisini
özdeşleştirme dili uygun, Türkiye’nin toplumsal gerçekliğine
karşılık gelen bir dil değil. Bütün Kürtler size oy
vermiyorlar, size Kürtlerin dışında Türkler de oy veriyor
ayrıca. Yani o sınırları daha dikkatli çizmek gerekmez mi?
Teşekkürler.
III.- KANUN TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/276) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 10) (Devam)
2.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısı (1/275); 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan,
2017 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/38); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 2017 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2017 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/39); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/41); 5018
Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 183 Adedi Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, 2 Adedi Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve 10 Adedi Diğer Kamu İdarelerine Ait Olmak Üzere
Toplam 195 Adet Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/40) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 11) (Devam)
A) CUMHURBAŞKANLIĞI (Devam)
1) Cumhurbaşkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Cumhurbaşkanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ (Devam)
1) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (Devam)
1) Kamu Denetçiliği Kurumu 2019Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Kamu Denetçiliği Kurumu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ç) ANAYASA MAHKEMESİ (Devam)
1) Anayasa Mahkemesi 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Anayasa Mahkemesi 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
D) YARGITAY (Devam)
1) Yargıtay 2019Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yargıtay 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
E) DANIŞTAY (Devam)
1) Danıştay 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
F) SAYIŞTAY (Devam)
1) Sayıştay 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Sayıştay 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
G) HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU (Devam)
1) Hâkimler ve Savcılar Kurulu 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
H) MİLLÎ İSTİHBARAT TEŞKİLATI
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî İstihbarat Teşkilatı
Müsteşarlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
I) MİLLÎ GÜVENLİK KURULU GENEL SEKRETERLİĞİ (Devam)
1) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Diyanet İşleri Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Diyanet İşleri Başkanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
J) İLETİŞİM BAŞKANLIĞI (Devam)
1) İletişim Başkanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
K) BASIN-YAYIN VE ENFORMASYON GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Basın-Yayın ve Enformasyon Genel
Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) SAVUNMA SANAYİİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Savunma Sanayii Başkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Savunma Sanayii Müsteşarlığı 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) STRATEJİ VE BÜTÇE BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Strateji ve Bütçe Başkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
N) KALKINMA BAKANLIĞI (Devam)
1) Kalkınma Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
O) MİLLİ SARAYLAR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Ö) DEVLET ARŞİVLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Devlet Arşivleri Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
P) BAŞBAKANLIK (Devam)
1) Başbakanlık 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri,
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına söz sırası Siirt
Milletvekilimiz Sayın Meral Danış Beştaş’a aittir.
(HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz on bir dakika Sayın Beştaş.
HDP GRUBU ADINA MERAL DANIŞ BEŞTAŞ
(Siirt) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de
Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi bütçesi üzerine söz almış
bulunmaktayım. Sayın Bostancı dikkatle dinler beni çünkü
gerçekten dikkatinizi çekecek veriler ve endeksler vereceğim
kanaatindeyim. Nasıl olsa cevap vereceksiniz, şimdiden söyleyeyim.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) – Belki
vermeyeceğim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Evet,
gerçekten, bütçe görüşmelerinde Adalet Bakanı öyle bir sunum
yaptı ki altına imza atmamak mümkün değildi -ben de
yakından izledim- fakat söyledikleri ile yaşananlar arasında
uçurum var desem meramımı anlatmamış olurum. Bir cümlesi
şöyleydi: “Hukuk devleti ya da hukukun üstünlüğü ilkesi demokrasinin
özünü oluşturmaktadır.” Kesinlikle, kesinlikle katılıyorum
bu cümleye. Peki, burada, bizde, hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti
ilkesi, yargı güvencesi, yargı tarafsızlığı ve
bağımsızlığı ne durumda, Adalet Bakanı bunu
kapatmak için bin dereden su getirmeyi tercih etti. Gerçekten bu konuda
kararlı adımlarla yürüdüklerini söylediler Plan ve Bütçe
Komisyonunda, ben de -Sayın Bakan burada değil ama mutlaka
ulaşır- şunu söylemek istiyorum: Kararlı adımlarla
yürünen bir tek yol var; o da hukukun çiğnendiği, pespaye,
karanlık, tekinsiz bir gelecek yolunda, kararlı adımlarla,
Türkiye AKP öncülüğünde yürüyor. Evet, Ömer Hayyam ne demişti?
“Adalet kâinatın ruhudur.” demişti. Siz ruhu tehdit ediyorsunuz. AKP
ve saray rejimi Türkiye halklarına uyguladığı akıl
almaz hukuk dışı yöntemlerle, adaletle beraber geleceğimizi
de karanlığa gömüyor.
AYM’nin istatistiklerine bolca yer vereceğim
konuşmam el verdiğince. Hukuk fakültelerinde, “Yüksek mahkeme” diye
ifade ettiğimiz denetim, Anayasa’ya uygunluk denetimi yapan tek mahkeme,
en üst mahkeme ne durumda? İçler acısı bir tablo var. Evet, ne
yapmış mahkeme? Başvuruların yüzde 1,4’ü hakkında
karar vermiş. Neden? Çünkü talimat geç geliyor, Cumhurbaşkanı
hani bu konuda tek yetkili ya, tek yargıç aslında, o söyleyecek ki
mahkeme karar versin; vermemiş. 667 başvuru var, kaç tanesinde karar
vermiş? 94 tanesinde. İşte bu kadar pespaye bir durumla
karşı karşıyayız.
Gerçekten, bununla birlikte, belirli bir süzgeçten
geçiriyor AYM “Nasıl karar vereyim?” diye. Bu süzgeçte basından ve
kamuoyundan ya da doğrudan talimatlarla “Kararı hangi yönde vereyim?”
diye gerçekten ciddi bir emek sarf ediyor. Buna da saygı duymamak mümkün
değil! Kırkyılda bir –hani, kelimenin gelişi, cümlenin
gelişi- aleyhe bir karar verdiğinde de –ki ben onun
danışıklı olduğu görüşündeyim, bu konuda hiçbir
şüphem yok- bu konuda da hemen Cumhurbaşkanı çıkıp
“Tanımıyorum, saygı da duymuyorum.” diyor ve onları hizaya
çekiyor. Gerçekten, artık AYM Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan ne derse o yönde karar veriyor. Şimdi, bununla birlikte, AYM
karar vermekten korkuyor. Yüzde 1,4 gerçekten hiçbirimizin unutmaması
gereken bir rakam olarak önümüzde duruyor.
Şimdi, ne yapmış AYM, size birkaç
örnek vermek istiyorum: Sokağa çıkma yasaklarına ilişkin
tedbir talepli başvurular gitti Anayasa Mahkemesinin önüne. Anayasa
Mahkemesi “terörle mücadele” başlığı adı altında
sokağa çıkma yasaklarını onayladı, tedbir taleplerini
reddetti ve AYM gerçekten “Her yol mübahtır.” dedi ve yüzlerce insan,
sivil insanlar bodrumlarda öldürüldü. AYM’nin bu konudaki sorumluluğu
birinci derecededir.
Yine, partimizin siyaseten tasfiye edilmesine
Anayasa Mahkemesi doğrudan hizmet etmektedir. Gülser
Yıldırım, Selahattin Demirtaş, Faysal
Sarıyıldız, Tuğba Hezer ve daha saymama gerek yok, birçok
kararda Anayasa Mahkemesi başvuruları reddederek aslında
dokunulmazlıkların kaldırılmasının Anayasa’ya
aykırı olduğu meselesini de denetlemekten imtina etmiştir.
Peki, OHAL konusunda ne yapmıştır? OHAL konusunda yüz binlerce
ihracı kendisi kesinleştirmiştir, Anayasa’ya aykırı
olduğu hâlde OHAL’in denetimini ve KHK’lerin denetimini ortadan
kaldırmıştır. Şimdi, ne diyor OHAL konusunda?
Gerçekten, şu anda, ihraç edilen, her kesimden yüz binlerce insanın
bugün sosyal idamla, sosyal ölümle karşı karşıya
kalmasının müsebbibi de en az iktidar kadar iktidarın
talimatlarıyla hareket eden AYM’nin faaliyetlerinden bir tanesidir.
İhraçlar konusunda, evet, gerçekten bu çok dikkat çekici bir mesele.
Yine, buna ilişkin başka kararları da
var AYM’nin. Nedir o kararlar? Bir tanesi, Demirtaş kararından sonra,
Gülser Yıldırım kararında esasa girerek mahkûmiyet
kararı vermiştir âdeta ve şu anda, milletvekilimiz Gülser
Yıldırım’ın yargılaması devam ediyor. Anayasa
Mahkemesi Başkanı Sayın Zühtü Arslan “Adalet mülkün temelidir,
hukuk da adaletin temelidir.” diyor. Evet, gerçekten doğru, genel soyut
ilkeleri herkes söyler ama hukuksuzluğu da adaletsizliği de
pekiştiren, bu konuda her gün yeni kararlarla zirveye çıkaran bir
kurumun başındasınız.
Yargıya güven, istatistiklere göre yüzde 20-30
seviyelerinde. Şu anda yapsak, eminim, çok daha diplerdedir çünkü
yargı yok. 2017 yılı itibarıyla Türkiye AİHM önünde en
kötü sicile sahip ülke konumunda; 47 ülke arasında sondan 1’inciliği
kimseye kaptırmamış, 4.514 mahkûmiyet almış. Bunlar en
çok adil yargılanma hakkı, özgürlük, güvenlik hakkı ve mülkiyet
hakkı konularında.
Yine, avukatların çalışma
koşullarına ilişkin… 1.488 avukat kötü muameleye maruz
kalmış, bunların hepsinin istatistiği var.
Bağımsız bir araştırma platformu olan Dünya Adalet
Projesi var, 2017-2018 yılları arasında bir endeks
yayınladı. Buraya gerçekten dikkatinizi çekmek istiyorum. Türkiye
2016-2017’de 99’uncu sıradaydı -ülke sayısı 113 bu arada-
bir yıl sonra 101’inci sıraya yükseldi. Tahmin edin, 113’üncü
sırada kim var? Erdoğan’ın yakın dostu ve “Diriliş
Ertuğrul” hayranı Venezuela Devlet Başkanı Maduro bulunuyor
113’üncü sırada. Gelecek yıl herhâlde yakın dostundan o
1’inciliği de alır, sondan 1’inciliği de alacaktır.
Yine, Adalet Bakanı Plan ve Bütçe Komisyonunda
ve başka konuşmalarında da ısrarla ve geniş bir
şekilde, Adli Tıp Kurumunun ne kadar iyi
çalıştığını anlatıyor. Gerçekten, şu duyguya
sıklıkla kapılıyorum; ben şahsen de eminim,
vicdanıyla, adalet duygusuyla yaklaşan herkes de bu duyguyla
yaklaşıyor: Başka bir ülkede mi yaşıyoruz biz? Bu
yaşadıklarımızın karşılığı bu
sözler değil. Mesela, demin hukuk devletinden söz edince de artık
sadece gülümsüyoruz, kahkaha atma yeteneğimizi kaybettiremediler ama
acı acı gülümsüyorum. Şimdi, Adli Tıp Kurumu adaletin
engellenmesinde çok önemli bir bariyer oluyor, bir tek örnek vereceğim.
İnsanların ölen evlatlarına ulaşmalarını, onlar
için bir mezar yeri açmalarını dahi Adli Tıp Kurumu çok görüyor.
Kürt halkına “kimliği belirsiz, sahipsiz cenaze” kavramını
öğretmeye çalışıyor Adli Tıp Kurumu. Kürt
halkının çocukları sahipsiz değildir, bunu öğreneceksiniz.
Sayın Bostancı diyecek ki: “Kürt halkı demeyin.” Kürt
halkının çocukları şu anda bu uygulamayla muhatap
olduğu için, yüzlerce cenazede kimlik tespit edilmediği için
özellikle “Kürt halkı” kavramını
kullandığımı da ifade etmek istiyorum.
Şimdi, bununla beraber, başka meseleler…
Demirtaş kararı… Ya, yargı bağımsızdır
derken gerçekten, ben sizin adınıza mahcubiyet duyuyorum,
utanıyorum bunu söylerken; bence sizler de bu duygudan yoksun
değilsiniz, olmamalısınız. Demirtaş kararı ya,
daha yeni verildi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye tarihinde
ilk kez 18’inci madde ihlali verdi. 18’inci madde ihlalinin meali -siz çok iyi
biliyorsunuz, hepiniz- şudur, diyor ki: “Sen tüm HDP’lileri Demirtaş
şahsında siyasi amaçla içeride tutuyorsun, çoğulculuğu
engelliyorsun. Demokrasiyi tehdit ediyor senin bu yaklaşımın.”
Ve başka bir karar da veriyor, “Derhâl serbest bırakın.” diyor.
Siz “Kesinleşmemiş.” diyorsunuz ama -siz hocasınız ama ben
de izninizle- tutuklama ve tahliye kararlarının mahiyetini Türkiye
biliyor. Tahliye kararlarında kesinleşme yoktur; tahliye
kararları itiraza tabidir, iç hukukta da uluslararası hukukta da
derhâl uygulanır. İtiraz edilebilir büyük daireye ama o, esasa
dairdir, tahliye kararlarının kesinleşmesi söz konusu
değildir.
Peki, iki yıldır söylediğimiz ne
vardı bu kürsüden ve dışarıda? Her yerde, her zaman dedik ki:
Biz dâhil -davalarımız var hepimizin- içeride rehin tutulan
arkadaşlarımızın da hepsi birer siyasi rehinedir. Bunlar
suç işlememiştir, “suç” ve “ceza” kavramlarıyla siyasete
yaklaşmayın. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ne dedi,
“18’inci madde ihlaliyle…” Söylediğimiz her şeyin altına imza
attı, dedi ki: “Evet, Demirtaş ve diğer HDP’liler siyasi
rehindir.” Bizim kavramımızla söylemesine gerek yok ve
uluslararası bir mahkeme, Türkiye’yi bağlayan bir mahkeme, bu
kararı, siyasi rehin kararını vermiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Beştaş,
toparlayalım.
Bir dakika ilave ediyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) –
Toparlıyorum Sayın Başkan.
Şimdi, Demirtaş’a ilişkin -yani bunu
inkâr edin de biz de burada anlayalım- Erdoğan şu cümleyi
kurmadı mı: “Biz aynı anda karşı hamlemizi yapar,
işi bitiririz.” Evet, istinaf mahkemesine ışık
hızıyla talimat gitti ve iki hafta içinde istinaf mahkemesindeki
karar onaylandı. Twitter’da çok sevdiğim bir mesaj vardı, diyor
ki: “Bir kadın eşini arayıp ‘Akşam yoğurt getir.’ dese
bu kadar erken ulaşmaz talimat.” Yani o kadar hızlı oldu ki
herkesin gözü önünde, dünyanın gözü önünde Erdoğan,
Demirtaş’ı cezaevinde tutmak için istinafa talimat verdi. Yarın
davası var Demirtaş’ın ve diğer
arkadaşlarımızın davaları devam ediyor. Emin olun, AKP
eliyle onları içeride tutan herkes yakın süreçte yer
değiştirecek; sizler cezaevine, onlar halkın arasına
girecek çünkü onlar halkların gerçekten haklarını savunan, özgür
geleceğini savunan insanlardır diyorum, teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) – Sayın
Başkan, Sayın Beştaş’ı hayal
kırıklığına uğratacağım, kendisine
cevap vermiyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Öyle mi?
Lütfen verin.
BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına söz isteyen, İstanbul Milletvekilimiz Sayın Ahmet
Şık.
Buyurun Sayın Şık. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz altı dakika.
HDP GRUBU ADINA AHMET ŞIK (İstanbul) –
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Herkese merhaba. Danıştay, Sayıştay
bütçesiyle ilgili konuşmak için buradayım ama adalet
mekanizmalarının bütçelerini değil, yargının hukuktan
bağımsız hâle gelerek iktidar tetikçiliğini üstlenmesini
konuşmak gerekiyor. Yani düşman gördükleriniz için yaratılan ve
yaşatılan mutlak hukuksuzluk ve kendiniz için hep var
kalacağını sandığınız mutlak
cezasızlık için yaptığınız bütçeyi adalet kisvesi
ardına gizlemenize gerek yok. Herhangi bir bütçeye sahip olsanız da
olmasanız da varlık koşulunuz hukuk tanımazlık ve
adaletsizlik üzerine kurulu. Bu nedenle, hiç değilse dürüst davranın
ve tıpkı cismi gibi ismi de adaletsizlik olan bir bakanlık
kurarak bütçeyi bunun için isteyin çünkü partinizin adında her ne kadar
“adalet” kelimesi olsa da iktidarınızın adaletsizlik sicili de
bir hayli kabarık.
Örnek mi istiyorsunuz? Selahattin Demirtaş’a
yaptığınızda olduğu gibi, İHM kararlarına
karşı hukuku hiçe sayan hamleleriniz var. Anayasal
haklarını çiğnediğiniz Leyla Güven örneğinde
olduğu gibi, siyasi hasımlarınıza zulmetmek için
çevirdiğiniz dolaplar var. Önlenebilir iş cinayetlerine,
açlığa, haksızlıklara ve hatta tahtakurularına
karşı direnen işçilerin hapse atılması var. Berivan
Bila’ya yaptığınız gibi, mesleklerini yaptığı
için hapishanelere doldurduğunuz gazeteciler var.
Cumhurbaşkanına hakaret bahanesiyle aydınları,
yazarları mahkûm eden yargıçlarınız var. Üniversiteleri
teslim almak için akademisyenlere, öğrencilere dava üstüne dava açan
savcılarınız var. Şiddet gören, tacize, tecavüze uğrayan
kadınları başından defetmek için türlü bahaneler üreten,
haklarına sahip çıkanları da coplatan erkek adalet
mekanizmalarınız var ve fakat bir tek şey yok; ne hakikatle ne
de ne ve kim olduğunuzla sizleri yüzleştirecek herhangi bir
mekanizma.
Bu yüzden, bizim buradaki görevimiz, bu kirli
düzenin sahibi ve sorumlularından birisi olan sizlerin sahte beraberlik
söylemine teslim olup kulağa hoş gelen yalanlar yerine, rahatsız
eden gerçekleri haykırmak çünkü küçük bir hakikat kimi zaman büyük
yalanların ipliğini pazara çıkarmaya muktedir olur.
Ve biliyoruz ki sizler, güç
karşısında eğik başlarınız gözükmesin diye,
başı dik biçimde hakikati savunanlardan nefret ediyorsunuz. Kendiniz
için kurduğunuz mutlak cezasızlık sistemi içinde dahi
hırçın, huzursuz ve bir o kadar da korku yüklüsünüz çünkü
yaptıklarınızın gayrimeşru olduğunu
adınız gibi biliyorsunuz.
Yağma ve talan düzeninizin ömrünü biraz daha
uzatmak için yaptığınız ve kendinize mübah gördüğünüz
ne varsa zehirli bir sarmaşık gibi tüm ülkeyi sarıyor.
İktidarınız hasta ve “Başkasına
bulaştırırsam geçer.” diyen suça bağımlı
aklıyla hastalığını devletin tüm kurumlarına
bulaştırmış durumda. Hastalığın en çok
sirayet ettiği yer ise ele geçirdiğiniz, diz çöktürmekte zorlanmadığınız
medya ve yargı. Geçmişte iktidarınızın
ortağı olan cemaate secde edip karşılığında
liyakatle sahip olunmayan makam ve mevkilerde oturanlar şimdi de sizin
önünüzde diz çökmüş durumdalar.
“İnsan inandıklarıdır.”
demiş Çehov ve şöyle devam etmiş: “En tehlikeli insan tipi az
anlayan ama çok inanandır.” Bu yüzden, hakikati dile getirenlerin cümlelerini
hiç sevmiyorsunuz; hakaretlere boğup tehditler savuruyor, “vatan haini,
terörist” diyerek linç ettiriyorsunuz, yetmediğinde hapishanelere
attırıyorsunuz. Bunu tarihte ilk yapan sizler değilsiniz,
maalesef son da olmayacaksınız. Tarih sizler gibilerin ibretlik
sonlarıyla dolu. En bilinenleri, yaşattıkları insanlık
suçunu tanımlamaya hiçbir sözcüğün yetmediği Nazilerdi. Bu
faşizm döneminin Naziler kadar konuşulanları arasında esir
kamplarının gardiyanları olan kapolar da vardı. Kapolar,
daha çok yemek ve daha az eziyet karşılığında Nazi
subaylarının gözüne girebilmek için kendileri gibi esir olan
insanlara işkence yaptılar, toplu mezarlara dönüşen gaz
odalarını emredildiğinde hazır ettiler; kendi ölümlerini
biraz daha geciktirmek ve elde ettikleri ayrıcalıklar
karşılığında haysiyetlerinden vazgeçip her türlü
zulmün kolaylaştırıcısı ve suç ortağı
oldular. Savaş sonrasında yakalanıp yargılanan bazı
kapolar savunmalarında “Yaşamak için mecburduk.” dediler. Kapolar,
hakikaten bunları hayatta kalabilmek için yaptılar. Şimdi, bu
kürsüden Türkiye yargısı ve medyasındaki günümüz kapolarına
soruyorum: Peki, ya sizler neden bu işi yapıyorsunuz?
Sözlerime son verirken hakikati sevmeyen zorbalara,
suç ortaklarına, iş birlikçilerine buradan bir kez daha
hatırlatalım: Sınırı olmayan kötülük, bu
sınırsızlığın yarattığı gücü
elinde tuttuğunu düşünen ve kendi kötülüğüyle baş
edemeyenleri de içine alır. O yüzden, hiç kimse muktedir olduğuna
güvenmesin.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) – Çok kısa
bir söz talebi efendim…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Bostancı.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
15.- Ankara Miletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın,
İstanbul Milletvekili Ahmet Şık’ın 10 sıra
sayılı 2019 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 11 sıra
sayılı 2017 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı’nın birinci tur görüşmelerinde HDP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) – Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın Ahmet Şık’ı dinlerken
Nurdan Gürbilek’in “Vitrinde Yaşamak” diye bir kitabı vardır,
onu hatırladım; 80’lerden sonra habercilik sektöründeki dilin
nasıl değiştiğini çok çarpıcı şekilde
anlatıyordu, tahmin ediyorum Sayın Şık da okumuştur.
Habercilik dilinin, hakikati anlatmak yerine büyüleme, ayartma ve baştan
çıkartma şeklinde kendisine farklı bir mecra çizdiğini
anlatıyordu Gürbilek.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – A Haber’den bahsediyor,
aynı A Haber, havuz medyası.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) – Sayın
Ahmet Şık burada, beş dakikalık konuşmasında Nazilerden
tutun, oralarda Nazilerle iş birliği yapanlara, dolap çevirmekten
tetikçiliğe, yalanlara, hakikaten Sayın Gürbilek’in o kitapta da
ifade ettiği gibi, dönüşen haberciliğin o çarpıtma eksenli,
hakikati anlatmaktan ziyade spot çıkartmaya dönük diliyle bir konuşma
yaptı. Bence bu tür konuşmalar müzakereye katkı sağlamaz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Peki, teşekkür ederim.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
söz…
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın
Başkan…
AHMET ŞIK (İstanbul) – Sayın
Başkan, sadece kayıtlara geçmesi açısından, Sayın
Bostancıya bir tek şey söylemek istiyorum.
BAŞKAN – Sayın Şık, buyurun.
AHMET ŞIK (İstanbul) – Sayın
Bostancı, medyanın ne olduğunu anlamak istiyorsanız,
elbette ki bütün medya tarihi kötülük üstüne kurulu bu ülkede ama en kötü
dönemini yaşıyor; tek sorumlusu sizsiniz, kurduğunuz saray
rejimidir. Bence A Haber izlemekten vazgeçin, Sabah, Yeni Şafak, Akit
okumaktan vazgeçin. Eğer istiyorsanız, sadece bu konuyu
tartışmak üzere süre sınırı olmadan, burada,
halkımızın gözü önünde tartışalım, bütün
hakikatleri ortaya koyalım ve bu kadar yayılan pis kokunun,
lağımın kaynağının sizin medyanız
olduğunu da ortaya koyalım.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
III.- KANUN TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/276) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 10) (Devam)
2.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısı (1/275); 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan,
2017 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/38); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 2017
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2017 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/39); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/41); 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu
ile 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 183 Adedi Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu
İdarelerine, 2 Adedi Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve 10 Adedi
Diğer Kamu İdarelerine Ait Olmak Üzere Toplam 195 Adet
Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/40) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 11) (Devam)
A) CUMHURBAŞKANLIĞI (Devam)
1) Cumhurbaşkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Cumhurbaşkanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ (Devam)
1) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (Devam)
1) Kamu Denetçiliği Kurumu 2019Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Kamu Denetçiliği Kurumu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ç) ANAYASA MAHKEMESİ (Devam)
1) Anayasa Mahkemesi 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Anayasa Mahkemesi 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
D) YARGITAY (Devam)
1) Yargıtay 2019Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yargıtay 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
E) DANIŞTAY (Devam)
1) Danıştay 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
F) SAYIŞTAY (Devam)
1) Sayıştay 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Sayıştay 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
G) HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU (Devam)
1) Hâkimler ve Savcılar Kurulu 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
H) MİLLÎ İSTİHBARAT TEŞKİLATI
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî İstihbarat Teşkilatı
Müsteşarlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
I) MİLLÎ GÜVENLİK KURULU GENEL SEKRETERLİĞİ (Devam)
1) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Diyanet İşleri Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Diyanet İşleri Başkanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
J) İLETİŞİM BAŞKANLIĞI (Devam)
1) İletişim Başkanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
K) BASIN-YAYIN VE ENFORMASYON GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Basın-Yayın ve Enformasyon Genel
Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) SAVUNMA SANAYİİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Savunma Sanayii Başkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Savunma Sanayii Müsteşarlığı 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) STRATEJİ VE BÜTÇE BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Strateji ve Bütçe Başkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
N) KALKINMA BAKANLIĞI (Devam)
1) Kalkınma Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
O) MİLLİ SARAYLAR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Ö) DEVLET ARŞİVLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Devlet Arşivleri Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
P) BAŞBAKANLIK (Devam)
1) Başbakanlık 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına söz isteyen, Diyarbakır Milletvekilimiz Sayın Adnan
Selçuk Mızraklı. (HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz yedi dakika Sayın Mızraklı.
HDP GRUBU ADINA ADNAN SELÇUK MIZRAKLI
(Diyarbakır) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri,
ekranları başında bizi izleyen değerli
yurttaşlarımız; isterdik ki AK PARTİ sıralarında
da çok sayıda milletvekili arkadaşımız bulunsaydı,
“Muhalefet ne söylüyor?”u canla başla dinleyebilmiş olsaydı.
Muhalif medyayı takip etmediğiniz gibi, muhtemelen,
arkadaşlarınız da muhalif milletvekillerini dinlemek
istemiyorlar; onun için, bütçe gibi önemli bir ayraçta burada bulunmuyorlar
diye ben yorumluyorum.
Şimdi, tabii, benim başlığım
belli; Millî İstihbarat Teşkilatı, Millî Güvenlik Kurulu Genel
Sekreterliği üzerine bir değerlendirme olarak gözüküyor ama ben bütçe
kalemlerini incelerken ilginç bir durumla karşılaştım, onu
da buradan söylemek istiyorum. Bu ödenekler tarif edilirken özellikle, 15
Temmuz darbe girişiminde geceleyin Sayın Cumhurbaşkanına
olayı haber veren, en iyi istihbaratı yapan eniştesine bir
ödenek ayrılmamış, onu hatırlatmak istedim. Çünkü ülkede
istihbarat teşkilatlarına, tarih itibarıyla
baktığınız zaman, Sayın Süleyman Demirel’in
Başbakanken “Ya, MİT bize darbeyi haber vermedi.” dediğinin bir
benzerinin aynı şekilde, işte, 15 Temmuz vesilesiyle tekrar
yaşanageldiğini gördük. Ve öyle bir şey ki buna ilişkin o
kadar çok sayıda örnek var ki -çoğaltacağım bütün bunları
da- yakın tarihe baktığımız zaman, özellikle,
Roboski’de, yine, verilen istihbaratın yanlış olduğu ve 33
gencecik canın nasıl rahmetli olduğunu çok iyi biliyoruz,
katledildiğini çok iyi biliyoruz, 17’si çocuktu bunların. Bunun
hesabı verilmedi.
Bununla beraber, yine, Kaşıkçı
olayında benzeri şekilde, takibin yapıldığı
söylendi ama “Bunu MİT yapmadı, başkaları yaptı.”
denildi ve bir insan katledilirken nasıl dinlenildiğini ama müdahale
edilmediğini gördük.
Şimdi, bütün bu süreçlere
baktığımız zaman, bir ülkede soruna istihbarat,
istihbaratın yeterli yapılıp yapılmaması
sorunları olarak bakmamak lazım. Bütün bunlara, gerçek anlamda
halkının özgürlüğü, hukuku, refahı için çalışan
iktidarların öncelikle ele alması gereken başlıklar olarak
baktığımız zaman, özellikle meseleyi böyle istihbarat,
güvenlik gibi algılar yerine değil demokrasi, özgürlükler ve hukuk
rejimi temelinde almanın gerekliliğine işaret etmek
gerektiğini söylemek istiyorum.
Arkadaşlar, biraz önce Sayın Paylan Daron
Acemoğlu’nun kitabını verdi Sayın Cumhurbaşkanı
Yardımcısına. Ben okudum o kitabı Sayın Garo Paylan,
bana vermeyebilirsin ama ben buradan bir de “The big brohter”ı yani
özellikle George Orwell’in “1984”ünü hatırlatmak istiyorum. Orada “The big
brother” var; öfkeli ve hep haklı, bazen kızıyor, dün
söylediğini bugün unuttuğu zaman bugün aynısının
tekrar edilmesini istiyor. Yani bugün, bu ülkede,
baktığımız zaman Adalet ve Kalkınma Partisi yola
çıkarkenki süreç ve bugün geldiği nokta nedir?
2002’de “3Y” dediniz, o “3Y” bugün nasıl yamuldu?
Yani “yoksullukla mücadele” dediniz ama yoksulluk ne kadar derinleşti?
Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı hesapları
verirken en alttaki yüzde 20’nin yaklaşık yüzde 10’luk bir
iyileşme gösterdiğini söyledi de en üsteki yüzde 20’de nasıl bir
değişim oldu yüzde 34’lerden nasıl yüzde 52’lere, 55’lere geldi,
onun üzerine bir şey söylemedi.
“Yasaklar” demiştiniz, yasaklar, o günden bu
yana, 2002’nin Türkiyesinden bugüne nelere dönüştü? Bu, bütün kamuoyunun
gündemindedir, bilincindedir.
“Yolsuzluk” demiştiniz, o gün, hepimizin de
bildiği gibi yolsuzluk yapanların hukuk önünde bunun
hesabını vermek durumunda oldukları bir dönemden,
bakanların Yüce Divanlarda -Mataracılardan, İşgüzarlara
kadar- nasıl hesap verdiklerinin hafızasına sahipken bugün,
artık ayakkabı kutuları başka bir metafora
dönüşmüş durumda. Şimdi, bütün bunların
yaşandığı bir ülkede, şüphesiz ki on altı
yıldır hükûmet edenlerin verecekleri bir hesap olması gerekir.
Ben cerrahi doktoruyum, bizde, cerrahide çok
katı hiyerarşik bir ilişki vardır; şu söylenir:
“Şef daima haklıdır yani kıdemliniz daima
haklıdır. Kıdemlinizin haksız olduğu yerlerde de
1’inci madde geçerlidir.”
Şimdi, korkunç, giderek bir bütün olarak
topluma sinen -sizin partinizde de çok değerli kişiler olduğunu
bilen birisi olarak söylüyorum ama- bir parti olmaktan çok, âdeta tek adam
partisine, bir tek adam ülkesine yani Erdoğan partisine dönüşmekte
olduğunu görüyoruz.
Şimdi, bütün bunlar yaşanırken
öfkesinden kaçıyorsunuz, öfkesine maruz kalmamak için bazen, belki
sarayın odalarında saklambaç mı oynuyorsunuz diyesim geliyor.
Veya onun beğenisini kazanmak için acaba ne yapabilirim
kaygılarının mı birikmeye
başladığını görüyoruz? Ya, yola çıkarken böyle
söylememiştiniz. Ve dikkat ediyorum, o günün kurucu kadrolarından, o
kurucu kadrodan kimseleri göremiyorum yani 2 numaranız, 3 numaranız,
4 numaranız artık âdeta yoklaşmaya başladı. O günün o
kadar değerli politisyenlerini artık bugün göremiyoruz. Bütün bunlara
karşın, evet, Türk siyasetinin oldukça değerli kişileri
arasında yerini almış olan Sayın Demirtaş’ın
uğradığı gadri de ihmal etmemek gerekiyor. Yani hukuk
önünde, eğer bir ülkede Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
kalkıp da bir karar verirken “Sizde hukuk bağımsız ve
tarafsız değil, siz siyaseten kararlar veriyorsunuz.” dediği
zaman, arkadaşlar, şapkamızı önümüze koyup düşünmemiz
gerekir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ADNAN SELÇUK MIZRAKLI (Devamla) – Özür diliyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Mızraklı, bir
dakika söz veriyorum.
Buyurun.
ADNAN SELÇUK MIZRAKLI (Devamla) – “Bizim için niye
bu kararı verdi?” diye oturup düşünmemiz gerekiyor.
Şimdi, Sayın Demirtaş bütün bu zorlu
hukuksuzluklara karşın, yine halkının umudu olmaya devam
ediyor. Ama yarın öbür gün… Şunu hiçbir zaman unutmayalım yani
bizler cezaevlerine girmeden önce özel yerler hazırlanmadı, 2001
yılında veya öncesinde hazırlandığı gibi, sizler
çok iyi biliyorsunuz hangi durumu işaret ettiğimi. Ama bu ülkede
hakikaten, her şeyden daha fazla çözüme ve barışa ihtiyaç var.
Bu çözüme ve barışa giden şey, ilk önce dil
değişikliğiyle başlar. Dilimize özen göstermemiz gerekiyor.
Ve bu dil; yapıcı, inşa edici, halklar arasındaki
ilişkileri kolaylaştırıcı,
barıştırıcı bir dil olmalıdır. Yok, omuz
üzerinde baş, taş üstünde taş bırakmayan dil inşa
edici değil, yıkıcı bir dildir. Hepimizin her zamandan daha
fazla barışa ihtiyacı var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ADNAN SELÇUK MIZRAKLI (Devamla) - Eğer
barış için bedenini açlığa yatırmış olan bir
milletvekili söz konusuysa ona da bir dönüp bakmaya ihtiyacımız var.
Bu bütçe haktan, halktan yana bir bütçe
değildir, buna inanıyoruz.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim, sağ olun
Sayın Mızraklı.
Değerli milletvekilleri, Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına söz isteyen, Şanlıurfa
Milletvekilimiz Sayın Nimetullah Erdoğmuş. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on bir dakika Sayın Erdoğmuş.
HDP GRUBU ADINA NİMETULLAH ERDOĞMUŞ
(Şanlıurfa) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Hazırunu saygıyla selamlıyorum.
Diyanet İşleri Başkanlığıyla ilgili
düşüncelerimi sizinle paylaşmakla ve dikkatli bir şekilde
sizlere arz etmekle sözlerime başlamak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, her şeyden önce
bu bütçe adil bir bütçe değil diyerek sözlerime başlamak istiyorum.
Adil olmayan bir bütçenin dağılımı da hiç şüphesiz ki
adaletsiz bir dağılım olacak. Bu ülkede, bu topraklarda adaletin
tanımı bellidir. Nedir o? Zalim, sen de olsan, anan, baban,
kardeşin de olsa onun karşısında; mazlum,
düşmanın da olsa onun yanında yer almaktır. İşte,
yaşadığımız toprakların, ülkemizin şu anda
yaşanan tüm sorunlarının temelinde bu adaletsizlik var.
Bakınız, bizim, şu anda -parantez
olarak söyleyeyim- Urfa’da parti binamızın önünde öylesine bir
tertibat alınmış ki parti binasının kapısı
âdeta görünmüyor. Yani bir hafta önce partiye yapılan bir müdahale sonucu
40’ın üzerinde arkadaşımız şu anda gözaltındayken
hâlen güvenlik güçleri partinin kapısından ayrılmıyor.
Eğer gerçekten de bu şekilde, siz, bu ülkenin katı merkeziyetçi
siyasetini dayatırsanız, çok iyi bilirsiniz -ki yakın tarihimiz
de buna şahit- bu, radikalizme âdeta hizmet etmektir.
Sayın Bostancı, lütfen, şu anda Urfa
HDP il binasının önündeki polislerin, eğer bir
imkânınız varsa ve gücünüz yetiyorsa oradan
uzaklaşmalarını sağlayınız. Bunu özellikle rica
ediyorum.
Diyanet İşleri
Başkanlığı, bu adalet özleminin, bu adalet
arayışının aslında çok da uzağındadır.
Bakınız, hepimizin şu anda mücadelesi, aslında, bir adalet
arayışından başka bir şey değildir. Niçin Diyanet
İşleri Başkanlığı bu adalet
arayışının, özleminin dışındadır? Çünkü
eğer dinin inanç, ibadet ve ahlak esaslarını topluma anlatmak ve
bunun sorumluluğunu üstlenmekse Diyanet İşleri
Başkanlığının görevi, adalet, hem inanç hem ibadet hem
de ahlaktır, ahlak. Eğer Başkanlığımız,
Diyanet İşleri Başkanlığı bugün mevcut iktidara
diyanetin tanımını anlatacak gücü, cesareti kendisinde
göremiyorsa bu, Diyanet İşleri Başkanlığının
şu anda aslında kendisinin de adalete ihtiyacının
olduğunun bir nişanesi olur.
Bakınız, ben bir Diyanet mensubu olarak,
içeriden konuşan biri olarak sizlerle bu görüşleri paylaşmak
istiyorum. Diyanet İşleri Başkanlığı, her
şeyden önce ötekileştirici bir kalıba, âdeta zırhtan,
demirden bir kalıba mahkûm edilmiş. Neden ötekileştirici bir
kalıba mahkûm edilmiş? Bu ülkenin -herkes çok iyi biliyor ki-
medeniyetler açısından, inançlar açısından, dinler
açısından, halklar açısından zenginliği
tartışılmaz ama bütün inançları, halkları, dinleri bir
tarafa bırakarak sadece İslamiyet’le ilgili sorumluluk
aldığını iddia etmesi de aslında doğru değil
çünkü İslamiyet’le ilgili bugünkü Diyanet İşleri
Başkanlığının veya dünkü Diyanetin aslında Sünni
Müslümanlığın dışına geçmeyen bir
yapısı var. Bunu da kabul ediyorum. Var sayalım ki Diyanet
İşleri Başkanlığı ötekileştiricidir; bütün
dinleri, mezhepleri, inançları ötekileştirdi, sadece Sünni
Müslümanlığa hizmet etmek üzere bu ülkede
konuşlandırıldı; böyle de değil değerli
arkadaşlarım. Şafii mezhebine mensup milyonlarca mütedeyyin
insanımız bu ülkenin doğusunda da batısında da
kuzeyinde de güneyinde de mevcut. Ama Diyanet İşleri
Başkanlığı, bu Sünni anlayışta da Şafii
mezhebini ötekileştirerek sadece Hanefi mezhebi üzerinden şu anda bu
devasa ülkenin zenginliklerine hizmet ettiğini iddia etmektedir. Eğer
bir Şafii imamı siz getirip şu anda Ankara’da Hacı Bayram
Camisi’nde görevlendirirseniz ve o da mezhebinin gereği olarak sabah namazında
ikinci rekatta Kunut okumak isterse o cemaatin içerisinde mezhep
kalıplarından, anlayışından ve yetişme
tarzından dolayı çok büyük kargaşalar meydana gelir. Bir
bakınız, bölgemize tayin edilen imamlarımızın yüzde
kaçı Hanefi ve görev yaptıkları köylerde, mezralarda,
taşralarda o halkın, o cemaatin yüzde kaçı Şafii’dir?
Bundan dolayı Diyanet İşleri
Başkanlığı, her şeyden önce, ötekileştirici bu
tutumunu gözden geçirmelidir. Bilmelidir ki eğer Diyanet İşleri
Başkanlığı kendi özerkliğini, kendi kimliğini,
geçmişteki kendi itilip kakılmışlığını
göz önünde bulundurarak yeniden bu toplumun karşısına bugünkü
şartlarda çıkmazsa emin olun ki iktidara yaranmaktan, hizmet
etmekten, iktidarın gölgesinde kalmaktan başka hiçbir işlevi
olamaz.
Bakınız, bizim az da olsa dinden
öğrendiğimiz bazı şeyler var. Her peygamberin
getirdiği her mesajda adalet var. Peki, kimin adalete ihtiyacı var?
Yani biz, camideki cemaate mi “Adil olun.” diyeceğiz; biz, fabrikadaki
işçiye mi “Adil olun.” diyeceğiz; biz, sokaklarda baldırı çıplak,
yalın ayak, şu anda kış aylarında âdeta
ısınacak bir imkân, bir mekân bulamayan o mağdur insanlara
mı “Adil olun.” diyeceğiz? Hayır. İslam’ın, dinlerin,
inançların adalet mesajı iktidaradır, iktidara. İktidara
diyeceksin “Adil ol, adaletsiz olma; kucaklayıcı ol,
dışlayıcı olma. Düşmanın da olsa ona adalet
uygulamaktan asla ve asla geri durma.” İşte, bizim adalet
anlayışımız budur. Eğer biz, bu adalet
anlayışımız üzerinden, bu hat üzerinden birbirimizi tanıyarak,
birbirimizi anlayarak, birbirimizle diyalog içerisinde yürümezsek şu
andaki gidişatımızın “Perşembenin gelişi
çarşambadan bellidir.” ibaresi gereği nereye gideceği çok
açık bir şekilde kendisini gösteriyor. Bundan dolayı, her
şeyden önce, bu dışlayıcı, bu ötekileştirici
tutumdan hem Diyanet İşleri Başkanlığı hem de
iktidar vazgeçmelidir.
Ne gariptir ki en çok dışlananlar, itilip
kakılanlar muktedir olunca, iktidara gelince en önce kendileri
dışlayanlar oluyor. Adalet ve Kalkınma Partisinin
geçmişteki hikâyesine bakınız. Onu iktidara getiren en büyük
mekanizma ve en önemli etken, toplum içerisinde dışlanan bir
düşüncenin savunuculuğunu yapmalarından kaynaklı ama bugün,
Adalet ve Kalkınma Partisi, dışlayan bir iktidara bürünmüş
durumdadır. Eğer bu mantık doğruysa Halkların
Demokratik Partisi şu anda dışlanmışlık,
itilmişlik, kakılmışlık hücumuna maruz
kaldığı için, er veya geç, bu ülkenin yönetiminde layık
olduğu yeri almış olacaktır. Fakat
huzurlarınızda…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Erdoğmuş, bir
dakika daha ekliyorum, buyurun.
NİMETULLAH ERDOĞMUŞ (Devamla) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bu kürsü dua makamı değil ama ben, bu
kürsüden kendi partimle ilgili bir dua yaparak ayrılmak istiyorum:
Allah’ım, eğer Halkların Demokratik Partisi bu şekilde
iktidar olacaksa sen ona bu iktidarı nasip etme diyorum, hepinizi Allah’a
emanet ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
son söz, Batman Milletvekilimiz Sayın Necdet İpekyüz’e aittir. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süremiz yedi dakika Sayın İpekyüz.
HDP GRUBU ADINA NECDET İPEKYÜZ (Batman) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama
başlarken milletvekili seçilmesinin üzerinden altı ay geçmesine
rağmen hâlâ cezaevinde tutulan sevgili Leyla Güven’i ve direnişini
saygıyla selamlamak istiyorum.
Ve nedense seçimlere giderken her gün
gözaltılar yapılıyor ve bu kürsüye çıkan bütün
arkadaşlarımız gözaltılara değiniyor. Dün Batman’da,
Diyarbakır’da, bu sabaha karşı Van’da, Leyla Güven’e destek için
üç günlük açlık grevine gidenlere, bu sesin duyulması için çaba
harcayanlara yönelik tekrar bir gözaltı uygulandı. Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi’nin 11’inci maddesinde yer alan
barışçıl toplanma haklarının yerine getirilmesi için
çaba harcayanlar var ancak bunu dikkate alması gerekenler tekrar dikkate
almamaktalar.
Neden son dönemde diyorum? Tekrar seçimlere
gittiğimizde her gün yeni bir uygulamayla karşı
karşıyayız, her gün çeşitli gözaltılarla
karşı karşıyayız. Aslında siyasetçilere
yapılan gözaltıların çoğu hukuksuzdur. Artık öyle bir
tahammülsüzlük noktasına gelmişiz ki mahkemeler zaten
uygulamaları kendi keyiflerine göre uygularken -az önce tekrar sosyal
medyada da paylaşıldı- sevgili Selahattin Demirtaş’ın
İzmit’in Körfez ilçesindeki asılı pankartı, zapturapt,
indiriliyor. Ve orada denilen şey şu: “Barış ve demokrasi
özlemiyle bir Türkiye için.” Kim, bunu neye güvenerek, neye istinaden
yapıyor? Böyle bir şey mi olur? Bu ülkede yüzde 8 oy almış
Cumhurbaşkanı adayına bu nasıl yapılıyor?
Siyasetin önü nasıl engelleniyor?
Bu çalışmalar yürütülürken dün birçok
konuşmacı, hatip buraya çıktı, insan haklarından söz
etti İnsan Hakları Günü nedeniyle. Evet, İnsan Hakları
Günü’ydü ve Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan ne diyor? Diyor ki:
“İnsan haklarını kullandırmayan toplumlar medeni olamaz.”
Evet, insan haklarını uygulamayan toplumlar medeni olamaz; tarih de
onları yargılar, tarih de onlara bir gün hesabını sorar.
Batman gibi bir ilde kadınlar, Van’da kadınlar, Diyarbakır’da
kadınlar bir an önce barış gelsin diye çaba harcarken böyle bir
uygulamayla karşı karşıya kalmaktalar.
Bakın, arkadaşlar, bir taraftan seçimlere
giderken, bu uygulamaları yaparken kayyumları aday gösteren bir
zihniyet var. Bugün kayyumlar nasıl geziyor biliyor musunuz? Önlerinde 7-8
araç, arkalarında 7-8 araç, 100 korumayla geziyor, 100 korumayla geziyor.
Bizim seçilmiş arkadaşlarımızın hepsi sokakta
ceketleriyle veya ceketsiz kıraathanelerde, kahvelerde, köylerde,
mahallelerde geziyorlar. Böyle bir anlayış olamaz.
Giderek öyle bir hâle geldik ki biz Sayın
Erdoğan’ın dün İnsan Hakları Günü’ndeki söylediği sözle
ilgili... Erdoğan’ın artık neyi, ne zaman söylediğine
şaşırıyoruz; neye “ak” dediğine, neye “kara”
dediğine şaşırıyoruz. Bakın, İnsan
Hakları Mahkemesinin aldığı kararla ilgili kalktı,
dedi ki: “Bu karar bizi bağlamaz, gerekli hamleyi yapar, bitiririz.” ve
uygulanıyor ve Türkiye’de yargıyı öyle bir hâle getirdik ki
yargıyı normalde artık tümüyle istendiği şekilde
yönetilebiliyor. Bakın, yirmi beş yıl önce ekim ayında
Lice’de işlenen suçun davası cuma günü cezasızlıkla
sonuçlandı. Bir yığın kişi yaşamını
yitirmişti ve beraberinde o dönemin Tuğgenerali Bahtiyar Aydın
yaşamını yitirmişti, bir er yaşamını
yitirmişti, siviller yaşamını yitirmişti. Biz ceza
vermemekle, bunları uzatarak aslında ödüllendiriyoruz, aslında
ceza işlemeye teşvik ediyoruz. Biz yirmi beş yıl önce
işlenmiş bir suçun davasını hâlâ bugüne getirip eğer
cezasızlıkla kapatıyorsak bugün olan uygulamalara da bu
geleceği açmış oluyoruz.
Bakın, öyle bir keyfiyete geldi ki,
arkadaşlar söylediler, Rahip Brunson’la ilgili en başta “Bu Rahip
Brunson’u, bu teröristi, bu fakir görevde olduğu sürece
alamazsınız.” diyen zihniyet, sonra dolar yükselince “pat” diye
bıraktı ve sonra diyorsunuz ki: “Yargıya müdahale olmuyor.”
Bakın arkadaşlar, demokrasi hepimiz için
geçerli, demokrasi hepimizin geleceği için en büyük özlem ve buna
saygı duymamız lazım. Bugün halkın en temel siyasi
haklarından olan bütçeyle ilgili denge ve denetlemeyi oturtamazsak;
yasamayı, yürütmeyi bir şekilde sadece gelip geçici bir sürece
oturtursak; bunun hiçbir anlamı, izahı kalmaz. Ne yazık ki
Parlamentonun bütçeyi denetme yetkisi artık giderek her gün
kısıtlanmakta.
Dünyanın neresinde olursa olsun bir
Sayıştay başkan yardımcısı bir yolsuzluğu
ortaya çıkarttığında ödüllendirilir. Sayıştay
başkan yardımcısını siz alıp tekrar üyeliğe geri
getiriyorsunuz, başkanlıktan üyeliğe; sanki ödüllendiriyorsunuz!
Belediyelerde, üniversitelerde, birçok yerde yolsuzluk yapanları,
yolsuzluk yaptığı için istifa etmesi gerekenleri ise
ödüllendiriyorsunuz, devamını sağlıyorsunuz. Örtülü
ödeneklerle, Varlık Fonu’yla da bunu destekliyorsunuz.
Bakın, şimdi, bugün Milli Saraylarla
ilgili konuştuğumuzda... Zaten televizyon dizilerinden tutun birçok
şeye kadar, reklamlara kadar saray işleniyor, padişahlık
işleniyor. Milli Saraylar daha önce Meclise bağlıydı,
işte Cumhurbaşkanlığına bağlanmasıyla ilgili
bir düzenleme yapıldı. Bugün burada yapılan uygulamalar,
alınan insanlar, harcanan bütçe... Hiç kimse bununla ilgilenmiyor, tümüyle
bir keyfiyete bağlanıyor. Geçmiş dönemde çok eleştirilen
bir konu vardı, neydi? “Tek parti” “tek adam yönetimi” “tek particilik”
diye birçok şeyi eleştiriyordunuz. Bugün Türkiye’de karşı
karşıya kaldığımız dönem tek parti devleti dönemi
oldu, tek adam devleti oldu; her şey teke göre düzenleniyor, her şey
oraya bağlanıyor, her bütçe oraya bağlanıyor, bütün her
şey oraya bağlanıyor ve inanın partisinde olan insanlar
bile ne olup ne bittiğini bilemiyorlar.
Biz demokratik bir Türkiye’yi düşünüyorsak,
demokratik bir geleceği düşünüyorsak, demokratik bir bütçeyi
düşünüyorsak önümüze koymamız gereken şey şudur: Demokrasi
ve barış için mücadele edenleri ödüllendirmek, siyasetin yolunu
açmaktır.
Değerli arkadaşlar, kimin hangi görevde
çalışacağına tek kişinin kendi istekleri
doğrultusunda karar vermesi, liyakate dayalı olmayan bir sistem hiç kimse
için sürdürülebilir ve adil değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın İpekyüz, devam edin.
Buyurun.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) –
Cumhurbaşkanına, AK PARTİ Genel Başkanına biat ederek
pozisyonlarını koruyacaklarını sananlar için de güvencesi
yoktur.
Bu hukuksal uygulamaları ben
konuşmamın başında da söyledim. AK PARTİ Genel
Başkanının, Cumhurbaşkanının bir dediğinin
bir daha tutmadığını hepiniz biliyorsunuz, sizler bizlerden
iyi biliyorsunuz. Onun sözüne biat ederken başka gün gelir, onun sözüne
ihanet etmiş gibi kalırsınız. O yüzden hukuk, liyakat,
şeffaf bir düzen iktidar partisinden olanlar için, hepimiz için elzemdir.
Demokrasi, barış mücadelesinde bu uğurda çaba harcamak lazım.
Bütçenin demokratik bir şekilde geleceğe bir ışık
tutması lazım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın
İpekyüz.
Değerli milletvekilleri, bu şekilde,
Halkların Demokratik Partisi Grubunun sözcülerinin de
konuşmalarını dinledik.
Sayın Tanal, sanırım, Meclis
çalışanlarının özlük haklarıyla ilgili bir talebiniz
vardı. Onu kısaca yerinizden alayım, sonra Cumhuriyet Halk
Partisi Grubuna başlayalım.
Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
16.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, TBMM
çalışanlarına 1992 yılından beri ödenen eylül ayı
teşvik ikramiyesinin ödenmediğine ve bu hakkın verilmesini
istirham ettiğine ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Değerli
Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
hürmetle selamlıyorum.
Bugüne kadar, Türkiye’de tam 21 kurumda yılda 2
sefer, mart ve eylül ayında olmak üzere teşvik ikramiyesi
ödenmektedir. Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışanlarının
otuz yıldan beri yani 1992 yılından beri ödenen teşvik
ikramiyesi ilk olarak eylül ayında ödenmemiştir. Ocak ayına
kadar ödenmezse bu hakları yanmış olacaktır.
Şimdi “kriz” derseniz; 2001 krizi var, 2011
krizi var. 1992’den bu yana bu ülke çok krizler yaşadı. Bu krizlere
rağmen Meclis çalışanlarının bu teşvik primleri
ödendiği hâlde eğer bu dönemde ödenmiyorsa demek ki bu kriz çok daha
büyük bir krizdir.
Benim sizden istirhamım, Meclis Başkan
Vekili olarak Meclis bütçesi görüşülürken –emek en yüce değerdir
diyoruz- bu hakların bir an önce verilmesidir.
Saygı ve hürmetlerimi sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
III.- KANUN TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/276) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 10) (Devam)
2.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısı (1/275); 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan,
2017 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/38); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 2017
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2017 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/39); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/41); 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu
ile 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 183 Adedi Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu
İdarelerine, 2 Adedi Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve 10 Adedi
Diğer Kamu İdarelerine Ait Olmak Üzere Toplam 195 Adet
Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/40) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 11) (Devam)
A) CUMHURBAŞKANLIĞI (Devam)
1) Cumhurbaşkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Cumhurbaşkanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ (Devam)
1) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (Devam)
1) Kamu Denetçiliği Kurumu 2019Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Kamu Denetçiliği Kurumu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ç) ANAYASA MAHKEMESİ (Devam)
1) Anayasa Mahkemesi 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Anayasa Mahkemesi 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
D) YARGITAY (Devam)
1) Yargıtay 2019Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yargıtay 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
E) DANIŞTAY (Devam)
1) Danıştay 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
F) SAYIŞTAY (Devam)
1) Sayıştay 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Sayıştay 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
G) HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU (Devam)
1) Hâkimler ve Savcılar Kurulu 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
H) MİLLÎ İSTİHBARAT TEŞKİLATI
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî İstihbarat Teşkilatı
Müsteşarlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
I) MİLLÎ GÜVENLİK KURULU GENEL SEKRETERLİĞİ (Devam)
1) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Diyanet İşleri Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Diyanet İşleri Başkanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
J) İLETİŞİM BAŞKANLIĞI (Devam)
1) İletişim Başkanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
K) BASIN-YAYIN VE ENFORMASYON GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Basın-Yayın ve Enformasyon Genel
Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) SAVUNMA SANAYİİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Savunma Sanayii Başkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Savunma Sanayii Müsteşarlığı 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) STRATEJİ VE BÜTÇE BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Strateji ve Bütçe Başkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
N) KALKINMA BAKANLIĞI (Devam)
1) Kalkınma Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
O) MİLLİ SARAYLAR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Ö) DEVLET ARŞİVLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Devlet Arşivleri Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
P) BAŞBAKANLIK (Devam)
1) Başbakanlık 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri,
şimdi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına yapılacak
konuşmalara başlayacağız.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına ilk söz,
İzmir Milletvekilimiz Sayın Kamil Okyay Sındır’a aittir.
(CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Sındır, süreniz on dakika.
CHP GRUBU ADINA KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir)
– Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2019 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Tasarısı görüşmelerinin birinci turunda
Cumhuriyet Halk Partisi Grubumuz adına söz almış bulunuyorum.
Yüce milletimizi ve yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, 16 Nisan 2017
referandumuyla, daha doğrusu “mühürsüz seçim” olarak ifade ettiğimiz
o referandumla yapılan ve meri olduğunu bizim de kabul ettiğimiz
ancak meşruiyeti tartışma konusu olan Anayasa
değişikliği, parlamenter demokratik yönetim biçimi yerine “Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemi” adı verilen bir tek adam yönetimini, rejimini yani
yönetim biçimini uygulamaya geçirmiştir.
Şimdi, değerli arkadaşlar, Anayasa
değişikliğinin verdiği yeni yetkilere
dayandırılarak çıkarılan
Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle devletin yapısı
da baştan aşağı değiştirilegelmiştir. Devlet
örgütlenmesi ve bürokratik yapı bir tek adamın belirleyici
olacağı, kurumların bir kişiden ve onun dar çevresinden emir
alacağı, bir kişiye karşı sorumlu olacağı
biçimde yeniden yapılandırılmıştır. Siyasi
iktidar eliyle çökertilen kamu anlayışının ve liyakatle
yönetim ilkesinin yerini, hızla, kayırmacı bir saray
oligarşisi almıştır. Türkiye, niteliği ne olduğu
belli olmayan “başkan ve adamları” olarak
adlandırılabilecek bir grup tarafından yönetilmeye
çalışılmaktadır. Bütün bir ülkenin yönetimini
cumhurbaşkanının kişisel kararlarına devreden bu
sistem, sürdürülebilir kalkınmayı, nitelikli büyümeyi ve hakça
bölüşümü maalesef olanaksız hâle getirmektedir.
Değerli arkadaşlar, söz konusu
“Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi” adı verilen bu
sistemde bakanlar, bakanlıkların diğer personeliyle birlikte
cumhurbaşkanının atadığı, yetki verdiği
memurları konumuna gelmiştir. Artık yürütmenin
sorumlulukları, millete ve Türkiye Büyük Millet Meclisine, millet
adına Meclisimize karşı değil, doğrudan
cumhurbaşkanına karşıdır.
Meclisimizde iktidar partisi, ana muhalefet partisi
veya muhalefet partileri bile artık “1’inci parti, 2’nci parti, 3’üncü
parti” diye sıralanarak ifade edilmeye başlanmıştır.
Ne yazık ki şu anda Türkiye Büyük Millet Meclisimizde iktidar partisi
tanımından çıkmış, 1’inci parti, Adalet ve
Kalkınma Partisi olarak görev yapmaktadır. Yani Adalet ve
Kalkınma Partisi, iktidarı temsil etmediğini bizzat kendisi,
tanım değişikliğiyle belirtmeye gayret etmektedir.
Dolayısıyla, aynı zamanda, yürütmenin faaliyetlerini bütçe
hakkı ve millî iradenin temsiliyeti gereği izlemesi ve denetlemesi
gereken Meclisimizde yürütmenin temsilcileri de maalesef yoktur. Siyasal
iktidar dediğimiz ancak Mecliste 1’inci parti olan Adalet ve Kalkınma
Partisi vekilleri de -bu tanım üzerinden gidersek- yürütmeyi temsilen,
yürütmenin vekilleri olarak görev yapmamaktadır. Buradan hareket edersek
bakın, 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nı
Meclisimize sunan önceki dönem Başbakanımız Sayın Binali
Yıldırım -şu anda vekili huzurlarımızda- Meclis
Başkanlığı görevini yürütmektedir ve hesap verecek olan
Hükûmet, parlamenter demokratik rejim dönemimizin Başbakanı ve onunla
birlikte bakanlar ve yürütmenin hiçbir temsilcisi yürütme adına bu salonda
bulunmamaktadır. Dolayısıyla kesin hesap kanunuyla ilgili hesap
soracağımız yani tüyü bitmemiş yetimin hesabını
soracağımız bütçe hakkı ve bütçe üzerinden görüşmelerin
muhatabı yoktur.
Aynı şekilde, 2019 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanun Teklifi’ni hazırlayarak yüce Meclisimize –Meclisin
bütçe hakkı gereği- Cumhurbaşkanı tarafından yani
yürütmenin başı, sonu, her şeyi olan, tek kişilik hükûmetin
ta kendisi olan Cumhurbaşkanı tarafından sunulmuştur.
Cumhurbaşkanı, yürütmenin başı, her şeyi; bütçeyi
sunan kendisi değil, bütçeyi sunan bakan. Bakan kim?
Cumhurbaşkanının atadığı bir memuru.
Anayasa’mızda bakanlarla ilgili ve Bakanlar Kuruluyla ilgili hükümler var
mı? Hepsi ortadan kaldırıldı. Dolayısıyla
yürütmeyi değil, Cumhurbaşkanını temsilen gelmiş bir
memur bakan 2019 yılı bütçesini sunmuştur ve biz, bu bütçe
üzerine görüşme yapıyoruz. Peki, Cumhurbaşkanımız
nerede, niye sunmadı bütçesini, niye burada değil, niye bütçesini
savunmuyor? Bakın, Anayasa’mızda Cumhurbaşkanı
yardımcılarına Cumhurbaşkanı adına sunum yapma
veya savunma veya temsil etme yetkisi verilmiyor, Cumhurbaşkanına
yardımcı olmak yetkisi veriliyor yoksa bir millî iradeyi temsilen
bütçe hakkını görüştüğümüz bu yüce Mecliste millî irade
temsilcisi olarak yer almıyorlar, maalesef.
Değerli arkadaşlar, tabii, bu bütçeyle
ilgili konulara baktığımızda, arkadaşlarımız
her kurumla ilgili düşüncelerini ifade edecekler, ediyorlar; daha huzur ve
daha refah dolu bir gelecek için, yapıcı eleştirilerini,
önerilerini ortaya koyuyorlar ancak biz de Meclis olarak, milletvekilleri
olarak ne yazık ki denge-denetleme çerçevesinde
sorularımızı yönelteceğimiz muhatabı Meclisimizde
bulamıyoruz. Sorularımıza yanıt verecek Hükûmet yetkilileri
yani Hükûmetin yetkilisi veya yürütme ne yazık ki karşımızda,
huzurumuzda değil. Meclise birçok soru önergesi verdik yani toplamda 4.719
yazılı önergeden verilen, imzada olan ama hâlen bekleyen 3.329 soru
önergesi nerede diye sormak istiyorum.
Sayıştayın birçok kamu idaresiyle,
genel ve özel bütçeli kamu idaresiyle ilgili yaptığı
denetimlerin raporları ortada. Bunlara hiç girmeyeceğim ama yenilir,
yutulur değil. Yani Sayıştay raporlarına
baktığımızda da birçok kamu idaresinin Sayıştay tarafından
beklenen mali raporlarını bile vermediğini görüyoruz.
Değerli arkadaşlar, bir konuya daha
değinmek istiyorum. Bu millî irade, Türkiye Büyük Millet Meclisi, bütçe
hakkını üzerinde bulunduran Türkiye Büyük Millet Meclisi
dolayısıyla yürütmeyi denetlemekle de mükellef. Ama FETÖ Darbe
Araştırma Komisyonunun daha önce ısrarla çağırdığı,
defaatle çağırdığı Hakan Fidan kalkıp Amerika
Birleşik Devletleri’ne gidip ABD Senatosuna kapalı kapılar
ardında Kaşıkçı cinayetiyle ilgili bilgi verebiliyor ve
Sayın Cumhurbaşkanı da “Haberim yok.” diyebiliyor. Oysaki
Cumhurbaşkanı devletin başı, Anayasa’nın
uygulanmasını, devlet organlarının düzenli ve uyumlu
çalışmasını temin etmekle sorumlu. “Haberim yok.” diyerek
böyle bir meseleyi geçiştirme hakkına sahip olamaz, olmamalıdır.
Aynı zamanda Cumhurbaşkanı yabancı devletlere Türkiye
Cumhuriyeti’nin temsilcilerini göndermekle görevli olan kişidir ama giden
kişilerin niçin gittiklerinden, ne yaptıklarından haberi ne
yazık ki yok değerli arkadaşlar.
Tabii, bütçeye baktığımızda
değerli arkadaşlar, Cumhurbaşkanlığı
kararnameleriyle alınamayan yetkileri bütçeyle, Bütçe Kanunu’yla ve
aslında yeni düzenlemelerle, yeni kanun teklifleriyle, şimdi gündemde
olan, bütçe görüşmelerinden sonra da Meclis gündemine gelecek olan torba
kanunla da almaya gayret ettiğini görüyoruz.
Örneğin bu bütçede 117 milyar lira faize
ayrılırken yerel yönetimlere 93,6 milyar lira -il özel idareleri ve
bütün belediyeler dâhil olmak üzere- faize ödenen paranın neredeyse 22
milyar altında ödenek ayrılabiliyor. Şimdi, diyebilirsiniz ki
5779 sayılı Kanun’a göre, işte bu ödeneğin yüzde 80’lik
kısmı belediyelere nüfusa orantılı ve bu ödeneğin
yüzde 20’lik kısmı da...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KAMİL OKYAY SINDIR (Devamla) – Sayın
Başkanım, biraz daha süre verebilir misiniz?
BAŞKAN – Sayın Sındır, buyurun.
KAMİL OKYAY SINDIR (Devamla) –
...Gelişmişlik Endeksi’ne göre yerel yönetimlere, belediyelere
dağıtılıyor. İyi, güzel ancak Ulaştırma
Bakanlığının Sayıştay raporlarına bakıyorsunuz;
Bakanlar Kurulu kararı olmadan yapılmış bir ihaleyle,
örneğin üçüncü havalimanına metro, raylı ulaşım
sistemi yatırımını yerel yönetim yapması gerekirken
Ulaştırma Bakanlığı yapmış,
Sayıştay da bunu raporlamış. Daha bunun gibi çok örnek var.
İstanbul’da, Ankara’da metro yatırımları merkezî yönetim
bütçesinden yapılırken İzmir’de yapılmıyor olması
bile bir adaletsizlik, eşitsizlik; yatırım konusunda, kamu
yatırımları konusunda siyasi kayırmacılık.
Bu, önümüze gelecek olan söz konusu kanun teklifinde
ise yine görüyoruz ki ne yazık ki bu konuda Cumhurbaşkanına
yetki verilerek Strateji Daire Başkanlığı bütçesine,
ödeneğine konan harcamaları Cumhurbaşkanı dilediği
gibi yerel yönetimlere verecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KAMİL OKYAY SINDIR (Devamla) – Son cümle.
BAŞKAN – Sayın Sındır,
selamlamak üzere son kez veriyorum.
Buyurun.
KAMİL OKYAY SINDIR (Devamla) – Değerli
arkadaşlar, bugün görüştüğümüz bu bütçe işçinin, emeklinin,
memurun, asgari ücretlinin, çalışanların, gençlerimizin ve
kadınlarımızın bütçesi ne yazık ki değildir,
emeklilikte yaşa takılanların değildir. Söz verilmesine
rağmen yaklaşık bir buçuk yıldır ataması
gerçekleştirilememiş ziraat, gıda, su ürünleri mühendislerinin,
veteriner hekimlerin bütçesi değildir. Bu bütçe, ataması
yapılmamış fizyoterapistlerin, yüz binlerce öğretmenin
bütçesi değildir. Bu bütçe, çiftçiye verilmesi gereken gayrisafi
hasılanın yüzde 1’lik payının verilmediği,
dışarıdan samanın, canlı hayvanın
getirildiği bir bütçedir. Bu bütçe, halkın bütçesi değildir
değerli arkadaşlar. Cumhurbaşkanının kendi
maaşına yüzde 26 zam yaptığı ancak
Cumhurbaşkanlığı ödeneğinin yüzde 233
arttığı bir bütçedir. Demokrasinin değil, halkın
değil, rantın bütçesidir. Faiz lobilerini halka sözde şikâyet
ederken faizi hobi hâline getirmiş olanların faiz bütçesidir. Bu
bütçe ne yazık ki bu milletin bütçesi değildir.
Hepinizi, yüce Meclisinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Sındır.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına ikinci söz
Aydın Milletvekilimiz Sayın Bülent Tezcan’a aittir.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın Tezcan, süremiz beş dakika.
CHP GRUBU ADINA BÜLENT TEZCAN (Aydın) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhurbaşkanlığı bütçesi hakkında söz
aldım. Aslına bakarsanız bu bütçe tek adam rejiminin ilk bütçesi.
Tek adam rejiminin ilk bütçesini yapıyoruz.
Cumhurbaşkanlığına bütçeden ayrılan pay 2 milyar 818
milyon 899 bin TL. Bu bütçe ne yazık ki halkın bütçesi değil.
Bütçenin tamamına baktığımızda bütçede insan yok,
bütçe tepeden tırnağa tipik saray bütçesi. Saray
şımarıklığı bütçenin her satırına
yansımış. Saray israfı bütçenin her sayfasına, her
tablosuna yansımış. İsrafın,
şımarıklığın, şatafatın hâkim
olduğu bir bütçeyi konuşuyoruz.
Değerli milletvekilleri, yüzde 233
artış var Cumhurbaşkanlığı bütçesinde, yüzde 233
artış var. Sarayın masrafları yeni açıklandı, Sayıştay
raporlarıyla sabit, sarayın 1 dakikası, 1 dakikası 1 asgari
ücret yiyor. Dikkat edin, sarayda kapıyı açtınız,
düğmeye bastınız, taksimetre çalışıyor, 1
dakikası 1 asgari ücret yiyor. Şimdi, bugün 5 dakika
konuşacağım ben, benim konuşmam bitinceye kadar 5 asgari
ücretli yiyecek saray. Bu, sarayın masrafı,
Cumhurbaşkanlığı bütçesinin tamamı değil.
Cumhurbaşkanlığı bütçesinin tamamı ise dakikada 3
asgari ücret yiyor, her dakika 3 asgari ücret yani benim konuşmam
bittiğinde 15 asgari ücretlinin bir aylık asgari ücret geliri saray
tarafından harcanmış olacak. Böyle bir bütçeyi görüşüyoruz.
Değerli arkadaşlar, yani işin özeti
şu: Bir tarafta 6 milyon işsiz, 16 milyon yoksul; bir tarafta 1.603
lira asgari ücretle çoluğunu çocuğunu geçindirmeye çalışan
yoksul vatandaşlar; bir tarafta 1.916 lira açlık
sınırının altında yaşayan milyonlarca insan; bir
tarafta 6.950 lira yoksulluk sınırının altında
yaşayan milyonlarca insan; öbür tarafta saray oligarşisi, öbür
tarafta saray oligarşisinin bütçesi. Türkiye, bugün bu iki
karşıtlığın üzerinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde
bir bütçeyi görüşüyor.
Değerli milletvekilleri, saray
oligarşisinin başındaki kişi Sayın Recep Tayyip
Erdoğan, hatırlarsanız “Asgari ücret 1.603 lira, bize yetmiyor.”
diye itiraz edenlere “Elinize dilinize dursun.” demişti. Neyinize yetmiyor
1.603 lira? Her dakika sarayda yediği o 1.603 liranın bugün bütçesini
konuştuğumuz bu tabloda yüzde 233 artan bu bütçe, soruyorum
Sayın Erdoğan, sizin nerenize dursun, sizin nerenize dursun, sizin
nerenize dursun! (CHP sıralarından alkışlar)
Sevgili milletvekilleri, değerli
arkadaşlar; bakın biraz önce söyledim, bir tarafta israf,
şatafat ve şımarıklık, onun bütçesi. Bu
şımarıklığın bir bedeli var. Bu şımarıklığın
bedeli ne biliyor musunuz? Çocuğuna pantolon alamadığı için
intihar etmek zorunda kalan baba, atanamadığı için intihar edip
cebinden 10 lira çıkan öğretmen, 21’inci yüzyılda Tunceli’de
donarak şehit olan asker kardeşimiz; bu
şımarıklığın bedeli bu. Bu bedelin bütçesi için
bizden onay bekliyorsunuz; vermeyeceğiz, vermeyeceğiz, bu
şımarıklığa onay vermeyeceğiz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Şimdi bunları söylediğimizde,
sarayın israfını anlattığımızda bize deniyor
ki: “İtibardan tasarruf olmaz.” yeni bir moda çıktı
“İtibardan tasarruf olmaz.” İsrafın,
şımarıklığın, şatafatın adı
“itibar” olmuş. “İtibardan tasarruf olmaz.” diyorlar bunu savunurken,
anlatırken.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Tezcan…
BÜLENT TEZCAN (Devamla) – Tamamlıyorum.
BAŞKAN - Devam edin.
Buyurun.
BÜLENT TEZCAN (Devamla) – Değerli
arkadaşlar, soruyorum bunu söyleyenlere: Türkiye, Türkiye Cumhuriyeti
yıllarca Çankaya Köşkü’nden, o mütevazı yerden yönetildi.
Türkiye Cumhuriyetinin itibarı yok muydu? (CHP sıralarından
“Kalmadı.” sesleri) Osmanlı İmparatorluğu bir cihan
imparatorluğuydu, dört yüz yıl Topkapı Sarayı’ndan
yönetildi. Emsali Avrupa krallıklarının saraylarıyla
mukayese edilemeyecek mütevazılıktadır Topkapı Sarayı.
Osmanlı Devleti’nin itibarı yok muydu, sizin itibarınız
vardı da? Dolmabahçe Sarayı’nı yapmaya kalktılar
dışarıdan borç alarak. Dolmabahçe Sarayı’nı Rus
Sefaretinin binasına özenip dediler ki: “Topkapı Sarayı bunun
yanında fakir duruyor, bunu yapalım.” Ondan sonra devlet iflas etti,
Düyun-ı Umumiye’ye mahkûm ettiler. Aynı anlayışla bugün
Türkiye’yi yönetmeye çalışıyorsunuz, bunun sonu iflastır.
Bu şatafatın, bu sefahatın, bu lüksün sonu iflastır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Tezcan, selamlamak üzere
buyurun.
BÜLENT TEZCAN (Devamla) – Değerli
milletvekilleri, şunu herkesin çok iyi bilmesi lazım: Hükûmetlerin
itibarı sarayların ihtişamıyla ölçülmez, hükûmetlerin
itibarı halka sağladıkları refahla ölçülür. Ne yazık
ki, bu bütçe önümüze geldiği bugünlerde, 2018 yılında, yüz
yıl sonra, merhum büyük şair Tevfik Fikret’i yeniden
hatırlıyoruz ve onun dizeleriyle sözlerimi bağlayıp sizlere
seslenmek istiyorum, bu bütçenin sahiplerine seslenmek istiyorum:
“Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha
sizin,
Aksırıncaya, tıksırıncaya,
çatlayıncaya kadar yiyin!”
Ama bu düzen böyle devam etmeyecek. Bu bütçeye
“hayır” diyoruz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın
Başkan, yerimden söz talebim var.
BAŞKAN – Sayın Muş, yerinizden söz
talebiniz var, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
17.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un,
Aydın Milletvekili Bülent Tezcan’ın 10 sıra sayılı
2019 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 11 sıra sayılı 2017
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın birinci tur
görüşmelerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; iki âmâ bir tabaktan yemek yiyorlar,
birisi diğerine diyor ki: “Çifter çifter alma.” Sonra öbürü de diyor ki:
“Nereden biliyorsun?” “Ben öyle yapıyorum.” diyor. Şimdi, “İnsan
herkesi kendisi gibi bilir.” diye bir söz vardır. (CHP
sıralarından gürültüler)
ENSAR AYTEKİN (Balıkesir) – Birisi AK
PARTİ’li olmasın?
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – Aynaya bak,
aynaya!
MEHMET MUŞ (İstanbul) –
Dolayısıyla bizi kendiniz gibi bilmeyin, kendinizle de
karıştırmayın.
Yeni hükûmet sisteminde Başbakanlık
kaldırılmış, Başbakanlıktaki pek çok kurum,
oradaki ilgili kuruluşlar Cumhurbaşkanlığı
çatısı altında birleştirilmiştir ve onların
bütçesi de artık Cumhurbaşkanlığı bütçesi altında
müzakere edilmektedir, aslında artışın bir kısmı
buradan gelir. Dolayısıyla artık, Başbakanlık,
Cumhurbaşkanlığı iki ayrı kurum bulunmamaktadır,
hepsi tek çatı altındadır. Bu aslında bilinen bir şey
ama burada illa meseleyi farklı noktalara çekmek için böyle bir söylem
geliştiriliyor.
İkincisi: Orası, arkadaşlar, saray
değil, orası milletin evi. Orada toplumun her kesiminden insan gelip,
her kesimden insan gelip derdini…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – Havyar
yiyorsunuz orada, hayvar!
BAŞKAN – Bir saniye Sayın Muş,
açalım.
Buyurun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Orası
milletin evi. Oraya toplumumuzun her kesiminden vatandaşımız
gelmiştir, gelmektedir ve ziyaretlerini yapmaktadır;
dolayısıyla isimleri doğru kullanmak lazım. Oranın
ismi Cumhurbaşkanlığı Külliyesi. Siz istediğiniz kadar
“saray” söyleyin, istediğiniz kadar başka tabirler kullanın;
sizin söyleminizle gerçekler değişmedi, bundan sonra da
değişmeyecek.
Bakın, bu bütçeye CHP destek
vermeyecekmiş. Bu, AK PARTİ iktidarlarının
yaptığı 17’nci bütçe. Acaba hangisine destek verdiniz
şimdiye kadar? Hiçbirine.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – Hepsi
yanlıştı, hepsi boş bütçeydi.
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sanki bundan
önceki 16 bütçede yaptıklarından farklı bir şey yapacaklar
da onu anlatıyor.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Çeşitli İşler
1.- Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden Estonya
Savunma Bakanı Jüri Luik ve beraberindeki heyete “Hoş geldiniz.”
denilmesi
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, Genel
Kurulumuzu izlemek üzere, Millî Savunma Komisyonu Başkanımız
Sayın İsmet Yılmaz’la beraber gelen Estonya Savunma Bakanı
Sayın Jüri Luik ve heyetine Meclisimiz adına hoş geldiniz
diyorum. (Alkışlar)
Teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…
BAŞKAN - Buyurun Sayın Özel.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
18.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, İstanbul
Milletvekili Mehmet Muş’un yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan,
sayın grup başkan vekilinin Sayın Bülent Tezcan’ın etkili
eleştirileri karşısında bir an izanını
kaybettiğini üzülerek takip ettim. Verdiği örnekte “iki âmâ” diyor.
Bu Meclis üç yıl önce mevzuattaki bütün “âmâ, kör” kelimelerini “görme
engelli” diye değiştirdi. İki âmânın yemek yerken
birbirlerine hile yaptıklarını; her birinin, kişinin
işi kendinden bileceğini söylüyor. Bülent Tezcan’a
sataşayım derken çok sayıda engelli
vatandaşımıza… Ki onların gözleri görmez ama gönülleri
açıktır. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından
“Bravo” sesleri, alkışlar) Hakkı, hukuku, adaleti, inanın,
isminde “adalet” olan bir partinin grup başkan vekilinden daha iyi
görürler. Bu durumu kınadığımı, ayıpladığımı
ve böyle bir ifadeyi bir daha Mecliste kullanmama konusunda kendisini
uyardığımı ifade etmek isterim.
İkinci husus: Yapılan bina Atatürk Orman
Çiftliği’ne, Atatürk’ün emanetine…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Bir dakika…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bitiriyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Yapılan bina Atatürk’ün
emaneti Atatürk Orman Çiftliği’ne kanunlar izin vermediği hâlde
korsan bir şekilde yapılmış, Mimarlar Odasının ve
çok sayıda sivil toplum örgütünün itirazları mahkeme tarafından
haklı görülmüş olmasına rağmen “Karara uymuyorum.” meydan
okumalarıyla Atatürk Orman Çiftliği’nin böğrüne önce bir hançer
gibi saplanmış, şimdi de etrafı genişletilmiştir.
Yalova’daki bir konağı bir ağacı kesmemek için çektiren
Atatürk’ün emanetine ve anlayışına bu kadar aykırı bir
duruma “ak saray” adını kendileri vermiş, kamuoyundan gelen
tepkiler üzerine “ak saray” demeyeceğiz, artık “Külliye” diyeceğiz
diye birbirlerine yeni bir ifade telkin etmişlerdir. Atatürk Orman
Çiftliği… Yapıldığı yer olarak kesildiği
ağaçlarla, harcandığı parayla müsrifliktir, Atatürk’ün
emanetine ihanettir, bu millete karşı yapılmış büyük
bir saygısızlıktır. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Değerli arkadaşlar, bir
konuya açıklık getireyim.
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın
Başkan…
BAŞKAN – Bir saniye, söz vereceğim
Sayın Muş.
Görüştüğümüz bütçe içerisinde
Cumhurbaşkanlığı bütçesi var, diğer kurumlar var ve
sonunda yürütme adına Sayın Cumhurbaşkanı
Yardımcısı burada, o da notlarını alıyor,
cevaplarını verecek. Bunu da bir bilgisine sunayım Meclisimizin.
Kendisi burada dikkatli bir şekilde izliyor yani yapılan
eleştirilerin bir cevabını da Sayın Oktay mutlaka buradan
karşılayacaktır.
Sayın Muş, buyurun.
19.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Manisa
Milletvekili Özgür Özel’in yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın
Başkan, burada anlatmak istediğim fakat Sayın Özel
dışında hepimizin anladığı, herkesin
anladığı mesele bir davranış biçimidir.
İnsanların fiziksel olarak gözlerinin görüp görmemesi değil,
ortaya koyduğu davranıştır. Nice gözleri görmeyen insanlar
var ama kalp gözleri açık ve öyle davranışlar ortaya koyarlar ki
insanlar gıptayla bakar ama nice gözleri açık insanlar vardır,
onlarla alakalı öyle hikâyeler anlatılır ki gözleri vardır
ama görmezler derler. Burada anlatılmak istenen bir davranış
biçimidir. Engelli vatandaşlarımızla alakalı en ufak bir
mesele söz konusu olamaz.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – Özür dile,
özür, özür!
BAŞKAN – Peki, teşekkür ederim.
III.- KANUN TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/276) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 10) (Devam)
2.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısı (1/275); 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan,
2017 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/38); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 2017
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2017 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/39); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/41); 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu
ile 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 183 Adedi Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu
İdarelerine, 2 Adedi Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve 10 Adedi
Diğer Kamu İdarelerine Ait Olmak Üzere Toplam 195 Adet
Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/40) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 11) (Devam)
A) CUMHURBAŞKANLIĞI (Devam)
1) Cumhurbaşkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Cumhurbaşkanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ (Devam)
1) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (Devam)
1) Kamu Denetçiliği Kurumu 2019Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Kamu Denetçiliği Kurumu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ç) ANAYASA MAHKEMESİ (Devam)
1) Anayasa Mahkemesi 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Anayasa Mahkemesi 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
D) YARGITAY (Devam)
1) Yargıtay 2019Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yargıtay 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
E) DANIŞTAY (Devam)
1) Danıştay 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
F) SAYIŞTAY (Devam)
1) Sayıştay 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Sayıştay 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
G) HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU (Devam)
1) Hâkimler ve Savcılar Kurulu 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
H) MİLLÎ İSTİHBARAT TEŞKİLATI
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî İstihbarat Teşkilatı
Müsteşarlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
I) MİLLÎ GÜVENLİK KURULU GENEL SEKRETERLİĞİ (Devam)
1) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Diyanet İşleri Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Diyanet İşleri Başkanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
J) İLETİŞİM BAŞKANLIĞI (Devam)
1) İletişim Başkanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
K) BASIN-YAYIN VE ENFORMASYON GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Basın-Yayın ve Enformasyon Genel
Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) SAVUNMA SANAYİİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Savunma Sanayii Başkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Savunma Sanayii Müsteşarlığı 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) STRATEJİ VE BÜTÇE BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Strateji ve Bütçe Başkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
N) KALKINMA BAKANLIĞI (Devam)
1) Kalkınma Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
O) MİLLİ SARAYLAR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Ö) DEVLET ARŞİVLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Devlet Arşivleri Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
P) BAŞBAKANLIK (Devam)
1) Başbakanlık 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına üçüncü söz, İstanbul Milletvekilimiz Sayın Mahmut Tanal’a
aittir.
Buyurun Sayın Tanal. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süremiz beş dakika Sayın Tanal.
CHP GRUBU ADINA MAHMUT TANAL (İstanbul) –
Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla,
hürmetle selamlıyorum.
Öncelikle Sayın Mehmet Muş’un o
söylemlerinin tutanaklardan çıkarılmasını istirham ediyorum
çünkü bence Meclisin itibarına gölge düşüren bir
açıklamadır. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, değerli arkadaşlar,
konuştuğumuz konu ve görüşülen bütçe kamu denetçiliği
bütçesidir. Kamu denetçisi, Kamu Denetçiliği Kurumu idari bir denetim
görevi yapar ve genellikle Avrupa’da insan haklarının, demokrasinin,
hukuk devletinin gelişimi açısından buna âdeta yasama, yürütme,
yargı gibi dördüncü kuvvet gözüyle bakılmaktadır; yani
halkın gözüdür, kulağıdır ve temel hak ve özgürlüklerin,
hukuk devletinin bekçisi gözüyle bakılır.
Peki, Türkiye’ye baktığımız
zaman bu kurum gerçekten niçin kuruldu? Kurulma gerekçesi, idarenin her türlü
eylem ve işlemlerinin, tutum ve davranışlarının
demokrasiye, insan haklarına, hukuk devletine uygun olup
olmadığını, bunu kontrol etmektir; bu gerekçeyle, bu amaçla
kuruldu. Kuruldu ancak bunun kuruluşunun, Birleşmiş Milletler
Paris İlkeleri ışığında göreve gelmesinin, görev
icrasının, göreve alınmasının siyasi ve idari
otoritelerin tercihlerine göre olmaması gerekir, bağımsız
ve objektif kriterlere göre bunların olması lazım. Peki, bu oldu
mu; olmadıysa demek ki Birleşmiş Milletlerin Paris
İlkelerine aykırılık teşkil ettiği açık ve
net ortada ve Türkiye’de yüz binler, herhangi bir yargı kararı
olmaksızın kanun hükmünde kararnamelerle -ekte adı soyadı
yazılanlar- ihraç edilmiştir.
Değerli Başdenetçimiz, Anayasa’nın
129’uncu maddesi diyor ki: Kamu görevlilerinin her türlü disiplin
işlemlerinde savunma alınmadan disiplin cezası verilemez.
Anayasa 129, 128, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu… Size
dünyalarca şikâyetler yapıldı, ne karar verdiniz? Ret
kararı verdiniz. Bunların vebali, masum olan insanların -kim suç
işlemişse mutlaka cezalandırılmalı ama- vebali sizin
boynunuzdadır.
Şimdi, Türkiye'de ombudsman, Kamu
Denetçiliği Kurumu göz boyamak için kurulmuştur. Temel hak ve
özgürlüklerin bekçisi değildir, demokrasinin bekçisi değildir,
özgürlüklerin bekçisi değildir. Eğer biz bunun amacına uygun,
düzenli yapılmasını istemiyorsak şunu yapmamız
lazım… İdareyi denetliyor, idare Kamu Denetçiliği Kurumunun
sadece maaş ve sosyal güvenlik parasını veriyor. Başka bir
para veriyor mu Sayın Başdenetçim? Başka para vermiyor ki. Niçin
vermiyor? Beni fazla denetleyecek, beni kontrol edecek. Parayı vermesi
gereken yere vermiyor, vermemesi gereken yere veriyor. Böyle bir düzensizlik.
Sürem bitiyor ancak neler yapılması gerekiyor, önerilerimiz.
Burada öncelikle olması gereken öneriler
başlığı adı altında:
1) Dava açma yetkisi bizde verilmemiş, Kamu
Denetçiliği Kurumuna bu verilmeli.
2) Kendi inisiyatifiyle resen hareket edemiyor, bu
verilmeli.
3) İhtar, disiplin uygulaması yok, sadece
tavsiye mahiyetinde karar veriliyor, bunlar verilmeli.
4) Kamu denetçisinin zorlama ve emir verme yetkisi
yok, bunlar olmalı.
5) Kamu denetçisinin medyada duyarlı
olması gerekir, medya bu konuda Kamu Denetçiliği Kurumuna
karşı duyarlı değil, bu konuda duyarlı olması
lazım.
6) Anayasa’nın 74’üncü maddesinin üçüncü
fıkrası “Herkes, Kamu Denetçiliği Kurumuna başvurabilir.”
diyor. “Herkes” ibaresi Türk vatandaşı ve yabancı
ayrımı yapmıyor. Peki, yabancı Türkçe bilemiyor,
İngiliz, Fransız, Alman, İspanyol hangisini alırsanız
alın, söyleyin. Türkçe yazmasını bilmiyor. Getirdiğiniz
düzenlemede, efendim “Ancak, resmî dil olan Türkçeyle başvurabilir."
diyor. Peki arkadaş, “herkes” ibaresi meramını, derdini bunu
anlatamıyorsa bu zorlamayı yapmamak lazım burada.
7) Yönetsel soruları anında inceleyip
değerlendirmesi için...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Tanal, devam edin, rahat olun,
devam edin.
MAHMUT TANAL (Devamla) – Bitireceğim efendim.
...kamu denetçisinin bilgilere, belgelere,
arşivlerdeki bilgilere çok rahat, sınırsız bir şekilde
erişim hakkının olması lazım. Bu konuda zamanında
belge, bilgi verilmediği için Kamu Denetçiliği Kurumu görevini
yapamıyor. Verilen sürede, altı ay içerisinde dahi bu belgelerin
gelmediği vaki. Bununla ilgili “Türk Ceza Kanunu’nun 257’nci maddesine
göre cezalandırılması gerekir." dedik, kanun teklifini
verdik ancak iktidar bunu yapmaya yanaşmıyor. Aynı zamanda
bununla ilgili 9’uncu hüküm “Kamu denetçiliğine başvurmak için idari
kurumlara başvuru şartının tüketilmesi... Bu
yanlış. Bunun daha esnek hâle getirilmesi lazım.
Kamu Denetçiliği Kurumunda, şu anda,
efendim, yönetmelikte menfaat şartı aranıyor. Menfaat
şartının aranmaması lazım. Niçin? Kötü yönetimin
panzehri olan şikâyet hakkının her vatandaş için
olması lazım. Niçin kuruldu bu kurum? Kötü yönetimi iyileştirmek
için. Yani ISO 9000 Belgesi’nin anahtarıdır aslında kamu
denetçiliği ama maalesef...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Tanal, devam edin, bir
dakika daha vereyim. Önemli konuları ifade ediyorsunuz. Kamu
Denetçiliği Kurumu önemli, işler hâle gelmesi açısından
tavsiyelerinizi toparlayarak bitirin.
MAHMUT TANAL (Devamla) – Bitiriyorum, çok
teşekkür ederim Değerli Başkanım.
Değerli arkadaşlar,
hafızamızı tazeleme açısından söylemek isterim,
Sayın Meclis Başkan Vekilimiz Levent Gök Bey’in bu kanunun geçmesi
sırasında çok etkin ve müthiş açıklamaları olmuştu.
Gerçekten o dönemdeki o tavsiye kararları dinlenmiş olsaydı,
belki ben bugün bu konuşmayı yapmamış olacaktım.
İngiltere Parlamentosunda da kamu
denetçiliği kurumu var, başkanın yanında 50 başkan
yardımcısı var. Bizde 5 başkan yardımcısı
var. Eğer biz gerçekten Kamu Denetçiliği Kurumunun amacına ve
ruhuna… Sırf göstermelik olarak kurulmadığını
söylüyorsak, bu anlamda bu kurumu geliştirmek lazım, bu kurumu
iyileştirmek lazım. Burada Kamu Denetçiliği Kurumuna
başvuruda menfaat şartını kaldırmak lazım çünkü
kötü bir yönetimi ortadan kaldırmak, iyi bir yönetimi istemek her
vatandaşın hakkıdır. İyi yönetimi isteme hakkı
nedeniyle herkesin başvuru yapmasını menfaat şartına
bağlamamak lazım.
Hepinize teşekkür ediyorum, saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Tanal.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen
İstanbul Milletvekilimiz Sayın İbrahim Özden Kaboğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Kaboğlu.
CHP GRUBU ADINA İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU
(İstanbul) – Sayın Başkan, Divan, milletvekilleri; Anayasa
Mahkemesi 2019 bütçesi vesilesiyle CHP Grubu adına söz almış
bulunuyorum.
Konu Anayasa Mahkemesi olduğuna göre, birinci
olarak Anayasa’ya, Anayasa sorununa değineceğim, daha sonra Anayasa
Mahkemesinin dünü, bugünü ve yarınına ilişkin bazı
saptamalar yapacağım.
Anayasa’nın dününe bugününe
baktığımız zaman, “Anayasa hükümleri yasama, yürütme ve
yargı organlarını bağlayan temel hukuk
kurallarıdır.” biçimindeki 11’inci madde dün de geçerliydi, bugün de
geçerli, yarın da geçerli olacak.
Dün açısından, 15 Temmuz hain darbe
girişimine gelinme sürecinde, maalesef, Anayasa’nın üstün
hükümlerinin uygulanması yerine, bunların ihmal edilmesinin önemli
bir rolü var. Yani Anayasasızlaştırma ile 15 Temmuz darbe
girişimi arasında doğrudan bir ilişki bulunmaktadır.
Bugün ise, eğer 15 Temmuzdan sonra Anayasa ve
hukuk dışı OHAL uygulaması yerine adil yargılanma
hakkı geçerli kılınsaydı; bugün, hukuk umudu yerine,
hukuktan söz etme olanağımız olurdu. Nihayet, yarın
açısından ise, yarına bakarken yine önümüze hukuk ve
Anayasa’nın üstünlüğü çıkıyor. Anayasa ve hukuka dönüş
için yasama, yürütme ve yargı üçlüsünde iki Anayasal kurum kilit
konumunda; Yüce Meclis ve Anayasa Mahkemesi. Yüce Meclis, Anayasa Mahkemesi
olduğu için Anayasa’ya aykırılık sorununa dikkat etmemeli,
Anayasa Mahkemesi olduğu için, tam tersine, Anayasa’ya
aykırılıktan kaçınmalı. Zira, bilindiği gibi,
Yüce Meclis son iki yılda, OHAL döneminde, özellikle görevi daha çok
istismarcı Anayasa değişikliğine yönlendirildi ve OHAL
kanun hükmünde kararnamelerini denetleyemedi. Bu süreçte yapılan Anayasa
değişikliği Türkiye'yi ulusal Anayasal kimliğinden
uzaklaştırdı. Belki de bu yabancılaşma nedeniyledir ki
6771 sayılı Kanun’la getirilen düzenlemeye toplumu
alıştırmak için “Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemi” adı verildi. Oysa “Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemi” kavramı Anayasa’da yer almamaktadır. Bu bakımdan
Anayasa Mahkemesi anayasallık denetiminde insan haklarına dayanan
demokratik hukuk devletini madde 2’ye göre ölçüt almalıdır.
Bu açıdan, Anayasa Mahkemesinin tarihsel
işlevine bakacak olursak, dönecek olursak, Anayasa Mahkemesi özellikle
OHAL döneminde üç alanda bağışlanmaz ihmalde bulundu: Birincisi,
OHAL tanımında; ikincisi, kanun hükmünde kararnamelerin denetiminde;
üçüncüsü ise Olağanüstü Hâl İşlemlerini İnceleme Komisyonu
lehine 70 bin dosyayı reddederken vermesi gereken pilot kararı
vermekten kaçınması. Bu bakımdan, bugün Anayasa Mahkemesinin
önemli iki mazereti ortadan kalkmış bulunuyor: Birincisi, artık
olağan üstü hâl rejimi geçerli değildir, Anayasa madde 148 engeli
bulunmamakta; ikincisi ise 7145 sayılı Yasa’yla tazminat komisyonuna,
Anayasa Mahkemesi önünde bulunan binlerce bireysel başvuru tazminat
komisyonuna yönlendirildi, iş yükü bakımından da Anayasa Mahkemesinin
önceki mazereti artık kalmamış bulunuyor. Bu itibarla özellikle
Anayasa Mahkemesinin önünde bulunan soyut norm denetimi yoluyla
yapmış olduğu denetimler çerçevesinde somut ve bireysel
başvuru üzerine denetime değinmeyeceğim.
Dört kategori işlem acildir Anayasa Mahkemesi
önünde.
Birincisi: Kanun hükmünde kararnameler. Özellikle
703 no.lu Kanun Hükmünde Kararname’yle hukuk sistemi, normlar hiyerarşisi
altüst edildi, bunlar.
İkincisi: Yasalaştırılan
olağanüstü hâl kanun hükmünde kararnameleri. Bunlar aslında yasa
niteliği taşımayan, on binlerce kişinin adını
içeren, bu kararnameleri yapanlar ile altında imzası bulunanlar ile
ek listeler sahiplerinin farklı olduğu, içerisinde birçok anayasal
yanlışın bulunduğu metinler olarak Meclis tarafından
yasalaştırıldı ama bunlar Anayasa Mahkemesinin önünde
olduğundan mutlaka Anayasa Mahkemesi tarafından
ayıklanmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kaboğlu, devam edin.
Buyurun.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) –
Üçüncü kategori işlem ise 27’nci Dönem yasama faaliyetleri çerçevesinde
yer alan, başta OHAL'i üç yıl daha fiilen uzatan 7145
sayılı Yasa olmak üzere, burada oylanan, kabul edilen ve açıkça
Anayasa'ya aykırı olan birçok yasadır.
Dördüncü kategori ise
“Cumhurbaşkanlığı kararnamesi” adını
taşıyan ama gerekçesi olmayan, saydam olmayan, Anayasa'nın 6771
sayılı Yasa’yla kabul edilen Anayasa değişikliğinin
münhasır kanun ilkesine ve açıkça yasayla düzenleme ilkesine bile
aykırı olan düzenlemelerin, bir bakıma yetki fetişizmine
vardırılan düzenlemelerin mutlaka hukuk güvenliği adına
hukuk sistemimizden ayıklanmasıdır. Burada önemli bir husus
Anayasa Mahkemesinin denetimi açısından…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) –
Sayın Başkan, bir dakika daha lütfen, Anayasa Mahkemesi söz konusu.
BAŞKAN – Toparlayalım.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) –
Nasıl ki kanun hükmünde kararnameleri yazanlarla, altında imzası
bulunanlarla listeyi hazırlayanlar farklı makamlar idiyse burada
görüşülen yasa önerileri de burada hazırlanmıyor. Böyle olunca
tabii ki Anayasa Mahkemesinin işlevi de artmaktadır. Bu itibarla,
CHP’nin Anayasa Mahkemesine anayasal denge ve denetim düzeneği
bağlamında götürdüğü denetim işlemleri çok önem
taşımaktadır ve tarihsel bir görevi ifa anlamına
gelmektedir. Anayasa Mahkemesi bu çerçevede üç kategori normu referans norm
olarak almalıdır. Bir, Anayasa; iki, Türkiye’nin taraf olduğu
uluslararası sözleşmeler; üç, hukukun genel ilkeleridir. Eğer
Anayasa bunu yapmaz ise, bugün meşruiyetini
tartıştığımız ama bu uygulamayla meriyeti bile
tartışmalı olan bu Anayasa, aslında tek kişinin
iradesinde somutlaşan, kişi ve parti devletine indirgeyecektir
Türkiye Cumhuriyeti’ni. Bu itibarla Anayasa Mahkemesi, Avrupa’nın 4’üncü
mahkemesi olarak…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) –
Sayın Başkan…
BAŞKAN – Selamlayın, toparlayın. Söz
vermiyorum, toparlayın.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) –
Toparlıyorum.
Anayasa Mahkemesi, Avrupa’nın Avusturya,
İtalya, Almanya ve Fransa’dan sonra 4’üncü mahkemesi olarak… Şimdi
Avrupa’da en az 40 anayasa mahkemesi var, kadın üyesi olmayan tek Avrupa
mahkemesi Anayasa Mahkemesi. Tek Anayasa Mahkemesi ve bunu beklerken, ehliyet ve
nitelik ve saydamlık ilkesini beklerken atama konusunda, esasen Anayasa
Mahkemesi kararlarının işlevselliği için, Anayasa
Mahkemesinin Türkiye’nin taraf olduğu Avrupa hukuk düzeni içerisinde yer
aldığını ve Anayasa Mahkemesi kararlarına uyma
mecburiyeti kadar Avrupa Mahkemesi kararlarına da uyma zorunda
bulunduğumuzu burada Anayasa’mız gereği beyan etmek isterim.
Bu vesileyle, son yıllarda tanık
olduğumuz, özellikle kanun hükmünde kararnameler yoluyla tanık
olduğumuz büyük kıyım…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) –
…kırım ve kıtlığın yol açtığı
hukukta bunalım, bilimde bunalım ve toplumsal barışta
bunalımın aşılması için Anayasa Mahkemesine tarihsel
bir görev düşmektedir.
Teşekkür ederim beni dinlediğiniz için.
(CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz
İstanbul Milletvekilimiz Sayın Turan Aydoğan’a aittir. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Aydoğan, süremiz beş dakika.
CHP GRUBU ADINA TURAN AYDOĞAN (İstanbul) –
Sayın Başkanım, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
“İspat etmezse şerefsiz ve alçaktır!”
“Bir çirkefle karşı karşıyayız.” “Bir düzenbaz söz
konusudur.” “Bu adam edepsiz siyaset yapıyor.” “Türkiye böyle bir sahtekâr
görmemiştir.” Bu ülkenin İçişleri Bakanının,
Sayın Genel Başkanımıza söylediği sözlerdir bunlar.
(CHP sıralarından “Yuh!” sesi)
Şimdi burada yüksek yargıyı
konuşacağız. Karşılığında bir
takipsizlik kararı söz konusu. O takipsizlik kararının
gerekçesinde diyor ki: “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bu konuya
ilişkin kararları nedeniyle konu her türlü yaptırımdan
muaf.” Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bu kararlarını
kendisine dayanak eden yargı, nedense Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin özgürlükler yolunda verdiği kararları yok sayıyor.
Sayın Demirtaş ve Sayın Sırrı Süreyya Önder’le ilgili
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi özgürlük yönünde bir karar kaleme
aldığında Sayın Cumhurbaşkanı diyor ki: “Biz onun
gereğini yaparız.” Ve iki gün içerisinde yüksek yargıdan karar
çıkıyor. Bu siyasallaşmış bir yargıdır. Bu
sizin yargınızdır. Bu tek adam yargısıdır
işte. Bu ülkede yargı
bağımsızlığını,
tarafsızlığını ayaklar altına aldınız.
Bütçe sadece para değildir, bütçe yaşamın kendisidir. Şimdi
yüksek yargıdan bağımsız ve tarafsız kararlar bekleyeceğiz
öyle mi?
Peki, bu söylenen sözler Sayın
Cumhurbaşkanına söylenseydi ne olurdu biliyor musunuz? Hayal bile
edemiyorum. Hayal bile edemiyorum. Bu ülkede 68 binden fazla
vatandaşımız Sayın Cumhurbaşkanına hakaret ettiği
iddiasıyla hüküm altına alınmış, soruşturma
altına alınmış, yargı önünde süründürülüyor.
Sayın Cumhurbaşkanına, ki sizin Genel
Başkanınızdır aynı zamanda…
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) –
Evet.
TURAN AYDOĞAN (Devamla) - …sizin Genel
Başkanınıza ağzını açan yargı önünde
sürünüyor ve bu ülkenin İçişleri Bakanı, hepimizin
güvenliğinden sorumlu olan bakan da bizim Genel
Başkanımızı açıkça tehdit ediyor. Unutmayın, ne
Genel Başkanımız ne tek bir üyemiz size pabuç bırakmaz.
(CHP sıralarından “Bravo sesleri”, alkışlar)
Alman köylüsünün Prusya imparatoruna söylediği
“Berlin’de hâkimler var.” lafı “Ankara’da hâkimler var.” sözüyle eş
değerdi bizim için. Ama bunu altüst ettiniz tek adam rejimiyle, hatta
ondan önce ettiniz. Ondan önce bir suç ortağınız var, 12 Eylül
2010 referandumunu yaptığınız. Onunla beraber yüksek
yargıda günlerce pazarlık yaptınız bu darbecileri
yerleştirmek için.
BÜLENT TURAN (İstanbul) – Çok
bağırıyor, ben gidiyorum Başkanım.
TURAN AYDOĞAN (Devamla) – Dinle, dinle.
İbrahim Hocadan geçemedin, benden dinle. (CHP sıralarından
alkışlar)
Yüksek yargıda sayıları
artırdınız, darbecileri yerleştirdiniz, sonra bu darbeciler
ortaya çıktıktan sonra da tasfiye yoluna girince başka bir
yapı oluşturmaya başladınız, çok başka bir
yapı oluşturmaya başladınız. Herkesin
bağımsız yargı dediği yerde siz kendi
yandaşlarınızı tekrar yargının her yerine
yerleştirmeye kalktınız. Ben size söyleyeyim, bu
yerleştirdiğiniz insanların bir kısmı gerekçeli karar
yazamıyor, yargıyı rezil rüsva eylediler. Kalemlerdeki
insanlarla gerekçeli kararlarını yazan hâkimler yarattınız,
bir de yüksek yargıda garip garip insanlar yarattınız. Ne
yarattınız, ne yarattınız söyleyeyim.
“Bugün gizlemeye
çalıştığınız gerçek niyet ve
çabalarınıza rağmen Muharrem İnce zihniyetinin
yaşattıklarını unutmadık, unutmayacağız.”
Danıştay hâkimi Aysel Demirel… Tarafsız ve
bağımsız bir yüksek yargı hâkimi bu, öyle mi? Ne oldu
biliyor musunuz? “Bu ifadeler hâkimlik vakarına uygundur.” dedi
Danıştay Başkanlar Kurulu. Bu ifadeler Sayın Cumhurbaşkanına
söylenseydi ne olurdu, hayal bile edemiyorum, hayal bile edemiyorum. Ama
normal; cübbelerinin önünde ilikleyecek düğme arayanlar, Külliye’de selam
duranlar, hâkim kuralarının Külliye’de çekildiği bir Türkiye’den
bahsediyoruz; bu hâle getirdiniz yüksek yargıyı. Adli yıl
açılış törenlerinde Sayın Cumhurbaşkanı
sinirlendi diye protokol değişikliği yapıp Barolar
Birliği Başkanının konuşma hakkını elinden
aldınız. Buraya gelir “Yargı sacayağından
oluşur.” dersiniz ama Barolar Birliği Başkanı adli yıl
açılış törenlerinde konuşamaz.
İktidarın istemediği -sizin
değil, bakın, sizi iktidardan saymıyorum; siz, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin en fazla üyeye sahip partisisiniz, iktidar değilsiniz,
sizi kimse oraya sokmuyor- bir hâkim ya da savcı olursa da Sayın
Cumhurbaşkanı diyor ki: “Sen kimsin ya, sen kimsin? Sana ne oluyor?
Bunlar eski Türkiye.” İşine gelmeyenlere de böyle söylüyor Sayın
Cumhurbaşkanı. Anayasa Mahkemesinin kararlarına yeri
geldiğinde “Uymam kardeşim.” diyor. AİHM kararlarına yeri
geldiğinde “Uymam.” diyor. Herkes aya bakar gibi Sayın
Cumhurbaşkanına bakıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Aydoğan, bir dakika
daha ekliyorum. Bir dakikada toparlayalım.
TURAN AYDOĞAN (Devamla) – İşte, bu
hukuk düzeninin adı aslında tek adam düzenidir. Burada yargı
bağımsızlığı yoktur, burada yargı
tarafsızlığı yoktur ama sanmayın ki bu ülkede
yargı bağımsızlığı ve
tarafsızlığı olmayacaktır. Bizim çabamız
işte bunu sağlamak yolundadır.
Bakın, bir örnek daha vereceğim.
Danıştay Başkanı kendi savcısına bu sözler
söylendikten sonra ağzını açmıyor. Doğru konuşan
Sayıştay üyesi yerinden ediliyor, dokuz köyden kovuluyor. Bu
Danıştay Başkanı, Cumhuriyet Halk Partisinin genel
başkanı yargı bağımsızlığına eleştiri
getirdiği zaman veryansın ediyor, bildiri yayınlıyor.
Malum, çiçeği burnunda hâkim kızı saray koruması
altına alınmış.
İşte, böyle bir yargıdan
bahsediyoruz. Yanlış anlaşılmasın, biz yargı
üyelerini töhmet altına almak için bu konuşmayı yapmadık.
Bu yargının, hâlâ önünü iliklemeyen, hâlâ hukuksal değerlere
saygılı, hâlâ milleti adına karar vermek için çırpınan
üyeleri var. Ben de onların önünde saygıyla eğiliyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) - Sayın
Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Bostancı.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
20.- Ankara Miletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın,
siyasetin mantıklı, makul, analitik bir şekilde müzakere
edilmesinden yana olduklarına ilişkin açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) - Sayın
Başkanım, teşekkürler.
Sayın Aydoğan şüphesiz, siyasette
bizim tasvip etmediğimiz, etmeyeceğimiz birtakım
alıntılar burada ifade etti. Fakat hakkaniyet ve adalet çizgisinde
bir tavrın ve böyle bir dile karşı mesafeli bir siyasetin
temsilcisi olarak orada konuşsaydı, o zaman Cumhuriyet Halk Partisi
kanadından aynı, benzer minvalde yapılan birtakım ifadeleri
de eleştirirdi. Biz ona da karşıyız, öbürüne de
karşıyız çünkü siyasetin mantıklı, makul, analitik bir
şekilde müzakere edilmesinden yanayız. Zaman zaman kullanılan bu
tür diller, Cumhuriyet Halk Partisinin Sayın Genel Başkanının
kullandığı ifadeler de aynı minval üzeredir. Eğer
bakarsa Sayın Turan Bey bu ifadeleri bulacaktır. Bunlara
karşı, bence bu tür ifadelere karşı mesafeli bir tutum
almak daha doğru olur ve burada bunları tekrar etmek de uygun bir
tavır değil.
İkincisi: Kendisi sanıyorum hukuk bitirdi.
Evet, nasıl bitirdi bilemiyorum çünkü şu bakımdan… (CHP
sıralarından “Aa” sesleri) Muhakkak derslerini vermiştir…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – Senin
hocalığını biliyorum yapma be! Naci Hocam, yapma be!
BAŞKAN – Sayın Bostancı, devam edin.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) –
Öğrencisiydim ben, hocalığını biliyorum Naci
Hoca’nın.
BAŞKAN – Arkadaşlar, sessiz olalım
lütfen.
Buyurun.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) – Halkın
oylarıyla meşru bir şekilde seçilmiş olan bir iktidarı
eleştirebilirsiniz -kullandığı dil bakımından
söylüyorum, kendisine bir eleştiri getiriyorum- ama bir suçun
ortağı olarak tanımlayamazsınız. Bu dil, hukuk
nosyonuna sahip bir insanın dili olamaz. Partiniz olabilir, çok
ateşli konuşabilirsiniz de ama meşruiyetçi bir çizgiyi savunma
konusunda herkesin dikkat etmesi gerekir ama en çok da herhâlde hukukçular
edecektir. O bakımdan biraz önceki sözü biraz da ironi olsun diye
söyledim.
Sayın Başkanım, Sayın
Cumhurbaşkanımıza yönelik eleştiriler hususunda
“Ağzını açan ceza görüyor.” dedi. Mesele şu: Sayın
Cumhurbaşkanımız siyasetin karizmatik bir lideri. (CHP
sıralarından gürültüler)
ATİLA SERTEL (İzmir) – Bir dahaki dönemi
de garantiledi.
BAŞKAN – Sessiz olalım değerli
arkadaşlar, lütfen.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) – Emin olun…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayın Sayın
Bostancı, toparlayalım.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) – …vicdanlı
ve hakkaniyet sahibi olan CHP’liler kendi mahrem dünyalarında siyasete
baktıklarında siyasetteki karizmanın ne olduğunu bilirler.
Aleni olarak da en çok kimin üzerine konuşuluyor? Emin olun, değerli
Cumhuriyet Halk Partisi hatipleri bizden daha fazla Sayın Erdoğan’dan
bahsediyorlar, “karizma” dediğim budur. Zaten eleştirilerin, böyle
ölçek dışı eleştirilerin, abartılı
eleştirilerin, hukukun normlarına uymayan eleştirilerin
arkasındaki siyasal kasıt da şudur: Eğer bir siyasi
hareket, merkezinde karizmatik bir lider marifetiyle yürüyorsa siz bodoslama
onu hedef alırsınız, onu tahrip etmeye
çalışırsınız. Bütün olup bitenler bunun hikâyesidir.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, ben az
önce de ifade ettim.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) – Sayın
Başkanım…
BAŞKAN – Bir saniye Sayın Aydoğan,
bekleyin, bir açıklama yapacağım.
Burada Cumhurbaşkanlığı
adına Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Fuat
Oktay var. Cumhurbaşkanlığı bütçesi üzerindeki
eleştirilerde, ben, onun görüşlerinin daha sonra değerlendirileceğini
tekrar hatırlatıyorum sizlere. Yani doğal olarak
Cumhurbaşkanlığı bütçesinin eleştirilmesi mümkündür
ama bu konuda da Sayın Fuat Oktay Cumhurbaşkanı
Yardımcısı olarak da buradadır.
Buyurun Sayın Aydoğan.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) – Sayın
Başkanım, 69’a göre söz istiyorum müsaade ederseniz. “Hukuk
fakültesini nasıl bitirdi?” dedi Sayın Grup Başkanı.
BAŞKAN – Buyurun.
İki dakika süre veriyorum.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Ama sebebini
söyledim, ironi olarak söyledim.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) – Ben de öyle
algıladım zaten.
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Nasıl
bitirmiş, dinliyoruz.
BAŞKAN – İki dakikada sataşmaya
sebebiyet vermeden toparlayalım, oldukça çok arkadaşımız
sıra bekliyor.
Buyurun Sayın Aydoğan. (CHP
sıralarından alkışlar)
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
4.- İstanbul Milletvekili Turan Aydoğan’ın,
Ankara Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın yaptığı
açıklamasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) – Sayın
Başkanım, sataşmaya mahal verecek bir şey yok zaten.
Şimdi, biz burada bağımsız ve tarafsız yargıdan
bahsettik, Sayın Grup Başkanı da bu eleştirilerimize
katıldığını söyledi. Bu eleştirilerimize
karşılık bir şey söylemiş olsaydı ben de onu
hoşgörüyle karşılayacaktım; “Bu ülkede
bağımsız yargı var.” deseydi, “Tarafsız yargı var.”
deseydi, “Bu söyledikleriniz yok.” deseydi, “69 bin civarında insana
Cumhurbaşkanına hakaretten kaynaklı dava
açılmamış.” deseydi. Bunlarla ilgili yumuşak bir geçiş
yaptı, Türkiye gerçeklerini pas geçti, benim diplomamı
sorguladı. Güzel de oldu, çok da güzel oldu.
Sayın Grup Başkanı, anlatayım.
Ben otuz yıl avukatlık yaptım, geldim buraya. İnsan
hakları aktivistiyim. Hukuku iyi bilirim, isterseniz grubunuza da gelir
anlatırım. (CHP sıralarından alkışlar)
Diplomamın da tanıkları var bu Mecliste, bu Mecliste benim
fakülte yıllarından arkadaşlarım var. Diplomam şaibeli
değil. (CHP sıralarından alkışlar) Hiç kimse bugüne
kadar “Diploman var mı yok mu?” demedi. Oturduğumuz makamlara
tırmalaya tırmalaya geldik, insan hakları savunuculuğu yapa
yapa geldik, hukuku bilerek geldik. İçinizdeki en baba hukukçunuzla bu
ihlalleri tartışacak kadar güçlü hukuk bilgim var,
iddialıyım. Ama tekrar ediyorum: Diplomamı
tartışırsanız size diplomayı tartışacağınız
adresi ben gösteririm.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) – Sayın
Başkanım, Sayın Aydoğan’ın böyle meydan okuyucu bir
şekilde “Gelip size de ders veririm.” demesine gerek yok.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) – Veririm,
veririm, ihtiyaç varsa veririm.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) – Biz
akılcı bir parti olarak herkesin aklından faydalanmak isteriz.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) – Eyvallah,
geleceğim o zaman.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) – İsteriz.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) – Davet edin,
geleceğim.
BAŞKAN – Bana dönerek konuşursanız
Sayın Bostancı.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) – Aynı
zamanda, doğru olanı, bizim de aklımızdan Cumhuriyet Halk
Partisinin, herkesin faydalanmaya çalışmasıdır, siyaset
bundan kazanır. Ben meydan okuyucu bir tavırla bunu söyleme lüzumunu
bile duymam. Biz bu müzakereleri niye yapıyoruz? Birbirimizin
aklından faydalanalım diye. Sayın Aydoğan otuz
yıllık insan hakları aktivisti, kürsüdeki tavrına
bakıyorum, biraz bağdaştırmakta zorlanıyorum.
Teşekkürler. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım,
müsaadenizle… Çok kısa.
BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz vermeden önce Grup Başkan Vekili Sayın Özel bir
talepte bulundu.
Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, bir konu
kayıtlara geçsin: Hatibimiz konuştuktan sonra Sayın Grup
Başkanı Cumhuriyet Halk Partisinin de bazı yargı
kararlarını eleştirip bazılarını
beğendiğinden hareket ederek bunu bir tutarsızlık olarak
ifade etti. “Aksini yapsaydı haklı olurdu.” dedi. Ama arada bir fark
var, bizim hukuka uygun, eşitliğe, hakkaniyete uygun gördüğümüz
kararlarla ilgili elbette herhangi bir eleştirimiz olmaz, diğerine
isyan ederiz. Ama sizinkiyle aradaki fark şu: Kılıçdaroğlu
beğenmediği mahkeme kararına “Uymuyorum.” dediği zaman o
mahkeme kararını geçersiz hâle getirecek, hemen ertesi gün bir
düzenleme, bir itiraz mahkemesinden karar çıkmıyor.
Kılıçdaroğlu “Ben buna tedbir alacağım.” deyince
dosyalar 7 bin dosya öne getirilip hızla görüşülüp, karara
bağlanıp AİHM’in kararları boşa düşürülmüyor veya
biz bir yargı kararını hakkaniyetsiz bulduğumuzda o
haksız kararı veren kişi, örneğin İstanbul
Kadıköy hâkimliğinden Siverek aile hâkimliğine atanmıyor.
Aradaki fark bu, lütfen aklımızla alay etmeyin.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) – Hukuk bu
şekilde işlemiyor. Sayın Özgür Özel’in tasvir ettiği bir
gerçeklik yok Türkiye'de.
CAVİT ARI (Antalya) – Var var,
aldığınız takiplere bakın.
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri…
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın
Başkan, bir şey kayıtlara geçsin; Sayın Genel
Başkanımız, Cumhurbaşkanımız milletvekili
yapılmamak için Diyarbakır’daki dosya özel kuryeyle İstanbul’a
gönderildi. O yargı kararlarını da iyi biliyoruz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bugün yargıyı
eleştiriyorken o dosyaların uçak kargoyla nasıl
gönderildiğini de milletimiz unutmadı, gayet iyi biliyor.
CAVİT ARI (Antalya) – Yalan atmayın,
yalan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, madem
tutanağa geçiyor, şunu söyleyelim: Uçak kargo muçak kargo deyince bir
tek şey biliriz: Kendileri hukuku Pensilvanya’ya teslim ettiklerinde bu
ülkenin ordusuna, bu ülkenin saygın bilim insanlarına kurulan kumpas
davalarının kararları Pensilvanya’da “harddisk”lere yüklenir,
gelir, mahkeme salonlarının arka odalarında bilgisayara
aktarılırdı. Özgür Özel kürsüden bunları anlatırken de
Mehmet Muş ve arkadaşları “Hadi canım sen de, hadi
canım sen de; üstünlerin hukuku gitti, hukukun üstünlüğü geldi.” diye
FETÖ düzenini savunuyorlardı.
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
(CHP sıralarından “Bravo!” sesleri, alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın
Başkan, madem bu kadar anti FETÖ’cüydü sayın hatipler veya sayın
Cumhuriyet Halk Partisi, burada FETÖ’yle mücadele ediliyorken onların
kurumlarının önünde niye nöbet tutuyorlardı? Basın
kurumlarının önünde; polis, devlet kapatmaya gidiyorken kendilerini,
bedenlerini niye ortaya koyuyorlardı? Madem FETÖ’ye bu kadar
karşıydılar, o zaman niye yanımızda durmadılar? Bunu
da çıkıp bir açıklasınlar. Bu tezatlık değil mi?
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Sayın
Başkan, böyle bir şey olabilir mi?
BAŞKAN – Son, toparlayalım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Kimin FETÖ’nün yanında
durduğu, kimin karşısında durduğu tarih
karşısında bir gerçekliktir. Kendi itirafları
ortadadır. Ne istediyse verdiğini söyleyenler ve yaptıkları
hatayı görüp de bundan pişman olanlar ve “Bu mücadelede beni kendi
arkadaşlarım yalnız bıraktı.” diye kendi grubuna,
kendi siyaset arkadaşlarına çatanlar bellidir. Ama FETÖ -bizim
dediklerimizi yapıp- bu ülkenin evlatlarına karşı
uçaklarla, tanklarla yürüdüğünde bu darbe elbette iktidara karşı
yapılır ama bütün dünya döner, muhalefete, özellikle ana muhalefete
bakar. Gözümüzün içine bakanlar demokrasiden, hukuktan, Parlamentodan yana bir
tavır gördüler. FETÖ’yü püskürtürken kendilerine darbe yapılıyor
diye can havliyle direnenlerin değil, aslında çok zor şartlarda
ülkede onun yaptığı zulüm karşısında ezilen bir
kitlenin zulmedenlere darbe girişiminde bile doğru yerde, demokrasi
yanında nasıl durulacağını gördüler. Bu dersi
almadıysa Mehmet Muş, söyleyecek başka bir sözüm yoktur. (CHP
sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın
Başkan…
BAŞKAN – Son defa söz veriyorum, artık
toparlayın Sayın Muş yani tartışmayı
uzatmayalım, herkes meramını anlattı.
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın
Başkan, gayet açık bir şey söyledim: Mücadele ediyorken
neredeydiniz?
VELİ AĞBABA (Malatya) – Fetullah’ın
okulunda okuyorlar, Fetullah’ın bankasına para
yatırıyorlar, Fetullah’ın üniversitesine gidiyorlar…
BAŞKAN – Bir saniye…
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Şimdi,
şunu söylemek lazım: “Neredeydiniz?” dedim. Ya, biz burada mücadele
ediyorken nerede duruyordunuz? Bunu da çıkıp bir açıklayın.
CAVİT ARI (Antalya) – Kamer Genç’e siz
saldırdınız burada, unutmayın bunları.
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Bakın,
darbeler demokrasilere karşı yapılır, darbeler demokratik
düzeni ortadan kaldırmak için yapılır.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Sayın
Başkan, herkes diplomasını göstersin.
MEHMET MUŞ (İstanbul) – O süreçlerde
herkes kendi sınavını verir, kimseye bir
bağışlama yapmaz, bir lütufta bulunmaz.
Attığınız adımlar tarih sahnesi önünde
karşınıza çıkar.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Teklifleri (Devam)
1.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 10) (Devam)
2.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/275); 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan, 2017
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/38); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 2017
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2017 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/39); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/41); 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu
ile 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 183 Adedi Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine,
2 Adedi Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve 10 Adedi Diğer Kamu
İdarelerine Ait Olmak Üzere Toplam 195 Adet Sayıştay Denetim
Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/40) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 11) (Devam)
A) CUMHURBAŞKANLIĞI (Devam)
1) Cumhurbaşkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Cumhurbaşkanlığı 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
B) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ (Devam)
1) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
C)
KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (Devam)
1)
Kamu Denetçiliği Kurumu 2019Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Kamu Denetçiliği Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) ANAYASA MAHKEMESİ (Devam)
1) Anayasa Mahkemesi 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Anayasa Mahkemesi 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) YARGITAY
(Devam)
1) Yargıtay 2019Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Yargıtay 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) DANIŞTAY (Devam)
1) Danıştay 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
F) SAYIŞTAY (Devam)
1) Sayıştay 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sayıştay 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G)
HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU (Devam)
1) Hâkimler
ve Savcılar Kurulu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler
ve Savcılar Yüksek Kurulu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H)
MİLLÎ İSTİHBARAT TEŞKİLATI BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî İstihbarat Teşkilatı
Müsteşarlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
I)
MİLLÎ GÜVENLİK KURULU GENEL SEKRETERLİĞİ (Devam)
1) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ)
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Diyanet
İşleri Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Diyanet
İşleri Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
J)
İLETİŞİM BAŞKANLIĞI (Devam)
1) İletişim Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
K)
BASIN-YAYIN VE ENFORMASYON GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) SAVUNMA
SANAYİİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Savunma
Sanayii Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Savunma
Sanayii Müsteşarlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
M)
STRATEJİ VE BÜTÇE BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Strateji
ve Bütçe Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
N) KALKINMA
BAKANLIĞI (Devam)
1)
Kalkınma Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
O)
MİLLİ SARAYLAR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Milli
Saraylar İdaresi Başkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
Ö) DEVLET
ARŞİVLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Devlet
Arşivleri Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
P)
BAŞBAKANLIK
(Devam)
1)
Başbakanlık 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz isteyen Antalya Milletvekilimiz Sayın Rafet Zeybek. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Zeybek, süreniz beş dakika. (AK
PARTİ ve CHP sıralarından karşılıklı
konuşmalar)
BAŞKAN – Sessiz olalım değerli
arkadaşlar.
Bir saniye Sayın Zeybek.
Değerli arkadaşlar,
karşılıklı konuşmayalım. Bir sayın hatip
kürsüde, onu dinleyelim, karşılıklı olmasın.
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) – Herkes
diplomasını göstersin. Hangi okuldan mezunsunuz, hepsini gösterin.
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Gir Meclise bak,
sitede yazıyor.
BAŞKAN - Sayın Muş, sizden de rica
ediyorum. Hatibe söz veriyorum.
Buyurun Sayın Zeybek.
CHP GRUBU ADINA RAFET ZEYBEK (Antalya) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Hâkimler ve Savcılar Kurulu
bütçesi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, kuvvetler
ayrılığı ve hukuk devleti ilkelerinden hızla
uzaklaşılmıştır. Kuvvetler
ayrılığı ilkesi artık tek ve mutlak bir kişinin
gücü altındadır. Bu güçle, bu uygulamayla bir ülkede hukuk devleti
olma, bağımsız ve tarafsız bir yargı bulunması ve
adalet dağıtma iddiası olamaz.
Değerli milletvekilleri, adalet ancak
bağımsız bir yargı tarafından
dağıtılabilir. Devletin, yurttaşlarına en büyük teminatı
şüphesiz ki adalettir. Hâkimler ve Savcılar Kurulu dün FETÖ’nün
talimatı altındaydı, bugün iktidarın talimatı
altına sokulmuştur. Hâkimler ve Savcılar Kurulu bir genel
müdürlük değildir. Yargı
bağımsızlığını uygulayan ve adalet
dağıtacak yargı mensuplarının bir kurumudur.
Bağımsız bir yargı millet adına karar verir; siyasal
iktidar, cemaat, başka güç odakları adına karar vermez. Bugün
hâkimler ve cumhuriyet savcıları karar verirken karşılaşacakları
tepkiyi düşünmek zorunda kalıyorlar. Eğer hâkim karar verirken
korkuyorsa, düşünüyorsa adalet dağıtamaz değerli
arkadaşlar.
Değerli milletvekilleri, bugün ülkemizde
adalete güven yüzde 40’lar, hatta yüzde 20’ler seviyesindedir. Yüzde 20 ya da
yüzde 30 güvenle bir ülkede adalet dağıtılmaz. Ben 1990
yılında cumhuriyet savcısı olarak göreve
başladım. Ülkemizde o zaman yargıya güven yüzde 70’di, biz
eleştiri konusu yapıyorduk, “Neden bu kadar bu güven
azlığı?” diye. Ama o 12 Eylül askerî darbesinin mahkemeler üzerindeki
baskısı nedeniyle düşüktü. Ancak on altı yıl AK
PARTİ iktidarları döneminde ne acıdır ki yüzde 70 olan
yargıya güven, yüzde 20’lere inmiştir.
İktidar, yeni adalet sarayları yapmakla
övünüyor. Değerli arkadaşlarım, eğer yapılan
saraylarda adalet dağıtılmıyorsa o sarayların hiçbir
kıymeti yoktur. (CHP sıralarından alkışlar) Adalet
dağıtmayan o binalar bir viraneden ibaret olur.
Sayın Cumhurbaşkanı,
yargının üzerinden elinizi çekiniz.
Savcılığını yapmış olduğunuz Ergenekon
ve Balyoz gibi davalarda ne kadar büyük kumpaslar düzenlendiğini siz de
çok iyi biliyorsunuz millet de çok iyi biliyor. Eğer siz davaların
savcılığını yapmaya devam edecek olursanız
korkarım bu ülkede adalet kalmayacaktır.
Yargıyla kavga ederek, yargıyı dizayn
etmeye çalışarak bir sonuç elde edemezsiniz, sadece adaleti
bitirirsiniz. Eğer bu ülkede tarafsız ve bağımsız bir
yargı istiyorsanız Sayın Cumhurbaşkanı,
Danıştay üyelerini sarayınızda fırçalamayı
bırakacaksınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Zeybek, bir dakika ilave
ediyorum
Buyurun.
RAFET ZEYBEK (Devamla) – Yüksek yargının
başkanlarını çay toplamada yanınızda hazır
bulundurmayacaksınız. Hâkim ve savcılara verdikleri kararlar
nedeniyle “Sen kim oluyorsun?” demeyeceksiniz. Hâkim ve savcıların
göreve başlama kuralarını siyaset malzemesi yaparak Beştepe’de,
sarayda kendinizi alkışlatmayacaksınız.
2007 Anayasa değişikliği sonrası
elde ettiğiniz güçle AK PARTİ yönetiminde görev yapmış
avukatları hâkim yapmayacaksınız.
Değerli arkadaşlarım,
unutulmasın ki bağımsız yargıya bir gün herkesin
ihtiyacı olacaktır. Hukukun üstünlüğüne inanan ve mesleğini
hiçbir baskı altında kalmadan adil bir şekilde yürütmeye
çalışan tüm hâkim ve cumhuriyet savcılarımızı
saygıyla selamlıyorum.
Hepinize teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın
Zeybek.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
3.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Levent
Gök’ün; Rize Emniyet Müdürlüğü binasında meydana gelen silahlı
saldırıda şehit olan Emniyet Müdürü Altuğ Verdi’ye
Allah’tan rahmet, yaralı polislere şifa dilediğine ilişkin
konuşması
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, üzücü
bir haber aldık. Sayın Oktay, eğer bu konuda bir bilgilendirme
yaparsanız da sevinirim. Rize Emniyet Müdürlüğümüzde, yapılan
bir saldırı sonucu Rize Emniyet Müdürümüzün şehit olduğuna
ve 3 polisimizin de yaralandığına ilişkin bilgiler şu
anda bana ulaştı. Olayın mahiyetini ve ne olduğunu
bilmiyoruz ama üzücü ve gerçekten de hepimizi sarsan bu olay,
hayatını kaybeden Emniyet Müdürümüz ve polislerimizin de olduğu
bir süreç. Hayatını kaybeden Emniyet Müdürümüze Allah’tan rahmet
diliyorum, yaralı arkadaşlarımıza da acil şifalar
diliyorum. Bu konu tabii, ancak, Meclisi yönetirken bize ulaşan bilgidir
ama arkadaşlarımıza ulaşan bilgiler var ise onları da
Meclisimizle paylaşırlarsa sevineceğim.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY – Biraz
sonra paylaşacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Teklifleri (Devam)
1.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 10) (Devam)
2.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/275); 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan, 2017
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/38); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 2017
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2017 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/39); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/41); 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu
ile 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 183 Adedi Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu
İdarelerine, 2 Adedi Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve 10 Adedi
Diğer Kamu İdarelerine Ait Olmak Üzere Toplam 195 Adet
Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/40) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 11) (Devam)
A) CUMHURBAŞKANLIĞI (Devam)
1) Cumhurbaşkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Cumhurbaşkanlığı 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
B) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ (Devam)
1) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
C)
KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (Devam)
1)
Kamu Denetçiliği Kurumu 2019Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Kamu Denetçiliği Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) ANAYASA MAHKEMESİ (Devam)
1) Anayasa Mahkemesi 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Anayasa Mahkemesi 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) YARGITAY
(Devam)
1) Yargıtay 2019Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Yargıtay 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) DANIŞTAY (Devam)
1) Danıştay 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
F) SAYIŞTAY (Devam)
1) Sayıştay 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sayıştay 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G)
HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU (Devam)
1) Hâkimler
ve Savcılar Kurulu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler
ve Savcılar Yüksek Kurulu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H)
MİLLÎ İSTİHBARAT TEŞKİLATI BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî İstihbarat Teşkilatı
Müsteşarlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
I)
MİLLÎ GÜVENLİK KURULU GENEL SEKRETERLİĞİ (Devam)
1) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ)
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Diyanet
İşleri Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Diyanet
İşleri Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
J)
İLETİŞİM BAŞKANLIĞI (Devam)
1) İletişim Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
K)
BASIN-YAYIN VE ENFORMASYON GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) SAVUNMA
SANAYİİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Savunma
Sanayii Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Savunma
Sanayii Müsteşarlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
M)
STRATEJİ VE BÜTÇE BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Strateji
ve Bütçe Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
N) KALKINMA
BAKANLIĞI (Devam)
1)
Kalkınma Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
O)
MİLLİ SARAYLAR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Milli
Saraylar İdaresi Başkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
Ö) DEVLET
ARŞİVLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Devlet
Arşivleri Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
P)
BAŞBAKANLIK
(Devam)
1)
Başbakanlık 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Söz sırası, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz isteyen İstanbul Milletvekilimiz Sayın
Yüksel Mansur Kılınç’a aittir. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın Kılınç, süreniz beş
dakika.
CHP GRUBU ADINA YÜKSEL MANSUR KILINÇ (İstanbul)
– Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de
saldırıya uğrayan Rize Emniyet Müdürüne Allah’tan rahmet
diliyorum, yaralılara acil şifalar diliyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı ve Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği
bütçeleriyle ilgili Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini aktarmak üzere
söz aldım.
MİT Yasası’nda “Türkiye Cumhuriyetinin
ülkesi ve milleti ile bütünlüğüne, varlığına,
bağımsızlığına, güvenliğine, Anayasal
düzenine ve milli gücünü meydana getiren bütün unsurlarına karşı
içten ve dıştan yöneltilen mevcut ve muhtemel faaliyetler
hakkında milli güvenlik istihbaratını Devlet çapında
oluşturmak.” denmektedir. Dahası, Millî İstihbarat
Teşkilatı Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında
doğmuş bir güvenlik kurumudur.
Peki, günümüzde güvenlik ve istihbarat görevleri
bakımından durum nedir? Millî Güvenlik Kurulu Genel
Sekreterliğinin yapısını değiştiren iktidar Millî
Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği ve MİT
Başkanlığı gibi devletin temel güvenlik ve istihbarat
kurumlarını iktidarın arkabahçesi hâline getirmiştir. Bu kurumlar
ülkenin ve devletin güvenlik ve istihbarat görevlerini yerine getirmek bir
yana, içeride ve dışarıda salt iktidarın hedeflerine
yönelik olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bunun için
neler mi yapılmıştır? 15 Temmuz hain darbe girişiminde
bulunanları izlemek ve etkisizleştirmek bir yana, Telekomünikasyon
İletişim Başkanlığını kuran, yasa
dışı dinlemeleri yapan grubun başı olan kişi
MİT’e devredilen Genelkurmay Elektronik Sistemler
Komutanlığının başına getirilmiştir. Daha
sonra, FETÖ’den tutuklanan bu kişinin atanmasıyla MİT’te FETÖ
sızmasına ve kurumda FETÖ etkisine neden olmuştur. MİT’in
sosyal medya mecralarında Cumhurbaşkanıyla ilgili
paylaşımları takip ettiği iddia edilmektedir.
İktidarı eleştiren medya kuruluşlarının
soruşturulmasına neden olunmakta ve bu kurumların
susturulması istenmektedir; iktidara muhalefet eden çevre ve
kişilerin telefonları dinlenmektedir.
Şimdi de yapılmayanlara bakalım:
Çatışma bölgelerindeki gelişmeler ulusal güvenlikle ilgili
olduğu hâlde Meclise bilgi verilmemektedir. FETÖ’nün hain darbe
girişimi sonrası Genel Başkanımız Sayın Kemal
Kılıçdaroğlu’nun “MİT Müsteşarı gelip bilgi
vermeli.” çağrısına rağmen MİT Başkanı
Meclise gelip bilgi vermemiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi Güvenlik ve
İstihbarat Komisyonu ve Darbe Komisyonunun görüşmelerinde de
çağrılan MİT Başkanı bu komisyonlara gelmekten de
kaçınmıştır.
Sayın milletvekilleri, güvenlik
kurumlarımızın durumuna bir de Kaşıkçı
cinayetinden bakalım. Kaşıkçı cinayeti göstermektedir ki
Türkiye, Orta Doğu’nun kirli hesaplarının görüldüğü bir
ülke konumuna getirilmek istenmektedir. Bu, partilerüstü bir
anlayışla üzerinde durmamız gereken bir konudur. 23 Ekimde CHP
Grubunun Meclis araştırması komisyonu kurulması için vermiş
olduğu önerge Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda görüşüldü
ancak AKP oylarıyla reddedildi. MİT Başkanının
Güvenlik ve İstihbarat Komisyonumuza gelerek bilgi vermesini ve
sorularımızı yanıtlamasını istedik ancak
Komisyona gelmek ve bilgi vermek bir yana bunun için hiçbir adım
atılmadı. Biz de durum buyken ABD Senatosunda Kaşıkçı
cinayeti görüşülmek üzere gündeme alındı. Kaşıkçı
cinayetinin bilgilerinin ABD senatörleriyle
paylaşıldığı da medyaya yansıdı. 6
Aralıkta MİT Başkanının ABD senatosunda
Kaşıkçı cinayetiyle ilgili bilgilendirme yaptığı
da öğrenildi.
Peki, Türkiye Büyük Millet Meclisine bilgi
verilmeyen Kaşıkçı cinayetinde son durum ne? Cinayet faali
olarak iadesini istediğimiz Suudilerin de iade edilmeyeceği
bildirilmiş oldu. Kaşıkçı cinayeti ülkemizin, güvenlik ve
istihbarat zaafları nedeniyle el kol sallanarak cinayet işlenebilen
bir cinayet mahalli hâline getirilmesi sonucunu doğurmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kılınç,
toparlayalım, bir dakika daha ilave ediyorum.
YÜKSEL MANSUR KILINÇ (Devamla) – Sayın
milletvekilleri, Türkiye’nin güvenlik ve istihbarat kurumlarının tek
adamın isteklerine ve güvenliğine odaklanması, MİT
Başkanının sadece bu görevlerle ilgili olması ülkenin
güvenliğini ve gücünü tehdit edecek noktalara getirmektedir.
Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı, tek adamın istekleri ve güvenliği
için değil, ülkemizin güvenliğini, ulusumuzun ve
yurttaşlarımızın güvenliğini gözeten, Türkiye Büyük
Millet Meclisi tarafından denetlenebilen bir kurum hâline getirilmelidir.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Söz sırası, Bolu Milletvekilimiz
Sayın Tanju Özcan’a aittir. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Özcan.
CHP GRUBU ADINA TANJU ÖZCAN (Bolu) – Değerli
milletvekilleri, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Diyanet
İşleri Başkanlığı bütçesi hakkında
grubumuzun görüşlerini iletmek üzere huzurunuzdayım.
Öncelikle bu çok hassas ve önemli konuda bana söz
veren grup yönetimimize de şükranlarımı sunarak sözlerime
başlamak istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Çok değerli milletvekili
arkadaşlarım, gerçekten Diyanet İşleri
Başkanlığımız Türkiye'nin önemli kurumlarından
bir tanesi, aynı zamanda bütçe olarak da. 2019’da öngörülen bütçe
artışı yüzde 34. Yüzde 34’lük bir bütçe artışı
var ama maalesef her yıl bu bütçe artışları olmasına
rağmen, bu yılki bütçe de 10,4 milyara bağlanmak istenirken bakıyoruz,
hâlâ Diyanet İşleri Başkanlığının
personelinin ve camilerimizin sıkıntıları bir türlü
çözülemiyor. Daha ne kadar bütçe ayıracağız, onu da bilemiyorum.
“Personelin sorunları” dedik. Bakın,
Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız orada. Personel
şunu söylüyor önce: “3600 ek gösterge.” Hani öğretmenlere ve
polislere de verdiğiniz bir söz vardı ya
tutmadığınız, Diyanet İşleri personeline de bu
söz verilmiş ve yerine getirilmiyor.
Yine, başka talepleri var. Yardımcı
hizmetler sınıfında çalışanların genel hizmetlere
aktarılması, 4/B sözleşmeli personel alımından
vazgeçilerek mevcut çalışanlar, vekil ve fahri görevlilerin kadroya
geçirilmesi ki şu anda 20 bin vekil imam, Kur'an kursu öğreticisi
kadro bekliyor.
Yine, personel alımı ve görevde yükselmede
torpilin değil liyakatin esas alınmasını talep ediyor
Diyanet İşleri Başkanlığı personelimiz. Yine, yer
değişikliği ve nakillerde objektif bir sistemin
oluşturulmasını talep ediyorlar.
Sayın milletvekilleri, bunlar
anlaşılabilir talepler ve yerine getirilmesi gereken talepler. Bir
de, tabii, Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesi
görüşülürken, Sayın Cumhurbaşkanının çok
katıldığım bir sözü var, bunu hatırlatmak istiyorum.
Hani diyor ya her yerde, ben de buna katılıyorum, “Haram-helal bilen
bir toplum arzu ediyorum.” Vallahi bunu ben de arzu ediyorum da bu toplumu
nasıl oluşturacağız, bunu merak ediyorum.
Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki rüşvet
almak, rüşvet vermek, kul hakkı yemek, haram kazanç elde etmek,
ihalelere fesat karıştırmak artık sıradan olaylar
hâline gelmiş bu ülkede. Toplum bunları görüyor,
çocuklarımız bunları görüyor, sonra “Haram ve helal bilen bir
toplum arzu ediyoruz.” diyoruz. Bu şartlarda bunu nasıl
gerçekleştireceğiz, ben çok merak ediyorum.
Sayın milletvekilleri, AKP Grubuna özellikle
soruyorum, ahiret inancımız var değil mi?
İSMET YILMAZ (Sivas) – Var.
FEHMİ KÜPÇÜ (Bolu) - Elhamdülillah
TANJU ÖZCAN (Devamla) – Vallahi benim de var
Sayın Bakanım.
Şimdi, bakın, ben burada
Allahuteala’nın bir ayetikerimesini ve Hazreti Peygamberimiz’in bir
hadisişerifini örnek olarak vermek istiyorum.
(Hatip tarafından Âl-i İmrân suresinin
185’inci ayetikerimesinin okunması)
Âl-i İmrân suresinin 185’inci ayetinde
Allahuteala... Yine Hazreti Peygamberimiz hadisişerifinde ne diyor:
“Haksızlık karşısında susan dilsiz
şeytandır.” Doğru mu? Ee, şimdi, arkadaşlar, siz var
ya “Ahiret inancımız var.” diyorsunuz da öbür tarafta bence
işiniz zor. Ne anlamda zor? Siz burada öyle parmaklar
kaldırıyorsunuz ki Türkiye'de yolsuzluğun ve
hırsızlığın önünün açılmasını
kolaylaştıran yasal düzenlemeler… (CHP sıralarından
alkışlar)
Sonra, yaşananları görüyorsunuz, tüyü
bitmemiş yetimin hakkının çatır çatır nasıl
yenildiğini görüyorsunuz ve sesinizi çıkartmıyorsunuz. Yüce
Allah emretmiş, az önce söyledim, “Her canlı bir gün ölümü
tadacaktır.” Sonra da demiş ki…
(Hatip tarafından Bakara suresinin 28’inci
ayetikerimesinin okunması)
“Sonra bana döndürüleceksiniz” demiş.
Şimdi, ben soruyorum: Siz yolsuzluğa ve
hırsızlığa, bu ülkede, haram yenmesine, kul hakkı
yenmesine göz yumuyorsunuz, kolaylaştırıyorsunuz, elinizden
gelen katkıyı veriyorsunuz, itiraz etmiyorsunuz, haksızlık
karşısında susuyorsunuz; bu durumda öbür tarafta Allahutaala’ya
nasıl hesap vereceksiniz ben çok merak ediyorum. Ben bu soruyu kendinize
sorun diye bu ayetikerimeyi burada örnek olarak verdim. Hazreti
Peygamberimiz’in hadisişerifini özel olarak geldim, burada dillendirdim.
Tekrar sizleri bunları düşünmeye davet ediyorum.
Yine, tabii, Sayın Başkan, Diyanet
İşleri bütçesi olup da şu Diyanet İşleri
Başkanından bahsetmemek herhâlde mümkün olmaz. Şimdi, ben size 2
tane fotoğraf göstereceğim sayın milletvekilleri. Bakın,
burada 1’inci Diyanet İşleri Başkanımız var, Rifat
Börekçi, yanında da Mustafa Kemal Atatürk. (CHP sıralarından
alkışlar) Şimdi, ben bu ilk Diyanet İşleri
Başkanımızdan niye özellikle bahsetmek istedim?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Özcan, bir dakika ilave
ediyorum.
TANJU ÖZCAN (Devamla) – Türkler Yunanlılara
karşı galip gelsinler diye cebindeki son kuruş parayı dahi
orduya bağışlamış. Diğer fotoğrafta kim var?
Son gelen Diyanet İşleri Başkanımız. Bu ne
yapmış? “Keşke Yunanlılar galip gelseydi.” diyen püsküllü
zatı insani amaçla -tırnak içinde- ziyaret etmiş. Öyle bir
adamı ziyaret etmiş ki “Keşke Yunanlılar galip gelseydi.”
diyecek kadar Türk düşmanı, “10 Kasımda dokuzu beş geçe
kenefe gidin…” diyecek kadar da Atatürk düşmanı.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – Alçak, alçak!
Alçak bu adam ya!
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Bizim Türkiye Cumhuriyeti
Diyanet İşleri Başkanı da bu zatı makamında
ziyaret ediyor. Bunun adı utanmazlıktır, bunun adı
alçaklıktır! (CHP sıralarından alkışlar)
Başka şekilde tarif edemiyorum.
Tabii, bu Diyanet İşleri
Başkanının başka meziyetleri de var geçmişte; bak,
fotoğrafta ilk Diyanet İşleri Başkanımızın
yanında Mustafa Kemal Atatürk var, son Diyanet İşleri
Başkanımızın yanında kim var? Bakar
mısınız, Adil Öksüz var aynı fotoğrafta.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TANJU ÖZCAN (Devamla) – Sayın
Başkanım, tamamlayayım müsaade ederseniz.
BAŞKAN – Tamamlayın Sayın Özcan,
bitirelim.
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Şimdi, bu Diyanet
İşleri Başkanının bir özelliği de şu: Hani
şu Adil Öksüz var ya, onun doktora tezinde imzası olanlardan biri,
bak burada kırmızıyla gösterdim. Yine, Kimse Yok mu Derneği
vardı ya FETÖ’cülerin, onun vitrininde boy gösteren biri. Yine,
FETÖ’cülerin Abant toplantıları vardı ya, bu
toplantıların daimî konuğuydu ve üzülerek söylüyorum, hâlâ bu
Diyanet İşleri Başkanının mutfağından
makrube kokusu geliyor. (CHP sıralarından alkışlar) Hâlâ
geliyor. Hâlâ geliyor. “FETÖ’yle mücadele edeceğiz.” diyorsanız,
çevrenizde bulunan bürokratlardan başlayarak bu mücadeleyi sürdürün. Ben
bunu tavsiye ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) –
Makrube değil maklube, maklube.
TANJU ÖZCAN (Bolu) – Makrube değil mi?
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın
Başkan, yerimden kısa bir söz talebim var.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Muş.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
21.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Bolu
Milletvekili Tanju Özcan’ın 10 sıra sayılı 2019
Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 11 sıra sayılı 2017
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın birinci tur
görüşmelerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; biz, Türkiye'de yolsuzluğun ve
hırsızlığın önünü açan düzenlemelere değil,
Türkiye'nin gelişmesine ve ilerlemesine katkı sağlayan
düzenlemelere destek verdik ve o şekilde düzenlemeleri yapıyoruz.
Sayın hatip, bu dünyada ifade ettiklerinin
hesabını veriyor ki hâlen olduğu yerde sayıyor, demek ki
hesabını verememiş bu dünyada, acaba öbür dünyada bu dünyada
veremediği hesabı nasıl verecek? O kendisini düşünsün, bizi
bıraksın. (CHP sıralarından gürültüler) Biz on altı
yıldır hesabı millete veriyoruz; bu dünyada da hesabımızı
veririz, öbür dünyada da hesabımızı veririz.
Burada paylaştığı fotoğraflar,
tabii, çok enteresan ama aynı hatibe şunu
hatırlatırım: 17-25’ten sonra devlet bu örgütün üzerine
gidiyorken, bunun yayın kuruluşlarının, bunun ilgili
kuruluşlarının üzerine gidiyorken, o kuruluşların
önünde nöbet tutan arkadaşlarının fotoğraflarını
da paylaşsın.
Teşekkür ederim.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – FETÖ’cülerin
kardeşlerini bakan yaptınız, bakan!
TANJU ÖZCAN (Bolu) – Sayın Başkanım,
çok şey söyledi ama “Bu dünyadaki hesabını verememiş…” gibi
yaralayıcı bir cümle kullanmak suretiyle sataşmada bulundu…
BAŞKAN – Sayın Özcan, oturun, ben
mikrofonunuzu açayım, siz de sayın hatip gibi oradan cevap verin.
Sayın Oktay, ondan sonra size söz
vereceğim, herhâlde Rize’den bir bilgi aldınız.
Buyurun Sayın Özcan.
22.- Bolu Milletvekili Tanju Özcan’ın, İstanbul
Milletvekili Mehmet Muş’un yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
TANJU ÖZCAN (Bolu) – Sayın Başkan, çok
teşekkür ediyorum.
Öncelikle, Sayın Muş’a şunu söylemek
istiyorum: Benim bu dünyada verilmeyecek bir hesabım yok.
Ben az önce ne söyledim? Allahuteala’nın
emirlerinden bahsettim, hatırlattım onlara. Dedim ki: “Kul hakkı
yemeyin, haram yemeyin, ihaleye fesat karıştırmayın, tüyü
bitmemiş yetimin hakkını yemeyin.” “Biz bunu yapmıyoruz
zaten.” diyeceğine bize suç atmaya çalışıyor.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) – Ataşehir
Belediyesine de soruyor musun?
TANJU ÖZCAN (Bolu) – Bunu çok anlamlı
bulmuyorum. Tabii, Sayın Muş’un bugünkü ruh hâline veriyorum.
Sabahtan beri siyaseten çok büyük darbeler yedi. Az önce de koridorda
sallanarak yürüdüğünü gördüm. Kendisi için de üzüldüğümü ifade etmek
istiyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, çok
kısa bir ilavem olacak, çok kısa.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Özel.
23.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Bolu Milletvekili
Tanju Özcan’ın “Mutfaktan makrube kokusu geliyor.” ifadesinin AKP Grubu
tarafından düzeltildiğine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, belki
biraz önce gözlerden kaçtı. Hatibimiz çok güzel bir konuşma
yaptı. Konuşmasının sonunda “Mutfaktan makrube kokusu geliyor.”
dedi. Şimdi, Sayın Tanju Özcan böyle deyince AKP Grubu hemen
düzeltti: “Makrube değil, maklube, maklube.” Arkadaşlar, tabii ki biz
ne yediğinizi sizden daha iyi bilemeyiz.
Teşekkür ediyorum. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Oktay, buyurun.
24.- Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktay’ın, polis memuru İsmail Hakkı Sarıcaoğlu’nun,
Rize Emniyet Müdürü Altuğ Verdi’yi şehit ettiğine, Personel
Şube Müdürü Ercan Polat ile polis memuru Yiğit Can Köksal’ı
yaraladığına ve saldırıyı gerçekleştiren
polis memurunun gözaltına alındığına ilişkin
açıklaması
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY –
Sayın Başkan, bugün saat 14.50 sıralarında Rize İl
Emniyet Müdürlüğü binası içerisinde Derepazarı İlçe Emniyet
Müdürlüğü kadrosunda görevli polis memuru İsmail Hakkı
Sarıcaoğlu, İl Emniyet Müdürü görüş gününde tayin talebiyle
makama çıktığı esnada bilinmeyen bir nedenle İl
Emniyet Müdürü Altuğ Verdi’yi boynundan, Personel Şube Müdürü Ercan
Polat’ı sol göğsü ve sırtından, polis memuru Yiğit Can
Köksal’ı bacağından yaralamıştır. Tüm
yaralılar Rize Devlet Hastanesinde tedavi altına
alınmış durumda ama ne yazık ki İl Emniyet Müdürümüz
Altuğ Verdi hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen
kurtarılamayarak şehit olmuştur. Allah rahmet eylesin.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – Sayın
Başkan…
BAŞKAN – Buyurun, devam edin Sayın Oktay.
Bitti mi?
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY – Tamam, bu
kadar.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY – Ben
teşekkür ediyorum.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan,
konuyla ilgili yerimden açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN – Vereceğim.
Değerli arkadaşlar, değerli
milletvekillerimiz; bu üzücü olayın gerçekleşmesinin seyrine
ilişkin bilgilendirdiği için Sayın Cumhurbaşkanı
Yardımcısına teşekkür ederim.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY –
Sayın Başkan, pardon… Bu arada, şüpheli polis memuru,
silahıyla birlikte göz altına alınmış durumdadır.
O bilgiyi de verelim.
BAŞKAN – Evet, teşekkür ederim.
Son derece üzücü bir olay. Ben tekrar,
hayatını kaybeden emniyet müdürümüze Allah’tan rahmet diliyorum,
yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum.
Sayın Mehmet Bekaroğlu, Rizeli
olmanız hasebiyle de size söz veriyorum yerinizden.
Buyurun.
25.- İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu’nun,
Rize Emniyet Müdürlüğünde polis memuru tarafından vurularak
şehit edilen Emniyet Müdürü Altuğ Verdi’ye Allah’tan rahmet
dilediğine ilişkin açıklaması
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Cumhurbaşkanı
Yardımcımızın ifade ettiği gibi, bugün Rize Emniyet Müdürlüğünde
meydana gelen olayda Emniyet Müdürümüz Altuğ Verdi maalesef silahla, bir
polis memuru tarafından vurulmuş ve vefat etmiştir. Kendim ve
grubum adına bütün ailesine, emniyet mensuplarına ve milletimize başsağlığı
diliyorum. Kendisi, tanıdığımız, genç, enerjik,
gerçekten ülkeye daha büyük hizmetler yapacak olan, 1972 doğumlu bir
kardeşimizdi. Allah böyle kötülükleri bir daha bu millete ve kimseye
göstermesin diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Teklifleri (Devam)
1.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 10) (Devam)
2.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/275); 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan, 2017
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/38); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 2017
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2017 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/39); 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/41); 5018
Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 183 Adedi Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, 2 Adedi Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve 10 Adedi Diğer Kamu İdarelerine Ait Olmak Üzere
Toplam 195 Adet Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/40) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 11) (Devam)
A) CUMHURBAŞKANLIĞI (Devam)
1) Cumhurbaşkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Cumhurbaşkanlığı 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
B) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ (Devam)
1) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
C)
KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (Devam)
1)
Kamu Denetçiliği Kurumu 2019Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Kamu Denetçiliği Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) ANAYASA MAHKEMESİ (Devam)
1) Anayasa Mahkemesi 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Anayasa Mahkemesi 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) YARGITAY
(Devam)
1) Yargıtay 2019Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Yargıtay 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) DANIŞTAY (Devam)
1) Danıştay 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
F) SAYIŞTAY (Devam)
1) Sayıştay 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sayıştay 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G)
HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU (Devam)
1) Hâkimler
ve Savcılar Kurulu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler
ve Savcılar Yüksek Kurulu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H)
MİLLÎ İSTİHBARAT TEŞKİLATI BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî İstihbarat Teşkilatı
Müsteşarlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
I)
MİLLÎ GÜVENLİK KURULU GENEL SEKRETERLİĞİ (Devam)
1) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ)
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Diyanet
İşleri Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Diyanet
İşleri Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
J)
İLETİŞİM BAŞKANLIĞI (Devam)
1) İletişim Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
K)
BASIN-YAYIN VE ENFORMASYON GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) SAVUNMA
SANAYİİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Savunma
Sanayii Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Savunma
Sanayii Müsteşarlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
M)
STRATEJİ VE BÜTÇE BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Strateji
ve Bütçe Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
N) KALKINMA
BAKANLIĞI (Devam)
1)
Kalkınma Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
O)
MİLLİ SARAYLAR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Milli
Saraylar İdaresi Başkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
Ö) DEVLET
ARŞİVLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Devlet
Arşivleri Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
P)
BAŞBAKANLIK
(Devam)
1)
Başbakanlık 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz isteyen İzmir Milletvekilimiz Sayın
Atila Sertel.
Sayın Sertel, süreniz beş dakika.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ATİLA SERTEL (İzmir) –
Sayın Başkanım, çok teşekkür ederim.
Kıymetli vekil arkadaşlarım, benden
önce konuşan sevgili Bülent Tezcan, Turan Aydoğan, İbrahim
Kaboğlu, diğer milletvekili arkadaşlarımız, hepsi çok
ayrıntılı bir biçimde bütçe konusunda görüşlerini belirtti.
Şunu söylemek istiyorum: 2019 yılında
Cumhurbaşkanlığı bütçesi yüzde 233 oranında
artıyor. Şimdi oturup düşünelim; hangi toplu sözleşmede,
hangi sendika yüzde 233 zam alabilir bu ülkede? Yüzde 15’i, 20’yi geçen toplu
iş sözleşmesi yapılıyor mu bu ülkede? Memurlara,
emeklilere, işçilere, köylülere, bütün çalışanlara,
öğretmenlere, subaylara yüzde 15’in üzerinde bir zam var mı
Türkiye’de? Yok.
Sevgili arkadaşlarım, Sayın Bülent
Tezcan söyledi. Ben aslında Basın-Yayın ve Enformasyon Genel
Müdürlüğü bütçesi konusunda konuşacaktım ama o kapandı,
Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü yok artık,
İletişim Başkanlığı olarak
Cumhurbaşkanlığına taşındı. Şimdi,
bizim üzerimizdeki sürekli basın kartında “Başbakanlık
Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü” olarak geçiyor.
Gazetecilerin taşıdığı kartın üzerinde
“Başbakanlık” yazıyor ama Başbakanlık yok oldu gitti,
kartı bize yadigâr kaldı ama 890 arkadaşımızın
basın kartını bu süreç içerisinde iptal eden bir iktidar var;
gazetecileri ve gazeteleri perişan eden, özgürlükleri kısıtlayan
ve dağıtım alanında şu anda sadece bir tek yayın
kuruluşu, dağıtıma ilişkin kuruluş bırakan
bir iktidar var.
Sözcü gazetesindeki Necati Doğru gibi, Emin
Çölaşan gibi gerçekten çok saygın ve Türkiye’de Atatürkçülüğün,
yurtseverliğin, namusluluğun çizgisinde olan insanlara -FETÖ’ye
ilişkin- açtıkları davanın gerçekten akıl alır
bir yanı olmadığını söylemek istiyorum. Hele otuz
beş kırk yıldır tanıdığım Emin
Çölaşan’ın, benim haber müdürlüğümü yapan Necati Doğru’nun,
ülkedeki bütün yolsuzlukların, usulsüzlüklerin üzerine giden ve korkusuzca
yıllardır yazan insanların üzerine böylesine gitmek ve Sözcü’yü
mahkûm etmeye çalışmak gerçekten bu iktidarın en büyük ayıbıdır.
Sevgili arkadaşlarım, bütçe diyoruz; dün burada
Genel Başkanım açıkladı, Cumhuriyet Halk Partisi diyor ki:
“Benim belediyelerimde asgari ücret 2.200 lira.” Bakalım siz ne
yapacaksınız asgari ücreti. 2.200’ün altına düşürebilecek
misiniz göreceğiz sizi. (CHP sıralarından alkışlar)
2.200 lira asgari ücret bu ülkede artık yer bulmuştur, taban
bulmuştur.
Sevgili arkadaşlarım, bir şiir var.
Hani bu şiiri “komünist” dediğiniz bir şair yazsaydı derdik
ki: “Bu, komünist.” Hani “Bu ülkede vatan hainliği yapan biri yazdı.”
deseydiniz… Vatan haini olarak Nazım Hikmet’i andınız ya, o
Nazım Hikmet’in vatanı ne kadar sevdiğini her geçen gün daha iyi
anlıyoruz. Ama bir şiir yazıldı bu ülkede ve o şiiri
yazan, Ozan Arif, milliyetçi kökenli Ozan Arif. Onun sözleriyle bu bütçeyi
değerlendirmek istiyorum, kendi görüşlerimi de bırakarak
söylemek istiyorum:
“Her türlü hatayı, yanlışı yap
yap,
Ondan sonra ‘Vay efendim, dış güçler!’
Çarşıya uymazsa evdeki hesap,
Ondan sonra ‘Vay efendim, dış güçler!’
Fırsat deyip dört tarafa dal götür,
Kitabına uydur uydur mal götür,
Yol yaparken yolsuzluk yap, çal götür,
Ondan sonra ‘Vay efendim, dış güçler!’
Dış güç, mış güç diye ötmeyin
hadin,
Ben inanmam, başka kapıya gidin.
Eğitim sisteminin içine edin,
Ondan sonra ‘Vay efendim, dış güçler!’
Ne beş yıllık, ne on yıllık
plan var,
On laf duysam dokuzunda yalan var,
Dıştan önce içimizde yılan var,
Ondan sonra ‘Vay efendim, dış güçler!’
Tekel, Sümer, Demir-Çelik, limandı,
Telekomu, Sekaları kim aldı?
Yabancıya satılmayan ne kaldı?
Ondan sonra ‘Vay efendim, dış güçler!’
Trabzon’a bile Katarlı girmiş,
Uzungöl’e Arap postunu sermiş,
Verenler vatanı kiraya vermiş,
Ondan sonra ‘Vay efendim, dış güçler!’
Utanmadan hadi ‘Satmadık.’ deyin,
Dalga geçin dalga, gönül eğleyin.
Tek fabrika yaptınız mı söyleyin?
Ondan sonra ‘Vay efendim, dış güçler!’
Pirinç, buğday, nohut, bulgur, soğan, et,
Ne var ise hep dışardan ithal et.
Üretmeden yaşar mı bir memleket?
Ondan sonra ‘Vay efendim, dış güçler!’
Hiç bir sıfat yokken çağrılıp
piste,
Ben mi ağırlandım Oval Ofiste?
Zeytinyağı gibi çıkmayın üste.
Ondan sonra ‘Vay efendim, dış güçler!’
Şerefli Türk ordusuna pusu kur,
‘Ergenekon’, ‘Balyoz’ diye darbe vur,
Gâvur yapamazdı bunu lan gâvur,
Ondan sonra ‘Vay efendim, dış güçler!’
Koktu artık bu ‘dış güçler’ söylemi.
Kimin işi BOP Başkanlık eylemi?
Yani sizde hiç bir suç yok, öyle mi?
Ondan sonra ‘Vay efendim, dış güçler!’
Arif der ki dış güçlere uyup be,
Bırakın bu ağızları
ayıp be,
Sayenizde yıllarımız kayıp be,
Ondan sonra ‘Vay efendim, dış güçler!’”
Vay efendim, dış güçler.
Saygıyla selamlıyorum. (CHP ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz isteyen Denizli Milletvekilimiz Sayın Haşim Teoman
Sancar. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Sancar, süreniz beş dakika.
CHP GRUBU ADINA HAŞİM TEOMAN SANCAR
(Denizli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Savunma
Sanayii Başkanlığının bütçesi üzerine söz
almış bulunmaktayım.
Savunma Sanayii Başkanlığı, bana
göre Türkiye'nin ve her ülkenin en önemli değerlerinden biri çünkü Türk
Silahlı Kuvvetlerimizin ve güvenlik güçlerimizin ihtiyaçlarının
karşılanması faaliyetlerini yürütmek üzere çok önemli bir kurum.
Bu faaliyetler yürütülürken mutlaka amacımız, yerli, millî ve azami
ölçüde üretebildiğimiz silahların bizlerde olması
olmalıdır. Savunma ihtiyaçlarımızı başka
ülkelerden görürsek ve özellikle şu dönemde, dış
ilişkilerini son derece dengesiz götüren bir Hükûmetin olduğu bir
dönemde Rusya’yla küsersiniz S-400 kalır, Amerika’yla küsersiniz F-35
kalır, ondan sonra her gün oradan “Acaba silahlarımızı ne
zaman verecek?” diye bakarız. Onun için yerli ve millî olmak önem
taşımaktadır. Diğer açıdan, ASELSAN, TAI, ROKETSAN,
HAVELSAN gibi yerli savunma sanayisi firmalarına
baktığımızda, maalesef, buralarda çok ciddi anlamda
kadroların taraflı ve yanlı yapıldığını
ve bir beyin göçünün oluştuğunu görmekteyiz. Geçtiğimiz günlerde
de basına yansımış olup mühendislerimizin birer birer
buralardan Hollanda’ya, Avrupa’ya, Almanya’ya gittiğini okumakta ve
duymaktayız. Bu sebeple -en önemlisi- tabii ki kadrolaşmadan öte,
liyakati kendimize bir kıstas olarak almak zorundayız. Maalesef
AKP’nin tüm kurumlarda yaratmış olduğu bu kadrolaşma
ülkemizin göz bebeği kurumlarına da sirayet etmiştir. Tersine
bir beyin göçü yaratmadığımız sürece savunma sanayisinde
yenileşmeyi ve teknolojiyi umut etmemiz mümkün değildir. Siyasi erk
bu kurumlara müdahale etmek yerine, buralarda akademik kariyer
aramalıdır. Bu arada, ASELSAN’da hâlâ 2006 ve 2013 yılları
arasında gerçekleşen cinayetlerin, faili meçhul cinayetlerin neden
olduğu, nasıl olduğu aydınlığa
çıkmış değildir.
Değerli milletvekilleri, savunma sanayisi kadar
buraya hizmet veren ve bunun için kurulan güçlü bir ordu ve onunla beraber
yarışan bir silahlı kuvvetleri vardır. Maalesef
Denizli’mizde aynı şekilde 11’inci Piyade Tugayı’nda o modern
silahları, o yerli silahları, o millî silahları teslim
edeceğimiz komutanlar, başta tugay komutanı olmak üzere, 64
subay ve astsubay FETÖ terör örgütü üyesi olmaktan
tutuklanmıştır. Yani Sayın Genel
Başkanımızın da ısrarla ve devamlı dediği
gibi, ordunun siyasete, tarikat ve cemaatlere alet edilmesinin ülkenin
başına neler açtığını, başımıza
neler getirebileceğini, hangi hayati tehlikeler açacağını
maalesef 15 Temmuzda hep birlikte gördük.
Tıpkı 15 Temmuz alçak darbesi gibi, bugün
baktığımızda subaylarınızı,
astsubaylarınızı siyasete alet etmez iseniz o güçlü
silahları teslim edebileceğiniz vatansever, milliyetçi, cumhuriyetçi,
Atatürkçü subaylar eskisi gibi görevlerine devam edecek ve ülkemizin
bekasını sağlayacaktır. Maalesef o günden bugüne o gariban
uzman çavuşlarımızın, o gariban Harbiye
öğrencilerimizin dışında FETÖ’yle
yaptığınız göze batan bir mücadele de yoktur.
Üzülerek söylüyorum ki Zaman gazetesinin yönetim
kurulu üyeleri, patronları beraat edip burada bakanlıklar
alırken maalesef ve maalesef gariban uzman çavuşlarımız, üç
yıldan bu yana haklarında hiçbir iddianame, hiçbir soruşturma,
hiçbir kovuşturma olmamasına rağmen cezaevindedirler, çoluk
çocukları açtır, perişandır ve yaşanan bu kaosun
vebali de siz AK PARTİ’lilerin boynundadır; bunu böyle bilmenizi
istirham ediyorum arkadaşlar. (CHP sıralarından
alkışlar)
Son sözümüz, artık gerekçeleri hep birlikte
söylemeli ve birbirimize haykırmalıyız: Başka Türkiye yok.
Sizden olmayanı ötekileştirerek, “Bizimle beraber değilsin,
burada çalışma.” diyerek, sadece güçlü şüpheyle akademik
kariyeri olanları, Silahlı Kuvvetlerde en önemli mevki ve makamlarda
çalışan arkadaşlarımızı böyle iftiralarla, böyle
kınamalarla görevden alırsanız Türkiye'nin bu onurlu, gururlu
ordusu maalesef halkın gözünde bir daha rencide olacaktır.
Bugünden itibaren liyakatin, bugünden itibaren
kariyerin, bugünden itibaren hakkaniyetin olduğu bir Türk Silahlı
Kuvvetleri yaratırsanız, vereceğiniz silahlar önce sizlere,
bizlere değil, gerçekten düşmanlara doğrulur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Sancar, bir dakika
veriyorum. Toparlayıp selamlayalım.
Buyurun.
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Devamla) – Onun için,
Türk Silahlı Kuvvetlerinin üzerinde, artık cemaatin
yapılaşmasını, artık yandaş
kayırmasını, artık kadrolaşmaları engelleyin ve
bundan vazgeçin ve bırakın, Yüksek Askerî Şûralarda özgürce,
adaletlice “hak, hukuk ve adalet” kavramında, cemaatçi olanlar, örgütçü
olanlar, FETÖ’cü olanlar ayıklansın, yeni teğmenlerimiz, uzman
çavuşlarımız cephelerde aslanlar gibi onurla ve gururla
savaşsın.
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın
Sancar.
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın
Başkan, çok kısa bir…
BAŞKAN – Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
26.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Türk
Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaçlarının karşılanma
oranının yüzde 65’in üzerine çıktığına
ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Savunma sanayisi
tabii ki çok önemli. Türk Silahlı Kuvvetlerinin, ordumuzun
ihtiyaçlarının millî kaynaklardan ve millî imkânlarla
geliştirilmesine bizim iktidarlarımız döneminde de büyük önem
verildi. Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaçlarının
karşılanma oranı bugün yüzde 20’lerden yüzde 65’in üzerine
çıkmış durumda. Ve burada bir noktaya da dikkat çekmek isterim:
Bu yüzde 65’in içerisinde de hassas teknolojilerin oranı daha da
yükseliyor yani bu alana bir yoğunlaşmanın da olduğunu
Genel Kurula bildirmek isterim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Teklifleri (Devam)
1.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 10) (Devam)
2.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/275); 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan, 2017
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/38); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 2017
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2017 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/39); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/41); 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu
ile 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 183 Adedi Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu
İdarelerine, 2 Adedi Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve 10 Adedi
Diğer Kamu İdarelerine Ait Olmak Üzere Toplam 195 Adet
Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/40) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 11) (Devam)
A) CUMHURBAŞKANLIĞI (Devam)
1) Cumhurbaşkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Cumhurbaşkanlığı 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
B) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ (Devam)
1) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
C)
KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (Devam)
1)
Kamu Denetçiliği Kurumu 2019Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Kamu Denetçiliği Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) ANAYASA MAHKEMESİ (Devam)
1) Anayasa Mahkemesi 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Anayasa Mahkemesi 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) YARGITAY
(Devam)
1) Yargıtay 2019Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Yargıtay 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) DANIŞTAY (Devam)
1) Danıştay 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
F) SAYIŞTAY (Devam)
1) Sayıştay 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sayıştay 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G)
HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU (Devam)
1) Hâkimler
ve Savcılar Kurulu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler
ve Savcılar Yüksek Kurulu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H)
MİLLÎ İSTİHBARAT TEŞKİLATI BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî İstihbarat Teşkilatı
Müsteşarlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
I)
MİLLÎ GÜVENLİK KURULU GENEL SEKRETERLİĞİ (Devam)
1) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ)
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Diyanet
İşleri Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Diyanet
İşleri Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
J)
İLETİŞİM BAŞKANLIĞI (Devam)
1) İletişim Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
K)
BASIN-YAYIN VE ENFORMASYON GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) SAVUNMA
SANAYİİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Savunma
Sanayii Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Savunma
Sanayii Müsteşarlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
M)
STRATEJİ VE BÜTÇE BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Strateji
ve Bütçe Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
N) KALKINMA
BAKANLIĞI (Devam)
1)
Kalkınma Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
O)
MİLLİ SARAYLAR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Milli
Saraylar İdaresi Başkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
Ö) DEVLET
ARŞİVLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Devlet
Arşivleri Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
P)
BAŞBAKANLIK
(Devam)
1)
Başbakanlık 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz isteyen Mersin Milletvekilimiz Sayın Ali Mahir
Başarır. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın
Başarır.
CHP GRUBU ADINA ALİ MAHİR BAŞARIR
(Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Strateji ve
Bütçe Başkanlığı, Kalkınma Bakanlığı
bütçesi hakkında söz almış bulunmaktayım.
Görüyoruz ki elli sekiz yıllık Devlet
Planlama Teşkilatının kapısına kilit vurduk, yerine
Kalkınma Bakanlığını kurdunuz ama pek
kalkınamadınız, bu sefer de Strateji ve Bütçe Başkanlığını
kurup saraya bağladınız. Kurumları bu kadar kolay
kapatıp bu kadar kolay açabilirsek tabii ki bütçe anlamında, ekonomi
anlamında iki yakamız bir araya gelmez.
Sayın grup başkan vekili şunu
söyledi: “On yedi yıldır hangi bütçeye destek verdiniz?” Evet,
vermedik. Ben buradan soruyorum: Hangisinde halkla ilgili, köylüyle ilgili,
işçiyle ilgili, milletle alakalı, öğrenciyle alakalı bir
bütçe getirdiniz?
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) – Varlık
vergisi…
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) –
Şimdi, halk şunu soruyor: Biz buraya büyük umutlarla geldik, insanlar
büyük umutlar besleyerek bizi getirdi. Bizim görevimiz ayda 20 bin lira
maaş almak mı? VIP kullanmak mı? Özel hastanelerin hepsinden
yararlanmak mı?
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) –
Kullanmayabilirsiniz! Kullanma! Kullanma!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) – Ben kullanmam.
İki yıl vekillik yapıp 11 bin lira
emekli maaşını ömür boyu almak mı? Diplomatik pasaport
kullanmak mı?
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) – Vekilliği
bırak, siyaset yapma!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) –
Bakın, halk bizden bunları beklemiyor. Buraya 100 binlerce
insanın, milyonlarca insanın, emeklilikte yaşa
takılanların sorunu geliyor, reddediyoruz. 3600 ek gösterge geliyor,
reddediyoruz. Tarım sektöründe kullanılan mazottan ÖTV’yi, vergiyi
kaldıralım diyoruz, reddediyorsunuz. Emekliyi, öğrenciyi
koruyalım diyoruz, reddediyorsunuz. Ben merak ediyorum, gerçekten ne
işe yarıyorsunuz?
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) – Sen ne işe
yarıyorsun?
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) – Ne
kadar farkındasınız bilmiyorum, bu ülkede atanamayan 42
öğretmen işsiz kaldığı için intihar etti. Daha
geçenlerde 27 yaşında bir avukat arkadaşımız kredi
borcunu ödeyemediği için kendini astı. Yine, çocuğuna pantolon
alamayan baba intihar etti. Sadece 2017 yılında 233
vatandaşımız yaşamına son verdi ekonomik kriz
sebebiyle.
Gece vardiyasında çalışan
işçilerin durumunu görüyor musunuz? Fabrikaya gidiyor musunuz? Sokağa
çıkıyor musunuz? Gece çalışıp sabah eve giderken
fabrikadan artan yemekleri poşete koyup çocuklarına götürmek zorunda
kalan işçiler var bu ülkede. Ama biz bütçede bunları
tartışmıyoruz, bütçede bunları konuşamıyoruz.
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) – Sen
maaşını bağışlayabilirsin.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) –
Sayın damat Bakan geldi “Bu bir tasarruf bütçesi.” dedi. Bu tasarrufta
saray var mı? Sarayın bir günlük mutfak masrafını gelip
burada açıklayabiliyor mu? Yakıt masrafını
açıklayabiliyor mu? Elektrik, su masrafını, koruma
masrafını, araç masrafını, uçak masrafını
açıklayabiliyor mu? Buradan tasarruf yapabiliyor muyuz? Yapamıyoruz.
Nereden yapıyorsunuz? Emekliden yapıyorsunuz, işçiden
yapıyorsunuz, köylüden yapıyorsunuz.
Dün Genel Başkanımız burada şunu
söyledi, grup başkan vekili de burada oturuyordu: “2019’da tüm
belediyelerimizde çalışan işçilerimiz 2.200 lira asgari ücret
alacak.” dedi. Grup başkan vekiliniz o kadar alaylı ve
imkânsızmış gibi güldü ki hayret ettim çünkü sizin
dünyanızda bu yok.
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) – Siz önce Muğla
Milas’ta dört buçuk aydır maaşları ödenmeyen belediye
işçilerinin maaşlarını ödeyin.
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) – 2.500 lira
biz veriyoruz şu anda, şu anda bizim belediyelerimizde 2.500 lira,
2.500 biliyor musun? Onun için güldü, onun için.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) –
Şundan emin olun: Cumhuriyet Halk Partisi belediyeleri bunu yapacak.
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) – Milas’ta dört aydan
beri belediyedeki işçiler maaş alamıyor.
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) –
Araştırırsın, bakarsın.
BAŞKAN – Karşılıklı
değil değerli arkadaşlar.
Siz Genel Kurula hitap edin.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) –
Bakın, sürekli laf atıyorsunuz. Burada bazı milletvekilleriniz
var, onların görevi burada laf atmak.
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) – CHP belediyesi
olarak dört aydır maaşları ödeyemiyorsunuz.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) – Siz
milletvekilisiniz, dün burada Genel Başkanımız konuşuyor,
Alpay Bey kendisine laf atıyor. Burada bir ahlak vardır, etik
kuralı vardır, genel başkan konuşurken laf atılmaz,
ona bile laf atıyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) –
Sayın Başkanım, bitiriyorum.
BAŞKAN – Siz Genel Kurula hitap edin.
Tamamlayın.
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) – Siz önce Milas
Belediyesinde çalışan işçilere maaşlarını verin,
zamma ondan sonra gelin. Maaş alamıyorlar.
BAŞKAN – Arkadaşlar,
karşılıklı olmasın lütfen.
Buyurun.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) – Oysa
Alpay kardeşim, sen sürekli kale arkasında
ısınıyorsun, çık buradan konuş, çık.
FEHMİ ALPAY ÖZALAN (İzmir) –
Çıkacağım, çıkacağım.
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) – VIP’i de
kullanmayın bundan sonra, görmeyelim seni VIP’te.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) – Ama
ekonomiyi konuşuyoruz, ama bütçeyi konuşuyoruz. Şimdi ben sana
mikro desem aklına fırın gelir, makro desem aklına market
gelir. Çık kardeşim, buradan konuş, anlat, anlat. Laf
atmayın…
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) – Konuşuruz.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) –
Hanımefendi, sen de laf atma. Çıkın gelin, buradan konuşun,
halkın durumunu anlatın.
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) – Laf atmıyoruz,
gerçekleri söylüyoruz. Gerçekleri konuşun, şov yapmayın.
BAŞKAN – Değerli arkadaşlar,
sataşmada bulunmayalım, sayın hatibi izleyelim.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) – Bu
ülkedeki insanlar aç, evine ekmek götüremiyor.
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) – Demagoji
yapıyorsun.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) – Bu
kış ayında yüz binlerce vatandaşın elektriği,
suyu, doğal gazı kesilmiş. Bunları
konuşmayacağım, neyi konuşacağım?
BAŞKAN – Selamlayalım, toparlayalım.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) –
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
PAKİZE MUTLU AYDEMİR (Balıkesir) –
Şov yapma. Tamamı şov, tamamı.
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) – Milas Belediyesine
gel, dört aydır orada işçilerin maaşları ödenmiyor.
BAŞKAN – Değerli arkadaşlar,
konuşmak isteyen arkadaşlarımın her birine söz veriyorum,
hiç böyle karşılıklı konuşmanın da gereği
yok.
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın
Başkan…
BAŞKAN - Sayın Muş, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
27.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Parlamentonun
geleneğinde insanların kişiliğiyle, haysiyetiyle
uğraşmanın olmadığına ilişkin
açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın
Başkan, bakın, Parlamentoda, Parlamentonun geleneğinde şu
vardır: İnsanların kişilikleriyle, haysiyetleriyle
uğraşılmaz. Buranın teamülüdür bu, tüzüğümüz de buna
müsaade etmez. İlgili hatip çıkıp bize etik, ahlak dersi vermeye
kalkmasın. Bakın, bu AK PARTİ Grubunun etik ve ahlaki
değerlerinin zekâtı bu arkadaşa fazla gelir.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Alpay Bey, buyurun.
28.- İzmir Milletvekili Fehmi Alpay Özalan’ın,
Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın 10 sıra
sayılı 2019 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 11 sıra
sayılı 2017 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı’nın birinci tur görüşmelerinde CHP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
FEHMİ ALPAY ÖZALAN (İzmir) – Sayın
Başkanım, öncelikle şunu söylemek istiyorum: Hayatımda hiç
kale arkasında ısınmadım, her zaman ilk 11’de oynadım,
bu bir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bu ülkede 150 defadan fazla Millî Takım
formasını giydim, hepsinde de ilk 11 oynadım. Yurt
dışında da şu anlı şanlı bayrağı
hep en yükseklerde dalgalandırdım, bundan da gurur duyuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Ben de kendisine “top” desem, o da gider “bomba”
diye karakola verir.
Yine “ısınma turları” dedi,
doğrudur. Çıkıp orada zamanı gelince
konuşacağım.
Ayrıca, bizim genel başkanımız
da burada konuştuğu zaman CHP ve diğer muhalefet partilerinin
neler yaptığını ben televizyondan da izledim, buradan
kendim de bizzat izledim efendim.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim, sağ olun.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Teklifleri (Devam)
1.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 10) (Devam)
2.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/275); 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan, 2017
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/38); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 2017
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2017 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/39); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
Dair Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/41); 5018
Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 183 Adedi Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, 2 Adedi Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve 10 Adedi Diğer Kamu İdarelerine Ait Olmak Üzere
Toplam 195 Adet Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/40) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 11) (Devam)
A) CUMHURBAŞKANLIĞI (Devam)
1) Cumhurbaşkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Cumhurbaşkanlığı 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
B) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ (Devam)
1) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
C)
KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (Devam)
1)
Kamu Denetçiliği Kurumu 2019Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Kamu Denetçiliği Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) ANAYASA MAHKEMESİ (Devam)
1) Anayasa Mahkemesi 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Anayasa Mahkemesi 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) YARGITAY
(Devam)
1) Yargıtay 2019Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Yargıtay 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) DANIŞTAY (Devam)
1) Danıştay 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
F) SAYIŞTAY (Devam)
1) Sayıştay 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sayıştay 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G)
HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU (Devam)
1) Hâkimler
ve Savcılar Kurulu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler
ve Savcılar Yüksek Kurulu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H)
MİLLÎ İSTİHBARAT TEŞKİLATI BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî İstihbarat Teşkilatı
Müsteşarlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
I)
MİLLÎ GÜVENLİK KURULU GENEL SEKRETERLİĞİ (Devam)
1) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ)
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Diyanet
İşleri Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Diyanet
İşleri Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
J)
İLETİŞİM BAŞKANLIĞI (Devam)
1) İletişim Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
K)
BASIN-YAYIN VE ENFORMASYON GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) SAVUNMA
SANAYİİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Savunma
Sanayii Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Savunma
Sanayii Müsteşarlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
M)
STRATEJİ VE BÜTÇE BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Strateji
ve Bütçe Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
N) KALKINMA
BAKANLIĞI (Devam)
1)
Kalkınma Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
O)
MİLLİ SARAYLAR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Milli
Saraylar İdaresi Başkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
Ö) DEVLET
ARŞİVLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Devlet
Arşivleri Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
P)
BAŞBAKANLIK
(Devam)
1)
Başbakanlık 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz Kocaeli Milletvekili Sayın Fatma Kaplan Hürriyet’e aittir.
(CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Hürriyet, süreniz beş dakika.
CHP GRUBU ADINA FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli)
– Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile
2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı,
Millî Saraylar İdaresi Başkanlığı ve Devlet
Arşivleri Başkanlığı bütçelerini konuşmak üzere söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle Gazi Meclisimizi ve yüce heyeti
saygıyla selamlıyorum.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanından dört ay sonra
halifelik kaldırıldı. Padişahın sarayları ve her
türlü emlaki millete devredildi yani padişahtan, saraylardan alınan
her şey gerçek anlamda millîleştirildi. Bunun ana fikri neydi? Bu
ülkede tek hâkimiyet milletin olacaksa saraya ait hiçbir şey
olamazdı. Ancak ne var ki tam doksan dört yıl sonra milletin
egemenliğini temsil eden, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı
altındaki Millî Saraylar 703 sayılı Kararname’yle
Cumhurbaşkanlığına bağlandı. Buradan da
anlaşılacağı üzere aslında yasa da benim, yürütme de
benim, yargı da benim diyenlerin saray merakı bir türlü bitmek
bilmiyor. Külliye, İstanbul’daki iki köşk, Marmaris’teki yazlık
saray, havada uçan saray yetmiyor diğer saraylar da benim olsun deniyor bu
kararnameyle birlikte. AKP Grubu ne yazık ki bunu “Yahu bu sarayların
hepsi zaten milletin.” diyerek ilginç bir şekilde savunuyor. Milletin
sarayları deniyor ama milyonlarca çalışan 1.603 lira asgari
ücrete mahkûmken sarayda oturanların maaşı yüzde 26
artıyor, sarayın bütçesi 2,8 milyar liraya kadar yükseltiliyor. Bir
tarafta asgari ücrete talim eden millet, diğer tarafta şatafat,
israf, zevküsefa içindeki saraylar. Sarayın temizlik masrafları bile
asgari ücretin neredeyse bin katından fazla, gerisini varın siz
düşünün.
Asgari ücret 1.603 lira, açlık
sınırı 1.943 lira, yoksulluk sınırı 6.328 lira.
Sizin anlayacağınız bu ülkede asgari ücretliler hem aç hem
yoksul olabilmek için bile maalesef borçlanmak durumunda kalıyorlar.
Tekrar ediyorum, asgari ücretliler hem yoksulluk hem de açlık
sınırında olabilmek için bile borçlanmak zorunda
kalıyorlar. Vatandaşın kredi ve kredi kartı borcunun 521,9
milyar lira olduğunu görüyoruz yani vatandaş borç batağında.
Asgari ücret görüşmelerine katılan 2 çocuk annesi Gülden Görmez
isimli vatandaşımız aslında çok güzel özetledi Türkiye’nin
son geldiği durumu. “1.603 liranın 850 lirasını kiraya
veriyorum. On beş günlük doğal gaz faturam 150 lira. 650 lira da
kredim var. Elime kalıyor sadece 3 lira.” dedi değerli
arkadaşlar; bakın, sadece 3 lira. Asgari ücretten kalan 3 lira
değerli arkadaşlar, bozdur bozdur harca! Kim geçinir bu 3 lirayla?
Hani bunun elektriği, hani bunun suyu, hani bunun geçim derdi,
çocuğun okul masrafı, hani bunun mutfak masrafı? Ne yazık
ki bu 3 lirayla insanlara diyoruz ki: Geçin. Aslında çok da güzel bir özet
yapmış bu kadın arkadaşımız.
Milyonlarca insanın yaşamları
olmuş asgari. Yetmemiş, bir de emekli olmak için yaşa
takılmış. Hakkımızı istiyoruz demişler, bu
sefer de AKP ve MHP’ye takılmışlar. Sonra da denmiş ki:
“Fırsatçı bunlar.” Emekli olunca hâlbuki alacakları iki
kuruş maaş, bu iki kuruş maaş bile ülkenin
sırtına yük görülmüş. Biz de buradan sormak istiyoruz, hani
diyor ya AKP Grubu bu sarayları savunurken: O saray milletinse bu
masraflar kimin? O masraflar sarayınsa bu millet neden perişan
değerli arkadaşlar? Sarayınız milletin sarayı falan
değil, kimseyi kandırmayın. Saraylar sizin; israfları,
şatafatına harcadığınız paralar ise milletin
paraları.
Sürekli olarak “İtibarda tasarruf olmaz.” diyerek
milleti uyutuyorsunuz ama milletin de bakkalın, manavın önünden
geçerken bir itibarı olduğunu ne yazık ki unutuyorsunuz. Dolar
molar derken vatandaşın çantası ne yazık ki dolmaz oldu.
Dolar düştü ama zamlar düşmedi. Vatandaşın açlık
sınırı hesaplandı da yandaşların doyma
sınırı hâlâ ne yazık ki hesaplanamıyor.
Bugün aslında gerçek gündemimiz saraylar,
bolluk içindekiler, tuzu kurular, bir gecede vergileri silinenler
olmamalıydı. Bugün gerçek gündemimiz işçi olmalıydı,
tenceresi boş kalan analar, çocuğuna harçlık veremeyen, pantolon
alamadığı için intihar eden babalar, atanamadığı
için intihar eden öğretmenler, ilk yüz günde 3600 ek gösterge sözü verilen
memurlar, öğretmenler, hemşireler, polisler olmalıydı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Devamla) –
Toparlıyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Tabii, buyurun; bir dakika.
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Devamla) – Teşekkür
ediyorum Değerli Başkanım.
Ürünü tarlada kalan çiftçiler olmalıydı
bugünkü gündemimiz aslında. Cengiz İnşaat gibileri daha da
zengin etme değil, Gebze’de çöken viyadükte ıslak beton içinde can
veren işçilerin ölmesini engelleyecek önlemler olmalıydı bugün
konuştuğumuz. Atama bekleyen fizyoterapistler olmalıydı.
Mecliste çalışan arkadaşlarımızın özlük
haklarını konuşuyor olmalıydık bugün. Terörle mücadele
sırasında yaralanmış ama bir türlü gazilik
haklarını alamayan vatandaşlarımız
olmalıydı. Engellilerin sorunları olmalıydı,
kadınlar olmalıydı, çocuklar olmalıydı, ücretli
öğretmenler, joker elemanlar, kamu şoförleri, usta öğreticiler…
Bakın, saymakla bitmiyor. Aslında bugün konuşmamız gereken
o kadar çok konu var ki ama ne yazık ki bütçeye
baktığımızda bunların birçoğunu göremiyoruz.
Bakın, taşeron işçiler bugün bırakın kadroya geçmeyi
işsiz kaldık diye ağlıyorlar, artık taşeron
işçiliği bile arar hâle geldiler. Ama biz bunları değil, ne
yazık ki saray bütçelerini konuşuyoruz.
Ne deniyor? Büyüyormuşuz. Kim yazıyor bu
masalları gerçekten inanması zor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Devamla) – Son bir
dakika rica ediyorum Sayın Başkanım, toparlıyorum.
BAŞKAN – Hadi bakalım Sayın Hürriyet.
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Devamla) – Dün
Sayın Genel Başkanımız “Asgari ücreti en az 2.200
yapacağız.” dedi. Bir vatandaşımız mesaj attı,
dedi ki: “Bence yükseltmeyin Sayın Vekilim, aman, reis
acısını çok kötü çıkarır bizden, halktan.”
Aslında bir anlamda vatandaşa yansıyan korkunun da nedeni.
Başka bir mesaj geldi, diyor ki: “Devlet bana kredi verse kafe açsam,
günlük 300 müşteri garanti etse, 50 kişi gelse, gelmeyen 250
farkı bana ödese; gayet süper iş.” (CHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar) Aslında doğru, işte
yapılan bu ama vatandaşa değil, ne yazık ki yandaşa.
Kamu ihaleleriyle, hazine garantili ihalelerle işte
yaptığınız saray bütçeleri bu. Ama unutmayın, er geç
bu saltanatlar çöker, geminin battığını görmezden gelip
kaptanı alkışlayanlar, gün gelip paçaları ıslanmaya
başlayınca ilk önce kendileri kaptanın yakasına
yapışacaklar.
Son kez diyorum ki değerli arkadaşlar:
Yandaşa değil, taşerona bütçe; şatafata değil, EYT’ye
bütçe; saraya değil, emekliye bütçe; zengine değil, yoksula bütçe
diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Hürriyet.
Değerli milletvekilleri, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına son söz Artvin Milletvekilimiz Sayın Uğur
Bayraktutan’a aittir. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Bayraktutan, süremiz beş dakika.
CHP GRUBU ADINA UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) -
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Ben müteveffa olan, ölmüş olan bir kurum
hakkında konuşuyorum. O nedenle, önümüzdeki dönem bütçesiyle
alakalı değil, 2017 kesin hesabıyla alakalı bir
konuşma yapacağım değerli arkadaşlarım. Buraya
gelmeden evvel, geçen dönemlerde Başbakanlıkla alakalı hangi
konuşmalar yapılmış, bunları çıkarttım. 2017
Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı üzerinde AK PARTİ Grubu
adına konuşma yapan Balıkesir Milletvekili Sayın Kasım
Bostan buradan söylemiş, demiş ki: “Başbakanlık, güçlü bir
ülke olma yolunda Türkiye’nin değişim ve dönüşümüne öncülük eden
bir kurumdur.” Tabii, sayın milletvekili bu konuşmayı
yapıyorken hem kendinin hem de Başbakanın bir dahaki dönemde bu
Parlamentoda olamayacağını hesap edememiş. Ama bir takdiri
de buradan ifade etmek isterim. Kocaeli Milletvekilimiz Haydar Akar burada.
Burada, Parlamentoda daha önce yapmış olduğu konuşmada
Haydar Akar diyor ki: “Eğer bu böyle giderse –bu gidişat böyle
olursa- önümüzdeki dönemde Başbakanlıkla alakalı bütçede bir
dakika bile konuşmaya ihtiyaç olmayacak.” Haydar Akar’ı kutluyorum bu
Nostradamus kehanetinden dolayı. (CHP sıralarından
alkışlar) İyi ki varsın Sevgili Haydar Akar.
Değerli arkadaşlarım,
Başbakanlık kesin hesabıyla alakalı Sayıştay
denetim raporunu okudum, 9’uncu sayfada dört satırla geçmiş “Herhangi
bir problem yoktur.” diye Sayıştay denetçileri.
Değerli arkadaşlarım, o
Sayıştay denetçisinin alnından öperim buna olumsuz rapor
verecek. Öyle bir Sayıştay denetçisi eğer olumsuz rapor verse bugün
herhâlde o kurumda olmayacaktı. İstanbul’daki denetim raporları
aklıma geldi değerli arkadaşlarım. Önceki dönemde -belki
arkadaşlar bilmezler- bakın, şuraya iyi bakın, burada
Başbakanlık sıraları vardı, en önde Başbakan
oturuyordu. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, biz bir
şey olduğu zaman Bakanlar Kuruluna, Başbakana, dönüyorduk
“Sayın Başbakan, bunları neden yaptın, bu
yaptıkların yanlıştır.” diye feryat ediyorduk.
Şimdi buraya pinpon masası koyun değerli arkadaşlar, pinpon
masası. (CHP sıralarından alkışlar) Burada başka
bir şey yok, görüyor musunuz yani? Parlamenter demokrasinin, kuvvetler
ayrılığının içine ettik değerli
arkadaşlarım. Böyle bir tabloyla karşı karşıya
kaldık. Padişahlık döneminde bile sadrazam vardı
padişahın yetkilerini frenleyen, biz Başbakanlığı
aldık müteveffa yaptık. Bunu kabul etmek mümkün değil.
Gelinen noktada “Başbakanlık” diye bir
kurum yok. Hatırlayın, geçmiş dönemde -Başbakanın
şahsını kenara koyuyorum değerli arkadaşlarım-
Başbakanlıkla alakalı… Hani derler ya bizim dinimizde,
inancımızda “Ölünün arkasından konuşulmaz, ölüleri
hayırla yâd ediniz.” diye.
CHP Grubuna soruyorum:
Başbakanlığı nasıl bilirdiniz arkadaşlar? (CHP
sıralarından “İyi bilirdik.” sesleri) Nasıl bilirdiniz
arkadaşlar? (CHP sıralarından “İyi bilirdik.” sesleri)
Nasıl bilirdiniz? (CHP sıralarından “iyi bilirdik.” sesleri)
Dünya ahiret hakkınızı helal ediyor musunuz? (CHP
sıralarından “Etmiyoruz.” sesleri) Etmiyor musunuz? Dünya ahiret
hakkınızı helal etmiyor musunuz? (CHP sıralarından
“Etmiyoruz.” sesleri) Etmiyor musunuz?
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) – Ettiler,
ettiler, kapandı. Tamam, Başbakanlık ibra oldu.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) - AK PARTİ
Grubundaki değerli arkadaşlarım, görüyorsunuz işte CHP’nin
durumunu. Başbakanlığın durumunu görüyorsunuz değerli arkadaşlarım.
Tablo vahim bir tablodur.
Bir kanayan yaraya daha işaret etmek istiyorum
değerli arkadaşlarım. Değerli Cumhurbaşkanı
Yardımcım, Başbakanlığı lağvettik,
kapattık. Peki bu Başbakanlığın personeli nereye
gitti, bir de onu konuşalım. 150-200 civarındaki
arkadaşımız da Parlamentoya geldi değerli
arkadaşlarım. Parlamentoda hizmet üretiyorlar, taşeronluktan
işçi kadrosuna geçtiler, çay hizmeti yapıyorlar ama Parlamentodaki
Meclis personelinin maaşıyla aynı almıyorlar. Niye? Onlar
başka tanrının çocukları mı değerli
arkadaşlarım, başka dünyadan mı geldiler? O nedenle bu
tabloyu değiştirmeniz, her iki kurumun çalışanları
arasındaki bu eşitsizliği, adaletsizliği gidermemiz
gerekiyor. Buna ivedilikle müdahale etmemiz gerekiyor değerli
arkadaşlarım. O nedenle yüce Parlamentonun da bu konuda elinden
geleni fazlasıyla yapmasını talep ediyorum değerli
arkadaşlarım.
Bir problem daha var. O da nedir? Örtülü ödenek.
Biliyorsunuz Başbakanlıkla
Cumhurbaşkanlığının beraber kullanmış
olduğu bir örtülü ödenek vardı. Şimdi tek başına bu
yetki nereye gitti? Saraya gitti değerli arkadaşlarım. Örtülü
ödenekle alakalı olarak Kamu Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 24’üncü
maddesi diyor ki: “Örtülü ödeneği herhangi bir şekilde ailevi ve
kişisel amaçlarla kullanamazsın, bir de seçim dönemlerinde siyasi
partilerle alakalı herhangi bir harcama yapamazsın.” Peki, biz de
soruyoruz: Bu örtülü ödenek seçim dönemleri yaklaştıkça neden
doğum yapan bir anne gibi şişiyor değerli arkadaşlarım?
Bunun bize bir açıklamasını yapın, neden böyle bir şey
olabiliyor? Demek ki objektif kriterlerden öte sübjektif bir
değerlendirmeyle karşı karşıyayız.
Başka bir şey daha söyleyeceğim ve
sözlerimi bitireceğim değerli arkadaşlarım. Bakın, en
başından bugüne kadar 65 hükûmet, 28 başbakan görev
yapmış değerli arkadaşlarım. Her başbakan
görevini diğerine devretmiş. Sayın Binali
Yıldırım ne yazık ki böyle bir devirle karşı
karşıya kalmadı ve “Koltuk elimde kaldı.” dedi değerli
arkadaşlarım. Ben de buradan Sayın Meclis Başkanına
sesleniyorum: İzmir Büyükşehir Belediyesine aday oldu, koltuk elinde
kaldı. Başbakanlığa aday oldu, koltuk elinde kaldı.
Türkiye Büyük Millet Meclisine aday oldu, Başkan oldu, muhtemelen koltuk
elinde kalacak ama biz ona İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanlığında mağduriyet yaratmayacağız,
koltuğu elinden alacağız, Binali Yıldırım’ı
da kurtaracağız. Niye söylüyoruz? CHP varsa herkes için var.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Değerli milletvekilleri, bu şekilde, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına yapılan konuşmalar sona ermiştir.
Sayın Sürücü, 60’a göre söz talebinizi bana
ilettiniz, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
29.- Şanlıurfa Milletvekili Ayşe Sürücü’nün,
HDP Urfa il binasının üzerindeki hukuksuzluğun, ablukanın
kalkması, gözaltındakilerin serbest bırakılması gerektiğine
ilişkin açıklaması
AYŞE SÜRÜCÜ (Şanlıurfa) – Sayın
Başkan, beş gün önce Urfa il binamız basılıp il, ilçe
eş başkanları, yöneticilerimiz, 70 yaşındaki anneler
ve benimle birlikte çalışan danışman
arkadaşımın da aralarında olduğu 45
arkadaşımız gözaltına alındı. Dün adliyeye getirilen
arkadaşlarımız, dört gün daha gözaltı süreleri
uzatılarak TEM şubeye geri götürülmüştür. Sekiz günden beridir
il binamıza giriş çıkışlar GBT’den geçmektedir.
Şu an partimiz abluka altındadır. Bir an önce il
binamızın üzerindeki bu hukuksuzluk, bu abluka kalkmalıdır
ve gözaltındaki arkadaşlarımız derhâl serbest
bırakılmalıdır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Çepni…
30.- İzmir Milletvekili Murat Çepni’nin, Berkin Elvan,
Ali İsmail Korkmaz, Ahmet Atakan, Ethem Sarısülük, Mehmet
Ayvalıtaş, Medeni Yıldırım ve Hasan Ferit Gedik’in
umudun, onurun ve özgürlüğün isyanı için sokaklara
çıktığına ilişkin açıklaması
MURAT ÇEPNİ (İzmir) – Teşekkürler
Başkan.
Fransa’da kendilerine “sarı yelekli” diyen
emekçiler haftalardır eylemdedir ve bu eylemler sonucunda Fransa Hükûmeti
geri adım atmış durumda. Fakat buraya kadar sorun yok, sorun
şu: Sarı yelekliler saraya Gezi’yi hatırlattılar ve ilk
başta Fransa Hükûmetinin eylemcilere yönelik şiddetini eleştiren
saray, şimdi de Gezi ayaklanması ve Gezi isyanına
karşı operasyonlar başlatmış durumda. Biz buradan
şunu ilan ediyoruz: Biz Geziciyiz ve Gezi’de yitirdiklerimizi bir kez daha
anıyoruz: Berkin Elvan, Ali İsmail Korkmaz, Ahmet Atakan, Ethem
Sarısülük, Mehmet Ayvalıtaş, Medeni Yıldırım ve
Hasan Ferit Gedik onurumuzdur. Onlar umudun, onurun ve özgürlüğün
isyanı için sokaklara çıktılar ve milyonlarca insan yalana,
yolsuzluğa, hırsızlığa karşı hayır
dediler, özgür bir yargı kurma mücadelesini yürüttüler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın Erdem…
31.- İstanbul Milletvekili Arzu Erdem’in, 10 Aralık
Beşiktaş terör saldırısında hayatını
kaybedenler ile hemşehrisi Rize Emniyet Müdürü Altuğ Verdi’ye
Allah’tan rahmet, yaralılara şifa dilediğine ilişkin
açıklaması
ARZU ERDEM (İstanbul) – Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
bugün 11 Aralık 2018. 10 Aralık Beşiktaş
saldırısının üzerinden tam iki sene geçti. Terör
saldırısında hayatını kaybeden 37 polis, 7 sivili
tekrar rahmetle, minnetle anmak istiyorum; kahramanlarımızın
ruhu şad, mekânları cennet olsun.
Yine, bugün uğradığı
silahlı saldırı sonucu şehit olan, büyük
başarılara imza atmış Emniyet Müdürümüz hemşehrim
Altuğ Verdi’ye Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır diliyorum. Yaralı
polis memurlarımıza da acil şifalar diliyorum. Türk
milletimizin, Emniyet teşkilatımızın ve hemşehrilerini
kaybeden tüm Malatyalıların başı sağ olsun.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Fendoğlu…
32.- Malatya Milletvekili Mehmet Celal Fendoğlu’nun,
Rize Emniyet Müdürlüğünde polis memuru tarafından vurularak
şehit edilen Emniyet Müdürü Altuğ Verdi’ye Allah’tan rahmet
dilediğine ilişkin açıklaması
MEHMET CELAL FENDOĞLU (Malatya) – Teşekkür
ederim Başkanım.
Ben de bugün görevi başında, genç
yaşta hayata veda eden, şehit olan Emniyet Müdürümüz Altuğ
Verdi’ye Allah’tan rahmet dilerim, geride kalan ailesine sabırlar niyaz
eylerim. Emniyet camiasının ve İçişleri
Bakanımızın başı sağ olsun.
Yine, iki yıl önce PKK
saldırısında şehit düşen… İyi ki varsın
Emre!
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkürler.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Teklifleri (Devam)
1.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 10) (Devam)
2.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/275); 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan, 2017
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/38); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 2017
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2017 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/39); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/41); 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu
ile 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 183 Adedi Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu
İdarelerine, 2 Adedi Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve 10 Adedi
Diğer Kamu İdarelerine Ait Olmak Üzere Toplam 195 Adet
Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/40) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 11) (Devam)
A) CUMHURBAŞKANLIĞI (Devam)
1) Cumhurbaşkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Cumhurbaşkanlığı 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
B) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ (Devam)
1) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
C)
KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (Devam)
1)
Kamu Denetçiliği Kurumu 2019Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Kamu Denetçiliği Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) ANAYASA MAHKEMESİ (Devam)
1) Anayasa Mahkemesi 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Anayasa Mahkemesi 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) YARGITAY
(Devam)
1) Yargıtay 2019Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Yargıtay 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) DANIŞTAY (Devam)
1) Danıştay 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
F) SAYIŞTAY (Devam)
1) Sayıştay 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sayıştay 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G)
HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU (Devam)
1) Hâkimler
ve Savcılar Kurulu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler
ve Savcılar Yüksek Kurulu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H)
MİLLÎ İSTİHBARAT TEŞKİLATI BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî İstihbarat Teşkilatı
Müsteşarlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
I)
MİLLÎ GÜVENLİK KURULU GENEL SEKRETERLİĞİ (Devam)
1) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ)
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Diyanet
İşleri Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Diyanet
İşleri Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
J)
İLETİŞİM BAŞKANLIĞI (Devam)
1) İletişim Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
K)
BASIN-YAYIN VE ENFORMASYON GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) SAVUNMA
SANAYİİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Savunma
Sanayii Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Savunma
Sanayii Müsteşarlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
M)
STRATEJİ VE BÜTÇE BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Strateji
ve Bütçe Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
N) KALKINMA
BAKANLIĞI (Devam)
1)
Kalkınma Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
O)
MİLLİ SARAYLAR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Milli
Saraylar İdaresi Başkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
Ö) DEVLET
ARŞİVLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Devlet
Arşivleri Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
P)
BAŞBAKANLIK
(Devam)
1)
Başbakanlık 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri,
şimdi, Milliyetçi Hareket Partisinin bütçe üzerindeki
konuşmalarına başlıyoruz.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına ilk söz,
Konya Milletvekilimiz Sayın Mustafa Kalaycı’ya aittir.
Buyurun Sayın Kalaycı. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi dakika.
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhurbaşkanlığı
ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı bütçeleri
hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına görüşlerimizi
açıklamak üzere huzurlarınızdayım. Bu vesileyle, yüksek
heyetinizi ve ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi
hürmetle selamlıyorum.
Bugün şehit olan Rize İl Emniyet
Müdürümüze Cenab-ı Allah’tan rahmet, yaralı polis kardeşlerimize
acil şifalar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, Türk milleti 16 Nisan
2017 tarihli Anayasa değişikliği halk oylamasıyla
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemini oylamış ve
onaylamış, 24 Haziran 2018 seçimleriyle de yeni sistemin ilk
Cumhurbaşkanını seçmiştir. Cumhurbaşkanının
ant içtiği 9 Temmuz 2018 tarihinde yürürlüğe giren
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle birlikte cumhuriyet
tarihimizde artık üçüncü bir dönem başlamıştır.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle ülkemiz yönetimde
istikrarın, temsilde adaletin temin edildiği bir yönetim sistemine
kavuşturulmuştur. Yeni hükûmet sistemi güçlü yönetim, etkin Meclis
için gereken şartları tesis etmiş ve Türkiye'nin maruz
kaldığı tehditlere daha güçlü bir karşılık
verebilmesinin zeminini hazırlamıştır.
Yeni sistemin en önemli özelliği yürütmeyi iki
başlı olmaktan çıkarmasıdır. Halk tarafından
seçilen Cumhurbaşkanının halka karşı siyasi
sorumluluğunun bulunması ve geniş icrai yetkileri nedeniyle
yürütmenin diğer tarafı olan Başbakan ve Bakanlar Kuruluyla
gelecekte yaşanabilecek muhtemel devlet krizi ortadan
kaldırılmıştır. Devletin tepesinde yaşanan
hukuksuzluk tartışmaları sona erdirilmiştir.
Dolayısıyla yürütme yetkileri bir bütün hâlinde
Cumhurbaşkanına verilmiştir.
Ayrıca, Cumhurbaşkanı ve milletvekili
seçimlerinin beş yılda bir aynı gün yapılması
düzenlenmiştir. Böylelikle hükûmet tartışmaları, hükûmet
kurulamama sorunu, hükûmet krizleri ortadan kalkmış, koalisyonlar
dönemi sona ermiştir. Siyasi, ekonomik ve demokratik istikrarın yolu
açılmıştır. Türkiye'nin sorunlarının çözümünü
kolaylaştıran, hızlı ve etkin karar
alınmasını sağlayan, devletimizin bekasını ve
milletimizin huzur ve refahını temin edecek Türkiye'ye özgü yeni bir
sistem kurulmuştur.
Sınırsız yetkili ve sorumsuz
Cumhurbaşkanı yerine, hem yargı ve yasama tarafından
denetlenen hem de millete hesap veren bir Cumhurbaşkanlığı
makamı oluşturulmuştur. Cumhurbaşkanına cezai
sorumluluk yüklenmiştir. Bu amaçla getirilen suçlandırma
mekanizması yeni sistemin güçlü bir denetim aracı olarak yerini
almıştır. Cumhurbaşkanının her türlü eylem ve
işlemleri yasama denetimine tabi hâle gelmiştir.
Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar da görevleriyle
ilgili işledikleri tüm suçlar bakımından aynı usule tabi
kılınmıştır.
Ayrıca, daha önce yargı denetimine tabi
olmayan Cumhurbaşkanının her türlü eylem ve işlemleri
yargı denetimine de tabi hâle getirilmiştir. Gerek 16 Nisan halk
oylaması gerekse 24 Haziran seçimleri sürecinde Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemini kötülemek ve karalamak için asılsız ve mesnetsiz
iddialar gündeme getirilmiş, her türlü uydurma haber ve dedikodu
dolaşıma sokulmuştur ama milletimiz bunlara itibar etmemiş,
değer vermemiştir. Şimdi de “Her düzenlemede niye
Cumhurbaşkanı yetkili?” deniliyor, “O bir siyasi partinin Genel
Başkanı; bu olur mu?” diyorlar. Önceden “Bakanlar Kurulu yetkili,
Başbakan yetkili.” deniliyordu. Başbakanlar bir partinin genel
başkanı, bakanlar bir partinin mensubu değil miydi? “Bakanlar
Kurulu yetkili, Başbakan yetkili” denilince oluyor da
“Cumhurbaşkanı yetkili” denilince neden olmuyor? (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Ön yargılarının
esaretine girmiş olanların gerçekleri kavramaktan ne kadar uzak
oldukları açıktır. Demokrasiden bahsedenler öncelikle millet
iradesine direnmeyi bırakmalıdır.
Anayasa değişikliğiyle
Cumhurbaşkanının sınırsız şekilde
kullandığı yetkiler netleştirilmiş ve sadece yürütmeye
ilişkin konularla sınırlı olmak üzere kararname
çıkarma yetkisi verilmiştir. Ayrıca, Cumhurbaşkanı
kararnameleri kanun gücünde değildir. Cumhurbaşkanının
temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile siyasi haklar ve ödevler
konularında kararname çıkarma yetkisi yoktur.
Cumhurbaşkanı, Anayasa’da münhasıran kanunla düzenlenmesi
öngörülen konularda ve kanunlarda açıkça düzenlenen konularda kararname
çıkartamamaktadır. Hâlbuki önceden yetki kanunu kapsamında
Bakanlar Kurulu her konuda kanun hükmünde kararname çıkarabilmekteydi; bu
uygulama kaldırılmış, yürütmeye verilen yetkiye sınırlama
getirilmiştir.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi,
cumhuriyet tarihimizdeki en önemli yönetim reformu, şartlara ve
gelişmelere cevap veren en dinamik demokratik tercihtir.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi, Türk milletinin tarihî
misyonuna, devlet geleneğine uygun bir yönetim modelidir. Anayasa’nın
ilk dört maddesi olan cumhuriyetin temel nitelikleri, millî ve üniter devlet
yapımız, Türk millî kimliği, demokratik rejim ve temel insan
hakları gibi değerler yeni sistemin de vazgeçilmezleridir.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin kökleşmesi ve tüm
kurum ve kurallarıyla sağlıklı bir şekilde
kalıcı hâle getirilmesi Milliyetçi Hareket Partisi olarak üzerinde
hassasiyetle durduğumuz ve önemli bulduğumuz husustur.
Yeni sistemle birlikte etkin bir koordinasyon için
bazı bakanlıklar birleştirilmek suretiyle bakanlık
sayısı 26’dan 16’ya düşürülmüş ve yeniden
yapılandırılmıştır. Ayrıca, bürokratik
hiyerarşide değişiklik yapılmış, müsteşar ve
müsteşar yardımcılıkları
kaldırılmış, yerine bakan
yardımcılıkları ihdas edilmiştir. Yapılan
düzenlemeler çerçevesinde Cumhurbaşkanına bağlı olarak 9
politika kurulu, 4 ofis, 1 İdari İşler
Başkanlığı ve 11 bağlı kuruluş
bulunmaktadır. Politika kurullarının görev alanlarına göre
hukuk, ekonomi, bilim, teknoloji ve yenilik, eğitim ve öğretim,
sağlık ve gıda, kültür ve sanat, yerel yönetim, sosyal
politikalar, güvenlik ve dış politikalarla ilgili politika önerileri
yapması, stratejik ve uzun vadeli vizyonlar geliştirmesi
öngörülmüştür.
Yatırım Ofisiyle,
yatırımcıların önünün açılması; Finans Ofisiyle,
yeni finansal enstrümanların geliştirilmesi, finans alanında
Türkiye'nin cazibe merkezi hâline getirilmesi; İnsan Kaynakları
Ofisiyle, insan kaynağının etkin ve verimli kullanımı,
yeteneklerin keşfinin sağlanması ve kamunun
performansının artırılması
amaçlanmıştır. Dijital Dönüşüm Ofisiyle de devletin
dijitalleşmesi, evrakların azalması, büyük veri analizi ve yapay
zekâ uygulamalarıyla yönetimin yükünün hafifletilmesi, Türkiye'nin siber
güvenlik alanında güç kazanması, bürokrasinin azaltılması,
işlemlerin hızlanması ve hizmet kalitesinin
artırılması hedeflenmiştir. Bu kapsamda
Cumhurbaşkanlığı teşkilat yapısını ve
idari yapılanmayı Milliyetçi Hareket Partisi olarak önemli ve
değerli buluyoruz.
Değerli milletvekilleri, kamuoyunu
zamanında ve doğru bilgilerle aydınlatmak, basın
mensuplarının çalışmalarının
kolaylaştırılmasına ve basının gelişimine
katkıda bulunmak, ülkemizin tanıtılmasına yönelik
faaliyetlerde bulunarak ilgili kurumlarla koordineli şekilde iletişim
stratejilerini oluşturmak amacıyla
Cumhurbaşkanlığına bağlı İletişim
Başkanlığı kurulmuştur.
Demokratik toplumun vazgeçilmez temel
unsurlarından biri olan medya, toplumun gerçekleri öğrenmesi,
yaşadığı çevre ve dünyayla sağlıklı
iletişim kurabilmesinde en etkili araçlardan biridir. Hatırlanacağı
üzere, Türk medyası, 15 Temmuz darbe girişimine karşı
milletten ve demokrasiden yana kesin bir tutum almıştır.
Medyamız darbecilerin müdahalelerine rağmen
yayınlarını sürdürerek melun darbe girişiminin önlenmesinde
çok önemli katkı sunmuştur.
Bugün itibarıyla medyamız ciddi sorunlarla
karşı karşıya bulunmakta, zor şartlarda büyük bir
özveriyle faaliyet göstermektedir. Gelir kaynaklarının
yetersizliği ve maliyetlerin de sürekli artması nedeniyle ekonomik
açıdan ciddi anlamda sıkıntılı günler
yaşamaktadır.
TÜRKSAT’ın döviz üzerinden belirlediği
uydu frekans ücretleri, döviz kurundaki yükselme nedeniyle yüksek oranda
artmıştır. Başta yerel kanallar olmak üzere, televizyonlar
ücretlerini ödeyemez hâle gelmiştir.
Tamamına yakını ithal edilen
kâğıt ve kâğıt ürünleri sektörü de döviz kurundaki artıştan
çok olumsuz etkilenmiş, fiyatlarda meydana gelen yüksek artış
yayıncılığı vurmuştur. Gazeteler kâğıt
alamaz durumdadır. Girdi maliyetlerinde ortaya çıkan yüksek orandaki
artışların altından kalkamayan radyolar, televizyonlar ve
gazeteler güçlükle ayakta kalmaya çalışmaktadır.
Bazıları kapanmış olup bazıları da kapanma
tehlikesiyle karşı karşıyadır. Basın
çalışanları işsiz kalmakta, birçok gazeteci ve muhabir
işten çıkarılmaktadır.
Medyamızın yaşadığı
sorunların çözümlenmesi, demokrasimiz açısından büyük önem
taşımaktadır. Medya alanında kapsamlı bir
değişime, yenilenmeye ihtiyaç bulunmaktadır. Medyamıza
yönelik acilen bir paket hazırlanmalıdır. Medyanın
haklı beklenti ve taleplerine mutlaka karşılık
verilmelidir.
Bugün Resmî Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığının
453 sayılı Kararı’yla Basın İlan Kurumunun gazetelere
verdiği resmî ilanların yayın ücretinde yapılan
artış memnuniyet vericidir. Bu arada, resmî ilan bedeli ödemelerinde
vadesi geçmiş vergi borcu bulunmadığına dair belge
istenmesine ilişkin uygulama da mutlaka ertelenmelidir.
Sayın Cumhurbaşkanının Türk
lirası kullanılması yönündeki çağrılarına bir
kamu kurumu olan TÜRKSAT’ın uymaması, uydu kiralarını döviz
üzerinden uygulamaya devam etmesi dikkat çekmektedir. TÜRKSAT’ın
uyguladığı ücret tarifesi makul seviyeye çekilmeli ve mutlaka
Türk lirası üzerinden belirlenmelidir.
Ulusal, bölgesel ve yerel televizyonlar ile
radyoların önemli bir gider kalemi olan RTÜK payı
kaldırılmalıdır. Kâğıt ve kâğıt
ürünlerine yönelik vergi indirimleri ve kolaylıkları getirilmelidir.
Daha da önemlisi, kâğıt sektörüne yönelik acilen tedbirler
alınmalı, ihtiyacımız olan kâğıdın
Türkiye’de üretilmesi sağlanmalıdır.
Yerel medyanın reklam pastasından
aldıkları pay çok sınırlıdır. Kamu
reklamlarının en az yüzde 15’inin yerel medyaya verilmesi yönünde bir
düzenleme yapılmalıdır. Yurt dışına yapılan
resmî programlara Anadolu medyasından da temsilcilerin
katılımı sağlanmalıdır. Anadolu medyasının
ciddi, basın ahlakına sahip, tarafsızlık ilkesine
bağlı ve objektif bir yayın organı olarak faaliyetlerini
sürdürebilmeleri için özel destek programları uygulamaya
konulmalıdır. Bu amaçla, gelişen teknolojiye ayak uyduramayan
gazetelerin baskı tesislerini modern hâle getirebilmeleri, radyo ve
televizyonların teknolojilerini yenileyebilmeleri için, bazı
sektörlerde olduğu gibi, Anadolu medyasına özgü faizsiz ya da uygun
maliyetli kredi desteği uygulamaya konulmalıdır.
Son yıllarda büyük bir gelişim gösteren
internet medyası, yayıncılık konusunda bir yasal
düzenlemeye kavuşturulmalıdır. Basın
çalışanları kamuoyuna doğru ve tarafsız bilgiyi,
haberi ulaştırabilmek için, bütün olumsuz şartlara rağmen
görevlerini yerine getirmektedirler. Basın
çalışanlarının en temel sorunlardan biri olumsuz
çalışma koşullarıdır. Basın
çalışanları düşük ücret almakta, uzun çalışma
saatlerinde zor şartlar altında görev yapmaktadır. Yıpranma
payı hakkından sadece sarı basın kartı olanlar
yararlanabilmektedir. Basın çalışanlarının özlük
hakları ve çalışma şartları iyileştirilmeli ve
tamamının yıpranma payı hakkından yararlanabilmesi
sağlanmalıdır.
Değerli milletvekilleri, konuşmamın
bu bölümünde Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçesi üzerine görüşlerimizi
ifade edeceğim. 16 Nisan 2017 halk oylamasıyla kabul edilen Anayasa
değişikliğiyle Türkiye Büyük Millet Meclisinin daha etkin ve
güçlü bir yapıya ulaşması amaçlanmıştır. Bu
çerçevede, Türkiye Büyük Millet Meclisi asıl fonksiyon ve vasfına
kavuşturulmuş, temsil ve yetki bakımından
güçlendirilmiştir. Kanun yapımında Meclis iradesi ön plana
çıkarılmıştır. Meclis, milletvekilleri tarafından
verilen kanun teklifleri üzerinde yasama yapmaktadır. Yürütme, sadece
bütçe ve kesin hesap kanun teklifi sunabilmekte, bütçe kanun teklifinin aynen
ya da değiştirilerek onaylanma yetkisi Meclise ait bulunmaktadır.
Nitekim, Meclis olarak bütçeyi görüşüyoruz, dolayısıyla bütçe
hakkının devredildiği iddialarının gerçek
dışı olduğu açıktır, ortadadır.
Yetki kanunuyla, kanun hükmünde kararname
çıkarma uygulaması kaldırılarak Meclisin yasama yetkisinin
elinden alınması anlamına gelen bu uygulamaya son
verilmiştir. Cumhurbaşkanı tarafından ilan edilecek
olağanüstü hâl kararının ve süre uzatma kararlarının
Meclisin onayına sunulması zorunludur, dolayısıyla
Cumhurbaşkanına OHAL yetkisi verildiği iddiaları da
doğru değildir, eskiden olduğu gibi Meclisin onayı
gerekmektedir. Üstelik, olağanüstü hâllerde çıkarılacak
Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin Resmî Gazete'de
yayımlandıkları gün Meclis onayına sunulması ve üç ay
içinde karara bağlanmazsa kendiliğinden yürürlükten kalkması
düzenlenmiştir.
Meclisin, soru, genel görüşme, Meclis
araştırması ve Meclis soruşturması yoluyla denetim
fonksiyonları daha da güçlenmiştir. Cumhurbaşkanı Meclise
hesap verebilir hâle getirilmiştir. Yazılı soru önergelerine on
beş gün içinde cevap verilmesi hükme bağlanmıştır.
Yürütme yetkisini Meclis yerine, doğrudan milletin vermesi
sağlanmıştır. Yürütme, artık, Meclis içinden
çıkmamakta ve güvenoyunu bizzat milletten almaktadır,
dolayısıyla güvenoyu ve gensoru mekanizması da
kalkmıştır. Siyasi partilerin ittifak yaparak seçime
katılabilmelerinin yasal altyapısı oluşturulmuş,
temsilde adalet ilkesi gözetilmiştir. Türkiye nüfusundaki artış
dikkate alınarak milletvekili sayısı 600’e
çıkarılmış, seçilme yaşı 18’e indirilerek
gençlerimizin Parlamentoda temsil edilmesinin önü açılmış,
böylelikle Meclisin temsil gücü ve kapsayıcılığı
artırılmıştır.
Yeni sistemle beraber, kanun yapma, kanun teklif
etme kapasitesini artırmak için Meclisin idari kapasitesinin de buna uygun
olarak geliştirilmesi gerekmektedir. Milletvekillerinin verecekleri kanun
teklifleriyle ilgili sağlıklı bir etki analizi sunabilmeleri
için bu yöndeki ilave kapasiteye ihtiyaç vardır.
Kanun tekliflerinin verilmesi ve görüşülmesiyle
ilgili usul ve esasların belirlenmesi ihtiyacı da bulunmaktadır.
Ayrıca, yürütmenin ihtiyacı olan düzenlemelerin Türkiye Büyük Millet
Meclisine intikal ettirilmesi ve kanun teklifi hâline dönüştürülmesi
konusunda bir mekanizma oluşturulması da önem
taşımaktadır.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma
usul ve esasları İç Tüzük’le düzenlenmektedir. 1973 yılında
yürürlüğe konulan Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün
kırk beş yılı aşkın süre içinde çeşitli
maddelerinde birçok değişiklik yapılmıştır. Bu
değişiklikler İç Tüzük'ün sistematiğini bozmuştur.
Meclis İçtüzüğü'nün yepyeni bir anlayışla ele
alınması gerektiği ve Meclis çalışmalarında hem
kurumsal hem de işlevsel yeniliklere ihtiyaç olduğu
açıktır. Bu çerçevede, daha önce oluşturulan uzlaşma
komisyonlarınca ortaya konulan çalışmaların dikkate
alınması, hatta bir uzlaşı ürünü olan 2009 tarihli metnin
esas alınması hâlinde kısa sürede yeni bir İç Tüzük'ün çıkarılabilmesi
mümkündür. Milliyetçi Hareket Partisi olarak, daha demokratik, hızlı,
etkin, şeffaf, katılımcı ve kaliteli bir yasama sürecinin
ortaya çıkarılmasını sağlayacak yeni bir İç Tüzük’ün
hazırlanması gerektiğini değerlendiriyor, bu yönde
katkı ve destek vermeye hazır olduğumuzu ifade ediyoruz.
Son olarak, Meclis çalışanlarıyla
ilgili birkaç konuya değineceğim. Meclis
çalışanlarımızın da sorunları bulunmaktadır.
Yardımcı hizmetler sınıfında çalışan
arkadaşlarımızın sorunlarının çözümü için daha
önce Meclis Teşkilat Kanunu görüşmelerinde ortak bir irade ortaya
konulmasına rağmen hâlen gelişme olmamıştır.
Yardımcı hizmetler sınıfında çalışanlar
genel idare hizmetleri sınıfına mutlaka
alınmalıdır. Kavas arkadaşlarımız kadroya
alınmalı, stenograflara verilen sözler, yıpranma payı
hakkı verilmesiyle ilgili verilen sözler mutlaka yerine getirilmeli.
Ben, bütçelerimizin ülkemize ve milletimize
hayırlı sonuçlar getirmesini diliyor, tekrar saygılar sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın
Kalaycı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…
AYHAN BİLGEN (Kars) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi adına
söz vermeden önce Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili Sayın
Özel’in bir talebi oldu.
Sayın Bilgen, sizi de gördüm.
Buyurun Sayın Özel.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
33.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Millî Saraylardaki
personele yapılan mobbing, yıldırma ve istifaya zorlanmayla
ilgili görevlendirmelere ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan,
Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı burada ve
kendisini burada gören emekçiler bir konuyu hatırlatıyorlar. Ben daha
önce kendisine Millî Saraylardaki personel ve onlara yapılan mobbing,
yıldırma ve istifaya zorlanmayla ilgili görevlendirmeleri
sormuştum. Kendisi süresi içinde yolladığı bir yanıtla
bunları kesin bir dille reddetmişti. Ama Millî Saraylarla ilgili,
BAK-SEN, Bağımsız Kamu Çalışanları Sendikası
8 tane birbirine benzeyen dava açtı. Bunlardan ilki sonuçlanmış.
İşin enteresanı, soru önergesinin cevabıyla da
karşılaştırdığınızda önergenin eksik
bilgiye değil, doğru bilgiye dayanmadığı ortaya
çıkıyor. Bakın, “Davada, davacı tarafından, Türkiye
Büyük Millet Meclisi İdari İşler Başkanlığı
bünyesindeki Yıldız Porselen ve Çini Fabrikasında el süslemecisi
olarak görev yapmaktayken İstanbul Restorasyon ve Teknik Uygulamalar
Başkanlığı bünyesindeki Kalemkâr ve Altın Varak
Atölyesine atanmasına ilişkin TBMM Başkanlığı
İdari ve Mali İşler Başkanlığının 18
Nisan 2018 tarih ve sayılı işleminin, kendisinin el süslemecisi
olduğu, bu işi uzun süre yaptığı,
atandığı görevin kalemkârlık olduğu, bu işi
bilmediği, belirtilen işlerin mahiyetinin birbirinden farklı
olduğu, kendisinin emekli olmaya zorlandığı, kendisine
mobbing yapıldığı ileri sürülerek iptali istendi.” diyor.
Hemen arkada oy birliğiyle verilen karar şu şekilde.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Müsaadenizle…
BAŞKAN – Tamamlayın Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Mahkeme heyeti oy
birliğiyle şu kararı vermiş durumu özetledikten sonra: Dava
konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna
varılmış. “Açıklanan nedenlerle dava konusu işlemin
iptaline aşağıdaki dökümü yapılan…” diyerek masrafları
sıralamış.
Şimdi, Cumhurbaşkanı
Yardımcınız, böyle mobbinglerin ayyuka
çıktığı, herkesin isyan ettiği bir noktada “Böyle bir
şey yok.” diyerek cevap vermiş. İlk mahkeme kararı verdi.
Bu konuda kendisinin yapacağı konuşmada açıklıkla,
açık yüreklilikle bu konuda cevaplar ve bu hakkıyla, hukukuyla
oynanan, yıllarca verdiği emeğe nankörlük edilen ve başlarına
da, maalesef, saray üzerinden yani çocuklardan birinin yakın
arkadaşı atanarak bu zulmün yaptırıldığı bu
yapıyla ilgili samimi bir açıklama, öz eleştiri ve mümkünse özür
bekliyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Cumhurbaşkanı
Yardımcısı bunları not etmiştir.
Konuşmasında mutlaka değinir.
Sayın Bilgen…
34.- Kars Milletvekili Ayhan Bilgen’in, “Bu kadar da olmaz.”
dedirtecek işler yapılmaya başlanınca bir ülkede,
keyfilikten kimin, nasıl, hangi gerekçeyle mağdur edileceğinin
kuralının kalmayacağına ve bir bildiriye imza
attığı için Gençay Gürsoy’un ceza aldığına
ilişkin açıklaması
AYHAN BİLGEN (Kars) – Sayın Başkan,
bugün üzerinde konuştuğumuz kurumları da doğrudan
ilgilendirdiği için paylaşma ihtiyacı duyuyorum. Biraz önce de
kürsüde bir değerli hatip paylaştı.
Sözcü gazetesinin 2 yazarıyla ilgili, Emin Çölaşan
ve Necati Doğru’yla ilgili “FETÖ’ye karşı olmalarına
rağmen de FETÖ’cü olabilecekleri” iddiasıyla bir sürecin, bir
soruşturma sürecinin başladığı ifade edildi.
Şimdi, bundan birkaç gün önce bir köşe
yazarı, yıllardır bu ülkede olduğu gibi, çok sayıda yeni
tutuklamalar olacağını, gözaltılar
olacağını, yargılamalar olacağını yazdı
ve onun hemen sonuçlarını görmeye başladık.
Şimdi, Sözcü gazetesi yazarlarını
başka bir şeyle suçlayabilirsiniz ama “Bu kadar da olmaz.” dedirtecek
işler yapılmaya başladı mı bir ülkede,
sınırlar kalktı mı, yarın bu kadar keyfilikten kimi,
nasıl, hangi gerekçeyle mağdur edeceğinin hiçbir kuralı
kalmaz. Hukuk öngörebilmektir; suçla ilgili tarifin netleşmesidir ki
insanların gerçekten yaptıkları işin, söyledikleri sözün
cezaya girip girmeyeceğine dair bir irade, bir tavır ortaya
koymaları mümkün olsun. Yine, bugün Profesör Doktor Gençay Gürsoy’un…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun.
AYHAN BİLGEN (Kars) – Tabipler Birliği
eski Başkanı, değerli bir hekim, Türkiye’de demokrasi,
barış mücadelesi yürüten bir ismin, Gençay Gürsoy’un, bir yıl on
beş ay, yayın yoluyla, basın yoluyla suçun işlenmiş
olması gerekçesiyle bir bildiriye imza attığı için, “Bu
suça ortak olmayacağız.” bildirisine imza attığı için
ceza aldığını öğrendik. Şimdi, Suriye
politikasıyla ilgili uzun bir tartışma yapmaya bu süre yetmez
ama insanlar, akademisyenler, sivil toplum temsilcileri Suriye
politikasını yanlış bulmuşlar, bir uyarı ve
eleştiri yapmışlar, imza atmışlar. Bunun böyle bir cezalandırma
konusu olması bizim aklımıza geçmişte Hanefi
Avcı’yı Devrimci Karargâh’tan tutuklatan yaklaşım,
örgütlenme ve uygulamaların aynen devam ettiği izlenimini getiriyor.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Türkkan, siz de bir grup
başkan vekili olarak söz istemişsiniz, onu da verelim, ondan sonra
MHP Grubuna devam edeceğiz.
35.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Rize Emniyet
Müdürü Altuğ Verdi’ye Allah’tan rahmet dilediğine, Diyarbakır
Milletvekili Mehmet Mehdi Eker’in PKK’yla direkt bağlantılı bir
kurumu ziyaret ettiğine ve bunu da Türk toplumuna açıklamak zorunda
olduğuna ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Öncelikle, bugün hayatını kaybeden Rize
Emniyet Müdürü Altuğ Verdi’ye Allah’tan rahmet diliyorum, yaralı
polis kardeşlerimize de şifa diliyorum.
Dün Sayın Mehdi Eker, benim kürsü
konuşmamdan sonra bir cevap verdi, bu konuda hukuk yoluna da
başvuracağını, DPI’ın PKK’yla ilişkisinin
olmadığına dair bir söylemde bulundu, ben de kendisine –müsaade
ederseniz, dün vakit bulamadım- buradan cevap vermek istiyorum.
DPI’ın kurucusu kim? DPI’ın direktörlüğünü
kim yapıyor? Kerim Yıldız. Kerim Yıldız aynı
zamanda Kurdish Human Rights Project yani “Kürt İnsan Hakları
Girişimi” adlı kuruluşun da kurucusu. Bu bilgi bizzat
DPI’ın internet sitesinde de yer alıyor. Her iki kuruluş da
İngiltere’de aynı adreste ikamet ediyor. Bu KHRP’nin diğer
kurucusu da Mark Muller Stuart. Mark Muller Stuart kim? Öcalan’ın
avukatı. KHRP’nin onursal başkanı ise Lordlar Kamarası
üyesi Lord Eric.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Özür diliyorum.
BAŞKAN – Devam edin, toparlayalım.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – “Öcalan 1999
yılında yakalandığı zaman yapılan sorgusunda Lord
Eric’le yüz yüze görüştüğünü de ifade etmişti. KHRP, Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinde PKK’nın Türkiye aleyhine
açtığı davaları takip ediyor. Sitesinde ‘İran, Irak,
Suriye, Türkiye ve eski Sovyetler Birliği’ndeki Kürt bölgelerinde yaşayan
herkesin insan haklarını korumaya ve daha iyi bir düzeye getirmeye
çalışır.’ denilirken kurucuları arasında kiliselerin
temsilcileri de bulunuyor.”
Bu kuruluşun sitesinde de şöyle
Türkiye'nin de içinde bulunduğu bir Kürdistan haritası var. Yani
ziyaret ettiğiniz kurum serinofil derneği değil. Ziyaret ettiğiniz
kurum, daha önce izah ettiğiniz gibi, Avrupa Birliği
ilişkilerimizi geliştirmek için veyahut da 15 Temmuz sürecini
anlatmak için ziyaret ettiğiniz bir kurum değil, PKK’yla direkt
bağlantılı bir kurumu ziyaret ettiniz. Bunu da Türk toplumuna
açıklamak zorundasınız. Onu, bunu bir başkasıyla
ilişkilendirmek yerine kendi ilişkilerinizi topluma açıklamak
zorundasınız.
Teşekkür ederim.
MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) –
Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Eker, yerinizden bir dakika
vereyim.
Buyurun.
36.- Diyarbakır Milletvekili Mehmet Mehdi Eker’in,
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ve devlet idaresinin, siyaset
yapma sanatının bu kadar ucuz polemiklere konu olmaması gerektiğine
ilişkin açıklaması
MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Şimdi, benim söylediğim şey şu:
Dün söyledim, bugün tekrar edeyim. Anlaşılıyor ki yani
başka şeyler aranıyor.
“DPI” İngilizce adının
kısaltılmasıyla “Democratic Progress Institute”, Demokrasi
Gelişme Kurumu Enstitüsü. Uluslararası bir kuruluş,
bağımsız bir kuruluş. Bunun PKK’lı olduğuna,
PKK’yla ilişkisine dair herhangi bir bilgi yok. Bu kuruluş…
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Bende var, verdim.
MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) –
Şimdi, bilemiyorum, bakarsınız yarın öbür gün sizin
partinizden de birilerinin onlarla irtibata geçmiş olduğuna dair
bilgiler ortaya çıkar, o kadar fazla şey yapmayın.
Dolayısıyla, şimdi, bu enstitü…
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Ben çok açık, net
ifade ettim; siz de ifade edeceksiniz.
MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) –
Şimdi, bak, ben o kuruluşun avukatı değilim.
BAŞKAN – Sayın Eker, toparlayalım.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Ben “Kandil’deki
görüşmeler ortaya çıkar.” demiyorum hâlen.
MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) –
Sayın Başkan, şimdi, ben sizinle karşılıklı
buradan bu şekilde konuşmak için cevap vermiyorum. Siz bir ithamda
bulundunuz, ben açıklama yapıyorum. Yani ben siyasetin, diplomasinin,
hele hele devlet idaresinin ve siyaset yapma sanatının bu kadar ucuz
polemiklere konu olmaması gerektiğine inananlardan biriyim. Siyaset
bence bu değildir, bu sizin yaptığınız hiç değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Eker.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Başkan…
ERKAN BAŞ (İstanbul) – Sayın
Başkan…
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri…
MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Müsaade
edin, tamamlayacağım, ben tamamlayamadım.
BAŞKAN – Bir saniye Sayın Eker…
MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) –
Başkan, siz söz verdiniz…
BAŞKAN – Verdim, süreniz bitti.
MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Usulde
olmamasına rağmen arada söz verdiniz, benim de cevap vermem
lazım.
BAŞKAN – Ben size de verdim. Bu konuyu daha
sonra aranızda konuşursunuz. Gerekli süreleri verdim.
ERKAN BAŞ (İstanbul) – Sayın
Başkan, çok acil… Mamak’ta inşaat işçileri çatıya
çıkmışlar.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Teklifleri (Devam)
1.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 10) (Devam)
2.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/275); 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan, 2017
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/38); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 2017
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2017 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/39); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/41); 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu
ile 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 183 Adedi Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu
İdarelerine, 2 Adedi Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve 10 Adedi
Diğer Kamu İdarelerine Ait Olmak Üzere Toplam 195 Adet
Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/40) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 11) (Devam)
A) CUMHURBAŞKANLIĞI (Devam)
1) Cumhurbaşkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Cumhurbaşkanlığı 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
B) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ (Devam)
1) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
C)
KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (Devam)
1)
Kamu Denetçiliği Kurumu 2019Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Kamu Denetçiliği Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) ANAYASA MAHKEMESİ (Devam)
1) Anayasa Mahkemesi 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Anayasa Mahkemesi 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) YARGITAY
(Devam)
1) Yargıtay 2019Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Yargıtay 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) DANIŞTAY (Devam)
1) Danıştay 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
F) SAYIŞTAY (Devam)
1) Sayıştay 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sayıştay 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G)
HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU (Devam)
1) Hâkimler
ve Savcılar Kurulu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler
ve Savcılar Yüksek Kurulu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H)
MİLLÎ İSTİHBARAT TEŞKİLATI BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî İstihbarat Teşkilatı
Müsteşarlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
I)
MİLLÎ GÜVENLİK KURULU GENEL SEKRETERLİĞİ (Devam)
1) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ)
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Diyanet
İşleri Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Diyanet
İşleri Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
J)
İLETİŞİM BAŞKANLIĞI (Devam)
1) İletişim Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
K)
BASIN-YAYIN VE ENFORMASYON GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) SAVUNMA
SANAYİİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Savunma
Sanayii Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Savunma
Sanayii Müsteşarlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
M)
STRATEJİ VE BÜTÇE BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Strateji
ve Bütçe Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
N) KALKINMA BAKANLIĞI (Devam)
1)
Kalkınma Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
O)
MİLLİ SARAYLAR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Milli
Saraylar İdaresi Başkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
Ö) DEVLET
ARŞİVLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Devlet
Arşivleri Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
P)
BAŞBAKANLIK
(Devam)
1)
Başbakanlık 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Ben şimdi Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Feti
Yıldız’a söz veriyorum.
Buyurun Sayın Feti Yıldız. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on altı dakika Sayın
Yıldız.
MHP GRUBU ADINA FETİ YILDIZ (İstanbul) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sayın
Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Yüksek Yargının
değerli temsilcileri ve bizleri izleyen aziz Türk milleti; Anayasa
Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Sayıştay, Hâkimler ve
Savcılar Kurulu bütçeleri üzerinde Milliyetçi Hareket Partisinin
görüşlerini, düşüncelerini sunmak üzere söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Uçmağa varışının 40’ıncı
yılında büyük Türkçü, Turancı Atsız Hoca’yı saygı
ve rahmetle anıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
Şüphesiz “adalet” kavramı çeşitli
şekillerde tarif edilebilir. Adalet, en basit tarifiyle, herkese yasalarca
tanınan hakkı vermek ve bu hakka ilişmemektir. Demokratik hukuk
devletinin en yalın özelliği, yerleşmiş, herkesin
bildiği ve eşit olarak uygulanan hukuku garanti etmesidir.
Cumhuriyetin nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti, insan
haklarına saygı gösterir, hak ve özgürlükleri koruyup geliştirir,
her eylem ve işlemi hukuka uygun olur, Anayasa’ya aykırı tutum
ve davranışlardan kaçınır, Anayasa ve hukukun
üstünlüğü kurallarına kendini bağlı sayar, her şeyden
önemlisi de yargı denetimine açıktır.
Sayın milletvekilleri, Osmanlı Türk
Devleti’nde Yükseköğretim Kurulunun, Adalet
Bakanlığının ve Dışişleri
Bakanlığının görevlerini Şeyhülislamlık kurumu
üstlenmişti. İmparatorluğun güçlü olduğu dönemlerde yüksek yargıyı
temsil eden Şeyhülislamlık makamı dokunulmazlık
makamıydı. Bu dönemlerde şeyhülislamlar azledilmez, katledilmez,
mallarına el konulmazdı. İmparatorluk zayıflamaya,
soğumaya başlayınca şeyhülislamlar görevden
alınmış, hatta bazıları da katledilmiştir.
Osmanlı Türk Devleti’ndeki siyasal mücadelelere bazı
şeyhülislamlar fiilen katılmış, verdikleri kararlarla
bazı siyasi mücadeleleri yönlendirmiş, pek çok kişinin can
vermesine sebep olmuş, birçok kişi de bu uğurda makamından
olmuştur.
Sayın milletvekilleri, sosyolojinin kurucusu
olan İbni Haldun 14’üncü yüzyılda devleti tarif ederken der ki: “Devleti
nesep kurar, sebep devam ettirir. Buradaki sebep adalettir.” Yani bu çok güzel
bir tariftir, devletin devamını sağlayan adalettir. Adaletin
bulunduğu her yerde devlet oluşabilir ancak adaletin
olmadığı yerde devletin devamı, varlığı
mümkün değildir.
Sayın milletvekilleri, günümüze gelirsek 15
Temmuz 2016’da Türk devletinin başına tarihin en büyük ihaneti
gelmiştir, Türk devleti en büyük ihanetle
karşılaşmıştır. FETÖ’yü uzun uzun tarif etmeye,
izah etmeye gerek yoktur. Neresinden bakarsanız bakın FETÖ bir
istihbarat yapılanmasıdır. Örgütün hiyerarşisine
bağlı hâkim ve savcılar adli sistemimiz içerisinde bilerek,
isteyerek derin yaralar açmışlardır.
Yine, Silahlı Kuvvetlerimiz içine yuvalanan
hainler Türk milletinin alın teriyle alınmış tankı,
topu, savaş uçaklarını milletimize çevirmişlerdir,
demokrasimizin kalbi olan Gazi Meclisimizi bombalamışlar ve milletin
can ve emniyetini sağlamakla görevli emniyet içindeki yapılanmayla
ise akla hayale gelmeyecek türlü oyunlar, melanetler sergilemişlerdir.
Jandarma içine sızmış hainler de ülkemizin güneyinde
oluşturulmak istenen terör devletçiğine malzeme
taşımışlardır. Yapmış oldukları
tahribat ağır ağır, çok şükür, ortadan
kalkmaktadır.
Adalet sistemimiz içerisindeki tahribata gelince,
hâkim ve savcı kılığındaki terör örgütü üyeleri
hakkında açılmış davalar, toplanan deliller, verilen
kararlar her şeyi apaçık ortaya koymaktadır. Yüksek Hâkimler ve
Savcılar Kurulu 3.910 hâkim ve savcıyı ihraç ederken 70-80 sayfayı
bulan kararlarının özetinde şöyle demektedir: “FETÖ silahlı
terör örgütüne bağlı kişilerin çoğu hile ve desise ve
sahtecilikle hâkim ve savcı olmuşlardır. Bu kişilerin
sistem içeresindeki örgütlenmesi örgüt liderinin, Pensilvanya’daki kardinalin
talimatlarıyla olmuştur ve terör örgütünün çıkarları
doğrultusunda hüküm kurmuşlardır bunlar.” Bunlar, bu
saydıklarım HSK kararlarıdır, ihraç
kararlarındadır. Asla Türk milleti adına karar
vermemişlerdir ve yargıyı her açıdan silah gibi kullanmışlardır,
hukuka ve adalete aykırı binlerce karara imza
atmışlardır.
Sayın milletvekilleri, terör örgütü üyesi
hâkimlerin Türk milleti adına karar vermedikleri açık olarak
belirtildiği yerde, yapmış oldukları yargılamalar
nasıl değerlendirilecektir? Tüm bu sebepler göz önüne
alındığında FETÖ mensubu hâkim ve savcıların imzası
bulunan tüm kararlar ve dava dosyaları yeniden denetlenmek
zorundadır, bu konuda zaruret vardır. 15 Temmuz 2016 tarihi
itibarıyla ortaya çıkan bu durumun tarihte eşi ve benzeri
görülmemiştir; evet, bu durum gerçekten nevi şahsına
münhasır bir durumdur. Terör örgütü üyesi, hâkim ve savcı
sıfatını kaybetmiş bu kişiler hukuk ve adalete
aykırı kararlar vermişler ancak bu kararlar hâlen icra ve infaz
edilmektedir. Yeniden yargılanma yolunun açılması talebimiz
bazen kaosa sebep olabilir, bazen iş yoğunluğu, bazen dava
dosyalarının çokluğu bahaneleriyle görmezden gelinmektedir. Bu
durum hukuk devletine yakışmaz, sürdürülmesi de mümkün değildir
çünkü hak aramayı yaşam biçimine dönüştürmeyen üşengeç ve
duyarsız insanların çoğunlukta olduğu toplumlar hiçbir
şekilde ilerleyemez, gelişemez ve her alanda geri kalır.
14 Kasım 2018 tarihi itibarıyla cezaevinde
bulunan FETÖ’cü tutuklu ve hükümlü hâkimlerin sayısı 352 hâkim, 204
savcı, efendim, yine, bunlara dava dosyalarını hazırlayan,
fezlekeleri hazırlayan 2.834 polis, 437 emniyet müdürü, 1.420 emniyet
amiri vardır. Yüksek yargı üyelerinden de 2 Anayasa Mahkemesi, 19
Danıştay üyesi ve 71 Yargıtay üyesi tutuklu ve hükümlü olarak
bulunmaktadır, hâlen cezaevindedir.
FETÖ’nün yargı gücünü silah olarak
kullandığı konusunda toplum mutabakat hâlindedir. Peki, kurulan
bu kumpaslar, verilen kararlar ne olacaktır? On dört yıl içerisinde
verdikleri kararlar, değerli arkadaşlar, yerli yerinde
durmaktadır. Artık bir şeye kesin olarak karar vermek
zorundayız, eğer bu, FETÖ’cü hâkimlerin verdikleri kararlar hukuka,
adalete aykırıysa bunun ortadan kaldırılması için
gerekli tüm hukuki yollar acilen hayata geçirilmelidir. Söz konusu
kararların tamamı mutlaka ama mutlaka yeniden incelenmelidir. Bunun
için Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 311’inci maddesinde düzenlenen
yargılamanın yenilenmesi müessesesinin mevcut haliyle bu işin
içinden çıkmamız mümkün değildir. Bu yalın gerçek
ortadayken -uygulamayı üzülerek belirteyim- tüm müracaatlar yani yargılamanın
yenilenmesi taleplerinin hemen hemen tamamı reddedilmektedir. Ben
İstanbul’da kırk yıl ceza avukatlığı yaptım,
yüzlerce müracaatımdan ancak birkaç tanesi kabul edilmiştir
mahkemeler tarafından. Bunun için bu yargılamanın yenilenmesinde
311’inci maddeye geçici bir ek madde ekleyerek FETÖ’cü hâkimlerin imzası
bulunan kararlar başka bir şeye gerek görmeden zorunlu olarak
yargılamanın yenilenmesi sebebi sayılmalıdır,
başka türlü bu işin içinden çıkamayız. Adalet bu yönüyle de
siyasi bir meziyettir. Unutmayalım, adaletin bulunmadığı
yerde herkes suçludur. Maddi hakikate ve adalete ulaşmak için bahsedilen
kararlarla ilgili olarak zorunlu yeniden yargılama yolu geciktirilmeden
açılmalı. Bu konuyla ilgili yakında sunacağımız
kanun teklifini bütün partilerin samimiyetle desteklemesini bekliyoruz.
Değerli milletvekilleri, adalet şüphesiz
birçok şekilde tarif edilir demiştim ancak adalet aynı zamanda
bir inanç meselesidir. Yani adalet tevhit inancının yani “La ilahe
İllallah.”ın yer yüzündeki tecellisidir. Onun için adaletsiz bütün
kararlar Yaradan’a karşı alınmış kararlardır yani
Allah’a inanmayan, Allah’tan başka tanrısı olan bazı
yerlere mensup insanların aldığı kararlardır.
Bunların yerli yerinde durması mümkün değildir. Bunu her türlü
şartlarımızı zorlayarak ortadan kaldırmak
zorundayız. Bunun için, biz kısmen de olsa bu kararların
giderilmesi için 24 Eylülde Meclis Başkanlığına
şartlı ceza indirimi kanun teklifimizi sunduk. Bu teklif maalesef
Adalet Komisyonunda beklemektedir.
Kanun teklifimizi “kısmi af” diye yorumlayanlar
oldu. Hatta aylarca toplumda tartışıldı, “Af ne götürür, ne
getirir.” diye yerli yersiz yorumlar yapıldı, bazı dramatik
olaylar kasıtlı olarak öne çıkarıldı, göstermelik
hassasiyetlere tanık olundu. Şartlı ceza indirimimize
karşı çıkanların -takip ettiğimiz, izlediğimiz
kadarıyla- kanun teklifimizi ve gerekçesini
okumadığını gördük. Kuru kuruya, sadece Milliyetçi Hareket
Partisinin teklifi olduğu için karşı çıkıldı.
Oysa 24 Eylül 2018 tarihinde Meclis Başkanına sunduğumuz kanun
teklifinin amacını burada yüce Mecliste bir kere daha tekrar etmek
istiyorum: 19 Mayıs 2018 tarihi dâhil olmak üzere bu tarihten önce
işlenen –kanunda ayrı tutulanlar hariç olmak üzere- eski ve yeni ceza
kanunumuzda ve özel ceza kanunlarımızdaki suçlarla ilgili olarak,
suçlunun tabi olduğu infaz rejimine göre çekilmesi gereken toplam cezadan
şartlı indirim yapılır, bu şartlı indirim bir
keredir, beş yıldır. Eğer sanık, hükümlü bihakkın
tahliye tarihine kadar yeni bir kasıtlı suç işler, bu suç da
kesinleşirse yapılan indirim geri alınır, infaza devam
olunur. Bu çok açık, net bir ceza indirimidir. Ancak maalesef,
basınımızın bazı yazarları, bazı televizyon
yorumcuları, bazı siyasilerimiz bu meseleyi çarpıtmış,
işi ucuzlatmış ve 640 suç içerisinden sadece uyuşturucu
kullananlarla ilgili bir kanun teklifi gibi takdim edilmiştir. Oysa biz
kanun teklifimizin istisnalarını tek tek söyledik, dedik ki: Devletin
güvenliğine karşı suçlar, anayasal düzene karşı
suçlar, millî savunmaya karşı işlenen suçlar, soykırım,
insanlığa karşı suçlar, hayata karşı suçlar,
işkence, eziyet suçları, cinsel dokunulmazlığa
karşı işlenen suçlar, Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki
suçlar ve Atatürk aleyhine işlenen suçlar kanunun istisnası dedik,
geri kalan suçlarda elbette bir indirim yapılırdı. Türk Ceza
Kanunu’nun 188’inci maddesi de, efendim, 83’üncü madde de 84’üncü maddede de
hepsi elbette buna girecektir. Biz burada bir suç düzenlemesi yapmadık ama
huzurumuzda Cumhuriyet Halk Partisinin sayın milletvekilleri var,
kendilerine televizyonlarında sorulduğunda cevapları maalesef
şu oldu: “Efendim, bu kanun teklifi konusunda dur bakalım Adalet ve
Kalkınma Partisi ne yapıyor, biz ona göre bir cevap vereceğiz.”
dediler.
Sayın milletvekilleri, siz
düşüncelerinizi, görüşlerinizi bir başka partiye göre mi
yönlendirirsiniz ya da açıklarsınız?
VELİ AĞBABA (Malatya) – Biz değil de
siz AKP’ye göre yönlendiriyorsunuz ya, AKP ne diyorsa…
FETİ YILDIZ (Devamla) – Cevap veririm, her
şeye cevap veririm ama ben yapı olarak polemiğe giren bir insan
değilim.
VELİ AĞBABA (Malatya) – “Karakolda
doğru söyler, mahkemede şaşar.” diye laf var ya Sayın
Vekilim.
BAŞKAN – Genel Kurula hitap edelim lütfen.
FETİ YILDIZ (Devamla) – Polemiği de sevmem
Sayın Milletvekili. Ben meselemi anlatayım, eğer
dağarcığında bir şey varsa çık buradan anlat,
karşı olduklarını anlat. (MHP sıralarından
alkışlar)
VELİ AĞBABA (Malatya) – Çok şey var,
çok şey var; seni tartar o. Seni tartar, tarttırır seni,
ağır gelir! Hafif gelirsin!
BAŞKAN – Karşılıklı
değil değerli arkadaşlar, karşılıklı
değil.
Siz Genel Kurula hitap edin.
FETİ YILDIZ (Devamla) – Değerli
milletvekilleri, hukuk devletinin gerçekleşmesinde ve yerleşmesinde
elbette nitelikli hukukçuların büyük önemi vardır,
palavracıların yapacağı hiçbir şey yoktur. Kötü
kanunlar bile iyi ve nitelikli hukukçuların ve uygulamacıların
elinde haklı ve adil çözümler üretebilir.
Hukuk fakültesindeki aşırı
artış, hâkimlik ve savcılık sınavındaki mülakat
ve mesleğe kabulde özen gösterilmemesi, eğitim durumları ve
liyakate önem gösterilmemesi seviyenin düşmesine sebep olmuştur. Buna
da sık sık tanık oluyoruz. Bunun yanı sıra,
hızlı ve adil bir yargılamayla hâkim ve savcıların
sorumsuz olmamaları gerekir. Bu sorumsuzluğu da ortadan
kaldıracak, keyfîliği ortadan kaldıracak düzenlemeye ihtiyaç
vardır.
Diğer bir husus da, belli bir kıdem ve
tecrübe birikimi olmayan hâkim ve savcıların iş
yoğunluğu fazla olan Ankara, İstanbul, İzmir gibi illerde
görevlendirilmesi maalesef...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Yıldız,
toparlayın.
Bir dakika ilave ediyorum.
FETİ YILDIZ (Devamla) –
Toparlayacağım Sayın Başkan. Yani konu o kadar uzun ki
aslında on altı dakikada yirmi altı dakikada izah etmemiz mümkün
değil.
BAŞKAN – Tabii, süreleri gruplarınız
size takdim ediyorlar.
FETİ YILDIZ (Devamla) – Evet, elbette.
Teşekkür ediyorum.
Geçmiş tarihe bakıldığında,
liyakate önem verdiğimiz dönemlerde Türk devleti güçlü olmuş, liyakat
bırakılıp eş, dost, siyasi görüş vesaire öne
çıkarıldığı dönemlerde devlet ve toplum çöküntü içine
girmiştir.
Sayın milletvekilleri, Anayasa Mahkemesi,
Danıştay, Yargıtay ve Yüksek Hâkimler Kuruluyla ilgili -Hâkimler
ve Savcılar Kurulu yeni adıyla- söylenecek o kadar çok söz var ki
ancak bu kadarını izah edebildik. Bir yanlışlığı
düzeltmek için bizim şartlı ceza indirimine ağırlık
verdim. Bu konuda yakında Meclise getireceğimiz yani İç Tüzük’ün
37’nci maddesini kullanarak yapacağımız teklif ve öneriyi
destekleyip desteklememeniz konusunda bir samimiyet testi olacaktır.
Bütçenin hayırlı olmasını diler,
hepinize saygılar sunarım. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın
Yıldız.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Özel. Siz de
toparlayın artık, MHP Grubuna…
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) – Sayın Başkan, duyuyor musunuz?
BAŞKAN – Efendim?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) – Bir söz talebim var.
BAŞKAN – Sayın Kerestecioğlu,
buyurun. Bir sataşma olduğu için Sayın Özel’e söz veriyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Ben istemiştim.
BAŞKAN – 60’a göre sözleri Milliyetçi Hareket
Partisi Grubunun sözleri bittikten sonra vereceğim değerli
arkadaşlar, grubun insicamını bozamayız.
Buyurun Sayın Özel.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) – 60’a göre istemiyorum, grup başkan vekilleri yerine istiyorum
ve acil bir şey için söz istiyorum Sayın Başkan, yoksa herhangi
bir şey için değil yani.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Verin efendim, verin şey
yapsın.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) – Epeydir de söz talep ediyorum.
BAŞKAN – Az önce Sayın Bilgen’e
vermiştim Sayın Kerestecioğlu, Grup Başkan Vekiliniz
olarak.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) – Ama grup başkan vekilleri istedikleri zaman alabiliyorlar yani
şu anda da beni bıraktıkları için burada, o nedenle söz
istedim sizden.
BAŞKAN – Peki, Sayın Özel’den sonra size
söz vereyim.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) – Böyle bir şeyi de suistimal etmeyeceğimi biliyorsunuz.
BAŞKAN – Tabii, tabii, buyurun ama Milliyetçi
Hareket Partisinin de insicamını bozmamak da hepimizin hakkı
arkadaşlar.
Buyurun Sayın Özel.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
37.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, İstanbul
Milletvekili Feti Yıldız’ın 10 sıra sayılı 2019
Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 11 sıra sayılı 2017
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın birinci tur
görüşmelerinde MHP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan,
Milliyetçi Hareket Partisinden değerli hatibi dinledik. Af konusunda ilk
“af” diyen Milliyetçi Hareket Partililerin kendisidir. Seçimden önce bir af
vaadinde bulundular, seçimden sonra şartlı ceza indirimine
çevirdiler, bir kez bunun altını çizelim.
İkincisi, AK PARTİ’nin her kanun teklifine
kayıtsız şartsız burada destek verip hatta AK
PARTİ’nin istemediği bazı araştırma önergelerine ve
diğer denetim olanaklarına bile çekimser kalmak ve bazen de ret oyu
kullanmak suretiyle verdikleri destekten sonra böyle iddialı seçim öncesi
bir duygu istismarına yönelecek bir şeyi seçimden sonra
makyajlayıp getirip bir kenara koyunca elbette merak ederiz ittifak
ortakları ne diyecek diye. Siz onların her istediğini
kayıtsız şartsız yerine getiriyorken bir tek
isteğinize “evet” denmediğinde tutup da burada “CHP keşke bunu
sormasaydı.” Biz tavrımızı net söyledik ama şunu da
çok açık söyleyelim: Uyuşturucuyla ilgili partinizi
ilişkilendiren, imayı yapan biz değiliz; biz uyuşturucu
suçlarının kapsamını sorduk ama Recep Tayyip Erdoğan
öyle bir cümle kurdu ittifakı bitirme noktasına geldiniz. Bir tanesi
ittifakla ilgili Andımız’a karşı vermiş
oldukları…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Müsaadenizle, önemli bir
kısmı açıkta geçti zaten.
BAŞKAN – Toparlayın ve bitirelim
arkadaşlar.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Yerel seçimlerde ittifak
yapmama noktasına iki partiyi iki şey getirdi. Bir tanesi:
Andımızdaki yargı kararına AK PARTİ’nin verdiği,
başta Bekir Bozdağ olmak üzere, tepki ve Recep Tayyip
Erdoğan’ın grup konuşmasında Bekir Bey’e sahip
çıkıp size had bildirmesi; ikincisi de af konusunda böyle, bir
paragraf boyunca uyuşturucu suçlularının partisi noktasına
haksız bir şekilde sizi eleştirmesiydi. Biz bunu gördük ve bu
konuda sizin tutumunuzu merak ettik. Ama ne Andımızda bir
değişiklik var ne afta bir değişiklik var ama nereden
geldiyse geldi siyasi bir vahiy geldi tekrar ittifak noktasına, aday
göstermeme noktasına geldiniz. İttifaktan çekildiniz salon balkon
ayakta alkışladınız…
MEHMET BÜLENT KARATAŞ (İstanbul) – Kes
lan!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – …ittifaka döndünüz salon
balkon ayakta alkışladınız.
BAŞKAN – Peki, teşekkür ederim.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Sana ne!
Seni ilgilendirir mi? Sen kimsin ya?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sen ne diyorsun ya? Şunu
da söyleyemeyecek miyiz!
BAŞKAN – Değerli arkadaşlar…
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Sen
HDP’yle görüşürken normal değil mi? Sen HDP’yle görüşürken
normal değil mi?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Siz eleştirilemez
misiniz? Bu nasıl bir şey ya! Çık konuş arkadaş. Sen
kimsin! Çıkacak konuşacaksın!
BAŞKAN – Değerli arkadaşlar, lütfen,
birbirimize hitap ederken nezaket sınırını
aşmayalım.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Sen
HDP’yle görüşüyorsun, sen HDP’yle ittifak görüşmesi yapıyorsun,
o normal!
BAŞKAN – Sayın Bülbül, ben size söz
vereceğim ama…
MUSTAFA BAKİ ERSOY (Kayseri) – Sen kimsin!
ORHAN SARIBAL (Bursa) – Sen kimsin!
BAŞKAN – Değerli arkadaşlar, grup
başkan vekilleriniz herhâlde meramını anlatacak durumda.
MUSTAFA BAKİ ERSOY (Kayseri) – Konuşma!
ORHAN SARIBAL (Bursa) – Sen konuşma, terbiyeli
ol!
MUSTAFA BAKİ ERSOY (Kayseri) – Sen kimsin lan,
konuşma!
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Baki Bey…
ORHAN SARIBAL (Bursa) – Terbiyesizlik etme, adam ol!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Orhan ağabey…
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Herkes
haddini bilecek!
BAŞKAN – Değerli arkadaşlar…
MUSTAFA BAKİ ERSOY (Kayseri) – Kimsin lan sen!
BAŞKAN – Sayın Bülbül, Sayın
Sancaklı; arkadaşlarınızı lütfen…
VELİ AĞBABA (Malatya) –
Ayağını korkak alıştırma, gel.
MUSTAFA BAKİ ERSOY (Kayseri) – Gel, gel, hadi,
gelsene; varsa yüreğiniz, gelin!
(CHP ve MHP milletvekillerinin birbirlerinin üzerine
yürümesi)
BAŞKAN – Değerli arkadaşlar, lütfen
oturur musunuz yerinize. Böyle bir tablo söz konusu olamaz, grup başkan
vekilleri, herhâlde, grupları adına cevap verecek ehliyettedirler.
Sayın Kerestecioğlu “Acil.” diyorsunuz,
buyurun lütfen siz.
38.- Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir’in,
TOKİ inşaatında çalışan ve uzun süredir ücretlerini
alamayan işçilerin inşaatın çatısına çıkarak
intihar girişiminde bulunduğuna ilişkin açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) – Evet, acil diyorum çünkü şu anda 2 TOKİ işçisi
inşaatın tepesinde intihar girişiminde bulunuyorlar. Uzun
süredir alacaklarını alamadıkları için
direnişteydiler, daha sonra gözaltına alındılar,
bırakıldılar ama hâlâ aynı sorun devam ettiği için
inşaatlarının çatısındalar. Ben bütün partilerden
-şu anda Kamu Başdenetçimiz de buradayken- rica ediyorum: Gerçekten,
valiler HDP’li vekil olunca telefonlara çıkmayabiliyorlar, lütfen,
arayın ve söyleyin. En azından Mecliste gündeme geldiğini ve bu
soruna çözüm bulunmaya çalışılacağını iletsinler
o işçilere ve intihar girişiminden vazgeçirmeye
çalışsınlar. Bu nedenle söz almak istedim. Hazır bütçeyi
konuşuyorken herhâlde bundan daha acil bir şey olamaz çünkü gerçekten
Ankara’da son altı yılda en az 300 emekçi iş cinayetinde
hayatını kaybetti Sayın Başkan.
Bu nedenle söz aldım, herkesten rica ediyorum.
BAŞKAN – Peki, teşekkür ederim.
Sayın Bülbül…
39.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül’ün, Manisa
Milletvekili Özgür Özel’in yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Şimdi, bir sefer, bu şartlı ceza
indirimi meselesi 24 Eylül tarihi itibarıyla ete kemiğe bürünüp
Meclis önüne bir kanun teklifi olarak sunulmuştur. Genel
Başkanımızın seçim öncesinde ifade ettiği husus, kader
mahkûmu olarak ifade ettiği bir kesimin cezaevlerinde çekmiş
olduğu sıkıntılardan dolayı, bu
sıkıntıların hafifletilmesi ve aynı zamanda daha da
önemlisi, cezaevlerinde kapasitelerinin çok üzerinde bir yoğunluk
olması sebebiyle, bunun Türkiye’de her türlü kaotik teşebbüsün
denendiği bir süreçte bir istismar vasıtası hâline gelmemesi,
oradaki insanların istismar edilerek Türkiye'nin destabil hâle gelmesi,
Türkiye'nin karıştırılmasına, sıkıntıya
sokulmasına müsaade edilmemesi amacını
taşımaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Devam edin.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Bunu Genel
Başkanımız net bir dille ifade etmiştir ve buna 2000
yılındaki “Hayata dönüş” operasyonlarını örnek
vermiştir. Türkiye’de en az 10 bin güvenlik personeliyle o
kalkışmanın bastırılması için gösterilen
çabayı hepimiz hafızalarımızı birazcık
yokladığımızda çok net bir şekilde
hatırlayacağız. Bunun ilk defa gündeme geliş şekli
şartlı ceza indirimi olmasına rağmen, o kanun teklifi
başvurusu yapıldığı andan itibaren bunu “af” olarak
lanse edilmesinedir itirazımız. Bunun bu şekilde
değerlendirilmesi, ortada yazılı bir metin varken bunun
hilafına, bunun dışında ve bu konuyu yıpratmak ve
sulandırmak maksadını taşıdığını
düşündüğümüz bir çalışmanın basında ve kamuoyunda
yürütülmesinedir itirazımız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Efendim, müsaade
edin.
BAŞKAN – Toparlayın Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Sayın
Hatibimiz bu hususun altını çizmiştir ve bu konuda Türkiye’deki
bütün kesimlerin -yani Cumhuriyet Halk Partisine dönüşünün sebebi de odur-
bu konudaki görüşünün alınması ve toplumsal bir mutabakatla bu
işin geçmesi gerekliliğinden kaynaklanmaktadır. Adalet ve
Kalkınma Partisinin bu hususa mesafeli yaklaşmış
olduğu doğrudur. Bunun dışında, diğer toplum
kesimlerinin de düşüncesini merak etmek ve bu konudaki düşüncelerini
söylemelerini teklif etmek, talep etmek başka bir şeydir.
Ayrıca, Andımız meselesindeki
düşüncelerimiz aynen muhafaza edilmektedir. Andımız’la
alakalı tavrımız bundan sonra da böyle olacaktır. Allah,
inşallah, Andımız’ın bu okullarda, bu memleketin
okullarında, bu memlekette her yerde söylenebileceği, haykıra
haykıra söylenebileceği zamanları nasip etsin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayın.
Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Bu memleketin
millî duygularla geleceğe yürümesi yolunda Andımız bir unsurdur,
bunun dışında da yapılması gereken birçok şey
vardır. İnşallah bu süreçler bunların hepsine vesile
olacaktır, Türk gençliği bu anlayışla yetişecektir.
Son olarak, efendim, “Vahiy geldi.” denilen ittifak
anlayışını, ittifak sürecini ifade ettiler kendileri.
İttifakla alakalı mesele, görüşme süreçleri ve yerel
yönetimlerle alakalı ittifakın yapılmasının
zorluğuyla alakalıydı. Bu süreçte fikir
ayrılıkları ortaya çıkmış olabilir. Ancak bizim
daha öncesinden işaret ettiğimiz gibi başka yerlerden vahiy
yoluyla bu bizim karşımızdaki şu an “Millet
İttifakı” denilen yapının sanki bir vahiy almış
gibi, hiçbir ittifak söz konusu olmadığı bir ortamda ittifaka
yönelmiş olduğunu gördüğümüz ortamda da bu yapının,
Cumhur İttifakı’nın da elinin armut
toplamayacağını herkesin bilmesi gerektiğini söylemek
istiyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Değerli arkadaşlar,
Sayın Özel, toparlamanız ricasıyla veriyorum sözünüzü.
Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Karşı
tarafa bir sataşma yok efendim.
MEHMET TAYTAK (Afyonkarahisar) – Yeter ya!
BAŞKAN – Biliyorum, ben grup başkan
vekillerine nezaket gösteriyorum. Onların o hukuklarını
koruyacaklarına inanıyorum.
40.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, tehdit dolu sözler
söylemenin siyasetin dili olmadığına, Parlamentoda sokak
ağzını reddettiklerine, ve Cumhuriyet Halk Partisine yöneltilen
eleştirilere cevap vereceklerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan,
öncelikle, zaten, aslında aynen o cümleyi söyleyeceğim, burada bir
sataşma yok ancak bir partinin görüşlerini grup başkan vekili
hakaret içermeden, eleştiri de yaparak, karşı tarafa söz
hakkı doğuracak sataşmalarda da bulunarak söyleyebilir. Buna
tahammül etmemek, oradan sinkafa sarılmak, arkadan tehdit dolu sözler
söylemek siyasetin dili değil arkadaşlar, bunu bilin.
BAŞKAN – Peki, teşekkür ederim.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) –
Karşıya bakarak konuş.
İBRAHİM ÖZYAVUZ (Şanlıurfa) -
Tahrik etme.
BAŞKAN – Arkadaşlar, sessiz olalım.
MUHARREM VARLI (Adana) – Zırt zırt
zırt konuşuyorsun her şeye ya! (MHP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Biz Cumhuriyet Halk Partisi
olarak bize yöneltilen eleştiriye karşı
cevabımızı veririz, bağırsanız da veririz,
bağırmasanız da veririz.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Grup Başkan Vekiliniz
nazik bir üslupla Grubunuzun ifadelerini söylemiştir. Ancak burada
“Parlamento” denen, konuşulan yerin altında “Konuşturmam, onu
yaparım, bunu yaparım.” gibi bir sokak ağzını
reddediyoruz.
MUHARREM VARLI (Adana) – Provokasyon yapma!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Cumhuriyet Halk Partisi olarak
bu tip yaklaşımlara pabuç bırakmayız, bunu böyle bilin.
(CHP sıralarından alkışlar, MHP sıralarından
gürültüler)
MUHARREM VARLI (Adana) – Ne yaparsın yani?
BAŞKAN – Sayın Akbaşoğlu, lütfen
toparlayalım artık ve MHP Grubu konuşmalarını
tamamlasın.
Buyurun.
41.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlu’nun, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ve
Cumhur İttifakı’nın 15 Temmuzda milletin gönlünde
oluşturduğu bir ittifak olduğuna ilişkin
açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tabii, biraz evvel Sayın Grup Başkan
Vekili Özgür Özel Bey’in AK PARTİ’ye ve Genel Başkanımıza
ithafen bağlamından kopararak söylemiş olduğu sözlere
istinaden ben de açıklama yapma ihtiyacı hissettim.
Şunu ifade etmek isterim ki telaş
almış gidiyor, Cumhur İttifakı’nın hakikaten gümbür
gümbür netice almaya yöneldiğini görünce o konuda ara açmaya yönelik
beyhude çabaları görüyorum.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Aman, aman, Allah
bir yastıkta kocatsın; hatta birleşin yani.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – O konuda şunu ifade etmek isterim: Cumhur
İttifakı, zorlama bir ittifak değil.
VELİ AĞBABA (Malatya) – İçinde biraz,
hafif korku var, korku.
BAŞKAN – Arkadaşlar, lütfen
sataşmayalım.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – 15 Temmuzda bütün milletin gönlünde oluşturduğu
bir ittifaktır ve 15 Temmuz gecesi yaşanan bu ittifak, milletin
hissiyatı, milletin talepleri, millet ve devlet kaynaşmasıyla
güçlü ve büyük Türkiye öncülüğünde yeni bir dünya kurulmasına kadar
inşallah ilanihaye devam edecektir. Bundan hiç kimsenin şüphesi
olmasın.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VELİ AĞBABA (Malatya) – Allah bir
yastıkta kocatsın sizi, hayırlı olsun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Efendim,
kayıtlara geçmesi açısından bir düzeltme yapmak istiyorum.
Cumhuriyet Halk Partisinin Sayın Grup
Başkan Vekili sinkaflı ifadelerden bahsettiler. Evet, arkadan yüksek
sesle bir müdahale veya sert bir şekilde ifadeler söz konusu olmuş
olabilir. Bunların doğruluğunu savunmuyoruz ancak sinkaflı
bir ifade falan söz konusu değildir. Bunlar kayıtlara bu şekilde
geçerse yanlış anlaşılmaya sebep olabilir. Bu hususu kabul
etmediğimizi ifade ediyorum.
Kendi sıralarınızdaki
arkadaşlarımızın da lütfen aynı şekilde aynı
nezaketi göstermesini özellikle rica ediyorum.
BAŞKAN – Ben nezaketinize teşekkür ederim
Sayın Bülbül.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan,
duyduğumuz ifadelerden sonra bu ifadeyi, o ifadeleri telafi eden ve geri
çeken bir ifade olarak memnuniyetle duyduk. Aynı hassasiyeti biz de
göstereceğiz.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
4.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Levent
Gök’ün, Grup başkan vekillerinin gruplarının, partilerinin
hukukunu koruyacak ehliyette ve yetenekte olduğuna, herkesin
başlıca görevinin Meclisin saygınlığını
korumak olduğuna ilişkin konuşması
BAŞKAN – Değerli arkadaşlar, bütçe
görüşmeleri gibi önemli bir görüşmeyi götürüyoruz. Her partinin çok
değerli grup başkan vekilleri gruplarının, partilerinin
hukukunu koruyacak ehliyette ve yetenekte. Dolayısıyla
arkadaşlarımızın her birinin, grup başkan vekillerinin
de bu sözlere cevap verme hakkının olduğunu bilerek ve Meclisi
yönetirken de her zaman grup başkan vekillerine öncelik verdiğimizi
bilerek hareket etmelerini ben özellikle rica ediyorum. Meclisimizin
saygınlığını korumak hepimizin başlıca
görevidir.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Teklifleri (Devam)
1.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 10) (Devam)
2.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/275); 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan, 2017
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/38); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 2017
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2017 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/39); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/41); 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu
ile 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 183 Adedi Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu
İdarelerine, 2 Adedi Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve 10 Adedi
Diğer Kamu İdarelerine Ait Olmak Üzere Toplam 195 Adet
Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/40) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 11) (Devam)
A) CUMHURBAŞKANLIĞI (Devam)
1) Cumhurbaşkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Cumhurbaşkanlığı 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
B) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ (Devam)
1) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
C)
KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (Devam)
1)
Kamu Denetçiliği Kurumu 2019Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Kamu Denetçiliği Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) ANAYASA MAHKEMESİ (Devam)
1) Anayasa Mahkemesi 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Anayasa Mahkemesi 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) YARGITAY
(Devam)
1) Yargıtay 2019Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Yargıtay 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) DANIŞTAY (Devam)
1) Danıştay 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
F) SAYIŞTAY (Devam)
1) Sayıştay 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sayıştay 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G)
HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU (Devam)
1) Hâkimler
ve Savcılar Kurulu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler
ve Savcılar Yüksek Kurulu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H)
MİLLÎ İSTİHBARAT TEŞKİLATI BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî İstihbarat Teşkilatı
Müsteşarlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
I)
MİLLÎ GÜVENLİK KURULU GENEL SEKRETERLİĞİ (Devam)
1) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ)
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Diyanet
İşleri Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Diyanet
İşleri Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
J)
İLETİŞİM BAŞKANLIĞI (Devam)
1) İletişim Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
K)
BASIN-YAYIN VE ENFORMASYON GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) SAVUNMA
SANAYİİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Savunma
Sanayii Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Savunma
Sanayii Müsteşarlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
M)
STRATEJİ VE BÜTÇE BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Strateji
ve Bütçe Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
N) KALKINMA
BAKANLIĞI (Devam)
1)
Kalkınma Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
O)
MİLLİ SARAYLAR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Milli
Saraylar İdaresi Başkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
Ö) DEVLET
ARŞİVLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Devlet
Arşivleri Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
P)
BAŞBAKANLIK
(Devam)
1)
Başbakanlık 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz sırası Afyonkarahisar Milletvekilimiz Sayın
Mehmet Taytak’a aittir, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Taytak ama
Başkanın elbette bir takdir hakkı olacaktır.
MHP GRUBU ADINA MEHMET TAYTAK (Afyonkarahisar) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kamu Denetçiliği
Kurumu bütçesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunmaktayım.
Konuşmama başlarken, Rize’de şehit
olan Emniyet Müdürümüz Altuğ Verdi’ye Allah’tan rahmet, yaralı 3
kardeşime şifalar diliyorum. Ayrıca, vefatının 43’üncü
yıl dönümünde tarihçi, şair, yazar Hüseyin Nihal Atsız’ı
rahmetle yâd ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
Buradan CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel’e ve
tüm dünyaya haykırıyorum: Milliyetçi Hareket Partisine kimse haddini
bildiremez. Milliyetçi Hareket Partisi ne yapacağını bilir ve
kimseden bu konuda emir almaz. (MHP sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – İnşallah,
inşallah! O tarafa doğru dönün, o tarafa doğru.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) – Kişiye
hitap etmeyin canım.
BAŞKAN – Sayın Taytak, o konuyu
kapattık ama. Siz devam edin lütfen.
Buyurun.
MEHMET TAYTAK (Devamla) – Kamu Denetçiliği
Kurumu Anayasa’mızın 74’üncü maddesinde yer alan anayasal bir
kurumdur. 6328 sayılı Kanun’un 4’üncü maddesi gereğince, Kamu
Denetçiliği Kurumu, idarenin işleyişiyle ilgili şikâyet
üzerine idarenin her türlü eylem ve işlemleri ile tutum ve
davranışlarını, insan haklarına dayalı, adalet
anlayışı içerisinde, hukuka ve hakkaniyetine uygunluk yönünden
incelemek, araştırmak ve idareye önerilerde bulunmakla
görevlendirilmiş bir kurumdur.
Değerli milletvekilleri, Kamu Denetçiliği
Kurumu, idarenin hizmet kalitesinin yükseltilmesine, iyi yönetim ilkelerinin
yerleşmesine, hukukun üstünlüğünün sağlanmasına, hak arama
kültürünün yaygınlaşmasına; şeffaf, hesap verebilir, insan
odaklı bir idarenin oluşmasına katkı
sağlamaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak kamuoyu denetimine
önem veren ve Kamu Denetçiliği Kurumunun kurulması gerektiğini
ifade eden ilk siyasi partiyiz. Tarihimizden ve geleneğimizden gelen bu
yapının sağlıklı biçimde ilerlemesi çok önemli bir
alandır ve bunu biz takip ediyoruz.
Değerli milletvekilleri, Kamu Denetçiliği
Kurumu inceleme ve araştırmalarını şikâyet üzerine
yapmaktadır. İdarenin işlem ve eylemleri ile tutum ve
davranışı sonucu hak ve özgürlükleri veya menfaatleri ihlal
edilen gerçek ve tüzel kişiler, kuruma başvuruda
bulunabilmektedirler. Tüm bireyler yanında, sivil toplum
kuruluşları, dernekler, vakıflar, şirketler başvuru
hakkına sahiptir ve başvuruda bulunabilmek için bir ön şart
yoktur. Kamu Denetçiliği Kurumu, uzlaşı yoluyla
uzlaşmazlıkları çözüme kavuşturmaya çalışmakta,
bireyin şikâyetinin haklı olduğunun tespit edilmesi hâlinde
idarelere tavsiyede bulunmaktadır. Kurum, 2017 ve 2018
yıllarında çocuk tesliminde hak ihlallerinin önlenmesi, aile ara
buluculuğu müessesesinin hayata geçirilmesi, sporda yaşanan hak
ihlallerinin giderilmesi gibi birçok önemli tavsiye kararı
almıştır.
Değerli milletvekilleri, Kamu Denetçiliği
Kurumuna 2013 yılından itibaren toplam 57.739 şikâyet
başvurusu yapılmıştır. Bu şikâyetlerin yüzde 93’ü
sonuçlandırılmıştır. Yine 2017 yılında 245
tavsiye kararı ve 177 adet ise kısmen tavsiye, kısmen ret
kararı verilmiştir. Tavsiye kararları dışında,
2017 ve 2018 yılları olmak üzere, toplam 3.930 başvuru dostane
yollarla çözüme kavuşturulmuştur. Son iki yılı baz
alırsak kurumun vermiş olduğu karar sayısı ise 1.172
olarak belirlenmiştir.
Elbette Kamu Denetçiliği Kurumunda eksiklikler
vardır. Kurumun, idarenin işleyişiyle ilgili konularda resen
harekete geçebileceğine dair bir yetkisi yoktur. Bu yetkinin kuruma
verilmemiş olması kurumdan beklenen faydayı
sağlayamaması açısından önemli bir eksikliktir. Verilen
tavsiye kararları da mutlaka dikkate alınmalı, kararlara uyulup
uyulmama konusunda idare içerisinde kimin karar vereceğine dair
düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Kurum istatistiklerine göre
kararlara uyum yüzde 65 düzeyindedir, bu oran
artırılmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Bir dakika ilave ediyorum Sayın
Taytak.
MEHMET TAYTAK (Devamla) – Değerli
milletvekilleri, iş yükü her geçen gün artan kurumun görevlerini en iyi
şekilde yerine getirebilmesi için önem arz etmeyen, dayanaktan yoksun
olan, önemli bir zarar konusu olmayan şikâyet başvuruları
hakkında kabul edilmezlik kararları verilebilmelidir; bunun için de
yasal dayanak gerekmektedir. Şikâyetlerin ara buluculuk yoluyla
çözümlenmesi ve yerinde inceleme yapılabilmesi için düzenleme
yapılması gerekmektedir.
Böyle önemli bir kurumun bütçesinin devletimize ve
milletimize hayırlara vesile olmasını diliyorum, Genel Kurulu ve
Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Taytak.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
isteyen, Bursa Milletvekilimiz Sayın Mustafa Hidayet Vahapoğlu. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz dokuz dakika Sayın Vahapoğlu.
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA HİDAYET VAHAPOĞLU
(Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2019
Yılı Bütçe Kanun Teklifi’nin Millî İstihbarat
Teşkilatı Başkanlığı, Savunma Sanayii Başkanlığı
ve Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği bütçeleri hakkında
Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Rize Emniyet Müdürü Altuğ Verdi’ye rahmet,
yaralılara şifa, tüm Emniyet camiasına
başsağlığı diliyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2937 sayılı Kanun’la kurulu bulunan Millî
İstihbarat Teşkilatı Başkanlığının
2014, 2017 ve 2018 yıllarında yapılan yasal
değişikliklerle daha fonksiyonel hâle geldiği görülmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ülkesi ve milletiyle bütünlüğüne,
varlığına, bağımsızlığına,
güvenliğine, anayasal düzenine ve millî gücünü meydana getiren bütün
unsurlara karşı içten ve dıştan yöneltilen mevcut ve
muhtemel faaliyetler hakkında millî güvenlik istihbaratını
devlet çapında oluşturmak ve istihbarata karşı koymak gibi
devlet açısından hayati önemi sahip görevleri üstlenen bu kurumumuzun
yöneticilerini, özellikle 2016’dan sonra yapılan düzenlemeler
kapsamında kurumun kanununu muhafaza edebilmiş olmalarından
dolayı kutluyorum. Zira, adı ne olursa olsun, kararnamelerle devlet
çapında istihbarat hizmeti verilemez. Bunun yanında, özellikle 2003
yılında çıkarılan 4963 sayılı torba yasayla
oluşan psikolojik harekât istihbaratı açığını
giderici tedbirlerin alınmasının gerekliliğine
inanmaktayız. Türkiye, 15 Temmuz darbe girişimini dünyaya henüz tam
anlatamamışken bunun aksine, Türk kamuoyunun yabancı
kaynaklı ve maksatlı yönlendirme operasyonlarına açık
olduğunu ve örneklerini her gün görmekteyiz.
Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, 1933
yılında faaliyete geçen Yüksek Müdafaa Meclisi Umumi
Kâtipliğinin devamıdır. Dünyadaki hemen her ülkede farklı
isimlerle de olsa muadili kuruluşlar bulunmaktadır. Milletimizin çok
boyutlu ve çeşitli tehditlerle karşı karşıya
bırakılmak istendiği mevcut ortamda güvenlik
konularının en üst düzeyde tartışıldığı
anayasal bir kurum olan Millî Güvenlik Kurulumuzun sekretarya hizmetlerini
yürüten Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği kendisine verilen
görevleri bugüne kadar layıkıyla yerine getirmiş müstesna bir
kurumumuzdur. 12 Eylül cuntacılarının Millî Güvenlik Konseyiyle
karıştırılan ve bu nedenle eleştiri oklarını
üzerine çeken, hâlbuki Türkiye'nin millî güvenliği, dolayısıyla
bekası için fevkalade önemli misyon üstlenmiş ve bunu, yüzünün
akıyla yerine getirmiş bir kurumumuzdur. Bunun en bariz örneği,
personelinin büyük çoğunluğunun siyasetüstü bir akılla hareket
edecek nitelikte ve belli bir konuda uzmanlaşmış olarak
Türkiye'nin millî güvenliğine ilişkin konularda ürettikleri
çalışmalardır.
Ayrıca, 17-25 Aralık olayları ve 15
Temmuz darbe girişimi sonunda kamudan uzaklaştırılan
personel sayısının diğer kurum ve kuruluşlarla
mukayese edilemeyecek seviyede düşük olması da ayrı bir gösterge
olması gerekir.
6 numaralı Kararname’yle yapılan
sınırlamalar sonucunda, Genel Sekreterliğin, Millî Güvenlik
Kurulunun aldığı kararları uygulanma durumunu,
uygulamaların koordinasyonunu ve kontrolünü yaparak Sayın
Cumhurbaşkanına sonuçlarını sunma imkânı ortadan kalkmıştır.
Ayrıca, Millî Güvenlik Siyaset Belgesi’ni hazırlayacak bir kamu
kurumunun mevzuatında, yabancı uzman
çalıştırabileceğine dair hükmün bulunması, görev,
yetki ve sorumlulukları budanan Genel Sekreterliğin
kullanımına gizli hizmet ödeneği tahsis edilmesinin ise yeniden
değerlendirildiğini düşünmekteyim.
Savunma sanayisi Türkiye gibi bir ülke için olmazsa
olmaz sanayi dallarından biridir. Bu ihtiyaca binaen ülkemizde savunma
sanayisi altyapısının tesisine ilişkin politikaların
tespiti ve bu politikaları tatbik etme yetki ve sorumluluğuna sahip
mekanizmaların oluşturulması amacıyla 1985
yılında Millî Savunma Bakanlığı bünyesinde Savunma
Sanayii Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı oluşturulmuştur. 1985
yılında savunma sanayisinin çatı kuruluşuna, yerinde bir
kararla, ülkemizde savunma sanayisi altyapısının tesisine
ilişkin politikaların tespiti ve bu politikaları tatbik etme
yetki ve sorumluluğuna sahip mekanizmaların oluşturulması
yetkisi verilirken 2018 yılında çıkarılan 7 numaralı
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nde söz konusu
Başkanlığın stratejik bir görev ve yetkisinin
olmadığı görülmektedir. “Savunma Sanayii Komitesinin görevleri”
başlığı altında yer alan 6’ncı maddenin (a)
fıkrasındaki “Savunma sanayiinin geliştirilmesi için tespit
edilen genel strateji ve ilkeler istikametinde kararlar almak.” hükmünde belirtilen
genel strateji ve ilkelerin kim veya hangi kurum ve kuruluş
tarafından belirleneceği belli değildir. Dolayısıyla
söz konusu Başkanlığın en önemli, hatta temel
dayanağı olması gereken ayağı eksiktir. Başka bir
mevzuatta da söz konusu genel strateji ve ilkeleri belirleyecek makam ve merci
bulunmamaktadır. Bu eksikliğin süratle giderilmesi ve Sayın
Cumhurbaşkanının başkanlığında görev yapacak
olan Savunma Sanayii İcra Komitesinin görevleri arasına dâhil
edilmesi gerekmektedir.
Ülkemizde savunma sanayisi temel olarak Millî
Savunma Bakanlığı Askerî Fabrikalar Genel Müdürlüğüne
bağlı bakım, onarım fabrikalarından, tersanelerinden,
kamu kurum ve kuruluşlarından, Türk Silahlı Kuvvetlerini
Güçlendirme Vakfına bağlı kuruluşlardan ve özel firmalardan
oluşmaktadır. Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumuna bağlı
Kırıkkale’deki barut, mühimmat, top, silah; Çankırı’daki
hafif top namluları, Ankara’daki Gazi Fişek, MAKSAM gibi
fabrikaların bir kısmının yüzde 20 kapasiteyle
çalıştırıldığı ve eskiden Makine ve Kimya
Endüstrisi Kurumu tarafından üretilmekte olan bazı parçaların
ekonomik olmadığı gerekçesiyle üretiminin durdurulduğu,
yetiştirilmek üzere yeni teknik personel alınmadığı ve
emeklilik çağına gelmiş personelin topluca emeklilikleri hâlinde
ciddi sıkıntıların oluşacağı, ayrıca
tüm bu uygulamaların bir planın parçası olduğuna dair
çirkin yorumlara sebebiyet verdiği göz ardı edilmemelidir. Bu
tesislerimiz en üst kapasitede çalışacak hâle getirilmeli,
gerekiyorsa teknolojisi yenilenmeli ve yeni personelle hem devamlılık
sağlanmalı hem de geleceğe hazırlık
yapılmalıdır.
Savunma sanayisinde faaliyet gösteren özel
firmaların durumu ise içler acısıdır. Bu firmaların
kuruluş izninin yanında, kişi güvenlik belgesi, tesis güvenlik
belgesi, üretim izin belgesi gibi aksatıldığında tesislerin
kapısına kilit vurduracak bürokratik uygulamalar, engeller
yanında, yerli üretime kapı kapayan zihniyet ve yabancı
firmaların nüfuzlu Türkiye temsilcileriyle boğuşma gibi
zorluklarla karşı karşıya oldukları bilinmektedir.
Savunma Sanayii Başkanlığı gibi belli bir birikime sahip
kurumumuz varken güvenlik belgelerinin verilme yetkisinin Millî Savunma
Bakanlığınca üstlenilmiş olması da ayrıca
değerlendirilmesi gereken bir diğer konudur.
Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme
Vakfının bünyesinde bulunan ve üretimdeki
başarılarıyla uluslararası savunma sanayisinde gerçek
anlamda marka hâline gelen kuruluşlarımızın
başarısı alkışlanacak düzeydedir ancak buna
rağmen, savunma sanayisi araç, silah sistemlerinde kilit rol oynayan
aviyonik, motor, uçuş kontrol, elektrik, elektronik gibi ana
parçaların üretiminin tamamının yurt dışından
tedarik ediliyor olması yurt dışına olan
bağımlılığın ciddi oranda olduğunu
göstermektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSTAFA HİDAYET VAHAPOĞLU (Devamla) –
Başkanım, çok kısa, izninizle…
BAŞKAN – Tabii, tabii.
Buyurun, bir dakika ilave ediyorum.
MUSTAFA HİDAYET VAHAPOĞLU (Devamla) –
Bunun yanında, son yirmi yıldan bu yana TÜBİTAK ve Savunma
Sanayii Başkanlığının sağladığı
destek ve yatırımların karşılığı olan
yüzde 100 seviyesinde millî bir ürün bulmak çok zordur. Bunun kök sebeplerinin
araştırılmıyor ve buna uygun tedbirlerin hayata
geçirilmiyor olması yanında, yabancı firmaların
temsilciliğini yapan kişi ve kuruluşların bu alandaki
etkisinin de araştırılması gerekmektedir. Çözümün, Bursa,
Ankara, Eskişehir, İzmir, Kayseri, Elâzığ, Sivas, Gaziantep
gibi illerimizdeki organize sanayi bölgelerinde yer alan millî
kuruluşlarımızın desteklenmesinden geçtiği gün gibi
ortadadır. Bu şehirlerimizdeki firmalar harekete geçirilmeli, entegre
yapılar oluşturulmalı ve hedefler verilerek desteklenmelidir.
Üretimde ve tedarikte millî üreticiye önem ve öncelik veren bir politika
izlenmelidir. Unutulmasın ki “müttefikimiz” dediğimiz ve aynı
ittifak içerisinde bulunduğumuz ülkelerin verdiği silahlarla
Türkiye’ye karşı vekâlet savaşı yürütenlerle enerjimizi
tüketiyor ve “Ne zaman yarı yolda bırakacaklar?” endişesi
taşıyorsak savunma sanayimizi millîleştiremediğimiz içindir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlayın.
MUSTAFA HİDAYET VAHAPOĞLU (Bursa) – Gazi
Meclise saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
isteyen İzmir Milletvekilimiz Sayın Hasan Kalyoncu. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
MHP GRUBU ADINA HASAN KALYONCU (İzmir) –
Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesi üzerine
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle Rize’deki olayda hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet,
yaralılara acil şifalar diliyorum ve vefatının 43’üncü
yılında Atsız Ata’yı rahmetle ve saygıyla
anıyorum.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
insanlığın her döneminde din, sosyal, kültürel, iktisadi, siyasi
ve benzeri alanlarda varlığını hissettirmektedir. Toplumların
değişim süreçlerinde din, insanlara belli birtakım değerler
ve semboller sistemi vererek bir zihniyet kazandırması
dolayısıyla merkezî konumdadır. Sosyal hayatın merkezinde
yer alan din ile ilgili hususların yürütülmesi ve belli bir disiplin
altına alınması konusunda her toplumda kuruluşlara ihtiyaç
duyulmaktadır. Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk
geleneği koruyarak toplumumuzun büyük çoğunluğunun İslam
dinine mensup olmaları sebebiyle din işlerini toplumun ihtiyaç
duyduğu bir kamu hizmeti olarak değerlendirmiş ve 3 Mart 1924
tarihinde Diyanet İşleri Reisliğini kurmuştur.
Diyanet İşleri
Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’da
İslam dininin inançları, ibadet ve ahlak esaslarıyla ilgili
işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet
yerlerini yönetmek olarak belirlenmiştir. Diyanet İşleri
Başkanlığı bugün doğrudan
Cumhurbaşkanlığına bağlı olarak hizmet
vermektedir.
Peşinen şunu belirtelim ki kahir
çoğunluğu Müslüman olan ülkemizde din işlerinin cemaat ve
benzeri yapılara bırakılmasının yerine Diyanet eliyle
yürütülmesini doğru ve laiklik ilkesiyle uyumlu buluyoruz. Diyanet
İşleri Başkanlığının din hizmetleriyle
ilgili faaliyetleri karşısında farklı kişisel özellik,
temayül, düşünce ve anlayışlarda insanlar vardır. Bu bakımdan
Diyanet, din hizmetleri yerine kamu hizmeti sunduğunun bilinciyle hareket
etmeli ve faaliyetleriyle toplumsal bütünleşmeye katkı
sağlamalıdır.
Başkanlık, gerek iç işleyişinde
gerekse üstlendiği hizmetleri yürütürken siyasi etki altında
olmamalıdır. Başkanlık, atama ve diğer idari
tasarruflarını objektif ölçüler ve liyakat üzerinden yapmalı,
siyasi otoritenin talimatlarına göre hareket etmemelidir. Bu durumun
önlenmesi için Diyanet günlük siyasetin dışında
tutulmalıdır. Camilerin ihtiyaçlarını karşılamak
amacıyla kurulmuş dernek ve vakıfların
bazılarının bu amaçtan saptığı ve âdeta rant ve
statü aracı olarak kullanıldığı ve farklı
grupların bu alanı işgal ettiği görülmekte, bu durumun bir
an önce kontrol altına alınması da gerekmektedir.
Sayın milletvekilleri, cemaatler konusunda
uyanık olmak gerektiğini 15 Temmuz 2016 tarihindeki ihanet hepimize
göstermiş olmalıdır. Bugün bütün milletin hain bildiği FETÖ
dün itibarıyla din kamuflajıyla bu durumu sağlamıştır.
Bu da kişilerin, ihtiyaç duydukları dinî bilgi ve görüşleri,
ilmî kaynaklara dayanan, liyakati tartışılmayacak din
bilginlerinden edinebilmesi gerekliliğini önümüze sermektedir. Diyanet
İşleri Başkanlığı kamuoyunda
tartışılan güncel dinî meselelerde ehil olmayan kişi ve
çevrelerin görüş ve müdahalelerine fırsat vermeden toplumu
bilgilendirmelidir. Unutulmasın ki inanç sistemi olan din aynı
zamanda bir bilgi setidir. Müminler inandıkları dinin temel ilke ve
uygulamalarını bilmek zorundadır. Diyanet bu alanı ihmal
edince irşat işini yetkinliği belirsiz kişi ve gruplar
keyifle üstlenmektedir. Bu fasıl ise hem dinin hem edebin hem de hukukun
dışına taşan unsurlar içermektedir. Hoca Ahmet Yesevi
anlayışı ve aklı önemseyen Mâtürîdî itikadı Türk’ün Müslümanlığında
mihenk taşıdır. Onun için Diyanetin hizmet politikasında bu
ölçüt korunmalıdır. İmam Mâtürîdî bilgi felsefesinde akla
verdiği önemle bilinmektedir, insanın aklı kullanmasına
engel olan her şeyin şeytanın işi olduğunu
söylemektedir. Ona göre, şeytan kişiyi aklın nimetlerinden
mahrum bırakır, Peygamber’den gelen bilginin de akla rehberlik
etmesini ister. Ancak taklide dayalı bir imanın eksik olduğunu
ve sağlam bir imanın aklın derinlerine dayanması
gerektiğini hatırlatmak istiyoruz.
Diyanet, personel aracılığıyla
camiler ile avluların temizliği ve mekânların temizliği
sağlanırken cami cemaatinin zihinlerinin de kirletilmesinin
engellenmesiyle mükelleftir.
Başkanlık, hizmetleri çerçevesinde yurt
dışında yaşayan vatandaş ve soydaşlarımızın
dinlerini ve kimliklerini muhafaza edebilmeleri için azami çabayı
göstermelidir.
Partimizin 1970’li yıllardan beri
programında yer alan temel öğretim ve ortaöğretim
öğrencileri için Kur’an-ı Kerim dersleri nihayet okullara
girmiştir; maalesef seçmeli ders olması hasebiyle beklenen faydaya
henüz ulaşılamamıştır. Bunun sebebinin yeterli
öğretmenin olmadığı ve lise girişlerinde, üniversite
girişlerinde öğrencilerin kaygılarının yüksek
olması olduğu ifade edilmektedir. Bu konularda Diyanet
İşleri Başkanlığı ve Millî Eğitim
Bakanlığının koordineli çalışması
gerekmektedir.
Diyanet İşleri Başkanı ve
personeli, millî değerlerimiz ve başta Atatürk olmak üzere
cumhuriyetimizin kurucuları ve kuruluş ilkeleriyle kavgalı,
bunları her fırsatta kötüleyen kişi ve kurumlarla
kuracakları ilişkilere dikkat etmelidir. Türk’e, Atatürk’e,
İstiklal Marşı şairi Mehmet Akif Ersoy’a hakaret eden
adını burada anmayacağım fesli bir meczuba yapılan ve
Başkanlık tarafından resmen duyurulan ziyaretin izahı
yoktur, kabul edilir bir hareket değildir. (MHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
Milliyetçi Hareket Partisi, AK PARTİ, 15 Temmuz
ihanetinin ardından Yenikapı ruhu çerçevesinde
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin yerleşmesini
sağlamak üzere “Cumhur İttifakı” adı altında iş
birliği yapmaktadır. Bunun temel ilkeleri 4 Mayıs 2018 tarihli
protokolle millete açıklanmış bulunmaktadır. Bu önemli
belgenin Atatürk’ün muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkma
direktifi ile ata yadigârı İlayıkelimetullah idealine
yaptığı göndermeler, yürütmenin siyasi ve bürokratik aktörleri
tarafından doğru anlaşılmalıdır. Din
hizmetlerindeki yetersizlikten beslenen denetimsiz dinî görünümlü yapılar,
Türkiye’yi zayıflatarak uluslararası operasyonlara açık hâle
getirmeye hizmet edebilmektedir.
Ayrıca, komisyonda bulunan 4/B’li
sözleşmeli personel ile vekil imam hatip, müezzin kayyum ve fahri Kur'an
kursu öğreticilerinin kadroya geçirilmesi partimizin teklifi ve din
görevlilerinin 3600 ek gösterge talebi bekletilmemelidir. Diyanet personelinin
görevde yükselmesinde adalet, liyakat ve tecrübeye değer verilmesi ve
siyasi değerlendirmelere dayalı mülakatların olmaması
gerekmektedir.
Sayın milletvekilleri, bunların
yanında, çevrenin korunmasında da İslam dini önemli öğütler
sunmaktadır. Mealen “Tartıda ölçüyü kaçırmayın.” ayeti
sadece alışverişte tartma işlemini içine almaz, bunun
yanında, sosyal hayatla, çevreyle ve doğayla olan ilişkileri de
içine almaktadır. Kur'an’da, hadiste ve İslam usul ve
esaslarında çevre ve doğa emanettir ve emanete sahip olunması
gerekmektedir. İslam dininin çevreye ve doğaya verdiği önem iyi
işlenirse hem doğa ve çevre korunacak hem de doğa ve çevre
kullanılarak ülke bütünlüğüne, rejime ve millete karşı
çevreyi bahane ederek yapılacak olan faaliyetlerin önüne geçilebilecektir.
İslam dininde temizlik, hayvanlara ve bitkilere verilen değerlerle
ilgili tarihte İslam devletlerinin birçok uygulamasına
rastlanabilirken eski Türklerde bitki ve hayvanlara kutsiyet atfedildiğine
dair kaynaklarda birçok bilgi mevcuttur. Peygamber Efendimiz’in Medine’de
koruma altına aldığı hurmalık, tarihte ilk korunan
doğal alan ve millî park durumundadır. Bu sebeplerle din
öğretisinin tam manasıyla yapılması,
insanlarımızın inanç değerlerini ve sistemi tam olarak
öğrenmesini sağlayacak…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kalyoncu, bir dakika
ekliyorum.
HASAN KALYONCU (Devamla) - …hem de kaybedilen
toplumsal değerin geri kazanımını
kolaylaştıracaktır. Din öğretimi konusunda Millî
Eğitim Bakanlığı ile Diyanet İşleri
Başkanlığı arasında iş birliği
yapılması oldukça önemlidir. Diyanet İşleri
Başkanlığı bütçesi dolayısıyla dile
getirdiğimiz bu kaygılar, inanmış Türk insanının
samimi duygularını açığa vurmasıdır. Dikkate
alınması kutlu dinimiz, mübarek vatanımız ebet müddet
devletimiz ve yüce milletimizin yararına olacaktık.
Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Kalyoncu.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına son söz,
Samsun Milletvekilimiz Sayın Erhan Usta’ya aittir. (MHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Usta, süreniz on dakika.
MHP GRUBU ADINA ERHAN USTA (Samsun) – Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Strateji ve Bütçe Başkanlığı bütçesi
üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Genel
Kurulu ve sizleri saygıyla selamlarım.
Türkiye 16 Nisan referandumuyla bir sistem
değişikliğine gitmiş, 24 Haziran seçimlerinden sonra da
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi yürürlüğe
girmiştir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz, bu yeni sistem
değişikliğinde sürecin başından itibaren sorumluluk
üstlendik. Bundan sonra da yeni sistemin bütün kurum ve kurallarıyla
işletilmesi açısından da bu sorumluluğu üstlenmeye devam
edeceğimizi deklare ettik. Ben bu cümleden olmak üzere, bu sorumluluk
anlayışı bağlamında, bugün sistemde eksik
gördüğüm bir hususu ifade etmek istiyorum. Şimdi, Türkiye’nin
iktisadi, sosyal, bölgesel sorunlarını tespit eden,
politikalarını ortaya koyan, bu konularda projeksiyon üreten, bu
anlamda hükûmete danışmanlık yapan veya
Cumhurbaşkanlığı kabinesinde danışmanlık
yapan, kurumlar arası koordinasyonu sağlayan, kaynak tahsisini yapan,
Türkiye’nin resmine, ezcümle olarak Türkiye resmine bir bütün olarak bakan bir
kurum var mı? Bir sistemde böyle bir kurumun olması lazım.
Maalesef böyle bir kurum yok veya böyle bir kurum kalmadı. Daha önceden bu
fonksiyonları üstlenen, bu işlemleri yapmaya çalışan Devlet
Planlama Teşkilatı diye bir kurum vardı, biliyorsunuz. 1960
yılında merhum Başbuğ’umuz Alparslan Türkeş
tarafından kurulmuş olan Devlet Planlama Teşkilatı uzun
yıllar bu fonksiyonu yerine getirmeye çalıştı. Nitelikli
uzmanlarıyla, dünya ölçeğinde, dünya standardında iş
yapış tarzıyla, hoşgörü ortamıyla,
siyasallaşmamış ortamıyla her fikirden insanın çok
rahatça birbiriyle çalışabildiği, anlaşabildiği bir
kurumdu Devlet Planlama Teşkilatı; bir okuldu aynı zamanda. Ne
için bir okuldu? Bürokrasi için bir okuldu, siyaset için bir okuldu, hatta
iş dünyası için bir okuldu. Birçok kurum Devlet Planlama
Teşkilatının bünyesinden çıkmıştır, bugünkü
kurumlar dahi. Son zamanlarında bizim yetiştiğimiz… Ben de,
tabii, bu kurumun eski bir mensubuyum, yirmi altı yıl hizmet ettim bu
kurumda. Mesela TİKA, mesela Avrupa Birliği Bakanlığı,
Serbest Bölgeler, Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü, Ulusal Ajans gibi
birçok kurumu da kendi bünyesinden çıkarmış, hakikaten okul
niteliğinde bir kurumdu. Bu kurum, tabii, Türkiye için hem hedef koyma
anlamında hem politika belirleme anlamında hem de projeksiyon yapma
anlamında kısa, orta ve uzun dönem bir bakışa sahip bir
kurum. Şimdi, Türkiye’nin, dolayısıyla bütün kaynak ve
ihtiyacını aynı anda gören bir kurum ihtiyacı bu sistemde
var, bu ihtiyacın da karşılanması lazım. Tabii, ben bu
konuşmayı niye bu Strateji ve Bütçe Başkanlığı
bütçesinde yapıyorum? Çünkü Devlet Planlama Teşkilatı mirasını
bir anlamda devralan -keşke Sayın Cumhurbaşkanı
Yardımcısı konuşmamızı dinleyebilseydi- ama tam
olarak… Eksiklerini birazdan ifade edeceğim şekilde eğer bir
yapılandırma yapılırsa bu ihtiyaçların hepsi tekrar
karşılanabilir.
Şimdi, bütün kaynak ve ihtiyaçlar…
Arkadaşlar, bunu sadece ekonomik olarak düşünmeyin; eğitim
sistemi, eğitim sistemi ile istihdam sistemi arasındaki ilişki,
çalışma hayatı, kültür, efendim, yani, kütüphanecilik dâhil her
türlü uzmanın, mühendisin aynı anda
çalıştığı bir kurum Devlet Planlama
Teşkilatı. Şu anda bizim sistemde eksik olan kurum böyle bir
kurum dolayısıyla bu ihtiyacın mutlak suretle
karşılanması gerekiyor.
Şimdi, bunu biraz daha somutlaştırmak
anlamında, biraz daha çalıştığım konular
olması itibarıyla bir alt detayına geleyim Devlet Planlama
Teşkilatının yapacağı işler anlamında.
Makroekonomi yönetimi anlamında bugün bir kurum ihtiyacı var mı,
yok mu? Bakın, Strateji ve Bütçe Başkanlığı bütçesini
konuşuyoruz, eski Planlamanın bütçesi, bugün sabahtan beri hiç kimse
mesela makroekonomi konusunda konuşmadı. İşin kötüsü ben de
konuşmayacağım çünkü bugün artık Strateji ve Bütçe
Başkanlığı dediğiniz zaman akla makroekonomi gelmiyor
çünkü en son orta vadeli programı yaparken bu orta vadeli programın
dengelerinin çatılmasında -eğer vaktim kalırsa
bunların ne demek olduğunu birazdan ifade ederim- bu kurumun ne kadar
katkısı oldu, ne kadar öne çıktı, bütçe
tartışmalarında bu kurum ne kadar yer aldı, bu kurumun
başkanı bugün burada mı, bizi dinliyor mu ben bunu bilmiyorum;
yok tabii ki, o yüzden hiç kimse makroekonomi konuşmadı.
Makroekonomiyi konuşmadan nasıl bu ülkenin kaynak tahsisini
yapacağız, bu ülkeyi 2053, 2071 hedeflerine götüreceğiz?
Dolayısıyla, özellikle bu eksikliği, Milliyetçi Hareket Partisi
olarak başından itibaren aldığımız sorumluluk
çerçevesinde, bugün burada vurgulamayı o yüzden istedim.
Şimdi, tabii, makroekonomi diyoruz, belki çok
da iyi anlaşılmıyor, tabii, herkesin konusu değil.
Şimdi, makroekonomi dediğimiz konunun içerisinde ne var, biliyor
musunuz? Bir defa, maliye politikası var yani Maliye
Bakanlığının temel olarak çalışma alanı olan
gelir ve harcama politikaları var; para politikası var, enflasyon,
kur yani daha çok, Merkez Bankasının sorumluluk alanındaki
işler var; ödemeler dengesi var, ithalat ihracat -hem mal anlamında
hem hizmet anlamında- ve bunun finansmanı var yani Türkiye’ye fon
getirilmesi, sermaye getirilmesi, doğrudan yabancı sermaye
dediğimiz bütün unsurlar bunun içerisinde; iş gücü piyasası,
istihdam piyasası ve ücret dengesi, ücret politikası var
makroekonomik politikanın altında; finansal sektör var,
bankacılık, sigortacılık ve borçlanma politikası var.
Şimdi, saydığım bütün bu
unsurları tek bir kurumun, tek bir bakanlığın yapması
diye bir şey söz konusu olabilir mi? Olmaz. İşte, bu,
aslında, devlet dediğimiz organın önemli bir
kısmını teşkil ediyor. Burada demek ki kurumlar
arasında etkili bir organizasyonun, bir koordinasyonun yapılması
lazım. Şimdi, bugünkü sistem içerisinde… Bunu, arkadaşlar,
kişilerden bağımsız olarak konuşuyorum ama bugün yeni
kurduğumuz ve işte başladığımız…
Başladığımız her şey de yarın bir gün
gelenek olarak karşımıza çıkacak. Baştan bir şeyi
yanlış kurduğumuz zaman sonunun doğru gelmesi de çok fazla
mümkün olmayabilir.
Bugün makroekonomi politika dediğim, az önce saydığım
o bütün unsurları yönetmeye çalışan Hazine ve Maliye
Bakanlığı var. Fakat Hazine ve Maliye
Bakanlığının sorumluluk alanı -bakın kanuna- bu
saydığım unsurların 6-7 tanesinden sadece 1 tanesi. Yani
kurumsal olarak 1 tanesinden sorumlu olacaksınız ancak bakan olarak
bütün bu fonksiyonları koordine etmeye çalışacaksınız.
Böyle bir şey mümkün değil, dünyada böyle bir uygulama yok zaten. O
yüzden yeni sistem içerisinde… Ha, burada ne var, tabii bu unsurlar içerisinde
veya Maliye Bakanlığı… Yani şimdi eğer “Hazine ve
Maliye Bakanı bu sorumluluğu üstlenir.” dersek efendim planlama ve
kaynak tahsisini aynı kişi veya kurum yapacak, efendim uygulama büyük
ölçüde aynı kişi ve kurum üzerinde olacak, bunların denetlenmesi
anlamına gelecek -işte BDDK, SPK oralara bağlı, Kamu
İhale Kurumu oraya bağlı- işleri de aynı kişi
veya kurumun yapması… Böyle bir şey düşünülemez. Bu, dünyadaki
bütün gidişata ters bir durumdur. Dolayısıyla burada, sistemde eksik
olan bu şeyin düzeltilmesi lazım.
Benim önerim: Esas unsur olarak Strateji ve Bütçe
Başkanlığı -birazdan ona ilişkin birkaç husus daha
dile getireceğim- bu unsurlardan bir tanesi olacak, Hazine ve Maliye
Bakanlığı elbette en güçlü unsurlardan bir tanesi olacak
-eskiden Hazine ayrıydı, şimdi bitişik, o olabilir, buna
herhangi bir itirazımız yok- ancak hem bunları hem de bunun
yanında yeri geldiğinde Ticaret Bakanlığı, yeri
geldiğinde Çalışma Bakanlığı, yeri
geldiğinde diğer bakanlıkları, hatta sosyal konuları
da içeren bakanlıkları koordine edecek, bütün bu işlerden sorumlu
bir Cumhurbaşkanı yardımcısı olması gerekir diye
düşünüyorum. Yani makroekonomi yönetimini yapacak, az önce
söylediğimiz konularla donanımlı bir Cumhurbaşkanı
yardımcılığı çerçevesinde ancak bu iş
yapılırsa sağlıklı bir iş yapılmış
olur diye düşünüyorum. Tabii, bunun sekretaryasını yapacak
altındaki kurum, kendine bağlı bu işleri, teknik
koordinasyonu yapacak kurum Strateji ve Bütçe Başkanlığı
olacaktır tabiatıyla. Bu anlamda Strateji ve Bütçe Başkanlığı
kendisini sadece bütçeyi yapmak, bütçenin bazı dengelerini çatmakla
görevli saymamalı. Bu anlamda teknik koordinasyon görevini tam olarak
üstlenmesi lazım ve Cumhurbaşkanına ve onun kabinesine etkili
bir danışmanlık hizmetini de bu kurum verecektir.
Danışmansız bir iş olmaz, yani kurumsal
danışmanlık olmalı. Herhangi bir sorumluluğu olmayan
kişilerin danışmanlığıyla makroekonomi yönetimi
olmaz, kurumsal bir danışmanlık bu anlamda olmalıdır.
Devlet Planlama Teşkilatı misyonu, dolayısıyla ezcümle
olarak yeniden bugünün şartlarında şekillendirilmeli, bu misyonu
üstlenecek bir Strateji ve Bütçe Başkanlığı olmalı.
Strateji ve Bütçe Başkanı ile ben bu
konuyu konuştum. “Biz yeni bir kurumuz.” diyor, Devlet Planlama
Teşkilatının mirasını almaktan bile
kaçınıyor. Bu kötü bir miras değil, bu itibarlı bir miras
arkadaşlar. Bu miras sizin misyonunuzu da belli eder. Zaten daha sonra
kanunda yapılan bir düzeltmeyle “Planlamaya yapılmış bütün
atıflar Strateji Bütçe Başkanlığına
yapılmış sayılır.” denildi, dolayısıyla
Sayın Başkanın o sözünün de çok fazla bir kıymeti kalmadı.
Şimdi, tabii bunu yaparken bu kurumu bir
vesayet altına da almamak lazım. 13 sayılı
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’ni açıp okuyun;
görevleriyle ilgili yerde 18 defa “Hazine ve Maliye Bakanlığıyla
birlikte” diye geçiyor. Böyle bir şey yok. Eskiden de Devlet Planlama
Teşkilatı vardı, bütün kurumlarla birlikte
çalışırdı ama hiçbir başka kurumun ismi zikredilmezdi.
Bunu kanuna yazmakla olmuyor, bunlar uygulamayla oluyor, bu koordinasyonun
yapılmasıyla oluyor. Bunun da bir yanlışlık
olduğunu ben buradan ifade etmek istiyorum.
Şimdi, bu anlamda, hemen yeri gelmişken bu
kurumun da aslında yapması gereken işlerden bir tanesi de,
Türkiye genelinde yapmamız gereken işlerden bir tanesi de bu hesap
verme, raporlama ve şeffaflık konusunda ciddi eksikliğimiz
olduğunu düşünüyorum. Şimdi, mesela, dün Sayın Maliye
Bakanının konuşmasını izledik; yani konuşma…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Usta, devam edin…
ERHAN USTA (Devamla) – …tabloların
konuşturulmasından ibaret bir konuşmaydı maalesef. Burada
hâlbuki biz, Maliye Bakanımızdan bütçe analizini, ekonominin genel
bir analizini, analiz anlamında analitik bir şeyi görmek isterdik;
şu rakam bu kadar, bu rakam bu kadar şeklinde bir şeyin
olmaması lazım.
Şimdi, analiz eksikliği giderek
hissediliyor, yani ülkede bir analiz eksikliği var. Analiz yapmaya yeteri
kadar imkân veren doküman da maalesef üretilmiyor. Bakın, ben 1989
yılında Planlamaya girdiğimde biz -çok teknik olacak ama bu,
önemli bir örnektir- KDV oranları bazında vergi
tahsilatlarını bilirdik yani yüzde 1’den ne kadar, yüzde 8’den ne
kadar, yüzde 18’den ne kadar. 1989’da olan bu bilgi bugün yok maalesef veya
küçük örnekler olsun diye söylüyorum. 2011 yılından itibaren benim
teknik koordinasyon olarak çıkarmaya başladığım
şu doküman faydalı bir dokümandır, mali hedefler
dokümanıdır. Orta vadeli programın bir kısım
detaylarını… Bu sene bu doküman çıkartılmıyor.
Dolayısıyla, bunları yani raporlamayı daha fazla
yapmamız gerekirken kısırlaştırıyoruz. Bence
bunun Türkiye'de bir sıkıntı olduğunu ifade etmek
istiyorum. Benim söyleyecek çok sözüm vardı ama belki fırsat olursa
daha sonra ifade ederiz. Çok kısa, belki On birinci plan…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Ben ilave ederim, merak etmeyin.
ERHAN USTA (Devamla) – Lütfen Sayın
Başkanım, istismar etmek istemiyorum.
BAŞKAN – Devam edin.
ERHAN USTA (Devamla) – Şimdi, Onuncu
Plan’ın son yılını, 2018’i yaşıyoruz. Tabii,
bununla ilgili kamuoyuna bir açıklama yapılması lazım.
Yani, tabii, şimdi Cumhur İttifakı var, bir kısım
şeyleri söylerken çok daha dikkatli olmak durumundayız ama 2018
yılı hedefleriyle, beş yıl önce koyduğumuz hedefler
ile bu yıl yine Hükûmetin kendisinin söylediği orta vadeli
programdaki 2018 rakamlarının bir mukayese edilmesi lazım.
Asgari sapma yüzde 50. Dolayısıyla, bunun kamuoyuna bir analizinin
yapılması lazım. Yani bu bir teknik hata mıdır? Teknik
koordinasyonu yapan, o hedefleri koyan ekibin başındaki bir bürokrat
olarak belki de benim suçum vardı yani suçlanmak istiyorum bu anlamda
eğer bizim suçumuz varsa. Teknik bir hata mı vardı, siyasi bir
eksiklik mi var veya dünyada birtakım olaylar meydana geldi, Türkiye'de
olaylar meydana geldi onlardan mı kaynaklanıyor? Bunları bir
söylememiz lazım. Türkiye’nin hâlâ 2019 yılında 2008
yılındaki nominal dolar cinsinden millî gelirin altında bir
millî geliri varsa bunun hesabını birilerinin vermesi lazım,
bunun konuşulması lazım Türkiye'de. Bunu illa ki şey
anlamında söylemiyorum.
Dolayısıyla, örnek olsun diye söylüyorum.
On birinci plan çalışmasının mayıs, haziran
ayında yapılması lazımdı, bu Meclisten geçmesi
lazımdı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Devam edin Sayın Usta.
ERHAN USTA (Devamla) – Geçmeyebilir çünkü
Türkiye'nin ortamı çok iyi bir ortam değil, geçmeyebilir ama
geçmiş yıllarda da oldu, bununla ilgili bir geçiş kanununun
yapılması lazımdı veya bununla ilgili Hükûmet
tarafından bir şeyin deklare edilmesi lazımdı.
Bunların yapılmadığını ben üzülerek görüyorum ve
ifade etmek istiyorum. Bu anlamda eğer bunları yaparsak Türkiye
Cumhuriyeti devletini 2023, 2053 ve 2071 hedeflerine çok daha
sağlıklı bir şekilde götürebileceğimizi
düşünüyorum. Dolayısıyla, ben de Cumhur
İttifakı’nın bir parçası olarak veya bu yeni yönetimin
bütün kurum ve kurallarıyla işlemesini sağlama amacına
matuf olarak bu uyarıları yapmak durumunda hissettim kendimi.
Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (MHP ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Usta, teşekkürler.
Tabii, Sayın Usta kamu maliyesinde çok yetkin
bir isim, çok önemli görevlerde bulundu. Ben de konuşmasını
dikkatlice dinledim, çok yapıcı, son derece isabetli tahlilleri var.
Bunların değerlendirilmesine ihtiyaç olduğu da açık.
Değerli milletvekilleri, Milliyetçi Hareket
Partisinin konuşmacılarının konuşmaları
tamamlanmıştır.
Şimdi bir iki arkadaşımıza 60’a
göre söz verip ondan sonra kısa bir ara vereceğim.
Sayın Beko...
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
42.- İzmir Milletvekili Kani Beko’nun, İzmir ilinin
en büyük toplu taşıma aracı olan İZBAN’da çalışan
işçilerin greve çıkması nedeniyle yaşanan mağduriyete
yönelik olarak Ulaştırma ve Altyapı Bakanını göreve
davet ettiğine ilişkin açıklaması
KANİ BEKO (İzmir) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Ulaştırma
Bakanını göreve davet ediyorum. İzmir’de İZBAN AŞ ile
DEMİRYOL-İŞ Sendikası arasında bir süredir devam eden
toplu sözleşme görüşmelerinin sonuçsuz kaldığını
biliyoruz. Bu nedenle iki günden bu yana İzmir’de en büyük toplu
taşıma aracı olan İZBAN’da çalışan işçiler
greve çıkmışlardır. Grevin galibi olmaz.
İşçilerin yarısı açlık sınırının
altında, yarısı ise yoksulluk sınırının
altında çalışırken bir an önce işçilerin ekonomik,
demokratik, siyasi, sosyal ve sendikal taleplerinin yerine getirilmesi
sağlanmalıdır. Günde 500 bine yakın insan sabah evinden
çıktığında işine gidememekte, akşam evine
dönememektedir. Yüzlerce öğrencimiz okula gitmekte zorlanıyorlar.
Aynı şekilde, hastalar hastaneye gidemiyorlar, üstelik kışın
en soğuk günlerindeyiz, özellikle yaşlılar ve hastalar için bu
durum kabul edilebilir değildir. Bu durum çözüme kavuşturulmalı,
insanların seyahat...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kara...
43.- Konya Milletvekili Esin Kara’nın, 11 Aralık
Hüseyin Nihal Atsız’ı ölümünün 43’üncü yıl dönümünde rahmetle
andığına ilişkin açıklaması
ESİN KARA (Konya) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bugün 11 Aralık 2018. “Yüzde yüz Türk
olduğun gün cihan senindir. Türk milleti üç bin yıldan beridir
vardır. Onun var oluşu, büyüklüğü, gücü, tarihe damgasını
vuruşu yalnız millî karakteriyle mümkün olabilmiştir. Türk’e
kefen biçenin ölümü korkunç olur." diyen vaktiyle bir Atsız
varmış. Ölümünün 43’üncü yıl dönümünde Hüseyin Nihal
Atsız’ı saygı rahmet ve minnetle anıyorum. Mekânı
cennet olsun.
BAŞKAN – Sayın Ağbaba burada mı?
Yok.
Sayın Tutdere, bir sel problemi oldu galiba,
siz herhâlde onu dile getireceksiniz.
Buyurun, Sayın Tutdere.
44.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere’nin,
Adıyaman ilinde yoğun yağış nedeniyle sel ve
taşkın felaketi yaşandığına, Adıyaman
Valiliği ile AFAD yetkililerinin gerekli yardımları
yapmasını talep ettiklerine ilişkin açıklaması
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) – Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Bugün özellikle Adıyaman’da Yaylakonak beldemiz
başta olmak üzere, ilimizin çeşitli bölgelerinde yoğun
yağış nedeniyle sel ve taşkın felaketi
yaşanmıştır. Balyan beldemizin Çat Deresi Mahallesi’nde bir
ev zarar görmüş, bütün yollar ve köprüler sel nedeniyle tahrip
olmuştur.
Ben buradan bütün Balyan halkına ve
Adıyaman halkına geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Adıyaman Valiliğinin ve AFAD yetkililerinin de görevlerinin
gereği olarak gerekli yardımları yapmasını talep
ediyoruz.
Teşekkür ediyorum söz verdiğiniz için.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
5.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Levent
Gök’ün, Adıyaman ilinde yaşanan sel felaketi nedeniyle
Adıyamanlılara geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna
ilişkin konuşması
BAŞKAN – Ben de Adıyamanlılara
geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Değerli milletvekilleri, Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma saati: 18.48
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.08
BAŞKAN: Başkan Vekili Levent GÖK
KÂTİP ÜYELER: Burcu KÖKSAL (Afyonkarahisar), Rümeysa
KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 29’uncu Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
Değerli milletvekilleri, Rize’de rahmetli olan
Emniyet Müdürümüzle ilgili bir söz talebi var.
Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
45.- Erzurum Milletvekili Selami Altınok’un, Rize
Emniyet Müdürlüğünde polis memuru tarafından vurularak şehit
edilen Emniyet Müdürü Altuğ Verdi’ye Allah’tan rahmet dilediğine
ilişkin açıklaması
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün malumunuz Rize’de çok üzücü
bir olay meydana geldi. Rize Emniyet Müdürümüz Altuğ Verdi,
İstanbul’da benim Emniyet Müdürü olduğum dönemde Üsküdar Emniyet
Müdürümdü beraber çalıştığım; Genel Müdür
olduğumuz dönemde de yine Rize Emniyet Müdürü olarak beraber çalıştık;
çok kahraman ve yiğit bir evlattı. Kendisine Allah’tan rahmet,
ailesine, çocuklarına başsağlığı diliyorum.
Emniyet teşkilatımızın başı sağ olsun. Bu
kahraman yiğitlerimiz var olduğu müddetçe memleketimizin, milletimizin
birliği, dirliğine hiçbir zaman bir sıkıntı ve halel
gelmeyecektir. Kendisine rahmet diliyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Biz de teşekkür ederiz.
Biz de bu üzücü olayı öğrendik. Biz de
tekrar başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz.
Değerli milletvekilleri, İYİ
PARTİ Grubunun konuşmalarına başlamadan önce iki
değerli partimiz mensuplarına söz vereceğim.
İlk söz Saadet Partisi adına Sayın
Cihangir İslam’a ait.
Buyurun Sayın İslam.
Saadet Partisinin bütçeyle ilgili görüşlerini
tutanaklara geçirmeniz amacıyla sizi dinliyoruz.
46.- İstanbul Milletvekili Nazır Cihangir
İslam’ın, TOKİ inşaatında çalışan ve uzun
süredir ücretlerini alamayan işçilerin inşaatın
çatısına çıkarak intihar girişiminde bulunduğuna, AK
PARTİ milletvekillerinin empati yapmasını sağlamaya
çalıştığına, herkesin güvencesi için hem Meclisin hem
de yargının hukukun üstünlüğünü tesis etmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
NAZIR CİHANGİR İSLAM (İstanbul)
– Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, çok değerli
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, Mamak’ta iki yıldır
taşerondan maaşlarını alamamaları
dolayısıyla eylemde bulunan işçilerden 3’ünün çatıya, dama
çıktığını öğrendik yani daha vahim bir hâl
almış olay.
Çok değerli arkadaşlar, her hâlde, bugün
çevremize bakarsak inşaat işçilerinin, aldıkları
parayı en çok hak eden, helal para kazanan bir kesim olduğunu
görüyoruz ama taşeron sisteminin bu zulmüne seyirci kalmamalı ve bir
an önce bu olaylara el koymalıyız.
Değerli arkadaşlar, bugün bir haber
dikkatimi çekti. Malum, iktidarın borazanlığını yapan
havuz medyasının bir -televizyonu- haber kanalının sunucusu
aynen şöyle diyor: “Gezi’ye katılanların başları
kesilmelidir.”
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın İslam, buyurun.
NAZIR CİHANGİR İSLAM (İstanbul)
– Gezi olayına katılırsınız katılmazsınız,
bu başka bir hadise ama bir sunucunun çıkıp insanların
kafasını kesmekle, başlarını kesmekle tehdit etmesi,
savcıların asıl harekete geçmesini gerektiren fiillerden bir
tanesidir. Benim bu sisteme ve sizlere naçizane önerim, bu Türkiye Büyük Millet
Meclisinin kürsüsünden konuşulanları değil de bunları
yargının konusu yapmak yönünde olacaktır ama bunlara ne
yazık ki siz değerli arkadaşlarımın da herhangi bir
tepkisini göremiyoruz.
Değerli arkadaşlar, hukukun üstünlüğü
bugün Türkiye'nin ana meselesidir. İşte, geldiğimiz noktada,
bakıyorsunuz, bu televizyon sunucusunu bu şekilde konuşturan
ortam aslında taşların bağlanıp -nasıl
anlatayım, hani kaba da konuşmak istemiyorum ama çok meşhur bir
söz vardır, yani ekalibin diyelim- ekalibin salındığı
bir ortamdır. Bu, neticede herkesi vurabilecek bir ortamdır.
Çok değerli arkadaşlar, bu tip
konuşmalarımızı, bizim empati
çağrılarımızı siz bazen bir tehdit olarak
değerlendiriyorsunuz; mümkün değil. Yani tehdit hem dilimiz
değil hem de bizim, özellikle benim bulunduğum konum sizleri tehdit
edebilecek bir konum değil. Yapmak istediğim tek şey şu:
Empati yapınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Devam edin.
NAZIR CİHANGİR İSLAM (İstanbul)
– Yani böyle bir hukuk sisteminin iktidarı kaybettiğinizde size
uygulandığını ve bütün savunma haklarınızın
âdeta elinizden alındığını düşünün. Sadece bir
empati çağrısıdır bu yapmaya çalıştığımız.
Bu, kadim sorunumuzdu ve vesayet devam ettiği sürece hukukun
üstünlüğü problemi bu ülkede devam edecektir arkadaşlar.
“Neden bize konuşuyorsunuz?” diyorsunuz. Size
konuşuyoruz çünkü iktidardasınız, bu iktidarı, bu düzeni
destekliyorsunuz ve inanın şuna: Herhangi bir cümlemiz veya kelimemiz
sizin zatınıza değil; sizin fiillerinize, sizin bu
desteğinize, sizin sözlerinize, zaman zaman hakaretleri sahiplenmenize.
Bunlardan vazgeçtiğiniz zaman elbette ki muhatabımız siz
olmayacaksınız. Ama siz de şunu hissediyorsunuz ki sizler de
güvende değilsiniz bu sistem altında. Neden? Çünkü görüş
alanı dışındasınız yani kalıcı bir
emniyet hissine sahip değilsiniz. Bizler hedefteyiz, sizlerin hedefte
olmamanızın nedeni, sadece ve sadece bazı söylemek
istediklerinizi içinizde tutmanız ama söylemek istediklerinizi
söylediğinizde siz de biliyorsunuz ki hemen görüş alanına
gireceksiniz ve bize yapılan veya işte haberlerde şahit
olduğumuz insanlara yapılan şeylerin aynısı size de
yapılabilecektir. Mesela, görevden alınan Sayın Balıkesir
Belediye Başkanını ben size bir örnek olarak takdim edebilirim.
Ben buradan değerli hukukçulara ve özellikle
yargıçlara da bir çağrıda bulunmak istiyorum. Hukukun
üstünlüğünü bu ülkede yeniden inşa edecek çok önemli bir kurumdur
yargı kurumumuz ve hepimizin…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayın Sayın İslam.
Bir dakika daha ilave ediyorum.
Buyurun.
NAZIR CİHANGİR İSLAM (İstanbul)
– Teşekkürler.
…hem yasama Meclisimizin hem de yargı
organının yapmaya çalışacağı şey, hukukun
üstünlüğünü sağlamak olmalıdır, brifing almamak
olmalıdır. Brifingi kimin verdiği önemli değildir
değerli arkadaşlar; önemli olan, brifing almamaktır.
Bakın, geleneğimizde meşru işle
iştigal ettiği hâlde 3 kesime selam verilmez. Bir: Ders anlatan
üstada selam verilmez ki dersi bölünmesin diye. İki: İbadet etmekte
olan bir insana selam verilmez ki konsantrasyonunu bozmamak üzere. Üçüncüsü de
postun üzerinde oturan kadıya selam verilmez ki onun kararını
herhangi bir şaibe altında bırakmamak üzere.
Çağrımı tekrarlıyorum: Bu Meclis
Türkiye’de hukukun üstünlüğünü sağlamak için bir an önce el ele
vermeli ve bunu tesis etmelidir. Hepimizin güvencesi burada yatıyor.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın
İslam.
Şimdi Büyük Birlik Partisi adına söz
isteyen Genel Başkan Sayın Mustafa Destici…
Buyurun Sayın Başkan.
47.- Ankara Milletvekili Mustafa Destici’nin,
saldırıda hayatını kaybeden Rize Emniyet Müdürü Altuğ
Verdi’ye Allah’tan rahmet, yaralanan Ercan Polat ve Yiğit Can Köksal’a şifa
dilediğine, 11 Aralık Hüseyin Nihal Atsız’ı ölümünün
43’üncü yıl dönümünde rahmetle andığına, mağduriyetin
giderilmesi için vekil imamların kadroya geçirilmesini talep
ettiğine, Türk ordusunu savunmak için, şehit ve gazilere sahip
çıkmak için vatansever bir Türk olmanın yeterli olduğuna
ilişkin açıklaması
MUSTAFA DESTİCİ (Ankara) – Teşekkür
ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle Rize Emniyet Müdürümüze ve çalışma arkadaşlarına
yapılan saldırıyı şiddetle kınıyorum.
Saldırıda hayatını kaybeden Rize Emniyet Müdürümüz
Altuğ Verdi’ye Allah’tan rahmet, kederli ailesine ve İçişleri
Bakanımızın şahsında tüm İçişleri ve Emniyet
camiasına başsağlığı ve sabır diliyorum.
Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun. Yine aynı
saldırıda yaralanan Ercan Polat ve Yiğit Can Köksal’a da acil
şifalar niyaz ediyorum.
Bugün Hüseyin Nihal Atsız’ın ölüm günü.
Bugün, bir toplumun ancak ahlaklı bireylerle yükselebileceğine dikkat
çeken ve bir milletin en büyük hazinesinin dil olduğunu ifade eden, Türk
milliyetçiliği fikrinin büyük düşünürü, fikir adamı,
öğretmen, eğitimci Hüseyin Nihal Atsız’ı rahmetle
anıyorum. İnşallah onların fikirleri bizlere
ışık tutmaya ve yol göstermeye devam edecektir.
Bugün Diyanet İşleri
Başkanlığımızın da bütçesi burada
görüşülüyor. Diyanet İşleri
Başkanlığımızın personeli arasında vekil
imam olarak görev yapan 3 bin civarında personel var. Bu
kardeşlerimiz diğer imam-hatiplerin yaptığı bütün
görevleri ifa ediyorlar lakin üçte 2 maaş alıyorlar ve Sosyal
Sigortalar primleri de yine buna göre yatırılıyor.
Dolayısıyla bu kardeşlerimiz aynı görevi ifa ediyorlar,
diğer imam-hatipler hangi görevi yapıyorsa bunlar da bu görevi ifa
ediyorlar. Ben bu meslekteki ayrımcılığa son verilmesini ve
vekil imam kadrosunda olan imamlarımızın da -3 bin
civarında bunlar- kadroya geçirilmesini talep ediyorum ve inşallah,
bunların mağduriyetinin giderileceğine de yürekten
inanıyorum.
Bir başka husus: Dün burada bir HDP
milletvekili kahraman ordumuzun Afrin zaferini bir işgal olarak niteledi
ve ben de buna haklı olarak cevap verdim fakat daha sonra tutanaklarda
gördüm ki bir başka gruba mensup milletvekili “Sen komutan
mısın?” diyor bana. Şimdi şunu hatırlatmak isterim ki:
Öncelikle, bizim kültürümüze, geleneğimize, göreneğimize göre her
Türk asker doğar ve asker ölür. Ayrıca, şerefli Türk ordusunu
savunmak için, şehit ve gazilerimize sahip çıkmak için de komutan
olmaya, asker olmaya gerek yoktur, vatansever, milletperver bir Türk olmak
yeterlidir diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Size de söz hakkı vermenizden dolayı
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Ben de teşekkür ederim.
Değerli milletvekilleri…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, ben de
İYİ PARTİ Grubu başlamadan önce -oradaki hassasiyetinize de
hak veriyorum- bir konuyu dile getirmek isterim Meclis bütçesiyle ilgili.
BAŞKAN – Buyurun.
48.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, TBMM
çalışanlarına 1992 yılından beri ödenen eylül ayı
teşvik ikramiyesinin ödenmediğine, başkan vekillerinin bu hususu
inceleyip Binali Yıldırım’a hatırlatarak mağduriyeti
ortadan kaldırma adına girişimde bulunulmasını rica
ettiğine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım,
Meclis bütçesini de görüşüyoruz bu arada. Bir konuya özel olarak dikkat
çekmeyi ve sizin özel katkınızı istiyoruz.
Bildiğiniz gibi dünyada en ağır
meslekler sıralamasında hep üçün beşin içinde stenograflar
sayılır. Gözümüzün önündeki bu emekçilerin ne kadar zor
şartlarda çalıştığını, zaman zaman
psikolojilerinin ne kadar zorlandığını bizler görmüyoruz
ama o meşhur hikâyedeki gibi, Murathan Mungan’ın “kasiyer kız”
hikâyesindeki gibi burnumuzun dibindekini ve onların
uğradığı mağduriyeti, onların
yalnızlığını, yorgunluğunu görmüyoruz. Bir
diğer grup da sizin çok daha yakından
çalıştığınız, hepimiz için son derece önemli,
kaliteli yasama için son derece önemli olan Kanunlar ve Kararlardaki
arkadaşlarımız. Bu iki gruba Meclisin otuz yıllık bir
geleneği olarak yılda 2 kez ödenmek üzere ikramiye veriliyordu. Bu,
geçen sene, bir önceki Meclis Başkanı döneminde
yanılmıyorsam 1 ikramiye olarak uygulandı ama bu dönem,
Sayın Meclis Başkanımızın yoğun yurt
dışı gezileri, onlar sebep olacak ki -bir kötü niyet
beklemiyoruz- imza geciktikçe gecikmiş ve Meclis kapanana kadar,
yılbaşı tatiline girene veya yılbaşı arasına
girene kadar bu imza atılmazsa her bir arkadaşımızın
aylık 600-700 lira bir mağduriyeti olacak. Bir de bu, otuz
yıldır uygulanan bir şey olduğu için, beklenen bir gelir
olarak bunun, bu harcamaların yeri de hazır; belki
çocuklarının okul taksiti, belki başka harcamalar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bu konuda sizin
duyarlılığınızı bütün gruplar biliyor Sayın
Başkan. Sizin ve diğer Meclis başkan vekillerimizin bu hususu
inceleyip Sayın Binali Yıldırım’a hatırlatarak hepimiz
adına ve bu Meclisteki çalışma
arkadaşlarımızın mağduriyetini ortadan giderme
adına bir girişimde bulunmanızı rica ediyoruz efendim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
6.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Levent
Gök’ün, TBMM çalışanlarının mağduriyetinin giderilmesi
için konuyla ilgileneceklerine ilişkin konuşması
BAŞKAN - Ben dikkatlice not aldım.
Şanlısınız, bu konuyu dile getirirken Sayın
Şentop da Mecliste şu anda. Sanırım Sayın
Şentop’la da beraber konuyla yakından ilgileniriz.
2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı’nın görüşmelerine devam ediyoruz.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Teklifleri (Devam)
1.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 10) (Devam)
2.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/275); 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan, 2017
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/38); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 2017
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2017 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/39); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/41); 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu
ile 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 183 Adedi Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine,
2 Adedi Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve 10 Adedi Diğer Kamu
İdarelerine Ait Olmak Üzere Toplam 195 Adet Sayıştay Denetim
Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/40) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 11) (Devam)
A) CUMHURBAŞKANLIĞI (Devam)
1) Cumhurbaşkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Cumhurbaşkanlığı 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
B) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ (Devam)
1) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
C)
KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (Devam)
1)
Kamu Denetçiliği Kurumu 2019Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Kamu Denetçiliği Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) ANAYASA MAHKEMESİ (Devam)
1) Anayasa Mahkemesi 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Anayasa Mahkemesi 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) YARGITAY
(Devam)
1) Yargıtay 2019Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Yargıtay 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) DANIŞTAY (Devam)
1) Danıştay 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
F) SAYIŞTAY (Devam)
1) Sayıştay 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sayıştay 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G)
HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU (Devam)
1) Hâkimler
ve Savcılar Kurulu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler
ve Savcılar Yüksek Kurulu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H)
MİLLÎ İSTİHBARAT TEŞKİLATI BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî İstihbarat Teşkilatı
Müsteşarlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
I)
MİLLÎ GÜVENLİK KURULU GENEL SEKRETERLİĞİ (Devam)
1) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ)
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Diyanet
İşleri Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Diyanet
İşleri Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
J)
İLETİŞİM BAŞKANLIĞI (Devam)
1) İletişim Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
K)
BASIN-YAYIN VE ENFORMASYON GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) SAVUNMA
SANAYİİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Savunma
Sanayii Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Savunma
Sanayii Müsteşarlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
M)
STRATEJİ VE BÜTÇE BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Strateji
ve Bütçe Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
N) KALKINMA
BAKANLIĞI (Devam)
1)
Kalkınma Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
O)
MİLLİ SARAYLAR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Milli
Saraylar İdaresi Başkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
Ö) DEVLET
ARŞİVLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Devlet
Arşivleri Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
P)
BAŞBAKANLIK
(Devam)
1)
Başbakanlık 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Komisyon yerinde.
Değerli milletvekilleri, gruplar adına son
grup olarak İYİ PARTİ Grubunun
konuşmacılarının sözlerini vererek
konuşmalarımıza devam edeceğiz.
Şimdi, İYİ PARTİ Grubu
adına söz isteyen İstanbul Milletvekilimiz Sayın Hayrettin
Nuhoğlu. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz on beş dakika Sayın Nuhoğlu.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HAYRETTİN
NUHOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sizleri selamlayarak sözlerime başlamak istiyorum.
2019 yılı bütçesini görüşüyoruz ama
bu bütçenin uygulamasından sorumlu olan kişi Hazine ve Maliye
Bakanı, hatta Varlık Fonu bakanı şu anda Mecliste
değil. Türkiye Büyük Millet Meclisine maalesef önem verilmiyor çünkü yeni
hükûmet sisteminde bütçe Türkiye Büyük Millet Meclisinde güvenoyu almıyor
ki oy alsa ne olur almasa ne olur, zaten almasa bile yeni sistemde
katsayıyla çarpılıp uygulanacak.
Ben, Milli Sarayların bütçesi üzerine söz
aldım.
Değerli arkadaşlar, Milii Saraylar Türkiye
Büyük Millet Meclisinden alındı,
Cumhurbaşkanlığına bağlandı. Zaten
bağlanmayan neresi kaldı ki! Her yer. İstanbul’u bilenler,
Türkiye Büyük Millet Meclisindeki milletvekillerinin gittiği bir lokali
bilirler, Filizi Köşk, Göztepe’de. “Filizi Köşk tadilatta.” dediler,
bir emekli milletvekili arkadaşım dedi ki: “Sordum: ‘Niye bu?’
dediler ki: ‘Meclisten alınıp Cumhurbaşkanlığına
bağlandı.’” Cumhurbaşkanlığına bağlanan ne
kadar yer varsa buralarda ne yapılacağını ben şahsen
merak ediyorum. Hangi faaliyetler sürdürülecek? Ben, Milli Saraylar üzerine
konuşmayacağım ama şunu söylüyorum: Meclisten
alınıp Cumhurbaşkanlığına
bağlanmasını doğru da bulmuyoruz, kabul de etmiyoruz.
Ben, sözlerimi son günlerde çok
karıştırılan ama önem verilen, dün de bu Mecliste biraz
konuşulan, bugün de biraz konuşulan Türklük üzerine sürdürmek
istiyorum.
Değerli arkadaşlar, “etnisite” “ulus” ve
“millet” son günlerde gerçekten birbirlerinin yerine kullanılmakta olup
bambaşka mefhumları ifade eden kelimelerdir. Bu kelimelerin ne anlama
geldiğinden, mefhumların beşerî bilimlerdeki
karşılığından ve tarihî evriminden bihaber kimi zatlar
“Türk milleti” ifadesine bazen açık bazen gizli bir savaş
açtılar, kafa karışıklığı yarattılar.
Bu kafa karışıklığını ya bir etnisite lehine
ya Türk milletinin aleyhine kullandılar. Öncelikle bu mefhumlara dair
kısa bir hatırlatma yapmak istiyorum: Etnisite yereldir, ekseriyetle
soya bağlıdır; kültürü, dili yahut şivesi soy
bağıyla akraba ve komşu topluluklardan ayrılan her insan cemaati
bir etnisite teşkil eder. Osmanlı’dan yadigâr Arnavut, Boşnak,
Gürcü, Çerkez, Kürt, Tatar, Pomak ve daha birçok vatandaşımız
ülkemizin çeşitli bölgelerinde yaşamaya devam ediyorlar.
Ulus ve millet etnisite kadar fiziki ve yerel
değildir. Ulus, basitçe, bir devlete tabiiyet bağıyla
bağlı olan, o devletin ayırt edici kimliğiyle yaşayan
insanların ismidir. Anayasa'mızın 66’ncı maddesinin ilk
fıkrası “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile
bağlı olan herkes Türk’tür.” diyor. Bu, devletimizin ulus
tanımıdır. İç içe geçen halkalar gibi aidiyetler
zincirimizin en yüksek mertebesi ise millettir. Kültürel ve güncel bağlar
taşıdığımız topluluklar bir devlet aidiyeti
temelinin de ötesinde tarihî serüvenin birliği, paylaşılan
sembollerin ortaklığı ve en önemlisi, aynı dil ve bu dilin
lehçelerinin konuşulması esasına dayalı bir millet
oluşturur. İşte, “Azerbaycan’la bir millet, iki devletiz.”
diyoruz. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yaşayan Türkler
hukuki olarak başka bir devletin vatandaşlarıdır ama
onları kucaklayan tabirimiz millettir.
Ulus etnisiteden, millet de ulustan daha soyut, daha
geniş, daha gelişmiş, daha ileri kavramlardır. Türkiye
Cumhuriyeti’ni inşa eden tarihî miras, Osmanlı’nın kurucu
etnisitesi, bu topraklara ve ötesine hâkim olan Türk milletinin terekesinden
ibaret olduğu için millet adımız gibi, ulus adımız da
Türk’tür. Bu yüzden “ulus” ve “millet” kelimelerini de birbirinin yerine
kullanabiliyoruz.
Değerli milletvekilleri, etnik temeller
üzerinden bir kimlik siyaseti gütmek yalnız Türk ulusu ve Türk milletini
hedefe koymuyor, doğrudan bu etnisitelere de ayrımcılık
yapıyor.
Devletin en temel vazifesi adaleti tesis etmektir.
Devlet, hukuk demektir. Hukuk, etnisiteye, dine, dile, cinsiyete göre olamaz.
Herhangi bir etnisiteden olan kimseye, lehte ya da aleyhte farklı bir
muamele düşünülemez. Devlet nezdinde etnisitenin bir itibarı olamaz,
olmamalıdır.
Kendisine “Türk” diyen, Türkçe konuşan,
herhangi bir başka aidiyete meyli olmayan insanları zorla Türklük
dairesinin dışında tutmak, mahzurlu olmanın yanında
düpedüz ırkçılıktır. Güya ırkçılıktan uzak
durduklarını beyan ederek Türk milliyetçilerine durmadan dil
uzatanlara Türk milliyetçiliğinin asla etnisite temelli bir siyaset
gütmediğini hatırlatırım. Biz, tarihin çok erken
devirlerinde etnisitenin ötesine uzanarak feodal Avrupa’nın uzun
yıllar tecrübe edemeyeceği bir merhaleyi aşmış,
bununla gurur duyabilecek bir milletiz. Millet olma hâli, bir medeniyet
merhalesidir, medeni olmanın bir şartıdır.
Aşiretin ve etnik asabiyetin ön planda
olduğu cahiliye devrine özenenler bu özenmenin Arap dünyasında nelere
mal olduğunu bilmiyorlar mı? Parçalanmış, bölünmüş,
kendi aralarında sürekli savaş ve çatışma ortamı
yaratan Arapların hâlinden ibret almıyorlar mı? Türklerin bu
coğrafyada kendi sınırlarını çizebilen tek unsur
olduğunu, bunu da millet olmamıza borçlu olduğumuzu görmüyorlar
mı? Bu bakımdan, etnisite temelli siyasetin bir mahzuru da Türk
kimliğinin tarihsel seyrine ve bugünkü birikimine kastederek, onu bir
tenzilirütbeye uğratmak istenmesidir. Anadolu’da yaşayan halkın,
basit bir etnisiteler birliğinden, Türklerin de bunlar arasında bir
etnisiteden ibaret olduğu fikri bir zehir gibi yayılıyor.
Değerli milletvekilleri, Anayasa’da yer alan
hükümlere uymak, her Türk vatandaşı için ama öncelikle bu devleti yönetenler
için bir mecburiyettir. Anayasa’nın başlangıç kısmında
yer alan ve 2’nci maddedeki hükümle de değiştirilmesi dahi teklif
edilemeyen metinde “Türk” kelimesi, 9 defa tekrarlanmıştır.
Devletin temel kanunu olan Anayasa’mız, bütün etnik unsurları “Türk”
kabul etmiştir yani bütün vatandaşların ortak adı
“Türk”tür. Bu madde varken Türk’ü etnik unsurlardan biri saymak, büyük bir
yanlışlıktır. O hâlde “tek millet”in adı nedir? “Türk
milleti” değil midir?
Bazı milletvekilleri, bazı siyasiler için
söylüyorum, gençlik yıllarınızda edindiğiniz bazı
yanlış düşünceleri artık değiştirmekten
çekinmeyin, gerçekçi olun, fesli meczup gibilerin etkisinden artık
kurtulun. “Tek bayrak” Türk Bayrağı değil midir? “Tek devlet”
Türk devleti değil midir? “Tek vatan” Türk vatanı değil midir?
Bu ülke, bu vatan, Türklerin değil midir? İşte Türk’ü, Türk
milletini sevmek, gelişip yükselmesini istemek de Türkçülüktür, Türk
milliyetçiliğidir; ırkçılıkla, kavmiyetçilikle karıştırmamak
gerekir. Türkçülük ile milliyetçilik, küçük ve hor görülecek, önemsiz, hatta
suç gibi algılanacak bir şey olamaz, ayaklar altına hiç
alınamaz. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Bakın, Atatürk ne diyor? “Türkçülük, öyle
şerefli bir bayraktır ki onu vatanın her köşesinde durmadan
dalgalandırmak, her Türk’ün ilk ve ulvi vazifesidir.” Devleti yönetenler
veya yönetmeye talip olanlar, Türkçü ve milliyetçi olmak zorundadır.
Ülkemize gelen Etiyopyalı, Sudanlı, Somalili Afrikalılardan Türk
vatandaşı olan, Avrupa ve dünya şampiyonalarında veya
olimpiyatlarda başarı sağlayan sporcularımızla hepimiz
gurur duymuyor muyuz? Onlara o yarışmaları düzenleyenler ve
bizler “Türk sporcusu” demiyor muyuz?
Değerli milletvekilleri, Adalet ve
Kalkınma Partisinin iktidar dönemi, âdeta Türklükle mücadele içerisinde
geçmektedir. Yöneticilerinin bazı sözlerini sizlere tekrar
hatırlatmak istiyorum. “‘Türk milleti’ diye bir millet yoktur.” “Adalet ve
Kalkınma Partisi sayesinde Türk olmaktan kurtulduk.” “Anayasa’da Türk
vatandaşlığı olmaz.” “Anayasa’daki ‘Türk milleti’ yerine
‘Türkiye milleti’ ifadesini koymak daha kucaklayıcıdır.”
Şimdi de sizlere bazı cümleler okuyacağım. Özellikle Adalet
ve Kalkınma Partisi sıralarındaki arkadaşlar bu cümlelerin
kime ait olduğunu hatırlayacaklardır ama ufak bir
değişiklikle. “‘Türk milleti’ derken kökenine, bölgesine
bakmaksızın 81 milyon vatandaşımızın
tamamını ifade ediyoruz. ‘Türk Bayrağı’ derken uğrunda
dedelerimizin ve evlatlarımızın kan döktüğü, istiklalimizin
alametifarikasına olan değerini vurguluyoruz. ‘Türk vatanı’
derken 780 bin kilometrekare vatan toprağının hepimize ait
olduğunu söylüyoruz. Türk devleti derken maziden atiye uzanan köprü
üzerindeki Türkiye Cumhuriyeti’nden başka devlet
tanımadığımızı belirtiyoruz.” Değerli arkadaşlar,
bu cümleler, Cumhurbaşkanına ait cümlelerdir. Sadece cümlelerin
başındaki “tek” kelimesi yerine “Türk” kelimesini ben koydum. Peki,
bu kelime konunca tam yerini bulmadı mı cümleler, daha güzel
olmadı mı?
Değerli milletvekilleri, değerli
arkadaşlar; yaşadığımız coğrafyanın
özellikleri ve çağın gereklerini iyi görmek “devleti ebet müddet”
anlayışının ilk şartıdır. Türk milleti
olarak, asırlarca hep beraber verilmiş olan destani bir mücadelenin
ürünü olan Türkiye Cumhuriyeti devleti, üniter yapısını korumak
zorundadır. İlelebet bağımsız yaşamak istiyorsak
Türk devletini güçlü, Türk milletini mutlu kılmak, görevimiz
olmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluş felsefesi ve
kurucu iradesine bağlı kalmak, bunu başarmaya yetecektir.
Buradan ihtar ve ikaz ediyorum: Türklük hem kültürümüz hem ülkümüzdür. Yeter
artık, Türklükle uğraşmayın.
Son olarak, Cumhurbaşkanının
söylediği “Bizim tek Andımız, İstiklal
Marşı’mızdır; bundan tavizimiz yok.” ifadesine
karşı da bir iki cümle söylemek istiyorum. Türk Dil Kurumunu
açtım, “ant” nedir diye baktım, “Tanrıyı tanık
göstererek bir olayı doğrulama, yemin, kasem.” diyor. “Marş” ise
“Bir topluluğu simgelemek için düzenlenmiş müzik parçası.”
diyor.
Değerli arkadaşlar, “ant” ile “marş”,
işte bu tarifte yerini buluyor. İstiklal Marşı’mız,
bizim Türk milleti olarak topluluğumuzu, milletimizi simgelemek için
düzenlenmiş bir müzik parçasıdır, bizim Andımız
değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Nuhoğlu, bir dakika
ekliyorum.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) – Bizim
Andımız, yasakladığınız ama
Danıştayın serbest bıraktığı Anttır ve
bu Ant, ilelebet, Türk milletinin Andı olarak kalacaktır.
Ne mutlu Türk’üm diyene! (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın
Başkan, pek kısa bir söz….
BAŞKAN – Sayın Muş, yerinizden söz
veriyorum.
Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
49.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un,
Anayasa’ya bağlı, ilkeleri ve programı olan bir parti
olduklarına ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ olarak sadece
kendimize bir atıf yapıldığı için şunu söylemek
isterim: Biz, Anayasa’ya bağlı, parti ilkeleri ve parti programı
olan bir partiyiz. Bu tip meselelerle alakalı görüşlerimiz,
kanaatlerimiz defalarca zikredilmiştir. Arzu edenler, Meclis
tutanaklarını açıp bakabilirler. Tekrar aynı konulara girme
ihtiyacı hissetmemekteyiz.
Anayasa’nın ilk 4 maddesi bellidir.
Yaptığımız değişiklikte de bunlara kesinlikle
dokunulmayacağını biz zaten ifade etmiştik.
Dolayısıyla bizim ne Türklükle bir sorunumuz var ne de Türkiye'nin
gelecekle alakalı ortaya koyacağı düşüncelerle.
İlkelerimiz doğrultusunda hareket ederiz diyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Teklifleri (Devam)
1.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 10) (Devam)
2.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/275); 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan, 2017
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/38); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 2017
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2017 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/39); 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/41); 5018
Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 183 Adedi Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, 2 Adedi Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve 10 Adedi Diğer Kamu İdarelerine Ait Olmak Üzere
Toplam 195 Adet Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/40) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 11) (Devam)
A) CUMHURBAŞKANLIĞI (Devam)
1) Cumhurbaşkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Cumhurbaşkanlığı 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
B) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ (Devam)
1) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
C)
KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (Devam)
1)
Kamu Denetçiliği Kurumu 2019Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Kamu Denetçiliği Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) ANAYASA MAHKEMESİ (Devam)
1) Anayasa Mahkemesi 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Anayasa Mahkemesi 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) YARGITAY
(Devam)
1) Yargıtay 2019Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Yargıtay 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) DANIŞTAY (Devam)
1) Danıştay 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
F) SAYIŞTAY (Devam)
1) Sayıştay 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sayıştay 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G)
HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU (Devam)
1) Hâkimler
ve Savcılar Kurulu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler
ve Savcılar Yüksek Kurulu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H)
MİLLÎ İSTİHBARAT TEŞKİLATI BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî İstihbarat Teşkilatı
Müsteşarlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
I)
MİLLÎ GÜVENLİK KURULU GENEL SEKRETERLİĞİ (Devam)
1) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ)
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Diyanet
İşleri Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Diyanet
İşleri Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
J)
İLETİŞİM BAŞKANLIĞI (Devam)
1) İletişim Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
K)
BASIN-YAYIN VE ENFORMASYON GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) SAVUNMA
SANAYİİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Savunma
Sanayii Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Savunma
Sanayii Müsteşarlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
M)
STRATEJİ VE BÜTÇE BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Strateji
ve Bütçe Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
N) KALKINMA
BAKANLIĞI (Devam)
1)
Kalkınma Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
O)
MİLLİ SARAYLAR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Milli
Saraylar İdaresi Başkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
Ö) DEVLET
ARŞİVLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Devlet
Arşivleri Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
P)
BAŞBAKANLIK
(Devam)
1)
Başbakanlık 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – İYİ PARTİ Grubu
adına ikinci söz İstanbul Milletvekilimiz Sayın Yavuz
Ağıralioğlu’na ait.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, süreniz on beş dakika.
Muhtemelen bu süreleri sizler tespit ettiniz.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA YAVUZ
AĞIRALİOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; heyetinizi saygıyla selamlarım.
Ben, bugün, kürsüye İzmir Milletvekilimiz Aytun
Bey’in konuşma sırası bana tevcih edildiği için
çıktım. Kendisi, MİT Başkanımız Hakan
Fidan’ın TBMM’ye bilgi vermeden evvel Senatoya bilgi vermesine tepki
koymak açısından konuşma hakkından feragat ettiğini beyan
etti. Bu mevzuda bir farkındalık -moda tabirle- oluşturmak
gayretiyle böyle bir fedakârlıkta bulundu ama amaç, hasıl
olmadı, yeteri kadar sesi duyulmadı. Sözünün hilafına
davranmayı da uygun bulmadığı için doğan
boşluğu bazen grup başkan vekilleri olarak biz dolduruyoruz. O
yüzden, ben, TBMM ve Sayıştayla alakalı başlıkta Aytun
Bey’in yerine konuşmuş olacağım.
Bu vesileyle, Meclis çatısı altında
bulunduğumuz bunca zamandır, Meclisin hassasiyetine, ehemmiyetine,
mesuliyetlerine cümle kuran pek çok mebus arkadaşımızın,
bugün ve evvelen, daha önce, Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sisteminden evvel “Millet iradesinin tecelligâhıdır.” diye çok
sitayişkâr cümlelerle bahsettiğimiz bu yerin, hakkına hukukuna,
şahsımaneviyesine, şahsiyetine halel getirmemek gibi bir mesuliyeti
bütün milletvekilleriyle taşımak zorundayız.
Bütçe görüşmeleri dün başladı. Bütçe
görüşmeleri münasebetiyle, bütçeden daha çok “Siz, daha önce bunu
yapmıştınız. Biz bunları yaparken siz, bize böyle
sataşmıştınız.” çerçevesi içerisinde konuşmaları,
bütçeyi, bütçeyi müzakere etmek mecburiyetini konuştuğumuz için,
mecburen, aslında, konuşma başlıklarımızın
hilafına başka şeyleri de konuşmak zorunda kalıyoruz.
Bu cümleden olmak üzere, bir
rahatsızlığımızı izhar ediyorum: Türkiye Büyük
Millet Meclisi, millet iradesinin tecelligâhıdır. Bu Meclis, kurucu
Meclis olması cihetiyle de en netameli zamanlarımızda, milletin
kendisinden başka tutunacak bir dalı kalmadığı yokluk
zamanlarımızda, kendisinden başka tutunacak hiçbir şeyi
kalmamışlığımızın tecelligâhı bu
Meclis, aynı zamanda kurucu iradenin, yeni bir devlet iradesinin
tecelligâhı olan bu Meclis, şahsiyetini muhafaza etmek zorunda
olduğumuz bir Meclistir. Bu Mecliste bu memleketin ihtiyacı olacak
her türlü fikrin, bu memlekette demokratik her türlü talebin, katılıp
katılmamamızdan bağımsız olmak şartıyla dile
getirilmesi, bu Meclisin kuruluş iradesine de uygundur. Bir istisnası
vardır bunun, bu Mecliste hiç kimse terör seviciliği yapamaz. Bu
Mecliste her şeyi görüşmenin bir tek istisnası vardır; bu
memlekette bize kanımız, canımız üzerinde bedel ödetmeye
kastetmiş cinayet şebekelerinin propagandası asla
yapılamaz. Her türlü fikir konuşulabilir, terör seviciliği
yapılamaz. Her türlü fikir müzakere edilebilir, bir katil övücülüğü
yapılamaz.
Bu memlekette, biz, bu yurdu nasıl kendimize
yurt ettiğimizi bildiğimiz için, bu topraklarda hangi bedelleri
ödeyerek ayakta kaldığımızı bildiğimiz için, bu
toprakları kimden, ne şekilde ve ne bedel ödeyerek aldığımızı
bildiğimiz için, çocuklarımızın üstünde alçakça tepinen
insanların, bu Meclisin aziz çatısı altında “sayın”
ifadeleriyle anılmasına razı olamayız. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
Biz her türlü fikri, her türlü
tartışmayı, her türlü demokratik talebi burada dillendirebilir,
tenkit edebilir, teklif edebiliriz ama çocuklarımız ikişer, üçer
vefat ederken, biz bu Mecliste her gün taziye mesajlarını
sıvasız evlerden uğurlanmış cenazelerde
buluştururken kimse, çocuklarımızın katilleri üzerinde bize
“sayın” cümleleriyle bu Mecliste kulak ve kalplerimizi tırmalayacak
bir teşebbüs içinde olamaz. Bu, Meclisin ortak mutabakatı hâline
gelsin. Her türlü fikir serbest olsun, terör seviciliği yasak olsun.
Hükûmetinizin nedamet cümleleri var, duyuyoruz,
memnunuz. Demokratik çözüm süreci içerisinde dile getirdiğiniz zaman devletimizin
örselendiğine, millet şahsiyetimizin rencide olduğuna dair
esaslı tenkitlerimizi ifade ettiğimiz günlerden bugünlere geldiniz;
memnunuz, bahtiyarız. Bugün kurduğunuz cümlelerin o gün
övündüğünüz cümlelerle yer değiştirmesinden de çok mutluyuz.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Şimdi
düzeltiyorsanız -iktidar grubumuzu kastediyoruz- düzeltmek mesuliyeti
hepimizin üstündedir. Bu Meclis kürsüsü, bizim, bir cinayet şebekesine,
çok affedersiniz, ağır hakaretler söylemek için kendimizi ifade
imkânı bulacağımız bir Meclis kürsüsü değildir. Biz,
beş bin yıllık bir devlet geleneği olan, imparatorluk
geçmişi olan, vatanına, milletine, ülkesine, ülküsüne sadakat borcunu
yerin altında yatanlar kadar yerin üstündekilerle eşitleyebilmiş
bir millet olduğumuz için, cinayet şebekelerine milletin aziz
kürsüsünden tehdit cümleleri kurmayı kendimiz adına izzetsizlik
sayarız. Lakin, devletin yönetim hizmetini yasama faaliyeti
itibarıyla da yapmak zorunda olduğumuz bu kürsüde muhafaza etmek
zorunda olduğumuz ciddiyet şudur: Sınır içinde ve
sınır ötesinde her gün operasyon yapan çocuklarımızın,
bugün, yarın acı bir haberleri gelir mi diye korkularından
yürekleri ağızlarında bekleyen analarımızın,
“Babamız evimize sağ gelir mi?” diye endişe eden
yavrularımızın, çocuklarımızın hissesine
şehadet düşse “Vatan sağ olsun.” diyecek olan hamiyetli
babalarımızın bu Meclisten beklediği şey, asgari
hassasiyetini gösterdiğimiz terör mücadelesi ritmine, ciddiyetine nezaret
edecek olan düzenlemeyi yapmaktır. Suçu ve suçluyu övmeyi –zaten,
Anayasa’mızda karşılığı var- Bülent Arınç
Bey’in “Biz çıkardık bunu suç olmaktan.” dediği günleri
hatırlatıyorum. Düzeltmek için imkânımız var, düzeltelim de
bu aziz Meclisin çatısının altında bir daha böyle bir
cümleyi duymayalım, kulaklarımıza, kalplerimize yük etmeyelim
böyle bir şeyi. Analarının, babalarının her gün kötü
haber bekleyeceği bir siyasal iklimin içerisinde bu korkuyu yaşayan
insanlara hürmeten en azından yasama faaliyetinin bizim üzerimize düşürdüğü
sorumluluğu yerine getirelim. Bunu hassaten ifade ettim, devamında
birkaç hususa dikkat çekeceğim.
Muhalefetimizin bütçeyle alakalı dile
getirmiş olduğu tenkitleri, teklifleri, iktidar grubumuzun
göğüslerken bize söylemiş olduğu siyasal kurgu, bize sunmuş
olduğu siyasal retorik, Türkiye’deki muhalefet-iktidar
ilişkilerindeki seviye kaybının ilk elde sorumlusudur. Yani
iktidar grubu, bizim, muhalefetten, muhalefet etme isteğimizden, denetleme
teşebbüsümüzden kaynaklanan cümlelere şöyle mukabele ettiği
için, mevzu, bütçe konuşma alanının dışına çıkmaktadır:
Biz, memlekette demokratik birtakım taleplerle ilgili endişelerimizi
dile getirdiğimiz zaman, iktidar grubu, 28 Şubat
hatırlatması yapıyor. Biz, bütçenin bugün faize giden, bugün 117
milyar lira olarak faiz yükünü bütçenin en ağır yükleri arasına
getiren kayıplarını hatırlatmak için kamu
yatırımlarının verimsizliğini dile getiriyoruz,
arkadaşlarımız, bize, bu hatırlatmalarımıza
mukabele etmek için, yol yaptıklarından bahsediyorlar. Yani biz
“Yolsuzluklarla ilgili birtakım istifhamlar var, bunların
hassasiyetle araştırılması lazım, denetim
mekanizmalarının sağlıklı
çalıştırılması lazım, Sayıştay
raporları gözümüzün önünde, elimizde bu istifhamları besleyecek
yeteri kadar karine var.” derken, arkadaşlarımız,
yaptıkları yolların kilometrelerinden bahsediyorlar. Efendim,
biz, demokratik katılımın, demokratik çeşitliliğin,
farklılıklarımızın zenginlik sayılabileceği
bir demokratik iklimin varlığından bahsediyoruz, arkadaşlarımız,
olağanüstü şartlarda yaşadığımız için bu
taleplerden, bu olağanüstü dönemlerde birazcık sarfınazar
edilebileceğine dair teenni cümleleri kuruyorlar bize.
Dolayısıyla bütçeyi, bütçe disiplini
içerisinde konuşabilme, bugün bütçenin üzerine yük
saydığımız bazı kayıpların daha önce devleti
yönetirken bizim ikazlarımızı duymamanızdan
kaynaklandığına dair cümlelerimize mukabele etme şekliniz,
bizim bütçeyi konuşma hakkımızı elimizden alıyor. Yani
bütçede faiz ödemesi 81 milyonun hizmetini görecek olan yatırım
yapmak kastınıza bağlı bütçeyle mukayese edilince 2
katına yaklaşık bu fark, şu demektir aslında. Bu
bütçe, bir mecburiyet bütçesidir. Bu bütçe, milletimize mealen şöyle deme
bütçesidir: “Hatırı sayılır savrulmalar içerisinde bütçe
disiplinini kaybettik, verimli yatırımlar yapamadık, beş
altı yılda amorti edilebilecek büyük yatırımları on
beş yirmi yıl garantilerle yap-işlet-devret modeline
dönüştürdük, bütçemizde hatırı sayılır bir savrulma
oldu. Eskiden itibarın tasarrufu olmaz diyorduk ama biz size şimdi
bir bütçe çıkardık, bu bütçeye göre tasarruf itibardır.”
İtibarın tasarrufta olduğunu Hükûmetimizin fark etmesine memnun
olduk.
Öğrenme maliyetlerinizin bu kadar pahalı
olmasından muzdaribiz. FETÖ’nün terör örgütü olduğunu
öğrenmeniz, on beş senenizi; PKK’nın bir terör örgütü
olduğunu öğrenmeniz, dağlar gibi evlatlarımızı
hendeklere şehit vermemize sebep oldu. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar) Yani öğrenme maliyetlerinizdeki
pahalılık, bugün bütçeyi bize takdim ederken bir daha
karşımıza çıktı. Bugün bize takdim ettiğiniz
bütçede faiz ödemelerine ayırdığınız paranın 117
milyar olması, yatırımlara ayırdığınız
payın 62 milyar olması, tam olarak şu demektir arkadaşlar:
On altı yıldır iktidarda Kemal Bey vardı, bu on altı
yıllık iktidar döneminde Cumhuriyet Halk Partisine hançereleriniz
yırtılacak kadar uyarılarda bulundunuz, Kemal Bey sizi
dinlemedi. Kemal Bey’e ya da muhalefete, bize -biz yeni kurulduğumuz için
bizi söylemiyorum, arkadaşlar nezaketsizlik saymasınlar- Kemal Bey’e
dediniz ki aslında siz on altı yıldır: “Devletin
kaynaklarını düzgün kullanın lütfen. Verimlilik esası üzerinden
devletinizi yönetmezseniz bu bütçede oluşacak kara delikleri
kapatamazsınız.” Kemal Bey dinlemedi sizi. Dediniz ki: “Bu memlekette
liyakat-ehliyet dengesini bozarsanız bürokrasideki itaat
alışkanlığı, denetimsiz bir siyasal alan
oluşturur. İktidarın denetimsizliğinden doğacak
boşluğu, yolsuzluklar doldurur. Bu yolsuzluklardan hasıl olacak
iş, ekonominin üstüne yük olur.” Kemal Bey dinlemedi sizi. Bütün
uyarılarınızı stratejik yatırım diye
yaptığınız her konuda böyle çoğaltıp size takdim
edebilirim.
İktidar grubunun bugün bütçeyi savunurken, bize
sunmuş olduğu bütçenin mecburiyet alanlarını
oluştururken kullandığı siyasal retorik, sanki on altı
yıldır iktidarda Cumhuriyet Halk Partisi ya da muhalefet
varmış da 24 Haziranda Allah’ın lütfundan, Rabbülâlemin’in AK
PARTİ’ye ve Sayın Cumhurbaşkanımıza iktidar tevcih
etmiş gibi, şimdi bu on altı yıllık yapılan
savrulmanın, siyasi, bürokratik aşınmanın, iktisadi olarak
bu boşluklarla bir devletin hazinesini devralmanın mesuliyeti
adına cümle kuruyor gibisiniz. Yani, aslında siyasetin iklimini bozan
şeyi bizatihi iktidar grubu adına söz alan
arkadaşlarımız yapıyorlar.
İktidar olana kadar rekabet, iktidar nimetini
milletimize hizmet fırsatına dönüştürene kadar kavga,
anlaşılabilir bir şeydir. Yani “Biz memleketin yönetim emanetini
sizden daha önce teslim alacağız.” yarışında
kuralsızlık bile anlaşılabilir bir şeydir ama siyaset
etmek, devlet etmek, siyasi babalık gibidir arkadaşlar. Devlet
olduktan sonra, Hükûmet olduktan sonra evlatlarınızın
arasında taraftarlık, tarafgirlik yapacak şekilde yönetimin
sebep olduğu şey budur. Böyle zamanlarda iktidarın dilinin
birleştirmeye, bütünleştirmeye dönük olması, iktidarın
mesuliyet alanlarının muhalefetin de katılabileceği bir
iklime dönük olması, sizi denetleme fırsatlarını elinde
bulunduran muhalefetin sizinle güçlenmesi anlamına gelir, demokrasilerde
böyledir ama siz, fark ediyorum ki muhalefetin tenkitlerine “fitne”
nazarlarıyla bakıyorsunuz. Aslında monarşilerde “muhalefet”
dediğiniz şeye “fitne” denir. Demokrasilerde bu
yaptığımız işin adı tam olarak muhalefettir.
Bu bütçe, bir tasarruf bütçesidir. Bu bütçe, bize
sunmuş olduğunuz bu bütçe yatırımlarınızdan
feragat etme zorunluluğunuza dair bir bütçedir. Bize sunduğunuz bu
bütçenin sosyal yardımlaşma ayağında hatırı
sayılır bir büyüklüğün olması, sosyal devlet olmanıza
alamet sayılabileceği gibi, aslında bozulan dengeler içerisinde
iktisadi olarak çok zor durumda olan insanlara hayat öpücüğü gibi bir
bütçedir. Dolayısıyla aslında sosyal yardımlaşma
bütçelerinin böyle olmasının takdir edilebilir tarafları
vardır. Ama üreten, bölüşen dengesinin kontrolü elden bu kadar
kaçmışken bu üreten-bölüşen dengesi içerisinde, bozulan dengesi
içerisinde vatandaşınızdan fedakârlık talep etmenizin bir
tek yolu vardır. Bu millet, mermilerin üstüne çocuklarının
kundağını sarmış bir millettir. Yüzyıl geriye
gitmeye gerek yoktur, 15 Temmuzda bu millet, aslında, fedakârlık
limitlerinin ne olduğunu bir kere daha göstermiştir, inanabilirse
arkasında hangi bedeli ödeyeceğine dair ciddi bir iradeyi 15 Temmuzda
bir daha göstermiştir; yine yapabilir. Milletin sizin onları davet
ettiğiniz yerde fedakârlık etmesinin bir yolu vardır sevgili
arkadaşlarımız. Fedakârlık, devleti idare eden
insanların baştan yapmak zorunda olduğu bir ahlaka…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) -
…bağlı olarak milletten talep edeceğiniz bir şeydir.
BAŞKAN – Bir dakika ekliyorum Sayın
Başkan.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) –
Devletimizin yönetimine nezaret eden Hükûmetin asgari siyasi ahlakının
şuraya oturmasına bağlıdır bizden istediğiniz
fedakârlığı yapabilmemiz. Kendisine yaşam imkânı
olarak, kendi siyasi vizyonuna, siyasi propaganda imkânı olarak tahsis
edilmiş bütçelerden feragat ederek başlayacaksınız
işinize. Yani biz milletimizin, devletimizin idarecilerini derme çatma
yapılar içerisinde görmeyi istemeyiz. Tabii ki Türk devletinin
başında bulunanların ihtişamlı binalarda görünmesi,
devletin kuvveti ise görünsünler ama şehitlerinin evleri böyle olan bir
milletin, sarayları olmaz arkadaşlar, olamaz. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar) Şehitlerinin evleri
sıvasız olan bir ülkede fedakârlık isteniyorsa arkadaşlar,
bunun yolu her daim bellidir. Biz, kuru ekmek yiyen bir Peygamber’in ümmetiyiz.
Biz, yattığı hasırın üstünde mübarek yüzleri
hasırdan çizilmiş bir Peygamber’in ümmetiyiz. Biz, kul Peygamber’in
ümmetiyiz. Biz, aynı zamanda, ashabına sabır telkin ederken,
ashabı üç tane taş bağlarken kendisi midesine
açlığı hissetmeyeyim diye beş tane taş
bağlamış bir Peygamber’in ümmetiyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Başkan, bir dakika
daha vereyim.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) –
Dolayısıyla, sevgili arkadaşlar, milletinizden fedakârlık
istemek, devlet yönetmek açısından hem hakkınızdır hem
sorumluluğunuzdur ama bu hakkı ve sorumluluğu kullanırken
kendi maaşına yüzde 25 zam yapan bir devlet başkanı,
milletinden fedakârlığı zor ister arkadaşlar. Kendi
hanesinde fedakârlıktan hissesine az bir şey düşen, milletinden
çok fedakârlık isteyemez arkadaşlar. Dolayısıyla, bizden
fedakârlık talep ediyorsanız, milletinizden fedakârlık talep
ediyorsanız bu fedakârlıklar içerisinde hiçbir araya
gelmeyeceğiniz şeyler, 300-400 milyon dolarlık uçaklardır
arkadaşlar yani bu siyasi retorik ile fedakârlığı bir araya
getiremezsiniz.
EYT’lerle ilgili talebimize “Bütçeye yük olur.”
hassasiyetinizi doğru buluyoruz aslında biz. Bunu sizin
savunmanızın önüne geçen şeyin ne olduğunu biliyor musunuz?
“4 milyon Suriyeliye bakmak için bulabiliyorsanız parayı…” diyor size
milletimiz. Bunu tekzip ettiğim için söylemiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Ben mikrofonunuzu açayım,
selamlayarak toparlayalım.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) –
Varlık zamanında derler ki herkes kapitalisttir, para gidince herkes
sosyalist. Şimdi, varlıkta bu işler göze batmaz, darlık
zamanı nimet-külfet dengesini
dağıtamadığınız için insanların ilk
aklına gelen şey “Onlara bulan, bana da bulsun.” cümlesidir.
Dolayısıyla devlet adamlarımızın vazifesi,
insanları davet ettikleri fedakârlıklardan önce kendilerinin
fedakârlık yapmasıdır. Bu ahlakı kaybederse devlet,
fedakârlık talebinin milletteki karşılığı
“Başkalarına buluyorsan bana da bul.” “Kendine bulduğundan bana
da bul.” “Kayırdığın, muhafaza ettiğin zengine
bulduğundan bana da bul.”dur. Dolayısıyla bu tür sitemlerle
karşılaşmamak için nimet-külfet dengesinin
oluşabileceği bir siyasal iklim, sizin siyasi mesuliyetinizdir. Bu
mesuliyeti gerçekleştiremezseniz bulacağınız iş, daha
önce bunu böyle yapanların bulduğundan farklı değildir.
Genel Kurulunuza saygılarımla.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın Muş, buyurun, söz istediniz.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
50.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un,
PKK’yı her zaman bir terör örgütü olarak gördüklerine ve mücadeleyi hiçbir
zaman aksatmadıklarına, İstanbul Milletvekili Yavuz
Ağıralioğlu’nun 10 sıra sayılı 2019
Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 11 sıra sayılı 2017
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın birinci tur
görüşmelerinde İYİ PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sadece bir konuya açıklık
getirmek için söz almış bulunuyorum.
Biz PKK’yı her zaman bir terör örgütü olarak
gördük ve PKK’yla da mücadeleyi hiçbir zaman aksatmadık, bunun bilinmesini
isterim. Yani PKK’nın terör örgütü olduğunu öğrenmenizin bir
maliyeti meselesine katılmadığımızı ifade ederim.
PKK hem Türkiye’de hem dünyada uluslararası arenada bir terör örgütü
olarak kabul edilmiştir ve Türkiye’de göreve gelen her iktidar da bununla
mücadele etmiştir, biz de bununla amansız bir mücadele içerisindeyiz,
bunun bilinmesini isterim.
Muhalefetin eleştirilerine her zaman açık
olduğumuzu söyleyebilirim. Bunu Sayın Grup Başkan Vekili de
yasama çalışmalarında da görüyordur, biliyordur. Biz hiçbir
zaman muhalefetten gelen yapıcı eleştirilere “fitne” gözüyle
bakmadık, bakamayız, böyle bir lüksümüz yok.
Şunu ifade etmek isterim: Tabii ki Peygamber
Efendimizden önemli örnekler verildi. Efendimiz’in hayatı, bizim için
örnek bir hayat, buna hiçbir şey diyemeyiz. Fakat böyle bir Peygamber’den
böyle güzel örnekler veriyorken, bir taraftan, bakın, savaştan
kaçıp gelen, ya ölüm olacak ya da hayatta kalma mücadelesi verecek olan
insanlara kapı açıyorken aslında
yaklaşımımız, Peygamber Efendimiz’in öğretileri
doğrultusundadır. Ben Sayın Başkandan
konuşmasının sonunda bunu beklerdim. Bu 4 milyon Suriyeliye
neden kapı açıldı? Aslında Peygamber Efendimiz’in
söylediği bir ensar-muhacir ilişkisi vardır, buradan belki
yaklaşılabilirdi diyorum. Kendisinin yaptığı
eleştiriler, onların en doğal hakkıdır, biz de
kendisini dinledik, gerekli yerlerini tabii ki değerlendireceğiz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) –
Bir hususu düzeltebilir miyim Başkanım? Yani şöyle anlaşılmasından
muzdarip olarak…
BAŞKAN – Buyurun Sayın
Ağıralioğlu.
51.- İstanbul Milletvekili Yavuz
Ağıralioğlu’nun, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) –
Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şöyle bir istifhama sebep olmak istemem: Kapıya
gelen adam, can havliyle gelmişse ona asla kimliği sorulmaz. Bu Türk
yurdu, bin küsur yıldır başı dara giren herkesin dini,
dili, mezhebi, meşrebi ne olursa olsun sığınacağı
bir limandır. Bununla ilgili hiçbir itirazımız yoktur. Sadece,
değişen siyasi konjonktürün size, bize ödettiği bedelleri görmek
zorundayız. Ben bedelin şöylesine razıyım, Aziz Mehmet Bey,
bedelin şöylesine razıyız biz: 15 Temmuz direnişimizin bu
kadar çetin mukabele, mukavemet hattında olmasının sebeplerinden
bir tanesi de şudur: Biz, Suriye’de, devletsizliğin ne demek
olduğunu gördük onlarda. O yüzden biz devletimizi sokaklardan
toplayıp tekrar siyasete hediye ettik. Yani aslında
devletsizliği gördük biz, daha önce yaşadık. Asla, devletsiz
kalmış, vatansız kalmış, izzeti, iffeti ayaklar
altında olmuş birilerinin yurdumuza gelmesine bariyer koyalım
gibi bir şey demedim, asla demedim. Böyle bir şey diyecek kadar bu
topraklarda aklı, kalbi kararmış bir insan
yaşadığına da inanmam. Lakin, devlet yönetmek maharet
işidir. Biz bugün sınırımızda bir PKK devleti
kuruluyor önceliğini yeni gördüğümüz için bu hâldeyiz.
Altını çizerek söylüyorum Aziz Mehmet Bey: Biz, bugün, “stratejik
müttefik” diye bildiğimiz bir devletin 6 bin tır malzeme vererek
sınırımızda bir PKK devleti kurma teşebbüsünü yeni
fark ettiğimiz için bu 5 milyon Suriyeliyi stratejik olarak
ağırlamak zorunda kaldık, Türk devleti başka hamleler
yaparak bunu bloke edebilirdi diyorum. Yani, yönetim maharetsizliği siyasi
ferasetsizlikle böyle bir bedel ödetti bize. Yoksa, denebilir mi ki
kapımıza gelmiş, canı, izzeti, iffeti ayaklar altına
alınma tehlikesi olan insanlar gelmesin? Gelsinler, şerefimizle bakarız,
ekmeğimizi bölüştük, bölüşürüz.
Lakin, ensar-muhacir değerlendirmenize küçük
bir sitem Başkanım: Ensar ve muhacir korelasyonu bizim Efendimiz’in
bizi çok özendirdiği bir şeydir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) –
Tamamlayayım Başkanım.
BAŞKAN – Buyurun.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) –
Birbirlerine mirasçı olacak kadar birbirlerine kardeş oldular.
Onların birbirlerine mirasçı olacak kadar kardeş olmaları
üzerine miras ayeti geldi, Efendimiz bizi uyardı “O kadar kardeş
oldular ki korktum ki ayet gelecek.” diye. Dolayısıyla, şöyle
bir şeyi hatırlatıyorum size: Ensar ve muhacir her savaşta
beraberdi, ensar ve muhacir her bedelde beraberdi, ensar ve muhacir medeniyeti
beraber inşa ettiler, beraberdiler, ihyada da, inşada da
beraberdiler. Ben Türk devletinin sığınana niye
sığındınız demesini değil,
sığınana sığınacağı yeri gösterirken,
sığınanın kendisini yaşam alanlarında muhafaza
ederken, sığınanların yeniden yurda dönmesine nezaret
ederken büyüklüğünü göstermesi gerektiğini savunuyorum. Yoksa, gelene
gelme denir mi? Asla denmez. Böyle bir nezaketsizlik etmedim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın
Başkan, kısa bir şey ekleyeyim.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Muş, siz de
bitirin.
52.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un,
İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu’nun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Bugün aslında
Suriye’nin kuzeyinde, Türkiye’nin güneyinde yapılmak istenen belli.
15 Temmuz darbesinin hemen akabinde iki tane büyük
operasyon yapıldı: Fırat Kalkanı Harekâtı -Cerablus
bölgesine- ve daha sonra Afrin Harekâtı.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) –
Destekledik.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Bunlar
aslında oluşturulmaya çalışılan koridoru kırmak
içindi. Biz parti olarak da, Sayın Cumhurbaşkanımız da her
zaman Fırat’ın doğusunu işaret etmekteyiz. Ne yapıp
edip orada oluşturulan hattın kırılması için
devletimizin bütün imkânları seferber edilecek ve bu hat
kırılacaktır çünkü bu, Türkiye’nin geleceğine bir
tehdittir. Burada buna itiraz edecek olan kimse çıkar mı bilmiyorum,
çıkanların kim olduğunu biliyorum. Dolayısıyla, bu
noktada farklı bir düşüncemiz yok, hepimiz aynı
düşünüyoruz. Dolayısıyla, gelişen, değişen
şartlara göre Türkiye Cumhuriyeti devleti varlığını
devam ettirmek için demir yumruğunu Suriye’de sahaya vurmuştur, bu
noktada en küçük bir tereddüt olmayacaktır. Buradaki politikada yani
Suriye noktasında, oradaki operasyonlarımız noktasında,
orada sahada olma noktasında da bir değişiklik
olmayacaktır.
Bunu ben Genel Kurula sunmak isterim.
Sağ olun.
BAŞKAN – Peki, teşekkür ediyorum.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) –
Başkanım, Özgür Özel Bey’in sığındığı
şeye ben de sığınabilir miyim? Bazen o al veri biraz biz
kendimiz yapalım ki…
BAŞKAN – Ama burada Sayın Muş da
toparladı etti.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) –
Bir kerecik daha. Bir kerecik daha, kayıtlara geçsin diye
Başkanım, istirham ediyorum.
BAŞKAN – Bir cümleyle toparlayın.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) –
Sadece kayıtlara geçsin diye. Cevap hakkı doğsun diye
söylemiyorum.
BAŞKAN – Bir cümleyle toparlayalım
Sayın Başkan.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) –
Mehmet Bey, cevap hakkı doğsun diye söylemiyorum. Suriye’de bugün
stratejik olarak geldiğimiz yer “Esad gitsin.”den daha çok “PKK devleti
kurulmasın.”dır. Devletin öncelikleri budur ve biz bu devletin
önceliklerine hem saygı duyuyoruz hem de devletin durduğu her yerde
mukavemetle duruyoruz, orada bir sıkıntı yok. Ama şunu
görmek zorundayız: Siyaset bir gün, Esad’ın burada kalmasından
daha önemli hâle gelmiş problemler yaşatır bize. Daha önce
“Esad’la görüşülsün gerekirse.” diyenlere mukabele ettiğiniz
zamanlardan buraya geldik çünkü önceliğimiz değişti. Bunu çok
anlaşılabilir buluyorum, çok anlaşılabilir buluyorum çünkü
bizim “Esad gitsin.”den daha büyük bir önceliğimiz “Suriye’nin devlet
bütünlüğü, toprak bütünlüğü muhafaza edilsin ve asla bir koridor
olacak şekilde PKK devleti kurulmasın.”a döndü. Bunu, şimdi
Esad’ı orada tutan, aslında Esad’ın orada bu kadar mukavemetle
durmasına imkân veren Putin’le ilişkimizi düşünerek
konuşmanızı istirham ediyorum. Onu kastediyorum.
Kayıtlara geçsin diye söyledim.
BAŞKAN – Peki, teşekkür ederim.
AYHAN BİLGEN (Kars) – Sayın Başkan…
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Teklifleri (Devam)
1.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 10) (Devam)
2.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/275); 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan, 2017
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/38); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 2017
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2017 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/39); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
Dair Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/41); 5018
Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 183 Adedi Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, 2 Adedi Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve 10 Adedi Diğer Kamu İdarelerine Ait Olmak Üzere
Toplam 195 Adet Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/40) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 11) (Devam)
A) CUMHURBAŞKANLIĞI (Devam)
1) Cumhurbaşkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Cumhurbaşkanlığı 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
B) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ (Devam)
1) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
C)
KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (Devam)
1)
Kamu Denetçiliği Kurumu 2019Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Kamu Denetçiliği Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) ANAYASA MAHKEMESİ (Devam)
1) Anayasa Mahkemesi 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Anayasa Mahkemesi 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) YARGITAY
(Devam)
1) Yargıtay 2019Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Yargıtay 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) DANIŞTAY (Devam)
1) Danıştay 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
F) SAYIŞTAY (Devam)
1) Sayıştay 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sayıştay 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G)
HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU (Devam)
1) Hâkimler
ve Savcılar Kurulu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler
ve Savcılar Yüksek Kurulu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H)
MİLLÎ İSTİHBARAT TEŞKİLATI BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî İstihbarat Teşkilatı
Müsteşarlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
I)
MİLLÎ GÜVENLİK KURULU GENEL SEKRETERLİĞİ (Devam)
1) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ)
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Diyanet
İşleri Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Diyanet
İşleri Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
J)
İLETİŞİM BAŞKANLIĞI (Devam)
1) İletişim Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
K)
BASIN-YAYIN VE ENFORMASYON GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) SAVUNMA
SANAYİİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Savunma
Sanayii Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Savunma
Sanayii Müsteşarlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
M)
STRATEJİ VE BÜTÇE BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Strateji
ve Bütçe Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
N) KALKINMA
BAKANLIĞI (Devam)
1)
Kalkınma Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
O)
MİLLİ SARAYLAR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Milli
Saraylar İdaresi Başkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
Ö) DEVLET
ARŞİVLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Devlet
Arşivleri Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
P)
BAŞBAKANLIK
(Devam)
1)
Başbakanlık 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN - Değerli milletvekilleri,
İYİ PARTİ Grubu adına söz Mersin Milletvekili Sayın
Behiç Çelik’e aittir.
AYHAN BİLGEN (Kars) - Sayın Başkan…
FATMA KURTULAN (Mersin) – Sayın Başkan…
GARO PAYLAN (Diyarbakır) – Sayın
Başkan…
TUMA ÇELİK (Mardin) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Bir saniye arkadaşlar…
Sayın Çelik, süreniz on dakika. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
FATMA KURTULAN (Mersin) – Sayın Başkan…
Böyle olmaz ki.
BAŞKAN – Değerli arkadaşlar, bir
saniye…
Grupların konuşmalarını mümkün
olduğu kadar bölmemeye çalışıyorum değerli
arkadaşlar. Yani ona arkadaşlarımızın da riayet
etmesini özellikle rica ediyorum.
AYHAN BİLGEN (Kars) – Sayın Başkan…
FATMA KURTULAN (Mersin) – Ama böyle bir saattir söz…
BAŞKAN – Ben veririm söz ama insicamın da
bozulmamasına özen gösteriyorum. Yani bir dengeyi kuralım hep
beraber.
Buyurun Sayın Çelik.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; söz
konusu kanun teklifi ve kesin hesap kanunu tasarısının birinci
tur görüşmelerinde İYİ PARTİ Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Ben de Rize Emniyet Müdürümüze Allah’tan rahmet
diliyorum, yaralılara acil şifalar diliyorum.
Konumuz, Kamu Denetçiliği Kurumu, Savunma
Sanayii Başkanlığı ve Cumhurbaşkanlığı
Strateji ve Bütçe Başkanlığı üzerinde olacaktır. Bu
konu üzerine konuşmamı tamamlayacağım.
Değerli milletvekilleri, önce belirtmeliyim ki,
içi boşaltılmış kurum ve kuruluşlar, Meclis,
kısaca devlet; içi boşaltılmış hak, hukuk, adalet,
ahlak, onur, maneviyat; yok edilmiş, lağvedilmiş bir hükûmet,
memur hâline getirilmiş bakanlar, sindirilmiş yargı,
çökertilmiş hariciye; aç, çaresiz, korkutulan bir halk, bozulan gelir
dağılımı, herkesi kasıp kavuran ekonomik kriz, bu
arada hırsızlık, soygun, talan, yandaşlara sürekli rant
aktarımı, kötü yönetim ve nepotizm; emanete hıyanet,
yalancılık, iftira, kibir, din istismarı; başta Atatürk
olmak üzere övünç kaynaklarımızı aşağılama ve
hakaret, Türklüğe ve onun eşsiz mirasına saldırı, tüm
bunlara rağmen kitlelere algı operasyonuyla kamuoyunun ters yüz
edilmesi yaşadığımız siyasetin gerçekleridir.
Değerli milletvekilleri, 2019 yılı
bütçe görüşmelerini böyle bir ortamda yapıyoruz. On altı
yıldan sonra ne AK PARTİ Genel Başkanı Sayın
Erdoğan’ın ne de arkadaşlarının halkı ikna edecek
bir sözlerinin olacağını zannetmiyorum. Zaten anayasal düzeni
tepetaklak ettikten sonra, egemenliğin tek bir şahsa ve onun yetki
verdiği bir parti elitine devredilmiş olması düzenin yüz
yıl geriye gittiğini gösterir. Bu otokrat ve zümre iktidarı
İslam sosuyla dahi artık devam edemez.
Değerli milletvekilleri, Türkiye’de bilinen
anayasal düzen rafa kaldırılmıştır. Biz Türk milleti
olarak adalet istiyoruz, güvenlik, huzur istiyoruz, birey ve devlet olarak
itibarlı, onurlu, izzetli olmak istiyoruz; çocuklarımızın
birilerinin keyfi için ölmesini istemiyoruz, mülteciler yoluyla nüfus
yapımızın bozulmasını istemiyoruz, kaos istemiyoruz.
Millî güvenliğimizin
zayıfladığı bir ortamda sosyal dağılma ve çözülme
hepimizin yaşadığı bir trajedidir. Gençlerde gelecek kaygısı,
işsizlik, katledilen binlerce kadın, boşanmalar, uyuşturucu
resmin başka bir boyutudur.
Millî ve manevi değerlerden soyutlanmak
aslında küreselleşmenin en önemli ilkelerinden biridir. Yıllarca
AK PARTİ dış desteklerle önce kültürsüzleştirme ve ardından
boşalan dimağlara küreselleşme, yerelleşme, İhvan
değerlerini şırınga etmiştir. Biz bugünkü kültürel
savrulmaya tesadüfen gelmedik.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte
olduğumuz bütçe ve kesin hesap, AK PARTİ’nin tüm kadrolarıyla,
teşkilatlarıyla, Avrupa ve Orta Doğu’daki dostlarıyla
birlikte gelip Türk milletinin duvarına tosladıklarının
itirafıdır. Bozdukları anayasal düzenden sonra hiçbir özgül
ağırlığı olmayan, temsil kabiliyeti düşük,
egemenlik hakkına sahip olmayan bakanların bütçesi olsa ne olur
olmasa ne olur. Bütçe hakkının Türk milleti adına Türkiye Büyük
Millet Meclisine ait olması Anayasa’nın amir hükmü olmasına
rağmen Meclisin yasama güç ve kudretinin
Cumhurbaşkanlığınca kontrol altında tutulması
bütçe disiplinini darmadağın etmiştir. Böyle bir bütçe
mantığı hangi modern devlette vardır? Bütçe, tasarrufu,
üretimi, yatırımı, ihracatı, istihdamı öngörmüyor;
sıcak para, faiz, ithalat ve inşaatla yola devam perspektifini
öngörüyor.
Değerli milletvekilleri, Türkiye basit bir
devlet değildir. Türk milleti de eşi benzeri olmayan kadim bir
millettir. Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonunda bütçe
görüşmelerinin başlangıcında Hazine ve Maliye
Bakanının sunumu içerik ağırlığı olmayan,
yasak savma kabilinden bir sunum olarak değerlendiriliyor. Zira daha önce
açıklanan OVP mali disiplin kararları da fos çıkmış,
Batı kapılarında pazarlıklara girişilmiştir.
Sayın Albayrak’ın Varlık Fonu ve
Yatırım Kredi Bankası üzerinden bütçe dışı
operasyonlarla makroekonomiye yön ve şekil verme girişimleri
açıkça Türkiye Büyük Millet Meclisinin saf dışı edilmesinin
bir diğer emaresidir. Sayın Bakan, Türk ekonomisine ve Türk
lirasına yönelik saldırılar neticesinde ülke risk priminin
yükseldiğini belirtmektedir. Böyle bir anlatım olabilir mi? Hiç
enflasyondan, işsizlikten, hayat pahalılığından,
yüksek faizden, devalüasyondan, durgunluktan bahsetmiyor. Açık açık
demeli ki: Biz Türkiye Cumhuriyeti’ni her anlamda yönetemedik, yalpaladık.
Bu ekonomik kriz, adı üstünde, krizdir ve yapısal bir krizdir.
İtiraf edemedikleri budur. Bunlar topu dış güçlere atıyor,
dış güçler her zaman olacaktır. Teflon siyasetinin ekonomiye
kuşkusuz hiçbir yararı olmayacaktır.
Açık veren, dengesi olmayan bir bütçe ortaya
çıkmıştır. Gider olarak 960 milyar düzeyine bağlanan
bir bütçeyle karşı karşıyayız. Fiyat
istikrarının olmadığı, bütçe açığının
tahminlerin üzerinde seyretme istidadı gösterdiği, bütçe
disiplininden eser görülmeyen bu tablo, dar ve sabit gelirlilerin
durumlarının iyileştirilmesinde bir perspektif de
sunmamaktadır. Ayrıca maliye politikasına değinilmemekte,
sıkı para politikasından bahsedilmektedir.
Değerli milletvekilleri, Kamu Denetçiliği
Kurumuna gelirsek, Anayasa’nın 74’üncü maddesine ek getirmek suretiyle
mevzuatımıza girmiştir, tümüyle Türkiye Büyük Millet Meclisine
bağlıdır. Tüm bunlara rağmen kurumun partizanlığa
teslim edilmesi izaha muhtaç bir durumdur. Kurum mevcut çalışma
yeterliliği açısından verimli görülmemektedir, daha aktif hâle
getirilmesi uygun olur.
Savunma Sanayii Müsteşarlığı
Savunma Sanayii Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı olarak kurulmuş, bilahare
müsteşarlık ve nihayet Savunma Sanayii Başkanlığı
olarak Cumhurbaşkanı kararnamesiyle yeni teşkilatlanmaya
gidilmiştir. Savunma sanayisi doğrudan
bağımsızlığımızı ve egemenliğimizi
ilgilendirmektedir. Savunma sanayisi daha da yoğun olarak
desteklenmelidir. Savunma harcamalarının bütçe içindeki payı son
on iki yılda yüzde 6,51’den yüzde 5,09’a gerilemiştir. Bu oran
tedricen yüzde 10’a kadar çıkarılmalıdır.
Değerli milletvekilleri,
Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe
Başkanlığı yeni genel bütçeli bir kuruluş olarak
oluşturulmuştur 13 no.lu Kararname’yle. Planlamanın ve bütçenin
üzerinde yetkili olması öngörülmüştür. Bu teşkilatın
gelişmesi bizim de ortak düşüncemizdir.
Dolayısıyla sayın milletvekilleri,
içinden çıkılmaz hâle gelen devlet idaresinin başında
bulunanlar, yorgun, bıkkın, zihinler muğlak, millî
değerlere şaşı, müsrif ve tavizkârlar. Her şeye
rağmen, biz İYİ PARTİ olarak, elbette bu bütçenin ülkemiz
ve milletimiz için hayırlara vesile olması dileklerimizi muhafaza
etmek istiyoruz. Ancak, artık bu yönetim devlete ve millete yük hâline
gelmiştir, taşımaya mecalimiz kalmadı.
Bu duygu ve düşüncelerle, bütçenin
mantığına katılmayacağımızı bildirir,
yüce heyetinizi tekrar saygılarımla selamlarım. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Çelik.
Sayın Bilgen, sizin yerinizden bir talebiniz
vardı.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
53.- Kars Milletvekili Ayhan Bilgen’in, uzun süredir ücret
alamadıkları için intihar etmek amacıyla inşaatın
çatısına çıkan işçiler için muhatap
bulunamadığını Genel Kurulun takdirine sunduğuna
ilişkin açıklaması
AYHAN BİLGEN (Kars) – Sayın Başkan,
biz bu kürsüyü de bu mikrofonu da bir tartışma platformu gibi
görmüyoruz. Elbette bizim de bütün konuşmalara söyleyecek sözümüz,
eleştirimiz var ki farklı yaklaşımlarımız var,
farklı dış politika yorumumuz var, farklı bir ulus tarihi
okumamız var. Ama ben onun için söz istemedim zaten, ilkesel olarak da
doğrudan sataşma olmadan söz talebinde bulunmuyoruz.
Şimdi, 2 tane gariban paralarını
alamadıkları için bir binanın üstündeler. Biz burada çok iri
laflar konuşarak saatlerdir bir tartışma yürütüyoruz ama o 2
garibanı oradan indirmek için muhatap alınacak kimse henüz
bulunabilmiş değil. Genel Kurulun takdirine sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
Kimse intiharı bu kadar kolay göze almaz
Sayın Başkan. Sadece bunun için söz istedim.
Teşekkür ediyorum.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
7.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Levent
Gök’ün, TOKİ inşaatında çalışan ve uzun süredir
ücretlerini alamadıkları için intihar girişiminde bulunan
işçilerle ilgilenildiğine ilişkin konuşması
BAŞKAN – Duyarlılığınıza
teşekkür ederim Sayın Bilgen.
Konuyla ilgili arkadaşlar bilgi verdiği
zaman ben de kendi arkadaşlarımı aradım, onlar da konuyla
ilgileniyorlar. Ama tabii, insan hayatı, hepimizin
tartışmasız üzerine durması gereken, en başta gelen
bir hak.
Duyarlılığınıza tekrar
teşekkür ederim.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Teklifleri (Devam)
1.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 10) (Devam)
2.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/275); 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan, 2017
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/38); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 2017
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2017 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/39); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/41); 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu
ile 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 183 Adedi Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu
İdarelerine, 2 Adedi Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve 10 Adedi
Diğer Kamu İdarelerine Ait Olmak Üzere Toplam 195 Adet
Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/40) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 11) (Devam)
A) CUMHURBAŞKANLIĞI (Devam)
1) Cumhurbaşkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Cumhurbaşkanlığı 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
B) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ (Devam)
1) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
C)
KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (Devam)
1)
Kamu Denetçiliği Kurumu 2019Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Kamu Denetçiliği Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) ANAYASA MAHKEMESİ (Devam)
1) Anayasa Mahkemesi 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Anayasa Mahkemesi 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) YARGITAY
(Devam)
1) Yargıtay 2019Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Yargıtay 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) DANIŞTAY (Devam)
1) Danıştay 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
F) SAYIŞTAY (Devam)
1) Sayıştay 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sayıştay 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G)
HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU (Devam)
1) Hâkimler
ve Savcılar Kurulu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler
ve Savcılar Yüksek Kurulu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H)
MİLLÎ İSTİHBARAT TEŞKİLATI BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî İstihbarat Teşkilatı
Müsteşarlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
I)
MİLLÎ GÜVENLİK KURULU GENEL SEKRETERLİĞİ (Devam)
1) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ)
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Diyanet
İşleri Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Diyanet
İşleri Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
J)
İLETİŞİM BAŞKANLIĞI (Devam)
1) İletişim Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
K)
BASIN-YAYIN VE ENFORMASYON GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) SAVUNMA
SANAYİİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Savunma
Sanayii Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Savunma
Sanayii Müsteşarlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
M)
STRATEJİ VE BÜTÇE BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Strateji
ve Bütçe Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
N) KALKINMA
BAKANLIĞI (Devam)
1)
Kalkınma Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
O)
MİLLİ SARAYLAR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Milli
Saraylar İdaresi Başkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
Ö) DEVLET
ARŞİVLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Devlet Arşivleri
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
P)
BAŞBAKANLIK
(Devam)
1)
Başbakanlık 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – İYİ PARTİ Grubu
adına söz Antalya Milletvekili Sayın Feridun Bahşi’ye aittir.
Sayın Bahşi, süreniz on dakika.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA FERİDUN
BAHŞİ (Antalya) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Yargıtay, Danıştay, Anayasa Mahkemesi ve
Hâkimler ve Savcılar Kurulu bütçeleri üzerine söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bugün şehit olan Emniyet Müdürümüz Altuğ
Verdi’nin ruhu şad olsun. Yaralı Emniyet görevlilerine
sağlık diliyorum.
Yine, bugün “Böyle düzen, böyle çağ, böyle
devran kahrolsun/ Vaktiyle bir Atsız varmış, var olsun.” diyen
büyük Türkçü Nihal Atsız Bey’in uçmağa varışının
40’ıncı yıl dönümüdür. Saygı ve özlemle anıyor, ruhu
şad olsun diyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Şimdi, size bir cümle söyleyip iki de hâkim
tayini örneği vereceğim, üzerine yorum yapmayacağım. Cümle:
“Bir savcı çıkmış. Yahu sen kimsin!” İkinci
sırada ise Cumhurbaşkanına hakaret davasında beraat
kararı veren yirmi beş yıllık bir hâkimin bir yılda
iki defa sürgün yemesi. Üçüncüsü: Yine, şehide “kelle” sözü sebebiyle
açılan davada verdiği karar sebebiyle otuz beş yıllık
Hâkim Sevgi Övüç’ün bir yıl içinde en son Mardin olmak üzere birkaç
sürgünden sonra emekli olması. Bunlar üzerine yorum yapmıyorum
arkadaşlar. Hani deniyor ya “Yargı bağımsız, hâkim
teminatı var.”
Biraz önce gazeteci bir arkadaşım
aradı, dedi ki: “Ülkede adalet mi var ki bütçesi olsun? Sen neyin üzerine
konuşacaksın!” Ben umudumu kaybetmek istiyorum. Ülkemizde, her
şeyde olduğu gibi, demokrasi, hukuk, adalet ve temel hak ve
hürriyetler günden güne gerilemektedir. Temel hak ve hürriyetleri korumak
amacıyla oluşturulan Anayasa ve hukuki mekanizmalar temel hak ve
hürriyetlere müdahale aracı hâline getirilmiştir. Hâkim ve
savcılar, temel hak ve hürriyetleri koruyan değil, tam tersine, hak
ve hürriyetlere müdahale eden görevliler hâline getirilmiştir.
İktidarı sınırlamakla görevli en önemli organ olan Anayasa
Mahkemesi, iktidarı sınırlandıran bir unsur değil, tam
tersine, onu güçlendiren bir organ hâline dönüştürülmüştür.
Kısacası, hukuk siyasetin aracı hâline getirilmiştir.
Hukuk siyaseti sınırlamıyor, tersine,
hukuk siyasetin cenderesi altında bulunuyor. Anayasa ve kanunlardaki
kurallara bakmak, karşılaşılan hukuki sorunun nasıl
çözümleneceği konusunda bir fikir vermiyor. Anayasa Mahkemesi
kararları Anayasa’ya değil, birtakım hukuk dışı
faktörlere bağlı. Belirli bir davada Anayasa Mahkemesinin ne yönde
karar vereceğini hukuk profesörleri değil, gazeteciler daha iyi
tahmin ediyor. Aynı durum idare ve ceza hukuku için de geçerli.
Muktedirlerin önem verdiği bir idari işlemin idari yargı
tarafından iptal edilme ihtimali neredeyse sıfır. Bugün siyasi
niteliği olan bir olayda en kıdemli ceza hukuku profesörleri dahi
gözaltına alınan bir kişinin tutuklanıp
tutuklanmayacağını, sanığın mahkûm olup
olmayacağını bize önceden söyleyemiyor. Ceza hukuku profesörlerinin
bilgileri artık bu konuda hiçbir işe yaramıyor.
Başta anayasa hukuku olmak üzere, ülkemizde
hukuk biliminin değersizleştirilmesi sürecini yaşıyoruz.
Hukuk biliminin değersizleştirilmesine yol açan şey,
aslında bizatihi hukukun değersizleştirilmesidir.
Değerli milletvekilleri, şimdi, adı
önce “HSYK” olup, sonra “yüksek” niteliği fazla ve gereksiz görülüp “HSK”
olarak değiştirilen kurumun uygulamalarından bahsedeceğim.
Bu kurum benim de yargı görevi yaptığım yıllarda
uygulamalarıyla pek çok yakınmaya sebep olsa da yargılama
yetkisinin özüne, görülmekte olan bir davada nasıl bir karar
verileceğine müdahale etmemesiyle yine de saygın bir yere sahipti.
Atama, Yargıtay, Danıştay seçimlerinde yandaş
kayırmaları yaygın kanaat olsa da nasıl karar
verileceğine ilişkin baskı hissetmezdik. Ancak 2010
yılı referandumu sonrası HSYK’nin yapısının
değişmesi ve yapılan üyelik seçiminde iktidar partisinin taraf
olup iradesini ilkokul mezunu bir meczuba teslim etmiş avaneyi kurul
üyeliğine seçtirmesiyle tam bir kargaşa yaşanmaya
başladı. Önce Adalet Bakanlığındaki yargı
bürokrasisi aynı örgüt tarafından teslim alındı; örgüt
mensubu adalet müfettişleri, bağımsız kişilikli hâkim,
savcıların sicillerini bozdu. Yine aynı güruhun
tezgâhlarıyla yandaşlar kilit görevlere getirilip hâkim,
savcılar, müfettiş raporları bahane edilerek tasfiye edilirken
AK PARTİ iktidarıyla iş birliği sonucu verilen namütenahi
imkânlar tepe tepe kullanıldı. Bir taraftan tarafsız ve adil
karar veren hâkim, savcılar cezalandırıldı, diğer
taraftan da başta Ergenekon olmak üzere kumpas davalarıyla ülkenin
stratejik kurumları ve buralarda görevli vatansever kişiler
tutuklanıp tasfiye edildi. Bir taraftan hâkim, savcılar üzerinde
baskı ve korku imparatorluğu kuruldu, bağımsız görev
yapamaz hâle getirildi, diğer taraftan ise Adalet
Bakanlığında oluşturulan mülakat komisyonları
aracılığıyla örgüt üyeleri düşük puanlarla
mesleğe kabul edildi.
Bu düzen 17-25 Aralık tarihine kadar “al gülüm
ver gülüm” mantığıyla pek güzel yürüdü. Bu tarihte ise her iki
taraf da kendilerine düşen paya razı olmayıp aralarında
menfaat çatışması çıkınca malum olaylar
yaşandı. O güne kadar kendilerini Ergenekon davalarının
savcısı ilan edenler ve lüks makam araçlarını kahraman ilan
ettikleri bu hain savcılara teslim edenler birden isyan ettiler;
haksızlığa uğrayanların feryatlarına kulak
tıkanmışken, haksızlıkları kabul etmeyen
vatanseverlerin intiharları duymazlıktan gelinirken birden menfaate
dokununca itiraz sesleri yükseldi.
Bu hainleri ilk günden itibaren elimizden
geldiğince, meslekteyken ve sonrasında dile getirdik ancak kimseye
duyuramadık. Başlarındaki meczubun “Devletin kılcal
damarlarına sızın.” talimatıyla devletin gerçekten
kılcal damarlarına sızan bu hainlerin başta HSYK,
yargı kurumları ve tüm kurumlardan temizlenmesi bizim de arzumuzdu
ancak 15 Temmuza kadar bu konuda başarılı bir çalışma
yapılmadı. 15 Temmuzdan sonra özellikle yargıda bir temizlik
yapılabildi; hâkim, savcıların yüzde 45’i tasfiye edildi.
“Temizlik yapıldı.” derken adil ve
tarafsız bir yargı teşkilatı mı oluşturuldu?
Tabii ki hayır. Bu defa da FETÖ yerine AK PARTİ
teşkilatlarında siyaset yapan militanlar yerleştirildi. Tüm
kurumlara 70 taban puan şart koşulurken hâkim, savcılara taban
puan şartı kaldırıldı. Bir tarafta -benim de
yeğenimdir- 96 puanı olan bizim çocuklarımız sadece
“Bahşi” soyadını taşıdığı için bu
mesleğe alınmazken, elenirken, diğer tarafta 42 puan alan AK
PARTİ yöneticileri ya da yönetici yakınları “mülakat” denilen
ucube sistemle hâkim, savcı yapıldı. Arada gözden kaçan, parti
mensubu olmayan kişiler ise mülakatı geçmiş olsa bile -benim
kızım gibi- kazandığı listeden Bakan talimatıyla
çıkarıldı. Yargı cemaat kapısı olmaktan kurtuldu,
ancak bu defa da AK PARTİ yargısı hâline geldi.
Bağımsız hareket edebilen hâkim, savcılar ise korku cemaatinin
hâkim olduğu bir HSK’yle karşı karşıya kaldı.
Değerli milletvekilleri, bu mukaddes çatı
altında AK PARTİ iktidarını bir kez daha uyarıyoruz:
Hukuk devletini daha fazla zedelemeyin, Anayasa Mahkemesinden ve yargıdan
elinizi çekin, yargının bağımsızlığına
dokunmayın.
Bugün, ne yazık ki Türk yargısı
itibarını yitirmiştir. Yapılan anketlerde yargıya
güven yüzde 20’lere düşmüştür. Bu oran sadece Türk yargı
tarihinin değil, demokrasiyle yönetilen ülkelerin yargı tarihinin de
en düşük oranıdır ve bu bir felakettir.
Yargı, bir toplumda herkesin hak aramak için
çalacağı son kapı; bireyin, toplumun, kamu düzeninin ve nihayet
hukuk devletinin sigortası ve teminatıdır. İnsanlar
haksızlığa uğradıklarını
düşündüklerinde güvenmedikleri bir yargıya başvurmak yerine haklarını
bizzat alma yoluna giderler; bu da anarşizmi, kargaşayı,
mafyayı doğurur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Bahşi, bir dakika
ilave ediyoruz.
FERİDUN BAHŞİ (Devamla) –
Egemenliğin asıl sahibi olan Türk milletinin bu mukaddes
çatısı altında uyarılarımıza lütfen kulak verin.
Bu sizin de milletimizin de devletimizin de yararınadır.
Bu vesileyle, karşı olsak da bütçenin
hayırlı olmasını diler, yüce Türk milletini ve Gazi Meclisi
saygıyla selamlarım. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Bahşi.
İYİ PARTİ Grubu adına söz
isteyen İstanbul Milletvekilimiz Sayın Ümit Özdağ.
Buyurun Sayın Özdağ. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika Sayın Özdağ.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ÜMİT
ÖZDAĞ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ben İYİ PARTİ’nin Millî İstihbarat
Teşkilatı bütçesiyle ilgili görüşlerini sizlerle
paylaşacağım.
Politik ve askerî zaferin en önemli unsuru
istihbarattır. İstihbaratın önemi her geçen yüzyıl biraz
daha artıyor ve bugün ulaştığı nokta insanlık
tarihindeki en önemli nokta. Türkiye soğuk savaş sonrasında,
çevre coğrafyalar olan Balkanlar, Kafkaslar ve Orta Doğu’da
yaşanan iç savaşlar ve iç savaşlar sonrasında
gerçekleşen jeopolitik parçalanmaların merkezinde duran bir ülke.
Ülkemiz, Kuveyt’in işgaliyle başlayan ve hâlen Suriye merkezli olarak
devam eden Orta Doğu iç savaşının içine çekilmek isteniyor.
Çevre coğrafyalarda yaşanan savaşlar göstermektedir ki
Türkiye'nin daha güçlü, yeniden organize olmuş ve yeni görevlerle
yetkilendirilmiş bir istihbarat teşkilatına ihtiyacı
vardır.
Millî İstihbarat Teşkilatının
yeniden yapılanmasının bir an önce gerçekleşmesi gerekiyor.
Bu yapılanma gereğinin 2 temel nedeni var. Birinci neden, çevre
coğrafyalarda ortaya çıkan büyük değişimler ve bu
değişimlerin ürettiği tehdit ve fırsatlardır.
İkinci neden ise Türk istihbarat ve güvenlik sisteminin, tarihin
gördüğü en büyük istihbarat operasyonlarından biri olan FETÖ’yle
almış olduğu çok ağır darbedir. Türkiye,
sırrı olmayan bir ülke konumuna gelmiştir.
Değerli milletvekilleri, bu 2 husus Türk
istihbaratının saldırgan bir yaklaşımla yeniden
yapılanmasını zorunlu kılmaktadır. Yapılması
gereken, hem zarar gören alanların onarılması hem ülkemize
yönelik yeni tehdit türleri ile yeni bir örgütlenme ve
anlayışıyla mücadele edecek bir sistemin kurulmasıdır.
Bunun için MİT Yasası’nda yeni hukuki düzenlemelerin
yapılması gerekmektedir.
Önümüzdeki süreçte Türkiye’nin karşı
karşıya kalacağı tehditlerin büyük bir bölümü Orta
Doğu kaynaklı olacaktır. Bunların başında,
Türkiye’de sığınmacı olarak bulunan, resmî rakamlara göre 4
milyona yaklaşan Suriyeliden kaynaklanan tehdit gelmektedir. Bu
Suriyeliler içinde ne kadar Suriye istihbarat elemanı olduğu bilinmemektedir.
Suriye istihbaratı Türkiye’de büyük operasyonlara ne yazık ki imza
atmış bir istihbarat örgütü. Keban Barajı’nı havaya
uçuruyorlardı, son anda engellendi ama Yahşihan MKE TNT tesislerini
Ağustos 1986’da havaya uçurmaları engellenemedi. Bunu yaparken de
ilginçtir, bir Dev-Yol militanını ve onun
aracılığıyla da TKP üyesi işçileri kullandılar.
PKK örgütünü yıllarca destekleyerek Türkiye hakkında çok
kapsamlı bir Türkiye istihbaratı oluşturdular. Suriye iç
savaşı başladıktan sonra bile Türkiye’de operasyon yapma
yeteneklerinin olduğunu gösterdiler. Reyhanlı’da 11 Mayıs
2013’te gerçekleşen saldırıda 53 kişi öldü. Bunu yapan
Suriye istihbaratına çalışan Yusuf Nazik ve ekibiydi. Yusuf
Nazik, 1984 Antakya doğumlu. Türk devleti Antakya’da Suriye istihbaratına
çalışan hemen herkesi bilir ve tanır, buna rağmen
saldırı engellenemedi.
Şimdi, Türkiye’de 4 milyon Suriyeli var ve
bunların ne kadarının Suriye istihbaratının ödeme
listesinde olduğunu bilmiyoruz. Bu durum, Türk istihbaratının
önüne, MİT’in önüne çok zor bir görev koyuyor. Önümüzdeki dönemde Orta Doğu’da
devam edecek olan jeopolitik sarsıntıların Türkiye’ye olan
etkisinin en aza indirgenmesi de MİT’in Orta Doğu alanında daha
fazla eleman ve kaynak ayırmasını gerektirmektedir.
Değerli milletvekilleri, Suriye iç
savaşı sırasında Türkiye, IŞİD ve El Nusra için
cephe gerisi olmuştur. Bu örgütler Türkiye’de bir altyapı
oluşturdular; Türk istihbaratı, Türk ordusu ve polisinin
reflekslerini, çalışma tarzlarını öğrendiler, inceleme
imkânları oldu. Artık, üstelik Türkiye’de yaşayan bir büyük
Suriyeli nüfus var; ne zaman dönecekleri belli değil hatta iktidarın
yaklaşımına göre “Geri göndersek de gitmeyecekler.” telkininin
yapıldığını görüyoruz. İşte bu, ne
yazık ki bu Selefi cihatçı örgütler için yeni bir altyapı
oluşturuyor ve Türk istihbaratının terörle mücadele sürecinde
PKK’yla ilgili, diğer terör örgütleriyle ilgili elde etmiş
olduğu çok geniş bir arşiv var fakat aynı şey Selefi
yapılar için yok.
Değerli milletvekilleri, ülkemize yönelik
diğer büyük tehdit ABD tarafından güney
sınırımızda kurdurulan PKK-istandır. PKK-istan,
Türkiye’ye karşı kapsamlı bir saldırının ve iç
savaş tetiklemenin ana merkezi olacaktır. Bu da Millî İstihbarat
Teşkilatının önündeki önemli bir görevdir.
Değerli milletvekilleri, yeni tehdit türleri
MİT’in yurt içinde sadece kontrespiyonaj operasyonlarında değil,
terör örgütlerine karşı da polisiye yetkilerle operasyon
yapmasını gerektirmektedir. Hâlen MİT Yasası’nın
6’ncı maddesinde bahsi geçen yönetmelik, MİT’e Türkiye’de sadece
kontrespiyonaj operasyonlarında polis yetkilerinin kullanılması
imkânını veriyor ama artık bu yetmiyor; yetmediğini çok
değişik operasyonlarda görüyoruz. Eğer Millî İstihbarat
Teşkilatı terör örgütlerine karşı da polis
operasyonları yapabilseydi, Reyhanlı saldırısı hiç
olmazdı çünkü Millî İstihbarat Reyhanlı saldırısını
haber aldı ama polis gereken zamanda müdahale edemediği için bomba
patladı.
Değerli milletvekilleri, MİT’in yurt
dışında askerî nitelikli operasyonlar için paramiliter bir kol
oluşturması gerektiği Orta Doğu’da yaşanan
değişik olaylar neticesinde ortaya çıkmıştır.
Şimdi diyeceksiniz ki “Ya, böyle bir şey olur mu?” Zaten bu, fiilî
durum arkadaşlar. Millî İstihbarat Teşkilatı, hâlen
Suriye’de bu tür bir kadroyu oluşturmuş durumda ancak bunun hukuki
zemini çok zayıf ve Türkiye'nin de gerçekten böyle bir yapılanmaya
ihtiyacı var, bu yapılanmanın Parlamento tarafından
gerçekleştirilmesi gerekiyor.
Değerli milletvekilleri, ülkemiz için bir
diğer ağır tehdit, millî ve üniter devletten etnik federal
devlete geçiş arayışlarıdır. Erdoğan “tek devlet”
diyor ama AKP milletvekilleri Almanya’da federasyon konusunda görüş
alışverişinde bulunuyorlar. Almanya’da yapılan
görüşmeler, Oslo müzakereleri, İmralı’da Anayasa yapma ve
Dolmabahçe açıklamasından sonra atılan yeni adım mı?
İYİ PARTİ olarak tarih ve millet önünde söz veriyoruz,
Türkiye’yi bedeli ne olursa olsun federasyona dönüştürtmeyeceğiz.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, Millî İstihbarat
Teşkilatının istihbarat hedeflerinden bir tanesinin de
işgal altındaki, Yunan işgali altındaki Türk adaları
olması gerektiğini düşünüyoruz. 2004’ten bu yana işgal
altında olan bu adalarda askerî ve sivil yapılanmaların
hızla ilerlediğini görüyoruz. Adaların bazıları
turizme açılmış hatta Turizm Bakanımızın
şirketi de Türkiye'den işgal altındaki adalara turist
taşıyor, bunun kabul edilebilir olduğunu düşünmüyoruz.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, MİT’in yeniden
yapılanmasındaki ikinci husus, ağır şekilde FETÖ
sızmasıyla tahrip olmuş bünyesinin bir an önce düzeltilmesi.
Bakın, sadece size Basri Aktepe olayından bahsedeceğim. 2011’de
Hakan Fidan tarafından MİT’e davet ediliyor, Elektronik Teknik
İstihbarat Daire Başkanı oluyor, Genelkurmaydan alınan GES
Komutanlığının başına geçiyor, daha sonra da
bütün Türk istihbaratını bir elden yönetmek için kurulan
Müşterek İstihbarat Koordinasyon Merkezi Genel Sekreterliğine
atanıyor. Hakikaten mükemmel bir şekilde bütün istihbaratı
birleştiriyoruz ve FETÖ'ye teslim ediyoruz. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Biraz önce, Sayın Yavuz Ağıralioğlu
“PKK’nın bir terör örgütü olduğunu anlamanız ve FETÖ'nün bir
terör örgütü olduğunu anlamanız on beş, on altı sene sürdü”
dedi. AKP’nin sayın grup başkan vekili de PKK konusunda itiraz etti,
“Yok, biz, başından beri PKK’nın terör örgütü olduğunu
biliyorduk.” dedi. Bile bile görüştünüz zaten, onu biz de biliyoruz ama
FETÖ konusuna hiç itiraz etmedi çünkü gerçekten FETÖ’nün bir terör örgütü
olduğunu anlamanız çok uzun süre aldı.
Değerli milletvekilleri, MİT’in bugün
olduğundan çok daha fazla saha ve yabancı dil bilgisine sahip
personele ve elemanlanmaya ihtiyacı vardır. Türkiye'nin
savunmasını Türk Silahlı Kuvvetleri sınırdan
başlayarak yapar ama istihbarat servisi
sınırlarımızın çok ötesinden başlar. Hâl
böyleyken yani Millî İstihbarat Teşkilatına daha fazla kaynak
lazımken sarayın MİT bütçesini böyle kritik bir dönemde
artırmak yerine azalttığını görüyoruz. Tabii, örtülü
operasyonlar için örtülü ödenekten para aktarıldığını
biliyoruz, burada sorun yok, bu da iyi bir şey ama mesele, sadece örtülü
operasyonlar için harcanan para değil…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Özdağ, bir dakika daha
ekliyorum.
ÜMİT ÖZDAĞ (Devamla) – …onun ötesinde daha
fazla, daha kaliteli, daha eğitimli personele ihtiyaç var.
Sonuç olarak eğitimcilerin yeterince
eğitildiği, maddi boyutu
sınırlandırılmamış, operasyonel faaliyetleriyle
yetkilendirilmiş personelden oluşacak bir istihbarat
teşkilatının varlığı ancak daha büyük bir
MİT bütçesiyle gerçekleşir.
İYİ PARTİ olarak MİT bütçesine
“evet” diyoruz ancak bu bütçenin yeterli olmadığını
düşünüyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Özdağ.
Sayın Muş, bir kısa söz talebiniz
var.
Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
54.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un,
İstanbul Milletvekili Ümit Özdağ’ın 10 sıra
sayılı 2019 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 11 sıra
sayılı 2017 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı’nın birinci tur görüşmelerinde İYİ
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sayın hatibe Anayasa
değişiklik sürecindeki Meclis tutanaklarını alıp
okumasını tavsiye ederim. Orada, Türkiye'nin üniter devlet
yapısından yana olduğumuzu ve Anayasa değişikliğinin
de bunu koruyacak, kollayacak hatta güçlendirecek şekilde milletimize
götürüldüğünü görecektir; oradaki konuşmalarımızı da
görecektir. Bizim, üniter devlet konusundaki yaklaşımımız
çok nettir. Türkiye bir üniter devlettir, burada bir tavizimiz söz konusu
olamaz.
Bir atıf yaptı, haber değeri yok.
Sayın Özdağ, sizin gibi tecrübeli bir siyasetçinin gündeme
taşımasını hakikaten ben biraz
şaşkınlıkla karşıladım. Milletvekillerimizin
Almanya’da, farklı ülkelerde yaptıkları toplantılar var,
orada sistemlerle alakalı… Bunlar, parlamentolararası dostluk grubu
çerçevesinde gidilen toplantılar. Bir “tweet” atılmış, ona
atfen işte “Federal sistemi görüşmeye gittiler…” Böyle bir şey
yok. Verdiği cevap dün yine burada dile getirildi, verdiği cevap
kayıtlarda vardır, aynısını bir daha tekrarlama
ihtiyacı hissetmiyorum.
Siz konuşuyorken dikkat ettiyseniz,
kulağımda bir kulaklık vardı, Kültür Bakanını
aradım hemen, dedim böyle böyle bir şey söyleniyor. Değişik
bir sistem anlattı, elektronik bir sistemden bahsetti bana,
yaklaşık binlerce otelin olduğu. Kendisinin geçmişte, Bakan
olmadan önce yönetim kurulu başkanlığını
yaptığı bir şirket vardı; o sisteme bu şirket de
dâhil, “Uyarı gelir gelmez, biz ekranlarımızı kapattık
buna ama onlar yayın yapmaya devam ediyorlar.” dedi. Dolayısıyla
herhangi bir taşıma söz konusu değil. Bunu da Genel Kurulun
bilgisine sunmak isterim.
ÜMİT ÖZDAĞ (İstanbul) – Sayın
Vekil, bu şekilde, adaların işgal altında olduğunu
kabul ettiniz, farkında mısınız?
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Şimdi
şunu da söyleyeyim, sizin iddialarınıza cevapları
veriyorum: Şimdi tersinden dolaşıp niyet okuyarak beni belli bir
noktaya çekmeye çalışmayın lütfen. Bırakın, ben
fikirlerimi ve kanaatlerimi izah edeyim.
İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) – Sayın
Başkan…
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Bizim Türkiye'nin
millî menfaatleri konusunda herhangi bir çekincemiz olamaz. Türkiye'nin millî
menfaatlerini koruma noktasında da gereken her şeyi yaparız.
Şunu da söyleyeyim: Bakın “Az önce FETÖ
konusunda bir şey söylemedi…” FETÖ bir terör örgütüdür. Şimdi, bunun…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlayın Sayın Muş.
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Tamamlayayım.
Sayın Başkan, bakın, bir yapı
hukuk içerisinde suç işlemeye başladığı andan itibaren
ona karşı durum ve tavır netleşir. Şimdi, burada bir
insan yürüyor, normal hayatını yaşıyor, sonra bir suç
işliyor. O suçu işleyene kadar olan kısım ve suçu
işledikten sonraki kısım farklıdır. Türkiye bir hukuk
devletidir ve hukuk çerçevesinde FETÖ’nün bir terör örgütü olduğu ortaya
çıktıktan sonra zaten, hem partimiz hem de devletimiz bununla çok
çetin bir mücadeleye girişmiştir. Bunun altını özellikle
çizmek isterim.
Teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan,
tutanaklara geçmesi açısından bir düzeltme yapalım, belki
kendisi de düzeltme isteyecektir. “Suç işleyene kadarki kısım,
suç işlemeden…” Orada iki kısma ayıracaksanız, size
karşı “İş birliğini bozduktan sonraki
kısım.” derseniz anlaşılır. FETÖ’nün ilk baştan
itibaren anayasal düzene karşı bir suç örgütü olarak
tasarlandığı son derece açıktır. O dönemlerde biz, bu
yapılanmanın hem eğitim üzerinde hem polis teşkilatı
içerisinde en başta ve diğer devlet kurumlarında
yerleşmesini eleştirdiğimizde -ve özellikle kumpas
davalarında suç işliyorlardı- bir tek Adalet ve Kalkınma
Partisi bunu suç olarak kabul etmiyordu, “Devlet
bağırsağını temizliyor.” diyordu, biz “Millî orduya
kumpas kuruluyor.” diyorduk. Ama ne zaman aralarındaki o farklı
yollardan aynı menzile gidişte menfaat çatışması
birbiriyle hukuk dışı yollardan da mücadeleye dönüştü, o
zaman suç örgütü olduğunu kabul ettiler. Bu tutanaklara geçsin lütfen.
Peki, teşekkür ederim.
İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) – Sayın
Başkan, usulle ilgili…
BAŞKAN – Bir saniye…
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın
Başkan… Sayın Başkan…
BAŞKAN - Sayın Muş, bir oturun, ben
söz vereceğim ama İYİ PARTİ Grubunun son
konuşmasını dinleyelim, ondan sonra son sözleri
toparlayacağım.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Teklifleri (Devam)
1.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 10) (Devam)
2.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/275); 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan, 2017
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/38); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 2017
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2017 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/39); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
Dair Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/41); 5018
Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 183 Adedi Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, 2 Adedi Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve 10 Adedi Diğer Kamu İdarelerine Ait Olmak Üzere
Toplam 195 Adet Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/40) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 11) (Devam)
A) CUMHURBAŞKANLIĞI (Devam)
1) Cumhurbaşkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Cumhurbaşkanlığı 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
B) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ (Devam)
1) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
C)
KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (Devam)
1)
Kamu Denetçiliği Kurumu 2019Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Kamu Denetçiliği Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) ANAYASA MAHKEMESİ (Devam)
1) Anayasa Mahkemesi 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Anayasa Mahkemesi 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) YARGITAY
(Devam)
1) Yargıtay 2019Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Yargıtay 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) DANIŞTAY (Devam)
1) Danıştay 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
F) SAYIŞTAY (Devam)
1) Sayıştay 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sayıştay 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G)
HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU (Devam)
1) Hâkimler
ve Savcılar Kurulu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler
ve Savcılar Yüksek Kurulu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H)
MİLLÎ İSTİHBARAT TEŞKİLATI BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî İstihbarat Teşkilatı
Müsteşarlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
I)
MİLLÎ GÜVENLİK KURULU GENEL SEKRETERLİĞİ (Devam)
1) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ)
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Diyanet
İşleri Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Diyanet
İşleri Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
J)
İLETİŞİM BAŞKANLIĞI (Devam)
1) İletişim Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
K)
BASIN-YAYIN VE ENFORMASYON GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) SAVUNMA
SANAYİİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Savunma
Sanayii Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Savunma
Sanayii Müsteşarlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
M)
STRATEJİ VE BÜTÇE BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Strateji
ve Bütçe Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
N) KALKINMA
BAKANLIĞI (Devam)
1)
Kalkınma Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
O)
MİLLİ SARAYLAR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Milli
Saraylar İdaresi Başkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
Ö) DEVLET
ARŞİVLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Devlet
Arşivleri Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
P)
BAŞBAKANLIK
(Devam)
1)
Başbakanlık 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar,
İYİ PARTİ Grubu adına Ankara Milletvekilimiz Sayın
İbrahim Halil Oral. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sayın Oral, süreniz on dakika.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Diyanet İşleri
Başkanlığı, Devlet Arşivleri ve İletişim
Başkanlığı bütçeleri üzerine İYİ PARTİ Grubu
adına söz almış bulunuyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, Diyanet
İşleri Başkanlığı Gazi Mustafa Kemal Atatürk
tarafından Genelkurmay Başkanlığıyla aynı kanun
içerisinde kurulmuştur. Atatürk, Diyanet İşleri
Başkanlığına büyük önem vermiştir. Diyanete verilen
önemi göstermek için, uzun yıllar protokolde Cumhurbaşkanından
sonra Diyanet İşleri Başkanlığı gelmiş,
sembolik olarak Genelkurmay Başkanından 5 lira fazla maaş
verilmiştir.
Diyanet, toplumumuzda birlik ve beraberliğin
mayası hâline gelmiş, dinî sapkınlarla mücadele etmiş ve
Türk vatandaşlarının doğru dinî bilgiye
ulaşmasının, dinî hizmetlerin doğru yürütülmesinin öncüsü
olmuştur, yıllarca bu itibarlı konumunu sürdürmüştür. Bir
ilahiyatçı kardeşiniz olarak bugün de Diyanet yönetimi için benzer
şeyler söylemek isterdim ancak günümüzde maalesef, Diyanet yönetimi,
neresinden tutulursa tutulsun elde kalır bir hâle gelmiştir.
Meclisimiz her geçen yıl Diyanete daha nitelikli faaliyet yürütmesi için daha
çok bütçe hakkı tanıyor ama sonuç yine hüsran. Televizyonlarda din
adına konuşan bir kısım din adamları
İslam’ın içini boşaltarak sadece şeklî bazı
hususları dile getiriyorlar. Hutbelerde “Haram yemeyin, hırsızlık
yapmayın, rüşvet almayın, vermeyin, iltimas geçmeyin.” ifadelerini
duymaz olduk. Camilerde hutbeler, siyasi gündemler ve ideolojik
yaklaşımlar esas alınarak okunmaktadır. Bu sebeple
bazı camilerde protesto amaçlı, vatandaşlarımızın
cuma namazını terk ettikleri bilinmektedir hatta bu sebeplerle namaza
gitmeyen insanlarımız bile vardır.
Değerli milletvekilleri, Sayın Ali
Erbaş geçtiğimiz günlerde “Kur'an okumayan çocuklar şeytanla
beraberdir.” diye demeç vermiştir. Bu nasıl bir dildir? Bu nasıl
bir zihniyettir? Hiçbir vatandaşımız, hiçbir yavrumuz için böyle
ifadelerde bulunulamaz. İslam dini böyle mi anlatılır? Allah
Resulü bir hadisişeriflerinde şöyle buyuruyor:
“Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız;
müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.” Bu hadisin gereğini
yapmıyorsunuz, yapamıyorsunuz ve hep birlikte yapamıyoruz.
Bu bütçeyi Türklük ve Atatürk düşmanı bir
meczubu ziyaret eden Ali Erbaş yönetecek. Bu durumu kabul etmemeliyiz,
edemeyiz. Sayın Erbaş’a sesleniyorum: Siz, büyük din adamı, ilk
Diyanet İşleri Başkanı, verdiği fetvalarla Müslüman
Türk milletinin üzerinde yaşadığı vatanın
kurtarılmasına büyük katkılar sunan, merhum Rifat Börekçi
Hocanın makamında oturup işgalci ve ırz düşmanı
haçlıları öven o meczubu ziyaret edemezsiniz. (İYİ PARTİ
ve CHP sıralarından alkışlar)
Saygıdeğer milletvekilleri,
Başkanlıktaki merkez atamalarından başlamak üzere, müftü,
müdür gibi atamaların hemen hepsi tarafgirlik içerisinde
yapılıyor. Bu bütçenin kaynağı bütün milletimizin
vergileridir. Toplumu kutuplaştırıcı dille, tarafgir atamalarla,
siyasal hareketlerle vatandaşlarımızın hakkı gasbediliyor,
kul hakkı yeniyor. Adaletle, liyakatle yapılmayan her iş için
harcanan her kuruş haramdır.
Değerli milletvekilleri, bugün 100
civarında ilahiyat fakültemiz, 1.500’ün üzerinde imam-hatip okulumuz, 100
bin camimiz ve 150 bin civarında din görevlimiz vardır. Peki, neden
gençlerimiz en basit dinî bilgilere bile sahip değil? Neden hâlâ
gençlerimizi İslami ve diğer terör örgütlerinin pençesinden
kurtaramıyoruz? Neden boşanma oranlarımız evlilik
oranlarımızı geçiyor? Neden hâlâ kadına ve çocuğa
şiddeti önleyemiyoruz? Neden hâlâ rüşvetten, torpilden
yakınıyoruz? Neden binlerce insanımız yıllarca
yanlış bilgilerle bir teröristi din adamı gibi görüp peşine
takıldı? Demek ki Diyanet İşleri
Başkanlığı da Millî Eğitim Bakanlığı da
görevlerini doğru düzgün yapamıyorlar.
İslam siyasallaştırılıyor
değerli milletvekilleri. Bakın, eski Diyanet İşleri
Başkanlarımızdan Profesör Doktor Ali Bardakoğlu ne diyor?
“İslam bir ideoloji değildir. Siyaset ve İslam’ın iç içe
olması İslam’a büyük haksızlıktır. Siyasete kızan
dine de kızmaya başlıyor. Siyasetin yanlışı dine
ait olmaya başlıyor.” Ne kadar da doğru bir tespit değil
mi? Millet olarak bir otokritik yapmak mecburiyetindeyiz. Sıffin
Savaşı’nda mızrakların ucuna Kur'an yaprakları takan,
İslam adına hile yapan zihniyet, bugün milletimizin üstünde bir gölge
gibi dolaşmaktadır. Allah adına yalan uyduranlara
karşı, mızrak uçlarına Kur'an yaprakları takan
hilecilerin bu zihniyetine karşı, Hazreti Ali’nin ilmi ve cesaretiyle
mücadele etmek zorundayız, mecburiyetindeyiz.
Kıymetli milletvekilleri, yeni sistemle
birlikte Cumhurbaşkanlığı İletişim
Başkanlığı da kurulmuştur. Basın İlan
Kurumu, TRT, Anadolu Ajansı gibi önemli kurum ve kuruluşlar bu
Başkanlığa bağlanmış ya da ilgili hâle
getirilmiştir. Çağımız bilgi ve iletişim
çağı. Vikipedi’nin yasaklı olduğu, sosyal medya
platformlarının gündeme göre engellendiği, Basın
Özgürlüğü Endeksi’nde 180 ülke arasında 157’nci sırada olan
Türkiye’de İletişim Başkanlığımızın ne
yapacağını doğrusu çok merak ediyorum ancak görünen köy
kılavuz istemez. İletişim Başkanı olarak atanan
Profesör Fahrettin Altun’un geçmişi bu kurumun nasıl idare
edileceğini açıkça gösteriyor. Sayın Altun’la alakalı
kısa bir araştırma yaptım. Kendisi yıllarca AK
PARTİ yandaşlığı yapmış bir kişi olarak
göze batıyor. Utanmamış, İYİ PARTİ ve Millet
İttifakı’na FETÖ’yle ilişkili olma iftirası
atmıştır; sıkılmamış, İYİ
PARTİ’ye “sözde iyi parti” demiş. Bu kişi mi ülkemizdeki
basını ve iletişimi yönlendirecek? Anlaşılan,
Sayın Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanlığı ve AK
PARTİ Genel Başkanlığı görevlerini
karıştırıp bu şahsı AK PARTİ
Tanıtım ve Medya Başkanı olarak atayacağına
İletişim Başkanı olarak görevlendirmiştir.
Saygıdeğer milletvekilleri, binlerce
yıllık tarihe sahip milletimizin hafızası olan Devlet
Arşivlerinin yönetilmesi çok önemlidir. Devlet Arşivlerinin çok daha
hızlı bir tasnif işlemi yapması, belgeleri elektronik
ortama aktarması ve araştırmacıların rahatça
kullanabileceği duruma getirmesi şarttır. Devlet
Arşivlerindeki bazı uygulamalar üzücü durumdadır.
İstanbul’da 2014 yılında arşiv
binasıyken otel yapılması için satılan yer, büyük bir
hatalar zincirini başlatmıştır. Dere yatağına
taşınan arşiv binasında pek çok el yazmasının
rutubetten okunamaz hâle geldiği bilinmektedir. Bu, tarihimiz ve tarihî
belgelerimiz adına gaflettir.
Üstat Necip Fazıl ne güzel söylemiş: “El
âlem uğraşıyor fethetmeye Merih'i/ Sen cebinde kaybettin
güneş dolu tarihi." Tarihimizin altın sayfalarının yok
olmasına asla seyirci kalmamalıyız.
Devlet Arşivleri Başkanlığı
kurulunca pek çok arşiv uzmanı kendileriyle alakalı olmayan
kurumlara gönderilmiştir. Sonra bu hatadan geri dönülmüş ancak 11
numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’yle başka
bir yanlışa imza atılmıştır; uzman kadrolara
kısıtlama getirilmiş ve konulan sınav sistemiyle pek çok
arşiv uzmanının kurumda çalışmasının önü
kapatılmıştır. Uzman yardımcılığı
sınavına on yıla kadar hizmeti olan sözleşmeli personel
girebilirken on yıl ve üzeri hizmeti olan sözleşmeli personel
girememektedir. Böyle bir saçmalık olabilir mi arkadaşlar? Bu
insanlar yıllarını devlet arşivlerine vermiştir.
Arşiv uzmanlarının sesine dikkat kesilmeli ve bu hatalar
düzeltilmelidir.
Kıymetli milletvekilleri, Yüce Allah Araf
suresinin 31’inci ayetinde şöyle buyuruyor...
(Hatip tarafından Araf suresinin 31’inci
ayetinin okunması)
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla) – Yani
“Yiyiniz, içiniz fakat asla israf etmeyiniz çünkü Allah israf edenleri sevmez.”
Görüyoruz ki her fırsatta İslami referanslara başvuran bu
iktidarın önerdiği bütçe bir israf bütçesidir. İsraf bütçesidir
çünkü ehliyetli, liyakatli idareciler tarafından yönetilmeyecektir.
İsraf bütçesidir çünkü faiz harcamaları almış
başını gitmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Oral, bir dakika veriyorum.
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
İsraf bütçesidir çünkü içinde işçi yoktur,
memur yoktur, emekli yoktur, fakir fukara, garip gureba yoktur. İtibar
kılıfıyla gösteriş ve riya vardır. Ama Türk milleti de
feraset sahibidir, bunun hesabını 31 Martta sandıkta
soracaktır diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Oral,
sağ olun.
Değerli milletvekilleri, bu şekilde,
grupların konuşmaları tamamlanmıştır. Şimdi,
Bütçe Kanunu Teklifi’nin ve Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın
şahıslara ve yürütmeye ait ve aleyhinde olan konuşmalar bölümüne
geldik.
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın
Başkan…
BAŞKAN – Görüyorum Sayın Muş.
Bu konuşmalarda şahıslar adına
lehinde bir arkadaşımıza söz vereceğim. Sonra, yürütme
adına Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Fuat
Oktay’ın yetmiş dakikalık bir süresi bulunuyor ve aleyhinde son
olarak bir arkadaşımıza söz verdikten sonra soru-cevap
işlemlerini gerçekleştireceğiz.
Buyurun Sayın Muş.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
55.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Manisa
Milletvekili Özgür Özel’in yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; böyle, zaruret
olmadığı müddetçe söz alma arzusunda değiliz fakat bizim
burada ortaya koyduğumuz bir şeye hemen “Biz başından bunun
böyle örgüt olduğunu biliyorduk, o zamanlar söylüyorduk size, siz bizi
dinlemiyordunuz.” gibi deyip ondan sonra, 30 Mart 2014 seçimlerinden önce Genel
Başkanınız onun kanalına, FETÖ’nün kanalına
çıkıp, yemin billah ederek “Tayyip Erdoğan seçim sonunu
göremeyecek, seçimi beklemeyecek, göreceksiniz, kaçacak.” Niye gitti oraya? Ne
işi vardı orada, madem biliyordunuz bunu? Peki, bu örgütün medya
kuruluşları kapatılıyorken sizin milletvekilleriniz orada
polise niye direniyordu? Niye gönderdiniz onları, madem siz bunu
biliyordunuz? Burada bir çelişki yok mu? Ne işiniz vardı sizin
orada? Bank Asyanın önünde niye nöbet tutuyordu milletvekilleriniz? Bunun
bir açıklamasını yapmanız lazım. Madem siz, bunun
başından beri bir örgüt olduğunu biliyordunuz, madem bunun örgüt
olduğunun farkındaydınız ne işiniz vardı
17-25’ten sonra oralarda? Niye destek çıkıyordunuz onlara?
Bunların açıklanması lazım
Sayın Başkan.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın Özel, siz de toparlayın,
şahıslar adına bir arkadaşımıza söz verelim
hemen.
56.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, 17-25 Aralık
tarihinin iki eski müttefikin birbirlerine düştüğü,
hırsızlık, rüşvet düzeninin ortaya döküldüğü bir tarih
olduğuna ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, 17-25
tarihi iki eski müttefikin birbirlerine düştükleri, birbirlerinin kirli
çamaşırlarını ortaya dökmeye başladıkları,
hukuk yoluyla elde edilmediği için hukuken bir değerinin olduğu
tartışılsa da varlığını hiç kimsenin inkâr
etmediği ve bir hırsızlık, bir rüşvet düzeninin ortaya
döküldüğü bir tarihtir. Bu konuda sadece bizim değil, sizden bu
tarafta oturan bütün siyasi partilerin benzer kanaatleri vardır ve
partiler bu kanaatlerini muhafaza etmektedirler, en azından kendi
beyanları bu şekildedir.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) – Yalan!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Şimdi, siz, “yalan”ı
başkasına söyleyin.
Ama bu süreçte, Cumhuriyet Halk Partisi, bu
yapıyla ilgili her türlü eleştirisini, her türlü uyarısını
yaparken kendileri bu yapıyı güçlendirdiler. Bahsettikleri
televizyonun binasını sağlayanlar, arsasını
sağlayanlar, imarını artıranlar, kredisini verenler,
krediyi geri tahsil etmeyip yükünü devletin sırtına verenler, o
televizyon kapatıldığında, bütün televizyonlar için
kurulmuş, basın bağımsızlığını,
basın haklarını koruyan bir komisyonun oraya yapmış
olduğu ziyareti kendi rezaletlerine denk tutuyorlar. Bu, aklımızla
alay etmektedir. Bu, gerçekleri çarptırmaktır. Siz FETÖ’nün yol
ortağısınız, suç ortağısınız, onu
yaratansınız; onlar taşeron, siz üst işverensiniz.
Bunları inkâr ederek tarihi silemezsiniz. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın
Başkan, çok kısa, yerimden…
BAŞKAN – Sayın Muş, son olarak söz
veriyorum.
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın
Başkan, ben…
VELİ AĞBABA (Malatya) – Hodri meydan!
BAŞKAN – Lütfen, toparlayalım çünkü bu
konuşmalar bugün defalarca yapıldı, artık bir
akışı da sağlayalım. Toparlarsanız sevinirim.
57.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Manisa Milletvekili
Özgür Özel’in yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın
Başkan, ben uzatmıyorum. Şimdi Sayın Özel “Biz bunun örgüt
olduğunu biliyorduk, size söyledik.” diyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Doğru.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Ben de bir
şey söyledim, Türkiye bir hukuk devletidir, suç işlemeye
başladığı andan itibaren…
VELİ AĞBABA (Malatya) – Hodri meydan,
araştıralım! Hodri meydan, bakalım!
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Rahat ol, rahat
ol.
BAŞKAN – Arkadaşlar, sessiz olalım.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Topçu da, popçu da
var, bir sizde yok!
MEHMET MUŞ (İstanbul)- Suç işlemeye
başladığı andan itibaren hem Hükûmetimiz hem devletimiz
bunun üzerine gitti. O andan itibaren, Genel Başkanınız
televizyonda “Recep Tayyip Erdoğan 30 Mart seçimlerini bekleyemeyecek,
kaçacak.” diyor.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) – İlker
Başbuğ’u tutukladınız.
BAŞKAN – Arkadaşlar, bir saniye lütfen.
MEHMET MUŞ (İstanbul)- Ne işi
vardı Genel Başkanınızın burada?
BAŞKAN – Peki, teşekkür ederim.
MEHMET MUŞ (İstanbul) -
Milletvekillerinizin bu kanallarda ne işi vardı? Ne yapıyordunuz
buralarda? Neden sahip çıktınız siz bunlara? (CHP
sıralarından gürültüler)
Bir diğeri…
ATİLA SERTEL (İzmir) – Genelkurmay
Başkanını aldınız.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) – Ya,
kes kardeşim!
BAŞKAN – Değerli arkadaşlar, bir
susalım lütfen.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Ne işi var?
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) –
Burası kahve değil ya!
VELİ AĞBABA (Malatya) – Ooo… Hoş
geldin!
BAŞKAN – Arkadaşlar… Değerli
arkadaşlar…
Lütfen Sayın Muş, toparlayın, konuya
geçelim.
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın
Başkan, arkadaşları susturursanız eğer, sizin bir
göreviniz onları da susturmak.
BAŞKAN – Değerli arkadaşlar, lütfen,
grup başkan vekillerini dinleyin.
Ama Sayın Muş, bu sabahtan beri
yapılan toplantılarda bu konu defalarca gündeme geldi…
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın
Başkan, şöyle, şimdi…
BAŞKAN – …yani bunu açıkladınız,
konuşmaları bunlarla da boğmayalım yani defalarca duyduk bu
konuşmaları bugün.
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Mutlaka bu
uyarıların aynısını Sayın Özel’e de
yapmanızı tavsiye ederim. Buradaki konu şu… (CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Arkadaşlar, cevap vermeyin
lütfen.
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Kendisi “Biz bunun
örgüt olduğunu biliyorduk.” diyor. Peki, 17-25’ten sonra örgüt
olduğunu bildiğiniz bir yapının kanallarını neden
koruyup kollamaya çalıştınız? (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Peki...
MEHMET MUŞ (İstanbul) – İkincisi,
hukuki olmayan… (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Arkadaşlar, ses
çıkartmayalım lütfen.
Toparlayın…
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Hukuki olmayan
fakat herkesin inandığı…
MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) - Siz albayları
paşa yaptınız, paşa. Darbeci albayları paşa
yaptınız 17-25’ten sonra.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın
Başkan, lafa gelince Türkiye bir hukuk devletidir, lafa gelince hukuki
değil ama herkes inanıyor. Şimdi, hukuki olmayan bir şeyin
neyine inanacağız?
VELİ AĞBABA (Malatya) – Hodri meydan,
araştıralım!
BAŞKAN – Peki, teşekkür ediyorum
Sayın Muş, sağ olun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) –
Dolayısıyla bunu Genel Kurulun takdirine sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler artık.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Hodri meydan,
araştıralım, araştıralım, araştırma
komisyonu kuralım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, bir
dakika...
BAŞKAN – Sayın Özel, lütfen bir cümleyle
toparlayalım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Tamam, bir cümle.
BAŞKAN – Şimdi, ben konu niçin buraya
geldi anlayamadım.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – Mehmet Bey
getirdi Başkanım, Mehmet Bey getirdi.
BAŞKAN – Yani konuşmayı yapan,
kürsüden konuşan İYİ PARTİ’ye mensup bir milletvekili ama
AK PARTİ ile CHP arasında bir tartışma yürüyor. Yani lütfen
toparlayalım arkadaşlar. Yani İYİ PARTİ Grubu
konuştu, şimdi ben bir arkadaşımıza söz
vereceğim.
Buyurun Sayın Özel.
58.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, İstanbul
Milletvekili Mehmet Muş’un yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım,
“bir cümle” dediniz diye bir cümleyle tamamlayayım.
BAŞKAN – Lütfen, rica ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Diyor ki: “17-25’ten sonra biz
bunların suç örgütü olduğunu biliyorduk, öncesinde bilmiyorduk.”
Kabul. O zaman 17-25’ten sonraki yerel seçimlerde Melih Gökçek’i, Kadir
Topbaş’ı; Bursa, Balıkesir, Uşak, Düzce’nin FETÖ’cü
olduğunu daha sonra söylediğiniz ve görevden aldığınız
belediye başkanlarını niye atadınız? Hadi
bakalım, hadi bakalım. (CHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın
Başkan... Bir saniye... Sayın Başkan...
BAŞKAN – Kayıtlara geçsin, buyurun, bir
cümle siz de.
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın
Başkan, kayıtlara geçsin.
Şimdi şöyle: Sayın Özel
insanların kişisel haklarına girerek burada bir yalan söylüyor.
Hiç kimse bu belediye başkanlarını FETÖ’cü diye görevden
almadı, alınmadılar.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Niye alındı onu
açıkla, ne diye alındı?
BAŞKAN – Peki, teşekkür ederim.
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Bunu söyle,
bununla alakalı... (AK PARTİ ve CHP sıraları arasında
karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN – Değerli arkadaşlar...
Kayıtlara geçmiştir.
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın
Başkan, Sayın Özel bunu ispat etmek zorundadır, aksi takdirde
kendisi müfteridir.
BAŞKAN – Peki, teşekkür ederim, sağ
olun.
(AK PARTİ ve CHP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN – Bir saniye değerli
arkadaşlar.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) – İftira atıyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, madem
tutanağa geçiyor; şimdi, bunlar görevden alınırken
kamuoyuna verdiğiniz izahat şu... (AK PARTİ ve CHP
sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
RECEP ÖZEL (Isparta) – Alınmadı ya, istifa
etti onlar.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) – İspat et, ispat!
BAŞKAN – Arkadaşlar, lütfen...
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın
Başkan...
BAŞKAN – Buyurun.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Sayın Özel, ispat
gerekiyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bir dakika yahu, niye... Senin
bağlantın mı var?
RECEP ÖZEL (Isparta) – İstifa etti onlar.
BAŞKAN – Değerli arkadaşlar, son
sözleri alıyorum. Lütfen... (AK PARTİ ve CHP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar)
Değerli arkadaşlar...
Sayın Muş, siz de
arkadaşlarınıza bir rica edin.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Yahu ispat et!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bağlantın mı var?
Hangisiyle? Hangi liseden mezunsun?
Mahmut Tanal, bakın, arkadaşın FETÖ
bağlantısı ne, açıklayalım. Bakın arkadaşa;
bakın, arkadaşın bağlantısını
açıklayalım.
(AK PARTİ ve CHP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN – Değerli arkadaşlar... Değerli
milletvekilleri...
HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Ya sen o elini kolunu
öyle sallama, öyle hareket yapma!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Boşuna
bağırmazsın sen, kesin FETÖ’cüsün. Hemen
açıklayacağım yarın. (AK PARTİ ve CHP
sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri,
bakın, böyle yaparak konuşmaları uzatıyorsunuz.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) – FETÖ’cü sensin!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Boşuna
bağırmazsın, kesin bir pislik var sende.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Terbiyesizlik yapma!
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Arkadaşlar,
FETÖ’nün... Bak FETÖ mensubu nasıl...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Altta bir şey var.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Bana terörist
diyemezsin.
BAŞKAN – Sayın Özel... Sayın Özel...
Siz bana son cümlenizi söyleyin lütfen, bitirelim.
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın
Başkan, böyle bir usul olmaz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan...
Sayın Başkan...
BAŞKAN – Bir saniye.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Sayın
Başkanım, lütfen sözünü geri alsın.
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Bir saniye. Bir
grup başkan vekili... (AK PARTİ ve CHP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) – İspat etmezse bu
işin sonu kötü olur.
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sakin ol.
BAŞKAN – Siz bir oturur musunuz lütfen,
bakın grup başkan vekiliniz var.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Hadi bakalım, hadi
bakalım; hadi bakalım, hadi bakalım.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Bunu diyemez, diyemez
bunu. Sayın Başkanım lütfen...
BAŞKAN – Oturun bir dakika.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Boşuna bağırmaz
bir AK PARTİ’li.
(AK PARTİ ve CHP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN – Değerli arkadaşlar...
Sayın Özel...
HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Bana bunu diyemezsin!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – O kadar adam duruyor, sen niye
bağırıyorsun? Vardır bir pislik.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) – İspat et, yoksa
ispat etmezsen şerefsizsin, şerefsizsin!
(AK PARTİ ve CHP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN – Sayın Muş... Sayın
Muş, lütfen arkadaş... Arkadaşlar...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Vardır bir pislik,
mutlaka vardır bir pislik.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Buyur bakalım, aç
dosyaları. Açacak.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Vardır, vardır bir
pislik, olmasa olmaz. Boşuna bağırmıyorsun sen, sen
boşuna bağırmazsın.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Pilavdan dönenin
kaşığı kırılsın, tamam,
kaşığı kırılsın. Terbiyesizlik yapma,
bilmeden konuşma!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Boşuna bağırmıyorsun
sen, sen boşuna bağırmazsın. Otur, sensin terbiyesiz, otur!
BAŞKAN – Arkadaşlar, lütfen yerinize
oturun.
Sayın Özel, bu tartışmayı
bitiriyorum ben.
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın
Başkan, bir saniye…
BAŞKAN – Lütfen Sayın Muş… (AK
PARTİ ve CHP sıraları arasında
karşılıklı laf atmalar)
Değerli arkadaşlar…
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın
Başkan…
BAŞKAN – Sayın Muş, lütfen…
Bir saniye…
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın
Başkan, hayır; Sayın Başkan, hayır…
VELİ AĞBABA (Malatya) – Hodri meydan,
araştıralım.
BAŞKAN – Arkadaşlar, bir saniye…
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın
Başkan…
BAŞKAN – Son sözünüz, lütfen unutmayın
Sayın Muş.
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Daha ben söylemedim o sözü.
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Bakın,
buradan Sayın Özgür Özel’i uyarıyorum. “Bakın, FETÖ
bağlantısı var mıdır?” diyor. Sen savcı
mısın, sen kimsin ya?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bakacağız
artık.
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sen kimsin
kardeşim, kimsin sen ya!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sen kimsin!
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Haddini bil sen,
hadsiz! Haddini bil! Senin ne bağlantın var, onu bir anlat.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Boşu boşuna
bağırmaz bunlar, bir bağlantı olmasa bağırmaz.
Bakacağız, bakacağız…
BAŞKAN – Peki, değerli arkadaşlar…
Sayın Özel,
anlaşılmıştır, tutanaklara girmiştir.
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın
Başkan, burada…
BAŞKAN – Değerli arkadaşlar, bütçe
kanunu teklifi ve kesin hesap üzerinde şahıslar adına Karabük
Milletvekilimiz Sayın Niyazi Güneş’e söz veriyorum.
Buyurun, ben daha sonra söz vereceğim.
Sayın Niyazi Güneş...
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın
Başkan, bu grup başkan vekilini uyaracaksınız, böyle bir
usul yok.
Sen istihbarat mısın ya, sen savcı
mısın kardeşim? Kimsin sen, kimsin sen?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sensin hadsiz!
(AK PARTİ ve CHP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN – Değerli arkadaşlar…
Sayın Muş, lütfen oturun…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bütün istihbarat elinizde,
bütün devlet elinizde.
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sen kimsin, sen
kimsin? (CHP sıralarından gürültüler) Sen insanlara nasıl iftira
edersin? FETÖ’cü sensin. Böyle bir terbiyesizlik var mı?
Bizim milletvekilimize böyle bir şey demeye
hakkı yok, bu işi düzeltin Sayın Başkan.
Hadsiz, hadsiz!
(AK PARTİ ve CHP milletvekillerinin birbirlerinin
üzerine yürümeleri, gürültüler)
BAŞKAN – Değerli arkadaşlar, ben söz
vereceğim, lütfen oturun.
Karabük Milletvekilimiz Sayın Niyazi
Güneş’e söz verdim değerli arkadaşlar.
Buyurun...
Ben söz vereceğim arkadaşlar.
SALİH CORA (Trabzon) – Hayır Sayın
Başkan, düzeltin.
BAŞKAN – Değerli arkadaşlar…
HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Terbiyesiz! Terbiyesiz
herif!
BAŞKAN – Değerli arkadaşlar, lütfen
oturun yerinize.
Değerli arkadaşlar, lütfen yerinize
oturun, söz vereceğim ben.
Arkadaşlar, lütfen yerinize oturun.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Muhatap benim, bana
“Terörist” diyor ya! Kendi istedi; ya ispat edecek ya da şerefsizliği
kabul edecek.
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri,
birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.04
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 21.20
BAŞKAN: Başkan Vekili Levent GÖK
KÂTİP ÜYELER: Burcu KÖKSAL (Afyonkarahisar), Rümeysa
KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin
29’uncu Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı’nın görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Sayın Özel, bir söz talebiniz oldu.
Buyurun.
59.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, söylediği sözden
emin olduğuna ve yargı yolunun açık olduğuna ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, biraz
önce Başkanlığınızda yaptığımız
konuşmada arkadaşların ilettiği bir hassasiyet var. Ben
söylediğim sözden de eminim, tutanaklardan da eminim. Zaten burada söylenen
her sözden sonra yargı yolu da açık. Öyle bir şey olursa…
Örneğin Mahir Ünal benzer bir konuda dava açmıştı, bugün o
dava da lehimize sonuçlandı. Ben, burada, söz konusu arkadaşın
FETÖ’cü olduğuna ilişkin bilgimin, belgemin olduğunu söylemedim;
“Bu kadar çok bu konuya tepki gösteriyorsa bunun altında bir şey
vardır, Mahmut Tanal’a söylüyorum, bir baksın, kesin bunun
altından bir şey çıkar.” dedim. Ben “Kendisi FETÖ’cüdür, bende
bu konuda bir bilgi vardır.” demedim ancak -söylediğim söz
tutanaklardadır- bu tip tepkilerin ne zaman, nasıl verildiğini
daha önceki tecrübelerimizden bildiğimiz için “Bu kadar çok bu konuda
hassasiyet gösteriyorsa…” diyerek devam ettim. Söylediğim söz budur,
söylediğim söz tutanaklarla şeydir. Arkadaşlar hassasiyet
gösteriyorlar “Seçim bölgesi var, FETÖ’cü olduğunu kabul etmiş gibi
olur.” deniliyor. O konuda söylediğim söz tutanaklarla söylediğim
kapsamdadır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın
Başkan...
BAŞKAN – Buyurun Sayın Muş.
60.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, siyasetin
nezaketini bozmamak gerektiğine, “Çamur at izi kalsın.”
mantığıyla şaibe oluşturmaya AK PARTİ Grubu
olarak izin vermeyeceklerine ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu Parlamentoda 600 milletvekili
var. Sayın Grup Başkan Vekilinin elinde bir sayaç yok, gösteriyor “Bu
FETÖ’cü, bu da değildir.” Burada bağrışma var ve kendisine
özellikle rica ediyoruz…
BAŞKAN – O da öyle
olmadığını ifade etti ama.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Şimdi,
bakın, insanların haysiyeti var, onuru var, şerefi var.
Eğer bir iddia ortaya atıyorsanız onu ispatlamakla
mükellefsiniz. “Sen çok bağırıyorsan sen FETÖ’cüsün.”
Şimdi, sizin grupta da çok bağıranlar var, o zaman onlar da
mı FETÖ’cü? Buradan yola çıkarsanız hepsini FETÖ’cü olarak itham
etmemiz gerekiyor, bu doğru bir şey değil. Siyasetin nezaketini
bozmamak lazım. İlkelerinizi söyleyin ama siz hiçbir belgeniz,
bilginiz yokken “Çamur at izi kalsın.” mantığıyla bizim bir
milletvekilimizi kirletmeye, onun üzerine şaibe oluşturmaya asla ve
asla parti grubu olarak izin vermeyiz, zaten kendisine de ispatlama konusunda
çağrıda bulunduk.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Özel, zaten o konuda
gerekli açıklamayı da yaptı, öyle bir kastının
olmadığını ifade etti.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Bir daha olmasın
artık ya!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…
BAŞKAN - Toparlayalım artık.
61.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, İstanbul
Milletvekili Mehmet Muş’un yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sadece Mehmet Muş’un
söylediğine şunu söyleyeceğim: Bu konuda Cumhuriyet Halk Partisi
defalarca “Bu FETÖ’nün siyasi ayağını
araştıralım.” diye önerge verdi, defalarca reddettiler. Salı
günü getirirler, hep birlikte kabul ederiz, kimin ne bağlantısı
var ortaya çıkar. Söylediğim sözler konusunda da yargı yolu
açıktır, bir kez daha söylüyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Teklifleri (Devam)
1.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 10) (Devam)
2.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/275); 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan, 2017
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/38); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 2017 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2017 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/39); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/41); 5018
Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 183 Adedi Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, 2 Adedi Sosyal Güvenlik Kurumlarına
ve 10 Adedi Diğer Kamu İdarelerine Ait Olmak Üzere Toplam 195 Adet
Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/40) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 11) (Devam)
A) CUMHURBAŞKANLIĞI (Devam)
1) Cumhurbaşkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Cumhurbaşkanlığı 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
B) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ (Devam)
1) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
C)
KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (Devam)
1)
Kamu Denetçiliği Kurumu 2019Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Kamu Denetçiliği Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) ANAYASA MAHKEMESİ (Devam)
1) Anayasa Mahkemesi 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Anayasa Mahkemesi 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) YARGITAY
(Devam)
1) Yargıtay 2019Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Yargıtay 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) DANIŞTAY (Devam)
1) Danıştay 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) SAYIŞTAY (Devam)
1) Sayıştay 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sayıştay 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G)
HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU (Devam)
1) Hâkimler
ve Savcılar Kurulu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler
ve Savcılar Yüksek Kurulu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H)
MİLLÎ İSTİHBARAT TEŞKİLATI BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî İstihbarat Teşkilatı
Müsteşarlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
I)
MİLLÎ GÜVENLİK KURULU GENEL SEKRETERLİĞİ (Devam)
1) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ)
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Diyanet
İşleri Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Diyanet
İşleri Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
J)
İLETİŞİM BAŞKANLIĞI (Devam)
1) İletişim Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
K)
BASIN-YAYIN VE ENFORMASYON GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) SAVUNMA
SANAYİİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Savunma
Sanayii Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Savunma
Sanayii Müsteşarlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
M)
STRATEJİ VE BÜTÇE BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Strateji
ve Bütçe Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
N) KALKINMA
BAKANLIĞI (Devam)
1)
Kalkınma Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
O)
MİLLİ SARAYLAR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Milli
Saraylar İdaresi Başkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
Ö) DEVLET
ARŞİVLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Devlet
Arşivleri Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
P)
BAŞBAKANLIK
(Devam)
1)
Başbakanlık 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Değerli arkadaşlar,
şimdi söz sırası şahsı adına Karabük
Milletvekilimiz Sayın Niyazi Güneş’e aittir.
Buyurun Sayın Güneş. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sayın Güneş, süreniz beş dakika.
NİYAZİ GÜNEŞ (Karabük) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2019 yılı bütçe
görüşmeleri kapsamında şahsım adına Diyanet
İşleri Başkanlığı bütçesiyle ilgili
görüşlerimi açıklamak üzere huzurunuzda bulunuyorum. Yüce Meclisi ve
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün Rize’den gelen haber hepimizi üzdü. Rize Valisi
Kemal Çeber şahsında bütün Emniyet camiasına baş
sağlığı diliyorum, Cenab-ı Hak’tan rahmetler
diliyorum; yaralı olan kardeşlerimize, polislerimize şifalar
diliyorum efendim.
Diyanet İşleri
Başkanlığı İslam dininin inanç, ibadet ve ahlak
esaslarıyla ilgili işleri yürütmek, halkı doğru dinî
bilgiyle aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek amacıyla
cumhuriyetin Osmanlı geleneği üzerine kurduğu önemli bir kamu
kurumu ve devlet organıdır. Başkanlık yürüttüğü
hizmetlerde İslam’ın iki temel esası Kur’an-ı Kerim’i ve
Peygamber Efendimiz’in sahih sünnetini esas almaktadır. Bunun
yanında, bireysel ve toplumsal hayata ilişkin değerlerin,
Müslümanların 14 asırlık tecrübesini, modern çağın
beşerî, ekonomik ve teknolojik değişimlerini hesaba katarak
toplumun tüm kesimlerini kucaklayan bir hizmet anlayışıyla
hareket etmektedir. Başkanlık, her türlü günlük
tartışmaların dışında kalarak, sahih dinî bilgi
ve onun doğru yorumunu merkeze alarak İslam dininin
anlaşılması, insanlığın ihtiyaç duyduğu
birlikte yaşama duygusu, karşılıklı sevgi ve
saygı, sosyal yardımlaşma ve hoşgörü kültürünün
oluşması ve yaygınlaşması için gayret göstermektedir.
Buna ilaveten, insanları dini istismar eden odakların eline
düşmekten koruyan, onların özgür iradeleri ve
akıllarını ipotek altına almaya karşı duran bir
anlayışı temsil etmektedir.
Diyanet İşleri
Başkanlığı, artık, dünyanın birçok ülkesinde
hizmet sunan uluslararası bir kurum hâline gelmiştir. Avrupa’dan
Amerika’ya, Asya’dan Afrika’ya kadar 100’ü aşkın ülkede, öncelikle din
hizmeti sunmak üzere, insani ve sosyal yardım faaliyetleri yürütmektedir.
Bu faaliyetleriyle, mazlum coğrafyalarda bir umut ve sevgi eli
olmuştur. Günümüzde tüm insanlığı ilgilendiren şiddet,
terör, ırkçılık ve bunların sebep olduğu zorunlu göç,
açlık ve yoksulluk gibi sorunları çözmeye yönelik bilinç
oluşturabilmek için gayret göstermektedir. Bütün bu dinamikler Diyanet
İşleri Başkanlığından yeni talep ve beklentilerin
oluşmasına zemin hazırlamakta ve Başkanlığın
temsil ettiği misyon ve değerlerin bir umut olarak görülmesine vesile
olmaktadır.
Başkanlığın yurt içi ve yurt
dışındaki vatandaş, soydaş ve
dindaşlarımıza yönelik sunmuş olduğu irşat ve
eğitim hizmetleri sadece dinî açıdan değil, millî, tarihî, sosyal
ve kültürel değerlerin muhafaza edilip gelecek nesillere aktarılması
açısından da önem arz etmektedir. Bu kapsamda, 9 kez düzenlenen
Avrasya İslam Şûrası, 2 kez düzenlenen Afrika Müslüman Dinî
Liderler Zirvesi ve Dünya Müslüman Azınlıklar Zirvesi gibi önemli
şûralarda alınan kararların sonuçları yurt
dışında çok belirgin bir şekilde görülüp takdir edilmekte
ve ülkemizin uluslararası camiada saygınlığının
artmasına katkı sağlamaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Güneş, sürenize bir
dakika ekliyorum.
NİYAZİ GÜNEŞ (Devamla) – Diğer
taraftan, devletin hassasiyetleri, toplumun duyarlılıkları ve
çağdaş dünyanın ihtiyaçlarını önceleyen bir
anlayışla çevre sorunlarına duyarlı, aile, kadın,
gençlik, çocuk, yaşlı ve engelli vatandaşlarımıza daha
etkin bir hizmet sunmak amacıyla kamu kurumları ve sivil toplum
kuruluşlarıyla iş birliği içerisinde hizmetlerini
yürütmektedir.
Diyanet İşleri
Başkanlığı, Anayasa, kanun ve diğer mevzuatla
kendisine verilen görev ve yetkiler doğrultusunda, cami içi ve cami
dışı din hizmetleri; sosyal, kültürel içerikli din hizmetleri;
vaaz ve irşat, dinî danışmanlık ve rehberlik, din
eğitimi, yayın, haç ve umre hizmetleri ve yurt dışı
din hizmetleri gibi hayatın tamamını ve tüm insanlığı
içine alan geniş bir alanda, düzenli ve sistemli bir biçimde, 140 bini
aşan personeliyle hem yurt içinde hem yurt dışında hizmet
vermektedir.
Son olarak, manevi şuurla üstlendiği bu
önemli görevleri toplumumuzun huzuru, birlikteliği ve bir arada
yaşama gayesi için yürüten Diyanet İşleri
Başkanlığımızın her kademesindeki mensuplarına
şükranlarımı sunuyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NİYAZİ GÜNEŞ (Devamla) - Hizmet
kervanında yer alanlardan ahirete göçmüş olanlara Cenab-ı
Hak’tan rahmet, emekli olanlara sağlık ve afiyetler diliyorum.
BAŞKAN - Selamlamak için ben açayım
mikrofonunuzu, selamlayarak bitirelim.
NİYAZİ GÜNEŞ (Devamla) – 2019
yılı bütçesinin ülkemize ve yüce milletimize ve Diyanet
İşleri Başkanlığımıza hayırlı
olmasını diliyor, güzel hizmetlerin aksamadan devam etmesini temenni
ediyorum.
Hepinizi hürmetle, saygıyla selamlıyorum
efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın
Güneş.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın
Cumhurbaşkanı Yardımcısıyla ilgili bir şey söyleyeceğim.
BAŞKAN – Yazılı mı
hazırladınız?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Yok, ifade edeceğim
efendim.
BAŞKAN – Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Soru-cevap var Sayın
Başkan.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
62.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, MİT
Başkanının Amerika Birleşik Devletleri’nde
yaptığı bilgilendirmeden haberdar olup
olmadıklarını, 15 Temmuz şehit yakınları ve
gaziler için kurulan vakıf ve yardım kampanyasında toplanan 306
milyon liranın akıbetinin ne olduğunu Cumhurbaşkanı
Yardımcısından öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, biraz
önce de ifade ettim, aslında o tansiyon yükselmeseydi bu
konuşmayı yapacaktık ama dün Sayın Genel
Başkanımız kürsüde yürütmeden cevabını beklediği iki
hususa değinmişti. Bu hususların dün Sayın
Cumhurbaşkanı Yardımcısı tarafından dile
getirilmediğini gördük. Bugün Genel Başkanımızın
şu iki sorusunu tekrar ediyoruz. MİT Başkanının
Amerika Birleşik Devletleri’nde yaptığı bilgilendirmeden
haberdar mıydınız? Haberdar değilseniz nasıl gitti, kim
çağırdı gitti, kimin kararıyla gitti bu bilgilendirmeyi
yaptı? Ya da haberdarsanız ne zaman haberdar oldunuz ve izni kimden
aldı?
İkincisi de 15 Temmuz şehit
yakınları ve gaziler için kurulan vakıf ve yardım
kampanyasında toplanan 306 milyon liranın akıbeti ne oldu?
Sayın Cumhurbaşkanı
Yardımcısının konuşmasında yürütme adına bu
iki soruya cevap bekliyoruz.
Teşekkür ediyorum.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Teklifleri (Devam)
1.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 10) (Devam)
2.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/275); 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan, 2017
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/38); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 2017
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2017 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/39); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/41); 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu
ile 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 183 Adedi Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu
İdarelerine, 2 Adedi Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve 10 Adedi
Diğer Kamu İdarelerine Ait Olmak Üzere Toplam 195 Adet
Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/40) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 11) (Devam)
A) CUMHURBAŞKANLIĞI (Devam)
1) Cumhurbaşkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Cumhurbaşkanlığı 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
B) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ (Devam)
1) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
C)
KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (Devam)
1)
Kamu Denetçiliği Kurumu 2019Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Kamu Denetçiliği Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) ANAYASA MAHKEMESİ (Devam)
1) Anayasa Mahkemesi 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Anayasa Mahkemesi 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) YARGITAY
(Devam)
1) Yargıtay 2019Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Yargıtay 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) DANIŞTAY (Devam)
1) Danıştay 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
F) SAYIŞTAY (Devam)
1) Sayıştay 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sayıştay 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G)
HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU (Devam)
1) Hâkimler
ve Savcılar Kurulu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler
ve Savcılar Yüksek Kurulu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H)
MİLLÎ İSTİHBARAT TEŞKİLATI BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî İstihbarat Teşkilatı
Müsteşarlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
I)
MİLLÎ GÜVENLİK KURULU GENEL SEKRETERLİĞİ (Devam)
1) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ)
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Diyanet
İşleri Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Diyanet
İşleri Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
J)
İLETİŞİM BAŞKANLIĞI (Devam)
1) İletişim Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
K)
BASIN-YAYIN VE ENFORMASYON GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) SAVUNMA
SANAYİİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Savunma
Sanayii Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Savunma
Sanayii Müsteşarlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
M)
STRATEJİ VE BÜTÇE BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Strateji
ve Bütçe Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
N) KALKINMA
BAKANLIĞI (Devam)
1)
Kalkınma Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
O)
MİLLİ SARAYLAR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Milli
Saraylar İdaresi Başkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
Ö) DEVLET
ARŞİVLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Devlet
Arşivleri Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
P)
BAŞBAKANLIK
(Devam)
1)
Başbakanlık 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri,
şimdi 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2017
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın
yürütme adına konuşulacak olan bölümüne geldik.
Şimdi yürütme adına söz,
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Fuat Oktay’a
aittir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Oktay, süreniz yetmiş dakika.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY -Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri ve sizlerin
şahsında aziz milletimizi Cumhurbaşkanımız ve
şahsım adına saygıyla selamlıyorum. 2019
yılı bütçe görüşmelerinin başarılı geçmesini
temenni ediyor, hazırlanan bütçenin ülkemize ve milletimize, kurum ve
kuruluşlarımıza hayırlı olmasını diliyorum.
Öncelikle, Rize’de meydana gelen elim olayda
hayatını kaybeden İl Emniyet Müdürümüz şehit Altuğ
Verdi’ye Allah’tan rahmet, yakınları ve milletimize de
başsağlığı diliyorum, yaralanan Personel Şube
Müdürü Ercan Polat’a ve polis memuru Yiğit Can Köksal’a acil şifalar
diliyorum.
Konuşmamın başında,
görüşleriyle eleştirileriyle 2019 yılı bütçemizin
oluşmasına katkıda bulunan başta Plan ve Bütçe Komisyonu
Başkanı ve üyelerine, siz milletvekillerimize ve tüm
uzmanlarımıza, kurum ve kuruluşlarımıza,
bakanlıklarımıza teşekkür ediyorum. İnanıyorum ki
2019 yılı bütçesi 2002 yılı sonundan itibaren
istikrarlı bir şekilde büyüyen Türkiye’nin daha da büyümesine,
kalkınmasına, daha müreffeh bir ülke hâline gelmesine vesile
olacaktır.
Malumunuz olduğu üzere, dün tüm gün boyunca
bütçenin geneli üzerindeki görüşmelerimizi yaptık. Plan ve Bütçe
Komisyonunda başlayan yürütme ve yasamayı bir araya getiren bu bütçe
sürecinin Hükûmet tarafından uygulanacak politikalara ve aynı zamanda
Meclis gündemine önemli katkı sağlayacağına
inancımı orada da ifade ettim. Şimdi, şahsıma
ayrılan zaman diliminde, görüşmeler esnasında değinilen
hususları da içerecek şekilde Cumhurbaşkanlığı
ile bağlı, ilgili ve ilişkili kurumların faaliyetleri ve
projeleri hakkında kısa bilgiler paylaşmak istiyorum ve süremi
de olabildiğince ekonomik kullanmaya çalışacağım
Sayın Başkan. (Uğultular)
BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım,
arkadan gürültü geliyor, lütfen sessizliği sağlayalım.
Sayın Oktay, buyurun.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişle birlikte idari
ve mali yönetim ve bütçe sürecinin etkinliğini artıracak bir
altyapıya kavuştu. Bu çerçevede merkez ve taşrada tüm
bakanlık, kurum ve kuruluşları ilgilendiren konularda sistemin
etkin ve hızlı işleyişini temin etmek amacıyla
Cumhurbaşkanlığı olarak etkin bir yönetim ve koordinasyon
görevi icra etmekteyiz. İlk 100 Günlük İcraat Programı’yla
Cumhurbaşkanlığı sisteminin ilk somut
çıktılarını almaya başladık ve toplam 400 projeyi
hayata geçirdik ve ilk 100 günlük uygulama sonuçları ile ikinci 100 Günlük
İcraat Programı -dün de ifade ettiğimiz gibi-
Cumhurbaşkanımız tarafından önümüzdeki günlerde kamuoyuyla
paylaşılacaktır. İlkinde olduğu gibi ikinci 100 Günlük
İcraat Programı’nda da katma değeri yüksek ürünlerin hayata
geçirilmesine yönelik projeler ile yine vatandaşın hayatını
kolaylaştıracak hizmet odaklı projeler yer almaktadır.
İlk 100 günde her bir bakanlık ve kurum gelecek beş
yıllık yol haritalarını hazırladılar, dün yine
bunu ifade ettik. İkinci 100 günde ise beş yıllık yol
haritaları nihaileştirilerek uygulamaya alınacaktır. Burada
ifade edilen yol haritaları en ince detaylarına kadar
çalışılmıştır, gerçektir, gerçekçidir. İlk
100 günde Cumhurbaşkanlığı ve bakanlıklar olarak 81
ilde uyguladığımız proje ve faaliyetler ile yerelin
kalkınmasına ilişkin göstergelerin yakından takibine
yönelik bir sistem geliştirilmiştir. İkinci 100 günde de bu
sistemin 81 ilde uygulamaya alınması tamamlanacaktır.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine uyum amacıyla yürürlüğe
giren mevzuat değişiklikleri de yine uygulamaya alınmaktadır
ve alınmaya devam edilecektir.
Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; değişim süreçlerinin etkilerinin ve yaşanan
krizlerin yansımalarının yoğun bir şekilde
hissedildiği ve ülkemizin merkezinde bulunduğu Avrasya coğrafyası
jeopolitik denklemin yeniden şekillendiği bu süreçte zorlu
sınamalarla karşı karşıya bulunmaktadır. Ülkemiz
bugün hem çağın gerekleri hem de siyasi ve ekonomik alanlarda artan
imkân ve kabiliyetleri ölçüsünde dış politikasını
girişimci ve insani yaklaşımı merkezine alarak gerçekleştirmekte,
yürütmektedir. Avrupa ve transatlantik siyasi ve güvenlik yapılarıyla
mevcut siyasi ilişkilerimiz dış politikamızın mihenk
taşlarımızdan birini oluşturmaktadır. Bu ilişkileri
güçlendirmeyi ve yenilerini geliştirmeyi hedeflemekteyiz. AB üyeliği
ülkemiz için stratejik bir dış politika hedefidir. AB’yle
ilişkilerimiz çok boyutlu ve köklüdür. Katılım sürecinde şu
ana kadar açılan fasıl sayısı 16’dır; hâlihazırda
14 fasıl üzerinde, gayrikanuni olarak AB’ye üye yapılan Güney
Kıbrıs Rum Yönetimi’ne bağlı sebeplerle de blokajlar
bulunmaktadır.
Ülkemiz, dışa açılım
politikalarımızın sonucunda hâlihazırda 241 dış
temsilcilikle dünyanın en geniş temsil ağına sahip 5’inci
ülkesi durumundadır. Dış temsilcilik sayımız ülkemizin
uluslararası alandaki artan etkinliğinin en açık göstergesini
teşkil etmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımız,
dış politika vizyonu kapsamında 2018 yılı boyunca
resmî ve çalışma ziyaretlerinin yanı sıra, zirve ve
forumlara iştirak amaçlı 29 yurt dışı gezisi icra
etmiştir. Bu süre içerisinde 16 devlet başkanını da yine
ülkemizde ağırlamıştır. Bu kapsamda, Sayın
Cumhurbaşkanımız liderlerle ve kritik konulardaki
uluslararası kuruluş temsilcileriyle 249 yüz yüze görüşme, 194
de telefon görüşmesi gerçekleştirmiştir ve yine bunların
tamamına yakını kritik konularla ilgilidir.
Ülkemiz, İslam ülkelerini buluşturan ortak
siyasi forumlardan İslam İşbirliği Teşkilatına
gerek bölgesel gerek uluslararası gelişmeler bağlamında
özel önem vermektedir. İslam İşbirliği Teşkilatı
zirve dönem başkanlığı bir sonraki zirveye kadar da
ülkemizdedir.
Amerika’nın hukuka aykırı bir
şekilde Kudüs’ü işgalci güç İsrail’in sözde başkenti olarak
tanıdığını açıklaması sonucu meydana gelen
gelişmeleri ele almak ve Filistin Devleti’nde meydana gelen vahim
hadiselere mukabele amacıyla yine Sayın
Cumhurbaşkanımızın daveti üzerine 13 Aralık 2017 ve 18
Aralık 2018 tarihlerinde İslam İşbirliği
Teşkilatı İslam Zirvesi Konferansı olağanüstü toplantısını
İstanbul’da gerçekleştirmiştir.
Öte yandan, yine Sayın
Cumhurbaşkanımızın ev sahipliğinde Fransa
Cumhurbaşkanı Macron, Rusya Federasyonu Başkanı Putin,
Almanya Federal Cumhuriyeti Şansölyesi Merkel’in
katılımlarıyla 27 Ekim 2018 tarihinde Suriye’deki
gelişmeleri ele almak üzere İstanbul’da dörtlü zirve
düzenlenmiştir.
Zirvenin öne çıkan sonuçlarından ilki
İdlib’de ülkemiz ile Rusya arasında sağlanan ateşkesin
kalıcı olmasının önemi konusunda mutabık
kalınması olmuştur. Bir diğer kayda değer
gelişmeyi, Anayasa komitesine işlerlik kazandırılması
hususunda çağrıda bulunulması teşkil etmiştir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi
çerçevesinde dinamik, milletimizin ihtiyaçlarına hızlı cevap
veren, gelişmelere hızlı uyum sağlayan, doğru ve
sürdürülebilir politikalar geliştirebileceğimiz bir sistem
oluşturulmasını hedefliyoruz ve bütün gücümüzle de bunun için
çalışıyoruz. Cumhurbaşkanlığı İdari
İşler Başkanlığını Başbakanlıktan
devralınan bazı görevler ile yeni sistemle kurulan birimlerin etkin
ve verimli bir şekilde görevlerini yerine getirmesini temin etmek üzere
yeniden yapılandırdık. Cumhurbaşkanlığına
doğrudan bağlı 4 ofis, 9 politika kurulu ve
başkanlıkları oluşturduk. Ülkemizdeki dijital dönüşüm
çalışmalarını koordine etmek, siber güvenlik ve bilgi
güvenliğini artırıcı çalışmalar yapmak
amacıyla Dijital Dönüşüm Ofisi; bankacılık ve finans
sektörünü izlemek, finansal analizleri yaparak en iyi uygulamaları ve veri
kaynaklarını ekonomiye kazandırmak için Finans Ofisi; ülkemizin
insan kaynakları envanterini çıkartarak insan kaynağı
havuzu oluşturmak ve ihtiyaç duyulan alanlarda yetenek gelişim
faaliyetlerini yürütmek amacıyla da İnsan Kaynakları Ofisini
kurduk. Ülkemize yönelik yatırımları artırmak ve
özendirmeye yönelik olarak da Başbakanlık Yatırım Destek ve
Tanıtım Ajansını daha aktif ve uygulayıcı bir
birim olarak Yatırım Ofisine dönüştürdük. Politika
kurulları oluşturularak şu an itibarıyla faal hâle
getirilmiş ve Sayın Cumhurbaşkanımız
Başkanlığında çalışmalarına
başlamışlardır.
Yapısal olarak bürokrasinin
azaltılmasını ve kamuda işlerin daha şeffaf hâle
getirilmesini sağlayacak, yapısal anlamda daha şeffaf hâle
getirilmesini sağlayacak e-devlet uygulamalarına
kararlılıkla devam ediyoruz. Kamu olarak
vatandaşlarımıza, özel sektöre ve kamunun kendisine verdiği
hizmetlerin yüzde 93’e yakınını e-devlete entegre etmiş
durumdayız ve 2019 yılı sonuna kadar da bu uygulamayı
tamamlıyor olacağız. Belge değil, beyan esasına
dayalı kurduğumuz bu sistemi tamamladığımızda
devlette olan hiçbir belgeyi vatandaşımızdan talep
etmeyeceğiz. Dijital Dönüşüm Ofisimizle, akabinde,
kararlılıkla sistemi akıllılaştırmaya yani
dijital dönüşüme odaklanacağız. Bu değişim beraberinde
devlet ve vatandaş arasında beyan ve güven ilişkilerine dayanan
toplumsal dönüşümü de başlatacaktır. İnsan Kaynakları
Ofisimizle bu değişim ihtiyacına orta vadede cevap verecek insan
kaynağı ihtiyacını geliştirecek bir çalışma
da başlatılmış durumdadır.
İcracı bir birime dönüştürülen
Cumhurbaşkanlığının bütçesinin yaklaşık
yüzde 45’i, devralınan görevler ve yeni kurulan birimlerden dolayı
eklenen bütçeden kaynaklanmaktadır. Afetler oluştuğunda acil
yardımların ilgili kuruluşlara ve illere
aktarılmasıyla ilgili olan acil destek giderleri için 150 milyon TL,
İçişleri Bakanlığı ve Millî Savunma Bakanlığınca
kullanılan barışı destekleme ve koruma hizmetleri için 750
milyon TL, havacılık ve ulaştırmayla ilgili olarak da hem
cari hem de sermaye kısımlarında yer almak üzere toplam 162
milyon TL ödenek öngörülmüştür. Bütçedeki önemli paylardan biri de
Türkiye'nin en büyük kütüphanesi olarak faaliyet gösterecek Cumhurbaşkanlığı
kütüphanesine yönelik çalışmalardan kaynaklanmaktadır.
Cumhurbaşkanlığı
İletişim Merkezi (CİMER) adı altında
birleştirilen Başbakanlık İletişim Merkezi BİMER
ve CİMER’e şimdiye kadar 3 milyon civarında başvuru ulaşmış
olup söz konusu başvuruların yaklaşık yüzde 83’ünün sevk ve
cevaplama işlemi yapılmıştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; küresel ve bölgesel düzeyde Türkiye imajına katkı
sunmaya yönelik siyasal iletişim ve kitle iletişimi stratejilerinin
oluşturulması, uygulanması ve kamu diplomasisi
politikalarının geliştirilmesi gibi çalışmalar
Cumhurbaşkanlığı İletişim
Başkanlığı tarafından yürütülmektedir. Bu
çalışmalar kapsamında ülkelerin küresel ve bölgesel
politikaları, uluslararası basın, uluslararası düşünce
kuruluşları ve sosyal medya başta olmak üzere uluslararası
kamuoyunda Türkiye imajına etki eden hususlar yakından izlenmekte ve
analiz edilmektedir. Bölgesel ve küresel gelişmelerin ülkemizi çok
yakından etkilediği günümüzde kamuoyundaki Türkiye
algısının olumlu bir şekilde oluşturulabilmesi
amacıyla sosyal medya araçları etkin bir şekilde
kullanılmaktadır. Bilgilendirme programları çerçevesinde
uluslararası medya mensupları gruplar hâlinde veya münferiden davet
edilerek ülkemiz hakkında birinci elden bilgi temin etmeleri sağlanmaktadır.
Yerel medyayı güçlendirme yönündeki
çalışmalar da etkin bir medya altyapısı oluşturmak
açısından önemlidir. Yerel düzeyde medya
kuruluşlarının desteklenmesi öncelikli hedef olarak
belirlenmiştir. Bu çerçevede, mesleki konular ile medya alanındaki
mevzuat, yerel medyanın sorunları ve çözüm önerilerinin
görüşüldüğü yerel ve bölgesel medya buluşmaları
düzenlenmektedir. Gazetelerimizin son zamanlarda başta kâğıt
olmak üzere üretim maliyetlerinin artması nedeniyle içinde
bulundukları ekonomik sıkıntıların
aşılması noktasında yılbaşından itibaren
yürürlüğe girecek önemli bir düzenleme Sayın
Cumhurbaşkanımız tarafından onaylanmıştır.
Buna göre, yayın ücreti yüzde 20 artırılarak 15 Türk
lirasına, günlük fiilî satış ortalaması 50 binden fazla
olan gazetelerin yayın ücreti ise yüzde 12,5 artırılarak 45 Türk
lirasına yükseltilmiştir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; On Birinci Kalkınma Planı hazırlık
çalışmaları yeni hükûmet sistemi çerçevesinde, Strateji ve Bütçe
Başkanlığı kalkınma vizyonuyla, ekonomik ve sosyal
politikalarla uyumlu biçimde sürdürülmektedir. 2017 yılında
başlatılan, 2019-2023 yıllarını kapsayan On Birinci
Kalkınma Planı’nın hazırlık çalışmaları
2018 yılında da katılımcı bir şekilde
yürütülmüş, bu kapsamda 75 özel ihtisas komisyonu ve çalışma
grubu toplantılarına ilaveten Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyon
üyeleri, bölgesel kuruluşlar, bakanlıklar ve farklı
paydaşlarla istişare toplantıları düzenlenmiştir. Plan
tamamlandığında yüce Meclisin onayına ayrıca
sunulacaktır.
Hazine ve Maliye Bakanlığı ve
Strateji ve Bütçe Başkanlığıyla müştereken
hazırlanan, 2019-2021 yıllarını kapsayan orta vadeli
program “Yeni Ekonomi Programı” adıyla 20 Eylül 2018 tarihinde kamuoyuna
açıklanmıştır.
2019 Yılı
Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı 27 Ekim
2018 itibarıyla yayınlanmıştır. 2019 Yılı
Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’nda,
nitelikli insan, güçlü toplum, yenilikçi üretim ve istikrarlı büyüme,
yaşanabilir mekânlar, sürdürülebilir çevre ve kalkınma için
uluslararası iş birliği eksenleri altında eğitim,
sağlık, güvenlik gibi toplam 50 alanda hedef ve politikalar ile
bunlara bağlı, bunlara ilişkin toplam 444 tedbir
belirlenmiştir. Belirlenen tedbirler üçer aylık dönemler hâlinde
izlenip değerlendirilecektir.
Önceden de ifade ettiğim gibi tüm bakanlık
ilgili, ilişkili ve bağlı kuruluşlarının
yıllık planları yine tamamlanmıştır.
Kurumların yatırım bütçe tekliflerine esas olmak üzere,
2019-2021 Dönemi Yatırım Programı Hazırlama Rehberi
yayımlanmıştır. 2019 yılı yatırım proje
tekliflerinin değerlendirilmesinde, azami tasarruf ilkesiyle,
kalkınma potansiyelini destekleyici mahiyetteki iktisadi ve sosyal
altyapı yatırımları ile devam eden projelerden en kısa
sürede tamamlanabilecek olanlara öncelik verilmiştir. 2019 yılında
toplam kamu sabit sermaye yatırımları 123 milyar Türk
lirasıdır. Bu tutar gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde
2,8’ine tekabül etmektedir. Biraz önce ifade ettiğim bütün bakanlık
ilgili, ilişkili ve bağlı kuruluşlarının beş
yıllık programlarının da tamamlandığını
özellikle bir kez daha ifade etmek isterim. Önümüzdeki dönemde, kamu-özel
iş birliği modelinin uygulanmasında dünya
uygulamalarını dikkate alarak, projelerin hazırlık süreci
başta olmak üzere, kamu kuruluşlarının yine kamu-özel
iş birliği modeli konusundaki kapasitelerinin artırılması
faaliyetlerine devam ediyor olacağız.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; İslam dininin inanç, ibadet ve ahlak esaslarıyla
ilgili işlerini yürütmek, doğru bilgilerle halkı din konusunda
aydınlatmak, ibadet yerlerini yönetmekle görevli olan Diyanet İşleri
Başkanlığı, dünyanın birçok ülkesinde hizmet sunan
uluslararası bir kurum hâline gelmiştir.
Başkanlığın yurt içi ve yurt dışındaki
vatandaş, soydaş ve Müslümanlara yönelik sunmuş olduğu
irşat ve eğitim hizmetleri sadece dinî açıdan değil; millî,
tarihî, sosyal ve kültürel değerlerin muhafaza edilip gelecek nesillere
aktarılması açısından da önem arz etmektedir. Diyanet
İşleri Başkanlığımız İslam diniyle
ilgili evrensel düzeyde güvenilen ve referans alınan,
insanlığın barış ve huzuruna katkı sağlayan
bir kurum olma vizyonuyla hareket etmektedir. Ülkemizin genelinde
yaklaşık 89 bin cami bulunmaktadır. Diyanet İşleri
Başkanlığımız sunduğu dinî hizmetleri
yaklaşık 87 bin imam, müezzin ve cami görevlisi eliyle yürütmektedir.
Bir başka deyişle, personel giderlerinin Diyanet bütçesi içerisindeki
payı yüzde 96,4’tür.
Sayın Başkan, değerli üyeler; her
millet bir tarihî mirasın sahibidir. Bu tarihî mirasla irtibat
kurabilmenin yegâne kaynağı da arşivlerdir. Arşivler bir
ülkenin tapu senedi, bir milletin kimliği, hakları,
hatıratı ve en önemlisi, bir devletin hafızasıdır.
Barındırdıkları belgenin muhtevası açısından
birer bilgi merkezi konumunda da olan arşivler devletlerin ve milletlerin
geleceğinin inşasında stratejik bir güç unsurudur. Bu anlamda,
çok geniş bir coğrafyada ve altı yüz seneyi aşkın bir
zaman diliminde hükümran olmuş ve çeşitli milletleri bünyesinde
barındırmış Osmanlı Devleti arşivleri ile doksan
beş yıllık tarihinde bulunduğu coğrafyanın en
önemli ülkesi konumunda olan ülkemiz arşivleri yalnız ülkemizin
değil; bugün, müstakil devlet kurmuş çeşitli milletlerin millî
ve ortak tarihlerinin tespitinde ve yazılmasında başvurulacak
otantik değerdeki tek kaynaktır.
Ülkemizin arşivcilik sisteminde son
yıllarda gelişen teknolojik ilerlemelerle birlikte, yapılan
işin şekli değişmektedir. Bilginin korunmasına,
doğru bilgiye ulaşılmasına, açık erişime ve
üretilen bilginin elektronik ortamda da saklanmasına geçişle birlikte
dijital arşivler ortaya çıkmaktadır. Bu kapsamda, bugüne kadar
yaklaşık 51 milyon görüntü dijital ortama
aktarılmıştır. 2023 yılı hedefleri
doğrultusunda yaklaşık 40 milyon tarihî belge görüntüsünün daha
elektronik ortama aktarılması hedeflenmektedir. Ülkemizin
hafızası olan arşivlerimizin yönetimi ve
araştırmacıların kullanımına sunulması için
düzenlenmesi oldukça önem arz etmektedir. Kuşkusuz, tasnif edilmemiş
arşiv belgesinden etkin bir biçimde yararlanmak, istenilen bilgileri elde
edebilmek açısından oldukça zor, kimi zaman da imkânsızdır.
Bu nedenle, devlet arşivlerinde yürütülmekte olan tasnif işlemleri
etkin bir hizmet verilmesi için belirleyici olmaktadır. Bu kapsamda,
günümüze kadar yaklaşık 61 milyon belge tasnif edilmiştir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Millî Saraylar İdaresi Başkanlığı
dünyadaki uluslararası müzecilik ve restorasyon standartlarında
tarihî ve kültürel mirasın korunup, yaşatılıp gelecek
kuşaklara aktarılması amacıyla çalışmalar
yürütmektedir. Başkanlık, dünyanın önde gelen müzecilik kurumları
örneklerinde olduğu gibi, bünyesindeki saray, köşk, kasır, müze
ve tarihî fabrikaların uluslararası standartlarda bakımı,
onarımı, müze olarak işletilmesi ve tarihî objeleri de dâhil
olmak üzere tüm bu yapıların kültürel ve tarihî arka planlarına
sadık kalınarak korunmaları, restore edilmeleri gayesiyle
faaliyet göstermektedir. 2019 yılında saray, köşk, kasır ve
müzelerin bulunduğu 13 adet önemli proje ve restorasyon faaliyeti
planlanmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığımızın görevini; ülkemizin milleti ile
bütünlüğüne, varlığına,
bağımsızlığına, güvenliğine, anayasal
düzenine ve millî gücünü meydana getiren bütün unsurlarına karşı
içten ve dıştan yöneltilen mevcut ve muhtemel faaliyetler
hakkında millî güvenlik istihbaratı oluşturmaktadır.
Küresel ve bölgesel gelişmelerle tehditlerin hızla evrildiği
günümüzde içinde bulunduğumuz coğrafyanın önemi de giderek
artmaktadır. Ekonomik rekabete dayalı küresel güç dengeleri ile
ittifak ilişkilerinin değiştiği, teknoloji ve sosyal medya
kullanımının arttığı, psikolojik savaş ve
siber saldırıların daha da yoğun hâle geldiği bu süreç
ülkemizi doğrudan ve dolaylı olarak etkilemektedir. Bu kapsamda,
Türkiye'ye hasım ve rakip olan ülkelerin güdümünde olan ve
çıkarlarına hizmet eden PKK, KCK, PYD, YPG, FETÖ, PDY, DEAŞ VE
DHKP-C gibi terör örgütlerinin ülkemiz için tehdit olmaya devam edeceği
bilinen bir gerçektir. Siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel yeni tehditlerle
daha da boyutlanan güvenlik sorunları MİT
Başkanlığının üstlendiği görevleri daha da önemli
hâle getirmektedir. Ülkemizin karşı karşıya bulunduğu
iç ve dış tehditlerin bertaraf edilmesi amacıyla MİT
Başkanlığı ile diğer güvenlik kurumlarının
iş birliği içerisinde başarılı operasyonlar gerçekleştirmesi
neticesinde terör örgütlerinin faaliyetlerinde son dönemde hissedilir bir
azalma olmuştur.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; her devlet millî varlığına, bekasına,
güvenliğine yönelik tehditlere karşı tedbirler almak
durumundadır. Bu gereklilik doğrultusunda devletler, bölgesel ve
küresel ortamın izlenerek tehdit ve fırsatların tespit
edilmesiyle bu hususlara matuf siyasetin belirlenmesini ve en uygun
politikaların uygulanmasını sağlayacak süreç ve
unsurları ihtiva eden millî güvenlik sistemlerini tesis etmektedir.
Ülkemizde Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemi çerçevesinde gerçekleştirilen yasal
değişikliklerden sonra mevcut hâlini alan ve
Cumhurbaşkanına bağlı olarak yapılandırılan
Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, hülasaten, Millî Güvenlik
Kuruluna ait faaliyetlerin işlemlerini yapmak, Millî Güvenlik Siyaseti
Belgesi’nin hazırlanmasına ilişkin çalışmaları
yürütmek ve Cumhurbaşkanı tarafından verilen diğer görevler
ile mevzuatta kendisine verilen görevleri yerine getirmekle
görevlendirilmiştir. Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği,
kanunlarla verilmiş görev ve sorumluluklarını demokrasi ve
hukukun üstünlüğü ilkeleri çerçevesinde yürütmeye devam etmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türk Silahlı Kuvvetleri ve güvenlik güçlerimizin
modernizasyonunun sağlanmasına yönelik faaliyetleri yürüten Savunma
Sanayii Başkanlığımızı farklı kılan,
ihtiyaç duyulan silah, sistem, araç ve ekipmanların tedarikinde azami
ölçüde yerli ve millî imkânların kullanılmasını
sağlamaktır. Millî savunma sanayisini geliştirmek, ülkemizin
güvenliğine hâkim olmak geleceğimizi başka ülkelere emanet
etmemekle eş değer önemi haizdir. Bu bakış
açısıyla, Silahlı Kuvvetler ve güvenlik güçlerimizin
ihtiyaçlarını tedarik ederken Türk savunma sanayisini
geliştirmek için de özellikle çalışıyoruz. Bu çerçevede,
2002 yılında yüzde 15’ler seviyesinde bulunan savunma sanayisi
yerlilik oranı, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğan’ın ortaya koyduğu liderlik, vizyon, güçlü destek ve
takibiyle, bugün itibarıyla yüzde 65 seviyesini aşmış
durumdadır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bu rakamların artışı birçok
başka alandaki artışlardan farklı bir anlama da
gelmektedir. Savunma sanayisi alanında yüksek ve yerlilik seviyesine
ulaşmak demek, savunma sanayisinin bağımlılık
oranının azalması anlamına da gelmektedir. Bu nedenle bu
rakamlara önem verip telaffuz ediyoruz. Yakın bir geçmişte
sınır ötesinde başlattığımız ve
başarıyla sonuçlanan operasyonlar ve terörle mücadele
harekâtlarında kullanılan millî ve yerli ürünlerimiz de bu artan
bağımsızlığın göstergesi niteliğindedir.
Savunma sanayimizdeki bu ivmenin sürdürülebilir
olması ve ülkemize güvenlik yanında farklı faydalar da
sağlayabilmesi için bu alandaki ihracat çok çok önemlidir. Zira savunma
sanayisi ürünleri yüksek katma değerli, cari açığın
azaltılmasına fayda sağlayabilecek teknoloji yoğun
ürünlerdir. Bu çerçevede, 2004 yılı sonrasında
başlattığımız ve bugün artık meyvelerini almaya
başladığımız büyük projelerimizde ihracat
fırsatları da önümüzde durmaktadır. Bu fırsatlar ülkemiz
için farklı bir dönüm noktası olacaktır. Geçtiğimiz
dönemlerde savunma alanındaki ürünleri ithal eden bir ülkeden artık
ihracat yapan bir ülkeye dönüşmüş durumdayız. Bu dönüşüm,
ülkemize her alanda önemli katkılar sağlayacaktır. Bu çerçevede,
2002 yılında 248 milyon dolar olan savunma ve havacılık
ihracatımız 2017 yılı sonu itibarıyla
yaklaşık 2 milyar dolar seviyesine ulaşmıştır. Bu
yıl Pakistan’la imzaladığımız ATAK helikopteri,
MİLGEM savaş gemisi gibi büyük projelerle birlikte, önümüzdeki
yıllarda bu rakamın çok daha yukarılara
çıkarılmasını hedefliyoruz. Ayrıca, çok sayıda
ülkenin yerli ve millî imkânlarla ürettiğimiz ATAK helikopterimizle,
MİLGEM savaş gemimizle, İHA ve SİHA’larımızla,
zırhlı kara araçlarımızla ilgilendiğini burada
iftiharla belirtmek istiyorum.
Şimdi sizlere Savunma Sanayii
Başkanlığımız tarafından yürütülmekte olan ve
ülkemiz açısından büyük önem taşıyan yaklaşık 600
projenin çok sınırlı bir kısmından da bahsetmek
istiyorum. Türk Başlangıç ve Temel Eğitim Uçağı
Geliştirme Projesi olarak başlattığımız ve ilk
etapta 2 adet prototipini geliştirdiğimiz HÜRKUŞ’un bir sonraki
aşaması olarak jet eğitim uçaklarımızın da yerli
ve millî imkânlarla üretilmesini amaçlayan HÜRJET Projesi için
çalışmalarımıza başladık. Millî Muharip Uçak
(TF-X) Projesi’yle Hava Kuvvetleri Komutanlığının 2030’lu
yıllardan sonraki muharip uçak ihtiyacının yurt içinde özgün
tasarım modeliyle karşılanması amaçlanmaktadır.
Projenin gerçekleştirilmesiyle Türkiye, dünyada muharip uçak üretebilecek
altyapı ve teknolojiye sahip 4’üncü ülke olacaktır.
Yirmi dört saate kadar havada kalabilme kapasiteleri
ve silahlı görev yapabilme kabiliyetleriyle hâlihazırda sahada etkin
bir şekilde kullanılmakta olan İHA ve
SİHA’larımız, güvenlik güçlerimizin gücüne güç katmaktadır.
2019 yılında ise yine İHA ve SİHA alanında
geldiğimiz noktayı bir sonraki aşamaya taşıyacak çok
daha fazla faydalı yük taşıma kabiliyetine sahip Taarruzi
İHA Akıncı ilk uçuşunu yapacaktır.
MİLGEM Projemizle ülkemiz kendi savaş
gemisini tasarlayıp inşa edebilen sınırlı sayıda
ülke arasına girmiştir. Proje kapsamında 4’üncü gemi
Kınalıada’nın seyir testleri devam etmekte olup firkateyn
sınıfında olan 5’inci gemi İstanbul’un inşası ise
sürmektedir.
Deniz Kuvvetlerimizin gücüne güç katmak için
sürdürdüğümüz çalışmalar kapsamında çok kapsamlı
Amfibi Hücum Gemimiz TCG Anadolu, tek kalemde yürütülmekte olan en büyük
projemiz niteliğindedir.
Ana muharebe tankının millî imkânlarla
tasarlanması, geliştirilmesi ve üretimini içeren Altay Projesi’yle
prototip tanklarımız başarıyla üretilmiş, seri üretim
için de ihalesi sonuçlandırılarak sözleşme imzalanmıştır.
Bunun yanında, çeşitli ülkelere de
ihracatı da yapılan zırhlı araçlarımızda üretim
ve teslimatlar da devam etmektedir.
Uzun Menzilli Bölge Hava ve Füze Savunma Sistemi
Projesi kapsamında S400 alımına ilişkin imzalanan
sözleşmeyle de 1 adedi opsiyon olmak üzere, 2 adet sistem tedarik
edilecektir. Projenin bir aşaması olarak uzun menzilli bir hava
savunma sisteminin millî imkân ve kabiliyetler göz önünde bulundurularak
tasarlanıp üretilmesine yönelik çalışmalar da sürdürülmektedir.
Hava Platformlarına Uzaktan Elektronik Destek, Elektronik Taarruz
Kabiliyeti Kazandırılması Projesi’yle havadan elektronik harp ve
istihbarat etkinliği sağlanacaktır.
Şimdi de müsaadenizle birkaç soruya cevap
vermek istiyorum. Zamanı etkin kullanacağıma söz vermiştim.
Ben müsaadenizle yine bir hatırlatmaya başlamak istiyorum.
Bir hatibimizin söylediği bir söz vardı:
“Cumhurbaşkanı Yardımcısı, yürütmeyi ve
Cumhurbaşkanını temsil edemez. Mecliste yürütme adına soru
soracak bir temsilci bulamıyoruz.” şeklinde. Ben de yetkisini,
Mecliste kabul edilmiş, ayrıca millet tarafından
onaylanmış Anayasa’dan, yasalar ve Meclis İçtüzüğü’nden
alan ve bu yüce Meclis çatısı altında yemin etmiş bir
arkadaşınız olarak bütçe görüşmelerinde yürütme adına
buradayım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Her
bir bakanımız da kendi bakanlığı adına, yine
yürütme adına burada olacaktır. Bütçe görüşmelerinde
sorularınızın muhatabı vardır, o da biziz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Yine Samsun Milletvekilimizin, Sayın
Usta’nın, özellikle makroekonomi anlamında, şemsiye bir üst
kurum adına -bir ihtiyaçtan bahsettiği- önerileri vardı -ben çok
detaylı notlar aldım- gerek maliye politikası, para
politikası, ödemeler dengesi ve finansmanı, finansman sektörü,
iş gücü piyasası, borçlanma politikası ve makroekonomi
anlamındaki diğer her türlü konunun görüşüleceği bir
yapı ve koordinasyonun, yönetimin sağlanacağı
anlamında. Bunları ben özellikle not aldım; Strateji ve Bütçe
Başkanlığımız, Hazine ve Maliye, yine, Ticaret,
Çalışma Bakanlıkları çerçevesinde yani bazı
kurumların Cumhurbaşkanlığı
Yardımcılığı bünyesinde
değerlendirilebileceği gibi. Aslında, dün gerek Hazine ve Maliye
Bakanımız gerek şahsım bütçeyle ilgili detaylı
bilgileri burada sunduk ama ihtiyacın analiz boyutunda olduğu
özellikle ifade edildiğinden dolayı da ben bu notları yine,
gerekli yerlerde ve kurumlarımızda detaylı bir şekilde de
paylaşıyor olacağım.
On birinci planda -kamuoyuyla ilgili- yapılacak
çalışmalarla ilgili de yine gerekli açıklamaları
konuşma metnimizde de ifade ettik.
“Basın kartları üzerinde hâlâ neden mülga
‘Başbakanlık Basın, Yayın ve Enformasyon Genel
Müdürlüğü’ yazıyor?” şeklinde bir eleştiri veya tenkit veya
soru vardı. Burada da şunu özellikle ifade etmek istiyorum:
Cumhurbaşkanlığı İletişim
Başkanlığı bünyesinde yürütülen mevzuat ve kurumsal kimlik
çalışmaları bu ay içerisinde tamamlanacak ve bu ayın
sonundan itibaren de başkanlık tarafından yeni basın
kartları dağıtılacaktır.
Yine, bir başka soru vardı, o da:
“Dengesiz dış politika nedeniyle ilişkiler bozulduğunda Rusya’dan
S400, Amerika’dan F35 alımında sıkıntı
yaşanabilir.” Aslında, bu, sorudan ziyade bir görüş belki.
Burada da ihtiyaçlar kapsamında… Biraz önce ifade ettik zaten S400’ün
hangi çerçevede alınacağını, iki sistem olarak
alınacağını. Burada F35’le alakalı, F35 projesi
kapsamında 2018 yılında 2 uçak teslim alınmış
olup pilotlarımızın Amerika’da eğitim uçuşları
devam etmektedir. 2019 yılında da 2 uçak teslim edilecektir.
İhtiyaçlarımızı karşılamak üzere yürütülen bu
alımlarla eş zamanlı olarak, biraz önce detaylıca ifade
ettiğim, kendi millî muharip uçağımızı ve millî uzun
menzilli hava savunma sistemimizi geliştirme
çalışmalarını da devam ettirmekteyiz. Yani sadece ne S400’e
ne de F35’e bağımlı kalmayı düşünmüyoruz,
planlamıyoruz, böyle bir düşüncemiz de niyetimiz de yok.
Yine, ASELSAN, ROKETSAN ve TAI gibi Türk
Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı şirketlerindeki kalifiye
personelin Avrupa ülkelerinde çalışmak için ülkemizden
ayrıldığına dair bir görüş, yorum, tenkit vardı.
Tersine beyin göçü yaratılmadığı sürece savunma sanayisinde
yerliliğin ve millîliğin sağlanmasının mümkün
olmadığını ifade ettiler. Burada, savunma sanayisinde
faaliyet gösteren şirketlerde ihtiyaç olunan pozisyonlara personel
alımları, ihtiyaca ve unvana uygun olarak ilgili şirketlerce
belirlenen kriterler çerçevesinde yapılmaktadır. Bu
şirketlerimizden az sayıda personelin ayrılması mevcut
bilgi birikiminin kaybolmasına yol açacak nitelikte değildir. Fakat
sayı az da olsa bunun önlenebilmesine yönelik çalışmalar Savunma
Sanayii Başkanlığı koordinasyonunda yürütülmektedir.
Tersine beyin göçüyle yurt dışında görev yapan
yetişmiş, kalifiye personelin ülkemize kazandırılması
için çalışmalar da ayrıca yapılmaktadır. Bu çerçevede,
söz konusu şirketlerde, yurt dışından ülkeye dönüş
yaparak görevine başlayan ciddi sayıda da personel
bulunmaktadır. Bunu da Meclisimizin bilgilerine özellikle sunmak isterim.
Yine, gelir dağılımındaki
eşitsizlikle ilgili bir soru vardı. Bu dün de gündemdeydi, bunu dün
de aslında cevaplamıştık. Burada, gelir dağılımı
göstergesi olan Gini katsayısı 2002 yılında 0,44 iken 2017
yılında 0,41’e düşmüştür yani pozitif bir gelişmedir.
2002 yılında, yine, kişi başı günlük 4,3 doların
-yani uluslararası günlük tüketim harcamasıdır bu miktar-
altında yaşayanların toplam içindeki payı yüzde 30,3 iken
bu oran 2015 yılında, evet, yüzde 1,58 olmuştur. Yorumu sizlere
bırakıyorum.
Bir başka konu vardı, o da Ankara ili
Mamak ilçesindeki intihar girişimiyle alakalı. Konuyla ilgili olarak
TOKİ’yle de görüştük. TOKİ tarafından, işçilerin
paralarını almalarını sağlamak amacıyla,
taşeronlara temlik verilmiş ve son hak edişte yapılan
ödemeden taşeronların hesaplarına direkt olarak temlikten para
gönderilmiştir. Şu anda eylem yapan işçilerin
çalışmakta olduğu taşeron firma TOKİ tarafından
para ödenen firmalar arasındadır. Yüklenici firmanın,
işçilerin alacaklarıyla ilgili sorunu çözmesini sağlamak
amacıyla, son hak edişinden de bir miktar bloke edilmiştir. Yani
sorun, işçiler ile TOKİ arasında değil, taşeron firma
ile işçiler arasındadır. Yine onu da çok yakinen takip ediyoruz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Tam müşterek,
müteselsilen mesuldür.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla) –
Takip ediyoruz.
Bir başka konu, yine, Kamu Denetçiliği
Kurumunun etkinliğinin artırılmasıyla ilgili güzel öneriler
var idi, onunla ilgili. Bazıları yasa değişiklikleri
gerektiriyor. Dolayısıyla sizler adına benim burada yasa
değişiklikleriyle ilgili herhangi bir taahhütte bulunmam veya
herhangi bir söz söylemem doğru olmaz, yetki aşımı olarak
değerlendiririm onu ama diğerleriyle alakalı 4 madde var: Yine,
idarelere ihtar niteliğinde karar verme yetkisinin verilmesi, belge ve
arşivlere sınırsız erişim yetkisinin verilmesi ve
bilgi ve belge taleplerini olumsuz karşılayan idarelere
yaptırım getirilmesi, idari başvuru yollarının
tüketilmesi hükmünün esnetilmesi, menfaat ihlali şartının
kaldırılması. Bunu Kamu Denetçiliği Kurumu
Başkanımızla görüştük, bunları doğrudan
uygulamaya başlıyor olacaklar kendileri. Ben öneriler için de
ayrıca teşekkür ediyorum.
Yine bir başka soru vardı -zannediyorum
Özgür Bey sizindi- bize bir soru önergesinin verildiği şeklindeydi.
Soru önergesinde şöyle deniliyor: “Millî Sarayların
Cumhurbaşkanlığına bağlanmasının ardından
-tekrar ediyorum soruyu- kurum içinde farklı fabrika, müze, saray,
köşk ya da kasırda görevlendirilen toplam personel sayısı
kaçtır ve yapılan bu görevlendirmelerin ardından uzmanlık
alanı dışında görevlendirilen toplam personel
sayısı kaçtır? Halı dokuma ustalarının halı
onarım göreviyle, ziraat teknikerlerinin ya da sanatkârların koruma
memuru olarak görevlendirildiği iddiaları doğru mudur?” Biz de
buna şöyle cevap vermişiz: Millî Sarayların
Cumhurbaşkanlığına bağlanmasından sonra kurum
içinde görevlendirilen personel yoktur. Millî Saraylar İdaresi
Başkanlığı personelinin tamamı uzmanlık
alanlarına göre görevlendirilmektedir. Bu bahsedilen -zannediyorum orada
bir tarih karışıklığı olabilir- personelin görev
yeri değişikliği, Millî Saraylar Restorasyon ve Teknik
Uygulamalar Başkanlığı, oradaki ihtiyaca binaen uzmanlık
alanı da dikkate alınarak 18 Nisanda gerçekleştirilen bir
iştir. Yani sonrasında, Cumhurbaşkanlığına
bağlandıktan sonra gerçekleştirilen bir işlem
değildir. Yine -açıklayıcı olabilir, devam ediyorum-
personel yeni görevlendirildiği yerde de benzer nitelikte ve uzmanlık
alanı dâhilinde iş yapmaktadır. İddia edildiği gibi
personele mobbing uygulanması söz konusu değildir. Bu personel el
süslemecisi olarak görev yaparken kalemkâr yani –kalemkârın ne olduğunu
ben de bilmediğim için öğrenmek istedim- tavanda el
süslemeciliği ve altın varak işinde görevlendirilmiştir.
Burada da yine elle süslemecilik işlemi yapıyor. Görevlendirme
nedeniyle personelin mali, sosyal ve özlük haklarında da
değişiklik olmamıştır. İstanbul 10. İdare
Mahkemesinin –aynen söylediğiniz gibi- bir kararı var. Dava konusu
görevlendirmenin iptaline karar veriyor ve bunu da 10 Aralıkta ilgili
kuruma tebliğ ediyor. Dolayısıyla personelin görev yeri
değişikliği 18 Nisan 2018 ve tebliğ de yeni yapılmış.
Bununla ilgili de yine ilgili Başkanlıktaki gelişmeleri yakinen
takip ediyor olacağız. Mahkeme kararı doğrultusunda da
neyin yapıldığını takip ediyor olacağız.
Millî Saraylarla ilgili yine detay verdik
zannediyorum, tekrardan aynı konuya girmeye gerek olmayabilir.
Ve bir son konu olarak da “Türkiye Şehit
Yakınları ve Gaziler Dayanışma Vakfı bünyesinde
toplanan yardımların akıbeti nedir?” Şimdi, bu konu belki
bizim en hassas olduğumuz konulardan birisidir. Sadece yasal olduğu
veya olmadığı anlamında değil, kuruşuna kadar
takip ettiğimiz, kuruşuna kadar takip edilen ve amacı
dışında da hiçbir -bu vakıftır veya da yardım
amacıyla toplanan miktardır- değil TL’sinin, bir kuruşunun
dahi kullanılmasına müsaade edilmeyen, hassasiyet gösterdiğimiz
bir konu. 696 sayılı KHK’yle Türkiye Şehit Yakınları
ve Gaziler Dayanışma Vakfı kurulmuştur. Vakfın
kuruluş sermayesi toplanan yardımlardan aktarılacak olan 10
milyon TL olacak, tüzel kişilik kazandıktan sonra da on beş gün
içerisinde diğer miktar vakıf hesabına aktarılacaktır.
2016/18 sayılı Başbakanlık Genelgesi’yle 15 Temmuz
Dayanışma Kampanyası kapsamında toplanan paralar Ziraat
Bankası ile Halkbanktaki kurumsal hesapta bulunmaktadır. Gerekirse
buradaki miktarların da ne olduğuna kadar tamamını kontrol
ederiz, “check” ederiz. Burada hiçbir şekilde, dediğim gibi, kuruşuna
kadar, en hassas olduğumuz alandır.
Yine, bir başka konu vardı, o da MİT
Başkanının Amerikan Senatosuna bilgilendirmede bulunup
bulunmadığı hususu. Burada da yine, MİT
Başkanının Amerikan Senatosuna veya herhangi bir organına
sunum yaptığı bilgisi bizde bulunmamaktadır. Orada
yapılan görüşme MİT Başkanımızın Amerika
ziyaretinde muhataplarıyla yaptığı bir görüşmedir ve
Cumhurbaşkanımızın bilgisi dâhilindedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; milletimizin refahı ve müreffeh bir geleceğe
kavuşması için var gücümüzle yaptığımız
çalışmaların olumlu sonuçlarını görmek elbette gurur
vericidir. Ben, biraz önceki sorunun cevabının yanlış
anlaşılmaması hasebiyle, müsaadenizle bir kez daha net ifade
etmek istiyorum: Cumhurbaşkanımıza bir soru sorulmuştu,
Amerikan Senatosuna bir bilgi verildiğiyle ilgiliydi, bunun bilgisi
dâhilinde olup olmadığıyla alakalıydı. Şunu ifade
ediyorum: Amerika’daki bilgi ve görüşme MİT Başkanının
muhataplarıyla olan görüşmesidir ve Sayın
Cumhurbaşkanımızın bilgisi dâhilindedir, Senatoyla veya
Senato üyeleriyle değil. Bir kez daha ifade etmek istiyorum, tekrarlamak
istiyorum son cümlemi: Milletimizin refahı ve müreffeh bir geleceğe
kavuşması için var gücümüzle yaptığımız
çalışmaların olumlu sonuçlarını görmek elbette gurur
vericidir ancak tabii ki bu seviyeyi de yeterli görmüyoruz. Bu amaçla
çalışmalarımıza durmaksızın devam edeceğiz.
Ülkemizde bu potansiyelin bulunduğunu biliyoruz ve azim ve gayretle
çalıştıkça çok daha büyük başarıların bizleri
beklediğine de yürekten inanıyoruz.
Bütçe çalışmalarına yoğun
katkı veren başta Plan ve Bütçe Komisyonunun Değerli Başkan
ve üyelerine, siz değerli milletvekillerimize, katkı veren tüm
bakanlık, kurum ve kuruluşlarımıza ve tüm
arkadaşlarımıza yürekten teşekkür ediyorum.
Emekleriniz, katkılarınız için tekrar
teşekkür eder, 2019 yılı bütçemizin ülkemize, milletimize ve
devletimize hayırlı olmasını dilerim. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Oktay.
Değerli milletvekilleri, bütçe kanun teklifi
üzerinde aleyhte ve son olmak üzere Afyonkarahisar Milletvekilimiz Sayın
Burcu Köksal. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Köksal.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben de Rize’de
uğradığı silahlı saldırı sonucu yaşamını
yitiren İl Emniyet Müdürüne Allah’tan rahmet, yaralı polislerimize
acil şifalar diliyorum.
Sözlerime başlamadan önce, AKP Grubunun
sıklıkla kullandığı bir kavramın
yanlışlığından bahsetmek istiyorum. Arkadaşlar,
“Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi” diye bir şey yok
yani Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda normatif bir dayanağı
yok. Bunu özellikle belirtmek istedim.
Burada 2019 bütçesini konuşuyoruz ancak
konuştuğumuz bu bütçe Türkiye’nin bütçesi mi yoksa tek adam bütçesi
mi, kimin bütçesini konuşuyoruz? Neden soruyorum bu soruyu?
İsterseniz bu bütçede kimler var, kimler yok; kısaca bir göz
atalım.
Örneğin özelleştirme sonucu mağdur
olan 50 bin pancar üreticisi ve 11 bin şeker işçisi bu bütçede yok.
Yurttaşlık görevini yerine getirmiş, primlerini ödemiş,
emeklilik şartları dolduğu hâlde yasanın ilk defa geriye
işletilmesinden dolayı emekli olamamış, MHP’nin seçim
vaadinde yer aldığı hâlde Mecliste U dönüşü yapması
yüzünden önce “evet” sonra “hayır” dediği için haklarını
alamamış emeklilikte yaşa takılanlar bu bütçede yok. Ana
babalarının dişinden tırnağından
artırıp okuttuğu 800 bini üniversite mezunu olmak üzere
kayıtlı 3,5 milyon işsiz yurttaşımız bu bütçede
yok. SGK öncesi doğum borçlanması bekleyen anneler bu bütçede yok. Bu
ülke için canlarını hiçe saymış şehitlerimizin
yakınları ve gazilerimiz bu bütçede yok. Yandaşa ve
arkadaşa kıyak çekerken görmezden geldiğiniz,
umursamadığınız, bankalara borcunu ödeyemediği için
takibe düşen ve bankalara borcu 700 milyara dayanmış 400 bine
yakın küçük ve orta ölçekli işletme bu bütçede yok. Örneklendireyim,
Afyonkarahisar ATSO Başkanı Hüsnü Serteser’in odasına
bağlı olan iş insanları bu bütçede yok. Bakkallar
Odası Başkanı Cengiz Üstün’ün odasına bağlı
bakkal amcalar bu bütçede yok. Madeni sanatkârlar odasına bağlı
tornacı, tamirci, lastikçi bu bütçede yok. Her gün inim inim inleyen,
Hüseyin Karnıbüyük’ün odasına bağlı esnaf, pazarcı bu
bütçede yok. OHAL KHK’siyle ihraç edilip takipsizlik veya beraat kararı
aldığı hâlde yani yargıda masumiyetini ispat ettiği
hâlde işlerine geri döndürülmeyen binlerce mağdur
yurttaşımız ve okulları kapatılıp hayatları
karartılan masum askerî öğrenciler bu bütçede yok.
Yıllardır zararına satış yaptığı için
ağaçlarını kesme noktasına gelen kiraz üreticileri, bir
bardak çay fiyatına bile bir kilo buğdayını satamayan
buğday üreticileri, sulamasından satışına binbir
zorluk çeken patates üreticileri, haşhaş üreticileri bu bütçede yok.
Daha kimler yok? 2018 yılı itibarıyla tüketici kredisi ve kredi
kartı borcu 524 milyara ulaşmış yurttaşlarımız
bu bütçede yok. Elektriğe yapılan toplam yüzde 44,9’luk zamla
yandaş 300’e yakın elektrik dağıtım şirketine
para ödemek zorunda kalan yurttaşlarımız bu bütçede yok.
Ücretli, sözleşmeli, kadrolu diye ayırdığınız,
saygınlığını ve itibarını hiçe
saydığınız, 3600 ek göstergeyi çok gördüğünüz
öğretmenlerimiz bu bütçede yok. (CHP sıralarından
alkışlar) Seçim dönemleri hatırladığınız,
sonrasında aklınızın ucundan bile geçmeyen, atanamayan
öğretmenler, fizyoterapistler, hemşireler, ebeler, sağlık
memurları, ziraat mühendisleri ve diğer mühendislerimiz bu bütçede
yok. Sorunlarını duymazdan geldiğiniz, sırtını
sıvazlamaktan öteye gitmediğiniz polisler, uzman çavuşlar,
ailelerine hasret bir hâlde işlerini icra etmeye çalışan
sözleşmeli askerler bu bütçede yok. “İthalatla birilerini zengin
edeceğim.” deyip 7 milyar doların üzerinde ithalata para
harcayıp bugüne kadar 6,5 milyon canlı hayvan ve 300 bin ton et ithal
ettiniz. Türkiye’de ise zarar ettirdiğiniz, kesimi için iki, üç ay sonrasına
gün verip mağdur ettiğiniz yerli hayvan besicileri bu bütçede yok.
Asgari ücretin altında aylık maaşa çalışan 1 milyon
800 bin yurttaşımız ile yoksulluk ve açlık
sınırının altındaki asgari ücrete talim etmek zorunda
kalan 6 milyon 700 bin yurttaşımız bu bütçede yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BURCU KÖKSAL (Devamla) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Ekliyorum bir dakika.
BURCU KÖKSAL (Devamla) – Teşekkürler Sayın
Başkan.
Kadro vaadiyle kandırıp kadro
dışı bıraktığınız 275 bin taşeron
işçisi bu bütçede yok. “Kimse bin liradan aşağı emekli
maaşı almayacak.” dediğiniz hâlde 700 liranın altında
emekli maaşı alan 127.540 emekli ve 1.570 liranın altında
maaş alan 2 milyon 792 bin 758 emekli yurttaşımız bu
bütçede yok. 4/A, 4/B, 4/C diye ayırdığınız, âdeta
alfabede harf bırakmadığınız çalışanlar bu
bütçede yok. Bankalardaki toplam 1 trilyon 851 milyarlık mevduatın
yüzde 55’ine sahip 166 bin kişi servetine servet katarken icra
dairelerinde dosya sayısı 20 milyona dayanan, borcunu ödeyemediği
için icralık olan ya da iflas eden yurttaşlarımız bu
bütçede yok. Peki, bu bütçede kimler var?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BURCU KÖKSAL (Devamla) – Sayın Başkan,
toparlayacağım.
BAŞKAN – Peki, toparlayın ve
selamlayalım.
(CHP sıralarından “Bravo” sesleri,
alkışlar)
BURCU KÖKSAL (Devamla) – Yurttaşın
geçmediği köprüden geçmiş gibi, uçmadığı
havaalanından uçmuş gibi, tedavi olmadığı şehir
hastanesinden tedavi olmuş gibi, gitmediği yoldan gitmiş gibi
para alan, ülkeyi sömüren müteahhitler var. Yıllık 3 milyon
liralık sağlık harcaması için bütçe ayrılan, bir
yılda 1.200 hanenin tükettiği elektriği tek başına
tüketen, sofrasından ejder meyveli “smoothie” ile badem sütü eksik olmayan
saray var. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
İşte, tam da bu yüzden, bize oy veren milyonlarca
yurttaşımız adına, biz bu bütçeye “hayır” diyoruz.
Genel Kurula saygılarımla. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Sayın
Başkan, ben kısa bir söz almak istiyorum.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Bülbül.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
63.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül’ün,
Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal’ın 10 sıra sayılı
2019 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 11 sıra sayılı 2017
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın birinci tur
görüşmelerinde aleyhte yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Şimdi,
efendim, Sayın Başkanım, tecahülüarif diye bir sanat var divan
edebiyatımızda, divan şiirimizde, yani bilip de bilmezlikten
gelmek. Bu, şairane duygularla yapıldığı zaman, bir
şiire konu olduğu zaman çok estetik, çok güzel duruyor olabilir ancak
yanlış hatırlamıyorsam sayın hatibimizin hukukçuluk
vasfını da göz önünde bulundurduğumuzda, Milliyetçi Hareket
Partisinin “U” dönüşü yaptığı gibi çirkin bir ifadeden
sonra bu tavır değişikliği gösterdiğini ifade
ettiği hususta… (CHP sıralarından gürültüler)
ARZU ERDEM (İstanbul) – Dinle, dinle, ondan
sonra…
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – …özellikle
emeklilikte yaşa takılan ve bu konuda mağduriyet içerisinde olan
çok değerli vatandaşlarımıza, insanımıza selam
gönderme gayreti içerisindeyken Milliyetçi Hareket Partisine karşı
böyle bühtanda bulunmak haklı ve doğru kabul edilemez. Milliyetçi
Hareket Partisinin bir başka siyasi partinin vermiş olduğu
araştırma önergesine karşı geliştirmiş
olduğu tavrı “MHP, emeklilikte yaşa takılanlarla
alakalı kanun teklifinden, duruşundan ve anlayışından
vazgeçmiş” gibi göstermek Milliyetçi Hareket Partisine karşı
yapılacak en büyük haksızlıktır.
KADİM DURMAZ (Tokat) – İnandık, biz
de inandık!
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Bunu bilmeyen,
Meclis çalışmalarında araştırma önergesi nedir, kanun
teklifi nedir bilmeyen insanlarımızın bu konuda kafa
karışıklığı yaşaması normal kabul
edilebilir ancak izah edildiği zaman onların anladığı
bir durumda hâlen burada bir istismar vasıtası olarak bunun
kullanılıyor olmasını asla ve asla kabul edemeyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayalım.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Bunun
haddizatında emeklilikte yaşa takılan
vatandaşlarımızı düşünerek değil, bu yol
üzerinden siyasetini yürütme ve şu anda Türkiye'de çok güçlü bir
şekilde oluşan bir iradenin, millî iradenin fesada
uğratılması için vesile olarak
kullanıldığını da ifade etmek istiyorum.
Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Sayın
Başkan… Sayın Başkan…
BAŞKAN - Sayın Zengin…
Sayın Köksal, ben görüyorum sizi, oturun,
sayın grup başkan vekili söz aldı.
64.- Tokat Milletvekili Özlem Zengin’in, Afyonkarahisar
Milletvekili Burcu Köksal’ın 10 sıra sayılı 2019
Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 11 sıra sayılı 2017
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın birinci tur
görüşmelerinde aleyhte yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) – Sayın Başkan,
çok değerli milletvekilleri; hayırlı geceler diliyorum.
Biraz evvel sayın milletvekili
konuşmasında -adımızı doğru söyleyememiş
bile olsa AK PARTİ Grubunun- Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sisteminin Anayasa’da normatif bir dayanağı
olmadığını söyledi. Sayın Köksal hukukçu olduğu
için ben Anayasa’nın 104’üncü maddesini kendisine hatırlatmak
istiyorum. Parlamenter hükûmet sistemi dediğimiz zaman hükûmetin
parlamentodan çıktığını kastediyoruz.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi dediğimiz zaman da
104’üncü maddede “Cumhurbaşkanı Devletin başıdır.
Yürütme yetkisi Cumhurbaşkanına aittir.” deniyor. Bu ifade
başlı başına normatif bir dayanaktır. Bunu kendisine
bir kez daha hatırlatmak istiyorum.
Bir de şunu hatırlatmak isterim ki kendisine:
Milletvekili seçildikten sonra bizler artık bütün Türkiye'yi temsil
ediyoruz. Evet, ben Tokat Vekiliyim, kendisi Afyon Milletvekili ama temsilimiz
Türkiye'nin tamamına dairdir. O yüzden bulunduğu yerde, Afyon’da
hemşehrilerine böyle selam çakar gibi konuşma yapmasını
biraz tuhaf buluyorum.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Sayın
Başkan…
BAŞKAN – Sayın Köksal, buyurun ben
mikrofonu açıyorum; yerinizden buyurun.
Siz de yerinizden bir dakikada toparlayın,
sonra soru-cevap işlemine geçeceğim.
65.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal’ın,
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül’ün yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Evet, teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Öncelikli olarak Milliyetçi Hareket Partisinin seçim
vaadini tekrar hatırlatıyorum. Kendileri emeklilikte yaşa
takılanların mağduriyetlerini çözeceklerini beyan ettikleri
hâlde getirilen hem araştırma önergesine önce “evet” sonra
“hayır” diyerek hem de daha önce, geçtiğimiz haftalarda 37’nci
maddeye göre İYİ PARTİ’nin getirmiş olduğu kanun
teklifine de “hayır” diyerek burada bir U dönüşü
yaptıklarını ben tekrar ediyorum ve hodri meydan diyorum.
Gerçekten bu konuda samimilerse getirsinler önergelerini, getirsinler kanun
teklifini bu mağduriyeti Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak biz çözmeye
hazırız diyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Sayın
Başkan…
BAŞKAN – Bir saniye…
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Yine yürütmenin
başı olarak AKP Grubunun…
Sayın Başkan, devam ediyordum.
BAŞKAN – Ben yerinizden bir dakika daha söz
verdim.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Ama diğer
şeye cevap veremedim.
BAŞKAN – Şimdi, size yerinizden bir dakika
da söz verdim.
Sayın Bülbül, siz de toparlayın,
soru-cevap işlemine geçelim.
Buyurun.
66.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül’ün,
EYT’lilerin probleminin çözülmesini MHP’nin kendi üslubunca, kendi
değerlendirmesine göre halletmeyi taahhüt ettiğine ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Efendim,
şimdi mesele genişlemiş oldu bu söz almayla birlikte.
BAŞKAN – Sizden toparlamanızı rica
edeceğim, artık gecenin ilerleyen saatinde…
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Tabii…
Yani İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre… Biz
daha önceden bunu, kürsüde itibarıyla da ifade ettik. Milliyetçi Hareket
Partisi anlayış birliği içerisinde, hedef birliği
içerisinde olmadığı ve farklı değerlendirmeler
içerisinde olduğu yapılarla beraber hareket etmeyeceğini
baştan deklare etmiştir.
Ayrıca bu, Milliyetçi Hareket Partisinin siyasi
duruşudur ve tavrıdır. Bunu Milliyetçi Hareket Partisi belirler
ve bu noktada oluşabilecek eleştirileri de her türlü şekilde,
her şekilde göğüslemeyi de biz kendimize görev addederiz.
Burada o kanun düzenlemesiyle alakalı olarak
Sayın Grup Başkan Vekilimiz Erkan Akçay Bey’in ifade ettiği
hususlar Meclis zabıtlarında aynen geçiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Son cümlenizi alayım.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Efendim, bunlar
tutanaklarımızda geçiyordur.
Biz kanuni düzenlemenin hiçbir şekilde
içerisinde bulunmadığımız, gerekçesinde, kanun maddelerinde
yer almadığımız, bambaşka bakış
açıları içerisinde olduğumuz bir kanun düzenlemesini desteklemek
zorunda değiliz. EYT’lilerin probleminin çözülmesini MHP kendi üslubunca
ve kendi değerlendirmesine göre, kendi yapmış olduğu hukuki
düzenleme çerçevesinde halletmeyi taahhüt etmiştir.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Siz getirin,
biz destekleyelim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Bu, başka
siyasi partilerin meseleyi çok geniş veya dar veya farklı hukuki
problemler içeren şekilde ortaya koyduğu kanun düzenlemelerine
otomatikman destek verme sonucunu doğurmaz. Bu çok tabii bir şeydir.
Bunu anlıyor olmalarına rağmen anlamazlıktan gelmelerinedir
itirazımız. Bu, üzüntü verici bir durumdur. Bu noktada Milliyetçi
Hareket Partisi…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Çok teşekkür ederim Sayın
Bülbül.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Özel, soru-cevap
işlemlerine geçelim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan ama bir
dakika… Cumhuriyet Halk Partisinin pozisyonunu açıklamak istiyorum
müsaadenizle.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Ama Sayın Başkan, ısrarla
soru-cevap işlemi için bekliyoruz.
BAŞKAN – Değerli arkadaşlar, vakti
ekonomik kullanalım. Konu bence anlaşılmıştır.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Hiçbir sataşma
yapmayacağım efendim.
BAŞKAN – Bir cümleyle Sayın Özel, lütfen,
rica ediyorum sizden.
67.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, kanun teklifini
“Ondan geldi, bundan geldi.” diye ayrıştırmanın
Parlamentoya, millet iradesine saygısızlık olduğuna
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan,
şunu hatırlatmak isterim, burada temel bir kural var, o da
şudur: Kanun teklifleri verilene kadar milletvekillerinin ve
partilerindir, bu yüce çatı altına geldiğinde milletindir. Kanun
teklifini “Ondan geldi, bundan geldi.” diye ayrıştırmak
doğru bir davranış değildir, Parlamentoya da millet
iradesine de saygısızlıktır.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Bütçeye de sahip çık o zaman, niye
sahip çıkmıyorsun?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Çok net bir şey
söylüyoruz. Velev ki dediklerini kabul edelim, biz de Milliyetçi Hareket
Partisinin hiçbir tutumunu beğenmiyoruz, biz de onlardan gelecek kanun
teklifine “hayır” dersek EYT’liler ömür billah açıkta kalır. Biz
diyoruz ki kimden gelirse gelsin, milletin hayrına olacak o teklife iki
eli birden kaldıracağız. Kaldırın arkadaşlar, iki
elimizi birden kaldıracağız. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Peki, teşekkür ediyorum.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Efendim, bu
“saygısızlık” ifadesini karşı bir ifadede bulunmam
lazım.
BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım,
bakın, tartışma tartışmayı doğuruyor.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Efendim…
BAŞKAN - Sayın Bülbül, sizden bir ricam
var.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Buyurun.
BAŞKAN - Çok nazik bir üslubunuz da var.
Lütfen, bir cümlede toparlayın, ondan sonra soru-cevap işlemine
geçelim.
Sizin maharetinize güveniyorum.
68.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül’ün, Manisa
Milletvekili Özgür Özel’in yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Teşekkür
ederim.
Milliyetçi Hareket Partisinin tavrını ben
çok net bir şekilde ifade ettim. O söz mugalatan öteye gitmez. Yani
şuradan geldi, buradan geldi diye kabul etmeyiz. Artık, bu, halka,
millete mal olmuştur.” ifadesi bugüne kadar ne Türk demokrasinin ne de
Meclis çalışmasının aslına, gerçeğine uygun bir
tavır değildir, sayın grup başkan vekili bunu en iyi bilenlerden
birisidir. Bu, şimdi, gerçeklerin dışında meseleyi
farklı bir şekilde yansıtıp, Milliyetçi Hareket Partisinin
bu noktada partizan duruş içerisinde yer alıp sosyal problemleri
çözmediği noktasında bir varsayım geliştirmek haklı
bir tavır değildir. Bu hususta Milliyetçi Hareket Partisi net bir
şey söylüyor: Kanun düzenlemesini toplumsal ihtiyaçları
değerlendirerek, sosyal ihtiyaçları değerlendirerek devletin
dengesini, bütçe dengelerini, devletimizin önceliklerini de değerlendirerek
kendimize göre bir kanun teklifi hazırladık biz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Bitiriyorum.
BAŞKAN – Toparlayın.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Bu kanun
teklifidir bizim için doğru olan ve biz bunun arkasındayız, kendi
gündemimize hâkimiz diyoruz. Bu noktadaki tavrımızın defaatle
altını çizmemize rağmen, hâlâ Milliyetçi Hareket Partisi
üzerinden topluma ve bu konuda yakınan, istismara da müsait olan
vatandaşlarımıza selam çakmaya çalışmayı biz
doğru bulmuyoruz, nezaketli bir tavır olarak değerlendirmiyoruz.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın
Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Milliyetçi
Hareket Partisinden bu işi yürütmeye kalkmasınlar. Neticesinde
zararının EYT’li arkadaşlarımıza, kardeşlerimize
olması gibi bir durum doğabilir, bunu da hiç kimse istemez.
BAŞKAN – Şimdi, bence hep birlikte bütün
partiler bu konuda bir görüş birliğine varsınlar ve toplumun
kanayan yaralarında ortak bir teklifle bu işi çözümlesinler.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, sözüm
üstüne iki dakika söz aldı ama şunu söyleyeyim… (Gürültüler)
BAŞKAN – Bir saniye değerli
arkadaşlar, bir saniye Sayın Özel... Sayın Özel, konu
anlaşılmıştır.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan,
tutanağa geçsin. Biz MHP’nin yaptığını
yapmayacağız.
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) –
Yapamazsın zaten!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Onlardan gelsin, İYİ
PARTİ’den, AK PARTİ’den, bu konuda en doğru tavrı
göstereceğiz, söz veriyoruz. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Peki, teşekkür ederim.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Teklifleri (Devam)
1.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 10) (Devam)
2.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/275); 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan, 2017
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/38); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 2017
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2017 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/39); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/41); 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu
ile 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 183 Adedi Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu
İdarelerine, 2 Adedi Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve 10 Adedi
Diğer Kamu İdarelerine Ait Olmak Üzere Toplam 195 Adet
Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/40) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 11) (Devam)
A) CUMHURBAŞKANLIĞI (Devam)
1) Cumhurbaşkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Cumhurbaşkanlığı 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
B) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ (Devam)
1) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
C)
KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (Devam)
1)
Kamu Denetçiliği Kurumu 2019Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Kamu Denetçiliği Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) ANAYASA MAHKEMESİ (Devam)
1) Anayasa Mahkemesi 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Anayasa Mahkemesi 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) YARGITAY
(Devam)
1) Yargıtay 2019Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Yargıtay 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) DANIŞTAY (Devam)
1) Danıştay 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
F) SAYIŞTAY (Devam)
1) Sayıştay 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sayıştay 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G)
HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU (Devam)
1) Hâkimler
ve Savcılar Kurulu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler
ve Savcılar Yüksek Kurulu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H)
MİLLÎ İSTİHBARAT TEŞKİLATI BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı
2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I)
MİLLÎ GÜVENLİK KURULU GENEL SEKRETERLİĞİ (Devam)
1) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ)
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Diyanet
İşleri Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Diyanet
İşleri Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
J)
İLETİŞİM BAŞKANLIĞI (Devam)
1) İletişim Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
K)
BASIN-YAYIN VE ENFORMASYON GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) SAVUNMA
SANAYİİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Savunma
Sanayii Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Savunma
Sanayii Müsteşarlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
M)
STRATEJİ VE BÜTÇE BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Strateji
ve Bütçe Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
N) KALKINMA
BAKANLIĞI (Devam)
1)
Kalkınma Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
O)
MİLLİ SARAYLAR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Milli
Saraylar İdaresi Başkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
Ö) DEVLET
ARŞİVLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Devlet
Arşivleri Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
P)
BAŞBAKANLIK
(Devam)
1) Başbakanlık
2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, birinci
turdaki konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi, soru-cevap işlemine geçiyoruz.
(Gürültüler)
Sayın milletvekilleri, kimse birbiriyle
konuşmasın, soru-cevap işlemine geçiyoruz.
Değerli milletvekilleri, yirmi dakika
soru-cevap işlemi yapacağız, gerçekleştireceğiz. Bunun
on dakikası sayın milletvekillerine ait, geri kalan bölümü Komisyon,
yürütme adına talep ederse Sayın Cumhurbaşkanı
Yardımcısı, Sayın Meclis Başkanı Vekilimiz
gelecek sorular karşısında cevaplarını verebilirler.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Komisyon da verir Başkanım.
BAŞKAN – “Komisyon” dedik zaten Sayın
Bilgiç, siz orayı kaçırmışsınız.
SÜREYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Benim kulağım
hep Özgür Bey’de Sayın Başkan, kusura bakmayın.
BAŞKAN – Evet, tekrarlayalım: Sorulara
Komisyon, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı,
Sayın Şentop olmak üzere arkadaşlarımız cevap
verebilirler.
İlk söz, Sayın
Kayışoğlu’nun.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Hazine Bakanı dedi ki: “Bu bir tasarruf
bütçesidir.” Fakat Cumhurbaşkanlığı bütçesindeki yüzde 233
artışa bakınca bu tasarrufun saraya hiç
uğramadığını görüyoruz. Sarayda tasarruf yapmayı
düşünüyor musunuz? Marmaris’teki yapılan sarayı iptal edecek
misiniz?
İkincisi: “Tek adam rejimi için ‘evet’ derseniz
terör bitecek; döviz, faiz düşecek, ekonomi uçacak, dış güçler
kıskanacak.” dediniz ama geldiğimiz noktada bunların tam tersi
olduğunu görüyoruz. Yanıldığınızı, kandırıldığınızı
düşünüyor musunuz?
Üçüncüsü: Geçen gün bir Anayasa hukuku hocası
bir yazı yazdı ve diyor ki: Artık bizler Anayasa hukuku
hocaları olarak, hukuk bilimi insanları olarak öngöremiyoruz;
mevzuatta, Anayasa’da yazılan hiçbir şey gerçekleşmiyor.
Örneğin Anayasa Mahkemesine bir başvuru varsa bunu Anayasa hukuku
hocaları değil, ancak gazeteciler sonucunun ne olabileceğini
tahmin edebiliyor. Çünkü Anayasa Mahkemesi hukuk dışı faktörlere
göre karar veriyor.
BAŞKAN – Sayın Aydın…
ERKAN AYDIN (Bursa) – Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Yıl 2001, ekonomik kriz yaşandı,
dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer Hükûmete “Halktan
fedakârlık isteniyor, fedakârlık benden başlasın ve
maaşıma zam yapmayın.” dedi ve zam yapılmadı. Yıl
2018, Erdoğan “Ekonomik kurtuluş savaşı veriyoruz.” dedi ve
maaşına yüzde 26 zam yapıldı, 74.500 TL. Burada bir
çelişki var mı?
Gene, Cumhurbaşkanı Erdoğan 46
yaşında emekli oldu, on sekiz senedir emeklilik maaşı
alıyor. 74.500 TL olacak aylık maaşının yanında
bir de emekli maaşı alıyor. Tüm masraflarını da devlet
karşılıyor ama emeklilikte yaşa takılanlar
fırsatçı oluyor. Bunu nasıl açıklıyorsunuz?
Gene, nasıl bir ekonomik kurtuluş
savaşı veriyorsak Meclisin halılarına 1 trilyon 350 milyon
TL para, araçların yakıt giderlerine 5 milyon lira, 76 kişiyi
kurullara atayıp 12 bin lira maaş bağlat…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Başevirgen…
BEKİR BAŞEVİRGEN (Manisa) –
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
İnternet medyası
çalışanları hâlihazırda basın işçisi sayılmıyor,
sarı basın kartı alamıyor ve yıpranma payı
haklarından mahrum ediliyor. Basın İlan Kurumu ise bu internet
sitelerine ilan vermeyerek hem çalışanların hem de haber
sitelerinin mali zorluk yaşamalarına neden oluyor. Bu sektörde emek
veren çoğu basın emekçisinin merakla beklediği bir yasa teklifi
var. İnternet medyasını Basın Kanunu kapsamına alan
yeni medya yasa teklifiyle ilgili bu düzenlemeyi ne zaman
yapacaksınız?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Gaytancıoğlu…
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) – Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Bir: Ankara Beştepe’de bulunan
Cumhurbaşkanlığı yerleşkesinde kaç kişi
çalışmaktadır?
İki:
Cumhurbaşkanlığının kullanımına kaç tane
hizmet aracı, helikopter ve uçak tahsis edilmiştir?
Üç: 2002’den 2018’e Diyanet İşleri
Başkanlığı kadrosundayken devletin diğer
kurumlarına geçen personel sayısı nedir?
Dört: FETÖ terör örgütü
elebaşılarından Adil Öksüz’ün doktora tezinde jüri üyesi olarak
görev yapan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş bunu
yalanlamadığına göre, FETÖ’den tutuklanan ve hüküm giyen kaç
akademisyenin yüksek lisans ve doktora jürilerinde görev
yapmıştır?
BAŞKAN – Sayın Kılıç…
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) –
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Hızlı, etkin ve verimli bir
çalışma düzeniyle çocuklarımızın, gençlerimizin,
kadınımızın, erkeğimizin, tüm milletimizin
sağlıklı, eğitimli, donanımlı ve mutlu
olmaları; ülkemizin, illerimizin, ilçelerimizin, mahalle ve köylerimizin yaşanabilir
ve bayındır olması, doğal çevremizin korunması ve
oralardan dengeli bir şekilde faydalanılması en büyük
amacımızdır. Bütün bunların olabilmesi için ülkenin
kaynaklarının iyi tespit edilip yerli yerinde kullanılması
çok elzemdir, biz de bunu yapıyoruz. “İdare, vaktin ve naktin
idaresinden ibarettir.” denilmiştir. Bunun gereği olarak önceki
bütçelerimiz üzerinde yapılan bu çalışmalar geçmişte
meyvesini vermiştir ki Türkiye’miz gelişmiş ve gelişme
yolundadır; gelişmelerden de herkes kendi payını almıştır.
Milletimiz bunu görüyor ve biliyor ve her seçimde bize olan desteğini
yeniliyor.
Yeni bütçe çalışmalarımızın
da ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını diliyor,
herkese saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN – Sayın Özdemir…
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı
Sayın Oktay, bütçenin tümü üzerinde dün yaptığınız
konuşmanızda “Ülkemizi yükseltmenin yolu, yasama, yürütme ve
yargı erklerinin birbiriyle çatışması değil,
birbirleriyle uyuşmasından geçmektedir.” dediniz. Sanırım,
Sayın Oktay, güçlerin bir kişide toplanmasından bahsetmediniz.
Bugün Türkiye Cumhuriyeti bir parti devletine dönüşmüş durumda.
Bağımsız mahkemeler yerine, bir tek kişinin hedef
göstermesi ve kararı geçerli oldu. Güçler
ayrılığının yerine, tek kişiye sadakatin
kurumsallaştığı bir ortamda bu bütçe hedefinin tutması
mümkün müdür? Denge denetim mekanizmasının ortadan
kalktığı, hukuksal güvencenin olmadığı,
bağımsız kurumsal yapıların olmadığı
bir ortamda ekonomik büyüme ve kalkınma mümkün müdür?
İkinci sorum: Bugün Sayıştay
bütçesini de görüştük. Bütçe görüşmeleri devam ederken Türkiye Büyük
Millet Meclisi adına denetim yapan Sayıştay Denetim Başkan
Yardımcısının görevinden alınmasının
gerekçesi nedir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Arslan…
KAZIM ARSLAN (Denizli) – Cumhurbaşkanı
Yardımcısına soruyorum:
Bir: Cumhurbaşkanlığının
örtülü ödeneği 2019’da 4,8 milyar Türk lirasına, bütçesi 945
milyondan 2 milyar 818 milyona, aylık maaşı -yüzde 26
artış yapılarak- 75 bin Türk lirasına yükseltilmiştir.
Belirttiğimiz rakamlardan görüleceği üzere, ekonomik krizin
faturası halka çıkarken zevk ve sefasının saraya
verilmesinin sebebi nedir?
İki: Sarayın şatafatlı
harcamalarıyla devlette şeffaflık, planlı, öngörülebilir
harcamalar yok edilmiş ve devletin çivisi çıkmıştır.
Bunun sebebi nedir?
Üç: Cumhurbaşkanlığına
bağlı koruma ve araç sayısı nedir?
Dört: Katar’dan gelen uçan saray devlet envanterine
hibe olarak işlendiyse belgesini açıklar mısınız?
Beş: “Tasarruf” adı altında
getirdiğiniz yeni 71 maddelik torba yasa teklifiyle
Cumhurbaşkanının istediği uluslararası organizasyonlar
ve toplantılar için alınacak mal ve hizmetlerin İhale Kanunu’nun
dışında tutulmasının sebebi nedir?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Sütlü…
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul)
– Cumhurbaşkanlığına önümüzdeki üç yıl için 2,5 milyar
sermaye gideri bütçesi ayrıldığı görülmektedir. Bu tutarlar
mevcut saray ve/veya Okluk’ta yaptırılan yazlık saray için mi
harcanacaktır? İşbu yazlık sarayın bütçeye toplam
maliyeti nedir? Bugüne dek kaç para harcanmıştır? Bu
sarayın ihalesi hangi yöntemle gerçekleştirilmiştir? Yolu için
kaç ağaç kesilmiştir?
Cumhurbaşkanlığı envanterindeki
araç sayısı 2018 yılı itibarıyla kaçtır?
Cumhurbaşkanlığına ait 11 adet zırhlı Mercedes
bulunduğu bilinmektedir. Söz konusu aracın 1 tanesinin bugün 12
milyon 800 bin liraya, yani 7.800 asgari ücrete denk olduğu
düşünülürse ekonomik kriz nedeniyle vatandaştan tasarruf beklemek ne
kadar vicdanidir?
Bütçe görüşmeleri esnasında
sormuştuk, yazılı ya da sözlü bir yanıt alma imkânı
olmadı, o yüzden tekrarlama gereği hasıl oldu.
Teşekkürler.
BAŞKAN – Sayın Aycan…
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) – Sayın
Başkan, Türkiye’de adalet hizmeti yavaş işlemektedir. Bunun
nedeni, adalet hizmetlerinin merkezîleşmesi ve yetersiz personeldir.
Adalet dağıtmak devletin temel görevlerindendir. Vatandaşın
kendi ilçesinde adalet hizmeti alma hakkı olmalıdır.
Vatandaşın dilekçe vermek için 60 kilometre ötedeki ilçeye gitmesi
kabul edilemez. Kahramanmaraş’ın Çağlayancerit, Ekinözü ve
Nurhak ilçelerinde adliye yoktur. Bu ilçelerdeki vatandaşlarımız
diğer ilçelerden adalet hizmeti almaktadır. Bu ilçelerimizde adalet
hizmeti vermeyi düşünüyor musunuz?
Adalet mülkün temeliyse adalet hizmeti
yaygınlaştırılmalıdır, olmayan ilçelerde de
adalet kurumu hizmet vermelidir. Var olan ilçelerin adliyesinin kapasitesi
artırılmalıdır. Yargılama süreci
kısaltılmalıdır. Geç gelen adalet, adalet değildir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Çelebi…
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir) –
Teşekkürler Sayın Başkan.
Gençlik ve Spor Bakanlığına sorduk,
kulağının üzerine yattı.
Cumhurbaşkanı Yardımcısına
soruyorum: Gençlik ve Spor Bakanlığı 3.200 sözleşmeli
personel aldı. 16 farklı ilde komisyon kuracağını
söylemesine rağmen sadece Ankara’da kurdu. Bu arada yaş
sınırını da 60’a çıkardı. 60’lık sporcular
fikri kimin eseridir? Mülakat soruları şöyle: “Culion
Müslümanları hangi ülkede yaşıyor?” Bunu Mecliste bilen var
mı? “‘Maden Dağı dumandır’ türküsünü kim söylemiştir?”
İzzet Altınmeşe, İbrahim Tatlıses, Çöpçüler
Kralı’nda Kemal Sunal. Hangisi doğru cevap?
Son soru: Tüm adayların olduğu, KPSS ve
mülakat sonuçlarının da olduğu açıklanması gereken
liste ortada yok. Liste nerede? Liste ne zaman gösterilecek?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Şevkin…
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) – Önce “Kriz miriz
yok, bunlar manipülasyon.” sonra “Ekonomik kurtuluş savaşı
veriyoruz.” diyerek krizin varlığını kabul eden ancak
faturayı, 2019 bütçesinin hiçbir yerinde göz önüne alınmayan
milyonlarca emeklilikte yaşa takılana, atanamayan yüz binlerce
öğretmene, binlerce mimar, iç mimar, veteriner hekim, radyoloji
uzmanı; gıda, ziraat, peyzaj, jeoloji ve diğer mühendis ve
şehir plancılarına, işçiye, emekliye, taşerona,
4/B’lilere, asgari ücretlilere ve sayıları hızla artan
işsiz insanlarımıza kesmeye çalışıyorsunuz.
Cumhurbaşkanına ve Kabine üyelerine,
iktidar partisi milletvekillerine “Konkordato ilan eden firmalar, göçmen
sorunu, kepenk indiren esnaf, tarlasını satan, ağacını
söken çiftçi, intihar eden iş insanları, gazete ve dergilerini kapatmak
zorunda kalan gazeteci ve 6000 sayılı Kanun’la emekliliğe
zorlanan 45 yaş üstü uzman çavuşlar. Bütçe tercihlerini bu
kesimlerden yana yöneltmeyi düşünüyor musunuz?” diye sormak istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkürler.
Soru işlemi tamamlandı.
Şimdi, Komisyon, Sayın
Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Sayın Şentop; bu
konuda gelen soruları cevaplandırırsanız…
Sürenizi başlatıyorum.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Sayın Başkan, Sayın
Paylan’ın görüşme süresine, Komisyon görüşmelerine ilişkin
söylemiş olduğu bir iki husus var; ben bunları cevaplamak
istiyorum. Burada da “Bu bütçenin en ufak bir şekilde virgülüne
dokunamadık.” denildi.
Bilgi açısından söylüyorum: Plan ve Bütçe
Komisyonunda görüşmeler 23 Ekim 2018’de başlayıp 22 Kasım
2018’de sonlandı. Toplam 19 birleşimde 190 saat 34 dakikalık bir
görüşme gerçekleştirildi ki günlük görüşme süreleri de 10 saatin
üzerinde oldu.
2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi kapsamında 41 genel bütçeli, 169 özel bütçeli idare ve 10
düzenleyici ve denetleyici kurum bütçesi olmak üzere, 220 kamu idaresinin
bütçesi görüşülmüştür. 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Tasarısı’nda ise 47 genel bütçeli, 155 özel bütçeli
idare ve 10 düzenleyici ve denetleyici kurum olmak üzere, toplam 212 kamu
idaresinin de kesin hesapları görüşülmüştür.
Ayrıca, bu kapsamda, bütçe ve kesin hesap
görüşmelerinde, Sayıştay tarafından Türkiye Büyük Millet
Meclisine sunulan 2017 yılına ilişkin Genel Uygunluk Bildirimi,
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, Faaliyet Genel
Değerlendirme Raporu, Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporu,
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporu ve 195 adet kamu idaresi
denetim raporu olmak üzere, toplam 200 Sayıştay raporunun görüşmeleri
gerçekleştirilmiştir.
Bu Komisyon görüşmelerinde, 30 Komisyon
üyemizin dışında, Komisyon üyesi olmayan 155 milletvekilimiz
gelmiş, söz almış ve Komisyonda toplam 185 milletvekilimiz söz
hakkını kullanmıştır. Tabii ki bu milletvekillerimiz
içerisinde belki 10 sefer, 15 sefer de söz alan arkadaşlarımız
var ve toplamda baktığınızda 11.434 dakikalık bir
görüşme sergilendi. Komisyon üyesi olmayan 9’u AK PARTİ’li, 88’i
Cumhuriyet Halk Partili, 28’i HDP’li, 19’u Milliyetçi Hareket Partili, 8’i
İYİ PARTİ’li, ayrıca 1 Saadet Partili, 1 Türkiye İşçi
Partili ve 1 bağımsız olmak üzere 155 milletvekili de geldi
görüşme yaptı. Yani “Az konuştuk.” ya da “Hiç görüşme
yapamadık.” diyen Sayın Paylan 333 dakikalık konuşmayla
1’inci sırayı aldı, arkasından da Sayın Bekaroğlu
geliyor 279 dakikayla.
KAZIM ARSLAN (Denizli) – Sorulara cevap istiyoruz
Sayın Başkan.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Toplam 20 adet önerge verildi, 9’u HDP,
2’si AK PARTİ, 2’si İYİ PARTİ, 7’si CHP’den; bunlardan 2
tanesi kabul edilmiştir, 3 de redaksiyon yapılmıştır.
Bu bilgileri paylaşmak istedim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Cumhurbaşkanı
Yardımcısı, siz de sorulara cevap veriyorsunuz.
Buyurun.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY –
Sayın Başkan, değerli üyeler; “Basın İlan Kurulu
internet sitelerine ilan vermeyerek mağdur ediyor, yasal düzenleme ne
zaman yapılacak?” şeklinde bir soru vardı. Bu internet
medyasıyla ilgili, Basın Kanunu’nda değişiklik
yapılması hâlinde internet haber sitelerine resmî ilan
verilebilecektir yani yasal bir düzenlemedir.
Yine, Cumhurbaşkanımızın
kullandığı makam aracı sayısıyla ilgili bir soru
vardı. Burada, Sayın Cumhurbaşkanımız… Yine hem
Cumhurbaşkanlığı İdari İşler
Başkanlığı demirbaşına kayıtlı,
envantere kayıtlı hem de kiralık araçlar var. Burada
Cumhurbaşkanımızın bizzat kullandığı sadece
2 adet araç vardır, geriye kalanı yani “15 adet” dediğimizin
13’ü Cumhurbaşkanımız tarafından kullanılmamakta,
Türkiye'de ev sahipliği yapıldığı süre içerisinde,
dışarıdan gelen heyetler, devlet başkanları, hükûmet
başkanları veya makamlar tarafından kullanılmaktadır
yani tahsis bir anlamda. İlave olarak da, yine, Başbakanlıktan
alınan 3 adet olmak üzere toplam 21 adet makam aracı
kullanılmaktadır. İhtiyaca binaen, yine, araç ihtiyacı
kiralamayla karşılanabilir.
Yine, Cumhurbaşkanlığı
bütçesiyle alakalı bir başka soru “Niye yüzde 231 artış söz
konusu burada? Sarayda nasıl bir zevk ve sefa yaşanıyor?” gibi.
Böyle bir şey söz konusu değil. Eğer gelip bizim nasıl
yaşadığımızı görürseniz, zevk, sefa içerisinde
değil, uyku bile uyumadan 7/24 çalıştığımıza
bizzat şahit olabilirsiniz; kapımız da açıktır,
gönlümüzde, yüreğimiz de açıktır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bu yüzde 231 artışın
nereden geldiğini ben ifade etmiştim, bir kez daha
tekrarlayayım. Mülga Başbakanlıktan alınan, devredilen
kurumlar var. Bu kurumlar görevleriyle birlikte
Cumhurbaşkanlığına devredilmiştir yeni hükûmet
sisteminde. Buraya devredildiğinde, tabii ki, bu kurumlar bütçeleriyle de
birlikte geliyor. Yaklaşık -biraz önce de ifade ettim- yüzde 45’inden
fazlası sadece buradan geliyor. Sonrasında, yine,
Cumhurbaşkanlığı Güvenlik İşleri Genel
Müdürlüğü, buradan uluslararası alanda Millî Savunma
Bakanlığı, Genelkurmay ve güvenlik birimleri ile barışı
destekleme ve koruma hizmetleri için, biraz önce ifade ettiğim gibi ve
yine İçişleri Bakanlığınca kullanılan 750 milyon
da ilave oradan geliyor. Yine, doğrudan acil destek giderleri var yani bu
doğal afetler, depremler vesaire gibi. İllerdeki milletvekillerimizin
hepsi bunun ne olduğunu çok iyi biliyorlar. Buradaki durumlarla
alakalı, acil yardımlarla ilgili de 150 milyon TL’si de buradan
geliyor. İlave kurulan ofislere, politika kurullarına -4 ofis, 9
politika kurulu ifade ettik- ayrılan bütçeler, başlangıç
bütçeleri en azından. Sonrasında, bu bütçeler ihtiyacı
karşılamadığı zaman zaten artarak da yine bu
Cumhurbaşkanlığı bütçesinden ödenek aktarımı
gerekebilecektir.
Dijital Dönüşüme sadece 70 milyon ve
Yatırım Ofisine de 150 milyon yine ilave olarak başlangıç
ödenekleri yer almaktadır. Bu rakamları gördüğünüzde yüzde 231
artış diye bir şeyin söz konusu olmadığını
siz de net bir şekilde görürsünüz, görebilirsiniz diye ümit ediyorum.
Yine, Cumhurbaşkanlığında kaç
personel olduğuyla ilgili bir soru var. Burada da Ekim 2018 tarihi
itibarıyla Cumhurbaşkanlığı İdari İşler
Başkanlığında, Devlet Denetleme Kurulu Başkan ve
üyeleri ile idari personel ve emekli Cumhurbaşkanlarına hizmet eden
personel de dâhil 890 personel görev yapmaktadır. Ayrıca, kadrolu
personel dışında hizmet sözleşmeli personel, kısmî
zamanlı personel, koruma, itfaiye personeli ve geçici personel olmak üzere
kadrosuz personel ve OHAL Komisyonu personeli görev yapmaktadır. Yine,
2019, 2020 ve 2021 yılları için öngörülen personel sayısı
norm kadro göz önünde bulundurularak ihtiyaca göre belirlenecektir.
Yine, örtülü ödenek tertibinde 2018’de şu ana
kadar harcanan miktarın ne olduğuyla alakalı, 2019’la ilgili ne
öngörüldüğüyle ilgili… Yine, buna da sözlü olarak aslında Plan ve
Bütçe Komisyonunda da cevap verdiğimizi hatırlıyorum.
Başlangıçta bir ödenek buraya -hepinizin bildiği gibi- konmakta
ama bu, ihtiyaca göre artırılabilmekte. Burada bir üst
sınır var aslında. 2017 yılında harcanan genel miktar,
genel bütçe başlangıç ödeneklerinin binde 2’sinden azdır yani
üst sınırdan daha az miktardadır, daha az miktarda olmak
zorundadır.
Yine, bu uçak konusu, Katar’dan alınan uçakla
ilgili konu soruluyor. Burada da yine bunu da önceden ifade ettik, bir kez daha
ben ifade ediyorum. Bunu Sayın Cumhurbaşkanımız kendileri
de açıklamışlardır. Katar tarafından Türkiye’ye hibe edilen
bir uçaktır. Katar’la konuyla ilgili herhangi bir protokol ve Katar’a
ödeme yapılmamıştır. Bahse konu uçak,
Cumhurbaşkanlığı envanterindedir. Burada yapılan konu,
bir öncekinde, “Hibe midir, hediye midir?” konusudur, hibedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – Ne
karşılığı?
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) – CHP Grubuna da bir
uçak versinler ya.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) – Hibe olarak
veraset ve intikal vergisi ödendi mi?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Cumhurbaşkanlığı
envanteri…
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) – CHP'ye de bir tane
uçak versinler.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Cumhurbaşkanlığı
envanteri…
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) – Hayır, CHP'ye
de versinler.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY –
Cumhurbaşkanı olduğunuz zaman kullanabilirsiniz, zaten
Cumhurbaşkanlığının. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Katar Emiri’nin Türkiye'ye hediye
ettiği belirtilen uçak mali mevzuatımız açısından
tamamen yasal bir işlem.
Son bir cevap da, yine biraz önceki sorumuz
vardı, bu Mamak’taki eylemle ilgili açıklamamız vardı,
oradaki eylemin de sona erdiği bilgisi geldi, işçilerin
dağıldığı bilgisi geldi. Buradan da bu bilgiyi de
paylaşmak istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın Şentop, siz de buyurun.
TBMM BAŞKAN VEKİLİ MUSTAFA
ŞENTOP (Tekirdağ) – Sayın Başkanım, değerli
arkadaşlar; bizim cevap vereceğimiz bir soru var, Sayın
Özdemir’in Sayıştay Başkan Yardımcısı Fikret
Çöker’in görevden alınmasıyla ilgili sorduğu bir soru.
Sayıştay Başkan Yardımcısı Fikret Çöker görevden
alınmamıştır, kendisinin birkaç ay öncesinden, temmuz gibi,
görevden ayrılmaya yönelik talebi var, bu talep 2 Kasım 2018’de
Başkanlık tarafından uygun bulunmuştur. Bunu böylece tashih
etme imkânı doğdu.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, soru-cevap işlemini
de tamamladık.
Şimdi, sırasıyla 1’inci turda yer
alan kamu idarelerinin bütçeleri ile kesin hesaplarına geçilmesi hususunu
ve bütçeleriyle kesin hesaplarını ayrı ayrı okutup
oylarınıza sunacağım.
Cumhurbaşkanlığı 2019
yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2019 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi’nin genel bütçe kapsamındaki kamu
idarelerinin yer aldığı (1) sayılı Cetveli’nde bulunan
Cumhurbaşkanlığı bütçesinin eki E Cetveli’nin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Bekaroğlu Bülent
Kuşoğlu Emine
Gülizar Emecan
İstanbul Ankara İstanbul
Kamil
Okyay Sındır Cavit
Arı Süleyman
Girgin
İzmir Antalya Muğla
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım,
sayın milletvekilleri; Anayasa’nın bütçe ve kesin hesabı
düzenleyen 161’inci maddesinin ilgili fıkrasının “Genel Kurulda
kamu idare bütçeleri ile değişiklik önergeleri, üzerinde ayrıca
görüşme yapılmaksızın okunur ve oylanır.” hükmü
gereğince önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Cumhurbaşkanlığının, bütçe
hazırlama ve uygulama süreci bakımından diğer kurumlara
göre bir ayrıcalığı bulunmamaktadır. Anayasa’da Cumhurbaşkanlığı
bütçesinin hazırlanması, uygulanması ve denetimi
bakımından da özel düzenlemeler söz konusu değildir.
Son dönemde kamu mali yönetim ve denetim sistemine
aykırılık teşkil eden, mali saydamlık ve hesap
verilebilirlik ilkeleriyle bağdaşmayan bir biçimde
Cumhurbaşkanlığı bütçesini sistem dışına
çıkaran bazı uygulamaların kurum bütçesine eklenen (E)
cetvellerinde yer alan hükümlerle gerçekleştirildiği görülmektedir.
Kurumların bütçe hazırlama süre sürecini,
uygulama ve denetimini düzenleyen 5018 sayılı Yasa’nın 12’nci
maddesinde Cumhurbaşkanlığı bütçesi genel bütçe
kapsamındaki idareler arasında sayılmıştır.
Bu bağlamda
Cumhurbaşkanlığı, 5018 sayılı Kanun’a ekli (1)
sayılı Cetvel’deki merkezî yönetim kapsamındaki kamu idaresidir.
Kuruma tahsis edilen kaynakların mali yönetim ve kontrolü 5018
sayılı Kanun’a, mal ve hizmet alımları ile yapım
işleri ise 4734 sayılı Kanun’a tabidir. Dolayısıyla,
bütçeyle tahsis edilen kaynakları kamu harcama hukuku içinde
kullanması ve hesabını da Türkiye Büyük Millet Meclisine vermesi
gerekir.
2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi’nin “Bağlı Cetveller” başlıklı 4/1-ç
maddesinde “Bazı ödeneklerin kullanımına ve harcamalara
ilişkin esaslar (E) Cetvelinde gösterilmiştir.” denilmektedir.
Nitekim, bazı ödeneklerin kullanımı ve harcamalara ilişkin
esasların düzenlendiği 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe
Kanunu eki olan söz konusu (E) Cetveli 79 maddeden oluşmaktadır.
Cumhurbaşkanlığı bütçesinin uygulamasıyla ilgili bir
zorunluluktan kaynaklanan hususun varlığının kabulü hâlinde
bile, bu düzenlemelerin 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na
ekli (E) Cetveli içerisinde yer alması gerekmektedir.
Anayasa'nın 2’nci maddesindeki hukuk devleti,
eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, insan haklarına dayanan, bu hak
ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup
bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa'ya aykırı durum ve
tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan,
Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayıp
yargı denetimine açık olan devlettir. Kanunların, genel,
objektif, adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk
devleti olmanın gereğidir.
Kamu idarelerinin tamamı
ihtiyaçlarını 4734 sayılı Kanun hükümlerine göre yerine
getirir iken, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun “istisnalar”
başlıklı 3’üncü maddesinin (y) bendine eklenen hükümle,
Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle Cumhurbaşkanına
bağlı olarak kurulan ofisler ve başkanlıkların,
Türkiye'nin tanıtımı, ülkedeki yatırımların yahut
finans kaynaklarının artırılması veya dijital
dönüşüm ve teknolojik gelişimin sağlanması amacıyla
yapacakları mal ve hizmet alımları zaten ihale kanunu
kapsamı dışına çıkarılmıştır.
Bazı mal ve hizmet alımları, diğer kamu idarelerinden
farklı olarak ilan yapılmaksızın, teminat alınmaksızın,
ihale açılmaksızın, ihale komisyonu kurulmaksızın,
isteklilerde aranacak yeterlik kuralları aranmaksızın
tedarikçiyle yapılacak pazarlık sonucuna göre edinilecektir. Cumhurbaşkanlığı
İdari İşler Başkanlığına ait ve tahsisli
araçların bakım, onarım ve diğer her türlü işletme
giderleri THY Anonim Ortaklığı veya iştirakleriyle
yapılan protokol kapsamında temin edilmektedir. Bazı
ihtiyaçların giderilmesinde Cumhurbaşkanlığı bütçesine
ayrıcalık tanınması, yasal kuralların adil ve
hakkaniyete uygun olması ölçütleriyle bağdaşmamaktadır.
2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun
Cumhurbaşkanlığıyla ilgili bölümüne ekli (E) Cetveli’ne
konulan hükümlerle, tahsis edilen ödeneklerin kullanımıyla ilgili
özel düzenlemeler getirilmesi yanlış bulunduğundan bu önerge
verilmektedir.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Gerekçesini okuttuğum, Sayın Mehmet
Bekaroğlu ve arkadaşlarının önergesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
01) CUMHURBAŞKANLIĞI
1) Cumhurbaşkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
|
GENEL
TOPLAM 2.818.899.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Cumhurbaşkanlığının
2019 yılı merkezî yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
(AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Cumhurbaşkanlığı
2017 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Genel
toplamları okutuyorum:
2)
Cumhurbaşkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
(TL) |
Toplam Ödenek 663.858.000,00
Bütçe Gideri 658.240.289,79
İptal Edilen Ödenek 5.617.710,21
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Cumhurbaşkanlığının
2017 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.(AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 2019
yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
02) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
1) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
|
GENEL
TOPLAM 1.816.197.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 2019 yılı merkezî yönetim bütçesi kabul
edilmiştir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 2017 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel
toplamları okutuyorum:
2) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
(A)
CETVELİ
|
|
|
Toplam Ödenek 1.046.676.734,80
Bütçe Gideri 919.189.404,64
İptal Edilen Ödenek 111.946.917,67
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 15.540.412,49
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 2017 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümleri kabul edilmiştir.
Kamu Denetçiliği Kurumunun 2019
yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
40.60) KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU
1) Kamu Denetçiliği Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
|
GENEL
TOPLAM 27.615.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir
cetvelinin toplamını okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
|
|
|
TOPLAM 27.615.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kamu
Denetçiliği Kurumunun 2019 yılı merkezî yönetim bütçesi kabul
edilmiştir.
Kamu
Denetçiliği Kurumunun 2017 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Kamu Denetçiliği
Kurumu 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı
(A)
CETVELİ
|
|
|
Toplam Ödenek 22.692.000,00
Bütçe Gideri 18.924.872,47
İptal Edilen Ödenek 3.767.127,53
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel
toplamlarını okuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 20.322.000,00
Tahsilat 20.618.037,41
BAŞKAN –Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Kamu
Denetçiliği Kurumunun 2017 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Anayasa
Mahkemesi Başkanlığının 2019 yılı merkezî
yönetim bütçesine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
03) ANAYASA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI
1) Anayasa Mahkemesi Başkanlığı 2019 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
|
GENEL
TOPLAM 69.959.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Anayasa
Mahkemesi Başkanlığının 2019 yılı merkezî
yönetim bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir.
Anayasa
Mahkemesi Başkanlığının 2017 yılı merkezî
yönetim kesin hesabının
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel
toplamları okutuyorum:
2) Anayasa Mahkemesi
Başkanlığı 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
|
Toplam Ödenek 63.688.000,00
Bütçe Gideri 44.464.789,54
İptal Edilen Ödenek 19.223.210,46
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Anayasa
Mahkemesi Başkanlığının 2017 yılı merkezî
yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Yargıtay
Başkanlığının 2019 yılı merkezî
yönetim bütçesine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
04) YARGITAY BAŞKANLIĞI
1) Yargıtay Başkanlığı 2019 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
|
GENEL
TOPLAM 595.593.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Yargıtay
Başkanlığının 2019 yılı merkezî yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Yargıtay
Başkanlığının 2017 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Yargıtay
Başkanlığı 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
|
Toplam Ödenek 342.399.720,00
Bütçe Gideri 180.085.472,65
İptal Edilen Ödenek 162.314.247,35
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Yargıtay
Başkanlığının 2017 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümleri kabul edilmiştir.
Danıştay
Başkanlığının 2019 yılı merkezî
yönetim bütçesine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
05) DANIŞTAY BAŞKANLIĞI
1) Danıştay Başkanlığı 2019 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
|
GENEL
TOPLAM 182.320.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Danıştay
Başkanlığının 2019 yılı merkezî yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Danıştay
Başkanlığının 2017 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Danıştay
Başkanlığı 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesabı
(A)
CETVELİ
|
|
|
Toplam Ödenek 139.157.000,00
Bütçe Gideri 132.548.356,28
İptal Edilen Ödenek 6.608.643,72
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 3.890.585,08
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Danıştay
Başkanlığının 2017 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümleri kabul edilmiştir.
Sayıştay
Başkanlığının 2019 yılı merkezî
yönetim bütçesine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
06) SAYIŞTAY BAŞKANLIĞI
1) Sayıştay Başkanlığı 2019 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
|
GENEL
TOPLAM 367.378.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayıştay
Başkanlığının 2019 yılı merkezî yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Sayıştay
Başkanlığının 2017 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Sayıştay
Başkanlığı 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesabı
(A)
CETVELİ
|
|
|
Toplam Ödenek 257.485.500,00
Bütçe Gideri 217.366.760,86
İptal Edilen Ödenek 40.118.739,14
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayıştay
Başkanlığının 2017 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümleri kabul edilmiştir.
Hâkimler ve Savcılar Kurulunun 2019
yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
23) HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU
1) Hâkimler ve Savcılar Kurulu 2019 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
|
GENEL
TOPLAM 76.849.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Hâkimler
ve Savcılar Kurulunun 2019 yılı merkezî yönetim bütçesi kabul
edilmiştir.
Hâkimler
ve Savcılar Yüksek Kurulunun 2017 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesabı
(A)
CETVELİ
|
|
|
Toplam Ödenek 61.236.000,00
Bütçe Gideri 52.225.465,17
İptal Edilen
Ödenek 9.010.534,83
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun 2017 yılı merkezî
yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Millî
İstihbarat Teşkilatı Başkanlığının 2019
yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
01.75) MİLLÎ İSTİHBARAT TEŞKİLATI
BAŞKANLIĞI
1) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
|
GENEL
TOPLAM 2.157.761.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Millî
İstihbarat Teşkilatı Başkanlığının 2019
yılı merkezî yönetim bütçesi
kabul edilmiştir.
Millî
İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığının
2017 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Millî İstihbarat
Teşkilatı Müsteşarlığı 2017 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
|
Toplam Ödenek 2.255.737.591,21
Bütçe Gideri 2.192.162.514,70
İptal Edilen Ödenek 63.575.076,51
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 63.044.007,29
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Millî
İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığının
2017 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Millî
Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinin 2019 yılı merkezî yönetim
bütçesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
01.76) MİLLÎ GÜVENLİK KURULU GENEL SEKRETERLİĞİ
1) Millî Güvenlik
Kurulu Genel Sekreterliği 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
|
GENEL
TOPLAM 32.341.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Millî Güvenlik
Kurulu Genel Sekreterliğinin 2019 yılı merkezî yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Millî
Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinin 2017 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2017
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı
(A)
CETVELİ
|
|
|
Toplam Ödenek 28.975.204,06
Bütçe Gideri 27.736.172,73
İptal Edilen Ödenek 1.239.031,33
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Millî
Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinin 2017 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Diyanet
İşleri Başkanlığının 2019 yılı
merkezî yönetim bütçesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir. (CHP sıralarından
sıra kapaklarına vurmalar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bu
başkana olmaz, fesli deli Kadir’den alsın şeyi, bu başkana
olmaz.
BAŞKAN - Genel toplamı
okutuyorum:
01.77) DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI
1) Diyanet İşleri Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
|
GENEL
TOPLAM 10.445.979.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Diyanet
İşleri Başkanlığının 2019 yılı
merkezî yönetim bütçesi
kabul edilmiştir.
Diyanet İşleri Başkanlığının
2017 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum…
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) – Olmaz, fesli deli Kadir’e kitap hediye etti o parayla, ibra
etmiyoruz.
BAŞKAN
- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Diyanet
İşleri Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
|
Toplam Ödenek 7.153.029.361,97
Bütçe Gideri 7.246.974.536,62
Ödenek Üstü Gider 111.988.234,97
İptal Edilen Ödenek 16.608.670,26
Ertesi Yıla Devreden Ödenek 1.434.390,06
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Diyanet
İşleri Başkanlığının 2017 yılı
merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
İletişim
Başkanlığının 2019 yılı merkezî
yönetim bütçesine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
01.81) İLETİŞİM BAŞKANLIĞI
1) İletişim Başkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
|
GENEL
TOPLAM 344.531.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
İletişim
Başkanlığının 2019 yılı merkezî yönetim
bütçesi kabul edilmiştir.
Basın-Yayın
ve Enformasyon Genel Müdürlüğünün 2017 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
07.77) BASIN-YAYIN VE
ENFORMASYON GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Basın-Yayın
ve Enformasyon Genel Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
GELİR CETVELİ
|
|
|
|
Toplam Ödenek 315.305.000,00
Bütçe Gideri 310.485.984,31
İptal Edilen Ödenek 4.819.015,69
BAŞKAN
– Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Basın-Yayın
ve Enformasyon Genel Müdürlüğünün 2017 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümleri kabul edilmiştir.
Savunma Sanayii
Başkanlığının 2019 yılı merkezî
yönetim bütçesine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
40.28) SAVUNMA SANAYİİ BAŞKANLIĞI
1) Savunma Sanayii Başkanlığı 2019 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
|
GENEL TOPLAM 87.822.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir
cetvelinin toplamını okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
|
|
|
TOPLAM 87.822.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Savunma
Sanayii Başkanlığının 2019 yılı merkezî
yönetim bütçesi
kabul edilmiştir.
Savunma
Sanayii Müsteşarlığının 2017 yılı merkezî
yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamları
okutuyorum:
2) Savunma Sanayii
Müsteşarlığı 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesabı
(A)
CETVELİ
|
|
|
Toplam Ödenek 76.013.000,00
Bütçe Gideri 71.147.523,71
İptal Edilen Ödenek 4.865.476,29
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel
toplamlarını okuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 62.851.000,00
Tahsilat 70.235.972,87
Ret ve İadeler 313,32
Net Tahsilat 70.235.659,55
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Savunma
Sanayii Müsteşarlığının 2017 yılı merkezî
yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Strateji ve Bütçe
Başkanlığının 2019 yılı merkezî
yönetim bütçesine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
01.80) STRATEJİ VE BÜTÇE BAŞKANLIĞI
1) Strateji ve Bütçe Başkanlığı 2019 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
|
GENEL
TOPLAM 260.584.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Strateji
ve Bütçe Başkanlığının 2019 yılı merkezî
yönetim bütçesi
kabul edilmiştir.
Kalkınma
Bakanlığının 2017 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
32) KALKINMA BAKANLIĞI
1) Kalkınma Bakanlığı
2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı
(A)CETVELİ
|
|
|
Toplam Ödenek 1.649.850.157,61
Bütçe Gideri 1.548.152.987,30
İptal Edilen
Ödenek 101.697.170,31
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kalkınma
Bakanlığının 2017 yılı merkezî
yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Milli
Saraylar İdaresi Başkanlığının 2019 yılı merkezî
yönetim bütçesine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
01.79) MİLLİ SARAYLAR İDARESİ BAŞKANLIĞI
1) Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı 2019
Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
|
GENEL
TOPLAM 120.527.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Milli
Saraylar İdaresi Başkanlığının 2019
yılı merkezî yönetim bütçesi
kabul edilmiştir.
Devlet
Arşivleri Başkanlığının 2019 yılı merkezî
yönetim bütçesine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
01.78) DEVLET ARŞİVLERİ BAŞKANLIĞI
1) Devlet Arşivleri Başkanlığı 2019
Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
|
GENEL
TOPLAM 91.211.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Devlet
Arşivleri Başkanlığının 2019 yılı
merkezî yönetim bütçesi
kabul edilmiştir.
Başbakanlığın
2017 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
07) BAŞBAKANLIK
1) Başbakanlık
2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
|
Toplam Ödenek 2.227.043.478,53
Bütçe Gideri 2.098.353.235,83
İptal Edilen Ödenek 128.690.242,70
BAŞKAN – Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Başbakanlığın
2017 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul
edilmiştir.
Değerli
milletvekilleri, böylelikle birinci turda yer alan kamu idarelerinin bütçeleri ve kesin
hesapları kabul edilmiştir; hayırlı olmasını
dilerim.
Sayın milletvekilleri, birinci tur
görüşmeleri tamamlanmıştır.
Sayın Kadim Durmaz, bir dakikalık bir söz
talebiniz var, onu yerine getirelim.
Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
69.- Tokat Milletvekili Kadim Durmaz’ın, Tokat ili Erbaa
ilçesinde 7 Aralık Cuma günü Çarşı Camisi’nde kadınlara
hakaret edip aşağılayarak nefret ve ayrıştırma
dili kullanan İbrahim Galip’i kınadıklarına ve Diyanetin
soruşturma açıp açmadığını öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
KADİM DURMAZ (Tokat) – Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Tokat ili Erbaa ilçesinde 7 Aralık Cuma günü
Çarşı Camisi’nde Vaiz İbrahim Galip “Kadınlardan yönetici
olmaz, kadınlar münafıktır. Kadınların
önderliğinde yol alınmaz. Ayrıca…” (Uğultular)
BAŞKAN – Bir saniye, bir saniye Sayın
Kadim Durmaz. Bir saniye, size söz vereceğim.
Değerli arkadaşlarım, Meclis
çalışmaları devam ediyor, lütfen sükûneti sağlayalım.
KADİM DURMAZ (Tokat) – Çok vahim,
inanıyorum buradaki herkesin içi sızlayacak.
BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım,
Sayın Komisyon, lütfen değerli arkadaşlarım… Yani
Meclisimiz devam ediyor, lütfen herkes yerine otursun, ben daha Meclisi
kapatmadım.
Lütfen değerli arkadaşlarım, Meclis
Başkan Vekiline olan saygımızı koruyalım.
Lütfen herkes yerine otursun değerli
arkadaşlarım, bu şekilde toplantıya devam etmem.
Değerli arkadaşlarım, ben defalarca
ikaz ediyorum, lütfen Sayın Cumhurbaşkanı
Yardımcısının, Sayın Komisyonun ve Sayın
Şentop’un bulunduğu bölüm boşaltılsın. Yani bir
işlem yapıyoruz daha, işlemlerimiz bitmedi.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Sayın Kubat’a da söyler misiniz.
BAŞKAN - Değerli arkadaşlarım,
Meclisin sevk ve idaresinden Meclis başkan vekili sorumludur. Yani elbette
her şeyin bir yeri ve zamanı var, onu da zaten bitirmek üzereyiz ama
daha yapacağımız işlemler bitmeden Başkanın
önünün doldurulmasını da hiç de uygun bulmadığımı
ifade ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Kadim Durmaz, 60’a göre söz istediniz,
yerinizden tekrar sözlerinizi ifade ediniz.
Buyurun, sizi dinliyorum.
KADİM DURMAZ (Tokat) – Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Tokat ili Erbaa ilçesinde 7 Aralık Cuma günü
Çarşı Camisi’nde Vaiz İbrahim Galip “Kadınlardan yönetici
olmaz, kadınlar münafıktır. Kadınların
önderliğinde yol alınmaz. Ayrıca Cumhuriyet Mahallesi
Muhtarlığına da kadın seçtiniz, o da münafıktır.
Bu kadar cemaat, bu kadar insan, münafığın önünde iş
yapamaz.” diyerek o seçilmiş kadın muhtarımızın
şahsında Tokat’ta 9, ülkemiz genelinde 674 kadın muhtar,
yönetici ve ülkemizin yarısı olan 40 milyon kadınımıza
hakaret edip aşağılamıştır. Tam da Türk
kadınına seçme ve seçilme hakkının verilişinin 84’üncü
yılı kutlanırken ve 10 Aralıkta İnsan Hakları
Günü kutlanırken nefret ve ayrıştırma dili kullanan bu
şahsı kınıyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 10’uncu
maddesi “Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir.” der.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayın Sayın Durmaz.
KADİM DURMAZ (Tokat) – Yine, 17’nci madde
“Kimse kimseye insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamelede bulunamaz.”
der.
Yine, 40’ıncı madde “Kişinin resmî
görevliler tarafından haksız işlemler sonucu zarara
uğraması durumunda, Devlet, ilgili görevliyi sorumlu tutar.” der.
Diyanet, ödediğimiz vergilerden
maaşını ödediği, bu görev ve sorumluluğundan bihaber
personeli hakkında şu ana kadar bir soruşturma açmış
mıdır? Anayasa’nın amir maddelerinin gereğini yapacak
mıdır; bunu öğrenmek istiyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Teklifleri (Devam)
1.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 10) (Devam)
2.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/275); 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan, 2017
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/38); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 2017
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2017 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/39); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/41); 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu
ile 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 183 Adedi Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu
İdarelerine, 2 Adedi Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve 10 Adedi
Diğer Kamu İdarelerine Ait Olmak Üzere Toplam 195 Adet
Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/40) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 11) (Devam)
A) CUMHURBAŞKANLIĞI (Devam)
1) Cumhurbaşkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Cumhurbaşkanlığı 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
B) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ (Devam)
1) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
C)
KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (Devam)
1)
Kamu Denetçiliği Kurumu 2019Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Kamu Denetçiliği Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) ANAYASA MAHKEMESİ (Devam)
1) Anayasa Mahkemesi 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Anayasa Mahkemesi 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) YARGITAY
(Devam)
1) Yargıtay 2019Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Yargıtay 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) DANIŞTAY (Devam)
1) Danıştay 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
F) SAYIŞTAY (Devam)
1) Sayıştay 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sayıştay 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G)
HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU (Devam)
1) Hâkimler
ve Savcılar Kurulu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler
ve Savcılar Yüksek Kurulu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H)
MİLLÎ İSTİHBARAT TEŞKİLATI BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî İstihbarat Teşkilatı
Müsteşarlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
I)
MİLLÎ GÜVENLİK KURULU GENEL SEKRETERLİĞİ (Devam)
1) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ)
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Diyanet
İşleri Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Diyanet
İşleri Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
J)
İLETİŞİM BAŞKANLIĞI (Devam)
1) İletişim Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
K)
BASIN-YAYIN VE ENFORMASYON GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) SAVUNMA
SANAYİİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Savunma
Sanayii Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Savunma
Sanayii Müsteşarlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
M)
STRATEJİ VE BÜTÇE BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Strateji
ve Bütçe Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
N) KALKINMA
BAKANLIĞI (Devam)
1)
Kalkınma Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
O)
MİLLİ SARAYLAR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Milli
Saraylar İdaresi Başkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
Ö) DEVLET
ARŞİVLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Devlet
Arşivleri Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
P)
BAŞBAKANLIK
(Devam)
1)
Başbakanlık 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, az önce
de ifade ettiğim gibi, yapılan oylamalarla birinci tur görüşmeleri
tamamlanmıştır.
Tekrar, kabul edilen kamu idarelerinin bütçeleri ve
kesin hesaplarının ülkemize hayırlı olmasını
diliyorum ve programa göre, kamu idarelerinin bütçe ve kesin
hesaplarını sırasıyla görüşmek için 12 Aralık
2018 Çarşamba günü saat 11.00’de toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati: 23.42