TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
32’nci Birleşim
14 Aralık 2018 Cuma
(TBMM Tutanak Hizmetleri
Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak
Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
GELEN KÂĞITLAR
III.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 10)
2.-
2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı
(1/275), 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan, 2017
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/38); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 2017
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2017 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/39); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
Dair Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/41); 5018
Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 183 Adedi Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, 2 Adedi Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve 10 Adedi Diğer Kamu İdarelerine Ait Olmak Üzere
Toplam 195 Adet Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/40) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 11)
A)
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI
1)
Kültür ve Turizm Bakanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Kültür ve Turizm Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
B)
RADYO VE TELEVİZYON ÜST KURULU
1)
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C)
DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1)
Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
Ç)
DEVLET TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1)
Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2)
Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
D)
TÜRKİYE YAZMA ESERLER KURUMU BAŞKANLIĞI
1)
Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E)
VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1)
Vakıflar Genel Müdürlüğü 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Vakıflar Genel Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
F)
TÜRK İŞBİRLİĞİ VE KOORDİNASYON AJANSI
BAŞKANLIĞI
1)
Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı
Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G)
YURTDIŞI TÜRKLER VE AKRABA TOPLULUKLAR BAŞKANLIĞI
1)
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar
Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Ğ)
ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU
1)
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
H)
ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ
1)
Atatürk Kültür Merkezi 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Atatürk Kültür Merkezi 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I)
ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ
1)
Atatürk Araştırma Merkezi 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Atatürk Araştırma Merkezi 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
İ)
TÜRK DİL KURUMU
1)
Türk Dil Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Türk Dil Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
J)
TÜRK TARİH KURUMU
1)
Türk Tarih Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Türk Tarih Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K)
GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI
1)
Gençlik ve Spor Bakanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Gençlik ve Spor Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
L)
SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1)
Spor Genel Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M)
YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU
1)
Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
IV.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, tiyatronun sorunları olduğuna ve
çözüm beklediğine ilişkin açıklaması
2.-
Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, rejime kasteden Anayasa değişikliği
olmasaydı hızlı tren kazasının Ulaştırma
Bakanından soruluyor olacağına ilişkin açıklaması
3.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun,
hızlı tren kazasının yaşandığı gün
açıklamaların yapıldığına, gündemin farklı
olduğuna, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin millet
iradesiyle yürürlüğe girdiğine ve rejim değişikliği
gibi hakikat dışı yaklaşımların kabul
edilemeyeceğine ilişkin açıklaması
4.-
Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlu’nun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
5.-
Kars Milletvekili Ayhan Bilgen’in, Sincan-Ankara arasında sinyalizasyon
sisteminin olup olmadığı sorusunun cevabını
alamadıklarına ve Recep Tayyip Erdoğan’ın İslam
İşbirliği Teşkilatı Yargı Konferansı’ndaki
ifadelerine ilişkin açıklaması
6.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun,
hızlı tren kazasında hayatını kaybedenlere Allah’tan
rahmet, yaralılara şifa dilediklerine ve ilgili bakanların
konuyu yakından takip ettiklerine ilişkin açıklaması
7.-
Kars Milletvekili Ahmet Arslan’ın, hızlı tren kazasında
hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet dilediğine ve kazayla
ilgili suçlu her kimse gereğinin yapılacağına ilişkin
açıklaması
8.-
İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu’nun, devleti
mazeret bulurken, bahane üretirken değil, hesap verirken de görmek
istediklerine ve istifa mekanizmasının
çalıştırılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
9.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun,
hızlı tren kazasıyla ilgili Hükûmetin ve
Bakanlığın idari tahkikat, savcılığın da
adli tahkikat başlattığına ilişkin
açıklaması
10.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, Bursa
Milletvekili Yüksel Özkan’ın 10 sıra sayılı 2019
Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 11 sıra sayılı 2017
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın dördüncü tur
görüşmelerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
11.-
Bursa Milletvekili Yüksel Özkan’ın, Çankırı Milletvekili
Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
12.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun,
Balkanlardan veya Kafkaslardan gelen soydaşların coğrafi olarak
nereden geldiğini söylemenin problem teşkil etmeyeceğine
ilişkin açıklaması
13.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun,
gardırop Atatürkçülük ile gerçek Atatürkçülüğün farklı
olduğuna ilişkin açıklaması
14.-
Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlu’nun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
15.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, Manisa
Milletvekili Özgür Özel’in yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
16.-
Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlu’nun yerinden sarfettiği bazı ifadelerine
ilişkin tekraren açıklaması
17.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, Atatürk
Orman Çiftliği’nde hiçbir ağacın kesilmediğine ve
Cumhurbaşkanının Atatürk’ün vasiyetine karşı
çıkıcı bir davranış içerisinde
olmadığına ilişkin açıklaması
18.-
Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Atatürk Orman Çiftliği’nde 15 bin
ağacın kesildiğini her türlü resmî bilgi, belgenin
doğruladığına ve Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlu’nun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
19.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, Manisa
Milletvekili Özgür Özel’in yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
20.-
Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, fesli deli Kadir’i de, sahip
çıkanları da, İnönü’ye dil uzatanları da
kınadıklarına ilişkin açıklaması
21.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, bir
yalanı devamlı söylemekle gerçeğe ve doğruya
dönüşmeyeceğine ilişkin açıklaması
22.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun,
Kırşehir Milletvekili Metin İlhan’ın 10 sıra
sayılı 2019 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 11 sıra
sayılı 2017 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı’nın dördüncü tur görüşmelerinde CHP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
23.-
Kars Milletvekili Ayhan Bilgen’in, her konuşmacıdan sonra yeni bir
tartışma yapmanın çalışmanın verimliliği
açısından sıkıntı doğurduğuna, hem Orta
Doğu’da hem de ülkede en büyük ihtiyacın barış
olduğuna ilişkin açıklaması
24.-
Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Türk futbolunun sorunlarının
araştırılıp çözüm önerilerinin sunulacağı bir
araştırma komisyonunun kurulmasının yerinde
olacağına, Mecliste görev yapan basın mensupları ile
Başbakanlıktan gelen personelin sorunlarına ilişkin
açıklaması
25.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Türk sporunda yaşanan sorunlar,
alınması gereken tedbirler ile uluslararası alanda
başarı elde etmek için yapılması gerekenlere yönelik
çalışmanın MHP Grubu tarafından yürütüldüğüne
ilişkin açıklaması
26.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, Ankara
Milletvekili Şenol Bal’ın 10 sıra sayılı 2019
Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 11 sıra sayılı 2017
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın dördüncü tur
görüşmelerinde İYİ PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
27.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, ülkücülerin bugüne kadar hiçbir
karanlık işin ve faaliyetin içerisinde olmadıklarına
ilişkin açıklaması
28.-
Kars Milletvekili Ayhan Bilgen’in, sporun hangi niyetle ve nasıl bir
işlev göreceğine karar vermenin önemli bir tercih olduğuna,
Mahmur Kampı amacı dışında kullanılıyor ve
Türkiye’ye yönelik tehdit içeriyorsa diplomatik yollarla önüne geçilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
29.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, Millî
Savunma Bakanlığının hava harekâtıyla ilgili
yapmış olduğu açıklamaya ilişkin açıklaması
30.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun,
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu’nun 10 sıra
sayılı 2019 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 11 sıra
sayılı 2017 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı’nın dördüncü tur görüşmelerinde İYİ
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
31.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlu’nun 10 sıra sayılı 2019 Yılı
Bütçe Kanun Teklifi ile 11 sıra sayılı 2017 Yılı Kesin
Hesap Kanunu Tasarısı’nın dördüncü tur görüşmelerinde
İYİ PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
32.-
İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu’nun, siyasetin
hatıralardan ve aidiyetten bağımsız
yapılamayacağına ilişkin açıklaması
33.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül’ün, Milliyetçi Hareket Partisinin
Türk milliyetçiliğini hedef ve ülkü edinmiş bir siyasi hareket
olduğuna ilişkin açıklaması
34.-
Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Meclis çalışanlarının
sorunlarına ve Gediz Elektrik Dağıtım AŞ’nin
tarımsal sulama abonelerine “güvence bedeli” adı altında
yaşattığı mağduriyete ilişkin
açıklaması
35.-
Kars Milletvekili Ayhan Bilgen’in, bu coğrafyada hiçbir kültürün
dışlanmaması ve hiçbir toplumun insanlık
dışı muameleye maruz kalmaması dileğiyle Ezidilerin
Ezi Bayramı’nı kutladığına ilişkin
açıklaması
36.-
Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman’ın 10
sıra sayılı 2019 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 11
sıra sayılı 2017 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı’nın dördüncü tur görüşmelerinde AK PARTİ
Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
37.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, Manisa
Milletvekili Özgür Özel’in yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
38.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, hiçbir
tartışmayı ve müzakereyi bağlamından koparmamak
gerektiğine ilişkin açıklaması
39.-
Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlu’nun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
40.-
İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu’nun,
insanların çocuğuna bir şey alamadığı için
intihar ettiği bir ortamda Peygamber ümmetine mihmandarlık edecek bir
kadronun, günlük masrafları mübalağalı olan bir yeri vatanı
savunuyormuş gibi savunmasını doğru
bulmadıklarına ilişkin açıklaması
41.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun,
Beştepe Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin kaçak
olduğu iddialarına yönelik belgeleri istediğine ilişkin
açıklaması
42.-
Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal’ın, Afyonkarahisar’da İlim
Yayma Cemiyeti Yükseköğretim Erkek Öğrenci Yurdunda kalanlara
karşılıksız para yardımı
yapılacağı ilanına ilişkin açıklaması
43.-
Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt’un, Altınordu ilçesinde
gerçekleştirilen doğa katliamına ilişkin
açıklaması
44.-
Kocaeli Milletvekili Saffet Sancaklı’nın, sporun iyi durumda
olmadığı kabul edildiğine göre nasıl
düzeltileceğinin konuşulması gerektiğine ilişkin
açıklaması
45.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, birlikte
yaşama tecrübesini kültürel çoğulculuk içerisinde devam
ettirdiklerine ilişkin açıklaması
46.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Türk kimliğinin farklı
soydan, farklı inançtan olan ve farklı dili konuşan Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşlarının tümünü içine alan bir kavram
olduğuna ilişkin açıklaması
47.-
İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu’nun, bu topraklarda
yaşama iradesini ve bu bayrağın altında var olma iradesini
gösteren herkesin Türk olduğuna ilişkin açıklaması
48.-
Diyarbakır Miletvekili Garo Paylan’ın, Manisa Milletvekili Erkan
Akçay ve İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu’nun
yaptığı açıklamalarındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
49.-
Kars Milletvekili Ayhan Bilgen’in, başka dillerin, kimliklerin
varlığı Türk diline, Türk kültürüne, Türk kimliğine tehdit
olarak algılanırsa burasının diller, kimlikler, kültürler
mezarlığı hâline geleceğine ilişkin
açıklaması
50.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, devletin
adının Türkiye Cumhuriyeti devleti olduğuna,
kurumlarının isminin de Anayasal olarak belli olduğuna
ilişkin açıklaması
51.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, hiçbir dili, kültürü Türklüğe,
Türk milletine tehdit olarak görmediklerine ilişkin açıklaması
52.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, Türkiye
Cumhuriyeti devletinin bir hukuk devleti olduğuna, bağımsız
yargıya intikal etmiş ve karara bağlanmış hükümlerin
herkes için bağlayıcı olduğuna ilişkin açıklaması
53.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Antalya Milletvekili Kemal Bülbül’ün
10 sıra sayılı 2019 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 11
sıra sayılı 2017 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı’nın dördüncü tur görüşmelerinde HDP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
54.-
Kars Milletvekili Ayhan Bilgen’in, Diyarbakır Milletvekili Oya
Eronat’ın yerinden sarfettiği bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
55.-
Ankara Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın, kimsenin kimseyi ikna
etmek zorunda olmadığına, değerlendirecek olanın
millet olduğuna, müzakerelere ilişkin kimi kavramları kullanmama
konusunda ortak bir hassasiyet gösterilecekse AK PARTİ Grubunun
destekleyeceğine ilişkin açıklaması
56.-
Kars Milletvekili Ayhan Bilgen’in, Diyarbakır Milletvekili Oya
Eronat’ın yerinden sarfettiği “Yalana
alışmışlar.” ibaresinin bütün grubu ilzam ettiğine ve
özür dilenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
57.-
Ankara Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın, Kars Milletvekili Ayhan
Bilgen’in yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
58.-
Kars Milletvekili Ayhan Bilgen’in, “Yalana alışmışlar.”
ibaresini sıradanlaştırmanın siyasetçi kimliğini,
siyasete olan güveni ayaklar altına almak demek olduğuna ilişkin
açıklaması
59.-
Ankara Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın, eleştirilerin bir
sınırının olması gerektiğine ve o sınırın
da Meclisin genel adabı ile demokratik müzakere usulleri olduğuna
ilişkin açıklaması
60.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun,
TİKA’nın yurt dışındaki soydaşlara,
dindaşlara ve bütün insanlığa hizmet eden bir kuruluş
olduğuna ilişkin açıklaması
61.-
Kars Milletvekili Ayhan Bilgen’in, Kültür ve Turizm
Bakanlığının internet sitesinde Bakanın bir
şirketin yönetim kurulu başkanı olarak görünmesi konusunda AK
PARTİ Grubunun ne düşündüğünü öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
62.-
Ankara Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın, devletin gençleri
desteklediğine ama devletin imkânlarının da bir
sınırı olduğuna ilişkin açıklaması
63.-
Kars Milletvekili Ayhan Bilgen’in, Türkiye’de uyuşturucu ticaretinin ve
uyuşturucunun bu kadar yaygınlaşmasının sebeplerinin
yanlış yerde arandığına ilişkin
açıklaması
64.-
Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman’ın, meselenin faiz
oranlarını düşürmek değil, faizle topyekûn mücadele etmek
olması gerektiğine ilişkin açıklaması
65.-
Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Özyavuz’un, Şanlıurfa
ilinde yaşanan elektrik kesintilerinin yarattığı
mağduriyete ilişkin açıklaması
66.-
İstanbul Milletvekili Emine Gülizar Emecan’ın, İstanbul ili
Güngören ilçesindeki spor kompleksinin ne zaman bitirileceğini Gençlik ve
Spor Bakanından öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
67.-
Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Kültür ve Turizm Bakanının bir
şirketin yönetim kurulu başkanı olarak görünmesi hususunun
açıklanması gerektiğine, Kültür Bakanlığı ile
Gençlik ve Spor Bakanlığına yeniden değerleme oranının
altında bütçe öngörüldüğüne ilişkin açıklaması
68.-
Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere’nin, sit alanı
sınırları içerisinde kalan Örenli Mahallesi sakinlerinin
yaşadığı mağduriyete ve Örenli Mahallesi’yle ilgili
kamulaştırma çalışması ile Perre Antik Kenti’nin
turizme kazandırılması çalışmasının olup
olmadığını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
69.-
İstanbul Milletvekili Arzu Erdem’in, geleceğin nesillerini
yetiştirme yönünde kültür ve eğitim odaklı planlamanın
yapılıp yapılmadığını, Millî Eğitim
Bakanlığıyla eğitim müfredatı hususunda koordineli
çalışmanın olup olmadığını, yerli turistin
yabancı turiste göre yüksek bedelle tatil yapması hususunda
düzenlemenin yapılıp yapılmayacağını Kültür ve
Turizm Bakanından öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
70.-
Aksaray Milletvekili Ayhan Erel’in, Ihlara Vadisi’ne asansör veya seyir
terası yapılmasının mümkün olup
olmadığını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
71.-
Isparta Milletvekili Aylin Cesur’un, Eğirdir Gölü’ndeki kirlenme ve su
çekilmesi sorununa ilişkin açıklaması
72.-
Malatya Milletvekili Mehmet Celal Fendoğlu’nun, Malatya ilinin Turizm
Kentleri Projesi kapsamı içinde yer alıp
almadığını öğrenmek istediğine ve Malatya
Stadı’nda millî maç yapılmasını talep ettiklerine
ilişkin açıklaması
73.-
Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, bakanların cevaplayamadıkları
sorulara ilişkin açıklaması
V.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adan’ın,
hızlı tren kazasında hayatını kaybedenlere Allah’tan
rahmet dilediğine ve meselenin en doğru şekilde ortaya
konulması gerektiğine ilişkin konuşması
2.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adan’ın, hiç
kimsenin Balkan Türkleri üzerinden siyaset yapamayacağına
ilişkin konuşması
3.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adan’ın, Suriye’nin
Afrin Bölgesi’nde çıkan çatışmada şehit düşen Topçu
Üsteğmen Muhammed Ali Kalo’ya Allah’tan rahmet dilediğine
ilişkin konuşması
4.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adan’ın, yeryüzünde
Türk milleti kadar haksızlığa uğramış bir millet
olmadığı gibi Türk milletinin ırk
sabıkasının da olmadığına ilişkin
konuşması
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Ankara Milletvekili Tekin Bingöl’ün, Kars Milletvekili Ahmet Arslan’ın
yaptığı açıklamasında CHP Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
2.-
Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman’ın, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in
yaptığı açıklamasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
3.-
Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlu’nun yaptığı konuşmasında Cumhuriyet
Halk Partisine ve şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
VII.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
Denizli Milletvekili Yasin Öztürk’ün, soru önergelerinin
cevaplandırılmasına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanvekili Mustafa Şentop’un cevabı (7/6354)
2.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, kavas kadrosuna
atandığı iddia edilen bir personele ilişkin sorusu ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Mustafa Şentop’un
cevabı (7/6356)
14 Aralık 2018 Cuma
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 11.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Mustafa
AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 32’nci
Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Sayın milletvekilleri, gündemimize göre 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Tasarısı üzerindeki görüşmelere devam
edeceğiz.
Program uyarınca bugün dördüncü turdaki
görüşmeleri yapacağız.
Dördüncü turda bütçe ve kesin hesapları yer
alan kurumları okutuyorum:
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Radyo ve
Televizyon Üst Kurulu, Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü, Devlet
Tiyatroları Genel Müdürlüğü, Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Türk
İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı
Başkanlığı, Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek
Kurumu, Atatürk Kültür Merkezi, Atatürk Araştırma Merkezi, Türk Dil
Kurumu, Türk Tarih Kurumu, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Spor Genel
Müdürlüğü, Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/276) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 10) (x)
2.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısı (1/275), 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan,
2017 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/38); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 2017
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2017 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/39); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/41); 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu
ile 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 183 Adedi Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu
İdarelerine, 2 Adedi Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve 10 Adedi
Diğer Kamu İdarelerine Ait Olmak Üzere Toplam 195 Adet
Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/40) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 11) (x)
A) KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI
1) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) RADYO VE TELEVİZYON ÜST KURULU
1) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) DEVLET TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE YAZMA ESERLER KURUMU
BAŞKANLIĞI
1) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRK İŞBİRLİĞİ VE
KOORDİNASYON AJANSI BAŞKANLIĞI
1) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
G) YURTDIŞI TÜRKLER VE AKRABA TOPLULUKLAR
BAŞKANLIĞI
1) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin
Ğ) ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH
YÜKSEK KURUMU
1) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ
1) Atatürk Kültür Merkezi 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür Merkezi 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ
1) Atatürk Araştırma Merkezi 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Araştırma Merkezi 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) TÜRK DİL KURUMU
1) Türk Dil Kurumu 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Dil Kurumu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
J) TÜRK TARİH KURUMU
1) Türk Tarih Kurumu 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Tarih Kurumu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
K) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI
1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Spor Genel Müdürlüğü 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR
KURUMU
1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince, tur üzerindeki görüşmelerde siyasi parti gruplarına
ve İç Tüzük’ün 62’nci maddesi gereğince istemi hâlinde
görüşlerini bildirmek üzere yürütmeye yetmişer dakika söz verilecek.
Bu süreler birden fazla konuşmacı tarafından
kullanılabilecek. Şahsı adına yapılacak konuşmaların
süresi ise beşer dakika olacaktır. Ayrıca, konuşmalar
tamamlanınca soru-cevap işlemi on dakika soru, on dakika cevap olarak
yapılacak ve sorular gerekçesiz olarak yerinden sorulacaktır.
Bilgilerinize sunulur.
Dördüncü turda siyasi parti grupları, yürütme
ve şahıslar adına söz alanların adlarını
sırasıyla okutuyorum:
CHP Grubu adına konuşmacılar: Antalya
Milletvekili Cavit Arı, Antalya Milletvekili Aydın Özer, Bursa
Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu, İstanbul
Milletvekili Saliha Sera Kadıgil Sütlü, Muğla Milletvekili Mürsel
Alban, İstanbul Milletvekili Kadri Enis Berberoğlu, Muğla
Milletvekili Burak Erbay, Bursa Milletvekili Yüksel Özkan, İzmir
Milletvekili Sevda Erdan Kılıç, Amasya Milletvekili Mustafa Tuncer,
Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, Kırşehir Milletvekili
Metin İlhan, Yalova Milletvekili Özcan Özel.
MHP Grubu adına konuşmacılar: Kütahya
Milletvekili Ahmet Erbaş, İstanbul Milletvekili Cemal Çetin, Kayseri
Milletvekili İsmail Özdemir, Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz,
Kocaeli Milletvekili Saffet Sancaklı.
İYİ PARTİ Grubu adına
konuşmacılar: İstanbul Milletvekili Yavuz
Ağıralioğlu, Ankara Milletvekili Şenol Bal, Kayseri
Milletvekili Dursun Ataş, İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlu, Denizli Milletvekili Yasin Öztürk.
AK PARTİ Grubu adına
konuşmacılar: Muğla Milletvekili Yelda Erol Gökcan, Hatay
Milletvekili Hüseyin Yayman, Balıkesir Milletvekili Mustafa Canbey,
İstanbul Milletvekili Ravza Kavakcı Kan, İstanbul Milletvekili İsmet
Uçma, İzmir Milletvekili Ceyda Bölünmez Çankırı, Tokat
Milletvekili Yusuf Beyazıt, İstanbul Milletvekili Mustafa
Yeneroğlu, Konya Milletvekili Leyla Şahin Usta, Erzurum Milletvekili
İbrahim Aydemir, Sakarya Milletvekili Recep Uncuoğlu, Siirt
Milletvekili Osman Ören, İzmir Milletvekili Fehmi Alpay Özalan, Sakarya
Milletvekili Kenan Sofuoğlu.
HDP Grubu adına konuşmacılar:
Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, Antalya Milletvekili Kemal Bülbül,
İstanbul Milletvekili Oya Ersoy, Mardin Milletvekili Tuma Çelik, Adana
Milletvekili Tulay Hatımoğulları Oruç, Diyarbakır
Milletvekili Dersim Dağ.
Şahıslar adına: Lehinde
Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi, aleyhinde Yozgat Milletvekili
İbrahim Ethem Sedef.
BAŞKAN - Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına ilk söz Antalya Milletvekili Cavit Arı’ya aittir.
Buyurun Sayın Arı. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
CHP GRUBU ADINA CAVİT ARI (Antalya) –
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi öncelikle
saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Öncelikle, dün meydana gelen tren kazasında
ölen vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara bir an
evvel acil şifalar diliyorum. Ülkemizde çok sıkça yaşanan bu
kazalar bir idari sorundur. Yani neredeyse yönetenler “Bu, işin
fıtratında var.” diyecekler ama bu, bir yönetimsel sorundur
değerli arkadaşlar. Yani buralarda liyakatle ilgili yeterli derecede
personel bulundurulmaması ve de daha altyapı sistemlerinin
oluşturulmadan hizmete açılmış olması bu
kazaların en önemli sebebidir. Bu sebeple bu işin idari, hukuki ve
cezai sorumluluğu bu ülkeyi yönetenlerindir.
Değerli arkadaşlar, bugün Kültür ve Turizm
Bakanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı bütçeleri
görüşülmekte. Öncelikle turizm yönünden konuyu ele alır isek
başta ilim Antalya olmak üzere Türkiye açısından turizm
ülkemizin gelişimi ve ekonomisi açısından en önemli sektörlerden
birisidir ancak hâlâ turizmle ilgili ciddi sorunlar bulunmaktadır. Bugün
“Ülkede turizm gelişti.” derken tek değerlendirme kıstası
neredeyse sadece ülkeye gelen turist sayısıyla ölçülmekte ancak bu
değerlendirme çok doğru değildir; önemli olan turizmdeki
kalitedir, tesislerin kalitesidir; alternatif turizm imkânlarının
sağlanıp sağlanmadığıdır ve tesislerdeki
yapılanma sorunudur en önemli konular.
Bakın değerli arkadaşlar,
örneğin Antalya’da yüz binlerce çalışan işçimiz, emekçimiz
var. Bu çalışan gençlerimiz 31 Ekim geldiğinde beş
aylık askı süresine tabi tutulmakta yani geçici olarak iş
akitleri askıya alınmakta. Ya, bu gençler, bu insanlar beş ay
süreyle ne yiyip ne içecekler? Yani işsiz kalmaktalar kısacası,
kış sezonu olduğu için de iş bulamamaktalar. Yani böyle bir
sorunla karşı karşıyayız ve hâlâ bu beş aya
tekabül eden askı süreciyle ilgili çözüm geliştirilemedi.
Değerli arkadaşlar, ülkemizde turizm kadar
kültürel değerlerimiz de çok önemli. Öyle ki bu
topraklarımızın neredeyse her metrekaresinde çok önemli kültürel
varlıklara sahip bulunmaktayız. Kazdıkça yeni eserler ortaya
çıkmakta ancak en önemli sorun, bu değerlerimize sahip
çıkamamaktayız, o kültürel varlıklarımızı
koruyamamaktayız. Özellikle de “restorasyon” adı altında bu
tarihî eserlerimiz gerçekten orijinalliğini ciddi şekilde
kaybetmekte.
Bakın, Komisyonda da benzeri eleştiriler
yapılmıştı. Bu tarihî eserlerin restorasyonlarıyla
ilgili eleştiriler yapıldığında, verilen cevapta
Bakanlık “Efendim, bize haksızlık yapılmakta, haksız eleştirilere
maruz kalmaktayız. Oysaki biz bu restorasyonları uluslararası
restorasyon kriterlerine göre yapmaktayız.” şeklinde bir cevap
vermiş.
Şimdi ben size şunu göstermek istiyorum
değerli arkadaşlar. Bakın, bu ülkede “restorasyon” adı
altında orijinalliği hızlı bir şekilde kaybettirilen
eserler var. Örneğin Antalya’da iki bin yıllık Aspendos
Tiyatrosu’nda, bakın, mutfakta kullanılan mermerler
kullanıldı. Yani böyle bir rezalet olabilir mi değerli
arkadaşlar? Şuraya bakın, iki bin yıllık merdivenlerin
bulunduğu yer mutfakta kullanılan mermerlerle işte böyle, bu
hâle getirildi.
Değerli arkadaşlar, yine, Antalya
Korkuteli ilçesi Alaaddin Mahallesi’nde, yine ismi Alaaddin Camisi olan
Selçuklulardan kalma sekiz yüz yıllık kapı, orijinali bu. Bu
kapı UNESCO’nun korunmaya değer görülen eserleri
arasındaydı ama restorasyona bakın, şu hâle bakın
değerli arkadaşlar. Bu kapı -Sayın Bakan, daha önce de
gösterdim- şu orijinalliğinden bu yıkılan hâle getirildi ve
o kadar mücadele ettik, en son -bu şekilde- kapının yeni
mermerlerle getirildiği hâle bakın. Bu sekiz yüz yıllık
Selçuklu kapısına yapılan ihanet, camisine yapılan ihanet.
(CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, bu konuda birkaç örnek
vereyim. Şunu söyleyeyim: Bakın, Van Gevaş’ta Melik
İzzettin tarafından kızı Halime Hatun için
yaptırılan Halime Hatun Kümbeti. Bu kümbet sekiz yüz
yıllık. Ne bilsin Melik İzzettin sekiz yüz yıl sonra gelip
de TOKİ’nin oraya inşaat yapacağını. Niye böyle bir
şey yaptın Melik İzzettin, TOKİ gelip oraya inşaat
yapacaktı, niye kümbeti oraya yaptın? Yani böyle, tarihin
katledildiği yerler var.
Bakın, İstanbul Şile’de
Cenevizlilerden kalma iki bin yıllık Ocaklı Ada Kalesi
restorasyonu. Bu, restorasyon mu, Sünger Bob mu, kale mi, nedir? (CHP
sıralarından alkışlar) Değerli arkadaşlar,
şu rezalete bakın. Yani böyle bir restorasyon…
Sizlerden ricam, Sayın Bakan sizlerden ricam,
lütfen iktidardan gidinceye kadar bu tarihî eserlere el sürmeyin, hiç olmazsa
böyle korunsun, kalsın. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, ülkemizde bir de
gençlerimize sahip çıkması gereken ve de özellikle gençlerimizin
sportif yönüyle de sahip çıkılması gereken Spor
Bakanlığı bütçesi de bugün görüşülmekte. Bizler
gençlerimizle gurur duyuyoruz. Ülkemiz genç bir nüfusa sahiptir ve de bu
gençlerimizin potansiyeli bizim geleceğimizin en önemli değeridir ve
bu anlamda da biz gençlerimizin kendini geliştirmiş,
yetiştirmiş, dünyaya entegre olmuş, dünyala
barışık gençler olmasını istiyoruz. Bu anlamda da
gençlerimizin sorunlarına çareler üretilmeli. Ama gelin görün ki,
ülkemizde gençlerin sorunları hâlâ çığ gibi büyümekte.
Özellikle, bakın, üniversitede okuyan
gençlerimizin en önemli sorunlarından biri yurt sorunu. Hep söylüyoruz
bunu. Bakın, bu gençlerimiz, yurt sorunları çözülmezse, kötü
amaçları, emelleri olanların eline itilir. İşte,
geçtiğimiz dönemlerde bu ülkede yaşanan felaketlerin altında
yine bu ihmaller yatmakta. Bakın, 2002 yılında üniversite
gençlerimizin yurttan yararlanma oranı yüzde 9,5. Hani, AKP
iktidarına mensup arkadaşlar bu ülkede bir değerlendirme
yapacaklarında milat olarak 2002’yi alır ya, ben de oradan
alıyorum. Evet, 2002 yılında bu ülkede üniversitede okuyan
öğrencilerimizin yurtta kalma, barınma oranı yüzde 9,5. 2017’de
kaç değerli arkadaşlar? 7,6; 2018’de ise 8,8. Hani bu konudaki
başarınız? İşte, oranlar bunu ortaya koymakta.
Gençlerimize sahip çıkalım, yurt sorununu özellikle çözmeye gayret
gösterelim değerli arkadaşlar.
Bugün, neredeyse, çocuk yaştan gençliğe
kadar her aşamada gençlerimiz madde
bağımlılığı tehdidi altında bulunmakta.
Bugün ilkokullara kadar inen sigara ve kötü alışkanlıklar
gençlerimizi tehdit etmekte. Bu konu hukuki boyutuyla, Emniyet boyutuyla,
aileyi ilgilendiren boyutuyla hâlâ ciddi bir sorundur. Bu sorunun üzerine
gitmek zorundayız; gençlerimizi, çocuklarımızı bu
tehditlerden kurtarmak zorundayız.
Değerli arkadaşlar, gençliğimizle
övünüyoruz ama, bakın, ben size şunu söyleyeyim: OECD ülkeleri
arasında ve AB ülkeleri arasında gençlerin işsizlik oranı,
bakın, Türkiye’de 2 kat. Bugün Türkiye’de üniversitede okuyan ve
çalışanların dışında genç işsizlik
oranı yüzde 27,2; bu oran, ifade ettiğim gibi, OECD ülkeleri ve AB
ülkelerinin 2 katı. Evet, iktidarsanız öncelikle gençlerin iş
sorununu çözmek zorundasınız. On altı yıldır bu ülkede
işsizlik had safhadadır ve özellikle de gençlerimiz daha fazla
işsizlik tehlikesi altında bulunmaktadır.
Komisyonda sordum, “Sayın Bakan, son beş
yıl içerisinde bu ülkede ana spor dalları üzerinde bir
başarımız var mı, söyleyin.” dedim. Evet, teşekkür
ediyorum kendilerine, yazılı cevap vermişler ama sorunun
cevabı değil. Sorumuz “son beş yıl içerisinde”ydi ama ana
spor dalları üzerinde çok da, böyle, söyleyebilecekleri bir
başarı yok çünkü sporumuz yerli ve millî olmaktan çıkarıldı
değerli arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CAVİT ARI (Devamla) – Sayın Başkan,
toparlıyorum.
BAŞKAN – Toparlayın Sayın
Milletvekili.
CAVİT ARI (Devamla) – Bugün Türk
takımlarına bakıyoruz, 11 kişilik bir futbol
takımı var, 10’u yabancı değerli arkadaşlar; yani,
takım sahaya çıktığında İstiklal
Marşı’nı okuyacak, neredeyse, sporcu yok değerli
arkadaşlar. Böyle millîlik olur mu değerli arkadaşlarım?
(CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Böyle, sporda
başarılı olabilir miyiz? Değerli arkadaşlarım, bu
nedenle de millî hiçbir başarımız yok.
Bakın, “Beş yıl süreyle
başarımız var mı?” diye sordum; 2008’de başarıyla
ilgili ne olmuş? Futbolda Avrupa’da 3’üncü olmuşuz. Efendim, 2008’den
2018’e on sene geçmiş; ben beş seneyi sordum. Yani, spordaki en son
başarımız on sene önce olmuş. On sene önce Basketbol Millî
Takımı’mız yine Dünya Şampiyonası’nda 3’üncü
olmuş.
Değerli arkadaşlar, yani birkaç tane
3’üncülüklerimiz dışında bugün sporda başarımız
kalmamış. İşte, bu da iktidarın genel anlamda ülke
yönetimine bakış açısıyla ilgilidir. Sporda da yerli ve
millîlikten uzaklaştığımız müddetçe millî hiçbir
başarımız olmaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CAVİT ARI (Devamla) - Sayın
Başkanım, bitiriyorum.
O nedenledir ki değerli arkadaşlar,
özümüze dönelim ve gençlerimizi spora özendirelim ve tekrar, yine Türk
Bayrağı’nı o göklerde dalgalandırmaya hep beraber
çalışalım diyorum.
Bütçe, turizmde ve sporda ülkenin
sorunlarını çözmeye yeterli değildir. O nedenle de “hayır”
diyoruz bu bütçeye.
Çok teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Zaten bütçe de
yok.
BAŞKAN – Söz sırası Antalya
Milletvekili Sayın Aydın Özer’e ait.
Buyurun Aydın Bey. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika.
CHP GRUBU ADINA AYDIN ÖZER (Antalya) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubum
adına Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçesi üzerine söz
almış bulunuyorum.
Sözlerime başlamadan önce, dün sabah Ankara’da
meydana gelen tren kazasında hayatını kaybeden
vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum, kederli ailelerine
başsağlığı diliyorum ve yaralılarımıza
acil şifalar diliyorum.
Sayın Kültür ve Turizm Bakanı,
Komisyondaki bütçe sunuşunda icracı, hızlı, hizmet
odaklı bir yönetim anlayışıyla kültür ve sanat turizmi
değerlerimize ilişkin millî bilincin artırılması
yönündeki çalışmaların hızla anlam
kazanacağını ifade etmişti. Bu ifadesi nedeniyle, bir
Antalya Milletvekili olarak, turizmle ilgili sorunların çözümüne dair
verdikleri sözü yerine getirmelerini bekliyorum.
Bilindiği üzere, Antalya deyince akla gelen
sektörlerden ilki turizm. Yine bilindiği üzere, birkaç yıldır
turizmden yeterli gelir elde edilemiyor. Son verilere göre bu yıl
kentimize gelen turist sayısı 12 milyonu geçti. Bu sayıya
rağmen turizm merkezinde ve Antalya’da esnaf neredeyse bundan hiç fayda
sağlayamadı çünkü her şey dâhil sistemi Antalya
esnafının ekmek kazanmasının önünde büyük engel. Her
şey dâhil sistemiyle ucuzcu turist bağlayan, dolayısıyla
esnafın kepenk kapatmasına yol açan bir turizm
anlayışından derhâl vazgeçilmelidir; millî bilinç bunu
gerektirir. Sayın Bakana hızlı çözüm yolunu derhâl yerine
getirmesi yakışır.
Değerli milletvekilleri, Antalya deyince,
turizmle birlikte akla gelen diğer sektör tarımdır.
Müsaadenizle, hem bir Antalyalı hem de çiftçi bir milletvekili olarak
nihayetinde bağlı olduğum toprak kültürüne ilişkin birkaç
söz söylemek istiyorum.
Dün Tarım Bakanlığı bütçesi
görüşülürken değinilmişti; 2006 yılında yürürlüğe
giren Tarım Kanunu’na göre “Millî gelirin en az yüzde 1’i tarıma
direkt destek olarak verilir.” denilmiş. Bugüne kadar bu oran hiç
gerçekleşmedi. 2006’dan bu yana çiftçinin ülkeyi yönetenlerden
alacağı destek 150 milyar lira, eski parayla 150 katrilyon lira. Yani
AK PARTİ hükûmetleri çiftçiyi yok saydı, çiftçiyi yokluğa mahkûm
etti. Şimdi, 2019 yılı için planlanan millî gelir toplamda yaklaşık
4,5 katrilyon ve buna göre tarımsal desteklemeye ayrılması
gereken miktarın 45 milyar lira olması gerekirken ayrılan miktar
sadece 16 milyar lira. Yani bu yıl da önümüzdeki yıl da çiftçinin 29
milyar lirasını iç ettiniz.
Bakınız, dediğim gibi, ben bir
çiftçiyim, ben iktisatçı değilim ama şurası gayet net:
Paranın değerini söylem gücü değil o ülkenin üretim gücü
belirler. Paranın değerini Cumhurbaşkanı belirlemez,
paranın değerini yüzde 100 oyla gelmiş olsanız bile iktidar
belirlemez, paranın değerini üretim gücü belirler. Siz üreticinin kolunu
kanadını kırarsanız, ki kırdınız, üreticiyi
üretemez duruma getirirsiniz ki getirdiniz. Mecburen ne yapıyorsunuz? Borç
para karşılığında mal ithal ediyorsunuz.
İktisatçı buna ne diyor biliyor musunuz? Borca çalışıyorsun
diyor. Peki, bu yük kimin sırtında? Üreticinin sırtında.
Şimdi, siz üreticiyi yoksullaştırırsanız,
batırırsanız, paranın değeri düştükçe düşer,
ki düşüyor.
Değerli milletvekilleri, sizler çiftçi olmak
durumunda değilsiniz ama imar sevdası toprağı küstürdü,
ithalat sevdası üreticiyi küstürdü, hibrit tohum sevdası yerli
tohumu, yerli tarımı küstürdü. Şimdi şirketleşme
sevdası karşımızda. Yeni bir yasayla komisyonculuğu
yani kabzımallığı kaldırmak istiyorsunuz, yaş
meyve ve sebze hallerini belediyelerden alarak özel şirketlere devretmek
istiyorsunuz, mal alım satımını tamamen tüccara
bırakmayı planlıyorsunuz. Buradan uyaralım, yeni hal
yasasıyla var olan küskünlükleri bitiremezsiniz. Tam tersine,
küstürdüklerinizi kendinizden tamamen uzaklaştırırsınız,
küçük çiftçiyi yok edersiniz; tohumu, fideyi ve tüm üretimi şirketlerin
kontrolüne verirsiniz; Türkiye'de gıda
bağımsızlığını sona erdirirsiniz, ki
erdiriyorsunuz.
Tarımın başkenti Antalya’yı
temsil eden bir çiftçi milletvekili olarak Tarım Bakanına
çağrıda bulunuyorum. Buyurun, Antalya’ya gelin Sayın Bakan.
Tamam, hep geliyorsunuz ama havalimanından otele geçiyorsunuz, program
sonrası tekrar geriye dönüyorsunuz. Benim davetlim olun, size sahayı
gezdireyim. Tarım Bakanının öve öve bitiremediği şu yeni
hal yasasındaki yanlışlıkları kendi gözlerinizle
görün, kulaklarınızla duyun. Çiftçinin fıtratında çok çok
çalışıp az az kazanmak olmamalı. Buna aslında sizin
yönetiminizin sebep olduğunu, emin olun daha iyi anlayacaksınız.
Çok teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Söz sırası Bursa Milletvekili
Nurhayat Altaca Kayışoğlu’nda.
Buyurun Sayın Kayışoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
CHP GRUBU ADINA NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU
(Bursa) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
“Vazgeçtim bu dünyadan, tek ölüm paklar beni,
Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya
değmez.
Değil mi ki çiğnenmiş inancın en
seçkini,
Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
Değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
O kız oğlan kız erdem dağlara
kaldırılmış,
Ezilmiş, hor görülmüş el emeği, göz
nuru.
Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik
bozulmuş,
Değil mi ki korkudan dili bağlı
sanatın,
Değil mi ki çılgınlık sahip
çıkmış düzene,
Doğruya doğru derken eğriye
çıkmış adın.”
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) – Taciz etmeyelim
lütfen, sataşma olmasın.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Devamla) – “Değil
mi ki kötüler kadı olmuş Yemen' e,
Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
Seni yalnız koymak var, o koyuyor adama.” (CHP
sıralarından alkışlar)
Ben bunu okurken yandan “Sataşma var."
dediler. Niye üzerinize alınıyorsunuz? Tam beş yüz yıl önce
Shakespeare bunu İngiltere’de söylemiş ve kadim sanat olan tiyatronun
misyonu bu, bunu anlatmak istedim sizlere. Tiyatronun amacı,
sanatçının amacı iktidarları eleştirmek, doğruyu
göstermek, iyiliği yaymak, doğruları haykırmak. Bakın,
beş yüz yıl önce İngiltere’de de sanatın dili
bağlanmış, kötüler iktidara gelmiş ama bugün onları
hatırlayan yok. Bugün bu tirat beş yüz yıldır dünyanın
her yerinde biliniyor, söyleniyor ve söylenmeye devam edilecek.
Yine, yüz yıl önce bir Fransız yazar, oyun
yazarı şöyle diyor: “Ne yapmak gerek peki? Sağlam bir arka
mı bulmalıyım? Onu mu bellemeliyim? Bir ağaç gövdesine
dolanan sarmaşık gibi, önünde eğilerek efendimiz sanmak mı?
Bilek gücü yerine, dolanla tırmanmak mı? İstemem! Herkesin
yaptığı şeyleri mi yapmalıyım Le Bret? Sonradan
görmelere övgüler mi düzmeliyim? Bir bakanın yüzünü güldürmek için biraz
şaklabanlık edip taklalar mı atmalıyım?” Sizin
taklacı bakandan yüz yıl önce söylemiş bunu. (CHP
sıralarından alkışlar) “İstemem, eksik olsun! Her
sabah kahvaltıda kurbağa mı yemeli?” Muhtemelen o dönemde ejder
meyvesi yoktu.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Ya, bu
ejder meyvesinden ne istiyorsunuz kardeşim? Dün ejder meyvesi, ilk gün
ejder meyvesi, bugün ejder meyvesi... Ne istiyorsunuz kardeşim ya? Rahat bırakın,
şu Mersin çiftçisinin cebine üç kuruş para girecek. Yapmayın ya!
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Devamla) –
“Başarıyı alnının teriyle elde edebilmek... Demek
istediğim, asalak bir sarmaşık olma sakın. Varsın
boyun olmasın bir söğüdünki kadar. Yaprakların bulutlara
erişmezse bir zararın mı var?” demiş. Bu da Fransa’dan bir
örnek.
Tam dört yüz yıl önce Amerika’da Salem’de bir
yazar cadı avına karşı kahramanına şöyle
haykırtıyordu: “İftira yasa olmuş Salem’de, iftira yasa
olmuş.” Evet, tam dört yüz yıl sonra bu topraklarda, Ergenekon ve
Balyoz’da olduğu gibi, daha dün Emin Çölaşan, Necati Doğru’ya
yapıldığı gibi, iftira yasa olmuş. (CHP
sıralarından alkışlar) Ve dört yüz yıl sonra bu Meclis
çatısı altında, maalesef, kadın tiyatroculara cadı
muamelesi yapıldı.
Evet, bu evrensel sanatın ülkemizdeki duayeni
Muhsin Ertuğrul bir röportajında şöyle diyor: “Rejim bu, Meclis
yanlış karar verebilir. Bu karar belki de bir süre uygulanır ama
kararlara uymayan tek şey tarihin akışıdır. Siyasal
barajlar bu akışın önüne geçemez. Düşünceye kelepçe,
fikirlere pranga vurulamaz. Nerede ve ne zaman olursa olsun özgürlüğe
baskı yenilgiyle biter. İşte İspanya’da da bu
olmuştur.” Yine üzerinize alınmayın, bunu İspanya için
söylüyor. “Tiyatro ruhların şifa kaynağıdır, bir
şehrin ocakbaşıdır. Tiyatro olmazsa bacalar tütmez,
ateş ısıtmaz.” diyor.
Bunları niye anlattım? Bugünkü
yöneticilerimiz eleştirilen ilk ve tek yöneticiler değil.
Yüzyıllardır dünyanın her yerinde sanatçılar, tiyatrocular
iktidarları eleştirmiş, başkaldırmış, isyan
etmiş, haykırmış. O yüzden korkmayın tiyatrodan, o
yüzden tiyatrocuları rahat bırakın, hemen herkesi “terörist”
diye yaftalamayın.
Bugün bu topraklarda nereyi kazsanız
altından antik tiyatro çıkar, binyıllardır yaşayan bu
sanatı siz yok edemezsiniz. En azından tarihe böyle kötü bir
şekilde, böyle sanat eserleriyle geçmeyin; tiyatroyu desteklemiş,
özgürlük vermiş, önünü açmış bir iktidar olarak geçin diyorum
yöneticilere. Size demiyorum tabii, siz sonuçta Meclisin birinci grup
milletvekillerisiniz.
Tiyatroyla ilgili, tam iki yıl önce, 5 Nisan
2016’da bu kürsüden sorunları tek tek anlatmışım; döndüm
baktım, hiçbiri çözülmemiş. Tek bir gelişme var, sözleşmeli
çalışan tiyatrocular o gün 72 lira alırken günlük yevmiye, 48
lira zam yapılmış, 120 lira olmuş. Yazık günah, bunu
konuşmak bile çok acı maalesef. Yasaklanan oyunlar, maalesef,
tiyatrocular üzerindeki baskılar 20 Temmuzdan sonra çok fazla devam
etmiş, artmış da artmış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayın Sayın
Milletvekili.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Devamla) – Bu
yüzden bu sorunları tekrar anlatma gereği duymadım, hepsi
tutanaklarda var, hepsi biliniyor. Sizlere tiyatronun diliyle seslenerek
yüreğinizin pası silinsin istedim. Eğer tiyatrolara özgürlük
vermezseniz, eğer liyakati burada da uygulamazsanız, hak ettikleri
ekonomik gücü vermezseniz ve tiyatrocuların önünü kesmezseniz desteklerdik
ama maalesef bugüne kadar bunu yapmadınız, yine yapmaya niyetiniz
yok, o yüzden biz bu bütçeye “hayır” diyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, tiyatronun
sorunları olduğuna ve çözüm beklediğine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan,
milletvekilimiz tiyatrolarla ilgili çok önemli bir konuşma yaptı,
tiyatronun sorunlarını anlattı. Tiyatroda bir büyük sorun var,
Sayın Bakana aktarıldı ve kendisi tarafından verilen
cevapla da tescil edildi ama bu sorun da çözüm bekliyor.
Tiyatroda bir grup çalışan var, biz
sayısını 650 diye biliyorduk, Sayın Bakan 695 kişi
olduğunu söyledi. Tiyatrolarda “süreli sözleşmeli personel” diye
geçiyor adı. Yirmi yıl çalışmasına rağmen
yılda üç yüz gün üzerinden sigortalı yapılıyorlar.
Yıllık ücretli izinleri yok, tazminat birikmiyor, kıdem
tazminatları birikmiyor, mesai almıyorlar, sosyal haklardan
yararlanmıyorlar ve sahne düzenini yapan, kostümleri hazırlayan,
tiyatroyu tiyatrodan önce gelip tiyatro kapandıktan çok sonra terk eden bu
personel inanılmaz bir emek sömürüsüyle karşı karşıya.
Bu sorunu anlattığımızda, Sayın Bakan, topu Hazine ve
Maliye Bakanlığı tarafından çıkarılmış
olan bir yönetmeliğe atmış cevabında. Burada elbette ki
idarenin bütünlüğünden bahsetmek lazım. “Güçlü Hükûmet, güçlü Meclis”
deniyor, bu güçlü Mecliste, maalesef, iktidar değil ama 1’inci partinin
durumu ortada şu anda görüşmeler yapılırken ama Sayın
Bakandan, bir Bakanlar Kurulu toplantısı yapılmıyorsa da
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
aracılığıyla mı olur, Whatsapp grubu varsa
bakanların arasında -Bakanlar Kurulunun bir araya gelmediğini
biliyoruz ama- “Whatsapp” grubundan mı yazışırlar, bu
sorunun çözülmesi lazım. Oradaki insanlar çocuk okutuyorlar, ev
geçindiriyorlar, emekleri sömürülüyor ve kıdem tazminatları
birikmiyor, tam çalıştıkları hâlde de devlet eliyle eksik
sigortalı yapılıyorlar. Bu konuya dikkat çekmek istedim.
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/276) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 10)
(Devam)
2.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısı (1/275), 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan,
2017 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/38); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 2017
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2017 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/39); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/41); 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu
ile 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 183 Adedi Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu
İdarelerine, 2 Adedi Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve 10 Adedi
Diğer Kamu İdarelerine Ait Olmak Üzere Toplam 195 Adet
Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/40) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 11) (Devam)
A) KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI (Devam)
1) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) RADYO VE TELEVİZYON ÜST KURULU (Devam)
1) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) DEVLET TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE YAZMA ESERLER KURUMU
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRK İŞBİRLİĞİ VE
KOORDİNASYON AJANSI BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
G) YURTDIŞI TÜRKLER VE AKRABA TOPLULUKLAR
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin
Ğ) ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH
YÜKSEK KURUMU (Devam)
1) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Kültür Merkezi 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür Merkezi 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Araştırma Merkezi 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Araştırma Merkezi 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) TÜRK DİL KURUMU (Devam)
1) Türk Dil Kurumu 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Dil Kurumu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
J) TÜRK TARİH KURUMU (Devam)
1) Türk Tarih Kurumu 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Tarih Kurumu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
K) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI (Devam)
1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Spor Genel Müdürlüğü 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR
KURUMU (Devam)
1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Söz sırası İstanbul
Milletvekili Sera Kadıgil’e aittir. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika.
CHP GRUBU ADINA SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ
(İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Devlet
Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü üzerine söz almış bulunuyor, bu
vesileyle Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
1913’te Sofya Askerî Ataşeliğine atanan
Binbaşı Mustafa Kemal, bir gece Bulgar Ulusal Operasında
Carmen’i izler ve gördüklerinden çok etkilenir. Döner dostlarına
“Adamların Balkan Savaşı’nı niye
kazandıklarını şimdi anladım. Bunca yetişmiş
müzisyenleri, sanatkârları, opera binaları bile var. Biz de bugünleri
görebilecek miyiz?” diye dert yanar. Çünkü bir milletin gelişmişlik
seviyesinin ancak sanatının geldiği noktayla
ölçülebileceğinin o gün dahi farkındadır. İşte,
Atatürk’ün 1913 yılında çizdiği bu vizyon, gencecik bir
cumhuriyette onca yokluk içerisinde filizlenip büyümüştür. Ancak bizler
bugün, 2018 yılında koskoca devlet operamıza ait tek bir bina
kalmasının utancı içerisinde yaşamak durumunda
bırakıldık.
Bu salonların en kıymetlisinin, Atatürk
Kültür Merkezinin yıkılmasının cumhuriyetin kültür, sanat
hafızasını yok etme çabalarından sadece biri olduğunu
da gayet iyi biliyoruz. Nereden mi biliyoruz? Her yıl
değiştirmekten yorulmadığınız Kültür
Bakanlığınızın her bütçede buraya gelip “AKM’yi
şöyle güzel yapacağız, böyle şahane açacağız.”
demelerine karşın, Genel Başkanınızın kendini
tutamayıp bir konuşmasında “İstediğiniz kadar
bağırın, çatlayın, patlayın, yıktık.”
diyebilmesinden. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi getirdiğiniz bütçeye bakıyorum
opera ve balede bir gelişme görebilecek miyiz diye. Gelgelelim 2019
yılında bu kuruma reva gördüğünüz bütçe, sarayın bir
aylık masrafına dahi tekabül etmiyor.
Bu bütçe, sanata
bakışınızın da açık bir izdüşümü esasen. Bu
kadar komik bir bütçeyle ne kimsesiz bırakılan Anadolu’nun ücra
köşelerine sanat götürebilir ne bin bir emekle
hazırladıkları eserleri sergileyecek salon bile bulamayan opera
ve bale sanatçılarına hak ettikleri haklarını teslim
edebilir ne de ayda bin liraya başrol oynamalarına rağmen,
sayın grup başkan vekilimin de belirttiği gibi, sözleşmeli
adı altında sömürülen sanatçıların dertlerine derman
olabilirsiniz. Kaldı ki biz ne dersek diyelim, el kaldır, el indirle
bütçe geçirmeyi marifet sayan bu zihniyeti terk etmediğiniz sürece teknik
detaylarda boğulmanın da belli ki bir manası olmayacak. Üstelik
sadece opera ve bale çalışanları değil çile çeken,
açık yasa hükmüne rağmen denetimsizlikle kaçak ya da usulsüz
çalışmaya mahkûm edilen ve hiçbir sosyal güvencesi
olmadığı için açlıktan bağırsakları
düğümlenen sinema emekçilerini anlatabilirim size. Ya da dünyaya
satılıyor diye caka sattığınız dizilerden bir
kuruş telif alamayan sanatçıların haklarının
nasıl gasbedildiğinden de saatlerce söz edebilirim, bir
karşılığı olacağını bilsem.
Emsali darbe dönemlerinde dahi görülmemiş
sansür ve baskılar yüzünden yazamayan, yazsa da basacak kâğıt
bulamayan yazarlarımızdan, yayıncılarımızdan,
neredeyse günah ilan edilecek resimden, içine tükürmekten bahsedilebilecek
kadar seviyeyi düşürdüğünüz heykellerden ya da örgüt üyesi ilan
ederek mezarında ters döndürdüğünüz Camus veya Spinoza’dan bahsetmek
de beyhude bir çaba olacaktır. (CHP sıralarından alkışlar)
Ama ne yaparsanız yapın işte, sanat susmuyor, susmayacak.
Biliyorum çok istiyorsunuz, her yerde olduğu
gibi kültür, sanat camiasında da kadrolaşmak, paşa gönlünüzün
istediği gibi davranacak, akıllı, uslu sanatçılar yaratmak.
Yıllardır uğraşıyorsunuz ama nedense bir türlü
olduramıyorsunuz. Çünkü sizler için üzülerek söylemeliyim ki her alanda
yandaşınızı yaratabilirsiniz ama bu alanda olmaz,
olmayacak. Çünkü sanat özgür düşünce ve özgür bir ortam ister. Kese
doldurmaktan gayrı derdi olmayanların altından kalkamayacağı
kadar önemli ve ciddi bir iştir. Çünkü toplumu dönüştürmek ve her
daim ileri götürmek gibi büyük ve bazıları için korkutucu bir
amacı vardır. Çünkü bu ülkenin ezeli ve ebedi tek
Başkomutanının da dediği gibi milletvekili, bakan, cumhurbaşkanı
dahi olabilirsiniz ama sanatçı olamazsınız. (CHP
sıralarından alkışlar) Çünkü sanatçı kimdir biliyor
musunuz? Saray sofralarında el pençe divan duranlar değil, eve ekmek
götürememek pahasına alnı açık, başı dik
duranlardır. Yüz yıllık Darülbedayide maaşlarını
almak için Bank Asyada hesap açmaya zorlanan, karşı çıkınca
işten atılmakla tehdit edilen, sonra da OHAL darbesiyle FETÖ’cü ilan
edilip sorgusuz sualsiz kovulan oyunculardır. Sırf Gezi’de yaralanan
çocuklara tiyatrolarının kapılarını açtı diye
Bakanlık teşvikinden mahrum bırakılan yine de Ali İsmail’e
atılan o son tekmeyi unutmayanlardır. (CHP sıralarından
alkışlar) Borç harç kredilerle tiyatrolarını ayakta
tutanlar, akşam el emeği dekorlarda başrol oynayıp oyun
çıkışı salonun tuvaletlerini yine elleriyle temizlemekten
kocunmayanlardır. Tüm dünyada ayakta alkışlanırken kendi
ülkesinde, kendi insanına konser vermekten mahrum bırakılan
Fazıl Saylar, her devirde susturmaya çalışıp bir türlü
baş edemediğiniz Genco Erkallar, bin türlü iftirayla evinden,
yurdundan sürdüğünüz yetmiyormuş gibi bir de seçim
yatırımı niyetine tutuklamaya
çalıştığınız Mehmet Ali Alaboralardır. (CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayın Sayın
Milletvekili.
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (Devamla) –
Evet, gittikçe koyulaşan bir karanlık içindeyiz ama
karanlığın en gülünç yanı nedir bilir misiniz? En küçük
parıltıyla bile bir anda yok olur gider. İşte, bu ülkenin
tüm baskılara inat onurla direnen gerçek sanatçıları ülkeyi
içine sürüklemek istediğiniz karanlığın sönmez, söndürülemez
parıltılarıdır. Hepsine bir kez daha ayrı ayrı
teşekkür ediyor, önlerinde saygıyla eğiliyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – Söz sırası Muğla
Milletvekili Sayın Mürsel Alban’ın.
Buyurun Sayın Alban. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MÜRSEL ALBAN (Muğla) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2019 yılı
Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü, Devlet Tiyatroları Genel
Müdürlüğü, Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı
bütçeleri üzerinde CHP Grubu adına söz aldım. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Konuyla ilgili konuşmama başlamadan önce,
bundan tam otuz sekiz yıl önce faşist 12 Eylül cuntası
tarafından yaşı büyütülerek idam edilen Erdal Eren’i
saygıyla anıyorum. Özgürlük, demokrasi, tam
bağımsızlık uğruna vermiş olduğu mücadeleyi
ve gözlerindeki son bakışı unutmadık. Mücadelen,
mücadelemizdir Erdal Eren. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kültürün, sanatın olmadığı yerde hayat da
olmaz. Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri
kopmuştur. Türkiye AKP iktidarında, sanata ve sanatçıya
bakış açısı nedeniyle bitkisel hayattadır. 2002’den
beri uygulanan kültür değil, kültürsüzlük politikasıdır;
Türkiye’yi bakın nereye getirdi: Ülkenin yüzde 50’si yani yarısı
hayatında hiç sinemaya gitmemiş, yüzde 70’i hiç tiyatroya
gitmemiş, yüzde 40’ı hiç kitap okumuyor, yüzde 70’i kültürel
etkinliklere hiç katılmamış. AKP iktidarı döneminde
halkın yüzde 85’i ise televizyon izliyor yani siz Türkiye’yi televizyona
mahkûm ettiniz. Baleyi belden aşağı sanat olarak gören, “ucube”
diye heykel yıktıran, kadının şarkı söylemesini
günah sayan bir zihniyetten Türkiye’yi sanat ve kültür ülkesi yapması
zaten beklenemezdi.
Köprü yapmakla, yol yaptırmakla övünen AKP
iktidarına soruyorum: On altı yıldır tek
başınıza iktidardasınız, kaç tiyatro salonu
açtınız? Ben söyleyeyim: Açmak yerine, onları ya
sattınız ya da kapattınız. Fakat merak etmeyin, AKP iktidarının
halkımıza yapamadığı kültür, sanat hizmetlerini CHP’li
belediyeler yapıyor. CHP’li belediyeler
yurttaşlarımızı tiyatroyla, festivalle, sanatla, kültür
etkinlikleriyle buluşturuyor. Örnek mi istiyorsunuz, işte size örnek:
Büyükşehir Belediyemiz Muğla’mızda düzenlenen pek çok ulusal,
uluslararası festivallere destek oluyor, tiyatro topluluklarını,
müzisyen ve sanatçıları yurttaşlarımızla
buluşturuyor. Biz, Cumhuriyet Halk Partililer olarak karanlığa
inat, AKP’ye inat yaşasın sanat diyoruz. (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli Başkan, değerli
milletvekilleri; şimdi sizlere göstereceğim resimdeki, AKP
iktidarının yazlık sarayıdır. Okluk Koyu’nda
yapılan, şu resimde gördüğünüz, 300 odalı yazlık saray
ülke turizmine ne katkıda bulunuyor, bunu soruyorum.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Ne zaman
yapılmış o?
ÖZKAN YALIM (Uşak) – Saraya bakın, saraya.
MÜRSEL ALBAN (Devamla) – Saraya bakın, saraya.
Asgari ücretli inim inim inlerken, babalar çocuklarına harçlık
veremezken, mutfaklarda tencerede yemek değil, dert pişerken bu
yazlık sarayı yapmaktan utanmıyor musunuz? (CHP
sıralarından alkışlar) Üstelik, bu yazlık sarayı
yapmakla kalmadınız, şimdi de çevresindeki arazilere göz
diktiniz. Gözünüz doysun, gözünüz. Bu işte, bu belge bunları
anlatıyor.
Bakın, şu belgeye dikkatli bakın
arkadaşlar, bu belge Marmaris Millî Emlak Müdürlüğü tarafından
vatandaşlara gönderilmiş, konusu kamulaştırma,
pazarlık görüşmeleridir. Özetle diyor ki: “Ey vatandaş,
yazlık saraya komşu bahçen, tarlan varmış. Biz senin arazini
yazlık saraya katacağız. Ya bunu güzellikle ver kurtul ya da burayı
zorla ‘kamulaştırma’ altı altında senden
alacağız.” Yazının özeti bu. Yazlık sarayı
yaptınız, şimdi de milletin bağına bahçesine mi göz
diktiniz? Vatandaşın malını zorla elinden alan bir devlet
olur mu? Yahu, sizde hiç mi insaf, hiç mi vicdan kalmadı?
Değerli arkadaşlarım, şimdi
sizleri fotoğraflarla bir Türkiye gezisine çıkarmak istiyorum. AKP
Türkiyesinde vatandaş mazot parasını protesto için traktörün
altına yatıyor, bakın, traktörün altına. AKP Türkiyesinin
yönetiminde 200 kişilik işe 5 bin kişi başvuruyor. AKP’nin
yönettiği Türkiye’de asgari ücret çaya, simide bile yetmiyor. AKP’nin
yönettiği Türkiye’de pazarda patatesin, soğanın yanına bile
yaklaşılmıyor, 7 TL. AKP’nin yönettiği Türkiye’de Sözcü
gazetesinin 2 Atatürkçü yazarına iftira atılıyor, FETÖ’cü ilan
ediliyor. Ayıptır, yahu ayıptır! Sizde hiç mi vicdan
kalmadı? Bunlar FETÖ’cü ise “Beraber yürüdük bu yollarda.” diyenler
necidir, size soruyorum? (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayın Sayın
Milletvekili.
MÜRSEL ALBAN (Devamla) – Toparlıyorum
Sayın Başkan.
Hazırladığınız bu bütçe
emekçiyi, emekliyi, çiftçiyi, işçiyi diri diri toprağa gömüyor. Bu
bütçe halkın değil, sarayın ve yandaşlarının
bütçesidir. Bu bütçeye grubum adına “hayır” diyoruz. Bu bütçe…
Direnin gençler, direnin emekçiler, direnin ezilenler, direnin emekliler,
direnin alın teriyle üretenler, direnin köylüler, direnin işçiler.
Cumhuriyet Halk Partisinin iktidarında
aydınlık günler yakındır diyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Söz sırası, İstanbul
Milletvekili Kadri Enis Berberoğlu’nda. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika.
CHP GRUBU ADINA KADRİ ENİS BERBEROĞLU
(İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Radyo
ve Televizyon Üst Kurulu bütçesi üzerinde grubum adına görüşlerimi
açıklamak istiyorum.
Eski mesleğimden
hatırladığım kadarıyla, usta TV sunucuları
dakikaya 60 kelime kadar sığdırır. Dolayısıyla
benim gibi emekli ve daha yaşlıları muhtemelen daha yavaş
konuşur. Bu hesapta yaklaşık olarak 300 kelimelik bir
hakkım ve stokum var ve şu ana kadar da zaten bunun onda 1’ini
harcamış bulunuyorum huzurunuzda. Dolayısıyla RTÜK’ün
çoğumuzun bildiği, iktidarın biraz kendince utanarak demeyeyim
de mahcupça kabullendiği hatalarını,
aksaklıklarını tekrara düşmemek adına
söylemeyeceğim yani 400 kişilik bir kadroya adaletsiz, liyakatsiz,
keyfî birtakım atamaları isim isim sayabilirdim, ne süre yeter ne de
gerek var. Ya da daha üç ay önce yapılan seçimde iktidar lehine TRT’de 5
kat, merkez TV kanallarında 10 kat, bu ölçüde adaletsiz ekran
paylaşımını da söylemeyeceğim çünkü kimse
şaşırmayacak muhtemelen. Ya da muhalif kanallara ceza
yağarken muhalefete edep dışı birtakım ifadelerle
saldıran kanalların yayınlarının görmezden gelinmesi
de sürpriz olmadığı için bu konuya da değinmeyeceğim.
Süremi daha güncel bir konuya ayırmak istiyorum izninizle.
Dün, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, bence
hayırlı bir gelişmeyle, Etik İlkeleri
uzlaşısını yayınladı. TV kanallarının
imza attığı bu uzlaşı iyi bir gelişmedir, dört
beş yıl önce ilki yapılırken bende aktif haberciydim ve bu
vesileyle de bir kamuoyu araştırması yayınladı RTÜK.
Buna göre Türk halkı, Türk halkı, Türk milleti, TV izleme
alışkanlığı araştırmasına göre, günde
ortalama 334 dakika televizyon karşısında oturuyor. Geçen
yıl bu rakam 330’du ve dünya rekoruydu. Sanırım bu rekor
yenilenecek, daha kıyaslama imkânı olmadığı için belli
değil ama diğer ülkelerde bu ölçüde televizyon izlenildiğini
kişisel olarak düşünmüyorum.
Peki, milletimiz ekranda izlediklerinden memnun mu
yani RTÜK bir anlamda işini yapabiliyor mu? RTÜK’ün kibarca “kuşak
programları” olarak andığı işte kadın, yemek,
evlilik, izdivaç gibi programların izleyici nezdindeki itibarı yüzde
50’nin altında yani RTÜK’e gelen şikâyetlerin yarısı bu
programlar üzerine. Övündüğümüz, ihracat rekorları
kırdığımız diziler dahi beşte 1 oranında
şikâyet konusu RTÜK nezdinde. Buna karşılık, eski
mesleğimin yüzünü ağartan bir gelişme var, o da televizyon
haberciliğine güven yüzde 69,2, tekrar ediyorum, yüzde 69,2; RTÜK
tarafından ilan edilen araştırmaya binaen söylüyorum. Bu oran,
takdir edersiniz ki son kamuoyu araştırmalarında gözüktüğü
üzere, siyasetin, adaletin çok üstünde bir güvene işaret ediyor.
Dolayısıyla eski mesleğimi hâlâ cesaretle icra eden habercileri
huzurunuzda, inanç, taraf farkı gözetmeden kutluyorum. Ne var ki bunu
söylerken bir gerçeğin de farkındayım. Bu haberciliğin
neşet ettiği alan, bu rakamları yaratan kanallar, genellikle, çoğunlukla,
henüz doğruya doğru, yanlışa yanlış diyebilen,
diyebilecek cesareti gösteren kanallar ve bu sebeple de bu kanallar demin izah
ettiğim cezaların birinci derecede hedefi. Bu sebeple,
konuşmamı tamamlarken gerçekten yapıcı bir amaçla bir
uyarıda bulunmak istiyorum. Dün imzalanan Etik İlkeleri
anlaşması bir öz denetim anlaşmasıdır ve
uzlaşısıdır. Bunu otosansüre dönüştürmek gerçekten
yeni bir habercilik imha operasyonu anlamına gelir. Haberciliğin bir
şekilde otosansürle kendini sınırlaması da RTÜK
rakamlarından da görebileceğimiz şekilde ancak “kuşak
programı” diye andığımız izdivaç
programlarının, yemek programlarının kanallardaki ekran
sürelerini artırmaya yol açar, başka bir işe yol açmaz. Bu
şekilde…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KADRİ ENİS BERBEROĞLU (Devamla) –
Tamamlayabilir miyim Başkanım?
BAŞKAN – Toparlayın Sayın
Milletvekili.
KADRİ ENİS BERBEROĞLU (Devamla) – Bu
sebeple, yazılı medyada başlayan haberci
kıyımının TV ekranlarına da sirayet etmemesi
temennisiyle ve bu mesleğe otuz yıldan fazla süre ayırmış
bir taze siyasetçi sıfatıyla, sözlerimin sadece ve sadece
yapıcı bir eleştiri olarak algılanması temennisiyle
hepinizi saygıyla selamlarım. (CHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Söz sırası, Muğla
Milletvekili Burak Erbay’dadır.
Buyurun Sayın Erbay. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA BURAK ERBAY (Muğla) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Vakıflar Genel
Müdürlüğü bütçesi üzerine, CHP Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Çok değerli vekiller, avukatlık
mesleğim süresince, ülkemin çağdaş ve evrensel hukuk
kurallarıyla yönetilebilmesi için mücadele verdim ve hâlen de mücadele
vermeye devam ediyorum ancak bu hafta içerisinde
yaşadığımız bir olay gösterdi ki maalesef, ülke olarak
gerçek bir hukuk devleti olma yolunda bir arpa boyu yol
almamışız ve yaşanan olumsuzluklardan ders
çıkarmamışız. Yıllarını FETÖ’yle mücadeleye
adamış usta gazeteci Emin Çölaşan ve Necati Doğru
hakkında takipsizlik kararı veren savcı üç gün sonra, her
nedense, kendi kararına itiraz etmiş, itiraz üzerine bu 2 usta
gazeteci ve Sözcü gazetesi yöneticileri hakkında, FETÖ’ye yardım
ettikleri gerekçesiyle dava açılmıştır. Bu durum
göstermektedir ki artık bu ülkede 81 milyonun hiçbir hukuki güvencesi
kalmamıştır. Bu tür proje davaların ülkeye büyük zararlar
verdiği kısa bir süre önce açık, net bir şekilde
görülmüştü. Bu tür hatalara tekrar düşülmemesi için tüm yetkilileri
bu kürsüden bir kez daha uyarıyoruz.
Değerli milletvekilleri, AKP Hükûmeti on
altı yıldır bütçe yapıyor. Daha önce yaptığı
bütçelerin sonucu ortadadır. Halk borç batağında; kredi
kartı, kredi borcu olmayan insanımız yok denecek kadar az. En
önemlisi, insanlarımız mutsuz. Bir ülkenin itibarını
belirleyen, sarayda yanan ampulün sayısı değil,
halkının ne kadar refah içerisinde
yaşadığıdır. Yine, görüyoruz ki bu bütçe halkın
değil, sarayın bütçesidir.
Değerli milletvekilleri, 15 Temmuz darbe
girişiminden sonra 161 vakıf kapatıldı. Bu vakıflara
ait yurt, okul, bina, arsa gibi 2.117 taşınmaz Vakıflar Genel
Müdürlüğüne devredildi. El konulan bu taşınmazların
değeri yaklaşık 10 milyar lira. Peki, el konulan bu
taşınmazlar ne oldu biliyor musunuz? Bu taşınmazların
kaç tanesi satıldı ya da kiraya verildi? Bu taşınmazlardan
ne kadar gelir elde edildi? Bu gelirler nereye harcandı? Birçok ilde
çocuklarımız kalacak yurt bulamazken el konulan bu yurtlar hangi
cemaatlere, hangi tarikatlara devredildi? Türkiye'nin dört bir yanındaki
bu taşınmazlar ne oldu biliyor musunuz? AKP’nin yandaşlarına
yok pahasına peşkeş çekildi hatta bazıları bedelsiz
olarak TÜRGEV gibi sarayın vakıflarına devredildi. Bu
peşkeşe ve yağmaya karşı çıkan namuslu
bürokratlar da baskı gördü, “FETÖ’cü müsünüz?” denilerek, “İhraç
ederiz.” denilerek tehdit edildi. Yani anlayacağınız,
Vakıflar Genel Müdürlüğü yanlış olan bu düzenin bir parçası
hâline geldi. Dün vakıf malları FETÖ’ye verilmişti, şimdi
FETÖ gerekçesiyle el konan mallar AKP’ye veriliyor.
Çok değerli vekiller, Vakıflar Genel
Müdürlüğünün görevi, ecdat yadigârı tarihsel ve kültürel
varlıkları korumak, mimari ve tarihî değerlere sahip eski
eserleri muhafaza etmektir; böyle alengirli işlerle uğraşmak
değildir. Benim seçim bölgem Muğla’da, Vakıflar Genel
Müdürlüğüne ait camiler, hamamlar, çeşitli taşınmaz
tarlalar ve araziler bulunmaktadır. Menteşe ilçemizde dünyaca ünlü
Karabağlar Yaylası’nda, Osmanlı’dan kalan, Vakıflar Genel
Müdürlüğüne bağlı en önemli kültürel miraslarımızdan
biri olan tarihî kahvehane maalesef atıl durumdadır.
Yine, Muğla Menteşe ilçemizde
Kurşunlu Camisi ve hemen yanındaki meydan restorasyonu, tarihî Saat
Kulesi çevresi ile tarihî hamamın restorasyonu için Menteşe
Belediyemiz tarafından, Vakıflar Genel Müdürlüğüyle beraber,
ortak bir proje yapılması önerilmiş ancak Vakıflar bu
öneriyi reddetmiştir. Bu nedenle restorasyon ve çevre düzenlemesi
gerektiği gibi yapılamamıştır. Bu araziler ve tarlalar
tarıma, turizme kazandırıldığı ya da toplumun
menfaati için kullanıldığı takdirde kentimizin
gelişimine önemli katkılar sağlayacaktır.
Muğla ilimiz, Aydın ve Denizli’yle
birlikte Aydın Vakıflar Bölge Müdürlüğüne
bağlıdır. Bu müdürlüğün üç ille ilgili karar mercisi
olması nedeniyle vakıf varlıkları tam olarak
değerlendirilememekte, bu taşınmazlardan gerekli verim
alınamamaktadır. Vatandaşlar, vakıf hissedarı
olduğu arsa ve tarlalarla ilgili yapmak istedikleri her türlü işlem
için Aydın’a gitmek zorunda kalmakta ve bu durum vatandaşlar
açısından hem zaman hem emek hem de maddi kayba neden
olmaktadır.
Son olarak şunu söylemek isterim ki bütçe
görüşmeleri başladığı günden itibaren
çıkarılan yüzeysel tartışmalarla bu bütçenin içeriği
gizlenmeye çalışılmış…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayın Sayın
Milletvekili…
BURAK ERBAY (Devamla) - …gerçeklerin ortaya
çıkması engellenmek istenmiş, bu bütçenin bir saray bütçesi
olduğu gerçeği halktan saklanmaya
çalışılmıştır. Ancak ne kadar
çırpınırsanız çırpının bu bütçenin
çarşı pazardaki yangına derman olmadığını,
işçiye, emekçiye bir şey vermediğini, bu bütçenin halkın
değil sarayın ve yandaşlarının bütçesi olduğunu
gizleyemezsiniz.
Siz 3Y’yle; yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla
mücadele edeceğiz diye iktidara geldiniz ama bırakın bu 3Y’yi
ortadan kaldırmayı bunların yanına 3Y daha;
yandaşlık, yağmacılık ve yozlaşmayı
eklediniz. İşte bu yüzden 31 Martta, bu bütçede yer verilmeyen
işçiler, köylüler, emekçiler, atanamayan öğretmenler, EYT’liler,
öğrenciler, esnaflar, işsizler, kadınlar, gençler size gereken
cevabı verecektir diyorum Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Özel.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, rejime
kasteden Anayasa değişikliği olmasaydı hızlı tren
kazasının Ulaştırma Bakanından soruluyor
olacağına ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, rejime
kasteden Anayasa değişikliği olmamış olsaydı,
bugün herhâlde, bu toplantıya Ulaştırma Bakanının
Meclise bilgi vereceğinden haberdar olarak ve İç Tüzük 59’un ikinci
fıkrasına göre üzerine de onar dakika gruplar değerlendirme yaparak
ya da gelmiyorsa yine, kendisine buradan sizin
aracılığınızla bir çağrı yaparak
başlardık ve Ulaştırma Bakanına, Devlet
Demiryolları Genel Müdürünün KİT Komisyonuna yapmış
olduğu “Bütün tren yolları kamera sistemiyle izlenmektedir, her türlü
tedbir alınmıştır.” açıklamalarından birkaç hafta
sonra yaşanan bu faciadaki sorumluluğu sorardık. Derdik ki:
Sayın Bakan, cep telefonuyla haberleşiyorlarmış. Sayın
Bakan, aceleye getirmişsiniz ve Nisanın 12’sinde
açmışsınız. Bu aceleye getirme yüzünden sinyalizasyon
sistemi kurulmamış, ihalesi yapılmamış. Bakım
yapacak şirket sinyalizasyon olmadığı için bakım
anlaşmasını yerine getirememiş, topyekûn anlaşma…
Bunları sorardık.
Bu sistemde öyle bir bakan yok ama
karşımda, geçmiş dönemlerde bu görevi yapmış
Ulaştırma Bakanı ile Devlet Demiryolları Genel Müdürünü, Müsteşarı
kafa kafaya vermiş ve biraz da ağızlarını kapatarak
sohbet ederken görünce dedim ki onlara sataşayım, dedim ki cevap
versinler, dedim ki haberdar olalım, dedim ki Parlamento bu faciaya kör,
sağır, dilsiz gibi davranamasın, dedim ki keşke bu Meclis,
Meclis olmaktan çıkmasaydı. Sataşıyorum ikinize de. Sizin
yüzünüzden mi oldu bu kaza? Olmadıysa hangi sorumluluğu yerine
getirmiştiniz? Lütfen, çıkıp cevap verin. (CHP
sıralarından alkışlar) İkinize de sataşıyoruz
CHP Grubu olarak. Sorumluluğunuz var mı, yok mu cevap verin.
SALİH CORA (Trabzon) – Hadi oradan! Hadi
oradan!
TÜLAY KAYNARCA (İstanbul) – Hadi oradan! Böyle
bir üslup yok yani.
SALİH CORA (Trabzon) – Provokatör açıklama
ya! Provokatör söz alıyor ya! Provoke ediyorsun!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Hayır hayır,
sataşıyorum.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Grup Başkan
Vekili.
3.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlu’nun, hızlı tren kazasının
yaşandığı gün açıklamaların
yapıldığına, gündemin farklı olduğuna,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin millet iradesiyle
yürürlüğe girdiğine ve rejim değişikliği gibi hakikat
dışı yaklaşımların kabul edilemeyeceğine
ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, tabii, açıkça,
durup dururken, farklı bir gündemle giderken…
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – “Durup
dururken” olur mu, 9 kişi öldü, kanları daha yerde duruyor ya,
yazıktır!
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) – Daha
beş ay önce Çorlu’da 25, dün Ankara’da 9! Hani çağ atlıyorsunuz
ya!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Arkadaşlara söz verir misiniz. Ben feragat edeyim,
buyurun siz konuşun.
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri,
dinleyelim Sayın Grup Başkan Vekilimizi.
Buyurun Sayın Grup Başkan Vekili,
dinliyoruz.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Arkadaşlar, biz buradayız, olup bitenlerin de
farkındayız.
Şimdi, grup başkan vekiliniz bir şey
söyledi, ben de ona cevap veriyorum. Önce dinleyeceğiz, biz dinledik,
dinlemesini iyi biliriz, konuşmasını da iyi biliriz ama biz
konuşmayız, eylem yaparız, icraat yaparız, milletin
sorunlarını çözeriz ama önce niyetlerimizi tashih edeceğiz ve
niyetlerimizi hakikate odaklayacağız, hakikat dışı
konuşmayacağız.
Gündem farklı, dün bu husus, burada gerek
Kabine tarafından, Hükûmet tarafından gerekse ilgili arkadaşlar
tarafından gündeme getirildi ve bu konuyla ilgili, malum, hem
Ulaştırma Bakanımızın hem Adalet
Bakanımızın konuya nezaret etmek suretiyle idari
soruşturmayla beraber adli tahkikatın
başlatıldığı herkesin malumu, herkesin malumu. Bununla
beraber bu süreç devam ederken ve Kültür Bakanlığı ile Gençlik
ve Spor Bakanlığının bütçesi konuşulurken gündem
değiştirmeye yönelik, provokasyona yönelik âdeta, sadece burada iki
arkadaşımızı görerek “Sataşıyorum.” diyerek
başka bir makas açmak acaba nasıl izah edilebilir?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, devam edin.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Şimdi, bakınız, CHP’nin 8 değerli
milletvekili konuşmalarını yaptı.
Doğru-yanlış; haklı-haksız birtakım
eleştiriler, hakikat olmayan bazı yaklaşımlar ortaya konuldu.
Biz sabırla dinledik, medeni bir şekilde dinledik. Gerçek
dışı beyanlar var. Yunus ne güzel demiş: “Yerden göğe
küp dizseler/ Birbirine bent etseler/ Aralarından birin çekseler/ Seyreyle
sen gümbürtüyü.”
Hakikat küpünü çekince, ortaya sadece gürültü
çıkıyor, o kadar. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sonuç itibarıyla değerli arkadaşlar,
bütün bu konuşmalardan hareketle şunu söyleyeceğim: Evet, bu
komisyonlarda uzun uzadıya değerli bakanlarımız da
milletvekillerimiz de katkılarını ortaya koydular.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Toparlayacağım.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – Çok gürültü
çıkıyor (!) Çok gürültü geliyor (!)
BAŞKAN – Toparlayın Sayın
Milletvekili.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Yürütme burada, kendilerine tahsis edilen konuşma
esnasında her iki sayın bakanımız da bu eleştirilere
cevaplarını verecektir ama sayın grup başkan vekilinin
“rejime kasteden Anayasa değişikliği” şeklindeki
ithafı hepimizi bağlıyor. Bu, Meclisi bağlıyor, Türk
milletini bağlıyor. Bu, rejim değişikliği
değildir; bu, sistem değişikliğidir.
Türkiye Cumhuriyeti devleti ilelebet payidar
olacaktır. Cumhuriyet rejimimiz yerli yerinde, sapasağlamdır. Bu
Cumhuriyet rejimimizi, millet iradesiyle, egemenliğin kayıtsız
şartsız kendisine ait olduğunu ifade ettiğimiz milletin
iradesiyle, Parlamenter hükûmet sistemiyle mi, yoksa
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle mi yöneteceğiz?
Mesele budur. Ve bu değişikliği Meclis iradesiyle, hep beraber…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı)
– Son olarak, evet.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – 6 kere konuşulur mu ya?
Bir dakikaya altı dakika cevap veriyorsunuz, dediğime bir kelime
cevap vermiyorsunuz.
BAŞKAN – Toparlayalım Sayın
Milletvekili.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Evet, şimdi, 8 kişi konuştu, o kadar
şey söyledi, sizinle beraber 10 kere konuştunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Söz alsaydın.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Bağlam dışında, gündem
dışına çıkıyorsunuz, ben gündeme cevap veriyorum.
İlerleyen saatlerde de bunlara mutlaka cevap vereceğiz.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Gündem
dışı olur mu ya? 9 kişi ölmüş, başka ülkede yas
ilan edilir ya!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Ama şunu söyleyeyim değerli milletvekilleri,
Değerli Başkanım; sonuç itibarıyla bu
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi 16 Nisanda millet
iradesiyle yürürlüğe girmiştir. Millet iradesine herkes saygı
göstermek mecburiyetindedir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bu sorgulanamaz, millet iradesi sorgulanamaz. Dolayısıyla
rejim değişikliği gibi ithaflar ve hakikat dışı
yaklaşımlar, bu millete, millet iradesine bühtandır, asla kabul
edilemez. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın
Milletvekili.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Bunun dışında, değerli
arkadaşlar, kendi çerçevesinde giden bu konuşmaları,
görüşmeleri lütfen rayından ve kendi sistematiğinden
çıkarmayalım.
Teşekkür ederim.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) –
Konuşmanın başı farklı, sonu farklı… Hiçbir
şey anlatmadın ki sen de ya.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…
AHMET ARSLAN (Kars) – Sayın Başkanım…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Ha, tabii, tabii, bekliyoruz
onu ama önce bir grup başkan vekilinin ifadelerine…
BAŞKAN – Grup başkan vekili söz istedi.
Özgür Bey siz söz istiyor musunuz?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Evet.
BAŞKAN – Buyurun.
TÜLAY KAYNARCA (İstanbul) – Ya, lütfen ya.
SALİH CORA (Trabzon) – Ya, konu nereden nereye
geldi Sayın Başkan. Gerek var mıydı? Gündem nereden nereye
saptı?
4.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, bir
dakika konuştum, altı dakika dinledik, bir kelime dişe dokunur
bir şey yok. Ne diyor? Bir kafa var ki muhalefetin eleştirilerinin
içinden hakikati çekerse, gürültü… Muhalefetin sesini gürültü olarak duyan bir
1’inci grubun grup başkan vekili.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) –
Anlayamamışsınız, doğru
anlamamışsınız.
TÜLAY KAYNARCA (İstanbul) – Gene
anlamamışsınız.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Genel
Başkanının da vekili değil çünkü getirdiği sistem
gereğince Genel Başkanı grubunun da başkanı değil
ama esas mesele şu: Duyduğun sese gürültü diyorsan, senin duyman
gereken ses -dünkü kazada 9 kişiyi kaybettik- anaların,
bacıların, evlatların haykırış sesidir be
kardeşim. Yazıklar olsun ya! (CHP sıralarından
alkışlar)
Ben onu gündeme getiriyorum, sen gidiyorsun
altı dakika alakasız laflarla… Bir de diyor ki gündem
saptıracakmışım. Senin gündeminde tren kazası yoksa
yazıklar olsun sana! (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Ayhan Bey epeydir söz istiyor.
Ayhan Bey, buyurun.
TÜLAY KAYNARCA (İstanbul) – Ya, acılar
üzerinden siyaset yapıyorsunuz. Acılar üzerinden yapmayın ya.
Hepsi bizim kardeşimiz.
SALİH CORA (Trabzon) – Acılar üzerinden
siyaset yapıyorsunuz ya, yazık!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Yapma ya!
5.- Kars Milletvekili Ayhan Bilgen’in, Sincan-Ankara
arasında sinyalizasyon sisteminin olup olmadığı sorusunun
cevabını alamadıklarına ve Recep Tayyip
Erdoğan’ın İslam İşbirliği Teşkilatı
Yargı Konferansı’ndaki ifadelerine ilişkin açıklaması
AYHAN BİLGEN (Kars) – Sayın Başkan,
dün bu olayın hemen ilk saatlerinde bir tek şeyi sorduk burada, dedik
ki: Bu kaza, önceki kazalarla ilgili, hem Pamukova hem Çorlu’yla ilgili etkin,
ciddi bir soruşturma ve yargılama süreci gerçekleşmemesiyle
bağlantılıdır. Pamukova’yla ilgili… Anayasa Mahkemesi,
yargılama süreci gerçekten kabul edilemez bir -zaman aşımı
da dâhil olmak üzere- boyuta ulaştığında Pamukova’yla
ilgili kendisi karar verdi. Ve dün dedik ki, bakın, bize burada
açıklama yaparken diyorsunuz ki: “En ileri teknoloji vardı.” ama hem
Makine Mühendisleri Odası Başkanı hem Birleşik
Taşımacılar Sendikası Başkanı diyor ki:
“Sincan-Ankara arasında sinyalizasyon sistemi yok, ihalesi de henüz
yapılmış değil.” Şimdi, bu, çok somut, çok net bir
soru, dün bir kez daha tekrar sorduk bunu: Bu sinyalizasyon sistemi var
mı, yoksa eski sistem “TMİ” denilen telsizle mi haberleşme
yapılıyor? Bu kadar basit bir sorunun dün itibarıyla
cevabını alamadık.
Sayın Başkan, iki konuyu daha izninizle
paylaşmak istiyorum.
Bugün sabaha karşı Filistinli
milletvekillerinin ikisi İsrail tarafından evlerine baskın
düzenlenerek gözaltına alındı. Burada her seferinde söylüyoruz,
dünyada milletvekillerine -tırnak içerisinde ifade ediyorum- terörist
muamelesi yapan, gözaltına alan, tutuklayan birkaç ülke var, İsrail
de bunlardan biri. Şimdi bugün en azından bir miktar, İsrail
kaynaklı İngilizce yayın yapan sitelere baktığım
kadarıyla gerekçeler neredeyse Türkiye'dekilerle motamot aynı. Hamas
terör örgütüyle -tırnak içinde ifade ediyorum yine- ilişkili
oldukları iddiasıyla bu gözaltılar gerçekleşmiş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayın Sayın Bilgen.
AYHAN BİLGEN (Kars) – Sayın Başkan,
bakın, biraz önce, Sayın Erdoğan yargıyla ilgili bir
konferansta konuşma yapıyor. “Tarih bize adalet çizgisinden sapan
devletlerin yıkılışının kaçınılmaz
olduğunu gösteriyor. Geçmişte dünyanın önemli bir bölümünde
hükümran olmayı başarmış nice güçlü liderin ardından
inşa ettiği her şeyin yıkılıp gitmesinin
sırrı, adalete dayalı bir düzen kuramamış
olmasıdır.” diyor Sayın Erdoğan. Herhâlde bu çatı
altında bu cümlelerin altına imza atmayacak hiç kimse yok, tarihî
hakikati ortaya koyuyor, evrensel gerçekliğe dikkat çekiyor. Ama dün
Adalet Bakanı bize cezaevleriyle ilgili burada son derece iyi bir tablo
çizdi. Tek davaya dikkat çekip süreyi suistimal etmeden bitireceğim. Fatma
Güler, 71 yaşında, 2012 yılında Hozat’ta hayvan
otlatırken orada bir çatışma gerçekleşiyor; oradaki
güvenlik güçleri hayvan otlatan bu 71 yaşındaki Fatma Güler’i gözaltına
alıyor, diyor ki: “Çatışmalarla ilgili bilgin var mı?”
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayın Sayın
Milletvekili.
AYHAN BİLGEN (Kars) – Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
O da hiçbir bilgisi olmadığını
ifade ediyor ve sonra serbest bırakılıyor. Ama arkasından
gelen durum gerçekten içler acısı. Sonra şu gerekçeyle, aynen
iddianamedeki ifadeyi okuyorum: “Hayvan otlatırken
çıkardığı seslerle aslında örgüt üyelerini
bilgilendirdiği…” Tırnak içinde bu ifadeler. Bu nedenle, altı
yıl süren bir yargılama süreci gerçekleşiyor ve beş
yıl üç ay hapis cezasına çarptırılıyor. 31 Ekim
2018’de de Aydın E Tipi Cezaevine tek kişilik odaya konuluyor.
Cezaevi kapasitesi çok yüksek olduğu için de o tarihten bu yana tek
kişilik odada ama sünger yatak üzerinde yatıyor.
Şimdi, bunu ne kapasiteyle izah edebilirsiniz
ne bu yargılamanın adaletinden söz edebilirsiniz ne de bugün
yaptığınız adaletle ilgili son derece değerli mesajla
bu pratiği izah edebilirsiniz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Celal Adan’ın, hızlı tren kazasında hayatını
kaybedenlere Allah’tan rahmet dilediğine ve meselenin en doğru
şekilde ortaya konulması gerektiğine ilişkin
konuşması
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri,
özellikle bütün milletimizi üzüntüye boğan tren kazası önemli. Millet
acılarını yaşıyor, milletimizin başı
sağ olsun. Ölenlere rahmet diliyorum.
Bu mesele mutlaka en doğru şekilde,
sebepleriyle ortaya konulmak mecburiyetindedir, Türkiye’nin böyle bir gücü
vardır. Bu meseleyi daha fazla tartışmayı doğru
bulmuyorum, millet cenazelerini kaldırmak üzeredir.
O bakımdan, dilerim ki yöneticiler en
sağlıklı, herkesin tatmin olduğu açıklamayı
yapacaklardır. Bu şeyi fazla uzatmayalım.
Buyurun Sayın Grup Başkan Vekili.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Sayın grup başkan vekilinin…
BAŞKAN – Karşılıklı
cevapları durduralım isterseniz.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Tabii.
BAŞKAN – Yani, mesele… Zaman zaman bazı
grup başkan vekillerinin yaptığı açıklamalar var.
Ben iki konuyu sizinle paylaşmak istiyorum
izninizle. Bir tanesi şu: Eskiden beri politika yapan bir
arkadaşınız olarak, bir kere süresinde biten konuşma
kamuoyu tarafından çok takdir topluyor, onu söyleyeyim yani beş
dakikayla sınırlıysa “Helal olsun, beş dakikada bitirdi.”
diye puan topluyor. Ayrıca, beş dakikada anlatılmayan şey,
altıncı ve yedinci dakikada da tam anlatılamıyor. O
bakımdan, süreye dikkat edelim.
Bir de, bizi acıya boğan, inanıyorum
ki her siyasi parti milletvekilinin üzüntü duyduğu hadiseler de gerçekçi,
altı doldurulur açıklamalara, izahlara muhtaç. Bunun üzerinden
hiçbiriniz, ne Özgür Bey ne diğer arkadaşlarınız… Buradaki
her milletvekilinin derdi bir daha böyle kazaların olmaması, varsa
sebep olanın da cezalandırılması. O bakımdan, bu
konuyu kapatalım izin verirseniz.
Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
6.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlu’nun, hızlı tren kazasında hayatını
kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara şifa dilediklerine ve
ilgili bakanların konuyu yakından takip ettiklerine ilişkin
açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Doğrusu, gerekli açıklamaları
yaptınız, aynen iştirak ediyorum bu güzel
yaklaşımınıza. Bu güzel yaklaşım dün de burada
hem yetkili grup başkan vekili arkadaşlarımız, AK
PARTİ milletvekillerimiz ve bakanlarımız tarafından bu
şekliyle ortaya konulmuştu ve hakikaten, bu elim kazada
hayatını kaybedenlere tekrar Cenab-ı Hak’tan rahmet ve
mağfiret, yaralılara da acil şifalar diliyoruz. Bu konuda ilgili
bakanlarımız, bakanlıklarımız da konuyu yakından
takip etmektedir, şu anda burada bulunan bakanlarımız da konuyu
takip etmektedir.
Bununla beraber, böyle bir acı olay üzerinden
tamamen ve kendi ifadesiyle, sataşma yapmak ve olayı polemiğe
dönüştürmek ve buradan başka birtakım çıkarsamalarda
bulunmaya yönelik yaklaşım bize “Yazıklar olsun.” gibi bir sözün
aslında aynaya bakmak…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayın Sayın
Milletvekilim, Sayın Bakana söz vereceğim.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Bitiriyorum efendim.
Bize söylediği sözü kendisine söylemesi
lazım. Böyle acı bir olayı polemik konusu yapanlara asıl
yazıklar olsun diyorum.
Teşekkür ediyorum, sağ olun.
HÜDA KAYA (İstanbul) – Çok ayıp bir
şey ya, acıların konuşulması lazım. Acılar
nasıl konuşulmaz?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan,
Sayın Başkan…
HÜDA KAYA (İstanbul) – Niye “Yazıklar
olsun.” diyorsunuz? Çok ayıp bir şey ya.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – “Yazıklar olsun.” sözünü iade ettim bak, oraya bir
şey söyleyin, oraya.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Özgür Bey…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Efendim, bir ifadeye…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakan. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
7.- Kars Milletvekili Ahmet Arslan’ın,
hızlı tren kazasında hayatını kaybedenlere Allah’tan
rahmet dilediğine ve kazayla ilgili suçlu her kimse gereğinin
yapılacağına ilişkin açıklaması
AHMET ARSLAN (Kars) – Saygıdeğer
Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Özellikle dünkü kazada hayatını kaybedenlere
Allah’tan rahmet, ailelerine ve ülkemize başsağlığı
diliyorum.
Elbette ki Meclis çatısı altında
değerli milletvekilleri olarak biz birbirimizle
konuşacağız. Birbirimizle konuşacakken birilerinden izin
alacak hâlimiz yok.
Değerli Grup Başkan Vekilim,
hakkınızı helal edin. Aslında siz konuştuktan sonra
bizim çıkıp konuşmamızın AK PARTİ Grubunun bugüne
kadar ortaya koyduğu tavırla örtüşmediğini biliyorum. O
yüzden affınıza sığınıyorum.
Birincisi, biz müfettiş değiliz, biz
savcı değiliz, biz hâkim değiliz.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) –
Yapılmayanı yapılmış gibi anlatansın.
Ballandıra ballandıra anlatıyorsun.
BAŞKAN – Hatibi dinleyelim Sayın
Milletvekili.
AHMET ARSLAN (Devamla) – Değerli
milletvekilleri, bildiğimiz bir şey var ki yüz yıldır bu
ülkede tren yolunun ne kadar önemli olduğu hep vurgulanır “Demir
ağlarla ördük.” diye övünülür ancak 1950’den sonra demir yolları
kaderine terk edilmiş, AK PARTİ hükûmetleri döneminde tekrar devlet
politikası hâline gelmiştir; bu bir gerçek.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Bırak
onları bırak, ölenlere gel! Bırak, masal anlatma! Görevinizi
doğru yapsaydınız bu ölümler olmazdı. Sinyalizasyon olmayan
yola, tren yoluna izin veriyorsunuz.
BAŞKAN – Sayın Milletvekili…
AHMET ARSLAN (Devamla) – Dönelim kaza olayına.
Değerli arkadaşlar, kaza hepimizi üzmüştür, ülkemizi
üzmüştür, buna hiç şüphe yok. Ancak bunun üzerinden siyaset
devşirmek, bunun üzerinden bir şeyler yapmak doğrusu burada
emeği olanlara haksızlıktır.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) –
Vicdanınız hiç mi sızlamıyor? Hâlâ masal anlatıyor.
Hiç mi sorumluluğun yok?
AHMET ARSLAN (Devamla) – Ancak bir gerçek var ki:
Eksik bilgilerle, yarım bilgilerle sanki bir işin
uzmanıymış gibi burada kararlar ortaya koyarsak, hükümler ortaya
koyarsak yanlış olur.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Evet,
uzmanıyız, uzmanıyız. Daha geçen hafta Genel Müdürün
“Kameralarla izliyoruz." dedi.
Yalan söylüyorsun halka. Oy alacağım diye
insanları kandırıyorsun.
AHMET ARSLAN (Devamla) – Dolayısıyla müfettişler
incelemesini yapacak, Bakanlık incelemesini yapacak, savcılar
incelemesini yapacak ve her kim ki suçluysa gereği yapılacaktır,
bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Suçlu sensin Bakan, suçlu!
Sensin suçlu!
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Özgür Bey…
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – O yol bitmedi, hâlâ bitmedi.
İstanbul-Ankara’da daha büyük hatalar var. Hâlâ bitmedi. Suçlu sensin,
sensin suçlu!
BAŞKAN – Arkadaşlar, sayın grup
başkan vekiliniz söz istiyor Haydar Bey…
AHMET ARSLAN (Kars) – Ya, boşuna konuşma!
Ben kürsü adabına uygun davranıyorum, senin gibi haddimi bilmeden
konuşmuyorum. (CHP sıralarından gürültüler)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Hep yalan, hep
yalan!
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Suçlu sensin. Bütün vebal
senin üzerine!
AHMET ARSLAN (Kars) – Konuşma ya! Hele sen yok
musun Haydar Bey, sen hiç konuşma!
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) – Müfettişi,
savcısı, siyasetçisi sorumlu mu, onun cevabını ver.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri… Haydar
Bey…
SALİH CORA (Trabzon) - Haydar, yeter ya, yeter
artık konuşma. Böyle bağırmayla sorun çözülmez, niye
bağırıyorsun?
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, grup
başkan vekilimiz söz istiyor arkadaşlar.
SALİH CORA (Trabzon) – Ama niye
bağırıyor ya?
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) – Az önce
sen de bağırdın, aynı şeyi sen de yaptın.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Özel…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…
SALİH CORA (Trabzon) – Ya,
bağırmasın ya, bağırmasın böyle.
BAŞKAN – Arkadaşlar…
SALİH CORA (Trabzon) – Adam kürsüye davet
ediyor ya, bağırıyor ya, niye bağırarak
konuşuyorlar ya?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Arkadaşlar, bir müsaade
edecek misiniz, lütfen, Allah aşkına ya.
SALİH CORA (Trabzon) – Böyle
bağırarak konuşmak olur mu ya? Ayıp ya! Biz de
bağırarak konuşacağız.
BAŞKAN – Özgür Bey, buyurun.
SALİH CORA (Trabzon) – Biz de grup başkan
vekili konuşurken bağıracağız.
BAŞKAN – Arkadaşlar, beyler; müsaade eder
misiniz.
SALİH CORA (Trabzon) – Böyle bir şey olur
mu ama ya? Böyle bir üslup olur mu ya?
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) – Salih…
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…
Buyurun.
SALİH CORA (Trabzon) – Tamam, aynısı
biz de yapalım bu sefer.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Yap o zaman, bekliyorum hadi.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Vicdanın
sızlamıyorsa çıkma!
SALİH CORA (Trabzon) – Allah Allah,
ayıptır ya!
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Vicdanın
sızlamıyor mu?
SALİH CORA (Trabzon) – Otur ya, milletvekili
gibi davran ya, otur yerine ya!
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Daha geçen
hafta “Kamera var burada, kamera.” diyen Genel Müdürü alın görevden!
SALİH CORA (Trabzon) – Otur ya, ayıp ya!
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Allah korkusu
olsa bunları konuşmazsın.
SALİH CORA (Trabzon) – Konuşma, şov
yapma!
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Ne şovu,
Allah’tan kork, vicdansızlık etme!
SALİH CORA (Trabzon) – Şov yapma,
artistlik yapma, senden mi korkuyoruz ya! Artistlik yapma burada ya.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Salih, bana bak, arkaya geç sen.
SALİH CORA (Trabzon) – Ayıp ama, yeter
artık ya!
BAŞKAN – Özgür Bey, söz istemiştiniz,
buyurun.
SALİH CORA (Trabzon) – Ama
aynısını bize yapıyorlar.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) – Sakin ol.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Peki, Salih, o zaman böyle
devam edelim.
SALİH CORA (Trabzon) – Ama Sayın
Başkanım, aynısını yaptılar.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Hayır, bitmiş
işi başlatıyorsun ya.
SALİH CORA (Trabzon) – Sayın
Başkanım, biz konuşurken konuşturtmuyorsunuz, biz de
konuşturmayalım, olur mu öyle ya?
TÜLAY KAYNARCA (İstanbul) – Sen
başlattın, sen.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Sen başlattın Özgür Bey ya.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Ben neyi
başlattığımın farkındayım.
Sayın Başkan, burası millî iradenin
tecelligâhı. Buraya bizi yollayan insanlar onların hakkını,
hukukunu koruyalım diye, acısı varsa buraya
taşıyalım diye, bir daha tekrarlanmamasını
sağlayalım diye yolladı. Bu Meclis dünkü acıdan sonra bu
yeni rejimin getirdiği bu sıkıntılardan ötürü sanki hiçbir
şey olmamış gibi devam ediyordu. Bir yandan içimiz
sızlıyor ama bir baktık karışımızda
geçmişte yaptıkları görevler tam da dünkü faciayı
doğuran sebepleri, iş görüş biçimlerini yaptıkları
şekliyle sorumlu tutulması gereken Ulaştırma Bakanı
ile yanında dönemin Devlet Demiryolları Genel Müdürü,
Müsteşarı aralarında konuşuyorlar. Benim imkânım yok
bugünkü Ulaştırma Bakanını buraya çekmeye, sözlü soru
sormaya “Sinyalizasyon sistemi olmadan cep telefonuyla, akıl almaz,
dünyada görülmemiş bir yöntemle insanları nasıl ölüme
götürdünüz?” demeye. Benim elimdeki imkân bu. Bu imkânla sorumu sordum, sorumlu
bir cevap bekledim, yok, bizi istismar etmekle… Dönemlerinde 1.561 kişi
ölmüş tren kazalarında. Bunlarla ilgili bir eleştiri, öz
eleştiri… Binali Yıldırım açılış töreninde
konuşmuş, diyor ki: “Mucize sürede bitirdiler, tebrik ediyorum Kolin
İnşaatı.”
Şimdi, bunlar varken bizi bu meseleye
duyarsız kalmakla, bunu istismar etmekle suçlamaya kimsenin hakkı da
yok, haddi de yok.
Bu sataşmaya grubumuz adına cevap
hakkını kullanmak istiyoruz kürsüden.
Ankara Milletvekilimiz Tekin Bingöl, müsaadenizle…
SALİH CORA (Trabzon) – Çıktı,
dinlemediniz.
TÜLAY KARACA (Trabzon) – Çıktı,
dinlemediniz.
AHMET ARSLAN (Kars) – Ben özellikle
sataşmadım Başkanım, özellikle sataşmadım.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Üç dakika
konuştu, ne sataşması daha!
RECEP ÖZEL (Isparta) – Adam çıktı,
konuştu, dinlemediniz.
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri..
Özgür Bey, mesajınızı tam verdiniz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Hayır, hayır. Ben bir
şey söyleyeyim: Baştan beri dikkat ettiğim bir hadise var.
İlk zamanlarda da söyledim, buraya hiç kimse tesadüfen gelmiyor, hiç kimse
tesadüfen grup başkan vekili de olmuyor. Ben buna saygı duyuyorum ama
mesajınızı çok net bir şekilde ortaya koydunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım,
ilimin milletvekili konuyla ilgili…
BAŞKAN – Hayhay. Peki.
Bir sataşmaya izin vermeden bir
değerlendirme yapın Sayın Milletvekili.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Ankara Milletvekili Tekin Bingöl’ün, Kars
Milletvekili Ahmet Arslan’ın yaptığı
açıklamasında CHP Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
TEKİN BİNGÖL (Ankara) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum.
Meclis bütçe görüşmelerinde elbette uzun
soluklu görüşmeler gerçekleşiyor, bu tür gerginlikler olabiliyor.
Önemli olan, birbirimizi anlayışla karşılamak.
Bakın, dün sabahın altısında,
Yenimahalle’de hızlı trene binip seyahat etmek isteyen
yurttaşlarımız vardı. Bunlar, tıpkı madene inip
ekmek parasını kazanmaya çalışan madencilerimiz gibi,
tıpkı kara yollarına çıkıp seyahat etmeye
çalışan yurttaşlarımız gibi devletine güveniyordu,
devletinin kurumlarına güveniyordu, devletinin yönetenlerinin
açıklamalarına güveniyordu. O anlayışla, huzur içinde o
trene bindiler.
Bakın değerli arkadaşlar, Adalet ve
Kalkınma Partisi iktidarı döneminde 1.623 yurttaşımız
tren kazalarında hayatını kaybetti. Adına ne deniyor
biliyor musunuz: “Fıtrat.” Bu kazalar fıtratla açıklanırsa
daha çok bu kazaları yaşarız, daha çok bu cinayetlerle ülkemiz
yüzleşir. On altı yıllık AKP iktidarında 95 bin
yurttaşımız trafik kazalarında, maden cinayetlerinde, tren
cinayetlerinde hayatını kaybetti. Bunlar konuşulmasın
mı, bunlar incelenmesin mi, bunların sonuç alınması
adına bu Parlamento gerekli işlemleri yapmasın mı
değerli arkadaşlarım? Burada huzursuzluk yaşanması
doğal çünkü sizin iktidarınız döneminde bu olumsuzluklar
yaşanıyor çünkü insan hakları ihlallerinin temelini
oluşturan yaşam hakkını ortadan kaldırdınız,
bunu söylemek istiyoruz.
Gelin, birlikte el ele verelim…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TEKİN BİNGÖL (Devamla) – …bu
yurttaşlarımızın acılarını
sonlandıralım; derdimiz bu, başka bir derdimiz yok, bizi
anlayışla karşılayın.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
TEKİN BİNGÖL (Devamla) – Laf atarak,
büyüterek sorun çözülmez, iş birliğiyle, diyalogla çözülür diyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
AHMET ARSLAN (Kars) – Sayın Başkanım,
sadece bir şeyin kayda geçmesini istiyorum.
BAŞKAN – Grup başkan vekilimiz söz
istiyorlar.
Buyurun Yavuz Bey.
AHMET ARSLAN (Kars) – Başkanım, bir
şey kayda geçsin çünkü “1.561 veya 1.623 kişi tren kazalarında
hayatını kaybetti.” deniyor. Tren kazası değil, sinyal var,
yol kapalı, araç “Ben geçerim.” diyor, trenin önüne atlıyor ve
hayatını kaybediyor.
ALİ ŞEKER (İstanbul) – Trenlerin yol
açtığı kazalar!
AHMET ARSLAN (Kars) - Onları getirip tren
kazasında hayatını kaybedenlerle bir tutmamak gerekiyor. (CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Peki, zapta geçti Sayın
Bakanım.
Yavuz Bey, buyurun.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri…
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…
ÖZKAN YALIM (Uşak) – Sinyalizasyon yok.
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri…
ÖZKAN YALIM (Uşak) – Ondan sonra sinyalizasyonu
bitirmeden tren yolu açıyorsunuz, 9 vatandaşı öldürüyorsun.
Yazıklar olsun!
BAŞKAN – Yavuz Bey, buyurun.
AHMET ARSLAN (Kars) – Eksik bilgiyle konuşma,
sana yazıklar olsun! Eksik bilgiyle konuşma! (CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Değerli milletvekilleri…
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Asıl bitiren sensin
Sayın Bakan.
BAŞKAN – Haydar Bey…
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Ben olsam
uyuyamam Sayın Bakan, ben olsam uyuyamam.
AHMET ARSLAN (Kars) – Senin iş yapmak gibi bir
derdin yok ki bir de uyumak gibi bir derdin olsun.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Tabii, senin var(!)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, grup
başkan vekilimiz söz istedi.
Buyurun Sayın Başkan Vekili.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
8.- İstanbul Milletvekili Yavuz
Ağıralioğlu’nun, devleti mazeret bulurken, bahane üretirken
değil, hesap verirken de görmek istediklerine ve istifa
mekanizmasının çalıştırılması
gerektiğine ilişkin açıklaması
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu meseleyle alakalı
Çorlu dâhil verdiğimiz araştırma önergelerinde Hükûmet, evvelen
Hükûmet, sonrasında da Meclisin 1’inci grubunun meseleyle alakalı
sorumluluk mevkisinde kullanmış olduğu siyasi dil. Hesap vermek
zorunda olanların -Türkiye’de böyle bir usul gelişmedi maalesef-
istifa mekanizması ve hesap vermesi üzerine geliştirilemedi devlet
yönetme sorumluluğu. Ben Çorlu kazası üzerine Hükûmet grubu
adına -Demiryollarında bürokraside de çalışmış
bir arkadaşınızım- Meclis kürsüsünde durumu izah etmeye
çalışırken kullanmış olduğu açıklamalar
serisinden şöyle bir sonuca varmıştım, onu da o zaman
arkadaşlara, grup başkan vekillerimize de sitem olarak arz
etmiştim: “Sinyalizasyon” doğru, “raylar” doğru, “menfezler”
doğru, “makinist” doğru, “Kendisinden önce 5 tane yük treni
geçmiş, onların tamamını kaldırmış raylar.”
doğru; ana teması bu olan bir savunma mekanizması iktidarın
savunma sicilini bozduğu için şöyle bir yere getiriyor bizi: “Yani bu
raylar müstakil olarak yapılıp dururken birtakım yolcular
münasebetsizce lokomotifi olan bir cihazın içine binip bu tren
raylarının üstünde yolculuk yapmak gibi bir münasebetsizliğe
kalktılar.” sonucu çıkıyor yani konuşmanızın ana temasından
şöyle bir şey çıkıyor: “Ya, ne güzel raylar burada duruyor,
ne gerek var yani durduk yere şimdi bir tane makinenin içine,
buharın, neyse, teknolojinin verdiği imkânla hareket imkânı
kazanmış bir cihazın içine doluşup siz bir yerden bir yere
niye yolculuk etmeye çalışıyorsunuz?” gibi bir mekanizma
gelişiyor. (CHP sıralarından alkışlar)
Dolayısıyla biz devletimizi hesap sorarken de görmekten mutsuz
değiliz ama devleti bazen hesap verirken de görmek istiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) –
Başkanım, tamamlayayım.
BAŞKAN – Buyurun.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) –
Dün Adalet Bakanımız belli mevzularda bizim sitemlerimize cevap
verirken “Sizinle beraber yapacağız, bunları beraber
denetleyeceğiz ve size bilgi arz edeceğiz.” dedi. Hiç değilse
1’inci grubumuzun ya da Hükûmetimizin bu mevzuda münhasıran şöyle bir
sicile ihtiyacı olduğunu düşünüyorum: Araştırdık
soruşturduk… Ki bu tür soruşturmalarda toplum sükûnetini
sağlamanın yolu da soruşturmaya nezaret eden kadronun
başına muhalefetten bazı insanların dizayn edilerek
konulmasıdır. Bu, sağlıklı bir mekanizma hâline
gelebilirse kazadan sonra doğan acıların toplumsal
paylaşım alanının mutabakata dönmesine imkân verir; aksi
hâlde, Hükûmet kapatmaya, muhalefet de buradan maraza çıkarmaya dönük
cümleler kuruyormuş gibi algılanır. Bunu bir âdet hâline
getirebilirsek vallahi bahtiyar olacağız. Yani biz
çıldıracağız, birkaç ay önce konuştuğumuz
işle alakalı sadece basit bir soru yani elimizde denetim imkân olan
şey sadece şu: Efendim, bu mevzuda bize o ilgili bürokrasiden ya da
ilgili çalışan arkadaşlardan, ilgili mahfillerden şöyle
sorular geliyor, şöyle endişeler geliyor; “Bu, bundan oldu.”
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayın Sayın
Ağıralioğlu.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) –
Dolayısıyla ricamız, devletimizi bu tür mevzularda mazeret
bulurken, bahane üretirken değil, hesap verirken görelim.
Bir de “muasır medeniyetler” falan cümleleri
kuruyoruz; bu mevzuyu halletmiş bütün ülkelerde istifa mekanizması
var arkadaşlar, en azından soruşturmanın selameti
açısından bitene kadar istifa mekanizması var.
Dolayısıyla, bunu, 1’inci grubumuzun ve Hükûmetimizin ciddiye
alması gerektiğini düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Bir sataşmaya meydan vermeden
buyurun Sayın Grup Başkan Vekili.
9.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlu’nun, hızlı tren kazasıyla ilgili Hükûmetin
ve Bakanlığın idari tahkikat, savcılığın da
adli tahkikat başlattığına ilişkin
açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Değerli milletvekilleri, biraz evvel de ifade
ettiğimiz gibi, bu konuyla ilgili idari tahkikatı Hükûmetimiz,
Kabinemiz, Bakanlığımız başlatmıştır,
savcılığımız da adli tahkikatı
başlatmıştır. Bu konuyla ilgili 3 kişi tutuklanmış
ve süreç devam etmektedir. Bununla ilgili, inşallah, en son ne
aşamada olduğuyla ilgili Bakanlığımızla da
irtibat hâlindeyiz, bu bilgi paylaşımını da sizlerle
mutlaka yapacağız. Şunu ifade edeyim ki gerek idari gerek hukuki
ve cezai, ne gerekiyorsa sonuna kadar takip edilecek, biz de Meclis grubu
olarak bunun takibinde olacağız ve ilgili bu süreci doğru bir
şekilde inşallah sonuçlandıracağız.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Çok teşekkür ederiz, sağ
olun.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/276) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 10)
(Devam)
2.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısı (1/275), 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan,
2017 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/38); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 2017
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2017 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/39); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
Dair Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/41); 5018
Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 183 Adedi Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, 2 Adedi Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve 10 Adedi Diğer Kamu İdarelerine Ait Olmak Üzere
Toplam 195 Adet Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/40) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 11) (Devam)
A) KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI (Devam)
1) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) RADYO VE TELEVİZYON ÜST KURULU (Devam)
1) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) DEVLET TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE YAZMA ESERLER KURUMU
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRK İŞBİRLİĞİ VE
KOORDİNASYON AJANSI BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
G) YURTDIŞI TÜRKLER VE AKRABA TOPLULUKLAR
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Ğ) ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH
YÜKSEK KURUMU (Devam)
1) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Kültür Merkezi 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür Merkezi 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Araştırma Merkezi 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Araştırma Merkezi 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) TÜRK DİL KURUMU (Devam)
1) Türk Dil Kurumu 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Dil Kurumu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
J) TÜRK TARİH KURUMU (Devam)
1) Türk Tarih Kurumu 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Tarih Kurumu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
K) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI (Devam)
1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Spor Genel Müdürlüğü 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR
KURUMU (Devam)
1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Bursa Milletvekilimiz Yüksel Özkan Bey.
Buyurun Sayın Özkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi ve ekranları
başında bizleri izleyen saygıdeğer
yurttaşlarımızı sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Kısa adı TİKA olan Türk
İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı ve yine kısa adı
YTB olan Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar
Başkanlığının 2019 bütçesi üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım.
Yüksek hızlı tren kazasında
hayatını kaybeden vatandaşlarımıza, Afrin’de
şehit düşen askerimize, Mersin’de trafik kazasında şehit
olan polisimize Allah’tan rahmet diliyorum.
Bütün büyük devletler yurt dışındaki
“diaspora” olarak adlandırılan güçlerini en iyi şekilde
kullanmak için bu tür kurum ve kuruluşlar aracılığıyla
kendilerine hareket alanı yaratırlar. Sizler ise diaspora yaratmak ve
dış politikada bundan yararlanmak yerine sadece bir kesim kişiyi
zengin etme konusunda partizanca kaynaklarımızı -bütçeden
TİKA’ya ve YTB’ye ayrılan kaynakları- harcıyorsunuz.
Planlanan bütçeden TİKA’ya 465 milyon 450 bin TL, YTB’ye ise 321 milyon 46
bin TL ayrılmıştır.
Bütçe şeffaflık gerektirir, bütçe hesap
vermek demektir. Ancak bu kaynakların doğru yerlere harcanıp
harcanmadığı maalesef soru işaretleri
taşımaktadır. Bu kuruluşların bütçe ve faaliyetleri
incelendiğinde, bütün kurumlarda görülen bazı grupların, AKP’yle
irtibatlı ve iltisaklı dernek ve vakıfların isimleri göze
çarpmaktadır. Örneğin kurucularının AKP milletvekilleri
olduğu birçok vakfın sitelerinde TİKA ve YTB’yle iş
birliği içinde oldukları belirtilmektedir.
Değerli milletvekilleri, tüm kurumlarda
liyakate sürekli vurgu yapmaktayız. Bu kurumlarımızın
Türkiye’de ve yurt dışında birçok ülkede bulunan ofislerini daha
önce FETÖ ve şimdi de yandaş cemaatler ve başka
yapılanmalara iş imkânı sağlayan kurumlar olarak
kullanıyorsunuz. Kalifiye personel olmaması nedeniyle bu ofislerin
faaliyetleri yetersiz kalmakta ve kime hizmet ettiği belirsiz diğer
vakıf ve derneklerle yürütülmeye çalışılmaktadır. Bu
da takdir edersiniz ki yurt dışında yaşayan
soydaşlarımızı ve vatandaşlarımızı
cemaat ve tarikatların kucağına itmektedir. 2017 yılı
Sayıştay raporları kurumun program koordinasyon ofisleri
tarafından yurt dışında gerçekleştirilen mal ve hizmet
ihalelerinde nakdî teminatların ve teminat mektuplarının
muhasebe kayıtlarında yer almadığı
vurgulanmış. Bu tespitler kurumlar tarafından kabul edilmiş
ve düzeltileceği konusunda cevap yazılmış ancak gelinen
noktada yine 2017 Sayıştay raporlarında yer
aldığı gibi muhasebe kayıtlarında hiçbir şey yok.
Değerli milletvekilleri, yurt
dışında bulunan soydaşlar ve akraba toplulukları her
zaman ve her anlamda büyük önem taşımaktadır. Onlar
evladıfatihan, onlar özbeöz Anadolu Türkleridir. Fakat ne yazık ki
bazı siyasilerin milletin bu kürsüsünden soydaşlarımıza
“Bulgar Türkü, Yunan Türkü, Makedon Türkü” demeleri, bu kişilerin tarihî
bilgilerden ne kadar yoksun olduklarını göstermektedir. Bu da sizin
vizyonunuzun bir göstergesidir.
AKP hükûmetleri döneminde Pensilvanya güdümlü
bazı yandaş medya mensuplarının özellikle Balkanlarda
yaşayan soydaşları ötekileştirici yazılarına
sessiz kaldınız ve bunları tasdik ettiniz. Ülkemizde olduğu
gibi Balkanlarda da izlediğiniz ayrıştırıcı
politikalar sonucu bugün Balkanlarda kardeşi kardeşe düşman
ettiniz, ciddi bir siyasi parçalanmaya sebebiyet verdiniz. Bunun neticesinde
soydaşların ana vatana güveni giderek azaldı ve ana vatandan
uzaklaşıyorlar.
Değerli milletvekilleri, bu iki kurum
aslında ülkemizin dış politikasının birer
enstrümanıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayın Sayın Özkan.
YÜKSEL ÖZKAN (Devamla) – Saha gözleminiz eksik
olursa, saha temasınız ve tespitiniz yanlış olursa,
bölgedeki yaşayan insanların tarihini bilmez iseniz; bölgelerin
yapısını, reflekslerini bilmez iseniz; “Bizim gibi
düşünmüyorsunuz, bizden değilsiniz.” gibi yaklaşımlarda
bulunursanız tarihinize ihanet etmiş olursunuz.
Değerli milletvekilleri, on altı
yılda ülkemizi Adalet ve Kalkınma Partisinin getirdiği noktada,
önce sizleri tarihî bilince davet ediyorum, sizleri liyakate davet ediyorum,
sizleri vicdana davet ediyorum, sizleri adalete davet ediyorum; daha sonra da
diyorum ki: Bu bütçeye hayır!
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı)
– Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Grup Başkan
Vekili.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
10.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlu’nun, Bursa Milletvekili Yüksel Özkan’ın 10 sıra
sayılı 2019 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 11 sıra
sayılı 2017 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı’nın dördüncü tur görüşmelerinde CHP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Biraz evvel konuşan hatip yurt
dışında bulunan soydaşlarımızla ilgili
“Kardeşi kardeşe kırdırıyorsunuz.” gibi hakikaten
gerçek dışı birtakım ithamlarda bulundu. Bunu kabul etmek
mümkün değil. Biz Türkiye’de de yurt dışında da
Bakanlığımız bünyesinde gerek Yunus Emre Enstitüsüyle gerek
TİKA’yla yurt dışındaki akraba topluluklarına,
kardeş topluluklarına muazzam bir ilgi ve alaka ve bugüne kadar
cumhuriyet tarihinde olmamış eserleri kazandırma noktasında
hakikaten önemli adımlar atmış ve önemli eserleri hayata
geçirmiş bir ekibiz, bir grubuz. Yurt içinde 5 binin üzerinde eseri ihya
etmişiz; yurt dışında da şu anda TİKA bünyesinde
Çin’den Balkanlar’a kadar, Orta Asya’dan Kafkaslar’a, Avrupa’ya, Afrika’ya
kadar her alanda 2 bine yakın proje ihya ve inşa ediliyor. Biz kökü
mazide olan ati olduğumuz için bu tarih şuuruyla hareket ediyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan,
sataşma olarak da değerlendirilebilir ama milletvekilimiz İç
Tüzük 60’a göre yerinden kısa bir açıklama yapmak istiyor.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Sataşma yok, açıklama var.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Özkan.
11.- Bursa Milletvekili Yüksel Özkan’ın,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri…
Sayın Grup Başkan Vekili, sizi dikkatlice
dinledim. Ben devlet terbiyesi almış bir insanım ve
dolayısıyla neyi nerede, nasıl söyleyeceğimi çok iyi
bilirim.
Size örnek vermek istiyorum: Meclis
kayıtlarına bakabilirsiniz, geçmişte -isim kesinlikle
zikretmeyeceğim- İçişleri Bakanımız “Ana vatan
Türkiye’ye şu kadar Bulgar göç etti.” dedi. Dinleyin lütfen ve
kayıtlara da bakabilirsiniz. Bunlara itiraz edildi ve Türkiye Büyük Millet
Meclisinin kayıtlarından bunlar çıkartıldı. Kimse unutmasın
ki Balkanlardaki insanlar bizim öz evlatlarımız, Balkanlarda
yaşayan Türkler özbeöz Anadolu Türkü.
Diğer bir nokta, tarihe bir bakalım;
yazılı medya ortada, Balkan Türklerine saldırı… Ve
dolayısıyla farklı bir algı oluşturulmak
istenmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayın Sayın
Milletvekili.
YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) – Hemen toparlıyorum.
Bunu FETÖ medya mensupları mı yaptı,
bunu sorgulamak lazım. Ama gelinen noktada, o bölgelere kaç defa gittiniz,
o bölgeleri kaç defa ziyaret ettiniz, o bölgelerin yapısını ne
kadar biliyorsunuz? Balkanlar sadece bir bölgeden ibaret değildir.
Dolayısıyla bu söylediklerimin altına imza atıyorum ve
diyorum ki inanın, bugün gelinen noktada -ülke ismi vermek istemiyorum- 3
tane Balkan ülkesinde, yanlış politikalar sonucu kardeşi
kardeşe düşman ettiniz, o bölgelerde üçer tane ayrı parti
oluştu. Bu mu birleştiriciliğiniz?
Teşekkür ediyorum. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
(Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Celal Adan’ın, hiç kimsenin Balkan Türkleri üzerinden siyaset
yapamayacağına ilişkin konuşması
BAŞKAN – Bir kere, öncelikle, Balkanlara,
Balkan Türklerine kimse dil uzatamaz, hiç kimse Balkan Türkleri üzerinden
siyaset yapamaz. Balkanlar bizim oksijen alanımız Sayın
Milletvekilim, önce o tespiti yapalım. (MHP sıralarından
alkışlar)
Buyurun Sayın Grup Başkan Vekili.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
12.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlu’nun, Balkanlardan veya Kafkaslardan gelen soydaşların
coğrafi olarak nereden geldiğini söylemenin problem teşkil
etmeyeceğine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Teşekkür ederim.
Biraz evvel sayın milletvekilinin ifade
ettiği hususlar aslında kürsüde tekrarladığı hususlar
oldu. Kendisi de konuşurken “Balkan Türkleri”
kavramsallaştırmasında bulundu. İsmini vermediği
bakana atfen, grubumuza atfen konuşmasında eleştirdiği
hususu kendisi de beyan etmiş oldu. Şöyle: Balkanlardan veya
Kafkaslardan gelen soydaşlarımızın coğrafi olarak nereden
geldiğini belli etmek ve söylemek bir problem teşkil etmez. Hep
beraber biz bu milletin hem içeride hem dışarıda hak ve hukukunu
gözeten, koruyan; güçlü ve büyük Türkiye'nin öncülüğünde onların
hakkına her zaman sahip çıkan politikaları kültür politikalarıyla,
dış politik yaklaşımlarla ortaya koyduk ve
koyacağız, o konuda herkes müsterih olsun.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Milletvekilim, siz,
amacınızı gayet güzel ortaya koydunuz, grup başkan vekili
cevap verdi. Balkanlar hepimizi ilgilendiren bir bölgedir. Oralar Türk
devletinin inşasına öncülük yapmış, özbeöz Türk
evlatlarıdır. Dolayısıyla bu konuyu fazla uzatmayalım
izin verirseniz.
YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) – Uzatma değil de tespit…
BAŞKAN – Özgür Bey…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Tutanağa geçsin, bir
cümle söylesin.
YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) – Kayıtlara geçmesi için
bir şey söylemek istiyorum.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Aynı… Yeter!
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Beş
dakikalık konuşma, on beş dakika şeye neden oluyor. Böyle
bir şey olur mu ya? Böyle bütçe çalışması mı olur?
BAŞKAN – Buyurun Sayın Özkan.
YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) – Değerli milletvekilleri,
soydaşlar söz konusu olursa bir dakika değil burada biz üç yüz
altmış beş gün konuşuruz. Dolayısıyla biraz
lütfen sabırlı olun, sizden rica ediyorum.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Ama burada
zamanla yarışıyoruz.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Başka konular da var.
Polemik yapıyorsunuz ya.
YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) – Bakın, kavramları
lütfen karıştırmayın.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Sen
karıştırma.
YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) – Balkan bir
coğrafyadır.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Evet, biliyoruz.
YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) – Balkan bir
coğrafyadır.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Karşı
mı çıkıyoruz biz?
YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) – “Bulgar” demek bir etnik yapı
demek, “Bulgar Türkü” diye bir şey olamaz.
BAŞKAN – Evet, onu kim söylemişse…
YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) – Altını çiziyorum,
“Balkan Türkü” diyebilirsiniz o coğrafyada yaşayanlara. İkisi
çok farklı şey.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Tamam, düzelttin,
teşekkür ederiz.
YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) – Kavram kargaşası
lütfen yaratmayın, bilmiyorsanız tekrar tarih okuyun. (CHP
sıralarından alkışlar)
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Ne alakası
var ya?
BAŞKAN – Ben de söylüyorum buradan açıkça.
Buraya “Bulgar” demek talihsizliktir. Kim söylemişse Türkiye'nin en
talihsiz insanıdır. Bizim kabullenmemiz mümkün değildir. (CHP ve
MHP sıralarından alkışlar)
V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
(Devam)
3.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Celal Adan’ın, Suriye’nin Afrin Bölgesi’nde çıkan çatışmada
şehit düşen Topçu Üsteğmen Muhammed Ali Kalo’ya Allah’tan rahmet
dilediğine ilişkin konuşması
BAŞKAN – Suriye’nin Afrin bölgesinde çıkan
çatışmada -sabahleyin izledim ben- şehit düşen Topçu
Üsteğmen Muhammed Ali Kalo’ya Allah rahmet etsin, milletimizin
başı sağ olsun.
Ama buradan söylüyorum, bunları şehit
edenler çok kısa bir zamanda döktükleri kanda boğulacaklardır.
(AK PARTİ, CHP, MHP, İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Birleşime 13.30’a kadar ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 12.42
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 13.34
BAŞKAN: Başkan
Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK(Burdur), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 32’nci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi
ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı’nın görüşmelerine devam ediyoruz.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/276) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 10)
(Devam)
2.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısı (1/275), 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan,
2017 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/38); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 2017
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2017 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/39); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/41); 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu
ile 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 183 Adedi Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu
İdarelerine, 2 Adedi Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve 10 Adedi
Diğer Kamu İdarelerine Ait Olmak Üzere Toplam 195 Adet
Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/40) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 11)
(Devam)
A) KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI (Devam)
1) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) RADYO VE TELEVİZYON ÜST KURULU (Devam)
1) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) DEVLET TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE YAZMA ESERLER KURUMU
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRK İŞBİRLİĞİ VE
KOORDİNASYON AJANSI BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
G) YURTDIŞI TÜRKLER VE AKRABA TOPLULUKLAR
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin
Ğ) ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH
YÜKSEK KURUMU (Devam)
1) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Kültür Merkezi 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür Merkezi 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Araştırma Merkezi 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Araştırma Merkezi 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) TÜRK DİL KURUMU (Devam)
1) Türk Dil Kurumu 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Dil Kurumu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
J) TÜRK TARİH KURUMU (Devam)
1) Türk Tarih Kurumu 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Tarih Kurumu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
K) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI (Devam)
1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Spor Genel Müdürlüğü 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU
(Devam)
1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN - Komisyon yerinde.
Şimdi söz sırası Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Sevda Erdan Kılıç’a
aittir.
Buyurun Sayın Kılıç. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SEVDA ERDAN KILIÇ (İzmir) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Atatürk Kültür, Dil ve
Tarih Yüksek Kurumu ve bünyesinde bulunan Atatürk Kültür Merkezi ile Atatürk
Araştırma Merkezinin bütçeleri üzerinde söz almış bulunmaktayım.
Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Atatürk Kültür, Dil ve
Tarih Yüksek Kurumunun görevi, kendi internet sitelerinde de yer
aldığı üzere, sosyal ve beşerî bilimler bütünlüğü
içinde Türk dili, tarihi ve kültürü ile Atatürk ve eseri üzerinde özgün
bilimsel araştırmalar yapmak ve bu doğrultuda kurumlar
arası eş güdümü sağlamaktır. Kurum, görev ve hedef
anlamında, ülke ve toplum olarak geçmişi deneyimleyen ve geleceğimizi
belirleme açısından bizlere yol gösterici bir rol üstlenen son derece
önemli bir kurumdur.
Değerli milletvekilleri, iç ve dış
siyasetin etkisiyle ve gerekse ülkemizin jeopolitik ve sosyolojik
gerçekliğiyle büyük bir savrulmanın içinde bulunduğumuz bir
dönemdeyiz. İçinde bulunduğumuz bu dönem kavramların altüst
edildiği, değer ve normların
yozlaştırıldığı, bilimin
aydınlığının reddedildiği bir dönemdir. Bu dönem,
vatandaşları kutuplaştırarak toplumun bir arada yaşama
kültüründen uzaklaştırıldığı bir dönemdir. Bu
dönem, Atatürk’e saldırmanın dayanılmaz hafifliğinin zirve
yaptığı bir dönemdir. (CHP sıralarından
alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta) - Hiç de alakası yok.
SEVDA ERDAN KILIÇ (Devamla) – Bu dönem, Atatürk ve
devrimlerini değersizleştirmenin prim yaptığı,
değersizleştirme çabasında olanların ise makam ve mevkiyle
ödüllendirildiği bir dönemdir. Bu dönem, Kurtuluş
Savaşı’nın ve bu savaşta şehit olanların yok
sayıldığı, ülkemizin ve cumhuriyetimizin tapusu olan
Lozan’ın bile birinci ağızdan tartışmaya
açıldığı bir dönemdir ve bu dönem, siyaset cambazlarının
ve sahte demokrasi kahramanlarının toplum mühendisliğine
soyunduğu bir dönemdir. (CHP sıralarından alkışlar)
Peki, bütün bunlar oluyorken ülkede, adında
“Atatürk” olan bu kurumlarımız ne yapmaktadır? Bu yalanlara,
yanlışlara ve bu çarpıtmalara karşı hangi faaliyetleri
yürütmektedir? Kurtuluş Savaşı, cumhuriyetimizin kuruluşu,
Mustafa Kemal Atatürk ve devrimleriyle ilgili yerli ve yabancı onca kaynak
varken, toplumu doğru bilgilendirmek ve tarih bilincini oluşturmak
adına hangi çalışmaları yapmaktadır? Ve en önemlisi,
adında “Atatürk” olan bu kurumlar Atatürk ve cumhuriyete yönelik bunca
saldırı varken neden sessiz kalarak kendilerini ve
makamlarını yok saymaktadırlar. Bunun iki cevabı
vardır diye düşünüyorum: Ya bu saldırıyı yapanlarla
aynı görüşteler ya da zamanın ruhuna uygun olarak yani güçten
yana pozisyon alarak gücün nimetlerinden yararlanmak peşindeler.
Değerli milletvekilleri, buradan Atatürk’ün bir
sözünü hatırlatmak istiyorum. Atatürk diyor ki: “Ben manevi miras olarak
hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve
kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benden sonra beni
benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve ilmin
rehberliğini kabul ederlerse manevi mirasçılarım olurlar.” (CHP
sıralarından alkışlar)
Bizler, aklımızla ve bilimin
ışığıyla yaşayanlar Atatürk’ün manevi
mirasçılarıyız. Sizler, kurum yöneticileri, eğer
adında “Atatürk” olan bu kurumları temsilen o koltuklarda
oturuyorsanız ya Atatürk’ü ve devrimlerini doğru anlatın ya da
Atatürk’ün adını taşıyan bu kurumlardaki koltukları derhâl
boşaltın. (CHP sıralarından “Bravo!” sesleri,
alkışlar)
Bugünün güç sahipleri, sizler, resmî kurumlardan,
stadyumlardan, meydanlardan, kültür merkezlerinden Atatürk’ün adını
silebilirsiniz.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Nereden silmişiz ya?
SEVDA ERDAN KILIÇ (Devamla) – Ancak bizler var
oldukça bu halkın kalbinden, gönlünden, yüreğinden Atatürk’ü
silemezsiniz, silemeyeceksiniz. (CHP sıralarından “Bravo!” sesleri,
alkışlar)
Bu düşüncelerle, saray bütçesine “hayır”
diyor, yüce Meclise saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
13.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlu’nun, gardırop Atatürkçülük ile gerçek
Atatürkçülüğün farklı olduğuna ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Biraz evvel hatibi dinledik. Tabii, gerçek
Atatürkçülük ile gardırop Atatürkçülüğü farklıdır, onu ilk
önce ifade edelim; bir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
“Atatürk’e saldırının zirve yaptığı
dönem” dedi; tam tersine, Atatürk’ün “İstikbal göklerdedir.” sözünü 29
Ekim 2018’de dünyanın en büyük havalimanını açarak
gerçekleştiren AK PARTİ’dir, AK PARTİ. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
gürültüler)
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul)
– Adını niye “Atatürk” koymuyorsunuz o havalimanının?
KEMAL ZEYBEK (Samsun) – Adını söyle,
adını!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Biz sözle değil icraatla konuşuruz.
Dolayısıyla, Atatürk Kültür Merkezini de Taksim’e inşallah
şubat ayında temellerini atmak suretiyle en güzel eserlerle ortaya
koyacağız. Söylenenlere bu şekilde cevabımızdır.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – Çok boş
konuşuyorsunuz; vallahi, çok boş konuşuyorsun ya!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Özgür Bey, buyurun.
14.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Grup Başkan
Vekilini suçluların telaşı içinde gördüm ses tonundan ve
yaklaşımından. (CHP sıralarından alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta) – Ne suçlusu ya!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bir havalimanından
bahsediyor ya, Türkiye'nin bütün dünyaya açılan havalimanının
adı “Atatürk Havalimanı”ydı. “Daha iyisini yapacağız,
daha yenisini yapacağız, daha büyüğünü yapacağız.”
dediler -yapılış sürecine, ihalesindeki pisliklere ve doğa
katliamına koyduğumuz şerhlerin altını tekrar imzalayarak-
o havalimanını yaptılar -havalimanı inşaatında
ölen işçilerin ahlarını da yüreğimizde hissederek- ama o
havalimanının adını “Atatürk Havalimanı”
koyamadılar. Atatürk Havalimanı devreden çıktıktan sonra
fiilen Atatürk’ün adını dünyadaki bütün uçuş tabelalarından
silme pahasına bunu yaptılar. Buradan sonra söz alınca Atatürk meselesinde,
aklına gökler, havalar gelince, laf havalimanına gelince bir
telaş sardı, suçluların telaşını gördüm
sesinizde.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
KEMAL ÇELİK (Antalya) – Senin tansiyonun
yükseldi, tansiyonun, sakin ol.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın
Akbaşoğlu.
15.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlu’nun, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Şöyle: Biz gür sesimizle hakkı
haykırıyoruz. Herhangi bir suçluluk psikolojisi içerisinde olan varsa
bunu bu şekilde psikolojik olarak yansıtanlarda bu var. Niye? Çünkü
bu icraatları biz yaptık arkadaşlar, biz. Dünyada 10 büyük
projenin 6 tanesi Türkiye’de, Avrasya’sıyla, Marmaray’ıyla, Osman
Gazi Köprüsü’yle, Yavuz Sultan Selim Köprüsü’yle ve dünyanın en büyük
havalimanıyla. Evet, öyle, ucuz, Atatürkçülük üzerinden geçinmeyi lütfen
bırakın, Atatürk’ün hedeflerine sahip çıkın. Biz,
Atatürk’ün ortaya koyduğu hedefleri, muasır medeniyetler seviyesinin
üstüne çıkma hedeflerini yaptığımız…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - …icraatlarla ispatlamış ve millet
tarafından da takdir görmüş bir Hükûmetiz ve grubuz. Bunun böyle
bilinmesini istiyorum.
Teşekkür ederim.
KEMAL ZEYBEK (Samsun) – Sizin o verdiğiniz
paralarla üç tane havaalanı yapılıyordu.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Hadi oradan!
KEMAL ZEYBEK (Samsun) – O paralarla üç tane üçüncü
havaalanı yapılıyordu.
BAŞKAN – Türk devletinin kuruluş
iradesinin öncüsü Mustafa Kemal Atatürk devletimizi kurmuş. İyi ki
Atatürk’ümüz var, iyi ki Atatürk’ü minnetle, şükranla anıyoruz
değerli milletvekilleri. (CHP, MHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/276) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 10)
(Devam)
2.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısı (1/275), 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan,
2017 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/38); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 2017
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2017 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/39); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/41); 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu
ile 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 183 Adedi Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu
İdarelerine, 2 Adedi Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve 10 Adedi
Diğer Kamu İdarelerine Ait Olmak Üzere Toplam 195 Adet
Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/40) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 11) (Devam)
A) KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI (Devam)
1) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) RADYO VE TELEVİZYON ÜST KURULU (Devam)
1) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) DEVLET TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE YAZMA ESERLER KURUMU
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRK İŞBİRLİĞİ VE
KOORDİNASYON AJANSI BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
G) YURTDIŞI TÜRKLER VE AKRABA TOPLULUKLAR
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin
Ğ) ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH
YÜKSEK KURUMU (Devam)
1) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Kültür Merkezi 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür Merkezi 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Araştırma Merkezi 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Araştırma Merkezi 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) TÜRK DİL KURUMU (Devam)
1) Türk Dil Kurumu 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Dil Kurumu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
J) TÜRK TARİH KURUMU (Devam)
1) Türk Tarih Kurumu 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Tarih Kurumu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
K) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI (Devam)
1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Spor Genel Müdürlüğü 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR
KURUMU (Devam)
1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Şimdi söz sırası Amasya
Milletvekili Mustafa Tuncer Bey’de.
Buyurun Sayın Tuncer. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA TUNCER (Amasya) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bütçe görüşmeleri
kapsamında 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi’nin
Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu bütçeleri üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyeti
saygıyla selamlıyorum.
Silahlı saldırı sonucu şehit
düşen Rize Emniyet Müdürü Altuğ Verdi ile Ankara’daki tren
kazasında vefat eden yurttaşlarımıza Allah’tan rahmet,
yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, bir yılın
daha sonuna geldik. 2018’den umudu olanlar bu umutlarını 2019
yılına ertelemek zorunda kaldılar. 2019 yılına da yine
yüz binlerce atanamayan öğretmenlerle, sağlıkçılarla
giriyoruz. Aldığı maaşla ay sonunu getiremeyen emeklilerle,
asgari ücretin yoksulluk sınırının dahi altında
olduğu işçi kardeşlerimizle, hakları teslim edilmeyen
emeklilikte yaşa takılanlarla, 3.600 göstergesi verilmeyen
memurlarımızla giriyoruz. Kanuni hakkı olan yüzde 1’lik
tarım desteğini alamayan ama mazotu yat sahibinden 2 kat
pahalıya alan çiftçilerimizle giriyoruz. Maalesef 2019 yılında
da bu sorunların çözümü bütçede görünmüyor. 2019 yılı bütçesi
yatırım ve iyileştirme üzerine yapılmış bir bütçe
olmayıp borç ve faiz ödemesi için yapılmış bir bütçedir.
(CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, Türk Dil Kurumu ve
Türk Tarih Kurumu ülkemizin önemli iki kuruluşu. Büyük Önder Atatürk’ün
Türk milletine mirası ve vasiyetidir. Türk Tarih Kurumu ülkemizde bizzat
Atatürk’ün direktifleriyle kurulan kurumların başında
gelmektedir. Atatürk özellikle Avrupa devletlerinin ders kitaplarında yer
alan Türkler hakkındaki olumsuz iddialara ve “barbar” deyimi kullanılarak
bir istilacı kavim şeklinde gösterilmelerine karşılık,
bunun böyle olmadığının, cihan tarihinde en eski
çağlardan beri hakiki yerinin ne olduğunun ve medeniyete ne gibi
hizmetlerinin bulunduğunun araştırılması amacıyla
işbu kurumu kurdurmuştur. Zaman Atatürk’ün
haklılığını ortaya çıkarmış ve Türk
ulusu gerçek tarihiyle dünyadaki hak ettiği yerini
almıştır.
Atatürk devriminin tek amacı sadece
çağdaş anlamda bir yaşam biçimini getirmek değil
düşünce alanında da akla ve bilime dayalı değerleri
kökleştirebilmektir. Bu sebeple de Türk dili üzerindeki yerli ve
yabancı araştırmaları bizzat inceleyerek dönemindeki
bilginleri Türk dili üzerinde araştırmalar yapmaya
yönlendirmiştir. Nitekim Türk dilinin en eski anıtları olan
Göktürk yazılı metinlerinin ilk iki cildi Atatürk’ün
sağlığında yayımlanmış, 1940’larda
yayın hayatına çıkabilen, Dîvânu Lugâti’t-Türk, Kutadgu Bilig
gibi eserler üzerinde de de yine Atatürk’ün sağlığında
çalışılmaya başlanmıştır. Büyük Atatürk
hayatının son dönemlerine kadar bu iki kurumun
çalışmalarıyla yakından ilgilenmiş, birçok
toplantıya bizzat katılmıştır. Atatürk’ün bu kuruma
verdiği önemin en büyük göstergesi vasiyetnamesidir. Atatürk 5 Eylül
1938’de düzenlediği vasiyetnameyle Türkiye İş Bankasındaki
hisselerinden her yıl gelecek nemaların eşit olarak bu iki kurum
arasında tahsis edilmesini istemiş ve bu hususun takibini de iki
büyük eserinden biri olan Cumhuriyet Halk Partisine vermiştir. Cumhuriyet
Halk Partisi olarak bu görevimizi ilelebet eksiksiz yerine
getireceğimizden kimsenin şüphesi olmasın. (CHP
sıralarından alkışlar)
Peki, Atatürk’ün kurduğu bu kurumlar
hakkında AK PARTİ’nin tavrı ne olmuştur? Kendini cemaat
olarak niteleyen FETÖ terör örgütü tarafından on yıl süreyle
Türkiye’nin dört bir yanında “Türkçe olimpiyatları” adı
altında organizasyonlar yapılmış, bu organizasyonlara AK
PARTİ’nin temsilcileri üst düzeyde katılmış, AK
PARTİ’li belediyeler sonsuz destek vermiştir. Türk Dil Kurumunun
yetki ve görevlerini âdeta elinden alan bu cemaatin işbu organizasyonlarına
Türk Dil Kurumu Başkanı itiraz etmemiş, sessiz kalmış
hatta kendisine verilen plaketi büyük bir keyifle kabul etmiştir.
Yine Atatürk’ten bu yana tüm
cumhurbaşkanları büyük bir onurla bu iki kurumun koruyucu
başkanları olurken AK PARTİ Genel Başkanı ve
Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Atatürk’ün
vasiyetinin iptalinden söz etmiştir. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki
Atatürk’ün vasiyetinin iptalinden bahsetmek onun aziz hatırasına çok
büyük bir saygısızlıktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSTAFA TUNCER (Devamla) – Sayın Başkan,
bitiriyorum.
BAŞKAN – Toparlayın Sayın
Milletvekili.
MUSTAFA TUNCER (Devamla) – Büyük Atatürk vasiyetiyle
Türk tarihinin ve Türk dilinin geleceğini garanti altına
almış ve bu konuda Cumhuriyet Halk Partisi ile Türk milletine görev
yüklemiştir. O yüzden bilinmelidir ki Atatürk’ün vasiyetinin ve
İş Bankası hisselerinin iptal edilmesine hiç kimsenin gücü
yetmez. Cumhuriyet Halk Partisi ve yüce Türk milleti de asla buna müsaade
etmez.
Saygılarımla. (CHP sıralarından
“Bravo” sesleri, alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öncelikle şunu ifade etmek isterim ki:
Kırk yıl önce devlet sistemine nüfuz eden, oraya sızan FETÖ’yü
temizleyen AK PARTİ iktidarıdır, onunla mücadele eden AK
PARTİ iktidarıdır. Ve Yunus Emre enstitüleriyle, Türk Dil
Kurumuyla, Türk Tarih Kurumuyla, TİKA’sıyla yabancı ülkelerde
insanlarımıza, soydaşlarımıza, kardeşlerimize,
akrabalarımıza ve tüm insanlığa Yunus’un mesajını,
Türk milletinin millî kültürünü, örf ve âdetlerini elhamdülillah bugün, Türkiye
Cumhuriyeti devletinin kendi kurumlarıyla götürüyoruz. Bunun
kayıtlara geçmesini istedim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
16.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun yerinden
sarfettiği bazı ifadelerine ilişkin tekraren
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan,
öncelikle şunu söyleyelim: Bir hatıraya saygılı olmak için
ilk önce bir vasiyete saygılı olmak lazım. Atatürk’ün vasiyetini
tartışmaya açan biz değiliz. Atatürk’ün
bıraktığı Orman Çiftliği’ne el koyup oraya bütün
itirazlara ve bütün kanunsuzluğuna rağmen bir kaçak saray inşa
eden biz değiliz. Atatürk bir tane ağaç kesmemek için köşkü
kaydırırken binlerce, on binlerce ağacı kesip kendine
yazlık saraylar yaptıran biz değiliz. Atatürk’e küfredenleri
baş tacı eden, Atatürk’e hakaret etmeyi meziyet sayanlara ziyaretler
düzenleyen biz değiliz. O yüzden ya bu konuştuğunuz gibi
davranacaksınız ya davrandığınız gibi
konuşacaksınız.
Şu kırk yıl önce ülkeye sirayet eden
meseleye gelince, kırk yıl önce Bornova’da bir sivrisinek evin içine
girdi, çoğaldı, bazı zamanlar arttı...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bitireyim Sayın
Başkan.
…evin içinde
bazı zamanlar arttı, bazı zamanlar pıstı ama hep bir
rahatsızlık vardı, hep biz onunla uğraştık ama
geldiniz, evin içini sivrisineklerle dolu bir bataklığa
dönüştürdünüz, bizi de sizi de hepimizi yutacak hâle getirdiniz, üst
işveren taşeron ilişkisindeydiniz, etle tırnak gibiydiniz,
ne istediyse verdiniz, tüm kurumları ele geçirttiniz, şimdi
çıkıp da burada “Bunları biz temizledik.” derseniz, bu
yaptığınız iş en hafif ifadeyle samimiyetsizliktir, en
hafif ifadeyle yapılan iş yüce Meclisi ve milletin vekillerini enayi
yerine koymaktır. Sakın buna kalkışmayın. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Buyurun.
17.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlu’nun, Atatürk Orman Çiftliği’nde hiçbir
ağacın kesilmediğine ve Cumhurbaşkanının Atatürk’ün
vasiyetine karşı çıkıcı bir davranış
içerisinde olmadığına ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
O sözler kendilerinin ifadesi, biz hiç kimseyi enayi
yerine koymuyoruz. Şunu ifade etmek isterim ki biz
bataklığı kurutuyoruz, bataklığı ama bizim
kuruttuğumuz bataklığı yeşertmeye
çalışanlar, beraber, kol kola birtakım operasyonların
peşindeler.
Atatürk Orman Çiftliği yerindedir, hiçbir
ağaç kesilmemiş, İmar Kanunu çerçevesinde oraya milletin
yönetildiği bir makam icra edilmiştir. Nasıl Çankaya Köşkü
Çankaya’ya yapıldıysa şimdi de Beştepe Külliyesi,
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi imar kanunları
çerçevesinde, meşru kanunlar çerçevesinde inşa edilmiş ve oradan
devlet yönetilmektedir, devlet.
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) – Mahkeme
kararlarını uygulamadınız!
ALİ ŞEKER (İstanbul) – İmar
barışından mı yararlandınız?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Sonuç itibarıyla, milletin bir mekânını,
devletin bir mekânını bu şekilde bühtan içerisinde bırakmak
kimseye yakışmaz.
Ayrıca Sayın
Cumhurbaşkanımız asla Atatürk’ün vasiyetine karşı
çıkıcı bir tutum ve davranış içerisinde
olmamıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Toparlayacağım.
BAŞKAN – Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Tek parti döneminde bütün milleti o anda kurumsal anlamda
temsil eden bir yerin bugün itibarıyla, bugün itibarıyla o vasiyetin
millet ve devlet tarafından deruhte edilmesine ilişkin
yaklaşım ortaya konulmuştur ve burada herhangi bir partinin
değil devletin garantisi altında bu vasiyetin yürürlükte olması
talep edilmiştir.
Değerli arkadaşlar, bunun
dışında, şu kısır tartışmaları
aşarak şu noktaya gelmemiz lazım: Biz öyle, resmî dairelerden ve
paralardan Atatürk’ün resmini çıkartarak bugünkü samimiyetsizliklerini
kendileri gösteren insanların suçlamalarına muhatap olacak
değil, tam tersine Atatürk’ün “İstikbal göklerdedir.” sözünü… (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) -
…kuvveden fiile çıkaran, yerine getiren insanlarız. (CHP
sıralarından gürültüler) Dolayısıyla AK PARTİ en büyük
icraatlarını ortaya koymak suretiyle milletin ve devletin bekası
hususunda üzerine düşenleri hakkıyla ifa etmektedir.
Teşekkür ederim.
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) - 15
Temmuzu siz getirdiniz, FETÖ’nün paralarını bastınız!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Özgür Bey, şöyle bir
açıklama yapalım, kimseye söz hakkı vermemek noktasında
güzel bir açıklama yapın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Peki. Aslında
sataşma olarak değerlendirilir ama kırmayayım sizi
Sayın Başkanım.
18.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Atatürk
Orman Çiftliği’nde 15 bin ağacın kesildiğini her türlü
resmî bilgi, belgenin doğruladığına ve Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan,
birincisi şu: Atatürk Orman Çiftliğinde 15 bin tane ağacın
kesildiğini her türlü resmî bilgi, belge doğrularken “Bir tane
ağaç kesilmemiştir.” diyor, 15 bin ağaç kesildi, bu bir.
İkincisi: Yürürlükte olan İmar Kanunu’na
aykırı inşaat yoksa çıkarılan imar
barışından niye yararlanıldı o bina için, bu iki.
Üçüncüsü: Siz diyorsunuz ki: “FETÖ’yü
yeşertmeye çalışanlar var.” FETÖ iktidara darbe yaparken bizim
nasıl bir çaba içinde olduğumuzu herkes gördü. Ama bakın ben
size bir şey söyleyeyim beyefendi, basın toplantısında
söyledim, basın mensuplarının ağzı açık kaldı,
size de söyledim “Tedbir alın bu işe.” diye. Darbenin ana üssü
Akıncı Üssü ya Sayın Başkan, Akıncı’nın
adını kaldırdık ya “Akıncı” ismi, “Mürted” kondu.
İkinci 100 Günlük Eylem Planı’nda İHA’nın yeni
sözleşmesi imzalanacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) – İkinci 100 Günlük Eylem
Planı’ndaki en önemli vaat, “Akıncı” isimli İHA’nın
sözleşmesi imzalanacakmış. Beyefendi, “FETÖ Trump’ın
kontrolünde, vermiyor. Trump PYD’ye sahip çıkıyor.” diyorsunuz.
“Terör koridoru oluşturmak istiyor.” diyorsunuz. Şimdi “Fırat’ın
doğusu” diyorsunuz, bilmem ne diyorsunuz. Bir yandan, yapılan
İHA’ya “Akıncı” ismini vererek kimlere, hangi subliminal
mesajı veriliyor, bu FETÖ’yü yeşertmeye çalışanlar
“Akıncı” adını bir İHA’ya koyuyorsa Cumhurbaşkanı
da bunu “prompter”dan okuyorsa sen, kim kimi yeşertiyor, kim nerede
morarıyor, bir kere dön, onu düşün. (CHP sıralarından
alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun.
19.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlu’nun, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN – Konuyu kapatalım.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Kapatacağım.
Değerli milletvekilleri, çevreci bir partiyiz
ve sıfır atıkla büyük projeleri hayata geçiren bir partiyiz,
milyonlarca ağaç diken, fidan diken, orman oluşturan bir partiyiz,
bizimle yarışamazsınız, bir.
İkincisi; tarih bilmeyenler
Akıncı’nın ne manaya geldiğini bilmeyebilirler. Evet, bizim
İHA’mızın ismi Akıncı, niye; çünkü akıncı
kuvvetler öncü kuvvetlerdir. Biz tarihimizden aldığımız bir
misyonu “Kökü mazide olan âtiyiz.” dediği gibi Yahya Kemal’in, ordumuza,
Türk ordusuna,
“Şu kopan fırtına Türk ordusudur yâ
Rabbi.
Senin uğrunda ölen ordu, budur yâ Rabbi.
Tâ ki yükselsin ezanlarla müeyyed nâmın,
Galip et, çünkü bu son ordusudur
İslâm'ın!” dediği ordumuza hediye ediyoruz elhamdülillah!
BAŞKAN – Bartın Milletvekilimiz…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun.
20.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, fesli deli
Kadir’i de, sahip çıkanları da, İnönü’ye dil uzatanları da
kınadıklarına ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, yüksek
sesle söylenince yalanlar doğruya dönüşmez.
15 bin tane ağaç kesildi. 15 bin ağaç,
öyle, altı aylık, bir yıllık, üç yıllık, sekiz
yıllık ağaç değildi, bin yıllık ağaçlar
gitti. Onların her biri Atatürk’ün emanetiydi. Nasıl, vasiyet
tartışmasında Atatürk bir sürü malını hazineye
bırakmışken bir çok değerini, CHP’ye
bıraktığı hisselerle uğraşacak kadar Atatürk’ün
vasiyetine, manevi şahsiyetine saygısızlarsa, biraz önce de, bu
sefer, ikinci genel başkanımız, Kurtuluş
Savaşı’nın muzaffer komutanı İnönü’ye
sataşmayı tercih etti. Hiçbir gerçek demokraside kurucu babalara,
kurucu kadrolara, o ülkenin ortak geçmişine bu kadar ağır
saldırılmaz. Fesli deli Kadir’i de, sahip çıkanları da,
İnönü’ye dil uzatanları da kınıyoruz!
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sabaha kadar devam edelim
arkadaşlar.
Buyurun.
21.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlu’nun, bir yalanı devamlı söylemekle gerçeğe
ve doğruya dönüşmeyeceğine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Şunu söyleyeyim: Evet, Hitler’in propaganda
bakanı Goebbels’in bir sözü var…
ŞENOL BAL (Ankara) – Yani sizin
uyguladığınız.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - “Bir yalan devamlı söylenmekle gerçeğe ve
doğruya dönüşmez.”
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Sizin
uygulamanız.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Dönüşmez! (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/276) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 10)
(Devam)
2.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısı (1/275), 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan,
2017 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/38); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 2017
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2017 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/39); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/41); 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu
ile 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 183 Adedi Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu
İdarelerine, 2 Adedi Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve 10 Adedi
Diğer Kamu İdarelerine Ait Olmak Üzere Toplam 195 Adet
Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/40) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 11) (Devam)
A) KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI (Devam)
1) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) RADYO VE TELEVİZYON ÜST KURULU (Devam)
1) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) DEVLET TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE YAZMA ESERLER KURUMU
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRK İŞBİRLİĞİ VE
KOORDİNASYON AJANSI BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
G) YURTDIŞI TÜRKLER VE AKRABA TOPLULUKLAR
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin
Ğ) ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH
YÜKSEK KURUMU (Devam)
1) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Kültür Merkezi 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür Merkezi 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Araştırma Merkezi 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Araştırma Merkezi 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) TÜRK DİL KURUMU (Devam)
1) Türk Dil Kurumu 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Dil Kurumu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
J) TÜRK TARİH KURUMU (Devam)
1) Türk Tarih Kurumu 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Tarih Kurumu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
K) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI (Devam)
1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Spor Genel Müdürlüğü 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR
KURUMU (Devam)
1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Bartın Milletvekilimiz Aysu
Bankoğlu, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA AYSU BANKOĞLU (Bartın) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2019 yılı
Gençlik ve Spor Bakanlığı bütçesi hakkında Cumhuriyet Halk
Partisi Grubum adına söz almış bulunuyorum. Bir genç olarak, AKP
sıralarında tam olarak 30 milletvekiliyle birlikte şu anda
bütçenizi konuşacağız. İyi ki bizler varız ki sizin
yaptığınız bütçeyi sizin çocuklarınız ve
geleceğiniz için bizler savunacağız şimdi. (CHP
sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Lütfen iyi
dinleyin.
Bakanlığın ismi, değerli
vekiller, Gençlik ve Spor Bakanlığı ancak görülüyor ki AKP bu
bütçede gençleri yine unutmuştur. “Gençlik ve Spor
Bakanlığı” denildiğinde sizler
ağırlıklı olarak işin yalnızca spor
kısmını anlıyorsunuz, o yüzden de birazdan konuşacak
konuşmacılarınızın hepsi de zaten eski sporcu
arkadaşlarımız. Ancak sizin bu spor
anlayışınız da siyaset mantığınız gibi
aynı: Spor eşittir sadece inşaat tesis etmek. Spora bile bu
rantçı bakış açısıyla yaklaşanlar gençlerin
sorunlarını çözemezler! (CHP sıralarından “Bravo” sesleri,
alkışlar) Buradan hareketle sizlere hatırlatmak istiyorum:
Şu anda Türkiye’de tam 13 milyon genç arkadaşım var ve bu,
nüfusumuzun yüzde 16’sını oluşturuyor. Peki, bu gençlerin tam 1
milyon 100 bini üniversite mezunu ve işsiz, biliyor muydunuz? Ve genç
işsizliği şu anda yüzde 21’e dayanmış durumda;
kadın gençlerimizin işsizlik oranı da yüzde 26,5’a dayanmış
durumda. Yani, özetle: Genç işsizler ordusu geleceklerinden
kaygılıdır değerli vekiller.
Günümüz dünyasında gençlerle ilgili çok önemli
başka bir kavram daha var: Ne eğitimde ne istihdamda olan gençler. Bu
kavramı hiç duymuş muydunuz değerli vekiller? Yani ülkemizde
şu anda gençlerimizin tam yüzde 28’i ne eğitim alabiliyor ne
istihdamdalar ve bu gençlerimiz 15-29 yaş arasındalar. Ve bu rakamla
birlikte de yine Türkiye'yi OECD ülkeleri arasında maalesef 1’inci
sıraya ulaştırmış bulunuyorsunuz. Sizi buradan tebrik
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Peki, “Avrupa’nın en genç nüfusuyuz.” diye
övündüğünüz gençlerimize gerekli imkânları kılabiliyor musunuz,
bir de bunlara bakalım. Yine, OECD’nin araştırması, 15
yaşındaki gençler üzerine yapılan Yaşam Memnuniyeti Anketi,
15 yaşındaki gençler… Bu sıralamada ülkemiz yine mutsuzluk
1’incisi değerli vekiller. Sizi bir kere daha buradan
alkışlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
AKP döneminde doğan ve büyüyen 15 yaşındaki gençlerimiz mutsuz.
Herhâlde bunun faturasını da bize çıkarmayacaksınız
diye düşünüyorum.
Bir başka şey, tabii, siz toplu konut
yapar gibi üniversite yapıyorsunuz. “Dünyada en çok üniversiteyi
yaptık biz on yılda. 99 üniversite yaptık.” diye övünüyorsunuz.
Peki sonra ne oluyor? Az önce de belirttiğim gibi, üniversiteleri
açıyorsunuz, öğrencileri mezun ediyorsunuz, gençlerimizi işsiz
bırakıyorsunuz. Sonra ne oluyor peki? Beyin göçü. Bakın, 2017
yılında ülkemizden göç eden eğitimli arkadaşlarımın
yüzdesi yüzde 63’e ulaşmış durumda ve bu arkadaşlarımın
yüzde 40’ı da 20-34 yaş arasındaki gençler. Sadece bu verilere
bile baktığımda gençlerin gerçek sorunlarını
anlayamadığınızı düşünüyorum, bunu görmek ve
duymak istemediğinizi düşünüyorum.
Bütçenize baktığımdaysa gençlerin
sorunlarını çözmeye yönelik bir yaklaşım göremiyorum. Neden
mi? Çünkü gençlerin ihtiyaçlarından bizim yani Cumhuriyet Halk Partisinin
anladığı, yandaş müteahhitler eliyle gençlik merkezleri
adı altında bina yetiştirilmesi değildir değerli
vekiller. Bu yüzden de mevcut hâliyle bakanlığın fiiliyattaki
ismi bize göre “Yok Sayılan Gençlik ve İnşaat
Bakanlığı”dır. (CHP sıralarından
alkışlar)
Biz gençlerden, 21’inci yüzyılın
gençlerinden bahsedeyim biraz size; dilerseniz eve gittiğinizde
çocuklarınıza da sorabilirsiniz, benimle aynı fikirde
olduklarına eminim. Biz özgürlüklerimize düşkünüz, biz merak eder ve
sorgulamaktan hiç vazgeçmeyiz, biz mizahı severiz, adalete inanır,
demokrasiyi savunuruz. Biz Sayın Cumhurbaşkanının
söylediği gibi kininin davacısı değil sevgi ve
barışın elçileriyiz değerli vekiller. (CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYSU BANKOĞLU (Devamla) – Bir dakika verir
misiniz Sayın Başkan?
BAŞKAN – Buyurun, toparlayın lütfen.
AYSU BANKOĞLU (Devamla) – Tüm bu sebeplerle de,
özgürlüklerimize engel olan, mizahımıza bile tahammül edemeyen, bize
adil davranmayan, hele hele cumhuriyetimizin kurucusu, tek ve gerçek liderimiz
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü yok sayan, Ulu Önder’in gençlerini tanımayan
bir iktidarın bütçesine de “hayır” diyoruz ve buradan, biber
gazına alışmış, TOMA’nın önünde de zevkle
durmuş tüm gençlerimizi de selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Söz sırası
Kırşehir Milletvekilimiz Metin İlhan Bey’e aittir.
Buyurun Sayın Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA METİN İLHAN
(Kırşehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı Gençlik ve
Spor Bakanlığı bütçesi üzerine grubum adına söz
almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Kıymetli arkadaşlarım, ülkeler
bütçelerini oluştururken reel yaşamın tüm unsurlarını
planlı bir şekilde dikkate alır çünkü insan
yaşamındaki her unsur sosyal açıdan da ekonomik açıdan da
birbiriyle ilintilidir. Durum böyle iken yürütme gücünü elinde bulunduran
iktidar her açıdan çok yönlü bir planlama içinde olmak zorundadır.
Örneğin sağlık giderleri bütçemizin önemli bir bölümünü
oluşturmaktadır. Bu büyük bölümü azaltmak için maalesef Hükûmetin
somut, uygulanabilir ve sürdürülebilir bir strateji ve planlaması yoktur.
Hâlbuki sağlık alanında orta ve uzun vadede en önemli
çözümlerden biri de düzenli spor yapmanın bir kültür hâline gelmesidir.
Böylelikle bedenen ve zihnen daha sağlıklı bireyler yetişecektir.
Gelişmiş ülkelere baktığımızda bu gerçeği
görmekteyiz. Bunun için de önemli yatırımların
yapılması elbette ki şarttır. Sağlıktaki
yanlış politikaları burada uzun uzadıya
anlatmayacağım ama beden ve ruh sağlığı, düzenli
spor yapma ve bunu bir alışkanlık hâline getirmekle çok daha
kolay sağlanabileceği gerçeğini artık görmemiz gerekiyor.
Bir doktor olarak çalışma hayatımda da bu durumdan hep
şikâyetçi olmuş ve gerek hastalarım gerekse de mesai
arkadaşlarımla istişarelerde bulunmuşumdur.
Değerli milletvekilleri, spor sosyal
hayatın en önemli alanlarından birini oluşturmaktadır.
Dolayısıyla yürütmenin bu konuda üstüne düşen görevin
farkında olup sporu geliştirmeyi bir devlet politikası hâline
getirmesi gerekir. Profesyonel olmayan bir anlayış sebebiyle maalesef
ülkemiz uluslararası spor müsabakalarında gereken ivmeyi bir türlü
sağlayamamaktadır. Bu da bütçeden spora ayrılan payın
verimli kullanılmadığını ortaya koymaktadır.
Resmî verilere baktığımızda lisanslı sporcu
sayısının 8 milyon 349 bin 902 olduğunu görüyoruz. Bunun da
2 milyon 215’ini okul sporlarına bağlı lisanslı
öğrenciler oluşturmaktadır. Bu rakam görünürde fazla olsa da
ülke nüfusuna göre oranı yüzde 10’dur. Yani her 10 kişiden 1’i lisanslı
olarak spor yapmaktadır. Bu oldukça az bir rakamdır. Bunun
artırılması için sporda altyapı
yatırımlarına bütçeden gerekli payın mutlaka
ayrılması gerekmektedir. Çocuklarımızın ve
gençlerimizin, geleceğimizin teminatı olarak yetiştirilmesi
hepimizin sorumluluğudur. Bu konudaki engelleri kaldırmak ve gereken
çalışmaları yapmak birinci dereceden zaruret arz etmektedir.
Okul sporlarına çok önem verdiğini söyleyen Sayın Bakanın
bu durumla ilgili yetersizliği de bir an önce görmesi gerekir.
Sayın milletvekilleri, Gençlik ve Spor
Bakanlığının özellikle Millî Eğitim
Bakanlığıyla iş birliği ve iletişim
kanallarını sürekli açık tutması gerekmektedir. On-on bir
yaşındaki bir öğrencinin sabah 08.00’den akşam 17.00’ye
kadar okulda bulunması ve sürekli akademik eğitime maruz kalması
inanın derslerdeki başarıyı da olumsuz etkilemektedir.
Akademik hayat sosyal hayatla eş güdümlü yürütülmediği sürece,
hayatla barışık olmayan, hareketsiz, yılgın, içine
kapanık, asosyal bireyler yetiştirirsiniz.
Bu bağlamda, gençlerimizin zararlı
alışkanlıklardan uzak durmalarında düzenli bir spor
hayatının varlığı da önemli yer tutmaktadır. Hâl
böyleyken, bütçeden en fazla payı alan Millî Eğitim
Bakanlığı ve önemli bir bütçeye sahip Gençlik ve Spor
Bakanlığı bütçelerinin ne kadarının
öğrencilerimize kullanıldığını bilmiyoruz.
Maalesef bu, istenen düzeyde değildir. Sporda kulüpleşmenin
artırılması için gereken katkı ve desteğin verilmesi,
ayrıca sporun farklı alanlarının da
tanıtılıp desteklenmesi büyük önem arz etmektedir. Bu konularda
her iki bakanlığa da hem ekonomik yatırım hem de gençlerimizdeki
potansiyelin ortaya çıkarılabilmesi adına önemli vazifeler
düşmektedir.
Bir diğer husus, Gençlik ve Spor
Bakanlığı üst düzey personelinin liyakat durumlarıdır.
Geçmiş dönemde eski Bakanın da dediği gibi,
Bakanlığın alanında uzman olmayan, yetersiz ve liyakatsiz
kişilerden kurtulamaması sorunu da mevcuttur. Mevcut duruma
bakıldığında, Bakanlık kadrolarında köklü
değişikliklerin yapılmadığı görülmektedir. Bunun
sonucu olarak gerek olimpiyatlarda gerekse de diğer uluslararası
yarışmalarda bir türlü istenilen başarıyı
sağlayamıyoruz. Bir iş yapılıyor ama ne yazık ki
dostlar alışverişte görsünden öteye gidilememektedir. Sporun
yönetimi, verimliliği noktasında da sıkıntıların
bulunduğunu ve bunu kabul etmek lazım geldiğini dile getiren
Sayın Bakan, bu öz eleştiriye istinaden henüz bir adım
atmış gözükmemektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayın Sayın
Milletvekili.
METİN İLHAN (Devamla) - Yeterli birikime
sahip olmayan yöneticilerin varlığı, üst düzey kadrolarda
adamcılığın devam ediyor olması Türk sporunun önündeki
en büyük engel olmaya devam etmektedir.
Tüm Genel Kurlu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkürler. (CHP sıralarından
alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Grup Başkan Vekili.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
22.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlu’nun, Kırşehir Milletvekili Metin
İlhan’ın 10 sıra sayılı 2019 Yılı Bütçe
Kanun Teklifi ile 11 sıra sayılı 2017 Yılı Kesin Hesap
Kanunu Tasarısı’nın dördüncü tur görüşmelerinde CHP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Sayın Milletvekilimizin üslubu, sunumu,
konuşması münasebetiyle ben hakikaten teşekkür ediyorum.
Bilgilendirici, aydınlatıcı ve bazı hususları da
sorucu nitelikte güzel bir konuşma yaptı, hakikaten teşekkür
ediyorum. Bununla beraber “Bu konuda aydınlanabilir miyiz, rakamları
bilmiyoruz.” dediği için de rakamlarla ilgili kısaca bilgi vermek
istiyorum.
On altı yıl öncesine
baktığımızda, gençlik merkezi sayısı 9’ken bugün
287. Gençlik merkezleri üye sayısı 5.120’yken bugün 2 milyon 30 bin.
ŞENOL BAL (Ankara) – Bakanlık
açıklasın bırakın da. Böyle şey olur mu ya.
BEDRİ YAŞAR (Samsun) – Bakan adına
mı konuşuyor Sayın Başkan?
ŞENOL BAL (Ankara) – Bakan adına mı
konuşuyor bu beyefendi?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Yurt sayısı 190’ken bugün 781; yurt yatak
kapasitesi 182 binken bugün 669 bin. KKTC’de yurt bulunmazken bugün 4 tane yurt
var.
BEDRİ YAŞAR (Samsun) – Bakana ayıp
oluyor Sayın Başkan.
ŞENOL BAL (Ankara) – Yani bakan bilmiyor, o
konuşuyor!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Aylık beslenme yardımını 11 liradan
375 liraya, kredi ve burs verilen öğrenci sayısını 451
binden 1 milyon 662 bine, yüksek lisans öğrencisine verilen kredi burs tutarını
90 liradan 940 liraya, doktora öğrencisine 135 liradan 1.410 liraya
çıkardık.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Grup
Başkan Vekili.
ŞENOL BAL (Ankara) – Yer değiştirsin,
böyle bir şey olur mu!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – İtirazımız
kayda geçsin. Herhâlde aynı kanaatte olduğumuz bir şeyi ifade
edeceğim.
Şimdi, buraya yürütme boşuna gelmiyor.
Yürütmenin burada olma amacı zaten bu soruya cevap vermek. Hem yetmiş
dakika süre kullanacaklar hem de yirmi dakika sorulara cevap verecek sayın
bakanlar, bunun için buradayız.
BAŞKAN – Tamam.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Gruba bir sataşma olur,
partinin temsil niteliğinde olan kişilerine olur,
başımızla beraber. Onu da kullanıyor.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Sataşmadan değil, açıklama.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Ya bu açıklama sizin
yapmanız gereken bir açıklama değil, bu doğru değil.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Hakikaten güzel bir konuşma nedeniyle teşekkür
ettik.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bakın, bu
yaptığınız iş bakanlara da saygısızlık,
Meclise de saygısızlık.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Yok, saygısızlık değil, bir bilgi
paylaşımı.
BAŞKAN – Peki Özgür Bey, teşekkür
ediyorum.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/276) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 10)
(Devam)
2.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısı (1/275), 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan,
2017 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/38); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 2017
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2017 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/39); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/41); 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu
ile 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 183 Adedi Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu
İdarelerine, 2 Adedi Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve 10 Adedi
Diğer Kamu İdarelerine Ait Olmak Üzere Toplam 195 Adet
Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/40) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 11) (Devam)
A) KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI (Devam)
1) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) RADYO VE TELEVİZYON ÜST KURULU (Devam)
1) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) DEVLET TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE YAZMA ESERLER KURUMU
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRK İŞBİRLİĞİ VE
KOORDİNASYON AJANSI BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
G) YURTDIŞI TÜRKLER VE AKRABA TOPLULUKLAR
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin
Ğ) ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH
YÜKSEK KURUMU (Devam)
1) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Kültür Merkezi 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür Merkezi 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Araştırma Merkezi 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Araştırma Merkezi 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) TÜRK DİL KURUMU (Devam)
1) Türk Dil Kurumu 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Dil Kurumu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
J) TÜRK TARİH KURUMU (Devam)
1) Türk Tarih Kurumu 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Tarih Kurumu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
K) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI (Devam)
1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Spor Genel Müdürlüğü 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR
KURUMU (Devam)
1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Söz sırası Yalova
Milletvekili Özcan Özel Bey’de.
Buyurun Sayın Özel. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ÖZCAN ÖZEL (Yalova) – Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sisteminin ilk, AKP hükûmetlerinin yaptığı on yedinci
bütçeyi konuşuyoruz. On altı yılın sonunda yoksulluk
artıyor, borç artıyor, enflasyon artıyor; evlatlarımız
donarak şehit oluyor; fabrikalar yanıyor, kapanıyor; döviz kuru
yükseliyor, faturamız, paramız değer kaybediyor; tarım
çöküyor, üreticisi olduğumuz ürünlerin ithalatçısı oluyoruz;
soğan depoları basılıyor, ithal soğan müjdesini
herkese veriyoruz; hayvancılık çöküyor, et ve canlı hayvan ithal
ediyorsunuz. “Kriz yok.” diyerek krizi yönetemezsiniz. “Kriz yok.” diyerek
krizden çıkışı sağlayamazsınız. “Faizle
mücadele ediyoruz.” dediniz, faizlerin nasıl arttığını
hepimiz görüyoruz. “Enflasyonla mücadele ediyoruz.” dediniz, enflasyon
canavarının azdığının farkında
mısınız? “Borç ödüyoruz.” dediniz, hem Türkiye'nin hem
yurttaşlarımızın borcunu artırdınız.
“İşsizlikle mücadele ediyoruz.” dediniz, işsizliğe tavan
yaptırdınız. Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemiyle birlikte istikrar gelecek, ekonomi uçacak,
yurttaşlarımız zenginleşecekti. Sayın
Cumhurbaşkanı da seçimlerden önce “Ahdim olsun, faiz düşecek,
enflasyon düşecek.” diyordu. Sonuç, enflasyon yükseliyor, faiz yükseliyor,
işsizlik artıyor, genç işsizlik artıyor, üniversite mezunu
gençler iş bulamıyor.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bu bütçeye bakıyoruz, 117,3 milyar faiz gideri var. 2018 yılına
göre faiz giderlerindeki artış yüzde 63,6. Buna karşın,
Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumunun 2019 yılı bütçesi 2018
yılına göre yüzde 25,34 azalıyor. Şu anda
öğrencilerimize ayda 470 lira burs veya kredi veriyoruz.
Öğrencilerimize müjde verdiniz, 500 lira yaptınız, yüzde 6,5
artış. Yüzde 6,5 artışın müjdesini verdiniz.
Enflasyonun yüzde 25, Sayın Cumhurbaşkanının maaşındaki
artışın yüzde 26 olduğu bir dönemde yüzde 6,5
artışın müjde olarak açıklanması sizin adaletinizi
göstermektedir.
Sayın Cumhurbaşkanı burs alan
öğrencilerle ilgili olarak “Burs almayın, kredi alın,
bedavacılığa alışmayın.” demişti. Burs almak
bedavacılık değildir. Milletin sırtından para kazanan,
ihale şampiyonu olup vergi rekortmenleri listesinde olmayanlar varken burs
alan öğrencilere “bedavacı” denmesi insafsızlıktır.
Kredi alan öğrencilerimizden de 279 bini icralık durumdadır.
Üniversiteye devam eden öğrencilerimizin yurt
taleplerinin karşılanması da devletin asli görevidir.
Yükseköğrenimde şu anda açık öğrenim öğrencileri hariç
sayımız 3 milyon 900 bindir. Buna karşın Kredi ve Yurtlar
Kurumunun toplam yatak kapasitesi 667 bindir. Yani her 6 öğrenciden 1’i
Kredi ve Yurtlar Kurumu yurtlarından yararlanabilmektedir. Bu rakam
Yalova’da daha da düşüktür. Yalova’da 14 bin öğrencimiz varken Kredi
ve Yurtlar Kurumunun kapasitesi 1.380’dir.
Kredi ve Yurtlar Kurumu yurt ihtiyaçlarını
kiralama ve ön protokolle kiralama yoluyla da karşılamaktadır.
Son beş yılda kiralanan yurtlara 741 milyon lira kira bedeli
ödenmiştir. “Bu bütçe tasarruf bütçesi.” diyorsunuz. Bu bütçe halka,
öğrenciye, emekliye, memura, asgari ücretliye tasarruf bütçesi, saray
düzeninin ise israf bütçesidir. “İtibardan tasarruf edilmez.” dediniz,
sarayı yaptınız. Yetmedi, yazlık saray yaptınız.
Yetmedi, uçan saray satın aldınız. Saraylar yapmak için para
buldunuz, öğrenciye yurt yapmak için para bulamadınız. Yurt
binalarını kiralıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayın Sayın
Milletvekili.
ÖZCAN ÖZEL (Devamla) – Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Türkiye
genelinde FETÖ irtibatı nedeniyle 848 özel öğrenci yurduna el
konulmuştur. Bu yurtlardan 93 tanesi Kredi ve Yurtlar Kurumuna tahsis
edilmiş, KYK’ye tahsis edilmeyen diğer yurtlar ne olmuştur,
vakıf ve derneklere mi verilmiştir? Türkiye sosyal devlet
olmanın gereksinimlerini yerine getirmediği için çok ağır
bedeller ödemiştir. Devletin yerine getiremediği hizmetler paralel
devlet yapılanmaları tarafından karşılanmış,
öğrencilerimizin, gençlerimizin mağduriyetleri, talepleri istismar
edilmiştir. Buna benzer bir süreci Türkiye’ye yeniden
yaşatmayın. FETÖ’ye yaptığınız
yardımları “Biz bunlara araziler verdik, arsalar verdik.” diyerek
itiraf etmişsiniz. Bu yardımlar sayesinde FETÖ, darbe girişiminde
bulunacak güce erişti. Şimdi devletin imkânlarını FETÖ
benzeri yapılanmalara vermeyin, kullanmayın, gençlerimizi de bu
yapılara muhtaç etmeyin.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Ayhan Bey, söz mü istiyorsunuz?
AYHAN BİLGEN (Kars) – Evet Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
23.- Kars Milletvekili Ayhan Bilgen’in, her
konuşmacıdan sonra yeni bir tartışma yapmanın
çalışmanın verimliliği açısından
sıkıntı doğurduğuna, hem Orta Doğu’da hem de ülkede
en büyük ihtiyacın barış olduğuna ilişkin
açıklaması
AYHAN BİLGEN (Kars) - Sayın Başkan,
birkaç gündür ifade ediyorum bütçe görüşmeleri boyunca, özellikle burada
farklı partileriz ve farklı yaklaşımlarımız,
yorumlarımız var. Her kürsüye çıkan konuşmacıdan sonra
yeni bir tartışma yapmak birbirimizi ikna için zaten anlamsız
ama çalışmanın verimliliği açısından da son
derece sıkıntılı.
BAŞKAN – Doğru.
AYHAN BİLGEN (Kars) – Bu sabah üçe doğru
buradan ayrıldık. Ben, sekiz buçukta bir toplantım vardı,
güne öyle başladım.
Şimdi, tabii ki burada her şeyi
konuşacağız, tartışacağız ama ben aralarda
söz almayı çok acil bir durum olmadıkça tercih etmemekle birlikte,
gayet tabii her grubun kendi tercihi olarak görüyorum. İzninizle, Genel
Kurulun sabrını çok zorlamadan bugünkü görüşme konusu olan
kurumlarla ilgili çok genel birkaç noktaya değinmek istiyorum. Elbette
grubumuzdan arkadaşlarımız kurumlarla ilgili vakit yettikçe
değerlendirme yapacaklar ama bugün bütçesini görüştüğümüz
kurumlar, cumhuriyetin kuruluşunda ortaya çıkan, kurulmuş
mekanizmalardır. Bu tip mekanizmalar elbette ki dondurulmuş, dogmatik
bir mantıkla ele alındığında günün ihtiyaçlarına
cevap verme konusunda zorlanır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlayın Sayın Bilgen.
AYHAN BİLGEN (Kars) – Hem kuruluş
amaçlarına uygun bir okuma ve değerlendirme yapmak hem de günün
ihtiyaçlarını, değişen dünyayı, değişen
koşulları, toplumsal talepleri birlikte ele almak gerekir. Burada,
1950’lerde, çok partili hayata yeni geçtiğimiz dönemdeki gibi eğer
“Kim daha Atatürkçü?” yarış ve tartışmasıyla
meşgul olursak o günlerde yine ortaya çıkan ve bir heykele yönelik,
Atatürk heykeline yönelik saldırı üzerine çıkartılan
Atatürk’ü Koruma Yasası’yla tam da bugün eleştirdiğimiz dogmatik
ve Atatürk’ün kendi ilkeleriyle, devrimcilik ilkesiyle en azından
çelişen tabloyla bir kez daha karşı karşıya
kalırız. Yani doksan yıl önceyi okumakta da, elli,
altmış yıl önceyi okumakta da en azından asgari
koşullarda ortaklaşmamız gerekiyor.
Bakın, bugün hem Orta Doğu’da hem ülkede
en büyük ihtiyacımız barış ve Orta Doğu büyük bir
çatışmanın, kaosun arifesinde. Mustafa Kemal kucağında
bulduğu bir savaşı asker kimliğine rağmen barışla
bitirmenin belki de en dâhiyane örneklerinden birisidir. Bütün siyasi tarihte
örnek gösterilecek isimlerden birisidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayın Sayın Bilgen.
AYHAN BİLGEN (Kars) – Ama onun hem genel Orta
Doğu hem de dünya siyasetinde ortaya koyduğu bu örnekliğe
rağmen bugün Suriye politikasında neredeyse yedi yıldır bir
vesayet savaşının tarafı pozisyonundayız ve ilk
gününden itibaren ilk düğme yanlış iliklendiği için
şimdi sonuçlarıyla da ne yazık ki büyük yanlışlarla
karşı karşıyayız.
Yine, çok yakın tarihte, 14 Aralık
tarihinde -bugün yıl dönümü- Sur, Cizre başta olmak üzere
şehirlerde operasyonlar yapıldı. Bu operasyonlardaki
komutanların büyük kısmı şu anda cezaevinde. Bunun
tartışmasını yapmak için söylemiyorum ama bugün galiba
Atatürk Kültür,
Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Tarih Kurumu, Dil Kurumu; bütün bu kurumlarla
ilgili bütçeyi tartışırken “Yurtta barış, dünyada
barış.” anlayışının bölgede de, ülke iç
siyasetinde de ne kadar önemli olduğunu yeniden değerlendirmek, ele
almak zorundayız.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sağ olun. (HDP sıralarından alkışlar)
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/276) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 10)
(Devam)
2.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısı (1/275), 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan,
2017 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/38); 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 2017 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2017 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/39); 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/41); 5018
Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 183 Adedi Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, 2 Adedi Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve 10 Adedi Diğer Kamu İdarelerine Ait Olmak Üzere
Toplam 195 Adet Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/40) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 11) (Devam)
A) KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI (Devam)
1) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) RADYO VE TELEVİZYON ÜST KURULU (Devam)
1) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) DEVLET TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE YAZMA ESERLER KURUMU
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRK İŞBİRLİĞİ VE
KOORDİNASYON AJANSI BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
G) YURTDIŞI TÜRKLER VE AKRABA TOPLULUKLAR
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin
Ğ) ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH
YÜKSEK KURUMU (Devam)
1) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Kültür Merkezi 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür Merkezi 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Araştırma Merkezi 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Araştırma Merkezi 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) TÜRK DİL KURUMU (Devam)
1) Türk Dil Kurumu 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Dil Kurumu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
J) TÜRK TARİH KURUMU (Devam)
1) Türk Tarih Kurumu 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Tarih Kurumu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
K) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI (Devam)
1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Spor Genel Müdürlüğü 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR
KURUMU (Devam)
1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, söz
sırası Kütahya Milletvekili Ahmet Erbaş’ta…
Buyurun Sayın Erbaş. (MHP
Sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA AHMET ERBAŞ (Kütahya) –
Sayın Başkanım, değerli milletvekili kardeşlerim;
Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçesi üzerine Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce, Afrin’de
şehit olan Üsteğmen Muhammet Ali Kalo kardeşimize Allah’tan
rahmet, yakınlarına ve Türk Silahlı Kuvvetleri camiasına da
başsağlığı diliyorum.
Yine, dün Ankara’da meydana gelen elim
hızlı tren kazasında hayatını kaybeden
kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yaralı kardeşlerimize acil
şifalar diliyorum. Kaza hakkında yürütülen soruşturmanın
özenle ve süratle yapılması, şayet ihmali olanlar var ise aziz
milletimizin adalet duygusunu tatmin edecek şekilde
cezalandırılması noktasında konunun takipçisi
olacağımızın da bilinmesini isteriz.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; görevleri ve faaliyetleri açısından önemli ve etkin
bir bakanlık olarak gördüğümüz Kültür ve Turizm
Bakanlığını yakından takip etmekteyiz. Çünkü kültür,
sanat ve turizm bir ülkenin en kolay döviz giriş kaynağı,
dış dünyada tanınmasının ve kamuoyu
oluşturulmasının en etkili araçlarıdır.
Üzerinde yaşadığımız vatan
toprağı âdeta bir kültür cennetidir. Sahip olduğumuz tarihî
birikim ve topraklarımızda yeşermiş büyük medeniyetlerin
bıraktığı izler bizlerin kültürel mirasıdır.
Kültür ve Turizm
Bakanlığımızın 2018 yılında yapmış
olduğu ve bir kısmı hâlâ devam eden 518 arkeolojik kazı,
kültürel mirasımıza katılması açısından önemli ve
değerli bir çalışmadır.
Vaktiyle yasa dışı yollarla
ülkemizden kaçırılan yaklaşık 4.319 tarihî eserin 2018
yılında ülkemize geri getirilmiş olması, değerlerimizin
geri kazanılmış olması yanında, devletimizin bu
konudaki dik duruşu ve kararlılığının da önemli
bir göstergesi ve memnuniyet vericidir. İadeleri sağlanan “Çingene
Kızı Mozaiği” başta olmak üzere, “Altın Taç” “Herakles
Lahdi” “Dağ Keçisi Figürü” “Cenaze Mozaiği” gibi kültür
varlıkları kültür mirasımızı
zenginleştirdiği gibi, kültür turizmimize de önemli
katkıları olmaktadır.
Yine, 2018 yılında, başta
dünyanın bilinen en eski ibadet yeri olan Göbeklitepe olmak üzere,
ülkemizde yedi alanın daha Dünya Miras Listesi’ne eklenmesi ülkemiz için
önemli bir değerdir. Yapılan arkeolojik kazıların, gerek
kazı aşamasında gerekse diğer aşamalarında Türk
bilim adamları ve akademisyenlerince yapılması büyük önem
taşımaktadır. Aksi takdirde, hem bugün geri getirme mücadelesini
verdiğimiz birçok eserimiz gibi yurt dışına
kaçırılma ihtimalleri olacaktır hem de ülkemizde yetişen
akademisyen ve bilim adamlarımızın kazı tecrübesi
kazanmasına yeterli fırsat tanımamış oluyoruz.
Bakanlık verilerine göre 2018 yılında
17 müzenin yenilendiğini, müze ve ören yerlerine gelen ziyaretçi
sayısının bir önceki yıla göre
arttığını görmek memnuniyet vericidir. Tarihî
zenginliğimizi ve kültürel mirasımızı gelen ziyaretçilere
sunma noktasında ören yerleri ve müzelerin fiziki
altyapısını iyileştirme çalışmalarının
2019 yılında da devam edeceğinden eminiz.
Bilindiği üzere, Türkiye Cumhuriyeti
toprakları dışında farklı ülkelerde çok sayıda
tarihî ve kültür eserlerimiz bulunmaktadır. Bu kültürel varlıklara
sahip çıkmak millî bir görevdir. Ata yadigârımız olan bu kültür
varlıklarının bakım ve onarımları,
korunması, sergilenmesi ve tanıtımlarının
yapılması millî bir görev olarak algılanmalıdır.
Sayın Başkanım ve değerli
milletvekilleri, sanat, zihne ve duygulara hitap eden, milletlerin
gelişmesinde önemli rolleri olan bir değerdir. Sanatta
ilerlememiş bir milletin genel olarak kalkınmış ve
gelişmiş olmasından bahsedilemez. Sanat toplumun hayat
iksiridir.
Vatandaşlarımızın son dönemlerde
özellikle tiyatro ve sinema festivalleri alanında yerel ve millî eserlerle
buluşma oranı takdir edilecek ölçüde artmıştır. Bugün
artık Devlet Tiyatrolarında çoğunlukla Türk yazarların
eserleri oynanmaktadır. Bu yerinde ve gerekli uygulamadan dolayı
Sayın Bakanımıza ve bürokratlarına teşekkür ediyorum.
Tarihten süzülüp eserlerimizin gerek gençlerimize
gerekse dünya kamuoyuna tanıtılması bizler için millî bir görev
olmalıdır. Aynı zamanda, günümüz sanatçılarının
uluslararası alanda ses getirecek yeni eserler yaratması için de
devlet tarafından desteklenmesi ve teşvik edilmesi de Kültür ve
Turizm Bakanlığının asli görevlerinden biri
olmalıdır diye düşünüyoruz.
Ülkemizde hayatı boyunca hiç tiyatro, opera ve
bale izlememiş illerimiz ve ilçelerimiz bulunmaktadır. Buralarda
yaşayan ve inanıyorum ki sayıları milyonları bulan vatandaşlarımız
da bu sanatsal etkinliklerden mahrum kalmamalıdır.
Bakanlığımızın bu vatandaşları da opera,
bale ve tiyatroyla buluşturmak adına turneler düzenlemesinin önemli
ve faydalı bir hizmet olacağına inanıyorum.
Sayın Başkan ve değerli milletvekilleri;
turizm, bilinen en yaygın tabiriyle bacasız fabrika, en önemli döviz
girdisi ve ülkemizin dünyaya tanıtılması açısından da
son derece etkin bir araçtır.
İstatistiki verilere
baktığımızda, 2018 yılında ülkemize gelen
ziyaretçi sayısı bir önceki yıla göre yüzde 15 artmış,
elde edilen gelirimiz ise yine bir önceki yıla göre yüzde 14 artarak 23
milyar dolar civarına gelmiş, yaklaşık 32 milyon
civarında da bir ziyaretçi, turist gelmiştir. Türkiye pazardan aldığı
bu payla yetinmemelidir. Turizm gelirlerimizi ve dünya turizm pazarından
aldığımız payı artırıcı
yatırımlar ve önlemler almak zorundayız.
Turizm dünyanın en hızlı gelişen
sektörlerinden biridir. Bu gelişmeyle beraber rekabet de artmaktadır.
Bu sebeple yeni ürünler, yeni rotalar, turistlerin ilgisini çekebilecek yeni
alanlar oluşturmalıyız. Bakanlığınızın
alternatif turizm alanları oluşturma ve bunların
tanıtımını yapması gerekmektedir. Anadolu
topraklarının en önemli özelliklerinden biri, tarih boyunca birçok
medeniyete ev sahipliği yapmış olmasıdır. Gelenek,
görenek, örf ve âdetlerimizi pazarlama ürünlerine dâhil edip ülkemizin
güzelliklerini tüm dünyaya sunarak başarılı bir turizm
alanı oluşturabiliriz. Bu anlamda tarih ve kültür turizmi için
ülkemiz son derece zengindir. Yine cennet vatanımız, her köşesinde
birbirinden harika doğal güzelliklere sahiptir. Henüz
keşfedilmemiş yörelerimizi ön plana çıkarmalı, turizm
hareketliliğini kıyı ve sahil şeritlerinden iç bölgelere
kaydırmalıyız. Bu anlamda doğa turizminin ülkemiz için
uygun olduğunu düşünüyoruz.
Son dönemlerde, dünyada gastronomi turizminin
revaçta olduğunu görüyoruz. Binlerce yıllık medeniyete ev
sahipliği yapan Anadolu mutfağını ve lezzetlerini tüm
dünyaya tanıtmalı, ülkemize yeni bir turizm alanı
kazandırmalıyız. Bu alana örnek verecek olursak İspanya en
çok turist alan ülkelerden bir tanesidir. Ülkeye gelen 82 milyon turistin
yaklaşık 10 milyonu, yalnızca “paella” adı verilen bir
yemeği yemek için geldiğini beyan etmiştir. Ülkemizde de benzeri
birçok ürün olmasına rağmen yeterli tanıtım ve pazarlama
yapılmadığından bu turizm alanından
faydalanamamaktayız.
Yine son dönemlerde oluşan yeni bir turizm
alanı da sinema ve televizyon turizmidir. Elimizdeki verilere göre,
Türkiye dizi ve sinema filmi üretme ve pazarlama işinde Avrupa’da 2’nci
sıradadır. Bu, önemli bir potansiyelin var olduğunun
göstergesidir. Bu alanın üzerine gidilmeli, dizi ve sinema filmlerimizin,
televizyon programlarımızın uluslararası boyutta ve
platformlarda çekimlerinin sağlanmasına yardımcı
olunmalıdır. Ayrıca, çekilen sahnelerde, bölgemizde yer alan
tarihî, kültürel ve doğal güzelliklerin yer alması için teşvik
edici önlemler alınmalıdır.
Sayın Bakanım, burada bir konuyu önemle
huzurlarınızda arz etmek istiyorum: Şu anda bu diziler sayesinde
hem ülkemizi tanıtmaktayız hem de çok ciddi bir ekonomik gelir elde
ediyoruz. Fakat bu dizilere can veren, ruh veren bu sektörde çalışan
kardeşlerimizin, emekçilerimizin -bunlar, sanatçı kardeşlerimiz,
sesçi kardeşlerimiz, yönetmenlerimiz, ulaştırmacılarımız-
SSK’yle ilgili çok ciddi sıkıntıları var, bir.
İkincisi: Buradan da izninizle Radyo ve Televizyon Üst Kurulu
Başkanına seslenmek istiyorum: Dünyanın hiçbir yerinde
haftalık yetmiş ve doksan dakikalık dizi yok. Bu tip diziler
sezonluk 12 bölüm olarak çekiliyor. Bu kardeşlerimize de, böyle
koşturmadan, kanalların reklam payası olarak görmeden, daha
insani şartlarda, daha iyi verim sağlayabilecek bir ortamı
sağlamak zorundayız. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu olarak dizi
filmlerinde bir zamanlama kısıtlaması getirmenizi bekliyoruz.
Sayın Bakanım, sizlere ve yüce
Meclisimize, turizm sektöründe faaliyet gösteren
yatırımcılarımızın yaşadığı
bazı sorunları da dile getirmek istiyorum. Özellikle yaz ve
kış turizmine bağlı olarak çalışan
işletmelerde sezon sonunda işçiler işten çıkarılmaya
mecbur kalınmaktadır. İşçiler yaklaşık olarak
beş ay işsiz, işletmeler de bu süre zarfında kapalı
kalıyor. Bunun önlenmesi amacıyla yazlık bölgelerde
kasım-mart döneminde, kışlık tesislerde ise
nisan-kasım döneminde çalışanlara ödenmesi gereken SSK
primlerinin tamamının veya bir kısmının devletçe
karşılanması hem bu tesislerimizin açık kalmasını
hem de çalışanlarımızın belirli bir dönemde işsiz
kalmasını önleyecektir.
Bunun yanı sıra, tur operatörlerine
verilen uçak desteği için 400 bin olan getirme şartının
iyileştirilerek 100 bin, 200 bin, 300 bin şeklinde kademeli olarak
değiştirilmesi ve yolcu başı teşvikin uygulaması,
özellikle Rus turistlerin kimlik kartıyla ülkemize giriş
yapabilmelerine imkân tanınması, ülkemizin içinde bulunduğu
ekonomik durum da göz önüne alınmak suretiyle sektörün
kullandığı kredilerin yeniden
yapılandırılması, özel sektöre ÖTV iadesi uygulaması
getirilmesi, özellikle konaklama sektörünün ihracatçı kapsamına
alınması, Türk Hava Yollarının bölgesel uçuşlarda
destek vermesi, konaklama tesislerinin belgelendirilmesin tek bir merkezden
yapılması…
2013/5265 sayılı Bakanlar Kurulu
Kararnamesi’yle getirilen ve turizm tesislerinin enerji desteği alabilmesi
için Çevreye Duyarlı Konaklama Belgesi sahibi olmayı zorunlu
kılan uygulama nedeniyle Türkiye’de mevcut 400 bin turistik tesisin
yalnızca 400 tanesi bu enerji desteğini alabilmektedir. Bu ön
şartın kaldırılarak eskisi gibi, Turizm
Bakanlığından turistik tesis belgeli tüm işletmelere enerji
desteğinin verilmesi veya buna bir ölçünün getirilmesi sektörün acil
olarak beklediği önlemlerin başında gelmektedir.
Sayın Başkanım ve değerli
milletvekilleri, konuşmamın bu bölümünde, etle tırnak gibi
ayrılmaz bir parça olarak gördüğümüz Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti’ne değinmek istiyorum. Bilindiği üzere son dönemlerde
gerek Orta Doğu’da yaşananlar, gerekse Doğu Akdeniz
havzasındaki enerji kaynaklarına yönelik sondaj ve muhtemel enerji
nakil hatları projeleri adanın uluslararası boyuttaki stratejik
ve ekonomik önemini tekrar ortaya koymuştur. Bu itibarla, Türkiye’nin
vazgeçilmez önceliklerinden olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
ekonomisinin sağlam temellere dayanması bizim için son derece
önemlidir.
Adanın ekonomik yapısı
ağırlıklı olarak turizme ve üniversitelere
dayanmaktadır. Adaya yıllık 102 bin üniversite öğrencisi ve
1 milyon turist gelmektedir. Bu öğrenci kardeşlerimiz ve gelen
turistler adaya yönelik haksız izolasyonları için dünyaya duyuran
gönüllü elçilerimizdir.
KKTC ve oradaki Kıbrıs Türkü
kardeşlerimizin her zaman yanında olan Türkiye Cumhuriyeti’nin bundan
sonra da KKTC’nin yanında olacağına, Kıbrıs Türk
halkına yönelik haksızlıklara karşı
duracağımıza inancımız tamdır. Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne özellikle turizm alanında
yapılan teşviklerin devam etmesi, yine, Türkiye Cumhuriyeti olarak uluslararası
alanda katıldığımız tanıtım faaliyetlerinde
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin de mutlaka yanımıza
alınması gerekmektedir. Çünkü Türkiye’siz Kıbrıs, Kıbrıs’sız
Türkiye düşünülemez.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; konuşmamın bu bölümünde iç turizm konusuna
değinmek istiyorum. 2017 yılı verilerine göre Türkiye’de seyahat
ve konaklama yapan iç turist sayısı 17 milyondur. Toplam nüfusumuzla
oranladığımızda vatandaşlarımızın yüzde
80’inin iç turizmden yani ülkenin sahip olduğu tarihsel, kültürel
değerlerden ve doğal güzelliklerden faydalanmadığı
görülmektedir. Hem turizm sektörünün gelişmesi hem de
vatandaşlarımızın ülkenin güzelliklerinden
faydalanması adına iç turizmi geliştirecek, önünü açacak ve
toplumun geniş kesimlerine yayacak tedbirler alınmalıdır.
Bu kapsamda, Sayın Bakanıma, siz
değerli milletvekillerine, televizyonları başında bizi
izleyen vatandaşlarımıza bir davette bulunmak istiyorum. Seçim
bölgem olan sevgili Kütahya’mızın eşsiz doğal
güzelliklerini, tarihsel ve kültürel değerlerini, yer altı ve yer
üstü zenginliklerini, eşsiz mutfağını ve aziz
Kütahyalıları görmeye davet ediyorum. Sizleri Türkiye’nin ve hatta
dünyanın en özel doğal güzelliklerinden olan Murat Dağı’nda
kayak yapmaya, Kütahya merkezinde Ulu Cami’yi görmeye, yine, Germiyan
konaklarını gezip muhteşem bir kahvaltı yapmaya, milattan
önce 900 yıllarında Frig uygarlığı tarafından
derin vadilerle şekillenmiş bir dağlık alanda kurulmuş
olan Frig Vadisi’ni gezerek bölgesinin ve dünyanın en üst düzey
medeniyetlerinden birini görmeye, kaya şehrini görmeye, dünyanın ilk
ticaret borsası olan Aizanoi Antik Kenti’ni görmeye, Simav ilçemizdeki
muhteşem Gölcük’ü görmeye, Domaniç ilçemizde bulunan yeşilin her
tonunu görebileceğiniz Sarıkız’ı ve yine,
Osmanlı’nın kurucu annesi olarak kabul ettiğimiz Hayme Ana
Türbesi’ni görmeye, Tavşanlı ilçemizde leblebi yemeye, Gediz’de
tarhana içmeye, Pazarlar’da vişne yemeye, Emet ilçemizde bor
sahalarını görmeye, Şaphane ilçemizde Koca Seyfullah Camisi’ni
görüp ecdadımızın namaz kıldığı yerde bir
cuma namazı kılmaya, Dumlupınar ilçemizde Kurtuluş
Savaşı’nın şehitliği olarak gördüğümüz
Dumlupınar Şehitliği’ni görmeye davet ediyoruz. Bunun
yanında Türkiye’nin en önemli alternatif turizm alanı olabilecek
termal turizmde Ilıca, Yoncalı, Eynal, Çitgöl gibi
kaplıcalarımızda şifa ve huzur bulmaya davet ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayın Sayın
Milletvekili.
AHMET ERBAŞ (Devamla) – Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; Kütahya’mız için,
malumunuz olmak üzere olmazsa olmazımız çinidir. Çini
Kütahya’nın başkentidir. Dünya çapında isim yapmış
birçok değerli çini ustalarımız mevcuttur ama maalesef, birçok
alanda olduğu gibi çini sanatında da şehrimizin
tanıtıma ve pazarlamaya ihtiyacı vardır. Aynı zamanda
Kütahya, Osmanlı’nın bilinen ilk gelinlik ve bindallı yapan
merkezidir. Tarihin en güzel gelinlik ve bindallıları Kütahya’da
yapılmıştır.
Sayın Başkanım, buradan Sayın
Cumhurbaşkanımıza ve bakanlarımıza hitap ediyorum:
Lütfen, yurt dışına gittiğinizde veya gelen heyetlere
hediye verdiğinizde mutlaka ve mutlaka Kütahya çinisinden olan ürünleri
kullanın. Çünkü bu çiniler bizim tarihler boyunca gurur
duyacağımız ürünlerdir.
Bu vesileyle, 2019 yılı bütçesinin
şimdiden hayırlı, uğurlu olmasını diler,
saygılarımı sunarım yüce heyetinize. (MHP, AK PARTİ ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Söz sırası İstanbul
Milletvekili Cemal Çetin Bey’e aittir. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA CEMAL ÇETİN (İstanbul) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Vakıflar Genel
Müdürlüğü, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı
Başkanlığı ve Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı bütçeleri üzerine Milliyetçi Hareket
Partisi adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle heyetinizi en
derin saygılarımla selamlıyorum.
Vakıflar, ecdadımızın
hayır, hasenat, dayanışma ve yardımlaşma
işlerindeki duyarlılık mirasını, kültürel
kimliğimizin önemli yapı taşlarından birisi olacak
şekilde yaşatan kuruluşlardır.
Vakıflarımızın hukuk düzenimize, geleneklerimize ve kamu
düzenimize uygun faaliyetler yürütmek kaydıyla toplum hayatında etkin
rol üstlenmeleri ana hedefleri olmalıdır. Vakıfların
gelişmesi ve toplum hayatında ön plana çıkması
sağlanarak toplumsal ihtiyaçların daha iyi
karşılanması, kamuoyu denetiminin etkinleştirilmesi temin
edilmelidir. Kültürel mirasımız olan eserlere sahip
çıkılması, restorasyon ve bakımlarının
yapılması elbette takdir edilecek çalışmalardır. Ancak
bu işler yapılırken tarihî dokularını bozmadan ve
işin ehli kişilerce yapılması gerektiğinin
altını çizmek istiyorum. Vakıflar zamanın
şartlarında değerlendirilmeli ve amacını
gerçekleştirmesi için de yasal ve sosyal alanda uygun bir zemin
hazırlanmalıdır.
Değerli milletvekilleri, 2011’de adı
değişen ve faaliyet alanı genişleyen Türk
İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı
Başkanlığı 1991’de Doğu Bloku ve Sovyetler
Birliği’nin dağılmasının ardından
kurulmuştur ve bugün Kültür ve Turizm Bakanlığına
bağlıdır.
TİKA faaliyetleri devletimizin siyasi,
diplomatik ve ekonomik açılımları için son derece önemlidir.
TİKA, bugüne kadar yürüttüğü faaliyetlerle Türk
varlığı ve eserlerinin olduğu ülkelerde kültürel
kimliğimizin ve varlığımızın korunmasına
yönelik başarılı işlere imza atmıştır.
TİKA’nın imkânlarının, görev alanının uygun bir
verimlilik çerçevesinde kullanılması için özellikle Türkistan,
Kafkasya, Balkanlar gibi Türk kökenli bölgelerde daha çok irtibat ofisi
açılmalı ve faaliyetleri
yoğunlaştırılmalıdır.
Değerli milletvekilleri, TİKA’nın
isim ve amaç değişiklikleriyle beraber, yurt dışında
yaşayan vatandaşlarımızın sorunlarına çözüm
üretmek üzere, soydaş ve akraba topluluklarla ilişkileri
güçlendirmek, ekonomik, sosyal ve kültürel olarak daha yakın
ilişkiler tesis edebilmek amacıyla Yurtdışı Türkler ve
Akraba Topluluklar Başkanlığı ile Yunus Emre Enstitüleri de
kurulmuştur.
Bilindiği üzere, dünyanın her yerinde
milyonlarca vatandaşımız yaşamaktadır. Ayrıca,
tarihî ve kültürel bağlarımızın olduğu büyük bir
coğrafyada nüfusu 200 milyona varan soydaş ve akraba
topluluklarımız vardır.
Çalışmalarıyla gerek yurt
dışında yaşayan vatandaşlarımızla gerekse
soydaş ve akraba topluluklarla ekonomik, sosyal ve kültürel olarak daha
yakın ilişkiler tesis etmesi beklenen YTB, personel ve bütçe
yetersizliği nedeniyle görevini etkin bir şekilde yerine
getirememektedir. Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız
tarafından YTB yeteri kadar tanınmamakta, faaliyet alanları
bilinmemektedir.
Değerli milletvekilleri, yurt
dışı ve YTB konuşulduğunda sayıları 5
milyonun üzerine çıkmış, başta Almanya olmak üzere
Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde yaşayan Türkler aklımıza
gelmektedir. Bu vesileyle Avrupa Türklüğünün temel sorunlarından
bazılarını da burada dile getirmek isterim.
Bilindiği gibi, 31 Ekim 1961’de yapılan
İşgücü Anlaşması çerçevesinde ülkemizden gruplar hâlinde,
başta Almanya olmak üzere Avrupa’nın çeşitli ülkelerine
çalışmak amacıyla başlayan göç 57’nci yılını
geride bırakmıştır. Yaşanan bu göçle kendilerini dili,
dini ve yaşayışları farklı bir kültürün içerisinde
bulan Avrupa Türklüğü geçen elli yedi yılda
ayrımcılık, yabancı düşmanlığı,
İslamofobi gibi insani olmayan politikalar nedeniyle giderek daha fazla
sorunlarla karşı karşıya kalmışlardır;
“uyum” adı altında yapılan uygulamalarla toplumdan
dışlanmış, ikinci sınıf insan muamelesine tabi
tutulmuşlardır. Bugün yüz yüze kalınan en büyük sorunların
başında çocuklarımıza ana dilimizin unutturulmak istenmesi
ve “Euroislam” olarak ifade edilen, İslam’ın yeni nesillere
kendilerinin istediği gibi öğretilmesi girişimleridir.
Almanya Türkiye’den öğretmen gelişini
engellemektedir. Benzer şekilde, uyumu engelledikleri gerekçesiyle
Türkiye’den gelen din görevlilerine de karşı bir tutum sergilemektedir.
Bu gibi uygulamalarla “entegrasyon” adı altında kafalarının
arka planındaki asimilasyon politikasını uygulamak
istemektedirler. Bu sebeple, onlara göre İslam din dersleri Alman
eğitimciler tarafından verilmeli, yardımcı ders olarak
okullarda okutulan Türkçe ana dil dersleri de
kaldırılmalıdır. Nitekim bu dersler kaldırılmaya
başlanmıştır. Oysaki dilini ve dinini ait olduğu
kültürünün arka planında uygun şekilde öğrenebilen bir çocuğun
daha sağlıklı bir kişilik geliştireceği, öz
saygısı, öz güveni olan, üretken bir erişkin olarak işlev
göreceği uzmanların hemfikir olduğu bir gerçekliktir. Kimlik
bunalımına düşmüş nesiller her türlü yönlendirmeye
açık olacaklardır. Bu noktadan hareketle, kültürel kimliğimiz
olan Türk kimliğinin ayrılmaz parçalarından olan dilimiz ve
dinimizi doğru bir şekilde öğretmek ailelerin olduğu kadar
devletimizin de başlıca görevleri arasındadır. Avrupa
Türklüğünün geçmişiyle bağlarının kopmaması ve
geleceğini üzerinde yaşadıkları ülkelerde doğru bir
şekilde şekillendirebilmesi için kültürel kimlikleri olan Türk
kimliğinin siyasi iradeyle güvence altına alınması
gerekmektedir. Yurt dışında yaşayan Türklerin, özellikle
Avrupa Türklüğünün kültürel kimliği olan Türk kimliğini koruyabilmesi
için ana dilimiz Türkçeye ve yüce dinimiz İslam’ı öğrenebilmesi
için Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar
Başkanlığının daha etkin çalışmalar
yapması gerekmektedir. Bu sebeple YTB ve Yunus Emre Enstitüleri Türklerin
yoğun olarak yaşadığı ülkelerde
çocuklarımıza yönelik dilimizi, dinimizi, tarihimizi ve kültürümüzü
öğretebilecek merkezler oluşturmalı ve bu merkezlere de
işin uzmanı kadrolar görevlendirmelidir.
Değerli milletvekilleri, işte
Vakıflar Genel Müdürlüğü, TİKA ve Yurtdışı
Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığının
çalışmaları bu gibi nedenlerle son derece önemli faaliyetlerdir.
Bu kurumların gayretleriyle Türklerin yaşadığı her
yerde kültürel altyapı güçlendirilmeli, kültürel etkinlikler
yaygınlaştırılmalı, diğer ülkelerle, özellikle
Türk Cumhuriyetleri soydaş ve akraba topluluklarla kültürel
ilişkilerimiz geliştirilmeli. Yurt içi ve yurt dışında
bulunan kültür varlıklarımızın envanteri
çıkartılmalı ve restorasyonları
yapılmalıdır. Yurt dışında Türkiye aleyhine
yapılan lobi faaliyetlerine karşı siyasi ve sosyal alanlar
itibarıyla tanıtımın artırılması
gerekmektedir. Türk devlet ve topluluklarıyla ilişkiler dilde,
fikirde, işte birlik esasına dayandırılmalıdır.
Türkiye dışında yaşayan vatandaşlarımızın
yanı sıra soydaşlarımızın
yaşadığı Kıbrıs, Kafkasya, Balkanlar, Orta
Doğu ve Orta Asya ülkeleriyle ilişkiler, başta ekonomik, sosyal,
siyasi ve kültürel olmak üzere, her alanda geliştirilmeli ve
derinleştirilmelidir. Türkiye dışındaki soydaş ve
akraba topluluklarla uluslararası hukuk ve devletler arası
ilişkilere yön veren esaslar çerçevesinde yakından ilgilenilmeli ve
gerekli kurumsal iş birliği yapılanması öncelikle
oluşturulmalıdır. Türkiye dışında yaşayan
vatandaşlarımız ve Türk dünyasına ilişkin uygulanacak
politikaların bir eş güdüm içerisinde bütüncül bir
anlayışla yapılması gerekmektedir. Bu bütüncül
yapıyı tamamlayacak bir üst kuruma ihtiyaç vardır. Her dönemde
Milliyetçi Hareket Partisi olarak ifade ettiğimiz gibi, bu koordinasyon
Türk dünyası bakanlığının kurulmasıyla
sağlanabilir. Türkiye Cumhuriyeti devletinin dış
politikasıyla uyum içerisinde atılacak tüm adımlarda TİKA,
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar
Başkanlığı eksik kadrolarını en kısa zamanda
tamamlaması gerekmektedir. Bölgesel ve yöresel liderlik hedefi olan
Türkiye için TİKA ve YTB bütçelerinin artırılması külfet
olarak görülmemeli; tam tersine, atılması gereken adımlar
arasında öncelik ve zorunlu olarak kabul edilmelidir. Hem Türkiye
dışında yaşayan vatandaşlarımızın hem
de soydaş ve akraba topluluklarının, ayrıca, uzanacak
yardım elimizi bekleyen insanların talebi bu yöndedir.
Sözlerime burada son verirken, görüşülmekte
olan 2019 yılı bütçesinin ülkemize ve milletimize hayırlar
getirmesini diliyor, yüce heyetinizi bir kez daha saygılarımla
selamlıyorum. (MHP, AK PARTİ ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Söz sırası Kayseri
Milletvekili İsmail Özdemir’in.
Buyurun Sayın Özdemir. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA İSMAİL ÖZDEMİR
(Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Dil
Kurumu, Türk Tarih Kurumu, Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk Kültür,
Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Atatürk Kültür Merkezi bütçeleri üzerine Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Gazi
Meclisimizi en derin saygılarımla selamlıyorum.
İnsanlık var olduğu günden bu yana en
teşkilatlı ve şuura sahip yapı olarak milletlerin
inşası vuku bulmuştur. Bu inşa süreci her milleti kendi
inanışları, yaşayışları,
karşılaştıkları zorluklar, hayat standartları ve
en önemlisi de ülküleri çerçevesinde şekillendirmiştir. Binlerce
yılla ifade edilen bu dönem, neticede, karşımıza medeniyet
tasavvurunu çıkarmış, milletleri kendi değerlerine has
özelliklerle günümüze kadar getirmiştir. Hiç şüphe yok ki
insanlık tarihinin en derin, zengin ve büyük değerlerini
yansıtan milletlerinin başındaysa Türk milleti gelir. Tarih
sahnesine çıktığı andan itibaren kendi meziyetini her
yönüyle ilan etmiş bulunan milletimiz, inancını daima tek bir
ilah olduğu gerçeğine sabitlemiş ve buna sadık
kalmış, töresini devletinin varlığıyla eş tutup
insanı yaşatmayı esas edinmiş ve bu anlayıştan
ayrılmamıştır. Türk milleti, aynı zamanda zulme
karşı daima adaletin yanında olmuş ve adaleti savunmuş
bir millettir. Esasta var olan bu değerler Türk milletinin pek çok
milletten önce başarılı bir teşkilatlanmayı hayata
geçirmesine olanak sağlamış, bunun sonucunda başta askerî
yapı olmak üzere toplumun diğer katmanları da Türk milletine
özgü uygulamaları görmüştür. Bugün dahi askerî disiplin ve
hiyerarşide kullanılan “onluk sistem” olarak tabir edilen
yapılanmanın sahibi de yine Türk milletinin kendisidir.
Diğer yandan, ticari nizamı teşkil
eden Ahilik teşkilatından tutun mimarideki estetik ve
muazzamlığa, tüm dünyaya hâlâ ışık tutan bilimsel
çalışmalara varıncaya kadar Türk milleti var olduğu ve özellikle
de âlemlere nizam verdiği her dönemde dünyanın geri kalanıyla
mukayese edildiğinde öne çıkmış, örnek olmuş ve
önderlik etmiştir. Nitekim, doğduğumuz coğrafyada
kalmayıp kara sathında Asya’yı aşarak, Acem
coğrafyası, Kafkaslar, Anadolu, Orta Doğu, Kuzey, Doğu,
Orta Afrika, Balkanlar ve nihayetinde Avrupa; denizlerde ise Hazar, Karadeniz,
Akdeniz, Kızıldeniz, Hint Okyanusu’nda kesin bir üstünlük
sağlamıştır. Dahası, bu üstünlük vasfı, üstünkörü
gelişen olaylar silsilesi şeklinde de gerçekleşmemiş,
aynı yerlerde yüzlerce, hatta binlerce yılı aşan Türk
hâkimiyetiyle bu durumun tesadüfi olmadığı her yönüyle ispat
edilmiştir.
Türk milleti gittiği her yere hayat
götürmüş, daima adaletin yılmaz savunucu, aranan, beklenen ve özlenen
olmuştur. Bugün dahi sorun yaşanan başta Orta Doğu olmak
üzere geçmiş dönemde hâkimiyetimiz altında bulunan coğrafyalarda
kimi zaman hüzünle ancak daha çok özlemle bazı çevrelerce
anılıyorsak bu durum mevzuya bahis olan hususun esasını
ispat etmektedir. Hiç şüphe yok ki bizi bu anlamda eşsiz bir konuma
taşıyan en değerli vasfımız millî kültürümüzdür.
Sözlük anlamı itibarıyla “kültür” tarihsel, toplumsal gelişme
süreci içerisinde yaratılan bütün maddi ve manevi değerler ile
bunları yaratmada, sonraki nesillere iletmede kullanılan,
insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü
gösteren araçların bütünüdür.
Ziya Gökalp’e göreyse kültür, bir milletin dinî,
ahlaki, hukuki, entelektüel, estetik, lisani, iktisadi ve teknik
hayatlarının ahenkli mecmuasıdır. Aslına
bakılırsa, fikir dünyamızın en değerli isimlerinden
olan merhum Gökalp’ın yapmış olduğu tanım daha
doğru, tutarlı ve makbuldür. O açıdan, hakikati sorgularsak Türk
millî kültürü dünya üzerinde var olan diğerleriyle mukayese
edildiğinde çok üstün meziyetlere sahiptir. Bozkırın zorlu
şartlarından başlayan bir serüvenin tabiatın tüm çetin
koşullarına karşı ayakta kalabilen, akabinde bunu
devletleşmeye ve nihayetinde bir medeniyetin inşasına
taşıma erdemi gösteren Türk millî kültürü insanlığın
yüz akıdır. Bizim kültürümüz insanidir, erdemli, hoşgörülü,
güzel ve ahlakidir. “Ne olursan ol yine gel.” diyen Mevlâna da bizimdir, “Gelin
canlar, bir olalım.” diyen Hacı Bektaşi Veli de bizimdir, Alevi
de biziz, Sünni de biziz, anasının dili, doğduğu yahut
doyduğu yer neresi olursa olsun biz hep birlikte Türk milletiyiz, hep
birlikte Türkiye'yiz. (MHP, AK PARTİ ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Diğer yandan, milletleri
ayrıcalıklı kılan kültür ve
yaşayışlarında hatta ülkülerinde etkili olan bir başka
unsur ise dildir. Dil, dirliktir; dil, birliktir; dil, temizliktir,
bahtiyarlıktır, teslim olmayan dimağ, taviz vermeyen dik
duruştur. Türklüğün omurgası, ana gövdesi, ana iskeleti,
hasılı bütün bedeni de Türkçe’dir.
Yüzyıllar önce bu konuya atıf yaparak
günümüze ışık tutan, kendine has yapısıyla Türk
milletinin belki de resmî olmayan anayasası kıymetindeki eser kabul
ettiğimiz Kutadgu Bilig’in yazarı Yusuf Has Hacib’in o dönemki
gayretlerinin bugün ne derecede büyük bir anlama geldiği ortadadır.
Bununla birlikte, Dîvânü Lugati't-Türk eseriyle Türkçenin kıymetini
irdeleyen ve üstünlüğünü gösteren Kâşgarlı Mahmud’un
haklılığı da hâlâ geçerliliğini korumaktadır.
Milletimize çalışmalarıyla çok
değerli eserler kazandırmış olan İbrahim
Kafesoğlu’na göreyse çeşitli kültürleri birbirinden ayıran en
mühim unsur dildir çünkü dil; ifade tarzı, mefhumları, söz hazinesi,
hatta grameriyle temsil ettiği topluluğun maneviyatına kaynak
vazifesi gören düşünce sistemini âdeta kadrolamaktadır. Türkçenin
tarihiyle uğraşan birçok bilim adamı bu dilin kelime
teşkili ve cümle kuruluşundaki intizamı
karşısında duydukları şaşkınlığı
gizleyememişler ve şöyle demişlerdir: “Türkçe sanki daha
başlangıçta dilciler tarafından tertip ve tanzim edilerek
konuşulması için millete sunulmuştur.” Türk dilindeki bu nizam,
Türk’ün millet olarak disiplinli ruhu manevi muvazenesini ortaya koyar.
Avrupa tarih literatüründe idealize edilmiş
şekliyle bize kadar akseden meşhur “Pax Romana” yani Roma sulhu,
askerî darbeler neticesi zorla Roma’ya bağlanan yabancı ülkelerde
kılıçla tesis edilmiş bir sükûnetten başka bir şey
değilken, Türk hâkimiyetindeki nizam ve asayiş, gönül
rızasının sağladığı huzurla kurulan gerçek
sulhun ta kendisiydi. Türk devletinde tebaa, sadece topluluk menfaatlerinin
gerektirdiği ölçüde hükümler ihtiva eden töreye saygı göstermekle
vazifeli bulunuyor fakat kendi geleneklerine, örf ve âdetlerine müdahale
edilmiyor ve insanlar arasında fark tanımayan Türk hukuku herhangi
bir ayrım yapmıyordu. Eski Türk kültürünün özelliklerinden biri olup
Batı’da ancak son yüz yıllarda prensip hâline getiren bu eşitlik
anlayışını Roma İmparatorluğu dâhil İlk ve
Orta Çağlarda herhangi bir ülkede aramak beyhudedir. Aynı Roma,
ordularını bir silindir gibi geçirdiği komşu memleketlerde
yerli kültür adına ne varsa yok etmek ve onun yerine Latin diliyle
birlikte Latin kültürünü cebren yerleştirmek pahasına otorite
kurabilmiş, Doğu’da ise Emevî halifeleri bütün İslam ülkelerinde
Arapçayı mecburi tutmak suretiyle kendi kültürlerini hâkim
kılabilmişti. Hâlbuki Türklerin zora ve tazyik yollarına
saptıklarını gösteren herhangi bir delile rastlamak mümkün
değildir. Bu gibi hâlleri insan haysiyetine tecavüz sayan Türk
hükümdarlarının Kutadgu Bilig’deki ifadeyle tebaaya hizmet
esasından ayrılmaması Türklerin kavimleri idare bahsinde,
başka hiçbir millete nasip olmayan başarıya
ulaşmalarında büyük ölçüde yardım etmiştir. Türkçenin millî
bünyede sağladığı bu canlılık bugün de devam
etmektedir ve dilin hiçbir siyasi, coğrafi engel tanımaması
yanında, Balkanlardan Çin’e, Urallardan Afrika’ya uzanan geniş sahalarda
kalabalık Türk nüfusunun mevcudiyeti düşünülürse, Türk dilinin ifade
ettiği mana daha iyi anlaşılacaktır.
Demek ki Türkçe meselesi, Türkiye'nin resmî
sınırlarından çok uzaklara taşan ve aslında,
sanıldığından çok daha önemli olan bir konudur. Türkçenin
bu müstesna durumu, memleketimizdeki dil çalışmalarında takip
edilecek yolu kesin şekilde çizmektedir. Buna göre, dil meselesi,
yalnız Türkiye ölçüsünde değil fakat Türkçenin kendi realitesine de
uygun olarak yüz milyonlarca kitlenin konuştuğu bir bütünlük
içerisinde ele alınmalı ve Türkçenin işlenmesinde, onun Türk
millî kültür birliğine şekil veren tarihî seyri de gözlerden uzak
tutulmamalıdır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; işte, bunlar dikkate alındığında,
devletimizin kurucusu Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kültürün ve
dilin önemine binaen neden bu kuruluşları kurduğu iyi
anlaşılmalıdır. Bizler bin yıldır bu
topraklardayız. Bunun ne demek olduğunu Anadolu Medeniyetler Müzesine
giderek görebilmek mümkündür. Bizden önce burada var olanlar artık tarih
olmuşken, Türk milleti yaşama iradesini her yönüyle korumakta ve
kararlılığını sürdürmektedir. Türk milleti, tüm
ağır imtihanlardan başarıyla çıkmış,
hürriyet ve istiklalinden asla taviz vermemiş, zulme boyun
eğmemiş, yaşama iradesinden kesinlikle
sapmamıştır. Allah’ın izni ve yardımıyla, millî
birlik ve bütünlüğümüzü koruyarak bin yıl daha bu topraklarda var
olmaya devam edeceğiz, bunu her çevrenin iyi idrak etmesi gerekir.
Dahası, yardım elimizi bekleyen, bizden medet umanlara da
sırtımızı dönmeyecek, inancımızdan, millî
kültürümüzden ve ecdadımızdan aldığımız ilhamla
çok daha fazlasını yapmak üzere durmayacak, büyük millî ülkülerimizi
mutlaka hayata geçireceğiz.
Dolayısıyla, bugün, 2019 bütçesi üzerinde
durduğumuz ilgili kurumlarımıza büyük görevler düşmektedir.
İçerisinde bulunduğumuz şartlar, dil, tarih ve kültür
itibarıyla sadece geçmişin kaynaklarını
araştırıp bulmayı değil, bunları günümüz
şartlarında doğru analiz edip geleceğe dair doğru
stratejiler geliştirmeyi de zorunlu kılmaktadır. Bu kapsamda,
netice olarak, Milliyetçi Hareket Partisinin kültür ve dil konularında
sahip olduğu bazı görüşleri Gazi Meclisimizle paylaşmak
istiyorum.
Milleti millet yapan temel unsurlardan biri dildir.
Dolayısıyla, millî kimliğimizin vazgeçilmez bir ögesi olarak
gördüğümüz Türkçenin her alanda doğru ve güzel kullanımı
esas olmalıdır.
Her türlü basın-yayın, reklam, film,
tiyatro eserleriyle günlük ve ticari hayatta kullanımlarda Türkçenin
yozlaşmasına ve tahribine yol açan uygulamalara fırsat
verilmemelidir. Türkçenin eğitimde, öğretimde, sanatta, kültürde, bilimde
ve medyada doğru kullanılmasına yönelik çalışmalar
yapılmalıdır.
Türk dili araştırmalarına önem
verilmeli, Türkçenin uluslararası düzeyde bilim, sanat, ticaret ve tele
iletişim dili olarak kullanılabilmesi için çalışmalar
yürütülmelidir. Türkiye Türkçesinin öğretimi ve Türk kültürünün
tanıtımı amacıyla başta Türk cumhuriyetleri ve Avrupa
ülkeleri olmak üzere yurt dışında Türk kültür merkezlerinin
yaygınlaştırılması ve etkin bir şekilde hizmet
sunumu sağlanmalıdır.
Türk devlet ve topluluklarıyla ilişkiler
dilde, fikirde, işte birlik esasına
dayandırılmalıdır. İktisadi ve kültürel iş
birliği geliştirmenin temel unsuru olarak Türkçe konuşan ülke ve
topluluklara yönelik dil ve kültür araştırmalarına önem
verilmeli, Türkçenin bütün lehçeleriyle anlaşılabilir ve
kullanılabilir olması için gerekli şartlar
olgunlaştırılmalıdır.
Türk kültürü ve sanatının
yaşatılması, geliştirilmesi, tanıtılması ve
yaygınlaştırılması amacıyla millî kültür
endüstrisi mutlaka ama mutlaka oluşturulmalıdır. Millî kültür
değerlerimizin yıpratılması sonucunu doğuran, kültürel
değerler kargaşasına sebebiyet veren, kültür
hayatımızla ilgili temel millî mutabakatları bozan,
kayıtsızlık ve düşmanlık örneği uygulamalar
önlenmelidir.
Uluslararası kültürel iş birliği
programları geliştirerek Türk kültürünün çevre kültürler için cazibe
merkezi hâline gelmesi sağlanmalıdır.
Toplumun tarihi ve kültürel müşterekleri ön
plana çıkarılmalı, tarih ve bilimsel belgeler ve gerçekler
kamuoyunun bilgisine sunulmalıdır. Farklılıkların öne
çıkarılması yerine ortak değerlerin
bütünleştiriciliğinde millî bir bakış
açısının kamuoyuna yansıtılması, bu kapsamda
müşterek değerlerimizin başta din adamları olmak üzere
eğitimciler, sosyologlar, kanaat önderleri, medya kuruluşları
tarafından anlatılması ve işlenmesi
sağlanmalıdır. Dış destekli sivil toplum kuruluşu
görünümlü yapılarla aynı amacı taşıyan medya
kuruluşlarının yıkıcı ve
ayrıştırıcı faaliyetlerine mani olunmalıdır.
Asırlardan beri millî kültürümüzün temel değeri olma niteliğini
koruyan her sahadaki yazılı eserlerin yok olmasının önüne
geçilmeli, bu eserler bugünkü yazı ve konuşma diliyle toplumumuza
kazandırılmalıdır. Osmanlı arşivinin tasnifi,
düzenlenmesi ve tümüyle günümüz literatürüne kazandırılması
sağlanmalıdır. Bilimsel araştırma ve incelemelerin
ışığında tarihî gerçeklerin ortaya
çıkarılması ve tarihe ilişkin çarpıtma ve
iftiraların önüne geçilebilmesi amacıyla arşivlerin ilim
adamlarınca incelenmesi sağlanmalıdır. Türk vakıf
eserleri ortaya çıkarılmalı, korunmalı ve
yaşatılmalı, vakıflar devletçe desteklenip varoluş
amacına uygun hâle getirilmelidir. Kültürel değerlerimizin
yaşanması ve yaşatılması amacıyla kültür
merkezleri, bilimsel araştırma kurumları ve müzeler
yaygınlaştırılmalı; daha da önemlisi, bu birimlere
erişimin kolaylaştırılması ve elbette gençlerin
müzelerden ücretsiz yararlanmasının önü mutlaka
açılmalıdır.
Bu vesileyle, ilgili kurumlarımızın
bütçelerinin hayırlara vesile olmasını temenni ediyor, Gazi
Meclisimizi en derin saygılarımla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Söz sırası, Kocaeli
Milletvekili Saffet Sancaklı’nın.
Buyurun Sayın Sancaklı. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA SAFFET SANCAKLI (Kocaeli) –
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri, bizi
televizyonları başında izleyen büyük Türk milleti; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın Kültür ve Turizm Bakanımız ve
Spor Bakanımız burada. Sizler de hoş geldiniz değerli
bürokratlarla beraber.
Ben Spor Bakanlığı bütçesi
arkasında biraz konuşmak istiyorum. Tabii, spor deyince her ne kadar
çok böyle ciddiye almasak da aslında spor öyle bir şey ki dünyada
daha büyük bir sosyal olgunlaşma ve yakınlaşmayı
sağlayacak başka bir şey yok. Özellikle futbola
baktığımızda, bugün dünyada milyarlarca insanın en çok
izlediği spor dalı ve insanlar bir maça giderek deşarj
olabiliyor, sakinleşebiliyor, üzülüyor, seviniyor ama neticede orada bir
sosyallik yaşıyorlar ve akşam eve geldiklerinde de
bayağı bir rahatlamış geliyorlar.
Şimdi, tabii, Türkiye’de yaşanan bir sürü
sıkıntı var. Biz bunu spor üzerinden bir nebze de olsa
rahatlatabiliriz. Dün akşam burada, gecenin saat 2’sinde yaşanan
gerginlikte üç beş dakika spor konuşuldu, futbol konuşuldu;
bütün milletvekilleri gülmeye başladı, herkesin stresi
alındı. Sporla ilgili üç beş dakikalık bir konuşmayla
milletvekillerinin bile stresini alabiliyorsak demek ki Türkiye’de de bunu
yapabiliriz.
Arkadaşlar, maalesef, Türk sporu çok zor
durumda. Ben bir tespit yapacağım, ondan sonra hep beraber bunu
nasıl çözeriz diye buna kafa yoralım.
Eğer bir ülkenin sporunun genel
başarısını ölçmek istiyorsanız… Dört senede bir
olimpiyatlar yapılıyor bildiğiniz gibi. Neden bu olimpiyatlarda
belli oluyor ülkenin spor başarısı? Çünkü her branştan
sporcular gidiyor ve olimpiyatın sonunda, baktığınızda,
kaç madalya almışsınız, dünyada kaçıncı sıradasınız,
ona göre belli oluyor sizin başarınız. Türkiye, maalesef, dört
senede bir yapılan 3 olimpiyattır Türkiye tarihinin en
başarısız olimpiyatlarını yaşıyor, en az
madalya aldığımız olimpiyatlarını ve bu
madalyaların da bir kısmı, maalesef, 80 milyonluk ülkede
devşirme sporcularla alındı.
Tabii, çok vaktimiz olmadığı için ve
biraz da güncel olduğu için futbol üzerinden gideyim daha kolay
anlaşılsın diye.
Türk futbolu artık uçurumdan çoktan
düşmüştür arkadaşlar. Bunu birkaç tane örnekle ben size anlatayım.
Burada hiç kimseyi eleştirmek veya kimseyi suçlamak manasında
konuşmuyorum. Bir suç varsa bu hepimizin zaten. Ha, daha az, daha fazla
ama hepimiz bu işte varız.
Şimdi, kulüplerin mali durumları o kadar
kötü ki -bu son zamanlarda “konkordato” denilen moda bir şey var ya-
eğer müsaade etsek konkordato ilan etmek zorundalar çünkü kulüplerin hepsi
iflas etmiş vaziyette yani şöyle söyleyeyim: 4 tane büyük kulübün
şu andaki borcu 10 milyar lirayı geçti. Net rakamı söyleyeyim:
Fenerbahçe 3,5 milyar, Galatasaray 2,8 milyar, Beşiktaş 2,1 milyar,
Trabzonspor 1,1 milyar ve bu rakamları ödeme ihtimalleri yok. Yani eski
parayla 10 katrilyon lira, şimdi 10 milyar lira; yüzde 30-35 faizden
yıllık 3,5-4 milyar lira faiz ödeyecekler. Böyle bir gelirleri de yok
bu kulüplerin.
Daha kötü bir şey söyleyeyim, önümüzdeki senenin gelirlerinin
çoğunu, kendi emlaklarını ve kendi ellerinde bulunan malzemeleri
de temlik ettirdiler finans kuruluşlarına ve birkaç sene sonrası
için bile gelen gelirler artık gelmeyecek. Bu nedir artık? İflas
etmiş demektir.
Tabii Avrupa da boş durmuyor. UEFA bakıyor
“Ne oluyor Türkiye’de?” diye ve bildiğiniz gibi, birtakım
yaptırımlar yaptırabilirler bize. Bunlar nelerdir? Avrupa kupalarından men edilmek ki
biliyorsunuz, son birkaç yıldır büyüklerimizin çoğu zaten men
edildi Avrupa kupalarından; daha sonra eğer düzeltmezsek bu işi,
puan silme ve daha sonra da eğer düzeltmezsek lig düşürme. Şimdi
siz düşünebiliyor musunuz, Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ve
Trabzonspor’un küme düştüğünü? O zaman Türkiye’de futbolu kim
seyreder zaten. Tabii, 4 büyükleri söylüyorum da sadece 4 büyükler değil,
hepimizin bildiği Karşıyaka, Bucaspor, Kayseri, Erciyes,
Eskişehirspor, Balıkesirspor, Gaziantep, Mersin İdman Yurdu ve
Manisaspor gibi geçmişinde birçok başarısı olan kulüplerin
şu anda puanları silindi, ya kapanmak üzereler ya amatör kümeye
doğru ciddi manada yol almaktadırlar.
Şimdi, tabii, güncel diye Galatasaray’dan örnek
vereyim, Türkiye’mizin asırlık kulüplerinden bir tanesi, benim de
şerefle forma giydiğim kulübümüz. Dört yıl önce Galatasaray
UEFA’yla bir anlaşma imzaladı, dedi ki: “Bizi reddetme
Şampiyonlar Ligi’nden, Avrupa’dan, başka bir şey yap bize.” Bir
anlaşma imzaladılar, hatta bundan bir, bir buçuk ay kadar önce
Sayın Galatasaray Kulübü Başkanı gidip geliyor oraya,
anlaşmayı tekrar geri aldılar. Neden biliyor musunuz?
Galatasaray’ın imzaladığı bir önceki anlaşmada
Galatasaray taahhüt etmiş “Ben senelik şu kadar zarar edeceğim,
şu kadar borçlanacağım.” diye, 4 katı borçlanmış.
O yüzden şu anda geri aldı UEFA, kontratı inceliyor. Eğer
iptal ederse Galatasaray’ımız uzun yıllar Avrupa kupalarına
gidemeyecek. Ha “Galatasaray gidemedi, yerine diğer takım gitsin…”
Maalesef diğer takımlar da aynı durumda, diğer
takımlar da gidemeyecek. O yüzden bizim bu işe acil bir çözüm
bulmamız lazım.
Sayın Bakan, ben geçenlerde, yukarıda,
komisyonda dedim ki: “Bu başarısız federasyonlara, özellikle
Futbol Federasyonuna kayyum atansın.” Tabii, millet bunu şaka
zannetti de aslında Türkiye Futbol Federasyonuna beş yıl önce kayyum
atandı, UEFA geldi, oturdu: “Galatasaray sen bu kadar harcayacaksın,
Beşiktaş sen bu kadar, Fenerbahçe bu kadar, Trabzon bu kadar, bunun
dışında kıpırdayamazsın, kıpırdarsan
puanını silerim, Avrupa’dan men ederim, küme düşürürüm.” O zaman
bizi niye yönetsinler ki İsviçre’den? 80 milyonluk ülkede bu kadar
insanız biz. Yani o kayyum meselesi şaka değil. Ha, kayyum
olmaz, başka bir şey, buna bir çözüm bulalım biz. 2011
senesinde, net rakamı söylüyorum, UEFA, FIFA mali fair play kriterlerinde
bir baktı Avrupa kulüpleri kötüye gidiyor… Tam 2011 senesinde 1,7 milyar
euro Avrupa kulüplerinin zararı var, tak, kuralları koydular,
Türkiye’ye de koydular. 2017 rakamlarını veriyorum, Avrupalı
kulüpler 1,7 milyar euro zarardayken şu an itibarıyla 2017 sonu, 600
milyon euro kâra geçtiler. Aynı kurallar Türkiye’de uygulandı,
2011’de yüzde 41’di bizim kulüplerin zararları, yüzde 41, 2017 sonunda
yüzde 200’leri geçti, 5 kat arttı. Sadece büyüklerin, 4 büyük kulübün
zararı 1,5 milyar euro. Kurallar aynı, orada da aynı kurallar
işletiliyor, Türkiye’de de aynı kurallar işletiliyor. Orada
zarardan kâra geçildi; peki, bizimkiler nasıl 5 kat daha fazla zarar
ediyor? Bu neyi ortaya çıkarıyor? Kurallar doğru, uygulamalar
yanlış. Peki, bu uygulamayı yapanlar kimler? Bizi yönetenler,
futbolu yönetenler. Demek ki insan faktörü, hangi kuralı koyarsanız
koyun, ne yaparsanız yapın, insan faktörü. Peygamber Efendimiz’in
dediği gibi, işi ehline vermezseniz işte bu durumlara gelir.
Şeyi söyleyeyim bir de size, şu anda
eğer bu fair play kurallarını biz yerine getirmezsek bize
müdahale edecekler, ondan sonra elimizden bir şey gelmeyecek,
yapamayacağız. Öyle bir federasyonumuz var ki bizim yani şöyle
söyleyeyim: Federasyon başkanı hiçbir maça gidemiyor tepkiden, kulüp
başkanları diğer deplasmanlara gidemiyor tepkiden,
aldıkları cezalar altmış gün, doksan gün falan, neredeyse
maça gelemeyecekler kulüp başkanları yıl içerisinde. Esprisini
de yaptım, Allah’tan bu ceza hapis cezası değil, çoğu
cezaevinden çıkamazdı kulüp başkanları bu gidişle. Geçen
gün Futbol Federasyonu Profesyonel Disiplin Kurulu, Trabzonspor Kulübü
Başkanı Sayın Ahmet Ağaoğlu’na altmış gün
ceza verdi, iki gün sonra Hukuk Kurulu cezayı iptal etti. Ya,
altmış gün ceza verilen adamın cezası iptal edilir mi?
Demek ki haksız ceza verdin o zaman.
MUHAMMET BALTA (Trabzon) - Aynen öyle.
SAFFET SANCAKLI (Devamla) – Ya bu cezayı verme
ya da hadi, indir onu elli güne, kırk güne; sıfır ne?
MUHAMMET BALTA (Trabzon) – Haksız ceza
verdiler.
SAFFET SANCAKLI (Devamla) – İnanılmaz bir
federasyonumuz var, inanılmaz kötü yönetiliyor.
Millî Takım’a gelelim, geçen ay Millî
Takım’ımız Avrupa Uluslar Ligi’nden küme düştü,
yanılmıyorsam da son 4 maçta gol atamayarak. Şimdi Millî
Takım’ımızın oynayacağı ligi söylüyorum size:
Türkiye, Estonya, Ermenistan, Karadağ, Kuzey İrlanda, Lüksemburg,
Litvanya, Cebelitarık, Faroe Adaları,
San Marino, Malta, Andorra,
Kosova. Çoğunun duymadınız bile ismini, belki seyretmediniz
hayatınız boyunca; Türkiye Millî Takımı, şu anda
burada. Peki, Türkiye Millî Takımı neredeydi? Hepimiz buna şahit
olduk biz, 2002 senesinde Japonya’da yapılan Dünya Kupası’nda dünya
3’üncüsü. Peki, şu anda 2018’de, dünya 38’incisi. Şimdi futbolun
geldiği nokta.
Kulüplere gidelim, Galatasaray, 2000’de UEFA
Kupası’nı almış, bütün devleri yenerek, bütün devleri
yendi. Sonradan da Süper Kupa finalinde Real Madrid’i de yendi, Arsenal’i de
yendi, bütün hepsini yendi ve 2001’de Süper Kupa’yı aldı. Geçen hafta
Galatasaray-Porto maçı oynanıyor İstanbul’da ve Porto, Galatasaray’ı
3-2 yeniyor, Galatasaray Şampiyonlar Ligi’nden eleniyor.
Galatasaray’ın üst düzey bir yöneticisi televizyona çıkmış
diyor ki: “Soyunma odasına bir girdim, alkış tufanı koptu,
binlerce insan beni aradı, tebrik etti.” Arkadaş, yanlış
soyunma odasına mı girdin yani? (MHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Biz şu anda ağlanacak halimize gülüyoruz.
Koca Galatasaray takımı Porto’ya yenilmiş, Şampiyonlar
Ligi’nden elenmiş; binlerce tebrik telefonu alınmış ve
soyunma odasında alkış varmış. Bu, bir zihniyetin
çöküşüdür arkadaşlar. Biz Dünya Kupası’nda 3’üncü olduk, Süper
Kupa aldık, UEFA aldık, bir dünya Avrupa şampiyonalarına
katıldık ama şu andaki durum facia Sayın Bakanım.
Şimdi, bunları size ben niye
anlatıyorum? Ha, bir şey daha anlatacağım, 2024 senesinde
Avrupa Şampiyonası olacaktı -biliyorsunuz, Almanya ile biz
kaldık 2 ülke- ve bununla ilgili inanılmaz bir kampanya düzenlendi,
inanılmaz paralar harcandı, hem sponsorlar hem devletin
imkânları. Sonra ne oldu, biliyor musunuz? Oraya gittik, 12’ye 4 kaybettik
biz, olabilir bu. Ama biz 2016’ya da talip olmuştuk bundan sekiz sene
önce, 1 oyla kaybetmiştik. Şimdi, o kadar kötü yönetiliyor ki…
Tanıtım filmini seyrettiniz mi veya oradaki kampanya nasıl
yürütülüyor? Dünya futbolunda 2’nci adam Şenes Erzik -yirmi sene bizi
temsil etti- kampanyada yok; etçi tuz atıyor, etçiyi koymuşlar
kampanyaya, diyorlar ki: “Türkiye'nin tanıtımı bu.” Siz dalga
mı geçiyorsunuz ya?
ORHAN SÜMER (Adana)- Kaptan, sorumlusu kim,
sorumlusu?
SAFFET SANCAKLI (Devamlı) – Ya,
anlatıyorum ortaya. Kim üzerine ne alınıyorsa alınsın.
Şimdi, o kadar kötü yönetiliyor ki bu Futbol
Federasyonu, kendi içlerinde de birbirlerine girdiler. Sayın Ali Dürüst
istifa etti bundan bir on beş, yirmi gün önce, diyor ki: “Ben Futbol
Federasyonundan istifa ediyorum, güvenmiyorum bu Futbol Federasyonuna.” Ne
olduysa iki günde? İki gün sonra “Hayır, ben, Federasyon
Başkanı ve Futbol Federasyonuna güveniyorum, geri dönüyorum görevimin
başına, istifa etmiyorum. Galatasaray’ın haklarını
korumak için de buradayım.”
Bakın, arkadaşlar, Futbol Federasyonu
yöneticisi, bir kulüp isminin hakları için oradaymış. Peki,
Kayserispor’un, Ankaragücü’nün, Trabzonspor’un -ne bileyim- Gaziantepspor’un,
Eskişehirspor’un haklarını kim koruyacak ya? Siz meydanı
boş mu bulduğunuzu zannediyorsunuz? Kasımpaşa’yı, bütün
takımları yani… Böyle bir rezillik olmaz. Bu rezalete bir son
vereceğiz biz.
Tabii ki söylenecek daha çok şey var ancak
Sayın Bakanım, şimdi size anlatıyorum, ben bunları
anlatırken sizi de suçlamıyorum, sizi de sorumlu tutmuyorum, hepimiz
sorumluyuz.
On altı yıldır bu
iktidardasınız, tek başınıza yönetiyorsunuz; futbolda
bu başarısızlıklar ve spordaki bu
başarısızlıklar ne zaman gelmiş biliyor musunuz?
Türkiye tarihinin en büyük tesislerinin yapıldığı dönemde,
Türkiye ekonomisinin dünyada ilk 20’ye girdiği dönemde. Bu kadar
iletişim, bu kadar para, bu kadar imkân ama 2002’den 2018’e gelinen nokta
bu.
Şimdi şöyle bir şey düşünün, bir
hasta düşünün, kanser artık her tarafını sarmış.
Bunu morfinle, Asprin’le, Gripin’le çözmeniz mümkün değil. Gittikçe de bu,
sarıyor ve artık, tamamen sardı; bunu kökünden
atacaksınız Sayın Bakanım.
Burada, daha önce bakanlık yapan Çağatay
Bey var, Osman Aşkın Bak var -sizi yeni tanıyorum- hiçbirinizin
iyi niyetinden şüphem yok ama biraz cesaretli olun. Bakın, burada
Milliyetçi Hareket Partisinin 50 aslanı var vatan aşkıyla
tutuşan, görev aşkıyla tutuşan. (MHP sıralarından
alkışlar) Yanınızdayız, sporla ilgili ne kadar
bilgimiz, görgümüz varsa hepsini masaya da koyarız, geliriz gece gündüz de
çalışırız.
Şimdi, anlıyorum sizi; bazı dengeler,
Spor Bakanlığında klikleşme, şu olmuş, bu
olmuş, Allah önce size kolaylık versin, önce onu söyleyeceğim
ama cesaretli olmazsanız geldiğiniz gibi gidersiniz. Onun için,
cesaretli olun. Burada, herkes de bu futbol konusunda size destek verecektir.
Bir şansınız daha var: Millî futbolcu
Alpay Özalan burada. Adını altın harflerle Türk Millî
Takımı’na, futbol tarihine yazdırmış.
Alpay, sana da söylüyorum, bu sorumluluk en çok da
sana düşüyor. Neden? İktidar partisi milletvekilisin;
Bakanınız da burada, Hükûmetiniz de burada, her şey elinizde.
Lütfen, bu sorumluluğu al ve gereğini yap. Bazı
çalışmalar yaptığını da biliyorum, bana da
söyledin ama bunlardan geri adım atma. Biz de buradayız. Hiçbir parti
bu söylediklerime karşı çıkmaz. Kim istemez, burada futbol
düzelsin?
Akşam burada Beşiktaş maçı var,
2 milletvekili seyrettik maçı on beş dakika,
Beşiktaş’ın maçı, Avrupa’da -elendi hem de- kritik maç,
Kahramanmaraş Milletvekili Ali Bey vardı; Fenerbahçe maçını
büyük ihtimalle kimse seyretmedi.
Peki, ne olacak arkadaşlar? Bizim bir zevkimiz,
bir keyfimiz vardı; o da artık törpülendi.
Onun için, Sayın Bakanım, şöyle de
bir mazeretiniz olamaz: “Ben yeni bakan oldum –evet, beş aydır
bakansınız- problemleri önce bir tespit edeyim, sonra müdahale edeceğim.”
Öyle bir şansınız da yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayın Sayın
Sancaklı.
SAFFET SANCAKLI (Devamla) – Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Yıllardır Spor Bakanlığında
üst düzey görevde, bürokrat olarak çalıştınız. Başarılı
işler yaptığınızı da biliyoruz, bütün problemleri
de biliyorsunuz ama bizim Türkiye’de bir hastalık var: İşte
“Dengeler var.” “onun adamı” “bunun kardeşi” “Seçim geliyor.” “Seçim
bitsin.” “Aman şu darılmasın, bu gücenmesin.” Artık, buna
bizim hakkımız kalmadı arkadaşlar, hepimiz için söylüyorum.
Ya bu sporu düzelteceğiz ya da başta FETÖ terör örgütü olmak üzere
futbol üzerinde, futbol terörü üzerinde ciddi manada çalışma
yapılıyor. Başkanların ceza almaları, antrenörlerin
ceza almaları, oyuncular, statlardaki olaylar; hep bir şeyler
körükleniyor. Hep de söylediğim bir şey var, Yugoslavya’daki
Sırbistan-Bosna savaşı statta başladı. 35-40 kişi
ölünce ondan sonra bütün ortam hazırlandı ve ülke de yediye bölündü.
Çok dikkatli olmalıyız, bu spor hepimizin ortak değeridir,
partilerüstüdür. Onun için de Sayın Bakanım, cesaretli olun,
adımları atın, biz de arkanızdayız. Lütfen, buraya
konuşmaya geldiğinizde tesisleri anlatmayın, biliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayın Sayın
Sancaklı.
SAFFET SANCAKLI (Devamla) – Teşekkür ederim.
Muhteşem statlar yapıldı, tesisler
yapıldı, her türlü imkânımız var, hiçbir lafımız
yok ona ama bu işleri nasıl çözeceğinizi gelin burada
anlatın, biz de burada sevinelim, bugün bir keyifli gidelim evimize. Öyle
mi arkadaşlar?
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) – Sporcuların kazanma hırsı yok.
SAFFET SANCAKLI (Devamla) – Ben teşekkür
ediyorum beni dinlediğiniz için.
Sayın Başkanım, fazladan süre
verdiğiniz için size de teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanlarım, size de
saygılarımı sunuyorum.
Hepinize de tekrardan teşekkür ediyorum. (MHP
ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Söz sırası Mersin
Milletvekilimiz Olcay Kılavuz’a aittir.
Buyurun Sayın Kılavuz. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA OLCAY KILAVUZ (Mersin) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı’nın Gençlik ve Spor Bakanlığı bütçesi
üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum.
Gençlik bir milletin atardamarıdır.
Gençlik bir milletin direnç kaynağı, gelecek umududur.
Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk “Bütün ümidim
gençliktedir.” diyerek Türkiye Cumhuriyeti’ni koruyacak ve geliştirecek
olanların Türk gençliği olduğunu ifade etmiştir.
Önceliği gençlik olmayan, gençliğe yeterince yatırım
yapmayan ülkelerin gelişmesi de imkânsızdır. Gençliğin
ekonomik ve sosyal hayata hazırlanmasında, eğitimden istihdama
her alanda fırsat eşitliğinin sağlanması, tüm kurum,
kural ve uygulamaların fırsat eşitliği
anlayışına uygun olarak şekillendirilmesi gençlerimizin en
büyük beklentisidir. Gençlik sorunlarına yaklaşım, ekonomik,
toplumsal, kültürel ve psikolojik yönlerden bütünlük arz etmelidir. Gençlerin
toplumsal hayata aktif katılımlarını ve
sağlıklı bireyler olarak yetişmelerini sağlayacak öz
güven ve toplumsal aidiyet duygularını güçlendirecek hizmetler
sunulmalı ve çeşitlendirilmelidir. Bu amaçla politika ve hizmetler
geliştirilmeli ve kurumlar arası eş güdüm
artırılmalıdır.
Eğitim-istihdam ilişkileri dinamik bir
yapıya kavuşturulmalı, ihtiyaçlara uygun bir insan gücü
planlaması yapılarak diplomalı işsizlik önlenmeli ve
iş bulma tesadüflere bırakılmamalıdır. Gençlerin
iş gücüne katılımının düşüklüğü,
eğitimden iş gücü piyasasına geçişte
yaşadığı sıkıntılar, işsizlik
oranlarının yüksek olması ve temel becerilerindeki eksiklik sorunları
önemini korumaktadır. İşsizlik sorunu, gençlerimizin önünde
duran en büyük sorundur ve birçok başka soruna da kaynaklık
etmektedir. Genç işsizlik oranını düşürmek Hükûmetin temel
hedeflerinden biri olmalıdır.
Yükseköğrenimde gençlerimizin barınma
sorunları vardır. Üniversitelerde barınma sorunu, artan
öğrenci sayısına bağlı olarak her yıl
büyümektedir. Üniversite sayısı artarken yurt sayısı
aynı artışı göstermediği için öğrencilerimiz
mağduriyetler yaşamaktadır. Farklı şehirlerden gelen
ve maddi durumu iyi olmayan öğrenciler sırf bu nedenlerle istismar
edilmektedirler. Bunun en bariz örneği, FETÖ’nün yurt ve evleridir. Bu
hain örgütün özellikle üniversite öğrencilerini nasıl ağlarına
düşürdüğünü, onların maddi yoksunluklarından nasıl
yararlandığını milletçe gördük. Bu sebeple devletimiz
öğrencilerimizi kimseye muhtaç etmemelidir. İnsanın en temel
ihtiyaçlarından olan barınma ihtiyacı aynı zamanda istismara
da en açık alanlardan biridir. Bu anlamda FETÖ’nün yıllarca gençleri
nasıl zehirlediği unutulmamalıdır. Yurt
yerleştirmeleri üniversite kayıtlarıyla aynı anda
yapılmalıdır. Talep eden her öğrenciye yurtlarda
barınma imkânı temin edilmelidir. Yoksul öğrencilerin devlet
yurtlarında öncelikli olarak barınmaları sağlanmalıdır.
Öğrencilere ocak ayı itibarıyla verilmeye başlanan burs ve
kredilerin üniversitelerin açıldığı eylül ayından
itibaren verilmeye başlanması muhakkak sağlanmalıdır.
Eylülde üniversiteye başlayan bir öğrencinin ocak ayına kadar
dört ay boyunca kredi yahut burs beklentisiyle mağduriyet içerisinde
olduğu da ortaya çıkmaktadır. Bunun yanı sıra
öğrencilere verilen burs ve kredilerin günün şartlarına uygun
olarak iyileştirilmesi ve ihtiyaçlarını karşılayacak
şekilde düzenlenmesi de oldukça önemli bir husustur. Gençler için bu
konuda gerekli çalışmaların yapılması önceliğimiz
olmalıdır.
Gençlerin boş zamanlarını
değerlendirebilecekleri, kişisel yeteneklerini
keşfedebilecekleri çeşitli sosyal ve kültürel imkânlardan da bilimsel
bir anlayışla yürütülen rehberlik hizmetlerinden yararlanabilecekleri
merkezlere etkinlik kazandırılmalıdır.
Gençliğin millî ve manevi değerlerle
donanımlı olarak yetişmeleri sağlanmalıdır. Bu
kapsamda tarihî ve kültürel geziler artırılmalı, Türk tarihi
açısından büyük önem taşıyan bölgelerimizde geziler ve
kamplar organize edilmelidir. Böylelikle gençlerimiz kültürlerinin ve
tarihlerinin mihenk taşı olan yerlerin ruhunu ve estetiğini
bizzat müşahede etmek imkânı bulacaktır.
Gençliği suça iten sebepler ortadan
kaldırılarak suç işlenmiş ve hüküm giymiş gençler
potansiyel suçlu olmaktan çıkarılarak yeniden topluma
kazandırılmalıdır. Sigara, alkol ve her türlü
uyuşturucu madde kullanımına, kumar ve benzeri
alışkanlıklara, ahlaki çöküş, anarşi ve teröre
karşı gençleri korumak ve bilinçlendirmek amacıyla aile
müessesesinin güçlendirilmesine, gençlerin kendilerini ifade edebilecekleri
sosyal ve kültürel ortamların oluşturulmasına önem verilmeli,
spor ve sosyal faaliyet imkânları geliştirilmelidir. Diğer
yandan, bağımlı çocuk ve gençlerin tıbbi tedavileri ile
sosyopsikolojik açıdan rehabilitasyonlarını ve topluma
uyumlarını sağlamaya yönelik kurumsal yapı ve hizmet
modelleri geliştirilerek yaygınlaştırılmalı, bu
alanda koruyucu ve önleyici faaliyetler artırılmalıdır.
Türk gençliğinin en büyük teşkilatı
olan Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfının zaruriyetle
üzerinde durduğu bir husus olan uyuşturucu ve madde
bağımlılığıyla mücadelenin terörle mücadele kadar
önemli olduğunun altını çizmek istiyorum. Ülkü Ocakları
bünyesinde Uyuşturucuyla Mücadele Platformu kurulmuş, bu platform
aracılığıyla yurt genelinde konunun uzmanları
tarafından bilgilendirici ve farkındalık sağlayan
seminerler, paneller, dergi, broşür ve kitap çalışmaları
düzenlenmiş; kısa filmler, belgeseller, tiyatrolar ve sosyal medyadaki
çalışmalar aracılığıyla milyonlarca
insanımıza ulaşılmıştır. Ülkü Ocaklar
Eğitim ve Kültür Vakfının Uyuşturucuyla Mücadele Platformu
Türkiye’deki diğer sivil toplum kuruluşlarına da örnek
olmalı, gençlerimizi bu bataklıktan kurtarmak için devlet ve sivil
toplum kuruluşları iş birliği içerisinde hareket etmelidir.
Gençlerimizi ısrarla spor yapmaya davet ediyor
ve diyoruz ki: Ey Türk genci, damarlarındaki asil kanı kirletme! Türk
toplumunun her ferdinin, özellikle gençliğin beden ve ruh
sağlığını geliştirmek için millî bir spor
politikası uygulanarak gerekli insan gücünün yetiştirilmesine
ağırlık verilmelidir. Sporda başarı kadar sevgi,
ahlak, disiplin, azim ve gayret gibi erdemler ile toplumsal kaynaşmaya
katkı ön plana çıkarılmalı, her alanda sporcu yetiştirmek
için gerekli fiziki, teknolojik ve insan gücü altyapısı tesis
edilmelidir. Mahallî idarelerin spor alanındaki etkinliklerinin
artırılması, spor kulüpleri ve federasyonların
kapasitelerinin güçlendirilmesi, spordaki şiddet ve doping
olaylarının önlenmesi ve spor finansmanının
çeşitlendirilerek artırılması gerekmektedir. Federasyon
yönetimlerinin liyakatli ve emin ellere teslim edilmesinin çok önemli
olduğunu buradan ifade etmek istiyorum. Geniş kitlelerin sporu
yaşam biçimi olarak benimsediği, talep eden herkesin spor faaliyetine
erişiminin sağlanabildiği, uluslararası şampiyonalarda
çok sayıda sporcuyla derece alan olimpiyat oyunları başta olmak
üzere, dünyadaki prestijli spor organizasyonlarına ev sahipliği yapan
ve böylelikle sporun her dalında dünya çapında rekabet edilebilir
seviyeye ulaşmış bir ülke olmak temel amaç olmalıdır.
Çocuklarımız mümkün olduğu kadar
erken yaşlarda spora yönlendirilmeli, yetenek ve becerilerinin olduğu
dallarda spora katılımları ve yetiştirilmeleri
sağlanmalıdır. Sporcu seçimi ve yönlendirilmesi amacıyla
öncelikle çocuklarımızın bilimsel metotlarla fiziksel uygunluk
normları ortaya çıkarılarak bedensel özellikleri
tanınmalı, ayrıca spor yapabilecekleri alanlarla ilgili
düşük maliyetli projeler hayata geçirilmelidir.
Geleneksel sporlarımızın
gelişmesine önem verilmeli, bu hususta özendirici etkinlikler
düzenlenmelidir. Geleneksel Türk sporlarının öncelikli olarak
tespitinin yapılması, daha sonra ise federasyonlaşmanın ve
bu yolla yaygınlaşmanın önü açılmalı, Türk
gençliğinin bu spor dallarıyla tanışması
sağlanmalıdır.
Türk dünyası dostluk ve kardeşlik
oyunları düzenlenerek spor yoluyla Türk dünyası dostluk ve
kardeşliği pekiştirilmeli, her dalda uluslararası spor
organizasyonlarının ve olimpiyat oyunlarının ülkemizde düzenlenebilmesi
için gerekli yatırımlar yapılarak bu konudaki faaliyetler
desteklenmelidir. Macaristan’da düzenlenen Turan Kurultayı ve
Kırgızistan’da düzenlenen Göçebe Oyunları gibi
başarılı organizasyonlar ülkemizde de icra edilmelidir.
Türk gençliğini, tedbir alınmazsa
yakın bir zamanda bekleyen risklerden biri de teknoloji ve internet
bağımlılığıdır. Gençliğin
sağlıklı bir şekilde sosyalleşmesine mâni olan, gerçek
dünyadan soyutlayan bu bağımlılığa karşı
gerekli önlemler alınmalıdır. Bu minvalde Gençlik ve Spor
Bakanlığı ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
arasında yapılacak mutabakatla gençlerimizin teknolojiye olan
ilgilerini yeterli ölçüde tutmaları ve bunun yanı sıra yerli ve
millî yazılım üretme noktasına yönlendirilmeleri
sağlanmalıdır.
İkili ilişkilerden aile ilişkilerine
kadar pek çok sosyal olguya darbe vuran sosyal medya
bağımlılığı da gittikçe artan bir hastalık
hâline gelmektedir. Sosyal ve ruhi etkileri kadar Türk dilini de bu anlamda
sosyal medya esir almıştır. Sosyal medyanın sözde
sorumluluk gerektirmeyen ve hiçbir değeri tanımayan bir dünya
oluşu Türk dilindeki bozulmaları tetiklemektedir. Türk dili bu
mecralarda büyük saldırıya uğramaktadır. Bu noktada Gençlik
ve Spor Bakanlığımızın icap ederse Türk Dil Kurumuyla,
yıkıma doğru sürüklenen Türk dilini korumak adına
faaliyetler yapması gerektiğinin önemli bir konu olduğunu
düşünüyorum.
Yine, gençlerimizin Türk kültürüne dair bilgi ve
görgülerinin artırılması, kimliğimizin en önemli
unsurlarından biri olan kültürümüzün farkında şuurlu bir gençlik
yetiştirilmesi de son derece hayati bir meseledir. Bu konuda Gençlik ve
Spor Bakanlığımızın Kültür ve Turizm
Bakanlığıyla ortak çalışmalar yürütmesini
beklediğimizi de ifade etmek istiyorum.
Kültürümüz, yaşam biçimimizi, dünyaya
bakışımızı, reflekslerimizi, kısacası hayata
ilişkin tavrımızı ortaya koyan değerlerin genel
toplamıdır. Bu yönüyle de çok hassas ve üzerinde derinlemesine
düşünülmesi gereken bir konudur. Türk gençliğini popüler kültürün yahut
başka bir deyişle kitle kültürünün etkisi altına aldığı
şu günlerde daha da önemli bir hâle gelmektedir. Türk kimliğini
aşındıran kitle kültürüne karşı Türk kültürünü
korumak, canlandırmak ve gelecek nesillerimize miras bırakmak millî
borcumuzdur.
Gençlik ve Spor Bakanlığının
Türk dünyasıyla olan münasebetlerini destekliyoruz. Türkiye’de Türk
dünyasına dair ilgisi ve bilgisi en fazla ve en derin sivil toplum
kuruluşu olarak Türk dünyasına dair fikir ve tecrübelerimizi
paylaşmaya her zaman hazır olduğumuzu ifade etmek istiyorum.
Türkiye’nin ve dünyanın en büyük gençlik teşkilatı olan Ülkü
Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı, Türk gençliğinin bilimden
sanata, kültürden spora, madde bağımlılığından
millî şuura kadar hemen her alanda çok ciddi, yaygın, bilimsel
çalışma ve faaliyetler gerçekleştirmektedir. Türk gençliğinin
karşılaştığı ve karşılaşacağı
sorunlara çözümler üretmeyi yegâne amaç olarak görmektedir. Gençliğimizin
millî ve manevi şuurla yetişmesini ülkü edinmektedir. Bu amaçla da
gerek genel merkez nezdinde gerekse il ve ilçe temsilciliklerimiz
aracılığıyla sayısız faaliyet
gerçekleştirmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OLCAY KILAVUZ (Devamla) – Tamamlıyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Buyurun.
OLCAY KILAVUZ (Devamla) – Türk gençliğine kitap
okuma alışkanlığı kazandırmak adına kitap
hediye kampanyaları, kitap basım dağıtımları,
kitap okuma günleri, gençliğimizi donanımlı hâle getirmek
maksadıyla çalıştaylar, kurultaylar, konferanslar
yapılmaktadır. Gençliğimizin sağlıklı bir hayata
kavuşması için spor etkinlikleri, kültürel ve sanatsal faaliyetler
içerisinde bulunması için kültürel geziler ve sanat akademileri gibi
projeler uygulanmaktadır. Bununla birlikte Türk gençlerinin içerisinde
bulunduğu toplumun sorunlarına kayıtsız
kalmamalarını sağlamak için farkındalık etkinlikleri
düzenlenmekte, yaşlılara, otizmli çocuklara, kadına, çocuklara
ve çevreye dair duyarlılıklarını artırmak adına
projeleri Ülkü Ocaklarında hayata geçirmekteyiz.
Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli Beyefendi’nin
öncülüğünde gerçekleştirdiğimiz bu faaliyetler için başta
genel merkez yöneticilerimize, il ve ilçe Ülkü Ocakları
başkanlarımıza, tüm yiğitler yiğidi bozkurtlara ve
asenalarımıza yürekten şükranlarımı sunuyorum. Hepsi
sağ olsunlar, var olsunlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OLCAY KILAVUZ (Devamla) – Gençlerimize yapılan
yatırım, geleceğimize yapılan yatırımdır. Bu
yönüyle, gençlere yapılan harcamalar asla boşa gitmeyecek, bir
değer olarak millî hayatımıza geri dönecektir.
Gençliği mutlu olmayan, aydın olmayan bir
ülkenin, bir milletin geleceği karanlıktır, mutsuzdur.
Gençlerimizin kıymetini bilelim, onların her şeyin en iyisine
layık olduğunu aklımızdan çıkarmayalım ve
yapacağımız işleri de bu şuurla yapalım.
Başbuğumuz Rahmetli Alparslan Türkeş Beyefendi’nin bir sözüyle
gençlerimize buradan bir nasihatte bulunmak istiyorum: “Sizler birer Türk
Bayrağı’sınız, bayrağı lekelemeyin, kirletmeyin
ve yere düşürmeyin.” diyor ve yine, “Türk yüksek vasıflı olmak
zorundadır.” diyor, yüce Meclisinizi saygıyla ve hürmetle
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Özgür Bey, söz mü istiyorsunuz?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Evet efendim.
BAŞKAN – Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
24.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Türk
futbolunun sorunlarının araştırılıp çözüm
önerilerinin sunulacağı bir araştırma komisyonunun
kurulmasının yerinde olacağına, Mecliste görev yapan
basın mensupları ile Başbakanlıktan gelen personelin
sorunlarına ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım,
öncelikle, bir öneri olarak veya Sayın Sancaklı’nın
söylediklerine bir katkı olarak şunu söyleyebiliriz: Türk sporunun ve
Türk futbolunun bu kadar ciddi sorunları varken -ki tespitlerine
katılıyoruz- Sayın Özalan bir grupta, Sayın Sancaklı
bir grupta, tüm grupların sporla ilgili çok önemli milletvekilleri var, bu
konuda -oradan gelirse olmuyor, buradan gelirse olmuyor- partiler arası
bir uzlaşma aranarak -geçmiş dönem spor bakanlarımız var-
Türk futbolunun sorunlarının müştereken araştırılıp
çözüm önerilerinin Bakanlığa teklif edileceği, partilerin birlikte
katkı vereceği bir araştırma komisyonu çok yerinde olur.
Uzlaşıyla iki komisyon kurduk, çalışıyor. Üçüncü bir
komisyon ya da bu komisyonlardan biri tamamlandığında… Bizce bu
son derece önemli bir konu. Böyle bir konuda, tahmin ediyorum, bütün partiler
de olumlu katkı sağlayacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan,
oturumu yöneten Başkan Vekilimiz olarak, bu konularda
duyarlılığınızı da biliyoruz... İki tane
ciddi sorun var, bir tanesi: Bizi takip eden gazeteci arkadaşlar…
Onarımlardan dolayı falan geçici bir süre için “Sadece
milletvekilleri yemekhaneye girebilir, siz diğer binaya gideceksiniz.”
denmişti; o da doğru değildi ama geçiciydi. Bütün tadilatlar
bitti, bütün lokantalar açıldı. Bizi takip eden basın
mensuplarının ve bu binada da çalışsalar personelin bu
binada yemek yemesine izin verilmiyor. Bu bir ihmal herhâlde veya geçici bir
şey kalıcılaşmış, buna bir müdahale etmek
lazım. Biz hepimiz -hangi partiden olursak olalım- ne istiyoruz?
Basında iyi bir yer istiyoruz ama basına da iyi bir yer vermek
lazım, onlara özellikle bu karda kışta “Hadi, yemek yemeye oraya
gidin…” Bugün birçoğu dedi ki: “Yemek yiyemedik, aç açına
çalışıyoruz.” Bu konuya siz müdahale edersiniz Sayın
Başkan.
Son olarak da, Başbakanlıktan gelen
personel hepimize iletiyor, sizlere de iletiyorlardır,
Başbakanlıktan buraya Binali Bey’le birlikte geldi. Ne kadar
doğru ne kadar eğri orasını tartışmıyoruz
ama çay ocağında aynı işi yapan biri, Meclisin eski
personeli 3.200 alıyor, diğeri 2.200 lira alıyor.
“Başbakanlıkta servis vardı, kahvaltı vardı,
öğlen yemeği vardı, akşam yine servis vardı; burada
bunların hiçbiri olmayınca asgari ücretin altına düşüyoruz.”
diyorlar. 90 garson, 30 aşçı, 76 şoförün doğrudan sorunu
var. Ayrıca, Başbakanlıktan gelen diğer personelin durumunu
bilmiyoruz ama onlarda da ciddi mağduriyet var. Meseleye
“Başbakanlıktan geldi, Binali Bey’le geldi.” diye bakmayıp bu
kişilerin bu mağduriyetini hep birlikte gidermeliyiz.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Çok teşekkür ederim Sayın
Grup Başkan Vekili.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan…
BAŞKAN - Buyurun Erkan Bey.
25.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Türk
sporunda yaşanan sorunlar, alınması gereken tedbirler ile
uluslararası alanda başarı elde etmek için yapılması
gerekenlere yönelik çalışmanın MHP Grubu tarafından
yürütüldüğüne ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Biraz evvel kürsüde, Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına, Gençlik ve Spor Bakanlığı bütçesi üzerine söz
alan Değerli Arkadaşımız Sayın Saffet Sancaklı
Türk sporunu ve yaşanan sorunları, on beş dakikalık süre
içerisinde gayet velut ve veciz bir şekilde özetledi. Bu, Türk sporunda yaşanan
sorunlar, alınması gereken tedbirler, bilhassa Türkiye olarak sporda
uluslararası alanda daha büyük başarılar elde etmemiz için
yapılması gereken çalışmalar ve bilhassa da
olimpiyatları hedef alan bir spor politikasına yönelik
çalışmalar Milliyetçi Hareket Partisi Grubu tarafından
yürütülmektedir ve çalışmalarımızın da son
aşamasındayız. Öyle ümit ediyorum ki Türkiye Büyük Millet
Meclisinde grubu bulunan bütün siyasi partilerimizin ortak bir
mutabakatıyla bu konuda belli bir merhaleyi
alacağımızı düşünüyoruz. Bu konuda da bilgilendirmek
istedim Genel Kurulu.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Özgür Bey, teşekkür ederim, özellikle
basın mensubu arkadaşlarımız ve diğer… Onları
Başkanla da görüşerek inşallah en iyi şekilde
şekillendireceğiz.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/276) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 10)
(Devam)
2.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısı (1/275), 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan,
2017 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/38); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 2017
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2017 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/39); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/41); 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu
ile 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 183 Adedi Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu
İdarelerine, 2 Adedi Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve 10 Adedi
Diğer Kamu İdarelerine Ait Olmak Üzere Toplam 195 Adet
Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/40) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 11) (Devam)
A) KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI (Devam)
1) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) RADYO VE TELEVİZYON ÜST KURULU (Devam)
1) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) DEVLET TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE YAZMA ESERLER KURUMU
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRK İŞBİRLİĞİ VE
KOORDİNASYON AJANSI BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G) YURTDIŞI TÜRKLER VE AKRABA TOPLULUKLAR
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin
Ğ) ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH
YÜKSEK KURUMU (Devam)
1) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Kültür Merkezi 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür Merkezi 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Araştırma Merkezi 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Araştırma Merkezi 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) TÜRK DİL KURUMU (Devam)
1) Türk Dil Kurumu 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Dil Kurumu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
J) TÜRK TARİH KURUMU (Devam)
1) Türk Tarih Kurumu 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Tarih Kurumu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
K) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI (Devam)
1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Spor Genel Müdürlüğü 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR
KURUMU (Devam)
1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN - Söz sırası, Ankara
Milletvekili Sayın Şenol Bal’da.
Buyurun Sayın Bal. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ŞENOL BAL
(Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Radyo ve
Televizyon Üst Kurulu, Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü ile Devlet
Tiyatroları Genel Müdürlüğünün 2019 yılı bütçesi
hakkında İYİ PARTİ Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, RTÜK, radyo ve televizyon ve sonradan eklenen
internet faaliyetlerini de düzenlemek ve denetlemekle görevli, Anayasa’nın
133’üncü maddesi kapsamında, üyeleri Türkiye Büyük Millet Meclisi
tarafından seçilen özerk ve tarafsız bir kamu tüzel
kişiliğidir. Peki, değerli milletvekilleri, sizlere soruyorum:
RTÜK ne kadar özerktir ve ne kadar tarafsızdır? Aranızda bu ülkede
herhangi bir kuruluşun tarafsız olabileceğini, tarafsız
davranabileceğini düşünen var mıdır? Gerçekleri
raporladı diye Sayıştay Başkan
Yardımcısının görevden alındığı bir
ülkede, enflasyonu doğru hesapladı diye TÜİK yöneticilerinin
görevden uzaklaştırıldığı bir ülkede,
doğruları yazdı diye gazetecilerin tutuklandığı
bir ülkede RTÜK ne yapar? RTÜK, havuz medyasına
karışamıyor, havuz patronlarına dokunamıyor, saray
yancılarına el süremiyor. Ee, ne yapsın adamlar? Boş
boş oturmayacaklar herhâlde; dönüyorlar geriye, kalan üç beş muhalif
kaleme, TV’ye, gazeteye basıyorlar kapatmayı, basıyorlar
cezayı.
Öyle bir korku imparatorluğu kurdunuz ki
bırakın kurumların, bürokratların haksızlığa
“dur” demelerini sokaktaki insan “geçinemiyoruz” demeye dahi korkar oldu,
başımıza bir iş gelir korkusuyla derdini bile anlatamaz
oldu.
Evet, buradan, Gazi Meclisten Türk milletinin aziz
evlatlarına sesleniyorum: Sizi korkutmak, sindirmek için her oyun
oynanır bu ülkede, işgüzar yancılar ince ince tehditler de
savururlar. Gerçekleri söylemekten asla korkmayın; şunu biliniz ki
cesaret esareti yener.
Ey iktidar zorbaları, siyasi, politik,
ekonomik, sosyal başarısızlıklarınızı
başarılı göstermek, rüşvet, yolsuzluk, kamu
kaynaklarının kötüye kullanılmasını örtbas etmek,
hukuka aykırı iş ve işlemlerinizi karartmak, kişi ve kurumları
hedef hâline getirmek ve muhalefeti susturmak amacıyla kamu gücünü de
kullanarak yazılı ve görsel basını ele geçirmiş ve ele
geçiremediklerinizi ise baskı ve sansüre maruz bırakmış
olabilirsiniz ancak ne yaparsanız yapın asla bizi hiçbir surette susturamayacaksınız,
gerçekleri milletimize anlatmamıza engel olamayacaksınız. Daima
Hakk’ın ve haklının yanında olacağız, zalim ve
zulmedenlerin karşısında kaya gibi dimdik duracağız;
milletimize sözümüz var.
Sayın milletvekilleri, tarih sayfaları
despot yönetimlerin halkı ekmek bulamazken saraylarda pasta yiyenlerin,
açgözlü demagogların hazin sonlarıyla doludur. Bu örneklerin
asırlardır yaşatıldığı yer ise
tiyatrolardır. Tiyatrolar da, sanatçılar da her zaman halkın
yanında olmuş, halkın derdini anlatmış, diktatörleri
eleştirmişlerdir. Bu özelliklerinden dolayı, halkın
yanında olan yönetimler tarafından desteklenmiş, halkı
ezenler tarafından zulme uğramışlardır.
Peki, on altı yıllık AKP
iktidarında tiyatroya, tiyatrocuya ne kadar önem verilmiştir.
Sayın iktidar milletvekilleri sizlere sesleniyorum -her ne kadar
dinlemiyorsunuz ama- demokrasinin olmadığı yerde sanat olmaz,
yapılana da zaten sanat denilmez. Millî kültürümüzün gelişmesinde
önemli yeri olan sanatçıların önündeki engelleri
kaldıracağız inşallah, Allah izin verirse.
Birtakım yandaş sanatçıları
oluşturdunuz, verilen işlerle de bunları besliyorsunuz. Size
biat etmeyenleri ise baskı, korku ve sansür yoluyla kontrol altında
tutmaya çalışıyorsunuz. Kültür merkezlerini
yıktınız, tiyatroları kapattınız, sanatı ve
sanatçıyı desteklemediniz, beğenmediğiniz oyunları
oynatmadınız. Gerçek sanatçıları açlığa terk edip
yandaş sanatçıları sarayda ejder meyveleriyle resepsiyonda ağırladınız.
İstediğiniz kadar zulmedin,
istediğiniz kadar ayrıştırın, istediğiniz kadar
yok sayın, Türk milletini artık kandıramayacak, kendinizi
kurtaramayacaksınız. Tarih yine gerçeği yazacak, “milletin
tokadı” adlı oyun memleketin tüm vilayetlerinde kapalı gişe
oynayacak inşallah ve sizler de kafanızı öne eğip gerçek
sanatçılardan gerçek bir oyun seyredeceksiniz.
Sayın milletvekilleri, bakınız,
Ankara Operasında bile perdeyi genç sopranolar ve tenorlar açıyor.
Bunların neredeyse hepsi dünya çapındaki yarışmalarda ödül
almış sanatçılar. Devlet Opera ve Balesinde sanatçılara
kadro verilmiyor. 2.200 lira maaşla çalışan 800 küsur
sanatçı ve yardımcı eleman insan haklarına aykırı
biçimde çalıştırılıyor. Orkestralar bazen repertuvara
aldıkları eserleri müzisyen yokluğundan iptal ediyorlar. Balede
bütün başroller genç yevmiyeliler tarafından oynanıyor. Yeri
gelmişken Sayın Bakan, özellikle size söylüyorum: Devlet
Tiyatrolarında “süreli sözleşmeli personel” diye nitelenen teknik
personel toplamda 700 kişi bir türlü kadroya atanamıyor. Aylık
yirmi altı gün prim yatıyor bu kişilere, sosyal hakları
yok, tek taraflı fesih yetkisi olan bir sözleşmeyle
yıllardır atılma korkusuyla bekliyorlar. Mezunlar, on
yıllık zorlu eğitimin ardından kendi ülkelerinde
gelecekleri olmadığı için yurt dışına gitmeye
çalışıyorlar. Devlet Tiyatrolarında en az on
yıldır sınav açılmıyor, mezun sanatçı
atanmayı bekliyor. Buna karşın her yıl yeni tiyatro bölümü
ihtiva eden fakülteler açılıyor ülkemizde. Van, Sivas, Erzurum,
Diyarbakır, Trabzon, Konya gibi illerde yerleşik tiyatro
kurulalı yirmi sene oldu ama 7-8 kadrolu sanatçıyla perde
açılmıyor. Burada bütçe konuşurken, bu ülkede vergi veren her
vatandaşımızın kültür ve sanat hizmetlerine adil ve
eşit ulaşabilmesinin şart olduğunu unutmayın. Sanat ve
sanatçıyla tanışmamış çocuk ve gençlerimizin kavgayla,
silahla, uyuşturucuyla karşılaşma riskleri çok daha büyük.
Başta çocuk oyunları olmak üzere, bizim
tarihimizi, kültürümüzü, misafirperverliğimizi; Türk insanının
yiğit, cesur, atasını sayan, küçüklerini koruyan, vatansever
karakterini yansıtan oyunların sayısı da bir hayli az.
Geleneksel tiyatromuz raflarda can çekişiyor. Meddah, Kavuklu,
Pişekar çoktandır sahnelerde görünmüyor. Hele en büyük iki mizah ve
hiciv ustası Karagöz ve Hacivat hiçbir tiyatronun repertuvarında yok.
Aralık 2018’de yayınlanan Özel Tiyatrolara
Devlet Desteği Yönetmeliği kapsamında amatör tiyatrolara bile 18
bin lira ayrılırken geleneksel tiyatroya en çok 15 bin lira destek
verileceği yazılmaktadır. Devlet Tiyatrosu bir an evvel yeni
yerleşik tiyatrolar açmalı, Kültür Bakanlığı salon
inşa etmek isteyenleri teşvik etmeli, sanattan ve sanatçıdan ve
sanat dostlarından alınan vergi miktarı yeniden gözden
geçirilmelidir. Ama bu zihniyet devam ettiği sürece keman çalacak, beste
yapacak, orkestra yönetecek, sahnede anamızı atamızı
oynayıp bize ayna tutacak oyuncuyu ve gerçek sanatçıyı
bulamayacağız.
Evet, sayın milletvekilleri, biraz da
uyanmanız için size “Sanatın korunması ve geliştirilmesi
için karar mercisi nedir?” diye sorsam, “Sanatçılar, kültür insanları
ve onları organize eden, görüşlerini ve tavsiyelerini dikkate alan
Kültür Bakanlığı.” diyeceksiniz. Ama bilemediniz, her konuda
üstat bir Cumhurbaşkanı varken kime ne söz düşer? O her konuda
bilge; ne yiyeceğimize, ne giyeceğimize, neyi seyredeceğimize,
nasıl yaşayacağımıza, hangi sanat dalının
ruhumuza iyi geleceğine, nasıl davranacağımıza o karar
verir.
Bakınız, böyle baskı rejimlerinde ne
kadar baskı yapılırsa yapılsın,
haksızlıkları dile getiren şairlerin sayısı
artar, mizah ve hiciv gelişir. Bakın, bir kardeşimiz ne demiş:
“Zam, zum diye devletlüyü kızdırma/ Ak deftere adın hain
yazdırma/ Hızlı yiyip enflasyonu azdırma/ Bak bu çok
önemli, yavaş ye Hasan.” Gençlerin sosyal medyada yazdıklarına
bakıyorum, hayran oluyorum, onlar bizden çok ileride mizah ve hiciv
yönünden. Bırakınız gelişmiş ve gelişmekte olan
ülkeleri, dünyanın en geri kalmış ülkelerinde bile artık
böyle bir rejim yok.
Sayın milletvekilleri, ülkemizde, Türk
milletinin figüran yapıldığı, başaktörlerin
profesyonel pazarlamacı olduğu, senaryonun ulusötesi şirketlerce
yazıldığı büyük bir tiyatro oyunu on altı
yıldır sergileniyor ve her yıl değişik versiyonlarla
sahne açılıyor. Biliniz ki Türk milletini her fırsatta otuz
altı parçaya ayıran, “tek millet” diyerek o milletin ne olduğunu
söyleyemeyen, “çözüm süreci” adı altında bölücü örgütü palazlandıran,
âdeta şehirlerin işgaline gözlerini kapatan sonra da işgal
edilen şehirleri temizlemek için yüzlerce vatan evladının
şehit verilmesine sebep olan, şahsi ihtiraslar ve yanlış
politikalar sayesinde güney sınırımızda boylu boyunca bir
terör bölgesi oluşturulmasına neden olan, Musul ve Kerkük üzerindeki
haklarımızı soydaşlarımızı tehlikeye atacak
şekilde sıkıntıya sokan, şimdi de yerel seçim öncesi
Fırat’ın doğusuna büyük müttefikiyle anlaşmalı,
göstermelik bir harekâta yelken açan, Yunanistan’ın Ege Denizi’nde bir
kısım adamıza el koymasını seyreden ve ayrıca ne
utanç vericidir ki bu adalardaki Yunan otellerini Kültür ve Turizm
Bakanının sahip olduğu bir şirket tarafından
pazarlayan, ülkemizi içte ve dışta beka sorunuyla karşı
karşıya bırakan iktidardan hesap soracağız. Bu, bizim
millî borcumuz. İktidar “Ülkenin beka sorunu var.” demektedir,
doğrudur ancak ülkeyi bir beka sorunuyla karşı karşıya
getiren bizzat bu iktidarın şahsi hırslarıyla bezenmiş
yanlış politikaları değil midir? “Beka sorunu var.” diyerek
Türk milliyetçilerini ve ülkücüleri bu kirli oyuna alet etmeye
çalışanlara da bir çift sözüm olacaktır. Türk milletini ve Türk
milliyetçiliğini siz ayaklar altına aldırsanız da biz
İYİ PARTİ olarak ayaklar altına
aldırmayacağız. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
İktidara sesleniyorum: Kafanızın
arkasındaki planları uygulamak, kamu erkini dönüştürmek,
iktidarınızı sağlamlaştırmak, birtakım
operasyonlarda kullanmak üzere bürokrasi ve iş hayatı içinde
sayenizde yuvalanmış cemaat ve benzeri oluşumlarla siyasi,
ticari ve akrabalık da dâhil her türlü iş birliğine girdiniz,
bunları hiç olmadığı kadar güçlendirdiniz “Ne istediniz de
vermedik.” dediniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayın Sayın
Milletvekili.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Geç bunları
artık ya, bunları geç!
ŞENOL BAL (Devamla) – Hayır, bunları
her defasında söyleyeceğiz sayın milletvekili.
Palazlandırdığınız,
güçlendirdiğiniz, devletin kılcal damarlarına kadar
soktuğunuz FETÖ’nün, iktidarınıza öngörmediğiniz kadar ortak
olduğunu, hatta bizzat iktidarı yönetir hâle geldiğini görünce
aranızda sürtüşmeler ve güç savaşları başladı.
Akabinde, 15 Temmuzda ortaya çıkan tehlike karşısında
millete ve muhalefete sığınmak zorunda kaldınız.
Muhalefet ve geniş halk kesiminin desteğiyle tehlike önemli ölçüde
bertaraf edilince sorumluluğu üstlenmek yerine, utanmadan ve
sıkılmadan, sebep olduğunuz tehlikeyi ve yaşananları
on parmağınızda on yağlı kara misali size muhalif olan
her kesime yüklemeye ve yamamaya çalışıyorsunuz,
çalıştınız.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Nasıl bir
üslup bu? Kara üslup yakışıyor mu size?
ŞENOL BAL (Devamla) –. Bu yüzden ülkemizi bu
tehlikeye maruz bırakan, bu oluşumlarla menfaat içinde…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ŞENOL BAL (Devamla) – …ilişkisi olan,
yargıdan kaçırılan siyasi uzantılarından, verilen
şehitlere ant olsun ki hesap soracağız.
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri,
alkışlar)
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) – Millet sizden hesap
sorar Hanımefendi.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Sayın Başkan…
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Önce siz söz istediniz.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Evet.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Grup Başkan
Vekili.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
26.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlu’nun, Ankara Milletvekili Şenol Bal’ın 10
sıra sayılı 2019 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 11
sıra sayılı 2017 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı’nın dördüncü tur görüşmelerinde İYİ
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Tabii çok haksız ithamlarda bulunuldu, temiz
bir dil kullanılmadı maalesef konuşmada. Bu sataşmalardan
dolayı bir açıklama yapma ihtiyacı hissettim. Biz, on altı
yıldır AK PARTİ iktidarları döneminde, Türkiye’deki hem
yerli hem de küresel anlamdaki bütün maskeli baloları sona erdirdik
elhamdülillah. Öncelikli olarak bunu ifade edeyim, bir.
İkincisi: “Bizim güneyimizde bir terör koridoru
oluşturulmasına vesile oldunuz.” dendi.
ŞENOL BAL (Ankara) – E doğru.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Biz bu terör koridorunu oluşturanlara, yüz
yıllık planlara, 15 Temmuzun hemen akabinde millet-devlet
kaynaşmasıyla… Türkiye Cumhuriyeti devletinin 1699 Karlofça
Anlaşması’ndan bu tarafa iki ileri harekâtı olmuştur.
ŞENOL BAL (Ankara) – Vah vah! Vah vah!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Birincisi, 1974 -rahmetli Erbakan-Ecevit-
Kıbrıs Barış Harekâtı; ikincisi de Recep Tayyip
Erdoğan’ın başkumandanlığında,
Cumhurbaşkanlığında Afrin ve El Bab, Cerablus
harekâtı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
VELİ AĞBABA (Malatya) – Süleymanşah,
Süleymanşah.
ŞENOL BAL (Ankara) – Süleymanşah,
Süleymanşah.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Dolayısıyla biz, bütün bu büyük İsrail
planlarını tarihin çöp sepetine attık elhamdülillah.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Allah Allah!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Bu herkes tarafından bilinmelidir. Millî meseleler,
millî birlik ve beraberlik şuuru içerisinde değerlendirilmelidir. Buradan
size veya bir başkasına bir ekmek çıkmaz. Herkes bunu böyle
bilsin.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ORHAN ÇAKIRLAR (Edirne) – Süleymanşah,
Süleymanşah.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Süleymanşah
ne oldu, Süleymanşah?
BAŞKAN – Sayın Akçay, buyurun.
27.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın,
ülkücülerin bugüne kadar hiçbir karanlık işin ve faaliyetin
içerisinde olmadıklarına ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan, ülkücüler
hiçbir karanlık işin ve faaliyetin içerisinde olmamışlardır
bugüne kadar; bu bir.
İki: Partisinin programında
bırakın Türk milliyetçiliğini, milliyetçiliğe dahi yer
vermeyenlerin, “Cumhurbaşkanlığı seçim beyannamesi millete
beyanımızdır.” deyip de milletin adını dahi
söylemeyenlerin bize Türk milliyetçiliği dersi vermeye
kalkmasını reddediyoruz. (MHP sıralarından
alkışlar)
ŞENOL BAL (Ankara) – Vay, vay, vay…
BAŞKAN – Buyurun Ayhan Bey.
28.- Kars Milletvekili Ayhan Bilgen’in, sporun hangi
niyetle ve nasıl bir işlev göreceğine karar vermenin önemli bir
tercih olduğuna, Mahmur Kampı amacı dışında
kullanılıyor ve Türkiye’ye yönelik tehdit içeriyorsa diplomatik
yollarla önüne geçilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
AYHAN BİLGEN (Kars) - Sayın Başkan,
ben de çok uzatmadan biraz önce sporla ilgili yapılan öneri
dolayısıyla çok kısa bir değerlendirme yapacağım.
Elbette ki spor, toplumların
ortaklaşmasının, buluşmasının vesilesi olabilir
ama tam tersine de hizmet edebilir. Machiavelli’nin meşhur ifadesidir “Bir
yeri kolay yönetmek istiyorsanız üç şey açın.” der, Orta
Çağ Avrupası için söyler “Birisi kilise, birisi stat, öbürü de
eğlence yeridir.” Elbette ki sporu bir bütün olarak itham için asla
söylemiyorum ama sporun hangi niyetle ve nasıl bir işlev
göreceğine karar vermek galiba bir önemli tercihtir. Özellikle amatör
sporun yaygın çok ciddi bir sorun yaşama sürecine rağmen,
özellikle bu işin sadece profesyonellik ekseninde yürüyor
olmasını da doğrusu biz derece sorunlu görüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYHAN BİLGEN (Kars) - Yine, Sayın
Başkan, bütçe görüşüyoruz ve Türkiye’de kitapta KDV yüzde 8,
tiyatroda, sinemada yüzde 18 ama çoğu lüks tüketim de yüzde
sıfır KDV var. Bu aslında bütün bu konuştuğumuz
şeyin ne kadar anlamlı olduğunu ortaya koyuyor.
Son olarak da, biraz önceki
tartışılan konuyla da doğrudan ilgili, dün yapılan
operasyonla ilgili bize ulaşan bir bilgi var ama elbette ki teyitli
olmadığı için Hükûmetin, Dışişleri
Bakanlığının bu konuda galiba bir açıklama
yapması son derece gerekli.
Dün Mahmur Kampı civarında
dağlık bölgenin vurulduğu ifade edildi,
paylaşıldı. Burada Birleşmiş Milletler kampı var
ve hayatını kaybedenlerle ilgili çok somut bir açıklama Mahmur
Kamp yönetiminden geldi. Bu açıklamada çok açık biçimde isimler var.
73 yaşındaki Asya Ali Muhammed, 26 yaşındaki kızı
Narinç Ferhan Kasım, 14 yaşındaki torunu Evin Kava Mahmud ve 23
yaşındaki Eylem Muhammed Emer’in hayatlarını
kaybettiği ifade ediliyor.
Şimdi, Türkiye'nin Birleşmiş
Milletlerde temsilcisi var, büyükelçi var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayın Sayın Bilgen.
AYHAN BİLGEN (Kars) – Eğer kamp amacı
dışında kullanılıyorsa, Türkiye’ye yönelik bir tehdit
içeriyorsa bunun diplomatik yollarla önüne geçmek oradaki diplomatların,
Dışişlerinin, Türkiye devletinin görevidir. Aksi takdirde
başka bir yönteme başvurup sonra da onun faturasını
Türkiye’yi uluslararası arenada daha zora sokacak uygulamalarla götürmenin
de bedeli, faturası şüphesiz bütün topluma kesilecektir.
Genel Kurulun dikkatine sunuyorum, teşekkür
ediyorum.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/276) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 10)
(Devam)
2.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısı (1/275), 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan,
2017 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/38); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 2017
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2017 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/39); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/41); 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu
ile 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan
183 Adedi Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, 2 Adedi Sosyal
Güvenlik Kurumlarına ve 10 Adedi Diğer Kamu İdarelerine Ait
Olmak Üzere Toplam 195 Adet Sayıştay Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/40) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 11)
(Devam)
A) KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI (Devam)
1) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) RADYO VE TELEVİZYON ÜST KURULU (Devam)
1) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) DEVLET TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE YAZMA ESERLER KURUMU BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRK İŞBİRLİĞİ VE
KOORDİNASYON AJANSI BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
G) YURTDIŞI TÜRKLER VE AKRABA TOPLULUKLAR
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin
Ğ) ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH
YÜKSEK KURUMU (Devam)
1) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Kültür Merkezi 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür Merkezi 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Araştırma Merkezi 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Araştırma Merkezi 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) TÜRK DİL KURUMU (Devam)
1) Türk Dil Kurumu 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Dil Kurumu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
J) TÜRK TARİH KURUMU (Devam)
1) Türk Tarih Kurumu 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Tarih Kurumu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
K) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI (Devam)
1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Spor Genel Müdürlüğü 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR
KURUMU (Devam)
1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – İstanbul Milletvekili Yavuz
Ağıralioğlu…
Buyurun Sayın Ağıralioğlu.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA YAVUZ
AĞIRALİOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; saygıyla selamlarım Genel Kurulumuzu.
Sayın Başkanım bilir, içinden
geldiğimiz cemiyetçilik geleneği içerisinde biz genç yaşlarda
başkanlık ettik. Bu “Beş dakikada söyleyemediğinizi
altı dakikada söyleyemezsiniz.” sözüne ithafen bir şeyi arz etmem
lazım. Böyle 20’li yaşlardan itibaren cemiyetçilik yaparken
başkan olmanın birtakım handikapları var. Bunların
avantajlarını çok yaşadık. Şu anda Mecliste baskı
altındayız. “Baskı altındayız.” deyince Hükûmet
grubunun kaşları hemen kalkıyor. O baskı şudur:
Başkan olunca her zaman hikmetli sözler söylemeseniz bile sizinle beraber
olan arkadaşlarınız “Mutlaka bir hikmete mebnidir bu
söyledikleri.” diye sizi tahammülle dinlerler. Bir de tahdit olmadan, zaman
tahdidi olmadan limitsiz konuşursunuz. Biz, şimdi,
yıllardır limitsiz konuştuğumuz için başkanlar olarak,
böyle “Sizin süreniz bitti.” falan gibi cümleler bizi baskılıyor.
Türkiye’nin 2019 bütçesini konuşurken “Kültür Bakanlığı”
gibi bir başlığın yirmi dakikada konuşulacak olan konu
başlıklarını size sayamayacağım, bir akordiyon
etkisinin büzülmüş tarafında konuşuyorum yani yirmi dakikada
konu başlıklarını anca size arz edebilirim. Ama
bunların içerisinde hem Hükûmetimize sitemlerimizi hem kültür
politikalarımızın bizim medeniyet kodlarımızdan
kopmuşluğunu hem bu memlekette kültür, medeniyet
iddialarımızla mütenasip olarak yapmaya
çalıştığımız işlerin bir günah
çıkarmaya âdeta dönük taraflarını söylemeye gayret
edeceğim. Bu, biraz meşakkatli. O yüzden, bu mevzuda -Genel Kurulun
bilgisine arz ediyorum, bu başlık altında ben on dört saat namaz
ve yemek molası müstesna konuşmuş bir kardeşinizim- bu
yirmi dakikada bu kültür meselesine birkaç perspektif sunmaya gayret
edeceğim.
Şimdi, birincisi şu: Kültür
Bakanlığı bir müstakil bakanlık değildir. Kültür,
aslında… Cengiz Valim burada değil, valiliğinden
bağımsız, AK PARTİ Aksaray Mebusluğundan
bağımsız, münevver tarafıyla yazdığı Türkiye
Günlüğü dergisinde yayınlanmış “Şahsiyet izhar etmek”
diye bir yazısı var. Yani müktesebat, birikim, bilgi, muhteva, ne diyorsanız
adına, bu, şahsiyeti olmayan, kimin üstündeyse, bilgi olarak bile dursa
yüktür. Toplumun da aslında “şahsiyet” diye izhar edeceği
şeyin adı kültürdür. Yani insanda müktesebatın, birikimin ete
kemiğe bürünmesi şahsiyet; toplumda, toplumun kendisini
inandığı, düşündüğü, bulduğu, savunduğu,
inşa etmeye gayret ettiği, kurtardığı, kurulduğu,
ne varsa, orada kendisini ifade etme şeklinin adı, malumualiniz
kültürdür. Dolayısıyla kültürü olmayan bir milletin bulduğu
zenginlik, şahsiyeti olmayan bir insanın birikim taslaması üzerine
eline geçirebildiği kadardır.
Bizim şimdi karşı karşıya
olduğumuz ağır yük şudur, Kültür
Bakanlığıyla alakalı konuşuyorum: Kültür
Bakanlığı sadece bir bakanlık, bütçesi sadece “Tasarruf
ediyorum, kamu yatırımlarını kısıyorum.” diye
kenarda tutulacak ehem mühim sıralamasında
en son sıralarda olacak bir bakanlık değildir. Kültür
Bakanlığı, aslında, Türkiye’deki bütün bakanlıklara
gözü değmesi gereken, eli değmesi gereken, vizyonu değmesi
gereken, muhasebesi, murakabesi değmesi gereken bakanlıktır.
Kültür Bakanlığı -tabirim belki iki türlü dikkat çekebilir, biraz
daha siyasallaştırayım terminolojiyi- bir tarafıyla tren
kazasında kaza olmasın diye önden giden mihmandar, kılavuz vagon
gibidir. Onun gibidir, önden gider, toplumun başına bir şey
gelmesin diye. Bir tarafıyla, devletin, milletin büyük istikbal yürüyüşünde
-başına bir şey gelmesin diye aslında- Sayıştay
görevi görür. Kültür Bakanlığı aslında bir nevi
Sayıştaydır. Yani “Ne kadar verimlidir ne kadar değildir,
ne kadar tabiatına uygun yapılmıştır?”ın bütün
çerçevesini Kültür Bakanlığı yine bir şekilde akredite
eder.
Şimdi, bunu şunun için arz ediyorum:
Mukaddesatçılığımızın, milliyetçiliğimizin,
değerler siyasetimizin, medeniyetimizin, Allah’a kulluğumuzun,
Türklüğümüzün, Orta Asya’dan buraya büyük kabarma zamanlarımızın
yani tarihî bir metcezir içerisinde ihtişamlı
zamanlarımızın da, geri çekilirken bu çekilme sürecimizin bizim
için az hasarlı hâle gelmesinin de mukavemet eşiğini kültür
oluşturur. Kültür, o anlamda, Millî Eğitim Bakanlığının
da -aslında bir tarafıyla illiyeti- Ekonomi
Bakanlığının da Tarım Bakanlığının
da aklınıza gelen bütün verim şubelerinin gözü üzerinde
olması gereken Bakanlığımızdır.
Dolayısıyla, şimdi, Kültür
Bakanlığını bu bütçe üzerinden konuşmak, zaten
aslında Kültür Bakanlığını Turizm
Bakanlığıyla beraber konuşmak, Kültür Bakanlığını
Turizm Bakanlığı üzerinden konuşmak mecburiyetini bir
Hükûmet politikası hâline getirmek şu demektir: Bizim birtakım
kültürel zenginliklerimiz var, bu zenginliklerimizi dolara dönüştürebilir
miyiz? Bunun adı budur. Kültür Bakanlığı bir dolarizasyon
mesuliyeti altında ehemmiyetsiz hâle getirilecek bir bakanlık
değildir. Kültür Bakanlığı, Türk milletinin cihanşümul
varlık iddiasının ete kemiğe bürüneceği bütün verim
şubelerini denetlemek zorunda olan bir bakanlıktır. Şimdi,
bakın, bizde büyük usulsüzlük şudur: “Biz zenginleşince bu
kültür işlerine bakacağız. Zenginleşelim, sonra bu kültür
işleriyle ilgileneceğiz.” gibi bir bedeviliğin içinde
kaybediyoruz yurdumuzu. Aslında büyük kayıp bu.
Aslında “kültür” dediğiniz iş,
zenginleşme koordinatlarınızı millet olarak önünüze seren,
mihmandarlık eden bakanlık olması gerekirken “Parayı
bulalım, sonra bu işlere bakacağız.” asabiyesine kurban
gitmemizin alametini gösteriyorum size. Bakın buna, bu Bursa. Beş yüzyıl
önce yapılmış yerleri ziyaret ediyoruz biz. Kültür, kendi
milletini inşa ettiği zamanlarda size bin sene sonra ziyaret
edeceğiniz eserler inşa ettirir ama kaybettiniz mi kültürünüzü, onu
Turizm Bakanlığıyla bağlı hâle getirir, sizin
yurdunuza gelecek ve eskiden yaptığınız yerleri görünce
“Yahu, eskiden ne ihtişamlı bir milletmişsiniz!” sualinin
cevabını almaya çalışırken onlardan
kurtardığınız paradan ibaret bir şeyse
şehirleriniz böyle olur arkadaşlar.
TOKİ’ye güzelleme yapıyorum: Son taksiti
ödenince kentsel dönüşüm konusu hâline gelecek, inşaat sektörünü
canlı tutacağız diye Türk kültürünün bağrına hançer
olarak saplanacak işin adı “kültür politikası” değildir,
değildir. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar) Bu nedir? Bunu size söyleyeyim; irfanından, Türk
milletinin ihtişamından hissesine zarafet düşmemiş,
mesuliyet düşmemiş, hissesine estetik düşmemiş, hissesine
tarihe saygı düşmemiş bir yönetme şehvetinin tecellisidir
bu. Şunu yapabilmek, bir şehre, dünyanın en kadim
şehirlerinden bir şehre şunu yapabilmek, dünyanın parmakla,
belki bir elin, belki iki elin parmaklarıyla sayılacak
şehirlerinden birine, İstanbul’a böyle şeyler yapabilmek
imtiyazını kendisi için hak gören bir siyasal yönetim
maharetsizliği, bir millî kültürün, bir millî uyanışın muhatabı
değildir, asla.
Şimdi, bizim karşımıza gelen
şey şudur: Toplumun şahsiyet izhar etmesidir kültür. Kültür,
aslında bizim dünyamızda, düşünme, mukavemet etme, mukabele
etme, bir arada yaşama, tahammül etme, teenni gösterme, hoşgörülü
davranma; bütün bu koordinatlar içerisinde toplumun “Ben bu milletlerarası
yarışta varım.” deme şeklidir.
Bizim şimdi yaptığımız,
yaptığımızla iftihar ettiğimiz -dün Çevre
Bakanımız da arz etti, 800 küsur bin konut yaptık- bu
konutların adı “konut” değildir arkadaşlar, bunlar
barınaktır, bunlar barınak. Bunların peribacalarındakilerden
farkı daha düz ve köşeli olmasıdır. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar) Yani birtakım
taşları yontup içinde yaşanma dönemlerine bin beş yüz-iki
bin yıl fark atarak bunları “mimari bir zarafet” diye bize takdim
etmek “Türk irfanından kopmak” demektir. Dolayısıyla “TOKİ”
diye bir de bu işin başka tarafları var.
İrfanımıza getireceğim meseleyi.
Türk irfanında, Türk medeniyetinde, Türk kültür
kodlarında aslında bu ihya ve inşa sürecinin merkezinde,
medenilik kastıyla şehir vardır. Şehri böyle
bedevileştiren bir yönetim tarzı asla medeniyet inkılap
ettiremez, mümkün değildir bu. Şehirlerine böyle yapan bir siyasal
maharetin, maharetsizliğin bir medeniyet tasavvuru asla olamaz. Bu neye
döner? Eline haram karışmış, kazandığı
paraya şaibeli birtakım girişler olmuş bir adamın
günah çıkarmak için hayır hasenat yapmasına benzer. Rölöve
çalışmalarıyla istihza etmiyorum, çok esaslı faaliyetler de
yapılıyor, asla hafife almayalım. Kültür Bakanlığımızın,
müteşekkilen Vakıflar Genel Müdürlüğümüzün restorasyon ve rölöve
çalışmalarıyla muhafaza etmeye
çalıştığı şey aslında, “Eskiden biz de ne
ihtişamlı milletmişiz.”dir. Bu, bir tarafıyla devletin
mesuliyeti ama bir şey daha var: “Niçin yüz sene sonra ziyaret edilecek
eserler yapamıyoruz?” sorusunun cevabıdır siyasetin vermesi
gereken. Bu TOKİ diye yaptıklarınızı otuz sene sonra
kentsel dönüşümün yeni müteahhitleri ziyaret edecek arkadaşlar.
Dolayısıyla, aslında şehrini inşa etmek kastında
bize kalkınma modeli olarak sunduğunuz, AK PARTİ
belediyeciliğinin de aslında iktisadi olarak bir konfor bulduğu
bu dönem Türk ekonomisinin de şu anda yaşadığı krizin
hem sebebidir hem de Türk irfanının karşı karşıya
kaldığı en büyük suikasttır.
Bunu şuraya bağlıyorum: Kültür
Bakanlığı siyasi merasim bölüğü değildir. Eskiyi
anmak, hatıralarla yaşamak zorunda kalmış bir milletin
kendini iyi hissetmesine imkân verebilir; eskiyi anmak, şahsiyetine
koordinat arayan bir milletin eskiden nasıl ihtişamlı
olduğuna merak uyandıracak soruların cevabı da olabilir.
Ama esas soru şudur: Beş yüz yıldır Hacı Bayram Veli
çıkaramayan bir milletin kuruyan pınarları nasıl
açılacaktır? Beş yüz yıldır Yunus çıkaramayan bir
milletin, beş yüz yıldır bağrından Hacı
Bektaş Veli çıkaramayan Türk irfanının “Eskiden bizde ne
evliyalar varmış.” diye yürüyeceği bir yol yoktur. Yunus’u
beş yüz sene önce çıkarmış bir milletin fethedeceği
fütuhatla varlık iddiasında bulunacağı bir toprak
parçası da yoktur.
Bizim, bugün, kültür koordinatlarımız
içerisinde, mimaride, sanatta, şiirde, dilde, kültürün bütün formları
içerisinde, halayda, barda, zeybekte ihtişamını bulmaya
çalıştığımız,
varlığımızın bütün formunu ifade etmeye
çalıştığımız o ritim, bizim, şu anda
Hükûmetimizin elinde ritimsizliğe dönmüş durumdadır. Bu
ritimsizliğin bütün aksi mimaride kendisini göstermekte, caddelerimize
asılan tabelalarda kendini göstermekte, devletin dilini duyma imkânı
bulduğumuz her yerde bize göstermekte kendisini. Bizim cevabını
vereceğimiz büyük iş şudur: Dokunduğunu kendine
dönüştüren maya, Türkistan’dan gelen maya, dokunan, dokunduğunu kendine
dönüştüren, dönüşürken etkilenen, etkilenirken yeniden ihya ve
inşa eden bu koordinasyon içerisinde medeniyete yürüyen büyük terkibi
kaybettik, çok uzun zaman oldu.
Biz meselelerimizi zarftan konuştuğumuz
için bu hâldeyiz. Hükûmet tarafına muhalefet tarafının musallat
olmasına, muhalefeti “Siz daha suçlusunuz.” diyecek bir asabiyeyle
göğüslemekten bıktığımız bu müzakerelerin
içerisinde ben gönül penceremize başka bir şey açayım
hevesindeyim.
Nice zaman oldu ki bu topraklardan gönlümüze
inşirah hissi verecek bir Yunus çıkaramıyor Türk toplumu. Türk
toplumu bir vakıf toplumu, aslında bir sohbet toplumu, aslında
bir tasavvuf toplumu. Buralardan beslenme havzalarımıza bakın;
dokunduğunu kendine dönüştürsün diye tolere ettiğimiz, Türk
dünyasında varlık bulacak, Türkçeyi geliştirecek
olimpiyatlarına sponsorluk yaptığımız, adlarına
para bastırdığımız, “Bunlar hiç değilse
Türkistan’da bizim varlığımızı temsil ederler.” diye
hepimizin meşruiyet alanı açtığı adamlar terörist
çıktılar. Yani “Allah dostudur.” “Allah dostu diye çıkar.” ya da
“Dokunduğunu Hoca Ahmet Yesevi gibi kendine kalp eden mayadandır,
hissedardır, vardır, varlığı Türklüğün
varlığıdır.” diye bir sürü meşruiyet cümlesi kurduğumuz
adam terörist çıktı. Bunun muhasebesini vermek zorunda olan koordinatlar
da Kültür Bakanlığının koordinatlarındadır.
Kültür Bakanlığı sadece belli bir
para tahsilinden sonra kendisine tahsis edilmiş parayı ilgili
adamlara aktarma bakanlığı değildir; Kültür
bakanlığı devletin diline, millî eğitimin mesuliyetlerine,
Turizm Bakanımızın hangi saiklerle milleti milletlerarası
sahnede takdim edeceğine, Enerji Bakanımızın enerjiyi
nasıl bir tasarrufla milletine kavuşturacağına, Hazine
Bakanımızın parayı nasıl harcayacağına dair
bütün tasavvurun bütün mesuliyetini taşımak zorundadır.
Dolayısıyla, aslında Kültür Bakanlığı
bakanlıktan çok daha fazla bir şey olmak zorundadır.
Bizim, şimdi, vakıf medeniyetimizin,
imparatorluk dönemlerimizin, ihtişamlı zamanlarımızın,
sadaka, zekât verilecek insanların olmadığı
zamanlarımızın aslında parolası “Biz vakıflar
etrafında herkesin derdine derman olan bir medeniyetin milletiyiz.”
demektir. Vakıflarımızın içerisinde içine
düştüğümüz asabiye -Vakıflar Genel Müdürümüz burada- rahmetle
topluma, dünyaya kavuşmuş bir millet sadece bedduayı burada
meşru görmüştür, vakıf kayıtlarına bedduayı
birleştirmiştir çünkü vakıfta istisna olmasından
korktuğu şey Türk toplumunun dinamitidir arkadaşlar.
Vakıfla medeniyet kurmuş bir toplum, istisna olma şehvetine
kapılmasın diye kimse, bedduayla birleştirmiştir şerhini,
beddua: Alan, gayesi dışına çıkaran, gayesi
dışına çıkmak için kullanan, suistimal eden, suistimal
edilmesine göz yuman… Bunu şeddeli hâle getirmiştir, ondan sonra da
şeddeli hâle getirdiği bedduayı buna nezaret edecek
kadroların kulağına, kalbine küpe etmiştir, “cehennem
zebanileriyle beraber” demiştir. Yani aslında bir dua medeniyeti,
istisna olma hevesine kapılmasın yöneticiler diye demiştir ki:
“Eğer öyle ederseniz, istisna olmaya kalkarsanız Allah’ın belası…”
şerhini sadece burada düşmüştür. Dolayısıyla, bizim bu
topraklar içerisinde varlık alanımızı kendimize ifade
edebilme imkanımızı bulduğumuz yer bu şehirlerin bu
silueti ise biz bunlarla Halep’e kavuşamayız arkadaşlar.
Efendim, mimarimiz böyledir de dilimiz farklı
mıdır? Dilimiz de şehirlere yaptığımız
binalar gibidir. Dili böyle olan bir milletin musikisinin de böyle olmak
mecburiyeti vardır. Yani Ankaralı hemşehrilerim kusura
bakmasınlar, biz irfanından büyük bir medeniyet kurmuş, farklı
iklimleri bir arada buluşturmuş bir milletiz. Böyle “Minareden
–afedersiniz- atlarım, kandilini kutlarım.” kabîlinden son harfleri
denk gelince müzik olduğu zannedilen birtakım tekerlemeleri müzik
diye savunan bir milletin Halep’e, Musul’a, Kerkük’e kavuşabilmesi mümkün
değildir. Benim konferanslarda arkadaşlarıma dilim döndüğü
kadar anlatmaya çalıştığım şey şudur: Bizim
Kerkük’ü alamamamızın sebebi Ankaralı Turgut’tur, Sincanlı
Fadime’dir, Ayaşlı Hatice’dir. Müziği böyle dangıl dungul
olan bir milletin büyüklüğüyle mütenasip bir müzik bulana kadar herhangi
bir yere dokunup orayı kurtarabilmesi mümkün değildir. Kendi
şehirlerine böyle musallat olan bir asabiyenin herhangi bir şehri
medeniyetiyle buluşturması mümkün değildir, beylik laflara gerek
yoktur. Bizim cevabını vermek zorunda olduğumuz şey eskiden
ölmüş adamlarla övünme asabiyesinden kurtulmaktır. Ölenleri büyük
olan bir millet de büyük bir millettir ama bir milleti büyük yapan şey
ölüleri değildir, bir milleti büyük yapan şey yaşayanların
da ölenler kadar büyük olmasıdır. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar) Biz ölüleri büyük,
yaşayanları küçük bir milletiz; biz ölenleri büyük, maalesef
yaşayanları ölenler kadar büyük olamayan bir milletiz, nezaketsizlik
etmiş olmayayım. Yaşayanlarımızın da rol model
olması lazım. Arkadaşlar dünyada, yazılı
kaynakları hiç bozulmadan elinde olduğu hâlde bir film senaristinin
film senaryosunda canlandırdığı karakterler kadar
insanlık üzerinde etkisi olmayan bizim kadar garip bir millet yoktur.
Diriliş Ertuğrul dizisinde filme karakter olarak katılan o rol
model, gençliğimizin -üç aşağı beş yukarı
kendisini de ifade tarzı olduğu için galiba- şu anda rol modeli
hâline gelmiştir. Hatta, bunun bir iz düşümü olarak siyasetteki
karşılığından bahsedeceğim size.
Başkanım, sürem bitiyor, biraz süre talep
edeceğim, suistimal edeceğim sizi.
Cumhurbaşkanımızın
Külliyesi’nde, “millet evi” diye tabir ettiğiniz yerde, koreografisi çok
berbat ama harikulade bir şey düşünülmüş, efendim, eski Türk
devletlerini temsilen. Yani ben bunu ilk gördüğüm günden beri bizim
arkadaşlarımızdan asabiyesi biraz fazla olanlar buna sitem
ettiler, dedim ki: Hiç lüzumsuzluk etmeyin, Türk devletinin yönetim merkezi
diye bir yer varsa o merkezde olacak iş budur ama kabul etmemiz lazım
ki berbat bir koreografi. Yani damat olacak adam gibi merdivenden inen bir
devlet başkanındansa böyle hilal düzeni ya da bal mumu hâle
getirilmiş. Şimdi, burada zarfına kurban gittik mi bir mevzunun
mesele şuna döner: Ertuğrul dediğiniz kurucu iradeyi sadakatle
taşıyoruz gençliğimize duygusuyla birleştirdiğiniz
film senaryosunun sizde tetiklediği şey, vatan duygusu şuna
döner: Ertuğrul’un kabrine 2 adam gönderirsiniz baltalı. Ben önce
kamera şakası zannettim, vallahi önce kamera şakası
zannettim. Sonra araştırdım ki gerçekten Ertuğrul’un
kabrinde 2 nöbetçi var ve baltalı, Turgut Alp. Yani ben bu senaryo vizyona
girdiğinden beri bu Turgut Alp’in baltasına niçin bir kın
bulamadılar, takılacak bir yer, ona da ayrıca taktım ama
neyse. Bu baltayla bizim mesuliyetimiz şudur: Sanat üzerinden de mesuliyet
kodlayacaksak aslında, Ertuğrul’un vatanına sadakat, vefat
ettiği, bin yıl önce defnedildiği mezarda başına 2
adam göndermek değildir; size bu vatanı bıraktığı
duygularla vatanı beklemektir. Vatan dediğimiz şey -bizim
Türklerin geleneğinde vardır- öldüğünüz ve defnedildiğiniz
yerdir vatan. O yüzden, Türklerdeki cihan hâkimiyeti mefkûresi, ölümden mefkûre
çıkarmaya dönüktür. Yani her ölen demiştir ki geriden gelene: “Beni
istikbale fırlayacağınız son noktaya defnedin ki bizim
üstümüzden zıplayın.” Şimdi, dolayısıyla mezar
asabiyesi, mezar sadakati bizde şuna döner: Süleyman Şah Türbesi’ni
taşımaya değil, oraya müdahale edecek herkesin başına
musallat olmaya döner; tersine döndü bizde. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar) Dolayısıyla,
Ertuğrul’un kabrine baltalı 2 adam göndermektense Süleyman
Şah’ın mezarına musallat olanlara 500 bin kişilik orduyu,
arkasında da ruhları üniformalı bir milleti göndermektir,
doğrusu odur. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Şimdi, esas devlet dediğiniz cihaz,
yapılması gerekenleri yapılması gerektiği yerde ve
zamanında yapmaktır. Sizin öğrenme maliyetleriniz diye
bazılarınızın bana sitem ettiği cümleyi o yüzden
kuruyorum.
Başını duvara vurunca ya da trafik
kazası yapınca herkes hastaneye gidiyor arkadaşlar. Önleyici
olan şey yani siyasetin vazifesi olan şey yani bir tarafıyla Kültür
Bakanlığının bize mihmandarlık etmesi gereken şey
şudur: Onu sufle edecek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) – Siz
önden göreceksiniz başa gelecek gaileyi.
BAŞKAN – Evet, toparlayın Sayın
Ağıralioğlu.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) –
Toparlıyorum Başkanım.
Bizim, maalesef çerçevesi, Türkiye’deki bütün verim
şubelerini muhasebe etmemize, Türk sağının, Türk
sağcılığının, Türk milliyetçiliğinin, Türk
mukaddesatçılığının, Türk tasavvufunun bütün
meselelerini aslında konuşabilme, muhasebe edebilme
başlığı altında bir bakanlıktır bu
bakanlık. Bu bakanlık etrafında
konuşacağımız işler, aslında münhasıran on
altı yıl ama evveli de var, bizim de ait olduğumuz medeniyetin
bütün koordinatlarını yeniden muhasebe etme zorunluluğumuzun
bakanlığıdır.
Takdir edersiniz ki bu meseleleri bütçe
görüşmeleri içerisinde konuşabilmek imkânına çok sahip
olmadığımız için, bizi bu mevzuda konu
başlıkları etrafında dikkat çekeceğimiz bazı
meselelerle ilgili böyle birtakım mottolarla sizi,
vicdanınızı belli mesuliyetlere davet etmeye dönüştürüyor.
Dolayısıyla, Genel Kurulumuzun belki
bundan sonraki oturumlarında da ben bu mevzuya dikkat
yoğunlaştırmak, hassasiyetinizi talep etmek açısından
mutlaka cümleler kuracağım çünkü esasında Millî Eğitim
Bakanlığı, beraberinde Kültür Bakanlığı sebeptir,
inşa bakanlıkları bunlar. Bunları dört başı mamur
hâle getirememiş…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) – Son
cümlem Sayın Başkan.
BAŞKAN – Toparlayın Sayın Milletvekili.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) – Bu
bakanlıkları dört başı mamur hâle getirememiş hiçbir
milletin geleceği yoktur arkadaşlar. Yani, Kültür
Bakanlığının, Millî Eğitim Bakanlığının
müktesebatı kadrosu, vizyonu, vitrini, Türkiye ve dünya tasavvuru dört
başı mamur hâle gelmemiş hiçbir devletin bulabileceği bir
istikbal yoktur arkadaşlar.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
29.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlu’nun, Millî Savunma Bakanlığının hava
harekâtıyla ilgili yapmış olduğu açıklamaya
ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Ben, konuşmadan önce söz istemiştim, fark
edilememişti.
Biraz evvelki açıklama nedeniyle, önemine
binaen hava harekâtıyla ilgili bir açıklamada bulunulmuştu
Savunma Bakanlığımız tarafından, onu paylaşmak
istiyorum.
“PKK, KCK, PYD, YPG ve diğer terörist
unsurları etkisiz hâle getirerek Irak kuzeyinden halkımıza ve
güvenlik güçlerimize yönelik terör saldırılarını bertaraf
etmek ve hudut güvenliğimizi sağlamak maksadıyla
Birleşmiş Milletler Antlaşması’nın 51’inci maddesi çerçevesinde,
uluslararası hukuktan doğan meşru müdafaa haklarımız
doğrultusunda Irak kuzeyinde bulunan ve teröristler tarafından üs
olarak kullanılan Sincar ve Karacak Dağı bölgelerindeki terör
yuvalarına karşı bir hava harekâtı icra edilmiştir.
İcra edilen harekâtta ülkemizi, milletimizi ve hudut güvenliğimizi
tehdit eden teröristlere ait barınak, sığınak, mağara,
tünel ve depolar hedef alınmıştır.”
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayın Sayın Vekilim.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – “Harekâtın planlama ve icrasında sivil
halkın can ve mal güvenliği ile çevrenin korunması konusunda
azami hassasiyet gösterilmiştir.
Türk Silahlı Kuvvetleri geçmişte
olduğu gibi bugün de ülkemizin ve milletimizin beka ve güvenliği için
kendisine verilen görevleri sarsılmaz bir inançla yerine getirme azim ve
kararlılığındadır.”
Savunma Bakanlığımızdan bizimle
paylaşılan bilgi böyle. Bu vesileyle biz kahraman ordumuza,
Mehmetçik’imize ve komutanlarımıza üstün başarılar
diliyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Ordumuzun yanındayız. Allah
yardımcıları olsun.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/276) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 10)
(Devam)
2.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısı (1/275), 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan,
2017 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/38); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 2017
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2017 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/39); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/41); 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu
ile 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 183 Adedi Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu
İdarelerine, 2 Adedi Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve 10 Adedi
Diğer Kamu İdarelerine Ait Olmak Üzere Toplam 195 Adet
Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/40) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 11) (Devam)
A) KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI (Devam)
1) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) RADYO VE TELEVİZYON ÜST KURULU (Devam)
1) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) DEVLET TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE YAZMA ESERLER KURUMU BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRK İŞBİRLİĞİ VE
KOORDİNASYON AJANSI BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
G) YURTDIŞI TÜRKLER VE AKRABA TOPLULUKLAR
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar
Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Ğ) ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH
YÜKSEK KURUMU (Devam)
1) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Kültür Merkezi 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür Merkezi 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Araştırma Merkezi 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Araştırma Merkezi 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) TÜRK DİL KURUMU (Devam)
1) Türk Dil Kurumu 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Dil Kurumu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
J) TÜRK TARİH KURUMU (Devam)
1) Türk Tarih Kurumu 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Tarih Kurumu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
K) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI (Devam)
1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Spor Genel Müdürlüğü 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR
KURUMU (Devam)
1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Kayseri Milletvekilimiz Dursun
Ataş Bey, buyurun. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA DURSUN
ATAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi’nde yer alan Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar
Başkanlığı ile Türk İşbirliği ve
Koordinasyon Ajansı Başkanlığı bütçeleri hakkında
İYİ PARTİ adına söz almış bulunmaktayım.
Genel Kurulumuzu ve ekranları başında bizi seyreden Türk
milletini saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu
kurumlarımız daha önce Başbakanlığa
bağlıyken Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle 2018
yılında Kültür ve Turizm Bakanlığına
bağlanmıştır. Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı, yurt dışındaki
vatandaşlarımız, kardeş topluluklarımız ile Türkiye'de
öğrenim gören uluslararası burslu öğrencilerimize yönelik
çalışmaları koordine etmek, bu alanda verilen hizmetleri ve
yapılan faaliyetleri geliştirmek üzere 6 Nisan 2010 tarihinde
kurulmuştur.
Kurumun 2019 yılı bütçesi önceki yıla
göre yaklaşık yüzde 13 artırılarak 321 milyon 46 bin TL
olarak hazırlanmıştır.
Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı çok ciddi ve önemli
çalışmalar yapması gerekirken mezun gecesi, gezi düzenlemek ve
burs vermenin ötesine geçememiştir. Çin Seddi’nden Avrupa’ya kadar
Türklerin binbir türlü problemi varken bu kurumun bu kadar sessiz ve pasif
kalması düşündürücüdür. Dışişleri
Bakanlığının görev alanına giren böylesi önemli bir
konu başkanlık seviyesinde düşünülmüş olup kurum Kültür ve
Turizm Bakanlığına bağlanmıştır.
Dışişleri Bakanlığının on altı
yıllık başarısızlığı dikkate
alındığında iktidarın böyle bir yola gitmesini
anlıyoruz. Ancak, görülmektedir ki Yurtdışı Türkler ve
Akraba Topluluklar Başkanlığı da en az
Dışişleri Bakanlığı kadar kötü yönetilmektedir.
Değerli milletvekilleri, milyonlarca Suriyeliye
milyarlarca dolar harcanmıştır. Filistin ve Arap ülkeleri
mevzubahis olduğunda yüksek tonda konuşan iktidar, Çin’in zulmü
altında yaşayan Doğu Türkistan’daki soydaşlarımızla
alakalı tek bir cesur açıklama yapamamıştır. Musul ve
Kerkük’te, Suriye’deki iç savaşta en ağır bedeller ödeyen
Türklere maalesef ki kayıtsız kalmıştır. Yoksa
Türkmenler, Türk diye ümmetten sayılmamakta mıdır? Putin’in Kırım’ı
işgal etmesi sineye çekilmiştir. Çin zulmünden kaçan Uygur Türkleri
günlerce havaalanında bekletilmiştir. Türk vatandaşı
Uygurların Doğu Türkistan’la ilgili faaliyetlerine yasak
getirilmiştir. Irak’tan, Suriye’den gelen Türkmenler binbir
sıkıntı içerisindeyken milyonlarca mülteci ellerini
kollarını sallaya sallaya Türkiye’de dolaşıp her türlü
hizmetten parasız yararlanmaktadır. Suriyeliler her ay başı
hiçbir emek sarf etmeden ATM’lere gidip parasını çekiyor,
yardımlaşma fonlarından kömürünü ve gıdasını
alıyor. Kısacası, yardımlar ve hoşgörü Rabia
işareti yapana var, bozkurt işareti yapana maalesef ki yok.
Öncelikle, Türk kimdir, bunu kavramanız
gerekmektedir. Türk, çağ açan Fatih’tir, hesap kapatan Mustafa Kemal’dir.
Biz büyük Türk milletiyiz. “Bismillah.” der, yola çıkarız “Ya
istiklal ya ölüm.” diye noktayı koyarız.
Kıymetli milletvekilleri, Amerika papazı
için ayağa kalkıyor, bizse Türk düşünür ve yazar Rahim
Cavadbeyli’yle ilgili kılımızı
kıpırdatmıyoruz. Cavadbeyli, dört yıldır Türkiye’de
güven içinde yaşıyordu, üstelik Birleşmiş Milletler
mültecilik statüsü taşıyordu. 2 Ağustos 2018 Perşembe günü
sorgusuz sualsiz gözaltına alındı, İran’a iade edilmek
üzere Van ilinde bekleme kampına konuldu. İktidar, ilkel ve zor
şartlar altında Cavadbeyli’yi tutuyor. İran’a gönderildiği
takdirde ne olacağı belli ve şimdi, oraya gönderilme
tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor. Yani Cavadbeyli
“Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya.” Rahim Cavadbeyli bir
Azerbaycan Türkü’dür, Türk’ün şefkatini görmeye hakkı vardır.
Değerli milletvekilleri, 1991’de Sovyet
Sosyalist Cumhuriyetler Birliği dağıldıktan sonra birçok
Türk devleti bağımsızlığını
kazanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin bu Türk devletlerine
sosyal, ekonomik, kültürel alanda sağlayacağı destekleri uygulayacak
ve koordine edecek bir organizasyona ihtiyaç duyulmuştur. Bu
doğrultuda, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı
Başkanlığını yani TİKA’yı 1992
yılında kurmuştur. İlk başta yapılan yerinde
yardımlar, sonradan kimlere gittiği belli olmayan uzun soluklu
projelere dönüşmüştür. 2019 yılı bütçesi 2018
yılına oranla yaklaşık yüzde 50 artırılmıştır.
Diğer kurumlarda artış oranı bu seviyede değilken
buradaki artış merak konusudur. Ülkemizde ağır bir ekonomik
kriz yaşanırken harcamaların nereye ve ne şekilde
gittiği daha da önem kazanmaktadır. Çiftçimiz darboğazdayken,
geçim sıkıntısı yüzünden her gün birçok işçimizin
intiharın eşiğine geldiği bu günlerde bütçe artırmak
yerine bütçenin tasarruf yapılarak azaltılması gerekmekteydi.
Sizlere kurumun birkaç faaliyetini aktarmak
istiyorum değerli milletvekilleri. Filistin’de 3 bin metrekarelik alan
üzerine seraların oluşturulduğu fidan üretim tesisi
kurulmuştur. Libya’ya gıda kolileri
dağıtılmıştır. Kolombiya’da 12 kadına kendi
işlerini kurmaları için tekstil ekipmanları verilmiştir.
Latin Amerika’da on yılda eğitimden sağlığa,
tarımdan altyapıya toplam 172 proje
yaptırılmıştır. Etiyopya’nın Somali Eyaletine
yardım malzemeleri gönderilmiştir. Etiyopya’da üniversiteye
giriş sınavlarında başarı gösteren öğrencilere
dizüstü bilgisayar ve kırtasiye malzemeleri
dağıtılmıştır. Bizler bu yardımlar
yapılmasın demiyoruz ve bu yardımlara karşı da
değiliz; aynı yardımların Türk balalarına da
ulaştırılmasını bekliyoruz. Türk cumhuriyetlerini
organizasyon adına kurulan bir kurum daha “Milliyetçiliği ayaklar
altına aldık.” zihniyeti yüzünden Türklere
ulaştırılamamıştır. Korkmayın, dünyanın
saygı duyduğu, beklenen Türk olun. Yurt dışındaki
soydaşlarımıza ayrılan bu bütçeyi biraz da gerçek
sahiplerine harcayın.
Değerli milletvekilleri, yurt
dışında faaliyet gösteren bu kurumlarımız bilerek ve
isteyerek etkin kılınmamıştır ya da FETÖ
tarafından etkin kullanılması sağlanmıştır.
Bu kurumların harcamaları kim tarafından
yapılmaktadır? Harcamaların nereye yapıldığı
belli değildir; faaliyetlerini takip eden yok, hesap sorabilecek hiçbir
delikanlı da yok.
FETÖ'nün dünyada etkili olduğu üç bölgeye
dikkat edin; Orta Asya, Balkanlar ve Afrika’dır. Bu üç bölgede de
TİKA kritik görevler üstlendi. Adalet, emniyet, ordu; devletin bütün
kurumları gibi bu kurumlarımız da Pensilvanya’ya, FETÖ'ye teslim
edildi. Bu kurumlar sayesinde FETÖ her yere ulaştı, “Türkçe
olimpiyatları” adı altında Türk’ün adını
batırdı. Her kurumda, her yerde FETÖ çıktı, ne hikmetse
FETÖ'nün kurumlara sızmasına göz yuman siyasi iktidardan hiçbir
FETÖ'cü çıkmadı.
Değerli milletvekilleri, milliyetçiliği
seçimden seçime iç siyaset malzemesi hâline getiren iktidarın
dışarıda ise Türklerin yüzüne bakmadığı
ortadadır. Ne zaman seçim olsa “tek millet” söylemleri meydanlarda yerini
almaktadır. “Tek millet” dedikleri hangi millettir? Türk’e
düşmanlıkları nedendir? Türk milleti köklü bir maziye sahip
büyük bir millettir. Bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti devleti dünyadaki
soydaşlarına karşı tarihî bir sorumluluk içerisindedir, bu
tarihî sorumluluğu iktidar kumpasçılarla ve Oslo’daki ihanet şebekeleriyle
yok saymıştır.
Nerede olursanız olun “Bismillah” diye
başlayın, “Ne mutlu Türk’üm diyene!” diye bitirin. Turan eller var
olsun, Tanrı Türk’e yâr olsun.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Söz sırası İzmir
Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu’na aittir.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumuna bağlı
olmak üzere Türk Tarih Kurumu ile Türk Dil Kurumunun 2019 bütçeleri
hakkında söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Öncelikle belirtmek isterim ki İYİ
PARTİ olarak Türk tarihine, Türk diline, Türk kültürüne katkı yapmak
için çalışan bu kurumların bütçe tekliflerine Komisyonda “evet”
oyu vermiştik. Demek ki doğru şeyler
yapıldığında -nasıl yanlışları
eleştiriyorsak- doğruları da alkışlamayı
biliyoruz ama bu bütçenin, özellikle bu alanlarda hizmet edilecek işleri
karşılayabileceği kanaatinde de değiliz, doğrusunu
isterseniz yeterli de bulmuyoruz.
Şimdi “Doğruları
alkışlıyoruz.” dedik “Yaptığınız doğru
işlerin yanında saf tutmayı biliyoruz.” dedik ama
yanlışlarınızı gün ışığına çıkardığımızda
ya da yanlışlarınızla ilgili fikir beyan ettiğimizde
farklı bir duruş ve tavır sergiliyorsunuz; bunun da ötesinde,
biz bir eleştiri getirdiğimizde Parlamento grubu olarak
celalleniyorsunuz. Biz doğruyu anlatmaya çalışıyoruz, biz,
nasıl bir sıkıntıyla karşı karşıya
bulunduğumuzda sizinle birlikte hareket etmekten imtina etmiyorsak ülkenin
gerçekleri ve menfaatleri noktasında, sizler de eleştirilerimize
saygıyla yaklaşmayı bileceksiniz. Ne zaman burada altından
kalkamayacağınız bir tartışma yaşansa işi ya
FETÖ’ye getiriyorsunuz ya geçmişle hesaplaşmaya getiriyorsunuz.
Bizim, siz de biliyorsunuz, bu Parlamento grubu da biliyor; ortak ret
alanlarımız var, ortak ittifak alanlarımız da var. Bu
Parlamentonun çatısı altında bulunan herkesle Türkiye’nin
doğruları noktainazarından iş birliği yapacak bir
bakış açısına da sahibiz, kimseye de herhangi bir ders
vermek niyetinde değiliz. Söylediklerimizden farklı
tartışmalar yaratmanın da hiç kimseye faydası yoktur.
Adında “milliyetçi” olan bir siyasi partiye milliyetçilik dersi verecek
kadar hadsiz değiliz ama onlara milliyetçiliklerinin gereğini
hatırlatmak gibi bir mecburiyetle de karşı karşıya
bulunduğumuz asla ve kata yadsınamaz.
MUSTAFA HİDAYET VAHAPOĞLU (Bursa) – Ona
senin ihtiyacın var!
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) –
Birlikte…
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Sen mi
hatırlatacaksın bize onu?
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) –
Sen beni iyi tanırsın…
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Ben iyi
tanırım.
BAŞKAN – Genel Kurula hitap edin.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) –
…benim de sizden milliyetçilik dersi almaya ihtiyacım yok.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Ben sana
vermedim.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) –
Lafım size değil, lafım size değil. Ben…
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Dikkatli
konuş!
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) –
Tehditle mi konuşacaksınız bu Türkiye Büyük Millet Meclisinde?
BAŞKAN – Gruba hitap edin Sayın
Dervişoğlu.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) –
Oradan laf atmasın.
Ayrıca, sizin attığınız laf
beni besler, fikir insicamımı bozmaz.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Buyurun, buyurun!
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) –
Siz laflarınızı milliyetçiliği ayaklar altına alanlara
yetiştirin, bize değil!
BAŞKAN – Genel Kurula hitap ediniz.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) –
Gerginlik yaratmak için konuşmuyorum, bir hassasiyetim…
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Dizildiğin
yere bak sen! Dizildiğin yere bak!
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) –
Nereye dizildim?
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Dizildiğin
yere bak tespih tanesi gibi!
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) –
Sen de solunu flu gör, sağına sempati göster o zaman!
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Sol da flu,
sağ da flu bizde!
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) –
Şimdi, efendim…
AYLİN CESUR (Isparta) – Başkanım,
müdahale etmeyecek misiniz?
BAŞKAN – Genel Kurula hitap edin Sayın
Dervişoğlu.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) –
Yani ben, içinden çıktığım bir yapıyla
tartışma yapmak için Türkiye Büyük Millet Meclisine gelmedim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Hatırlatma
makamı değilsin.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) –
Türkiye'nin büyük problemlerle karşı karşıya
bulunduğunu herkes biliyor, aşılması icap eden büyük
dertlerle karşı karşıya bulunduğumuzu herkes biliyor,
hangi derdin kiminle tartışılması gerektiğini de
herkes biliyor. “Tartışalım.” dedik, “Türkiye'nin FETÖ diye bir
belası var, bunu konuşalım.” dedik, reddettiniz. Biz
yaşadık onu. Yıllarca bu yapmış olduğunuz
işlerin başımıza bela olacağı hususunda
birtakım uyarılarda bulunduk. Sivrilttiğiniz kazık sadece
size değil, hem Türk milletine hem de Türkiye Cumhuriyeti devletine batma
riski oluşturdu; onu konuşurduk, susalım mı? (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
Şimdi, bunları toptancı bir tarih
şuuruyla ele almak, kökten çözümler önermek mecburiyetindeyiz. Siz
toptancı bakamıyorsunuz meselelere çünkü bir sorunla karşı
karşıya kaldığınızda iktidarda olduğunuzu
unutuyorsunuz. Oysa, siz, on altı yıldan beri bu devleti
yönetiyorsunuz, on altı yıldan beri çözmeniz icap eden sorunlar
karşınıza dizildiğinde de ya 1919’la ya da 1923’le
hesaplaşmaya kalkışıyorsunuz. Oysa üzerinde konuşmanız
icap eden şey yakın tarihimizdir. Ben, 1980’in ne olduğunu bilen
o…
RECEP ÖZEL (Isparta) – Elin titredi, yalan… Öyle
oluyor işte, elin titriyor diyorum.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) –
Elim titriyor.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Azıcık onlardan
konuştun mu elin titriyor.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) –
Benim elim yalandan değil, heyecandan titriyor.
BAŞKAN – Laf atmayın beyler, laf
atmayın.
Sayın Dervişoğlu, Genel Kurula hitap
edin.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) –
Bendeki heyecan sende olsa bu yaşanmazdı bu ülkede.
Çok hoşuma gider, laf at.
RECEP ÖZEL (Isparta) – İyi, tamam.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) –
Bak, hoşuna mı gitti, al bir daha içeyim. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta) – Üstüne dökeceksin, üstüne dökeceksin.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) –
Ben memleket meseleleri konuşulunca kapı arkasında pazarlık
yapmam, heyecanlanırım, bu Meclis mazur görsün.
Şimdi, bakın, ben 1980’i
yaşamış biriyim. 1980 yılında hürriyetimden bir dönem
mahrum kaldım. Bu İstiklal Marşı’mızın
yazarı cennetmekân Mehmet Akif Ersoy’un “Safahat” kitabı cezaevi
idaresince siyasi yayın olduğu gerekçesiyle koğuşlara
alınmıyordu ama Sızıntı dergisi bilabedel koğuşlara
dağıtılıyordu. Sadece o değil. Şimdi o
kapısına gidip dizildiğiniz bu meczup fesli var ya, o feslinin
de “Lozan Zafer mi, Hezimet mi?” “Yalan Söyleyen Tarih Utansın.” türünden
kitapları da o zaman cezaevi koğuşlarına bilabedel
dağıtılıyordu. Bir emperyal proje olduğu gerçeği
gün gibi gözümüzün önündeydi ve 20 yaşında çocuklarken o emperyal
projenin varlığından biz haberdar olduk. O gün bu gün bu
belanın bir gün Türkiye Cumhuriyeti devletini tehdit edeceği
hususunun altını kalınca bir çizgiyle de çizmeye gayret sarf
ettik. Şimdi kimse vebalini başkasının üzerine atmaya kalkmasın.
Bu ülkede siyasal bölücülük ile siyasal İslamcılığı
gümüş tepsi önünde gündeme getiren ve milletin başına bela eden
yapı emperyalizmdir. Ona karşı direnç gösteremedik,
gösteremediniz. On altı seneden beri memleketi yönetiyorsunuz. Yollar
yaptınız, Allah razı olsun; köprüler yaptınız, Allah
razı olsun; büyük hizmetler ürettiniz, Cenab-ı Allah razı olsun,
bir şey demiyoruz, hizmet yapana elbette ki dua edeceğiz.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Teşekkür ederiz.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) –
Her kim ki bu ülkede taş üstüne taş koymuşsa biz onun elbette ki
duasını yapmak mecburiyetindeyiz; ona dua etmek, onun hizmetlerini
övmek mecburiyetindeyiz. Ama sadece yol yapmadınız ki; Oslo’da,
Dolmabahçe’de pazarlık da yaptınız, bunu da mı
methedeceğiz? Biz bunu konuştuğumuzda “Keşke
yapmasaydık.” diyeceğiniz yerde başka şeyler söylüyorsunuz,
tarizde bulunuyorsunuz, sesinizi yükseltiyorsunuz.
Memlekette siyaset irfanla yapılır,
irfanla siyaset yapmaya gayret sarf ediyoruz. İlk kez Meclis kürsüsünde
konuşuyorum yemin merasiminden sonra. Biz irfanla siyaset yapmak
istiyoruz, siz imkânlarımızla karşımıza
çıkıyorsunuz. Bunu yapmaya ne hakkınız var? (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar) Bırakın da
irfanla siyaset yapalım.
Şimdi iş başına geldiniz,
diyorsunuz ki: “2002’de böyleydi, 2018’de de böyle.” Doğru tabii ya, on
altı sene elbette ki bir şey yapacaksınız ama siz 2002’de
iş başına geldiğiniz de SEKA vardı, ne oldu
şimdi? TEKEL vardı, ne oldu şimdi? Sümerbank vardı, ne oldu
şimdi? TÜRK TELEKOM vardı, ne oldu şimdi? PETKİM
vardı, ne oldu şimdi? Şeker fabrikaları vardı, Etibank
vardı, Eti Bakır vardı, Eti Gümüş vardı; ne oldu
şimdi? TÜGSAŞ’lar vardı, İskenderun ve Ereğli Demir
Çelikler vardı, Et ve Balık Kurumu vardı, şeker
fabrikaları vardı; ne oldu şimdi, ne oldu bu cumhuriyetin
değerleri? Kültür -birçok tanımlama yapıldı- aynı
zamanda bir milletin müşterek sorunlarına karşı
müşterek çözümler üretme mecburiyetini de içinde
barındırır.
Şimdi, ozanın sazında ses
olamazsanız, şairin şiirinde mısra olmayı beceremezseniz,
ressamın tuvalinde renk olmayı beceremezseniz ne kadar köprü
olursanız olun, ne kadar elektrik direği olursanız olun, ne
kadar yol olursanız olun herhangi bir şeye fayda temin edemezsiniz.
Gerçekleri konuşalım, gerçekler üzerinde
de fikir beyan edelim. Bu açıdan birbirimize hak verelim.
Milliyetçiliği kimse inhisarına almasın, cumhuriyeti kimse
inhisarına almasın, mukaddes dinimizi kimse inhisarına
almasın. “Nasıl Mehmet Akif bizimse Mustafa Kemal de bizim.” demeyi
becerebilelim. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar) “Nasıl o mübarek ezan bizimse o bayrak da bizim.”
diyelim. “Tek vatan” demeyelim “Türk vatanı diyelim. “Tek bayrak”
demeyelim “Türk Bayrağı” diyelim.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Onu kastediyoruz zaten.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) –
“Tek millet” demeyelim “Türk milleti” diyelim ve “Türk dili” diyelim.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta) – Aynı şeyi
kastediyoruz ya, aynı şeyi kastediyoruz ya.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) –
Buyurun, deyin; mâni bir hâl yok.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Aynı şeyi
kastettiğimizi sen de biliyorsun da…
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) –
Benim dediğimi buradan söylerseniz ben de oraya, yerime gider, sizi
alkışlarım.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Aynı şeyi
dediğimizi biliyorsun da…
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) –
Müsaade eder misin, yine şekerim yükseldi, elim titreyecek bakar
mısın.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Aman aman, bir şey
olmasın.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) –
Benim lafım size ağır gelmesin, lafım hiç ağır
gelmesin. Ha, ben de lafımı tartarak sarf etmem. Ben terbiyemden
mesulüm, başkasının terbiyesinden de bir mesuliyet bana
yüklenmez herhâlde.
Şimdi, anılara sahip çıkmak
lazım. Az önce grup başkan vekilimiz gösterdi, Bursa’yı
gösterdi. İstanbul’u ben göstersem nasıl olur dedim ama size
İstanbul’u göstermeye gerek yok. Zaten ihanet ettiğinizi en yetkili
ağızdan itiraf ettiniz “İstanbul’a ihanet ettik.” dediniz.
Türkiye'nin birçok kentine ihanet ettiğiniz gibi ihanet ettiniz.
Bize düşen sorumluluklar var. Biz, hiç kuşkusuz,
kendimizden sonraki nesillere teslim aldığımızdan daha
güzel bir Türkiye ve teslim aldığımızdan daha güzel bir
dünya bırakmak mecburiyetindeyiz. Hamleler yapacağız,
yaşadığımız coğrafyanın jeopolitiğinden
kaynaklı riskleri elbette ki birlikte göğüslemeyi becereceğiz
ama bu coğrafyanın avantajlarını attığı
yanlış adımlarla ülke adına dezavantaja dönüştürmeye
kalkışanlara karşı da bir direnç göstereceğiz; aktif
ama ihtiyatlı politikalar önereceğiz.
Geldiğimiz günden beri, iş
başına geldiğiniz günden beri birçok şeyi
tartışma masasına getirdiniz. “Efendim, 2002’de böyleydi,
2018’de böyle; 2002’de şu kadar bölünmüş yol vardı, 2018’de bu
kadar var; Marmaray yaptık, denizin altından geçtik; tünel
yaptık, altından geçtik; köprü yaptık, üstünden geçtik.” diyorsunuz.
İş başına geldiğinizde ilkokulda öğrenci olan
çocuk, bugün üniversiteyi bitirmiş ama işsiz durumda; bu mesuliyeti
size hatırlatmayalım mı? Sınavlarda yolsuzluklar
yapıldı, insanların istikballeri çalındı. Siz
diyorsunuz ki: “Biz bunların müsebbiplerini yakaladık.” Peki,
bunların uğradığı mağduriyetlerin
hesabını verdiniz mi ya da giderilemeyecek mağduriyetleri
karşılamak için vicdanen bir sorumluluk hissettiniz mi? Sınava
girildi, başkalarına soru verdiler. O soruları ya da cevap
anahtarını alıp adam sınava girdi. Siz dediniz ki: “Bu
sınavı yapanlar FETÖ’cü.” Kaybedenler kim? Kavruk Anadolu
çocukları. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Şimdi, bana Allah rızası için
söyleyin, spekülasyon yapmak için konuşmuyorum…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayın Sayın
Milletvekili.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) –
Bitiriyorum Sayın Başkan.
Bir sınav yaptınız, sınava
bilerek ya da bilmeyerek hile bulaştırdınız. Bir Anadolu
evladı sınavdan başarıyla çıkıp doktor olacakken,
avukat olacakken, mühendis olacakken hakkı gasbedildi; avukat
olamadı, doktor olamadı, mühendis olamadı, uzman çavuş
oldu, Gabar Dağı’nda şehit oldu. Bunun hesabını
nasıl vereceksiniz bu millete? (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Bütçenin ülkemize ve milletimize hayırlar
getirmesini Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum. Bu ülkenin birliğine,
beraberliğine, bütünlüğüne hizmet edecek bir Meclis
çatısını canıgönülden arzuladığımı
ifade ediyor, bu özgür kürsüden sizlere hitap etmekten bahtiyar olduğumu
dile getiriyor, heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Sayın Başkan…
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Grup Başkan
Vekili.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
30.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlu’nun, İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlu’nun 10 sıra sayılı 2019 Yılı
Bütçe Kanun Teklifi ile 11 sıra sayılı 2017 Yılı Kesin
Hesap Kanunu Tasarısı’nın dördüncü tur görüşmelerinde
İYİ PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Biraz evvelki konuşmacının sözlerine
istinaden şu açıklamaya ihtiyaç var: Biz 1919 ve 1923’le
hesaplaşmak yerine; tam aksine, oradan aldığımız
ışıkla o istiklal yolunu devam ettiriyoruz arkadaşlar. 15
Temmuz, işte o ruh ve mananın mücessem hâle gelmiş
şeklidir. Başkumandanımızın,
Cumhurbaşkanımızın “Haydi meydanlara.”
çağrısıyla millet bu çağrının gereğini
yerine getirmiş ve uluslararası emperyalist ve siyonist planları
dürüp tarihin çöplüğüne atmıştır. Biz emperyalist ve
siyonistlerin planlarını bozuyoruz arkadaşlar. Dün işte bu
nedenle hava harekâtı yapıldı. Evet, biz on altı
yıldır iktidarız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Toparlayacağım.
Arkadaşlar, niye on altı yıldır
kesintisiz olarak iktidarız? Çünkü biz irfanla siyaset yapıyoruz.
Marifet iltifata tabi. Bu aziz ve asil milletin vicdanında makes
bulduğumuz için, onların hakikaten gönül dünyasına girdiğimiz
için on altı yıldır rekorlar kırarak iktidarda bulunuyoruz.
Bunu lütfen görün, bunu anlayın; siz de aynı yola tevessül edin,
milletle gönül bağınızı lütfen güzel oluşturun.
Teşekkür ediyorum, sağ olun.
BAŞKAN – Sayın Akçay...
31.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın,
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu’nun 10 sıra
sayılı 2019 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 11 sıra
sayılı 2017 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın
dördüncü tur görüşmelerinde İYİ PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Boş polemiklerle geçirecek vaktimiz olmamakla
birlikte, partimizin de adı geçmekle ve partimizin adına da atıf
yapılmakla birtakım düşünceler serdedildiği için
aslında sataşmadan söz almak gerekiyor ama gerek yok, yerimden
konuşayım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sosyal psikolojide, biz buna siyaset psikolojisi de
diyebiliriz, “Dönekler, ortodokstur.” diye bir kural vardır. Herhangi bir
görüşten bir başka görüşe intisap edenler veya bir parti
değiştirenler veya bir başka hayat tarzından başka
hayat tarzına geçenler, genellikle eski mensup oldukları parti,
cemaat, grup veya hayat tarzına bir husumet tevdi etmeye başlarlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayalım Sayın Grup
Başkan Vekili.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Bu, psikolojik de bir
takıntıdır esasında. Sosyal psikoloji bakımından
bu şekilde değerlendirmekle birlikte, Milliyetçi Hareket Partisi,
milliyetçiliği parti programına ve siyasetinin merkezine
almış bir siyasi partidir. Bunun dışında her kişi
ve her parti, kendi milliyetçilik anlayışı konusunda
görüşünü serdedebilir. Ancak müsaade edilsin biz de
programımıza, siyaset merkezimize göre milliyetçilik görüşümüz
doğrultusunda siyaset yapalım ve görüşlerimizi bu şekilde
ifade edelim.
Ayrıca, kendi partisinin programında,
bırakın Türk milliyetçiliği...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlayalım Sayın Grup
Başkan Vekili.
ŞENOL BAL (Ankara) – Söylemiştiniz
aynı şeyleri.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – E, tekrar etmekte fayda var:
“Et tekraru ahsen velev kane yüz seksen.”
ŞENOL BAL (Ankara) – O zaman bizim tekrar
edeceklerimiz daha fazla.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Gerekirse 180 defa tekrar
ederiz.
Partisinin programında milliyetçiliğe,
Türk milliyetçiliğine yer vermeyen… Hele hele, şimdi, Türk milleti…
İşte demin “milletimiz” diyorsun da milletin adı ne?
Efendim, Cumhurbaşkanlığı
seçimlerindeki kendi seçim beyannamelerinde “millet” kelimesi 51 kez
geçmiş, “Türk” kelimesi de 4 kez geçiyor. O da nasıl? “Kuzey
Kıbrıs Türk halkı, Türk Cumhuriyeti, Türk Silahlı Kuvvetleri”
şeklinde. Ayrıca, Cumhurbaşkanı adaylarının
“Milletimizle Sözleşme”deki ifadelerine baktığımızda
“Türk milleti” ifadesini kullanmaktan imtina ettikleri
anlaşılıyor. Bu kadar çelişki içerisindeyken
başkalarına milliyetçilik, Türk milliyetçiliği veya Türklük
konusunda bir hatırlatma, hele hele ders vermeye hakları yoktur diye
düşünüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayın.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Bu tür polemiklerin de
doğrusu çok hoşumuza gitmediğini de ifade etmek isterim.
Herkes kendi partisinin programı
doğrultusunda siyasetini yapsın, görüşlerini dile getirsin ama
lütfen, ortodoksluk yapmasın. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Yavuz Bey, buyurun.
32.- İstanbul Milletvekili Yavuz
Ağıralioğlu’nun, siyasetin hatıralardan ve aidiyetten
bağımsız yapılamayacağına ilişkin
açıklaması
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) –
Meclisin genel insicamını bozmamaya gayret etmemiz lazım galiba,
biz de ihtimam göstereceğiz ama genel olarak siyaset üslubumuzu biz
şöyle inşa etmeye çalışacağız. Sayın
Başkan biliyor, biz daha evvel de ayrıldık; bizim
ayrıldığımız yapıda, mesuliyetimizin, vatan
mesuliyetimizin çok ağır olduğu zamanlarda disipline olmak,
sadakat duymak, bu yapıdan ayrılmayı “ihanet” telakki etmek…
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Siz, Milliyetçi Hareket Partili oldunuz mu?
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) –
Oldum, oldum efendim. Benim dedem…
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Ne zaman oldunuz?
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) –
Muhammed Başkan, yani istirham ederim…
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Ne zaman oldunuz? Nereden
ayrıldınız? Hiç ondan bahsetmiyorsunuz.
BAŞKAN – Bir dakika… Sayın grup
başkan vekili konuşsun.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) –
Muhammed Başkan, gözüne kurban olayım. Bak, bizim, hiç…
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Ya, ben senin gözüne kurban olayım da
doğruyu söyle yani.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) –
Muhammed Başkan, bir şey söylemiyorum, istirham ediyorum…
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Doğruyu söyleyin.
BAŞKAN – Genel Kurula hitap edin Sayın
Grup Başkan Vekili.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – “Ayrıldığım yapı”
deme, Allah’ını seversen.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) –
Ya, aziz dostum, bir şey söyleyeceğim yani istirham ederim ya.
BAŞKAN – Sayın Yavuz Bey, Genel Kurula
hitap edin.
Buyurun.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) –
Evet, Genel Kurula hitap edeyim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayın.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) –
Şöyle: Siyaset, bir şekilde, hatıralarınızdan
bağımsız, aidiyetlerinizden bağımsız, daha önceki
hayatınızdan bağımsız yapabileceğiniz bir
şey değildir yani milletler gibidir hareketi, insanlar da öyle. Biz,
benim dedem, arkadaşlarımızın “Ne zaman oldun?” dediği
yere alın teri döktü, babam cezaevi gördü. Ben hem orayı gördüm hem
rahmetli Başkanla beraber oldum. Dolayısıyla hayatın
kırk senesinde…
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Başkanla
mı?
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) –
Rahmetli Muhsin Başkanla.
Ben o zaman ayrıldım bak.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Muhsin
Başkanla Büyük Birlik Partisinde beraberliğini MHP olarak anlatma ya!
BAŞKAN – Sayın Grup Başkan Vekili,
bırakın, düşüncelerini ifade etsin; söz isteyin, söz vereyim
size ya.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) –
Başkanım, kusura bakmayın ya!
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) –
Ya, bir şey demiyorum Muhammed Başkan!
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Kusura
bakmayın!
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) –
Bir şey diyeceğim arkadaşlar, istirham ediyorum ya.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Ya, söyleme Yavuz
Başkan, Allah’ını seversen.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) –
Söylemeyeyim ağabey, tamam.
Hayatımızın…
BAŞKAN – Yavuz Bey, Genel Kurula hitap edin.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) –
Evet.
BAŞKAN – Sayın Grup Başkan Vekili…
Söz istesin, söz veririm.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) –
İktidar…
Siyaset vizyonu şudur, Erkan Bey’e atıf
yapayım ben de rahatlayalım…
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) – Bizim partimizde olmadı hiçbir zaman.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) –
Yahu, arkadaşlar… (MHP ve İYİ PARTİ sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN – Erkan Bey, Sayın Grup Başkan
Vekili; Yavuz Bey’i dinleyelim. Söz isteyin, söz vereyim kardeşim.
Buyurun Sayın Ağıralioğlu…
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Ya,
kardeşim, milliyetçiliği bize anlatmayın, anlatmayın
milliyetçiliği bize!
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) –
Arkadaşlar, gözünüze kurban olayım.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Siz milliyetçi
olun, bize milliyetçiliği anlatmayın. (MHP ve İYİ
PARTİ sıraları arasında karşılıklı laf
atmalar)
BAŞKAN – Genel Kurula hitap edin, buyurun.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) –
Muhammed Bey, bir müsaade et ağabey, gözüne kurban olayım. Bir
şey dediğim yok ya!
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – “Hatırlatma
yapıyoruz.” diyorsunuz. Allah’ınızı severseniz ya!
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) –
Yahu, on altı sene Tayyip Bey size ağır cümleler kurdu; siz
memleket, millet bekasına Tayyip Bey’e katlanıyorsunuz, kendi
kardeşlerinize de katlanırsınız. Katlanın ya,
katlanın. Yahu, katlan. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Ya, sen bir
şey öğretmeye kalkma, biz size katlanırız.
BAŞKAN – Laf atma ya!
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) –
Ben katlanacağınızı da biliyorum ya, problem yok, önemli
değil; biz de öyle.
Ya, siyaset böyle dediğiniz gibi bir şey
değil, ben sitem de etmiyorum size de. Size de asla bir şey diyecek
durumda değiliz ama ya arkadaşlar, on beş, on altı sene
-daha evveli de var- biz hükûmet etme, siyaset etme vazifesini elinde
bulunduran partilere dedik ki: “Devlet böyle yönetiliyor.” Siz de dediniz, biz
de diyoruz; bundan sonra da diyeceğiz. Yani bize şöyle mukabele
edilir mi? Sizin için demiyorum. Biz siyasete, AK PARTİ’ye demiyor muyuz:
“Devlet böyle yönetilir mi?”
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayın Sayın
Ağıralioğlu.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) –
Cumhuriyet Halk Partisine iktidarda, iktidar ortağı olduğu
zamanlarda “Devlet, böyle yönetilir mi?” demiyor muyuz? Diyoruz.
Dolayısıyla, siyasetin tabiatında
şu vardır: “Arkadaşlar sizden şunu umuyoruz.” demek yerine,
bazen “Sizden de şunu ümit ediyoruz. Sizin, bunu
yaptığınız için çok makbul
davranmadığınızı düşünüyoruz.” demekte ne var?
Siyaseti nasıl yapacağız, meditasyon yöntemiyle mi
yapacağız? Ne yapacağız siyaseti, nasıl
yapacağız Muhammed Başkan?
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Yavuz
Başkan, tamam ben de bir söz alayım da bir toparlayalım.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Bizim ne
yapacağımızdan size ne?
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) –
Ya, sizin ne yapacağınızı söylemiyoruz size.
BAŞKAN – Yavuz Bey, Genel Kurula hitap edin.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) –
Genel Kurula hitaben söylüyorum efendim.
BAŞKAN – Toparlayın.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) –
Türkiye’de siyasetin terminolojisi “Bizden ayrıldınız.”
“Ayrılmadınız.” üzerine. Biz çok şeyini çektiğimiz
için bu işlerin… Bir hareketin -tırnak içinde- iktidara gelebilmesi
için başka partilerden, kendi partilerinden ayrılıp teveccüh
ettikleri yeni partide birikmeleri gerekir. Dolayısıyla -tırnak
içinde söylüyorum- “dönme” diye tabir edilen iş, bir seçmen
davranışıdır aslında.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Güzel.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) –
Yani fikirleriyle, siyasi istikamet ve vatan tasavvurunda bir oynama olmayan
her siyasi cazibe, kendi partilerinden ayrılıp iddiasının
taşıyıcısı partiye gelmesi için insanları davet
eder.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) –
Dolayısıyla, siyaset zaten bundan ibarettir. Yani MHP’nin de iktidara
gelmesi için partilerinden ayrılıp MHP’ye teveccüh edecek
vatandaşa ihtiyacı vardır. Gelen vatandaşa “Sen niye
partinden dönüyorsun?” diyemeyeceğine göre, normalde, usul budur. Her
parti, iddiasıyla mütenasip millet buluşmaları tertip eder.
Şu anda, diyelim, oyunuz 15, 50 olmanız için 35 oranında, 40
oranında -diyelim, 60’la iktidar olacaksınız- partiden dönen
adama ihtiyacınız var.
HASAN KALYONCU (İzmir) – Ya, sen kaç
olacaksın ki konuşuyorsun, sana ne MHP’den!
BAŞKAN – Teşekkür ederiz.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Bir müsaade eder
misiniz, bir toparlayalım.
BAŞKAN – Buyurun.
33.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül’ün,
Milliyetçi Hareket Partisinin Türk milliyetçiliğini hedef ve ülkü
edinmiş bir siyasi hareket olduğuna ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Sayın
Başkanım, şimdi, bu işin temel sebebi şu, çok net bir
şekilde gözüküyor…
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) –
Ev kavgası, ev kavgası…
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Hayır,
hayır.
BAŞKAN – Sayın Grup Başkan Vekili,
yanınızdaki Grup Başkan Vekiline değil, Genel Kurula hitap
edin.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Genel Kurula
hitap ediyorum efendim.
Buradaki sıkıntı şu: Milliyetçi
Hareket Partisi, Türk milliyetçiliğini kendisine program edinmiş,
hedef ve ülkü edinmiş bir siyasi harekettir. Bu noktada, Milliyetçi
Hareket Partisinin daha fazla tarife ihtiyacı yoktur.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) –
Tabii ki yok.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Bu noktada,
Milliyetçi Hareket Partisini hedef alarak “Biz onun milliyetçi olduğuna
bir şey demiyoruz ama ona milliyetçiliğini hatırlatmak
istiyoruz.” denilen yapı sorgulandığı zaman “Türk
milliyetçiliğini idealize etmiş bir hareket mi?” diye
bakıldığında, bu, böyle çıkmıyorsa o takdirde,
söylenen söz bambaşka manalar ifade ediyor demektir. Bu, tahrikten,
efendime söyleyeyim, kışkırtmadan başka bir şeye sebep
olmaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayalım Sayın Grup
Başkan Vekilim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Tabii.
O partinin içerisinde kendini Türk milliyetçisi
olarak tanımlayan insan da olabilir fakat bu yapının ne
olduğu ne bittiği noktasında bizim herhangi bir bilgimiz yok.
Orayı oluşturan unsurlar, orayı oluşturan fikrî
akımlar nelerdir, bunlarla alakalı bir bilgimiz yok. Biz kendimizi
biliyoruz ve bu konuda bize karşı gereken hassasiyetin gösterilmesini
talep ediyoruz; başka bir şey değil. İktidara
yaptıkları eleştiriler, onun dışında, millî
meselelerle alakalı kendi duruşları, onları tespit etmek, o
duruşları belirlemek ve o çerçevede siyaset yapmak kendi
haklarıdır. Bizim buna da herhangi bir müdahalemiz bugüne kadar
Meclis çalışmaları içerisinde de olmamıştır. Bu
zamana kadar olmayan şey, bugün olduysa bunun da sebepleri doğru bir
şekilde değerlendirilmelidir diyorum, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/276) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 10)
(Devam)
2.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısı (1/275), 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan,
2017 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/38); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 2017
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2017 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/39); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/41); 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu
ile 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 183 Adedi Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu
İdarelerine, 2 Adedi Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve 10 Adedi
Diğer Kamu İdarelerine Ait Olmak Üzere Toplam 195 Adet
Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/40) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 11) (Devam)
A) KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI (Devam)
1) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) RADYO VE TELEVİZYON ÜST KURULU (Devam)
1) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) DEVLET TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE YAZMA ESERLER KURUMU
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRK İŞBİRLİĞİ VE
KOORDİNASYON AJANSI BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
G) YURTDIŞI TÜRKLER VE AKRABA TOPLULUKLAR
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin
Ğ) ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH
YÜKSEK KURUMU (Devam)
1) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Kültür Merkezi 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür Merkezi 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Araştırma Merkezi 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Araştırma Merkezi 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) TÜRK DİL KURUMU (Devam)
1) Türk Dil Kurumu 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Dil Kurumu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
J) TÜRK TARİH KURUMU (Devam)
1) Türk Tarih Kurumu 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Tarih Kurumu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
K) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI (Devam)
1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Spor Genel Müdürlüğü 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR
KURUMU (Devam)
1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Denizli Milletvekili Yasin Öztürk.
Buyurun Yasin Bey. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA YASİN
ÖZTÜRK (Denizli) – Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; 2019
bütçe görüşmeleri çerçevesinde Gençlik ve Spor
Bakanlığının 2019 bütçesini değerlendirmek için İYİ
PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım.
Konuşmama başlamadan evvel, dün Ankara’da
yaşanan tren kazası sonucu hayatını kaybeden
vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına
başsağlığı diliyorum, yaralı vatandaşlarımıza
da Cenab-ı Allah’tan acil şifalar diliyorum ve iktidara sesleniyorum:
Zamanında, Pamukova sonrası gereği yapılsaydı Çorlu
olmazdı, Çorlu sonrası gereği yapılsaydı Ankara
olmazdı, Ankara’dan sonra bari gereğini yapın da milletimize
başka facialar yaşatmayın diyorum.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önemli bir tespitiyle
konuşmama başlamak istiyorum. Spor, yalnız beden
yeteneğinin bir üstünlüğü sayılmaz, anlayış, zekâ ve
ahlak da bu işe yardım eder. Ben, sporcunun zeki, çevik ve aynı
zamanda ahlaklısını severim.
Türk sporunun idaresini üstlenen AK PARTİ
iktidarının, Türk sporunu ihyası asla söz konusu değildir.
İstanbul’un ve sporun kalbi Burhan Felek tesisleri perişan hâlde,
inşaatı yıllardır tamamlanamadı. Kulüplerin mali
durumu perişan. Bu duruma gelene kadar neden tedbir alınmadı veya
yaptırım uygulanmadı? Sürekli söz verilen kulüpler yasası
neden çıkarılamıyor? Stadyum yatırımlarına
bütçeleri harcarken bu tesislerden ileride yararlanacak olan sporcuların
yetişmesi için altyapıya ne gibi yatırımlar
yapıldı? Neredeyse hiçbir şey. Diğer yandan amatör
branşlar için ne yaptık? İstanbul’un olimpiyat hayali sona
mı erdi? 2024’e neden aday olmadık? Bu arada, aynı anda 2028
olimpiyatları da verildi, fırsat kaçtı, 2020
adaylığında edindiğimiz kazanım ve deneyim boşa
gitti.
Bağımsız ilan ettiğimiz, idari,
mali özerklik verdiğimiz federasyonlar ne kadar ilave katma değer
sağlıyor? Resmî olarak özel ama fiilî olarak tamamına
yakını Hükûmete bağımlı. Geçen yıl Samsun’da
yapılan işitme engellileri olimpiyatları için ne kadar
yatırım yapıldı? Bu tesisleri dolduracak potansiyel var
mı, yoksa tesis çöplüğüne mi dönecek? Trabzon, Erzurum, Mersin
örnekleri ne durumda? Devşirme sporcular ne zaman bitecek, ne zaman kendi
sporcu öz kaynağımızı harekete geçirip başarı
elde edeceğiz?
Bütçelerimizde neden sporcu
sağlığı ve performans geliştirme merkezleri gibi yatırımlara
yer verilmiyor? Toplumda spor kültürü oluşturmak adına kim ne
yapıyor, buna yönelik planlar nelerdir? Spor teşkilatını
yöneten üst bürokrasinin diploma ve ihtisas alanlarına bir
bakınız. Bu yapıda ihtisas sahibi kendi bürokratına niçin
değer verilmiyor? Sürekli dışarıdan ilgisiz ve deneyimsiz
bürokrat atanıyor, bu durumun spor teşkilatına, Türk sporuna ne
faydası oldu bugüne kadar?
Bilindiği gibi ülkemizde 0-24 yaş
aralığında yaşayan takribi 32 milyon gencin 15 milyon
civarı ilk ve ortaöğrenimde eğitim almaktadır. Bu genç
nüfus ve kaynağa rağmen hâlen Avrupa’nın çok gerisinde
lisanslı sporcu sayısına sahip olmamız, tek kelimeyle sporu
ve gençlik politikalarını iyi idare edemediğimizin açık bir
delilidir. Bu gerçek ışığında son dönemde çok net
gördüğümüz yetişmeyen sporcu gerekçesiyle kurulamayan ve
başarılı olamayan millî takımlar, hem ülke
insanının onurunu yaralamakta hem de uluslararası arenada
ülkemize prestij kaybettirmektedir. Bu tablo, bugün bütçesini
görüştüğümüz Gençlik ve Spor Bakanlığına bağlı
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün, gerçekleştiremediği
görevlerine rağmen ne yüzle hangi taleplerde bulunacağının
sorusunu da elbette akıllara getirecektir. On beş yıldır
millî takımlar düzeyinde neredeyse sıfır başarı söz
konusu. Hiçbir branşta hiçbir federasyona bağlı millî
takımlar derece yapamıyor. Bu da devletin spor, organizasyon ve
yarışmalardaki iflasının kanıtıdır.
Peki, bütçe nereye harcanıyor? Bütçe hangi
sporcu yetiştirme ya da altyapıya harcanmış? Bu husus
“Efendim, federasyonlar özerktir.” bahanesinin altına
sığınılacak kadar masum değildir. Zira bu
başarısızlık, altyapılarını
hazırlamadan oluşturduğunuz federasyonlarda AK PARTİ
iktidarının spor bakanları ve gençlik spor genel müdürlerinin
marifetidir.
Şimdi bu kurumu yönetenler, Sayın
Cumhurbaşkanını dahi “On yılda sporcu sayımız 10
kat arttı.” yalan bilgisiyle bilgilendirip, yanıltıp mahcup
etmekte. İşin aslı ise 2003 yılından itibaren kayda
alınan “veteran” sporcular ve okul sporlarının gençlik spor
genel müdürlükleri bünyesine katılmasıyla okullarda var olan sporcu
lisanslarını her branşta artırarak mükerrer kayda
alınmasındandır. Açılan bir spor kulübü
olmadığı gibi, şehirler kapılarına kilit vurulan
amatör kulüplerle doludur. Spor bilgi ve kültüründen uzak yöneticiler
nedeniyle, ortaya konulan doğru dürüst bir gençlik projesi yoktur.
Sayın Başkan, kıymetli
milletvekilleri; Gençlik ve Spor Bakanlığı karma bütçeli bir
kuruluştur. Bu bütçelendirme yapılırken hangi illere hangi
yatırımların yapılacağı ve bu yatırımların
yaklaşık maliyetleri öngörülerek bütçe oluşturulur. İllere
yatırımlar belirlenirken olması gereken, o illerdeki
lisanslı sporcunun, kulübün, nüfusun, okul çağındaki
öğrencinin sayısıdır. Bu gibi kriterler göz önüne
alınarak yatırımın planlanması gerekirken her zaman
olduğu gibi milletvekillerinin ve bakanların istekleri göz önüne
alınıyor.
Örneğin, nüfus oranları hemen hemen
aynı olmasına karşın Denizli’de 2 gençlik merkezi
bulunurken Samsun’da tam 13 tane gençlik merkezi bulunmakta. Samsun ilimize
yapılan yatırımlar tamamen siyasi olup art arda iki bakanın
Samsunlu olması nedeniyle bu ilimiz tesis zengini olmuştur. Gerek
Sayın Suat Kılıç gerekse Sayın Akif Çağatay
Kılıç’ın bakanlık dönemlerinde tesis yapılmayan ilçe
kalmamıştır. Samsun’da gençlik merkezlerinin fazla olmasına
söyleyecek sözüm yok fakat bu yatırımlardan sadece bakanların
memleketleri değil, tüm illerimizin eşit ve adaletli bir şekilde
faydalanması gerekir.
Elde edilen bu bütçe, tamamen bakan yetkisinde
bulunmaktadır ve bakan yetkisinde kullanılmaktadır. Bu özel
bütçeler, sayın bakanların istekleri doğrultusunda reklam
karşılığı olmak üzere Spor Toto Teşkilat
Başkanlığından para aktarılarak yapım işleri
yapılmaktadır. Oysa tüm illerimiz, yatırımı hak
etmektedir ama tercihler, kriterlere uygun olarak seçilip
yapılmamaktadır.
Sayın Başkan, kıymetli
milletvekilleri; bir diğer konu da amatör spor kulüplerinin
yaşadığı sıkıntılardır. Amatör spor
kulüplerinin amacı, yetişmekte olan gençliğe spor bilinci ve
alışkanlığı kazandırmaktadır. Tüm dünyada
olduğu gibi ülkemizde de en çok oynanan ve izlenen spor
branşlarının başında futbol gelmektedir. Sadece
sponsorlarla güçlükle ayakta duran amatör kulüplerimiz, müsabaka esnasında
talep edilen ambulans ücretini karşılayamadıklarından
dolayı sağlık önlemleri yetersiz bir ortamda maçlar
yapmaktadır.
Türkiye Futbol Federasyonu Lig Statüleri
Yönetmeliği 6’ncı madde organizasyon ve sorumluluk, stadyumlarda
sağlıkla ilgili tüm düzenlemeleri yapma görevini ev sahibi kulübe
veriyor. Ev sahibi konumundaki amatör kulüp, ancak ücretini ödeyip ambulans
getirebiliyor. Maçlarda ambulans bulunmamasından dolayı ciddi
sakatlıklar yaşanıyor, hayatını kaybeden sporcular
dahi oluyor. Bakanların açılış, gezi, ziyaret ve
mitinglerinde bir ambulansın sürekli konvoyu takip ettiği,
konakladığı otel veya misafirhane önünde tam teşekküllü bir
veya birkaç ambulansın hazır tutulduğu; profesyonel futbol
müsabakalarında ambulans bulundurma mecbur tutulduğu hâlde amatör
sporcularımızın sağlığıyla ilgili son
dönemlerde bu kadar vaka yaşanmasına rağmen hiçbir önlem
alınmamaktadır. Hiçbir devlet desteği alamayan amatör kulüplerin
ambulans ücreti Bakanlığımız tarafından neden
karşılanmıyor?
Bu arada üzücü bir tespitte daha bulunmak istiyorum.
Özellikle büyükşehirlerde amatör kulüpler nasıl ayakta kalıyor,
biliyor musunuz? Herhâlde bilen yok. Ne yazık ki kumar oynatarak.
Açtıkları lokallerde bir sürü kulüp oyun oynatıyor. Amatör
kulüplerin altyapılarından başlamak üzere sporcu
sağlık kimlik kartı neden oluşturmuyorsunuz? Futbol
Federasyonu, amatör sporcu sağlığı için neden fon
ayırmıyor? Ayrıca antrenman yapacak saha için profesyonel
kulüpler tahsis ettiğiniz statlarda ücret istemektedir. Millî
takımlarımızı destekleyecek altyapıyı
yetiştirecek olan amatör spor kulüplerinin durumu içler
acısıdır. Millî takımlarımızın
başarılı olması için öncelikle amatör spor kulüplerimizin
bu sıkıntıları giderilip kulüplere gereken destek
verilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) – Sayın
Başkanım, ilave süremi kullanabilir miyim?
BAŞKAN – Toparlayın Sayın
Milletvekili.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) – Gelecek, gençlik
demektir. Konuşmamın başında ifade ettiğim gibi,
Atatürk’ün sözlerini kulağınıza küpe ediniz: Zeki, çevik ve
ahlaklı sporcu yetiştirmek için, liyakatsız ve ihtisası
yetersiz yandaşlar ve yöneticiler yerine, gençlerimizi ve
sporcularımızı zeki ve ahlaklı yöneticilere teslim ediniz.
O zaman başarı kendiliğinden gelecektir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri,
birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.21
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.44
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Mustafa
AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 32’nci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi ile 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı’nın görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Ara vermeden evvel Özgür Bey söz istemişti.
Buyurun Sayın Grup Başkan Vekili.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
34.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Meclis
çalışanlarının sorunlarına ve Gediz Elektrik
Dağıtım AŞ’nin tarımsal sulama abonelerine “güvence
bedeli” adı altında yaşattığı mağduriyete
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan,
teşekkür ederim.
Sizin de olumlu yaklaşımınızdan
dolayı olacak herhâlde, odadan aradı arkadaşlar. Bütün Meclis
personeli hem bu durumla ilgili teşekkürlerini iletiyor ama daha önce de
dile getirilen iki sorunu sizin de dikkatinize bir kez daha, burada, bütçe
görüşmeleri sırasında sunmak istiyoruz.
Bir tanesi, Meclise personelin girişi tek
kapıya indirildi. Kapalı otopark çalışanlara yasak.
Arkadaşlarımızın hepsi teyit ediyor, bizim binada eksi 3
tamamen boş, eksi 2’nin yarısı boş ama çalışanlar
açık otoparka arabalarını koyuyorlar. Bu karda buzda ya
yürüyecekler ya da ring aracını soğukta bekleyecekler.
İçinde engelli olanları var, hamile olanları var, hepsi
zorlanıyor. O yüzden, bu konuda, Meclisin kaliteli yasama yapması
için çalışma arkadaşlarımızın da bizim gibi zinde
olması, mutlu olması, sağlıklı olması,
endişeli olmamaları önemli. Bu konuyu hatırlatmak son derece
önemli.
Yine geçtiğimiz günlerde, Sayın
Başkan, hem Kanunlar Kararlar Başkanlığının hem stenograf
arkadaşlarımızın yıllardır
gelenekselleşmiş bir ödemeleri var. Ayın 20’sine kadar imza
atılmadığı takdirde hak kaybı olduğunu bugün bir
kez daha hatırlattılar.
Ayrıca da, biz, tabii,
bazılarını ifade ettiğimizde, burada, Bilgi
İşlemdeki, bu sesimizi, anında bunları bağlayan 15-16
görünmeyen kahramanın olduğundan ve onların da
mağduriyetlerinden haberdar olduk, onu da ifade edelim.
Son olarak da -bütçe görüşmesinde herkes kendi
seçim bölgesinden bir rahatsızlığı dile getiriyor-
Manisa’nın başta Sarıgöl ilçesinde olmak üzere
-telefonlarımız durmuyor- tarımsal sulama aboneleri var efendim Gediz
Elektrik Dağıtım Şirketinin, kendilerine bir imtiyaz
verilmiş durumda. Şimdi teker teker çiftçilerimize
“Sözleşmelerinizi yenileyeceğiz.” diyorlar ve sözleşme bedeli
alıyorlar; 2 bin lira, 3 bin lira, 5 bin liraya varan sözleşme
bedeli. Hiçbir şey yok. Çiftçinin durumu ortada, sıkıntı
ortada, zaten kışın ortası, mahsul para etmemiş, bir
sürü afet görmüş, şimdi diyor ki: “Elektrik aboneliğini
yenileyeceğim, sözleşme parası…” Bu, çiftçimize reva değil.
Sarıgöl’ün ve Alaşehir’in bu çığlığını
-belki Türkiye’nin birçok yerinde de benzer sıkıntılar
vardır- bütçe görüşmeleri sırasında Meclisin gündemine
getirmek istedim.
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Ben de teşekkür ederim.
Özellikle Meclis
çalışanlarımızla ilgili
duyarlılığınızdan dolayı teşekkür ediyorum.
Sonuna kadar biz arkadaşlarımızın yanında olacağız.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Bilgen.
35.- Kars Milletvekili Ayhan Bilgen’in, bu
coğrafyada hiçbir kültürün dışlanmaması ve hiçbir toplumun
insanlık dışı muameleye maruz kalmaması dileğiyle
Ezidilerin Ezi Bayramı’nı kutladığına ilişkin
açıklaması
AYHAN BİLGEN (Kars) – Sayın Başkan,
ben de çok kısa, Kültür Bakanlığının bütçesini
görüştüğümüz için, bu coğrafyadaki otantik kültürlerden, önemli
acılar yaşamış ve 1800’lü yıllardan beri 73 fermanla
anılan ve “Mezopotamya’nın dağılan tespih taneleri” diye
tarif edilen Ezidiler’in Ezi Bayramı’nı kutlamak istiyorum. Dokuz
günlük oruçlarından sonra Ezi Bayramı’nı kutluyor Ezidiler.
Tabii ki bu coğrafyada bütün kültürler hem
acılarında ortaklaşmak hem de bayramlarında, mutluluk
günlerinde bunu paylaşmak durumundalar. Özellikle 2014’te Şengal’de
Ezidilerin uğradıkları IŞİD katliamı
insanlık tarihine geçecek en büyük ayıplardan biridir. Hâlâ yüzlerce
kadın IŞİD’lilerin elinde rehine durumundadır. Bu
coğrafyada hiçbir kültürün dışlanmaması, hiçbir toplumun
insanlık dışı muameleye maruz kalmaması dileğiyle
ben de tekrar Ezidilerin Ezi Bayramı’nı kutluyorum.
Teşekkür ederim.
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) - Sayın
Başkan, bir söz de ben alabilir miyim?
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/276) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 10)
(Devam)
2.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısı (1/275), 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan,
2017 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/38); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 2017
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2017 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/39); 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/41); 5018
Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 183 Adedi Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, 2 Adedi Sosyal Güvenlik Kurumlarına
ve 10 Adedi Diğer Kamu İdarelerine Ait Olmak Üzere Toplam 195 Adet
Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/40) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 11) (Devam)
A) KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI (Devam)
1) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) RADYO VE TELEVİZYON ÜST KURULU (Devam)
1) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) DEVLET TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE YAZMA ESERLER KURUMU
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRK İŞBİRLİĞİ VE
KOORDİNASYON AJANSI BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
G) YURTDIŞI TÜRKLER VE AKRABA TOPLULUKLAR
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin
Ğ) ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH
YÜKSEK KURUMU (Devam)
1) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Kültür Merkezi 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür Merkezi 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Araştırma Merkezi 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Araştırma Merkezi 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) TÜRK DİL KURUMU (Devam)
1) Türk Dil Kurumu 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Dil Kurumu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
J) TÜRK TARİH KURUMU (Devam)
1) Türk Tarih Kurumu 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Tarih Kurumu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
K) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI (Devam)
1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Spor Genel Müdürlüğü 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR
KURUMU (Devam)
1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Şimdi söz sırası AK
PARTİ Grubu adına Muğla Milletvekili Yelda Erol Gökcan’da.
Buyurun Sayın Gökcan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA YELDA EROL GÖKCAN
(Muğla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kültür ve
Turizm Bakanlığının 2019 yılı bütçesi hakkında
AK PARTİ Grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin başında, Ankara’da yaşanan
tren kazasında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza
Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı,
yaralılara da acil şifalar diliyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye, her alanda gelişen ve büyüyen yapısı,
istikrarlı demokrasisiyle, üreten ekonomisiyle, güçlü ve itibarlı
yapısıyla, kültürlerin ve medeniyetlerin kavşağı olan
konumuyla önemli bir cazibe ve turizm merkezidir.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın
liderliğinde, kişi başına millî gelirden ihracat
kapasitesine, kongre turizminden turist sayısına kadar hemen her
alanda büyük atılımlar gerçekleştirdik; büyümeye,
kalkınmaya devam ettik, birçok alanda başarı öykülerine imza
attık. Kültür ve Turizm Bakanlığımız da bu
gelişmeye büyük katkı sağlayan çalışma alanı
olarak en önemli kurumlarımızdan biridir. Cumhuriyetimizin kurucusu
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün büyük bir öngörüyle belirttiği gibi, Türkiye
Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür. Bu açıdan
baktığımızda, turizmin deniz, kum ve güneşten ibaret
olmadığını görmekteyiz. Kadim bir medeniyetin
mirasçısı olan milletimizin engin bir kültür ve sanat birikimi
bulunmaktadır. Kültürümüzü yaşadığımız yüzyıl
ve sonrasında diri kılmak, sonraki nesillere ve çağlara
aktarabilmek kültür politikalarımızın temel amacıdır.
AK PARTİ iktidarlarımız döneminde
millî gelirin 3,7 kat artması, refahın daha geniş toplumsal
kesimlerce paylaşılması son on altı yıldır kültür
ve sanat faaliyetlerine daha geniş bir katılım
sağlamıştır. Bu süreçte, edebiyattan sinemaya, tiyatrodan
müzeciliğe, kültür eserlerimizin restorasyonundan arkeolojik kazılara
kadar kültürün ve sanatın hemen her alanında önemli gelişmeler
kaydettik.
2003 yılına kadar tiyatrolara verilen
destek 850 bin TL’yken 2002 ve 2018 yılları döneminde toplam destek
miktarı 48 milyon TL’ye ulaştı. 2002 yılında Dünya
Mirası Listesi’nde 9 olan varlık ve alanlarımızın
sayısını 17’ye çıkardık. Dünya Kültür Mirası
Geçici Listesi’nde ise 18 olan varlık ve alanlarımızın
sayısını 71’e yükselttik. On iki bin yıllık
geçmişi olan Şanlıurfa’daki Göbeklitepe’yi UNESCO Dünya
Mirası Listesi’ne aldırdık. Çingene Kızı
mozaiğinin kayıp parçaları dâhil olmak üzere, son on altı
senede yabancı ülkelerden 4.317 adet eserin ülkemize iadesini
sağladık. 2002 yılından bu yana arkeolojik kazılara
ayrılan ödenekleri 30 kattan fazla artırdık.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Bakanlığımız tarafından turizmin
çeşitlendirilmesi ve turizm sezonunun tüm yıla yayılmasına
yönelik olarak deniz ve kıyı turizminin yanı sıra
sağlık, termal, kongre, kış, golf, kültür ve doğa
turizminin geliştirilmesi amacıyla çalışmalar yürütülmektedir.
Tanıtım ve pazarlama faaliyetleri için de 41 ülkede 46 kültür ve tanıtma
müşavirimiz görev yapmaktadır.
Bakanlığımızın başarılı
çalışmaları neticesinde ülkemiz en fazla turist çeken ülkeler
arasında 8’inci sıradadır, turizm gelirlerinde ise 14’üncü
sıraya yükselmiştir. Ülkemize gelen turist sayısı 2002
yılında 12 milyonken, 2018 yılında 35 milyona
ulaşmıştır, 2018 yıl sonu tahminî turist
sayısıysa 39 milyondur. Turizm geliri 2002 yılında 12
milyar dolarken 2018 yıl sonu tahmini 29 milyar dolardır.
Ülkemizin en önemli turizm merkezlerinden olan seçim
bölgem Muğla ekonomisinin temel dinamiğini turizm sektörü
oluşturmakta olup istihdamdaki en büyük pay da yine turizme aittir.
Coğrafi yapısı, deniz, kum ve plajlarının
güzelliğinden dolayı Muğla ve Antalya illerimiz âdeta turizmin
kalbi ve başkenti konumundadır. Doğal, tarihî, sosyal ve
kültürel varlıklar açısından son derece zengin bir potansiyele
sahip olan Muğla’mız ülkemizin en yoğun turizm
hareketliliği yaşayan illerinden biri olup yılda ortalama 3
milyondan fazla yabancı, yaklaşık 4 milyon yerli turiste ev
sahipliği yapmaktadır.
Bodrum’dan Antalya sınırlarına kadar
eşsiz kıyılarımızda yapılan ve dünyaca ünlü
sinema sanatçıları, basın mensupları, bilim
dünyasının tanınmış isimleri tarafından da
oldukça ilgi gören Mavi Tur, Muğla’nın dünya turizmine hediyesidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayın Sayın
Milletvekilim.
YELDA EROL GÖKCAN (Devamla) – Toparlıyorum
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu güzellikleri görmeniz ve Muğla turizmine katkı
sunmanız için sizleri de yeryüzü cenneti Muğla’mıza bekliyoruz.
Bu çerçevede, sektöre emek ve hizmet veren herkese
teşekkür ediyor, kültür ve turizm alanında ülkemizin sahip
olduğu zenginliklerin daha başarılı, daha etkin
değerlendirilmesi temennileriyle Kültür ve Turizm Bakanlığımızın
2019 bütçesinin hayırlara vesile olmasını diliyor, Gazi
Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Söz sırası Hatay
Milletvekili Hüseyin Yayman’da.
Buyurun Sayın Yayman. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN YAYMAN
(Hatay) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi
saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Öncelikle, Kültür ve Turizm Bakanlığı
bütçemizin hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.
Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçesine
geçmeden önce, söz alan kişilerle ilgili, hatiplerle ilgili birkaç hususu
ifade etmek istiyorum. Her gelen konuşmacı “AK PARTİ bunu
yaptı.” “AK PARTİ şunu yaptı.” “AK PARTİ şöyle
söyledi.” şeklinde değerlendirmelerde bulunuyor. Bunu bir yere kadar,
iktidar-muhalefet dikotomisi içerisinde anlamak mümkün fakat siz Türkiye’yi
daha iyi nasıl yöneteceksiniz sanat alanında, estetik alanında,
kültür siyasetinde, sanat siyasetinde, kitap okuma alanında, insan
hakları alanında, kalkınma alanında, konut edindirme
alanında; bundan bahsedin. Bundan bahsetmeyip sürekli AK PARTİ’yi
eleştirmek, sürekli AK PARTİ üstünden kendini tanımlamak…
Gerçekten, ben bu durumu milletimizin takdirlerine arz ediyorum.
AK PARTİ kendisini hiç kimseye bakarak
hizalamaz, AK PARTİ kendisini millete bakarak hizalar. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Sizin eleştirileriniz pozitif
eleştiri olsa, yapıcı eleştiri olsa
başımızın tacıdır; alırız, bunlardan
faydalanırız. Fakat AK PARTİ iktidarı suyun üzerinde
yürüyecek bir kabiliyet gösterse suda boğulacak diyecek kadar, yüzmesini
bilmiyor diyecek kadar yıkıcı bir muhalefet var. Bunu
takdirlerinize arz ediyorum.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – Milletvekili
oldun sonunda, bakan mı olmak istiyorsun?
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) – Kültür ve Turizm
Bakanlığı alanında AK PARTİ iktidarında
cumhuriyet tarihi boyunca yapılmayan işler yapıldı. Yirmi
sekiz yıl sonra Kültür Şûrası yapıldı, on beş
yıl sonra Turizm Şûrası yapıldı. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Türkiye, dünyanın açık
hava müzesidir. Türkiye, dillerin, dinlerin, medeniyetlerin
beşiğidir. Biz kültürü, insanı, toplumu, geleceği inşa
edecek bir alan olarak görüyoruz ve bizim coğrafyamızda ne varsa,
bizim kültürümüzde ne varsa, bu topraklarda ne varsa bizim kültürümüzü bu
oluşturur. Bizim kültür siyasetimizin esası vatandaşlarımızla
rengine, ırkına, diline bakmadan, tarihdaşlık içerisinde,
kültürdaşlık içerisinde, vatandaşlık
duygudaşlığı içerisinde ve kaderdaşlık içerisinde
bir ve beraber olmaktır. Bu anlamda biz inşallah önümüzdeki dönemde
Türkiye’yi kalkınma alanında, ekonomik göstergelerde dünyanın en
gelişmiş 10 ülkesi arasına sokarken kültür alanında da
dünyanın en önemli merkezlerinden bir tanesi hâline getireceğiz.
Sanata ve sanatçıya büyük önem veren bir partidir. İstanbul’da
Atatürk Kültür Merkezi, yine, Ankara’da Cumhurbaşkanlığı
himayesinde yapılan kültür merkezi Türkiye'nin yüz akı projelerinden
bir tanesidir.
Büyük Fransız düşünürü Voltaire’in çok
güzel bir sözü var, der ki: “Zamanı gelmiş düşüncenin önünde
kimse duramaz.” Artık Türkiye'de kültür zamanıdır, Türkiye'de sanat
zamanıdır, Türkiye’de estetik zamanıdır ve Türkiye'nin
inşallah yıldızı her alanda olduğu gibi kültür
alanında da, turizm alanında da yükselecektir.
Biraz önce çok değerli milletvekilimiz ifade
etti; Türkiye, dünyanın en büyük turizm ülkelerinden bir tanesi, dünyada
en çok turist gelen 6’ncı ülke, gelir bakımından 13’üncü
sırada, 14’üncü sırada. Sadece Antalya’ya 12 milyon turist geldi.
Türkiye’ye bu yıl, inşallah, yaklaşık olarak 40 milyon
turist gelecek ve bu, dolayısıyla pek çok ekonomik faktörü harekete
geçiren bir husustur.
Goebbels’in bir sözü var, der ki: “Yalan söyle,
inanmazlarsa daha büyük yalan söyle.” Muhalefetin durumu bu. Bir hatip
çıktı, diyor ki: “Cumhurbaşkanlığı Külliyesi
kaçak yapıdır.” Kardeşim, ispatla, göster, belgesini göster;
bunlar yok. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
“İmar barışına müracaat etti." diyor.
ŞENOL BAL (Ankara) – Ayıp ya, ayıp!
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) – Ya, göster
kardeşim, işte millet, işte Millet Meclisi, işte kürsü! Ama
on altı yıldır bir türlü bu topluma bir pozitif mesaj veremeyen,
bu toplumu nasıl daha iyi yöneteceğini gösteremeyen, on altı
yılda on beş seçim kaybeden muhalefet şimdi
çıkmış, milletin yüz yıllık rüyasını
gerçekleştiren bu partiye hesap soruyor. Sorabilirsiniz, bunu
saygıyla karşılıyoruz fakat...
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – Ya, vekil
oldun, daha ne istiyorsun?
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) – Dinle kardeşim,
dinle; bak, dinle ve öğren.
AK PARTİ milletin partisi, AK PARTİ bu
milletin yüz yıllık rüyalarının partisi. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayın Sayın
Milletvekilim.
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) – Son olarak şunu
söylüyoruz: Evet, şimdi, burada birtakım resimler gösterildi. Evet,
doğrudur, bu resimler vardır, bu resimleri düzeltmek de yine AK
PARTİ’nin işidir. AK PARTİ yaparsa en doğrusunu yapar çünkü
millet AK PARTİ’den bekliyor.
Bakın, burada Bursa Nilüfer’den bir resim
gösteriyorum, yine TOKİ’nin yaptığı; yine, burada Hatay’dan
bir resim gösteriyorum, Hassa ilçemizden; yine, burada Çeşme’den.
Bakın, sadece olumsuz örnekler değil.
Eyvallah, yine düzeltirse bunları AK PARTİ düzeltecek çünkü biz
kültürü medeniyetimizin bir parçası olarak görüyoruz çünkü biz kültürü
bütün uygarlıkların beşiği olarak görüyoruz.
TUMA ÇELİK (Mardin) – Bak, burada var, burada!
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) – Bu duygu ve
düşüncelerle yüce heyetinizi tekrar saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum.
Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçemizin
hayırlara vesile olmasını arz ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Grup Başkan
Vekili.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
36.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Hatay
Milletvekili Hüseyin Yayman’ın 10 sıra sayılı 2019
Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 11 sıra sayılı 2017
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın dördüncü tur
görüşmelerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan,
öncelikle ne Hüseyin Yayman’a ne bu Meclisin herhangi bir üyesine faşist
Goebbels’i bu Meclis kürsüsünde ona bir güzelleme yaparak veya onun bir
yöntemini bir milletvekiline atfederek konuşmayı
yakıştırmam.
Biraz önce sayın grup başkan vekilleri
yine Goebbels’e atıf yapıp “Bir yalan ne kadar çok tekrarlanırsa
o kadar kabul olmaz.” deyip tam tersini söyledi, Goebbels’in sözünü. Onu
düzeltmeye gerek duymadık ama bu sefer bu kürsüye faşist Goebbels’in
bir taktiğini muhalefete atfederek söylemeyi kendisine
yakıştırmam.
İkincisi, diyorsunuz ki Sayın Yayman:
“Mahkeme kararı varsa göster.” Ben size nereye
bakacağınızı söyleyeyim mi? Şu anda Türk Mühendis ve
Mimar Odaları Birliğinin Atatürk Orman Çiftliği hakkında
aldırdığı yürütmeyi durdurma kararlarına rağmen…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayalım Sayın Milletvekili.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – “Yargıyı, bu
kararları tanımıyorum, inşaat sürecek.” demesi ve Anayasa
Mahkemesinin Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinin
başvurusunu şeklen reddinden sonra, Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi dosyayı görüşmeyi kabul etti ve bu dosya Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesinde. İşin çıkışı, Ankara
Mimarlar Odasının kararına “O mahkeme kararını
tanımıyorum, uymuyorum.” deyip “Milletin evini inşa edeceğim.”
diyerek Atatürk’ün emanetine hançer sokarak, Ankara’nın bağrına
hançer sokarak, 15 bin tane ağacın katledilmesine sebebiyet vererek,
Atatürk’ün de kemiklerini titreterek yapılan bu tek adam rejiminin o günkü
duruşudur. Ona karşı, mahkemenin kararına uymayınca ne
yapsın? Anayasa Mahkemesi görevsizlik… Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinde görülüyor dosya. Bir ülkede mimarlar odası gibi en akademik
odanın kent estetiğinde ve o kentin imarıyla ilgili,
itirazıyla ilgili…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayalım Sayın
Milletvekili.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bitiriyorum.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Daha çok siyasi
bir oda, akademik değil.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – İşinize gelmedi mi
“siyasi oda” dersiniz.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Hiç akademik
değil, hiç akademik değil.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – …yaptığı
başvuruyla mahkemeden bir karar çıkıyorsa, ona rağmen
inşaat oluyorsa o ülkedeki rejime demokrasi demezler.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Ben işin
içindeyim. Tamamıyla siyasi, arka bahçe, CHP’nin arka bahçesi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Son olarak da şunu
söyleyeyim: Seviyorsunuz ya, geçen gün burada ne kadar uzun
tartıştınız, Öcalan’a “sayın” denmez diye. Bir CNN
programında 13 kez “sayın” demişsiniz “Sayın Öcalan”
demişsiniz Sayın Yayman. (CHP sıralarından
alkışlar)
Ayrıca, hani PYD terör örgütü ya Sayın
Grup Başkan Vekili, terör örgütünün başı ya, Salih Müslim’le
aynı masada otuyor Sayın Yayman. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET GÖKER (Burdur) – Yayılmış!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ayrıca, Ahmet
Hakan’ın 1 Aralık 2014 toplantısında da toplumun
Öcalan’ın dışarı çıkmasına hazır
olduğunu söylüyor Sayın Yayman. (CHP sıralarından
alkışlar)
Buyurun, buradan yayılın arkadaşlar.
(CHP sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Sayın Başkan…
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) – Yayman
yayıldı, yayıldı!
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – Yayman,
yayıldı, yayıldı!
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) – Sayın
Başkan…
BAŞKAN – Sayın grup başkan vekili söz
istediler.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Kendisi cevap verecek.
BAŞKAN – Buyurun, yerinizden söz vereyim.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) – Efendim, bu
ağır sataşma ama.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Ağır değil,
gerçek. Nereden saldırdıysak oradan cevap verecek.
BAŞKAN – Yerinizden, çok rahat bir
şekilde…
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) – Sayın
Başkan…
BAŞKAN - Peki, buyurun.
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
2.- Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman’ın,
Manisa Milletvekili Özgür Özel’in yaptığı
açıklamasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) – Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Evet, tam bunu söylemeye
çalışıyordum: “Yalan söyle, inanmazlarsa daha büyük yalan
söyle.” Şimdi, ben şunu ifade ediyorum sayın grup başkan
vekiline: Ben bu konuşmaları ne zaman yapmışım, ne
zaman söylemişim, ne zaman ifade etmişim? Bir.
İkincisi: “13 defa” kesinlikle yalan, ben
ömrühayatım boyunca bir kez olsun “sayın” ifadesini kullanmadım,
kullanmamışım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Göreceğiz.
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) – Kayıt var,
kayıt var.
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) – Fakat ben şunu
yaptım: Evet, bir akademisyen olarak gurur duyuyorum, Türkiye'nin
başucu kitabını yazdım, “Türkiye'nin Kürt Sorunu
Hafızası”nı yazdım. O kitap ortada, onun üzerinden
Sayın Özel ne söylüyorsa söylesin. Tam burada, gerçekten iş üstünde
yakalanma durumu var. (CHP sıralarından gülüşmeler)
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) –
Alışıksın sen ona, alışıksın.
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) – Bu benim
sorularıma cevap vermiyor. Hani imar barışına Külliye’yle
ilgili müracaat edilmişti? Yalan. Diğerleri yalan. Benim orada bir
resmim yoktur. Ben gittim, bu konuları takip ettim bir bilim adamı
olarak. 2013 yılında, yine bu çözüm süreci konusunda analar
ağlamasın, Türkiye'de gözyaşı Ağrı Dağı
kadar birikti, bunlar sussun, anneler ağlamasın diye akil insanlar
heyetindeydim, bunu herkes biliyor zaten. Bunun üstünden ucuz siyaset yapmayı
ben sayın grup başkan vekiline yakıştıramıyorum.
Fikir söyle, bir tez söyle, bir düşünce söyle. Onu, böyle hakaretamiz bir
biçimde gündeme getirmeyi ben doğru bulmuyorum. Ben bunu yüce Meclisin
takdirlerine arz ediyorum ve yine şunu söylüyorum: Siz Türkiye’ye dair ne
söylüyorsunuz kalkınma alanında, kültür alanında, sanat
alanında, aile konusunda, spor konusunda, terörle mücadele konusunda? Siz
bana bugün bunu söylüyorsunuz, 1989 yılında Sosyaldemokrat
Halkçı Partinin neler dediğini -illa arşive bakacaksak, illa hafızalara
bakacaksak- ben bunun kitabını yazdım ve bununla, ayrıca
akademisyen olarak bu konuda…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) – O kitabın
ratingi çok düşük.
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) – Bu konular, hepsi
zaten aleni, açık. Biz dün ne söylediysek bugün de aynı
noktadayız. Terörün, şiddetin durmasını istiyoruz;
silahların çıkmamak üzere gömülmesini istiyoruz. HDP’nin PKK
gölgesinde siyaset yapmasına dün de karşıydım, bugün de
karşıyım; bunu yazdım zaten, söyledim. Türkiye’de
anaların ağlamaması için bu süreçte bulundum.
Hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) – DAİŞ’in
gölgesinde siyaset yapmayın.
BAŞKAN – Buyurun Sayın
Akbaşoğlu.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
37.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlu’nun, Manisa
Milletvekili Özgür Özel’in yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Sayın grup başkan vekili,
mevkidaşım bana da atıfta bulundu. Ben de tam aynı
şeyi söyledim: “Faşist Goebbels’in taktiklerini uygulamayın.”
Bir yalanın tekrarlanmak suretiyle gerçeğe dönüşmeyeceğini
ifade ettim. Yalan gerçeğe dönüşmez, onu ifade ettim.
Aynı şekilde, Beştepe’nin,
Külliye’nin İmar Kanunu’na uygun olarak
yapıldığını ifade edince sayın grup başkan
vekili “Peki, öyleyse imar barışından yararlanmak için niye
başvuruldu?” diye bir cümle sarf etti. Bakın, Beştepe’deki
Külliye’nin 8 Ekim 2014 tarihli yapı kullanma izin belgesi var arkadaşlar;
iskân belgesi, “Oturabilirsin.” demek, “Her şeyi kanuni, muntazam.” demek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayın Sayın
Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Bizim çıkardığımız kanun ise
-imar barışı- 2017 yılı itibarıyla olan durumlara
ilişkin bir kapsayıcılık içerisinde. Zaten yapı
kullanma izin belgesi olan bir yerin imar barışına
müracaatı da teknik olarak söz konusu değil ama “Uydur uydur, söyle;
at çamuru, tutmazsa izi kalır.” kabîlinden ve bir yalanı yüksek
sesle, alçak sesle, şöyle böyle söylemekle hakikat güneşi
karartılamaz.
24 dava açılmış bugüne kadar
Külliye’yle ilgili, hepsi de reddolmuş. Arkadaşlar bazen problemin
bir kısmına kadar geliyorlar -“Yürütmeyi durdurma kararı
verildi.” falan deniyor- yahu devamı da var, devamı; esastan
reddetmiş başvuruları. Bunu niye görmüyor ve söylemiyorsunuz?
Hakkın bir kısmını da gizlemeyin, hakkı, hakikati
bütün yönleri itibarıyla ortaya koyun diyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Yayman’ın
sataşmasına kürsüden cevap vereyim.
BAŞKAN – Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
Özgür Bey, siz tecrübeli bir Grup Başkan
Vekilisiniz, bir söz hakkı doğurmadan düşüncelerinizi ifade edin
lütfen.
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
3.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun
yaptığı konuşmasında Cumhuriyet Halk Partisine ve
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Çaba sarf edelim efendim.
Şimdi, bir kere, bu, Türkiye'de Goebbels
taktiklerinin kullanıldığı, bir yalanın çoklu
propaganda araçlarından peşi sıra tekrarlandığı,
en yüksek sesle en büyük yalanın söylendiğini hangi parti kullanıyor
diye bakarsanız, bu eleştiriler bugüne kadar sadece ve sadece sizin
partinize yöneltildi, bir kere bunun altını çizelim. İlk kez
burada böyle bir şey duyuyoruz.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Kendinizi ifade ediyorsunuz, gene kendinizi ifade
ediyorsunuz. Biraz evvel ortaya koyduk gerçeği.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) – İkincisi: “2 kere 2 ‘5’
eder.” dese “Reis kerrat cetvelini düzeltti.” diye haber yapacak bir
medyayı ele geçirmişsiniz, hâlâ utanmadan “Goebbels taktiği”
diyorsunuz. Yapmayın yahu! (CHP sıralarından alkışlar)
Üçüncüsü: Elimde mahkemenin tarihini, kararını
Ankara Mimarlar Odasının yaptığı başvuruyu,
AİHM’in kabulünü, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin dosyayı
kabulünü nokta nokta tarif eden yazı var; açıp bunu internetten
herhangi biriniz görebilirsiniz, AİHM’de görülüyor.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) – Mahkeme kararı
ne diyor? Mahkeme kararı var, mahkeme kararı.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Mahkeme kararı… Mahkeme kararı…
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) – Mahkeme kararı
hocam.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) – Mahkeme durdurma kararı
verdi.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) – Esas karar ne?
Nasıl sonuçlanmış?
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) – “Uymuyorum.” dedi, kaçak
sarayı inşa etti.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Esas karar, esas karar ne?
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) – Esas karar…
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) – Esas karar… Esas
karar…
FATİH ŞAHİN (Ankara) – Esas
kararı söyle.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) – Esas karar o, esas karar.
İkincisi…
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) – Ret… Ret…
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) – Özgür Bey, milletin
sarayı o, milletin.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Öyle olmasa zaten AİHM
davayı kabul etmez kardeşim.
FATİH ŞAHİN (Ankara) – Esas karar
değil, esas kararı söyle.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) – Özgür Bey, milletin
sarayı, milletin.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) – Milletin sarayı,
milletin!
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) – Ret kararı,
ret.
FATİH ŞAHİN (Ankara) – Sonucu söyle.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) – Şimdi, gelelim…
BAŞKAN – Özgür Bey, bir saniye…
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) – Peki, Başkanım.
FATİH ŞAHİN (Ankara) – Mahkeme
kararını söyler misin Özgür Bey? Nihai kararı söyler misin?
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Başkanım,
susturur musunuz?
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, grup
başkan vekilleri…
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) – Özgür Bey, yahu, sen
kibar bir insansın, mahkeme kararını söyle.
BAŞKAN – Sayın Milletvekili, siz
düşüncelerinizi ifade ettiniz, grup başkan vekillerimiz ifade ediyor,
oradan söz atmanın bir anlamı yok.
FATİH ŞAHİN (Ankara) – Nihai
kararı söyler misin?
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) – AİHM…
BAŞKAN – Siz de Genel Kurula hitap edin.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Süre bitiyor…
Sayın Yayman, tarih 1 Aralık 2014, program
CNN, başlık: “Abdullah Öcalan’ın Çıkmasına Toplum
Hazır.”
FATİH ŞAHİN (Ankara) – Mahkeme
kararı, mahkeme, Özgür Bey?
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Videosunu da açtık,
baktık aynısı mı diye, deşifresini okuyayım,
grubunuz duysun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) – Diyorsunuz ki:
“Cumhurbaşkanı çıkıp Türkiye toplumuna ‘Biz
görüşeceğiz, bu sorunu çözeceğiz, hangi adım atılacaksa
biz atacağız ama bundan sonra…” (CHP sıralarından “Ses,
ses…” sesleri)
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Ses gelmiyor.
BAŞKAN – Bağırarak benden söz
hakkı alamazsınız, dikkat ediyorum ben buraya.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) – Pardon Başkanım.
BAŞKAN – Beyler, biraz dikkat edin kendinize
ya.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) – Elimizde video, tarih 1
Aralık 2014, YouTube’da var, başlık: “Öcalan’ın
Çıkmasına Toplum Hazır” Bu konuda bir rızanın sizler
tarafından üretildiğini, toplumun hazırlandığını
söylüyorsunuz. Öcalan’a 14 kez bir programda “sayın” dediğinizi bir
sayın arkadaşımız saymış.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) – Yalan, yalan!
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) – Onun videosunu da, onun
dökümünü de size getireceğim.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) – Yalan, hayatımda
bir kez bile demedim, dediysem ispatlayın.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) – Peki, ben size bunu
ispatladığımda bu kürsüden çıkıp özür dileyeceksiniz.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) – Hadi! Yahu,
ispatlayamazsınız.
RECEP ÖZEL (Manisa) – Demediyse ne yapacaksın
sen?
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) – Şunu çok net söylüyoruz:
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin davayı kabul gerekçesi…
FATİH ŞAHİN (Ankara) – Kabul
değil, doğru söylemiyorsun.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - …Türkiye’de verilmiş
karara rağmen, mahkemenin kararına uymayan idarenin bunu
yapması, Anayasa Mahkemesinin de bu başvuruyu kabul etmemesi üzerine
AİHM dosyayı görüyor kardeşim, bu kadar basit.
FATİH ŞAHİN (Ankara) – Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi şeklî olarak bakar, “Görülebilir.”
demiş.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) – Sarayınız kaçak,
harcamalar israf, yapılan işin tamamı Anayasa ve yasaların
arkasından dolaşmak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FATİH ŞAHİN (Ankara) – Kaçak
değil. Yüzde 99’uyla ilgili böyle bir karar verilir zaten. Şeklî
olarak başvuru hakkı var mı yok mu ona bakmış,
doğru söylemiyorsunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) – Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Buyurun Sayın
Akbaşoğlu.
FATİH ŞAHİN (Ankara) – “Şeklî
olarak inceleyeceğim.” demiş, niye doğru söylemiyorsunuz?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Doğrusunu söylüyorum.
FATİH ŞAHİN (Ankara) – Doğru
söylemiyorsunuz.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Dikkat ederseniz, ben yerimden açıklamada
bulunuyorum.
BAŞKAN – Tamam, buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sizin burada
yapmadığınız işi kastetmiş.
FATİH ŞAHİN (Ankara) – Doğru
söylemiyorsunuz.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Ancak, biraz evvel benim söylediklerim…
FATİH ŞAHİN (Ankara) – Esasla ilgili
kararını söylemiyorsun mesela.
BAŞKAN – Ya, Fatih Bey, Grup başkan
vekiliniz söz istiyor arkadaşlar.
Başkan Vekiliniz söz istiyor arkadaşlar.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Arkadaşlar…
Değerli Başkanım, biraz evvel…
BAŞKAN – Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Teşekkür ediyorum.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
38.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlu’nun, hiçbir tartışmayı ve müzakereyi
bağlamından koparmamak gerektiğine ilişkin
açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi hürmetle muhabbetle selamlıyorum.
Şimdi, hiçbir tartışmayı ve
müzakereyi bağlamından koparmamak, kendi bağlamında tutmak
gerekir. Konuştuğumuz konu nedir? Konuştuğumuz konu
şudur: Beştepe’deki Külliye’nin imar barışıyla ilgili
müracaatının Beştepe’den yapıldığını
söylediniz. Biz de bunun gerçek dışı olduğunu söyledik.
İspatlayın, getirin buraya, getiremezseniz özür dileyeceksiniz tamam
mı?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Dilerim.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Getiremeyeceksiniz, özür dileyeceksiniz, bu kadar basit.
Değerli arkadaşlar, tarih 8 Ekim 2014,
yapı kullanma izni, iskân belgesi. İmardan anlayan arkadaşlara
da lütfen söyleyin, imardan anlayanlara.
HASAN BALTACI (Kastamonu) – Ben anlıyorum.
Kaçak bir sürü bölüm var.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) -
İskân almak demek, oturabilir belgesi almak demek İmar Kanunu’na,
bütün imar planlarına uygun olduğunun tescili demek hukuk olarak. Bu
kadar basit bir gerçekliği dönüp dolaştırarak farklı bir
mecraya sürüklemek… İşte, Goebbels’in taktiği dediğimiz
şey bu arkadaşlar. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) – Aynen.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) –
Siz, biraz evvel karşıda, yüzümüze baka baka “AK PARTİ olarak
siz Goebbels’in taktiğini uyguluyorsunuz.” diyorsunuz ama işte meydan
burada arkadaşlar. Halep oradaysa arşın burada.
Dolayısıyla sizi doğruluğa,
dürüstlüğe davet ediyorum ve söylediğinizi ispata davet ediyorum.
İspat edemezseniz müfterisiniz! Gelip buradan bütün milletten ve devletten
özür dilemelisiniz.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Bu konuyu sonlandıralım
lütfen.
39.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sonlandıralım
Başkanım.
Birincisi, doğa ve çevre haklarından
sorumlu Genel Başkan Yardımcımız Gülizar Biçer Karaca
Ankara Mimarlar Odasını aradı. Ankara Mimarlar Odasından
arkadaşlar mahkeme sürecini, Türkiye’de mahkeme kararlarına
uyulmadığını, uyulmadığı için Anayasa
Mahkemesine gittiklerini, Anayasa Mahkemesinin görüşmediğini, Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinin dosyayı kabul ettiğini söyledi,
bir.
İki, imar barışıyla ilgili
başvurusunu, imar barışı başvurusu meselesini Gülizar
Hanım’dan istedik, Mimarlar Odasının yaptığı
bütün mahkeme dosyası bugün oturum bitmeden size gelecek.
Üçüncüsü, Hüseyin Bey…
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) – 1 kere bile
söylemedim.
BAŞKAN – Bir dakika,
karşılıklı konuşmayın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - …diyorsunuz ki: “Tarih söyle.”
BAŞKAN – Özgür Bey, Genel Kurula hitap edin.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – “O sözlerin hiçbirini
söylemedim.” diyorsunuz.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) – Söylemedim, evet.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – 1 Aralık 2014’te
takır takır söylemişsiniz, videosu YouTube’da var.
Çıkıyorsun, inkâr ediyorsun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayın.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) – “Sayın”
dediğimi söyle, “Sayın” dediğimi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – “Sayın”ı da teker
teker sana saydıracağım, onu da dinleyeceksin
Sağ olun. (CHP sıralarından
alkışlar)
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) – Ya, yalan söyleme,
yalan! Yalan söyleme!
BAŞKAN – Yavuz Bey, söz mü istiyorsunuz?
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) –
Evet.
BAŞKAN – Buyurun.
40.- İstanbul Milletvekili Yavuz
Ağıralioğlu’nun, insanların çocuğuna bir şey
alamadığı için intihar ettiği bir ortamda Peygamber
ümmetine mihmandarlık edecek bir kadronun, günlük masrafları
mübalağalı olan bir yeri vatanı savunuyormuş gibi
savunmasını doğru bulmadıklarına ilişkin
açıklaması
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) –
Bu saray meselesi üzerine birkaç cümle kurmam lazım. Yasal olan
şeylerin helal olmadığıyla ilgili Alev Hanım
zannediyorum Külliye’de esaslı bir konuşma yapmıştı
arkadaşlara. Bizim Türk mukaddesatçılığının, Türk
sağcılığının finalinde, AK PARTİ’nin -güya-
yasal olduğundan bahisle bir sarayı savunmak zorunda
kalmasını, aslında geldiğimiz noktayı tekzip etmesi
açısından çok manidar buluyorum. Meselenin aslında bir
tarafı budur. İtirazlarımız yasaldır, değildir,
bunlar da çok mühimdir ama bundan daha mühim bir mesuliyeti vardı AK
PARTİ’nin. Kimsesizlerin kimi olma iddiasını gecekondulardan
çıkma iddiasıyla buluşturmuş, gecekondularda fakirle
fukarayla buluşma iradesini lojmanları özelleştirmeyle toplumla
buluşturmuş, “gariban babası olmak” siyasal dilini tevazuyla
buluşturmuş bir siyasal kadro…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayalım Sayın Grup
Başkanı Vekili.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) –
…asgari ücretin 1.600 lira olduğu, insanların çoluğuna
çocuğuna bir şey alamadığı için intihar ettiği,
sağlam ama ucuz sebze meyveyi pazarların kapanma zamanlarında
sokaklardan toplayan insanların olduğu yerde Peygamber ümmetine
mihmandarlık edecek bir kadronun, günlük masrafları çok
mübalağalı olan bir yeri böyle canhıraş, vatan
savunuyormuş gibi savunmasını doğru
bulmadığımızı ifade ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Son sözü veriyorum bu konuda.
41.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlu’nun, Beştepe Cumhurbaşkanlığı
Külliyesi’nin kaçak olduğu iddialarına yönelik belgeleri
istediğine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Teşekkür ederim Değerli Başkanım.
Son olarak şunu ifade ediyorum: Bakın,
ben, konuyu böyle, çok net bir şekilde bir noktaya hasrettim.
Söylenen söz şudur: “Beştepe
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi kaçak bir inşaattır.”
denildi, bu kaçaklığını da imar barışına
müracaat etmek suretiyle tekrar gündeme getirmiş oldu.
Dolayısıyla ben bunun belgesini istiyorum. İmar
barışına başvurulduğuna ilişkin belgeyi
bekliyorum.
Teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Ben mahkeme kararını
sana getireceğim, imar barışı kararını da
ayrıca alacağım.
BAŞKAN – Burcu Hanım, sizin 60’a göre söz
talebiniz var.
Buyurun.
42.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu
Köksal’ın, Afyonkarahisar’da İlim Yayma Cemiyeti Yükseköğretim
Erkek Öğrenci Yurdunda kalanlara karşılıksız para
yardımı yapılacağı ilanına ilişkin
açıklaması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Evet, teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Seçim bölgem Afyonkarahisar’da, İlim Yayma
Cemiyeti Yükseköğretim Erkek Öğrenci Yurdunda kalanlara
karşılıksız her ay 330 liraya varan yardım
yapılacağı şeklinde bir ilan verilmiş.
Ben, buradan Bakana soruyorum: Bir özel yurtta, bir
cemiyete bağlı özel yurtta kalan öğrencilere 330 liralık
karşılıksız yardım verileceği şeklinde bir
ilan veriliyor.
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) – Siz verin! Siz
verin!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Bir tarafta devlet
yurdunda kıt kanaat imkânlarla kalıp, kredi borcunu faiziyle ödemek
zorunda kalan, hatta ödeyemediği için icralık olan gençlerimiz,
diğer tarafta da bir cemiyete ait özel yurtta kalıp üstüne üstlük
karşılıksız para alan gençlerimiz.
Siz, Sayın Bakan, bu durumu ne kadar
hakkaniyete uygun buluyorsunuz? Ne kadar hakka, hukuka, vicdana sığan
bir uygulama?
Ben bunun cevabını bekliyorum.
BAŞKAN – Cemal Enginyurt, buyurun.
43.- Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt’un,
Altınordu ilçesinde gerçekleştirilen doğa katliamına
ilişkin açıklaması
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) – Sayın
Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Kültür ve Turizm Bakanımıza sormak
istiyorum…
RECEP ÖZEL (Isparta) – Soru-cevaba mı geçtik?
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) – 60’a göre söz istedim,
soru-cevaba geçmedik.
CHP’liler itiraz etmiyor, HDP’liler itiraz etmiyor,
size ne oluyor, ortaklık bu mu ya? Ayıp ya! Durun ya!
BAŞKAN – Cemal Bey, buyurun.
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) – Altınordu
ilçesinde “Belde Otel” diye, otuz yılı aşkın otel olarak
faaliyet gösteren bölge, Karadeniz’in en güzel koyu, en güzel
kıyısı ve muhteşem bir turizm beldesi. Buraya 23 katlı
bina yapımına izin verilerek büyük bir doğa katliamı
gerçekleştirilmiştir. Sizin bu konuyu dikkate almanızı
istiyorum, bu konuda bir gayret göstermenizi Altınordu ilçesi adına
talep ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/276) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 10)
(Devam)
2.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısı (1/275), 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan,
2017 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/38); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 2017
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2017 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/39); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/41); 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu
ile 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 183 Adedi Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu
İdarelerine, 2 Adedi Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve 10 Adedi
Diğer Kamu İdarelerine Ait Olmak Üzere Toplam 195 Adet
Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/40) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 11) (Devam)
A) KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI (Devam)
1) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) RADYO VE TELEVİZYON ÜST KURULU (Devam)
1) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) DEVLET TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE YAZMA ESERLER KURUMU
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRK İŞBİRLİĞİ VE
KOORDİNASYON AJANSI BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
G) YURTDIŞI TÜRKLER VE AKRABA TOPLULUKLAR
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin
Ğ) ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK
KURUMU (Devam)
1) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Kültür Merkezi 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür Merkezi 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Araştırma Merkezi 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Araştırma Merkezi 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) TÜRK DİL KURUMU (Devam)
1) Türk Dil Kurumu 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Dil Kurumu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
J) TÜRK TARİH KURUMU (Devam)
1) Türk Tarih Kurumu 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Tarih Kurumu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
K) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI (Devam)
1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Spor Genel Müdürlüğü 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR
KURUMU (Devam)
1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Söz sırası, Balıkesir
Milletvekilimiz Mustafa Canbey’e aittir.
Buyurun Sayın Canbey.
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA CANBEY
(Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Radyo
ve Televizyon Üst Kurulunun 2019 yılı bütçesi vesilesiyle AK
PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Gazi
Meclisimizin değerli üyelerini ve milletimizi saygıyla
selamlıyor, bütçe görüşmelerinin verimli ve başarılı
geçmesini diliyorum.
Günümüzde radyo ve televizyon
yayıncılığı önemli bir kitle iletişim
aracıdır. Sürekli ve hızlı değişen koşullar
neticesinde yayıncı kuruluşların daha kaliteli hizmet verme
isteği ve hizmet çeşitliliğinin artırılması
talebi ortaya çıkmıştır. Bu çerçevede, radyo ve televizyon
faaliyetlerini düzenlemek ve denetlemek amacıyla 1994 yılında
kurulan Radyo ve Televizyon Üst Kurulu bugünkü yapısına 6112
sayılı Kanun’la kavuşturulmuştur. Kamu
kurumlarının, radyo ve televizyon kuruluşlarının,
üniversitelerin ve sivil toplum kuruluşlarının görüşleri
alınarak hazırlanan kanun, sektörün sorunlarına çözümler
üretmekte, yayın denetimi konusunda RTÜK’ü yetkin kılmakta,
yayıncılık sektöründe rekabeti artırıcı bir
nitelik taşımaktadır.
Anayasa’nın 133’üncü maddesi uyarınca Üst
Kurul, siyasi parti gruplarının gösterdikleri adaylar arasından,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunca altı yıl için seçilen 9
üyeden oluşmakta ve üyelerin üçte 1’i iki yılda bir yenilenmektedir.
Önümüzdeki temmuz ayında da Parlamentomuzun yapacağı
değerlendirme üzerine yeni bir seçim yapılacaktır.
Üst Kurul, idari ve mali özerkliğe sahip olup
mevzuatta kendine verilen görev ve yetkileri bağımsız olarak
kullanmaktadır. Üst Kurulun gelirleri yayın lisansı ücretleri,
yayın iletim yetkilendirme ücretleri, medya hizmet
sağlayıcılarının aylık bürüt ticari iletişim
gelirlerinden ayrılacak yüzde 1,5 pay ile gerektiğinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi bütçesinden alınacak hazine yardımından
oluşmaktadır.
Kurulduğu 1994 yılı
dışında, giderlerini kendi gelirleriyle
karşılamış olan RTÜK, Türkiye Büyük Millet Meclisi
bütçesinden hiçbir hazine yardımı almamıştır aksine,
2011 yılından bu yana gelir fazlalarıyla genel bütçeye
aktarımda bulunmuştur. Bağımsız ve
tarafsızlığı yalnızca bütçe ve idari konularda olmayan
Kurulun aldığı kararların büyük bir çoğunluğu da
oy birliğiyledir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Üst Kurul, içerik yönünden medya hizmet
sağlayıcıların öz denetim mekanizmalarını
geliştirmelerini ve izleyicilerin şikâyet ve beğenilerinin
değerlendirilmesini sağlamak amacıyla izleyici temsilcileriyle
koordinasyon hâlinde çalışmaya önem vermekte ve farklı dilde yayın
yapılmasına imkân sağlamaktadır. 2018 yılı
içerisinde Üst Kurula yaklaşık 112 bin bildirim gelmiştir.
Bildirimlerde en çok tasnif edilmiş olan ilk 4 inceleme “program
uyarılsın” “ceza verilsin” “kaldırılsın” “kanal
kapatılsın”; yine bir diğeri, kişileri eleştiri
sınırlarının ötesinde aşağılayıcı
ve iftira niteliğinde ifadeler içeren, insan onuru ve özel hayatın
gizliliğine aykırı yayın; genel ahlak, manevi değerler
ve ailenin korunması ilkesine aykırılık ve toplumun millî
ve manevi değerlerine aykırı yayın kriterlerinden
oluşmaktadır.
Resmî Gazete’de yayımlanan 703 sayılı
Kanun Hükmünde Kararname’yle, yayınlanması zorunlu kamu
spotlarının içeriği ve sürelerine ilişkin de düzenlemeler
yapılmıştır. Bu düzenlemeyle, ayda en az doksan dakika
gıda güvenilirliği, iş sağlığı ve
güvenliği, sosyal güvenlik, halk sağlığının
korunması gibi konularda uyarıcı ve eğitici mahiyette
yayınlar yapılmasına ilişkin hususlar düzenlenmiştir.
Yapılacak zorunlu yayınların oran ve yayınlama zamanıyla
ilgili usul ve esasların Üst Kurulca belirlenmesi öngörülmüştür.
Bu kapsamda, Üst Kurul, Kamu Spotları ve Zorunu
Yayınlar Yönergesi hazırlamıştır. Aynı zamanda,
Çalışma, Sosyal Hizmetler ve Aile Bakanlığıyla ortak
hazırlanan yönetmelikle beraber “ailenin ve çocukların korunması
ilkesini gözeterek ailenin bütünlüğünü, çocukların zihinsel ve ahlaki
gelişimlerini destekleyecek nitelikteki yapım ve diziler üst kurul
bütçesine konulan ödenekten karşılanarak teşvik edilecektir.
Gelişen sanayi ve değişen beklentiler
sonrasında internet ortamında yayın ve yapımların
sayısı artmış ve talepler bu yönde ilerlemiştir. Bu
bağlamda, RTÜK, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuyla
birlikte hazırladığı yönetmeliğin yürürlüğe
girmesiyle, internet ortamında sunulan radyo ve televizyon hizmetlerini de
denetlemeye başlayabilecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayın Sayın
Milletvekili.
MUSTAFA CANBEY (Devamla) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 16 Nisan 2017 referandumu ile 24 Haziran 2018
seçimleri sonrasında Sayın Cumhurbaşkanımız Recep
Tayyip Erdoğan’ın seçilmesi ve kurulan yeni -Bakanlar Kurulu-
Kabineyle Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi
uygulamasına geçilmiştir. Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemiyle birlikte bürokrasiyi azaltan, sorunları çözen,
hızlı çözüm üreten icracı devlet anlayışı ortaya
çıkmış ve hizmet odaklı yeni yönetim
anlayışı meydana gelmiştir.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişin
ardından yayımlanan Bakanlıklara Bağlı, İlgili ve
İlişkili Kurum ve Kuruluşlarla İlgili
Cumhurbaşkanlığı Genelgesi’yle RTÜK, Kültür ve Turizm
Bakanlığıyla ilgilendirilmiştir ve bugün onun uhdesinde
görevine devam etmektedir.
AK PARTİ iktidarları döneminde radyo ve
televizyonculuk alanında ülkemizde yaşanan gelişme ve
ilerlemeler neticesinde demokratik yayıncılık
anlayışı benimsenmiş ve bu bağlamda RTÜK çalışmalarını
kesintisiz bir şekilde devam ettirmiştir. Yapılan
çalışmalarla kurulun önü açılmış, görev ve yetkilerini
kullanması kolaylaşmıştır.
Çalışmalarında demokrasinin temel
unsuru olan medyanın çoğulcu ve katılımcı
olmasına önem veren, bağımsızlık ve
tarafsızlık anlayışını benimseyen RTÜK’ün 160
milyon 769 bin lira olan bütçesinin ve 2019 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanunu Teklifi’nin hayırlı ve uğurlu olmasını
diliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Söz sırası, İstanbul Milletvekilimiz
Ravza Kavakcı Kan’dadır.
Buyurun Hanımefendi. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA RAVZA KAVAKCI KAN
(İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gazi
Meclisimizi ve milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün sizlere Devlet Opera ve Balesinin
kuruluşundan, tarihçesinden, bütçesinin detaylarından
bahsetmeyeceğim, bugün sizlere “Çocuklar şarkı söyleyemez.”
diyerek çocuk korolarına karşı çıkan zihniyetten ve her
türlü zorluğa rağmen yılmadan mücadele eden 2 kıymetli sanatkârdan,
2 kıymetli hocadan bahsedeceğim. Yoğun üniversite
tempolarına rağmen, haftanın yoğunluğuna rağmen
her hafta sonunu ilkokul çocuklarına ayıran ve onları
yetiştirmek için büyük özveri ve fedakârlıkla çalışan Sevim
Ünal Hoca ve Profesör Doktor Saadettin Ünal Hocadan bahsetmeye
çalışacağım.
Sevim Hoca ve Saadettin Hoca, büyük mücadeleler
sonunda 1983’te Devlet Operası Çocuk Korosu’nu kurdular. 3 Temmuz 1983’te
giriş imtihanını yaptıktan sonra birkaç ay
hazırlık yaptılar, Devlet Opera ve Balesi Binası’nı
Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü çatısı altında kullanmaya
başladılar ve öğrenci yetiştirmeye başladılar.
Sevim ve Saadettin Hocalar, sabırla her hafta
sonu Ulus’ta Atatürk Bulvarı’nda yer alan Opera Binası’nda anne
babaları tarafından getirilen öğrencileri nota bilgisi, nefes
alma teknikleri, ses egzersizlerinden başlayarak sabırla
yetiştirdiler. Koro kurulduktan kısa bir süre sonra Devlet
Operası Çocuk Korosu öğrencileri, Rengim Gökmen Beyefendi’nin
şefliğinde ve Cüneyt Gökçer yönetiminde meşhur La Boheme
Operası’nda yer aldılar, dünyaca tanınan opera
sanatçılarıyla beraber olmanın gururunu yaşadılar.
Ardından, başta çocuk şarkıları olmak üzere, Türk
sanat musikisi eserlerini, Türk halk musikisi eserlerini ve zengin müzik
kültürümüze ait birçok farklı eseri Ankaralıların
beğenisine sundular.
1983’te faaliyete başlayan Devlet Operası
Çocuk Korosu, 1990’da merhum Turgut Özal’ın da onay ve teşvikleriyle
Amerika’da Türk Günü Yürüyüşü’ne katıldı, sonra 11 ayrı
şehirde konserler verdi, onun arkasından da yurt içinde ve
dışında birçok temsillere katıldı.
1988 yılında “İncigül” ismiyle
Türkçeye uyarlanan Florinda Operası’nın tamamını sadece
çocuklar tarafından oluşan Opera Çocuk Korosu canlandırdı.
Bir süre sonra Sevim Hoca üniversiteden ayrıldı, zamanının
tamamını öğrenci yetiştirmeye, TRT Çocuk ve Genç Korosu’nu
kurup yetiştirmeye ayırdı. Hocaların emekleri boşa
çıkmadı, “Çocuklar şarkı söyleyemez, opera ve tiyatroyu
asla beceremez.” diyen zihniyeti yerle bir ettiler.
Dün akşam bu 2 güzel hocamızla telefonda konuşma
imkânı buldum. Önce Saadettin Hoca, sonra da Sevim Hocayla konuşurken
otuz beş sene evveline gittim. Baba teşvikiyle girilen imtihandan
sonra, her hafta sonu sabırla ilkokul öğrencisi kızını
Opera Binası’na götüren anneyi hatırladım. Sevim Hocanın diyaframdan
nefes alma hususunda öğrencilere ders verirken, teknikleri öğretirken
Saadettin Hocanın ses egzersizleri yapan çocukları
yönlendirdiğini hatırladım. Bazı farklı okullardan ve
aile çevrelerinden gelen farklı farklı çocukların bir arada,
kardeşçe müzik çatısı altında birleşmelerini
hatırladım. “La Boheme Operası” için özel hazırlanan
kostümleri hatırladım. Elbiseleri, şapkaları,
aksesuarları, her kişiye özel hazırlanan ayakkabıları
hatırladım ve sahne alındığı gün, temsil
esnasında La Bohem Operası’nda oyuncakçı olan Parpignol'un
etrafında toplanıp söylenen şarkıları
hatırladım. Bir süre sonra öğrencilerinin bir kısmı,
sesleri çocuk sesinden yetişkin sesine dönüşünce mecburen mezun edildiler
ama onlar sadece şarkı söylemeyi öğrenmediler, aynı zamanda
disiplinli ve öz güvenli olmayı öğrendiler hocalarından.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlayın Sayın
Milletvekili.
RAVZA KAVAKCI KAN (Devamla) – Hemen bitiriyorum
Başkanım. Teşekkür ederim.
Devlet Operası Çocuk Korosu mezunları için
bu kıymetli tecrübenin sanatsal çalışmaları sonradan devam
etse de etmese de hayatlarının birçok alanında onlara değer
kattığını düşündüm.
Bugün siz kıymetli milletvekillerimize 2019’da
tamamlanacak olan Atatürk Kültür Merkezinin 2.500 kişilik opera
salonundan, 800 kişilik konser ve tiyatro salonlarından,
kütüphanelerinden bahsetmedim; bugün sizlere çocuklara sanatı,
müziği, özellikle operayı sevdiren güzel hocalardan ve
evlatlarını teşvik eden güzel anne ve babalardan bahsetmek
istedim. Onlara hepimiz şükran borçluyuz. Bu vesileyle, bu güzel
çalışmaların devamı için başta iş
dünyamızın değerli mensupları olmak üzere, bütün
sanatseverleri çocuk korolarına destek olmaya davet ediyorum.
Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğünün ve
Bakanlığımızın bütçesinin hayırlara vesile
olmasını diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Söz sırası, İstanbul
Milletvekili İsmet Uçma’nın.
Buyurun Sayın Uçma. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA İSMET UÇMA
(İstanbul) – Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi sevgi, saygı ve muhabbetle
selamlıyorum.
Bugün Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2019 yılı bütçesi üzerine AK
PARTİ Grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle,
heyetinizi tekrar saygıyla selamlarım.
Konuşmamın hemen başında, dün
Ankara’da meydana gelen tren kazasında hayatını kaybedenlere
Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum, yaralılarımıza acil
şifalar diliyorum. Rabb’im ülkemizi, milletimizi ve bütün
insanlığı bu tür kazalardan, afetlerden ve belalardan muhafaza
eylesin. İnşallah, bu konularda yetkili olanlara da bu işlerle
ilgili gerekli tedbirleri alma ferasetini nasip eylesin.
Arkadaşlar, bugün, Filistin’in işgalinin
101’inci yıl dönümü. Bu vesileyle, tüm zamanlara ve çağlara sembol
olan Filistin’imizi ve Filistin davası uğruna şehadet
şerbeti içmiş liderlerini ve Filistin halkını yürekten
kutluyor, tebrik ediyorum. Direnişlerinin mübarek olmasını
diliyorum. Zalimlerin yeryüzünde sonuç alamayacaklarını ifade etmek istiyorum.
Sevgili arkadaşlar, Kaşıkçı
cinayeti, Myanmar Arakan Müslümanlarının soykırıma tabi
tutulması ve Yemen konusunda Amerika Senatosunun aldığı
kararları memnuniyetle karşılıyorum.
Sevgili arkadaşlar, yazma eserler bir ülkenin
olmazsa olmaz hazineleridir. Bu da büyük bir lütuf ve nasiptir ki bizde
mevcuttur. Dünyanın bütün ülkeleri içerisinde yazma eserleri bu kadar
yoğun ve fazla olan ikinci bir ülke mevcut değildir. Başka
ülkelerin çeşitli kaynakları olabilir; gerçekten, petrolleri
olabilir, altın madenleri olabilir ve çeşitli maden rezervleri
olabilir ama arkadaşlar, bütün bunların üstünde ve ötesinde
anılmaya değer, yeryüzündeki bütün bağları kurabilecek,
turizm, bilim ve ekonomi alanında dünyaya örneklik teşkil edebilecek
dünyaca ünlü ve nadir yazma eserler bizdedir.
Sevgili dostlar, buradan bu vesileyle Amerika’ya
şunu söylemek isterim, özellikle, Fırat’ın doğusundaki
operasyonla ilgili zikzakları nedeniyle şunu ifade etmek isterim:
Bizim en yeni yazma eserimizin tarihi Amerika tarihinden eskidir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Yani bu milletin
ajandasıyla, tarihiyle ve değerleriyle oynanmaması
gerekmektedir. Yine, inanıyorum ki ülkemiz, hinihacette, zor günlere
düştüğünde hiçbir parti ayrımı yapmaksızın, 81
milyon vatan evladının seferber olacağına, tıpkı
tuğlalar gibi kenetleneceğine de hiç kuşku yoktur. Burayı
bir merhamet diline, leyyin bir dile davet etmek istiyorum. Kuşkusuz ki bu
rahmet dili bütün dünyayı kuşatabilme gücüne sahiptir. Siyasi
rekabetler bunları şimdilik görmezden gelse de yakın bir
gelecekte Meclisimizin bu duyarlılığa
kavuşacağını yürekten bekliyor ve umuyorum.
Sevgili arkadaşlar, biz, yazma eserlerle ilgili
konulara henüz giremedik. Dolayısıyla vaktimiz bitiyor. Gerçi,
Sevgili Özgür Özel’den bir on dakika alacağım vardı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Buyurun, başımla
beraber.
İSMET UÇMA (Devamla) – Efendim, çok
teşekkür ediyorum, yüreğinize sağlık ama buradaki teamüller
buna münafi.
Sevgili arkadaşlar, siyasi rekabetleri de
söyleyerek hiç konuya giremeden –beni lütfen bağışlayın ve
kınamayın- bitirmiş oluyoruz. Ama siyasi rekabetlerin temelinde
yatan şudur sevgili arkadaşlar, dünyada insanoğluna
verilmiş en kötücül dürtü haset dürtüsüdür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayalım Sayın
Milletvekili.
İSMET UÇMA (Devamla) – Çok teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Arkadaşlar, bu dürtü hepimize eşit
verilmiştir.
(Hatip tarafından Felak suresinin 5’inci
ayetinin okunması)
İSMET UÇMA (Devamla) – Fakat Rabb’imiz bu
duygunun yönetilmesini de bizlere öğretmiştir. Eğer,
doğrudan demire temas ederseniz yangın
çıkarırsınız ama sünger kullanırsanız bu duyguyu
Rabb’imin arzu ettiği şekilde yönetme imkânına
kavuşmuş olursunuz. Hani, çok klasik bir söz vardır ya:
“Kıskanma ne olur, çalış senin de olur.” falan diye
şoförlerimizin… (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bunun temelinde yatan ana unsur budur ve bu duygularda hepimiz eşitizdir.
Birinde fazla, birinde eksik değildir arkadaşlar. Aslolan marifet, bu
duyguyu yönetebilmektir.
Bu duygu ve düşüncelerle ben…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İSMET UÇMA (Devamla) - …yeni sistemin ilk
bütçesinin hayırlı uğurlu olmasını diliyor, hepinizi
saygı, sevgi ve muhabbetle selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sağ olun, var olun.
BAŞKAN – Söz sırası İzmir
Milletvekilimiz Ceyda Bölünmez Çankırı’ya aittir.
Buyurun Sayın Çankırı. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA CEYDA BÖLÜNMEZ ÇANKIRI
(İzmir) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; 2019
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi görüşmeleri kapsamında
Vakıflar Genel Müdürlüğü bütçesi üzerine AK PARTİ Grubu
adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle Gazi
Meclisimizi ve ekranları başında bizleri izlemekte olan aziz
milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Vakıflar Genel Müdürlüğümüz köklü
geçmişimizden günümüze kadar medeniyetimizi geleceğe taşıma
misyonuyla yola çıkarak çağdaş yöntemleri ve evrenselleşme
değerleriyle insanlığı vakıf ruhu ve medeniyetinde
birleştiren öncü bir kurumdur. İyilik ve yardımseverlik
duygusunun vücut bulduğu vakıflar kamusal hizmetlerin en kısa
yoldan halka ulaştırılmasında, eğitim ve bilimin
desteklenmesinde, merhamet ve yardımlaşma duygularının
kurumsallaşmasında, toplumun katmanları arasında gelir dengelerinin
korunmasında, ülkemizin siyasi ve ekonomik istikrarına katkı sunmasında,
şehirlerin yaşanabilir hâle getirilmesinde tarih boyunca önemli bir
rol oynamıştır. Gönül dostu Hazreti Mevlâna güzel söylemiş:
“Kâmil odur ki, koya dünyada eser; eseri olmayanın yerinde yeller eser.”
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Her vakfiye aynı zamanda bizlere tevdi
edilmiş bir emanettir. Emanete sahip çıkmak ise bizim
inancımızın, itikadımızın bir gereğidir. Her
ay 15 kalemden oluşan kuru gıda paketleri 81 il merkezinde 20.315 ihtiyaç
sahibi ailenin adresine teslim edilmektedir. Balkanlar bölgesine toplam 26 bin
koli kuru gıda paketi gönderilerek ecdat topraklarımız da
unutulmamıştır. Eyüp İmaretinden 2 bin kişiye her gün
bir öğün sıcak yemek hizmeti verilmesine de devam edilmektedir.
Vakıflar Genel Müdürlüğü asırlar
ötesinden gelen şuur, geçmişten geleceğe uzanan inancıyla
1048’den beri hizmet vermektedir. Sosyal Güvenlik Kurumu
Başkanlığı kapsamında olmayan, geçimini temin edecek
menkul ve gayrimenkul mal varlığı bulunmayan, çalışma
gücünü yüzde 40’ın üzerinde kaybeden muhtaç, engelliler ile yetim
çocuklara Vakıflar Yönetmeliği usul ve esasları ile vakfiyeler
gereği aylık bağlanmaktadır. Vakıflar Genel
Müdürlüğünce, Millî Eğitim Bakanlığına bağlı
ilkokul, ortaokul, lise öğrenimi gören öğrenciler ile üniversite
öğrencilerine burs verilmektedir. Genel Müdürlük bu hayır
hizmetlerini genel bütçeden para alarak gerçekleştirmez. Yıllar
boyunca atıl durumda bırakılmış, unutulmuş akar
nevinden taşınmazlarını son on üç senede canlandırarak
gelirlerini artırmış, bu ölçüde de hizmetlerini
yaygınlaştırmıştır. Vakıflar Genel
Müdürlüğü her yıl performans programını kamu yönetiminin
şeffaflık ve açıklık ilkeleri doğrultusunda kamuoyunun
bilgisine sunar.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; AK PARTİ’mizin iktidara geldiği 2002 yılı
pek çok hususta olduğu gibi vakıf geleneğimizin ihyası,
ecdat mirasına sahip çıkılması noktasında âdeta bir
dönüm noktası niteliği taşımaktadır. Bu tarihten
itibaren gerek yurt içinde gerekse yurt dışında vakıf
eserlerine sahip çıkmanın gayreti içerisinde olduk. 2002
yılından önceki on yıllık dönemde sadece 46 kültür
varlığının restorasyonu veya onarımı
yapılırken son on altı yılda 5.250 vakıf eserinin
restorasyonu tamamlanmıştır. Bu rakam önceki döneme göre tam 114
katlık bir artışa tekabül etmektedir. Genel Müdürlüğümüz,
seçim bölgemiz olan İzmir’de de takdire şayan çalışmalara
imza atmaktadır. Vakıflar İzmir Bölge Müdürlüğümüzce
restorasyonu tamamlanan ve devam eden 65 adet vakıf eserine toplam 18
milyon 261 bin 274 TL ayrılmıştır. Ayrıca yapılan
faaliyetler kapsamında, 2003-2008 yılları arasında 176.064
vatandaşımıza da 15 milyon 76 bin 332 TL tutarında
yardım yapılmıştır. Bu yıl mayıs ayında
Sayın Cumhurbaşkanımızın teşrif ve himayelerinde
gerçekleştirilen, ülkemizde restorasyonu tamamlanan 250 vakıf
eserinin toplu açılış töreni gerçekleştirilmiştir. Bu
250 tarihî mirasımızın restorasyonu içerisinde yer alan, bölücü
terör örgütünün saldırılarından büyük hasar gören, tarihî
Nusaybin Zeynel Abidin Camisi ve Diyarbakır Sur Ermeni Protestan Kilisesi
bunlardan bazılarıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayalım Sayın
Milletvekili.
CEYDA BÖLÜNMEZ ÇANKIRI (Devamla) – Cennet
vatanımızın farklı ibadet mekânlarının hiçbir
din, dil, ırk ve kültür ayrımına, hiçbir ötekileştirmeye
maruz bırakılmadan sahiplenilmesi bizim diğer inanç
mensuplarına olan bakış açımızı göstermesi
bakımından çok önem arz etmektedir.
Vakıf eserlerinin restorasyonu, eğitime
destekleri, barınma ve iaşeleri yanında kültürel
mirasımızın korunmasına yönelik yapılmış
olan kıymetli çalışmalarından ötürü Vakıflar Genel
Müdürlüğümüzün başta değerli yöneticileri ve tüm
çalışanlarına grubumuz ve milletimiz adına
şükranlarımı sunuyorum. Kültür ve Turizm
Bakanlığımızın özelinde, bütçe görüşmeleri
gerçekleşen tüm kurumlarımıza hayırlı
olmasını diliyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Söz sırası Tokat
Milletvekilimiz Yusuf Beyazıt Bey’e ait.
Buyurun Sayın Beyazıt. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA YUSUF BEYAZIT (Tokat) –
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Vakıflar
Genel Müdürlüğü bütçesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum.
Vakıf, insanların kendilerine ait
mallarını, mülklerini, ekonomik değerlerini, helal
kazançlarını, kendilerine göre kutsal gördükleri bir gayeye hasretmek
olarak tanımlanabilir.
Değerli milletvekilleri, bugün yöneticileri de
hayatta kalmamasına rağmen hayır kurumlarının
temsilciliklerini Vakıflar Genel Müdürlüğü yapmaktadır. Her biri
yalnızca Allah rızası kazanmak amacıyla kurulan bu
vakıfların amaçlarını Vakıflar Genel Müdürlüğü
gerçekleştirmektedir.
Kadim bir medeniyetin sonucu olarak dünya medeniyeti
hâline gelen vakıflarla ilgili bazı örnekler aktarmak isterim.
Anadolu’nun, Balkanların, kısaca Osmanlı’nın gittiği
bütün coğrafyada nerede bir tarihî eser görseniz, han, hamam, kervansaray,
cami, mescit, darületfal, darüleytam, darülaceze, bimarhane, hastane, medrese,
külliye, çeşme, sebil, çarşı, bedesten, bunlar mutlaka
vakıflar eliyle yapılmıştır. Vakıflarda hem bir
yerellik vardır hem de bir mahallîlik vardır. Hepsinin bir
hayratı, bir de akarı vardır. Hepsi birer abide, hepsi birer
şaheserdir. Tezhibiyle, tezyiniyle, hüsnühatlarıyla, el yazması
eserleriyle, tombaklarıyla, şamdanlarıyla vakıflar
gerçekten bizim kadim medeniyetimizi teşkil eder.
Ecdadımız, daha İnsan Hakları
Evrensel Beyannamesi çıkmadan insan kişiliğini koruyan
vakıflar kurmuştur. Yün vakıfları bunlardan birisidir.
Yine, yaşlı kadınlar aç kalmasın diye vakıf
kurulmuştur. Hayvan hakları daha bilinmezken bizim
ecdadımız göçmen kuşlarını koruyan vakıflar
kurmuştur, onlara yem dağıtan vakıflar kurmuştur,
hasta leylekleri tedavi eden vakıflar kurmuştur, darülmiyavlar,
darülhavhavlar kurmuştur. Kuş evlerini saraylar gibi
yapmışlardır. Sadaka taşları, sadaka
vakıfları kurmuşlardır. Gecenin karanlığında
bu taşlara bırakılan bu hayratlar… Ne alan vereni ne de veren
alanı bilmektedir. Öksüzleri koruyan vakıflar, küçük çocukları
pikniğe götüren vakıflar kurulmuştur. Evlenemeyen
kızların çeyizlerini cihazlarını yapan, bunları ödeyen
vakıflar kurulmuştur. Hizmetçilerin kırdığı kap
kacakları tazmin eden, sırf onları ev sahibi işinden
etmesin, onları mahrum etmesin diye vakıflar kurulmuştur.
Değerli milletvekilleri, bu
anlayışın devamı olarak vakfiyelerinde eğitim
şartı bulunan vakıfların gayelerini gerçekleştirmek
üzere iki yüzyıl sonra Vakıflar Genel Müdürlüğü 2 üniversite
kurmuştur. Bunlardan birisi Fatih Sultan Mehmet Vakıf
Üniversitesidir. Bu vakfın kurucularını dikkatlerinize sunmak
istiyorum. Birisi dünyanın en büyük mimarı Mimar Sinan
Vakfıdır, diğeri Fatih Sultan Mehmet Vakfıdır. Yine 2
hanım sultan Nur Banu Valide Sultan ve Hatice Sultan Vakfıdır.
Değerli dostlar, Bezmiâlem Vakıf
Üniversitesi de yine Vakıflar Genel Müdürlüğünün mazbut
vakıflarının kurduğu bir üniversitedir.
Vakıf insanın yalnızlık ve
yabancılık çektiği modern dünyada ona yalnız ve
yabancı olmadığını hatırlatmaktır. Fakirin
gülen yüzü, zenginin varoluş gayesidir. En önemlisi vakıf
şifadır, bazen hastalara, bazen açlığa, bazen
yalnızlığa, bazen de zamana. Bu anlayışla
İstanbul'da kurulan Bezmiâlem Vakıf Üniversitesinin kurucusu da, yine
bir hanım sultan olan Bezmiâlem Valide Sultan’dır. Silahtar Abdullah
Ağa Vakfı’dır. Ve üçüncü vakıf da II. Abdülhamit Han
Vakfıdır. Dolayısıyla bu önemli iki üniversite
yalnızca Allah rızası gözetilerek kurulmuştur ve
ecdadın emaneti olan vakıflarımıza layıkıyla
sahip çıkmak, bu şuuru ve bu yüksek algıyı gelecek
nesillere layıkıyla aktarabilmek, vakıf duasına nail olmak,
bedduasından korunmak için yapılmıştır.
Değerli milletvekilleri, vakıf
medeniyetinin uzandığı bütün coğrafyalarda bütün bu
vakıf eserlerini görmek mümkündür. Vakıflar Genel Müdürlüğü
yalnızca Türkiye sınırları içerisinde değil, bütün
Osmanlı coğrafyasında da bütün bu hizmetleri yerine
getirmiştir.
Sizin dikkatinizi çekmek istediğim, tam bundan
beş yüz altmış dört sene önce kurulan bir vakıf var, Fatih
Sultan Mehmet Vakfı. Bu vakfiyeyi sizlere okumak istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YUSUF BEYAZIT (Devamla) – Sayın
Başkanım…
BAŞKAN – Toparlayalım Sayın
Milletvekili.
YUSUF BEYAZIT (Devamla) – “Ben ki İstanbul
Fatihi abd-i aciz Fatih Sultan Mehmet. Bizatihi alun terimle kazanmış
olduğum akçelerimle satın aldığım İstanbul'un
Taşlık mevkiinde kâin ve malumu’l-hudut olan 136 bap
dükkanımı vakfı sahih eylerim. Bu gayrı menkulatımdan
elde olunacak nemalarla İstanbul'un her sokağına ikişer
kişi tayin eyledim. Bunlar ki, ayın belli günlerinde İstanbul'a
çıkalar, bilaistisna her kapuya vuralar ve o evde hasta olup
olmadığını soralar, var ise şifası ya da mümkün
ise şifayab olalar. Değilse, kendilerinden hiç bir
karşılık beklemeksizin Darülaceze’ye kaldırılalar.
Maazallah, herhangi bir gıda buhranı vaki olduğunda ehli erbaba
silah verile, hayvanat-ı vahşiye yavruda ve yumurtada
olmadığı zaman avlanalar ki bu insanlar gıdasız
kalmayalar.”
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YUSUF BEYAZIT (Devamla) – Ve yine Kanuni’nin bir
vakfiyesiyle, bir duasıyla sözümü tamamlamak istiyorum: “Her kimse ki;
vakıflarımın bekasına özen ve gelirlerinin
artırılmasına itina gösterirse
bağışlayıcı olan Allahu Teala'nın huzurunda ameli
güzel ve makbul olup, mükâfatı sayılamayacak kadar çok olsun, dünya
üzüntülerinden korunsun ve muhafaza edilsin."
Ve bu duayla, Vakıflar Genel Müdürlüğünde
çalışan bütün mesai arkadaşlarıma, başta Genel Müdür
ve bütün mühendis ve işçiler olmak üzere, hepsine
şükranlarımı ifade ediyorum.
Hepinize saygılarımı arz ediyorum.
(AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
BAŞKAN – Söz sırası, İstanbul
Milletvekili Mustafa Yeneroğlu’nda.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA YENEROĞLU
(İstanbul) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Başta tarihî, coğrafi, sosyal ve kültürel
bağlarımızın güçlü olduğu ülkeler olmak üzere,
dünyanın her yerinde, insan hayatını ilgilendiren her
aşamada ve hemen hemen her sektörde proje uygulayabilen uluslararası
bir marka olan Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı
Başkanlığı ile yurt dışında yaşayan
milyonlarca vatandaşımıza farklı bölgelerde tarihsel ve
kültürel bağımız olan akraba ve topluluklara ve ülkemizde
eğitim gören uluslararası öğrencilere yönelik
çalışmalar yapan Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları
Başkanlığı bütçeleri hakkında grubumuz adına
konuşma yapmak üzere söz almış bulunmaktayım.
“İnsanı yaşat ki devlet
yaşasın.” Evet, Sayın Cumhurbaşkanımızın
sürekli vurguladığı ve AK PARTİ icraatlarının
temel düsturunu ifade eden bu veciz söz, ülkemizin uluslararası
faaliyetlerinde, TİKA ve YTB gibi kurumlarımızın
gerçekleştirdiği hizmetlerde karşılık buluyor.
Dünya, tarihî bir dönüşüm geçiriyor. Sömürgeci
dönemin açtığı yaralar, yeryüzünün kuzey ve güney yarım
küreleri arasındaki refah uçurumu, savaşlar, yoksulluk ve açlık
gibi küresel gelişmeler medeniyetlerin beşiği olan Türkiye’mizin
insanlık için taşıdığı sorumluluğun ne kadar
büyük olduğunu göstermektedir. İşte bu noktada, uluslararası
topluluğa karşı taşıdığımız bu
sorumluluğu Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı
Başkanlığımız “Dünyanın neresinde bir ihtiyaç
varsa biz oradayız.” düsturuyla yerine getirmeye çalışıyor.
2002 yılında 12 ofis ve 28 ülkede 200 proje yürütülürken bugün 5
kıtada 170 ülkede 61 ofisle 2 bin projenin altına imza atan
TİKA’mız geçmişle kıyaslanmayacak derecede daha güçlü bir
konumdadır. Sadece bu yıl Benin’den Moritanya’ya, Bosna-Hersek’ten
Kolombiya’ya, Nijer’den Özbekistan’a farklı alanlarda verdiği
destekle ülkelerin kalkınmasına, nice insanın
sağlığına, eğitimine ve hayata tutunmasına destek
olmuştur. Kırgızistan’da, Bosna-Hersek’te, Moldovya
Gagavuzya’da, Filistin Gazze’de, Libya’da, Pakistan ve Filipinler’de bazı
yerlerde hastane yaptırarak, bazı bölgelerde de tıbbi
donanım desteği vererek sağlık alanında milletimizin vicdanının
sesi olup dünyaya örnek bir biçimde insanlık görevini ifa etmektedir.
Afganistan, Nijer, Ürdün ve Moritanya’da okul
inşası ve eğitim donanımı desteği gibi projelerle
gençlerin geleceğine yatırım yapılırken Macaristan’da
Gül Baba Türbesi ve Bosna-Hersek’te Sokullu Mehmet Paşa ve Drina Köprüsü
restorasyonuyla ecdadımızın emanetlerine, aslında
geleceğimize sahip çıkılmaktadır.
Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; günümüzde başkentimiz Ankara nüfusundan daha fazla
insanımız yurt dışında, farklı ülkelerde
yaşamlarını sürdürüyor. Ülkemizin dört bir yanından
dünyanın dört bir yanına giden bu insanlarımızın en
önemli ortak vasfı Türkiye’mizdir. Yurtdışı Türkler ve
Akraba Topluluklar Başkanlığımız asli görev alanı
olarak, Türkiye’den göç etmiş insanlarımızın ana
vatanına ve ana diline bağlarının güçlendirilmesi, gerek
yaşadıkları ülkede gerekse Türkiye’deki menfaatlerinin takibi,
sorunlarının çözüme kavuşturulması yönünde çalışmalar
yapmaktadır. 1960’lı yıllarda başlayan dış göç
tarihiyle kıyasladığımızda, çok geç kurulmuş olan
bir kurum olarak bir bakıma gecikmiş çalışmaların
artırılması gereken imkânlarla telafi etmeye
çalışmaktadır. YTB Türkiye Stajları, Yurt
Dışı Türkler Gençlik Kampı, Diaspora Gençlik Akademisi ve
Evliya Çelebi Anadolu Kültür Gezileri Programlarıyla yurt
dışında doğup büyümüş gençlerimiz ana
vatanlarıyla hasretlerini gidermektedir. Gençlerimizin Evliya Çelebi
Anadolu Kültür Gezileriyle ana vatanlarının zenginliğine
şahit olmaları iktidarı ve muhalefetiyle hepimiz için bir sevinç
kaynağıdır ve tüm bunlar daha güçlü bir biçimde takip etmemiz
gereken önemli sorumluluklardır.
Değerli milletvekilleri,
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar
Başkanlığı tarafından yürütülen Türkiye bursları
programı kapsamında 138 ülkeden yaklaşık 16 bin uluslararası
öğrenci 70 farklı şehirde bulunan 125 üniversitede öğrenim
görmektedir. Türkiye bursları programına 2018 yılında 157
ülkeden 135 bin başvurunun olması ülkemizin nasıl bir çekim gücü
hâline dönüştüğünü göstermektedir. YTB tarafından akraba
topluluklara yönelik yapılan yerinden burslandırma çabaları
Balkan Gençlik Okulu, Kosova Genç Liderler Akademisi, Bulgaristan Türkçe
Öğrenelim, Türkçeyi Tanıyalım Projesi ve Türk Dünyası
Siyaset Akademisi çalışmalarıyla ayrıca üzerinde durulan
çok önemli hizmetler yapmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayın Sayın
Milletvekili.
MUSTAFA YENEROĞLU (Devamla) - Değerli
milletvekilleri, ihtiyaç sahibinin yanında olmak, yurt
dışındaki insanımıza, kardeşlerimize,
akrabalarımıza, dostlarımıza sahip çıkmak ve gönül elçisi
yetiştirmek zordur. TİKA ve YTB bu zoru nispeten
kısıtlı imkânlarla başaran iki güzide kurumumuzdur.
Bu düşüncelerle yüce Meclisimizin siz
değerli üyelerini tekrar saygıyla selamlıyor, yurt
dışı Türkler konusunun Meclisimizin gündeminde daha fazla yer
edinmesi ümidi ve çabasıyla Genel Kurula başarılar diliyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri,
birleşime yarım saat ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 18.59
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.34
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Mustafa
AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 32’nci
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi ile 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı’nın görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Şimdi, söz sırası AK PARTİ Grubu
adına Konya Milletvekili Leyla Şahin Usta’dadır.
Buyurun Leyla Hanım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA LEYLA ŞAHİN USTA
(Konya) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri ve
ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimiz;
Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları
Başkanlığı 2019 yılı bütçesiyle ilgili grubum
adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, dün tren kazasında
hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet,
ailelerine ve sevenlerine sabırlar diliyorum,
yaralılarımıza da acil şifalar temenni ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; içerisinde bulunduğumuz hafta olan İnsan
Hakları Haftası her birimizi bir kez daha durup düşünmeye sevk etmelidir.
10 Aralık 1948’de Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda üye
ülkelerin çoğunluğunun oylarıyla kabul edilen İnsan
Hakları Beyannamesi’nin 1’inci maddesi “Bütün insanlar hür, haysiyet ve
haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana
sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile
hareket etmelidirler.” der.
Şimdi soruyorum: Hiç, imkânsız seçim
yapmak zorunda kaldınız mı? Aileniz için ilaç veya yiyecek
arasında bir seçim yapmak, okula giderken hangi yolun daha güvenli
olduğuna karar vermek ya da son kalan can yeleğini hangi
çocuğunuza vereceğinizi seçmek. Şu anda biz buradayken bile
milyonlarca insan bunun gibi imkânsız seçimlerle karşı
karşıya kalıyor. Üzülerek ifade etmeliyim ki dünya insan
hakları konusunda belki de en kötü, en karanlık dönemini
yaşıyor. Doğusundan batısına dünyanın
çeşitli yerlerinde insanlık âdeta can çekiyor. İnsan
hakları ihlalleri sadece Afrika’da, Asya’da yaşanmıyor; bugün
nispeten kalkınmış kıtalarda ayrımcılık,
ırkçılık, İslam karşıtlığı ve
çeşitli ihlaller hızla yükseliyor. Avrupa’da
ırkçılığın yükselmesinden ve özellikle de Türklere ve
Müslümanlara yönelmesinden ciddi endişe duyuyoruz. Avrupa’da göçmenlere
yönelik insanlık dışı muameleyi yine endişeyle takip
ediyoruz. Batı’nın ünlü bir gazetecinin vahşice öldürülmesi
karşısında insani değerler ile petrol ticareti
arasında gözle görünür bir çelişki yaşamasını
kaygıyla izliyoruz. Son günlerde Paris’te göstericilerin yakıp
yıkmasını da göstericilere karşı uygulanan
orantısız gücü de temel insan haklarıyla asla bağdaştırmıyoruz.
İnsan hakları mücadelesi Batı’da ciddi şekilde irtifa
kaybediyor. Şunu samimiyetle belirtmeliyim ki mücadele Batı’da irtifa
kaybederken burada, Türkiye’de daha fazla güç kazanıyor, mücadelenin
bayrağı daha da yükseliyor.
İnsan hakları mücadelesi hiç kimsenin,
hiçbir ülkenin, toplumun ya da örgütün tekelinde değildir. Bugün bütün
dünyada yankılanan “Dünya 5’ten büyüktür.” mücadelemiz, insan hakları
mücadelesinde de bir çığır açtı. 5 ülkenin aldığı
kararların bütün insanlığa uygulanmasına itiraz
edişimiz, kimden ve nereden gelirse gelsin, zulme ve
haksızlığa karşı aldığımız net
tavrımızdır. Bugün Avrupa ve Amerika göçmenleri ölüme,
açlığa terk ederken, en insanlık dışı muameleye,
ırkçılığa, ayrımcılığa kurban ederken
biz mazlumları ülkemizde misafir ederek hem bu ülkenin izzetini yücelttik
hem de dünyaya insanlık dersi verdik. Türkiye bugün sergilediği güçlü
duruş itibarıyla mevcut problemlerin çözümü noktasında çabalar
göstererek ve aktif katkılarda bulunarak çevresine barış,
istikrar ve refah yansıtan bir ülkedir. Türkiye artık kendi içine
kapanmış, dünyada olup bitenlere seyirci kalan bir ülke
değildir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; farklı ülkelerde yaşayan
vatandaşlarımızın o ülkedeki haklarına sahip
çıkmak ve ana vatanıyla bağlarını devam ettirmelerini
sağlamak, bizim anayasal sorumluluğumuz altındadır, bu,
bizim diaspora politikamızın da esasıdır. Bizim için de AK
PARTİ olarak iktidara geldiğimiz ilk günden bugüne hedefimiz, vatandaşlarımızın
sorunlarına tek bir elden ve hızlı çözümler üretmek oldu. Bu
anlayışla Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar
Başkanlığı sayesinde oluşan koordinasyon, yurt
dışında yaşayan vatandaşlarımızın
sorunlarıyla tek merkezden ilgileniyor ve onların
yaşadığı her türlü meseleyi tüm boyutlarıyla ele
alıyor. Nerede olursa olsun, yurt dışında yaşayan 6
milyonu aşkın insanımızın hak ve menfaatlerini korumak
temel önceliğimizdir. Özellikle dünyada artan yabancı
düşmanlığı yüzünden aile birleşiminden eğitime,
eşit katılımdan kültürel kimliğini korumaya kadar birçok
sıkıntıyla karşılaşılmaktadır. Bu
kapsamda, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar
Başkanlığı vasıtasıyla
ayrımcılıkla mücadele, siyasal katılım, Mavi Kart,
çift dillilik, Genç Liderler, YTB Türkiye stajları, insan hakları
eğitim programları, Gençlik Köprüleri gibi çeşitli
çalışmalar yürütülmektedir.
Hakları korumaya yönelik bu faaliyetlerin
dışında, vatandaşlarımıza doğrudan kültür
hizmeti sunmak, ana dillerini güçlendirerek kendi kültür ve kimliklerini
benimseyerek toplumsal hayata etkin bir şekilde katılımlarını
sağlamak amacıyla programlar ve çalışmalar yürütülmektedir.
Yine, çok önemsediğim bir faaliyet olan
İnsan Hakları Eğitim Programıyla…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayın Sayın
Milletvekili.
LEYLA ŞAHİN USTA (Devamla) – …Avrupa
ülkeleri ve Amerika’da lisans veya yüksek lisans düzeyinde okuyan 40
öğrencimize; insan hakları, dinî ve kültürel haklar, yabancı
düşmanlığı, ırkçılık, İslamofobi,
Müslümanlara karşı nefret suçları, Türkiye’nin diaspora
politikası ve uluslararası kuruluşlarda insan hakları
mekanizmaları konularında eğitim verilmiştir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; YTB’nin varlığı ve sürdürülebilir olması,
dünyanın dört bir yanında yaşayan
vatandaşlarımızın hak ve hukukunu korumayı garanti
altına aldığı gibi, uluslararası toplumlarla iş
birliğimizi artırmakta ve kadim kültürümüzü devam ettirmemize alan
açmaktadır. Yeni başlattıkları mezun derneklerinin
kurulmasıyla da gönül elçilerimiz olarak yetiştirip
gönderdiğimiz gençlerin birbirleriyle olan ve Türkiye’yle olan
bağlarının çok kıymetli olduğunu belirterek, bu
çalışmadan dolayı YTB’yi de tebrik ediyorum.
Daha önceki yıllara oranla bütçesindeki yüzde
10’luk artışla YTB’nin aslında daha da büyük bütçelerle daha
güçlü, daha hızlı çalışmalarının devam etmesini
ve bu vesileyle 2019 yılı bütçesinin, ülkemiz ve insanlık
çatısı altında birleştiğimiz tüm kardeşlerimiz
için hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla sevgiyle
selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Söz sırası, Erzurum
Milletvekili İbrahim Aydemir’e aittir.
Buyurun Sayın Aydemir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) – Çok teşekkür ediyorum.
Değerli Başkanım, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yavuz Bey belagat ustası,
konuşmasında özel notlar düştü. Ölülerimizi taltif ederken
dirilere zemmetmek düştü. Öyleydi değil mi Yavuz Bey?
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) –
Zemmetmedim de…
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) – Evet,
oysa biz çok velut, çok üretken bir zemindeyiz, elhamdülillah. Sadece insan
unsuru bakımından değil, eşyada da öyleyiz, kültürel
olgularda da öyleyiz.
Ben; Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu
bütçesi üzerine notlar düşeceğim ancak, ondan önce bir hususi isim,
içimizden çıkmış, rahmete
uğurladığımız, bayrak bir isim, Mithat Cemal
Kuntay’ın özel bir berceste kaydı var, paylaşmak istiyorum.
Diyor ki: “Toprak, sen kol kanat ol, öyle kucakla/ Bilmezsin, o gökten de,
adından da temizdi/ Ey yeryüzü, mabet kesilip Allah’a yüksel/ Koynunda
yatan gölge bizim Akif’imizdi.” Efendim, malumunuz, Akif, 27 Aralıkta
Hakk’a vuslat etti. Daha var yıl dönümüne ancak onunla ilgili hususi bir
gelişme var, onun için özellikle not düşüyorum. Kültür ve Sanat
Politikaları Kurulunca bu yılki Vefa Ödülü’nün Mehmet Akif Ersoy’a
verilmesi bizi inşirahın zirvesine
taşımıştır. Kendilerine şükranlarımı
sunuyorum.
Bir kurumu tarif etmek lazım ki onunla ilgili
muradınızı netleştiresiniz. Ben de Atatürk Kültür, Dil ve
Tarih Yüksek Kurumuna dönük en kestirme tarifi yapmak istiyorum. Misyonu çok
net bu kurumumuzun: “Kültürümüzün ihya edilerek bütün insanlığın
yararlanabileceği bir medeniyet hâline gelmesine katkı
sağlamak.” deniyor. Daha berrak bir tarif ise, ruhumuzu kuşatan millî
asaletimizin, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ne ilham veren
hassasiyetlerimizin bilinmesiyle mümkün. O hâlde sual de net: Biz kimiz? Cevap
İbrahim Aydın’dan oldu: “Biz bir vefa medeniyetinin
evlatlarıyız.” Bir başka arkadaşım: “Biz, ruhunu
Hakk’a adamış, bir büyük milletin mensuplarıyız.” dedi.
Biz, cihana adalet, insanlık ve sevgi mesajını, Yusuf Has
Hacipçe duruş, Kâşgarlı Mahmudca üslup, Ahmet Yesevice imanla
belleten yüksek bir haletiruhiyeyiz. Biz yaratılanı Yaradan’dan ötürü
sevmek gerçeğini Manasça bir ifade, Orhunca bir kayıtla küresel
hafızaya not düşenleriz. Biz insanlık değerlerini Dede
Korkutça bir vakar, Selahaddin Eyyubice kararlılıkla
asırların idrakine söyleten; kâinata Yunusça muhabbeti, Mevlânaca
hoşgörüyü esas kılmayı vazife bilen, tarihlerin azametini
ifadede âciz kaldığı bir yüksek medeniyetin temsilcileriyiz.
Muhteşem ecdadımızın ufkunu
“Hakk’a tapan” kaydıyla tarif eden millî andımız, bizi,
medeniyetimizi tasvire kâfidir, yeterlidir. Biz Hakk’a tapan bir ecdadın
torunlarıyız. Millî amentümüz budur, biz Hakk’a tapanlarız.
Efendim, İlayıkelimetullah yolunda devleti ebet müddet için can verme
sırrını fehmedenlerin, akıl edenlerin, “Aguşunu
açmış bekliyor Peygamber.” iltifatına mazhar oluşumuzun
sırrını bilenlerin diliyle, biz toprağın kara
bağrında sıra dağlar gibi duran şüheda ecdadın
evlatlarıyız. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
İşte Atatürk, Kültür, Dil ve Tarih Yüksek
Kurumunun yüklendiği ve özellikle ak dönemde, son on altı yılda
üstün başarılarla gerçekleştirdiği görev budur. Görev,
millî hafızayı diri tutmak ve asrın idrakine bu yüce milleti
değerleriyle, üstün iradesiyle söyletmek. Görev, iftiralarla,
karalamalarla yok edilmeye çalışılan destan
asırlarımızı gündeme taşımak. Vazife, kendi
tarihine ihaneti görev edinmişlerce linç edilmeye uğraşılan
kahramanlarımızın hakkını teslim etmek…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayın Sayın
Milletvekili.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) – …mesela
Kutülamare gibi üstü kapatılmaya çalışılan zaferlerimizi
gün yüzüne çıkarmak, mesela vatan toprağını Gazze
katillerine vermediği için iftiralara muhatap kılınmış
Abdülhamitlerin asaletini küresel izana hatırlatmak ve ona vefa göstermek
ve belki hepsinden çok daha mühimi, gönül coğrafyamıza sahip
çıkmak. “Bir zamanlar millet, hem nasıl
milletmişiz/Gelmişiz dünyaya, milliyet nedir öğretmişiz.”
hakikatini yeni nesillere aktarmak.
Bu noktada, yüce milletimizin tarihine, kültürüne,
temellerine ve değerlerine sadakat ve vefada eşsiz bir dirayet ve
kararlılık sergileyen Sayın Cumhurbaşkanımıza
şükran ve minnetlerimizi sunuyoruz.
Bu seçkin kurumumuz bütçesi başta olmak üzere,
bütün kurumlarımızın bütçeleri Allah’ın izniyle çok
mübarek, çok bereketli olacaktır. Hepinize bu duygularla saygı
sunuyorum, hürmetlerimi sunuyorum.
Sağ olun. (AK PARTİ, MHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Söz sırası Sakarya
Milletvekili Recep Uncuoğlu’ndadır.
Buyurun Sayın Uncuoğlu. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA RECEP UNCUOĞLU
(Sakarya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Atatürk
Araştırma Merkezi ve Atatürk Kültür Merkezi
Başkanlıklarının 2019 yılı bütçesi üzerine AK
PARTİ Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Gazi
Meclisimizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Dün meydana gelen elim tren kazasında
hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Cenab-ı
Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı diliyorum,
yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, Atatürk Kültür Merkezi
bir kültür akademisi niteliğinde olup Türk kültürü üzerinde
araştırma, yayın, tanıtım, teşvik ve ödüllendirme
faaliyetleri kapsamında yüzlerce yayın yapmış, yurt içi ve
yurt dışında çok sayıda konferans ve bilimsel toplantı
düzenlemiş, belgeseller hazırlamış; edebiyat, sanat tarihi,
tiyatro, resim, Türk müziği ve iletişim dallarında ödüllü
yarışmalarla Türk kültürü üzerinde araştırma yapanlara
teşvik mahiyetinde ödüller vermiştir.
Kurum bünyesinde desteklenen küçük projelerin
yanı sıra uluslararası nitelikte kapsamlı projeler de
yürütülmektedir. Bunlardan, Türk Dünyası Edebiyatı Tarihi, Türk
Dünyası Edebiyatçıları Ansiklopedisi, Türk Dünyası Fikir ve
Edebiyat Metinleri Antolojisi ve Edebiyat Terimleri ve Kavramları
Ansiklopedik Sözlüğü’nden oluşan Türk Dünyası Ortak
Edebiyatı Projesi tamamlanmış ve bu proje kapsamında 31
ciltlik eser yayınlanmıştır.
Atatürk Araştırma Merkezi
Başkanlığıysa kurulduğu günden bu yana pek çok ulusal,
uluslararası kongre, sempozyum, panel, çalıştay, konferans gibi
bilimsel etkinlikler düzenlemiş ve etkinliklerde sunulan tebliğleri
neşretmiştir. Bunun yanında, cumhuriyetimizin kuruluş ve
gelişme sürecindeki olayları, bugüne olan etkilerini ve geleceği
şekillendirmedeki olası rollerini kamuoyuna sunmak amacıyla dört
yılda bir olmak üzere Uluslararası Atatürk Kongresi düzenlenmektedir.
Cumhuriyetimizin tarihi konusunda lisansüstü öğrenim gören
öğrencilere burs verilmekte, tezleri yayınlanmakta, İhtisas
Kütüphanesi, E-Mağaza, kitap satış bürosuyla
araştırmacı ve okuyuculara hizmet verilmekte; aynı zamanda,
kitap fuarları ve üniversitelerimizde yayın, satış,
tanıtım faaliyetleri de kurumumuz tarafından devam
ettirilmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; on altı yıldır müzelerden kültür merkezlerine,
ören alanlarına kadar mevcutta yapılan yeniliklerle ve güzel sanatların
her alanında gerçekleştirilen projelerle çağı yakalayacak
ve yön verecek önemli adımlar attık.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişle de
kamuoyumuz tarafından beklenen birçok proje hız kazandı.
Bunlardan belki de en önemlisi İstanbul Atatürk Kültür Merkezi. 1946
yılında opera binası olarak yapımına başlanan,
1969 yılında İstanbul Kültür Sarayı adı altında
hizmete açılan ancak büyük bir yangın felaketi sonrasında, 1970’te
yedi yıl süreyle kullanıma kapatılan AKM, 1999 Marmara depremi
sonrasında da yapılan çalışmalar neticesinde deprem
güvenliğine sahip olmadığı tespit edilerek
boşaltılmıştı. Mevcut yapının
güçlendirilmesi ve diğer büyük onarım, kapsamlı tadilat gibi
işlerin yapılması için gerek İstanbul 2010 Avrupa Kültür
Başkenti Ajansının gerekse Kültür ve Turizm
Bakanlığımızın yaptığı
çalışmalar yeterli düzeye ulaşmadığından 2013
yılında durdurulmuştu. Bizzat Sayın
Cumhurbaşkanımızın devreye girmesiyle hazırlanan yeni
projenin lansmanı bizzat yine kendileri tarafından 6 Kasım 2017
tarihinde yapıldı. Herkesin beğenisini kazanan yeni konseptiyle
opera, tiyatro, toplantı ve sergi salonları, stüdyolar, atölyeler ve
modern donatılarıyla bilim ve sanatın toplumla
buluştuğu ulusal ve uluslararası birçok faaliyete ev
sahipliği yapacak olan AKM, Sayın Cumhurbaşkanımızın
İkinci 100 Günlük Eylem Planı’nda açıkladığı gibi
2019 yılı Ocak ayında yapım ihalesi
gerçekleştirilecek, inşallah, 2021’de de tamamlanarak yeni kültür
mekânı olarak bir dünya kenti olan İstanbul’umuza güç katacak.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
her eser kendi vatanında, ait olduğu yerde güzel, orada
anlamlıdır. Bu felsefeden hareketle, kaçırılan eserlerin
ait oldukları topraklara dönmesine izin vererek kazanmak ilkesini her
ülkenin benimsemesi en içten temennimiz. Böylesine tarihî ve duygusal bir
anı geçtiğimiz hafta sonu yaşadık, yaklaşık
altmış yıl sonra hepimizin ve tüm dünyanın “Çingene
Kızı” olarak bildiği mozaik panonun eksik parçaları
ülkemize, yurduna döndü…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayın Sayın
Milletvekili.
RECEP UNCUOĞLU (Devamla) - … ve ait olduğu
topraklarda, Gaziantep’te Kültür ve Turizm Bakanımız tarafından
gerçekleştirilen sunumla buluşmuş oldu.
Burada, yaşanan bu son örnek
ışığında, son yıllarda Kültür ve Turizm
Bakanlığımızın yasa dışı yollarla yurt
dışına çıkarılan kültür varlıklarının
iadesi konusunda gösterdiği başarı ve
farkındalığı artırma çalışmaları için
özellikle Bakanlık Kaçakçılıkla Mücadele Dairesi
Başkanlığı olmak üzere tüm yetkililere; akademisyen,
teknisyen ve diplomatlara, emek veren herkese hassaten teşekkür ediyorum,
tebrik ediyorum.
Bu düşüncelerle, 2019 yılı bütçesinin
Bakanlığımıza, kurumlarımıza, aziz milletimize
hayırlı ve bereketli olmasını temenni ediyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Söz sırası Siirt
Milletvekili Osman Ören’de.
Buyurun Sayın Ören. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA OSMAN ÖREN (Siirt) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Tarih Kurumu 2019
yılı bütçesi üzerine AK PARTİ Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu ve hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, konuşmamda, Türk
Tarih Kurumu tarafından son yıllarda yapılan
çalışmalara değineceğim.
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu bünyesinde
çalışmalarını sürdüren Türk Tarih Kurumu, Türk ve Türkiye
tarihinin bütün dönemlerine dair eserler yayınlamakta, bilimsel
toplantılar düzenlemekte, alandaki araştırmacılara burs
sağlamakta, çeşitli bilimsel araştırma projelerini
gerçekleştirmekte, kazı ve müze araştırmalarını
destekleyerek tarih alanında özgün ve nitelikli
araştırmaların yapılmasına katkı
sağlamaktadır.
Kurulduğu günden bu yana Türk tarihi ve
medeniyetine dair değerli ürünler veren Türk Tarih Kurumunun önemi
günümüzdeki bölgesel ve küresel gelişmeler göz önüne
alındığında daha net bir şekilde ortaya
çıkmaktadır. Hem küresel hem de bölgesel gelişmeler
geçmişten ders çıkarmanın ve tarih şuuru gelişmiş
bir toplum olmanın önemine işaret etmektedir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Tarihimizi ideolojik tarafgirlikten uzak bir
şekilde bilimsel yollardan analiz etmek, yarını çağın
gerekleri doğrultusunda sağlam bir şekilde inşa edebilmenin
anahtarıdır. Türk Tarih Kurumu, düzenlediği anma etkinlikleri,
tanıtım faaliyetleri, sergiler ve gezilerle bu şuurun her
yaş grubundan vatandaşa yerleşmesi için önemli bir görev icra
etmektedir. Bu doğrultuda geçtiğimiz yıllarda birçoğu anma
etkinliği niteliğinde olan halkın katılımına
açık toplantılar düzenlemiş, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten
İzmir’in kurtuluşuna, Millî Mücadele’den Kudüs’e, Anadolu
Kadınları Teşkilatı’ndan Ayasofya’ya kadar tarihimizin ve
medeniyetimizin kritik önemi haiz konularına ve şahsiyetlerine dair
sergiler ve konferanslar gerçekleştirmiştir. Ayrıca, Çaka Bey,
Miryokefalon, Süleyman Şah, Sarıkamış, Misakımillî
konularında hazırlatılan kısa belgesel filmlerle kamuoyunun
tarih bilgisinin artırılmasına
çalışılmıştır.
Değerli milletvekilleri, aralık ayı
içerisinde programda yer alan etkinlikleri de tamamladığında,
Kurum 2018 yılı itibarıyla 60’ın üzerinde bilimsel
toplantı ve tanıtım faaliyeti düzenlemiş olacaktır.
Kurumun hayati öneme sahip diğer bir sorumluluğu ise tarihimizle ve
medeniyetimizle ilgili karalama ve çarpıtmalarla mücadele etmektir,
kamuoyunu tartışmalı tarihsel meseleler hakkında
aydınlatmaktır. Hem hâlihazırdaki karalamalarla mücadele etmek
hem de gelecekte benzer iftiralarla karşılaşmamak adına
belgeye dayalı tarihçiliğin sürdürülmesi ve propagandaya dayalı
yayınlar karşısında üstünlük kurulması esastır.
Türk Tarih Kurumu, kaynaklarını bu
doğrultuda kullanarak iftiralara cevap niteliğinde belgeseller
hazırlamakta, bu konuları düzenlediği bilimsel
toplantılarla tartışmaya açmakta, araştırma projeleri
yürüterek yeni kaynaklara ulaşmakta ve önemli tarihsel kaynakları yayınlayarak
araştırmacıların istifadesine sunmaktadır.
Kurumun faaliyetleri Avrupa’dan Hindistan’a,
Afrika’dan Çin’e uzanan geniş bir coğrafyanın tarihinin
yazımı için de önem taşımaktadır. Binlerce
yıllık Türk tarihinin doğru biçimde yazımı, şüphesiz
ki dünya tarihinin en doğru biçimde yazılmasına da hizmet
edecektir.
Sayın Başkan, kıymetli
milletvekilleri; Türk Tarih Kurumu, ortak tarihe sahip olan ülkelerin akademik
kadrolarıyla, Türk-Fas ilişkileri, Türk-Macar ilişkileri,
Türk-Alman ilişkileri, Türk-İran ilişkileri gibi
başlıklarla uluslararası toplantılar düzenleyerek birçok
önemli konuyu uluslararası tartışmaya açmaktadır. Her
yıl Silvan’dan Çorum’a, Denizli’den Artvin’e yurdun çeşitli
bölgelerinde sürdürülen 80’in üzerinde kazıya maddi destek vererek, İlk
Çağ’dan Osmanlı Dönemi’ne kadar geniş bir aralığı
kapsayan tarihin yazımına ve müzelerin genişlemesine katkı
sağlamaktadır.
Kurumun 1932 yılından bu yana düzenlenen
Türk tarih kongrelerine de özellikle değinmek isterim.
2018 yılında, kurum, Türk Tarih Kongresi’nin
18’incisini düzenlemiş ve katılımcı sayısı ve
konunun çeşitliği bakımından bugüne kadar düzenlenen
kongrelerin en kapsamlısı olan kongreye yurt içinden ve yurt
dışından 800’e yakın bilim insanı
katılmıştır.
2018 yılı içerisinde 70’in üzerinde eser
yayınlayan, 163 yeni öğrenciye burs sağlayan, 57 bilimsel
toplantı düzenleyen, 14 binin üzerinde yayınını
çeşitli kurumlara ücretsiz dağıtan, kütüphanesiyle 6 binin
üzerinde araştırmacıya hizmet veren Türk Tarih Kurumu,
gerçekleştirdiği bu faaliyetlerle ulusal ve uluslararası
saygınlığını bugün de korumaktadır.
Bu duygu ve düşüncelerle kurumumuzun 2019
bütçesinin hayırlı hizmetlere vesile olmasını temenni eder,
şahsım ve grubum adına hepinizi saygıyla selamlarım.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Söz sırası İzmir
Milletvekilimiz Fehmi Alpay Özalan Bey’e ait.
Buyurun Sayın Özalan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA FEHMİ ALPAY ÖZALAN
(İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bizler,
aziz milletimizin iradesini temsil etmek üzere milletimizin oylarıyla
seçilmiş olarak burada bulunmaktayız. Bizlerin arasında avukat,
öğretmen, doktor, mühendis, ekonomist, sanayici ve birçok meslek
dalında uzmanlaşmış arkadaşlarımız
bulunmakta. Ben ise burada, uzun yıllar spor dünyasının
içerisinde yer almış, hayatını spordan kazanmış,
dünyanın en büyük liglerinde futbol oynamış, Allah’ıma
hamdolsun -benim için en önemlisi olan- şu anlı şanlı Türk
Bayrağı’nı dünyanın her yerinde en iyi şekilde temsil
etmeye çalışmış bir arkadaşınız olarak,
yaklaşık 4,5 milyon lisanslı sporcu, 235 bin antrenör ve spora
gönül vermiş herkesin beklentilerini, sorunlarını ve duygularını
en iyi hisseden bir vekil olarak 2019 yılı Gençlik ve Spor
Bakanlığı bütçesi üzerine söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle, sizleri ve ekranları başında
bizleri izleyen aziz milletimizi saygıyla sevgiyle selamlarım. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Dünyanın en önemli liglerinde futbol oynayan,
şu anda, 17 kardeşimiz var ve buna ek olarak basketbol, voleybol ve
daha birçok spor branşında girdikleri müsabakalardan madalya kazanan
sporcularımız bulunuyor. Genel olarak incelediğimizde, ülkemizde
spora yapılan destekler ve tesisler dünyanın en önde gelen
devletleriyle yarışmaktadır. Birçok alanda ise bu devletlerden
çok daha iyi durumdayız. Bu konuda, sportif yatırımları
gerçekleştiren, yoğun çabalar harcayan ve devamlı istişare
hâlinde olduğumuz Gençlik ve Spor Bakanımız Sayın Mehmet
Kasapoğlu’na ve tüm Gençlik ve Spor Bakanlığı ekibine
ayrıca teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Şimdi, tabii, bu muhteşem statların,
bu muhteşem tesislerin ve yurtların yapımında çok büyük
emek veren, çok büyük mesai harcayan Sayın Akif Çağatay
Kılıç ve Sayın Osman Aşkın Bak Bakanlarımıza
da ayrıca teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Bir iki saat önce Sayın Saffet Sancaklı
Bey’in belirtmiş olduğu gibi, yetenekli gençlere sahibiz ve bu kadar
sportif tesisimiz var ancak hepimizin arzu ettiği
başarıları bir türlü yakalayamıyoruz. Bu rakamlar da
göstermektedir ki gençlerimiz, devletimizin yapmış olduğu
yatırımları ve destekleri uluslararası
yarışmalarda kazanmış oldukları madalyalarla
taçlandırmaya devam etmektedir. Buradan tüm sporcularımıza
sizlerin huzurunda tekrar tebrik iletiyor, başarılarının
devamını diliyorum.
Değerli milletvekilleri, bir diğer
açıdan baktığımızda ise sporda başarı için
üç husus önem arz etmektedir. Birinci unsur, yetenekli, çalışkan,
disiplinli ve ahlaklı sporcuların varlığı; ikinci
unsur, kapsamlı ve modern spor tesisleri; üçüncü unsur ise profesyonel
spor yöneticileri ve antrenörleridir.
Değerli milletvekilleri, spor kulüplerinde
yaşanan farklı bir konuyu da burada dile getirmek istiyorum. Herkesin
yakından ilgilendiği spor kulüplerinde yaşanan
başarısızlığın nedeni ne altyapı
tesisleriyle ne de sporcularımızın teknik yetersizliğiyle
alakalıdır. Kulüpler bazında başarı istiyorsak, bir an
önce spor kulüplerimizin yönetiminde profesyonelliğin sağlanması
ve kulüp yöneticilerinin yetki ve sorumluluklarının aynı oranda
olması gerekmektedir. Bu sebeple, spor kulüplerimizde, özellikle futbol
kulüplerimizde başkan ve yöneticilerimizin kendi dönemlerindeki
faaliyetlerden sorumlu hâle getirilmesiyle kulüplerimizin içinde bulunduğu
mali çöküşün önüne geçilecektir. Bu düzenlemeyle, şeffaf, hesap
verebilir, bağımsız denetlenen ve borçsuz kulüplerimiz
olacaktır. Ayrıca, kamu yararının sağlanması için
de önemli bir adım olacaktır. Bu konuyla ilgili olarak bizlerin
çalışmaları Gençlik ve Spor Bakanlığımızla
koordineli olarak devam etmektedir.
Değerli milletvekilleri, biz AK PARTİ
olarak, 2023 hedeflerine ulaşmak için en büyük değerimizin genç ve
dinamik nüfusumuz olduğunu ve bu gençlerin ülkemizin uzun soluklu
kalkınma yolculuğunda etkin bir şekilde değerlendirilmesi
gerektiğini çok iyi biliyoruz. Spora ve sporcuya her zaman destek olan,
bayrağımızı göndere çeken sporcularımıza daha sırtlarındaki
terleri kurumadan ulaşıp tebrik eden Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde
çalışmalarımıza devam edeceğimizi bildiriyor, 2019
yılı bütçemizin ülkemize ve milletimize hayırlı
olmasını dileyerek Gazi Meclisimizi saygıyla bir kez daha
selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – İyi ki Saffet Sancaklı ile
Alpay burada, her ikisini tebrik ediyoruz arkadaşlar. (AK PARTİ ve
MHP sıralarından alkışlar)
Sakarya Milletvekili Kenan Sofuoğlu...
Buyurun Kenan Bey. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA KENAN SOFUOĞLU
(Sakarya) – Sayın Başkan, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Bu arada, çıkarken önümü iliklemeye
çalıştım, zorlandım; demek ki herhâlde sporu
bırakınca kilo almışım.
Sporun içinden gelen bir milletvekili olarak Türk
sporunun olması gerektiği noktada olmadığını
düşünüyorum çünkü ülkemizde sporun neredeyse tek destekçisi Spor
Bakanlığıdır. Türkiye’de sporcular Bakanlıktan bekler,
federasyonlar Bakanlıktan bekler, il spor müdürlükleri Bakanlıktan
bekler, yapılması istenilen, ihtiyaç duyulan tesisler Bakanlıktan
bekler, düzenlenmesi istenilen ulusal ve uluslararası organizasyonlar
Bakanlıktan bekler. Peki, sayın vekiller, sizlere soruyorum:
Bakanlığın bütçesi bunlara yeter mi? Belki yeter diye
düşünüyorsunuz ama inanın bana yetmez. Ben sporun içinden geliyorum
ve bu sıkıntıları da yaşamış bir sporcuyum.
Bakanlığın bütçesiyle her şeye yetişmek mümkün
değil. Çözüm olarak ne yapmak lazım, bununla alakalı uzun
süredir araştırmalar yaptım, özellikle Avrupa’nın sporda
başarılı olmuş ülkelerini ve kanunlarını inceledim,
gördüm ki bu yükü özel sektör sponsorluk anlamında yüklenmiş yani
bakanlıkların yükü bu kadar ağır değil ve inanın
bana, devletler özel sektörü teşvik edecek kanunlar yapmışlar.
Bizim de ülkemizde özel sektörü sponsorluk anlamında teşvik edecek
bazı kanun değişiklikleri yapmamız gerekiyor. Bu konuyu hem
Spor Bakanımıza hem de Maliye Bakanımıza dile getirdim ve
inşallah ortak bir nokta bulup doğru bir yol haritası
çizeceğimize de inanıyorum. Eğer biz bunu başarabilirsek en
alt seviyedeki sporcudan en üst seviyedeki sporcuya kadar, bunun
faydasını herkes görecektir yani sporcular artık kendilerine
sponsor bulabileceklerdir. Türkiye’deki sporcuların en büyük
sorunlarından biri budur, kendilerine sponsor bulamıyorlar ve aynı
zamanda böyle bir yükten kurtulunca yükü hafifleyen Bakanlık ise
uluslararası organizasyonları düzeleme anlamında daha güçlü bir
hâle gelecektir. Daha fazla uluslararası organizasyon demek, Türk
sporcularının kendilerini geliştirmesi ve Türk sporcularının
dünya arenalarına çıkması anlamında çok büyük bir
fırsat olacaktır.
Spor Bakanlığımız,
tesisleşme anlamında Türkiye'nin hemen hemen her yerinde stadyumlar,
spor salonları, hatta halı sahalar, birçok yatırımlar
yapmakta. Ama sizlere de bu kürsüden bir gerçeği söylemek istiyorum:
Burada hep futbolu konuşuyoruz. Spor, sadece futbol, biraz basketbol,
biraz da atletizmden ibaret değildir, diğer spor dallarını
da unutmamamız gerekiyor. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Bu kürsüden ayrılmadan önce birkaç gerçeği
de söylemek istiyorum: Hatırlarsanız, birkaç ay önce biz burada
trafikte hız ve “drift”le alakalı bazı kanun
değişiklikleri yaptık. Evet doğru, bunların trafikte
yapılmaması gerekiyor ama bizim bu anlamda henüz, motor sporlarına
uygun tesislerimiz yok. Arkadaşlar, insanlar, futbol oynayamıyor diye
hayatlarını kaybetmiyor ama trafikte hız tutkusu yüzünden hem
kendi hayatlarını kaybediyor hem de başka insanların
hayatlarını kaybetmesine sebep oluyorlar.
Ben bu kürsüden ayrılmadan önce Meclise ilk
geldiğim günden beri gördüğüm bir gerçeği de sizlerle
paylaşmak istiyorum: Ben burada her şeyin siyah ve beyaz
olduğunu gördüm yani neredeyse hiçbir türlü birlik ve beraberlik burada
yok.
Şunu da söylemek istiyorum, ben burada
şunu dile getirmek isterim: Tabii, siyasetin içinden gelen birisi değilim,
belki de öyle olsaydım bu konuşmayı da yapmazdım. AK
PARTİ bir şeye “Evet.” diyorsa, muhalefet partileri kesinlikle bunu
reddediyor.
Bakın, burada ben kendi grubuma da öz
eleştiride bulunmak istiyorum çünkü aynı tavrı benim grubum da
yapıyor. Ben, bu yüce Mecliste, sporun birlik, beraberlik, kardeşlik
olarak, hep beraber çalışmak anlamında birleştirici
olmasını umut ediyorum. Özellikle Türk sporuna hizmet etmek
amacıyla buraya gelmiş olan bir kardeşiniz olarak yapmak
istediğimiz hizmetlerde sadece AK PARTİ’nin onayı değil,
MHP, CHP, İYİ PARTİ gruplarının da desteğini
alıp inşallah birlikte çalışmak dileğiyle hepinize
teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Çok sağ olun. Teşekkür ederim. (AK
PARTİ, MHP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
FATMA KURTULAN (Mersin) – Biz de varız, biz de
buradayız.
BAŞKAN – Söz sırası…
SAFFET SANCAKLI (Kocaeli) – Sayın
Başkanım, sayın konuşmacı bize dönerek “Burada her
şey futbol mu?” deyip sataşmıştır. 69’a göre söz
istiyorum.
BAŞKAN – Saffet Bey, bir sataşma yok.
Eğer bir temenniniz varsa yerinizden söz vereyim.
Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
44.- Kocaeli Milletvekili Saffet
Sancaklı’nın, sporun iyi durumda olmadığı kabul
edildiğine göre nasıl düzeltileceğinin konuşulması
gerektiğine ilişkin açıklaması
SAFFET SANCAKLI (Kocaeli) – Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Evet, çok güzel bir ortam. Hem Alpay’ı hem
Kenan kardeşimi tebrik ediyorum. Güzel bir şey söylediler. Evet,
nihayet, artık biz sporun iyi durumda olmadığını kabul
ediyoruz, bu çok önemli bir şey. Öncelikle kabul edeceğiz bir
şeyleri; evet, kabul ediyoruz. Bugün benim yaptığım
konuşmada da tepkiler aynı şekildeydi. Hem Alpay’ın
konuşması hem Kenan’ın konuşması aynı şekilde
cereyan etti, bu çok güzel bir şey. Artık o zaman, demek ki
yavaş yavaş, bu işe nasıl çare
bulacağımızı ve bu işleri nasıl
düzelteceğimizi konuşmamız gerekiyor. Ben bu yumuşayan
ortamdan dolayı, dün akşam da söyledim, ne zaman gerilirse bu ortam,
bu Meclis, sporculardan birine söz verin, bak böyle yumuşar diyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
(MHP, AK PARTİ ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/276) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 10)
(Devam)
2.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısı (1/275), 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan,
2017 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/38); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 2017
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2017 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/39); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/41); 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu
ile 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan
183 Adedi Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, 2 Adedi
Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve 10 Adedi Diğer Kamu İdarelerine
Ait Olmak Üzere Toplam 195 Adet Sayıştay Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/40) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 11)
(Devam)
A) KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI (Devam)
1) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) RADYO VE TELEVİZYON ÜST KURULU (Devam)
1) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) DEVLET TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE YAZMA ESERLER KURUMU
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRK İŞBİRLİĞİ VE
KOORDİNASYON AJANSI BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
G) YURTDIŞI TÜRKLER VE AKRABA TOPLULUKLAR
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin
Ğ) ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH
YÜKSEK KURUMU (Devam)
1) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Kültür Merkezi 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür Merkezi 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Araştırma Merkezi 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Araştırma Merkezi 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) TÜRK DİL KURUMU (Devam)
1) Türk Dil Kurumu 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Dil Kurumu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
J) TÜRK TARİH KURUMU (Devam)
1) Türk Tarih Kurumu 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Tarih Kurumu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
K) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI (Devam)
1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Spor Genel Müdürlüğü 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR
KURUMU (Devam)
1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Söz sırası Diyarbakır
Milletvekili Garo Paylan’ aittir.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (Diyarbakır) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, sabahtan beri
Cumhuriyet Halk Partisi, MHP, İYİ PARTİ, AK PARTİ
temsilcilerinin konuşmalarını dinledim. İnanın,
Barış Ünlü “Türklük Sözleşmesi”ni yazarken bu konuşmaları
dinleseydi buradan da feyz alırdı. Barış Ünlü “Türklük
Sözleşmesi”ni, inanın, sizin konuşmalarınız gibi
yazmıştı.
Duyduklarımız nelerdi?
“Soydaşlarımız, Kerkük Türkleri, Kırım’daki
soydaşlarımız, Uygur Türkleri, Balkanlardaki
soydaşlarımız, Balkan Türkleri”
Kurumlara bakalım, Allah Allah, hepsi erkek.
Ayrıca baktığımızda, Türk kimliği üzerine Türk
Tarih Kurumu, Türk Dil Kurumu, Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı, Türk, Türk, Türk…
Şimdi, değerli arkadaşlar, bütün bu
kurumlara da bütçe ayıracağız, bakın, bütün bu kurumlara
çok ciddi bütçeler ayıracağız. Ayıralım,
ayıralım; hiçbir itirazım yok, inanın, hiçbir itirazım
yok ama şunu iddia ediyorsunuz, Anayasa da şunu iddia ediyor:
“Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağıyla bağlı
olan herkes Türk’tür.” diyor. (İYİ PARTİ sıralarından
“Bravo!” sesleri, alkışlar)
Yani ben Türk’üm, değil mi arkadaşlar?
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Değil misin?
GARO PAYLAN (Devamla) – Anayasa’ya göre Türk’üm.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) – Türk
milletinin bir parçasısın.
GARO PAYLAN (Devamla) – Ben Ermeni’yim
arkadaşlar.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) – Etnik
kimliğin.
GARO PAYLAN (Devamla) – Türkiye Cumhuriyeti’nin
-onurla söylediğim, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmaktan onur
duyuyorum- Ermeni kimlikli bir vatandaşıyım.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Vatandaşlık
bağıyla bağlı olan herkes Türk’tür; madde 66.
GARO PAYLAN (Devamla) – Sabahtan beri sizden bir
arkadaşımız -bakın, 50’ye yakın
arkadaşımız konuştu- tek bir kişi “Ermeni” dedi mi
arkadaşlar?
AYHAN EREL (Aksaray) – O zaman, başında
Türkiye Büyük Millet Meclisi olan bu Mecliste ne işin var?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Ya, bir
dinleyin, dinleyin!
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Nasıl
“Ne işin var?” ya? Allah Alah, Ermeni Meclise gelemez mi?
GARO PAYLAN (Devamla) – Tek bir kişi “Kürt”
dedi mi? Tek bir kişi “Laz” “Çerkez” “Arap” dedi mi? Arkadaşlar, tek
bir kişi “Ya, Lazların dili yok oluyor?” dedi mi arkadaşlar?
Mehmet Bekaroğlu nerede? “Lazca yok oluyor, bununla ilgili bir tedbir
almamız gerekiyor?” dedi mi? Bakın, Çerkezce yok oluyor
arkadaşlar.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) –
Olmuyor.
GARO PAYLAN (Devamla) – Çerkezce UNESCO’nun
“Anadolu’da yok olmakta olan diller” arasında, Lazca öyle. Bakın,
Ermenice de öyle.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) –
Ermenice de yok olmuyor.
GARO PAYLAN (Devamla) – UNESCO’nun “yok olmakta olan
diller” ailesinden Batı Ermenicesinden bahsediyorum, lehçe farkı var
Ermenistan Ermenicesiyle ve yok olmakta olan diller ailesinde. Siz herhangi bir
arkadaşımızdan “Ya, arkadaşlar, Kürtlerin dili var, ülkede
20 milyon Kürt yaşıyor, bu Kürt halkının da diliyle ilgili
bir tedbir almamız gerekiyor.” diye bir cümle duydunuz mu? Hayır.
“Bunlarla ilgili bütçe ayırmamız gerekiyor.” diye bir şey
duydunuz mu? Ben duymadım, sabahtan beri dikkatle dinledim.
Bakın, kendi halkımla ilgili örnek
vereyim: Dedim ya arkadaşlar, yıllardır biz Ermeni
patriğini seçemiyoruz mesela, ruhani önderimizi seçemiyoruz,
bırakmıyorsunuz. Hem de kayyum atadınız oraya, Ermeni
Patrikhanesine. Biz yüzyıllardır seçiyoruz patriğimizi,
patrikhanemize kayyum atadınız, kayyum tarafından
yönetiyorsunuz; belediyeler yetmedi. Bakın, arkadaşlar “Biz
patriğimizi seçmek istiyoruz.” dedik ya, hakkımız değil mi?
Bakın, geçen gün bu ülkede Diyanet
İşleri Başkanlığına çok büyük bir bütçe
ayrıldı; ayrılsın, itirazım yok. Ya, 100 bin imama
maaş vermeyi bu Meclis onayladı, 100 bin imama. Ya, 100 tane de papaz
var bu ülkede arkadaşlar, 20 tane de haham var “Bunlara da bir bütçe
ayıralım.” diyen oldu mu içinizde?
Değerli arkadaşlar, bakın, Balkan
Türklerinin haklarını koruyorsunuz; koruyalım, hep beraber
koruyalım çünkü ayrımcılığa uğruyorlar.
Kerkük’teki Türkmenler ayrımcılığa uğruyor, hep
beraber koruyalım ama arkadaşlar, bir de dönüp aynaya bakalım
ya. Acaba orada eleştirdiğimiz, hani, orada “İmamını
seçemiyor.” diye eleştirdiğimiz veya “Diliyle, kültürüyle ilgili
tedbir almıyor.” dediğimiz Bulgaristan’ın, Yunanistan’ın
bir benzerini biz burada yapmıyor muyuz arkadaşlar? Niye bununla
ilgili bir aynaya bakmıyoruz? Niye biz doğrusunu yapıp da onlara
“Ey Yunanistan, ey Bulgaristan, sen de bununla ilgili doğrusunu yap.”
diyemiyoruz? Onlar Osmanlı’dan ayrılmış ülkeler,
Osmanlı böyle yapmadı. Osmanlı, milletler sistemiydi “tek
millet” demedi, bütün milletlere kültürel özerklik verdi. Dilleriyle ilgili,
inançlarıyla ilgili, kültürleriyle ilgili kendi kurumlarını
kurdular ve onları yaşattılar, dillerini, kültürlerini
yaşattılar. Anadolu rengârenkti arkadaşlar, rengârenk; bugün
gıpgri, gri, TOKİ’nin yaptığı binalar gibi gıpgri
olduk çünkü “tek, tek, tek” diyorsunuz. Diğer kültürler kendilerini
nasıl yaşatacak? Bunlarla ilgili herhangi bir bütçe
ayıralım diyen var mı arkadaşlar?
Değerli arkadaşlar, bakın, ben Türk
Dil Kurumuna ayrılan bütçeye hakkımı helal etmiyorum. Türkiye’de
hep beraber vergi veriyoruz, hepimiz vergi veriyoruz, hepimiz de hizmet
almalıyız.
Türk Tarih Kurumu… Bakın, arkadaşlar,
Anadolu’nun on iki bin yıllık tarihî var, her şey 1071’de
başlamış Türk Tarih Kurumuna göre. Her şey Türk’müş
meğerse. Meğerse, Osmanlı, her şeyi Türk olarak
algılamış, diğerlerini yok saymış. Ermeni, Türk
Tarih Kurumuna göre meğer yalnızca, arkadan hançerleyenmiş;
Arap, yalnızca, arkadan hançerleyenmiş; Kürt zaten yokmuş Türk
Tarih Kurumuna göre arkadaşlar.
Arkadaşlar, hepimiz vergi veriyoruz, hepimiz bu
ülkenin vatandaşlarıyız. Gerçek tarihle ülkemizi
paylaştırsak ne olur arkadaşlar, ne kaybederiz? Bir arada
yaşama hukukunu anlatsak, hani sekiz yüz yıl boyunca
başardığımız o bir arada yaşama hukukunu
anlatsak… Hani, “Abdülhamit” dizisini izliyorsunuz ya akşamları…
Değerli arkadaşlar, orada hep iyi karakterler Türk kimlikli;
bakın, nerede bir hain varsa Ermeni, hain varsa Rum, Yahudi, değil
mi? İzliyorsunuz, değil mi arkadaşlar? Nerede bir kötü, tefeci
karakter varsa Ermeni. Bu da yanlış. Abdülhamit bürokrasisinin
yarısını Ermenilerden, Yahudilerden, Rumlardan
oluşturmuş arkadaşlar, Sayıştayın
Başkanı Ermeniymiş. Bütün bürokraside bunlar varmış,
Arnavutlar varmış, Çerkezler varmış, Sırplar
varmış bürokrasisinde, ne kaybetmiş Osmanlı? Ama şimdi
baktığımızda, dar bir çerçeveye hapsetmeye
çalışıyoruz.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Abdülhamit’e neden suikast
yaptı Hınçak, Taşnak?
GARO PAYLAN (Devamla) – Ya, Göbeklitepe on iki bin
yıllık tarih arkadaşlar. Bakın, Göbeklitepe’de,
inanın, aynı yerde yaşayan insanlar ile Göbeklitepe’den
çıkan kemikleri karşılaştırıyorlar, DNA’ları
aynı, aynı DNA’lar. Bakın, on iki bin yıl geçmiş,
üzerinde yaşayanlar, Göbeklitepe’de ilk yerleşik yaşamı
kuran insanların torunları yani Orta Asya’dan gelmemişler.
Elbette, Orta Asya’dan gelenler de oldu, elbette oldu, hatta 1071’de de
olmadı, tarih yanlış anlatılıyor. Daha önceden gelen
pek çok boy vardı, Türk boyu vardı ama bir arada yaşama hukukunu
buldular, buralı halklarla beraber buldular. Türkler geldi, hoş
geldi, baş göz üstüne ama o zaman burada halklar vardı; Ermeniler,
Süryaniler, Kürtler vardı, sekiz yüz yıl bir arada yaşama
hukukunu buldular ve hepsini tek bir gömleğe, dar bir gömleğe
hapsetmek istemedi Osmanlı, Selçuklu.
Değerli arkadaşlar, bakın, bir örnek
vereyim.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – “Türk” demeyeceğiz de ne
diyeceğiz, adını söyle bir bakalım? Ne diyelim yani?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Türkiye
deyin.
GARO PAYLAN (Devamla) – Bakın, Osmanlı
diyeceğiz belki, belki başka bir şey diyeceğiz, ne diyelim?
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Ne demek “belki” ya?
GARO PAYLAN (Devamla) – Truva, bakın
arkadaşlar, bir örnek vereyim. Bu yıl Türkiye Cumhuriyeti’nin ne
yılı? Türkiye Cumhuriyeti devleti ilan etti “2018 Truva
Yılı” dedi, bakın.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – “Truva” mı
diyeceğiz yani?
GARO PAYLAN (Devamla) – “Truva Yılı” bu
yıl. Türkiye Cumhuriyeti devleti ilan etti, bu yıl “Truva
Yılı.” Niye? Truva Çanakkale’de, bizim yani arkadaşlar, bizim.
Truva, Çanakkale’de arkadaşlar.
Troya Müzesini gezdim Sayın Bakan, çok da güzel
bir müze olmuş, ellerinize sağlık. İnanın
arkadaşlar, bakın, Troya Müzesinde bir savaşçı var,
aynı Turizm Bakanımıza benziyor, eğer torpil
yapmadılarsa aynısı bakın. Öyle iri yarı, böyle dev
gibi bir Truva savaşçısı, aynı Turizm Bakanına
benziyor.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Irkçısın sen
ırkçı, ırkçı yaklaşımlar yapıyorsun,
ırkçısın sen.
GARO PAYLAN (Devamla) – Yahu bakın çünkü
Çanakkaleli Truva arkadaşlar, Çanakkaleli. Truva Çanakkaleli, belki de
torunlarından bir tanesi Sayın Turizm Bakanımız. Ya
arkadaşlar, bakın, Orta Asya’dan gelenler oldu ama burada
yaşayan halklar da vardı ve Truvalıların DNA’sına
bakıyorlar, şu anda Çanakkale’de yaşayanlarla aynı ne
hikmetse. Demek ki burada yaşamaya devam ettik.
Değerli arkadaşlar, bakın “Truva
Yılı” ilan ettik ya, sonra ne oldu? Uganda büyükelçimiz bir Truva
kıyafeti giydi yerli ve millî, bakın Çanakkaleli kıyafet giydi.
Çanakkaleli ya, Troya Müzesinde var, gidin bakın, Turizm Bakanına
benzeyen adam da aynı kıyafeti giyiyor orada. Yahu kıyamet
koptu. Dedi ki MHP’li arkadaşımız: “Sen nasıl
Romalının kıyafetini giyersin? Romalının
kıyafetini giymişsin.” Arkadaşlar, o kıyafet Çanakkaleli
yahu, esas Romalının kıyafetini giyen Sayın MHP’li
arkadaşımız. “Versace”nin tasarımları bunlar
arkadaşlar, Romalı tasarımcıların
tasarımlarını giyiyoruz. (HDP sıralarından
alkışlar) Yerli, millî olan o Truvalı, Sayın Bakana
benzeyen adamın giydiği, Uganda büyükelçimizin giydiği
arkadaşlar. Niye hepsi bizim demiyoruz arkadaşlar? Niye hepsi bizim
diyemiyoruz?
Bakın, arkadaşlar, Antalya; milattan önce
2200 yılında Likyalılar Likya birliğini kurmuş, ilk
meclisi kurmuş. Ünlü düşünür “Montesquieu” diyor ki: “Demokratik
temsil sistemini gelmiş geçmiş en iyi uygulayan meclis.” İki bin
iki yüz yıl önce atalarımız yapmış. Değerli
arkadaşlar, ya biz iki bin iki yüz yıl sonra… Bakın, federal bir
meclis kurmuşlar, herkesi kapsamışlar Likya’da, Antalya’da.
İki bin iki yüz yıl sonra şu hâlimize bakın.
Likyalıların eminim kemikleri sızlıyordur. Bir arada yaşama
hukukunu oluşturmuş Likyalılar.
Ya bir de Antalya’daki –Antalya vekillerimiz var-
Aziz Nikola bizim değil mi arkadaşlar? Noel günleri
yaklaşıyor bakın, bütün dünya Noel’i kutlayacak. Kimi
kutlayacak? Aziz Nikola’yı sembol sayacak.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sen neyi anlatmaya
çalışıyorsun, biz anlamıyoruz? Neyi ifade ediyor bu
anlattıkların yani?
GARO PAYLAN (Devamla) – Biz ne yapıyoruz iki
bin yıl sonra, Aziz Nikola’nın torunları olarak? Efendim, Noel
Baba heykellerini şişliyoruz, bıçaklıyoruz; iki bin
yıl sonra arkadaşlar. Oysa “Aziz Nikola bizim.” niye diyemiyoruz? Gelin
“Bizim.” diyelim.
Bakın, Urartu beş bin yıllık
medeniyet; su kanalları yapmış, höyükler yapmış. Yahu
Van Edremit’e gittim geçen sene, bir ihbar üzerine. Van Edremit’te, Van Gölü
kenarında dünya cenneti bir yer arkadaşlar. Beş bin
yıllık höyük var. Orada, hemen yanında Arshile Gorky’nin köyü
var, bakın, dünyaca ünlü ressam. Ermeniler gelmiş medeniyet olarak
orada, Urartu’nun torunları mutlaka ve orada kiliseler kurmuşlar,
medeniyet kurmuşlar, bir de mezarlık yapmışlar hemen
yanına. Arkadaşlar, biz iki bin, beş bin yıl sonra ne
yapmışız biliyor musunuz bu medeniyetin üzerine? Bir tuvalet,
bir kafeterya yapmışız. Gidip o tuvaletin yanında elimle
eşeledim, insan kemikleri çıkıyor, insan. Biz beş bin
yıllık tarihin üzerine tuvalet ve kafeterya yapmışız.
Geçen sene Numan Kurtulmuş’a sizi şikâyet ettim, “Hemen
yıkılacak.” dedi, hâlâ o tuvalet orada duruyor, insan kemiklerinin
üzerinde duruyor arkadaşlar. Ben bu beş bin yıllık tarihin
üzerine 5 milyon turist getiririm size hikâye olarak ama böyle bir
saygısızlığa bir turist bile gelmez arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, hepimiz Roma’yız,
Bizans’ız, Selçuklu’yuz, Osmanlı’yız demeliyiz.
Yarattığımız tarih birikimini hepimiz sahiplenmeliyiz.
Osmanlı soydaş demezdi, Osmanlı vatandaş derdi, milletler
topluluğu derdi.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) – O
imparatorluk terminolojisi.
GARO PAYLAN (Devamla) – Son bir örnekle de
bitireyim. Bakın arkadaşlar, biliyorsunuz, Ayasofya Kilisesi
vardır Trabzon’da. MHP’li bir arkadaşım vardı benim
üniversitede, derdi ki “Biz Orta Asya’dan geldik.” şöyle böyle.
“Arkadaş, Orta Asya’dan gelenler de olabilir ama sen Orta Asya’dan
gelenlere benzemiyorsun, buranın halkısın.” dedim ona. Dedim ki
bakın, bir örnek verdim...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GARO PAYLAN (Devamla) – Türkler, biliyorsunuz, 1071
diye iddia ediliyor...
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Milletin kafatasını
mı ölçtün mübarek yani?
GARO PAYLAN (Devamla) – E daha önce de gelenler var.
Dedim ki: “Ya Ayasofya Kilisesi’ne gittin mi?” “Gitmedim.” dedi, “Bir git
lütfen, gidince ara beni.” dedim, aradı, “Ne görüyorsun?” dedim, “kilise”
“Bir kafanı kaldır, ne görüyorsun?” -orada freskler var, kilisenin
yapıldığı tarihte konmuş bin yıl önce, hani
1071’den önce, o zaman yapılmış o freskler- “İsa,
Havariler.” dedi, “Onlar kime benziyor?” dedim, “Vallahi, bana benziyor.” dedi.
Değerli arkadaşlar, yani şunu demek
istiyorum: Biz birbirimize benzeriz, Türk’üz, Kürt’üz, Ermeni’yiz, Süryani’yiz,
Hristiyan’ız, Müslüman’ız ama buranın halklarıyız ve
birbirimize bakmadan birbirimizi anlatamayız, Türk’ün hikâyesi Kürtsüz,
Ermenisiz, Süryanisiz olmaz, tersi de doğrudur arkadaşlar. Bu anlamda
hepimizin tarihe, kültüre, hepimizin değerlerine çoğulcu bir
anlayışla bakmamız gerekiyor, tekçi anlayıştan hepimiz
kaybederiz arkadaşlar.
Hepinize saygılar sunarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Grup Başkan
Vekili.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
45.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlu’nun, birlikte yaşama tecrübesini kültürel çoğulculuk
içerisinde devam ettirdiklerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Biraz evvelki konuşmacının
açıklamaları çerçevesinde şunu açıklama ihtiyacı
içinde söz aldım: Bizim millî kültürümüz, Hoca Ahmet Yesevi’nin, Şeyh
Edebali’nin, Hacı Bektaş-ı Veli’nin, Ahi Evran’ın, Yunus
Emre’nin yoğurduğu sağlam temeller üzerine bina edilmiş,
din ve devletimizin, vatan ve milletimizin millî kültür ve millî şuurla
ortaya çıkardığı Hakk’ı üstün tutan medeniyet
uygulamaları İngiliz tarihçi Arnold Toynbee’nin ifadesiyle ideal
devlet sistemini ortaya çıkarmıştır; böylelikle tam dört
asır Bosna’da Sırpları, Hırvatları, Kudüs’te ise
Hristiyanları ve Yahudileri temel hak ve özgürlükler ekseninde bir arada
yaşama ve yaşatma tecrübesini tüm insanlığa en mükemmel
şekilde göstermiştir. Bizler de bu yolu takip ediyoruz ve birlikte
yaşama tecrübesini hep beraber kültürel çoğulculuk içerisinde devam
ettiriyoruz; bunun herkes tarafından böyle bilinmesi gerekir.
Teşekkür ederim, sağ olun.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Akçay.
46.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Türk
kimliğinin farklı soydan, farklı inançtan olan ve farklı
dili konuşan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının tümünü
içine alan bir kavram olduğuna ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan,
tabii, biraz evvel kürsüde biraz ajitatif, biraz provokatif bir konuşma ve
kavramlara, konulara şaşı bakan bir değerlendirme dinledik
ve özü itibarıyla da esasında ırkçı bir bakış da
sergilenmiştir bu konuşma vesilesiyle.
Şimdi, örneklendiririz, çok fazla sayıda
örnek veririz fakat çarpıcı bir örneği sizinle paylaşmak
istiyorum. 2011’den sonra Türkiye Büyük Millet Meclisinde bütün siyasi
partilerin ortak, eşit katılımıyla kurulan Anayasa
Uzlaşma Komisyonuna yaptığı ve kamuoyuna da yansıyan
bir konuşmasında Fener Rum Patriği Bartholomeos’un değerlendirmesi
şu şekildedir: “Türk devletine vatandaşlık bağıyla
bağlı herkes, din, mezhep, dil ve etnik köken gözetilmeksizin
Türk’tür. Türklük, bütün Türk vatandaşlarının beraberce
varlığı ve dayanışmasının ifadesidir ve
hepimiz Türk’üz.” demiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayın Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Şimdi, öyle bir
şikâyet dile getirildi ki efendim, Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu,
Atatürk, Türk İşbirliği, Yurtdışı Türkler,
bunlardan şikâyet ediliyor. Efendim, bu ülkenin adı “Türkiye”dir,
devletin adı “Türkiye Cumhuriyeti”dir ve “Türkiye Cumhuriyeti’ne
vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür.”
der Anayasa’mız ve Türk kimliği, çok önemli temel hususiyetleri
bünyesinde barındıran bir kavramdır ve millî bir kimlik
ifadesidir. Birincisi, soy, dil, tarih, kültür bakımından kendini
Türk kabul eden insanları ifade ettiği gibi aynı zamanda
siyasal, hukuksal ve toplumsal kimlik olarak da bir Türk kimliği
vardır. Bu kimliğin içinde farklı soylardan, inançlardan olan…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayalım Sayın
Başkan Vekili.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - …farklı dilleri
konuşan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının tümünü içine
alan ve kapsayan bir kavramdır. Nasıl ki Fransa’da
vatandaşlık bağıyla Fransa Anayasası’na bağlı
olan herkes Fransız kabul ediliyorsa, Almanya’da da Almanlık bir
etnik grup kimliği değilse Türkiye Cumhuriyeti devleti
vatandaşı olan herkes de siyasal ve hukuksal anlamda Türk’tür. Türk
kimliği Türkiye’de devleti ve milleti temsil etme özelliğine sahip
olan tek kimliktir. İşte “tek millet” diye bahsedilirken de
kastedilen budur, bu tek milletin adı da Türk milletidir ve bir ayrım
gözetmeksizin bu kavram ifade edilir. Bunun böyle
hatırlatılmasında bir…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayalım Sayın
Milletvekili.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Bu kimliğin
dayandığı temel değerler Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlığı, tarihî ve coğrafi müştereklik,
ortak dil olarak Türkçe ve büyük bir bölümü Müslüman olmakla birlikte diğer
dinden olanları da kapsayan birlikte yaşama kültürü, sevinçte,
tasada, kıvançta birlik ve yaşanılan, paylaşılan
gelenekler, görenekler, maddi ve manevi kültür değerlerindeki
müşterek mensubiyet unsurlarını ifade eder.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) – Sayın
Başkanım…
BAŞKAN – Grup Başkan Vekili Yavuz Bey’e
söz vereceğim.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) – Ama bir sataşma
var önce.
47.- İstanbul Milletvekili Yavuz
Ağıralioğlu’nun, bu topraklarda yaşama iradesini ve bu
bayrağın altında var olma iradesini gösteren herkesin Türk
olduğuna ilişkin açıklaması
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu birkaç dakikada
söyleyebileceğim şeyler sınırlı. Yanlış
anlaşılmaya sebep olabilir diye tereddüt ediyorum, o yüzden
anlayışınıza sığınacağım. Süre
konusu da talebimdir.
Şimdi, arkadaşlarımızın
sitemleri arasında itibar edilmesi gereken bazı hususlar var. Sadece
biz hassasiyet izhar ediyoruz yüzyılın başında büyük
acılar yaşandığı için bin yıllık
beraberliğin içerisinde. İmparatorluk dönemlerimizin en sadık
unsurları Ermeniler ve sosyolojik olarak da
komşuluklarımızın en rahat olabildiği unsurlar bunlar.
Yani ailelerin birbirlerine rahatlıkla çoluğunu çocuğunu
gönderebilecekleri, beraber yaşayabilecekleri, beraber bir aidiyet duygusu
etrafında bir vatan tasavvurunun bir araya getirdiği milletleşme
sürecinde en yakın olan unsurlar. Ama derin acı, toplumsal
hafızamızdaki derin acı da -ben bunu grup başkan
vekilleriyle geçen gün devam eden tartışma içinde de söyledim- millet
hafızasında başka bir şeye dönüşür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) –
Başkanım…
BAŞKAN – Toparlayın.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) –
Toparlayacağım Başkanım. Bu çok kısa zamanda bu ne
kadar mümkün olacak, bilmiyorum.
Şimdi sadece şunu teslim etmek lazım:
Emanetin ehline teslim edilmesinde Allah, kullarını, kendi evinin
hizmetini gören ve henüz Müslüman olmayan biri üzerinden
uyarmıştır; yani, “Benim evimi bana inanmayan birine teslim
edin.” emrini Allah Peygamberi vasıtasıyla göndermiştir. Bu
dinin şerefli mensuplarıyız. Dolayısıyla, buradan
kinaye, biraz popüler hâle getireyim, beni bağışlayın.
“Ekonomimizin yönetimini Daron Acemoğlu’na vereceğiz.” diye bir
sohbet mevzubahis edilmeye başlayınca benim içimde şöyle bir
ümit kıvılcımı parladı, dedim ki: Bizim yönetimimizde
mukaddesatçılığımıza yakışır bir
şey yapıyor bizimkiler şu anda. Çok heves ettim. Dünyaya
demiş olacağız ki: “Müktesebatı, kariyeri, birikimi,
bilgisi var, dini, dili, mezhebi, meşrebi bizden olmasa bile, biz,
memleketimizin işini görsün diye böyle bir adama ekonomimizi teslim
ediyoruz.” diye bir şey geliyor, çok heves ettim, çıka çıka
damat bey çıktı işin içinden. Dolayısıyla, inanın
buna, bunu bütün kalbimle…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayalım Sayın
Ağıralioğlu.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) –
Damattan muzdarip olduğum için söylemiyorum, sadece bunu böyle takdim
etmek, dünyaya böyle bir mesaj vermek de bizim için zenginlikti. Bunu
şunun için arz ettim: Bu topraklar bir asabiyenin, bu topraklar bir
kavganın kinini, hıncını taşıyan insanların
toprakları değildir. Biz yüzyılın başında derin
acılar yaşadık. Ben Hrant Dink üzerinden -son cümlem
Başkanım- bölücülüğe nasihat kabilinden birkaç cümle
kurduğu zamanların röportajından sonra, bu Türklük üzerinden
geliştirdiğimiz birtakım sohbetlerin içerisine bir muhteva
katmaya çalışıyorum. Yüzyılın başında,
bölünme hayali, hesabı olan bir topluluğa Hrant Dink şöyle cümle
kurdu: “Biz, yüzyılın başında, kendi
yaşadığımız, bin yıldır ait olduğumuz
topraklardan ayrı vatan kurma hesabına, hevesine kapıldık;
kendi topraklarımıza pasaportla girmek zorunda kaldık.
Dolayısıyla, böyle heveslere kapılırsanız sizin de
başınıza gelir.” cümlesini kurduğu günden beri ben Hrant
Dink’e “Türk” diyorum.
Birleştiriyorum Başkanım: Bu topraklarda
yaşama iradesini, bu bayrağın altında var olma iradesini,
derdini bu topraklarda, buranın hukukuyla çözme şerefini, izzetini
taşıyan herkes Türk’tür. Kimisi dinden, dilden, Peygamber’den
Türk’tür, ırktan Türk’tür; kimisi halaydan, bardan Türk’tür; kimisi
Cemo’dan, Elâzığ’da çayda çıradan Türk’tür; kimisi sazın
telinden Türk’tür, kimisi ortak acıdan Türk’tür. Ama bu ortak mutabakat
alanı içerisinde aidiyet duygumuzu örseleyecek bir tek şey
vardır: Bu topraklarda yaşama iradesini başka ülkelere kendi devletini,
milletini şikâyet ederek itibar kazanmaya döndüren herkes Oğuz
Kağan’ın çocuğu olsa bile Türk değildir.
Dolayısıyla, mesuliyet çerçevesini buraya oturtmamız lazım.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) - O
yüzden, bu meseleyi bu kadar kısa zamanda konuşma imkânına sahip
değiliz ama arkadaşların kafasındaki istifham, her
şeyin Türk üzerinden, Türk’e göre, Türk tarafından derken, biz sanki,
güya bir kafatasçılık parantezi içerisinde
ayrıştırıyormuşuz algısına itiyor; asla öyle
değil. Bu meseleyi konuşacağız sonra,
konuşacağız ve inanın dediğiniz gibi değil; kalbi
böyle bir millet değil bu topraklarda yaşayan.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Biliyorlar,
biliyorlar.
FATMA KURTULAN (Mersin) - Millet değil, onu
yönetenler böyle. Millet yok zaten.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Biz
yaşıyoruz, yaşıyoruz.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) -
Değil değil, öyle değil.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) – Sayın
Başkan…
BAŞKAN – Yerinizden söz vereyim, oturun.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) – Sayın
Başkanım, sataşma var.
BAŞKAN – Oturun hadi. Size sataşan yok,
bir şey yapan yok. Oturun.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) – Hayır,
“ırkçı bakış” dedi… Efendim, bir anlatayım.
FATMA KURTULAN (Mersin) – Sayın Başkan...
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) –
“Irkçı” dedi, “provokatör” dedi ya.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) – “Provokatör”
“ırkçı bakış” dedi, daha ne diyecek efendim sataşma
için?
BAŞKAN – Vallahi, ben de şahsen…
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) –
Rahat olun, öyle değildir. Medeni bir tabirdir ve yüz yıl önce
yapılmıştır “vatandaşlık” tabiri.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Efendim, biz yerimizden
konuştuk, beyefendi de yerinden konuşsun.
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisi…
GARO PAYLAN (Diyarbakır) – Yani “Kavramlara
şaşı bakıyor.” dedi, “provokatif, ırkçı
bakış” dedi yani daha ne diyecek efendim sataşma için?
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Biz yerimizden konuştuk,
sen de yerinden konuş.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) –
“Türk ıtlak olunur.” diyor. “Türkiye Cumhuriyeti devletine
vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk
ıtlak olunur.” diyor.
BAŞKAN – Size herhangi bir saldırı
olmadı.
FATMA KURTULAN (Mersin) – Bize değil, bize
değil.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) – Efendim, “kavramlara
şaşı bakıyor” “ırkçı bakış” dedi
efendim.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) -
Bundan daha medeni bir tabir olamaz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Ya,
müsaade edin ya. Grup Başkan Vekilleri böyle yaparsa diğerlerine ne
diyelim?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) – Irkçılıkla
suçlandım, daha ne diyecek? Sataşma var efendim, sataşma var.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan,
yerinden alsın sözü. Bize de sataştı, kürsüden istemedik
Sayın Başkan.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Ya, 2
grup başkan vekili burada durmadan konuşuyor, böyle bir şey
olabilir mi yani? Dörder dörder konuşuyorlar.
BAŞKAN – Sizin de grup başkan vekiliniz
söz istesin, ona da söz vereyim.
Buyurun.
48.- Diyarbakır Miletvekili Garo
Paylan’ın, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve İstanbul Milletvekili
Yavuz Ağıralioğlu’nun yaptığı
açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
GARO PAYLAN (Diyarbakır) – Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın MHP Grup Başkan Vekili Sayın
Bartholomeos’tan bir referans verdi. Peki, madem Sayın Bartholomeos
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ve gerçekten öyle, neden Ruhban Okulu
Sayın Bartholomeos’un defalarca talebine rağmen açılmıyor?
Neden Rum halkı Türkiye'de yalnızca bin kişi kaldı, bir
zamanlar yüzde 20’siyken yalnızca bin kişi kaldı?
Veya değerli arkadaşlar, Türk Dil Kurumu,
Türk Tarih Kurumuna ayrılan bütçeyi eleştirdiğimi söyledi.
Hayır, eleştirmedim. Ben yalnızca bu kurumların Türkiye'de
yaşayan bütün halklara, bütün dillere hizmet etmesi gerektiğini ve
Türk’ün tarihinin yalnızca tek başına
yazılamayacağını, halkların tarihinin bir arada
yazılabileceğini iddia ettim. “Bir imparatorluk bakiyesiyiz ve
mirasçısı olduğumuz tarihe layık olalım.” dedim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayın Sayın
Milletvekili.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) – Çoğulcu bir
tarihimiz var, bir imparatorluk bakiyesiyiz ve bütün
kurumlarımızın da buna uygun bir şekilde
yapılanması ve bütün dillerin, bütün kültürlerin, bütün
inançların yaşaması için ve vergisini verdiğimiz, hep
beraber vergisini verdiğimiz devletin bütün kimliklere eşitlik
çerçevesinde hizmet etmesi gereği için bu kurumların bu çerçevede
yapılanması gerektiğini söyledim.
Bir de İYİ PARTİ’nin grup başkan
vekili Hrant Dink’e övgüler düzdü. Çok teşekkür ediyorum ama biliyorsunuz,
Hrant Dink’i de biz bu ülkede yaşatamadık. Devletin gözetiminde Hrant
Dink maalesef katledildi arkadaşlar. Bu anlamda hepimiz bu konuda öz
eleştiri vermeliyiz. Bir barış güvercinini bu çerçevede
yaşatamadık.
Hepinize saygılar sunarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Ayhan Bey, buyurun.
49.- Kars Milletvekili Ayhan Bilgen’in, başka
dillerin, kimliklerin varlığı Türk diline, Türk kültürüne, Türk
kimliğine tehdit olarak algılanırsa burasının diller,
kimlikler, kültürler mezarlığı hâline geleceğine
ilişkin açıklaması
AYHAN BİLGEN (Kars) – Sayın
Başkanım, tartışmayı uzatmak istemiyorum ama elbette
ki farklı yorumlarımız var. Fransız İhtilali’nin eseri
olan kavramlarla bu coğrafyayı tanımlamaya çalışmak
Fransız aydınlanmacılığının bize
bıraktığı iki yüz yıllık kötü bir mirastır.
Bu coğrafya imparatorluk bakiyesidir, göçler almıştır. Kars
iki yüz yılda 26 kere el değiştirmiştir; şu anda 6
farklı dil, kimlik, inanç vardır. Bu, Kars’ın
zenginliğidir, güzelliğidir. Anadolu’nun her yeri için de böyle
bakmak durumundayız. Aksi anlayışların bu coğrafyada
ödettiği bedel çok ağırdır.
Baas rejimleri Irak’ta Türkmen kimliğini, Kürt
kimliğini inkâr etmiştir ve buna karşı direnen Türkmen
liderleri Necdet Koçak başta olmak üzere idam edilmişlerdir.
Eğer biz Saddam anlayışı, Baas anlayışına
karşı Irak’ta Türkmen’i savunuyorsak Anadolu’da da göç yoluyla
gelmiş yerleşik ne kadar kimlik, dil, kültür varsa bunların
yaşatılmasını Türklüğün onuru, gururu gibi tarif
etmeliyiz. Başka dillerin varlığını, başka
kimliklerin varlığını eğer Türk diline, Türk
kültürüne, Türk kimliğine karşı bir tehdit gibi algılarsak
burayı sadece diller, kimlikler, kültürler mezarlığı hâline
getiririz. Biz istiyoruz ki Anadolu diller, kimlikler, kültürler bahçesi olsun,
rengârenk olsun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayın Sayın
Milletvekili.
AYHAN BİLGEN (Kars) – Ve Fransız İhtilali’nden
sonra ulus devlet modelinin insanlık tarihinin özeti
olmadığını, insanlığın bu coğrafyalarda
Fransız İhtilali’nden önce de başka kavramlarla, başka
değerlerle birlikte yaşamayı bildiklerini unutmayalım.
Yanı başımızda Kırım
ilhak edildi değerli milletvekilleri, Kırım diye bir yer yok.
Niye kimse söz alıp Kırım’ın işgalini konuşmuyor?
Çünkü dış politikamız buna izin vermiyor değerli
arkadaşlar. (HDP sıralarından alkışlar) Niye kimse
Çin’de Doğu Türkistanlıların maruz kaldığı 1
milyonluk kampları bu çatıda konuşmuyor?
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) –
Konuşuyoruz, Meclis araştırması istedik.
AYHAN BİLGEN (Kars) – Ama Doğu
Türkistan’dan Irak’a getiriyoruz insanları savaştırıyoruz
orada; niye bunu konuşmuyoruz?
Biz burada eğer Doğu Türkistan’daki için
istediğimizi, Irak’taki Türkmen için istediğimizi, Bulgaristan’daki
Türk için istediğimizi bizimle birlikte yüzyıllardır
yaşayanlar için isteyemezsek emin olun sadece birbirimizi boğazlatmak
isteyen projelere, oyunlara, tezgâhlara alet oluruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Buyurun Sayın
Akbaşoğlu.
50.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlu’nun, devletin adının Türkiye Cumhuriyeti devleti
olduğuna, kurumlarının isminin de Anayasal olarak belli
olduğuna ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Şunu ifade etmek isterim, sondan
başlarsak; Kırım’ın ilhakına Sayın
Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere devletimizin bütün kurum
ve kuruluşlarıyla her platformda karşı olduğumuzu ve
karşı olacağımızı yüksek sesle beyan ettik ve
beyan etmeye devam edeceğiz. Rusya ile ilişkiler farklı,
Kırım’ın statüsü ve durumu farklı; biz bu ilkeli
yaklaşımı bugüne kadar samimi bir şekilde ortaya koyduk.
Dolayısıyla ilkemizden vazgeçmeyeceğiz.
Bununla beraber devletimizin adı da Türkiye
Cumhuriyeti devletidir ve kurumlarının ismi de Anayasal olarak
bellidir. Bunun dışındaki tartışmalar zaittir. Biraz
evvel medeniyet temellerimizin, birlikte yaşama tecrübemizin ne büyük bir
tecrübe olduğunu ifade ettim. Yönetim
anlayışımızın da… Türkiye Cumhuriyeti devleti
hükûmetleri olarak on altı yıldır, özgürlükleri genişletici
anlamda, kültürel özgürlükleri genişletici anlamda bir yaklaşım
sergilediğimizi, bütün dillerin yaşaması konusunda gerekli
altyapıyı, yasal çalışmaları
yaptığımızı ve bunun gerek liselerde gerek
üniversitelerde seçmeli veya talebe göre herkese açık olduğunu da hatırlatmak
isterim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayın.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Kültürel çoğulculuğumuz bizim
zenginliğimizdir, tarihî tecrübemiz bizim bir arada, birlikte
yaşamamıza hakikaten imkân tanıyan büyük bir müktesebata
sahiptir.
Şunu da ifade etmek isterim ki açıklama
babında, sadece tespit babında: Burada bakanlarımızı
sıfatlarıyla değil isimleriyle, konumlarıyla ifade etmek
gerekir. Maliye Bakanımız Sayın Berat Albayrak alanında çok
iyi yetişmiş ve alanında doktora yaparak bu makamlara
gelmiş bir insandır. Kendisine de başarılarından
dolayı, ekonomiyle ilgili önemli atılımlarda güzel politikalar
ortaya koyması ve şu dolarla ilgili operasyonun bertaraf
edilmesindeki gösterdiği aktivasyon için de hakikaten grubumuz adına
teşekkür ediyorum.
Sağ olun.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Akçay.
51.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, hiçbir
dili, kültürü Türklüğe, Türk milletine tehdit olarak görmediklerine
ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Hiçbir dili, kültürü Türklüğe, Türk milletine
tehdit olarak görmeyiz kesinlikle.
Fransız İhtilali ayrı bahis.
Fransa’nın şu anki durumunu ifade ediyoruz. Yani yine Fransa da,
Anayasa bağıyla bağlı olanı Fransız olarak kabul
ediyor, Almanlar da böyle, diğer pek çok milletler de aynı
şekilde.
Fener Rum Patrikhanesi’yle ilgili olarak Sayın
Paylan’ın ifade ettiği husus ayrı bir bahis, hukuki bir bahis
hukuki bir bahis yani, bu bahsettiğimiz hususlarla ilgili bir durum
değil. Fakat yaptığı konuşmaya verdiğimiz
karşılığa karşılık yapılan
değerlendirmeyi, elbette yaptığı konuşmanın ve
bizim verdiğimiz karşılığın bir cevabı
olarak da göremedik. Buradan çıkan herhâlde millet adı olarak...
Eskiden 5 hanımefendinin oluşturduğu “Hepsi Grubu” diye bir grup
vardı. Milletin adına da “hepsi milleti” diyemeyeceğimize göre,
milletimizin adını da “Türk milleti” olarak ifade ediyoruz.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından
alkışlar)
GARO PAYLAN (Diyarbakır) – Sayın
Başkan...
BAŞKAN – Şimdi herkese söz vereyim o
zaman.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) – Yalnızca
kayıtlara geçsin diye efendim.
BAŞKAN – Yani ne diye söz istiyorsunuz?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) – 1924
Anayasası’nda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına “Türkiye
ahalisi” denmiş efendim, “Türkiye ahalisi” denmiş, “Devletimizin
adı Türkiye, vatandaşları Türkiye ahalisi.” denmiş. Daha
sonra bu tanım daha dar bir bakışla, Sayın Grup Başkan
Vekilinin söylediği gibi -ırkçı bir bakışla maalesef-
dar bir kalıba konmuş efendim.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan, yine
ifade ediyorum: Garo Paylan’ın değerlendirmeleri ırkçı bir
bakıştır.
BAŞKAN – Peki, teşekkür ederim.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Benim
değerlendirmelerimin ırkçı bir değerlendirmeyle uzak
yakın alakası yoktur.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) – Sizin
değerlendirmeniz ırkçıdır.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Daha kürsüde Sayın
Bakanın tipine bakarak insanların yüz simalarıyla ırk
sıfatı atfeden kişi nedir? Irkçıdır.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) – Irk değil,
“Truvalı” dedik.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Biz Garo’nun tipine
bakıp sen şöylesin, filancaya bakıp böylesin demiyoruz.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Garo Paylan
ırkçıdır.
HASAN KALYONCU (İzmir) – Sayın
Başkan...
V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
(Devam)
4.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Celal Adan’ın, yeryüzünde Türk milleti kadar haksızlığa
uğramış bir millet olmadığı gibi Türk milletinin
ırk sabıkasının da olmadığına ilişkin
konuşması
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri,
izninizle bir değerlendirme yapmak istiyorum, kısa bir
değerlendirme.
Geçenlerde entelektüel derinliği olan 5-6
arkadaşla konuşurken çok güzel bir analiz getirdiler Amerika Birleşik
Devletleri’yle ilgili. Amerikan başkanları seçim meydanlarında
konuşurken “Her cinsten, her renkten, her sesten nasıl isterseniz, ne
isterseniz en tabii haklara sahipsiniz.” ifadesini kullanıyor. Fakat
“Amerika Birleşik Devletleri’nin kuruluş iradesiyle
çatışırsanız bu ülkede yaşayamazsınız."
diyor.
Osmanlı bitmiş, bir devlet kurmuşuz.
Kurduğumuz devletin adı “Türk devleti.” Ben çok samimi bir şey
söylüyorum: Yeryüzünde Türk milleti kadar haksızlığa
uğramış bir millet yok. Türk milletinin hayatında ırk
sabıkası yoktur. (AK PARTİ, MHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar) Türk milleti ırk
sabıkalı bir millet değildir.
Milletvekiliydim. Doğan Güreş Paşa’ya
-o zaman Genelkurmay Başkanı- şu arkada sordum: “En yakın
çalışma arkadaşınız kim?” dedim, Şırnaklı
bir astsubaydan bahsetti. Dolayısıyla Türk devletinin kuruluş
iradesiyle fazla takışmayalım. Türk milleti bugün büyük tehlike
karşısındadır, geçmişinde yaşananlar vardır.
Yani birtakım şeyleri dile getirmek istemiyorum, demokrasi adına
bizim son derece itiraz ettiğimiz -o dönem- “çözüm süreci” adı
altında meseleler yürütürken tankları delecek silahların
üzerinde demokrasi nutukları atıldı bu ülkede.
Dolayısıyla Allah milletimizin birliğini bozmasın.
Cenab-ı Allah bu devletin insanlık var oldukça yaşamasını
nasip etsin. Bizim adaletli, hırsızın, arsızın
olmadığı bir devlet yönetimiyle yaşamamıza vesile
etsin. (AK PARTİ, MHP ve İYİ PARTİ sıralarından
“Âmin” sesleri)
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/276) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 10)
(Devam)
2.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısı (1/275), 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan,
2017 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/38); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 2017
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2017 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/39); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/41); 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu
ile 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 183 Adedi Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu
İdarelerine, 2 Adedi Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve 10 Adedi
Diğer Kamu İdarelerine Ait Olmak Üzere Toplam 195 Adet
Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/40) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 11) (Devam)
A) KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI (Devam)
1) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) RADYO VE TELEVİZYON ÜST KURULU (Devam)
1) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) DEVLET TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE YAZMA ESERLER KURUMU
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRK İŞBİRLİĞİ VE
KOORDİNASYON AJANSI BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
G) YURTDIŞI TÜRKLER VE AKRABA TOPLULUKLAR
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin
Ğ) ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH
YÜKSEK KURUMU (Devam)
1) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Kültür Merkezi 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür Merkezi 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Araştırma Merkezi 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Araştırma Merkezi 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) TÜRK DİL KURUMU (Devam)
1) Türk Dil Kurumu 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Dil Kurumu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
J) TÜRK TARİH KURUMU (Devam)
1) Türk Tarih Kurumu 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Tarih Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
K) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI (Devam)
1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Spor Genel Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
M) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR
KURUMU (Devam)
1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN - Antalya Milletvekilimiz Kemal Bülbül
Bey’e söz veriyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA KEMAL BÜLBÜL (Antalya) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Devlet Tiyatroları Genel
Müdürlüğü, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu RTÜK… Nedense RTÜK deyince bir
gülme tutuyor beni. RTÜK, YÖK ve DİB, dibe vurmuş olan DİB, 3’ü
de fetva kurumuna dönüşmüş durumda ne yazık ki.
Ben yine “Mecnunum Leylamı gördüm/ Bir kerece
baktı geçti/ Ne sordum ne de söyledi/ Yıldız gibi aktı
geçti.” Sevgili Leyla Güven 36’ncı günde seni sevgiyle, saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar) Özgürlük
aşkına meftun olmak, özgürlük aşkının leylası
olmak böyle bir şey.
Dün Sevgili Demirtaş’ın
duruşmasındaydım, duruşmada şu geldi aklıma
sevgili dostlar: Sevgili Demirtaş, aziz dostum Tahir Elçi
katledildiğinde demişti ki “Tahir Elçi’yi katleden devlet değil,
devletsizliktir.” Sevgili Demirtaş, İnsan Hakları Mahkemesinin
kararına rağmen sana ceza veren adalet değil, adaletsizliktir,
hukuk değil, hukuksuzluktur ve hatta ceberutluktur.
Sevgili Sırrı Süreyya’yı anmak
istiyorum buradan: Ula gardaş, kurban olduğum, vallahi sen ucuz
kurtuldun. Hasan Hayri’yi de “Gel, görüşelim de şu sorunu çözelim.”
diye çağırmışlardı, Seyit Rıza’yı da, onlar
ipe gitti, sen gene hiç değilse bir buçuk, iki seneyle kurtardın
kurban. Bakar mısınız şuna. Türk olan, öz be öz Türk olan
Sırrı Süreyya Kürt sorununu çözmek üzere sorumluluk -bilinç, kültür,
espri, entelektüelizm, hepsi vardı- aldı, geldi buraya çok şey
kattı, çok şey öğretti, çok şey de öğrendi ama
Sırrı Süreyya’nın karşı karşıya olduğu
duruma bakar mısınız. Bu, hukuk değil, ceberutluktur
değerli arkadaşlar.
Sevgili Adalet Bakanı dün burada şöyle bir
şey söyledi: “Benim kulağıma ezan okundu.” Çok güzel. Sevgili
Adalet Bakanı, senin kulağına Ezan-ı Muhammedi’nin terennüm
edilmesi ne kadar mukaddes bir vaka ise, bir Alevi olarak benim Pir
Sultan’ın deyişleriyle büyümem o kadar demokratik hak,
tartışmasız ve hiç kuşkusuz olacak bir şeydir.
Dolayısıyla hepimizi aynı kefeye koymayın kurban
olduklarım. Birinin kulağına Ezan-ı Muhammedi terennüm
edilir, birinin kulağına nefes, birine İncil’den, birine
Tevrat’tan, hadisler, deyişler, ayetler okunur.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) – O kendisini
tanıtıyor, siz de kendinizi tanıtıyorsunuz.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) – Kendini tanıtmadı
Sevgili Vekilim.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) – Kendisini
tanıttı.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) – Lütfen konuşmamın
insicamını bozmayın, lütfen. Teşekkür ediyorum.
FATMA KURTULAN (Mersin) – Bir dinleyin ya!
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Dinleyelim
arkadaşlar.
ERDAL AYDEMİR (Bingöl) – Bir sus! (AK
PARTİ sıralarından “Ezan niye bu kadar zorunuza gidiyor?” sesi)
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) – Azizim, ben bir şey
demedim ki ne kadar doğal dedim, bu kadar basit.
Bu konu her söz konusu olduğunda âdeta
karikatürize eder gibi “Ali’yi sevmek Alevilikse ben de seviyorum.” diyenlere
Şah-ı Merdan, Şir-i Yezdan, Haydar-ı Kerrar, Sahib-i
Zülfikar Ali’nin tabiriyle bir şeyimiz var arkadaşlar. Evet, Ali’yi
sevmek Aleviliktir; siz de sevin, bütün insanlar sevsinler. Ali’yi sevmek
merhamettir. Ali’yi sevmek keramettir. Ali’yi sevmek adalettir, letafettir,
lezzettir, hakikattir; çok güzel fakat Ali’nin beytülhikme olan makamına
kapıdan değil, bacadan girmek isteyenlere şunu diyorum: Ocakta
Ali’nin nârı var, dikkat edin.
Değerli arkadaşlar, ben bugün özellikle
çok yakın bir tarihte Hakk’a yürümüş olan Feyzullah
Çınar’ı, Âşık İbreti’yi anmak istiyorum, Kürt dengbej
Ayşe Şan’ı -destansı bir kadın- anmak istiyorum ve
buradan yine Sayın Kültür Bakanına…
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – Mahzuni’yi
unutma, Mahzuniyi.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) – Mahzuni babanın
yıl dönümü değil kurbanım.
Sayın Kültür Bakanım, ben bugün çok
ibretiâlemlik bir vakayla karşı karşıya geldim. Önceki
dönem vekillerimizden Sevgili Gültan Kışanak -Diyarbakır
Büyükşehir Belediye Başkanıyken haksız, hukuksuz, ceberutça
bir şekilde tutuklanarak hapse atılan- bana bir mektup yazdı,
benden Alevilikle ilgili kitap istedi, kendisi de bir ocakzadedir. Ben de ona
Rıza Yıldırım’ın “Aleviliğin Doğuşu”,
Mehmet Fuat Köprülü’nün “Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar”,
Profesör Orhan Türkdoğan’ın “Alevi-Bektaşi Kimliği” ve
Profesör Doktor Yusuf Ziya Yörükan’ın “Anadolu’da Alevîler ve
Tahtacılar” kitabını gönderdim. Almamışlar, bana geri
gönderdiler, bakar mısınız şuna!
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Hâlbuki çok iyi
kitaplardır onlar.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) – Özellikle bunları
gönderdim, özellikle. Şu aymazlığa bakar mısınız
Allah aşkına!
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Ayıp etmişler.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) – Şimdi ben bunun
neresini savunayım arkadaşlar? Eleştirince niye böyle iğne
batırılmış gibi hoplanıyor? Diyanet İşleri
Başkanından fetva mı alacaktım ben? (HDP
sıralarından alkışlar)
Diyanet İşleri Başkanına bir
sözüm var buradan… Sevgili Bakanım, bunu size vereceğim, siz
göndereceksiniz, rica ediyorum. Şimdi, Diyanet İşleri
Başkanı diyor ki: “Biz cami hocalarından bir kurul oluşturup
Alevilere irşat çalışması yapacağız.” Ya Sevgili
Diyanet İşleri Başkanı, ilahiyat fakültesi bitirmekle
mürşit olunmaz, ilahiyat fakültesi bitirmekle müderris olunur.
Bakınız, Şems ile Mevlâna tanışmadan önce Mevlâna da
bir müderristi, Şems onu irşat edince mürşit oldu, eyvallah.
Şimdi, sen müderrislik hâlinle Hacı Bektaş’ın, Pir Sultan
Abdal’ın “İki cihan sığar mende, men cihana
sığmazam/Gevheri lamekân benim, kevnü mekâna sığmazam.”
diyen Seyyid Nesimi’nin torunlarını sen kimsin irşat edeceksin kurban
olduğum? Biraz beri dur, biraz serin gel.
Dolayısıyla değerli arkadaşlar,
aslında “bütçe” denilen şeyi, 1273’ün 18 Aralığında
Hakk ile hak olan, vuslata eren, hakikatin mürşitlerinden Mevlâna
Celâlettin Rûmi’nin bir kıssasıyla bu bütçeyi
açıklayacağım, tanımlayacağım fakat Sevgili
Kültür Bakanım, bir şey daha var. Kültür Bakanlığı
inanç turizmi listesinde 15 inanç kurumu olmasına rağmen neden
Hacı Bektaşı Veli Dergâhı yoktur? Bakınız, burada
çok haklı olarak Mevlâna Dergâhı vardır, kimi kiliseler vardır,
çok güzel, eyvallah, Hacı Bektaşı Veli Dergâhı niye bunun
içerisinde yoktur?
Arkadaşlar, gelin birbirimizi
yanıltmayalım, birbirimizi avutmayalım. Alevilik bu ülkede
yasaklı bir inançtır. Nasıl yasaklı bir inançtır, onu
da söyleyeyim. Şimdi “tek… tek…” diye sayılıyor ya “tek devlet,
tek millet” tamam, ben bunların içerisinde tek din olduğunu ama bunun
söylenmediğini ispatlayacağım şimdi size. Hani çok
tartışılan, kiminin “Külliye” kiminin “saray” dediği yer
var ya, bütün tartışmaları kaldırdım buraya koydum;
efendim, ruhsatı yoktu, bilmem, işte şöyleydi böyleydi bütün
tartışmaları buraya bıraktım. Soruyorum: Türkiye
Cumhuriyeti devletinin Anayasası’nda “laik, demokratik bir ülke”
yazıyor mu? Yazıyor. Peki, laik, demokratik bir ülkenin
Cumhurbaşkanı cami yapar mı? Aslında, yapmaz. Peki, kendi
inancı gereği yaptı, eyvallah, güzel. Peki, değerli
arkadaşlar, bu Külliye de madem ki Türkiye Cumhuriyeti’nin
halkının, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının
Külliyesi;
1) Niye cemevi yok bu Külliye’de?
2) Niye kilise yok bu Külliye’de?
3) Niye havra yok bu Külliye’de?
4) Niye inanmayanlar reddediliyor, inkâr ediliyor?
Değerli arkadaşlar, şimdi, biz
kimseyi ayırmadık, Hak’tan özge bildik. Halkı Hak için sevdik.
Hiçbir inancı, hiçbir kimliği ötelemedik, itelemedik.
Bakınız, Hak ve hakikatin
âşığı Daimi Baba insanı nasıl
tanımlıyor:
“Kâinatın aynasıyım,
Madem ki ben bir insanım.
Hakk’ın varlık deryasıyım,
Madem ki ben bir insanım.
İnsan Hak’ta, Hak insanda
Arıyorsan bak insanda,
Çok marifet var insanda,
Madem ki ben bir insanım.
Tevrat’ı yazabilirim,
İncil’i dizebilirim,
Kuran’ı sezebilirim,
Madem ki ben bir insanım.
İlim bende, kelam bende,
On sekiz bin âlem bende,
Yazar levh-i kalem bende,
Madem ki ben bir insanım.
Bunca temenni, dilekler,
Vız gelir çarkıfelekler,
Bana eğilsin melekler,
Madem ki ben bir insanım.
Daimi’yim, harap benim,
Ayaklarda türap benim,
Âşk ehline şarap benim,
Madem ki ben bir insanım.”
Biz insana böyle bakıyoruz.
Yunus’tan söz ediyorsunuz ya, eyvallah
âşkın kutbu, hakikatin kutbu, âşkın çağlayan seli
Yunus ne diyor?
“Hak bir gönül verdi, bana, ha demeden hayran olur.
Gâhi gider giryân olur, gâhi gider şâdân olur.
Gâhi girer mescitlere, yüz sürer anda yerlere.
Gâhi gider deyre girer, İsa ile ruhban olur.”
Yunus böyle diyor. Ne İsa’yı ne Musa’yı
ne Muhammed’i, hiçbirini birbirinden ayırmıyor arkadaşlar. Bizim
hakikatimiz böyledir.
Ama bizim inancımız inkâr ediliyor. Ama
bizim üzerimizde asimilasyon politikası yürütülüyor ve sistematik olarak
yapılıyor bu. Cemevlerimiz inkâr ediliyor, ibadetimiz inkâr ediliyor.
Değerli arkadaşlar, bu ülkede Aleviler
vardır, Aleviler Türkmen’dir, Türk’tür, Kürt’tür, Arap’tır,
Roman’dır ve Balkan halkları içerisinde de Aleviler vardır,
eyvallah.
Şununla bitirelim değerli arkadaşlar:
Aşkın kutbu Mevlâna Celâlettin Rûmi’den söz ettik. Mevlâna Celâlettin
Rûmi Mesnevi’de bir kıssasında günümüzün bütçesini şöyle
anlatıyor: Aslan, kurt ve tilki -hikâye bu ya- dost olmuşlar.
Ormanda, bir gün “Kendimize bir bütçe yapalım.” demişler. O gün
toplanmışlar, bir yaban öküzü -haşa huzurdan- bir dağ
keçisi, bir tavşan avlamışlar ve bunu kendi aralarında pay
edecekler. Aslan, dönmüş kurda demiş ki: “Ey kurt, şunları
pay et de yiyelim.” Kurt demiş: “Olur efendimiz. Efendimiz, yaban öküzü
sizin olsun, keçi benim olsun, tavşan da tilkinin olsun.” Tabii, aslan bir
kükremiş, pençeyi geçirdiği kurt hâk ile yeksan yerde. Tilkiye
dönmüş, tilki tir tir titriyor. “Ulan, bu ne hal!” Tilkiye demiş ki:
“Sen taksim et bakayım.” “Olur efendimiz.” demiş tilki.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayalım Sayın Vekil.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) – Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
“Efendimiz, sizin sabahleyin iyi yemeniz lazım
güçlü olmanız için, yaban öküzünü sabah kahvaltısında yiyin,
öğleyin hazmı kolay olsun diye dağ keçisini, akşam da rahat
uyuyasınız diye tavşanı yiyin.” demiş. Aslan
dönmüş, demiş ki: “Aferin, sen bu adil taksimatı nereden
öğrendin?” “Efendim, şurada yatan kurttan öğrendim.” demiş.
(HDP sıralarından alkışlar)
Şimdi, orada yatan kurdu ben size söyleyeyim
değerli arkadaşlar, kurdu ben söyleyeyim, tilkiyi siz bulun. (AK
PARTİ sıralarından “Tilki de sensin!” sesi)
Edep yahu! Edep yahu!
Hepinize sevgi ve saygılar.
Aşk ile… (HDP sıralarından
alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Grup Başkan
Vekili.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Aslan adına söz talebi
var efendim.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
52.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlu’nun, Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir hukuk devleti
olduğuna, bağımsız yargıya intikal etmiş ve
karara bağlanmış hükümlerin herkes için bağlayıcı
olduğuna ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Tabii, değerli konuşmacının
konuşmalarına bir ekleme yapalım: Türkiye Cumhuriyeti devleti
bir hukuk devletidir. Tarafsız ve bağımsız yargıya
intikal etmiş ve karara bağlanmış hükümler herkes için
bağlayıcı, bunu ifade etmek isterim birinci olarak.
İkinci olarak, Hazreti Ali (RA) Efendimiz
hepimizin ortak değeridir, biz tabii ki, Hazreti Ali Efendimiz’i
seviyoruz, bunu kayıtlara geçirelim. Hacı Bektaşı Veli,
Hacı Bayramı Veli, Şeyh Şabanı Veli ve tabii ki,
Hacı Muradı Veli; bu 4 Veli, hakikaten, Horasan Erenlerinin, Ahmet
Yesevi’nin izinden -biraz evvel- kültürel temellerimizi, medeniyet
temellerimizi inşa ettiğimiz 4 sütunun önemli hakikaten birer yol
göstericisi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Toparlayayım.
BAŞKAN – Toparlayalım.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Dolayısıyla bütün bunların hepsi de bütün
insanlık için kendisinde en güzel örnekler bulunan ve insanlık için
üsve-i hasene olarak, âlemlere rahmet olarak örneklik teşkil eden
Efendimiz (AS) Hazreti Muhammed Mustafa’nın talebeleri, yolcuları,
yol arkadaşları, biz hepsini seviyoruz, hiçbir ayrım
yapmıyoruz.
Tabii ki, Hristiyan ve Yahudi
vatandaşlarımızla ilgili de hukuk düzeninde Lozan
Anlaşması uluslararası statüyü belirlemiş bir hukuk
belgesidir. Bu hususu kayıtlara geçmesi açısından ifade ettim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Erkan Bey, sen kitapları iyi
dedin değil mi? Ahmet Yesevi’yi ilk okuduğumuz kitap Kemal Bey’in
bahsettiği “Türk Edebiyatında ilk Mutasavvıflar” kitabı,
1970’lerde filan elimize geçmişti.
Buyurun Erkan Bey.
53.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın,
Antalya Milletvekili Kemal Bülbül’ün 10 sıra sayılı 2019
Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 11 sıra sayılı 2017
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın dördüncü tur
görüşmelerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Kemal Bülbül konuşmasında,
özellikle 3-4 kitabın adını da vererek kürsüye de getirmiş.
Doğrusu bundan çok mütehassis olduğumuzu da ifade etmek istiyorum
çünkü bahsettiği ve tavsiye ettiği bu kitaplar aynı zamanda bizlerin
de kütüphanesinde yer alan ve gençliğimizden bu yana bir kısmı
da elimizden düşmeyen önemli kaynaklar. Ben de doğrusu bu konuda bu
sözleri söylemekten kendimi alıkoyamadım.
Fuad Köprülü’nün “Türk Edebiyatında İlk
Mutasavvıflar”ı, Orhan Türkdoğan’ın “Alevi-Bektaşi
Kimliği”, sonra Yusuf Ziya Yörükan’ın “Anadolu’da Aleviler ve
Tahtacılar” kitapları fevkalade önemli, hem tarihî, kültürel
özellikleri olan hem de bilimselliği de içeren kitaplardır, bunu da
ifade etmekte kendimi biraz borçlu hissettim.
Teşekkür ederim, sağ olun.
BAŞKAN – Yani Ahmet Yesevi’yi onlarla
tanıdık önce, doğru.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/276) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 10)
(Devam)
2.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısı (1/275), 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan,
2017 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/38); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 2017
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2017 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/39); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/41); 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu
ile 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 183 Adedi Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu
İdarelerine, 2 Adedi Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve 10 Adedi
Diğer Kamu İdarelerine Ait Olmak Üzere Toplam 195 Adet
Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/40) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 11) (Devam)
A) KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI (Devam)
1) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) RADYO VE TELEVİZYON ÜST KURULU (Devam)
1) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) DEVLET TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE YAZMA ESERLER KURUMU
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRK İŞBİRLİĞİ VE
KOORDİNASYON AJANSI BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
G) YURTDIŞI TÜRKLER VE AKRABA TOPLULUKLAR BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin
Ğ) ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH
YÜKSEK KURUMU (Devam)
1) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Kültür Merkezi 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür Merkezi 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Araştırma Merkezi 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Araştırma Merkezi 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) TÜRK DİL KURUMU (Devam)
1) Türk Dil Kurumu 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Dil Kurumu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
J) TÜRK TARİH KURUMU (Devam)
1) Türk Tarih Kurumu 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Tarih Kurumu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
K) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI (Devam)
1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Spor Genel Müdürlüğü 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR
KURUMU (Devam)
1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – İstanbul Milletvekili Oya Ersoy.
Buyurun. (HDP Sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA OYA ERSOY (İstanbul) – Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bütçe görüşmeleri
başladığından beri, aslında ekonomik kriz
konuşuyoruz burada. Krizin varlığı, boyutu, derinliği
tartışmalarını bir kenara bırakalım, halkın
cebinde açtığı deliğin büyüklüğüne bakmamız bence
yeterli.
Bakın, asgari ücretin belirlendiği 2018
Ocak ayında bir işçinin alacağı ücret dolar bazında
426 dolardı, bugün 299 dolara gerilemiş durumdadır. Bir
işçi derken, aslında 16 milyon doğrudan asgari ücretle geçinen,
dolaylı olarak da asgari ücrete göre ücretleri belirlenen milyonlardan
bahsediyorum.
Yine, yıl sonunda tahminen yüzde 20-25
aralığında olduğu ortaya çıkacak olan enflasyon
oranının, halkın yaşam koşullarını ne kadar
zorlaştırdığını hep birlikte düşünmenizi
öneriyorum. Geçtiğimiz sene halkın alım gücü yaklaşık
yüzde 12 azaldı. Yani aileler pazara gittiklerinde filelerini zaten
dolduramıyorlardı, bu sene pazar filelerinden biri artık
boş. Boş kurdukları sofralardan yarı tok kalkan halkın
hâlâ fedakârlık yapmasını istiyorsunuz.
İsmail Devrim adını hatırlıyor
musunuz? Hatırlamazsınız çünkü o sizin günahınız.
İsmini okullara, parklara, üst geçitlere koyamazsınız,
koymazsınız çünkü İsmail Devrim, çocuğuna okul pantolonu
alamadığı için intihar eden gururlu bir insan.
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Ya, hâlâ
aynı istismarı yapıyorsunuz. Bunun gerekçesinin o
olmadığını biliyorsunuz yani o gerekçeyle hayatına son
vermediğini biliyorsunuz. Böyle istismar olmaz ya!
OYA ERSOY (Devamla) – Evet, hâlâ… İstismar
değil, psikolojik değil. Sadece ve sadece onuruyla yaşamayı
tercih eden ve biat etmeyen, sadaka kültürüne biat etmeyen, onuruyla
yaşamak isteyen bir insan İsmail Devrim.
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Bakın,
ailesi açıkladı “Bunun gerekçesi bu değil.” diye.
OYA ERSOY (Devamla) – Hatırlanmasını
istemezsiniz, kimsenin hatırlamasını istemezsiniz.
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Bu kadar
istismar siyaseti olmaz, yazık günah ya! Yazıktır,
ayıptır ya; ölen insanları siyasetinize alet etmeyin,
ayıptır!
OYA ERSOY (Devamla) – Açık açık
konuşalım, bu krizin sebebi yerli ve millî
çarpıtmalarınızın arkasında
sakladığınız küresel neoliberalizmdir. Mega projelerinizin,
büyük şovlarla açtığınız projelerinizin arkasında
yer alan güç yerli ve millî değildir. Bunu biliyorsunuz, bunu gayet iyi
biliyorsunuz. Şu anda panik içerisindesiniz, korkuyorsunuz, yabancı
sermaye kaçar diye korkuyorsunuz. Bir sürü mega proje yarım kalır,
hizmet veremez diye korkuyorsunuz. Aynı geçen hafta İDO’da
yaşadığımızı şehir hastanelerinde de
yaşarsak diye korkuyorsunuz.
Geçen hafta yine Ankara’da, Keçiören’deki Mektebim
Okullarında eğitim yılının ortasında bir okul,
çocukları ortada bıraktı. “Kâr edemiyorum.” diye okulun
şubesini kapattı ve okulda okuyan öğrenciler ortada kaldı.
Bu kriz buna yol açtı.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) – Kalmadı.
OYA ERSOY (Devamla) – Kaldı efendim, hep
birlikte araştıralım.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) – Kalmadı.
OYA ERONAT (Diyarbakır) – Ya, yalana
alışmışlar!
OYA ERSOY (Devamla) – Bütün bunlar olduğunda
sizin bir çözümünüz yok, bunlara bir çözümünüz yok.
Değerli milletvekilleri, memleket ekonomisi
yüksek enflasyon eşliğinde daralma ve durgunluk dönemi geçiriyor. Her
gün yeni bir iflas, yeni bir konkordato haberleri alıyoruz. Resmî
rakamlarda bile yaklaşık 4 milyon işsiz var bu ülkede ve bu
rakamların daha da artacağını gayet iyi biliyorsunuz.
Aslında bunları iktidar çok iyi biliyor. Bugüne kadar ortalama 5,5
büyüme hedefleyen ekonomi kurmayları 2019 için büyüme oranını
2,3’e düşürdü. Ama sorunu bilmek yetmiyor, önemli olan çözüm odaklı
ekonomiye yönelik yapısal bir adım atabilmektir. Ama siz “Neoliberal
politikaları ancak bizim Başkanlık sisteminde devam
ettirebiliriz.” taahhüdünde bulunarak, bunu sürdürme taahhüdünü vererek yani
krizin sonuçlarını, neoliberal politikaların krizinin
sonuçlarını halka ödetmek için iktidara geldiniz.
Politikalarınızı da buna göre belirliyorsunuz.
Yaptığınız tüm yasaların,
uyguladığınız tüm politikaların temelinde sermayenin
ihtiyaçları var. (HDP sıralarından alkışlar)
OYA ERONAT (Diyarbakır) – Sermaye bitti, hepsi
bu.
OYA ERSOY (Devamla) – 467 milyar dolar dış
borç var bu ülkede ve bunun üçte 2’si özel sektöre ait.
OYA ERONAT (Diyarbakır) – Sermaye bitti.
FATMA KURTULAN (Mersin) – Var var, çok var Oya
Hanım, hiç merak etme, sermayemiz çok. Sus!
OYA ERONAT (Diyarbakır) – Sen sus!
FATMA KURTULAN (Mersin) – Sus, konuşma,
sataşma!
AYHAN BİLGEN (Kars) – Ben biraz sonra
konuşacağım, göreceksiniz.
OYA ERONAT (Diyarbakır) – Sus!
FATMA KURTULAN (Mersin) – Şunu susturun,
susturun.
AYHAN BİLGEN (Kars) – Kürsüden özür
dileyeceksiniz.
OYA ERSOY (Devamla) – Özel sektörün ve
bankaların borcunu ödeme telaşındasınız.
Bırakın borcu yaratanlar ödesin, yüzde 1’in borcunu yüzde 90’a
ödetemezsiniz.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) – Bu
kadar da olmaz ya! Kimsin sen ya!
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Ya,
sürekli müdahale ediyor oradan ya! Derdi ne ya!
OYA ERSOY (Devamla) - Sayın milletvekilleri,
biz burada halkın bütçesini konuşalım.
AYHAN BİLGEN (Kars) – Bir saniye… Bir saniye
Sayın Başkan…
BAŞKAN – Ayhan Bey…
AYHAN BİLGEN (Kars) – Hayır, bir saniye…
BAŞKAN – Bir dakika…( HDP
sıralarından gürültüler)
Değerli milletvekilleri,
konuşmasını bitirsin, söz vereyim ben.
OYA ERSOY (Devamla) – Süremi durdurmanızı
rica ediyorum.
AYHAN BİLGEN (Kars) – Sayın Başkan,
hayır, başka bir şey var, lütfen.
TUMA ÇELİK (Mardin ) – Böyle
saygısızlık olmaz ya!
BAŞKAN – Ayhan Bey, hatip kürsüde. Bitirsin söz
vereyim ben.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Oradan
aralıksız konuşuyorlar ya!
AYHAN BİLGEN (Kars) – Sayın Başkan,
hatip kürsüdeyken, oturduğu yerden “Yalana
alışmışlar.” cümlesini kullanması bu Meclisin dili
değildir, ya kürsüden özür dileyecek ya biz de aynı tarzı
sergileyeceğiz; çok açık talep ediyoruz bunu, çok açık.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Allah Allah, siz bize
güveniyorsunuz ya!
OYA ERSOY (Devamla) – Evet, böyle bir cümle
kullandıysa ben de özür bekliyorum.
AYHAN BİLGEN (Kars) – Çok net söylüyorum,
grubunuz karar verecek buna arkadaşlar.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Asla özür
dilemeyecek.
AYHAN BİLGEN (Kars) – Hayır, karar
vereceksiniz.
FATMA KURTULAN (Mersin) – Hayır, bir susturun
ya.
AYHAN BİLGEN (Kars) – Ya oradan özür
dileyeceksiniz ya kabul etmeyeceğiz.
BAŞKAN – Ayhan Bey, ben söz vereyim size.
Buyurun, konuşmanıza devam edin.
OYA OYA ERSOY (Devamla) - Bu sürenin ve bu hakaretin
süresinin…
FATMA KURTULAN (Mersin) – Sayın Başkan…
Sayın Başkan...
AYHAN BİLGEN (Kars) – Olmaz böyle bir şey
ya!
FATMA KURTULAN (Mersin) – Sayın Başkan,
dünkü durum var, bir dakika…
AYHAN BİLGEN (Kars) – Herkese laf
atılır mı ya, her konuşmacıya laf atılır
mı!
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Her
seferinde aynısını yapıyor ya!
FATMA KURTULAN (Mersin) – Sayın Başkan,
dün bir konuşmacımız için fotoğrafçı geliyor,
fotoğrafçıya “Bunu çekme, değmez.” diyor.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Bakın, konuşmacı kürsüde. Böyle bir usul
yok.
FATMA KURTULAN (Mersin) – Bu
arkadaşınız her zaman her gelene bunu yapıyor
arkadaşlar ya.
BAŞKAN – Sayın Grup Başkan Vekili,
böyle bir usul yok. Ben söz vereceğim size.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Sayın
Başkanım, onun haddine mi ya!
BAŞKAN - Buyurun Sayın Milletvekili, Genel
Kurula hitap edin.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) – Sayın
Başkanım, kürsüdeki konuşmacı bitirdikten sonra
arkadaşlar konuşsunlar.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – O zaman
sussun.
AYHAN BİLGEN (Kars) – O zaman
konuşacağız, başka türlü konuşacağız.
BAŞKAN –Ben söz vereceğim Ayhan Bey.
Buyurun.
OYA ERSOY (Devamla) – Bu sürenin süreme eklenmesini
talep ediyorum.
Biz halkın bütçesini düşünelim burada,
burada halkın bütçesini tartışalım, bırakın
sermayeyi, bırakın sarayın bütçesini. Krizin üstünü ne askeri
Suriye’ye göndermekle, bir başka ülke toprağına göndermekle ne
“dış güçlerin müdahalesi” diyerek ne de “ekonomik savaş”
söylemleriyle örtemezsiniz. Bu kriz, büyük bir kriz. Bu kriz, Türkiye tarihinin
yaşadığı en büyük kriz; reel üretimi ve tarımı
esas almayan, sadece inşaat ve hizmetler sektörüne bel bağlayan,
doğayı talan eden, kentleri yağmalayan ve emeği sömüren
neoliberal politikaların sonucudur. Çözüm: Bunları terk etmek
zorundayız. Bunları terk etmediğimiz sürece bu krizin çözümü
yok. Üretim politikası “Patronlar daha çok kazansın.” diye
değil, halk yararına oluşturulmalıdır.
Değerli milletvekilleri, yapılacaklar
bellidir. İlk olarak, asgari ücret, enflasyon karşısında
korumak ve yaşanan kayıpları gidermek için 2.800 lira
sınırına çıkarılmalıdır. Tüm ücretler en az
enflasyon oranında artırılmalıdır ve tüm temel
hizmetlerde indirim yapılmalıdır. Emekçilerden alınan gelir
vergisi, katma değer vergisi ve diğer dolaylı vergilerin
oranları derhâl düşürülmelidir. Temel hizmetlere yani suya,
elektriğe, doğal gaza ve ulaşıma zam yapılmamalı,
özellikle elektrik, su, doğal gaz, ulaşım ve iletişim
üzerindeki tüketim vergileri düşürülmelidir. Emeklilerin
aylıkları ve gelirleri bir an önce asgari ücret seviyesine
çıkarılmalıdır. Kanal İstanbul gibi üretken olmayan
tüm yatırımlar durdurulmalıdır. Krizin en önemli sonucu
işsizliktir. Toplu işten çıkarmalar yasaklanmalıdır ve
“haklı nedenle fesih” adı altında işçilerin işten
atılması yargı iznine bağlanmalıdır.
İşsizlik Sigortası Fonu işsizlerindir, yalnızca
işçiler için kullanılmalıdır.
Anlayacağınız üzere bizim
önerilerimiz aslında çok basit: Vergiyi halktan değil, kazanan patronlardan
alın. Topladığınız vergileri harcarken şeffaf
olun. “Örtülü ödenek” “mega proje” “güvenlik” başlıkları
altında halktan topladığınız vergileri çarçur etmeyin.
Halktan topladığınız vergilerle uluslararası yamyam
şirketlere özel şirket borçlarını, döviz
borçlarını, kullanmadığımız köprülerin,
otoyolların, şehir hastanelerinin paralarını ödemeyin.
Yandaşlarınızı gözetmekten vazgeçin.
Yakında yerel seçimler var. Taşerona, özel
sektöre devrettiğiniz belediye hizmetlerini yeniden belediyeleştirin.
Vergilerin dörtte 3’ü ücretliler ve tüketiciler tarafından ödeniyor.
Şirketlerin vergi borçlarını sileceğinize verginin dörtte
3’ünü ödeyen halkın işe gidiş geliş saatlerinde
ulaşımı parasız yapın. Her haneye 18 metreküp su, 140
metreküp doğal gaz, 230 kilovatsaat elektrik parasız olsun çünkü
enerji haktır, sağlık haktır, su haktır,
ulaşım haktır; halkın en temel yaşamsal
ihtiyaçları parasız olmalıdır.
Şimdi diyeceksiniz ki: Bunlar nasıl
olacak? Çok basit, sarayın ve sermayenin bütçesi değil, halkın
bütçesi olursa bunların hepsi olacak. Bizler şirket gibi ya da
şirketler için yönetilen değil, halk yararına yönetilen bir
bütçe istiyoruz. Şirket gibi yönetilen bütçelerin sonu Soma demektir,
Çorlu demektir, daha dün, Ankara faciası demektir.
Değerli milletvekilleri, önümüze gelen bütçede
emekçinin güvenliği, halkın güvenliği yok; sadece ve sadece
sermayenin sınırsız ve hızlı kâr etmesinin güvencesi
var. Kadınların güvenliği yok; “Hamile parkta dolaştı”
“Mini etekle minibüse bindi.” diye kadınlar bu ülkede saldırıya uğruyorsa
kadınların güvenliği yoktur. Çocukların güvenliği yok;
bütçede desteklediğinizi açık açık
yazdığınız vakıf yurtlarında yaşanıyor
çocuk istismarı. Köy okullarını kapattınız;
“taşımalı eğitim” adı altında, çocuklar kendi
köylerinden başka il ve ilçelere giderek eğitim görmek zorunda
kalıyor ve oralarda devlet yurdu olmadığı için de tarikat,
cemaat vakıflarında, bunların yurtlarında kalmak zorunda
bırakıyorsunuz ve yanarak ölüyorlar.
Bugün -konumuza dönersek yeniden- tarihî ve kültürel
mirasımızın da güvencesi yok. Tarihsel mirasımızı
daha da derinleştirmek, geliştirmek yerine, yok etmenin, kendi
ideolojinize uygun olarak yaşama geçirmenin derdindesiniz.
İktidarın kurumları, var olan bu
Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı kurumları
büyütmekten sadece ve sadece bina yapmak anlıyor, bütçeyi de buna göre
ayarlıyor; oysa “Bu kurumları büyütelim.” derken kültürel ve tarihsel
mirasımız üzerine araştırmalarımızı
artıralım, bilimsel yayınlarımızı
çoğaltalım, sadece Türk tarihiyle değil, Anadolu’da
yaşamış tüm halklara, tüm medeniyetlere yönelik
araştırmalarımızı,
tanıtımlarımızı artıralım, çok
kültürlülüğümüzü tüm dünyaya gösterelim diyoruz. Yurtseverliğin de
gereği budur. Yurtsever olmak, bu ülke toprakları üzerinde bugüne
kadar yaşamış ve bundan sonra da yaşatılacak olan
bütün kültürel mirasa sahip çıkmak demektir, hepsini
insanlığın ortak değeri olarak görmek demektir ve
bunları bu nedenle de korumak demektir. Yurtsever olmak, bu ülkede
yaşayan tüm halkları sevmek, dil, din, ırk, cins, cinsiyet,
cinsel kimlik ayrımı gözetmeksizin haklarını korumak ve
sahip çıkmak demektir.
Başta Kürtçe, Lazca, Arapça, Ermenice, Gürcüce
olmak üzere Anadolu’da yaşayan halkların dil kültürlerini
araştırmaya, geliştirmeye, bunlar için bütçe oluşturmaya
uğraşalım. Yani kutuplaştırma siyaseti değil,
kardeşleşme siyaseti yürütelim ama size Türk-Kürt, Alevi-Sünni
kutuplaştırması da yetmedi, Çankaya, Kadıköy,
Şişli, bunlar da eklendi ve buradaki halkı sadece seçmen olarak
görüp “Bu seçmen profili bu ülkenin kaymağını yiyor.” diyorsunuz.
Bu ülkenin kaymağını kimlerin yediğini biz çok iyi
biliyoruz, halk da çok iyi biliyor.
Kutuplaştırma siyasetine mecbursunuz,
savaş siyasetine mecbursunuz, gerici, ırkçı
kutuplaştırmaya mecbursunuz çünkü artık, halka
vadedeceğiniz hiçbir şey kalmadı. Kutuplaştırma
siyasetiyle kendi seçmeninizi konsolide etmeye çalışıyorsunuz
sadece, iktidarınızı korumak için.
Atatürk Kültür Merkezini yıkmak için
harcadığınız enerjiyi korumak için gösterebilmiş
olsaydınız geçmişinden ders alan, geleceğine güvenle bakan
bir yönetim anlayışını oluşturmuş olurdunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Ek sürenizi veriyorum Sayın
Milletvekili.
OYA ERSOY (Devamla) – Oysa siz, kültürel
mirasları korumak yerine ideolojiniz uğruna yok saymaya
çalışıyorsunuz. Haydarpaşa Garı, Narmanlı Han,
Sulukule, Galata, Tarlabaşı gibi kültürel değerleri korumak
yerine ranta dayalı kalkınma modelinizle daha fazla inşaat, daha
fazla AVM yapmayı tercih ediyorsunuz. Bunlar yetmiyor, Gezi Parkı,
Validebağ, Kuzey Ormanları, Hevsel Bahçeleri, Karadeniz derelerini
yok ediyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, son olarak, gelin,
Türk Dil Kurumunun sözlüğünü kadına yönelik şiddeti besleyen
eril dilden hep birlikte arındıralım. Hem bu sözlükte hem
internet sitesindeki sözlükte neler yazıyor, biliyor musunuz? Birkaç örnek
vereyim. Örneğin: “Müsait” kelimesi için “Flört etmeye hazır olan,
kolayca flört edebilen kadın” yazıyor. “Esnaf” kelimesi için “Kötü
yola sapmış kadın” yazıyor. “Teslim etmek” kelimesi için
“Bir kadının bir erkeğe kendini vermesi” yazıyor. “Oynak”
kelimesi için “Ağırbaşlı olmayan, hoppa kadın”
yazıyor. “Kötü yola düşmek” kelimesi için “Kötü kadın olmak”
“taze” kelimesi için “Genç kadın” yazıyor. “Yollu” kelimesi için
“Kolayca elde edilen kadın” yazıyor. Yine sözlükte “erkek”
sözcüğü “Sözüne güvenilir, mert” “kadın” sözcüğü ise
“Analık veya ev yönetimi bakımından gereken önlemleri,
becerileri olan” olarak yazıyor. Halkevleri Eş Genel
Başkanımız Dilşat Aktaş sözlükten bunların
çıkarılması için TDK’ye başvuru yaptı, kabul edilmedi.
Dava açtık, mahkemeyi kazandık ancak istinaftan geri döndü.
Şimdi, ben buradan Meclisi göreve çağırıyorum, kadına
karşı ayrımcılık içeren eylem ve uygulamaları
kaldırmak Meclisin görevidir, gelin, birlikte kaldıralım.
Saygılarımla. (HDP sıralarından
alkışlar)
AYHAN BİLGEN (Kars) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Ayhan Bey, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
54.- Kars Milletvekili Ayhan Bilgen’in,
Diyarbakır Milletvekili Oya Eronat’ın yerinden sarfettiği
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
AYHAN BİLGEN (Kars) – Sayın Başkan,
konuşmacımızın konuşması sırasında,
elbette ki nezaketi içerisinde, üslubuyla laf atmalar, sataşmalar bu
Mecliste oluyor. Bunun elbette ki kabul edilebilir bir sınırı var
ama bunu meslek hâline getirmek, alışkanlık hâline getirmek,
neredeyse kendini ifade etmenin tek yolu hâline getirmek kabul edilebilir bir
durum değil. Bunu kendine yakıştıran vekiller olabilir ama
biz kimsenin şamar oğlanı değiliz. “Yalana
alışmışlar.” ifadesinin arkasındaysa grubunuz Muhammet
Bey -çok açık söylüyorum- ben başka bir konuşma
yapacağım, nelere alışıldığını tek
tek sayacağım. Ama yok, bu ifadeden dolayı çıkıp
grubumuzdan özür dilerse biz konuyu kapatmaya varız. Ama kendisi yine,
tekrar kullandığı için söylüyorum, bakın, dün burada bir
arkadaşımız fotoğraf çektirmek için herkesin
yaptığı gibi birini çağırmıştı
“Onları çekmenize gerek yok.” ne demektir ya? Biz sizin lütfunuzla mı
geldik buraya?
Siz sermayesinin bittiğini söylüyorsunuz
konuşmacının, bir açın, hayat hikâyesini okuyun
bakalım, o konuşmacının sermayesi neymiş?
Siyasetçilerin iki sermayesi vardır Oya Hanım, dinleyin beni.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OYA ERONAT (Diyarbakır) – Dinlerim dinlemem,
size ne!
BAŞKAN – Toparlayın Sayın Bilgen.
AYHAN BİLGEN (Kars) – İki çeşit
siyasetçi vardır: Bir “Sermayem derdimdir, servetim ahım.” diyen
siyasetçiler vardır, Oya Hanım ve grubumuzdaki
arkadaşlarımız böyledir. Bir de Mehmet Akif’in, dönemindeki
siyasetçiler için kullandığı “Bir kızarmaz yüz,
yaşarmaz göz bütün sermayesi.” diyen siyasetçiler vardır. Tercih
sizin. (HDP sıralarından alkışlar)
OYA ERONAT (Diyarbakır) – O, sizsiniz.
AYHAN BİLGEN (Kars) – Grubunuz bu konuda bir
tercih yapacak ya özür dilenecek burada bizden ya bundan sonraki
konuşmaların tonu, dozu, her şeyi değişecek burada.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) – Sayın
Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Bostancı.
FATMA KURTULAN (Mersin) – Hayır, özür
dileyecek, Naci Bey.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Naci
Bey, özür dilemesi gerekiyor.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Grup
Başkanı konuşacak, dinleyelim.
55.- Ankara Milletvekili Mehmet Naci
Bostancı’nın, kimsenin kimseyi ikna etmek zorunda
olmadığına, değerlendirecek olanın millet
olduğuna, müzakerelere ilişkin kimi kavramları kullanmama
konusunda ortak bir hassasiyet gösterilecekse AK PARTİ Grubunun
destekleyeceğine ilişkin açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) – Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Burada, Meclisteki müzakerelerde zaman zaman
kürsüden konuşan hatibe yönelik bütün partilerin gruplarından laf
atmalar oluyor, bazen de çok ateşli bir şekilde belli bir kesimde,
belli bir grupta bu laf atma daha fazla olabiliyor.
FATMA KURTULAN (Mersin) – Bu, zaman zaman
değil, bu bir meslek. Verdiğiniz görev bu Naci Başkan. Bunun
görevi buymuş, bunu vermişsiniz.
BAŞKAN – Fatma Hanım, dinleyelim.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) – Burada dilin
nasıl kullanılacağına ilişkin bir hassasiyet
gerektiği şeklinde anladığım ve kesinlikle
katıldığım bir yaklaşım ortak bir anlayışla
ancak hayata geçebilir. Mesela, burada “yalan” kelimesine ilişkin bir
itiraz var. Şüphesiz, herkes kendi kanaatini söylüyor. Yani kürsüye
çıkan hatipler kendi politik görüşleri istikametinde bir Türkiye
tasviri sunuyorlar. Neticede, kimse kimseyi ikna etmek zorunda değil.
Asıl bunları değerlendirecek olan millettir ve millet nihai hükmünü
de verir. Eğer, biz buradaki müzakerelere ilişkin kimi
kavramları kullanmama konusunda ortak bir hassasiyet göstereceksek
grubumuz kesinlikle böyle bir çalışmayı destekleyecektir,
katılırız. Kimi kelimelerin, elbette, bunların
kullanılmaması gerektiği kanaatindeyiz.
Ayrıca, hiçbir gruba hiç kimse şamar
oğlanı muamelesi yapamaz, böyle bir yaklaşımımız
söz konusu değildir. Herkes kanaatini ve siyasetini söylüyor.
Teşekkürler. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AYHAN BİLGEN (Kars) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Ayhan Bey, buyurun.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) –
Hanımefendi’nin özel görevi midir herkese hakaret etmek?
TUMA ÇELİK (Mardin) – Herkese laf atmak onun
özel görevi galiba.
OYA ERSOY (İstanbul) – El hareketi hangi
kapsama giriyor?
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Eli
sürekli böyle. Ayıp değil mi ya!
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) – Biz
bundan sonra çıkan her AKP’li milletvekiline bunu söyleyelim.
BAŞKAN – Sayın Grup Başkan Vekiliniz
söz istiyor arkadaşlar.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) – Her
bir milletvekilinize aynı şekilde hitap ederiz. Böyle devam edin,
aynısını yaparız, sorun yok.
TUMA ÇELİK (Mardin) – El hareketi yapmak onun
işi galiba.
BAŞKAN – Sayın Bilgen, buyurun.
56.- Kars Milletvekili Ayhan Bilgen’in,
Diyarbakır Milletvekili Oya Eronat’ın yerinden sarfettiği
“Yalana alışmışlar.” ibaresinin bütün grubu ilzam
ettiğine ve özür dilenmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
AYHAN BİLGEN (Kars) – Sayın Başkan,
eğer bu büyük lafı eden milletvekili…
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Ya,
savunuyorsanız söyleyin.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) – Evet,
savunuyorsanız aynısını yaparız.
AYHAN BİLGEN (Kars) – Bir saniye
arkadaşlar…
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Ayhan
Bey, çok özür dilerim, İlknur Hanım savunuyorsa söylesin.
AYHAN BİLGEN (Kars) – Yok, arkadaşlar,
zaten net bir karar verilecek bugün bu konuda.
Yani eğer konuşmacının
konuşmasından bir tek cümle hatırlar ve onun da yalan
olduğunu kürsüden ifade ederse ben özür dileyeceğim kendisinden. (HDP
sıralarından alkışlar)
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Hadi,
buyursun bakalım!
AYHAN BİLGEN (Kars) - Dinlediğiniz on
dakikadan bir tek yalan cümle hatırlayıp konuşabilirseniz ben
özür dileyeceğim. (HDP sıralarından alkışlar)
OYA ERONAT (Diyarbakır) – Pantolon olayı,
mantolon olayı yalan, yalan.
AYHAN BİLGEN (Kars) – Ama eğer bu özür
gerçekleşmezse, ama bakın…
OYA ERONAT (Diyarbakır) – Tahir Elçi olayı
yalan.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Ne
dediğini bile bilmiyorsun ya! Ne dediğini bile bilmeden laf
atıyorsun sürekli.
AYHAN BİLGEN (Kars) – Sayın Başkan…
FATMA KURTULAN (Mersin) – Ayıp, ayıp ya!
AYHAN BİLGEN (Kars) – Bir saniye
arkadaşlar…
Bazıları için yalan siyasetin…
TUMA ÇELİK (Mardin) – Kopya… Kopya…
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Kopya…
BAŞKAN – Ayhan Bey, sizin grubunuz…
AYHAN BİLGEN (Kars) – Arkadaşlar, bir
saniye… Bir saniye arkadaşlar…
FATMA KURTULAN (Mersin) – Ayıp ya! Sınava
girmeyecek, sınava girmez, girmez, merak etmeyin.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Ne notu
verdiniz?
OYA ERONAT (Diyarbakır) – Tamam, tamam,
çıkıyorum.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) – Kendisi “Yalan.”
dedi ya, yalan dediğinin notunu verdi.
OYA ERONAT (Diyarbakır) – Yalan dediğinin
notunu verdi.
BAŞKAN – Sayın Bilgen, grubunuz bir kere
sizin konuşmanıza müdahale ediyor.
Buyurun Sayın Bilgen.
AYHAN BİLGEN (Kars) – Sayın Başkan,
yalan, evet, siyasetin ne yazık ki sanki olağan, sıradan bir
olgusu, bir parçası, hatta -eski ifadeyle- ayrılmaz hani mütemmim
cüzü, bu hâle gelmiş, bunda herkesin payı olabilir. Ama ne ben
kişisel olarak ne buradaki arkadaşlarımızın büyük
kısmı her türlü eleştiriyi fikrimize, düşüncelerimize,
yaklaşımımıza karşı yapabilirler ama “yalana
alışmışlar” cümlesi bütün bir grubu ilzam eden bir
yaklaşımdır.
Çok açık söylüyorum, biz çalmaya
alışmadık, biz vurdumduymazlığa, utanmazlığa
alışmadık, bunlara alışmadığımız
gibi yalana da alışmadık, alışmayacağız.
Onun için de bu ifadeyle ilgili ya özür dilenecek ya yalan olan ifade neyse
hepimizi genelleyecek -sadece bu konuşmadan değil- o ifade
çıkıp kürsüden paylaşılacak yoksa bol keseden
canınızın istediği gibi orada oturup her çıkana laf
atarak falan burada siyaset yapmayacaksınız. Tercih sizin, tercih
grubunuzun değerli arkadaşlar.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Bostancı.
57.- Ankara Milletvekili Mehmet Naci
Bostancı’nın, Kars Milletvekili Ayhan Bilgen’in
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) – Sayın
Başkanım, teşekkürler.
Sayın Bilgen’in ifade ettiği tarzda bir
müzakereyi Meclis için faydalı bulmam. Yapabiliriz o müzakereyi,
şüphesiz yapacak veriler mevcut ama şu atmosferde uygun bulmam.
AYHAN BİLGEN (Kars) – Özür dilemek erdemliktir
Naci Bey ya. Özür dilesin, bu kadar, bir şey demiyoruz ki.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) – Önemli olan
şu, bir: Halkların Demokratik Partisinin Türkiye’nin meselelerine
bakışı ile AK PARTİ’nin bakışı arasında
derin bir uçurum var ve...
AYHAN BİLGEN (Kars) – Olabilir, gayet normal.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Olabilir.
TUMA ÇELİK (Mardin) – Aynı olmak zorunda
değiliz ki.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) – İzin verir
misiniz, izin verir misiniz?
...Meclisin tutanaklarına bakarsanız taban
tabana zıt bir şekilde birçok konuda farklı kanaatlere sahibiz,
aynı olaylara ilişkin farklı kanaatlere sahibiz ama nezaketen
birçok konu herhâlde yalan olarak ifade edilmiyor. Zaten daha kaba ve yaralayıcı
bir dil kullanılsa o zaman kimi ortak hakikatleri bile burada ifade etme
imkânı olmaz. O yüzden böylesine rekabetçi bir atmosfer kurmayı
doğru bulmam. Ama bir kez daha söylüyorum, şuna
katılırım: Meclisteki müzakerelerin kesinlikle makul,
mantıklı ve katkı verici şekilde yapılabilmesi için
kimi kelimelerin kullanılmaması istikametinde bir ortak
çalışma yapılırsa kesinlikle katılırız ve
destekleriz.
Teşekkür ediyorum.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Sadece
kelime değil, eli kolu da oynuyor.
BAŞKAN – Sıra Adana Milletvekili Tulay
Hatımoğulları Oruç’ta.
Buyurun... (HDP sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar, gürültüler)
TUMA ÇELİK (Mardin) – Başkan bir dakika,
öyle olur mu ya! Başkan öyle bir şey yok yani!
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) –
Bundan sonra biz her Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekili
çıktığında aynı sözü söyleriz.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – O zaman
biz de size öyle yapalım.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) –
Tekrar ederiz, söylediğiniz sözün aynısını söyleriz Naci
Bey, sizin cevabınızı da anımsatırız.
BAŞKAN – Tulay Hanım, buyurun.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) – Her
AK PARTİ’li milletvekiline aynı biçimde cevap veririz, aynı
şekilde sataşırız, aynısını yaparız.
Aynı cevabı bekleyin.
BAŞKAN – Sayın Bilgen...
Tulay Hanım...
AYHAN BİLGEN (Kars) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – Buyurun Ayhan Bey.
AYHAN BİLGEN (Kars) – Sayın Başkan...
TUMA ÇELİK (Mardin) – Özür dileyecek.
AYHAN BİLGEN (Kars) – Bir saniye
arkadaşlar.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Ama bize
sürekli bunu yapıyor, sürekli aynısını yapıyor.
AYHAN BİLGEN (Kars) – Sayın Başkan,
istediğimiz şey son derece...
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Ya el
hareketi yapıyor, dil çıkarıyor.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) – Bu
kadar olmaz.
AYHAN BİLGEN (Kars) – Bir saniye
arkadaşlar, söz hakkı bende, bir saniye.
TUMA ÇELİK (Mardin) – Dil çıkarıyor,
el kol...
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) – Mutlu
oluyorsunuz ya, anlayamıyoruz bunu ya, bunu kavrayamıyoruz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Ya
vallahi bana dil çıkardı. Dil çıkarmak var mı ya, ayıp
yani.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Ayıp
ya!
58.- Kars Milletvekili Ayhan Bilgen’in, “Yalana
alışmışlar.” ibaresini
sıradanlaştırmanın siyasetçi kimliğini, siyasete olan
güveni ayaklar altına almak demek olduğuna ilişkin
açıklaması
AYHAN BİLGEN (Kars) - Arkadaşlar, bir
saniye…
Sayın Başkan, eğer “Yalana
alışmışlar.” cümlesi özür dilenmeyi bile gerektirmeyecek
kadar önemsiz ve sıradan bir tarifse bunu kendisine kim
yakıştırmak istiyorsa yakıştırabilir. Ben 15
yaşından beri siyaseti sadece toplumsal kaygılarla yaptım,
kişisel rant için yapmadım ve kendime de asla
yakıştırmam bunu. Yani bu cümleyi
sıradanlaştırmak demek bu kurumu, siyasetçi kimliğini,
siyasete olan güveni ayaklar altına almaktır, “Olsun canım bir
kereye mahsus.” dedirtmem ben buna asla. Özür dilemek gibi son derece insani ve
erdemli bir talepte bulunuyorum. Sizin böyle bir meziyetiniz olmayabilir, böyle
bir tercihiniz olmayabilir ama bizim bu koşullarda, burada bütçe
tartışmamızın yalan söylemeye alışmış
bir grup olarak burada bütçecilik oynayıp bu oyunun bir parçası
olmayacağımızı bilmeniz lazım. Biz topluma bütçenin
gerçeklerini anlatmaya çalışıyoruz, bu ülkenin gerçeklerini
kendi aklımızca, anladığımız kadar aktarmaya
çalışıyoruz. Biz bu oyunun parçası olmayız; çok net
söylüyorum.
BAŞKAN – Peki, teşekkür ederiz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sıra Mardin Milletvekili Tuma
Çelik…
FATMA KURTULAN (Mersin) – Hayır, hayır,
Başkan…
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) –
Hayır, hayır, hayır ya…
TUMA ÇELİK (Mardin) – Özür dileyecek!
BAŞKAN – Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.34
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.56
BAŞKAN: Başkan
Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 32’nci
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı’nın görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Naci Hocam, söz talebiniz var.
Buyurun.
59.- Ankara Milletvekili Mehmet Naci
Bostancı’nın, eleştirilerin bir sınırının
olması gerektiğine ve o sınırın da Meclisin genel
adabı ile demokratik müzakere usulleri olduğuna ilişkin
açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) – Sayın
Başkanım, teşekkür ederim.
Burada bütçenin müzakerelerini yapıyoruz. Müzakereler
çerçevesinde her tür eleştiriye açığız. Bu
eleştirilerin muhakkak bir sınırı olması
gerektiğini, o sınırın da Meclisin genel adabı ve
demokratik müzakere usulleri olduğu kanaatindeyiz. Bu çerçevede her
sözcünün, her grubun bu müzakerelere katkı yapacak bir çizgide
durması ve kendi eleştirilerini, varsa o demokratik protesto
hakkını bu sınırlar içerisinde kullanması
gerektiği kanaatindeyiz.
Ayrıca kürsüden hatipler konuşurken zaman
zaman bütün gruplardan birtakım itirazlar ve protestolar yükseliyor.
Bunları ne kadar hep beraber geri alabilirsek o ölçüde iyi olur muhakkak.
Böylelikle birtakım jestler ve tavırlar üzerinden değil,
doğrudan müzakerenin mahiyeti üzerinden, Meclisin de anlamına uygun
konuşmalar ve tartışmalar yapılabilir. Ayrıca genelleyici
ve herhangi bir grubu genelleyerek suçlayıcı dile, tavra
katılmadığımızı da ifade etmek isterim. Bu konuda
ümit ederim bütün gruplar dikkatli bir şekilde davranırlar.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Ben teşekkür ederim.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/276) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 10)
(Devam)
2.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısı (1/275), 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan,
2017 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/38); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 2017
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2017 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/39); 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/41); 5018
Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 183 Adedi Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, 2 Adedi Sosyal Güvenlik Kurumlarına
ve 10 Adedi Diğer Kamu İdarelerine Ait Olmak Üzere Toplam 195 Adet
Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/40) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 11) (Devam)
A) KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI (Devam)
1) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) RADYO VE TELEVİZYON ÜST KURULU (Devam)
1) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) DEVLET TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE YAZMA ESERLER KURUMU
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRK İŞBİRLİĞİ VE
KOORDİNASYON AJANSI BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
G) YURTDIŞI TÜRKLER VE AKRABA TOPLULUKLAR
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin
Ğ) ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH
YÜKSEK KURUMU (Devam)
1) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Kültür Merkezi 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür Merkezi 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Araştırma Merkezi 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Araştırma Merkezi 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) TÜRK DİL KURUMU (Devam)
1) Türk Dil Kurumu 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Dil Kurumu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
J) TÜRK TARİH KURUMU (Devam)
1) Türk Tarih Kurumu 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Tarih Kurumu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
K) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI (Devam)
1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Spor Genel Müdürlüğü 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR
KURUMU (Devam)
1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN - Şimdi söz sırası, Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Mardin Milletvekili Tuma Çelik’te.
Buyurun Sayın Çelik. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA TUMA ÇELİK (Mardin) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kültür ve Turizm
Bakanlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü bütçeleri üzerine
HDP Grubu adına söz almış bulunmaktayım.
Sözlerime başlamadan önce kendi ana dilimde,
Süryanicede sizleri ve televizyon başında bizleri seyreden
insanlarımızı selamlamak istiyorum: “…(x)”
Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; Türkiye seksen beş yıllık tarihi olan
devlet ve bu tarih içerisinde iş başına gelen iktidarlar
içerisinde maalesef bu son dönemde iş başına gelen iktidar kadar
ayrıştırıcı bir iktidar görmedik. Özellikle 2015’ten
bu yana Türkiye halkları arasında her türlü düşmanlığın
egemen olması için elinden geleni yapan bir iktidar bu. Yaşamın
her alanında hayata geçirdiği yaklaşım ve politikalarla
bunu göstermektedir. AKP, 7 Haziran sonrasında hayata geçirdiği
savaş politikalarıyla birlikte şehirlerimizi abluka altına
alıp dinî, kültürel ve tarihî değerlerimizi yerle bir etti. Bu
şehirlerde yaşayan insanlarımızı çocuk,
yaşlı, genç, kadın, erkek ayırımı yapmadan
yaşam haklarını ihlal etti, göçe zorladı; yetmedi, öne
sürdüğü güvenlik politikaları çerçevesinde halkın seçilmiş
temsilcilerini, aralarında parti eş başkanları olmak üzere,
milletvekilleri, belediye eş başkanları, parti yöneticilerinin
de bulunduğu binlerce insanımızı tutuklattı. Üstelik
şu anda hapiste rehin tutulan bu arkadaşlarımızın
birçoğu hakkında herhangi bir mahkeme tarafından
alınmış tek bir karar yok. Bütün bunlar HDP’ye ve ülkemizin
ihtiyacı olan barışa ve demokrasiye yönelik bir tehdittir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Selahattin Demirtaş’ın
serbest bırakılmasına ilişkin kararına rağmen, bu
karara Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanımız
tarafından “Bizi bağlamaz.” denilerek iç mahkemelerde
ışık hızıyla Eş Başkanımız
Demirtaş’ın cezası onanıyor. Tüm bunlar yargının
bağımsız olmadığını, yargının
siyasi vesayet altında olduğunu göstermektedir.
Değerli arkadaşlar, bu iktidarın
yaptığı elbette sadece bunlar değildir. Bakınız,
bizler, 24 Haziran 2018 tarihinde yapılan seçimlerle, halkın
oylarıyla seçilmiş ve buraya gelmiş milletvekilleriyiz. Lakin bu
seçimlerde seçilen ama buraya gelemeyen bir arkadaşımız daha
var; Leyla Güven. Arkadaşımız burada bulunan bütün vekiller gibi
halkın oylarıyla seçilmiş ama iktidar hukuksuz bir şekilde,
buraya gelmesine ve onu seçen halkın iradesini özgür bir şekilde
temsil etmesine izin vermiyor. Buradan Leyla Güven’in otuz yedi gündür
sürdürdüğü eylemine desteğimi belirtiyor ve onu seçen Hakkâri
halkına selamlarımı gönderiyorum.
Bugün ülkemizde AKP’nin bu
ayrıştırıcı ve antidemokratik uygulamalarından
ötürü baskı iklimi devam ediyor ve bugün 150 dolayında gazeteci
cezaevinde bulunuyor. İnsan hakları savunucuları,
öğrenciler, barış akademisyenleri yargılanıyor,
gözaltına alınıyor, tutuklanıyor. Örneğin, Osman
Kavala gibi bir insan hakları savunucusu, hakkında bir iddianame
olmamasına rağmen, bir yılı aşkın bir süredir
cezaevinde tutuluyor. Sivil toplum kuruluşlarına, akademisyenlere
yönelik baskı, gözaltı ve tutuklamalar devam etmektedir.
Biliyorum, bütün bunları hem söylemek hem de
dinlemek kolay değildir ama 80 milyonu ilgilendiren yaramızı
iyileştirmek istiyorsak onun varlığını kabul etmemiz
gerekiyor. Yok, eğer yaramızın varlığını
kabul etmiyorsak o yarayı iyileştirmemiz mümkün değildir ve her
durumda canımızı acıtır, bizim bugün hepimizin
canının acıdığı gibi.
Konuşmamın başında, bugünkü
kadar ayrıştırıcı ve
kutuplaştırıcı bir iktidar görmediğimi söyledim, bunu
tekrarlıyorum. Eğer bir iktidar en tepedeki yöneticisinden -ki bu,
Cumhurbaşkanı oluyor- memuruna kadar, haklarında hiçbir yasal
işlem olmamasına rağmen ülkenin 3’üncü büyük partisini yok
saymaya ve her ortamda bu partinin eş başkanlarına,
milletvekillerine, yöneticilerine hakaret etmeye çalışıyorsa,
yaptığı ayrıştırmaktır ve bu iktidar,
maalesef, bunu hiçbir hicap duymadan hâlâ yapıyor. Arkadaşlar, gelin,
bu ayrıştırmadan, faşizan uygulamalardan vazgeçin ve
hepimizin canını acıtan bu yaramızı iyileştirmeye
çalışalım. Unutmayalım ki yara ne kadar açık
kalır ve iyileşmezse o kadar büyür ve daha fazla irin toplar.
Bugün yaşadığımız ortam ve
koşullarda burada azınlık vakıfları konusunda
söyleyeceklerimin ne kadar önemi var, açıkçası bilmiyorum ama olsun,
biz doğruları söylemeye ve yanlışları eleştirmeye
her koşulda devam edeceğiz çünkü biz gerçekten yaramızı
iyileştirmek, daha eşit ve demokratik bir ülkeye sahip olmak
istiyoruz.
Değerli arkadaşlar, bir şey
değişir mi emin değilim çünkü şu anda bu ülke mali anlamda
adil olmayan bir temele dayanıyor. Bilindiği gibi, bütçe, herkesin
geliri oranında vergi vermesi ve toplanan bu vergilerin devlet
ihtiyaçları oranında, ülkenin kurumları arasında
paylaştırılmasıdır. Bu paylaştırmadan da
ülkenin bütün vatandaşlarının eşit oranda faydalanması
gerekir. Peki, Türkiye'de durum bu mu? Maalesef, durum bu değil.
Değildir çünkü iktidar ve yandaşları her haktan
yararlanırken iktidar gibi düşünmeyenler maalesef gerektiği gibi
yararlanamıyor. Kısacası, Türkiye'de her alanda olduğu gibi
gelirlerden yararlanma konusunda bir adaletsizlik, bir hukuksuzluk söz
konusudur. Evet, bu adaletsizlik ve hukuksuzluktan herkes bir şekilde
etkilenirken bizler biraz daha fazla etkileniyoruz, zarar görüyoruz. Bu yüzden
de Türkiye'deki varlığımız ve kimliğimiz her gün biraz
daha silikleşmektedir.
Ben bu durumu biraz daha açmak istiyorum. Normal
koşullarda iktidarlar yönettikleri ülkelerin sahip olduğu
vakıfların ve bu vakıflara ait mülklerin ayakta kalması
için çaba sarf eder ve hakkaniyet içerisinde yönetilmesine destek olur çünkü
vakıflar genelde o ülkenin tarihî, kültürel zenginliğini de
oluşturur. Sabahleyin burada bir arkadaşımız, AKP’li bir
milletvekili arkadaşımız Osmanlı’dan bu yana vakıflara
yönelik bir konuşma yaptı ama son on altı yılda
yapılan uygulamalarda bizim gördüğümüz tek bir şey vardı:
Bizim vakıflarımızın mülklerine el koymaktan başka bir
şey görmedik biz. Peki, bizim ülkemizde şu andaki durum nedir? Hemen
söyleyelim. Özellikle azınlık vakıfları Türkiye'de
yıllardan beri ulusal bir varlık olarak görülmekten çok, talan
edilmesi gereken bir varlık olarak görülür. Bu yüzden de iktidarlar her
fırsatta bu talanı yapmaya çalıştı.
AKP iktidarı iş başına
geldiği ilk dönemlerde -belki de Avrupa’ya daha iyi görünmek içindir
bilmiyorum ama- olumlu gelişmelere imza attı ancak bir süre sonra AKP
iktidarı da fabrika ayarlarına geri döndü ve öncesindeki
iktidarlardan geri kalmayacak bir şekilde azınlık
vakıflarının talanına girişti. Bugün azınlık
vakıfları pek çok sorun yaşamaktadır. Gerek Vakıflar
Kanunu çerçevesinde gerekse hukuk dışı idari kararlarla azınlık
vakıflarının tasarruflarındaki taşınmazların
tesciline getirilen engellerle ve özellikle, 1974 Yargıtay
kararlarıyla vakıflar aleyhine peş peşe açılan davalar
neticesinde 1.200’ü Rumlara, 660’ı Ermenilere, geri kalanlar ise Süryani,
Keldani ve Musevilere ait yaklaşık 1.950 taşınmaza el
konulmuştur.
Bunun yanında, resmî rakamlara göre, 1.554
taşınmazın iadesi için müracaat edilmesine rağmen bunlardan
sadece 320’si iade edilmiştir. İade edilmeyen taşınmazlar
arasında kamuoyunun da yakından bildiği Tuzla’daki Ermeni
yetimhanesi ve yıllarca müstehcen filmlerin gösterildiği bir sinema
olarak kullandırılan İskenderun’daki Süryani Katolik
Vakfına ait mülkler de var. Mardin’in en ihtişamlı binası
olan ve Süryani Katoliklere ait Patriklik binasının Mardin Süryani
Katolik Vakfı tarafından iadesi konusunda gereken müracaatlar
yapılmış ancak kamulaştırma olduğu gerekçesiyle
bu müracaatlar reddedilmiştir.
Süryani halkı için kutsal ve büyük bir öneme
sahip olan tarihî Mor Gabriel Manastırı Vakfına ait el
konulmuş 30 parça mülkten de Cumhurbaşkanının söz vermesine
ve aradan altı yıl geçmesine rağmen sadece 12 parçası iade
edilmiştir, geri kalan 18 parça hâlâ iade edilmemiştir.
Yine, Mardin’in büyükşehir olmasıyla
birlikte mahalleye dönüştürülen köylerin tüzel kişiliğine ait
110 vakıf mülküne Mardin Valiliği tarafından oluşturulan
Devir, Tasfiye ve Paylaştırma Komisyonu kararıyla el
konulmuş, Diyanet İşleri Başkanlığının
kullanımına verilmiştir ki bu Diyanet İşleri
Başkanlığı bugüne kadar Hristiyanlara yönelik tek bir
kuruş harcama yapmamıştır. Düşünebiliyor musunuz,
çoğunluğu kilise ve manastır olan bu mülkler bugüne kadar
Süryanilere bir kuruş ödenek sunmayan Diyanet İşleri
Başkanlığının kullanımına veriliyor ancak
ortaya çıkan bu garabet durum karşısında oluşan
kamuoyu baskısı sonrasında bu mülklerin bir kısmı Mart
2018’de 7103 sayılı torba Yasa’yla birlikte Süryani
vakıflarına iade ediliyor ki bu da sadece bir bölümüdür. Bunlara ek
olarak AKP iktidarı işbaşına geldiği günden bu yana
fırsat gördüğü her durumda azınlık vakıflarına
ilişkin düzenlemeler yaptı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TUMA ÇELİK (Devamla) – Biraz zaman verebilir
misiniz?
BAŞKAN – Toparlayın Sayın
Milletvekili.
TUMA ÇELİK (Devamla) – Ancak vakıflarla
ilgili ne 2003, 2008 ve 2011 yıllarında yapılan düzenlemeler ne
de değişik dönemlerde çıkarılan kanun ve yapılan
değişiklikler azınlık vakıflarının
ihtiyaçlarına cevap vermemiştir. Örneğin, ilgili düzenlemeler
Ermeni, Rum, Süryani ve Musevilere ait mazbutaya alınmış 50’den
fazla vakfı içermediği gibi, el konulmuş taşınmazlar
meselesine kapsayıcı çözümler üretmemiştir. Verilen sözlere
rağmen el konulan azınlık vakıflarına ait mülkler iade
edilmiyor, tapu kadastro çalışmalarının yeni
yapıldığı yerlerde, mesela bizim Tur Abdin dediğimiz
Batman, Mardin, Şırnak ile Botan ve Hakkâri bölgelerinde
azınlıklara ve özellikle Süryanilere ait birçok kilise,
manastır, mezarlık ve bağlı arazi ya kişi ya da hazine
adına kaydedilmektedir.
Yine AKP iktidarı döneminde Ocak 2013’te iptal
edilen ve yaklaşık beş yıldır çıkarılmayan
Azınlık Vakıfları Seçim Yönetmeliği yüzünden
vakıflarda seçim yapılamamakta ve dolayısıyla
vakıfların yönetiminde büyük sorunlar yaşanmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlar mısınız
Sayın Milletvekili.
TUMA ÇELİK (Devamla) – Bunların
yanında Vakıflar Kanunu’ndaki geçici 11 maddenin içeriği de
sorun teşkil etmektedir. Bu maddenin 1936 Beyannamesi’ni temel
alması, 1936 Beyannamesi olmayan Gökçeada ve Keldani vakıfları
ile 1936’dan sonra Türkiye’ye katılan Antakya’daki azınlık
vakıflarını mülkiyet haklarından yoksun bırakmaktadır.
Bütün bunların dışında
Sayıştay raporuna yansıyan bazı sorunlara da değinmek
istiyorum. Taşınmazlar, Vakıflar Kanunu’na, yönetmelik
hükümlerine, vakıflar meclisi kararlarına, Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kurulu kararlarına ve imzalanan tahsis
protokollerine aykırı bir şekilde kullanılıyor. Tahsis
edilen bu taşınmazlar, restorasyon
karşılığında tahsis edilmesine rağmen on
yıldır hiçbir şekilde restore edilmediği ve boş
olduğu tarihî yapıların özgün yapılarına
aykırı kullanıldığı, yine özgün yapılara
uyumsuz yeni alanlar eklendiğidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TUMA ÇELİK (Devamla) – Son bir dakika...
Sonuç olarak şunu söylemek istiyorum:
Yaşadığımız sorunları düzeltme konusunda elimizde
hâlâ imkânlar var. Bunların 1936 Beyannamesi’nde kayıtlı olup
olmamasına bakılmaksızın 1912 tarihinden itibaren
azınlık vakıflarının ellerinden
alınmış, mazbutaya alınmış vakıflar ve
üçüncü şahıslara satılmış taşınmazlar da
dâhil olmak üzere, azınlıklara ait bütün taşınmazlar hiçbir
şart ileri sürülmeden ilgili vakıflara iade edilmelidir.
Diğer bütün maddeleri geçiyorum, son bir
şey söylemek istiyorum: Değerli arkadaşlar, bu Mecliste
konuşan partimiz milletvekilleri dışındaki herkes
Türkiye’de ayrımcılık olmadığını söylüyor
ama bu doğru değil ve maalesef Türkiye’de pek çok konuda
ayrımcılık söz konusudur. Mesela, din anlamında
ayrımcılık vardır Türkiye’de. Türkiye’de hiç kimse herhangi
bir iş yapılırken Müslüman kimliği dışında
Hristiyan, Musevi veya başka inançlar olduğunu düşünüp ona göre
planlama yapmıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TUMA ÇELİK (Devamla) – Bitiriyorum.
Bakın, Mecliste birden çok mescit var ama
farklı inançların ibadet edebilecekleri bir yer yok. Ben bir
Hristiyan’ım, benim kimliğimin din hanesine “İslam” yazan ve imzalayan
Sayın Binali Yıldırım da dâhil olmak üzere, hiç kimse
Türkiye’de Müslümanların dışında insanların da
olabileceğini düşünmüyor. Bu yüzden de hiçbir şekilde bir
planlama yapmıyor.
Türkiye’de siyasal anlamda da
ayrımcılık var. Midyat Kaymakamı haddini de aşarak
insanlar AKP’ye oy vermiyor diye, engelliler dâhil, devletin ödemesi gereken
maaşı vermiyor ve bütün bunlar Türkiye’de bir
ayrımcılık olduğunu gösteriyor. Biz bu
ayrımcılığın bitmesini istiyoruz.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Milletvekili.
TUMA ÇELİK (Devamla) – Bu arada, 2 tane
fotoğraf getirdim, bunları Sayın Bakana göstereceğim.
Türkiye’deki azınlık vakıflarının sahibi olduğu
mülklerin durumunu gösteriyor. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Milletvekili,
teşekkürler.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…
BAŞKAN - Buyurun Özgür Bey.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan,
sayın hatibin tespitleri, eleştirileri elbette iktidar partisi
tarafından ve tüm Meclis tarafından değerlendirilecek,
birçoğuna zaten katılıyorum.
Bir noktayı düzeltmem lazım: “Grubumuz
dışında kimse Türkiye’de ayrımcılık
yapılmadığını kabul ediyor.” diyor. Cumhuriyet Halk
Partisinin Türkiye’de din üzerinden, mezhep üzerinden, inançlar üzerinden,
etnisite üzerinden çok sayıda ayrımcılıkla mücadele
ettiğini, bu konuda raporlar yazdığını, buna itiraz
ettiğini kayda geçirmek isterim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Evet, söz sırası, Adana
Milletvekilimiz Tulay Hatımoğulları Oruç.
Buyurunuz. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ
(Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kültür ve
Turizm Bakanlığının Türk İşbirliği ve
Koordinasyon Ajansı Başkanlığı, Yurtdışı
Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığının
bütçeleri üzerine söz almış bulunmaktayım.
Sözlerime başlarken bütçenin
görüşüldüğü bir dönemde ülkenin içinde bulunduğu krizden hiçbir
şekilde iktidar partisinin bahsetmemiş olmasını esefle
karşılıyorum. Türkiye bir kriz içindedir, çarşıya
pazara çıktığınızda bu krizi görürsünüz, görüyorsunuz
ama ifade etmiyorsunuz. Bu, krizin olmadığı anlamını
taşımamaktadır, üstünü örtmeye çalışmaktır, bu da
hiçbir derde deva değildir.
TİKA Başkanlığının son
üç yıllık bütçesine baktığımızda, her sene
aşırı bir artış görülmektedir. TİKA bütçesinin
mal ve hizmet alım giderleri kaleminden 2017-2018 yıllarına ait
yolluklara yansıyan harcamalar skandalı çarşaf gibi
ortadadır.
Bakın, 2017’de harcamaya
ayrılmış olan miktarın yüzde 551 katı harcama
yapılmış, 2018’de bu rakam yüzde 371’e ulaşmış
durumdadır. Aynı öngörüsüzlüğü iki sene üst üste -sadece
elimizdeki rakamlara bakarak- yapmış olmak imkânsızdır, bu
bilinçli bir şekilde yapılmaktadır. Bunun anlamı
şudur: Devlet malı deniz. Diyorsunuz ki bu ülkenin işçisine,
yoksuluna, esnafına, kadınlarına: Kuru denizde yüz
kardeşim, ister kafan kırılsın, ister gözün
çıksın. Şunu belirtmemiz gerekiyor ki kazan kazan götürülen ve
hesabı verilmeyen bu bütçe halkların, işçilerin, emekçilerin,
yoksulların, emeğin alın teridir ve analarının ak sütü
gibi haklarıdır, helalidir.
Bugün, TİKA, AKP’nin kimsesizlerin kimsesi olma
felsefesi bağlamında programlar geliştirmiş ve buna bütçe
ayırmaktadır. Bu toprak sathında yaşayan Kürtlerin,
Arapların, Ermenilerin, Alevilerin, kısacası 72 milletin acaba
nesi oluyorsunuz? Bu insanlara üvey evlat, suçlu, bir ülkenin
sığınmacısı gibi bir muamele çektiğinizin
farkında mısınız acaba?
Diğer bir şey, Kültür ve Turizm
Bakanlığının bütçesini konuşuyoruz. Tarihsel, kültürel
ve kentsel mirasların en iyi şekilde korunup bundan sonraki
kuşağa en iyi biçimde teslim edilmesi bu Bakanlığın
uhdesi altındadır. Fakat, baktığımızda yine
TİKA’nın bütçesi nerelere gidiyor? El Nusra, IŞİD gibi çete
örgütlerine gidiyor. Sadece bir örnek vermek istiyorum: Suriye’de, Suriye ve
Orta Doğu’nun en önemli tarihsel kentlerinden biri Tedmur, diğer bir
adı Palmira’yı nasıl bir hâle getirip törenle
yıktıkları ortadadır. Yine, 18 ülkede 100’ü aşkın
tarihî eserin tadilatı yapıldığı ifadesi var raporda
ama on iki bin yıllık Hasankeyf’i su altında nasıl
bıraktığınızı yazmıyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, bugün 14 Aralık
Kürt illerinin ablukaya alınmaya başlanmasının üçüncü
yıl dönümüdür. Burada kentler tahrip edildi ve dönemin Başbakanı
Davutoğlu “Sur’u Toledo’ya çevireceğiz.” dedi. Aslında Franco
faşizminin kentlere nasıl nakşedildiğinin önemli bir
göstergesidir bu sözler. Binlerce yıllık tarihin izini
taşıyan Suriçi, iş makineleriyle, intikam alırcasına
tahrip edilmiştir. Bu örneklerin elbette devamı çok. İşte
27’nci Dönem Milletvekilimiz Sayın Leyla Güven tecritle
taçlandırılmış olan bu zalimlik karşısında
bedenini açlığa yatırmıştır. Buradan kendisine
selam ve sevgilerimi iletiyorum.
Aynı durum Yurtdışı Türkler ve
Akraba Topluluklar Başkanlığında gene görülmektedir.
Değerli arkadaşlar, bu akrabalar kim? Hangi hane halkına hangi
paralar transfer edilmektedir? Bu sorunun yanıtı açıkça ortaya
konulmalıdır. Sizlerin deyimiyle Kerkük Türkmenlerini, Bulgaristan,
Batı Trakya Türklerini, Çin’le pazarlık konusu
yaptığınız Uygur Türklerini ve burada
sayamadığım birçok ülkede yaşayan Türk’ü, Türkmen’i;
onları çeşitli türlerden beşinci kol faaliyetinin nesnesi hâline
getirerek bu insanlara siz yardım değil, zarar veriyorsunuz; bunun
altını bir kere daha çizmek isterim.
Ayrımcılıkla mücadele,
dışlama temelli hak ve özgürlük ihlallerinin önlenmesi, herkes için
adalet, aktif yurttaşlık, eşit katılım, çift dilli
eğitime destek sağlanmasının gerektiğinden
bahsediyorsunuz raporunuzda. Ne güzel, bunun altına hep beraber imza
atabiliriz ama elbette şu soruyu döner hep birlikte sorarız: Sadece
sizin canınız mı can, başka insanların canı can
değil midir? Ben bu ülkenin bir vatandaşı olarak, bir Arap
vatandaşı olarak çift dilli eğitim almış olmayı
çok isterdim. Şu sıralarda oturan Kürt milletvekilleri Kürtçe dilini
okullarda öğrenmek ve çift dilli eğitimi almak isterlerdi.
İşte Almanya’da normal gördüğünüz Türkçe eğitimi Türkiye’de
diğer diller için normal görseydiniz şu an bu ülke bu acılar
içinde kıvranmıyor olacaktı.
Dolayısıyla, şunu ifade etmek
istiyorum ki: Flormar direnişi bize ne güzel sözler öğretti,
Flormar’ın bütün fondötenleri bu eksikliklerin üstünü asla ve asla
kapatamaz. Evet, biz bu bütçeden… Fabrikalar, okullar, hastaneler,
sığınmaevleri, işsizlere iş, ev emekçisi
kadınların ev emeğinin güvence altına alınması;
bütün bunlar bizlerin talebidir. Dolayısıyla, dönüp şuna
bakmamız gerekiyor: Ne yaparsanız yapın, bu ülkede sosyal ve
kültürel iktidarınızı kuramadınız,
kuramayacaksınız. Şu an için de en büyük problem olarak bunu
gördüğünüzü cümle âlem bilmektedir.
Sözlerime son verirken şu hatırlatmayı
yapmak isterim: TİKA’nın en önemli projelerinden biri Kanuni Sultan
Süleyman’ın mezarlığını bulmaktı. Sonra,
hepinizin hatırlayacağı üzere bir kaftan hikâyesi ortaya
çıktı. Bu kaftanı Türkiye'deki mi giyer, Pensilvanya’daki mi
giyer gerçekten bilmiyorum, ona siz karar vereceksiniz fakat bildiğimiz
bir şey vardır ki, bu dünya firavunlara kalmadı, Sultan
Süleyman’a da kalmadığı gibi sizlere de kalmayacaktır;
dünya malı dünyada kalır, kefenin cebi yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayın Sayın
Milletvekili.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) – O nedenle
bir kez daha diyoruz ki: Halk için bütçe, saray ve yandaşları için
değil. Bizler bu bütçeye “hayır” diyeceğimizi bir kez daha
belirtiyoruz.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Buyurun Sayın
Akbaşoğlu.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
60.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlu’nun, TİKA’nın yurt dışındaki
soydaşlara, dindaşlara ve bütün insanlığa hizmet eden bir
kuruluş olduğuna ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Biraz evvel hatip TİKA’nın
paralarının Nusra ve El Kaide’ye gittiğine dair talihsiz ve
doğru olmayan bir cümle sarf etti. Bir kere, bunu ispata davet ediyorum,
bir. Bunu şiddetle reddediyoruz.
TİKA hakikaten yurt dışındaki
soydaşlarımıza, dindaşlarımıza ve bütün
insanlığa hizmet eden gözde bir kuruluşumuzdur.
Dolayısıyla bunun dışındaki gerçek dışı
ithamları asla kabul edemeyiz ve hiçbir
ayrımcılığı Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak hiçbir
zaman yapmadık ve yapmıyoruz. On altı yıldır
iktidarımızın sebebi, insanları birleştirmemiz,
kaynaştırmamız ve ayrıştırıcı
değil, birleştirici bir yaklaşım sergilememizdir.
Dolayısıyla bu konuda hep beraber
değerli arkadaşlar, bu gerçeği kabul etmek durumundayız ve
milletin iradesine saygı göstermek durumundayız. Bu bütçe hiçbir yere
değil, halkın cebine gidecek, halkın hizmetine gidecek. Bunun
böyle bilinmesini istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Buyurun Ayhan Bey.
61.- Kars Milletvekili Ayhan Bilgen’in, Kültür ve
Turizm Bakanlığının internet sitesinde Bakanın bir
şirketin yönetim kurulu başkanı olarak görünmesi konusunda AK
PARTİ Grubunun ne düşündüğünü öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
AYHAN BİLGEN (Kars) – Sayın Başkan,
biraz önce üzerinde tartışma yaptığımız Kültür ve
Turizm Bakanlığının internet sitesine girdim ve Sayın
Bakan bir şirketin yönetim kurulu başkanı olarak gözüküyor.
Şimdi, eğer, Sayın Bakanın Bakanlığının
internet sitesini hazırlayanlar siteyi güncellememişse tabii söylenecek
bir şey yok. Yani bir değişiklik var, bir istifa var ama buna
rağmen siteye girmemişlerse bu son derece kabul edilebilir bir
şey ama yok, yönetim kurulu başkanlığı devam ediyorsa
bu konuda AK PARTİ Grubu ne düşünüyor, mevzuat ne ifade ediyor,
doğrusu çok merak ediyorum.
Teşekkür ederim.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/276) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 10)
(Devam)
2.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısı (1/275), 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan,
2017 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/38); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 2017
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2017 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/39); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/41); 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu
ile 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 183 Adedi Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu
İdarelerine, 2 Adedi Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve 10 Adedi
Diğer Kamu İdarelerine Ait Olmak Üzere Toplam 195 Adet
Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/40) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 11) (Devam)
A) KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI (Devam)
1) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) RADYO VE TELEVİZYON ÜST KURULU (Devam)
1) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) DEVLET TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE YAZMA ESERLER KURUMU
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRK İŞBİRLİĞİ VE
KOORDİNASYON AJANSI BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
G) YURTDIŞI TÜRKLER VE AKRABA TOPLULUKLAR
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin
Ğ) ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH
YÜKSEK KURUMU (Devam)
1) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Kültür Merkezi 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür Merkezi 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Araştırma Merkezi 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Araştırma Merkezi 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) TÜRK DİL KURUMU (Devam)
1) Türk Dil Kurumu 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Dil Kurumu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
J) TÜRK TARİH KURUMU (Devam)
1) Türk Tarih Kurumu 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Tarih Kurumu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
K) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI (Devam)
1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Spor Genel Müdürlüğü 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR
KURUMU (Devam)
1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Söz sırası Diyarbakır
Milletvekili Dersim Dağ’da.
Buyurun.
HDP GRUBU ADINA DERSİM DAĞ
(Diyarbakır) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
öncelikle, Hakkâri Milletvekilimiz Sayın Leyla Güven’in barış ve
huzur ortamı için otuz yedi gündür sürdürdüğü mücadele ve
direnişi selamlıyorum. Sayın Leyla Güven’in otuz yedi gündür
haykırdığı taleplerin talebimiz olduğunu bir kez daha
belirtiyoruz.
Görüşülmekte olan 2019 yılı Gençlik
ve Spor Bakanlığı bütçesi görüşmeleri üzerine
Halkların Demokratik Partisi adına söz almış
bulunmaktayım.
Bütçe görüşmeleri sırasında
yaşanan tartışmalara baktığımızda, mevcut
iktidarın topluma yaklaşımını, önceliklerini ve neleri
amaçladıklarını açık bir şekilde görmekteyiz.
Hazırlanmış olan bütçe tamamen iktidarın
çıkarlarını temel öncelik hâline getiren bir bütçedir.
Yaşadığımız OHAL süreci ve uygulamaları, devam
eden savaş hâli ve tamamen iktidarın ülkeyi yönetememesinden ve
siyasi vizyonsuzluğundan kaynaklı boğuştuğumuz
ekonomik kriz gibi ciddi sorunları aşmak için bugün
konuştuğumuz bütçe atılabilecek ilk adımlardan olabilirdi
ama belli ki mevcut saray iktidarı bütçenin bu sorunlara bir nebze çözüm
olması yerine tamamen kendi çıkarları doğrultusunda
kullanılmasını buyurmuş. Mevcut bütçe halkı yoksullaştıran,
demokrasi ve barış yerine savaşı dayatan, ülkenin
sorunlarını derinleştirerek içinden çıkılmaz bir hâle
getiren bir bütçedir. Hazırlanan bütçe, halkı, gençleri,
kadınları esas alan değil, sadece ve sadece saraya hizmet eden
bir bütçedir.
Değerli milletvekilleri, bütçe
görüşülürken özellikle yaşanan krizden en çok nasibini alanın
gençler olduğunu da belirtmek gerekiyor. İçinde bulunduğumuz ve
birçok farklı sorunla cebelleştiğimiz bu dönemde en çok
gençlerin talepleri ve sorunları gözardı edilmektedir. TÜİK’in
2018 yılında açıkladığı verilere göre Türkiye’de
12 milyon 990 bin genç bulunmakta. 79 milyon nüfusa sahip olan Türkiye’de,
gençler nüfusun yüzde 16,3’ünü oluşturuyor ancak iktidarın gençlere
dair tek politikası eğitimin içini boşaltarak eğitimi kendi
tekeline almak, okumayan, sorgulamayan ve biat eden bir gençlik
yetiştirmektir.
Ben de altı ay öncesine kadar bir üniversite
öğrencisiydim. Üniversitede öğrencilerin yaşadığı
bütün zorlukları ve yaşadıkları
sıkıntıları bizzat yaşamış biriyim.
Ulaşım, barınma, beslenme, eğitim ve öğretim
materyalleri, sosyal ve kültürel giderler gibi çok sayıda harcama yapmak
zorunda kalan bir üniversite öğrencisinin aylık gideri minimum bin TL
iken Başbakanlık bursu 500 TL’dir. Bununla birlikte, milyonlarca öğrenciden
sınırlı sayıda öğrenci bu kısıtlı
imkândan faydalanmaktadır. Türkiye’de yüz binlerce öğrenci
borçlandırılmaktadır çünkü öğretim ve katkı kredisi
adı altında öğrencilere verilen bu para üniversite eğitimi
sonrası gençlerden faiziyle geri alınmaktadır. Resmî verilere
göre öğrenim kredisi kullanan 1 milyon 156 bin 832 öğrenciden
290.097’si borcunu zamanında ödeyememektedir. Tüm bunlara rağmen,
Cumhurbaşkanının tavsiyesi “Burs değil kredi al, bedavacılığa
alışma.” oluyor. Öğrenciler, 500 TL burs alınca
bedavacı oluyor. Peki, şunu sormak istiyorum: Saray harcamaları
ne oluyor? Sayıştay raporlarına göre sarayın sadece günlük
harcaması yaklaşık 2 milyon lira. Halkın alın teriyle
kazandığı ve vergi olarak ödediği paralar saraya
harcanırken öğrenciler mi bedavacı oluyor?
Değerli milletvekilleri, öğrencilerin
yaşadıkları bir diğer sorun ise yurt sorunudur. Devlet
yurtları her 10 üniversite öğrencisinden yalnızca 1’ine
kapılarını açmaktadır. Yurtlarda kalan öğrenciler
çoğunlukla 6 kişilik odalarda sağlıksız yaşam
sürmektedir. Üniversite yurtları şehir merkezlerinin
dışında inşa edilerek öğrenciler sosyal ve kültürel
yaşamdan koparılmaktadır. Devlet yurtlarına
yerleşemeyen öğrenciler ise farklı vakıf, dernek, cemaat ve
tarikat yurtlarına mahkûm edilerek, günümüzde, sadece FETÖ
yurtlarında kaldıkları gerekçesiyle güvenlik
soruşturmalarına takılıyor.
Değerli milletvekilleri, üniversite
kampüslerinde güvenlik güçlerinin daha rahat gezebilmesiyle muhalif
öğrencilere yönelik sistematik gözetim ve potansiyel suçlu uygulamalarıyla
korku iklimi yaratılmak isteniyor. Bugün siyasal baskılara birçok
örnek verilebilir: 6 Temmuz 2018’de ODTÜ’de gerçekleşen diploma töreninde
"Tayyipler Âlemi" pankartı taşıdıkları için
4 öğrenci tutuklanmıştır. Mart 2018’de Boğaziçi
Üniversitesinde “savaşa hayır” diyen 15 öğrenci gözaltına
alınmış, 9’u tutuklanmıştır. Öğrencilere
dönük bu baskıların, gözaltı ve tutuklamaların, eğitim
haklarının elinden alınmasının,
Cumhurbaşkanının öğrencilere yönelik sarf ettiği “O
komünist, o vatan haini terörist gençlere üniversitede okuma hakkı
vermeyeceğiz.” benzeri açıklamaların sonucu olduğunu
biliyoruz. Ancak şunu iyi bilmelisiniz ki yarınlarını
elinden aldığınız gençler bu düzeni değiştirecek,
saltanatınızı yıkacaktır.
Bununla birlikte birçok defa sınav dönemlerinde
polisler Kürt ve muhalif öğrencilerin evlerine baskınlar düzenledi.
Öğrencilerin gözaltına alındığı ve dolaylı
yollardan eğitim hakları ellerinden alındığı
bilinmektedir. Özellikle taşra üniversitelerinin çoğunda Kürt
öğrencilere yönelik toplumsal linçler örgütlenmektedir. Örnek vermek
gerekirse, Kırıkkale Üniversitesinde okuyan genç bir kadın
sırf adı Kürtçe olduğu için; yine aynı şekilde,
Kocaeli Üniversitesinde okuyan Ferhat Duymak isimli genç ise Cizreli
olduğu için linçe maruz kaldı. Ferhat Duymak’ın okulu
bırakarak Cizre’ye döndüğünü, işsiz
bıraktığınız yüz binlerce gençten biri olduğunu
da bilmenizi istiyorum. Hâl böyleyken, toplumun öncüsü olması gereken
gençlere ayırdığımız bütçe gençlerin eğitimlerini
sağlıklı bir şekilde tamamlamaları için yeterli midir?
Türkiye'de 13 milyondan fazla genç
yaşamaktadır. Genç nüfus oranının bu kadar fazla
olduğu bir ülkede gençlerin üretkenliği ve dinamizminden faydalanmak
yerine bu gençlerin sorunları görmezden gelinmektedir.
Gençlerin en büyük sorunlarından olan
işsizlikle ilgili saray iktidarının tek bir somut çözümü
bulunmamaktadır. Ülkemizde, gençlerde işsizlik oranı yüzde
11’leri geçmiş bulunmakta ve her geçen gün artmaktadır. Gençlere bir
iş imkânı sunulmamakta ve en verimli, üretken
yaşlarını iş aramakla, yoksullukla cebelleşmekle heba
etmelerine neden olmaktadır. Türkiye'de eğitim görmek veya görmemek,
iş bulmak için bir kıstas olmaktan çıkmış
durumdadır. Bütün gençler işsizliğe mahkûm bırakılmıştır.
Yapılan araştırmalara göre en mutsuz
genç nüfusa sahip ülkelerin başında gelmekteyiz. Bu mutsuz gençlik
tablosu, saray rejiminin ülke geleceği olan gençlere verdiği
değerin apaçık bir resmidir.
Çoğu genç “işbaşı eğitim”
adı altında çırak, stajyer, kursiyer ve bursiyerlerin iş
gücü deposu olarak kullanılmaktadır. Ayrıca, gençler iş
bulamadığı için, inşaat gibi güvencesiz ve iş
güvenliğinin olmadığı mesleklere yöneliyor. Zor
şartlarda ucuz iş gücü olarak çalışmanın yanında,
gençlere esnek çalışma dayatılmaktadır.
Değerli milletvekilleri, gençler bu bütçeyle
öncü rollerini oynayabilecekler midir? Toplumumuzu ileri
taşıyabilecek olan gençlik, ay sonunu düşünmekten, yurt
parasını ya da asgari ücretle çalışmaya
başladığında işinden kesilecek olan krediyi, güvenlik
soruşturmalarını düşünmekten öncü rolünü nasıl
oynayacak? Bu toplumu nasıl ileri taşıyacak? Gençlere vaat
ettiğiniz bu mudur?
Mevcut saray rejimi ve onu korumayı, yüceltmeyi
en büyük şiar edinmiş AKP-MHP iktidarının
yarattığı güvenlik soruşturması, gençlerin
geleceğine ipotek koymaktadır. Kamuda çalışmak için
güvenlik soruşturmaları ön şart olarak dayatılıyor.
Özellikle gençler bu uygulamalardan dolayı geleceğe karamsar ve
umutsuz bakıyor. Yüz binlerce genç bugün işsizlikle boğuşuyor.
Meclis Araştırma Hizmetleri
Başkanlığının “Türkiye'de Üniversite Mezunu Nüfusun
İş Gücü Durumu” başlıklı raporuna göre her 4
işsizden 1’i üniversite mezunu. Böylece, gençler iş bulmak
kaygısıyla diğer ülkelere göç ediyor. Ülkede yaratılan
gergin havadan ve işsizlik sorunundan dolayı, gençler, Türkiye'den
çıkmanın yollarını arıyor.
Ülkemizde gençlerin en temel sorunlarından biri
olan uyuşturucu madde kullanımı ve
bağımlılığı, ciddiyetini her geçen gün
artırmaktadır. Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu
Bağımlılığı İzleme Merkezinin 2017
Uyuşturucu Raporu’na göre Türkiye, sentetik uyuşturucu
kullanımı sonucu ölümlerde Avrupa ülkeleri içinde ilk sırada yer
almaktadır. Gençlerde uyuşturucu kullanım yaşı
12-13’lü yaşlara kadar düşmüş durumda.
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – Mücadeleye
karşı çıkıyorsunuz.
DERSİM DAĞ (Devamla) – Uyuşturucu
madde bağımlılığının özellikle
Şırnak, Mardin, Diyarbakır illerinde diğer illere nazaran
daha fazla olması, ayrıca üzerinde durulması gereken bir
konudur. Burada sadece Diyarbakır üzerinden örnek vermek gerekirse her
sokağı MOBESE’yle yedi gün yirmi dört saat izlenen kentte en küçük
bir demokratik eylemde kolluk kuvvetleri anında intikal etmekteyken ne
hikmetse madde ticareti yapan kişilere tek bir müdahalenin
olmayışı asıl suçluyu göstermektedir.
Bakınız, uyuşturucu madde
kullanım yaşının 10’lu yaşlara düşmesi
olayın ciddiyetini göstermektedir. Yine, uyuşturucu madde ticareti
yapan kişilere müdahale eden mahalleliler ve gençler bu çeteler
tarafından tehdit edilmekte, hatta öldürülmektedir. Mevcut iktidarın
bu sorunu çözmeye dönük tek bir ciddi politikası var mıdır?
Maalesef yok. Bu sorunu çözmek yerine kolluk kuvvetlerinin göz yummasından
kaynaklı, uyuşturucu madde kullanımı ve ticareti her geçen
gün yaygınlaşarak artıyor.
Bu politikalar, başta Kürt gençleri olmak
üzere, bütün muhalif gençleri pasivize etmek, özlerinden koparmak için
girişilen beyhude çabalardır. Gençlere dayatılan
uyuşturucu, fuhuş, ajanlaştırma ve geleceksizleştirme
politikaları kabul edilemez. İktidarın bir an önce vazgeçmesi
gereken politikalardan biridir.
Bu politikaların bir diğer ayağı
ise partimize dönük baskılar, milletvekillerimiz, belediye eş
başkanlarımız, üye ve yöneticilerimizin gözaltına
alınması ve tutuklanmasıdır. Özellikle 24 Haziran
seçimlerinden sonra Gençlik Meclisimiz kongresini gerçekleştirmek üzere
çalışmalarına başladı. Topluma korku yaymak için
piyasaya “Beyaz Toros” olarak sürdüğünüz “ranger” tipi araçlar, özellikle
seçim bölgem olan Diyarbakır’da bütün mesaisini gençlere harcıyor.
Neredeyse partimizin Diyarbakır il binasına giren her genç, il
binasından çıktıktan sonra kendisini o araçta buluyor. Ortada
bir suç olmadığı gibi, gözaltı işlemi de yok. Gençlik
Meclisi üyelerimiz saatlerce bu araçlarda ölümle tehdit ediliyor,
ajanlaştırılmak isteniyor. Gençlerin tek yaptıkları,
Türkiye'nin 3’üncü büyük partisinin yasal çerçevede yürüttüğü kongre
çalışmaları. Tamamen yasal olan
çalışmalarımız bu şekilde engelleniyor ve partimiz
kriminalize edilmek isteniyor. Yine partimizin merkez yürütme kurulu üyesi ve
Gençlik Meclisimizin Eş Sözcüsü Tuna Aydın kongreye günler kala
tutuklandı ama Gençlik Meclisimiz tüm bu baskılara rağmen
kongresini gerçekleştirdi. Bütün baskılarınıza rağmen
on binlerce genç Diyarbakır’da bir araya geldi ve sizin bu
politikalarınıza “Artık yeter.” dedi. Tabii tüm bunlar yeni
değil.
Bakınız, 5 Hazirandan bu yana aynı
politikada ısrar ediyorsunuz. HDP’yi terörize etmek, bütün
çalışmalarını kriminalize etmek ve bundan bir türlü sonuç
almamaktan sıkılmadınız mı? Sonuç alamıyorsunuz
ve alamayacaksınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayın Sayın
Milletvekili.
DERSİM DAĞ (Devamla) – Teşekkürler
Sayın Başkan.
İktidarınızı kaybetme
korkusundan bu politikaları uyguladığınızı
biliyoruz. Size önerim, bu politikalardan vazgeçip ülkenin yararına bir
şeyler yapmanız.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün 14 Aralık; ablukalar, yasaklar ve
yıkımların yıl dönümü. Kentlere tanklarla girildi, bu halk
bombalandı, diri diri yakıldı. Yüzbinlerce insan evlerinden
koparıldı. Sur’da binlerce yıllık tarihî bellek yok edildi.
Üç yıldır Sur’da da yasak devam ediyor. Cizre ve Silopi’de insanlar
hâlen cenazelerini arıyor. Şırnak ve Nusaybin hâlen
çadırlarda yaşıyor. Tüm bunlar cansız bedeni günlerce
buzdolabında bekletilen Cemre’nin arkadaşlarının, bir hafta
boyunca cenazesi sokak ortasında bekletilen Taybet İnan’ın
çocuklarının hafızasından silinmeyecektir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) – Sayın
Başkanım, kısa bir söz istiyorum.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Bostancı.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
62.- Ankara Milletvekili Mehmet Naci
Bostancı’nın, devletin gençleri desteklediğine ama devletin
imkânlarının da bir sınırı olduğuna ilişkin
açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) – Sayın
Başkanım, teşekkürler.
Bütün siyasi partilerde genç arkadaşlarımız
var. Onları, bir kere, siyasal farklılıklarının
ötesinde, gençler olarak bu kürsülerde görmekten memnuniyet duyduğumuzu
ifade etmek isterim. Elbette ideolojik, politik farklılık, o çerçevede
telaffuzlar, değerlendirmeler olacak. Ayrıca, toplumu temsilen,
grupları temsilen gençlerin burada yer alması siyaseten anlamlı
ve değerli. Ancak genç olarak birtakım hususları
değerlendirirken kimi itirazlarımızı bu vesile bildirmek
isterim, arkadaşımızın değerlendirmeleri üzerine.
Birincisi: Burada birçok milletvekili herhâlde
aynı durumdadır. Ben bir postacının çocuğuydum,
devletin desteğiyle okudum, yatılı okudum, devletten kredi
aldım, o krediyi de geri ödedim. Benim hikâyem, buradaki birçok
arkadaşın hikâyesi ortaktır tahmin ediyorum. Devlet bu ülkedeki
gençleri, her yerden gençleri destekledi. Yirmi altı yıl üniversitede
hocalık yaptım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen toparlayın.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) - O
öğrenciler, Türkiye'nin bütün vilayetlerinden gelen öğrenciler
devletten destek alarak geldiler ve okumaya çalıştılar. Gönül
ister ki bu destekler daha fazla olsun, karşılıksız olsun
ama devletin imkânlarının da bir sınırı olduğunu,
kuşaktan kuşağa kimi imkânların devredilmesi
gerektiğini unutmamak gerekir. Devletin gençliğe yönelik hizmetlerini
-yurt olsun, kredi olsun- değerlendirirken ifrata kaçmamak, dengeli ve
hakkaniyetli bir değerlendirme yapmak daha doğru ve yerinde olur.
Öte yandan, genç kardeşim “Gençler bu düzeni
yıkacak.” dedi. Tabii, bizim gençlerden beklediğimiz, kendi
hayatlarından başlayarak bu topluma ve dünyaya faydalı,
kesinlikle yıkıcı değil yapıcı bir çizgide
hayatlarını kurmalarıdır.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Ayhan Bey, buyurun.
63.- Kars Milletvekili Ayhan Bilgen’in, Türkiye’de
uyuşturucu ticaretinin ve uyuşturucunun bu kadar
yaygınlaşmasının sebeplerinin yanlış yerde
arandığına ilişkin açıklaması
AYHAN BİLGEN (Kars) – Sayın Başkan,
herhâlde burada özellikle gençlik hareketlerinden gelen, gençliğinden beri
ülkeyle ilgili iddiası, hedefi olan, ütopyası olan ve “Bu ülkede
nasıl daha insanca, onurluca yaşanır?” bunun mücadelesini
farklı saflarda, farklı ideolojilerle vermiş herkesin bir düzen
değiştirme ve zulüm, bası, haksızlık kim
tarafından yapılıyorsa yapılsın… Yani 1968’de herhâlde
AK PARTİ yoktu, o zaman da gençler, 1978’de de gençler, farklı
çizgilerden benzer yaklaşımları ortaya koydular.
Arkadaşımız konuşurken -gayet tabii eleştiri, tepki
olur ama- uyuşturucuyla mücadele konusunda bir beyanda bulunuyor. Ben
bizim partimizin gençlik kollarında uyuşturucuyla mücadele konusunun
neredeyse 1’inci etkinlik gündemi olduğunu biliyorum. Bir de bunun MHP’de,
Ülkü Ocaklarında olduğunu biliyorum, burada da kürsüde zaten
kendileri ifade ettiler.
Devlet imkânlarıyla kamu görevi olarak
yapılan faaliyetleri de önemsiyoruz ama Türkiye’de uyuşturucu
ticaretinin, uyuşturucunun bu kadar yaygınlaşmasının
sebeplerini eğer bizde ararsanız yanlış yerde arıyorsunuz.
Bakın, arkadan bir üyeniz sesleniyor, diyor ki:
“Uyuşturucuyla mücadelede engel olmazsanız başarılı
oluruz.” Değerli arkadaşlar, uyuşturucunun neden bu kadar
yaygın olduğu konusunda eğer ciddi bir analiz okumak
istiyorsanız, yanlış hatırlamıyorsam on üç-on dört
yıl önce Şevket Bülent Yahnici’nin tam sayfalık çok ciddi bir
röportajı vardır. “Şevket Bülent Yahnici, Beyaz Toroslar ve
uyuşturucu” yazdığınızda Google’dan o röportajı
bulursunuz. Beyaz Torosların eskortluk yapıp uyuşturucu
transferini sağladığını en üst merciden dile
getirmiştir. Dünyanın her yerinde de büyük göz yummalar olmadan,
çıkar şebekeleri dâhil olmadan bu işe, bu iş öyle sadece
ayakçıların satışıyla falan gerçekleşmez.
Teşekkür ediyorum, sağ olun.
BAŞKAN – Abdulkadir Karaduman Bey, Konya
Milletvekili...
64.- Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman’ın,
meselenin faiz oranlarını düşürmek değil, faizle topyekûn
mücadele etmek olması gerektiğine ilişkin açıklaması
ABDULKADİR KARADUMAN (Konya) – Sayın
Başkan, çok teşekkür ederim.
Aslında üzerinde görüşülen bu bütçeyle
bugün bir gerçek daha su yüzüne çıkmıştır ki aslında o
gerçek, gelir dağılımındaki adaletsizliğin ve vergi
adaletsizliğinin su yüzüne çıkarıldığı
gerçeğidir. Çünkü gelir adaletsizliğinin en bariz göstergesi olan
KDV’lerden elde edilen gelire baktığımızda, 2018’de 123
milyar lira olan gelir, bugün 153 milyar lira seviyesine
çıkmıştır. Bu rakamların ve bu sayıların
anlamı şudur: Vatandaşın ekmeğinden,
vatandaşın suyundan, çocukların eğitim masraflarından
her geçen gün daha da fazla vergi alınacak demektir.
Bu bütçe, çalışanların yüzde 43’ünü
oluşturan asgari ücretlinin, öğrencinin, çiftçinin, memurun ve
aslında…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayalım Sayın
Milletvekili.
ABDULKADİR KARADUMAN (Konya) - …iş
bulamadığı için intihar eden, intihar ettikten sonra cebinden
çıkan 5 liralara dahi göz konulduğu bir şekilde hazırlanan
bir bütçedir.
Şimdi, en çok vergi ödeyen 100 kişiye
baktığımızda, ülkedeki en zengin 25 kişinin
yarısını bu listede göremiyoruz. Bu adaletsizlikle bugün
Beştepe’den yükselen bir piramidin inşa edildiğini görüyoruz.
Elbette ki bu piramit taşlarla, elbette ki bu piramit tuğlalarla
değil; rantla, sömürüyle ve faizle inşa edilmektedir.
Şimdi, 2001 yılında nüfusun yüzde 1’i
toplam servetin yüzde 34’üne sahipti ancak bugün geldiğimiz noktada nüfusun
yüzde 1’i toplam servetin yüzde 60’ına sahip hâle geldi. Bunun adı
“faizci kapitalist nizam”dan başkası değildir. Faiz,
aslında paranın, üretimin, alın terinin fakirden zengine
aktığı bir süreç olduğu için haram olarak tespit
edilmiştir. Bizim meselemiz ekonomi politikaları olarak faiz
oranlarını düşürmek değil, topyekûn faizle mücadele etmek
olmalıdır. Bu mekanizma devam ettiği sürece… (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Milletvekili.
Sayın Özyavuz…
65.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim
Özyavuz’un, Şanlıurfa ilinde yaşanan elektrik kesintilerinin
yarattığı mağduriyete ilişkin açıklaması
İBRAHİM ÖZYAVUZ (Şanlıurfa) –
Şanlıurfa’da yaşanan elektrik kesintileri her kesimden
vatandaşlarımıza sıkıntı yaşatmaktadır.
Enerji dağıtım kurumları özelleştirilip devlet
uhdesinden ayrıldıktan sonra, ihaleyi alan şirketlerin tutumu vatandaşlarımızı
devlete karşı kışkırtmakta ve düşman hâline
getirmektedir. Bu bağlamda, Enerji Bakanlığının bu
şirketleri uyarması ve insanlarımızın bu konudaki
mağduriyetlerini önlemesi gerekmektedir. Yıllardır bölgemizde
terörle mücadele eden devlet, bölgedeki vatandaşın devlete
karşı antipati ve nefretle bakmasını önlemelidir. Vatandaşlarımızın
yararına olacaksa enerji özelleştirme ihale sözleşmelerinin
yeniden gözden geçirilip ve gerekiyorsa fesih konusunda da incelenmesini talep
ediyor ve öneriyorum.
Yine, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı
Operasyonları…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Milletvekili.
Emine Gülizar Emecan Hanımefendi…
66.- İstanbul Milletvekili Emine Gülizar
Emecan’ın, İstanbul ili Güngören ilçesindeki spor kompleksinin ne
zaman bitirileceğini Gençlik ve Spor Bakanından öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) –
Teşekkür ederim.
Seçim bölgem İstanbul 3’üncü Bölge Güngören
ilçesinden gençlerin Spor Bakanına sorulmak üzere yoğun telefon ve
mesajları üzerine söz almış bulunuyorum. Teşekkür ediyorum
öncelikle Sayın Başkan.
İstanbul Güngören’de 2013 yılında
İl Özel İdaresi tarafından bir spor kompleksinin
yapımına başlanmıştı. 2015’te İl Genel
Meclisi kapandığı için bu spor tesisi Gençlik ve Spor
Bakanlığı uhdesine verildi. Ancak ödenek
sıkıntısı nedeniyle çalışmalar bir süredir
durmuş hâlde. İki yılda bitirilmesi gereken bu tesis beş
yıl geçmesine karşın bitirilemedi. Şu an 300 bin
kişinin yaşadığı Güngören’de bir spor alanı yok.
Bu spor tesisi ne zaman bitirilecek? Programınızda var mı?
Teşekkür ediyorum Başkanım.
BAŞKAN – Teşekkürler.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/276) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 10)
(Devam)
2.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısı (1/275), 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan,
2017 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/38); 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 2017 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2017 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/39); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/41); 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile
6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan
183 Adedi Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, 2 Adedi
Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve 10 Adedi Diğer Kamu İdarelerine
Ait Olmak Üzere Toplam 195 Adet Sayıştay Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/40) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 11)
(Devam)
A) KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI (Devam)
1) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) RADYO VE TELEVİZYON ÜST KURULU (Devam)
1) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) DEVLET TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE YAZMA ESERLER KURUMU
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRK İŞBİRLİĞİ VE
KOORDİNASYON AJANSI BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
G) YURTDIŞI TÜRKLER VE AKRABA TOPLULUKLAR
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin
Ğ) ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH
YÜKSEK KURUMU (Devam)
1) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Kültür Merkezi 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür Merkezi 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Araştırma Merkezi 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Araştırma Merkezi 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) TÜRK DİL KURUMU (Devam)
1) Türk Dil Kurumu 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Dil Kurumu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
J) TÜRK TARİH KURUMU (Devam)
1) Türk Tarih Kurumu 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Tarih Kurumu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
K) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI (Devam)
1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Spor Genel Müdürlüğü 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR
KURUMU (Devam)
1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Görüşülmekte olan bütçenin
lehinde Sayın Ekrem Çelebi… (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) – Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım, konuşmama
başlamadan önce Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Mehmet
Ersoy’a ilimize ve turizm kenti olan Ağrı’mıza yapmış
olduğu ziyaretten dolayı ve 2019 yılında da
yapmış oldukları destekten dolayı, yatırımdan
dolayı burada huzurlarınızda kendilerine teşekkür ediyorum.
2019 yılı bütçe görüşmeleri
kapsamında Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçesi üzerine
şahsım adına, lehte konuşmak üzere söz almış
bulunmaktayım. Kültür ve medeniyet ufkumuzu ifade eden
Bakanlığımızın bütçe görüşmelerinin hayırlı
olmasını niyaz ediyor, hepinizi kalben selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİ dönemi,
ülkemizde değerlerle yeniden buluşma dönemi, değerlerimizle
yüzleşme dönemidir, bir farkındalık sürecidir. Bizi
asırlarca dünyaya hâkim kılan medeniyetimizin köklerini yeniden bulma
ve onları ihya etme dönemidir. Kendimize ait irfanı kaydeden, kültür
kimyamızı yeniden keşfetme dönemidir. Bizi bir adalet ve
şefkat medeniyeti olarak tarif ettirecek değerlerin banileri ve
onların ufuklarına dönüş ve saygı dönemidir.
Sayın Cumhurbaşkanımızın
“Medeniyet birikimiyle irtibatını koparan bir ülke fikrî
kuraklığa maruz kalır. Geçmişi yok sayarak geleceğe
yürünemez.” vurgusuyla kaydedilmiş bir ufuk kazanmıştır
ülkemiz. Ecdat yadigârları ihya edilmiş, bizim üç kıtada
kaybedilmeye çalışılan medeniyet ve kültür izlerimiz yeniden can
bulmuştur. Son on altı yılda kaydedilen kültürel hamle ve
yatırımlarla insanımız Orta Asya’dan Avrupa’ya uzanan engin
kültür havzamıza yeniden kavuşmuştur. Millî iradenin,
şahsiyet, irfan, vicdan ve haysiyetine kaynak olan ecdat değerleri
gündeme taşınmış, gelecek nesillere ufuk
oluşturması sağlanmıştır.
Sayın Cumhurbaşkanımızın
ifadesiyle “Kesintisiz bir beka mücadelesiyle ve farklı
arayışlarla geçen son iki yüz yılımızın bizi
getirdiği yer, kökü mazide olan ati anlayışıdır.”
Türkiye, son on altı yılda kültür ve medeniyetimizle buluşma
adına ecdadına yaraşan bir ufuk çizgisi oluşturmakta ve yol
haritası izlemektedir. Muhteşem Akif’imizin dediği gibi
“Müstakbeli bul, sen de koşanlarla bir ol da/ Maziyi fakat yıkmaya
kalkışma bu yolda/ Ahlafa döner, korkarım, eslafa hücumu/ Mazisi
yıkık milletin atisi olur mu?” kaydı AK PARTİ
anlayışının kültür ve medeniyet temellerimiz üzerindeki
hassasiyetini tarif eder gibidir.
Bizi temellerimize kavuşturanlara
minnettarız. Burada, alınan yolu ve gidilen ufku tarifte önderimize
ait bir tespiti paylaşmak da isterim: “İnsanlık mirası her
neslin üzerine koyduğu yeni değerlerle, yeni ürünlerle gelişip
büyür ve tekâmül eder. Bize düşen, bu ortak mirasa mümkün olan en büyük
katkıyı yapmaktır. Ecdadımız bunu yapmış.
Her alanda insanlığın bugün sahip olduğu birikimin temeline
baktığımızda hep ecdadımızı görürüz. Millet
ve devlet olarak hedefimiz işte bu mirasın üzerindeki külleri
üflemek, yeniden öncü ve önder bir konuma getirmektir. Unutmamalıyız
ki kültür ve sanatı küçümseyen toplumlar kaybetmeye mahkûmdur. Kültür ve
medeniyetimize dönüşte kendi kudret temsilcilerimizin ruhlarıyla
buluşmada ufkumuz budur. AK PARTİ iktidarı döneminde bu ufuk
yürüyüşü hiç kesilmemiştir. Sadece yeni değerler
yetiştirmek noktasında değil, sahip olduğumuz
kıymetleri küresel düzeyde anlatma ve büyük kitlelerin onları
tanımalarını, onlardan etkilenmelerini temin konusunda da
katetmemiz gereken çok mesafe var.” teşhisinde bulunuyor Sayın
Cumhurbaşkanımız. Doğrudur. O hâlde, bizi biz yapan
değerlerle buluşmak, onlara yeniden kavuşmak adına “Durmak
yok, yola devam.” diyoruz.
Değerli milletvekilleri, temsilcisi olma
şerefine eriştiğim Ağrı ili bir hikmet
deryasıdır. Ağrı, Mülküislam’ın ve Anadolu’nun
kilididir. Ağrı, ecdat ruhunun teneffüs edildiği, Asya’dan
Avrupa’ya uzanan muhteşem medeniyetimizin seçkin adreslerinden bir güzel
Anadolu ilimizdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayın Sayın
Milletvekili.
EKREM ÇELEBİ (Devamla) – Bu sebeple, ilimizle
ilgili birkaç notu da sizlere arz etmek isterim. “Zirve” dediğinizde
çağrışımı Ağrı olur. Zira, Ağrı
Dağı millî ruhumuzu doruklara taşıyan bir yüceliktir.
İshak Paşa Sarayı bir başka kültürel heybetimiz.
Kaplıcalarımız, Kösedağ’ımız ve kayak merkezimiz,
kanyonlarımız, Balık Gölü’müz, Süphan Dağı gibi bir
manevi limanımız, 1071’in o muhteşem komutanı ve ordusuna
sığınak olan, beyaz kefenini kuşandığı
mübarek belde Patnos’un Sultanmut köyümüz, dünyanın dikkat kesildiği
meteor çukurumuzla millî hazine merkeziyiz. Milletimizi ve yüce Meclisimizi bu
eşsiz güzellikleri görmek için gerçekten Ağrı’ya davet ediyorum.
Konuşmamı 26 Ağustos 1071’de yine
böyle bir cuma günü bizleri Anadolu’yla, Anadolu’yu da İslam’la
buluşturan cihat önderimiz Sultan Alparslan’ın duasıyla
tamamlamak istiyorum: “Allah’ım İslam sancağını
yükselt ve İslam’a yardım et. Sultan Alparslan’ın senden
dilediği yardımı esirgeme. Ordusunu meleklerinle destekle. Niyet
ve azmini hayır ve başarıyla sonuçlandır.”
Bu vesileyle Kültür ve Turizm
Bakanlığımızın…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
EKREM ÇELEBİ (Devamla) - …2019 yılı
bütçesinin hayırlara vesile olmasını diliyorum, hepinize
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Ekrem Bey, sen Tutak’ı unuttun,
Tutak’ı Ekrem Bey. Ekrem Bey, Tutak’tan geçmedin bakıyorum
Ağrı’ya.
Buyurun Sayın Grup Başkan Vekili.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
67.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Kültür ve
Turizm Bakanının bir şirketin yönetim kurulu başkanı
olarak görünmesi hususunun açıklanması gerektiğine, Kültür
Bakanlığı ile Gençlik ve Spor Bakanlığına yeniden
değerleme oranının altında bütçe öngörüldüğüne
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım,
teşekkür ederim.
Sayın Bakanlar konuşmadan önce iki önemli
gördüğüm hususa dikkat çekmek istiyorum. Bir tanesi biraz önce dile
getirilen bilgi; gerçekten de internette öyle, Sayın Bakanın buna
açıklık getirmesi önemli ve ardından da şunu konuşacağız:
İşte, biz rejime kasteden Anayasa değişikliği diyoruz,
Adalet ve Kalkınma Partisi sistem değişikliği diyor ama bir
gerçek var. Sayın Bakanlar burada yemin edince kürsü
dokunulmazlığına sahip oluyorlar. Milletvekilinin
dokunulmazlığını aşan bir dokunulmazlığa;
suçlanmak için 301, yargılanmak için 401 milletvekili gibi koruma
zırhı alıyor ama milletvekilliğiyle bağdaşmayan
işler bakanlar açısından tanımlanmamış görülüyor,
bu da ciddi bir sıkıntı olur. Hani, kıyasla veya bir
başka yöntemle etik olarak bunun böyle uygulanması lazım ama
Sayın Bakanın bu durumu açıklaması bizce önemli.
İkinci husus, bakanlıkların
bütçelerine bakıldığında Kültür
Bakanlığının bütçesi bu sene yüzde 4,3 artıyor,
Gençlik ve Spor Bakanlığının bütçesi de yüzde 16,7
artıyor. Şimdi Sayın Bakanlar çok tarihî bir durumla
karşı karşıyalar. Bakanlar bütçeleri geçsin ister ve bütçe
geçsin, ödeneği almak isterler. Şunun farkında mıyız:
Bakanların aslında burada istemeleri gereken, mesela ben onların
yerinde...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Müsaadenizle Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Toparlayın Sayın
Milletvekili.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – ...olsam kulis yaparım
Bakanlığın bütçesi geçmesin diye, bu bütçe geçmesin diye. Çünkü
geçmezse Anayasa’ya göre yeniden değerleme oranında
artırılacak ve yüzde 22,3’lük bir bütçe alacak Bakanlar. Yani bu
teklif, şu anda gelmiş olan bütçe Sayın Kültür Bakanına
yüzde 4,3 veriyor kabul edilirse, reddedersek 22,3 alacak. Böyle bir durumla
karşı karşıyayız. Bu yeni rejimin yan etkileri mi
dersiniz, başka bir şey mi dersiniz ama bir gerçek var: Bugün
Sayın Bakanlara yeniden değerleme oranının altında,
çok altında; birine beşte 1, birine de işte yüzde 60’ı
kadar bir bütçe öngörülmüş. Buna dikkat çekmek istedim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Peki, teşekkürler.
Soru-cevapta söz vereyim sayın milletvekili
size.
Ekrem Bey, bak, Tamer Osmanağaoğlu haber
gönderdi “Kılıçgediği ile Kuştepesi’nin arasında Tutak
var.” diye. Ben hatırlatayım sana bak, Tutaklılar sonra şey
yaparlar.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/276) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 10)
(Devam)
2.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısı (1/275), 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan,
2017 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/38); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 2017
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2017 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/39); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/41); 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu
ile 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 183 Adedi Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine,
2 Adedi Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve 10 Adedi Diğer Kamu
İdarelerine Ait Olmak Üzere Toplam 195 Adet Sayıştay Denetim
Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/40) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 11) (Devam)
A) KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI (Devam)
1) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) RADYO VE TELEVİZYON ÜST KURULU (Devam)
1) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) DEVLET TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE YAZMA ESERLER KURUMU
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRK İŞBİRLİĞİ VE
KOORDİNASYON AJANSI BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
G) YURTDIŞI TÜRKLER VE AKRABA TOPLULUKLAR
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin
Ğ) ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH
YÜKSEK KURUMU (Devam)
1) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Kültür Merkezi 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür Merkezi 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Araştırma Merkezi 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Araştırma Merkezi 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) TÜRK DİL KURUMU (Devam)
1) Türk Dil Kurumu 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Dil Kurumu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
J) TÜRK TARİH KURUMU (Devam)
1) Türk Tarih Kurumu 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Tarih Kurumu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
K) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI (Devam)
1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Spor Genel Müdürlüğü 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR
KURUMU (Devam)
1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, yürütme
adına Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy.
Buyurun Sayın Bakan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz otuz beş dakika.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
– Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Bakanlığımız ile bağlı ve ilgili
kuruluşlarımızın 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe
Kanun Teklifi ile 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı’nı görüşmek üzere
huzurlarınızdayız.
Konuşmama başlamadan önce, dün Ankara’da
yaşanan elim tren kazasında yaşamını yitiren
vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılarımıza
acil şifalar dilemek istiyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle
hızlı ve hizmet odaklı yönetim anlayışına
geçmiş bulunmaktayız. Karar alma süreçlerinin hızlanması ve
hizmetlerin zaman kaybetmeden sunulabilmesini ilke edinen bu sistemin bir
yansıması olarak Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu,
Vakıflar Genel Müdürlüğü, Türk İşbirliği ve
Koordinasyon Ajansı, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar
Başkanlığı gibi kurumlarımız
Bakanlığımız bünyesinde bir araya getirilmiştir. Bu
yeni yapılanma Bakanlığımızın görev ve
sorumluluklarını hiç kuşkusuz artırmış ancak öte
yandan hedeflerimize ulaşma noktasında bize güç katmıştır.
Bu yeni yönetim anlayışıyla kültür, sanat ve turizm
değerlerimizin korunması, tanıtılması ve özellikle bu
alanlarda millî bilincin ve farkındalığın
artırılması yönündeki çalışmalarımız
önümüzdeki dönemde daha da hızlı bir anlam kazanacaktır.
Ülkemizin sahip olduğu tarihî birikim ve
topraklarımızda yeşermiş büyük medeniyetlerin
bıraktığı derin izlerin mirasçısı olarak bizler
hiç kuşkusuz kültürel faaliyetlerle daha fazla meşgul
olacağız. Kültür, sanat ve turizm ekonomik gelişmemizin
lokomotif güçlerinden biri olduğu kadar yurt dışında yürüttüğümüz
tanıtım çalışmalarımızın en önemli
yumuşak gücü ve el birliğiyle yücelteceğimiz imaj ve marka
değerlerimiz olacaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2018 yılının ilk üç çeyreğinde
yaklaşık 32 milyon dünya vatandaşımızı ülkemizde
misafir ettik. Ziyaretçi sayımızda 2018 Ocak-Ekim döneminde geçen
yıla oranla yaklaşık yüzde 23’lük bir artış
sağladık. Yurt dışından gelen
vatandaşlarımızı da sayarsak yıl sonu itibarıyla
46 milyonun üzerinde bir turisti ülkemizde ağırlamış
olacağız. Bu aşamadan sonra önceliğimiz nicelikten ziyade
niteliği artırmak olmalı, dolayısıyla turizm
gelirlerini artırmayı hedeflemekteyiz.
Türkiye bundan sonra büyük hedeflerin peşinde.
Hedeflerimizi büyük koyacağız, buna ulaşmak için gerekli tüm
altyapıya sahibiz. Bakınız, dünyanın en büyük
havalimanı İstanbul’da hizmete girdi. Avrupa’yla
kıyaslandığında turizm potansiyeli en büyük ülkeyiz.
Turizmin en önemli araçlarından biri olan ulaşımla ilgili
elimizde dünyanın en çok noktasına uçan Türk Hava Yolları gibi
markamız var. İnancım odur ki Türk Hava Yolları birkaç
yıl içinde Avrupa’nın bir numaralı hava yolu hâline gelecek.
Sancak taşıyıcımız olan Türk Hava Yollarıyla
imzaladığımız protokolle direkt turizm hamlesini hayata
geçirdik. Bu doğrultuda 2019 Nisan ayı itibarıyla 13 hatta, 67
frekansla Antalya, Bodrum, Dalaman, İzmir havalimanlarına tarifeli
uçuşlar başlayacak, Bakanlığımız THY’nin bu
uçuş noktalarını tanıtımla destekleyecektir. Esasen
önemli olan bu hatları açmak değil, açılmış hatların
dolu ve kârlı bir şekilde uçmasını sağlamaktır.
Bu, turizmin on iki aya yayılması ve istihdamın sürekliliği
açısından da çok önemli. 2023’e kadar haftalık 300 frekansa
çıkmak için gerekli politika ve projeleri aşamalı olarak hayata
geçireceğiz.
Tanıtım yapmadan turizmde bir yere
gelinmesi beklenemez. Bu tanıtımı ise sadece devletten
beklememek gerek, sektörün tüm paydaşları, herkes elini
taşın altına koymalı.
Şimdi, devlet ve özel sektör iç içe planlama ve
koordinasyon yapacağımız tanıtım ağırlıklı
bir fonu da oluşturarak son eksiğimizi de tamamlayıp en büyükler
arasında yerimizi alacağız, üst seviyelere doğru adım
adım güvenle ilerleyeceğiz. Bu doğrultuda turizmde Türkiye
markasının yeniden yapılandırılması hususu 2019
tanıtım faaliyetlerimizin odak noktası olacaktır. Hayata
geçirmeyi planladığımız Turizm Geliştirme Fonu’yla
ilgili olarak da çalışmalarımızı en kısa sürede
tamamlayacağız. Yeni yıldan itibaren özel sektörle birlikte
ortak kararlar alarak rakip gördüğümüz ülkelerin çok daha üzerinde bir
performansla turizmimizi geliştirmeye devam edeceğiz.
Öte yandan, rekabet gücümüzün sürekli bir
şekilde arttırılması, hizmetlerde yüksek kalitenin
sağlanması adına nitelikli insan gücü yetiştirilmesi
turizmin bugünü ve geleceği açısından önem taşımaktadır.
Bu amaçla, Millî Eğitim Bakanlığımızla sektörün
ihtiyaçlarını dikkate alan bir eğitim modeli oluşturduk.
Bakanlığımız ve Millî Eğitim Bakanlığı
arasında imzalanan protokol kapsamında turizm meslek liseleri
sektörün ihtiyaçlarına cevap verecek ve bu alanda nitelikli insan gücünü
yetiştirecek şekilde yapılandırılmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemiz sadece doğal güzellikleriyle değil, kültürel
anlamda da fevkalade büyük bir zenginliğe sahip. Bu cazibe alanı
doğal olarak dünyanın pek çok yerinden milyonlarca ziyaretçiyi tarih
boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış bu topraklara
çekiyor. Dünyaya sunacağımız, onlarla
paylaşacağımız çok değerlerimiz var. Bu
zenginliği tüm dünyaya açmak için kararlılıkla çalışıyoruz.
Bu inançla 153 noktada arkeolojik kazı çalışmalarımız
devam ediyor. 2019 yılı itibarıyla kazı
çalışmalarımızı on iki aya çıkaracak bir proje hazırladık.
İlk etapta proje dâhilinde kazı sürelerinin uzatılması ve
daha fazla arkeolog istihdam edilmesi şartıyla 20 kazıyı
destekleme kararı almış bulunmaktayız.
Ülkemiz, bütün insanlığın ortak
mirası olarak kabul edilen kültürel ve doğal varlıklar yönünden
dünyanın sayılı alanlarından biri konumundadır. Bu
paha biçilmez değerlerden biri olan ve 2018 yılında UNESCO Dünya
Miras Listesi’ne dâhil edilen Göbeklitepe ziyarete
açılmıştır. 2019’u da “Göbeklitepe Yılı” olarak
ilan etmek arzusundayız. 2018 yılında 7 alanın daha
eklenmesiyle Dünya Geçici Miras Listesi’ndeki varlık sayımız
77’ye yükselmiştir. 2019’da ise Bolu Mudurnu Tarihî Ahi Kenti ile Malatya
Arslantepe arkeolojik alanının da Dünya Mirası Listesi’ne
alınmasına yönelik çalışmalarımız devam
etmektedir.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Niğde için
bir şey var mı Sayın Bakan?
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
(Devamla) – Takip ediyorum onu, merak etme, her seferinde
hatırlatıyorsun.
Bu yıl 17 müzemiz yenilenerek veya yeniden
yapılarak ziyarete açılmıştır. Bunlar arasından
en önemlisi 2018 Troya Yılı’nda inşaatını tamamlayarak
hizmete soktuğumuz Çanakkale Troya Müzesi’dir. Şu an itibarıyla
Bakanlığımız bünyesinde 198 müze ve 140 düzenlenmiş
ören yeri ve Bakanlığımız denetimindeki 252 özel müzeyle bu
alandaki faaliyetlerimizi sürdürmekteyiz. Yıl sonuna kadar 3 müze daha ziyarete
açılacak. 2019 yılı sonuna kadar ise 13 müze ve 22 ören yerimiz
daha ziyaretçilerimizle buluşacaktır. Müze ziyaretçi
sayımız da her yıl artmaktadır. Şu an itibarıyla
2018 yılında müzelerimizi ziyaret eden kişi sayısı
toplam 26,5 milyon olarak gerçekleşirken, bu sayının 2019
yılında 35 milyona ulaşacağını öngörmekteyiz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu arada bir noktaya dikkat çekmeyi özellikle istiyorum. Her
eser kendi ülkesinde, ait olduğu yerde güzel, orada daha bir anlamlı.
Tüm dünya ülkelerinin de ortak kültürel mirasımız olan eserlerin ait
oldukları yerde korunması ve gelecek nesillere aktarılması
hususunda hassasiyet göstermesi gerekmektedir. Ülkemizin bu konuda
gösterdiği hassasiyetin bir örneği olarak, Plan ve Bütçe Komisyonunda
da ifade ettiğim gibi dünyaca ünlü Çingene Kızı
mozaiğimizin kayıp parçalarına en nihayetinde kavuştuk ve
geçtiğimiz 8 Aralıkta Gaziantep Zeugma Mozaik Müzemizde
gerçekleştirdiğimiz basın tanıtımıyla ziyarete
açtık. Altını önemle çizmek isterim ki, vaktiyle yasa
dışı yollardan yurt dışına
çıkarılmış 4.319 kültür varlığımız ait
oldukları topraklara döndürülmüştür.
Bu arada yüzümüzü güldüren bir başka
gelişme daha oldu. Dede Korkut Destanımız da UNESCO’nun Somut
Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi’ne oy birliğiyle dâhil
edildi. Seneye de inşallah geleneksel Türk okçuluğunu bu listeye
eklemiş olacağız.
Öte yandan yüz elliden fazla ülkeye ihraç edilerek
bu alanda Amerika’dan sonra dünya ikinciliğine yükselen Türk dizi film
sektörü 350 milyon doların üzerinde ihracat hacmine erişmiştir.
Ayrıca ülkemiz yüzde 56’lık yerli film izlenme oranıyla bu
yıl da Avrupa’da birinci sırada yerini korumuştur. Diğer
taraftan bu yasama döneminde mevcut destek mekanizmalarını
çeşitlendirecek, ülkemizi film çekim merkezi hâline getirecek ve film turizmini
geliştirecek yeni sinema kanun tasarısının da Meclisimize
sunulmasını bekliyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Bakanlığımızın öncelikli
hedeflerinden biri de açıldığı dönemde dünyanın
sayılı kültür merkezlerinden olan, ancak yeterli deprem dayanıklılığına
sahip olmaması nedeniyle yaklaşık on yıldır hizmet
veremeyen İstanbul Atatürk Kültür Merkezinin nitelik ve nicelik olarak
geliştirilerek çağımızın gereksinimlerine uygun bir
şekilde inşasını sağlamaktır. Hedefimiz,
ihalesini yapıp ocak ayında temelini atacağımız bu
büyük projeyi iki yıl içinde tamamlamaktır. 2019 bütçemizde gerekli
kaynak ayrılmıştır.
Ayrıca, Ankara’da yapımı devam eden
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Konser Salonu
inşaatını da hızlandırarak başkentimizin kültür
ve sanat hayatına önemli bir eser kazandırıyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; turizm, dünyada en hızlı gelişen sektörlerden
biri, ülke ekonomilerine yaptığı yadsınamaz
katkının yanı sıra, halkların birbirlerini tanımaları
ve evrensel barış için de son derece önemli bir araçtır. Öte
yandan, dünya genelindeki turizm hareketlerine
baktığımızda, seyahatlerin yüzde 40’ının kültür
turizmi odaklı olduğunu da görebiliyoruz. Dolayısıyla,
kültür ve turizmin aynı başlık altında ele
alınmasının çok yerinde olduğunu düşünüyorum.
Sürdürülebilir turizmi sadece ziyaretçilerin değil, bölge
halkının ihtiyaçlarını da gözeterek çevresel, sosyal ve
kültürel değerlerin korunmasını ve bu sayede de kısa vadeli
değil, kalıcı fayda sağlamayı amaçlayan bir turizm
yaklaşımı olarak değerlendiriyoruz. Bu da bizi özellikle
şehirleşme sürecinde kültürel varlıklarımızın
korunması noktasına getiriyor. Bugünü yaşarken dünü unutmadan
geleceği planlayabilmek çok önemli. Bakanlık olarak turizm ve
kültürün birbirini daha fazla destekleyen ve büyüten bir döngü
oluşturmasını sağlamaya devam edeceğiz.
Göreve geldiğimiz günden beri sadece turizme
değil, onun ayrılmaz bir parçası olarak gördüğümüz kültür
ve sanat projelerine de yoğunluk verdik. Gerek tiyatroda gerekse opera ve
balede repertuvarlarımızı oluştururken daha önceleri opera
ve tiyatro sahnelerinde yer bulma şansı olmamış yerli
eserlerimizi halkımızla buluşturmak için projeler
geliştiriyoruz. Duran, bekleyen tiyatro olmaktan çok, yirmi dört saat
hareket eden bir tiyatro arzuluyoruz. Bir tarafta provalar yapılırken
diğer tarafta turnelerin olduğu, oyunların sahnelendiği,
hiç durmayan bir tiyatroyu planlıyoruz. Kaliteden ödün vermeden nitelikli
eserleri seyircilerimizle buluşturacağız.
Troya’nın dünyanın kültür mirası
listesine girmesinin 20’nci yılı münasebetiyle
hazırladığımız Troya epik operası muhteşem
bir açılışla 9 Kasımda seyirciyle buluşmuştur.
Dünya prömiyeri Ankara’da gerçekleşen Troya operası Berlin ve
Moskova’da da sanatseverlerin beğenisine sunulacaktır.
Dünyaca ünlü klasikleri yüksek standartlarda
sergilemenin yanında, yerli eserlere verdiğimiz önem ve yeni Türk
operası markasının yaratılması konusundaki
çalışmalarımız da hızla devam etmektedir.
Kültürel değerleri korumak ve yaşatmak
amaçlı çalışmalarımızı ülke
sınırları içinde ve dışında, bağlı ve
ilgili kuruluşlarımızın da desteğiyle
gerçekleştirmek için yoğun çaba sarf etmekteyiz.
Vakıflar Genel Müdürlüğüne ve mazbut
vakıflara ait akarlar atıl vaziyetten kurtarılmış ve
yüksek gelir getiren taşınmazlar hâline dönüştürülmüştür.
Bu çerçevede, Vakıflar Genel Müdürlüğümüz,
çalışmalarını hazineden katkı almadan, kendi öz
kaynakları üzerinde geliştirmektedir.
Vakıflar, kültür ve medeniyet tarihimizde çok
önemli bir yere sahiptir. Geçmişimizden bugüne kapanmayan bir hayır
kapısı olarak vakıf, kurumsallaşmış bir yapı
olarak günümüzde de önemli bir hizmet alanını
oluşturmaktadır. Bugün de önemli görevler Vakıflar Genel
Müdürlüğümüz eliyle yürütülmektedir.
2018 yılı sonuna kadar restorasyonu
tamamlanması planlanan vakıf eser sayısı yaklaşık
220 olup 150 eserin de restorasyonunun 2019 ve sonraki yıllarda
gerçekleştirilmesi hedeflenmektedir. Son on altı yılda toplam
5.250 eserin restorasyon ve onarımı yapılmıştır.
Ayrıca, Vakıflar Genel Müdürlüğümüz
aracılığıyla binlerce vatandaşımıza sosyal
yardım hizmetinde bulunulmuş; bu kapsamda 4.394 kişiye muhtaç
aylığı bağlanmış, 80.780 kişiye her ay kuru
gıda, 2 bin kişiye ise her gün sıcak yemek hizmeti
verilmiştir. İlkokul, ortaokul, lise ve yükseköğrenim olmak üzere
toplam 20 bin öğrenciye karşılıksız eğitim
yardımında bulunulmuştur.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türk dilinin konuşulduğu ülkeler ile komşu
ülkelerin kalkınmasına yardımcı olmak, ekonomik, ticari,
kültürel, teknik ve eğitim alanlarında iş birliğini
gerçekleştirmek amacıyla kurulan TİKA 5 kıtada yılda 2
bine yakın proje ve faaliyet gerçekleştirmektedir. TİKA
Başkanlığımızca, iş birliği
yaptığımız ülkelerle ortak tarihî ve kültürel
mirasımız olan eserlerin restorasyonu konusunda Balkanlar, Orta
Doğu ve Afrika coğrafyalarında çok sayıda proje
yürütülmüştür. 2019 yılında TİKA, faaliyetlerinin planlama
ve uygulamasında, muadil Batılı kuruluşlardan farklı
olarak, insan odaklı, Türk tipi kalkınma yardımı
anlayışıyla mazlumların yanında olmaya devam
edecektir.
Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığımızın koordinasyonunda,
yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın
Türkçe yeterliliklerinin geliştirilmesi, Türkçe kaynaklara erişim
imkânlarının kolaylaştırılması ve kültürel
aidiyetlerinin korunması amacıyla Binbir Kütüphane Projesi
hazırlanmıştır. Türkiye'nin uluslararası
öğrencileri için bir eğitim ve çekim merkezi olması, bu
öğrencilerin ülkeleri ile Türkiye arasında köprü olmaları
amacıyla oluşturulan Türkiye bursları kapsamında ise
ülkemizde 138 ülkeden yaklaşık 16 bin uluslararası öğrenci
70 farklı şehirde ve 125 üniversitede öğrenim görmektedir.
Türkiye'yi, Türk dilini, tarihini, kültürünü ve
sanatını tanıtmak, bu alanlarda eğitim almak isteyenlere
yurt dışında hizmet vermek ve Türkiye'nin diğer ülkelerle
kültür alışverişini artırıp dostluğunu
geliştirmek amacıyla kurulan Yunus Emre Enstitüsü 46 ülkede 56
merkezle faaliyetlerini sürdürmektedir. 2023 yılına kadar bu
sayının 100’e çıkması hedeflenmektedir. Tercihim Türkçe
Projesi’yle yurt dışındaki üniversitelerin Türkoloji
bölümlerinde ve internet üzerinden Türkçe Öğretim Portalı olmak üzere
birçok mecrada Türkçe öğretim faaliyeti yapmaktadır. Şimdiye
kadar Türkçe kurslarında 21 bin üniversite öğrencisi Türkçe
öğrenmiştir. Enstitünün yeni uygulaması olan Uzaktan Türkçe
Öğretim Platformu’yla dünyanın dört bir köşesinden 120 bin
kişiye ulaşılmıştır.
Kültürel zenginlik ve çeşitliliği koruyup
gelecek kuşaklara aktarmak, kültürel ve sanatsal faaliyetlerin
yaygınlaşmasına katkı sağlamak, sürdürebilir turizm
anlayışıyla ülkemizin dünya turizmindeki payını
artırmak amacıyla insan odaklı, saygın ve güvenilir,
yenilikçi, çevreye duyarlı ve sonuç odaklı bir kurum olarak
geçmişten aldığımız güç ve sahip olduğumuz
tecrübeyle kültür ve sanatta öncü, turizmde lider ve Türkiye'nin inşası
ve ihyası yönünde çabalarımızı sürdürmek azmindeyiz. Bu
amaçla 2019 yılı bütçemizi en etkin ve verimli şekilde
kullanacağız.
Şimdi dokuz dakika var. Birkaç tane yöneltilen
soruyu cevaplamak istiyorum. Önce, Etstur Yönetim Kurulu
Başkanlığımla ilgili. Ben göreve gelir gelmez Etstur
Yönetim Kurulu Başkanlığından ayrıldım ve bütün
imza yetkilerimi de profesyonellere devrettim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bu, hem Ticaret Sicili Gazetesi’nde
hem de Etstur sitesinde yayınlandı. CHP milletvekili
arkadaşımın uyarısını gördüm. Bizim internet
sitemizde aslında değiştirilmesi lazım, “eski yönetim
kurulu başkanı” denilmesi lazım ama Ticaret Sicili Gazetesi’ne
de bakabilirsiniz. Yönetim Kurulu Başkanlığından
ayrıldığım gibi, bütün imza yetkilerimi de devrettim.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) – Şirketlerinizin
reklamı gibi tanıttınız vallahi, ad soyadlar, şunlar
bunlar hepsi yazıyor.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Ya bunu zaten
Plan ve Bütçede her gün dile getirdin Garo. Dedi zaten “Böyle bir şey
yok.”
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET ERSOY (Devamla)
– Şimdi, vakıflarla ilgili bazı sorular var. O
sorularınızı da cevaplamak istiyorum. Önce, soruları
okuyayım, sonra da cevaplarını vermek istiyorum.
“2002’den bu yana azınlık
vakıflarının mallarına el konulmuştur. Sadece 320 mülk
iade edildi. Mor Gabriel Manastırı’na ait mülkler söz verilmiş
olmasına rağmen iade edilmedi. 1936 Beyannamesi’nin esas
alınması Gökçeada, Bozcaada ve Antakya’daki vakıflar açısından
çözüm üretmiyor. Beş yıldır seçim yapılamıyor. Tuzla’daki
Ermeni yetimhanesi iade edilmedi. Mardin Valiliği Devir ve Tasfiye
Komisyonunun aldığı kararlarla Süryanilere ait kilise,
mezarlık ve bazı mülkler -toplam adedi 110- iade edilmedi.”
2002’den bu yana çıkarılan üç kanunla
-2003, 2008 ve 2011- azınlıklara ait toplam 1.029 adet
taşınmaz iade edilmiştir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Ayrıca, 21 adet taşınmazın bedelinin
tazminine karar verilmiştir. 2002’den bu yana hiçbir azınlık
vakfı mülküne el konulmamıştır.
Mor Gabriel Manastırı’na ait hazine mülkiyetinde
olan bütün taşınmazlar iade edilmiştir. Ancak kanun
kapsamında olmayan ve Orman Genel Müdürlüğü mülkiyetinde olan
taşınmazlar iade edilmemiştir çünkü orman mülklerinin Anayasa
tarafından belirlenmiş özel bir statüsü vardır. Mor Gabriel
Manastırı Vakfı yönetimi bu iade nedeniyle basın yoluyla
Sayın Cumhurbaşkanımıza teşekkür mesajı
yayınlamıştır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
1936 Beyannamesi vermemiş olmalarına
rağmen, bakın, 1936 Beyannamesi vermemiş olmalarına
rağmen Gökçeada, Bozcaada ve Antakya’da bulunan vakıflar da
taşınmaz iadesinden yararlanmışlardır. Henüz iki hafta
önce Bozcaada’da hazineye ait mülklerin azınlık vakfına iadesi
gerçekleşmiştir.
Seçimle ilgili çalışmalarımız
devam ediyor. Komisyonda da söylemiştiniz ve ben orada da takipçisi
olacağımı söylemiştim; azınlık yetkilileriyle bu
konuda görüşüyorum, takipçisiyim ve sizi de düzenli olarak
bilgilendireceğim.
Tuzla’daki Ermeni yetimhanesi özel mülkiyette
olduğundan iade kapsamında olan mülklerden değildir çünkü kanun
hâlen hazine, Vakıflar Genel Müdürlüğü, belediye ve özel idare
mülkiyetinde olan taşınmazların iadesini içermektedir.
Mardin Valiliği Devir Tasfiye Komisyonu
kararıyla Diyanet İşleri Başkanlığına tahsis
edilen kilise ve mezarlıkların tamamı Mardin’de kurulu olan dört
adet Süryani vakfına iade edilmiştir. Bu iade işleminden
dolayı ilgili vakıflar da Sayın Cumhurbaşkanımıza
basın yoluyla teşekkür mesajı göndermişlerdir.
TİKA’yla ilgili bazı sorular var,
onları da kısmen cevaplamak istiyorum.
TİKA’nın terör örgütlerine kaynak
aktardığı iddiası.
TİKA faaliyette bulunduğu bütün
coğrafyalarda aşırılık ve radikal hareketler
karşısında itidalin, istikrarın teminatıdır.
Afrika’da Boko Haram, Eş Şebab, Taliban, El Kaide veya DEAŞ gibi
terör bölgelerinde teröristlerin elini zayıflatacak kalkınma
projeleri gerçekleştiriyor, terör mağdurlarına destek veriyor ve
yardım yapıyor. 2015 yılı Uluslararası Kamu
Markası Ödülü’nü alan TİKA’nın yaklaşımı insanidir.
Her ülkenin ve coğrafyanın ihtiyacına göre proje
uygulamaktadır. Gizli bir ajandası olmadan şeffaf bir
şekilde faaliyetlerini yürütmektedir. TİKA ve terör örgütleri
arasında bir ilişki kurma çabası bir FETÖ propagandası ve
karalaması olarak ortaya çıkmaktadır. Sahada terör faaliyetleriyle
mücadele kapsamında en etkili mücadele veren kurumlardan biri olan
TİKA, FETÖ’nün karalama faaliyetlerine 17-25 Aralık sürecinden beri
maruz kalmaktadır. Bu anlamda yapılan iftiralara karşı
hukuki mücadele gerçekleştirmiş ve yetkili mahkemelerden tekzip kararları
alınmıştır.
TİKA bütçesindeki artışın neden
yüksek olduğu soruluyor. TİKA
Başkanlığımızın 2019 yılı bütçe
teklifinde bir önceki yıla oranla TL bazında yüzde 47
civarındaki önemli bir artışın nedeni
Başkanlığın faaliyetlerini büyük ölçüde yurt
dışında ve döviz üzerinden gerçekleştirmesinden
kaynaklanmaktadır. Döviz kurlarının mevcut seviyede devam etmesi
durumunda bir önceki yıl ve döviz bazında yaklaşık olarak
aynı bütçe alınmış olacaktır. Her geçen gün faaliyet
coğrafyasını, proje sayısını ve etkisini
artıran bir teşkilat için bir önceki yılla aynı seviyede
proje bütçesi önerilmiş olması mali disiplin ve tasarruf tedbirleri
açısından da makul görülmektedir. Diğer yandan TİKA
faaliyetlerinin ülkemizin uluslararası siyasi ve ekonomik iş birliğine
olan katkıları düşünüldüğünde bu bütçenin ekonomiye bir yük
olmadığı da aşikârdır.
Yurt dışı program koordinasyon
ofislerinin FETÖ ve benzeri gruplara iş imkânı sağlamak için
kullanıldığı iddiasıyla ilgili bir soru var. TİKA
sahadaki tecrübesiyle devletimizin âdeta sinir ucu olarak 17-25
Aralığa giden süreci oldukça erken bir dönemde hissetmiş,
FETÖ’nün özellikle uluslararası alanda kendisine bir engel olarak
gördüğü bir teşkilat olmuştur. Eğitim, yardım ve
sosyal faaliyetler başta olmak üzere örgütün girmek istediği her
boşluğu etkili bir biçimde doldurmuştur. Bu süreç içinde
FETÖ’yle iltisaklı firmaları ve STK’leri kati bir biçimde bütün
iş birliği ve tedarik zincirlerinin dışında
tutmuştur. 15 Temmuz sonrası süreçte de örgütün ülkemizin uluslararası
itibarına yönelen iftiracı propaganda faaliyetlerine karşı
60’a yakın ofisiyle en etkili mücadeleyi yürütmektedir. TİKA’nın
inşaat, tadil, modernize ettiği ve işletilmek üzere Maarif
Vakfımıza devretti eğitim kurumları FETÖ’nün alandaki
etkisini özellikle zayıflatmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
konuşmamı burada sonlandırırken 2019 yılı
bütçemizin Bakanlığımıza ve ülkemize hayırlı
olmasını diler, hepinizi şahsım ve
Bakanlığım adına saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakan.
Abdurrahman Tutdere...
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
68.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman
Tutdere’nin, sit alanı sınırları içerisinde kalan Örenli
Mahallesi sakinlerinin yaşadığı mağduriyete ve Örenli
Mahallesi’yle ilgili kamulaştırma çalışması ile Perre
Antik Kenti’nin turizme kazandırılması
çalışmasının olup olmadığını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) – Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım,
Adıyaman’ımızın Örenli Mahallesi, Perre Antik Kenti sit
alanı sınırları içerisinde kalmaktadır. Örenli
Mahallesi’nde yaşayan vatandaşlarımız sit alanı
nedeniyle oturdukları evlerde herhangi bir bakım onarım
işlemi yapamamaktadırlar. Şu anda, kış
koşullarında, akan çatılarını bile tamir edemiyorlar.
Örenli Mahallesi’yle ilgili Bakanlığınızın yapmış
olduğu herhangi bir kamulaştırma çalışması var
mıdır? Ayrıca Kommagene Krallığı’nın 5 büyük
kentinden birisi olan Perre Antik Kenti’nin turizme
kazandırılması ve gün yüzüne çıkarılması
noktasında Bakanlığınızın herhangi bir
çalışması var mıdır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Arzu Hanım...
69.- İstanbul Milletvekili Arzu Erdem’in,
geleceğin nesillerini yetiştirme yönünde kültür ve eğitim
odaklı planlamanın yapılıp
yapılmadığını, Millî Eğitim
Bakanlığıyla eğitim müfredatı hususunda koordineli
çalışmanın olup olmadığını, yerli turistin
yabancı turiste göre yüksek bedelle tatil yapması hususunda
düzenlemenin yapılıp yapılmayacağını Kültür ve
Turizm Bakanından öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
ARZU ERDEM (İstanbul) – Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sorum Sayın Turizm ve Kültür Bakanına:
Türkiye ulusal kalkınma politikalarında kalkınma ve
geleceğin nesillerini yetiştirme yönünde kültür ve eğitim
odaklı bir planlamanın yapıldığını
düşünüyor musunuz? Kültürel mirasımızın
aktarılmasında eğitimin önemi çok büyük. Bakanlığınızın
Millî Eğitim Bakanlığıyla meslek liselerine ilişkin
protokol dışında, bilhassa eğitim müfredatı ve
müfredat kaynak kitaplarının belirlenmesi hususunda koordineli bir
çalışması var mıdır? Yok ise ne zaman yapmayı
düşünmektesiniz?
Yine, turizmdeki tecrübelerinizi referans alarak
sormak istediğim ikinci soru: Türk turist, yabancı turiste göre
aynı il, aynı otel, aynı hava yolu olmasına rağmen,
çok daha yüksek bedelle tatil yapmaktadır. Bu hususta bir düzenleme veya
bir çalışma yapılacak mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, söz
istediniz ama soru-cevap kısmında zaten milletvekillerine söz
vereceğiz.
Ayhan Bey, söz mü istiyorsunuz?
AYHAN EREL (Aksaray) – Müsaade ederseniz...
BAŞKAN – Buyurun.
70.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erel’in, Ihlara
Vadisi’ne asansör veya seyir terası yapılmasının mümkün
olup olmadığını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
AYHAN EREL (Aksaray) – Teşekkür ediyorum
Başkanım.
Sayın Bakanıma Aksaray Milletvekili olarak
bir sorumuz olacak. Ihlara Vadisi dünyanın en uzun kanyon vadilerinden bir
tanesi olup hem derinliği bağlamında da oldukça uzun hem de
yüksekliği fazladır. Daha çok buraya, kültür turizminden faydalanmak
isteyen Japon, Kuzey Kore gibi Uzak Doğu’dan insanlarla birlikte
Avrupa’dan yaşlı insanlar gelmektedir ve bunların çok dik olan
merdivenlerle vadiye inmesi zor olmaktadır. Buraya bir asansör yapmak veya
seyir terası yapmak mümkün müdür? Bu konuda yardımlarınız
olursa sevinirim.
Teşekkür ederim.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/276) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 10)
(Devam)
2.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısı (1/275), 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan,
2017 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/38); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 2017
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2017 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/39); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
Dair Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/41); 5018
Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 183 Adedi Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, 2 Adedi Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve 10 Adedi Diğer Kamu İdarelerine Ait Olmak Üzere
Toplam 195 Adet Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/40) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 11) (Devam)
A) KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI (Devam)
1) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) RADYO VE TELEVİZYON ÜST KURULU (Devam)
1) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) DEVLET TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE YAZMA ESERLER KURUMU
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRK İŞBİRLİĞİ VE
KOORDİNASYON AJANSI BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
G) YURTDIŞI TÜRKLER VE AKRABA TOPLULUKLAR
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Ğ) ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH
YÜKSEK KURUMU (Devam)
1) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Kültür Merkezi 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür Merkezi 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Araştırma Merkezi 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Araştırma Merkezi 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) TÜRK DİL KURUMU (Devam)
1) Türk Dil Kurumu 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Dil Kurumu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
J) TÜRK TARİH KURUMU (Devam)
1) Türk Tarih Kurumu 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Tarih Kurumu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
K) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI (Devam)
1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Spor Genel Müdürlüğü 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR
KURUMU (Devam)
1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, söz
sırası Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu’na
aittir.
Buyurun Sayın Bakanım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
GENÇLİK VE SPOR BAKANI MEHMET MUHARREM
KASAPOĞLU – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gençlik
ve Spor Bakanlığımızın 2019 yılı bütçesi ve
2017 yılı kesin hesabını görüşmek üzere
huzurlarınızdayım. Bu vesileyle Genel Kurulumuzun Kıymetli
Başkanını ve siz değerli üyelerini saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Konuşmamın başında, dün
Ankara’da meydana gelen trafik kazasında hayatını kaybeden
vatandaşlarımıza Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum.
Ailelerine ve milletimize başsağlığı diliyorum ve
yaralılara da acil şifa temenni ediyorum.
Malumunuz saat on birden beri buradayız,
sizlerin değerli görüşlerini, önerilerini dinleme fırsatı
bulduk. Bu vesileyle bugünkü oturuma iştirak eden, görüş ifade eden,
önerileriyle bize katkıda bulunan tüm milletvekillerimize
teşekkürlerimi sunuyorum.
Özellikle sporun içinden gelen Saffet Sancaklı
Bey, Kenan Bey ve Alpay Bey’in gerçekten kendileriyle gurur duyduk spor
yaşamlarında, görüşleri de bizim için ayrıca önemli. Onlara
da özellikle teşekkür ediyorum.
Saffet Bey’in belirttiği konulardaki hassasiyetimiz
gerek kulüplerimizin yapısal sorunlarının çözülmesi ve gerekse
federasyonlarımızla ilgili sorunlardaki yapısal sorunlara dair
yaptığımız çalışmalar hemen hemen son
aşamasına geldi. Ülkemizin yarınları adına, hem sporu
tabana yayma adına hem de sportif başarılarımızı
artırma adına, inşallah, sizlerin de destekleriyle, cesaretle bu
konunun üzerine gidiyoruz ve neticeyi en kısa zamanda alacağız.
Malumunuz, ülkemiz 24 Haziran 2018 tarihinde
yapılan seçimlerle Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine
geçti. Bu değişimle cumhuriyet ve demokrasimizin gelecek hedefleri
için tarihî bir dönemeci geride bıraktık. Yeni hükûmet sistemiyle
üretimi esas alan, hızlı, dinamik ve yenilikçi bir yapı
inşa edildi. Bakanlığımızın faaliyetlerini
yürüttüğü gençlik ve spor alanları bu değişime
hızlı bir şekilde uyum sağlıyor.
Malumunuz, gençlik, insanın hayatının
yeni heyecan ve fikirlere, büyük dönüşümlere en açık dönemidir.
İnsanın kimliğini, varlığını
tanımladığı ve hayata yeni bir bakış
açısı kazandığı bir aşamadır gençlik.
Tıpkı bugünün genç Türkiye Cumhuriyeti’nin, bin yıllık
devlet geleneğini alıp yoğurduğu, yeni bir bakış
açısıyla yeniden tanımladığı ve geleceğe
büyük umutlarla adım atması gibi.
2017 TÜİK verilerine göre Türkiye nüfusunun
yüzde 28,3’ü 12-29 yaş grubundaki gençlerimizden oluşmaktadır.
Ülkemiz, Avrupa Birliği ülkeleri arasında genç nüfusun ülke nüfusuna
oranının en yüksek olduğu ülkedir. Görüldüğü gibi, Türkiye,
genç nüfusuyla ve enerjisiyle muazzam imkân ve fırsatlara sahip bir
ülkedir. Genç nüfus oranı yüksek toplumların dinamik,
çalışkan ve üretken olma yolunda ne kadar büyük avantaja sahip
oldukları da hepinizin malumudur. Bakanlık olarak gençlerimizi
ülkemizin en kıymetli varlığı olarak görüyoruz, bu büyük
potansiyeli harekete geçirecek politika ve stratejileri de üretiyoruz.
Gençlerimizin mutluluğu, huzuru, güven duygusu bizim için her şeyden
önemli. Onların geleceğe en iyi, en donanımlı şekilde
hazırlanması, aidiyet duygularının güçlenmesi bizim birincil
vazifemiz. Bu kapsamda, ülkemizin 2023 hedeflerine ulaşması ve
küresel güç olması yolunda gençlerimizin öneminin farkındayız.
Gençlerimizin sağlıklı, huzurlu ve donanımlı bireyler
olması, sadece kendi ülkemiz için değil, bütün insanlık için bir
kazanım olacaktır.
Gençlerimizin kendilerini en iyi şekilde yetiştirme
yolunda spor, sanat ve kültür sahalarında çalışmalar
yapabilmelerini, yükseköğrenim öğrencilerimizin eğitim
hayatlarını en iyi şekilde sürdürmelerini sağlamak
Bakanlığımızın esas vazifelerinden biridir. Bu anlamda
Türkiye’nin her çocuğunu, her gencini kendi çocuğumuz olarak görüyor,
imkân ve kaynaklarımızı gençlerin en iyi yararlanacakları
şekilde kullanmak için çaba gösteriyoruz. Bu yolda bize güç ve destek
veren yüce Meclisimizin her bir üyesine minnettarız.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 10 Temmuz 2018 tarihli Cumhurbaşkanlığı
Kararnamesi’yle Bakanlığımız hizmet ve faaliyetlerini daha
hızlı, daha etkin ve verimli şekilde yürütmek amacıyla yeni
bir yapıya kavuşturulmuştur. 2019 yılı bütçe
teklifimiz bu yeni yapının gerekleri ile gençlerimizin ihtiyaç ve
beklentileri göz önünde bulundurularak hazırlanmıştır.
Bakanlığımızın yeni
yapısıyla gençliğe yönelik hizmetlerin tek çatı
altında toplanması ve koordinasyonu sağlanırken, spor
alanında da sporu tabana yayma, geliştirme ve ülkenin bütününe yönelik
bir spor politikası geliştirilmesi için
çalışmalarımız devam etmektedir. Ayrıca,
yükseköğrenimdeki öğrencilerimize sunduğumuz yurt, kredi ve burs
imkânlarını daha etkili ve daha kaliteli biçimde devam ettirme
noktasında kararlıyız.
Geleceğin Türkiyesi ve dünyası için
gençlerimizin dünyaya açık, kültürel ve bilgi olarak donanımlı
bireyler olması Bakanlığımızın en önemli
vazifelerinden biridir. Bu zor ama şerefli vazifeyi taşırken en büyük
yardımcımız da değerli gençlerimizdir. Biz gençlerimize
hizmet ettikçe, onların gözündeki ışığı
artırdıkça ve başarılarını gördükçe onlarla gurur
duyuyoruz.
Malumunuz olduğu üzere, Türkiye’nin istikbali,
emniyeti, güvenliği ve huzuru gençlerimizin mutluluğuna, ülke
aidiyetlerinin sağlamlığına bağlıdır. Biz,
gençlerimizin mutluluğunu temin etmek, ülke aidiyetlerini güçlü
kılmak ve onların büyük insanlık idealiyle donanmasını
temin etmek için her türlü fedakârlığa hazırız. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Geleceğin
yıldızlarını yetiştirecek altyapı
çalışmaları, popüler spor dallarının yanında
destek gerektiren spor branşlarına yönelik teşvikler ve
geleneksel sporlarımızın günümüze aktarılması için de
faaliyetlerimiz bütün hızıyla devam ediyor. Bunun için, gençlik
merkezlerimiz, spor tesislerimiz ve yurtlarımız ile gençlerimizle el
ele gerçekleştirdiğimiz projelerimizle onları istikbale
taşımayı hedefliyoruz. Üniversiteli gençlerimizin
hayatını sağlıklı, huzurlu ve başarılı
geçirebilmesi için her tür çabayı sarf ediyoruz.
Bu çerçevede Bakanlığımızın
yürütmeyi planladığı proje ve faaliyetler için 2019
yılında toplam 16 milyar 474 milyon 681 bin liralık bütçe
planladık. Bu bütçeyi her kuruşun sorumluluğunu hissederek
ülkemizin gençliği için değerlendireceğimizden emin olmanızı
istiyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İnşallah bugüne kadar gerçekleştiremediklerimizi de
gerçekleştirerek gençlik ve spor hizmetlerimizi daha ilerilere
taşımayı hedefliyoruz ve hep birlikte
taşıyacağız.
Hak, hukuk ve adalet duygusu gelişmiş, öz
güven sahibi, muhakeme gücü olan, gönüllülüğü esas alan,
katılımcı, bilgili, vicdanlı bir gençlik geleceğimizin
en büyük güvencesidir. Bunun için hedefimiz ülkemizin bütün gençlerine
ulaşmaktır. Diyoruz ki: Sağlıklı bir gençlik için spor
da bir hayat felsefesi hâline getirilmelidir çünkü spor, ortak akılla
düşünmektir, spor hayattır. Gençlerimizin bütün güzellikleri
çoğaltmasını, gönüllü faaliyetlerin öncüleri olmasını,
toplumsal dayanışmayı, adalete ve merhamete omuz vermelerini
istiyoruz. Gençlerimizin bütün üretim süreçlerini olabildiğince erken
öğrenmelerini, erken tecrübe etmelerini istiyoruz. Sadece ülkemizin
değil, bütün insanlığın, bütün yeryüzünün buna
ihtiyacı olduğuna inanıyoruz. Bunun için, 2019
yılını Bakanlık olarak “Gönüllülük Yılı” ilan
ettik. Yüce Meclisimizden gelecek teklif ve öneriler de yolumuza
ışık tutacaktır.
Katılımı, ortak aklı, sosyal
içermeyi, gönüllülüğü ve hareketliliği bireylerin ve toplumun
sağlığı için son derece önemli görüyoruz. Bu amaçla, 2019
yılı içerisinde kurulmasını planladığımız
Türkiye Ulusal Gençlik Konseyi için çalışmalarımızı da
başlatmış bulunuyoruz. Yerelden ulusala demokratik bir
şekilde gerçekleştirilecek Konsey, gençlerin karar alma
mekanizmalarına katılımı konusunda önemli bir adım ve
atılım olacaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Bakanlığımızca gençlik alanında
gerçekleştirdiğimiz projelerin başında gençlik
merkezlerimiz gelmektedir. Burada “Merkezimizde Sen Varsın”
temasından yola çıkarak toplumun her kesiminden gençlerle irtibat
hâlindeyiz. Onların mutlu ve güçlü bireyler olmalarına katkı
sağlamak amacıyla merkezinde gençlerimizin olduğu faaliyetler
gerçekleştiriyoruz. Aynı milletin, aynı bayrağın,
aynı medeniyetin birbirinden farklı yüzleri olan Türkiye’nin gençleri
bu merkezlerimizde buluşuyor ve paylaşmanın,
konuşmanın, iş birliği yapmanın en güzel temsilini
ortaya koyuyorlar. Hem ülkemizin hem de dünyanın en hayati
ihtiyacının sorumluluk sahibi ve sevgi dolu bu gençlik olduğuna
inanıyoruz. Bu kapsamda, 2016 yılında 230 olan gençlik
merkezlerinin sayısını 2018 Aralık ayı itibarıyla
287’ye ulaştırdık. İnşallah, önümüzdeki yılda
daha hızlı bir geliştirme politikasıyla gençlik
merkezlerimizi hem kampüslerde hem liselerde yaygınlaştırarak bu
sayıyı daha yukarılara taşımayı hedefliyoruz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Osman
Bak’ın da çok emeği var bu konuda, Osman Bak’ın, emeği çok
onun.
ATİLA SERTEL (İzmir) – Evet, Osman Bak
daha iyi Bakandı.
BAŞKAN – Genel Kurula hitap edin Sayın
Bakan.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI MEHMET MUHARREM
KASAPOĞLU (Devamla) – Bu arada, ben bugüne kadar gençliğimize ve
sporumuza hizmet etmiş tüm bakanlarımızı şükranla
anıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Özellikle, bugün aramızda olan hem Sayın Osman Aşkın Bak’a
hem Akif Çağatay Kılıç’a da şükranlarımı ve
saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Gençlik merkezlerimizde düzenlenen faaliyetlere
bütün gençlerimizin katılmasını tavsiye ederken hiçbir kurs için
ücret talep edilmediğini de ifade etmek istiyorum.
Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; köylerde, okullarda, şehir merkezlerinde ve her yerde,
kısaca gençlerin olduğu her yerde Merkezim Her Yerde Projesi’ni
hayata geçirdik. Bu vesileyle gençlik merkezlerimizi ulaşılabilir
kılarak gençler arasında bir fırsat eşitliği
oluşturmayı hedefledik.
Göçmen kuşlar için evlerin duvarlarına
kuş sarayları kuran, yaralı leylekler için hastane inşa
eden bir medeniyetin emanetçileri olarak gençlerimizin iyilik ve gönüllülük
esasına destek vermek amacıyla onların bu faaliyetlerini
destekliyoruz. Bu bağlamda, Gençlerin İyilik Ağacı Projesi
de bu gayretlerin, bu çabaların bir ürünüdür.
Gençlerimizin okuma
alışkanlığını kazanmasına yardımcı
olmak için tüm gençlik merkezlerimizde kitap okuma halkaları kurduk. Bu
etkinliğe düzenli olarak katılan gençlerimiz okuma alışkanlığının
yanı sıra kitap kritikleriyle muhakeme ve kendini ifade edebilme
yeteneklerini geliştirmektedirler.
Bununla birlikte, internetin doğru
kullanımını temin etmek ve internet
bağımlılığının önüne geçmek amacıyla
gençlerimize “sosyal medyanın doğru kullanımı” konulu
eğitimler veriyoruz. Gençlerimizin ilgi duydukları ve kendilerini hem
bilgi hem de donanım olarak geliştirme imkânı buldukları
bütün bu etkinliklere 2018 yılında şu ana kadar toplam 2 milyon
300 bin gencimiz iştirak etti.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Bakanlık olarak hassasiyetle üzerinde durduğumuz
diğer bir çalışma ise gençlik kamplarımız. Bu kamplar,
gençlerimize gelişimleri için her türlü katkıyı sunmak, öz güven
duygusu ve planlı yaşama alışkanlığı
kazandırmak, gençlerimizin millî, etik ve insani değerler konusunda
farkındalığını artırmak amacıyla
düzenlenmektedir. Gençlik kamplarına katılan gençlerimizin
ulaşım, konaklama ve yemek ihtiyaçları
Bakanlığımızca karşılanmakta, kampa katılan
gençlerimize kamp dönemi boyunca seyahat ve sağlık sigortası da
yapılmaktadır. 2018 yılında içeriklerine göre, mavi ve
yeşil kamplar olarak gruplandırılan 37 kamp tesisimizde toplam
120 bin gencimizi ağırladık. Bunun yanı sıra, Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yaşayan gençlere Çanakkale
Kampı, engelli gençlerimize kamplar, üstün yetenekli öğrencilere ve
yurt dışında yaşayan soydaş gençlerimize, ülkemizde
bulunan mülteci gençlere ve Sanayinin Çırakları Projesi’yle de
sanayide çalışan gençlerimize yönelik kamplar düzenledik.
Ayrıca, bağımlılıkla
mücadele konusundaki bilinçlendirme ve önleme
çalışmalarımız da hassasiyetle devam ettirilmektedir. En
temel amacımız, gençlerimizin bağımlılık
tehlikesiyle tanışmamasını sağlamaktır. Bunun
için de en büyük gücü spordan alıyor ve sporu gençleri her türlü
alışkanlıklardan koruyacak güçlü bir araç olarak görüyoruz,
sporun gücüyle tüm kötülükleri yenmeyi hedefliyoruz. Bu bağlamda
gerçekleştirdiğimiz faaliyetler ve spor tesislerimizin daha
yaygın kullanılması da en önemli gündem maddelerimizden biri.
En değerli varlığımız olan
gençlerimiz arasında ortak bir tarih şuuru oluşturmak
amacıyla yurdumuzun her kösesinde çeşitli etkinliklerimiz var. 15-22
Mayıs tarihleri arasında Gençlik ve Spor Bayramı ile Gençlik
Haftası etkinliklerini gerçekleştirdik. Yine, Gazi Mustafa Kemal
Atatürk’ün 19 Mayıs 1919’da Millî Mücadele ateşini Samsun’da
yaktığı bu cumhuriyet mücadelesini her zamanki gibi
değişik etkinliklerle kutladık. Ve istiklal ruhunu -Sayın
Cumhurbaşkanımızın her zamanki vurgularıyla ortak
değerlerimizi sahiplenerek- birlikte geleceğe taşıyacağız.
Milletimizin birliğine, ülkemizin bütünlüğüne hiçbir ihanet
odağı halel getiremeyecek.
15 Temmuz 2016’da Saygıdeğer
Cumhurbaşkanımızın liderlik ettiği o muhteşem
direniş göstermiştir ki FETÖ gibi şebekeler cumhuriyetimize,
demokrasimize ve hukuk düzenimize bir daha asla kastedemeyeceklerdir.
İstiklal ruhuna ve kuruluş felsefesine uygun olarak Gazi Meclisimiz
15 Temmuzdaki duruşuyla da milletimizin gönlünde bir kez daha taht
kurmuştur.
İstiklal ateşinin 100’üncü
yılında yani 2019 yılında,
Bakanlığımız, bu ruha yaraşır anlamlı
etkinlikleri gerçekleştirecektir.
Bakanlığımız, gençlerimizin
aidiyet duygusuna, millî, manevi ve duygusal gelişimine katkı
sağlamak amacıyla 57’nci Alay Vefa Yürüyüşü, 30 Ağustos
Meydan Muharebesi, Sarıkamış Şehitlerini Anma
Yürüyüşü, Malazgirt Zaferi’nin 947’nci Yıl Dönümü gibi etkinlikleri
de düzenlemiştir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Bakanlığımız, spor ve gençlik
yatırımları kapsamında, ülkemiz genelinde stadyumlar, yüzme
havuzları, futbol sahaları, gençlik merkezleri, spor salonları,
atletizm pistleri ile buna benzer gençlik ve spor tesislerini yapmaktadır.
2002-2018 yılları arasında
gerçekleştirdiğimiz sportif anlamdaki tesisleşme, gerçekten,
erken saatlerde de ifade edildiği gibi rekor seviyededir, belki de hiçbir
ülkeyle karşılaştırılamayacak kadar devasa bir
tesisleşmeyi gerçekleştirdik; inşallah, bundan sonraki süreçte
de spor adına, hem sporu tabana yayan hem de sportif
başarıyı esas alan yeni bir yapılanmayla, yeni bir
heyecanla, iş birlikleriyle… Özellikle Millî Eğitim
Bakanlığıyla yaptığımız iş
birliğini bu anlamda ifade etmek istiyorum ve bu vesileyle de Millî
Eğitim Bakanımıza ve millî eğitim camiasına
katkılarından dolayı teşekkürlerimi sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Gerek okullarımıza inşa
ettiğimiz sportif tesislerimiz ve gerekse Türkiye Sportif Yetenek
Taraması ve Spora Yönlendirme Projesi’yle 1 milyondan fazla
çocuğumuzun yetenek taramasını gerçekleştirdik ve bunları
spora yönlendirdik.
Bu tür aktivitelerle, hem her birimizin
hayatında sporun bir yaşam felsefesi olarak var olmasını
sağlayacağız hem de yetenekli gençlerimizi spora yönlendirerek,
elit sporcu havuzumuza dâhil ederek, inşallah, ülkemizi uluslararası
arenada temsil etmelerine yönelik altyapıyı ve imkânları
kendilerine sağlayacağız.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – 1 milyondan bir
tane futbolcu çıkmamış ama!
GENÇLİK VE SPOR BAKANI MEHMET MUHARREM
KASAPOĞLU (Devamla) – Biraz sabır, inşallah çıkacak.
Bu anlamda, geçtiğimiz ay Yüzme Bilmeyen
Kalmasın Projesi başlattık. 100 binden fazla çocuğumuza an
itibarıyla yüzme öğrettik; ilkokuldaki çocuklarımız.
İnşallah bu rakamı çok daha yukarılara hep birlikte
taşıyacağız.
Bununla birlikte Spor Türkiye Proje’miz var, sporu
tabana yayma ve entegrasyon projesi tamamıyla. Toplumumuzda gerçekten tüm
beldelere, köylere varana kadar bir spor felsefesiyle spor seferberliği
başlatacağız. Bu konudaki desteklerinizi, motivasyonunuzu da
diri tutmanızı sizlerden istirham ediyoruz.
Evet, vakit çok kalmadı, o yüzden bazı
konuları geçmek durumundayım.
Malumunuz, yükseköğrenimdeki öğrenci
kardeşlerimiz, arkadaşlarımız bizim için önemli. Az önce
gündeme geldi yurtlarımız. Açıkçası,
yurtlarımızdaki seviyeyi, 2002 ila 2018 arasını kıyasladığımızda
2002 yılında 75 il ve 57 ilçede toplam 190 yurtta 182.258 yatak
sayısı mevzubahis iken bugün 81 il, 239 ilçe ve Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde olmak üzere 781 yurtta 700 bine
yakın yatak sayımız var. Bununla gurur duyuyoruz. Elbette, yatak
sayısı tam ihtiyacı karşılamıyor ama
inşallah çok kısa sürede bunu da
karşılayacağımızdan emin olabilirsiniz. Bu konuda son
yıllarda yaptığımız yatırımlarda
Saygıdeğer Cumhurbaşkanımızın çizdiği vizyon
ve kararlılığı bize ciddi bir ışık tuttu ve
bu anlamda yurtlarımızın kalitesi -yemek, beslenme vesaire
noktasındaki desteklerimiz- gerçekten çok üst seviyelere yükseldi ve
inşallah hem kaliteyi hem de kapasiteyi daha yukarılara
taşıma noktasında kararlıyız, inançlıyız. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Bununla birlikte, az önce ifade edildi -yine
Sayın Cumhurbaşkanımız bizi bu anlamda ciddi vizyonuyla
yönlendirdi- burs ve kredi noktasında biraz haksızlık
yapıldığı kanaatindeyim. Daha önce 45 lirayken kendilerinin
teşvikiyle şu an burs 500 lira, gerçekten ciddi bir fark var. Bunu
enflasyonla da kıyasladığımızda, on altı
yıllık enflasyon oranının çok çok üzerinde bir
artış söz konusu. Biz, açıkçası, gençlerimizin hiçbir
şebekenin ağına düşmemesi için, ülkemizin, devletimizin tüm
imkânlarını gençlerimiz için seferber etme noktasında
inançlıyız, kararlıyız. Bu konuda lütfen müsterih olun.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; milletimiz tarafından bizlere emanet edilen Türkiye’ye
hizmet etme görevini yarınlarda, bir bayrak yarışı misali,
gençlerimize teslim edeceğiz. Bu uzun soluklu mücadelede en büyük
yardımcımız, yine faaliyetlerimizde omuz omuza verdiğimiz
sevgili, değerli gençlerimiz. Gençlerimize yol
arkadaşlığı yapmaktan, onların hayatlarına
dokunmaktan ve kolaylaştırmaktan, akademik ve sportif
başarılarına rehberlik etmekten mutluluk duyuyoruz. Bir fikri
olan, üretmek isteyen, söyleyecek sözü ve hayali olan bütün gençlerimize
istedikleri her konuda imkân ve fırsat sağlamaya
kararlıyız. Gençlerimiz için hayata geçireceğimiz projelerde
yine gençlerimizin sesine kulak veriyor ve planlama aşamasında da
onları sürece dâhil ediyoruz. Onların başarısıyla
övünüyor, onların başarısıyla gurur duyuyoruz.
Alnı açık, başı dik,
sağlıklı, mutlu, geleceğe güvenle bakan, değerlerine
ve ülkesine bağlı bir gençlik için siz değerli milletvekillerimizin
görüş ve önerileri her daim başımızın üstündedir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Bu ülke, bu memleket
bizim, hepimizin. Bu gençlik istisnasız hepimizin gençliği. Hepsini
sahiplenmek, hepsine kol kanat germek durumundayız. Bütün çabamız,
bütün gayretimiz onlara layık olmak içindir. Onlar için her ne yapacaksak
birlikte, el ele yapacağız ve birlikte onur duyacağız. Biz,
bu ülkenin imkânlarını bu ülkenin çocukları için seferber
etmeye, daima gençlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz çünkü biz,
bu ülkenin gençlerine güveniyor, Türkiye'nin geleceğine yürekten
inanıyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bu duygu ve düşüncelerle, 2019 yılı
bütçemizin Bakanlığımıza ve Türk milletine
hayırlı olmasını temenni ediyorum.
Bütçemize gösterdiğiniz ilgi ve değerli
katkılarınız için teşekkür ediyor, yüce Meclisimizi,
heyetinizi saygıyla muhabbetle selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Görüşülmekte olan bütçeyle ilgili aleyhinde
şahsı adına konuşmacı İbrahim Ethem Sedef.
Buyurun İbrahim Bey. (MHP
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM ETHEM SEDEF (Yozgat) – Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; 2019 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi, Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçesi
üzerine şahsım adına söz almış bulunmaktayım.
Değerli heyetinizi ve aziz Türk milletini saygıyla selamlıyorum.
Tarihî ve doğal güzellikleriyle dünyada turizm
alanında önemli bir yere sahip ülkemizde son yıllarda yaşanan
bazı olumsuzluklar turizm sektörünü de etkilemiştir. Turizm
gelirlerimizde düşüşler gerçekleşmiştir. 2016
yılında yaşanan olumsuzluklardan kaynaklı sektör
sorunları kısmen atlatılmış gözükmektedir. Fakat
ziyaretçi başına harcama tutarı her yıl giderek
azalmaktadır. 2014 yılında 828 dolar olarak gerçekleşen
ziyaretçi başına harcama her geçen yıl azalmıştır
ve geçtiğimiz yıl 681 dolara kadar gerilemiştir. Elbette, bu
duruma neden olan bölgesel ve küresel durumlar söz konusudur. Fakat hiçbir
bahaneye sığınmadan kültür ve turizm alanında en ideali
bulmak için çalışmamız gerekmektedir. Bizler için cennet
köşesinden bir yer olarak gördüğümüz güzel ülkemizi dünya turizm
sektöründe en iyi konuma getirmek için turizm elçisi gözüyle
baktığımız ziyaretçilerimizin memnuniyeti önemli bir
kriterdir. Bunu sağlamak için öncelikle nitelikli eleman
yetiştirmemiz gerekmektedir. Özellikle turizm meslek liselerinin
geliştirilerek sektörün yoğun ihtiyaç duyduğu nitelikli eleman
ihtiyacının karşılanabilir hâle getirilmesi
sağlanmalıdır. Bu nedenle turizm sektörüyle ilgili bazı
tedbir ve düzenlemeler yapılması gerekmektedir. Öncelikle şunu
belirtmek isterim ki: Turizm denildiğinde sadece deniz, kum, güneş
akla gelmemelidir. Bakanlığın adında yer alan kültür
alanı kesinlikle unutulmamalıdır. Kültürel ve tarihî
zenginliklerimiz doğru politikalarla turizm alanında mutlaka
değerlendirilmelidir. Ayrıca, inanç, sağlık, gastronomi,
kongre, kış spor ve yayla turizmi gibi diğer alanlardaki
potansiyeli en iyi şekilde değerlendirerek turizm faaliyetlerini her
geçen gün artırarak sürdürmemiz gerekmektedir.
Sektörde yerel turistik değerleri göz önüne
alan ve farklı turizm türlerini entegre eden, turistlerin
ihtiyaçlarını ve taleplerini gözeten yeni bir yönetim
anlayışına ihtiyaç vardır, bu konuda kafa
yorulmalıdır. Geleneksel pazarların yanı sıra yeni
pazarlara açılmayı, Uzak Doğu pazarındaki
payımızı artırmayı hedeflemeliyiz.
Türk kültürü ve sanatının
yaşatılması, geliştirilmesi, tanıtılması ve
yaygınlaştırılması amacıyla millî kültür
endüstrisi oluşturulmalıdır. Özellikle çocuklarımızın
kişiliklerinin oluşumu ve kültürel değerlerinin özümsenmesi
açısından millî çizgi film endüstrisi geliştirilmeli,
çocukların bilgisayar oyunları vasıtasıyla yabancı
kültürlerin etkisinde kalmasının önlenmesi için millî bilgisayar
oyunları yazılım endüstrisi de geliştirilmelidir. Bu yönde
üretilecek projelere Kültür ve Turizm Bakanlığınca da destek
verilmelidir.
Ülkemizin sahip olduğu imkân ve kabiliyetler
ile tarihî, kültürel, beşerî değer ve kaynakları sayesinde
Türkiye, Türk İslam dünyasının çekim ve cazibe merkezi
olabilecek durumdadır. Ülkemizin bu özelliğini yansıtan
illerinden birisi de seçim bölgem olan Yozgat’tır. Yozgat ilimiz
sağlık, kültür turizmi alanlarında yararlanılabilecek yer
altı mineralli sular, gazlar, iklimsel unsurlar gibi doğal tedavi
unsurlarının bulunduğu ciddi kaynaklara sahiptir. Bu kaynaklar
tıp turizmi, kaplıca turizmi, yaşlı bakımı
turizmi şeklinde değerlendirilebilir. Yozgat’ımızda bulunan
termal kaynaklar Sarıkaya, Sorgun, Yerköy, Saraykent, Boğazlıyan
ilçelerimizde ne yazık ki boşa akmaktadır. Sürekli göç veren
ilimizin ayakta durabilmesi ve göçün engellenebilmesi için Kültür
Bakanlığımızca kamu yatırımları ve özel
sektör desteklenerek şehrimize bir katma değer sağlanabilir.
Yine ilçemiz Aydıncık Kazankaya beldemizde
muhteşem doğal özelliğe sahip bir kanyon, Sorgun ilçemizde
Kerkenes Harabeleri, Yozgat il merkezinin 40 kilometre batısında
Büyüknefes köyümüzde ise Tavium antik kenti yer almaktadır. Bu
değerlerin de turizme kazandırılması için adımlar
atılmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayın Sayın Sedef.
İBRAHİM ETHEM SEDEF (Devamla) – Daha önce
de bu kürsüden ifade ettim, Yozgat sürekli göç vererek küçülüyor.
İlimizdeki bu ekonomik daralmanın kültür ve turizm alanında
yapılacak yatırımlar ve özel sektöre verilecek destekle bir
nebze de olsa önüne geçilebileceğini düşünüyorum.
Sayın Bakanlarımızın da burada
olmasını bir fırsat bilerek… Yozgat’ta ne bir fabrikamız
var ne gençlerimize iş vereceğimiz, aş vereceğimiz bir alan
var ama spora yönlendirebilirsek, sporcu yetiştirmek için çaba sarf
edersek Yozgat’tan millî gururumuz olan güreşçimiz Rıza Kayaalp gibi
birçok güreşçimizin çıkacağına eminim.
Aynı şekilde kültür alanında da
Kültür Bakanımızın destekleri olursa… Mümin Sarıkaya diye
bir kardeşimiz var, “Ben yoruldum hayat” dedi ve son zamanlarda tüm Türkiye
onu severek dinledi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İBRAHİM ETHEM SEDEF (Devamla) –
İnşallah, desteklerinizle Yozgat’tan böyle gençlerimize fırsat
tanınırsa daha çoklarının çıkacağını
düşünüyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, dördüncü
turdaki konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi soru-cevap işlemine geçiyoruz.
Sayın Gaytancıoğlu…
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) – Sayın
Başkan, birçok esnafımız vergi ve sigorta primlerini ödeyemez
hâle gelmişken Vakıflar Genel Müdürlüğü uhdesinde bulunan Edirne
Ali Paşa Çarşısı’ndaki kiraların yüzde 23
oranında artırılması doğru mudur?
İki: Medyada kültür emperyalizmi
yaşıyoruz. Çocuklarımıza tarihimizi ve kültürümüzü
yanlış öğretiyorsunuz. Daha doğrusu, tarihî bir dizide bile
olayları AKP’nin istediği şekilde yönlendiriyorsunuz.
Bir zamanlar FETÖ’nün dizileri siyasi mesajlar
taşıyordu. FETÖ’yle beraber dizileri de gitti, yerine yeni dönem
dizileri geldi fakat eski alışkanlık değişmedi;
şimdi de herkesi, bizim vergilerimizle finanse edilen TRT
aracılığıyla “Payitaht” ve “Diriliş” gibi dizilerle
yönlendiriyorsunuz.
Sayın Bakana soruyorum: TRT ve etki
altında tuttuğunuz yandaş medyada kamu spotu
dışında toplumsal bilinci ve Atatürk ilke ve devrimlerini…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kayışoğlu…
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) –
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Kültür Bakanı, bu mozaik, Bursa
İznik’te yer alıyor ve
kamulaştırılamadığı için üstü kapatılıp
asfaltlanmış durumda bekliyor.
“Çingene Kızı” mozaiğinin
parçalarını getirttiniz, teşekkürler, benim de çok
etkilendiğim bir eser ama İznik’teki Roma Dönemi’ne ait bu
mozaiği de lütfen geleceğimize taşıyalım. Bununla ilgili
çözüm bekliyoruz sizden, kamulaştırma işleminin
yapılmasını ve kazandırılmasını istiyoruz.
Burası da Mudanya’da iki bin yedi yüz
yıllık Myrleia antik kenti. Şuradan görünmüyor ama internetten
görebilirsiniz; şu, üstü camlı, üstü AVM, altında antik kent
var. Burada yürütmeyi durdurma kararı verilmiş olduğu hâlde imar
barışı yasasından faydalanan AVM burayı açtı,
işletiyor. Mudanya Belediyemiz acele kamulaştırma kararı
verdi fakat İçişleri Bakanlığı, maalesef, dava devam
ediyor diye bu kararı onaylamadı. Lütfen, bu iki bin yedi yüz
yıllık antik kenti de kültürümüze, geleceğimize,
çocuklarımıza bir miras olarak bırakalım diyorum.
Teşekkürler.
BAŞKAN – Sayın Gürer…
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) –
Teşekkürler Sayın Başkan.
AKP iktidarının kültür ve sanatı
ikincil görmesi, ülkemizde uyuşturucu, kumar, fuhşun patlaması
kültür ve sanata yönelişte durağanlaşmaya neden oldu. Kültür
varlıkları, kültür tarihî mirası, geleneksel sanatlar, somut
olmayan kültürel miras; tiyatro, bale, güzel sanatlar gibi alanları
kafanıza göre dizayn etmeye çalışarak sorun çözme değil,
sorun üreten oldunuz.
Yerel kültür Niğde gibi illerde yok olup
gidiyor. Define avcılarınca talan edilen Keçikalesi’ndeki kale, Bor
İftiyan, Yeşilyurt, Asmaz, Merkez Tepeköy, Avören, Karatlı,
Kula, Narköy, Bozköy, Edikli, Kitreli, Kayırlı gibi yerlerde bilimsel
kazı yapılacak mıdır? Niğde Bolkar Dağları
Hitit kitabesinin korunmaya alınması düşünülmekte midir?
Spor Bakanına soruyorum: “Yerli ve millîyiz.”
diyen iktidarınızın profesyonel ligde de bu yönde bir
politikası olacak mı? Neredeyse tamamı yabancı oyuncu olan
takımlarımız mı devam edecek...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Aycan…
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) – Sayın
Başkan, bu sene Kredi ve Yurtlar Kurumuna başvuran gençlerin ne
kadarını yurtlara yerleştiremedik? Bu konudaki son rakam nedir?
Bu gençleri yerleştirmek için yurt kiralamayı düşünüyor musunuz?
Bu çocukları açıkta bırakmamak lazım, birtakım yerlere
zorlamamak, onların kucağına itmemek lazım.
Sporu sağlık olarak görüyoruz. Önemli
olan, gençlere ve tüm yaşlılara spor yaptırmaktır. Sürekli
spor yaptırmaktan yanayız. Bu, sağlık için son derece
önemlidir. Ayrıca, bağımlılıkların önlenmesi
açısından da önemlidir. Yeni bağımlılıklardan
internet bağımlılığı… Sporu da internet üzerinden
yapmayı önlememiz lazım. Bu, aynı zamanda, obeziteye,
şişmanlığa neden olmakta, gençlerimizde adolesan dönemde
şişmanlığa sebep olmaktadır. Bunları önlemek için
ne gibi programlarınız var?
BAŞKAN – Sayın Hancıoğlu…
NESLİHAN HANCIOĞLU (Samsun) – Sayın
Başkan, teşekkür ederim.
Sorum Gençlik ve Spor Bakanı Sayın
Kasapoğlu’na: Samsun’un Vezirköprü ilçesinde Kunduz ormanları
eteklerinde bir projeniz var, Millî Takımlar Kamp Eğitim Merkezi
Projesi. Yaklaşık altı yıl önce projelendirilmiş,
Bakanlığınızın yatırım programı
kapsamına girmiş. 2016 yılında bir ihale
yapılmış, sonra o ihale iptal edilmiş. Ardından bir
ihale daha yapılmış ve müteahhit inşaata
başlamış. Peki, şimdi durum ne? Harç bitti, yapı
paydos; inşaat durdu, müteahhit ortada yok. Bir tane bekçi,
yağmalanmasın diye koskoca tesis şantiyesine göz kulak oluyor.
Müteahhidin iflas ettiğine ve sözleşmesinin feshedildiğine
ilişkin bilgiler var. Dahası, 2019 yatırım programına
alınıp alınmayacağı da belli değil. Sayın
Bakan bu konuda bilgi verir misiniz. Müteahhit nerede? İnşaat ne
aşamada? Yatırım programınızda burası var
mı?
BAŞKAN - Sayın Çelebi…
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir) –
Teşekkürler Sayın Başkan.
Gençlik ve Spor Bakanına soruyorum: 3.200
sözleşmeli personel aldınız. Mülakat ve KPSS
puanlarının yayımlanması gereken listesi hâlâ
açıklanmadı. Bunu ne zaman açıklayacaksınız?
Bir örnek veriyorum, Bursa futbol
antrenörlüğüne başvuran 2 kişiyi anlatıyorum: A, KPSS’den
61 alıyor; B, 51 alıyor. Bunlar futbola başvuruyorlar.
A’nın Türkiye Futbol Federasyonu (C) çalıştırıcı
belgesi, UEFA (B) belgesi var, aktif futbolcu on yıl, antrenörlük on
yıl. B’nin futbolla ilgili aktif çalışması yok, UEFA (B)
belgesi var, Grekoromen Millî Takım kondisyoneri, kendisi güreşçi. A
mülakattaki bütün soruları cevaplıyor, B bir soruyu bilemediğini
ifade ediyor. A’nın referansı yok, en önemli kısım bu.
B’nin referansı Hamza Yerlikaya. Bilin bakalım hangisi kazandı?
B kazandı. Biraz önce siz “hak, hukuk, adalet” dediniz. Bu mu adalet?
Burada kul hakkı yemek yok mu? Merkezî atamayı niye
bıraktınız?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Yayman…
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum.
Öncelikle, Kültür ve Turizm Bakanlığı
bütçemizin ve Gençlik ve Spor Bakanlığı bütçemizin yeniden
hayırlı, uğurlu olmasını temenni ederim.
Bizim kültür siyasetimiz gelenek ile
modernliği, yerel ile küreseli, eski ile yeniyi, kadim ile günceli, soyut
ile somutu bağdaştırmayı kapsamaktadır. Bu anlamda,
özellikle Yaşayan Kütüphaneler Projesi’nin çok önemli olduğunu,
Kültür ve Turizm Bakanlığının Kültür Han Projesi’nin ve bu
anlamda, yirmi dört saat açık kütüphane fikrinin çok doğru
olduğunu, bütün Anadolu’ya yaygınlaştırılması
gerektiğini; kültür turizmi, inanç turizmi bağlamında yine bu
çalışmaların devam etmesi hem turizm çeşitliliği hem
ürün çeşitliliği hem pazar çeşitliliği bakımından
bu çalışmaların stratejik bir öneme sahip olduğunu ve kendi
seçim bölgem Hatay’ın bir tarih, kültür, medeniyet şehri olarak
önemli bir turizm destinasyonu olduğunu…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Özalan…
FEHMİ ALPAY ÖZALAN (İzmir) – Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Okullar arası düzenlenen turnuvalar, basketbol,
voleybol, futbol, hentbol ve diğer branşlar bir eğitim
öğretim yılı içerisinde on-on beş gün gibi çok kısa
bir sürede bitmektedir. Bu okullar arası maçların lig usulü, bir
eğitim öğretim yılı boyunca daha geniş
katılımlı ve sporcu öğrencilerimizin daha uzun süre sporla
ilgilenmelerini sağlayacak bir şekilde yapılmasının
daha faydalı ve başarıya daha büyük katkı
sağlayacağı düşüncesindeyim. Bu bağlamda Sayın
Bakanım, malumunuz çocuk yaşta spor çok önemli, okullar ve
eğitim müfredatıyla iş birliği planınız nedir?
Çok teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Sümer…
ORHAN SÜMER (Adana) – Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Gençlik ve Spor Bakanına sorum. Adana’nın
merkez Yüreğir ilçesinde bulunan, yaklaşık otuz yıllık
mazisi olan ve çok sayıda sporcunun yetiştiği Yavuzlar Spor
Salonu’na 2019’da yıkım kararı çıkmıştır.
Türkiye ve Balkan şampiyonu sporcuların çıktığı,
yaklaşık 500’ün üzerinde sporcunun antrenman yaptığı
bu salonun yöre halkının tepkisine rağmen
yıkılacağı iddiası doğru mudur? Yıkılmasının
gerekçesi nedir?
Ayrıca 2014 yılında
inşaatına başlanan ve 2016’da bitiş süresi verilen Adana
Şehir Stadyumu hâlâ bitmemiştir, bitim tarihi ve akıbeti nedir?
Bir de özel bir ricam Adana Demirspor’la ilgili.
Türkiye’nin beş büyük takımından daha fazla seyircisi olan bir
futbol takımı. Son dönemlerde hakemlerle ilgili
sorunlarımız var, adil hakemler istiyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Girgin…
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) – Sayın
Başkan, Gençlik ve Spor Bakanına sorumuz. Muğla’mızın
Yatağanspor ve Ortaca Belediyespor gibi Spor Toto BAL liginde oynayan ve
zor koşullarda hayatta kalma mücadelesi veren tüm BAL ligi
takımlarına Spor Toto sponsorluk ödemesi yapacak mı? BAL ligi
takımları için destek planınız var mı?
İki: İddaa’dan ülkemiz
takımlarına, genç futbolcu yetiştiren ve öz gücümüzü
oluşturan 2. ve 3. lig takımlarına, İddaa programında
yer aldığı sürece, mağlubiyette 35, beraberlikte 45,
galibiyette 55 bin TL ödeme yapılmaktayken Süper Lig takımlarına
bu rakamların onlarca katı ödeme yapılmaktadır. Sayın
Bakan, bu eşitsizliği giderme konusunda Bakanlığınızca
yapılan herhangi bir çalışma var mıdır?
Üç: Öğrencilerimizin en önemli
sorunlarından biri barınma sorunudur. Öğrencilerimizin yurt
ihtiyacını gidermek için bir çalışmanız var
mıdır?
Dört: Yurt ihtiyacı giderilinceye kadar her
öğrenciye bir barınma ödeneği vermeyi düşünüyor musunuz?
Beş: Türkiye’de 300 bin öğrencinin 4
milyar TL kredi borcu bulunmaktadır, öğrencilerin kredi
borçlarını mezuniyetten iki yıl sonra geri ödemeleri
gerekmektedir. Kredi borcunun…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Özyürek…
AHMET ÖZYÜREK (Sivas) – Teşekkürler Sayın
Başkanım.
Sayın Gençlik ve Spor Bakanımıza
teşekkür ediyoruz, çocuklarımızı ve gençlerimizi
düşündüğü için. Ben de Sivas’ta bulunan sokaklarda, kafelerde,
internet kafelerde olan çocuklarımızın amatör futbol kulüplerine
gelerek oradaki spor faaliyetlerini yürütmesini istiyorum. Fakat gençlerimizin
soyunma odalarının olmaması yüzünden, Sivas’ın hava
şartlarını da düşünürseniz eğer, deplasmandan gelen ve
ev sahibi takımlardan çocuklarımız perişan durumda. Sizden
ricamız, Sivas İl Spor Müdürlüğüne veya sizler birimlerinize
bildirerek Sivas’taki amatör spor kulüplerimizin soyunma odalarının
bir an önce yapılmasıdır.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – Sayın
Başkanım, beni niye atladınız? Bendeydi sıra
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri...
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – Bendeydi
sıra sabahki listeye göre.
BAŞKAN – Siz hep itiraz ediyorsunuz. Liste
müracaata göre, burada da süremiz...
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – Evet, bende
de var.
BAŞKAN – Gelin bakın. Buraya
arkadaşlarınız -yüzde 80’i Cumhuriyet Halk Partisi
milletvekilleri- önceden girmişler ve süre doldu. Dolayısıyla
şimdi Sayın Bakanlara söz veriyorum beşer dakika.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın
Başkanım, değiştirilebilir, şart değil ki. Bir on
dakika daha vereceksiniz. Sayın Başkanım, Anayasa deliniyor yani
siz biraz İç Tüzük’ü esnetseniz ne olacak!
BAŞKAN – Sen söz istemiş miydin Tanal?
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Esnetmek lazım
yani.
BAŞKAN – Sayın Kültür ve Turizm
Bakanı, buyurun.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
– Evet, şimdi, “Kişi başı gelir azalmaktadır.” diye
bir soru geldi. Şimdi, bu kişi başı gelirle ilgili
yaklaşım farklı olmalı aslında. 2019 itibarıyla
Bakanlığın açıkladığı verilerde
değişikliğe gideceğiz biz. Artık kişi
başı gelirin yanında kişi başı gecelik geliri de
açıklayacağız. Bu çok önemli çünkü kişi başı
gelir sizin hitap ettiğiniz turist profiline göre değişmekte.
Kişi başı gecelik gelir diye baktığınızda
biliyorsunuz, 2016’da fiyatlar çok aşağı gitmişti, 2017’de
de hemen hemen aynı paralelde kaldı, biraz çıktı ama
özellikle 2018’de 2017’ye kıyasla kişi başı gecelik
gelirlerde yüzde 5’lik bir artış var. 2019’da da kişi
başı gecelik gelirlerde yüzde 8 ile yüzde 10 arası bir fiyat
artışı öngörmekteyiz. Yani burada olumlu, iyiye doğru bir
çıkış başladı. Zaten bizim 2023 hedeflerini de
biliyorsunuz, revize ettik; 50 milyar dolar olan hedefi 70 milyar dolar olarak
değiştirdik. Bu hedefi belirlerken en büyük
dayanağımız da kişi başı gecelik gelirin
artmasıydı. Buna yönelik politikalarımız devam ediyor.
Yine, “Türk turistler pahalı mı
konaklıyor?” diye bir soru vardı. İki etapta bakalım, önce
uçakla ilgili bir sorunuz vardı. Ben eskiden uçakçılık
yaptım, uçak konusunu biliyorum, fiyatlarını ve maliyetlerini de
biliyorum. Türk misafirler özellikle iç hatlarda kesinlikle pahalı
uçmuyor, hatta iç hattaki hava yollarının tamamına
yakını sübvanseli uçuruyor. Son dakika yani son, son dakika
yapılan rezervasyonlarda onlarda kademeli fiyat politikası var tüm
dünyada olduğu gibi. Çok son dakikaya kalırsanız tabii ki
ortalamanın üzerinde bir fiyatla satın alıyorsunuz ama normal
vaktinde yani birkaç hafta önceden, hatta erken rezervasyonda
alırsanız fiyatlar inanın bana, mil bazındaki Avrupa fiyatlarının
dahi çok çok altında.
Otellerle ilgili görüşünüz, vallahi, 2016 ve
özellikle 2017’de fiyatlar yabancıların dahi çok çok
altındaydı yaşanan olumsuzluklardan dolayı. 2018
itibarıyla bir çıkış başladı ve hâlâ 2018’de
özellikle kurlardaki dalgalanmaya baktığınız zaman
yabancı turistlerin altında gerçekleşti döviz bazında
kıyasladığınız zaman Türklere yapılan fiyatlar.
Ama 2019 itibarıyla, benim tavsiyem, erken rezervasyondan
yararlanması Türk turistin çünkü ortalama bir kurla hesap ediyor.
Şimdi, 2019’da tabii fiyat
artışlarının yüksek gözükmesindeki ana sebeplerden biri
demin ilk sorunuzda açıkladığım gibi, döviz bazında da
Türkiye fiyatlarını artırıyor, zaten artırmamız
lazım turizm gelirlerini artırmak için. Yani hem döviz bazında
fiyatlar artıyor hem de kur bazında fiyatlar arttığı
için 2019’da fiyatlar çok pahalıymış gibi algılanabilir.
Ama erken rezervasyondan yararlanılırsa, yüzde 40, yüzde 50 tesisine
göre değişen indirimler var, bu fiyat artışlarından da
kısmen etkilenmemiş olacaklar.
Arkeolojik sit alanlarının imar
barışından yararlanmasıyla ilgili bir konu vardı.
Arkeolojik sit alanları imar barışından yararlanmıyor.
Bakın, Çevre Bakanlığının sistemine girip, ücret
ödeyip bir belge alabilirler ama bu yararlanacağı anlamına
gelmiyor; kapsam dışı kalıyorlar, Çevre
Bakanlığı olsun, biz olalım yine gerekli davaları
açıp hatalı bir yapılanmaysa yıkım kararını
gerçekleştiririz.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOOĞLU (Bursa) –
Sayın Bakanım, bir günde aldılar ve AVM’yi açtılar.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
– Açmış olmaları ayrı bir konu, yararlanıp
yararlanmamaları ayrı bir konu, kesinlikle yararlanamıyorlar;
ben sizi bilgilendirmek açısından söylüyorum. Ödeme yapmaları o
haktan yararlanmaları anlamına gelmiyor.
Vakıflarla ilgili bir soru var: “Vakıf
kiracılarına 2019 yılı için yapılan yüzde 23
artış doğru mudur?” Vakıflar Genel Müdürlüğü
tarafından 2016 yılı kiralarında yüzde 30’a kadar indirim
yapılmıştır, 2017 yılında ise artış
yapılmadı. Kurum açısından TÜFE oranı
nazarıdikkate alınarak rayiç ve emsal kiralar oranında
artış yapılması uygulaması bizce yerinde yani hem
yüzde 30 aşağı indirilmişti 2016’da, 2017’de de inmiş
fiyatlar korundu, 2019’da da bir zam…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Ali Öztunç Bey, kusura bakmayın,
çıkanlar, girenler derken sizin hakkınızı yemiş olduk.
Buyurun, size söz veriyorum.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – Sayın
Başkanım, çok teşekkür ediyorum. Çok da aslında hani önemli
değildi ama tekrar teşekkür ediyorum, sağ olun.
BAŞKAN – Önemli.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – Ben Spor
Bakanımıza sormak istiyorum: Sayın Bakanım, futbol,
biliyorsunuz, kentlerde dostluğu, arkadaşlığı,
kardeşliği pekiştiren bir spor dalımız.
Kahramanmaraş’ta da öyle, Kahramanmaraş da spor sevdalısı
bir kent. Kahramanmaraşspor’umuzun maalesef bir stadyumu yok. Türkiye’nin
dört bir yanına statlar yaptınız, evet, ben bu konuda sizi
muhalefet partisi milletvekili olarak kutluyorum, yaptınız bu
statları. Maraş’a niye yapmadınız? Maraş’a
karşı özel bir husumet mi var, neden Maraş üvey evlat?
Kahramanmaraş’a da bir stat yapabilirsiniz. Üstelik
Kahramanmaraşlı sizin partinize ciddi anlamda oy veriyor. Ben bu
konuda sizden genç bir Spor Bakanı olarak destek istiyorum, lütfen
Kahramanmaraş’a, Kahramanmaraşspor’a güzel bir stadyum yapın.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakan.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI MEHMET MUHARREM
KASAPOĞLU - Sayın Neslihan Hancıoğlu’nun sorusu: 2017
yılı Ocak ayında ihale edilmiş Vezirköprü’deki kamp
eğitim merkezimiz, 45 milyonluk maliyeti var, yüklenici firmanın
sözleşme şartlarını yerine getirememesinden dolayı
Kasım 2018’de sözleşmesi fesholmuş, ilk çeyrekte tekrar ihaleye
çıkıp inşallah tamamlayacağız, Samsun’a çok tesis
yaptık, bunu da yarım bırakmayız.
Adana Yüreğir salonu maalesef statik
açıdan sorunlu olduğu için yıkım kararı
alınmış ama oraya da yeni bir salon yapma plan ve projemiz
yürüyor, bu konuda müsterih olunuz.
Yine, Sayın Vekilimiz Emine Hanım’ın
Güngören’le ilgili bir sorusu vardı. İl Özel İdaresi
tarafından Bakanlığımıza devredilen spor kompleksinin
toplam proje maliyeti 50 milyon lira. Şimdiye kadar
Bakanlığımız tarafından 25 milyon liralık hak
ediş ödemesi yükleniciye yapılmış, geri kalan 25 milyon
lira da yapılmak üzere planlanmış ancak yüklenici firmanın
mali açıdan sıkıntıya düşmesi nedeniyle inşaat yarım
kalmış, bu kapsamda fesih işlemleri tamamlanmış,
tekrar ocak ayında ihaleye çıkıp en hızlı şekilde
Güngören inşaatını tamamlamayı hedefliyoruz ve bizzat takip
ediyoruz.
Yine, öğrenim kredisi alan öğrencilerin
normal öğrenim süresini bitirmesini müteakip iki yıl süreyle geri
ödenmesi istendiği ifade edildi. Böyle bir şey yok. İki yıl
sonra eğer öğrenci herhangi bir işe giremediyse, bunu işe
girene kadar her yıl erteleme imkânı var. Bu haciz rakamı on
yıllık süreci gösteren bir rakam. Açıkçası burada da biz
öğrencilerimize ciddi tolerans ve imkân tanıma yönünde tüm maddi
imkânlarımızı seferber ediyoruz.
Yine, kredi ve burs alan öğrenci
sayısını sormuşlar. 1 milyon 140 bin 632 öğrenci
kredi, 481.181 öğrenci burs olmak üzere 1 milyon 621 bin 813
öğrenciye burs, kredi ödemesi yapıyoruz.
Yine, Yalova Milletvekilimiz Özcan Özel’in
Yalova’yla ilgili bir sorusu var. 1.250 kişilik yurt projemizin ihalesi
yapılmış, proje ihalesi, projesi yapıldıktan sonra da
inşaat ihalesine çıkacağız. Yine 500 kişilik merkezde
yurt projemizin yapımı devam ediyor. Şu an 1.750 kişilik
kapasitemiz artacak, böylece 3.130 kişi kapasiteye
ulaştırmış olacağız.
Yine, antrenör alımlarıyla ilgili çok
ciddi bir ilana çıktık, yaklaşık 8.936 aday sınava
girmeye hak kazandı, mülakat sınavına. Bunlardan 7.987 kişi
mülakata katıldı. Mülakata katılan adaylara zarf çekme usulüyle
8.936 zarfla 17.872 adet soru soruldu. Bu sınav tamamen objektif kriterler
ve mevzuat ve hukuk standartları göz önünde bulundurularak yapıldı.
Açıkçası, bizim bu konuda da objektif olduğumuzu ifade etmek
istiyorum. İlgili arkadaşlarımız gerekiyorsa
Bakanlığımızın ilgili biriminden de bilgi talep
edebilirler.
Ömer Fethi Gürer Bey’in sorusu, Sayın
Vekilimizin, altyapı noktasında hakikaten çok önemli. Spor
altyapısını biz teşvik edeceğiz. Altyapı
yatırımını önemsiyoruz. Yabancı futbolcu ithali yerine
kendimiz futbolcuları yetiştirip onları dünyaya, dünyanın
değişik yerlerine sportif anlamda çalışma amacıyla
gönderme niyetimiz var. Bu anlamda güzel modeller var ülkemizde ve hem bu
modelleri yaygınlaştırma hem yeni modelleri teşvik etme
amacıyla çalışmalarımız devam ediyor. Altınordu
modeli bu anlamda gerçekten örnek bir model.
Yine, Alpay Özalan Vekilimizin sorusu: Okul
sporları gerçekten önemli. Bizim bunu -konuşmamda da ifade ettim- hem
Millî Eğitim Bakanlığımızla
yaptığımız çalışmalarla hem de
okullarımıza yaptığımız tesislerle ciddi anlamda
destekleme projemiz var, bunu fiiliyata geçirdik ve bununla birlikte de spor
eğitimini okul çağına değil, hatta okul öncesine alma gibi bir
düşüncemiz, bir stratejimiz var. Anaokulundan itibaren
çocuklarımızı sporla tanıştırmayı,
buluşturmayı ve bu noktada da yeni yetenekleri,
yıldızları spor camiasına kazandırmayı
hedefliyoruz.
Sivas için gerekli soyunma odalarını not
aldım Sayın Milletvekilim, gerekeni yapacağımıza emin
olun.
Yine, Maraş stadı konusu ise
planlarımız, projelerimiz içerisinde. Her vilayetimize
yaptığımız gibi, rasyonel standartlarda
statlarımızı çalışmaya…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ORHAN SÜMER (Adana) – Sayın Bakanım, Adana
Şehir Stadı’yla ilgili söylemediniz. Sayın Bakanım, 2014
yılında başladı, 2016 bitiş tarihi; hâlâ cevap yok.
BAŞKAN – Aylin Hanım, 60’a göre kısa
bir söz talebiniz var.
Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
71.- Isparta Milletvekili Aylin Cesur’un,
Eğirdir Gölü’ndeki kirlenme ve su çekilmesi sorununa ilişkin
açıklaması
AYLİN CESUR (Isparta) – Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Kültür ve Turizm
Bakanımızın dikkatini çekmek istediğim hususlar var.
Teşekkür ediyorum Sayın Bakanımıza şimdiden.
Isparta’mızın Eğirdir ilçesinde
Isparta ve Türkiye için çok önemli ve kültür ve turizmimiz için de çok önemli
kaynaklar var; gerek Eğirdir Gölü’nün Türkiye’nin 2’nci büyük tatlı
su gölü olması gerek dağ turizmi yanında balık
avcılığı, su sporları ve rekreasyon anlamında
imkânları olan bir ilçemiz. Eğirdir Gölü’nde çok ciddi bir kirlenme
ve su çekilmesi var. 16 Haziran 2012’de çıkan Eğirdir Gölü Özel
Hükümleri var; bu hükümler uygulanmadı, uygulanamadı ama aynı zamanda
da Eğirdir’de bu hükümlerden dolayı bir çivi çakılamıyor,
turizm açısından hiçbir şey yapılamaz vaziyette. Bir
defakto durum var, bunun giderilmesi için bu hükümlerin hem uygulanması
hem de revize edilerek uygulanması gerekiyor, bunu dikkatinize sunmak
istiyorum.
Ayrıca, Şarkikaraağaç’ın Gedikli,
Karayaka, Belceğiz köylerinde…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYLİN CESUR (Isparta) - Çok kısa bir söz
alabilir miyim?
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) –
Kendisi Şarkikaraağaçlı değil, siyaseten yapıyor.
Sayın Cesur, Şarkikaraağaçlı
olan benim.
BAŞKAN – Sayın Fendoğlu, 60’a göre
bir söz talebiniz var.
Buyurun.
72.- Malatya Milletvekili Mehmet Celal
Fendoğlu’nun, Malatya ilinin Turizm Kentleri Projesi kapsamı içinde
yer alıp almadığını öğrenmek istediğine ve
Malatya Stadı’nda millî maç yapılmasını talep ettiklerine
ilişkin açıklaması
MEHMET CELAL FENDOĞLU (Malatya) – Teşekkür
ederim Başkanım.
Turizm Bakanına bir sorum olacak.
Sayın Bakanım, 29 Eylül 2018’de
yapmış olduğunuz açıklamada, turizmde yeni projelerle
başlayacağınızı ve bu projelerin birinde de turizm
konsantrasyon bölgeleri olduğunu söylediniz. Bu proje kapsamında 7
turizm konsantrasyon bölgesi oluşturulacağını, özellikle
Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da terörden temizlenmiş bölgelerin
turizm potansiyeline dönüştürülmesinin sağlanacağını
ve yılbaşından sonra da uygulamaya geçileceğini,
ayrıca bu projelerle bölgedeki ekonomiyi
canlandıracağınızı söylediniz. Malatya ilimiz Doğu
Anadolu’da bulunup terörden arındırılmış bir ildir. Bu
ilimizin bahsedilen projede yer alıp almadığını
öğrenmek istiyorum.
İkinci sorum da Gençlik ve Spor
Bakanımıza: Malatya Stadı’mız her türlü uluslararası
müsabakalara ev sahipliği yapabilecek standarttadır. Malatya
Stadı’nda bir millî maç talebimiz vardır.
BAŞKAN – Sayın Tanal, siz söz istiyor
musunuz?
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Özgür Bey, buyurun.
73.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in,
bakanların cevaplayamadıkları sorulara ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Bakanlara
teşekkür ediyoruz. Şöyle bir usulü de hatırlatmak lazım
veya takip etmekte fayda görüyoruz. Örneğin, Pera Antik Kenti sorusu ile
Adana Şehir Stadı soruları cevaplanamadı. Bu sürede bazen
cevap yetişmiyor veya o veri elde olmuyor. Sayın Bakanlar bu sorulara,
cevaplayamadıkları sorulara yazılı olarak cevap
vereceklerini ifade ettiklerinde ve tutanaklardan yarın onlar
bakılıp cevaplandığında yerine gelmiş oluyor.
Bunu hatırlatmak istedim.
Teşekkür ediyorum.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/276) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 10)
(Devam)
2.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısı (1/275), 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan,
2017 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/38); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 2017
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2017 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/39); 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2017
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
Dair Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/41); 5018
Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 183 Adedi Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, 2 Adedi Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve 10 Adedi Diğer Kamu İdarelerine Ait Olmak Üzere
Toplam 195 Adet Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/40) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 11) (Devam)
A) KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI (Devam)
1) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) RADYO VE TELEVİZYON ÜST KURULU (Devam)
1) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) DEVLET TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE YAZMA ESERLER KURUMU
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRK İŞBİRLİĞİ VE
KOORDİNASYON AJANSI BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
G) YURTDIŞI TÜRKLER VE AKRABA TOPLULUKLAR
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin
Ğ) ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH
YÜKSEK KURUMU (Devam)
1) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Kültür Merkezi 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür Merkezi 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Araştırma Merkezi 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Araştırma Merkezi 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) TÜRK DİL KURUMU (Devam)
1) Türk Dil Kurumu 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Dil Kurumu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
J) TÜRK TARİH KURUMU (Devam)
1) Türk Tarih Kurumu 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Tarih Kurumu 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
K) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI (Devam)
1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Spor Genel Müdürlüğü 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR
KURUMU (Devam)
1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Şimdi, sırasıyla
dördüncü turda yer alan kamu idarelerinin bütçeleri ile kesin hesaplarına
geçilmesi hususu ile bütçeleri ve kesin hesaplarını ayrı
ayrı okutup oylarınıza sunacağım.
Kültür ve Turizm Bakanlığının
2019 yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
21) KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI
1) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
|
GENEL
TOPLAM 5.664.701.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kültür ve Turizm Bakanlığının 2019 yılı
merkezî yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Kültür
ve Turizm Bakanlığının 2017 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Kültür ve Turizm
Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
|
Toplam Ödenek 4.316.931.529,65
Bütçe Gideri 3.427.085.506,86
İptal Edilen Ödenek 888.042.071,24
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 832.575.077,29
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kültür
ve Turizm Bakanlığının 2017 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun 2019 yılı bütçesine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Genel
toplamı okutuyorum:
42.01) RADYO VE
TELEVİZYON ÜST KURULU
1) Radyo ve Televizyon Üst
Kurulu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
|
|
|
|
GENEL
TOPLAM 160.769.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir cetvelinin toplamını okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
|
|
|
TOPLAM 160.769.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Radyo ve
Televizyon Üst Kurulunun 2019 yılı merkezî yönetim bütçesi kabul
edilmiştir.
Radyo ve
Televizyon Üst Kurulunun 2017 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Genel
toplamları okutuyorum:
2) Radyo ve Televizyon Üst
Kurulu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
A) CETVELİ
|
|
|
Toplam Ödenek 181.000.000,00
Bütçe Gideri 122.115.033,78
İptal Edilen Ödenek 58.884.966,22
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel
toplamlarını okuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 181.000.000,00
Tahsilat 107.344.889,76
Ret ve İadeler 495.465,59
Net Tahsilat 106.849.424,17
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Radyo ve
Televizyon Üst Kurulunun 2017 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Devlet
Opera ve Balesi Genel Müdürlüğünün 2019 yılı merkezî yönetim
bütçesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Genel
toplamı okutuyorum:
40.16) DEVLET OPERA VE
BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Devlet Opera ve Balesi
Genel Müdürlüğü 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
|
|
|
|
GENEL
TOPLAM 371.007.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir cetvelinin toplamını okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
|
|
|
TOPLAM 371.007.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Devlet
Opera ve Balesi Genel Müdürlüğünün 2019 yılı merkezî yönetim
bütçesi kabul edilmiştir.
Devlet
Opera ve Balesi Genel Müdürlüğünün 2017 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Genel
toplamları okutuyorum:
2)Devlet Opera ve Balesi
Genel Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
A) CETVELİ
|
|
|
Toplam Ödenek 288.900.500,00
Bütçe Gideri 278.741.895,12
İptal Edilen Ödenek 10.158.604,88
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel
toplamlarını okuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 286.890.000,00
Tahsilat 281.719.775,20
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Devlet
Opera ve Balesi Genel Müdürlüğünün 2017 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğünün 2019 yılı bütçesine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Genel
toplamı okutuyorum:
40.15) DEVLET TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Devlet Tiyatroları
Genel Müdürlüğü 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
|
|
|
|
GENEL
TOPLAM 301.240.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir cetvelinin toplamını okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
TOPLAM 301.240.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Devlet
Tiyatroları Genel Müdürlüğünün 2019 yılı merkezî yönetim
bütçesi kabul edilmiştir.
Devlet
Tiyatroları Genel Müdürlüğünün 2017 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Genel
toplamları okutuyorum:
2) Devlet Tiyatroları
Genel Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
A) CETVELİ
|
|
|
Toplam Ödenek 250.864.040,00
Bütçe Gideri 247.537.429,80
İptal Edilen Ödenek 3.326.610,20
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel
toplamlarını okuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 237.292.000,00
Tahsilat 245.523.128,71
Ret ve İadeler 444,44
Net Tahsilat 245.522.684,27
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Devlet
Tiyatroları Genel Müdürlüğünün 2017 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığının 2019 yılı bütçesine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
40.53) TÜRKİYE YAZMA ESERLER KURUMU BAŞKANLIĞI
1) Türkiye Yazma Eserler
Kurumu Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
|
|
|
|
GENEL
TOPLAM 45.277.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir
cetvelinin toplamını okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
|
|
|
TOPLAM 45.277.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türkiye
Yazma Eserler Kurumu Başkanlığının 2019 yılı
merkezî yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Türkiye
Yazma Eserler Kurumu Başkanlığının 2017 yılı
merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Türkiye Yazma Eserler
Kurumu Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
A) CETVELİ
|
|
|
Toplam Ödenek 39.445.891,00
Bütçe Gideri 35.407.932,14
İptal Edilen Ödenek 4.037.958,86
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel
toplamlarını okuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 33.074.000,00
Tahsilat 34.259.893,05
Ret ve İadeler 756,00
Net Tahsilat 34.259.137,05
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Türkiye
Yazma Eserler Kurumu Başkanlığının 2017 yılı
merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Vakıflar Genel Müdürlüğünün
2019 yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
40.18) VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Vakıflar Genel
Müdürlüğü 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
GENEL
TOPLAM 504.981.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir
cetvelinin toplamını okutuyorum:
GELİR
CETVELİ
|
|
|
|
TOPLAM 866.817.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Vakıflar
Genel Müdürlüğünün 2019 yılı merkezî yönetim bütçesi kabul
edilmiştir.
Vakıflar
Genel Müdürlüğünün 2017 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Genel
toplamları okutuyorum:
2) Vakıflar Genel
Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
A) CETVELİ
|
|
(TL) |
Toplam Ödenek 991.597.168,44
Bütçe Gideri 973.785.742,78
İptal Edilen Ödenek 16.778.651,76
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 1.032.773,90
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel
toplamlarını okuyorum:
(B)CETVELİ
|
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 696.629.000,00
Tahsilat 753.661.430,11
Ret ve İadeler 47.839.153,37
Net Tahsilat 705.822.276,74
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Vakıflar
Genel Müdürlüğünün 2017 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Türk İşbirliği ve
Koordinasyon Ajansı Başkanlığının 2019
yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Genel
toplamı okutuyorum:
40.32) TÜRK İŞBİRLİĞİ VE KOORDİNASYON
AJANSI BAŞKANLIĞI
1) Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
|
GENEL
TOPLAM 465.450.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel toplamını
okuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
|
|
TOPLAM 464.450.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türk
İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı
Başkanlığının 2019 yılı merkezî yönetim
bütçesi kabul edilmiştir.
Türk
İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı
Başkanlığnın 2017 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel
toplamları okutuyorum:
2) Türk
İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı
Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
A) CETVELİ
|
|
|
Toplam Ödenek 378.855.307,92
Bütçe Gideri 304.133.689,23
İptal Edilen Ödenek 67.971.417,07
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 6.750.201,62
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel
toplamlarını okuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 295.481.000,00
Tahsilat 312.601.583,39
Ret ve İadeler 90.812,78
Net Tahsilat 312.510.770,61
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Türk
İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı
Başkanlığının 2017 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri
kabul edilmiştir.
Yurtdışı Türkler ve
Akraba Topluluklar Başkanlığının 2019 yılı
merkezî yönetim bütçesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Genel
toplamları okutuyorum:
40.51) YURTDIŞI TÜRKLER VE AKRABA TOPLULUKLAR BAŞKANLIĞI
1) Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
|
GENEL
TOPLAM 321.046.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel toplamını
okuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
|
|
TOPLAM 321.046.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Yurtdışı
Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığının 2019
yılı merkezî yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Yurtdışı
Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığının 2017
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Genel
toplamları okutuyorum:
2) Yurtdışı
Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
A) CETVELİ
|
|
|
Toplam Ödenek 341.011.268,62
Bütçe Gideri 335.053.873,90
İptal Edilen Ödenek 5.957.394,72
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel
toplamlarını okuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 277.803.000,00
Tahsilat 332.675.282,60
Ret ve İadeler 2.253,92
Net Tahsilat 332.673.028,68
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Yurtdışı Türkler ve
Akraba Topluluklar Başkanlığının 2017 yılı
merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Atatürk
Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumunun 2019 yılı merkezî yönetim
bütçesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Genel
toplamı okutuyorum:
40.02) ATATÜRK KÜLTÜR,
DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU
1) Atatürk Kültür, Dil ve
Tarih Yüksek Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
|
|
|
|
GENEL
TOPLAM 13.914.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir cetvelinin toplamını okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
|
|
|
TOPLAM 13.914.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Atatürk Kültür,
Dil ve Tarih Yüksek Kurumunun 2019 yılı merkezî yönetim bütçesi kabul
edilmiştir.
Atatürk
Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumunun 2017 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Genel
toplamları okutuyorum:
2) Atatürk Kültür, Dil ve
Tarih Yüksek Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
A) CETVELİ
|
|
|
Toplam Ödenek 12.115.286,37
Bütçe Gideri 11.599.086,08
İptal Edilen Ödenek 516.200,29
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel
toplamlarını okuyorum:
B )CETVELİ
|
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 11.645.000,00
Tahsilat 11.635.925,93
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Atatürk
Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumunun 2017 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Atatürk
Kültür Merkezinin 2019 yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Genel
toplamı okutuyorum:
40.04) ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ
1) Atatürk Kültür Merkezi
2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
|
|
|
|
GENEL
TOPLAM 6.604.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir cetvelinin toplamını okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
|
|
|
TOPLAM 6.604.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Atatürk
Kültür Merkezinin 2019 yılı merkezî yönetim bütçesi kabul
edilmiştir.
Atatürk
Kültür Merkezinin 2017 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Genel
toplamları okutuyorum:
2) Atatürk Kültür Merkezi
2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
A) CETVELİ
|
|
|
Toplam Ödenek 5.552.000,00
Bütçe Gideri 4.177.234,02
İptal Edilen Ödenek 1.374.765,98
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel
toplamlarını okuyorum:
B) CETVELİ
|
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 4.920.000,00
Tahsilat 4.853.469,78
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Atatürk
Kültür Merkezinin 2017 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümleri kabul edilmiştir.
Atatürk
Araştırma Merkezinin 2019 yılı merkezî yönetim bütçesine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Genel
toplamı okutuyorum:
40.03) ATATÜRK
ARAŞTIRMA MERKEZİ
1) Atatürk
Araştırma Merkezi 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
|
|
|
|
GENEL
TOPLAM 6.063.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir cetvelinin toplamını okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
|
|
|
TOPLAM 6.063.000
BAŞKAN – Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Atatürk
Araştırma Merkezinin 2019 yılı merkezî yönetim bütçesi
kabul edilmiştir.
Atatürk
Araştırma Merkezinin 2017 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Genel
toplamları okutuyorum:
2) Atatürk
Araştırma Merkezi 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
A) CETVELİ
|
|
|
Toplam Ödenek 5.408.000,00
Bütçe Gideri 4.820.982,13
İptal Edilen Ödenek 587.017,87
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel
toplamlarını okuyorum:
B) CETVELİ
|
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 5.113.000,00
Tahsilat 5.381.442,30
BAŞKAN – (B) cetvelini kabul
edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Atatürk
Araştırma Merkezinin 2017 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Türk Dil
Kurumunun 2019 yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Genel
toplamı okutuyorum:
40.05) TÜRK DİL
KURUMU
1) Türk Dil Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
|
|
|
|
GENEL
TOPLAM 17.577.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir cetvelinin toplamını okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
|
|
|
TOPLAM 206.632.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türk Dil
Kurumunun 2019 yılı merkezî yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Türk Dil
Kurumunun 2017 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Genel
toplamları okutuyorum:
2) Türk Dil Kurumu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
A) CETVELİ
|
|
(TL) |
Toplam Ödenek 24.188.000,00
Bütçe Gideri 18.504.997,82
İptal Edilen Ödenek 5.683.002,18
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel
toplamlarını okuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 160.074.250,00
Tahsilat 255.798.331,42
Ret ve İadeler 34.448,58
Net Tahsilat 255.763.882,24
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Türk Dil
Kurumunun 2017 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümleri kabul edilmiştir.
Türk
Tarih Kurumunun 2019 yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Genel
toplamı okutuyorum:
40.06) TÜRK TARİH
KURUMU
1) Türk Tarih Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
|
|
|
|
GENEL
TOPLAM 15.476.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir cetvelinin toplamını okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
|
|
|
TOPLAM 201.443.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türk
Tarih Kurumunun 2019 yılı merkezî yönetim bütçesi kabul
edilmiştir.
Türk
Tarih Kurumunun 2017 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Genel
toplamları okutuyorum:
2) Türk Tarih Kurumu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
A) CETVELİ
|
|
|
Toplam Ödenek 22.229.000,00
Bütçe Gideri 19.772.978,08
İptal Edilen Ödenek 2.456.021,92
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel
toplamlarını okuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 164.586.000,00
Tahsilat 225.157.285,71
Ret ve İadeler 176,40
Net Tahsilat 225.157.109,31
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Türk
Tarih Kurumunun 2017 yılı merkezî yönetim kesin hesabı kabul
edilmiştir.
Gençlik ve Spor
Bakanlığının 2019 yılı merkezî yönetim bütçesine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Genel
toplamı okutuyorum:
29) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI
1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
|
GENEL
TOPLAM 16.474.681.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gençlik
ve Spor Bakanlığının 2019 yılı merkezî yönetim
bütçesi kabul edilmiştir.
Gençlik
ve Spor Bakanlığının 2017 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel
toplamları okutuyorum:
2) Gençlik ve Spor
Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
A) CETVELİ
|
|
|
Toplam Ödenek 11.920.504.172,00
Bütçe Gideri 11.908.131.459,80
İptal Edilen Ödenek 12.372.712,20
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gençlik
ve Spor Bakanlığının 2017 yılı merkezî yönetim
kesin hesabı kabul edilmiştir.
Spor
Genel Müdürlüğünün 2017 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel
toplamları okutuyorum:
40.14) SPOR GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ
1) Spor Genel
Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
A) CETVELİ
|
|
|
Toplam Ödenek 2.230.912.412,08
Bütçe Gideri 2.221.895.005,21
İptal Edilen Ödenek 9.017.406,34
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 0,53
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel
toplamlarını okuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 1.238.832.000,00
Tahsilat 2.326.809.382,64
Ret ve İadeler 553.745,96
Net Tahsilat 2.326.255.636,68
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Spor
Genel Müdürlüğünün 2017 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Yüksek
Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğünün 2017
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Genel
toplamları okutuyorum:
1)Yüksek Öğrenim
Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğünün 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
A) CETVELİ
|
|
|
Toplam Ödenek 13.505.739.126,00
Bütçe Gideri 13.366.654.865,43
İptal Edilen Ödenek 139.084.259,47
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 1,10
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel
toplamlarını okuyorum:
B) CETVELİ
|
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 11.336.431.000,00
Tahsilat 12.730.498.312,58
Ret ve İadeler 6.440.443,42
Net Tahsilat 12.724.057.869,16
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Yüksek
Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğünün 2017
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul
edilmiştir.
Böylece, dördüncü
turda yer alan
kamu idarelerinin bütçeleri ve kesin hesapları kabul edilmiştir.
Hayırlı olmalarını temenni ederim.
Sayın milletvekilleri, dördüncü tur
görüşmeleri tamamlanmıştır.
Programa göre, kamu idarelerinin bütçe kesin
hesaplarını sırasıyla görüşmek üzere 15 Aralık
2018 Cumartesi günü saat 11.00’de toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati: 00.46