TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
45inci
Birleşim
15
Ocak 2019 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMA
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Mersin Milletvekili Ali
Mahir Başarırın, adil yargılanma hakkı ve hukuk
güvenliğine ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Kahramanmaraş
Milletvekili İmran Kılıçın, sahip olunması gereken
değerlere ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Kahramanmaraş
Milletvekili Sefer Aycanın, Türkiyedeki obezite sorununa ilişkin
gündem dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Afyonkarahisar
Milletvekili Burcu Köksalın, kamuda çalışan sözleşmeli
personele niçin kadro verilmediğini, Karayollarında müşavirlik
hizmetleri adı altında kontrol işi yapanların işten
atılacağı iddiasının doğru olup
olmadığını, atama bekleyen öğretmenlerin
atamalarının yapılıp yapılmayacağını ve
engelli öğretmen adaylarının öğrencilerine kavuşup
kavuşamayacağını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
2.- Kocaeli Milletvekili
Tahsin Tarhanın, Dilovasında yeni bir maden ocağı
açılmasının yöre halkına vereceği zarara ilişkin
açıklaması
3.- Kocaeli Milletvekili
İlyas Şekerin, herhangi bir sosyal güvencesi olup
olmadığına bakılmaksızın sigarayı
bırakma tedavisi alan hastalara Sağlık
Bakanlığınca temin edilecek ilaçlardan ücretsiz yararlanma
imkânı getirildiğine ilişkin açıklaması
4.- Mersin Milletvekili Ali
Cumhur Taşkının, Mersin ilinin Türkiye'nin önemli üretim ve
ekonomik cazibe merkezi olduğuna ilişkin açıklaması
5.- Hatay Milletvekili Serkan
Topalın, kontenjan yetersizliğinden atanamayan ücretli
öğretmenlerin Millî Eğitim Bakanından kadro talep ettiğine
ilişkin açıklaması
6.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, girdi fiyatlarındaki artışın devam
etmesi hâlinde tarım ürünlerinde yaşanan sorunların da
artacağına ilişkin açıklaması
7.- Gaziantep Milletvekili
İmam Hüseyin Filizin, 13 Ocak Rauf Denktaşı
vefatının 7nci yıl dönümünde rahmetle andığına
ilişkin açıklaması
8.- Trabzon Milletvekili
Ahmet Kayanın, Trabzonun Beşikdüzü ilçesindeki şehit
Üsteğmen Erdal Kurtoğlunun adını yaşatan parkın
Suudi Arabistanlı şirkete satılmak istendiğine ilişkin
açıklaması
9.- Kahramanmaraş Milletvekili
Ali Öztunçun, kendisinin de Binali Yıldırım gibi
büyükşehir belediye başkanı adayı olduğuna ama
imkânlarının eşit olmadığına ve Meclis
Başkanlık Divanını bu konuda tarafsız olmaya davet
ettiğine ilişkin açıklaması
10.- Amasya Milletvekili
Mustafa Levent Karahocagilin, CHP ve HDP vekillerinin kürsüdeki her
konuşmasında Cumhurbaşkanını diktatör diye ilan
etmelerinin diktatörlük özleminden mi kaynaklandığını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
11.- Kahramanmaraş
Milletvekili Sefer Aycanın, ameliyat teknikerleri, anestezi, diyaliz,
çevre sağlığı ve fizik tedavi teknisyenleri ile
diyetisyenlerin atama beklediğine ilişkin açıklaması
12.- İstanbul
Milletvekili Hayati Arkazın, 14 Ocak Zübeyde Hanımın ölümünün
96ncı yıl dönümüne ilişkin açıklaması
13.- Samsun Milletvekili
Neslihan Hancıoğlunun, kuru soğan ithalatında şubat
ayı sonuna kadar sıfır gümrük vergisiyle kimin Türkiyeye
soğan getireceğini, kimlerin bu işten büyük paralar kazanacağını
ve bu işin arkasında hangi lobilerin olduğunu öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
14.- Gaziantep Milletvekili
İrfan Kaplanın, Gaziantep ili Nurdağı ilçesi Hamidiye
köyündeki mağduriyetin giderilebilmesi için gölete sulama kanalı
yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması
15.- Antalya Milletvekili
Feridun Bahşinin, şoför esnafının da deniz ve hava
ulaşımında olduğu gibi ÖTVsiz yakıt alabilmesi için
Hükûmetin çalışması olup olmadığını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
16.- İstanbul
Milletvekili Ümit Beyazın, İstanbul Mahmutbey gişelerinde
yaşanan mağduriyetin giderilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
17.- Mersin Milletvekili
Hacı Özkanın, AK PARTİ olarak ideallerinin dünya devletleri
arasında hak ettiği yeri alacak güçlü Türkiye inşa etmek
olduğuna ilişkin açıklaması
18.- Afyonkarahisar
Milletvekili İbrahim Yurdunusevenin, 2018 yılının en büyük
kazanımının Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sisteminin fiilen uygulamaya girmesi olduğuna ilişkin
açıklaması
19.- Adana Milletvekili Ayhan
Barutun, kamu kurumlarında sözleşmeli olarak çalışan
4/Blilere neden kadro verilmediğini, emeklilikte yaşa
takılanlara, atanamayan öğretmenlere, veteriner hekimlere, ziraat,
gıda, su ürünleri, orman mühendislerine, radyoloji uzmanlarına,
taşeron olarak çalışanlara ve işsizlere ne zaman çözüm
üretileceğini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
20.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, Doğu Türkistandaki Uygur Türklerine sistematik
olarak yapılan zulmün kamuoyunun gündeminde kalmaya devam ettiğine,
13 Ocak Rauf Denktaşı vefatının 7nci, 15 Ocak Fazıl
Küçükü vefatının 35inci, 14 Ocak Zübeyde Hanımı
vefatının 96ncı yıl dönümünde rahmetle
andıklarına ilişkin açıklaması
21.- Kars Milletvekili Ayhan
Bilgenin, 15 Ocak Nazım Hikmetin doğumunun 117nci yıl
dönümüne, Cumhurbaşkanının seçmen kayıtlarını
gündeme getiriş biçimi ile diğer partilerin kamuoyuyla
paylaştığı bilgelerin seçimin meşruiyetini gölgede
bırakacak nitelikte olduğuna, Suriye politikasıyla ilgili
yapılan açıklamaların çelişkili olduğuna ilişkin
açıklaması
22.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, 14 Ocak Zübeyde Hanımı ölümünün
96ncı, 15 Ocak Fazıl Küçükü ölümünün 35inci ve 15 Ocak Nazım
Hikmeti doğumunun 117nci yıl dönümünde rahmetle
andıklarına, Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
23.- İstanbul
Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun, kötü şartlarda, kötü
fiyatlarla yaşamı idame ettirmeye çalışan bir millet
olduğumuza, fırıncıların mağduriyetinin
giderilmesi konusunda hassasiyet izhar ettiğine ve Hükûmetin bu mevzuyu
gündemine alması gerektiğine ilişkin açıklaması
24.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, 14 Ocak Zübeyde Hanımı vefatının
96ncı, 13 Ocak Rauf Denktaşı vefatının 7nci, 15
Ocak Nazım Hikmeti doğumunun 117nci yıl dönümünde rahmetle yâd
ettiğine, Cumhurbaşkanına yapılan ithamların hesabını
bağımsız yargının soruyor olmasına saygı
duymak gerektiğine ve yargının siyasi
tartışmaların merkezine çekilmesinin kimseye yarar
sağlamayacağına ilişkin açıklaması
25.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, açıklama yapmaları için grup
başkan vekillerine tanınan konuşma sıralamasına, 31
Mart seçimlerinde seçime giren siyasi partilerin ve adaylarının
Yüksek Seçim Kuruluna rağmen seçimin güvenliğini, seçim
sonuçlarının sağlıklı şekilde
sonlandırılmasını tesis edeceğine ilişkin
açıklaması
26.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Meclisin her çalışmasında
yoklama istenebileceğine, Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin
emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili kanun teklifinin doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesinin görüşmelerini
izlemek isteyen ama engellenen Emeklilikte Yaşa Takılanlar Platformu
üyeleri ve dernek yöneticilerinin TBMM yerleşkesine
alınmasını talep ettiklerine ilişkin açıklaması
27.- Kars Milletvekili Ayhan
Bilgenin, Isparta Milletvekili Recep Özelin HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ
Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
28.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, seçimin Yüksek Seçim Kurulunun gözetim ve denetiminde
yapıldığına ve itirazların da Yüksek Seçim Kuruluna
iletilebileceğine ilişkin açıklaması
29.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, siyasi partilerin YSK ve seçmen kütükleri
üzerinde yapılan manipülasyonlara yönelik kaygıları gündeme
getirmesi gerektiğine, sorunun yapılan itirazların ilçe seçim
kurullarınca ve nüfus müdürlüklerince kale alınmaması
olduğuna ilişkin açıklaması
30.- İstanbul
Milletvekili Ahmet Ünal Çeviközün, Şanlıurfa Milletvekili Mehmet
Kasım Gülpınarın CHP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
31.- Ankara Milletvekili
Filiz Kerestecioğlu Demirin, emeklilikte yaşa takılanların
mağduriyetinin ortak uzlaşıyla çözülmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
32.- İstanbul
Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun, emeklilikte yaşa
takılanlarla ilgili kanun teklifine evet
oyu vereceklerine ilişkin açıklaması
33.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, saat 18.00den sonra Meclise ziyaretçi
alınmadığına ama saat 18.00den önce gelen ziyaretçilerin
de Genel Kurulu dilediği kadar izleyebileceğine ilişkin
açıklaması
34.- İstanbul Milletvekili
Yavuz Ağıralioğlunun, bütün partilerin seçim meydanlarında
EYTyle ilgili vaadi olduğuna, Suriyelilere kaynak bulan devletin kendi
emeklilerine de kaynak bulması gerektiğine ve kanun teklifini
destekleyeceklerine ilişkin açıklaması
35.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, vatandaşın emekli olması hâlinde bir
işte çalışmadan ihtiyaçlarını giderebilmesini
sağlamak için şu anki düzenlemenin yapıldığına
ilişkin açıklaması
36.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
doğrudan gündeme alınma önergesi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
37.- İstanbul
Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun, EYT kanun teklifinin el
birliğiyle çıkartılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
38.- İstanbul Milletvekili
Erkan Başın, sarayın ihtiyaçlarını
karşılayan her yasa teklifinin tüm engelleme çabalarına
rağmen Parlamentodan çıktığına, sadece alın
terinin, emeğinin karşılığını isteyen
insanların talebinin karşılaması gerektiğine
ilişkin açıklaması
39.- İstanbul
Milletvekili Nazır Cihangir İslamın, EYTlilerin arkasında
olacaklarına ve bu sorunun bir an önce çözülmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
40.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, doğrudan gündeme alınma önergesinin
oylamasının açık oylama şeklinde yapılması
taleplerinin yerine getirilmesi gerektiğine ve usul
tartışması açılmasını istediğine
ilişkin açıklaması
41.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, organ bağışıyla ilgili
hazırlamış oldukları kanun teklifinin Genel Kurul gündemine
getirilmesini talep ettiklerine ilişkin açıklaması
42.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, organ, ilik ve doku bağışının
yetersiz olduğuna, vatandaşların organlarını
bağışlama konusunda gayretli olmalarını temenni ettiğine
ilişkin açıklaması
43.- Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın, Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın 37 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 31inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
44.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbabanın, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
45.- Kocaeli Milletvekili
Haydar Akarın, Türkiye'nin en önemli konularından biri
görüşülürken AKP milletvekillerinin Genel Kurul salonunda
bulunmadıklarına ve 37 sıra sayılı Kanun Teklifinin
34üncü maddesiyle ilgili önergenin oylanması sırasında Oturum
Başkanı Mithat Sancarın tutumuna ilişkin
açıklaması
46.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Cumartesi Annelerinin adalet
taleplerini gündeme getiremediklerine ve İsmail Şahinin
akıbetini öğrenmek istediklerine ilişkin açıklaması
47.- Adana Milletvekili Ayhan
Barutun, Adana ilinde şiddetli yağışlar nedeniyle zarar
gören çiftçilerin Tarım Kredi Kooperatifleri ile Ziraat Bankasına
olan borçlarının faizsiz iki yıl ertelenmesi ve üreticilerin
zararlarının yerinde tespit edilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
48.- Manisa Milletvekilleri
Ahmet Vehbi Bakırlıoğlunun, aşırı
yağışların Manisada hayatı olumsuz etkilediğine
ve Akhisar ilçesinde yaşanan sel baskınında
yaşamını yitiren Zekeriya Akyola Allahtan rahmet
dilediğine ilişkin açıklaması
49.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Konya Milletvekili Fahrettin Yokuşun 37 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 43üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
50.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, milletin on altı yıldır
yaşadığı sorunların kaynağının belli
olduğuna ilişkin açıklaması
VI.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Balıkesir
Milletvekili İsmail Okun, TBMM Başkanlık Divanı Kâtip
Üyeliğinden istifa ettiğine ilişkin önerge yazısı
(4/17)
2.- İYİ PARTİ
grup önerisinin görüşmelerinin kapalı oturumda yapılmasına
ilişkin Grup Başkan Vekili Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan ve Grup
Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu
tarafından İç Tüzükün 70inci maddesine göre verilmiş olan
önergesi
3.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin (2/976) esas numaralı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/16)
B) Tezkereler
1.- TBMM
Başkanlığının, TBMM Dışişleri Komisyonu
heyetinin 5-7 Şubat 2019 tarihlerinde Tunus'a resmî ziyarette
bulunmasına ilişkin tezkeresi (3/523)
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ PARTİ
Grubunun, Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan tarafından, ABDyle Menbic
başta olmak üzere Fırat'ın doğusu için herhangi bir
anlaşma yapılıp yapılmadığının, operasyondan
vazgeçilmiş ise bir anlaşma gereğince mi vazgeçildiğinin,
ABD Başkanının sosyal medya üzerinden duyurduğu Suriye
sınırında 32 kilometre derinliğinde güvenli bölge
oluşturma teklifinin ayrıntılarının, Amerika'nın
YPG terör örgütüne silah ve mühimmat desteği verirken
ulaşımı Türkiye sınırları üzerinden
sağlayıp sağlamadığının ve bu
doğrultuda İncirlik Hava Üssünü kullanıp
kullanmadığının araştırılması
amacıyla 15/1/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 15
Ocak 2019 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
2.- HDP Grubunun, Grup
Başkan Vekili Kars Milletvekili Ayhan Bilgen tarafından, YSK seçmen
kayıtlarında yaşanan usulsüzlük iddialarının
araştırılması amacıyla 15/1/2019 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 15
Ocak 2019 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
3.- CHP Grubunun,
İstanbul Milletvekili Ahmet Ünal Çeviköz ve arkadaşları
tarafından, 31 Aralık 2018 tarihinde Taksim Meydanında Özgür
Suriye Ordusuna ait bayrağın açılması vesilesiyle Suriye
rejimi karşıtı faaliyetlere Türkiye toprakları üzerinde
izin verilmesi olayına ilişkin sorumluların araştırılması
amacıyla 8/1/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 15
Ocak 2019 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
VIII.- KAPALI OTURUMLAR
İKİNCİ VE
ÜÇÜNCÜ OTURUMLAR
IX.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Mithat Sancarın, Emeklilikte Yaşa
Takılanlar Platformu üyelerinin ve dernek yöneticilerinin İç Tüzük ve
kanunlar gereğince Meclise alınmalarına engel bir durum bulunmadığı
takdirde Genel Kurulu izlemelerini sağlayacağına ilişkin
konuşması
2.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Mithat Sancarın, Emeklilikte Yaşa
Takılanlar Platformu üyelerinin ve dernek yöneticilerinin Meclise
alındıklarına ve Genel Kurulu izleyebileceklerine ilişkin
konuşması
3.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Mithat Sancarın, Oturumu yöneten Meclis
Başkan Vekili olarak Meclis düzeninden sorumlu olduğuna ve Genel
Kurul salonundan dışarı çıkartılan izleyicilerin
tekrar izleyici locasına davet edilmelerini yetkililerden istediğine
ilişkin konuşması
4.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Mithat Sancarın, Öykü Arin
Yazıcının kan kanserinin çok özel bir türüyle mücadele
ettiğine ve annesinin mesajını paylaşmak istediğine
ilişkin konuşması
5.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Mithat Sancarın, Öykü Arin Yazıcı için
yürütülen bağış kampanyası vesilesiyle
Kızılayın TBMMye araç göndermesi suretiyle kan
bağışında bulunulabileceğine ilişkin
konuşması
6.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Mithat Sancarın, 37 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 34üncü maddesiyle ilgili önergenin oylanması
sırasında İç Tüzük kurallarını
uyguladığına ilişkin konuşması
X.- USUL HAKKINDA
GÖRÜŞMELER
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Mithat Sancarın doğrudan gündeme alma
önergesinin oylamasının işaretle yapılması
kararının İç Tüzük hükümlerine uygun olup
olmadığı hakkında
XI.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Konya Milletvekili Ziya
Altunyaldız ve 7 Milletvekilinin Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/1369) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı 37)
XII.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın, TBMMdeki halılara
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Mustafa
Şentopun cevabı (7/7223)
2.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın, yeni binadaki lokantalara
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Mustafa
Şentopun cevabı (7/7224)
15 Ocak 2019 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Başkan
Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP ÜYELER: Emine Sare AYDIN YILMAZ
(İstanbul), Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 45inci
Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, adil
yargılama ve hukuk güvenliği hakkında söz isteyen Mersin
Milletvekili Ali Mahir Başarıra aittir.
Buyurun Sayın Başarır. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarırın, adil yargılanma
hakkı ve hukuk güvenliğine ilişkin gündem dışı
konuşması
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Adil yargılanma hakkı ve hukuk
güvenliği konuları hakkında gündem dışı söz
almış bulunmaktayım.
Değerli milletvekilleri, bir ülkede hukuk
güvenliğinden, yargı bağımsızlığından
bahsedebilmek için özgür, sadece vicdanlarına göre karar verebilen yargıçların
görev yapması gerekmektedir. Bir ülkede eğer yargıçlar
televizyon kanallarını izleyip Cumhurbaşkanının
cümlelerini iddianameye döküyorsa orada bir sorun vardır. Üzülerek
söylüyorum ki Türkiyede bağımsız yargı tüm
kurumlarıyla iflas etmiştir.
Şimdi buradan bazı örnekler vermek
istiyorum. Ülkemde bir organize suç örgütü lideri çıkıyor, miting
yapıyor ve diyor ki: Oluk oluk kan akıtacağız,
cezaevlerini basacağız, mahkûmları ayaklarından
asacağız. Sonuç, takipsizlik kararı. Bir Danıştay
üyesi hâkim çıkıyor, bu ülkenin Cumhurbaşkanı adayı
hakkında hakaret ediyor, görevinde kalıyor. Daha yeni, Edirnede
görev yapan bir hâkim CHP zihniyeti diye başlıyor, hakaretleri
sosyal medyada devam ettiriyor, hâlâ görevinde. Bu ülkenin İçişleri
Bakanı ana muhalefet liderine ağza alınmayacak hakaretlerde
bulunuyor, eylemi düşünce özgürlüğü bağlamında
değerlendiriliyor.
Geliyorum Cumhurbaşkanına. Bu ülkenin ana
muhalefet partisi için çöplük, tezek, soysuz diyen Cumhurbaşkanı
yargıçlar tarafından korunuyor.
Bir de yargının diğer yüzüne
bakalım. Yıllarını sanata vermiş, bilime vermiş
Müjdat Gezen, Metin Akpınar çıkıyor, televizyonda bir
konuşma yapıyor, akşam Cumhurbaşkanı bu
sanatçıları diline doluyor. Hafta sonu Anadolu Adliyesi cumhuriyet
başsavcısı soruşturma başlatıyor. Bir gün sonra
gözaltına alınıyorlar ve adli kontrol şartıyla,
haftada bir gün imza ve yurt dışı şartıyla tahliye
oluyorlar. Aslında tutuklu o sanatçılar. Attıkları her imza
bu iktidarın ve bu yargının utanç imzalarıdır.
Sayın Genel Başkanımız bu ülkede
muhalefet yapıyor; hırsızlığı sorguluyor,
yolsuzluğu sorguluyor, haksızlığı sorguluyor,
idarecilerin yurt dışındaki parasını sorguluyor,
ayakkabı kutularını sorguluyor, ne geliyor? 1,5 milyon lira
tazminat.
Şimdi, eğer bir ülkede yargı
sarayın sözcüsü olmuşsa, kılıcını
sallıyorsa, emir eri gibi davranıyorsa o ülkede hukuk
güvenliğinden, birey güvenliğinden bahsetmemiz mümkün değil.
Halkımızın başta saray olmak üzere tüm bürokrasiye
inancı kalmamıştır. Bakın, bir örnek vereyim: Yılbaşında
çekiliş yapıldı, milyonlarca insan bilet aldı, ona bile
güveni yok halkın, Hile yapmışlardır. diyor. Sorsak
birçoğu der ki: Millî piyango bileti çekmek günah. Ama halk Bunlar
haram olana bile haram karıştırıyor. diyor, böyle
düşünüyor. Bence çok şey almak zorundalar.
Bir yerel seçim sürecindeyiz. Seçimin konusu bana
göre yapılacak olan hizmetler, yerel hizmetler olmalı ama görüyorum
ki yine türban konusu, yine cami konusu, yine din konusu
kullanılıyor. Bir sanatçımız içkili bir barda türbanlı
bir vatandaşımızla tartışıyor,
Cumhurbaşkanı çıkıyor, bunu diline doluyor. Artık
türbandan, camiden elinizi çekin. Bu halkın türbanla, camiyle asla ve asla
sorunu yok. Bakın, türbanlı bir vatandaşımız ile bir
sanatçımız içkili bir barda bile buluşup tartışabiliyor;
bu, Cumhurbaşkanını ilgilendiren bir konu değil ama ne
yazık ki Cumhurbaşkanı hâlâ din, hâlâ türban, hâlâ cami konusunu
işliyor bu ülkede.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
Tamamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Başarır, size bir
dakika daha süre veriyorum.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Tamam.
BAŞKAN - Buyurun.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) -
Cumhurbaşkanı bu ülkede konuşacaksa yoksulluğu
konuşsun, konuşacaksa eşitsizliği konuşsun,
hırsızlığı konuşsun, halkın durumunu
konuşsun.
Bakın, bir saat sonra bu Meclise milyonlarca
insanı ilgilendiren, emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili bir
kanun teklifi geliyor. Madem bu halkı istiyorsunuz, bir sevap
işleyeceksiniz, dinden bahsediyorsunuz, haktan bahsediyorsunuz; gelin, bu
yasa teklifine evet deyin.
Sözlerime son verirken, bugün büyük usta Nazım
Hikmetin doğum günü. Büyük usta dizelerinde Yaşamak bir ağaç
gibi tek ve hür/ Ve bir orman gibi kardeşçesine demişti. Üzülerek
görüyorum ki bu ülkede ne bir ağaç ne bir orman ne de kardeşlik
bıraktınız.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Başarır.
Gündem dışı ikinci söz, birlik ve
beraberliğimizin harcı değerlerimiz konusunda söz isteyen
Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıça aittir.
Buyurun Sayın Kılıç. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
2.-
Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıçın, sahip
olunması gereken değerlere ilişkin gündem dışı
konuşması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değer, bir şeyin önemini bilmeye yarayan
soyut ve somut ölçü, kıymet, üstünlük ve niteliktir. Bir milletin sahip
olduğu sosyal, kültürel, ekonomik ve bilimsel değerlerini kapsayan
maddi ve manevi ögelerin bütünü anlamına gelmektedir.
İnsan, Yaratıcının
şaheseri, başyapıtı, varlıkların en
değerlisidir. İnsan bir gemi, ruh aslı, akıl yelkeni,
fikir dümeni, yürüt gemiyi göreyim seni. denmiştir. Davranışlar
davranışları belirler ve davranış herkesin yüzünü
gösterdiği bir aynadır; bu anlamda, kişi kişinin
aynasıdır.
Güzel söz, zarif tavırlar herkes
tarafından takdir görür, tersi davranışlar ve kibir ise herkesi
kendimizden uzaklaştırır. Eğer medeniyet insanların
kalbinde değilse hiçbir yerde değildir. Uygarlık nüfus
çokluğu, şehirlerin büyüklük ve
bayındırlığı, gelirlerin bolluğunun ötesinde o
ülke insanlarının sahip olduğu erdemli değerlerle ölçülür.
Uygarlık, maddi, aynı zamanda manevi ilerlemedir, insanın insana
eklediği tüm değerlerdir. Bu değerler içerisinde ortak
akılla hareket edip ehliyle istişare, hukukun gereğini toplumda
egemen kılmak, toplum kesimleri arasında hak ve sorumluluk
bakımından eşit davranmak, yöneticileri liyakat ve
yeterliliğe göre seçmek, gelir dağılımında dengeyi
sağlamak, hukukun üstünlüğünü öne çıkarmaktır ki
toplumları medeni ve müreffeh hâle getirir. Uygarlığın
sürekliliği birlik, insanlık kardeşliği, eşitlik,
adalet, yardımlaşma ve dayanışmayla kaimdir.
Sayın milletvekilleri, bizden önce geçenler
nasıl ki bizim için bir hayal ise bizler de bizden sonrakiler için hayal
olacağız. Geçici olan bu hayatta insanlığın huzur ve
barış içinde yaşaması için bir sır olmalı, bu sırrı
bulmalıyız. Bu, farklı insanları mutlu edecek bir
bakış açısıyla insanlık değerlerini
kuşanmakla mümkündür.
Kendi benliğimizi bulabilmemiz için
kişilik gelişimini etkin kılan değerler saygı, sevgi,
adalet, dürüstlük, öz güven; diğer insanlarla ilişkilerimizi ve
hayatı düzenleyen değerler dostluk, sorumluluk, cömertlik,
yardımseverlik, girişimcilik; hayatı yaşanılır
kılan, iz bırakan değerler başarı, bilim, bilgi,
ustalık, üretim, kahramanlık, değişimlik olarak
müşahede edilmiştir.
Şeyh Sadi Şirazi Değersiz bir
taş bir altın kâseyi kırarsa ne taşın kıymeti
artar ne de altının değeri azalır. demiştir. Ayette
Emrolunduğu gibi dosdoğru ol., hadisişerifte de Güzel
tavırlar sergilemek, tutumluluk, düşünerek
ağırbaşlı davranmak peygamberliğin kırkta
1idir. buyurulmuştur.
Değerleri tutup kaldır,
Neme lazım deme, aldır.
Huzur, sükûn böyle gelir,
Yoksa hayat zindan olur. diyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Kılıç.
Gündem dışı üçüncü söz, Türkiyede
obezite sorunu hakkında söz isteyen Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycana aittir.
Buyurun Sayın Aycan. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
3.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, Türkiyedeki obezite
sorununa ilişkin gündem dışı konuşması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiyede obezite sorunu
hakkında söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Dünya Sağlık
Örgütü, obeziteyi, İnsan vücudunda sağlığı
etkileyecek şekilde fazla, aşırı ve anormal yağ
birikmesi. olarak tanımlıyor ve bunun ölçüsü olarak da tüm dünyada
kullanılan kriter, vücut kitle indeksi diye bilinen bir indeks var. Bu
indeksin 30un üzerinde olması obezite yani şişmanlık
olarak tanımlanmaktadır, 25 ile 30 arasında olması ise
fazla kilolu diye tanımlanmaktadır.
Şimdi, obezite yani şişmanlık
tüm dünyada artarak seyretmektedir fakat daha kötüsü, en çok ülkemizde
artmaktadır. Maalesef, 2016 rakamlarına göre Türkiye yüzde 32 obezite
sıklığıyla Avrupada 1incidir. En fazla obezite sorununun
olduğu ülke maalesef ülkemizdir. Dünyada da 17nci sıradayız. Bu
17 ülkenin içerisinde Amerika Birleşik Devletleri dışındaki
diğer ülkelerin hepsi az gelişmiş ülkelerdir. Yani şu an
obezite başlı başına bir sorundur, bir halk
sağlığı sorunudur; kendisi, direkt
sağlığı etkileyen bir faktördür ama beraberinde de birçok
hastalığı getiren bir sorundur. Kalp hastalıkları,
damar hastalıkları, şeker hastalığı
hipertansiyon, kanser gibi hastalıkların da temelinde obezite
vardır. Bu, hızla artmaya devam etmektedir ve ülkemizin, bu yönden,
belki de başı çok belaya girmiş durumdadır, çok acil önlem
almamız gereken bir konudur.
Neden obezite hızla artıyor? Evet,
birtakım olumsuzluklar vardır. Mesela kadınlarımızda
daha yüksektir obezite; Türk kadınlarında 20 yaş üstünde obezite
sıklığı yüzde 40tır. Daha kötüsü,
çocuklarımızda ve gençlerde de obezite artmaktadır. Şu an,
genç ve çocuk yaş grubunda yüzde 8,3le obezite sık görülen bir vaka
durumuna gelmiştir, aynı zamanda fazla kiloluğu da dikkate
aldığımızda, maalesef yüzde 25leri bulmaktadır. Bu,
yaşam alışkanlıklarımızın
değişmesiyle alakalıdır. Çocuklarımız gün boyu
internette ya da televizyon başında sürekli yüksek kalorili
yiyecekler tüketmektedir. Beslenme alışkanlıklarımız
bozulmuştur, yeme alışkanlıklarımız bozulmuştur
ve tüm bu bozukluklar, tüm bu sıkıntılar, beraberinde
çocuklarımızda da gençlerde de obezite sorununa sebep olmuştur.
Bilmiyorum, hiç okullara gittiniz mi? Okullarda
ekmek arası patates, üzerine mayonez, ketçap döküp yiyen bir çocuk grubu
oluşmuştur. Bu sorun, tabii ki Türkiye'nin şu an en önemli
sorunudur, en sık görülen sağlık sorunudur.
Ne yapmak lazım? Tedaviyle ilgili birtakım
söylemler var. Örneğin diyet tedavisi, ilaç tedavisi ve cerrahi tedavi
gibi tedavi yöntemlerini görüyoruz. Bunların hiçbirisi etkili değil,
bunların çok da başarılı olduğu da söylenemez ve hepsi
de çok ciddi sağlık harcamalarını getirmektedir. Özellikle
bütün televizyon kanallarında şu empoze ediliyor: Yiyin, sürekli
yiyin, üzerine de diyet yapın. gibi bir yaklaşım ortaya çıkmış.
Herkes diyetisyenleri dolaşmakta, farklı farklı diyetler
uygulamaktadır, bu da çok kötü bir çağrışımdır;
sanki diyetle çözülecekmiş gibi herkes bir diyet uygulamakta ve bunun
reklamları yapılmaktadır. İlaçla da çok tedavi etmek mümkün
değildir, bu da küresel sermayenin yeni bir oyunudur;
sağlıklı insanlara ilaç satmak ve bunu da bir çare olarak
göstermek de çok tehlikelidir. Ama çok daha büyük bir tehlike, şu an bütün
televizyon kanallarında mide ameliyatlarının reklamı
yapılmaktadır, bu da çok ciddi bir para harcamasına sebep
olmakta ve sonuç da alınmamaktadır.
Bizim önerimiz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak
-bu konuda Meclis araştırması teklifi de yaptık, mutlaka
Milliyetçi Hareket Partisinin bunu gündeme getirmek çabası var- buna
destek bekliyoruz, bu konuda bir Meclis araştırması istiyoruz ve
bununla birlikte bu konuda politikaların oluşturulmasını
bekliyoruz. Mutlaka tedaviden çok korumaya yönelik, önlemeye yönelik önlemler
alınması gerekir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi bağlayın
Sayın Aycan.
SEFER AYCAN (Devamla) Bağlıyorum.
Bu konuda tüm tarafların bir araya gelmesiyle
Türkiyede obeziteyle mücadele planını oluşturmamız
lazım. Yeme alışkanlıklarımızı
değiştirmemiz lazım. Hiçbir şey yapamıyorsak
porsiyonlarımızı yarıya indirelim, bu bile çok
faydalıdır. Alınmış kiloyu vermek çok zordur. Bir
bardak kola içtiğinizde 500 kalori alırsınız. 500 kaloriyi
tekrar vermek için bir saat yani 8 kilometre koşmanız lazım. Bu
da pratik açıdan mümkün değildir. En iyisi almamaktır diye düşünüyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Aycan.
Şimdi, sisteme giren ilk 20 milletvekiline
yerlerinden birer dakika süreyle söz vereceğim. Bu sözlerin ardından
grup başkan vekillerinin söz taleplerini
karşılayacağım.
Sayın Köksal
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın, kamuda çalışan
sözleşmeli personele niçin kadro verilmediğini, Karayollarında
müşavirlik hizmetleri adı altında kontrol işi
yapanların işten atılacağı iddiasının
doğru olup olmadığını, atama bekleyen
öğretmenlerin atamalarının yapılıp
yapılmayacağını ve engelli öğretmen
adaylarının öğrencilerine kavuşup
kavuşamayacağını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, kamuda çalışan yaklaşık 300 bin
sözleşmeli personel kadroya geçmek istiyor. Bu çalışanlar
tayinlerinin, terfilerinin ve görevde yükselmelerinin 4/Alılarla
aynı seviyeye gelmesini talep ediyorlar. Kadroya geçtiklerinde hazineye
ekstra bir yük ve maliyet getirmeyecekleri hâlde niçin bu sözleşmeli personele
kadro verilmemektedir?
Karayollarında çalışan, kontrollük
yapan 3 bin müşavirin işten atılacağı iddiası
doğru mudur? Doğru ise yıllarca Karayollarında esas
işi yapan, Hakkınızı ödeyemeyiz. diye AKPnin oy
istediği bu emekçilere kadro verilmesi gerekirken onların hakkı
böyle işten atılarak mı ödenmektedir?
150 bin öğretmen açığı olan
ülkemizde 450 bin atama bekleyen öğretmenin şubatta en az 40 bin
öğretmen atanması talebine Millî Eğitim Bakanlığı
ses verecek midir? Ayrıca, 3 bin engelli öğretmen adayı da
öğrencilerine kavuşabilecek midir?
BAŞKAN Sayın Tarhan
2.-
Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhanın, Dilovasında yeni bir maden
ocağı açılmasının yöre halkına vereceği
zarara ilişkin açıklaması
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Kocaeli Dilovası Tepecik Mahallesinde, orman
arazisi içinde maden sahası bulunmaktadır. Söz konusu maden
sahasının hemen yanında yeni bir maden sahasının
açılması planlanmaktadır. Mevcut maden sahasının köye
ve köylüye verdiği zarar ortadadır. İkinci bir maden
ocağının açılması, köyün içme sularına,
hayvancılığa, doğal yaşama büyük zarar verecektir.
Konuyla ilgili, köy halkının ve muhtarlarının onlarca
imzası ve dilekçeleri mevcuttur. Kanser ovasına dönüşen
Dilovasına yeni bir maden ocağı açılması, yöre
halkına yapılacak en büyük kötülüktür.
BAŞKAN Sayın Şeker
3.-
Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, herhangi bir sosyal güvencesi
olup olmadığına bakılmaksızın sigarayı
bırakma tedavisi alan hastalara Sağlık
Bakanlığınca temin edilecek ilaçlardan ücretsiz yararlanma
imkânı getirildiğine ilişkin açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, sigara
kullanımı fiziksel ve psikolojik bağımlılık
oluştururken insan sağlığını da tehdit eden en
önemli faktör hâline gelmiştir. Dünyada her yıl, sigara dumanına
maruz kalan yaklaşık 1 milyon, sigara kullanımından 7
milyon, Türkiyede ise 100 binin üstünde insanımız hayatını
kaybediyor. Ülkemizde sigaranın yol açtığı ölümler, trafik,
terör, iş kazalarının 5 katından daha fazladır.
Sigarayla mücadeleyi devlet politikasına
dönüştüren ülkemiz, Dünya Sağlık Örgütünün
hazırladığı Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesini
imzalayıp 2009dan bu yana hayata geçirdiği uygulamalarla da tütünün
kontrolü alanında lider ülke ilan edilmiştir. 2004ten bu yana,
tütünle mücadele alanında MPOWER politika paketinde yer alan tedbirlerin
tamamını yerine getiren ilk ülke Türkiye olmuştur.
Bugün Resmî Gazetede yayınlanan
Cumhurbaşkanı kararıyla sigarayı bırakma tedavisi alan
hastaların, sosyal güvencesi olup olmadığına
bakılmaksızın, kullanacakları ilaçlar ücretsiz
karşılanacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Taşkın
4.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, Mersin ilinin
Türkiye'nin önemli üretim ve ekonomik cazibe merkezi olduğuna ilişkin
açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Seçim bölgem Mersin, coğrafi konumu,
limanı, serbest bölgesi, tarım, turizm, lojistik, sanayi ve ticaret
yapısı ve sahip olduğu birçok değerlerle Türkiye'nin önemli
bir üretim ve ekonomik cazibe merkezi konumundadır.
İlimiz, bitkisel üretimdeki yüksek potansiyelin
yanında hayvansal üretimde de ülke çapında önemli bir yere sahiptir.
İlimiz, muzda, çilekte, şeftalide, limonda Türkiye 1incisiyken
Türkiye genelindeki toplam 11 milyon keçi varlığının yüzde
7sine karşılık gelen 850 bin adet keçi
varlığıyla keçi varlığı bakımından da
Türkiye 1incisidir. Özellikle 1 milyon 570 bin adet koyun, keçi
varlığımızla ülkemizin en önemli küçükbaş
yetiştiriciliği yapan bölgesi konumundayız.
Akdenizin engin sahillerinden Torosların
yüksek yaylalarına kadar emek veren, yılmadan usanmadan alın
teri dökerek millî gelirimize katkı veren Mersinli tüm üreticilerimizi
tebrik ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Topal
5.-
Hatay Milletvekili Serkan Topalın, kontenjan yetersizliğinden
atanamayan ücretli öğretmenlerin Millî Eğitim Bakanından kadro
talep ettiğine ilişkin açıklaması
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
23 Kasım 2018 tarihinde yapılan ücretli
sözleşmeli öğretmen atamasında, Bakanlığın
istediği tüm şartları taşımalarına rağmen kontenjan
yetersizliğinden 1.200 öğretmenimiz atanamadı. Bu
öğretmenlerimizin tamamı, en az beş yıl olmak üzere uzun
yıllardır devlet okullarında ve halk eğitim merkezlerinde
ücretli olarak çalışmaktadırlar. Öğretmenlik
dışında herhangi bir iş yapma olanakları yoktur.
Devletten tek istedikleri, öğretmen olarak çalışmaktır.
Sayın Millî Eğitim Bakanından, şubat atamasında 1.200
kişilik kadro talep ediyorlar.
Sayın Bakana sesleniyorum: Şubat
atamasında öğretmenlerimizin bu haklı talebini yerine getirecek
misiniz? Öğretmenler sizden müjdeli bir haber bekliyor, biz de bu
haklı talebi buradan size iletiyoruz. Bir an önce atamaların
yapılmasını ve bu sorunun çözülmesini bekliyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Gürer
6.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, girdi fiyatlarındaki
artışın devam etmesi hâlinde tarım ürünlerinde yaşanan
sorunların da artacağına ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Adalet ve Kalkınma Partisinin lambası bir
kez daha patladı. Sonunda, ülke, kuru soğanı dahi ithal edecek
duruma düşürüldü. Kuru soğanın gümrük vergisi yüzde 49dan
sıfıra indirildi. Çarşı pazar yangın yeri. Soğan
7 lira olmuş. Cumhurbaşkanının talimatıyla,
soğanların bulunduğu depolara baskınlar yapılıp
ürünlerin zamanından önce satışına yol açıldı.
Büyük ozan Aşık Mahsuni Şerifin
söylediği gibi: Yoksulun sırtından doyan doyana./ Bunu gören
yürek nasıl dayana?/ Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana./
Bilmem söylesem mi, söylemesem mi.
Girdi fiyatlarında artışlar sürerse,
ülkemizde tarım ürünlerinde sorunlar artacak, vatandaşın
boğazı daha da sıkılacaktır. İktidar, üreticinin
kullandığı tohum, gübre, ilaç, mazot, elektrik fiyatlarında
indirim yapmazsa, gerekli desteği sağlamazsa gelecek ithallerle de
kurtarılamayacaktır. Yerli ve millî diye diye, sonunda,
soğanı da yabancı ülkelerden alma durumuna düşürüldük. Bizi
bu duruma düşürenler utansın.
BAŞKAN Sayın Filiz
7.-
Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, 13 Ocak Rauf
Denktaşı vefatının 7nci yıl dönümünde rahmetle
andığına ilişkin açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
13 Ocak 2012de vefat eden Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyetinin kurucu Cumhurbaşkanı, büyük lider, büyük insan
Rauf Denktaşı vefatının 7nci yılında rahmet ve
minnetle anıyorum. Halkımla olmak, mücahitlerle omuz omuza mücadele
etmek benim için en büyük mutluluk. Acılarımı yüreğime
gömdüm. Geriye bakacak zamanımız yok. Önümüzde zorlu ve çetin bir
yol, başarıya ulaştırılması gereken soylu bir
mücadele var. Tanrımdan tek bir dileğim var: Şehitlerimizden
emanet aldığımız mücadelemizde bize güç ver. Bu küçük vatan
parçasında bayrağımız inmesin, ezan sesleri
dinmesin." diye dua eden merhum Rauf Denktaşın Kıbrısın
Türk yurdu olarak kalmasındaki hizmetleri asla unutulmayacak ve ismi
sonsuza kadar yaşayacaktır.
Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kaya
8.-
Trabzon Milletvekili Ahmet Kayanın, Trabzonun Beşikdüzü ilçesindeki
şehit Üsteğmen Erdal Kurtoğlunun adını yaşatan
parkın Suudi Arabistanlı şirkete satılmak istendiğine
ilişkin açıklaması
AHMET KAYA (Trabzon) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Trabzonun Beşikdüzü ilçemizin en önemli
kentsel yeşil alanı olan, aynı zamanda 1994 Irak harekâtı
kahramanı şehit üsteğmenimiz Erdal Kurtoğlunun
adını yaşatan parkımız, şehidimizin aziz
hatırası ve yargı kararları çiğnenerek Suudi
Arabistanlı bir şirkete âdeta peşkeş çekilmek
istenmektedir. Daha önce 2 kez ihaleye çıkarılıp yargı
kararıyla satışı iptal edildiği hâlde
Beşikdüzünün yasa tanımaz AKPli Belediye Başkanı
İlle de AVM, ille de rezidans, ille de rant. diyerek 3üncü kez
açtığı ihaleyle Beşikdüzü halkına ait olan bu
parkı Araplara satmıştır. Üstelik 2012 yılında
8,5 milyon lira bedelle ihaleye çıkarılan arazi, bugün 5 milyon lira
gibi bedava bir fiyata satılmak istenmektedir. Millet bahçeleri
yapıyoruz. sözlerinin ayyuka çıktığı bugünlerde
milletin nefes aldığı bahçesini ranta peşkeş çekmek
nasıl bir tutarsızlıktır, nasıl bir iştir? Buradan
Sayın Cumhurbaşkanına ve İçişleri Bakanına
çağrıda bulunuyorum: Şehidimizin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Öztunç
9.-
Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunçun, kendisinin de Binali
Yıldırım gibi büyükşehir belediye başkanı
adayı olduğuna ama imkânlarının eşit
olmadığına ve Meclis Başkanlık Divanını bu
konuda tarafsız olmaya davet ettiğine ilişkin
açıklaması
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Çok
teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Geçtiğimiz hafta Sayın Levent Gökün
nöbeti sırasında, Sayın Levent Gökün nezdinde tüm Meclis
Başkanlık Divanına bir sitemimi dile getirmiştim, bugün de
sizin nezdinizde Meclis Başkanlık Divanına sitem ediyorum.
Bakın, Sayın Binali Yıldırım milletvekili, Ali Öztunç
olarak ben de milletvekiliyim; o, büyükşehir belediye başkan
adayı, ben de büyükşehir belediye başkan adayıyım
Sayın Başkan. O Binali diye, benim adımda bin yok diye, tek
Ali diye, bir Ali diye haksızlık yapamazsınız. Onun
altında her türlü korumalar, makam arabaları, her türlü olanaklar
var, bizde yok; istedik, bir hafta geçti, tık yok, gelen yok, giden yok. Meclis
Başkanlık Divanı olarak ya karar alın, bana da verin bu
olanakları ya da yine karar alın, Sayın Binali
Yıldırımın elinden bu olanakları lütfen alın.
Sizi tarafsız olmaya davet ediyorum.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın Karahocagil...
10.-
Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin, CHP ve HDP vekillerinin
kürsüdeki her konuşmasında Cumhurbaşkanını diktatör
diye ilan etmelerinin diktatörlük özleminden mi
kaynaklandığını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya)
Meclisimizin 2 muhalefet partisi CHP ve kardeş parti HDP vekillerinin her
kürsüye çıktığında Cumhurbaşkanımızı
diktatör diye ilan etmeleri bu vekillerin diktatörlük özlemlerinden mi
kaynaklanıyor? Tarihlerinde hiçbir zaman halkın gücü, halkın
reyiyle iktidara gelememeleri, ihtilallerle, PKKnın tehdidiyle veya
parayla vekil satın alarak devleti yönetebilme imkânına ancak
kavuşmaları, ortaklarının Kandilden emir alarak
PKKnın izniyle hareket edebilmeleri, beyinlerinde diktatörlükten
başka çare olmadığını, ancak böyle demokrasi
dışı oyunlarla iktidara gelebilme ihtimallerinin olduğunu
gösteriyor. Yüzde 55,2yle iktidara gelen Menderes için, beş ay sonra
CHPli Kasım Gülek, parti teşkilatına yayınladığı
genelgede Menderesten diktatör diye bahsetmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Aycan...
11.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, ameliyat teknikerleri,
anestezi, diyaliz, çevre sağlığı ve fizik tedavi
teknisyenleri ile diyetisyenlerin atama beklediğine ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, plansız açılan okullar ve plansız kontenjan
artışları sonucu sağlık alanında teknisyen ve
tekniker fazlalığı oluşmuştur. Ameliyat teknikerleri,
anestezi teknisyenleri, diyaliz teknisyenleri, çevre
sağlığı teknisyenleri, diyetisyenler, fizik tedavi
teknisyenleri ve teknikerleri atama beklemektedir. Her meslekte 20 bin
fazlalık bulunmaktadır ve tüm bu gençler şu an atama
beklemektedir. Hem kamuda, Sağlık Bakanlığında hem de
özel hastanelerde görev tanımı ve kadro istemektedirler.
Bunların kadro isteklerini destekliyoruz ve Sağlık
Bakanlığının bir an önce bunlara standart kadro
oluşturmasını bekliyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Arkaz...
12.-
İstanbul Milletvekili Hayati Arkazın, 14 Ocak Zübeyde Hanımın
ölümünün 96ncı yıl dönümüne ilişkin açıklaması
HAYATİ ARKAZ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Türkiye
Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürkün annesi Zübeyde Hanım,
bundan tam doksan altı yıl önce 14 Ocak 1923 tarihinde İzmirde
hayata gözlerini yumdu. Karamandan Rumeliye göç eden, Yörük Türkmenlerinden
Sofuzade Feyzullah Ağa ve Ayşe Hanımın çocukları
olarak dünyaya gelen ve okuryazar olan, dini bütün, imanlı, inançlı,
ahlak ve iffet abidesi Zübeyde Hanım, Molla Zübeyde olarak
anılırdı. Zorluklarla ve çileyle geçen altmış
altı yıllık hayatında cepheden cepheye koşan
evladı Ulu Önder Atatürke hasret kalarak geçirdi. Zübeyde annemizin
mekânı cennet olsun, kabri pürnûr olsun, ruhu şad olsun.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Hancıoğlu
13.-
Samsun Milletvekili Neslihan Hancıoğlunun, kuru soğan
ithalatında şubat ayı sonuna kadar sıfır gümrük
vergisiyle kimin Türkiyeye soğan getireceğini, kimlerin bu
işten büyük paralar kazanacağını ve bu işin
arkasında hangi lobilerin olduğunu öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
NESLİHAN HANCIOĞLU (Samsun)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bugün Resmî Gazetede seçim ayarlı bir
Cumhurbaşkanlığı kararı yayımlandı ve kuru
soğan ithalatında gümrük vergisini şubat sonuna kadar
sıfırladı. Soğanda gümrük vergisini sıfırlamak
demek vatandaş yerli soğan değil, ithal soğan yesin
demektir. Bu yapılan, yerli üreticiyi ithal soğan lobisine
boğdurmaktır. Çarşı, pazardaki yangın ithal soğan
lobisine hizmetkârlık ederek söndürülemez. Terör örgütü operasyonu gibi,
depo baskınları yapıp ele geçirilen soğanlara el koyarak
piyasaya sürmek, bu yolla fiyatları düşürmeye çalışmak da
çare değilmiş demek ki. Depolarda da soğan
kalmadığından şimdi gümrükleri
sıfırladınız. Merakla bekliyoruz: Şubat sonuna kadar
sıfır gümrükle kim soğan getirecek Türkiyeye? Kimler bu
işten büyük paralar kaldıracak? Bu işin arkasında hangi
lobiler var? Şubat sonuna kadar hepsi ortaya çıkacak.
BAŞKAN Sayın Gökçel
Yok.
Sayın Kaplan
14.-
Gaziantep Milletvekili İrfan Kaplanın, Gaziantep ili
Nurdağı ilçesi Hamidiye köyündeki mağduriyetin giderilebilmesi
için gölete sulama kanalı yapılması gerektiğine
ilişkin açıklaması
İRFAN KAPLAN (Gaziantep) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Gaziantep Nurdağı ilçesi Hamidiye köyünde
iki senedir Devlet Su İşlerinin yaptığı göletin
olduğu alana kanal yapılmadığından yaklaşık
3 bin dönüm arazi sulanamamaktadır dolayısıyla gölet verimli bir
şekilde kullanılmamaktadır. Arazisi sulanamayan çiftçinin
mağduriyeti devam etmektedir. 3-5 kilometrelik bir kanal
yapıldığı takdirde çiftçi arazisini rahatça
sulayabilecektir. Devlet Su İşlerinden aldığımız
bilgiye göre sulama kanalının yapılması için ihale
yapılmamış, sadece 2019 Yatırım Programına
teklif edildiği söylenmiştir. Köylünün ve çiftçinin
mağduriyetinin giderilmesi, arazilerini rahatça sulayabilmesi için
ivedilikle Hamidiye köyündeki bu göletin olduğu yere sulama kanalı
yapılması gerekmektedir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Bahşi
15.-
Antalya Milletvekili Feridun Bahşinin, şoför esnafının da
deniz ve hava ulaşımında olduğu gibi ÖTVsiz yakıt
alabilmesi için Hükûmetin çalışması olup
olmadığını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
FERİDUN BAHŞİ (Antalya)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Dünyada en yüksek akaryakıt fiyatı Türkiyededir.
Bunun en büyük nedeni de dünyada, akaryakıttaki en yüksek verginin
Türkiyede alınıyor olmasıdır. Bu nedenle hava, deniz
taşıtlarına -yat, kotralar- ÖTVsiz akaryakıt temin
edilmesi imkânı sağlanmıştır.
Oysa ulaşım alanında bir başka
rekabet de kara taşımacılığında
yaşanmaktadır. Özellikle şehir içi ulaşımın
vazgeçilmez bir parçası olan taksici, minibüsçü ve servis
esnafımızın en büyük maliyeti şüphesiz akaryakıttır.
Bu nedenle taksici esnafımıza da tıpkı deniz ve hava
ulaşımında olduğu gibi ÖTVsiz yakıt temin etme
imkânı sağlamak için Hükûmetin bir çalışması var
mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Beyaz
16.- İstanbul Milletvekili Ümit Beyazın,
İstanbul Mahmutbey gişelerinde yaşanan mağduriyetin
giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
ÜMİT BEYAZ (İstanbul) Teşekkürler
Başkan.
İstanbulda bulunan Mahmutbey gişelerinin
hâlâ düzenlenmemesi ve mevcut hâliyle şehir içinde kalması nedeniyle
Başakşehir, Esenyurt, Beylikdüzü, Avcılar, Büyükçekmece, Silivri
ve Çatalcada yaşayan vatandaşlarımız bir mağduriyet
yaşamaktadır. Dünyanın hiçbir yerinde şehir içi
otoyollarında ücret alınmadığı bilinen bir gerçektir
fakat yukarıda saydığım ilçelerde oturan
vatandaşlarımız Mahmutbey gişelerinden dolayı
şehir içi yolculuklarında her gün hem gidiş hem de dönüşte
bir ücret ödemek zorundadır. Yaklaşık 3 milyon
vatandaşımız günlük hayatlarında bu gişeleri
kullandığı için bir adaletsizlikle karşı
karşıya kalmaktadır. Mahmutbey gişeleri şehir
dışına taşınmalıdır. İlgililerin bu
konuda gerekli değişiklikleri yapmasını, bu
mağduriyetin giderilmesini talep ediyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Özkan
17.-
Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, AK PARTİ olarak ideallerinin
dünya devletleri arasında hak ettiği yeri alacak güçlü Türkiye
inşa etmek olduğuna ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Bizim büyük ve güçlü
tasarılarımız var. Sevdamız Türkiyedir. AK PARTİ
olarak üstlendiğimiz misyon, medeniyet tasavvurumuz ve 2023 Türkiye
vizyonumuz doğrultusunda aziz milletimizin üzerimize yüklediği büyük
sorumluluğun gereğini yerine getirmek ve bu emaneti gelecek nesillere
devretmek için çalışıyoruz. Hedefimiz ve idealimiz dünya
devletleri arasında hak ettiği yeri alacak güçlü bir Türkiye
inşa etmektir. Bu yolda en büyük güvencemiz milletimize olan
inancımız ve milletimizin bize gösterdiği teveccühtür. Bunun
için 31 Mart 2019 seçimlerini gönül belediyeciliği seçimi olarak
görüyoruz. Seçim gününe kadar her haneye, her iş yerine
ulaşacağız, sıkmadık el, dokunmadık yürek bırakmayarak
inşallah gönülleri bir kez daha fethedeceğiz.
Aziz milletimize layık olmak ümidiyle Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Yurdunuseven
18.-
Afyonkarahisar Milletvekili İbrahim Yurdunusevenin, 2018
yılının en büyük kazanımının
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin fiilen uygulamaya girmesi
olduğuna ilişkin açıklaması
İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Geride kalan 2018 yılının en büyük
kazanımı, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin
fiilen uygulamaya girmesidir. 16 Nisan 2017deki halk oylamasında milletin
teveccühüyle hayata geçen yeni yönetim sisteminin ilk seçimlerini 24 Haziranda
gerçekleştirdik ve ilk yerel seçimi de 31 Mart günü
gerçekleştireceğiz inşallah. Milletimiz 24 Haziranda
sandıkta ortaya koyduğu iradeyi inşallah 31 Mart günü de ortaya koyacak,
demokrasisine, hak ve özgürlüklerine, on altı yıldır devam eden
reformlarına sahip çıktığını gösterecektir.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin fiilen uygulamaya
girmesiyle ülkemiz, artık koalisyonlar, krizler, muhtıralar ve
darbeler dönemini geride bırakmıştır. AK PARTİ olarak
milletimizden aldığımız güçle ülkemizin büyümesi
gelişmesi ve kalkınması ve hedeflerine ulaşması için
Türkiyeyi yeni ufuklara, 2023 hedeflerine, 2053 ve 2071 vizyonlarına
taşıyacağımıza inanıyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Barut
19.-
Adana Milletvekili Ayhan Barutun, kamu kurumlarında sözleşmeli
olarak çalışan 4/Blilere neden kadro verilmediğini, emeklilikte
yaşa takılanlara, atanamayan öğretmenlere, veteriner hekimlere,
ziraat, gıda, su ürünleri, orman mühendislerine, radyoloji
uzmanlarına, taşeron olarak çalışanlara ve işsizlere
ne zaman çözüm üretileceğini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
AYHAN BARUT (Adana) Sayın Başkan, kamu
kurumlarında sözleşmeli olarak çalışan ve 4/Bli olarak
nitelendirilen 300 bin insana verilen kadro sözü yerine getirilmiyor. Türkiye
Büyük Millet Meclisinde geçen dönemde ve çok sayıda milletvekili,
sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesi için kanun teklifi vermişti
ama çoğunluğu elinde bulunduran AKP ve ortağı MHP bu
teklife bir türlü destek vermedi. Sözleşmeli personeller kadroya geçmek
için hâlâ bir umutla beklemektedir. 2011 seçimlerinde 4/Blilere kadro
verilmişken o tarihten bu yana işe alınan sözleşmeli
personele neden kadro verilmiyor? Bir türlü göz önüne alınmayan
milyonlarca emeklilikte yaşa takılanlara, atanamayan
öğretmenlere, ziraat mühendislerine, veteriner hekimlerine, gıda, su
ürünleri, orman mühendislerine, peyzaj, jeoloji ve diğer meslek
gruplarına, radyoloji uzmanlarına, zorlanan uzman çavuşlara,
taşeron çalışanlarına, 4/Blilere ve işsiz
insanlarımıza ne zaman çözüm üreteceksiniz? Bu konuda bir
girişiminiz olacak mı?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
şimdi, grup başkan vekillerine söz vereceğim.
İlk söz İYİ PARTİ Grubuna aittir
fakat Sayın Ağıralioğlunun bir mazereti var, bu söz verme
sırası devam ederken Genel Kurula gelirse kendisine söz
vereceğim.
Sayın Akçay
20.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Doğu Türkistandaki Uygur
Türklerine sistematik olarak yapılan zulmün kamuoyunun gündeminde kalmaya
devam ettiğine, 13 Ocak Rauf Denktaşı vefatının
7nci, 15 Ocak Fazıl Küçükü vefatının 35inci, 14 Ocak Zübeyde
Hanımı vefatının 96ncı yıl dönümünde rahmetle
andıklarına ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Doğu Türkistandaki Uygur Türklerine yönelik
zulüm kamuoyunun gündeminde kalmaya devam etmektedir. Uygur Türklerine yönelik
sistematik bir baskı ve zulüm yapılmaktadır. Seksen yıl
önce, işgal sırasında, 1949da Doğu Türkistandaki nüfus oranı
yüzde 87 iken 2010dan bu yana bu oran yüzde 45e kadar düşmüştür.
Sadece nüfus itibarıyla değil, bölgedeki Uygur Türklerinin kültürel
kimliği de büyük bir baskı altındadır. Eğitim
adı altında düzenlenen kamplarla Doğu Türkistanın millî
şuuru ve direnci yok edilmeye çalışılmaktadır.
Doğu Türkistanda Uygur Türklerinin talebi, sadece ve sadece yaşam ve
temel insan haklarının garanti altına
alınmasıdır, başka bir talepleri de yoktur.
Durum bu olmakla birlikte, unutulmamalıdır
ki emperyalist bayraklar altında, Amerikan Bayrağını
arkasına alarak Doğu Türkistanlılar için hak
arayışı da mümkün değildir, doğru da değildir.
Uygur Türkleri, ABD ile Çin arasındaki güç mücadelesinin enstrümanı
da değildir, olmamalıdır ve olmayacaktır.
Sayın Başkan, 13 Ocak, Kıbrıs
Türklüğünün mümtaz ve zirve ismi, Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaşın
vefatının 7nci yıl dönümüdür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Akçay.
Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Ayrıca, bugün yine
hayatını Kıbrıs Türklüğü davasına
adamış Fazıl Küçükün de vefat yıl dönümüdür. Denktaş
ve Fazıl Küçük, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde Türk
milletinin uğruna harcadığı ömürlerinde dava, aksiyon ve
fikir insanı olarak aziz milletimizin gönlüne taht kurmuşlardır.
Onlar Kıbrıs Türklüğünün var oluş haklarının
yılmaz ve tavizsiz birer savunucusudur. Kıbrıs Türklüğünün
iki büyük dava adamını saygı ve rahmetle anıyoruz.
14 Ocak, ayrıca Gazi Mustafa Kemal Atatürkün
muhterem validesi Zübeyde Hanımın vefatlarının da yıl
dönümüdür. Zübeyde Hanım, Atatürke şu mesajıyla tüm Millî
Mücadele analarının gönlündekilere, hislerine tercüman olmuştur.
Sen cepheye gidersin, benim yüreğim bunu bilir. Senin için dua ediyorum
bil ve de Mustafam, zaferi ele almadan dönme, ben seni beklemeyi bilirim.
Vefatının yıl dönümünde Zübeyde Hanımı sevgi,
saygı ve rahmetle anıyoruz.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Akçay.
Sayın Bilgen
.
21.-
Kars Milletvekili Ayhan Bilgenin, 15 Ocak Nazım Hikmetin doğumunun
117nci yıl dönümüne, Cumhurbaşkanının seçmen
kayıtlarını gündeme getiriş biçimi ile diğer
partilerin kamuoyuyla paylaştığı bilgelerin seçimin
meşruiyetini gölgede bırakacak nitelikte olduğuna, Suriye
politikasıyla ilgili yapılan açıklamaların çelişkili
olduğuna ilişkin açıklaması
AYHAN BİLGEN (Kars) Sayın Başkan,
ben de Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bugün Nazım Hikmetin 117nci yaşı.
Bu ülkede kendi topraklarında düşünceleri dolayısıyla
ülkesini terk etmek zorunda kalan herkes için Nazım, aslında önemli
bir örnektir. Ülke sevgisinin farklı düşünmeyi de, eleştirmeyi
de ve şüphesiz bu eleştirinin bedelinin de ülkesini terk etmek
zorunda kalmayla ödenmemesi gerektiğini Nazım bize çok net biçimde
gösterir. Onun özellikle vatana ihanetle suçlanmış olmasına
verdiği cevap son derece dikkat çekicidir: Eğer vatan sizin
kasalarınızdakiyse çek defterlerinizin arasındakiyse
çiftliklerinizse, evet biz vatan hainiyiz. diyerek aslında tam da vatanı
savunmanın vatanı korumak, vatanın yer altındaki, yer
üstündeki değerlerini, özgürlüğü, yaşayan herkesi savunmak
olduğunu ifade etmiştir.
Ben yine dikkatinizi özellikle seçmen
kayıtlarına çekmek istiyorum çünkü seçmen kayıtlarıyla
ilgili Cumhurbaşkanının da geçtiğimiz günlerde gündeme
getiriş biçimi ve sonrasında da diğer partilerin kamuoyuyla
paylaştıkları bilgiler doğrudan doğruya seçimin
meşruiyetini gölgede bırakacak niteliktedir. Elbette ki
hayatını kaybetmiş olanların hâlâ kayıtlı
olması, oy kullanıyor olduğu iddiaları, birtakım
şehirlere yeni seçmen kayıtlarının çok yoğun biçimde
gerçekleşmiş olması, bir daireye yüzlerce kişinin
kaydedilmiş olması ya da birtakım kayıtların
silinmiş olması seçim güvenliği açısından, seçmen
iradesinin tahakkuku, tezahürü açısından kabul edilemez ölçektedir.
Bu konunun partiler tarafından önemsenmesi, dikkate alınması ve
bu konuda gereğinin yapılması galiba demokrasiye
saygının gereğidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Bilgen.
AYHAN BİLGEN (Kars) Sayın Başkan,
son olarak da Suriye politikasıyla ilgili, elbette ki medya üzerinden
yaşadığımız bilgilenme aynı zamanda bilgi
kirliliğini içeriyor. Bir başka devletin başkanının
sosyal medyadaki paylaşımlarıyla ne olup bittiğini
öğrenmek elbette ki kabul edilemez bir durum. İçeriğine
katılsanız da katılmasanız da, karşı
çıksanız da taraftar olsanız da dış politikanın
partilerüstü bir yaklaşımla, ortak yararla, bütün ülkenin
çıkarını gözeterek şeffaf ve öncelikle kamuoyu
bilgilendirilerek işletilmesi son derece önemlidir. Demokratik bir
dış politika katılımcı bir dış
politikadır. Dolayısıyla da sergilenen tavır, yapılan
açıklamalar son derece tutarsız, çelişkilidir.
Dışişleri Bakanlığının
yaptığı açıklamalar ile
Cumhurbaşkanlığı makamından yapılan resmî
açıklamalar, sözcünün, basın bölümünün yaptığı
açıklamalar birbiriyle taban tabana zıt açıklamalar gibi
gözükmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi bağlayın
Sayın Bilgen.
AYHAN BİLGEN (Kars) Dolayısıyla bu
konuda daha ciddi, güven verici ve ülke çıkarlarını merkeze
alan, başka hiçbir popülist kaygıyla hareket etmeden, partizan
yaklaşım içerisine girmeden, ülkenin ve Orta Doğunun
çıkarlarını düşünerek hareket etmek galiba hepimizin sorumluluğudur.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bilgen.
Sayın Altay...
22.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, 14 Ocak Zübeyde
Hanımı ölümünün 96ncı, 15 Ocak Fazıl Küçükü ölümünün
35inci ve 15 Ocak Nazım Hikmeti doğumunun 117nci yıl
dönümünde rahmetle andıklarına, Amasya Milletvekili Mustafa Levent
Karahocagilin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım. Genel Kurulu ve sizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün 3 büyük değeri, 3 kıymetimizi
anmamız icap ediyor.
Önce, büyük Atatürkün annesi, esasen aziz
milletimizin de ayırt etmeksizin tamamının annesi, Zübeyde
Hanımı, Zübeyde Anneyi ölümünün 96ncı yılında
saygı, minnet, şükranla anıyorum, Allahım mekânını
cennet etsin. Onun yetiştirdiği evlat, Türkiye Cumhuriyetini kuran iradenin,
Türkiye Cumhuriyetini bir imparatorluğun küllerinden yeniden
yeşerten büyük devlet adamı, büyük komutan ama her sözüyle
barış yanlısı Gazi Mustafa Kemal Atatürk, sadece Anadolu
topraklarında yaşayan insanlar için değil, dünyanın bütün
ezilen halkları için bir örnek kişilik ve emsal olmuştur. Bu
vesileyle büyük Atatürkü bize armağan eden Zübeyde Hanımı
tekrar rahmet ve minnetle anıyorum.
Bugün büyük usta Nazım Hikmetin de doğum
yıl dönümü. Tek aşkı vatan, tek aşkı insan sevgisi
olan, tek aşkı bağımsızlık olan büyük ustayı
bu vesileyle rahmet ve minnetle Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye Büyük Millet
Meclisi Grubu olarak anmayı da bir görev sayıyoruz.
Öte yandan, Kıbrıs davamızın ilk
liderlerinden Doktor Fazıl Küçükün vefatının da yıl
dönümü.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Bugün
Kıbrısta soydaşlarımız can ve mal güvenliği
içinde yaşıyorlarsa, bu davaya Türkiyenin ve dünyanın dikkatini
çekmekte, Kıbrısta soydaşlarımızın örgütlenmesinde,
koordinasyonunda ve özgürlük mücadelesiyle ilgili olarak motivasyonunda çok
büyük görevler ifa eden Doktor Fazıl Küçükü de rahmetle ve minnetle
anıyoruz.
Sayın Başkan
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, biraz
sessiz olalım lütfen.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ya, orası hakikaten
bir kahvehaneye döndü, vallahi billahi, Meclisten çıktı yani!
ENGİN ALTAY (İstanbul) Burası
Parlamento, evet.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, arka
sıralarda oturan milletvekilleri, sizden şikâyet var Sesiniz buraya
kadar geliyor, konuşmaları engelliyor. diye. Lütfen sessiz
olalım.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sanki kafeterya! Nezaket,
edep firar etmiş!
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay, devam edin.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Biraz önce 60a
göre söz alan ismini bilemediğim bir sayın milletvekilimiz Cumhuriyet
Halk Partisini eleştirirken Kardeş parti HDPyle birlikte diye bir
ifade kullandı. Bundan gocunmuyorum, sakın yanlış
anlamayın. Lakin o sayın milletvekiline şunu hatırlatmak
isterim: Kendisine 60a göre söz veren zat, o HDP diye
karaladığı siyasi partiye mensup bir milletvekilidir. Daha fazla
laf etmek istemiyorum. Meclis Başkan Vekilimiz için söylüyorum. HDPli bir
Meclis Başkan Vekilinden söz isteyip sonra HDPye yönelik farklı ithamlarda
bulunmak, en basit tabiriyle, siyasi saygı kurallarını aşar
diye düşünüyorum.
Teşekkürler.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Altay.
Sayın Ağıralioğlu Genel Kurula
geldi.
Size başta vermem gereken sözü şimdi
veriyorum.
Buyurun Sayın Ağıralioğlu.
23.-
İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun, kötü
şartlarda, kötü fiyatlarla yaşamı idame ettirmeye
çalışan bir millet olduğumuza, fırıncıların
mağduriyetinin giderilmesi konusunda hassasiyet izhar ettiğine ve
Hükûmetin bu mevzuyu gündemine alması gerektiğine ilişkin
açıklaması
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
fırıncılarla ilgili bir mağduriyet var. İktidar
partisinin de duyduğu sitemlerdir bunlar ama bunu bir çerçeve hâline
getirmemiz lazım. Yokluktan çıkmış bir milletiz. Asgari
ücret yüzde 43 bandında çalışan sayısıyla
istatistikler- çok zorlayacak bir yerde. Kötü şartlarda
çalışan, kötü fiyatlarla yaşam konforunu idame ettirmeye
çalışan bir milletiz. Ekmeğe zam yapmamız lazım.
diyecek kadar, muhalefet partisi olarak, aklını peynir ekmekle yemiş
bir insan değilim ama seçim sathına girildi diye ona buna -futbol
kulüplerini de kastediyorum- bol keseden bir dünya vaat ile imkân
sağlanıyor. Bu fırıncıların mağduriyeti,
hesaba katılması gereken bir mağduriyettir. Bunlar Ekmeğin
fiyatı için tespit komisyonlarını isterseniz Mecliste kurun.
diyorlar bize. Fiyatın farkını milletimizden almayalım,
fiyatın farkını Hükûmetimiz ödesin, hazır seçim de geliyor,
fırıncılarımızın istemiş olduğu fiyat
farkını Hükûmetimiz ödesin. Niçin? Kaliteli ekmek yesinler diye
uğraşıyorsanız milletinize, serbest piyasa
şartlarında elektriğine, SSKsına, sigortasına,
suyuna, mayasına, ununa zam gelen bu sektörde ekmeğin satış
fiyatına böyle müdahale edilmez arkadaşlar. Sübvanse etmek
istiyorsanız
Çalışma şartları bu kadar ağır
bir sektörde -bayramları yok, seyranları yok, tatilleri yok,
cenazeleri yok, hastaları yok, iyi günleri yok, kötü günleri yok- aile
hayatlarının konforunu kaçıracak şekilde mesai yapan
-nöbetçi eczaneler var ama nöbetçi fırınlar yok- ona rağmen bu
şartlarda maliyetleri ele avuca geldiği zaman Hükûmetin Biz
ekmeğe zam yapmayacağız. diye bir hassasiyeti
dolayısıyla evini barkını, birikimini satarak Hükûmetin
siyasi vizyonuna katkı sağlamaya çalışıyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam ediniz Sayın
Ağıralioğlu.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) -
Yani sizin, Hükûmetin siyasi vizyonunu, millete vaadini kendi evini
barkını, birikimini satarak karşılamaya
çalışıyorlar. İstedikleri şey çok basittir: Fiyat
tespit komisyonu teşekkül etsin, serbest piyasa şartlarında
bizim maliyetimiz ortaya dökülsün, maliyetimizin üzerine gönlünüzden ne
koparsa. diyorlar. Şimdi, 1 liranın üstünde bir maliyete
-satış yaptıkları rakamı da 750 kuruş diye
hesaplarsanız- her ekmek başına 250 kuruş, 200 kuruş,
150 kuruş zarar eden bir müesseseye, bunların arkasında
ailelerini geçindirmek zorunda olan bir meslek grubuna Ne haliniz varsa
görün. denilecek bir nobranlığı doğru bulmuyoruz. Elektrik
faturalarına katkı sağlamayı seçim arası kendi
gündeminize aldınız hane halklarımızın elektrik
parasını ödeyemeyecek olanlarına,
fırıncıları da ekleyin, ya elektrik paralarında
indirim yapın ya SSK paralarında indirim yapın ya su paralarında
indirim yapın, bir de bu un paralarında indirim yapın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın
Ağıralioğlu.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Madem fiyatlara böyle yukarıdan Biz belirleyerek müdahale ediyoruz.
diyorsanız üretim maliyetini hesaba katabileceğiniz bir imkân var
önünüzde, bu imkânı böyle kullanın. Aksi hâlde
vatandaşınızı, bu meslek erbaplarını devlet
marifetiyle hırsızlığa teşvik etmiş olursunuz.
Bu fiyata ekmek satmak zorundasınız. demenin Türkçesi şudur:
Mayadan çalın, undan çalın, elektrikten çalın, SSKdan
çalın, SSKsız işçi çalıştırın.
falandır. Yani bir devlet kendi iradesiyle milletinin ekmeğini yapan
meslek grubunu hırsızlığa teşvik etmiş olur. Bu
mevzuda hassasiyet izhar ediyorum, Hükûmetin bu mevzuyu gündemine
almasını istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Ağıralioğlu.
Sayın Özkan
24.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, 14 Ocak Zübeyde Hanımı
vefatının 96ncı, 13 Ocak Rauf Denktaşı
vefatının 7nci, 15 Ocak Nazım Hikmeti doğumunun 117nci
yıl dönümünde rahmetle yâd ettiğine, Cumhurbaşkanına
yapılan ithamların hesabını bağımsız
yargının soruyor olmasına saygı duymak gerektiğine ve
yargının siyasi tartışmaların merkezine çekilmesinin
kimseye yarar sağlamayacağına ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Tabii, 15 Ocak 1933, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün
muhterem validelerinin vefatının yıl dönümü. Hayatı büyük
zorluk ve acılarla geçmiş ve buna rağmen, bir medeniyetin
yeniden inşası, topraklarımızın korunması,
cumhuriyetimizin kurulması için büyük mücadele vermiş Gazi Mustafa
Kemal Atatürkü her türlü zorluğa rağmen bu vatana, millete,
bayrağa ve devlete hayırlı bir evlat olarak yetiştirme
gayretiyle hayatını tamamlamış, cumhuriyetimizin 10uncu
yılında vefat etmiştir. Gazi Mustafa Kemal Atatürkün muhterem
valideleri Zübeyde Hanımı vefatının yıl dönümünde
rahmet, minnet ve hayırla yâd ediyorum.
Tabii, yine, hayatını bir vatanın ve
milletin inşası sürecine vakfetmiş, Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı Rauf Denktaşı da
vefatının 7nci yıl dönümünde rahmet ve minnetle anıyoruz.
Âdeta yaşamı, mücadelesi ve azmi Kıbrısla
özdeşleşen Rauf Denktaş bugün uluslararası toplum nezdinde
yavru vatan olarak ifade ettiğimiz Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinin payidar olmasında, istiklal ve istikbal mücadelesinde
adını tarihe altın harflerle yazdırmıştır.
Rahmet ve minnetle yâd ediyorum.
Tabii, yine, bugün, vefatının 117nci
seneidevriyesini yaşadığımız, romantik devrimci
olarak da bildiğimiz Nazım Hikmeti rahmetle ve hayırla yâd
ediyorum. Yaşamı boyunca büyük acılar çekmiş -dikkat
buyurun, evet- ve ülkemizin dönemi içerisinde anayasal
sıkıntılar sebebiyle ana vatanından uzak düşmek
noktasında kalmış ve darbelerin mağduru olmuş, vatan
özlemiyle hayata gözlerini yummuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Özkan, buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Tabii, o dönem
yaşanan acılardan çıkardığımız dersle on
yedi yıl boyunca yine AK PARTİ Grubu olarak pek çok anayasal ve yasal
reforma imza attık. Neden? Çünkü vatana, millete ve bayrağına
aşkla, sevdayla bağlı Nazım Hikmetler yeniden ana
vatanından uzakta hayatına gözlerini yummasın, ana
vatanından ayrı düşmesin diye; bu yasal reformları da yine
Nazım Hikmetin acılarını dindirmek ve yine onu
vatanına döndürmek için bu mücadeleleri de gerçekleştirdik.
Tabii, son olarak ifade etmemiz gereken mesele
şudur ki: Bu acılar bir daha yaşanmasın diye kendi
aramızda bir mutabakatla yaşayacaksak o da tek millet, tek bayrak,
tek vatan ve tek devlet ülküsüyle aynı anayasal düzen içerisinde
birbirimize saygıyla
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Türk devleti, Türk
milleti, Türk Bayrağı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bağlayın Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Tabii ki
eleştiriler olacak, demokratik yarışın bir gereği
olarak yanlıştan döndürmek, doğruyu teşvik etmek için her
siyasi parti grubuna anayasal düzenimiz görevler vermiştir.
İşte, diyoruz ki: Eğer bir tartışma ve sorun varsa
bunu konuşarak
Ha, uzlaşıyla çözülemiyorsa tabii ki bağımsız
ve yine yaptığımız anayasal reformla Anayasamıza dercettiğimiz
tarafsız yargıya tartışmalarımızı götürmek
ve onun kararıyla hâl çaresi aramak en büyük uzlaşı merkezimiz
olacaktır.
Bakınız, biraz önce ifade edildi. Ben hiç
kimseye hitap ederek, kimseyi muhatap alarak ifade etmek istemiyorum. Bir
televizyon kanalında Belki liderin ayağından asarlar. Belki
mahzende zehirlenerek ölür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Evet, bağlayın Sayın
Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Belki başka
liderlerin yaşadığı gibi kötü sonlar yaşayabilir.
ifadeleriyle bir devletin doğrudan halk tarafından seçilmiş
Cumhurbaşkanına karşı asla kabul edilemeyecek eğer
ithamlar yapılıyorsa ve bunların da hesabını
bağımsız ve tarafsız yargımız soruyorsa buna
saygı duymak lazım. Yargı
bağımsızlığı bir ülkenin demokratik hukuk
düzeninin, hukukun üstünlüğünün olmazsa olmaz gerekçesidir. Eğer
tartışmalarımızı yargıya götürüyor ve
yargının verdiği karara da saygı duyuyorsak işte o
zaman demokratik bir hukuk devletinden bahsedilebilir.
Son cümlemi ifade etmek istiyorum.
Bakınız, yargıyla ilgili tartışmalar söz konusu oluyor
ve Anayasamızın 138inci maddesinde güvence altına alınan
ve Hiçbir makamdan, mevkiden talimat verilemez, emir ve talimat gönderilemez.
anlayışını yok sayarak yargıyı siyasi
tartışmaların merkezine çekmek hiç kimseye yarar sağlamaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bağlayın artık
Sayın Özkan sözlerinizi.
Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakınız, yine
şu Parlamentoda, milletimizin iradesinin tecelligâhında
yaptığımız anayasal düzenlemelerden sadece 2018
yılı içerisinde 17 tane anayasal düzenlemede bazı maddeleri
Anayasa Mahkememiz iptal etmiş; demek ki tarafsız ve
bağımsız yargımız var ve yine aynı şekilde, yapılan
İç Tüzük düzenlemesinden daha geçen hafta yapılmış bir
iptal kararı var. Onun için, yargımız bağımsız ve
tarafsızdır ve anayasal düzenin gereği olarak görevlerini yerine
getirmektedir.
Genel Kurulu saygıyla selamlar,
hayırlı ve başarılı bir çalışma dilerim. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
müsaadenizle bir kayıt olsun diye söylemek istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Türkkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Efendim, çok kısa;
sadece
BAŞKAN İsterseniz bir dakika süreyle
mikrofonu açalım.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Bir dakikaya da gerek yok.
BAŞKAN Tamam, açalım mikrofonu.
Buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Cahit
Özkanın Zübeyde Hanımın ölüm yıl dönümünü
anmasını saygıyla karşılıyorum. Yalnız her
zaman olduğu gibi tarihte yine bir tahrifata girişti. Cumhuriyetin
10uncu Yıl Dönümünde Sayın Zübeyde Hanım, Atatürkümüzün annesi
öleli on sene olmuştu; yani 10 Ocak 1923, cumhuriyet kurulmadan önce vefat
etmişti. Ama bunda kendimi hatalı görüyorum; daha önce yine böyle bir
tahrifatta Sayın Cahit Özkana söz vermiştim yeni yıl hediyesi
alacağım diye, henüz almamıştım,
bağışlasın beni.
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Türkkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Kayıt altına
alınsın diye söylüyorum.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Tutanakları
isteyelim.
BAŞKAN Buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) 10uncu Yıl Dönümü
değil, cumhuriyet kurulmadan on ay evvel, 10 Ocak 1923te Zübeyde
Hanımı kaybetmiştik.
Teşekkür ederim, sağ olun. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Türkkan.
Değerli milletvekilleri
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN -
şimdi gündeme geçiyoruz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Tek hatamız bu
kadar yani.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Asıl tarihi
öğretmek lazım.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, ben de sisteme girmiştim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay.
25.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, açıklama yapmaları
için grup başkan vekillerine tanınan konuşma
sıralamasına, 31 Mart seçimlerinde seçime giren siyasi partilerin ve
adaylarının Yüksek Seçim Kuruluna rağmen seçimin
güvenliğini, seçim sonuçlarının sağlıklı
şekilde sonlandırılmasını tesis edeceğine
ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, bu grup başkan vekillerine verilen söz konusunda bir kere bir
talebim var; söz sırasının bundan sonra büyükten küçüğe
doğru yürümesini istiyorum çünkü AK PARTİ grup başkan vekilleri
kendilerinden önce konuşan grup başkan vekillerine cevap
mekanizmasına çevirdiler. Bu doğru bir şey değil, polemik
yapacaksak yaparız.
Yargıyla ilgili de bugün yerinden söz alan bir
arkadaşımızın değerlendirmesi üzerine Sayın
Özkan, güzel bir şey söyledi, ben katılıyorum: Yargı
kararlarına saygı duymak lazım. dedi. Fakat bu milleti
yargı kararlarına saygısız hâle getiren Sayın
Erdoğandır. Anayasa Mahkemesi kararını
tanımıyorum. diyen Erdoğandır. Danıştayın
aldığı bir karar için Bu senin işin değil, bu
ulemanın işi. diyen Erdoğandır. Yargıyı
itibarsızlaştıran Erdoğandır. Yargıya
saygı, elbette herkesin görevi; yargıya siyasi basınç uygulamamak
da herkesin görevi. Yüksek Seçim Kurulu üyelerine rüşvet verir gibi görev
sürelerini bir yıl uzatırsanız ondan sonra YSKnin
kararları şaibeli ve tartışmalı hâle gelir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ama herkes bilsin
ki Türk milleti demokrasiyi artık kabul etmiş,
içselleştirmiş, benimsemiştir; Türk milleti sandık
mekanizmasını da iyi bilir. Yüksek Seçim Kurulundaki bütün art
niyetli çabalara ve gerçekten çok ciddi uyarıların sümen altı
yapılmasına rağmen 31 Mart seçimlerinde seçimin
güvenliğini, sandığın güvenliğini, seçim
sonuçlarının sağlıklı bir şekilde
sonlandırılmasını Yüksek Seçim Kuruluna rağmen seçime
giren siyasi partiler ve adaylar tesis edecektir. Bu konuda hiçbir tereddüt de
duymuyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Altay.
Değerli milletvekilleri, şimdi gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Önergeler
1.-
Balıkesir Milletvekili İsmail Okun, TBMM Başkanlık
Divanı Kâtip Üyeliğinden istifa ettiğine ilişkin önerge
yazısı (4/17)
BAŞKAN - Sayın Milletvekilleri,
Balıkesir Milletvekili Sayın İsmail Okun Başkanlık
Divanı Kâtip Üyeliğinden istifasına ilişkin
yazısı 11/1/2019 tarihinde Başkanlığımıza
ulaşmıştır.
Bilgilerinize sunulmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
oylarınıza sunacağım.
B)
Tezkereler
1.-
TBMM Başkanlığının, TBMM Dışişleri
Komisyonu heyetinin 5-7 Şubat 2019 tarihlerinde Tunus'a resmî ziyarette
bulunmasına ilişkin tezkeresi (3/523)
14/1/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Dışişleri Komisyonu heyetinin 5-7 Şubat 2019 tarihlerinde
Tunus'a resmî ziyaret gerçekleştirmesi öngörülmektedir.
Anılan heyetin söz konusu Tunus ziyareti,
28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un
6ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Binali
Yıldırım
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, İYİ
PARTİ Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
VII.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ PARTİ Grubunun, Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan
tarafından, ABDyle Menbic başta olmak üzere Fırat'ın
doğusu için herhangi bir anlaşma yapılıp
yapılmadığının, operasyondan vazgeçilmiş ise bir
anlaşma gereğince mi vazgeçildiğinin, ABD Başkanının
sosyal medya üzerinden duyurduğu Suriye sınırında 32
kilometre derinliğinde güvenli bölge oluşturma teklifinin
ayrıntılarının, Amerika'nın YPG terör örgütüne silah
ve mühimmat desteği verirken ulaşımı Türkiye
sınırları üzerinden sağlayıp sağlamadığının
ve bu doğrultuda İncirlik Hava Üssünü kullanıp
kullanmadığının araştırılması amacıyla
15/1/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 15
Ocak 2019 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
15/1/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 15/1/2019 Salı günü
(bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Lütfü
Türkkan
Kocaeli
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan tarafından,
ABDyle Menbic başta olmak üzere, Fırat'ın doğusu için
herhangi bir anlaşma yapılıp
yapılmadığının, operasyondan vazgeçilmiş ise bir
anlaşma gereğince mi vazgeçildiğinin, ABD
Başkanının sosyal medya üzerinden duyurduğu Suriye
sınırında 32 kilometre derinliğinde güvenli bölge
oluşturma teklifinin ayrıntılarının, Amerika'nın
YPG terör örgütüne silah ve mühimmat desteği verirken
ulaşımı Türkiye sınırları üzerinden
sağlayıp sağlamadığının ve bu
doğrultuda İncirlik Hava Üssünün kullanılıp
kullanılmadığının araştırılması
amacıyla 15/1/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırma
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
15/1/2019 Salı günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
İYİ PARTİ grup önerisinin görüşmelerinin kapalı
oturumda yapılmasına dair İç Tüzükün 70inci maddesine göre
verilmiş bir önerge vardır.
Kapalı oturum istemine dair önergeyi
okutuyorum:
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
A)
Önergeler (Devam)
2.-
İYİ PARTİ grup önerisinin görüşmelerinin kapalı
oturumda yapılmasına ilişkin Grup Başkan Vekili Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan ve Grup Başkan Vekili İstanbul
Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu tarafından İç Tüzükün
70inci maddesine göre verilmiş olan önergesi
15/1/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
15/1/2019 (bugün) tarihinde verilmiş olan ve
Başkanlığın Genel Kurula Sunuşları
kısmında yer alan grup önerimizin İç Tüzükün 70inci maddesi
uyarınca kapalı oturumda yapılmasını arz ve teklif
ederim.
Lütfü
Türkkan Yavuz
Ağıralioğlu
Kocaeli İstanbul
Grup
Başkan Vekili Grup
Başkan Vekili
BAŞKAN Evet, değerli milletvekilleri,
kapalı oturumda Genel Kurul salonunda bulunabilecek sayın üyeler
dışındaki dinleyicilerin ve görevlilerin dışarıya
çıkmaları gerekmektedir. Sayın idare amirlerinden salonun
boşaltılmasını temin etmelerini rica ediyorum.
Yeminli stenografların ve diğer yeminli
görevlilerin salonda kalmalarını oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Salonun ve kulislerin boşaltılması
için birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.06
VIII.-
KAPALI OTURUMLAR
İKİNCİ
VE ÜÇÜNCÜ OTURUMLAR
(Kapalıdır)
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.46
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP
ÜYELER: Emine Sare AYDIN YILMAZ (İstanbul), Rümeysa KADAK (İstanbul)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 45inci Birleşiminin kapalı oturumdan sonraki
Dördüncü Oturumunu açıyorum.
İYİ PARTİ grup önerisinin
görüşmelerine başlıyoruz.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.-
İYİ PARTİ Grubunun, Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan
tarafından, ABDyle Menbic başta olmak üzere Fırat'ın
doğusu için herhangi bir anlaşma yapılıp
yapılmadığının, operasyondan vazgeçilmiş ise bir
anlaşma gereğince mi vazgeçildiğinin, ABD
Başkanının sosyal medya üzerinden duyurduğu Suriye
sınırında 32 kilometre derinliğinde güvenli bölge
oluşturma teklifinin ayrıntılarının, Amerika'nın
YPG terör örgütüne silah ve mühimmat desteği verirken ulaşımı
Türkiye sınırları üzerinden sağlayıp
sağlamadığının ve bu doğrultuda İncirlik
Hava Üssünü kullanıp kullanmadığının
araştırılması amacıyla 15/1/2019 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 15
Ocak 2019 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi (Devam)
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere, öneri sahibi İYİ PARTİ Grubu adına İstanbul
Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu konuşacaktır.
Buyurun Sayın Ağıralioğlu.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA YAVUZ
AĞIRALİOĞLU (İstanbul) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; gizli oturum talebimizde, aleni söylemekten imtina
edeceğimiz bazı hususları belki bize daha rahat söylersiniz diye
düşünmüştük. Trumpın açıklamasıyla ilgili birkaç
şeyi peş peşe hemen ifade etmek zorundayım.
Sayın Cumhurbaşkanının
ısrarla, Trumpın bize yaptığı onca kabalığa
rağmen, stratejik ortaklığımıza yakışmaz
onca çirkinliğe rağmen Sevgili Dostum tasnifi, Trumpın bize
kibar davranmasına dönüşmüyor maalesef. Her cümlesinde yarım
asrı aşkın stratejik ortağına hakaret edebilecek
evsafta cümle kurmak, stratejik ortaklığın şu an
kızabileceğimiz en küçük kabahati. Yanı başımızda
bu kadar uzun zamandır askerî, siyasi, idari beraberliklerimizin
paydaşı olmuş bir devletin, bir terör örgütünü yanına
çekmek için 81 milyonluk dev bir ülkeyi, 250 milyonluk Türk
dünyasını; 1,5 milyarlık İslam âleminin üzerinde de nüfuzu
olan bir devleti gözden çıkarmasını anlaşılabilir
bulmuyoruz. Sizin, münhasıran Hükûmetinizin, siyasi ferasetsizliği
yüzünden Trumpın size salladığı parmağa,
dışımızdan üzülüyor gibi yapıp içimizden sevinecek
kadar da izzetimizi kaybetmiş değiliz.
Dolayısıyla, bu vesileyle Amerika
Birleşik Devletleri Türk devletine parmak sallayamaz; Amerika
Birleşik Devletlerinin parmak sallayarak terbiye edebileceği bir
ülke değiliz biz. Bizim ülkemiz, birtakım iktisadi ambargoları
tehdit hâline getirerek bizden birtakım tavizlerin
koparılabileceği bir ülke de değildir. Lakin bunun usulü, yolu,
yordamı, devleti milletiyle, milleti hükûmetin diliyle yeknesak hâle
getirmiş bir siyasal havzaya ihtiyaç duyulmasıdır.
Dolayısıyla siyasi sicilinizde, Hükûmetinizin siyasi sicilinde,
maalesef, dostunu, düşmanını tefrik etmek açısından
bir problem var arkadaşlar. Biz size şimdi kardeş olarak
mihmandarlık edeceğiz. Dostum dediklerinize belli fasılalardan
sonra düşmanım düşmanım dediklerinize belli
fasılalardan sonra da dostum dediğiniz bir on altı
yılınız var sizin; hoca dediklerinize terörist terörist
dediklerinize hoca; genelkurmay başkanı dediklerinize terörist
terörist dediklerinize sanık; sanık dediklerinize tanık
Her şeyin bir birbirine girdiği bir hercümerç içerisinde kabul
etmeniz lazım ki dostunuzu düşmanınızı
zamanlaması makul olacak bir şekilde tefrik edemiyorsunuz. Size
mihmandarlık etmemizin sebebi bu.
Seçim sathına girildiğinden beri
zillet-illet ittifakı diye bir şey diyorsunuz. Kontrol edilmez
şekilde, bir şeye zillet deme hevesiniz var ise size zillet
diyeceğiniz bir ittifaktan bahsediyorum. Yanı
başımızda bir PKK devleti kurma teşebbüsüne 5 bin tır
silah veren bir adama zillettesin deyin lütfen; yanı
başımızda bunca acının yaşanmışlığına
sırtını dönen, vicdanını dönen, kalbini dönen, bir de
bunun üstüne hızını alamayıp PKKya 100 milyon dolar
yardım eden Arabistanın başındaki krala zillettesin
deyin ama dönüp kendi milletinizin, dışarıdan size parmak
sallandığı zaman arkanızda duran muhalefetine zillet
illet demekten lütfen imtina edin.
Benim tavsiyem şudur Hükûmete: Muhalefetin
millî her meselede arkanızda durduğunu görerek muhalefete Sevgili
dostum demeniz gerekirken Trumpa Sevgili Dostum demeyin. Bin
yıldır İslamın hizmetkârlığını
yapmış bu aziz, bu necip milletin, münhasıran Sultan Selimin
mukaddes emanetleri aldığı zamandan sonra
Hadimülharemeynişşerifeyn diye algılandığı
dönemlere hürmeten kendi milletinize Hadimülharemeynişşerifeyn
deyin. Suudi Arabistanın teröristlere 100 milyon dolar, Sisiye siyasi
destek veren kralına zillettesin deyin. Suudi Arabistanın
kralına, Amerika Birleşik Devletlerinin buradaki hesaplarına,
İsrailin bu bölgedeki ameliyat iradesine teşne olan adama terörist
deyin. Muhalefetin başkanlarına, Meral Hanıma, Kemal
Kılıçdaroğluna Sevgili Dostum deyin mümkünse. Böyle
diyebilirseniz, çok da dilimize pelesenk ettiğimiz, istiklal
şairimizin şiirlerinde olduğu gibi tefrika giremez diye
başlayıp toplu vurdukça sineler diye devam ettiği işi
milletiniz için devlet-millet tesanüdü hâline getirin.
Emevi Camisinde cuma namazı
kılacağız. diye göstermiş olduğunuz siyasi
ferasetsizliğin bedelini şöyle ödedik arkadaşlar: 10 milyon adam
cuma namazını kılamaz hâle geldi, cuma namazının
şartları adamların üstünden düştü. Yani biz cuma
namazını Emevi Camisinde kılacağız diye askerî,
siyasi hazırlığımızın olmadığı bir
oldubittiye şöyle kurban gittik
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla)
Tamamlıyorum Başkanım.
BAŞKAN Size bir dakika daha süre veriyorum
Sayın Ağıralioğlu.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) 10
milyon insanın üstünde cuma şartları oluşmadı,
hürriyetlerini kaybettiler, cuma onların üstünden düştü bizim cuma
namazı kılma hevesimize. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Bizim ülkemizin cevap verebileceği bir tek
husus var bu mevzuda: Amerika Birleşik Devletlerinin başkanına,
her tweetine cevap verirken düşük desibelli bir konuşmadan ziyade
onlara verilecek cevabın çerçevesini açıklıyorum: Sayın
Cumhurbaşkanımız Başkomutan sıfatıyla Irakta
Amerika Birleşik Devletlerinin yediği bu herzeyi de unutmadan
-affedersiniz- Suriyede insanlığın bu
ızdırabının gökleri titretecek hâle geldiği bunca
acının içerisinde Amerikalıların katliamından
kurtulmuş bir Kızılderiliyi bulacak. Bunların tweetine
tweetle cevap verilmez, ya Mors alfabesiyle ya da katliamdan kurtulmuş
bir Kızılderili bulacağız Amerikada.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bağlayın sözlerinizi.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla)
Tamamlıyorum.
Suriyede insanlığın üstüne
yaktıkları bu ateşle bunlara hitap edecek
Cumhurbaşkanı, diyecek ki -ancak böyle kurtaracağız
izzetimizi, itibarımızı- Mors alfabesiyle cevap veriyorsa:
Stratejik müttefikiniz olduğumuz için bize vermeniz gerekirken PKKya
verdiğiniz silahları almaya gidiyoruz, stop. Aşağı
indik, ne zaman ineceğimizi biz biliriz, karışamazsın,
stop. Silahlarımızı aldık, stop. Gözlerinden öpüyorum,
stop. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Bakın, bu, Mors alfabesiyle vereceğiniz ya da telgrafla
çekeceğiniz cevabınız.
Bunun bir de Kızılderili versiyonu var,
duman yoluyla haberleşeceğiz bunlarla, tweetle de değil. Bizi
burada içine çektiğiniz bataklığın bedelini 4 milyon
misafiri ağırlayarak ödüyoruz. Size bu topraklarda bizim
topraklarımızı da içine alacağınız bir zillet
organizasyonunu kurdurmayacağız. Bu işleri sizin
hesaplarınızla beraber başınıza geçirecek kadar
kudretli bir milletiz. Bu kudretin Hükûmetinizden istediği siyasal dile
nezaket göstererek bu mevzuda mütekabiliyet oluşturacak şekilde
davranmasını istiyoruz. Kendi silahlarımızı, bize verilecek
5 bin tır silahı oraya girip almak zorunda bu Türk devleti.
Gireceğiz, bize ait olan silahları alıp döneceğiz,
başka türlü olmaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bağlayın ama lütfen, üçüncü
keredir süreyi uzatıyorum.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla)
Tamamlıyorum Başkanım.
Eğer biz orada bu 32 kilometrelik güvenlik
koridoruna razı olursak Balkan bozgunundan sonra başımıza
gelen iş burada da başımıza gelir. Beş yüz
yıllık Türk yurtlarını avucumuzun içinden kayıp
giderken seyretmek zorunda kaldık. Bugün inisiyatifimizi kaybedersek bu
sahada inisiyatifimizi kaybetmenin bedelini kendi içimizde de büyük bir
ateşle ödemek mecburiyetinde kalırız. Devletimizi yöneten
iradeye siyasi vakar ve siyasi feraset diliyorum. Bu mevzuda Hükûmetin vazifesi
muhalefet ile devletin yönetim dilini yeknesak etmektir.
Sorumluluklarınızı hatırlatmayı vazife biliyoruz.
Saygılarımla. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Ağıralioğlu.
Öneri üzerinde ikinci söz, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına İstanbul Milletvekili Ahmet Ünal Çeviköze aittir.
Buyurun Sayın Çeviköz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
CHP GRUBU ADINA AHMET ÜNAL ÇEVİKÖZ
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, hakikaten son birkaç
gün Türkiyenin dış politikasında şaşılacak
birtakım örneklere şahit olduk. Bir kere, altmış
yılın üzerinde müttefiklik ilişkisi içinde bulunduğumuz
Amerika Birleşik Devletlerinin başkanı, bir tweet atarak
Türkiye Cumhuriyetini ekonomik bakımdan mahvetmekle tehdit etti.
Biz böyle bir tehdidi, şimdiye kadar ülkeler
arasındaki ilişkilerin tarihinde emsalsiz bir örnek olarak görüyoruz.
Herhangi bir şekilde buna benzer bir şeyle daha önce
karşılaşmadık, ne Türkiye karşılaştı ne
de başka bir ülke. Trumpın belli bir stili olabilir, belli bir
üslubu olabilir, ancak böylesine bir tehditle karşılaşan bir
ülkenin devlet başkanı da en azından benzer bir şekilde
cevap vermek ihtiyacını hisseder ve Türkiye Cumhuriyetinin böyle bir
tehdide layık olmadığını hissettiren bir
çıkış yapar. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak böyle bir
çıkışı üst düzey yetkilerimizin hiçbirinden görmedik.
Üstelik, sanki Trumpı savunurcasına, Dışişleri Bakanı
tarafından Trump baskı altında, ona da anlayış
göstermek lazım. gibi bir ifadeyle karşılaştık.
Türkiye Cumhuriyeti, böyle bir tehdide pabuç bırakacak bir cumhuriyet
değildir. Devletimize bu şekilde, Ekonomik bakımdan sizi
mahvederiz. şeklinde bir saldırıyla ve böyle bir tweetle bir
çıkış yapılmasına mutlaka bir cevap verilmesi
gerekirdi.
Amerika Birleşik Devletleriyle uzun zamandan
beri Suriyenin kuzeydoğusunda bir mutabakat arayışı
içindeyiz. İki yıldan beri Menbicte ortak devriye
yapılacağı, Türk Silahlı Kuvvetlerinin askerlerini Menbice
göndererek burada devriyeleri devralacağı ve Amerika Birleşik
Devletlerinin boşalttığı yeri de Türk Silahlı
Kuvvetlerinin dolduracağı söylenegeliyor. Ancak, böyle bir tehditle
karşılaştıktan sonra bir mutabakat çıkması
herhâlde beklenecek bir şey değil. Böyle bir mutabakatın içeriğinin
-biraz evvel dile getirildiği gibi- mutlaka ayrıntılı bir
şekilde konuşulması gerekirdi ancak bundan haberimiz yok, sadece
tweetlerle veya sadece basına verilen birtakım demeçlerle böyle
mutabakatlar olduğuna dair söylentiler duyuyoruz ve öğreniyoruz.
Değerli milletvekilleri, dış politika
bu şekilde yönetilmez. Dış politika, uzun zamandan beri,
şimdiye kadar Türkiye Cumhuriyetinin geleneksel olarak
alışmış olduğu yöntemlerin dışında
yöntemlerle yürütülmektedir. Böylesine güven, inandırıcılık
ve inanılırlığını kaybetmiş bir
dış politika uygulamasıyla eğer yol yürümeye
kalkarsanız işte alacağınız cevap da bu şekilde
tehdit tweetleridir. Böyle tehdit tweetlerine de layıkıyla cevap
verilmesi gerekir. Böyle bir cevabı vermediğiniz zaman da Sizi ekonomik
bakımdan mahvederiz. demeye hak kazandığını
düşünen başkanlarla karşı karşıya
kalırsınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Çeviköz.
Bir dakika süre veriyorum.
AHMET ÜNAL ÇEVİKÖZ (Devamla) Biz Türkiye Cumhuriyetinin
Amerika Birleşik Devletleriyle arasındaki müttefiklik
ilişkilerinin layık olmadığı bu üslubun
değiştirilmesi için mutlaka gereken cevabın Amerika
Birleşik Devletleri Başkanlığına iletilmesi
gerektiği kanaatindeyiz. Böyle bir iletilmenin yapılmadığını
da pekâlâ biliyoruz çünkü konuşmalar ve telefon görüşmeleri sanki 180
derece aksi istikamete dönmüş şekilde iyi niyet beyanlarıyla,
ekonomik bakımdan iş birliğinin geliştirileceği
şeklinde birtakım vaatlerle ve bazı anlayışlara ve
bazı mutabakatlara varıldığı şeklinde bir
ifadeyle son bulmuştur. Demek ki Türkiye Cumhuriyetine bundan sonra
dış politikada attırılacak olan adımlar tehdit yoluyla
yapılmaktadır. Eğer Amerika Birleşik Devletlerinden gelen
tehditlerle dış politika uygulamasına devam edeceksek bu bizim
bildiğimiz cumhuriyet dış politikası değildir, bunun
değiştirilmesi gerekir.
Değerli milletvekilleri, bunu özellikle
dikkatinize sunmak istiyorum.
Hepinize saygılar sunarım. (CHP ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Çeviköz.
Öneri üzerinde son söz, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına Bursa Milletvekili Refik Özene aittir.
Buyurun Sayın Özen. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA REFİK ÖZEN (Bursa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ PARTİ
grup önerisi aleyhinde grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Suriye sınırımızın emniyeti bizim
için millî güvenlik meselesidir. Sınırın ötesinden ülkemizi
hedef alan terör tehdidine karşı meşru müdafaa
hakkımızı kullanıyoruz. Fıratın doğusunda,
Suriye sınırımız boyunca uzanan PYD-YPG terör
unsurları sınır karakollarımıza taciz ateşi
açmakta, ülkemize saldırmak amacıyla sınır boyunca tünel,
mevzi ve siper kazmaktadır. Suriyede sınırlarımıza
mücavir bir terör koridoruna asla müsaade etmeyeceğimizi müteaddit kez
dile getirdik. PYD-YPGnin, DEAŞla mücadele bahanesinin veya
Amerikanın arkasına sığınıp, ülkemizi hedef
almasına ve sahada birtakım oldubittiler dayatmasına asla izin
vermeyeceğiz.
Sayın Cumhurbaşkanımız ve
Amerika Başkanı Trump arasındaki görüşmelerde
Amerikanın çekilme sürecinin iki ülke arasında koordine edilmesi
hususunda mutabık kalınmıştır. Amerika Başkanı
Trump, çekilme kararının hayata geçirilmesi çerçevesinde
Fıratın doğusunda, Suriye sınırımız boyunca
ve Suriye topraklarının içinde bir güvenli bölge kurulması
önerisini gündeme getirmiştir. Terör örgütlerinden
arındırılmış güvenli bölge önerisi esasen Obama
yönetimi sırasında Amerikayla temaslarımızda bizzat
Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından gündeme
getirilmiş bir öneridir. Bu itibarla, üzerinde
çalışılması gerektiği düşünülmektedir. Güvenli bölge
tesis edilebildiği takdirde, sınırımıza mücavir Suriye
topraklarının tamamının terör örgütlerinden
arındırılması mümkün olabilecektir. Ayrıca bu
bölgelerden ülkemize yönelebilecek göç hareketlerinin Suriye toprakları
içinde tutulması sağlanabilecektir. Türkiye bu bölgede istikrar tesis
edilmesini sağlayacak adımları atmaya hazırdır. Bu
öneriyi önümüzdeki dönemde Amerikalı muhataplarımızla ele
almayı sürdüreceğiz.
Amerikanın çekilme kararının hayata
geçirilmesi sürecinde Astana Platformundaki diğer ortaklarımız
olan Suriye ve İranla yakın iş birliği ve eş
güdümümüzü de sürdürmeye kararlıyız.
Aziz milletimizin hak ve hukukunu bugüne kadar her
platformda savunduk, bundan sonra da savunmaya devam edeceğimizi
belirtiyor, bu duygu ve düşüncelerle Genel Kurulumuzu bir kez daha
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özen.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, Anayasa Mahkemesinin 17/10/2018 tarih ve (2018/100)
sayılı Kararıyla kısmen iptal edilen Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün 57nci maddesinin kısmen iptal edilen hususlara
dayandırılan gerekçesine de dayalı olarak İYİ
PARTİ grup önerisinin oylanmasından önce yoklama istiyoruz efendim.
BAŞKAN Evet, talebiniz kabul edilmiştir.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Kayıtlara geçmesi
için ifade etmek istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Anayasa Mahkememizin
-İç Tüzükün son yapılan değişikliğe ilişkin
57nci maddesinde yapmış olduğu- iptal kararı,
münhasıran yasama faaliyetleri ile kanunların görüşülmesine
hasretmiştir. O vesileyle, tezkerelerin oylanması ve kanunların
görüşülmesine hasrettiği için onun dışında kalan grup
önerilerinin bu kapsamda değerlendirilmemesi gerektiğinden bahisle bu
hususta itirazımızın kayıtlara geçmesini istiyorum.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Ben de kayıtlara geçmesi için ifade ediyorum:
Anayasa Mahkemesinin kararı, özellikle tezkere ve kanun görüşmelerine
atıfta bulunmaktadır, dolayısıyla bu grup önerilerinin
oylamasına ilişkin değildir. Bunun da kayıtlarda yer
almasını isterim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, ben de
bu konudaki görüşümü çok kısa sizlerle paylaşayım.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN - İç Tüzükte yapılan
değişiklik zaten bu iki ifadeyi kapsamaktaydı ve Anayasa
Mahkemesi bu iki ifadeyi iptal etti yani İç Tüzükte yapılan
değişikliği tümüyle iptal etti yoklama konusunda. Esasen,
gerekçesini okuduğunuzda, yoklamaya getirilecek sınırların
Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma esaslarını
belirleyen Anayasa hükümleriyle bağdaşmayacağını
belirtmiştir.
Bu nedenle, ben de bu kararı yoklama talebinin
haklılığı yönünde yorumluyorum ve yoklama talebini
işleme koyacağım.
Sayın Altay, söz mü istediniz?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ben söz
istemiştim ama sarfınazar ediyorum.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
BAŞKAN Yoklama talebinde bulunan arkadaşlarımızın
isimlerini tespit edeceğim: Sayın Altay, Sayın Arı,
Sayın Emecan, Sayın Çeviköz, Sayın Tanal, Sayın Zeybek,
Sayın Kaboğlu, Sayın Arslan, Sayın Adıgüzel,
Sayın Barut, Sayın Öztunç, Sayın Zeybek, Sayın
Hancıoğlu, Sayın Özkan, Sayın Köksal, Sayın Yılmazkaya,
Sayın Çelebi, Sayın Özcan, Sayın Alban, Sayın
Sarıaslan.
Yoklama elektronik cihazla yapılacaktır.
Bunun için üç dakika süre vereceğim.
Ayrıca, değerli milletvekilleri, pusula
veren sayın üyeler lütfen salonda bulunsunlar, ayrılmasınlar.
Süreyi başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
elektronik oylamada toplantı yeter sayısı bulunmuyor ancak
pusulalar var, bunları okuyacağım.
Pusula gönderen değerli milletvekilleri
isimleri okunduğunda, lütfen, burada olduklarını göstersinler.
Çiğdem Karaaslan? Burada
Cevdet Yılmaz? Burada.
Bayram Özçelik? Burada.
Veysel Eroğlu? Burada.
Yavuz Subaşı? Burada.
Mehmet Akif Yılmaz? Burada.
Serkan Bayram? Burada.
Toplantı yeter sayısı bulunmuş
oluyor bizi de hesaba katarsanız.
Toplantı yeter sayısı vardır.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.-
İYİ PARTİ Grubunun, Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan
tarafından, ABDyle Menbic başta olmak üzere Fırat'ın
doğusu için herhangi bir anlaşma yapılıp yapılmadığının,
operasyondan vazgeçilmiş ise bir anlaşma gereğince mi
vazgeçildiğinin, ABD Başkanının sosyal medya üzerinden
duyurduğu Suriye sınırında 32 kilometre derinliğinde
güvenli bölge oluşturma teklifinin ayrıntılarının,
Amerika'nın YPG terör örgütüne silah ve mühimmat desteği verirken
ulaşımı Türkiye sınırları üzerinden
sağlayıp sağlamadığının ve bu
doğrultuda İncirlik Hava Üssünü kullanıp
kullanmadığının araştırılması
amacıyla 15/1/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 15
Ocak 2019 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi (Devam)
BAŞKAN - Oylamaya geçiyoruz.
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmemiştir.
Sayın Altay, buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
26.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Meclisin her
çalışmasında yoklama istenebileceğine, Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürerin emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili
kanun teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin
önergesinin görüşmelerini izlemek isteyen ama engellenen Emeklilikte
Yaşa Takılanlar Platformu üyeleri ve dernek yöneticilerinin TBMM
yerleşkesine alınmasını talep ettiklerine ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Böylece, Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğü üzerinde, çoğunluk fırsatıyla yapılan
bir hukuksuzluk da giderilmiş oldu. Bundan sonra Meclisin her
çalışmasında yoklama istenebileceği, Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün Anayasada belirtilen çalışma usul ve
esaslarına uygun şekilde Meclisin çalışabilmesi memnuniyet
verici bir unsurdur.
Sayın Başkan, asıl arz etmek
istediğim husus şudur: Biraz sonra İç Tüzükün 37nci maddesine
göre, Niğde Milletvekilimiz Sayın Ömer Fethi Gürerin kanun teklifinin
doğrudan Genel Kurul gündemine alınmasını talep ettiği
önergesini görüşeceğiz. Bu kanun teklifi emeklilikte yaşa
takılanlar olarak bilinen, kamuoyunda milyonlarca insanın da bir an
önce çözülmesini beklediği ve bütün siyasi partilerin 24 Haziran seçimleri
öncesi millete verdiği bir vaattir. Bu, Genel Kurulun takdiri, ayrı.
Beni üzen şu: Şu anda Türkiye Büyük Millet Meclisinin
kapısında, sanıyorum Dikmen kapıda bulunan, emeklilikte
yaşa takılanlarla ilgili kurulmuş platform ve dernek
başkanları, kendilerini çok yakında ilgilendiren, Niğde
Milletvekilimizin bu kanun teklifiyle ilgili önergesinin görüşmeleri ve
oylamasını izlemek için bir anayasal hakkı kullanmak üzere
Türkiye Büyük Millet Meclisine gelmek istemişler ama bunların
girişleri Başkanlık makamınca, muhtemelen İdare
Amirliğince engellenmektedir. Bu durumu kabul etmek mümkün değildir.
Hamaset yapmak istemem, Meclisi millete kapatamazsınız. sözü çok
kullandığımız bir söz. Şu anda makamınızca
gerekli girişimlerde bulunularak emeklilikte yaşa takılanlar
platform ve dernek yöneticilerinin Türkiye Büyük Millet Meclisi
yerleşkesine alınmalarını talep etmekteyiz.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Altay.
IX.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Mithat Sancarın,
Emeklilikte Yaşa Takılanlar Platformu üyelerinin ve dernek
yöneticilerinin İç Tüzük ve kanunlar gereğince Meclise
alınmalarına engel bir durum bulunmadığı takdirde
Genel Kurulu izlemelerini sağlayacağına ilişkin
konuşması
BAŞKAN - Bununla ilgili girişimlerde bulunacağım
şimdi. Sözünü ettiğiniz şahısların neden Meclise
alınmadığını ya da alınıp
alınmadığını soruşturacağım ve
kendilerinin, İç Tüzüke ve kanunlara dayalı olarak girmelerine engel
bir sebep bulunmadığı takdirde Meclise
alınmalarını, Genel Kurulu izlemelerini
sağlayacağım.
Teşekkür ederim.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Kars Milletvekili Ayhan Bilgen
tarafından, YSK seçmen kayıtlarında yaşanan usulsüzlük
iddialarının araştırılması amacıyla
15/1/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 15
Ocak 2019 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
BAŞKAN Şimdi, Halkların Demokratik
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
15/1/2019
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 15/1/2019 Salı günü
(bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin
İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına
sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Ayhan
Bilgen
Kars
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
15 Ocak 2019 tarihinde Kars Milletvekili Grup
Başkan Vekili Ayhan Bilgen tarafından (1300 grup numaralı) YSK
seçmen kayıtlarında yaşanan usulsüzlük iddialarının
araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin
önüne alınarak görüşmelerinin 15/1/2019 Salı günkü
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Öneri üzerinde, önerinin gerekçesini
açıklamak üzere Kars Milletvekili Ayhan Bilgen konuşacaktır.
Buyurun Sayın Bilgen. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
HDP GRUBU ADINA AYHAN BİLGEN (Kars)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; seçimler demokrasinin
önemli meşruiyet kriterlerinden biridir. Şeklen seçim yapan ama
seçimlerine dünyada kimsenin itibar etmediği, dolayısıyla
demokratik sayılmayan çok sayıda ülke vardır. Seçimler
nasıl yapılırsa meşruiyet standartları, ölçütleri
yerine getirilmiş sayılır; bu konuda, Venedik Komisyonu
başta olmak üzere son derece net, hem kampanyalarla ilgili hem de oy
kullanma, sandık güvenliği, sayım, bütün bunlarla ilgili son
derece net kriterler vardır.(Uğultular)
BAŞKAN Sayın Bilgen, bir dakika izin
verin.
Salonda bir uğultu var, lütfen sessizliği
hâkim kılalım, sayın hatibi dinleyelim.
AYHAN BİLGEN (Devamla) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Bu kriterleri gözetmeden seçim
yaptığınızda formel olarak seçim yapıp ama sonuçta
demokratik bir hukuk düzeni olarak kabul edilmediğinizde bunun ifade
ettiği iki anlam vardır, çok açık, çok kestirmeden söyleyeceğim:
Biri, dünyada askerî müdahaleler, anayasayı korumak ve genellikle seçim
doğru yapılmıyorsa halk iradesinin yansımasını
sağlamak iddiasını taşır. Bu, elbette bizim
açımızdan kabul edilemez bir durumdur ama bunu romantik olarak
reddetmek hiçbir şey ifade etmez. Dolayısıyla da seçimleri
eğer bir formaliteye çevirirseniz o ülkede siyaset üzerinde vesayet
kurulması, olağanüstü girişimler, arayışlar için
mazeret üretmiş olursunuz. Burada aslında esas olan şey,
insanın mutlaka bir koltuğu elinde tutma hırsı değil;
gerçekten bir rıza, bir onay var mı, benim burada bulunmamı
karşı tarafımdakiler, yanımdakiler, ötekiler kabul ediyor
mu, etmiyor mu, bu onayı alma meselesidir. Ama hile yoluyla, başka
yöntemlerle, her şeye rağmen sandıktan mutlaka çıkmanın
bir yolunu bulduğunuzda, evet, seçimi, sandığı koltukta
oturmanızın gerekçesi hâline getirebilirsiniz, buna güç yeter ama bu
asla meşru olmaz.
Bakın, bizim önergemizde, değerli
arkadaşlar, saydığımız, sadece tespit
edebildiğimiz beş altı yeri sizlerle paylaşalım.
Iğdırda maksimum 108 kişinin kalabileceği polisevinde 374
kişi kayıtlı gözüküyor. Hakkâride bir dairede 1.108 seçmen
kayıtlı gözüküyor. Batman Komando Caddesinde 366 no.lu kapıda
189 seçmen kayıtlı gözüküyor. Bingölde bir kapıcı
dairesinde 224 seçmen, Diyarbakır Hanide bir adreste 208 seçmen, Bitlis
Çevreyolu Caddesinde bir dairede 338 seçmen, Hakkâri Çukurca Kaymakam Niyazi
Erten Caddesi 2 no.lu kapıda 627 kişi seçmen olarak gözüküyor.
Hakkâri merkez Ordu Caddesinde yine 1.108 seçmen kaydedilmiş. Mardin
Artukluda 506 seçmen tek dairede gözüküyor ve Uluderede, değerli
milletvekilleri, sizin takdirinize sunuyorum, şu dışarıdan
resmini gördüğünüz adreste -şurada da içeriden çekilmiş resim
var, bunun videosu da var- burada onlarca seçmen kayıtlı gözüküyor.
Belli ki ya depo gibi kullanılan bir yer ya da başka amaçla
kullanılıyor ama kapı numarası var ve seçmen
kayıtları var. Dolayısıyla bu konuya el atmak, bu konuyla
ilgili sergilenecek tavrın aslında bu ülkenin geleceğiyle
doğrudan ilgili, ilişkili olduğunun bilinciyle hareket etmek
zorundayız.
Ben, izninizle, sosyal medyada dolaşan bir
küçük hikâyeyi paylaşarak bitireyim sözlerimi: Bir yaşlı amca
sandığa gidiyor ve oyunu kullandıktan sonra soruyor, diyor ki:
Benim eşim de oy kullanmaya geldi mi? Sandıktaki görevliler merak
ediyorlar, diyorlar ki: Amca, hayırdır, eşinle ayrı
mısınız yani birlikte yaşamıyor musunuz, neden
soruyorsun? Diyor ki: On yıl önce öldü. E, o zaman niye soruyorsun?
diyorlar. Diyor ki: Ya, on yıl önce öldü ama her seçimde gelip oyunu
kullanıyor ama bir türlü birbirimizi göremiyoruz. Hep benden önce
kullanmış oluyor, bir türlü karşılaşmıyoruz. Bunu
çözseniz de bir görüşsek çok iyi olur.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bilgen.
Öneri üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına
Ayhan Erel konuşacaktır.
Buyurun Sayın Erel. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYHAN EREL
(Aksaray) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Türk
milleti; demokrasi, kaba deyimle, halkın kendi kendini yönetmesidir yani
devletin yönetimine milletin egemen olmasıdır. Millet, devlet
yönetimine egemen olurken seçtiği temsilciler vasıtasıyla
devletin yönetimine egemen olmaktadır. Dolayısıyla siyasi
partiler, devletin yönetiminde bulunacak insanları seçerken milletin bir
vasıtası olarak yer almakta olup demokrasimizin vazgeçilmez
unsurlarındandırlar. Siyasi partilerin düşüncelerinin devlet
yönetimine egemen olmasında da vatandaşların
kullandıkları oylar etkili olmaktadır. Dolayısıyla
vatandaş, millet, oylarıyla birlikte, tercihte bulundukları
siyasi partilerle birlikte devletin yönetimine egemen olmaktadır.
Vatandaş kendi iradesini devletin yönetimine egemen kılarken bunu
oyları vasıtasıyla sağlamaktadır. Dolayısıyla
oylar, vatandaşın namusudur. Devlet nasıl ki
vatandaşımızın mal, can ve namus güvenliğinden maddi
anlamda sorumluysa, namus kabul ettiğimiz oylarından da manevi
anlamda sorumludur. Bu bağlamda, vatandaş namusunu sandıkta
devlete emanet etmektedir. Türkün töresinde emanete ihanet edilmez ama maalesef,
günümüzde, siyasi iradenin dışında, siyasi iradeye şirin
görünmek, bazı makam ve mevkileri kapmak adına, sandık
başında bulunan bazı sandık görevlileri, özellikle kamu
görevlileri vatandaşın kendilerine emanet ettiği namusuna zarar
vermekten çekinmemektedir. Oysa, biz biliyoruz ki devletin yönetiminde söz
sahibi olan ak kadrolar bu tür bir olumsuzluğa tenezzül edecek derecede
düşünmemektedirler. Ancak makam ve mevki peşinde koşan, hatta AK
PARTİnin siyasi ideolojisini bile benimsemeyen bu insanlar sadece makam
ve mevki elde edebilmek, şirin görünmek amacıyla bu tür olumsuz
davranmaktadırlar. Buna devletin yönetimi müsaade etmemelidir.
Seçmen kaydırmalarıyla ilgili, sahte
seçmen yazmalarıyla ilgili hem siyasi partilerimizin hem de Sayın
Cumhurbaşkanımızın şikâyetleri vardır. Bu
şikâyetleri duyan cumhuriyet başsavcılarını biz göreve
davet ediyoruz. Bu sahte seçmenler veya seçmenlerin kaydırılması
kendiliğinden olmadığına göre, bunu yapan ya seçim
işleri müdürüdür ya da nüfusta çalışan görevlilerdir. Eğer cumhuriyet
başsavcılıkları bu usulsüz işlemleri yapan
kişiler hakkında gerekli soruşturmaları yapmış
olsalar, gerekli adli ve idari cezaları uygulamış olsalar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Erel.
Buyurun.
AYHAN EREL (Devamla) Bu olumsuzlukları
meydana getiren, sahtekârlığa tenezzül eden gerek Seçim Kurulunda
gerekse nüfus müdürlüklerinde bulunan art niyetli insanlar hakkında
cumhuriyet başsavcıları gerekli adli ve idari işlemleri
yapmış olsalar, bundan sonra meydana gelebilecek olumsuzluklar
ortadan kalkar diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Erel.
Öneri üzerinde üçüncü söz, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına Onursal Adıgüzele aittir.
Buyurun Sayın Adıgüzel. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
CHP GRUBU ADINA ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HDP Grubunun
araştırma önergesiyle ilgili grup önerisi üzerine söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Seçimler, özellikle de şeffaf ve güvenilir olan
seçimler demokrasinin birincil şartıdır. Sokaktaki vatandaş
seçimlerin dürüst ve kurallara uygun olduğuna inanacak ki seçene de
seçilene de saygı duysun. Ancak AK PARTİ, ne yazık ki -ismi
akıllara geldiğinde- yoksullukla, yolsuzlukla, yasaklarla, bir de
seçim hileleriyle hatırlanıyor.
Şimdi size, muhtarlık bölgeleri listeleri
4 Ocakta askıya çıkarıldıktan sonra, YSKnin işini ne
kadar ciddi yaptığını anlatacağım. Bakın,
YSK partilerle listeleri paylaştı. Soy ismi olmayan seçmenler var ve
biz 24 Haziranda uyardık; Zülfü -hanım herhâlde- 149
yaşında ve Ayşe Hanım. Bunlar -geçen 24 Haziranda da
gönderdiniz- soy ismi olmayan seçmenler, bunları düzeltin dedik, yine
göndermişler.
Bir de Ayşe Ekici; kendisi 165
yaşında, bu seçimde ilk defa seçmen olmuş. Benim 5 katım
yaşında Ayşe Hanım; ben 33 yaşındayım,
kendisi de 165 yaşında. Baktık seçmen listelerine -tabii, Allah
uzun ömür versin, keşke üç yüz yıl yaşasa da seçmen olsa- ama ne
hikmetse ilk defa bu seçimde seçmen olmuş. Bakın, bu da benim kendi
karşılaştırmam. Ben 1985 doğumlu birisi olarak 14 tane
askı listesinde varım, Ayşe Hanım ilk defa seçmen
olmuş arkadaşlar.
Devam edelim isterseniz. Listeleri kontrol ettik.
Bir Çankırıya bakın, Çankırının Orta diye bir
ilçesi var, seçmen sayısı 24 Hazirandan bu yana yüzde 95,74
artmış, Ankara Çamlıdere yüzde 90 artmış. Suriyeli
seçmenler çok kolay analiz ediliyor. Ben analiz ettim, sistemde Suriye
doğumlulara baktım, 56.364 Suriye doğumlu seçmen var, Sayın
Bakan 36 bin seçmen diyor. Yalnız, Hatayda son on ayda 6 bin Suriyeli
seçmen artmış. Lütfen bunları inceleyin, listede Suriye
doğumlulara bir bakın, 6.364 Suriye doğumlu seçmen var.
Türkiyede 18 bin seçmen artmış. Ne hikmetse 18 bin yeni Suriyeli seçmen
çıkmış, özellikle 6 bini Hataya
kaydırılmış. Buradan görüyoruz ki atı alıp
Üsküdarı geçemeyenler, şimdi Üsküdarı seçim hileleriyle,
seçmen kaydırarak kazanmaya çalışıyor.
Bakın, yine Üsküdarda bir apartman. Neresi?
Bulgurlu Mahallesinde -bu Süleyman Gedikoğlunu araştırsın
arkadaşlarımız, AK PARTİ Belediye Meclis üyesi- bir dairede
40 kişi yaşıyorlar, 40 kişi bir dairede.
Yine, Selimiye Mahallesinde inşaat hâlindeki
bir binada 43 seçmen var. Bunu kimin yaptığını da birazdan
söyleyeceğim arkadaşlar.
Yine, soyadlarına bakıyoruz -İstanbul
için hiç beklemezsiniz- bir hanede 7 tane farklı soyadı var; akla
mantığa sığar mı bilmiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla) Bir dakika daha
alabilir miyim Başkanım?
BAŞKAN Buyurun Sayın Adıgüzel.
Bir dakika daha süre veriyorum.
ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla) Sözlerimi buradan
toparlayayım.
Şimdi, Üsküdarda oturan bir
arkadaşım Maltepeye taşınmış.
Arkadaşımı aramış -lütfen AK PARTİli
arkadaşlarımız araştırsın- bakın, şu
numara aramış: 0216 495 94 01. Demiş ki: Sen Maltepeye
taşınmışsın ama gel Üsküdarda oy kullan. Ya,
nasıl olacak? Ben Maltepeye taşındım. demiş. Yok,
yok biz sana oturacak yer buluruz, biz sana adres buluruz. demişler. Bunu
bir araştırın, bu numara kime ait?
Son olarak, Beylerbeyi Beybostan Sokak no 13 kimin,
no 15 kimin? Bir stadyum, 15 seçmen var bu stadyumda.
Sayın Cumhurbaşkanı, AK PARTİ
Genel Başkanı dedi ki: Biz de mağduruz, 504 bin seçmenimiz
listelerde görünmüyor.
Buyurun, gelin, bu önergeye evet deyin, kimse
mağdur olmasın, kimsenin aklında Acaba oyumuz farklı bir
yere gidiyor mu, sandığa doğru yansıyor mu? diye bir soru
işareti kalmasın. Bu önergeye hep birlikte evet diyelim ve
Türkiye'nin aklından bu soru işaretini çıkaralım.
Hepinize teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Adıgüzel.
Söz sırası Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubu adına Isparta Milletvekili Recep Özele aittir.
Buyurun Sayın Özel. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA RECEP ÖZEL (Isparta)
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum. HDPnin vermiş olduğu grup önerisi
hakkında söz almış bulunmaktayım.
Şimdi, her şeyden evvel bütün siyasi
partiler, seçimi bizler yapıyoruz. İlçe seçim kurulundaki
başkan, Yüksek Seçim Kurulu üyeleri sadece bunun hakemliğini
yapıyor. Yüksek Seçim Kurulundan başlayarak ilçe seçim kurulu, il
seçim kurulu, sandık kuruluna kadar o ilçede en fazla oy almış 5
siyasi partinin, sandık kurullarında temsilcisi var. Yüksek Seçim
Kurulunda hepimizin temsilcisi var. Bu önergeyi vermeden önce Yüksek Seçim
Kurulundaki temsilcinize Bu işler nasıl oluyor? diye keşke bir
sorsaydınız, buraya bu önergeyi vermezdiniz.
Şimdi, Seçmen Kütüğü Genel Müdürlüğü,
31 Aralık itibarıyla Nüfus ve Vatandaşlık İşleri
Genel Müdürlüğünün ilk yerleşim yer adreslerinden sistem çekiyor.
4ünde askıya çıktı, 17sine kadar askıda. Eğer bir
adreste, gerçekten, seçmen olmayan, haksız birtakım nakiller varsa
itiraz süresi içerisinde itiraz edin, ilçe seçim kurulu başkanları
bunları düşürsün. Biz de bundan şikâyet ediyoruz, bundan en
fazla zarar gören de biziz.
Önergenizde vermiş olduğunuz yerleri
inceledim. Hakkâri Çukurcadan tutuyorsunuz, başka yerleri örnek gösteriyorsunuz;
bunların hepsi tabur.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Tabur değil;
ev, ev; ev onlar.
RECEP ÖZEL (Devamla) - Profesyonel askerliğe
geçecek olan askerlerimizin oy kullanma haklarını kullanmak için
oralarda tabur kurulmuş.
TUMA ÇELİK (Mardin) Ev adresi, ev.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Ev adresleri
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Ev onlar, ev.
RECEP ÖZEL (Devamla) - Şimdi, bir diğer
konu da İstanbuldan örnek veriyorsunuz. Çoğu sitede dış
kapı numarası olarak tek bir numara veriliyor.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Depoyu adres
göstermişsiniz ya.
RECEP ÖZEL (Devamla) - Site içerisinde yaşayan
herkes, sanki oranın, aynı numaranın seçmeni gibi görülüyor.
Detayına baktığınız zaman, her bir kapı
numarasının bağımsız olduğunu, o numaradan
farklı olduğunu görürsünüz. Lütfen bunları iyi inceleyip buraya
getirin.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Ev onlar, ev, ev.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Siz iyi inceleyin.
RECEP ÖZEL (Devamla) - Eğer gerçekten seçmen
olmayan, seçim hilesi yapan varsa gelin, hep beraber peşine düşelim.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Beraber gidelim.
RECEP ÖZEL (Devamla) - Bunu
araştırmanın yeri burası değil.
TUMA ÇELİK (Mersin) Adres veriyoruz;
bakın, adres veriyoruz.
RECEP ÖZEL (Devamla) - İlçe seçim
kurullarında, seçim kurulunda temsilciniz var, itiraza yetkili olan
kişiler var, yaparlar.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Kendinize güveniyorsanız
evet deyin o zaman.
RECEP ÖZEL (Devamla) - Gerçekten böyle seçim
hileleri varsa el birliğiyle karşı çıkalım.
TUMA ÇELİK (Mersin) Gelin, birlikte o adrese
gidelim.
RECEP ÖZEL (Devamla) - Anayasanın 79uncu
maddesi Seçimler, yargı organlarının genel yönetim ve denetimi
altında yapılır. der. Anayasanın 138inci maddesi de
Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin
kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz
veya herhangi bir beyanda bulunulamaz. der. Şimdi, seçim
yargısını kullanan ilçe seçim kurullarının, Yüksek
Seçim Kurulunun yetkisinde kalan bir alanda, bizim, burada bir
araştırma komisyonu kurmamız Anayasaya aykırı.
ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) MERNİS
datasına bakarız.
RECEP ÖZEL (Devamla) Ama biz sahte seçmenin,
hileli seçmenin tamamen karşısındayız ve olmaya da devam
edeceğiz.
TUMA ÇELİK (Mardin) Seçim hilelerinden
bahsediyoruz.
RECEP ÖZEL (Devamla) Nerede? Bir adreste diyorsunuz.
Lütfen, bu adresleri açıkça deyin Şu mahalle, şu sokak, şu
numaralı adreste şu kadar kişi var. diye.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Verdik.
ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) Hemen YSKye
gönderelim, hemen.
RECEP ÖZEL (Devamla) Genel ibarelerle lütfen
bunları yazmayın, bize adres verin, adresleri
araştıralım. Orada haksız bir seçmen varsa el
birliğiyle gerekeni yapalım diyor, önerinin aleyhinde olduğumu
beyan eder hepinize saygılar sunarım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
TUMA ÇELİK (Mardin) Destekleyin, beraber
gidelim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özel.
AYHAN BİLGEN (Kars) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Bilgen, buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
27.-
Kars Milletvekili Ayhan Bilgenin, Isparta Milletvekili Recep Özelin HDP grup
önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
AYHAN BİLGEN (Kars) Sayın Başkan,
hatip önergeyi vermeden önce incelemede bulunmamızı tavsiye etti ama
ben de kendisine önergemizi okumasını tavsiye ediyorum. Burada cadde
isimleri, kapı numaraları var. Birbirimize cevap yetiştirmek
yerine bunun akla mantığa sığıp
sığmadığı konusunda bir izah yapalım. Hakkâride
1.100 kişinin oturabileceği büyüklükte bina var mı, yok mu?
RECEP ÖZEL (Isparta) Orası tabur, tabur.
AYHAN BİLGEN (Kars) Yapmayın
arkadaşlar, caddeden bahsediyoruz.
RECEP ÖZEL (Isparta) Tabur, tabur.
AYHAN BİLGEN (Kars) Değil, değil,
değil.
Cadde numaraları, kapı numaraları
RECEP ÖZEL (Isparta) Tabur orası.
AYHAN BİLGEN (Kars) Değil
arkadaşlar.
Peki, biraz önce kürsüden gösterdiğim adreste
sizce insan yaşıyor mu?
RECEP ÖZEL (Isparta) Kışla orası
ya.
TUMA ÇELİK (Mardin) Gelin, beraber gidelim.
AYHAN BİLGEN (Kars) Şurası
arkadaşlar, sizce -23 numara gözüküyor bu adres, Uluderede- burada
birileri yaşıyor mu sizce?
MUSA PİROĞLU (İstanbul) O da tabur,
o da!
AYHAN BİLGEN (Kars) Yapmayın
arkadaşlar.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bilgen.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
28.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, seçimin Yüksek Seçim Kurulunun
gözetim ve denetiminde yapıldığına ve itirazların da
Yüksek Seçim Kuruluna iletilebileceğine ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
seçim işi, bir yargı işidir; anayasal düzenimiz gereği
Yüksek Seçim Kurulunun gözetim ve denetiminde yapılır. Tabii, sadece
bu da değil, Venedik Komisyonunun kararları da değil, bunun da
dışında, efendim, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği
Teşkilatı AGİTten, Rusya Devlet Duması ve pek çok
uluslararası kuruluş özellikle son seçimden bahsediyorum- 24 Haziran
seçimlerinde geldiler, Türkiyede gözlemlerini yaptılar. Bakınız
ne diyorlar özetle: Ankarada gördüğümüz katılım çok
yoğundu. Sürekli seçmen akını söz konusuydu. Kapanışta
da katılımın yoğun olduğu teyit edilmiş oldu.
Ziyaret ettiğimiz sandıklarda seçim mevzuatına
aykırılık teşkil eden herhangi bir durumla
karşılaşmadık. Dolayısıyla seçmenin iradesini
etkileyen herhangi bir unsur olmadığını söylüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Seçmen taşıyorsunuz
ya!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Toparlıyorum.
BAŞKAN Süreleri bir kereye mahsus
uzatıyorum yoksa kanun teklifinin görüşmelerine
başlayamayacağız.
Buyurun.
Bir dakika daha veriyorum Sayın Özkan,
toparlayın.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Grup önerisine
ilişkin mesele, Yüksek Seçim Kurulunun gözetiminde ve denetiminde
değerlendirilmesi gereken bir meseledir. Sadece HDP Grubu
açısından değil, AK PARTİ Grubu olarak biz de seçmen
listelerine ilişkin bu itirazlarımızı yapıyoruz. Varsa
bir yanlışlığın yine Yüksek Seçim Kurulunun denetimi
ve gözetiminde denetlenmesi ve incelenmesi gerekmektedir. Varsa itiraz, bunu
Yüksek Seçim Kuruluna iletebilirler.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Altay
29.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, siyasi partilerin YSK ve seçmen
kütükleri üzerinde yapılan manipülasyonlara yönelik kaygıları
gündeme getirmesi gerektiğine, sorunun yapılan itirazların ilçe
seçim kurullarınca ve nüfus müdürlüklerince kale alınmaması
olduğuna ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ediyorum.
YSK ve seçmen kütükleri üzerinde yapılan
manipülasyonlara yönelik kaygıları gündeme getirmek, siyasi
partilerin görevidir ama bu, seçimden korkulduğuna ya da seçimlerle ilgili
sonucun şimdiden tayinine yönelik bir algıya kamuoyu
bakımından da yol açmasın lütfen.
Vatandaşlarımıza bu konuda önce bu samimi uyarıyı
yapayım. YSK ne yaparsa yapsın, ne kadar emir ve talimatla
çalışıyor olsa da ben, milletin, partilerin sandıklara ve
oylarına Oy namustur. bilinciyle sahip çıkacaklarına
inanıyorum.
Ancak, Sayın Bilgenin biraz önce işaret
ettiği, gösterdiği belgelerden bizde de yüzlerce var. Sayın
Adıgüzel Milletvekilimiz değindi, biraz önce bir ilçe
başkanı -ilçe ismi vermeyeceğim- beni aradı, dedi ki
Beş katlı bir bina, on katlı görünüyor ve olmayan, üstteki
beş katta da çok sayıda seçmen görünüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi Sayın
Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Hemen
tamamlıyorum.
Sorun burada şu: Bu konuda yapılan
başvuruların, itirazların ilçe seçim kurullarınca ve nüfus
müdürlüklerince gereği gibi karşılanmaması, yerine
getirilmemesi, itirazların kale alınmamasıdır. Bu vesileyle
ilçe seçim kurullarını ve il, ilçe nüfus müdürlüklerini Anayasaya,
kanunlara uymaya, görevlerini yerine getirirken sadece ve sadece kanunlar
çerçevesinde iş yapmaya daveti de bir görev sayıyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Kars Milletvekili Ayhan Bilgen
tarafından, YSK seçmen kayıtlarında yaşanan usulsüzlük
iddialarının araştırılması amacıyla
15/1/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 15
Ocak 2019 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi (Devam)
BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
IX.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Mithat Sancarın,
Emeklilikte Yaşa Takılanlar Platformu üyelerinin ve dernek
yöneticilerinin Meclise alındıklarına ve Genel Kurulu
izleyebileceklerine ilişkin konuşması
BAŞKAN Sayın Altay, biraz önce
ilettiğiniz hususla ilgili araştırmaları
yaptırdım. Görevli Meclis idare amiri, gerekli girişimleri
yapmıştır. Sözünü ettiğiniz kişiler, Meclise
alınmıştır, Genel Kurulu izlemeye geleceklerdir, muhtemelen
gelmişlerdir de. (CHP, İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
CHP Grubunun, İstanbul Milletvekili Ahmet Ünal Çeviköz ve
arkadaşları tarafından, 31 Aralık 2018 tarihinde Taksim
Meydanında Özgür Suriye Ordusuna ait bayrağın
açılması vesilesiyle Suriye rejimi karşıtı
faaliyetlere Türkiye toprakları üzerinde izin verilmesi olayına
ilişkin sorumluların araştırılması amacıyla
8/1/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 15 Ocak 2019 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
15/1/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 15/1/2019 Salı günü
(bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin, İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Engin
Altay
İstanbul
CHP
Grubu Başkan
Vekili
Öneri:
İstanbul Milletvekili Ahmet Ünal Çeviköz ve
arkadaşları tarafından 31 Aralık 2018 tarihinde Taksim
Meydanında Özgür Suriye Ordusuna ait bayrağın
açılması vesilesiyle Suriye rejimi karşıtı faaliyetlere
Türkiye toprakları üzerinde izin verilmesi olayına ilişkin
sorumluların araştırılması amacıyla 8/1/2019
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis Araştırması Önergesinin (654
sıra no.lu) diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
15/1/2019 Salı günlü birleşimde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere öneri sahibi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul
Milletvekili Ahmet Ünal Çeviköz konuşacaktır.
Buyurun Sayın Çeviköz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
CHP GRUBU ADINA AHMET ÜNAL ÇEVİKÖZ
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına verilen araştırma önergesi
için söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Yeni yıl gecesi İstanbulun Taksim
Meydanında Suriyelilerin açtığı Özgür Suriye Ordusu
bayrağı, toplumun her kesiminde güvensizlik duygusu
yaratmıştır. Kent meydanları, kamusal bir alan olarak
toplumsal dinamizmin ağırlıklı olduğu konumdaki
kentsel yapılardır. Meydanlar, geçmişte olduğu gibi
günümüzde de kentin çarpan kalbi, düşünen beyni ve söz söyleyen dilidir.
Ülkemizde bu özelliklerde pek çok meydan bulunmaktadır. Bunlardan en
bilineni de şüphesiz Taksim Meydanıdır.
Taksim, 1928de Cumhuriyet Anıtının
dikilmesiyle şehir meydanı kimliğini kazanmıştır.
Taksim, cumhuriyetin ilk dönemlerinden itibaren simge olarak görülen bir alan
olmuştur. Taksim Meydanı, İstanbulun en kalabalık
yerlerinden biri konumunda olmasının yanı sıra tarihsel
olarak pek çok siyasi ve toplumsal olaya da ev sahipliği
yapmıştır. Taksim Meydanındaki Cumhuriyet Anıtı
ulusal bayramlarda, futbol galibiyetlerinde, çevreye ve özgürlüklere sahip
çıkılan Gezi eyleminde, 1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramında
vazgeçilmez kutlama alanıyken bugün Suriye rejimine muhalif kesimlerce
gösteri yapılan bir alan hâline gelmiştir. Taksimi
betonlaştırarak, işletmeleri kapatarak meydan olma
özelliğini ortadan kaldırma çabaları şimdi de Taksimi
Suriyedeki rejim aleyhtarlarına açarak devam etmektedir.
Laik ve demokratik cumhuriyetimizin simgelerinden
olan bu alanın sınır komşumuz olan bir ülkenin yönetimini
devirmek isteyen gruplara açılması önemli bir sorundur. Taksimde
yaşanan güvenlik zafiyeti sadece bölgede bulunan vatandaşlarımız
açısından değil, tüm ülkenin güvenliği açısından
tehdit oluşturmaktadır. İktidar, Taksim Meydanının
güvenlik nedeniyle 1 Mayısta emekçilere açmayıp yeni yıl
kutlamaları esnasında Suriye devletine muhalif unsurlara açarak yeni
bir çelişkiye imza atmıştır. Taksim Meydanında 3
kişi kol kola girip halay çekse hemen gözaltına alınırken
bir grubun üstelik ÖSO bayrağını sallaya sallaya gösteri
yapması, bu çelişkinin en bariz göstergesidir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kısaca ÖSO diye adlandırılan Özgür Suriye
Ordusu, Suriyenin mevcut rejimine muhaliftir. Daha önce de bu unsurlar
tarafından Türk lirasının Suriye poundu
karşısındaki değer kaybı nedeniyle
maaşlarını Türk lirası olarak almak istemedikleri bilgisi,
kamuoyunda yaygın şekilde gündeme gelmişti ama bizim en çok
ağırımıza giden, paralı ve silahlı bu gruba
Kuvayımilliye benzetmesinin yapılmış olmasıdır.
Kuvayımilliye ruhuna yapılan bu saygısızlığı
asla kabul etmiyoruz. Afrinde ÖSO mensuplarının yağma, talan,
gasp, hırsızlık, fidye için adam kaçırma, gelişigüzel
hapsetme, işkence gibi suçlarının bir kısmı,
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyinin raporuna
girmişti.
Biliyor musunuz, bizim için, güvenliği
sağlamak amacıyla mücadele ettiğimiz terör örgütleri neyse
Suriye için de ÖSO odur. ÖSOyla yan yana gelerek Türk Silahlı Kuvvetlerinin
ve Türkiyenin itibarına gölge düşürülmektedir. Taksimde
yaşanan bu olay, Türkiyenin Astanada üstlendiği görevi ve Türkiye
tarafından da desteklenen, Suriyede yeni Anayasa hazırlama sürecini
tehlikeye atmaktadır.
Değerli milletvekilleri, İçişleri
Bakanı 7 Ocak tarihli röportajında, ÖSO bayrağının
açılmasına ilişkin olarak sorulan bir soruya Bu adamlar burada
ne yapıyorlar? sorusunu soramayız. diye cevap vermiştir.
İçişleri Bakanı tarafından verilen bu cevap, Meclisin
konuyla ilgili olarak devreye girmesi gerekliliğini de ortaya
koymuştur. Başka bir ülkenin rejim muhaliflerinin Taksim
meydanında bayrak açması iç güvenliğimize de bir tehdittir. Bu
soruyu soramayan bir İçişleri Bakanına yükümlülüklerini
hatırlatmak da yine Meclisimizin görevidir.
Değerli milletvekilleri, Sayın
Başkan; bu vesileyle, beni, beni olduğu kadar tüm
Dışişleri camiasını derinden yaralayan bir konuya da
değinmek isterim. Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt
Çavuşoğlu, 9 Ocak tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Dışişleri Komisyonunda yaptığı bir konuşmada
Kimse kusura bakmasın, en iyi, en başarılı
büyükelçilerimiz dışarıdan atadıklarımız.
şeklinde talihsiz bir beyanda bulunmuştur. Ben kusura bakıyorum,
Dışişleri mesleğine emek veren tüm
meslektaşlarımın da kusura baktıklarını düşünüyorum.
Dışişleri Bakanlığı mensupları şimdiye
dek bakanlarıyla karşılıklı güven ve saygı
anlayışı içinde çalışmışlardır. Hiçbir
Dışişleri Bakanı da başında bulunduğu kuruma
karşı böylesine inançsız olmamıştır. Sayın
Bakan keşke böyle bir kıyaslama yapmasaydı, keşke böyle bir
ayrımcılık yapmasaydı. Sayın Bakanın
başında bulunduğu kurum mensuplarına karşı bir
özür borcu olduğunu düşünüyorum.
31 Aralık 2018 tarihinde Taksim
meydanında, Suriye rejimine muhalif kişiler tarafından Özgür
Suriye Ordusuna ait bayrağın açılması vesilesiyle Suriye
rejimi karşıtı faaliyetlere Türkiye toprakları üzerinde
izin verilmesi ve gösteriler sonucu yaşanan olaylara konu olan güvenlik
zafiyetine ilişkin olarak sorumluların
araştırılması amacıyla, Anayasanın 98inci,
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104üncü ve 105inci
maddeleri gereğince Meclis araştırması
açılmasını arz ve teklif ediyoruz.
Saygılarımla. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Çeviköz.
Öneri üzerinde ikinci söz, İYİ PARTİ
Grubu adına Konya Milletvekili Fahrettin Yokuşa aittir.
Buyurun Sayın Yokuş. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA FAHRETTİN
YOKUŞ (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi İYİ PARTİ adına saygıyla selamlıyorum.
Bugün ülkemizde Suriyeli diye
adlandırdığımız 3 milyon 600 bin göçmen ve 1 milyondan
fazla da 11 farklı ülkeden göçmen bulunuyor. Bu, kayıt
dışı rakamlarla böyle. Eğer kayıt dışı
rakamları da içine alırsak, kayıt altına alırsak 1
milyondan fazla daha kayıt dışı Suriyelinin olduğu
söyleniyor yani ülkemizde şu anda 5 milyonu aşkın göçmenin
yaşadığı ifade ediliyor.
Türkiyemiz âdeta bir göçmenler ülkesi oldu.
Türkiyeyi yönetenler, göçmen sayımızın çokluğuyla
övünüyorlar, hatta hızlarını alamayıp Nerede, ne kadar
ülkesinden kaçmak isteyen varsa Türkiyeye sığınabilir, bir tek
Türk asıllılar olmasın yeter. diyorlar. Hâlbuki burası
Türk ülkesi, öncelikle onların gelmesi lazım, örneğin, Doğu
Türkistanlıların. Ama bu konuda Aman, biz Suriyelileri geriye de
göndermeyiz. diyorlar, Niye göndermezsiniz? Bunlar bize lazım., Neye
lazım? Efendim, ülkemizin ekonomisine katkı
sağlıyor.muş, Allah Allah. Kardeşim, benim ülkemde 1
milyondan fazla kayıt dışı çalışan Suriyeli var,
vergi vermiyor. Eğer bu kafayla giderseniz bu sayı 2 milyona
çıkacak. İşsizlik almış başını gidiyor,
benim ülkemin çocukları işsiz güçsüz geziyor. Benim ülkemde Suriyeli
keyfekeder iş yeri açıyor, denetim yok. Benim ülkemde Suriyeli benim
ülkemde yaşayan vatandaştan daha fazla haklara sahip hastanelerde,
postanelerde, her yerde. Ve acı olan, benim ülkemi yönetenler diyorlar ki:
Biz bu göçmenlere 45 milyar para harcadık altı yılda. İyi
de kardeşim, bak EYTliler bekliyor, bak, 3600ü bekliyor memurlar,
işçiler bekliyor. Yahu, bu 45 milyar doları Suriyelilere
ayıracağınıza kendi evlatlarınıza, kendi
ülkenizin insanlarına niye ayırmadınız? Böyle bir ülke
yönetilebilir mi! Şimdi, bu 45 milyar dolar doğruysa hangi bütçeden
harcadınız? Devlet bütçesinde böyle bir kalem yok, yurt dışından
mı geldi, hangi kaynaktan harcadınız? Gelin de şu Meclise
bir hesap verin. O da yok. Nasıl devlet yönetiyorsunuz siz? Yani
burası muz cumhuriyeti mi? Onun için şunu söylüyorum: Türk milletine
sorun
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen Sayın
Yokuş.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Türk milleti
diyor ki: Ben, göçmenlerle, sığınmacılarla ekmeğimi
paylaşırım, sınırlarda, kamplarda bakarım ama
ülkemi paylaşamam.
Evet, bu ülkeye siz 4 milyon Suriyeliyi
vatandaş yapamazsınız. Bunu engelleriz, buna mâni oluruz. Türk
milleti asla ve asla 4 milyon göçmene vatandaşlık veremez, bunun
ağır faturası olur. Bu ülkenin gelecek nesillerine, bu milletin
bölünmesine, bu milletin parçalanmasına, bin yıldır
yaşadığımız Anadolu coğrafyasının
elimizden gitmesine sebep olursunuz.
Ey AK PARTİ yöneticileri, beka sorunu budur.
Suriyeliler şu anda Türkiyeyi işgal etmiştir. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar) Bu işgalden bu
ülkeyi kurtaracağız, size rağmen kurtaracağız.
Aklınızı başınıza toplayın.
Hoşça kalın. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Yokuş.
Öneri üzerinde Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Mardin Milletvekili Tuma Çelikte söz.
Buyurun Sayın Çelik. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
HDP GRUBU ADINA TUMA ÇELİK (Mardin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HDP adına önerge
üzerinde söz söylemek için söz almış bulunuyorum.
Şimdi, bilindiği gibi Suriyede sekiz
yıl önce başlayan bir iç savaş var. Şu anda Türkiyede
iktidarda bulunanların Şamdaki Emevi Camisinde bayram namazı
kılma konusundaki isteklerinin de bu savaşın
başlamasına bir sebep olduğu konusunda çeşitli rivayetler
var. Tabii, çok kirli olan, sekiz yıldır devam eden bu savaşta
birçok yerli halk hemen hemen bitme noktasına geldi. Milyonlarca insan,
Suriyeli, ülkelerinden kaçarak başka ülkelerde, başka yerlerde
yaşamlarına devam etmek zorunda bırakıldılar,
kaldılar. Suriyede binlerce yıl önce oluşturulan,
halkların yarattığı, insanlığa sundukları
birçok değer, örneğin Palmiradaki tarihî eserler, Haburdaki dinî
eserler, Afrindeki tarihî eserler yerle bir edildi.
Suriyedeki bu savaşta birçok güç yer
alıyor ve bu güçlerin bir kısmı, maalesef Suriyedeki
halkların ya da Suriyedeki farklılıkların
dışında, dünyanın değişik ülkelerinden,
değişik bölgelerinden oraya gitmiş güçler, insanlar. Tabii, bu
durum beraberinde birçok ilişkiyi de ortaya çıkarıyor. Bu
ilişkilerden bir tanesi de Türkiye-ÖSO ilişkileri yani Özgür Suriye
Ordusu diye adlandırılan Türkiye-Özgür Suriye Ordusu
ilişkileri. Bu ilişkiler gerçekten araştırılması
ve ortaya çıkarılması gereken bir konu. Ama bunu yaparken
şuna da biz dikkat etmek zorundayız: Türkiyeye
sığınmış milyonlarca insanı ÖSOyla
bağlantılandırmak ve oradan okumak doğru değildir. O
insanlar savaşın devam ettiği ülkelerinden kaçmak,
yaşamlarını devam ettirmek için buraya geldiler. Eğer
devlet bu çerçevede, iktidar bu çerçevede bir işlem yapıyorsa,
onları ilişkilendiriyor ve o çerçevede bir ilişki kurarak
Suriyede çalışma yürütüyorsa bunun da araştırılması
gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın Sayın
Çelik.
Buyurun.
TUMA ÇELİK (Devamla) Teşekkür ederim.
Son olarak, şunu söylemek istiyorum:
Türkiye-ÖSO ilişkileri, açık bir şekilde ortaya konulmalıdır.
Türkiyenin ÖSO üzerinden Suriyede tahakküm kurmaya
çalışmasını yanlış buluyor ve hemen
sonlandırılması gerektiğini düşünüyoruz. Herkes
Suriyede yaşayan Arap, Kürt, Süryani, Türkmen ve diğer bütün
kimliklerin, Müslüman, Hristiyan, Nusayri, Ezidi, Dürzi inançların bütün
hak ve taleplerine saygı göstermek, cevap vermek zorundadır. Bütün
bunlar yapılırken, Suriyeli mültecilere insani bir yaklaşım
gösterilmesi ve bütün haklarının sağlanması, bunun
denetlenebilmesi gerekmektedir. Türkiyedeki kutuplaşmayla birlikte her
gün daha da artan nefret söylemi ve hedef gösterme
sonlandırılmalıdır; bunun da en belirgin sebebi olan
kutuplaştırmanın, tekleştirmenin bir an önce
sonlandırılması gerekir.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Çelik.
Öneri üzerinde, Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubu adına Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Kasım
Gülpınar konuşacaktır.
Buyurun Sayın Gülpınar. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET KASIM GÜLPINAR
(Şanlıurfa) Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisi aleyhinde söz
almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla, muhabbetle
selamlıyorum.
Evet, yine gerekçesini okuduğumuzda maalesef
izah etmekte zorlandığımız ve mantıksal ve duygusal
altyapısını anlamakta zorlandığımız bir
önergeyle karşı karşıyayız. Bugüne kadar,
yıllardır Türkiye dâhil dünyanın birçok ülkesinde kutlanan ve
birçok ülke için de aslında yerli ve millî unsur olmaktan uzak, tamamen
insanların eğlenmesine ve stres atmasına yönelik bir kutlamadan
yola çıkarak meseleyi bu kadar siyasi boyuta indirgemek de gerçekten özel
bir kabiliyet gerektiriyor olsa gerek ve daha da vahimi, işi, bir meydan
güzellemesine indirmek, meydan boyutunda ele almak da ayrı bir vahamet bence.
Aslında hiçbir siyasi boyutu olmayan bir
meselenin bu kadar siyasileştirilmesi de ister istemez siyasete dair,
özellikle de dış siyasete dair birkaç cümle sarf etmemizi
gerektiriyor. Eğer hâlâ bu bölgede, bu coğrafyada oynanan, oynanmak
istenen oyunlardan habersizsek gerçekten vahim bir durum; yok, olayların
farkındaysak, ona rağmen hâlâ bu tür reaksiyonlar gösteriyorsak çok
daha vahim ama ben çok optimist bir anlayışla birinci
şıkkın geçerli olduğuna inanmak istiyorum ve öyle de
olması gerektiğini düşünüyorum. Bunun için de konunun üzerinden
bir kez daha geçilmesi gerektiğine inanıyorum.
Amerika Birleşik Devletleri başta olmak
üzere, birçok Batılı devletin, Rusyanın ve İranın
dahlinin olduğu komşumuz olan bölgede hâlen Türkiye'nin
varlığını sorgulamak, evlerini barklarını terk
edip başka bir ülkede yaşamaya çalışan insanları
görmezden gelip bunları iç siyasete malzeme yapmak ve bunların en
büyük müsebbibi Suriye rejiminden yana tavır almak, İkinci Dünya
Savaşı sırasında Nazilerin şerrinden kaçıp Suriyeye
sığınan Yunan vatandaşlarının orada son derece
insani bir muameleye maruz kalıp bugün aynı şekilde Suriye
rejiminin şerrinden Yunanistana kaçıp yarı çıplak bir
şekilde donmaya mahkûm edilen ve sınır dışı
edilen Suriye vatandaşlarına tam tersi bir muamelede bulunan
Yunanistanın tavrıyla bence eş değer bir
anlayıştır. Ben, özellikle biraz daha hoşgörü, biraz daha
tahammül, biraz daha sabır tavsiyesinde bulunmak istiyorum. Şunu
unutmayalım ki hiç kimsenin, hiçbir ülkenin yarın ne
olacağının garantisi yok, biraz önce Yunanistanın
örneğini verdiğim gibi.
Ben şunu söylemek istiyorum son olarak: Ne
kadar iyilik yaparsak o kadar iyilik bulacağız, ne kadar kötülük
yaparsak da o kadar kötülük bulacağız ve bu konunun bu kadar da
önemsenmesi gerektiği hususunda ben açıkçası karşı
olduğumu belirtiyor ve AK PARTİ Grubu olarak CHP, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın
Gülpınar.
MEHMET KASIM GÜLPINAR (Devamla)
önerisinin
aleyhinde olduğumuzu belirtiyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Gülpınar.
AHMET ÜNAL ÇEVİKÖZ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Çeviköz, grup başkan
vekilinizin söz alması gerekiyor sizin değil.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Kendi adına
istiyor Sayın Başkan.
BAŞKAN - 60a göre söz talebi
AHMET ÜNAL ÇEVİKÖZ (İstanbul) Kendi
adıma
BAŞKAN Buyurun Sayın Çeviköz, bir dakika
süre veriyorum size 60a göre.
AHMET ÜNAL ÇEVİKÖZ (İstanbul) Sayın
Başkan, benim biraz evvel yapmış olduğum konuşma,
amacından saptırılmış ve hiçbir şekilde
yakışmayan bazı ifadelerle, yok işte, Yunanistanın
birtakım davranışlarına benziyor. veya Böyle bir önerge
verebilmek için özel kabiliyet gerekiyor. gibi bir sataşma söz konusu olmuştur;
bunun için söz istemiştim. Esas maksadımı açıklamak
istiyorum.
BAŞKAN O zaman yerinizden
maksadınızı açıklamak için bir dakika süreyle 60a göre söz
veriyorum.
Sataşma görmedim ben ama sözlerinizi
açıklamanız için, buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
30.-
İstanbul Milletvekili Ahmet Ünal Çeviközün, Şanlıurfa
Milletvekili Mehmet Kasım Gülpınarın CHP grup önerisi üzerinde
AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
AHMET ÜNAL ÇEVİKÖZ (İstanbul) Çok
teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; özellikle Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekillerine
bunu anlatmak istiyorum. Bizim vermiş olduğumuz önergede herhangi bir
şekilde eğlencenin yasak olması gerektiği veyahut da
eğlencenin hak edilmediği gibi bir ifade yer almıyordu. Bizim
aslında bu önergeyi vermemizin sebebi, düzgün olmayan ve rejim
aleyhtarı bir grubun bayrağı olarak orada kullanılan
bayrağın bir güvenlik tehdidi oluşturduğu ve bir komşu
ülkenin rejim muhaliflerine bir şekilde destek verildiği
anlamına geldiğini dile getirmiştik. Biz önergeyi bu maksatla
verdik ve bu maksat üzerinden geliştirdik bütün söylemimizi.
Burada yanlış anlaşıldı,
eğlence hakkının yasak olduğu veya eğlence
hakkına Suriyelilerin hakkı olmadığı şeklinde bir
ifadeyle çarpıtıldı. Bunun doğru olarak
anlaşılması için, Suriyelilerin elbette ülkemizde
barınmalarına biz de aynı şekilde olumlu bakıyoruz ama
burada Suriyelilere bizim kapılarımızı, evlerimizi
açmış olmak onlara rejim aleyhine
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi bağlayın lütfen.
Buyurun.
AHMET ÜNAL ÇEVİKÖZ (İstanbul) Bizim
bizim Suriyelilere Türkiye'de yaşama imkânı ve sığınma
imkânı sağlamış olmamız onlara Suriyedeki mevcut
hükûmetin ve rejimin aleyhinde davranışlarda bulunma
hakkını ve Özgür Suriye Ordusu bayrağını Taksim
Meydanında açma hakkını vermemektedir. Ben özellikle bunun
altını çizerek bilhassa Adalet ve Kalkınma Partisi
milletvekillerine, dikkatle anlamaları için, tekrar hatırlatmak
istedim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Çeviköz.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
CHP Grubunun, İstanbul Milletvekili Ahmet Ünal Çeviköz ve
arkadaşları tarafından, 31 Aralık 2018 tarihinde Taksim
Meydanında Özgür Suriye Ordusuna ait bayrağın
açılması vesilesiyle Suriye rejimi karşıtı
faaliyetlere Türkiye toprakları üzerinde izin verilmesi olayına
ilişkin sorumluların araştırılması amacıyla
8/1/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 15 Ocak 2019 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Öneri kabul edilmemiştir.
Değerli milletvekilleri, İç Tüzükün
37nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma
önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
A)
Önergeler (Devam)
3.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin (2/976) esas numaralı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/16)
27/12/2018
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İç Tüzük 37ye göre (2/976) esas numaralı
Kanun Teklifimin değerlendirilmek üzere gündeme alınması
hususunu bilgilerinize arz ederim.
Saygılarımla.
Ömer
Fethi Gürer
Niğde
BAŞKAN Önerge sahibi Niğde Milletvekili
Sayın Ömer Fethi Gürer, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununda değişiklik
yapılması için verdiğim kanun teklifi, ülkemizde emeklilikte
yaşa takılanlar olarak bildiğimiz ve ciddi mağduriyet
yaşayan kesimin sorunlarını ortadan kaldırmak için
verilmiştir. Bu teklifle, emeklilikte yaşa takılanların
ülkemizde uğradığı haksızlığın giderilmesi
amaçlanmaktadır.
1999 yılında emeklilik yaşı
olmayan kanunla ülkemizde emekli olunuyordu. Yani sigorta ve prim gün
sayısını dolduranlar emekliliğe hak
kazanıyorlardı. O günün koşullarında yaş
sınırı getirildi, ardında da 2008 yılında bu
yaşla ilgili düzenleme 65 yaşına kadar yükseltildi. Keza, bu
konuda mağdur olan kesimin emeklilikle ilgili 2008 yılından
sonra ücretlerinde yapılan düzenlemede de geriye dönük bir uygulama
gerçekleşti.
Değerli arkadaşlar, emeklilikte yaşa
takılanların talebi: Kendi ödedikleri prim ve doldurdukları gün
sayısıyla hak ettiklerini istiyorlar yani ek bir talepleri yok. Biz
çalışarak bunu hak ettik, hakkımız verilsin,
mağduriyetimiz giderilsin. diyorlar. Orta ve ileri yaşlarda
işini yitirenler gittikleri zaman bir işe girmeye, işveren diyor
ki: Sen yaşlısın, işe alamam. Devlet Sen gençsin, seni
emekli edemem." diyor. Bu insanlar açlıkla karşı
karşıyalar. Eğer bir evin bir geliri yoksa, emeklilikte
yaşa takılan da işsiz kalmışsa o evdeki
insanların mağduriyeti daha da katlanıyor. Ayrıca bunlar,
doğal olarak, sigortayla ilgili prim yatıramadıkları için
sağlık hizmetinden dahi yararlanamıyorlar. Suriyelilere
tanıdığımız hakkı dahi bunlardan esirgiyoruz.
Bildiğiniz gibi, şu anda emekli
olanların maaşları yukarı doğru değil,
aşağıya doğru gidiyor. Adalet ve Kalkınma Partisinin
düzenlemesine göre, bu böyle devam ederse 65 yaşına geldiğinde
arkadaşlar, bırakın maaş almayı, bir de borçlu
çıkabilir; bu anlayış onları daha da sorunlu hâle
getirebilir. O anlamda, bu sorunu birlikte çözmemiz gerekiyor.
Komisyona gönderilmesi için teklifimizi verdik,
bekledik, bugüne kadar gelmedi ama komisyona gitseydi, bütün partilerin ortak
bir çözüm üretimiyle buraya gelseydi, bu kanun bütün partilerin de talebi
doğrultusunda gerçekleşseydi, bu mağdur olan kesimleri el
birliğiyle mutlu etmiş olacaktık.
Değerli arkadaşlar, çalışanların
hakkını nedense Adalet ve Kalkınma Partisi görmezden geliyor.
İşçinin, çiftçinin, memurun, BAĞ-KURa ödediği primiyle
esnafın hak ettiği bir olayı duymazdan gelmemiz mümkün
değil. Bugün Türkiyenin her yerinde bu kardeşlerimiz örgütlü olarak
talepte bulunuyor, bütün milletvekillerimize de durumu yansıtıyorlar.
Gelin, bu yanlışı düzeltelim. Geriye doğru
işletilmiş, dünyada örneğine çok rastlanmayan bir düzenlemeyle
kendi çalışanlarımız mağdur kaldı. Bundan
vazgeçmemiz gerekiyor. Bu kanun teklifim yasalaştığında -destek
verirseniz- şu anda emeklilikte yaşa takılıp emekli
olamayanların tümünün emekliliği gerçekleşmiş olacak. Bu
insanlar umutla bunu bekliyor. Verdiğiniz emekli ücreti zaten asgari
ücretin de altında. Yani bu, onların mutlu olmasını
sağlayacak bir rakam değil ama hak edişlerini istiyorlar.
Bunların sayısı kaç? Soruyoruz, bize ciddi bir rakam olarak
söyleyen de yok; herkes kafasına göre takılıyor, Sayın
Cumhurbaşkanı da hakkını arayanlara türedi diyor. Oysa
bunlar sizin, bu ülkenin yurttaşı.
Biraz evvel işçilerin de temsilcileri bulunan
20 arkadaşımızın Meclise girmesi dahi İdare Amirince
yasaklandı ama Meclis Başkan Vekilinin girişimiyle 20
arkadaşımızı buraya zorla aldık. Burada ne
yazıyor? Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
yazıyor. Mustafa Kemal Atatürk bu Meclisin varlığını
yalnız milletvekilleri için sağlamamış ki, yurttaş da
gelip tribünlerden kim ne yapıyor görmek istiyor. (CHP
sıralarından alkışlar) Hangi parti halkın
yanında, sorunlarına iniyor, onlar için çözüm istiyor, vatandaşların
bilme hakkı yok mu? Ne demek vatandaşlara Meclisi kapatmak? Bunu
kabul etmemiz mümkün değil.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bravo.
ÖMER FETHİ GÜRER (Devamla) Emeklilikte
yaşa takılanların mağduriyetini giderecek bu kanun
teklifine Meclisteki tüm arkadaşlarımın destek vermesini ve bu
mağduriyetin bugün sonlandırılmasını talep ediyorum.
Bunu, bir milletvekili olmadan öte, bir yurttaş olarak istiyorum. Çünkü
meydanlara, sokaklara gittiğimiz zaman yaşanan mağduriyeti
bizlere nakleden o insanların durumunu gidin bir görün. Ülkenin içinde
bulunduğu koşullarda, enflasyonun her geçen ay
arttığı; yokluğun, yoksulluğun büyüdüğü yerde bir
emekli maaşını bu yurttaşlarımıza çok görmeyelim
diyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın Sayın
Gürer, bir dakika daha süre veriyorum size.
ÖMER FETHİ GÜRER (Devamla) Emeklilikte
yaşa takılanların sesine kulak verin diyorum. Bunların da
oy hakkı olduğunu unutmayın. Eğer böyle giderseniz 31 Mart
seçimlerinde ne kadar olduklarını, kim olduklarını size
göstereceklerine ben inanıyorum. Onun için, gelin bu kanun teklifimize
olumlu oy verin diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar; İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Gürer.
Sayın Kerestecioğlu, söz talebiniz var.
Buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
31.-
Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, emeklilikte yaşa
takılanların mağduriyetinin ortak uzlaşıyla çözülmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Söz talebim var Sayın Başkan, bu konuyla ilgili olarak.
Değerli milletvekilleri ve sevgili
yurttaşlarımız; öncelikle hoş geldiniz, gelebildiniz.
Şunu özellikle ifade etmek istiyorum:
Kışlıktan sonra yazlık saraya, hatta şimdi bir de
Bitlis Ahlatta saray yapmaya bütçe ayırabilenler, yıllarca
çalışmış ve emek harcamış
yurttaşlarımızın emekliliği için bütçe
olmadığından ve bütçe dengesinden söz ediyorlar. Güvenlikçi
savaş politikalarına son üç yılda 3 kat fazla bütçe
ayıranlar yine bütçe dengesinden söz ediyorlar. Biz diyoruz ki artık
bu sorun çözülmelidir. Emeklilikte yaşa takılan
yurttaşlarımız bu yaşta emekli olacaklarını
düşünerek çalışma hayatına başlamışlardır.
Bu, onlar için artık vazgeçilmez bir haktır. Milyonlarca
vatandaşımızın mağduriyetini ortak bir
anlaşmayla, uzlaşmayla artık çözmeliyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bağlayın Sayın
Kerestecioğlu.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Tamamlayacağım Sayın Başkan.
AKP dışındaki bütün partilerin bu
konuda kanun teklifi bulunmaktadır. İşte aslında burada
tercih belli olmaktadır; emekten, haktan, hak edilenden mi
yanasınız yoksa saraylardan, kendi bekanızdan yana
mısınız? Biz emekten, hak edilenden yanayız ve bu sorunu
çözmek için varız diyoruz, bu kanun teklifine de evet diyoruz ve herkesi
buna evet demeye çağırıyoruz.
Teşekkürler. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Sayın
Başkan, çıkarıyorlar.
AYLİN CESUR (Isparta) Sayın Başkan,
dışarı çıkarıyorlar.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Sayın
Başkan
Sayın Başkan
Dışarıya
çıkartıyorlar.
BAŞKAN - Sayın Ağıralioğlu
32.-
İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun, emeklilikte
yaşa takılanlarla ilgili kanun teklifine evet oyu vereceklerine
ilişkin açıklaması
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Bu kanun teklifine evet vereceğiz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Neden
çıkartıyorsunuz?
Sayın Başkan, hayır, olmaz öyle bir
şey. Kendileriyle ilgili kanun oylanacak şimdi. Süre doldu diye
çıkartıyorlar.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, bir izin
verir misiniz? Şunu anlamaya çalışmamız gerekiyor:
Kendileri mi gönüllü ayrılıyorlar yoksa
MAHMUT TANAL (İstanbul) Hayır,
hayır efendim, kendileri ayrılmıyorlar, Emniyet
çıkarıyor, süre doldu diye çıkarıyorlar.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır efendim, süre doldu
diye çıkarıyorlar.
BAŞKAN Bunu anlamamız gerekiyor
değerli arkadaşlar.
AYLİN CESUR (Isparta)
Çıkarıldılar Sayın Başkan, görevli geldi
yanlarına.
BAŞKAN Ziyaretçi süresi dolduğu için
MAHMUT TANAL (İstanbul) Başkan, süre
doldu diye dışarı çıkarıyorlar. Böyle bir şey
olabilir mi?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, bir
talimat verin, böyle bir şey olmaz. Görsünler kimin ne oy
kullandığını.
BAŞKAN Bununla ilgili ayrıca
yetkililerden, ilgililerden bilgi alacağım.
Buyurun Sayın Altay.
33.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, saat 18.00den sonra Meclise
ziyaretçi alınmadığına ama saat 18.00den önce gelen
ziyaretçilerin de Genel Kurulu dilediği kadar izleyebileceğine
ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Şimdi,
uygulama şudur
Bir yanlış yapılıyor, buna müsaade
etmeyiz.
4 milletvekilimiz merdivenlere gitsin, o
arkadaşların dışarı çıkmasını
engellesin. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Bir dinleyin arkadaşlar.
Şimdi, şöyle, usul şu: Sayın
Başkan, Meclise saat 18.00den sonra ziyaretçi alınmaz, doğru
ama 18.00den sonra giriş yapılmaz. diye okuyoruz bunu. 18.00den
önce gelmiş bir ziyaretçi, Genel Kurulu dilediği kadar izler ve
çıkar ki özel günlerde, mesela, yemin töreninde 18.00de ziyaretçiler
dışarı çıkıyor mu ya da Cumhurbaşkanı yemin
ederken saat 18.00i geçti diye ziyaretçiler dışarı çıkarılıyor
mu? Bir hukuksuzluğa seyirci kalmamalısınız. Bu durumun
çözülmesi lazım.
IX.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
3.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Mithat Sancarın, oturumu
yöneten Meclis Başkan Vekili olarak Meclis düzeninden sorumlu olduğuna
ve Genel Kurul salonundan dışarı çıkartılan
izleyicilerin tekrar izleyici locasına davet edilmelerini yetkililerden
istediğine ilişkin konuşması
BAŞKAN Sayın Altay, bir defa, şunu
anlamaya çalıştım öncelikle: Kendileri mi terk ediyorlar yoksa
kendilerine böyle bir dayatma mı var ya da kendilerinden böyle bir talep
mi oldu? Eğer görevliler kendilerini tam saat 18.00de
dışarı çıkmaya davet etmişlerse yanlış
yapmışlardır.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Evet.
BAŞKAN Genel Kurulu izlemekte olan
vatandaşlar belli bir süre daha kalabilirler, üstelik bu konuyu izlemek
üzere gelmişlerdir.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Evet.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Evet.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Ara verin
Başkan.
BAŞKAN O nedenle, kendilerini
dışarıya çıkmaya zorlayanların hangi dayanakla ve
hangi talimatla bunu yaptıklarını mutlaka soracağım.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Başkan, ara
verin.
BAŞKAN Lütfen, Sayın Paylan, bekleyin,
konuşuyorum.
Kaldı ki ben Meclis Başkan Vekili olarak
bütün bu oturumdan ve Meclis düzeninden sorumluyum. Ben onların burada
istedikleri kadar kalmalarına izin verme hakkına sahibim. (HDP, CHP
ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Dolayısıyla o arkadaşların oturumu izlemek üzere tekrar
izleyici sandalyelerine davet edilmelerini, geri getirilmelerini yetkililerden,
ilgililerden istiyorum.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ara verin Sayın
Başkan, gelene kadar ara verin.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Ara verelim
Sayın Başkan, oylamayı izlesinler.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar,
Sayın Ağıralioğlunun da bir söz talebi vardı.
Buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
34.-
İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun, bütün
partilerin seçim meydanlarında EYTyle ilgili vaadi olduğuna,
Suriyelilere kaynak bulan devletin kendi emeklilerine de kaynak bulması
gerektiğine ve kanun teklifini destekleyeceklerine ilişkin
açıklaması
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; EYTyle ilgili bir
hassasiyet taşıdık. Bütün muhalefet partilerinin, hatta bütün
partilerin seçim meydanlarında bu mevzuda bir hassasiyeti vardı,
vaadi vardı. Bu mevzuyu epeyce dillendirdik, dile getirdik. Seçim
sathına girdik, sahada bu anlamda çok fazla taleple
karşılaştığımız için Biz üzerimize
düşeni yapıyoruz ama Hükûmet bizim sitemlerimize, tekliflerimize
kulak, vicdan kapatıyor. diyoruz. Bu anlamda
yaptığımız bir iş, bir hamle bu.
(Dinleyicilerin locaya geri dönmesi) (CHP ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Bugün, iktidar grubunun bizi izlemeye gelenlerin dışarı
çıkması karşısında İçeride kalabilirler. demesi
gerekirken sessiz kalmasını aslında yaptıkları
işi içlerine sindirememişliklerine hamlediyorum. Çünkü aslında
onların da bu anlamda verilmiş sözleri var, vermek mesuliyetini
taşıyorlar.
Sayın Başkan, Numan Bey -geçen gün bir
açıklamasını basından takip edebildim- seçimi müteakip
EYTlilerle ilgili bir hassasiyet taşıdığını
ifade etti. Ben bunu şöyle algıladım: Seçim sonucuna tesir
edebilecek bir yığılma var EYTyle ilgili, bu talebi absorbe
etmek için Biz bu mevzuda bir düzenleme yapacağız ama seçimden
sonra. diyorlar. Seçimden sonra demelerinin arkasında da bu bütçedeki
yetersizlik yatıyor anladığım kadarıyla. Kanunu destekleyeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın
Ağıralioğlu.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Son cümle, EYTyle ilgili hassasiyetimiz şuradandır: Herkese
bakabiliriz, vatandaşlarımız bunun yük olduğunu falan
bilecek kadar sorumluluk sahibi vatandaşlardır. 4 milyon Suriyeliye
kaynak bulan devletimiz kendi emeklilerine de kaynak bulsun; kendi
israfına, kendi iş adamlarına, müteahhidine kaynak bulan, kendi
emeklilerine de kaynak bulsun. Destekleyeceğiz kanunu efendim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Ağıralioğlu.
Buyurun Sayın Özkan.
35.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, vatandaşın emekli
olması hâlinde bir işte çalışmadan ihtiyaçlarını
giderebilmesini sağlamak için şu anki düzenlemenin
yapıldığına ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Öncelikle biz şunu söylüyoruz, diyoruz ki: Her
kim bu ülke için taş üstüne taş koyarsa, her kim milletimizin
refahı, kalkınması ve huzuru için adım atarsa biz
alkışlayacağız. Yani Ağzınızla kuş da
tutsanız sizi alkışlamayacağız.
anlayışını asla ve asla kabul etmiyoruz.
AYLİN CESUR (Isparta)
Alkışlamayın, el kaldırın, el kaldırın.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Onun için, şu anda
emeklilikte yaşa takılanlar kavramını bir Almana,
İngilize, Fransıza tercüme etmeye çalışsanız öyle
kolay kolay tercüme edemezsiniz. Niye? Çünkü çalışmanın,
üretimin ve refahın olmazsa olmaz unsuru olduğunu Almanya bilir.
Almanya 1960larda neden Türkiye'den işçi ithal etti?
AYLİN CESUR (Isparta) Önergelere evet
deyin, önergelere!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Çünkü kalkınma
için olmazsa olmaz emek-sermaye-ham madde üçlüsünden biriydi.
Bakınız, şu anki düzenleme, 2002
öncesi yapılan, o dönemin koalisyon hükûmetinin yaptığı bir
düzenlemedir. Doğru mudur? Kesinlikle doğrudur çünkü Türkiye'de
erken emeklilik demek, aslında, emekli olan
vatandaşlarımızın, mevcut düzenlemeye göre emekli olan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bu şekilde bir
talebin, normal şartlarda emekli olduğu takdirde
aldığı emekli maaşıyla yurt dışında
seyahat yapabilme imkânını verebilmesi lazım emeklilerimize. Bu
denge vaktiyle bozuldu. Ne zaman bozuldu, kim neredeydi; onlara girmeye yok
ancak 2002 öncesinde yapılan doğru bir düzenleme var, bu düzenlemenin
arkasındayız. Avrupanın, gelişmiş demokrasilerin,
kalkınmış ülkelerin emeklilik ve sosyal güvenlik düzenlemelerine
uygun bir düzenlemedir. Onun için bunun altını çiziyorum.
Bakınız, biz bu Genel Kurulda
yaptığımız düzenlemeleri kimseden kaçırmıyoruz.
Zaten bir taraftan medya üzerinden yapılan yayınlarla, Meclis TVyle
kamuoyuyla paylaşılıyor. Bakınız, İç Tüzükümüzün
31 ve 62nci maddeleri var. Bir düzenleme komisyonda görüşülürken
katılımcı demokrasi gereği kimlerin katılıp
nasıl destek sağlayacağı, yine Genel Kurulda da bir
düzenlemenin nasıl farklı görüşlerin grup önerileriyle
değiştirilebileceği Anayasanın ve İç Tüzükün
güvencesi altındadır. Bu anlamda biz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Artık bağlayın lütfen
Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan, ancak herkese ikişer üçer kez söz veriliyor ama
benimkinde özellikle ikaz ediliyorum. Bunu da kesinlikle kabul etmediğimi
ifade ediyorum.
BAŞKAN O zaman
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Müsaade ederseniz, ben
yorumuma gireyim.
BAŞKAN Bir izin verin, ben araya gireyim.
Madem bunu söylediniz, biraz sonra
kayıtları
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Kesmeseniz daha güzel
olurdu Başkanım.
BAŞKAN Hayır, konuşma
kayıtlarını isteyeceğim. Bunu söylemenizi istemezdim.
Değerli arkadaşlar, hangi grup başkan
vekilleri, bütün gün ne kadar süreyle söz almışlardır, konuşmuşlardır,
lütfen onların kayıtlarını çıkarın ve lütfen
bütün grup başkan vekillerine takdim edin.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ama şu anda sürem
kesildi söze girmeniz vesilesiyle, onu da tekrar
BAŞKAN Hayır, bu ikinci söz
uzatmaydı zaten.
Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Şimdi, şunu
ifade etmek istiyorum: Yasa koyucu abesle iştigal etmez; abesle, boş
işle uğraşmaz. Biz gerek oluyor ki burada söz alıyoruz.
Onun için, zaman zaman başka grup başkan vekillerimizin 3-4 defa söz
aldıkları da oldu, 5 defa aldığı da oldu. Ben bu
oturumla ilgili, bugünle ilgili konuşmuyorum Sayın Başkan. Ben
diyorum ki: Genel olarak, söz alındığında -gerek
olduğu takdirde- diğer grup başkan vekillerine 5e kadar söz
verildiğini dahi gördük; fazlası var, saymıyorum.
BAŞKAN Size de verdim, onlara da.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Müsaade ediniz ama.
BAŞKAN Benim
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ama Başkanım,
lütfen
BAŞKAN Hayır, bakın
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Şimdi,
insicamımı
BAŞKAN Sayın Özkan, bekleyin, size söz
vereceğim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Müsaade ederseniz
BAŞKAN Siz bana yönelik bir şey
söylediniz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Ben konumu
tamamlayayım, uzatmayalım daha fazla.
BAŞKAN Bir dinleyin lütfen.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ama bunu
açıkladım Başkanım.
BAŞKAN Şimdi, ben söz verince
konuşacaksınız Sayın Özkan, ben söz verince
konuşacaksınız; o, benim yetkim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bunu
açıkladım ama.
BAŞKAN O, benim yetkim. Size tekrar
söylüyorum: Benim yetkim, söz verdiğimde konuşacaksınız.
Benim yönettiğim bütün oturumlarda grup
başkan vekillerine verdiğim konuşma sürelerinin
çıkarılmasını talimat olarak görevlilere veriyorum.
Bunları bütün grup başkan vekillerine takdim edin, birinde adaletsizlik
tespit ettiğiniz takdirde burada, huzurlarınızda özür
dileceğim.
Şimdi, buyurun, söz veriyorum, konuşun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkür ediyorum.
Abesle iştigal etmek için söz almıyorum,
bir konuya açıklık getirmek için ifade ediyorum. Özetle ifade
ediyorum, diyorum ki: Şu anki düzenleme, emekli olduğu takdirde
vatandaşlarımıza, refah ülkelerinde olduğu gibi,
aldığı emekli maaşıyla dünyayı gezebilecek,
ayrıca bir işte çalışmadan ihtiyaçlarını
giderebilecek ve refah ülkesi bir ülkenin emeklisine sağlanabilecek
imkânları sağlamak için yapılmış düzenlemedir.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Kaç lira
alacak, kaç lira, onu söyle.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Yapanlardan Allah
razı olsun, biz de takipçisiyiz. İnşallah, emeklilerimiz
dünyanın en müreffeh emeklileri içerisine girecek, biraz sabır.
BAŞKAN Teşekkürler.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Başkanım, bir cümle
BAŞKAN Sayın Altay, buyurun.
36.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın doğrudan gündeme alınma önergesi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Niğde
Milletvekilimiz Ömer Fethi Beyin -37nci maddeye göre doğrudan gündeme
alınmasıyla ilgili- kanun teklifi belli ki Genel Kurulda bütün
grupların ilgisini çekti, bütün gruplar söz alarak milletvekilimizin
teklifiyle ilgili değerlendirmelerde bulundular.
Siyasi partilerin toplumun bir
kısmını ya da tümünü ilgilendiren konularla ilgili olarak
farklı değerlendirmeler yapmaları işin
tabiatındadır, buna bir şey diyemeyiz ama ben, biraz önce
sayın mevkidaşımın söylediği bir cümleden dolayı
kendisi adına da Parlamento adına da üzüldüm. Bir feryada, bir
çığlığa, bir siyasi parti grubunun sayın grup
başkan vekilinin -ki 2-3 milyon insanımızı direkt, 10-15
milyon insanımızı da endirekt ilgilendiren, etkileyen bir
feryada ve çığlığa- boş işler demesini
yadırgadım, onun adına da çok üzüldüm.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT ATİLLA KAYA (İzmir) Öyle demedi
ya.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Öyle demedi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Dedi. Boş işlerle
uğraşmaz. dedi, tutanakta var. Yasama boş işlerle
uğraşmaz. dedi.
BAŞKAN Devam edin Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Tam cümlesi
şudur: Yasa koyucu boş işlerle uğraşmaz. Milyonlarca
insanın feryadı bizim için boş iş değildir. Açız,
geçinemiyoruz. diyen, bağıran insanların, çocuğuna
pantolon alamadığı için intihar eden insanların
feryadı da bizim için boş iş değildir. (CHP ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Bunu kabul
etmek mümkün değil.
Kaldı ki ben, sayın
mevkidaşımın bu sözünü, şöyle bakınca
yadırgamadım. Sayın mevkidaşımın partisinin Genel
Başkanı da o emeklilikte yaşa takılanlar için şöyle
talihsiz bir beyanatta bulundu: Bir de başımıza bunlar türedi.
dedi. Sanki bunlar mikrop! Günahtır! Ayıptır!
Yazıktır! Bunlar Açız. diye bağıran insanlar. (CHP
ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
ŞAHİN TİN (Denizli) Şov yapma!
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Çok ayıp!
Yadırgıyorum. Türedi diye kime denir?
ŞAHİN TİN (Denizli) Şov
yapıyorsun, şov!
ENGİN ALTAY (İstanbul) - İnsan
evladına türedi denmez.
Ben AK PARTİ Genel Başkanının
da
ŞAHİN TİN (Denizli) Şov
yapıp durma!
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Bu teklife
hayır diyebilirsiniz, biraz sonra açık oylama talep edeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bağlayın sözlerinizi
Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul)
Başkanın tasarrufuyla ilgili, onu konuşacağız ama
şunu diyoruz: Allah aşkına ya, Cahit Bey kardeşim, Denizli
sokaklarında gezerken emeklilikte yaşa takılan bir vatandaşım,
kardeşim önüne
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ne demek o ya!
ŞAHİN TİN (Denizli) Niye
şahsına konuşuyorsun ya!
BAŞKAN Siz Genel Kurula hitap edin Sayın
Altay
ŞAHİN TİN (Denizli) Ortamı
niye geriyorsun? Ortamı niye geriyorsun?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ne germesi ya, ne germesi!
Kendinize gelin ya, grup başkan vekili konuşuyor burada!
ŞAHİN TİN (Denizli) Hâlâ
ortamı geriyorsun ya.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ne diyorsun ya!
BAŞKAN Sayın Altay, Genel Kurula hitap
edin.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Sayın Altay,
buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
kardeşim dedim, Cahit Bey kardeşim
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın kardeşim
diyor, Cahit Bey diyor ya.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Yok, dur,
döverler möverler, dur.
Cahit Bey kardeşim dedim, Denizli sokaklarında
geziyorsun 24 Haziran seçimlerinde, önüne geldi, emeklilikte yaşa
takılmış biri, derdini anlattı.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Sensin
takılmış. Takılan sizsiniz, takılan sizsiniz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Ne dedin? Ne
dedin? Çözeceğiz inşallah. dedin ya, Çözeceğiz
inşallah. dedin. Çözelim. diyoruz, Çözelim. diyoruz, bunu söylüyoruz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Altay.
Sayın Kerestecioğlu, buyurun.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Sayın Başkan, ben tutanaklara özellikle geçmesi için
Sayın Cahit Özkanın söylediği bazı şeylere ekleme
yapmak istiyorum. 2002de bu emeklilik yaşının yükseltilmesinin
gerçekleştirildiğinden söz etti; evet, doğrudur. Ama daha sonra
2008de asıl bunu uzatan ve mezarda emeklilik olarak
adlandırılan düzenlemeye imza atanlar kendileridir yani bugünkü
mağduriyetin asıl müsebbipleri aynı zamanda onlardır.
Bir şeye daha dikkatinizi çekmek isterim: Genel
Başkanınız Recep Tayyip Erdoğan 46 yaşında emekli
olmuş ve yaklaşık yirmi yıla yakındır emekli
maaşı almakta olan birisidir. Maaşı da emekli
maaşıyla birlikte 100 bin liraya tekabül etmektedir. Çok yakın
zamanda danışmanlarının maaşına da çifte
maaş şeklinde düzenlemeler yapmıştır. İşte,
bu arkadaki insanlar gerçekten bu istekleri karşısında
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın
Kerestecioğlu.
Buyurun.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara)
emeklilikte yaşa takılan bu yurttaşlarımız
bu tablo ve bu rakamlar karşısında ne hissederler? Acaba
boşa mı iş yapıyorlar ve hak etmedikleri bir şeyi mi
istiyorlar, bunu zaten bütün toplum, bütün kamuoyu takdir ediyor. Bu Meclisin
de artık bu kürek yarışından vazgeçip bunu takdir etmesi
lazım ve dediğim gibi, AKP dışında hepimizin kanun
teklifleri zaten var, bu kanun teklifi bunun için bir fırsattır, buna
vatandaşlarımızın gözü önünde evet dememiz lazım ki
bu ülkede, birileri de artık, gerçekten Ya, tamam, hak ettiğimizi
Mecliste savundular ve aldık hakkımızı. desin.
Teşekkürler.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Kerestecioğlu.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Başkanım, bir
BAŞKAN Sayın Ağıralioğlu,
talebiniz var.
Buyurun.
37.-
İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun, EYT kanun
teklifinin el birliğiyle çıkartılması gerektiğine
ilişkin açıklaması
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; berbat transferler
yaparak futbol keyfimizin, bunca işin, gailenin arasında spor
zevkimizin canına okuyan bir sürü münasebetsiz transferin
oluşturduğu açığı kapatmak için, Ziraat Bankasına,
borçları ödemek için talimat veren iradeden şöyle bir şey
çıkarabildik: O transferlerden hasıl olan borçtan, ödeyeceğiniz
borcun 1 mislini EYTlilere verebilirsiniz.
EYTlilere şöyle bir şey tavsiye
edebiliriz biz: Yaşları müsaade etse, ömürleri vefa etse, futbol
kulübü kurun, sizin de alacaklarınızı devlet irade beyan ederek
size ödesin diyebiliriz. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Pes doğrusu,
pes!
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Transferlere konu olan adamlardan daha iyi top oynayabilirler ama ömürleri vefa
etmeyebilir. Dolayısıyla, kendi EYT talebinizi kendi seçim
dönemlerinizde de dillendirdiğiniz için, lütfen
sorumluluklarımıza uygun davranalım, el birliğiyle böyle
bir kanunu buradan çıkaralım.
Teşekkür ederiz.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Ağıralioğlu.
Size de söz vereceğim ikinci tura geçmeden
önce. Bu konuda grup başkan vekillerine ikinci turdur söz veriyorum, grubu
bulunmayan siyasi parti temsilcileri de söz istediler.
Şimdi, grubu bulunmayan siyasi parti
temsilcilerinden Erkan Başın söz talebi vardı.
Buyurun.
38.-
İstanbul Milletvekili Erkan Başın, sarayın
ihtiyaçlarını karşılayan her yasa teklifinin tüm engelleme
çabalarına rağmen Parlamentodan çıktığına, sadece
alın terinin, emeğinin karşılığını
isteyen insanların talebinin karşılaması gerektiğine
ilişkin açıklaması
ERKAN BAŞ (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Tabii, önemli bir konu. Türkiye İşçi
Partisi adına, işçi kardeşlerimizi, emekçileri özellikle
ilgilendiren bu konuda görüşlerimizi söylemek ve bir çağrı
yapmak istiyoruz.
Değerli arkadaşlar, ben altı
aydır bu Parlamentoda çalışıyorum, maalesef, tüm engelleme
girişimlerime karşı defalarca kez patronların, para
babalarının istedikleri yasalar bu Parlamentodan çıktı; tüm
engelleme çabalarımıza rağmen, sarayın
ihtiyaçlarını gören her yasa, maalesef, büyük bir hızla bu
Parlamentodan çıktı. Ben, Niğde Milletvekilimizin verdiği
bu önerinin, Parlamentoda bulunan tüm arkadaşlarımız için bir
fırsat olduğunu düşünüyorum. Tüm
arkadaşlarımızın, yıllarca bu ülke için emeğiyle,
alın teriyle çalışan, her türlü vatandaşlık
sorumluluklarını yerine getiren ve sadece alın terinin,
emeğinin karşılığını, hakkını
isteyen insanlarımızın bu talebini karşılaması
gerektiğini düşünüyorum.
Şu anda, yürürlükteki mevcut yasa bir emeklilik
yasası değildir. Bu yasa insanlara Emekli olmadan ölün, mezarda
emekli olun. yasasıdır ve ne mutlu bize ki bundan bu ülke
insanlarını kurtarma şansımız vardır.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Demirel de öyle
diyordu, 35 yaşında emekli oldu insanlar.
ERKAN BAŞ (İstanbul) Gelin, bu yasaya
evet deyin, Tayyip Erdoğan kaç yaşında emekli olduysa herkes o
yaşta emekli olsun diyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Baş.
Sayın Cihangir İslam, buyurun.
39.-
İstanbul Milletvekili Nazır Cihangir İslamın, EYTlilerin
arkasında olacaklarına ve bu sorunun bir an önce çözülmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
NAZIR CİHANGİR İSLAM (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli arkadaşımız, CHP
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin bu teklifini Saadet Partisi olarak
destekliyoruz efendim ancak ben EYTlilere şunu söyleyeyim: Bu iktidar
tarihin en büyük borç faizini ödeyecek, sarayın masrafları çok
arttı ve futbol kulüpleri -demin sayın sözcülerin ifade ettiği
gibi- kurtarılma aşamasında. İşte, bu yüzden sizin
önerilerinize bunlar olumlu cevap veremiyor.
Az önce sayın AK PARTİ grup başkan
vekili bunun herhangi bir dile tercüme edilemeyeceğini söyledi. Kendi
üstün Fransızcalarıyla aslında bunu tercüme edebilirler, ben
bundan eminim. Bu her dile de tercüme edilebilir ama burada, esas, zihinlere
tercüme edilemeyen, sizin Sayın Genel Başkanınızın
beyanları vardır. Mesela, sanki on yedi sene bu ülkeyi Marstan gelip
birileri yönetmiş gibi, gökdelenlerden şikâyet etmek, sahil
yağmasından şikâyet etmek ve işin en acısı,
sizin, burada, borularını döşemek için bayiliğini
yaptığınız kapitalizmden şikâyet etmek, gerçekten
bunlar tercüme edilemez.
Sayın EYTliler, biz sizin arkanızda
olacağız; hakkın, hukukun ve adaletin arkasında
olacağız. Ben eminim ki AK PARTİ Grubundan da bu işe
sıcak bakan insanlar vardır. Bu işi bir an önce çözmeliyiz.
(CHP, HDP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
İslam.
Değerli milletvekilleri, şimdi önergenin
oylamasına geçiyoruz.
Kabul edenler
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
MAHMUT TANAL (İstanbul) Açık oylama
istemiştik.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar,
açık oylama talebi vardı.
İç Tüzükte açık oylamayla ilgili hüküm
var, onu hatırlatmak zorundayım.
37nci madde Genel Kurul işaret oyuyla karar
verir. diyor. Öte yandan 143üncü madde Anayasa, kanunlar ve İçtüzük
gereğince işaret oyuna yahut gizli oya başvurulması zorunlu
olmayan hallerde açık oylama yapılması en az yirmi
milletvekilinin yazılı istemine bağlıdır. diyor.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Size söz vereceğim Sayın
Altay.
Şimdi, 37nci maddeyi okuduğunuzda, 37nci
madde bu konuda İşaret oyuyla karar verir. demiş ve
bağlayıcı bir ifade kullanmıştır.
İşaret oyuyla karar verebilir. deseydi veya başka bir esnek
ifade kullanmış olsaydı bu talebinizi hiç şüphesiz
işleme koyacaktım ancak 37nci madde karşısında bu
talebinizi işleme koyamayacağım ama size söz vereceğim.
Buyurun.
40.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, doğrudan gündeme
alınma önergesinin oylamasının açık oylama şeklinde
yapılması taleplerinin yerine getirilmesi gerektiğine ve usul
tartışması açılmasını istediğine
ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Keşke Koyamayacağım. demeseydiniz,
ben şimdi sizi ikna edeceğim, koyacaksınız.
BAŞKAN Tamam, buyurun, ikna edin.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, 37yi okudunuz, sayın milletvekillerimiz, herkes biliyor; 143
de okundu. Ancak, şimdi, sorarlar, derler ki: 37ye bunu yazdın,
143e bu niye yazıldı o zaman?
Şuraya geleceğim; şimdi, 143 tam
olarak şöyle diyor: Anayasa, kanunlar ve İçtüzük gereğince
işaret oyuna yahut gizli oya başvurulması zorunlu olmayan
hallerde açık oylama yapılması en az yirmi milletvekilinin
yazılı istemine bağlıdır. 20 milletvekili istemde
bulunduk. Şimdi, burada ne diyoruz? Zorunlu olmayan hâl. Tekrar buradan
gidiyoruz 37ye. Eğer 37 şöyle yazılsaydı biz size bu
dilekçeyi vermezdik, veremez idik... Şimdi Genel Kurul işaret oyuyla
karar verir. diyor 37. Bu, zorunluluk değildir. Sayın Başkan,
zorunluluk şudur: Genel Kurul her hâlde işaret oyuyla karar verir.
deseydi ben bu dilekçeyi size göndermezdim. Her hâlde ifadesi olmayınca
bu Genel Kurul işaret oyuyla karar verir. genel hâldir. 143, bu genel
hâli 20 milletvekilinin talebiyle özel hâle getirmiştir. Bu durumda sizin
yorumunuzun farklı, diğer siyasi parti gruplarının
yorumlarının farklı olmasını çok doğal ve
saygıyla karşılıyorum. Bunun için İç Tüzük bize bir
fırsat daha vermiş, 63ü koymuş. Bu konu, 63e göre tartışmaya
muhtaç bir konudur. Ben düşüncemde ısrar ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Her hâlde
işaret oyu ibaresi olsa bir kanun koyucu, yapıcı ve okuyucu
olarak zaten 20 milletvekilimizle bu dilekçeyi vermezdik. Her hâlde ibaresi
olmadığı hâllerde zorunluluktan bahsedilemez, sizin yorumunuz
tartışmaya açıktır, diğer siyasi partilerin de
değerlendirmesine muhtaçtır.
İç Tüzük 63e göre usul
tartışması açıyor, tutumunuzun aleyhinde söz talep ediyorum
efendim.
BAŞKAN Usul tartışması
açacağım, sadece şunu hatırlatacağım
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Lehte
MAHMUT TANAL (İstanbul) Aleyhte
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Lehte
BAŞKAN Önce lehte kimler söz istedi?
Sayın Kubat, Sayın Özkan.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Gruplara birer
tane vermek lazım.
BAŞKAN - Aleyhte söz isteyen?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ben peşinen
istemiştim aleyhte söz talep ediyorum diye, Başkanım
tutanaklarda var.
BAŞKAN Sayın Altay, tamam.
O zaman isterseniz ben görüşümü usul
tartışmasından sonra açıklayayım.
Önce lehte söz talebinde bulunan Sayın Kubat.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
X.-
USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Mithat Sancarın
doğrudan gündeme alma önergesinin oylamasının işaretle
yapılması kararının İç Tüzük hükümlerine uygun olup
olmadığı hakkında
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Sayın
Başkanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım;
açılan usul görüşmesinde
Başkanlığımızın biraz önce ifade ettiği
tutumunun lehinde görüşlerimi ifade etmek üzere söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla
selamlarım.
Değerli arkadaşlar, İç Tüzükün 139
ve devamı maddelerinde Genel Kurulda yapılacak oylamaların
şekli belirlenmiştir: Açık oylama, gizli oylama, işaretle
oylama.
Yine, 143üncü maddede açık oylamanın
hangi hâllerde isteneceği birinci fıkrada belirtilmiş. Anayasa,
kanunlar ve İçtüzük gereğince işaret oyuna yahut gizli oya
başvurulması zorunlu olmayan hallerde açık oylama
yapılması en az yirmi milletvekilinin yazılı istemine
bağlıdır. diyor.
Şimdi, 143 birinci ve 140 ikinci fıkra
birlikte değerlendirildiği zaman... Ki 140ıncı maddenin
ikinci fıkrası aynen şöyledir: İçtüzükte işaret
oyuyla halledileceği belirtilen hususlarda, oylamaların işaretle
yapılması zorunludur.
Bugün biraz önce gündeme gelen İç Tüzükün
37nci maddesine göre bir milletvekili arkadaşımız bir kanun
teklifi vermiş ve bu, komisyonda görüşülmediği için aslında
bugün kabul edilse de kırmızı gündemde sıraya girecek, son
sıradan yerini alacak. Yani bugün kanun görüşmeleri
başlayıp da kabul edilecek veya reddedilecek diye bir şey yok,
sırasını bekleyecek; usuli bir talep. Ancak 37nci madde
emredici bir biçimde, bu konuda da yani İç Tüzükün 37nci maddesi
uyarınca komisyonda zamanında görüşülememesi sebebiyle Genel
Kurulun gündemine getirilen bu talepler hakkında da Genel Kurul
işaret oyuyla karar verir. diyor, verebilir demiyor -Anayasa Hukuku
Profesörü Hocam Sayın Kaboğlu da burada- takdirî, ihtiyari
değil, emredici bir hüküm var burada. Dolayısıyla
Başkanlık makamının... Hani bazen açıkta bırakır
Genel Kurul karar verir. der, oylamanın şekli hakkında
-işaret mi, açık oylama mı, gizli oylama mı- bir hüküm
içermez ki buna benzer onlarca uygulamayı aslında Sayın Altay da
çok çok iyi bilmektedir. Ancak konu, tabii önemli bir konu ama grup başkan
vekilimiz de grubumuzun tutumunu net biçimde ifade etmiştir.
Ben, bu açılan usul görüşmesinde
Başkanlık makamının tutumunun yerinde olduğunu ve bu
açık oylama talebinin karşılanmasının İç Tüzüke
aykırı olduğunu düşünüyor, yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Kubat.
Aleyhte söz isteyen Sayın Altay. (CHP
sıralarından alkışlar)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Çok teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Kimilerine göre boş işlerle
uğraşıyoruz ama bu, mühim bir iş.
Şimdi -biraz önce söyledim- aslında, AK
PARTİye mensup değerli milletvekili arkadaşlarım da 24
Haziranda milletten oy isterken emeklilikte yaşa takılanlarla
karşılaştılar ve -ben biliyorum, oradakiler de biliyor-
hepsi İnşallah, çözeceğiz. dedi, hiçbirisi Olmaz bu iş.
demedi. Dolayısıyla burada -biraz önce, bir siyasi partiye mensup,
Saadet Partisine mensup milletvekilimiz de söyledi- devlet diğer
işlerden değil, saraydan tasarruf etse emeklilikte yaşa
takılanların sorununu çözüyoruz neredeyse. Bu bakımdan,
milletvekillerimizin bu konuda biraz vicdanıyla hareket etmesi gerekir.
Şimdi, Sayın Başkan, sizinle olan
tartışmamızda ben tekrar altını çizerek diyorum ki
Zorunlu hâl, genel hâl, özel hâl; her hâlde işaret oyuyla karar verir.
denmediği sürece Bu Genel Kurul işaret oyuyla karar verir.i bir
zorunluluk olarak yorumlayamazsınız çünkü 143te de 20
milletvekilinin istemiyle, bir zorunluluk da olmadığı müddetçe
-ki 37de zorunluluk yok- açık oya başvurulmasını kanun
koyucu yoksa niye yazsın?
Şimdi, Sayın Başkan, Sayın
Mahmut Tanal, az önce beni uyardı -kendisi hukukçu, ben öğretmenim-
dedi ki: Genel hukuk kuralıdır. İç Tüzükümüzün 143üncü
maddesi 16 Mayıs 1996da değişmiş. Hukukçular bilir, ben de
Mahmut Tanaldan öğreniyorum, Sonradan değişen hüküm önceki
hükmü ilga eder. Dolayısıyla İç Tüzükün 143üncü maddesi
1996da yapıldığı için, İç Tüzükün 37nci maddesinde
de ayrıca genel olarak söylendiği, zorunlu hâl olarak kesinlikle
sabitlenmediği için, emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili kanun
teklifinin gündeme alınmasını -20 milletvekilinin, biraz sonra,
isimlerini okuyarak tek tek burada olup olmadıklarını kontrol
ettikten sonra- açık oylamayla yapmanız artık bence hukuki bir
zorunluluktur. Çünkü isterseniz, arkada, hukuk birikimine güvendiğiniz her
siyasi partiden birer sayın milletvekiliyle
Bu 143ün 1996da
değişmesinden sebep 37 ile 143 arasında bir niza olduğunda
son yapılanın geçerli olduğu -ben hukuk fakültesinde
okumadım ama- benim bile kafama bastı, hukuk fakültesini bitiren
herkesin de kafasına basar.
Dolayısıyla Sayın Başkan, bu
oylamanın açık oylama şeklinde yapılması bu saatten,
bu noktadan sonra hukuki bir zarurettir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Altay.
Lehte söz isteyen Sayın Cahit Özkan.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tabii burası Parlamento. Biraz önce Kanun
koyucu abesle iştigal etmez. derken her hukukçunun bilmesi gereken bir
meseleye atıfta bulundum. Ne demek boş iş, ne demek? Bugün
burada Parlamentoda bütün milletvekillerimiz Egemenlik kayıtsız,
şartsız milletindir. anlayışıyla aziz milletimizi bir
tüm hâlde, kül hâlde temsil eder. Onun için aziz milletimizin temsilcileri
Parlamentoda konuşurken hiçbirisi abesle iştigal etmez. Onun için
şahsıma verilen sözle ilgili Abesle iştigal etmiyoruz,
milletimiz adına milletimizin taleplerini yerine getiriyoruz. dedim.
Bakınız, parlamenterlik, milletvekilliği vazifesi nasıl
başlar, nereye kadar gider, nasıl ifa edilir? Öncelikle araziye
ineceksiniz, sokakta olacaksınız; çiftçi, köylü, esnaf, sanayici,
iş adamı, emekli, herkesi ziyaret edeceksiniz, ziyaret ettiğiniz
yerlerde onların taleplerini alacaksınız. [CHP
sıralarından gürültüler, İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar(!)]
KEMAL ZEYBEK (Samsun) Geç oraları, geç;
gezmediğinizi çiftçi de biliyor; ne anlatıyorsun bana!
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Bugün biz, burada
tartışılan tüm meseleleri arazide
vatandaşlarımızla hasbihâl ederek onların taleplerini alıyor
ve bu noktada, ilgili kurullarda değerlendirme yapmak suretiyle de
bunları gereği hâlinde yasal düzenlemeye çeviriyoruz.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Araziye inin de
görün!
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Şu anda, esasa
ilişkin tartıştığımız mesele, 2002 öncesinde
yapılan, o dönemin hükûmetinin ve parti gruplarının yerinde ve
doğru olarak yaptığı bir yasal düzenlemedir; destekçisiyiz.
Kim doğru iş yapıyorsa sonuna kadar destekler,
alkışlarız biz. (CHP sıralarından gürültüler) Ancak,
eğer yapılan bir eksiklik varsa da onu ifade etmek, aziz
milletimizden aldığımız yetkiye dayanarak bizim üzerimize
vazifedir.
Tekrar söylüyorum: Hiçbir milletvekili abesle
iştigal etmez, edemez. Konuştuğumuz talepler milletimizin
talepleridir. Ancak, yaptığımız bu müzakereleri bir karara
bağlayacaksak onun da hükümlerini Anayasada ve İç Tüzükte aramak
zorundayız. İç Tüzükte bu mesele net bir şekilde ifade
edilmiştir. İç Tüzükümüzün 37nci maddesinde, 37nci maddeye göre
gündeme alınıp alınmamasına ilişkin önergenin
oylamasının işaret oyuyla yapılacağı ifade
edilmiştir.
Bu bağlamda, Başkanlığın
tutumunun lehinde oy kullanacağımızı ifade eder, Genel
Kurulu selamlarım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özkan.
Aleyhte söz talebinde bulunan Sayın Mahmut Tanal
(CHP sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Devrediyoruz, devrediyoruz
Filiz Hanıma.
BAŞKAN Tamam.
Sayın Kerestecioğlu, buyurun.
Söz hakkını devrettiği bilgisi bana
ulaşmamıştı.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Şimdi
devrettik.
BAŞKAN Tamam.
Siz buyurun.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Ben zaten istemiştim.
BAŞKAN Ulaşmamıştı söz
talebiniz, o nedenle
Buyurun Sayın Kerestecioğlu.
Süreniz üç dakikadır.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, sevgili
yurttaşlarımız; biz şimdi aslında şöyle demek
istiyoruz: Bütçeyi boşaltmayacaktınız. Yani bütçeyi
boşaltmasaydınız şimdi Bu oylama şöyle mi
yapılsın, böyle mi yapılsın? gibi asıl boş
işlerle uğraşmayacak olacaktınız. Ama saraylara -o
işte az önce söylediğim gibi- Ahlatta, Vanın orada da yapmaya
kalkıştığınız -yazlık yetmedi,
kışlık yaptığınız- saraylara
ayırdığınız bütçeden sonra elinizde bir şey
kalmadı. Bu durumda ne yapıyorsunuz? Aslında, insanların
çok da fazla yüzüne bakabilecek bir durumda olmadan diyorsunuz ki: İç
Tüzükün şu maddesi
Dış tüzüğün şu maddesi... Buna
göre aslında yapmayalım. Neden? Çünkü kayda geçecek çünkü bütün
partilerin, İYİ PARTİnin, Milliyetçi Hareket Partisinin,
Halkların Demokratik Partisinin ve Cumhuriyet Halk Partisinin Meclis
Başkanlığında bekleyen kanun teklifleri var. Bunun şu
anda oylaması, eğer açık oylama yapılırsa kayda geçecek.
İşte o zaman, hani vatandaşlarımıza diyorsunuz ya Seçimden
sonra görüşürüz. diye, işte onlar da size Seçimden sonra
görüşürüz. diyecekler. Ben bunu demelerini temenni ediyorum.
Yani eğer bugünün işi, size bir seçim
sonrası vaadi olarak
Çünkü şu anda çözebilmeleri gerçekten mümkün
değil o az önceki bütçe boşalması nedeniyle. Oy verin, seçim
sonrasında, biz size bunu yapacağız. diyorlarsa lütfen, evet,
lütfen buna inanmayın sevgili yurttaşlar. Eğer şimdi
yapılıyorsa tamam ama şimdi yapılmıyorsa o zaman seçim
sonrasının da hiçbir garantisi yoktur.
Ayrıca, her şeye ayrılabilen bütçe,
gerçekten öğrenciye ayrılamayan
Bugün, bakın, TÜİK veri de
açıkladı, aynı şekilde, Türkiyedeki işsizlik
verilerini; korkunç bir durumda. Yani insanlar azıcık bir emeklilik
maaşını alacaklar ki onunla yaşayabilsinler. 3 milyondan
fazla işsiz var, genç işsiz oranı bunun çok daha, katbekat
üstünde; iş bulamıyorlar zaten, emeklilik maaşıyla ancak
belki hayatlarını sürdürebilecekler. Ama
yaşadığınız koltuklarda, o janjanlı
arabalarınızda o kadar büyük bir konfor içerisindesiniz ki hiçbir
şeyi gözünüz görmüyor ve ancak işte vatandaşa seçim
sonrası diyebiliyorsunuz. Biz de seçim sonrası görüşürüz
arkadaşlar.
Saygılar sunarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Kerestecioğlu.
Değerli milletvekilleri, lehte ve aleyhte
görüşleri dinledim. Doğrusunu isterseniz İç Tüzükte bir
esneklik olmasını isterdim yani eğer İç Tüzük bana
açık oylama yapmak konusunda herhangi bir açık kapı
bıraksaydı tercihimi bu yönde kullanacağımdan şüpheniz
olmasın. Ancak ben de bu konularla uzun yıllar
uğraşmış bir hukuk hocası olarak İç Tüzükün
bağlayıcı hükümlerine uymak zorundayım. Sizin
söylediğiniz 37nci madde ile 143üncü madde dışında kilit
maddenin 140 olduğunu da hatırlatayım çünkü 140ıncı
madde açıkça Anayasada, kanunlarda ve İçtüzükte açık veya gizli
oylama yapılmasının zorunlu olduğu belirtilmeyen bütün
hususlarda kaide olarak işaret oyuna başvurulur. diyor ama ekliyor:
İçtüzükte işaret oyuyla halledileceği belirtilen hususlarda,
oylamaların işaretle yapılması zorunludur. diyor. Tekrar
ediyorum: Hani bir değişiklik, önceki tarih, sonraki tarih,
onların ayrıntısına girmeyeyim; orada tabii ki
söyleyeceğim birçok argüman var, dile getireceğim argüman var ama
İç Tüzük burada bana aksi yönde bir tutum için herhangi bir açık
kapı bırakmıyor, küçücük bir açık kapı olsaydı bu
oylamayı açık oylama şeklinde yaptıracağımdan
yine hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Tutumumda bir değişiklik yoktur. Açık
oylama talebini işleme koymayacağım, usulle ilgili bir oylamaya
da gerek görmüyorum. Dolayısıyla şimdi önergenin oylamasına
geçiyorum.
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
A)
Önergeler (Devam)
3.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin (2/976) esas numaralı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/16) (Devam)
BAŞKAN - Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge
kabul edilmemiştir.
Birleşime yirmi dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.49
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 19.22
BAŞKAN: Başkan Vekili
Mithat SANCAR
KÂTİP ÜYELER: Mustafa
AÇIKGÖZ (Nevşehir), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
45inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
Alınan karar gereğince denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Konya Milletvekili Ziya
Altunyaldız ve 7 Milletvekilinin Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
XI.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız ve 7 Milletvekilinin Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/1369) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı 37) (X)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
10/1/2019 tarihli 44üncü Birleşimde İç
Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 37 sıra
sayılı Kanun Teklifinin ikinci bölümünde yer alan 29uncu maddesi
kabul edilmişti.
Şimdi, 30uncu madde üzerindeki
görüşmelere başlıyoruz.
Madde üzerinde üç adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 37 sıra sayılı
Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
30uncu maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Mehmet
Bekaroğlu Ömer
Fethi Gürer Kazım
Arslan
İstanbul Niğde Denizli
Rafet
Zeybek Fikret
Şahin Emine
Gülizar Emecan
Antalya Balıkesir İstanbul
Cavit
Arı
Antalya
MADDE 30 - 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı
Kamu İhale Kanununun 3üncü maddesinin birinci fıkrasının
(e) bendine "et ve et ürünleri için Et ve Balık Kurumu Genel
Müdürlüğünden," ibaresinden sonra gelmek üzere "çay ve çay
ürünleri için Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğünden, ibaresi
eklenmiştir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Denizli Milletvekili
Kazım Arslanın söz talebi vardır.
Buyurun Sayın Arslan. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
KAZIM ARSLAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 37 sıra
sayılı -71 maddelik- Teklifin 30uncu maddesinde
yapılmasını istediğimiz değişiklik önergesi
üzerine söz aldım. Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
Bu kanun teklifiyle 40 kanunda ve 2 de kanun
hükmünde kararnamede değişiklik yapılması noktasında
bir torba kanunla yine karşı karşıya bulunuyoruz.
Öncelikle, bu kanunun adı bile konulmamıştır Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması denilerek
değişik kanunlarda değişikliğin yapılması
noktasında birçok düzenlemeyi içermektedir. Aslında, bu torba kanunda
halkın yararına bazı düzenlemeler olsa da tamamen halkın
isteklerine bağlı değil, tamamen sarayın isteklerine
bağlı olarak yapılan birçok düzenlemenin de bu torba
yasanın içine konulduğunu görmekteyiz.
Şimdi, özellikle İhale Kanununda istisna
getirilerek Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğünden çay ve çay
ürünleriyle ilgili konularda alınacak ürünler tamamen İhale
Yasasının dışında tutulmak suretiyle yeni bir
düzenleme burada ilave edilmektedir. Bununla birlikte, ayrıca
Cumhurbaşkanına uluslararası organizasyonlar ve
toplantılarla ilgili olarak yapılacak bir düzenlemeyle ilgili olarak
da yine İhale Kanununa bağlı olmadan birçok alımların
yapılmasına yönelik bir düzenlemeyi de içermektedir.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, bu
tür düzenlemeler gerçekten İhale Kanununda birçok
değişikliği beraberinde getirdiği gibi, 186 kez
değiştirilmiş olan İhale Kanununun artık tam
anlamıyla darmadağın bir İhale Kanunu olduğunu ve
ihale düzenini altüst eden istisnalarla gerçekten bu işin çivisinin
çıktığını açıklıkla görmekteyiz. Onun için
diyorum ki bu yapılanların aslında halkın yararına,
özellikle ülkenin kalkınmasına yönelik düzenlemeler olması
gerekirken bu yönde hiçbir düzenlemeyi maalesef bugünlerde görüşmüyoruz,
özellikle sarayın istekleri doğrultusunda yapılan düzenlemelerin
çok öne çıktığını görmekteyiz.
Şimdi, Çay Kanununda yapılan, daha
doğrusu çay alımlarında yapılan bu düzenlemeyle özellikle
çay piyasası konusunda bir düzensizliğin, bir rekabet
ortamının ortadan kalktığını da görmekteyiz.
Sadece belirli işletmelerin İhale Yasasının
dışında bırakılması suretiyle böyle bir
düzenlemenin yapılmış olması, haksız rekabetin devletin
eliyle öne çıkarılması demektir.
Şimdi, öyle bir düzenleme ki,
bakınız, uluslararası yapılacak düzenlemeler,
organizasyonlar ve toplantılarla ilgili ne tür alım yapılacaksa
-bunlar fuar düzenlemesinden tutun, burada yapılacak otelin ve
salonların kiralanmasına kadar birçok düzenlemenin- gerçek anlamda
tamamen İhale Yasasının dışında, doğrudan
belirli kişilerin eliyle yapılmasına olanak verilecektir ki, bu
tür düzenlemelerin gerçekten birçok suistimalleri de beraberinde
getireceği bir gerçektir. İhale Yasası niye
yapılmıştır? Devletin düzeninin, sisteminin daha iyi bir
şekilde sürdürülmesi ve yolsuzlukların,
hırsızlıkların, suistimallerin en aza indirilmesi konusunda
bir çalışmanın olması noktasında, devletin ve kamunun
menfaatlerinin de korunması yönünde bir çalışmanın olmasına
olanak sağlayacak bir düzenlemedir ki, bu düzenlemeyi tamamen ortadan
kaldırmış oluyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım, şimdi,
Cumhurbaşkanına öyle önemli yetkiler, öyle istisnalar veriyoruz ki,
gerçekten, sanki bu devletin başında başka bir yönetici
yokmuş, tamamen her şey ona bağlanmış, o ne isterse
ona göre sürdürülecek bir sistemi devreye sokmak istiyorsunuz ki, bu, tamamen
tek adama bağlı olarak yürüyecek bir sistem olması sebebiyle her
zaman kötüye kullanılabilecek, her zaman
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Arslan, bir
dakika daha süre veriyorum.
Buyurun.
KAZIM ARSLAN (Devamla) -
tamamen suistimal
edilebilecek bir yöntem olacaktır ki, değerli arkadaşlarım,
sanki Türkiyeyi Cumhurbaşkanına emanet ediyorsunuz. O ne isterse
yapsın, o ne derse başımızın üstünde. der gibi bir
davranışı ortaya koyuyorsunuz ki böylelikle cumhuriyetin,
demokrasinin ve temsilî demokrasinin gerçek anlamda giderek Türkiyede yok
olduğunu görmekten de gerçekten üzüntü duyduğumuzu belirtmek isteriz.
Değerli arkadaşlarım, ülkemizin
gerçek anlamda demokrasisini, özellikle temsilî demokrasisini ve Meclisin
buradaki etkisini bertaraf edecek her türlü etkinlikten, yapılacak
düzenlemelerden uzak kalmalıyız ve böylelikle devletin düzenini,
sistemini hep birlikte korumalıyız; iyileştirmek için yeni
düzenlemeler yapmalıyız; daha iyi bir demokrasiyi, daha ileri bir
demokrasiyi hep birlikte ortaya koymalıyız diyorum.
Hepinize tekrar teşekkür ediyorum,
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Arslan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1369) esas numaralı
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 30uncu maddesinde yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Aylin Cesur Feridun
Bahşi Arslan
Kabukcuoğlu
Isparta Antalya Eskişehir
Mehmet Metanet Çulhaoğlu Lütfü
Türkkan Ayhan Erel
Adana Kocaeli Aksaray
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Antalya Milletvekili
Feridun Bahşi konuşacaktır.
Buyurun Sayın Bahşi. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 37 sıra sayılı Yasa
Teklifinin 30uncu maddesinde verdiğimiz önerge üzerine söz aldım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Malumunuz olduğu üzere, ülke gündemimiz
olabildiğince hızlı akıp geçmekte, insanımız
günübirlik işlerle, özellikle ekonomik kriz, geçim
sıkıntısı sebebiyle kendi küçük dünyasına hapsolmuş
durumdadır.
Ata toprağımız Doğu Türkistanda
o toprakları beklemeye kalan kandaşlarımız,
soydaşlarımız olan Uygur Türkleri, maalesef, geçmişin
intikamı peşinde olan emperyalist Çin Hükûmeti tarafından
kitlesel, kültürel ve sosyolojik zulme tabi tutulmakta, soykırıma
uğratılmaktadır. Uzun yıllardır devam eden zulüm
maalesef Türkiye'nin gündemine dahi bir türlü girememektedir. Orada
soydaşımız her türlü mağduriyeti yaşayıp, her
türlü işkenceye, kötü muameleye, soykırıma tabi tutulurken Türk
devletinden, Türk Hükûmetinden beklenen tepki, Çinden gelecek birkaç milyar
dolarlık kredi beklentisiyle bir türlü gelmemektedir. Kerkük-Halep neyse
Urumçi-Doğu Türkistan odur; Filistin-Arakan neyse Urumçi-Doğu
Türkistan odur. Oradakiler de adına Türk denilen asıl
ırkın mensuplarıdır. Biz Türkler, aslımıza,
aslımızın aziz hatırası Uygur Türklerine sahip
çıkmak ve onlara yapılan soykırımı, işkenceyi
görmek, önlemek zorundayız. Aziz Türk milletinden ve Türk devletinden 25
kuruşluk poşet parasına gösterdikleri ilginin milyonda birini
kanı bir, dini bir, dili bir Doğu Türkistanlı kardeşlerimize
de göstermelerini bekliyorum.
Değerli milletvekilleri, 4734 sayılı
Kamu İhale Kanununun İstisnalar bölümünün 3üncü maddesinin birinci
fıkrasına Türkiye Cumhuriyeti tarafından tertiplenecek
uluslararası organizasyonlar ve toplantılardan
Cumhurbaşkanı tarafından belirlenenler için bu
organizasyonların ve toplantıların yürütülmesine yönelik olarak
sorumlu idare tarafından yapılacak mal ve hizmet alımları
bendi eklenmiş ve Cumhurbaşkanı tarafından tertiplenecek
organizasyonlar ihale kapsamı dışına çıkarılmıştır.
Anayasanın 104üncü maddesinde Sayın Cumhurbaşkanının
görevleri ayrıntılarıyla belirlenmiştir.
Cumhurbaşkanına Anayasada belirlenen görevler ve yetkiler
dışında yenilerini ilave etmek hangi akla hizmettir, anlamak
mümkün değil. Teklifin bu maddesi Anayasanın 104üncü maddesine
aykırıdır. Geçen haftaki konuşmamda da ifade etmiştim:
Neden ısrarla Anayasaya aykırı yasalar yapma, Anayasayı
çiğneme, yok sayma hevesindesiniz? Kırk üç yıllık bir
hukukçu olarak sizi anlamıyorum, anlamam da mümkün değil. Bu sebeple
geçen haftaki çağrımı yineliyorum. Gelin, başta Anayasa
olmak üzere evrensel hukuk kurallarını, adaleti, eşitliği
ülkemizde hâkim kılacak düzenlemeler yapalım, hiçbir şekilde
Anayasanın ne 10 ne 13 ne 73 ne 94 ne de 104üncü maddesine aykırı
davranalım. Gazi Meclisimizin vakarına uygun olarak öncelikle
Anayasamıza uygun yasalar çıkarıp herkesin de Anayasaya uygun
davranmasını sağlayalım.
Değerli milletvekilleri, her
konuşmamızda toplumun bir kesiminin sorunlarını dile
getiriyorum. Bugün de taşeron şirketlerinden belediye
şirketlerine yani kısa adı BİT olan şirketlere
geçirilen işçilerin sorunlarını dile getireceğim.
Zamanın hükûmeti 2 Nisan 2018 tarihinde Büyük
bir çılgınlık yaptık. diyerek 900 binin üzerinde
taşeron işçiyi kadroya geçirdiğini
açıklamıştı. Bu doğru değildir. Evet, 400 bin
civarında taşeron işçi 4/D kadrosuna geçirilmiştir; bunun
için hükûmete kadroya geçenler adına teşekkür ediyoruz. Ancak
belediyelerde çalışan 450 bin civarında taşeron işçi
4/D kadrosuna değil belediye şirketlerine geçirilmiştir.
Belediye şirketleri 4/D kadrosu değildir. Belediye şirketlerine
geçirilen işçiler hiçbir haktan yararlanmamaktadır; büyük
mağduriyet yaşamakta, tüm çalışanlara verilen maaş
zammından bile mahrum kalmaktadır. Talepleri bir an önce 4/D
kadrosuna geçmektir.
15/12/2018 tarihinde Başkanlığa
intikal eden yasa teklifimiz hâlâ Plan ve Bütçe Komisyonunda beklemektedir.
İsteğimiz, yasa teklifimizin bir an önce Genel Kurula getirilerek bu
mağduriyetin giderilmesidir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Bahşi.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 37 sıra sayılı
Kanun Teklifinin çerçeve 30uncu maddesinin çerçevesinde yer alan "çay ve
çay ürünleri için Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğünden,' ibaresinin
"çay ve çay ürünleri için Çay İşletmeleri Genel
Müdürlüğünden, faaliyet alanındaki mal ve hizmetler için
Uluslararası Sağlık Hizmetleri Anonim Şirketinden,
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Cahit
Özkan Mehmet
Doğan Kubat Kemal
Çelik
Denizli
İstanbul Antalya
Mihrimah
Belma Satır Recep
Özel Selim
Gültekin
İstanbul Isparta Niğde
Mahmut Atilla
Kaya
İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkanım.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Gerekçe
BAŞKAN Önergenin gerekçesini okutuyorum.
Gerekçe:
Önergeyle 4734 sayılı Kanuna tabi
sağlık kurum ve kuruluşlarının, kamuya ait bir
şirket olan Uluslararası Sağlık Hizmetleri Anonim
Şirketinden yapacakları mal ve hizmet alımlarının 4734
sayılı Kanunun istisnaları arasına alınması
öngörülmektedir.
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, bu önergenin oylanmasından önce karar yeter sayısı
talep ediyorum.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi kabul edenler
Etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.39
ALTINCI
OTURUM
Açılma Saati: 19.50
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir),
Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
45inci Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
30uncu madde üzerinde Denizli Milletvekili Cahit
Özkan ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, önergeyi yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Oylamayı elektronik cihazla
yaptıracağım, bunun için de üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, önerge
kabul edilmiştir, karar yeter sayısı vardır.
IX.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
4.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Mithat Sancarın, Öykü
Arin Yazıcının kan kanserinin çok özel bir türüyle mücadele
ettiğine ve annesinin mesajını paylaşmak istediğine
ilişkin konuşması
BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, Öykü
Arin Yazıcı ismini çoğunuz duymuşsunuzdur muhtemelen. Öykü
Arin Yazıcı 3,5 yaşında ve kan kanserinin çok özel bir
türüyle mücadele ediyor. Annesinin bana ilettiği mesajı sizlerle ve
kamuoyuyla paylaşmak istedim.
Öykü Arine 2018 yılının Kasım
ayında lösemi teşhisi konuldu. Konulan teşhis, löseminin nadir
görülen saldırgan bir türü. Hastalığı görülme
sıklığı milyonda 1 ile 9 arası değişiyor.
Öykü Arine en geç iki ay içinde kök hücre nakli yapılması gerekiyor
aksi hâlde önce kanda, sonra organlarda ciddi yıkımlara neden oluyor
ve hayati risk ortaya çıkıyor.
Öykünün ve diğer ilik bekleyen lösemi
hastalarının daha uzun yıllar sağlıklı bir
yaşam sürebilme şansları kemik iliği nakli için gönüllü
olan donör sayısının artmasına bağlıdır.
Ülkemizde, bu tür hastalar için kök hücre adayı sayısı 300 bin
civarında. Bu rakam ülke nüfusuna oranla dünya standartlarının
çok altında. Uluslararası veri tabanına da bağlıyız
fakat ne yazık ki henüz başta Öykü Arin olmak üzere çocuklarımızın
ve pek çok hastanın genetik ikizi bulunamamıştır.
Bağışçı olmak çok basit
değerli milletvekilleri. 18-50 yaş arasındaki herkes 3 tüp kan
vererek bağışçı olabilir. Bağışçı
olduğunuzda yalnızca Öykü Arin için değil, kök hücre bekleyen
bütün hastalar için aday olacaksınız. Öykü için zaman çok
daraldı. Hızla çözüm üretebilmek için her ilimizde, ilçemizde kan
bağışı etkinlikleri düzenlememiz şart.
İnsanların tek tek sağlık merkezlerine gitmesi önemli ama
daha da önemlisi bütün kamu kuruluşlarının, bütün sivil toplum
örgütlerinin ve bireylerin toplu bağış etkinlikleri
düzenlemeleri. Bu durum kısa sürede yüksek sayıda
bağışçı bulunmasını
kolaylaştıracaktır ve belki de çok kısa bir zaman
içerisinde Öykü Arin evladımızın, yavrumuzun da
hastalığı için bir çare bulunmuş olacaktır. Bu konuda
bütün milletvekillerini ve kamuoyunu duyarlı davranmaya
çağırıyorum. Annesinin bu mesajını sizlerle
paylaşmayı bir sorumluluk, bir görev olarak görüyorum.
Teşekkür ederim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Tanal.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
41.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, organ
bağışıyla ilgili hazırlamış oldukları
kanun teklifinin Genel Kurul gündemine getirilmesini talep ettiklerine
ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Bu duyarlılığınız için sizi
ayrıca da kutluyorum. Ben, tüm organlarını
bağışlamış olan bir vatandaşım, bir
milletvekiliyim. Yalnız, Meclis Başkanlığından benim
şu istirhamım var: Türkiye'de bu anlamda, hakikaten, organ
bağışı bekleyen çok insanımız var.
Kanunlarımız buna uygun olmadığı için
Çünkü
insanın yedek parçası yok. Belçikada bunun örneği var, insanlar
eğer temyiz kudretine sahipse ve akli melekeleri yerindeyse, organ
bağışı yasaklanmamışsa bu
bağışlanmış farz edilir. Bu kanun teklifini Meclise
24üncü Dönem getirdik, reddedilmişti 37nci maddeye göre. Tekrar, yeniden
bu kanun teklifini verdik. Benim, Meclis Başkan Vekili sıfatıyla
sizden istirhamım: Oradaki o kanun teklifimizin bir an önce Genel Kurula
getirilmesi ve bu şekilde, organ bekleyen
vatandaşlarımızın organ ihtiyacı da
karşılanmış olur.
Ben tekrar teşekkür ederim,
saygılarımı sunarım.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Tanal.
XI.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız ve 7 Milletvekilinin Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/1369) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı 37) (Devam)
BAŞKAN 30uncu maddeyi kabul edilen önerge
doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Madde bu önerge doğrultusunda kabul edilmiştir.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
42.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, organ, ilik ve doku
bağışının yetersiz olduğuna,
vatandaşların organlarını bağışlama
konusunda gayretli olmalarını temenni ettiğine ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Öykü Arin bağlamında ilik, organ ve doku
nakilleri tekrar gündemimize geldi ki gerçekten en önemli sağlık
sorunlarımızdan biri. İlik, organ ve doku nakli bekleyen
listesine her yıl 4 bin kişi eklenmektedir, 2 bin kişi ise uygun
doku ve organ bulunamadığı için maalesef ülkemizde
vatandaşlarımız hayatlarını her sene kaybetmektedir.
Ülkemizde 2019 yılında sadece 183 organ, doku ve ilik nakli
gerçekleştirilebilmiştir. Organ, ilik ve doku
bağışındaki yetersizlik, dünyadaki ve ülkemizdeki en önemli
sorunlardan biridir. Son verilere göre şu anda nakil bekleyen 25.996 vatandaşımız
bulunmaktadır. Hayatın ve bedenimizin emanetçisi olduğumuz
bilincinden hareketle, bunları israf etmek yerine,
vatandaşlarımızın organlarını
bağış noktasında daha fazla gayretli olmalarını
temenni ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özkan.
IX.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
5.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Mithat Sancarın, Öykü
Arin Yazıcı için yürütülen bağış kampanyası
vesilesiyle Kızılayın TBMMye araç göndermesi suretiyle kan
bağışında bulunulabileceğine ilişkin
konuşması
BAŞKAN Belki şöyle bir fikir üzerinde de
birlikte değerlendirmede bulunabiliriz: Öykü Arin yavrumuzun bu
kampanyası çerçevesinde, bu kampanya vesilesiyle Türkiye Büyük Millet
Meclisinin bahçesine de Kızılayın araç göndermesini ve uygun
olan milletvekillerinin, çalışanların kan
bağışında bulunmalarını sağlayabiliriz. Bunu
da daha sonra Başkanlık Divanında diğer üyelerle
değerlendireceğiz, bu teklifi onlarla da paylaşacağız.
Siyasi parti grup başkan vekillerinin de bu konuda desteklerinin önemli
olduğunu bir kez daha burada vurgulamayı önemli buluyorum.
XI.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız ve 7 Milletvekilinin Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/1369) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı 37) (Devam)
BAŞKAN Şimdi kanun teklifinin 31inci
maddesi üzerindeki önergeleri görüşeceğiz.
31inci madde üzerinde iki adet önerge vardır,
önergeleri sırasıyla okutup işleme koyacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 37 sıra sayılı
Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 31inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 31- 4734 sayılı Kanunun 10 uncu
maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (3) numaralı alt
bendinde yer alan veya ihale konusu iş ile ilgili taahhüdü altındaki
ve bitirdiği iş miktarını gösteren belgeler ifadesi veya
ihale konusu iş ile ilgili cirosunu gösteren belgeler şeklinde,
üçüncü fıkrasının üçüncü cümlesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve fıkraya aşağıdaki cümleler
ilave edilmiştir.
Bu belge sahiplerinin kuracakları veya ortak
olacakları tüzel kişilerin ihaleye girebilmesinde en az bir
yıldır tüzel kişiliğin yarısından fazla hissesine
sahip olması ve bu sürede bu Kanuna göre yapılacak ihalelere
ilişkin sözleşmelerin yürütülmesi konusunda temsile ve yönetime yetkili
olması, bu şartların her ihalede aranması ve teminat süresi
sonuna kadar muhafaza edilmesi zorunludur.
Bir sözleşme kapsamında
gerçekleştirilen iş dolayısıyla düzenlenecek iş
deneyim belgelerinin toplam tutarına ve belge verilecek kişilere
yönelik sınırlamalar getirmeye Kurum yetkilidir. Kanun
kapsamındaki idarelere gerçekleştirilen işler için düzenlenen
belgeler hariç yurt dışında gerçekleştirilen işler
için düzenlenen belgelerden sadece iş bitirme belgeleri, belge
sahipleri tarafından ve bunların bünyesinde bulundukları
şirketler topluluğu veya benzeri ortaklık ilişkisi
içerisinde kullanılabilir. Bu belgelerin, şirketler topluluğu
veya benzeri ortaklık ilişkisi içerisinde kullanılmasına ilişkin
usul ve esasları belirlemeye Kurum yetkilidir. Ortak girişim olarak
ihaleye teklif verilmesi halinde yurt dışına
gerçekleştirilen işlerden alınan iş bitirme belgesini
kullanan belge sahibinin ortak girişimdeki hissesi oranında geçici ve
kesin teminat vermesi zorunludur.
Veli
Ağbaba Mehmet
Bekaroğlu Ömer
Fethi Gürer
Malatya İstanbul Niğde
Emine
Gülizar Emecan Fikret
Şahin Cavit
Arı
İstanbul Balıkesir Antalya
Rafet
Zeybek
Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba konuşacaktır.
Buyurun Sayın Ağbaba. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, sizlerle bir
mağduriyeti paylaşmak istiyorum. Bu mağduriyetin geçtiği
köyün ismi Malatya merkeze bağlı Bindal köyü. Malatyanın en
eski ve en merkezî köylerinden biri. Üç yüzyıllık geçmişe sahip
Bindal köyünde bir dava var ki bu dava, Türkiye'deki adalet sisteminin
nasıl işlediğini çarpıcı bir şekilde ortaya
koyuyor. AKP, adaletin hızlandığını, bürokrasinin
azaldığını söylemeye devam etsin, Bindal köyünde tam altmış
sekiz yıldan beri devam eden bir dava var. 4 köylünün birbirine husumeti nedeniyle
1950de açılan bu dava hâlâ devam ediyor. Hazine taraf olmuş, tapular
el değiştirmiş, tapulara tedbir konmuş; dosya
Yargıtaya gidiyor ama tam altmış sekiz yıldan beri bu dava
sonuçlanabilmiş değil.
Köylüler yıllardır çalmadıkları
kapı bırakmadılar, köylülerin aşmadıkları
eşik kalmamış; AKP milletvekillerine, bakanlara, bürokratlara
ulaşılmış ama hâlâ hiçbir sonuç alınamamış.
Hazine 5 bin dönüme tedbir koymuş; köylü mağdur, köylü
teşvikten, mazot, gübre desteğinden, sigortadan yani devletin hiçbir
yardımından yararlanamıyor. Köylü diyor ki: AKP, seçim
zamanı var, oy isterken var ama derdimizi çözerken ortada yok.
Bindallılar diyor ki: Su faturası öderken varız, vergi verirken
varız, askere giderken varız ama yardıma gelince yokuz; fiilen
varız, resmiyette yokuz. Altmış sekiz yıldan beri,
babalarının, dedelerinin ekip biçtiği arazilerin sahibi
değiller. Umutla bekliyorlar Her seçimde oy verdiğimiz AKP ne zaman
sorunumuzu çözecek? diyorlar ve oy verdikleri AKPye haklarını helal
etmiyorlar, diyorlar ki: Sorunumuzu çözmezseniz oyumuz da haram olsun,
emeğimiz de haram olsun. Bu mesajı size iletmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, Malatya, hepinizin
bildiği gibi, Türkiyenin en güzel şehirlerinden biri, bir tarım
başkenti, dünyanın kayısı başkenti. Malatya sadece
kayısısıyla değil üzümüyle, ceviziyle, tütünüyle,
elmasıyla, narıyla meşhur bir kent ama Malatya
yetiştirdiği ürünler kadar bu ürünleri yetiştiren çiftçilere çektirilen
eziyetiyle ünlü sizin sayenizde. Malatyalı üreticiler Hâlâ sulama sorunu
çözülmedi, çözülebilmiş değil. diyorlar. Hem susuzluktan hem de
para etmediğinden dolayı -dikkatinizi çekerim- milyonlarca
kayısı ağacı her yıl kesiliyor. diyorlar. Çiftçiler
Ziraat Bankasına borçlarını ödemek için ya traktörünü
satıyor ya da tefecilerden para alıyor. diyorlar. Son dört
yıldır kuraklık ve diğer doğal afetlerden dolayı
çiftçilerin borçları her yıl yaklaşık yüzde 35 faizle
erteleniyor. Faiz, ana parayı geçti, borç limiti dolan çiftçi Ziraat
Bankasından ve tarım kredi kooperatiflerinden faydalanamıyor.
Peki, köylülerin, çiftçilerin derdine derman olmak
için, zor günlerinde sığınmaları için kurulan Ziraat
Bankası ne yapıyor? Sizin desteğinizle futbol kulüplerine 14,5
milyar lira borç veriyor. Çiftçiden esirgediği borcu büyük futbol
kulüplerine veriyor yani çiftçiye tam doksandan gol atıyor. Çiftçiye yok,
topçuya var; maalesef AKP zenginleri görmeye devam ediyor. Çiftçinin -defalarca
bu kürsüden haykırmamıza rağmen- maalesef Ziraat Bankasına
olan borçları ertelenebilmiş değil. Maalesef Ziraat Bankası
havuz medyasına ve futbol kulüplerine kredi vermekten başka bir
iş yapmıyor. Çiftçi faizle kıvranırken, maalesef
yatağını yorganını, tarlasını, traktörünü
satıp borcunu ödemeye çalışırken Ziraat Bankası,
imkânlarını birilerine peşkeş çekmek için sizin
talimatınızla aracı oluyor. Topçuya var, popçuya var,
yandaşa var; çiftçiye yok. Vallahi AKP, sizin yatacak yeriniz yok.
diyorlar.
Değerli arkadaşlar, bizim tarihimizde
belki daha önce yaşamadığımız bir olayı da
sizlerle paylaşmak istiyoruz. Günlerden beri Grup Başkan Vekilimiz
Engin Özkoç bu kürsüde dile getiriyor, biz de geçtiğimiz cuma günü
Sakaryada bunu dile getirdik.
Tank palet fabrikasının
özelleştirilmesi diyor ancak AKP Genel Başkanı
Özelleştirme değil; bu, işletme hakkının devri.
diyor.
Değerli arkadaşlar, tarihte yok böyle bir
şey. Bu fabrika Türk Silahlı Kuvvetlerine ait yani bu tank palet
fabrikası neyse 2nci Ordu odur veya herhangi bir birlik odur. Doğuda
veya herhangi bir bölgede sınır bekleyen birlik ile tank palet
fabrikasının hiçbir farkı yoktur, orada çalışan
işçinin de o Mehmetçikten hiçbir farkı yoktur. Maalesef bu fabrika,
AKPnin MYK üyesinin ortak olduğu, yüzde 49,9u Katar Silahlı
Kuvvetlerine ait bir fabrikaya veriliyor.
Değerli milletvekilleri, bir Türk askeri
nasıl ki bir yabancı silahlı kuvvetlerin emrine verilemezse bu
tank palet fabrikası da bir devletin emrine verilemez. Bu, vatana ihanetle
eş değerdir. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar) Bunu destekleyenler vatana ihanet etmiş demektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın, bir
dakika daha süre veriyorum Sayın Ağbaba.
Buyurun.
VELİ AĞBABA (Devamla) Değerli
arkadaşlar, diyorlar ki: Bu özelleştirme değil, yirmi beş
yıllık işletme hakkının devri. diyorlar. Burada bir
belge var, karar sayısı 481, Cumhurbaşkanlığı
kararnamesi, kararı. Burada özelleştirme diyor.
Değerli arkadaşlar, bu neyin diyeti? Allah
aşkına, Türk Silahlı Kuvvetlerini Katar devletinin emrine vermek
hangi vicdana, hangi milliyete, hangi milliyetçiliğe sığar? Hani
Yerliyiz ve milliyiz. diyorsunuz ya tam da bu turnusol
kâğıdıdır. Bu, fabrikanın özelleştirilmesini
desteklemek, vatana ihanetle eş değerdir. Burada, size destek veren
Milliyetçi Hareket Partisine seslenmek istiyorum: Katara bu fabrikanın
verilmesi vatana ihanettir. Katarın emrine Türk Silahlı
Kuvvetlerindeki bir askerin veya herhangi bir personelin verilmesinin de
hepimizi incitmesi lazım. Bu kararın mutlaka geri çevrilmesi
gerekiyor. Türk Silahlı Kuvvetleri ya da Türk Silahlı Kuvvetlerine
ait bir fabrika yandaşınıza veya Katara peşkeş
çekilemez. Bunu yapanları kınıyoruz şiddetle. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Ağbaba.
Sayın Özkan, söz talebiniz mi var?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Evet efendim.
BAŞKAN Buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
43.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Malatya Milletvekili Veli
Ağbabanın 37 sıra sayılı Kanun Teklifinin 31inci
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Hatip, Malatyanın Bindal köyünde
altmış sekiz yıldan beri devam eden bir davayla ilgili yani
yargısal bir sorunla ilgili köylülerin AK PARTİ milletvekillerine ve
bakanlarına ulaştığını ancak çözüm bulunamadığını
ifade ediyor. Bilindiği üzere, Anayasa'mızın 138inci maddesine
göre mahkemeler görevlerinde bağımsız ve
tarafsızdırlar. Hiçbir makam, mevki, organ, kişi mahkemelere ve
hâkimlere herhangi bir genelge gönderemez, herhangi bir talimat veremez. Onun
için yargısal bir sorunla ilgili mahkemelerin münhasıran yetkisinde
olan meselelerin yine yargı makamı tarafından çözüleceği
bir vakadır ve bu noktada hatip ifadesinde zaten AK PARTİnin de
yargıya talimat vermediğini, veremediğini de ifade
etmiştir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Grup başkan vekili,
bizim konuşmacımızı, hatibi yanlış anladı
anladığım kadarıyla çünkü öyle bir söz sarf etmedi
Mahkemelere talimat verilsin. diye.
BAŞKAN Yerinizden bir dakika süreyle,
eğer düzeltme varsa yapmanız için söz veriyorum Sayın
Ağbaba.
Buyurun.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Anlamasını
sağlayacak, düzeltme değil de.
44.-
Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın, Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın
Başkan, ben Mahkemeye talimat verin. demedim, mahkemeye talimat
verilmeyeceğini biliyorum ama maalesef bu dönemde mahkemeler sarayın
emrinde, her türlü karar sarayın emriyle alınıyor veyahut da
kimin çıkacağı, kimin yatacağı saray mahkemelerinin
emrinde.
Yalnız AKP milletvekilleri ve AKP siyasetçileri
Bindal köyüne giderek her seçimde ve her seçim öncesinde söz veriyorlar:
Altmış sekiz yıldan beri devam eden sorununuzu biz
çözeceğiz, oy verin, bu sorunu halledeceğiz. diyorlar, ben buna
dikkat çekmek istedim.
Ayrıca burada dikkat çekmek istediğim bir
şey daha var: Maalesef adalet işlemiyor, hukuk işlemiyor,
altmış sekiz yıldan beri devam eden bir dava var, bunun da
altının çizilmesi lazım. Ayrıca AKP milletvekilleri ve
bakanları bu konuda Bindal köylüleri söz verdiler, söz veriyorlar, bunu da
AKP Grubunun cevaplaması gerekiyor. Yani yargıya müdahale etmek
isteyen biz değiliz, yargıya müdahale etmek isteyen bizzat AKP
milletvekilleridir.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Ağbaba.
XI.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız ve 7 Milletvekilinin Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/1369) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı 37) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
VELİ AĞBABA (Malatya) Esas Tank Palet
Fabrikasına sataştım ama duymadılar herhâlde, Tank Palet
Fabrikasına sataştım, onu duymadılar. Ağır
sataştım Tank Palet Fabrikasına ama
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1369) esas numaralı
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 31inci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan değiştirilmiş ibaresinin
yeniden düzenlenmiş ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif
ederim.
Aylin
Cesur Fahrettin
Yokuş Feridun
Bahşi
Isparta Konya Antalya
Lütfü
Türkkan Arslan
Kabukcuoğlu Mehmet
Metanet Çulhaoğlu
Kocaeli Eskişehir Adana
Ayhan
Erel
Aksaray
VELİ AĞBABA (Malatya) Esas Tank Palet
Fabrikasına sataştım!
HASAN ÇİLEZ (Amasya) İşine bak sen!
İşine bak!
VELİ AĞBABA (Malatya) Çok ağır
sataştım.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Gel, anlatalım.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Antalya Milletvekili
Feridun Bahşi söz istemiştir.
Buyurun Sayın Bahşi. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 37 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 31inci maddesine verdiğimiz önerge üzerine söz aldım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce, yüz altmış
üç gündür mülteci kamplarında tutulan öz kardeşimiz Tebrizli Türk
aydını Rahim Cavadbeyliyi hükûmete tekrar hatırlatmak
istiyorum. Türk yurdu Tebriz sokakları Azerbaycan var olsun, Rahim Bey
azat olsun. sloganlarıyla inliyor, ben de yüce Meclisin çatısı
altında Tebrizin sesine ses veriyorum: Azerbaycan var olsun, Rahim Bey
azat olsun.
Değerli milletvekilleri, Devlet Denetleme
Kurulunun hazırladığı rapora göre, Emniyet
teşkilatındaki polislerin yüzde 27,7si sivil personel eliyle
yürütülmesi gereken büro işlerinde çalışmaktadır. Toplam 66
bin kişiden söz ediyorum. Emniyet teşkilatı bünyesindeki sosyal
tesislerde, kantinlerde birçoğu da rütbeli polis memuru çalışmaktadır.
Yine, Emniyet teşkilatında yaklaşık 10 bin civarında
da sivil memur vardır. Bunların birçoğu görevleri
dışında angarya işlerde
çalıştırılmakta, oda temizliği, çaycılık
işlerinde görevlendirilmektedir. Oysa, yapılan
değerlendirmelerde, büro işlerinde çalışan 66 bin polisin
yerine, alanında uzman 35 bin sivil personel bu işleri
rahatlıkla yerine getirebilecektir. Bu değişim
gerçekleştirildiği takdirde de devlet bütçesine aylık 200 milyon
lira katkı olacaktır.
Değerli milletvekilleri, Emniyet Genel Müdürlüğü
bünyesinde çalışan sivil memurlar için, on beş yıldır,
görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavı
açılmamaktadır. Genel idare hizmetleri sınıfında
uzmanlık, şeflik ve müdürlük kadroları tahsis edilmeyince de
sivil personelin kariyer hakları elinden alınmaktadır.
Eğitimine uygun iş yapma imkânı verilmeyen personelin veriminin
düşmesi ise kaçınılmazdır. Farklı hizmet
sınıfındaki sivil personel doğusuyla, batısıyla
ülkenin her yerinde, her birimde Emniyet görevlileriyle birlikte
çalışmaktadır; her riske ortaktır, birlikte şehit
düşmekte, birlikte gazi olmaktadır. Buna rağmen, emniyet
hizmetleri tazminatından, terör tazminatından ve yıpranma
payından yararlanmamaktadır. Emniyet sivil memurlarının bu
mağduriyetlerini mutlaka gidermek gerekmektedir, beklenti de bu yöndedir.
Değerli milletvekilleri, yine kamu
kurumlarında çeşitli unvanlarda, teknisyen yardımcısı,
mübaşir, hizmetli, aşçı, kaloriferci,
dağıtıcı gibi unvanlarda görev yapan ve sayısı
111 bini bulan yardımcı hizmetler sınıfı personeli,
bulundukları sınıftan kaynaklı olarak, maddi ve manevi
birçok mağduriyet yaşamaktadır. Bu hizmet sınıfı
mensuplarının da beklentisi, yardımcı hizmetler
sınıfı kadrosunun kaldırılarak kendilerine daha
yaşanabilir bir hayat kalitesi sağlayacak kadroların tahsisidir.
Değerli milletvekilleri, üzerinde hassasiyetle
durduğumuz diğer bir konu ise uzun dönem askerlik yapan
insanlarımızın askerlik sürelerinin borçlanma
yapmaksızın emeklilik sürelerine sayılmasıdır. Bugünün
şartlarında askerliğini bedelli yapanlar 15 bin lira ödeyerek
tamamlamakta ve sigortasını yatırarak iş yerinde
çalışmaya devam etmektedir. Askerliğini fiilî olarak bu dönemde
yapanlar ise on iki ay, daha önceki yıllarda on sekiz, yirmi dört ay gibi
sürelerle yapmışlardır. Bu kişiler, askerlik nedeniyle
sosyal güvenlik hakkından mahrum kalınan süreyi borçlanma yoluyla
kazanmaktadır. Dolayısıyla, askerliğini fiilen yapanlar bir
nevi cezalandırılmaktadır. Askerlik hizmetini fiilen yapanlar
için de borçlanma uygulamasının kaldırılarak askerlik
sürelerinin emekliliğe sayılması gerekmektedir.
Yine 3600 ek göstergeyle ilgili, her parti genel
seçimlerden önce vaatte bulundu ama bugüne kadar hiçbir ses yok.
Öğretmenlerimiz, polislerimiz, hemşirelerimiz ve diğer kamu
görevlilerimiz ek göstergeyi beklemektedir. Kamu
çalışanlarının sıkıntılarını neden
görmezden geliyorsunuz? Gelin, kamu çalışanlarımıza 3600 ek
göstergeyi verelim ve çalışırken insanca
yaşatamadığımız bu insanların
hayatlarını bari emeklilik süresinde biraz
kolaylaştıralım.
Buna ilişkin yasa teklifimizin bir an önce
Genel Kurula getirilerek yasalaşmasını bekliyoruz.
Verdiğimiz tüm yasa tekliflerine her partiden destek bekliyoruz.
Kendilerinin veremedikleri teklife evet demiyorlarsa buyursunlar kendileri
teklif versinler, biz onların tekliflerine destek olalım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Bahşi,
sözlerinizi tamamlayın lütfen.
FERİDUN BAHŞİ (Devamla)
İYİ PARTİ olarak amacımız, milletimizin yararına
olan yasaların çıkarılmasına destek olmak, her türlü
mağduriyeti gidermenin önünde durmamaktır, sadece destek
olmaktır.
Büyük Türk milletini ve Gazi Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Bahşi.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
31inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
31inci madde kabul edilmiştir.
32nci madde üzerinde iki adet önerge vardır,
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 37 sıra sayılı
Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 32nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Mehmet
Bekaroğlu Ömer
Fethi Gürer Cavit
Arı
İstanbul Niğde Antalya
Rafet
Zeybek Emine Gülizar
Emecan Fikret
Şahin
Antalya İstanbul Balıkesir
MADDE 32- 4734 sayılı Kanunun ek 11 inci
maddesinin birinci fıkrasında yer alan ve (y) ifadesi , (y) ve
(z) şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Aydın
Milletvekili Hüseyin Yıldız söz istemiştir.
Buyurun Sayın Yıldız. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi sevgiyle
saygıyla selamlıyorum.
Yine bir torba yasa üzerinde
tartışıyoruz. Dört yıldan beri buradayız. Komisyonlar
kuruluyor, o komisyonlarda gerçekten o konuda uzman olan arkadaşlarımız
görev alıyor. Ne hikmetse hiçbir yasa komisyona gitmeden -torba mı,
çorba mı şeklinde- buraya getirilip burada her türlü allem kallemle
beraber geçiriliyor.
Değerli arkadaşlar, 168 defa kanun
değişti, müteaddit kanun değişti; AKP tarafından
2002den 2016ya kadar 168 defa kanun değişti. Bir yasa
çıkardılar; yap-işlet-devret modeli
Ben Aydın
Milletvekiliyim. On altı yıldan beri Aydın-Denizli
arasındaki otoyolun yapılması için 3 sefer ihale
yapıldı ve ihaleler iptal edildi. Yine geçen ay bir ihale yapıldı,
ihale yapılırken garanti kaç araba geçecek diye bir şey
söylenmedi. İhale olduktan sonra bir araştırdık, Aydın
ve Denizli arasındaki bir yıllık garanti
91 milyon 158 bin
euro, düşünün 91 milyon 158 bin euro garanti var.
Değerli arkadaşlar, hani AKPnin Genel
Başkanı şunu demişti: Hey vatandaşlarımız,
doları götürün, bozdurun. Peki, siz bu ihaleleri neden TL olarak
yapmıyorsunuz da tekrar dolar, euro garantisi veriyorsunuz? Çünkü tek
hedefiniz var, tek hedefiniz vatandaşı borçlandırmak, zengini,
yandaşı da zengin etmek, daha bundan başka ötesi yok yani
akıl var, mantık var.
Değerli arkadaşlar, yine AKPnin Genel
Başkanı televizyona her çıkışında şunu
diyor: Türkiyeyi uçuracağız. Evet, doğru söylüyor, uçurdular.
2002 yılında dolar 1,67ydi, şimdi 5,5. 2002 yılında
euro 1,66ydı, şimdi 6,5. Yine 2002 yılında dış
borç 130 milyardı, şu an 450 milyar; benzin 1,64tü, şu an 6,5;
ekmek 21 kuruştu, şimdi 1,5 lira; et o zaman 8 lira 29 kuruştu,
şu an 50 lira. Evet, Türkiyeyi uçurdunuz. Türkiyeyi uçurumun
kenarına getirdiniz. İşçiye geldiği zaman para yok, EYTye
geldiği zaman para yok ama yandaşlara geldiği zaman, hiçbir
zaman parada sınır tanımıyorsunuz değerli
arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, gerçekten Türkiye'nin
durumu vahim. Hepimiz buraya geldik, milletimizi, ilimizi ve ülkeyi temsil
ediyoruz. Ülkenin sorunlarını burada tartışmak... Ben dört
yıldan beri bu Meclisteyim ama maalesef bu Meclis hiçbir zaman
garibanın, yoksulun, çiftçinin, emekçinin, memurun sorunlarını
buraya getirip de burada çözmedi. Burada ne çözüldü biliyor musunuz?
Bazılarının 5 katrilyon vergi borçları silindi. Bazı
yandaşları zengin edeceğiz diye gece üçte kanun
değiştirdiniz. İşte o yüzden, AKP asla ve asla ne işçinin
ne emeklinin ne memurun ne esnafın ne de garibanın partisidir arkadaşlar.
Her seçim döneminde çıkarlar, vaatte bulunurlar, bütün milleti
kandırırlar ama seçimden sonra her şeyi unutursunuz yine
yandaşlara çalışırsınız.
Değerli arkadaşlar, yine dört yıldan
beri burada bunun savunmasını yapıyorum; Aydın ili
Türkiye'nin en verimli topraklarına sahiptir ama maalesef, son beş
yıldan beri Aydının o topraklarını jeotermal elektrik
santrallerine ve yandaşlara hibe ettiniz. Geçen sene ürettiğimiz o
incirleri yurt dışına ihraç ettiğimizde, incirlerin yüzde
50si kükürtten dolayı geri geldi arkadaşlar. Şu an Ortaklardan
ta Kuyucaka, Buharkente kadar o ovada yetişen incirimizde, zeytinimizde,
domatesimizde, biberimizde, hepsinde şu an sıkıntı
yaşıyoruz değerli arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Başkanım,
bir dakika daha söz hakkı alayım.
BAŞKAN Buyurun Sayın Yıldız.
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Gelin, hep beraber
ülkenin sorunlarını çözelim arkadaşlar.
Benim müteahhidim olmasın, bizim
halkımız olsun. Eğer şayet, bu şekilde, bu ülkeyi, bu
durumda götürdüğünüz takdirde, var ya, önümüzdeki yirmi beş yıl
boyunca çocuklarımız, torunlarımız bu borcun altından
kalkamaz, buna inanın. Gelin, hep beraber, gerçekten, hiçbir siyasi parti
birbirini eleştirmeden sorunları tespit edip burada beraber çözelim,
ben bunun peşindeyim.
Burada dört yıl boyunca AKPnin aynı
milletvekillerine seslendim: Gelin, bu jeotermal elektrik santrali sorununu
çözelim. Ekmek fırınlarımızda, halk ekmekte kuyruk var.
Şu an Aydında kanser yüzde 200 oranında artmakta. Zaten
hastaneler yetersiz, Aydın hastanelerinde kuyruk var. Manisaya,
Denizliye, İzmire hasta gönderiyoruz, şu an hasta
yatıramıyoruz Aydında. Bu sorunu bir an önce hep beraber
çözmemiz gerekir. Aksi takdirde, bu millet 31 Martta size bir tokat
atacaktır, hiç kuşkum yok. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Yıldız.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1369) esas numaralı
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 32nci maddesinde yer alan
değiştirilmiştir ibaresinin yeniden düzenlenmiştir
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Aylin
Cesur Bedri
Yaşar Ayhan
Erel
Isparta Samsun Aksaray
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Lütfü
Türkkan Arslan
Kabukcuoğlu
Adana Kocaeli Eskişehir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Samsun Milletvekili
Bedri Yaşarın söz talebi vardır.
Buyurun Sayın Yaşar. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
BEDRİ YAŞAR (Samsun) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu torbadır,
adı çuvaldır, her neyse
Belki çok fazla farkında
değilsiniz ama bugün Parlamentodan geçirmeye
çalıştığımız yasanın içerisindeki en önemli
madde 32nci madde. 32nci madde ne diyor? Özellikle müteahhitlerle ilgili
feshedilebilme yani yaptığı işleri bu kanun ve kararname
çerçevesinde feshetme şansını veriyor ama içinde bulunduğu
durum itibarıyla feshetmek bir noktada sorunu çözmüyor. Burada feshetmek için
özellikle idarenin onayını bekliyor yani eğer idare, yönetim bu
fesih yetkisine onay verirse müteahhit bunu feshedebiliyor.
Devamında, aslında, bu fesihle beraber
maliyetlerin de arttığını hep beraber göreceğiz. Bu
sektörün içinden gelen arkadaşlar bilir ki feshedilen bir işin,
diyelim yüzde 70i yapıldı, yüzde 30u duruyorsa, siz geri kalan
yüzde 30u en az 2 katına, 3 katına mal ediyorsunuz demektir.
Müteahhitlik sektöründe özellikle bu feshedilen işlerin maliyeti sizin
tahmininizden her zaman daha yüksektir. Dolayısıyla feshetmek yerine,
özellikle fiyat farkı kararnamesiyle bunu desteklediğimiz takdirde
devlete çok daha uygun rakamlara mal olacağını hep beraber
görmek için kâhin olmaya gerek yok.
Bu fesih maddesiyle müteahhitlerin önünü açmak,
iş adamlarının önünü açmak mümkün değil yani iyidir,
destekliyoruz ama kesinlikle eksiktir. Yine, aynı şekilde fiyat
farkı kararnamesi olmadığı sürece bu yasanın da bir
tarafı yok demektir. Bugün, özellikle ihalesi yapılan işlerde
TEFEyle, TÜFEyle iş yapan müteahhitler var ama bunun yanı sıra
sabit fiyatla iş yapan firmalarımız var. Sabit fiyatla iş
yapan firmalarımız idarenin onayıyla bunu feshetmeye
kalktığı takdirde çok ciddi zararlara giriyor, özellikle bu
kesime de kesinlikle fiyat farkı kararnamesinin uygulanması
lazım.
Müteahhitlik sektörü en az 200-300 tane sektörü
ilgilendirmektedir. Yani bugün burada, çuvalın içerisinde sadece 32nci
madde gibi görünüyor olsa bile bugün, elektriğinden, tesisatından,
mekaniğinden, işçisinden, duvarcısından en az 250-300 tane
sektörü ilgilendiriyor demektir. Bu çıkardığımız
yasayla beraber ya müteahhitlerimizi ciddi oranda bir sıkıntıdan
kurtaracağız ya da hepimizin gördüğü gibi, konkordatolara
muhatap olacaklar. Yani bugün, özellikle, Karayollarında
Karayolları
para da ödemiyor, hatta, Yılın sonu itibarıyla ne kadar dönem
sonu faizi ödeyeceksiniz, bize bildirin. gibi bir tebligat da
almışlar, öyle duyuyoruz. Yani bu tür palyatif çözümlerle, dönem sonu
faizlerini ödemeyle müteahhitlerin sorunlarını çözmek mümkün
değil.
Aynı şekilde, yeni ihalelerden
bahsediyorsunuz. Özellikle, son dönemde Kamu İhale Kurumunun ihale
sayfasına baktığınız zaman pazarlık usulü
ihalelerin bol miktarda olduğunu görüyoruz. Pazarlık usulü ihale ne
demek? Yani şu an ihaleyi yapmak için yeterli zaman yok, acil bir durum
var, doğal afet var, bu çerçevede, bir an önce bu ihalelerin
yapılması gibi bir yöntem var. Bununla beraber, özellikle, son
dönemde çok ciddi ihaleler yapılıyor. Bu da özellikle, devletin
maliyetleri açısından çok ciddi rakamlara mal oluyor. Yani devletin,
özellikle, pazarlık usulü yaptığı bu ihalelerden kamu
aleyhine çok ciddi zararlarının olduğunu bu kürsüden de
ayrıca belirtmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, kesinlikle,
inşaat sektörünün desteklenmesi lazım. Böyle giderse
Ben size
Samsundan örnek vereyim: Samsunun nüfusu şu an 1 milyon 263 bin,
icralık dosya sayısı 600 bini geçti. Bunun anlamı ne?
Nüfusun yarısı kadar haciz dosyası var. Yani bugün, özellikle,
Parlamentoda çatıların üstüne çıkan inşaat işçilerini
görüyorsunuz veyahut borcunu ödeyemeyip intihar eden müteahhitleri
görüyorsunuz. Aynı şekilde, işçileriyle yaka paça olan bir sürü
firmayı bugün basından da, medyadan da izliyoruz. Değerli
arkadaşlar, inşaat sektörüne çözüm bulamadığımız
takdirde, özellikle, önümüzdeki günlerde hem konkordatoların
artacağını hem hacizlerin artacağını görmek için
kâhin olmaya gerek yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam edin Sayın
Yaşar, bir dakika daha.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Teşekkür
ediyorum.
Onun için, diyorum ki: Daha yolun
başındayken kesinlikle ve kesinlikle, özellikle bu fesih kararnamesi,
idarenin onayına bırakılamaz, bir; yeterli değildir,
kesinlikle buna ilave olarak fiyat farkı kararnamesinin de düzenlenmesi
gerekir. Bunu hâlâ yapma şansımız var.
Özellikle, burada, AK PARTİli arkadaşlarımıza
sesleniyorum, diyorum ki: Yol yakınken önergeyi siz verin, biz
destekleyelim. Şu an bizi yüzlerce inşaat müteahhidi, inşaat
yapan arkadaşlarımız takip ediyor. Geç değil, bu önergeyi
verelim. Bu önergede devletin kârı var. Devletin kârı olan yerde de
başka bir şeye ihtiyaç yok. Onun için, bu önergeyi verin, biz de
destekleyelim, yol yakınken bu yanlıştan dönelim diyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Yaşar.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
32nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
33üncü madde üzerinde dört adet önerge vardır,
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 37 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 33üncü maddesinin kanun teklifinden
çıkarılmasını talep ediyoruz.
Ayşe
Acar Başaran Züleyha
Gülüm Abdullah
Koç
Batman İstanbul Ağrı
Mahmut
Celadet Gaydalı Ömer
Faruk Gergerlioğlu Tuma
Çelik
Bitlis Kocaeli Mardin
Garo
Paylan
Diyarbakır
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Diyarbakır
Milletvekili Garo Paylan söz istemiştir.
Buyurun Sayın Paylan. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, kamu ihaleleriyle
ilgili masum bir yasa olarak düşünüyorsunuz, öyle değil mi? Ama ben,
şeytanın ayrıntıda gizli olduğunu düşünerek size
bazı uyarılar yapacağım.
Değerli arkadaşlar, her torbada, emin
olun, şu sayacağım 6 şirketle ilgili bir madde var. Bu
madde de şu 6 şirketle ilgili arkadaşlar: Cengiz, Kolin, Limak,
Kalyon, Rönesans ve Mapa. Çok iyi tanıyorsunuz. Memleketin neresine
giderseniz gidin, kamu ihalelerinde tabelalar asılır, kim
yapıyor? Cengiz, Kolin, Limak, Rönesans. Ne yapıyorlar? Köprüler,
yollar, havalimanları, efendim limanlar, tren yolları, şehir
hastaneleri yapıyorlar. İhale toplamı -arkadaşlar, benim
topladığım bir rakama göre- 100 milyar doların üzerinde.
Yani memlekette şirket kalmamış, bu 6 şirket bütün
ihaleleri topluyorlar ve 100 milyar doların üzerinde ihale alıyorlar
arkadaşlar ve yıllardır bu şirketler servetlerine servet
kattılar. Ve bunlar biliyorsunuz sarayın müteahhitleri. Bir ihale
oldu mu, ihale, ihale kurumlarından geçmiyor, saraydan geçiyor
arkadaşlar. Saray çağırıyor bu müteahhitleri, saray eliyle
ihaleler bu müteahhitlere veriliyor.
Şimdi, bu yasa neyi getiriyor? Efendim, bu
şirketler zordaymış, bu şirketler -artık deniz bitti,
dışarıdan kaynak akmıyor- zordalarmış,
maliyetleri artmış. Bundan dolayı da bu ihaleleri feshetme
yetkisi idareye verilmiş güya, feshetme yetkisi veya devretme yetkisi
saraya verilmiş durumda. İhalelerde şirketler, aralarında
devir sözleşmesi yapabileceklermiş ve bakın arkadaşlar,
size bu maddenin gerekçesini okumanızı tavsiye ediyorum, önünüzde
kitapçıklar var, aynen şöyle söylüyor: Sözleşmelerin imalat
girdilerinde meydana gelen beklenmeyen fiyat artışları
dolayısıyla ülkemizin kalkınması için çok önemli olan büyük
projelerin aksamaması için yüklenicilere fesih veya devir hakkı
veriyor arkadaşlar bu madde.
Şimdi bir baktık arkadaşlar -ben
dedim ki bu işte bir hinlik var- bir haber yansıdı bültenlere.
Ne çıktı? Kolin İnşaat, üçüncü havalimanındaki
hisselerini devrediyor. diye bir haber çıktı arkadaşlar. Lütfen
bakın, Kolin İnşaat, hisselerini devrediyor. Kime? Cengize ve
diğer ortaklarına devredecek. Maddeye baktığımızda
aynen şöyle bir ifade var, diyor ki: Efendim, bunlar devir
yaptıklarında diğer şirketlerle ilgili ilk sözleşmede
yapılan yeterlilik şartları da aranmaz. Aman da ne güzel?
Efendim üçüncü köprüyü, üçüncü havalimanını diğer şirketler
işletecek ve onlarda bir yeterlilik şartı da aramayacak bu madde
arkadaşlar.Değerli arkadaşlar, ben bu maddeye Meclisimizin yol
vermeyeceğini düşünüyorum.
Bakın, peki, Kolin neden çekiliyor? Bunu da
şundan dinleyelim arkadaşlar, bu şirketin patronu Naci
Koloğlu açıklıyor, Naci Koloğlu diyor ki: Deniz bitti.
Yani Uzun vadeli devlet sözleşmelerine girdim, yakayı sarayın
eline verdim, şimdi bunu kurtarmam lazım. Ben milyarlarca
doları götürdüm. Bunu, efendim, dış kaynaklarda, şurada
burada finanse ettim ama artık yeter. diyor. Sarayın da devletin de
parası bitiyor. Ben iyisi mi bu ihaleden çekileyim. diyor. Ve ne diyor
biliyor musunuz? Her ne kadar parayı taahhüt işlerinden
kazandımsa da uzun vadede taahhüt işleri her zaman risklidir. diyor
arkadaşlar. O zaman bu işlerden çekilmek lazım, o nedenle çok
uzun devam etmemek lazım. Sonra sanayi mi olur, enerji mi olur,
bakacağız. diyor yani Saray bakacak. diyor, Bize yeni, enerji
işi mi, sanayi işi mi verecek, bakacağız. diyor.
Değerli arkadaşlar, şirketlere özel yasa
çıkarmak, bu Meclisin işi değildir. Bakın, burada az önce
sayın milletvekili açıkladı, bazı küçük müteahhitler
zordaymış. Olabilir, onlarla ilgili tedbir almamız gerekiyorsa
ayrı ama lütfen gerekçesini okuyun. Kamunun ihalelerindeki, büyük
ihalelerdeki sorunları çözmek için bir yasa teklifi önümüzde ve bu yasaya
el birliğiyle hayır dememiz lazım arkadaşlar. Umarım
ki önergemize destek verirsiniz.
Teşekkür ederim, saygılar sunarım.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Paylan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 37 sıra sayılı
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 33üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Kazım
Arslan Mehmet
Bekaroğlu Cavit
Arı
Denizli İstanbul Antalya
Süleyman
Girgin Emine Gülizar
Emecan Haşim Teoman
Sancar
Muğla İstanbul Denizli
İrfan
Kaplan Neslihan
Hancıoğlu Bayram
Yılmazkaya
Gaziantep Samsun Gaziantep
MADDE 33- 5/1/2002 tarihli ve 4735 sayılı
Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununa aşağıdaki geçici
madde eklenmiştir.
Sözleşmelerin tasfiyesi veya devri
GEÇİCİ MADDE 4- 30/6/2018 tarihinden önce
4734 sayılı Kanuna göre ihalesi yapılan (3 üncü maddesindeki
istisnalar dahil) ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih
itibarıyla devam eden sözleşmeler, imalat girdilerinin
fiyatlarında beklenmeyen artışlar meydana gelmesi nedeniyle, bu
maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonraki 60 gün içinde
yüklenicinin yazılı başvurusuna bağlı olarak
feshedilip tasfiye edilebilir veya devredilebilir. Bu durumda devir alacaklarda
ilk ihaledeki şartlar devir tarihi itibariyle aranacak olup devirden veya
fesihten kaynaklanan kısıtlama ve yaptırımlar uygulanmaz.
Yüklenimi ortak girişim tarafından yürütülen sözleşmelerde
ortaklar arasında devir veya hisse devirlerinde ilk ihaledeki yeterlik
şartları aranmaz. Sözleşmesi feshedilen veya sözleşmeyi
devreden yüklenicinin teminatı iade edilir.
Sözleşmenin bu madde kapsamında
feshedilerek tasfiye edilmesi veya devredilmesi durumunda yüklenici, fesih veya
devir tarihine kadar gerçekleştirdiği imalatlar
dışında idareden herhangi bir hak talebinde bulunamaz. Yüklenici
tarafından, işin idarece uygun görülecek can ve mal güvenliği
ile yapı güvenliğine yönelik tedbirlerin alınması
şarttır. Bu kapsamda düzenlenecek fesihnamelerden ve devredilecek
sözleşmelerden damga vergisi alınmaz.'
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Denizli Milletvekili
Kazım Arslanın söz talebi vardır.
Buyurun Sayın Arslan. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
KAZIM ARSLAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi sevgiyle saygıyla
selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz 37 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 33üncü maddesinde vermiş
olduğumuz değişiklik önergesi üzerine söz aldım.
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki: Şimdiye kadar
adrese teslim olarak yapılmış olan ihalelerde yine adrese teslim
olarak kurtarmaya yönelik olarak müteahhitlere yapılan bir kıyak
düzenlemesinin ortaya çıktığını belirtmek isterim.
Şimdi, müteahhitlere işler veriliyor, özellikle yandaş
müteahhitlere veriliyor, onlar güzel paralar kazanıyor,
kazandığı zaman çok güzel ama zarar ettiği zaman
Meclisimizde bir kanun düzenlemesiyle onları kurtarmaya yönelik bir
düzenleme yapmaya kalkıyoruz; kesinlikle bunun yanlış
olduğunu düşünüyorum. Her ne kadar Türkiyede bir kriz, bir
sıkıntı, bir fiyat artışı, bir enflasyon söz
konusu ise de bunların değerlendirmesinin genel anlamda
yapılarak bir fiyat farkıyla bunların giderilmesi ve hizmetlerin
devamının bu şekilde sürdürülmesi daha uygun iken maalesef,
burada kestirmeden bir düzenlemeyle, müteahhitlere her an almış
oldukları bu ihaleden vazgeçmek ve devretmek ve devrederken de üzerinden
herhangi bir damga vergisi alınmadan bir kolaylık sağlama
düzenlemesi yapılmak isteniyor.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, bu
düzenlemeyle ilgili olarak, kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren
müteahhitlerin altmış gün içinde müracaatı hâlinde, gerek devir
gerekse fesih noktasında, idarenin de takdiri alınmak suretiyle bu
şekilde bir değişimin söz konusu olabileceği söyleniyor.
Şimdi, burada idareye takdir yetkisi vermek kesinlikle uygun değildir
diye düşünüyorum. Mademki genel anlamda bir düzenleme yapılıyor,
bu düzenleme çerçevesinde, kim feshetmek istiyorsa kim devretmek istiyorsa
idarenin takdirine bağlı kalmadan bu işlemlerin
yapılması hiçbir suistimale, hiçbir kayırmaya mahal vermeden
gerçekleşecek bir düzenleme olabilir diye belirtmek istiyorum.
Şimdi, bu maddenin geçmesi hâlinde,
değerli arkadaşlarım, öyle muğlak maddeler de var, hiçbir
somut gerekçeye bağlanmadan, idarenin takdir yetkisi kullanarak
Bunu
tamamen idarenin takdirine ve onun değerlendirmesine bağlı
kılmanın her zaman uygun düşmeyeceğini ve suistimal
edilebileceğini belirtmek istiyorum. Ayrıca kamu ihalesine daha önce
girip de bu yandaşların fiyat kırması yüzünden ihale kaybetmiş
olan firmaların da bu konuda çok büyük zararlarının
olacağı da göz ardı edilmemelidir.
Bu düzenlemeyi net bir teknik maddeyle yapmak
varken, bir fiyat farkı çıkarılarak bunları düzenlemek,
yürütmek varken tamamen yandaşa sıfır maliyetli biçimde kamu
yükümlülüklerinden, cezai yaptırımlardan kurtulma imkânı
vermenin de doğru olmadığını belirtmek istiyorum. Kamu
ihalesi sözleşmesi feshedildiği ya da devredildiği için
yarım kalan işten dolayı mağdur edilen vatandaşa ve
zarara uğratılan kamu kesimine dönük hiçbir tazminat ödenmeden bu
işin bitirilmesi esas alınmaktadır.
Yine, kamu ihalesinde aldığı işi
tamamlamayan firma sözleşmeyi feshettiğinde yeni ihale
açılabilecek, onun yerine işaret edilen başka bir firmaya bu
işler daha farklı bir şekilde, yine verilebilecek, yine yeni
yandaşlar para kazanma yolunu böylelikle bulmuş olacak.
Ayrıca, fesih sözleşmesi veya devir
sözleşmesi sırasında ortaya çıkacak damga vergisi de
alınmayarak böylelikle müteahhitlere daha çok kolaylıklar, imkânlar
sağlanmış olacaktır.
Ayrıca, ihaleyi almış olan ve
işi yarım bırakacak olan bu müteahhitlerin de yine teminat
mektuplarını hiçbir itiraza mahal kalmadan da iadesi söz konusudur
ki, bu, tamamen gerçekten yandaş müteahhitlere yapılabilen ve
Türkiyede şimdiye kadar hiçbir şekilde, hiçbir zaman
yapılmamış olan bir kıyak düzenlemedir ki, kesinlikle
işin aslında bunu da kabul etmek mümkün değildir diye
belirtiyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Arslan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 37 sıra sayılı
Kanun Teklifinin çerçeve 33üncü maddesi ile 4735 sayılı Kanuna
eklenen geçici 4üncü maddenin birinci fıkrasının birinci
cümlesinde yer alan "30/6/2018 tarihinden ibaresinin "31/8/2018
tarihinden şeklinde, "yüklenicinin yazılı başvurusu
ve ibaresinin "yüklenicinin idareye yazılı olarak
başvurması kaydıyla, Hazine ve Maliye
Bakanlığının görüşü alınarak şeklinde
değiştirilmesini ve fıkraya aşağıdaki cümlenin eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
"Bu fıkra kapsamında devredilen
sözleşmeler ile bu fıkra kapsamına girmekle birlikte
devredilmeyen sözleşmelerde, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten
sonraki 60 gün içinde yüklenicinin idareye yazılı olarak
başvurması kaydıyla süre uzatımına ilişkin
kısıtlama ve şartlara tabi olunmaksızın Hazine ve
Maliye Bakanlığının görüşü alınarak idare
tarafından süre uzatılabilir.
Cahit
Özkan Mehmet
Doğan Kubat Recep
Özel
Denizli İstanbul Isparta
Kemal
Çelik Mahmut
Atilla Kaya Mihrimah
Belma Satır
Antalya İzmir İstanbul
Selim
Gültekin
Niğde
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasfiye veya devir ile ilgili karar alma sürecinin
daha etkin bir şekilde uygulanabilmesi amacıyla Hazine ve Maliye
Bakanlığının görüşünün alınması, maddede yer
alan 30/6/2018 tarihinin 31/8/2018 tarihi olarak değiştirilmesi ve
madde kapsamına giren sözleşmelere ilişkin idarelere süre
uzatımı konusunda yetki verilmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1369) esas numaralı
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 33üncü maddesinde yer alan bu
kapsamda ibaresinin bu bağlamda ibaresiyle değiştirilmesini
arz ve teklif ederim.
Aylin Cesur Dursun
Ataş Arslan
Kabukcuoğlu
Isparta Kayseri Eskişehir
Mehmet Metanet Çulhaoğlu Lütfü
Türkkan Ayhan Erel
Adana Kocaeli Aksaray
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde, Kayseri Milletvekili
Dursun Ataşın söz talebi vardır.
Buyurun Sayın Ataş. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
DURSUN ATAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
kıymetli milletvekilleri; 37 sıra sayılı Vergi
Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 33üncü
maddesi üzerine İYİ PARTİ Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
İlgili kanun maddesinde 30 Haziran 2018
tarihinden önce 4734 sayılı Kamu İhale Kanununa göre ihalesi
yapılan ve sözleşmeleri devam eden ihaleler idarenin onayına
bağlı olarak feshedilebilir veya devredilebilir. denilmiştir.
Benden önceki hatiplerin de söylediği üzere, yandaş
müteahhitlerinizin uzun zamandır bu maddenin Genel Kurulda
görüşülmesini ve kanunlaşmasını beklediğini biliyoruz.
Yine, vatandaşın değil, yandaşlarınızın istediği
oldu.
Değerli milletvekilleri, siyasi iktidar her
fırsatta Kriz yok. naraları atsa da attığı
adımlar ve aldığı kararlar, bu durumun tam tersini
gösteriyor. Bakınız, çıkarılan bu kanun maddesi dahi krizin
boyutunu ortaya koyuyor.
İktidarın devlet destekli kredileriyle
denetimsiz ve kontrolsüz olarak günden güne büyüttüğü inşaat sektörü,
çalışmalarını tamamen durdurmuş durumdadır; hepsi
şu kış gününde işçi çıkarıyor. Övünerek
anlattığınız kara yolları yapım işleri
durdu; tabiri caizse, piyasada yaprak kımıldamıyor.
2018 yılı enflasyon oranlarını
yüzde 20,30 olarak açıkladınız. Tahmin edilen hedeflere suni
olarak ulaştık. diye âdeta bayram ilan ediyorsunuz. Havuz
medyası da bunu başarıymış gibi anlatıyor,
algı yaratmaya çalışıyor, ekonomi uçuyormuş gibi
gösteriyor ama uçan, ekonomi değil, vatandaşın cebindeki para
maalesef ki.
Kıymetli milletvekilleri, enflasyon
oranları masa başında tespit edilemez. Gerçek oranları
görmek istiyorsanız rastgelen ilk markete girin, pazara gidin, ilk
rastlanan vatandaşla konuşun; krizin ne boyutta olduğunu ve
vatandaşımızın hâlini görürsünüz. Maalesef iktidarın
vatandaşın sorunlarıyla ilgilenmek gibi bir derdi bulunmuyor.
Krizin sorumlusunu stokçu, çiftçi,
fırsatçı, esnaf olarak belirleyip milletin önüne attınız.
Sorumlu tuttuğunuz çiftçimiz, esnafımız ve işçimiz
perişan hâlde. Vatandaşımız 1-2 lira daha ucuza yiyecek
almak için pazarın dağılmasını bekliyor.
İcra ve banka tebligatlarının
ardı arkası kesilmiyor. Hâlihazırda icra dairelerinde 20 milyon
civarı icra dosyası var. Vatandaşın şu kış
gününde yakacak kömürü dahi yok. Hükûmet, tıpkı kamu
yatırımlarında olduğu gibi, sosyal yardımlaşma
fonlarında da ödenek olmadığı gerekçesiyle
kısıntıya gitmiş durumda. Kaymakamlık önlerinde kömür
kuyrukları oluşuyor.
Diğer taraftan, Suriyelilere verilen kömür ve
erzak gibi ayni ve nakdî yardımlarda hiçbir azalma yok. Onlar bizim
vatandaşlarımızdan çok daha rahat yaşıyorlar. Ülkemize
getirdiğiniz 4 milyondan fazla Suriyelinin rahatını
vatandaşımızın sırtına yüklediniz. Daha bu
yılbaşında hepimizin şahit olduğu Taksimde
Suriyelilerin eğlenerek çekilen görüntüleri ortada. Suriyeliler yeni
yıla gelecek kaygısı olmadan eğlenerek, bedava
yaşayarak giriyorlar; buna karşılık bizim askerimiz
onların ülkesinde savaşıyor, şehit oluyor; geride yetim
çocukların masum bakışları ve gözyaşları
kalıyor. Bu gözyaşlarının, bu vebalin altından
kalkamayacaksınız. Buradan belirtmek istiyorum ki Türkün dumanı
tüten ocakları sönerken hiçbir Suriyeli, bu topraklarda nargile
tüttüremez.
Değerli milletvekilleri, ekonomik krizin
arttığı bu zor günlerde vatandaşımızın maddi
olarak nefes almasını sağlayacak kanuni düzenlemeleri
İYİ PARTİ Grubu olarak Meclise getiriyoruz, sizler
reddediyorsunuz; Sizler getirin, biz destek verelim. diyoruz, ona da
yanaşmıyorsunuz. Sizlerin hırsı vatandaşın
beklentilerinin önüne geçmiş durumda. Krizi engelleyecek veya
yavaşlatacak önlemler almak yerine İtibardan tasarruf olmaz. deyip
yine bildiğiniz gibi yolunuza devam ediyorsunuz.
Ekonomik krize karşı bir an önce önlemler
almazsak sonuçları ve bedeli çok ağır olacak. Gelin,
bırakın yandaşlarınızı zengin etme
telaşını, vatandaşımızın, ülkemizin
refahı ve mutluluğunu hep beraber nasıl sağlarız,
bunun telaşına düşelim diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Ataş.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
33üncü maddeyi biraz önce kabul edilen önerge
doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
33üncü madde kabul edilmiştir.
34üncü madde üzerinde iki adet önerge vardır,
önergeleri okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 37 sıra sayılı
Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
34üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Mehmet
Bekaroğlu Ömer
Fethi Gürer Emine
Gülizar Emecan
İstanbul Niğde İstanbul
Aydın
Özer Rafet
Zeybek Fikret
Şahin
Antalya Antalya Balıkesir
Cavit
Arı Haşim
Teoman Sancar
Antalya Denizli
MADDE 34- 28/3/2002 tarihli ve 4749 sayılı
Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun
4üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan
"Müsteşarlığa" ifadesi "Bakan Yardımcısına
şeklinde değiştirilmiş ve dördüncü fıkrasında yer
alan "Devlet Planlama Teşkilatı
Müsteşarlığının uygun görüşü ile ifadesi madde
metninden çıkarılmış ve yedinci fıkrasının
birinci ve beşinci cümleleri yürürlükten kaldırılmıştır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Deniz Milletvekili
Haşim Teoman Sancarın söz talebi vardır.
Buyurun Sayın Sancar. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Denizli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. Teklifin 34üncü maddesi üzerine söz almış
bulunmaktayım.
Bu madde, müsteşar mı, bakan
yardımcısı mı, bakan mı gibi milletin gerçeklerinden
uzak, sadece tek adam anlayışına yasaları, yönetmelikleri,
uygulamaları uydurabilme çalışmasıdır yani liyakatten,
kariyerden ısrarla bahsetmemize rağmen yandaş ve
kayırmacı anlayışın atamalarının
aslıdır. Bugün baktığımızda acaba Türkiye tek
adamlıkla, tek adam anlayışıyla
özdeşleşebilmiş midir? Tabii ki burada sizlerin oylarıyla
tek adamlık anlayışında kadrolar uydurulabilir,
müsteşarlıklar kaldırılabilir, bakan
yardımcısı yapılabilir, bakanlık yapılabilir,
hepsi sarayın memurluğu anlamında değerlendirilebilir ama
acaba bu 24 Hazirandan sonraki tek adam anlayışı, Türkiye'de
gerçekten vatandaşla, milletle, memleketle kaynaşabilmiş midir?
Öncelikle bunun mütalaasını yapmanızı sizlere arz ediyorum.
Bugün baktığımızda hep
ısrarla artık akademik kariyere, artık liyakate, artık
emeğe ve emekçiye anlayış gösterelim, devlet kademelerinde
atamalarda buna önem verelim, dememize rağmen illaki ve illaki yandaş
ve kayırmacı atamalarınıza ısrarla devam etmektesiniz.
Peki, bunların vatandaşımıza faydası var mı; bir
de onu değerlendirmek lazım. Milletin en güzel üniversiteleri bitiren
evlatları iş kuyruklarında, başvuru sıralarında
çile çekerken, atanamayan öğretmenlerimiz âdeta canına kıyarken,
Sayın Merve Kavakçının sülalesinin
Cumhurbaşkanlığı personeli olarak önemli atamalarda, önemli
kademelerde görev yapmasını vicdanen sizin nasıl kabul
ettiğinizi ben şahsen anlayamıyorum. İşte, bugün
liyakat ve kariyer varsa yandaşlarınızı,
yakındakilerinizi değil, bu milletin 81 milyon evladını
kendi evladınız gibi görerek aynı liyakatle, aynı
anlayışla, aynı Hazreti Ömer adaletiyle işe
sokmanızı sizden yürekten diliyorum.
Ülkemizde işsizlik oranının 1,3 puan
artarak 11,6ya yükseldiği, 3 milyon vatandaşımızın
işsizlikle, aşsızlıkla mücadele ettiği bir dönemde
yüce Mecliste bakan mı, bakan yardımcısı mı,
müsteşar mı? bunu konuşuyoruz. Allah aşkına
artık çarşıya, pazara inmek lazım. Bugün domates 8 lira,
soğan 6 lira, patates 5 lira, vatandaşın mutfağına
ateş girmiş, biz Acaba tek adamlık yönetimini nasıl
istediğimiz gibi kadrolaştırabiliriz, nasıl
müsteşarlıkları lağveder, nasıl kadrolar açarız?
bunun derdine düşmüşüz.
Resmî kayıtlara göre 31 milyon
vatandaşımızın borçlu olduğu bir ülkede bugün
bunları konuşmamalıyız ama yerel seçim önü -üzülüyorum ki-
sizin iktidarınızın da seçim vaadini arz edeyim. Belediye
seçimiyle ne alakası var bilmiyorum ama diyor ki Sayın
Cumhurbaşkanımız 31 milyon vatandaşımız borçlu,
buna bir çözüm bulalım; başka bankalardan kredi bulalım,
sağ cebindeki borcu sol cebine aktaralım, 1 Nisana kadar nefes aldıralım,
1 Nisandan sonra batarsa batsın, yatarsa yatsın, yeter ki biz bir
dönem daha yerel iktidarı ele alalım. Tabii, öyle bir şey
artık yok ve asla da olmayacak. İnanın buna, artık tek
adamlık anlayışının ülkenin gerçekleriyle, ülkenin
teamülleriyle, ülkenin yaşam şekliyle ve kültürüyle
uyuşmadığını, bundan tüm milletin her geçen gün
rahatsız olduğunu sizlerin de kabul etmesini önemle arz ediyorum.
Her seçim öncesi yarattığınız
suni algı kampanyalarıyla âdeta belediye seçimlerini bir millet ve
memleket ayrımına getiriyorsunuz. Bu algıdan lütfen vazgeçiniz.
Bu ülke bizimdir. Başkanlık sistemi geldiğinde biteceğini
vadettiğiniz terör bitmemiştir, rahatlayacağını
vadettiğiniz ekonomi rahatlamamıştır ama biz hâlâ
Başkanlık sistemine bir modül uydurmaya, bir parça uydurmaya,
başkanlık sisteminin tek adam anlayışını kolaylaştırmaya
çalışıyoruz.
Değerli arkadaşlar, bu ülkenin çok ciddi
sorunları var. Bu ülkenin burada Müsteşar mıydı, bakan
yardımcısı mıydı? diye konuşacak zamanı
bile yok. Hep birlikte el ele rahat bir Türkiye, rahat bir millet, rahat bir
memleket yaratabilmek için mücadele edeceğimiz yerde, maalesef ve maalesef,
aynı kadroları, aynı kadroculuğu konuşmaktayız.
Ben de diyorum ki eğer içinizde vicdan ve adalet varsa, eğer içinizde
Hazreti Ömer adaleti varsa, Kavakçının ailesi gibi Türkiye
Cumhuriyetindeki birçok vatandaşımız en kariyeriyle
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Sancar. Bir
dakika daha süre veriyorum.
Buyurun.
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Devamla) -
en
liyakatiyle, en güzel vicdanı ve duygularıyla, en azimli şefkatiyle
sizlerin makamlarında çalışır ama artık yeter ki
şu ayrımcı zihniyeti, artık yeter ki şu
yandaşlık anlayışını, artık yeter ki ne olur
şu Bizden olsun da ne olursa olsun. anlayışını
lütfen kaldırın; kaldırın ki bu millet, bu memleket bir
daha böyle 15 Temmuzları yaşamasın.
Yüce Meclisimizi saygıyla selamlarken tekrar
iktidarı vicdana ve adalete davet ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Sancar.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Sayın
Başkanım, dikkatli sayar mısınız lütfen.
BAŞKAN Etmeyenler
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Lütfen
dikkatli sayın.
BAŞKAN Sayalım, tamam.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Çoğunluk
burada şu anda.
BAŞKAN Tamam arkadaşlar, sayıyoruz.
Tamam, sayalım.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Lütfen
dikkatli sayın Sayın Başkan.
BAŞKAN Arkadaşlar,
saydırıyorum. Ne istiyorsunuz başka, talebiniz ne?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Biz saydık Sayın
Başkan, biz fazlayız.
BAŞKAN Tamam, siz saydınız, bir de
biz sayacağız, asıl olan buradaki sayım Sayın Akar.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Zaman
geçiriyorsunuz Sayın Başkan. (CHP sıralarından Ooo
sesleri, gürültüler)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Buyurun, buyurun(!)
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Hoş
geldiniz, hoş geldiniz(!) Böyle koştururlar işte, hoş
geldiniz(!)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Meclise mi
koymayacaksınız? Milletvekilleri Meclise gelmeyecek mi?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan, ne
oluyor?
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Milletvekillerini
Meclise almayacak mısınız?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Böyle olmaz Sayın
Başkan.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, oylama sırasında böyle değildi, olmaz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Oylama sırasında
yoktular Başkanım.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, olmaz bu.
IX.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
6.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Mithat Sancarın, 37
sıra sayılı Kanun Teklifinin 34üncü maddesiyle ilgili
önergenin oylanması sırasında İç Tüzük
kurallarını uyguladığına ilişkin
konuşması
BAŞKAN Değerli arkadaşlar,
şimdi, başka bir kural üretmeyin. Oylama devam etmektedir,
kapıları kilitleyemezsiniz. Eğer böyle bir şey olursa, ben
bunu yaparım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Oylama devam ederken milletvekillerinin salona girme hakkı var. Eğer
elektronik oylama olsaydı gene aynı şey olacaktı. Şu
anda sayım devam ediyor, Kapıları kilitleyin.
diyemeyeceğimize göre, onları da hesaba katacağız. Kaldı
ki öncesinde de zaten oylar daha fazlaydı, o da
sayılmıştı.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan
BAŞKAN - Buyurun Sayın Akar, yerinizden,
size mikrofonu açayım, buradan konuşun. (Gürültüler)
Lütfen sessiz olalım sayın
milletvekilleri.
Buyurun Sayın Akar.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
45.-
Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın, Türkiye'nin en önemli
konularından biri görüşülürken AKP milletvekillerinin Genel Kurul
salonunda bulunmadıklarına ve 37 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 34üncü maddesiyle ilgili önergenin oylanması sırasında
Oturum Başkanı Mithat Sancarın tutumuna ilişkin
açıklaması
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Evet, Sayın
Başkan, AKP milletvekillerine salonu teşrif ettikleri için önce bir
teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar) Oylama
var, bir el kaldırıp indirme meselesi var çünkü soyulan Türkiye'nin
en önemli konularından, en önemli maddelerinden biri görüşülürken bu
arkadaşlarımızın hepsi dışarıdaydı, bir
defa bunu söylemekte fayda var.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Kulise çıkmak yasak
mı?
BAŞKAN Dinleyelim sayın milletvekilleri,
lütfen.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Verdiğiniz önergeye
sahip çıkmıyorsunuz ya.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Dinlemeyi öğren.
Sayın Başkan, ikincisi sizin tutumunuz.
Evet Kabul edenler
dediniz, kabul ettik ama bizi saymadınız.
Reddedenler
dediniz, Kabul etmeyenler
dediniz, bir on dakika geçti ve davet
çıkarttınız, neredeyse taksi tutup odalarına
yollayacaktık milletvekilleri gelsin diye. Bakarsınız, eğer
kararsız kalırsanız elektronik oylama yaparsınız,
eğer gerçekten bir taraf fazlaysa kararınızı verirsiniz.
Arkadaşların gelmesi için bu kadar beklemenize de bir anlam veremedim
ben sizin.
BAŞKAN Buyurun, yerinize oturun, şimdi
ben çok kısa bir açıklama yapayım.
Oturun yerinize Sayın Akar, lütfen.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Otururum efendim, otururum.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, istediğini yapar, talimatla oturacak hâli yok ya.
BAŞKAN Evet, nedense, her taraf, kendisiyle
ilgili konularda biraz farklı bir yorumu çok kolay tercih ediyor.
Değerli milletvekilleri, sayımı ben
yapmam, sayımı kâtip üyeler yapar; biri bu tarafı sayar, diğeri
bu tarafı sayar.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Evet
Evet
BAŞKAN Eğer aynı anda
kaldırılmışsa zaten oylama değildir. Kabul edenler ve
etmeyenler sayılacak ayrı ayrı. Kabul edenler sayıldı,
kabul etmeyenler sayıldı.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan
BAŞKAN - Bekleyin Sayın Akar, lütfen.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Bekliyorum, bekliyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Kaldı ki kayıtlara girip
bakarsanız On dakika beklediniz. gibi bir ifadenin ne kadar büyük bir
abartı olduğunu görürsünüz. Otuz saniye oylama devam ediyor çünkü
sayım bitmedi, sayım bitse anlaşılır. Aksi takdirde
kapıları kilitleyeceksiniz. Durum bundan ibarettir. Ben İç
Tüzükü uyguluyorum.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan
BAŞKAN Lütfen, buyurun oturun, yerinizden
size söz vereceğim
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ayakta konuşmak
istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Akar, ikide bir ayağa
kalkmanıza gerek yok.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan, ben
ayakta konuşmak istiyorum, istediğim gibi de konuşurum.
BAŞKAN Tamam, size mikrofonu açtıracağım.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Oturup
oturmayacağıma siz karar vermeyeceksiniz, lütfen.
BAŞKAN - Sayın Akar, lütfen yerinize
oturun.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Oturmuyorum efendim.
BAŞKAN Oturmuyorsanız söz vermiyorum.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Allah Allah! Sizin
talimatınızla oturmam ben burada! Rica ediyorum!
BAŞKAN Saygılı olun Sayın
Akar!
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Siz saygılı olun!
Talimat veremezsiniz bana oradan! Çok rica ediyorum!
BAŞKAN Saygılı olun! Böyle
konuşamazsınız! Böyle konuşamazsınız! Söz
vermiyorum! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.06
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.19
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir),
Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
45inci Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
XI.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız ve 7 Milletvekilinin Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/1369) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı 37) (Devam)
BAŞKAN 34üncü madde üzerinde Denizli
Milletvekili Haşim Teoman Sancar ve arkadaşlarının
önergesinin oylamasında kalmıştık.
Şimdi önergeyi yeniden oylarınıza
sunacağım: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
37 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon yerinde.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1369) esas numaralı
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 34üncü maddesinde yer alan
Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığının
uygun görüşü ile ibaresi madde metninden çıkarılmış
ibaresinden sonra gelen ve ibaresinin ayrıca ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Feridun
Bahşi Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Lütfü
Türkkan
Antalya Adana Kocaeli
Aylin
Cesur Fahrettin
Yokuş Arslan Kabukcuoğlu
Isparta Konya Eskişehir
Ayhan
Erel
Aksaray
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Konya Milletvekili
Fahrettin Yokuş konuşacaktır.
Buyurun Sayın Yokuş. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi İYİ PARTİ
adına saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Bu konuşmamda sizlere Türk sporuyla ilgili
bazı gerçekleri ifade edeceğim. Hepinizin bildiği gibi, 2011
yılında Türk sporu, bakanlık hâline dönüştürüldü, Gençlik
ve Spor Bakanlığına evrildi, aslında güzel de
yapıldı. Beklendi ki Türk sporu, Türk sporcusu yeni insanlar
kazansın ancak bir hayli spor tesisi yapılmasına rağmen,
ciddi harcamalar yapılmasına rağmen Türk sporu her geçen gün
kötüye doğru gitti. Bunun en büyük sebebi şuydu: Siyasi iktidar her
kurumda yaptığı şeyi Spor Bakanlığında da
yaptı; Bakanlık olduktan sonra, başta belediyeler olmak üzere,
Millî Eğitimden, birçok kurumdan sporla hiç alakası olmayan
yandaşlarını il müdürü, il müdür yardımcısı,
müsteşar yardımcısı, genel müdür, daire başkanı
olarak Bakanlığa doldurdu. Bununla da yetinmediler, bütün
federasyonlara siyaseti bulaştırdılar. Başta Futbol
Federasyonu ve çok şükür, on altı yıllık
iktidarlarında, bağımsız olması gereken spor
federasyonlarının tamamı iktidarın yandaşları
tarafından yönetilir hâle geldi.
CELALETTİN GÜVENÇ (Kahramanmaraş)
Seçimle geliyorlar, seçimle.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Evet, seçimle
gelir.
İşin ilginç yanı, Futbol
Federasyonunda bir tane futbolcu yok ama tamamı müteahhit,
iktidarımızın müteahhitleri. Şimdi, burada sporcu
vekillerimiz de var, bunları onların yanında anlatıyorum
ama yirmi yıl Türk sporunun içinde hak, emek mücadelesi verdim, sendikal
mücadele verdim, en az o arkadaşlarım kadar bu dünyayı bilirim,
size anlatayım. Bütün federasyonlar ne kadar çok sporcu lisansı
verirse devletten o kadar para alır. Sizin atadığınız
o adamlar, o yöneticiler var ya, sokaktan tuttuklarına lisans verdiler.
Türkiyede 8 ayrı spor dalında lisansı olan adam var. Dünya
şaşıyor bizim sporculara Yahu, ne maharetli adamlar bunlar, 8
ayrı dalda lisansı var, her şeyi biliyor. diyor. Mesele o
değil, biz önümüze gelene lisans verdiğimiz için
Ne kadar çok lisans
verirse federasyon o kadar çok para alır devletten yani soygun düzeni. E,
federasyon yöneticileri spordan anlamayan yandaşlardan olunca turistik
geziler yurt dışına; git babam git, ye babam ye, götür babam
götür. Şimdi, bu gerçeklerle yüzleştiğiniz zaman hoşunuza
gitmez ama kusura bakmayın, ben size söylemeye, anlatmaya devam
edeceğim.
Bakın, şimdi, Türk sporu ehil ellerde
olsaydı Türk Millî Futbol Takımı C Grubuna düşer miydi?
Onu da düşürdünüz. Türk sporu ehil ellerde olsaydı
Dünyaya bizi
rezil ettiniz, en çok doping yapılan ülkelerin başında biz olduk
sizin iktidarınız sayesinde. Eğer spor doğru ellerde
olsaydı devşirme sporcularla, devşirmelerle sonuç alalım
diye uğraşır mıydık? Onun için, bunların hepsini
siz yaşattınız.
O kadar çok ki spordaki günahınız,
bakın, şimdi size bir günah belgesi daha sunacağım. Bu
belgedekiler bir federasyon başkanının taciz mesajları.
Dikkat buyurun AK PARTİliler taciz mesajları
21 yaşındaki
bir kız çocuğuna
Öyle oradan işaret yapma.
RECEP ÖZEL (Isparta) Ne suçlayıp duruyorsun
ya!
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Bak, oku! Gel
oku!
RECEP ÖZEL (Isparta) Onu yapanın Allah
belasını versin. Niye bizi suçluyorsun?
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Gel oku!
BAŞKAN Lütfen
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Gel oku!
Oradan konuşma, sus! Oku! Gel, okutayım sana.
BAŞKAN Lütfen hatibe müdahale etmeyelim.
Sayın Yokuş, konuşmanıza devam
edin lütfen.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Hangi federasyon, hangi?
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Ragbi Federasyonu.
Ve konuşmayın öyle.
Ben, bir ay önce, tam bir ay önce Sayın Bakana
bunu verdim Allah aşkına gereğini yap. dedim; daha sonra
aradım, bu hafta aradım Yahu, ne yaptın? Ben bunu kamuoyuna
duyurmayayım, sen bu adamın hakkından gel. dedim, bana dedi ki:
Sayın Vekil, pazartesi seni bir genel müdürüme
arattıracağım. Arattırmadı. Demek ki siz, sizin
Bakanınız, yönetim anlayışınız bu. Bir ay oldu
bunları vereli. Ne yapayım yani? Gizleyeyim mi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın Sayın
Yokuş.
Buyurun.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Ama emanet
ettiğimiz kız çocuklarının iffetine müdahale eden böyle
adamları bir aydır senin Bakanın tutuyorsa ben burada size her
şeyi söylerim, her şeyi söylerim, kusura bakmayın.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Kusura
bakmıyoruz.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Kusura
bakmayın.
Ve söylemeye de devam edeceğim.
Bu ülkenin çocuklarının namusunu teslim
ettiğimiz spor federasyonları keyfekeder başkanlarla yönetilmez.
Onun için, isterdim ki bu kirli tabloyu kapatalım gidelim Sayın
Bakan, ben de kamuoyuna duyurmayayım ama nerede? Dedim ya, devleti
yönetemiyorsunuz, yeni sistem battı. Onun için, boşa
konuşmayın. Sonunuz geliyor. Her kirli çamaşırınızı
burada her gün dökmeye devam edeceğim.
Hoşça kalın AK PARTİli
kardeşlerim, iyi akşamlarınız olsun. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Yokuş.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
34üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
35inci madde üzerinde iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 37 sıra sayılı
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin 35inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla
Mehmet
Bekaroğlu Ömer
Fethi Gürer Emine
Gülizar Emecan
İstanbul Niğde İstanbul
Cavit
Arı Aydın
Özer Fikret
Şahin
Antalya Antalya Balıkesir
Rafet
Zeybek Kani
Beko
Antalya İzmir
MADDE 35- 4749 sayılı Kanunun 7 nci
maddesinin beşinci fıkrasında bulunan protokol imzalanmadan
önce Maliye Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı
ve Devlet Plânlama Teşkilâtı Müsteşarlığının
uygun görüşlerinin, protokol imzalandıktan sonra ise ifadesi madde
metninden çıkarılmıştır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde İzmir
Milletvekili Kani Bekonun konuşması vardır.
Buyurun Sayın Beko. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
KANİ BEKO (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 19 Aralık 2018 tarihinde Recep
Tayyip Erdoğan tarafından imzalanan ve 20sinde Resmî Gazetede yayınlanarak
özelleştirme kapsamına alınan Sakarya Tank Palet
Fabrikasıyla ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisine soruyorum:
1) Fabrikanın özelleştirme işlemleri
için değer tespit komisyonu oluşturulmuş mudur, komisyon
değer tespiti yapmış mıdır?
2) Komisyon bir değer tespiti
yapmışsa bu değer tespiti kaç liradır?
3) Fabrikanın özelleştirme işlemleri
için ihale komisyonu oluşturulmuş mudur?
4) İhale yapılmış
mıdır? Yapıldı ise ne zaman ve nerede
yapılmıştır, ihale hangi usule göre
yapılmıştır?
5) İhaleye kaç firma teklif vermiştir,
verilen teklifler nelerdir?
6) İhaleyi alan şirkete üretim ve
satış garantisi verilmiş midir?
7) Fabrikada çalışan askerî personel
özelleştirmeden sonra da çalışmaya devam edecek midir? Edecekse
askerlerimiz ihaleyi alan Katar şirketinin emrinde mi
çalışacaklardır?
8) Tank palet yapacak olan BMC şirketinin yüzde
49,9u Katarlılara kaça satıldı? Size bedava verildiği
söylenen uçak sarayla bu ihalenin bir bağlantısı var
mıdır?
9) Bu özelleştirmede bir ihale
yapılmadıysa bunun sebebi nedir? Size göre hangi kanun yetki
vermiştir? Bu fabrikayı siz tekrar yapmak isterseniz bunun
maliyetinin 20 milyar dolar olduğunu biliyor musunuz?
Sevgili arkadaşlarım, değerli
milletvekilleri; geçen konuşmamda da burada söylemiştim, deneyim,
tecrübe, birikim aklın öğretmenidir. Kamu yönetimi temel kanunu 2002
yılında çıkarıldı ve kamuda 200e yakın
işletme özelleştirildi ve bu özelleştirilen iş yerlerindeki
deneyimli, tecrübeli, birikimli işçi arkadaşlarımız
işsizler ordusuna gönderildi. Buralarda deneyimsiz, tecrübesiz, birikimsiz
taşeron işçi çalıştırılmasından ve bir de
işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri
alınmadığından dolayı -istatistiklere siz de
bakın- 25 bine yakın işçi arkadaşımızı
iş cinayetlerinde maalesef kaybettik.
Dolayısıyla şunu ifade etmek
istiyorum: Sakaryadaki fabrika da özelleştirildi. İşçi
sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini almayan
birçok kamu işletmelerindeki özel şirketler gibi Sakaryada da
dilerim iş cinayetleri yaşanmaz, iş kazaları olmaz ama
maalesef, üzülerek söylüyorum, iş kazalarında ve iş
cinayetlerinde Avrupada 1inci ve dünyada 3üncü konumdayız.
Bir başka şey -geçen konuşmamda da
söylemiştim- lütfen bunu dikkatle dinleyin. Burada el kaldırıp
indiriyorsunuz. Bakın, 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname
burada kanunlaştı; daha önce şirket işçisi olan 1 milyona
yakın arkadaşım kamuya, belediyelere ve özel idarelere kadro
vaadiyle alındı. Alındı alınmasına da burada
çıkarmış olduğunuz kanunla 2020 yılına kadar 1
milyona yakın bu işçi arkadaşlarıma toplu iş
sözleşmesi yasak; kadrolu işçilere 4 ikramiye var, taşeron
işçisine 4 ikramiye yok; kadrolu işçilere sosyal hak var,
taşeron işçilerine sosyal hak yok. Dolayısıyla bu,
eşitlik ilkesine, aynı zamanda da Anayasaya aykırı
olduğundan dolayı benim bu konuyla ilgili vermiş olduğum
bir kanun teklifi var. Ben sizden rica ediyorum, gelin, bu kanun teklifini
inceleyelim ve önümüzdeki dönemde kamuda, belediyelerde ve özel idarelerde zor
koşullarda çalışan bu 1 milyona yakın
arkadaşımızın sorunlarını hep birlikte giderelim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 35inci maddeyle getirilmek istenen değişiklik,
Türkiye Cumhuriyetinin kurumsal altyapısına Cumhur
İttifakıyla getirilen bir unsur olmanın ötesinde anlam
taşımamaktadır. Bugün karşımızda duran sistem,
işlemeyen bir sistemdir, Türkiye'nin kamu yönetimi geleneğini hiçe
sayan bir anlayışın ürünüdür. Siyasi sorumluluk
taşımayanlara devletin en ağır karar sorumluluğu
verilmek istenmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam edin Sayın Beko.
KANİ BEKO (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Türkiye Cumhuriyeti adına devlet iç borcu ve
devlet dış borcu alma; hazine geri ödeme garantisi, hazine
karşı garantisi verme ve verilen garantilerin şartlarında
değişiklik yapma; dış finansman temini izni verme, hibe
alma; dış finansman imkânlarını, dış borcun
devri, anlaşmanın mali şartlarına bağlı kalarak
dış borcun ikrazı, dış borcun tahsisi yoluyla
kullandırma ve yeni mali yükümlülükler yaratma; bu borcu ve yükümlülükler
ile bunlardan kaynaklanan hazine alacaklarını yönetme yetkisi gibi
hayati bir yetki, parti komiserliğinden öte görevi olmayan bir bakan
yardımcısına bırakılamaz. En azından, maddenin
getirdiği sorumluluğun ağırlığı
bakımından Ekonomi Politikaları Kuruluna
bakılmaksızın
Devlet işi ciddiyet ister; karar, yetki ve
sorumlulukla olacak olan bu mecburiyetin tekrar gözden geçirilmesini talep
ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Beko.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1369) esas numaralı
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 35inci maddesinde yer alan madde
metninden çıkarılmıştır ibaresinin
kaldırılmıştır ibaresiyle değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Aylin
Cesur Muhammet Naci
Cinisli Mehmet Metanet
Çulhaoğlu
Isparta Erzurum Adana
Ayhan
Erel Ümit
Beyaz Lütfü
Türkkan
Aksaray İstanbul Kocaeli
Zeki
Hakan Sıdalı
Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Mersin Milletvekili
Zeki Hakan Sıdalı konuşacaktır.
Buyurun Sayın Sıdalı. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Görüştüğümüz bu madde dış borç
alımı yönetmeliğinde birtakım değişiklikler
öngörüyor. Değişiklik öncesi hâliyle yürürlükte olan maddede,
farklı ihale usul ve esaslarının uygulanabilmesi için bazı
ön koşullar vardı. Örneğin, ikili iş birliği
protokolleri imzalanmadan önce Maliye Bakanlığından, Hazine
Müsteşarlığından, Devlet Planlama Teşkilatı
Müsteşarlığından uygun görüşlerin alınması
muhakkak gerekli tutuluyordu; bu uygun görüşler alınıp protokol
imzalandıktan sonra da Cumhurbaşkanı kararının
alınması şartı vardı. Ancak son düzenlemeyle, sadece
Cumhurbaşkanı kararının alınmasının yeterli
olduğu ifade ediliyor yani Maliye Bakanlığı, Hazine
Müsteşarlığı ve DPTnin katkıları gereksiz
görülmüş. Devlet Planlama Teşkilatının ve Kalkınma
Bakanlığının artık olmamaları nedeniyle madde
üzerinde değişiklik yapılması anlaşılabilir bir
durum. Ancak bu değişikliği yaparken artık, Hazine ve
Maliye Bakanlığının da dış finansmandaki
görüşünün alınmayacak olması anlaşılabilir bir durum
değil çünkü hâlihazırda Hazine ve Maliye
Bakanlığımız görevine devam ediyor. Bu
değişikliğin Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemine uyum bağlamında yapılan bir düzenleme olarak
açıklanması da hiç tatmin edici değil. Kamu İhale Kurumu
hükümleri dışında tutup ikili iş birliği
protokolleriyle sağlanan dış finansmanda kararı sadece
Sayın Cumhurbaşkanına bırakmaktaki amaç nedir,
anlayamıyoruz. Bu anlayışı köklü bir devletin borçlanma
anlayışıyla bağdaştıramıyoruz. Bu
anlayış, demokratik ve ilkeli yönetim anlayışıyla da
bağdaşmıyor.
Ayrıca, yeni usulle yapılacak
dış borçlanmanın sağlanacağı kaynakların ve
devlet garantilerinin neler olduğuna dair bilgilerin şeffaflıkla
halka sunulacağına da kanunun yeni hâlinde yer verilmemiş. Borç
alınacak ama şartları gizli tutulacak. Neden? Toplumun tüm
kesimleriyle beraber gelecek nesillerimizi de doğrudan ilgilendiren mali
yükümlülükleri bilmek, biz milletvekillerinin ve tüm milletimizin en tabii
hakkıdır.
Sayın milletvekilleri, bir diğer hususu da
dikkatinize sunmak istiyoruz. Torba yasanın hazırlanmasındaki
özensizliğin sonucunu bu maddede açıkça görüyoruz. Çünkü bu kanun
teklifi, çok net olarak Türkiye Cumhuriyeti adına herhangi bir
dış finansman kaynağından dış borç sağlama,
şartlar çerçevesinde mali yükümlülük altına girme konusunda Hazine ve
Maliye Bakanını yetkilendiriyor, devamında da yetki devrinin
Bakanın sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağını
anlatıyor. Yapılması öngörülen değişiklikte
kararı artık Sayın Cumhurbaşkanı verecek ama kanun
karşısındaki sorumluluk, kanunun ilgili yerleri
değiştirilmediği için, Sayın Bakanın üzerinde olmaya
devam edecek. Değişiklik bu hâliyle kalırsa ileride kanunun
uygulanmasında işin içinden çıkılmayacak bir hâl alacak.
Değişiklikle amaçlananı iyi niyetle düşünmek istiyoruz. Bu
nedenle, Sayın Cumhurbaşkanının kendisinden başka
kimseye güvenememesi sonucu böyle bir düzenlemenin yapıldığını
farz ediyoruz. Fakat keşke Cumhurbaşkanımız kimseye
güvenemeyeceği bir ortamın yaratılmasına imkân vermeseydi,
toplumsal ve ekonomik alanlarda güven duygusu içinde hep beraber
yaşayabilseydik.
Diğer yandan, Anayasamız Sayın
Cumhurbaşkanına ağır görev ve sorumluluklar yüklemiş
durumda, bu nedenle zaten yoğun bir gündemi var. Bütün bu
yoğunluğa rağmen her konuda tek karar verici olarak
çalışmasını endişe verici olarak görüyoruz. Çünkü
belli bir noktadan sonra Pratikleşeceğiz. derken ağır
işleyen bürokratik yapı daha da hantal bir hâl alacak. Bu
ağır yük, hem devletimizin işleyişine zarar verir hem de
Sayın Cumhurbaşkanının ve bundan sonraki
cumhurbaşkanlarımızın zaman içerisinde sağlıklı
karar vermesini imkânsız kılar. İçine sürüklendiğimiz tek
adam rejiminin devletimizin ve milletimizin arzu etmeyeceği sonuçlar
doğurabileceği konusunda endişelerimi bir kez daha belirtiyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Sıdalı.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
35inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Şimdi 60a göre söz talepleri var, onları
karşılayacağım.
Buyurun Sayın Tanrıkulu.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
46.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Cumartesi
Annelerinin adalet taleplerini gündeme getiremediklerine ve İsmail
Şahinin akıbetini öğrenmek istediklerine ilişkin
açıklaması
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Sayın Başkan, gündüz saat dörtte de söz istemiştim, şimdi
verdiniz. Çok teşekkür ederim.
Cumartesi Anneleri, Galatasaray Meydanında,
700üncü haftadan bu yana adalet taleplerini gündeme getiremiyorlar. Maalesef,
700üncü haftasında da bu Parlamentonun üyeleriyle birlikte gazla ve copla
darbe alarak bu taleplerini gündeme getiremediler. Geçtiğimiz cumartesi
günü, 720nci haftasında, Beyoğlu Belediyesinde çalışan
İsmail Şahini andılar. 1996 yılının 18
Ocağında kaybedilmişti bu belediye işçisi; aradan yirmi iki
yıl geçti, henüz akıbeti hakkında bir bilgi yok. Biz de
verdiğimiz sözü tutuyoruz ve bu Genel Kuruldan Cumartesi Anneleri
adına İsmail Şahinin akıbetini soruyoruz. Etkili bir
soruşturmanın yapılması lazım.
Cumartesi Annelerine Galatasaray Meydanı
açılana kadar, onların bu taleplerini burada dile getirmeye devam
edeceğiz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Tanrıkulu.
Sayın Barut
47.-
Adana Milletvekili Ayhan Barutun, Adana ilinde şiddetli
yağışlar nedeniyle zarar gören çiftçilerin Tarım Kredi
Kooperatifleri ile Ziraat Bankasına olan borçlarının faizsiz iki
yıl ertelenmesi ve üreticilerin zararlarının yerinde tespit
edilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
AYHAN BARUT (Adana) Sayın Başkan,
Adanada günlerdir yağan aşırı yağışlar kent
ve kırsal yaşamı, tarım alanlarını olumsuz
etkilemektedir. Aralık ve ocak aylarında metrekareye düşen
yaklaşık 500 kilogram düşen yağış üreticilerimizi
zor durumda bırakmıştır. Ceyhan ve Seyhan Nehirlerinin
kapaklarının kontrollü açılması nedeniyle de on binlerce
ekili ve dikili tarım alanı su altında kalmıştır.
Taşkın ve yağıştan zarar gören çiftçilerimizin
tarım kredi kooperatifleri ve Ziraat Bankasına olan
borçlarının faizsiz ertelenmesini, iki yıl ertelenmesini istiyor
ve zarar gören üreticilerin zararlarının yerinde tespiti için
Tarım Bakanını Adanaya davet ediyoruz. Buradan üreticilerimize
ve Adanaya geçmiş olsun diliyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Barut.
XI.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız ve 7 Milletvekilinin Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/1369) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı 37) (Devam)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
36ncı madde üzerinde ikisi aynı mahiyette olmak üzere üç önerge
vardır.
İlk okutacağım iki önerge aynı
mahiyettedir. Önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 37 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 36ncı maddesinin kanun teklifinden
çıkarılmasını arz ve talep ederiz.
Filiz
Kerestecioğlu Demir Tuma
Çelik Dilşat
Canbaz Kaya
Ankara
Mardin
İstanbul
Musa
Piroğlu Garo
Paylan
İstanbul
Diyarbakır
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Mehmet
Bekaroğlu Ömer
Fethi Gürer Emine
Gülizar Emecan
İstanbul
Niğde
İstanbul
Cavit
Arı Aydın
Özer Fikret
Şahin
Antalya
Antalya
Balıkesir
Rafet
Zeybek İbrahim
Özden Kaboğlu
Antalya
İstanbul
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önergeler üzerinde ilk söz,
Diyarbakır Milletvekili Garo Paylana aittir.
Buyurun Sayın Paylan. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, Ziya
Altunyaldızın getirdiği bu 71 maddelik torbayı tabii ki
hemen anlamanızı beklemiyorum ama burada çok önemli bir madde var
arkadaşlar. Bakın, maddenin gerekçesine baktığınızda
diyor ki: Hazine ve Maliye Bakanlığı kira sertifikası
çıkarabilir. Çok masum bir madde olarak görebilirsiniz, Ne var
canım? Hazine zaten borçlanıyor, burada da kira sertifikasıyla borçlanabilir.
diyebilirsiniz ancak gerekçesine baktığımızda Hazine ve
Maliye Bakanlığının iç ve dış piyasalarda
farklı kira sertifikası türlerinden ihraç yapabilmesine imkân
sağlayacağını söylüyor.
Değerli arkadaşlar, ben bu maddenin de
Cengiz, Kolin, Limak, Rönesans maddesi olduğunu iddia ediyorum, iddiayla
söylüyorum. Çünkü maddenin devamına baktığımızda
değerli arkadaşlar, lafzını aynen şöyle
açıklayayım, diyor ki: Sermayesinin tamamı Hazine ve Maliye
Bakanlığına ait olmak üzere varlık kiralama şirketi
kurulabilecek ve şirkete varlıklar devredilecek, kamu finansman
projelerinde de bu varlıklar teminat gösterilip iç ve dış
finansman gösterilecek ve sonra, yüklenici firmalara ihale edilecek.
Şimdi, siz buradan ne çıkarıyorsunuz? Arkadaşlar, ben bu
lafızdan Kanal İstanbulu çıkardım, tam da uyuyor
arkadaşlar. Kanal İstanbulu yıllardır, tam yedi
yıldır seçimlerden önce vatandaşa anlatıyorsunuz
çılgın proje diyorsunuz; biz de büyük yıkım projesi
diyoruz, ekonomik yıkım ve ekolojik yıkım projesi diyoruz.
Şimdi, bu maddeye göre, sermayesinin tamamı Hazine ve Maliye Bakanlığına
ait olan kiralama şirketi kurulacak, Kanal İstanbul ve
etrafındaki araziler bu şirkete devredilecek, bu şirket bu
malları teminat gösterip kira sertifikası çıkaracak
arkadaşlar ve daha sonra, bu kira sertifikasıyla dış
finansman araçları bulunmaya çalışılacak. Kimlerden?
Katarlılardan, Azerilerden finansman bulunmaya çalışılacak
ve ne ipoteklenecek? Bu yeni boğaz denilen yerin yani Kanal
İstanbulun etrafındaki araziler ipoteklenecek arkadaşlar.
Niçin bu işi yapıyoruz peki? Cengizin,
Kolinin, Limakın üçüncü havalimanındaki işi bitti
arkadaşlar. Ciddi bir makine parkuru yatıyor, o makine parkuruna
diyorlar ki: Arkadaş, bu makine parkurunun borçları var, ne
yapacağız? Recep Tayyip Erdoğan diyor ki: Ben size çukur
kazdıracağım arkadaşlar. Nasıl olacak? O çukurun
etrafındaki yani kanalın etrafındaki arazileri ipotek
ettireceğim, yurt dışından finansman getireceğim
milyarlarca dolarlık, size ihale edeceğim ve milyonlarca ilave
vatandaşın İstanbulda yaşamasını
sağlayacağım. diyor. Yani İstanbulu 25 milyona
çıkaracak ve ekolojik bir yıkım yaratacak projede ısrar
ediliyor arkadaşlar.
Sayın Cumhurbaşkanı daha üç gün önce
Kıyıları, ormanları betona çevirme gayretinde olanlar var.
Bunlar ihanet içindedir. dedi. Değerli arkadaşlar, herhâlde sizleri
kastetmiyor, Sayın Ziya Altunyaldızı kastediyor olabilir çünkü
Sayın Ziya Altunyaldız bu torbayı getirdi. Eğer ki
kıyılarımızı, ormanlarımızı betona
çevirmek istemiyorsak -İstanbul zaten yaşanmaz bir durumda ve 16
milyon kişi- İstanbulu 25 milyona çıkarmak istemiyorsak,
İstanbula ekolojik bir yıkım yaşatmak istemiyorsak ve
maliyeti 30 milyar dolar olacak Kanal İstanbul Projesine -ekolojik
maliyetinden bahsetmiyorum, ekonomik maliyeti- yol vermeyeceğinizi
düşünüyorum. Sayın Cumhurbaşkanı da daha birkaç gün önce bu
çağrıyı yaptığına göre
Değerli arkadaşlar, masum bir madde
değil; hazinemizi ciddi anlamda yükümlülük altına sokacak,
dışarıdan daha büyük bir şekilde borçlanılacak ve
İstanbulun önemli arazilerini ipotek ettirecek bu madde çok tehlikeli bir
maddedir. Kanal İstanbul Projesine el birliğiyle dur demeliyiz.
İktidar, çeşitli maddelerle Cengize, Koline, Limaka iş yaratmak
istiyor ama yaratılacak iş büyük bir yıkım projesidir
arkadaşlar hem ekonomik yıkım hem ekolojik yıkım.
Gelin, Meclis olarak bu maddelere -Sayın Cumhurbaşkanının
da çağrısında olduğu gibi-
kıyılarımızı, ormanlarımızı betona
gömmemek için Hayır. diyelim hep beraber arkadaşlar.
Hepinize saygılar sunarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Paylan.
Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde ikinci söz,
İstanbul Milletvekili İbrahim Özden Kaboğluna aittir.
Buyurun Sayın Kaboğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, Divan, değerli üyeler; 36ncı madde
hakkında Komisyonda uzun tartışmalar yapıldı, geri
çekilmesi önergemiz reddedildi. Bu nedenle, bu madde üzerinde
ayrıntılı durmayacağım çünkü biraz önce Sayın
Paylanın belirtiği gibi, bir kanun maddesinden çok; açıkça
anlaşılır, görülebilir, genel, soyut ilkeler içeren bir yasa
maddesinden çok, birtakım anlaşılmayan,
anlaşılması zor olan, ulusal ve uluslararası alanda sermaye
piyasasının ilişkilerini belirsiz kılan bir düzenlemeyi
yansıtıyor. Bu bakımdan bu maddenin kabul edilmesi ve
yürürlüğe konulması durumunda:
1) İktisadi açıdan bir tür dizginsiz pazar
ekonomisini daha bir kamçılayabilir.
2) Türkiye ülkesindeki çevresel yağmayı
hızlandırabilir.
3) Şehircilik anlamında İstanbulu
-dünya kenti diyoruz, göz bebeği diyoruz, medeniyetler beşiği
diyoruz- daha da yaşanmaz bir hâle getirebilir.
Bu bakımdan bu maddenin geri çekilmesi
önergemizi sahipleniyoruz. Ama zannetmiyorum ki milletvekillerimizin çoğu
bu maddeyi okumuş olsun ve bu maddenin içeriğini anlamış
olsun. Ben kırk yıllık hukukçu olarak, hatta yarım
yüzyıla yaklaşan hukukçu olarak bu maddenin içeriğini
anlayabilmiş değilim. Anlayabildiğim tek şey, bu maddenin
çok yönlü olarak riskleri beraberinde getireceğidir.
Şimdi, peki, bu madde nasıl yorumlanabilir
71 madde üzerinden? 71 madde, 42 yasa. Şimdi bu çerçevede -biz birçok
değişiklik önergesi verdik- bu metin 160 sayfa, 100 sayfayı
aşkın muhalefet şerhi var fakat Komisyonda
başarabildiğimiz şey bir tek cümlenin
çıkarılması. Çıkarılan bir tek cümle şu: Kurumun
görev alanı dışında kalan ve kanunla veya
Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulmuş kurumlarca
yürütülen faaliyetler bu fıkra hükmünün dışındadır.
Madde 27de. Sayın Cemal Öztürkü tebrik etmek lazım, AK PARTİ
bir cümleyi bu 71 maddeden çıkarma başarısını gösterdi
fakat 5 madde üzerinde müzakere kararı alındı, tekrar müzakere
kararı; bu maddeler müzakere edilmedi ve burada da aynen geçirildi. Bu
bakımdan, esasen sayın vekillerin, gerek MHPli vekillerin gerekse AK
PARTİli vekillerin, Anayasanın 2nci maddesine bakmak yerine,
Cumhurbaşkanlığına ilişkin 104üncü maddesine bakmak
yerine sürekli olarak Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi deyimini
kullanmaları, hiçbir biçimde, Anayasaya aykırı bir düzenlemeyi
anayasal kılmaz.
Şimdi, bu açıdan şöyle bir durum var:
Benim geçen gün belirttiğim ve Sayın Akbaşoğlunun itiraz
ettiği meriyet ve meşruiyet kavramları. Meşruiyet
dediğim bizim sorguladığımız husustur yani 6771
sayılı Yasa meşru ortam ve koşullarda kabul edilmedi, biz
bunu savunuyoruz. AK PARTİ ve MHP ise bu yasaya aykırı yasalar
yapmak suretiyle esasen bu Anayasanın meriyetini sorguluyorlar.
İşte her ikimizin buluştuğu alan, bu metnin yani sizin
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi adını
verdiğiniz bu anayasal düzenlemenin sürdürülemezliği oluyor.
Şimdi, meşruiyet deyince
-kızıyorsunuz biliyorum- Meşruluk sorgulaması
yapmayın. diyorsunuz ama bunun güncel örnekleri var. Evet,
yaşadık, 16 Nisanda bunu yaşadık, 28 Haziranda bunu
yaşadık ama tam da bunu 31 Martta yaşamama dileğinde
bulunuyorduk ki Başkanımız İstanbula gitti ve
İstanbula gittiği hâlde, İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkan adayı olduğu hâlde, ilkin Ben Anayasadan anlamam,
liderimiz karar verir. dedi; ikinci olarak, hukuk ve etik ilişkisiyle
ilgili Hukukun olduğu yerde etik sorgulanmaz. dedi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam edin Sayın
Kaboğlu.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Üçüncüsü ise çok daha önemli bir söz söyledi, Bu
bir siyaset değildir. dedi ve bu konuda dikkatlerden kaçan çok önemli bir
açıklama yaptı Sayın Binali Yıldırım. Burada,
Anayasanın 94üncü maddesinin açık hükmü, 67nci maddeye aykırılığı,
11inci maddenin açık hükmü üzerinde durmayacağım ama burada
Siyaset yoktur. demenin anlamı şudur: Ya seçileceğim ya
seçileceğim. demektir. Yani 2 adayın olduğu yerde A veya B
partisine oy verme serbestliğinin ve olanağının bulunduğu
yerde siyaset vardır. Başka bir söyleyişle siyasal münavebe ve
siyasal el değiştirme yollarının açık bulunduğu
her yerde siyaset var demektir, zaten siyaset budur. Ama siz Siyaset yoktur.
derseniz ve bu bütün devlet olanaklarını arkanıza
alırsanız, Anayasanın açık hükmüne rağmen Ben istifa
etmeyeceğim. derseniz o zaman Ya ben kazanacağım ya ben
kazanacağım. demektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, bağlayın
sözlerinizi Sayın Kaboğlu.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İşte Siyaset yoktur. biçimindeki
açıklamayı bunun dışında bir başka şekilde
yorumlamamız mümkün değildir çünkü siyaset farklı seçenekler
arasında tercihte bulunabilme özgürlüğüne ilişkindir.
Anayasa madde 94, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanının siyasal faaliyetlere katılmasını
yasaklamaktadır; bir.
İkincisi: Anayasa madde 67, ikinci fıkra
eşit ve serbest oy ilkesini öngörmektedir, adayların serbest
yarışmasını.
Üç: Anayasa madde 11, Anayasanın
üstünlüğü ilkesi, başta yasama organını
bağlamaktadır.
Bu bakımdan bu 3 Anayasa maddesi çerçevesinde
Meclis Başkanlığı görevini sürdürüp Hayır, zaten
siyaset yapmıyoruz. demek Siyasetin sonunu getirdik biz, Türkiyede ne
olursa olsun seçim sonucu, bu sonuca siz katlanmak durumundasınız.
anlamına geliyor. İyi ki AK PARTİli milletvekili
sayısı hayli fazla
Gerçi Akbaşoğlu dikkatle dinliyor ama
bu tehlikeli bir söylemdir, buna dikkat edelim lütfen.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Kaboğlu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın
Akbaşoğlu
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Değerli hocam 2 kere ismime atıf
yaptığı için sadece zabıtlara geçmesi açısından
ifade etmek istiyorum. Müdellel bir şekilde Anayasanın 94üncü,
Siyasi Partiler Kanununun 24üncü, Mahallî İdareler Seçimi Hakkında
Kanunun 17 ve 36ncı maddelerine ilişkin hukuki mütalaamı
dermeyan etmiştim, ortaya koymuştum; oraya atıf yapıyorum.
Dolayısıyla bu konudaki yaklaşımları ben kendi hukuki
görüşümle bağdaştırmıyorum. Zira Anayasa, Siyasi
Partiler Kanunu ve Mahallî İdareler Seçimi Hakkında Kanun çok
açık, birbirine atıf yapmak suretiyle olayı netleştiriyor.
Herhangi bir hukuka aykırılığın, Anayasaya
aykırılığın söz konusu olmadığını
hukuki görüş olarak ortaya koymuştum; onları tekrar deklare
ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Akbaşoğlu.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Yapılacak
oylamadan önce karar yeter sayısı talep ediyoruz efendim.
BAŞKAN Tamam, karar yeter sayısını
arayacağım.
Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.59
SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 22.09
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir),
Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
45inci Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
36ncı madde üzerinde aynı mahiyetteki
önergelerin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi önergeleri yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Oylama elektronik cihazla yapılacaktır.
Oylama için iki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Önergeler kabul edilmemiştir,
karar yeter sayısı vardır.
37 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1369) esas numaralı
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 36ncı maddesinde yer alan
aşağıdaki ibaresinin aşağıda yer alan
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Aylin
Cesur Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Lütfü
Türkkan
Isparta Adana Kocaeli
Ayhan
Erel Arslan
Kabukcuoğlu
Aksaray Eskişehir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Isparta Milletvekili
Aylin Cesurun söz talebi vardır.
Buyurun Sayın Cesur. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
AYLİN CESUR (Isparta) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bir evvelki
konuşmamda emeklilerimizin sorunlarından söz ettim ancak iktidar
partisi tarafından tepki aldım. O nedenle ben de dedim ki bugün
yaptığınız iyi bir şeyi bulup çıkarayım ve
ondan söz edeyim. Zorlandım ama buldum, buldum yani.
24 Nisan 2006da yürürlüğe giren 5488
sayılı Tarım Kanunundan söz ediyorum. Tarım destekleri
millî gelirin yüzde 1inden az olamaz. diye bir hüküm var bu kanunda. Peki,
siz kanunu uyguladınız mı, kendi
çıkardığınız kanunu? Hayır. On üç
yıldır bu oran maalesef hiç yüzde 1i bulmadı, ortalama yüzde
0,40-0,50 seviyelerinde kaldı. 2006, 2007, 2008de yüzde 0,60; sadece o
yıllarda. Hâl böyleyken başta seçim meydanları olmak üzere her
platformda aynı vaatlere devam ettiniz ve 5 Ocak günü İzmir
Halkapınar Spor Salonunda düzenlenen AK PARTİ İzmir Belediye
Başkanı tanıtım toplantısında, ay sonuna kadar
çiftçilere 2 milyar 35 milyon liralık tarımsal destek
verileceğini söylediniz. Şimdi, bu, çiftçilerin hakkı olan bir
şeydi ve 2016da 862 milyar dolar millî gelirden 26 milyar lira verilmesi
gerekirken 11,49 milyar lira verdiniz; 2017de 851 milyar dolarlık
Türkiyenin millî gelirinden yüzde 1ini, 31 milyar lira vermeniz gerekirken
12,8 milyar lira yani yüzde 0,40 verdiniz.
Şimdi, Türk çiftçisi size diyor ki: Biz
zordayız. Hakkımız olan, millî gelirin yüzde 1ini bize verin.
Biz zordayız, çiftçilere bunu ödeyin. Ben de burada, bu kürsüden onlar
adına size sesleniyorum, hakkı olanı vermek
durumundasınız. Bugün çalışan kesimin her 5 kişiden 1
tanesi tarımda ve tarımda çalışan birinin geliriyle
tarım dışında çalışan birinin geliri
arasında 7-8 kat fark var değerli arkadaşlar.
Şimdi, işte, Türkiyemizin aslında
sorununun özü de bu. Milyonlar fukaralığın pençesine teslim
edilmiştir. Köylü, alın teri ve el emeğinin
karşılığını alamaz hâldedir. Bir defa satar,
senede bir defa alır; sattığı ucuz, aldığı
pahalıdır ve vergiye ve faize çalışır hâle
gelmiştir, yani fukaralaşmıştır.
Köylümüzü içine soktuğunuz bu durumdan
çıkarmak bizim hep beraber görevimizdir. Ben de onlar adına burada,
bu kürsüde size sözlerinizi hatırlatmak istiyorum. Ne kadar zor
durumdalar, biraz da rakamlarla aslında söyleyelim: 2002de 1 Amerikan
doları 1,57 lira siz geldiğinizde, 2019da 5,47; yüzde 248
artmış; 2002de buğday ton fiyatı 410, 2019da 1.050; yüzde
156 artmış; 2002de mazot 1,30 kuruş, 2019da 5,86; yüzde 350
artmış ve 2002de yem fiyatı 20 kuruş, 2019da 1,33; yüzde
565 artmış; 2002de gübrenin tonu 162 lira, 2019da 640 lira; yüzde
295 artmış ve yine bir hatırlatma, bu memlekette Türk çiftçisi
kara saban, kara kağnı ve kara öküz peşinde değilse
eğer bu sizden önce yapılanlar sayesinde ve bu memlekete
fabrikaları kuran da, Türk köylüsüne her yıl 20-30 bin traktör gücü
veren de sizden önce yapılanlar. Şimdi, sorun köylüye Geçmişten
beri hangi hükûmetleri minnetle anıyorsunuz? diye, arasında siz
çıkmayacaksınız. Eğer köylüye ait 6.5 milyon hektar toprak
sulanıyorsa bunu da siz yapmadınız ve neden biliyor musunuz? O
dönemde 1 kilo buğday sattı köylü 5 litre mazot aldı, bugün 1
litre mazot için 5 kilo buğday satması gerekiyor. Bu, 25 kat
fakirleşti demek. Şimdi bugünkü Türk köylüsünün ve çiftçisinin
geldiği bu durumdan siz sorumlusunuz.
Ne mi yapmalı? Önce hak ettikleri, sizin
çıkardığınız kanundaki şu desteği, bu yüzde
1i derhâl köylüye vermeli. Ne mi yapmalı? Köylü sattığı malın
bedelini hemen almalı, borcu bir sınıra kadar silinmeli,
tarımda her aileden bir kişiye iş verilmeli, elektriğe ucuz
tarife uygulanmalı, girdilerde yani mazot ve gübrede vergi
kaldırılmalı ve köylüyü üretici yapacak bir kredi
politikası uygulanmalı. Aslında bakınız, sizin için en
kolay yol, son dönemde ziraat odaları başkanları bölge
toplantıları yaptılar, 765 ziraat odası başkanı
sorunları belirledi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun devam edin Sayın Cesur.
AYLİN CESUR (Devamla) Gidin, onlara sorun,
zaten söylüyorlar, dediklerini yapın değerli arkadaşlar.
Tarım Bakanı Fakıbaba 1 Ocak 2018de
3.500 personel alacağız. dedi. 150 bin işsiz ziraat,
gıda, su ürünleri mühendisi var. Şimdi, Sayın Bakan Pakdemirli
2019un ikinci çeyreğine aktardı, 2018de alınmadı, bu
verilen söz tutulmadı. Biz takip ediyoruz, ikinci çeyrek geliyor, az
kaldı, devam edeceğiz takip etmeye.
Şimdi, değerli
vatandaşlarımız, Türk köylüsünün ve Türk milletinin hakları
her zaman ve her yerde sonuna kadar takip ve muhafaza olunacaktır; bu
böyle biline. Değerli arkadaşlar, çok geç olmadan, hep beraber,
gelin, bunları yapalım, beraber yapalım. Çok geç olur, son
pişmanlık fayda etmez. Onun için ben sizlere ve vatandaşlarımıza
bu kürsüden sesleniyorum: Uyan, ey ehlivatan uyan diyorum.
Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Cesur.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
36ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
37nci madde üzerinde iki adet önerge vardır,
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 37 sıra sayılı
Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
37nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Bekaroğlu Ömer
Fethi Gürer Emine
Gülizar Emecan
İstanbul
Niğde
İstanbul
Cavit
Arı Aydın
Özer Fikret
Şahin
Antalya
Antalya
Balıkesir
Rafet
Zeybek Mahmut
Tanal
Antalya İstanbul
MADDE 37- 4749 sayılı Kanunun 16 ncı
maddesine aşağıdaki fıkra ilave edilmiştir.
"Kamu kurum ve kuruluşlarına intikal
eden konvertibl olmayan yabancı paralardan banknotlar Türkiye Cumhuriyet
Merkez Bankasına, madeni paralar ise Darphane ve Damga Matbaası Genel
Müdürlüğüne haftalık dönemler itibarıyla gönderilir. Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankası ile Darphane ve Damga Matbaası Genel
Müdürlüğü bu fıkra kapsamında kendilerine iletilen paralar ile
ilgili her türlü tasarrufta bulunmaya yetkilidir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın söz talebi vardır.
Buyurun Sayın Tanal. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Değerli Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi
saygıyla, hürmetle selamlıyorum.
Evet, 37 sıra sayılı Kanun
Teklifinde, 71 maddede, maalesef, 42 kanunda değişiklik var. Yani
torba kanun derler ya- eskiden böyle 70 maddenin 42 tanesi torba kanun
olmazdı, değişik kanunlar olmazdı, ya 10 tane olurdu veya
15 tane olurdu ama 42 kanunda olmazdı. Yani bizim, kanun yapma
tekniğinden ne kadar uzaklaştığımızın
açık ve net bir göstergesi bu.
Bir başka sorun: Evet, seçim arifesindeyiz.
Seçimlerde maalesef... Şu anda Seçim Kanununun 6ncı maddesi
uyarınca deniliyor ki: 18 yaşını dolduran herkes
seçmendir, oy kullanabilir. 7nci maddesi kimlerin oy
kullanamayacağını yazıyor, 8inci madde de
kısıtları yazıyor.
Şimdi, 6ncı maddede: Türk
vatandaşı seçme ve halk oylamasına katılma hakkına
sahiptir, 18 yaşını dolduran. 7nci madde: Askerî
öğrenciler ve silah altında bulunan erler, onbaşılar,
kıta çavuşları her ne sebeple olursa olsun eğer izinli de
olsalar oy kullanamazlar. diyor. 8inci madde: Seçmen olamayanlar:
Kısıtlı olanlar ve kamu hizmetinden yasaklı olanlar. diyor.
Şimdi, Yüksek Seçim Kurulunun tek bir gayesi ve
amacı vardır. Seçimlerin idaresinin verilmesinin amacı, bir:
Toplumda kaos yaratmayı engellemek yani kaos çıkarmamak.
İkincisi: Şaibeli bir seçim süsünü vermemek. Üçüncüsü: Seçimlere
manipülasyon varsa bunu engelleyebilmek.
Peki, Yüksek Seçim Kurulunun 29 Aralık 2018
tarihinde 1133 sayılı Kararla alınan kararı ne? Deniliyor
ki: Cezaevinde olup tutuklu olan veyahut da taksirli suçlardan dolayı
hükümlü olanlar eğer sandığa kayıtlı olduğu yerde
tutuklu değillerse bunlar oy kullanamazlar.
Peki, seçme hakkı nedir? Bir insan
hakkıdır. Türkiyede bu konuda olan kaç insanımız var? 54
bin kişi var. 54 bin kişinin seçme hakkı Yüksek Seçim Kurulu
kararıyla elinden alınmış durumdadır. Peki, buna ne
yapılabilir? Yüksek Seçim Kuruluna müracaat edilebilir mi? Yani Yüksek
Seçim Kurulu kendisine verilmeyen bir yetkiyi, Anayasanın 87nci maddesi
uyarınca, Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevinde olan
Kanunları
yapmak, değiştirmek, düzenlemek Türkiye Büyük Millet Meclisinin
yetkisinde, bunu Türkiye Büyük Millet Meclisi kanunla yapmıyor, bunu
genelgeyle Yüksek Seçim Kurulu yapıyor. Bu, bir görev gasbı, bir
yetki gasbı. Bununla ilgili Yüksek Seçim Kuruluna müracaat ettim, dediler
ki bana: Efendim, biz verdiğimiz karardan geri dönemeyiz. Niye? Gayet
rahat, Seçim Kanununun 131inci maddesi: Yaptığı iş ve
eylemlerden dolayı hukuka aykırılık varsa bunları geri
alabilir. hükmü olmasına rağmen, maalesef bundan geri caymadı.
Peki, bu karşımıza neyi getiriyor? Yüksek Seçim Kurulu eliyle
seçimlere şaibe katılıyor, Yüksek Seçim Kurulu eliyle seçimlerde
manipülasyon suçu, manipülasyon yaratılıyor, Yüksek Seçim Kurulu
eliyle kaos yaratılıyor. Şimdi, düşünebiliyor musunuz, siz
Ankarada seçmensiniz, herhangi bir suçtan dolayı tutuklusunuz, mahkûmiyetiniz
kesinleşmiş değil, oy kullanamayacaksınız veyahut da
taksirli bir suç işlemişsiniz, aynı suçtan dolayı tutuklu
olun -seçmen kaydınız sizin de Ankarada benim de- atıyorum
birisi Konyada tutuklu olsun, diğeri Ankarada; Konyadaki oy
kullanamayacak, Ankaradaki oy kullanabilecek. Peki, bu nedir arkadaşlar?
Anayasadaki seçim ilkeleri, eşitlik ilkesi diyoruz ya, 67nci madde, ona
aykırı, Anayasamızın 10uncu maddesindeki hükme
aykırı ve vatandaşın en demokratik hakkı olan oy kullanma,
seçme hakkı maalesef bununla ihlal ediliyor.
Buradan, Yüksek Seçim Kuruluna tekrar sesleniyorum:
Bu, tam kanunsuzluk hâlidir; bu, Anayasayı ihlaldir. Eşitlik
ilkesini eğer biz ihlal edersek ne olur? Demokrasiyi
yozlaştırmış oluruz, tiranlığı yaratmış
oluruz. Yüksek Seçim Kurulu bu kararıyla âdeta demokrasiyi rafa
kaldırmakta, suç işlemekte.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Tanal.
Buyurun.
MAHMUT TANAL (Devamla) - Tabii, hakikaten demokrat,
insan hakları mücadelesi veren, bu konuda sağduyulu bir Meclis
Başkan Vekiline biz bugün sahibiz.
BAŞKAN Teşekkür ederim, sağ olun.
MAHMUT TANAL (Devamla) Ama Meclis Başkan
Vekilinden istirhamım şu: YSKnin, bu kararlarla, Türkiye Büyük
Millet Meclisine, Anayasanın bize vermiş olduğu 87nci
maddedeki kanun değiştirme yetkisini bu genelgelerle
değiştirmemesi lazım. Parlamentoyu bu yetkisine sahip
çıkmaya davet ediyorum.
Hepinize teşekkür ve saygılarımı
sunuyorum.
Karar yeter sayısı da istiyorum Sayın
Başkanım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Tanal.
Önergeyi oylarınıza sunacağım ve
karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler
Etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, önerge
kabul edilmemiştir.
Şimdi diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1369) esas numaralı
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 37nci maddesinde yer alan
aşağıdaki ibaresinin aşağıda yer alan
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Aylin
Cesur Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Lütfü
Türkkan
Isparta Adana Kocaeli
Ayhan
Erel Arslan
Kabukcuoğlu Aydın
Adnan Sezgin
Aksaray Eskişehir Aydın
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Aydın
Milletvekili Aydın Adnan Sezgin söz talebinde bulunmuştur.
Buyurun Sayın Sezgin. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
AYDIN ADNAN SEZGİN (Aydın) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; kamu kurum ve
kuruluşlarına intikal eden konvertibl olmayan yabancı
banknotların Merkez Bankasına, madeni paraların ise darphaneye
devrini İYİ PARTİ olarak destekliyoruz.
Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz, Merkez
Bankasının olağan genel kurul toplantısı üç ay erkene
alınmıştır. Merkez Bankasının kârına daha
erken el koyma çabası, devletin kasasında para
kalmadığını ve erken seçim harcamaları için bu kâr
payından medet umulduğunu ortaya koymuştur. Bu durum Sayın
Albayrak tarafından da geçen haftaki bir toplantıda dile
getirilmiştir. Sayın Bakanın sözleri ekonomimizin zafiyetini
gösteren açık bir itiraftır.
Ankara Milletvekilimiz Sayın Durmuş
Yılmaz Merkez Bankasına ilişkin bu uygulamayla ilgili ve
diğer konulara dair eleştirilerini geçtiğimiz hafta gayet bilge
bir şekilde Genel Kurulla paylaştı. İktidar palyatif
tedbirlerle krizi kontrol altında tutmaya çalışmaktadır,
bir yandan da fütursuz bir seçim ekonomisi politikası izlenmektedir.
İktidarın muradı herhâlde krizi çözmek değildir, onun için
de krizin varlığını reddetmektedir. Kötü yönetimin ve bariz
hataların sonucu olan enflasyon, kırk elli yıl öncesinin
rakamları sergilenerek örtülemez. Kaldı ki bugünkü rakamlar üzücü
rakamlar, inandırıcılığı maalesef çok
zayıflamış TÜİK verileridir.
Türkiye 1960 ile 2018 yılları
arasında ortalama yüzde 4,6 büyümüştür. AK PARTİ
iktidarları döneminde ise büyüme ortalaması yüzde 4,4tür. Büyüme
hızı 2018 yılının üçüncü çeyreğinde yüzde 1,6ya
düşmüştür. Yani iktidarın iddia ettiğinin aksine,
Türkiyenin son on altı yılda büyüme hızı
azalmıştır ve giderek de azalmaktadır. Uluslararası
Para Fonu ve Dünya Bankası verilerine göre, Türkiye standardındaki
ülkelerin 2018-2019 yılı büyüme oranı yüzde 4,7 olması
gerekirken bütçedeki 2019 yılı hedefi 2,3tür. Dış borcumuz
dağ gibi birikmiştir, yurt dışından temin edilen
borcun faizi ortalama 2 kat artmıştır. Yabancı
ortağı olan köklü bir özel bankamız daha birkaç gün önce yüzde
13,8 faiz oranına rağmen 1 milyar ABD doları borç
bulamamıştır.
Faiz rakamları tamamen fiktif olan ve tüm
ekonomisi çöken Venezuelayı ayrı tuttuğumuzda, dünyada bizden
yüksek faize sahip tek ülke, ekonomisi yıllardır toparlanamayan
Arjantindir. Venezuela ve Arjantinle mukayese edilebilecek durumda olmak
herhâlde övünülecek bir performans değildir ama iktidarımız,
Venezuelanın liderini çok beğeniyor. Ekonomik krizde olduğu
gibi başarı hikâyelerinde de Venezuelayla
yarışıyoruz. İktidarın iş birliği yapmaktan
pek hoşlandığı Venezuelada, Birleşmiş Milletler
Mülteciler Yüksek Komiserliğine göre 2014ten bu yana kriz nedeniyle 2,5
milyona yakın kişi ülkeyi terk etmiştir. Demokrasi Endeksine
göre de Venezuela, Türkiye gibi ne olduğu belirsiz bir hibrit rejimdir,
otoriterliğe koşmaktadır, bugün polis ana muhalefet liderini bir
süre gözaltına almıştır.
Sayın milletvekilleri, ekonomimizin asıl
beklentisi, sahici yapısal reformlardır. Özel sektörümüz, uzun
yıllardan beri özellikle sanayi alanında önemli bir düzeye
erişmiştir ve büyük bilgi ve beceri birikimine, potansiyeline
sahiptir. İktidara rağmen, Endüstri 4.0 düzeyinde Avrupada bile
emsali bulunmayan tesisleri kurabilmiştir. Yüzlerce yöneticimiz ve
mühendisimiz dünyanın her ülkesinde üst düzey idarecilik yapacak
kapasitededir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam edin Sayın Sezgin.
AYDIN ADNAN SEZGİN (Devamla) Teşekkür
ederim.
Yanlış politikalarla yapısal
reformları erteleyerek ve bilhassa hukuktan uzaklaşarak bunların
önünü kapamayın; sermaye ve insan kaynağının Türkiye'den
kaçışı dursun, üretim gücümüzü muhafaza edebilelim.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Sezgin.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
37nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
37nci madde kabul edilmiştir.
38inci madde üzerinde iki adet önerge vardır,
okutup işleme alıyorum.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 37 sıra sayılı
Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
38inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 38- 6/6/2002 tarihli ve 4760 sayılı
Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli bulunan (III) sayılı listenin (A)
cetvelinin 22.02 G.T.İ.P. numaralı sırasındaki "Mal
İsmi" sütunundaki beşinci parantez içi hükümde bulunan meyveli
gazlı içecekler ibaresi meyveli gazlı içecekler; şalgam suyu;
Türk Gıda Kodeksine göre çeşnili ve
aromalı/aromalandırılmış içme sütleri, bebek ve devam
sütleri sayılanlar şeklinde değiştirilmiştir
Mehmet
Bekaroğlu Ömer
Fethi Gürer Emine
Gülizar Emecan
İstanbul Niğde İstanbul
Rafet
Zeybek Aydın
Özer Fikret
Şahin
Antalya Antalya Balıkesir
Cavit
Arı Gamze
Taşcıer
Antalya Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge üzerinde Ankara Milletvekili
Gamze Taşcıerin söz talebi vardır.
Buyurun Sayın Taşcıer. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
GAMZE TAŞCIER (Ankara) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, bu madde üzerinde
özellikle söz talebim oldu çünkü biri 5 yaşında, diğeri beş
buçuk aylık 2 kız çocuğu sahibiyim. Her anne-baba gibi
evlatlarımız için en iyisini yapmaya çabalıyoruz. Tabii
yetemediğimiz zamanlar da oluyor, işte o zamanlar içimizi
sızlatan bir durum hâline geliyor. Evlatlarının isteklerine
yetememek katlanması güç bir durum, öyle ki insanlar bu yüzden intihara
sürükleniyor. Çocuğuna pantolon alamayan babanın ve bebeğini saç
kurutma makinesiyle ısıtmak zorunda kalan annenin hayatından
vazgeçmesi tam da bu yüzdendi. Düşünmesi bile tüyler ürperten bu durumu
iliklerine kadar yaşayan milyonlar var. TÜRK-İŞin açlık
sınırı rakamlarına bakın, milyonlarca vatandaşımız
açlık sınırının altında yaşıyor.
Aralık 2018 sonu itibarıyla, 4 kişilik bir ailenin yeterli ve
dengeli beslenmesi için yani açlık sınırı için 1.914 lira
geliri olması lazım. Bu, sadece gıda gideri; elektriği,
suyu, doğal gazı, kirası, yol parası bunların
dışında. Ailenin tüm ihtiyaçlarını
karşılayabilmesi için haneye girmesi gereken tutar yani yoksulluk
sınırı 6.322 lira.
Değerli milletvekilleri, Ulusun arka
sokaklarına gittiğinizde, insanlar çocukları et yesin diye,
Kıyma yapıp yemeklerine biraz koyayım da çocuklarım et
yesin. diye inek memesi, kuzu kulağı alıyor. Çaresizliği
yaşamayan bilemez tabii bu durumun ne kadar kahredici olduğunu.
Tabii, biz bu durumu sürekli dillendirince iktidar milletvekillerinin
zihniyetinde bir yer etmiş olacak ki asgari ücretle geçinen ve
bebeğini yeterince besleyemeyen aileler için en azından devam sütünün
ÖTVsiz hâle getirilmesini önerdiniz. Geç kalınmış olmasına
rağmen, güzel bir adım. Yeterli mi, kesinlikle değil.
Geçtiğimiz günlerde Enflasyonla Topyekûn
Mücadele kapsamında bazı ürünlerde indirime gidilmesi de yine bu
anlamda önemli bir gelişme ancak burada, tam da AKP zihniyetine
yakışır bir ürün dikkatimizi çekti. Makine ve Kimya Endüstrisi,
millete hayırlı olsun ki -artık mermiden bugüne kadar kime ne
hayır geldiyse- mermi fiyatlarında yüzde 7,5 oranında indirim
yaptığını açıkladı. Mermi fiyatında indirim
yapmak güzel bir şeymiş gibi de açıklamak bir yana, bunun
Enflasyonla Topyekûn Mücadele Programının neresinde olduğunu da
anlayamadık. Vatandaş her gün markete gidip 100 gram peynir, 2 ekmek,
yanında 1 kutu mermi mi alıyor ki siz bunda indirim
yapıyorsunuz? Ülkenin en temel ihtiyaç malzemelerinden biri mermiymiş
de biz fark edememişiz bu durumu. Yahu, siz milleti savaşa mı
özendiriyorsunuz? Yüzde 20 enflasyonun olduğu ülkede ekmek, süt, et,
fiyatı altınla yarışan çocuk bezi fiyatında indirim
yapacağınıza savaş aletlerine ulaşımı
kolaylaştırıyorsunuz. Neden? İnsanları katil olmaya,
zorbalığa, magandalığa mı teşvik ediyorsunuz?
Cezaevinden eski eşini tehdit eden erkek, kadını daha ucuza
mı katletsin istiyorsunuz? Ana muhalefet partisi liderinin önüne daha
mı çok mermi atılmasını istiyorsunuz? Üniversitede
hocasını öldüren katil mermiye daha kolay mı ulaşsın
istiyorsunuz? Bu uygulamayı gerçekleştirip sonra gidip de Ceren
Damarın cenazesinde gözyaşı dökmek riyakârlıktan
başka bir şey değildir. Bu indirim derhâl iptal edilmelidir.
Hatta sivil vatandaşların şiddet aletlerine
ulaşmamaları için caydırıcı önlemler alınmalı
ve fahiş fiyat ve vergi uygulanmalıdır. Ekmek, et gibi temel
gıda maddelerinde indirim yapılmalıdır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Taşcıer.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1369) esas numaralı
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 38inci maddesinde yer alan
değiştirilmiştir ibaresinin düzeltilmiştir ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Aylin Cesur Yasin
Öztürk Lütfü Türkkan
Isparta Denizli Kocaeli
Mehmet Metanet Çulhaoğlu Ayhan Erel Arslan
Kabukcuoğlu
Adana Aksaray Eskişehir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Denizli Milletvekili
Yasin Öztürkün söz talebi vardır.
Buyurun Sayın Öztürk. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Sayın
Başkan, kıymetli milletvekilleri; görüşülmekte olan torba kanun
teklifinin 38inci maddesi üzerine İYİ PARTİ Grubu adına
söz almış bulunmaktayım.
38inci maddeyle, şalgam suyu, içme sütleri,
bebek ve devam sütlerinden alınan özel tüketim vergisi, bu yasayla özel
tüketim vergisi dışında tutulacaktır. Geç
kalınmış bir düzenleme olsa da bu madde yerinde bir yasa
maddesidir. Sadece bu ürünler üzerindeki özel tüketim vergisi değil,
diğer tüm temel gıdalar üzerindeki özel tüketim vergisinin de
kaldırılması gerekmektedir. Ama bu yasaların torba kanunla
Meclise getirilerek, hepsinin karıştırılarak neyin ne
olduğunu bilmeden Mecliste yasalaşmasını da uygun
bulmuyoruz. Sektörler kendileriyle ilgili, alakalı bir konuda mevzuata
baktıklarında samanlıkta iğne arar gibi yasa maddesi
arıyorlar, ara ki bulasın. Birbiriyle hiç alakası olmayan kanun
maddeleri bir torbaya konuluyor, sektör temsilcilerinden görüş
alınmadan alelacele Genel Kurula sunuluyor.
Sayın Tanal da biraz önce
konuşmasında bahsetti, torba kanununun da suyu çıktı. Yeni
bir tanım yapalım isterseniz; bundan sonra 20 maddeye kadar olana
poşet kanun, 40 maddeye kadar olana torba kanun, 40 maddeden 60 maddeye
kadar olana çuval kanun, 60 maddeden daha fazla olana da isterseniz harar kanun
diyelim olsun bitsin.
Hararın ne olduğunu bilmeyenler olabilir
içinizde, harar büyük çuval demek. Hararlı pamuk tarlasında görürüz,
büyük şehirlerde de çöp toplayan vatandaşlarımızın
arkasında görürüz, oradan hatırlayabilirsiniz ama onlar bile
kendisiyle ilgili malzemeyi toplar yani kâğıtçısı
kâğıdını toplar, plastikçisi plastiğini toplar,
metalcisi metalini toplar. Sizin maşallahınız var, ne
bulursanız hararın içine katıyorsunuz.
AK PARTİnin 5 Aralık 2017 tarihinde
yayımlanan bir torba kanunla yasalaştırdığı bu
düzenlemeyle, 2018 yılının başından itibaren
şalgam suları ile aromalı içme sütleri, bebek ve devam sütü
sayılan içeceklere yüzde 10 oranında özel tüketim vergisi
konulmuştu. Bu ürünleri üretenlerden yüzde 10 ÖTVyle birlikte, ÖTVnin
yüzde 18 KDVsini de tahsil edecektiniz. Uygulama 1 Ocak 2018den itibaren
başladı ancak bazı firmalar özel tüketim vergisi ve özel tüketim
vergisinin KDVsini devlete ödemedi. Bunun üzerine, devlete vergi borcunu ödememekte
direnen bu firmalara ceza kesilmeye başlandı. Vergi ve cezalara
bazı firmalardan itiraz gelirken bazı firmalar da ÖTV
yükümlülüğünün bu ürünleri kapsadığından emin
olmadıklarını ifade ederek vergilerini ödemediler. Mahkemelere
taşınan vergi ve cezalarla ilgili tartışmalar sürerken konu
yine AK PARTİli milletvekillerinin imzasıyla yüce Meclisimizin
gündemine geldi.
Teklifin 38inci maddesiyle, daha bir yıl önce
konulan yüzde 10luk ÖTV, şalgam suları ile aromalı süt ve devam
sütlerinde kaldırılıyor ancak teklifin 39uncu maddesine konulan
geçici bir maddeyle, hem yasa çıkana kadar vergi tahsilatı
durduruluyor hem de 2018 yılının başından bu yana
ödenmeyen özel tüketim vergisi ve KDVler ve bunların
cezalarının tahsilinden tümüyle vazgeçiliyor. Ayrıca, tahsil
edilen ÖTV, KDV ve cezaları iade edilmeyeceği de hükme
bağlandı. Geçici maddenin gerekçesinde geçen yılki torba kanunla
konulan ÖTVnin bu ürünleri kapsayıp kapsamadığının
tam olarak anlaşılamadığı, ortaya çıkan
tereddütler üzerine hem vergiler hem de cezaların tahsilinden
vazgeçildiği ifade ediliyor.
Yasaların, hiç kimsede tereddüt
oluşturmayacak şekilde anlaşılır olması, belirli
bir zümreye imtiyaz sağlamaması gerekmektedir. Bir yıl önce
çıkarılan bu yasayla sade gazoz, meyveli gazoz ve limonatadan da
yüzde 10 ÖTV alınmaya başlanmıştı ama ince bir
ayrıntıyla bir kısım üreticide görülmeyen bir imtiyaz
sağlandı. Doğal mineralli doğal maden suyuyla
üretilmiş, tatlandırılmış, aromalandırılmış
meyveli gazlı içecekler hariç tutularak kapsam dışı
bırakıldı. Bu bölüm haksız rekabetin önünü açtı,
yüzlerce yerel gazoz üreticisi mağdur edildi. Maden suyu üreticilerinin
hemen hemen hepsi son bir yılda gazoz üreticisi oldu. Maden suyu
üreticileri, ÖTVden muaf oldukları için, sektördeki rakiplerinden maliyet
açısından yüzde 11,8 oranında daha avantajlı duruma geçti.
Ayrıca, başka bir sıkıntı
daha var. Mineralli suyun içindeki sodyum dolayısıyla sadece
mineralli sudan gazoz üretmek mümkün değil ancak seyreltme yaparak bunu
gazoz hâline getirmek mümkün. Seyreltme yapabilmek için de içine yüzde 90
normal su koymak zorundalar ama içeriğini yazmayarak tüketici
yanıltılmaktadır
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın Sayın
Öztürk.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Zaten kâr
marjlarının çok düşük olduğu ve ekonomik
sıkıntıların yoğun olduğu bir ortamda yerel gazoz
üreticilerinin pazardaki payı son derece azaldı. Kısacası,
gazoz üreticilerinin tadı kaçtı, gazozun da gazı kaçtı. Bu
gidişle Denizlinin Zafer, Yeni Zafer, Can Meşrubat,
Aydının Madran Gazozu, Afyonun Kent Gazozu, Sakaryanın
Neşe Gazozu, Ankaranın Ankara Gazozu, Niğdenin Niğde
Gazozu gibi yıllanmış markalarımızı,
çocukluğumuzun tatlarını unutacağız. Yerel gazoz üreticilerinin
de ürettikleri sade gazoz ve meyveli gazozdan yüzde 10 ÖTVnin kaldırılması
gerekmektedir. Yoksa bu markalar gelecekte zor duruma düşerse bunun
müsebbibi bu kanun olacaktır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Öztürk.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
38inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
39uncu madde üzerinde iki adet önerge vardır,
okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 37 sıra sayılı
Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 39uncu
maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
Mehmet
Bekaroğlu Ömer
Fethi Gürer Cavit
Arı
İstanbul Niğde Antalya
Rafet
Zeybek Emine Gülizar
Emecan Fikret
Şahin
Antalya İstanbul Balıkesir
Ali
Fazıl Kasap Aydın
Özer
Kütahya Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YAŞAR
KIRKPINAR (İzmir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Kütahya Milletvekili
Ali Fazıl Kasapın söz talebi vardır.
Buyurun Sayın Kasap. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün boş işlerden biraz
bahsedeceğim. Sayın grup başkan vekilinin boş işler
dediği şeyleri ben sırayla söylemek istiyorum. Bir tanesi,
emeklilikte yaşa takılanlar. Meclisin hemen hemen yarıya
yakını -siz de sahada- emeklilikte yaşa takılanların
haklarının gasbedildiğini söylemişti. Atama bekleyen
öğretmenler var; 150 bin öğretmen açığı var, ona
rağmen atamayı bekliyorlar. Sağlık yönetimi mezunları
kadro bekliyor. Aile Bakanlığında
Ek derse girip kadrosu
olmadan yıllık izin, süt izni, yolluk vesaire de dâhil bütün özlük
haklarından yoksun olarak çalışan binlerce insanımız
var. 4/Bden 4+2 çalışan çakılı sözleşmeliler var.
Eş durumu tayini yapılamıyor. 150 bin ziraat mühendisi var
boşta bekleyen. Tarım bitmiş. Gıda mühendisleri, su mühendisleri,
veterinerler, orman mühendisleri, tekniker ve teknisyenleri atamayı
bekliyorlar. Ücretli çalışan ATT dediğimiz acil tıp
teknikerleri aynı zamanda sürücü olarak çalışıyorlar ama
bunların kadro imkânları yok. Paramedik dediğimiz, ambulanslarda
çalışan arkadaşlarımız var, atama bekliyorlar.
Hastanedeki bilgi yazılım sistemlerinde çalışan
arkadaşlar var, atama bekliyorlar, kadro bekliyorlar. Ameliyathane
teknikerleri var, taşeron kadrosunda çalışıyorlar, kadro
bekliyorlar. Türkiyeye mahsus birçok farklı şey var bu iş
güvenliği, iş barışıyla ilgili. 4 Aralık
jokerleri diye bir şey var; 4 Aralık günü gelmeyen, gelemeyen, o gün
mesaisi olmayan arkadaşlar var, onlar kadroya alınmadı. Hani
boş işler ya bunlar
Diyaliz teknikerleri var. Belediye şirket
çalışanları var kadroya geçemeyen, yaklaşık 500 bin
kişi, onlar kadro bekliyor. Öbür taraftan, torpilli, mülakatla alınan
elemanlar var. Hakkı puanlarla vesaire değil de
Mezuniyet için
diplomasını vermişsiniz ama mülakat yapıyorsunuz. KHKlerle
atılan yüz binlerce insan var. Haklarında güvenlik
soruşturması olduğu için atanamayanlar var. Allaha şükür
bugüne kadar hiç kalp kırmadık, asla yalan söylemedik, söz verip de
yerine getirmediğimiz hiç olmadı. diyen eski bakanımız
var. Şu anda, en son yalanlarından biri buydu. Dolar 2,32den 4,12ye
çıkarken hep doğruyu söyledi, spekülatif dedi! Bu tip doğru
söylediğini iddia eden bakanlarımız var, eski
bakanlarımız. Şimdi, halk bize vekâlet verdi. Boş iş
denilince İngilizce tercümesinde de var; bir tanesi worthless bir tanesi
useless Fransızcası var sans valeur denize su taşımak
diyorlar. Biz burada denize su taşımıyoruz, bu insanların
haklarını buraya getiriyoruz. Boş işlerle uğraşmıyoruz.
Bize bir vekâlet verildi. Vekâleti aslında halk azletmek istiyor ama
elinden bir şey gelmiyor. Conflict diye bir kelime var, conflict.
İnsanların ne zaman, ne kadar bekleyeceklerini bilmemeleri, iç
çatışma var, ruh sağlıkları bozuluyor. Conflict
tercüme edilebiliyor, çatışma demek, çaresizlik demek. Söz verildiği
hâlde yerine getirilmediğinde insanların ruh
sağlığı bozuluyor. Bir yasa teklifi gelecek Meclise
yakında. O yasa teklifini de biliyorsunuz, birazdan söyleyeceğim.
İşsizler, EYTliler, çiftçiler, bunlar için uğraşmak bence
boş işler değil. Eğer futbol takımıyla
uğraşıyorsanız, Katarlılar için
uğraşıyorsanız, onlardan vekâlet almamanıza
rağmen onların menfaatlerini koruyorsanız, sizden de halk
vekâletini geri alamıyorsa beş yıl; burada çok ciddi bir
çatışma, bir conflict var, burada bir çaresizlik var, burada bir
bitkinlik var. Halk şu anda çok sıkıntıda.
Bu yasa için şöyle söyleyeyim: Bu toplumun
Çarşıda doğru söyleyip mahkemede şaşar.
tarzında ifadelerle ruh sağlığını daha da
bozuyorsunuz. Ruh sağlığı kanun teklifi getireceğinize
ben bize kısaca şöyle söyleyeyim: Eğer siz giderseniz toplumun
ruh sağlığı düzelecek ve bu teklife de gerek kalmayacak.
Teşekkür ediyorum hepinize. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Kasap.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1369) esas numaralı
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 39uncu maddesinde yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Aylin
Cesur Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Lütfü
Türkkan
Isparta Adana Kocaeli
Ümit
Beyaz Ayhan
Erel Bedri Yaşar
İstanbul Aksaray Samsun
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YAŞAR
KIRKPINAR (İzmir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Samsun Milletvekili
Bedri Yaşar söz talebinde bulunmuştur.
Buyurun Sayın Yaşar. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
BEDRİ YAŞAR (Samsun) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 39uncu
maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum.
Değerli milletvekilleri, Türkiye ekonomisinin
özellikle ağustos ayında yaşadığı kur
şokundan sonra faizlerin yükselmesiyle, ihtiyaç sahibi
yurttaşlarımızın bankaya gittiklerinde, yüksek faizle karşılaştıklarında
kredi çekmekte zorluk yaşadığını hepimiz biliyoruz.
Bireysel emeklilik sisteminde biriken paralar ise bir nevi zorda
kalanların başvurdukları ilk yer oldu. Bildiğiniz gibi,
bireysel kredi faizleri yükselince, otomatikman bankalara giden
memurlarımız umdukları krediyi alamadıklarından, bu
sefer BESteki paralarını çekmeye başladılar. BESten
ayrılanlar, sistemde bulundukları yıla göre devlet
katkısının önemli bölümünden vazgeçtiler. Vatandaşlarımızın
devlet katkısından, yatırımından vazgeçmesinin sebebi,
hepinizin bildiği ama iktidarın bir türlü anlayamadığı
ekonomik sıkıntılar.
Değerli milletvekilleri, BESte 2018 Haziran
sonuna kadar devam eden katılımcı sayısındaki
artış trendi 2018 yılı Temmuz ayından itibaren tersine
döndü, şimdiye kadar yaklaşık 6 milyon vatandaşımız
BESten ayrıldı. Sektör yetkilileri kredi faizleri yüksek olduğu
için nakdi biten vatandaşların bu yöntemi tercih ettiğini
açıkladılar. Buradan tekrar söylüyorum, 6 milyon vatandaşımız
BESteki birikimlerini, devletin katkı payından vazgeçerek çektiler.
Kriz döneminde bireysel emeklilik
tasarruflarında erime olduğunu belirten yetkililer, eylül
ayından itibaren belirgin bir kaçış olduğuna dikkat çekti.
Sistemden çıkanlar tasarruflarını ortalama bir, bir buçuk ay
gibi bir sürede BES şirketinden geri alabildiği için,
katılımcı fon tutarındaki erime ise ağustos
ayından itibaren kendinde belirgin bir şekil gösterdi. Emeklilik
Gözetim Merkezinin verilerine göre, yılın ilk yarısında
sisteme 61.429 kişi katıldı, ilk altı ayda gelenlerden
yüzde 132 kadar katılımcı dört ayda sistemden geri
çıktı.
Kabul etmek gerekir ki otomatik katılım
tüm dünyada başarılı örnekleri olan bir uygulama fakat 6 milyon
kişinin kararıyla görüyoruz ki Türkiyede bu başarılı
olamadı. Nedeni çok açık ve çok basit, bildiğiniz gibi
memurumuzun içinde bulunduğu sıkıntılar.
Değerli arkadaşlar,
memurlarımızın sıkıntılarını
çözemediğimiz sürece ekonomiye hayat vermemiz mümkün değil. Özellikle
Anadoludaki küçük vilayetlerimizin önemli bir kısmının memur
gelirleriyle, asker gelirleriyle, öğrenci gelirleriyle geçindiğini
düşünürseniz ekonominin önemli bir oranda bu gelirlerle döndüğünden
hareketle memurlarımızın gelirlerindeki düşme otomatikman
Anadoludaki ekonomiyi de çok ciddi oranda etkiledi.
Diğer taraftan, çalışanların
durumu zaten içler acısı. Mesela, Samsunda Makromarket
çalışanları her hafta düzenli eylem yapıyorlar,
işlerine son verildi ve mücadelelerine devam ediyorlar. Aynı
şekilde, Gümüşhanede Karamustafa Deresinde çinko ve bakır
işletmelerini yürüten fabrika üç aydır işçilerine maaş
ödemiyor, o da işçileri kapının önüne koydu. Ama ne acı ki
-KİT Komisyonunda bulunan arkadaşlar bilir- biz aynı
şirkete Halk Bankasından 500 milyon lira kredi vermişiz ama bu
şirket üç aydır çalışanlarının
maaşını ödemiyor. Devlet, sigorta ve vergi borçlarını
gayet iyi takip ediyor, buna hiç itirazımız yok. Müteahhitler ihaleye
girecekleri zaman diyor ki: Sigortadan ve vergiden Borcu yoktur.
yazısı getiremediğiniz sürece ihalelere giremezsiniz. İyi,
peki, işçilerin ödenmeyen borçlarını neden devlet dikkate
almıyor. O zaman, iş sahiplerine şunu da söylesin:
İşçiye borcu yoktur. yazısı da getirilsin. Hepinizin
bildiği gibi, işçi alacakları öncelikli alacaklardır ama
maalesef bugün, çatıya çıkanlar, kendini yakmaya
çalışanlar; özellikle, özel sektördeki çalışanların
gerçekten çok ciddi sıkıntıları var. Biz bugün
işletmelerin kredilerini zaten son üç aydır, dört aydır ha bire
yapılandırıyoruz. Özel sektörün borçlarını gerek
KGFyle veya değişik metotlarla ha bire ötelemeye, ertelemeye,
yapılandırmaya çalışıyoruz; ben buna karşı
değilim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın Sayın
Yaşar.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Hakikaten, son
dönemde, devlet özellikle kredi kartlarıyla ilgili yeniden bir
yapılandırmaya gidiyor, buna da karşı değiliz. Borçlar
yapılandırılsın ama nereye kadar? Bu
yapılandırılan borçlar nasıl ödenecek? Devletin bununla
ilgili tedbirler alması lazım. Bunun da bir tane yolu var, ülkemizde
üretimin desteklenmesi. Üretemediğiniz sürece faizle nereye kadar
gideceğini hepimiz gördük.
Dolayısıyla, bundan sonra, özellikle, ben
üretimin desteklenmesini buradan talep ediyorum. İşçilerin de bir
hakkı ve hukuku olsun istiyorum. Hiç olmazsa devlet, özellikle, Samsunda
Makromarket çalışanları dâhil, Gümüşhanede çinko ve
bakır madeninde çalışanlar dâhil -bunlar da bu Türkiye
Cumhuriyeti devletinin vatandaşları- bunların da hak ve hukukuna
sahip çıksın diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Yaşar.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
39uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
40ıncı madde üzerinde üç adet önerge
vardır, okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 37 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 40ıncı maddesinin kanun teklifinden
çıkarılmasını talep ediyoruz.
Ayşe Acar Başaran Şevin Coşkun Abdullah Koç
Batman Muş Ağrı
Mahmut Celadet Gaydalı Ömer
Faruk Gergerlioğlu Tuma
Çelik
Bitlis Kocaeli Mardin
Semra Güzel
Diyarbakır
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YAŞAR
KIRKPINAR (İzmir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Diyarbakır
Milletvekili Semra Güzel konuşacaktır.
Buyurun Sayın Güzel. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
SEMRA GÜZEL (Diyarbakır) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, sözlerime tecridin
kaldırılması için başlatmış olduğu
açlık grevi direnişinin altmış dokuzuncu gününde olan
Sayın Leyla Güven şahsında aynı taleple açlık grevine
giren tüm tutsakları selamlayarak başlamak istiyorum.
Gündemde olan üniversite isim
değişikliği üzerine söz aldım. Bu tasarıda da her
zaman olduğu gibi asıl meseleyi görmeyen bir değişiklik yapılıyor.
Peki, nedir esas meseleler? Hangi birini sayalım bilemiyoruz;
değersizleşen, anlamsızlaşan eğitimi mi, gerileyen,
esamesi okunmayan akademiyi mi, artan üniversiteli işsizliğini mi,
bozulan gelir dağılımını mı, çocuk
işçiliğini mi, son bir yıl içerisinde iş cinayetlerinde
yaşamını yitirmiş 2 bine yakın işçiyi mi, her gün
öldürülen kadınları mı, ekolojinin katledilmesini mi, hukuksuz
ihraçları mı yoksa artık Meclis Başkanının bile
tanımadığı Anayasayı mı, talimatlarla karar
veren mahkemeleri mi? Aslında, iktidarın ortaya
çıkardığı tahribatlar saymakla bitmez. Kürt meselesinde
barış yolunun terk edilmesiyle ülke zaten bir haksızlık ve
zulüm meydanına dönmüş durumdadır. Bugün gelinen aşamada
her hanede en az 1-2 işsiz var, yıllarca KPSSye hazırlanan gençler
var, 25-30 yaşına kadar sınavlara giren ama insan onuruna
yakışan bir iş bulamayan milyonlarca yurttaş var.
Bakın, İŞKURun kendi verilerine göre
2018 yılında ilave 1 milyon 52 bin işsiz sayısı
artmış. 2018 yılı başında 2,5 milyonun
altında olan kayıtlı işsiz sayısı yıl
sonunda 3,5 milyonu geçmiş. İŞKUR Genel Müdürlüğü bu
yıl İşsizlik Fonundan 24 milyar harcamış ama
işsiz sayısı azalmamış, aksine 1 milyon
artmıştır. Buradan sormak istiyorum: 24 milyar TLyi
işsizliği artırmak için mi harcadınız? Yapılan bu
yolsuzluklar karşısında İŞKUR Genel Müdürlüğü
nasıl hâlâ görevde kalabiliyor? Doğru ya, yolsuzluk sıradan bir
şey hâline geldi. Sadece 24 Haziran seçim kararından sonra 20 milyar
TLlik İşsizlik Fonu harcanmış. Kimin bu fon, nasıl
birikiyor ve kime gidiyor? Bakın, hem TÜİK hem de İŞKUR
verilerine göre 3,5 milyonun üzerinde işsiz varken fondan faydalanan
sadece yarım milyon kişi. İhraç edilen işçiler
çalışırken maaşlarından İşsizlik Fonu
kesilmiş olmasına rağmen bu fondan şu anda
faydalanamıyorlar. Bu mudur adalet? Fonun adı İşsizlik Fonu
fakat işsizler hariç herkes faydalanıyor. Peki nereye gidiyor bu fon?
İşsizlerin fonu işveren teşvik fonuna dönmüş durumda.
Banka açıklarından batık kredi desteklerine, yolluk ve
harcırahlardan kurumlara bilgisayar alımına kadar her yere
gidiyor.
İşsizlik Fonu bir de TYPye gidiyor. TYP
ne diye sorabilirsiniz. TYP Toplum Yararına Program diye halkın
İŞKUR işçisi dediği, sayısı 100 binlere varan bir
AKP programı. İstihdam sağlamayan, mesleki eğitim
sağlamayan fonun bir kara deliği. 2018 yılında bu ülkede
işsiz sayısı 1 milyon kişi artarken AKP İşsizlik
Fonundan 5 milyar lirayı sadece bu programa harcadı. Yerel seçimlere
giderken İşsizlik Fonunun yine AKP propagandası için
kullanıldığını görüyoruz. 24 Haziran seçimleri
nedeniyle, nisan ayı sonuna kadar 8.250 kişi olan TYP
yararlanıcı sayısı mayıs-aralık ayları
arasında 345 bin kişi oldu. Bunun fona maliyeti kişi
başı ortalama 15 bin TL olmaktadır.
Sayın milletvekilleri ve bizi dinleyen
halkımız; bakın, bugün saat onda TÜİK işsizlik
oranlarını yüzde 11,6 olarak açıkladı. Oysaki
İşsizlik oranını tek haneye düşüreceğiz.
diyordu iktidar. Verilere göre yarım milyon kişi daha işsiz
kaldı. TÜİK bile üniversite mezunu işsiz sayısını
1 milyonun üzerinde gösteriyor. On altı yıldır bu ülkenin
kaynaklarını, vergilerini, insanını, emeğini
sömürdünüz. Ürettiğiniz şey işsizlik, yoksulluk, adaletsizlik ve
yolsuzluk. İşte bu nedenle işsizi, işçiyi, esnafı, çiftçiyi,
öğrenciyi daha da yoksullaştıran bir iktidarınız var.
Gelelim üniversitelere. Siz değil misiniz, 7
bin akademisyeni haksız ve hukuksuz bir şekilde ihraç eden? Siz
değil misiniz, barış bildirisine imza attığı
için, dünyanın saygı gösterdiği akademisyenlere dil uzatan?
Şimdi de Sayın Cumhurbaşkanı çıkmış diyor
ki: Dünyada ilk 400 üniversite içerisinde Türkiyedeki üniversitelerin esamesi
yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın Sayın
Güzel.
SEMRA GÜZEL (Devamla) Nasıl olsun? Tıp
fakültesini bitirmiş bir doktorun çalışma hakkını
gasbeden bir zihniyet bilimden nasıl bahsedebilir? Bu ülkenin gençleri,
doktorları, öğrencileri sayenizde ülkeyi terk ediyor.
Şimdi de ne yapıyorsunuz? Var olan bir
üniversitenin adına İslam kelimesi ekliyorsunuz. Sizin derdiniz
İslam değildir, ne üniversitedir ne de bilimdir. Derdiniz eğer
İslam olsaydı, İslamın gereği barış
siyasetinin sözcülüğünü yapardınız. Çekin artık
hukuksuzluğa ve haksızlığa bulaşmış ellerinizi
İslamdan. Samimi dindarların duygularını sömürmeyi
bırakın.
Bu ülkeye ne adalet ne de kalkınma getirdiniz.
On altı yılın sonunda geriye dönün, şöyle bir bakın;
kaç yuva, kaç kent, kaç bin umudu yıktınız. Sizler
haksızsınız, hakikatten uzaksınız ve kaybedeceksiniz.
Genel Kurulu selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Güzel.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 37 sıra sayılı
Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
40ıncı maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Mehmet Bekaroğlu Ömer
Fethi Gürer Rafet Zeybek
İstanbul Niğde Antalya
Emine Gülizar Emecan Aydın
Özer Fikret
Şahin
İstanbul Antalya Balıkesir
Gülizar Biçer Karaca
Denizli
MADDE 40- 10/12/2003 tarihli ve 5018
sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli bulunan (II)
sayılı Cetvelin "A) Yükseköğretim Kurulu, Üniversiteler ve
Yüksek Teknoloji Enstitüleri" bölümünün 116 ncı sırası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"116) Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji
Üniversitesi
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YAŞAR
KIRKPINAR (İzmir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Denizli Milletvekili
Gülizar Biçer Karaca söz talebinde bulunmuştur.
Buyurun Sayın Biçer Karaca. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 37 sıra sayılı Kanun Teklifinin
40ıncı maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım.
Biraz sonra anlatacaklarıma, emeklilikte
yaşa takılanların hak mücadelesinin Parlamento çatısı
altında çözülmesine boş işler diyen Değerli Grup
Başkan Vekili Cahit Özkan bunlara da boş sözler diyebilir ama biz
milleti temsil ediyoruz; boş işlerle değil, milletin bizden
istedikleriyle mücadele etmek zorundayız.
Değerli milletvekilleri, son zamanlarda AK
PARTİ Genel Başkanı yeni bir lügat oluşturdu ve bu yeni
lügate göre de toplumu avutmaya, uyutmaya çalışıyor. Hani zamma
fiyat ayarlaması fiyat güncellemesi deniyor ya, artık
özelleştirmeye de işletme hakkının devri diyoruz. AK
PARTİnin Genel Başkanı ne dedi? Tank Palet
Fabrikasının özelleştirilmesi söz konusu değildir,
işletme hakkını devrediyoruz. dedi.
Şimdi, sizlere 4046 sayılı Kanun
Özelleştirme Yasasının 18inci maddesindeki özelleştirme
yöntemlerini aynı kanun maddesinden okuyarak ifade etmek istiyorum, kanun
maddesi diyor ki: Özelleştirme programına alınan
kuruluşlar aşağıda belirtilen yöntemlerden birinin veya
birkaçının birlikte uygulanması suretiyle özelleştirilir.
Nedir bunlar? Bir; satış, iki; kiralama, üç; işletme
hakkının verilmesi. Ne diyordu AK PARTİnin Genel
Başkanı? Biz özelleştirmiyoruz, işletme hakkını
devrediyoruz. Yani bal gibi, millî savunma sanayimizin en önemli fabrikalarından
birini uçan sarayın diyeti olarak Katar Emirine yirmi beş
yıllığına peşkeş çekip özelleştiriyorsunuz.
Sadece bu mu son günlerde yapılan
değişiklikler, sadece bu mu saraydaki değişiklik? Elbette
ki hayır. Son zamanlarda birdenbire bir doğa, bir çevre sevgisi
belirdi AK PARTİ Genel Başkanının dilinde ama az önce ifade
ettiğim gibi, sadece dilinde. Ne diyordu AK PARTİ Genel
Başkanı geçtiğimiz hafta? Denizlerimizin kenarlarını,
ormanlık alanları betona çevirme gayretinde olanlar var. Şu para
var ya nelere muktedir, şu kapitalizm nelere muktedir. Doğa
şöyle olmuş böyle olmuş, hiç umurunda değil. Orman falan
kesiliyor, götürülüyor. Ne hikmetse aynı gün Parlamentoya Van Gölünün
çevresini dolduracak ve kışlık, yazlık, uçan saraylar
yetmediği gibi, bir de Ahlatta 1.071 metrekarelik bir saray
inşaatı için Van Gölünün çevresini maalesef yapılaşmaya
açmaya ilişkin bir kanun teklifini Plan ve Bütçe Komisyonuna getirdiler.
Teklif ne içeriyor? Tıpkı Okluk Koyundaki doğa talanı,
Okluk Koyundaki kıyı talanı gibi Van Gölü
kenarlarının da talan edilmesini içeren bir teklif önümüzdeki
günlerde bu Parlamento çatısı altında
Hani Kıyılar
talan ediliyor. diyor ya, işte kıyıları niçin talan etmek
istediklerini bir kez daha ortaya koyacağız.
AK PARTİnin Genel Başkanının
sözlerinin üzerinden daha üç gün bile geçmeden, az önce bahsettiğim Tank
Palet Fabrikasının satışını,
özelleştirmesini verdikleri BMC firmasına ait bir fabrikanın
temel atma törenini gerçekleştirdiler. Bu temel atma töreni nerede oldu
biliyor musunuz? Acarlar Gölü ve Longoz Ormanlarının bulunduğu
alanda, mahkeme tarafından iki defa iptal edilmiş olmasına
rağmen, o güzelim ormanlık alanın talan edileceği bölgede
bir temel atma töreni gerçekleştirildi. Sadece Van Gölü mü? Longoz
ormanları mı? Elbette değil. Şu elimde gördüğünüz
Ataköy Sahilinin 2008 yılındaki görünümü. Gördüğünüz gibi her
taraf ormanlık ve yemyeşil, diğeri Ataköy Sahilinin 2018deki
hâli. Hani kıyıları talan eden kapitalizm vardı ya,
işte bu kıyılar, mahkeme kararlarına ve Cumhuriyet Halk
Partisinin Bakırköy Belediyesinin defalarca mühürlemiş olmasına
rağmen -işte 2008-2018- talan edilmiş durumda, işte
kıyılarımızı talan eden anlayış. (CHP
sıralarından alkışlar) Yetti mi? Elbette ki yetmedi.
Burası zafer çığlıkları attıkları
İstanbul Havalimanının önceki hâli. Burada ilk ÇED raporunda 70
göl ve göletin bulunduğu yazıyordu, ikinci ÇED raporunda bu göl ve
ormanların tamamı kâğıt üzerinde birdenbire yok
sayıldı. Şimdi tekrar gösteriyorum; burası
havalimanının kurulduğu yer, bugün o ormanlık alanın
geldiği hâl.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın Sayın
Biçer Karaca.
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Devamla) Kim talan
ediyor kıyıları, hep birlikte görüyoruz.
Burası bir ada Demokrasi adası
yapacağız. dediler. Demokrasi adası yapmak için imara
açtılar. İşte o demokrasi adası bugün beton adası
olmuş durumda.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Rezalet,
rezalet!
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Kim yapmış
bunları ya?
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Devamla)
Burası Bodrum. Burada yangın çıktı Asla
yapılaşmaya açmayacağız. dediler. Ancak bugün geldiği
nokta, evet burası artık bir orman ama oteller, betonlar ormanı.
Burası türkülere mal olmuş Bodrum Aspat, şimdiki hâli bu. Ama
sarayın kapitalizm dediğine eğer dur diyemezsek Aspat Koyu
da bu hâle gelecek. Ben şimdi sizlere soruyorum: Ormanları talan eden
kapitalizm mi yoksa saraydaki mi, sarayın yandaşları mı
yoksa saraydaki beşli çete mi?
Değerli milletvekilleri, ben tüm bunları
öncelikle sizlerin, ardından da milletimizin takdirine sunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Biçer
Karaca.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Karar yeter sayısı
istiyoruz.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler... Etmeyenler... Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 23.15
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 23.27
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir),
Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
45inci Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.
37 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
40ıncı madde üzerinde Denizli Milletvekili
Gülizar Biçer Karaca ve arkadaşlarının önergesinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1369) esas numaralı
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 40ıncı maddesinde yer
alan değiştirilmiştir ibaresinin düzeltilmiştir
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Aylin
Cesur Ayhan
Altıntaş Lütfü
Türkkan
Isparta Ankara Kocaeli
Ayhan
Erel Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Ümit
Beyaz
Aksaray Adana İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YAŞAR
KIRKPINAR (İzmir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Ankara Milletvekili
Ayhan Altıntaş konuşacaktır.
Buyurun Sayın Altıntaş.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 37 sıra sayılı
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 40ıncı maddesiyle ilgili
olarak İYİ PARTİ Grubu önergesi üzerine söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filiz
adına da konuşuyorum. Bu maddeyle, 10 Aralık 2003 tarihli ve
5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli 2
sayılı Cetvelin A) Yükseköğretim Kurulu, Üniversiteler ve Yüksek
Teknoloji Enstitüleri bölümünün 116ncı sırasının
Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi şeklinde
değiştirilmesi istenmektedir.
Değerli milletvekilleri, biz burada eksikleri
ve yanlış bulduğumuz konuları hatırlatmak ve
düzeltilmesini istemek adına söz alıp konuşuyoruz. Kanun
tekliflerimiz aslında sadece muhalefet etmek için değil, doğruyu
bulabilmek adına verilmektedir. 9 Ocak akşamı biz 15inci
maddeyi ve 16ncı maddeyi tartışırken Sayın
Cumhurbaşkanının yayınladığı 576
sayılı Kararla 1 sayılı listede bazı fakülte ve
enstitüler kurulmuş ve 2 sayılı listede de bazı fakülteler
kapatılmıştır. Gaziantep Bilim ve Teknoloji Üniversitesine
1 no.lu listede İslami Bilimler Fakültesi eklenmiştir,
hayırlı olsun.
Keşke bu fakülteyle birlikte imalat sanayisinde
dijital dönüşüm yol haritası kapsamında Türkiye genelinde
açılacak 10 adet dijital dönüşüm merkezinin 1inin de Gaziantepte
açılacak olması nedeniyle, nitelikli insan kaynağı ve güçlü
bir araştırma-geliştirme altyapısına sahip
olunması ve yine üniversitenin misyonu açısından oldukça gerekli
olduğunu düşündüğüm Gaziantepte dijital teknolojiler; bunlar
arasında yapay zekâ, nesnelerin sanal interneti, eklemeli imalat, büyük
veri alanında tematik meslek yüksekokulu kurulması için YÖKe
tavsiyede bulunulsaydı. Ayrıca, bölgemizde Gaziantep, Diyarbakır
Dicle, Harran, Adıyaman, Kahramanmaraş Sütçü İmam, Hatay Mustafa
Kemal, Osmaniye Korkut Ata, İskenderun Teknik, Fırat, Çukurova
üniversitelerinin hepsinde ilahiyat fakültesi olduğunu da hatırlatmak
istiyorum.
Değerli milletvekilleri, Türkiye, bilim ve
teknoloji sorununu halletmek zorundadır. Nobel Ödüllü bilim insanı
Aziz Sancar yaptığı bir konuşmada Bilim, bir gelenek
meselesidir. 1500lü yıllardan beri bilim yapamadık. Birçok sebep
söylenebilir ama biz beş yüz yıl bilim yapmadık.
Atalarımızın, dünya medeniyetine büyük katkıları olmuştur.
Şimdi katkı demek, bilim yapmak demektir. Bu, bizim atalarımıza
vicdan ve namus borcumuzdur. diyor. Bilim ve teknolojide yeteri kadar
gelişmemişliğin, birinci sorunumuz olarak ele
alınmaması hâlinde hemen her aydının söylediği gibi,
gelişmiş ülkelerin politik ve ekonomik tehditleri devam edecektir. Bu
tehditleri çok büyük havaalanları, yollar, köprüler, şehir
hastaneleri yaparak ortadan kaldıramayız. Biraz önce söylediğim
tehdidin nereden geldiğini tam olarak anlayabilseydik, önceliklerimiz daha
çok nitelikli teknik eleman ve mühendis yetiştirmek olurdu.
Gaspıralı İsmail Beyin bir sözünü
burada tekrarlamak istiyorum: Denizde gemisi, karada bankası, dünya
pazarında malı olmayan milleti kimse adam yerine koymaz. İbn
Rüşd, Faslul Makâl adlı eserinin önsözünde batılı ve
doğulu insanları karşılaştırır ve şöyle
der: Batılı insan, reyi ve fikriyle devletine yön verirken,
doğulu insan, kaderci ve teslimiyetçi olduğundan devletin kendisine
yön vermesine sadece rıza göstermekle kalmıyor, ayrıca bunu arzu
ediyor. Yüksek bir otoriteye karşı gelmeyi, Allaha karşı
gelmekle denk tutuyor, Büyüklerimiz her şeyin en iyisini bizden daha iyi
bilir. inancından ayrılamıyor.
Bu çerçevede, üniversitelerin görevleriyle ilgili
görüşlerimi özetlemek istiyorum.
1) Üniversiteler, Türkiye ekonomisinin
verimliliğine ve rekabet edebilirliğine olumlu katkıda bulunmak
üzere teşkilatlanmalıdır.
2) Üniversiteler, kalkınmada ve rekabette motor
görevi yapmalıdır.
3) Ülkenin bilim politikası
olmalıdır. Öncelikli birkaç alan tespit edilmeli ve üniversitelerin
misyonu, belirlenen hedeflere göre tasarlanmalıdır.
4) Hedef olmayınca üniversitelerde rastgele
konularda araştırmalar yapılmakta ve sonuçlarından
sanayiciler yararlanamamakta ve üniversite-sanayi iş birliği
oluşmamaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın Sayın
Altıntaş.
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla) Konuşmama son
vermeden önce, üniversitelerimizde görev yapan daire başkanlarına,
belediye ve bakanlıklardaki gibi makam tazminatı ve şube
müdürleri ile fakülte sekreterlerine 3600 ek gösterge verilmelidir diyor, Genel
Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Altıntaş.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
40ıncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Sayın Bakırlıoğlu, 60a göre söz
talebiniz var.
Buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
48.-
Manisa Milletvekilleri Ahmet Vehbi Bakırlıoğlunun,
aşırı yağışların Manisada hayatı
olumsuz etkilediğine ve Akhisar ilçesinde yaşanan sel
baskınında yaşamını yitiren Zekeriya Akyola Allahtan
rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Hafta sonu mevsim normallerinin çok üzerinde
yağan yağmur, yurdun birçok yerinde olduğu gibi,
Manisamızda da hayatı olumsuz etkiledi. Özellikle Gediz ve Nif
nehirleri havzasında yaşanan su baskınları, binlerce dekar
tarım alanını sular altında bırakmış, maddi
hasara yol açmıştır. Akhisarda yarım kalan Gürdük
Barajı patlamış, kara yolları ve demir yolu hattı
zarar görmüştür. Böylesi bir doğa olayı sonrasında en büyük
tesellimiz, can kaybımızın olmamasıydı. Ancak Akhisar
ilçesi Aşağıdolmadeğirmen kırsal mahallesinden
aldığımız vefat haberi, bizleri fazlasıyla üzdü.
Cumartesi günü yaşanan sel baskınında
yaşamını yitiren 31 yaşındaki Zekeriya Akyola
Allahtan rahmet, acılı ailesine başsağlığı
diler, aşırı yağmurdan hayatı olumsuz etkilenen ve
maddi hasar gören tüm Manisalı hemşehrilerimize böylesi felaketlerin
bir daha yaşanmaması temennisiyle geçmiş olsun dileklerimi
iletiyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Bakırlıoğlu.
XI.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız ve 7 Milletvekilinin Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/1369) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı 37) (Devam)
BAŞKAN 41inci madde üzerinde iki adet önerge
vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 37 sıra sayılı
Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
41inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 41- 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 3 üncü
maddesinin birinci fıkrasının (10) numaralı bendinde
bulunan yedinci, sekizinci ve onikinci fıkralarının ifadesi
yedinci ve sekizinci fıkraları ile onikinci fıkrasındaki
askeri öğrenci adayları ile Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi
öğrenci adayları şeklinde değiştirilmiştir.
Mehmet Bekaroğlu Ömer Fethi Gürer Emine
Gülizar Emecan
İstanbul Niğde İstanbul
Fikret Şahin Haydar Akar Aydın Özer
Balıkesir Kocaeli Antalya
Cavit Arı Rafet
Zeybek
Antalya Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YAŞAR
KIRKPINAR (İzmir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Kocaeli Milletvekili
Haydar Akarın söz talebi vardır.
Buyurun Sayın Akar. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; evet, madde 41. Madde 41 deyince, 41 plaka
Kocaeli akla gelir.
Kocaeli hakkında konuşmadan önce, bugün
açıklanan verilere göre de sanayide yüzde 6,5 küçüldüğümüzü, yine
işsizlik oranlarının arttığını görüyoruz.
Peki, bu sanayide yüzde 6,5luk küçülme, Türkiyede en çok hangi kenti
etkileyecektir sizce? Kocaeliyi etkileyecektir çünkü Türkiyenin
yaklaşık gayrisafi millî hasılasının yüzde 12sini,
13ünü karşılayan bir kentten, bir sanayi kentinden bahsediyoruz. Bu
küçülme neye neden olacaktır? Bir defa, hep övünüyorsunuz ya, ithalatı
hiç söylemeden ihracatı söylüyorsunuz, ihracatta ciddi bir azalmaya neden
olacaktır. Üretimin düşmesi demek, fabrikaların kapanması
demek, insanların işsiz kalması, işçi
çıkartmaları demek; ham madde üretenlerin daha az ham madde üretmesi,
yarı mamul üretenlerin daha az yarı mamul üretmesi, yine, bu
işin lojistiğini yapan firmaların bu lojistikte daha az iş
yapmasına neden olacaktır; zincirleme bir şekilde bütün
sektörleri etkileyecektir bu kriz. Krizin boyutları yavaş yavaş
hissediliyor tabii.
Sanayi kentinden bahsettik, yüzde 6,5 küçülmeden bahsettik.
Bu sanayi kenti, Kocaeli olarak son on yılda 444 milyar TL vergi
vermiş, son on yılda Kocaelinin verdiği vergi 444 milyar lira.
Peki, bu sanayi kenti, bu verdiği vergiye karşılık ne kadar
kamu yatırımı almış? 3 milyar 750 milyon TL kamu
yatırımı almış yani şu anda
baktığınızda, 2017de kamu yatırımlarına
baktığınızda 81 il içerisinde 81inci sırada. Önceki
yıllara baktığınızda da aynı şekilde
Kocaeliydi. Kocaeli ilinin problemleri saymakla bitmez arkadaşlar.
Maalesef, biz ödediğimizin karşılığını
alamıyoruz.
Geçen gün Recep Erdoğan, Kocaeliye geldi ve
Kocaelideki vatandaşların gayrisafi millî hasıladan
aldığı payı 19 bin dolar olarak açıkladı, 19 bin
dolar, dile kolay. Türkiye'de 1inci sırada gayrisafi millî hasılada
ama Kocaelide yaşayan insanların yüzde 44ü 2 bin TLye, yeni 2 bin
TL yapılan asgari ücretle çalışıyor. Kocaeli hiçbir zaman
gayrisafi millî hasıladan bahsedilen o payları almış
değil çünkü emeği sömürülen, bedeni sömürülen bir kent, yaşayan
insanların bedeninin sömürüldüğü bir kent Kocaeli.
Kocaeli, kamu yatırımı alamıyor
da baktığınız zaman en zengin belediyelerden bir tanesi.
Büyükşehir Belediyesi var Kocaelide, bu Büyükşehir Belediyesi on iki
yılda toplam 18 milyarlık bir bütçeye sahip olmuş, son on iki
yılda ve 2018in bütçesi 2,7 milyar lira, bu Büyükşehir Belediyesinin
ama bildiğiniz gibi değil arkadaşlar, Türkiye'nin en borçlu
belediyesi, 6 milyar TL de borcu var.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Doğru,
CHPden kaldı hepsi, CHPden kaldı.
HAYDAR AKAR (Devamla) Biliyorum İlyas Bey,
söyleyeceklerinizi biliyorum, hiç laf atmanıza gerek yok, onun ne
olduğunu anlatırım. Siz bana cevap verirsiniz, ben de size
anlatırım onu.
Peki, Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin Özel
Kalem harcamalarını merak ettim. Başlangıçta yılda 1
miyon-1,5 milyon arasında bir özel kalem harcaması vardı Kocaeli
Büyükşehir Belediyesinin, böyle bir sanayi kentinde bu da gayet normal
sayılır baktığınız zaman özel kalem
harcamasına. 2017ye bakıyorsunuz, 10 milyon TL. Birçok kasaba,
birçok belde, hatta birçok ilçe belediyesi bu kadar bütçeye sahip değil.
Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin son on yıldaki özel kalem
harcaması 46 milyon TL. Evet Kocaeli Belediyesi, Türkiye'nin en borçlu
belediyesi. dedim ama öyle kötü yönetiliyor ki Kocaeli Büyükşehir
Belediyesinin on yılda ödediği faiz 1 milyar 406 bin TL. Nasıl
bir yönetimdir bu?
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Borcu yapanlar
utansın.
HAYDAR AKAR (Devamla) Evet, borcu biz yaptık,
kamuda devamlılık esastır, biliyorsunuz değil mi? Bu borçla
yaptığımız Yuvacık Barajının suyuyla abdest
alıyorsun İlyas Bey. O Yuvacık Barajı, maliyetinin 5,4
katına mal oldu; senin borç yaptığın Osmangazi Köprüsü,
maliyetinin 11 katına mal oluyor. Orada Recep Tayyip Erdoğan vatan
hainliğiyle suçlamıştı, Osmangazi Köprüsünde vatan
hainlerinin kim olduğunu görüyoruz. (CHP sıralarından
alkışlar)
Konuşmaya devam edeyim mi? İster misiniz,
devam edeyim mi konuşmaya?
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Daldan dala
zıpla.
HAYDAR AKAR (Devamla) Bakın, bir
Dilovamız var, kanser ovası olmuş. 6 tane organize sanayi
bölgesi var ve getirdiler, Kömürcüler OSByi oraya kurdular; Zonguldakın
ihtiyacı varken, Bartının ihtiyacı varken, diğer
illerin ihtiyacı varken getirdiler Kömürcüler OSByi oraya kurdular ve
Dilovasının tek rüzgâr alan tarafına kurdular ve Türkiye'deki
kanser oranının en yüksek olduğu bölge.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın Sayın
Akar.
HAYDAR AKAR (Devamla) Trafik problemi var. En
büyük iki kentine, iki ilçesine, Gebze ve İzmite giremezsiniz;
navigasyonla zor girersiniz, navigasyonla zor çıkarsınız
kentten. Bu belediyecilik ve bu hizmet anlayışıyla Kocaeli,
Türkiye'nin en mağdur edilen kenti, hak ettiğini alamıyor.
Bakın, Kocaelinin ödediği vergi
yılda 72 milyar -tahakkuk eden vergi- ödediği vergiyle, 72 milyarla
2017de 1inci sırada. Sadece yüzde 10unu verseler Kocaeliye, sadece AKP
milletvekilleri biraz bastırsa da şunun yüzde 10unu alsa, 7
milyarı alsa Kocaelinin bütün problemleri çözülür.
İlyas Bey, Eşmeden Çayırovaya metro
yaparız metro bu parayla, biliyor musunuz? Ama bir çivi
çakmadınız diyor, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1369) esas numaralı
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 41inci maddesinde yer alan
değiştirilmiştir ibaresinin düzeltilmiştir ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Aylin Cesur Fahrettin
Yokuş Bedri
Yaşar
Isparta Konya Samsun
Mehmet Metanet Çulhaoğlu Lütfü
Türkkan Feridun
Bahşi
Adana Kocaeli Antalya
Ayhan
Erel
Aksaray
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YAŞAR
KIRKPINAR (İzmir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Samsun Milletvekili
Bedri Yaşarın söz talebi vardır.
Buyurun Sayın Yaşar. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
BEDRİ YAŞAR (Samsun) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 41inci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, ben özellikle yurt
dışı müteahhitlik hizmetleri üzerinde durmak istiyorum. Bugün
özellikle sigortayla ilgili kanunları görüşüyoruz. Bugün, yurt
dışında çalışan işçilerimiz sağlık
hizmetlerinden istifade etmelerine rağmen, yurt dışında
çalıştıkları süre sigortalılık süresinden
sayılmıyor. Hâlbuki biz istiyoruz ki mümkün olduğunca
Müteahhitlik hizmetleri konusunda Türkiye hakikaten çok önemli bir yere sahip;
ilk 50 firma içinde Türk şirketleri var, ilk 200 firma içinde Türk
şirketleri var. Dünyanın 180 ülkesinde de iş
adamlarımız müteahhitlik hizmeti yapıyorlar, buna benzer
faaliyetlerde bulunuyorlar ama maalesef, bunların Türkiyeden götürdükleri
elemanların çalıştığı gün sayısı
sigortalılık gününden sayılmıyor. İnşallah, bu
kanun kapsamında -yine bu kürsülerden hep söylüyoruz- siz verin, biz
imzalayalım ama yurt dışında
çalıştıkları günler de en azından
sigortalılık gününden sayılsın.
İkincisi: Yurt dışına çıkan
firmalarımızın daha birinci günden başvurdukları
yerler, ticaret ataşelikleri. Bugün, dünyadaki yani 180 ülke içerisindeki
ticaret ataşeliklerimizin önemli bir kısmı maalesef boş
yani oralarda bizim ticaret ataşemiz bile maalesef yok. Buradan
uyarıyoruz, bir an önce bu boşlukları dolduralım.
Unutmayalım ki bugün Çin, dünya ekonomisine yön veren ülkelerin
başında geliyor. Size şöyle ifade edebilirim: Çinin ticaret
ataşeliklerinde çalışan eleman sayısı,
konsolosluklarında çalışan eleman sayısından daha
fazla. Yani hiç kimse durduğu yerde bir yerlere gelmiyor. Dolayısıyla
bizim ticaret ataşeliklerimiz, aynı zamanda iş
adamlarımızın randevularını almak zorunda; aynı
şekilde bağlantılarına, otel bağlantılarına,
iş ilişkilerine hukuki yardımları, destekleri
vermediği sürece bizim umduğumuz yerlere gelmemiz mümkün değil.
Yine bu çerçevede, özellikle yurt
dışında iş yaparken firmalarımız, daha işi
aldığı andan itibaren, burada Ekonomi Bakanlığına
bir dilekçeyle işi aldığını zaten beyan ediyor. Bu
işi yapma esnasında, özellikle tahsilat aşamasında, bu
ülkelerdeki -bizim daha fazla iş yaptığımız ülkeler
üçüncü dünya ülkeleri- tahsilatlarında çok ciddi problemler
yaşıyor, bu aşamada devleti yanında görmek istiyor yani bu
tahsilatları yaparken tahsilatlarda çok ciddi zorluklar
yaşıyoruz. Özellikle onların yerel para birimiyle iş yapan
firmalar konvertasyonlarda çok ciddi problemler yaşıyor; serbest
piyasa kuru farklı, banka kurları farklı, paraların
ülkemize transferinde çok ciddi problemleri var. İşte tam burada
Ekonomi Bakanlığımızı, yurt dışı
müteahhitlik hizmetlerinden sorumlu bakan yardımcılarımızı,
biz, yanımızda görmek istiyoruz.
Bunun yanı sıra, özellikle yurt
dışında iş yaparken firmalar, kendi kredileriyle bu
ülkelere gidiyor yani diyelim ki Fransız firmaları kendi
kredileriyle, kendi şirketleriyle gidiyor, o ülkeye kredi açtığı
için o ülkeden iş alma şansları yüksek ama bizim iş
adamlarımız, iman kuvvetiyle gidiyor Ver elini. diyor, nasıl
helalleşebilirse,hangi şartlarda iş alabilirse bu şartlarda
iş almaya çalışıyor. Dolayısıyla bu şartlar
altında rekabet mümkün mü? Tabii ki mümkün değil. Dolayısıyla
bizim Eximbankı buradan ben tekrar uyarıyorum: Bu yurt
dışı müteahhitlik hizmetleri konusunda -şart değil-
üretimde de, imalatta da bu kredileri kullandırdığı
ülkelere en azından Türk firmalarıyla beraber çalışma
şartını getirsin. Bugün, ülkemizde de belli projeler, özellikle
büyük projeler yapılırken -Marmaray da buna dâhil- hep yabancı
firmaları görürsünüz. Nedir? Eğer biz bu ülkenin kredisini
veriyorsak, bu projenin kredisini veriyorsak bizim firmalarımızla
çalışacaksınız. şartı var. Aynı şekilde,
Eximbank da yurt dışına açtığı kredilerde bizim
ülke müteahhitlerimizle, ülke iş adamlarımızla yapma
şartını getirmesinde çok büyük fayda var.
İkincisi, bu hizmetlerden elde edilen,
özelikle, hak edişleri
Mesela, Türkiyede yapılan işlerde
firmalar hak edişlerini bankalara temlik ederek finansal
sıkıntılarını bir miktar giderebiliyorlar ama yurt
dışında böyle değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın Sayın
Yaşar.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Toparlıyorum
Başkanım.
Firmaların alacakları var, hep kendi
sorunlarını kendileri çözmeye çalışıyor. Artık
bizim Türk bankalarının bütün civar ülkelerde şubeleri var;
devlet burada da araya girip bu şubeler marifetiyle Türk iş
adamlarının alacaklarını bir şekilde garanti altına
alıp, temlik edip bunların da finansal sorunlarını
gidermeli. Yani bu, üç ayaklı bir sistem. Devlet,
vatandaşının yanında olmadığı sürece bu
üçüncü ülkelerde çok ciddi sorunlar yaşıyoruz.
Yurt dışına çok sık gidip gelen
biri olarak şunu söyleyebilirim: İnanın, şu an
hapishanelerde bile bir sürü Türk var. Yani konsolosluk akşama kadar
bunlarla uğraşıyor. Yani bu işi Ekonomi
Bakanlığı kapsamında baştan aşağıya
yeniden bir gözden geçirmek lazım. İş
adamlarımızı dünyanın dört bir tarafına gönderirken
yanlarında olduğumuzu hissettirmemiz lazım. Bugün, ülkemizin
bundan daha önemli bir şeye ihtiyacı yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bağlayın sözlerinizi.
Buyurun.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Biz diyoruz ki:
Türkiye'nin kaynakları ortada yani sağdan, soldan LIBOR+1di, 5ti,
3tü diye para aramak yerine iş adamlarımız dünyanın dört
bir tarafına gitsinler, devletimiz de onların yanında olsun,
oradaki yapacağımız işlerle inanın, ithalat ve ihracat
arasındaki farkı, açığı kapatmak daha mümkün
olacaktır.
Buradan, iş adamlarımız her seferinde
bu şikâyetleri dile getiriyorlar. Diyoruz ki: İnşallah,
önümüzdeki dönemde ciddi işler alındı ama devlet yanında
olursa kapasitesini 2 katına çıkaracağından hiç kimsenin
şüphesi olmasın.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Yaşar.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
41inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
41inci madde kabul edilmiştir.
42nci madde üzerinde iki adet önerge vardır,
okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 37 sıra sayılı
Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
42nci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Mehmet Bekaroğlu Ömer
Fethi Gürer Fikret
Şahin
İstanbul Niğde Balıkesir
Emine Gülizar Emecan Rafet
Zeybek İsmail Atakan
Ünver
İstanbul Antalya Karaman
Cavit Arı Aydın
Özer
Antalya Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YAŞAR
KIRKPINAR (İzmir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Karaman Milletvekili
İsmail Atakan Ünver konuşacaktır.
Buyurun Sayın Ünver. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Karaman) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Maddede yapılan değişiklikle 506
sayılı Kanunun geçici 20nci maddesi kapsamında emekli
sandığı kuran tüm özel sektöre tanınan yüzde 5 işveren
teşviki, sadece bankalardan çekilmektedir. Bu düzenleme, Anayasanın
eşitlik ilkesine ve devletin kurduğu hukuk düzeninin istikrarla devam
etmesini öngören müstakar idare ilkesine aykırıdır, bu da
devlete olan güveni sarsmaktadır.
Komisyondaki itirazlarımız sonucunda bu
maddenin müzakereye alınması
kararlaştırılmıştı ama AK PARTİ olarak bunu
yapmadınız. Komisyon Başkanına sormak istiyorum: Neden
yapmadınız? Neden karar değiştirdiniz? Yoksa bir yerlerden
icazet mi gelmedi?
Belirtmek gerekir ki ülkemizde sosyal güvenlik
sistemi maalesef sorunlarla doludur. İktidar, çalışanların
canı çıkıncaya kadar çalışmasını, mümkünse
hiç emekli olmamasını istemektedir. Hasbelkader emekli olurlarsa da
insan onuruna yaraşır bir emekli aylığına
kavuşmasını istememektedir. İktidar, sosyal güvenlik
sistemini geliştirmek için adım atmayı düşünmüyor ama
çalışanların çalışırken ve emeklilikteki
haklarını geriye götürecek düzenlemeleri allayıp pullayıp
kamuoyuna reform diye yutturmaya çalışıyor.
Çalışanlardan en yüksek oranda sosyal
güvenlik primi almak isteyen iktidarın emekliye yüksek maaş ödemek
işine gelmemektedir. Mesela en düşük BAĞ-KUR primi 2019
yılı için 882 lira 51 kuruş, çiftçi BAĞ-KURlular için ise
764 lira 84 kuruş olarak belirlenmiştir. Düzenli ödeyenler için
indirim öngörülse de bugünün ekonomik koşullarında BAĞ-KUR
primini düzenli ödeyebilen esnaf ve çiftçi neredeyse yok gibidir. Mesela bir
berberin en az net asgari ücret düzeyinde bir aylık gelire
ulaşması için BAĞ-KUR primi, iş yeri kirası ve
diğer giderler de dâhil edildiğinde aylık toplam 4.500, 5 bin
lira ciro sağlaması gerekmektedir. Karamanda saç
tıraşı 20 liradır, dolayısıyla bir berberin günde
10 kişiyi, ayda da 250 kişiyi tıraş etmesi gerekecektir.
Ancak bu da bir berber kardeşimizin gün boyu hiç oturmadan
çalıştığı takdirde mümkündür. Berberimiz
çalışır çalışmasına da yeter ki onu bu
şekilde çalıştıracak müşterisi olsun.
Vatandaşın bir tıraşı bile atlatmayı kâr
saydığı günümüz ekonomik koşullarında bu BAĞ-KUR
primleri ödenemez hâle gelmiştir. Zaten çoğu BAĞ-KURa borçlu
olan esnafımız ve çiftçimiz zor durumdadır. BAĞ-KURlu
esnafımızı ve çiftçimizi prim yönünden rahatlatacak bir
düzenleme mutlaka yapılmalıdır. BAĞ-KURlu isyanda, lütfen,
seslerini duyun.
Ha, BAĞ-KURlu primi ödeyecek de ne olacak?
2008deki sözde sosyal güvenlik reformunuzdan sonra emekli aylıkları
günden güne azalmaktadır, bunu da siz yaptınız. Size,
kurduğunuz bu sosyal güvenlik sistemini de Dünya bizi
kıskanıyor. dediğiniz şeyler arasına
almanızı öneriyorum. Sosyal güvenlik söz konusu olunca, hoşunuza
gitmese de bir kez daha EYTyi konuşmak gerekir.
Değerli milletvekilleri, EYT mağdurdur,
mağduriyeti de Cumhur İttifakının bugün de bir
örneğini gördüğümüz tutumu nedeniyle sürmektedir. Bazıları
bu mağduriyeti anlamak istemiyor, bize de tekrar tekrar anlatmak
düşüyor.
EYT dediğimiz yurttaşlarımız,
sosyal güvenlik anlamında devlete karşı olan
sorumluluklarını tamamıyla yerine getirmiştir ancak devlet,
bu vatandaşlarımız işe başladıktan sonra
yaptığı mevzuat değişikliğiyle kendi üzerine
düşen sorumluluğu yani onları emekli etme sorumluluğunu
yerine getirmekten kaçınmaktadır.
Mesela, 1991 yılında 18
yaşındayken sigortalı olan bir BAĞ-KURlu, yirmi beş
yıl ve 9 bin gün üzerinden 2016 yılında emekli olacakken,
bugünkü sistem nedeniyle 53 yaşını beklemek zorunda
kalmıştır. Bu vatandaşımızın 1973
doğumlu olduğunu varsayarsak, on yıl bekleyecek ancak 2026
yılında emekli olabilecektir, eğer çalışıyorsa da
on yıl yani 3.600 gün fazladan prim ödeyecektir. Zorla, olması
gerekenden fazla prim almak devlete yakışmaz.
EYTler için, Sayın Cumhurbaşkanı
Emekli olacaklar, sonra çalışmaya devam edecekler. dedi. Aynı
Cumhurbaşkanı, geçtiğimiz günlerde çıkardığı
bir kararnameyle, atadığı bakanların emekli
aylıklarıyla birlikte bakan maaşı almalarını
sağladı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, sözlerinizi
bağlayın Sayın Ünver.
İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Devamla)
Teşekkür ediyorum.
Vatandaşa çok görülen emekliyken
çalışma hâli, bakanlar için olabilir görüldü. Bu ne perhiz, bu ne
lahana turşusu! Danışmanlara, bakanlara gelince şapır
şupur, vatandaşa gelince yarabbi şükür. Yok öyle yağma,
herkes hakkını alacak.
EYTli yurttaşlarımız bilsinler ki
biz her koşulda yanlarındayız. İktidar, milletten o kadar
koptu ki, öyle bir kibir içinde ki ne EYTnin ne de bir
başkasının derdini anlıyor. Millet geçim derdinde, millet
kan ağlıyor. Sırça saraylarınızdan çıkın,
millete bir bakın hâli nice. Siz milleti böyle görmezden geldikçe,
Rabbena, hep bana, hep yandaşıma. dedikçe, mağdurlar,
mazlumlar size ah ettikçe, unutmayın, ah alanda kalmaz kimsenin hakkı
ve gün olur, mazlumun ahı indirir şahı.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Ünver.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1369) esas numaralı
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin 42nci maddesinde yer alan yürürlükten
kaldırılmıştır ibaresinin maddeden
çıkarılmıştır ibaresiyle değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Aylin
Cesur Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Lütfü
Türkkan
Isparta Adana Kocaeli
Ayhan
Erel Hayrettin
Nuhoğlu Feridun
Bahşi
Aksaray İstanbul Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YAŞAR
KIRKPINAR (İzmir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul
Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu konuşacaktır.
Buyurun Sayın Nuhoğlu. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri selamlayarak
sözlerime başlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz kanun teklifinin 42nci
maddesinde verdiğimiz değişiklik önergesi üzerinde söz
aldım.
Getirilen kanun tekliflerinin, önergelerin,
bırakın kabul edilmesini, tartışılmasına bile
rıza gösterilmeyen bir dönem yaşıyoruz. Onun için, ben yine
farklı konularda, Anayasa ve soğan üzerinde
konuşacağım. Soğan bıktırmış olabilir
ama soğan bir semboldür, gene konuşacağım.
Mahallî seçimler yaklaşırken adaylar ve
siyasi partiler, seçimi kazanmaya yönelik yapılacak her türlü faaliyetin
yasal sınırlar içerisinde yürütülmesi için elbette ki demokratik
hukuk devleti olmanın gereğini yerine getireceklerdir. Herkesin ama
özellikle Türkiye Büyük Millet Meclisinde milletvekili olarak görev yapan
bizlerin ve Cumhurbaşkanının yasalar karşısında
daha dikkatli ve özenli olmamız gerekmektedir. Bizler yemin ederek göreve
başladık. Yeminimiz Anayasada yer alan metne uygun olarak
yapılmaktadır. 81inci madde milletvekilleri, 103üncü madde
Cumhurbaşkanı yemini için düzenlenmiştir. Bizler, milletvekili
olarak, hukukun üstünlüğüne bağlı kalacağımıza,
Anayasaya sadakatten ayrılmayacağımıza büyük Türk milleti
önünde namusumuz ve şerefimiz üzerine yemin ettik. Cumhurbaşkanı
da benzer şekilde, Anayasaya ve hukukun üstünlüğüne bağlı
kalacağına büyük Türk milleti ve tarih huzurunda namusu ve
şerefi üzerine yemin etti. Buraya kadar tamam.
Şimdi bir sorunla karşı
karşıyayız. Anayasaya bağlı
kalacağımıza, sadakatten ayrılmayacağımıza
namusumuz üzerine yemin ettik ama aynı Anayasanın 94üncü
maddesinden aynı şeyleri anlamıyoruz. Bu maddenin son
fıkrası Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı,
Başkanvekilleri, üyesi bulundukları siyasî partinin veya parti
grubunun Meclis içinde veya dışındaki faaliyetlerine
katılamazlar. demektedir. Biz bu ifadeyi yazıldığı
gibi anlıyoruz. Farklı anlayanlar bizlere ve büyük Türk milletine
nasıl farklı anladıklarını açıklamak
zorundadır. Böyle bir hüküm yok. diyemeyeceklerine göre, bizlerin
nasıl yanlış anladığımızı
açıklamaları gerekir. Adalet ve Kalkınma Partisi grup
başkan vekili, her defasında, bazı kanunları evirip çevirip
kılıf aramaya çalışıyor. Hiçbir kanun maddesi Anayasa
hükmünün yerine geçemez. Artık mızrak çuvala sığmıyor.
Bu seçimlerin siyasi faaliyetten sayılmayacağı ifadesi son
derece isabetsizdir, talihsizdir ve ayıptır. Seçim
çalışmaları siyasi faaliyet değilse nedir? Ticari faaliyet
midir? Sayın Meclis Başkanı ne dediğinin farkında
mıdır? Tekrar ikaz ediyorum, eğer ona kurulan bir tuzak
değilse bu, bu yasa dışı inattan derhâl vazgeçmelidir.
Bakın, İYİ PARTİ olarak bizim
Başkanlık Divanında sadece 1 üyemiz vardı, Balıkesir
Milletvekilimiz İsmail Ok Divan Kâtibiydi, Balıkesir Büyükşehir
Belediye Başkanı adayımız oldu ve Divandaki görevinden
istifa etti. Mecburiyeti var mıydı? Hukuken yoktu. Başkan ve
başkan vekillerini bağlıyor 94üncü madde ama bu
arkadaşımız bir örnek oluşturdu, seçim meydanlarında,
seçim kampanyalarında bir haksızlığa yol açmamak için, bunu
gerekçe göstererek istifa etti.
Değerli milletvekilleri, vatandaşlarımız
açısından hak aranacak bir yer, doğruluğuna, adaletine
inanılan ve güvenilen bir makam neredeyse kalmadı. Devlet
kurumlarında çalışan, devletin nizamına ve hukukun
üstünlüğüne inanan insanlar da bu gidişattan memnun değil,
herkes gerginlik içerisindedir. Bu gerginlikte devleti yönetenlerin Anayasa ve
yasalara karşı takındıkları tavrın etkisi
büyüktür. Gerginliği gidermek, halkın huzurunu sağlamak devletin
görevi olmalıdır, devlet güven vermelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, sözlerinizi tamamlayın
Sayın Nuhoğlu.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) Devleti
yönetenler yasalara uymalıdır, yasalara uygun
davrandıklarını her zaman göstermelidir. Bu bakımdan,
yasama organı olan Türkiye Büyük Millet Meclisinin Başkanı Sayın
Yıldırımı ettiği yemine bağlı kalmaya ve
Anayasaya sadakatten ayrılmamaya bir kez daha davet ediyorum.
Değerli milletvekilleri, gelelim soğana.
Soğan artık bir sembol oldu. Önemli olan hayat
pahalılığıdır. Soğan gibi birçok ürünün
fiyatı çok yüksektir. Geçim sıkıntısı ve yoksulluk
zaten borçlu yaşamaya alıştırılan
halkımızı daha da zora sokmuştur. Birçok şeyin seçime
göre ayarlandığını artık halk da anlamaya başladı.
Önce yapılan, sonra geri alınan zamlar, tehir edilen bazı
vergiler, affedilen cezalar milletin çoğunluğu tarafından fark
edilmektedir. Enflasyonla mücadele şarttır ama bu mücadelenin yolu,
Türkiye İstatistik Kurumuna talimat vererek hedefleri tutturana kadar
rakamlarla oynanması değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, bir dakika daha süre vereyim
ama lütfen bağlayın sözlerinizi.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla)
Teşekkür ederim.
Enflasyon hesabı için aralık
ayının 20-25i arasında fiyatlar toplandı. Toplanan
ürünlerin bir kısmının fiyatları yılbaşı
için indirime girdi. Hemen, derhâl, talimatla yeniden fiyatlar alındı
ve o fiyatlar sepete konuldu. Türkiye İstatistik Kurumunun daire
başkanlarına ve bölge müdürlerine de gerekli ikazlar
yapıldı, gözleri korkutuldu. Bütün bunlara rağmen, TÜFE için
açıklanan yüzde 20,3 enflasyon oranı çok yüksektir. Gelişmekte
olan ülkelerin 2018 TÜFE ortalaması yüzde 4-5 dolayındadır.
Hükûmeti, artık, gerçekleri görmeye ve
ekonomide yapısal düzenlemeleri yapmaya davet ediyor, saygılar
sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Nuhoğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
42nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
43üncü madde üzerinde iki adet önerge vardır,
okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 37 sıra sayılı
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin 43üncü maddesinin
aşağıdaki değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Bekaroğlu Ömer
Fethi Gürer Emine Gülizar
Emecan
İstanbul Niğde İstanbul
Rafet Zeybek Aydın
Özer Fikret
Şahin
Antalya Antalya Balıkesir
Cavit Arı Süleyman
Girgin
Antalya Muğla
MADDE 43- 5510 sayılı Kanuna
aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
EK MADDE 19- Bu kanun veya bu Kanunla yürürlükten
kaldırılan ilgili kanun hükümlerine göre, malullük ve
yaşlılık sigortasından ödenen aylıklar ve
aylıklar ile birlikte her ay itibarıyla yapılan ödemeler toplamı
dosya bazında, 8/2/2006 tarihli ve 5454 sayılı Kanunun 1inci
maddesi uyarınca yapılacak ek ödeme dâhil ödemenin
yapıldığı tarihteki yürürlükteki net asgari ücretten az
olamaz. Ölüm sigortasından yapılan ödemeler toplamı ise, bu
tutarın hak sahiplerinin hisseleri oranı esas alınarak tespit
olunacak tutarından az olamaz.
Bu kanun kapsamında hesaplanan aylıklar,
bu madde ile belirlenen tutardan düşükse aradaki fark Hazineden tahsil
edilir.
Uluslararası sosyal güvenlik sözleşmeleri
gereğince bağlanan kısmi aylıklar için bu madde hükümleri
uygulanmaz.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YAŞAR
KIRKPINAR (İzmir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Muğla
Milletvekili Süleyman Girgin söz talebinde bulunmuştur.
Buyurun Sayın Girgin. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla)
Tohumların tohumuna, serpilip gelişene selam/ Türkiye işçi
sınıfına selam/ Selam yaratana. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; büyük usta Nazımın 117nci doğum gününü
kutluyorum, saygı ve minnetle anıyorum.
Değerli milletvekilleri, AKPli
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan geçenlerde
emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili Erken emekli olacaklar, sonra
da gidip başka işte çalışacaklar yani çift dikiş;
böyle bir şey olamaz. demişti. Sonrasında ne yaptı?
Sonrasında da Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle
Cumhurbaşkanı yardımcılarına, bakanlara ve
yardımcılarına çift dikişin yolunu açtı. Emekliye
gelince ise En düşük emekli maaşı bin liranın altında
olamaz. diye düzenleme yapılıyor. Ama nasıl bir düzenleme
yapılıyor? Buradan 130 bin kişinin bin liranın altında
ücret aldığı söylenmekte. Örneğin 700 lira maaşı
olan bir emekli enflasyon oranında yüzde 10 zam alacak. Ne olacak
maaşı? 770 lira. Bin liraya tamamlanacak. Sonrasında, gelecek
yıl ne olacak? Yine yüzde 10, tekrar bin liraya tamamlanacak. Sonra?
Tekrar yüzde 10, tekrar bin liraya tamamlanacak. Ne zamana kadar? En az dört
yıl boyunca bu emeklilerimiz bin liraya talim edecek. Bunu özellikle
vatandaşlarımızın dikkatine sunmak istiyorum.
Bu nasıl çifte standart? Sözlerimin
başında söylediğim gibi, kendilerine gelince çift dikiş,
emekliye gelince yerinde say. Bin TLyle emeklilerin bir ay geçinebilmeleri
mümkün müdür? Maalesef, bu ülkede işçinin, çiftçinin, esnafın
değeri olmadığı gibi emeklinin de değeri yok çünkü bu
ülkede insana değer yok.
Emekliliği yaşamamakta emeklilerimiz.
Yıllarca bu ülkenin emektarlığını çekenler daha
sonraki sıralarda rahata kavuşacağı yerde, hayatta
kalabilmek için maalesef ikinci bir iş bulmak zorundalar. Ben on dakika
yukarıda oturuyorum, bazen taksiyle geldiğimde özellikle soruyorum,
şu ana kadar hangi taksiye bindiysem çalışanların hepsi
Ben emekliyim, ek işte çalışıyorum. diyor, bu da
Türkiye'nin gerçek durumu. 2002 yılında, emekli aylığı
alan 3 kişiden 1i çalışmaktayken; 2018 yılında,
emekli aylığı alan 2 kişiden 1i çalışmaktadır.
Kilosu 4.500 lira olan beyaz çay içerken bin TLyle bir ailenin bir ay geçinebilmesini
beklemek AKP iktidarının gerçeklikle arasının tamamen
koptuğunu göstermektedir.
Değerli milletvekilleri, yıllarca
çalışmış, didinmiş, alın teri dökmüş
emeklilerimizin bugün bir bankanın kuyruğunda eline geçecek üç
kuruş için beklemesi, yoksulluk, hatta açlık
sınırının altında aldığı emekli
maaşıyla hâlâ evinin geçimi için güç bela idare ediyor olması
ülkemizin sosyal güvenliğinin geldiği durumu ortaya koymaktadır.
Bırakın da emeklilerimiz o yaşta bile Karnımı
nasıl doyururum? Eve nasıl ekmek götürürüm? Faturamı
nasıl öderim? derdinde olmasın.
İnsan onuruna yakışır bir
emeklilik için, emekli aylıkları yaşam koşullarına
uygun hâle getirilmelidir. Emekli aylıklarının alt
sınırı asgari ücretle eşitlenmelidir. Aynı
koşullarda emekli olanların, özellikle de 2000den sonraki
emeklilerin intibak sorunu giderilmelidir. Emekli aylıklarının
belirlenmesinde iktidar, emekli sendikalarıyla mutlaka müzakere etmelidir
ve emeklilere toplu pazarlık hakkı tanınmalıdır.
Emeklilikte prime takılan kadınların sorunu mutlaka
giderilmelidir. Türkiyede kadınlar sadece yaşa değil prime de
takılmaktadır. Kadın nüfusunun önemli bir bölümü
kayıtlı istihdama geç yaşlarda girebildiği ve düzenli prim
ödemesine sahip olmadığı için, emeklilik yaşı gelse
bile prim ya da sigortalılık süresi eksik olduğu için emekli
olamamaktadır.
Değerli milletvekilleri, bugün burada
görüşüldü emeklilikte yaşa takılanlar, kısaca EYT diye
biliniyor. Sorun milyonlarca kişiyi ilgilendiriyor. O nedenle, güçlü ve
toplumsal bir etki de yaratmış vaziyette. EYTliler için
Cumhurbaşkanı kalkmış Bir de bunlar türedi. diyor, grup
başkan vekili kalkmış Bunlar boş işler. diyor. Ben
de şimdi bütün vatandaşlarıma sormak istiyorum
Sayın grup
başkan vekili, sayın AKPliler; dolu olması için ille de ihale mi
olması lazım, dolu olması için ille de rant mı olması
lazım? Bunların da cevabını kamuoyuna
bırakıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, bağlayın
sözlerinizi Sayın Girgin.
SÜLEYMAN GİRGİN (Devamla) Sizler ne
derseniz deyin, Mecliste iktidar blokunun oylarıyla reddediliyor olsa da
böyle bir sorun var ve göz ardı edilmesi mümkün değil. Bu nedenle,
Meclis tarafından araştırılması yerinde olurdu
aslında. EYT kaç kişiyi ilgilendiriyor, yaşanan mağduriyet
nasıl giderilir, çözüm için hangi seçenekler var, bunlar
konuşulmalıydı.
Birincisi, 4447 öncesi işe başlayanlarla
sınırlı olmak üzere bütün yaşa takılanlara
koşulsuz ve hemen emeklilik hakkı tanınmasıdır. Ancak
ortada ciddi bir bilgi kirliliği var. 750 milyar lira bir maliyetten söz
edilmektedir. Bu, doğru bir iddia değildir. SGKnin emekli
aylığı ödemeleri aylık 20 milyar lira
civarındadır. Bu ödemeler toplam 12 milyona yakın emekli ve hak
sahibini kapsıyor. İktidar çevreleri 1 milyon 300 bin kişinin,
yaş koşulu kaldırıldığında, emekli
olabileceğini söylüyor; EYTliler ise 700 bin kişiden bahsetmekte.
Sayıyı 1 milyon 300 bin kabul etsek bile EYT sorununun -çözümü için
yıllık maliyetin- en fazla, mevcut gidere 2 veya 3 milyar lira daha
yük getirdiği ortadadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, bağlayın lütfen
Sayın Girgin.
SÜLEYMAN GİRGİN (Devamla)
Bağlıyorum.
Bunun anlamı, SGKnin ödeyeceği emekli
aylıklarının yaklaşık yüzde 10 artması demektir.
Bir başka çözüm de 4447 sayılı
Yasadan önce çalışanlar için kademeli yaş koşulunun
yumuşatılması olabilir. Hâlen öngörülen yaşlar kademeli
olarak aşağı çekilebilir, böylece, iddia edildiği gibi bir
anda emeklilikte yığılma olmaz. Ancak buradaki açmaz emekli
aylıklarının düşük olmasıdır. Bu nedenle böyle bir
durumda mutlaka emekli aylıklarının asgari ücretin altında
olamayacağı yönünde düzenleme yapılmalıdır.
Gelelim kaynak sorununa. EYT konusu gündeme
geldiğinde iktidar hemen kaynak diyor yok veya maliyet hesabı
yapıyor, bu koro hemen faaliyete geçiyor. Oysa kaynak var.
Sayıştay raporlarına göre 83 milyar lira prim alacağı
duruyor SGKnin. Diğer yandan tahsil edilmeyen SGK primleri var,
kayıt dışı çalışanların sigortalı
kapsamında çalıştırılması var, sermaye
çevrelerine tanınan vergi ve prim indiriminin, teşvikinin EYTlilere
verilmesi mutlaka gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SÜLEYMAN GİRGİN (Devamla) - Sayın
Erdoğana âşığım. diyen Ethem Sancaka parası
yokken, yeri yokken, fabrikası yokken ülkenin savunma sanayisi
peşkeş çekilip paralar veriliyorsa EYTlilere de verilir diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Girgin.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1369) esas numaralı
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 43üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
MADDE 43- 5510 sayılı Kanuna
aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
EK MADDE 19- Bu Kanun veya bu Kanunla yürürlükten
kaldırılan ilgili kanun hükümlerine göre malullük ve
yaşlılık sigortasından ödenen aylıklar ve
aylıklar ile birlikte her ay itibarıyla yapılan ödemeler
toplamı dosya bazında, 8/2/2006 tarihli ve 5454 sayılı
Kanunun 1 inci maddesi uyarınca yapılacak ek ödeme dâhil 1.300 Türk
lirasından az olamaz. Ölüm sigortasından yapılan ödemeler
toplamı ise bu tutarın hak sahiplerinin hisseleri oranı esas
alınarak tespit olunacak tutarından az olamaz.
Bu Kanun kapsamında hesaplanan aylıklar,
bu madde ile belirlenen tutardan düşükse aradaki fark Hazineden tahsil
edilir.
Uluslararası sosyal güvenlik sözleşmeleri
gereğince bağlanan kısmi aylıklar için bu madde hükümleri
uygulanmaz.
Aylin
Cesur Fahrettin
Yokuş Lütfü
Türkkan
Isparta Konya Kocaeli
Ayhan
Erel Mehmet Metanet
Çulhaoğlu
Aksaray Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YAŞAR
KIRKPINAR (İzmir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Konya Milletvekili
Fahrettin Yokuş konuşacaktır.
Buyurun Sayın Yokuş. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Hükûmetimizin güzel bir işlemini şu anda
bu maddede görüşüyoruz. Kendilerine teşekkür ediyoruz. Bak,
teşekkürle başlattım. 850 liraya kadar düşmüş olan,
ağırlıklı olarak tarım emeklisi olan
yaklaşık 90 bin vatandaşımızın
maaşlarını bin liraya çıkaracağız. Ne güzel;
Allah razı olsun, Allah bereket versin. İyi de şimdi, bin
lirayla bu iş olacak mı? Biz diyoruz ki gelin, emeklilerimizi de
şu asgari ücretlilerimiz gibi sevindirelim. Sizi kutluyorum AK PARTİ
Grubu, asgari ücretlilerimize 2.020 lirayı getirdiniz; yüzde 26 zam
yaptınız, vallahi doğru yaptınız. Gelin, şu
doğruları devam ettirelim. Yani en düşük emekli
maaşını da asgari ücret kadar artıralım, 2.020 lira
olsun. Neden? Adı üstünde, asgari ücret. Zaten TÜİKin yoksulluk ya
da açlık sınırı diye ifade ettiği, bir kişinin
aylık giderlerinin toplamı 2 bin liranın çok üstünde. Kaldı
ki adalet diyoruz ya, Cumhurbaşkanımıza yüzde 26 zam
yaptık, niye emeklimize yapmayalım?
Bakın, size rakamlar vereceğim.
Memurlarımız 2019 yılında 4+5, toplam yüzde 9 zam alacak,
memur emeklilerimiz de aynı zammı alacak. Ancak SGK emeklilerimiz,
memur emeklilerimiz kadar almayacak. Enflasyon farkıyla beraber ocak
ayından itibaren SSK ve BAĞKUR emeklileri 10,2; memur emeklileri 10,7
artış alıyorlar. Yahu arkadaş, niye emekliler arasında
yarım puanı birbirine çok görüyorsunuz? Nasıl adaletiniz var,
yarım puana kadar düştünüz mü? Gelin bunların hepsini yüzde 26
artıralım, rahat rahat siz de uyuyun, biz de uyuyalım, buradan
sizi de kutlayalım.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Yok, biz uyumuyoruz,
uyumuyoruz, biz ayaktayız.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Şimdi,
bakın, Taşeronları kadroya geçirdik. diye sevindirdiniz, Allah
razı olsun ama maaşları dondu. 4+4 yapıyorsunuz. Ya,
arkadaş, yüzde 8 zammı niye yapıyorsunuz? Ha, diyorsunuz ki:
Ya, biz ne yapalım, Yüksek Hakem Kurulu var, o verdi bu parayı.
Arkadaş, işinize geldiği zaman Yüksek Hakem Kurulu, işinize
geldiği zaman kendi kurullarınız
Yani anladınız
aslında ne demek istediğimi. Adaletiniz yok dediğim zaman
alınıyorsunuz. Kardeşim, emekliyi birbirinden
ayırıyorsun, işçiyi, asgari ücretliyi, taşeronluyu
ayırıyorsun.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Gazileri
ayırıyorlar. Gazileri de ayırıyorlar, gazileri de.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Yahu,
hayatınız ayrımcılık. Şehitleri, gazileri
ayırıyorsunuz. AK PARTİli, gök partili diye ayrımı
zaten yapıyorsunuz, ömrünüz bu.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Başkan, gazileri
de ayırıyor.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Yahu, bir gün
de Allah rızası için, şu milleti, 81 milyonu bir sevin, bir
kucaklayın ya. Hâlâ Genel Başkanınız Arkamdaki yüzde 52.
diyor. Yahu, vazgeçin, şu yüzde 100ü arkanıza alın, ne mahzuru
var, güle oynaya şuradan gidelim, yaşayalım. Şu yalan
dünyada hepimiz gelip geçiciyiz. Ama siz diyorsunuz ki ısrarla: Biz
ayrımcılık yapacağız. Vallahi siz bilirsiniz. Siz
ayrımcılık yaptıkça biz söyleyeceğiz.
Bakın, vergide yeniden değerlendirme
oranınız var, yüzde 23,7. Bunun anlamı ne? Siz diyorsunuz ki:
Ey Türk milleti, ey 81 milyon, aldığınızın nefesin
dışında her şeyden vergi alıyoruz. Ölüyorsunuz,
vallahi, mezara gidiyorsunuz
Ölen adamdan vergi alınır mı?
Bakın bakalım, Ankarada bir ölün bakalım, KDV var mezar
parasında, KDV. Çocuk doğuyor, bir bebeğin
aldığınız her malzemesinde vergi var. Ve bu sene de bu
milletin ümüğüne çöktünüz, yüzde 23,7 vergi alacaksınız. Be
kardeşim, ben size adalet getirin, adil olun dediğim zaman, vergide
yüzde 23,7 alacaksın, zamma gelince yüzde 4+4, 5+6+4
Yahu, sizin
adaletiniz nerede, nerede kardeşim?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın Sayın
Yokuş.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - İşte
onun için diyorum, ne zaman işçiye, memura, taşerona
Cumhurbaşkanımıza yaptığınız yüzde 26 zam
kadar zam yaparsanız, bakın, vatandaş verginin üstünde de zam
almış olacak; 23,7 alıyorsunuz ya geri. Yahu, aklınız
başınızda ise, vallahi bu aklı size herkes vermez, ben bu
aklı size veriyorum, diyorum ki aklın yolu bir, adalet hepimize
lazım, işte rakamlar bunlar sizin rakamlarınız- işte
istatistikler, işte doğru yol, işte Allahın yolu. Yahu,
gelin artık şu doğru yola, bir kere gelin, ondan sonra sizi
burada alkışlayalım, hep beraber güle oynaya gidelim.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
Başkanım, izin ver, bir de şiir
okuyayım ben bunlara, bu akşamı bitirelim.
BAŞKAN Buyurun.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla)
Şaşarsa adalet terazisinin dili,
Sarsılır ta derinden mülkün temeli.
Ey idareciler, adil davranmazsanız eğer,
Yakanızdadır mahşerde
mazlumların iki eli.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Açalım mikrofonu, şiirin bütünlüğü
bozulmasın.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep)
Başarısız, olmadı, öyle şiir olmaz!
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Dinle, dinle,
bu bölüm sana göre, tam sana göre, dinle!
Sanmayın ki dünya öküzün boynuzunda,
Durur dengede âlem adaletin omzunda.
Ey idareciler, kul hakkı varsa zerre kadar
gururunuzda,
Korkulu rüyalar görürsünüz uykunuzda.
Efendim, hayırlı geceler, Allaha emanet
olun. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Yokuş.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özkan
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Bir
şiir okudu!
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Cahit Bey, şiire mi cevap veriyorsunuz?
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
49.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Konya Milletvekili Fahrettin
Yokuşun 37 sıra sayılı Kanun Teklifinin 43üncü
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sanata saygımız sonsuz ancak
şiirin içeriğini bırakınız biz kürsüden kürsüye dinlemeyi,
her gün sabah kalktığımızda bizim medeniyetimizin bize
emrettiği hususları -geçen haftalarda söylemiştim- Gazaliden
Nizâmülmülke, Yusuf Has Hacipten Şeyh Sadi Şiraziye kadar adalet,
emanet, liyakat olarak bize bırakılan görevleri hakkıyla yerine
getirme gayreti içerisindeyiz.
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) -
Anlamazsınız siz bunlardan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Evet Toplumda bir
bölünmüşlük, çarpışma, çatışma var. diyorlar. Var
mı? Geçende de söyledik, var. Ama kiminle kimin arasında var? Bu milletin,
81 milyonun hukuku ile Türkiyeye saldıran dâhili ve haricî bedhahlar
arasında var. Yani dış güçler arasında var. Yani petrol
şirketleri, silah baronları, faiz lobileriyle, bu milletin emanetini
cebine indirmek isteyenler ile aziz milletimizin arasında var.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
117 katrilyon faiz ödeyeceğiz diyorsunuz ya.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Biz bu mücadeleyi
sürdüreceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bağlayın sözlerinizi
Sayın Özkan.
Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakınız,
geçmiş hükûmetlerden beri her hükûmetin milletimizden
aldığı yetkiyle hayata geçirmeye
çalıştığı bir mesele vardı; hepsi aynı
şeyi yapmaya çalıştı, aynen AK PARTİ hükûmetlerinin
yapmaya çalıştığı gibi. Neydi o? Emeklisi vardı,
BAĞ-KURlusu vardı, SSKlisi vardı, bunlar ayrı ayrı
hastanelere gidiyordu ve yine GATAya gidemiyordu. Ne yaptık biz?
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) GATAyı
hallettiniz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Dedik ki: Anayasal
eşitlik kuralı çerçevesinde herkes eşit hizmet alacak. Ve
hamdolsun, bugün Türkiyede 81 milyon vatandaşımız anayasal
eşitlik çerçevesinde ülkenin kaynaklarından adil bir şekilde pay
alıyor.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Eskici
dükkânına döndünüz, bırakın onları. Rakamlar burada.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Biz bu adaleti ve
kalkınmayı genişletmeye, sonuna kadar da mücadelesini vermeye
devam edeceğiz. İşçinin, esnafın, dar gelirlinin, yoksulun,
engellinin, özel vatandaşlarımızın her birisinin yanında
bugün rahat bir şekilde dolaşabiliyorsak anayasal eşitlik
kuralını hayata geçirmemiz sayesindedir.
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul)
Uygulamada adalet yok.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Şairin
şiirine teşekkür ediyorum. Çünkü onları her gün hayatına
aktarmaya çalışan bir iktidar var, Reisicumhurumuz var; AK PARTİ
Grubu ve Cumhur İttifakıyla bu mücadeleyi sürdürüyoruz.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Size daha güzel
şiirler okuyacağım, hiç merak etmeyin.
BAŞKAN Sayın Altay
50.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, milletin on altı
yıldır yaşadığı sorunların
kaynağının belli olduğuna ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın Özkan
kadar bir süre kullanmayacağım. İYİ PARTİye mensup
sayın milletvekilimizi de dinledim, Sayın Özkanı da dinledim,
millet de dinledi. Sayın Özkanın söyledikleri, bence, Türkiyede AK
PARTİye olan bakışı
Sayın Özkan konuşurken ben
zannettim ki muhalefetten biri konuşuyor, AK PARTİye oy vermeyen
biri konuşuyor zannettim çünkü Türkiyede yaşanan, on altı
yıldır milletin yaşadığı sorunların sebebi
de, kaynağı da bellidir. Sebep de, kaynak da
81 milyonun
yaşadığı ekonomik sorunların, bugün EYTlilere
verilmeyen hakların, verilen sözlere rağmen verilmeyen 3600 ek
göstergenin, taşerona kadro deyip de yarısını sokakta
bırakmanın bedelini bu millet ödüyor. 31 Martta da bunların
bedelini AK PARTİ ödeyecek inşallah.
Hayırlı geceler efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
XI.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız ve 7 Milletvekilinin Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/1369) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı 37) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
43üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 00.27
ONUNCU OTURUM
Açılma Saati: 00.28
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir),
Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
45inci Birleşiminin Onuncu Oturumunu açıyorum.
37 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir iş
bulunmadığından, alınan karar gereğince kanun
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 16 Ocak 2019 Çarşamba günü saat 14.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 00.29