TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
51inci Birleşim
12 Şubat 2019 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri
Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
GELEN KÂĞITLAR
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Kahramanmaraş Milletvekili Habibe Öçalın, 12 Şubat
Kahramanmaraş ilinin düşman işgalinden kurtuluşunun 99uncu
yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
2.-
İzmir Milletvekili Bedri Serterin, Türkiyedeki ekonomik gelişmelere
ilişkin gündem dışı konuşması
3.-
Afyonkarahisar Milletvekili İbrahim Yurdunusevenin, termal turizmin
başkenti Afyonkarahisar iline ilişkin gündem dışı
konuşması
IV.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, Saros Körfezinin, Edirne
ili Keşan ilçesi Sazlıdere köyü sahiline yapılması
planlanan doğal gaz ikmal limanı projesiyle tehdit altında
olduğuna ilişkin açıklaması
2.-
Trabzon Milletvekili Ahmet Kayanın, Trabzonsporun Süper Ligde
uğradığı haksızlıklara seyirci kalan Türkiye
Futbol Federasyonu Başkanını ve Merkez Hakem Kurulunu istifaya
davet ettiğine ilişkin açıklaması
3.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Akının, uygulanan tarım ve
enerji politikalarının yanlış olduğuna, tanzim
satışların iktidarı kurtaramayacağına
ilişkin açıklaması
4.-
Hatay Milletvekili Serkan Topalın, Hatay ilinde yaşanan sel felaketi
sonrasında hasar tespit çalışması yapılıp
yapılmadığı, üreticilerin toplam zararının ne
kadar olduğu ve kamuya olan borçlarında erteleme veya ödeme desteği
yapılıp yapılmadığı konularında Hükûmetten
açıklama ve destek beklenildiğine ilişkin açıklaması
5.-
Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karacanın, emeklilikte yaşa
takılanların seslerine kulak verilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
6.-
Denizli Milletvekili Kazım Arslanın, Eren Erdemin oy
birliğiyle tahliye edildiği hâlde cumhuriyet
savcısının itirazıyla oy çokluğuyla yeniden
tutuklanmasının sebebi ile Osman Kavalanın uzun süredir tutuklu
kalmasının sebebini ve neden tahliye edilmediklerini Adalet Bakanından
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
7.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, Niğde ili Altunhisar
ilçesinde yaşanan mağduriyetleri 31 Marttaki yerel seçim sonrası
işbaşına gelecek olan CHPnin gidereceğine ilişkin
açıklaması
8.-
Mersin Milletvekili Baki Şimşekin, konkordato ilan eden tavukçuluk
firmasının Adana ve Mersindeki işletmelerinde açlıkla
karşı karşıya kalan kanatlı hayvanlara yem
desteği vermesini, köylülerin alacaklarını ödemesini ve Ziraat
Bankasının tavuk kümesi işleten köylülere kredi
açmasını talep ettiğine ilişkin açıklaması
9.-
Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, 2018 yılında ihracatta
rekor kırılmasının ekonominin emin ellerde olduğunun
göstergesi olduğuna ilişkin açıklaması
10.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Hızır orucunun
ülkemizin huzura, berekete ve barışa kavuşmasına vesile
olmasını temenni ettiğine ilişkin açıklaması
11.-
Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhanın, Kocaelinin Kartepe İlçesi
Eşme Mahallesinde bulunan çöp depolama alanının tehlike
saçtığına ve önlem alınması gerektiğine
ilişkin açıklaması
12.-
Samsun Milletvekili Neslihan Hancıoğlunun, inşaat sektörünün
zor durumda olduğuna ilişkin açıklaması
13.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, İstanbul
Çekmeköyde meydana gelen helikopter kazasında şehit olan askerlere
Allahtan rahmet dilediğine ve 10 Şubat Sultan II. Abdülhamit
Hanı vefatının 101inci yıl dönümünde rahmetle
andığına ilişkin açıklaması
14.-
Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, Tarım ve Orman
Bakanlığının arazi toplulaştırma işlemlerinin
tamamlanamaması nedeniyle mağdur olan çiftçilerin mağduriyetini
gidermesi gerektiğine ilişkin açıklaması
15.-
Balıkesir Milletvekili Fikret Şahinin, hekimler başta olmak
üzere sağlık çalışanlarının sağlıkta
şiddete karşı kamu spotu yayınlanmasını
Sağlık Bakanlığından talep ettiğine ilişkin
açıklaması
16.-
İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun, 15 Temmuz
darbesini müteakip 669 sayılı KHK gereğince kapatılan
askerî okullardan ilişiği kesilenlerin mağduriyetinin
giderilmesi gerektiğine, darbeyle irtibatı, iltisakı
olmayanların mağduriyetini giderme mesuliyetinin devletin
olduğuna, Çin Hükûmetinin Abdurehim Heyitle ilgili Yaşıyor.
bilgisine ihtiyatla baktıklarına, Dışişleri Bakanlığımızdan
açıklama beklediklerine ve bu mevzuda hassasiyet talep ettiklerine
ilişkin açıklaması
17.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, İstanbul Çekmeköyde askerî
helikopterin düşmesi sonucu şehit olan askerlere Allahtan rahmet
dilediğine, 2018 yılında da aynı model helikopterin
düşmesinin dikkat çekici olduğuna ve konuyla ilgili adli, idari
tahkikat yapılmasını beklediklerine, Abdurehim Heyitin ölüm
haberi üzerinden yürütülen algı operasyonuna karşı dikkatli
olunması gerektiğine, Türkiye Cumhuriyetinin Doğu Türkistan
Türklerinin haklı davasının takipçisi ve savunucusu
olduğuna ilişkin açıklaması
18.-
Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, İstanbul Taksimde
gerçekleştirmek istedikleri basın açıklamasının
İçişleri Bakanının Sizi yürüten adam değildir.
beyanıyla engellendiğine, Mersin ve Adana ilinden gelen seçmenlerinin
HDP grup toplantısına katılmasının
engellendiğine, parti binalarının zırhlı araçlarla,
silahlı güvenlik güçleriyle sarıldığına ve
adaylarının uzun namlulu silahlar eşliğinde
çalışmalarını sürdürmek durumunda kaldığına,
Leyla Güvenin talebine kulak verilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
19.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 12 Şubat Kahramanmaraş ilinin
düşman işgalinden kurtuluşunun 99uncu ve 12 Şubat Mekteb-i
Mülkiyenin kuruluşunun 160ıncı yıl dönümüne, İstanbul
Çekmeköyde askerî halikopterin düşmesi sonucu şehit olan askerlere
Allahtan rahmet dilediklerine ve aynı model helikopterlerin daha önceki
yıllarda da düşmesi konusunda inceleme başlatılıp
tedbir alınması gerektiğine, Bartın İl Millî
Eğitim Müdürü İsmail Yaşar Demiri görevden almayan kudretin ve
kuvvetin ne olduğunu öğrenmek istediklerine ilişkin
açıklaması
20.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, İstanbul Çekmeköyde askerî
helikopterin düşmesi sonucu hayatını kaybeden Pilot
Yüzbaşı Ümit Özerli, Yüzbaşı Semih Özcan, Astsubay
Başçavuş İlyas Kaya ve Astsubay Üstçavuş Yakup Avşara
Allahtan rahmet dilediğine, Öykü Arin Yazıcı ile tüm lösemi
hastaları için milletvekillerini, Meclis çalışanlarını
kök hücre ve kan bağışı kampanyasına davet
ettiğine, 12 Şubat Kahramanmaraş ilinin düşman
işgalinden kurtuluşunun 99uncu yıl dönümünü
kutladığına ilişkin açıklaması
21.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Erzurum Milletvekili Selami Altınokun
İYİ PARTİ grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
22.-
Erzurum Milletvekili Selami Altınokun, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
23.-
Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun, İstanbul
Çekmeköyde askerî helikopterin düşmesi sonucu şehit olan
hemşehrisi Pilot Yüzbaşı Ümit Özerliye ve askerlere Allahtan
rahmet dilediğine, 12 Şubat Kahramanmaraş ilinin düşman
işgalinden kurtuluşunun 99uncu yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
24.-
Burdur Milletvekili Mehmet Gökerin, Burdurun Bucak ilçesinde birçok
kişinin hastaneye başvurmasına neden olan konuya ilişkin
belediye başkanı ve çalışanlarına yönelik idari
soruşturmanın yapılıp yapılmadığını
öğrenmek istediğine ve Sağlık Bakanından bu konuya
hassasiyet göstermesini talep ettiklerine ilişkin açıklaması
25.-
İstanbul Milletvekili Zeynel Özenin, Hızırın Alevilerin
en büyük bayramı olduğuna, Hızır niyetine tutulan
oruçların, dağıtılan lokmaların ve yapılan
cemlerin Hak katında kabul olmasını dilediğine ilişkin
açıklaması
26.-
İstanbul Milletvekili Hayati Arkazın, İstanbul Kartaldaki
binanın çökmesi sonucu hayatını kaybeden vatandaşlara ve
İstanbul Çekmeköyde askerî helikopterin düşmesi sonucu şehadete
yürüyen askerlere Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
27.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, İstanbul Çekmeköyde meydana
gelen helikopter kazasında şehit olan hemşehrisi Astsubay
Üstçavuş Yakup Avşara ve askerlere Allahtan rahmet dilediğine
ilişkin açıklaması
28.-
Trabzon Milletvekili Bahar Ayvazoğlunun, Trabzonsporun Süper Ligde
uğradığı haksızlıklara karşı şehir
ve ülke genelinde eleştirel reaksiyon oluştuğuna ilişkin
açıklaması
29.-
Osmaniye Milletvekili Baha Ünlünün, İstanbul Çekmeköyde askerî
helikopterin düşmesi sonucu şehit olan hemşehrisi Pilot Ümit
Özere ve askerlere Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
30.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, İstanbul Milletvekili
Hulusi Şentürkün HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
31.-
Diyarbakır Milletvekili Garo Paylanın, Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
32.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Diyarbakır Milletvekili Garo
Paylanın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
33.-
Konya Milletvekili Orhan Erdemin, Konya Milletvekili Fahrettin Yokuşun
41 sıra sayılı Kanun Teklifinin 15inci maddesiyle ilgili
önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
34.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Diyarbakır Milletvekili Garo
Paylanın 41 sıra sayılı Kanun Teklifinin 16ncı
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
35.-
Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
V.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ PARTİ Grubunun, 12/2/2019 tarihinde İzmir Milletvekili
Aytun Çıray ve arkadaşları tarafından, devletin beka
sorunlarının araştırılması amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
görüşmelerinin Genel Kurulun 12 Şubat 2019 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.-
HDP Grubunun, 11/2/2019 tarihinde Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan ve arkadaşları
tarafından, İstanbul ili Kartal ilçesi Sema sokakta meydana gelen
Yeşilyurt Apartmanının
yıkılışının nedenlerinin tüm boyutlarıyla
araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 12
Şubat 2019 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
3.-
CHP Grubunun, 15/1/2019 tarihinde Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu
ve 24 milletvekili tarafından, Batı Karadenizdeki mevcut ve
yapılması planlanan termik santrallerin çevreye ve insan
yaşamına etkilerinin incelenerek santrallerin hukuka aykırı
olduğuna ilişkin iddiaların aydınlatılması
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
(10/864) ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 12 Şubat 2019 Salı
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Önergeler
1.-
İYİ PARTİ grup önerisinin görüşmelerinin kapalı
oturumda yapılmasına ilişkin Grup Başkan Vekili
İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu tarafından
İç Tüzükün 70inci maddesine göre verilmiş olan önergesi
2.-
Adana Milletvekili Ayhan Barutun (2/967) esas numaralı Sosyal Sigortalar
ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/19)
VII.-
KAPALI OTURUMLAR
İKİNCİ
OTURUM
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Erzurum Milletvekili
Selami Altınokun İYİ PARTİ grup önerisi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
2.-
Diyarbakır Milletvekili Garo Paylanın, Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın yerinden sarf ettiği ifadeleri sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
İstanbul Milletvekili Nevzat Şatıroğlu ve 6 Milletvekilinin
Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1410) ve
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 41)
2.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti ile Gürcistan
Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşması Tarafından Kurulan
Ortak Komitenin Türkiye Cumhuriyeti ile Gürcistan Arasındaki Serbest
Ticaret Anlaşmasının Menşeli Ürünler
Kavramının Tanımı ve İdari İşbirliği
Yöntemleri Hakkında Protokol IIsini Değiştiren 1/2016
Sayılı Kararınının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna ve Anlaşmanın Protokoller ve Eklerine
İlişkin Değişikliklerin Cumhurbaşkanınca
Doğrudan Onaylanmasına Dair Yetki Verilmesine İlişkin Kanun
Teklifi (2/1364) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 33)
X.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi
Gürerin, kabak çekirdeği ithalatına ilişkin sorusu ve Ticaret
Bakanı Ruhsar Pekcanın cevabı (7/7616)
2.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, cezaevlerinde
bulunan tutuklu ve hükümlülere dair çeşitli verilere,
2015-2019
yılları arasında İnsan Hakları Kuruluna yapılan
başvurulara ve Kurulun faaliyetlerine,
İlişkin
soruları ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylunun cevabı
(7/7704), (7/7705)
12 Şubat 2019 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.02
BAŞKAN: Başkan
Vekili Mustafa ŞENTOP
KÂTİP ÜYELER: Burcu
KÖKSAL (Afyonkarahisar), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin
51'inci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz,
Kahramanmaraşın düşman işgalinden kurtuluşunun
99uncu yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Kahramanmaraş
Milletvekili Habibe Öçala aittir.
Buyurun Sayın Öçal. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Kahramanmaraş Milletvekili Habibe
Öçalın, 12 Şubat Kahramanmaraş ilinin düşman
işgalinden kurtuluşunun 99uncu yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) Bir hamaset
destanı nakşedildi bağrına/ Yurdumun arslanları öldü
iman uğruna/ Ruhlarda bayraklaşan, Allah için savaştır/ Bu
şehitler diyarı, işte bu yer, Maraştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Kahramanmaraşımızın düşman
işgalinden kurtuluşunun 99uncu yılı münasebetiyle söz
istemiş bulunmaktayım. Bu vesileyle, sizleri ve heyetinizi
selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce, dün İstanbulda
askerî helikopterimizin düşmesi sonucu şehit olan askerlerimize
Allahtan rahmet diliyorum. Aziz milletimizin başı sağ olsun.
Kahramanmaraş, İstiklal Mücadelesinin
kahraman kenti; yokluk içerisinde bir olup dayanışmanın,
destansı mücadelenin şehri; Maraş bize mezar olmadan
düşmana gülzar olmaz. diyen yiğitlerin diyarı; edebiyatın
başkenti; Yedi Güzel Adamın memleketi.
Bu güzide şehrimiz, 1918 Mondros Mütarekesiyle
birlikte işgal edilmişti. Düşmana göre, bu topraklarda
işgal oldukça kolaydı ama bilmiyorlardı ki
Maraşlının Allah aşkı, bayrak aşkı, vatan
aşkı bütün bu zorlukların üstesinden gelecekti.
Maraşlı, imanından kaynaklanan yüce
ruhla Ölürsem şehit, kalırsam gazi. olurum duygusuyla harbe
başlamış; Cenab-ı Allah, bu iman dolu göğsü olan
şehre zaferi bahşetmişti.
Maraş, hamamdan çıkan 3 kadının
hicabını açmaya çalışan Fransız askerlerine Durun bre
dinsizler, yaptığınız yetti artık! diyerek ilk
kurşunu sıkan Sütçü İmamdır. Maraş,
kocasının şehit kanını alnına sürerek
silahını alıp savaşa devam eden Senem Ayşedir.
Maraş, Fransızları karşılamak için davul çalması
istenen, hatta davulunun kasnağının altınla
doldurulacağı vadedilen ancak Bu, bir iman meselesidir, vatan
meselesidir, öldürseniz de çalmam. diyen Davulcu Abdal Halil
Ağadır. Maraş, Hiçbir koşulda işgale rıza
göstermeyiz. diyen Rıdvan Hocadır ve Maraş, o ruhu devam
ettiren Necip Fazıldır, Nuri Pakdildir, Abdurrahim Karakoçtur,
Erdem Bayazıttır, Cahit Zarifoğlu, Mahzuni Şerif ve Rasim
Özdenörendir. Velhasıl, Maraş Kahramanmaraştır.
İşte, 12 Şubat 1920, Anadolu
emperyalizmine başkaldırının, vatan, millet
aşkının şahlandığı gündür. Bu
şahlanış sonrası, Anadoludaki örgütlenmeler hızlanmış
ve Maraşın kurtuluşundan sonra diğer şehirler de
kurtuluş mücadelesi vermiştir.
Doksan dokuz yıl önce Maraşta olduğu
gibi, bugün de vatanımız üzerinde oynanmak istenen oyunların
farkındayız. Şimdi de dünyanın en alçak, en eli kanlı,
en zalim terör örgütlerini farklı güncellemelerle üzerimize salmaya
çalışmaktalar. PKKdan FETÖye, DEAŞtan PYD-YPGye kadar bütün
bu örgütler bu amaç için kullanılmaktadır. Sandılar ki bu
milletin Kahramanmaraşta, Gaziantepte, Şanlıurfada,
Adanadaki cesareti mazide kaldı ama attıkları her adımda
yanıldıklarını görüp tokadı yediler. 2015
yılında çukur eylemleriyle millî birliğimizi ve
vatanımızın bütünlüğünü hedef aldılar. Teröristleri de
onların uzantılarını da iş birlikçilerini de kötü
niyetlerini de o çukurlara gömdük ve gömmeye de devam edeceğiz.
Ardından 15 Temmuz darbe girişimine başladılar. Ellerindeki
en modern silahlara güvenerek çıktıkları sokaklarda milletimizin
iman dolu göğsüne çarpınca darmadağın olarak geri döndüler.
Tüm şer güçlerine ve onların yandaşlarına karşı
Hamdolsun biriz, iriyiz, diriyiz ve hep beraber Türkiyeyiz. diyoruz.
Bu vesileyle, bu cennet toprakları ve büyük bir
maneviyatı bizlere miras olarak bırakmış şehit ve
gazilerimizi minnet ve rahmetle anıyoruz. Bizim büyüklerimiz derler ki:
Maraş, sıradan bir yer değil; Maraştan geçilmez,
Maraşa gidilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HABİBE ÖÇAL (Devamla) Derde deva, sadra
şifa, ruha gıda, gönle sefa niyetiyle Değerli
Başkanım, milletvekillerimiz ve tüm Türkiyeyi kahraman
şehrimize davet ediyoruz. İstiklal Madalyalı şehrimizin düşman
işgalinden kurtuluşunun 99uncu yılını kutluyoruz ve
tüm Kahramanmaraşlılarımızı selamlıyoruz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Gündem dışı ikinci söz, Türkiyedeki
son ekonomik gelişmeler hakkında söz isteyen İzmir Milletvekili
Bedri Sertere aittir.
Buyurun Sayın Serter. (CHP
sıralarından alkışlar)
2.- İzmir Milletvekili Bedri Serterin,
Türkiyedeki ekonomik gelişmelere ilişkin gündem dışı
konuşması
BEDRİ SERTER (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Hazine Bakanı ve iktidar
milletvekillerinin günlerdir ekonomiye dair yaptıkları
konuşmalara dayanamayıp halkın sesi olarak bugün kürsüden söz
almış bulunuyorum.
Rüya görüyorsunuz, rüya ve işin kötüsü,
gördüğünüz rüyaya kendiniz de artık inanmıyorsunuz ve gerçekler
ortada. Söyleyecek yalan da kalmadı, hikâye de. Ekonomi çöküşte,
pazar, market bitmiş, ülke son yılların en kötü günlerini
yaşamakta. Tank fabrikası dâhil her şeyi elden
çıkartırsınız ve geçen hafta Hazine Bakanı
çıkmış diyor ki: Yeni bir başarı hikâyesi
yazıyoruz. Bakana buradan sesleniyorum: Göz göre göre iflas
bayrağı çektiniz, farkında değil misiniz? Kriz var, kriz
diyor esnaf, kadın, sokaktaki vatandaş. Artık, memlekette
yarım karnabahar satılıyor. Yatırımlar ve
inşaatlar durmuş, büyük sermaye zaten parasını yurt
dışına çoktan götürmüş vaziyette ve sizin bir
milletvekiliniz çıkıyor burada, dalga geçer gibi bizlerle krizin
lügat tarifini yapıyor. Neymiş? Sistemi kilitleyen gerilim durumu.
Evet, gerilim var. Onu da yaratan sizsiniz, sizin iktidarınız, tek
adam iktidarı. Türkiye'nin her sektöründe tekeller yaratan sizsiniz,
tezgâh fiyatlarının artmasına bunca zamandır göz yuman
sizsiniz. Şimdi, bu mudur aldığınız tedbirler? Nerede
serbest piyasa ekonomisi? Çadır manavlığıyla halkın seçime
kadar gözünü boyamaya çalışıyorsunuz. Yazıklar olsun! (CHP
sıralarından alkışlar)
AHMET AKIN (Balıkesir) Yazıklar olsun!
BEDRİ SERTER (Devamla)
İktidarınız, her söylem ve eylemiyle ülkeyi batırmaya devam
ediyor ve işte, sonuç: Üretici Fiyat Endeksi 2018 yılı yüzde 12,
2019da öngörü yüzde 33. Halkımız soğan-ekmek yiyemez durumda.
Hani Âşık Mahzuni diyor ya: Yiğit muhtaç olmuş kuru
soğana/ Bilmem söylesem mi, söylemesem mi? Çiftçinin mazot alamaz durumu
ortada, geçen sene bu aylarda 5 lira olan mazot bugünlerde 6,5 lira
civarında. Velilerimiz, çocuklarına okula giderken çanta,
ayakkabı, pantolon alamıyor. Kadınlarımız,
çocuklarına iç çamaşırı alamıyor; bir kilo un
alıp evinde kurabiye, kek, börek yapamıyor. On yedi yılda
geldiğimiz durum bu maalesef. Yanlış politikalarınız
her sektörü olduğu gibi inşaat sektörünü de yerle bir etti.
Satılık, kiralık, icrada o kadar çok mülk var ki
aklınız şaşar. Durum buyken Ekonomi 3.0a
hazırlanıyoruz. diyor Sayın Bakan. 3.0 değil, 15.0a da
hazırlansanız elde var kocaman bir sıfır. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Hazine Bakanı, hâlâ daha
Türkiye'nin başını öne eğdirecek
sıkıntımız yok. diyorsunuz. On yedi yıl sonunda
Türkiye, başını kaldıramıyor sayenizde. Öyle
şaşkın bir hâldesiniz ki kürsü ve mikrofonlarda halkın
ihtiyacının olduğu ve krizin bu kadar top
yaptığı noktalarda hâlâ halka 1 kurşunun fiyatını
soruyorsunuz. Durum çok net, aylardır boğazınıza kadar
krize batmış bu halkın gözünde bittiniz artık. Her rakam,
çöküşü teyit ediyor. Son verilere göre, biliyor musunuz ki son altı
ayda 710 bin işçi, işsiz kaldı. Yine, son altı ayda
işsizlik sigortasına müracaat eden 1 milyondan fazla
vatandaşımız var. En az 3 milyon kişiyi ekmeksiz, evinde
çorbasız bıraktınız.
Bir yandan Cumhurbaşkanı, bir yandan
bakanlar Bu vahim tabloya çözüm bulduk. diye bangır bangır
bağırıyorlar. Belediyelere kurdurduğunuz çadır
manavlarıyla milleti kandırdığınızı
zannediyorsunuz, üstelik sanki savaştayız gibi; 2 kilo domates
alabilirsin, 1 kilo salatalık. Bizim Cumhuriyet Halk Partili belediyelerimiz
bunu 1970li yıllarda yaptı, geçmiş olsun. TANSAŞ denen,
İzmirde rahmetli Alyanak döneminde halkın da katkılarıyla
hem sıfır maliyet, sıfır kârla halka bu hizmeti çoktan
sunduk. Üstelik bunu seçime beş kala değil, seçimi kazandıktan
sonra gerçekleştirdik. Cumhuriyet Halk Partisi belediyeciliği tümüyle
halkı mutlu eden belediyeciliktir. Halkın mutluluğu da
çocuklarının karnının doymasından geçer.
Halkımız, çocuklarını doyurmak istiyor, sizden seçim
rüşveti almak değil. Siz her şeyi oy alma derdine
bağladınız, yine yazıklar olsun! Ortaya koyduğunuz ve
sonuçlarını yaşadığınız tüm bu
olumsuzluklara rağmen, biz, Türkiye Cumhuriyetinin neferleri olarak
halkımıza refah içinde yaşayacakları ferah ve huzurlu
günleri getireceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BEDRİ SERTER (Devamla) Başkanım rica
etsem...
BAŞKAN Buyurun Sayın Serter,
tamamlayalım lütfen.
BEDRİ SERTER (Devamla) Teşekkür ederim.
Yıktığınız,
sattığınız ve yok ettiğiniz her şeyi
fazlasıyla halkımıza sunacağız. Üreten Türkiyenin
zengin ve mutlu bireyleri olarak yaşayacağız. 1919 ruhunu
2019da da canlandıracağız.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi, gündem dışı
üçüncü söz, termal başkent Afyonkarahisar hakkında söz isteyen
Afyonkarahisar Milletvekili İbrahim Yurdunusevene aittir.
Buyurun Sayın Yurdunuseven. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
3.- Afyonkarahisar Milletvekili İbrahim
Yurdunusevenin, termal turizmin başkenti Afyonkarahisar iline
ilişkin gündem dışı konuşması
İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; memleketim olan termal
başkent Afyonkarahisar hakkında gündem dışı söz
almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle, İstanbul Çekmeköyde askerî
helikopterimizin düşmesi sonucu şehit olan kahraman askerlerimize
Allahtan rahmet diliyorum. Aziz milletimizin başı sağ olsun.
Seçim bölgem olan Afyonkarahisar; lokumu,
sucuğu, haşhaşı, leblebisiyle meşhur olup, ilimizin
önemli bir diğer değeri de termal su kaynaklarıdır.
İlimiz son on yedi yılda Hükûmetimizin destekleri, tüm vekillerimizin
katkısı ve emeğiyle bugün bir termal başkent hâline
gelmiştir.
İlimiz, ismini tıpta ilaç
yapımında kullanılan Latincede opium denilen, milattan önce
2nci yüzyıldan beri topraklarımıza ekilmekte olan
haşhaş bitkisinden almaktadır. Latincede özsu anlamına
gelen opium zamanla yazılış ve söylenişte
değişikliğe uğrayarak Afyon olarak son hâlini
almıştır. Osmanlı döneminde Karahisar olarak anılan
ilimize Afyon kelimesi eklenerek kullanılması, 1650 tarihli
şeriye belgelerinde de görülmektedir.
Kurtuluşa giden yolda binlerce
insanımızın şehit olduğu, cumhuriyetimizin
kazanıldığı ve on yedi yıldır bu millete, bu
ülkeye seve seve, canla başla hizmet eden AK PARTİmizin temellerinin
atıldığı Afyonkarahisarımız, bugün Türkiyemizin
bir termal başkentidir.
Son yıllarda turizmin yıl boyunca
yoğunluk kazanması için Kültür ve Turizm
Bakanlığımızca turizmi çeşitlendirme politikaları
uygulanmakta, turizm çeşitlerinden en önemlisi olan termal turizm faaliyeti,
ilimizde de yıl boyunca sürdürülmektedir.
Afyonkarahisar, Türkiyede kaplıca ve
ılıca yönünden sayılı iller arasındadır.
Kaplıcaları, zengin tabiat yapısı, tarihî eserleri,
alternatif turizm çeşitliliği, kültür ve inanç turizmi, festival ve
şenlikler gibi çeşitli turizm değerlerine sahip olan Afyonkarahisar,
Anadolunun batı yakasında bir kavşak noktası olup
doğuyu batıya, kuzeyi güneye bağlayan tabii bir kapı
konumundadır. Bu yüzden Afyonkarahisar, turizm potansiyeli yönüyle
ülkemizin sayılı illeri arasındadır.
Afyonkarahisarımız, tarih boyunca sahip
olduğu termal sularıyla hem bir şifa hem de bir cazibe merkezi
olmuştur. Friglerden beri aktif olarak kullanılan
kaplıcaları, günümüzde modern konaklama tesisleri ve bunların
sahip olduğu gelişmiş kür merkezleriyle Türkiye'nin
sağlık turizmi alanında da başkenti olacaktır.
Afyonkarahisarımızda bulunan Ömer Gecek,
Gazlıgöl, Hüdai ve Heybeli termal turizm merkezlerinin, sahip
oldukları ayrı ayrı su özellikleriyle birçok hastalık için
şifa kapısı olduğu da bilinmektedir. Bu nedenle yurt içi ve
yurt dışından birçok hasta, ilimizi ziyaret etmiş ve
termallerde şifasını bulmuştur elhamdülillah.
Termal başkent Afyonkarahisarımız,
21 bini termal, 5 bini normal olmak üzere toplamda 26 bin yatak kapasitesiyle
misafirlerimize hizmet vermektedir. Afyonkarahisarımızda 7 adet
merkezimizde, 3 tanesi de Sandıklı ilçemizde olmak üzere toplam 10
adet 5 yıldızlı otelimiz bulunmaktadır. AK PARTİ
olarak hükûmete geldiğimiz 2002 yılında ilimizde turizm işletme
belgeli konaklama tesisi sayısı 6 iken bugün 21 olmuştur. 2002
yılında belediye belgeli konaklama tesisi sayısı 24 iken
bugün tam 149 olmuştur. İlimizi -2018 yılı Ekim ayı
raporlarına göre- 854 bini yerli, 21 bini yabancı olmak üzere toplam
875 bin turist ziyaret etmiştir.
Bugün, Afyonkarahisar termal suların hemen hemen
her damlasını özenle kullanmaktadır. Termal
sularımızın kalorisi yüksek olduğu için kullanım
yelpazesi de geniştir. Termal su, hamamlardan 5 yıldızlı
otellere, sağlık ve şifa kaynağından konutların
ısıtılmasına, seracılıktan elektrik üretimine
kadar hayatın her alanında kullanılmaktadır. Bugün yüzde
60ı Özel İdareye, yüzde 27si Afyonkarahisar Belediyesine, yüzde
6sı Ticaret ve Sanayi Odasına, geriye kalan yüzde 7lik
kısmı da küçük ortaklıklarda bulunan AFJET yani Afyonkarahisar
Jeotermal Elektrik Üretim, Turizm ve Ticaret Anonim Şirketi, 2 milyon 184
bin metrekare konut, 148.700 metrekare otel, 210 bin metrekare teknolojik sera;
toplamda 2 milyon 542 bin 700 metrekare olan ve bunun
karşılığında da 25 bin 427 konut ve kapalı
alanın ısıtmasını yapmaktadır. Ayrıca, 3
megavatsaat kapasiteli jeotermal elektrik üretim santrali de yaklaşık
bir yıldır faaliyetini sürdürmektedir.
Ben buradan tüm halkımızı ve tüm
değerli milletvekillerimizi termal turizmin başkenti olan
Afyonkarahisara davet ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
şimdi, sisteme giren ilk on beş milletvekiline yerlerinden birer
dakika süreyle söz vereceğim. Bu sözlerin ardından sayın grup
başkan vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
Sayın Gaytancıoğlu, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, Saros Körfezinin, Edirne ili Keşan ilçesi
Sazlıdere köyü sahiline yapılması planlanan doğal gaz ikmal
limanı projesiyle tehdit altında olduğuna ilişkin
açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Gün geçmiyor ki AKP'nin çevre talanı
olayları hız kessin. Dünyanın kendi kendini temizleme
özelliği olan birkaç körfezinden biri olan ve doğal sit alanı
olarak ilan edilen Saros Körfezine -Keşan Sazlıdere köyü
yakınlarına- doğal gaz ikmal limanı yapılması
planlanmaktadır. Halkın gözünden kaçırılarak
yapılıyor. Halk istemiyor, yapılan toplantılar oldubittiye
getirilerek proje, Çevre Bakanlığında, yine halkın
temsilcilerinin katılmak istediği ama davet bile edilmediği bir
ortamda onaylanıyor. Saros Körfezine sanayi ve gemi faaliyetini sokmak,
Trakya bölgesi ve insanına yapılacak en büyük kötülüklerden biridir.
Kendi kömürümüz, kimsede olmayan güneş
varlığımız varken enerjide dışa bağımlı
hâle geldik. Üstüne üstlük, bir de bu yatırımlar doğaya zarar
veriyor. Yetkilileri uyarıyorum: Bu yatırımı halka
rağmen yapamazsınız.
BAŞKAN Sayın Kaya
2.- Trabzon Milletvekili Ahmet Kayanın,
Trabzonsporun Süper Ligde uğradığı
haksızlıklara seyirci kalan Türkiye Futbol Federasyonu
Başkanını ve Merkez Hakem Kurulunu istifaya davet ettiğine
ilişkin açıklaması
AHMET KAYA (Trabzon) Trabzonsporumuzun
Başakşehir ve Galatasarayla yaptığı maçlarda maç
sonucunu doğrudan etkileyen fahiş hakem hatalarına ve büyük
haksızlıklara tanık olduk. Bu hakem hatalarıyla
Trabzonsporumuzun umutları, gurur duyduğumuz genç
fidanlarımızın emekleri göz göre göre
çalınmıştır. Şunu herkes bilmeli ki Trabzonluların
ekmeği yenir ama hakkı asla yenemez.
Futbolumuzda Anadolu devrimini gerçekleştiren
Trabzonspor, altyapıdan yetiştirdiği genç oyuncularıyla
onurlu bir mücadele vererek adım adım zafere koştuğu bir
dönemde, tıpkı şampiyonluğunun çalındığı
2010-2011 sezonundaki gibi yine büyük haksızlıklarla karşı
karşıyadır. Artık, sabır taşımız
çatlamıştır. Süper Ligimiz bu adaletsiz hakemlerle ve bu
anlayışla yönetilemez. Merkez Hakem Kurulundaki taht
kavgalarınıza Trabzonsporumuzu alet etmenize sessiz kalmayacağız.
Buna seyirci kalan Türkiye Futbol Federasyonu Başkanını ve Merkez
Hakem Kurulunu istifaya davet ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Akın
3.- Balıkesir Milletvekili Ahmet
Akının, uygulanan tarım ve enerji politikalarının
yanlış olduğuna, tanzim satışların iktidarı
kurtaramayacağına ilişkin açıklaması
AHMET AKIN (Balıkesir) Sayın
Başkan, tarımda sulamadaki fahiş ücretler çiftçinin belini
büküyor. Nisan 2018de çıkan kanunla, sulamaya ilişkin
yatırım bedelinin ve sulama tesislerinin yatırım bedelinin
amortismanına tabi olmadığı hüküm altına
alındı. Yani sulama ücretlerinde yatırım bedeli
kaldırılmış oldu. Sulama ücretlerinde düşüş
beklenirken 2019 yılı sulama ücretlerinde yüzde 20 artış
oldu. Tarımsal sulamada elektrik fiyatı bir yılda yüzde 71
arttı. Mazot yüzde 15, azotlu gübre yüzde 100, tarım ilaçlarının
fiyatı yüzde 80e kadar arttı. Doların 7 lira olduğu
zamanlarda çiftçi ne ilaç ne de gübre aldı. Şimdi kalkıp
Cumhuriyet Halk Partisi projeleriyle zevahiri kurtarmaya
çalışıyorsunuz. Üretmeyen Türkiyede iktidarınızı
tanzim satışlar da kurtaramayacak. Tarım ve enerji
politikalarında baştan sona yanlış yapıyorsunuz. Bir
çekip
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Topal
4.- Hatay Milletvekili Serkan Topalın, Hatay
ilinde yaşanan sel felaketi sonrasında hasar tespit çalışması
yapılıp yapılmadığı, üreticilerin toplam
zararının ne kadar olduğu ve kamuya olan borçlarında
erteleme veya ödeme desteği yapılıp
yapılmadığı konularında Hükûmetten açıklama ve
destek beklenildiğine ilişkin açıklaması
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Ocak ayında Hatayda yaşanan sel felaketi,
tarım alanlarına çok ciddi zarar vermiş, üreticimiz mağdur
olmuştur. Yine aynı şekilde selden kentimizin
altyapısı da ciddi anlamda zarar görmüştür. Hükûmete,
vatandaşlarımızın mağduriyetini giderme
noktasında birçok kez çağrı yapmamıza rağmen somut
hiçbir adım atılmadığını üzülerek görüyoruz.
Hükûmete soruyorum: Hatay ilimizde yaşanan sel felaketi sonucu hasar
tespit çalışması yapıldı mı? Üreticilerimizin
toplam zararı ne kadardır? Zarar gören üreticilerimize herhangi bir
ödeme yaptınız mı? Üreticilerimizin kamuya olan borçlarında
erteleme veya ödeme desteği yapıldı mı?
Yapılmadıysa bunun sebebi nedir? Aynı şekilde altyapısı
zarar gören belediyelerimize herhangi bir ek ödeme yapıldı mı?
Hatay halkı bu konuda Hükûmetten açıklama ve destek bekliyor.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Karaca
5.- Denizli Milletvekili Gülizar Biçer
Karacanın, emeklilikte yaşa takılanların seslerine kulak
verilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, 55 milyon seçmenimiz,
bizleri, yüce Mecliste haklarının ve sorunlarının
mücadelesine ses olmak için milletvekilliği gibi onurlu bir görevle
görevlendirdi. Emeklilikte yaşa takılan vatandaşlarımız,
Türkiye Büyük Millet Meclisinde bugün temsil edilen tüm siyasi partilerin seçim
beyannamelerinde sorunların çözüleceğine ilişkin vaatleri için
de oy verdi. 24 Hazirandan bu yana verilen sözlerin ve vaatlerin yerine
getirilmesi için âdeta haykırıyorlar. Emeklilikte yaşa
takılan vatandaşlarımızın kazanılmış
haklarının iadesi için Cumhuriyet Halk Partisi olarak defalarca
önerge ve yasa tekliflerimizi sunduk ancak kulaklarınızı
tıkadınız. Boş işler diyerek emeklilikte yaşa
takılan vatandaşlarımızın sorunlarını
küçümsediniz.
Geçtiğimiz pazar günü yurdun dört bir
yanından gelen vatandaşlarımız gibi ilim Denizliden 11
otobüs emeklilikte yaşa takılan hemşehrilerim, seslerini
duyurmak için Ankaraya geldiler. Bu sese kulak verin. Yanlışta
ısrar etmeyin. Gündemi değiştirme çabanızdan da lütfen
vazgeçin.
BAŞKAN Sayın Arslan
6.- Denizli Milletvekili Kazım Arslanın,
Eren Erdemin oy birliğiyle tahliye edildiği hâlde cumhuriyet
savcısının itirazıyla oy çokluğuyla yeniden
tutuklanmasının sebebi ile Osman Kavalanın uzun süredir tutuklu
kalmasının sebebini ve neden tahliye edilmediklerini Adalet
Bakanından öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
KAZIM ARSLAN (Denizli) Adalet Bakanına
soruyorum:
1) 26ncı Dönem Cumhuriyet Halk Partisi
milletvekilimiz iki yüz otuz dört gündür tutukludur. Tutuklama bir tedbir
olduğuna göre, delillerin de toplanmış olmasına
rağmen, önce oy birliğiyle tahliye edildiği hâlde cumhuriyet
savcısının itirazıyla yeniden oy çokluğuyla
tutuklanmasının sebebi nedir? Özellikle Eren Erdeme adaletin
askıya alındığı bu mahkemelerin hukuki değil de
siyasi bir karar vermesi sebebi nedir? Aynı davada aynı kişi
hakkında aynı gün içerisinde farklı karar verilmesinin sebebi
nedir? Eren Erdem neden tahliye edilmiyor?
2) Osman Kavala iki yıla yakın bir süredir
tutukludur. Hâlâ hakkında bir davanın
açılmadığını görmekteyiz. Bu kişinin uzun süreden
beri tutuklu kalmasının sebebi nedir? Hakkındaki dava niçin
açılmıyor? Uzun süre tutuklu kalmasında siyasi bir etki var
mıdır? Deliller toplandıysa neden dava açılmıyor,
neden tahliye edilmiyor?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Gürer
7.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
Niğde ili Altunhisar ilçesinde yaşanan mağduriyetleri 31
Marttaki yerel seçim sonrası işbaşına gelecek olan CHPnin
gidereceğine ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Niğde Altunhisar ilçemiz Hititlerden günümüze
zengin kültür ve tarih varlıklarıyla önemli bir merkezdir. 1990
yılında ilçe olan Altunhisarda açılan adliye AK PARTİ
döneminde kapatılmıştır. İlçede yapılan 80
yataklı hastaneye ise yataklı hasta kabulü yapılmamakta,
sağlık görevlileri acil durumlara müdahale edebilmektedir. Sulama
amaçlı barajda ne yazık ki zemin nedeniyle su kaçakları önlenememiştir.
CHP İlçe Başkanı Sedat Kayhan ve
Belediye Başkan adayımız Abdi Mercanla esnafları ziyaret
ettik. İşsizlik ilçe genelinde büyük sorundur. Tarımda sorunlar
artmıştır. Çiftçiler icralık ve borç altındadır.
Esnaf, BAĞ-KUR primlerini ödeyemez durumdadır. Meslek yüksek okulunun
açılması, el sanatlarının geliştirilmesi, tarım
sorunlarında çözümü on altı yıldır AK PARTİ
gerçekleştirmemiştir. Halkı CHPye oy vererek Altunhisarın
kaderini değiştirmeye kararlı gördüm. Altunhisar yerel
seçimlerde değişikliklerle özlenen hizmetlere erişecektir.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Şimşek
8.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin,
konkordato ilan eden tavukçuluk firmasının Adana ve Mersindeki
işletmelerinde açlıkla karşı karşıya kalan
kanatlı hayvanlara yem desteği vermesini, köylülerin
alacaklarını ödemesini ve Ziraat Bankasının tavuk kümesi
işleten köylülere kredi açmasını talep ettiğine
ilişkin açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Adana ve Mersinin en büyük
tavukçuluk firmalarından bir tanesi, konkordato ilan etmiş, 650ye
yakın çalışanı zor durumda kalmıştır. Firma,
şu anda kayyuma devredilmiştir; yalnız, firmanın tavuk
kümeslerine dağıttığı 2 milyonun üzerindeki civciv
açlıkla karşı karşıyadır. Ben öncelikle, firmadan
acil olarak bu kümeslere yem desteği vermesini, ikinci olarak da bu
firmadan alacaklı olan kümesçilerin, el emeği göz nuruyla
çalışan köylülerin alacaklarının köylülere ödenmesini talep
ediyorum. Üçüncü olarak da bu firma ödeme yapamadığı için köylüler,
Ziraat Bankasına ve diğer bankalara olan borçlarını
ödeyememektedir. İki üç aylık alacakları içeride
kalmıştır. Ziraat Bankasının tavuk kümesi işleten
bu köylülere mutlaka kredi açmasını talep ediyor, saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Şeker
9.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin,
2018 yılında ihracatta rekor kırılmasının
ekonominin emin ellerde olduğunun göstergesi olduğuna ilişkin
açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
2018 yılında ihracatta rekor
kırılırken ihracatımızın
ithalatımızı karşılama oranı da yüzde 75,3 olarak
gerçekleşti. Bu da ekonominin emin ellerde olduğunu göstermektedir.
Seçim bölgem Kocaeli, ticaretteki performansıyla Türkiyeyi dünyanın
sayılı ihracat ülkelerinden biri hâline getirmek için yüksek ihracat
yapan ikinci il olarak göze çarpmaktadır. 2018 yılında seçim
bölgem Kocaelinin ihracat artışı, Türkiye genelinin çok
üzerinde olup 2018 yılında 28,6 milyar dolar ihracat rekoru ile
ülkemizin 2000 yılındaki ihracatının üzerinde bir
ihracatı gerçekleştirmiştir. Ülkemizin büyümesi için, seçim
bölgem Kocaelide yirmi dört saat üretim yapan sanayicilerimiz başta olmak
üzere, ihracat yapan tüm firmalarımıza teşekkür ediyor,
saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Tanal
.
10.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın, Hızır orucunun ülkemizin huzura, berekete ve
barışa kavuşmasına vesile olmasını temenni
ettiğine ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Değerli Başkanım.
Hızır sevgidir, birliktir, bütünlüktür,
kardeşliktir, hoşgörüdür. Anadolunun kültürel birikiminin en köklü
ögelerinden biri olan Hızır orucu bu gece başlayacaktır. Bu
seneki Hızır orucunun ülkemizin huzuruna, bereketine, barışa
kavuşması için vesile olmasını temenni ediyorum. Üç gün boyunca
Hızır orucu tutacak olan tüm canların dualarının Hak
katında kabul olmasını diliyorum.
Değerli Başkanım, değerli
milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisinde üyeler lokantasında
basın mensupları için ancak bir masa ve on sandalye verilmekte. 50
basın mensubu bulunmakta, halkla ilişkiler lokantasında
onların yemek yemesi yasaklanmaktadır. Yasama, yürütme, yargı;
basın 4üncü kuvvettir diyoruz. Basın mensuplarının bu
şekilde şahsiyetleri ve onurları rencide edilmektedir. Bu
şekilde beyaz ve siyah ayrımını ortadan
kaldıralım. Yasama personelinin girdiği her yere basın
mensupları girebilmelidir. Bu mağduriyeti gidermenizi talep ediyorum.
Saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Tarhan
11.- Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhanın,
Kocaelinin Kartepe İlçesi Eşme Mahallesinde bulunan çöp depolama
alanının tehlike saçtığına ve önlem alınması
gerektiğine ilişkin açıklaması
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Kocaeliye bağlı Kartepenin Eşme
Mahallesi mevkisinde büyük bir çevre kirliliği yaşanıyor. Çöp
depolama tesisi olarak kullanılan alandan sızan bütün atıklar
Sapanca Gölüne karışıyor. İnsan
sağlığı ve doğa açısından oldukça riskli
olan bu duruma acilen önlem alınmalıdır. Tabiatın en güzel
yerinin çöp depolama alanı yapılması kabul edilemez. Derhâl
önlem alınması ve mikrop saçan çöp depolama alanına engel
olunması gerekmektedir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Hancıoğlu
12.- Samsun Milletvekili Neslihan
Hancıoğlunun, inşaat sektörünün zor durumda olduğuna
ilişkin açıklaması
NESLİHAN HANCIOĞLU (Samsun)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İktidar bugün o kadar âciz durumdadır ki
propaganda aracı bir iki proje ve bir de yazlık saray
inşaatı dışında tek bir çivi dahi çakılamaz hâle
geldi. Vatandaşlarımızın asıl ihtiyacı olan
yatırımlar durdu. Örneğin, seçim bölgem Samsunda Vezirköprü
ilçemizde devlet hastanesi inşaatı bu durumdadır. Ayvacık
ilçemizde Taşova-Erbaa yolu ve Çarşamba bağlantı yolunda
inşaat durdu. Maliyetler yükseldiğinden yükleniciler işleri
durdurdu. Alt yükleniciler paralarını alamıyor. Samsunumuzda
daha onlarca yatırım bu hâldedir ve vatandaş artık isyan
ediyor.
Bakın, uyarıyorum: Bu yükleniciler bugün
değilse bile bir iki ay içinde iflaslarını açıklayacaklar.
Bugün hiçbir tedbir almayıp sadece bu gerçeği milletten gizlemeye
çalışsanız da yarın ülkemizin ödeyeceği fatura çok
ağır olacak.
BAŞKAN Sayın Taşkın
13.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, İstanbul Çekmeköyde meydana gelen helikopter
kazasında şehit olan askerlere Allahtan rahmet dilediğine ve 10
Şubat Sultan II. Abdülhamit Hanı vefatının 101inci
yıl dönümünde rahmetle andığına ilişkin
açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Dün İstanbul Çekmeköyde meydana gelen
helikopter kazasında şehit olan kahraman askerlerimize Cenab-ı
Allahtan rahmet, ailelerine ve Silahlı Kuvvetlerimize
başsağlığı ve sabırlar niyaz ediyorum.
Milletimizin başı sağ olsun.
10 Şubat 1918de İstanbulda vefat eden
cennetmekân Sultan II. Abdülhamit Hanı vefatının 101inci
yıl dönümünde rahmetle anıyoruz. 31 Ağustos 1876da Osmanlı
Devletinin 34üncü padişahı olarak tahta çıkan Sultan II.
Abdülhamit, büyük sıkıntılarla mücadele etmek zorunda
kaldığı otuz üç yıllık döneminde kendisine has
politikasıyla imparatorluk topraklarının bütününü korumayı
başarmış, başta eğitim ve ulaştırma olmak
üzere, sağlık ve haberleşme alanlarında yenileşme ve
modernleşme anlamında birçok ilklere imza atmıştır.
Vefatının 101inci yıl dönümünde cennetmekân Sultan II.
Abdülhamit Hanı bir defa daha rahmetle anıyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Filiz
14.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin
Filizin, Tarım ve Orman Bakanlığının arazi
toplulaştırma işlemlerinin tamamlanamaması nedeniyle
mağdur olan çiftçilerin mağduriyetini gidermesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Parçalı arazileri birleştirmek, giderleri
azaltıp gelirleri artırmak amacıyla 2011 yılında arazi
toplulaştırılması çalışmalarından
yıllardır netice alınamamış, uygulamada yaşanan
sorunlar nedeniyle de arazi toplulaştırılması
çiftçilerimize ve arazi sahiplerine faydadan çok zarar getirmiştir. Seçim
bölgem Gaziantepte arazi toplulaştırılması masa
başında ve harita üzerinde sadece büyüklüğü görülebilen
arazilerin verim durumu gözetilmeden yapılmakta, vatandaşın
arazisi birleştirilmekten ziyade parçalanarak birbirinden uzak parseller
hâline getirilmektedir.
Aynı zamanda, toplulaştırma
işlemlerinin yıllardır tamamlanamaması çiftçinin arazisi
üzerine yatırım yapmamasına sebep olmakta, ekonominin
vurduğu çiftçinin mağduriyeti daha da artmaktadır. Bu konuda
Tarım ve Orman Bakanlığı gereğini ivedilikle
yapmalıdır diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Şahin
15.- Balıkesir Milletvekili Fikret
Şahinin, hekimler başta olmak üzere sağlık
çalışanlarının sağlıkta şiddete
karşı kamu spotu yayınlanmasını Sağlık
Bakanlığından talep ettiğine ilişkin
açıklaması
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sağlık Bakanlığına
sesleniyorum: Toplumun her kesiminde giderek artan şiddet
olaylarından sağlık çalışanları da
paylarını fazlasıyla almaktadır. Her saat başı en
az 1 sağlık personelinin fiziksel şiddete
uğradığı günümüzde, yasal düzenlemeler
yapılmış olmasına rağmen, şiddeti azaltmanın
en etkin yöntemi toplumu şiddet olaylarına karşı
bilinçlendirmek ve duyarlı hâle getirmektir. Bu amaç doğrultusunda,
hekimlerimiz başta olmak üzere, sağlık
çalışanlarının tamamı
Bakanlığınızdan sağlıkta şiddete
karşı kamu spotu yayınlanmasını talep etmektedir.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Değerli arkadaşlar, şimdi de
sayın grup başkan vekillerimizin söz taleplerini
karşılayacağız.
İYİ PARTİ Grup Başkan Vekili
İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu.
Buyurun Sayın Ağıralioğlu.
16.- İstanbul Milletvekili Yavuz
Ağıralioğlunun, 15 Temmuz darbesini müteakip 669
sayılı KHK gereğince kapatılan askerî okullardan
ilişiği kesilenlerin mağduriyetinin giderilmesi
gerektiğine, darbeyle irtibatı, iltisakı olmayanların
mağduriyetini giderme mesuliyetinin devletin olduğuna, Çin
Hükûmetinin Abdurehim Heyitle ilgili Yaşıyor. bilgisine ihtiyatla
baktıklarına, Dışişleri
Bakanlığımızdan açıklama beklediklerine ve bu mevzuda
hassasiyet talep ettiklerine ilişkin açıklaması
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, askerî okullarla ilgili bir talep geldi. Askerî okullar
-16.409 kişilik- 669 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin
105inci maddesinin (c) hükmünce, biliyorsunuz 15 Temmuz darbesini müteakip
kapatıldı. Sonra alımlar devam etti. Genel Kurulumuzun bilmesi
lazım, mutlaka milletvekili arkadaşlarımıza da geliyordur,
talep şu: Hiçbir güvenlik soruşturması yapılmadan 16.409
kişinin ilişiği kesilerek okullar kapatıldı ve sonraki
süreçte astsubay okullarına alımlar yapılmaya devam edildi.
Güvenlik soruşturmaları yapılmadan ilişiği kesilenlerden,
mezun olanların, okudukları bölümlerle mütenasip bölümlerden diplomalandırılmaları
sağlandı; mezun olmayanların, benzer okullardan yine aynı
hükümler çerçevesinde diploma almalarına imkân tanındı.
Şöyle bir mağduriyet oluşmuş:
KHKyle ilgili karardan sonra ilişkileri kesildiği için
-okullarına girdikleri zaman memur oldukları yazılıyor-
çıkışta da Memuriyetten ilişkileri KHKyle
kesilmiştir. diye bir ibare var diplomalarının üstünde. Bu
ibare, hayatlarının konforunu etkileyecek bir zulme dönüşmüş
durumda. Dolayısıyla bununla ilgili bir düzeltme talebi var.
İkincisi: Astsubay okullarına geri
alım devam ettiği için
16.409 kişinin ilişiği
kesilmiş. Bunların içerisinde darbeyle bir şekilde
irtibatı, iltisakı olanları tespit edip, olmayanların
mağduriyetini giderme mesuliyeti devletindir. Üzerimizde böyle bir
şüphe var. Askerî okullardan da bu anlamda ciddi bir istifham oluştu
devletin istihbarat birimlerinde.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Dolayısıyla, oluşan, oluşturulan istifhamı ortadan
kaldırmak için devlet, güvenlik soruşturması
mekanizmasını etkin kullanmak yerine, buna hiç teşebbüs etmeyip,
herkesin komple ilişkisini kesip sivil okullarda okur hâle getirmiş
oldu. Ciddi bir mağduriyettir. Diyelim ki 16.409 kişiyi güvenlik
soruşturmasını yapmadan attınız, ilişkisini
kestiniz. Bunların içerisinden biri bile mağdursa devlet o
mağduriyetten doğan hakkı iade ettiği için devlettir.
Dolayısıyla bu hak kaybının giderilmesi ciddi bir taleptir.
Devleti yaşatan adalettir. Bu adaletsizliğe devletin mukabele etmesi
lazım.
Dışişleriyle alakalı, Sayın
Başkanım, kamuoyuna Türkistanlı Ozan Abdurehim Heyitle
alakalı bir bilgi düştü. Türk kamuoyu çok hassas bu konuda, bu
hassasiyet izharımıza Dışişleri Bakanlığı
nezaret etti ilk defa.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Türk Dışişlerinin bu anlamda ciddi bir irade beyanı Çin
Hükûmeti nezdinde makes buldu ve ilk defa, Dışişlerimizin
sorduğu soruya videoyla cevap vermek ihtiyacı duydular. O
cevabın devamında da içeride akademisyen olarak tutulan 8-10
kişinin de ismi zikredildi. Dışişleri
Bakanlığımızın bilgi notu diye kamuoyuyla
paylaştığı çerçeve metinde, mevzuyu ciddiye alınca
Hariciyemizin uluslararası kamuoyunda da itibarlı cevaplar alabilme
imkânının ne kadar kolay olabildiğini gördük. Bu Meclis
açıldığı günden beri Doğu Türkistanla ilgili
hassasiyet izhar ediyoruz ama ilk defa Dışişlerinin benzer bir
literatür ve dille Hariciye olarak Çin Hükûmeti nezdinde cevap istemesine Çin
Hükûmeti doğru cevapları verdi. Ama her şeye rağmen biz bu
kafa karışıklığının giderilmesi için kendi
devletimizin bilgilerine itimat etmeyi tercih ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Çinin ozanımızla ilgili Yaşıyor. bilgisine ihtiyatla
bakıyoruz. Dışişleri Bakanlığımızdan
kamuoyunu rahatlatacak ciddi bir açıklama bekliyoruz.
Bu mevzuda yapılan haberlerin devlet-millet
sorumluluğumuza yakışır mahiyet arz etmesi için de
kamuoyunun bu mevzuda bilgilendirilme süreçlerini Dışişlerinin
bilgilerinin ışığında yapmak istiyoruz.
Dolayısıyla orada cihadist unsurların mevzuyu
iltihaplandırdığı üzerinden gelişen korku iklimi bir
sürü mazlumun kamplarda mağdur edilmesine sebebiyet veriyor. Bizim ana
akım medyamızda bazı haberler meslek edindirme kursları
şeklinde takdim ediliyor. Bu haberler orada bunca eziyeti çeken
insanlarımızın mukavemetini kırıyor. Bu mevzuda hassasiyet
talep ediyoruz.
Teşekkür ediyorum efendim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şimdi, Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkan Vekili Manisa Milletvekili Erkan Akçay.
Buyurun Sayın Akçay.
17.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
İstanbul Çekmeköyde askerî helikopterin düşmesi sonucu şehit
olan askerlere Allahtan rahmet dilediğine, 2018 yılında da
aynı model helikopterin düşmesinin dikkat çekici olduğuna ve
konuyla ilgili adli, idari tahkikat yapılmasını beklediklerine,
Abdurehim Heyitin ölüm haberi üzerinden yürütülen algı operasyonuna
karşı dikkatli olunması gerektiğine, Türkiye
Cumhuriyetinin Doğu Türkistan Türklerinin haklı davasının
takipçisi ve savunucusu olduğuna ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Dün akşam saatlerinde İstanbul
Çekmeköyden acı ve yürek yakan bir kaza haberi aldık. Askerî bir
helikopterin düşmesi sonucu maaselef 4 askerimiz şehit olmuştur.
Şehitlerimize Cenab-ı Allahtan rahmet, ailelerine, sevenlerine ve
büyük Türk milletine başsağlığı diliyoruz. Menfur kaza
meskûn bir mahalde meydana geldi. Sivil vatandaşlarımızın
zarar görmemesi için şehitlerimizin gösterdiği kahramanlık
gönlümüzden silinmeyecektir.
Düşen helikopterin 26 Kasım 2018de
İstanbul Sancaktepede 5 askerimizin şehadetiyle sonuçlanan kazadaki
helikopterle aynı cins ve modelde olması dikkat çekicidir. Kazalara
ve düşen helikopterlere ilişkin adli ve idari tahkikatın bir an
önce tamamlanarak sonuçların kamuoyuyla paylaşılmasını
bekliyoruz. Gerekirse UH-1 tipi helikopterler Türk Silahlı Kuvvetlerinin
envanterinden çıkarılmalıdır.
Bu vesileyle şehitlerimize bir kez daha
Allahtan rahmet, ailelerine ve yakınlarına ve aziz milletimize
başsağlığı diliyoruz.
Sayın Başkan, Doğu Türkistanda Çin
devletinin Uygur Türklerine yönelik baskıcı politikaları kamuoyu
gündemini meşgul etmeye devam etmektedir. Geçtiğimiz hafta Uygurlu
Ozan Abdurehim Heyitin, tutuklu olduğu Çin hapishanelerinde vefat
ettiği haberi kamuoyunda büyük bir infiale sebep olmuştu. Aralık
2005te Türkiyede de bir konser veren Abdurehim Heyit Nisan 2007den beri
tutukludur. Vefat haberinin ardından Çin makamlarından Abdurehim
Heyitin hayatta olduğuna dair bir video yayınlandı Türk
Dışişleri Bakanlığının açıklaması
üzerine.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Öncelikle belirtmek isteriz
ki bu video Uygur Türklerinin sistematik bir şekilde, baskı
altında yok edilmesine yönelik Çin politikalarını örtbas
edemeyecektir. Ayrıca, Çin Büyükelçiliğinden yapılan
açıklamada toplama kamplarının
haklılığının savunulmaya
çalışılması insanlığın utancıdır.
Bugün Çin zindanlarında yüzlerce Uygur Türkü aydın ve sanatçı
vardır. Tıp fakültesinden doktorlar, Kaşgar ve Sincan
Üniversitelerinden profesörler, öğretmenler, gazeteciler,
yayıncılar, şairler, yazarlar hapishanededir. Mesela şimdi
sormak istiyorum: Bütün bu kişilerin hayatta olup olmadıklarına
dair de yeni açıklamalar yapılacak mıdır Çin
tarafından? Özetle, Abdurehim Heyitin ölüm haberi üzerinden yürütülen
algı operasyonuna karşı dikkatli olmalıyız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Tamamlıyorum Sayın
Başkan.
Doğu Türkistan Türklerinin haklı
davasının takipçisi ve savunucusu Türkiye Cumhuriyetidir, bu gerçek
hiçbir zaman değişmeyecektir. Dışişleri
Bakanlığımızın, Bakanlık Sözcüsünün 9 Şubat
2019 tarihli açıklamasına sahip çıkarak, Doğu Türkistan
davasını gündemden uzak tutmaması beklentimizdir. Ayrıca
Türkistandaki Çin zulmü birkaç videoyla da gizlenemeyecektir. Bu istikamette
acil olarak şu adımlar gündeme getirilmelidir: Çinin kendini aklama
girişimlerine karşı Kaşgar ve Urumçi başta olmak üzere
Doğu Türkistanın çeşitli kentleri, başta Anadolu
Ajansı olmak üzere basın-yayın
kuruluşlarımızın temsilcilerine açılmalıdır
ve Doğu Türkistanda radikalizmle mücadele kapsamında Diyanet
İşleri Başkanlığımızın faaliyetlerine
ve eserlerini dağıtmasına izin verilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Şimdi tamamlıyorum
Sayın Başkanım.
Ayrıca Yunus Emre Enstitüsü de Doğu
Türkistanda faaliyetlerine başlamalıdır diyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şimdi Halkların Demokratik Partisi Grup
Başkan Vekili Mersin Milletvekili Fatma Kurtulan konuşacaktır.
Buyurun Sayın Kurtulan.
18.- Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın,
İstanbul Taksimde gerçekleştirmek istedikleri basın
açıklamasının İçişleri Bakanının Sizi
yürüten adam değildir. beyanıyla engellendiğine, Mersin ve
Adana ilinden gelen seçmenlerinin HDP grup toplantısına
katılmasının engellendiğine, parti binalarının
zırhlı araçlarla, silahlı güvenlik güçleriyle
sarıldığına ve adaylarının uzun namlulu silahlar
eşliğinde çalışmalarını sürdürmek durumunda
kaldığına, Leyla Güvenin talebine kulak verilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
FATMA KURTULAN (Mersin) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlar; dün eş başkanlarımızın da
olduğu, grubumuzun tamamına yakınının bulunduğu,
İstanbul Taksimde bir basın açıklaması yapmak istedik, bir
anayasal hakkı kullanmak istedik ancak öncesinde, hepimizin de
izlediği gibi, İçişleri Bakanının Onları
yürüten, adam değildir. beyanı sonrası bu engellendi.
Kuşkusuz ilk defa bir eylemin, etkinliğin ya da bir talebin, anayasal
bir hakkın engellenmesi gerçekleşmiyor. Ancak bir İçişleri
Bakanının İzin veren, yürüten, adam değildir.
beyanıyla sanırım Türkiye Cumhuriyetinde ilk defa
karşılaşıyoruz. Bir İçişleri Bakanının,
engelleme girişimlerini Anayasaya, hukuka, yasalara
dayandırması gerekiyor. Ancak şu an içinde bulunduğumuz
durum, daha önce de Eş Genel Başkanımız Sayın Pervin
Buldanı da hukuksuzca, hatta fütursuzca tehdit etmesi yaşanan hak
ihlallerinden biridir ya da bu Bakana özgü bir durumdur.
Sayın Başkan, bugün grup
toplantıları vardı biliyorsunuz. Grup toplantımıza
katılmak üzere Mersin ve Adanadan gelen 81 kişi Balâ
kavşağında, İstanbuldan gelen 40 kişi de Kazan
gişelerinde saatlerce bekletildiler. Hepsinin kimliği
alındı, ancak yapılan işlem şuydu: Trafiğe dair
engellemenin olduğuna, trafiğe çıkma engelleri olduğuna
dair beyanlarda bulundular. Milletvekili arkadaşlarımız oraya
gitti. Gerekçeler şunlar: Mesela bir aracın bağlanma nedeni
Plakanızda vida var. gerekçesi. Plakanızda vida var. gerekçesiyle
engellendiğini, arabanın bağlandığını
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
FATMA KURTULAN (Mersin) Bazı araçlara da
Evraklarınız inceleniyor, ancak sistem arızalı,
kilitlendi, şu an inceleme yapamıyoruz. gerekçesi sunuldu. Hiçbir
muhatap bulamadık ne yazık ki, valiyle görüşme
girişimlerimiz sonuçsuz kaldı. Hiçbir muhatap bulamayınca,
dolayısıyla bu insanlarımızın grup
toplantımıza gelişleri engellenmiş oldu.
Şunu anlıyoruz ki İçişleri
Bakanının söylemi sadece Sizi orada yürüten, adam değildir.le
sınırlı kalmıyor, Size grup toplantısını
yaptıran, adam değildir.le sonuçlanıyor.
Yine, Sayın Başkan, bu sabah şöyle
bir durumla karşılaştık: Grup Başkan Vekilimiz Ayhan
Bilgen, aynı zamanda Kars adayımız biliyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
FATMA KURTULAN (Mersin) Bu sabah parti binamızdayken
parti binasının etrafı zırhlı araçlarla, TOMAlarla,
uzun namlulu silahlı güvenlik güçleriyle sarılıyor. Saatlerce bu
durum sürüyor ve sonrasında adaylarımız ve partililerimiz de bu
uzun namlulu silahlar eşliğinde esnaf ziyaretlerini,
çalışmalarını sürdürmek durumunda kalıyor. Yani, bu
hukuksuzluk Sizi il binanızdan çıkaran da adam değildir, size
seçim çalışması yaptıran da adam değildir. durumuyla
sürüp gideceğe benziyor.
Sonuç olarak, üç aydır burada söylediğimiz
ve dün aslında Taksimde söylemeye -burada söylediğimizi bir kez daha
orada da söylemeye çalıştık-
çalıştığımız, Leyla Güvenin açlık grevi
bugün 97nci güne tekabül ediyor. Leyla yaşasın diyoruz;
Leylanın talebine kulak asalım biraz Meclis olarak diyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan
Vekili, Manisa Milletvekili Özgür Özel.
Buyurun Sayın Özel.
19.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 12
Şubat Kahramanmaraş ilinin düşman işgalinden
kurtuluşunun 99uncu ve 12 Şubat Mekteb-i Mülkiyenin kuruluşunun
160ıncı yıl dönümüne, İstanbul Çekmeköyde askerî
halikopterin düşmesi sonucu şehit olan askerlere Allahtan rahmet
dilediklerine ve aynı model helikopterlerin daha önceki yıllarda da
düşmesi konusunda inceleme başlatılıp tedbir
alınması gerektiğine, Bartın İl Millî Eğitim
Müdürü İsmail Yaşar Demiri görevden almayan kudretin ve kuvvetin ne
olduğunu öğrenmek istediklerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bugün 12 Şubat, Maraşın düşman
işgalinden kurtuluşunun yıl dönümü. Kahramanmaraşın
kurtuluşu, Kurtuluş Savaşı tarihimizde önemli bir yer
tutuyor. Sütçü İmamın Fransız askerlerine karşı
fitilini ateşlediği millî mücadele işgalin sonlanmasıyla
sonuçlanmış, Maraşta başlayan bu uyanış Urfa ve
Antepte devam etmişti. Güney cephesinde kazanılan peşi
sıra zaferleri, Ankara Hükûmetinin de devreye girmesiyle, düzenli ordunun
kurulmasıyla Batı cephesindeki zaferler takip etti. Büyük
Taarruzdaki askerî zaferler de Lozandaki diplomatik zafer ve 1923te
cumhuriyetin ilanıyla elde edilen siyasi zaferle
taçlanmıştır.
Bu vesileyle, Maraşın düşman
işgalinden kurtuluşu nedeniyle, Sütçü İmam başta olmak
üzere, Kurtuluş Savaşında, kurtuluş mücadelesinde
yaşamını yitiren tüm kahramanlarımızı bir kez
daha saygıyla, rahmetle ve minnetle anıyoruz.
12 Şubat aynı zamanda Mekteb-i Mülkiyenin
kuruluşu. 1859da kurulan, bir bütün olarak
baktığımızda bu topraklardaki Batılılaşma
hamlelerinin en önemlilerinden bir tanesi olarak öne çıkan Mekteb-i
Mülkiyenin kuruluş yıl dönümü. Aynı zamanda, 1936
yılında Ankaraya taşınan okul 1950de bugünkü
adını, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi adını
aldı ve o günden bugüne, bu ülkenin kamu yöneticilerini yetiştiren
bir okul olmasıyla Türkiyenin eğitim camiasının da kamu
yönetiminin de göz bebeğiydi. Ancak Adalet ve Kalkınma Partisi
iktidarında köklerinden koparılan bu okul, siyasi bir linç
kampanyası güdülerek, 15 Temmuz darbe girişimi
araçsallaştırılarak 20 Temmuzda yapılan OHAL darbesinin
devamında kullanılan KHK yetkisiyle, neredeyse bu okulu okul yapan
tüm değerli öğretmenlerinin, öğretim görevlilerinin,
hocalarının
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
görevlerine son verilmesi
sonucunda, bağlarından koparıldı, hafızası
silindi ve büyük bir darbe indirildi Mülkiye Mektebine.
Dün İstanbul Çekmeköyde 4üncü Kara
Havacılık Alay Komutanlığından havalanan UH-1 tipi
askerî helikopter Çekmeköy Kirazlıdere Mahallesinde bir sitenin içine
düştü ve 4 askerimiz, 4 canımız, 4 evladımız
şehit oldu. Bugün Türkiyenin 4 iline ateş düştüğü gibi,
hepimizin de yüreklerine ateş düştü. Kendilerini rahmetle
anıyoruz ve ailelerine ve tüm milletimize baş
sağlığı diliyoruz.
Ancak UH-1ler canımızı yakmaya devam
ediyor. En son 26 Kasım 2018de aynı yerden kalkmıştı,
4üncü Kara Havacılıktan ve düşmüştü. 2002de
Bandırmada, 2006da Erzincanda ve Kocaelide ayrı ayrı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
2011de Polatlıda
aynı model helikopterler düştü, şu anda 25 tanesi hâlâ duruyor.
Bununla ilgili yetkililerin derhâl bir inceleme başlatması,
hızlı bir şekilde bu konuda bir karar verilmesi,
bakımlarının, onarımının yapılması ya
da bundan sonra, kazasına engel olunamıyorsa uçuşlardan
kaldırılması, gerekiyorsa bu tedbirin de alınması bir
daha canımızın yanmasını engelleyecek.
Sayın Başkan, son olarak, daha önce bütçe
görüşmeleri sırasında Millî Eğitim Bakanı Sayın
Ziya Selçuka söylenmişti Sayın Genel Başkan
Yardımcımız ve yanımda oturan ilin milletvekili
tarafından. Bartın İl Millî Eğitim Müdürü İsmail
Yaşar Demir 21 Şubat 2018de okulları gezerken Başı
açık kız öğrencileri görünce sinirlerime hâkim olamıyorum."
demiş, kız öğrencilerin başlarını kapatması
için okul müdürlerini fırçaladığı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
kız öğrencilerin
başlarını kapatması için gerekli baskıyı
yapmadığını düşündüğü okul müdürlerini
fırçaladığı, onları tehdit ettiği haberleri yer
almıştı basında. 18 Mart Çanakkale Şehitlerini Anma
Günü Programında kendisine gönderilen talimatlara aykırı olarak
Atatürk posterlerini kaldıran, Atatürkün ismini anmalardan çıkartan
bir Millî Eğitim Müdüründen bahsediyoruz. Konuyla ilgili açılan
soruşturmada kendisi hakkında verilen, görevden alınmayla ilgili
yapılan müfettiş takdirinin Bakan tarafından bilindiği ve
Bütçe görüşmeleri bitmeden görevden alınacak. sözünün
verildiği hepimizin malumu. Sayın milletvekilimize Sömestirden sonra
görevde olmayacak. sözünü veren bizzat Ziya Selçuk. Şimdi, Ziya Selçuka
soruyoruz; keşke burada olsaydı da parlamenter siyasi denetime tabi
olsaydı ama basın aracılığıyla soruyoruz:
Bunları yapan bir adamı görevden alamamanızı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bunları yapan bir Millî
Eğitim Müdürünün, Atatürk posterlerini kaldırtan, Atatürk
adını Çanakkale etkinliğinde andırtmayan, küçücük, 8-10 yaşında
kız çocukları için Başı açık olunca sinirime hâkim
olamıyorum, deliriyorum. diyen birinin yaptıkları müfettiş
raporuyla sabitken ve Görevden alacağım. diye söz vermişken,
burada söylemişken onu görevden almayan kudret, kuvvet nedir? Size ne
engel oluyor? AK PARTİ Grubu, bu Millî Eğitim Müdürüyle ilgili ne
düşünüyorsunuz? Onun arkasında durup da sonra çıkıp da Biz
de Atatürkçüyüz." nasıl diyorsunuz? Bu konuda, bu Millî Eğitim
Müdürünü bir dakika daha orada tutan güç, kuvvet, kudret nereden kaynaklanmaktadır,
bunun açıklamasını bekliyoruz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şimdi, AK PARTİ Grup Başkan Vekili
Çanakkale Milletvekili Bülent Turan.
Buyurun Sayın Turan.
20.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
İstanbul Çekmeköyde askerî helikopterin düşmesi sonucu
hayatını kaybeden Pilot Yüzbaşı Ümit Özerli,
Yüzbaşı Semih Özcan, Astsubay Başçavuş İlyas Kaya ve
Astsubay Üstçavuş Yakup Avşara Allahtan rahmet dilediğine,
Öykü Arin Yazıcı ile tüm lösemi hastaları için
milletvekillerini, Meclis çalışanlarını kök hücre ve kan
bağışı kampanyasına davet ettiğine, 12 Şubat
Kahramanmaraş ilinin düşman işgalinden kurtuluşunun 99uncu
yıl dönümünü kutladığına ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Dün akşam ne yazık ki tüm ülkemizi yasa
boğan acı bir haberle sarsıldık. Askerî helikopterimiz
İstanbulun Çekmeköy ilçesinde bir site içerisine zorunlu iniş
yaptığı sırada henüz belirlenemeyen bir nedenle düştü.
Bu elim hadisede maalesef kahraman askerlerimiz Pilot Yüzbaşı Ümit
Özerli, Yüzbaşı Semih Özcan, Astsubay Başçavuş İlyas
Kara ve Astsubay Üstçavuş Yakup Avşar şehit oldu. Aziz
şehitlerimize Allahtan rahmet, kederli ailelerine ve milletimize
başsağlığı diliyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Öykü Arin Yazıcı 3,5 yaşında ve ne
yazık ki kan kanserinin çok özel bir türüyle mücadele ediyor. Öykü Arine,
gülen gözlerinin ışığının devam etmesi için en
kısa zamanda kök hücre nakli yapılması gerekiyor. Bugün
Meclisimizin çok anlamlı bir kampanyasını sizlerle
paylaşmak istiyorum; gelin, Öykülerimize umut olalım diyorum. Güzel
kızımız Öykü Arin ve tüm lösemi hastaları için
milletvekillerimizi ve Meclis çalışanlarımızı kök
hücre ve kan bağışı kampanyasına davet ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün dünya tarihine kahraman damgasını vuran
Kahramanmaraşımızın düşman işgalinden
kurtuluşunun yıl dönümü. 7 Şubat 1973 tarihinde Gazi Meclisimizin
kararıyla, destansı mücadelesiyle özdeşleşen bu
şehrimize kahramanlık unvanı verildi. Her bir ferdiyle
savaşa katılan, Fransızlara karşı yirmi iki gün süren
destansı bir mücadele veren, kendi kendini kurtaran şehir olarak
kırmızı şeritli İstiklal Madalyası alan
Kahramanmaraşımız ile tüm milletimiz bugün doksan dokuz
yıllık kahramanlığı doya doya kutluyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Dün Sütçü İmamlar,
Nene Hatunlar, Şahin Beyler, Seyit Onbaşılar çıkaran bu
aziz millet, bugün Ömer Halisdemirler, Fethi Sekinler çıkarmaya devam
ediyor. Anadolunun mayasında cesaret var, fedakârlık var,
kahramanlık var. Kahramanmaraşlı
vatandaşlarımızın ve milletimizin 12 Şubat
Kahramanmaraş Kurtuluş Bayramını canıgönülden
kutluyorum. Başarılı bir hafta geçirmemizi temenni ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; az önce sayın grup başkan vekilinin ifade
ettiği konuyu Sayın Bakanımızla görüşüp Meclisi
bilgilendirmeye çalışacağım.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Değerli arkadaşlar, şimdi gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
V.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ PARTİ Grubunun, 12/2/2019
tarihinde İzmir Milletvekili Aytun Çıray ve arkadaşları
tarafından, devletin beka sorunlarının
araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin görüşmelerinin Genel Kurulun 12
Şubat 2019 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
12/2/2019
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 12/2/2019 Salı günü
(bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Yavuz
Ağıralioğlu
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İzmir Milletvekili Aytun Çıray ve
arkadaşları tarafından devletin beka sorunlarının
araştırılması amacıyla 12/2/2019 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 12/2/2019 Salı günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar,
İYİ PARTİ grup önerisinin görüşmesinin kapalı oturumda
yapılmasına dair İç Tüzükün 70inci maddesine göre verilmiş
bir önerge vardır, kapalı oturum istemine dair önergeyi okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- İYİ PARTİ grup önerisinin
görüşmelerinin kapalı oturumda yapılmasına ilişkin
Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu
tarafından İç Tüzükün 70inci maddesine göre verilmiş olan
önergesi
12/2/2019
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
12/2/2019 tarihinde (bugün) verilmiş olan ve
Başkanlığın Genel Kurula Sunuşları
kısmında yer alan 97 grup numaralı Meclis araştırması
önergemizin görüşmelerinin İç Tüzük'ün 70inci maddesi uyarınca
kapalı oturumda yapılmasını arz ve teklif ederim.
Yavuz
Ağıralioğlu
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Gerekçe:
31 Mart 2019 yerel seçimleri öncesinde gündeme gelen
beka meselesinin gerçek mahiyetinin ve gerçekliğinin Türk milleti
tarafından objektif bir şekilde anlaşılıp
değerlendirilebilmesi amacıyla 12/2/2019 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak
görüşmelerin 12/2/2019 Salı günkü birleşimde yapılması
önerilmiştir.
Türkiye'nin bir beka meselesi var. demek, Türk
milletinin bu topraklardaki bin yıllık egemenliğinin,
varlığının ve geleceğinin çok ciddi bir tehdit
altında olduğunu söylemektir. İktidar partisi bu konuda çok
açık ve inkâr edilemez kanıtlara sahip ise, iktidar partisi ve
destekçilerinin görevi bunlar hakkında Türkiye Büyük Millet Meclisini
eksiksiz bilgilendirmektir. Tüm bu hususlar dikkate alınarak, vermiş
olduğumuz araştırma önergemizin kapalı oturumda
görüşülmesinin gerekliliğini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar,
kapalı oturumda Genel Kurul salonunda bulunabilecek sayın üyeler
dışındaki dinleyicilerin ve görevlilerin dışarıya
çıkmaları gerekmektedir. Sayın idare amirlerinden salonun
boşaltılmasını temin etmelerini rica ediyorum.
Yeminli stenografların ve diğer yeminli
görevlilerin salonda kalmalarını oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Salonun ve kulislerin boşaltılması
için birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.01
VII.- KAPALI OTURUMLAR
İKİNCİ OTURUM
(Kapalıdır)
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.50
BAŞKAN: Başkan Vekili Mustafa ŞENTOP
KÂTİP ÜYELER: Burcu KÖKSAL (Afyonkarahisar), Bayram
ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 51'inci
Birleşiminin kapalı oturumdan sonraki, Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
V.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- İYİ PARTİ Grubunun, 12/2/2019
tarihinde İzmir Milletvekili Aytun Çıray ve arkadaşları
tarafından, devletin beka sorunlarının
araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin görüşmelerinin Genel Kurulun 12 Şubat
2019 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi (Devam)
BAŞKAN - Şimdi İYİ PARTİ
Grubunun vermiş olduğu önergeyi görüşeceğiz.
Önergenin gerekçesini açıklamak üzere öneri
sahibi İYİ PARTİ Grubu adına İstanbul Milletvekili
Yavuz Ağıralioğlu konuşacaktır.
Buyurun Sayın Ağıralioğlu.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Başkanım, arkadaşlara rica etseniz de gelseler.
BAŞKAN Ne yapalım? Kısmet
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ben buradayım
Sayın Başkan.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA YAVUZ
AĞIRALİOĞLU (İstanbul) Grubunuzu temsilen size
konuşuyorum.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) Beka sorunu olduğuna
inanmıyor hiç kimse.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Beka sorunu olduğuna
kimse inanmıyor; olsa, gelir, dinler adam.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) Hemen
hemen, neredeyse Sayın Başkan yani değerli milletvekilleri diyemeyeceğim
kadar azız içeride.
Kıymetli milletvekillerimiz, Sayın
Başkan; parti grubumuz adına, seçim sathına girildiği zaman
siyasetin bozulan diline mesnet edilen beka meselesine birazcık
farklı bir perspektif kazandıralım diye mevzuya önerge verdik.
Şimdi bu hususta arz edeceğim şey
şudur: Beka problemi diye bir problem var ise bile ya da oluşma
ihtimali mevcut ise bile bu, muhalefetin iktidara diyebileceği bir
şeydir. On yedi yıldır iktidarı büyük bir kuvvet ve
kudretle elinde bulunduran, her türlü kanunu çıkarma salahiyetiyle siyaset
eden bir siyasal topluluğun on yedi yılın nihayetinde milletinin
karşısına çıktığı zaman Memlekette beka
problemi vardır. diye bir seçim mottosunu kullanıyor olması
Ben on yedi yıl ülkemi kötü yönettim. demektir. Aslında, muhalefet,
iktidarın icraatlarını denetlemeye teşebbüs ettiğinde
der ki: Şu, şu işleri yapmaya devam ederseniz, memleketinizde
bir beka problemi oluşacak. Misalen ne diyebilir muhalefet size? Atamalarınızda
size yakın, size yandaş, sizin siyasi perspektifinize yakın diye
münasebetsiz adamları devlet ricali hâline getirirseniz ve burada
sistematik bir kurumsallaşmaya imkân verirseniz -biraz daha açıyorum-
FETÖcüleri istihdam ederseniz beka problemi olur. diye feveran eder. Siz de
dersiniz ki: Olay bizim kontrolümüz altında, bunun bir beka problemi
oluşturmasına asla izin vermeyeceğiz.
Sonra muhalefet size der ki: Milletle beraber olup
eşkıyanın başını kesmek zorundasınız.
Dikkat edin, eşkıyanın başıyla oturup milletin
başına bela olmayasınız. Olursanız beka problemi
oluşur. Bugün yanınızda duran Milliyetçi Hareket Partisi, dün
size Böyle devam ederseniz beka problemi olacak. diye bağıran
taraftı. Eşkıyanın başını ezmek için
milletle beraber oturmak zorunda olanların eşkıyanın
başıyla oturup milletin başına bela olduğu süreç beka
problemine döndü aslında, mevzu aslında öyleydi.
Muhalefet diyecek ki size: Bütçenizi 5-10 tane
müteahhide teslim ederseniz, yatırımların tamamını
kontrolsüz hâle getirip Kamu İhale Kanununun 7 tane
istisnasını, fye kadar olan istisnasını, zye kadar getirip
ondan sonra o istisnalara 1.1, 1.2, 1.3 diye bir sürü istisna eklerle bütçeyi
delik deşik ederseniz beka problemi olur. Siz de dersiniz ki: Bütçe
disiplinini asla feda etmeyeceğiz, bir beka problemi yoktur.
Muhalefet Dışişlerinin
ferasetsizliğinin bedelini bütün bir millet öder, eğer bu Suriyede içine
çekildiğiniz bataklığı görmezseniz yurdunuz 3-4 milyon
mülteci akınına uğrar, ondan sonra da altından
kalkılamaz, toplumsal savrulma yaşarsınız. Bu bir beka
problemine dönüşür. der. İktidar der ki: Arkadaşlar, olay tam
hâliyle bizim kontrolümüz altındadır, asla bir beka bir problemi
olmaz.
Muhalefet size der ki: Devletin istihdam
politikalarını kendinize yakın olanlardan seçerseniz, size
yakın sendikalar kurarsanız, size yakın sendikaların
bürokrasideki istihdam oranlarını yüzde 90lara getirirseniz,
nimet-külfet dengesini bozarsanız devletin bir beka problemi olur.
Muhalefet böyle söyler. Siz de: Asla öyle bir şey yok, biz liyakatle
istihdam ederiz, istihdamın mensubiyetten, taassuptan oluşmasına
asla izin vermeyiz. Liyakat, hakkın temelidir. dersiniz, beka problemi
çözülmez. On yedi senedir, aslında muhalefetin size Böyle böyle böyle
yaparsanız beka probleminiz olur. diye mevzu edebileceği şeyi,
olağanüstü bir siyasi illüzyonla, beka problemi üzerinden milletin size
borçlanma süreci hâline getirdiniz. Büyük bir başarıdır, siyasi
olarak yaptığınızın büyük bir başarı
olduğuna inanıyorum ama beka probleminin sebebi öğrenme
maliyetleri bu kadar yüksek olan siyasi ferasetsizliktir. Bunu şunun için
arz ediyorum, her başımıza gelen gaileden sonra Hükûmetimizin
yetkililerinin, en üstten en aşağıya kadar Bu olandan bitenden
ders alıyoruz. diye arzıendam etmelerinin bizdeki tezahürü
şudur: Devletin idaresi elinde bulunan topluluk, siyasi Hükûmet, siyaseten
Hükûmet eden topluluk, siyasi irade ders almaz, alınmış
derslerin icraatını yapar. On yedi yıldır
başımıza gelen her gaileden sizin Ders alıyoruz.
cümleleriyle hâlâ siyaseti idame ettiriyor olmanıza vallahi
şaşırıyorum. Bina yıkılıyor, Ders
aldık.; FETÖcüler darbe yapıyor, Ders aldık. Yahu, PKKlıların
PKKlı olduğunu öğrenmek için çözüm diye bir rezalete ne gerek
vardı? Soraydınız bize, söyleyeydik. Suriye
sınırında, 1999da Hüseyin Kıvrıkoğlunun irade
beyanını da mermilerle yaptık o zaman, o zaman da ordumuzun
beyanı vardı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN İlave süre istiyor musunuz
Sayın Ağıralioğlu?
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla)
Tamamlıyorum Başkanım.
Şimdi, pahalılık var diye size sitem
eden, şikâyet eden vatandaşlarımıza mukabelenizin böyle
olması aslında beka probleminin gayriciddiliğine
hamledeceğimiz bir şeydir yoksa biz bu mevzuda bir beka problemi
olduğuna zaten ihtimal vermiyoruz. Türk milleti buraya girdiğinden
beri, Türk devleti burada kurulduğundan beri, adı ne olursa olsun, bu
beka problemine şöyle cevap verdiği için bizim devletimizdir:
Varlığımıza kasteden herkese kuvvetle, kudretle mukabele;
devletimizin bünyesini, bürokrasisini bozmak isteyen herkese adaletle mukabele;
toplumda infiale sebep olacak kadar kayırmacılığa adaletle,
eşit paylaşımla mukabele; devletin keyfî
uygulamalarının önüne geçmek için hesap verebilir bir ciddiyetle
mukabele; bütün bunlar olup biterken vatandaşını en zayıf
ile en güçlü karşısında müsavi tutacak bir adalet
mekanizmasıyla mukabele edebilseydiniz bugün beka diye bir şeyi konuşmuyor
olacaktık. Şimdi bizden istediğiniz nedir? Bizden
istediğiniz, belediye başkanlığı seçimini beka diye
algılayıp sizin lehinize feragat mi etmemizi istiyorsunuz? Belediye
başkanlığı seçimine giriyoruz, ülkemizin korkunç bir beka
problemi var, mesela Yozgatın belediye başkanını Cumhur
İttifakı seçmezse ülkemiz yıkılacak. gibi bir cümleye
inanmamızı mı istiyorsunuz? Ya da Milletiniz buna inansın
muhalefet partileri seçimden çekilsin. mi demeye
çalışıyorsunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) -
Bitiriyorum Başkanım.
İktidara sesleniyorum: Şayet ülkemizi
toparlayacaksanız biz kendimizi bu anlamda bizden talep edeceğiniz
her türlü fedakârlığı yapmaya da razı ederiz, onun
cümlelerini de kurarız. Ne istiyorsunuz tam olarak? Ne talep ediyorsunuz?
Seçimlerden çekilelim, sebebihikmeti şu olan
icraatlarınızın övünme cümlelerini mi kuralım? Yani
Rabbülâlemin Hükûmetimizi bize velinimet olarak halk etti, bizi de Hükûmetimize
maraba yarattı, bizim zaten vazifemiz Hükûmetimizin her
yaptığını
Yahu, ne kadar olağanüstü
insanlarsınız, ne keskin ferasetiniz var, sizin gibi müstesna
siyasetçileri Türk tarihi hiç görmedi, Allah sizi takdir etme payesini bize
verdiği için hamdımızla beraber yaptığımız
kabahatleri, kusurları affetsin; biz sizi hangi cümlelerle takdir edelim?
Onları da tensip buyurun ki sizi takdir ederken kabalık etmeyelim
falan dememizi mi bekliyorsunuz? Nedir bu? Yani nihayetinde muhalefet
adına benzer cümleleri biz kursaydık, bir seçim sathında, bir
seçim mahallinde bizden pahalılık dolayısıyla müşteki
olsa vatandaşlarımız ve biz onlara Yahu, ayıp değil
mi, utanmıyor musunuz? Yani bu kadar sağa sola mermi attığımız
zaman domatesin, pırasanın fiyatı falan mevzu mu edilir? desek
yahu bizi sokağa çıkamaz hâle getirirsiniz. Bizim sizinle ilgili tek
şikâyetimiz şu: Mevzunun en ciddiye alınması gereken
yerlerini ciddiyetle konuşamıyor olmanızdan kaynaklanır bir
savunma görüyoruz.
Sayın Cumhurbaşkanının dilindeki
nobranlığın bu sıralar çok arttığını
görüyoruz. Biz danışmanlık verebiliriz. Olur ki
Cumhurbaşkanının kaybettiği itibar devletin itibarına
zarar vermesin. AK PARTİ Genel Başkanı olarak giriyor ama bir
taraftan Cumhurbaşkanı. Sivasta Cumhuriyet Üniversitesini ben
kurdum. diyor. Vatandaşa pahalılıktan şikâyet edince
mermiyi hatırlatıyor. Adnan Menderes Üniversitesini ben kurdum.
diyor. Efendim, Yıldız Sarayında Abdülhamit Han infaz edildi,
idam edildi. diyor. Danışmanları doğru bilgi vermiyor
olabilir, bize sorsun. Mesela, PKK bir terör örgütü mü biz söyleyebilirdik,
tecrübeye gerek yok.
Bunun için arz etmeye
çalıştığım husus şudur: Ciddi davranmak
zorundayız. Bu Türk yurdu ciddiyetle yönetilmeyi hak eden bir yurttur.
Burada memleket, millet meselelerini konuşurken -bizim hissemize hiç
değilse- dostluklarımızı falan geçtim, siyasi olarak
kavgalarımızda bile bir asalet olması lazım. Muhalefetin
bile mevzu ederken çıkardığımız mevzularda yüz sene
sonra okunacak tutanaklarda ciddiyet lazım. Birinci Meclisin
tutanaklarını lütfen okuyun -öyle bir Meclis dünyanın o
döneminde hiçbir yerinde yoktu- muhtevaya bakın, dile bakın.
Arkadaşlar, istirham ediyorum, bu
konuştuğumuz meseleleri on sene sonra, yirmi sene sonra
okudukları zaman çocuklarımız istihza edecekler bizimle.
Dolayısıyla biz aslında beka problemi olduğuna
inanmıyoruz ama olursa bilesiniz ki biz yurt dışında,
sınırımızın ötesinde PYDye kurdurulacak olan bir PKK
devletinin, bir PKK devletinin üzerinden bahane edilerek Sayın
Cumhurbaşkanına sallanacak parmağın da hasmıyız
yani Cumhurbaşkanına dışarıdan sallanacak
parmağın devlete sallandığını bilecek kadar
vatan, millet sevdalısıyız. Kim sallarsa parmağı,
kırmayı namus borcu biliriz. Dolayısıyla dış
meselelerimizle ilgili bizim üzerimizden vicdanımızı
borçlandıracak bir zafiyet alanına imkân vermeyiz. Belediye
seçimlerini konuşuyoruz, beka problemimiz yoktur.
Allaha emanet
(İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi Halkların Demokratik
Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç.
Buyurun Sayın Oluç. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz üç dakika.
HDP GRUBU ADINA HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) -
Sayın Başkan, değerli vekiller; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Beka sorunu tartışmasını tersten
yapalım biraz. Bugün Türkiyede yaşanan birçok sorun var, doğru.
Mesela, Anayasanın ve yasaların hiçe sayılması sorunu var.
Hukukun üstünlüğünün kalmaması sorunu var. Taraflı ve
bağımlı yargı sorunu var. Türkiyenin imzalamış
olduğu uluslararası demokratik sözleşmelerin yok
sayılması sorunu var. Medyanın iktidar bağımlılığı
yüzünden hakikatlerin gizlenmesi, yalanların
yaygınlaştırılması sorunu var. Devletin parti
devletine dönüşmüş olması sorunu var. Meclisin etkisiz
kılınması sorunu var. Denge, denetleme ve fren
mekanizmalarının işletilmemesi, örneğin Sayıştay
raporlarının ciddiye alınmaması sorunu var. Kuvvetler
ayrılığının ortadan kaldırılması sorunu
var. Tek adam yönetimi sorunu var. Toplumsal ve siyasal muhalefeti susturma
sorunu var. Adam olmaya çalışan kimilerinin insan olma sorunu var.
Seçimlerin demokratik ve adil yapılmasını engelleyen
İçişleri ve Millî Savunma bakanlıkları tarafından
organize edilen ve Yüksek Seçim Kurulu tarafından sessizce desteklenen
seçmen kaydırma, seçim hileleri yaratma sorunu var. Sedat Pekerin
iktidarlaşması sorunu var. Özgürlüklerin, insan haklarının
çiğnenmesi, demokratik hakların askıya alınması sorunu
var. Kürt halkına düşman muamelesi yapılması sorunu var.
Toplumu birbirine bağlayan kültürel ve tarihsel bağların tahrip
edilmesi sorunu var. Seçmen iradesini gasbeden kayyumlar sorunu, yolsuzluk
yapan kayyumlar sorunu var. Ahlaklı ve adaletli devlet yönetimi
olmaması sorunu var. Liyakat sorunu var. Aileden ve yakın çevreden
olanları kayırma sorunu var. Zulmün ve baskının
artması sorunu var. Yurttaşa saygılı olunmaması sorunu
var. İşçi ve emekçilerin haklarının verilmemesi, işçi
cinayetleri sorunu var. Kadın cinayetleri sorunu var. Doğa
tahribatı sorunu var. Ekonomide kriz, yoksulluğun yayılması
sorunu var. Eğitim sorunu var. FETÖyü ülkenin ve toplumun
başına musallat etmiş olma sorunu var. Saymakla bitmez.
Bunların hepsi iktidarın yarattığı sorunlardır.
İktidar değişirse bu sorunlar birer birer çözülür. Bugün ülkenin
ya da toplumun bir beka sorunu yoktur, iktidarın bir beka sorunu vardır,
ittifakın bir beka sorunu vardır, esas meselede de budur zaten.
Bakın beka, kalıcılık ve varlığın devam
etmesi meselesiyse bu esas itibarıyla iktidarın bir sorunudur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) Toparlıyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) Hiçbir demokratik
ülkede iktidar değişince varlık sorunu yaşanmaz,
yaşandığı da görülmemiştir. Şimdi bakın, bu
iktidar, AKP-MHP ittifakı Türkiye demek değildir. Parti demek parça
olmak demektir. Sizler de, bütün diğer siyasi partiler de bütünün
parçalarıdır. Eğer Türkiyedeki bir parçada sorun
yaşanıyorsa, bu, Türkiyenin bütününün sorunu değil, o
parçanın sorunudur. Dolayısıyla, korku yayarak yerel seçimi
kazanmak çabasıyla, Ben gidersem devlet yıkılır.
anlayışıyla Türkiyede beka sorunu olduğunu iddia etmek
tamamen çarpıtmadır. Beka sorunu varsa, nasıl oluyor da
cumhuriyet tarihinin en güçlü dönemini yaşıyoruz? Sizin iddianız
bu. Korku yaratarak toplum çürütülüyor, akıl, sağduyu tasfiye edilip
korkuyla teslim alınmaya çalışılıyor. O nedenle bir
kez daha vurgulayalım: Türkiyede ülkenin ve toplumun bir beka sorunu
yoktur, bu iktidar ortaklığının bir beka sorunu
vardır. (HDP sıralarından alkışlar)
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Sayın
Başkan
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Aslında en büyük
beka sorunu, bu kadar bekaya rağmen terörden bahsetmemek.
BAŞKAN Şimdi önerge üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Ahmet Haluk Koç.
Buyurun Sayın Koç. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA AHMET HALUK KOÇ (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri
Zaman konusundaki
lütufkârlığınızın devam etmesini dileyerek
başlamak istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Çok da öyle sayılmam ama...
AHMET HALUK KOÇ (Devamla) Biraz öyle gözüktü, grup
başkan vekillerinin konuşmalarını çok müsamahalı götürdünüz,
devam ederse mutlu oluruz.
Değerli arkadaşlarım, bir ülke ve o
ülkede yaşayan insanlar ne zaman yarınından kuşku duyar?
Çok basit bir soru. Bir ülkenin yurttaşları ne zaman birlik, dirlik,
huzur, sosyal ve ekonomik konularda kendilerini, ailelerini ve
vatanlarını tehlikede görürler, sıkıntıda hissederler?
Eğer ülkeyi yöneten siyasi irade ve onun tek temsilcisi,
uygulayıcısı ve de onu siyaseten, ihtiyaç üzerine tamamlayanlar
kendi varlık ve istikbal endişelerini, yani kendi
bekalarını ülkenin bekasına endekslerler ve konuyu topluma bu
şekilde zerk etmeye çalışırlarsa o ülkede
sıkıntı büyük demektir. Toplumu böler, siyasi karşıtlarınızı
rahatça ve aymazca günün her saati hain diye suçlarsanız siyasi
şecereniz ve Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti devleti için yakın
dönemlerde takındığınız tüm tavırlar ister
istemez sorgulanmaya başlar. Kendi yaptıklarınızı,
söylediklerinizi unutur, toplumun yarısını hainlikle
suçlarsanız bizzat siz bölücü duruma düşersiniz.
Herkese, büyüklü küçüklü tüm siyasi iradelere
anımsatmak isterim: Bu ülkede yakın tarihten sürekli
düşmanlık, husumet çıkarmak ve bunu siyasete tedavül etmek
isterseniz beka sorununu siz yaratıyorsunuz demektir. Eğer bu güzel
ülkede, bu topraklarda verilmiş en haklı, en namuslu, en onurlu, en
mukaddes savaşı, Kurtuluş Savaşını yok sayan
sicilli meczupları baş tacı yaparsanız; bu ülkenin,
hayatlarının yarısını cephelerde geçirmiş kurucu
kahramanlarını ağza alınmayacak sözlerle karalarsanız
beka sorunu bizzat sizdendir deriz. (CHP sıralarından
alkışlar) Eğer bu ülkenin vatandaşlarını kök,
köken, inanç, mezhep, meşrep, yaşam tarzı, cinsiyet üzerinden
her gün, her gün aymazca böler, parçalar, işinize geldiğinde siyasete
elinizde havuçla işinize başka türlü geldiğinde siyasete sopayla
yaklaşırsanız işte o zaman beka sorunu bizzat sizden
kaynaklanıyor demektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
AHMET HALUK KOÇ (Devamla) - Eğer demokrasiden
uzaklaşır, yargıyı teslim alır, talimatla adaleti
rehin alırsanız, kişisel hak ve özgürlükleri
kısıtlarsanız, medya çeşitliliğini ve özgürlüğünü
yok ederseniz, emeği yok sayıp sendikal örgütlenmeyi sarı
yandaşlarınıza teslim ederseniz bu ülkede beka sorununu bizzat
siz oluşturuyorsunuz demektir. Hiç milleti de, kendinizi de bu konuda
kandırmayın. Söylediklerimin gerçek tarifi budur. Kişisel
bekanızı, siyasi bekanızı bu ülkenin, bu milletin
bekası olarak tartışmaya açmayın; beka sizin sorununuzdur.
(CHP sıralarından alkışlar) Kaldı ki Anayasa madde 78,
eğer Türkiye üzerinde ciddi bir beka sorunu varsa Savaş sebebiyle
yeni seçimlerin yapılmasına imkân görülmezse, Türkiye Büyük Millet
Meclisi, seçimlerin bir yıl geriye bırakılmasına karar
verebilir. Geri bırakma sebebi ortadan kalkmamışsa, erteleme
kararındaki usule göre bu işlem tekrarlanabilir. diyor. Anayasa da
elinizde. Kendi bekanızı milletin bekası, ülkenin bekası,
devletin bekası olarak tartışmaya açmayın.
Saygılarımla. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi önerge üzerinde Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Erzurum Milletvekili Selami
Altınok.
Buyurun Sayın Altınok. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA SELAMİ ALTINOK
(Erzurum) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi en
derin saygı ve hürmetlerimle selamlıyorum.
Öncelikle dün akşam İstanbul Çekmeköyde
şehit olan kahraman evlatlarıma Allahtan rahmet diliyorum,
makamları cennet olsun, ailelerine ve milletimize
başsağlığı diliyorum.
Değerli arkadaşlar, şimdi, hem
İYİ PARTİnin hem Ha-De-Penin hem Ce-Ha-Penin -bu arada
Haluk Hoca benim çok eski dostumdur- grup konuşmalarını
dinlerken gerçekten hayrete düşüyorum.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Partimizin ismi Ha-De-Pe değil, partimizin ismi HDP.
SELAMİ ALTINOK (Devamla) - Siz artık
söylersiniz istediğiniz gibi, ben böyle söylüyorum.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) O
zaman partinizi başka bir isimle
SELAMİ ALTINOK (Devamla) Şunu gördük:
Özellikle önergeyi veren arkadaşlarımızın ifadeleriyle
korku dağları sarmış, çıkacak yol bulamıyorlar;
önce domates, patlıcanla başlıyor, sonra önergeyi
değiştiriyor, beka meselesini gündeme getiriyor. Ne yaparsanız
yapın, nereden vurmaya çalışırsanız
çalışın Cumhur İttifakı, AK PARTİ ve Milliyetçi
Hareket Partisi birlikteliği 31 Martta herkese gereken cevabı
verecek, bunu verecek. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Bu arada, Türkiye Cumhuriyeti devletinin
cumhuriyetin kurulduğu günden beri yaşamış olduğunu ve
içinde yaşamış olduğumuz dönemle alakalı bu kadar
bilgiden uzak, var olan bilgileri de farklı yorumlayarak farklı
noktalara çekebilme gayretini de gerçekten biz AK PARTİ Grubu olarak
anlamakta zorlanıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti devletinde 2013ten beri
Hükûmetimize karşı, devletin birliğine, bekasına karşı
yapılan saldırıları görmemek akılla, izanla ifade
edilebilecek şeyler değildir. Bu memlekette 4 tane ağacı
bahane ederek Taksim Meydanında Atatürk Anıtına orak çekiçler
asan, PKK elebaşı hain APOnun resmini asanları unuttu mu bu
millet? Devletin araçlarına, bankasına, vatandaşın
dükkânına kazmayla, kürekle, taşlarla saldıranları unuttu
mu bu millet? Hep beraber yaşadık.
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) Haburda
davul zurnayla karşılayanları da unutmadı bu millet.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Osloyu da unutmadık,
Dolmabahçeyi de unutmadık.
SELAMİ ALTINOK (Devamla) Daha sonrasında
17-25le, dışarıdan almış oldukları destekle bu
milletin Hükûmetine, devletine darbe vurmaya kalkanları unuttu mu bu
millet?
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) -
Arınçı da unutmadık.
SELAMİ ALTINOK (Devamla) Daha sonra 2014ün
Kurban Bayramı arifesinde bir partinin genel başkanının
söylemiyle insanları sokaklara dökerek Kürt kökenli
vatandaşlarımızı katleden o 6-8 Ekim olaylarındaki o
Yasin Börülerin ölümünü unuttu mu bu millet zannediyorsunuz? Yetmedi
HÜDA KAYA (İstanbul) Yalan söylüyorsunuz.
SELAMİ ALTINOK (Devamla) Hiç yalan
söylemiyorum. Yalan size yakışır, yalan HDPye
yakışır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Yalan size
yakışır.
SELAMİ ALTINOK (Devamla) Yalan size
yakışır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜDA KAYA (İstanbul) Hepsi ortada.
BAŞKAN Sayın Altınok,
tamamlayalım lütfen.
SELAMİ ALTINOK (Devamla) - Biraz önce HDP Grubundan
çıkıp da burada iki saat bir şeyleri sayan insanların terör
örgütünü dillerine almamaları, terör örgütüyle alakalı hiçbir
şeyden bahsetmemelerini bu Meclisin ve milletimizin iyi
değerlendirdiğini düşünüyorum. Yetmedi; 15 Temmuzda bu Gazi
Meclisin tepesine atılan bombaları, helikopterlerle, ATAK
helikopterleriyle vatandaşların üzerine atılan bombaları,
251 şehidimizi, 2.193 gazimizi bu millet unuttu mu? Yetmedi
arkadaşlar, Türkiyenin sınırları etrafında
emperyalist güçlerin, birilerinin yüz yıl önce çizilen
sınırları tekrar yeniden sınır çizme mücadelesiyle bu
milletin başına bela etmeye çalışanlara Hükûmetimizin,
devletimizin vermiş olduğu cevaba karşı böyle bir
sıkıntıyı gündeme getirmelerini unuttu mu bu millet
zannediyorsunuz?
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) BOPun
Eş Başkanı kimdi?
SELAMİ ALTINOK (Devamla) Hiç kimse
unutmadı, hiç kimse unutmadı.
Değerli arkadaşlar, bak, bu Cumhur
İttifakının karşısında yer alan ittifak ve
arkasından dolanan destekçileri hiçbir şekilde gündemi
değiştirerek 31 Martta başlarına gelecek hezimeti ortadan
kaldıramazlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SELAMİ ALTINOK (Devamla) - 31 Martta Beka
sorunu yoktur, başka sorunlar vardır. deyip gündemi ciddiyetten uzak
bir şekilde sabah başka, akşam başka belirlemeye kalkanlara
gereken cevabı verecektir diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum, sağ
olun var olun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Kurtulan
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan,
sayın konuşmacı partimize sataşmada bulunmuştur ve
konuşmacımızın konuşmalarına atfen de söylemlerde
bulunmuştur.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Sataşmada bulunan
orası arkadaşlar.
İSMAİL TAMER (Kayseri) PKKya söylüyor,
partiye sataşma mı PKK?
FATMA KURTULAN (Mersin) Başkana söylüyorum,
Başkana. Başkanı tanımıyor musunuz?
BAŞKAN Sayın Oluçun mikrofonunu açar
mısınız arkadaşlar.
FATMA KURTULAN (Mersin) Sataşmadan söz
istiyoruz Başkan ve konuşmacımız Sayın Oluç olacak.
BAŞKAN Sayın Oluç, yerinizden mi?
FATMA KURTULAN (Mersin) Kürsüden
Başkanım.
BAŞKAN Peki, buyurun.
FATMA KURTULAN (Mersin) Başkana söylerken siz
niye cevap veriyorsunuz arkadaşlar? Meclis Başkanına söylüyoruz,
talepte bulunuyoruz. Niye kendinizi Başkan yerine koyuyorsunuz?
İSMAİL TAMER (Kayseri) Niye yasak
mı?
BAŞKAN Arkadaşlar, Genel Kurula hitap
edin.
Sayın Oluç, yeni bir sataşmaya fırsat
vermeyelim.
Buyurun.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Erzurum Milletvekili Selami Altınokun İYİ PARTİ
grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli vekiller; Gezi döneminde Hüseyin Avni Mutlunun
-biliyorsunuz, FETÖcülükten yargılandı, ceza aldı- sizin
valiniz olduğunu unuttu mu bu millet? Ya Hüseyin Çapkının, Gezi
döneminde insanların üzerine gaz sıkan, ateş eden kişinin,
FETÖden ceza aldığını, tutuklandığını
unuttu mu bu millet? Unutmadı, unutmadı, bunları da
unutmadı. Yani Gezi döneminde o provokasyonları yaratan vali ve
emniyet müdürünün FETÖden yargılandığını bu millet
unutmadı, siz de unutmayın, siz de unutmayın.
Şimdi, 6-8 Ekime gelelim, bunu defalarca
söyledik, tekrar söylüyoruz, biz bu Mecliste araştırma önergesi
verdik, kaç tane soru önergesi verdik, dedik ki: 6-8 Ekimi
araştıralım, kim suçluysa, kim suçluysa ortaya çıksın,
boynumuz kıldan incedir.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Yargı
araştırıyor.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) 6-8 Ekimde 50den
fazla yurttaşımız öldürüldü, 45i bizim partimizin seçmeni ve
üyesiydi. Bunu unuttu mu bu millet? Unutmadı. Şimdi bunları
yarıştırarak polemik yapıp işin üstesinden gelemeyiz.
Bakın, siz ne yapıyorsunuz biliyor
musunuz? Bir tane kanal var Netflix diye, üyesinizdir belki bir çoğunuz
oraya, orada House of Cards diye bir Amerikan dizisi var. Bir Amerikan
Başkanının toplumda korku, şiddet ve tehdit yaratarak
iktidarı nasıl sürdürdüğünü anlatıyor. Tavsiye ederim,
House of Cards dizisini seyredin, Türkiyeyi göreceksiniz orada.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
HÜDA KAYA (İstanbul) Seyretmesinler, biz
yaşıyoruz zaten, Türkiyede yaşıyoruz.
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
21.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Erzurum
Milletvekili Selami Altınokun İYİ PARTİ grup önerisi
üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, biraz
önce Adalet ve Kalkınma Partisi adına konuşan, geçmiş
dönemde de güvenlik bürokrasisinde de görev yapmış sayın hatip
aslında hepimizden iyi şunu bilir: Terör örgütü neden eylem yapar, en
tükenmekte olan terör örgütleri bir eylem yapmaya çalışır?
Adından söz ettirmek, adından bahsettirmek, ismini duyurmak için.
Terörle mücadelede altın kural, terör örgütünün adını
anmamaktır. Terörle mücadelede altın kural, bırakın
karşısındakinin var olduğundan büyük bir tehdit
olduğunu, var olduğu hâliyle bile göstermemektir, onun mümkünse
adını hiç anmamaktır, örneğin, onun bir temsilcisine sözde
temsilci demektir falan. Bunların dersini almış, dersini
okumuş, belki okutmuş birisi diyor ki: Konuşanlar hiç terör
örgütlerinin isimlerinden bahsetmedi. Sayın grup başkan vekili de destekliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu ülkenin en kudretli
siyasileri günde beş vakit, on vakit 36 televizyondan, ertesi gün 24
yandaş gazeteden Türkiyede var olan terör örgütlerinin isimlerini
peşi sıra sıra sıra sayıp bunun üstünden iç siyaset
yapıyorsa inanın bu terör örgütleri bir yerlerde oturup Aman ya,
bizim hiçbir şey yapmamıza gerek yok. diyordur. Hele en çok neye
seviniyorlardır biliyor musunuz? Bu terör örgütleri şuna seviniyorlardır:
Bu ülkenin en kudretli siyasetçileri bizim ismimizi anıp ülkede bir beka
sorunu, varlık yokluk sorunu, yok olma sorunu var diye korkuyorlar ve
bununla korkutmaya çalışıyorlar. Ama hepimiz biliyoruz ki
hiçbir iktidar ne bir yerel seçimi ne bir genel seçimi bugüne kadar Türkiye Cumhuriyetinde
kazanabilmek, kaybetmemek, birkaç tane belediye fazla almak için koskoca
Türkiye Cumhuriyetini üç beş tane terör örgütünün beka sorununa teslim
olmuş ve bir yerel seçim kaybedilirse bu ülkenin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Son olarak toparlayayım.
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Biz gidersek
yandınız. Başınız belada. Bölünürsünüz. Terör olur,
sonumuz gelir. gibi basit bir siyasi çıkar peşine bugüne kadar
sağdan soldan hiçbir siyasetçi düşmedi. (CHP sıralarından
alkışlar)
Bu ülkede Bir beka sorunu var. diyerek, var
gücüyle propaganda aletlerini kullanarak terör örgütlerinin reklamını
yapanlara şunu söylüyoruz: Bir seçim kaybetmek sizin için beka sorunu
olabilir ama Türkiye Cumhuriyeti yapılan serbest seçimlerle iktidarın
değişebileceğine olan inancını kaybetmeksizin, beka
sorunu yaşamayan, kendine son derece güvenen bir muhalefete ve
karşısında tir tir titreyen bir iktidara sahiptir, herkes bunu
böyle bilsin. (CHP sıralarından alkışlar)
V.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- İYİ PARTİ Grubunun, 12/2/2019
tarihinde İzmir Milletvekili Aytun Çıray ve arkadaşları
tarafından, devletin beka sorunlarının
araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin görüşmelerinin Genel Kurulun 12 Şubat 2019 Salı
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) 60a göre bir söz
istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Sisteme girmemişsiniz, bir
sisteme girin Sayın Altınok.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Doldu. diyor, biz giremiyoruz.
BAŞKAN Buyurun Sayın Altınok.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
22.- Erzurum Milletvekili Selami Altınokun,
Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, ben genelde güvenlik
bürokrasisinde çalışmış bir insan olarak her kürsüye
çıktığımda kırmızı görmüş gibi
bazı gruplar bana karşı tavır alıyorlar, onu
görüyorum, ondan da memnuniyet duyuyorum, ha.
Ancak, özellikle Gezi olayını yani Atatürk
büstünün üzerine asılan orak çekiçleri ve bölücü örgüt liderinin
resimlerini savunabilmek acayip bir iştir. 6-8 Ekim olaylarında 50
tane vatandaşımızın ölümü olayını
anlatırken, o zamanki o partinin, HADEPin Genel Başkanının
olayları anlatırken tiril tiril terler döktüğünü hatırlamak
da ayrı bir iştir.
Ayrıca da ben biraz önce, terör örgütünden
bahsedilmiyor derken, HADEPten bahsederken niye sesin CHPden geldiğini
anlamakta zorlanıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Ben HADEPe söyledim, CHP cevap veriyor. Ayrıca
şunu görüyorum: İYİ PARTİ-CHP ittifakının
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SELAMİ ALTINOK (Erzurum)
Tamamlayacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN Bir dakika bitti ama Sayın
Altınok, lütfen.
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) Peki.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
60a göre birkaç söz talebi daha var
arkadaşlar, onları da karşılayayım bu arada.
Sayın Durmuşoğlu
23.- Osmaniye Milletvekili Mücahit
Durmuşoğlunun, İstanbul Çekmeköyde askerî helikopterin
düşmesi sonucu şehit olan hemşehrisi Pilot Yüzbaşı
Ümit Özerliye ve askerlere Allahtan rahmet dilediğine, 12 Şubat
Kahramanmaraş ilinin düşman işgalinden kurtuluşunun 99uncu
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Dün İstanbul Çekmeköyde meydana gelen elim
helikopter kazasında şehit olan tüm kahramanlarımıza
Rabbimden rahmet diliyorum. Osmaniyeli hemşehrim Karacı Pilot
Yüzbaşı Ümit Özerliye de ayrıca rahmet diliyorum. Ailelerine,
Türk Silahlı Kuvvetlerine ve tüm milletimize
başsağlığı diliyorum.
Bugün 12 Şubat, Kahramanmaraşın
kurtuluşunun 99uncu yılı. Bugün namus günüdür. diyerek ilk
kurşunu namus ve özgürlük için atan Sütçü İmamı, Kalesinde
düşman bayrağı dalgalanırken cuma namazı
kılınmaz çünkü özgür değiliz. diyen Rıdvan Hocayı,
Kuvayımilliyenin lideri Çerkez Aslan Beyleri ve birbirinden değerli
kahramanları hatırlama günüdür. Doksan dokuz yıl önce
kadınıyla erkeğiyle, yaşlısıyla genciyle
nasıl bir arada memleketimize sahip çıkılmışsa, 15
Temmuzda da kendisini tankların, topların önüne atarak Millet iradesini
çiğnemeniz için bizi çiğnemeniz gerekir. diyerek kendi
geleceğimize, kendi irademize sahip çıktık.
Bu vesileyle tüm şehitlerimizi rahmetle,
minnetle anıyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Göker
24.- Burdur Milletvekili Mehmet Gökerin, Burdurun
Bucak ilçesinde birçok kişinin hastaneye başvurmasına neden olan
konuya ilişkin belediye başkanı ve çalışanlarına
yönelik idari soruşturmanın yapılıp
yapılmadığını öğrenmek istediğine ve
Sağlık Bakanından bu konuya hassasiyet göstermesini talep
ettiklerine ilişkin açıklaması
MEHMET GÖKER (Burdur) Sayın
Başkanım, Burdurun Bucak ilçesinde bulantı, kusma ve ishal
şikâyetiyle hastaneye başvuran hastaların sayısı 3.366
kişiye ulaşmıştır. Valilik, yaptığı
açıklamada, bunun sebebi olarak norovirüsün tespit edildiğini
bildirmiştir. Burdur İl Sağlık Müdürlüğü 18 Şubat
2018 tarihinde yetersiz klorlama, 14 Mart 2018 tarihinde klorlama
cihazlarının arızalı olduğunu, 3 Ocak 2019 tarihinde
su depolarının ve otomatik klorlama cihazlarının uygunsuz
olduğu konusunda belediyeyi uyarmıştır. Bu uyarılara
rağmen gerekli tedbirleri almayan çalışanlar ve belediye
başkanı için yapılacak bir idari soruşturma var
mıdır? Sağlık Bakanımıza bu konuda
hassasiyetimizi bildiriyor, kendisinden talep ediyoruz.
BAŞKAN Sayın Özen
25.- İstanbul Milletvekili Zeynel Özenin,
Hızırın Alevilerin en büyük bayramı olduğuna,
Hızır niyetine tutulan oruçların, dağıtılan
lokmaların ve yapılan cemlerin Hak katında kabul
olmasını dilediğine ilişkin açıklaması
ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün Aleviler için kutsal olan
Hızır ayının 1inci günü. Hızır, Alevilerin kendi
içlerinde doğurup büyüttükleri, zor anlarında
çağırdıkları manevi bir güçtür. Bolluk, bereket
dilediklerinde adını andıkları, kimi zaman sakallı bir
pir, kimi zaman da boz atıyla darda kalanları kurtaran bir el olarak
gördükleri Hızır, Alevilerin en büyük bayramıdır.
Hızır haftası vesilesiyle yarın saat 14.30da Türkiye Büyük
Millet Meclisinde dedemizin çerağ yakıp gülbank okuyarak
paylaşacağımız Hızır lokmamıza herkesi
bekliyoruz.
Hızır niyetine tutulan oruçların, dağıtılan
lokmaların ve yapılan cemlerin Hak katında kabul
olmasını dilerim. Boz atlı Hızır cümle canların
yardımına koşsun ve yoldaşı olsun.
Hepinize sevgi ve saygılarımı
sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Arkaz
26.- İstanbul Milletvekili Hayati
Arkazın, İstanbul Kartaldaki binanın çökmesi sonucu
hayatını kaybeden vatandaşlara ve İstanbul Çekmeköyde
askerî helikopterin düşmesi sonucu şehadete yürüyen askerlere
Allahtan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
HAYATİ ARKAZ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
6 Şubat tarihinde İstanbul Kartalda 8
katlı 14 dairelik binanın çökmesi sonucu hayatını kaybeden
vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, acılı ailelerine
başsağlığı, yaralı vatandaşlarımıza
acil şifalar diliyorum.
Yine, dün İstanbul'da, Çekmeköyde askerî helikopterin
düşmesi sonucu şehadete yürüyen askerlerimize Allah'tan rahmet niyaz
ediyorum. Büyük Türk milletinin, ordumuzun ve ailelerinin başı
sağ olsun. Üzüntümüz büyük. Vatan sağ olsun.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Gürer
27.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
İstanbul Çekmeköyde meydana gelen helikopter kazasında şehit
olan hemşehrisi Astsubay Üstçavuş Yakup Avşara ve askerlere
Allahtan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
İstanbul'da meydana gelen helikopter
kazasında aralarında Niğdeli hemşehrimiz Astsubay
Üstçavuş Yakup Avşarın da bulunduğu 4 askerimiz şehit
olmuştur. Tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyor, ailelerine,
silah ve mesai arkadaşlarına sabır temenni ediyorum,
başsağlığı diliyorum; acılarını
paylaşıyorum.
BAŞKAN Sayın Ayvazoğlu
28.- Trabzon Milletvekili Bahar Ayvazoğlunun,
Trabzonsporun Süper Ligde uğradığı
haksızlıklara karşı şehir ve ülke genelinde
eleştirel reaksiyon oluştuğuna ilişkin açıklaması
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Trabzonspordan asla ayrı
düşünemeyeceğimiz Trabzon halkı ve taraftarlarının
takımına ve şehrine olan
bağlılığının gereği olarak özellikle son
haftalarda takımımızın oynadığı
müsabakalarda hatalı veya kasıtlı olarak verilen veya verilmeyen
hakem kararlarına karşı doğal olarak şehir ve ülke
genelinde yoğun eleştirel reaksiyon oluşmaktadır.
Trabzonsporun Trabzonlular dışında
sahip olduğu taraftar kitlesi, kuruluşundan beri
oynadığı temiz futbolun gücünü haksızlıklara
karşı vermiş olduğu onurlu mücadeleyle de tescillemesiyle
oluşmuştur.
Bu onurlu mücadele, kulübümüzün müzesine
koyduğu ve koyacağı bir şampiyonluk kupasının da
ötesinde tüm futbolseverlerin sempatisini kazanmaya talip olarak hakkı
olmayana asla tamah etmeden ama hakkını da sonuna kadar savunarak
yapılmaktadır.
Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda
ahlaklısını severim. sözünü içselleştiren, henüz lise
çağındaki genç futbolcularımızın ve
taraftarlarımızın
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ünlü
29.- Osmaniye Milletvekili Baha Ünlünün,
İstanbul Çekmeköyde askerî helikopterin düşmesi sonucu şehit
olan hemşehrisi Pilot Ümit Özere ve askerlere Allahtan rahmet
dilediğine ilişkin açıklaması
BAHA ÜNLÜ (Osmaniye) Dün İstanbul Çekmeköyde
askerî helikopterin düşmesi sonucu 4 kahraman askerimiz şehit
düşmüştür. Bunlardan birisi Osmaniyenin Sumbas ilçesi Gafarlı
köyünden hemşehrim Pilot Ümit Özer, diğer şehitlerimiz
Yüzbaşı Semih Özcan, Astsubay Başçavuş İlyas Kaya,
Astsubay Üstçavuş Yakup Avşar. Şehitlerimize Allahtan rahmet ve
ailelerine başsağlığı diliyorum. Milletimizin ve
Osmaniyemizin başı sağ olsun.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar,
şimdi Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine
göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
V.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, 11/2/2019 tarihinde
Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan ve arkadaşları
tarafından, İstanbul ili Kartal ilçesi Sema sokakta meydana gelen
Yeşilyurt Apartmanının
yıkılışının nedenlerinin tüm boyutlarıyla
araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 12
Şubat 2019 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
12/2/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulunun 12/2/2019 Salı günü
(bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Fatma
Kurtulan
Mersin
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
11 Şubat 2019 tarihinde, Diyarbakır
Milletvekili Sayın Garo Paylan ve arkadaşları tarafından
verilen, 1486 sıra numaralı, İstanbul Kartal ilçesi Sema sokakta
meydana gelen "Yeşilyurt Apartmanının
yıkılışının nedenlerinin tüm boyutlarıyla
araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin
önüne alınarak görüşmelerinin 12/2/2019 Salı günkü
birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere öneri sahibi, Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan.
Buyurun Sayın Paylan. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (Diyarbakır) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, geçtiğimiz hafta
İstanbul Kartalda Yeşilyurt Apartmanı durduğu yerde bir
anda çöktü. 14 daire ve iş yerleri vardı bu binada. Bu bina şu
görüntüdeydi arkadaşlar yani dıştan
baktığınızda gayet yeni diyebileceğiniz,
mantolanmış, ambalajlanmış bir binaydı ama durduk yere
çöktü arkadaşlar. Deprem olmadı, herhangi bir tır, kamyon bu
binaya çarpmadı; durduk yerde çöktü.
Değerli arkadaşlar, biz buna cinayet
diyoruz. Bir kaza değil, bir afet değil, cinayet diyoruz. Bu binada
21 vatandaşımız hayatını kaybetti. Ailelerine
başsağlığı diliyorum. 14 vatandaşımız
da -büyük çoğunluğu ağır yaralı olmak üzere-
yaralı. Onlara da, arkadaşlar, acil şifalar diliyorum.
Değerli arkadaşlar, Yeşilyurt
Apartmanının hikâyesine bakalım, bakın çok
çarpıcı. 1992 yılında SHP döneminde bina 5 katlı
olarak ruhsatlanıyor, 5 katlı. Şu gördüğünüz ilk 5 kat SHP
döneminde ruhsatlanıyor ve yapılıyor. 5 kata göre
ruhsatlanıyor ve 5 kata göre ağırlık hesabı
yapılıyor ve yapılıyor. 1994 yılında,
arkadaşlar, Refah Partisi seçimi kazanıyor. Başkan, Kartalda
Mehmet Sekmen. Sayın Mehmet
Sekmen, Kartal Belediye Başkanı oluyor. Büyükşehirde de Recep
Tayyip Erdoğan Büyükşehir Belediye Başkanı oluyor
arkadaşlar. Sonra ne oluyor? Ahbap çavuş meseleleri devreye geçiyor,
hemşehricilik devreye geçiyor ve Yeşilyurt Apartmanının 5
katının üzerine 3 kat daha yapılıyor. Kartal Belediye
Başkanı şimdinin Erzurum Belediye Başkanı ve bir ay
sonra, martta da belediye başkan adayı olan Mehmet Sekmen bu üç kata
yol veriyor arkadaşlar, aynı zamanda da Büyükşehir Belediye
Başkanı Recep Tayyip Erdoğan bu üç kata yol veriyor.
Değerli arkadaşlar, Yeşilyurt
Apartmanı durduk yere çöktü. İstanbulda on binlerce Yeşilyurt
Apartmanı var, biliyor musunuz? Türkiyede yüz binlerce Yeşilyurt
Apartmanı var çünkü yapılarımızın yüzde 75i kaçak,
ruhsatlı bile olsa kaçak katlarla yüklenilmiş arkadaşlar.
Peki değerli arkadaşlar, biliyorsunuz,
1999 yılında İzmit depremini yaşadık ve 18 bin
vatandaşımızı kaybettik. Ha, bir ders alalım bundan.
dedik, değil mi? Pek çok çalıştay yapıldı bununla
ilgili, Meclis gündemine aldı, yönetmelikler değişti ama bir
ders aldık mı arkadaşlar? Hayır. Kentsel dönüşüm
yapıldı mı? Hayır. Binalar güçlendirildi mi? Hayır.
Bütün inşaat faaliyetleri rant getiren alanlarda yapıldı ve rant
getiren alanlarda yüksek yapılaşmalara gidildi, varsıl semtlerde
kısmi kentsel dönüşümler yapıldı -zengin semtlerde-
yapıların yüzde 85ini oluşturan yoksul semtlerde ise kentsel
dönüşüm yapılmadı, tıpkı Kartalda olduğu gibi
arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, bununla ilgili pek çok
kanun, araştırma önergesi verdim geçtiğimiz dönemde, soru
önergeleri verdim, dedim ki: Kentsel dönüşüm yapılmıyor ve
İstanbul başta olmak üzere bütün şehirlerimiz saatli bir
bombanın üzerinde oturuyor. Deprem uzmanları söylüyor Her an bir
deprem olabilir ve binlerce Yeşilyurt Apartmanı çökebilir,
İstanbuldan en az 100 bin tabut çıkabilir. diyor ve Yeşilyurt
Apartmanı tabut bir binaydı, Yeşilyurt Apartmanı gibi binlerce
tabut bina var şu anda İstanbulda, Türkiye genelinde yüz binlerce
bina var.
Peki arkadaşlar, bütün bunlar oldu, on sekiz
yılda iktidar neredeyse hiçbir şey yapmadı. Ne yaptı
18inci yılında biliyor musunuz? Geçen yıl Sayın Mehmet
Özhaseki Çevre ve Şehircilik Bakanıydı, Meclise geldi, yüz
maddelik torba yasa içine bir madde koydu, torbaya bir madde atmış
Sayın Özhaseki. Ne diyor biliyor musunuz? 13 milyon tane kaçak yapı
var. Ee? Biz bunları affedeceğiz. dedi. Allah Allah, dehşete
düştüm, torba yasa içinde tek bir madde. Nasıl affedeceksin?
Vatandaş beyanda bulunacak, yüzde 3 harç yatıracak ve biz onu
affedeceğiz. İnanın, dehşete düştüm. Sayın Özal
bile böyle yapmamıştı 87 affında, binalar en azından
asgari bir denetimden geçtikten sonra affedilmişti ama Sayın
Özhaseki, şimdinin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı imar
affını Meclise getirdi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Af değil, af
değil o, yanlış.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Başkanı
değil ya, adayı.
GARO PAYLAN (Devamla) Sayın Başkan, bir
dakika daha rica ediyorum.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Ankara
adayı, Ankara adayı.
GARO PAYLAN (Devamla)
ve ondan sonra,
arkadaşlar, 10 milyon vatandaşımız imar affına
başvurdu.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Af değil.
GARO PAYLAN (Devamla) Ne oldu? Yapı
kayıt belgelerini aldılar. Yeşilyurt Apartmanı da
başvurmuştu Sayın Grup Başkan Vekili, bu bina da
başvurmuştu
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Af değil ama
yanlış söylüyorsunuz.
GARO PAYLAN (Devamla)
ve bu bina,
arkadaşlar, temize çıktı. Tertemiz, mantolanmıştı
ama içi çürüktü arkadaşlar ve durduk yere çöktü. Ben Sayın Mehmet
Özhasekiye Büyük bir vebal alıyorsunuz, milyonlarca vatandaşımızın
vebalini alıyorsunuz. Bu binalar denetimden geçmeden affedilmemeli.
dedim, Bir denetimden geçsin, sonra ne yapılacaksa yapalım,
tedbirleri alalım. dedim ama bunu dinlemedi ve Sayın Özhaseki imar
affını da Meclisten geçirdi arkadaşlar. 10 milyon vatandaşımız
faydalandı. Bakın, Yeşilyurt Apartmanı çöktü. 10 milyon
Yeşilyurt Apartmanı var şu anda Türkiyede, denetimsiz olarak
kanunlaşmış.
Peki -Sayın Mehmet Özhasekinin vebali boynuna
diyorum kaybettiğimiz bütün vatandaşların- yeni
vatandaşlarımızı kaybetmemek için biz ne
yapacağız, Meclis olarak bir sorumluluk alacak mıyız?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GARO PAYLAN (Devamla) Bakın, İstanbul
başta olmak üzere, bütün şehirlerimiz bir saatli bombanın
üzerinde oturuyor, her an bir deprem olabilir.
Sayın Başkan, bir dakika daha rica ediyorum.
Aynı şekilde 4 kere uzatmıştınız.
BAŞKAN O, teknik arızaydı ama,
mikrofon sisteminden.
GARO PAYLAN (Devamla) Yapmayın.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
GARO PAYLAN (Devamla) İstanbul başta
olmak üzere, bir saatli bombanın üzerinde oturuyoruz. Yüz binlerce tabut
çıkabilir İstanbuldan, bunun vebali hepimizin boynuna; başta
yürütme, sonra Meclisin boynuna. Gelin, bu araştırma önergemize
destek verin; ilgili, gerekli yasal tedbirleri alalım. Çevre ve
Şehircilik Bakanı Kentsel dönüşümü yirmi yılda
yapacağız. diyor. Arkadaşlar, İstanbulun yirmi
yılı var mı, Bursanın yirmi yılı var mı,
İzmirin, Diyarbakırın yirmi yılı var mı kentsel
dönüşümü bekleyecek? Öncelikleri belirleyelim, birinci derece deprem
bölgeleri başta olmak üzere bütün yasal tedbirleri alalım diyorum.
Dönemin Kartal Belediye Başkanı şu
anda Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı ve Erzurum
büyükşehir belediye başkan adayı. Dönemin Büyükşehir
Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan da Cumhurbaşkanı.
Biraz utanmaları olsa istifa ederler. On sekiz yıl boyunca bu binalar
çürük olarak kaldı ve 21 vatandaşımızın vebali
onların boynuna. Yeni veballerin oluşmaması için de Meclisi
sorumluluk almaya çağırıyoruz, bu önergemizi de desteklemeye
çağırıyoruz.
Hepinize saygılar sunarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Turan
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Neresini
düzelteceğimi bilmiyorum, baştan aşağı yalan,
yanlış, iftira.
Bakınız imar affı değil imar
barışı.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Vergi
barışı diyorsunuz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Yıkılan evle
ilgili affa konu olan bir mesele yok, binanın da zaten başvurusu yok.
Onun dışında,
Cumhurbaşkanımızın Belediye Başkanlığı
döneminde yapıldığı iddiası, Mehmet Sekmen
iddiası; hepsi baştan aşağı, yarısı
değil, tamamı yalan. Konuyla ilgili, grubumuz adına Hulusi Bey
konuşacak zaten az sonra.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Sayın
Başkan, sataşmada bulundu.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hepsi yalan Sayın
Başkan.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Sataşmada
bulundu yalan dedi.
FATMA KURTULAN (Mersin) Başkanım
Başkanım
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bir daha söylüyorum,
hepsi yalan Sayın Başkan, şaşarak izledik.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Sayın
Başkan
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Paylan
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Devam edelim, Hulusi Bey
cevap verecek Sayın Başkanım.
FATMA KURTULAN (Mersin) Bize de söz hakkı
düşüyor Başkanım.
Bir de şunu söylemek istiyorum: AKPnin biraz
önceki konuşmacısı da o kürsüde partimize direkt Yalan size
mahsus bir şey. diyor. Grup Başkan Vekili yine Yalan
söylüyorsunuz. diyor. Bu söz üzerine daha önce bu Mecliste kıyamet
kopmuştu, bir tartışma olmuştu, ara verilmişti, bir
sürü görüşme olmuştu. Şimdi tekrar Grup Başkan Vekilinin
bunu demesini kınıyorum, yakıştırmıyorum. Hiçbir
grup başkan vekiline yakışmaz, hiçbir konuşmacıya bu
yakışmaz. Birbirimizi yalancılıkla itham etmek doğru
değil. Konuşmacımıza cevap hakkı doğmuştur.
Lütfen
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
bir daha söylüyorum, bizim grubumuz daha konuşma yapmadı, yapacak
fakat baştan aşağı
Bilerek bir daha söylüyorum Mehmet
Sekmen döneminde başvuru iddiası yalan, Büyükşehir Belediye
Başkanı Tayyip Erdoğandı. iddiası, o başvuruyla
ilgili yalan.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Başvuru
değil Bina yapıldı. diyoruz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) İmar affına
başvurulmuş. Yalan. Hangisini düzelteyim? Hepsi yalan. Ne diyeyim
buna?
FATMA KURTULAN (Mersin) Arkadaşlar,
baştan zaten
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Şöyle yapayım o
zaman Sayın Başkan, revize ediyorum: Konuşmacının
konuşmaları baştan sona doğru değil.
FATMA KURTULAN (Mersin) Başınızda,
tepenizdekinden şu öne kadar hepinizde zaten bir üslup sorunu var.
BAŞKAN Sayın Paylan
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Sataşmada
bulundu efendim yalan diyerek, Bütün konuşman baştan sona yalan.
dedi, daha ne desin?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ya, Sayın
Başkan
BAŞKAN Bir dakika
Bir dakika
Bir dakika
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Bina da geçen
hafta yapılmış.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Kürsüye ben
çıkayım, ondan sonra Garo çıksın o zaman Sayın
Başkan.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bir dakika
Sen
niye çıkıyorsun kürsüye?
FATMA KURTULAN (Mersin) Bülent Turan, bir üslup
sorununuz var. İçişleri Bakanınız Yürütürsem adam
değilim. diyor ya. Buna sessiz kalıyorsunuz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Ya,
iftira atıyor konuşmacınız, onda üslup şeyi yok mu?
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
FATMA KURTULAN (Mersin) Yalan diyemezsin.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
İftira atıyor.
BAŞKAN Sayın Aydemir
FATMA KURTULAN (Mersin) İftira değildir.
Kalkarsın, başka şekilde cevaplarsın.
BAŞKAN Arkadaşlar
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Çık, konuş.
BAŞKAN Sayın Turan, siz ifade ettiniz,
tamam.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
ben usul ekonomisi gereği kürsüye çıkmak istemedim. Aslında
sataşmadan da söz alabilirdim.
BAŞKAN Tamam.
FATMA KURTULAN (Mersin) Alın, alabilirsiniz.
Niye almıyorsunuz?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Peki, nereden
sataştı, ne dedi de sataştı mesela?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hulusi Bey cevap verecek.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Mesela ne dedi de
sataştı Garo Paylan AK PARTİye?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hulusi Bey cevap verecek
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Bir dakika
Sayın Altay, bir
dakika.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Yok, yok, yani AK
PARTİ Grubuna
BAŞKAN Siz karışmayın, tamam.
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan,
konuşmacımız bekliyor.
BAŞKAN Sayın Paylan
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Efendim,
sataşmada bulundu, Baştan aşağı yalan. dedi, daha ne
desin yani?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Kürsüye
çıkmadım ki Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) O zaman düzeltsin
konuşmalarını Sayın Başkanım.
BAŞKAN Yeni bir sataşmaya yol
açmayalım.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
2.- Diyarbakır Milletvekili Garo
Paylanın, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın yerinden sarf
ettiği ifadeleri sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın AKP Grup Başkan Vekili, Bu bina
1992 yılında yapıldı. dedim, bu doğru; Hem de SHP
döneminde yapıldı, 5 katlı yapıldı. dedim, bu
doğru. 1994 yılında Kartala belediye başkanı kim oldu
Mart ayında? Sayın Mehmet Sekmen seçildi.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) İyi
de 1992de yapılmış burası.
GARO PAYLAN (Devamla) Bu binaya 1994
yılında 3 kat ilave atıldı. dedim.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Kaçak 3
katı anlatıyor, kaçak 3 katı.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Az sonra
cevabını verecek Hulusi Bey.
GARO PAYLAN (Devamla) 3 kat ilave 1994te
atıldı. dedim.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Garo Bey,
bu 1992de yapılmış, 1994te bitmiş, insanlar oturuyor.
BAŞKAN Arkadaşlar
GARO PAYLAN (Devamla) 1994te de 3 kat ilave
atıldı. dedim, bu da doğru.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Bu
doğru değil, söylediğin.
BAŞKAN Arkadaşlar,
karşılıklı konuşmayalım. Lütfen
GARO PAYLAN (Devamla) 1994te Recep Tayyip
Erdoğan İstanbula Belediye Başkanı seçilmedi mi? Seçildi.
Bu da doğru.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Mehmet
Ali Büklü zamanında, CHP Belediye Başkanı zamanında
yapıldı.
BAŞKAN Arkadaşlar, yerinizden
konuşmayın, söz vermedim.
Sayın Aydemir, lütfen
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Sayın Başkan
BAŞKAN Tamam ama çıkacak
konuşmacı.
GARO PAYLAN (Devamla) 1994ten sonra
İstanbulda on binlerce bina AKPye bağış yapmak yani
belediyelere çöp kamyonu almak karşılığı, 1 kata 1 çöp
kamyonu, 2 kata 2 çöp kamyonu diye belli vakıflara bağış
yaptırılarak her kat karşılığı belediyelere
paralar alınarak yaptırılmadı mı?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) 8 kat da CHP döneminde
oldu, SHP döneminde oldu.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Bunların hiçbiri AK PARTİ döneminde yapılmamış.
GARO PAYLAN (Devamla) Siyasetinizi bununla finanse
etmediniz mi yıllarca, İstanbulda verdiğiniz kaçak katlarla
finansa etmediniz mi? Çıksın İstanbul vekilleri, konuşsun,
Yalan. desin bakalım, Yalan. desinler hadi bakalım.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Az sonra diyecek.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Doğru
değil ya, doğru değil.
GARO PAYLAN (Devamla) Yıllarca bununla
finanse ettiniz. Dönemin Belediye Başkanı Mehmet Sekmendir, vebali
boynunadır.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Hayır, yalan söylüyorsunuz. O binaya 1992de başlanmış,
1994te oturmuş insanlar, yalan söyleme.
GARO PAYLAN (Devamla) 21
vatandaşımızın canının vebali onun
boynunadır, vebali Recep Tayyip Erdoğanın boynunadır.
Binlerce Yeşilyurt Apartmanı vardır.
Gelin, Meclis olarak sorumluluk alalım. Yasal
ne eksiklik varsa, mevzuatta ne eksiklik varsa yerel yöneticilere,
Cumhurbaşkanına, belediye başkanlarına ne sorumluluk
yükleyeceksek, gelin, bunları yaptıralım.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Ya, CHPye de bir
şey söylesene, CHPye bir şey söyle, CHPye! Garo Bey, CHPye bir
şey söylesene!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Doğruyu söyle, yalan söyleme!
FATMA KURTULAN (Mersin) Bağırmayın
oradan, bağırmayın.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Doğruyu konuşun kardeşim, açıkça yalan söylüyor,
ayıptır.
GARO PAYLAN (Devamla) Arkadaşlar, bununla
ilgili sorumluluk almaktan kaçarsanız depremde olacak kayıpların
hepsinin de vebali boynunuzadır. (HDP sıralarından
alkışlar)
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Ya, SHPye bir
şey söyle, SHPye.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Aynı şeyi bir
daha söylüyorum Başkanım, böyle şey olur mu ya!
V.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, 11/2/2019 tarihinde
Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan ve arkadaşları
tarafından, İstanbul ili Kartal ilçesi Sema sokakta meydana gelen
Yeşilyurt Apartmanının
yıkılışının nedenlerinin tüm boyutlarıyla
araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 12
Şubat 2019 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Öneri üzerinde İYİ
PARTİ Grubu adına Samsun Milletvekili Bedri Yaşar
Buyurun Sayın Yaşar. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEDRİ
YAŞAR (Samsun) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sözlerime başlamadan önce, Çekmeköyde helikopter düşmesi sonucu
şehit olan kahramanlarımıza Allahtan rahmet, yüce Türk
milletine de başsağlığı diliyorum.
Aynı şekilde, Yeşilyurt
Apartmanının çökmesi sonucu hayatını kaybeden
yurttaşlarımıza Allahtan rahmet, yaralılara da acil
şifalar diliyorum.
Şimdi, arkadaşlar, o yalan, bu yalan ama
gerçek olan bir şey var; Yeşilyurt Apartmanı çöktü, 21
vatandaşımızı kaybettik, 14 tanesi de yaralı. Biz
aynı şekilde, 1984 yılında Konyada Zümrüt Apartmanı
çöktüğü zaman da aynı şeyleri söyledik. Dedik ki: Devlet
yaraları sarar, bu problemlerin altından kalkar. Maalesef 1999
yılındaki depremde çok önemli sonuçlar çıkardık. Ben de o
gün Parlamentodaydım. Türkiyedeki yapı stokuna
baktığımız zaman özellikle 1999 öncesinde çok ciddi
problemler vardı. Yapı Denetim Yasası ile aynı şekilde
Deprem Yönetmeliği de değiştirilerek belli tedbirler
alınmıştı. Ondan sonra yapılan yapılarda da çok
da ciddi problemler yok. Ama hâlâ, o günden bugüne her bina çökmesinin
arkasından Şunu yapacağız, bunu yapacağız.
demek bu işleri çözmüyor.
Enkazın başında Şehircilik
Bakanının ifadelerini ben esefle karşılıyorum. Betonun
cinsine bakıyoruz 6, yani inşaat mühendisi olan, teknik olan
arkadaşlar bilir normalde olması lazım gelen değer C30 ama
binalardaki alınan karot numunelerinin sonuçları 6, 8, 10; ayakta
durması bile mucize demek; yani 3 şiddetindeki, 4 şiddetindeki
depremde ayakta durmaları mümkün değil. Dolayısıyla
bunların süratle
Hepimizin bu işte vebali var, hepimizin sorumluluğu
var. Suç ondadır, bundadır.ı bir tarafa bırakıp
artık bu işlere neşter vurmanın zamanı geldi.
Adına imar barışı deyin, hiçbir şey
değişmez. Bakın, 10 milyon binadan bahsediyorsunuz, eğer
bunlar deprem yönetmeliğine uygun değilse, zemin etütlerine
bakıp yeterli güçlendirmeler yapılmadığı takdirde
ayakta duramayacaksa bu binaların altında hepimiz kalırız.
Dolayısıyla, bakın, hâlâ bir şey kaybetmiş
değiliz, hâlâ önümüzde zaman var. Lütfen, şu imar
barışından her kim istifade ediyorsa, kim bu işten istifade
ediyorsa, oturalım, öncelikle bu istifade edilen binalar depreme
dayanıklı mı, dayanıklı değil mi, önce buna bir
bakalım. Böyle giderse hepimiz bu binaların altında
kalırız. Buradan uyarıyorum, bu Parlamentodan herkesi
uyarıyorum, diyorum ki: Artık sözün bittiği yerdeyiz,
kelimelerin bittiği yerdeyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Yaşar,
tamamlayalım lütfen.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Toparlıyorum
Başkanım.
Bu konuyla ilgili neyi getiriyorsanız
Parlamentoya biz hiçbir siyaset gütmeden, doğru şeylerin her zaman
yanında olduğumuzu buradan ifade ediyoruz. Yine söylüyoruz: Gelin, bu
işi bir daha gözden geçirin, bu imar barışıyla ilgili olan
bütün müracaatlara bir bakın, bu binalarla ilgili gerekli
araştırmaları yapın. Depreme dayanıklı mı,
değil mi? Çünkü 1999 öncesinin -ben söylüyorum, teknik eleman olarak
söylüyorum- yüzde 70i, yüzde 80inin gerçek değerleri vermediğini
zaten görürsünüz. Deniz kabuğundan imal edilen binaların mukavemet
değerlerinin tutması mümkün değil. Dolayısıyla hiç o
tarafa, bu tarafa lafı kıvırmadan bu işle ilgili tedbirleri
şimdiden alalım. Daha bir şey geç değil. Bugünden bu
işe başlayalım diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi, öneri üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Engin Altay.
Buyurun Sayın Altay. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika.
CHP GRUBU ADINA ENGİN ALTAY (İstanbul)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
sizi ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Millet gözyaşı dökerken Parlamentoda
polemik yapmak hoş değil. Söylenen, ortaya koyulan iddiaları Bu
yalan. diye reddetmek makul değil, doğru değil. Orta yerde bir
deprem yok, bir sel yok, bir afet yok ve 21 insanımız
hayatını kaybetmiş ve bir siyasi parti grubu bu konunun, bundan
sonra yeni acıların yaşanmaması için ele
alınmasını önermiş. Gelmiş, gerekçesini de
anlatırken kimi belgeleri, bilgileri, bulguları koymuş, ben de
koyacağım. Yani ben de Bülent Beyin tabiriyle yalancı
olacağım ama gerçekler ortada, biber gibi; gerçekler de
acıdır, biber de acıdır. Bu olaya böyle bakmak lazım.
Bu, Kartal, Bankalar Caddesi Sema Sokak
Yeşilyurt Apartmanında yaşanan olay -burada bir hesap sormak,
öç almak, kelle almak peşinde değiliz ama- yeni acıların
yaşanmaması için de sorgulanmaya muhtaç, masaya
yatırılması gereken bir olay. Bir mesuliyet var, bir görev
kusuru var; görevi ihmal, görevi suistimal var. Bunu yapan, bu ithamlar
karşısında olan da maalesef şu anda Erzurum AK PARTİ
Büyükşehir Belediye Başkanı ve adayı. Efendim, o zaman
sizin söyledikleriniz zinhar yalandır. diyerek bu vebalin altından
kalkamazsınız. Niye kalkamazsınız? Garo Bey de söyledi, bu
bina 1992 yılında yapılmış, zemin artı beş
kat.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Kim vardı o zaman?
ENGİN ALTAY (Devamla) - SHP Belediye
Başkanı Mehmet Ali Büklü vardı.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Tamam.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Cevap istiyorsan var,
başka cevaplar da var, başka belgeler de var, dur acele etme Bülent
Bey, Grup Başkan Vekilisin, taciz sana yakışmaz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bir sene sonra?
Taciz falan değil de, iddia yanlış.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Ve 1998
yılında kaçak olarak binaya üç kat yapılmış, kaçak.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ne zaman?
ENGİN ALTAY (Devamla) - Şimdi, belediye
başkanının bunu görmediğini varsayıyoruz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Kim
söyledi?
ENGİN ALTAY (Devamla) Burada 2 mekanizma
devrede, bir: 1998 yılında Kartal Belediyesi emlak vergisi bildirimi.
1998de Mehmet Sekmen tarafından bu binanın 8 katıyla ilgili
belediye emlak vergisi almış, bu bir belge.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Emlak
vergisi almasın mı? Ne yapsın?
ENGİN ALTAY (Devamla) İşte, görev
kusuru, görevi suistimal burada başlıyor.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Hayır efendim, hiç alakası yok. Sizin belediyeniz zamanında
yapılmış o.
ENGİN ALTAY (Devamla) Dur, dinle.
Bir belge daha var, tarihi 1997, Kartal Cumhuriyet
Başsavcılığına yapılmış bir
başvuru. Bu çöken binanın olduğu adadaki 6 adet bina için kaçak
olduğundan, güvenli olmadığından bahisle Kartal Cumhuriyet
Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmuş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ALTAY (Devamla) Bu adli belge, bu idari
belge.
BAŞKAN Sayın Altay, tamamlayalım
lütfen.
ENGİN ALTAY (Devamla) Şimdi, hâl bu iken
çıkıp da bu insanlar da güzel öldü diyecek hâliniz yok ama en
azından
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Sorumlu
sizsiniz
ENGİN ALTAY (Devamla)
kimin bu konuda kusuru
varsa işlem yapacağız, başlatacağız diyebilmeli
Hükûmet. Hükûmet ne yapıyor? Kartal acı çekerken Bakan gidiyor
Belediye Başkanı buraya gelmemiş. diyor. Böyle bir acı
üzerinden demagoji yapmak siyasi ahlaka da edebe de yakışmaz,
ayıptır! (CHP sıralarından alkışlar)
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Yalan mı? Yalan
mı? Oranın belediye başkanının ilk gitmesi
ENGİN ALTAY (Devamla) Şimdi, sorunlu
zihniyet şurada devreye giriyor: Van depremi sonrası Başbakan
Erdoğan dedi ki: Kaçak ve güvensiz binaları ne pahasına olursa
olsun yıkacağız. Kim dedi? Recep Tayyip Erdoğan.
Yıktı mı? Yıkmadı. Bülent Turan bir yalancı
arıyorsa Van depreminden sonra bu demin söylediğim sözü söyleyene
bakacak, yalancı orada! (CHP sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ya, HDP cevap veremiyor
mu?
ENGİN ALTAY (Devamla) Yalancı orada,
burada değil.
Ve sorunlu zihniyet şurada başlıyor
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ALTAY (Devamla) Gene Erdoğan diyor
ki 1994 yılında belediye başkanı olduğunda: Ben de
kaçak binada oturuyorum. Ne yapalım, İstanbulun yüzde 70i kaçak.
İşte, sorun burada başlıyor.
Başkanım
BAŞKAN Ne yapalım?
ENGİN ALTAY (Devamla) Başkanım,
Garo Paylana verdiğiniz müsamahayı misliyle istiyoruz yani.
BAŞKAN Son bir dakika,
buyurun.
ENGİN ALTAY (Devamla) Sorun burada
başlıyor.
İstanbul deprem master planı
hazırlandı, ne zaman? 2003te. Kim hazırladı? Siz
hazırladınız ve bu plana göre, yapıların incelenmesi
ve güçlendirilmesi çalışması yapılacaktı, yapılar
elden geçecekti, tarama yapılacaktı, riskli binalar
yıkılacak, orta riskliler onarılacaktı ve yeni binalar da
mutlaka ve mutlaka depreme dayanıklı yapılacaktı. Bu master
plan sizin, bu saydığım dört madde de sizin taahhüdünüz; sizin
değil, devletin taahhüdü. Bunların hangisi yapıldı? Gelsin
şimdi AK PARTİ adına konuşacak değerli milletvekili
Bu dört hususun biri yapıldı. desin.
Ve asıl sorunlu zihniyet şurada bu
işin noktasını koyuyor: Yapı kayıt belgesinin
verilmesiyle ilgili usul ve esasları düzenleyen bir yönetmelik
hazırladınız. Ayıp ve sorumlu zihniyet kendini burada
gösteriyor. Bu yönetmeliğin 9uncu maddesini okuyun. Ben okuyayım
size. Söylüyor, söylüyor, söylüyor yapı kayıt belgesi almak için
aranan şartları.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ALTAY (Devamla) Çok mühim
Başkanım, tamamlayayım.
BAŞKAN Peki.
ENGİN ALTAY (Devamla) Yapının
depreme dayanıklılığı ve yapının fen ve
sanat norm ve standartlarına aykırılığı hususu
yapı malikinin sorumluluğundadır. Bu sorumluluğu yapı
malikine vermekten muradınız ne? Siz devlet değil misiniz, orta
yerde bir devlet yok mu? Her şeye karışan, domatese bibere
karışan devlet, içinde 50 kişinin, 100 kişinin yaşadığı
binanın yapı normlarına ve standartlarına Ben bu işe
karışmıyorum. diyebilir mi? Niye diyemez? Çünkü kendi
oturduğu villalar da kaçak olursa başka saiklerle bir araya gelince
bunu diyemez. Devlet söz konusu insan hayatıysa topu taca atmaz, atan
devlete devlet denmez. Böyle devlet olmaz olsun!
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Şimdi öneri üzerinde Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Hulusi
Şentürk.
Buyurun Sayın Şentürk. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika.
HULUSİ ŞENTÜRK (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli Meclis üyeleri; sözlerime başlamadan
önce Kartaldaki binada hayatını kaybeden
vatandaşlarımıza Allahtan rahmet, yaralılara acil
şifalar diliyorum. Aynı şekilde, dün Çekmeköyde elim helikopter
kazasında kaybettiğimiz şehit askerlerimiz için de Allahtan
rahmet diliyorum.
Aslında başka bir konuşma
hazırlamıştım ama sayın vekilimizin
konuşmasını dinledikten sonra, vallahi, ne diyeceğimi
bilemedim, neresini düzelteyim ki? Sayın vekilimiz bir fotoğraf
gösterdi Bakın, 1992 yılında
dedi. Sayın vekilim
eğer biraz konuyu incelemiş olsaydı doğrudur, 1992nin
mayıs ayında bir projeyle dönemin SHPli ama bunun partisi olmaz, o
dönemi hep beraber yaşadık; hiç kimse şu parti, bu parti diye
suçlamasın; Türkiye'nin depreme kadar yaşadığı
gecekondulaşma, kaçak yapılaşma süreci, kalitesiz malzeme süreci
Türkiye'nin bir realitesidir arkadaşlar. Eğer burada illa birini
suçlayacaksak bunun altından kimse çıkamaz. O dönemde bir tek AK
PARTİ olmadığına göre biz herhâlde masum kalabiliriz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Ama bu doğru
değil.
Şimdi, değerli arkadaşlar, 1992de
söz konusu vatandaş başvuruyor projeyle ve inşaat ruhsatı
alıyor. Ruhsat dediğiniz o. 120 metrekare tabana oturan -bir sürü mühendis
var- zemin artı 5 kat ruhsatını alıyor ama söz konusu
şahıs -siyasi kimliği de bir yana, o konuya da girmeyelim- 120
metrekare yerine 230 metrekareye 8 katlı binasını dikiyor.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hangi yılda?
HULUSİ ŞENTÜRK (Devamla) 1992.
Değerli arkadaşlar, bakın, lütfen
arkadaşlar, belgeler konuşsun. Burada 1998 tarihli emlak vergisini
gösterip şov yapmayı anlayabilmiş değilim. Emlak vergisinin
ne olduğunu herkes bilir, kaçak binalar dâhil beyan üzerine herkes emlak
vergisi vermek zorundadır. 1998de bu bina emlak vergisi verdi diye
1998de yapılmıştır anlamına getirebilmek için
herhâlde uzayda yaşamak gerekiyor.
Değerli arkadaşlar, ne yapılması
gerektiği önemli. Türkiye'nin ne yazık ki bir
sağlıksız yapı problemi var, Türkiye'nin özellikle deprem
öncesi teknik ölçümlerinden de kaynaklanan, kalitesiz malzemeden kaynaklanan ve
şu an 6,5 milyon riskli yapı sorununa sahip bir ülkeden bahsediyoruz.
Önemli olan bu konuda ne yapıldığı. Bakın, sadece
İstanbulda 321 bin riskli bağımsız bölüm yıkıldı.
Türkiye genelinde 622 bin bağımsız bölüm AK PARTİ
iktidarında yıkılıp yeniden yapıldı. Ama
yangın çok büyük olduğu için ve imkânlar kısıtlı...
Şu ana kadar 8,5 milyar da para ödendi. O yüzden biz iktidar olarak her
seferinde kentsel dönüşüm diyoruz. Ancak bu konuda hukuki
sıkıntı yok; asıl sıkıntı, 3 tane oy için
vatandaşın kentsel dönüşüm karşısında provoke
edilmesinden kaynaklanıyor ve bugün ne yazık ki kentsel dönüşümü
farklı şekilde provoke eden unsurlar,
vatandaşımızın kentsel dönüşüm konusunda daha fazla
gelir elde edebilmek için dönüşüme karşı çıkmasına yol
açıyor. Gelin, bu konuda partilerüstü davranalım.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Önergeye destek
verin.
KAZIM ARSLAN (Denizli) Araştıralım.
HULUSİ ŞENTÜRK (Devamla) Eğer illa
biri suçlanacaksa, değerli arkadaşlar, tarihler belli, partilerin
kimliği belli.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Önergeye destek verin,
tamam, hep beraber, hadi bakalım.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) 92 yılında
İstanbul büyükşehir belediye başkanı kimdi?
FEHMİ ALPAY ÖZALAN (İzmir) 92
yılında kimdi bu belediye başkanı?
BAŞKAN Sayın Şentürk,
tamamlayalım lütfen.
HULUSİ ŞENTÜRK (Devamla) Ama bakın,
Sayın Vekilim, sizin söylediğiniz, baştan sona altını
çiziyorum, doğru değil, hepsi hikâye, ondan bundan
alınmış.
KAZIM ARSLAN (Denizli) Araştıralım.
HULUSİ ŞENTÜRK (Devamla) Belgelerle
konuşunuz. Ruhsat tarihi belli, binanın yapıldığı
tarih belli, hava fotoğrafları tarihi belli, emlak vergisi
beyanıyla da bu işlerin
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Belge gösterin,
belge.
HULUSİ ŞENTÜRK (Devamla) Belge
dediğiniz, bugünün fotoğrafından bahsediyorsunuz. Değerli
arkadaşlar, konuyu
Partizanca şunu bunu suçlamaya sokmayalım.
Türkiyenin, ne yazık ki yıllardır, 70li, 80li yılardan
devraldığı bir kamburu vardır. Gelin, bu kamburu ona buna
sataşmadan, akıl dairesinde, daha hızlı çözüm ve
milletimizin desteğini alacak bilinçlendirme çalışmalarıyla
destekleyelim diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) 92 yılında
İstanbul belediye başkanı kimdi?
BAŞKAN Teşekkür ederim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Böyle bir usul olmaz ki.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Altay
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Sayın
Başkan, Doğru değil. diyerek sataşmada bulundu efendim.
BAŞKAN Bir dakika, bir kere dediler, tamam,
halloldu.
Sayın Altay, nedir
ENGİN ALTAY (İstanbul) Emlak vergisi
beyannamesinin ne anlama geldiğini bilmemekle itham etmek suretiyle beni
toplum ve Meclis önünde küçük düşürdü.
BAŞKAN Tamam, buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Buradan mı?
BAŞKAN Lütfen, yerinizden olsun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bu,
sataşmaya girmiyor mu Başkanım?
BAŞKAN Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
30.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
İstanbul Milletvekili Hulusi Şentürkün HDP grup önerisi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Peki
Başkanım, teşekkür ederim.
Emlak vergisi beyannamesinin bildiriminin ne anlama
geldiğini biliyoruz. Ya, Allahtan korkmak lazım. Biz kelle
alalım demedik; biz intikam alalım, sizi afişe edelim demiyoruz.
Orta yerde bir acı var. Bu acıların tekrarlanmaması için
tedbir almak lazım diyoruz. Görev kusuru bakımından da evet,
burada birine kusur atılacaksa Mehmet Sekmenin. Niye?
HULUSİ ŞENTÜRK (İstanbul) Hiç
alakası yok.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bir dakika
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Hayır, o SHPli Belediye Başkanı Mehmet Ali Büklünün.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Yahu,
arkadaş, şimdi, bu bir belediye başkanı; üzerine kaçak
olarak 3 kat yapılarak 8 kata çıkmış binadan gerekli fennî
ayarlamaya, normlara, yasal mevzuata binayı uydurmadan vergi almaz, bir.
İkincisi, Mehmet Sekmeni adam
savcılığa şikâyet etmiş.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Belediye
başkanlığı yapmış adam söylüyor bunları ya.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Mehmet Sekmeni
şikâyet etmiş. Ne zaman? 1997de, bu binayla ilgili,
savcılığa şikâyet etmiş. Çok merak ediyorum, bu
şikâyeti -evrak hazırlık numarası da var- bu savcı ne
yaptı? Mehmet Sekmene telefon açıp Arkadaş, seninle ilgili bir
şikâyet var, tedbir al. mı dedi yoksa Mehmet Sekmeni ifadeye mi
çağırdı, bunu da merak ediyorum.
Tekrar söylüyorum: Kusur oradaydı, bina
1992de yapıldı. falan değil. Kartal biliyor ki bu bina 5 kat
yapıldı, Sekmen döneminde üstüne 3 kat kaçak yapılmasına
göz yumuldu.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Doğru değil bu, bu doğru değil.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Olay budur,
bundan ibarettir; ayıptır, günahtır. (CHP sıralarından
alkışlar)
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Sayın
Başkan
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
bu konunun böyle, tekrar tekrar uzamasını istemiyoruz.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Sayın
Başkan, sıra bende.
BAŞKAN Bir dakika, bir dakika
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Fakat bununla ilgili,
hatibimiz cevap verdi, binanın yıkılması hepimizi
üzmüştür, bu başka bir mesele fakat başlaması, artı 3
kat kaçak yapılması söz konusu SHPli başkanın
zamanındadır.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Yalan!
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Yalan!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Aynen öyle,
yalanı siz söylüyorsunuz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Yalan, gidin,
Kartalda sorun, herkese sorun.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Yalan,
sataşıyorum, yalan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bu yalan meselesine de
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bunu kabul
etmemiz mümkün değil, burada belgelerle konuşuyoruz; çok ayıp.
BAŞKAN Arkadaşlar
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Bülent Turan provoke ediyor.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) İmar affına
başvurdu. demişsiniz, nerede belgesi? Yok.
Sayın Başkan, sadece kamuoyunu
yanıltmak için bu tarz iddialarla konuşmak, kendinizi
kandırmanız anlamına gelir.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Beyanları var,
beyanları.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Gözünü kapatırsan
kendine göre cevaplarsın. Hiçbiri doğru değil bunların.
BAŞKAN Sayın Paylan, nedir?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Sataşma var
efendim, 60e göre yerimden söz istiyorum.
FATMA KURTULAN (Mersin) 60a göre
BÜLENT TURAN (Çanakkale) İmar
affının belgesini göstersin Sayın Başkan.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Oradan verirseniz
ben
BAŞKAN Tamam, çok kısaca, yerinizden.
Buyurun.
31.- Diyarbakır Milletvekili Garo
Paylanın, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın yerinden sarf
ettiği bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Sayın Grup Başkan Vekili, bina 1992
yılında yapılıyor ve 5 kat olarak yapılıyor,
binanın sahiplerinin beyanı var bu konuda. 1994 yılında
Kartala Mehmet Sekmen Belediye Başkanı olduktan sonra ahbap
çavuş ilişkisiyle binanın üzerine 3 kat daha atılıyor
ve bina bunu taşıyamıyor, bu kadar açık.
Diğer mesele, bina sahipleri imar affına
başvurduklarını beyan ediyorlar. O zaman, gelin,
araştırma komisyonunu kuralım, kim doğru söylüyor, kim
yalan söylüyor ortaya çıksın ve başka Yeşilyurt
apartmanları olmasın arkadaşlar, derdimiz bu. Bir Yeşilyurt
Apartmanı oldu, yüz binlerce Yeşilyurt Apartmanı var. Gelin,
araştırma önergemize destek verin, böyle başka
araştırma önergeleri olmasın diyoruz Sayın Başkan.
Sayın grup başkan vekili doğruyu
söylemiyor. Mehmet Sekmen döneminde 3 kat atıldı o binaya.
ENGİN ALTAY (İstanbul)
Araştıralım hadi.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Hadi
araştıralım.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) İmar affına
başvuru nerede Sayın Paylan?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Bina sahipleri
söylüyor.
BAŞKAN Arkadaşlar
Hiçbir şey anlaşılmıyor
arkadaşlar, tutanaklara da geçmiyor.
Sayın Turan
32.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
Diyarbakır Milletvekili Garo Paylanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
bir yalanı tekrar tekrar söylüyor olmak onu doğru yapmaz. İfade
ettik, ruhsat ortada. Projedeki 120 metrekare taban alanı 230 metrekare
yapılmış bir yerden bahsediyoruz yani SHPli belediye bunu 120
yapmış da Mehmet Sekmen mi sağa sola genişletmiş?
Beraber yapılmış.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) 3 katı kim
atmış?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - 1992 yılında
Büyükşehir Belediye Başkanı kim, belli; Kartalın
Başkanı kim, belli. Dolayısıyla Kimin kusuru varsa hesap
versin. başka bir şeydir ama yalan bilgiyle, yalan beyanla aynı
şeyleri bir daha bir daha söylemek meseleyi doğru yapmaz Sayın
Başkan.
GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Araştıralım. Gel, araştıralım.
V.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, 11/2/2019 tarihinde
Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan ve arkadaşları
tarafından, İstanbul ili Kartal ilçesi Sema sokakta meydana gelen
Yeşilyurt Apartmanının
yıkılışının nedenlerinin tüm boyutlarıyla
araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 12
Şubat 2019 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Arkadaşlar, öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
(CHP sıralarından
Hadi sesleri)
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Gel
araştıralım varsa.
BAŞKAN - Kabul etmeyenler
Öneri kabul
edilmemiştir.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Kim kaçıyor,
kim yalan söylüyor?
BAŞKAN - Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
3.- CHP Grubunun, 15/1/2019 tarihinde Bartın
Milletvekili Aysu Bankoğlu ve 24 milletvekili tarafından, Batı
Karadenizdeki mevcut ve yapılması planlanan termik santrallerin
çevreye ve insan yaşamına etkilerinin incelenerek santrallerin hukuka
aykırı olduğuna ilişkin iddiaların
aydınlatılması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin (10/864) ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 12 Şubat 2019 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 12/2/2019 Salı günü
(bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Özgür
Özel
Manisa
CHP
Grup Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan, Batı Karadenizdeki mevcut
ve yapılması planlanan termik santrallerin çevreye ve insan
yaşamına etkilerinin incelenerek santrallerin hukuka aykırı
olduğuna ilişkin iddiaların aydınlatılması
amacıyla verilmiş olan (10/864) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin görüşmesinin Genel Kurulun
12/2/2019 Salı günlü (bugün) birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere, öneri sahibi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Bartın
Milletvekili Aysu Bankoğlu.
Buyurun Sayın Bankoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
CHP GRUBU ADINA AYSU BANKOĞLU (Bartın)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, sözlerime
başlamadan önce ben de helikopter kazasında şehit düşen 4
Mehmetçik kardeşim için üzgün olduğumuzu belirtiyorum ve
yakınlarına başsağlığı diliyorum, nurlar
içinde yatsınlar.
Evet, değerli milletvekilleri, bugün, seçim
bölgem Bartının ilçesi olan Amasra ve Batı Karadeniz
Bölgesinde kurulması planlanan termik santrallerin hukuka
aykırılıkları ve sağlığımıza olan
zararlarını anlatmak üzere, vermiş olduğumuz Meclis
araştırması önergesini anlatmak üzere kürsüye
çıkmış bulunuyorum. Ve buradan, hepinizin de zaten bildiği
üzere, AKPnin her türlü öngörüden uzak çevresizlik
yaklaşımlarıyla bölgeyi tehdit ettiğini hatırlatmak
istiyorum sizlere. Ve AKP, ülkenin tüm ciğerlerini tıkayacak ama
vatandaşlarını, yandaşlarını yani, memnun edecek,
toprağımızı ve geleceğimizi zehirleyecek termik
santraller kurma peşinde değerli arkadaşlar.
Şimdi, bu olumsuz tabloyu görebilmek için
hiçbirimizin çevrecinin daniskası olmasına gerek yok. Günümüzde
Almanya, kömürlü termik santrallerin kurulmasının tümünü 2038
yılına kadar yasakladı değerli vekiller. Peki, ben sizlere
sormak istiyorum: Biz neden geri kalmış bir teknoloji olan bu termik
santralleri ülkemizde kurmaya çalışıyoruz?
Evet, değerli arkadaşlar, dünya,
söylediğim gibi, ileri gidiyor. Biz de geleceğimiz için rüzgâr,
güneş gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmemiz gerekirken
geriliyoruz. Peki, bunu nasıl yapıyoruz? AKP iktidarı ve
bekçilerinin doğanın katledilmesi ve insan
sağlığının yok edilmesi pahasına
kırmızı halı serdiği termik santrallerle.
Aslında, daha doğrusu zamanın rengine uygun olarak turkuaz
halı seriyorsunuz termik santrallere.
Evet, bakın, Amasrada tam anlamıyla neler
yaşandı size onu anlatayım biraz da: 2005te başladı
süreç. 2005te, ismi lazım olmayan bir şirket geldi, Amasrada
bulunan taş kömürü sahalarını kiraladı. Yıl 2019,
aradan tam on dört sene geçmesine rağmen 1 kilogram bile kömür
çıkarmış değiller. O zamanın Enerji Bakanı,
şu an da milletvekili olan -buralarda göremiyorum ama- Sayın Taner
Yıldız da o gün temel atma törenine gelmişti, kendisine ithalden
daha kaliteli olduğu öne sürülen 1 tane de kömür vermişlerdi.
Kendisine de sormak istiyorum, iktidarınıza da sormak istiyorum: 1
kilogram dahi kömür çıkarmayan bu şirket hâlâ orada görevine devam
etmekte midir? Madem kömür çıkaramıyor bu şirket, neden Türkiye
Taşkömürü Kurumuna ve devletin işletimine bu sahaları
devretmiyorsunuz? Gelin işçilerimizin de daha fazla hak sahibi
olduğu, kazanç sahibi olduğu bir şey yapalım ve orayı
kamulaştıralım diyorum değerli vekiller.
Tüm bunlara rağmen Amasramızda Termik
santral kurulabilir. denmiş ve ÇED Olumu kararı Bakanlık
tarafından verilmiştir. Tüm bunlara karşın halkın
katılım toplantılarında binlerce insanımız termik
santralin yıkıcı etkilerine yoğun tepkisiyle
karşı çıkmıştır. Peki, halkımız termik
santrale karşı çıkarken başka neler yaptı? Binlerce
kişiyle yürüyüşler düzenledi değerli vekiller ama daha da
önemlisi, Türkiyede ilk defa 2019 davacıyla birlikte bu termik santrale
karşı iptal davası açtı. Bakın burada, vatandaşlarımızın,
ellerinde evlerinden aldıkları yağ tenekelerine sopalarıyla
vurarak bu termik santralin kurulmasına karşı
yaptıkları eylemden fotoğraflar görüyorsunuz. Peki, siz ne yapıyorsunuz,
siz ne yapıyorsunuz? Hiçbir şey.
Değerli vekiller, tüm bunların
ardından Bakanlığın ne yaptığına iyice bir
dikkat çekmek lazım.
Bakanlık, önce 2009, 2010 ve 2013
yıllarında dedi ki: Burası termik santral yapılmaya uygun
değildir. Peki, sonra ne oldu? Bilmediğimiz bir şekilde,
2016da geldi ve Burası termik santral yapılmaya uygundur. dedi.
Ben, bu kürsüden Bakanlığa sormak
istiyorum
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
AYSU BANKOĞLU (Devamla) Ne oldu da daha önce
bölgeye kurulması tehlikeli görülen bu santral kurulabilir hâle geldi ve
neden taban tabana zıt olan bu kararları veriyorsunuz? Tüm
bunları milletimin takdirine bırakıyorum değerli
arkadaşlar. Ne yazık ki verdiğim örnekteki bu hukuk
dışı ve usulsüz uygulama, ülkemizdeki olumsuz çevre
uygulamalarından yalnızca bir tanesi.
Peki, biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak her zaman
ne diyoruz? Hak, hukuk, adalet diyoruz değerli arkadaşlar. (CHP
sıralarından alkışlar)
Bu hak, hukuk, adalet kavramlarını
gerçekleştirmek için vatandaşımızın gönlüne nasıl
girebiliriz peki? Herhâlde sizin yaptığınız gibi
billboardlara gönül belediyeciliği yazıp kalpler koyarak
yapamayız değerli arkadaşlar. Benim size önerim,
billboardlarınıza Termiksiz yaşam istiyoruz. afişlerinizi
asmanızdır çünkü bu fotoğrafta gördüğünüz güzel
Amasramızda termik santral birçok tahribata neden olacak, doğal ve
kültürel mirasımız korunması gerekirken bu temenniler içi
boş bir hayalcilikten, temenniden öteye geçemeyecek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Bir dakika daha
verin Başkanım, güzel konuşuyor. Temiz hava için konuşuyor,
bir dakika daha konuşsun Başkanım.
AYSU BANKOĞLU (Devamla) Son bir dakika rica
ediyorum.
BAŞKAN Tek sefer uzatıyorum, sadece grup
başkan vekillerine istisna yaptım.
FATMA KURTULAN (Mersin) Genç, genç.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Genç daha.
AYSU BANKOĞLU (Devamla) Bitiyor zaten.
BAŞKAN Bir de size yapayım, buyurun.
Yalnız tamamlayalım.
AYSU BANKOĞLU (Devamla) Evet, değerli
vekiller, gelin gerçekten harekete geçelim, gerçekten termik santrale
karşı çıkabiliyor muyuz gösterelim. Eğer
cevabınız evetse buyurun hep birlikte araştırıp öğrenelim,
bu konuda gerçekten samimi olabilecek misiniz görelim. Yoksa, yine koşa
koşa dışardan gelip, belki de dinlemediğiniz, ne
olduğunu bile tam olarak bilmediğiniz bir önerge için eller havaya
yapıp ret mi edeceksiniz önergemizi? Gelin bu önergemize destek verin ve
şunu da unutmayın: Amasra sizi affetmez, doğa da sizi unutmaz
değerli vekiller. Ben buradan Amasranın gerçek sahiplerine,
esnafına, balıkçısına, köylü kardeşlerime, tüm
davacılara ve ülkemizin dört bir köşesinde çevre mücadelesi veren tüm
dostlarıma selam gönderiyorum ve mücadelemiz devam edecektir diyorum.
Martta bahar gelecektir. Baharda görüşmek
üzere.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde, İYİ
PARTİ Grubu adına Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs.
Buyurun Sayın Örs. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN
ÖRS (Trabzon) Konunun hassasiyetine binaen yeşil kravat taktım.
Sayın Başkanım, çok değerli
milletvekili arkadaşlarım; Cumhuriyet Halk Partisinin
araştırma önergesiyle ilgili İYİ PARTİ Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi en derin
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, konuşmama
Anayasamızın 56ncı maddesini hatırlatarak başlamak
istedim. Anayasamızın 56ncı maddesi der ki: Herkes,
sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına
sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını
korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların
ödevidir.
Değerli milletvekilleri, Amasra, Batı
Karadeniz Bölgesinin en önemli turizm merkezlerinden biridir. Fatih Sultan
Mehmet Amasrayı fethettiğinde yanında lalası ve bir bölük
askeriyle Bartın Bakacak mevkisine gelir, Amasraya doğru bakar ve
şöyle der: Lala, lala, çeşm-i cihan bura mı ola? Cihan
padişahı Fatihin söylediği çeşm-i cihan, cihanın
gözü demektir. İşte o yer Amasradır. Fatihin torunları
olmakla övünenler, cihanın gözü olan Amasraya kıyamazlar, Türk
turizminin göz bebeğine götürüp termik santral kuramazlar.
Biz İYİ PARTİ olarak kalkınmaya,
enerji üretimine, yerli ve millî kaynakların kullanımına asla
karşı değiliz; hatta, bilakis, destekleriz ve yardımcı
oluruz ancak termik santrali götürür, cihanın gözü olan Amasraya
kurarsanız buna orada yaşayan halkımızla birlikte biz de
karşı çıkarız. Çevreyi kirleteceği için karşı
çıkarız, turizmi baltalayacağı için karşı
çıkarız, oradan çıkarılacak kömürle bu santralin çarkı
dönmeyeceği için karşı çıkarız, millî ve yerli kömür
bahanesiyle açıp sonra da ithal kömürle işletileceğini
gördüğümüz için karşı çıkarız.
Değerli milletvekilleri, santralin
yapılacağı yer, Türkiye Turizm Strateji 2023 Eylem Planında
ekoturizmin geliştirileceği bölgeler içinde yer almaktadır. Bu
santral, aynı zamanda, Amasra ve Bartının kentsel sit
alanlarının yanı sıra, Küre Dağları Milli
Parkını da tehdit etmektedir. Unutulmamalıdır ki bu
santral, UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesine miras listesine girmiş
olan Amasranın bu niteliğini de ortadan kaldıracaktır.
Değerli milletvekilleri, bu santral için
Tarlaağzı ve Gömü köyleri ile diğer yakın yerleşim
yerlerinin boşaltılması söz konusudur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Bu santral, Karasu,
Güzelcehisar, Saraylı, Gürgenpınarı gibi, seracılık,
çilek ve fındık tarımı yapılan köylerdeki
tarımı baltalayacaktır. İnkumu, Amasra, Güzelcehisar,
Çakraz ve diğer kıyı yerleşimlerindeki turizm bu santralden
olumsuz etkilenecektir. Bu manada, Amasraya yapılmak istenen termik
santrale de Artvin Cerattepeye Bakır madeni işleteceğiz. diye
vurulmak istenen hançere de -çevreye duyarlı işletmelere diyecek bir
sözümüz yok ama- güzelim derelerimize bir can suyu bile bırakmayan
vahşi HES işletmelerine de karşıyız. Çevrenin
kirlenmesini önlemek, Anayasamıza göre, devletin ve vatandaşın
görevidir. Milletimizin hakkını, hukukunu ve çevresini korumak da
bizim asli görevimizdir.
Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi
saygılarımla selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde, Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Murat Çepni.
Buyurun Sayın Çepni. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MURAT ÇEPNİ (İzmir)
Başkan, Genel Kurul, değerli halkımız;
Bartınlılar üç bin yıllık geçmişe sahip Amasrayı
sahiplenmeye çalışıyorlar, son on yıldır mücadele
ediyorlar. On yılda 6 kez mahkemeler bu termik santralin iptali için karar
vermişler. 6 kez de Hükûmet oradan girmiş, buradan
çıkmış, bu mahkeme kararlarının tersine, yeniden
işletme ruhsatını almak için çaba harcamış.
Şimdi düşünelim, bir halk,
yaşadığı coğrafyada termik santral olmasın diye
feryat figan mahkemelere başvuruyor ve mahkemeler de bir gerekçeyle karar
veriyorlar. Şimdi, bu mahkemeler 6 kez neden bunu reddetmişler ve bu
Hükûmet neden mahkemelere rağmen bu kararı çıkarmaya
çalışmış?
Şimdi tabii, biz buna
alışığız yani sarayın ve sermayenin aparatı
hâline gelmiş mahkemeleri biz biliyoruz. Tak diye emredip şak
diye yapmayı marifet sayan mahkeme ve hukuk sisteminin nasıl
işlediğini biliyoruz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Çok ayıp!
MURAT ÇEPNİ (Devamla) Dolayısıyla
bunun için bu ülkede illa sosyalist olmak gerekmez, yurtsever olmak gerekmez,
Kürt olmak gerekmez yani doğasına sahip çıkan, mütevazı
termik santral muhalifi olmanız bile aslında bu gerçekle
karşı karşıya kalmanızı sağlıyor.
Şimdi, bu duruma rağmen, en son 2016
yılının ekim ayında yani 15 Temmuzdan birkaç ay sonra yeniden
ÇED Olumlu kararı çıkıyor. Yani darbeyi halka karşı
darbeye çevirme konusunda sadece siyasi kararlar alınmıyor, aynı
zamanda doğaya karşı da bu fırsat pekâlâ güzel
değerlendiriliyor.
Şimdi, Bartın Platformunun termik
santrale neden karşı çıktığını birkaç
başlıkla ifade etmek istiyorum. Küre Dağları Millî
Parkı tehdit altında. UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesine
girmiş olan Amasranın bu niteliği tehdit altında.
Seracılık, çilek ve fındık tarımı yapan
köylerdeki tarımsal üretimin kendisi tehdit altında. Denize
boşaltılacak soğutma suyuyla deniz ekosistemi ciddi zarar
görecek ve tehdit altında. Balıkçılık tehdit altında.
Bartının içme suyunu sağlayan Kavşak Suyu havzası
zarar görecek, tehdit altında. Havaya bırakacağı gaz ve toz
nedeniyle hava, toprak ve su kirliliği artacak, tehdit altında. Asit
yağışlarını artıracak. Küresel iklim
değişikliğini artıracak. Bitki ve hayvan türlerine zarar
verecek. Yüzlerce hektarlık doğal orman ekosistemi ortadan
kaldırılacak ve yüz binlerce ağacın kesilmesine neden
olacak. Tabii, biz bunları söylerken Hükûmet hemen şu nakaratı
tekrarlıyor: Ama bizim enerjiye ihtiyacımız var, bunları
yapmazsak yabancı şirketlere mahkûm kalacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MURAT ÇEPNİ (Devamla) Evet, biz bunları
defaatle dinliyoruz fakat defaatle de buna karşı gerçekliği
ortaya koymamıza rağmen nakarat tekrarlanıyor.
Bu ülkede enerjiye ihtiyaç yok arkadaşlar. 2017
yılındaki -TEİAŞın açıklamaları bunlar-
talep 244,090 milyar kilovathertz. Peki, şu anda üretilen ne kadar?
Yıllık 335,1 milyar kilovathertz. Yani 100 milyar arada fark var.
Peki, hani ihtiyaç vardı? Hani enerjiye ihtiyaç vardı? Kimin
ihtiyacı bu? Ortada ihtiyaç falan yok, ortada AKPnin yandaş
sermayesinin, yabancı ve yerli sermayesinin ihtiyaçları var.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Reddediyoruz
bunları, öyle değil.
MURAT ÇEPNİ (Devamla) Sarayın ve saray
çevresinin beka diye tarif ettiği ihtiyaçtır bu ihtiyaç.
Bartınlılar, Egeliler ve Karadenizliler ve tüm coğrafyamızda,
doğaya karşı geliştirilen bu katliam siyasetine
karşı tabii ki mücadele edeceğiz, bunları mutlaka
alanlarda
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MURAT ÇEPNİ (Devamla) - Teşekkür ediyorum.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Zonguldak Milletvekili Ahmet
Çolakoğlu.
Buyurun Sayın Çolakoğlu. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA AHMET ÇOLAKOĞLU
(Zonguldak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; CHP grup
önerisi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle aziz
milletimizi ve Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlarken İstanbulda askerî
helikopterimizin düşmesi sonucu şehit olan kahraman askerlerimize
Allahtan rahmet, yakınlarına sabır ve
başsağlığı diliyorum; aziz milletimizin başı
sağ olsun.
Sanayi ve ekonomide gelişmekte olan ülkemizin
artan enerji ihtiyacını karşılamak Hükûmetimizin asli
görevidir. Çalışan iktidarı da on altı yıldır
eleştirmek de muhalefetin görevidir.
Bölgemizde bulunan yer altı
kaynaklarımızı etkin ve verimli bir şekilde kullanarak
ekonomimize kazandırma çabalarımızdan bir tanesi de enerji
santralleridir. Yer altı kaynağı kömür olan bölgemizde, kömür
üretimi önemli bir istihdam oluşturmaktadır. Termik santrallerde
fosil yakıtların yanması sonucu açığa çıkan kül
ve dumanın çevre kirliliğine yol açtığını gündeme
getirmenizi de takdirle karşılıyorum fakat yapılacak bu ve
benzeri yatırımlarda Çevre ve Şehircilik
Bakanlığımızın Çevre Koruma Kanununa uygunluğunu
gözeterek ekolojik ve biyolojik dengeye zarar verecek yatırımlara
izin vermeyeceğini de bilmenizi istiyorum.
Termik santrallerimizde partikül ve gaz
salımını önleyecek elektronik filtrelerin eksik
olanlarının tamamlanması konusunda
Bakanlığımız önemli çalışmaları
yapmaktadır. Bu santrallerde gerekli denetimlerin ve bakımların
yapılması konusunda hassasiyetimiz tamdır. Oluşacak
olumsuzluklarda gerekli cezai yaptırımların uygulanmasında
bir an dahi tereddüt edilmeyeceği bilinmelidir. Bunun en büyük takipçisi
yine Hükûmetimiz yine AK PARTİdir.
Güneş enerjisi ve rüzgâr enerjisinde 2002
yılından 2019 yılına kadar da nereye geldiğimizi
bilmenizi ve takip etmenizi özellikle rica ediyorum. Doğadaki bir
poşetin dahi dönüşümünü hesap ederek bu topraklarda nefes alıp
nefes verecek olan geleceğimizin teminatı çocuklarımıza
güçlü ve güzel yarınlar bırakmak gayreti ve çabası içerisinde
olmamız bunun en büyük delilidir.
Bununla beraber, bölgede üretilen kömürün enerjiye
kazandırılması için Enerji Bakanımızın
girişimleriyle yapılan protokolde, üretilen kömür Zonguldak
Çatalağzındaki Eren Enerji Santraline taşınacaktır.
Bu transferin gerçekleştirilmesi için bölgedeki kömürün yıkanma yeri
olarak bir lavvar alanı kurulacak ve Bartın Limanından
transferi gerçekleşecektir. Muhalefet bu faaliyetlere de bölgemizde
karşı çıkmaktadır. Bölgede limana karşı, bölgede
lavvar alanına karşı, bölgede yerli kömür üretimiyle enerji
üretimine karşı bir muhalefetle karşı karşıya
durumdayız.
Sanayimizin ve ekonomimizin vazgeçilmezi olan enerji
üretiminin nasıl gerçekleşeceğini siz değerli
milletvekillerimizin takdirine sunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
İç Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş
bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI (Devam)
A) Önergeler (Devam)
1.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun (2/967) esas
numaralı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/19)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İç Tüzük 37ye göre (2/967) esas numaralı
Kanun Teklifimin değerlendirilmek üzere gündeme alınması
hususunu bilgilerinize arz ederim.
Saygılarımla. 16/1/2019
Ayhan
Barut
Adana
BAŞKAN Arkadaşlar, şimdi, İç
Tüzük 37nci maddeye göre verilmiş önerge üzerinde, teklif sahibi, Adana
Milletvekili Ayhan Barut.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika.
AYHAN BARUT (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarken
geçtiğimiz pazar günü Ankarada yüz binlerin üzerinde toplanan ve burada
temsilcileri bulunan EYTlileri de saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
Emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili bu
kanun teklifini vermemizin amacı
8 Eylül 1999 tarihinde
çıkarılan yasayla SSK, BAĞ-KUR, Emekli Sandığı
mensubu olarak çalışanlar büyük bir mağduriyet
yaşamaktadırlar. İşte, yaşanan bu sorunlara çözüm
amacıyla kanun teklifini buraya getirdik. Sizlerden, değerli
milletvekillerimizden bu kanun teklifine destek vermenizi istiyorum.
Dönemin koalisyon hükûmetince çıkarılan
kanunun geriye doğru işlemesi aslında burada mağduriyetin
en önemli temelini oluşturmaktadır. Erkekler yirmi beş yıl,
beş bin gün, kadınlar ise yirmi yıl, beş bin gün şartlarına
göre emekli olacakken kademeli emeklilik uygulamasıyla bu hakları
ellerinden alınmıştır yani bu uygulama bir hakkın
gasbedilmesine neden olmuştur.
Değerli milletvekilleri, bulunduğumuz yüce
Mecliste bugüne kadar pek çok yasa çıkarıldı ve yürürlüğe
konuldu. Çıkarılan kanunların toplum yararına olması,
insanlarımızı mağdur etmemesi gerekir ama maalesef sözünü
ettiğimiz yasa bu gerçekliği ortadan kaldırmaktadır. Bugün
emeklilikte yaşa takılanlar diye adlandırılan
yurttaşlarımızın bu olumsuz durumu için EYT kader
değildir. diyoruz değerli arkadaşlar. Bir insanın herhangi
bir coğrafyada dünyaya gelmesi, belli bir tarih, sosyoloji ve kültür
arasında yaşaması kader olabilir ancak o toplum düzeninde var
olan hakkının elinden alınması ve gasbedilmesi asla kader
değildir. Bu olsa olsa kadersizlik olur. Adını doğru koymak
gerekirse mağduriyetin adı tam anlamıyla mahkûmiyettir. Neden
mahkûmiyettir biliyor musunuz arkadaşlar? Çünkü EYTlileri devlet
Gençsin. diye emekli etmiyor, özel sektör Yaşlısın. diye
iş vermiyor. EYTlilerin gelirleri yok, düzenli bir işleri yok.
Çarşıya, pazara çıkamazlar, alışveriş yapamazlar.
Komşu, hısım akraba düğünlerine gidemezler, gittiklerinde
de küçük de olsa bir hediye sunamazlar. Hasta olsalar doktora gidemezler,
eczaneye gitseler ilaç parasını ödeyemezler. Çocuklarına yuva
kurmak için ve evlendirmek için kara kara düşünürler. Evlerinin elektrik
ve su parasını ödeyemezler. İşte, bu nedenlerle,
aslında bakacak olursanız, mahkûmiyet yaşamaktadırlar.
Değerli milletvekilleri, AKP ve MHP
yöneticilerinin de söylediği gibi, eğer memleket güllük gülistanlık
ise insanlarımız neden mutsuz ve huzursuzdur? Madem, Türkiye
gelişip büyüyorsa, ekonomi iyiye gidiyorsa EYTlilerin feryadına
neden duyarsız kalıyoruz? Hiç mi vicdanınız
sızlamıyor? Devletin imkânlarından EYTlilere yok, çiftçilere
yok, işçilere yok, memurlara yok, emeklilere yok, esnaflara yok, kamuda
çalışan yüz binlerce 4/Bliye ve ziraat, gıda, su ürünleri
mühendislerine, veteriner hekimlere, tekniker ve teknisyenlere kadro
ataması yok. EYT muhtaç olmuş kuru soğana, bunu gören yürek
nasıl dayana? Peki, kimlere var? Bir avuç yandaşa ve rantiyecilere
var. Allah aşkına, EYT sorununu çözemeyeceksek biz burada hangi
sorunu çözeceğiz?
EYTliler diyor ki: Biz türedi değiliz, biz
fırsatçı, çift dikişçi, maliyet, köpük, yük hiç değiliz.
Biz yıllarca namusuyla, şerefiyle, alnımızın teriyle,
emeğimizle çalışan, boş iş yapmayan kişileriz.
Bizler herhangi bir siyasi oluşumdan değiliz. Ne istiyorlar
değerli milletvekillerim? Bunlar Emeklilik şartı için gerekli
olan prim ve gün sayısını yerine getirdik, kimseden sadaka
istemiyoruz, ödediğimiz primlerin
karşılığını istiyoruz. diyorlar. Yasa, geriye
doğru değil ileri doğru uygulanmalıdır. diyorlar,
çıkış tarihinden sonra uygulansın istiyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
AYHAN BARUT (Devamla) Boş işlerle
uğraşmadık, laf kalabalığı yapmadık,
hakkımızı istiyoruz. Bu bir hak arayışıdır.
diyorlar. Çıkacak kanun yarım yamalak çıkmamalıdır,
geneli kapsayan bir düzenleme istiyoruz. diyorlar. Biz erken emeklilik
değil, alınan hakkın geri verilmesini istiyoruz. diyorlar ve
Edirneden Karsa, Jüpiterden Marsa, yeter artık, çıksın bu
yasa! diyorlar.
Değerli milletvekilleri, bu insanlar
yabancı ülkenin insanları değildir, bizim
vatandaşımızdır. Seçim beyannamelerinde söz verip inkâr
etseniz de bu sorun ortadan kalkmadan geri adım atmayacağız,
mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. Yüz binlerce insanın
feryadını duymazdan gelmeyin artık. Bilmelisiniz ki EYTliler
yalnız ve sahipsiz değildir, Türkiye'nin vicdanı onlardır,
EYT Türkiyedir!
Hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
(CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip üyeler arasında ihtilaf var
arkadaşlar.
Elektronik cihazla oylama yapacağız.
Oylama için üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Değerli arkadaşlar,
doğrudan gündeme alınma önergesi kabul edilmemiştir.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.38
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.02
BAŞKAN: Başkan Vekili Mustafa ŞENTOP
KÂTİP ÜYELER: Burcu KÖKSAL (Afyonkarahisar), Bayram
ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin
51'inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Alınan karar gereğince, denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, İstanbul
Milletvekili Nevzat Şatıroğlu ve 6 Milletvekilinin Maden Kanunu
ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve 6 Milletvekilinin Maden Kanunu ile Bazı
Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1410) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 41) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
6/2/2019 tarihli 49uncu Birleşimde İç
Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 41 sıra
sayılı Kanun Teklifinin birinci bölümünde yer alan 11inci maddenin
önerge işleminde kalınmıştı.
11inci madde üzerinde iki önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 41 sıra sayı
numaralı Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
11inci maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kazım
Arslan Tacettin
Bayır Müzeyyen
Şevkin
Denizli İzmir Adana
Ahmet
Akın Sibel
Özdemir Tahsin Tarhan
Balıkesir İstanbul Kocaeli
Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu
Manisa
"Ruhsat sahalarında yapılacak acil
denetimler dışındaki arama, inceleme ve tetkiklerde ruhsat
sahibi veya vekiline yedi gün önceden haber verilir. Ruhsat sahibi veya
vekilinin mahallinde yapılan tetkik ve incelemelere katılmaması
veya ruhsat sahibince ya da vekilince herhangi bir nedenle tetkik ve
incelemelerin engellenmesi, yetkilendirilmiş tüzel kişilerce istenen
bilgi ve belgelerin yetkilendirilmiş tüzel kişilere verilmemesi
hâllerinde 31.054 TL, bu fiillerden herhangi birinin tekrarı hâlinde ise
iki katı tutarında idari para cezası uygulanır, mahallinde
tetkik ve inceleme gerçekleştirilinceye kadar üretim faaliyetleri
durdurulur.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
üzere İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir.
Buyurun Sayın Özdemir. (CHP
sıralarından alkışlar)
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; geçen hafta görüşmelerine
başladığımız 41 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 11inci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge üzerinde
söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, teklifte 11inci
maddeyle yapılan değişiklikle madencilik sektöründe devlet
kuruluşlarından yararlanarak inceleme raporu
hazırlatılması yetkisi genel müdürlüğe devredilmektedir.
Ayrıca, değişiklik maddesiyle maden ruhsatlarının
mahallinde yapılacak tetkik ve incelemeler esnasında ruhsat
sahiplerinin veya vekilinin hazır olmaması, incelemelerin
engellenmesi hâlinde mali ceza verilmesi ve bu fiillerden herhangi birinin
tekrar etmesi hâlinde de üretim faaliyetlerinin durdurulması düzenlenmektedir.
Evet, değerli milletvekilleri, geçen hafta da
çok kapsamlı şekilde gündeme getirildiği gibi, teklifin bütününe
ve içeriğine baktığımızda, madencilik gibi çok önemli,
stratejik bir sektörle ilgili sorunların çözümünün, benim üzerinde söz
aldığım maddede de olduğu gibi salt mali cezalarda
aranıyor olması, kısmi değişiklikler
yapılması, stratejik önemde olan madencilik sektörünü geriye
götürecek, sorunları da çözmeyecektir.
İşte 41 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşme süreçlerini anlatan Komisyon Raporuna
baktığımız zaman, teklif metni Genel Kurul
aşamasına gelene kadar, daha önce olduğu gibi, yine gerek
hazırlık aşamasında gerekse Komisyon aşamasında
değişiklik maddelerindeki konularla ilgili olan sektörlerden, piyasa
aktörlerinden ve meslek kuruluşlarından görüş ve katkı
alınmadığını görüyoruz. İşte geçen hafta
çoğunlukla muhalefet partilerinin hatiplerinin de özellikle bu konuya
vurgu yaptıklarına şahit olduk. Alt komisyonda alınan
kısmi görüş ve uyarıların ise yeteri kadar dikkate
alınmadığı ve teknik konuların uzmanlarından da
yeterli bilgilendirme alınmadığı, teklifin kısmi
değişikliklerle günü kurtarmaya dönük olduğu ve madencilik gibi
çok önemli bir sektörle ilgili kısmi düzenlemelerin
dayatıldığı bir süreç yaşanmıştır.
Kurulan alt komisyonda ise görüş beyan eden sivil toplum
kuruluşlarının, meslek kuruluşlarının ve özel
sektör temsilcilerinin görüşlerinin kapsamlı olarak dinlenerek
dikkate alınmadığını gözlemlemekteyiz.
İşte bu yaklaşım tarzında,
bu tarz yasa yapma sürecinde yasa Genel Kuruldan geçtikten sonra, daha
yürürlüğe girmeden, eksikliklerin olduğu, başka sorunlara neden
olduğu gibi çok önemli durumlarla karşılaşıyoruz.
Bundan önceki yasalarda da aynı eleştirilerimizi gündeme
getirmiştik. Mesele sadece yasa çıkarmak değil değerli
milletvekilleri, öncelikle, talep ve sorun alanlarıyla ilgili olan
kanunlarda değişiklik yaparken tarafların, muhatapların
görüş ve eleştirilerini de içine alan kalıcı kanunlar
hazırlamak olmalıdır. Ancak ilgililerin görüş ve
uyarıları dinlenmediği gibi bizlerin de dile getirdiği uyarıları
maalesef dikkate almıyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, madencilik gibi
iş güvenliği riskinin en fazla olduğu bir iş kolunda, insan
hayatının en riskli olduğu bir sektörle ilgili önceliğimiz
kesinlikle -ki bugünlerde de gündemde olan- hızlı ve sade yasa yapmak
değil, doğru, bütüncül ve kalıcı yasa yapma hedefi
olmalıdır. Sektördeki ölüm oranları öylesine yüksek ki Türkiye,
kömür madenlerinde üretilen enerji birimi başına gerçekleşen
ölüm olayları bakımından dünyada 1inci olmuştur.
Türkiye'deki madencilik sektöründe ölüm oranları düşmediği gibi,
kazaların asıl nedeni, tüm dünyada emekçiler aleyhine
geliştirilen özelleştirme, taşeronlaştırma,
kuralsızlaştırma, esnekleştirme ve denetimsizleştirme
olarak adlandırdığımız küresel politikalardır.
Oysa bu yasa teklifine baktığımızda, temel mesele,
madencilik sektörünün ve maden çalışanlarının temel
sorunlarını kalıcı olarak çözmeye yönelik değildir.
İşte bu kanun teklifindeki asıl meselenin, bu iktidarın
sorumlusu olduğu ekonomik krizin yükünün vatandaşa yüklenmesi
olduğu çok açıktır.
Madencilik sektörünün teşvik ve destek
beklediği bir dönemde cezacı bir bakış
açısının hâkim olduğu anlaşılmaktadır.
Ülkemiz için stratejik önemde olan madencilik sektörünün ihtiyacı olan üretim
ve yatırım öncelenmemektedir. İşte bu kanun teklifi bu
hâliyle madencilik sektörünün, maden işçilerinin birikmiş temel
sorunlarını çözmeyi değil maden denetimlerinde maden
mühendislerini baştan sorumlu tutmayı amaçlamaktadır, kriz
koşullarında faaliyet gösteren maden işletmelerinin ödeyeceği
cezaları artırmayı amaçlamaktadır. Sözde, Adalet ve
Kalkınma Partisinden bir grup milletvekilinin getirmiş olduğu bu
kanun teklifi Genel Kuruldan geçtiği takdirde madencilik sektörü
öngörülemez hâle düşürülmüş olacak; maden mühendislerimiz, maden
işletmecilerimiz cezalandırılacak; havza madenciliğinin
etkinliği azaltılacak, sahaların daha fazla
parçalanmasının yolu açılacak, maden sektöründeki istihdam
oranı düşecek, işsizlik artacak ve Soma maden faciası
döneminde alınan kararların da gerisine düşülmüş olunacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SİBEL ÖZDEMİR (Devamla) İzninizle,
tamamlayacağım.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
SİBEL ÖZDEMİR (Devamla) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sonuç olarak, değerli milletvekilleri, bizler
sektör temsilcilerinden, meslek kuruluşlarından ve sivil toplum
kuruluşlarından aldığımız önerileri ve
uyarıları bir kez daha gündeme getiriyor, madencilik sektöründe
karşı karşıya kalınacak olan tüm sorunların
sorumluluğunun Adalet ve Kalkınma Partisi ve bu kanunu
hazırlayanlarda olduğunun altını bir kez daha Genel Kurulda
çiziyoruz.
Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1410) esas numaralı
Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 11inci maddesinin
birinci fıkrasında yer alan değiştirilmiştir
ibaresinin yeniden düzenlenmiştir ibaresiyle değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Ayhan Erel İmam
Hüseyin Filiz Mehmet
Metanet Çulhaoğlu
Aksaray Gaziantep Adana
Zeki Hakan Sıdalı Behiç Çelik
Mersin Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
üzere Mersin Milletvekili Behiç Çelik.
Buyurun Sayın Çelik. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 41 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 11inci maddesi hakkında verdiğimiz değişiklik
önergesi nedeniyle söz aldım. Genel Kurulumuzu saygılarımla
selamlıyorum.
Öncelikle, Çekmeköydeki helikopter kazasında
şehit olan kahraman evlatlarımıza Allahtan rahmet niyaz
ediyorum, ruhları şad olsun.
Arkadaşlar, bu teklifte, görünen o ki temel
madencilik politikası yok; ahbap çavuş ilişkisiyle, yandaş
kayırmacılığıyla madenciliğin
yağmalanması hedefleniyor. Hâlbuki planlı hedefler, ilkeler,
faaliyetler ortaya konulmalı, buna göre hukuki bir metin önümüze
getirilmeliydi. Madenciliğin sadece cezai müeyyide ve patronları
koruma olmadığı, daha kapsamlı bir sektör olduğu da
hatırlanmalıydı. Bu yapılmamıştır, millî
çıkarlarımız gözetilmemiştir, kamu yararı esas
alınmamıştır. AK PARTİ mantığı Ben
yaptım, oldu. mantığıdır.
Mazide benzer iş birliklerine kaçan politikalar
memleketi uçurumun kenarına kadar getirmişti. Türk milletinin
yiğit evlatlarınca büyük mukavemet gösterilerek topluca bütün bu
politikalar akim duruma getirilmişti. Dolayısıyla, madencilik
konusunda da böyle bir tutum içerisine girmemiz gerekirken bu yapılmamaktadır.
Madenlerimiz milletimizin ortak malıdır, ne iç ne dış bir
zümreye veya kişiye peşkeş çekilemez.
Değerli milletvekilleri, hepiniz biliyorsunuz,
yılbaşından bu yana Akdeniz Bölgesi afetlerle başa
çıkmaya çalışıyor. Sel, hortum, fırtına,
aşırı yağışlar, don; yıkılan seralar,
bozulan, tahrip olan bahçeler, ekili alanlar; bu şekildedir. Afet, Mersin,
Adana ve Antalyada etkili olmuş, on binlerce ailenin geçimi
bozulmuştur. İhraç ürünlerimiz maalesef mahvolmuştur.
Değerli milletvekilleri, iktidarın
tarım politikası yoktur. Halkımıza Domates, biber
yemeyin. diyen bir Tarım Bakanımız mevcuttur. Afet elbette
pahalılık yaratır ama böylesi hoyrat ve partizan bir iktidar
iradesi bunu aşacak bir kararlılık gösteremiyor, tam tersine
faturayı halka, üreticiye ve komisyoncuya kesiyor; bu kabul edilemez. Yok
hallermiş, spekülatörmüş, bunlar boş uğraşlar.
TARSİMi geliştirelim, Hal Kanununu üretici lehine yeniden
düzenleyelim, bölünmüş tarım arazilerini bütünleyelim, seraları
daha korunaklı hâle getirelim, daha iyi koruyalım, üreticiye ucuz
kredi, ucuz tohum, ucuz mazot, ucuz ilaç verelim ve sonuçta da zabıta
ekonomisinden vazgeçelim. Bunlar yapılıyor mu? Bunlar
yapılmıyor.
Evet, arkadaşlar, bu bağlamda afetle
Mersinde, Adanada ve Antalyada binlerce dekar arazisi hasar gören arazi
sahiplerine de dikkatinizi çekmek istiyorum. Bunun yanında, yerel yönetim
seçimlerine iki ay kala tüm devlet ricalinin, siyasilerin
odaklandığı husus, sadece nasıl olursa olsun en yüksek
oranda belediye kazanmak. Halkın feryadını duyan yok; ne olursa
olsun daha çok belediye, daha çok belediye, daha çok belediye. Ama vadiler
doldurulmuş, dereler imara açılmış, deniz
kıyıları, doğal kumul sahaları çok katlılara
açılmış, metrekareye düşen kişi sayısı
maksimum düzeye çıkmış, betonlaşma acımasızca
toprağı kaplamış, ormanlar, korular, parklar tahrip
edilmiş, kısaca bütün şehirlere ihanet edilmiş, ortak
kullanım alanları yapılaşmaya verilerek parsel parsel
satılmıştır.
Böyle olunca arkadaşlar, deniz,
kıyıları alıyor, dere yataklarını seller tekrar
açarken evler ve muhtelif yapılar yok oluyor, seralar hortumların
gazabına uğruyor, kısaca doğa öcünü alıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) - Antalyada selde
hayatını kaybedenlere özellikle rahmet niyaz ediyorum.
Netice olarak, madenciliğe dönersek
madenciliğimizin iyi planlandığında dışa
bağımlılığımızı
azaltacağını düşünüyorum. Dolayısıyla,
madenciliğimiz bizim kalkınmamızın itici gücü
olacaktır.
Bu duygularla, önergemizin kabulünü diler Genel
Kurula tekrar saygılar sunarım.
Teşekkür ederim. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
11inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
11inci madde kabul edilmiştir.
12nci madde üzerinde iki önerge vardır.
Önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 41 sıra sayılı
Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 12nci
maddesinin birinci ve beşinci fıkralarının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini, üçüncü
fıkranın tekliften çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
"Maliye sevk fişi ile sevk edilenler ve
Genel Müdürlüğe beyanı yapılmayanlar, ilgili kamu kurum ve
kuruluşu tarafından tespit edilmesi halinde, ilgili mülki idare amiri
tarafından sevk edilen madene el konulur ve ödenmesi gereken Devlet
hakkına ilaveten sevk fişi olmaksızın sevk edilen miktar
için söz konusu madenin ocak başı satış bedelinin beş
katı tutarında idari para cezası verilir. Bu fıkranın
ihlalinin tekrarı halinde sevk fişi olmaksızın sevk edilen
miktar için sevk edilen madenin ocak başı satış bedelinin
on katı tutarında idari para cezası uygulanır.
"Ruhsatlı, ancak işletme izni olmadan
aynı grupta üretim satışı
yapıldığının tespiti halinde, faaliyetler durdurularak
üretilen madene el konulur. Bu fiili işleyen kişilere, ödenmesi
gereken Devlet hakkına ilaveten bu fıkra kapsamında
üretilmiş olup el konulan ve/veya el konulma imkânı ortadan
kalkmış olan tüm madenin, ocak başı satış
bedelinin beş katı tutarında idari para cezası
uygulanır. El konulan madenler, mülki idare amirliklerince satılarak
bedeli büyükşehir belediyesi olan illerde yatırım izleme ve
koordinasyon başkanlığı, diğer illerde il özel idaresi
hesabına aktarılır. Bu fıkranın ihlalinin tekrarı
halinde madenin ocak başı satış bedelinin on katı
tutarında idari para cezası uygulanır.
Kazım
Arslan Müzeyyen
Şevkin Tacettin
Bayır
Denizli Adana İzmir
Tahsin
Tarhan Ahmet
Akın Alpay
Antmen
Kocaeli Balıkesir Mersin
Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu
Manisa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde konuşmak için
Mersin Milletvekili Alpay Antmen
Buyurun Sayın Antmen. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALPAY ANTMEN (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; teklifin 12nci maddesi üzerine söz almış
bulunuyorum.
Yine bir AKP klasiği, yine belirli
şirketlerin faaliyeti ve bazı holdinglerin istekleri
doğrultusunda getirilmiş sipariş bir torba yasayı
konuşuyoruz. Bir hukukçu ve eski bir baro başkanı olarak
şunu söylemek istiyorum ki bu teklif ve özellikle bu madde Maden Kanununu
Ceza Kanununa çevirecektir.
Madencilikteki sorun, cezaların az
olmasından değil, yerli üretimi teşvik edecek madencilik
politikasının önünün açılmaması, teknolojik ve modern
gelişmelerin sektörde yeterince uygulanmaması yani madenciliğin
yapılma, maden rezervlerinin kullanılma ve işletilme yöntemidir.
Sorumluluğu teknik nezaretçiye, mühendise ve yetkilendirilmiş
kişilere yıkarak madenciliği ilerletemeyiz. Sahada nitelikli ve
yerli mühendise bu kadar ihtiyaç duyduğumuz dönemde yetkisi az olan ama
para cezası çok olacak mühendisler artık başka mesleklere
kayacak ya da yurt dışına gideceklerdir. Bu durum 150 bin civarında
çalışanı, yan sektörlerle 900 bine yakın insanı
doğrudan etkileyecektir.
Demir yolunda kaza olunca suçu makiniste atıp
kaçan anlayış madende kaza olunca da suçu bir mühendise atıp
sorumluluktan kurtulma derdine düşmektedir. Maalesef, Türkiye maden
kazalarında dünyada 3üncü, Avrupada 1incidir. Bir konu
konuşulacaksa, bir teklif getirilecekse konu bu olmalıdır.
Değerli arkadaşlar, sorun kişilerde
değil, sorun kurduğunuz sistemde, bozuk, gerici, yanlış,
yandaşı koruyan, doğayı talan eden betonarme sisteminizde.
Bunu anlamanız için daha kaç grizu faciası lazım, kaç Ermenek
olması lazım, daha kaç Soma olması lazım, daha kaç
işçinin madenlerde ölmesi lazım? Ben yaşanan iş
katliamları sonrası hem Somaya hem de Ermeneke gittim. Kaza
geliyorum dememiş, kaza resmen geldim diye bas bas
bağırmış. Burada yaşam odaları yok diye onlarca
insan hayatını kaybetti. Maden güvenlik, çalışma ve iş
güvenliği raporları üstünkörü imzalanıp geçiştirilmiş.
İşçiler rant hırsına kurban edilerek madene diye maalesef
mezara gönderilmişler.
Değerli milletvekilleri, her şeyi bir yana
bırakın, çok samimi bir soru sormak istiyorum, burada madenlerle
ilgili çıkacak her yasa şu duygu ve düşünceler çerçevesinde
getirilmeli: Bu madenlere ben girer miyim, evladımın burada
çalışmasına izin verir miyim? Eğer kendiniz
giremiyorsanız, çocuğunuzun çalışmasını
istemiyorsanız o zaman yapmanız gereken bellidir. Bırakın
bu tekliflere dayanan şirketleri demokratik kitle örgütleriyle oturun,
işçilerle oturun, madencilerle oturun konuşun ve ortak akılla
çözümler yaratın. İşçinin fıtratında ölmek var.
diyenleri değil, İşçinin yaşamaya hakkı var, hem de
insan gibi yaşamaya hakkı var. diyenleri dinleyin. Gelin Ne ezen ne
ezilen; insanca, hakça bir düzen. diyenleri dinleyin. (CHP
sıralarından alkışlar)
Bu teklif getirilecekse; bu, iş
güvenliğiyle ilgili olsun; bir teklif vereceksiniz iş
güvenliğiyle ilgili verin. Madenlerimizin teknik ve
donanımlarının çağdaş ölçülere getirilmesiyle ilgili
olsun teklifleriniz. Yer altı kaynaklarımız sözde değil,
özde millî olarak değerlendirilsin, bunlarla ilgili teklifler verin.
Değerli milletvekilleri, Çevre ve
Şehircilik Bakanlığının 2017 yılı sonuna
kadar enerji, madencilik ve ulaşım için ÇED görüşü verdiği
proje sayısı 59.372. Bunlardan 4.450 projeye ÇED Olumlu, 46 projeye
ÇED Olumsuz, 54.357 projeye ÇED Gerekli Değildir, 872 projeye ise ÇED
Gereklidir yönünde rapor verilmiş. ÇED Olumlu kararı verilen
projelerin yüzde 80i enerji ve maden sektörleri içinde yer aldı.
Onaylanan birçok proje hakkında mahkemenin durdurma kararına
rağmen inşaat çalışmaları maalesef sürdürüldü.
Seviyordum, öldürdüm. diyen erkek cinayeti ile
Havasına, suyuna aşığım ama her yeri beton
yaptım, ağacını kestim, ormanını katlettim.
diyen doğa cinayeti arasında ne fark var? Cevabı sizlere
bırakıyorum.
Hepinize saygılar sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1410) esas numaralı
Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 12nci
maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesinde yer alan ihlalinin
ibaresinden sonra gelmek üzere 6 ay içinde ibaresi ve dördüncü
fıkrasının son cümlesinde yer alan ihlalinin ibaresinden sonra
gelmek üzere 6 ay içinde ibaresi eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Ayhan Erel Ayhan
Altıntaş Metin
Ergun
Aksaray Ankara Muğla
İsmail Koncuk Feridun Bahşi
Adana Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Önerge hakkında konuşmak
üzere Aksaray Milletvekili Ayhan Erel.
Buyurun Sayın Erel. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
AYHAN EREL (Aksaray) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; sözlerimin
başında, helikopter kazasında şehit olan askerlerimizi
rahmetle, minnetle ve şükranla anıyorum.
Yine, apartmanın çökmesi sonucunda
hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet
diliyorum.
Elif okuduk ötürü/Pazar eyledik
götürü/Yaratılanı hoş gördük/Yaradandan ötürü. Yunus Emrenin
sevgi ve hoşgörü atmosferinin çevrelediği, Çukurovayı
Karadenize bağlayan yollar üzerinde bulunan, Adana-Ankara Otoyolunun
teğet geçtiği Aksarayın en büyük ilçesi Ortaköy işsizlik
ve fakirlikle büyük bir mücadele içindedir. Gençler ümitlerini, hayallerini
kaybetmiş, kahve köşelerinde geleceklerini beklemektedirler. Ortaköy
Belediye Başkan Adayımız -Aksaray eski Milletvekili- Halil Demir
Beyden aldığımız bilgilere göre, Ortaköyün gençlerine
iş, kadınlarına aş, iş adamlarına
yatırım, çiftçiye, köylüye geçim kaynağı için hayati önem
taşıyan organize sanayi bölgesinin bir an önce faaliyete geçmesi
gerekmektedir. Ortaköy, ulaşımı, arazisi, genç nüfusu ve her
türlü kaynaklarıyla bunu çoktan hak etmiştir. Ortaköyümüze bir an
önce organize sanayi yapılmalıdır. Yine, Ortaköyde Halil Demir
Beyin milletvekilliği dönemindeki gayret ve çabalarıyla açılan
meslek yüksekokulunun yanına tez zamanda dört yıllık fakülte
açılmalıdır. İç Anadoluyla birlikte Ortaköyün
tarımda sulama probleminin uzun vadede çözüm yolu, Konya Ovasının
Kızılelması olan, Fıratın kolu olan Karasuyu
Kızılırmaka, Kızılırmakı da Aksaraya,
Ortaköye ve Konya Ovasına buluşturmak, kavuşturmaktır.
Alın size çılgın proje, alın size hem de üretime yönelik
bir proje. Bu projeyle Türkiyede AK PARTİ tarafından bitirilen
tarım ve hayvancılık şaha kalkacak ve İç Anadolu
tekrar dünyanın ve Türkiye'nin buğday ambarı olacak,
buğdaya ödemek zorunda kaldığımız 15 milyar dolar
paramız Türkiyede, Türkiye'nin kasasında kalacaktır.
Kısa vadeli çözüm ise Kızılırmak
veya Hirfanlı Barajından Ortaköy ve Aksaraya su getirmektir.
Kış aylarında Kızılırmaktan alınacak suyla
Ortaköydeki göletler güçlendirilecek, yazın bu sular tarımda
kullanılacaktır. Türkiye Cumhuriyeti devletinin bu gücü vardır,
bu kuvveti, bu kudreti vardır.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; Ankara-Adana Otobanının geçtiği Ortaköy
Ozancık, Çiftevi, Çatin, Cumali, Ceceli, Gümbet, Durhasanlı, Pirli,
Gödeler, Sarıkaraman, Bozkır, Gökler, Saları Alaca, Balcı,
Devedamı, Harmandalı köylerinde kamulaştırmadan dolayı
köylülerimizin maruz kaldıkları mağduriyetleri hâlâ devam
etmektedir, iki yıla yakın bu mağduriyetlerinin çözümü için
yaptıkları her türlü başvuru sonuçsuz kalmıştır.
Burada yaşayan vatandaşlarımızın
mağduriyetlerinin bir an önce giderilmesini ilgili makamlardan
köylülerimiz adına özellikle rica ediyoruz.
Sarıyahşi ilçemizin en büyük köyü
Boğazköydür. İlçenin en büyük köyü olmasına karşın
bugüne kadar ne kaymakamlığın ne de devletin yatırım
ve yardımlarından istenilen ölçüde, yeterli derecede herhangi bir
yardım alamamıştır. Köyümüzün kilitli taş talebi bir
türlü karşılanmamış, otoyol altında kalan arazileri ve
mahsullerinin bedelleri de bugüne kadar ödenmemiştir.
Aksaray merkez köy olan Alayhanın doktor ve
tarım kredi kooperatifi talebi ise bugüne kadar yerine
getirilmemiştir.
Aksaraya yeni yapılan eğitim ve
araştırma hastanesinin eksik, ayıplı ve noksan
işlerinin getirdiği sorunlara şimdi bir de doktor eksikliği
eklenmiştir. Koskoca Aksarayımızda sadece 1 kadın doğum
uzmanı ve 2 çocuk doktoru hizmet etmeye çalışmakta ancak yeterli
olmamaktadır. Personel dağıtım cetvelinde belirtilen
-doktor sayısının- Aksaray atamalarının bir an önce
yapılmasını beklemekteyiz.
Diğer bir husus, Toplum Yararına Program
kapsamında
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
AYHAN EREL (Devamla) -
işe alımlardaki
adam kayırmaların önüne geçmek için her işe her yerde kurayla
adam alınmalıdır. Son zamanlarda İŞKURa belediye
başkanlarının vermiş olduğu isimler göreve, işe
çağrılmakta, bu da bu belediye başkanlarımıza,
özellikle belde belediye başkanlarına haksız bir siyasi menfaat
sağlamaktadır, bunun da önüne geçilmelidir diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
12nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 12nci madde kabul edilmiştir.
13üncü madde üzerinde dört önerge vardır.
Önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1410) esas numaralı
Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 13üncü
maddesinin 5inci fıkrasının madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederim.
Metin
Ergun Aylin
Cesur Ayhan Erel
Muğla Isparta Aksaray
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu İmam
Hüseyin Filiz Hüseyin
Örs
Adana Gaziantep Trabzon
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
üzere Isparta Milletvekili Aylin Cesur.
Buyurun Sayın Cesur. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
AYLİN CESUR (Isparta) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Genel Kurulu ve bizi ekranlarından izleyen yüce
milletimizi, Maden Kanununun 13üncü maddesi hakkında verdiğim
önerge üzerine konuşarak selamlıyorum.
3213 sayılı Kanunun 13üncü maddesinde
yapılan değişiklik nedir? diye
baktığımızda, ruhsat iptallerini
kolaylaştırdığınızı görüyoruz. Konu ruhsat
olunca önceki öz geçmişinizi de hesaba katarak detaylı inceleme
gereği duyduk, bizi bağışlayınız. Bu nedenle,
detaylı baktığımda geldiğim sonuç: Bu torba kanun
millî menfaatlere uygun gerekçesiyle ruhsat güvencesini tamamen ortadan
kaldırmaktadır. Şimdiye kadar millî menfaatler göz önüne
alınmıyor muydu? Ben bunu sormak istiyorum. Eğer
alınmıyorsa on altı senedir neden almadınız? Tabii,
akla bir de bu soru geliyor.
Düzenlemede ne oluyor, bir de ona bakalım.
Ruhsat bedelinin her yıl ocak ayının sonuna kadar
tamamının yatırılmaması hâlinde yatırılmayan
kısmının iki katı ruhsat bedeli olarak her yıl Haziran
ayının son gününe kadar yatırılması zorunludur, aksi
halde ruhsat iptal edilir. deniyor. Şimdi, Ruhsat bedellerinin
yatırılması ile ilgili ruhsat sahibine ayrıca herhangi bir
tebligat ve bildirim yapılmaz. deniliyor. Türkiye Maden Mühendisleri
Odası, görüşlerinin dikkate alınmadığı alt
komisyonda torba kanunun birçok maddesine itiraz etmiş ve
kaygılarını dile getirmeye çalışmış ancak
diğer sivil toplum örgütleri gibi Maden Mühendisleri Odasının da
şerhleri AK PARTİli vekillerce dikkate alınmamış.
Sundukları raporda 13üncü maddeye niye
karşı çıktıklarını da şöyle ifade ediyorlar:
Ruhsat sahalarına ruhsat bedeli yatırılmadığı
zaman altı ay gibi kısa bir sürede ruhsat iptali
gerçekleştirilmektedir. Madencilik faaliyetleri uzun yıllar
yapılan arama faaliyetleriyle ancak işletmeye geçirildiği için
buna itiraz ediyorlar altı ay çok kısa diyorlar ve
yatırımlara engel olacaktır diyorlar. Bu maddeye, ruhsat
güvencesi açısından gecikme faiziyle birlikte ödenir. ibaresi
getirilmelidir diye de şerh koyuyorlar.
Şimdi, ayrıca, Ruhsat bedellerinin
yatırılması ile ilgili ruhsat sahibine ayrıca herhangi bir
tebligat yapılmaz. hükmü, Anayasamızın Temel hak ve
hürriyetlerin korunması başlıklı 40ıncı
maddesinde sayılan Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi
kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini
belirtmek zorundadır. hükmüne de açıkça aykırıdır.
Düzenlemenin Anayasaya uygun bir şekilde düzenlenmesini ve ruhsat
sahiplerinin mağdur edilmemesini önemsiyoruz çünkü yatırım
gerekli. Her gün üreten ve sanayileşen bir ülkeden, bunları satan ve
zengin kaynakların fakir bekçileri hâline getirilen ülkemizde
yatırım için yatırım iklimi gerekli. Bu iklim nasıl
olacak, şu kaybettirdiğiniz iklim? Yatırımcısına
adaletli bir şekilde imkân sunarak, doğa, temiz toplum ve çevreyi
bozmadan yapılacak yatırımlara kolaylık sağlayarak
olacak ve güven iklimiyle olacak. Bunu yatırımcıların
hızla kaçtığı bir ülke olmamak için önemsiyoruz. Malta
örneği desek belki birçok şey anlatmış oluruz. Demokratik
hukuk devleti, işleyen demokrasi, yine bunlar çıkıyor
karşımıza, demokrasi deyince de vazgeçilmezi olan sivil toplum
örgütleri. Hani sizin hiç dinlemediğiniz.
Doğa dedik az evvel. Türkiye'deki
çölleşme, kuraklık, ağaçlandırma, su kirliliği, çevre
sorunlarıyla ilgili çalışmalar yapan Türkiye Erozyonla Mücadele,
Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı
(TEMA), tüm milletvekillerine Torba kanunu kabul etmeyin.
çağrısı yapıyor. Çağrıları aranızda
duyan var mı? Hiç zannetmiyorum çünkü darılmayın ama paket
kargoya verilmiş de hazır paketi kargo kamyonetine yerleştiren
taşıyıcı gibisiniz. İçinde ne var ne yok, sizin
işiniz değil sanki. Oysaki işimiz tam da işte bizim bu,
içinde ne var ne yok buna bakmak.
Vakıf 31 Ocakta kamuoyuna
yaptığı basın açıklamasında çevreye zarar veren
maddeler ile tasarıyla orman alanlarının madencilik ve enerji faaliyetleri
için cazip hâle getirildiğini savunuyor. Özetle Bu durum ormanlara zarar
verecek, ormanlarımızı, havamızı koruyalım
çığlığı atıyor. TEMA Vakfının
kaygıları böyle. İzin alınmadan enerji tesisi
kurulması 6831 sayılı Orman Kanununun ihlal edilmesi
anlamına geliyor ve böylece suç sayılması gereken bir eylem hem
verilen izin hem de geçmiş yıllara dair ödemelerden muaf tutularak
ödüllendiriliyor ve affa uğruyor. Orman alanlarındaki izinler için
ödenmesi gereken bedellere yüzde 50 indirim yapılıyor, bu hâliyle de
Anayasanın 169uncu maddesine aykırı değerli
arkadaşlar. Torba yasa temiz hava hakkını ihlal ediyor. 45inci
maddeyle muafiyet süresi 2021 yılı sonuna kadar uzatılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
AYLİN CESUR (Devamla) Teşekkür ederim.
Yani özelleştirilen, çevre
yatırımlarını tamamlayan ve yasal sınırların
üzerinde kirletici salan eski termik santraller 2021 yılı sonuna
kadar yasal olarak çevreyi kirletmeye devam edecekler demek bu.
Sonuç şu değerli arkadaşlar:
Yatırımcısıyla, ormancısıyla, madencisiyle, bu
ülkede herkes huzursuz ve güven arıyor. Güven ve huzur çoook uzaklarda
artık. diyenleriniz var içinizde, öyle hissediyorum. Ben de diyorum ki
bizi burada izleyen değerli milletimize, yüce milletimize: Yok, yok, merak
etmeyin, hepsi yakında, hepsi sandıkta
Sandık sizsiniz,
sandık 31 Martta sizin önünüzde. Umudunuzu kaybetmeyiniz. Kendimize
güvenelim, geleceğimize güvenelim, demokrasimize güvenelim ve Büyük Atatürkün
kurduğu cumhuriyete ve Atatürke sadakatle bağlı kalalım ve
geleceğimizden vazgeçmeyelim.
Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 41 sıra sayılı
Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 13üncü
maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kazım
Arslan Müzeyyen
Şevkin Tacettin
Bayır
Denizli Adana İzmir
Tahsin
Tarhan Ahmet
Akın Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu
Kocaeli Balıkesir Manisa
Burhanettin
Bulut
Adana
Ruhsat bedellerinin tamamının her yıl
ocak ayının sonuna kadar yatırılması zorunludur. I.
Grup (a) bendi maden ruhsatları hariç diğer grup madenlerin ruhsat
bedelleri Genel Müdürlüğün belirlediği bankada açılacak hesaba
yatırılır. I. Grup (a) bendi madenlerin ruhsat bedelleri ise,
büyükşehir belediyesi olan illerde yatırım izleme ve
koordinasyon başkanlığı hesabına, diğer illerde
ise il özel idaresi hesabına yatırılır. Ruhsat bedelinin
her yıl ocak ayının sonuna kadar tamamının
yatırılmaması hâlinde yatırılmayan
kısmının iki katı ruhsat bedeli olarak, Haziran
ayının son gününe kadar yatırılması gerektiği
ruhsat sahibine bildirilir, yapılan bildirime rağmen Haziran
ayının son gününe kadar bu bedelin yatırılmaması
durumunda ruhsat iptal edilir. İptal edilen ruhsatlar için ocak
ayının sonuna kadar ödenmesi gereken ruhsat bedelinin ödenmeyen
kısmı 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre takip ve tahsil
edilmek üzere ilgili tahsil dairesine bildirilir. Kaynak tuzlaları,
lületaşı ve oltutaşı için düzenlenen ruhsatlardan ruhsat
bedeli alınmaz. Faaliyet sonrası sahanın çevre ile uyumlu hâle
getirilerek 7 nci madde kapsamındaki mülkiyet izni sahiplerinden
sahanın kabul edilerek teslim alındığına dair
belgelerin Genel Müdürlüğe ibraz edilmesi şartı ile 6183
sayılı Kanunun 22/A maddesi kapsamında vadesi geçmiş borcunun
ve bu Kanun kapsamında ruhsata ilişkin geçmiş borcunun
bulunmaması halinde çevre ile uyum bedeli iade edilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
üzere Adana Milletvekili Burhanettin Bulut.
Buyurun Sayın Bulut. (CHP
sıralarından alkışlar)
BURHANETTİN BULUT (Adana) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; 24 Haziran sonrası
ülkemiz çok enteresan bir hâle geldi. O gün Fiilî bir durum var. Bunu
Meclisimiz, vatandaşlarımız oylasın, bir
Başkanlık sistemi getirelim. demişlerdi ancak bu
Başkanlık sistemi ülkemize yaramadı. Sadece ekonomi
anlamında değil demokrasi açısından da yaramadı.
Birkaç tane örnek vereyim isterseniz: Örneğin şeker
fabrikalarını kapattık, TEKELi kapattık, TELEKOMu
sattık. Ne yaptık? Manav açtık. Kuyruklar kalmadı,
kuyruksuz bir ülkede yaşıyoruz. dedik, kuyruk oluşturduk.
Kuyruğun en kötü tarafı şudur: İhtiyacı olan
insanları gösterir. Bir yokluktan değil pahalılıktan bir
kuyruk oluştu.
Tüm güçlerin, basın da dâhil olmak üzere, tek
elde toplanması, sağlıkta şiddet gibi süslü cümlelerle
çıkan yasaları da o fiilî durum denilen şeyi de muvazaalı
hâle getirdi.
Enteresandır, Türkiyede yaşayan tüm
kesimler, esnafı, iş adamı, çiftçisi herkes suçlu, herkes.
Manavda elindeki ürününü satan, sebzesini, meyvesini satan demek ki pahalı
satıyormuş. Markette satış yapan esnaf demek ki
düşmanlık yapıyormuş, hainlik yapıyormuş. O
vesileyle, 24 Haziran sonrası gelen dönem böyledir. İşte böylesi
bir dönemde yasalarımız da torba yasa oluyor hâliyle. Yoksa ülkeyi
yönetenler, elbette, sosyal devletin icabı, gereği, vatandaşının
eğitimine, sağlığına, güvenlik sorununa el atar. Bunun
yanında ekonomik olarak da dünyadaki diğer ülkelerle
yarışır; doğal olarak, madenleri çıkarmaya
çalışır, teknolojiyi yakalamaya çalışır ama
bunların hepsini bir yasayla yapar. Hele hele Maden Yasası gibi
konuları dünya ölçeğinde, evrensel sağlık konularını
da içine alarak yapar yani sözleşmelere uyar, evrensel sözleşmelere.
Ama bakıyoruz ki çıkan bu yasada, bir önceki çıkan yasalarda,
gelen tüm yasalarda, hepsinin merkezinde şirketler var, sarayın 5
şirketi. Sarayın bu 5 şirketi maden ocaklarını da
açıyor, hastane de yapıyor, yol da yapıyor. Aklınıza
gelen tüm ihalelerde sarayın bu 5 müteahhidi var. Öyle olunca da hâliyle
derelerimiz, sularımız HESlere, yaylalarımız,
meralarımız, ormanlarımız maden ocaklarına,
havamız termik santrallere rant adına, rant
yağmacılığı adına peşkeş çekiliyor.
Böyle bir Maden Yasası hâliyle bu tür çalışmalarda çok defa
gelir önümüze. Sanırım 14 defa değişmiş bir Maden
Yasasıyla karşı karşıyayız. O yüzden sizlere
yapılanlar için ayinesi iştir kişinin sözüne Adanadan bir
örnek vereceğim, Adana Sarıçamdan: Bundan on bir sene önce 2007
yılında Adanada bir tesis yapıldı. Aslında o gün
Cumhur İttifakının temeli de atılmış oldu. AK
PARTİli belediye katı atık tesislerini ÇED raporuna göre
düzenledi ve 2008 yılında faaliyete geçti. O faaliyete geçtiği
dönemde Adana Sarıçamda o günün koşullarına göre
-doğrudur- verilen ÇED raporlarına uygundu. O ÇED raporları
Bir
vatandaşımıza CİMERin verdiği cevapta En yakın
mesken 1.200 metre uzağında olacak ve hiçbir tesis ve tesisleşme
olmayacak. deniliyor. Ancak 9uncu ayda bir vatandaşımız
CİMERe başvurduğunda aynı cümle aynı bölge için yine
tekrar edilmiş. Daha sonra, 10uncu ayda yine bir
vatandaşımız CİMERe yazı yazıyor, buradaki
durumu CİMER tekrar tarifliyor. Diyor ki CİMER Burası on bir
sene önce kurulmuş, belediye 1.200 metre uzaklıkta bir yerleşim
birimine izin vermeyeceğini taahhüt etmiş, tesis ve tesisleşme
olmayacak. Peki, buranın şu andaki durumu nedir? Buranın şu
andaki durumu budur arkadaşlar. Hemen karşısında yeni
yapılan 5 bin konut var, hemen 300 metre ilerisinde devlet üniversitesi
var, adı Alparslan Türkeş diye değiştirilen üniversite
var, hemen 300 metre gerisinde 33 bin kişilik stat yapıldı. Yani
buradan şunu çıkartalım: Bu Hükûmetin, iktidarın karnesi bu
tür olaylarla dolu. Devletin bakanı, Spor Bakanı o bölgeye, ÇED
raporu olan, buraya tesis yapılmayacağına ilişkin taahhütte
bulunulan yere bir stat, üniversite yapmış ve belediye de MHPli
belediye de o bölgeyi olabildiğince ranta açmış,
binalaşmaya izin vermiş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BURHANETTİN BULUT (Devamla) Hemen bitiriyorum
Başkanım.
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın Bulut.
Buyurun.
BURHANETTİN BULUT (Devamla) Haliyle bunun
çözülmesi gerekiyor. Bunu çözecek olan kim? Ya iktidar yani AK PARTİ ya da
belediye ama yazılan cevapta bunun kabul edilmesine rağmen yine
aldatıcı bir şekilde Belediyenin taahhüdü var. diye on bir
sene sonra dahi bu bölgenin, demin fotoğrafını gördüğünüz
yerin, aynı şekilde devam edeceğini ve bu konuda uyarıldığını
söylüyor. Böyle bir uyarılma olur mu? Bu anlayış, işte
maden ocaklarında yasa çıkartıyor; bu anlayış, çevreye
bakışı burada gösteriyor. Bir samimiyet testi yapmaya bile
ihtiyaç duyulmuyor. Ülkeyi yönetenlerin yaptıkları hiçbir
şekilde iyi niyetle de tarif edilmez. O anlamda gerek Adanada
yapılan bu tesisin gerekse biraz önce Bartınla ilgili söylenen
tesislerin korunması açısından Hükûmeti tekrar vicdana
çağırıyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 41 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 13üncü maddesinde geçen yer alan ibaresinin bulunan
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fatma
Kurtulan Mehmet
Ruştu Tiryaki Şevin
Coşkun
Mersin
Batman Muş
Murat
Çepni Ömer Faruk
Gergerlioğlu Rıdvan
Turan
İzmir Kocaeli Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
üzere Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryaki.
Buyurun Sayın Tiryaki. (HDP
sıralarından alkışlar)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 41 sıra
sayılı Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 13üncü maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Kanun teklifinin 13üncü maddesi üzerine söz
almış bulunuyorum dedim ama bu sözü usulen söyledim çünkü böyle bir
yöntem yok. Torba kanunu görüştüğünüz zaman herhangi bir madde
üzerine söz alamıyorsunuz ancak usulen madde üzerine bir
değişiklik önergesi verirseniz söz alabiliyorsunuz.
Dolayısıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi, esasen, bir torba kanunu
hukuka uygun ve ayrıntılı bir şekilde tartışamıyor
bile. Sözde, usulen önergeler vererek madde üzerine önergelerimizi veya
görüşlerimizi sunabiliyoruz.
Şimdi, 13üncü maddede getirilen şey
esasen şu, milletvekili arkadaşımız da söyledi: Altı
ay içerisinde ruhsat bedellerini ödemezseniz eğer, ruhsatlarınız
iptal edilecek. Bakın, Maden Mühendisleri Odası buna çok açık
karşı çıktı fakat bu karşı
çıkışları ne komisyon dinledi
Umarız, bugün Genel
Kurul dinler.
Şimdi, bu kanunun yapılmasının
görünen bir tek amacı vardır yani alandakiler, bu işi yapanlar
bunu doğru bulmuyorlarsa ve komisyon altı ay içerisinde illa bu
ruhsatlar için para istiyorsa bir amacı vardır: Bu Hükûmetin acilen
paraya ihtiyacı var. Pek çok maden arama şirketi altı ay
içerisinde bu parayı vermek zorunda kalacak. Hükûmet bir kaynak yaratmaya
çalışıyor.
Ben, esasen, teklifin 13üncü maddesiyle ilgili
birkaç şey söylemek istiyorum. Teklifin 13üncü maddesinde bir önerge
vardı. Maden Genel Müdürlüğü ile Petrol Genel Müdürlüğü
birleştirildi, Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü oldu.
Ayrıca, Bakanlığın merkez teşkilatına
bağlı olmaktan çıkarıldı, şimdi ilgili bir
kuruluş oldu, bütçesi de özelleştirildi. Biz bu birleştirmeye
uygun olarak bir teknik değişiklik yapıyoruz. diyorlardı.
Ne diyorlar? Maden Kanunu uyarınca verilen idari para
cezalarının iptali için sulh ceza hâkimliklerine
başvuracaksınız, Petrol Kanunu uyarınca verilen idari para
cezalarının iptali için ise idare mahkemelerinde iptali istemiyle
dava açacaksınız. Bunu yeknesak hâle getirmek için kanunu
değiştirelim, her ikisinin de iptali için idare mahkemesinde dava
açılsın.
Şimdi, sorun şu, daha önce de söyledim:
Türkiye Büyük Millet Meclisi, Cumhurbaşkanlığının
mevzuat daire başkanlığı değildir.
Cumhurbaşkanlığı iki tane genel müdürlüğü bir araya
getirip tek bir genel müdürlük yaptıktan sonra biz bu genel
müdürlüğün ihtiyaçları doğrultusunda kanun yapmak zorunda
değiliz. Eğer Türkiye Büyük Millet Meclisi bir yeknesaklık
yaratmak istiyorsa bunun çözümü belli. Bir trafik idari para cezası için
gidiyorsunuz sulh ceza hâkimliğine, bilmem ne için idare mahkemesine
Bunu
bir bütün olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi çözebilir, bunun tamamı için
idare mahkemelerine dava açılması biçiminde Türkiye Büyük Millet
Meclisinin bir çözüm bulabileceğini düşünüyorum. Bundan sonra
Cumhurbaşkanlığının her genel müdürlüğü
birleştirip her genel müdürlüğü ayırdığında biz
kanun yapmak zorunda kalmayız.
Şimdi bu kürsüden birkaç konudan daha söz etmek
istiyorum, sürem çok kısa ama. Sevgili grup başkan vekilim
öğleden sonra bir açıklama yaptı. Biz gerçekten her gün, her gün
ve her saat bu Hükûmetin antidemokratik uygulamalarıyla karşı
karşıya kalıyoruz. Bakın, 50 milletvekili dün
İstanbulda Taksimden Galatasaray Lisesinin önüne yürüyemedik. 50
milletvekilinin etrafı, barışçıl bir gösteri yürüyüşü
için -bir gösteri yürüyüşü bile değil aslında, sadece Taksim
Meydanında birleştiğimiz için, bir otelde bir araya geldik,
Galatasaray Lisesi önünde bir basın açıklaması yapacaktık-
polislerle, panzerlerle, çevik kuvvetle sarıldı. Tek
muhatabımız polismiş gibi Sizi yürütemeyiz. dediler. Neden?
Çünkü İçişleri Bakanı mı olduğu, mahalle
kabadayısı mı olduğu belli olmayan bir bakanın emri
var. (HDP sıralarından alkışlar) Eğer yürütürsem adam
değilim. diyor. Bakın, bu dilin eril bir dil olması bir yana,
bunu hiç kimsenin kabul etmemesi gerekir, doğru veya haklılık
erkeklik veya adamlıkla olmaz. Bu eril dili parti olarak reddediyoruz. Bu
mahalle kabadayısı dilini açıkça reddediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Sayın Başkanım, toparlayacağım.
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
Buyurun.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) Bunu
emir telakki eden her valilik, her emniyet müdürlüğü, her polis memuru
milletvekilinin karşısına inanılmaz bir güçle
çıkıyor. Siz Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi milletvekillerini
değersizleştirirseniz, saygınlığına gölge
düşürürseniz emin olun, bu kürsüler hiç kimse için ilelebet oturulacak
kürsüler değil, yarın öbür gün bir başka iktidar geldiğinde
partiden arkadaşlarınıza zerre kadar saygı duymazlar, bugün
yaptıklarınızdan daha fazlasını, bu
saygısızlığı size gösterirler.
Son bir şey daha söyleyeceğim Sayın
Başkan. Bakın, bugün grup toplantımıza katılmayı
engellemek için -yine, grup başkan vekilim söyledi- İstanbuldan
gelen, Mersinden gelen arkadaşlarımızın yolunu
kapattılar sudan bahanelerle, altı saat beklettiler, altı saat,
Kazan gişelerde. 50 yaşında, 60 yaşında, 70
yaşında, 80 yaşında ihtiyar teyzeler, amcalar, nineler.
Sadece Türkiye Büyük Millet Meclisine gelip Genel Kurul toplantısını
dinleyeceklerdi, engellediler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Sayın Başkan, çok önemli, hemen bitiriyorum.
Biz, izin verilmediği için kendi
araçlarımızla onları almaya gittik. Bakın, ben bir
milletvekili olarak kendi aracımla Kazan gişelere gittim çünkü
engellemek istiyorlar. 5 yaşlı insanı arabama bindirdim.
Altı saattir her türlü GBTyi yaptılar, orada kimin olduğunu
biliyorlardı. Arabamla çıktım, Eryaman kavşağında
Çevik Kuvvet polisleriyle, Özel Harekât polisleriyle önümü kestiler. Bugün
oldu, Ankarada oldu. Etrafımı sardılar, bütün yolu
kapattılar. Arabayı açmak istediler, içerideki herkesin
kimliğini istediler Arabadan indireceksiniz. dediler. İşte,
AKP iktidarının bir milletvekiline gösterdiği saygı budur.
Bir gün bir başkası hükûmet olacak, o hükûmet olduğunda bugün
nasıl davranıyorsanız umarım kat kat fazlasıyla size
böyle davranırlar. Eğer iyi yaptığınızı düşünüyorsanız
gelecek hükûmet sizden kat kat iyi davranacaktır. Ben kötü olduğunu
düşünüyorum, beddua etmek istemem ama fazlasını hak ediyorsunuz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 41 sıra sayılı
Kanun Teklifinin çerçeve 13üncü maddesiyle 3213 sayılı Kanunun
13üncü maddesine eklenen fıkrada yer alan temdit, ibaresinin madde
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Muş Mehmet
Doğan Kubat Ramazan
Can
İstanbul İstanbul Kırıkkale
Fehmi
Alpay Özalan İmran
Kılıç Attilla
Ödünç
İzmir Kahramanmaraş Bursa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkan.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Ruhsat süresi uzatım talebi olan "temdit
işlemine ilişkin mükerrer düzenleme yürürlükten
kaldırılmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 13üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
13üncü madde kabul edilmiştir.
14üncü madde üzerinde iki önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1410) esas numaralı
Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 14üncü
maddesinin birinci fıkrasında yer alan aşağıdaki
cümlelerin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederim.
Dördüncü fıkrasının (ç) bendinde yer
alan %4 ibaresi %4,5 şeklinde, (e) bendinde yer alan %2 ibaresi %3
şeklinde ve beşinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiş,
Ayhan Erel Hüseyin
Örs Metin Ergun
Aksaray Trabzon Muğla
Mehmet Metanet Çulhaoğlu Zeki Hakan Sıdalı Şenol Bal
Adana Mersin Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Ankara Milletvekili Şenol Bal.
Buyurun Sayın Bal. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
ŞENOL BAL (Ankara) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; 41 sıra sayılı Kanun Teklifinin
14üncü maddesinde vermiş olduğumuz önerge üzerinde İYİ
PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce
Meclisi saygıyla selamlarım.
Evet, bu kanun teklifinin tüm maddeleri dikkatle
incelendiğinde Türk madenciliğine ne kazandıracak, özellikle
dikkatinizi çekmek istiyorum. Bu teklifte en önemli 2 unsur var ki birincisi
devlet hakkı ve vergilerin artırılması; ikincisi,
MTAnın yapısının değiştirilerek özel sektörün
kontrolüne geçmesine zemin hazırlanması. Evet, on altı
yılda 13 defa değişikliğe uğrayan Maden Kanunu,
ülkedeki madenlerin değerlendirilmesi için, yeterli
olmadığı için midir bilinmez, 14üncü kez
değiştirilmek istenmektedir.
Evet, madenciliğin bir bütün olarak ele
alınıp ihracatın yanı sıra yeni maden tesisleri
kurmanın hedef olarak seçilmesi yerine, söz
kalabalığının yer aldığı bir metin ortaya
konmuştur. Bu değişiklikle ne amaçlanmaktadır? Bu teklifin
kabulünden sonra değeri 4 trilyon doları bulan yaklaşık 80
milyar ton maden kaynağının ülke ekonomisine katkısı
ne olacaktır? Yeni üretim tesisleri mi kurulacaktır? Bor uç ürünleri,
yeni alüminyum, ferrokrom, gümüş, bakır, petrokimya tesisleri mi
kurulacaktır? Enerjide dışa bağımlılığımız
mı azalacaktır? Cari açığın kapanmasına etkisi mi
olacaktır?
Değerli milletvekilleri, genel gerekçede
Bilimsel bir kuruluş olan MTAnın yurt dışında
şirket kurmaya, yerli ve yabancı gerçek ve tüzel kişilerle
şirket veya ortaklık kurmaya, imtiyazlı ortak olmaya,
şirketler veya ortaklıklarla ilgili her türlü pay, hisse senedi ve
diğer ortaklık paylarını alıp satmaya ve yurt
dışında çalışma büroları açmaya yetkili
kılınmıştır. ifadesi yer almaktadır.
MTAnın bir çıkmazın içine sokulma
gayretinin sebebi nedir? Bu kuruluş bilimsel çalışmalar yapan,
maden arayan ve ciddi laboratuvarlarıyla Türkiyenin yüz akı bir
kuruluşumuz idi. Şimdi ticari bir çekişmenin içine sokularak
gerçek hedeflerinden uzaklaştırılmak istenmesinin sebebi nedir?
MTAnın bugüne kadar yaptığı ve bundan sonra
yapacağı jeolojik ve jeofizik çalışmalar, laboratuvar
hizmetleri, sondaj çalışmaları ve tüm raporları belli
şirketlerin hizmetine mi verilecektir? Buradaki sorum şudur: MTA,
birtakım firmalarla şirket kurup bu şirketin icaplarına
uyabilecek bir altyapıya sahip midir?
Sayın milletvekilleri, maden
işletmeciliğinde nezaretçilik çok önemli bir görevdir. Burada,
çalışanlara verilmesi düşünülen yüksek miktarlardaki idari para
cezasının sebebi nedir? Böyle bir ceza nezaretçilerin
çalışmaması anlamına gelmeyecek midir? Burada
çalışanlar, meydana gelen olaylar sonucu gerekli cezaları zaten
almaktadır. Bu, maden kazalarını önlemede bir tedbir olarak
düşünülüyorsa yanlıştır. Zira, maden kazalarını
önlemek için devletin, ciddi denetimler yapması, işletme sahiplerinin
her türlü bilimsel, teknik tedbirleri ve sorumluluğu alması
gerekmektedir. Bir kanun teklifi verdim yani iş sahiplerinin
sorumluluğunu alması gereken iş sağlığı ve
güvenliğiyle ilgili bir kanun teklifini Meclise sundum, lütfen dikkate alın
sayın milletvekilleri. Diğer taraftan, kaçak olarak yapılan
maden üretimlerinin sadece para cezalarıyla
caydırıcılığı sağlanabilecek midir? Bugüne
dek sağlanabilmiş midir? Çözüm, kaçak üretimlere göz
yummamaktır.
Sayın milletvekilleri, 14üncü maddede yer alan
Tüvenan ocak başı satışında uygulanan fiyat ocak başı
satış fiyatıdır ve bu fiyat Genel Müdürlükçe belirlenir ve
ilan edilir. ifadesi aslında tamamıyla
kaldırılmalıdır. İşletme sahipleri zarar etmeyi
düşünmediklerine göre, dünya fiyatlarındaki seyre ve iç piyasadaki
dalgalanmalara göre fiyatları kendileri belirlemelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ŞENOL BAL (Devamla) Sayın Başkan,
tamamlayayım lütfen.
BAŞKAN Buyurun.
ŞENOL BAL (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Devlet, fiyatları belirleme yerine, denetim
görevini hakkıyla yapsa daha iyi sonuçlar ortaya çıkmaz mı?
Diğer taraftan, devlet hakkı ve vergilerin
artırılmasının sebebi nedir? Şu anda madencilikle
uğraşanların yavaş yavaş sektörden çekilip
ruhsatların, işletmelerin başkalarına devri mi
amaçlanmaktadır? Bu yüzdelerin eski durumlarında kalması
madenciliğimiz açısından çok daha olumlu olacaktır.
Değerli milletvekilleri, madencilik
politikası partilerüstü bir devlet politikası hâline getirilmelidir.
Eğer madenlerimiz peşkeş çekiliyorsa işte o zaman beka
meselesi doğar.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 41 sıra sayılı Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve
Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasını
Öngören Kanun Teklifinin 14üncü maddesinde yer alan % 4 ibaresinin % 2
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Müzeyyen
Şevkin Rafet
Zeybek Haydar Akar
Adana Antalya Kocaeli
Tahsin
Tarhan Burhanettin
Bulut Burak Erbay
Kocaeli Adana Muğla
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
üzere Muğla Milletvekili Burak Erbay.
Buyurun Sayın Erbay. (CHP
sıralarından alkışlar)
BURAK ERBAY (Muğla) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
İktidara geldiği günden beri ülkenin yer
altı ve yer üstü kaynaklarını yağmalayan, bu
kaynakları uluslararası şirketlere ve yandaşlarına
peşkeş çeken AKP, on altı yıldır olduğu gibi yine
yerli ve millî söylemlerinin arkasına saklanmaktadır. Bu
yağmanın en açık göstergesi Maden Kanununun on altı
yılda 14 kez değiştirilmesidir. Kanun teklifinin gerekçesinde
çevre üzerinde olumsuz etkilerin en aza indirilmesinin hedeflendiği
yazılmış ama gelin görün ki çevreyi koruyacağını
söyleyen bu kanun teklifi termik santrallerin, baca gazı arıtma,
rehabilitasyon, kül depolama alanları gibi çevre
yatırımlarının tamamlanması için verilen süreyi 2021
yılına kadar ertelemektedir.
Değerli milletvekilleri, şu bir gerçek ki:
Her madenin çıkarılması için birçok farklı kimyasal
kullanılmakta ve bu kimyasallar doğamızı, çevremizi,
denizlerimizi, havamızı kirletmekle kalmamakta, tüm içme suyu
kaynaklarımıza büyük zararlar vermektedir. Ülkemizde birçok bölgede
Devlet Su İşleri ve Su Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından
su havzaları tespit edilmiş olmasına rağmen bu alanlarda
maden işletmesine izin verildiği görülmektedir. Maden araması
sırasında kullanılan kimyasallar içme suyu kaynaklarına
karışarak insan hayatını çok ciddi şekilde
etkilemektedir. Plansız maden aramaları turizm bölgelerimize,
narenciye bahçelerine, zeytinliklere ve tarım alanlarımıza da
zarar vermektedir.
Bu yasa hazırlanırken maden
alanlarının açılmasından etkilenmesi muhtemel olan turizm
sektör temsilcilerinden, Devlet Su İşlerinden, büyükşehir
belediyelerinin su kanal daire başkanlıklarından görüş
aldınız mı? diye sormak gerekiyor ama yasa teklifine
baktığımızda, kimseden görüş almadan, AKPnin yine
kendi başına bir kanun teklifi hazırladığını
görmekteyiz.
Değerli vekiller, Muğla Yatağan
Gökgedik köyünde, cam ve seramik sanayisinde ham madde olarak kullanılan
feldspat madeninin çıkarılması için kullanılan kimyasallar
sonucunda köylüler sağlıklarını, hayvanlarını,
sularını ve tek geçim kaynağı olan beş yüz altı
yüz yıllık fıstık ağaçlarını kaybetmeye
başladı. Uzun vadeli ve bütüncül planlamanın
yapılmaması ve Muğlada maden sahalarının her geçen
gün verilen ruhsat sınırlarının dışına
çıkması nedeniyle köyler bulunduğu yerden taşınmakta,
insanlar yıllardır yaşadığı
topraklarını terk etmek zorunda bırakılmaktadır.
Şu ana kadar birçok köy yerinden edildi ve bu plansızlık devam
ederse birçok köy daha yerinden edilecektir. Bu durum bölgenin sosyolojik,
kültürel ve ekonomik yapısını da bozacaktır.
Yapılan bir araştırmaya göre
Yatağan, Kemerköy ve Yeniköy Santrallerinden otuz yıl boyunca toplam
28 bin kilogram cıvanın havaya salındığı tespit
edilmiştir. Bu 3 santral doğaya her yıl toplamda 1.100 kilogram
cıva salmaya devam etmektedir. Bu cıvanın dörtte 1i deniz
suyuna, diğer dörtte 1i de tarım arazilerine ve ormanlara
karışmaktadır. Yatağan Deştin havzasında verilen
maden ruhsatı Deştin su havzasındaki su kaynaklarının
kirlenmesine sebep olmuştur.
Değerli milletvekilleri, birçoğunuz
eşiniz, çocuğunuz ve torunlarınızla birlikte tatil için
Muğlaya gelmişsinizdir. İşte, tatile geldiğinizde,
maalesef her geçen gün daha da kirlenen bu havayı soluyorsunuz,
civanın karıştığı bu denizde yüzüyorsunuz.
Madenlerin doğamıza, denizlerimize, sularımıza,
toprağımıza verdiği zarar ortadadır. Bu yüzden bu
hayati konuda gerekli hassasiyetin gösterilmesi bir zorunluluk ve
çocuklarımıza karşı bir görevdir.
Değerli milletvekilleri, akılcı ve
bilimsel bir politika izleyerek çevreye ve doğaya zarar vermeden
madenlerimizi işletmeli ve madenleri mamul hâline getirerek, ülkemize
katma değer sağlayarak projeleri hayata geçirmek için Meclis olarak
gerekli çalışmaları yapmalıyız. Bizim Meclis Genel
Kurul çalışmalarımızı yakından izleyen ve
duyarsız kalmayarak bir imza kampanyası başlatan 5 ilden 8 çevre
derneği ve çevre platformunun çağrı metnini okuyarak
konuşmamı sonlandırmak istiyorum.
Madde 45, ömrünü doldurmuş en az 10 termik
santrale iki yıl daha baca gazı filtresi olmadan veya limitlere
uymadan çalışma izni verecek. Madde 45in kabul edilmesi, yılda
1.100 erken ölüm, 800 kronik bronşit vakası ve 1.500 hastaneye
yatışın yanı sıra, her gün 170 çocukta astım
demektir. Temiz hava solumak bir haktır, iki yıl daha beklemez.
Mecliste bulunan siyasi parti grup başkan vekilleri ve diğer milletvekillerinden,
Zonguldak Çatalağzı, Çanakkale Çan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
BURAK ERBAY (Devamla)
Kütahya Seyitömer ve
Tunçbilek, Manisa Soma, Muğla Yatağan, Kahramanmaraş Elbistan,
Sivas Kangal, Şırnak ve Karabükte bulunan bu kirli santrallerin iki
yıl daha havayı kirletmesine izin verecek madde 45i reddetmelerini
istiyoruz.
Biz milletvekillerine bu çağrıyı TEMA
Zonguldak Temsilciliği, Yaşanabilir Zonguldak Platformu, Elbistan
Hayatı ve Doğayı Koruma Platformu, Muğla Çevre Platformu,
Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma
Derneği, Turgutlu Çevre Platformu, Salihli Çevre Derneği
yapmaktadır. Gelin bu çağrıya sessiz ve tepkisiz kalmayalım
diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
14üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
14üncü madde kabul edilmiştir.
15inci madde üzerinde iki önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 41 sıra sayılı
Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 15inci
maddesinde yer alan talep eden sözcüğünün isteyen olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kazım
Arslan Müzeyyen
Şevkin Tacettin
Bayır
Denizli Adana İzmir
Ahmet
Akın Mahmut
Tanal Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu
Balıkesir İstanbul Manisa
Tahsin
Tarhan
Kocaeli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
üzere İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal
Buyurun Sayın Tanal. (CHP
sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Değerli Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sizlere, tabii, bugün, bu ampul üzerinden
vatandaşın nasıl soyulduğunu tek tek belgeleriyle birlikte
anlatmış olacağım.
Değerli arkadaşlar, bu ampul meselesi AK
PARTİnin tabii simgesi. Güneydoğu illerimizden Şanlıurfa,
Diyarbakır, Mardin, Batman, Siirt, Şırnak illerimizde, 6
ilimizde toplam, bu Parlamentoda 44 milletvekili var. Bu 44 milletvekili
arkadaşımız bölgelerine gittikleri zaman mümkünse bölgelerinde
konut elektrik faturalarına ve kırsal kesimdeki faturalara
baksınlar. Bu yapılan soygun düzeni kırsal kesimde
yapılıyor ve konutlarda yapılıyor; bu soygun iş
yerlerinde yapılmıyor, şehir merkezlerinde yapılmıyor,
eğitim oranı yüksek olan yerlerde yapılmıyor. Neden
kırsal kesimde yapılıyor? Çünkü kırsal kesimdeki
vatandaşın ağzı var dili yok, hak arama yolunu bilmiyor,
hak arama yöntemini bilmiyor. Elektrik şirketleri yani özelleştirilen
firmalar halkı soyuyor. Tabii, buna genel ifadeyle soyuyor demek belki
Sizi nasıl inandırabiliriz? Hemen şuradan ben size
göstermiş olayım belge üzerinde. Tüm vatandaşlarımız
ve sizler elektrik faturalarınızı alın ama kırsal
kesim ve konut olacak -iş yeri ve şehir merkezinde bunu
yapmıyorlar- şuradaki kalemlerden +/x kWh
karşısındaki kalemde
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tekrar edebilir miyiz, ben tam
anlamadım.
MAHMUT TANAL (Devamla) Tekrar ediyorum ben: Burada
+/x kWh harfinin karşısında
Buna ek elektrik diyorlar, ek
elektrik bedeli diyorlar, ek kilovat diyorlar. Burada mesela kesilen 484
kilovat. Şimdi, bunun elektrik kanunundaki yönetmelikte
karşılığı yok, kanunda
karşılığı yok, gitmedikleri yerlerle ilgili bu
şekilde hayali faturalar kesiyorlar. Peki, bu faturalar kesiliyor ama bu kırsal
kesime gidiliyor mu?
Tabii, geçmişte görevini değişik bakanlıklarda,
Meclis Başkanlığı da yapmış sayın vekilimiz,
bakanımız da aramızda, 50 tane faturayı beş dakikada
kesmişler. 50 tane fatura beş dakikada kesilmiş; bunların
içerisinde Şanlıurfanın Siverek ilçesi var, Hilvan var,
Viranşehir var. Şanlıurfa merkez ile Siverek arası 90
kilometre, Viranşehir 90 kilometre, Suruç 60 kilometre. Yahu, Allah
rızası için
Ve bu faturayı kesen kişinin de kodu
aynı, aynı ekip, aynı memur. Nasıl oluyor, beş dakika
içerisinde bu kadar, 50 tane fatura kesiyor?
KAZIM ARSLAN (Denizli) Uçakla gidiyorlar.
MAHMUT TANAL (Devamla) Şimdi, uçakla gitse,
uçakla gidemez, helikopterle gitse
Görünmez insan bu, nasıl kesiyor bu?
Şimdi burada diyeceksiniz ki: Yahu, arkadaş, bu faturaları
kesmesindeki amaç ne? Burada iki tane hedef güdülüyor; bir, bu şirketler
diyor ki: Biz ne kadar fazla fatura kesersek
İki: Kilovat bedelini
tutmak lazım yani kilovatsaat tüketilen elektrik saati, bir de fatura
keserse prim alacak. Şimdi, burada, bir kere, bu kesilen faturaların
hepsinde 1 kilovat tüketmiş ve kesilen faturalar da 50 kuruş, 60
kuruş, 40 kuruş. Şimdi, bir kere, sahte evrak düzenledikleri
belli. Burada kaç yılından beri bu iş yapılıyor?
2018de -vakit kalmadı, özür diliyorum- bu şekilde kesilen fatura
adedi 2 milyon 139 bin 736. Bu, 2018 yılında kesilen fatura adedi.
Peki, 2017de kesilen fatura adedi ne kadar? 2017de kesilen fatura adedi 2
milyon 327 bin 820. 2016 yılında kesilen fatura adedi ne kadar? 2
milyon 314 bin 770. Peki, 2016da bu kesilen 2 milyon faturadan ne kadar para
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MAHMUT TANAL (Devamla) Özür dilerim,
bitireceğim Başkanım.
Kesilen bu hayalî faturadan ne kadar haksız
kazanç tahsil edilmiş? 100 milyon TL, 2017de 115 küsur, diğerinde
125 milyon küsur para tahsil edilmiş. Peki, hani dedik ya: Kırsal
kesimde kesiyorlar, konutlarda kesiyorlar. Burada iptal edilen tutar var
mı? Mesela 2014 yılında itiraz eden
vatandaşlarımızdan iptal edilenler de var yani çok iptal edilen
de var, 15 bin küsurun üzerinde itiraz edilip iptal edilen de var. Onun için,
buradan okuduğum bu 6 ilin dışındaki diğer illeri ben
bilemiyorum. Bu illeri nereden çıkardınız? Bu bölgelerde
dağıtım şirketinin kendi orijinal belgesi. Buradan buna
kayyumla el koysunlar. Delille şikâyet edildi, Şanlıurfa
Cumhuriyet Başsavcısı bunlar hakkında takipsizlik
kararı verdi. Bu takipsizlik kararını veren savcının
aslında hukuk diplomasını iptal etmek lazım. Demiş ki:
Bu, hukuki bir ihtilaftır, bunda suç oluşmaz. Burada takipsizlik
kararını veriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TANAL (Devamla) Bitiriyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
MAHMUT TANAL (Devamla) Düşünebiliyor musunuz:
Hayalî fatura kesilecek, evlere gitmeden, oturduğu makamdan beş
dakika içinde 50 tane fatura kesecek. Burada bilişim suçu anlamında
dolandırıcılık var, sahte evrak düzenleme var, güveni
kötüye kullanma var. Bu suçların hiçbirisi şikâyete bağlı
suç değil, bunların hepsinin aslında resen
araştırılması lazım, takipsizlik kararını
veren Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcısına buradan
sesleniyorum: Yazılı emir yoluyla, Adalet Bakanlığına,
tekrar bunu müracaat ederek bu takipsizlik kararını
kaldırsın; halkın bu şekilde soyulmasına, soygununa
son verelim. Tabii, siz vatandaşın bu şekilde yandaş
şirketlerle soyulmasına, soygununa, yolsuzluğuna göz yumdunuz,
halkın ışıklarını söndürdünüz, halk da herhâlde
31 martta sizin ışığınızı böyle söndürecek
arkadaşlar.
Hepinize teşekkür ederim,
saygılarımı sunarım. (CHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1410) esas numaralı
Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 15inci
maddesinin birinci fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin
ilave edilmiştir ibaresi ile değiştirilmesini arz ve teklif
ederim.
Ayhan
Erel Fahrettin
Yokuş İsmail
Koncuk
Aksaray Konya Adana
Feridun
Bahşi Ayhan
Altıntaş
Antalya Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş.
Buyurun Sayın Yokuş. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi İYİ PARTİ
Grubu adına saygıyla selamlıyorum.
Size, Konyamızın güzide ilçelerinden,
Nasrettin Hocanın şehrinden Akşehirden selam getirdim.
Akşehirli, Nasrettin Hocayla birlikte, özellikle bir de sembolümüz
Akşehir Gölümüz var idi. Vallahi kuruttular. Şimdi, Nasrettin Hoca
mezarından kalksa gelse Yahu, şu Akşehir Gölüne bir daha maya
çalayım. dese gölde maya çalacak bir damla su yok.
Şimdi, eski Orman ve Su İşleri
Bakanımız Veysel Eroğlu Bey buralarda.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Burada, burada.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Burada,
sağ olsunlar.
Şimdi, oralara, barajlara, derelere, her yere
sağ olsun engeller koydu, böyle su depolattı; bizim göl kurudu. Göl kurudu
da, biz kaldık olsa iyi. Yine Sayın Bakanım biliyor, hem o köyün
çevresinde hem Afyonda Eber Gölünün çevresinde hem Akşehir Gölünün
çevresinde çiftçilerimiz var. Buraları sit alanı ilan ettiler
Kıyı kenar çizgisi şu kadardan aşağı olmaz.
dendi ve sadece Akşehirde 3 bin çiftçi mağdur edildi, cezaevlerini
boyladı.
Şimdi, Ortaköy, Tipiköy ve diğer
köylerimizden size, Meclisimize kısa bir mektup var, diyorlar ki: Konya
ili, Akşehir ilçesi göl kenarında yaşayan biz köylüler olarak
gerek sit alanı gerek kıyı kenar çizgisi bahanesiyle defalarca
ecrimisil ödemeye mecbur bırakıldık. Akşehir asliye hukuk
mahkemelerinden hapis cezaları aldık. Bu süreçte iktidardaki siyasi
partiden defalarca sözler verildi ama hiçbir tanesi yerine getirilmedi.
Akşehir Gölü kıyı kenar çizgisi su kotu son otuz yıldan
beri DSİ tarafından göz önünde bulundurulmayarak -958 metre kotu- göz
ardı edildi. 958 metre su kotunun baz alındığı
Akşehir Gölü kenarında bizim tapulu arazilerimizin yüzde 70i sit
alanında kaldı. Şimdi biz çaresiziz. Tarım
bakanlığımız Sudan devletinde arazi kiralayacağına
bizim arazilerimiz üzerinde çalışma yaparsa ülke tarımına
fayda olur. Bizler bu tapulu arazilerin kurtulabilmesi için 958 metre su kotuna
indirilmesini talep ediyoruz. Ortaköy, Tipiköy, Ulupınar, Yeniköy,
Sorkun, Alanyurt, Karabulut, Atakent, Gölçayır ve toplam 3 bin çiftçi.
Sayın Bakanımın ilinde de var, Eber
Gölü çevresinde. Sayın Bakanımız Akşehire gitmişler,
demişler ki: Bu işi halledeceğim. Şimdi, O sözü verdi
ama bir daha bu sözü tutan Hükûmetimiz de olmadı. diyorlar. Sonuçta biz
kendi arazilerimiz de kıyı kenar çizgisi ve sit alanı ilanı
yüzünden -Orhan Vekilim de burada, olayı biliyor- hapis cezaları
aldık kendi mülkümüzü ektik diye, kendi tapulu mallarımızı ektik
diye, tam 519 kişi. Bu hapis cezalarından bir tanesi burada var,
yine, tapuları burada var. Sanık İrfan Kadıoğlu kendi
mülkünü ektiği için iki yıl hapis cezası alıyor. Öyle bir
durum var ki bir yandan maliye, bir yandan çevre müdürlüğü bu köylüleri cezalandırıyor,
ecrimisil ödüyorlar kendi tarlalarına. Ama aynı devletimiz 2001
yılında bu köylerdeki insanlarımıza arazileri tapulu
olduğu için destekleme de vermiş. Şimdi, bütün bunları yan
yana koyduğumuz zaman Allah aşkına, 10 Konya milletvekilimiz var
AK PARTİde, gelin şu sorunu çözelim. Şu anda Akşehir bizi
dinliyor, Nasrettin Hocanın kemikleri sızlıyor, o gölü tekrar
yaşatalım. Gelin, şu köylüleri cezadan kurtaralım, şu
köylülerin kendi arazilerini ekmesini sağlayalım. Ne olur sanki? Ama
bunu niye yapmıyorsunuz? Çünkü siz bu köylüleri hak etmiyorsunuz. Ve ben
size söyleyeyim: Eğer o köylere gelmezseniz, beraber bu sorunu çözelim
demezseniz vallahi o köylüler sizin için hiç iyi düşünmüyorlar. Benden
söylemesi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Buradan
Akşehire, bütün köylülerimize selam olsun. Sorunları çözülene kadar
burada AK PARTİli kardeşlerimizi göreve davet edeceğimi buradan
bir kere daha ifade ediyor, teşekkür ediyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Orhan Bey takip ediyor,
çözer inşallah.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) İsterseniz
çözmeyin, her gün söylerim.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
15inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Orhan Beyin bir söz
talebi var Sayın Başkanım.
BAŞKAN Bir dakika, müsaade edin, isterseniz
siz yönetin, bırakayım ben.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Çok gerginsiniz
Başkanım.
BAŞKAN 15inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
15inci madde kabul
edilmiştir.
Nedir sorun?
ORHAN ERDEM (Konya) Bölgemle ilgili -ismimi de
kullandı- bir bilgiyi düzeltmemiz lazım
vatandaşlarımıza sunulan bilgi açısından.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Sataşma yok
Sayın Başkanım.
ORHAN ERDEM (Konya) Takip ettiğimiz bir konu.
60a göre, bilgilendirmek
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Nezaketen
konuştum, sataşma yok. Verirsen söz, ben de isterim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sataşmadan
değil Sayın Başkan.
BAŞKAN Bir dakika, bir dakika
Buyurun Sayın Erdem.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
33.- Konya Milletvekili Orhan Erdemin, Konya
Milletvekili Fahrettin Yokuşun 41 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 15inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ORHAN ERDEM (Konya) Sayın Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Konu, 1992 yılından beri süren bir konu,
takibimizde. O dönemin Çevre Bakanımız burada. Sağ olsun, bütün
talepleri yerine koydu. Bu bölge doğal sit alanından
çıkarıldı. Ama bir yasal süreç var, bir kanun teklifi verdik. Bu
konuda bütün partilerin desteğiyle bu mağduriyeti gidermemiz
gerekiyor. Haklı tarafları var ama bizimle ilgili değil,
geçmişten gelen doğal sit alanı ve kıyı kenarıyla
ilgili bir konu. Biz konuya hâkimiz. 3 bin değil, 500 kişiyi
ilgilendiren bir konu. Bunlardan 10u hapse girdi. Hükmün ertelenmesiyle bu
konu çözülmüş oldu. Bölgemizde kıyı kenar ve doğal sit
alanı, bütün sulak alanlarda olduğu gibi vatandaşın alana
girmesi
Hukuken yasaların uygulamasıyla dönem dönem yaşanan bu
sorun, bir süreçtir. Biz konuya hâkimiz ve inşallah
Hani, o bölgede 7-8
köyümüzü ilgilendiriyor. Bir kişinin sorunu da olsa bunu çözmek bize
düşer. Haklı vatandaşlar, Osmanlı tapuları olanlar
var. Bunların ya bedelini ödememiz gerekiyor ya da yer göstermemiz
gerekiyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve 6 Milletvekilinin Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda
ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi (2/1410) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 41) (Devam)
BAŞKAN 16ncı
madde üzerinde üç önerge vardır, önergeleri aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 41 sıra sayılı Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve
Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasını
Öngören Kanun Teklifinin 16ncı maddesinin ikinci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Kazım
Arslan Tacettin
Bayır Tahsin
Tarhan
Denizli İzmir Kocaeli
Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu Müzeyyen
Şevkin Ahmet
Akın
Manisa Adana Balıkesir
"Ruhsatlar, sahibinin işletme ruhsat taban
bedeli ödeyerek müracaatta bulunması ve birleştirmeye konu tüm
ruhsatlarının işletme izinli olması şartıyla,
düzenlenme tarihi daha eski olan ruhsatta birleştirilebilir. Diğer
ruhsatlar hangi aşamada olursa olsun birleştirilemez. Ancak kamu
kurum ve kuruluşlarının ruhsatları hangi aşamada
olursa olsun birleştirilebilir"
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
üzere Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu.
Buyurun Sayın Bakırlıoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 41 sıra
sayılı Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
16ncı maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisimizi
saygıyla selamlarım.
Söz konusu teklifle, tamı tamına 9 kanunda
ve 1 kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapılmak istenmektedir.
Bu kanunlardan bir tanesi teklifin başlığından da
anlaşılacağı üzere Maden Kanunu.
Değerli milletvekilleri, ben 301 madencimizi
kaybettiğimiz Soma maden faciasının
yaşandığı Manisanın milletvekiliyim. O acı dolu
günlere şahitlik ettim. O gece evladına, eşine, babasına
kavuşma umuduyla bekleyen binlerce eş, ana baba, evlatla birlikte
hastane avlusundaydım. Acıyı gözlerimle gördüm. Literatüre En
kolay önlenebilecek kaza. diye geçen Soma maden faciasından hemen sonra
Meclis bir araştırma komisyonu kurdu ve bir rapor
hazırladı. Asıl sorumluları gizleme, karartma
telaşıyla yapılmış olan raporun Sorunlar ve Tespitler
Tablosunu incelediğimiz zaman 2 temel olgu, 2 önemli başlıkla
karşı karşıya geliyoruz. Bunlardan birincisi redevans ve
hizmet alımı uygulamasından kaynaklanan sorunlar, diğeri
ise madencilik sektöründe bütüncül, bilimsel ve teknik yaklaşım
sorunu, havza yönetimi. Raporda redevansın mevzuat açısından
uygun olmadığından ve hizmet alımı mevzuatının
ise uygulamadan kaynaklanan aksaklıkları kapatmaktan uzak
olduğundan bahsediliyor.
Ayrıca, mevcut kaynakların heba
olmaması, verimli ve güvenli bir şekilde çalışmak, üretim
yapmak için havza madenciliğinin ülkemizde uygulanması gerektiği
önemle vurgulanıyor. Oysa tartışmakta olduğumuz bu metin
kanunlaşırsa raporda belirtilenin yani 301 kişinin hayatına
mal olan Soma maden faciası sonrasında Meclis Araştırma
Komisyonu tarafından hazırlanan raporda belirtilenin tam tersi
yapılmış olacaktır yani havza madenciliği ilkelerine
aykırı olarak küçük ruhsatlar oluşturulacaktır. Bu
düzenlemeyle kamu kurum ve kuruluşları iş kazalarından
kaynaklanan yükümlülüklerinden kurtulacak, işçilerimiz kaderiyle baş
başa bırakılacaktır. Bu metinde redevansla verilen
alanların denetlenemeyeceği, bu sahalarda iş kazası
olacağı öngörülmüştür ancak bunun sonuçlarından kamu
kuruluşlarının etkilenmemesi amaçlanmaktadır.
Ayrıca, ruhsat sahibi olunması nedeniyle
bu haktan yararlanılarak imzalanan redevans sözleşmesi ve bu
sözleşmenin süresi esas alınarak yapılacak süreli ruhsat devri
hukuki açıdan sorunlu ve tartışmalıdır.
Redevans sistemindeki bu ısrar kaçak madencilik
faaliyetlerini artıracaktır. İş
sağlığını, güvenliğini ikinci plana itecek,
verimliliği azaltacak, üretim zorlamasını artıracaktır,
şimdiden öngördüğümüz iş kazalarında işçilerimizi ve
ailelerini çaresiz bırakacaktır.
Madencilikte ulusal kaynaklarımızın
uluslararası norm ve standartlara göre araştırılması,
ileri teknoloji kullanılarak çevreye duyarlı şekilde işçi
sağlığı ve güvenliği gözetilerek işletilmesiyle
ilgili düzenlemeleri yapmamız gerekirken, bugün yaptığımız
şey mevcudu idare etmektir, durumu kurtarmaktır. Redevans sisteminin
hatalı olduğu, sakıncalı olduğu kuşku
bırakmayacak şekilde açık olmasına rağmen, üstelik bu
sistem nedeniyle yaşadığımız onca acıya
rağmen bu sakat sistemin ısrarı nedir, gerçekten nedir? Yani
yeteri kadar ders almadık mı? Somaya
baktığımızda, Meclis raporlarında gizlenen bir
siyaset-sermaye-sendika çarkı vardı, tek dert o çarkın her
şeye rağmen dönmesi mi?
Kanun teklifinin tamamına
baktığımız zaman ise bol bol ceza görüyoruz, ihalelerde
keyfîliğe, hukuksuzluğa, adaletsizliğe neden olacak uygulamalar
görüyoruz, ruhsat harçlarının ve cezalarının
artırıldığını, ruhsat iptallerinin
kolaylaştığını, ruhsat güvencesinin ortadan
kalkabileceğini görüyoruz, enerji arzına insan
sağlığından daha fazla önem verildiğini ve kamunun,
devletin kömür madenciliğinden elini ayağını çektiğini
görüyoruz, önemli sonuçlar doğuracak değişiklerin
yapıldığını, bu değişikliklerin her zaman
olduğu gibi aceleyle yapıldığını görüyoruz. Bu
kanun teklifiyle madencilik öngörülemeyen bir sektör hâline gelecek, zaten
sıkıntılı olan mevcut durum daha da kötüleşecektir.
Bu duygu ve düşüncelerle Genel Kurulu
saygıyla selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1410) esas numaralı
Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 16ncı
maddesinin 1inci fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin
ilave edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif
ederim.
Ayhan Erel Hüseyin
Örs Feridun Bahşi
Aksaray Trabzon Antalya
Mehmet Metanet Çulhaoğlu İmam Hüseyin Filiz
Adana Gaziantep
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
üzere Antalya Milletvekili Feridun Bahşi
Buyurun Sayın Bahşi. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 41 sıra sayılı Maden
Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 16ncı maddesi üzerine İYİ PARTİ Grubu adına
söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün 12 Şubat,
Kahramanmaraşımızın kurtuluşunun 99uncu yıl
dönümü kutlu olsun.
Yine, dün meydana gelen helikopter kazasında
şehit olan kahramanlarımıza rahmet, ailelerine ve büyük Türk
milletine başsağlığı diliyorum, ruhları şad
olsun.
İstanbul Çekmeköyde düşen ve içinde 4
askerimizin şehit olduğu helikopterin modeli UH-1 olarak
açıklanmıştır. Bu helikopterin yapımına 1956
yılında başlanmış, 1976 yılında üretimine
son verilmiş ve 2004 yılında da Amerikan ordusu
kayıtlarından çıkarılmıştır. Düşen bu
helikopterle son on yedi yılda 6 kaza yaşanmış ve bu
kazalarda 26 askerimiz şehit düşmüştür. Daha önce 2032
yılı olarak açıklanan kayıttan çıkarma kararı
Sancaktepe kazasından sonra 2020 olarak revize edilmiştir yani 2020
yılına kadar kazalara göz yumacağız demektir.
Değerli milletvekilleri, geçtiğimiz
günlerde İstanbul Kartalda 8 katlı bina çöktü ve 21
vatandaşımız hayatını kaybetti. Yapılan
açıklamalara göre bu bina da 1992 yılında yapılmış,
binanın ruhsatında zemin katıyla birlikte 5 kat olmasına
rağmen 1998 yılında binaya kaçak olarak 3 kat daha ilave
edilmiş. Ruhsatsız katların çıkıldığı
tarihte Kartal Belediye Başkanı AK PARTİli, hâlen Erzurum
Büyükşehir Belediye Başkanı olan ve yine büyükşehir
belediye başkan adayı olan Mehmet Sekmendir yani kaçak katlara göz
yuman Mehmet Sekmendir. Erzurumlu dostları buradan uyarıyorum: 31
Martta hayatınızı, geleceğinizi dikkate alarak oy kullanın.
Siyasal iktidarlar tarafından
çıkarılan imar afları kaçak yapılaşmayı
cesaretlendirmiş, hatta ödüllendirmiştir. Hükûmet, imar
barışı uygulamasından vazgeçmelidir. Konuyla ilgili olarak
hazırladığımız yasa teklifini Türkiye Büyük Millet
Meclisine sunduk. Teklifimizle, binanın kim tarafından, hangi tarihte
yapıldığı, taşıdığı teknik
şartlar, kullanılan malzeme ve bileşimlerinin niteliği,
denetleyenler, onay ve ruhsat verenler, jeolojik ve jeofizik incelemesi yapan
kurumun adı, binanın kalitesi, yapım süresi, sorumlular ve
benzeri hususları içeren bina kimlik kartı sistemine geçilmesini
önerdik. Bir daha böyle kazaların olmaması için Hükûmeti göreve
çağırıyoruz. Faciada yaşamını yitiren
vatandaşlarımıza rahmet, yaralılarımıza şifa
diliyorum.
Değerli milletvekilleri, hep felaket haberleri
almaktan insanlarımız bıktı, usandı ama ülkemizde
gerçekler maalesef böyle. Daha geçen yıllarda meydana gelen
zararların yaraları sarılmadan Antalyada 24 Ocakta çok daha
ağır bir felaket meydana geldi. Bu felakette ise mal
kayıplarının yanı sıra can kayıpları da
oldu. Hortum felaketinde kaybolan kızımız Kader Buse Acara
maalesef hâlâ ulaşılamadı. Bölgede maddi zarar çok büyük.
Nitekim, Çevre ve Şehircilik
Bakanlığının resmî açıklamasında da Kumluca
bölgesinde 2 binanın yıkıldığı, il genelinde 21i
ağır hasarlı olmak üzere 229 hasarlı binanın
olduğu bildirilmiştir. Bu doğa felaketi sonrasında
Kumlucada 400 dönüm, Antalya merkezde 350 dönüm sera ve bahçe büyük zarar
görmüştür. Ayrıca, Kumlucada 1.200, merkezde 198 dönüm ekili alanın
zarar gördüğü bildirilmiştir.
Değerli milletvekilleri, Antalyanın
batı bölgesinin hemen hemen tek geçim kaynağı tarım yani
çiftçiliktir. Tarımsal girdiler, 2016 yılında yaşanan
felaketler neticesinde zaten çok zor durumda olan çiftçimizi tamamen felaketin
eşiğine getirmiştir. Antalya ili sınırları içinde
yaşanan doğal felaketler sebebiyle ekinleri, ürünleri,
hayvanları veya seraları zarar gören üreticilerimizin TARSİMli
olup olmadıklarına bakılmaksızın
kayıplarının telafi edilmesi gerekmektedir.
8/8/2018 tarihinde vermiş olduğumuz,
çiftçi zararlarının devletçe karşılanıp kredi
borçlarının ertelenmesiyle ilgili yasa teklifimiz Komisyonda
bekletilmektedir. Yine, çiftçinin kalkınması ve tüketicinin
fiyatlandırma bakımından korunması için tarımsal girdilerin
üretici lehine sübvanse edilmesi gerekir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
FERİDUN BAHŞİ (Devamla) Buna
ilişkin 22/10/2018 tarihinde vermiş olduğumuz, çiftçinin
kullandığı, başta mazot olmak üzere tarımsal
girdilerden ÖTV, KDV alınmamasıyla ilgili yasa tekliflerimiz
Komisyonda bekletilmektedir. Komisyonda bekletilen yasa tekliflerinin bir an
önce Genel Kurula getirilerek yasalaşmasının
sağlanması ve çiftçimizin bir nebze olsun nefes almasının
sağlanması öncelikli talebimizdir. Çiftçilerimizin çok büyük bir
desteğe ihtiyacı vardır. Bu kadar felaket geçiren çiftçimizin
kendi imkânlarıyla ayağa kalkması artık imkânsız hâle
gelmiştir. Ben de bu vesileyle bu felakette hayatını
kaybedenlere rahmet diliyor, zarar gören vatandaşlarımıza
geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİ
iktidarında ülke panayıra dönmüş durumdadır. Devlet basma
mı satarmış? diyerek başlayan özelleştirme
çılgınlığıyla ülkenin istihdam yaratan tüm
varlıklarını satan iktidarın bugün geldiği nokta
tanzim satış adı altında manavlığa
başlanmasıdır. Bu konuya bir başka konuşmamızda
değineceğim.
Bu vesileyle, yüce Türk milletini ve Gazi Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 41 sıra sayılı Kanun Teklifinin 16ncı maddesinde
geçen yer alan ibaresinin bulunan olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Erol
Katırcıoğlu Garo
Paylan Şevin
Coşkun
İstanbul Diyarbakır Muş
Murat
Çepni Ömer Faruk
Gergerlioğlu Rıdvan
Turan
İzmir Kocaeli Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
üzere Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan.
Buyurun Sayın Paylan. (HDP
sıralarından alkışlar)
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tekrar iyi akşamlar.
Değerli arkadaşlar, memleket adaletsizlik
girdabında savruluyor maalesef. Biz neler yapıyoruz arkadaşlar?
Saraydan gelen fermanları görüşüyoruz. Yasa filan yapmıyoruz.
Fermanlar sarayda yazılıyor, maalesef bize düşen, burada mühür
vurmak oluyor. Ama gelen fermanlar, arkadaşlar, vicdansız ve
adaletsiz. Buna adalet katacaksa vicdanlı insanlardır, adaletli
insanlardır, adaletli vekillerdir ama vicdanlar körelmiş maalesef.
Adında adalet geçen bir parti adaleti unutmuş. Kalkınma zaten
hak getire artık.
Değerli arkadaşlar, sarayın freni
boşalmış. Olabilir. Trumpın da mesela freni
boşalmış durumda. Olabilir. Bazı ülkelerde yürütme
zıvanadan çıkabilir ama orada denge ve denetim mekanizmaları
varsa yürütmeye Hop, arkadaş, bu ferman vicdansız, bu ferman
adaletsiz. der. Bize düşen görev bu, arkadaşlar; bizim yapmamız
gereken, dengelemek, denetlemek ve freni boşalmış saraya fren
olmak.
Değerli arkadaşlar, bakın, bu torbada
yalnızca 45inci madde örneğini versek
Yani bu Afşin Elbistan,
Muğla Yatağan, Çan, Soma, Çatalağzı gibi,
insanımızı zehirleyen, erken ölümlere yol açan, on binlerce
kanser vakasının müsebbibi olan 10 tane termik santralin iki yıl
daha çalışmasına el kaldırmak vicdansızlık
değil midir arkadaşlar? Bunlara süre verildi, yıllar önce
denildi ki: Arkadaşlar, bacalarınıza filtre takın.
Yapmadılar. Neden? Çünkü İktidarda nasıl olsa AKP var; günü
gelir, AKPli vekiller saraydan gelen fermana el kaldırır. dediler,
yapmadılar. Siz de cezayı kesmiyorsunuz. Burada bir
vicdansızlık var arkadaşlar.
Vatandaşlarımızın hayatını öne koymayan,
sermayenin çıkarlarını öne koyan bir anlayış var.
Bugün bir vicdansızlık örneği daha
sergilediniz. Geçen hafta Kartalda bir bina çöktü, 21
vatandaşımız hayatını kaybetti. Dedim ki bugün: On
binlerce Yeşilyurt Apartmanı var, hepsi de herhangi bir depremde
çökebilir; gelin, buna bakalım. AKP oylarıyla Buna bakmayalım.
denildi. Neden? Çünkü ellerinizi kaldırsanız
Eminim ki herkes bakmak
ister buna. Bir milletvekilinin görevi budur, birincil görevi. Bir bina
çökmüş, on binlerce Yeşilyurt Apartmanı var ve buna bakmak bir
vekilin birincil görevi olması lazımken bakmamaya el
kaldırdınız. Neden? Çünkü saraydan azar işitirsiniz
arkadaşlar. Maalesef durum budur.
Ya, bir milletvekili denge ve denetim yapmayacaksa
neden maaş alır? Neden milyonlarca, milyarlarca lira bu Meclis
milletvekillerine maaş veriyor? Görevimiz bu; dengelemek, denetlemek ama
maalesef vicdanlar körelmiş, vicdanlar taşlaşmış
arkadaşlar ve cezasız kalan her suç, emin olun, tekrarlar. 1999
depreminde 18 bin vatandaşımızı kaybettik, muhtemel bir
İstanbul depreminde de yüz binlerce vatandaşımızı kaybedebiliriz
ama Meclis buna bakmamaya oy verebiliyor çünkü vicdanlar körelmiş
arkadaşlar.
Bir vicdansızlık örneği daha: Bu
Meclisin bir üyesi var biliyor musunuz, Leyla Güven, Hakkâri Milletvekilimiz.
Aynı sizler gibi, bizler gibi, hepimiz gibi 60 bin, 70 bin, 80 bin Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşının oyuyla seçildi yani KPSSyle bu Meclise
gelmedi. 60 bin, 70 bin vatandaşımızın, Hakkâri
halkının yüzde 80 oyuyla seçildi; Hakkâri halkının iradesi.
Bir derdi var. Diyor ki arkadaşlar: Bu ülkede hepimiz tecrit altındayız.
Bu tecrit kalksın, kırılsın, barışın yolu
açılsın. Bunun için de bedenini açlığa
yatırmış durumda ve doksan yedi gündür açlık grevinde
arkadaşlar. Doksan yedi gündür, şu Meclisin HDP
dışında hiçbir milletvekili bununla ilgili bir şey
yapmadı, maalesef. Diyemedi ki Leylanın derdi nedir, gidip bir
soralım. Bir heyet oluşturalım, bir gidelim evine -Diyarbakırda
kendisi- ne diyor Leyla, derdi nedir diye soralım. Yapmadı bu
milletin vekilleri bunu maalesef.
Değerli arkadaşlar, maalesef burada da
vicdanımız kurumuş. Ama bakın arkadaşlar, Leyla Güven
onur mücadelesi veriyor, haysiyet mücadelesi veriyor. Tıpkı
Filistinde bazı milletvekilleri açlık grevine girmişlerdi ve
onlar da haysiyet mücadelesi veriyorlardı. Maalesef, ülkemiz, şu anda
İsrailin Filistine uyguladığı zulmün bir benzerini
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GARO PAYLAN (Devamla) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
GARO PAYLAN (Devamla)
bizler üzerinde, HDP
üzerinde, HDP vekilleri üzerinde uyguluyor. Bu tecridi kırmak için ve
Leylanın sesine ses katmak için dedik ki
Kamuoyu nasıl
yaratacağız? Basın bize kapalı. Hiçbir televizyonda HDPli
vekili görüyor musunuz? Hayır. Her gün HDP hakkında
konuşuyorsunuz ama bizler o televizyonlara çıkamıyoruz. Ne yapacak
milletvekilleri, nasıl kamuoyu yaratacak? Dedik ki: Yürüyelim, Taksimden
Galatasaraya yürüyelim 50 milletvekili. Süleyman Soylu dedi ki: Sizi
yürüten, adam değildir. Ya, Anayasa madde 34ü açın, okuyun,
Süleyman Soyluya da okutun. Herkes önceden izin almadan yürüme hakkına
sahiptir arkadaşlar, Anayasa madde 34. İçişleri Bakanı
Anayasa ihlali yapıyor. Ya, bunu ona anlatmayacak mı bu Meclis? Bu
Meclisin bir üyesinin derdine dert olmayacak mı? Bu anlamda, vicdanlar
körelmiş arkadaşlar ama hepinizi vicdana ve adalete tekrar
çağırıyorum, Leylanın sesine ses olalım diyorum,
Leyla Vekilimizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
16ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 16ncı madde kabul edilmiştir.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
60a göre söz istiyorum yerimden bir dakika, izin verirseniz.
BAŞKAN Buyurun Sayın Turan.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
34.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
Diyarbakır Milletvekili Garo Paylanın 41 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 16ncı maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Hatibin ısrarla saray fermanı,
sarayın freni boşalmış tarzı -tırnak içerisinde-
sokak ağzı diye ifade edeceğimiz bu ifadelerinin bu Meclisin
mehabetine, gazi olmasına, olgunluğuna yakışmadığını
düşünüyorum. Keşke daha nezih bir dille bu ifadeler kullanılsa.
Keşke daha saygın bir yaklaşımla, dille eleştiri
yapılabilse. Bu tarz ifadelerin hepsini reddediyoruz. Bununla ilgili daha
önceki oturumlarda defaatle uyarılarımızı yaptık. Hiç
kimseye bu dilin faydası yok Sayın Başkanım.
Onun dışında, Leyla Güvenle ilgili
zaman zaman tüm vekilleri itham eden bir söylem söz konusu oluyor; işte
Vekil açlık grevinde, neden ilgilenilmedi? gibi. Bakın,
değerli arkadaşlar, açlık grevinde olan bir vekilin bu
kararından vazgeçirilmesi görevi hepimizin olmakla beraber önce kendi
grubunundur. Ben de diyorum ki bize bu çağrıyı yapan kürsüdeki
hatibe, önce kendi arkadaşına, kendi partilisine terörle anılan
Aponun, terörün lideri olan Aponun açlık greviyle bir
bağlantısının kurulmaması, bununla ilgili bir gündem
yapmaması kendisi için de partisi için de daha kıymetlidir
diyebilsinler. Bizden önce onlara düşer. Bir terör liderinin tecridi
kalksın diye açlık grevi yapan bir insana bu Meclisten önce sizin
gidip de Bu yanlıştan vazgeçin. demeniz lazım. Kendisi
biliyorsunuz tahliye oldu. Bu tahliyeye rağmen Apoya özgürlük
tarzı
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) -
Hayır, yanlış.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Hayır, özgürlük
değil, yalan söylüyor.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Hayır, öyle bir talep yok.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Tecrit kalksın
diye, tecrit.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Peki, Aponun tecridi
kalksın. diyeymiş, çok iyi bir şey yapıyormuş gibi
Bununla ilgili uyarı yapsınlar. Hiç kimse kendi
sağlığından olmasın deriz biz ama bize demektense ona
demesi lazım.
Sayın Bakan Soylunun ifade etmiş
olduğu, o, terörle ilgili propaganda imkânı bulan yürüyüşe izin
vermeme yaklaşımı, her üniter devlette olacak olan
yaklaşımdır.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan...
BAŞKAN Sayın Kurtulan...
FATMA KURTULAN (Mersin) Söz hakkı
doğmuştur, ben de sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
35.- Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın,
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
FATMA KURTULAN (Mersin) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Burada üç aydır bir sorunu dile getirmeye
çalışıyoruz ama genel olarak mantık, zihniyet böyle. Siz de
üç yıl boyunca gidip görüştüğünüz, İmralıda
görüşmeler yaptığınız, çözüm süreci adını
verdiğiniz, büyük mesailer açığa
çıkardığınız, terörist demediğiniz, bu ülkenin
barışına katkısı olacağını
düşündüğünüz bir insanla görüştünüz. Leyla Güven
Milletvekilimiz, bu insanın üç yıldır avukatları da dâhil
ailesiyle görüşememesinin hukuki bir zemini
olmadığını, tam tersi Anayasanın, yasanın,
hukukun ihlali olduğunu söylüyor ve bunun ülkemizin
barışına hizmet etmediğini bir savaşa hizmet ettiğini
-o süreçle birlikte şu an Türkiyede ağır bir tecridin- aslında
yaşamın her alanında Türkiye'nin bir baskılamaya maruz
kaldığını söylüyor. Bunu çarpıtmanın gereği
yok. Şu an doksan yedi gündür Leylanın sesine ses vermek, mutlaka bu
Meclisin temel görevi olmak durumundadır.
Sayın Bülent Turana şunu söylemek isterim:
Arkadaşlar, Süleyman Soylunun savunulacak hiçbir yanı yok. Bu üslubu
nasıl savunabilirsiniz? Bu, bir mahalle, bir sokak kabadayısı
üslubuyla... Ben bunu bir bakana ağır bir itham ya da bir şey
olarak söylemiyorum. Bakan eğer bunu kendisine
yakıştırıyorsa biz de bu kürsüde bunu söylemek
zorundayız. Daha önceki pratikleri de ortadadır.
Doğubeyazıtta yaşanan bir cinayetle ilgili Genel
Başkanımızı arıyor, çok ağır ithamlarda
bulunarak Artık siz bittiniz. diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FATMA KURTULAN (Mersin) Bitireyim Sayın
Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
FATMA KURTULAN (Mersin) Bir İçişleri
Bakanı Siz artık bittiniz. derken biz bundan ne
anlamalıyız arkadaşlar? Bunu kabul ediyor musunuz, ettiniz mi?
Vicdanınıza sığdı mı bu? Bunu yerleştirdiniz
mi vicdanınızın bir yerine? Bunu gerçekten savunuyor
olmanızı hiç anlayamıyoruz.
Süleyman Soylu da -sabah başlarken
söylediğim gibi- anayasal bir dayanağı varsa, yasağın
dayanağı varsa onu temellendirir. Bir İçişleri Bakanı,
yürüten adam değildir, demez, bunu dememeli. Bunu başta bizden önce
sizin eleştirmeniz, Artık haddini bil be adam. demeniz
lazımken, Sokak kabadayısı mısın? demeniz
lazımken bunu söylemeyi bize bırakıyorsunuz, siz hâlâ onu
savunuyorsunuz. Gerçekten, size ne diyeyim, artık vicdanlara
bırakıyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Bir dakika
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) Sayın
Başkan, ben de bu Meclisin milletvekili olarak
Benim görevlerim
arasında doksan yedi gündür açlık grevi yapan Leyla Güvenin açlık
grevine son vermek diye bir görevim yok, ben Türk milleti adına görev
yapıyorum. Leyla Güven açlık greviyle mutluluğuna devam etsin.
Benim bir milletvekili olarak böyle bir görevim yok.
Tutanaklara geçsin.
BAŞKAN Sayın Turan
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Yazıklar olsun.
Tamam, seninle ilgili değil bu.
FATMA KURTULAN (Mersin) Hiç zahmet etmeyin, sizden
bekleyen de yok.
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) Söylemeyin o zaman,
sürekli milletvekili, milletvekili
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Sizi vareste
tutuyoruz.
BAŞKAN Arkadaşlar, bir dakika
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
İçişleri Bakanımızın, terör faaliyetine konu olacak
bir yürüyüşle ilgili söylediği ifadenin içeriğini de anayasal
güvenceyle beraber
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Ya,
nasıl böyle bir şeye karar veriyorsunuz? Terörle ilgili olduğunu
nereden çıkarıyorsunuz ya?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ama bir dakika
Durun bir
arkadaşlar.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Hayır, ne terör
gündemi ya, ne terör gündemi?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) O zaman siz konuşun,
biz susalım.
BAŞKAN Arkadaşlar
Arkadaşlar
Kayıtlara geçiyor. Bir dakika
Sayın grup başkan vekili
konuşuyor.
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Nasıl
bir konuşma bu ya?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bakın, değerli
arkadaşlar, Sayın Başkan; problem bu zaten. Hatibiniz
konuştu dinledik, grup başkan vekilini dinledik. Toplam bir dakika
konuşacağım. Bu gerginliğe gerek yok.
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Ayıp,
ayıp bir kere!
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Başkan, ama teröristle ilgili demesin ya!
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Ayıp!
Buna ayıp denir.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Söylediğimiz
şey şu: Leyla Güven Apoya özgürlük. diyerek açlık grevi
yapıyor.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Özgürlük
değil ya! Niye tekrar ediyorsun? Değil, değil
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ne? Söyleyin.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Tecrit
kalksın. diyor, tecrit.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Ya,
Terör örgütü eylemi diyorsun
BAŞKAN Arkadaşlar
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Apoya tecrit
kalksın. diye açlık grevi yapıyor. Doğru mu?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Doğru.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Dünyanın neresinde
bir terör liderine açlık grevi yaptığı için Meclis göreve
çağrılabilir? Tersten sorayım: Diyorlar ki Yürüyüşümüz
engellendi. Sayın Başkan, Avrupanın hangi caddesinde, hangi
meydanında DEAŞla ilgili bir yürüyüşe izin verilebilir?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Ne alakası var?
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Ne
alakası var? DEAŞla ilgili ne alakası var?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Terörle ilgili, her
devlet gerekli tedbiri gösterir. Türkiyede PKK var, DEAŞ var; Avrupada
DEAŞ var.
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Ne ilgisi
var?
BAŞKAN Arkadaşlar
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) HDPyle ne
ilgisi var bunun ya?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Şu ilgisi var
GARO PAYLAN (Diyarbakır) 6 milyon oy
almış bir siyasi partiden bahsediyorsun, 6 milyon oy almış
bir siyasi partiden bahsediyorsun!
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Ayıp,
hakikaten ayıp! Hiç yakıştıramıyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bakın, Türkiyede
demokratik bir yapı içerisinde parti mi olacak, kuyruk mu olacak? Buna
karar versinler Sayın Başkan.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Yani
biri cezaevinde tecritte tutulabilir, öyle mi?
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve 6 Milletvekilinin Maden Kanunu ile Bazı
Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1410) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 41)
(Devam)
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, 17nci
madde üzerinde üç önerge vardır, önergeleri aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 41
sayılı Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde
Kararnamede değişiklik yapılmasını öngören kanun
teklifinin 17nci maddesinin üçüncü fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Kazım
Arslan Tacettin
Bayır Tahsin
Tarhan
Denizli
İzmir
Kocaeli
Müzeyyen
Şevkin Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu Ahmet
Akın
Adana Manisa Balıkesir
Ensar
Aytekin
Balıkesir
"Arama ruhsatlı sahalarda, geçici tesis
alanı ile arama süresince belirlenen görünür, muhtemel ve mümkün rezerv
alanı üzerinden işletme ruhsatı, geçici tesis alanı ve
görünür rezerv alanına da işletme izni verilir. Arama
ruhsatının diğer kısımları taksir edilir. Mümkün
rezerv alanlarının IV. Grup maden işletme ruhsat
sahalarında beş yıl, diğer grup maden işletme ruhsat
sahalarında üç yıl içinde görünür veya muhtemel rezerv haline
getirilmeyen alanlar da taksir edilir. Maden işletme faaliyetlerinin
yapılması mümkün olmayan küçük alanlar içerecek şekilde
işletme ruhsatı düzenlenemez. Maden işletme faaliyeti
yapılamayacak nitelikte küçük alanlar içerir şekilde yapılan
işletme ruhsat taleplerinde bu alanlar Genel Müdürlükçe ruhsattan taksir
edilir. Taksir edilen küçük alan, taksir edildiği ruhsatın mücaviri
sayılmaz.
İşletme ruhsat sahalarının
muhtemel rezerv ve/veya görünür rezerv alanı haline getirilmesine yönelik yapılan
arama faaliyetlerinde 17nci maddenin dokuzuncu fıkrası hükmü
uygulanır. İşletme ruhsatlarında, işletme izin
alanı dışında kalan alanlarda görünür ve muhtemel rezervin
tespitine yönelik yapılan arama faaliyetlerinde alınması gerekli
izinler arama ruhsatları ile aynı hükümlere tabidir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
üzere Balıkesir Milletvekili Ensar Aytekin.
Buyurun Sayın Aytekin. (CHP
sıralarından alkışlar)
ENSAR AYTEKİN (Balıkesir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 41 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 17nci maddesi için söz aldım. Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, maden sorunu
Türkiyede ara sıra gündeme gelen ama bize göre gündemden düşmemesi
gereken bir sorundur. Dünya maden tarihinde yaşanan en büyük cinayetlerden
olan Soma faciasının bu iktidar döneminde yaşanması, madenlerin
güvenliğinin hep tartışmaya açılmasına olanak
sağlamıştır.
Değerli arkadaşlar, bütün
değerlendirmelerimi maden ve taş ocaklarıyla havası, suyu,
doğası katledilen Balıkesir üzerinden yapacağım.
Balıkesir, iki denize sınırı olan ve Kaz Dağları,
Madra gibi oksijen ve biyosfer rezervleri olarak dünyanın sayılı
kaynak alanlarına ev sahipliği yapması dolayısıyla
sermayedarların iştahını kabartan bir ilimizdir. Uçakla
Ankaradan Edremit Körfezine doğru geldiğinizde Kaz
Dağlarının üzerinden geçerken gördüğünüz o delik deşik
edilmiş dağlar ve kel tepeler ne yazık ki bu iktidarın
eseridir. Maden arama faaliyetleri kapsamında doğası katledilen
bu alanlar halkın ve kamuoyunun dikkatinden kaçmamaktadır. Kaz Dağlarındaki
maden arama faaliyetleri doğal dokuyu bozup canlı
yaşamını tehdit ederken yaşanan katliamlara
kılıflar uydurulması da özel bir uğraşın
sonucudur. İktidarın bu maden arama şirketleriyle ne ilgisi var
bilmiyoruz ama Kaz Dağlarını ve Madrayı korumak için
sorduğumuz tüm sorular yanıtsız kalmakta ya da görmezden
gelinmektedir. Maden aramak için kesilen ağaçları sorduğumuzda
verilen cevap Ağaç kesiyoruz ama 3 katını dikeceğiz.
olmaktadır. Arkadaşlar, kesilen her bir ağaç bir canlı;
hiç, yeni doğan çocuğunuz ölen çocuğunuzun
acısını unutturur mu? Ya da bir çocuğu ölen kişi
Olsun, yenisini yaparım. diyebilir mi?
Bir başka konu, maden ocaklarında
çalışan insanların güvenlik sorunu. Geçtiğimiz günlerde
Balya ilçemizde maden arama alanında yaşanan bir trafik kazası
sonucu hayatlarını kaybeden yurttaşlarımız oldu,
kendilerine bir kez daha Allahtan rahmet diliyorum. Vefat edenlerden birisi de
iktidar partisinin ilçe kadın kolları başkanının
eşi. Şimdi, buna bir kaza diyebilir miyiz? Bu nasıl bir
tedbirsizliktir? Aynı şekilde, birkaç ay evvel de Dursunbey ilçemizde
bir kadın işçi yine maden alanında araç altında kalarak can
verdi. Söyledik duymadınız, işinize gelmedi, sonra Balyadaki
olay yaşandı.
Gelelim bir başka konuya. Yine, Havran
ilçemizde bir taş ocağı var değerli arkadaşlar,
Çanakkale kahramanı Seyit Onbaşının köyünün hemen 100
metre üzerinde. Köy, taş ocağından gelen tozun dumanın
altında yıllardır. İnsanlar toz soluyor. Bitkiler,
ağaçlar, hayvanlar toz altında. Köyün suyu içilemiyor,
bırakın içmeyi çamaşır yıkanamıyor. Köylüler
yazın yolu kapattılar Asfalt dökülene kadar yolu
açmayacağız. dediler. Oradaydık -sağ olsun- vali beyle
görüşmemiz sonuç verdi ve sorun geçici olarak giderildi. Bu taş
ocağının ruhsatı geçmişte iptal edilmişti ama
ocak hâlâ çalışıyor. Sahibi kim sizce arkadaşlar? Kuşkusuz
bir AKPli ama daha özel biri, AKPli Balıkesir Burhaniye Belediye
Başkanı Necdet Uysala ait bir taş ocağı. Yani
Çanakkale kahramanı Seyit Onbaşının köyünü toz içinde
bırakan AKPli bir belediye başkanı. Bu mudur sizin
yerliliğiniz ve millîliğiniz? Bu mudur sizin ecdada
saygınız?
Değerli arkadaşlar, bizim ismimizin önünde
milletvekili yazar ama sadece milletin vekilleri değiliz, biz aynı
zamanda doğanın, ağaçların, denizlerin, havanın,
suyun, ezcümle bütün canlıların vekilleriyiz. Kaz Dağları
ve Madra zengin biyosfer ve oksijen rezervleriyle yalnızca bölge
halkının değil, nefes alan milyonlarca canlının ortak
değeridir. Hep söylüyoruz, bir kez daha buradan söyleyelim: Kaz
Dağlarının üstü altından daha değerlidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ENSAR AYTEKİN (Devamla) - Bu kanun belli ki
birilerinin isteğini yerine getirmek için ilgililerce
hazırlanmış ve buraya birkaç kişinin imzasıyla
getirilmiştir. Bu kanunun içinde ne çevre hakkı vardır ne de
geleceğe saygı. Ama bu kanunda daha çok rant, daha çok çevre
katliamı, daha çok tüketim vardır; sorumluluğu birkaç
kişiye yıkarak bürokrasiyi ve siyasal iradeyi sorumsuz yapma talebi
vardır.
Bu duygu ve düşüncelerle Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1410) esas numaralı
Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 17nci
maddesine I. Grup (a) bendi madenlerin işletme ruhsat süresi beş
yıldır. cümlesinden önce gelmek üzere aşağıdaki
ibarenin eklenmesini arz ve teklif ederim.
Mücbir sebepler ve beklenmeyen haller
dışında (heyelan, sel felaketi, deprem, grizu patlaması)
Ayhan
Erel Feridun
Bahşi Fahrettin
Yokuş
Aksaray Antalya Konya
Ayhan
Altıntaş İsmail
Koncuk
Ankara Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
üzere Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş.
Buyurun Sayın Yokuş. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 41 sıra sayılı Maden
Kanununun 17nci maddesi hakkında söz almış bulunmaktayım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Madencilik insan yaşamının ve
çalışma hayatının en karmaşık, en fazla çaba
isteyen ve en fazla katma değer yaratan alanıdır. Madencilik
mevzuatı Ben bilirim ve benim istediğim olsun. dayatmasıyla
hazırlanamaz, hazırlanmamalıdır.
Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara
geldiğinden bu yana Maden Kanununu defalarca değiştirmiş
ancak gelinen noktada sorunlar bitmemiş ve hâlen devam etmektedir. Bunun
nedeni, kanun, ihtiyaca binaen değil, saray ile saraya bağlı
olarak çalışan ve kamudan nemalanan maden tacirlerinin talebine
binaen hazırlandığı için çözüm olmamaktadır.
Değerli milletvekilleri, Amerikayı
yeniden keşfetmiyoruz. Şayet siz iyi bir kanun yapmak
istiyorsanız, çağırırsınız sektör temsilcilerini,
üniversitelerin, sendikaların, meslek odalarının temsilcilerini
ve kamunun ortak görüşünü de katarak tüm paydaşların
sahipleneceği bir kanun tasarısını buraya getirirsiniz.
Ancak siz öyle yapmıyorsunuz. Sarayın dikte ettirdiği bir metni
buraya getiriyorsunuz ve buradan geçiriyorsunuz.
Şimdi sizlere, madencilikle ilgili
yapılması gereken birkaç konuyu anlatmak istiyorum. Daimî nezaretçi
eğitimi, geçmişte olduğu gibi, Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığı ve ilgili meslek odası olan Maden Mühendisleri
Odasının da görüşleri alınarak yeniden düzenlenmelidir.
Mesleki eğitimler işin ehli olan Maden Mühendisleri Odası
tarafından verilmelidir. Daimî nezaretçinin nitelikleri, çalışma
usul ve esasları, madencilik bilim ve tekniğine uygun olarak yeniden
düzenlenmelidir. Maden Mühendisleri Odasının mesleki denetim
üzerindeki engelleri kaldırılmalıdır. Devlet adına
denetim görevi yapan daimî nezaretçilerin ücretlerinin işveren
tarafından ödeniyor olması yanlıştır. Bu durumda da
daimî nezaretçi denetim görevini bağımsız bir biçimde
yapamamaktadır. Oysa daimî nezaretçiler ücretlerini işverenlerin
sağlayacağı bir fon üzerinden alırlarsa işverene
bağımlılıkları ortadan kalkacağı için
bağımsız bir şekilde denetim yapabilmelerinin önü
açılacaktır. Bu şekilde bağımsızlık sağlandığı
takdirde ancak, eksik ve yanlış iş yapan daimî nezaretçiye ceza
vermek de uygun olacaktır.
Teklifte işverene bağımlı
statüsü devam eden yani işverenden ücretini alan daimî nezaretçilere 5 bin
TL para cezası öngörülmüştür. Bu rakam Komisyon görüşmelerinde
bin TLye düşürülmüştür. Ancak para cezası -bu bin TL de olsa-
vermek anlamsız olacaktır. Çünkü bağımlı kişilere
ceza verilmesi demek bu cezanın sadece cezada kalacağı
anlamına gelir. Bu durumun önüne geçmek için de denetim yapacak
kişilerin bağımsızlığının
sağlanması gerekmektedir.
Teklifte redevans sözleşmelerinde ruhsat devri
öngörülmektedir. Oysa redevans süresiyle sınırlı öngörülen
ruhsat devri gerçekte bir ruhsat devri olmayıp redevans sözleşmesi
dönemi içerisinde kamunun olası iş kazalarının
sorumluluğundan sıyrılması amacıyla yapılmış
bir manipülasyondur. Redevans uygulamasında olası iş
kazalarında kamu ve özel sektör birlikte sorumludur. Ancak, geçmişte
yaşanan kazalarda maalesef alt kademedeki birkaç özel sektör
çalışanından başka kimse ceza almamıştır.
Şayet bu yanlışta devam edilirse Somada, Ermenekte,
Zonguldakta, Şırnakta yaşanan maden kazaları yine
yaşanacaktır.
Yaşadığımız coğrafyada
devam eden savaşlar sonucu yaşanan göçler nedeniyle tüm sektörlerde
olduğu gibi madencilik sektöründe de eğitimsiz ve deneyimsiz, ucuz, yabancı
iş gücü istihdamı kontrol altına alınmalıdır.
Özellikle madencilik sektörü gibi deneyim gerektiren alanlarda eğitimli
personel çalıştırılması kural hâline getirilmelidir.
Tüm sektörlerde olduğu gibi madencilik sektöründe de sendikal örgütlenmeye
engel olan nedenler acilen ortadan kaldırılmalıdır. Örgütlü
iş gücü, iş kazalarının ve kuralsız
çalışmanın önüne geçebilecek unsurlardan biridir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla)
Aşırı üretime dayalı bir madencilik
anlayışından vazgeçilmelidir. Madencilik faaliyetleri, uzun
vadeli, gerekli bilimsel ve teknik ölçütlere uyum sağlayarak iş
güvenliği kriterlerine uygun bir biçimde, planlı bir çalışma
içerisinde yürütülmelidir.
Sonuç olarak, yoğun emek gerektiren madencilik
faaliyetleri, siyasetçi, bürokrat ve müteşebbis girift
yapılanmasından bağımsız nitelikli uzmanlarca
denetlenmelidir diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 41 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 17nci maddesinin çerçeve hükmünde yer alan
"fıkrasında yer alan genel bütçeye ibaresi Genel
Müdürlüğün bütçesine şeklinde değiştirilmiş ve
fıkrada yer alan ilgili muhasebe birimi hesabına ibaresi madde
metninden çıkarılmış, ikinci fıkrasına
aşağıdaki cümleler eklenmiş ibaresinin "ve ikinci
fıkraları aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş şeklinde değiştirilmesini,
değiştirilen aşağıdaki fıkraların
işlenecek hükme eklenmesini ve ikinci fıkraya eklenen cümlenin madde
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Muş Mehmet
Doğan Kubat Ramazan
Can
İstanbul İstanbul Kırıkkale
Fehmi
Alpay Özalan İmran
Kılıç Atilla
Ödünç
İzmir Kahramanmaraş Bursa
İşletme ruhsatı taleplerinde, l.
Grup (b) bendi ve II. Grup (a) ve (c) bendi madenler için ihale bedelinin
yatırılmasından itibaren iki ay içinde, diğer maden
grupları için arama ruhsat süresi sonuna kadar, 6183 sayılı
Kanunun 22/A maddesi kapsamında vadesi geçmiş borcunun
bulunmaması şartıyla Genel Müdürlüğün bütçesine gelir
kaydedilmek üzere işletme ruhsat taban bedeli ve işletme ruhsat
bedeli yatırılarak, yetkilendirilmiş tüzel kişilerce maden
mühendisinin sorumluluğunda hazırlanmış işletme
projesi ve bu projenin uygulanabilmesi için gerekli olan mali
yeterliliğine ilişkin belgelerin ve aktif edilmiş tebligata esas
kayıtlı elektronik posta adresinin (KEP) veya kurumsal elektronik
tebligat sistemi (e-Tebligat) adresinin ruhsat sahibi tarafından Genel
Müdürlüğe verilmesi zorunludur. Aksi hâlde talep reddedilir ve ilgili saha
ihalelik saha konuma getirilerek ihale yolu ile ruhsatlandırılır.
Projedeki teknik eksiklikler iki ay içerisinde Genel Müdürlük tarafından
ruhsat sahibine bildirilir, eksiklikler yapılan bildirimden itibaren üç ay
içinde tamamlanır. Eksikliklerini verilen sürede tamamlamayanlara 31.054
TL idari para cezası uygulanarak süre üç ay daha uzatılır. Bu
süre sonunda projedeki teknik eksiklikleri tamamlamayanların talepleri
kabul edilmez ve ilgili saha ihalelik saha konumuna getirilerek ihale yolu ile
ruhsatlandırılır. Talebin kabul edilmemesi halinde
yatırılan işletme ruhsatı taban bedeli iade edilmez,
işletme ruhsat bedeli ise iade edilir. Taleplerin uygun görülmesi hâlinde
bir ay içinde işletme ruhsatı düzenlenir.
Ruhsatların süre uzatım taleplerinde;
ruhsat süresinin bitiş tarihinden en geç altı ay öncesine kadar, 6183
sayılı Kanunun 22/A maddesi kapsamında vadesi geçmiş
borcunun bulunmaması şartıyla Genel Müdürlüğün bütçesine
gelir kaydedilmek üzere işletme ruhsat taban bedeli yatırılarak,
yetkilendirilmiş tüzel kişilerce maden mühendisinin
sorumluluğunda hazırlanmış işletme projesi ve aktif
edilmiş tebligata esas kayıtlı elektronik posta adresinin (KEP)
veya kurumsal elektronik tebligat sistemi (e-Tebligat) adresinin ruhsat sahibi
tarafından Genel Müdürlüğe verilmesi zorunludur. Aksi hâlde talep
reddedilir ve ilgili saha ihalelik saha konumuna getirilerek ihale yolu ile
ruhsatlandırılır. Genel Müdürlükçe proje üzerinde veya
mahallinde yapılan/yapılmış inceleme sonucunda tespit
edilen, projedeki teknik eksiklikler ve süre uzatımı talebinde
bulunulan ruhsata ilişkin vadesi geçmiş ruhsat harcı, ruhsat
bedeli, çevre ile uyum teminatı ve Devlet hakkı gibi mali eksiklikler
Genel Müdürlük tarafından ruhsat sahibine iki ay içerisinde bildirilir,
eksiklikler yapılan bildirimden itibaren üç ay içinde tamamlanır.
Eksikliklerini verilen sürede tamamlamayanlara 31.054 TL idari para cezası
uygulanır. Ruhsat süresinin sonuna kadar eksikliklerin tamamlanmaması
durumunda ruhsat süresi uzatılmaz ve bu alanlar başka bir işleme
gerek kalmaksızın ihalelik saha konumuna getirilerek ihale yolu ile
ruhsatlandırılır. Talebin kabul edilmemesi halinde
yatırılan işletme ruhsatı taban bedeli iade edilmez. Süre
uzatım talebinin uygun görülmesi hâlinde ise en geç ruhsat süre sonundan
itibaren bir ay içinde işletme ruhsatının süresi, işletme
ruhsatının süresinin bitim tarihinden itibaren uzatılır.
Ruhsat süresi dolan ruhsat sahalarında maden işletme faaliyetleri
yapılamaz.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkan.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, işletme ruhsatı taleplerinde,
I. Grup (b) bendi ve II. Grup (a) ve (c) bendi madenler için ihale bedelinin yatırılmasından
itibaren iki ay içinde, diğer maden grupları için arama ruhsat süresi
sonuna kadar, ruhsat süresi uzatım taleplerinde ise ruhsat süresinin
bitiminden en geç altı ay öncesine kadar 6183 sayılı Kanunun
22/A maddesi kapsamında vadesi geçmiş borcunun bulunmaması
şartı getirilmiş, işletme ruhsat taban bedeli ve
işletme ruhsat bedeli yatırılması zorunlu tutulmuş,
yetkilendirilmiş tüzel kişilerce maden mühendisinin
sorumluluğunda hazırlanmış işletme projesinin,
işletme projesinin uygulanabilmesi için gerekli olan mali
yeterliliğine ilişkin belgelerin, aktif edilmiş tebligata esas
kayıtlı elektronik posta adresinin (KEP) veya kurumsal Elektronik
Tebligat Sistemi (e-Tebligat) adresinin Genel Müdürlüğe sunulması
zorunlu hâle getirilmiş ve bu bilgi ve belgelerin eksikliği hâlinde
talebin reddedileceği açıkça belirtilmiştir. Sayılan bu
eksikliklerin bulunması hâlinde süre verilmemekte; ancak işletme
ruhsatı taleplerinde işletme projesinde tespit edilecek teknik
eksikliklerin giderilmesi için yapılacak bildirimden itibaren üç ay içinde
tamamlanması, ruhsat süresinin uzatılmasına ilişkin
taleplerde ise verilmesi zorunlu olan işletme projesinde tespit edilecek
teknik eksikliklerin ve ruhsat harcı, ruhsat bedeli, çevre ile uyum teminatı
ve devlet hakkı gibi mali eksikliklerin tamamlanması için ruhsat
sahibine ruhsat süresi dolmadan önce ek süre verilmesi öngörülmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 17nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
17nci madde kabul edilmiştir.
18inci madde üzerinde iki önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 41 sıra sayılı
Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 18inci
maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Kazım
Arslan Müzeyyen
Şevkin Tahsin Tarhan
Denizli Adana Kocaeli
Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu Ahmet
Akın Özgür
Özel
Manisa Balıkesir Manisa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
üzere Manisa Milletvekili Özgür Özel.
Buyurun Sayın Özel. (CHP sıralarından
alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bir kısmınızın buradan
şahit olduğu, bir kısmınızın televizyonlardan
izlediği ama hepinizin yüreğini yakan bir sürecin öncesi,
yaşandığı süreç, sonrası ve bugün geldiğimiz
nokta hakkında boynumun borcu olan bazı hatırlatmalar yapmak
üzere kürsüdeyim.
Elimde baretler var. Bu baret, 29 Nisan 2014 günü,
faciadan hemen önce, elime alıp da göstererek bir araştırma
komisyonu kurulmasını önerdiğimde, o gün Somanın
madenleri Türkiye'nin en güvenli madenleridir. diye araştırma komisyonuna
ret oyunun verildiği baret. Maalesef facia yaşandı. On dört gün
önceydi bu konuşma, on dört gün sonra bu baretle çıktık ve dedik
ki 27 Mayısta: Bu ateş kırmızısı Somanın
ateşi ama aslında iş güvenliği uzmanlarının
taktığı baret. Eksiklik, sıkıntı buradaydı.
Gelin, bunları hep beraber düzeltelim. dedik ve o gün hep birlikte
ortaklaştık. Dedim ki o gün: Bir gün Somanın madenleri güvenli
olursa bu beyaz bareti elime alıp çıkıp bir konuşma
yapacağım. Sadece bu baretle gelmeyi çok isterdim ama durum böyle
değil. Maalesef, bu beyaz bareti alıp Madencilere verilen sözler
tutuldu. Türkiye madenleri artık güvenlidir, hepimiz gönül
rahatlığıyla evlatlarımızı madenlere
gönderebiliriz. diyeceğim gün bu değil; o gün gelirse, sözüm söz,
yine bu bareti alır, gelir burada konuşurum.
Hep konuşuruz ya, o Komisyon kazadan sonra
kuruldu. Bu Komisyonda o günkü 4 partinin emeği var. İYİ
PARTİ yoktu ama içinde bulundukları parti de aynı
tutumdaydı. Bu Komisyonda görev yaptık biz. Soma Raporu denen rapor
bu arkadaşlar. Bakın, bu bareti kapağına koymuş,
301in anısına da buraya 301 yazmış. Bu raporun içinde
bizim -1.256 sayfa bu rapor- 250 sayfalık muhalefet şerhimiz var.
Neden? Bir yerden sonra uzlaşamadık. MHPnin de HDPnin de var.
Sendika-sermaye-siyaset üçgeninin 301 evladımızı nasıl
yuttuğunu anlatmaya çalışınca ve siyaset ile sarı
sendika, sermaye bağlantısında iktidar partisi bir yerden sonra
yürümedi. Ama ben bu ayrılıkları değil, birlikte
olduğumuz kısmı söyleyeyim: Tam 50 sayfa çözüm önerisi var, 130
makro öneri var bir daha bu madenlerde bunlar yaşanmasın diye. Çözüm
önerilerinin 11 sayfa da özetini yapmışız hap gibi.
Üzüleceğiniz,
şaşıracağınız bir şey söyleyeyim: Hepimizin
emeğiyle ortaya çıkan bu rapordan sonra Maden Kanunu ve İş
Güvenliği Kanunu değişti birkaç kez. Komisyonda sorduk: Ya, bu
rapordan neden yararlanmadınız? Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığının o zamanki müsteşarı dedi ki: Rapor
henüz elimize geçmedi. Öbürü de dedi ki: Daha sonraki çalışmalarda
değerlendireceğiz Sayın Vekilim. Size samimiyetle söylüyorum,
aksini iddia eden gelsin, baksın; bu rapordaki o 11 sayfalık önerinin
9-10 sayfası hiç düzelmedi, bir sayfasına baktılar
bakmadılar.
Şimdi, bu madde, sonraki, ondan sonraki
maddeler, mesela maden sahalarının redevansı kabul ederek
Bu
rapor der ki: Redevans olmasın. Maden sahalarının bölünmesi
Bu rapor der ki: Maden ruhsatları kesinlikle bölünmesin, hatta
birleştirilsin, havza madenciliği olsun. Havza madenciliği
olsaydı Soma yanmazdı. diyor bu rapor. Bugün 20nci maddede, 19uncu
maddede ruhsatların
Mesela bu maddede, şimdi üstünde
konuştuğumuzda Bakanın bunu devlet iştiraklerine ihalesiz
vermesi var. Sonra da onun devri mümkün oluyor.
Şimdi, havza madenciliği diyoruz. Bütün
Somayı bir bütün olarak ele almadığımız için yanda
eski bir işletmenin içinde sıkışmış gazı
bilmiyoruz. Mesela Ermenekte birisi gitmiş, madeni kazmış,
ciğerini almış, çıkmış. Oraya su dolmuştu.
Havza olarak ele alsak bilirdik onun orada olduğunu. Yıllar sonra bir
başkası girdi. Orada ilerlerken bir yeri patlattı Ermenekte, 18
evladımız boğularak öldü. Babasını
hatırlıyor musunuz? Lastik pabuçlarıyla ağlıyordu amca
orada. Havza madenciliği olsaydı bu olmazdı diyoruz ya,
şimdi daha küçük parçalara, parçalara, parçalara bölündü. Bu rapora tamamen
aykırı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Yani bu Meclis bazen
kurmuyor, bazen kurmamasının haklı gerekçeleri olabilir ama
bazen kurmadığına çok pişman oluyor araştırma
komisyonlarını. Mesela 11 kere kurmadı, Gaziantepte bir
doktorumuzun böğrüne bıçak saplanınca hekime karşı
şiddeti araştırıyoruz ama bir de kurduğu var,
itirazlara rağmen uzlaştığı binlerce sayfa var,
öneriler var ama bunu getiren
Eskiden olsa bakana hesap soracaktık, yok
ama bürokrata hesap soracaktık, var ama söylenecek durumda değiller
ama arkadaşlar, bu Meclisin bu emeği okunup da gereği
yapılsa bir daha Soma olmaz. Samimiyetle söylüyorum, bütün inancımla
söylüyorum, siyaset dışı söylüyorum: Madenlerimiz 13 Mayıs
2014 günü ne kadar güvenliyse bugün de o kadar güvenli, daha güvenli
değil. Yeni bir facianın olmaması madencilerin
analarının duasının karşılık
bulmasındandır, başka hiçbir şeyden değil. Aynı
veya benzer veya daha büyük facialar her an yaşanabilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Müsaadenle Başkanım
bitireyim.
BAŞKAN Tamamlayalım.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Bu rapor, ayrıca
Sayın Gülün döneminde Devlet Denetleme Kurulunun raporu ve benzer
çalışmalar dikkate alınmadıktan sonra, o ateş
kırmızısı kara baretler, yine, hepimize büyük üzüntüler,
büyük yaslar, Somayı unutursak yüreğimiz kurusun. gibi laflar,
sonra Somayı unutup gitmeler
Ben bunu hepimize bir ödev olarak
söylüyorum, güçlü Meclis güçlü Meclisse yürütmenin Meclisin bu dediklerini
yapması lazım, yapmıyorsa hangi kuvvet yaptırmıyor, o
kuvvete karşı milletin gücünü bizim göstermemiz lazım. Bu,
hepimizin yükümlülüğü. Diyeceğim bu kadardır. Hiçbir siyasi
etkileşimi düşünmeden, bu gece, lütfen, yastığa
başınızı koyduğunuzda Biz bu raporun hilafına bu
maddeleri nasıl düzenliyoruz, hangi kuvvet yaptırıyor, niye
itiraz etmiyoruz ve bu işin içinden nasıl çıkarız? diye
düşünün, bize bir şey söylemeyin, kendi içinizde konuşun, bu
işi çözün, yoksa analar çok ağlayacak.
Teşekkür ederim. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1410) esas numaralı
Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 18inci
maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
İhalelik sahalar, kamu ihale kanununa uygun
olarak ihtisaslaşmış Devlet Kuruluşlarına
Bakanlık onayı ile verilebilir.
Ayhan
Erel Hüseyin
Örs Mehmet Metanet
Çulhaoğlu
Aksaray Trabzon Adana
İmam
Hüseyin Filiz Hasan
Subaşı
Gaziantep Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
üzere, Antalya Milletvekili Hasan Subaşı.
Buyurun Sayın Subaşı. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
HASAN SUBAŞI (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Özgür Beyin çok güzel ifade ettiği gibi,
Somadan hiç ders alınmadığını pekâlâ görüyoruz kanun
hazırlanırken. Bugün 301 şehidimizi de rahmetle anıyoruz
tekrar.
Ben de, Çevre Yasası konuşulurken
Antalyanın ormanlarının nasıl Madencilik Yasasına
kurban gittiğini anlatmaya çalışmıştım ve ÇED
raporsuz, çok kolay izinlerle ruhsat alınarak genel müdürlükten,
ormanların tahrip edildiğini, 2 dostumuzun, Ali Ulvi Büyüknohutçu ve
Ayşin Hanımın bu uğurda katledildiğini
anlatmıştım. Ondan ders aldık mı derseniz, yine ondan
da hiç ders almadık. Yine, ormanlarımızda çok kolaylıkla
ruhsatlar alınabiliyor. Bugün tartışmalarda ruhsatların
kolaylıkla iptal edildiğinden bahsedildi ama aslında ormanlarda
seçip de Burada taş ocağı yapıyoruz. demek hepsinden
kolay.
Bir de, madenciler özellikle ormanları ve
yerleşim alanlarını seçiyorlar çünkü hazır yolu var,
elektriği var, suyu var. Onun için, gidip 1/25.000lik 4 nüsha haritayla
orman bölge müdürlüğüne intikal ettiği zaman alınan izinle hemen
maden faaliyeti başlıyor. Ormanlarımız tahrip olurken de
böyle kahramanların -mücadelesiyle- katledildiğini de görüyoruz ve de
ders almıyoruz.
Ben her konu görüşüldüğü için, güncel
olması da nedeniyle, kendi yorumumu da katarak beka sorununa da girmek
istiyorum çünkü can sıkıcı. Neden can sıkıcı?
Neredeyse her gün hakarete uğruyoruz.
Türkiye 2 tane ilginç hükûmet sistemine maruz
kalmıştır. Hükûmet sistemi, dünyada olmayan 2 hükûmet sistemi.
Birisi bir asır önce Atatürkün Başkanlığındaki
hükûmet sistemi, Meclis hükûmet sistemi, dünyada örneği olmayan bir
Hükûmet sistemiydi. Türkiyenin dört bir tarafından gelen milletvekilleri
birlik beraberlik içinde, bir dayanışma içinde bir efsane
yaratmışlardır, bir mucizeye imza atmışlardır. Bu
neydi? Anayasa yapılmıştır, Kurtuluş
Savaşının karargâhı bu Meclis Hükûmeti olmuştur ve
ardından da gerçek beka sorunu bertaraf edilerek yeni Türkiye Cumhuriyeti
kurulmuştur. Ve aynı Atatürk, o Meclisin Başkanı, Hükûmet
sisteminin Başkanı, hemen ardından Yurtta sulh, dünyada sulh
diyerek beka sorununu noktalamış ve savaştığı
ülkelerin önerisiyle Nobel Barış Ödülüne müracaat edilmişti.
Şimdi, bugünkü
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi de ilktir, tektir, dünyada
örneği yoktur. Bugünkü hükûmet sistemi ise sürekli beka sorunu
yaratmaktadır hiç noktalamaksızın. Peki, bu beka sistemini
yaratsın da bu Meclis çatısı altındaki rekabet eden
partilere husumet aşılayarak, düşmanlık
aşılayarak, bunu yapma yetkisi yoktur, kimsenin haddi de değildir.
Kim diyebilir ki bana ya da buradaki milletvekillerine
Çıfıtsınız, illetsiniz, zilletsiniz, çete mensubusunuz,
teröristsiniz, tehdit unsurusunuz. Buna kimin hakkı var? Ben
şahısım adına bunu reddediyorum, iade ediyorum, partim
adına da kabul etmiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HASAN SUBAŞI (Devamla) İzninizle
toparlıyorum.
BAŞKAN Buyurun.
HASAN SUBAŞI (Devamla)
Anayasamızın 104üncü maddesi bugünkü tarifinde şöyle der:
Cumhurbaşkanı devletin başıdır. Millî birliği
temsil eder. Anayasanın uygulanmasını, devlet organlarının
düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir. Yani bugün
birliğimizden, dirliğimizden, bütünlüğümüzden sorumlu
Cumhurbaşkanı buradaki siyasi partilere ve milletvekillerine her gün
yeni bir tanımla hitap edebilmektedir ve ben de diyorum ki: Türkiye'de
beka sorunu yok ama ayrışmış,
düşmanlaşmış toplumlarda, milletlerde gerçek beka sorunu
vardır. Düşmanlık aşılanması, husumet
aşılanması ve birliğimizin, dirliğimizin, milletin
birlik ve dirlikten sorumlu liderler, siyasetçiler tarafından bölünmesi,
ayrışması bugün Türkiye'nin beka sorunudur diyorum.
Hepinize saygı sunuyorum. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
18inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler... 18inci madde kabul edilmiştir.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.36
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.37
BAŞKAN: Başkan Vekili Mustafa ŞENTOP
KÂTİP ÜYELER: Burcu KÖKSAL (Afyonkarahisar), Bayram
ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
51'inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
41 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada bulunan 33 sıra
sayılı Kanun Teklifi ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlıyoruz.
2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
İzmir Milletvekili Binali Yıldırımın Türkiye
Cumhuriyeti ile Gürcistan Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşması
Tarafından Kurulan Ortak Komitenin Türkiye Cumhuriyeti ile Gürcistan
Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşmasının Menşeli
Ürünler Kavramının Tanımı ve İdari
İşbirliği Yöntemleri Hakkında Protokol IIsini
Değiştiren 1/2016 Sayılı Kararınının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna ve Anlaşmanın
Protokoller ve Eklerine İlişkin Değişikliklerin
Cumhurbaşkanınca Doğrudan Onaylanmasına Dair Yetki
Verilmesine İlişkin Kanun Teklifi (2/1364) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 33)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir konu
bulunmadığından, alınan karar gereğince kanun
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 13 Şubat 2019 Çarşamba günü saat 14.00te
toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 21.38