TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
52nci
Birleşim
13
Şubat 2019 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Erzincan Milletvekili
Süleyman Karamanın, 13 Şubat Erzincanın düşman
işgalinden kurtuluşunun 101inci yıl dönümüne ilişkin
gündem dışı konuşması
2.- Muş Milletvekili
Şevin Coşkunun, Muş ilinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, Şanlıurfa ilinin elektrik sorununa
ilişkin gündem dışı konuşması
V.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Kayseri Milletvekili
Taner Yıldızın, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın
yaptığı gündem dışı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
2.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, Kayseri Milletvekili Taner
Yıldızın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Kayseri Milletvekili
Taner Yıldızın, Türkiyede kayıp kaçak oranları
azaldıkça arızi durumların ortadan kalkacağına
ilişkin açıklaması
2.- Manisa Milletvekili Özgür
Özelin, hükûmetin parlamenter sistemde gündem dışı konuşmaya
cevap verebildiğine ve bunun önemli bir ihtiyaç olduğuna, 16 Nisanda
rejime kasteden Anayasa değişikliğinden geri dönülmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
3.- Mersin Milletvekili
Hacı Özkanın, Hazine ve Maliye Bakanının
seracılık yapan üreticilere verdiği müjdelere ilişkin
açıklaması
4.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Ulukışla
Meslek Yüksekokulunda raylı sistemler teknolojisi ve raylı sistemler
işletmeciliği bölümünün neden hâlâ açılmadığını,
kapasitesi müsait olduğu hâlde neden öğrenci
alınmadığını ve neden öğretim görevlisi
gönderilmediğini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
5.- Kocaeli Milletvekili
İlyas Şekerin, Kocaelinin 2018 yılında en yüksek ihracat
yapan il konumunda olduğuna, ülkemizin büyümesi, kalkınması ve
marka değerinin yükselmesi için Kocaelide üretim yapan firmalara
teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması
6.- Denizli Milletvekili
Kazım Arslanın, kitapta KDVnin sıfırlanması
kararının yayınevi aşamasıyla sınırlı
kalmamasını ve kitap fiyatlarının düşürülmesi için
gereğinin yapılmasını Hazine ve Maliye Bakanından
talep ettiklerine ilişkin açıklaması
7.- Niğde Milletvekili
Selim Gültekinin, İstanbul Çekmeköyde askerî helikopterin düşmesi
sonucu şehit olan Pilot Yüzbaşı Ümit Özerli, Yüzbaşı
Semih Özcan, Astsubay Başçavuş İlyas Kaya ve hemşehrisi
Astsubay Üstçavuş Yakup Avşara Allahtan rahmet dilediğine
ilişkin açıklaması
8.- Gaziantep Milletvekili
İrfan Kaplanın, Gaziantep ili Şehitkâmil ilçesi Çıksorut
Mahallesinde soba zehirlenmesinden anne ile oğulun hayatını
kaybettiğine, ucuz ve kalitesiz kömür kullanımının her
yıl yüzlerce vatandaşın canına mal olduğuna ve Hükûmetin bu konuda gerekli tedbirleri
alıp almayacağını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
9.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Akının, Suçıktı Mahallesindeki içme
suyunun boru hattıyla Gönene taşınmasının tarihî
dokuya, doğal güzelliklere zarar vereceğine ilişkin
açıklaması
10.- İstanbul
Milletvekili Tülay Kaynarcanın, Silivri'de iki sahada bulunan rezervin
yaklaşık 300 bin konutun on yıllık doğal gaz
tüketimini karşılayacağı müjdesini paylaşmak
istediğine ilişkin açıklaması
11.- Kocaeli Milletvekili
Ömer Faruk Gergerlioğlunun, Halkların Demokratik Partisine yönelik
hukuksuz baskıların devam ettiğine, Damla Savcı, Leyla
Aygün, Sinan Odabaş ve birçok parti üyesinin gözaltına
alındığına ilişkin açıklaması
12.- Adıyaman
Milletvekili Abdurrahman Tutderenin, Mara, Musalla ve Altınşehir
Mahallesinde kentsel dönüşüm projelerinin hayata geçirilerek
mağduriyetin giderilmesi konusunda Adıyaman Belediye
Başkanı ile Çevre ve Şehircilik Bakanına çağrıda
bulunduğuna ilişkin açıklaması
13.- Hatay Milletvekili Lütfi
Kaşıkçının, Hatay ili Yayladağı ilçesinin
kenevir ekim alanı kapsamına alınarak mağduriyetin
giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
14.- Manisa Milletvekili
Bekir Başevirgenin, Manisanın Alaşehir, Salihli ve
Sarıgöl ilçesinde jeotermal enerji santralleri ile madencilik faaliyetleri
nedeniyle doğa katliamı yaşandığına ilişkin
açıklaması
15.- Tekirdağ
Milletvekili İlhami Özcan Aygunun, Tekirdağ ili Süleymanpaşa
ilçesinde kentsel dönüşüme başlanılması gerektiğine ve
Kapaklı ilçesinde doğal gaz bulunduğu müjdesi verildiği
hâlde doğal gazın çıkarılmadığına
ilişkin açıklaması
16.- Konya Milletvekili Esin
Karanın, uluslararası taşımacılık yapan tır
şoförlerinin yurt dışına çıkış yaparken
kaçakların gizlice araçlarına binmesi nedeniyle
yaşadığı mağduriyeti Ulaştırma ve
Altyapı Bakanına iletmek istediğine ilişkin
açıklaması
17.- Mersin Milletvekili Ali
Cumhur Taşkının, Mersin Şehir Hastanesi hasta memnuniyet
oranının yüksek olduğuna, şehir hastanelerinin modern
cihazlar ve güçlendirilmiş kadroyla insana hizmetin en iyi şekilde
sunulduğu merkezler hâline geldiğine ilişkin açıklaması
18.- Aksaray Milletvekili
Ayhan Erelin, 13 Şubat Bahtiyar Vahapzadeyi vefatının 10uncu
yıl dönümünde rahmetle andıklarına, Spor Toto Teşkilat
Başkanlığının İddaa ihalesine, iktidarın
artan işsiz sayısının önüne geçecek önlemlerin
alınmasını beklediklerine, yaşamını yitiren Ozan
Arife Allahtan rahmet dilediklerine ilişkin açıklaması
19.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, 13 Şubat Bahtiyar Vahapzadeyi vefatının
10uncu yıl dönümünde rahmetle andıklarına, 13 Şubat
Kıbrıs Türk Federe Devletinin kuruluşunun 44üncü yıl dönümüne
ve FETÖyle mücadeleye devam edildiğine ilişkin açıklaması
20.- Mersin Milletvekili
Fatma Kurtulanın, Leyla Güven, Selma Irmak ve Sebahat Tuncel için
yürüyüş yapmak isteyen HDP milletvekillerinin engellendiklerine,
gözaltıların devam ettiğine, Türkiyede demokrasinin kazanacağına
ilişkin açıklaması
21.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, 13 Şubat DİSKin kuruluşunun 52nci yıl
dönümüne, memurlara verilen 3600 ek gösterge sözünün yerine getirilmesi ve
sözleşmeli erlerin sorunlarının çözülmesi gerektiğine, Eren
Erdeme uygulanan tecridin son bulmasını beklediklerine ilişkin
açıklaması
22.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, yaşamını yitiren Ozan Arife Allahtan
rahmet dilediklerine, 13 Şubat Erzincanın düşman
işgalinden kurtuluşunun 101inci yıl dönümüne, Troya Hazineleri
Asırlık Hasret belgeselinin hayata geçirildiğine ve AK
PARTİnin en büyük özelliğinin vadettiğini yerine getirmek
olduğuna ilişkin açıklaması
23.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
24.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
25.- Samsun Milletvekili
Bedri Yaşarın, yaşamını yitiren Ozan Arife Allahtan
rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
26.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, faciaların yaşanmaması için havza
madenciliği sistemine geçilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
27.- Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Mustafa
Elitaşın, Adana Milletvekili Tulay Hatımoğulları Oruç
ile Muğla Milletveki Süleyman
Girginin 41 sıra sayılı Kanun Teklifinin 20nci maddesiyle
ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadeleri ile Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
28.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, iktidar milletvekillerinin çoğunun teklifin maddeleri
görüşülürken Genel Kurulda bulunmayıp oylamaya
katıldığına ilişkin açıklaması
29.- Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın, İstanbul Milletvekili
Erol Katırcıoğlunun 41 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 21inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
30.- Batman Milletvekili
Mehmet Ruştu Tiryakinin, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
31.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryakinin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
32.- Mersin Milletvekili
Fatma Kurtulanın, kendilerinden sonra bu koltuklarda oturanların
Kürt sorununu tartışacağına ve Meclisin bu sorunu
çözeceğine, 31 Martta tekrar demokrasinin
kazanacağına ilişkin açıklaması
33.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, komisyonlara havale edilen işlerin görüşülmesine
havale tarihinden itibaren kırksekiz saat sonra başlanabileceği
kuralı gözardı edilerek Plan ve Bütçe Komisyonuna getirilen torba
kanunun görüşülemeyeceğini, aksi takdirde Genel Kurulda her türlü
engelleme hakkını kullanacaklarına ilişkin
açıklaması
34.- Tokat Milletvekili Özlem
Zenginin, Sivas Milletvekili Ulaş Karasunun 41 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 23üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
35.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Tokat Milletvekili Özlem Zenginin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
36.- Tokat Milletvekili Özlem
Zenginin, kimin ne yaptığını, nasıl
yaptığını ve hangi siyasi partinin icraatta var
olduğunu herkesin gördüğüne ilişkin açıklaması
37.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Tokat Milletvekili Özlem Zenginin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
38.- Tokat Milletvekili Özlem
Zenginin, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
39.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, ideolojilerinin,
partilerinin, yol arkadaşlarının, kurucularının
ve önderlerinin belli olduğuna, umut siyasetinde hedefi kalmayıp
korku siyasetine sığınanların Meclisteki tükenmişliğini
kamuoyuna arz ettiklerine ilişkin açıklaması
40.- Tokat Milletvekili Özlem
Zenginin, Atatürk ve cumhuriyetin siyasi partilerin ve milletin değeri
olduğuna ilişkin açıklaması
41.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep
Tayyip Erdoğanın 2018 gübre ve mazot desteği ödendi.
ifadesine ilişkin açıklaması
42.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, İstanbul Milletvekili Yavuz
Ağıralioğlunun 41 sıra sayılı Kanun Teklifinin
ikinci bölümü üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
43.- Tokat Milletvekili Özlem
Zenginin, Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmazın 41 sıra
sayılı Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerinde CHP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
44.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Tokat Milletvekili Özlem Zenginin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
45.- Tokat Milletvekili Özlem
Zenginin, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
46.- İzmir Milletvekili
Murat Çepninin, İzmir ili Gaziemir ilçesindeki akü fabrikasında
tespit edilen nükleer atığın neden olduğu sorunların
giderilmesi ve halk sağlığının korunması gerektiğine
ilişkin açıklaması
47.- Muğla Milletvekili
Yelda Erol Gökcanın, Özgür Özelin Millî Eğitim
Bakanlığının 8 Şubattaki sözleşmeli öğretmen
atamasına yönelik basın açıklamasına ilişkin
açıklaması
48.- Adana Milletvekili
Müzeyyen Şevkinin, Adana ilinde ferrokrom tesisi kurularak istihdam ve
ihracat yönünden ülke ekonomisine katkıda bulunulmasının,
termik, nükleer ve madencilik projeleri başta olmak üzere kirletici
tesisler için ÇED raporunun yanı sıra SED raporunun da istenmesinin
düşünülüp düşünülmediğini öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
49.- Gaziantep Milletvekili
İmam Hüseyin Filizin, Gaziantep ili Şahinbey ilçesi İstiklal
Mahallesinde yaşanan doğal gaz kaynaklı patlamada
hayatını kaybeden Ayşe Biliciye Allahtan rahmet, yaralananlara
geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna ilişkin
açıklaması
50.- Denizli Milletvekili
Yasin Öztürkün, ahirete intikal eden Ozan Arifin yattığı yerin
nur, mekânının cennet olmasını dilediğine ilişkin
açıklaması
51.- Malatya Milletvekili
Mehmet Celal Fendoğlunun, Malatya iline kimya organize sanayi bölgesinin
kurulmasının şart olduğuna ilişkin
açıklaması
52.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Muğla Milletvekili Yelda Erol Gökcanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
53.- Ankara Milletvekili
Servet Ünsalın, yargıya olan güvenin toplum nezdinde
kaybedildiği bu dönemde bir siyasi partiyi hedef alarak hakaret ve
karalama yapan bir yargı mensubunun görevine devam etmesinin
yargıyı yaraladığına ilişkin açıklaması
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- İYİ PARTİ Grubunun,
İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu ve
arkadaşları tarafından, Türkiye'de üretilen temel gıda
ürünlerinin fiyatlarının sürekli artması ve dünya gıda
fiyatlarına oranla neden yüksek olduğunun anlaşılması,
üretim ve tüketim dengesinin kapsamlı şekilde incelenmesi, yerli
üreticilerin korunması ve yerli üretimin artırılması için
hangi adımların atılması gerektiği, ithalata duyulan
ihtiyacın azaltılması için hangi politikaların hayata
geçirilmesinin doğru olduğu, üretim planlamasının
yapılarak fiyat istikrarının sağlanması için hangi
önlemlerin alınması gerektiği konularında detaylı bir
araştırma yapılması amacıyla 12/2/2019 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 13 Şubat 2019 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, Kocaeli
Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu ve arkadaşları
tarafından, kamu personeli alımlarında uygulanan mülakatlarda
yapıldığı iddia edilen usulsüzlüklerin araştırılması
amacıyla 6/2/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 13
Şubat 2019 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Ankara Milletvekili
Murat Emir ve arkadaşları tarafından, FETÖ, Beyaz TV ve Melih
Gökçek ilişkisinin araştırılması amacıyla
12/2/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 13
Şubat 2019 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
VIII.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- İstanbul
Milletvekili Nevzat Şatıroğlu ve 6 Milletvekilinin Maden Kanunu
ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1410) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 41)
2.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırım'ın Türkiye Cumhuriyeti ile Gürcistan
Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşması Tarafından Kurulan
Ortak Komite'nin Türkiye Cumhuriyeti ile Gürcistan Arasındaki Serbest
Ticaret Anlaşması'nın Menşeli Ürünler Kavramının
Tanımı ve İdari İşbirliği Yöntemleri
Hakkında Protokol II'sini Değiştiren 1/2016 Sayılı
Kararınının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna ve
Anlaşmanın Protokoller ve Eklerine İlişkin
Değişikliklerin Cumhurbaşkanınca Doğrudan
Onaylanmasına Dair Yetki Verilmesine İlişkin Kanun Teklifi
(2/1364) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 33)
3.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırım'ın Türkiye Cumhuriyeti ile Karadağ
Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşması Tarafından Kurulan
Ortak Komite'nin Serbest Ticaret Anlaşması'nın Menşeli
Ürünler Kavramının Tanımı ve İdari
İşbirliği Yöntemlerine İlişkin Protokol II'sini
Değiştiren 1/2017 Sayılı Kararının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna ve Anlaşmanın
Protokoller ve Eklerine İlişkin Değişikliklerin
Cumhurbaşkanınca Doğrudan Onaylanmasına İlişkin
Yetki Verilmesine Dair Kanun Teklifi (2/1362) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 29)
IX.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
Adana
Milletvekili İsmail Koncuk'un, otoyol geçiş ücretlerine yapılan
zamma ilişkin sorusu ve Ulaştırma
ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhanın cevabı
(7/7619)
2.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan'ın, Ankara-Batum uçak seferlerinin yeniden
başlatılması önerisine ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı
Bakanı Mehmet Cahit Turhanın cevabı (7/7623)
3.- Adana Milletvekili Tulay
Hatımoğulları Oruç'un, Adana'nın trafik sorununun çözümüne
ilişkin sorusu ve Ulaştırma
ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhanın cevabı
(7/7626)
13 Şubat 2019
Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.03
BAŞKAN: Başkan
Vekili Mustafa ŞENTOP
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Burcu KÖKSAL (Afyonkarahisar)
-----0-----
BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 52'nci
Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Erzincanın
düşman işgalinden kurtuluşunun 101inci yıl dönümü
münasebetiyle söz isteyen Erzincan Milletvekili Süleyman Karamana aittir.
Buyurun Sayın Karaman. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Erzincan Milletvekili Süleyman Karamanın, 13
Şubat Erzincanın düşman işgalinden kurtuluşunun
101inci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) Sayın
Başkanım, Gazi Meclisimizin değerli milletvekilleri;
kardeşlik ve hoşgörünün şehri can Erzincanın düşman
işgalinden kurtuluşunun 101inci yılı şerefine gündem
dışı söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
13 Şubat, can Erzincanımızın
kurtuluşunun yıl dönümüdür. 13 Şubat, Anadolunun birçok
şehri gibi Erzincanın da tarihin sayfalarına
şanını yazdırdığı ve mührünü vurduğu
kutlu bir gündür. 13 Şubat, Çanakkale, Sakarya, Dumlupınar
destanlarını yazan aziz milletimizin kurtuluş mücadelesinde
doğu cephesinin gösterdiği başarılardan biridir. Sadece
Erzincanda değil tüm vatan sathında ezelden ebede
canlarını dişlerine takarak bu necip milleti yere baktırmayan
ecdadımızı Gazi Meclisimizin kürsüsünden bir kez daha rahmet ve
minnetle yâd ediyorum.
Ayrıca, geçtiğimiz hafta Kartalda çöken
binada ölen vatandaşlarımız ile Çekmeköyde meydana gelen elim
helikopter kazasında şehit olan 4 kahraman vatan evladımıza
da Allahtan rahmet diler, ailelerine sabrıcemil ve ecricezil niyaz
ederim. Milletimizin başı sağ olsun.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; Erzincanlılar memleketlerine ve hemşehrilerine
düşkün insanlardır. Her vesileyle memleketleri için,
hemşehrileri için bir araya gelen Erzincanlılar meftun, münevver ve
vefalı insanlardır.
Geçtiğimiz pazar günü de Erzincanın
düşman işgalinden kurtuluşu dolayısıyla
İstanbulda Erzincan şehitlerini ve tüm şehitlerimizi anma
programı tertip edilmiş, Erzincan Kültür ve Eğitim Vakfı
ile Erzincanlı Sanayici ve İşadamları Derneğinin
başını çektiği bu programa Erzincanlı sivil toplum
kuruluşları ve İstanbulda yaşayan hemşehrilerimiz
iştirak etmişlerdir ve Erzincan geçmişte olduğu gibi bugün
de yekvücut olabilme özelliğini bir kez daha örnekleştirmiştir.
Ayrıca, tertip edilen bu programı teşrif eden yüce Meclisin
muhterem Başkanı Sayın Binali Yıldırıma, her
zaman her fırsatta Erzincanlı hemşehrilerinin ve
Erzincanın yanında oldukları için, şahsım ve
hemşehrilerim adına bir kez daha şükranlarımı arz
ediyorum.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; yukarı Fırat havzasındaki dört bin
yıllık kadim şehir Erzincanın Müslümanlıkla
tanışması Hazreti Osman zamanında, ecdadımızla
kalıcı olarak tanışması ise Malazgirt Zaferinden
sonradır. Çaldıran Savaşı sonunda Osmanlı hâkimiyetine
giren Erzincan, Birinci Dünya Savaşının ardından Anadolu
topraklarına saldırıların genişlediği 1916-1918
döneminde düşman işgaline maruz kalmıştır. Erzincan
halkı işgalcilere karşı kenetlenmiş ve
dayanışma hâlinde düşmana karşı zorlu bir mücadele
vermiştir. Doğu Cephesi Komutanı Kâzım Karabekir Paşa
ile Batı Dersim Komutanı Binbaşı Halit Beyin komuta
ettiği kahraman ecdadımız 13 Şubat 1918de Erzincana
ulaşmış, işgalciler ve düşman defedilmiştir. Bu
kutlu günde Erzincan işgal ve mezalimden kurtarılmış,
Erzincan halkının verdiği kahramanca mücadele şanlı
bir sayfa olarak tarihimizde yerini almıştır.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; Anadolu topraklarındaki egemenliğimiz boyunca
topraklarımıza yönelen tehditler eninde sonunda bertaraf edilmiştir.
Bundan sonra da, bağımsızlığın ve hür
yaşamın karakterimiz olduğunu, her türlü tehdidi yine kendi
birlik, cesaret ve ferasetimiz içinde çözeceğimizi hiç kimse aklından
çıkarmasın. Nitekim, 15 Temmuzda ekranları başında
hain bir kalkışma yaşandığını son
Başbakanımız Sayın Binali Yıldırımdan duyan
milletimiz, dünya lideri Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
yapmış olduğu tarihî çağrıya kulak vererek sokaklara
inmiş, vatanını ve sancağını canı
pahasına korumuştur. Bu şuur ve vefayla gelecek nesillere daha
güçlü, müreffeh bir Türkiye bırakmak için bizlere düşen, birlik ve
beraberlik içinde var gücümüzle çalışmaktır.
Sözlerime son verirken Türkiye Cumhuriyeti devletine
yönelen her türlü hain girişimi bertaraf eden necip milletimize,
devletimizin kurucusu Ulu Önder Atatürk ve silah arkadaşlarına ve
bundan yüz bir yıl önce tıpkı Erzincanımızda
olduğu gibi bugün de hür ve bağımsız yaşama ülküsüyle
canlarından, bedenlerinden olan kahraman şehitlerimize ve
gazilerimize bizlere bu onur ve gururu yaşattıkları için
şükranlarımı sunuyor, ebediyete irtihal edenlere Allahtan
rahmet diliyor, yaşayanlara da hayırlı, sağlıklı
ömürler niyaz ediyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
Muşun sorunları hakkında söz isteyen Muş Milletvekili
Şevin Coşkuna aittir.
Buyurun Sayın Coşkun. (HDP
sıralarından alkışlar)
2.- Muş Milletvekili Şevin Coşkunun, Muş
ilinin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
ŞEVİN COŞKUN (Muş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce, tecride
karşı doksan sekiz gündür açlık grevinde olan Sayın Leyla
Güvenin talebi bir an önce karşılansın, Sayın Leyla Güven
yaşasın diyorum.
Değerli arkadaşlar, gündem
dışı söz almış bulunmaktayım, seçim bölgem
Muşun sorunlarından bahsedeceğim. Muş, kendine has
değerleriyle sadece kendine değil, birçok şehre yetecek ekonomik
potansiyele sahip ancak AKP döneminde ülkenin en yoksul kentlerinden birine
dönüştürüldü. Muşun doğal lalesinin kıymeti bilinmezken
yurt dışından lale alınır; büyük süt tekelleri
Muşa gidip tulum peyniri alır, kendi markasını üstüne
yapıştırır ve kaymağını yer fakat Muşa
bir şey düşmez; turizm desenimiz telli turnası, dağ
göletleri, Murat Köprüsü, yaylalarıyla bir doğa harikasıdır
ama siyasi iktidar tüm bunları görmezden gelmektedir. Muş, bu ülkenin
ender büyüklükteki ovalarından birine sahipken, tarım bitme
noktasına getirilmiştir. İşsizlik ve göç Muşun en
büyük sorunudur. Bir anlamıyla, Muş, AKP tarafından bilinçli
olarak geri bırakılmaya çalışılmış bir
şehirdir.
Muşta bulunan şeker fabrikası,
Muş ilinin en büyük geçim ve üretim kaynağı durumundayken,
birçok şeker fabrikası gibi özelleştirildi. Yüzlerce kişi
hiçbir gerekçe gösterilmeden işten çıkarıldı. 64 bin dönüm
üzerine kurulu devlet üretme çiftliği TİGEM 2011 yılında
özelleştirildi. Bunlar Muşta işsizlikten kaynaklı göçe
neden oldu.
21inci yüzyılda, Muş ilinde altyapı
ve su sorunu hâlâ devam etmektedir. Seyidanlı bölgesi olarak bilinen
birçok köyde hâlâ yollar yapılmamıştır. İki ay
içerisinde tamamlanacağı söylenen merkeze bağlı
İstasyon Caddesindeki yol çalışmaları üç yıldır
tamamlanamamıştır. Halk ve esnaf mağdur durumdadır.
Merkeze bağlı Dereyurt köyü, Gümüşali köyüne bağlı
Yamaçlı mezrasında köyün ulaşım
sıkıntısı devam ediyor.
Değerli milletvekilleri, Muş ili
eğitim sıralamasında ve yaşam endeksinde en son
sıradadır. Eğitim ve öğretim alanında ciddi sorunlar
bulunmaktadır. Muş ili ve ilçe okullarının tümünde okul ve
derslikler ihtiyaca cevap vermemektedir, fiziki yapı ve donanım
açısından yetersizdir. Gümüşali köyüne bağlı Gurgali
ve Yamaçlı mezralarında okul bulunmamaktadır. Köy yolu uygun
olmadığı için öğrenciler taşımalı
eğitim sisteminden de yararlanamamaktadır. Yine Aligedik köyüne
bağlı Yukarı Fındıklı mezrasında
öğrenci sayısı yeterlidir ve okul vardır ancak
öğretmen ataması yapılamadığı için
öğrenciler, taşımalı eğitim sistemi nedeniyle 7
kilometre uzaklıkta Aligedik köyü okuluna gitmek zorunda kalıyor.
Kış şartlarından dolayı yollar
kapandığı için öğrenciler bu kez de okuldan geri
kalmaktadır.
Yine, Muş Alparslan Üniversitesinde 10 binin
üzerinde öğrenci olmasına rağmen, üniversitede ulaşım
araçları ihtiyaca cevap vermemektedir, bu da öğrencilerin ulaşım
sıkıntısı yaşamasına neden olmaktadır.
Muşta öğretmen eksiği çok fazla.
Özellikle 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında 42 öğretmen ihraç,
65 öğretmen sürgün edilmiş, 195 ücretli öğretmenin ise görevine
son verilmiştir. Eğitimin en önemli bileşeni olan öğretmen
eksiği de eğitim ve öğretimi olumsuz etkilemiştir. Muş
genelinde proje okulları dâhil olmak üzere ortaokul ve liseler imam-hatip
okullarına dönüştürülmüştür.
Değerli milletvekilleri, Muşun Malazgirt
ve Varto ilçelerinde devlet hastanelerinde sağlık hizmetleri
yetersizdir. Malazgirt Devlet Hastanesinde kardiyoloji, anestezi ve ortopedi
birimlerinde uzman hekim eksik, diğer birimlerde de var olan hekim
sayısı olması gerekenin çok altında. Ayrıca tomografi
gibi pek çok tıbbi cihaz da eksiktir.
2016 yılında ihalesi
yapılmış olan ve dönemin Kamu Hastaneleri Genel Müdürü Fethi
Dölek tarafından dört yüz elli gün sonra faaliyete geçeceği
belirtilen Malazgirt Devlet Hastanesi ek binası kaba inşaatı bitmiş
bir şekilde beklemektedir. Varto Devlet Hastanesinde de yatak
sayısı yetersiz. Hastanede kardiyoloji, anestezi uzmanları, göz
ve üroloji birimlerinde doktor bulunmamakta. Hastanede laborant, personel ve
tomografi gibi pek çok tıbbi cihaza ihtiyaç vardır. İlçelerde sağlık
ihtiyaçları için il merkezine veya komşu illere gitmek zorunda kalan
hasta ve yakınları maddi ve manevi olarak mağdur
olmaktadır.
Değerli milletvekilleri, İHDnin
açıkladığı 2018 raporuna göre Muşta 17 hak ihlali
yaşanmıştır. Rapora göre 63 vatandaşımız
mağdur olmuştur. 85 yaşındaki hasta tutuklu Sise Bingöl
bunlardan yalnızca biri. İki yılı aşkın süredir
cezaevinde tutulan Sise Bingöl ciddi sağlık sorunu
yaşamaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ŞEVİN COŞKUN (Devamla)
Yaşını dahi bilmiyor, dün ne yediğini dahi
hatırlamıyor. Sise ana için Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi
sağlığının cezaevinde kalmaya elverişli
olmadığı yönünde rapor vermesine rağmen İstanbul Adli
Tıp Kurumunun verdiği rapor aksi yönde. Bu da Sise ananın
cezaevinde haksız yere tutulmasına neden olmaktadır.
Buradan bir kez daha çağrı yapıyoruz.
Sise ana ve tüm hasta tutuklular bir an önce serbest bırakılsın.
Genel Kurulu selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
Şanlıurfanın elektrik sorunları hakkında söz isteyen
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanala aittir.
Buyurun Sayın Tanal.
3.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
Şanlıurfa ilinin elektrik sorununa ilişkin gündem
dışı konuşması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değerli
Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla,
hürmetle selamlıyorum.
Dün elektrik sorununu gündeme getirdik; bugün
şanslıyız bir yönden, Sayın Taner Yıldız Bey de
burada, eski Enerji Bakanı. Şanlıurfa, Diyarbakır, Batman,
Siirt, Şırnak gibi 6 ilimizde bu elektrik firmalarının
yaptığı bu yolsuzluğun vesairenin tamamını
Sayın Taner Yıldız Bey biliyor. Mümkünse kendisinin gelmesini ve
burada halka bu bilgiyi vermesini istirham ediyorum. Güneydoğuda yapılan
bu yolsuzlukların vesairenin ayrıntısı nedir?
Bakın, arkadaşlar, pırasa gibi
kesilen şu faturalar var ya, nerelerde kesilmiş Sayın Taner Bey?
Bunlar, konutlarda ve yoksul kesimin bulunduğu kırsal kesimde
kesilmiş pırasa gibi.
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) Taner Bey
burada, dikkatli konuş, sonra mahcup olursun bak.
MAHMUT TANAL (Devamla) Şimdi bu faturalarda
da şu (+/-) kwh karşılığında ek bedel ücreti
alınmış durumda. Gerek Elektrik Piyasası Kanununda gerek
yönetmelikte Bunu kesemezsiniz. diyor ama istisnası var Faturayı
okumamışsan ancak bunu yapabilirsin. diyor. Nereye kadar diyor bunu?
Yani gelişigüzel kesemezsin. Şu anda elimdeki listede 2 milyon 300
bin fatura böyle kesilmiş yani bunu bir nevi kazanç kapısı
hâline getirmiş. Şimdi, pırasa gibi kesilen bu faturalarda
kesilen miktarlarda 1 kilovat diyor. Şimdi, bakın, şunda 1
kilovatta 444 lira ilave yapılmış; şundaki kilovatta 67 TL
yapılmış ve bunlara baktığınız zaman, keyfî
olarak vatandaş bu faturalarla soyulmuş.
Şimdi, yine Sayın Taner Bey zamanında
akıllı saat sistemine geçildi, Ekonomik tarifnameler
uygulanıyor. denildi; T1, T2, T3. Bu T1 en pahalı olandır.
Şimdi, vatandaşımız o elektriği kullansa da dilekçeyi
idareye vermemiş ise en pahalısını yazıyorlar. Onun
için gerek milletvekili arkadaşlarımıza gerek 82 milyon
insanımıza sesleniyorum. Şurada, bulunduğunuz ilin
Ben
İstanbul Milletvekili olduğum için Boğaziçini
yazmışım. Zaten 22 tane elektrik dağıtım
firması var. O elektrik firmasının
dağıtımını başa yazarak şu şekilde
örnek dilekçeler yazmanızı istirham ediyorum. Eğer siz bu
dilekçeyi vermezseniz, normal koşullarda, işte geceleyin o T1, T2, T3
zamanlı süreçten, en ekonomik tarifnameden sizi
yararlandırmıyorlar, en pahalı olan elektrik fiyatı
tarifnamesi neyse onu uyguluyorlar. Onun için tüm vatandaşlarımızın,
bugünden itibaren, bulunmuş oldukları yerlerdeki elektrik idarelerine
dilekçe vermelerini istirham ediyorum. Eğer dilekçe yazmasını
bilmiyorsanız, halkın vekili olarak, halkın milletvekili olarak
0 532 314 91 49 numaralı cep telefonumu, 0 312 420 55 60 numaralı
Meclis telefonumu ararsanız ücretsiz olarak bu danışmanlık
hizmetini size vereceğiz. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, şimdi, tabii,
Şanlıurfadaki bu elektrik faturaları 40 kuruş, 50
kuruştan tam 24 bin aboneye kesilmiş. Burada 24 bin aboneden tahsil
edilen para 12 bin TL. Ancak faturalarda ek tüketim vergisi adı
altında, 2016, 2017 için, her yıl için kesilen 100 milyon TL fazla
para tahsilatı var. Bu 100 milyon para tahsilatıyla halkı
soymuşlar, halkı soğana çevirmişler. Yani vatandaşa
hırsız diyenler, kaçakçı diyenler fatura üzerinden
hırsızlığa devam ediyorlar. İşte
hırsızları faturayla meşrulaştıran
soyguncuların, vurguncuların gerçek yüzü hayalî olarak kesilen bu
faturalardan anlaşılıyor.
Şimdi bu faturalardan bir tanesi Suruçta, bir
tanesi Viranşehirde, bir tanesi Siverekte; 50 tane faturayı
beş dakika içinde yazıyorlar. Ve burada o kadar güzel bir sistem var
ki sistemde, kaç dakika içerisinde bunun okunduğuna ilişkin de
bilgiler var. Şimdi, okuma faturalarına burada bakıyorsunuz,
13.29, 13.30, 13.31 yani bu şekilde 50 tane faturayı birer saniye
içerisinde...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TANAL (Devamla) Şimdi, burada
bildiğim kadarıyla yazıcılar var, bir yazıcıya
bir şey verin, yazıcıdan mümkün değil iki üç dakika...
BAŞKAN Sayın Tanal, bir dakika
ekliyorum. Bitirelim lütfen.
MAHMUT TANAL (Devamla) Bitiriyorum
Başkanım.
Şimdi, şu anda burada yazıcılar
var, gayet rahat, yazıcıya bir şey verin veya fotokopisini
çekin, bir saniye içerisinde çıkmıyor değerli arkadaşlarım.
50 tane faturayı yazan kişi de aynı yani kamu görevlisi
aynı kamu görevlisi, farklı köylerde, farklı ilçelerde 50 tane
faturayı beş dakika içerisinde yazıyor. Ve burada
vatandaşın biri, namuslu vatandaşın biri cumhuriyet
başsavcılığına suç duyurusunda bulunuyor. Cumhuriyet
başsavcısı takipsizlik kararı veriyor. Bu hukuki bir
iştir -AK PARTİnin 2 değerli hukukçu milletvekili
karşımda, onlar grubu temsilen oturuyorlar, sizler deneyimli
hukukçularsınız- bu şekilde hayalî kesilen faturalar için
kamunun, şikâyet edilmesi gerekmiyor ki, resen hareket etmesi lazım.
Ben dün bunu anlattım, bugün tekrar anlatıyorum. Bu bir
ihbardır, bir suç duyurusudur, cumhuriyet savcılarının
Şanlıurfada, Diyarbakırda, Batmanda vatandaşın
nasıl soyulduğuna ilişkin bu firmaya kayyum atanmasına
karar vermesi lazım, soruşturmaya el konulması lazım, yoksa
delilleri kaçırırlar, delilleri değiştirirler.
Teşekkür ederim, saygılar sunarım
Başkanım. (CHP sıralarından alkışlar)
TANER YILDIZ (Kayseri) Faturalar orada
kalsın.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Faturalar kalsın
mı? Evet, şimdi Sayın Bakanım Faturalar kalsın.
diyor. Ben faturaları da bırakıyorum, tüm dosyayı burada
bırakıyorum, eksik olursa ben de gelirim, buradan,
yanınızdan birlikte açıklarız.
Buyurunuz, hodri meydan diyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
TANER YILDIZ (Kayseri) Sayın Başkan...
BAŞKAN Sayın Yıldız...
TANER YILDIZ (Kayseri) - Sataşmadan değil
ama bilgi vermek üzere, müsaade ederseniz...
BAŞKAN Buyurun, sataşmadan...
MAHMUT TANAL (İstanbul) Şimdi, Başkanım,
Sayın Bakanımıza o bilgilerin hepsini bıraktım,
yalnız özür dilerim, ben de oraya geleyim ki birlikte orada izah edelim,
Türkiye aydınlansın.
BAŞKAN Bir dinle de sonra
konuşalım.
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Kayseri Milletvekili Taner Yıldızın,
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın yaptığı gündem
dışı konuşması sırasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
TANER YILDIZ (Kayseri) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; ben Sayın Tanala teşekkür ediyorum.
Burada herhangi bir sataşmadan dolayı
değil ama yanlış bilgilendirmeden dolayı... Eğer gerek
milletvekillerimize gerekse vatandaşlarımıza bir şey
aktarılıyorsa bunu düzeltmemiz lazım.
Âcizane şunu söylemek isterim: Böyle bir
şirketin yaklaşık yirmi-yirmi iki yıl önce genel
müdürlüğünü yapmıştım yani otuz üç yıllık
mühendislik hayatımda bunların bütün detaylarını bilerek
söylüyorum. Vatandaş bizim, elektrik şirketleri bizim, devlet bizim,
iletim hatları bizim, dağıtım hatları bizim; biz,
birbirimizin hukukunu gözeteceğiz.
Konu nedir? Yüzde 94 kayıp ve kaçağın
olduğu bölgelerde -kaçakçılar adına veya o kaybı
oluşturanlar adına- Sayın Tanalla aynı hassasiyeti
taşıyarak, onun taşıdığına inanarak
bunları, bu cümleleri kullanacağım.
Değerli arkadaşlar, Türkiyede ulusal
tarife sistemi uygulanıyor.
Sayın Başkanım, bu konu çok sık
dile getirildiği için zamanı biraz daha geniş kullanmak
açısından hoşgörünüze sığınarak
BAŞKAN O mümkün değil de ilave bir
dakika olacak. Kısaca özetleyelim hemen.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bence çok önemli.
Verelim Sayın Başkan.
TANER YILDIZ (Devamla) Çünkü sistemi
anlamamız lazım.
Bölgesel tarife sistemi demek, 21 tane
dağıtım şirketi içerisinde, bulunduğu bölge içerisinde
kayıp kaçakları aynı havuza atıp, küçük havuzlara
atıp, çıkan fiyatı vatandaşa uygulamak demek. Edirneden
Karsa, Sinoptan Hataya varıncaya kadar bu tarife sistemi şu anda
yekpare olarak uygulanıyor. Bu, şu demek: İstanbul
Kadıköyde veya Urfa Viranşehirdeki herhangi bir fiyatın tek
tarife üzerinden değerlendirilmesini söylüyor. 13 milyar dolara Türkiyede
bu dağıtım hizmetleri özelleştikten sonra
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ekliyorum, çok kısa
özetleyelim lütfen.
TANER YILDIZ (Devamla) Sayın
Başkanım, bu konuyu genişçe ortaya koymamız lazım, çok
sık gündeme getiriliyor.
BAŞKAN Ama o ayrı bir şey üzerinden
olabilir.
TANER YILDIZ (Devamla) Sistemin genelini bir
anlamamız lazım, neyin üzerine oturtuyoruz biz bunu.
Yirmi yıl önce, yüzde 7,25 kayıp
kaçağı olan bir şirketin genel müdürü olarak da bunları
anlatıyorum.
Eğer bir yerde fatura kesilemiyorsa, o
sayacın okunmasına müsaade edilemiyorsa -zamanında ödeyen ve
devlete, vatana, millete karşı yükümlülüklerini temiz bir
şekilde getirmiş vatandaşlarımızı tenzihen
söylüyorum- eğer orada fatura okunamıyorsa onun tahakkuk
ettirilmesiyle alakalı, bu faturaların kesilmesiyle alakalı bir
çare arıyor özel şirket. Ben özel şirketin avukatı falan
değilim, ben bu devletin, bu ülkenin bakanlığını
yapmış birisi olarak söylüyorum ama siz o faturayı kesemiyorsanız
onu Edirnedeki vatandaşımız ödüyor. Şimdi, aynı
havuza atılan bir paradan bahsediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TANER YILDIZ (Devamla) O zaman muhasebe sistemi
ayrıştırılmış, BTVsi, ÖTVsi, KDVsi, her türlü
iletim hattı, dağıtım hattı, bütün bedelleriyle
beraber yapılmış bir sistemde bunun çaresini söyleyebilmemiz
lazım. Bunun çaresi şudur: Artı-eksi tekrar tahakkuk
edilmiş artı-eksiyi savunmuyorum- bir faturadan bahsediyoruz. Siz bu
faturayı dahi oluşturamadığınız bir sistemde
hangi tahsilattan bahsedeceksiniz? O yüzden öncelikle bunların
resmîleşmesi gerekiyor.
Kademe kademe verilmiş bir yapı var, bir
hedef var; yüzde 95leri yüzde 75lere, yüzde 60lara, yüzde 55lere,
nihayetinde Türkiye'nin Avrupa Birliği üyesi ülkelerin ortalamasından
daha düşük olan kayıp kaçak oranlarına düşürmemiz
gerekiyor.
BAŞKAN - Sayın Yıldız,
tamamlayalım lütfen.
Başka bir münasebetle, mesela gündem
dışı falan size söz verebiliriz.
TANER YILDIZ (Devamla) Hayhay Sayın
Başkanım.
Türkiyede üç bölgeyi
çıkardığınız anda Türkiyedeki kayıp kaçak
oranları Avrupa Birliği üyesi ülkelerin altında, biliyor
musunuz? Bakın, üç bölgeyi çıkardığımızda
Bunun
siyasi sebepleri var, sosyal sebepleri var, idari sebepleri var. Bu
faturaların normalleşmesi, Türkiyeyi kimlik problemlerinden tamamen
arındırmak isteyen AK PARTİ hükûmetlerimizin
yaptığı icraatların sonunda bu hedeflerine
ulaşmasıyla mümkün olacaktır. Zaman zaman siyasetin teknik
üzerinde, zaman zaman elektriğin siyaset üzerinde yükleri vardır, aynen
bir kısım kazalarda yaşadığımız gibi. O
yüzden bakın, ben size sataşarak değil bu konunun
aydınlanmasıyla alakalı, sizin de o iyi niyetinizi,
vatandaş lehine kullandığınız iyi niyetinizi sistem
adına da kullanmanızla alakalı bahsediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
TANER YILDIZ (Devamla) Sayın
Başkanım, eğer grubumuz da uygun görürse bu konuyla alakalı
bir genel görüşme açalım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yok efendim, çok eskide
kaldı onlar, Anayasada yok, Anayasada; ah, keşke olsa, ah, olsa ah.
16 Nisanda kaldırdınız Sayın Bakan.
TANER YILDIZ (Devamla) Hayır,
anlatırız da ama bakın, bunların her birinin muhasebesinin
ayrıştırılmasıyla alakalı konular o faturadaki
100 TLyi 101 TL yapmasını gerektirmiyor.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Efendim, bu işi
muhalefetten birisi yapsa kürsü işgali deyip idare amiriyle kürsüden
uzaklaştırılır.
TANER YILDIZ (Devamla) O yüzden, Sayın
Başkanım, ben söz hakkımı genelinde kullanmak
kaydıyla, cümlelerin tamamının
anlaşılmadığı gerekçesiyle tekrar bu konuyu bu manada
arz ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Tanal
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, değerli hatip Sayın Tanal, tüketicilerle ilgili,
halkla ilgili gösterdiği bu hassasiyeti keşke kaçak elektrik
kullananlar için de gösterseydi. diyerek bana imalı yoldan sataşmada
bulundu.
BAŞKAN Keşke demedi, ben çok iyi
dinledim orasını. Sayın Tanal, orayı çok iyi dinledim, dedi
ki: Onlar için de aynı hassasiyeti gösterdiğini düşünüyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sizden
istirhamım, fazla uzatmadan, çok kısa bir süre verirseniz,
evraklarım da orada
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tabii, artık buna ihtiyaç
var Sayın Başkan. Beş dakika kürsü işgali oldu orada,
beş dakika.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Çok fazla
uzatmayacağım, iyi niyetinizi istismar etmeyeceğim.
BAŞKAN İyi de Sayın Özel,
Bakanın adını, Sayın Taner Yıldızın
adını durup dururken kim zikretti?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Ben ettim, bilerek
ettim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, hayır, ben
sizin adaletinize sığınıyorum, şöyle bir durum var
Sayın Başkan: Siz doğru bir şekilde
Aslında, normalde
-Sayın Bakanın Genel Kurul tecrübesinin azlığına
veriyoruz- bir sataşma olmamasına rağmen bir konuya
açıklık getirmek, o, İç Tüzük 60tır, o burada.
BAŞKAN Ama sataşmadan istedi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ama siz yine de ismi
doğrudan zikredildiği için ifadedeki eksikliği riyaset
makamı olarak kendiniz kabul ettiniz ve hallettiniz, hiç itiraz etmedik.
İki dakika süre -normalde sataşmaya artı bir vermiyorsunuz,
Sayın Bakana o konuda bir iltimas geçildi, bir şey yok- Sayın
Bakan üstüne, dört dakika mikrofon kapalı olduğu hâlde konuştu,
sizin uyarılarınıza rağmen. Normalde, bunu herhangi bir
vekil yaptığında neredeyse idare amiri çağrılıyor,
o sınırlarda yani, kürsü işgaline döner. Şimdi, burada bir
hakkaniyet varsa Mahmut Tanala ilave süre de vermeksizin, yeni bir
sataşmaya da mahal vermemek üzere iki dakika kürsüden söz hakkı
verirseniz bu hakkaniyet olur; aksi durum, Riyaset makamının bir
bakana siyasi aidiyeti üzerinden fazladan yapmış olduğu bir
müsamahaya dönüşür. Bunu size yüklemek istemeyiz efendim.
BAŞKAN Tabii, onu yüklemezseniz iyi olur
çünkü öyle bir şey yapmıyorum zaten. Hangi partiden olduğuna
bakmaksızın
Bir milletvekilimizin ismi zikredildi burada gündem
dışı konuşma yapılırken, ona atfen bir
şeyler söylendi, onun için söz verdik.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Toplam yedi dakika, üç
artı dört dakika
Hakkaniyet ölçüsünde ve bir daha bir sataşma
yapmayacağına söz vererek kürsü talep ediyoruz efendim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Yok,
sataşmayacağım, rahat olun.
BAŞKAN Sataşma yapmayacağına
söz veriyor, değil mi?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Kesinlikle, rahat
olun.
BAŞKAN Peki, burada zaten evrakı da var
Sayın Tanalın.
Buyurun Sayın Tanal. (CHP
sıralarından alkışlar)
2.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Kayseri
Milletvekili Taner Yıldızın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değerli
Başkanım, tekrar çok teşekkür ediyorum.
Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, kim suç
işliyorsa, kim elektrikte -kayıp kaçak vesaire-
hırsızlık yapıyorsa biz sonuna kadar üstüne gidilmesinden
yanayız; hırsızı, yolsuzluğu, arsızı
savunacak konumda değiliz.
Şimdi, burada Sayın Bakan diyor ki: Biz
ulusal tarife uyguluyoruz. Sayın Bakan, niye bölgesel tarifeye
geçmiyorsunuz? Yoksul olan kesimden az, zengin olandan çok, gelirine göre; niye
bunu yapmadınız, yapmıyorsunuz?
TANER YILDIZ (Kayseri) 90 kuruşa çıkar o
zaman.
MAHMUT TANAL (Devamla) İki: Güneydoğuda
böyle bir kayıp kaçak varsa Edirneden niye alıyorsunuz? Yazık
günah değil mi? Hangi vicdanla bunu alıyorsunuz? Bölgesel tarifeye
gidin, o bölgedeki sorunu orada halledin.
Üçüncüsü: Bakın, burada, siz bana yönetmelikte,
kanunda bu paranın alınabileceğine ilişkin, bu kalemin
alınabileceğine ilişkin, 2 milyon 300 bin faturanın şu
şekilde, bunun karşılığında tahsil
edilebileceğine ilişkin bir tane mevzuat gösterin, ben Pes!
diyeyim. Yok. Sizin bahsettiğiniz, kapalı olması vesaire bu 5
bin fatura olabilir, 10 bin fatura olabilir, hadi 100 bin fatura olsun; 2
milyon 300 bin fatura olur mu Sayın Bakan? Yani siz şu anda tabii
bakan değilsiniz, şu anda siz Cumhurbaşkanının enerji
konusundaki danışmanısınız bildiğim
kadarıyla.
TANER YILDIZ (Kayseri) Yok.
MAHMUT TANAL (Devamla) Yanılıyorum belki
ama bu anlamda vatandaş gerçekten kuruş kuruş soyuluyor, kilovat
kilovat soyuluyor. 1 kilovat tüketim bir yerde 200 lira yazılıyor,
bir yerde 400 lira, bir yerde 50 kuruş yazılıyor. Bunun kriteri,
ölçütü nedir, bunu söylemeye çalıştım.
Faturaları buraya bırakın. dediniz,
bıraktım ama keşke bu pırasa gibi kesilen faturalara bir
baksaydınız daha rahat olurdu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MAHMUT TANAL (Devamla) Son söz şu: T1 06.00
ile 17.00 arası, T2 17.00 ile 20.00 arası, T3 22.00 ile 06.00
arası; en ucuzu T3 22.00 ile 06.00 arasıdır. Bu dilekçeyi
vermeyi unutmasın hiç kimse, aksi takdirde en pahalı elektrik
tarifnamesi uygulanıyor. Sayın Bakan keşke bu konuda da bilgi
verseydi.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunarım.
(CHP sıralarından alkışlar)
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Vatandaş
biliyor Sayın Tanal, bilinen bir şey.
TANER YILDIZ (Kayseri) Sayın
Başkanım, müsaade ederseniz yerimden bir şey söylemek istiyorum.
BAŞKAN Tamam, çok kısa.
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Kayseri Milletvekili Taner Yıldızın,
Türkiyede kayıp kaçak oranları azaldıkça arızi
durumların ortadan kalkacağına ilişkin açıklaması
TANER YILDIZ (Kayseri) Sayın
Başkanım, değerli arkadaşlar; ülkenin kestiği resmî
fatura üzerinden bunun adını yolsuzluk olarak tanımlamak
baştan usul açısından da aykırıdır, esas
açısından da aykırıdır. Resmî bir işlemi ister
hukuka esas olacak şekilde isterse mütalaaya esas olacak şekilde
böyle yorumlamak, olmayan bir şeyi direkt veya zımni olarak iddia
etmek anlamına gelir. Bu, yanlış bir şey. Eğer
bölgesel tarife olsaydı, o savunduğunuz yapı olsaydı bizim
hizmet götürdüğümüz Urfadaki elektrik fiyatları 90 kuruşun, 100
kuruşun daha üzerine çıkardı. Bunun Türkiyenin genel siyasi
yapısıyla da çok alakası var. Türkiye kayıp kaçak
oranlarını azalttıkça o dediğiniz bütün arızi durumlar
da ortadan kalkacaktır.
Arz ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Başkan,
burada tutanaklara geçmesi açısından söyleyeceğim sadece,
meşgul etmeyeceğim.
BAŞKAN Sayın Tanal, tamam
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bir cümle, bir cümle;
bitiyor.
Şimdi, Sayın Bakan dedi ki: Fatura kesmek
usulsüzlük olmaz. Bakın, Sayın Bakan, tabii, mesleğiniz
TANER YILDIZ (Kayseri) Yolsuzluk olmaz, fatura
kesilince yolsuzluk...
MAHMUT TANAL (İstanbul) Peki, yolsuzluk, öyle
kabul edelim, sizin dediğinizi öyle kabul edelim.
TANER YILDIZ (Kayseri) Öyle dedim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Öyle dediniz zaten.
Şimdi, tabii, sizin mesleğiniz
olmadığı için saygı duyuyorum ben, hukukçu
arkadaşlarımız var burada, Sayın Başkan da hukukçu.
Vergi Usul Kanununun 359uncu maddesi var; bu şekilde kesilen faturalar
yolsuzluk olduğu için o şirket hakkında resen incelemenin
başlatılması gerekir. Yani her resmî fatura, resmîdir diyemeyiz;
yolsuz fatura olabilir, sahte fatura olabilir. Bunun böyle kayıtlara
geçmesi için söz aldım.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Peki.
Değerli arkadaşlar, şimdi...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
şimdi, bu tartışmanın dışında bir şey
söylemek istiyorum.
BAŞKAN Sayın Özel, grup başkan
vekillerine söz vereceğim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yok, onun
dışında; bu, usule yönelik olarak bir şey söylemek
gerekiyor.
BAŞKAN Buyurun.
2.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, hükûmetin parlamenter
sistemde gündem dışı konuşmaya cevap verebildiğine ve
bunun önemli bir ihtiyaç olduğuna, 16 Nisanda rejime kasteden Anayasa
değişikliğinden geri dönülmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Bakan biraz önce
kürsüye çıktı ve gündem dışı yapılan bir
konuşmaya sataşma gerekçesiyle söz istedi ve iki dakikanın
sonunda yetmedi, bir dakika daha istedi, daha sonra da hatta size döndü
Gerekirse bir görüşme açalım. falan dedi, hatta ben yok öyle bir
şey dedim. Tabii, Sayın Bakan İç Tüzük 101deki genel
görüşmeyi kastediyorsa o, 20 milletvekili ya da grupların önerisiyle
yapılan ve mevcut bakanların falan da katılabileceği başka
bir şey ama -Sayın Bakanın- esas, her birlikte
yaşadığımız sıkıntı şu: Eskiden
olsa gündem dışı konuşmaya hükûmet, burada
bulundurduğu temsilcisiyle yirmi dakikaya kadar cevap verebiliyor. Bu,
önemli bir ihtiyaç. Bakın, halkın vekili halkın bir sorununu
dile getiriyor, bir eski Bakan da geçmişte yaptığı görev
dolayısıyla buna cevap verme isteği doğuyor; demek ki böyle
bir ihtiyaç var bu çatı altında çünkü yeni Bakan yok; o, senede 1
kere geliyor buraya.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bitiriyorum efendim.
BAŞKAN Açalım arkadaşlar.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Allahtan, eski Bakan salonda
-bu da tesadüfi bir şey- çıkıyor cevap verecek, iki dakika
yetmiyor tabii. Bu, kaliteli yasama yapılacaksa, kaliteli denetim
yapılacaksa geçmişte, 16 Nisanda kaldırılan bakanın
Meclise gelmesi, bakanın atanması, atandıktan sonra Meclise
karşı sorumlu olması, gensoru verilebilmesi, sözlü
soruların cevaplanması, bunların hepsi parlamenter sistemin
güzellikleriydi. Güçlü Meclis Güçlü Meclis, kendi kendimize birbirimizi
ağırlıyoruz burada; 1inci parti, 2nci parti oturuyoruz,
birbirimizi ağırlıyoruz. Tesadüfen bir eski Bakan var da
Bakanmışçasına cevap veriyor, süre yetmiyor; onu da
kaldıran, vallahi evet oyu veren sizsiniz Sayın Bakan, ben vermedim.
Ben dedim ki: Burada bakan olsun, gelsin, cevap versin. Siz Olmasın.
dediniz. Ne oldu Meclis, ne oldu? Müsamere sahnesine döndü, birbirimizi
kandırıyoruz; olmaz böyle şey.
Bu yanlıştan bir an önce dönülmelidir, 16
Nisanda rejime kasteden Anayasa değişikliğinden geri
dönülmelidir.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Değerli arkadaşlar,
şimdi sisteme giren ilk 15 milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle
söz vereceğim. Bu sözlerin ardından sayın grup başkan
vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
Sayın Özkan, buyurun.
3.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, Hazine ve
Maliye Bakanının seracılık yapan üreticilere verdiği
müjdelere ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Türkiyenin sebze üretiminin büyük bir
kısmını karşılayan seçim bölgem Mersinde
seracılık önemli bir yer tutmaktadır. Sektörü yakından
ilgilendiren Hazine destekli Ziraat Bankası kredi paketinin,
seracılık altyapısının güçlenmesine ve
verimliliğin artırılmasına önemli katkı
sağlayacağına inanıyoruz. Paket kapsamında, 10 milyon
liraya kadar olan yatırımlar için yüzde 8,25 faizle yapılan
yatırımın yüzde 75i kadar, toplam yedi yıla kadar vadeli,
iki yıla kadar ödemesiz Hazine desteği verilecek.
Bunun yanında yatırım kredisinden
faydalananların ayrıca on dört ay vadeli piyasa
koşullarıyla uyumlu işletme kredisinden de
faydalanabileceği müjdesini üreticilerimizle paylaşan
Bakanımız Sayın Berat Albayraka teşekkür ediyor,
seracı üreticilerimize hayırlı olmasını diliyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Gürer
4.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, Niğde
Ömer Halisdemir Üniversitesi Ulukışla Meslek Yüksekokulunda
raylı sistemler teknolojisi ve raylı sistemler
işletmeciliği bölümünün neden hâlâ açılmadığını,
kapasitesi müsait olduğu hâlde neden öğrenci
alınmadığını ve neden öğretim görevlisi
gönderilmediğini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Niğde Üniversitesine bağlı
Ulukışla Meslek Yüksekokulu 1994 yılında açıldı.
800 öğrenci kapasiteli okulda kayıtlı 299 öğrencinin 158i
eğitime devam etmektedir. Okulun organik tarım,
arıcılık, bahçe ziraatı, turizm, su ürünleri bölümleri ne
yazık ki farklı nedenlerle kapatılmıştır. YÖK
okulda raylı sistem teknolojisi ve raylı sistem
işletmeciliği bölümü açılacağını duyurmuşsa
da hâlen açılmamıştır. Neden açılmamaktadır?
Ulukışla İlçe Başkanımız Hüseyin Toker ve
Belediye Başkan Adayımız Mustafa Önenle Ulukışla
esnafımızı ziyaretlerde ekonomik sorunlar, işsizlik
yanında meslek yüksekokulunun tam kapasiteyle neden
çalıştırılmadığını vatandaşlar
bize sordu, ben de iktidara soruyorum: Neden Ulukışla ilçemizdeki
meslek yüksekokulunun kapasitesi müsait olduğu hâlde öğrenci
alınmamakta, öğretim görevlisi gönderilmemektedir?
Ayrıca Ulukışla ilçemizin bekleyen
sorunlarını da iktidarın görmesi ve çözüm üretmesini diliyor,
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Şeker
5.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin,
Kocaelinin 2018 yılında en yüksek ihracat yapan il konumunda
olduğuna, ülkemizin büyümesi, kalkınması ve marka değerinin
yükselmesi için Kocaelide üretim yapan firmalara teşekkür ettiğine
ilişkin açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Dün, seçim bölgem Kocaelinin ticaretteki
performansından söz ederken 2018 yılında ülkemizde yüksek
ihracat yapan 2nci il olduğunu ifade etmiştim.
Değerli milletvekilleri, seçim bölgem
Kocaelinin dış ticaret hacmi dünyadaki 60 ülkeden daha fazla olup
200e yakın ülkeye ihracat yapılmaktadır. Kocaeli
ihracatının yarısını yani 14,1 milyar dolarını
otomotiv sektörü oluşturmaktadır. Türkiyedeki otomotiv üretiminin
yüzde 35,84ü, kimyasal sanayisinin yüzde 27si, metal sanayisinin yüzde 19u,
imalat sanayisinin yüzde 13ü, ilk 500 firmanın 82 tanesi Kocaelide
bulunmaktadır. Kocaeli Sanayi Odasına 274ü yabancı sermayeli
olmak üzere toplam 2.800 firma kayıtlıdır.
Ülkemizin büyümesi, gelişmesi,
kalkınması ve marka değerinin yükselmesi için ülkemizde ve
özellikle seçim bölgem Kocaelide üretim yapan tüm firmalara teşekkür
ediyor, saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN - Sayın Arslan
6.- Denizli Milletvekili Kazım Arslanın, kitapta
KDVnin sıfırlanması kararının yayınevi
aşamasıyla sınırlı kalmamasını ve kitap
fiyatlarının düşürülmesi için gereğinin
yapılmasını Hazine ve Maliye Bakanından talep ettiklerine
ilişkin açıklaması
KAZIM ARSLAN (Denizli) - Hazine ve Maliye
Bakanlığına soruyorum: Kitap
dağıtımcıları, kitabevleri ve okur, yeni KDV
düzenlemesindeki belirsizlikten dolayı şikâyetçidir. KDVnin
sıfırlanması kararının sadece yayınevi
aşamasıyla sınırlı kalması,
dağıtımcı, kitapçı ve okura bu KDV indiriminin
yansıtılmaması son derece hatalıdır. Sadece
yayınevleri için tanınan KDV sıfırlanması
uygulamasının tüm dağıtımcı ve kitabevi satışlarında
da sıfırlanması gerekmektedir. Şu an KDV oranındaki
belirsizlik nedeniyle Türkiye genelinde dağıtımcılar kitap
sipariş etmeyi neredeyse bırakmış durumda, kitabevleri de
elindeki stokla idare etmek durumunda kalmışlardır. Okur
haklı olarak KDVnin sıfırlandığını
düşünerek indirim talep ederken yayınevleri dışında
hiçbir aşamada KDV düşürülmedi.
Hazine ve Maliye Bakanından, Kültür ve Turizm
Bakanıyla iş birliği sağlayarak kitapta KDVnin
sıfırlanması kararının her aşamada
uygulanması ve kitap fiyatının düşürülmesi için gereğinin
yapılmasını istiyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Sayın Gültekin
7.- Niğde Milletvekili Selim Gültekinin, İstanbul
Çekmeköyde askerî helikopterin düşmesi sonucu şehit olan Pilot
Yüzbaşı Ümit Özerli, Yüzbaşı Semih Özcan, Astsubay
Başçavuş İlyas Kaya ve hemşehrisi Astsubay Üstçavuş
Yakup Avşara Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
SELİM GÜLTEKİN (Niğde) -
Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, 11 Şubat
Pazartesi akşam saatlerinde İstanbul 4üncü Kara Havacılık
Alayına ait askerî helikopterimiz uçuş esnasında
yaşadığı teknik bir arıza nedeniyle kaza
kırıma uğramıştır. Yaşanan kaza
sonrası, içinde bulunan Pilot Yüzbaşı Ümit Özerli,
Yüzbaşı Semih Özcan, Astsubay Başçavuş İlyas Kaya ve
Astsubay Üstçavuş Yakup Avşar yapılan tüm müdahalelere
rağmen hayatlarını kaybetmişlerdir. Kahraman şehitlerimizin
kıymetli ailelerinin, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin, sevenlerinin ve
aziz milletimizin başı sağ olsun; mekânları cennet,
ruhları şad olsun.
Niğdeli hemşehrimiz Astsubay Üstçavuş
Yakup Avşar şehidimizi Niğde olarak bağrımıza
bastık ve dün yapılan tören sonrası koca bir şehir olarak
dualarla ebediyete uğurladık. Vatanı, milleti, bayrağı
ve devletinin bekası için şehadet mertebesine ulaşan hiçbir
yiğidimizi unutmadık, bundan sonra da unutturmayacağız
Mehmet Akifin Vatan için ölmekse kaderim, böyle
kaderin ellerinden öperim. dediği gibi vatanı ve milleti için Hakka
koşarak giden bütün şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum, Gazi
Meclisimizi ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın Kaplan
8.- Gaziantep Milletvekili İrfan Kaplanın, Gaziantep
ili Şehitkâmil ilçesi Çıksorut Mahallesinde soba zehirlenmesinden
anne ile oğulun hayatını kaybettiğine, ucuz ve kalitesiz
kömür kullanımının her yıl yüzlerce vatandaşın
canına mal olduğuna ve Hükûmetin bu konuda gerekli tedbirleri
alıp almayacağını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
İRFAN KAPLAN (Gaziantep) - Teşekkürler
Sayın Başkan.
Yoksulluğun ve açlık
sınırının giderek arttığı bir dönemde
kaliteli kömür alma olanağı bulamayan, ucuz ve kalitesiz kömür
kullanmak zorunda kalan vatandaşlarımız göz göre göre ölüme
mahkûm edilmektedir. Ülkemize her yıl tonlarca kaçak kömür girişi
oluyor. Daha kaliteli kömür alma olanağı bulamayan, geçim
sıkıntısı çeken, yoksulluk ve açlık
sınırında yaşayan dar gelirli
vatandaşlarımız bu tehlikeyle her gün karşı karşıya
kalıyor. Geçtiğimiz günlerde Gaziantep Çıksorut Mahallesinde
anne ve oğlu soba gazı zehirlenmesinden dolayı
hayatlarını kaybetti. Bilinçsiz soba kullanımı, ucuz ve
kalitesiz kömür kullanımı sonucunda her yıl yüzlerce
vatandaşımız soba gazı zehirlenmesi sonucunda can veriyor.
Hükûmet olarak bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Yitirilen bu
canlar için kader fıtrat mı diyeceksiniz, yoksa görevinizi
yapıp gerekli tedbirleri alacak mısınız?
Teşekkürler
BAŞKAN - Sayın Akın
9.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Akının,
Suçıktı Mahallesindeki içme suyunun boru hattıyla Gönene
taşınmasının tarihî dokuya, doğal güzelliklere zarar
vereceğine ilişkin açıklaması
AHMET AKIN (Balıkesir) - Balıkesir
Büyükşehir Belediyesi BASKİ Gönende kaş yapayım derken göz
çıkartıyor. Suçıktı Mahallemiz şelalesiyle, doğal
güzellikleriyle âdeta cennetten bir köşedir. Burada akan su
yıllardır öyle güzellikler oluşturdu ki insan, doğal
güzelliklerine âşık oluyor, yıl içerisinde yüzlerce turist
buraya akın ediyor. BASKİ burada içme suyu hattı çekmek için
mücadele ediyor, çalışıyor ancak tarihî doku, doğal
güzellikler zarar görüyor. Kimse yapılan yatırıma
karşı değil ancak insanlarımızın isteği
nefes alabildikleri bir yer. Suçıktı Mahallemiz sakinleri isyan
ediyor, seslerini duyurmak istiyorlar. Buradan BASKİ yöneticilerine
sesleniyorum: BASKİ suyuma dokunma. diye size ulaşan
çığlıkları duyun, Gönene ihanet etmeyin ve bu şekilde
diyen vatandaşlarımızın seslerine kulak verin.
BAŞKAN Sayın Kaynarca
10.- İstanbul Milletvekili Tülay Kaynarcanın,
Silivri'de iki sahada bulunan rezervin yaklaşık 300 bin konutun on
yıllık doğal gaz tüketimini karşılayacağı
müjdesini paylaşmak istediğine ilişkin açıklaması
TÜLAY KAYNARCA (İstanbul) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Bu hafta başında Silivride Enerji
Bakanımızla birlikte Türkiye Petrolleri Anonim
Ortaklığının Trakyadaki Çeltik-1 ve Değirmenköy 4-5
Kuyularından çıkan doğal gazı ateşleme törenine
katıldık. Bu kuyularda üretilecek yıllık 300 milyon
metreküplük doğal gaz yaklaşık 300 bin konutun on
yıllık tüketimine eş değer. Bir başka ifadeyle,
keşfedilen gaz sahalarında yapacağımız üretim, cari
açığımızın 5 milyar lira azalmasını da
sağlayabilecek. Yılların emeği var. Yıl 2003; o
kuyularda, Değirmenköy-1 Kuyusunda, Saygıdeğer
Cumhurbaşkanımızın Genel Başkanlığı
döneminde ilk açılış yapılmıştı; çok ciddi
bir emek olduğunu düşünüyorum.
Bu müjdeli yatırımı Genel Kurulla
paylaşmak istedim. Ülkemize hayırlı olmasını
diliyorum.
BAŞKAN Sayın Gergerlioğlu
11.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun,
Halkların Demokratik Partisine yönelik hukuksuz baskıların devam
ettiğine, Damla Savcı, Leyla Aygün, Sinan Odabaş ve birçok parti
üyesinin gözaltına alındığına ilişkin açıklaması
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Partimiz Halkların Demokratik Partisine yönelik
hukuksuz, yasa dışı baskılar devam etmektedir. Bugün yine
İstanbulda Ümraniye İlçe Eş Başkanımız Damla
Savcı ve Kocaelide birçok arkadaşımız gözaltına
alınmıştır. Kocaelide İl Eş
Başkanımız Leyla Aygün, Yönetim Kurulu üyemiz Sinan Odabaş
ve parti üyesi birçok arkadaşımız gözaltına
alınmıştır ve hem de hukuksuz bir şekilde,
sabahın çok erken saatlerinde evlerine onlarca polisle baskın
yapılarak gözaltına alınmışlardır. Bu denli
hukukun ayaklar altına alındığı bir Türkiyede
yaşamaktan utanç duyuyoruz, yasaların iktidarın eliyle bu denli
partizanca kullanılmasından dolayı son derece şikâyetçiyiz.
Arkadaşlarımızın yanındayız. Suçlamalar, sosyal
medya paylaşımları ve açlık grevlerine destek
suçlamalarıdır. Böyle suçlamalarla insanlar Emniyete
çağırılabilirdi ancak sabahın erken saatlerinde,
insanlarımıza zulmetmek amacıyla bu uygulama
yapılmıştır.
BAŞKAN Sayın Tutdere
12.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutderenin,
Mara, Musalla ve Altınşehir Mahallesinde kentsel dönüşüm
projelerinin hayata geçirilerek mağduriyetin giderilmesi konusunda
Adıyaman Belediye Başkanı ile Çevre ve Şehircilik
Bakanına çağrıda bulunduğuna ilişkin açıklaması
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman)
Teşekkürler Sayın Başkanım.
Çevre ve Şehircilik
Başkanlığı ile Hükûmet, sürekli, kentsel dönüşüm
projeleriyle övünmektedir. 1inci derecede deprem bölgesinde olan Adıyaman
kentsel dönüşümde de unutuldu, kentsel dönüşümde Adıyaman hak
ettiği yerde değil.
Daha önceleri kentsel dönüşüm kapsamında
bu projelerden hayata geçirileceği açıklanan Musalla, Mara
Mahalleleri ile Altınşehir Kooperatifinin bulunduğu alanlarda
kentsel dönüşüm projeleri henüz hayata geçirilemedi. Bu bölgelerde
özellikle Oturulamaz. raporu bulunan, çürük olarak tespit edilen yüzlerce
konut bulunmaktadır. Bugünlerde acısını
yaşadığımız bu Kartal olayının da
acıları hafızalarda tazeyken benzer olayların
yaşanmaması adına, ben buradan Adıyaman Belediye
Başkanına ve Çevre ve Şehircilik Bakanına çağrıda
bulunuyorum: Özellikle Mara ve Musalla Mahalleleri ile Altınşehir
Kooperatifinin bulunduğu bölgede kentsel dönüşüm projelerinin acilen
hayata geçirilmesini ve buradaki insanların mağduriyetinin
giderilmesini talep ediyorum.
BAŞKAN Sayın Kaşıkçı
13.- Hatay Milletvekili Lütfi
Kaşıkçının, Hatay ili Yayladağı ilçesinin
kenevir ekim alanı kapsamına alınarak mağduriyetin
giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Cumhurbaşkanımız 13 Ocak
2019 günü kenevir ekimiyle ilgili birtakım paylaşımlarda
bulundu. Kenevir ekimi için bakanlara talimat verildiğini, afyon ve
kenevirle ilgili bize kısıtlamalar getirildiğini, bize bu
kısıtlamaları getirenlerin ise cayır cayır afyon
ektiğini ve bu kapsamda, bu konunun tekrar ele alınıp
değerlendirilmesi için Tarım Bakanlığının bir
çalışma başlattığını ifade etti.
Yeniden kenevir ekimi sürecinin
başlatılacağı bu yeni dönemde, bizler de yeni ekim
alanları içerisine Hatay Yayladağı ilçemizin de
alınmasını bekliyoruz. Uzun yıllar tütün ekimiyle
hayatlarını idame ettiren Yayladağılıların bu
hakları bir kısıtlamayla ellerinden
alınmıştır. Tüm geçim kaynağı tütün olan ve bu
hakkı da elinden alınan, vatan millet sevdalısı
Yayladağının, kenevir ekim alanı kapsamına
alınıp bu mağduriyeti giderilmedir.
BAŞKAN Sayın Başevirgen
14.- Manisa Milletvekili Bekir Başevirgenin,
Manisanın Alaşehir, Salihli ve Sarıgöl ilçesinde jeotermal
enerji santralleri ile madencilik faaliyetleri nedeniyle doğa
katliamı yaşandığına ilişkin açıklaması
BEKİR BAŞEVİRGEN (Manisa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Manisada Alaşehir, Salihli ve Sarıgölde
doğa katliamı yaşanmaya devam ediyor. Burada defalarca dile
getirdiğimiz jeotermal enerji santralleri sorunumuz hâlâ görmezden
geliniyor. Manisa Valiliği Yatırım İzleme ve Koordinasyon
Başkanlığı yeni bir ihale düzenliyor. Manisada birçok
ilçede yüz binlerce dönüm arazide jeotermal kuyu açılacak. Su Yönetimi
Genel Müdürlüğünün hazırlamış olduğu rapora göre,
jeotermal faaliyetlerin yoğun olarak gerçekleştirildiği alanlarda
arsenik başta olmak üzere birçok zararlı metale rastlandı, yer
altı suları zehir saçar hâle geldi, bölge halkında kanser
başta olmak üzere birçok hastalığın görülme
sıklığı arttı. Rapora göre tüm bunların nedeni,
jeotermal santraller ile madencilik faaliyetleri. Buradan Manisa
Valiliğine sesleniyorum: Bakanlık tarafından valiliğinize
gönderilen ve yeni ruhsat verilmemesi gerektiğini belirten bu
yazıyı dikkate alın ve bu ihaleden vazgeçin.
BAŞKAN Sayın Aygun
15.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygunun,
Tekirdağ ili Süleymanpaşa ilçesinde kentsel dönüşüme
başlanılması gerektiğine ve Kapaklı ilçesinde
doğal gaz bulunduğu müjdesi verildiği hâlde doğal
gazın çıkarılmadığına ilişkin
açıklaması
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Çevre ve Şehircilik Bakanına soruyorum:
İstanbul Kartalda 21 vatandaşımızın
hayatını kaybettiği facia başka kentlerde
yaşanmamalıdır. Sizin de seçim bölgeniz olan Tekirdağ
Süleymanpaşa ilçemizde bataklık alanda yapılan ve 12 katlı
depreme dayanıksız binalar bir an önce yıkılmalı ve
kentsel dönüşüme başlanmalıdır. Altınova
girişindeki depreme dayanıksız 2 siteden 1i
boşaltılmışken diğer siteye ait 2 binada vatandaşlarımızın
hâlâ yaşaması büyük bir risktir. Bu, Kartaldaki faciadan çok daha
büyük bir katliama sebep olabilir. Şimdiden uyarıyorum,
kayıtlara geçiriyorum: Aksi takdirde vebali sizin
iktidarınızın sırtında olacak ve yeni sahte
teröristler yaratarak böyle bir faciayı engelleyemeyeceksiniz.
14,5 dönümlük kentsel dönüşüm projesinin
Mayıs 2018den bu yana bakanlıkta niye bekletildiğini size
soruyorum.
Yine seçim bölgemiz Tekirdağ Kapaklıda
Enerji Bakanlığınca doğal gaz bulunduğu müjdesi
geçtiğimiz günlerde kamuoyuyla paylaşılmıştır.
Ama sizin de bildiğiniz gibi uzun süreden beri Tekirdağda doğal
gaz çıkarılıyor.
Bilgilerinize sunarım.
BAŞKAN Sayın Kara
16.- Konya Milletvekili Esin Karanın, uluslararası
taşımacılık yapan tır şoförlerinin yurt
dışına çıkış yaparken kaçakların gizlice
araçlarına binmesi nedeniyle yaşadığı mağduriyeti
Ulaştırma ve Altyapı Bakanına iletmek istediğine
ilişkin açıklaması
ESİN KARA (Konya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; uluslararası taşımacılık
yapan birçok firmamıza ait tırlar, Bulgaristan, Sırbistan,
Macaristan ve Hırvatistan gümrük sınır kapılarında dinlenme
hâlindeyken araçlarının kasasına habersiz binen kaçak insanlar
nedeniyle sınırı geçtikten kısa süre sonra durdurulmakta ve
ağır cezalar ödemektedirler. Bu durumu engelleyip kaçakların
araçlarına nasıl bindiğinin tespiti için araçlarına kamera
taktıran firmaların araç kameralarına ilgili ülkelerin polisi
tarafından el konulmakta, ispat yapmaları engellenmektedir.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanımız Sayın Mehmet Cahit
Turhana partimize gelen bu sorunları buradan iletmek isterim.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın Taşkın
17.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının,
Mersin Şehir Hastanesi hasta memnuniyet oranının yüksek
olduğuna, şehir hastanelerinin modern cihazlar ve güçlendirilmiş
kadroyla insana hizmetin en iyi şekilde sunulduğu merkezler hâline
geldiğine ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğan tarafından 3 Şubat 2017de
açılışı yapılan 1.300 yatak kapasiteli seçim bölgem
Mersin Şehir Hastanesi hizmette iki yılı geride bıraktı.
İki yıl içerisinde 700 bini yatan hasta olmak üzere toplam 5,5 milyon
vatandaşımız hizmet aldı. Sağlıkla ilgili her
türlü ihtiyaçların karşılanabildiği şehir hastanemizde
yatan hastaların memnuniyet oranı yüzde 98, ayakta tedavi gören
hastaların memnuniyet oranı da yüzde 96,5 ve acil servis
hastalarının memnuniyet oranı ise yüzde 95,5tur. Yüzde 96,6
memnuniyet ortalaması, şehir hastanesinde verilen sağlık
hizmetlerinin vatandaşlarımız tarafından tescilinin bir
göstergesidir.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğanın rüya projem dediği şehir hastanelerimiz
geniş hizmet alanları, modern cihazlarla ve güçlendirilmiş
kadrolarıyla insana hizmetin en iyi şekilde sunulduğu merkezler
hâline gelmiştir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Evet, değerli arkadaşlar,
şimdi grup başkan vekillerimizin söz taleplerini karşılayacağım.
İYİ PARTİ Grubu adına Sayın
Yavuz Ağıralioğlunun talebi üzerine Sayın Ayhan Erel
konuşacak.
Buyurun Sayın Erel.
18.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin, 13 Şubat
Bahtiyar Vahapzadeyi vefatının 10uncu yıl dönümünde rahmetle
andıklarına, Spor Toto Teşkilat
Başkanlığının İddaa ihalesine, iktidarın
artan işsiz sayısının önüne geçecek önlemlerin
alınmasını beklediklerine, yaşamını yitiren Ozan
Arife Allahtan rahmet dilediklerine ilişkin açıklaması
AYHAN EREL (Aksaray) Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Bugün Türk dünyasının en büyük
şairlerinden biri olan Bahtiyar Vahapzadenin vefatının 10uncu
yıl dönümü; kendisini rahmet ve şükranla anıyoruz.
Vahapzade, Türk dünyasının önde gelen
şairlerinden olup hayattayken 1980-2000 yılları arasında 5
defa milletvekili seçilmiş, 1995 yılındaki Azerbaycanın
özgürlük mücadelesinde göstermiş olduğu üstün kahramanlıklardan
dolayı da kendisine İstiklal Nişanı verilmiştir.
Eserleri 8den fazla dile çevrilmiş ve eserlerinde genellikle hürriyet,
yurt sevgisi, din gibi temaları işlemiştir.
Sayın Başkanım, çok önemli
iddialardan bir tanesi de İddaayla ilgili. İddaa yeniden ihaleye
çıkarılmış, yapılan ihale neticesinde 2 firma finale
kalmıştır. Bu firmalardan bir tanesi bugün Türk Futbol
Federasyonu Başkanı olan Yıldırım Demirörenin
firmasıdır, büyük bir ihtimalle de ihaleyi bu firma
kazanacaktır. Dolayısıyla Futbol Federasyonu Başkanı
Yıldırım Demirörenin sahibi olduğu bir firma ihaleyi
kazanacak ve Türk futbolunda İddaa, Türk Futbol Federasyonu
Başkanının sahip olduğu firma tarafından idare
edilecek. Ne kadar dürüst davranılırsa davranılsın bu durum
büyük şaibeleri beraberinde getirecektir diye düşünüyoruz.
Ülkemizde işsiz sayısı, yalnızca
son bir ayda 266 bin, son bir yılda da 1 milyon 300 bin kişi
artmıştır. Buna göre, ülkemizde ortalama her gün 8.500 kişi
işsiz kalmıştır. Bu orana kayıt dışı
işsizler dâhil değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
AYHAN EREL (Aksaray) İktidarın bir an
önce işsizliğin önüne geçecek önlemleri almasını
bekliyoruz.
Öyle özledim ki Başbuğum seni/ Bazen var
ya canım ölmek istiyor/ Hiçbir şey teselli etmiyor beni/ Bu Arif
yanına gelmek istiyor. Türk dünyasının büyük ozanı Ozan
Arif bugün Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Ülkücü Hareketin
ruhunda ve şuurunda önemli katkısı olan Ozan Arifi rahmetle
anıyoruz; ruhu şad, mekânı cennet olsun diyorum, saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şimdi, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
Başkan Vekili Manisa Milletvekili Erkan Akçay konuşacaktır.
Buyurun Sayın Akçay.
19.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, 13 Şubat
Bahtiyar Vahapzadeyi vefatının 10uncu yıl dönümünde rahmetle
andıklarına, 13 Şubat Kıbrıs Türk Federe Devletinin
kuruluşunun 44üncü yıl dönümüne ve FETÖyle mücadeleye devam
edildiğine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Azerbaycanın hürriyet sevdalısı
şairi Bahtiyar Vahapzadeyi rahmet ve şükranla anıyoruz.
Geçmişine taş atanların, geleceğine gülle atarlar.
sözüyle millî tarih şuurunun önemini vurgulayan Vahapzade, Azerbaycan için
tüm ömrünü harcadı. O, Azerbaycan millî azatlık mücadelesinin en
önemli isimlerindendir. Millî duruşu ve tavrıyla Altaylardan Tunaya,
Türk-İslam coğrafyasının dirliği için çabaladı.
Vefatının yıl dönümünde millî şair ve bayrak isimlerden
Vahapzadeyi Azerbaycan-Türkiye ülküsünü anlattığı
mısralarıyla yâd ediyorum: Dinimiz bir, dilimiz bir/
Ayımız bir, ilimiz bir/ Eşqimiz bir, yolumuz bir/
Azerbaycan-Türkiye/ Bir milletik, iki dövlet/ Eyni arzu, eyni niyyet/ Her ikisi
cumhuriyet/ Azerbaycan-Türkiye.
Sayın Başkan, bugün ayrıca
Kıbrıs Türklüğünün var olma mücadelesinin önemli
aşamalarından biri olan ve 1975 yılında ilan edilen
Kıbrıs Türk Federe Devletinin kuruluşunun da yıl dönümüdür.
Kuruluş bildirisini Rauf Denktaşın okuduğu Kıbrıs
Türk Federe Devleti, 1983 yılında Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinin ilanına kadar hürriyet mücadelesinin en önemli
aşamasıdır. Kıbrıs Türklüğü büyük mücadeleler ve
fedakârlıklarla devletsiz kalmamış, var olma mücadelesi devletli
bir şekilde süregelmiştir. Kıbrısta yıllar süren ve
âdeta tek taraflı bir oyuna dönen müzakereler göstermiştir ki çözüm
iki devletli, iki toplumlu bir yapıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Aksi bir çözüm
arayışı Türkiye için bir beka meselesi olan Kıbrıs
davasına zarar verecektir. Bu vesileyle Kıbrıs
davasını şerefle taşıyarak bugünlere getiren
başta Rauf Denktaş ve Fazıl Küçük olmak üzere tüm mücadele
insanlarını ve tüm şehit ve gazilerimizi minnet ve şükranla
anıyorum.
15 Temmuz darbe girişimi sonrasında
devletimizi habis bir ur gibi saran FETÖyle mücadelede önemli adımlar
atıldı. Başta Silahlı Kuvvetler bünyesindeki darbeciler
olmak üzere, ahtapotun 8 ayağında FETÖyle mücadele devam etmektedir.
Dün de 2010 yılındaki polis
memurluğundan komiser yardımcılığına geçiş
sınavı usulsüzlüğüyle ilgili olarak 76 ilde 1.112 kişi
hakkında gözaltı kararı verildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Tamamlıyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Bu operasyonda gözaltına
alınan 641 Emniyet personelinin 130unun hâlihazırda görevi
başında olduğu kamuoyuna yansımıştır. Bütün
bu rakamlar FETÖyle mücadelede kararlılığın ve devlet
aklının önemini gözler önüne sermektedir. Unutulmamalıdır
ki FETÖyle mücadele bir millî güvenlik ve altını çizerek söylüyorum,
bir beka meselesidir. Bu mücadelede elde edilecek başarılar
devletimizin dirliğini, milletimizin birliğini, ülkemizin
bütünlüğünü yakından ilgilendirmektedir.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şimdi Halkların Demokratik Partisi Grup
Başkan Vekili Mersin Milletvekili Fatma Kurtulan
Buyurun Sayın Kurtulan.
20.- Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, Leyla Güven,
Selma Irmak ve Sebahat Tuncel için yürüyüş yapmak isteyen HDP
milletvekillerinin engellendiklerine, gözaltıların devam
ettiğine, Türkiyede demokrasinin kazanacağına ilişkin
açıklaması
FATMA KURTULAN (Mersin) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Biz burada ne yazık ki diğer
arkadaşlarımız gibi Türkiye'nin daha farklı gündemlerine
dair bir beyanda bulunamıyoruz. Genellikle hak ihlallerinden
başımızı kaldıramadığımız için
ister istemez öncelikli olarak AKP Hükûmetinin uygulamalarına maruz
kaldığımız durumları burada dile getirmek durumundayız.
Şu an tüm bölge milletvekillerimiz, açlık
grevinin 98inci gününde olan Leyla Güven için, yine 301 kişinin
60ıncı günde olması ve Selma Irmak ve Sebahat Tuncelin 30uncu
günde olması sebebiyle bulundukları illerde yürüyüşler yapmak
istediler ancak hepsinin de yürüyüşleri engelleniyor; şu an
milletvekillerimizin etrafı çevrilmiş, bulundukları yerde
adım atamaz duruma getirilmişler.
Biraz önce bir milletvekilimiz de söyledi,
değerli arkadaşlar, bunlarla sınırlı değil tabii
ki, yine, İstanbul Ümraniyede ilçe eş başkanımızla
birlikte 6 kişi şu an gözaltına alındı. Malatyada ev
baskınlarında 9 kişi gözaltında bulunuyor. Kocaeli
Vekilimiz de söyledi, il eş başkanımız ve 10 kişi
evlerine yapılan baskınla gözaltına alındı. Yine,
Siirtte seçime dair yaptıkları çalışmalar, yani bilgi
işlem sorumlumuz Cemal Turhan ve yerel yönetimler proje sorumlusu olan
Eşref Tekin, yaptığı çalışmalar sonucu 6.488
seçmen kaydının silindiğini ortaya çıkarmışlardı,
şimdi bu arkadaşlarımız da gözaltında. Mardinde
İl Eş Başkanımız Ali Sincar ve 10 yöneticimizin
gözaltı süresi bir kez daha uzatıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
FATMA KURTULAN (Mersin) Vanda milletvekilimiz ve
belediye eş başkan adaylarımız il binası bahçesinde
polisin müdahalesine maruz kaldı; polis, gaz ve plastik mermilerle
saldırdı; Servet Aktaş kafasından, Halit Karalar
sırtından yara almış durumda. Ağrı il
binamızı yine ablukaya alıyor polis. Ağrı Belediyesi
eş başkanı adayımız Yeliz Karaarslan da şu an
gözaltında. Bingölde, bize ulaşan bilgilere göre, şu an en az 7
kişi de gözaltında bulunuyor. Iğdır ve Antep il
binalarımız polis ablukasında. Batmanda da kurulan seçim
lokalimiz kaldırılmış durumda. Yani genel olarak her gün
hemen hemen rutin olarak bu Hükûmetin baskısına bu şekilde maruz
kalıyoruz, Hükûmet seçim çalışmalarını bu şekilde
sürdürüyor.
Sonuç olarak şunu söylemek isteriz ki: Ne
yaparlarsa yapsınlar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
FATMA KURTULAN (Mersin)
Türkiye'de demokrasi
kazanacaktır, demokrasiyi isteyenler, çabasını verenler
kazanacaktır diyorum, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şimdi Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan
Vekili Manisa Milletvekili Özgür Özel
Buyurun Sayın Özel.
21.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 13 Şubat
DİSKin kuruluşunun 52nci yıl dönümüne, memurlara verilen 3600
ek gösterge sözünün yerine getirilmesi ve sözleşmeli erlerin
sorunlarının çözülmesi gerektiğine, Eren Erdeme uygulanan tecridin
son bulmasını beklediklerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bundan elli iki yıl önce DİSK kuruldu,
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu. DİSKin
kuruluş bildirgesi şöyle başlar: Büyük Atatürkün daha 1921de
ilan ettiği, bizi mahvetmek isteyen emperyalizme karşı ve bizi
yutmak isteyen kapitalizme karşı savaşmaya ant içmiş
sendikacılarız. der DİSKliler. İşte, o gün
başlayan ve kurulduğu günden bugüne kadar işçi sınıfının,
emekçinin hakkını, hukukunu savunan; ülkemizde sendikal hakların
gelişmesi, işçi sınıfının ekonomik, demokratik
kazanımlar elde etmesi için her türlü bedeli ödeyen; tarihinde nice büyük
direnişler yatan; yöneticilerinin tutuklandığı,
işkencelere maruz kaldığı, hatta katledildiği hâlde en
yüce değer olan emeğin onurunu savunmaktan asla vazgeçmeyen
DİSKin kuruluş yıl dönümünü ve DİSK altında örgütlü
mücadele veren emekçileri saygıyla selamlıyor, başta Genel
Başkanları Kemal Türkler olmak üzere, özgür, bağımsız
ve demokratik bir Türkiye yaratma mücadelesinde hayatını kaybeden tüm
emekçileri saygı ve rahmetle anıyoruz.
Sayın Başkan, bu ülkede farklı meslek
gruplarının, kamu personelinin özlük haklarının
iyileştirilmesi için bir çalışma yürütüyoruz.
İktidarın 24 Haziran Seçim
Beyannamesinde yer almasına, ilk 100 Günlük İcraat Programında
olmasına rağmen, kimi ikinci 100 günde yer alan, kimi ilk 100 günde
yer almadığı hâlde varmış gibi 24 Kasımda
öğretmenlere verilen sözleri ve 3600 ek gösterge bekleyen tüm meslek
kuruluşlarının taleplerini bir kez daha burada dile getiriyoruz.
Bu Meclis kapanmadan 3600 ek göstergeyle ilgili düzenlemeleri yapmalı ve
seçim sathımailine gidilirken
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
memurlara verilen, ek
göstergeyle ilgili 3600 ek gösterge sözü yerine getirilmelidir.
Ayrıca, sözleşmeli erler kendilerini
sahipsiz hissetmekte, grubumuza, milletvekillerimize özlük hakları ve
diğer talepleriyle ilgili çok sayıda başvuruda
bulunmaktadırlar; rütbeli personelin sözleşmeli erlere yönelik
uyguladıkları mobbingden rahatsızlıklarını dile
getirmektedirler. Bu durumda sözleşmeli erlerin önemli bir aidiyet sorunu
ortaya çıkmaktadır, bu da son derece tehlikelidir. Sözleşmeli
erlerde istifa oranı oldukça yüksek noktaya gelmiş, geri
kalanının da psikolojik bunalımları ve yokluk
karşısında istifa edemediği için
yaşadığı buhranlar yakınları tarafından ve
kendileri tarafından sürekli dile getirilmektedir. Sözleşmeli er
sistemi getirildiğinde ballandırıla ballandırıla
anlatılırken
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Erdoğan ordunun
profesyonelleşmesinin sinyali olarak dile getirirken önemli haklar
verileceğini söyleyerek bu kişileri özendirmiş, teşvik
etmişti. Sözleşmeli er sisteminden vaz mı geçildi? Yine birileri
birilerini kandırdı mı? Birilerine inanıp da bu yola
girenler şimdi devlet tarafından neden sahipsiz
bırakıldılar? Bu sorular cevap beklemektedir. Sözleşmeli
erlerin sorunlarının çözülmesi için bu Parlamentoya ne görev
düşüyorsa Cumhuriyet Halk Partisi olarak burada olduğumuzu ifade
etmek istiyorum.
Son olarak, Sayın Başkan, 24 Hazirana
kadar bu Parlamentonun bir mensubu olan Parti Meclisi üyemiz Eren Erdem
yaklaşık sekiz aydır tecrit altındadır; 8 metrekarelik
bir hücrede tek başına tutulmakta, selam vereceği tek bir
kişi dahi bulunmamaktadır. Yanına bir hücre
arkadaşının verilmesi için birçok isim bildirdiği hâlde
hepsi olumsuz karşılanmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ortak avlulu ayrı
ayrı hücreler yan tarafta vardır. Bazı yerlerde bir
koğuşta 24 kişi yatarken Eren Erdemin yanındaki iki hücre
bilerek boş tutulmakta, dolayısıyla havalandırma ve ortak
kullanım alanlarında bir insanoğluyla karşılaşma
ihtimali ortadan kaldırılmaktadır. Eren Erdemin bu tecridi,
spora, havalandırmaya, kütüphaneye de yalnız götürülmesi gibi akla
hayale gelmeyecek bir şekilde uygulanmaktadır.
Yanına hücre arkadaşı verilmesini,
verilmiyorsa diğer hücrelere mahkûm ya da tutukluların
konulmasını, havalandırma ve spora tek başına
çıkarma gibi insani olmayan uygulamanın
kaldırılmasını ve tecridin son bulmasını
bekliyoruz. Eren Erdem gibi çeşitli şekillerde kötü muamelelere tabi
tutulan ve kâğıtta yazmayan, uygulamada yeri olmayan ama keyfî
şekilde birilerinden talimatlandırılarak insanlık
dışı muamele gören
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kanunda, kitapta yeri olmayan
bu tip uygulamaların derhâl sonlandırılması son derece
önemlidir.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Eren Erdem
yoldaşımıza, Parti Meclisi üyemize sahip çıkıyoruz,
kendisini Meclis grubu olarak alkışlarımızla destekliyoruz.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkan Vekili Çanakkale Milletvekili Bülent Turan
Buyurun Sayın Turan.
22.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
yaşamını yitiren Ozan Arife Allahtan rahmet dilediklerine, 13
Şubat Erzincanın düşman işgalinden kurtuluşunun
101inci yıl dönümüne, Troya Hazineleri Asırlık Hasret
belgeselinin hayata geçirildiğine ve AK PARTİnin en büyük
özelliğinin vadettiğini yerine getirmek olduğuna ilişkin
açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sanat dünyasının önemli bir değeri
Arif Şirini, bilinen adıyla Ozan Arifi kaybettik. Ozan Arife
Allahtan rahmet, yakınlarına, sanat dünyasına ve sevenlerine
başsağlığı diliyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün, Birinci Dünya Savaşı yıllarında Rus
ve Ermeni işgaline uğrayan Erzincanımızın
kurtuluşunun 101inci yıl dönümü. İki yıl süren esaretten
sonra 1918de Gaziantepte, Kahramanmaraşta ve yurdun dört bir
yanında olduğu gibi Erzincanımızda da düşman
işgaline karşı büyük bir direnç gösterildi, tek yumruk olarak
amansız bir mücadele verildi ve bu destan tarihe kaydedildi.
Erzincanımızın düşman işgalinden kurtuluşunun
101inci yıl dönümünü kutluyor, bu vesileyle aziz şehitlerimizi
rahmetle, minnetle anıyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tarihten bu yana birçok medeniyete ev sahipliği yapan
Çanakkalemizde Çanakkale Destanı başta olmak üzere muhteşem,
farklı destanlar ortaya çıkmıştır. Eski tarihlerdeki
İlyada Destanı da bunlardan bir tanesi. Çanakkalede bulunan Troya,
dünyanın en önemli antik kentlerinden bir tanesi. Tarih, kainatın
vicdanıdır. diyor Ömer Hayyam. 2018 Troya Yılı
etkinlikleri kapsamında Kültür ve Turizm
Bakanlığımızın himayelerinde Troya Hazineleri -
Asırlık Hasret belgeseliyle, hukuki mücadelemizin yanında
vicdanlara seslenecek, Troyaya ait hazinelerin iadesiyle ilgili
farkındalık oluşturmak amacıyla önemli bir belgesel hayata
geçirildi. Bu, en başta tarihe ve yaşadığımız
coğrafyaya vefamızın bir gereğiydi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bugün saat 20.30da, Gazi
Meclisimizde bulunan tören salonunda, Meclis Başkanımız Binali
Yıldırımın himayelerinde, tarihe ışık tutan
efsaneler beşiği Troyayı konu edinen bu değerli belgeselin
özel gösterimi olacak. Ben tüm vekillerimizi aileleriyle beraber davet
ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; az önce CHP Grup Başkan Vekili Sayın Özel 3600 ek
göstergeyle ilgili bazı beyanlarda bulundu. Meseleyi 3600den ayrı
bir genel prensip olarak ifade etmek isterim ki Cumhurbaşkanımızın
sözü bizim sözümüzdür. On yedi yıldan beri AK PARTİnin en büyük
özelliği söz verdiği, vadettiği her türlü iddiayı hayata
geçirmiş olmasıdır, bu konuya da böyle yaklaşıyoruz.
Konunun takvimi Meclisin, yürütmenin, grup başkanlığımızın
değerlendirmesi sonucunda netleşecektir.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, pek
kısa bir katkı sağlamam lazım Sayın Bülent
Turanın daveti üzerine grubumuzun pozisyonunu açıklamak için.
BAŞKAN Buyurun.
23.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
teşekkür ederim.
Sayın Grup Başkan Vekili Bülent Turan,
geçtiğimiz günlerde de bizlerle temas ederek bugün akşam yapılacak
özel gösterime -Çanakkale Milletvekili ve mevkidaşımız
olması dolayısıyla- daveti ifade etmişti. Gösterimi
önemsiyoruz, ancak burada, bugün, kendilerine de ifade ettiğim gibi
grubumuzun tutumunu ifade etmem lazım. Sayın Binali
Yıldırımın, Anayasaya göre, aday olduktan sonra
partisinin toplantılarına katıldığı için Meclis
Başkanlığı göreviyle bağdaşmayan bir durumu
vardı. İlk başta söyledik, bunu inkâr etti; kendi partisi
içinden çok değerli hukukçuların da eleştirilerine rağmen
sürdürdü. Ancak bu sürdürülemez bir durum aldı. İstanbulda rakipleri
yol aldı, o burada patinaj yaptı, yapmaya da devam ediyor.
Hatayı fark etti ve istifa edeceğini söyledi ama hâlen daha
Anayasayı çiğner konumdadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bugünkü davetiye onun ismiyle
basıldığı ve bugün orada kürsü alıp kürsüde bir
konuşma yapacağı ve hem Meclis Başkanlığı
hem İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adaylığı
sıfatlarını Anayasaya rağmen
taşıyacağı için biz üzülerek bu davete
katılamıyoruz. Davete katılmamamız, Çanakkale
milletvekillerimizin, değerli grup başkan vekilinin ve Meclisin
birlikte yapacağı böyle bir etkinlikte bulunmamamız, Anayasaya
saygımızdan; Binali Beye ilk günden beri
yaptığımız, yapıcı ve aslında kendisinin de
yararına olan uyarıları dinlememesindendir.
Ümit ediyorum bundan sonraki tarihlerde, bu tip
davetiyelerde anayasal olarak sorunlu bir ismin yerinde yer
almadığı durumlarda gerekli katkıyı
sağlayacağız. Sayın Bülent Turana konu hakkında
yapmış olduğu davetle ilgili grubumuzun tutumunu bu şekilde
yanıtlamış olalım.
Başarılar diliyoruz.
BAŞKAN Buyurun Sayın Turan.
24.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
Bu konunun polemik olmasını istemem. Özgür
Beye teşekkür ediyorum hassasiyeti için ancak Sayın Meclis
Başkanımız resmî YSK takvimine göre istifasını
açıklamıştır, tarihi gelince yapacağını
söylemiştir biliyorsunuz. Dolayısıyla şu an Meclis
Başkanımızdır. Akşamki etkinlik de Meclis
Başkanımızın himayesinde bir Türkiye değeridir, hatta
bir dünya değeridir. Dolayısıyla bu konunun siyaset
dışında değerlendirilmesini ve Troyaya herkesin sahip
çıkmasını, sadece bu etkinliğe değil, tüm etkinliklere
katılınmasını ben talep ediyorum, bu kararı tekrar
gözden geçirmeye davet ediyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Gündeme geçiyoruz arkadaşlar.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Buyurun.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ PARTİ Grubunun, İstanbul Milletvekili
Yavuz Ağıralioğlu ve arkadaşları tarafından,
Türkiye'de üretilen temel gıda ürünlerinin fiyatlarının sürekli
artması ve dünya gıda fiyatlarına oranla neden yüksek
olduğunun anlaşılması, üretim ve tüketim dengesinin
kapsamlı şekilde incelenmesi, yerli üreticilerin korunması ve
yerli üretimin artırılması için hangi adımların
atılması gerektiği, ithalata duyulan ihtiyacın
azaltılması için hangi politikaların hayata geçirilmesinin doğru
olduğu, üretim planlamasının yapılarak fiyat
istikrarının sağlanması için hangi önlemlerin
alınması gerektiği konularında detaylı bir
araştırma yapılması amacıyla 12/2/2019 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan
Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 13 Şubat 2019 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
13/2/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 13/2/2019 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Yavuz
Ağıralioğlu
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İstanbul Milletvekili Yavuz
Ağıralioğlu ve arkadaşları tarafından, Türkiye'de
üretilen temel gıda ürünlerinin fiyatlarının sürekli
artması ve dünya gıda fiyatlarına oranla neden yüksek
olduğunun anlaşılması, üretim ve tüketim dengesinin
kapsamlı bir şekilde incelenmesi, yerli üreticilerin korunması
ve yerli üretimin artırılması için hangi adımların
atılması gerektiği, ithalata duyulan ihtiyacın
azaltılması için hangi politikaların hayata geçirilmesinin
doğru olduğu, üretim planlamasının yapılarak fiyat
istikrarının sağlanması için hangi önlemlerin
alınması gerektiği konularında detaylı bir
araştırma yapılması amacıyla 12/2/2019 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 13/2/2019 Çarşamba günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklama
üzere, öneri sahibi İYİ PARTİ Grubu adına Konya
Milletvekili Fahrettin Yokuş.
Buyurun Sayın Yokuş. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA FAHRETTİN
YOKUŞ (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi İYİ PARTİ Grubu adına saygıyla
selamlıyorum.
Söz konusu araştırma önergesi gerçekten
ülkemizin bugün yaşadığı gıda sorunlarıyla
alakalı en önemli sorun. Bugünlere nasıl geldik? diye Hükûmetin bir
öz eleştiri yapması yerine, her zaman yaptığı gibi
başkalarını suçlama alışkanlığı devam
ediyor. Bir günden bir güne de Ya, biz yönetim yeteneğimizi kaybettik,
zafiyet içindeyiz bir zamanlar Sayın Cumhurbaşkanının
ifadesiyle- metal yorgunluğu yaşıyoruz. Yıllarca iktidar
olmak demek yıllarca aynı yemeği yemek gibi bir şey. Böyle
olunca her şeyi tozpembe görme hastalığı bize
bulaştı. bu itirafları yapsanız biz burada size hiç
eleştiri yapmayız Ya, artık ayakları yere basmaya
başlayacak herhâlde. deriz ama yok, hep geçmişi kötüleyerek, hep kendi
döneminizde Şunları biz yaptık, bunları biz yaptık.
dediğiniz, çoğunun da fos çıktığı olaylardan biri
de tarım, hayvancılık.
Bir kere, gayrisafi millî hasıladan yasa
gereği, kanunlar gereği, kendi yaptığınız
bazı kanunlar gereği çiftçiye hakkını vermediniz,
hayvancılık yapanlara hakkını vermediniz. Hatta köylerden
kentlere göçün daha da hızlanması için her şeyi
yaptınız. Niye? Avrupa Birliği böyle diyor: Tarımdaki
nüfusunuz fazla, indirin aşağıya. Bunları şimdi
unutmuş gibi kolayını buldunuz yine. Çiftçi suçlu, manav suçlu,
marketçi suçlu, kabzımal suçlu, halci suçlu, aracı suçlu, hatta bu
gıda ürünlerini taşıyan tır şoförleri bile suçlu, bir
masum sizsiniz. Köprülere, yollara zam yapan siz değilsiniz, mazotu uçuran
siz değilsiniz, gübrenin fiyatlarını katlatan siz
değilsiniz, tarım girdilerini artıran siz değilsiniz; siz
masumsunuz hep, zaten hep masum oldunuz. Yahu kardeşim, benim çiftçim
elektrik parasını ödeyemiyor, elektrik, Konyada. Niye? Kuyulardan
aldığı suyun parasını ödeyemiyor, icralık,
traktörler icralık. Ama siz her işin kolayını buldunuz. 95
kuruşa buğdayı alacaksınız, arkasından bu ülkede
1 lira 60 kuruşa buğday ithal edeceksiniz. Ondan sonra
çıkacaksınız Biz köylümüzü, çiftçimizi seviyoruz. Hadi oradan!
Kimi kandırıyorsunuz siz? Artık köylü de kanmıyor, köylü
de. Ve siz bütün gıda ürünlerinde gümrük vergilerini
kaldıracaksınız. Niye? Efendim, iç piyasayı dengelememiz
lazım, enflasyonu aşağıya çekmemiz lazım. Yani yüksek
enflasyon çıkarsa o yüksek enflasyonun bedeli ekonomiye daha fazla olur.
En iyisi biz çiftçinin ürettiklerini, çiftçiyi, hayvancılık
yapanları yakalım, milletin öte tarafını kurtaralım.
gibi maalesef adaletsiz, hukuksuz bir uygulamaya gittiniz.
İç piyasaları baskılamaktan
başka yaptığınız hiçbir şey yok. Öyle
ayıplar yaptınız ki burada çoğunu söylemeyeceğim ama
hani, siz bu rakamı çok seversiniz, hani dünya
rakamlarınızı. Dünya Gıda ve Tarım Örgütünün size
rakamlarını söyleyeyim, ondan sonra, nasıl ülkeyi
yönetemediğinizi bir kere daha görün. 2003 yılında iktidara
geldiğiniz gün (FAO) Gıda ve Tarım Örgütünün endeksi 100dü,
bizimki de 101, Türkiye. 2015 yılında dünyadaki Gıda Fiyat
Endeksi 168e çıktı yani yüzde 68 arttı. Kaç yılda? On iki
yılda dünyada yüzde 68 arttı. Türkiye ne oldu? 298e çıktı,
yüzde 198 oranında arttı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Bir dakika
daha alayım Sayın Başkanım.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen Sayın
Yokuş.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) 2018
yılına geldiğimiz zaman -dikkat buyurun, AK PARTİli
değerli kardeşlerimiz dikkat buyurun- 2015te yüzde 68 olan FAOnun
Gıda Fiyat Endeksi artışı 2018de yüzde 64e düştü.
Siz nereye çıkardınız? Yüzde 359a çıkardınız.
Kaç katı? 5,5 katı. Ha, ben size bir tüyo vereyim: Bunu
yapsaydınız bu hâle düşmezdiniz. Avrupa, çiftçisine sizin
verdiğiniz teşviklerin 5 katını veriyor da, işte, bu
endeks onun için sizden 5,5 kat düşük. Ama aklımızı da
versek size, anlamıyorsunuz; fikrimizi de söylesek, anlamıyor ve
bildiğinizi yapıyorsunuz. Vallahi, 31 Martta da çiftçi size
bildiğini yapacak çünkü çiftçinin sizden 80 milyar alacağı var,
borcunuzu ödeyin.
Saygılar sunuyorum.
Teşekkür ediyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Rıdvan Turan.
Buyurun Sayın Turan. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika.
HDP GRUBU ADINA RIDVAN TURAN (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Ciddi bir gıda krizi içerisinde olduğumuz
ayan beyan ortada. Bugün Migros, sebze reyonuna, soğan reyonuna 3 kiloyla
sınırlıdır. diye bir ilan asmış.
Şimdi, Tarım Komisyonu
toplantılarında çoğunlukla bize söylenen şöyle bir şey
var: Yahu, sürekli eleştiriyorsunuz, sizin çözüm öneriniz nedir? Ben
size çözüm önerilerinden bahsedeyim.
Değerli arkadaşlar, içinde olduğumuz
durumu kavrayabilmek için 2 anahtar kavrama ihtiyaç var: Gıda
egemenliği ve gıda güvencesi. Biri olmadan diğerinin
olmayacağı kavramlar bunlar. Gıda güvencesi, güvenilir, yeterli,
sağlıklı, herkesin ulaşabileceği düzeyde gıdaya
ulaşım hakkı demek. Fakat gıda güvencesinin sağlanabilmesi
için mutlaka gıda egemenliğinin olması gerekir. Gıda
egemenliğiyse ne ekeceğimize, ne üreteceğimize, nasıl
üreteceğimize, hangi girdilerle üretim yapacağımıza, ne
kadar üreteceğimize karar verme hakkıdır. Dolayısıyla
üreticinin ve tüketicinin gıda egemenliğinin olmadığı
koşullarda gıda güvencesini sağlamak, herkese
ulaşılabilir düzeyde ürün ulaştırabilmek ne yazık ki
mümkün değildir. Türkiye'de gıda egemenliği ortadan kalkmış
durumda. Peki, sorulacak tabii, nasıl olacak bu? Yani gıda
egemenliği nasıl sağlanacak? Biz kendi ürettiğimize karar
veremiyor muyuz? Evet, ne yazık ki Türkiye'de üretici kendi
ürettiğine kendisi karar veremiyor. Karar vermesi
Aynı borsa
oyuncuları gibi, girdi fiyatlarına bakarak hangi ürünün piyasada ne
kadar prim yaptığını dikkate alarak takip ediliyor. Yani
aslında neyi nasıl üreteceğimize, ne kadar üreteceğimize
bizler değil, uluslararası tarım tekelleri, ecza firmaları,
kimya firmaları karar veriyorlar. Hâl böyle olunca iç piyasaya
sağlıklı, yeterli, kendi kendimize yeterli düzeyde bir arzı
sağlayabilmek ne yazık ki mümkün olmuyor. Peki, ne olacak?
Bakın, önerimiz şu: Bir defa, 1980den bu
zamana, özellikle de 2000le birlikte AKP eliyle özelleştirilmiş olan
bütün KİTlerin yeniden kamulaştırılması ve yeniden
kurulması lazım. Çiftçiyi destekleyen, piyasayı regüle eden,
çiftçiyi sübvanse eden bu kurumlar olmadığı koşullarda
çiftçi uluslararası sermaye karşısında tek başına
kalmış oluyor, organizesiz, örgütsüz kalmış oluyor.
Örneğin, yüzde 120 civarında, bir senede gübre fiyatları
arttı, bu yüzde 120lik gübre fiyatları artışını,
eğer TÜGSAŞ, İGSAŞ şu anda üretim yapabiliyor
olsaydı sübvanse edecekti ve bu artış ürüne
yansımayacaktı. O nedenle de 1 kilo soğanın bir yılda
yüzde 230 civarında fiyatı artmamış olacaktı. Demek ki
bir defa KİTleri yeniden açmak gerekli.
İkincisi, bakın, ilginç bir şey
söyleyeceğim: Paradigmamız yanlış, bu paradigmadan
çıkmak lazım yani bu tarımsal paradigmayı
değiştirmek lazım. Küçük çiftçi üretimini, küçük aile tarımını
kalkındıracak önlemler almaksızın Türkiye
tarımının kurtulabilmesi mümkün değil. Niye söylüyorum
bunu? Birleşmiş Milletlerin yaptığı bir
araştırma var, diyorlar ki; dünyada bin ayrı alanda
araştırma yapılmış ve bunun sonucu
ulaştıkları şey şu: Küçük aile çiftçiliği
endüstriyel tarım uygulamalarına göre yüzde 50 ila yüzde 170
arasında daha verimlidir ve her şeye rağmen, şu anda
dünyada tarımsal üretimin yüzde 80i küçük aile işletmeleri
tarafından yapılmaktadır. Dolayısıyla ancak ve ancak,
tasfiye olmuş olan, uluslararası tarım tekelleri karşısında
yalnız başına kalmış olan, girdi maliyetleriyle kâr
edemez hâle gelmiş olan küçük aile çiftçiliğini destekleyerek
tarımı güçlendirmek ve kurtarmak mümkün. Arkadaşlar, yoksa açık
söyleyeyim, yani tanzim satış firmalarıyla, şununla bununla
bu işin altından kalkmak mümkün değil. Tanzim satış
firmaları, çok ayan beyan belli, seçime yönelik alınmış bir
karar ve bir uygulama. Eğer üretimi güçlendirmezseniz, eğer
uluslararası sermaye karşısında çiftçiyi destekleyecek
önlemler, tedbirler almazsanız bunu tanzim satış
firmalarıyla ortadan kaldırabilmek ne yazık ki mümkün
görünmüyor.
Şimdi, bir defa, endüstriyel tarım
uygulamalarının giderek verimsizleştiği ve Türkiyede 3,2
milyon hektar tarım alanının artık tarım yapılmaz
hâle geldiği bir gerçeklik. Çünkü kullandığınız gübre
toprağı öldürüyor, kullandığınız ilaçlar
toprağı öldürüyor, verimliliği giderek düşürüyor, gübre
kullanmadığınız koşullarda üretim yapmanız
imkânsız hâle geliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Turan, tamamlayalım
lütfen.
RIDVAN TURAN (Devamla) Dolayısıyla
monokültür yerine polikültür esaslı, farklı ürünlerin üretimini
içeren, küçük aile çiftçiliğini destekleyen, onların kooperatifler ve
köylü sendikalarında örgütlenmesinin önündeki bütün yasal mevzuat engellerini
ortadan kaldıran, küçük aile çiftçiliğini girdiler
açısından destekleyen yeni bir tarım paradigmasına ve
tarım politikasına ihtiyaç var. Değerli arkadaşlar, bu
olmadığı koşullarda öldür Allah bu işin altından
kalkmak mümkün değil. O nedenle şu anda bir gıda probleminden,
bir gıda krizinden bahsediyorsak, evet, bunun bir kısmı
mevsimsel etkilerden dolayıdır falan ama esas mesele, iktidarın
yanlış tarımsal uygulamaları sebebiyledir. Bu konuda köklü
bir değişiklik yapılmadan tarım krizini çözmek mümkün
değildir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu.
Buyurun Sayın Gaytancıoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Biri ampul yakıyor,
biri şapka takıyor, biri baret takıyor; bunları ne
yapacağız Başkanım böyle ya?
CHP GRUBU ADINA OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne)
Evet, bu şapkayı niye taktım, bilin bakalım. Bu şapka
size bir şey hatırlatıyor mu, unuttuğunuz bir şeyleri?
Atatürkün efendisi olan köylüyü unuttunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Unutmadık.
OKAN GAYTANCIOĞLU (Devamla) Evet, çiftçi hiç
aklınıza gelmiyor
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sizin aklınıza
kürsüde geliyor, biz her zaman beraberiz.
OKAN GAYTANCIOĞLU (Devamla)
bizimse
aklımızdan hiç çıkmıyor çiftçiler.
Bu şapka, iktidara geldiğinizde 1 milyar
lira olan çiftçinin borcunun şimdi 110 milyar liraya geldiğini size
hiç hatırlatmıyor mu? Çiftçinin ne kadar çok borçlu olduğunu
bilmiyor musunuz? Tarlasının ipotekli olduğunu, traktörünün
ipotekli olduğunu, ahırdaki hayvanlarının bile ipotekli
olduğunu bilmiyor musunuz?
Evet, çiftçiyi unuttunuz. Neden? Çünkü başka
ülkelerin çiftçilerini destekliyorsunuz. Başka ülkelerin çiftçileri
nedense 1 numara, bizim çiftçi gündeme bile gelmiyor.
Evet, bu şapka, yasayla alması gereken tam
154 milyar lirayı yani -siz söylüyorsunuz ya katrilyon lira diye- 154
katrilyon lirayı vermediğiniz çiftçinin şapkası.
Bakın, başka ülkelerden ne alıyoruz,
hepsi de bizde yetişen ürünleri alıyoruz: Buğday alıyoruz,
arpa alıyoruz, tütün, mısır, soya, ayçiçeği, çeltik
alıyoruz. Kendi yetiştirdiğimiz canlı hayvana,
kırmızı ete ve bunların hepsine tam 94 milyar dolar ödedik.
Neden ödüyoruz peki? Bizde pahalı mı? Hayır. Bakın, biz
çiftçiden 94 kuruşa buğday aldık. Açın, bakın
TÜİK verilerine; doğru mu söylüyorum, atıyor muyum. Peki,
Rusyadan niye 1 lira 31 kuruştan buğday ithal ediyorsunuz? Bizde
mısır 84 kuruş, Rusyadan 1 liraya aldınız. Bizde
ayçiçeği 2 lira 32 kuruş, Ukraynadan 2 lira 39 kuruşa
aldınız. Bizde soya 1 lira 72 kuruş, siz Brezilya ve
Arjantinden 2 lira 2 kuruşa aldınız. Neden böyle
yapıyorsunuz?
Bakın, tarlada çiftçinin
yangınını söndürmeden tanzim satışlarla bu iş
olmaz, kısa vadeli çözümlerle bu iş olmaz, Atatürkün efendisi olan
köylüyü kalkındırmadan bu iş olmaz.
Bakın, dün TÜİK yeni bir veri
açıkladı, kırmızı et üretiminde yüzde 12
düşüş var. Evet, siz, hayvan besleyen besiciye iki ay sonra, üç ay
sonra kestireceğim derseniz, fiyatları sürekli düşürürseniz,
sürekli hayvan ithalatı yaparsanız, sürekli et ithalatı
yaparsanız, e, Türkiyede de üretim azalır. Bu, ette; bunu diğer
ürünler de izleyecek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OKAN GAYTANCIOĞLU (Devamla) Sayın
Başkan toparlıyorum.
BAŞKAN Buyurun.
OKAN GAYTANCIOĞLU (Devamla) Bir zamanlar, çok
değil, bakın, iki üç sene önce burada domates krizini
konuşuyorduk, diyorduk ki: Rus uçağını vurduk, domatesler
elimizde kaldı. Şimdi, domates yok. Niye yok? İnsanları
sıraya diziyorsunuz, kuyruğa diziyorsunuz, İki kilodan fazla
alamazsın. diyorsunuz çünkü yok. Artık çiftçiyi küstürdünüz,
Atatürkün efendisini küstürdünüz. Ama siz domates hesabı yerine, mermi
hesabı yapıyorsunuz; bu şekilde bu iş olmaz.
Bu şapka aklınızdan
çıkmasın, baktıkça hatırlayın, Atatürkün efendisini
hiç unutmayın. O efendiye siz, cumhuriyet tarihinde ilkler
yaşattınız. 1 litre süt sattı, 1 kilogram yem alamıyor;
bu, cumhuriyet tarihinde ilk. Kırsal boşalıyor, köylü üretimi
terk ediyor, Türkiyeyi kıtlık bekliyor, ısrarla söylüyoruz, siz
bunları görmezden geliyorsunuz. Hâlâ aklınız fikriniz sıfırlamada,
gümrük vergilerini sıfırlamaya çalışıyorsunuz, sözüm
ona ucuza ürün yedireceksiniz; böyle olmaz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Biz her gün
hatırlıyoruz çiftçimizi.
BAŞKAN Öneri üzerinde Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına Kars Milletvekili Yunus Kılıç.
Buyurun Sayın Kılıç. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA YUNUS KILIÇ (Kars)
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; tabii, Okan
Hocam, çiftçiyi hatırlamamız için bize şapka taktı ama biz
çiftçiyi hiç unutmuyoruz. Biz, çiftçiyi, sadece şapkalı adam olarak
da hatırlamıyoruz, biz çiftçimizin sürekli yanındayız.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Şapkayı
çıkartalım. da derler şimdi.
YUNUS KILIÇ (Devamla) Ama şunu bilmeniz
lazım: Çiftçi sizi hiç hatırlamak istemiyor, sizin dönemlerinizi hiç
hatırlamak istemiyor. Onu da bilmenizi isterim.
Saygıdeğer milletvekilleri, tabii,
gıda fiyatlarındaki artışı yok sayamayız, elbette
gıda fiyatlarında beklenmeyen, makul sayılmayacak derecede bir
fiyat artışı var. Fakat tabii, gıda sektörünün şöyle
bir şanssızlığı var: Gıdanın ana girdileri
mazottur, gübredir, ilaçtır ve hepinizin bildiği üzere, biz
bunların hemen hemen hepsinde, büyük bir kısmında ithalatçı
bir ülkeyiz. Dolayısıyla dolar kurunda meydana gelen
artışın en fazla etkilediği alan tabii ki tarım
sektörüdür. Şöyle ki: Bakın, sadece yaş sebze meyve
fiyatlarında yıllık artış ocak ayında yüzde
64lere ulaşmıştır. Evet, ülkemizde bir enflasyon,
dalgalı kurdan kaynaklanan bir dalgalanma vardır ama gıda
fiyatlarında bu çok daha fazladır. Sebep? Türkiye üzerinde
yapılmak istenen uluslararası baskıların da bir sonucu
olarak tarım sektöründeki fiyat artışları anormal
seviyelere çıkmıştır.
Peki, dünyanın yapmak istediği bu
baskılar karşısında, önemli olan, Türkiye şu anda ne
yapıyor; bir iki cümle de izin verirseniz bunlarla alakalı
söyleyeyim.
Arkadaşlar, birçok başlıkta
düzenlemeler yapıyoruz. Enflasyonla topyekûn mücadele kapsamında et
fiyatlarının ucuzlaması için bir proje başlattık,
biliyorsunuz. Et ve Süt Kurumu fiyatları indirdi, gübre ve yemde
indirimler başladı, elektrik fiyatlarında indirimler oldu,
bazı vergi indirimleri sağlandı, seracılığa
destek paketleri açıklandı. En son olarak da Hükûmetimizin
yapmış olduğu tespitler sonucunda, bu gıda
fiyatlarındaki artışın aslında piyasa şartlarından
da kaynaklanmadığı, bazı spekülatörlerin,
fırsatçıların, tefecilerin bunu körüklemesi sonucu
artış olması nedeniyle -hepinizin malumu olduğu üzere- son
günlerde tanzim satış mağazaları
aracılığıyla bu spekülatif artışları ortadan
kaldırmaya yönelik önemli adımlar atıyoruz. Bakın,
Türkiyede bunlar gerçek bir sebebe dayanıyor olsaydı tanzim
satışlar açıldıktan sonra özellikle bu önemli yaş
sebze ve meyve fiyatlarındaki artışlar yarı fiyatına
iner miydi? Yani önceden 7 liraya, 8 liraya almış olduğumuz
salatalık, domates bugün 2 lira, 3 liraya kadar düştü. Bunların
gerekçeleri, artışlardaki gerekçeler sağlıklı ve
doğru olsaydı bunlar bugün bu şekilde düşemezdi.
Elbette, hükûmetlerin işi sebze meyve
satışıyla alakalı gayretler olmayabilir ama Türkiyede
gelmiş olduğumuz durum buraya müdahale edilmesi gerektiğini
gösteriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YUNUS KILIÇ (Devamla) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
YUNUS KILIÇ (Devamla) Bu, vatandaşımızın
spekülatif ortamlardan daha az etkilenmesinin önüne geçilmesiyle alakalı
bir tasarruftur, sahada karşılığını
bulmuştur ve tüketiciyi de korumak zorunda olan devlet şu anda o
vazifesini ziyadesiyle yerine getirmeye başladı. Sektördeki
birtakım esnafın, birtakım komisyoncunun, zincir marketlerin bu
müdahalelerini ortadan kaldırmaya yönelik ciddi faaliyetler
yapılmakta. Ben inanıyorum ki yakın zamanda, özellikle
yazın da gelmesiyle beraber, örtü altı dışındaki
ürünlerin de piyasaya çıkmasıyla beraber gıda enflasyonu da
Türkiyede şu andaki genel enflasyon seviyelerine inecektir. Bu konuda
şu anda Sayın Cumhurbaşkanımızın
başlattığı bu faaliyetin psikolojik etkisinin bile sahada
hemen görülmeye başladığını ve
insanımızın buna ciddi bir şekilde rağbet
gösterdiğini ve piyasa düzenleyici görevini ziyadesiyle yerine
getirdiğini görmüş olmaktan da mutlu olduğumu ifade ediyor,
hepinize en derin saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
şimdi mevzubahis, kürsüde polemiği yapılan kasket bu. Sayın
Tarım Komisyonu Başkanı şöyle diyor: Kasketi
unutmayın. diyorsunuz ama çiftçi sizin dönemlerinizi unutmak istiyor.
Ben Manisa milletvekiliyim. Tütün
başfiyatı Akhisar da açıklanırdı sayın grup
başkan vekilim de bilir- çiftçi kasketini alır, fiyat güzelse kasketi
havaya atar, Hürriyet gazetesi fotoğrafını çeker: Tütün bu
fiyat, kasket havada. ama eğer tütün başfiyatı iyi değilse
bakan açıklama yapar, çiftçi kasketi yere vururdu. Cumhuriyet Halk Partisi
döneminde biz bu kasketi hiç havadan indirmedik ama AK PARTİ döneminde
kasket yerde kardeşim, tamam mı? Kasket yerde, AK PARTİ
döneminde kasket yerde. (CHP sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
bu yaklaşım çiftçiye hakarettir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Çiftçinin kasketini yere
çaldırdı bunlar.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) Hayır, o tarihleri
bir hatırlayalım ya, hangi tarihti o?
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.- HDP Grubunun, Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk
Gergerlioğlu ve arkadaşları tarafından, kamu personeli alımlarında
uygulanan mülakatlarda yapıldığı iddia edilen
usulsüzlüklerin araştırılması amacıyla 6/2/2019
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 13 Şubat 2019 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
13/2/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 13/2/2019 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Fatma
Kurtulan
Mersin
HDP
Grubu Başkan Vekili
Öneri:
6 Şubat 2019 tarihinde Kocaeli Milletvekili
Sayın Ömer Faruk Gergerlioğlu ve arkadaşları
tarafından (1466 sıra numaralı) kamu personeli
alımlarında uygulanan mülakatlarda yapıldığı
iddia edilen usulsüzlüklerin araştırılması amacıyla
Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak
görüşmelerinin 13/2/2019 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önce, önerinin gerekçesini
açıklamak üzere öneri sahibi Halkların Demokratik Partisi Grubu
adına Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu konuşacak.
Buyurun Sayın Gergerlioğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
HDP GRUBU ADINA ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU
(Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Bugün, haksızlığa
uğrattığınız yüz binlerce gencin adına
konuşacağım. KPSS, mülakat rezaletleri ve güvenlik
soruşturması skandalları üzerine konuşacağım ve
belgelerle konuşacağım. Değerli arkadaşlar,
gençlerimiz on altı yıl en azından okurlar ve sonunda, okulu
bitirdikten sonra bir işe girmeye çalışırlar. Önlerinde
işe alınma problemi vardır, KPSS vardır. KPSS için de
dershanelere giderler ve sonunda KPSSye girerler, yüksek puan alırlar
ancak iktidarınızın mülakat oyunuyla, yüksek puan alanlar
mülakatta elenir. Mahkemelere giderler, mahkemelerden sonuç çıkmasına
rağmen, tekrar bakanlık mülakat yapar ve yine eler. Mülakatı
geçip atansa bile güvenlik soruşturmalarında olumsuz verirsiniz ve
bu insanlar görevlerine atanamazlar.
Bakın, Anayasa madde 5 diyor ki: Devlet,
halkını, toplumunu korumalıdır. Ancak şu anda siz,
toplumun önüne engeller çıkarmakla meşgulsünüz, yüz binlerce gencin
hakkını yiyorsunuz. Parti merkezlerinizden gelen listelerle insanlar
işe alınıyor.
Bakın, güvenlik soruşturmalarıyla
ilgili mevzuatı da araştırdım. 4045 sayılı yasa
diyor ki: Askeriye, Emniyet ve istihbarat personeli alımlarında
güvenlik soruşturması yapılır, diğerlerinde
yapılmaz. Ancak yandaşlarınızı almak için burada,
yasada bir yönetmelik değiştirdiniz ve tüm alımlara şamil
kıldınız bunu. Aslında, yönetmelik de yasa da Anayasaya
aykırı olamaz. Bir yönetim, halkının üzerinde ceberut bir
güç olamaz. Güvenlik soruşturmalarında sosyal medya
araştırması, kişinin dünya görüşüyle ilgili
araştırmalar yapılıyor ve iktidarınıza
aykırı bir şey düşünüyorsa bu kişileri işe almıyorsunuz.
Aslında, güvenlik soruşturması olumsuz gelse bile Emniyet,
istihbarat ve askeriye dışındaki işlerde işe
alınır, kurul başkanının kararıyla
yapılır bu. Mevzuat böyle söylüyor ama mevzuatı dinleyen kim?
Türk Ceza Kanunu 122 diyor ki: Bir kişinin işe alınmasını,
ekonomik faaliyetini engelleyenler bir ile üç yıl arasında hapis
cezası alır.
Mülakat mağdurları bize çok
başvuruyor ve diyorlar ki: Eğer biz Kürt isek işe
alınmıyoruz, eğer Alevi isek işe alınmıyoruz,
eğer size- muhalif dindarsak işe alınmıyoruz veyahut da
KHKli yakınıysak işe alınmıyoruz. Yüz binlerce
kişinin başvurusu var burada bakın, değerli
arkadaşlar, göstereceğim şimdi size. Bakın, KPSS
6ncısı Erkan Demir, 93 puan almış, mülakatta 56ya
indirilmiş. Bir öğretmendi bu. Yine, Berfin Aslan, Türkiye 5incisi
olmuş biyoloji alanında, çok başarılı ve mülakatta 51
puana indirilmiş. Kendisine sordum: Berfin, sana mülakatta ne sordular?
Bakın ne sorulmuş: Gezi Parkındakiler sence şehit mi?
İdolün kim? Hangi gazeteyi okuyorsun? İnternette hangi sitelerde
geziniyorsun? Öğrenciyken hangi evde kaldın? Kardeşin
üniversitede hangi evde kaldı? Annen, baban ne iş yapıyor?
Veyahut da başkalarına da şunu soruyorlarmış: Reis
denince aklına ne gelir? Dünya beşten büyüktür. diyen kim?
Tarık Akan hakkında ne düşünüyorsun? Ezanın Türkçe
okunması için ne düşünüyorsun? gibi sorular. Berfin diyor ki:
2016da 91 puan aldım, Türkiye 5incisiydim, babamın cenaze gününde
buna rağmen gittim, mülakata girdim ve tüm soruları da bildim ancak
atanamadım.
Başka, bakın, devam ediyoruz. Türkiye
4üncüsü, kaç puan almış? 91; 53e düşürülmüş mülakatta.
Onu da geçiyoruz, bakın, Deniz Eren Demir, Türkiye 1incisi olmuş
fizik öğretmenliği bölümünde, 88 puan almış, 54 puana
mülakatta düşürülmüş, bu tür sorularla düşürülmüş. Bunlar
kul hakkıdır arkadaşlar, Allahtan korkun, bunlar
vicdansızlıktır ve hukuksuzluktur, apaçık belgeleriyle
burada. Bakın, yüzlerce, binlerce insanın belgeleri burada. Yüksek
puanlar almışlar ve mülakatta sırf sizden
olmadığı için puanlarını düşürmüşsünüz.
Nasıl yapmışsınız bunları? Gizli belgeler de
elimde. Nedir bunlar? Emniyet, istihbarat, fişleme notları.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Gizli
belgeler nereden eline geçti ya?
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla)
Mahkeme dosyalarından ele geçirildi. Çünkü bu insanlar
BAŞKAN Sayın Gergerlioğlu -bir
dakika- süre ekliyorum, tamamlayalım lütfen.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) Bu
insanlar mülakatla atanamayan veyahut da güvenlik soruşturması sonucu
atanamadıktan sonra idare mahkemelerine gittiler ve idare mahkemesi
dosyalarına bu fişleme notları yansıdı. Bakın, ne
diyor burada: Falanca şahıs kendisi hakkında olumsuz hiçbir
bilgi, belgeye rastlanmamakla birlikte babası HDP il yönetiminde
çalışıyormuş. Abisi bir gösteride görüntülenmiş.
Veyahut da bir başkası Erkek kardeşi falanca okulda staj yapmış.
kendisi hakkında hiç olumsuz bir şey yok. Veyahut da bir
başkası, kendisi hakkında hiç olumsuz bir şey yok diyor
bakın, belge burada, göstereyim- Annesi falanca kreşte
aşçılık yapmış. Veyahut da bir bankada hesabı
varmış yakının, kendisiyle alakalı hiçbir şey
yok. Böyle bir sürü belge, bakın. Ne diyor bu insanlar: Biz bunun için il
millî eğitim müdürlüklerine gittik sorduk. Millî eğitim
müdürlüğü yetkililerinin İtirazdan sonuç beklemeyin; bize gelen
listede adınız çizilmişti, devlet sizi sakıncalı
olarak gördüğü için eledi. şeklinde alaycı
tavırlarına maruz kaldık. Herhangi bir suça
karışmamış olmamız, yasa dışı bir
oluşuma üyeliğimizin olmaması yani kısaca sicillerimizin
temiz olması devletimizin nezdinde bir önem arz etmiyormuş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) Lütfen
bir dakika daha.
BAŞKAN Ek süre sadece bir dakika veriyorum
Sayın Gergerlioğlu, artı bir dakika süre verdim ben size.
Tamamlayalım lütfen.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) Peki.
Benim söyleyeceğim şu arkadaşlar:
Bakın, buradaki vicdansızlık, hukuksuzluk apaçık
ortadadır. Adaleti ve hukuku yerle bir ettiniz. Size bir önemli
deyişimizi hatırlatıyorum: Alma mazlumun ahını,
çıkar aheste aheste. Bunu unutmayalım. (HDP sıralarından
alkışlar) Hukuksuzluğunuz kamu alanında bitmedi, şu
anda da kul hakkı yiyerek devam ediyor.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde İYİ
PARTİ Grubu adına Aksaray Milletvekili Ayhan Erel.
Süreniz üç dakika.
Buyurun Sayın Erel. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYHAN EREL
(Aksaray) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Türk
milleti; Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde kamuya memur
alımında üst düzeyde usulsüzlük yapıldığını
hepimiz bilmekteyiz. Doğal olarak, siyasi iradenin, kendi görüşüne
yakın üst düzey yöneticileri istediği makam ve mevkilere getirmesinde
kanımızca bir sakınca yok ama çok alt düzeydeki memurların
alımında bile AK PARTİli olma özelliğini aramak
sanırım ki diğer vatandaşlarımıza yapılan en
büyük haksızlıktır.
Mesela, demin burada hatip söyledi, 90 puan alan
arkadaşlarımızın puanlarının 53e
düşürülmesi, bunun yanında
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) HDPli
arkadaş mı söyledi?
AYHAN EREL (Devamla) Bilmiyorum, buradaki hatip
arkadaş söyledi. Bende de belgeler var.
Başarısız olan
arkadaşlarımızın
Mesela, 64 KPSS puanı olan bir
arkadaşımıza 95 puan verilmiş, yine, 71 puan alan bir
arkadaşımıza 95 puan verilmiş ve memur olmaları sağlanmış.
Bunun yanında 90 alan bir arkadaşımıza 54 puan verilerek
başarısız olması sağlanmış.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Adalet ve Kalkınma Partisinin diğer bir
usulsüzlüğü de daha çok belediyelerde yaşanmakta. Belediye
başkanlığından gelen milletvekili arkadaşlarım
bilirler, kendilerine istisnai memur olarak özel kalem müdürü atıyorlar,
daha sonra bu özel kalem müdürleri kanunda aranan süre dolduktan sonra da
Türkiyenin en gözde ve güzide kurumlarına üst düzeyde memur olarak
atanıyorlar. Dolayısıyla burada bir kul hakkı yenilmiş
oluyor. KPSSden 100e yakın puan alan bir
vatandaşımızın bu belediyenin özel kalem müdürünün
işgal ettiği veya getirildiği kadroya getirilmesi gerekirken
belediye başkanlarının bu yöntemiyle bu tür binlerce vatandaşımızın
hakkı gasbedilmiş oluyor.
Sizlerin hem başında adalet kavramı
olan bir parti olarak hem de inanıyorum ki inancınız gereği
kul hakkını yememeniz gerekiyor. Cenab-ı Hakkın
şehitlerden bile sorduğu kul hakkına riayet etmenizi bekliyor,
hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına Manisa Milletvekili Özgür Özel.
Buyurun Sayın Özel. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarım.
Millî Eğitim Bakanlığı 8
Şubat günü 20 bin sözleşmeli öğretmen atadı ve atama
sırasında ve sonrasında şaibeler ve soru işaretleri
kamuoyunun gündeminden hiç düşmedi. KPSSde 80 puan ve üzerinde not alan
200 öğretmenimiz, haksız mülakat puanlarıyla elendiler.
Mülakatta belli bir puanın altında mülakat puanı
alınması, yüksek sınav puanlarıyla ortalaması
alındığında atama yapılabilir puanın altına
düşünce otomatikman bu kişilerin bu hakkı elinden
alındı. Bu konuda yargı yolunun da fiilen kapalı
olduğunu göz önünde bulunduran bir öğretmenimiz Muğla İl
Millî Eğitim Müdürünün yanına vardı ve
uğradığı haksızlığı sordu. Milli
Eğitim Müdürü Ankaradan gelen liste doğrultusunda hareket ediyoruz,
inan, bizim sana bir garazımız veya bizim burada bir
haksızlığımız, hukuksuzluğumuz yok. dedi.
Ankaradan gelen liste şöyle oluşuyor:
Normalde, mülakatlar yapılırdı -bu son saray düzeninden önce-
sınavı, mülakatı sonucunda atananların bir yıl sonra
asaleti tasdik oluyor, bu sürede kendisiyle ilgili de güvenlik soruşturmaları
elbette devlet tarafından yapılıyordu. Ama şimdi, güvenlik
soruşturmasını mülakattan önceye çekip, MİTten alınan
raporlara bakıp, AK PARTİ aidiyetinin bir avantaj, AK PARTİ
muhalefetinin dezavantaj olduğu bir süreci
yaşadığımız herkesin malumu ve burada somut bir
örnekle karşı karşıyayız. Somut örneğimizin
öğretmeni Deniz Eren Demir. Deniz Eren Demir fizik öğretmenliği
kategorisinde girdiği sınavda 88,29 puan almış ve 88,29luk
puanıyla girdiği mülakat sınavında kendisine 54 verilerek
tercih yapamaz noktaya getirilmiş sınavın 2ncisi. KPSS 2ncisi
Deniz tercih yapamıyor çünkü mülakattan 54 vermişler. E, belki de
gerçekten mülakatta kötüydü. diyebilirsiniz. Deniz, bu sınava iki sene
önce 2016da da girmiş. 2016da da darbe sonrası, 2016da da her türlü
hassasiyet, hatta OHAL koşullarında yapılan bir mülakat. Deniz,
2016da bugün 88,5 aldığı sınavdan 90 almış ama
mülakattan 95,67 almış. O gün kendisi tercihte bulunmamış.
Neden? Kendisi açıklıyor: Evlilik durumu varmış, altı
yıl mecburi hizmet varmış, özel hayatındaki sorundan
dolayı tercihte bulunmamış. Nasılsa bilgim tamam,
mülakatım yüksek. demiş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özel, tamamlayın
lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Deniz diyor ki: Fizik
bilgisiyse tamam, 90 alıyorum, mülakattan da 96 aldım, önce evlilik
durumum belli olsun, seneye bir daha girerim. Arada bir tek
değişiklik var, normal bir sınav ve bu MİTten gelen
bilgiler, Ankaradan gelen listeler karıştırması olmadan
olan mülakatta sorun yokken, şimdi bir bakıyorlar Deniz
kızımızın bir sorunu var. Sorunu ne? Sorunu solcu olmak,
sorunu muhalif olmak. Sen sosyal demokrat yapıda, sol yapıda, muhalif
kimlikte birisisin ama hakkında bir soruşturma yok, bir hakaret yok,
bir şey yok, hiçbir şey yok. Ama Denize mülakattan 54ü
çakıyorlar, atama yaptırmıyorlar. Hak mı, hukuk mu? Vicdan
mı kardeşim? Ya, düşünsenize CHP iktidarda olsun, sizin çocuklar
sınavdan 89 alsın, mülakatta 54 verilsin.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Hepsini
fazlasıyla yaptınız. Biz hâkimlik sınavı
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Bak bak Yaptınız.
diyor. Biz hangi tarihte yaptık söyle? Kime yaptık?
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Bize
yaptınız.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Hangi tarihte yaptık?
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Bana
yaptınız.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Peki, bak sana
yapıldıysa
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Partinin
adını öğren, o SHP idi, CHPden bahsediyor.
BAŞKAN Arkadaşlar
Lütfen
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Ne
konuşuyorsunuz bunları ya!
BAŞKAN Sayın Özkaya
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Sen konuşuyorsun!
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) -
Fazlasını yaptınız.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Çok iyi oluyor.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Daha
fazlasını yaptınız.
MURAT EMİR (Ankara) - Kardeşin nasıl
hâkim oldu o zaman? Kardeşin hâkim değil mi senin?
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Bak, ben sana söyleyeyim.
Arkadaşlar, şimdi
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Ümraniye
Gençlik Kolu Başkanınızı Niğdeye hâkim
yapmışsınız ya!
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Türkiye
1incisini elediniz.
MURAT EMİR (Ankara) Kardeşinin
nasıl hâkim olduğunu söyle o zaman?
BAŞKAN - Sayın Özel, bir dakika süre
verdim ben.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Grup başkan vekili
kontenjanı olursa
BAŞKAN - Peki, tamamlayalım lütfen.
MURAT EMİR (Ankara) Ali Bey, kardeşin
nasıl hâkim oldu, kardeşin?
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Bir dakika, arkadaşlar
BAŞKAN Arkadaşlar
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Ey sözleşmeli
öğretmenler, ey KPSS sınavına girenler, sınavda yüksek puan
alıp da mülakatta elenenler oltayı attık, su üstü oltası,
hemen vurdu, yakalandı, çekin, yayınlayın bunu.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Bırak
şimdi! Ben burada
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Diyor ki: Geçmişte 28
Şubat sürecinde ben hâkimlik sınavına girince siyasi
kimliğimden dolayı elendiğimi düşündüğümden bugün de solcuları,
bugün de benden olmayanları mülakatla eliyoruz biz. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Hayır,
hayır! Asla! O yalanı sen söylüyorsun!
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) İşte bu, arlanmaz,
utanmaz zihniyet!
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) O yalanı sen
söylüyorsun!
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Yazıklar olsun!
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Sana
yazıklar olsun! O yalanı sen söylüyorsun!
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Seni siyasi görüşünden
dolayı biri elediyse ona da yazıklar olsun!
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Sana
yazıklar olsun!
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Tencere dibin kara, seninki
benden kara. diyen bu intikamcı, bu rövanşist, bu kul hakkı
yiyen zihniyeti deşifre ediyoruz.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Yalan
söylüyorsun!
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Utan, kusurunla otur orada!
Ayıptır! (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Sana
yazıklar olsun! Tarihini yazdım ben bunun! Sen yalan söylüyorsun! Sen
otur orada! Sana ayıp! Kırk kere yaptınız. Tarihiniz
bununla dolu. Sana yazıklar olsun!
MURAT EMİR (Ankara) Ağabeyin HSYK üyesi!
HSYK üyesinin kardeşi böyle konuşamaz.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Ne mahzuru var?
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Ağzıyla itiraf
ediyor, ağzıyla! Ağzıyla Siz bana yaptınız,
şimdi de biz yapıyoruz. diyor. Yazıklar olsun! Suçüstü
yakalandın! Seni gidi rövanşist, utanmaz! Adıyla söylüyor ya!
Siz bize yaptınız, şimdi biz size yapıyoruz. diyor.
Rezalet! Rezalet!
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Hayır, biz
yapmıyoruz, onu sen söylüyorsun, ben öyle bir şey demedim.
BAŞKAN Öneri üzerinde Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Orhan Erdem.
Buyurun Sayın Erdem. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ORHAN ERDEM (Konya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HDP grup önerisi üzerinde
konuşmak üzere AK PARTİ Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öğretmenlik mülakatları başta çok
gündeme geliyor. Tabii ki önergenin de içeriği böyle. Bilmek farklı
şey, bildiğini anlatabilmek farklı şey. Öğretmenlikte
de sadece bilmesi değil, bildiğini de anlatabilmesi adına, 15
Temmuzdan sonra, güvenlik hassasiyeti de dikkate alınarak KPSS
dışında yeni bir mülakat getirildi. Sebebi, öğretmen olarak
atanmış ama bunu yapmaya imkânı olmayan, konuşma,
farklı engelleri bulunan kardeşlerimizin yaşadığı
sıkıntıları ve bunların öğrencilerinin
yaşadıklarını bir nebze hafifletebilmek ve onları
farklı alanda değerlendirmek adına bu mülakatlar getirildi. Ama
AK PARTİ bu mülakatı sonradan, hassasiyetleriyle, İsmet
Yılmaz Bakanımızın döneminde, 1 puanlık oynamanın
bile bin öğretmenin önüne veya gerisine getirdiğini fark ederek,
başta AK PARTİli vekillerimizin bu noktadaki önerileri, muhalefetten
gelen bilgiler, sendikalardan gelen bilgiler üzerine mülakatı, sadece KPSS
puanını vererek, güvenlik sorgulaması var ise eleme şekline
getirdi.
Şimdi, bahsettiğimiz konuda 60 bin
öğretmen çağırılıyor, 20 bini alınacak. Üç
mülakatta da -sordum- 1.000-1.100 arasında, güvenlik nedeniyle
sorgulaması olan öğretmen adaylarından elenen oluyor. Bunun 20
bine yansıması
Belki 200-300 öğretmenimiz bu noktada, güvenlik
bilgileri nedeniyle elenmiş oluyor; onun dışında hepsi
ırkı, dili, geçmişi, partisine bakılmaksızın
atanıyor. Bugün, atanan öğretmenlerimiz buradaki
konuşmaları dinlediklerinde belki gülüyorlar çünkü biz hepimiz hak,
hukuk noktasında aynı hassasiyete sahibiz.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - 1.200
öğretmen var atanamayan, onları da atayalım.
ORHAN ERDEM (Devamla) - Geçen dönem güvenlik
nedeniyle atanmayan öğretmenlerden davası bitmiş olan,
sorgulamalarında bir sonuç alınmayıp bu dönem atanan onlarca
öğretmeni ben de biliyorum. Türkiye Hükûmetimiz, AK PARTİmiz bu
noktadaki hassasiyetini devam ettiriyor çünkü Anayasanın Hizmete girme
başlıklı 70inci maddesi yasalarüstü bir temel ilke olarak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ORHAN ERDEM (Devamla) - Sağ olun
Başkanım.
Ve 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununun da 50nci maddesinin gereklerini uygulayarak alımını
yapmakta. Bu noktada, eksiklik veya yanlış görüldüğü takdirde de
Danıştay üzerinden dava edilerek çözülmekte. Kısacası, bu
noktayı şu anki Bakanımız da bütün bakanlarımız
da en hassas şekilde yürütmüş. Bu konuda bir Meclis
araştırması açılmasının gerekli
olmadığını düşünüyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Şimdi Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
3.- CHP Grubunun, Ankara Milletvekili Murat Emir ve
arkadaşları tarafından, FETÖ, Beyaz TV ve Melih Gökçek
ilişkisinin araştırılması amacıyla 12/2/2019
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 13 Şubat 2019 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
13/2/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu, 13/2/2019 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Özgür
Özel
Manisa
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Ankara Milletvekili Murat Emir ve
arkadaşları tarafından FETÖ, Beyaz TV ve Melih Gökçek
ilişkisinin araştırılması amacıyla 12/2/2019
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin (755 sıra
no.lu) diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 13/2/2019
Çarşamba günlü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere öneri sahibi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili
Murat Emir.
Buyurun Sayın Emir. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MURAT EMİR (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama başlamadan
önce, iki gün önce İstanbulda yaşadığımız elim
helikopter kazasında kaybettiğimiz şehitlerimize Allahtan
rahmet diliyorum, milletimizin başı sağ olsun. Ancak bu
vesileyle iki ay önce bu sorunu gündeme getirdiğimi, Savunma
Bakanlığına sorduğumu, Savunma Bakanlığına
UH-1 tipi helikopterlerin bütün modern ordulardan, envanterden
çıkarıldığını ve bunların sürekli kaza
yaptığını, Türkiye Cumhuriyeti ordusunun envanterinden ne
zaman çıkarılacağını sorduğumu ve Savunma
Bakanlığının da bana 2032ye kadar bu helikopterleri
kullanacağız. dediğini bu Meclisin ve milletimizin dikkatine
sunmak istiyorum. Yeter artık, bu kadar şehit yeter! Sorumluları
daha sorumlu davranmaya davet ediyoruz.
Değerli arkadaşlar, bugün önemsediğim
bir konuyu gündeminize sunacağım. Şimdi, Alaattin Kayayı
bilirsiniz, Zaman gazetesinin imtiyaz sahibi, İmaj Dış Ticaret
isimli bir şirketi var. Bu şirket 2004 yılında
İstanbul yolu üzerinde bir inşaat yapıyor; bu inşaatın
8 tane bağımsız bölümü var. Sonrasında bu FETÖ çatı
davasının bir numaralı sanığı olan Alaattin Kaya
bütün bu malları aslında gelini, kızı, oğlu ve
eşi üzerinde tutmasıyla meşhur ve MASAK raporlarında da bu
açıkça ortaya konuluyor. Sonrasında bu İmaj Dış
Ticaret AŞ 2006 yılında bölünüyor; bu binanın 7, 8
numaralı bağımsız bölümleri Aktör Dış Ticaret
isimli bir şirkete sermaye olarak konuluyor; yani Alaattin Kayanın
kızı, oğlu, damadı, gelini üzerindeki mülkiyetin bir
kısmı Aktör olarak devam ediyor. Aktörün sahipleri diyorlar ki
altı ay sonra Ya, biz bu şirketi yönetmeyelim, biz bu şirketi
yönetmeyelim. Kim yönetsin? 2 kişiyi Yönetim Kurulu üyesi atıyorlar.
Kim bunlar? Bakın, Ruhi Kurnaz ve Günay Tırhol. Kim bunlar?
Bakıyoruz, Ruhi Kurnaz BUGSAŞ ve BELKO Genel Müdürü, Günay Tırhol
da Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar AŞ Yönetim Kurulu üyesi ve
Ahmet Gökçek zamanında Ankaragücü Yönetim Kurulu üyesi.
Bakın, FETÖ davasının bir
numaralı sanığına ait bir mülkiyet
Geliyor Beyaz TVye
kontrat akdediyor, Beyaz TVyi oraya oturtuyor. İmza atanlar, o
şirket adına imza atanlar da Ankara Büyükşehir Belediyesiyle,
Osman Gökçekle ve Melih Gökçekle açık, organik bağı olan
kişiler.
Şimdi, iki tane soruyu sormak istiyorum
değerli arkadaşlar; birincisi şu: O binada da yine bu Kaya
ailesine ait başka mülkler var, İmaj Dış Ticaret AŞye
ait. TMSF nerede Kaya soyadını görüyorsa oralara el koyuyor 2016
yılında ama bu 2 daireye, bu 2 gayrimenkule el koymuyor çünkü orada
Beyaz TV ikamet ediyor. Bu nasıl olabilir? Yani TMSF bunu nasıl
görmez, nasıl bilmez, nasıl göz ardı eder? Kim koruyor Beyaz
TVyi? Gökçek ailesi mi koruyor? Gökçek ailesini kim koruyor? Bunların
FETÖyle bağlantısı bu kadar açık, ortada iken MASAK,
Cumhuriyet başsavcılığı neyi seyrediyor? Sizin
Hükûmetiniz her defasında FETÖyle etkili mücadele
başlatıyoruz. diyor, daha neyi bekliyorsunuz?
Bakın, burada dikkatinize sunmak istediğim
ikinci şey, burada aslında gerçek bir ticaret
olmadığına dönük açık belirtiler var. Yani aslında
burada, bu mülkte neredeyse kira bedelsiz oturduğuna dönük hayatın
olağan akışından çıkartacağımız
bulgular var. Şunu sormak istiyorum ve bu Meclisin şunu görmesini
istiyorum, şunu talep etmesini istiyorum değerli arkadaşlar:
Bizce bu kiralar ödenmemiştir. Kira -2007 yılında
akdedilmiş- 4 bin lira görünüyor. Bakın, iki tane
bağımsız bölüm, dışarıdan girişi var,
koskoca bir televizyon orada ikamet ediyor, 4 bin lira görünüyor ve ben iddia
ediyorum, diyorum ki: Aslında bu 4 bin lira da ödenmemiştir.
Şimdi, yapılması gereken hem MASAKın hem cumhuriyet
başsavcılığının hem de siyasi otoritenin harekete
geçmesi lazım. Aynı şekilde de eğer bu atılı suçu
kabul etmiyorlarsa da bize iftira atmak yerine, bizi tehdit etmek yerine
ödedikleri kiraların dekontlarını yüce Meclisle veya kamuoyuyla
paylaşmalarını bekliyoruz. Aksi hâlde FETÖ sanığı
birisinin malında, ücretsiz veya çok düşük bir ücretle yani bir
menfaat elde ederek hâlâ oturan bir televizyon durumuna düşecektir Beyaz
TV. Akşama kadar orada oturup o FETÖcü, bu FETÖcü, herkes FETÖcü
diyenlerin oturduğu mülke bir bakması lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MURAT EMİR (Devamla) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MURAT EMİR (Devamla) Tabii, onlardan böyle
bir şeyi bekleyebilir miyiz bilmiyorum ama yüce Meclisin de siyasi
iradenin de burada duyarlı davranması gerekiyor, yargının
harekete geçmesi gerekiyor. Bizim temel talebimiz gerçeklerin ortaya
çıkarılmasıdır ve bütün bu belgeleri
ayrıntılarıyla, Ticaret Sicili Gazetelerini, ortaklık
aktarımlarını, Alaattin Kayanın mahkemedeki ifadelerini,
kira kontratlarını, hepsini- isteyen herkesle de şu anda
paylaşmaya hazırım.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde İYİ
PARTİ Grubu adına Antalya Milletvekili Feridun Bahşi.
Buyurun Sayın Bahşi. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA FERİDUN
BAHŞİ (Antalya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; CHP grup önerisi üzerinde söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bugün ülkücü hareketin gür sesi Ozan Arifi
kaybettik, ruhu şad olsun.
Değerli milletvekilleri, konunun esasına
girmeden önce size kısa bir hukuki bilgi arz edeceğim. Türk Ceza
Kanununun 66ncı maddesinde suç ve cezaların zaman
aşımı süreleri düzenlenmiştir. Buna göre, silahlı
terör örgütü üyeliği için öngörülen zaman aşımı süresi otuz
yıldır. Hükûmet, 17-25 Aralık diye bir tarih icat etti ve bu
tarih öncesinde aldatılıp kandırıldıklarını
söyleyerek suçsuz olduklarını ifade ettiler. Hatta, Ceza Kanununda
cezasızlık hâlleri sınırlı olarak sayılmıştır.
En bilinen cezasızlık hâli ise akıl sağlığı
yoksunluğudur. Aldatılıp kandırılma
cezasızlık hâli olarak sayılmamıştır. Bu sebeple
icat edilen 17-25 Aralık öncesi silahlı terör örgütüne ne istedilerse
vermek suretiyle yardım edenler, ceza hukuku açısından
cezasızlık hâlinden yararlanamazlar.
Değerli milletvekilleri, grup önerisindeki
FETÖ, Beyaz TV ve Melih Gökçek ilişkisi üzerinde konuşuyorum.
Aslında bu konuşmalarımız malumun ilamından başka
bir şey değil çünkü zaten İ. Melih Gökçek birçok platformda kendisinin
FETÖyle bağlantısını defalarca itiraf etmiştir. Hatta
kendi partilisi, AK PARTİde Meclis Başkanlığı dâhil
birçok üst düzey görevde bulunmuş olan Bülent Arınç, birçok kere,
İ. Melih Gökçeki suçlamış ve Ankarayı FETÖye parsel
parsel sattığını ilan etmiştir. İ. Melih Gökçek
bir röportajında Ben Allah rızası için yardım ediyorum.
Onlar da Allah rızası için. diyorlardı ama
yardımları suistimal etmişler. ifadesini kullanmıştır.
Yine Adam getiriyor planı, plana göre yurt
istiyor, okul istiyor, bunu Belediye Meclisinden geçiyoruz. Biz sadece paralel
yapıya mı sağladık bu imkânı? ifadeleriyle paralel
yapıya desteğini defalarca açıklamıştır.
Ankarada tahsis ettiği arsa üzerine örgüt okul yapıp İ. Melih
Gökçekin eşinin adını verebilmiştir.
Değerli milletvekilleri, Beyaz TV
ekranlarını yıllarca FETÖ terör örgütü üyelerine, hatta Afrika,
Amerika, Avrupa kıta imamlarına açarak bu kişiler
aracılığıyla kendisine rakip olarak gördüğü kişileri
FETÖcü iftirasıyla karalamış, ekranlarda bu iftiraları devam
ettirmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
FERİDUN BAHŞİ (Devamla) Bir
zamanlar görevde olan ve hâlâ bazılarının da görevlerine devam
ettiği önemli konumdaki siyasetçilerin yaptığı Cemaate
devlet sızmış, buna kargalar güler. Ne istediler de vermedik?
Başkenti parsel parsel sattı. gibi açıklamalar
araştırılması ve cevaplarının bulunması
gereken açıklamalardır.
Bu sebeple, CHPnin vermiş olduğu önergeyi
destekleyeceğimizi beyan ediyor, hepinizi saygı ve sevgiyle
selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Batman Milletvekili Mehmet Ruştu
Tiryaki.
Buyurun Sayın Tiryaki. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MEHMET RUŞTU TİRYAKİ
(Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet
Halk Partisinin grup önerisi üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe
girişiminin arkasında, önünde, sağında, solunda kim varsa
öyle ya da böyle bir biçimde gözaltına alındı, tutuklandı,
yargılandı, bir kısmı mahkûm edildi; tabii ki kaçanlar da
var. 15 Temmuz darbe girişiminin cephe gerisinde, arkasında
olduğu söylenen -tırnak içerisinde- cemaatin yanında,
etrafında, sağında, solunda kim varsa onlar da bir biçimde
gözaltına alındı, tutuklananlar oldu, yargılananlar oldu,
ceza alanlar oldu hatta on binlerce kamu görevlisi işten atıldı
-tırnak içerisinde- cemaatle ilişkisi olduğu için. Bunun
içerisinde binlerce kişiye haksızlık edildiğine biz
tanık olduk. Bunları söylediğimizde iktidar ya Bunlar istisna.
dedi ya da FETÖ'nün oyununa geliyorsunuz. diye yanıtlar verdi.
Türkiye Büyük Millet Meclisine çok sayıda
araştırma önergesi verildi. Niçin? Darbe girişiminin siyasi ayağı
araştırılsın diye. Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun
kullandığı oy üzerine bu araştırma önergeleri
reddedildi ve bir komisyon kurulamadı. Şimdi Cumhuriyet Halk Partisi
somut bir şirket özerinden önerge sunuyor, diyor ki: Somut bir
şirket var. Bunun darbe girişiminin arkasında olan örgütle
ilişkileri olduğuna dair somut veriler var. Biz bu konuda bir
araştırma komisyonu kuralım, bu konu
araştırılsın. Somut bir şirket üzerinden
Umarım
bunu reddetmezsiniz.
Şimdi, bu basın-yayın organları
neden önemli? Çünkü yasama, yürütme ve yargıdan sonra 4üncü kuvvet
olduğu için. Çok önemli bir misyon istiyorlar. Ha, yok, eğer Bu
Beyaz TV iktidarın gayriresmî yayın organı gibi davranıyor,
bütün muhalefete her gün hakaret ediyor, o yüzden biz bunun
araştırılmasını istemiyoruz. diyorsanız o
ayrı ama eğer öyle demiyorsanız sizlerin de bu konuda bir
araştırma komisyonu kurulmasını kabul etmeniz gerekir.
Büyük bir medya tekelleşmesi var, bunun
karşısında olan her tür girişim inanılmaz bir
şekilde bastırılıyor. Ben size bir örnek vereyim:
Bakın, dün TRT, YouTubea başvurmuş. Gerekçesi şu: Sevgili
Selahattin Demirtaşın Cumhurbaşkanı adayıyken TRT
tarafından cezaevinde çekilen görüntüsünün YouTube kanalından çıkarılmasını
istemiş. Neden? Telif hakkımız var. Bunu biz çektik, bizden
izinsiz olarak Halkların Demokratik Partisi Selahattin
Demirtaşın bu görüntüsünü YouTubeda yayınlayamaz. diyor.
Doğru mu? Doğru.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Sayın Başkanım, bitiriyorum.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Peki, aynı TRT neden Sayın Cumhurbaşkanının YouTubeda
TRT logolu yayınları için başvuruda bulunmuyor? Neden Adalet
ve Kalkınma Partisi için başvuruda bulunmuyor? Onların telif
hakkı yok mu? Açın bakın -hepinizin akıllı telefonu
var- YouTubeı açın TRT Erdoğan yazın, yüzlerce görüntü
göreceksiniz; TRTde yayınlanmış Sayın
Cumhurbaşkanının konuşmalarını göreceksiniz;
Adalet ve Kalkınma Partisinin konuşmalarını göreceksiniz.
Ama HDPye ve Selahattin Demirtaşa o kadar düşmansınız ki
cezaevindeydi, yargılanıyordu, serbest bırakılmadı,
TRTdeki yayını bile engellemeye çalıştınız.
Şimdi onun YouTubeda yayınlanmasına bile tahammül
edemiyorsunuz. Bu, resmen düşman hukukudur, başka bir şekilde
izah edilemez. Bu tavrınızı gerçekten gözden geçirmelisiniz. Bu,
her gün size karşı büyük bir nefret beslenmesine neden oluyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) Bu
ülkede -seversiniz, sevmezsiniz- HDPye oy veren milyonlar var, Selahattin
Demirtaşa oy veren milyonlar var. En azından onlara saygı
duyuyorsanız lütfen biraz daha özen gösterin diyorum, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Orhan Yegin.
Buyurun Sayın Yegin. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ORHAN YEGİN (Ankara)
Teşekkür ederim Başkanım.
Sayın Başkan, çok kıymetli
milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce, önceki gün İstanbul
Çekmeköy ilçesinde düşen askerî helikopterde şehit olan kahraman
askerlerimize Cenab-ı Allahtan rahmet diliyorum. Şehitlerimizin
bölgedeki vatandaşlarımızı korumak için gösterdikleri
kahramanlığı hiçbirimiz unutmayacağız. Aileleri
başta olmak üzere tüm milletimize sabırlar diliyorum.
Kıymetli milletvekilleri, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun vermiş olduğu öneri hakkında konuşmak
üzere söz almış bulunuyorum. Aziz milletimizi ve onu temsil eden Gazi
Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Kıymetli milletvekilleri, 2000li
yılların başında yaşanan büyük ekonomik ve sosyal kriz
sonrası bu kahredici tabloyu tümden tasfiye ederek büyük bir
atılımın önünü açan milletimiz ve ülkemiz, içerideki
sıkıntıları ortadan kaldırdıkça,
vatandaşlarımızın kangren olmuş dertlerine derman
buldukça milletinin gönlünde hamdolsun yer edinmiştir. Bu kutlu çatı
altında milletvekillerimizin katkılarıyla ve yapılan
düzenlemelerle ve hükûmetlerimiz eliyle hayata geçirilen dönüşüm
programlarıyla içerideki sıkıntılar dizginlenmiş ve
tüm dünyanın dikkatini çeken gelişmeler
yaşanmıştır bu coğrafyada. Türk milletinin bu
başarısı, aziz milletimizin bu başarısı
dostlarımızı sevindirdiği gibi
düşmanlarımızın da tedirginliğini
artırmıştır. Her anlayışı kucaklayan
siyasetimizle toplumsal hayatta yaşanan rahatlama, kişi
başı millî gelirimizin artması, ihracatımızın
yeni yeni rekorlara ulaşması, ekonomik büyüklüğümüzün
artması bizi zayıf düşürmek isteyenleri de elbette harekete
geçirmeye yetmiştir.
Çok farklı müdahalelerle bu dönemlerde
karşılaştık. Kapatma davalarıyla, 367 garabetleriyle,
sokakların ayaklanmalarla karıştırılmaya
çalışılmasıyla, 6-7 Ekim olaylarıyla ve bağımsızlık
çığırtkanlıklarıyla, 17-25 Aralık müdahaleleriyle
ve sonunda da 15 Temmuzla millet olarak terör örgütlerinin yeni bir boyutunu
gördük. Kendilerini sözde eğitime adamış görüntüsü altında
gizlenenlerin ne kadar büyük bir hıyanete giriştiğini evet, 15
Temmuzda hep beraber gördük. İçerisinde olmaktan onur duyduğumuz bu
kutsal mekânı, Gazi Meclisimizi bombalayacak kadar ileriye
gidebildiklerini hep beraber gördük.
Bu dakikadan itibaren FETÖyle çetin bir mücadeleye
milletimizle beraber yekvücut hâlinde giren devletimiz alınması
gereken önlemleri ivedilikle almıştır. FETÖcülerin kamudan
ihraç edilmesiyle, yapılan binlerce FETÖ operasyonlarıyla,
onların para ve finans ağlarını çökertme gayretleriyle,
dış bağlantılarıyla bu mücadeleyi de hukuk devleti
ilkesinden taviz vermeden, yargı başta olmak üzere Emniyetimizle,
Jandarmamızla, İstihbaratımızla, MASAKımızla,
milletimizle el ele vererek devletimiz bütün unsurlarıyla yapmış
olduğu mücadeleyi sürdürmüştür. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ORHAN YEGİN (Devamla) Teşekkür ederim.
BAŞKAN Bir dakika verebilirim,
tamamlayın, buyurun.
ORHAN YEGİN (Devamla) Toparlayayım o
zaman, peki.
Önergedeki iddiayı okudum, bir şüpheden
hareketle araştırma açalım dediklerini ben de okudum. Söz konusu
iddia üzerinden bir şeyi ifade etmek isterim, sadece sizin şüphenize
karşı bir şey söylemek için. Söz konusu kişilerle
Bu
17-25ten önce, 15 Temmuzdan önce Ankarada bir su borusu
patlamıştı. O boru patladığında bizzat bahsedilen
yerde büyük bir su baskını olmuş ve firmalar zarar
görmüştü. Zarar gören birçok firmanın zararı belediye
tarafından, bir nevi kendi kusuru da olduğundan hareketle tazmin
edilmişti. Ancak söz konusu bahsettiğiniz kişilere ait olan
firma mahkeme üzerinden bilirkişi raporuyla bir rakam ortaya çıkarmıştı
ve Büyükşehir Belediyesi o mahkemede bilirkişi raporuyla ortaya
çıkan rakama itiraz etmiş, senelerce mahkemesi sürmüş, o
parayı ödememek için diretmişti. Şimdi, sizin şüphe
oluşturan şeylerden hareketle söylediğiniz iddiaya ben de
şunu söylemek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ORHAN YEGİN (Devamla) Böyle bir ortaklık
olsa, o belediye orada tazmin edilmesi gereken, bilirkişi raporuyla
istenen şeyi mahkemeye taşır mıydı?
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MURAT EMİR (Ankara) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Emir
MURAT EMİR (Ankara) Sayın Başkan,
sayın hatip hem bir soru sormuştur hem de Sayın Gökçekle
mahkeme davamız olan ve benim kazandığım bir konuyu gündeme
getirmiştir. Aslında bu araştırma önergesinin
görüşülüp görüşülmemesine dönük bir görüş ifade etmemiştir.
Eğer süresi az kaldıysa talebimiz kendisine ek süre verilmesi ve
özellikle şu anda Melih Gökçeke, Beyaz TVye sahip çıkıp çıkmadığının
AKP Grubunun açıkça ortaya koymasıdır.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Anlattı, izah etti.
MURAT EMİR (Ankara) Eğer başka
ihtiyaç varsa da ben kendisinin sorduğu -o matbaayı su
basmasıyla ilgili- o tazminatların niye
uzatıldığı konusunu mahkemede anlattığım
gibi Melih Gökçeke buradan da anlatabilirim.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Yok, sağ olun. Teşekkür
ederim.
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmemiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.24
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.41
BAŞKAN: Başkan
Vekili Mustafa ŞENTOP
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 52'nci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Alınan karar gereğince, denetim konularını
görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan İstanbul
Milletvekili Nevzat Şatıroğlu ve 6 Milletvekilinin Maden Kanunu
ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve 6 Milletvekilinin Maden Kanunu ile Bazı
Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1410) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 41) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Dünkü birleşimde İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 41 sıra sayılı
Kanun Teklifinin birinci bölümünde yer alan 18inci maddesi kabul
edilmişti.
19uncu madde üzerinde üç önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 41 sıra sayılı
Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 19uncu
maddesinde yer alan yapmış olduğu ibaresinin
imzalamış olduğu şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Kazım
Arslan Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu Tacettin
Bayır
Denizli Manisa İzmir
Müzeyyen
Şevkin Okan
Gaytancıoğlu Ahmet
Akın
Adana Edirne Balıkesir
Tahsin
Tarhan
Kocaeli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde konuşmak için Edirne
Milletvekili Okan Gaytancıoğlu.
Buyurun Sayın Gaytancıoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Maden Kanununu görüşüyoruz,
evet. Kanun teklifinde her şey kötü mü? Hayır. Bir defa, genel gerekçe
ağırlıklı olarak doğru değerlendirmeleri
içeriyor. Ne diyor gerekçede? Yerli ve yenilenebilir enerji kaynakları
azami düzeyde değerlendirilecek. Güzel. Enerji israfı önlenecek,
enerjinin çevresel etkileri azaltılacak, maden kaynaklarımız
etkin değerlendirilecek, madencilik verimli noktalara
taşınacak.
Peki, siz, bu gerekçelere uyduğunuzu
düşünüyor musunuz? Ben hiç düşünmüyorum çünkü hâlâ redevansı
kaldırmadınız, hâlâ masabaşında kanun
yapıyorsunuz, Yerli ve millî kaynakları kullanacağız.
diyorsunuz, ondan sonra ithal kömürün önünü açıyorsunuz, ithal enerjinin
önünü açıyorsunuz. Dünyada güneşin en fazla bulunduğu bir
ülkede, en fazla doğal enerjinin bulunduğu bir ülkede hâlâ biz
başka ülkelerden enerji ithal ediyorsak ve hâlâ belli başlı
ülkelere, örneğin doğal gazda Rusyaya yüzde 55
bağımlıysak birazcık düşünmek lazım. Eğer
böyle masabaşında kanun yapmaya devam ederseniz madencilik
yatırımları azalır, maden işletmeleri kapanır,
yerli ve millî kaynaklar ekonomiye kazandırılmaz, dışa
bağımlılık artar.
Ayrıca, getirdiğiniz kanun teklifinde her
şeye ceza yazıyorsunuz; 10, 11, 12, 13üncü maddeler sanki Ceza
Kanunu gibi; mühendise ceza var, yetkili tüzel kişiye ceza var, ruhsat
sahibine ceza var. Üstelik, uyarılara gerek duymadan ceza veriyorsunuz, hemen
ruhsat iptaline gidiyorsunuz. Yani bırakın insanlar
çalışsınlar. Birçok masraf yaparak bir madenci yatırım
yapmış, borca girmiş, çeşitli nedenlerden dolayı
-bakın, şimdi sayacağım nedenleri- 3 kere para
cezasına uğramış. Bu nedenler olabilir. 4üncüde ruhsat
iptal ediliyor. Cezalar iş güvenliğinden yani işçinin
güvenliğinden ya da işçinin sağlığından olsa ona
bir sözümüz yok ama bakın, defter eksik tutulduğu için ceza
olabiliyor. E-irsaliye eksik yapıldığı için ya da
kesememiş; niye? Dağ başında internet kesilmiş, ondan
dolayı e-irsaliyeyi kesememiş; sevkiyat yapacak, yapamamış
veya yapmış, e-irsaliyeyi kesememiş; bundan dolayı ceza
yemiş! Olabilir mi? Tabii ki olur. Bu nedenlerle işletme kapatılmaz.
Bu şartlarda kimse madenciliğe yatırım yapmaz. Kim yapar?
Hangi finans kuruluşu, madencilere finansman sağlar,
yatırımı finanse eder; hangi yabancı sermaye gelir? Hiç
kimse gelmez.
Eksik olan bir şey daha söyleyeyim:
Örneğin, muhtarlık ve belediyelerin işletmekte oldukları
kum ve çakıl ocakları var, bunların ruhsat harçları özel
sektörle aynı. Biraz, kamuya destek vermek gerekmez mi; küçük köylerin,
muhtarlıkların bir ayrıcalığı olmaz mı,
bunlara kolaylıklar sağlanmaz mı? Niye bunlar yasanın içerisinde
yok, neden bunlar düşünülmemiş? Ama siz varsa yoksa hep ithalatı
düşünüyorsunuz, her şeyi ithal etmeyi düşünüyorsunuz; ithal
ettikçe de doğaya, çevreye zarar veriyorsunuz.
Bakın, geçtiğimiz günlerde,
yaklaşık üç ay önce, buradan rahmetle anıyorum, sevgili Erdin
Bircan arkadaşım Hakkın rahmetine kavuştu, onunla beraber
ciddi bir eylem yaptık. Keşan Sazlıdere köyünde Dünyanın
en güzel körfezi burası. dedik, Kendi kendini yeniliyor. dedik, Bu
körfeze siz doğal gaz ikmal limanı yapamazsınız. dedik.
Sadece çevreci örgütler değil, halk da geldi, köylüler de destek verdi ama
bizim sözlerimiz dinlenmedi, halk toplantıları görmezden gelindi.
Çevre Bakanlığındaki toplantıya Keşan Kent Konseyi ve
bazı kurumlar, belediyenin özellikle istediği kurumlar ve belediye alınmadı.
Halktan kaçırdınız. Her şeyi halktan kaçırıyorsunuz.
Türkiyeyi enerjide dışa bağımlı hâle getirdiniz.
Kendi kaynaklarımız varken, kendi kömürümüz varken, kendi
güneşimiz varken biz bundan yararlanmıyoruz. Ne demek ithal enerji?
Nereye kadar her şeyi ithal edeceksiniz?
Bu kanunun bu maddesinin bu şekilde
değiştirilmesini diliyorum ve Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1410) esas numaralı
Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 19uncu
maddesinin birinci fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin
ilave edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ayhan
Erel İmam
Hüseyin Filiz Mehmet
Metanet Çulhaoğlu
Aksaray Gaziantep Adana
Metin
Ergun Hüseyin
Örs Hasan
Subaşı
Muğla Trabzon Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
üzere Antalya Milletvekili Hasan Subaşı
Buyurun Sayın Subaşı. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
HASAN SUBAŞI (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
41 sıra sayılı Maden Yasası ve
bazı kanunlarda, kararnamelerde değişiklik
yapılmasını öngören Kanun Teklifinin 19uncu maddesi
hakkında söz almış bulunuyorum.
Öncelikle helikopter kazasında şehit
verdiğimiz 4 şehidimiz için Allahtan rahmet diliyorum. Milletimizin
başı sağ olsun.
Yine, geçtiğimiz haftalarda
yaşadığımız Antalyadaki hortum ve sel felaketlerinde
kaybettiğimiz hemşehrilerimiz için, yanlarında bulunmakla birlikte,
buradan, kürsüden de hem ailelerine hem Antalyaya
başsağlığı dileklerimi tekrarlıyorum.
Gene, Buse Acar kızımızın
ailesine de sabırlar diliyorum, hâlâ bulunamamıştır.
Büyük şanssızlık
yaşanmıştır Antalyada. Bugünkü oturumlarda
tarımın sorunlarının görüşülürken 36 bin dönüm
tarım arazisi su altında kalmıştır, hortum felaketine
maruz kalmıştır ve dolu tahribatı da bilhassa narenciye
bahçelerine büyük zarar vermiştir. 8 bin dönüm civarında narenciye
alanı tahrip olmuştur. Ayrıca hortumdan 7 bin dönüm civarında
sera çok büyük hasar görmüştür ve yine, sular altında kalan
tarım alanlarında, 36 bin dönüm civarında hasar tespit
edilmiştir. 1.300 kişi hemen hemen 30 milyon liralık
-TARSİMe kayıtlı olanlar- zararlarını kısmen de
olsa telafi edebilmişlerdir ama hasar gören 4 bin civarında
çiftçimiz, yurttaşımız TARSİM
yaptıramadığı için, sigortalı olmadığı
için zararlarına devletin kısmen merhem olması için hâlen
beklemektedir, beklentileri devam etmektedir. Yeni sezonda da
seralarını yenilemek için büyük ihtiyaçları vardır. Onlara
da yine buradan, kürsüden geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum. Hem
Kumlucada hem Finikede, Aksuda, Serikte, Alanyada ve Kaş, Kalkan
civarında ciddi hasarlar olmuştur.
Ben hemen buradan şeye geçmek istiyorum bizim
çiftçinin sorunlarından bahsederken: Gelir Vergisi Kanununun 54üncü
maddesindeki hükme göre, çiftçilerimiz kesinti yoluyla stopaj usulü
vergilendirmeye tabidir. Küçük ve orta ölçekteki çiftçilerin stopaj
vasıtasıyla vergileri kesintiye uğrar fakat büyük çiftçi denen
çiftçiler yani belli sayıda ağaç sayısı olan çiftçiler ise
gerçek usulde gelir vergisine tabidir. Onlar da kayıt altına
alınır, defter tutma zorunluluğu vardır, muhasebeci tutmak
zorundadırlar ve kırsal ve köy şartlarında da ne defter
tutmak kolaydır ne masrafları toplamak, faturalandırmak
kolaydır ne de bir muhasebeci görevlendirmek kolaydır. Bugün,
tarımın sorunları karşısında orta ölçekteki
çiftçiler de artık neredeyse küçük çiftçi sayılmakta. O
güncellenmemiş, 1961 yılında yapılmış bu kanunun
çağdaşlaşması gerekmekte. O da nedir? derseniz şöyle
izah edeyim: 54üncü maddeye göre, 250 dönüm bağı olan,
fındık bahçesi olan, incir bahçesi olan 250 dönümün üstündekiler
ancak gerçek usulde vergiye tabidir. 250 dönümün altındakiler stopaj usulü
kesinti yoluyla vergilendirilir. Yine, 4.500 zeytin ağacı, 2.500
antepfıstığı, armut, kiraz, vişne, şeftalide 2
bin ağacı, elmada 2 bin ağacı, narenciyede 1.500
ağacı olan, büyük çiftçi sayıldığı için gerçek
usulde vergilendirmeye tabidir. Yani büyük çiftçi sayıldığı
için hem muhasebecisi, hem vergilendirme sistemiyle gerçek usule tabidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HASAN SUBAŞI (Devamla) Burada gözden kaçan
husus şudur: 1961 yılında bu 2 bin ağaç, 1.500 ağaç
neredeyse 100 dönüm araziye tekabül ederdi. Hâlbuki günümüzde bodur cinsi
fidanlar dikilmektedir, yirmi-otuz yıldır. Bodur cinsiyle, modern
çiftçilikte kendim de yaptığım için biliyorum ve söylüyorum-
artık bu 2 bin ağacı 10 dönüme sığdırıyoruz.
Çiftçilikte 10 dönüm, 20 dönüm, 50 dönüm, 100 dönüm ziraat yapanlar, bugünkü
ölçekte küçük çiftçi sayılır. Düşünün, bir köylü 5 dönüm, 10
dönüm arazisine 2 bin ağaç dikebilmektedir, bodur elmayı. Siz bu
çiftçiye, bu kanuna göre hâlâ büyük çiftçi muamelesi yapıyorsunuz ve
gerçek usulde vergilendirmeye tabi tutuluyor. Bu, çok yanlıştır;
bu konuda bir kanun teklifi hazırlamak gerekiyor. Biz bu konudaki kanun
teklifini önümüzdeki günlerde getirdiğimizde desteğinizi de
bekliyoruz.
Çok teşekkür ederim. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 41 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 19uncu maddesinde geçen gelmek üzere ibaresinin gelecek
şekilde olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tülay
Hatımoğulları Oruç Fatma
Kurtulan Murat
Çepni
Adana Mersin İzmir
Rıdvan
Turan Hüda
Kaya Şevin
Coşkun
Mersin İstanbul Muş
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
üzere İstanbul Milletvekili Hüda Kaya
Buyurun Sayın Kaya. (HDP sıralarından
alkışlar)
HÜDA KAYA (İstanbul) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
19uncu madde üzerinde bir değişiklik
önergesi üzerine söz almış bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar, Sokratın şu
sözünü bilirsiniz: Atlar, at olarak doğar ama insanlar, insan olarak
doğmaz; beşer olarak doğar, insan olmayı öğrenirler.
Çünkü insanı insan yapan özellikler vardır, erdemler vardır,
insanın onurlu bir yaşam üzerine kurduğu hayaller vardır,
ilkeler vardır, barış inancı vardır, adalet
inancı vardır, hakikat inancı vardır, ahlak ve erdemli olma
inancı vardır. Bu özelliklere vâsıf oldukça insanıkâmil
olma yolunda gelişirler, tekâmül ederler, bunları geliştiremeyenler
ise beşer olarak yeryüzünde varlıklarını sürdürmeye devam
ederler. Bugün, beşer sınıfında kalmış
olanların, yeryüzünü nasıl bir cehenneme çevirdiklerini hep beraber
görüyoruz.
Bunun, insan olmanın en önemli, temel
ilkelerinden biri, insanın düşünebilmesidir, muhalefet edebilmesidir,
eleştirebilmesidir. Aklını kullanmak, insanı insan yapan en
temel özelliklerden biridir ve Yaradanın da Aklınızı
kullanın. emri, çok keskin bir şekilde ilahi mesajlarda vardır.
İzzetbegoviç
Hani bazen Mehmet Akif Ersoy
olsun, efendim, Aliya İzzetbegoviç olsun, zaman zaman, böyle ölüm,
doğum günlerinde çok konuşuyorsunuz, başka kutsallarla ilgili de
referanslar verdikçe sözlerinden çok alıntılar yapıyorsunuz ama
politik pratik, insani ilişkiler, bir duruş, bir çizgi ortaya koyma
noktasında ise maalesef bunun karşılığını
göremiyoruz. Rahmetli İzzetbegoviç, bilge insan şöyle diyor: Elimde
olsa tüm okullarda özgür ve eleştirel düşünme dersi koyardım.
Bakın, arkadaşlar bahsettiler,
geçtiğimiz pazar günü İstanbulda bizler HDP vekilleri olarak sevgili
Leyla Güven Vekilimizin başladığı açlık grevi ve onu
takip eden diğer yüzlerce insanımızın, bu ülkenin
insanının vermeye çalıştığı mesaj üzerinde
bir eylem ortaya koyduk. Biz bu eylemleri, bu etkinlikleri, bu konuşmaları
yaparken bu ülkenin İçişleri Bakanı kalkıyor Onları
yürüten, adam değildir. gibi, ne bakanlığa ne edebe ne vicdana
sığan ifadelerde bulunabiliyor.
Bugünler öyle günler ki geçmiş dönemde,
hatırlıyorum, Allah rahmet etsin her birine kendi amellerince,
Sayın Ecevit olsun, Sayın Demirel olsun, pek çok
politikacıyı yerden yere vururduk, eleştirirdik, biz
İstanbuldayken dedim ki: Ya, şimdi Demirel olsaydı Onları
yürüten, adam değildir. diyeceğine Yollar yürümekle
aşınmaz. derdi, güler geçerdi. Onları bile aratır oldunuz.
Hani yeri gelince Demireli falan, sağ liderleri referans gösteriyorsunuz
ya, onları bile aratır hâle getirdiniz insanı.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Biri ekonomik gerekçeyle,
biri terörle ilgili.
HÜDA KAYA (Devamla) Ve fakat başka ülkelerle
ilgili gelişmeler olduğunda yurt dışındaki kamuoyuna
Türkiye çok demokratik, çok özgür, çok düşünce ve insanca
konuşabilme, yaşayabilme hakkı olan bir ülke olarak
sınıf atlamış gibi konuşmalar yapılabiliyor.
Venezüellayla ilgili, bu ülkenin Cumhurbaşkanı Sandıktan
çıkana saygı duyacaksınız. Sandıktan çıkana
saygı duymuyorsanız bunun adı demokrasi olmaz, olsa olsa
totaliter bir anlayıştır. demiştir. Aynen biz de bakın,
7 Hazirandan bugüne aynı sözü söylüyoruz, aynı mesajı veriyoruz.
Sandıktan çıkan iradeye saygı duymak zorundayız. Bu
Meclisin şu anda vekili olarak cezaevlerine giren
arkadaşlarımızı, Sayın Demirtaşı, Figen
Yüksekdağı, İdris Balukeni ve diğer bütün vekillerimizi
ve Leyla Güveni buradan bir kez daha sizlere bir hatırlatma olsun diye
saygıyla selamlıyorum. Sandıktan çıkana saygı
duyulmuyorsa bu ülkenin adını kim koyacak? Bu rejimin, bu
anlayışın adını kim koyacak?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜDA KAYA (Devamla) Müsaadenizle Başkan.
BAŞKAN Tabii. Tamamlayalım lütfen.
HÜDA KAYA (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar, bakın, elli
yıllık, otuz yıllık, hatta hatta yetmiş
yıllık bazı geçmişe dönük politikaları
eleştirerek, muhalefet ederek, on altı, on yedi yıllık bir
iktidar olmanıza rağmen geçmişe dönük uzun dönemli
eleştiriler yapıyorsunuz. İktidar olduğunuzu da unutup
zaman zaman çok ciddi, bir muhalefet partisi lideri gibi eleştiriler
ortaya koyabiliyorsunuz. Kuyruklardan bahsediyordunuz -hepimiz
yaşadık, geçmişi biliyoruz- ülkemiz bugün yeniden kuyruklara
döndü arkadaşlar. AVMlerle esnafları tükettiniz, şimdi tanzim
satış mağazalarıyla da pazarcıları
tüketiyorsunuz. AKPye oy veren binlerce pazarcıyı biliyorum, şu
anda isyan ediyorlar Biz ortaya çıkmasını biliriz." diyor
insanlar.
Bugün kuyruklardan medet beklemeyin.
Arkadaşlar, bakın, bir insanın, topluluğun, halkın aç
kalmasını, krizi iktidarın rantına çevirmeyelim. Devletin
görevi insanlara sadaka vermek, sadaka politikası geliştirmek
değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜDA KAYA (Devamla) Devletin görevi, iktidar
olmanın sorumluluğu, insanlara, sadakaya muhtaç etmeyecek
şekilde onurlu, özgür bir yaşam ortamını
sağlamaktır. Bunda daha fazla geç kalmayalım. Yoksa ülkenin geleceği
daha da karanlığa mahkûm olacaktır.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
19uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
19uncu madde kabul edilmiştir.
Sayın Yaşarın bir kısa söz
talebi var.
Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
25.- Samsun Milletvekili Bedri Yaşarın,
yaşamını yitiren Ozan Arife Allahtan rahmet dilediğine
ilişkin açıklaması
BEDRİ YAŞAR (Samsun) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Samsun bugün değerli bir evladını,
asrımızın Dede Korkutu Ozan Arifi kaybetmenin derin üzüntüsü
içerisinde. Kendisini yüce Türk milletine adamış, hayatı boyunca
vatan ve millet sevgisini Türk gençliğine aşılamış bir
kardeşimiz. Bugün Ülkücüyüm ve milliyetçiyim. diyen herkeste gençlik
yıllarında muhakkak Ozan Ariften bir şeyler vardır. Ülkü
devi, büyük ozan, bu milletin gür sesi ve Türk-İslam ülküsünün yılmaz
savunucusudur. Mücadeleyle geçmiş ömrünü, iki hafta önce kendisini ziyaret
ettiğimde şöyle mısralarla tamamlamıştı:
Yalan dünya, işte senden,
Aha geldim, gidiyorum.
Kalanlara selam benden,
Aha geldim, gidiyorum. diyerek ömrünü
tamamlamıştır. Cenazesi 16 Şubat Cumartesi öğle
namazını müteakip Samsun Büyük Camiden
kaldırılacaktır.
Kendisine Allahtan rahmet, ülkücü ve milliyetçi
camiaya da başsağlığı diliyorum. Mekânı cennet
olsun.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Allah rahmet eylesin.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve 6 Milletvekilinin Maden Kanunu ile Bazı
Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1410) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 41)
(Devam)
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, 20nci
madde üzerinde üç önerge vardır. Aynı mahiyetteki bu önergeleri
birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 41 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 20nci maddesinin tekliften çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Şevin
Coşkun Murat
Çepni Tulay
Hatımoğulları Oruç
Muş
İzmir Adana
Erol
Katırcıoğlu Rıdvan
Turan Mehmet
Ruştu Tiryaki
İstanbul Mersin Batman
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Ayhan
Erel Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Hüseyin
Örs
Aksaray Adana Trabzon
Zeki
Hakan Sıdalı Tuba
Vural Çokal
Mersin Antalya
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Kazım
Arslan Tacettin
Bayır Tahsin
Tarhan
Denizli İzmir Kocaeli
Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu Müzeyyen
Şevkin Ahmet
Akın
Manisa Adana Balıkesir
Süleyman
Girgin
Muğla
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
kısa bir söz talebim var efendim.
BAŞKAN Tabii, buyurun Sayın Özel.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
26.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, faciaların
yaşanmaması için havza madenciliği sistemine geçilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, belki
de kanunun en kritik birkaç maddesinden bir tanesindeyiz. Dün de dilim
döndüğünce anlatmaya çalıştım. Belki, hani, oylamadan hemen
önce bunu söyleyince imkân olmuyor ama bu sürede değerlendirme yapabilir
arkadaşlarımız ve artık Komisyon onayladığı
için Komisyonun da arkasında olduğu metin bu.
Burada, Soma Komisyonunun,
Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu raporunun temel
tespiti olan Havza madenciliği yapılmalıdır ki bu facialar
olmasın. var. Somada her şeyin sonunda şu çıktı
ortaya: Eskiden işletilmiş ve terk edilmiş bir madende
sıkışan gazın bir şekilde içeriye sızıp
oradaki bir elektrik kontağıyla patladığına ve onun
yarattığı kızışmanın yangına
dönüştüğüne inanıldı en son, başka bir makul gerekçe
bulunamadı. Ermenekteyse eskiden çalışılmış ve
terk edilmiş bir maden su dolmuş, bu maden ilerlemiş,
ilerlemiş, ilerlemiş, oraya gelince patlamış; 18
işçimiz öldü. Havza madenciliği olsa, bütün alan bir bütün olarak ele
alınıyor ve öyle olunca böyle sürprizler, riskler olmuyor. Bunu AK
PARTİli, CHPli, MHPli, HDPli vekillerin
ortaklaştığı komisyon önerdi. Şimdiyse diyoruz ki:
Havzadaki ruhsatları parça parça, daha da küçük parçalara bölelim. Bu,
büyük bir risk, büyük bir tehlike, bunu hiçbirimiz istemeyiz. Bu konuda maden
mühendisleri tarafından da çok ciddi eleştiriler var. Hatta önergenin
çekilip havza madenciliğine geçiş gibi tam tersine bir önergedir
makul olan. Bu yapılacak konuşmalarda çok değerli
konuşmacılar mutlaka bu konulara dikkat çekecekler. Burada geçebilecek
on beş, yirmi dakikalık süreyi son bir fırsat olarak
değerlendirip önergenin çekilmesiyle ilgili 1inci partinin bu konuda bir
adım atmasını bekliyoruz.
Çok teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve 6 Milletvekilinin Maden Kanunu ile Bazı
Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1410) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 41)
(Devam)
BAŞKAN Önergeler hakkında konuşmak
üzere üç arkadaşımızın söz talebi var.
Önce Adana Milletvekili Tulay
Hatımoğulları Oruç.
Buyurun Sayın Hatımoğulları
Oruç. (HDP sıralarından alkışlar)
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben, sözlerime başlarken bugün
açlık grevinin 98inci gününde olan Sevgili Leyla Güveni selamlamak
istiyorum.
Leyla Güven, bugün çok ciddi sağlık sorunu
yaşamış, hastaneye kaldırılmış ancak
tedaviyi kabul etmemiş ve eve geri götürülmek istenmiş.
Leyla Güven, bu Meclisin bir üyesidir. Her ne kadar
dünkü konuşmalarda bu Meclisin üyesi olmasıyla ilgili kimi vekiller
tartışma yaratmaya çalıştıysa da bu
tartışmayı bizim Hakkâri halkına, Leyla Güveni seçen
seçmene karşı saygıda bir kusur olarak gördüğümüzü
belirtmek istiyoruz.
Değerli arkadaşlar, daha önce bu kürsüden
söylendi, Leyla Güvenin ve özellikle cezaevlerinde olan 300ün üzerindeki
açlık grevcilerinin taleplerinin kabulü için bir Anayasa
değişikliğine ya da yeni bir kanun teklifine ihtiyaç yok; zaten
Anayasada tanımlı olan, bir tutuklunun ailesiyle, hukukçularla,
avukatlarıyla görüşme hakkı talebi var. Bundan daha insani bir
talep olamaz, bu talep yerine getirilmeli. Bizler, ne cezaevlerinden ne de
Diyarbakırdan, Amedden tabutlar çıksın istemiyoruz.
Bugün kızı Sabiha durumu hakkında
bilgi vermiş ve şöyle demiş: Lütfen ölmesine izin vermeyin.
Buradan, ben, bütün Türkiye kamuoyuna çağrı yapıyorum: Lütfen, Leyla
Güvenin ölmesine izin vermeyin, Sabiha kızının sesine herkes
kulak versin.
Değerli arkadaşlar, Taşkömürü Kurumu
ve Türkiye Kömür İşletmeleri, uhdesinde bulunan maden
ruhsatlarını işletmeye, işlettirmeye, bunları bölerek
yeni ruhsat talep etmeye ve bu ruhsatları ihale etmeye yetkilidir.
konusunu şu an konuşacağız. Aslında dünden beri Maden
Kanunu üzerinde yapılan görüşmelerde ısrarla üzerinde durulan
konulardan biri, havza biçiminde ele alınması ve bunun bölünüp
parçalanarak, ihale edilerek satılmaması yönünde çeşitli
görüşler bildirildi. Bugün tekrar aynı konu üzerinde duruluyor. Ve
şunu ifade etmeliyiz ki, başından beri, bu kanun
görüşülürken komisyonlardan alelacele geçirildi, bu konuda
bilirkişilerin -sermayeye bilgisini peşkeş çekenleri kastetmiyorum
ama, gerçek anlamda bilirkişilerin- bu konudaki meslek
odalarının ve sendikaların görüşüne
başvurulmadığı her fırsatta karşımıza
çıkmış durumdadır.
Değerli arkadaşlar, bu maddeyle, kömür
havzalarında özellikle havza madenciliği ortadan
kaldırılmak isteniyor. Bir bütün olarak görülmesi gerekirken ve
bütüne ilişkin planlama yapılması gerekirken bölüp parçalayarak
satılmak istenmektedir. Böylelikle denetim tamamen imkânsız hâle
getiriliyor. İşçi güvenliği ve işçinin
sağlığı tamamen hiçe sayılıyor. Oysa sahalar,
ruhsatlar parçalanmamalı, madencilik bir havza biçiminde
gerçekleşmelidir, yapılmalıdır.
Bakın, arama kurtarma
çalışmalarını dahi etkilemektedir havza biçiminde bir
çalışma yürütülmediği zaman. Bölündüğü zaman burada arama
kurtarma çalışmaları, ekipmanları
oluşturulamıyor. Mesela Somada patlama
yaşandığında, yüzlerce işçiyi kaybettiğimiz
zaman, Zonguldaktan arama kurtarma ekipleri beklendiği için daha çok can
kaybı verildi. Oysa Soma bölünüp parçalanmamış olsaydı ve
içinde arama kurtarma ekipleri de mevcut bulunsaydı belki çok daha az
insanımız, işçimiz yaşamını kaybetmiş
olacaktı.
Değerli arkadaşlar, aynı zamanda,
yürütülen bu tarz politika, tamamen sermayeye peşkeş çekilen bir
politika ve iktidarın kendine yaratmış olduğu çevrelere bir
rant elde etme amacını güttüğü açık, ayan beyan
ortadadır. Bilirkişi raporları ve daha önceki komisyonların
yaptığı çalışmalar hiçbir biçimde dikkate
alınmadı. Bu nedenle bizler diyoruz ki: Madencilik yandaş
sermayeye peşkeş çekilecek bir şey olamaz ve amaç, buradan yüksek
kâr hedeflemek değil, tamamen doğa ve insan merkezli bir politika
yürütülmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
TULAY HATIMOĞLULLARI ORUÇ (Devamla) - Bu
nedenle, bizler bu maddeye hep beraber hayır demeliyiz. Yeryüzü
sıcak olsun diye maden ocaklarına inen, kazma sallayan işçilerin
sesini duymalıyız. Kara elmas diyarında ışık
hasretiyle solmuş yüzleri görmeliyiz. Somada, Ermenekte, Şirvanda
insanlık, vicdan göçük altında kalmıştır; Ananı
da al, git. diyen iktidar, zihniyet, anlayış göçük altında
kalmıştır. Bizler bunun farkındayız ve sizlerin de
farkında olmanız gerekir. Doğa ve insan merkezli kararlar almak
zorundayız. Gelin hep beraber bu maddeye hayır diyelim.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde Antalya Milletvekili Tuba Vural Çokal.
Buyurun Sayın Vural Çokal. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
TUBA VURAL ÇOKAL (Antalya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Geçen hafta Antalyada yaşanan hortum ve sel
felaketinde hayatını kaybeden 13 yaşındaki
kızımız Berivan Karakeçiliyi, belediye çalışanı
Bayram Demiri rahmetle anıyorum. Kemerde hortum nedeniyle
aracının dereye sürüklenmesi sonucu kaybolan 20 yaşındaki Kader
Buse Acarın en kısa sürede bulunmasını temenni ediyor,
yaralanan kişilere acil şifalar diliyorum.
İstanbulda düşen helikopterde şehit
olan kahraman askerlerimize Yüce Allahtan rahmet diliyor, kederli ailelerine
başsağlığı diliyorum.
Bugün, bu kürsüye bir göz hekimi olarak
meslektaşlarımın yaşadığı önemli bir sorunu
dile getirmek üzere çıkmış bulunuyorum.
İnsan yaşamında görmenin ne kadar
önemli bir duyu olduğunu anlatmama gerek var mı bilmiyorum.
Geçmişte tedavisi olmayan ve görme kaybıyla sonuçlanan sarı
nokta hastalığını ve şeker hastalığına
bağlı görme kayıplarını, hepimiz kendi çevremizdeki
yakınlarımızdan mutlaka duymuşuzdur. Geçtiğimiz on
yıl içerisinde bu hastalıkların tedavisi mümkün değildi. Bu
on yıl içerisinde, görme kayıplarının azaltılması
ve hatta ortadan kaldırılması konusunda önemli aşamalar
kaydedilmiş ve bu hastalıkların tedavisinde kullanılan,
anti-VEGF dediğimiz göz içerisine kullanılan özel birtakım
ilaçlar tedavide uygulanmaya başlanmıştır.
Sarı nokta hastalığının
görülme yaşı ve oranı 50 yaşından sonra yüzde 10, 60
yaşından sonra yüzde 30 ve 75 yaşın üzerindeki
kişilerde, her 3 kişiden 1inde sarı nokta
hastalığı görünmektedir. Bugün, bu yüce Meclisin yaş
ortalamasına baktığımda 50-55 yaş olarak görmekteyim.
Yani inip aşağıda bir göz hekimi olarak ben sizin gözlerinize
baksam, belki de yüzde 5 ve 10 oranında, sarı nokta
hastalığına sahip olduğunuzu göreceksiniz.
Sosyal Güvenlik Kurumu, 28/12/2018 tarihinde
Sağlık Uygulama Tebliğinde değişiklik
yapmıştır. Bu yeni düzenlemenin 25inci maddesi, göz içine
uygulanan ve anti-VEGF dediğimiz ilaç uygulamalarını
içermektedir.
Göz içi enjeksiyon tedavisinde
kullandığımız başlıca 3 ilaç grubu
bulunmaktadır. Bu ilaçların etken maddeleri bevacizumab ruhsatlı
bir ürün olmayıp, prospektüsünde Intravitreal kullanım için uygun
değildir. ibaresi bulunmaktadır. Yani off-label bir ilaçtır,
kullanımı uygun olan bir ilaç değildir. Daha çok kolon kanseri
tedavisinde kullanılmakta, bu ilacın prospektüsünde göz için
kullanıldığında kalıcı körlük de dâhil ciddi yan
etkiler oluşturabileceği belirtilmektedir. İlave olarak,
ilacın yüksek göz içi enfeksiyon riski, bir flakondan birden fazla hastaya
uygulanacak şekilde bölünmesi sırasında yarattığı
enfeksiyon riski de bildirilmektedir. Tedaviye bu ilaçla başlanması
şartı eklenmektedir. Ranibizumab ve aflibercept, ülkemizde bulunan,
intravitreal kullanılabilen ruhsatlı anti-VEGF ürünlerdendir. 25inci
madde bu ilaçların üçüncü basamak sağlık kurumlarında
kullanımını ve geri ödenmesini düzenlemektedir. Tebliğin
temel özelliği, geri ödemenin yapılabilmesi için bevacizumabın
öncelikli tedavi olması ve ilk üç uygulama için yükleme dozunun zorunlu
kılınmasıdır. Yine aynı tebliğde
bevacizumabın ameliyathane koşullarında steril şartlarda
hazırlanması öngörülmekte, bu hazırlığı kimin
yapacağı belirtilmemekte, pratik anlamda doktor tek sorumlu hâlde
bırakılmaktadır.
Bence buraya kadar anlattıklarımı
hiçbiriniz anlamadınız çünkü Genel Kurulda çok büyük bir uğultu
var ve bu çok önemli bir konu.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Ben dinliyorum.
TUBA VURAL ÇOKAL (Devamla) Siz dinliyor musunuz?
Tamam o zaman. Çünkü gerçekten hepinizi ilgilendiren bir konu ve hepinizin,
mutlaka, sarı nokta hastalığı olan bir
yakınınız vardır yani. Ya babanızda vardır ya
annenizde vardır.
Bakın, bu A ilacı, bu da B ve C
ilaçları. A ilacı ruhsatlı bir ürün değil, bütün dünyada
uygulanan bir tedavi, ilk tedaviye geçmiş, ilk uygulamaya geçmiş bir
ilaç. Fakat dünyada uygulanma şekli şu: Bunlar bu flakondan
enjektörlere çekilip steril hâlde yani ilaç bölme işlemi
yapılmış şekilde ve steril hâlde bu kurumlar
tarafından dünyadaki bütün doktorların önüne getiriliyor ve hekim
bunu steril hâlde uyguluyor. Fakat Türkiyede uygulanan tebliğde diyor ki:
Bu 1 flakonu alacaksın, bundan 40 hastaya çıkıyorsa, ineceksin,
ameliyathanede, etkin doza ulaşmak için bunu sen çekeceksin,
sulandıracaksın o ameliyathane şartlarında. Evet, bunu
yapacak olan hekimin endoftalmi dediğimiz
Bizim göz doktorları
olarak en büyük korkumuz, korkulu rüyamızdır bu yani kontaminasyon
riski çok yüksektir. Biz bu ilacın etkinliğini
tartışmıyoruz yani A ilacı, B ve C ilaçlarıyla
aynı etkinliği göstermektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TUBA VURAL ÇOKAL (Devamla) Ben ek süre istiyorum.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
TUBA VURAL ÇOKAL (Devamla) Sadece, A ilacı,
endoftalmi açısından, uygulamada biz hekimler için çok büyük risk
taşımaktadır. Bizim göz hekimleri olarak istediğimiz, bu
flakonun tek bir hastaya çıkarılması, rapor edilmesi.
Uygulamada, dünyanın hiçbir yerinde İlk üç dozu bu ilaçla
başlamak zorundasınız. diye bir diretmede
bulunulmamaktadır. Siz hastaları ve hekimleri böyle bir risk
altında bırakamazsınız yani endoftalmi riski, yirmi dört
saat içerisinde göz içerisinde gelişecek enfeksiyon riski olan bir
uygulamayı hekimlere diretemezsiniz. Normal bir ruhsatlı üründe
enfeksiyon riski 39 bin hastada 1 görülürken bu şekilde bir uygulamada
yani hekimin kendisinin 40 hastaya çekip, özellikle dilue edip
yaptığı uygulamada her 400 hastada 1 enfeksiyon riski olacaktır
ki bu da hasta ve hekimi zor durumda bırakmaktadır.
Türk Oftalmoloji Derneği 20 Ocak 2019 tarihli
toplantısında
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TUBA VURAL ÇOKAL (Devamla) Bunu okumak
zorundayım.
BAŞKAN Ne yapalım? (İYİ
PARTİ sıralarından Verelim. sesleri)
AYHAN EREL (Aksaray) Verelim Sayın
Başkan.
HASAN SUBAŞI (Antalya) Verelim efendim,
sonuçta sağlıkla ilgili önemli ve teknik bir konu.
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Birçok ilaç öyle kullanılıyor zaten, yeni bir şey
değil.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen, bu son.
TUBA VURAL ÇOKAL (Devamla)
hukuki süreci
başlatma kararı almış ve 25/1/2019 günü SGK ve
Sağlık Bakanlığına itiraz dilekçeleri vermiş;
ayrıca, bu süreçte iki farklı mevzuatla karşı karşıya
kalan meslektaşlarımızın nasıl hareket etmeleri
gerektiğine dair Sağlık Bakanlığından
danışmanlık talep etmiştir.
Bir göz hekimi olarak özetle söylemek
istediğim, bizim itirazımızın ana kaynağı
ilacın etkinlik sorunu değil. Gene söylüyorum, A ilacının
etkinlik sorununu tartışmıyoruz yani aynı etkinliği
gösteriyor fakat hekimlerimizi enfeksiyonla, endoftalmi riskiyle baş
başa bırakacağından dolayı, doktoru malpraktis
riskinden kurtaracak hukuki şartların yerine getirilmesi, mevzuattaki
çelişkilerin giderilmesi, ilacın Bakanlıkça hazırlanıp
ya da hazırlatılıp göz içine verilmesinin imkânlı ve uygun
hâle getirilmesi sonrasında yanlış olan algoritmaların
düzeltilmesini ve bu yanlış uygulamadan bir an önce vazgeçilmesini
talep ediyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Konu çok önemli ama madde
yanlış.
TUBA VURAL ÇOKAL (Devamla) Konu gerçekten çok
önemli endoftalmi riski açısından yani kendi
yakınlarınızı düşünün, çok ciddi bir endoftalmi riski.
Çok rica ediyorum, bu uygulamadan bir an önce vazgeçilsin.
Çok teşekkür ediyorum. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Konu önemli, madde
yanlış Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında Muğla Milletvekili Süleyman Girgin.
Buyurun Sayın Girgin. (CHP
sıralarından alkışlar)
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) Sevgili
arkadaşlar, kömürün karasını yüz karasına çeviren sistemin
adıdır redevans. Maden işçisine Arkadaşlarım
aşağıda kaldı, ben yaşıyorum. diye mahcubiyet
yaşatan sistemin adıdır redevans. Yer altında beş
dakika soluklanırsınız, elinde lambasıyla birisi gelir, der
ki: Hadi, hadi. Yer altında çalışanlar bilir, siz maden
işçisi olarak Orası göçecek, ben giremem. dersiniz ama elinde lamba
olan o vatandaş Hadi, hadi. der. Çünkü işçiyi ne kadar çok
çalıştırırsa, amirin yani taşeronun cebine o kadar
para girecektir. İşte bu ölümüne çalıştırmanın
adıdır redevans.
Burada konuşulan her konu çok önemli, bütün
hatiplere saygı duyuyorum ama redevans konusu çok önemli. İsterdim ki
her konuşmacı burada bu redevansı konuşsun. Redevansı
siz, Somada, Elbistanda, Şırnakta yer altında kalan,
Ermenekte yer altına girip bir daha çıkamayan işçilerin
ailelerine sorun. Redevansı siz, Babalar Gününde baba diye toprağa
sarılan işçilerin çocuklarına sorun.
Değerli arkadaşlar, kusura bakmayın,
çok sinirliyim çünkü redevans denildiği zaman
Keşke önceki Enerji
Bakanımız burada olsaydı. 301 kişi öldü, o gece saat dörtte
ben oradaydım. Dönemin Enerji Bakanı 301le ocağı
kapatacağız. dedi. Çalışma Bakanı lütfedip ocağa
bile gelmedi. Çıkarmamız gereken dersler var. dediler, hani nerede?
Ne dersi çıkardınız? Bunu mu getirdiniz? Hangi yüzle bu
yasayı çıkarıyorsunuz? (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli milletvekilleri, 41 sıra
sayılı Maden Kanunuyla ilgili Teklifin 20nci maddesiyle, TTK ve
TKİnin uhdesinde bulunan sahaların bölünerek devredilmesi
öngörülüyor. Birincisi, bu maddeyle, adı geçen kurum ve
kuruluşların yasal yükümlülüğü ortadan kaldırılıyor.
İkincisi, bu maddeyle, adı sık sık maden kazalarıyla
gündeme gelen yer altı madenciliğinde iş
sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri daha da kötü
hâle geliyor. Üçüncüsü, bu madde madencilikte sürdürülebilir olmayı
ortadan kaldırıyor. Kısacası, madencilik sektöründe 19uncu
yüzyılın şartlarına geri dönmek olan redevans garabetinin
ortadan kaldırılması gerekirken, yönetmelik statüsünden kanun
statüsüne getirilerek şimdiye kadar yaşanan acılardan ders
çıkarılmadığı da görülmekte.
Nedir redevans sevgili arkadaşlar? Redevans,
maden ruhsat sahalarının işletme hakkının, özü
kendisinde kalması kaydıyla, hak sahibi tarafından
sözleşmeyle gerçek veya tüzel kişiye belli bir süre kiralanması
demektir. Redevans sistemi, Türkiyede, devletin madeni kiraya vermesi ve
karşılığında madendeki üretimi, belirli bir fiyat
üzerinden tüm ürettiğini satın alması şeklinde yürüyor.
Neden ihtiyaç duyuluyor bu redevansa, onu da
söyleyeyim arkadaşlar. Devlet, redevansçıya maden sahası
kiralıyor, sonra da ona amiyane tabirle diyor ki: Benden daha az maliyetle
bu üretimi yapacaksın. Alıcın hazır, ben
alacağım, ne kadar kömür çıkartırsan hepsini ben
alacağım. Ben devletim, senin kadar iş güvenliğinden taviz
veremem, işçinin emeğini senin kadar sömüremem; gel bu
kuralsızlığı, bu kanunsuzluğu sen yap, ben gözümü
kapalı tutarım. İşte redevansın amiyane tabirle
Türkiyede geldiği nokta budur.
Daha sonra ne oluyor? Daha sonra da işçi ile
işvereni baş başa bırakıp kenara çekiliyor.
İşçiyi, işverenin daha fazla kazanma hırsına ve
iştahına terk ediyor. İşveren de hazır
kiraladığı ocaktan nasıl en fazla sürüm alırım
düşüncesiyle ocağı kapasitesinin üzerinde
çalıştırma gayreti içine giriyor. Baro raporlarına göre de
Somadaki kazanın sebebi üretim zorlamasıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SÜLEYMAN GİRGİN (Devamla) Bir dakika
rica ediyorum.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
SÜLEYMAN GİRGİN (Devamla) Değerli
milletvekilleri Önce insan değil, önce kömür. diyen sistemin
adıdır redevans. Redevans denen ölüm makinesinin siyasi sorumlusunu
da size göstereyim. İşte
Soma faciasında dönemin
Çalışma Bakanı diyor ki yanındaki Enerji Bakanına:
Sorumlu Enerji Bakanı, madenler ona bağlı. İşte
Siyasi sorumlu da suçu birbirine atan AKP iktidarıdır.
Değerli milletvekilleri, redevans, işçi
sömürüsü ve işçi hayatı üzerinden rant aktarımı demektir.
Redevans, insan emeği ve hayatı üzerinden maliyet düşürmek
demektir. Redevans, vahşi kapitalizmin dişleri arasına
atılan maden işçileri demektir. 2004 yılından bu yana, özel
şirketlere işletme izni verilmesiyle birlikte, madenlerde
yaşanan iş cinayetleri 3 kat artmıştır. Redevans, yeni
Soma faciaları, ölümler ve anaların gözyaşı demektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SÜLEYMAN GİRGİN (Devamla)
Başkanım, rica ediyorum.
Değerli milletvekilleri, yapılması
gereken, madencilik sektörü gibi kritik bir sektörde maden
bakanlığı kurularak kamunun öncülüğünde planlı bir
kalkınma stratejisinin hazırlanmasıdır. Şunu bilelim
ki tarihten ders çıkarmayanların kömür karasıyla değil, yüz
karasıyla anılması şaşırtıcı
değildir. Madencilerin onurlu safında yer almayanları bekleyen
tek şey bu yüz karasıdır. Bununla yaşamak isteyenlere dur
demeyiz ama bu yasaya dur diyeceğiz ve onay vermeyeceğiz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Oylamadan önce yoklama
talebimiz olacak efendim, madde çekilmiyorsa şayet.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Başkan.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Bu maddeyle ilgili
değerli milletvekili arkadaşlarımızın çeşitli
ifadeleri oldu. İzin verirseniz, Komisyon olarak bu maddeye niye evet
dediğimiz konusunda bir açıklama hasıl oldu; kürsüden veya
buradan
BAŞKAN Buyurun Sayın Başkan.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
27.- Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Başkanı Mustafa Elitaşın, Adana
Milletvekili Tulay Hatımoğulları Oruç ile Muğla Milletveki Süleyman
Girginin 41 sıra sayılı Kanun Teklifinin 20nci maddesiyle
ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadeleri ile Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
aslında bu 20nci madde, 2017 yılında yapılan bir
değişiklik sonucunda ortaya çıkan bir düzenleme ihtiva
etmektedir. 2017 yılında yaptığımız düzenlemede,
o zamanki tarafların, sendikaların da anlaşmasıyla birlikte
maddede şöyle bir hüküm ifade etmiştik, Cumhuriyet Halk Partili ve
diğer partili milletvekili arkadaşlarımız da bu konuyu
hatırlayacaklar diye tahmin ediyorum: Ancak, Türkiye Taşkömürü
Kurumunun halen kendisi tarafından doğrudan işletilen
işletme izin alanlarında oluşturulacak ruhsatlar bu madde
kapsamında ihale edilemez. hükmünü ilave etmiştik. Nitekim,
Zonguldakta maden ocaklarında bulunan işçilerin temsilcilerinin,
sendikalarının bizden istedikleri
Ki o zaman grup başkan
vekiliydim, doğrudan doğruya, o zamanki Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanımız, TÜRK-İŞ Başkanı, maden sendikalarının
temsilcileriyle yaptığımız görüşmelerde onların
verdiği cümleyi bire bir madde metnine ihdas ederek getirmiştik.
Maddenin birinci cümlesindeki Türkiye Taşkömürü Kurumu ile Türkiye Kömür
İşletmeleri, uhdelerinde bulunan maden ruhsatlarını
işletmeye, işlettirmeye, bunları bölerek yeni ruhsat talep
etmeye ve bu ruhsatları ihale etmeye yetkilidir. hükmü zaten maddede
mevcut bir hüküm. Bununla ilgili kanun teklifinde ilave edilen kısım
şöyle: Bu fıkra kapsamında yapılacak ihale sonucunda
Türkiye Taşkömürü Kurumu ile Türkiye Kömür İşletmelerinin
ihaleyi kazananla yapacağı sözleşme hükümleri saklı kalmak
kaydıyla ihale edilen sahayı devredebilir ve ihaleyi kazanan
adına ruhsat düzenlenebilir. Yani birinci kısımda, birinci
cümlenin açıklamasında redevans söz konusu değil; ihaleyle
yapılan, Türkiye Taşkömürü Kurumu uhdesinde bulunan ruhsatların
işlettirilmesi ve bunların başkalarına ruhsat olarak
devredilmesine imkân veren bir durum söz konusu.
İkinci durum ise Türkiye Taşkömürü Kurumu
uhdesinde bulunan ve hâlen redevansla işletilmeye devam edilen maden
sahalarındaki redevansçıları; biraz önce hem HDPden hem
Cumhuriyet Halk Partisinden konuşan milletvekili
arkadaşlarımızın hem de sayın grup başkan
vekilinin önergeler konuşulmadan önce ifade ettiği, havza biçimindeki
madenciliklerin redevansçılarına bölünerek kontrol
imkânının ortadan kalkmasını ortaya çıkaracak
-hasıl olacak- bir durum diye hassas bir noktanın altını
çizdiği
Aslında, Maden ve Petrol İşleri Genel
Müdürlüğünün kendi ruhsat sahası içerisindeki
redevansçıların ruhsatlandırılarak sorumlulukların o
kişilere verilmesi ve Maden ve Petrol İşleri Genel
Müdürlüğü ve Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu onların
denetimlerini yaparak
Nitekim, kanun teklifinin ilk maddelerinde ifade
ettiğimiz -ki daimî nezaretçisi olsun, yetkilenmiş tüzel
kişiliklerle olsun- onların denetimlerini hakkıyla yerine
getirmek üzere yaptığımız düzenlemeleri, müeyyideleri de
beraberinde getiren önemli bir düzenlemedir.
Yani ikinci düzenleme de hâlen redevansla
yapılan sözleşmelerin, redevans sözleşmesi yapılan
kişilerin -redevans hakkındaki sözleşme şartları
saklı kalmak kaydıyla- ruhsatlandırılmasını ifade
eden ve sorumluların, ruhsatlandırılmış kişilerin
daha bilinçli, daha etkili bir şekilde denetimini sağlayabilmek
adına yapılan önemli bir düzenlemedir. Aslında, tüm milletvekili
arkadaşlarımız, bu maddeyi bu mantık çerçevesinde
değerlendirdikleri takdirde, ikinci ilave edilen kısmın önemli
bir gelişme olduğunu idrak edeceklerdir diye düşünüyorum. Bu
anlamda, Komisyonumuzda düzenlenen metnin olumlu, uygun olduğu ve maden
sahalarının daha iyi bir denetimine imkân vereceği
düşüncesinde olduğumuzu ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve 6 Milletvekilinin Maden Kanunu ile Bazı
Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1410) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 41)
(Devam)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Oylamadan önce yoklama
talebimiz var efendim.
BAŞKAN Önerge için mi, madde oylaması
için mi?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Madde oylamasında
efendim.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Aynı
mahiyetteki önergeler kabul edilmemiştir.
Maddenin oylaması
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Sayın Özel, Sayın Tarhan,
Sayın Şevkin, Sayın Antmen, Sayın Arslan, Sayın
Arı, Sayın Kaya, Sayın Aygun, Sayın Bulut, Sayın
Girgin, Sayın Erbay, Sayın Başevirgen, Sayın Kadıgil,
Sayın Ünlü, Sayın Yeşil, Sayın Taşcıer,
Sayın Çelebi, Sayın Barut, Sayın Sümer, Sayın Özcan.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum arkadaşlar.
Pusula veren arkadaşlar lütfen genel kuruldan
ayrılmasınlar, kontrol edeceğiz.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Değerli arkadaşlar,
toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.41
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.59
BAŞKAN: Başkan
Vekili Mustafa ŞENTOP
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Barış KARADENİZ (Sinop)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 52'nci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - 20nci maddenin oylamasından önce
talep üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)
BAŞKAN - Pusula veren arkadaşların
Genel Kurulu terk etmemesini rica ediyorum, kontrol edeceğiz.
(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
41 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve 6 Milletvekilinin Maden Kanunu ile Bazı
Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1410) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 41)
(Devam)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
20nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
20nci madde kabul edilmiştir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
pek kısa bir söz talebim var.
BAŞKAN - Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
28.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, iktidar
milletvekillerinin çoğunun teklifin maddeleri görüşülürken Genel
Kurulda bulunmayıp oylamaya katıldığına ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
çok önemli bir madde oylanmadan önce salonda iktidar partisinden 30-40
arkadaş vardı, ilk yoklamada 130-140larda, şimdi 210 kişi
oldu. Müzakereler yapılırken çil yavrusu gibi dağılıp
oylamada Çin ordusu gibi gelme geleneği var. Kanun Maden Kanunu. Maden
Kanununda, soruyorum AKP Grup Başkan Vekiline: Bu kadar milletvekilini
yer altında madende mi saklıyorsunuz da 30 kişiyle izliyorsunuz,
oylama sırasında yeryüzüne çıkıyor? (CHP
sıralarından alkışlar) Nasıl iş bu arkadaş?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
MEHMET ALTAY (Uşak) - Senin grubun kaç
kişi? Senin grubun nerede, kaç kişi? 20 kişiyi tutuyorsun orada,
konuşuyorsun! 20 kişiyi beklet orada
Sanki iş yapıyorsun!
BAŞKAN Sayın Turan
Arkadaşlar, Grup Başkan Vekiliniz
konuşuyor.
Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
AK PARTİ Grubu ihtiyaç olduğu her yerde görevini yapıyor. Bu
kanunla ilgili görüşmelerde, komisyonda, öncesi grup çalışmalarında
katkı sunan bu grup zaten. Tabii ki iktidar partisinin kuliste de,
odasında da işi olacaktır. Hep burada Özgür Beyi dinleyecek
hâlimiz yok. Kaldı ki, bu kadar kıymetliyse, 120 kişi
olması gereken CHPden neden 20 kişi var, onlar nerede o zaman? Böyle
bir şey olabilir mi? Biz buradayız Sayın Başkan. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
parlamenter sistemde özellikle, Parlamentoyu işletme görevi iktidar
partisinindir.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) İşletiyoruz
Sayın Başkan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Parlamenter sistem geçti
zaten. Bu hibrit denebilecek tuhaf ve altında kaldıkları
sistemde de 1inci partiye önemli görevler düşmektedir. Benim görevim,
toplantı yeter sayısı var mı, karar yeter sayısı
var mı, bununla ilgili denetimi yapacak işi yapmak. Burada 40
arkadaş var. Biraz önce gelip oy veren 170 ilave arkadaş bu kanunun
nasıl yeni Soma faciaları, yeni Ermenekler yaratabileceğine
ilişkin ortaya konulan muhalefet argümanlarını dinlemeden, âdeta
bir yasama makinesiymiş gibi, geldiler, oy kullandılar, gidiyorlar.
İtirazımız bunadır. Görevimizi yapmaya, bu durumu açık
bir şekilde milletimize şikâyet etmeye devam edeceğiz. (CHP
sıralarından alkışlar)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Değerli vekiller, domates, biber, patlıcan muhabbetinizi dinlemek
zorunda mı yani?
BAŞKAN Sayın Turan
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
söz talebimi geri alıyorum, AK PARTİ Grubu çalışmaya devam
ediyor.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve 6 Milletvekilinin Maden Kanunu ile Bazı
Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1410) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 41)
(Devam)
BAŞKAN 21inci madde üzerinde ikisi aynı
mahiyette olmak üzere üç önerge vardır. İlk okutacağım iki
önerge aynı mahiyettedir. Önergeleri okutup birlikte işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1410) esas numaralı
Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 21inci
maddesiyle eklenmesi öngörülen cümlenin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Genel Müdürlük rödövans sözleşmelerinin
tarafıdır.
Ayhan
Erel Hüseyin
Örs İmam
Hüseyin Filiz
Aksaray
Trabzon
Gaziantep
Metin
Ergun Ümit
Beyaz Feridun
Bahşi
Muğla
İstanbul
Antalya
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Okan
Gaytancıoğlu Zeynel
Emre Cavit
Arı
Edirne İstanbul Antalya
Tahsin
Tarhan Özgür
Özel Orhan
Sümer
Kocaeli Manisa Adana
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında söz isteyen Aksaray Milletvekili Ayhan Erel.
Buyurun Sayın Erel. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Arkadaşlar, Genel Kurul salonumuzda bir
uğultu var. Lütfen
Konuşmacıyı takip edemiyoruz.
AYHAN EREL (Aksaray) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; Maden
Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 21inci
maddesi üzerine İYİ PARTİ Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, hepimizin bildiği
gibi, bir ülkenin yer altı kaynakları büyük önem taşır. Bu
kaynaklar, aynı zamanda doğru kullanılırsa o ülkenin
zenginlik kaynaklarıdır. Peki, Türk milleti
topraklarımızın yer altı zenginliklerinden hangi ölçüde
faydalanmaktadır? Ne yazık ki bu zararlı anlayış Türk
milletinin kendi kaynaklarını kullanmasına engel olmuştur.
Oysa bugün karşımızda yerli ve millî olduğunu iddia eden
bir siyasi irade var; fakat bu siyasi irade döneminde özelleştirme
kapsamına alınan madenlerimiz maalesef yabancı şirketler
tarafından yağmalanmıştır.
2004 yılında bir Maden Kanunu
çıkarıldı; bu kanun ne yazık ki yer altı
kaynaklarımızın yağmalanmasının önünü açtı.
Politikalarınıza yansıyan, devletin küçültülmesi, faaliyetlerin
daraltılması yaklaşımı da Türk madenciliğinin
yabancı şirketlerin eline geçmesine vesile oldu.
Bu ülkede egemenlik hakkı yüce Türk
milletinindir, doğal olarak da madenlerimizin gerçek sahibi yüce Türk
milletidir. Fakat 2002den bu yana ham madde kaynaklarımız
yabancı ülkelerin denetimi altındadır. Yerli ve millî olma
iddiasındaki bu siyasi iradenin temel sorumluluğu, madenlerimizin
sömürülmesini engellemektir; bu düzeni Türk milletinin menfaati ve çıkarları
doğrultusunda değiştirmektir.
Değerli milletvekilleri,
çıkardığınız yasalarla madencilik sektöründe
sömürgecilik dönemini başlattınız. Bu yasa teklifi, bazı
yasalarda yaptığınız değişiklikler yüzünden yabancı
maden şirketleri maden ruhsatı almak için ülkemize akın ettiler.
Öyle yasalar çıkardınız ki yerli maden şirketlerimiz
yabancı maden şirketleriyle rekabet edemez hâle geldi. Madencilik
yapma hakkını özel sektöre devrettiğinizden beri yer altı
zenginliklerimiz yabancı şirketler tarafından maalesef
yağmalanmaktadır. Biliyoruz ki bu şirketler, hedef ülkelere
girerler, vahşi madencilik yaparlar, yer altı kaynaklarını
sömürür, arkalarında yok edilmiş bir doğa bırakarak defolup
giderler. Yabancı şirketlerin döngüsü budur fakat siz bunu
kırmak yerine, maalesef buna destek oldunuz ve
topraklarımızın yabancı maden şirketleri
tarafından yağmalanmasının önünü açtınız.
Değerli milletvekilleri, bu iktidar,
madenciliğimiz adına 2002 yılından bu tarafa
sayısız değişiklik yapmış, değişik
politikalar geliştirmiştir. Politika değişiklikleri millet
yararı gözetilerek yapılır. Madencilikte yapılan bunca
değişikliğe rağmen ülkemizin kaynakları ülke
ekonomisine katkı sağlar hâle getirilememiştir. Bırakın
ülke ekonomisini, madencilikle anılan şehirlerimizin ekonomisine bile
bir katma değer sağlayamamıştır. Bakın, bunca
değişiklik yapıldığı hâlde maden kazaları
bile azalmamıştır. Madenlerimiz Türk milletine ait millî
servetimizdir; dolayısıyla madenlerimizin gerçek sahibi yüce Türk
milletidir. Yer altı zenginliklerimiz talan edilemez, peşkeş
çekilemez.
Süre yetersizliğinden dolayı maden
sektöründeki iş kazalarına ve çevre sorunlarına
değinemiyorum. Madenlerimiz üzerinde kurulan bu düzenin
yıkılacağı ve millî bir maden politikası
geliştireceğimizi umut ediyorum, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önerge üzerinde
Adana Milletvekili Orhan Sümer.
Buyurun Sayın Sümer. (CHP
sıralarından alkışlar)
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, her ne kadar Maden
Kanunu üzerine söz almış bulunmuş olsam da konuşmamı
ekonomik kriz nedeniyle son bir hafta içerisinde Adanadan gelen 3 üzücü haber
üzerine, seçim bölgem Adananın yaşadığı ekonomik
sorunlar üzerine geliştireceğim. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
AKP, 2002 yılından bugüne kadar hep güven
ve istikrardan söz etti, ekonomik gelişme, sürekli büyüme ve gelişme
vadetti, adaletten, kalkınmadan, demokrasiden ve hukuktan söz etti.
Türkiyede yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar bitecek, herkesin yüzü gülecekti.
Peki öyle oldu mu? Hayır. Bunların hiçbiri hayata geçmedi
değerli arkadaşlarım. Adana, güzel ülkemizin bir
izdüşümüdür; yani Adanada yaşanan her bir olay aslında
Türkiyenin gerçek fotoğrafını bizlerin önüne koyar. O nedenle,
Adanada yaşananlara bakın Türkiyenin gerçeğini görürsünüz.
Değerli milletvekilleri, Adana, 1990lı
yıllara kadar sanayide, tarımda öne çıkan illerimizden biriydi,
Akdeniz Bölgesinin ve ülkemizin ekonomisine yön veren
yatırımların olduğu, sanayinin lokomotif kentlerinden
biriydi; üretiyor ve ürettiğini Türkiyeyle, dünyayla
paylaşıyordu ama son yıllarda Adana tarım ve sanayi
teşviklerinde, kamu yatırımlarında, kültür ve turizm
yatırımlarında ve sayabileceğimiz daha pek çok alanda hep
geri plana itildi, gözden çıkarıldı. Yıllar önce herkesin
iş sahibi olduğu, her mahalleden bir işçi servisinin
çıktığı Adanada sabahın ilk
ışığında vardiyaya giden o işçiler artık
çalışmıyor, o mahalleler bugün sessiz, ülkemizi sarsan ekonomik
krizle birlikte o fabrikalar, o işletmeler ya kapandı ya da kapanma
noktasına geldi. İşte size Bossa Fabrikası, işte size
PAKTAŞ, işte size ÇUKOBİRLİK, işte size kırk
yıllık Garip Tavukçuluk. Daha bir ay öncesine kadar işletmesini
sürdüren ama şimdi iflas bayrağını çeken Garip
Tavukçulukta yaklaşık 600 kişi çalışıyordu,
bugün o işletme kapanıyor. Yan ürünleriyle beraber tam 4 bin
kişiye istihdam alanı sağlıyordu. İşte, bu yüzden
Adana için açıkladığınız işsizlik oranı
yüzde 10,7 değil, yüzde 25lerde. Yani Adanada her 4 kişiden 1i
işsiz.
Keza Çukurovanın bereketli toprakları
bugün kara topraklar hâline geldi, can çekişiyor. En stratejik ürün olan
pamuk bitme noktasına geldi, üretici perişan. Tarım
Bakanımıza sormak istiyorum: Adanada ayçiçek ve pamuk üreticileri
hâlâ yağlı tohum desteklerini alamadılar. Zaten girdi
maliyetleriyle boğuşup tarlasını binbir zorlukla hasat
eden, emeğini, alın terini toprağa katan çiftçilerimiz prim
desteğini zaman geçirmeden ödeyin diye feryat ediyor. Üreticilerimize destek
ne zaman ödenecektir?
Yine Çukurovadan Avrupaya ihraç edilen özellikle
narenciye ve yaş sebze için tırlarımızdan Bulgaristandan
geçişte Bulgar makamlarınca tır başına 300 ila 800
euro arasında analiz adı altında ücret alınmaktadır,
para tahsil ettikleri bilgisi bize ulaşmıştır. Zaten zor
şartlar altında ihraç etmeye çalışan
ihracatçılarımıza haksız yere alınan bu bedellerle
yeni bir mağduriyet yaratılmaktadır. Ama bütün bunları
ustaya sorarsanız yaşananlardan kendisi ve yönetenler hariç herkes
sorumlu. Kriz dememek için bize her türlü hikâye anlatıyorlar.
Patlıcan, biber fiyatları yükseliyor suçlu fırsatçı;
vatandaşın sofrasındaki, mutfağındaki
yangını değil, mermiyi konuşalım istiyorlar. Yani
suçlu yönetenler değil, gariban vatandaşın ta kendisi.
Adanada 42 bin esnaf var, her biri siftahsız
dükkân kapatıyor. Değerli arkadaşlar, yaşanan depresyondan
dolayı, umutsuzluk nedeniyle -birkaç ay önce ben burada yine
uyarmıştım- Adanada 6 arkadaşımız intihar
etmişti. Bir hafta içerisinde, ne yazık ki tekrar 1i kamu
müteahhidi, 1i mühendis, 1i de Ceyhan Ziraat Odası
Başkanımız ekonomik nedenlerden dolayı,
borçlarını ödeyemediği için intihar etti. Maalesef, bu, ne ilk
olacak ne de son olacak. Eğer ekonomik kriz yoksa, her şey yolundaysa
bu sorunlar neden ortaya çıkıyor, bu mağduriyetleri neden
yaşatıyorsunuz? Adanayla ilgili ekonomik verileri tekrar gözden
geçirmenizi işaret ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum. Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önergeler
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 41 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 21inci maddesinde geçen yer alan ibaresinin bulunan
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Murat
Çepni Tulay
Hatımoğulları Oruç Rıdvan
Turan
İzmir Adana Mersin
Erol
Katırcıoğlu Ömer
Faruk Gergerlioğlu Şevin
Coşkun
İstanbul Kocaeli Muş
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
üzere İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlu.
Buyurun Sayın Katırcıoğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; doğrusunu isterseniz, Maden
Kanununun gerçekten gereği kadar ilgi alabilmiş bir kanun
olmadığı kanaatindeyim yani önümüze gelen bu metin, eğer
tutanaklara bakarsanız, gerçekten, bu metinde söz konusu olan kesimlerin
hemen hemen hiçbirinin doğru dürüst temsil olunmadığı bir
komisyondan geçerek buraya geldi ve öyle anlaşılıyor ki Genel
Kurulda da sizlerin oylarınızın çoğunluğuyla geçecek.
Ama arkadaşlar, küçük bir uyarı: Bu kanun yanlış bir kanun
içeriği itibarıyla bilmiyorum, herhâlde daha sonraki saatlerde
konuşacağız- özellikle petrol ürünleri sektörüyle ilgili olarak
burada yazılanlar gerçekten çok vahim. Ben, doğrusunu isterseniz, bu
beş dakikalık sürede bu vahim kanunla ilgili
konuşmayacağım çünkü biliyorsunuz ne olacağını
ama başka bir şeyi konuşmak istiyorum arkadaşlar,
konuşmak istediğim konu da aşağı yukarı şu:
Sayın Cumhurbaşkanımız, sanıyorum son günlerde çok
veciz bir söz söyledi Sivasta konuşmasında. Bence bir itiraftı
ama yeteri kadar anlaşıldı mı, çok emin değilim. Aynen
okuyayım, dedi ki: Ne diyorlar: Domates, patlıcan, patates
Ya,
düşünün be, bir merminin fiyatı nedir? Yani Sayın
Cumhurbaşkanı şunu söylüyor, diyor ki: Biz kıt olan
kaynaklarımızı silaha ayırdık dolayısıyla da
patates üretmeye, domates üretmeye kaynaklarımız yetmedi, yeteri
kadar üretemedik, o nedenle onların fiyatı yükseliyor. Ama
uyardı toplumu, dedi ki: Ama bu da hani millî bir meseledir, silah ve
mermi önemlidir. diyerek, esasında uyguladığı
politikanın da ne anlama geldiğini açık ve seçik olarak söyledi.
Arkadaşlar, bu da şudur: Şu anda Hükûmetin
uyguladığı politikalar, şiddetin
yaygınlaşması üzerine kurulmuş olan ve kaynakları da
sürekli olarak buraya yöneltmiş olan bir uygulama içinde ve o nedenle de
ekonomik kriz oluyor ve o nedenle de patatesin, soğanın, domatesin
fiyatı yükseliyor arkadaşlar. Dolayısıyla da kabul edin
veya etmeyin ama açık olan bir şey var değerli arkadaşlar,
ülkede bir kriz var ve bu kriz öyle böyle bir kriz değil. Yani bunu tanzim
satışlarla falan düzenleyemezsiniz, olmaz böyle bir şey.
İktisat teorisi diye bir şey var, iktisat teorisi ki biliyorum Adalet
ve Kalkınma Partisinde de birçok bu işlerle uğraşan
arkadaş var ama bu kadar, affedersiniz, cahilane bir uygulamayı
yürürlüğe koymuş olmanız gerçekten çok
şaşırtıcı.
Şimdi, arkadaşlar, demin ifade etmeye
çalıştığım gibi, çatışmacı siyasi
ortamı çözemeyen bu Hükûmet, askerin giyim kuşamına
ayırdığı paralar, mermiye, silaha
ayırdığı paralardan dolayı bu noktaya geldiğimizi
söyleyerek esasında ihtiyacımız olan ya da başka biçimde
söyleyecek olursam, bu sorunun çözülmesiyle ilgili olarak da bir ipucu
taşıyor. Çünkü arkadaşlar, eğer bir ülkede siyasi süreçler
gerginse, çatışmacıysa güvenlik meseleleri öne çıkıyor
doğal olarak. Ama şu soruyu sormamız lazım: Niye böyle
oluyor ki? Pekâlâ 2015 yılında, çözüm sürecini
yaşadığımız yıllarda bu sorunlar yoktu, ekonomi
de çok iyi gidiyordu, insanlarımız da gayet mutluydu.
Dolayısıyla da arkadaşlar, Hükûmetinizin
uyguladığı politikaların Türkiye'nin ihtiyacı olan
politikalar olmadığını söylemek istiyorum.
Çok az zamanım kaldı ama birkaç dakika da
izin verirse Sayın Başkan bir başka derdimi daha anlatmaya
çalışacağım.
Şimdi, arkadaşlar, bizler aylardır
burada, sizin karşınıza Leyla Güven
arkadaşımızı konuşmak üzere geliyoruz ya da Leyla
Güven arkadaşımızı anarak konuşuyoruz. Leyla Güven
arkadaşımızın açlık grevine girmesinin sebebinin de
tecrit olduğunu söylüyoruz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Neyin tecridi? Tam
söyleyin, tam söyleyin.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Bir dakika,
müsaade edin.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Müsaade ediyoruz zaten
canım.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Ama o zaman söze
girme, bir dakika.
Arkadaşlar, burada, bu cümlenin altında
yatan şey şudur: Biz tecritle Türkiye'de Kürt sorununun çözülmesiyle
ilgili yeniden görüşmelere başlanması gerektiğini söylemeye
çalışıyoruz yani yeniden barış
konuşmalarının gerçekleşmesi gerektiğini söylemeye
çalışıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ŞAHİN TİN (Denizli) Teröristlerle
ne barışı görüşeceğiz?
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Bir dakika
arkadaşım.
BAŞKAN Bir dakika veriyorum, buyurun
tamamlayalım lütfen.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Burada öyle
şeyler söyleniyor ki Sayın Cumhurbaşkanı da bunu
yapıyor ve sizler de sesinizi çıkarmıyorsunuz; arkadaşlar,
burada oturan insanların hiçbiri terörist değildir. Eğer
teröristsek biz, o zaman kapatın, elinizde yasalar, kapatın. Bunu
yapmıyorsunuz, yapamıyorsunuz çünkü biz terörist falan değiliz.
Biz, başta Kürt halkı olmak üzere, Türkiye'de sorunu olan bütün
yurttaşlarımızın sorunlarını buraya çözüm
önerileriyle getirmeye çalışıyoruz ve sizler, Sayın
Cumhurbaşkanı bizi terörle iltisaklı hâle getiren cümleler kurup
duruyorsunuz. Bu gerçekten kabul edilemez bir yanlıştır.
Eğer böyle konuşmaya devam ederseniz ben de şimdi size şunu
sorayım: Siz de FETÖyle iltisaklısınız. dersem ne
olmuş olacak arkadaşlar?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Öyleler, realite olacak.
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Doğru
bir şey söylememiş olursunuz.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Doğru olacak
herhâlde. Çünkü ben de hesap ettim Googlea girdim, 45 vekiliniz -isim isim
çıkardım- FETÖyle ilgili çok övücü laflar etmiş geçmişte.
Şimdi, buradan giderek Siz FETÖcüsünüz. dersek biz doğru mu
yapmış oluruz?
ŞAHİN TİN (Denizli) Ne alakası
var?
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Evet, doğru
yapmış olmayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Sayın
Başkanım, bir dakika lütfen.
BAŞKAN Buyurun.
Tabii, bunlar emsal olmasın arkadaşlar
lütfen.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Biliyorum ama bu
sürelerde derdimi anlatamıyorum, kusura bakmayın.
Şimdi, arkadaşlar, hakikaten elinizi
vicdanınıza koyun, Türkiye'de bir sorun var, bu sorunun adı
Kürt sorunudur; ne kadar Yok. derseniz deyin, vardır. Kürt sorunu
esasında demokrasi sorunudur. Bizlerin yapması gereken, demokrasinin
çıtasını yükseltmektir. Yoksa birbirimize düşerek,
birbirimizi yok etmeye çalışarak bir yere varılamaz. O sebeple
de bu lafları çok kullanmanıza hakikaten sizler adına
üzülüyorum. Efendim, PKK'ya bilmem ne de falan, bunlarla olmaz arkadaşlar,
biz ciddi bir iş yapmak istiyoruz burada. Bu sözleriniz ciddiye
alınacak sözler değil, kusura bakmayın.
Şimdi, Sayın Soylunun ettiği laflara
biriniz bir laf söylediniz mi Allah aşkına? Yürütürsem adam
değilim. lafı bir bakana yakışır mı
arkadaşlar, bir devlete yakışır mı? Bunu nasıl
kabul edebiliyorsunuz sizler?
MEHMET UĞUR GÖKGÖZ (Isparta) Helal olsun.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Kime helal olsun?
Soyluya mı olsun, bana mı olsun?
MEHMET UĞUR GÖKGÖZ (Isparta) Soyluya olsun.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Soyluya olsun,
öyle mi? Peki, bu lafınızı hatırlatacağım size.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Arkadaşlar,
buradayız, bir yere gitmiyoruz, hep beraber yaşayacağız bu
süreci ama yaptığınız, her seferinde çıkıp
konuştuğum gibi, yanlıştır. Yanlış yapmaya
devam ediyorsunuz.
Saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
21inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 21inci madde kabul edilmiştir.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Sayın Turan, söz mü istiyorsunuz?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Evet Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Buyurun Sayın Turan.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
29.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlunun 41 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 21inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; HDPli vekillerin konu ne olursa olsun; madde,
gündem ne olursa olsun sonuna veya başına Leyla Güvenle ilgili bir
paragraf girmelerine alıştık artık. Ama ısrarla
tecrit derken, benzer ifadeler kullanırken PKK elebaşı Öcalan
için tecrit dememelerini de anlıyoruz.
Sayın Başkan, ilgili milletvekili tahliye
edildi, biliyorsunuz. Buraya gelip yemin etmesi için hiçbir engel yok fakat bir
terör elebaşısına destek olmak, gündem yapmak için, sözüm ona,
açlık grevi yapıyor. Bir daha söylüyorum: Burada bize her gün bunu
hatırlatmak yerine, gitsinler, terörle aralarına mesafe koyup o
arkadaşları bundan vazgeçirsinler çok seviyorlarsa. Kaldı ki biz
isteriz ki bu ülkenin bir evladı olarak neden HDPli arkadaşlar bir
gün olsun bir şehit için, bir gazi için, şehit olan öğretmenler,
askerler, polisler için açlık grevi yapmazlar? Tek mağdur
-tırnak içerisinde- kendi örgüt liderleri midir? O yüzden, diyorum ki:
Eğer mazlumlara, mağdurlara sahip çıkma iddiası varsa önce
Aybüke öğretmene sahip çıksınlar, önce Necmettin Yılmaza
sahip çıksınlar, önce Muhammed Safitürke sahip çıksınlar.
Sayın Başkan, her gün burada aynı iddiayla beraber tekrarda
bulunmalarını doğru bulmuyoruz.
Sayın Bakanımızın ifade
ettiği Yürütürsem adam değilim. ifadesi kendi üslubu içerisinde
tartışılabilir ama esası olarak, içerik olarak Terörle
iltisakı olan terör yürüyüşlerine izin vermeyeceğim. demektir.
Biz de diyoruz ki: Terörle ilgili hiçbir kimseye, hiçbir zümreye asla iltimas
geçmeyeceğiz Sayın Başkanım.
AHMET ŞIK (İstanbul) Sarayla
aranıza mesafe koyduğunuzda biz bunu
tartışacağız.
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, söz alabilir miyim lütfen, bir cevap vermek istiyorum.
AHMET ŞIK (İstanbul) En büyük terör
örgütü sizsiniz ya, sizsiniz! Bu ülkenin gelmiş geçmiş, cumhuriyet
tarihinin tüm kötülüklerinden inşa edilmiş
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Ben bir
cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN Cevap değil de neye göre yani?
Sataşma
AHMET ŞIK (İstanbul)
bir terör
örgütüsünüz siz ve bunun için yargılanacaksınız hepiniz. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar
Arkadaşlar
AHMET ŞIK (İstanbul) Ama sizler gibi
yapmayacağız, düşmanımız için bile hukuk talep ediyoruz,
sizi evrensel hukuk normlarıyla yargılayacak bir yargıya teslim
etmek istiyoruz.
BAŞKAN Arkadaşlar, Genel Kurulun
çalışmaları devam ediyor.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Arkadaş yeni galiba,
usul, edep, adap bilmiyor.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve 6 Milletvekilinin Maden Kanunu ile Bazı
Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1410) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 41)
(Devam)
BAŞKAN Madde 22ye bağlı geçici
madde 38 üzerinde önerge yoktur.
FATMA KURTULAN (Mersin) Başkanım
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde 22ye bağlı geçici
madde 38 kabul edilmiştir.
FATMA KURTULAN (Mersin) Başkanım
BAŞKAN Madde 22ye bağlı geçici
madde 39 üzerinde önerge yoktur.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Sayın
Başkan, bir grup başkan vekili ayakta.
İSMET YILMAZ (Sivas) Görüyor.
BAŞKAN Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Buyurun Sayın Kurtulan.
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın
Başkanım, ben burada değildim, tartışmaya çok hâkim
değilim, kısmen izledim ama arkadaşlar grubumuza bir
sataşma olduğunu söylüyorlar. Grubumuz adına, sataşmaya,
müsaade ederseniz, söz verirseniz kürsüde arkadaşımız cevap
versin.
BAŞKAN Sayın Tiryaki, buyurun.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Buradan mı, oradan mı?
BAŞKAN Yerinizden buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
30.- Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryakinin,
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Sayın Başkan, bütün samimiyetimle söylüyorum, Türkiye'de yüzde 30,
yüzde 40 oy almış, bir başka partinin desteğiyle de olsa
yüzde 50yle Cumhurbaşkanı seçmiş bir partinin ferasetinin
bundan çok daha fazla olmasını bekleriz. Demek değilmiş.
Neden değilmiş? Çapının da daha fazla olmasını
bekleriz. Bize söyleyecekleri tek söz Terör örgütünün
uzantısıdır. demek midir? Bizimle ilgili edebilecekleri tek söz
Terörle aralarına mesafe koysunlar. demek midir? Bunun
dışında HDPye söyleyecekleri bir çift laf yok mu? Onların
yaptığı yasama faaliyeti kadar, en az onların
yaptığı yasama faaliyeti kadar bizler de burada yasama faaliyeti
yürütüyoruz. Bütün bunların tamamını kendilerine iade ediyoruz.
Defalarca burada arkadaşlarımız
söyledi, hangi terör örgütleriyle nasıl ilişkileri olduğunu, bu
ülkenin askerlerini IŞİD militanlarıyla beraber
sınırda nasıl yürüttüklerini hepimiz hatırlıyoruz,
uluslararası raporlarda da var. Bunu tekrar tekrar
tartışmanın bir anlamı yok. Lütfen, bize dair, daha kötü
olabilir, olumsuz olabilir ama bunun dışında söyleyecekleri iki
çift laf olsun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
İkincisi, diyorlar ki: Terör örgütü elebaşı için yürüyorlar.
Sorun şu
Çok açık söyleyelim, Leyla Güven diyor ki: Abdullah Öcalan
üç yılı aşkın bir süredir, her hükümlünün yasal hakkı
olan, avukatlarıyla görüştürülmemektedir, aile üyeleriyle
görüştürülmemektedir. Söylediği yasa dışı bir talep
değil, yasaya uygun bir talep.
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) Avukatı mı
Leyla Güven Aponun?
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Söylediği şey şu: Bu Hükûmet, Adalet ve Kalkınma Partisi
yasaya uygun davransın. Abdullah Öcalanın yasal haklarını
tanısın. Başka bir talep değil.
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) Leyla Güven Abdullah
Öcalanın avukatı mı?
BAŞKAN Sayın Altınok
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Sana ne ya,
sana ne!
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Yok
Biz tanımıyoruz. Bu ülke müstemlekedir, burada yasalar söz konusu
değil. Biz istediğimiz hükümlüye istediğimiz gibi
davranırız. diyorlarsa
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) Yok öyle bir
şey! Yazıklar olsun!
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Ayıp
ayıp! Size ayıp, size!
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
bunu
çok açık söylesinler yani bunu çok açık söylesinler. Leyla Güvenin
talebi yasal bir taleptir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) Yazıklar olsun!
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Çünkü
dört cümle, arka arkaya çok ağır cümleler ettiği için söylüyorum
bunları.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Daha
fazlasını hak ediyorsunuz.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Umarım, sürçülisan etmiş olsun. Sözüm ona açlık grevi. dedi
sayın grup başkan vekili. Hani, buna nasıl bir yanıt
verilir, bilmiyorum ama bir insanın, bir milletvekilinin, bu Meclis
üyesinin sayın grup başkan vekilini ikna etmesi için ölmesi mi
gerekir? Bunu sürçülisan olarak kabul ediyorum.
Son olarak, HDP milletvekillerinin yürüyüşünü
terör yürüyüşü olarak nitelendirmek akla ziyan bir
bakıştır. Terör yürüyüşü ne demek, terör yürüyüşü ne
demek? Biri bize bunu izah etsin.
MEHMET AKİF YILMAZ (Kocaeli) Abdullah Öcalan
için yürümek demek.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Demokratik, barışçıl, Anayasanın 34üncü maddesinde, 2911
sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununda
düzenlenmiş bir hakkın daha gerisinde bir yürüme biçiminden
bahsediyoruz ve buna terör yürüyüşü deniliyor. Ne demek terör
yürüyüşü?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Son
cümlelerimi söylüyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Üç dakika oldu.
Tamamlayalım lütfen.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Bu
lafları böyle leblebi gibi ağızda harcamamak gerekir. Türkiye
Büyük Millet Meclisi gerçekten ciddi bir kurumdur. Nasıl söylerseniz
söyleyin, ister Millet Meclisi deyin, isterseniz Büyük Millet Meclisi
deyin, isterseniz Türkiye Meclisi deyin, isterseniz Türkiye Büyük Millet
Meclisi deyin, her vurguda büyüklüğünü vurgulamış olursunuz. Bu
sözlerin hiçbirisi Adalet ve Kalkınma Partisine ve grup başkan
vekillerine yakışmıyor. Bu üslubu terk etmelerini, burada yasama
faaliyeti çerçevesinde konuşmalarını bekliyoruz.
Çok teşekkür ederim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Turan, artık
tamamlayalım bu mevzuyu.
Buyurun.
31.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Batman
Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryakinin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
sayın vekil HDPye Terörle aranıza mesafe koymaktan başka bir
şey demeyecek misiniz? dedi. Ben diyorum ki: Terörle aranıza mesafe
koymamakla ilgili iddiamızı bu işi artık anlayıncaya
kadar her gün bin defa söyleyeceğiz. Türkiyede güvenlik meselesi, terör
meselesi hallolmadan hepimiz görüyoruz ki demokratik sıkıntılar
yaşıyoruz. Siz tutup da bir terör örgütünü ısrarla gündem yapmak
için yürüyüş, toplantı, eylem yaparsanız buna, vekil değil
kim olursa olsun o devletin kendi ilgilileri dur diyecektir. Avrupanın,
Amerikanın bir sokağında, bir meydanında DEAŞ lehine
gösteri yapılabilir mi, buna izin verilebilir mi? Avrupada olunca
demokrasinin sınırları olacak, Türkiyede her şeyi
yapacaksınız; olmaz. O yüzden, önce aynaya bakmak lazım. El
sallamayın. Önce aynaya bakmak lazım. Bu tavrınızdan
vazgeçilmedikten sonra
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) Senin
yanındayım, var ol.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurun Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Önce ruhunu ve iradesini
Kandile satanların buraya gelip gelip ısrarla bize eylemden
bahsetmesi, demokrasiden bahsetmesi doğru bir şey değil. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Siz bu
kadarsınız işte.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Sayın Başkan, bizim kullandığımız cümlelere
bakın, sayın başkan vekilinin kullandığı
cümlelere bakın.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Bunu niye söylüyorum
biliyor musunuz? Bunu şundan söylüyorum.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Ruhunu Fetullah Gülene satmış AKP
Bundan sonra biz de böyle
konuşalım. Yazıklar olsun!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Siz burada bize
bağırırken arkadan bir arkadaşınız, buraya ayda
bir defa gelip sırf gündem olup giden arkadaşınız
terörist diye bağırdı. Duymadınız dur bile
demediniz. O yüzden, bunu reddediyoruz, telin ediyoruz. Siz burada her
şeyi söyleyeceksiniz, hak ettiğinizi demokratik adap içerisinde
alınca kızacaksınız; buna hakkınız yok. Önce
arkaya dönün, o haddini bilmez adama cevap verin Sayın Başkanım.
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan,
sataşmadan dolayı ben de söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Kurtulan.
32.- Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın,
kendilerinden sonra bu koltuklarda oturanların Kürt sorununu
tartışacağına ve Meclisin bu sorunu çözeceğine, 31
Martta tekrar demokrasinin kazanacağına ilişkin
açıklaması
FATMA KURTULAN (Mersin) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sürekli AKP Grubundan ve kimi bazı partiler de
AKPye bu konuyla ilgili sürekli sataşma ve birbirlerini bu konuda itham
etmesi, bizim üzerimizden daha çok kendilerini tarifleme durumunu
yaşıyoruz.
Şunu söylemek isteriz: Türkiye Cumhuriyeti,
aslında sadece AKP Hükûmeti değil, dün de söylemiştik,
aslında birçok kez bunu söyledik. Terörist dediğiniz yapıyla
defalarca görüştünüz, bunu söylemiştik. Oysa, Türkiye Cumhuriyeti
tarihine baktığımızda, sadece AKPyle sınırlı
değil, AKP öncesinde de rahmetli Turgut Özala kadar dayanan ve ondan
sonrası Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık yapan
birçok kişinin Kürt sorununu tanımladığını, bunu
masaya yatırmak gerektiğini ifade etmişlerdir.
Şunu anlayacaksınız
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın.
FATMA KURTULAN (Mersin) Bugün bunu
reddedebilirsiniz ama bir gün, bizlerden sonra burada oturanlar bir Kürt sorunu
olduğunu tartışacak ve Bunun çözümü bize bağlı.
diyecek, Bu sorumluluk bizde. diyecek ve bu Meclis mutlaka bu sorunu
çözecektir, bunu unutmayın.
Terörist demek, terör demek
-yaptığımız her çeşit demokratik talepleri, Kürt
sorunu çözümünü- PKKyi yaratan koşulları ortadan kaldırma
talebimizi terörize eden durumu böyle tanımlamak aslında kendi
çirkinliğinizi, kirliliğinizi, bataklığınızı
gizlemektir. Bunların hepsini seçim yatırımı olarak
görüyoruz. Unutmayacaksınız ki, şunu da göreceksiniz ki 31
Martta bir bataklığa tekrar saplanacaksınız, tekrar
gününüzü göreceksiniz, tekrar demokrasi bu ülkede kazanacak.
Teşekkür ediyorum.
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya) 14
seçimdir böyle diyorsunuz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
daha geçen hafta HDP'nin Genel Başkanı, Eş Başkanı bir
ildeki kongresinde PKK marşlarıyla beraber toplantıyı
açmadı mı, daha geçen hafta?
FATMA KURTULAN (Mersin) Hayır.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bir daha söylüyorum: PKK
sizi tükürüğünüzle boğar. diyen kendileri değil miydi?
Kobaniye çağıran kendileri değil miydi? Onun
dışında, Sırtımızı PYDye dayayalım.
diyenler bunlar değil miydi?
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Siz de
dayadınız.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Siz
de dayadınız.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Önce diyorum ki: Terörle
ilişkinizi keseceksiniz, mesele bu. Bu millet çok büyük kredi verdi HDP'ye,
Yeter ki kan akmasın. dedi, Yeter ki bu ülkede dert olmasın.
dedi, bunu değerlendiremediler.
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Kim
değerlendiremedi?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Dön dolaş bir
PKKlının, bir örgüt liderinin avukatlığına
soyundular, vazgeçsinler bundan Sayın Başkan.
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan
BAŞKAN Arkadaşlar, birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.39
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.51
BAŞKAN: Başkan
Vekili Mustafa ŞENTOP
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Barış KARADENİZ (Sinop)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 52'nci
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
41 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
33.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, komisyonlara havale
edilen işlerin görüşülmesine havale tarihinden itibaren
kırksekiz saat sonra başlanabileceği kuralı gözardı
edilerek Plan ve Bütçe Komisyonuna getirilen torba kanunun görüşülemeyeceğini,
aksi takdirde Genel Kurulda her türlü engelleme hakkını
kullanacaklarına ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
biraz önce Plan ve Bütçe Komisyonu Grup Sözcümüz Sayın Kuşoğlu
bir bilgi ulaştırdı. Bilgi şu: Plan ve Bütçe Komisyonuna
bir torba kanun gelmiş. Henüz Plan ve Bütçe Komisyonunun Sayın
Başkanı dahi ilgili evrakı imzalamamış ama diyorlar
ki: Yarın 11.00de Komisyonu topluyoruz, bilginiz olsun.
Şimdi, kırk sekiz saat kuralını,
kaliteli bir yasama yapabilmek için ona muhalefetin hazırlanma sürelerini,
bu konudaki ihtiyaçları tekrar etmeme gerek yok, uzun süre Komisyon
Başkanlığı yapmış birisi olarak siz de takdir
edersiniz, siz de biliyorsunuz. Yarın, boyacı küpü gibi saat 11.00de
gidip de Plan ve Bütçe Komisyonunda böyle bir torba kanun görüşmesi
olamaz. Kaldı ki -buradan açıklıyorum- Varlık Fonu
Kanununa göre, Varlık Fonunun denetimi 2018 yılı içinde
yapılacaktı Plan ve Bütçede, henüz yapılmadı; hâlen daha yapılmadı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Merkez Bankası brifingi
verilmeliydi 2018de. 2018 bitti, verilmedi; hâlâ yok. Sayıştay
brifingi yapılmadı, TÜİK brifingi yapılmadı.
Ağustos böceği gibi bir yandan yatıp, hiçbir şey
yaptırmayıp Komisyonun kanunla verilmiş görevlerini
yaptırmayan Komisyon yönetimi ve 1inci parti, Komisyonda en çok
milletvekili olan parti şimdi gelmiş, apar topar,
karıncanın kapısına dayanan ağustos böceği gibi
Yarın sabah 11.00de bunu çıkarmamız lazım. diyor. Böyle
bir şey yok. Buradan, tabii, derhâl bir refleks vermek de doğru olur
ama önemsediğimiz, içerikli tartışmalar
yapılmasını beklediğimiz bu kanuna bir süre daha katkı
vermeye devam edeceğiz. Ancak Komisyon yönetimi -AK PARTİ Grubundan
bekliyoruz- bu konuda yerleşik uygulamalara uygun, muhalefetin
hazırlanmasına, kaliteli yasama sürecine katkı
sağlamasına katkı yapacaklarını iletsinler; yoksa
yarın 11.00de o Komisyonu toplarlarsa yarın ikide bu Meclis bugün
çalıştığı gibi çalışmaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) En sert muhalefeti ve her
türlü engelleme hakkını nasıl
kullanacağımızı görürler. Kolumuzu bükenin biz de burada
kolunu bükeriz, açık söylüyoruz. Komisyonda normal şekilde
çalışılacak, o kadar. (CHP sıralarından
alkışlar)
Çok teşekkür ediyoruz Sayın
Başkanım.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
Komisyon gündemine hâkimdir, konuyu değerlendireceğiz fakat bu dili
yani Meclisin kendi yasama faaliyetleri içerisindeki takvimini tehdit
edercesine Öyle olursa böyle olur. denilmesini doğru bulmuyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Arkadaş, tamam da biraz
önce ben öyle bir dil duydum ki, öyle laflar söylendi ki milletvekillerine
Benim dediğim şu: Bizim yukarıda kolumuzu bükmeye
çalışmayın, yarın burada en büyük engellemeyi görürsünüz.
Çok açık söylüyorum, Komisyon üyelerimizi oradaki çoğunluğunuza,
üstünlük sağlayan oyunuza ve oradaki o kibirli duruşunuza ezdirmeyiz.
Karıncanın kardeşi var, bu grup arkalarında kardeşim;
hodri meydan! Açık söylüyoruz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
Komisyonun kendisi karar verecektir arkadaşlarla beraber.
BAŞKAN Arkadaşlar, evet, Komisyon
değerlendirsin durumu.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve 6 Milletvekilinin Maden Kanunu ile Bazı
Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1410) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 41)
(Devam)
BAŞKAN Madde 22ye bağlı geçici
madde 40 üzerinde iki önerge var, önergeleri aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 41 sıra sayılı
Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 22nci
maddesinde yer alan geçici madde 40ın kanun metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Okan
Gaytancıoğlu Zeynel
Emre Özgür
Özel
Edirne İstanbul Manisa
Ömer
Fethi Gürer Cavit
Arı Tahsin
Tarhan
Niğde Antalya Kocaeli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Komisyon katılmıyor
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
üzere Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer.
Buyurun Sayın Gürer. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Maden Kanunu Teklifi üzerinde
görüşmelerimize devam ediyoruz.
Tabii maden deyince sermayenin aklına
altın gelir, kömür gelir, bakır gelir, para gelir; emekçinin
aklına doğa gelir, esnek çalışma gelir, güvencesiz
çalışma gelir. Bu kanun teklifinde emekçiler için ne var? derseniz,
hiçbir şey yok. Ama değerli arkadaşlarım, geçtiğimiz
günlerde, Sayın Cumhurbaşkanı yaptığı bir
konuşmada dedi ki: KİTlere kadro verdik. Bu madenlerle ilgili
oluşturulmuş kamu kuruluşlarının bazıları
KİT. Ne yazık ki burada çalışan
arkadaşlarımıza kadro verilmedi. Cumhurbaşkanına
yanlış bilgi vermişler. Şu an KİTlerde
çalışanlar kadro almadılar. KİTlerde kadro
almayanların yanı sıra, o madene üst düzey bürokratı
götüren kamudaki kiralık araç şoförü kardeşlerimiz de kadro
almadılar. O madende oluşan kaza sonucu, gittiği hastanedeki
hastane bilgi işlemcilere de, hastane görüntüleme merkezi
çalışanlarına da, sosyal tesis çalışanlarına da,
yemekhane çalışanlarına da kadro verilmedi. Yani taşeronla
ilgili yapılan düzenleme ne yazık ki söylendiği gibi bir
düzenleme olmadı ve bugün, Türkiye'nin her yerinden, taşeron
çalışanlarının bir kısmı işten
atıldığı için, bizlere de ulaşıp Bizim kadro
sorunumuz bir an önce çözülsün. diyorlar. Bu Meclisten beklentileri bunlar.
Karayollarında çalışanlar, Devlet Demiryollarında
çalışanlar, postanelerde çalışanlar, maden ocaklarında
çalışanlar, hâlâ taşeron yanında çalışan olarak
kaldılar. Oysa verilen söz neydi? Kamuda çalışanların
tümüne kadrolar verilerek artık taşeron uygulaması işçiler
için kamuda sonlandırılacaktı. Eşit işe, eşit
ücret verilecekti, eşit kadro verilecekti. Bu söylenenlerin hiçbiri
gerçekleşmedi.
Millî Eğitim Bakanlığında toplum
yararına çalışan proje kapsamındaki
arkadaşlarımızın kadro beklentileri devam ediyor.
Yalnız bugün Millî Eğitim Bakanlığında dahi 4-5 çeşit
çalışan tanımı ortaya çıkarıldı. Hizmetli
diye bildiğimiz çalışanların yerine kimisi
İŞKURdan kimisi Toplum Yararına Programdan alınan ve
çalışmaları okul aile birlikleri tarafından da
sağlanan işçi çalışanlarımız var.
Arkadaşlar, bunların tümünü kadroya alalım. Bir iktidarın
devlet anlayışıyla işçileri bu şekilde kadrosuz
çalıştırmaları yakışık almıyor.
Çalışanların güvencesiz, kıdem tazminatsız,
ihbarsız çalıştırılması hak ve adalete de
sığmıyor.
Bakınız, ülkemizde çoğu işte
geçici ve mevsimlik işçiler var. Bunlar bir yıl boyunca
çalıştırılmıyorlar. Belediyelerde ve il özel
idarelerinde beş ay yirmi dokuz gün çalışanların dört ay
daha çalışmasına hak da tanınmadı. Bunların
hepsinden İşsizlik Fonuna para kesiliyor. Onlara İşsizlik
Fonundan işsiz kaldıklarında para verilmiyor ama işverene
para aktarılıyor. Yani işçiye Sana destek olacağım.
diye kurulan fonu bile işverenlerin kullanımına sunuyoruz.
Değerli arkadaşlar, belediyelerde
çalışan 450 bin işçi ne yazık ki belediye kadrolarına
alınmayıp onlar da belediye şirketlerine aktarıldılar.
Hâlihazırda bunların çalışma koşulları da
taşeron çalışma koşulları gibi. Onlara verilen söz
neydi? Sizleri belediye kadrosuna alacağız diyorlardı,
almadılar. Keza taşeronda kadroya geçen
arkadaşlarımızı da 2020 yılına kadar 4+4le
çalıştırarak toplu iş sözleşmesinden
kazandıkları hakları dahi verilmiyor. Emekçilerin ülkemizin
içinde bulunduğu ekonomik koşullarda yaşadığı
sorunları bilmeyen milletvekili olduğunu sanmıyorum ama
yapılan düzenlemeyle emekçilerin sömürüsü devam ediyor, bu sömürünün hiç
kimseye faydası yok.
Bence, bir an önce, verilen sözler yerine
getirilsin. Taşeronla ilgili vermiş olduğumuz kanun teklifleri
var. Bu kanun teklifleri komisyona gönderilsin, tüm siyasi partiler
değerlendirme yaparak sorunu yeniden ele alalım. Kanun hükmünde
kararnameyle 1 milyona yakın işçiye kadro verdiğiniz
yalanını, bunun olmadığını, gelin, o kanunda,
değerlendirmede görelim. Yani söylenen ile alandaki uygulanan bir
değil. Şu anda, taşeron nedeniyle, emekliliği nedeniyle ya
da yapılan güvenlik soruşturması nedeniyle işinden olanlar
var, 4 Aralık tarihi nedeniyle daha sonra işe girip taşeronda
kalanlar var. İşçilerin sesine kulak verelim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ÖMER FETHİ GÜRER (Devamla)
İşçilerin üretimden gelen, emeğe dayalı
çalışmalarının karşılığını
verelim. Bu ülkede yaşayanların önemli bölümünün çalışanlar
olduğunu da unutmayalım. Onların taşeron uygulamasıyla
olan hak gasbını sonlandırarak ülkenin geleceğinin güzel
kılınması adına, kardeşçe bir yaşam için,
ezilenlerin, işçilerin, emekçilerin sorunlarına Türkiye Büyük Millet
Meclisi olarak sahip çıkalım diyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1410) esas numaralı
Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 22nci
maddesinde yer alan geçici madde 40'ın aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
GEÇİCİ MADDE 40 - Bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten önce düzenlenmiş işletme
ruhsatlarındaki mümkün ve muhtemel rezerv alanlarının, bu
maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren IV. Grup maden
işletme ruhsat sahalarında sekiz yıl, diğer grup maden
işletme ruhsat sahalarında dört yıl içinde Ulusal Maden Kaynak
ve Rezerv Raporlama Koduna göre kaynak ve/veya rezerv haline getirilmeyen
alanlar taksir edilir. Bu kapsamdaki işletme ruhsatlarında mümkün ve
muhtemel rezerv alanlarının Ulusal Maden Kaynak ve Rezerv Raporlama
Koduna göre kaynak ve/veya rezerv haline getirilmesine yönelik yapılacak faaliyetlerde
17 nci maddenin dokuzuncu fıkrası hükmü uygulanır Bu kapsamdaki
işletme ruhsatlarında, işletme izin alanı
dışında kalan alanlarda görünür rezervin tespitine yönelik
yapılacak arama faaliyetlerinde alınması gerekli izinler arama
ruhsatları ile aynı hükümlere tabidir.
Ayhan
Erel Mehmet
Metanet Çulhaoğlu İsmail
Koncuk
Aksaray
Adana
Adana
Hüseyin
Örs İmam
Hüseyin Filiz
Trabzon
Gaziantep
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, kabul
edilen çerçeve 17nci maddeyle çelişki ortaya çıkacağından
önergeye katılamıyoruz.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
üzere Adana Milletvekili İsmail Koncuk, buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İSMAİL KONCUK (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; saygıyla selamlıyorum.
Gülemedim şöyle bir gün,
Senelerim geçti sürgün
Gönül sevdiğine dargın,
Aha geldim, gidiyorum.
Arif der ki bunca yıl ay
Geldi geçti vay dünya, vay!
Yaşamaksa yaşadım say,
Aha geldim, gidiyorum.
Türk dava adamı, Türk milliyetçisi Ozan Arifi
rahmetle, minnetle anıyorum, mekânı cennet olsun.
İstanbul Çekmeköyde helikopter kazasında
şehit olan askerlerimizi de rahmetle yâd ediyorum, milletimize
başsağlığı diliyorum.
Değerli milletvekilleri, İYİ
PARTİ adına Maden Kanununun 22nci maddesiyle ilgili önerge
hakkında görüşlerimizi bildirmek üzere söz almış
bulunmaktayım.
Tabii, teknik bir madde, maddede bir eksiklik
olduğunu düşünmüyoruz. Demek ki gerekli bir madde, onay verilebilir,
destek verilebilir.
Tabii, asıl maden, bizim
evlatlarımız, gençlerimiz. Madencilik sektöründe problemlerimiz falan
var ama asıl geleceğimiz, gençlerimiz. Gençlerimiz ne durumda? Bu,
torba yasa getirme alışkanlığınızı
biliyoruz, keşke torba yasada genç işsizliğini bir nebze de olsa
ortadan kaldırabilecek ufak tefek adımlarınızı da
görebilseydik, yine yok. Yani domates, biber, patlıcan meselesinde yine
milletin gözünü boyamak adına, işte, bu tanzim satış
mağazalarını açtınız. Aslında, bu, bir kabul
ediş biliyor musunuz, bir havlu atmak yani Ben Hükûmet olarak piyasalara
hâkim olamıyorum, gücüm yetmiyor, sözüm geçmiyor; ben de devlet olarak
domates, biberciliğe soyundum kardeşim. Bu, budur yani bunun
Türkçesi budur. İşsizlik yüzde 12ler seviyesinde. Önümüzdeki
günlerde işsizlik rakamları açıklanacak, 11,9a
ulaşacağı tahmin ediliyor. Tabii, genç işsizlik yüzde
20lerin de çok üzerinde seyrediyor ve maalesef, Hükûmet olarak bunların
tedbirini almıyorsunuz, alamıyorsunuz, bir politika geliştiremiyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, şubat ayında
20 bin öğretmen ataması yapılacak. Ataması yapılmayan
400 binin üzerinde gencimiz var şu anda bizim, 400 binin üzerinde ve
şu anda okullarımızda sadece 64 ilde 76.605 ücretli
öğretmen görev yapıyor. Bu çocuklar aylardır feryat ediyorlar,
diyorlar ki: Şubat ayında hiç olmazsa 40 bin atama yapın. Bu
talebi dahi iktidarınız görmezden geliyor. Geçen, Millî Eğitim
Komisyonunu ziyaret eden Sayın Bakanımıza da bunu ifade ettik
ama Sayın Bakan da Bu beni aşar, bir mali boyutu var işin.
Dolayısıyla Hükûmeti ilgilendiren bir konu. diyor. Yani Millî
Eğitim Bakanlığını da
aştığını Sayın Bakan ifade ediyor. Bu
öğretmen ataması konusunda mutlaka bir yol bulmak lazım, çözüm
bulmak lazım. Zaman zaman görüyorum, diyorsunuz ki: Biz,
iktidarımız döneminde, bugüne kadar kim ne kadar atadıysa o
kadar atadık, başarılıyız. Amenna ancak geride ne
kadar öğretmen kaldı atamadığınız,
atayamadığınız, buna bakmak lazım. Siz iktidara
geldiğinizde 72 bin olan ataması yapılmayan öğretmen sayısı,
aradan geçen on altı yılda 450 bine çıkmışsa
şapkayı önünüze koymanız lazım, Bu problemi çözmek
adına nasıl bir tedbir almamız gerekir? diye şapkayı
önünüze koymanız lazım. 450 bin feryat eden, ataması
yapılmayan öğretmen var.
Geçen, 33 yaşına gelmiş Halil
İbrahim Bozkurt adlı ataması yapılmayan bir
öğretmenimiz intihar etti değerli milletvekilleri, intihar etti.
Şimdi bunu hiç düşünüyor musunuz, bilmiyorum. Bunun tedbiri nedir?
diye düşünüyor musunuz, bilmiyorum.
Aslında, öğretmen atama konusu sadece
okullarımızdaki ders yüküne göre hesap edilmemesi gereken bir
konudur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İSMAİL KONCUK (Devamla) Sayın
Başkanım, bir dakika daha istirham ediyorum.
BAŞKAN Buyurun.
İSMAİL KONCUK (Devamla) Bu konuda yeni
projeler ortaya koyabilmeniz lazım. Aslında, defalarca teklif ettik
geçmişte de biz bunları. Mesela, kurs merkezlerine, sadece kurs
merkezlerine yönelik öğretmen atanabilir, ders yüküne göre değil
sadece, bakın. Ders yüküne göre bizim 120 bin öğretmen
ihtiyacımız var ama elimizde 450 bin öğretmen varsa bu
sayıyla mütenasip projeler üreteceğiz. Mesela, evlerde, okuldan sonra
-çünkü eğitim öğretim faaliyeti sadece dört duvarla çevrili bir
faaliyet değildir, böyle gördüğümüz zaman eğitimde
başarıyı sağlayamayız- çocukları kontrol edecek,
çalışmasına yardım edecek olan öğretmen ataması
yapılabilir. Bunlar çok radikal gibi gelebilir ama
yetiştirdiğimiz yani ülke kaynaklarıyla yetiştirdiğimiz,
okuttuğumuz 450 bin evladımız boş oturuyor, bunlar ya
itfaiyeci oluyor ya polis oluyor. Arkadaş, biz bu öğretmenleri polis
olsun diye
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İSMAİL KONCUK (Devamla) Sayın
Başkanım, bir dakika daha istirham edersem, öğretmen mevzusu
memleket meselesi.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
İSMAİL KONCUK (Devamla) Biz
evlatlarımızı, öğretmenlerimizi polis olsun, itfaiyeci
olsun diye yetiştirmedik. Bu, devlet kaynaklarını da
aslında heba etmek demektir yani öğretmen olarak
yetiştirdiyseniz öğretmen, doktor olarak yetiştirdiyseniz doktor
olarak değerlendirmemiz lazım ki yaptığımız
harcamalar, yatırımlar bir anlam ifade edebilsin. Onun için bu
öğretmen ataması konusunda yeni bir bakış açısı,
yeni bir perspektif ve yeni projelerle meseleye yaklaşmamız
lazım; yoksa bunlar evlatlarımızın yok oluşunu
seyretmekten başka hiçbir işe yaramaz.
Ben tekrar teşekkür ediyorum, saygılar
sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Şimdi, madde 22ye bağlı geçici madde
40ı oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 22ye bağlı geçici madde 41 üzerinde
önerge yoktur.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Madde 22ye bağlı geçici madde 42 üzerinde
önerge yoktur.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
23üncü madde üzerinde üç önerge vardır,
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 41
sıra sayılı Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 23üncü maddesinin tekliften çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Kazım
Arslan Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu Tacettin
Bayır
Denizli Manisa İzmir
Müzeyyen
Şevkin Tahsin
Tarhan Ahmet
Akın
Adana Kocaeli Balıkesir
Ulaş
Karasu
Sivas
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
üzere Sivas Milletvekili Ulaş Karasu.
Buyurun Sayın Karasu. (CHP
sıralarından alkışlar)
ULAŞ KARASU (Sivas) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Maden Yasası üzerinde bir konuşma
hazırlamıştım fakat AKP Genel Başkanının
Sivasta yapmış olduğu miting konuşması içeriğimi
değiştirmeme neden oldu.
AKP Genel Başkanının 8 Şubat
Cuma günü Sivasta gerçekleştirdiği mitingin üzerinden bir hafta
geçmesine rağmen mitingde yaptığı açıklama ülke
gündeminde hâlâ konuşulmakta. Her seçim dönemi ne yazık ki Sayın
Recep Tayyip Erdoğan Sivasa gelir, insanlarda umut uyandıran sözler
verir, ne yazık ki bu sözlerin çoğu havada kalır, Sivas kaderine
terk edilir.
Değerli arkadaşlar, AKP
iktidarının son on yıllık süreçte Sivasta
yaptığı mitingler ve verdiği sözler noktasında sizlere
örnekler vermek istiyorum. Bakın, Recep Tayyip Erdoğan 9/6/2011 tarihinde
yaptığı Sivas mitinginde, 2008 yılında ihalesi
yapılan Sivas-Ankara Hızlı Tren Projesinin 2014
yılında biteceğini ifade etmiştir; cuma günü
yaptığı mitingde ise bu projenin 2020 yılında
tamamlanacağını belirtti. Umarım bu tarihte proje
tamamlanır ve biz de bu projeyle ilgili, sonraki seçimlerde yeni bir tarih
duymak zorunda kalmayız. Oysa ki cumhuriyetin ilk yıllarında
yapılan Sivas-Ankara demir yolu hattının temeli 1925
yılında atılmıştır. Savaştan yeni
çıkılmasına ve o dönemin şartlarına rağmen demir
yolu hattı beş yılda tamamlanmış, 1930
yılında açılışı yapılmıştır.
Bugünkü teknolojide ise Sivas-Ankara Hızlı Tren Projesi on iki
yılda bitirilememiştir ve ne zaman biteceği de belli
değildir. Bu hattın bu kadar uzamasının tek nedeni, olsa olsa
siyasi iktidarın beceriksizliğidir.
Yine, 2011 mitinginde Sivasa 600 yataklı
eğitim ve araştırma hastanesi vadedilmiş, bu vaat 4 Haziran
2015teki mitingde bölge hastanesine dönüşmüştür. Yapılan
hastane, ne eğitim ve araştırma hastanesi ne de bölge
hastanesidir; içerisinde yeterli sayıda doktor bulunmayan, yeterli hizmeti
veremeyen yetersiz bir hastane yapılmıştır. Doğal
olarak hastane ihtiyaca cevap verememiş ve iki yıl sonra ek binalar
yapılmaya başlanmıştır. Yaşanılan bu süreçte
Sivasta bulunan Devlet Demiryolları Hastanesi, Kızılay
Hastanesi, Askerî Hastane ve SSK Hastanesi kapatılmış;
kapatılan bu 4 hastane yerine sadece 1 hastane
yapılmıştır.
Recep Tayyip Erdoğan Sivasta
gerçekleştirdiği son mitingde kadro talep eden TÜDEMSAŞ
çalışanlarını azarlayarak kendisinin de ifade ettiği
gibi farklı bir siyasetçi olduğunu göstermiş, geçmişte
yaptığı gibi vatandaşlarımıza fırça atma
alışkanlığını Sivasta da sürdürmüştür ve
vatandaşını azarlayan Cumhurbaşkanı olma özelliğini
korumuştur.
Bahsi geçen TÜDEMSAŞ fabrikası Cumhuriyet
Halk Partisi döneminde, 1939 yılında kurulmuş; Sivasın
büyümesine, gelişmesine ve sosyal yaşantısına büyük
katkı sunup binlerce kişiye istihdam sağlamıştır.
Şimdi, bu fabrikanın genel müdürlüğü sizin döneminizde Sivastan
Ankaraya taşındı. Geçmişte dikimevini ve bölge
müdürlüklerini Sivasta kapattınız, sakın bu fabrika üzerinde de
farklı oyunlar oynamaya kalkmayınız; bu fabrika tüm
Sivaslıların kırmızı çizgisidir.
Yine, mitingde tarım
politikalarınızdaki beceriksizliğinizin bir sonucu olarak ortaya
çıkan sebze ve tarım ürünleri fiyatlarındaki artışı
görmezlikten gelip Bunlar bir merminin fiyatının ne olduğunu
bilmiyorlar. demek insanın aklıyla dalga geçmekten başka bir
şey değildir. Bu ülke domates, patlıcan, narenciye, biber
satarak İskenderun Demir Çelik Fabrikasını, Seydişehir
Alüminyum Tesislerini, Aliağa Rafinerisini, Nazilli Sümerbank
Fabrikasını yapmıştır, kasasından da bir
kuruş çıkmamıştır. Şimdi tarımı
getirdiğiniz nokta ise tarlasını ekemeyen çiftçi, ithal edilen
tarım ürünleri ve sonunda tanzim satış kuyruklarıdır.
Recep Tayyip Erdoğan 4 Haziran 2015te Sivasa
14 milyar TL yatırım yaptık. dedi, bu rakamı 8 Şubat
2019da 28 milyar TLye çıkarttı. Kırk dört ayda Sivasa 14
milyar TLlik hangi yatırımlar yapıldı? İnanın,
bütün Sivaslılar merak etmektedir.
Yine AKP Genel Başkanı mitingde diyor ki:
Bizden önce Sivasta üniversite var mıydı?
Sayın Erdoğan, Sivastaki üniversitenin
adı Cumhuriyet Üniversitesidir, cumhuriyetin 50nci yılında
kurulmuştur. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Karasu, tamamlayalım
lütfen.
ULAŞ KARASU (Devamla) - 82 milyon
vatandaşın hangisine sorsak adında cumhuriyet olan Atatürk
olan bir kurumun sizin döneminizde yapılmadığını
bilir. Siz on yedi yılda yaptığınız hangi kuruma
cumhuriyet ya da Atatürk ismini verdiniz de Cumhuriyet Üniversitesini biz
yaptık. diyerek sahip çıkıyorsunuz?
Değerli milletvekilleri, sürekli
ayrıştırıcı dil kullanmaktan kaçınmayan AKPli
siyasiler, Aydın mitinginde de buna devam ettiler. Diyor ki Sayın
Erdoğan: 18 Mart 1915 ruhunu bilir misiniz, çorbayı paylaşan
ruhu bilir misiniz? Asıl o ruhun ne olduğunu siz öğrenin. O
ruhun komutanı Mustafa Kemal Atatürktür, devamı
Kuvayımilliyedir, devamı cumhuriyettir, devamı devrimlerdir.
(CHP sıralarından alkışlar) Bugün saraylarda oturup
binlerce korumayla gezenler, asıl Çanakkale ruhunu bilmeyenlerdir,
anlamayanlardır.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan,
söz istemiştim.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Zengin.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
34.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Sivas Milletvekili
Ulaş Karasunun 41 sıra sayılı Kanun Teklifinin 23üncü
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; hayırlı akşamlar diliyorum.
Sayın Milletvekili Karasuyu dinledim.
Doğrusu, arkadaşlarım yol da almak istiyorlar ama cumhuriyet
ve Atatürk üzerinden yaptığı polemiğe itiraz etmemek
mümkün değil. Cumhuriyet Halk Partisi anlamamakta ısrar ediyor ama
cumhuriyet hepimizin ortak değeri, Atatürk bu ülkenin ortak değeri.
Bu manada, eğer buradan yola devam edeceksek o
hâlde sormak lazım, adında cumhuriyet olan bir partiye niye
insanlar oy vermiyor? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Demek ki sadece isimden yola çıkarak bir şey kazanma
şansına sahip değilsiniz. Biz, bu ülkede cumhuriyet
adını koruyan, muhafaza eden bir partiyiz; Atatürkle alakalı
bütün değerleri muhafaza eden bir partiyiz. O sebeple buradan yola
çıkarak AK PARTİyi, Sayın Cumhurbaşkanımızı
küçümsemeye hiç kimsenin hakkı yoktur, altını çizmek istiyorum.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan
BAŞKAN - Sisteme girin Sayın Bakanım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın Özel
35.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Tokat Milletvekili Özlem
Zenginin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, tabii
Adalet ve Kalkınma Partisinin grup başkan vekillerinin, sözcülerinin
ağzından Cumhuriyet ortak değerlerimizdir, Atatürk ortak
değerlerimizdir. gibi sözler duymak güzel. Ama galiba bu sözleri
şöyle pekiştirmek veya bu sözleri şöyle boşa
düşürmemek lazım: Atatürke muhabbet besleyen ne ölüme ne dirime
gelsin. diyen bir adama hasta ziyaretine giderseniz, elini tutarsanız,
fotoğraf verirseniz; Her 10 Kasımda saat dokuzu beş geçe kenefe
gidin. diyen bir adama 9 Kasım günü Diyanet İşleri
Başkanını yollar -cübbesiyle, resmî kıyafetiyle- o
fotoğrafları da 10 Kasım dokuzu beş geçe servis
ettirirseniz ya da Atatürkün manevi evlatlarına ve değerli annesine
en ağır ithamları, iğrenç iftiraları söyleyen bir
kadını sizin Genelkurmay Başkanınız gidip bir
hastanede ziyaret eder ve o fotoğrafları Genelkurmayın internet
sitesine koyarsa o zaman size sorarlar: Ya, ortak değerlerimize
karşı bu kadar hakaretamiz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - O zaman size sorarlar: Madem
ortak değerimizse sizin Bakanınız, Diyanet İşleri
Başkanınız, partinizin kurucu Genel Başkanı ve şu
anki Genel Başkanı bu ziyaretleri niye yapıyor, bu ne perhiz bu
ne lahana turşusu; sizin yaptığınız, sözünüz Mecliste
tutanak altındaki durumunuz mu AK PARTİnin gerçek durumu, yoksa
yaptığınız bu ziyaretlerdeki duruşunuz mu? Bunu
açıklığa kavuşturun.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Buyurun Sayın Zengin.
36.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, kimin ne
yaptığını, nasıl yaptığını ve
hangi siyasi partinin icraatta var olduğunu herkesin gördüğüne
ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Sayın Başkan,
ben ve arkadaşlarım hiçbir şeyi tutanağa girsin diye
söylemiyoruz. Tutanaklar, evet, burada mevcut ama asıl mesele
insanların kafasında var olan şey,
yaptığımız işler. Bir defa şunu belirtmek
isterim: Siz kabul etseniz de etmeseniz de Sayın Recep Tayyip Erdoğan
bu ülkenin Cumhurbaşkanıdır, sizlerin de
Cumhurbaşkanıdır. Diyanet İşleri
Başkanınız diyorsunuz, demek ki sizin bu işlerle pek
alakanız yok, bu ülkenin Diyanet İşleri Başkanıdır.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) O ziyareti yapan namussuz
benim Diyanet İşleri Başkanım değil, bunu bil! Öyle
şey mi olur ya? Neyi kabul ettirecek bana?
MUHAMMET BALTA (Trabzon) Ayıp ya!
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Bir saniye
Konuşurken müsaade eder misiniz kelimelerimi tamamlayayım?
Şimdi Sayın Diyanet İşleri
Başkanını başka bir vesileyle bu olaydan kısa bir süre
sonra ziyaret etmiştim şahsen; kendisi bu ziyaretin bir planlı
ziyaret olmadığını, kendisinin daha evvel onunla olan
geçmişe dönük olan hukukuna binaen, çok ağır hasta olması
hasebiyle bir ziyarette bulunduğunu ifade etmişti. Burada bütün mesele
şudur: İnsanların hayatı bir bütün
baktığınız zaman.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ŞAHİN TİN (Denizli) Baykalı
da ziyaret etti.
BAŞKAN Buyurun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Çok yaşlı,
hayatının belki son noktasına gelmiş bir kişiyle
ilgili olarak siz tek bir şeyden yola çıkarak bütün bir partiyi,
Cumhurbaşkanımızı, Diyanet İşleri
Başkanını, Genelkurmay Başkanını, daha evvel
Genelkurmay Başkanlığı yapan Millî Savunma
Bakanını bu şekilde itham etme hakkına sahip
değilsiniz. Onları eleştirebilirsiniz ama bu ziyaretlere binaen
bu ülkedeki bütün değerlerin sadece size ait olduğunu, başka
siyasi partilerin bunları sahiplenemeyeceğini söyleyemezsiniz, bu
hakka sahip değilsiniz. Bunlar, siz kabul etseniz de etmeseniz de bizim
ortak değerlerimiz, sizin kanaatlerinizden de çok bağımsız
bir durum. O sebeple, Türkiyede insanlar zaten tabloyu görüyorlar, kimin ne
yaptığını, nasıl yaptığını, kimin
işlerinin kelimelerde kaldığını ama kimin, hangi
siyasi partinin de gerçekte icraatta var olduğunu görüyorlar.
Cumhuriyet Üniversitesini bugünkü hacmine getiren,
bu kadar başarılı, büyük bir üniversite yapan kesinlikle AK
PARTİ iktidarıdır. Bunun altını tekrar çizmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
müsaadenizle, son bir kez söz isteyeyim.
BAŞKAN Sayın Özel
37.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Tokat Milletvekili
Özlem Zenginin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, ölüye
değil, diriye ziyaret yapıyorsunuz. O diri demiş ki: Atatürke
zerre muhabbet besleyen ne dirime ne ölüme gelsin. Siz buraya ziyarete
gittiğinizde bir de şunu düşünün: Bütün havuz medyası, bir
fotoshop üzerinden, olmayan ziyaretlerle ilgili diyor ki: Vay efendim,
CHPnin milletvekili terörist cenazesine mi gitti? Adam diyor ki, bak, adam
diyor ki: Şeriat gelsin, isterse cumhuriyet yıkılsın.
Daha yeni dedi. Bundan büyük bölücülük, bundan büyük vatan hainliği,
bundan büyük cumhuriyet düşmanlığı olur mu?
Ziyaretlerinizle bu adamı ve fikirlerini
meşrulaştırıyorsunuz; sonra da dönüyorsunuz, utanmadan,
sıkılmadan Biz de Atatürkçüyüz, biz de cumhuriyetçiyiz. diyorsunuz.
Cumhuriyet yıkılsın, şeriat
gelsin. diyen namussuzu selamlayanları da ziyaret edenleri de sahip
çıkanları da sonuna kadar kınıyoruz. Yazıklar olsun!
(CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan,
ben de son bir söz rica ediyorum.
BAŞKAN Sayın Zengin, buyurun.
38.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Manisa Milletvekili
Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Şimdi, eğer
Türkiye Cumhuriyetini bu kadar çok seviyorsanız
yaptığınız işler de bunlarla paralellik arz eder.
Sizler, yaptığınız işlerde, görüyoruz ki her daim
terörle yan yana duran bir sürü yapıyla yan yana gelmekte bir çekince, bir
rahatsızlık duymuyorsunuz, duymuyorsunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kiminle yan yana?
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) O sebeple
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kim duymuyor?
FATMA KURTULAN (Mersin) Siz yapmayın ya.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Lütfen, rica ediyorum
Yani, burada insanlar hayatları boyunca yaptığı işler
konusunda kendileri mesuldürler, mesuller, herkesin kendi mesuliyeti kendisine
ama siz bu ziyaretlerden yola çıkarak, bunlardan yola çıkarak ne
Sayın Cumhurbaşkanımıza ne de AK PARTİye bu tarz,
böyle ağır ithamlarda bulunma, yok efendim Rezillik., şunlar,
bunlar, bunları söyleme hakkına sahip değilsiniz. Herkes dönüp
kendi hayatına bir baksın.
Tekrar teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel
39.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, ideolojilerinin, partilerinin,
yol arkadaşlarının, kurucularının ve önderlerinin
belli olduğuna, umut siyasetinde hedefi kalmayıp korku siyasetine
sığınanların Meclisteki tükenmişliğini kamuoyuna
arz ettiklerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BURAK ERBAY (Muğla) - Konuyla ilgili
konuşun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sizin o
arkadaşlarınız çok konuyla ilgili konuşuyor sanki.
BAŞKAN Arkadaşlar
ÜMİT DİKBAYIR (Sakarya) - Yok, bize hiç
komik gelmiyor ya, bize hiç komik gelmiyor.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Yani, havanda su döv
Fol yok, ortada hiçbir şey yok, çık buraya Cumhuriyet Üniversitesiyle
ilgili laf ortaya at
ÜMİT DİKBAYIR (Sakarya) Bize hiç komik gelmedi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
kendisi
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Siz diye
kullanırsanız sevineceğim, sizi tercih ediyorum.
Teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir korsan giriş oldu ama
neyse...
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Hayır, siz her daim
yapıyorsunuz, siz daimî yapıyorsunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
birincisi: Herkes kendi hayatına baksın. diyor ya; biz gömlek
çıkaranlardan, ceket çıkaranlardan değiliz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Yapmayın ya.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - İdeolojimiz belli
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Bizim de öyle.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -
partimiz belli
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Bizim de öyle.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -
yol
arkadaşlarımız belli
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Bizim de.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -
kurucumuz, önderimiz belli;
bir.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Sizin yol
arkadaşlarınız belli değil, yol
arkadaşlarınız belli değil.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Kendi adına AK
PARTİ densin isteyip, AKP denince kızıp tüzüğünde
adı İYİ olan bir partiye İP diyecek
(İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar) CHP olan bir partiye
Ce-Ha-Pe, ona terörist, buna çukur, buna çömlek diyecek kadar
tükenmiş bir siyasete; sanatın içine tüküren, siyaseti rezalete
dönüştüren bir şeytanlaştırma diline, umut siyasetinde
hedefi kalmayıp korku siyasetine sığınanların
Meclisteki tükenmişliğini kamuoyuna arz ediyoruz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
MUHAMMET BALTA (Trabzon) 31 Martta millet size oy
verecek(!)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan
BAŞKAN Söz veriyorum.
Buyurun Sayın Zengin.
40.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Atatürk ve
cumhuriyetin siyasi partilerin ve milletin değeri olduğuna
ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan,
bu tartışma nereden başladı? Sayın hatip kürsüye
geliyor, Sivasta yapılanlarla alakalı bir konuşma yapıyor,
biz sakince dinliyoruz. Şu cümle çıkmasa -ki bu tükenmişlik
sendromunun tam bir tezahürüdür- Adı cumhuriyet olan, adı Atatürk
olan bir şeyi siz yapar mısınız? demese kürsüde biz hiçbir
şey söylemeyeceğiz. Hem sataşacaksın böyle çok çirkin bir
şekilde
Siz tükenmişsiniz ya, başka malzemeniz yok, bir
cumhuriyet, bir Atatürk; bir onunla ortaya çıkıyorsunuz. Biz de
diyoruz ki: Bunlar sizin malınız değil, bütün siyasi partilerin,
milletin değerleridir. Bu kadar. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 19.28
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 19.43
BAŞKAN: Başkan
Vekili Mustafa ŞENTOP
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Burcu KÖKSAL (Afyonkarahisar)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 52'nci
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
41 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve 6 Milletvekilinin Maden Kanunu ile Bazı
Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1410) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 41)
(Devam)
BAŞKAN Komisyon yerinde.
VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, söz talebim vardı.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Başkanım,
bir söz talebi vardı burada.
BAŞKAN Söz talebi bir değil de
Keşke bir olsa söz talebi, bayağı bir söz talebi var;
bunları değerlendirelim biraz sonra.
Diğer önergeyi okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 41 sıra sayılı
Kanun Teklifinin çerçeve 23üncü maddesinin birinci fıkrasının
(a) bendine "şeklinde ibaresinden önce gelmek üzere ve onüçüncü
fıkrasında yer alan 0,5i ibaresi %1i ibaresinin eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
Ramazan
Can Mehmet
Doğan Kubat Mehmet
Muş
Kırıkkale İstanbul İstanbul
Fehmi
Alpay Özalan Atilla
Ödünç
İzmir Bursa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Maden bölgesindeki ruhsat sahasındaki
faaliyetlerin projeye, çevre ve insan sağlığına uygun
yürütülmesini kontrol etmek amacıyla valilik, ilgili belediye ve ruhsat
sahibi şirket temsilcilerinden oluşan Maden Bölgesi Komisyonunun
maden bölgesi için yapacağı harcamaları karşılamak
üzere alınan bedelin, ocak başı satış
tutarının %0,5'inden %1'ine çıkarılması
önerilmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1410) esas numaralı
Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 23üncü
maddesinde yer alan "değiştirilmiştir ibaresinin
"düzeltilmiştir ibaresi şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Ayhan
Erel Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Hayrettin
Nuhoğlu
Aksaray Adana İstanbul
Hüseyin
Örs Zeki
Hakan Sıdalı Metin
Ergun
Trabzon Mersin Muğla
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
üzere Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs.
Buyurun Sayın Örs. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan,
çok değerli milletvekilleri; 23üncü madde üzerinde İYİ
PARTİ adına konuşmak üzere söz aldım, hepinizi en derin
saygılarımla selamlıyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, bugün ulusal
medyada, basında çıkan bir haber üzerine düşüncelerimi sizlerle
paylaşarak konuşmama başlamak istiyorum. Birçok
basın-yayın organında bugün TFF Başkanının
şirketinin İddaa ihalesine gireceğiyle ilgili haberler
vardı. Şu ana kadar takip ettim, Türkiye Futbol Federasyonu
Başkanının İddaa ihalesine gireceğiyle ilgili
haberlere bir yalanlama gelmedi ama ben bunun hâlâ daha iddia olarak
kalmasını ümit ediyorum. TFFnin Trabzonspor üzerinde yanlı
uygulamalarından, taraflı uygulamalarından çok canı yanan
bir şehrin milletvekili olarak daha önce 22 Ocakta Türkiye Büyük Millet
Meclisinde düzenlemiş olduğum toplantıda TFF Başkanı
ve MHK Başkanını istifaya davet etmiştim. Dün MHK
Başkanı istifa ettiğini açıkladı ama bugün
öğrendiğim bu haber üzerine maçı idare eden hakemleri atayan,
MHK Başkanını tayin eden, maç sonrası takımlara veya
oyunculara ceza veren Disiplin Kurulunu, itiraz olursa Tahkim Kurulunu
belirleyen bir Federasyon Başkanının iddia, bahis işlerinin
içerisinde olmasını hiç etik bulmadığımı buradan
haykırmak istiyorum. Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı
iddiacı, bahisçi olamaz diyorum. (İYİ PARTİ ve CHP
sıralarından alkışlar) Bunu sizlerin, yüce Meclisimizin
takdirine bırakıyorum. Eğer bu iddia doğruysa zaten
kendisinin bize, Trabzonspora çektirmiş olduğu eziyeti, cefayı
derinden yaşayan bir arkadaşınız olarak... En son 27 bin
Trabzonspor taraftarını bizim o güzel maç keyfîmizi engelleyerek,
yasaklayarak stada almamıştı. Bu konuyla ilgili de daha sonra
zaten Passolig ve Türkiyedeki VAR uygulamalarının da bu Meclisin
gündemine gelmesini isteyeceğim. Ama iddia ve bahis işinde olan bir
TFF Başkanı istemiyoruz, derhâl istifa etmelidir. (İYİ
PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
Saygıdeğer milletvekilleri,
görüşülmekte olan maden yasa teklifiyle ilgili de fikirlerimi sizlerle
paylaşacağım. Madencilik sektörü ülkemizin sanayileşmesi,
kalkınması ve refah toplumu olması için olmazsa olmaz bir
öncelik taşımaktadır. Ancak günümüzdeki uygulamalarda
madenlerimiz sadece kâr amaçlı bir meta olarak görülmektedir. Bunun
yanında, Hükûmetin günübirlik ve sık sık değişen
uygulamaları sektöre yatırım yapacak olanları tedirgin
etmekte ve yapılacak yatırımların başka alanlara
kaymasına neden olmaktadır. 3213 sayılı Maden Kanununda
2004 ve 2010 yılında yapılan değişikliklerin
yanında dünya madenciliğindeki yükselişin de katkısı
nedeniyle ruhsat sayılarında önemli artışlar olmuş ve
üretim yükselmişti. Ancak 16 Haziran 2012 tarihinde Resmî Gazetede
yayınlanarak yürürlüğe giren Başbakanlık genelgesi bu
yükselişi duraklatmaya sokan bir genelge olarak tarihe geçmiştir.
12/9/2018 tarihli Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren
Cumhurbaşkanlığı genelgesiyle Başbakanlık
genelgesi ortadan kaldırılmış olsa da maalesef sektörde
hiçbir iyileşme gerçekleşmemiştir. Gelinen noktada maden
ruhsatları ve izinleriyle sınırlı kalmamak üzere neredeyse
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına başvurusu
yapılan her türlü işlemin onayı, Bakanlık onayı,
güvenlik tahkikatı gibi gerekçelerle süresiz bekletilmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Özür dilerim.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Maalesef, uygulanan
süreçte şeffaflık bulunmamakta, başvurunun hangi makamda, hangi
hukuki gerekçelerle bekletildiği veya reddedildiği talep sahibi
madencilere bildirilmemektedir. Yapılan bu uygulamalar uzun vadeli
planlamaların gerekli olduğu madencilik sektörünü olumsuz olarak
etkilemekte, yatırım güvencesini yok etmekte, sektörün küçülmesine,
çalışanların iş ve aş sorunu olmak üzere istihdam
sorunlarına neden olmaktadır. Sektörde yaşanan sorunlar Türk
madencilik sektörüne pazar kaybettirmektedir. Maalesef bu kanun teklifi de
meslek odalarının, sektör temsilcilerinin, sendikaların ve
üniversitelerin görüşü alınmadan tek taraflı olarak
hazırlanmış, toplum içerisinde tartışmaya açılmamıştır.
Hepinizi en derin saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Kabul edilen önceki önerge doğrultusunda
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
24üncü madde üzerinde üç önerge vardır,
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Buyurun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1410) esas numaralı
Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 24üncü
maddesiyle 3516 sayılı Kanuna eklenen (h) bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
h) Ölçü aletlerinin muayeneleri, tamir ve
bakımları ve ayarları için Bakanlık tarafından yetkilendirilen
servislerin, yetki kapsamındaki hizmetlerde ilgili kanun ve yönetmeliklere
aykırı faaliyette bulunması,
Ayhan
Erel Feridun
Bahşi Mehmet
Metanet Çulhaoğlu
Aksaray Antalya
Adana
İmam
Hüseyin Filiz Zeki
Hakan Sıdalı
Gaziantep Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
üzere Adana Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğlu.
Buyurun Sayın Çulhaoğlu. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun
teklifinin 24üncü maddesi üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına
söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
3516 sayılı Ölçüler ve Ayar Kanununun
yasaklar bölümüne giren 14üncü maddesinin (e) bendine muayenelerinin ibaresi
ve (h) bendiyle de Ölçü aletlerinin muayenelerini veya tamir veya
ayarını yapmak için Bakanlık tarafından yetkilendirilen
servislerin yetki kapsamındaki hizmetlerde ilgili kanun, yönetmeliklere
aykırı faaliyette bulunması, yasaklar içine
alınmış. Bunu biz olumlu mütalaa ediyoruz.
Değerli milletvekilleri, ekonomik krizin her
gün artarak etkisini gösterdiği bugünlerde getirdiğiniz kanun
teklifiyle Maden Kanunu sanki ceza kanununa dönüşmüş gibi.
Değerli arkadaşlar, biz milletimizin
evindeki ekonomik yangını, çarşıdaki, pazardaki fiyat
artışlarını; emeklilikte yaşa takılanları,
3600 ek gösterge bekleyen öğretmenlerimizi, polislerimizi,
sağlık çalışanlarımızı, din görevlilerimizi;
sanayicimizin içinde bulunduğu durumları; bordro
mahkûmlarının sorunlarını; esnafımızın, çiftçimizin,
asgari ücretlilerin sorunlarını; artarak devam eden işsizlerin
durumlarını; belediyelerde, KİTlerde, hastanelerde
çalışan taşeron işçilerine neden kadro vermediğinizi;
hastalarımızın, dolar kurunu 2,69da sabitlemeniz nedeniyle ilaç
bulamamalarını soruyoruz; üretime dayalı olmayan, tüketimi
artırıcı politikalarınızı soruyoruz; tarım
ve hayvancılıkta kendi kendine yeten bir ülkeyken bugün yem, nohut ve
hayvan ithal etmemizin sebeplerini soruyoruz; genç çiftçilerimize ithal diye
dağıtılan yerli ırk büyük ve küçükbaş hayvanları
soruyoruz; çiftçilerimizin, nakliyecilerimizin neden yatların
yararlandığı ucuz mazottan yararlanmadığını
soruyoruz, sorularımıza cevap veremiyorsunuz, gündemi başka
şeylerle meşgul etmeye gayret gösteriyorsunuz. Ekranlarda hal ve
marketlerdeki fiyat artışları konusunda hal esnafını
rakip alıyorsunuz. AK PARTİ seçim klasiği, yönetenin suçu hiç
yok, karşıda bir suçlu yarat, stratejiniz bu arkadaşlar.
Yöneten, milletten yetki alan mazeret üretmemeli.
Bakın, 2018 yılında mazota yüzde 85,
gübreye yüzde 120, tohuma yüzde 95, zirai ilaca yüzde 100, enerjiye yüzde 85
zammı hal esnafı ile nakliyeciler mi yaptı? Bu zamları bu
Hükûmet yapmasaydı İstanbul ve Ankara'daki vatandaş bu kadar
pahalı sebze ve meyve yemezdi. Bütün yetki elinizde. Tabii, size göre kriz
yok, her şey güllük gülistanlık. Yapmayın, etmeyin değerli
arkadaşlar, milletimizin beklentilerine cevap verin. Süslü sözler,
kamuflajlar, yerel seçimler öncesi geçici birtakım düzenlemeler
değil, dertlerine deva olacak kalıcı düzenlemeler beklemekte
yüce millet sizden.
Değerli milletvekilleri, seçim bölgem Adana'da
sadece son bir ayda 2.107 esnafımız iş yerini
kapatmış. Türkiye genelinde ise 516 bin esnaf iş yerlerini
kapatmış. Anneler ağlıyor, çocuklar ağlıyor.
Evet, bakın, daha ocak ayının son
haftası yem ham maddelerindeki girdi fiyatlarının
yüksekliği nedeniyle sektörün en büyüklerinden biri olan bölgemizin
ihracat şampiyonu Garip Tavukçuluk konkordato ilan etti. 650 işçi,
aileleriyle 4 bin kişi yine mağdur oldu. Sizler için bir şey
ifade ediyor mu bilmiyorum, vicdanlarınız sızlıyor mu?
Bakın, ne diyor: Bizi garip bırakmayınız. diyor. Aileler
sokaklara düşmüş, ağıt ağlıyor. Gelin, bu
mağduriyetleri giderecek yasal düzenlemeleri birlikte yapalım.
Milletimiz bunun için bizlere vekâlet verdi değerli arkadaşlar.
Yine, Türkiyeden Avrupaya ihraç edilen narenciye ve
diğer yaş sebze meyveler için tırlarımızın
Bulgaristandan transit geçişi esnasında Bulgar makamları
tır başına 350 ile 800 euro arasında analiz ücreti
adı altında paralar tahsil etmektedir. Ülkemizin içerisinde
bulunduğu ekonomik kriz ortamında, zor rekabet şartları
içinde mal ihraç etmeye çalışan ihracatçılarımız
haksız yere alınan bu bedellerle mağdur olmakta ve bu durum
Avrupaya yapılan yaş sebze, meyve ve bilhassa narenciye ihracatımızı
olumsuz etkilemektedir. Ticaret Bakanlığı ile
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından
konunun çözümü için ivedi girişimde bulunulması, haksız
rekabetin önlenmesi ülkemiz ihracatı bakımından önem arz
etmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Çulhaoğlu,
tamamlayalım lütfen.
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Devamla)
Değerli milletvekili arkadaşlarım, yine, seçim bölgem Adanada
aşırı yağıştan zarar gören çiftçi ve üretici
esnafımızın zararları nedeniyle tarım kredi
kooperatifleri ile Ziraat Bankasına olan borçlarının faizsiz
olarak bir yıl ertelenmesini talep etmiştim. Ayrıca
TARSİMe yani tarım sigortası olmayan çiftçilerimize
yardım edecek misiniz? diye sormuştum hemşehrilerim adına.
Henüz Hükûmetten bir cevap gelmediğini de değerli Adanalı çiftçi
ve üreticilerimizin dikkatine sunuyor, yüce heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 41 sıra sayılı
Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 24üncü
maddesindeki eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kazım
Arslan Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu Candan
Yüceer
Denizli Manisa Tekirdağ
Tacettin
Bayır Müzeyyen
Şevkin Tahsin
Tarhan
İzmir Adana Kocaeli
Ahmet
Akın
Balıkesir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
üzere Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer.
Buyurun Sayın Yüceer. (CHP
sıralarından alkışlar)
CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bir ülkenin doğal kaynaklarını
kullanması, madenlerini işletmesi, ekonomiye katması elbette çok
önemlidir ama bunu yaparken sadece maden sahiplerinin
çıkarlarını korumayacaksınız, madende
çalışan işçileri de koruyacaksınız, onları
denetleyeceksiniz, önlem alacaksınız. Yani Somada
yaptıklarınızı yapmayacaksınız ya da mesela
sadece birilerini zengin etmek uğruna madenleri peşkeş
çekmeyeceksiniz. Çevreyi de koruyacaksınız yani bir yandan
şirket için, Yırcada olduğu gibi zeytinlik alanları talan
ettirmeyeceksiniz. Mesela sadece enerji üretmeyeceksiniz, bunu yaparken çevre
sağlığını, insan sağlığını
tehdit edecek tasarruflardan kaçınacaksınız. Yani her bulduğunuz
yere, ormana, su kıyılarının yanına santral
dikmeyeceksiniz ve bunu özellikle halka rağmen yapmayacaksınız.
İşte Tekirdağ Pınarçaya
yapılması planlanan termik santral; iptal edildiydi, yok edilmediydi,
yok seçim sonrasına ertelendiydi
Bu ülkenin bir Çevre Bakanı yok mu?
Bu ülkenin bir Enerji Bakanı yok mu? Çıksın, desin ki: Bu
santrali iptal ettik. Buraya da bir daha başka santral
yapmayacağız. Ha, demiyorsa, kulaktan kulağa oynar gibi Bu
bunu dediydi, şu şunu dediydi.yle olmuyor bu iş.
Bakın, 30 Ocakta sivil toplum
kuruluşlarına Bakanlık bir yazı gönderiyor, diyor ki: ÇED
süreci iptal edilmedi, devam ediyor. Aynı Bakanlık 4 Şubatta bu
sefer Tekirdağdaki kuruluşlara ve belediyelere gönderiyor, diyor ki:
ÇED süreci iptal edilmiştir. Bakanlık aynı bakanlık,
şimdi hangisi doğru? Beş gün arayla yanıt
değişiyor; insanlar bu yüzden güvenmiyor, inanmıyor.
Haklılar da çünkü sizlerin vicdanının
sızlamadığının, sorumluluk hissetmediğinizin
çokça kanıtı var ortada.
Bakın, bir örnek: 2011-2016 yılları
arasında Sağlık Bakanlığınca Tekirdağ,
Edirne, Kırklareli, Kocaeli ve Antalyada bir araştırma
yürütülüyor. Bu, çevresel faktörlerin sağlığa etkileri üzerine
bir değerlendirme ama üstünden üç yıl geçmesine rağmen maalesef
bu konu hakkındaki araştırma sonuçlarıyla ilgili kamuoyuyla
bir paylaşım yapılmıyor. Bir kişi, bir bilim insanı
Bülent Şık buradaki verileri paylaştığı için,
Dilovası ve Ergene havzasındaki kanser
sıklığını belirttiği için geçtiğimiz hafta
yargılandı. Asıl yargılanması gereken Bakanlık
yetkilileriyken 1 milyon 300 bini çocuk olmak üzere bölgede yaşayan 7
milyon insanın sağlık hakkını, çevre
hakkını, çocuk hakkını savunduğu için Bülent
Şık yargılandı. Neyle? Açıklanması yasaklanan
gizli bilgileri açıklama, temin etme, göreve ilişkin sırrın
açıklanmasıyla suçlanıyor. Kamuoyunu son derece yakından
ilgilendiren çevresel bir araştırmanın sonuçları neden
yasak ve gizli bir bilgi olarak değerlendirilsin? Halk
sağlığından bahsediyoruz, halk
sağlığının sırrı olur mu? Olmamalı,
olamaz da aslında ama maalesef burada Bakanlığın
Açıklanması yasak ve gizli. dediği bir sır var, bu
sır ne? Bu bölgelerde yaşayan insanların soluduğu havada,
içtiği suda, yediği gıdalarda vücutlarının tolere
edemeyeceği miktarda kimyasal madde olması ve bu kimyasal maddelerin
bu bölgede yaşayan insanları, bizleri kanser etmesi ve birçok
hastalığa sebep olması, maalesef. Burada hem kirliliği
önlemeyin -insanların sağlığı riske atılsın,
kanser vakaları almış başını yürüsün- hem de bu
bilgileri saklayın, insanlar ne olduğunu bilmesin, sonra da Dikkat
edin, burada risk var. diyen kişiyi dava edin. Aslında, normal
kuralların işlediği bir ülkede o insana değil dava açmak
madalya takarlardı, madalya.
Bakın, Ergene benim seçim bölgem, ben orada
yaşıyorum, çocuklarım orada dünyaya geldi, büyüdü o 1 milyon 300
bin çocuk gibi. Ergene simsiyah akıyor, Türkiyenin en kirli suyu, içinde
bırakın balığı, bakteri bile yaşamıyor.
Gerçekten, içinde kadmiyumdan arseniğe, kurşuna her türlü
ağır metal var ve sadece Ergene Nehri değil, maalesef,
havzanın tamamı kirli ve kanser vakaları gerçekten çok yüksek.
2011de Bakanlık dedi ki: Bu iş bizim için çocuk oyuncağı,
biz Haliçi temizlemişiz, burayı mı temizleyemeyiz? Biz
yüzeceğiz. dediler, Biz balık tutacağız. dediler, o
günden bugüne hiçbir şey yok, Dilovası da aynı durumda ama
umurunuzda değil, hem suçlu hem güçlüsünüz bu olayda olduğu gibi.
Değerli milletvekilleri, enerji elbette
önemlidir, elbette vazgeçilmez bir ihtiyaçtır, kimse enerjiye düşman
değil ama istiyorlar ki çevreleri kirletilmesin, sağlıkları
tehlikeye girmesin; bunu istiyorlar. Tabii ki bunu belirtmek zorundalar, bunun
hesabını yapmak zorundalar ama sizler Hükûmet olarak öyle
vurdumduymazlık içindesiniz ki
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
CANDAN YÜCEER (Devamla) -
sağlıkmış, insanmış, çevreymiş umurunuzda değil;
varsa yoksa birilerini zengin etme sevdası. (CHP sıralarından
alkışlar) İşte örnek: Bu torbanın 45inci maddesi.
2016da bir değişiklik
yapılmış, denmiş ki: Özelleştirilen enerji üretim
tesisleri 2019a kadar çevre mevzuatına uygun hâle getirilsin. yani
bacasında filtresi yoksa filtre taksın, çevreyi kirletmeyecek,
sağlığı tehdit etmeyecek önlemler alınsın. Peki,
ne olmuş? Yıl tamamlanmış, bunda bir sorun yok,
gelinmiş, aradan üç yıl geçmiş -üç yıl her türlü önlemi
almak için yeterli bir süre- ama ne olmuş? Şimdi ne deniyor? Tamam,
siz 2016da bunun taahhüdünü verdiniz, buraları aldınız ama
yapmadınız, canınız sağ olsun, siz iki yıl daha
kirletmeye devam edin. deniliyor şimdi bu firmalara.
Onların canı sağ olsun da asıl
halkın canı ne olacak diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 41 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 24üncü maddesinde geçen gelmek üzere ibaresinin gelecek
şekilde olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Murat
Çepni Tulay
Hatımoğulları Oruç Rıdvan
Turan
İzmir Adana Mersin
Fatma
Kurtulan Erol
Katırcıoğlu Şevin
Coşkun
Mersin İstanbul
Muş
Ömer
Faruk Gergerlioğlu
Kocaeli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
üzere Mersin Milletvekili Fatma Kurtulan.
Buyurun Sayın Kurtulan. (HDP
sıralarından alkışlar)
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan, burayı yönetirken, iki
gündür, partiler arası hakkaniyeti titizlikle oluşturma
çabanızı takdirle karşılıyorum ancak AKP Grubunda bu
hassasiyeti görmediğimizi söylemek isterim. Hatta sizi de yer yer zor
durumda bıraktığını görüyoruz. İki gündür, dün
de, aynı saatlere tekabül eden
AKP Grup Başkan Vekili Bülent Turan
aynı mahiyette bir konuşma yaptı, partimizi terörle itham
ederek, yaptığımız tüm demokratik eylem ve etkinlikleri
terörize ederek, kriminalize ederek, böyle söylemlerde bulunarak çekip gitti.
Bugün de yine aynı şeyi yaptı. Hele hele arkadaşlar,
şu an can çekişen, ölüm sınırında olan bir açlık
grevine sözde demesini çok vicdani, ahlaki bulmadığımı
paylaşmak istiyorum. 301 insandır, anneleri vardır, seçim bölgelerimize
giderken geliyorlar, Çocuklarımız ölüyor, ne olur bir şey
yapın. diyorlar. Bunlara sözde demek, dalga geçmek, alay etmek, kendi
kirli siyasetini gölgelemeye çalışmak etik değil, doğru bir
siyaset değil, bu çatı altında bunu yapmamak, bu çatı altında
bulunan herkesin bunu kabul etmemesi gerekiyor.
Şimdi, sürekli dönüp dolaşıp durulan
bir yer vardır ayrıca. Partimizi yine itham ederken bazı
şeylerle, bir dönem Eş Genel
Başkanlığımızı yapan Sayın Figen
Yüksekdağla ilgili Sırtını bilmem nereye dayamıştı.
diyor. Şunu hatırlatmak istiyorum AKPye: Figen Yüksekdağ bu
lafı söyledikten sonra, arkadaşlar, siz gittiniz YPGye, Süleyman
Şah Türbesinin güvenli yere taşınması için destek istediniz,
katkı istediniz ve bu da sağlandı. Kürtler orada Kardeş halkın
hassasiyeti varsa, bir değeri varsa bu, benim de değerimdir. dedi ve
onu gözü gibi korudu, bu korumayı sağladı.
Yine, tekrar, Figen Yüksekdağ bunu söyledikten
sonra, peşmerge konvoyu bütün doğuda sınırı geçe geçe
-kitlesel ağırlama ve uğurlama törenleriyle, konvoyla- Kobani
sınırına geçti. Yine, bunu siz biliyorsunuz.
Arkadaşlar, yine, aynı zamanda, Figen
Yüksekdağ bunu söyledikten sonra Salih Müslim az ileride
Dışişleri Bakanlığının misafiri olarak
ağırlandı, bunu da size hatırlatayım.
Değerli arkadaşlar, şunu söyledik,
hâlâ söylüyoruz ve her zaman dedik: Bu ülkede yan yana büyüyen, yan yana
okuyan, aynı parklarda oyun oynayan, aynı yerlerden geçen
çocuklarımız, bu ülkenin çocukları dağlarda birbirini öldürüyorsa,
bizim oturup bunu düşünmemiz lazım.
Bu, aslında cumhuriyetle yaşıt bir
meseledir. Cumhuriyetle yaşıt bir meseleyi bir tarihten ele
aldığımızda, aslında Mustafa Kemal Atatürkün de bu
sorunu çözmeye dair çabası olduğunu görmek mümkün. Birçok çaba
tamamına ermiyor, ayrı bir şey. Erzurum, Sivas Kongrelerini
yapma, özellikle oralarda yapma mantığı, 1920, 1921 süreçleri,
1921 Anayasasının maddelerinin yarısından
fazlasının neye tekabül ettiğini incelersek, aslında
Mustafa Kemalin de biraz bu sorunu çözme iradesi göstermeye
çalıştığı fakat o zaman ve daha sonraki süreçlerde de
olduğu gibi tamamına ermediği görülür.
Arkadaşlar, bundan sonraki süreçlerde Turgut
Özal şunu söylüyor: Kürt meselesini mutlaka çözeceğim
arkadaşlar. Bu meseleyi kim çözerse 2nci Mustafa Kemal olacak. diyor.
Yine, PKK liderine haber gönderiyor, ateşkes ilan ediliyor. PKK
ateşkes ilan ediyor ve PKKnin ateşkes ilanından sonra bir
komployla savunmasız 33 asker öldürülüyor ve bu süreç de aslında yine
kesintiye uğruyor ve sonrası rahmetli Turgut Özalın ölümü hâlâ
bu ülkenin karanlık bir sayfasında duruyor.
Demirelin açıklaması var. Süremiz
bunların hepsini açıklamaya yetmiyor. Demirel Kürt realitesini
tanıyoruz. diyor. Onlar bu ülkenin vatandaşlarıdır, onlar
bu ülkenin sahibidir, onlar azınlık değil. diyor.
Yine, arkadaşlar, bu ülkede en çok PKKyle
savaştığını iddia eden Bitireceğim.
Bitireceğim. diyen bazı grupların da ablası olan Tansu
Çiller bile, Viyanada yaptığı bir konuşmada dedi ki:
İspanya modelini esas alabiliriz, tartışabiliriz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam edin.
FATMA KURTULAN (Devamla) İspanya modelinin de
Bask modeli olduğunu hepiniz biliyorsunuz ve ondan sonra, Tansu Çiller de
bunu söyledikten sonra Lice yandı ve ondan sonraki süreç de kesintiye
uğradı.
Mesut Yılmaz, Avrupa Birliği üyeliği
süreci tartışılırken Avrupa Birliğinin yolu
Diyarbakırdan geçer." dedi; o da unutuldu.
Ve sonrasında Tayyip Erdoğanın
girişimleri oldu. Yine 2015 yılında Diyarbakırda
yaptığı bir konuşma ve ardından Beşir
Atalayın Kürt açılımı meselesiyle bu süreç başladı ve ondan sonra, üç yıl boyunca
defalarca MİT Müsteşarı ziyarete gitti, Öcalanla görüştü,
konuştu, tartıştı, yol haritası çizdiler birlikte ve
ondan sonra bir Nevroz konuşmasıyla silahların sınır
dışına çıkarılması tartışıldı
ve bu süreç de başladı, bunu hepiniz biliyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FATMA KURTULAN (Devamla) Bir dakika daha
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın.
FATMA KURTULAN (Devamla) Sonrasında bir
hayli, çokça mesai yapan, sizin
grubunuzda da -belki onu hatırlamazsınız- birçok değerli
insan buna kafa yordu o zaman, çok çok kafa yordu fakat nasıl ki anketler
sizi farklı gösterdi, bir başka sinyal size verdi, süreci ters yüz
ettiniz, ayağınızla devirdiniz.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Yalan söylüyorsun,
siz bitirdiniz.
FATMA KURTULAN (Devamla) Ne süreci ne
görüşmesi ne Aposu ne İmralısı; onlar haindir, oraya
giden heyet haindir. diye başladınız, ondan sonra kanlı
bir süreç, çok can kaybının olduğu bir dönem
Süreyi çok da istismar etmeyeyim, şunu söylemek
isterim: Her zaman söyledik, tarih boyunca, cumhuriyet tarihi boyunca Türkiye
değişik zamanlarda önüne koymuş, çözme iradesini göstermiş,
değişik güçlerle bu engellenmiş. Gelin, hep beraber bunu fazla
zamana yaymayalım, bu çocuklarımız birbirini öldürmesin, kan
dökülmesin, bu ülkenin çocukları toprağa gömülmesin, bunu mutlaka
çözelim diyorum, saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
24üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
24üncü madde kabul edilmiştir.
25inci madde üzerinde iki önerge vardır,
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1410) esas numaralı
Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 25inci
maddesiyle 3516 sayılı Kanunun değiştirilmesi öngörülen
15inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
"c) Damgası kopmuş, bozulmuş,
damga süresi geçmiş ölçü aletini kullanan kişiye, ölçü aletinin
türüne ve kullanıldığı işin niteliğine göre bin
Türk Lirasından on bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası
verilir. Ayrıca bu ölçü aletlerine el konularak mülkiyetinin kamuya
geçirilmesine karar verilir.
Ayhan
Erel Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Aylin
Cesur
Aksaray Adana Isparta
Hüseyin
Örs Feridun
Bahşi Metin
Ergun
Trabzon Antalya Muğla
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
üzere Isparta Milletvekili Aylin Cesur.
Buyurun Sayın Cesur. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
AYLİN CESUR (Isparta) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bir seçim arifesindeyiz ve aniden ortaya çıkan
Türkiye'nin beka sorunu tartışmalarıyla karşı
karşıyayız. Nereden çıktı bu? Sahiden
anlaşılır bir şey değil çünkü bu, belediye başkanları
seçimi. Ben söyleyeyim nereden çıktı; seçim kazanma tecrübesi olan
iktidar partisi yetkilileri bu defa işleri zor, biliyorlar. Kendileri de
yerel seçimle geldikleri için bu konuda tecrübeye sahipler. Her kesimden
vatandaş o kadar sıkılmış ve bunalmış
durumda ki bir çare ve değişim arıyor, bunun da
farkındalar. Ekmek arıyor çocuğunun önüne koyacak, siz bu defa
da beka koydunuz, ısıtılmaya hazır bir tencereyle.
Tencereniz boş değil, dolu, dolu da içinde aş yok, aşı
olanın da huzuru yok. Şimdi Cumhurbaşkanımız Süleyman
Demirelin tarihe mal olan sözlerinden birisi geliyor bu durumda aklıma
Tencerenin düşüremeyeceği hükûmet yoktur. Koca şanlı
tarihimizde nice sultanlar, nice iktidarlar geldi geçti, memleketin
bekasını belediye başkanları üzerinden tartışan
olmadı; bunu aziz milletimiz de biliyor. Kaldı ki, ne olacak yani,
bizim gösterdiğimiz adaylar belediye başkanı olduğu zaman
bu ülkeyi satacaklar mı?
Ben Ispartadan bahsedeyim, Ispartada bizim
belediye başkanı adayımız on yıldır baro
başkanı. Adalet dağıtan bir kurumun en üst seviyesinde,
Isparta bu kadar güvenmiş kendisine.
Şimdi, milletimizin önünde sandık var, bir
de on yedi senedir kendisini yöneten bir iktidar partisi ve onun belediye
başkanı adayları var. Vatandaş, evinin önünde,
sokağında, şehrinde ne gibi sorunlar var, mevcut belediyeler
bunlara ne kadar çözüm üretmişler, bunlara bakacak. Bir de hemen en
yakınındaki seçime gidecek, 24 Hazirana ve o seçimlerde neler
vadetmişsiniz ve vadettiklerinizden neleri yapmışsınız
buna bakacak. Sizin söz verdiklerinizden, bizim burada yapılsın
dediğimiz, sizin de burada reddettiğiniz bütün kararlara ve her
şeye bakacak ve karar verecek çünkü artık vatandaşın kendi
geleceğine el koyma zamanı.
İşte, beka sorunu var dediğiniz yerde
Türkiye Cumhuriyetinin bekasının sahibi Türk milletidir. Kürtüyle,
Çerkeziyle, Alevisiyle, Sünnisiyle kendisini oluşturan tüm fertleriyle
yapar bunu, geçmişte de böyle yaptı, gelecekte de yapmaya devam
edecek. Her daim olduğu gibi bugün de içeriden ve dışarıdan
tehdit olduğunda birbirine kenetlenir, hainine de teröristine de
meşhur dış mihraklarına da haddini bildirir. Nerede mi
kenetlenir? Ay yıldızlı bayrağının altında
kenetlenir. Nerede mi kenetlenir? Atatürkün kurduğu Türkiye
Cumhuriyetinin etrafında kenetlenir. Bu sizinle olmadı, bu hep vardı
ve olacak ilelebet. Kimse başka hesaplar yapmasın. Kimse beka
siyasetiyle bu milletin zekâsıyla alay etmesin ve vatanperverliği
üzerinden de siyaset yapmaya kalkışmasın. Adaylarınız
mı var, çıkacaklar milletin önüne, varsa projeleri onları
söyleyecekler.
Memleketin hâline bakınız değerli
arkadaşlar. Yüzde 20 enflasyon ve 4 milyon işsizlikle karşı
karşıyayız, bu durumdayız. Yapmayın,
başınıza iş alırsınız. Millî değerler
üzerinden siyaset yaptığınız zaman önce
Andımızı sorarız. Danıştay karar verdi okutulsun
diye, neden Okullarda okutulmasın. dediniz? Daha birkaç gün önce önünüze
getirdik. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını sorarız sonra da.
Suriyelilere harcadığınız 35 milyar doları
sorarız. Yetmedi, yılbaşında Taksim Meydanında Türk
Bayrağı altında değil de başka bayraklar altında
yılbaşı kutlayanları sorarız. Başına çuval
geçirilen askerlerimizden başlarız sormaya, savunma sanayimizin göz
bebeği olan Tank Palet Fabrikasını, burada günlerce
tartıştığımız hâlde, Durun, yapmayın,
yapmayın. dediğimiz hâlde nasıl verdiniz Katarlılara, bunu
sorarız. Beka dediğiniz yerde devleti ve milletiyle bölünmez
bütünlüğü olan bir Türkiyeden, her gün şehit cenazelerinin
kalktığı, ekim ayında akşam saat altıda
askerlerinin donarak öldüğü bir Türkiyeye getirdiğiniz Türkiyeyi
sorarız. Dedik ki onu da araştıralım, ona da Yok. dediniz
ve 15 Temmuz hain darbe girişimi, masum insanların katledildiği
alçak darbe.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYLİN CESUR (Devamla) Sayın Başkan
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
AYLİN CESUR (Devamla) - Burada, bu kürsüde ve
her yerde, FETÖ araştırma komisyonu kuralım dedik defalarca,
reddettiniz. Niye? Bunu sorarız.
Bakınız, arkadaşlar, gençlerimiz, en
fazla onlar umutsuz, kaygı imparatorluğu hâline gelen bu güzel
ülkemizde. Hayalleri çalındı çünkü
Araştırılmasın. dediğiniz örgütlerin elindeki
sınav sistemlerinde. Çağ atlayacaktık ya hani, yoksullukta
çağ atlamakla kalmadık, üniversite öğrencilerinin gelecek
hayallerini de sona erdirdik. Nasıl mı? Hemen bazı rakamlar
vereyim: Yükseköğrenimde 8 milyon öğrenci var. Geçim
sıkıntısı nedeniyle beş yılda 1 milyon
öğrenci okulu dondurmuş veya bırakmış, hâlen 1 milyon
üniversite öğrencimiz de işsiz.
Aile Bakanlığının internet
sitesinden kaldırdığı 2013 yılı Sosyal
Bülteninde yoksul sayısı 30,5 milyon. Artık söylemekten
yorulduk, bir devlet vergiyle büyümez; üretimle büyür, icraatla büyür,
sanayiyle büyür, tarımla büyür, teknolojiyle büyür, eğitimle büyür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYLİN CESUR (Devamla) Çok kısa süre rica
edebilir miyim, cümlemi bağlayacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN Peki, tamamlayalım lütfen.
AYLİN CESUR (Devamla) Ne acıdır ki
domates satarak fabrika kuran ülkeden, fabrika satarak domates ithal eden bir
ülkeye dönen ülkemizde beka sorunu olduğu doğrudur, doğrudur da
bu sorunun nedeni Türkiye'nin yönetilememesidir. Yunus Emre ne güzel
demiş: Bir bahçeye giremezsen durup seyran eyleme, bir gönül yapamazsan
yıkıp viran eyleme.
Sizlere saygılarımı sunmadan önce, az
önceki hatibin Sayın Demirelden bahsettiği ve Kürt realitesini
tanıyoruz. sözü üzerine bir cümle etmek istiyorum. Sayın
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirelin böyle bir kaderi vardır,
canları isteyince insanlar onu referans alırlar, istemeyince
alır, suçlarlar. Ben Sayın Demirelin yanındaydım, bire bir,
o gece de nöbetçiydim kendisinin yanında, sabaha kadar. Aponun getirilip,
teröristbaşının getirilip hapse konulmasını
sağlayan kişidir. 2000 yılında
Cumhurbaşkanlığı görevini bıraktığı
zaman bu ülkede terör sıfıra yakındı. O günleri
hatırlatmak istiyorum.
Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 41 sıra sayılı
Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 25inci
maddesinin (c) bendi için yapılan düzenlemede damga süresi geçmiş
ibaresinin teklif metninden çıkarılmasını, (e) bendinin
başına kasıtlı olarak ibaresinin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Ahmet
Akın Müzeyyen
Şevkin
Kocaeli
Balıkesir
Adana
Utku
Çakırözer Tacettin
Bayır Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu
Eskişehir
İzmir
Manisa
Kazım
Arslan
Denizli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
üzere Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer.
Buyurun Sayın Çakırözer. (CHP
sıralarından alkışlar)
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum.
Konuşmama, aralarında, sekiz aydır 8
metrekarelik bir hücrede haksız, hukuksuz biçimde tecrit altında
tutulan 26ncı Dönem Milletvekilimiz Eren Erdemin de bulunduğu ve
düşündükleri ya da yazdıkları nedeniyle tutuklu tüm
siyasetçilerimize, aydınlarımıza, gazetecilerimize özgürlük
dileğimle başlamak isterim.
Değerli arkadaşlarım, öyle bir
iktidar var ki karşımızda, bir yanda, marketlerde naylon
poşetleri 25 kuruş yaparak çevreyi korumuş olmakla övünüyor ama
diğer yanda, bakın, getirdikleri kanun teklifi önümüzde. Hem
madencilik ve enerji faaliyetleri için orman alanlarımızın
katledilmesi cazip hâle getiriliyor hem de filtresi, baca gazı arıtma
sistemi olmaksızın yıllardır bize zehir solutan termik
santrallerin Zonguldakta, Şırnakta, Çanakkalede, Maraşta,
Kütahyada, Manisada, Sivasta havaya, suya, insanlara ve tüm canlılara
en az iki yıl daha zarar vermesinin yolu açılıyor. Temiz hava
hakkımız elimizden alınıyor, yavrularımızın
sağlığı tehlikeye atılıyor.
Değerli arkadaşlarım, bakın,
vatandaşlar üç gün içinde 60 bin imza topladılar. Ne diyorlar? Temiz
hava haktır, iki yıl beklemez. diyorlar. Evet, hepimize zehir
solutan bu santrallerin bu hâlde çalışma süresini iki yıl daha
uzatmamalıyız. Artık bunları emekliye
ayırmalıyız ve bunu bugün hep birlikte yapmalıyız.
Değerli arkadaşlarım, bu vesileyle
Eskişehirimize, verimli Alpu Ovamıza yapılmak istenen termik
santralle ilgili son gelişmeleri de sizinle paylaşmak isterim. Bu
proje hakkında belediyelerimizin, baromuzun, sivil toplumun, bunların
açtığı tüm davalar Eskişehirlilerin lehine, temiz
havamızın, suyumuzun, toprağımızın lehine
sonuçlandı. Geçtiğimiz hafta, bizim zehir santrali dediğimiz
bu projenin ihalesi bir kez daha ertelendi, bu 6ncı erteleme; evet, tam 6
kez ertelendi. Halk karşı, mahkemeler karşı
dolayısıyla biz Eskişehirliler artık yeni bir erteleme
istemiyoruz, bu projenin iptal edilmesini istiyoruz. Bakın, bugün Maden
Kanununu konuşuyoruz, Alpu Termik Santrali Projesi, dünyada sadece
Eskişehirimizde çıkarılan ve beyaz altın dediğimiz
lüle taşı madenciliğini de bitme noktasına getirecek bir
proje. O yüzden, gelin, bu projeyle bereketli Alpu Ovamızı,
havası, suyu temiz Eskişehirimizi zehirlemeyelim, lüle
taşı madenciliğimizi yok etmeyelim diyoruz.
Değerli arkadaşlarım,
Eskişehirimiz yer altı zenginlikleri açısından önemli bir
bölge, bunların başında da Seyitgazi ilçemiz içinde çıkarılmakta
olan bor madeni gelmekte. Kırkadaki Eti Maden bor tesisleri gerçekten
sadece Eskişehirimiz için değil, ülkemiz için çok önemli bir millî
varlık. Bu işletmede alın terini ortaya koyan işçilerimize
ve yöneticilerimize ülkemize katkıları için buradan teşekkür
etmeyi borç bilirim. Teşekkürümüzle birlikte oradaki emekçi
kardeşlerimizin taleplerine buradan aracı olmak isterim. Adalet ve
Kalkınma Partisi Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı
Sayın Erdoğan birkaç gün önce dedi ki: KİTlerde
çalışanlara kadrolarını verdik bizden bir şey
beklemesinler. Ama bakın, Kırkada fabrikada çalışan
taşeron işçileri var, onların beklentisi var. Bunların
laboratuvar ünitesinde çalışan 23, konsantre kırma, eleme
ünitesinde çalışan 63 tanesi kadrolu işçilerle aynı
işi, asıl işi yapıyor ama kadro hakları
yıllardır verilmiyor. Mahkemeye gittiler, karar lehlerinde
çıktı, Yargıtaya gitti, karar onandı ama Eti Maden yönetimi
bu 86 kardeşimizin mahkeme tarafından onanan haklarını bir
türlü vermiyor. Buradan çağrıda bulunuyorum, bu insanların kadro
hakları analarının ak sütü gibi kendilerine helaldir.
Kırkadaki ve diğer KİTlerdeki taşeron emekçilerimizin
çığlığı duyulmalıdır.
Değerli arkadaşlarım, bugünlerde
Kırkaya yine işçi alımı var. Şimdi size birkaç isim
okuyacağım: Ferdi Çakmak, Kurtuluş Hoş, Süleyman
Şakar, Yüksel Bütün, Metin Duru. Bunlar Kırkalı gençler,
Eskişehirimizin öz evlatları. Eti Madenin bir geleneği var,
şirketin maden çıkarmak için kamulaştırdığı
arsaların sahiplerine Eti Madende çalışma hakkı veriliyor
ama her nasılsa bu saydığım isimler bu doğal haktan
yıllardır faydalandırılmıyor, her mülakatta
eleniyorlar. Bakın, 1 değil, 2 değil, 3 değil, tam 23 kez
mülakatlarda elenmiş Kurtuluş Hoş. Ferdi Çakmak tam 18 kez
elenmiş. Gerekçe: CHPli olmak, yanlışlara muhalif olmak.
Değerli arkadaşlarım, işinin,
aşının derdindeki insanlarımızı Sen CHPlisin,
sen AKPlisin, MHPlisin, HDPlisin, İYİ PARTİlisin. diye
ayrımcılığa tutmak en büyük insan hakkı ihlalidir.
Bugünlerde Eti Madenin Türkiyedeki tüm işletmelerine yaklaşık
150 işçi alınacak. Her yerde olduğu gibi yine binlerce
başvuru var. Kırkadaki fabrikaya da 48 işçi alınacak,
toplam 519 başvuru yapıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) Tamamlayacağım.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) Bunlardan 327si -az önce
saydığım değerli arkadaşlarımız gibi-
toprakları Maden tarafından kamulaştırılan arazilerde
oturan yurttaşlarımız, bir diğer grup ise kurayla
gönderilen yurttaşlarımız, toplam 519. Şimdi biz Ferdinin,
Kurtuluşun, Süleymanın ve diğer kardeşlerimizin mülakat
sonuçlarını yakından takip ediyoruz. Bu kardeşlerimize
siyasi görüşleri gerekçe gösterilerek -hangi görüşte olursa olsun-
ayrımcılık yapılması kabul edilemez.
Bu alım konusunda bir başka meseleye de
dikkat çekerek konuşmamı bitirmek isterim. Adaylarla mülakatlar 7-15
Mart tarihleri arasında Kırkada yapılacak. Seyitgazi
Kırkada çok büyük bir şaibe yaratılmış durumda.
Mülakatlar sonrasında sonuçların seçimlerin sonuna
bırakılarak adaylar ve aileleri üzerinde siyasi baskı
yaratılacağı iddiaları var. Buradan hepimiz adına bir
çağrı yapıyorum: Bu sonuçlar mutlaka mülakatlardan hemen sonra,
seçimlerden önce açıklanmalıdır. İnsanların iş,
aş kaygısı siyasi malzeme yapılmamalı, oy
devşirme aracı yapılmamalıdır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, söz
talebim var.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
41.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Adalet ve
Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğanın
2018 gübre ve mazot desteği ödendi. ifadesine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, Adalet
ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan
esnaf odaları konuşmasında 2018 gübre ve mazot desteklemeleri
ödendi. ifadesini kullandı. Başta Manisa Gördes, Akhisar, Demirci,
Selendi, Saruhanlı, Sarıgöl, Alaşehir, Salihli, Turgutlu olmak
üzere telefonum kitlendi. Yanımda Adana milletvekillerimiz var,
onları arıyorlar; Mersin milletvekilimiz Mersinden aranıyor.
Arkamda Osmaniye milletvekilimiz, Sivas milletvekilimiz var, herkese telefon
geliyor. Diyen, demeyen diyor ki: Biz böyle bir destekleme almadık.
10du, 4e indirdiler, onu da ödemediler. Ya desteklemeler ödenmelidir ya
Sayın Recep Tayyip Erdoğan bu ifadesini derhâl düzeltmelidir.
Eğer bu salonda Çiftçiler 2018 desteklemesini aldı. diyen bir
milletvekili varsa arasın, Aldım. diyen çiftçinin sesini mikrofona
versin; kim doğru söylüyor, kim halkı yanıltıyor hep
beraber öğrenelim.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve 6 Milletvekilinin Maden Kanunu ile Bazı
Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1410) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 41)
(Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
25inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 25inci madde kabul edilmiştir.
Değerli arkadaşlar, böylece birinci
bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
İkinci bölüm, 34üncü maddeye bağlı
geçici madde 6 ve geçici madde 7 dâhil 26 ila 52nci maddeler arasını
kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde söz talepleri gruplar
adına onar dakika. İYİ PARTİ Grubu adına İstanbul
Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Kütahya Milletvekili Ahmet Erbaş, Halkların Demokratik
Partisi Grubu adına Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryaki,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Zonguldak Milletvekili Deniz
Yavuzyılmaz.
Şahıslar adına beşer dakika.
Sakarya Milletvekili Ümit Dikbayır, Denizli Milletvekili Şahin Tin.
İlk söz, İYİ PARTİ Grubu
adına İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğluna ait.
Buyurun Sayın Ağıralioğlu.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA YAVUZ
AĞIRALİOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ikinci bölüm üzerinde parti grubum adına
konuşmak üzere söz aldım.
Şimdi, arz etmek istediğim birkaç husus
var.
Maden Yasası konuşulurken ortak
şerhlerimizden bir tanesi, kendi millî varlıklarımız ve
millî mukavemetimiz için ilerleyen zamanlarda güçlü yarınları
inşa edebileceğimiz zenginlik kaynaklarımızın kendi
devletimizin uhdesinde tutulabilmesi, kendi millî istikbalimiz için lüzum eden
madenlerin millî bekamızla alakalı bir güce dönüşebilme
fırsatının kendi millî şirketlerimizin uhdesinde
tutulmasıyla alakalı hassasiyet izhar etti
arkadaşlarımız, biz de aynı hassasiyeti
paylaşıyoruz.
Hükûmetimizin, siyaset konuşurken,
kanunların politik çerçevesini çizerken altını ısrarla
çizmeye gayret ettiği, millîlik, millî mukavemet, millî direniş,
millî ihya, millî devlet; bütün bu politik çerçeve içerisinde kendi yer
altı zenginliklerimizin de bu kapsamda bir hassasiyetin konusu olması
lazım. Yeteri kadar tasarruf oranı olmayan, AR-GE bütçelerine sahip
olmayan, uluslararası rekabet için güçlü firma bünyesine sahip olmayan
firmalarla bu sektörde mücadele edebilmemiz çok mümkün olmuyor, bunu
biliyorsunuz.
Başımıza siyasi bir gaile
geldiği zaman dış mihraklar cümlelerinin arkasında siyasi
mazeret üreten Hükûmetimizin siyasi dilinin kendi millî
varlıklarımızı dış mihrakların tasallutuna
bu kadar açık teslim etmemesi lazımdır. Ben, Sayın
Cumhurbaşkanının siyasetin başlangıcında siyasi
sorumluluğunu millet vicdanına ihbar etmek kastıyla
dış mihraklar, dış tehditler gibi mazeretlerin siyasetin
sorumluluğunu hafifleteceğine dair hatırlatmalarını
çok makbul bulurdum evvelemirde. Sayın Cumhurbaşkanının
ilgili videolarını arkadaşlarımız o zamanlarda
seyretmişlerdir, çok da beğenmişlerdir. Bu ara bir daha
seyretmelerini tavsiye ederim münhasıran AK PARTİdeki
arkadaşlarımıza. Kuvvetli bünyeler, başına gelmiş
gaileleri savuşturmak için kendi öz dinamikleriyle mücadele edebilen
bünyelerdir. Dolayısıyla aslında bu Sayın Cumhurbaşkanının
siyasetin başlangıcında hatırlatmış olduğu
Ben birtakım dış mihraklar, dış tehditler,
uluslararası operasyonlar mazeretlerinin arkasında yapması
gereken işleri unutabilmenin devlet yönetimi anlamında bir
ciddiyetsizlik olduğunu düşünüyorum. cümleleriyle beraber
zikrettiği cümlelerdir onlar.
Bernard Lewisin de benzer cümleleri vardır,
Türkleri çok sevdiği söylenemez ama iyi bir oryantalisttir, iyi bir
şarkiyatçıdır. Ona şöyle bir sual ediliyor, diyorlar ki:
Az gelişmişlik, çok gelişmişlik kıstasınız
nedir? Az gelişmişlik, çok gelişmişlik mevzubahis edilince aklınıza
ilk önce gelen nedir? Bu suale yüzlerce ölçülendirme yapabilecek bir
sosyoloğun, bir toplum bilimcinin aklına gelen ilk cevap şudur
arkadaşlar: Bir toplum, bir millet, başına kötü bir iş
geldiği zaman, başına gelen bu kötü işin hangi işi
yapmadığı, hangi sorumluluğu
taşımadığı, üzerine düşen hangi vazifeyi ifa
etmediği için geldiğini soruyorsa -millî geliri birkaç bin dolar bile
olsa- bu bir gelişmişlik kriterdir. diyor. Bir ülke, bir topluluk,
bir millet, başına feci bir iş geldiğinde, başına
gelen bu feci işi kendi sorumluluk alanının
dışına çıkarıp bunu birtakım dış
mihraklara bağlıyorsa bu bir az gelişmişlik kriteridir.
diyor.
Bu çerçevede, bizim şu anda ülkemizde -Hükûmeti
suçlayacağım, kendime yer kazıyorum, tahkim ediyorum-
başımıza gelen birtakım gailelerin dış mihraklar
dolayısıyla bizim başımıza geldiğini,
getirildiğini söylüyor olmak siyasi sorumsuzluk alanını
oluşturmak anlamına geliyor.
Şimdi, bunu şunun için arz ettim size:
Hükûmetimiz bir siyasi başarı yakaladığında, iktisadi
performansına alamet hakikatli bir mevzi kazandığında
uluslararası camiadan Hükûmetimize yönelik takdir cümlelerini Onlar da
bizim ne kadar başarılı insanlar olduğumuzu gördüler. diye
göğüslüyor ama benzer başarısızlıklara
uluslararası camiadan gelen şerhleri de şöyle göğüslüyor:
Siz kimsiniz, bizim durumumuzu değerlendireceksiniz? Uluslararası
derecelendirme kuruluşları ekonomimizin, mali bünyemizin, bütçe
disiplinimizin sıhhatiyle alakalı övücü cümleler kurduğu zaman
İktisadi performansımızı onlar da gördüler.
diyebiliyorsunuz, notumuz düştüğü zaman Biz, kendimize not verecek
kuruluşlar ihdas ederiz. diyorsunuz.
Bugün süper devlet diye Süper devlet
kuracağız. diye başlamış olduğumuz siyasi
mücadelenin süpermarket kurmaya doğru gittiğini görmekten muzdaribiz.
Hâlden anlayan devlet istiyoruz. derken halcilik yapacak devletten
bahsetmiyorduk arkadaşlar yani biz Kendi insanının hâlini,
ahvalini dinleyecek, anlayacak, çözecek devlet. derken Kabzımal devlet
kurun. demek istememiştik aslında.
Şimdi, şu hassasiyetinize çok takdirle,
saygıyla cümle kurabilirim, kurayım. Vatandaşınıza
ucuz birtakım gıda maddelerini yaşam konforunu daha iyi idame
ettirsin diye devlet marifetiyle onlara sunma gayretlerinizi takdir edelim,
teşekkür edelim. Yani domatesi, biberi, patlıcanı
vatandaşınız ucuz yesin diye şehrin belli
noktalarında, belli koordinatlarda birtakım çadırlarla devletin
ucuz gıda teminine yardım etmesini takdir edelim. Lakin mevzunun bir
arz problemi olduğunu gözden kaçırmış olmamız bizi
şu noktaya getirecektir: Korkarım ki bugün devlet olarak yer
kirası vermediğiniz için, nakliye parası vermediğiniz için,
dükkân kirası vermediğiniz için, SSK ödemeniz olmadığı
için, ayakbastı parası vermediğiniz için, bu, şehirlerin
etrafından değil de belli illerden temin edilmiş gıda
ürünlerini yine sizin uhdenizde açtığınız yerlere
getirdiğiniz için, maliyet ve rekabet şansı market ya da
manavlarla lehinize orantısız açıldığı için ucuz
temin ettiğiniz bu ürünleri aslında bir şekilde sübvanse
etmiş oluyorsunuz arkadaşlar. İyi midir? İyidir. Niçin
iyidir? Seçimde işe yarar, fakir fukara ucuz bir şeyler yer. Ama bu
işin sonu şuraya gider: Bununla fiyatları kontrol edemezseniz
yakında çiftçinize şöyle demek zorunda kalırsınız:
Yahu, siz herhâlde bu ürünü ucuz üretmeyi beceremediniz, biz sizin yerinize
bunları üretelim. demeye başlarsınız. Sonra üretirsiniz,
sonra -korkarım oraya gider bu mevzu- dönüp Ya, bu kadar pahalı
nakliyecilik olur mu kardeşim, biz kendimiz taşınırız.
dersiniz. Sonra bu taşıdığınız ürünleri kendiniz
marketlerde bu kadar pahalı satmak yerine Biz satalım, marketçilik
işine girelim. falan demeye başlarsınız. Korkarım bu
işi kontrol edemezseniz Ya, bunlar iyi, ucuz geldi, biz alıp
kendimiz yiyelim. demeye başlarsınız. Sonra da memnun olup
şöyle demenizden korkuyorum: Ya, bayağı ucuz yaşamaya
başladık, kendimize oy verelim. demeye başlarsınız.
Dolayısıyla arkadaşlar, birazcık mevzu şöyle:
Çiftçilerimizin yaş ortalaması 58. Bu, şu demektir:
Babaları çiftçi olanların çocukları çiftçi değil, milletimizin
ekilecek tarlaları alın terine muhtaç demektir. Alın terine
muhtaç tarlalarda İş ve İşçi Bulma Kurumunun vereceği
1.500 lira maaşla SSKli olmayı, 30 dönüm, 40 dönüm, 50 dönüm
arazisinde, alın teri dökülmüş tarlalardan helalinden para kazanmaya
tercih eden yeni bir insan tipi çıkacak demektir. Biz, inanın, bu
patlıcan, domates, biber işi konuşulmazdan evvel kendi
grubumuzla şunu istişare ettik: Bu topraklarda
sağlıklı ürünler yememiz lazım. Gıdayı gıda
terörü parantezine aldırabilir miyiz acaba? Sırf para kazanmak
saikiyle kendi milletine sağlıksız ürünler yediren, para
kazanmak gerekçesiyle kendi insanlarına sağlıksız,
hormonlu, genetiği değiştirilmiş ağır kimyasal
ihtiva eden ürünleri gıda terörü kapsamına alalım
mı?yı konuşacaktık, maalesef memleketteki iktisadi
konforumuzun kaçmışlığı bizi böyle bir şeyi
konuşmak noktasına getirdi.
Milliyetçi Hareket Partisine bir özür borcu var
Hükûmetinizin, DSPye de var, ANAPa da var. Özür borcu şudur: Mevzu
konuşulmaya başlanınca, şikâyetler dile getirilmeye
başlayınca, birtakım dış mihrakların, Hükûmetin
iktisadi performansına vurmayı kastederek, Hükûmetin iktisadi
başarısını gölgelemeyi kastederek bir siyasi ameliyat
yaptığını söylüyorsunuz. Yani biz aslında on yedi
senedir kendimiz de öyle düşünüyorduk, Anasol-M Hükûmetinin, Milliyetçi
Hareket Partisi, DSP ve ANAPın beraber olduğu o koalisyon döneminde,
milletin, devletin karşı karşıya olduğu ağır
iktisadi şartların maharetsiz yönetimden kaynaklandığını
düşünüyorduk.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla)
Tamamlayayım Başkanım.
BAŞKAN Tabii, buyurun.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla)
Şimdi sizin anlatımınıza göre şöyle bir şeyle
karşı karşıyayız: Milliyetçi Hareket Partisi, ANAP ve
DSP, faiz lobisi, dolar lobisi, gıda lobisi tarafından, kendilerinden
sonra başka bir parti gelsin diye -ki o parti siz oluyorsunuz
arkadaşlar- siyasi itibar suikastına uğramış oluyor,
sizin siyasal kurgunuz doğruysa. Dolayısıyla, siz, aslında,
MHP, DSP ve ANAP koalisyonunun itibarına suikast edildikten sonra gelen
Hükûmet olduğunuz için bir proje partisi oluyorsunuz. Yani bu, Milliyetçi
Hareket Partisinin yaşadığı ağır iktisadi krizden
kaybettiği iktisadi itibar sizin kuvvetiniz hâline geldi ya, onların
maharetsizliği değilmiş meğersem, meğersem o,
birtakım lobilerin Hükûmeti yıkmak için tertibiymiş.
Dolayısıyla, MHPden, DSPden ve ANAPtan AK PARTİnin özür
dilemesi lazım. Yani kusura bakmayın Biz, maalesef, size yönelik
böyle bir operasyondan sonra iktidar olduk. demeniz lazım. Siz gelince
sebebihikmeti size ait olan, mutlaka Allahın muradıyla örtüşür
bir alana mevzuyu çekip, biz gelince niçin proje partisi oluyoruz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla)
Bitirdim Başkanım, son cümle
BAŞKAN Buyurun.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) -
Dolayısıyla, arkadaşlar, sorumluluklarımızı
şöyle taşımak mesuliyetiyle siyaset yapıyoruz: Her
söylediğimiz doğrudur. Buna inanmak başka bir şeydir.
Bizden başka doğrular da vardır. Böyle siyaset etmek
başka bir şeydir. Biz de doğruları söyleme gayretindeyiz.
Siyaseti bir yarış gibi görüyoruz. Nasıl ki AK PARTİ
MHPnin, DSPnin ya da ANAPın hasmı değildi, onlara
düşmanlık etmek için gelmedi, biz de size hasım ya da
düşman değiliz. Siyaset bir yarıştır; memleket, millet,
hizmet emanetini sizden teslim almak için alın teri döküyoruz; takdir,
teveccüh milletindir, ne olursa baş tacıdır. Ama sizden yönetimi
teslim almaya çalışanlara, siz de başkasından teslim
aldığınız için, düşmanmış gibi cümleler
kurmanızı siyasi nezakete yakışır bulmuyorum.
Genel Kurulunuza saygılarımı
sunarım. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Akçay, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
42.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, İstanbul
Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun 41 sıra sayılı
Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerinde İYİ PARTİ Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Tabii, Sayın Ağıralioğlunun
konuşmasından mülhem yani herhangi bir sataşma olduğundan,
bir şey dediği dolayısıyla değil ama
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Hakkınızı muhafaza ettim Başkanım.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Yani, konuyu, tam yeri de
tevafuk olduğu için ifade etmekte fayda gördüm.
2001deki kriz de uluslararası birtakım
finans odaklarının da operasyonun içerisinde olduğu, bir
dış operasyonla bağlantısının olduğu hususu
da artık bugün iktisat uzmanları tarafından veya tarihe mal olan
bu süreç içerisinde, kesin bir durumdur.
Ayrıca, günümüze geldiğimizde, eğer
2018 Ağustosundan itibaren Amerika Birleşik Devletleri gibi büyük bir
ülkenin Devlet Başkanı Trumpın -tweet atarak- Türk
lirasına ve Türkiye ekonomisine, hatta Türkiye'nin iç meselelerine
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
veya
yaşadığımız, çevremizde, güney
sınırlarımızda yaşadığımız
hususlara ilişkin tehditkâr ifadeleri varsa bu operasyonların,
uluslararası büyük operasyonların olmadığını
söylemek akla ziyan bir husustur. Sayın Ağıralioğlu öyle
bir şey söylemedi fakat bunu söyleyenler var. Beka meselesi de
neymiş? Bunlar zırvadır. vesairedir gibi sözler ifade ediliyor.
Bu bile son derece açık cereyan ediyor, saklısı gizlisi de yok
bu faaliyetlerin. Amerika Birleşik Devletleri Başkanının da
bu açıklamalarıyla birlikte Türkiye'nin hem birliği,
bütünlüğü ve güvenliği hem de ekonomisi tehdit altındadır.
Bunu görmemiz gerekiyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve 6 Milletvekilinin Maden Kanunu ile Bazı
Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1410) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 41)
(Devam)
BAŞKAN - Şimdi Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına Kütahya Milletvekili Ahmet Erbaş.
Buyurun Sayın Erbaş. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA AHMET ERBAŞ (Kütahya)
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; görüşülmekte
olan 41 sıra sayılı Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve
Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bir ülkenin ekonomik ve uluslararası gücünün
temel yapı taşlarından biri, sahip olduğu enerji
kaynakları ve bu enerjinin sürdürülebilir olmasıdır. Enerji
kaynaklarımızın etkin ve verimli kullanılabilmesi, enerji
israfının önlenmesi, yeni enerji kaynaklarının
üretilebilmesi, sektörde değişen ve gelişen konjonktüre ayak
uydurabilmesi için çeşitli düzenlemelerin yapılması bir
gerekliliktir. Ayrıca, kamu dışında özel sektörün de bu
alana yönlendirilmesi, bu stratejik alanda desteklenmesi ve önünün
açılması bir zarurettir. Ancak bunlar yapılırken bu alanda
bir tekelleşmeye ve kamunun zarara uğratılmamasına dikkat
edilmelidir. Günümüzde herkesin kabul ettiği bürokratik engeller ve gecikmelerin
devletimize birçok alanda kayıplar yaşattığı bir
gerçektir. Yürürlükteki bir kısım mevzuattan kaynaklanan bu hantal
işleyişin görüşülmekte olan kanun teklifiyle önemli ölçüde
ortadan kalkacağını görmek memnuniyet vericidir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bizler özelleştirmelere karşı değiliz.
Serbest pazar ekonomisi şartlarında gereken özelleştirmeler
yapılmalıdır ancak özelleştirmeyle bu kurumları alan
firmalar da seçim bölgem olan Kütahya Eti Gümüşte olduğu gibi gerek
kamu vicdanını yaralayacak gerekse o kurumdaki
vatandaşlarımızı mağdur edecek yaklaşımlarda
bulunmamalıdır. Eti Gümüşü günün piyasa şartlarına
göre uygun koşullarda alan, bu işçi kardeşlerimizle
işletmeyi çalıştırıp onların emeği üzerinden
para kazanan firmanın ekonomide ufak bir dalgalanma olunca hemen bunu
bahane edip 900 işçiyi tazminatlarını dahi vermeden
kapının önüne koyması bu işçi kardeşlerimizi ve
ailelerini mağdur etmiş, kamu vicdanını
yaralamıştır. Bu, kabul edilebilir, sindirilebilir bir durum
değildir; hiç olmazsa bu insanların tazminatları bir an önce ödenmelidir
ve özelleştirmeler yapılırken bir daha benzeri hususların
yaşanmaması için de tedbir alınmalıdır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; seçim bölgem olan Kütahya gibi bazı illerimizde elektrik
dağıtım işini yüklenen firmaların altyapı
yatırımlarını zamanında ve yeterli ölçüde
yapmaması sebebiyle gerek sanayimiz gerekse vatandaşlarımız
mağduriyetler yaşamaktadır. Görüşülmekte olan bu teklifle
elektrik arz güvenliğinin sağlanması ve elektrik iletim,
dağıtımına yönelik altyapı
yatırımlarının süresi içinde hayata geçirilmesini zorunlu
kılacak tedbirlerin alınması yaşanmakta olan önemli bir
sorunu da ortadan kaldıracaktır.
Maden ve enerji kaynakları gibi geniş bir
sektörde yasal düzenlemeler yapılırken sosyal politikaların göz
önünde tutulması gerekir. Bu noktada sektörde çalışan özellikle
işçi kardeşlerimizin bazı sıkıntılarını
dile getirmek istiyorum. Kamu iktisadi teşebbüslerinde kadrolu ve
taşeron olmak üzere iki farklı statüde işçi
çalıştırılmaktadır. Aynı yerde aynı işi
yapan, hatta kadrolu işçiye göre günlük daha fazla mesai yapan
taşeron işçi kardeşlerimiz, kadrolu işçilerimizin 1,5
katı daha az ücret almaktadır. Buna ek olarak kadrolu işçiye
ikramiye verilmekteyken taşeron işçisine verilmemektedir. Tabii ki
kadrolu işçiye ikramiye verilsin, tabii ki kadrolu işçi
aldığı maaşı son kuruşuna kadar hak etmektedir ve
hakkı fazlasıyla ödenmelidir ancak ağır şartlarda
çalışan taşeron işçilerin de ücret şartlarının
iyileştirilmesi, aradaki uçurumun kaldırılması
gerekmektedir.
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri;
bu alanda önemli bir sorun da arazileri istimlak edilerek maden sahası
yapılan köylülerimizin durumudur. Halihazırdaki uygulamamızda
köylü vatandaşlarımızın arazisi istimlak edilip maden
sahası yapılınca tarım ve hayvancılık yaparak
geçimini sağlama imkânını elinden alıyoruz bu
köylülerimizin. Burada Sayın Bakanımıza sesleniyorum, bu
insanlarımızı mağdur etmeyelim. Arazisi istimlak edilen
ailelerden hiç olmazsa 1 veya 2 kişinin o maden sahasında işe
alınmasını zorunlu kılacak bir düzenleme yapalım.
Mevcut düzenleme, bu insanların o maden sahalarında
çalışmasını engeller mahiyettedir çünkü mevcut düzenlemeyle
maden sahasında çalışabilmek için en az lise mezunu olmak
gerekiyor. Köylerde lise mezunu yok denecek kadar azdır. Bu hâliyle
arazisi istimlak edilen aileler ciddi mağduriyetler
yaşamaktadır. Enerji Bakanlığımızın ilgili
mevzuatta yapacağı düzenlemeyle bu sorunu çok basit bir şekilde
çözebileceğine inanıyoruz.
Konu istihdam noktasına gelmişken sevgili
Kütahyalı hemşehrilerimiz adına bir talepte bulunmak istiyorum.
Sayın Cumhurbaşkanımız 24 Haziran seçimlerinde Zonguldak
ilini ziyarette oradaki kardeşlerimize işçi alımı sözü
verdiler, Sayın Enerji Bakanımız da akabinde bunun gereğini
yaptı. Zonguldaklı kardeşlerimiz adına bizler memnun olduk.
Yakın tarihte yine Sayın Cumhurbaşkanımız aynı
sözü Manisa Soma için verdi. Ülkemizde istihdam artırıcı her söz
bizi memnun eder. Sayın Cumhurbaşkanımız, Kütahya,
batı illeri arasında göç veren tek ildir, işsizlik oranı
Türkiye ortalamasının üzerindedir; hem istihdam oluşturma hem de
enerji kaynaklarımızı değerlendirme oranını
artırma açısından Kütahyalı hemşehrilerimiz için de
işçi alımı sözü vermeniz bizleri ziyadesiyle memnun edecektir.
Kütahya ilimiz madenler açısından son
derece zengin bir ildir. Jeotermal, linyit, altın, bakır, gümüş,
çinko, demir, kurşun, krom, mermer gibi yaklaşık 40 farklı
maden ilimizde mevcuttur ancak bunların en zengin ve en değerlisi, en
stratejik olanı bor madenidir. Dünya bor rezervinin yaklaşık
yüzde 64'ü, ülkemiz rezervinin de neredeyse tamamı ilimizde, Emet ve
Hisarcık ilçelerinde bulunmaktadır. ETİ Maden
İşletmelerinin son günlerde ürettiği ve hepimizi memnun eden
Boron adlı çamaşır deterjanını saymaz isek biz bu
önemli, stratejik değeri olan madeni şu anda sadece çıkarıp,
limana gönderip, gemilere yükleyip gönderiyoruz. Hâlbuki madencilik sektöründe
asıl olan, çıkardığınız madeni işleyip ürün
hâline getirmektir, maden işte o zaman değer kazanmaktadır. Bu
noktada Sayın Enerji Bakanımıza sesleniyorum: Emet ilçemize bor
madeniyle ilgili fabrika -ki bu fiberglas olabilir- ve bor organize sanayi
ihtisas bölgesinin kurulmasını talep ediyoruz.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; kanun düzenlemeleri yapılırken doğal olarak bu
düzenlemelerden etkilenen farklı kesimler olmaktadır. Ayrıca her
düzenleme her açıdan eksiksiz de olmayabilir. Şu an görüşülen bu
kanunda da muhtemelen eksiklikler çıkacaktır. Bu eksikliklerin
ilerleyen tarihlerde yapılacak düzenlemelerle giderileceğine inanıyoruz.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak kanunun
ikinci bölümüne de kabul oyu kullanacağımızı bilgilerinize
sunmak isterim.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; birkaç gün önce, 9 Şubat günü, mensubu olmaktan onur
duyduğum Milliyetçi Hareket Partisinin 50nci kuruluş yıl
dönümünü çeşitli etkinliklerle Adanada kutladık. Bu vesileyle kurucu
Genel Başkanımız merhum Başbuğ Alparslan Türkeş
olmak üzere, şehitlerimiz ve ebedî âleme intikal etmiş camiamız
mensuplarını rahmet ve şükranla anıyor, hayatta olanlara
ise sağlık ve huzur diliyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle teklifin ülkemize
hayırlı olmasını diler, yüce heyetinizi saygıyla
selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi söz sırası,
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Batman Milletvekili Mehmet
Ruştu Tiryakide.
Buyurun Sayın Tiryaki. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MEHMET RUŞTU TİRYAKİ
(Batman) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 41 sıra
sayılı Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
ikinci bölümü üzerine grubum adına söz almış bulunuyorum.
Gecenin bu ilerleyen saatlerinde hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yılardır tartışılan ancak
Somadaki katliamla gün yüzüne çıkan Türkiyenin politikası, mevcut
siyasi iktidarın rant kıskacındaki madencilik anlayışını
su yüzüne çıkarmış, görünür kılmıştır.
Tıpkı Somada olduğu gibi, başta tarım alanları
olmak üzere orman ve diğer alanlar rant uğruna yok edilirken yaşamını
tarımla sürdüren kırsal alanda yaşayan yurttaşlar
güvencesiz bir şekilde madenciliğe mahkûm edilmiştir. Sadece
Somada değil, Zonguldakta, Şırnakta ve madenciliğin
yoğun olduğu hemen her yerde aynı sonuçlarla
karşılaşmaktayız.
Somada tütünün yok edilmesiyle bölge halkı
madenciliğe mahkûm edildiği gibi, diğer bölgelerde de benzer
biçimde, güvencesiz bir şekilde yurttaşlar maden ocaklarında
çalışmaya mahkûm edilmiştir. Sadece tarım
alanlarındaki kayıplara baktığımızda, Tarım
ve Orman Bakanlığının Türkiyede tarım alanları
tablosuna göre son dört yıldaki tarım alanlarında ciddi bir
azalma söz konusudur. 2014 yılında 23 milyon 939 bin hektar olan
tarım alanları 2015te 5 bin hektarlık düşüşle 23
milyon 934 bin hektara, 2016da ise 23 milyon 711 hektara gerilemiştir.
2017 yılında tarım alanları önceki yıllara göre 336
bin hektar azalarak 23 milyon 375 bin hektara gerilemiştir. Böylesi bir
gerilemeye yol açan başlıca nedenlerden bir tanesi, tarım
alanlarının rant kıskacındaki madenciliğe
açılmasıdır. Sürekli gündeme gelen madencilik sektöründeki
facialar göz önüne getirildiğinde, bu alanda iş sağlığı
ve iş güvenliği önlemlerinin alınmasından sorumlu olan
devletin, kamu düzeni ve güvenliğinin sağlanmasına yönelik
düzenleyici ve denetleyici rolünü yerine yeterince getirmediği
anlaşılmaktadır. Devletin sermaye lehine ortaya koyduğu bu
anlayış, son on altı yılda çok daha derin bir noktaya
evrilmiştir ve tam da bu sebeple Maden Yasası, 14 kez
değiştirilmiştir. Yandaş firmalar, maden alanındaki
rant uğruna bütün ekosistemi yok sayan bir tutumla bu alanda rekabete
girişmişlerdir. Yaşanan facialar göz önüne getirildiğinde
devletin madencilik alanındaki denetleyici ve düzenleyici rolünün
askıya alındığını söylemek, yanlış
olmayacaktır.
Aydınlanma düşüncesinin
yarattığı metaforun etkisiyle bütün toplumsal
duyarlılık, ekolojik yaşam ve tepkiler göz ardı edilerek
sistematik şekilde tarım alanlarının ve ormanların
yağmalanması, suyun ticarileştirilmesi, verimli toprakların
başta termik santraller olmak üzere her türlü enerji projesine, sanayi
kuruluşuna, maden ocaklarına peşkeş çekilmesi, yer küre
açısından son derece tehditkâr sonuçlar doğurmuştur.
Bu anlayış bağlamında,
iktidarın ekonomi politikaları ile kalkınmacılık
anlayışını mercek altına almak, mevcut sorunlarla
birlikte, iktidarın bu konuya ilişkin gelecek projeksiyonu ve
şekillenmesini anlamak açısından büyük bir önem arz etmektedir.
Özellikle madencilik, inşaat sektörü ve kentsel mekânların yeniden
dağıtımı üzerinden yeni bir sermaye birikimi rejimi
oluşturulduğu gerçeği, göz ardı edilemeyecek denli görünür,
bilinir olmuştur. Kentsel dönüşüm sürecinde mekân yeniden
üretilirken, planlayıcı otorite olarak Hükûmet ve mekânı
dönüştürecek olan sermaye sınıfının ortak
çıkarı olan rant kavramı, iktidarın kalkınmacı
politikasının temel anlayışını
oluşturmaktadır.
Dünyanın bir kısmı, yer altı
kaynaklarıyla bir anda zengin olma ihtirasından doğan hücum ve
talanın ortaya çıkardığı başıbozukluk ve
kargaşanın en azından yol açacağı toplumsal ve
kültürel yıkımın zararlarını geç de olsa fark ederek,
buna yönelik yasal düzenlemelerini geliştirerek söz konusu zararı
önleyici kararlar almıştır ancak yine de bu ihtirastan bütünüyle
vazgeçildiğini söylemek mümkün gözükmemektedir.
Belli bir yatırım faaliyeti alanıyla
ilgili düzenleyici ve denetleyici kurallar, aynı zamanda o alanda
uyulması gereken standartlarla birlikte bazı zorunlu yükümlülükler ve
sınırlamalar getirmektedir. Buna karşılık, kısa
ve en hızlı yoldan servet edinme ihtirası, söz konusu
yükümlülüklerin ve kuralların görmezden gelinmesine veya yok sayılmasına
yol açmaktadır. Türkiye'de madencilik sektöründeki çoğunluk
temsilcileri de hedefledikleri kazanca ulaşma yolunda hiçbir engel
tanımamakta, sınırsız keyfîlikle hareket etmektedir.
Nitekim, Soma katliamı bunun en bariz göstergesidir.
Maden sektörüyle birlikte diğer bütün
sektörlerde iş cinayetlerini en aza indirmeyi sağlayacak
yükümlülükleri yerine getirmek için öncelikli olarak teknik ve idari önlemler
ele alınmalıdır. Madencilik gibi işçi
sağlığı ve güvenliğinin korunması yönünden
devletin düzenleyici ve denetleyici rolünün en ileri düzeyde olması
gereken bir alanda kamu düzeninin önceliği, en temelde bu sahalarda
çalışan emekçinin can güvenliğini ve menfaatini korumaya yönelik
olmalıdır. Maden sahalarında gerçekleştirilecek denetimin
işverene bağlı daimî nezaretçilere devredilmesi ise Somada
yaşanan katliama rağmen, tam tersi bir anlayışın devam
edeceğini göstermektedir.
Teklifte özellikle karşı
çıktığımız birkaç başlıkla ilgili de
görüşlerimi sizinle paylaşmak isterim.
Teklifin görüşülmesi sırasında
demokratik kitle örgütlerinin görüşlerine yeterince önem verilmemiş,
teklif, Komisyona gelmeden birkaç gün önce, bu alanda örgütlü olan demokratik
kitle örgütleriyle paylaşılmıştır. Buna rağmen
demokratik kitle örgütleri, bu teklif üzerindeki görüşlerini,
eleştirilerini alt komisyonda paylaşmışlardır.
Teklifin 31inci maddesiyle Batman Rafinerisi
kapatılma noktasına gelebilecektir. Gerekçesine
baktığımızda şöyle bir şey söyleniyor, deniliyor
ki: Yerli üretici firmaların petrolü, piyasa fiyatının
altına sattığı, bu yüzden emsal fiyat olarak Ras Gharib
yerine Arab Heavy esas alınacaktır. Fakat bunun Batman Petrol
Rafinerisine maliyetinin tam olarak ne kadar olacağını
Komisyonda teklifin sahipleri hiçbir şekilde bizimle paylaşmadı.
Bu yeni ücret sistemiyle rafinerinin faaliyetlerini sürdürüp
sürdüremeyeceğini tam olarak hiçbirimiz bilmiyoruz.
Teklifin 32nci maddesinde belirtilen, faaliyetin
durdurulması veya lisansın iptaline yol açacak düzeltilebilir veya
düzeltilemez ihlallerin neler olduğu kesin bir şekilde
belirtilmemiştir. Bu belirsizliğin hukuksal bir boşluk yaratacağı
açıktır. Kaldı ki düzeltilebilecek veya düzeltilemeyecek
ihlallerin belirtilmemesi durumunda ne tür ihlallerin suç olarak
değerlendirileceği de anlaşılamayacaktır. Bu hukuksal
boşluk, rüşvet ve nepotizme yol açabilecektir. Bunun için,
düzeltilebilecek veya düzeltilemeyecek fiillerin tek tek belirtilmesi
gerektiğini düşünüyoruz.
Teklifin 43üncü maddesi, insanı merkeze koyan
bir anlayışla hazırlanmış; doğa ve ekosistem,
kâr, enerji ve teknokratik bir bakışla yok
sayılmıştır. Doğanın en ücra, en mikro alanlarına
kadar sirayet etme iddiası taşıyan bu yaklaşım, daha
fazla kâr bakışıyla doğayı maksimum düzeyde tüketim
nesnesi hâline getirmenin yollarını aramaktadır. Bununla ilgili
Türkiye ölçeğindeki tehlike haritası her geçen gün artmaktadır.
Örneğin Sinop İnceburunda yapılmakta olan nükleer santral
sahasında santral binasının inşa edilmesi için kesilen
ağaç sayısının 600 binin üzerinde olduğu ifade
edilmektedir. Doğa ve ekosistem, ekonomik ve siyasal çıkarlar
amacıyla talan edilmemelidir. Ekolojik bütünlüğü tehdit eden insan
merkezli enerji kavrayışı yerine doğanın kendisini
yenilemesine olanak tanıyacak alternatif ve tahakkümcü olmayan bir enerji
politikası modeli benimsenmelidir.
Teklifin 48inci maddesi, belki de en tehlikeli
maddelerinden birisi çünkü 48inci maddeyle nükleer atık ve radyoaktif
maddelerin denetiminin özel hukuk tüzel kişilerine devredilmesi
öngörülmektedir. Bu yetki devri, toplum sağlığını ve
doğayı son derece ciddi bir şekilde tehdit edecek cinstendir
çünkü daha fazla kâr için özel hukuk tüzel kişileri denetim sürecini
manipüle edebilecektir. 1986 yılında Çernobil, 2011 yılında
Fukuşimada yaşanan facialar sonucunda tüm dünya, nükleer
santrallerini kapatmaya çalışırken, her nedense Türkiye'de
nükleer santraller kurulmaktadır. Nükleer santraller kurulması,
enerji gereksinimi gerekçesine dayandırılmaktadır. Oysa
TEİAŞın uzun dönem projeksiyonlarında ve elektrik tüketim
çizelgelerinde Türkiye'nin nükleer santrallere ihtiyacı olmadığı
açıkça ifade edilmektedir. Ayrıca Türkiye'nin kendi olanakları
ve teknolojisi, nükleer santral yapımına yetmemektedir, bunun için de
teknoloji ithal edilecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) Son
olarak iki konunun altını çizmek isterim. İlki şu:
Madencilik sorunları, maden mühendislerine bütün sorumlulukları
yükleyerek veya bu alanda cezaların artırılmasıyla
çözülemez. Kuşkusuz, maden sahalarında görevli maden mühendislerinin
sorumlulukları vardır fakat bütün yükümlülüğün bunlara tevdi
edilmesi sorunları çözmeyecektir.
İkincisi ve belki de en önemlisi: Bu yasa
teklifi, redevans sözleşmelerine bir biçimde meşruiyet
kazandırmaktadır. Dün de söylendi, bugün de dile getirildi,
Sayıştay raporlarında da Soma raporlarında da dile getirildiği
gibi maden sahalarında redevans artışı, kaçak
madenciliği geliştirdiği gibi, işçi
sağlığı ve iş güvenliğini riskli hâle
getirmektedir. Maden yasalarında öteden beri arama ruhsatının,
ön işletme ruhsatının ve işletme ruhsatının
hisselere bölünmemesi kabul edilmiştir, dolayısıyla
ruhsatların tek bir gerçek veya tüzel kişiye ait olması gerekir.
Bunun aksi her türlü düzenleme, işçi sağlığını,
iş güvenliğini zora sokacak düzenleme anlamına gelecektir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaza ait.
Buyurun Sayın Yavuzyılmaz. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Maden Kanunundaki
değişiklik teklifine ilişkin olarak, 1inci maddesinden 25inci
maddesine ve ardından da görüşeceğimiz 26ncı maddesinden
52nci maddesine kadar, devlet kurumlarının birbiriyle rekabet etmeye
zorlandığı ve özellikle, özel sektörden devlet kurumlarına
genel müdür olarak veya genel müdür vekili olarak atanan yöneticilerin de
bakış açılarıyla hazırlanmış bu teklifin
maalesef devlet kurumlarını içeriden çökerteceği gerçeğini
buradan tekrar vurgulamak istiyorum.
Madde 3te EÜAŞ ve Türkiye Kömür İşletmeleri
arasında bir yetki karmaşası vardır.
AK PARTİnin sayın grup başkan
vekiline dinlemesi için ricada bulunacağım. Zaten burada toplam 10
kişisiniz, değerli görüşlerimize burada eğer değer
verir, kıymet verirseniz, belki 45inci madde gibi 1 milyon insanı
ilgilendiren ve onları zehirleyen bu denli önemli bir görüşmeye bir
kıymet verdiğinizi de toplumumuz görmüş olur. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Çok ayıp
ediyorsunuz ya, benim saygı duyduğum bir milletvekilisiniz, çok
ayıp ediyorsunuz.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Devamla) Dinlemeye davet
etmenin neresi ayıp etmek, onu da anlamış değilim.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Oradan davet etmeye
hakkınız yok, oradan davet edemezsiniz.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Devamla) Ben sizi, lütfen,
bu konuşmayı bölmemeye, kendi aranızda konuşmamaya ve kendi
aranızda konuşurken de gülmemeye davet ediyorum.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Buradaki insicamı
Meclis Başkanı sağlar, siz bunu yapamazsınız,
DENİZ YAVUZYILMAZ (Devamla) Şimdi,
konunun maddelerinin ciddiyetiyle devam edelim, rica ediyorum.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan,
sizi uyarmaya davet ediyorum, olmaz böyle bir şey.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Devamla) - Zaten burada
toplam 10 kişi kadarsınız, biz sesimizi iletelim.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Hatip, Genel Kurula hitap
edin.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Devamla) Bakın, benim
elimde
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Ben sizi dinlemiyorum,
çıkıyorum.
(AK PARTİli bir grup milletvekilinin Genel
Kurul salonunu terk etmesi)
DENİZ YAVUZYILMAZ (Devamla) -
madde 45le
ilgili yani Zonguldakta ve Türkiyede özelleştirilen 10 termik santrali
ilgilendiren, 2021 yılına kadar ertelenen çevre
yatırımlarıyla ilgili çok önemli, kritik bir imza
sayısı var; altı günde toplanmış, 60 bin
vatandaşımızın attığı imza var bu kanun teklifinden
bu madde geriye çekilsin diye. Bunu da Meclis Başkanımıza
şimdi takdim edeceğim.
Şimdi, konunun özüne girmek
bakımından, Zonguldakta, bildiğiniz üzere, Zonguldak
Çatalağzı bölgesini de ilgilendiren ve 2015 yılından 2019
yılına kadar ertelenen çevre yatırımları ve filtre
baca sistemlerindeki yenileme ve değiştirme
yatırımlarına ilişkin, özel firmalara tevdi edilen, adrese
teslim bir taahhüt verilmişti, şimdi bu sürenin sonuna doğru geliyoruz
ve tekrar iki yıl daha bu sürenin uzatılması söz konusu.
Sanayi Komisyonunda, Komisyon
Başkanının nezdinde tabii, şu anda o da burada değil,
maalesef AK PARTİ Grubu da buradan gördüğüm kadarıyla 5
kişi kaldı- Komisyondaki diğer arkadaşlara ve Bakan Yardımcısına
da sesleniyorum, orada da yaklaşık bir saate yakın,
karşılıklı tartışmıştık.
Bakın, Zonguldakın bu kanun teklifiyle
getirilmek istendiği durumu size gösteriyorum. Bakın, burada
kırmızılar zaten halihazırdaki termik santraller,
yanındakiler de yapılması planlanan termik santraller. Eğer
ki kendi çocuklarına, kendi ailelerine, sevdiklerine, seçmenlerine,
vatandaşlarına veya herhangi bir insana veya bu doğayı
paylaştığımız herhangi bir hayvana veya bitkiye,
doğanın parçası olan her şeye bu kirliliği reva
görüyorlarsa, çıksınlar, önce kendi ailelerini Zonguldaka,
Çatalağzı bölgesine yani sadece 1 kilometrekarelik bir alanın
içinde 7 tane termik santral ünitesinin bulunduğu beldeye
taşısınlar.
Acaba ben mi sadece bu iddialarda bulunuyorum, yoksa
devlet kurumları da bu iddiaları destekliyor mu? Bakın -Bakan
Yardımcımız burada- Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı Zonguldak İli Kilimli İlçesi
Çatalağzı Beldesi Hava Kirliliği Analiz Raporu, resmî rapor.
Şimdi, size rapordan okuyacağım. Ölçümler
yapılmış ve sonucunda da deniyor ki: Sonuç: 6/11/2017-23/3/2018
dönemine ait Çatalağzı beldesinin dört farklı ölçüm
noktasına konumlandırılan Bakanlığımız hava
kalitesi ölçüm mobil aracından elde edilen ölçüm sonuçlarının
zamansal değişimi ve meteorolojik faktörlerle ilişkisi
değerlendirildiğinde, ölçüm süresi boyunca toz
konsantrasyonlarının günlük limit değeri 1, 2 ve 4üncü
noktalarda yüzde 50 civarında, 3üncü noktada ise yüzde 70 civarında
aştığı, 4 farklı ölçüm noktasında da
ısınma ve sanayinin etkisi, net bir şekilde görülmekle birlikte
130 mikrogram/metreküp, kükürdün ise 100 mikrogram/metreküp olması,
yerleşim alanında sanayinin etkisinin yüksek olduğu,
yerleşimin vadi boyunca olması ve kuzeydoğu yönündeki
rüzgârların gözlendiği dönemlerde söz konusu rüzgârların vadi
boyunca yön değiştirmesi sebebiyle yerleşim alanının
etkilendiği tespit edilmiştir. Evet, 45inci madde aslında
burada bitmiştir. Devlet kurumlarının bilimsel raporları da
bunu desteklemiştir, dolayısıyla 45inci maddenin geriye
çekilmesi zaruridir, zorunludur.
Burada Çatalağzıyla ilgili de, aynı
zamanda bu özelleştirilen ve çevre yatırımlarının
ertelenmesi istenen termik santral bölgelerinin de durumu budur.
Bakın, bu fotoğrafta gördüğünüz
görüntü, bir hortum görüntüsü değildir, bir doğal afet değildir.
Bu, insan evladının yaptığı ve sonuçlarını
doğurduğu, insan evladının insan evladını
öldürdüğü, zehirlediği, Zonguldak sınırları içindeki
hastanelerde çocuk onkoloji bölümü açılmasına neden olan insan ürünü
bir felakettir; buyurun!. (CHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Mevcut durumda Zonguldakta 3 bin megavatın
üzerinde hâlihazırda faaliyette olan termik santral var. Aynı
zamanda, özelleştirilme kapsamında özel bir firmaya geçen 314,68
megavat gücünde de yine bir termik santral var. Yapılması planlanan
ve teklif edilen 820 megavatlık da yine aynı bölgede termik
santraller var. Bir elektrik mühendisi olarak -belki her konuşmacı,
mutlaka, bu konuya, bir ölçüde kendi partisinin görüşü noktasında
katkılar vermeye çalışıyor ama- ben bilimsel açıdan
yaklaşarak söylüyorum ki Türkiye'nin, bu çevre yatırımı
yapılmadan ne elektrik arıza açısından bu
özelleştirilen 10 tane termik santralden kaynaklanabilecek bir ihtiyaç söz
konusudur ne de aynı zamanda bu bölgelere tekrar ve tekrar yeni termik
santraller veya ünitelerini yapma zorunluluğu vardır. Önce
TEİAŞ, ta Kuzey Karadeniz, Doğu Karadeniz bölgesinden elektrik
hattından elektriği getirip İstanbulu besleyip de Türkiye'yi
bütünüyle, zaman zaman saatlerce, parça parça, günlerce elektriksiz
bırakacağına, bu altyapı çalışmalarına bir
an önce kıymet vermelidir.
Bakın, burada, altı gün, sadece altı
günde sivil toplum kuruluşları tarafından toplanan 60 bin
vatandaşımızın imzası var. 60 bin. Siz, burada 5
kişi, 10 kişi dinliyorsunuz, 60 bin kişi oturuyor, sebepleriyle
birlikte bu imzaları atıyor ve milyonlarca insan da zehirlenmemek
için şu anda ekranlarının başında. Ümit ediyorum ki
ben bu konuşmaları yaptıktan sonra kameralar sıraları
da bir gösterse de keşke sizin bu konuya ne duyarlılıkla
yaklaştığınızı da görseler.
Bütünüyle maddeler üzerinde mutabık
olmadığımız o kadar çok nokta var ki. Nükleer santrallerle
ilgili de burada söylenmesi gereken atık yönetimiyle ilgili çok önemli
noktalar var.
Bildiğiniz üzere, nükleer santral, Akkuyuda
kurulması planlanan nükleer santrali yöneten ve kurulum
aşamasından da sorumlu olan proje şirketi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DENİZ YAVUZYILMAZ (Devamla)
arada
yapılan anlaşma nedeniyle, yüzde 51 olarak her hâlükârda Rusya
Federasyonuna ait olacak, ROSATOMa. Dolayısıyla, bu noktada da
itiraz edeceğimiz, atık yönetimi, radyasyon ve aynı zamanda
bunların taşınması, üçüncü ülkelere
aktarılmasıyla ilgili de Rusya Federasyonuna bağlı olarak
çalışabilecek yabancı menşeli mühendisler veya yetkililerin
ne tip bir yargılamaya tabi tutulacağı, maalesef, belli
değil.
Dolayısıyla, ben burada sözlerimi
tamamlarken sizlerden, tüm Meclisten vicdanlı bir karar vermesini ve
tekrar, özellikle ve özellikle 45inci maddeyi tekrar gündemine alarak
değerlendirip vatandaşlarını koruma ilkesinden hareketle
geri çekmesini Cumhuriyet Halk Partisi adına talep ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan
BAŞKAN Şahsı adına
İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu.
Buyurun Sayın Ağıralioğlu.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan,
kopukluk olmadan bir söz almak istiyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Grup başkan vekili
kürsüye davet edilmiş, kopukluk mopukluk
Bu son derece yanlış,
kürsüde hatip varken söz istenmez.
BAŞKAN Konuşma olsun bir beş
dakika, ondan sonra vereceğim.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Efendim, belki kalbinizi biraz yumuşatırım. Grup başkan
vekilleri bazen grupları adına konuşmak istemeyenlerin
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Özgür Bey, biraz önce
arkadaşınızın yaptığı hareketi gördünüz. Ben
iyi biliyorum nerede ne yapacağımı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sizin bugün sinirleriniz bozuk
Özlem Hanım ya, her şeye sataşıyorsunuz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Hiç kimseden akıl
istemiyorum, ben kendim ne yapacağımı gayet iyi biliyorum.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) Özlem
Hanım
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Kusura bakmayın
lütfen.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) Grup
başkan vekilleri, gruplarından konuşmak istemeyenlerin yerine de
konuşmak zorunda kalıyor bazen, beni bağışlayın.
Ümit Bey konuşacaktı, Sakarya Mebusumuz. Bu seçim gündeminin
maalesef, gölgelenmeye çalışılsa da ana, birincil gündemi,
iktisadi darboğazdır. Dolayısıyla, şimdi Mecliste
ambiyansı beğenmediği için konuşmadı Sakarya
Mebusumuz. Ben de Meclisin bu sayısal azlığına, biraz da
gerginliğinize iyi gelir diye mevzuyu biraz daha şiirsel hâle
getireyim istiyorum.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Gerginlik size
karşı değil, rahat olun.
ÜMİT DİKBAYIR (Sakarya)
Başkanım, ortalığı yumuşat.
İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) Ozan
Ariften
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla)
İyi olur, iyi olur.
Yıllar yılı susuz kaldım,
yıllar yılı aç.
Şükrederek kalktığım
sofralarımda,
Ya soğan ekmek olur yahut bulamaç.
Hastalarım ölüm yataklarında,
Ne doktor yüzü gördüm ne ilaç.
Zaman zaman nankör çıktı büyütüp
okuttuğum,
Gölge vermedi çok kere diktiğim ağaç.
Devlet denince hep vergi geldi aklıma,
Jandarma deyince kırbaç.
En gümrah ırmaklarım boşuna akıp
gitti,
Üç beş adım ötesinde toprağım
vardı kıraç.
Yolsuz, okulsuz köylerim, kasabalarım hâlâ
Alın terine muhtaç.
Ben Anadoluyum, acılı, mahzun,
Bende bitmez tükenmez dert kulaç kulaç diye Yavuz
Bülentin harikulade bir şiiri vardı. Anadolunun fakirliğine
hamledilmiş sohbetlerimizin, Anadolu böyle çileli, netameli bir yurttur, Anadolunun
bu makûs talihini zenginlikle buluşturacağız
iddialarımızın hüzün membasıydı bu şiir.
Şimdi biz, büyük bir devlet olma idealini
uykusuz geceleriyle birleştirmeyi, uykusuz gecelerimizi Allahın
rızasına muvafık bir hayat sürmeyi, dünyada yaptıklarımızı
mezarda bulmayı, mezarda bulduğumuzu ahirette ummayı
birleştirmiş bir mesuliyetin altında, devlet, millet hizmetine
koşarak geldik. Nice cümleler kurduk ki büyük büyük, uğruna alın
teri döküp gençlik hülyalarımızı hür ve müreffeh
yaşayacağımız bir ülkeye hamlederiz, bir ülkeye hasrederiz;
bu gayretlerimizin tamamı, çocuklarımıza içinde huzurla
yaşayacakları bir vatana döner, biz de ebediyete göçerken huzur
içerisinde veda ederiz dediğimiz. Böyle hayallerle başladığımız,
mukaddesatçılığımızın mesuliyeti diye
kodladığımız işin zarfına mahkûm bir nesil hâline
geldik.
İddiasını
taşıdığımız hiçbir şeyin,
bismillahını dediğimiz hiçbir şeyin
elhamdülillahını demek, hissemize düşmedi, düşemedi. Ne
ümitlerle başladığımız yolun finalini, biz şimdi,
aslında kendi mahcubiyet cümlelerimiz gibi sunuyoruz. Siyasetimizin
malzemesi hâline getirdiğimiz pek çok şey, inanın, bazen
şöyledir: Biz, Milliyetçi Hareket Partisinin ülkücülük diye
kodlamış olduğu kulluk mesuliyetine, AK PARTİnin
mukaddesatçılık diye taşımış olduğu,
aslında Müslümanlık mesuliyetine, İYİ PARTİnin Ya,
her şey biraz sarpa sardı, yeni bir şey, yeni bir hikâye
çıkarabilir miyiz? diye kendi kulluk irademize cümle kurar hâldeyiz
aslında. Aslında yaptığımız şey, Türk
milletine, Türk devletine sadakat borcudur. Bunları yaparken de AK
PARTİnin yapamadıklarına Oh olsun. şehvetinin, hevesinin
değil, Vah olsun. mahcubiyetinin cümlelerini kuruyoruz, vah olsun.
Keşke her şey doğru dürüst olaydı da bizim ömrümüz,
işlerini düzgün yapan iktidarın duasını yapmakla geçeydi.
Keşke her şey mükemmel olaydı da biz diyeydik ki: Var olun,
varlıkta olun, ceddinize rahmet olsun, memleketinize
yaşattığınız onca güzellik size dünya ahiret
beratı olsun ama böyle dualara konu olacak diye heves ettiğimiz
işler, siyasi nobranlığın, kazanma hırsının,
kazanalım da gayrısı ne olursa olsun duygusunun kurbanı
oluverdi. Biz şimdi bir memleket ızdırabını, biz bir
memleket sevdasını bundan sonra da terennüm etmeye devam
edeceğiz.
Sadece mesuliyetimiz şu: Ülkemizin şu anda
içinden geçmekte olduğu sürecin sadece seçim kazanacağız
duygusundan koparılarak konuşulabilecek meselelerini ciddiyetle
konuşamaz hâldeyiz. Ben EYTyle ilgili bize gelen
arkadaşlarımıza hem vallahi hem billahi şöyle dedim: Sizin
derdinize biz derman olamayız. Tayyip Bey de bu ara para isteyeni
sevmiyir, Erzurumluların tabiriyle. Yani Erzurumlulardan bazen böyle para
isterdik cemiyetçilik zamanlarımızda, derlerdi ki: Kardaş, can
mı ki bu verek yani. Para isteyince böyle: Can mı ki verek bu?
Kıymetli bir şey. Şimdi, Hükûmetten para isteyince Hükûmetimiz
de bize şöyle mukabele etmeye başladı: Ya can mı ki bu,
verek?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla)
Tamamlıyorum Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) Ama ben
bunu oya birleştirdim, EYTlilere de söyledim, 3600 ek gösterge
meselesinde de söyledim. Şayet Tayyip Bey, sizin bu
huzursuzluklarınızın, seçmen davranışını
değiştirdiğini görür ise vallahi verirdi,
kaynağını da bulur, parasını da bulur, tahsis eder.
Sonra geçti geçmedi, birkaç haftadır münakaşa ediyoruz sizinle,
biliyorsunuz, Numan Beyden bir açıklama duydum ki şimdi ekonomik
olarak bunu kaldırabilecek durumda değil, bütçe disiplinimiz
itibarıyla da öyle ama Seçimi müteakip bu EYTyle ilgili bir düzenleme
yapabiliriz. diye cümle duydum, demek ki isabet ettirdim.
Bugün de Bülent Turan Beyin bir
açıklamasını gördüm 3600 ek göstergeyle alakalı bir
düzenleme yapabiliriz, seçimden evvel de kavuşturabiliriz. diyor.
Bunların sevindirici tarafı şudur, Hükûmetimizin meşru
taleplere, mağduriyet taleplerine seçimde bu kadar duyarlı
olması, bizi şöyle bir temenniyle karşı karşıya
bırakıyor: Keşke her zaman seçim olsa keşke siz de bu
talepleri seçim vesilesiyle bile olsa yerine getirseniz. Dolayısıyla
seçim sonuçlarının seçmen davranışını etkileyecek
iktisadi zorlukların sizin çözüm iradenizle buluştuğunu
görmekten bahtiyarız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla)
Bitireyim mi Başkanım?
BAŞKAN Sayın Ağıralioğlu,
zaten alacaklıyım, biliyorsunuz.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) Evet,
alacaklısınız.
Teşekkür ediyorum. İyi akşamlar
diliyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Zengin
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
43.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Zonguldak
Milletvekili Deniz Yavuzyılmazın 41 sıra sayılı Kanun
Teklifinin ikinci bölümü üzerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan,
çok değerli milletvekilleri; tabii, İYİ PARTİ Grup
Başkan Vekili Yavuz Ağıralioğlunun -ne diyelim,
insanı rahatlatan diyeceğim bu manada, içinde bize çok eleştiri
var ama- bu konuşmasından sonra, ben, bir evvelki hatibin, CHPli
hatibin konuşmasına bir şey ifade etmek istiyorum.
Şimdi, Genel Kuruldaki adap belli. Buradaki
adap
Eğer burayla alakalı, Genel Kuruldaki insicamın
bozulmasıyla alakalı bir durum varsa burada size, siz
Başkanımıza, Genel Kurulu yöneten Meclis Başkanına,
Meclis Başkan Vekiline görev
düşüyor. Burada bizler kendi aramızda uzun vakitler geçiriyoruz.
Bulunduğumuz süre içerisinde eğer insicam bozulmuyorsa, birbirimize
laf atmıyorsak, buradaki hâlle alakalı konuşan kişinin,
hatiplerin, bulundukları yerden hadlerini bence çok aşarak, bu tarz
bir üslupla had bildirmeye, ne yapacağımızı söylemeye
hukuken, İç Tüzüke göre hakları olmadığını
belirtmek istiyorum. Kaldı ki mesele, kendisiyle alakalı bir mesele
de değil, çok anlık gelişen bir şeydir. Ben kendi
adıma, grup başkan vekili olarak bütün konuşmacılara
saygı duyuyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Kaldı ki Deniz
Beyin hassaten bir milletvekili olarak takip etme sürecini, gayretlerini,
bizim yaptığımız çalışmalardaki ilgi ve
alakasını da özellikle takip eden, değer atfeden bir
insanım. Bunun da altını çiziyorum, burada belirtmek de isterim.
Doğrusu, ben bu üslubu, bu tarzı çok
yakışıksız buldum, bunu ifade etmek isterim. Burada
birbirimize saygı duymanın, en önemli ilkemiz olması
gerektiği kanaatindeyim. Eleştirmeye amenna, sonuna kadar.
Bu arada da anlamı var mı, bilmiyorum,
bazen sorular soruluyor ama cevapla çok ilgilenilmediğini
düşünüyorum. Özgür Özel Bey, mevkidaşımız sormuştu,
mazotlarla alakalı yapılacak ödemeyle ilgili. Tarım
Bakanlığımızla, Bakan Yardımcımızla biraz
evvel görüştüm ve kendisi, son on yılda şubat ayında
mazotla alakalı bir destek ödemesinin şimdiye kadar hiç
yapılmadığını ve bu on yılın neticesinde de
bu sene buna bir imkân oluştuğunu, şubat ayının
sonunda belki açıklama yanlış anlaşılmış
olabilir diye belirtiyorum- çiftçimize 2,4 milyarlık bir mazot
desteği verileceğini söyledi. Buğday için 15, pamuk için 40,
baklagil için 14 ve mısır için de 19 TL olmak üzere bir mazot
desteği olacağını, bu ayın sonu itibarıyla
ödemelerin yapılacağını ifade etti Bakan
Yardımcımız; bunu da belirtmek isterim.
Teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
44.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Tokat Milletvekili
Özlem Zenginin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Önce, son açıklamaya
teşekkür ederiz çünkü Sayın Recep Tayyip Erdoğan
konuşmasında açıkça Bu paraları biz ödedik. deyince
-ödeyeceğiz dese zaten bu telefonlar gelmezdi- onlarca telefon geldi
hepimize.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
İmzalamıştır.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bunu söyledik ve
cevabını istedik, takipçisi de olacağız.
Değerli hatibim herhangi bir konu
konuşmuyor. Zonguldakın bağrına saplanmış bir
hançerin Zonguldakın yüreğini kanattığı bir süreçte,
senelerdir zehirlendikleri bacalara filtre takılma süresinin
uzatılmasından tutun da redevans sahası -ki itirazımız
olan, redevans sisteminin yaygınlaştırılması,
ruhsatların ona göre bölünmesi- gibi onu yakan şeyler var. İki
gündür takip ediyor, konuşma sırasını bekliyor. Tam
konuşma sırası geldiğinde muhatap grubun tabii, muhatap
bütün Parlamento ama 1inci partinin buradaki tavrı önemli-
sayısı 8e, 10a düşmüş. Sayın Özlem Hanım belki
bütün gün burada yoktu, bir görev değişikliği yaptı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kendini ifade etmeye
çalışıyor ama karşısında konuşan, dinlemeyen
bir görüntü olduğunda, üslubu dairesinde, hakaret etmeden, kızmadan
Beni dinlerseniz memnun olurum. diyor, Özlem Hanım da size görevinizi
hatırlatıyor biraz önce.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Öyle demedi, öyle
demedi.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Öyle söylemedi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Oysa siz, herhangi birisi
kürsüden yaralayıcı bir dil kullandığında zaten hep
uyarıyorsunuz yani sizin değerlendirmenize göre de öyle bir şey
söylememiş Sayın Yavuzyılmaz. Genç bir vekildir,
çalışkan bir vekildir, biraz önce Özlem Hanımın ifade
ettiği takdir cümlelerini hak eden bir vekildir, grubumuzun
gözbebeğidir. O konuşurken bir grup başkan vekili bugün
gösterdiği gergin durumu sürdürüp grubunu dışarı
çıkarırsa o zaman biz de -yediğiniz kadar yakamıza
dökmüşlüğümüz vardır- İç Tüzük 72 önerisini veririz,
kalkar, hep beraber geri gelirsiniz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Hiç geri
gelmeyeceğiz, şimdi hep beraber gideceğiz. Biz
çalışmayacağız.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Maksat hasıl
olmuştur, İç Tüzük 72 önergemi geri çekiyorum ve
çalışmalara sizin, riyaset makamının takdiri ölçüsünde
devam etmeye hazırız.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Zengin
45.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Manisa Milletvekili
Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan,
Sayın Özgür Özel yalamış yutmuş, öyle ifade ediyor ama
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yok, yok; yediğiniz kadar
dökmüşlüğümüz var dedim.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Dökmüşsünüz falan
Yani çok nahoş laflar, artık onlarla
uğraşamayacağım; yiyin, dökün, yalayın, nasıl
istiyorsanız.
Şimdi, Sayın Başkan, sizin
sorumluluğunuz sadece cümlelerin kesilmesi, nahoş üslup değil,
buradaki insicamın sağlanmasıyla alakalı sorumluluk size
aittir. Sayın hatip, ortamla alakalı, benim ne yapacağıma
asla karışamaz. Eğer buradaki durumla alakalı bir
rahatsızlığı varsa döner, size der ki: Sayın
Başkan, lütfen, Genel Kurulu sessizliğe davet eder misiniz.
Kaldı ki rahatsız edici en ufak bir tavır yok. Bu Genel Kurulda
ne sayın hatip ne buradaki grup başkan vekili arkadaşlarımızın
hiçbiri bana kendimle alakalı bir hâl ve hareket konusunda telkinde
bulunmaya hak sahibi değildir, bir daha altını çiziyorum. O
sebeple de bunun tekrar kayıtlara girmesini anlamlı buluyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Önergeyi saklamak isterseniz
hediye edeceğiz Özlem Hanım.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Siz istediğiniz
yere saklayabilirsiniz.
Teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Peki, öyle olsun.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve 6 Milletvekilinin Maden Kanunu ile Bazı
Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1410) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 41)
(Devam)
BAŞKAN Değerli arkadaşlar,
şahıslar adına da konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi, arkadaşlarımızdan 60a
göre söz talep edenler var.
Sayın Çepni, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
46.- İzmir Milletvekili Murat Çepninin, İzmir ili
Gaziemir ilçesindeki akü fabrikasında tespit edilen nükleer
atığın neden olduğu sorunların giderilmesi ve halk
sağlığının korunması gerektiğine
ilişkin açıklaması
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Teşekkürler
Başkan.
İzmirin Gaziemir ilçesindeki eski akü
fabrikasında 2007 yılında nükleer atık tespit edildi.
Atıklar hâlâ kaldırılmış değil. Türkiye Atom
Enerjisi Kurumu burada 200 ton radyoaktif atık tespit etti. Atıklar
sadece, Türkiyede bulunmayan nükleer santrallerdeki çubuklardan
bulaşıyor. Fabrika sahipleri 2010 yılında alanı terk
etti, sahiplere 5,7 milyon lira ceza verildi, ödemediler. HDK Ekoloji ve
Yaşam Meclisi, harabe hâlindeki ve yağmur sularının
doldurduğu çukurları gözlemledi. Biriken zehirli sular yer altı
sularına, oradan da körfeze ulaşmaktadır. Alan, hızlıca,
usulüne uygun olarak temizlenmelidir ve halk sağlığı korunmalıdır.
BAŞKAN Sayın Gökcan
47.- Muğla Milletvekili Yelda Erol Gökcanın, Özgür
Özelin Millî Eğitim Bakanlığının 8 Şubattaki
sözleşmeli öğretmen atamasına yönelik basın
açıklamasına ilişkin açıklaması
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; CHP Grubu Başkan Vekili
Sayın Özgür Özel Türkiye Büyük Millet Meclisinde düzenlediği
basın toplantısında, Millî Eğitim
Bakanlığınca 8 Şubatta 20 bin sözleşmeli öğretmen
atamasının yapıldığını; 80in üzerinde not
alan 200den fazla adayın, mülakatta ortalaması atama için yetersiz
kalacak şekilde puan verilerek elendiğini öne sürmüştür. Bir
öğretmen adayının Muğla İl Millî Eğitim
Müdürlüğüne gidip neden haksızlığa uğradığını
sorduğunu anlatan Sayın Özel, Muğla İl Müdürlüğünün,
atama listelerinin Bakanlıktan geldiğini, bu listede bulunmayan
kişilere mülakatta düşük not verildiğini söylediği
şeklinde bir açıklama yapmıştır. Bu açıklamalar
tamamıyla gerçek dışı ve maksatlıdır. Muğla
İl Millî Eğitim Müdürlüğünce, mülakata giren ve kazanamayan
adaylarla hiçbir şekilde sözlü olarak ve benzeri görüşmeler
yapılmamıştır. İtirazlar yazılı dilekçeyle
kabul edilmiş ve resmî yazıyla
cevaplandırılmıştır.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin ve kamuoyunun
doğru bilgilenmesi açısından bu hususu bilgilerinize arz ediyorum.
Bu bilgiler ışığında yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Şevkin
48.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, Adana ilinde
ferrokrom tesisi kurularak istihdam ve ihracat yönünden ülke ekonomisine
katkıda bulunulmasının, termik, nükleer ve madencilik projeleri
başta olmak üzere kirletici tesisler için ÇED raporunun yanı
sıra SED raporunun da istenmesinin düşünülüp
düşünülmediğini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Adananın
Aladağ ilçesi bölge olarak zengin krom yataklarına sahiptir,
Yumurtalık ilçemizin de enerji bölgesi olması avantajını
daha çok artırmaktadır. Bu nedenlerle Adana bölgesinde uç ürün elde
etmek üzere ferrokrom tesisi kurularak üretim, istihdam ve ihracat yönünden
ülke ekonomisine katkıda bulunulması düşünülmekte midir?
İkinci sorum: Yapılan bir sağlık
araştırması raporuna göre Sugözü Termik Santralinin faal
olduğu Adananın Yumurtalık ilçesinde 2009 yılında 5
olan kanser vakası, nüfusun azalmasına rağmen, 2014te 12 kat
artmış. Termik santrallerin saldığı emisyonların
asit yağmurları şeklinde toprağa ve suya
karıştığı tespit edilmiştir. Termik, nükleer ve
madencilik projeleri başta olmak üzere kirletici tesisler için ÇED
raporlarının yanı sıra sağlık etki
değerlendirmesi raporu istenmesi düşünülmekte midir?
Üçüncü sorum madencilerden gelen bir şey. 31
Ocak 2019 tarihinden itibaren tüm madenciler ruhsat bedellerini yatırmak
durumunda ancak ekonomik kriz nedeniyle çoğu madencinin bu bedelleri
yatıramadığını biliyoruz. Bunun ödenmesi düşünülmekte
midir?
BAŞKAN Sayın Filiz
49.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin,
Gaziantep ili Şahinbey ilçesi İstiklal Mahallesinde yaşanan
doğal gaz kaynaklı patlamada hayatını kaybeden Ayşe
Biliciye Allahtan rahmet, yaralananlara geçmiş olsun dileğinde
bulunduğuna ilişkin açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Sayın Başkan, dün, 12 Şubat tarihinde Gaziantep Şahinbey
ilçesi İstiklal Mahallesi 6 no.lu Sokakta ilk belirlemelere göre
doğal gaz kaynaklı, önce rögarda, ardından da iki katlı evde
peş peşe iki patlama meydana gelmiştir. Patlamalarda 1 kişi
hayatını kaybetmiş ve 4 kişi de
yaralanmıştır, bazı ev ve iş yerleri ile araçlarda da
hasarlar meydana gelmiştir. Yaşanan bu olaydan ders
alınmalı ve soruşturmanın sonucunda sorumlularla ilgili
mutlaka gerekli cezai müeyyidenin uygulanması da gerekmektedir.
Patlamalarda hayatını kaybeden 90 yaşındaki Ayşe
Biliciye Allahtan rahmet diliyorum. Yaralanan ve Gaziantepin
değişik hastanelerinde tedaviye alınanlara ve semt sakinlerine
geçmiş olsun diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Öztürk
50.- Denizli Milletvekili Yasin Öztürkün, ahirete intikal
eden Ozan Arifin yattığı yerin nur, mekânının cennet
olmasını dilediğine ilişkin açıklaması
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün aramızdan
ayrılıp ahirete intikal eden, inançlarından ve prensiplerinden
asla taviz vermeyen bir kişiliğe sahip olan Ozan Arifi,
zamanımızın Korkut Atasını kaybetmenin büyük üzüntüsü
içindeyiz. Yeri asla doldurulamayacak olan bir ülkü deviydi. Ülküsü büyüktü ama
Allah var, en az ülküsü kadar yüreği de büyüktü. Onun deyişiyle
ülkücülük, vatan, millet, din ve devlet uğruna, hatta insanlık
uğruna maddi ve manevi değerlerini ortaya koyabilmekti. Sözünü,
sazını kimseden sakınmayan, açık sözlü, açık yürekli
Ozan Arif, eğilmeden, bükülmeden doğrularıyla yaşadı.
Her ne kadar birileri farklı düşünse de bizler kendisine
hakkımızı helal ediyoruz; yattığı yer nur,
mekânı cennet olsun.
BAŞKAN Sayın Fendoğlu
51.- Malatya Milletvekili Mehmet Celal Fendoğlunun,
Malatya iline kimya organize sanayi bölgesinin kurulmasının şart
olduğuna ilişkin açıklaması
MEHMET CELAL FENDOĞLU (Malatya) Teşekkür
ederim Başkanım.
Malatya ilimize bağlı, hâlihazırda
kurulu olan fakat çalıştırılmayan, Malatya Şeker
Fabrikası içerisinde yer alan etil alkol tesisi dâhil, kayısı
çekirdeği kabuğundan aktif karbon üretimi, acı kayısı
çekirdeğinden ilaç üretimi, kireç taşından kostik üretimi,
kenevirden elyaf ve biyoyakıt üretimi, çöp atıklarından sentez
kimyasal üretimi gibi birçok kimyasal maddenin üretileceği bir kimya
organize sanayisinin kurulması şarttır. Bu kapsamda
yapılacak olan fizibilite ve altyapı çalışmalarına da
bir an önce başlanmalıdır. Bu yatırımın ülkemize
katkısı, besleyeceği sektörlerle beraber 2023 yılına
kadar 4 milyar TL civarında olacaktır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Son olarak Sayın Özel
52.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Muğla
Milletvekili Yelda Erol Gökcanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
teşekkür ederim.
Muğla Milletvekilimiz Sayın Yelda Erol
Gökcan biraz önce, gündüz yaptığımız bir
açıklamayı aynıyla aktardı; durum aynen
aktardığı gibidir. Eğer kendisi uygun görürse, arzu ederse
kendisi ve bir Muğla milletvekilimiz, teşrif buyururlarsa
odamızda ben ve kendisi, bu görüşmeyi yapan ve ağlayarak
hepimize anlatan 20 kişilik bir grubun içindeki Muğlalı genç
öğretmen adayını davet ederiz, dinleriz; adayın
söylediği sözler doğruysa kendileri gereğinin yapılması
için partilerinde gerekli çalışmayı yaparlar; aday o kadar duygu
dolu, gözyaşlarıyla anlattığı bu görüşmeyle
ilgili gerçek dışı bir beyanda bulunuyorsa da bunu gelir
Mecliste paylaşırız. Takdir kendilerinin. İster kendi
makamlarında, bir Muğla milletvekilimizi görevlendirmek suretiyle
kişinin dinlenmesini talep ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Ünsal...
53.- Ankara Milletvekili Servet Ünsalın, yargıya
olan güvenin toplum nezdinde kaybedildiği bu dönemde bir siyasi partiyi
hedef alarak hakaret ve karalama yapan bir yargı mensubunun görevine devam
etmesinin yargıyı yaraladığına ilişkin
açıklaması
SERVET ÜNSAL (Ankara) Yargının otuz
yıl doktorluğunu yapmış bir arkadaşınız
olarak, Yükseki kaldırılan HSK üyelerine, Çanakkale Lapsekide
hâkimlik yapan bir şahsın geçtiğimiz günlerde sosyal medya
üzerinden yaptığı skandal paylaşımları
hatırlatmak istiyorum. Görevi itibarıyla tarafsız ve
bağımsız olması gereken bu şahıs, ana muhalefet
partisi Cumhuriyet Halk Partisine yönelik hakaret ve karalama amaçlı
ifadeler kullanarak meslek etiğini yok etmiştir. Son yıllarda
çok çok rastladığımız, hâkimlik görevinin karakterinden
uzak, tarafsız olmadığını açıkça ortaya koyan bu
şahıs hakkında başlatıldığı belirtilen
incelemenin ivedilikle sonuçlandırılması ve bu sürece
ilişkin bilgilendirmenin kamuoyuyla paylaşılması
gerekmektedir. Yargıya olan güven duygusunun toplum nezdinde günden güne
kaybedildiği bu dönemde, bir siyasi partiyi hedef alarak hakaret ve
karalama yapmaya cesaret edebilen bir yargı mensubunun hiçbir şey
olmadan görevine devam etmesi maalesef ülkemizde yaralı yargıyı
daha çok yaralamıştır.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve 6 Milletvekilinin Maden Kanunu ile Bazı
Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1410) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 41)
(Devam)
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, bölüm
üzerinde soru-cevap talebi yok.
İkinci bölüm üzerindeki görüşmeler böylece
tamamlanmıştır.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.42
ALTINCI
OTURUM
Açılma
Saati: 21.43
BAŞKAN:
Başkan Vekili Mustafa ŞENTOP
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Burcu KÖKSAL (Afyonkarahisar)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 52'nci
Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
41 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada bulunan 33 sıra
sayılı Kanun Teklifi ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlıyoruz.
2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir
Milletvekili Binali Yıldırım'ın Türkiye Cumhuriyeti ile
Gürcistan Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşması Tarafından
Kurulan Ortak Komite'nin Türkiye Cumhuriyeti ile Gürcistan Arasındaki
Serbest Ticaret Anlaşması'nın Menşeli Ürünler
Kavramının Tanımı ve İdari İşbirliği
Yöntemleri Hakkında Protokol II'sini Değiştiren 1/2016
Sayılı Kararınının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
ve Anlaşmanın Protokoller ve Eklerine İlişkin
Değişikliklerin Cumhurbaşkanınca Doğrudan
Onaylanmasına Dair Yetki Verilmesine İlişkin Kanun Teklifi
(2/1364) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 33)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada bulunan 29 sıra
sayılı Kanun Teklifi ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlıyoruz.
3.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir
Milletvekili Binali Yıldırım'ın Türkiye Cumhuriyeti ile
Karadağ Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşması Tarafından
Kurulan Ortak Komite'nin Serbest Ticaret Anlaşması'nın
Menşeli Ürünler Kavramının Tanımı ve İdari
İşbirliği Yöntemlerine İlişkin Protokol II'sini
Değiştiren 1/2017 Sayılı Kararının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna ve Anlaşmanın
Protokoller ve Eklerine İlişkin Değişikliklerin
Cumhurbaşkanınca Doğrudan Onaylanmasına İlişkin
Yetki Verilmesine Dair Kanun Teklifi (2/1362) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 29)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir konu
bulunmadığından, alınan karar gereğince, kanun
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 14 Şubat 2019 Perşembe günü saat 14.00te
toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 21.44