TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
53üncü Birleşim
14 Şubat 2019
Perşembe
(TBMM Tutanak Hizmetleri
Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
GELEN KÂĞITLAR
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Gümüşhane Milletvekili Cihan Pektaşın, 15 Şubat
Gümüşhane ilinin düşman işgalinden kurtuluşunun 101inci
yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
2.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, 12 Şubat
Kahramanmaraş ilinin düşman işgalinden kurtuluşunun 99uncu
yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
3.-
Konya Milletvekili Fahrettin Yokuşun, kamuda çalışan
yardımcı hizmetler sınıfı personelinin genel idare
hizmetleri sınıfına geçirilmesi gerektiğine ilişkin
gündem dışı konuşması
IV.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, iktidarın Niğde ili Bor
ilçesinde yaşanan sorunlara duyarlı davranmadığına
ilişkin açıklaması
2.-
İstanbul Milletvekili Tülay Kaynarcanın, İstanbul Taksim Meydanında
gerçekleştirilen Atatürk Kültür Merkezi temel atma törenine ve
Cumhurbaşkanının Kitapta, dergide, gazetede KDV olmayacak.
müjdesini paylaşmak istediğine ilişkin açıklaması
3.-
Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlunun, ülkede
haksız ve keyfî tutuklamalar ile hukuksuzluk olduğu sürece adalet
nöbetinin devam edeceğine ilişkin açıklaması
4.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın liderliğinde on
yedi yıl önce başlatılan millî teknoloji hamlesiyle yatırım
ve teşviklerin artarak devam edeceğine ilişkin
açıklaması
5.-
Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğanın liderliğinde Türkiyenin dünyanın en
büyük ekonomilerinden biri olması için mücadele verdiklerine ilişkin
açıklaması
6.-
Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, İzmit Körfezinin hem
kuş turizmi hem de doğa turizmi yönünden alternatif hâle
getirildiğine ilişkin açıklaması
7.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Akının, mazot ile et, süt,
yumurta, zeytinyağı ve bitkisel yağların perakende
satışında KDV oranının düşürülüp
düşürülmeyeceğini, doğal gazda, elektrikte ÖTVnin
kaldırılıp KDVnin yüzde 1e düşürülüp
düşürülmeyeceğini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
8.-
Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin, İnsanı yaşat
ki devlet yaşasın. felsefesiyle siyaset yapan AK PARTİnin 2019
yılında da aynı düşünceyle hareket edeceğine
ilişkin açıklaması
9.-
İstanbul Milletvekili Ali Şekerin, İstanbul ilinde yapılan
talanın devam ettiğine ve ömrünü doldurmuş termik santrallerin
çevreyi kirletmesine izin verilmemesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
10.-
İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, açıklanan her yeni ekonomik
verinin ülkenin ekonomik durgunluk içinde olduğunu gösterdiğine ve
refahı sağlamak, demokratik değerlere yeniden kavuşmak için
yerel seçimlerin fırsat olduğuna ilişkin açıklaması
11.-
Osmaniye Milletvekili İsmail Kayanın, uyuşturucuyla mücadelenin
terörle mücadele olduğuna, sigara, alkol, uyuşturucu gibi
bağımlılık yapıcı maddelerin
kullanılmasını ve yayılmasını önlemek
amacıyla Hükûmetin çalışmalar yaptığına
ilişkin açıklaması
12.-
Mersin Milletvekili Baki Şimşekin, kurumlarda eş durumu
tayinlerinde yaşanan sıkıntıların giderilebilmesi için
düzenleme yapılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
13.-
Karaman Milletvekili İsmail Atakan Ünverin, bölgeye de hizmet veren
devlet hastanesine sahip Karamana neden prematüre, yeni doğan ünitesi ve
uzmanının çok görüldüğünü öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
14.-
Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, kitap, gazete ve dergiden
alınan KDVnin sıfırlanmasının yayın dünyası
açısından olumlu gelişme olduğuna, sınav başvuru
ücretlerinin sıfırlanması ya da asgari düzeye indirilmesinin
gençler açısından atılacak önemli bir adım
olacağına ilişkin açıklaması
15.-
Malatya Milletvekili Mehmet Celal Fendoğlunun, yaşanılan
eşitsizliği ve mağduriyeti giderebilmek için POMEM başvuru
şartlarının değiştirilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
16.-
Afyonkarahisar Milletvekili Mehmet Taytakın, endüstriyel üretimdeki pazar
payımızın erimemesi için tarımsal verimliliğin
artırılması ve çiftçilerin beklentilerine cevap bulunması
gerektiğine ilişkin açıklaması
17.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, 17 Şubat İzmir İktisat
Kongresinin 96ncı yıl dönümü vesilesiyle başta Mustafa Kemal
Atatürk olmak üzere şehitleri rahmetle andığına, Dünya
Para-Tekvando Şampiyonasında dünya şampiyonu olan Fatima
Kevseri tebrik ettiğine, orman muhafaza memurlarının özlük
haklarının iyileştirilerek insanca yaşama
şartlarına kavuşturulması gerektiğine ilişkin
açıklaması
18.-
Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, HDP belediyelerinde yaratılmak
istenen zeminin eşit temsiliyet, halktan geleni halka hizmet olarak geri
vermek, belediyeleri rant alanı olmaktan arındırmak
olduğuna, HDPye saldırıların arttığına,
eşit temsiliyet ilkesi gereği 31 Marttaki yerel seçimlerde HDP
adaylarının yarısının kadın olduğuna ve
Leyla Güvenin talebine kulak verilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
19.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 14 Şubat Sevgililer Gününü
kutladığına, Meclisin sevgi dilini terk etmemesi
gerektiğine, 14 Şubat İdil Biretin Harika Çocuklar Projesi
kapsamında Pariste verdiği konserin 68inci yıl dönümüne,
724üncü haftasında Cumartesi Annelerinin yirmi dört yıl önce gözaltında
kaybedilen Mehmet Şirin Maltu için adalet istediğine ilişkin
açıklaması
20.-
Ankara Milletvekili Şenol Balın, Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
21.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Ankara Milletvekili Şenol
Balın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
22.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
23.-
İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ve devletin iftira değil
icra makamı olduğuna, demokrasinin tıkanan kanallarını
açma mesuliyeti omuzlarında olan AK PARTİnin bu mesuliyete uygun
davranamamasından doğan tıkanıklığı açma
sorumluluğunun CHPye düştüğüne ilişkin
açıklaması
24.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Sivas Milletvekili İsmet
Yılmazın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
25.-
Mersin Milletvekili Rıdvan Turanın, Bursa Milletvekili Refik Özenin
HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
26.-
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu
Başkanı Mustafa Elitaşın, İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlunun
41 sıra sayılı Kanun Teklifinin 32nci maddesiyle ilgili önerge
üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
27.-
Adana Milletvekili İsmail Koncukun, Adana ilinde inşa edilen
arkeoloji müzesinde iskele çökmesi sonucu meydana gelen iş kazasında
hayatını kaybeden işçiye Allahtan rahmet, yaralılara
şifa dilediğine ilişkin açıklaması
28.-
Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, Adana ilinde inşa edilen
arkeoloji müzesinde iskele çökmesi sonucu meydana gelen iş kazasında hayatını
kaybeden işçiye Allahtan rahmet, yaralılara şifa
dilediğine ilişkin açıklaması
29.-
Ordu Milletvekili Cemal Enginyurtun, Adana ilinde inşa edilen arkeoloji
müzesinde iskele çökmesi sonucu meydana gelen iş kazasında
hayatını kaybeden işçiye Allahtan rahmet, yaralılara
şifa dilediğine ilişkin açıklaması
30.-
Adana Milletvekili Tamer Dağlının, Adana ilinde inşa
edilen arkeoloji müzesinde iskele çökmesi sonucu meydana gelen iş
kazasında hayatını kaybeden işçiye Allahtan rahmet,
yaralılara şifa dilediğine ilişkin açıklaması
31.-
Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözerin, kota mağduru olan
pancar üreticilerinin hayatını olumsuz etkileyen cezaların
affedilmesi ve ölüm yoluna dönen Alpu yolunun yapılması için
yetkililere çağrıda bulunduklarına ilişkin açıklaması
32.-
Trabzon Milletvekili Hüseyin Örsün, 15 Şubat Gümüşhane ilinin
düşman işgalinden kurtuluşunun 101inci yıl dönümünde
hemşehrilerinin kurtuluş bayramını tebrik ettiğine
ilişkin açıklaması
33.-
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu
Başkanı Mustafa Elitaşın, Zonguldak Milletvekili Deniz
Yavuzyılmazın 41 sıra sayılı Kanun Teklifinin
48inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Önergeler
1.-
Başkanlıkça, Kocaeli Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyetin, TBMM
Başkanlık Divanı Kâtip Üyeliğinden istifa ettiğine
ilişkin yazısının (4/20) 14/2/2019 tarihinde
Başkanlığa ulaştığına ilişkin
yazısı
B)
Çeşitli İşler
1.-
Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden Almanya Sosyal Demokrat
Partisi Bremen Eyalet Meclisi Üyesi Mustafa Güngör ile Mehmet Sırrı
Acara Hoş geldiniz. denilmesi
VI.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ PARTİ Grubunun, 5/2/2019 tarihinde Ankara Milletvekili
Şenol Bal ve arkadaşları tarafından, siyasi
yozlaşmanın ve siyasi yolsuzlukların sebeplerinin, sosyal ve
ekonomik boyutlarının araştırılması, gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 14
Şubat 2019 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.-
HDP Grubunun, 15/12/2018 tarihinde Mersin Milletvekili Rıdvan Turan ve 20
milletvekili tarafından, gıda güvenliğinin sağlanması
ve bu alandaki denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi için
yapılması gerekenlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan
Meclis araştırması önergesinin (10/633) ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 14 Şubat 2019 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
3.-
CHP Grubunun, 4/2/2019 tarihinde Adana Milletvekili Burhanettin Bulut ve
arkadaşları tarafından, ilaçta dışa
bağımlılığın önüne geçilmesi, Sağlık
Bakanlığı ile ilaç firmaları arasında sabit kur
uygulaması nedeniyle vatandaşın ilaca erişememesine neden
olan sorunların araştırılması amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 14 Şubat 2019 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
VII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Sivas Milletvekili İsmet Yılmazın, İzmir Milletvekili Mahir
Polatın İYİ PARTİ grup önerisi üzerinde CHP Grubu
adına yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
VIII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
İstanbul Milletvekili Nevzat Şatıroğlu ve 6 Milletvekilinin
Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1410) ve
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 41)
2.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti ile Gürcistan
Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşması Tarafından Kurulan
Ortak Komitenin Türkiye Cumhuriyeti ile Gürcistan Arasındaki Serbest
Ticaret Anlaşmasının Menşeli Ürünler Kavramının
Tanımı ve İdari İşbirliği Yöntemleri
Hakkında Protokol IIsini Değiştiren 1/2016 Sayılı
Kararınının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna ve
Anlaşmanın Protokoller ve Eklerine İlişkin
Değişikliklerin Cumhurbaşkanınca Doğrudan
Onaylanmasına Dair Yetki Verilmesine İlişkin Kanun Teklifi
(2/1364) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 33)
3.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti ile Karadağ
Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşması Tarafından Kurulan
Ortak Komitenin Serbest Ticaret Anlaşmasının Menşeli
Ürünler Kavramının Tanımı ve İdari
İşbirliği Yöntemlerine İlişkin Protokol IIsini
Değiştiren 1/2017 Sayılı Kararının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna ve Anlaşmanın
Protokoller ve Eklerine İlişkin Değişikliklerin
Cumhurbaşkanınca Doğrudan Onaylanmasına İlişkin
Yetki Verilmesine Dair Kanun Teklifi (2/1362) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 29)
IX.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Mustafa Şentopun, Adana
ilinde iş kazasında hayatını kaybeden işçiye Allahtan
rahmet, Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoyun babasına şifa
dilediğine ilişkin konuşması
X.-
OYLAMALAR
1.-
(S. Sayısı: 41) Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin oylaması
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.04
BAŞKAN: Başkan
Vekili Mustafa ŞENTOP
KÂTİP ÜYELER: Burcu
KÖKSAL(Afyonkarahisar), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin
53'üncü Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz,
Gümüşhanenin düşman işgalinden kurtuluşunun 101inci
yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Gümüşhane Milletvekili Cihan
Pektaşa aittir.
Buyurun Sayın Pektaş. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Gümüşhane Milletvekili Cihan
Pektaşın, 15 Şubat Gümüşhane ilinin düşman
işgalinden kurtuluşunun 101inci yıl dönümüne ilişkin
gündem dışı konuşması
CİHAN PEKTAŞ (Gümüşhane) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Gümüşhanenin düşman
işgalinden kurtuluşunun yıl dönümü münasebetiyle gündem
dışı söz almış bulunuyorum. Sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Barış, kardeşlik ve hoşgörü
şehri Gümüşhanemiz yüz bir yıl önce özgürlüğüne
kavuştu. Birinci Dünya Savaşının devam ettiği dönemde,
19 Temmuz 1916da Torul ve Gümüşhane, 22 Temmuzda da Kelkit Rus kuvvetleri
tarafından işgal edildi. İlimiz yaklaşık bir buçuk
yıl işgal altında kaldı ve kahramanca verilen bir
mücadelenin sonunda 14 Şubatta Torul, 15 Şubatta Gümüşhane, 17 Şubatta
da Kelkit düşmandan temizlendi. Gümüşhanemizin kurtuluşu için
verilen mücadele asırlardır istiklali ve istikbali için
canını ortaya koyan Türk milletinin hür ve müstakil bir şekilde
yaşama iradesinin müşahhas bir numunesidir.
Kahraman milletimiz, içinde bulunduğu dönemin
bütün olumsuz şartlarına rağmen inanç ve umutlarıyla makûs
talihi yenmiştir. Toprağı vatan yapan, üstün bir
kararlılık ve inançla yurdunu savunan ecdadımız,
kahramanlık destanımızın her aşamasına şahit
olmuş ve şerefli bir duruş sergilemiştir.
Ecdadımız nasıl ki bundan yüz bir yıl önce al
bayrağı yere düşürmemek için canı pahasına mücadele
ettiyse bugün bizler de aynı mücadeleyi sürdüreceğiz. Ülkemiz
üzerinde kirli oyunlar oynamak isteyenlere gereken dersi veriyoruz, vermeye de
devam edeceğiz. Devraldığımız bu toprakları ve
tarihî mirası en güzel şekilde değerlendirerek,
geliştirerek ve koruyarak insanımızın istifadesine sunmak
için gece gündüz demeden çalışıyoruz.
Gümüşhanede tarım, turizm ve madencilik
sektörlerinde önemli gelişmeler yaşanmaktadır.
Yaklaşık 500 bin dekar sulanabilir arazimizi modern tarıma
kavuşturmak için barajlar, göletler ve kapalı sulama sistemleri
inşa ediyoruz. 20 baraj ve göletimizi tamamladık, 24 baraj ve
göletimizin inşaatı ise devam ediyor. Projelerimiz bittiğinde
tarımsal hasılamız 5 kat daha artmış olacaktır.
Kelkit ilçemizde hayvancılık ihtisas organize sanayi bölgesi kurarak
ilçede ve bölgedeki canlı hayvan potansiyelini modern besicilik
anlayışıyla ekonomiye kazandırmayı hedefliyoruz.
Adını altın ve gümüş
madenlerinden alan ve Osmanlı döneminden beri madencilik yapılan
Gümüşhanemizde son yıllarda büyük yatırımlar
yapılarak madenler işlenmekte ve ihraç edilmektedir. Madencilik,
ilimizin ekonomisine ve istihdamına büyük katkı
sağlamaktadır.
Tarihî ve tabii güzellikleri iç içe olan
Gümüşhanemizin turizm potansiyeli oldukça yüksektir. Ülkemizde en fazla
yaylaya sahip olan ilimiz, yayla turizminin yanı sıra kültür turizmi,
eko turizm ve kayak turizmi için de ideal bir konuma sahiptir. Kelkitte Satala
Antik Kenti, Santa Harabeleri, Krom Şehri ve İmera
Manastırı, Canca Kalesi, Kov Kalesi, Torul Kalesi ve Gümüşhane
konakları görülmeye değer tarihî mekânlarımızdır.
Satala Antik Kentimizde kazı çalışmalarına
başlanmış olup bittiğinde âdeta bir açık hava müzesi
olarak milyonlarca ziyaretçiyi ağırlayacaktır. Tabiatın
yer altı sarayı diye tabir ettiğimiz Karaca Mağarası,
Torul Kalesine yapılan cam seyir terası, Zigana Dağında
bulunan Limni Gölü ve Şiran ilçemizdeki Tomara Şelalesi ile yeni
yapılan cam seyir terası yüz binlerce ziyaretçi
ağırlamaktadır. Karşıyaka Tabiat Parkı Teleferik
Projesi çalışmalarımız devam etmektedir. Eski
Gümüşhane dediğimiz Süleymaniyedeki tarihî eserleri yeniden ihya
çalışmalarına başladık.
Bütün bu tarihî ve tabii güzelliklere
ulaşımı kolaylaştırmak için çok önemli projeler hayata
geçirilmektedir. 29 kilometre uzunluğuyla Türkiyenin en uzun tüneli olan
Zigana Tüneli inşaatının yüzde 53ü tamamlandı.
Gümüşhane-Kelkit arası bölünmüş yol ve Pekün Tünelinin
inşaatı devam ediyor. Yapımı devam etmekte olan Vauk Tüneli
ve bölünmüş yol, Gümüşhane ile Bayburtu daha da
yakınlaştıracaktır. Ayrıca, Gümüşhane
trafiğini rahatlatan çevre yolu ve tüneller 10 Ağustos 2018 tarihinde
Sayın Cumhurbaşkanımızın teşrifleriyle hizmete
açılmıştır. Havalimanımızın inşa
çalışmaları hız kesmeden devam etmektedir. Erzincan,
Gümüşhane, Trabzon Hızlı Tren Projesi
çalışmalarımız devam ediyor. Ahmed Ziyâüddin-i
Gümüşhânevi hazretlerinin manevi mimarı olduğu
Gümüşhanemiz, pestil ve kömenin başkentidir. Yüz bir yıl önce
özgürlüğüne kavuşan Gümüşhane, inşallah ay
yıldızlı bayrağın gölgesinde kıyamete kadar özgür
kalmaya devam edecektir.
Bu duygu ve düşüncelerle, ülkemizin istiklal ve
istikbali için canlarını feda eden bütün şehitlerimizi rahmetle,
gazilerimizi hürmetle yad ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem
dışı ikinci söz, Kahramanmaraşın düşman
işgalinden kurtuluşunun 99uncu yıl dönümü münasebetiyle söz
isteyen Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycana aittir.
Buyurun Sayın Aycan. (MHP
sıralarından alkışlar)
2.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycanın, 12 Şubat Kahramanmaraş ilinin düşman
işgalinden kurtuluşunun 99uncu yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; Kahramanmaraşın emperyalist
işgalden kurtulmasının yıl dönümü münasebetiyle gündem
dışı söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bildiğiniz gibi, Birinci Dünya Savaşı
sonrasında ülkemiz mağlup kabul edilmiş ve bunun arkasından
da bir oldubittiyle, o zamanki yönetim boşluğuyla ülkemiz işgal
edilmeye başlamıştır. Önce İstanbul olmak üzere, sonra
diğer illerimiz işgal edilmiş ve Kahramanmaraş da
Şubat 1919da önce İngilizler tarafından işgal
edilmiştir, daha sonra Fransızlar işgal etmiş;
İngilizler çekilmiş ve Fransızlara devredilmiştir.
Tabii, Fransız ordusu Kahramanmaraşa
gelirken beraberinde getirdiği çapulcuların desteğiyle,
taşkınlıklarıyla şehre girmiştir ama daha üzüntü
verici olanı, Kahramanmaraş içerisinde yaşayan komşumuz,
kardeşimiz olarak bildiğimiz insanların Fransızlarla
iş birliği yapması ve Türk halkına zulmetmeye
başlamasıdır. O günlerde bu taşkınlıklar
artmış ve zaman içerisinde Kahramanmaraşlı kendi
teşkilatlanmasını sağlayarak direnmeye ve direnç göstermeye
başlamış ve daha sonra da kurtuluş savaşını
kendi iradesiyle, kendi insanıyla başlatarak bu mücadeleyi
vermiştir.
Bu mücadele sırasındaki bazı isimleri
burada anmak istiyorum; özellikle, Fransızların Maraşa
geldiğinde davul çalması istenen ve
karşılığında altın verileceği söylenen ama
Ben işgalciye davul çalmam. diyen Halil Ağayı rahmetle anmak
istiyorum. Maraşlı kadına, Türk kadınının
namusuna Fransız eli uzandığında ilk kurşunu
sıkan Sütçü İmamı rahmetle anmak istiyorum. Kalesinde
Fransız bayrağı dalgalanması üzerine, cuma namazı
kılmak için toplanan ahaliye Kalesinde bayrağı dalgalanmayan
bir milletin cuma namazı kılması caiz değildir. deyip cuma
namazı kıldırmayan ve milleti bayrağını çekmesi
için uyaran Rıdvan Hocayı rahmetle anmak istiyorum. Daha sonra,
Millî Mücadelede Kuvayımilliye ve diğer yerel
teşkilatların oluşmasında rol alan Mustafa Kemal Atatürkü
ve onunla temas hâlinde olan Yörük Selimi, Arslan Beyi ve onunla birlikte
hareket eden tüm çeteleri ve çetebaşlarını rahmetle anmak
istiyorum. Yirmi iki gün süren mücadele sonrasında
Kahramanmaraşlı kendi kendini kurtarmış ve kendi geleceğine
sahip çıkmıştır. O günkü bu kahramanlık
destanının adıdır 12 Şubat ve bu 12 Şubat
sonrasında, Türkiye Büyük Millet Meclisi Kahramanmaraşa, tüm
fertlerinin Kurtuluş Savaşına katılması nedeniyle
kırmızı şeritli İstiklal Madalyası vermiş ve
böylece Maraş Türkiyede ve dünyada madalyalı tek şehir
olmuştur. İşte, bu kahramanlık destanını yazan
Kahramanmaraş, bugün Türkiye'nin 17nci büyük ilidir; elbette
büyümektedir, medeniyet şehridir, kültür şehridir, tarım
şehridir, sanayi şehridir ve kalkınmaya, gelişmeye de devam
edecektir ama bazı sorunları yaşamaktadır. Sanayileşme
açısından atılımlar yapılırken tarımda,
özellikle sulu tarımda sıkıntılar yaşamaktadır.
Elbistan Ovasında sulu tarım yapılması için, su
kaynaklarının kullanılması için barajlar yapılmasını
bekliyoruz, bununla ilgili yatırım programları talebimiz var.
Sanayileşmede kendi başına atılım yapmaktadır
fakat kirlilik sorunu yaşamaktadır. Akarsularının
kirliliği sorunu vardır. Tabii, maden şehridir, Türkiye'deki
linyit yataklarının en bol olduğu şehirlerden biridir ama
filtresiz çalışan A Termik Santrali nedeniyle hava kirliliği
sorunu yaşamaktadır. Buna çözüm beklemektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SEFER AYCAN (Devamla) Bitiriyorum
Başkanım.
BAŞKAN Lütfen
SEFER AYCAN (Devamla) Onun dışında
yol sorunları vardır Kahramanmaraşın. Özellikle,
yıllardır bitmeyen Göksun-Maraş, Göksun-Elbistan,
Maraş-Çağlayancerit yollarının bir an önce bitirilmesini
bekliyoruz. Su zengini olan, akarsu zengini olan şehrimizde,
Çağlayanceritte içme suyu olmaması sorununun bir an önce çözülmesini
istiyoruz. Tüm bu destekler olduğu zaman, özellikle ulaşımda
sorun yaşanan tren yolunda, hızlı tren geldiği an veya
demir yolu taşımacılığı geldiği an
Kahramanmaraşın bugünkü büyüklüğünün ötesinde daha da
büyüyeceğini ve daha da kahramanca yaşayacağını
belirtiyor, hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Gündem dışı üçüncü söz, kamuda
çalışan yardımcı hizmetler sınıfı
personelinin genel idare hizmetleri sınıfına geçirilmesiyle
ilgili söz isteyen Konya Milletvekili Fahrettin Yokuşa aittir.
Buyurun Sayın Yokuş. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
3.- Konya Milletvekili Fahrettin Yokuşun,
kamuda çalışan yardımcı hizmetler sınıfı
personelinin genel idare hizmetleri sınıfına geçirilmesi
gerektiğine ilişkin gündem dışı konuşması
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlarken hepinizi
şahsım ve İYİ PARTİ Grubu adına saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, kamuda
yaklaşık 3 milyon kadrolu devlet memuru çalışmaktadır.
Bunlar 11 ayrı sınıf adı altında
toplanmaktadırlar. Bunlardan biri de yardımcı hizmetler sınıfı.
Hepinizin malumu, son yıllarda, kamu hizmetlerinde özellikle güvenlikten
yemekhanesine kadar, bahçıvanına kadar taşeron firma
dediğimiz elemanlarla 1 milyonu aşkın istihdam
sağlandı. Böyle olunca birçok hizmetlinin görev alanı ister
istemez doldurulmuş oldu. Bugün, kamuda 111 bin civarında hizmetli
kadrosunda çalışanımız var. Bunların büyük bir bölümü
hâlen masabaşında çalışmaktadırlar. Böyle olunca
görülmüştür ki artık işçi adını verdiğimiz,
kadroya geçirdiğimiz, taşeronlardan aldığımız
kardeşlerimiz bu hizmetleri yapar oldular. Zaten, Devlet Personel
Başkanlığımız artık hizmetli istihdamı
yapmıyor. Çünkü sadece hizmetli kadrolarına, yardımcı
hizmetli kadrolarına özür gruplarından çalışanlar geliyor
yani şehit yakınları ya da diğer engelli gruplarından.
Kamu personelinde yeni bir reforma acilen
ihtiyacımız var. Bu reformu yaparken de yapmamız gereken,
aynı taşeron firma elemanlarından aldığımız
işçiler gibi, mazeret gruplarından tahsil seviyesi düşük olan;
ilkokul, ortaokul, lise öğrenimi görmüş insanların işçi
statüsünde yine devlette istihdamı. Yardımcı hizmetler
sınıfının kaldırılarak bu kadrolardaki bütün
çalışanlarımızın memur kadrolarına geçirilerek
-genel idare hizmetleri sınıfına- bu işin çözülmesiyle hem
kamu rahatlayacak hem de insan israfımız dediğimiz
israfın da önüne geçmiş olacağız. O bakımdan, bu
hususta bir kanun teklifimizi Meclise verdik, inşallah üzerinde
çalışılır.
Ama bunun ötesinde, hepinizin yakinen takip
ettiği gibi, kamu görevlilerinin istihdamında A Grubu
dediğimiz, KPSSyle sınava girip sonra kurumların
açtığı yazılı ve sözlü sınavlarla istihdam
edilenler; B Grubu dediğimiz merkezî yerleştirme sistemiyle
yazılı sınavdan sonra kurumlara yerleştirilenlerimiz var.
Özellikle sözlü sınavların kamuda
vicdanları sürekli yaraladığını hepimiz biliyoruz.
Daha dün, bu konuda burada açıklamalar yapıldı. Üzülerek ifade
etmeliyim ki burada konuşan bir kısım sayın vekillerimiz
sözlü sınavı savundular, özellikle öğretmenler için savundular:
Efendim, konuşma yeteneği
filan dediler. Zaten, öğretmenlerin
tamamı formasyonlu olarak geliyor yani o eğitimi görüyor.
Bizim, Türkiye'de huzur içinde kamu istihdamı
yapabilmemiz için, özellikle iktidar milletvekillerimizin şaibe
altında torpil söylemlerinden kurtulabilmeleri için, kamuda sözlü
sınavları kaldırmamız gerekiyor. Hiç kimseyi biz TRTye
spiker yapmayacağız ki nasıl konuştuğuna bakalım.
Gerekirse yazılı sınavları 2ye çıkarır, 2 kere
yazılı yaparız ama değerlendirmeyi ona göre
hazırlarız.
Değerli milletvekilleri, hepiniz biliyorsunuz,
yine kamuda hizmetli, memur kadrosuna geçebilmek için yazılı ve sözlü
sınava tabi olur. Yazılıyı geçenlerden her kadroya 3
katı ya da 5 katı sözlü için çağırılır. Memur,
şef olacağında da aynı şey yapılır;
şef, şube müdürü olacağında da aynı şey
yapılır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Burada öyle
bir arızi durum var ki unvan değişikliği
sınavında bile 3 katı, 5 katı memuru çağırarak
sözlü yapıp 4üne Sen sözlüde başarılı olamadın, git
yerine. deyip sözlüyü kazananı unvan değişikliğine
geçirmek, en hafif tabiriyle kamu düzenini bozmak demektir.
İktidarınızın derhâl bu yanlıştan dönmesi
lazım. Gerekirse memurları 2 kere yazılı yapın
şef olacaksa, şube müdürü olacaksa, memuriyete geçecekse, uzman
olacaksa ama bu sözlü sevdasından vazgeçin. Çünkü sözlü
yaptığınız zaman araya siyaset giriyor, cemaat giriyor,
sendika giriyor, herkes giriyor. Allah aşkına, FETÖ terör örgütünün
devleti nasıl işgal ettiğini, kamudaki bu sakat uygulamalar yüzünden
başımıza 15 Temmuz ihanetinin geldiğini bilmiyor musunuz?
Hâlâ bunda niye ısrar ediyorsunuz? Gelin, bunları düzeltelim de bir
daha başımız ağrımasın, bir daha vebal
altında kalmayın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Eğer bu
sözlü sınavlar kaldırılmazsa hepiniz vebal
altındasınız. Ben buradan bu konuları söylemeye size devam
edeceğim.
Beni sabırla dinlediğiniz için hepinize
teşekkür ediyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
şimdi, sisteme giren ilk 15 milletvekiline yerlerinden birer dakika
süreyle söz vereceğim. Bu sözlerin ardından sayın grup
başkan vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
Sayın Gürer, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
iktidarın Niğde ili Bor ilçesinde yaşanan sorunlara duyarlı
davranmadığına ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Niğde ile Bor ilçesi arasındaki Akkaya
Barajı, kirlendiği için çevre felaketine döndü. On altı
yıldır AKP iktidarı bu sorunu seyrediyor. Bakanlar
konuşuyor, çözüm getirilmiyor.
Borda Ofis kapatıldığından beri
bina ve depoları harap durumdadır.
Karma organize sanayinin sorunlarına AKP
iktidarı çözüm üretmemektedir.
Borun orta yerindeki tarihî Osmanlı hamamının
beş yıldır onarımı bitirilmedi. Müteahhit yine
kaçtı. deniyor, hamamın onarımı olsun, yapılsın
istiyor halkımız.
Bor İlçe Başkanımız Erdal
Gevrekçi, belediye başkan adayımız Şenol Bengüyle
çarşıyı, pazarı, esnafı ziyaret ettik. Üreten de satan
da tüketici de ekonomik krizden etkilenmiş ve mağdurlar. Esnaflar
Siftah yapamaz, borçlarımızı çeviremez durumdayız.
diyorlar, ellerindeki mal varlıklarının borçlarını
karşılayamaz hâle geldiğini belirtiyorlar. Kredilerden
şartlarının ağır olması nedeniyle
yararlanamadıklarını ifade ediyorlar. Sigorta, BAĞ-KUR
primlerinin artması, elektrik, kira giderleri esnafın belini
bükmüş durumda. İşçi, işsiz, çiftçi, memur, kime rast
geldiysek dert anlatıyor. AKP iktidarı Niğdenin ve Bor
ilçesinin de sorunlarına ne yazık ki duyarlı davranmıyor,
halkımız da buna tepki göstererek Niğdenin sorunlarıyla
iktidarın ilgilenmesi istiyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Kaynarca
2.- İstanbul Milletvekili Tülay
Kaynarcanın, İstanbul Taksim Meydanında gerçekleştirilen Atatürk
Kültür Merkezi temel atma törenine ve Cumhurbaşkanının Kitapta,
dergide, gazetede KDV olmayacak. müjdesini paylaşmak istediğine
ilişkin açıklaması
TÜLAY KAYNARCA (İstanbul) Teşekkürler
Sayın Başkanım.
Bu hafta sonu İstanbulda, Saygıdeğer
Cumhurbaşkanımızın da teşrifleriyle Taksim
Meydanında Atatürk Kültür Merkezi temel atma törenini
gerçekleştirdik, büyük bir coşkuyla gerçekleştirdik ve
artık, Atatürk Kültür Merkezi bittiğinde gençlerimizin buluşma
noktası olacak burası, sanatçılarımızın, tüm
sanatseverlerin buluşma noktası ama aynı törende
Saygıdeğer Cumhurbaşkanımız bir müjdeli haber daha
verdi, bunu da Genel Kurulla paylaşmak istedim. Artık, dergi, kitap
ve gazetelerde KDV olmayacak. Yayıncılıktaki bu kapsam
genişliğinin birçok avantajı da beraberinde getireceğini
düşünüyorum. Bu müjdeli haberi Genel Kurulla da paylaşmayı arzu
ettim. Ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum.
BAŞKAN Sayın Kayışoğlu
3.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun, ülkede haksız ve keyfî tutuklamalar ile
hukuksuzluk olduğu sürece adalet nöbetinin devam edeceğine
ilişkin açıklaması
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Sayın Başkan, İstanbul Çağlayan Adliyesinde seksen beş
hafta boyunca tutulan adalet nöbeti artık Anadolu barolarına
yayılıyor. Her ay başka bir baronun ev sahipliğinde
tutulacak olan adalet nöbeti, ülkemizde adaletsizlik, hukuksuzluk, haksız
ve keyfî tutuklamalar sürdüğü sürece de devam edecek. Mensubu olduğum
Bursa Barosu bu anlamda ilk adalet nöbetini 15 Şubat 2019da tutacak ve adaletsizlik
ve hukuksuzlukları kamuoyu önünde görünür kılacak.
Aynı zamanda, baskı ve tehdit altında
görevlerini yapmaya çalışan ve keyfî bir şekilde tutuklanan
meslektaşlarımızla dayanışan, adalet nöbeti
ateşini tüm ülkeye yayan, muktedirlerin önünde eğilmeden herkes için
adaleti savunan bütün barolarımızı tebrik ediyor,
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Taşkın
4.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğanın liderliğinde on yedi yıl önce
başlatılan millî teknoloji hamlesiyle yatırım ve
teşviklerin artarak devam edeceğine ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Hiç kuşkusuz, tam
bağımsızlığın en önemli bileşeni ekonomik
bağımsızlıktır. Ülkemiz son on yedi yılda,
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
liderliğindeki AK PARTİ iktidarlarında tam
bağımsız ve güçlü Türkiye hedefi için yaptığı
hamlelerle ekonomiyle beraber sanayi, ulaşım ve teknolojide çok büyük
mesafeler katetti. Özellikle savunma sanayisinde yapılan
yatırımlar yerlilik oranını yüzde 20lerden yüzde 65in
üzerine çıkardı. Geliştirilen yüksek teknolojiye dayalı
silah sistemiyle ülke savunmamızda, özellikle terörle mücadelede çok
önemli neticeler elde edildi. Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine
göre, savunma ve havacılık sanayimiz geçen yıl 2 milyar 35
milyon 334 bin dolarlık ihracatla rekor kırdı.
AK PARTİ olarak Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğanın liderliğinde on yedi yıl
önce başlattığımız millî teknoloji hamlesiyle
yapılan yatırımlar ve teşvikler artarak devam edecektir
diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Özkan
5.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın liderliğinde
Türkiyenin dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olması için
mücadele verdiklerine ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkanım.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğan liderliğinde ülkemizi dünyanın en büyük 10
ekonomisinden biri yapmanın mücadelesini veriyoruz.
İnsanımızın aşını, işini, sofrasındaki
ekmeği büyütmenin çabası içindeyiz. Son on altı yıl boyunca
laf değil iş ürettik, çözümler geliştirdik, Türkiyeyi 3,5 kat
büyüttük. 36 milyar dolar ihracatımız varken şu anda 168 milyar
dolar ihracatımız var. IMFye olan 23,5 milyar dolar borcumuzun
tamamını Mayıs 2013te kapatarak güçlü bir ekonomiye doğru
yol aldık. Şehirlerimiz için hedefler belirledik, vizyon çizdik.
Şehirlerimizi geliştirecek projeleri daha güçlü uygulamak ve ülkemizi
büyütmek için Allahın izniyle, aziz milletimizin teveccühüyle Cumhur
İttifakının adaylarının 31 Mart yerel seçimlerinde
başarı elde edeceklerine inanıyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Şeker
6.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin,
İzmit Körfezinin hem kuş turizmi hem de doğa turizmi yönünden
alternatif hâle getirildiğine ilişkin açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
AK PARTİ öncesi İzmit Körfezinde ve
çevresinde canlı yaşamadığı gibi, kokudan da
yanına yaklaşılamazdı. 2004te Kocaelide AK PARTİ
belediyeciliğinin hizmete başlamasıyla, özellikle İzmit
Körfezine ve çevresine yapılan yatırımlarla Körfez kendine
gelmeye başladı. Yatırımlar neticesinde İzmit Körfezi
kuş cenneti hâline dönüştü. 42 hektarlık İzmit Körfezi
sulak bölgesi, göç eden 168 kuş türü için iyi bir dinlenme yeri, üreme
noktası ve özellikle flamingoların bir kısmı için de
sürekli yaşam alanı hâline geldi. Meraklıların burada her
mevsimde güzel fotoğraf kareleri yakalayacağına inanıyoruz.
Körfez ve çevresine yapılan yatırımlarla bölge hem kuş
turizmi için hem de doğa turizmi için alternatif oldu.
Emeği geçen, başta Büyükşehir
Belediye Başkanımız İbrahim Karaosmanoğlu ve ekibine
teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Akın
7.- Balıkesir Milletvekili Ahmet
Akının, mazot ile et, süt, yumurta, zeytinyağı ve bitkisel
yağların perakende satışında KDV oranının
düşürülüp düşürülmeyeceğini, doğal gazda, elektrikte
ÖTVnin kaldırılıp KDVnin yüzde 1e düşürülüp
düşürülmeyeceğini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
AHMET AKIN (Balıkesir) Sayın
Başkan, iktidar Meclise bir kanun teklifi getirmeye
hazırlanıyor. Bu teklifin vatandaşlardan gelen talepler üzerine
hazırlandığını güzel ifadelerle de yazmışlar.
Kitap ve süreli yayınlarda KDVyi sıfırlayacak bu teklifi biz de
destekliyoruz.
Yalnız, iktidara sormak istiyorum: Tüm
gıda fiyatlarını etkileyen, nakliyede kullanılan mazotta
KDV oranını düşürecek misiniz? Ette ve sütte, yumurtada,
zeytinyağı ve bitkisel yağların perakende
satışlarında KDV oranını düşürecek misiniz?
Doğal gazda ve elektrikte ÖTVyi kaldırıp KDVyi yüzde 1e
düşürecek misiniz? Eğer vatandaşın sesine kulak veren bir
iktidarsanız vatandaşın temel ihtiyaçlarındaki
ağır vergi yükünü düşürürsünüz.
Benim bunlarla alakalı verdiğim kanun
teklifleri burada. Hodri meydan, eğer samimiyseniz gelin, bunları
hemen Genel Kurula indirelim ve gereğini yerine getirelim, et ve süt
ürünleri ve doğal gaz ve elektrikle ilgili kanun teklifleri. Lafta
değil, gerçekte memleketini, halkını düşünmek olup
olmadığını görelim hep birlikte.
BAŞKAN Sayın Karahocagil
8.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent
Karahocagilin, İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.
felsefesiyle siyaset yapan AK PARTİnin 2019 yılında da
aynı düşünceyle hareket edeceğine ilişkin açıklaması
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya)
Teşekkürler Sayın Başkan.
İnsanı yaşat ki devlet
yaşasın. felsefesiyle siyaset yapan AK PARTİ, 2019
yılında da bu düşünceyle hareket edecektir. 2019 bütçemiz bu
uğurda, halkına ve üretime verilecek desteğe göre oluşturulmuştur.
2019 ve 2020de ilk defa işe alınacak her işçinin asgari ücret
üzerinden tüm sigorta ve vergi giderlerini devlet üstlenecektir. Kadın,
genç ve engelli istihdamındaki teşvik süresi on iki aydan on sekiz
aya çıkarılmıştır. İmalat sanayisinde
yatırım teşvik belgesi aranmaksızın 2019
yılı boyunca, araştırma geliştirme faaliyetlerinde ise
süre sınırı olmaksızın yeni makine ve teçhizat
alımlarında KDV alınmayacaktır. Gıdadan giyime, ilaçtan
eğitime, turizmden zirai araçlara kadar pek çok alandaki KDV indirimi 2019
yılında da devam edecektir. Asgari ücretli olup 3 çocuğu
bulananların aylık vergi yükünü sıfıra indirmiştik.
Basit usulle vergilendirilen esnaflarımızın 9 bin liraya kadar
olan kazançlarını vergi dışı
bırakmıştık. Genç girişimcileri desteklemek için
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Şeker
9.- İstanbul Milletvekili Ali Şekerin,
İstanbul ilinde yapılan talanın devam ettiğine ve ömrünü
doldurmuş termik santrallerin çevreyi kirletmesine izin verilmemesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
ALİ ŞEKER (İstanbul) Sayın
Başkan, İstanbula ihanet devam ediyor, askerî alanlar bir bir imara
açılmaya devam ediliyor, Metris Kışlasının 161 bin
metrekarelik alanı konut yapılmak üzere TOKİ tarafından
yine imara açılıyor. Helikopter inecek yer bulamadığı
için 4 askerimiz şehit olmuştu. Deprem toplanma alanları tamamen
ortadan kaldırıldı, bir avuç yeşil alan kalmadı, nefes
alacak yer kalmadı, helikoptere de inecek yer kalmadı; yine orada
helikopter inemediği için 4 askerimiz şehit oldu. Bunu da
fırsata çevirdi AKP, oradaki askerî alanı şehrin
dışına almayı hesaba kattı. Yeşil alan bir avuç
kaldı şehrin merkezinde, bunları artık koruyalım
diyoruz.
Bir yandan da madde 45, çevreyi kirleten termik
santrallerin çevreyi kirletmeye devamına olanak sağlayacak bir madde.
Bu madde geri çekilsin. Sigara kadar sağlığa zararlı olan
hava kirliliği termik santraller nedeniyle daha da artıyor. Küresel
ısınma en büyük tehdit. İklim değişiminden dolayı
hortumdan insanlar ölüyorsa bu, termik santrallerdeki zehirlenme sonucunda
meydana geliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özdemir
10.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin,
açıklanan her yeni ekonomik verinin ülkenin ekonomik durgunluk içinde
olduğunu gösterdiğine ve refahı sağlamak, demokratik
değerlere yeniden kavuşmak için yerel seçimlerin fırsat
olduğuna ilişkin açıklaması
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Açıklanan her yeni ekonomik veri ülkemizin sert
bir ekonomik durgunluk içinde olduğunu gösteriyor. TÜİKin daha bugün
açıkladığı verilere göre sanayi üretimi bir önceki
yılın aynı ayına göre neredeyse yüzde 10 azaldı,
maaşlar enflasyon karşısında eridi, halkın alım
gücü dibe vurdu. İşte bu süreçte, Adalet ve Kalkınma Partisi ve
Genel Başkanı ise sanki halktan yana, mutfaktan yana, IMFye
karşı yerli ve millî bir politika izliyormuş aldatmacası
içindedir. Tanzim satışlar gibi seçime dönük, geçici, günübirlik
uygulamalar esnafın, çiftçinin sorunlarını çözmüyor, mutfaktaki
ateşi söndürmüyor. Oysa 24 Haziran seçimlerinde Bize oy verin, Türkiye
uçacak. diyenler bugün halkımızı domates, biber, patlıcan
kuyruğuna mahkûm ettiler.
Halkımızın refahını
sağlamak, demokratik değerlere yeniden kavuşmak ve ülkemize
huzuru getirmek için önümüzdeki seçimleri bir fırsata çevirmek hepimizin
elindedir.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Kaya
11.- Osmaniye Milletvekili İsmail
Kayanın, uyuşturucuyla mücadelenin terörle mücadele olduğuna,
sigara, alkol, uyuşturucu gibi bağımlılık
yapıcı maddelerin kullanılmasını ve yayılmasını
önlemek amacıyla Hükûmetin çalışmalar yaptığına
ilişkin açıklaması
İSMAİL KAYA (Osmaniye) Teşekkürler
Sayın Başkanım.
Diyarbakır Licede güvenlik güçlerimizin
gerçekleştirdiği operasyonla PKK terör örgütüne ait gömülü olarak
bulunan 5 ton esrar yakalandı. Son bir yılda, güvenlik güçlerimizin
143 bin uyuşturucu operasyonuyla 21.450 kişi tutuklandı. PKK
terör örgütünün yıllık 1,5 milyar doların üzerinde bir
kaynağı uyuşturucudan elde ettiği düşünüldüğünde,
uyuşturucuyla mücadelenin terörle mücadele olduğu açık ve net bir
şekilde görülmektedir. Toplumda, bağımlılık
yapıcı sigara, alkol, uyuşturucu vesaire maddelerin
kullanılmasını ve yayılmasını önlemek
amacıyla da Hükûmetimiz tarafından bir dizi çalışmalar
yapılıyor ve gerekli tedbirler ilgili bakanlıklar
tarafından alınıyor.
Osmaniye ilimizde de uyuşturucuyla mücadele
kapsamında başarılı operasyonlar yaparak özellikle okul ve
çevrelerinde zehir tacirlerine göz açtırmayan güvenlik güçlerimizi tebrik
ediyor, başarılar diliyor ve teşekkür ederek Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Şimşek
12.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin,
kurumlarda eş durumu tayinlerinde yaşanan
sıkıntıların giderilebilmesi için düzenleme
yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, eş durumu tayinlerinde
ciddi sıkıntılar yaşanmaktadır. Mecburi hizmetten
dolayı özellikle doğu ve güneydoğuya gitmek zorunda olan polis
ve asker eşlerinin tayininde bütün kurumlarda sıkıntı
yaşanmaktadır. Eşi üniversitede görev yapan doğuda görev
yapan bir asker veya polisin, üniversite muvafakat vermediği için veya
gideceği yer kabul etmediği için tayini yapılamamakta,
karı-koca ve çocuklar birbirinden ayrılmaktadır. Bütün
bakanlıklar nezdinde, özellikle mecburi hizmet dolayısıyla
doğu ve güneydoğuya gidip kahramanca mücadele eden asker, polis ve
diğer görevlerdeki memurlarımızla ilgili mutlaka tayin
yönetmeliğinde bir düzenleme yapılmalı ve bunların
eşleri hangi kurumlarda, nerede çalışıyor olurlarsa
olsunlar, bunlara bir kolaylık sağlanmalıdır.
Her gün bizi çok sayıda asker ve polis eşi
aramakta ve yani gönüllü olarak doğuya gitmek istiyorlar ama doğuya
bile tayinlerinin yapılmasında sıkıntılar
yaşanıyor. Bununla ilgili mutlaka bir düzenleme
yapılmasını talep ediyor, saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Ünver
13.- Karaman Milletvekili İsmail Atakan
Ünverin, bölgeye de hizmet veren devlet hastanesine sahip Karamana neden
prematüre, yeni doğan ünitesi ve uzmanının çok görüldüğünü
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Karaman) Karaman
Devlet Hastanesinde kadın doğum polikliniğinde on beş gün
öncesine randevu alınamamaktadır. Yine, Karamanda yeni doğan
uzmanı neonatolog ve prematüre yeni doğan ünitesi de bulunmamaktadır.
Geçtiğimiz günlerde Karaman Devlet Hastanesinde
28 haftalık doğum yapan bir annenin evladı prematüre yeni
doğan ünitesi ve kuvözü olmadığı gerekçesiyle gece üçte
Konyaya sevk edilmiş ve bebek iki yüz iki gün sonra kaybedilmiştir.
Sağlıkta çağ atladık.
diyenlere soruyorum: Ülkemizde her 100 doğumdan 10unun prematüre
olması karşısında, bölgeye de hizmet veren bir devlet
hastanesine sahip Karamana neden bir prematüre yeni doğan ünitesi ve
uzmanı çok görülüyor?
Bilindiği üzere, erken doğumlar geciktirilerek
erken de olsa bebek için daha iyi koşullarda gerçekleşecek bir
doğumla ve prematüre bebeğin yoğun bakım sonrasında
yeni doğan uzmanının kontrolünde olmasıyla yaşama
oranı artırılabilmektedir. Öyleyse Sağlık
Bakanlığı Karamana neden duyarsız kalıyor?
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Sayın Kılavuz
14.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun,
kitap, gazete ve dergiden alınan KDVnin
sıfırlanmasının yayın dünyası açısından
olumlu gelişme olduğuna, sınav başvuru ücretlerinin
sıfırlanması ya da asgari düzeye indirilmesinin gençler
açısından atılacak önemli bir adım olacağına
ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; kitap, gazete ve dergiden alınan KDVnin
sıfırlanması yayın dünyası açısından çok olumlu
bir gelişmedir. Bu vesileyle Hükûmeti tebrik ediyorum.
Ancak KPSS, ALES, YDS gibi sınavlardan
alınan başvuru ücretleri her yıl artarak devam ediyor. Bu
sınavlara başvuran öğrenci kardeşlerimiz zaten
çoğunlukla iş hayatına henüz başlamamış,
dolayısıyla ya hiç geliri olmayan, ya da düşük bir gelire sahip
olan insanlardan oluşuyor. Öğrenci kardeşlerimizin
mağduriyet yaşadığı bu durumu dikkatlerinize sunmak
istiyor, sınavlardan alınan başvuru ücretlerinin de
sıfırlanmasının, eğer bu mümkün olmazsa asgari bir
düzeye indirilmesinin gençlerimiz için atılacak çok önemli bir adım
olacağını düşünüyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Fendoğlu
15.- Malatya Milletvekili Mehmet Celal
Fendoğlunun, yaşanılan eşitsizliği ve
mağduriyeti giderebilmek için POMEM başvuru
şartlarının değiştirilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
MEHMET CELAL FENDOĞLU (Malatya)
Teşekkürler Sayın Başkanım.
POMEM alımlarında Ölçme Seçme ve
Yerleştirme Merkezi tarafından lisans mezunları için 2017 veya
2018 yılları içinde yapılan KPSS lisans puanı P3 puan
türünden 60 istenirken ön lisans mezunları için P93 puan türünden 70 taban
puan istenmektedir. 4 Kasım 2018 tarihinde yapılan KPSS ön lisans
sınav sonuçları 28 Kasım 2018 tarihinde açıklanmış
olup 500 bin küsur aday 70 puan barajını geçememiştir. Polis
meslek eğitim merkezlerine (POMEM) alımlarda ön lisans mezunları
için KPSS 70 puan barajını geçemeyen adaylar iki yıl beklemek
zorunda kalmakla birlikte bu süre içinde polislik için yaş şartı
engeline takılmaktadırlar. Bu sebeple POMEM alımlarında
istenen KPSS puan şartının, lisans mezunları için istenen
60 taban puanına indirilmesi ve ön lisans KPSS sınavının,
lisans mezunlarında olduğu gibi her yıl yapılması ve polislik
yaş şartının 1 Ocak esas alınarak 32ye
çıkarılması yaşanılan eşitsizliği ve
mağduriyeti giderecektir. Bu hususları dikkate alarak POMEM alım
şartlarında gerekli değişikliğe gidilmesinin
gereğini arz ederim.
BAŞKAN Sayın Taytak, buyurun.
16.- Afyonkarahisar Milletvekili Mehmet
Taytakın, endüstriyel üretimdeki pazar payımızın erimemesi
için tarımsal verimliliğin artırılması ve çiftçilerin
beklentilerine cevap bulunması gerektiğine ilişkin
açıklaması
MEHMET TAYTAK (Afyonkarahisar) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Afyon Bolvadin ilçesinde bulunan Afyon Alkaloid
Fabrikası 25 bin ton çözülmemiş ve çizilmemiş haşhaş
kapsülü kapasitesine sahiptir. Ülkemiz dünya haşhaş ekim
alanının yaklaşık yüzde 48ine sahipken alkaloid ve
türevleri ihracımız yüzde 20lere ulaşamamaktadır. Hasat
alanı 2016 yılında 29.992, 2017 yılında ise 23.731
hektardır, her yıl hasat alanı düşmektedir. Tarımsal
üretim yetersizliği, fabrikanın kapasite kullanımını
ve talepleri zamanında ve yeterli olarak
karşılayamamasından dolayı pazar payımızı
sürekli kaybetmekteyiz. Tarımsal verimliliğimizi artırarak endüstriyel
üretim pazar payımızın erimesi önlenmelidir, çiftçilerimizin
beklentilerine cevap bulunmalıdır. Fabrikanın tekrar eski pazar
payına ulaşması için yetkililerin harekete geçmesini, bu konuda
atılacak tüm bu olumlu adımları destekleyeceğimizi beyan eder,
saygılar sunarım.
BAŞKAN Şimdi sayın grup başkan
vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
Sayın Akçay, buyurun.
17.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, 17
Şubat İzmir İktisat Kongresinin 96ncı yıl dönümü
vesilesiyle başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere şehitleri
rahmetle andığına, Dünya Para-Tekvando Şampiyonasında
dünya şampiyonu olan Fatima Kevseri tebrik ettiğine, orman muhafaza
memurlarının özlük haklarının iyileştirilerek insanca
yaşama şartlarına kavuşturulması gerektiğine
ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bu haftalık Genel Kurul
toplantılarımızın son günü olması nedeniyle 17
Şubat Pazar günü yıl dönümünü idrak edeceğimiz İzmir
İktisat Kongresini hatırlatmak istiyorum. Kurtuluş Savaşımızın
hemen sonrasında, 17 Şubat 1923 tarihinde yani henüz Cumhuriyet
kurulmadan evvel İzmirde Misak-ı İktisadi yani iktisat yemini
ilan edilmişti. 1923ten 2019a gelirken bu ilanın önemi bir kez daha
ortaya çıkmıştır. Mustafa Kemal Atatürkün kongrenin
açılışındaki şu sözleri, sadece 1923ün değil
20nci ve 21inci yüzyılın da temel iktisat politikası
olmalıdır: Türkiyemizi layık olduğumuz düzeye
eriştirebilmemiz için mutlaka ekonomimize birinci dereceden önem vermek
zorundayız. Çünkü, zamanımız tamamen bir ekonomi devresinden
başka bir şey değildir. Siyasi, askerî zaferler ne kadar büyük
olurlarsa olsunlar ekonomik zaferlerle
taçlandırılmamışlarsa meydana gelen zaferler devamlı
olamaz. Ekonomi demek, yaşamak için, mutlu olmak için, insan
varlığı için ne lazımsa onlar demektir. Ziraat demektir,
sanayi demektir, ticaret demektir, çalışma demektir, her şey
demektir. 21inci yüzyılın müreffeh Türkiyesini İzmir
İktisat Kongresi ruhuyla inşa etmeliyiz.
Bu vesileyle, başta Mustafa Kemal Atatürk ve
silah arkadaşları olmak üzere Kurtuluş
Savaşımızın aziz kahramanlarını, Türkiye
Cumhuriyetinin varlığı, birliği istikametinde can veren
aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Down sendromuyla doğan
13 yaşındaki Fatima Kevser, Dünya Para-Tekwando
Yarışmasında dünya şampiyonu olarak Türkiyenin gurur
kaynağı olmuştur. Türkiyeye bu büyük başarıyı
getiren Fatima Kevser evladımızı tebrik ediyorum.
Sayın Başkan, millî
varlığımız, zenginliğimiz ve
ormanlarımızın korunması için canla, başla mücadele
eden orman muhafaza memurlarımız mesleklerini ifa ederken hak
ettikleri maaş ve özlük haklarından mahrum kalmaktadırlar.
Örneğin, aynı bakanlık içinde Millî Parklar Genel Müdürlüğü
ile Orman Genel Müdürlüğünde görev yapan muhafaza memurları görevde
farklı yükselme statülerine tabidirler. Millî Parklar Genel
Müdürlüğündeki muhafaza memurlarının girebildiği idari
şube müdürlüğü ve saymanlık gibi kadrolara Orman Genel
Müdürlüğü muhafaza memurlarının girememesi haksız bir
uygulamadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Öte yandan, Adli Kolluk
Yönetmeliğinin icra kuvvetini oluşturan 5 unsuru Polis, Jandarma,
Sahil Güvenlik, Gümrük Muhafaza ve Orman Muhafaza olarak geçmekte ancak özlük
haklarında Polis, Jandarma, Sahil Güvenlik ayrı, Gümrük Muhafaza ve
Orman Muhafaza ayrı değerlendirilmektedir. Orman muhafaza
memurlarının da yıpranma payı ve 3600 ek gösterge
düzenlemesine dâhil edilmesi adilane bir yaklaşım olacaktır.
Sonuç itibarıyla, orman muhafaza memurlarının insanca
yaşamaya ve çalışma şartlarına
kavuşturulması sağlanmalıdır.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şimdi Halkların Demokratik Partisi Grubu
Başkan Vekili Fatma Kurtulan.
Buyurun Sayın Kurtulan.
18.- Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, HDP
belediyelerinde yaratılmak istenen zeminin eşit temsiliyet, halktan
geleni halka hizmet olarak geri vermek, belediyeleri rant alanı olmaktan
arındırmak olduğuna, HDPye saldırıların
arttığına, eşit temsiliyet ilkesi gereği 31 Marttaki
yerel seçimlerde HDP adaylarının yarısının kadın
olduğuna ve Leyla Güvenin talebine kulak verilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
FATMA KURTULAN (Mersin) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Seçimler yaklaşırken şimdiden HDPnin
başarısının ufukta görünmesiyle birlikte
saldırıların arttığını görmekteyiz. HDP
belediyelerinde yaratılmak istenen zemin, eşit temsiliyet, halka
dayalı, halktan geleni halka hizmet olarak geri götüren, belediyeleri rant
alanı olmaktan arındıran bir perspektiftir. Yerel yönetim
deneyimlerimizde açığa çıktı ki HDP bu stratejide
başarılı olmuştur. Saldırıların nedenini de
burada görmek doğru olandır.
Bizler kendi siyasi arenamızı kadınla
var ederken, kadın mücadelesi yürüten yerel mekanizmalarımız
iktidar tarafından tehdit olarak görüldü. Belediyelerdeki kadın
perspektifimizin yansıması olan eş başkanlık
sistemimiz hedef alındı. HDP bünyesinde kadına şiddetle mücadele
amacıyla kadın merkezleri, kadın
sığınakları, kadın emeği pazarları,
kadın politikaları daire başkanlıkları, kadın
müdürlükleri kayyum gasbı marifetiyle ne yazık ki
kapatıldı.
Gasp yoluyla biz kadınlardan
alınanları fazlasıyla geri alacağımız günler pek
yakındır. Erkeklerin koltuk yarışı, partilerin lider
merkezli yapılanmaları kadının kendisine yer
bulmasının önüne ne yazık ki geçmiştir. AKPnin 1.297 aday
açıklamasında, bunların sadece 24ünü kadın olarak görmek
vahim bir durumdur. CHPde açıklanan 842 adayın 44ü kadın yani
yüzde 5,23ü. MHPnin açıkladığı 750 adaydan sadece 14ü
kadın yani yüzde 1,86sı. İYİ PARTİnin
açıkladığı 122 adaydan 5i kadın yani yüzde 3,85i.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
FATMA KURTULAN (Mersin) Saadet Partisi de 261
adaydan sadece 2sini kadın olarak belirledi yani yüzde 0,77si. HDP yani
kendini bir kadın partisi olarak kabul eden partimizde, eşit
temsiliyet ilkesi gereği açıkladığımız 290
adayın yarısı erkek yani yüzde 50si.
Ülkemizde sevgi adına her ay ortalama
40ın üzerinde kadın öldürülmekteyken yerel yönetimlerde kadın
sayısını artırma ve kadına dayalı
çalışmaları kadın eliyle örmenin ne kadar önemli
olduğu bilinmelidir. Eşit temsiliyet ilkesiyle Adana Küçükdikilide
ve Urfa Viranşehirde belediye başkanlığı
yapmış olan Leyla Güven hem şeffaf, katılımcı bir
belediye inşa etmeyi başarmış hem de yerel yönetimlerde
yapılan toplu iş sözleşmelerinde kız çocuklarının
okula gitmesini engelleyen, eşine şiddet uygulayan çalışanlara
yaptırım içeren hükümlerin yer almasını
sağlamıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
FATMA KURTULAN (Mersin) Şimdi de Leyla Güven
99 gündür açlık grevindedir. Bu Meclisin bir üyesi olan Leyla Güvenin
Mecliste de kadın mücadelesini geliştireceğine inanıyoruz.
Talebine kulak verilsin, Leyla Meclisteki çalışmalarına bir an
önce başlasın diyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şimdi Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan
Vekili Özgür Özel
Buyurun Sayın Özel.
19.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 14
Şubat Sevgililer Gününü kutladığına, Meclisin sevgi dilini
terk etmemesi gerektiğine, 14 Şubat İdil Biretin Harika
Çocuklar Projesi kapsamında Pariste verdiği konserin 68inci
yıl dönümüne, 724üncü haftasında Cumartesi Annelerinin yirmi dört
yıl önce gözaltında kaybedilen Mehmet Şirin Maltu için adalet
istediğine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bugün 14 Şubat Sevgililer Günü. Bütün dünyada
yaşamı anlamlı kılan bir kavram hatırlanıyor,
sevgililer sevdikleriyle birlikte bir gün geçiriyorlar. Buradan sevgililer
gününü tüm Türkiye için kutlarken bir yandan da insanların birbirine
tahammülsüzlüğünün arttırıldığı, sevginin
azaldığı, kutuplaştırıcı,
ötekileştirici, kendinden olmayanları
şeytanlaştırıcı bir dilin
kullanıldığı Türkiye'de her geçen gün biraz daha fazla
insanların birbirine sevgi diliyle konuşmaya ihtiyaç duyduğunu
ve bunun toplumun hiçbir kesimine ve ülkemizin genel menfaatlerine ve
toplumumuzun tüm bireylerine karşı son derece önemli bir sorumluluğumuz
olduğunu hatırlatmak istiyoruz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak.
Sevgiyi konuşmayı ve sevgi dilini terk etmemeyi bu Meclisin
önümüzdeki günlerde mutlaka gündemine alması, bu konuda herkesin üzerine
düşeni yapması gerektiğini değerlendiriyoruz.
Bugün 14 Şubat, 1951de İdil Biretin 10
yaşındayken Sevgililer Gününde Pariste verdiği konserin de
yıl dönümü. Her vesileyle kötülenen, her vesileyle
aşağılanan o tek parti dönemi denen aslında hepimizin
ortak değerleri, başarılarının ve
başarısızlıklarının ortak olduğu bir dönemde
İdil Biret gibi bir çocuk Harika Çocuklar Projesi kapsamında Pariste
10 yaşında konser vermişti. Bir ülkenin bilime, sanata,
çocuklarına, gençlerine verdiği önemin sonucunun nasıl
alındığına dair bu örnekleri arttırmak da mümkün.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Modern sanata, pozitif
bilimlere kucak açan bir iktidar partisinden Mozart dinlemeyi zül addeden
meşrebi belli iktidar partisinin bugünlere geldiğine ve bunu da bir
övünç vesilesi olarak söylediğine dikkati çekmek gerekiyor. Biz buradan,
iyi ki İdil Biret var, iyi ki İdil Biretlerin ortaya
çıkmasını sağlayacak o dönemdeki Cumhuriyet Halk Partisinin
yaklaşımı vardı diyoruz. Bu, sanata yaklaşım,
yetenekli çocuklara yaklaşım ve sevgi diline yaklaşım
açısından son derece önemlidir. Bunun örnek alınması
gerektiğinin ve o her zaman kötülenen tek parti CHPsinin bu
başarısının altının çizilmesinin bugün önemli
olduğunu düşünüyoruz.
Sayın Başkan, son olarak, daha önce de
ifade etmiştik meydanlar, sokaklar onlara kapatıldıkça biz
Cumartesi Annelerinin sesini Meclise taşımaya devam edeceğiz
diye. 724üncü haftasında Cumartesi Anneleri, yirmi dört yıl önce
gözaltında kaybedilen Mehmet Şirin Maltu için adalet istediler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) 17 yaşındaki Mehmet
Şirin Maltu, Batmanın Kozluk ilçesine bağlı 15 hanelik
Zediya mezrasında yaşıyordu. 31 Ocak 1995 gecesi aralarında
kontrgerillanın da bulunduğu, kendilerini asker olarak tanıtan
birtakım kişiler, güvenlik güçleri panzerler eşliğinde
Maltu ailesinin evine baskın yaptı. Kimlik kontrolü yapan askerler
Mehmet Şirin Maltuyu dışarı çıkardılar. Sabah
dörde kadar köydeki bütün evlerden, açık alanda işkence gören Mehmet
Şirin Maltunun çığlıkları duyuldu. Ardından
Şirini alıp götürdüler. Aile, baskına katılan Bekirhan ve
Kozluk Jandarma Karakoluna başvurdu ancak onlara çocuklarının
gözaltında olmadığı söylendi. Aynı tarihlerde Batman
Komando Taburunda gözaltında tutulan bir kişi serbest bırakılınca
Maltu ailesine Mehmet Şirini taburda gördüğünü ve altı gün
boyunca birlikte gözaltında tutulduklarını
anlatmıştı. Mehmet Şirin Maltunun akıbetinin
açığa çıkarılarak gözaltında kaybedilmesinde
Bitiriyorum Başkanım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
sorumluluğu olan tüm
görevlilerin adil bir yargılama faaliyeti sonucunda
cezalandırılmasını istiyoruz, bu konuda yargıyı
göreve davet ediyoruz. diyor Cumartesi Anneleri.
Bu annelerin yakarışını dile
getirebilecekleri bir meydanın, bir toplantının, bunu
söyleyebilecekleri bir alanın kendilerine çok görüldüğü bir
Türkiyeyi iktidar partisi yaşattığı için kendilerini
kınıyoruz. Cumartesi Anneleri özgürce açıklamalarını
yapacakları güne ve onlar adalete kavuşup da açıklama yapmaya
gerek duymadıkları güne kadar onların sesi olmaya, korkmadan,
çekinmeden onların arkasında ve yanında durmaya devam
edeceğiz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şimdi gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları
vardır.
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Başkanlıkça, Kocaeli Milletvekili
Fatma Kaplan Hürriyetin, TBMM Başkanlık Divanı Kâtip
Üyeliğinden istifa ettiğine ilişkin yazısının
(4/20) 14/2/2019 tarihinde Başkanlığa ulaştığına
ilişkin yazısı
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Kocaeli
Milletvekili Sayın Fatma Kaplan Hürriyetin kâtip üyelikten
istifasına ilişkin yazısı 14/2/2019 tarihinde
Başkanlığımıza ulaşmıştır.
Bilgilerinize sunulmuştur.
İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ PARTİ Grubunun, 5/2/2019
tarihinde Ankara Milletvekili Şenol Bal ve arkadaşları
tarafından, siyasi yozlaşmanın ve siyasi yolsuzlukların
sebeplerinin, sosyal ve ekonomik boyutlarının
araştırılması, gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 14 Şubat 2019 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
14/2/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu, 14/2/2019 Perşembe
günü (Bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19'uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasına saygılarımla
arz ederim.
Yavuz
Ağıralioğlu
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Ülkemizde son yıllarda siyasal
yozlaşmanın ve siyasi yolsuzlukların hiç olmadığı
kadar arttığı görülmektedir. Toplumun demokrasiye ve devlete
olan güven duygusunun zaafa uğramasına neden olan siyasetteki
yozlaşmanın bir an önce önüne geçilmesi gerekmektedir. Siyasi
yozlaşmanın ve siyasi yolsuzlukların sebeplerinin, sosyal ve
ekonomik boyutlarının araştırılması, gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla 5/2/2019 tarihinde Ankara Milletvekili
Şenol Bal ve arkadaşları tarafından Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırma önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak
görüşmelerinin 14/2/2019 Perşembe günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere öneri sahibi İYİ PARTİ Grubu adına Ankara
Milletvekili Şenol Bal.
Buyurun Sayın Bal. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ŞENOL BAL
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Kıymetli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisi olarak siyasi ahlaktaki bozulmalar sebebiyle siyasi
yozlaşmanın geldiği durumu ele almak ve araştırmak
zorundayız 27nci Dönem milletvekilleri olarak. Evet, Türkiye Büyük Millet
Meclisi hem yasama hem de denetleme organıdır. Geniş anlamda
siyasi yozlaşma, siyasal karar alma mekanizması içinde rol alan
aktörlerin çıkar sağlamak amacıyla mevcut hukuki, ahlaki, dinî
ve kültürel normları ihlal etmeleridir. Siyasal yozlaşma ve
yolsuzluklar karşımıza rüşvet, zimmet, irtikâp, kara
paranın aklanması, dolandırıcılık, emniyeti
suistimal, rant kollama, oy ticareti, kayırmacılık,
aşırı vaatte bulunma, yalan, iftira, siyasal dalavere, Anayasa
ihlali, politik faaliyetlere harcanan paranın kaynağının
gizli tutulması ve hukuka aykırı dinlemeler, politik bilgi
sızdırmalar, hediye alma gibi eylemler olarak ortaya
çıkmaktadır. Toplumun demokrasiye ve devlete olan güven duygusunun
zaafa uğramasına neden olan siyasetteki yozlaşmanın bir an
önce önüne geçilmesi gerekmektedir.
İSMAİL TAMER (Kayseri) İdris Naim
Şahini almışsınız, ondan daha yozlaşma olur mu?
ŞENOL BAL (Devamla) Ülkemizde her konuda
siyasal yozlaşmayı fazlasıyla yaşıyoruz Sayın
Milletvekili.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Esas
yozlaşma bu değil mi?
BAŞKAN Sayın Tamer
ŞENOL BAL (Devamla) Günümüz Türkiyesinde
siyasetin en önemli zenginleşme araçlarından biri olduğuna,
siyasetin özünün siyasi iktidarın getirdiği rant arama faaliyetine
indirgendiğine ilişkin yaygın bir kanı var ki bu kanı
haksız değil.
Değerli milletvekilleri, siyasal yozlaşma
toplumu, devleti kemirir, sosyal ahlakı bozar, kaynak israfına yol
açar, ekonomik dengeleri ortadan kaldırır. Gelir
dağılımını olumsuz etkiler, halkı devletinden soğutur,
çatışmaları tetikler, dayanışmayı ve millî
birliği yok eder. Yani gerçek sorunumuz, koltuk bekası değil,
eğer bu böyle devam ederse sosyal çözülmenin sonucunda devlet
bekasıdır.
Hırsızlık, rüşvet, adam
kayırma azalmadı, hatta zirve yaptı ama bu nevi işler
mümkün olduğunca suç olmaktan ve ayıp olmaktan çıkarıldı.
Hangi yolsuzluğun üstüne gidildi? Her şey ortada. Yaptırım
nerede? Kör kuruşun hesabını soran devlet
anlayışından Görmedim, duymadım, bilmiyorum. diyen bir
devlet bürokrasi anlayışına nasıl gelindi?
Tokmak sarayın elinde, davul Meclisin boynunda ise
böyle bir ucube sistemde siyaset olmadığı kadar
yozlaşıyor. Seçim harptir, harp hiledir, hile de mubahtır.
mantığıyla her türlü ahlak dışılığa
peşin kılıf hazırlanmışsa, orada ahlak
kuralları geçerli olmuyor sayın milletvekilleri. Sade yurttaşa
yasayı bilmemek mazeret olmazken Anayasa ve yasaları göz göre göre
ihlal eden devlet yöneticileri varsa, Anayasa, kanunlar ve hukuk ayaklar
altına alınıyorsa siyasal yozlaşma apaçık
ortadadır.
Bakanlık yapmış, Meclis
Başkanlığı yapmış bir kişinin oy uğruna
vatandaşlara cennet vadetmesi siyasi ahlaka uygun mudur?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Orduda takla atan uygun
mudur?
ŞENOL BAL (Devamla) Hiçbir kanuni
altyapısı olmadan Askerî tesisleri yirmi beş
yıllığına devrettim. demek hangi ahlak değerlerine ve
devlet adamlığına sığar? Kamu İhale Kanununu 190
kere değiştirerek devletin tüm değerlerini yandaş firmalara
peşkeş çekmek hangi ahlak kurallarıyla açıklanır? Bir
siyasetçinin dün söylediğini ertesi günü yüzü kızarmadan
yalanlaması nasıl açıklanır? Milletvekillerini özel durum
ve zaaflarından faydalanıp transfer etmek hangi ahlak
kurallarıyla açıklanabilir? Muhalif olarak görülen herkese
vicdansızca iftira atmak hangi vicdana sığar? Seçim kazanmak
uğruna devletin gücünü kullanarak vatandaşları sosyal
yardımların kesilmesiyle korkutmak, işten atılma ve
alınması konusunu hissettirmek en büyük siyasi ahlaksızlık
değil midir? Kazanmak uğruna, kendi vatandaşlarını
kutuplaştırmak, kamplaştırmak, birbirine düşman etmek
hangi ahlaklı siyasetin kuralıdır?
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) On beş vekili alan
sizsiniz, bize bunu diyemezsiniz. İdris Naimi alan sizsiniz, bize bunu
diyemezsiniz.
ALİ ŞEKER (İstanbul) İdris
Naim sizin bakanınızdı. Tencere dibin kara, sizinki ondan kara.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) İYİ PARTİ
aldı, size ne oluyor Sayın Şeker?
BAŞKAN Sayın Bal, süre istiyor musunuz?
ŞENOL BAL (Devamla) Devam edeceğim
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Yani otomatik olmuyor da onun için
soruyorum.
Buyurun.
ŞENOL BAL (Devamla) Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi, devletin kuruluş
ilkelerine, Türk milletinin ortak değerlerine, Türkiye'nin huzuruna ve
kardeşliğine, Parlamentonun itibarına ve yetkilerine ve
siyasetin ahlakına bir an evvel sahip çıkmak zorundadır. Bunu
ülkenin geleceği için yapmak zorundayız. Parlamentonun ve siyasetin
itibarının korunması, kamu vicdanını rahatsız
eden konularda Meclisin ahlaki bir duruş sergilemesiyle mümkündür.
Demokratik rejimin geleceğinin en büyük teminatı siyaset kurumunun
fazileti ve ahlaki yapılanmasıdır. Bu yüzden, bu Meclis
araştırması önergemizin siz sayın milletvekilleri
tarafından desteklenmesini ve Meclis araştırması
komisyonunun oluşturulmasını arz ediyorum.
Teşekkür ediyorum dinlediğiniz için
Sayın Başkan. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
kayda geçsin diye söylüyorum. Kıymetli vekilimizi dinledik keyifle.
Dediklerinin hepsinin altına imza atmak isteriz ancak samimiyet yüzde
gözükür, gözde gözükür. Siz daha dün hakkında FETÖ iddiası olan,
kovulan bir bakanı aday yapacaksınız ilinizde
ŞENOL BAL (Ankara) Ben cevap vereceğim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
bunun
dışında, 15 vekili günübirlik alacaksınız, geri
göndereceksiniz, sonra da benzer argümanlarla siyasi ahlaktan bahsedeceksiniz.
Hadi oradan diyorum ben.
ALİ ŞEKER (İstanbul) İdris
Naim Şahini Bakan yapan sizsiniz.
ŞENOL BAL (Ankara) Sataşma var
Sayın Başkan, ben cevap vereceğim.
BAŞKAN Öyle bir cevap verme yok. Neye göre,
60a göre mi, sataşmaya mı?
ŞENOL BAL (Ankara) 60a göre.
BAŞKAN Sayın Balın mikrofonunu
açalım.
ŞENOL BAL (Ankara) Sayın Bülent Turan
Beyin söylediği şeye cevap vereceğim.
Lütfen, mikrofonu açar mısınız
Sayın Başkan.
BAŞKAN Açık mikrofon.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Açık, açık,
duyuyoruz.
ŞENOL BAL (Ankara) Duyuyor musunuz?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Evet, duyuyoruz.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
20.- Ankara Milletvekili Şenol Balın,
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın yerinden sarf ettiği bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ŞENOL BAL (Ankara) Ama kayıtlara geçsin,
millet de duysun.
Sayın Bülent Turan, evet, bir şeyden
bahsettiniz, bir bakanın adayımız olmasından. Sizin daha
önce bakanlığınızı yapmış, FETÖyle
suçlanıyor güya
Madem öyle, Sayın Bülent Turan, o ne kadar
FETÖcüyse Sayın Cumhurbaşkanı da o kadar FETÖcüdür, bunu bilin
veya şu anda, hâlen burada geçmişteki milletvekilleri ne kadar
FETÖcüyse o söylediğiniz zat da o kadar FETÖcüdür. Eğer FETÖcüyse
niçin soruşturma açıp içeri almıyorsunuz elinizde yargı?
İstediğinize damgayı vuruyorsunuz.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) - Çünkü hepiniz
FETÖcüsünüz zaten, doğuştan.
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Suç
ortaklığınız vardı da afişe olmasın diye mi
yapıyorsunuz?
ŞENOL BAL (Ankara) Yani eğer FETÖcülük
böyle değerlendiriliyorsa siz de kendinize bir aynayı tutun. Biz
bilmeyiz devletin elindeki belgeleri, bilgileri. Bizden aday adayı olmak
istemişse ve eğer hakkında soruşturma
açılmamışsa, hakkında soruşturma yoksa olabilir,
herkes aday olma hakkına sahiptir.
KEMAL ÇELİK (Antalya) - 15i anlat, 15i.
ŞENOL BAL (Ankara) Ha, 15, onun da yolu
kesildiği için, sağ olsun CHP bize ödünç vermiştir ve çok
hızlı bir şekilde de milletvekilleri geri dönmüştür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bal.
ŞENOL BAL (Ankara) - Böyle bir şey yok,
herkesi kandırma hakkına sahip değilsiniz, algı yönetiminiz
artık bitmiştir.
BAŞKAN Sayın Bal, süre bitti.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan...
BAŞKAN Sayın Turan, söz talebiniz var.
Buyurun.
21.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
Ankara Milletvekili Şenol Balın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
adaylarını kendilerine yakıştırıyorlarsa
hayırlı olsun, diyecek lafımız yok.
Biz FETÖyle ilgili meselede gazeteleri
kapatılırken ilgili şahsın takla atarak oraya gidip
nasıl direndiğini, nasıl O gazeteyi kapatamazsınız,
nasıl Bu bankayı kapatamazsınız. diye kavga ettiğini
biliyoruz. O yüzden yolumuzu ayırdık.
ŞENOL BAL (Ankara) Açın o zaman
soruşturmayı.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bu konuda FETÖye
karşı dik duran kim varsa bugün burada, dik duramayan kim varsa
kayboldu gitti. O kaybolanları alıp aday yapmayı
yakıştırıyorlarsa bir daha diyorum, hayrını
görün, biz razıyız bundan.
Teşekkür ederiz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
İSMAİL KONCUK (Adana) Soruşturma
açtınız mı niye açmadınız?
ŞENOL BAL (Ankara) Soruşturma
açacaksınız.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hayrını görün,
rahatız, yakışır size, yakıştı size.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Siyasi
ayağını niye açmadınız, korkaksınız, hepiniz
FETÖcüsünüz. Siyasi ayağını niye açtıramazsınız?
Korkaksınız, hepiniz FETÖcüsünüz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sensin o, sensin o.
Sayın Başkan...
BAŞKAN Sayın Turan...
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
sayın vekilin oradan grubumuza karşı ithamını aynen
reddediyoruz. Herkes biliyor ki FETÖye karşı en çok dik duran grup
bu gruptur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar,
İYİ PARTİ sıralarından gülüşmeler)
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Çok komik
oluyorsun, çok komik. Senin resmin yok mu FETÖyle, hanginizin resmi yok?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bu grup bu işi
yaparken sabaha kadar MİT Kanunu geçirilirken, MİTe
dokunamazsın. derken, dershaneler kapatılırken, onların
bankası, gazetesi kapatılırken kendisi neredeydi?
ŞENOL BAL (Ankara) Biz mücadele ediyorduk o
dönem.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Oradan
bağırıp da Sen FETÖcüsün demek doğru değil.
Çıkın meydana görelim, Sayın Başkan.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Biz onlarla hiç
beraber olmadık, siz oldunuz, hep beraber oldunuz, hepiniz FETÖcüsünüz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan...
BAŞKAN Sayın Özel...
22.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
teşekkür ederim.
Sayın grup başkan vekili
yaptığı konuşması sırasında İYİ
PARTİyi suçlarken 15 milletvekilinin alınıp verilmesini de
eleştirdi. Cumhuriyet Halk Partisi olarak şunu hatırlatmak
isteriz: Bir seçime gidiliyor. Gidilirken birilerinin gözü öyle
kararmış ki partisinin 3 kurucusundan biri ve bir önceki
Cumhurbaşkanının bahçesine helikopterle Cumhurbaşkanı
Yardımcısı ve Genelkurmay Başkanı iniyor. Aday olma
ihtimaline karşı, apoletlerle, helikopterlerle bir darbe
gerçekleştiriliyor. Daha sonra, bir partinin seçime girmesi çeşitli
yollar denenerek YSK tarafından cumartesi günü engelleniyor, pazartesi
gününe hazırlık yapılıyor.
İSMET YILMAZ (Sivas) Engellenmedi, o an karar
verilmedi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Biz CHP olarak 15
milletvekilimizi demokrasi yolculuğuna çıkardık. Verdik mi?
Verdik. Verdiysek resmî, hukuki ve karşımızda Türkiye'nin
meşru bir partisine 15 vekil verdik. Sizin gibi, Fetullah Gülene bilmem
kaç tane vekil kontenjanı vermedik hiçbir zaman. (CHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Turan
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bir daha diyorum: O tarz
15 vekili gönder ağlayarak, al geriye bunu tekrar ağlayarak
Bu
tarzı doksan yıllık partilerine
yakıştırıyorlarsa yakıştırsın, hayrolsun.
Kaldı ki o seçimlerde yüzde 25 olan oyları
yüzde 20ye düştü. Eğer bu, demokrasinin bir adımıysa
halkın bunu takdir etmesi lazımdı; tam tersine, halk, kendi
seçmeninden de vazgeçerek oyunu azalttı sayın hatibin partisinin.
ŞENOL BAL (Ankara) Oyununuzu bozduk,
oyununuzu.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) O milletvekilleri ne
hâle düştü seçim bölgelerinde, bilen yok.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sathi açıklamalar
ya.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan,
verdiği rakamlar doğru olmadığı gibi, çok açık
olarak şu var: Eğer böyle bir muhasebeye girecekseniz, o 15lilerle
bir partiyi dışarıda bırakırken ya da bir yere
helikopter yollarken ve daha sonra o 15 demokrasi kahramanına
ağız dolusu küfürleri burada ve meydanda lideriniz ettikten sonra,
Parlamentodaki çoğunluğunuzun salt çoğunluğu kaybetme
noktasına geldiğini size hatırlatırız. Biz o
seçimlerden vekil sayımızı artırarak, siz o seçimlerden
vekil sayınızı azaltarak çıktınız. Herkes bunu
böyle bilsin. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) O 15 arkadaş
demokrasi kahramanıysa İYİ PARTİye geçmeyen Özgür Bey ne
kahramanıydı o zaman Sayın Başkan? (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Arkadaşlar, âşık
atışmasına dönüştü bu.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - O 15 arkadaş
gözyaşlarıyla giderken Türkiye'nin, Avrupanın en köklü,
dünyanın 3üncü, geçmişi tarihe dayanan partisinden gitmenin büyük
bir hüznünü ama demokrasiyi kurmuş parti olarak demokrasiye hizmetin
kıvancını yaşadı. Giderken de pişman
değildiler, dönerken de olmadılar.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hayırlı olsun
Sayın Başkan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) 15ler demokrasi
kahramanıdır. Onlar sayesinde burada bir grup daha ortaya
çıkmıştır ve size de gerektiğinde haddinizi onlar da,
biz de bildirmeye devam edeceğiz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
had bildirme makamı burası değil, haddi millet bildirir. Bu
ifadeyi reddediyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) 31 Martı bekle o zaman,
haddi millet bildirecekse.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bu gruba terör, darbe,
kimse had bildiremedi, onlar da bildiremez.
ŞENOL BAL (Ankara) Hadi oradan!
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Ağıralioğlu
23.- İstanbul Milletvekili Yavuz
Ağıralioğlunun, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ve
devletin iftira değil icra makamı olduğuna, demokrasinin
tıkanan kanallarını açma mesuliyeti omuzlarında olan AK
PARTİnin bu mesuliyete uygun davranamamasından doğan
tıkanıklığı açma sorumluluğunun CHPye
düştüğüne ilişkin açıklaması
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, bu Meclis açıldığı günden beri
muhalefetin iktidara resimler göstererek Siz eskiden PKKlılarla ve
FETÖcülerle beraberdiniz. mukabelemize, iktidar da bize Biz eskiden bunlarla
bir ara oturduk ama siz hâlâ oturuyorsunuz. sitemlerine konu olacak cümleler
kuruyor.
Mevzu şu: Devlet, icra makamıdır,
iftira makamı değildir. Memlekette kimin FETÖcü olup
olmadığını belirlemek, bununla ilgili adli bürokrasiyi
çalıştırmak, FETÖcülerle irtibat ve iltisakı olanları
cezalandırmak, hak edeni kodese, hak etmeyeni iadeiitibarla eski mercisine
götürme borcu altında olan Hükûmetin, devlet yönetmeyi miting
meydanlarında ağlamak zırlamak gibi takdim edecek
olmasından çıldırıyoruz artık biz. Bu adam FETÖcüyse
bizim Parlamentoda siyasi irademizin, vizyonumuzun kendi hissesine
düşürdüğü sorumluluğu taşımak için bizden aday
olmayı göze almışsa, aday olana kadar gıkı
çıkmayıp aday olduktan sonra FETÖcüdür. diye Mecliste
bağırmak nedir arkadaşlar ya? Devlet böyle mi yönetilir? Devlet
dediğiniz cihaz ilk defa elinde böyle bir topluluk görüyor.
Devlet şöyle yönetilir arkadaşlar: Bizim
elimizde istihbarat kurumlarının verdiği raporlar yok. Bizim
elimizde telefon dinleme kayıtları yok. Bizim elimizde ilgili
vesikaları bürokrasiyi hareket ettirecek şekilde delillendirme
imkânı yok. Kendi grubumuz da dâhil avazımız
çıktığı kadar bağırıyoruz: Bizim içimizden
bir Allahın kulu varsa FETÖcülerle irtibatlı, iltisaklı, bu 15
Temmuz şerefsizliğine -affedersiniz- bulaşmış bir tane
namussuz varsa bunu bulacaksınız, cezalandıracaksınız
ama olmadığı hâlde, hızınızı alamayıp
seçim sonuçlarını yöneteceğiz diye
Müslümanlığınıza kıymanın, Türk devletini
adaletsizlikle örseletmenin bir limiti olur. Yeter artık, kendinize gelin!
Yeter artık, kendinize gelin!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın
Ağıralioğlu.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Biz, 15 Temmuz alçaklığının içerisinde bize, Türk
milletine, Türk devletine suikast etmiş bu alçaklar topluluğuna mermi
tahsis etmedik. Bu Meclis dâhil, Emniyet Müdürlüğümüz dâhil, şehit
olmuş Özel Harekâtçı polislerimiz dâhil, bunlara bu
alçaklığı yapan, bu izzetsizliğe bulaşmış
namussuzlara makam, mevki tahsis etmedik, bunların atama kararnamelerinin
altına imza atmadık, imza sahibi olmadık. Şimdi, bütün
bunlar olup biterken hiç değilse hissenize devlet olmanın ciddiyeti
şunu düşürsün, istirham edelim, biraz kızalım size,
şöyle yapın arkadaşlar: Bulun FETÖcü, Mecliste
konuşmayın, götürün mahkemelere verin, deyin ki Arkadaşlar,
temizliyoruz, Türk devletini temizliyoruz, bürokrasiyi temizliyoruz, adli
bürokrasiyi temizliyoruz, orduyu temizliyoruz. Temizlediklerinizi, bu mevzuyu
siyaset malzemesi yapmaktır sizi bu şekilde konuşmamıza
muhatap eden.
Dolayısıyla, 15 Temmuza gelene kadar bir
şey, geldi 15 vekili nereden aldınız? 15 vekili şuradan
aldık: Tek adamlıkla, demokrasi dışı yollara tevessül
etmekle itham ettiğiniz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Bitireceğim Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
15 Temmuzdan sonra ve evvelinde dilimize pelesenk ettiğimiz bir şey
vardır, sağ siyasetin münhasıran, kaldı ki millî görüş
geleneği hususi olarak kavga etmemiştir, CHPyle biz kavga ettik,
biz. 1980 öncesinde vatan için, millet için onlar bize, biz onlara, biz
salladık, siz yoktunuz. Siz o zaman bizim kavgamızın içinde
bile
Sizin geleneğiniz, içinden çıktığınız
gelenek biz kavga ederken bile başka bir şeyin içindeydiniz.
Şimdi, dolayısıyla, şunu söylüyoruz: Herkes
değişiyor yani 1980 öncesinde olan ile 1980 sonrasında
bulduklarımız değişiyor. Siz kendinize değişmeyi
hak gördünüz, bize de görün, başkalarına da görün. Şunun için
arz ediyorum bunu: 15 vekilin bize geçişi
Demokrasi için önü
tıkanmış bir kadroydunuz siz, önünüz kesildi Mebus bile
olamaz. Muhtar bile olamaz. denilen bir adam olarak siyasete
başladı Tayyip Bey. Yani demokrasinin tıkanan
kanallarını açma mesuliyeti olan adamdır Tayyip Erdoğan.
Kendi yönettiği ülkede bir siyasi partinin demokrasi yolu
tıkanmışken kendi hissesine bunu açmak düşecek olan
adamdır Tayyip Erdoğan.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) -
Böyleyken antidemokratiklikle suçladığı CHPnin bize 15 vekil
vermesi CHPnin değil, AK PARTİnin ayıbıdır. 3 defa
kapatılmış bir siyasal geleneğin
BAŞKAN Sayın Başkan
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Başkan, aç, bitireceğim, istirham ediyorum.
BAŞKAN Buyurun.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
15 vekil bize verdi diye suçladığınız CHP, darbecilikle
suçladığınız CHPdir. 15 vekil bize verdi diye demokrasiyi
açmakla suçladığınız CHP, sizin liderinizin, Recep Tayyip
Erdoğanın siyaset yapmasına imkân verme iradesini koyandır
arkadaşlar, gözünüze kurban olayım.
Bu meseleleri konuşurken şöyle yapmak lazım:
Ben bu meseleleri konuşurken de iğneyi, çuvaldızı
ayırmadan önce kendime saplamayı bilirim. Burada 15 vekil geldi de
biz bunlara para mı verdik? Bu 15 vekil geldi de biz bunların bize
gelmesi karşılığında bir maddi ikbal mi vadettik
bunlara? Ortada yapılan şey basit olarak şudur: Demokrasinin
tıkanan kanallarını açma mesuliyeti omuzlarında olan AK
PARTİnin bu mesuliyete uygun davranamamasından doğan
tıkanıklığı açmak CHPye düşmüştür. Tek
adamlıkla suçladığınız CHPnin, ihtilale
bulaşmakla suçladığınız CHPnin bize
yaptığı iyilik, bize iyilik, sizin de ayıbınız
oldu. Bunun sorumluluğuna cümle kurmanız gerekirken bu işi böyle
Güneş Motele falan getiriyor olmanızı sizin de siyasi
duruşunuza yakıştıramıyorum. (İYİ PARTİ
ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 15.14
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.33
BAŞKAN: Başkan Vekili Mustafa ŞENTOP
KÂTİP ÜYELER: Burcu KÖKSAL(Afyonkarahisar), Bayram
ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 53'üncü
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
İYİ PARTİnin Grup önerisinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- İYİ PARTİ Grubunun, 5/2/2019
tarihinde Ankara Milletvekili Şenol Bal ve arkadaşları
tarafından, siyasi yozlaşmanın ve siyasi yolsuzlukların
sebeplerinin, sosyal ve ekonomik boyutlarının
araştırılması, gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 14 Şubat 2019 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Söz sırası Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Batman Milletvekili Mehmet Ruştu
Tiryakiye aittir.
Buyurun Sayın Tiryaki.
HDP GRUBU ADINA MEHMET RUŞTU TİRYAKİ
(Batman) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; siyasal
yozlaşmanın ve siyasi yolsuzlukların
araştırılması, toplumun demokratik düzene olan güveninin
zaafa uğramasına neden olan siyasetteki yozlaşmanın önüne
geçilmesi amacıyla Meclis araştırması açılması
önergesi üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce açlık grevinin
99uncu gününde olan Sevgili Leyla Güvene buradan bir sevgi, selam göndermek
isterim. Maalesef, Meclisimiz hâlâ Leyla Güvene sağır, Leyla Güvene
dilsiz ve bu konuda çözüm oluşturabilecek bir adım atmış
durumda değiliz. Leyla Güven her gün eriyor. Umarım bu Meclis bir
sorumluluk alır ve bu sorunu bir an önce çözer.
Şimdi, bu yolsuzluk ve yozlaşma meselesi o
kadar ciddi ki, ben siyasetin finansmanı ve şeffaflık üzerine
hazırlanmış, uluslararası örgütlerle birlikte
hazırlanmış akademik bir raporun ön sözünü okuyacağım,
diyor ki: Siyaset ve yolsuzluk; bu ikili uzun bir zamandır kol kola
ilerliyor. Siyasiler ve siyasi partiler sadece sade vatandaşın
gözünde değil, bu konuyu araştıran kurumlar ve yolsuzluğu
ölçen endekslerde de olağan şüpheliler arasında bulunuyor.
Siyaset alanında yolsuzluk sadece bizi yönetmesi için vekâlet
verdiğimiz kişi ve kurumlara sağlanan usulsüz özel çıkarlar
dolayısıyla değil, siyasetin yapılış şekil
ve yöntemlerinin ve yanlış yönlendirmeyle gelecek kararların
hayatımızı bire bir etkileyecek sonuçlar doğurması
dolayısıyla da önemli. Raporun giriş cümlesi tam olarak böyle.
Bu durum, gerçekten, siyasal yozlaşma ve siyasi yolsuzluklarla mücadelenin
ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösteriyor.
Gerek Anayasa gerek Siyasi Partiler Yasası
uyarınca, siyasi partiler demokratik toplumun vazgeçilmez unsurları
olarak tanımlanıyor. Üzülerek belirtmek isteriz, toplum siyasi
partilere saygı duymuyor, toplum siyasete saygı duymuyor. Ortalama
bir yurttaş şöyle düşünüyor: Herhangi bir kamu kurum veya
kuruluşuna işiniz düştüğü zaman, neredeyse herkes merkezî
yönetimin veya yerel yönetimin, özellikle siyasi yönetimin icazeti olmadan
hiçbir sorununu çözemeyeceğini düşünüyor. Kuşkusuz, demokratik
bir siyasi partiler yasasının olmaması, siyasetin
finansmanının şeffaf olmaması, siyaset kurumunun kirli ve
yozlaşmış ilişkileri geliştirmesine yol açıyor.
Dolayısıyla ve öncelikle, Siyasi Partiler Yasasının
demokratik işleyişe olanak verecek biçimde ve bu bakışla
yeniden düzenlenmesi gerekiyor.
Bir o kadar önemli olan ikinci adım: Siyasetin
finansmanının şeffaflaştırılması ve hesap
verilebilir bir hâle getirilmesi gerekir. Bakınız, siyasi
iktidarların yaptığı harcamaların önemli bir bölümünün
hazine yardımıyla karşılanması mümkün gözükmüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Toparlıyorum Başkan.
Bu yüzden kampanya harcamalarının
kaynaklarıyla birlikte kamuoyuna açıklanması siyaset kurumuna
olan güveni de artıracaktır.
Son olarak, öteden beri siyaset ile
şeffaflık açısından altı çizilen bir diğer
başlığı söylemek isterim; o da siyaset ve medya
ilişkisidir. Siyasetin şeffaflığından söz edilebilmesi
için özgür ve tarafsız bir basının olması gerektiğini
herkes kabul etmektedir. Yalnız, Türkiyede özgür ve tarafsız bir
basından söz edilemez.
Uluslararası kuruluşların
hazırladığı basın özgürlüğü raporları var.
Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara geldiği 2002 yılında
Türkiye, basın özgürlüğü sıralamasında 99uncu
sıradaydı, 2018 yılında 180 ülke arasında basın
özgürlüğü açısından 157nci sıradayız. 157nci
sırada olan bir ülkenin basın kurumunun, basın
kuruluşlarının siyaset kurumunu denetlemesi mümkün
değildir. Bu sorunların çözülmesi için siyasetin finansmanı,
Siyasi Partiler Yasasının demokratikleştirilmesi ve
medyanın özgür ve tarafsız bir hâle getirilmesi gerektiğini
söylüyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına İzmir Milletvekili Mahir Polat.
Buyurun Sayın Polat. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MAHİR POLAT (İzmir)
Sayın Başkan, Sayın Divan, yüce Meclisimizin değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün 14 Şubat. Memleketimizde birbirini seven
tüm gençlerimizin ve gönlü genç olanların Sevgililer Gününü kutlayarak
başlayayım.
İYİ PARTİnin siyasi yozlaşma
üzerinde vermiş olduğu grup önerisi üzerinde söz almış
bulunmaktayım.
Siyasi yozlaşmaya, siyasette dejenerasyona
dur diyebilmek için bugün görevinden istifa eden Fatma Kaplan Hürriyeti ve
İsmail Oku saygıyla buradan selamlıyorum, kendilerine bu
dejenerasyona dur dedikleri için teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, siyasetin bir zarafeti,
bir nezaketi vardır. Memlekette derler ki: Balık baştan kokar.
Biz ilk buraya geldiğimiz gün bir sayın milletvekilinin Anayasaya
sadakat üzerine yemin etmeye başladığında
yuhalanmasıyla birlikte siyasetteki yozlaşmasının nereye
geldiğini gördük. Yine bu Meclise geldiğimiz günden beri FETÖyle
ciddi bir mücadelenin yapıldığını iktidar
milletvekilleri, Meclisin 1inci partisinin milletvekilleri de ciddi iddia
ettiler. Bugüne kadar siyasi ayağının
araştırılmasıyla ilgili herhangi bir şey
yapmadılar. Bunu da siyasi yozlaşmanın bir kanıtı olarak
görüyorum.
Meclisin 1inci partisinin ve aynı zamanda
Cumhurbaşkanın buradaki bütün parti genel başkanlarıyla
ilgili söylemiş olduğu sözleri buradan zikretmek çok doğru
bulduğum bir şey değil fakat bunun da nelere yol
açtığını hep beraber görüyoruz. Kabinede beraber görev
yaptığı bir eski sayın bakanın, kendi adayına oy
isterken dinimizi de siyasete alet ederek bir cennet beratı
olacağını -kendi adaylarının desteklenerek- söylemesi;
hemen arkasından, bir sayın eski bakan söyler de İzmir Esnaf ve
Sanatkârlar Kooperatifi Başkanı buradan ödev bilir, AK PARTİye
oy vermeyeni Allah çarpar. der. Bu da siyasi yozlaşmanın nereye
kadar geldiğinin ciddi bir göstergesidir.
Siyasette yozlaşmanın topluma ve devlete
sirayet etmesiyle toplumun yapısının nasıl bozulduğunu,
köşe dönmeci anlayışların, stokçuluğun sizler
tarafından ortaya konduğunu görmekteyiz. Biz devlette liyakatle
yükselmeyi hep söyledik, söylemeye devam ettik. Ben Ticaret Bakanına
sürekli buradan seslendim, kendisi bizi pek dinlememiş olmalı ki Diyanet
İşlerinden bir memuru İstanbul gümrüklerine yönetici olarak
ataması da siyasetin devlete yansıyan yozlaşmasının
bir göstergesi.
Sayın milletvekilleri, siyasetin
yozlaşmaması, siyaset kurumunun tekrar eski güveni kazanması
için bizlere -siyasetçilerin de hem kendine hem topluma- önemli ödevler
düşüyor. Birbirimizin hukukuna saygı duyarak siyaseti
güçlendireceğiz. Birbirimizin konuşmalarına nezaketle
karşılık vererek birbirimizi ve siyaset kurumunu tekrar güçlendirmek
durumunda kalacağız. Eleştiriye açık olacağız,
her eleştiriden sonra kalkıp insanları mahkeme
kapılarında süründürmeyerek siyaset kurumunu güçlendireceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MAHİR POLAT (Devamla) Bu bizlerin üzerine
düşen en önemli ödev diyorum. Nezaketin ve zarafetin dilimize ve siyaset
kurumuna yansıması temennisiyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına Aksaray Milletvekili Cengiz Aydoğdu.
Buyurun Sayın Aydoğdu. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA CENGİZ AYDOĞDU
(Aksaray) Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; çok
geniş çağrışımları olan, çok geniş alanlara
kökleri sirayet eden bir konuyu konuşuyoruz; aslında kendimizi konuşuyoruz.
Demokrasilerde, yönetimlerde, ülkelerde, milletlerde, bütün bunların
oluşumunda, devam edişinde, hayata geçişinde usullerimiz,
tarzlarımız, pratik araçlarımız,
kullandığımız üsluplar farklı olabilir ama ilkeler
evrenseldir, ilkeler kadimdir, ilkeler insanlığın ortak
tarihinde böyle âdeta örs ile çekiç arasında dövülüyor gibi
insanlığın acılarıyla, ızdıraplarıyla
dövüle dövüle oluşur. Ve maalesef dünya bu ilkelerden zaman zaman sapar,
tekrar gelir, tekrar gider. İkinci Dünya Savaşından sonra da
belki de Birinci ve İkinci Dünya Savaşının
yıkımları sebebiyle o büyük ilkeleri, büyük soruları pek
konuşmadı dünya. Bu, 1990lı yıllarda, 2000li
yılların başında, 20nci yüzyılın son
çeyreğinde zaman zaman şikâyet konusu edildi. Hatta devrin
İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher Toplum diye bir şey
yoktur. deyiverdi. Oysa biz biliyoruz ki kıymetli arkadaşlar,
devlet dediğimiz şey bir arada yaşama sanatıdır. Bir
arada yaşarız, toplum kurarız, sonra o bir arada
yaşamanın gereği olarak devlet kurarız.
Büyük siyaset ve devlet adamı, geçtiğimiz
yıllarda kaybettiğimiz rahmetli ağabeyim Ayvaz Gökdemir Bey öyle
demişti: Devlet milletlerin kendilerini ifade tarzıdır.
Nasılsak öyle ifade ederiz. Kültürel değerler sistemlerden pek
etkilenmezler; tersine, kültürel değerler ve bizim
hayatımızı ve zihnimizi inşa eden değerler sistemleri
etkilerler. Milletler hangi sistemi seçerse seçsin sahip oldukları
kültürel değerleri yaşatıp yarına intikal ettirdikleri
ölçülerde siyaset ve devlet ederler. Devlet olmanın, devlet
adabının, siyaset etmenin, siyaset adabının ülkede geçerli
olan, cari olan kültürel nizamla, irfani nizamla, bizim değerlerimizle,
tarihimizle, kültürümüzle, dinimizle, ahlakımızla bağı
kadar bağı vardır. Bu anlamda sistemler kurmaz devletleri,
toplumları, insanlar kurar; tuğlalardan yapılmaz, insanlardan
yapılır ve insanı inşa eden şey de tercih ettiği
tarzı hayatın kıymet hükümleridir.
Kıymetli kardeşlerim, bütün
sıkıntılarımızın arz makamı halktır.
Demokrasilerde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CENGİZ AYDOĞDU (Devamla) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın.
CENGİZ AYDOĞDU (Devamla)
derdimizi
halka arz ederiz, çözümünü halka sorarız, halkın işaret
ettiği yolda da çözüm inşa ederiz. Ve şunu da unutmayalım:
Hiçbir siyasi partinin, hiçbir siyasi organın, siyaseti düşünen
hiçbir zihnin halkın tercihini beğenmeme hakkı yoktur,
halkın tercihi yönünde iş ve eylem etme mecburiyeti vardır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
tutanaklara girmesi açısından, Sayın Aydoğdunun
konuşması üslubu olarak, içeriği olarak önemli bir konuşma
ama kendisi Anayasa Komisyonu üyesi olduğu sırada, İç Tüzükte
on dakika olan konuşma süresinin üç dakikaya indirilmesine sessiz
kalmasına ve oy vermesine rağmen burada sürenin kendisine de
yetmediğini tutanaklara geçirmek isterim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Kendisinin bir şikâyeti yok
bildiğim kadarıyla.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, yetmedi efendim,
ek süre istedi.
BAŞKAN Ek süre verdim ama onu tamamlamadan
bitirdi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben o günün Anayasa Komisyonu
üyelerini hiç unutmadım, bu yaptıklarını da
unutturmayacağım, her seferinde aynı şeyi yapmaya devam
edeceğim.
BAŞKAN Ek süreyi tamamlamadı.
İSMET YILMAZ (Sivas) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Yılmaz.
İSMET YILMAZ (Sivas) Sayın
Başkanım, hatip söylemediğim sözü söylemişim gibi söyledi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kim? Sayın Aydoğdu
mu?
İSMET YILMAZ (Sivas) Dolayısıyla da
sataşma oldu.
BAŞKAN Kürsüden istiyorsunuz.
İSMET YILMAZ (Sivas) Evet.
BAŞKAN Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Sivas Milletvekili İsmet
Yılmazın, İzmir Milletvekili Mahir Polatın İYİ
PARTİ grup önerisi üzerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
İSMET YILMAZ (Sivas) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Söylenmedik sözü Söyledi. demek ne kadar
yanlışsa, ifade edilmek istenen gayenin dışında bir
gaye yüklemek de o kadar yanlıştır. Bizim kültürümüzde kim zerre
kadar hayır yapmışsa onun
karşılığını görür, kim zerre miktarda kötülük
yapmışsa onun da karşılığını görür.
Siyaset büyük bir sorumluluk gerektirir. Bu sorumluluğun gereği
olarak emanetin ehline verilmesi istenir. Emaneti ehline vermemek de vebal
sayılır.
Buradan hareketle, halka daha çok hizmet
edeceği düşünülen kişinin tercih edilmesinin daha doğru
olacağını, emanetin ehline verilmesi gerektiğini ifade
ettik. Benim adayım iyi. denildiğinde Senin adayın kötü. anlamı
çıkmaz. Bu ifadeler bir başka adayın daha çok hizmet
getireceğinin, onun daha hayırlı olacağının ifade
edilmesine de engel değildir. Cümlemin başı
İnanıyorum ki
sonu
düşünüyorum. Bu cümle bir hüküm cümlesi
de değildir. Sözlerimiz de maksadımız da sözün kendisi de
böyledir. Yolum doğru. demek doğrudur Tek doğru benim yolum.
demek doğru değildir. Biz bugüne kadar buna inandık, bunu
söyledik; Yunus gibi, Pir Sultan Abdal gibi, kültürümüze uygun olarak
Tercihlerimizin neticesi bizi karşılar. dedik.
Bir hastaya vardın ise bir tas su verdin ise
Yarın anda karşı gele, Hak
şarabın içmiş gibi.
Bir miskini gördün ise bir eskice verdin ise
Yarın anda sana gele, Hak libasın
biçmiş gibi.
Ya da Pir Sultanın ifadesiyle:
Pir Sultanım, sözlerim haktır,
Hak diyen kullardan hiç şüphem yoktur.
Cehennemde ateş olmaz, nâr olmaz.
Herkes ateşini buradan götürür.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
24.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Sivas
Milletvekili İsmet Yılmazın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
Sayın İsmet Yılmaz Meclis Başkanlığı görevi
üstlenmiş, Bakanlık görevi üstlenmiş, farklı siyasi
görüşlerde de olsak birbirimize karşı nezaketimizi
koruduğumuz bir milletvekilimiz şu anda. Bu kürsü Sayın
İsmet Yılmaza biraz önce imkân olduğunda bu kürsüde bir öz
eleştiri beklerdik. Milletvekili benim söylemediğim şeyi
söyledi. diye bir savunma yapmak yerine, sizin söylediğiniz sözü bütün
Türkiye nasıl anladı ona bakın, sizi destekleyen gazetelerin
kalemlerinden en muhalif kalemlere kadar, sizin parti teşkilatınızdan,
sizin seçmenlerinizden size en muhalif olanlara kadar. Bir siyasete korkuyu
alet etmek Bize oy vermezseniz mahvoldunuz. demek; o öyle bir atmosfer
yarattı ki iktidar partisinde artık her şeyin şirazesi
kaydı. Ya, biz, bir yerel seçim kazanmak için yüz yüze baktığımız
insanlara, çer çöp, şeytan, her türlü iftirayı attıktan sonra
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Müsaadenizle
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -
diye bakıyor Adalet ve
Kalkınma Partisinin siyasetinde söz sahibi olanlar ya da sahip
oldukları sözü biraz daha etkili şekilde içeriye veya
dışarıya göstermek isteyenler. Ama bunun doruk noktası
şuraya geldi, İsmet Yılmaz gibi biri dedi ki: Bizim
adayımıza oy verirseniz mahşerde berat belgesine
karşılık gelir. Bu ayıptır, yazıktır,
günahtır.
İSMET YILMAZ (Sivas)
berat belgelerinden
biri olacaktır. Berat belgesi farklı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ve ruzumahşerin ne
olduğunu da biliriz, berat belgesinin ne olduğunu da biliriz ama bir
öz eleştiri lazım, Yanlış söyledim. demek lazım.
Yanlış anlaşıldım. demeyin, kusuru bize yüklemeyin;
kusuru 81 milyona değil, üstünüze alın. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar) Yanlış
söyledim. dersiniz, bir, kendi daireniz içinde de bir helallik istersiniz,
kimi siyaseten buna başka türlü cevap verir ama herkes kendi içinde hiç
olmazsa İsmet Yılmaza bir öz eleştiri, bir özür dilemek
yakıştı. der. Onun dışında
yaptığınız her şey sizi siyaseten daha itibarsız
bir hâle getiriyor.
İSMET YILMAZ (Sivas) O sizin
algınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben, sizinle çok önemli
görevleri yaparken çalışmış biri olarak da sizin
adınıza üzülüyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
İSMET YILMAZ (Sivas) Sayın
Başkanım, kayıtlara girmesi için söylüyorum.
BAŞKAN Buyurun.
İSMET YILMAZ (Sivas) Mahşer
farklı, mizan farklı, sırat farklı, cennet
farklı; bunu Sayın Özgür Özel de bilir. Birinci husus bu.
İkincisi: Ben ne söylediğimi biliyorum,
biraz önce de açıkladım. Bunun dışındaki yüklenen
şeyler
Toplumda isteniyor ki şu arada Bir kutuplaşma olsun,
kutuplaşmayı artıralım. Bununla ilgili nasıl
yapalım? Buradan gitti. Dolayısıyla da cennet beratları
olmaz. Yaptığınız her iyi işin
karşılığı
Pir Sultan da der, Yunus Emre de der,
kültürümüz de, ben bunu söylüyorum. Yine de söylüyorum: Eğer bizim
adayımıza oy verirseniz iyi iş
yaptığınızı düşünüyorum. Ama bir başka
kardeşim de İsmet Bey, bizim adayımıza vatandaş oy
verirse daha iyi yaptığına, daha güzel bir sonuç elde
edeceğine, vereceğine inanıyorum. diyebilir, buna da bir engel
yok. Ama cümlenin başı İnanıyorum ki
Sizin
inandığınıza ben inanmıyorum. denebilir. Doğru,
inanmıyorsunuz. Sonu da
düşünüyorum. Yanlış
düşünüyorsun. da denebilir. Hiç böyle değil. Ama kendi inancım
ve düşüncem, emaneti ehline vermenin büyük bir sorumluluk
gerektirdiğidir. Herkes kendi ölçüsünce bunun gereğini yerine
getirecektir.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
Emaneti veren karşılığını alır. derken
bunu, siyasi kavramlar içinde Bu kentte iyi hizmet alır. ya da
İSMET YILMAZ (Sivas) Tabii, tabii, ben de
öyle söyledim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Benim tarafımdan takdir
alır. deseniz buna kim ne diyebilir? Ama siz onun arkasına hepimiz açısından
kutsal olan değerleri alet eden ve bütün Türkiye'nin aynı anda Yok
artık ya! Siyasete bu da alet edilir mi, bu da söylenir mi? 1 fazla oy
almak için artık bu da yapılır mı? diyeceği kadar
yanlış ve ayıplı bir iş yaptınız.
Burası bunun öz eleştirisine muhtaç. Siz hatada ısrar
ediyorsanız bu işten zararı gören taraf biz
olmadığımıza göre memnuniyet duyarız ama sizin
adınıza üzülüyorum Sayın Bakan. Bunu ifade etmek istedim.
İSMET YILMAZ (Sivas) Söylemediğim sözü
bana yıkıyorlar, ben bunlardan uzağım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ya, ne dediğini biliyor
bütün Türkiye Sayın Bakan.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- İYİ PARTİ Grubunun, 5/2/2019
tarihinde Ankara Milletvekili Şenol Bal ve arkadaşları
tarafından, siyasi yozlaşmanın ve siyasi yolsuzlukların
sebeplerinin, sosyal ve ekonomik boyutlarının
araştırılması, gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 14 Şubat 2019 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Arkadaşlar, İYİ
PARTİ grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır. Okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.- HDP Grubunun, 15/12/2018 tarihinde Mersin
Milletvekili Rıdvan Turan ve 20 milletvekili tarafından, gıda
güvenliğinin sağlanması ve bu alandaki denetim
mekanizmalarının güçlendirilmesi için yapılması gerekenlerin
belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin (10/633) ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 14 Şubat 2019
Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 14/2/2019 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Fatma
Kurtulan
Mersin
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
15 Aralık 2018 tarihinde Mersin Milletvekili
Sayın Rıdvan Turan ve arkadaşları tarafından verilen
1111 sıra numaralı üretimden tüketime gıda güvenliğinin
bütün aşamalarda sağlanması amacıyla Türkiye Büyük Millet
Meclisine verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 14/2/2019 Perşembe
günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere öneri sahibi Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Mersin
Milletvekili Rıdvan Turan
Buyurun Sayın Turan. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA RIDVAN TURAN (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Şimdi, gıda güvenliği ülkemizin çok
temel meselelerinden bir tanesi. Çok kabaca ifade etmek gerekirse tarladan
tabağa gelene kadar gıda maddeleri sebebiyle meydana gelebilecek
istenmeyen durumları, enfeksiyonları, hastalıkları
engellemeyi temel almış bir disiplinden bahsediyoruz gıda
güvenliği derken. Bunun içinde tabii, ürünlerin işlenmesi,
depolanması ve bunların kontrolü de dâhil. Fakat bu süre içerisinde,
değerli arkadaşlar, son derece yoğun kimyasal
kullanımına rastlıyoruz yani özellikle tarla safhasında,
üretim safhasında yoğunluklu olarak kimyasalların
kullanıldığı biliniyor. Şimdi, size sorsam bu konuda
yapılmış araştırma var mı, ne biliyorsunuz diye,
büyük olasılıkla kamuoyu, buradaki vekillerimiz de ne
yediğimizi, yediğimiz şeylerin içerisindeki pestisit
kalıntılarının ne düzeyde olduğunu, bunun insan
sağlığına ne düzeyde zararlı olduğunu bilmiyor
durumda olacak. Özellikle tarımda pestisitlerin yoğun
kullanılmasına bağlı olarak son derece önemli
hastalıklarla karşı karşıya kalıyoruz.
Bakın, Avrupa Birliği müktesebatında
REACH Tüzüğü var. Bununla tam uyumlu hâle geldikten sonra yapılan
gıda denetimlerinde 2017de 54 firma denetlenmiş ve 6.620 adet
olumsuz, sağlıksız, güvensiz ürüne rast gelinmiş. Bir sene
sonra firma sayısı yarıya düşmüş, güvensiz gıda
sayısı tam 6 kat artmış. Bunların içerisinde de yoğunluklu
olarak pestisitler var. Örneğin, basından duyuyoruz, işte,
Rusyaya isot biberi ihraç edildi. İçinde aflatoksin buldu Ruslar ve geri
gönderdiler. Hiçbiriniz şimdiye kadar bunların Konya Ovasında
üzerine benzin dökülüp yakıldığını gördünüz mü? Biz
bunları tüketiyoruz arkadaşlar. İhraç ettiğimiz ve
kapıdan dönen ürünleri ne yazık ki burada tüketiyoruz.
Şimdi, tam bu noktada Sağlık
Bakanlığı 2011-2016 arasında çok önemli bir
araştırmaya imza attı. Bu, özellikle Kocaeli, Antalya,
Tekirdağ, Edirne, Kırklareli illerini kapsayan yani 5 ili kapsayan
çevresel faktör değerlendirmesiydi ve 10 milyon civarında
insanın, 1 milyon 300 bin de çocuğun sağlık durumunun
kontrolünü esas aldı. Araştırmada özellikle Ergene Nehrinde
meydana gelmiş olan sanayi atıklarının ve çevrede kullanılan
pestisitlerin insan sağlığına ne türden zararlar
oluşturduğu araştırılmış oldu. Dünyanın
en önemli halk sağlığı araştırmalarından bir
tanesi ve biliyorsunuz, Bülent Şık bu araştırmaları
Bakanlığın açıklamamış olması sebebiyle
-2016da açıklaması gereken sonuçları Bakanlık
açıklamadı- Bülent Şık bu sonuçları açıkladı.
Gıda güvenliğinin ne kadar yerlerde süründüğünü hep beraber
görmüş olduk. Buna karşılık, ne yazık ki Sayın
Şıka on iki yıla kadar, Sağlık
Bakanlığının suç duyurusu sebebiyle şu anda ceza
isteniyor. Başka bir ülkede olsa omuzlar üzerinde taşınması
gereken bir bilim insanı, bu ülkede gerçekleri açıklamış
olması sebebiyle cezayla karşı karşıya.
Peki, Sağlık Bakanlığı bu
verileri hangi sebeple açıklamıyor? Sağlık
Bakanlığı ve Tarım Bakanlığı, bu bölgedeki
pestisit kalıntılarına yönelik olarak herhangi bir adım
attı mı? Cevabını vereyim: Herhangi bir adım
atmadı. Ergenenin temizlenmesine ilişkin herhangi bir adım
attı mı? Atmadı. Ergene Nehri sebebiyle, özellikle her dört
ölümden 3ünün kanser sebebiyle olduğu Dilovası ve Trakyada az önce
sözünü ettiğim illere ilişkin herhangi bir çalışma
yapıldı mı? Yapılmadı. Dedim ya, on milyon
insanın sağlığını ilgilendiren bir durumla
karşı karşıyayız ve 66 farklı pestisit
araştırılmış gıda güvenliği
açısından ve bunların yüzde 51inde 1den fazla pestisit
kalıntısı yani zehir, yüzde 11,2sinde 2den fazla pestisit
kalıntısı, yüzde 5,1inde 3ten fazla ve yüzde 3,5unda da 4ten
fazla zehir kalıntısı bulunmuş durumda. Açık
konuşmakta fayda var, özellikle Ergene Havzası ve Dilovası
başta olmak üzere pek çok bölgede açıkça zehir yiyoruz. Çarliston
biberinden yeşil biberine, domatesine kadar bütün ürünlerin üzerinde
yoğun miktarda pestisit kalıntıları var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın Turan.
RIDVAN TURAN (Devamla) Ve bunların büyük
çoğunluğu hormonal sistemi bozan ve çocukların
sağlığını özellikle tehdit eden niteliğe sahip.
Yine, arkadaşlar, bölgede 11 su örneğinde kimyasal kirlenme tespit
edilmiş, 52 yerleşim yerlerindeki suların içilemez olduğu
sonucuna ulaşılmış. Bunları Bülent Şık
açıkladı ve başına gelmeyen kalmadı.
Hatırlanacaktır, Çernobilde de
fındıkta, tütünde, sütte yüksek oranda radyasyon
çıktığı hâlde dönemin iktidarı bu açıklamayı
yapmamıştı. Şu anda da ne yazık ki iktidar Sağlık
Bakanlığının elinde olan bu verileri açıklamıyor
yani gıda güvenliğinin sağlanması ne yazık ki iktidar
eliyle o zaman nasıl engellenmişse şimdi de bu biçimde
engellenir durumda. Bu sebeple Gıda güvenliği mi sermaye
güvenliği mi? sorusu gündeme bir kez daha geliyor.
İktidara önerimiz, sermayenin güvenliğini
bir kenara bırakıp halkın, çoluğumuzun çocuğumuzun
sağlıklı yaşayabilmesi için gıda güvenliği
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
RIDVAN TURAN (Devamla) -
konusundaki tedbirleri ve
önlemleri bir an evvel alması yolundadır.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Cengiz Gökçel.
Buyurun Sayın Gökçel. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA CENGİZ GÖKÇEL (Mersin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Gıda güvenliği, bir insan
hakkıdır. Onun içindir ki kendi insanlarımıza mutlaka
sağlıklı, ucuz ve kaliteli gıda tükettirmek
zorundayız. Ülke olarak bu bilinçle hareket etmeliyiz. Bu konuda da
önlemler almak ve vatandaşları bilgilendirmek devletin en önemli
sorumluluklarından biridir.
Ülkemizde gıda güvenliği gün geçtikçe daha
büyük bir sorun hâline gelmektedir. Bunun sebebi hem uygulanan yanlış
tarım ve besicilik politikaları hem de AKPnin gıda sektörünü
sadece tüketim odaklı şekilde ele almasıdır. Gıda
sadece piyasanın konusu olmayacak kadar önemli bir sorundur.
82 milyon vatandaşımız ve
yaklaşık 4 milyon sığınmacımızla 86
milyonluk bir nüfusumuz var. Ülkemizi ziyaret eden turistleri de
düşünürsek verilmesi gereken karar şudur: Nüfusumuzu ne olduğu
belli olmayan, kalitesiz ürünlere mi mahkûm edeceğiz yoksa kaliteli ve
güvenli gıdaları kendi tarlalarımızda üreterek sağlıklı
nesiller mi yetiştireceğiz? Biz kaliteli ve güvenli gıdayı
kendimiz ürettiğimiz takdirde daha ucuza ve daha sağlıklı
bir diyet uygulayabileceğimize inanıyoruz.
Arkadaşlar, gıda güvenliği tarladan
sofraya düşünülmelidir. Kullandığımız tohumlardan
vatandaşın sofrasına kadar, sürdürülebilir ve güvenli bir
gıda sistemi kurmalıyız. İthal tohumlar kendi
zararlarını ortaya çıkarıyor, yabani otlar artıyor;
çiftçi kimyasal ilaç kullanmak zorunda kalıyor, böceklenme artıyor;
çiftçi kimyasal ilaç kullanmak zorunda kalıyor çünkü tohumundan
ilacına, gübresine, ithal olan tüm girdiler birkaç uluslararası
tekelin elinde. Oysa biz Akdeniz meyvesinin zararlısıyla mücadelede
olduğu gibi, biyolojik ve biyoteknik mücadeleyi
yaygınlaştırmaktan yanayız. Vatandaşlarımız
kimyasal ilacın kullanıldığı ürünleri değil,
sağlıklı gıdaları tüketsin istiyoruz çünkü bu
kimyasallar sadece yemeklerimize değil, yer altı
sularımıza, soluduğumuz havaya karışıyor.
Gıda güvenliği sorunu sadece marketten
aldığımız gıdaların niteliğiyle ilgili bir
sorun değil, bir sistem sorunudur. Bizler ülkesini, milletini seven
insanlar mıyız? Evet, öyleyiz; öyleyiz ki
vatandaşımızın sorununu çözmek için görev aldık ve
Parlamentoya geldik. Dolayısıyla bu konuda ciddi çalışmalar
yapmamız gerekiyor; toprağımızı, havamızı,
suyumuzu, sofralarımızı zehirden kurtarmak için
çalışmamız gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
CENGİZ GÖKÇEL (Devamla) Cumhuriyet Halk
Partisi olarak biz, halkımızın sağlıklı
beslenmesi için kendi kendine yeten bir tarım politikası oluşturulması
gerektiğini düşünüyoruz. Çocuklarımızın şeker
şurubuyla obez yapılmasını değil, kendi
pancarımızdan üretilen şekerlerimizle güle oynaya
yaşamasını istiyoruz. Çocuklarımızı sütsüz
peynirle, ne idüğü belirsiz yağlarla, şekerli ballarla
değil; kendi topraklarımızda ürettiğimiz
sağlıklı gıdalarla büyütmek istiyoruz. Biz ülkemizdeki
bütün insanların gerçekten ülkemizde yetişen tarım ürünlerinden
üretilen gıdalarla beslenmesini diliyoruz.
Hepinize saygılar sunuyorum. Sağ olun, var
olun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Bursa Milletvekili Refik Özen
Buyurun Sayın Özen. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA REFİK ÖZEN (Bursa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HDPnin gıda
güvenliğiyle ilgili grup önerisi hakkında grubumuz adına söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Gıdalar tarladan, çiftlikten çatala kadar olan
süreçte sağlık riski yaratabilecek binlerce etkenle iletişime
açıktır. Bunlara ek olarak gıdaların doğal
yapılarında da sağlık riski taşıyabilen unsurlar
da vardır. Yaşamın her alanında sıfır risk
olmadığı gibi gıda risklerini de sıfıra indirmek
mümkün değildir. Kendi yetiştirdiklerimiz, evimizde
hazırladıklarımız da dâhil olmak üzere yer yüzünde
sıfır risk taşıyan herhangi bir gıda mevcut
değildir. Her nasıl olursa olsun gıda risklerinin
değerlendirilmesi, yönetimi ve iletişiminde bilim odaklı
yaklaşımları temel alıyoruz. Günümüzde gıdayla ilgili
uluslararası regülasyonlar insan sağlığını bilim
odaklı koruma amaçlı ve kabul edilebilir risk esaslıdır.
Ülkemizde de gıdalar bu regülasyonları temel alarak oluşturulan
ulusal mevzuatla Tarım ve Orman Bakanlığımız
tarafından yönetilmektedir. Ancak, son dönemde, gıdanın herhangi
bir alanında uzman olmayan, kendi alanında bilimsel izleri
olduğu tartışılan bazı kişilerin, bilim
dışı iddialarla tüketicilerin dikkatini gıda
güvenliğinin gerçek riskleri yerine gerçek olmayan konularına
yönlendirmesi, sonuçta, toplum sağlığına zarar vermektedir.
Gıda kendi alanlarında bilimsel varlık gösteremeyenlerin
toplumda isim yapmak için istismar ettikleri bir alan hâline gelmiştir.
Halkımızın gıdalardaki riskler ve güncel sorunlar konusunda
doğru bilgiye ulaşmasını sağlamak için Tarım ve
Orman Bakanlığımızın yanında, üniversite, özel
sektör ve basınımıza da büyük sorumluluk düşmektedir.
2012-2018 yılları arasında değişik dönemlerde 20 kez
kamuoyuna açıklama yapılmıştır. Bu kapsamda toplam 769
firmanın 1.605 farklı parti ürününün kamuoyuna duyurusu gerçekleşmiştir.
Risk esaslı olarak yürütülen konularda 2002 yılında Türkiye
genelinde 1.500 denetçiyle 39.646 adet denetim gerçekleşmişken 2018
yılında bu rakam 6.825 gıda denetçisiyle 1 milyon 124 bin adet gıda
denetimine çıkmış ve denetimlerimiz hâlâ devam etmektedir.
Ülkemiz tarımsal ürün ve gıda ürünleri
ithalatı aşamasında yoğun kontrol ve denetim
uygulamaktadır. 5996 sayılı Kanun kapsamında, ürün ve
ülkeye göre değişmekle birlikte, ithalat aşamasında yüzde
100e varan resmî kontroller uygulanmakta olup risk esaslı denetim ve
kontrol yürütülmektedir.
5977 sayılı Biyogüvenlik Kanunu
kapsamında GDOlu bir gıdanın üretimine ve
satışına izin verilmemektedir. Ülkemizde GDOlu ürün
yetiştirmek de bu kanun kapsamında yasak olduğu için tohum
ithalatı aşamasında GDOya ilişkin yüzde 100 analiz
yapılmaktadır. Ülkemizde bitki koruma ürünlerinin
ruhsatlandırılmasında ruhsatlandırılacak olan bitki
koruma ürününün aktif maddesinin Avrupa Birliği veya G8 ülkelerinde
ruhsatlı olması şartı aranmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
REFİK ÖZEN (Devamla) Toparlıyorum
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
REFİK ÖZEN (Devamla) Avrupa Birliği uyum
çalışmaları kapsamında Avrupa Birliğiyle eş
zamanlı olarak bugüne kadar 183 adet bitki koruma ürünü aktif maddesi ve
bu aktif maddeleri içeren bitki koruma ürünlerinin ülkemizdeki
kullanımı sonlandırılmıştır. Yem
denetimlerinde toplam 26.307 adet denetim yapılmış olup bu
denetimlerden de 1.031 adet olumsuzluk tespit edilmiştir.
Gıda güvenliğiyle ilgili yapmış
olduğumuz bu denetim ve çalışmalarımızı
artırarak devam ettirdiğimizi belirtir, bu duygu ve düşüncelerle
yüce heyetinizi saygıyla selamlarım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
RIDVAN TURAN (Mersin) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Turan
RIDVAN TURAN (Mersin) 60a göre söz istiyorum
efendim.
BAŞKAN Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
25.- Mersin Milletvekili Rıdvan Turanın,
Bursa Milletvekili Refik Özenin HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
RIDVAN TURAN (Mersin) Az önce sayın
milletvekili benim konuşmamda göstermiş olduğum bilimsel
referansları işaret ederek -mealen söylüyorum- ne idiği
belirsiz kaynaklar olduğunu ifade etti. Şimdi, Genel Kurulda
şunu açıkça ifade etmek istiyorum: Benim elimdeki kaynak
Sağlık Bakanlığının 2011 ila 2016
yılları arasında yaptırmış olduğu, 10 milyon
kişiyi ilgilendiren, böyle bir popülasyonu araştırmış
olan bir kaynaktır, Bakanlığın kendi
kaynağıdır. Sayın Bülent Şık da bu
çalışma içerisinde çeşitli düzeylerde
çalışmış olan bir bilim insanıdır.
Dolayısıyla, bunlar resmî verilerdir. Şimdi sorulması
gereken şey şudur: Bunların ne idiği belirsiz ve güvenilmez
ve kamuoyunu galeyana getirme amacıyla açıklanmış olan
bilgiler olduğu söyleniyorsa çıkıp, örneğin Ergene
havzasının temiz olduğunu, bu illerde kanser oranının
Türkiyede görülmemiş insidansta yüksek olmadığını,
Dilovasındaki sağlık koşullarının iyi
olduğunu, pestisit kalıntılarına ilişkin
söylediğimiz şeylerin gerçek olmadığını birinin
iddia etmesi gerekir. Sayın vekilin böyle bir iddiası varsa hodri
meydan, çıksın, biz de elimizdeki bilimsel verileri
açıklayalım ve bu iş sulha bağlansın. Zaten mesele
şudur: Sağlık Bakanlığının
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
RIDVAN TURAN (Mersin) Sağlık
Bakanlığının
BAŞKAN Bir dakika doldu Sayın Turan.
RIDVAN TURAN (Mersin) Hemen toparlıyorum.
Mesele, Sağlık
Bakanlığının bu verileri açıklamamış
olmasıdır çünkü burada gıda güvenliğini tehdit eden,
çoluğumuzun çocuğumuzun ve her birimizin hayatını ciddi
oranda riske eden sağlık problemleri vardır ve
Bakanlığı da bu konuda tekrar bir kez daha göreve
çağırmak bizim de önemli bir vazifemizdir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, 15/12/2018 tarihinde Mersin
Milletvekili Rıdvan Turan ve 20 milletvekili tarafından, gıda
güvenliğinin sağlanması ve bu alandaki denetim
mekanizmalarının güçlendirilmesi için yapılması gerekenlerin
belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin (10/633) ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 14 Şubat 2019
Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi (Devam)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır; okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
3.- CHP Grubunun, 4/2/2019 tarihinde Adana Milletvekili
Burhanettin Bulut ve arkadaşları tarafından, ilaçta
dışa bağımlılığın önüne geçilmesi,
Sağlık Bakanlığı ile ilaç firmaları arasında
sabit kur uygulaması nedeniyle vatandaşın ilaca
erişememesine neden olan sorunların araştırılması
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 14 Şubat 2019 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 14/2/2019 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Özgür
Özel
Manisa
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Adana Milletvekili ve arkadaşları
tarafından, ilaçta dışa
bağımlılığın önüne geçilmesi, Sağlık
Bakanlığı ile ilaç firmaları arasında sabit kur
uygulaması nedeniyle vatandaşın ilaca erişememesine neden
olan sorunların araştırılması amacıyla 4/2/2019
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin (730 sıra
no.lu) diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 14/2/2019
Perşembe günlü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önergenin gerekçesini açıklamak
üzere, öneri sahibi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Adana Milletvekili
Burhanettin Bulut
Buyurun Sayın Bulut. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA BURHANETTİN BULUT (Adana)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; içimizdeki sevginin tüm
canlılara eksik kalmaması dileklerimle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Son aylarda sıklıkla kamuoyunda ilaç,
ilaca ulaşımdaki sıkıntılar dile getirildi,
vatandaşlar eczane eczane dolaşıp reçetesini tamamlamaya
çalıştı. Bu konuda iktidarın, ilgili bakanlıkların
beceriksizliği bizim burada bir araştırma önergesi vermemize
vesile oldu. Mesele nedir? Mesele aslında çok basit, Türkiye'de
tarımdaki, sanayideki, adaletteki, Türkiye'nin yönetimindeki eksiklerin
bir benzerinin de ilaç sanayisinde, ilaç sektöründe, sağlık
sektöründe yaşanması.
Öncelikle şunu söylemek lazım: Türkiye'de
ilaç sisteminin Sosyal Güvenlik Kurumuna kayıt edilmesi
Dünyada örnek
ülkelerden birisidir, çok sağlıklı bir sistemimiz var.
Örneğin, dünya sahte ilaçla uğraşırken Türkiye'de böyle bir
sorun yaşanmamaktadır. Ancak bu iyi gidiş, son dönemlerde,
beceriksiz yönetimler tarafından vatandaşın sırtına
yüklenir bir hâle geldi. O da şöyle: En önemli eksiklik hâliyle, bir
politikanın olmaması yani ulusal bir ilaç politikasının
yokluğu. Her yıl özellikle ocak, şubat aylarında bu sorunu
karşımıza getiriyor. İlaçta en önemli sorun dışa
bağımlılık. Bir bakıyorsunuz, ilgili yetkililer
sürekli yerli ilaç üreteceğini söylüyor ama rakamlara baktığınızda,
aksine, 2006 yılından bu yana, yüzde 16yla başlayan ithal ilaç
oranı yüzde 24lere kadar yükselmiş durumda kutu bazında.
Araştırmaya
baktığınızda ise Türkiye'de ilaç
araştırılmasına harcanan oran binde 2. Buna bazı
ülkelerle örnek verirsek; Çinde yüzde 14, Hindistanda yüzde 11. Bu, şunu
gösteriyor: Türkiye'de, o bahsedildiği gibi yerli ilaca ilişkin bir
destek söz konusu değil, aksine, diğer alanlarda olduğu gibi
makyajlanmış bir propagandadan öte bir durum değil. Böyle de
olunca sürekli bir kural değişikliği meydana getiriliyor.
Örneğin 2017 yılında yılda 2 defa ilaç fiyatlandırması
yapılırken, 2018 yılında tek sefere düşürüldü. Hâl
böyle olunca kurdaki en ufak bir artıştan bugünkü durumlar ortaya
çıktı ve Hükûmet bu tespitleri yapmak yerine aynı, çiftçiye yaptığı
gibi, fırıncıya yaptığı gibi şöyle bir
şey yapıyor, diyor ki: Denetimleri artırıyoruz, bu
stokçulardan bu ürünleri vatandaşa ulaştırmayı
sağlayacağız. 900 denetmenle -bunu Sağlık
Bakanlığı açıkladığı için söylüyorum- ilaç
sanayisini, ecza depolarını ve eczaneleri denetlediklerini ve bunun
sonucunda da 34 tane eczanede -ki onların da isimlerini vermiş
değil- bu da toplam eczane sayısına
oranladığınızda binde 1e tekabül ediyor, yüzde 15
oranında ecza deposunda, yüzde 20 oranında ilaç şirketlerinde
bir stokçuluk yakaladığını ifade ediyor. Tabii, bu sadece
sözlü ama baktığınızda piyasaya, ilaçların neredeyse
dörtte 1i yok hâlinde. Buradaki hikâye şudur: Sayın Bakanın iki
gün önce açıkladığı 41 ilaçta yeniden şekillendirdik,
yeniden fiyatlandırdık. demesinin üzerinden gidiyorum; burada
mesele, ilaç firmalarıyla uğraşamaması, gücünün yetmemesi
sebebiyle ve bu konuda yaşanan sıkıntıları bir siyaset
malzemesi hâline getirmek için bu denetimleri ve bu stokçuluğu ifade
etmeye başladılar. Peki, madem öyle, böylesi bir sorun var, böylesi
bir problem var, son on beş yıldaki en yüksek zam oranını
neden verdiniz? 2017 yılında ilaca yüzde 10 zam verilmişti,
2018te yüzde 15, bugün yüzde 26,4. Demek ki sizin meseleniz ilaç sanayisiyle
değil, vatandaşla. Örnek diye söyleyeyim: Ülseratif kolitte
kullanılan bir ilaç iki gün önce zamlandı, 41 ilacın içerisinde;
bu ilaç daha önce 114 lira iken 168 liraya getirildi. Şimdi, böyle
bakınca ne diyorsunuz? Sorunu çözmüş Bakanlık yani Sosyal
Güvenlik Kurumu 114 liralık ilaç satılmadığı,
bulunmadığı için firmayla görüşmüş, fiyatı 168
liraya getirmiş ama bakıyorsunuz, Sosyal Güvenlik Kurumu kendi
ödediği parayı değiştirmemiş yani 114 lira ile 168
lira arasındaki farkı vatandaşa ödetiyor, ülseratif kolitte
ödenen o ilacın farkını, maalesef vatandaşa ödetiyor. Bu
yaptıkları uygulamayla, zaten 14 kalemde vatandaşa ödettiği
oran artmış durumdadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
BURHANETTİN BULUT (Devamla) Hemen bitiriyorum
Başkanım.
2017 ile 2018 arasında vatandaşın
ödediği pay yüzde 27 oranında artmıştır; yüzde 18lere
gelmiştir. Bugün, bir vatandaş, kanser, diyaliz, yatan hasta
ilaçlarını çıkarttığınızda, raporlu
ilaçları çıkarttığınızda, yüzde 48ler yani yarı
ilaç parasını öder hâle gelmiştir.
Burada yapılması gereken şey
şudur: Bu işin bir tarafı olan Türk Eczacıları
Birliğiyle yani partnerle bunu paylaşıp, bu işin çözümünü
ilgili, yetkili kurumlarla yapmak. Bunun örneği de var. Türkiye'de
dünyanın en ucuz ilacı şayet satılır hâldeyse, bulunur
hâldeyse, burada Türk Eczacıları Birliğinin ciddi katkısı
vardır, bugüne kadar yapılan işlemlerde Türk
Eczacıları Birliğinin katkısı görülmüştür.
Kısaca, son olarak, Türkiye'de marketçi,
çiftçi, esnaf, komisyoncu, fırıncı, manav gibi eczacı da
stokçu değil, tefeci değil, ihanetçi de hiç değil.
Hepinize saygılar sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde, Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Adana Milletvekili Tulay
Hatımoğulları Oruç.
Buyurun Sayın Hatımoğulları
Oruç. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu önerge oldukça
önemli, kıymetli; doğru bir biçimde ele almak durumundayız.
Piyasada döviz kurundaki yükselişten
dolayı, Sağlık Bakanlığı ve ilaç firmaları
arasında belirlenmiş olan döviz kurunun üzerine çıkılmış
olması dolayısıyla, şu an, insanlar en acil olan ilaçlara
bile erişim sağlayamamaktadır. Hastalar eczane eczane ilaç
arıyor. Özellikle tansiyon, diyabet, kalp hastaları gibi bir gün bile
ilaçsız kalamayacak insanlar ilaçsız kalabiliyor. Türk Eczacılar
Birliğinin verilerine göre 144 ilaç piyasada yok. Dünya Sağlık
Örgütünün temel ihtiyaç listesinde bu ilaçlardan 30u yer almaktadır ama
ne yazık ki şu anda hastalar bu ilaçlara erişemiyorlar.
Bu durumdan mağdur olanları
sıralayacak olursak hastalar, hasta yakınları, doktorlar,
eczacılar; bütün bu kesimler ciddi bir biçimde karşı
karşıya getiriliyor. Bir devletin en temel görevi, sağlık,
barınma hakkı ve eğitim hakkıdır. Zaten hepsinde
sınıfta kalmış olan bu iktidar özellikle sağlık
hizmetinde de temelden sınıfta kalmıştır;
sağlıkta, özellikle şehir hastanelerini geliştirerek
sağlık yerine şantiye ve kârı merkezine koymuştur.
Bakın, ünlü şair, yazar ve yönetmen olan
Bertolt Brecht şöyle demiştir: Tankınız,
uçağınız, her şeyiniz olabilir ama bunları sürecek
insan ister, usta ister, düşünür ister. Yani her şeyi yok sayan,
insan sağlığını ve insanı temelde yok sayan
anlayışınıza karşı diyor ki Bertolt Brecht:
İnsan merkezli bir sağlık politikası izlenmelidir.
Bakın, bu ülkede bir ekonomik kriz var. Bu krizin
faturası hastalara ödetilmek isteniyor. Evet, bu ülkede bir
sağlık krizi var, bir gıda krizi var ve bir kötü yönetim krizi
var. Bizler mermiye değil, domatese, bibere, patlıcana bütçe
istiyoruz. Bizler mermiye değil, sağlığa, ilaca ve insan
için değerli, kıymetli, insan yaşamına değer veren her
şeye bütçe istiyoruz.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde, İYİ
PARTİ Grubu adına Eskişehir Milletvekili Arslan
Kabukcuoğlu.
Buyurun Sayın Kabukcuoğlu. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
Bildirimde bir aksaklık olmuş, onun için
sıralamada değişiklik oldu.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ARSLAN
KABUKCUOĞLU (Eskişehir) Sayın Başkan, değerli
üyeler; hepinizi saygıyla selamlarım.
Sağlık, hayatımızda
önceliği olan insanlık hakkıdır. Hastalıkların
tedavisinde ilacın vazgeçilmez bir unsur olduğu açıktır.
Ülkemizde faaliyet gösteren yerli şirket sayısı 364,
yabancı şirket sayısı ise 118dir. Tüketilen ilaçların
1,7 milyar kutusu ülkemizde üretilmektedir, 500 milyon kutusu ise ithalle
karşılanmaktadır. Toplam ilaç giderlerimizin yaklaşık
yarısı ithal yarısı da ülkede, yurt içinde yapılan
ilaçlardan kaynaklanmaktadır. Bunun yanında, en çok kullanılan
100 ilaçtan 95i ithaldir. Daha önce çoğu yerli firmalarca
karşılanmakta ve Sosyal Sigortalar Kurumu hastanesince hastalara ilaç
verilmekteyken SSK eczanelerinin kapanması, hastaların serbest
eczanelerden ilaç alır hâle gelmesi ilaç sarfiyatında anormal
artışlara neden olmuştur. 2002de ilaç harcamaları 1,248 milyar
dolar iken SSK eczaneleri kapandıktan sonra bu 6,7 milyar Amerikan
dolarına çıkmıştır. Bu durum iktidar partisinin
popülaritesini artırmış, hatta genel seçimlerde
aldıkları oyun 5 puanının sağlıktan geldiği
söylenmiştir ancak anormal ilaç giderini karşılamak için reçete
başına fiyat konulması, yazılan kalem başına
fiyat konulması, hasta katılım payının
artırılması ve ilaç eş değeri gibi değişik
formüllerle ilaç sarfiyatı frenlenmeye çalışılmıştır.
Türkiyede ilaç pazarı sürekli bir büyüme
eğilimindedir. 2012de 13 milyar Türk lirası olan ilaç
harcamamız 2017 yılında 25 milyar Türk lirası
olmuştur. Toplam tüketilen ilaç 2,2 milyar kutudur. 2018de bu
rakamın 30 milyar TLyi bulması beklenmektedir.
İlaç sektöründe AR-GE harcamaları 2012de
92,1 milyar Türk lirasından 2015te yüzde 154 artışla 234 milyon
Türk lirasına ulaşmıştır. Bu çalışmalar
ülkemiz adına son derece yetersizdir, orta büyüklükteki bir yabancı
firmanın AR-GE harcaması kadardır. İthalata
bağımlılığı azaltıp ilaç gibi stratejik bir
ürünün yurt içinde üretimini sağlamak, ayrıca, etkili bir ihraç ürünü
hâline getirmek için AR-GE faaliyetlerine ağırlık vermemiz
şarttır. İthalle mal temini iktidarın ruhunda her ne kadar
varsa da bunu yapacağınıza çok emin olmamakla birlikte, ne olursa
olsun Türkiye, kendi ihtiyacı olan ilaçları üretmek zorundadır.
Bu cümleden olarak, yapılacak etkili bir AR-GE
çalışması aynı zamanda kendi
aşılarımızı da üretip onu da ihraç ürünü hâline
getirmemizi sağlayabilir.
Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Nevşehir Milletvekili Mustafa
Açıkgöz.
Buyurun Sayın Açıkgöz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINI MUSTAFA AÇIKGÖZ
(Nevşehir) Sayın Başkan, değerli Divan, çok kıymetli
milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla, muhabbetle
selamlıyorum. AK PARTİ Grubu adına söz almış
bulunmaktayım.
Değerli milletvekilleri, ilaçta yerli ve
millîleşmeyi önemsiyoruz. İlaçta dışa
bağımlılığı azaltmak için gece gündüz
çalışarak, SGK adına da birçok ilacı geri ödeme planına
aldık. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğan önderliğinde, ilaç sektöründe yerlileşme ve
millîleşme için çalışmalar devam etmektedir. Nihai amaç, ilaçta,
aşıda, kanda ve tıbbi cihazda yerli ve kendi kendine yetebilen
bir ülke olmaktır. Tabii, diğer bir hedefimiz de dünya pazarında
rekabet edebilen bir üretim yapısına kavuşmaktır. 2018de
kullanılan her 100 ilaçtan 82si ülkemizde üretilmiştir.
Tabii, Türkiyede kullanılan referans
fiyatlandırma sistemiyle, referans ülkelerde -ki bunlar, Fransa,
İtalya, Portekiz, İspanya ve Yunanistan- ilgili ilacın
fiyatına bakılmakta ve en düşük olan fiyat, ülkemizde avro
cinsinden depocuya satış fiyatı olarak belirlenmektedir.
İlaç fiyat kararı doğrultusunda bir önceki yılın
ortalama döviz kurunun yüzde 60ı olarak hesaplanan dönemsel avro kuru
değeri yılda bir kez belirlenmektedir. Türk lirası cinsinden
depocuya satış fiyatı, ilgili ilacın avro cinsinden
fiyatı ile dönemsel avro kuru değeri çarpılarak bulunmaktadır.
Bu düzenlemenin yılda bir defa yapılmasının amacı,
kurdaki ani değişikliklerin ilgili bütçe üzerindeki etkisini
azaltmaktır. Bu şekilde, ilaçta referans fiyatlandırması
yapılarak belirlenen fiyatla piyasada bulunamayacağını
iddia eden firma tarafından belirlenen ilaçlar için de fiyat
artışı talep edilebilir. Talep edilen bu fiyatların
değerlendirilmesi; ilgili paydaş bakanlıkların temsil
edildiği ve Fiyat Değerlendirme Komisyonu tarafından
yapılır. Fiyat Değerlendirme Komisyonunun fiyat artışı
yapma yetkisinde herhangi bir sınırlandırma yoktur. Dolayısıyla
aktif ilaç fiyat listesinde 14.359 tane ilacımız bulunmaktayken
sadece 430 tane ilacın fiyatlandırılmasıyla ilgili Fiyat
Değerlendirme Komisyonuna başvurulmuştur.
Hastalarımızın tedavisi açısından elzem olduğunu
düşündüğümüz tüm ürünler için gerekli olan fiyatlandırma
yapılmakta ve piyasada bulunması sağlanmaktadır. İlaç
tedarikinin kesintisiz sağlanması için tüm tedbirler alınmakta,
eczacılarımızla, depocularımızla, üreticilerimizle,
sendikalarla sürekli istişareler yapılmaktadır. Herhangi bir
ilaç veya ilaç grubunun münferit olarak bulunmaması bütün dünyada
olduğu gibi bizde de oluşabilmektedir. Üretim yerinin
değişikliği, etkin madde veya yardımcı maddenin
bulunmaması, üretim yerinin değişmesi, kalite problemleri,
mevsimsel veya dönemsel bazı ilaçların kullanımının
artması, -mesela gripte olduğu gibi- yurt dışından
ithal edilen ilaçlarda üretim yeri veya üretici değişimi, üretim
yapılan ülkenin değişmesi, ilaç ruhsatının el
değiştirmesi gibi sıkıntılar bazen ilaç
sıkıntısına sebep olabilmektedir.
Ülkemizde ilaçtaki dışa
bağımlılığı azaltmak, tedarik
sıkıntısı yaşanan ürünlerin yerli üretimini
sağlamak amacıyla 2016 yılında yerelleşme projesine
başlanmış olup kutu düzeyinde yüzde 78 olan yerli üretim
oranını yüzde 82ye çıkardık; değer bazında ise yüzde
42 olan oranımızı yüzde 49a çıkardık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
MUSTAFA AÇIKGÖZ (Devamla) Toparlıyorum
Sayın Başkan.
Yerelleşme ve millîleşme projesiyle 3,1
milyar TL değerinde ilaç için yerelleşme
çalışmalarımız başladı.
Savunma sanayisinde olduğu gibi ilaç
sanayisinde de Allahın izniyle yakın bir zamanda yerli ve millî
bütün ilaçlarımıza kavuşacağız, bu
sıkıntıları bertaraf edeceğiz.
Biraz önce konuşmalar da yapıldı,
görüldü, piyasada terapötik, tam eş değeri olmayan sadece 8
ilacın olduğu bugün bildirildi bize.
Bu stokçulukla ilgili de yapılan
değerlendirmelerde bazen dengesiz dağılımla ilgili zam
beklentileri bunda etkili olmaktadır.
Hepinizi saygıyla muhabbette selamlıyorum.
Teşekkür ederim, sağ olun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmemiştir.
Alınan karar gereğince denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, İstanbul
Milletvekili Nevzat Şatıroğlu ve 6 Milletvekilinin Maden Kanunu
ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar,
Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve 6 Milletvekilinin Maden Kanunu ile Bazı
Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1410) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 41) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Dünkü birleşimde İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 41 sıra sayılı
Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerinde görüşmeler
tamamlanmıştı.
Şimdi ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa
o madde üzerinde önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
Şimdi 26ncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 26ncı madde kabul
edilmiştir.
27nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 27nci madde kabul edilmiştir.
28inci madde üzerinde bir önerge var, önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/1410 esas numaralı
Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 28inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederim.
Dökme gelen eşyada yüzde üçü aşmayacak
şekilde eşya cinsi itibarıyla ilgili Bakanlık kararı
ile belirlenecek oranlardaki eksiklik ve fazlalıklar için takibat
yapılmaz. Doğal gaz ürünlerinde boru hatları ile
taşınarak ithal edilenler hariç bu oran % 6yı aşmayacak
şekilde uygulanır.
Yavuz
Ağıralioğlu Fahrettin
Yokuş Ayhan
Altıntaş
İstanbul Konya Ankara
Feridun
Bahşi İmam
Hüseyin Filiz
Antalya Gaziantep
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Gaziantep Milletvekili
İmam Hüseyin Filiz...
Buyurun Sayın Filiz. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 41 sıra
sayılı Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
28inci maddesi üzerinde İYİ PARTİ grubumuzun vermiş
olduğu önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Genel kurulu
saygıyla selamlarım.
Bu maddede BOTAŞın uzun dönemde
sıvılaştırılmış doğal gaz alım
satım anlaşmaları kapsamında LNGnin kimyasal özelliği
gereği gemilere yüklenen ve gemilerden boşaltılan miktarlar
arasında oluşan kayıpların Gümrük Kanununun 237nci
maddesinde belirtilen yüzde 4lük orandan fazla olması nedeniyle bu
oranın fiilî duruma uygun hâle getirilerek yüzde 6ya
çıkarıldığı belirtilmektedir. Buna diyecek bir sözüm
yoktur.
Değerli milletvekilleri, yeni bir torba yasayla
karşı karşıyayız. Birbirinden çok farklı
alanlarda kanun tasarıları aynı torbanın içine konulmakta
ve yeterli incelemelere tabi tutulmadan yasalaşmaktadır. Görüyorum ki
muhalefetin ne önerdiğinin önemi yok. Ayrıca, oylamaların
haricinde maddeler konuşulurken milletvekili sıraları da âdeta
boş. Yine, yasalar hazırlanırken merak ediyorum, sivil toplum
örgütlerinin, meslek odalarının, üniversitelerin ilgili bölümlerinin,
birimlerinin görüşleri alınıyor mu? Ne kadar istişare
edilirse kanunlar da o kadar pürüzsüz olur ve bu kanun da, Maden Kanununda
olduğu gibi, 14üncü defa değişikliğe uğramaz.
İlk defada doğru yapmanın yolu konunun bütün yönleriyle
çalışılmasına, uzman görüşlerinin ve ayrıca da
muhataplarının görüşlerinin alınmasına
bağlıdır. Üniversitelerle iş birliği de önemlidir ve
gereklidir.
Gelelim konumuza. Türkiye doğal gaz konusunda
yüzde 99 oranında dışa bağlı bir ülkedir ve büyük
ölçüde elektrik üretiminde kullanılmaktadır. Bu yıl ocak
ayında hidrolikten üretilen elektriğin payı yüzde 30
seviyelerindedir. Rüzgârın, güneşin, jeotermal kaynakların,
atıkların elektrik üretimindeki payı toplamın yüzde 15i
civarındadır. İthal kömürün elektrik üretimindeki payı
yüzde 19,7, yerli kömürün payı ise yüzde 15,5 civarındadır. Bu
tablo gösteriyor ki yerli üretimi artırmak zorundayız. Bunun için
yenilenebilir enerji kaynaklarını ve yerli kömürü daha verimli
kullanmak zorundayız. Ancak işlenen madde ister ithal fosil ister ithal
doğal gaz olsun isterse de yerli fosil ya da yenilenebilir kaynak olsun,
elektrik enerjisine çevirmek bir teknoloji işidir. Maalesef teknolojileri
de büyük ölçüde dışarıdan alıyoruz. Ham maddede olduğu
gibi, teknolojide de dışa bağımlıyız. Kömürümüz
var, rüzgâr var, güneş var ama bunları elektriğe çevirecek
teknoloji yabancı. Her alanda millî politika geliştirmek
durumundayız, madende de böyle. Ham maddeyi çıkarmak yeterli
değil, yarı mamul ya da mamul madde hâline getirmek
şarttır. Bilim ve teknolojide sıçrama yapamazsak
dışarıya bağımlı olmaya devam ederiz. Bana göre
asıl beka sorunu budur.
Değerli milletvekilleri, üniversitelerimizi
inceledim, 16 üniversitede maden mühendisliği bölümü var. ODTÜ, İTÜ,
Hacettepe Üniversiteleri hariç, diğerlerinde kontenjan dolmamış
ve taban puanları oldukça düşük. Her yıl yaklaşık
1.200 civarında öğrenci giriyor maden mühendisliği bölümlerine,
Maden Mühendisleri Odasına kayıtlı 17.740 civarında da
maden mühendisi var. 8 üniversitede petrol ve doğal gaz mühendisliği
bölümleri var, 4 üniversitede kontenjanlar dolmamış. Bu bölümler
istihdam probleminden dolayı cazibesini kaybetmiş demektir.
Burada söylemek istediğim şey şudur:
Mühendislik fakültelerinde lisans eğitimleri mesleğe yönelik olarak
yeniden gözden geçirilmeli, yüksek lisans ve doktora eğitimleri uygulama
ağırlıklı ve teknoloji geliştirmeye yönelik
olmalıdır.
Değerli milletvekilleri, enerji de israf
edilmemeli. Unutulmamalıdır ki fosil kaynaklar
kullanıldığında atmosfere karbondioksit gazı vermekte,
iklim dengesini bozmaktadır. Ülkemizdeki madenlerin, yer altı ve yer
üstü kaynaklarımızın milletimizin tümünün olduğu
unutulmamalı, düzenlemeler buna göre yapılmalı, yabancı
şirketlere peşkeş çekilmemelidir. Bu da bir beka sorunudur. Bu
konuda vicdanımız hakem olmalıdır. İYİ PARTİ
olarak bu konudaki hassasiyetimizi bir defa daha vurgulamak istiyorum.
Hepinizin bildiği gibi, geçtiğimiz
yıllarda maden kazaları oldu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla)
Başkan, bitiriyorum.
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla) -
Bu kazaların sebebi maden işletmecilerinin işçi
sağlığı ve iş güvenliğiyle ilgili tedbirleri
almamasıdır. Bu konu çok önemlidir ve gerekli standartları
sağlamamış olanlara müsaade edilmemeli, cezai
yaptırımlar uygulanmalıdır. Bu vesileyle, maden
kazalarında hayatlarını kaybeden tüm madencilerimize Allahtan
rahmet, yakınlarına da tekrar sabırlar diliyorum.
Ayrıca, dün vefat eden ülkü devi Ozan Arife
rahmet, yakınlarına sabırlar diliyor, Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
28inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
28inci madde kabul edilmiştir.
29uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
29uncu madde kabul edilmiştir.
30uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
30uncu madde kabul edilmiştir.
31inci madde üzerinde bir önerge vardır,
okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 41 sıra sayılı
Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasını Öngören Kanun Teklifinin
31inci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Kazım
Arslan Müzeyyen
Şevkin Tahsin
Tarhan
Denizli Adana Kocaeli
Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu Tacettin
Bayır Ahmet
Akın
Manisa İzmir Balıkesir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
üzere Denizli Milletvekili Kazım Arslan.
Buyurun Sayın Arslan. (CHP
sıralarından alkışlar)
KAZIM ARSLAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 41 sıra sayılı Maden Kanunu ile
Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Teklifin 31inci maddesindeki önergemiz üzerine,
hatta bu maddenin çıkarılması üzerine söz aldım. Hepinizi
sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, enerji sektörü
aslında çok rahat değil, krizin eşiğinde. Tam bu noktada,
maliyet indirimlerini beklerken burada cezaları ve maliyetleri katlayan
bir görüşmeyi yapıyoruz. Bu nedenle, teklifin genelini
değerlendirdiğimizde madencilik sektörünün sorunlarına cevap
verebilecek nitelikte olmayan ve çözüm getirmeyecek olan bir düzenleme
olduğunu belirtmek istiyorum.
Dün de açıkça uyardık, Maden Kanununda
son derece hatalı, maliyetli ve yeni kazalara yol açacak birçok maddeye
maalesef Mecliste onay verdiniz ve buradan geçirdiniz. Somadan, Ermenekten
hiç ders almadan, 2014te kurulmuş Meclis araştırması
komisyonu raporunu da dikkate almadan birçok madde buradan geçirilmiş
oldu.
Bu kanun teklifi 31inci maddeyle geçerse
yıllık maliyeti 43 milyon dolar olan bir zararı ortaya
çıkarabileceğini görmenizi özellikle istiyorum. Bu düzenlemeyle
petrol üreticilerine büyük zarar verileceğini de yine söylüyorum. Onun
için, uyarıyoruz, ısrar ediyoruz, gelin bu hatadan geri dönün, bu
31inci maddeyi tekliften çıkararak akaryakıt istasyonu,
akaryakıt üreticilerine zarar vermeden bu düzenlemeyi yapın diyorum.
Teklif sahibi milletvekillerine ve bakanlığa bu maddenin TÜPRAŞ
rafinerisine, Batmana, Anadoludaki petrolcülere, nakliye sektörüne, asfalt
işiyle uğraşan şirket ve kurumlara
katkısının olmadığını ve daha çok zarar
vereceğini belirtmek istiyorum, yeni rafineri açılması yerine,
mevcut rafinerilerin de kapanmasına sebebiyet vereceğini de söylüyorum.
Sizlerin maliyet hesabı yapmadan, önümüze net
rakam koymadan âdeta sipariş üzerine getirdiğiniz bu teklif üzerine
gerçekten sektör kalem kalem hesabını yapmış, bu
zararın nereden kaynaklandığını ve niçin böyle bir
düzenlemeye ihtiyaç olduğunu da belirtmiş olmasına rağmen,
bunlar maalesef hiç dikkate alınmamıştır. Bakın,
TÜPRAŞ Genel Müdürü Bu madde geçerse Batman Rafinerisini kapatabiliriz.
diyor ama siz bunu hiç dikkate almıyorsunuz. Yani yeni yatırımlar
mı yaptıracağız, yeni iş alanları mı
açacağız, rafinerilerin çalışmasını mı
sağlayacağız yoksa bu düzenlemeyle rafinerilerin
kapanmasına sebep olacak bir düzenlemeyi mi gerçekleştireceğiz?
Kesinlikle bunu görmenizi istirham ediyorum.
Türkiye ithalat
bağımlılığı karşısında yerli
üretim diyen, AR-GE yapan, yüksek teknoloji yatırımı yapan tüm
güçlerini bir bir kaybediyor, siz de buna seyirci kalıyorsunuz hatta
sebebiyet veriyorsunuz. Batmanlılar sizin telefonlarınızı
kilitliyor ama Yok öyle bir kapanma. demek suretiyle bunu seyrediyorsunuz ve
yine önem vermiyorsunuz, bu düzenlemeyle yine bu kapanmaya sebebiyet
verebileceğinizi de maalesef görmezden geliyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, hesap açık ve
net. Bu 31inci maddedeki ham petrol hesaplama modeli değişirse
sebze, meyveden sonra petrol için de kuyruklar
başlayacağını sizlere söylemek istiyorum. Sektördeki
hatalı özelleştirmelerden sonra o rafineriler kepenk indirir, üretim
yapamaz duruma düştüğü zaman Türkiyenin daha çok dışa
petrol yönünden bağımlı kalacağını da yine
söylemek istiyorum. Suudi Arap Heavy ham petrolünün ilk indirim
uygulamasından direkt emsal alınmasının yıllık
maliyeti TÜPRAŞa göre 21 milyon dolar iken teklif sahiplerinin bu konuda
somut bir maliyet analizini de ortaya koymadan bu teklifi yaptıklarını
da söylemek istiyorum. Ayrıca TÜPRAŞ herhangi bir taşıma
maliyetine katlanılmamasına rağmen bu teklifle navlun
maliyetinin tamamının rafinerilere yansıtılması
sonucunda 22 milyon dolarlık ek ilave maliyetin oluşacağını
raporlamış, sizlere söylemiş, yine sizler de bunu dikkate
almadınız.
Değerli milletvekilleri, 31inci maddedeki
teklif tam anlamıyla rafinerileri bitirme hamlesine dönecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
KAZIM ARSLAN (Devamla) Evet, tamamlıyorum
Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Krizde petrole yatırım yapmayın,
sizi bitirmeye karar verdik. düzenlemesi şeklinde buraya gelmiştir.
Teklif yerli ham petrolü hesaplarken kullandığımız
Mısır Ras Gharib petrolü yerine daha yüksek fiyatlı Suudi Arap
Heavy petrolünün kullanılmasını öneriyor ama o kalite
farkını yansıtacak bazı fiyat farkı indirimini
maalesef hesaba katmıyor.
Değerli milletvekilleri, gerçekten bu
düzenlemenin bize faydası olmadığını ve 31inci
maddenin mutlaka bu tekliften çıkartılmasını talep
ediyoruz. Çünkü eğer yeni yatırımların
yapılmasını istiyorsak, işsizliğe hayır diyorsak,
yerli ham petrolün piyasada işlenmesini istiyorsak, Anadoludaki petrol
bayilerinin yatırımcısının sesini dinlemek istiyorsak
kesinlikle bu 31inci maddenin tekliften çıkartılmasını ve
buna göre oylanmasını talep ediyoruz ve bu konuda da destek
istiyoruz.
Hepinize teşekkür ediyorum, saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
31inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 31inci madde kabul edilmiştir.
32nci madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum ve işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 41
sıra sayılı Kanun Teklifinin 32nci maddesinin tekliften
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Şevin
Coşkun Murat
Çepni Rıdvan
Turan
Muş İzmir Mersin
Mehmet
Ruştu Tiryaki Erol
Katırcıoğlu
Batman İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
üzere İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlu.
Buyurun Sayın Katırcıoğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 32nci madde üzerinde konuşmak
üzere geldim.
32nci madde esas itibarıyla cezalarla ilgili
bir madde. Yani anlaşmalara uymayan kişi ve kurumlara yönelik olmak
üzere nasıl cezalar uygulanması gerektiğiyle ilgili bir madde.
Maddenin kendisi aslında çok önemli değil bence ama 31nci madde
özellikle demin Kazım Beyin konuştuğu madde- çok daha önemli
ve doğrusunu isterseniz birkaç cümleyle neden bu maddenin önemli olduğunu
size anlatmak isterim.
Değerli arkadaşlar, eğer bir sektöre
ilişkin olmak üzere bir kamusal düzenleme yapmaya kalkarsanız o
piyasadaki aktörlerin de bu kamusal düzenlemeyle ilgili olarak öncesinde veya
sonrasında bir manipülasyon yapma isteği oluşur. Yani siz
herhangi bir uygulamayı herhangi bir sektöre uygulamaya karar
verdiğinizde o piyasadaki yapı yani o piyasadaki firmaların
sayıları, büyüklükleri, nitelikleri sizin yapmak istediğiniz
uygulamayla ilgili olarak bir tepki verir ve sizin uygulamanızı kendi
çıkarlarına olmak üzere manipüle etmeye çalışır.
Şimdi, bu anlamıyla
baktığımızda doğrusunu isterseniz özellikle 31inci
maddede, demin Kazım Beyin de üzerinden geçtiği gibi, ham petrolün
fiyatlama sistemiyle ilgili olarak bir değişiklik önergesi var. Yani
bir kamusal düzenleme söz konusu ve o kamusal düzenleme esas itibarıyla
şöyle bir şey: Mısır bazlı bir fiyatlama yerine Suudi
Arabistan bazlı Arap Heavy denilen fiyatlamayı alalım.
diyorlar. Bunun gerekçesi nedir diye baktığımızda diyorlar
ki: Aksi takdirde yerli petrol üreticileri maliyet dezavantajı
yaşıyorlar, özellikle TÜPRAŞın Batman Rafinerisiyle
ilgili olarak negatif bir fiyat düzenlemesi olarak etki yapıyor.
Dolayısıyla bunu biz değiştirelim. diyorlar. Niçin değiştirelim?
Yerli üreticilerin de yararlanması için, yerli üreticilerin o fiyat
dezavantajından kurtulmaları için ve dolayısıyla
teşvik edilmeleri için bunu yapalım. diyor kanun. Fakat
arkadaşlar, şimdi şöyle bir şey var: Eğer biz Suudi
Arabistan bazlı fiyatlamaya geçersek Türkiyenin en büyük ve tek diyebilirim,
tek değilse bile en büyük TÜPRAŞ rafinerisinin yöneticileri Bu
fiyatlama değişimi varil başına 2,42 dolar ek maliyet
yapacak, dolayısıyla da biz yıllık 40 milyon dolar zarara
uğrayacağız ve Batman Rafinerisini kapatmak zorunda
kalacağız. diyorlar.
Arkadaşlar, tutanaklara bakarsınız,
TÜPRAŞ Genel Müdürü Komisyonla paylaşmış bu görüşü ve
Bu işten vazgeçin çünkü ülkenin en büyük petrol rafine eden kurumunun
iflasına sebep olacaksınız. diye uyarıda bulunuyor.
Şimdi, o zaman şöyle bir durum ortaya
çıkıyor: Demek ki kamusal bir müdahale veya bir öneri sektörde
bazılarının işine yani -kanunda ifade edildiği gibi-
yerli üreticilerin lehine -tırnak içinde söylüyorum bunu- ama
TÜPRAŞın aleyhine bir sonuç üretecek.
Ben şunu merak ettim: Peki, bu yerli üreticiler
kimler acaba? diye baktım. Arkadaşlar, yerli üreticiler 15 tane
şirket sayılıyor ve 15i de yabancı ortaklık. Yani bu
nasıl buraya kadar gelmiş, bu kanun maddesi buraya nasıl
gelmiş; anlamış değilim ben şahsen. Yani Yerli
üreticileri teşvik edelim. diyorsunuz bir yandan ama yerli üreticilerin
yerli olmadığı belli, öte yandan hakiki yerli olan -bir
bakıma yerli diyebilirim çünkü yüzde 51 Koça ait biliyorsunuz-
TÜPRAŞ Rafinerisini zor durumda bırakacak olan bir düzenlemeyi
burada gündeme getirmiş oluyoruz.
Arkadaşlar, bu, kabul edilebilir bir şey
değil. Eğer böyle bir mantıkla bu kanun çıkarsa
TÜPRAŞın ve Batman Rafinerisinin gerçekten kapanma ihtimali var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Ve ben size
söyleyeyim: Batman Rafinerisinde 500 işçi çalışıyor
bildiğim kadarıyla, dolayısıyla da 500 işçi işsiz
kalmak durumunda kalacaktır diye düşünüyorum. Dolayısıyla
da arkadaşlar, niyetimiz ne olabilir; bilmiyorum.
Bu kanunu buraya getiren arkadaşlar, Komisyon
üyeleri
Benim anladığım kadarıyla, Komisyonda zaten bu
taraflar yeteri kadar konuşmamış -ben komisyon üyesi
değilim ama tutanaklardan anladığım kadarıyla- gerçekten
STKların görüşleri yeteri kadar alınmamış ve bu kanun
buraya kadar gelmiş.
İlk cümleme dönecek olursam şunu söylemek
istiyorum: Her bir öneriniz, düzenleme öneriniz o piyasadaki yapı
tarafından manipüle edilir. Eğer sizin başka bir
amacınız varsa bilemem ama açıkça olan şey şudur:
Yerli üretici cümlesi altında yabancı birtakım ham petrol
üreticilerine bir kapı açılıyor ve öte yandan Koç Grubuna,
işte yıllar önce alayla valayla satılmış olan
TÜPRAŞ da kapanmak noktasına gelebilir diye düşünüyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan,
sayın milletvekili Komisyon bu konuda bir açıklama yapar mı?
dedi. İzin verirseniz yanlış anlamalara fırsat vermemek
için.
BAŞKAN- Buyurun Sayın Başkan.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
26.- Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi
ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Mustafa Elitaşın,
İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlunun 41 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 32nci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Değerli arkadaşlar,
bu, Komisyonda tartışıldı; hem alt komisyonda
tartışıldı hem esas komisyonda alt komisyon raporu
görüşülürken tartışıldı. İlk görüşme
sırasında TÜPRAŞ Genel Müdürü konuya açıklık getirdi,
arkasından biz esas komisyonda Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının
da bu konuyla ilgili görüşlerini beyan ettik. Söylenen kelimeler
Az önce
Kazım Bey 40 milyon dolar gibi bir şey ifade etti, siz 35 milyon
dolar diye bir rakam ifade ettiniz. Bu işte kanun metninin
değiştirilmesiyle birlikte ortaya çıkabilecek rakam toplam 35
milyon 47 bin Türk Lirası, kanun değişikliğiyle. Ras Gharib
ile Arap Heavy arasındaki hesaplamadan kaynaklanan rakam 7 milyon Türk
lirası. Şimdi Ras Gharib dediğimiz de, 2015 yılından
itibaren, 2016 yılından itibaren dünya petrol piyasasında
alım satımı yapılmayan, bir müracaat fiyatı
oluşturmayan bir durum söz konusu. Nitekim TÜPRAŞla kurum
arasındaki yapılan bir görüşme neticesinde bir formül eskale edilmiş.
Bu formül çerçevesinde Ras Gharib referans fiyat olamadığından
dolayı benzer bir formül ortaya çıkarılmış.
Denilmiş ki: Şu anda Arap Heavyyle ilgili olan anlaşmadan -yani
bu petrol gravitesiyle ilgili, petrol niteliğiyle ilgili ortaya çıkan
bir durum- toplam 7 milyon varil Batman Rafinerisinde üretilen durum söz
konusu. Ama Türkiyede üretilen toplam petrol 18 milyon varil. Bunun 7 milyon
varillik kısmı Batman bölgesinde, Ras Gharib niteliklerinde, yani
daha ağır, asfalt dediğimiz ürünün elde edildiği bir
durum söz konusu. Aslında siz 31inci maddeyle ilgili konuştunuz,
önergeniz 32nci maddeyle ilgili kısımdı, ilk kısımda
da cezalara girdiniz. Yani burada ifade edildiği gibi, sadece Ras
Gharibten dolayı ortaya çıkan maliyet farkı 7 milyon Türk
lirası. Türkiyedeki toplam maliyetin 35 milyon 47 bin lira olduğunu
ifade ediyorum, dolar değil, 35 milyon 47 bin lira. Bu, Türkiyede petrol
aramasını teşvik edebilecek, bundan sonra ortaya çıkacak
durumlarda ürünün daha evsafıyla, daha yüksek nitelikte
alınmasını sağlayabilecek, petrol aramasını
teşvik amaçlı korunmuş bir düzenlemedir.
32nci maddedeki cezalarla ilgili kısma
gelince, bunu da Komisyonda çok enine boyuna tartıştık.
Biliyorsunuz -sizin Ahmet Bey burada yok, Komisyon üyesi
arkadaşımız- Anayasa Mahkemesi Kanunun 20nci maddesini
kısmi olarak iptal etti. O da şöyleydi: 1 milyon liralık maktu
bir fiyat vardı, her türlü cezalarla ilgili, eksikliklerle ilgili 1 milyon
liralık yaptırım maktu olarak vardı. Anayasa Mahkemesi dedi
ki: Maktu olmaz çünkü unsurlar farklı. Biz de bununla ilgili, değerli
arkadaşlarımızla ve paydaşlarla yaptığımız
toplantıda, cezalar ile suçların orantılı olmasıyla
ilgili bir düzenleme gerçekleştirdik. Bu konuda da 32nci madde üzerinde
olağanüstü derecede bir itirazın olmadığının
altını çizmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve 6 Milletvekilinin Maden Kanunu ile Bazı
Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1410) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 41)
(Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
32nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
32nci madde kabul edilmiştir.
33üncü madde üzerinde Komisyonun redaksiyon talebi
var.
Buyurun.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
33üncü maddede bir redaksiyon talebimiz var.
Hükmün uygulanmasında tereddütlere yol
açmaması amacıyla 33üncü maddeyle değiştirilen 5015
sayılı Kanunun 20nci maddesinin ikinci fıkrası (b)
bendinde yer alan Düzeltme imkânı olmayan ibaresinden sonra gelmekte
olan ve ibaresinin yerine virgül işaretinin kullanılması
suretiyle redaksiyona tabi tutulması gerekmektedir.
Arz ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Komisyonun redaksiyon talebiyle birlikte 33üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
33üncü madde kabul edilmiştir; Başkanlığımızca
redaksiyon işlemi gerçekleştirilecektir.
Madde 34e bağlı geçici madde 6 üzerinde
bir önerge vardır, okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 41 sıra sayılı
Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 34üncü
maddesiyle 5015 sayılı Kanuna eklenen geçici 6ncı maddeye
aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Muş Özlem
Zengin Mehmet Doğan
Kubat
İstanbul
Tokat İstanbul
Mihrimah Belma Satır Abdullah Güler Sermin
Balık
İstanbul İstanbul Elâzığ
Emine Sare Aydın Yılmaz Yaşar Kırkpınar Necip Nasır
İstanbul İzmir İzmir
"Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla
Kurul kararına bağlanmış ancak tahsilatı
tamamlanmamış olan idari para cezaları, işlenen fiil için
bu Kanunla birlikte daha düşük bir idari para cezası
uygulanmasının öngörülmesi hâlinde, ilgili vergi dairesince 19uncu
maddenin ilgili bentlerinde belirlenmiş olan asgari maktu hadden tahsil
edilir. Kısmen veya tamamen tahsil edilen idari para cezaları iade
edilmez.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) Takdire bırakıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Bu önergeyle 5015 sayılı Kanunun 19uncu
maddesinde belirlenen idari para cezalarının yükümlüler
açısından net satış hasılatı dikkate
alınmaksızın asgari maktu hadden tahsilini sağlamak
suretiyle lehte olan hükümlerinin uygulanmasına imkân veren bir intibak
düzenlemesi yapılmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda madde 34e
bağlı geçici madde 6yı oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Madde 34e bağlı geçici madde 7 üzerinde
bir önerge vardır, okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 41 sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 34üncü maddesinde
yer alan 5015 sayılı Kanuna eklenen geçici 7nci maddenin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet
Muş Özlem
Zengin Mehmet
Doğan Kubat
İstanbul
Tokat İstanbul
Abdullah
Güler Mihrimah
Belma Satır Arife
Polat Düzgün
İstanbul İstanbul Ankara
Necip
Nasır Yaşar
Kırkpınar
İzmir İzmir
"GEÇİCİ MADDE 7- 20 nci maddenin
ikinci fıkrasının (c) bendi, 11/4/2013 tarihinden önce kira
sözleşmesi veya benzeri şekilde kullanım hakkı
devredilmiş ve devralan adına lisanslandırılmış
tesislerde, bu lisans süresince 5607 sayılı Kanunda belirtilen
kaçakçılık fiillerinin işlenmesi durumunda, belirtilen tarihten
önce kullanım hakkını devreden ayni hak sahiplerinin, söz konusu
fiillerden dolayı şüpheli, sanık veya hükümlü olmaması
kaydıyla ve bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren üç ay içinde Kuruma
yeni lisans için başvurulması halinde, söz konusu tesis için
uygulanmaz. Varsa mevcut geçici durdurma hali ancak yeni lisans verilmesi durumunda
kaldırılır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) Takdire bırakıyoruz
Başkanım.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Rafineri haricinde herhangi bir tesiste
kaçakçılık fiilinin işlendiğinin tespiti hâlinde lisansa
tabi tüm faaliyetler durdurulmakla birlikte, lisans sahibine verilen idari para
cezası ödenmeden lisansa konu tesis için başka bir kişiye de
lisans verilmemektedir. Bu durum, özellikle akaryakıt istasyonu sahibi
olup, istasyonunun işletmeciliğini başka bir kişiye
vermiş olan mülk sahiplerinin, kiracılarının
kaçakçılığa konu eylemi sonrasında söz konusu idari para
cezası ödenmeden istasyonlarının çalışamaz hâlde
kalmasına sebebiyet vermektedir. Bu durumda bulunan mülk sahiplerinin,
kendilerinden kaynaklı olmayan kaçakçılık eyleminden ötürü
mağduriyet yaşadıkları bilinmektedir. Söz konusu
mağduriyetlerin giderilmesi amacıyla kaçak akaryakıtla mücadele
ile ilgili maddenin kanununa eklendiği tarih olan 11/4/2013 tarihinden
önce kira sözleşmesi veya benzeri şekilde kullanım hakkı
devredilerek lisanslandırılmış tesislerde kaçakçılık
fiiline mal sahibinin karışmadığı hâllerde, tesise
ilişkin kısıtlamaların kaldırılması
öngörülmektedir. Böylelikle kaçakçılık fiillerine ilişkin
yürütülen adli ve idari süreçlerde herhangi bir aksama
oluşturmaksızın, söz konusu tesislerin tekrar lisanslandırılarak
petrol piyasası faaliyetlerine dâhil edilmesi ve ekonomiye
kazandırılması ve mal sahiplerinin kendilerinden kaynaklanmayan
durum yüzünden oluşan mağduriyetlerinin giderilmesi
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda madde 34e
bağlı geçici madde 7yi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Diğer maddeye geçmeden önce Adana
milletvekillerimizin söz talepleri var 60a göre, onları
karşılayacağım.
Sayın Koncuk...
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
27.- Adana Milletvekili İsmail Koncukun, Adana
ilinde inşa edilen arkeoloji müzesinde iskele çökmesi sonucu meydana gelen
iş kazasında hayatını kaybeden işçiye Allahtan
rahmet, yaralılara şifa dilediğine ilişkin
açıklaması
İSMAİL KONCUK (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Adanada restorasyonu yapılan
müze kompleksi içerisinde tarım müzesinin duvarının çökmesi
sonucu 1 işçimiz hayatını kaybetmiş, 5 işçi
yaralanmış. Bu konulara tabii, iş sağlığı ve
iş güvenliği konularına daha titizlikle yaklaşmamız
gerektiğini bu olaylar bize bir kere daha hatırlatıyor. Ben
hayatını kaybeden işçimize Allahtan rahmet diliyorum,
yaralılara da acil şifalar niyaz ediyorum.
Sağ olun.
BAŞKAN Sayın Şevkin...
28.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin,
Adana ilinde inşa edilen arkeoloji müzesinde iskele çökmesi sonucu meydana
gelen iş kazasında hayatını kaybeden işçiye Allahtan
rahmet, yaralılara şifa dilediğine ilişkin açıklaması
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Adana Yeni
Arkeoloji Müzesi ikinci etap inşaatında iskele çökmesi sonucu 1
işçinin öldüğüne, 5 işçinin yaralandığına dair
bilgiler aldık. Ölen işçimize Allahtan rahmet, ailesine ve
yakınlarına başsağlığı, yaralı
işçilerimize acil şifalar diliyoruz.
500 bin inşaat işçisi işsiz durumda. İnşaat
işçileri ya işsiz kalıyor ya da yeterli güvenlik önlemleri
alınmadığı için iş cinayetlerine kurban gidiyor. En
çok iş cinayeti inşaat işçilerinde yaşanmakta.
Açlıktan ölmek ile iş cinayetlerinde ölmek arasında kalmakta bu
işçilerimiz. Artık bu iş cinayetlerinin bir son bulması,
kamu binalarında özellikle bu iş cinayetlerinin son bulması
konusunda yetkilileri göreve davet ediyorum.
Tekrar Allahtan rahmet ve şifa diliyorum.
BAŞKAN Sayın Enginyurt
29.- Ordu Milletvekili Cemal Enginyurtun, Adana ilinde
inşa edilen arkeoloji müzesinde iskele çökmesi sonucu meydana gelen
iş kazasında hayatını kaybeden işçiye Allahtan
rahmet, yaralılara şifa dilediğine ilişkin
açıklaması
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) Sayın
Başkan, Adana Milletvekilimiz Sibel Hanımın babası
yoğun bakımda olduğu için Mecliste değil. Sayın
Muharrem Varlı da Adanaya hareket etmişlerdi. Dolayısıyla,
biz de 1 vatandaşımızın, işçimizin hayatını
kaybettiği; 5 işçimizin yaralandığı bu kaza
münasebetiyle bütün Adanada yaşayan Adanalılar adına, Türkiye
Büyük Millet Meclisindeki Milliyetçi Hareket Partisi milletvekilleri olarak
işçimize Cenab-ı Allahtan rahmet diliyoruz, yaralılara acil
şifalar temenni ediyoruz.
BAŞKAN Sayın Dağlı
30.- Adana Milletvekili Tamer
Dağlının, Adana ilinde inşa edilen arkeoloji müzesinde
iskele çökmesi sonucu meydana gelen iş kazasında hayatını
kaybeden işçiye Allahtan rahmet, yaralılara şifa
dilediğine ilişkin açıklaması
TAMER DAĞLI (Adana) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Bugün Adanamızda yeni yapılmakta olan Arkeoloji
Müzesinin inşaatında iskelenin çökmesi nedeniyle 5 işçi
kardeşimiz iskelenin altında kalmıştı. Vali Beyden
son aldığım bilgiye göre, bu arkadaşlarımızdan
birini kaybettik, Allah mekânını cennet etsin. Diğer 4
yaralı arkadaşımızdan 1 tanesi belinde kırık
olması nedeniyle şu an ameliyatta, doktorlar sıkıntı
olmayacağı kanaatindeler inşallah. Kalan 3
arkadaşımızın da durumları iyi. Ben yaralı
arkadaşlarıma da acil şifalar diliyorum.
Aynı zamanda, Milliyetçi Hareket Partisi Adana
Milletvekili Sibel Ersoy arkadaşımızın babasına da
acil şifalar diliyor, geçmiş olsun diyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
IX.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Mustafa Şentopun, Adana ilinde iş kazasında hayatını
kaybeden işçiye Allahtan rahmet, Adana Milletvekili Ayşe Sibel
Ersoyun babasına şifa dilediğine ilişkin
konuşması
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, biz de
Adanadaki iş kazasında hayatını kaybeden
vatandaşımıza Allahtan rahmet diliyoruz, yakınlarına
sabırlar diliyoruz, yaralı kardeşlerimize de acil şifalar
diliyoruz.
Yine, milletvekilimiz Sibel Hanımın
babası için de acil şifalar diliyoruz.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.06
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.26
BAŞKAN: Başkan Vekili Mustafa ŞENTOP
KÂTİP
ÜYELER: Burcu KÖKSAL (Afyonkarahisar), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin
53'üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
41 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve 6 Milletvekilinin Maden Kanunu ile Bazı
Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1410) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 41)
(Devam)
BAŞKAN Komisyon yerinde.
35inci madde üzerinde iki önerge vardır.
Önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 41 sıra sayılı
Kanun Teklifinin (2/1410) 35inci maddesiyle düzenlenen 5307 sayılı
Kanunun 16ncı maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde
yer alan "birmilyonyüzbin" ibaresinin "beşyüzbin",
"beşmilyonbeşyüzbin" ibaresinin "onmilyon"
şeklinde değiştirilmesini ve aynı bendin (3) numaralı
alt bendinin metinden çıkarılmasını, (b) bendinde yer alan
"beşyüzellibin" ibaresinin "ikiyüzellibin"
şeklinde değiştirilmesini ve aynı bende
aşağıdaki alt bendin eklenmesini; (c) bendinde yer alan "yüzonbin"
ibaresinin "yüzbin", "beşyüzellibin" ibaresinin
"beşyüzbin" şeklinde değiştirilmesini; (ç)
bendinde yer alan "yüzyirmibeşbin" ibaresinin
"yüzbin", "ikiyüzellibin" ibaresinin "beşyüzbin
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Muş Özlem
Zengin Mehmet Doğan
Kubat
İstanbul Tokat İstanbul
Mihrimah
Belma Satır Abdullah
Güler Necip
Nasır
İstanbul İstanbul
İzmir
Fehmi
Alpay Özalan Yaşar
Kırkpınar Bahar
Ayvazoğlu
İzmir
İzmir
Trabzon
Cemal
Bekle Bekir
Kuvvet Erim
İzmir Aydın
4) 10 uncu madde gereği Kurum tarafından
yapılan uygulamaların dolaylı veya dolayısız olarak
engellenmesi veya engellemeye teşebbüs edilmesi.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu önergeyle, LPG piyasasının petrol
piyasasından ekonomik olarak daha küçük bir piyasa olması nedeniyle,
adalet ve hakkaniyet ilkeleri gereğince ceza tutarlarının alt
sınırlarının indirilmesi, idari para cezalarının
caydırıcı olma özelliğinin korunarak daha küçük hacimde
faaliyet gösteren piyasa oyuncularının da ekonomik
sürdürülebilirliklerinin göz önünde bulundurulması suretiyle
yaptırım düzeyinin belirlenmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1410) esas numaralı
Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 35inci
maddesinin birinci fıkrasında yer alan
değiştirilmiştir ibaresinin yeniden düzenlenmiştir
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Yavuz
Ağıralioğlu Fahrettin
Yokuş Ayhan
Altıntaş
İstanbul Konya Ankara
Feridun
Bahşi Ümit
Dikbayır
Antalya Sakarya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
üzere Sakarya Milletvekili Ümit Dikbayır.
Buyurun Sayın Dikbayır. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
ÜMİT DİKBAYIR (Sakarya) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz Maden
Kanunuyla ilgili teklifin 35inci maddesi üzerinde grubum adına söz
almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Bizim bu maddeyle ilgili görüşümüz,
cezaların artırılması, kaçakçılığın
önüne geçilmesidir. Ancak ben şunu da söylemek istiyorum: Seçim
sathına girince maalesef yine zillet illet şer ittifakı
beka sorunu gibi söylemler ortaya çıkmaya başladı. Şimdi,
bizim kıblemiz bir, bayrağımız bir; liderlere sesleniyorum
buradan, lütfen böyle kelimeleri bizim aramıza sokmayın. Doğu
Türkistanlı Müslüman soydaşlarımız işkence görürken,
tecavüze uğrarken, onlara sessiz kalmaya ne diyeceğiz o zaman? Türk
Silahlı Kuvvetlerine, ordumuza zırhlı araç, silah yapan bir
fabrikanın Katara ve Katar ordusuna devredilmesine sessiz kalmaya ne
diyeceğiz o zaman?
Süleyman Şah Türbesini üç beş çapulcu
için vatan toprağımızdan kaçırmaya ne diyeceğiz?
Hükûmete sesleniyorum: Götürün o türbeyi, ait olduğu yere koyun
Vatani görevini yapan 20 yaşındaki
evlatlarımıza kurşun sıkan YPGyi tam da 29 Ekim günü
topraklarımızdan davul zurnayla geçirmeye, onlara yemek
ısmarlamaya ne diyeceğiz?
Diyarbakır meydanında bebek katili alçak
teröristbaşının mektubunu okutmaya ne diyeceğiz?
Oslo, Habur, Dolmabahçe kepazeliğine ne diyeceğiz?
Barzaninin paçavralarının Ankara
Esenboğa, İstanbul Atatürk Havalimanlarına asılmasına
sessiz kalmaya ne diyeceğiz?
Alçak FETO terör örgütü onurlu Türk
subaylarımıza Ergenekon Balyoz Kafes gibi manidar isimlerle
kumpas kurarken Türk Silahlı Kuvvetleri
bağırsaklarını temizliyor. Nasıl paketledik.
diyenlere cevap vermemeye ne diyeceğiz?
Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurucusu Gazi Mustafa
Kemal Atatürke her gün ahlaksızca, terbiyesizce, edepsizce hakaret eden
zata cevap vermemeye, haddini bildirmemeye ne diyeceğiz?
Bizim evlatlarımız Suriye
topraklarında şehit olurken ülkesindeki savaştan kaçan
kazık gibi adamların plajlarımızda nargile tüttürmesine,
Taksim Meydanında tepinmesine ne diyeceğiz?
Değerli milletvekilleri, beka meselesine
gelince, bu ülkenin herhangi bir ilini ya da ilçesini İYİ
PARTİli, Milliyetçi Hareket Partili, Cumhuriyet Halk Partili bir
arkadaşımız yönettiği zaman beka sorunu bunun neresinde?
Teröriste silah mı verecek, teröriste bomba mı verecek? Ayrıca,
bu arkadaşlar zaten teröristse gereğini yapın, niye
dışarıda tutuyorsunuz? Bu arkadaşlara da hakaret
ediyorsunuz.
1974 Kıbrıs Barış
Harekâtını -Allah nur içinde yatırsın- Sayın
Necmettin Erbakan ve Bülent Ecevitin gerçekleştirdiğini sizlere
hatırlatıyorum. Eğer ülkemizde bir beka sorunu olursa, inanın,
en sağı ve en solu bir araya gelir, devletimiz için gereğini
yaparız.
Değerli milletvekilleri, son olarak şunu
söylemek istiyorum: Bizler çok zengin kültüre sahip bir devletin bireyleriyiz.
Bakın kaç çeşit yemek kültürümüz var, kaç çeşit giysi kültürümüz
var, kaç çeşit halk oyunumuz var. Bizler Türkü, Kürtü, Lazı,
Abazası, Çerkezi, Arnavutu hep birlikte bir arada yaşıyoruz.
Bizim kıblemiz bir, bayrağımız bir. Tekraren söylüyorum:
Zillet illet gibi ağza alınmayacak kelimeleri bizim aramıza
sokmayın. Farklı düşünüyorsanız Çanakkale
Şehitliğindeki mezar taşlarını okuyun, bakın
orada kimler şehadete ermiş.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Çok teşekkür ederim. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Kabul edilen önceki önerge doğrultusunda
35inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
35inci madde kabul edilmiştir.
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI (Devam)
B) Çeşitli İşler
1.- Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden
Almanya Sosyal Demokrat Partisi Bremen Eyalet Meclisi Üyesi Mustafa Güngör ile
Mehmet Sırrı Acara Hoş geldiniz. denilmesi
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, Almanya
Sosyal Demokrat Partisi Bremen eyaleti milletvekilleri Sayın Mustafa
Güngör ve Sayın Mehmet Sırrı Acar Genel Kurulumuzu ziyaret
ediyorlar, kendilerine Hoş geldiniz. diyorum. (Alkışlar)
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve 6 Milletvekilinin Maden Kanunu ile Bazı
Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1410) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 41)
(Devam)
BAŞKAN 36ncı madde üzerinde iki önerge
vardır, aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 41 sıra sayılı
Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 36ncı
maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Kazım
Arslan Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu Müzeyyen
Şevkin
Denizli Manisa Adana
Tahsin
Tarhan Ahmet
Akın Tacettin
Bayır
Kocaeli Balıkesir İzmir
Mürsel
Alban
Muğla
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
üzere Muğla Milletvekili Mürsel Alban.
Buyurun Sayın Alban. (CHP
sıralarından alkışlar)
MÜRSEL ALBAN (Muğla) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
AKP iktidarı -on yedi yıldır- yer
altı zenginliklerini rahat rahat sömürmek için yeni bir maden yasası
daha getirdi. Getirdiğiniz bu yasayla, Türkiyenin can damarları
nasıl kurutulur, iliği nasıl sömürülür, bizlere bir kez daha
göstermiş oldunuz.
Bu kanun teklifini hazırlayanlara ve destek
olanlara soruyorum: Siz, meslek odalarının, sendikaların,
üniversitelerin ve sektörde çalışanların görüşünü
aldınız mı? Almadınız çünkü kapalı kapılar
ardında, yandaşlarınızın özel talepleri
doğrultusunda bu kanunu hazırladınız. İktidara
geldiğiniz günden beri, maden sektörünü yabancı sermayenin sömürüsüne
sonuna kadar açtınız. Büyük öneme sahip yer altı
kaynaklarımızı hızla özelleştirdiniz.
Özelleştirme politikalarınızdan yer üstündeki fabrikalar ve yer
altındaki millî kaynaklarımız da nasibini aldı.
Hazırlanan bu yasayla madencilik sektöründe
sömürünün önünü açtınız. Çıkardığınız
yasalarla yabancı şirketler de yer altı servetlerimizi
yağmalamak için Türkiye'ye akın ettiler. Binlerce yıllık
geçmişiyle birçok medeniyete beşiklik etmiş tarihî
şehirlerimizi altın avcılarına
yağmalattınız. Madencilik sektöründe
yaptığınız her düzenleme, iş cinayetlerinin ve maden
kazalarının katlanarak artmasına sebep olmuştur. Başta
kömür olmak üzere tüm maden ocaklarında insan yaşamını hiçe
saydınız, işçi sağlığı ve iş
güvenliğini, madencilikte iş kazalarını gayriciddi
bakışla kaderin eline bıraktınız. Bunlar kaza
değil, cinayettir. Uyarılarımızı ciddiye alacak
araştırma ve soruşturmalardan hep kaçtınız. Maden
kazalarındaki artış ve kazaların nedenleri, sermayeye göre
çıkardığınız düzenlemelerden kaynaklanmaktadır.
Maden ocaklarında sözde değil özde denetimler
yapılmalıdır. Kimi zaman, ölçümü yapılmayan karbonmonoksit
oranı, kimi zaman, bakımı yapılmayan cephe asansörü, bazen
kapatılmayan inşaat çukuru, bazen de çadırdaki elektrik
kaçağı işçilerimizin canını alıyor. Oysa
ölümlerin asıl nedeni, madenleri yandaşa peşkeş
çekmenizdir.
Bu maden cinayetlerinde her yıl yüzlerce emekçi
yaşamını kaybediyor, yüzlercesi de sakat kalıyor. Her
yıl yüzlerce emekçinin alın terine gözyaşı ve kan
karışıyor. Sizin bu madencilik politikanız yüzünden,
üretimi değil, başta Soma, Ermenek, Şırnak olmak üzere
maden cinayetlerini konuştuk. İşçi Sağlığı
ve İş Güvenliği Meclisinin hazırladığı 2018
Yılı İş Cinayetleri Raporuna göre 2018 yılında
en az 1.923 işçi yaşamını yitirmiştir. Bu
işçilerin 66sı madencilik iş kolunda çalışmaktadır.
Madenleri peşkeş çektiğiniz yandaşların, iş
adamlarının isimlerini eminim ki ezbere bilirsiniz ama bu ölen 66
maden işçisinin 1 tanesi aklınızda mı?
Başta işletme sahipleri olmak üzere, göz
göre göre yaşanan bu katliamlardaki tüm sorumlular derhâl ve etkili bir
biçimde cezalandırılmalıdır. Kaçak ve denetimsiz tüm maden
işletmeleri derhâl kapatılmalıdır. Ruhsatlı olarak
üretim yapılan ocakların işçi sağlığı ve iş
güvenliği tedbirleri en üst düzeye çıkarılmalıdır.
Özelleştirmeler iptal edilmeli, madencilik sektörü başta olmak üzere
taşeronluk ve redevans ile her türlü güvencesiz çalışma
uygulamalarına son verilmelidir. İş cinayetleri, sendika
örgütlenmelerinin olmadığı, taşeronların üstlendiği
iş yerlerinde meydana gelmektedir. Bu gerçek ortadayken taşeron
sisteminin devam ettirilmesi ısrarınızı anlayamadık.
Başta madencilik sektörü olmak üzere, sendikal örgütlenmenin önündeki tüm
engeller derhâl kaldırılmalıdır.
Madencilik sorunlarının yanında
şimdi de güncel bir konuya değinmek istiyorum. Malum, şu anda
domates, biber, patlıcan kuyruk dönemi başladı. Barış
Mançonun şarkısını yıllar sonra tekrar
hatırlattınız. Fiyatları indirmek için Ankarada,
İstanbulda tanzim satış yerleri açtınız. Şimdi
sizlere soruyorum: Vatandaşın cebini yakan benzin, mazot, doğal
gaz, elektrik, su fiyatlarını düşürmek için tanzim
satış noktaları açacak mısınız; çiftçinin
gübresinin, ziraatçının ilacının fiyatını
düşürmek için tanzim satış yerleri açacak
mısınız?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MÜRSEL ALBAN (Devamla) Eğer sermayesiz
halkı düşünüyorsanız, bunlar için bir tanzim satış
noktası açın, görelim. Dökme suyla değirmen dönmez, bu devran
böyle sürmez. Bu kürsüden emekçilerin sözleriyle sizlere sesleniyorum:
Yürü. derler, Yürü. derler, Açlığa
yürü. derler.
Kara elmas tabut olmuş, Gerekirse ölün.
derler.
Günü gelir, utanmadan, ağlaşana Gülün.
derler.
Yalanlara artık sabrım yok.
Boş vaatlere karnımız tok.
Bu kürsüde yaptığım her
konuşmanın sonunda olduğu gibi, diyorum ki: Direnin
işçiler, direnin maden emekçileri, direnin köylüler, direnin gençler;
güzel günler göreceğiz, güneşli günler. Martın sonu bahar.
Genel Kurula saygılar. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1410) esas numaralı
Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 36ncı maddesinin
üçüncü fıkrasının (a) bendinin ikinci cümlesinde yer alan
altmış gün süre ibaresinin "doksan gün süre ibaresiyle ve
aynı bendin üçüncü cümlesinde yer alan altmış gün süre
ibaresinin altı ay süre ibaresiyle değiştirilmesini arz ve
teklif ederim.
Fahrettin
Yokuş Ayhan
Erel Feridun
Bahşi
Konya Aksaray Antalya
Hasan
Subaşı Ümit
Beyaz İsmail
Koncuk
Antalya İstanbul Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
üzere Adana Milletvekili İsmail Koncuk.
Buyurun Sayın Koncuk. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İSMAİL KONCUK (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
İYİ PARTİ Grubu adına 41
sıra sayılı Kanunun 36ncı maddesiyle ilgili
görüşlerimizi ifade etmek üzere söz almış bulunmaktayım.
36ncı madde bir idari düzenleme maddesi.
Cezaların nasıl verileceğine dair düzenlenmiş bir madde.
Pek bir eksiklik yok. Cezalardaki üst sınırları yeniden
düzenliyor.
Ama güzel bir ifade var burada, diyor ki:
Cezayı vermeden önce bir ihtar verelim. Ne kadar güzel. Yani bu kanunla
ilgili yani madencilikle ilgili, LPGyle ilgili konularda hata yapılması
hâlinde, diyor ki: Hata yapanı bir uyaralım, ihtar edelim.
Kardeşim, hatan var, şu konularda eksiklerini düzelt.
Peki, FETÖ meselesinden açığa alınan,
ihraç edilen insanlara bu ihtarı yapmayı, böyle bir hukuki,
aslında insani bir hakkı sunmayı neden düşünmediniz? Yüz
binlerce insanı, sayıları milyonları aşan anneyi,
babayı, kardeşi töhmet altında bıraktınız.
Derdiniz gerçekten suçluyu bulmak olsaydı, hukuk ilkelerini yerle yeksan etmeden
bu adımları atardınız, atmadınız. Toptancı
bir zihniyetle, binlerce insanı suça bulaşıp
bulaşmadığına bakmadan, hatta suça bulaşıp
bulaşmadığını incelemeden ya solcuyu da
attınız, milliyetçi, ülkücü geçinen, öyle bildiğimiz insanları
da attınız. Yani bu karambol ortamında kimin
başının yandığını hiç
umursamadınız ve hâlâ umursamıyorsunuz değerli
milletvekilleri. AK PARTİ, maalesef bu konuda bir insanlık
ayıbı, bir insanlık suçu işliyor. Bu, FETÖyü savunmak
değil, FETÖnün Allah belasını versin.
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) Amin!
İSMAİL KONCUK (Devamla) Amin, bir problem
yok. Sayın Müdürüm ben 2010 KPSS
hırsızlığını ortaya çıkaran adamım. Ben
Hırsızlık var. diye bas bas bağırırken
belgesini koyana kadar, Ya tertemiz sınav, bu Sendika Başkanı
yalan söylüyor. diye AK PARTİ savunma yapıyordu, YÖK
Başkanı Yusuf Ziya Özcan Sendika Başkanı yalan söylüyor. diyordu;
belgeyi koydum, iptal ettirdim sınavı; iptal etmek zorunda
kaldınız.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sizi hedef gösterdi.
İSMAİL KONCUK (Devamla) FETÖ beni
recmetti o zaman; Samanyolu televizyonu, Zaman gazetesi aleyhimde haberler
yaptı İsmail Koncuk da şüpheliler arasında. diye haberler
yaptı. Yani, bizim geçmişimiz de belli, herkesin geçmişi de
belli ama mesele o değil, kimseyi suçlamıyorum. (İYİ PARTİ
ve CHP sıralarından alkışlar) Kimseyi suçlamıyorum ama
bugüne dönelim.
Şimdi, Sayın İsmet Yılmaz Bey
Sivasta bir cümle kullandı. Sayın Bakanım gerçi burada
düzeltmeye çalıştı ama ne kadar düzeltti bilmiyorum. Yani
Adayımıza destek vermek ruzumahşerde bir berat
Yani,
maksadı aşan bir cümleydi, ben İsmet Yılmaz Beyin böyle
şeyler söyleyeceğini düşünmüyorum aslında.
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Yakında
hüsnüşehadet der.
İSMAİL KONCUK (Devamla) Fakat,
şimdi, İsmet Yılmaz Beyin bu sözünden hareketle bir
vatandaş gidip oy verse, üç beş yıl sonra da o adamın bir sürü
arızası çıksa, belediyeyi çalsa, efendim, şimdi, oy veren
mi suçlu olur yoksa o adamı desteklemenin mahşerde berat belgesi
almak kadar önemli olduğunu söyleyen mi?
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) Sen
kıskanıyorsun bizim belgemizi, kıskanıyorsun.
İSMAİL KONCUK (Devamla) Efendim?
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) Biz de belge
alacağız, sen kıskanıyorsun onun için.
İSMAİL KONCUK (Devamla) Ben de oyumu
vereceğim canım artık, Sivasta olsak kurtarırdık
Sayın Bakanım.
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) Haa, belgemizi
kıskanıyorsun sen.
İSMAİL KONCUK (Devamla) Şimdi,
burada, bakın gerçekten, vallahi saçmalıyoruz ya. Türkiye Cumhuriyeti
devletini dünyada da hukuk özürlü ülkeler listesine dâhil ettik. Emin olun
burada ben sizin yüreğinizden geçenleri fark ediyorum yani sizler de bundan
bizarsınız ama söylemeye cesaret edemiyorsunuz çünkü siyasi
hayatınıza mal olabilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OYA ERONAT (Diyarbakır) Ya, bizim
adımıza niye konuşuyor ya?
İSMAİL KONCUK (Devamla) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
İSMAİL KONCUK (Devamla) Ama bakın
mülakat yapılıyor, bine yakın kişi güvenlik
soruşturmasında problemli çıkmış ki onlara mülakatta
55 puan verildi, elendi; öğretmenlik mülakat sınavından
bahsediyorum. Bu çocuklar yanımıza geliyor, diyorum ki: Siz ya
FETÖcüsünüz, devlet tespit etmiş bunu, ondan 55 verilmiştir.
Çocuklar Bizim FETÖyle de PKKyla da ilgimiz alakamız yok. diye yemin
ediyor.
Şimdi, bakın, ilgisi olabilir de, bu yalan
da olabilir, ona bir şey demiyorum, tespitler doğru da olabilir fakat
ya, bir kişiye demez misiniz siz Biz sizle ilgili şöyle bir bulguya
rastladık. FETÖ terör örgütü mensubu olduğunuzu bulduk. PKK terör
örgütüyle ilgili, iltisaklı olduğunuzu öğrendik. diye. Bu insanlara
savunma hakki dahi vermeden bunları hayattan koparıyorsunuz ya,
hayattan.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İSMAL KONCUK (Devamla) Sayın
Başkanım, bir dakika daha istirham ediyorum.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
İSMAL KONCUK (Devamla) Şimdi, bu
çocuğun dosyasına böyle bir cümle, bir yanlış tespit
girmişse yarın başka bir memuriyet sınavına
başvurduğunda aynı durumla karşı karşıya
kalacak. Nasıl temizleyeceğiz? Savunma hakkı bir insan
hakkıdır. Dolayısıyla bu ihtar hakkını vermek
doğru bir durumdur ama bunu da diğer insanlar için bunlar bizim
vatandaşlarımız- vatandaşlarımız için de
kullanmak gerçekten insani bir duygudur diyorum.
Saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Komisyonun bir redaksiyon talebi var.
Buyurun Sayın Başkan.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Biraz önce 30uncu maddede yapılan redaksiyonla
aynı nitelikte olan hükmün uygulanmasında tereddütlere yer
açmaması amacıyla, 36ncı maddeyle değiştirilen 5307
sayılı Kanunun 17nci maddesinin ikinci fıkrası (b)
bendinde yer alan düzeltme imkânı olmayan ibaresinden sonra gelmekte
olan ve ibaresi yerine virgül işaretinin konulması suretiyle
redaksiyona tabi tutulması gerekmektedir.
Arz ediyorum.
BAŞKAN 36ncı maddeyi redaksiyon
talebiyle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Redaksiyon işlemi bilahare
Başkanlığımızca yapılacaktır.
37nci madde üzerinde üç önerge vardır,
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 41
sıra sayılı Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 37nci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kazım
Arslan Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu Tacettin
Bayır
Denizli Manisa İzmir
Müzeyyen
Şevkin Ahmet
Akın Baha
Ünlü
Adana
Balıkesir Osmaniye
Tahsin
Tarhan
Kocaeli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
üzere Osmaniye Milletvekili Baha Ünlü.
Buyurun Sayın Ünlü. (CHP sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
BAHA ÜNLÜ (Osmaniye) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 41 sıra sayılı Maden Kanunu ile Bazı
Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 37nci maddesi üzerine Cumhuriyet
Halk Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Gelişmiş ülkelerin kalkınma süreçleri
incelendiğinde madencilik sektörünün büyük rol oynadığı
görülmektedir. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler
kalkınmalarını maden zenginliklerine
dayandırdıkları hâlde ülkemizde madencilik, bulunması
gereken yerde değildir. Mevcut yasal düzenlemeler ve çıkarılmak
istenen yeni kanunla da madencilik sektöründe bir atılım yapmak
mümkün değildir.
Değerli milletvekilleri, bu teklifte 27nci
maddede ölçü aletlerinin kullanımı düzenlenmektedir. Elektrik
Mühendisleri Odasına göre bu madde sonucu milyonlarca sayaç bedelleri
abonelerce karşılanmak üzere değiştirilmek zorunda
kalacaktır. Hâlihazırda süren veya sonuçlanmış olan sayaç
değiştirme ve sayaç bedellerine dair mahkeme kararları da
boşa çıkacaktır. Dağıtım şirketlerinin
hiçbir bedel talep etmeden yapmaları gereken işlemin abonelerin
üzerine yıkılması ve bunun için doksan gün süre verilmesi de
uygun değildir. Ön ödemeli doğal gaz sayaçlarının bu karar
gereği değiştirileceği de dikkatten kaçmamalıdır.
Ayrıca sayaçların yerlerinde ölçüm yapılarak doğruluk testi
yapabilecekken sağlam sayaçların sökülmesi, takılması,
değiştirilmesi gibi ekonomik külfet getirici yaklaşımlar
ülke ekonomisine zarar verici nitelikte israftır arkadaşlar.
Sayaçların yerinde ölçümünün yapılması ve ölçüm sonucuna göre
değişimin yapılması hükmü getirilmelidir. Ölçümün aboneye
yük getirmeyecek şekilde yaptırılması da uygun
olacaktır.
Değerli milletvekilleri, bugün Kurulda
görüşülen kanun teklifiyle ilgili olarak ne Soma Komisyonu Raporundan ne
Sayıştay raporlarından ne de Cumhuriyet Halk Partisi olarak 2018
yılında yayımladığımız seçim bildirgemizden
faydalanılmıştır. Sayıştayın 2017
yılına ait ilgili kurum raporuna göre maden sahalarında redevans
artışı kaçak usullü madenciliği büyütmekte, işçi
sağlığı ve güvenliğini daha riskli hâle getirmektedir.
Soma Komisyon Raporunda da kamunun işlettiği madenlerde redevans
uygulamasının kaldırılması, sahaların parçalara
ayrılmaması ve havza madenciliğinin uygulanması
gerektiği vurgulanmıştır. Oysa bu teklifte redevans ön
plana çıkmakta, maden sahaları daha fazla sahaya parçalanmakta;
rezerv kayıplarının ve iş kazalarının
artacağı, üretimin azalacağı bir ortamın temelleri
atılmaktadır.
Teklifin bazı maddelerini ve gerekçelerini
anlamak mümkün değildir arkadaşlar. Örneğin teklifin 4üncü
maddesiyle, Maden Kanununun 1inci maddesine madenlerin ifadesinin
ardından milli menfaatlere uygun olarak ibaresi eklenmiştir.
Şimdi sizlere sormak istiyorum arkadaşlar: Burada
Değişiklik sonrası, eski madenler millî menfaatlere uygun
olmayacak. denmek mi istenmiştir?
Madencilik faaliyetlerinin çevre politikalarına
uygun, akılcı ve ekonomik kurallara göre ve iş güvenliği,
işçi sağlığı esasları çerçevesinde yürütülmesi,
bilimsel ve teknik bilginin kullanımıyla mümkündür. Bu durum,
sektörde bilim ve teknolojiyi kullanan teknik personel gerekliliğini
ortaya çıkarmaktadır. Bu hususun kanun teklifinde yer alması
engellenmiştir. Buradan da anlaşılacağı gibi, Genel
Kurula getirilen kanun teklifinin yetkin olmayan, bilgi ve tecrübesi eksik
kişiler tarafından hazırlandığı ya da sermayeyi
temsil eden belli örgütlerin menfaatleri doğrultusunda
hazırlandığı açıkça görülmektedir.
Değerli arkadaşlar, son on altı
yılda Maden Kanunu 14 kez değişikliğe
uğramıştır. Bu, uygulanan devlet politikalarının
ne kadar yanlış olduğunu ve iktidarın bu konuda yetersiz ve
bilgisiz olduğunu göstermektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen Sayın
Ünlü.
BAHA ÜNLÜ (Devamla) - Bu durum, millî
değerlerimizin peşkeş çekilmesini, yandaş firmaların
maden alanındaki rant uğruna ekosistemi yok etmesini ölümle
sonuçlanan iş kazalarını, devlet kaynaklarının
verimsiz kullanılmasını ve zarar edilmesini ortaya
çıkarmıştır.
Teşekkürlerimle sözlerime son veriyor ve yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1410) esas numaralı
Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 37nci
maddesinin (1)inci fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin
ilave edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif
ederim.
Fahrettin
Yokuş Hasan
Subaşı Ayhan
Erel
Konya Antalya Aksaray
Feridun
Bahşi Ümit
Dikbayır Yasin
Öztürk
Antalya Sakarya Denizli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
üzere Denizli Milletvekili Yasin Öztürk.
Buyurun Sayın Öztürk. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Sayın
Başkan, kıymetli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun
teklifi üzerinde değerlendirmelerde bulunmak üzere İYİ
PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Önergeyle
ilgili maddeyle ilgili değil 45inci maddeyle ilgili konuşmaya
çalışacağım.
Hava kirliliğinin nedenleri arasında yer
alan baca gazlarının filtresiz doğaya salınmaları
çevreyi olumsuz etkilemektedir. Termik santrallerde veya diğer katı
yakıtla çalışan santrallerde uçucu kül adı verilen kül
partiküllerinin herhangi bir tedbir alınmaması hâlinde çevreye zarar
vereceği aşikârdır. Santrallerde cebri çekmeyle kül
partiküllerinin bacadan dışarıya atılmasını sağlayan
fanlardan önce mutlaka bir kül tutucu yerleştirilerek uçucu küllerin
bacaya gitmesini, dolayısıyla doğaya salınmasını
engelleyen filtre sistemlerinin çökeltmeyle yüzde 60, ıslak kül
tutucularla yüzde 80, siklonlu kül tutucularla yüzde 90, son teknoloji olan
bugünkü teknoloji elektro filtrelerle ise yüzde 99a yakın verimli
olanları mevcuttur.
Termik santrallerde çevre açısından önemli
sorunlardan biri de katı atıklardır. Bu küllere ek olarak
atık su sisteminden çıkan suyu alınmış çamur ve baca
gazı arıtımdan çıkan alçı taşı da çimento
katkısı olarak veya gübre yapımında kullanılabilir.
Temel amacı elektrik üretmek olan termik santraller ancak gerekli çevre
koruma tedbirleri alındığı ve ideal koşullarda
işletildiği takdirde doğaya zarar vermeden hizmet verebilirler.
Ülkemiz doğal gaza neden geçmişti,
hatırlayanınız var mı? Özellikle Ankara'da hava
kirliliğini unuttunuz mu? Katı yakıt yani kömür tüketiminden
kaynaklı soba bacalarından çıkan külleri unuttunuz mu? Bu kül
partiküllerinin şehirler üstünde oluşturduğu katmanı
unuttunuz mu? Dolayısıyla birçok şehrimizde o günkü hava
kirliliğinden şimdi eser yok, en azından o günkü durumdan daha
iyi bir durumda.
1 milyon 250 bin evi düşünün, bunların
hepsinin sobalı olduğunu düşünün, bunların kömür yakarak
ısındığını düşünün. 1 milyon 250 bin evin
yaktığı kömürü bir günde yakması durumundadır bir
termik santral. Bu tür santrallerde bacadan çıkan, gözle görülmeyecek
kadar ince partiküller rüzgârlarla kilometrelerce alana yayılabilmekte ve
oralarda atmosferde bunu teneffüs eden insanlar üzerinde kansere yol
açmaktadır. Küllerin karıştığı sular
tarımı da perişan etmektedir.
Kanun teklifinin gerekçesine
baktığımızda, çevre mevzuatının uyumuna yönelik
yatırımların gerçekleştirilebilmesi için üretime ara verme
zarureti ortaya çıktığından bahsedilmektedir. İlgili
santrallerin emisyon sınır değerlerini sağlayabilmeleri
için yapacakları çevresel yatırımların enerji üretim
dengesini bozacağından bahsediyorsunuz. İyi de kardeşim, 30
Mart 2013 tarihli Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6446
sayılı Kanunda yer alan düzenlemeyle şirketlere beş
yıl süre verilmişti ve 31 Aralık 2018de biten bu süreyi
Bakanlar Kurulu kararıyla bir yıl daha uzatmıştık; bu
düzenlemeyle iki yıl daha uzatılıyor. Şimdi, size bir örnek
vererek doğru yapılan işi de takdir edeceğim: Kardemirde
150 milyon dolarlık çevre yatırımı yapıldı. 11
tane baca, son sistem elektrostatik filtreyle ne kadar sürede yapıldı
biliyor musunuz? Toplam bir yılda. Peki, üretim durdu mu? Hayır,
mevcut bacanın yanına yeni baca yapıldı, sadece son
montajında baypas yapılarak üretim durmadan baca faaliyete geçebildi.
Demek ki istenince olabiliyor. Gerekçeniz, bahaneniz teknik olarak boşta
bir gerekçe. Altı yıl boyunca altı ayda bir planlama yaparak 10
termik santralin hepsini son sistem baca sistemine geçirebilirdiniz ama
özelleştirdiğiniz şirketler bunu bir maliyet olarak gördüğü
için bürokrasideki güçlerini kullanarak bu işi uzatabildiği kadar
uzatmaktan yana. Bu termik santrallere verilen sürede, altı yıl
boyunca hiç mi çevresel yatırım yapmadınız? Size verilen
sürede, beş yıl boyunca, hatta altı yıl boyunca hiçbir
şey yapmamışsın, amiyane tabirle, yumurta ağzına
gelince şimdi iki yıl daha süre istiyorsun. Deseniz ki: Şu
termik santrallerde biz şu çevresel yatırımı
tamamladık ama bir yandan enerji üretim dengesini bozmamak adına bunu
yıllara sâri olarak dağıttık ve verilen süre yetmedi.
Hiçbir planlamanız yok, özelleştirilen santrallerde bu konuyla ilgili
denetiminiz yok veya göz yummuşsunuz. Şimdi, süre bittiğinde
yine aynı gerekçelerle üretime ara verilmesi zaruretiyle tekrar
uzatılmayacağı ne malum. Yani başka bir deyişle,
sırf elektrik üreteceğiz diye çevreyi kirletmeye devam ediyoruz.
Teklifin 45inci maddesinde, 31 Aralık 2019
tarihine kadar verilen süre 31 Aralık 2021 tarihine ertelenmiştir. 31
Aralık 2019 yılı sonunda belirlenen sürenin
aşılamayacağına ve kesin olduğuna dair 2014 ve 2017
yıllarında iki ayrı Anayasa Mahkemesi kararı vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) 2014 tarihli Anayasa
Mahkemesi kararında Sağlıklı ve dengeli bir çevrede
yaşama hakkı uzun süreli olarak vazgeçilecek haklardan değildir;
insanın, toplumun ve çevrenin varlık, sağlık ve
güvenliği göz önünde bulundurulduğunda, termik santrallerin elektrik
üretim faaliyetlerinde çevre mevzuatına tabi olmaması kabul
edilemez. denilerek bu santrallerin çevre mevzuatından bu kadar uzun
süreyle muaf tutulmasının uygun olmadığı
vurgulanmıştır. Dolayısıyla bu düzenleme çevre
mevzuatına aykırıdır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 41
sıra sayılı Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 37nci maddesiyle 5307 sayılı Kanuna eklenen geçici 8inci
maddeye aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet Muş Fehmi
Alpay Özalan Özlem Zengin
İstanbul İzmir Tokat
Mehmet Doğan Kubat Abdullah
Güler Bahar Ayvazoğlu
İstanbul İstanbul Trabzon
Ahmet Kılıç Bekir Kuvvet Erim Necip Nasır
Bursa Aydın İzmir
Mihrimah Belma Satır
İstanbul
"Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih
itibarıyla Kurul kararına bağlanmış ancak
tahsilatı tamamlanmamış olan idari para cezaları,
işlenen fiil için bu Kanunla birlikte daha düşük bir idari para
cezası uygulanmasının öngörülmesi halinde, ilgili vergi
dairesince 16 ncı maddenin ilgili bentlerinde belirlenmiş olan asgari
maktu hadden tahsil edilir. Kısmen veya tamamen tahsil edilen idari para
cezaları iade edilmez.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu önergeyle 5307 sayılı Kanunun
16ncı maddesinde belirlenen idari para cezalarının yükümlüler
açısından net satış hasılatı dikkate
alınmaksızın asgari maktu hadden tahsilini sağlamak
suretiyle lehte olan hükümlerinin uygulanmasına imkân veren bir intibak düzenlemesi
yapılmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 37nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
37nci madde kabul edilmiştir.
38inci madde üzerinde iki önerge vardır,
aykırılık sırasına göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 41 sıra sayı
numaralı Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
38inci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Kazım Arslan Tacettin
Bayır Tahsin Tarhan
Denizli İzmir Kocaeli
Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu Müzeyyen Şevkin Ahmet Akın
Manisa Adana Balıkesir
Cengiz Gökçel
Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
üzere Mersin Milletvekili Cengiz Gökçel.
Buyurun Sayın Gökçel. (CHP
sıralarından alkışlar)
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; AKP iktidara geldiğinden beri
Maden Kanunu 14 kere değiştirildi, 14 değişiklik de rant
için yapıldı. İşçilerin çalışma
şartlarını iyileştirmek, ulusal servetimiz madenleri
verimli kullanmak için değil, uluslararası baronları beslemek,
yandaşları zenginleştirmek için yapıldı. Biz
15incisini tartışıyoruz. Her değişiklikle yeni çevre
felaketlerine yol açıldı. Nerede bir orman varsa içinde habis bir
kanser gibi büyüyen maden ocağı görür olduk.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türkiyemiz için taşı toprağı altın derler ya
bereketli ülkemizin yer üstü madeni de tarımdır. Ancak ne
şanssızız ki tarihin en beceriksiz yönetimi iktidarda.
İşçisini, çiftçisini, köylüsünü değil yandaşını,
uluslararası baronları düşünen, her meslek grubunu kendine
düşman edinmiş bir yönetim var. Zamanında çiftçiye Ananı
da al git. diyenler domates, biber, patlıcan ve soğanı
düşman ilan ettiler. Tarımsal ürünlerin fiyatı
artıyormuş. Neymiş efendim: Uluslararası komplo
varmış. Halkı kandırmaya çalışmaktan vazgeçin.
Sizin yönetiminizde bu ülkede açlıktan ölen civcivleri gördük, fiyatı
arttı diye marketlerde satılmayan patlıcan gördük. Gıda
enflasyonunu, tanzim satışları niye yapıyorsunuz, herkes
bilsin. 170 halin 135ini kapatmak istiyorsunuz. 35 tane halle kendi gıda
ağınızı yaratıp çiftçiyi de, tüketiciyi de kendi
tekelinizde ezmek istiyorsunuz. Bütün bu çıkardığınız
tantana, gıda fiyatlarındaki artışın faturasını
çiftçiye, komisyoncuya, halciye, pazarcıya çıkarmak için. Kendi
yandaşınızı tekel yapıp çiftçiyi üretimden koparmak
dışında bir amacınız yok. Bakın, diğer
halleri kapatıp Mersinde bir tane hal kursanız olacağı
söyleyeyim: Anamurda muz, çilek yetiştiren; Aydıncıkta
patlıcan, salatalık yetiştiren çiftçi ürününü getirmek için dört
saat yol tepecek. Ürünün maliyeti kadar nakliye parası ödeyince fiyatlar
daha da yükselecek. Anamurdaki pazarcı ürününü nereden alacak?
Mersinden. 2 kere nakliye parası ödenecek ama fiyatlar ucuzlayacak öyle
mi? Tarımda en büyük maliyetlerden biri taşıma arkadaşlar,
birbirimizi kandırmayalım. Şimdi, fiyat
artışlarından çiftçi, komisyoncu mu sorumlu, yoksa beceriksiz
AKP yönetimi mi?
Girdi maliyetlerine bakalım. 2017de 72 lira
elektrik faturası ödeyen çiftçi 2018 sonunda 126 lira öder oldu. 480 lira
sulama parası ödeyen Erdemlili çiftçi 1.100 lira ödemek zorunda. Mazot,
ilaç, gübre, naylon, hepsi aşırı pahalı. Çiftçi her girdi
için ayrı ayrı KDV, ÖTV ödedi, yetmedi; tarımsal destek diye
verdiğiniz üç kuruşa su faturasının, elektrik
faturasının vadesi geldi diye çiftçi daha görmeden el koydunuz.
Arkadaşlar, elimizin altında devasa bir yapı var, Tarım
Kredi Kooperatifleri ama AKP yönetimi bu devasa yapıyı kâr
amacıyla çalışan bir işletme gibi kullanıyor. Kooperatif,
gübre, ilaç, sera örtüsünü kendi üretse, üyelerine kârsız verse hem girdi
maliyetleri düşer hem piyasa dengelenir. Şimdi seçimlere kadar tanzim
satış yaparak fiyatları baskılıyorsunuz, yine çiftçiyi
mağdur ediyorsunuz. AKP demek, kuyruk demek. dediğimiz için Mahir
Ünal televizyona çıkmış Onlar kendisine baksın. diyor.
Biz kendimizi gayet iyi biliyoruz. Sayın Ünal, kendini bilmeyen sizsiniz.
Cumhuriyet Halk Partisi, haşhaş eken çiftçisine namert eli
değmesin diye Amerikaya kafa tuttuğu için ambargo uygulandı;
yine de geri adım atmadık, çiftçimizi savunduk. Cumhuriyet Halk
Partisi, Kıbrısta soydaşlarımızın katledilmesine
göz yummadı, dünyayı karşısına alarak
soydaşlarımıza özgürce yaşayacakları bir ülke
armağan etti. Cumhuriyet Halk Partisi uluslararası baronlara ve yerli
iş birlikçilere direndiği için ambargo yedi. Sizin Süleyman Şah
Türbesinde yaptığınız gibi kuyruğu iki
bacağın arasına sıkıştırıp
kaçmadığımız için ambargo yedik.
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) Çok
ayıp bir cümle, çok ayıp.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Çok ayıp.
Sayın Başkan, böyle üslup mu olur ya?
Temiz dile davet eder misiniz Sayın Başkan.
CENGİZ GÖKÇEL (Devamla) Yine de yerli
üreticiyi ezdirmedik. Yine de millet için çalışmaktan geri
durmadık. Atalarımızın kanıyla alınan,
köylülerimizin teriyle sulanan bir karış toprağımızı
terk etmedik. Kendi çiftçimizin hakkı olan 94 milyar doları ithalat
diye uluslararası baronlara yedirmedik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Üslup
İşte
ondan oy alamıyorlar Sayın Başkan.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
Nezih bir dille
CENGİZ GÖKÇEL (Devamla) Mercimeği,
nohudu, bezelyeyi kısaca Anadolunun geleneksel protein deposunu,
buğdayı, samanı ithal etmedik. Arpayı kendimiz üretmezsek
nasıl ucuza et üreteceğiz, nasıl ucuza süt üreteceğiz?
Şimdi kalkmış, kamu kaynaklarını
savurganca harcıyorsunuz. Cumhuriyet Halk Partili İzmir
Büyükşehir Belediyesinin Dar gelirli vatandaş ucuza yesin, çiftçi de
piyasa şartlarında ezilmesin. diye kurduğu tanzim
satışa döndünüz. Devlet don, atlet mi üretip satar; devlet
manavlık, kasaplık mı yapar? diye hem üreticiyi hem tüketiciyi
koruyan TANSAŞı çıkarcı sermayeye peşkeş
çektiniz. 2005te çıkardığınız yasayla belediyelerin
tanzim satış kurmasını yasakladınız. Enflasyonun
da, kuyrukların da tek sebebi sizsiniz. Düzelmez böyle arkadaşlar,
düzelmez. Siz ve beceriksizliğiniz yönetimde olduğu sürece ne
çiftçinin yüzü gülecek ne tüketicinin.
Üreten, güçlü ve mutlu Türkiyeyi ancak Martın
sonu bahar. diyenler kuracak.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Hepsi
doğru, hepsi doğru.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1410) esas numaralı
Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 38inci
maddesinin birinci fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin
ilave edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ayhan
Erel Hasan
Subaşı Ümit
Beyaz
Aksaray Antalya İstanbul
Fahrettin
Yokuş Feridun
Bahşi Aylin
Cesur
Konya Antalya Isparta
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
üzere Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş.
Buyurun Sayın Yokuş. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Bugün, uzman çavuşlarımızın
sorunlarıyla ilgili birkaç şey söylemek istiyorum. Hepimiz biliyoruz
ki terörle mücadelede askerlerimizin hangi fedakârlıkları
yaptığı ve bunun için ne kadar ağır bedeller
ödedikleri hepimizin malumu. Uzman çavuşlarımız da askerî
hizmetler içerisinde önemli görevler üstleniyorlar ancak bu kadrodaki
kardeşlerimiz maalesef subay ve astsubaylarımızın özlük
haklarından eşit şekilde faydalanamıyorlar. Bir kere,
kadroları yok, kadro istiyorlar, doğudaki görev sürelerinin biraz
daha kısıtlandırılmasını istiyorlar; uzman
çavuşlarımız emeklilik yaş haddinin belirlenmesini
istiyorlar; uzman çavuşlarımız özlük haklarının
verilmesini istiyorlar; rütbe, yetki ve sorumluluklarının
belirlenmesini istiyorlar; tazminatlardaki adaletsizliklerin düzeltilmesini
istiyorlar; orduevi ve kamplarda diğer subay, astsubaylar gibi eşit
hak istiyorlar; sağlık şartlarının, sağlık
hizmetlerinin subay ve astsubaylarla eşit olmasını istiyorlar;
orduevleri ve kamplarda eşitlik istiyorlar; lojmanlarda adalet istiyorlar;
açıklayıcı görev yönetmeliği talep ediyorlar; mobbing ve
baskının üzerlerinden kalkmasını istiyorlar; 3600 ek
göstergeyi biz de hak ediyoruz. diyorlar; yine, astsubaylığa
geçişte yüzdelerin artırılmasını istiyorlar. Yani esas
itibarıyla birliklerde ve üs bölgelerindeki yaşam
alanlarının -yemekhane, yatma yeri, garnizon- eşit
olmasını istiyorlar. 97 bin çalışanı, 100 bine
yakın emeklisiyle beraber 200 bin kişilik uzman çavuş
camiası özlük haklarının mesleki güvence, yaşanılabilir
statüye kavuşturulmasını istiyorlar. Aslında çok şey
istemiyorlar, sadece diyorlar ki: Madem biz aynı ordunun şerefli
mensuplarıyız; subay, astsubay ve bizler ve yine korucularımız
vatan için, bayrak için, bu ülkenin geleceği için yirmi dört saat
görevdeyiz, niye ayrıyız? Niye statülerimiz farklı? Niye
ücretlerimiz farklı? Neden bu ayrıcalık,
ayrımcılık? Adı adalet olan iktidarımıza
diyorlar ki: Allah aşkına ya bize de bir adalet uğrasın ve
bu adalet, hakkaniyet olsun ve biz de mutlu olalım, siz de mutlu olun.
Aslında çok şey istemiyorlar. Bu kürsüde pek çok milletvekili
arkadaşım bu konuyu gündeme getirdi. İnanıyoruz ki Adalet
ve Kalkınma Partisi en kısa zamanda astsubaylarımız
başta olmak üzere astsubay emeklilerimiz, uzman
çavuşlarımız, subaylarımız, askeriyede
çalışan sivil memurlarımız, korucularımız hepsini
bir görüp tespihin taneleri gibi vatan hizmeti gören bu insanları
kucaklayacak, sorunlarını çözmek için gayret sarf edecek, gerekli
yasal düzenlemeleri buraya getirecek, el birliğiyle bu yasal düzenlemeleri
keyifle yapacağız, o günleri bekliyoruz.
Değerli milletvekilleri, sizlere ta
Konyanın Derebucak ilçesinden Osman Küçükten selam getirdim. Osman Küçük
gazi olmak isteyen bir gazi. 1991de vurulmuş bir asker, vücudunda
kurşun taşıyan bir asker. Ama Ben gazi değilim. diyor.
Ben devletimden bir şey istemiyorum, sadece vücudumdaki kurşunun
hatırına bir gazilik madalyası istiyorum. diyor. Ne olur, bu
madalyaları çok görmeyelim.
Yine, bütün öğretmen gaziler adına Aydemir
Özkaya, Cemal Ünlü öğretmenlerimiz: Biz PKK terör örgütünün
Diyarbakırdaki, Mardindeki, Şırnaktaki
saldırılarında kurşun yedik, kurşun izlerimiz,
kurşun deliklerimiz var. Kurşunlar vücudumuzda. Biz bir şey
istemiyoruz, sadece ve sadece devletimizden madalya istiyoruz, gazilik
madalyası. Başka bir hak, başka bir şey istemiyoruz.
diyorlar ve yine bu konuda da hükûmetimizin hassas davranacağına
inanıyorum. Hem millîyiz hem yerliyiz ya, hadi bakalım, ne kadar
millîyiz ne kadar yerliyiz, bunları da gösterelim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Bir dakika
daha alabilir miyim?
BAŞKAN Tamamlayalım.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Değerli
milletvekilleri, son olarak Nurettin Kılıçoğlu
TÜRK-İŞe bağlı TÜMTİS Sendikası Genel Yönetim
Kurulu üyesi. Sendikal çalışma yaparken arkadaşlarıyla
birlikte maalesef terör örgütü üyesi muamelesi görerek mahkûm edilmiştir.
Onu mahkûm edenler de sonunda FETÖcü hâkim, savcılar olarak ortaya
çıkmış ve tutuklanmışlardır. Bu tip acı
olaylar Türkiyemizde oldukça fazla. Bütün bunlara, yani mağdur insanlara
yeniden yargılanma olayı çıkarabilir miyiz?
Yapmalıyız, bunun da bir hak olduğunu düşünmeliyiz. FETÖcü
yargıçların zulmettiği, haksız yere mahkûm ettiği
belki yüzlerce vatandaşımız var ve bunları düzeltelim
istiyorum.
Son olarak da dilimizi düzeltelim diyorduk, maalesef
hepimiz dilimizi iyice bozduk. Biraz önce sizlere haksız yere bir ithamda
bulunduğumu biliyorum.
Bütün AK PARTİliler FETÖcü değildir
diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
38inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
38inci madde
kabul edilmiştir.
39uncu madde üzerinde iki
önerge vardır. Aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 41 sıra sayılı
Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 39uncu
maddesiyle eklenmesi öngörülen birinci fıkranın Yenilenebilir enerji
kaynaklarına dayalı elektrik üretim lisansları için bu
fıkranın yürürlüğe girdiği tarihten sonra 14/03/2003
tarihli ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 7 nci maddesi
kapsamında 100 MW üzerindeki barajlı hidroelektrik santraller
haricinde, yapılacak kapasite artışı lisans tadili EPDK
tarafından uygun görülenler söz konusu kapasite artışı için
YEK Destekleme Mekanizmasından yararlanır şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kazım Arslan Tacettin
Bayır Müzeyyen
Şevkin
Denizli İzmir Adana
Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu Ahmet Akın Tahsin Tarhan
Manisa Balıkesir Kocaeli
Alpay Antmen
Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
üzere Mersin Milletvekili Alpay Antmen...
Buyurun Sayın Antmen. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
ALPAY ANTMEN (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugüne kadar başta biz Cumhuriyet Halk Partisi ve
diğer muhalefet partileri hem Mecliste hem de tüm mecralarda, AKP
iktidarının ülkemize verdiği zararları on altı
yıldır anlattık, anlatmaya da devam ediyoruz, devam
edeceğiz.
Yerel seçimlere az bir süre kaldı. Bu seçimler
öncesinde herkesin son on altı yılımızı bir gözden
geçirmesi gerekiyor. Bugün farklı bir açıyla Türkiyenin son on
altı yılına başka bir bakış açısı
getirmek istiyorum. Bu konuşmayı özellikle AK PARTİye oy
vermiş kıymetli yurttaşlarımız için yapıyorum ve
dikkatlice izlemelerini, dinlemelerini rica ediyorum.
AK PARTİ iktidarının on altı
yılını hep konuştuk. Gelin, 3 Kasım 2002ye geri
dönelim ve varsayalım ki o gün AK PARTİ iktidar olamadı, ülkeyi
son on altı yılda AK PARTİ yönetmedi; Türkiyede bugüne kadar
neler olduğunu değil de nelerin yaşanmayacağını
sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bakın, askerimizin başına çuval
geçirilmeyecekti, diplomatlarımız esir alınmayacaktı.
Somada 301 işçimiz ihmaller yüzünden hayatlarından
olmayacaklardı. Berkin Elvan 20 yaşında olacaktı ve
rahatlıkla ekmek almaya gidebilecekti. (CHP sıralarından
alkışlar) Emel Korkmaz, Emel anne, Ali İsmailin mezuniyetini
görecek, oğluna sarılabilecekti.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Yasin Börü ne olacak?
Onu da söyleseniz iyi olur.
ALPAY ANTMEN (Devamla) İnşallah.
Ethem Sarısülük, Abdullah Cömert, Mehmet
Ayvalıtaş, Mustafa Sarı hayatta ve sevdikleriyle birlikte
olacaktı. Sayın Vekilin dediği gibi başka ölümler de
olmayacaktı. FETÖ, ne istedilerse verilmeyeceği ve devletin içine
sızamayacağı için, darbeye kalkışamayacak, 15 Temmuz
gecesi vatandaşlarımız tankların altında can
vermeyecek ve kahraman Ömer Halisdemir yaşıyor olacaktı. (CHP
sıralarından alkışlar) Türkiye, vatandaşlarına
dünyadaki en pahalı benzin, pasaport ve otomobilini satmayacaktı.
Sıfırlanmış terörden ülkemiz her terör örgütünün
laboratuvarı olmayacak, şehitler ve gaziler arasında ayrım
yapmaya hiç kimse cüret edemeyecekti. Osloda PKKyla kimse pazarlık
yapmayacaktı. Savcılar PKKlıların ayağına götürülmeyecek
ve çadırda utanç mahkemeleri kurulmayacaktı. Hiçbir yargı
mensubunun cüppesinde düğme ve cep olmayacaktı. Türkiye OECD ülkeleri
içinde sendikalaşma oranıyla sonuncu olmayacaktı. AB süreci
devam edecekti. Hamile kadınlar sokak ortasında tekmelenmeyecekti.
Şehit yakınları mahkemeye verilemeyecekti. Milletvekilleri ve
belediye başkanları tutuklanmayacaktı. Türkiye, dünyanın en
büyük gazeteci hapishanesine dönüşmeyecekti. Barış isteyen
akademisyenler tutsak edilmeyecekti. Türkiye, eğitim alanında OECD
ülkeleri arasında sonuncu olmayacaktı. Yunanistan, 18
adamızı işgal edemeyecekti değerli milletvekilleri.
Öğretmenler atanamadığı için intihar etmeyecekti. 2
milyondan fazla esnaf ve zanaatkâr kepenk kapatmayacaktı. Türkiye'nin
dış borcu 480 milyar dolar olmayacak ve bütçe açığı
rekorlar kırmayacaktı. Türkiye, İnsan Hakları
Sözleşmesinin en çok ihlal edildiği ülke olmayacaktı.
Kadına şiddet; evet, kadına şiddet yüzde 1.400
artmayacaktı. İşçi ölümlerinde Türkiye dünya 3üncüsü
olmayacaktı. 20 bin işçi denetimsizlik ve kâr hırsı
yüzünden iş cinayetlerine kurban gitmeyecekti değerli
milletvekilleri. Sivasta aydınları yakanlar
bırakılmayacak, gerekli cezaları görecekti.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Ceza da
olmayacaktı.
ALPAY ANTMEN (Devamla) - Hiçbir iş adamı
bütün millete küfredip devletten en büyük, kârlı ihaleleri
alamayacaktı, ayrıca vergi borçları da
sıfırlanmayacaktı değerli milletvekilleri. Hiçbir
başbakan IŞİD denen cani terör örgütüne öfkeli kalabalık
diyemeyecekti. Hiçbir başbakan Irakta masum sivilleri öldüren emperyalist
ABD askerlerinin ülkelerine sağ salim dönmeleri için dua etmeyecekti.
Demokrasi hiç bu kadar ayaklar altına alınmayacaktı. 4 milyon
metreküpten fazla ağaç yandaşlara rant uğruna kesilmeyecekti.
2019 yılında el âlem Marsa gitmek için sıraya girerken
Türkiyede domates ve patlıcan için kuyruğa girmeyecektik.
Velhasıl Türkiye ekonomik, sosyal ve hukuki anlamda çok daha güzel bir
ülke olacaktı. Ama sözümüz olsun, tüm yurttaşlarımız için
martın sonu bahar.
Teşekkür ederim, hepinize saygılar
sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1410) esas numaralı
Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 39uncu
maddesinin birinci fıkrasında yer alan "eklenmiştir
ibaresinin "ilave edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Fahrettin
Yokuş Feridun
Bahşi Yavuz
Ağıralioğlu
Konya Antalya İstanbul
Aylin
Cesur Yasin
Öztürk
Isparta Denizli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
üzere Antalya Milletvekili Feridun Bahşi.
Buyurun Sayın Bahşi. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 41 sıra sayılı Yasa
Teklifinin 39uncu maddesindeki değişiklik önergemiz üzerine söz
aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, çağdaş
madencilik ülke kalkınmasındaki en önemli etkenlerden birisidir ancak
ülkemizde hak ettiği destek ve değeri görmemekte, kaynaklar yeterli
olmasına rağmen gelişmiş ülkelerle rekabet edememektedir.
İçinde bulunduğumuz 21inci yüzyılda
hâlâ hem de çok sayıda kaçak, ruhsatsız maden ocakları
varlığını sürdürmektedir. Küreselleşme adı
altında madencilikte uygulamaya konulan özelleştirme,
taşeronlaştırma, sendikasızlaştırma ve kamu
madenciliğinin yok edilmesi politikaları sonuçlarını
Afşin Elbistanda, Karadonda, Kozluda, Somada, Şırnakta,
Ermenekte yaşanan iş cinayetleriyle acı bir şekilde
göstermiştir. Bir ülkenin madenler bakımından doğal
zenginliği başarılı bir maden sanayisinin kurulması
için yeterli değildir. Uygun ve istikrarlı bir politik çerçeveyle
güvenilir ve kolay işleyen bir mali ve hukuki rejimin de bulunması
gerekir. Bir hükûmet, ülkesindeki maden potansiyelini değiştiremez ancak
verimli bir politikayla yüksek verim elde edebilir. Madencilik faaliyeti
eskiden hükûmet ile madenci arasında düzenlenen bir ilişkiden
ibaretti, bugün ise madencilik merkezî hükûmet, yerel yönetim, sivil toplum
kuruluşları ve mahallî halk arasında bir ortaklık hâline
getirilmiştir. Önce madenciliğin ekonomik yönü esas
alınırken son on yılda ortaya çıkan gelişmeler
madencilikle ilgili sosyal ve kültürel konuları da öne
çıkarmaktadır. Madencilik sektörünün geliştirilmesi,
güçlendirilmesi, sorunların çözümü, madencilik faaliyetlerinin desteklenmesi
ve iyileştirilmesi ile kaçak ocakların kapatılması
konusunda millî politikalar oluşturulmalıdır. Bu kapsamda
öncelikle madenlerimizin dünyadaki yeni gelişmelerin
ışığında ulusal ekonomiye yüksek düzeyde katkı
sağlayacak biçimde değerlendirilmesi için maden
bakanlığı kurulmalıdır.
Değerli milletvekilleri, bildiğiniz gibi
ülkemizde yaşanan maden kazalarından sonra madencilik birçok alanda
ciddi bir şekilde tartışılır noktaya gelmiştir.
Özellikle iş güvenliği, işçi sağlığı, maden
ocaklarının çalıştırılması, madenlerdeki
teknoloji, ruhsatlar, redevans ve madencilikle ilgili diğer tüm
konuların ciddi bir şekilde masaya yatırılması
gerekir. Türkiye madenciliği çok saygınlık kaybetmiştir.
Değerli milletvekilleri, yetersiz ücretle,
sosyal güvencesiz, sağlıksız ortamlarda çalışan
madencilerimizin çilesi ölümle de bitmiyor; ölümle birlikte asıl geride
kalanların çilesi başlıyor. Bu insanlık dışı
uygulamalar artık son bulmalı, işçiler ölüm ile açlık
arasında sıkışmamalıdır.
Değerli milletvekilleri, bilindiği gibi
madenler Anayasaya göre devletin hüküm ve tasarrufu altındadır.
Devlet madencilik alanında cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren
kurumsal yapılar oluşturmuştu ancak ne yazık ki AK
PARTİ iktidarı Eti Madeni geliştirecek yerde özelleştirerek
yandaşlarına peşkeş çekti. Sermayenin maden konusundaki
eğilimi bu madenleri kişisel mülkiyete çevirme, en az maliyetle
madenleri ele geçirme beklentisiydi. Hükûmet, 2004 yılında
yaptığı değişiklikle bu beklentiye cevap
vermiştir. O dönemde Sayın Erdoğan Biz yeni bir madencilik
yasası hazırladık. Maden konusunda yabancı sermayenin
Türkiyeye çekilmesine yönelik çalışmalarımızı
hızlandırdık. Yabancı sermayeye her
kolaylığı sağlıyoruz, engelleri
kaldırıyoruz. şeklinde açıklamalarda bulunmuştur.
Gerçekten de söylediği gibi, yasa tüm potansiyel maden
alanlarının yerli ve yabancı şirketler tarafından
talan edilmesini sağlamıştır. Madenlerin işletme
hakları yabancı şirketlere yirmi dokuz, kırk dokuz ve doksan
dokuz yıllığına kiralanmıştır.
Anglo-Amerikan şirketlerine verilen maden ruhsat alanları çok büyük
oranlara ulaşmıştır. Ruhsat iptalleri bu şirketlere
uygulanacaksa bundan memnuniyet duyarız. Kısacası, yer altı
zenginliklerimiz, birçoğu da yabancı olan özel sektör
şirketlerine peşkeş çekilme uğruna çökertilmiştir.
Değerli milletvekilleri, buradan ülkeyi
yönetenlere sesleniyorum: Ülkemizde madenciliğin geliştirilmesi için
her türlü tedbiri alın. Buna ilişkin getireceğiniz her
yasayı sonuna kadar destekleyeceğiz ancak bu değişikliklerle
yandaş işverenleri değil, madencilerimizi, madencilerimizin
canlarını koruyun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayalım.
FERİDUN BAHŞİ (Devamla) En önemlisi
de ülkeyi yönetenlerin utanç vesilesi olması gereken kaçak maden
ocaklarını bir an önce kapatın ki yeni Somalar, yeni Ermenekler
yaşanmasın diyorum ve yüce Türk milletini ve Gazi Meclisimizi
saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
39uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 39uncu madde kabul edilmiştir.
40ıncı madde üzerinde bir önerge
vardır, işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 41 sıra sayılı
Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
40ıncı maddesinin teklif metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Kazım
Arslan Tacettin
Bayır Tahsin
Tarhan
Denizli İzmir Kocaeli
Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu Müzeyyen
Şevkin Ahmet
Akın
Manisa Adana Balıkesir
Fikret
Şahin
Balıkesir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, bu
maddedeki meramımız, enerji verimliliği
danışmanlık şirketlerinin mevcut kanunda üç yılda bir
yapılan sertifikalarını yenileme mecburiyeti vardı, biz bu
süreyi üç yıldan beş yıla çıkarıyoruz. Bu manada
sektördeki firmaların üç yıl içerisinde ödeyecekleri sertifika
bedellerini biz bir taraftan almamış oluyoruz. Bir de sistemde
verimliliği sağlayarak hem enerjinin üretilmesine hem de verimli bir
şekilde kullanılmasına imkân sağlayan bir düzenlemedir. O
yüzden bu maddenin çıkarılması teklifine, önergesine
katılmadığımızı ifade ediyorum.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
üzere Balıkesir Milletvekili Fikret Şahin.
Buyurun Sayın Şahin. (CHP
sıralarından alkışlar)
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de 41
sayılı Maden Kanununun 40ıncı maddesi hakkında söz
aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime bugüne kadar ülkemizde maden
kazalarında hayatını kaybeden emekçi kardeşlerimize
Allahtan rahmet dileyerek başlamak istiyorum.
Madencilik dediğimiz zaman, maalesef, ülkemizde
aklımıza hep acı hadiseler geliyor. İş kazaları,
ölümler, acılı aileler, doğa katliamı, ağaç kesimleri,
derelerin kuruması; kuşların, yaban hayvanlarının yok
olması; doğanın renginin griye, siyaha dönmesi;
topraklarımızda tarımın yok olması, insanların
yaşam alanlarının yaşanmaz hâle gelmesi; hava
kirliliği, su kirliliği, toprak kirliliği; kanser
vakalarının, meslek hastalıklarının
artışları ve bunlara bağlı ölümler; ihmal edilmiş
iş güvenliği ve iş sağlığı; emek sömürüsü,
kölelik koşullarında çalışmak zorunda kalan çaresiz
insanlarımız; Zonguldakta, Somada, Kütahyada, Balıkesirde,
Savaştepede, Dursunbeyde hayatını kaybedenler ve geride
bıraktıkları acılar geliyor aklımıza, maalesef.
Tabii bu olumsuz örnekleri çoğaltmak mümkün. Özetle, madencilik
dediğimiz zaman, ülkemizde, aklımıza hep acı,
gözyaşı ve ölümler geliyor. Tabii, madencilik sektörünün toplum
üzerinde bu derece olumsuz algı bırakmasından elbette ki dürüst
ve namuslu şekilde çalışan madencilerimiz de şikâyetçi.
Oysa daha insancıl, daha çevreci, daha verimli, doğayla dost, modern
yöntemlerle madencilik yapabiliriz. Başkalarına bakıp gıpta
edeceğimize, onlardan daha iyi nasıl yapabiliriz onun
arayışı içinde olmamız gerektiğine inanıyorum.
Madenlerimizin verimliliği ve çevreyle
ilişkisi konusunda sizlere kendi seçim bölgem Balıkesirden iki tane
örnek vermek istiyorum. Balıkesir, Türkiye'de ticareti yapılan 57
madenin 37sine sahip olan bir il, üstelik dünya bor rezervinin yüzde 73üne
sahip olan ülkemizdeki en büyük bor yataklarının bulunduğu bir
bölge. Nasıl bir madencilik yapıyoruz biliyor musunuz? Daha önce de
bu kürsüden ifade ettim, topraktan boru çıkartıyoruz,
öğütüyoruz, torbalayıp yurt dışına satıyoruz,
daha sonra da işlenmiş boru misliyle para ödeyerek tekrar geri
alıyoruz yani bir ham madde tedarikçisi durumundayız. Oysa, bizim
ihtiyacımız olan, katma değeri yüksek bor ürünleri üretebilecek
fabrikalar zinciri kurmak, yine burada ifade ettim, yani bir bor organize
sanayisi yapmak. Çünkü, Türkiye'nin geleceği, gelecek nesillerin de
kalkınmasının temeli borda yatıyor ve bizim bir bor
vadisine ihtiyacımız var. Yine bu kürsüden heyetinize sesleniyorum:
Gelin, dünyanın ilk bor vadisini Balıkesir ilinde hep birlikte
kuralım.
Efendim, diğer bir husus ise ülkemizin sahip
olduğu en güzel doğal yaşam alanlarından, ekolojik bir
hazine olan Homerosun destanlarında bin pınarlı yaşam
toprakları olarak adlandırılan hatta Truva atının
yapıldığı ağaçları barındıran Kaz
Dağlarının maalesef altın şirketleri tarafından
delik deşik edilmesi. Oysa o bölgede yaşayanlar, bizler hep diyoruz
ki Kaz Dağlarının zenginlikleri toprağın altında
değil, toprağın üzerinde ve hep birlikte Kaz
Dağlarımızın ekolojik yapısına,
doğasına sahip çıkmaya çalışıyoruz.
Sadece Kaz Dağları mı? Beraberinde
Madra Dağlarında, hatta Ayvalıkta, Altınovada denizden
dahi maden arama çalışmaları yapılarak bir nevi doğa
katliamı yapılmak isteniyor.
Dünyada benzersiz doğal güzelliklere sahip
alanlarda madencilik faaliyetlerine izin verilmesi, gelecek nesillere ihanet
etmekle aynı anlama gelmektedir. Ülkemizde madencilik için tercih edilecek
bölge, bizim bölgemizde olduğu gibi doğa güzellikleri olan
değil, tam aksine, doğa güzellikleri olmayan, gelişmemiş
bölgelerde madenciliğe daha öncelik vermenin, oralarda teşvik etmenin
doğru olacağına inanıyorum. Fakat biz ne yapıyoruz?
Doğa harikası bölgelerde madencilik faaliyetlerine izin veriyoruz
üstelik de yabancı şirketlere. Hem doğa güzelliklerimizi harap
ediyoruz hem de madenlerimizi yabancı şirketlerin sömürmesine izin
veriyoruz.
Burada sizlerin aracılığıyla
Bakanlık yetkililerine sormak istiyorum: Acaba ülkemizde kaç adet
yabancı maden şirketine arama ve işletme ruhsatı
verilmiştir? Bunu sizlerin aracılığıyla Bakanlık
yetkililerine sormak istiyorum.
Yine, kanun teklifinin 4üncü maddesinde millî
menfaatlerimize uygun ifadesi yer almakta ki bu madde de geçti zaten.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİKRET ŞAHİN (Devamla) Çok az
kaldı Sayın Başkanım.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
FİKRET ŞAHİN (Devamla) Aslında
bu millî menfaatlere uygun ifadesi bir nevi de itiraf niteliğinde yani
demek ki şimdiye kadar millî menfaatler doğrultusunda hizmet
edilmemiş, bunu yazmak zorunda hissettik yani. Evet,
haklısınız.
Sözlerimi şöyle sonlandırmak istiyorum,
özellikle şu an iktidarda olan partiye seslenmek istiyorum, yerli ve millî
olduğunuzu iddia ediyorsunuz: Evet, madencilik sektörü, ülkemiz için
önemli bir kaynak. Millî sermaye ve millî girişimle
çıkartılması mümkün olan kendi topraklarımızdaki
zenginlikleri başka ülkelerin yatırımcılarıyla
paylaşmanın anlamı nedir? Bunu sizlere sormak istiyorum. Ve
uluslararası sermaye, küresel sermaye ülkemizin her bölgesine gözünü
dikmiş, kârını maksimize etmek için her yolu deniyor. Buna geçit
vermemek de hepimizin görevi.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum, sağ olun. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
40ıncı madde kabul edilmiştir.
41inci madde üzerinde iki önerge vardır,
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Buyurun:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 41 sıra sayılı
Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede
değişiklik yapılmasını öngören Kanun Teklifinin
41inci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Kazım Arslan Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu Tacettin
Bayır
Denizli Manisa İzmir
Müzeyyen Şevkin Ahmet Akın Tahsin
Tarhan Adana Balıkesir Kocaeli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, bu
enerji verimliliğini teşvik eden bir düzenleme, onun için önergeye
katılamıyoruz.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
üzere Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın.
Buyurun Sayın Akın. (CHP
sıralarından alkışlar)
AHMET AKIN (Balıkesir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Yalnız, Sayın Başkan enerji
verimliliğiyle alakalı Katılamıyoruz. dedi. Türkiyede
enerji verimliliği gibi önemli bir konuya Sayın Komisyon
Başkanımızın katılamaması, bunu bir de burada
deklere etmesi enteresan geldi. Çünkü bize göre Türkiyedeki en büyük
yenilenebilir enerji kaynaklarından, hatta kendi
kaynaklarımızın en çoğundan olan enerji verimliliği ki
yüzde 20nin üzerinde bir artısı var. Biz enerji verimliliğinden
her zaman yanayız ve en başta da söylediğimiz gibi, her zaman da
söylüyoruz, ilk önce kendi yerlerimizden başlamak zorundayız. Mesela
Enerji Bakanlığımızın daha kendine ait enerji
verimliliği yok. Türkiye Büyük Millet Meclisinde enerji verimliliği
yok. Enerji verimliliği olmazsa olmazımızdır ve Türkiyede
en az yüzde 20-25 oranında enerji verimliliğine bir kaynak
vardır, bu kaynağı da kullanmak bizim en doğal
hakkımız. Onun için bu konuda mücadeleye devam ediyoruz ve bu konuda
da iktidarı uyarıyoruz ki enerji verimliliğine siz de destek
olun, el birliğiyle ülkemizi daha kalkındıralım ve enerji
faturalarını da indirelim. Zaten millet faturaları ödeyemiyor. Görüyorsunuz,
50 liralık faturaya 100 lira bedel geliyor, ondan sonra Faturayı
nasıl ödeyeceğiz? diye düşünüp duruyorlar. Ancak bu
şekilde yaparak faturalarımızı aşağıya
indirebiliriz.
Bu kanun da bu torba yasa içinde yine geldi. Torba
yasa, biliyorsunuz, artık AK PARTİ hükûmetlerinin
alışagetirmiş olduğu bir durum. Neden? Gerekçeleri gayet
güzel, gerekçeleri okuduğunuz zaman gayet mantıklı ama gelen
kanunların, tekliflerin gerekçeyle alakası yok. Burada gelen de bir
maden ceza yasası değerli arkadaşlar. Bu maden ceza yasası
toplum olarak hem STKlerin hem de diğer bütün paydaşların
direkt olarak bize aktardıkları Bunu kaldırın, bunu çekin
komple. Ama bizim burada ihtiyacımız olan yeni bir maden ceza kanunu
değil, baştan aşağıya yenilenmiş yeni bir maden
kanunudur. Gelin, el birliğiyle Maden Kanununu baştan
aşağıya yeni yöntemlere göre getirelim ve maden
ihtiyacını da Türkiye'nin ve maden kanunu ihtiyacını da el
birliğiyle geçerli hâle getirelim. (CHP sıralarından
alkışlar)
Şimdi, burada, 41inci madde de Enerji
tesislerinin kapasitelerinin artması. deniyor. Biz enerji tesislerinin
kapasitelerinin artmasından yanayız ancak buradaki kapasiteler artarken
ortaya gelen fahiş fiyatlar ve fiyatların faturalara
yansıması ve gelen oradaki maliyetlerin de azalması için
çalışma yapılması gerektiğini de üstüne basa basa
söylüyoruz.
Elektrik faturalarında büyük vergiler var
değerli arkadaşlar. Bakın, şimdi, sayın AK
PARTİli değerli arkadaşlarımız bazı kanun
teklifleri getiriyor. Bu kanun tekliflerinin birinde de işte,
kâğıt ve kırtasiye ürünleri, kitapta ÖTVyi ve KDVyi indirmekle
ilgili. Ben bir kanun teklifi hazırlamıştım ve bunun üstüne
basa basa kabul edilmesini ve gündeme alınmasını sizlerden rica
ediyorum. Neden? Bu doğal gaz ve elektrikte Türkiye Cumhuriyetinde
vatandaşlarımızın büyük sorunu var. Mesela, doğal
gazda ÖTVyi kaldıralım, doğal gazdaki KDVyi yüzde 1e
indirelim, elektrikte indirelim. Ne var? Burada indirirsek halkımız
daha çok yararlanacak. Zaten konutlarda kullanılan doğal gazdaki KDV
ticarethanelerdeki gibi değil, onları oradaki halkımız
düşemiyor yani fazla fazla ödemek zorunda kalıyor, verginin vergisini
ödüyor. Bu da hem ayıptır hem yazıktır hem günahtır.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
devamlı olarak İndirim yaptık, müjde, müjde. diyorsunuz. Sizin
müjde anlayışınız
İndirimle müjde birbirine girdi.
Fakat detaylı olarak baktığınız zaman, her Müjde.
dediğinizin altında bir bindirim çıkıyor. Yani açık
net söyleyebilirim, bir yılda elektriğe yüzde 90 zam
yaptınız, sonra da dediniz ki Yüzde 10 indirdik. Yani Müjde.
dediniz. Yahu, arkadaş, akıllara zarar, yüzde 90 zam yap, yüzde 10
indir, ondan sonra da Müjde. de. Bu, milletin aklıyla dalga geçmektir.
Yaptığınız tamamen indirim ve bindirim. Sizin Hükûmetiniz
de sadece bindirim hükûmetidir değerli arkadaşlar.
Ayrıca, bu kanun teklifinde millî menfaatlere
uygunluk ibaresi ekleniyor. Allah aşkına, bu kanun teklifinde ve
bütün politikalarınızda millîlik, yerlilik diye bir konu yok. Onun
için, yerli ve millî olmak sizin göreviniz, gerçek anlamda yerli ve millî
olmak sizin ödeviniz. Buradan sesleniyorum Türk milleti adına: Gerçek
anlamda yerli olun, gerçek anlamda millî olun, canımızı yiyin
ama lafla gelip de Yerli, millîyiz. edebiyatı yapıp milleti
kandırmayın değerli arkadaşlar. Enerjide
bağımlıyız. Yerliliğe ihtiyacımız var, yerli
kaynaklara, fakat bununla alakalı ortada yaptığımız
bir şey de yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen Sayın
Akın.
AHMET AKIN (Devamla) Termik santrallerimiz var,
Termik santrallerimizin rehabilite edilmesi gerekiyor. diyoruz, siz onu da
bırakıp İki sene mevcut hâli devam etsin. diyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, termik santrallerimiz zehir saçıyor.
Bunları acilen rehabilite edip daha çok verimli hâle getirmek
zorundayız. Getireceğiz, hem daha çok verimli olacak hem de etrafa,
sağlığa zararı olmayacak.
Eti Madeni Varlık Fonuna devrettiniz. Ne
yaptınız? Ne denetim var, ne bir şey, şimdi de devletin
alacağı borçlarına karşılık bunu teminat
vereceksiniz.
Şimdi, burada, tekrar tekrar sizden
isteğimiz şudur: Gerçek anlamda, oturduğunuz koltukların
hakkını verin. O koltuklar, bu aç çocuklarımızın
emanetleri, atalarımızın emanetleri. Orada ya hizmet edin ya da
o yeri bırakın, biz gelelim, aslanlar gibi görevimizi yapalım.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1410) esas numaralı
Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 41inci
maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesinden sonra gelmek
üzere aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederim.
Desteklenecek olan projelerin seçimi Bakanlık
ve Genel Müdürlük tarafından kurulacak olan bir komisyon tarafından
belirlenir.
Fahrettin
Yokuş Ayhan
Erel Aylin Cesur
Konya Aksaray Isparta
Arslan
Kabukcuoğlu Ümit
Beyaz
Eskişehir İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
üzere Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu
Buyurun Sayın Kabukcuoğlu. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
AK PARTİ iktidarı on yedi yıl boyunca
Türkiyede ne varsa tüketti. Geçmiş yönetimlere şu andaki yönetim ne
kadar kızsa yeridir, keşke biraz daha fazla olsaydı da bu
rahatlık biraz daha devam etseydi(!) Ülkenin birikimleri sadece on yedi
yıl idare edebildi.
Dünyada neden-sonuç ilişkisini kurabilen
ülkelerde UH-1 helikopterleri uçuştan kaldırılmış
durumda. Daha iki gün önce, birisi bölgem Eskişehirde olmak üzere bu
helikopterlere 4 şehit daha verdik. Biz bu helikopterlere şehit
vermeye daha ne kadar devam edeceğiz?
Deniz Fenerine haber yasağı, çocuk
istismarına haber yasağı, tren kazalarına haber
yasağı, donarak şehit olan askerlerimize haber yasağı,
İstanbulda çöken binaya haber yasağı; 21inci
yüzyılın sansürünü yaşıyoruz. Yaşananlar doğru
ise bir kez de özür dileme erdemini göstermelisiniz.
Babalar gibi satarım. Devlet bez üretmez.
Devlet süt üretmez. Devlet et üretmez. Geldiğimiz noktaya bir bakar
mısınız, devlet domates, biber, patlıcan satar hâle geldi.
Hor gördüğünüz, küçük gördüğünüz, seçimden seçime
hatırladığınız çiftçinin hakkını ne zaman
vereceksiniz? Kanunla, çiftçiye ödeyeceğiniz millî gelirin yüzde 1inin
ancak üçte birini ödediniz. Geçilmeyen yollara, geçilmeyen köprülere,
geçilmeyen tünellere, yatılmayan hastanelere yılda 6 milyar Türk
lirası alıyorsunuz. Bir ekonomi yazarı, Bu
yatırımların ne için yapıldığını ben
bilmiyorum. Bütçeye fazladan 500 milyar dolar konsaydı bu
yatırımlar yine yapılırdı. Bunların cevabı,
bu yatırımları yapanlarda, buna karar verenlerde. demektedir.
Ne dersiniz, bunları açıklama zamanı geldi mi?
Sayın milletvekilleri, dünya bor rezervinin
yüzde 73ü Türkiyede bulunmaktadır. Bilinen yataklar: Eskişehir
Kırka, Kütahya Emet, Balıkesir Bigadiç, Bursa Kestelektir. Bor,
dünyada rakibimizin olmadığı bir madendir. Bölgem
Eskişehirde ülkenin en önemli bor yatakları bulunmaktadır.
Kırka bölgesi boraks madeni, Türkiyenin toplam rezervinin yüzde 25ini
bulundurmaktadır. Bu bağlamda, Kırkada bulunan tesislerle 2002
yılında 790 bin ton bor satışıyla 186 milyon dolar,
2016 yılında 1 milyon 776 bin ton bor satışıyla 689
milyon dolar elde edilirken 2017 yılında 2 milyon 123 bin ton bor
ihraç edilmiştir. İhracatın yüzde 1i Orta Doğu ülkelerine,
yüzde 2si Afrika ülkelerine, yüzde 16sı Amerika Birleşik Devletlerine,
yüzde 27si Avrupa, yüzde 54üyse Uzak Doğuya gerçekleşmiştir.
İç satışsa 2017 yılında 75 bin tondur.
Bor ürünleri yüzde 36 cam sanayisinde, yüzde 31
seramik sanayisinde, yüzde 9 temizlik, deterjan olarak, yüzde 7 tarım
sanayisinde, yüzde 7 tutkal ve yüzde 14 de diğer sektörlerde
kullanılmaktadır. Görüldüğü gibi, bor kullanım alanı
çok geniş bir madendir. Diğer sektörler arasına sağlık
sektörü de girmektedir, sağlık sektöründe de borun yeri vardır.
Kırkada bulunan bor tesislerinde 2 binden fazla personel
çalışmakta ve bölge halkı için de ciddi istihdam
sağlanmaktadır. Borla ilgili Türkiyede yapılacak işlemler
ve mamul hâle getirildikten sonra yapılacak ihracat kesinlikle ülkemize ve
bölgemize büyük yararlar sağlayacaktır.
Teşekkür ederim. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
41inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
41inci madde kabul edilmiştir.
42nci maddeye geçmeden 2
arkadaşımızın 60a göre söz talebi var.
Sayın Çakırözer, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
31.- Eskişehir Milletvekili Utku
Çakırözerin, kota mağduru olan pancar üreticilerinin
hayatını olumsuz etkileyen cezaların affedilmesi ve ölüm yoluna
dönen Alpu yolunun yapılması için yetkililere çağrıda
bulunduklarına ilişkin açıklaması
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Bu yıl ülkemizin birçok bölgesinde doğal
afetler, kuraklık, iklim değişikliği ve bitkisel
hastalıklar nedeniyle on binlerce pancar çiftçisi üretim
kotalarını dolduramadı. Kotasını dolduramayan pancar
üreticilerine Şeker Kurumu tarafından şeker fabrikalarına
eksik pancar teslim ettikleri için para cezaları kesildi. Sadece
Eskişehirde 1.500 çiftçimize 3,5 milyon lira kota cezası kesildi.
Benzer şekilde Kütahyada, Konyada, Afyonda, Karamanda ve daha birçok
yerde binlerce çiftçimize milyonlarca liralık ceza kesildi.
Bu cezalar zaten boğazına kadar borç
içindeki çiftçimizi âdeta canından bezdirdi. On binlerce pancar
çiftçisinin hayatını olumsuz etkileyen bu cezaların affedilmesi
için Şeker Kurumuna ve bağlı olduğu bakanlığa
buradan çağrıda bulunuyoruz.
Aynı zamanda, ölüm yoluna dönen Alpu yolunun
yapılması için bir kez daha çağrıda bulunduk. Yol hâlâ
tamamlanmadığından
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Örs
32.- Trabzon Milletvekili Hüseyin Örsün, 15
Şubat Gümüşhane ilinin düşman işgalinden kurtuluşunun
101inci yıl dönümünde hemşehrilerinin kurtuluş
bayramını tebrik ettiğine ilişkin açıklaması
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, yarın 15
Şubat. 15 Şubatta komşu Gümüşhane ilimizin düşman
işgalinden kurtuluşunun 101inci yıl dönümünü
kutlayacağız. Kurtuluş Savaşı, milletimize vurulmak
istenen esaret zincirinin kırıldığı millî direniş
ve şahlanışı ifade eder. İnsanlık
dışı her türlü katliama karşı birlik ve beraberlik
içerisinde var olma mücadelesini veren milletimiz insanlığın
örnek alacağı zaferler gerçekleştirmiştir. Yüz bir yıl
önceki ruh ve heyecanla Gümüşhanemizin düşman işgalinden
kurtuluşunu kutladığımız bugün, başta Büyük Önder
Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, Gümüşhane ve ülkemizin
kurtuluş mücadelesinde bugüne kadar kaybettiğimiz tüm şehit ve
gazilerimizi rahmet ve minnetle yâd ediyor, tüm Gümüşhaneli
hemşehrilerimizin 15 Şubat kurtuluş bayramını tebrik
ediyorum.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve 6 Milletvekilinin Maden Kanunu ile Bazı
Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1410) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 41)
(Devam)
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, 42nci
madde üzerinde aynı mahiyette iki önerge vardır, işleme
alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1410) esas numaralı
Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 42nci
maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederim.
Fahrettin
Yokuş Ayhan
Erel Feridun
Bahşi
Konya Aksaray Antalya
Ümit
Beyaz Aylin
Cesur
İstanbul Isparta
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Kazım Arslan Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu Tacettin
Bayır
Denizli Manisa İzmir
Müzeyyen Şevkin Ahmet Akın Tahsin Tarhan
Adana Balıkesir Kocaeli
İlhami Özcan Aygun
Tekirdağ
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde konuşmak için önce Isparta Milletvekili Aylin Cesur.
Buyurun Sayın Cesur. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
AYLİN CESUR (Isparta) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu ve yüce milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Türkiyenin büyümede küme düştüğü son
beş yılda, 516.317 esnafın battığı bir süreçte
150 bin çalışanı doğrudan ilgilendiren, 900 bin kişiyi
de dolaylı yoldan ilgilendiren bir kanun teklifini görüşmeye devam
ediyoruz.
Son on yedi yılda Maden Kanunu 4 kez köklü
olmak üzere, 14 kere değişikliğe uğramış.
Neredeyse her yıl değişiklik yapılan Maden Kanunu deyim
yerindeyse bir yamalı bohça olmuş ama hâlâ bu kadar
değişikliğe rağmen herkes şikâyetçi. Neden? Anayasaya
aykırılık teşkil eden maddeler ile torba kanun
yapılmasının sonuçlarından biri diyelim. Özetle, 54
maddelik teklifin tamamı madencilik ceza kanununa dönüşmüş de
ondan.
Düzenleme ruhsat güvencesini ortadan
kaldırıyor. Teklif madencilikte birikmiş temel sorunları
çözmekten uzak. Maden sektörü ciddi bir kriz altında. Cezalar
insafsızca artırılarak maden işletmelerine âdeta
Krizdeyseniz krizde olun, fark etmez, madencilik yapmayın kardeşim.
deniyor. Bu teklif kabul edilirse 4 milyona yakın resmî işsizler
ordusuna yeni işsizlerin katılması an meselesi, benden
söylemesi.
Maden sahalarında redevans
artışı kaçak usulde madenciliği büyütmekte, işçi
sağlığı ve güvenliğini de daha riskli hâle getirmekte.
Sorun mühendisi cezalandırmakla, işletmeciyi ağır cezaya
boğmakla çözülmeyecek, sorun redevanslı işletme
anlayışı zaten. Ispartada maden izni verilen alan
sayısı 500e yaklaştı. Türkiye'nin en
yaşanılabilir kenti seçilen Isparta son yıllarda açılan
mermer ocakları ve göllerin geleceğini tehdit eden projeler sivil
toplum örgütleri tarafından her an gündeme getiriliyor. Özellikle Sütçüler
ilçemizde son yıllarda sayıları artan maden ocaklarına
ilişkin bölge halkının çok ciddi kaygıları var.
Sütçülerli vatandaşlarımız ülkemizin önemli yer altı kaynaklarından
olan mermer çıkarılmasına karşı değiller, büyük
istihdam kaynağı ve yer altı zenginliklerimizden faydalanmak
gerektiğinin herkes çok farkında ve bundan da memnun. Mermer
ocaklarının su kaynaklarına, ormana ve yaban hayatına zarar
vermesinden şikâyetçiler. Bana bir mektup geldi Sütçülerden. 150 adet
mermer ocağına ruhsat verildiğini belirtmiş yazan
vatandaşımız ve diyor ki: Ne acıdır ki köylerimiz
yaşanan çevre felaketleri nedeniyle boşalıyor artık ve
köylerimizin içme suları hoyratça açılan ve ilgili kurumlarca
İçme suyuna zarar vermez. raporlarıyla da kurumakta. Zarar verirse
ilgili firma tarafından karşılanır. diye ilgili firmadan
taahhüt almak; kuruyan suları, yok edilen bitki örtüsünü, yaban
hayvanlarını ve köylünün arılarını geri getirecek mi?
diye de soruyor. Değerli arkadaşlar, yasal düzenlemelerle işte
bunların düzeltilmesi gerekiyor. Maalesef yok torbanın içinde.
Türkiye beş yılda 14 basamak birden
geriledi desem Nereden? diye sorarsınız, öyle tahmin ediyorum çünkü
o kadar çok ki gerilediğimiz alan. Ben söyleyeyim neyi kastettiğimi:
Uluslararası Şeffaflık Örgütünün 2018 Yılı Yolsuzluk
Algı Endeksine göre 180 ülke arasında 41 puanla 78inci
olmuşuz. Bu ne demek biliyor musunuz? Demokrasi geleneği olmayan
ülkelerle aynı kategoriye geldik demek.
Bunları söylüyoruz diye darılmayın
değerli arkadaşlar. Milletin hukukunu savunmak için ortaya
çıktık ve mücadele ediyoruz. 24 Haziranda milletimiz bize bu görevi
verdi çünkü. Her türlü haksızlığa karşıyız.
Haksızlığın kimin tarafından yapıldığı,
kime yapıldığı, nerede yapıldığı ve ne
zaman yapıldığı bizim için önemli değil. Biz bu görevi
yapınca kimsenin ürkmesine, korkmasına falan da gerek yok eğer
suçlu değilse. Herkesin bundan memnun olması lazım. Gerçek
demokrasiye ulaşalım ki korkudan güvenliğe, yoksulluktan
zenginliğe, darlıktan bolluğa ve kaygıdan huzura
ulaşsın memleketimiz. Amacımız, kalkınmayı ve
refahı sağlamış herkesin el ele, gönül gönüle, huzur ve
güven içinde yaşadığı, çağdaş ve özgür bir
Türkiye çünkü.
Milletin önüne iki sandık koydunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYLİN CESUR (Devamla) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurun.
AYLİN CESUR (Devamla) Her ikisi de büyük bir
fırsattır ve değerinin iyi bilinmesi gerekir. 1inci
sandığın değeri iyi bilinmiş ve hakkı
verilmiştir. Neden böyle diyorum? Çünkü her türlü yasağa, her türlü
korkuya ve apar topar önüne konan sandığa rağmen yürekli
vatandaşlarımız 1incisinden bizleri burada temsilci
yapabilmiştir. Şimdi 2nci sandıkta sıra. Bu 2nci
sandığın değerini -buradan değerli
vatandaşlarıma sesleniyorum- çok iyi bilmek lazım. Orada verilen
sözler var ve tutulmayan vaatler var. Milyonlar hoşnut değil ve
millet bıktırılmıştır. Anketler, her 100
kişiden 75inin memnun olmadığını söylüyor. Yine
alınmayın, milyonlarca işsizin alkış tutması
beklenebilir miydi ve zamların altında ezilmiş milyonlar
Ezildik, iyi oldu. diyebilirler mi?
Değerli arkadaşlar, bizi izleyen
değerli, aziz milletim; daha iyi bir Türkiye arıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYLİN CESUR (Devamla) - Bir cümleyle
bağlayacağım Sayın Başkanım, müsaadenizle.
BAŞKAN İlave süre hiç vermedim,
artı bir dakika verdim sadece.
Tamamlayalım.
AYLİN CESUR (Devamla) İyi olmayan nedir,
ona bakmak lazım. İnşallah bir sonraki konuşmamda,
önümüzdeki günlerde neyi daha iyi nasıl yaparız, size
yollarını da söyleyeceğim. Bu da benden jest olsun.
Hepinize sevgi ve saygılar. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde,
Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun.
Sayın Aygun, buyur. (CHP sıralarından
alkışlar)
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Maden Kanunu ile
Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 42nci maddesi üzerine Cumhuriyet
Halk Partisi adına söz almış bulunmaktayım.
Getirdiğiniz bu 52 maddelik teklif enerji
piyasası, maden sektörü ve ormancılık üzerinde önemli
düzenlemeler yapmaktadır. Yani yeni bir torba yasayla, ülkeyi daha da
çorba hâline getiriyorsunuz, karıştırdıkça karıştırıyorsunuz;
ülkenin tüm birikimlerini yok ediyor, yazboz tahtasına dönen yasalarla
artık günü değil, âdeta anı kurtarmaya
çalışıyorsunuz. Ve bu kadar önemli bir teklifte maden, jeoloji,
elektrik mühendisleri, maden emekçileri, mühendis odaları, sendikalar ve sivil
toplum kuruluşlarını yok ediyorsunuz. Millet iradesi derken
millet iradesinin temsilcilerini dikkate almıyorsunuz. Bu yasayla
elektrik, doğal gaz ve su abonelerini daha ağır bir ekonomik
yükün altına itiyorsunuz; petrol piyasasının tekelleşmesine
ön açarken, yenilenebilir enerji kaynaklarının tahsisinde torpilli
yatırımcılara avanta sağlıyorsunuz; doğa
talanı yapıyorsunuz.
Bu düzenlemeyle 1 Ocak 2018 tarihinden önce Orman
Kanunu kapsamındaki devlet ormanları ile Milli Parklar Kanunu
kapsamındaki alanlarda izinsiz çalışan enerji iletim
dağıtım tesislerine af getiriyorsunuz. İzinsiz tesislerin
eski yükümlülüklerini ve cezalarını kaldırıyorsunuz.
Geçmiş yıllara ilişkin orman izin bedellerini ödeme
yükümlülüğünü ortadan kaldırıyorsunuz. Bu tesisleri yasa
yürürlüğe girince başvuru tarihindeki izin bedellerini ödeyerek
ödüllendiriyorsunuz. Yani siz kurallara uymayanları, yasa
dışı çalışanları ödüllendiriyorsunuz. Sizin
adaletiniz yok diyorum.
Büyük şirketlere her türlü
kolaylığı sağlarken, gıda güvenliğimizin
sigortası olan çiftçilerimizin faizlerini silmiyorsunuz, yüzde 22 faizle
onların borçlarını tekrar yapılandırıyorsunuz.
Siz üreticiyi ezip sorumluluklarını yerine getirmeyen sermaye
gruplarını kolluyorsunuz. Siz üstünlerin hukukunu savunuyorsunuz.
Sermayeye cennet, üretene cehennem sunuyorsunuz. Bunun vebalini nasıl
boynunuzda taşıyacaksınız, nasıl hesap vereceksiniz
üreticimize diyorum. Vicdan taşıyor musunuz sevgili milletvekillerim?
Bakın, siz ormanlarda izinsiz çalışan
şirketlerin önünü açarken ülkemizin akciğerlerini talan edenlere de
Orman Kanununu yok sayarak izin veriyorsunuz. Seçim bölgem Tekirdağ
Çorluda kuvars kum ocağının kapasite artışı için
180 bin meşe ve fıstık ağacını kesmeyi öngören
ÇED raporunu onaylıyorsunuz. Üstelik bu konuyu Tarım Bakanına
sorduğumuzda kendisinden bizimle dalga geçer mahiyette yanıt
aldık. Neymiş? Orman kıyımına Orman Kanunu
kapsamında izin verilmiş. Gelecek kuşaklara nasıl hesap
vereceksiniz, ne diyeceksiniz, ben merak ediyorum. Boynunuzun büküldüğü,
yüzünüzün kızardığı o günleri iple çekiyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sürdürülebilir kalkınma, yeni dönemin
anahtarıdır. Siz, on altı buçuk yılda dikey
yapılaşma ile öldürdüğünüz şehirleşmeyi şimdi
yatay kalkınma modeliyle telafi etmek zorundasınız. Oysaki
Cumhuriyet Halk Partisi yönetimindeki Tekirdağ ilimiz, Süleymanpaşa
ilçemiz yatay şehirleşmenin en güzel örneğini vermekte, örnek
kentleşme modeli sunmaktadır.
Tekirdağ ve Trakya, kentleşmede en büyük
sıkıntıyı yanlış sanayinin bedellerini ödeyerek
çekmektedir. Tekirdağ, Kırklareli ve Edirnede 4 insandan 1i
kanserden ölmektedir.
Nitekim Danıştay 6. Dairesi Trakya'da yeni
termik santrallerin yapılmasının önüne geçecek örnek bir karar
almıştır. Danıştay, 2018/8790 sayılı
Kararı ile termik santral yapımı için 1/25000 ölçekli
Tekirdağ İli Çevre Düzeni Planı'nda yapılan
değişikliklerin hepsini iptal etmiştir. Danıştay,
Ergene havzasında büyük bir çevre sorunu hâline gelen yer altı su
kaynaklarının hızla azaldığını vurgulayarak yeni
sanayinin kurulması hâlinde bunun yaratacağı yıkıma
işaret etmiştir. Kömüre dayalı termik santralin yer altı
besleme suyu alanlarını yok edeceğine dikkat çekmiştir.
Ergene Havzasında sürdürülebilirlik ilkesinin ve kamu yararının
önemine vurgu yapmıştır. Danıştay mutlak kuru
tarım arazisi niteliğinde olan Tekirdağda kırsal
kalkınmanın önemine işaret etmiş, termik santral için plan
değişikliği talebinin şehircilik ilkelerine
uymadığını ortaya koymuştur. Buradan
çıkarılacak ders, artık Trakyada yeni termik santrallerin
yapılmaması, Danıştay kararı çerçevesinde bu yöndeki
planların iptal edilmesidir, aksi hâlde yatay şehirleşme için
bile alan kalmayacaktır.
İktidarın mahkeme kararlarını
uygulamadığını biliyoruz. Andımız konusundaki
kararı uygulamayan iktidarın artık güçler
ayrılığı ilkesine uyması gerektiğini sizlere
hatırlatmak istiyorum çünkü yargıya bu kadar sağır
kalırsanız ileride vebaliniz çok daha ağır olacaktır.
Yeni termik santrallerle Tekirdağı yaşanamaz hâle getirmeye
kimsenin hakkı yoktur, biz bu konuda Cumhuriyet Halk Partisi olarak sonuna
kadar savaşacağız.
Konuşmama son verirken yüce Meclisi saygı
ve sevgiyle selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Aynı
mahiyetteki önergeler kabul edilmemiştir.
42nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
42nci madde kabul edilmiştir.
43üncü madde üzerinde yine aynı mahiyette iki
önerge vardır, işleme alıyorum.
Buyurun:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 41 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 43üncü maddesinin tekliften
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Şevin Coşkun Rıdvan Turan Murat Çepni
Muş Mersin İzmir
Mehmet Ruştu Tiryaki Erol Katırcoğlu
Batman İstanbul
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Fahrettin Yokuş Ayhan Erel Feridun
Bahşi
Konya Aksaray Antalya
Hayrettin Nuhoğlu Aylin Cesur Hasan
Subaşı
İstanbul Isparta Antalya
Hüseyin Örs
Trabzon
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergelere
Komisyon katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk konuşmacı Mersin Milletvekili Rıdvan Turan.
Buyurun Sayın Turan. (HDP
sıralarından alkışlar)
RIDVAN TURAN (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle işaret etmek istediğim bir mevzu
var, o da şu: Halkların Demokratik Partisinin güçlü ve etkin
olduğu illerde âdeta adı konulmamış bir sıkıyönetim
uygulaması söz konusu. Bugün Mersin Valiliğinin partimize
gönderdiği bir valilik kararında, Halkların Demokratik
Partisinin üç gün süreyle ilde basın açıklaması, bildiri
dağıtımı, yürüyüş, stant açma, kapalı ve
açık mekân toplantılarının tümünün yasaklandığını
öğrenmiş olduk. Öncelikle Valilik mevkisi şunu bilmeli ki
anayasal haklar, valinin iki dudağı arasından çıkacak
kararlardan çok daha öncedir ve demokratik haklarımızı sonuna
kadar kullanacağımız noktasında da ısrarcı
olacağımızı herkesin bilmesi gerekir.
43üncü maddeye ruhunu veren mantık şu,
deniyor ki: 2020ye kadar 100 milyar dolarlık bir enerji
yatırımı söz konusu olacak ve bunun büyük bir
kısmını özel sektör yapacak. Yatırım, iletim, dağıtım
tesisi eğer ormanlık alana denk gelirse bu özel sektör firmaları
bunun için çok fazla para ödemek zorunda kalıyorlar, bunu da
vatandaşın cebine yansıtmak zorunda kalıyorlar; biz bu
firmalardan ormanları tahrip etmeleri, ormanları yok etmeleri
karşısında verecekleri paranın yüzde 50sini alalım ve
altmış gün içerisinde de bunu karara bağlayalım,
ruhsatlarını verelim, gönderelim.
Değerli arkadaşlar, öncelikle 100 milyar
dolarlık yatırım mevzusu tamamen afaki bir konudur, bilimsel yol
ve yöntemlere dayanan bir hesaplama biçimi değildir. Ayrıca elektrik
açısından bakıldığında ihtiyacın
fazlası söz konusudur ancak tabii ki özellikle enerji nakil
hatlarının rehabilite edilmemesi sebebiyle o hatlarda
azımsanamaz ölçüde bir kaybın olduğuna işaret etmek
gerekiyor.
İktidar, sermayenin eline bir çift zar
vermiş, karşısına da vatandaşı oturtturmuş;
bu bir çift zarın her tarafı 6, sermaye ne atarsa atsın
düşeş gelecek biçimde zarlar ayarlanmış. Yani örneğin,
neden yüzde 50 vatandaşa yansıtılacak, vatandaşın
cebine bunun yansıtılmasını engelleyecek herhangi bir laf
yok bunun içerisinde. Ama sermayenin ormanları tahrip etme
fiyatının yüzde 50 azaltılmasına ilişkin bir tedbir
var. Yani kadife eldivenle sermayeyle el sıkışan iktidar demir
yumruğunu vatandaşa gösteriyor ki bu kabul edilebilir bir şey
değil. Ayrıyeten yüzde 50 bir iskonto
karşılığında elektrik fiyatlarının
ucuzlayacağını öngören kimse var mı? Kişisel olarak
böyle kimsenin olacağını tahmin etmiyorum, böyle bir durum yok.
Aslında madde esasen ormanların tahrip edilmesine cevaz veriyor, bir
padişah fermanı gibi ormanların katledileceğini ve bunun da
rayiç bedelinin önceki döneme göre daha da fazla düşürüleceğini
söylüyor.
Değerli arkadaşlar, Sinopta 650 bin
ağaç kesildi. Üçüncü köprü yapılırken milyonları
aştığını biliyoruz ağaç katliamının.
Aslında yok edilen şey hepimizin ortak geleceği,
çoluğumuzun çocuğumuzun ortak geleceği. Kaz Dağları
10dan fazla yapımı planlanan ve birkaçı yapım
safhasına geçmiş olan termik santraller sebebiyle ciddi bir tahribatla
karşı karşıya. Biliyorsunuz iktidarın bir 4 milyar
ağaç diktik. şehir efsanesi var, biz komisyonda bunu sorduk, Ya, bu
4 milyar ağaç nerede kardeşim, hani diktiniz de biz mi görmedik?
Meğerse orman bölgelerinde bu bebek çamlar yok mu, şöyle
poşetlerde minik minik, onlar sayılıyormuş, onlar 4 milyar
ağaç içerisinde mütalaa ediliyormuş.
Neoliberal kapitalizm ne yazık ki AKP eliyle
emeği nasıl meta hâline dönüştürmüş ve bunu neoliberal
muhafazakar bir anlayışla en son noktasına kadar sömürebiliyorsa
ortak değerlerimizi, derelerimizi, ormanlarımızı,
göllerimizi de aynı biçimde bir dönüşüme, bir tür metalaşmaya
dâhil etmiş durumda.
İnsan merkezli doğa tasarımı
artık iflas etti, dünyanın merkezinde insan yok. İnsanla beraber
bütün habitat var. Dolayısıyla insan merkezli, enerji eksenli bir
bakış açısıyla çoluğumuza çocuğumuza gelecek
kuramayacağımızı hepimizin çok iyi ve yakından bilmesi
gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
RIDVAN TURAN (Devamla) Tamamlıyorum.
Kapitalizm, genel bunalımını
artık öncekinden farklı olarak ekolojik bunalımla beraber
gösteriyor yani önceki bunalımlarda bu düzeyde bir ekolojik krizle
karşı karşıya değildik. Artık ciddi bir ekolojik
kriz ve aynı zamanda gıda kriziyle karşı
karşıyayız ve arkadaşlar, böyle bir nokta son noktaya
vardığında enerjinin yenilip içilemeyecek bir şey
olduğunu hep beraber göreceğiz. Umarım ki enerjideki temel sorun
olan kayıpları ortadan kaldırarak daha demokratik ve ekolojik
sistemi tahrip etmeyen bir enerji politikasına yönelerek ve özellikle ortak
varlıklarımız olan ormanları, gölleri, akarsuları,
dereleri, sahilleri tahrip etmeden bunu hayata geçirirsek gelecek bizim
açımızdan anlamlı olabilir. Ama bu gidişatla ne yazık
ki kendi ekolojik yıkımımızı ve sonumuzu
hazırlıyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde diğer konuşmacı Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs.
Buyurun Sayın Örs. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) - Sayın Başkan,
çok değerli milletvekilleri; 43üncü madde üzerinde İYİ
PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi en derin
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, maddeyle, Elektrik
Piyasası Kanununun 7nci maddesinde değişiklik yapılarak
üretim faaliyeti yapılacak sahalarda istenilen ölçüm verisinin süresi
beş yıldan sekiz yıla uzatılmaktadır. Ayrıca
7nci maddenin (7)nci fıkrasında yapılan
değişiklikle, rüzgâr enerjisine dayalı üretim tesisleri yerine
yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı üretim tesislerinin kapasite
artışı, modernizasyon, yenileme yatırımları ve
tadilatlarına izin verilmektedir. Maddeyle, kapasite artışı
yapılacak tesislerin kapasite artışının hangi kritere
göre yapılacağı ve ne kadar yapılacağı kesin
değildir, bunu da söylemek isterim.
Değerli milletvekilleri, burada bir hususu
özellikle vurgulamak isterim. Devletin birçok lüks tüketim maddesinden KDV, ÖTV
almazken fakir fukaranın kullandığı elektrikten KDV
alması nasıl izah edilebilir? Fakir fukaranın, dar gelirlinin
bir nebze soluk alabilmesi için elektrikten KDVnin kaldırılması
gerekmektedir. Devlet Türk milletinin anlayışına göre
babadır. Baba evlatlar arasında ayırım yapmaz. Ancak bugün
Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin, Batman, Siirt ve
Şırnakta tarımsal sulamada kullanılan elektrikte yüzde
60-65lere varan indirimler yapılmaktadır. Bu uygulamanın
amacı yetkililerin ifadesine göre kaçakçılığı
önlemektir. O zaman ben de burada sormak istiyorum: Başta Doğu
Karadeniz olmak üzere Çukurovada, İç Anadoluda, Egede, Marmarada,
Trakyada tarımsal sulamada kullanılan elektrikte
kaçakçılığa tenezzül etmeyen çiftçinin ne günahı
vardır? Bu indirim tüm çiftçilerimize uygulansın, adaletsizlik
ortadan kaldırılsın.
Değerli milletvekilleri, elektrik
faturaları çiftçi, sanayici ve esnaf için en önemli maliyet unsurudur ve
işçinin, memurun, emeklinin aile bütçesinde önemli yer tutan bir harcama
kalemi hâline gelmiştir. Bir elektrik faturasına şöyle bir
bakalım, şurada bir elektrik faturası var. Bakın bu
elektrik faturasında birçok kalem var. Neler var? Elektrik tüketim bedeli,
dağıtım bedeli, iletim bedeli, kayıp kaçak ve sayaç okuma
bedeli, enerji fonu, TRT payı, KDV vesaire. Oysaki kayıp kaçak ve
sayaç okuma bedellerinin elektrik faturalarına
yansıtılmasının hukuka uygun olmadığına
yönelik birçok yargı kararı vardır. Kayıp kaçağın
oluşmasında hiçbir sorumluluğu bulunmayan tüketicilerin
dağıtım sisteminin kayıp ve kaçağına muhatap
kılınması, Anayasanın hukuk devleti, sosyal devlet, adalet
ve eşitlik ilkelerine ve evrensel tüketici haklarına aykırıdır.
Nitekim, Yargıtay, Hukuk Genel Kurulu, 21 Mayıs 2014 günü kararında
elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıpla,
başka kişiler tarafından hırsızlık suretiyle
kullanılan elektrik bedellerini kurallara uyan abonelerden tahsil yoluna
gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleriyle
bağdaşmadığını, elektrik kaybını önleme
ve hırsızlıkları engelleme veya hırsızı
takip edip bedeli ondan tahsil etme görevinin bizzat enerjinin sahibine ait
olduğunu belirtmiştir. Ayrıca, 2016daki yasal düzenleme sonucu,
daha önce elektrik faturalarında ayrı ayrı gösterilen, teknik ve
teknik olmayan kayıpların maliyeti ile iletim ve sayaç okuma
bedellerinin dağıtım bedellerine eklenmesi nedeniyle faturalarda
ayrı bir kalem olarak görülmemektedir. TRT payı yüzde 2 olmakla
birlikte, yüzde 18 oranında KDVye tabi tutulduğunda, elektrik enerji
bedelinin yüzde 2,36sı olarak faturaya yansımaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin lütfen.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Elektrik abonelerinden
TRT payı alınmasının hiçbir haklı gerekçesi yoktur.
Değerli milletvekilleri, teknik ve teknik
olmayan kayıpların maliyeti ile sayaç okuma maliyetinin tüketiciye
yansıtılmaması, TRT payı alınmasını öngören
3093 sayılı Kanunun ilgili hükümlerinin yürürlükten kaldırılması
elektrik faturalarında önemli tutarda bir azalma sağlayacaktır.
Çiftçinin, sanayicinin, esnafın ve ailelerin elektrik faturası
yükünün hafifletilmesi amacıyla söz konusu değişikliklerin
acilen yapılmasını talep eder, hepinizi saygılarımla
selamlarım. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önergeler
kabul edilmemiştir.
43üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 43üncü madde kabul edilmiştir.
44üncü madde üzerinde iki önerge vardır,
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 41
sıra sayılı Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 44üncü maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kazım Arslan Tacettin Bayır Müzeyyen Şevkin
Denizli İzmir Adana
Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu Ahmet Akın Tahsin Tarhan
Manisa Balıkesir Kocaeli
Mehmet Ali Çelebi İlhami
Özcan Aygun
İzmir Tekirdağ
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) - Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
üzere İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi
Buyurun Sayın Çelebi. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Milletimizin başı sağ olsun, 4
şehit verdik. Bu kazanın ardından, bugün 4üncü Alay
Komutanının görev yeri değiştirildi. Şimdi, sormak
istiyorum: Bu mu çözüm?
Aynı helikopterle beş yüz saat uçuş
yapmış bir helikopter pilotu olarak, üretimi durmuş, tek
motorlu, UH-1 helikopterlerinin envanterden çıkarılması
gerektiğini düşünüyorum ve altını çiziyorum.
Düşen helikopterin motoruna
baktığımızda, en az kırk-elli yıllık,
kırk-elli yıllık; çok eski ve üretimi yok. Sürekli aynı
motoru tamir ediyoruz, uçuyoruz; tamir ediyoruz, uçuyoruz. Zaten protokole
baktığınızda, genelde UH-1le intikal etmiyor, Skorskyle intikal
ediyor; çift motorlu, yedekleme sistemleri var, vesaire.
Şimdi, bir önerim var: Açın bu
motorları, bakın; içerisinden, emin olun, çatlaklar
çıkacaktır. Ve gözle görülmeyen çatlaklar da o helikopteri
düşürür, gözle göremeseniz bile. Artı, kanatçıklarına
baktığınızda, kırıklar çıkacaktır. 20
bin devirle dönen motorlar bunlar. Yıpranmayla birlikte -muhtemelen, son
kazada da böyle olmuş olabilir- maalesef şehitlerimiz oluyor. Alay
komutanını değil, helikopterleri değiştirmeniz
gerekiyor. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Kafayı
yiyor, kafayı.
MEHMET ALİ ÇELEBİ (Devamla) Mesela uçan
sarayı satın, bu iş çözülür; 50 tane eğitim helikopteri
alırsınız, gerçekten de çözülür veya diğer uçakları
satın. (CHP sıralarından alkışlar) 20-30 tane temel
eğitim helikopteriyle bile bu işi halledersiniz.
Diğer bir sorun da pilot ve teknisyen
açıkları; özellikle kumpas davalar neticesinde ve sonrasındaki
FETÖ davaları neticesinde ciddi oranda eksik. Teknisyen de eksik, pilot da
eksik. Dolayısıyla eğitim sıkıntısı da var,
bakım sıkıntısı da var ve bunlar da
Mesela son
uçuşta helikopterin neredeyse akşama yakın, alacakaranlıkta
uçtuğunu görüyorsunuz. Neden? Birincisi: Hava durumu, hava muhalefeti.
İkincisi de helikopteri uçuşa yetiştirmek maksatlı. O kadar
yoğun ki, iş yükü fazla ki yetiştirmek için o saatte çıkmak
zorunda kalıyorlar ve bu sonuçlar yaşanıyor. Bunlar bize birçok
şey anlatıyor.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Resmen cinayet
ya.
MEHMET ALİ ÇELEBİ (Devamla) - Şimdi
başka bir konuya gelmek istiyorum. Biz mağduriyet
yaşadığımız için mağdurlar en çok bize geliyor
Siz bizi daha iyi anlarsınız. diye. Kumpas davalarında
yargılanırken mahkemede sabah erken konuşur, babamı erken
yollardım duruşmadan. O kadar emindim adalet
çıkmayacağına, tahliye çıkmayacağına. Böyle
adaletten yoksun, devletimizin içine sızmış
düşmanların, alçakların, alçaklıklarla zincirlenmiş
şekilde kırk bir ay cezaevinde yattık. Bu salonda benden daha
fazla FETÖyle mücadele edilmesini isteyecek bir kişi var mıdır?
Bilemiyorum. Dolayısıyla beni bu sorunun
KEMAL ÇELİK (Antalya) - En az sen
MEHMET ALİ ÇELEBİ (Devamla) - En fazla
KEMAL ÇELİK (Antalya) - En az sen
MEHMET ALİ ÇELEBİ (Devamla) En az
diyor yani kırk bir ay yatmış bir kişiye maalesef buradan
bu şekilde laflar söyleniyor.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Bunlar suç
ortağı, suç ortağı.
MEHMET ALİ ÇELEBİ (Devamla) - Beni bu
sorunun ışığında dinleyin lütfen, bu sorunun
ışığında dinleyin çünkü şu an adalet kan
ağlıyor. FETÖyle mücadeleniz zayıf, iddiayla söylüyorum, FETÖyle
mücadeleniz zayıf. FETÖyle asıl mücadele masumları
ayıklamakla olur, masumları ayıklamakla başlar; oradan
başlayacaksınız. Şu an adalet kan ağlıyor. Nedir
adalet? Suçlu için ceza, masum için özgürlük. Bunu sağlamamız
gerekiyor. (CHP sıralarından alkışlar) Gözlerimizin önünde
masum insanların yaşamları boğulmakta, ufalanmakta ve
söndürülmektedir. 15 Temmuz sonrası 17 bin askerî öğrenci hak
kaybına uğradı. Hepsine topluca FETÖcü muamelesi yapmak
yanlış. Biz de biliyoruz ne kadar sızdıklarını.
Bunlara hak arama şansı vermiyorsunuz; sıkıntı burada.
OHAL İnceleme Komisyonuna başvuramıyorlar. Başvursunlar,
inceleyin. Diplomalarına fişleme niteliğinde KHKyle
ilişikleri kesildi. yazılıyor ve e-devlette 4C tescil
bilgilerinde İlişikleri kesildi. ibaresi var ve bunlar devlet
kurumlarına giremiyorlar, onun ötesinde A-101e bile giremiyorlar şu
anda. Hem OHAL İnceleme Komisyonuna başvurdurmuyorsunuz hem de
iş haklarını ellerinden alıyorsunuz. Diyorlar ki Bizi soruşturun;
eğer suçluysak cezaevine atın, değilsek hakkımızı
verin. Çok doğal bir talep; bunu görmemiz gerekiyor. Kursiyerler
aynı şekilde.
Suçun şahsiliğine
baktığımızda, bir yüzbaşı, astsubay
kardeşinin ziyaretine gidiyor, -Ne yapacaktı kardeşi, gidecek
tabii ziyaretine, masumiyet karinesi var sonuna kadar, sorgusuz sualsiz ordudan
atılıyor. Askerî öğrenci içeride, babası astsubay; herhangi
bir şey söylenmeden atılıyor. Burada suçun şahsiliği
zedeleniyor. Eğer suçun şahsiliği yoksa, burası hukuk
devleti değilse, Pensilvanya şarlatanını ziyaret edenler
niye burada vekil? (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar) FETÖ okullarında okuyanlar neden bakan?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET ALİ ÇELEBİ (Devamla) Bir dakika
rica edebilir miyim Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET ALİ ÇELEBİ (Devamla) FETÖ
okullarında okuyanlar neden bakan? Mehmet Dişlinin ağabeyi
neden büyükelçi? Olmasın demiyorum ama suçun şahsiliğine dikkat
etmemiz gerekiyor; masumiyet karinesi.
Gökhan Açıkkollu, tarih öğretmeniydi; 15
Temmuzda on üç gün gözaltında kaldı, karakolda işkenceden
öldüğü söylendi. FETÖcü denilerek hainler mezarlığına
gömmek istediler, cenazesine imam gelmedi. Sonra suçsuz olduğu
açığa çıktı. Ölümünden sonra Millî Eğitim Bakanlığı
görevine iade etti. İnsanlık için bundan daha aşağılayıcı
bir iflas olabilir mi?
Yaşananlar şunlar: Bakın, Darbeye
karşı aktif tepki göstermiştir. diyor komutanlık Göreve
geri iade edin. diyor; müebbet. Tatbikat deniliyor Terör tehdidi var. diye
dışarı çıkarılıyor, hiçbir şeye
karışmıyor; müebbet. Siirtte hendek kazıyorlar, gidin
müdahale edin. diyorlar; müebbet. İyice araştırın;
istediğimiz bu.
Mağduriyetin rütbesi olmaz, burada da
yanlış yapıyorsunuz. Uzman çavuş, astsubay, kursiyer subay,
subay fark etmez; yapıp ettikleriyle yargılamamız lazım.
Hepimiz adalete ve doğruluğa borçlu olarak doğduk. Karar
bizlerin; gözlerimiz kör, kulaklarımız sağır, göklere
yakın bir kaya mı olacağız yoksa en yumuşak
yastık olan vicdanımıza mı
sığınacağız? Karar bizlerin.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1410) esas numaralı
Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 44üncü
maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununa eklenen ek
maddenin ikinci fıkrasının ve üçüncü fıkrasının
ikinci cümlesinin madde metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Fahrettin
Yokuş Ümit
Dikbayır Aylin
Cesur
Konya Sakarya Isparta
Ayhan
Altıntaş Tuba
Vural Çokal Behiç
Çelik
Ankara Antalya Mersin
Ayhan
Erel Feridun
Bahşi
Aksaray Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
üzere Antalya Milletvekili Tuba Vural Çokal.
Buyurun Sayın Vural Çokal. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
TUBA VURAL ÇOKAL (Antalya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Maden Kanunu Teklifi
hakkında grubum adına söz almış bulunmaktayım, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu maddeyle Enerji Piyasası Kanununun geçici
8inci maddesinde değişiklik yapılarak Elektrik Üretim
AŞye bağlı üretim tesislerinin işletim süreleri
uzatılmaktadır. Yani özellikle 45inci madde,
özelleştirilmiş işletmedeki termik santrallerin baca gazı
arıtma, rehabilitasyon, kül depolama alanları gibi çevre
yatırımlarını tamamlaması için verilen sürenin 2021
yılına kadar ertelenmesine izin vermeyi öneriyor. Diğer bir
deyişle ömrünü tamamlamış olan bu santrallere iki yıl daha
havayı özgürce kirletme izni veriliyor. Bu madde kabul edilirse baca
gazı giderimi yatırımları eksik, toplam kurulu gücü 4.680
megavat olan 10 santralin hâlihazırda neden olduğu olumsuz çevresel
etkiler, en başta hava kirliliği ve sağlığa etkisi
katlanarak 2021 yılına kadar devam edecektir. Üstelik bugüne kadar 3
kez yaklaşık olarak altı yıldır ertelenen bu
yatırımların 2021 yılına kadar
tamamlanacağına dair kamuoyunun da güveni yoktur. 2013
yılında Elektrik Piyasası Kanununun geçici 8inci maddesiyle
özelleştirilen santrallere, baca gazı arıtma tesisi başta
olmak üzere çevre yatırımlarını 2019 yılına kadar
erteleme izni verilmesinin ardından geçici 8inci madde için Anayasa
Mahkemesi nezdinde iptal davası açılmıştı. Anayasa
Mahkemesi de geçici 8inci maddeyi Anayasanın 56ncı maddesinde
düzenlenen sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama
hakkı gereğince iptal etmişti. İptal kararına
rağmen, 2015 yılında yeni bir yasal düzenlemeyle yeniden bu
termik santrallere 2019 yılı sonuna kadar süre tanındı.
Hatta, dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak da 2019
yılı sonu itibarıyla istisnasız tüm termik santrallerin
çevre yatırımlarını tamamlamak zorunda
olduklarını dile getirmişti. Anayasa Mahkemesi kararına
göre, 2015 yılı itibarıyla planlanması gereken bu yatırımlarda
hiçbir aşama kaydedilmemiş, özellikle Çanakkale, Kahramanmaraş,
Karabük, Kütahya, Manisa, Sivas, Şırnak ve Zonguldakta ciddi
düzeydeki hava kirliliği her geçen gün erken ölümlere ve sağlık
problemlerine neden olmaktadır.
Çevre mevzuatı uyumuna yönelik
yatırımların gerçekleştirilmesi ve mevzuat
açısından gerekli izinlerin tamamlanması amacıyla
31/12/2019 tarihi sonuna kadar belirlenen sürenin
aşılamayacağı ve kesin olduğuna dair 2014 ve 2017
yıllarında iki ayrı Anayasa Mahkemesi kararı bulunuyor.
Ancak getirilen bu kanun teklifiyle Anayasa Mahkemesi kararına rağmen,
santrallere 3üncü kez havayı kirletme izni maalesef ki veriliyor.
Termik santrallerimizin bulunduğu
şehirlerde durum nasıl? Kahramanmaraştaki Afşin-Elbistan
kömürlü termik santralinin yer aldığı Elbistanda
yaşayanların son üç yılda Dünya Sağlık Örgütünün
sınır değerlerinden 6 kat daha fazla kirli hava soluduğu
tespit edilmiştir.
Bu madde Zonguldak Çatalağzında bulunan
Çatalağzı Termik Santralini de ilgilendiriyor. 1947
yılında çalışmaya başlayan, 2014 yılında
özelleştirilen ÇATESte şu anda 4 santral aktif durumda. Şehir
merkezine 20 kilometre uzaklıkta, 1,5 kilometrelik vadi içinde yer alan
ÇATESte günümüzde 3 bin megavat olan kapasitenin 6 bine
çıkarılması hedefleniyor. Eğer bu madde kabul edilirse her
türlü denetim ve cezadan muaf, çevresel yatırım yapmadan iki yıl
daha çalışma izni verilecek. Zonguldakta yapılan ölçümlerde
şehirdeki hava kirliliği değerlerinin Dünya Sağlık
Örgütü sınırı değerlerinin 3 katı üzerinde olduğu
belirlendi. Burada Çevre ve Şehircilik Bakanlığının
mobil istasyonuyla 2018de yapılan ölçümler PM10 değerlerinin Dünya
Sağlık Örgütünün sınır değerlerinin 3 katı
olduğunu ortaya koymuştur. Şunu bilmenizi isterim ki Zonguldak
ve çevresindeki yaşayan insanlarımız daha fazla zehir solumak
istemiyor. Burada yaşayan vatandaşlarımız baca gazı
arıtma tesisi olmadan çalışan, insan ve doğa
sağlığını tehdit eden ÇATESe iki yıl daha süre
verilmemesini, 45inci maddenin kabul edilmemesini talep ediyor. ÇATESi de kaplayan
10 termik santrale çevre yatırımı yapmadan, baca gazı
filtresi olmadan veya limitlere uymadan çalışmaları için iki
yıl daha ek süre tanıyan kanun teklifindeki bu madde kabul
edilmemelidir.
Bu maddenin getirdiği düzenlemeyle yılda
1.100 erken ölüm, 800 kronik bronşit vakası ve 1.500
insanımızın rahatsızlığı nedeniyle hastanede
yatmak zorunda kalacağı, her gün 170 çocuğumuzda astım
atağı yaşanacağı tahmin ediliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TUBA VURAL ÇOKAL (Devamla) Bitiriyorum.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
TUBA VURAL ÇOKAL (Devamla) Bu sürenin
uzatılmasıyla üretim tesislerinin uzun yıllar faaliyette
bulunması çevreye duyarlı anlayıştan tamamen uzaktır.
Ayrıca bu sürenin 2021 yılından sonra tekrar uzatılıp
uzatılmayacağı da belirsizdir. Kesin bir kararla üretim
tesislerinin faaliyet sürelerinin uzatılmasının önüne
geçilmelidir diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkürler. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
44üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
44üncü madde kabul edilmiştir.
45inci madde üzerinde ortak verilmiş bir
önerge var, okutup işleme alıyorum.
Buyurun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 41 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 45inci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre teselsül
ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent
Turan Özgür
Özel Erkan Akçay
Çanakkale Manisa Manisa
Fatma
Kurtulan Tuba
Vural Çokal Mehmet
Doğan Kubat
Mersin Antalya İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, tüm
siyasi parti gruplarının anlaştığı 45inci
maddedeki önerge maddenin metinden çıkarılmasıyla ilgili.
Ülkemizde 13 adet termik santralimiz var, kömürle çalışan termik
santralimiz var. Bunlardan büyük kısmının çevre izni ve
elektrofiltresi olmasına rağmen birkaç tane santralde böyle bir
problem var. 2019 yılının sonuna kadar verilmiş sürenin
uzatılmasının uygun olmadığını -Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kurulundaki siyasi partiler tarafından böyle
ifade edilmiş- Komisyon olarak biz de uygun görüşle takdire
bırakıyoruz. (Alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Gerekçeyi okutuyorum:
6446 sayılı Kanunun geçici 8inci
maddesinde yapılan değişikliğin teklif metninden
çıkarılması öngörülmektedir.
BAŞKAN Sayın Akçay, buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Teklif metninde 45inci maddede yer alan
düzenlemenin tüm parti gruplarının ortak mutabakatıyla teklif
metninden çıkarılmış olması oldukça sevindiricidir.
Zaten Komisyon görüşmeleri esnasında da dile getirilen bu hususun
yararlı olacağını umuyoruz. Çünkü, çevre hassasiyetini
daima muhafaza etmemiz ve bu konuda bir kararlılık sergileme
ihtiyacımız vardır. Sayın Komisyon
Başkanının da ifade ettiği üzere, Türkiye'deki 13 termik
santralin bir kısmının -ki içlerinde Soma Termik Santrali,
Zonguldaktaki birkaç termik santralin- gerek baca gazı filtresini gerekse
diğer ilgili arıtma tesisleri yapımına ilişkin
bulundukları taahhüt ve sözleşmeyi yerine getirmesinin bir an evvel
sağlanması ve ayrıca bu çalışmaları yapanlara da
bunun teklif metninde yer almakla birlikte çıkarılması da
ziyadesiyle olumlu bir uyarı olacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Dolayısıyla
Milliyetçi Hareket Partisi olarak bizim de hassasiyetle takip ettiğimiz
çevre hassasiyetini vurgulayan bu ortak kararın hayırlı
olmasını temenni ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Çepni
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Teşekkürler
Başkan.
Son hâliyle termik santrallerde filtre
zorunluluğunun iki sene daha uzatılmasından vazgeçilmesini
olumlu buluyoruz çünkü bu düzenleme kitlesel ölümler vadediyordu. Sadece 10
termik santralin yılda doğaya saldığı zehir
miktarı şudur: 2 milyon 106 bin ton kükürtdioksit, 35.100 ton
karbondioksit. Dolayısıyla bu oran, bir kitlesel ölüm
oranıdır.
Fosil yakıtlar kullanan termik santral
yatırımlarından tümden vazgeçilmelidir ve bunun yerine,
halkın ve ekolojik sistemin zarar görmeyeceği bir enerji
politikasına dönülmelidir. Üç-beş tane şirketin yararına
değil, halkın yararına bir politika hayata geçirilmelidir.
Teşekkürler.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
teşekkür ediyoruz.
Üç haftadır önce Komisyonda, sonra Genel
Kurulda bu konuyu sürekli dile getiriyoruz. Şu anda 3 muhalefet partisi
-İYİ PARTİ, CHP ve HDP- vermiş oldukları ayrı
ayrı önergeleri çektiler ve 5 partilik bir önergede uzlaştık.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Milliyetçi Hareket Partisi de
verdi Sayın Özel, biz de verdik önerge.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tamam.
Ve MHP de aynı fikirde olduğunu söyledi,
sonradan bir önerge de vermişler. Bu konudaki uzlaşı son derece
önemli. Bu özelleştirilmiş olan santrallerle ilgili böyle bir
düzenleme 2019un ta Aralık ayında sona erecek olmasına
rağmen Siz böyle bir düzenlemeyi yapmayın, nasıl olsa günü
gelince erteleniyor. diye bir hissiyatı da pekiştirecekti.
Şimdi burada hep birlikte yapmamız gereken mesele çok önemli. Bu
düzenleme, Anayasa Mahkemesinin 2014teki 93 sayılı Kararına da
aykırıydı zaten ve 2013ten beri süreleri vardı. Bu
insanlar, bu şirketler bu düzenlemenin yapılmayacağını
ve bu filtrenin takılması gerektiğini biliyorlardı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -
ama iki yıl daha
Somayı, Elbistanı ve diğer 11 güzel beldemizi zehirlemeye
devam edeceklerdi az kalsın.
Burada bir şüphe var. Bu şüphe, seçimden
önce buralarda rahatsızlık yaratıp da sıkıntı
olmasın diye bunun çekilip seçimden sonra yeniden getirilebileceği
konusunda. Buradan söylüyoruz: Bir gün olur da
Çünkü biz burada rektör
atamaları önergesini de hep birlikte metinden çıkardık ama daha
sonra, bir ay sonra OHAL KHKsiyle düzenlendi. Buradan
vatandaşlarımıza söylüyoruz: Herkesin sözü söz, bundan sonra
böyle bir düzenleme yapılmayacak, zehir soluma zorunda kimse
bırakılmayacak diye bu Parlamento iradesini herkes alsın.
Sakın ha sakın, bu şirketler, 2019un sonuna doğru buraya
bir tane daha önerge getirilip iki yıl daha uzatılması gibi bir
şeyi beklemesinler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Böyle bir şey getirilirse
getirenler de bu sözlerimiz karşısında mahcup olsun, o
şirketler de nasıl bir iş yaptıklarını bilsinler.
İşin ikinci bir hususu da var ki ihaleye
girerken herkes bu maliyeti biliyordu. Bazıları bu süre
uzatılmaz diye başka bir teklif vermiş, bazıları
nasılsa uzatacaklar diye başka bir teklif vermiş ve ihaleyi
almış olabilirler, ihaleye fesat karıştırmanın
sonradan yapıldığı bir biçimlenme olabilirdi.
Arkadaşlar, bunun arkasında hep birlikte durmalıyız.
Sakın ha sakın, AK PARTİ Grubu, 2019 sonuna doğru bir
torbaya bunu bir daha koyarlarsa karşılarına siz dikilin.
Çok teşekkür ediyoruz. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
5 siyasi parti grubunun ortak verdiği önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Oy
birliğiyle kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda madde
metinden çıkarılmıştır.
Herhangi bir karışıklığa
mahal vermemek amacıyla görüşmelere sıra sayısında
bulunan mevcut madde numaraları üzerinden devam edilecektir. Madde
numaraları Başkanlıkça kanunun yazımı
sırasında teselsül ettirilecektir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.46
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 20.07
BAŞKAN: Başkan Vekili Mustafa ŞENTOP
KÂTİP
ÜYELER: Burcu KÖKSAL(Afyonkarahisar), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
53'üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
41 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
46ncı madde üzerinde bir önerge vardır.
Önergeyi okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 41 sıra sayılı
Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 46ncı
maddesinde yer alan denetimine yönelik olarak ibaresinin denetimi
doğrultusunda olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kazım Arslan Tacettin
Bayır Tahsin Tarhan
Denizli İzmir Kocaeli
Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu Müzeyyen Şevkin Ahmet Akın
Manisa Adana Balıkesir
İbrahim
Özden Kaboğlu
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde konuşmak için
İstanbul Milletvekili İbrahim Özden Kaboğlu
Buyurun Sayın Kaboğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, Divan, milletvekilleri; 41 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 46ncı maddesi üzerinde konuşmak amacıyla söz
almış buluyorum.
Bu madde 2/7/2018 tarihli Nükleer Düzenleme
Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin
4üncü maddesinde değişiklik yapılmasına dair maddedir.
Bununla öncelikle hukuk sistemimizde kararnamenin
yasalaştırılması yerine, kanun hükmünde kararname dururken
tam tersine yasanın kararname hâline getirilmesi söz konusu, bir yasa
maddesinin kararname hükmü hâline getirilmesi söz konusu. İkinci saptama
bu.
Üçüncü saptama ise bununla bir tür -biz torba yasa
diyorduk ama- normlar arası bir torba yasa olgusuna tanık oluyoruz.
Dördüncü ön saptama ise bu konu nükleer santrallerin
kurulması ve işletilmesi sırasında düzenleme, denetim ve
yaptırım zincirine bağlı olarak görev, yetki ve sorumluluk
halkasının merkezinde yer alan bir husustur.
Bu konuyu açıklayabilmek için 2 ülkeden daha
bahsetmem gerekiyor. Biri Rusya, diğeri Fransa; tam da bu konunun, bu
düzenlemenin bağrında yer alan 2 devlet. Neden? Çünkü Rusyayla henüz
kurulmamış olan ROSATOM firmasına Akkuyu Nükleer Santral ihalesi
için Mayıs 2010da bir uluslararası anlaşma yapıldı,
devletler arası anlaşma. Tabii, bunun amacı da Anayasa Mahkemesi
denetiminden kaçırmaktı bu konuyu ve nitekim Anayasa Mahkemesi Ben
denetleyemem. dedi, uluslararası hukuk kurallarını uygulamak
yerine ve hatırlayınız, Rusyayla uçak düşürme nedeniyle
birçok sorun yaşadık ama herhangi bir biçimde Putin bunu gündeme
getirmedi çünkü burada Akkuyu Nükleer Santrali vesilesiyle kırk dokuz
yıllığına Rusya Federasyonuna ayrıcalık
tanınması söz konusudur.
Bunun yanında kuzeyde ise bu kez Çinden sonra
ikinci ihaleyi alan Areva, sonraki adı Framatomea Sinoptaki santral
ihale edildi ve o da bize 2023 yılında yani cumhuriyetimizin 100üncü
yılında bir nükleer santral armağan etmiş olacak.
Şimdi, Türkiye kuzeyden ve güneyden
aslında Rusya ve Fransa tarafından kuşatılmış
bulunuyor fakat burada nükleer santral bakımından sorun bununla
bitmiyor. Geçen hafta değindiğim üzere düzenleme, denetleme ve
yaptırımın önemi insan-doğa, insan-eşya
ilişkisinde esasen Kartal cinayetinde ortaya çıktı. Hele hele
bir de doğa söz konusu olduğu zaman bu üçlünün önemi bir kat daha,
hatta bin kat daha artıyor devletin düzenleyici, denetleyici ve
yaptırım uygulayıcı yükümlülüğü. Bu bakımdan bu
konuya görev, yetki ve sorumluluk üçlüsü açısından
yaklaştığımız zaman, bir tür, nükleer santral
faaliyetlerinin denetiminin özelleştirilmesine tanık oluyoruz.
Tıpkı, genelde yasaya ilişkin kamu kavramından
uzaklaşma, kamu hizmeti, kamu kurumu, kamusallık kavramından
uzaklaşma şeklinde olduğu gibi. Burada tabii ki bu
özelliğiyle, gerçekten yasa bütün olarak alındığı
zaman, nükleer santraller konusu da, esasen torba yasa yöntemiyle ülkenin
bütünlüğü açısından ciddi tehdit ve tehlikelerle karşı
karşıya olduğumuzu söyleyebilirim. Bu durum
karşısında tabii ki biz burada zaman zaman Türkiyenin bölünmez
bütünlüğünü sıkça tartışıyoruz ama esasen bu konuyu,
tam da Anayasanın 2nci maddesi çerçevesinde Türkiye Devleti, ülkesi ve
milletiyle bölünmez bir bütündür. şeklindeki temel normun, Türkiye
Devleti, ülkesiyle bölünmez bir bütündür. kuralına
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) -
bir tehdit, bir aykırılık söz konusudur. Bu açıdan
dikkatinizi çekmek istiyorum.
Bu açıdan, çünkü esasen nükleer santraller
konusu, tıpkı Türkiyedeki madencilik faaliyetlerinde olduğu
gibi bir beka sorunudur. Gerçekten bir beka sorunu varsa budur. Çünkü Türkiye
-belirttiğim gibi- güneyden kuzey komşumuz tarafından ama
kuzeydense Macron Fransası tarafından hem de iflas etmekte olan, en
geri teknolojiyi kullandığı için uluslararası alanda itibar
görmeyen Areva şirketine ihale edilmiş olması nedeniyle
Bu
bakımdan, bu bir beka sorunudur. Bu konuya, Maden Kanununu bütünsel
olarak ele almak yerine ülkesel kamu düzeni, çevresel kamu düzeni veya
doğal kamu düzeni açısından bakıp bu konuyu bu şekilde
ele almak yerine âdeta normlar arası torbalara koymak aslında
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
bu
konu sadece Türkiye içi açısından değil, Türkiye ülkesi
açısından değil, uluslararası boyutlarıyla
düşünmemiz gereken bir konudur çünkü bu sadece kamu madenciliğinin
sonu değil, bu aynı zamanda nükleer santraller yoluyla Türkiyenin
egemenlik alanının tehdit edilmesidir.
Bu itibarla, geçen hafta özellikle Fransanın
Ermenistana 24 Nisan armağanı vesilesiyle Türkiyeden politik
şahsiyetler eleştiriler yükseltti. Gerçekten Fransa
karşısında Hükûmetimiz, yöneticilerimiz samimi iseler o zaman
Fransayla olan bu nükleer anlaşmayı, Arevayı kovarlar ve
gerçekten Fransaya karşı dik duruşumuzu gösteririz. Yoksa
Fransa Arevasına Sinop kuşatması altında ona
ayrıcalık tanıyacağız, ondan sonra da biz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Fransaya karşı. diyeceğiz.
İşte bu bakımdan bu gerçekten bir
beka sorunudur, beka sorunu bir hukuktur, egemenlik sorunudur.
Teşekkür ederim ilginiz için. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
46ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
46ncı madde kabul edilmiştir.
47nci madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1410) esas numaralı
Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 47nci
maddesinin birinci fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin
ilave edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif
ederim.
Fahrettin
Yokuş Hasan
Subaşı Ayhan
Erel
Konya Antalya Aksaray
Feridun
Bahşi Ayhan
Altıntaş
Antalya Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde konuşmak için
Ankara Milletvekili Ayhan Altıntaş.
Buyurun Sayın Altıntaş.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 41
sayılı Maden Kanunu ve Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
47nci maddesi hakkında söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisimizi
saygıyla selamlıyorum.
Elektrik enerjisi günümüzde her şey demektir,
onsuz yaşamak neredeyse imkânsız hâle gelmiştir. Son derece
önemli olan bu enerjiyi elde etmek için 20nci yüzyılda hızla nükleer
santraller kurulmaya başlanmıştır.
Nükleer santrallerde ihtiyaç olunan enerji, reaktörün
içerisindeki uranyum atomunun zincirleme reaksiyonu sonucu oluşan
ısının dönüşümüyle elde edilir, reaktörün içerisinde
nötronları emme yeteneği olan uranyum çubuklarından çıkacak
ısı sayesinde reaktörün çevresinde oluşan sıcak gaz
tabakasının hapsedilerek ısı değiştiriciler
aracılığıyla suya alınırlar. Burada
çubukların soğuması sağlanır yani radyasyon
oranının normal seviyeye düşmesi beklenir. Yapılan analizler
sonucu, normal seviyesine dönen katı atıklar toprağa gömülür,
sıvı olanlar da deniz, göl ve akarsulara dökülür. Hem çubukların
soğutulması hem de sıvı atıkların
deşarjı için akarsu, göl ve denizlere ihtiyaç vardır.
Türkiyede şu an için 2 nükleer santral için
anlaşma yapılmış olup biri Karadenizde Sinop ilimizde,
diğeri ise Akdenizde Mersin ilimizdedir. Denize bırakılan
sıcak atık suyun bölgesel olarak deniz suyunu 2 derece
artırdığı ve ekolojik dengeyi bozduğu bilinmektedir.
Deniz canlılarını yok etmesi yanında, reaktöre yakın
bölgelerde radyoaktiviteyle kirlenmiş ve radyoaktiviteye maruz kalmış
balıkların soframıza gelmesine de neden olur. Nükleer
santrallerde meydana gelebilecek patlamalar, sızıntılar veya
atıklar rüzgâr ve yağmurun da etkisiyle çevreye ve atmosfere
taşınır, daha sonra tatlı su kaynaklarına, akarsulara,
göllere, denizlere ve toprağa karışır. Bu durum toplum
sağlığı, canlılar ve doğa için son derece ciddi
bir tehdittir.
Nükleer santralleri sadece işletimsel ve
verimlilik çerçevesinde ele alamayız. Elde edilenlerden çok,
kalıcı olarak bizlere ve gelecekte torunlarımıza vereceği
zararlar konusuna odaklanarak çözüm yolları aramalıyız.
Elbette nükleerden sadece elektrik enerjisi olarak
faydalanmıyoruz. Tıp ve daha birçok alanda teknolojik gelişmeler
ve insanlığa yararlı hizmetler sunulmaktadır. Santraller
gibi diğer alanlarda da işlem ve uygulamalar esnasındaki çevre
ve canlılara olan maruziyetin önlenmesiyle sonrasında oluşacak
nükleer atıkların uzaklaştırılması ve gömülmesi
noktasında kanun ve yönetmeliklerle kontrolün sağlanması ve
takibi çok önemlidir.
Günümüzde, 1986 yılındaki Çernobil ve 2011
yılındaki Fukuşima faciaları gelişmiş ülkelerin
düşüncelerini değiştirmesine neden olmuş, hızla bu
santrallerden uzaklaşılarak yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmelerini
sağlamıştır. Dünyada ilk büyük 5 ekonomi içinde yer alan Almanyada
neredeyse mısır tarlaları kadar büyüklükte güneş paneli
tarlaları oluşturulmuştur. Bunun yanında, rüzgâr
türbinleri, jeotermal enerji, biyokütle enerji, hidrojen ve hidrolik enerjileri
üretimleri sayesinde 2000li yıllardan itibaren ihtiyaçlarını
karşılayabilecek duruma gelmiştir. Yine, son yıllarda dalga
enerjileri, gelgit ve akıntı enerjileri, deniz ve okyanus enerjileri
üzerinde çalışılan ve geliştirilen enerji kaynakları
olarak yenilenebilir enerji kaynakları arasında yerlerini
almışlardır.
Türkiye'nin üç tarafının denizlerle
çevrili olması, iklimsel farklılıkların aynı anda
birlikte yaşanabilir olması, güneşten faydalanabilme potansiyeli
kuzey Avrupa ülkelerinden daha fazla olması yenilenebilir enerjilere
öncelik vermemiz açısından çok büyük bir avantaj olacaktır.
Radyoaktif maruziyetlerin etki alanları ve tehlikeleri bilimsel olarak
kanıtlanmıştır. Nükleer santrallerin
çalışması esnasında ortaya çıkan plütonyum kanser
nedenidir. Doğada bulunma süresi iki yüz elli yıldır. Diğer
bir madde olan stronsiyum yağmurla toprağa, oradan bitkilere geçer,
hayvanlar yoluyla veya sütünden ya da doğrudan insana geçebilir, lösemiye
neden olur. Doğada bulunma süresi iki yüz seksen yıldır. Bu
nedenlerle nükleer atıkların depolanmasının, özel sektöre
bırakılmadan devlet eliyle, en son teknolojilerle bertaraf
edilmesinin sağlanması gerekmektedir.
Maddenin bu şekilde düzenlenmesini talep
ediyor, sözlerime son verirken yüce Meclisimizi saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
47nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
47nci madde kabul edilmiştir.
48inci madde üzerinde aynı mahiyette iki
önerge vardır. Önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 41 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 48inci maddesinin tekliften
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Şevin Coşkun Rıdvan Turan Murat Çepni
Muş Mersin İzmir
Erol Katırcıoğlu Garo Paylan Mehmet Ruştu Tiryaki
İstanbul Diyarbakır Batman
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Kazım Arslan Tahsin
Tarhan Ahmet Akın
Denizli Kocaeli Balıkesir
Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu Müzeyyen Şevkin Tacettin Bayır
Manisa Adana İzmir
Deniz Yavuzyılmaz
Zonguldak
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk konuşmacı Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan.
Buyurun Sayın Paylan. (HDP
sıralarından alkışlar)
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, görüyorum ki yine
nükleerle ilgili maddelere yol veriyorsunuz. Yıllardır burada
nükleere, biliyorsunuz, muhalefet ettik. Gerekçelerimiz vardı. Siz
gerekçelerimizi bazı gerekçelerle çürütmeye
çalıştınız. Ama şimdi açıklayacağım,
sizin o gerekçeleriniz de çürüdü arkadaşlar. Nükleer elbette
doğayı, insanı tehdit eder, toprağı kirletir ve büyük
bir tehdittir. Ama bunun dışında da siz hayata daha çok
yeşil olarak baktığınız için, hani, dolar gözünden
baktığınız için bunları görmüyorsunuz. Ama şimdi
size açıklayacağım ki dolar gözünden bile pahalı
artık. Arkadaşlar, dolar gözünden pahalı; bakın,
tekrarlıyorum, dolar olarak da pahalı. Yani ülkemize daha çok maliyet
getiren bir nükleer santral ısrarı var. Biz öküzün altında
buzağı arayacağız, az sonra onu da söyleyeceğim.
Bakın, 1960larda, 70lerde, 80lerde,
90larda, gelişmiş ülkeler nükleer santral yatırımları
yaptılar çünkü sanayileri çok hızlı büyüyordu ve bunu
karşılayacak bir enerjileri yoktu, nükleere yatırım
yaptılar ama artık nükleerden vazgeçiyorlar. Bakın, Almanya
2022ye kadar bütün nükleer santrallerini kapatıyor arkadaşlar; 17
tane vardı, 10ununu kapattı, 7 tanesini daha üç yıla kadar
kapatacak. Fransa azaltıyor, Güney Kore tamamen çıktı
arkadaşlar, nükleer santralden; İtalya, Avusturya kapattı. Pek
çok gelişmiş ülke nükleer santralden vazgeçerken biz 2010
yılında Rusyayla bir anlaşma yaptık, dedik ki: Nükleer
santral yapacağız. Ne dediniz? 2023 yılında Türkiyenin
ekonomisi 2 trilyon dolar olacak, bu olduğunda da biz karanlıkta
kalırız. dediniz, milleti böyle ikna ettiniz. Oysa bugün ekonomimiz
kaç dolar? 750 milyar dolar ve büyümüyoruz arkadaşlar, bu yıl da
küçülüyoruz. 2023te, en iyi olasılıkla diyorum, 1 trilyon
dolarlık bir ekonomimiz olacak, bu da en iyi olasılıkla. Ve bu
nükleer santrale ihtiyacımız yok arkadaşlar.
Diğer bir argümanınız neydi? Nükleer
ucuz. diyordunuz. Evet, 2010 yılında hâlâ nükleer ucuzdu; 12,5
sentten anlaşma yaptınız, güneş o zaman 15-20 sentti,
rüzgâr 15-20 sentti. Arkadaşlar, bugün güneş 3-4-5 sent; rüzgâr 3-4 ya
da 5 sent. Nükleer anlaşması kaç sent? 12,5 sent arkadaşlar. Ya,
nasıl buna hâlâ yol verebiliyoruz? Nedir, gebeliğimiz nedir Ruslara
karşı?
Üçüncü argüman neydi? Evet, rüzgâr, güneş var
ama bunlar depolanmaz; rüzgâr esmezse ne olur, güneş olmazsa ne olur?
diyordunuz. Bakın, dünya depolamaya yatırım yapıyor
arkadaşlar, enerji depolamaya. Rüzgâr estiğinde aküler doluyor,
esmediğinde yine şebekeye veriyor ve enerji devam ediyor
arkadaşlar. Biz nükleere yatıracağımız parayı
AR-GEye yatırsak, enerji depolamada dünya lideri olsak ne olur acaba
arkadaşlar, bunları düşünebiliyor musunuz? Hayata yeşil
olarak, dolar olarak bakan arkadaşlara söylüyorum.
Peki, geçen yıl bir anlaşma yaptı
Meclisimiz, ne dedik? Bütün teşviklerden Rusları
faydalandırıyoruz. dedik. 12,5 sent, düştü mü, düştü mü
arkadaşlar? Düşmedi. Bütün teşvikleri de Ruslara verdik çünkü
gebeyiz, Suriye politikasında gebeyiz; 12,5 sentin üzerinde
teşvikleri de verdik, hâlâ 12,5 sentten nükleer santral enerjisi alacağız
arkadaşlar onlarca yıl.
Değerli arkadaşlar, bakın, bugün
enerji piyasası 4, 5, 6 sentten işlem görüyor ve
vatandaşlarımız elektrik faturalarından şikâyetçi. En
küçük eve 100 lira fatura geliyor. Peki, 4-5 sentten işlem görürken 12,5
sente Ruslardan enerji alırsak ne olacak? Faturalar 200 liraya, 300 liraya
çıkacak. Bütün vatandaşlarımıza sesleniyorum: Eğer ki
nükleer ısrarı olursa faturalarınıza zam gelecek
değerli vatandaşlar.
HALİL ETYEMEZ (Konya) Yalan, yalan!
GARO PAYLAN (Devamla) Bundan dolayı lütfen bu
Hükûmete bir ayar verin. Az önce 45inci maddede olduğu gibi nükleer
ısrarından da vazgeçirin bu iktidarı.
Peki, nedir diyet? Ben diyeti biliyorum
arkadaşlar: Suriye politikası. Suriyede Kürt politikasıyla
ilgili Türkiyenin bir pozisyonu var ve Ruslara bir gebelik var. Bakın,
S-400 anlaşmasında ısrar var. Doğal gaz alımında
yüzde 60 bağımlılığımız var. Eğer
nükleer de devreye geçerse enerji
bağımlılığımız da olacak. Tarihi pek
çoğunuz bilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GARO PAYLAN (Devamla) Sayın Başkan, bir
kısacık
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
GARO PAYLAN (Devamla) Ruslarla biz zaman zaman iyi
geçiniriz ama çoğu zaman da aramız bozuktur. Rusyaya bu kadar
bağımlı olan Gürcistanın hâline bakın derim,
Ukraynanın hâline bakın derim, Rusyanın hegemonyasındaki
devletlerin hâline bakın derim. Acaba Rusyaya bu kadar
bağımlı olmamız, arkadaşlar, tarihî olarak bize ne tip
maliyetler getirecek, bunu bir kez daha düşünün derim ama her şeyden
önce insanı, yaşamı, ekolojiyi düşünün ve aynı zamanda
doları düşünüyorsanız da oradan da pahalı bir noktadayız.
Bunu düşünüyorsanız da nükleer santral ısrarından vazgeçin
derim arkadaşlar.
Saygılar sunarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz.
Buyurun Sayın Yavuzyılmaz. (CHP
sıralarından alkışlar)
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Maden Kanunu ile Bazı
Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 48inci maddesiyle ilgili söz
aldım. Nükleer santralleri ilgilendiren bir madde. Maddenin
içeriğini, görüşümü bildirirken bütünlük sağlaması
bakımından, kısaca okumak istiyorum: 702 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin 6ncı maddesinin sekizinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. Türkiye
Cumhuriyeti egemenlik alanı içinde nükleer santral işletenler ile
nükleer santral dışındaki tesis ve uygulamalarda radyoaktif
atık üreten kişiler onbirinci fıkra uyarınca belirlenecek
tutarda radyoaktif atık yönetimi ve işletmeden çıkarma özel
hesaplarına ayrı ayrı ödeme yapar. Özel hesaplar adına
tahsil edilen gelirler amacı dışında kullanılamaz.
Şimdi, neden böyle bir değişikliğe ihtiyaç duyuldu,
birlikte inceleyelim. Şimdi, öncelikle bu nükleer atıklarla ilgili
olarak da işletmeden çıkarma bedelleriyle ilgili olan tutarlar 12
Mayıs 2010 yılında Rusya Federasyonuyla Türkiye Cumhuriyeti
arasında yapılan Akkuyu Nükleer Santraliyle ilgili anlaşma
maddelerinin içinde yer alıyor. Yani aslında Kanunda yok, kanun
hükmünde kararname falan da yok ama uluslararası sözleşme -daha
doğrusu sözleşme değil, aslında anlaşma- anlaşma
yapılıyor, imzalanıyor, aslında yasaya uygun değil,
yasada yok. Orada da bir bedel biçilmiş, 0,15 Amerikan senti, kilovatsaat
başına, kullanılmış yakıt ve radyoaktif
yakıt yönetimi hesabına; işletmeden çıkarma hesabı
için de 0,15 Amerikan senti, kilovatsaat başına. Şimdi yasaya
uygun değil tabii hâliyle, ne yapılmış? 2 Temmuz 2018
tarihinde bir Kanun Hükmünde Kararname çıkarılmış. Bu kanun
hükmündeki kararnameyle de -702 sayılıdır- onunla birlikte de bu
aynı Roatomla yapılan, Rusya Federasyonuyla nükleer santral için
yapılan anlaşmadaki maddenin bu rakamsal kısımları
alınmış, kanun hükmünde kararnameyle kanuna giydirilmiş ve
Meclisten de geçirilmiş. Tabii, daha sonra uyumsuzluklar ortaya
çıkmış. Nedir uyumsuzluklar? Ya bu kabul edilen 0,15 Amerikan
senti, tutarı yeni yapmayı planladığınız nükleer
santraller için uygun değil ki oradan çıkarmak istiyorsunuz, ya
Rusyayla yaptığınız anlaşmada bir
değişiklik yapma ihtiyacı duydunuz ve o nedenle onu
çıkarmak istiyorsunuz ya da zaten adrese teslim, anlaşmaya teslim bir
madde yaptığınız için en uygun zamanda da bunu
kaldırmak istiyorsunuz. Dolayısıyla bunlar maddenin ne
gerekçelerinde ne neden böyle bir madde -zaten kanun hükmünde kararname
çıkardınız- şimdi niye kaldırıyorsunuz;
bunların hiçbiri maalesef açık değil.
Ben süremin son kısmında, özellikle Maden
Kanununu ilgilendiren boyutta büyük bir ayrımcılığa ve
kutuplaştırmaya yol açan, özellikle devlet kurumları arasında
ve aynı zamanda bu kurumlarda çalışanlar ve bu kurumların
yaptığı faaliyetlerden etkilenen vatandaşlarımız
arasında büyük bir kutuplaşma doğuran boyuttan bahsetmek
istiyorum.
Madenlerle ilgili olarak, redevans sahalarıyla
ilgili olarak birçok noktada hassasiyetler ortaya çıktı, bazı
sorunlar çözülmeye de çalışılıyor. Kaçak ocak diye tabir
ettiğimiz, maalesef Zonguldakta binin üzerinde işçinin
çalıştığı, gayriresmî ama herkesin de bildiği
illegal maden ocakları diyelim. Şimdi, bu sorunu bir noktada çözmeye
çalışırken aynı zamanda üzerinden
atladığınız, şehit madencilerin ailelerine devlet
kadrolarında yer vermek bakımından
yaptığınız ayrımcılık var. Nedir bu? 2003
yılından sonra gerçekleşen iş kazalarında vefat eden
madencilerin ailelerine devlet kadrolarında imkânlar
tanıdınız ancak 2003 öncesindeki...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Devamla) ...iş
kazalarında vefat eden madencilerimizin ailelerine bu haklar
tanınmıyor.
Şimdi ben çok net olarak sormak istiyorum: 2003
öncesinde madenlerdeki iş kazalarında kaybettiğimiz canlar
şehit midir, değil midir? Değerli milletvekili
arkadaşlarım, şehit midir? 2003 yılından önce
madenlerdeki iş kazalarında kaybettiğimiz canların
şehit olmadığını düşünen var mı
aramızda? Varsa lütfen bu görüşme bitmeden önce çıkıp
söylesin. Çünkü biz komisyonlarda konuşuyoruz, herkes Evet,
haklısın. diyor ama haklarını vermeye sıra
geldiğinde hiç kimse bir şekilde adım atmıyor. Ben KİT
Komisyonunda da söyledim, burada da yineliyorum: Eğer ben iktidar
partisinin milletvekili olsaydım şehitler arasındaki bu
ayrımcılığa izin vermezdim, gerekiyorsa Genel
Başkanımın kapısının önünde yatardım ve bu
ayrımcılığa bir şekilde son verirdim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN İlave süre vermiştim
Sayın Yavuzyılmaz.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Devamla)
Tamamlayayım.
BAŞKAN Buyurun.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Devamla) Aynı
şekilde, terör örgütü PKKyla girilen çatışmalarda şehit
olan uzman erbaşlarımızın ailelerine 4.312 TL destek
veriliyor ama aynı çatışmada şehit olan erbaş ve
erlerin ailelerine 2 bin TL destek veriliyor. Bu, şehitler arasında
yapılan ayrımcılıktır ve bu Maden Kanunu Teklifinin
içindeki maddelerde saklı olan ruh da işte bu
ayrımcılık, yine bu kutuplaştırıcılıktır.
Dolayısıyla, rica ediyorum, bu
konuşmadan sonra eğer şehitler arasında yapılan bu
ayrımcılığı ortadan kaldıracak kanuni bir
düzenlemeyi samimi bir şekilde yapacaksanız lütfen söz aldığınızda
milletin bu kürsüsünden bunu ifade edin ve bu konudaki milletimizin
hassasiyetini giderin diyorum, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
sayın milletvekilimiz bu kanundaki değişiklikle ilgili, 0,15
sentle ilgili bir konuyu söyledi, zihinlerde istifham kalmaması için bir
açıklama gereği hissediyorum.
BAŞKAN Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
33.- Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi
ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Mustafa Elitaşın, Zonguldak
Milletvekili Deniz Yavuzyılmazın 41 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 48inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Değerli arkadaşlar,
uluslararası iki nükleer santral sözleşmesi imzaladık; biri
Rusyayla, biri Japonyayla. Her iki uluslararası sözleşmede de sayın
milletvekilimizin söylediği kilovatsaat başına 0,15 dolar
sentlik ücret zaten var atık yönetimiyle ilgili. Bu kanun, genel bir
kanun. Bu kanun bütün nükleer santrallerle ilgili geçerli olacak bir kanun
olduğundan dolayı kanun metninde uluslararası sözleşmedeki
bulunan bir rakamın burada tekrar edilmesi uygun olmadığından
dolayı, başka kurum ve kuruluşlarla yapılacak işlerde
farklı şeyler yapılabileceğinden kaynaklı bir durum
söz konusu. Bu, on beş yıl süreyle zaten iki uluslararası sözleşmede
de hem Japonyayla hem de Rusyayla yapılan sözleşme de var
olduğundan dolayı, bir manada tekrarı olduğundan, burada
ihtiyaç hissedilmediğinden çıkarılma gereği
hissedilmiştir.
Teşekkür ediyorum.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat Şatıroğlu
ve 6 Milletvekilinin Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/1410) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 41) (Devam)
BAŞKAN - Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler
kabul edilmemiştir.
48inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
. 48inci madde kabul edilmiştir.
49uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
49uncu madde kabul edilmiştir.
50nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
. 50nci madde kabul edilmiştir.
51inci madde üzerinde iki önerge vardır,
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1410) esas numaralı
Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 51inci
maddesinin (c) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
c) Diğer maddeleri yayımı tarihinden
on gün sonra,
Ayhan Erel Hasan
Subaşı Aylin
Cesur
Aksaray Antalya Isparta
Feridun Bahşi Fahrettin Yokuş
Antalya Konya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
üzere Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş.
Buyurun Sayın Yokuş. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 41 sıra sayılı Maden
Kanununun 51inci maddesiyle ilgili söz almış bulunmaktayım;
hepinizi İYİ PARTİ Grubu adına saygıyla
selamlıyorum.
Daha önceki konuşmalarda da belirttiğim
gibi iyi bir kanun metni yapmak elbette önemlidir ancak daha önemlisi
yasaları uygulamaktır. Allah için, poşet, torba, çuval yasa
yapma konusunda çok mahirsiniz, çok başarılısınız
ancak gelin görün ki uygulamada bir o kadar başarısızsınız.
Her uygulamanız bir facia.
Türkiye Kömür İşletmeleri diye bir
kurumumuz vardır, mutlaka yerini biliyorsunuz, hani şu Soma
faciasının yaşandığı kömür ocaklarının
sahibi olan KİTimizdir, Yenimahalle yolu üstünde devasa binası olan
bir genel müdürlüğümüzdür. Türkiye Kömür İşletmelerinin 6
kişiden oluşan bir yönetim kurulu vardır. Yönetim kurulunun esas
işi yapan başkanı, genel müdürü ve yönetim kurulu üyesi 2 genel
müdür yardımcısı yaklaşık iki yıldır
vekâleten yönetim kurulu üyeliği yapmaktadır. Ancak, toplantıdan
toplantıya katılan diğer 3 üye ise asaleten yönetim kurulu
üyeliği yapmaktadır. TKİnin 6 kişilik yönetim kurulu üyesi
olan yöneticiler şunlardır: Ömer Bayrak, Genel Müdür Vekili ve
Yönetim Kurulu Başkan Vekili, kadrosu daire başkanı. Burhan
Ayar, Genel Müdür Yardımcısı ve yönetim kurulu üyesi vekili.
Mehmet Uygun, Genel Müdür Yardımcısı ve yönetim kurulu vekili,
bir türlü asil bulamadınız. Yinal Yağan, Enerji
Bakanlığı Strateji Daire Başkanı ve TKİ Yönetim
Kurulu üyesi. Hasan Hüseyin Erdoğan, TÜİK Başkan
Yardımcısı ve TKİ Yönetim Kurulu üyesi. Serhat Köksal,
Hazine Müsteşarlığında Genel Müdür
Yardımcısı ve TKİ Yönetim Kurulu üyesi. Görüldüğü
gibi, TKİde kömür üretiminden sorumlu yöneticiler iki yıldır
vekâleten görev yapıyorlar ancak sadece talimatları yerine getiren,
dışarıdan atanan üyeleri asaleten görev yapıyorlar,
asaleten atanmışlar. Burada soru şu: Genel Müdür ve Genel Müdür
yardımcılarını asaleten Yönetim Kurulu üyeliğine
atamıyorsanız bu kişileri neden yönetici yapıyorsunuz? Ben
size söyleyeyim: Uygun olmayan talimatlarınızı daha fazla yerine
getirmek için atama yapmıyorsunuz. Peki, Yönetim Kurulu üyesi olan bu
Yinal Yağan kimdir? Bu arkadaş, Sayın Berat Albayrakın
prenslerindendir, mühendis değildir, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler
Fakültesi mezunudur. Maalesef daha önce MİGEM Genel Müdür
Yardımcısıyken çok başarısız bir bürokrat olarak
gündeme gelmiş ama TÜİK Başkan
Yardımcılığına atanarak TÜİKteki fiyat
ayarlamasını çok güzel yapmış, göze girmiş, hâlen de
TKİ Yönetim Kurulu üyeliğini sürdürüyor. Hasan Hüseyin Erdoğan
kimdir? Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Bakanlık
Strateji Başkanı olarak hem planlama ve denetleme görevi yapıyor
ve hem de üretim ve uygulama birimi olan TKİnin Yönetim Kurulunda görev
yapıyor. Burada da soru şu, anlayacağınız dilden
konuşayım: Bu kişi nasıl olur da hem Bakanlıkta
planlama ve strateji yapacak ve hem de uygulama biriminde görev alacak? Hukuken
elbette ki atanabilir ancak etik değildir. Bu kişi kendi
yanlış uygulamalarını denetleyebilir mi? Yani hem denetçi
hem uygulayıcı. 13 Mayıs 2014 tarihinde yaşanan Soma
faciasında da böyle bir durum vardı. Dönemin Bakanlık Denetim
Hizmetleri Daire Başkanı TKİ Yönetim Kurulu üyesiydi. Facia
yaşanınca apar topar görevden alındı.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
bu keyfî ve doyumsuz uygulamalar yanlıştır. Geçmişte bir
Soma faciası yaşadık, anlaşılan ders
almamışsınız. Kurumun yetişmiş, tecrübeli
personeli dururken daha fazla yönetim kurulu üyesi ücreti alsın diye
dışarıdaki ilgisiz kişileri yönetimlerde
görevlendiriyorsunuz. Yıllarca bu çarpık maden politikanızla
TKİye ait kömür ocaklarını redevansla veya hizmet
alımı şeklinde çalıştırdınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın
Yokuş.
Buyurun.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla)
Başkanım, tamamlıyorum.
301 vatandaşımız şehit oldu.
Şimdi, kalkmışsınız Kazanın
yaşandığı ocağı tekrar TKİ olarak
çalıştıracağız. diyorsunuz. TKİ olarak çalıştırmanız
doğrudur, ocaklarda çalışanlara kadro vermeniz doğrudur.
İnşallah yandaşlarınıza değil de ihtiyacı
olan hak sahiplerine kadro verisiniz. Peki, şimdiye kadar neredeydiniz?
301 vatandaşımız ölünce mi aklınız
başınıza geldi? Yıllarca güvencesiz personel
çalıştırarak ve ocaklarda hazırlık çalışması
yapmayarak ocakların verimliliği düştükten sonra mı
aklınız başınıza geldi? Ne yaparsanız yapın
bu şaibeli siciliniz hep önünüze çıkacak ve milletimiz size gerekli
dersi er ya da geç verecek.
Efendim, saygılar sunuyorum, iyi akşamlar
diliyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 41 sıra sayılı
Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 51inci
maddesinin a) fıkrasında yer alan değiştirilen
sözcüğünün değişen olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Kazım Arslan Tacettin Bayır Müzeyyen Şevkin
Denizli İzmir Adana
Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu Ahmet Akın Tahsin Tarhan
Manisa Balıkesir Kocaeli
Özgür Özel
Manisa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
üzere Manisa Milletvekili Özgür Özel
Buyurun Sayın Özel. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Dün, Soma maden faciasından sonra raporun
nasıl kamu kurumları tarafından dikkate
alınmadığını ve madenlerin hâlen nasıl güvensiz
olduğunu anlatmaya çalışmıştım. Oradan devamla, o
301 madencimizi kaybettiğimizde analara, babalara, evlatlara borcumuz
vardı; devlet olarak bazı sözler verildi. Üç kategoriye ayırırsak:
Ölenlerin yakınlarına verilen sözler; bunlar önemli ölçüde tutuldu.
Hayatta kalan madencilere verilen sözlerin pek azı tutuldu. İşçi
sağlığı ve iş güvenliğiyle ilgili verilen sözlerin
neredeyse hiçbir tanesi tutulmadı. Bunu burada açıklıkla söylemek
gerekiyor.
Elimde bir tutanak var. Bu tutanak, faciadan sonra
böyle cenazeden sonra sessiz bir yürüyüşle gidip Soma
Kaymakamlığının önüne oturup çöküp kendiliğinden ve
çok doğal bir oturma eylemine dönüşen eyleme Adalet ve Kalkınma
Partili milletvekillerinin de bizimle birlikte yaptığı bir
ziyarette Ya kendinizi daha çok üzmeyin. Gelsin 10 arkadaşınız,
derdinizi Ankara'da anlatsın. dediğimiz ve 9
arkadaşımızın -ki bu basında da çok yer aldı-
imzalarıyla Ankarada kendilerine verilen sözlere dair tutanak. Bu 9
arkadaşımız hâlen hayattalar, Allah uzun ömür versin; 2si
çalışıyor, 7si işsiz ama bu arkadaşlara verilen 15
tane sözden 1inci, 2nci, 3üncüsünü okuyacağım.
1) Devlet tarafından denetlemeler
yapılana, teftiş raporları tamamlanana kadar kimse madenlere
inmeye zorlanmayacak, gerekirse önce biz gelip gireceğiz, ondan sonra siz
ineceksiniz. dediler. Bu sözü tutamadık, apar topar o şirket
çalışmak istedi ve o şirket o hâlde hâlen daha
çalışıyor.
2) Kimseye bu süre içinde çıkış
verilmeyecek. dediler. Maalesef şirket bir SMSle 2.831 madenciyi
işten attı. Bugün Googlea yazan herkes o haberleri okur.
3) Maaşlar tam şekilde, eksiksiz
ödenecek. Şartlar düzelene kadar gerekirse yedi, sekiz ay devlet
maaşlarını ödeyecek. dendi. Şartlar düzelene kadar
kısmı yüzünden bu madde de uygulanmadı. Aslında beş,
altı ay maaş ödendi ama şartlar düzelmedi.
Bu 2.831 işçi işsiz kaldı ve hiçbir
madene alınmadı ve bunların tazminatları da ödenmedi.
Ödenmedikten sonra biz bu konuyu bu Meclisin gündemine getirdik. Yine
Doğan Kubatın aramızdaki diyalog kanallarına katkı
sağlamasıyla beş imzalı bir önergeyle bir kanun çıkardık,
daha doğrusu bir torba kanuna ek yaptık. Kanunun metni şöyle,
mayıs ayında
O herhâlde masada kaldı ama oradan kanun metni,
mayıs bulabiliyorsanız ulaştırın, ben de bu arada
Meclise bir hikâye anlatayım. Bir milletvekili kürsüye çıkar, bakar
gözlükleri yok; döner Meclise der ki: Şuraya çıkana kadar ne
konuşacağımı bir Allah biliyordu bir de ben biliyordum.
Gözlükleri unutmuşum, şimdi ne konuşacağımı bir
tek Allah biliyor. Orada mayıs tarihli kanun metni varsa onu alayım
arkadaşlar, yoksa da içeriğinden bahsederim, sonra gruplara
ayrıca yollarım.
Şimdi, kanun metni şöyleydi
Biz
Doğan Kubatla birlikte oturduk, dedik ki: Bu sorunu nasıl
çözeceğiz? Çünkü şirket tazminatları ödemiyor ama şirketin
elinde mal var, mülk var. Bu arada da Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu
şirketin bütün mallarına el koydu. Biz de Nisan 2015te kanun
çıkardık ve dedik ki: Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu
tarafından el koyma veya takip yoluyla satışından elde
edilen gelirler öncelikle bu sözleşmeler kapsamında söz konusu
şirketlerde çalışmış olan işçilerden
olanların kıdem ve ihbar tazminatlarıyla, izin ve fazla
çalışma ve diğer ücret alacakları ödenmesinde
kullanılır, sonra geri kalan borçlar ödenir. Olmaz bir şey
istersiniz de hani derler ya veya bir şey olsun diye ısrar edersiniz,
gönlü olmayan döner der ya Ya, kardeşim, hakkında kanun mu var?
Vallahi de billahi de bu çocukların alacakları -konusunda-
hakkında kanun var. Biz burada kanun çıkardık ama bu paralar
ödenmedi biliyor musunuz. Neden ödenmediğini bir türlü öğrenemedik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Sayın
Başkanım
BAŞKAN Tabii, buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Sonra Tasarruf Mevduatı
Sigorta Fonuna Bilgi Edinme Kanunu çerçevesinde başvuruda bulunduk, dedi
ki: Biz tam bu paraları ödeyecektik, şirket ile işçilerin
sendikası -ki sendika işçi adına imza atar- bize yazı
yolladılar. Bu gayrimenkulleri satmayın, biz aramızda
anlaştık, 24 taksitle ödeyeceğiz. İşçilerin haberi
yok. Sarı Sendika, kanuna karşı, gitti iş birliği
yaptı. O 24 taksitten bir tanesi ödendi. O bir taksit referanduma bir
hafta kala. Ödemediğini gördük sonra bir daha yazdık, dedi ki: Bu
sefer de 36ya böldüler, anlaşmışlar. Bundan da bir taksit
ödendi. O da 24 Haziran seçimlerine on beş gün kala. Bu çocuklar, daha bu
tazminatlarını alamadılar. Ha, bir rakam benzerliği var.
Şimdi, Somadaki bu şirket çöktü, bunun işçileri TKİnin
iştiraki bir firmaya alınıyor ama bu 2.500 kişi o 2.800
işçi değil, bu çocuklar mağdur. O, o şirkette hâlen
çalışan, işten atılmayan 2.500 kişiyi işe
alıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Başkanım,
birtakım aksilikler de oldu malum.
BAŞKAN Tamam, bitirelim lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Uzun lafın
kısası, bir devlet sözü tutulsun diye var gücümüzle
çalıştık, hakkında kanun çıkardık. Kanuna
rağmen iş birlikleri oldu, bu Meclisin bütün çabaları boşa
düşürüldü. Hâlen daha bu 2.800 arkadaşımız işsiz,
tazminatlarını alamadılar. Ayrıca, Ermenek
faciasının yaşandığı madenin Soma
uzantısı Uyar Madencilikte de 780 arkadaş aynı durumda.
Şimdi, eğer devletin şefkatli bir eli varsa o elin bu çocuklara
uzanması lazım ve devletin hesap soran bir eli varsa o da Soma
AŞnin yakasına yapışması lazım. Türkiye Büyük
Millet Meclisinin yaptığı yasama faaliyetini bile birileri
boşa çıkarıyorsa bu gücün, bu kudretin nereden
kaynaklandığının, bu adamların arkasında kimin
olduğunun da sorgulanması lazım.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
51inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 51inci madde kabul edilmiştir.
52nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 52nci madde kabul edilmiştir.
Böylece ikinci bölümde yer alan maddelerin
oylamaları tamamlanmıştır.
Teklifin tümünü oylamadan önce, İç Tüzükün
86ncı maddesi gereğince, oyunun rengini belli etmek üzere, lehte
Zonguldak Milletvekili Ahmet Çolakoğlu konuşacaktır.
Buyurun Sayın Çolakoğlu. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri: 41 sıra sayılı Maden
Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerinde lehte
söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle aziz milletimizi ve Gazi
Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Kanun teklifi, büyük başarılara imza atan
enerji ve tabii kaynaklar alanında önemli düzenlemeler içermektedir.
Madencilik sektöründe yapılan bu düzenlemelerle verimliliğin
artırılması, kurumsallaşmanın güçlendirilmesi,
yatırım hamlelerinin hızlanması ve bürokratik
işlemlerin kolaylaştırılması hedeflenmiştir.
Teklifin 20nci maddesi kapsamında yapılan
düzenlemeyle redevans hakkındaki sözleşme şartları
saklı kalmak kaydıyla ruhsat sahasındaki redevansçının
ruhsatlandırılarak sorumluluklarının güçlendirilmesi
amaçlanmıştır. Yapılan bu düzenlemeyle maden
sahalarının daha iyi denetlenmesine imkân verilecektir.
Türkiye Taşkömürü Kurumu Genel Müdürlüğü
bünyesinde çalıştırılmak üzere 1.500 işçi
alımına izin vererek bölge madenciliğini destekleyen Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğana da
şükranlarımı sunuyorum.
Enerji sektörümüz ne kadar güçlü olursa ekonomimiz
de o kadar büyür ve gelişir. Gururla ifade etmeliyim ki AK PARTİ
iktidarıyla birlikte enerji alanında büyük başarılara imza
atılmıştır. Bu başarılara birkaç rakamla örnek
vermek gerekirse: 2002 yılında elektrik enerjisi kurulu gücümüz
yaklaşık 30 bin megavat iken bugün 90 bin megavat
sınırına yaklaşmıştır. Yenilenebilir
enerjide 2002 yılında rüzgâr kurulu gücümüz 18,9 megavat iken bugün 7
bin megavat düzeyini aşmıştır. 2001 yılında
güneş enerjisi projemiz yok iken bugün yaklaşık 5 bin
megavatlık güneş enerjisi kurulu gücümüz vardır. Enerji Verimliliği
Kanununda yapılan değişiklikle yetki yenilemeden oluşan
bürokratik işlemlerin azaltılması, uygulanan destek miktar ve
oranlarının artırılması ve ayrıca destek
uygulamalarına başvurabilecek işletme sayısını
artırmaya yönelik düzenlemeler yapılmıştır.
Elektrik Piyasası Kanununa eklenen ek maddeyle
elektrik arz güvenliğini sağlamak açısından elektrik iletim
ve dağıtımına yönelik yatırımların süresi
içerisinde hayata geçirilmesi amacıyla, orman arazilerine isabet eden
elektrik iletim ve dağıtım tesisleri için yapılan izin
müracaatlarıyla ilgili, kurum tarafından altmış gün
içerisinde sonuçlandırılması amaçlanmıştır.
Ayrıca, iletim dağıtım tesisleri devletin mülkiyetinde olduğundan
izin taleplerinde, izin bedellerinin, devletin kurumları arasındaki eksilterek
uygulamaya yönelik düzenleme getirilmiştir.
Genel Kurula verilen değişiklik
önergesinin kabulüyle 45inci madde teklif metninden
çıkarılmıştır. Böylece, özel sektöre devredilen
santrallerin çevre mevzuatına uyumuna yönelik yatırımların
gerçekleştirilmesi ve çevre mevzuatı açısından gerekli
izinlerin tamamlanması amacıyla 31/12/2019 tarihine kadar süre
tanınmıştır. Bu hükümdeki takvim aynı şekilde
korunmuştur.
Akaryakıt piyasalarımızın
sağlıklı işleyişinin muhafaza edilmesi sektör için
hayati niteliktedir. Bu düzenlemeyle piyasa yapısını bozucu
faaliyetlere izin vermemek adına dağıtıcı
lisansları için bayilik teşkilatı, depolama kapasitesi gibi
hususlarda ikincil düzenleme yapılabilmesine imkân sağlanacak,
piyasayı bozucu etkisi olan şirketler sistemden
ayıklanacaktır.
(Uğultular)
BAŞKAN Sayın Çolakoğlu
Arkadaşlar çok yoğun bir uğultu var.
Arkadaşımızın da insicamı bozuluyor, lütfen, az bir
şey kaldı zaten, sessiz olalım.
Buyurun.
AHMET ÇOLAKOĞLU (Devamla) Şüphesiz
akaryakıt kaçakçılığıyla sektöre zarar veren eylemlere
asla taviz verilmeyecek, denetimler sürdürülecek, cezai işlemler
uygulanacaktır. Kaçakçılıkla ilgisi olmayan ve niteliği
itibarıyla düzenleme imkânı bulunan mevzuat ihlallerine hemen ceza vermek
yerine, önce uyarı mekanizmasıyla karşılık verilecek
ve şirketlerin kendilerini düzeltme imkânı olacaktır.
Sektörümüzün önünü açacak bütün düzenlemelere bütün
milletvekillerimizin destek vereceğini ümit ediyorum. Kanun teklifimizin
enerji sektörümüze hayırlı olmasını diliyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aleyhte olmak üzere Adana Milletvekili
Müzeyyen Şevkin.
Buyurun Sayın Şevkin. (CHP
sıralarından alkışlar)
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yasal düzenlemeler, ihtiyaçları
yerine getirmek üzere yapılmaktadır ama bu Maden Yasası burada
birçok konuşmacının da belirttiği üzere 14 kez
değiştirilmiş olmasına rağmen çok fazla bir yenilik
getirmeyecektir.
Biz maddeler üzerinde tek tek önergelerimizi sunduk
ama ben Maden Kanunu Teklifinde önemli gördüğümüz bu önergeler üzerinde
özellikle 1inci maddede
MTA üzerinden kurulacak şirkete kamunun izniyle
geçen personel zaman içinde şirketten ayrılarak eski görevine yani
kurumuna döndüğünde kurumunda daha önceden aldığı hiçbir
kadro ve pozisyon dikkate alınmayacak, bu personelin hangi şartlar
altında görevine geri döneceğine o anki siyasi
kadrolaşmanın karar vermesi beklenecek, liyakat ve kurumsal
hafıza arka plana itilecektir dedik, yine geçti bu madde.
Teklifin 3üncü maddesinde Kömür alımında
EÜAŞ ile ilgili sermaye şirketi arasında yapılan
sözleşme kapsamında devlet alım garantisi uygulanmaz.
şeklinde bir teklif getirmiş olmamıza rağmen yine bu önergemiz
kabul edilmeden geçmiştir.
Teklifin 4üncü maddesi millî menfaatlere
uygunluktur arkadaşlar. Bu, bence Meclisimize de hakarettir. Millî menfaat
olmayan bir yasanın buradan geçmesi olası mıdır
arkadaşlar? Bunun çıkarılmasına ilişkin önerge verdik,
yine bu ibare kaldı. Bana göre bütün yasalar zaten millî menfaatlere uygun
olmak durumundadır.
Evet, teklifin 5inci maddesinde jeoloji ve maden
mühendislerinin odalarıyla mesleki bağlantıları
anlamında olan ve oda sicil belgesi tanımının aynen
korunmasıyla ortaya çıkabilecek olumsuzlukların önüne geçilmesi,
ihtisaslaşmış devlet kuruluşu tanımına kamu
kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının eklenmesi
5inci maddedeki bu önergeyle ve söylemlerimiz sonunda madde metinden geri
çekilmiştir. Teşekkür ediyoruz bunun için.
Teklifin 8inci maddesinde Ruhsat sahibi veya
madencilik faaliyeti bağlı tesisi olanlar ancak kurul tarafından
uygun görülmesi hâlinde ticari ve sınai faaliyette bulunur. ifadesinde
kurul kaldırılmış, yerine Bakanlık
getirilmiştir. Bu, maden sahalarının amacı
dışında kullanılmasının yolunu açacak bir
maddedir değerli milletvekilleri. Bu maden faaliyetlerinin farklı
ticari ve sınai yatırımlar adı altında zeytinlik
alanlarda ve meralarda daralmaya gidecek bu sürece yönelimi engellemek
istemiştik ama yine bu önergemiz de reddedildi.
Yine, teklifin 9uncu maddesinde devlet hakkı
yüzde 25ten yüzde 50ye çıkarılmak istenmiştir. Yapılan
görüşmeler neticesinde yüzde 40a bağlandı bu madde.
10uncu madde Maden Kanununu bir ceza kanununa
dönüştürmekteydi. Özellikle yetkilendirilmiş tüzel kişilerin ve
nezaretçiliğin bir anlamda sahada etkinliği kalmayacaktı. Bu da
yine görüşmeler ve müzakereler sonucunda ilk etapta 5 bin TLden bin
liraya düşürülmüştür. Ancak 10uncu maddenin ikinci
fıkrasında Mühendislik hizmeti üreten tüzel kişiler ile daimî
nezaretçiler beyanlarını ilgili meslek odasından
aldıkları oda sicil kayıt belgesiyle belgelendirmek
zorundadır. ibaresinin konulmasını istedik. Bunu neden istedik?
Çünkü dünyadaki bütün gelişmiş ülkelerde mühendisler odalarından
bu sicil durum belgesini alırlar. Çünkü madencilik faaliyetlerinin
gerçekten doğru olarak yapılıp yapılmadığı
odalar tarafından kontrol edilir ve bir sicil verilir. Ancak ne yazık
ki bu maddeye, ikinci fıkraya bunu yine koyduramadık.
18inci madde, ihalelik sahaları ihale
edilmeksizin devlet kuruluşlarına bakanlık onayı
verebilmeyi düzenlemektedir. Bu da bizim karşı durduğumuz bir
maddeydi, yine geçti.
En önemlilerinden biri 20nci madde, havza
madenciliğini ortadan kaldırarak zaten sorunlu olan redevans
madenciliğini yeniden gündeme getirerek böl-parçala-sat yöntemini
dayatmaktadır. Buna bütün itirazlarımıza, birçok muhalefet
partisinden milletvekillerinin tüm itirazlarına rağmen bu madde ne
yazık ki olduğu gibi geçmiştir.
21inci maddede Genel müdürlük redevans
sözleşmelerinin tarafı değildir. denmektedir ancak sicile
şerh edilmeyen sözleşmeler geçersiz sayılmakta ve ceza
görmektedir yine.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) Çok özür
dilerim Sayın Başkanım.
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) Evet, 25inci
maddede yine elektrik mühendislerini ilgilendiren damga süresi geçmiş ölçü
aletinin kullanımının kontrolü kullanıcı
açısından neredeyse imkânsız bir durumdur çünkü elektrik, doğal
gaz, su sayacı gibi yaygın kullanılan ölçü aletlerinde aboneler,
abone olma süreçlerinde damga üzerindeki tarihi kontrol etmedikleri gibi damga
süreleri ve mevzuat konusunda bilgi sahibi olmaları da mümkün
değildir. Allah aşkınıza, size soruyorum iktidar
milletvekilleri, hangi biriniz sayaçlarınızın tarihini kontrol
ediyorsunuz? Böyle bir şey söz konusu olabilir mi? Bu, şirketlerin
yükümlülüğünde olan bir şeydir ve şirketin keyfî
yaklaşımına bırakılmaması gereken bir maddeydi.
Bir ölçü aleti arızalandıysa bu kişinin herhangi bir
sorumluluğu olmadığı hâlde cezai bir müeyyide
getirilmektedir. Buna da karşı durduk ama yine bu hâliyle geçti bu
madde.
Evet, 27nci maddede dağıtım
şirketlerinin hiçbir bedel talep etmeden yapmaları gereken
işlemin abonelerin üzerine yıkılması ve bunun için doksan
gün süre verilmesini yine uygun bulmadığımızı
belirttik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) Pardon.
BAŞKAN Bitirelim lütfen.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) Önemli, çok
önemli, ülkeyi ilgilendiren bir kanun üzerinde konuşuyoruz
arkadaşlar, geneli üzerinde konuşuyoruz. Teklifin 30 ve
40ıncı maddeleri, genellikle petrol sektörünü ilgilendiren, sektörün
büyük oyuncularının ayrı, küçük oyuncularının
ayrı tutum sergiledikleri maddelerdi. Burada sektörün büyük
oyuncularını tatmin edecek düzenlemeler var; küçük oyuncularsa bu
düzenlemeden memnun değillerdir. Bunu da buradan ifade etmek istiyorum.
Evet, 45inci madde 5 partinin ortak oylarıyla
geri çekilmiştir. Son derece olumlu buluyoruz tabii bunu. Ancak, bu
maddenin yeniden Meclise getirilmesini düşünmek dahi istemiyoruz. 3
partinin önergesinden sonra 2 partinin de katılmasıyla seçim öncesi
çekilen bu 45inci madde eğer tekrar getirilirse bu samimiyetsizliğin
çok özel bir ifadesi olacaktır. Bunu da buradan tüm kamuoyunun dikkatine
sunmak istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) Hemen
bağlıyorum, çok özür diliyorum.
BAŞKAN Buyurun.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) Sonuç olarak
arkadaşlar, getirilmiş olan bu yasal düzenleme sektörün, on binlerce
maden çalışanının, binlerce maden, jeoloji, jeofizik
mühendisinin sorunlarını çözmekten uzak, bunların
sorunlarını çözmeyecek, ulusal madenciliğin önünü açmayacak,
çevreyi kirletmekten geri kalmayacak, mülkiyet hakkını korumaktan
uzak. Aslında geri çekilip sektörün, mühendis odalarının,
üniversitelerin, sendikaların, tüm kesimlerin görüşleri alınarak
hazırlanması gereken bir yasaydı. Bu nedenle biz bu yasanın
tümüne Hayır. diyoruz ve ret oyu veriyoruz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 41
sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmeleri
tamamlanmıştır.
Teklifin tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için üç dakika süre vereceğim.
Bu süre içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik
personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme
giremeyen üyelerin, oy pusulalarını oylama için verilen süre içinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Değerli
arkadaşlar, İstanbul Milletvekili Nevzat Şatıroğlu ve
6 Milletvekilinin Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi açık oylama
sonucu:
Kullanılan oy sayısı : 253
Kabul : 217
Ret : 36(x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Burcu Köksal Bayram
Özçelik
Afyonkarahisar Burdur
Böylece teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır. Hayırlı olsun.
2nci sırada bulunan 33 sıra
sayılı Kanun Teklifi ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlıyoruz.
2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
İzmir Milletvekili Binali Yıldırımın Türkiye
Cumhuriyeti ile Gürcistan Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşması
Tarafından Kurulan Ortak Komitenin Türkiye Cumhuriyeti ile Gürcistan
Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşmasının Menşeli
Ürünler Kavramının Tanımı ve İdari İşbirliği
Yöntemleri Hakkında Protokol IIsini Değiştiren 1/2016
Sayılı Kararınının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna ve Anlaşmanın Protokoller ve Eklerine
İlişkin Değişikliklerin Cumhurbaşkanınca
Doğrudan Onaylanmasına Dair Yetki Verilmesine İlişkin Kanun
Teklifi (2/1364) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 33)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada bulunan 29 sıra
sayılı Kanun Teklifi ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlıyoruz.
3.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
İzmir Milletvekili Binali Yıldırımın Türkiye
Cumhuriyeti ile Karadağ Arasındaki Serbest Ticaret
Anlaşması Tarafından Kurulan Ortak Komitenin Serbest Ticaret
Anlaşmasının Menşeli Ürünler Kavramının
Tanımı ve İdari İşbirliği Yöntemlerine
İlişkin Protokol IIsini Değiştiren 1/2017 Sayılı
Kararının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna ve Anlaşmanın
Protokoller ve Eklerine İlişkin Değişikliklerin
Cumhurbaşkanınca Doğrudan Onaylanmasına İlişkin
Yetki Verilmesine Dair Kanun Teklifi (2/1362) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 29)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da komisyonun bulunamayacağı
anlaşıldığından, denetim konuları ile kanun
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 19 Şubat 2019 Salı günü saat 15.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 21.16