TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
75inci
Birleşim
8
Mayıs 2019 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Kahramanmaraş
Milletvekili İmran Kılıçın, ramazan ayına
ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Tokat Milletvekili Kadim
Durmazın, YSKnin İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanlığı seçiminin iptali ve yenilenmesi kararı ile
Tokat ilinin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Ankara Milletvekili Nevin
Taşlıçayın, Anneler Gününe ilişkin gündem
dışı konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Akının, Balıkesir Büyükşehir
Belediyesinde işten çıkarılan işçilerin mağduriyetinin
giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
2.- Bursa Milletvekili
Nurhayat Altaca Kayışoğlunun, YSKnin İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptali ve
yenilenmesi kararı sonrası dilden dile dolaşan fıkra ile
mâniye ilişkin açıklaması
3.- Mersin Milletvekili Ali
Cumhur Taşkının, Türkiye ekonomisinin üretim ve ihracata
dayalı büyümesine rekorlar kırarak devam ettiğine ilişkin
açıklaması
4.- Kırıkkale
Milletvekili Ahmet Önalın, Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumunda
çalışan işçilerin mağduriyetine ve TÜPRAŞ
işçilerini desteklediklerine ilişkin açıklaması
5.- Bursa Milletvekili Erkan
Aydının, YSKnin İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanlığı seçiminin iptali ve yenilenmesi kararına
ilişkin açıklaması
6.- İstanbul
Milletvekili Sibel Özdemirin, Oturum Başkanı ve TBMM Başkan
Vekili Süreyya Sadi Bilgiçe Meclis başkan vekilliği görevinde
başarılar dilediğine ve 9 Mayıs Avrupa Gününe ilişkin
açıklaması
7.- Hatay Milletvekili Serkan
Topalın, Hatay ilinin İskenderun ilçesinde şiddete maruz kalan
Berfin Özekin tedavi giderlerinin SGK tarafından
karşılanabilmesi için Sağlık Bakanı ile Aile,
Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanının gerekli
talimatları vermesi gerektiğine ilişkin açıklaması
8.- Kocaeli Milletvekili
İlyas Şekerin, Oturum Başkanı ve TBMM Başkan Vekili
Süreyya Sadi Bilgiçe Meclis başkan vekilliği görevinde
başarılar dilediğine, İsrail ordusunun Gazzedeki Anadolu
Ajansı ofisini roketlerle hedef almasını
kınadığına ve ramazan ayını tebrik ettiğine
ilişkin açıklaması
9.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, YSKnin İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanlığı seçiminin iptali ve yenilenmesi
kararını objektif değerlendirenlerin
anlayamadığına ilişkin açıklaması
10.- Mersin Milletvekili
Hacı Özkanın, Oturum Başkanı ve TBMM Başkan Vekili
Süreyya Sadi Bilgiçe Meclis başkan vekilliği görevinde
başarılar dilediğine, YSKnin İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanlığı seçiminin iptali ve yenilenmesi
kararının şüphelerin ortadan kalkması açısından
önemli olduğuna, ramazanışerifi tebrik ettiğine
ilişkin açıklaması
11.- Denizli Milletvekili
Gülizar Biçer Karacanın, YSKnin İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanlığı seçiminin iptali ve yenilenmesi kararı
sonrasında Ekrem İmamoğlu'na sosyal medyadan destek veren sanatçıların
Cumhurbaşkanlığı Arşiv Daire Başkanı
Muhammet Safi tarafından fişlendiğine ilişkin
açıklaması
12.- Adana Milletvekili Ayhan
Barutun, Adana, Ankara, Eskişehir, Kayseri, Manisa, Mersin, Isparta,
Yozgat ve Elâzığ illerinde şehir hastanelerinin hizmete
başlamasıyla kapatılan ve taşınan devlet
hastanelerinin arazileri üzerindeki tasarrufun ne olacağını,
devlet hastanesi olarak işlev gören kaç arazinin bağış
olduğunu, hangi illerde ve hangi büyüklükte araziler bulunduğunu
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
13.- Kahramanmaraş
Milletvekili Sefer Aycanın, 5-13 Mayıs Trafik Haftası
vesilesiyle vatandaşları trafikte duyarlı olmaya,
saygılı olmaya, sabırlı olmaya davet ettiğine
ilişkin açıklaması
14.- Çanakkale Milletvekili
Özgür Ceylanın, YSKnin İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanlığı seçiminin iptali ve yenilenmesi kararına
ilişkin açıklaması
15.- İstanbul
Milletvekili Ali Şekerin, Oturum Başkanı ve TBMM Başkan
Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin Meclis başkan vekilliği görevinin
hayırlı olmasını dilediğine, Türkiye geneli demokrasi
nöbetlerini diktatörlüğe geçmek için mi tuttuklarını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
16.- İstanbul
Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun, İstanbul Valisi Ali
Yerlikaya'nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Vekili
olarak atanmasına ilişkin açıklaması
17.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, memnun olması beklenen demokrasi havarilerinin
YSKnin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı
seçiminin iptali ve yenilenmesi kararını en fazla tartışma
konusu yapmasının dikkat çekici olduğuna ilişkin
açıklaması
18.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Şırnak ili Cizre
Belediyesinde polisler tarafından alınan güvenlik önlemlerine,
diğer parti belediyelerinde de benzer uygulamaların yapılıp
yapılmadığını öğrenmek istediğine, belediye
sınırları içindeki güvenliğin nasıl
sağlanacağının kanun ve yönetmeliklerle belirlendiğine
ilişkin açıklaması
19.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, YSKnin İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanlığı seçiminin iptali ve yenilenmesi kararıyla
hukuksuzluğa karışmasının ve emirleri uygulayan kurum
hâline gelmesinin ciddi anlamda beka sorunu olduğuna ilişkin
açıklaması
20.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Meclis çatısı altında milletten
aldıkları yetkiyle görevlerini yerine getirdiklerine, Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine, FETÖ terör örgütünün bu ülkede oluşturmak
istediği vesayet rejimine asla müsaade etmeyeceklerine ilişkin
açıklaması
21.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, yaptığı açıklamasında Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun açık ve net olarak YSK darbesinden
bahsettiğine ilişkin açıklaması
22.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine, sandık
başkanlarının isimlerinin Cumhuriyet Halk Partisiyle nasıl
paylaşıldığını ve bir belediye
başkanının sandık başkanına mesaj göndererek
yönlendirmede bulunup bulunmadığını öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
23.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine, YSKnin 139 sayılı
Genelgesine ve 6 Mayısta alınan kararın hukuka karşı
darbe olduğuna ilişkin açıklaması
24.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Muş Milletvekili Gülüstan Kılıç
Koçyiğitin HDP grup önerisi üzerinde HDP Grubu adına yaptğı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
25.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, Afyonkarahisar Milletvekili İbrahim Yurdunusevenin HDP
grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
26.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
27.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
28.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, İstanbul Milletvekili Serkan Bayramın CHP grup
önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
29.- Muğla Milletvekili
Burak Erbayın, Muğla Barosuna kayıtlı avukat Sertuğ
Sürenoğlunun İstanbul ilinde bir düğün için alınan
önlemlere tepki göstermesi nedeniyle ev hapsine mahkûm edilmesinin kabul
edilebilir olmadığına ve avukatlara yönelik şiddet
olaylarını kınadığına ilişkin
açıklaması
30.- Muğla Milletvekili
Süleyman Girginin, görevinin kendi otelleri için imar açtırmak ve turizme
zarar vermek mi olduğunu, yapılaşmaların önüne geçmeyi
düşünüp düşünmediğini, bakanlık gücünü kullanarak kendi
şirketlerinin işini takip ettiği iddialarının
doğru olup olmadığını Kültür ve Turizm Bakanından
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
31.- Aydın Milletvekili
Süleyman Bülbülün, Oturum Başkanı ve TBMM Başkan Vekili Süreyya
Sadi Bilgiçe Meclis başkan vekilliği görevinde başarılar
dilediğine, Aydın ilinde artan intihar vakalarının
nedenlerinin araştırılması konusunda Sağlık
Bakanlığının çalışma yapıp
yapmadığını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
32.- Mersin Milletvekili
Cengiz Gökçelin, Oturum Başkanı ve TBMM Başkan Vekili Süreyya
Sadi Bilgiçe Meclis başkan vekilliği görevinde başarılar
dilediğine, Mersin ilinde yaşanan dolu afeti nedeniyle zarar gören
çiftçilerin tarım kredi kooperatifleri ile Ziraat Bankasına olan
borçlarının faizsiz olarak ertelenmesi, üreticiye ilaç ve gübre
yardımıyla birlikte nakit desteğinin sağlanması
gerektiğine ilişkin açıklaması
33.- Karaman Milletvekili
İsmail Atakan Ünverin, Oturum Başkanı ve TBMM Başkan
Vekili Süreyya Sadi Bilgiçe Meclis başkan vekilliği görevinde
başarılar dilediğine, yoğun sağanak
yağış nedeniyle Karaman ili Ayrancı ilçesindeki çiftçilerin
mağduriyetinin giderilebilmesi için bölgenin afet kapsamına
alınmasını, bölgedeki dere ve kanal ıslahı
çalışmalarının yapılmasını talep ettiğine
ilişkin açıklaması
34.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutanın, Oturum Başkanı ve TBMM Başkan
Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin Meclis başkan vekilliği görevinin
hayırlı olmasını dilediğine, Artvin ili Arhavi
ilçesinde ekonomik kriz nedeniyle üretimini durduran Lipton çay fabrikası
çalışanlarının yaşadığı
mağduriyetin giderilmesini talep ettiğine ilişkin
açıklaması
35.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu
Demirin 19 sıra sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesi
üzerinde HDP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
36.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, milletimizi zalim ülkelerle bir arada gösterme
gayretlerini kabul etmediklerine ilişkin açıklaması
37.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, Denizli Milletvekili Cahit Özkana en güzel cevabı Abdullah
Gülün verdiğine, kamu vicdanını yaralayan Rabia Naz
olayının açığa kavuşturulabilmesi için
araştırma önergesi verilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
38.- Mersin Milletvekili
Fatma Kurtulanın, Rabia Nazla ilgili komisyonun bir an önce kurularak kamu
vicdanının rahatlatılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
39.- İstanbul
Milletvekili Hayrettin Nuhoğlunun, Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
40.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın 19 sıra sayılı Kanun Teklifinin 3üncü
maddesi üzerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
41.- İstanbul
Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun, devletin
kurumlarının saygınlığının devletin
saygınlığı olduğuna ilişkin açıklaması
42.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, Çorum Milletvekili Tufan Kösenin 19 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesi üzerinde şahsı
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
V.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- İYİ PARTİ
Grubunun, Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Yavuz
Ağıralioğlu tarafından, ihracattan geri dönen tarım
ürünlerimizin geri gönderilmesinin nedenlerinin ve sonuçlarının araştırılarak
aynı sorunların tekrarlanmaması için gerekli önlemlerin
alınması ve iade edilen tarım ürünlerimizin ne
yapıldığının kamuoyu ile paylaşılması
amacıyla 7/5/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 8
Mayıs 2019 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerileri
2.- HDP Grubunun, Grup
Başkan Vekili Mersin Milletvekili Fatma Kurtulan ve Grup Başkan
Vekili İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından,
YSK'nin 31 Mart İstanbul seçimlerine dair 6 Mayıs 2019 tarihli iptal
kararına gerekçe olan iddiaların tüm boyutlarıyla
araştırılması amacıyla 8/5/2019 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 8
Mayıs 2019 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerileri
3.- CHP Grubunun, Kayseri
milletvekili Çetin Arık ve arkadaşları tarafından,
demokrasimizin ve sandık güvenliğinin zarar görmemesi amacıyla
8/5/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 8
Mayıs 2019 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerileri
VI.- SEÇİMLER
A) Komisyonlarda Açık
Bulunan Üyeliklere Seçim
1.- Çevre Komisyonunda
boş bulunan üyeliğe seçim
B) Komisyonlara Üye Seçimi
1.- Hayvanların
haklarının korunması ile hayvanlara eziyet ve kötü muamelelerin
önlenmesi için alınması gereken tedbirleri belirlemek amacıyla
kurulan (10/102, 461, 682, 977, 981, 982) esas numaralı Meclis
Araştırması Komisyonuna üye seçimi
2.- Bilişim
teknolojileri bağımlılığının etkilerinin
incelenerek olası zararlarını bertaraf etmek ve bu
teknolojilerin kontrollü kullanımını sağlamak için
yapılması gerekenleri saptamak amacıyla kurulan (10/38, 466,
494, 536, 978, 983, 984) esas numaralı Meclis Araştırması
Komisyonuna üye seçimi
3.- Tıbbi ve aromatik
bitki çeşitliliğinin korunmasında, bunların üretiminde ve
pazarlanmasında karşılaşılan sorunlar ile
alınması gereken tedbirleri belirlenmek amacıyla kurulan
(10/361, 405, 406, 407, 410) esas numaralı Meclis
Araştırması Komisyonuna üye seçimi
4.- ALS, SMA, DMD, MS
hastalıklarında ve kesin tedavisi bilinmeyen diğer
hastalıklarda uygulanan tedavi ve bakım yöntemleri ile bu
hastalıklara sahip kişiler ve yakınlarının
yaşadıkları sorunları ve çözümlerini belirlenmek
amacıyla kurulan (10/184, 185, 281, 403, 585, 604, 734, 914, 915, 917,
920, 921) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonuna üye
seçimi
5.- Down Sendromu, Otizm ve
diğer gelişim bozukluklarının
yaygınlığının tespiti ile ilgili bireylerin ve
ailelerinin sorunlarının çözümü için alınması gereken
tedbirleri belirlemek amacıyla kurulan (10/242, 349, 392, 394, 397, 401)
esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonuna üye seçimi
VII.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Duyurular
1.- Başkanlıkça
(10/102, 461, 682, 977, 981, 982; 10/38, 466, 494, 536, 978, 983, 984; 10/361,
405, 406, 407, 410; 10/184, 185, 281, 403, 585, 604, 734, 914, 915, 917, 920,
921 ve 10/242, 349, 392, 394, 397, 401) esas numaralı Meclis
Araştırması Komisyonlarının başkan, başkan
vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yapmak üzere toplanacakları gün, saat
ve yere ilişkin duyuru
VIII.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırım'ın Türkiye Cumhuriyeti ile Gürcistan
Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşması Tarafından Kurulan
Ortak Komite'nin Türkiye Cumhuriyeti ile Gürcistan Arasındaki Serbest
Ticaret Anlaşması'nın Menşeli Ürünler
Kavramının Tanımı ve İdari İşbirliği
Yöntemleri Hakkında Protokol II'sini Değiştiren 1/2016 Sayılı
Kararınının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna ve
Anlaşmanın Protokoller ve Eklerine İlişkin
Değişikliklerin Cumhurbaşkanınca Doğrudan
Onaylanmasına Dair Yetki Verilmesine İlişkin Kanun Teklifi
(2/1364) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 33)
2.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırım'ın Türkiye Cumhuriyeti ile Karadağ
Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşması Tarafından Kurulan
Ortak Komite'nin Serbest Ticaret Anlaşması'nın `Menşeli
Ürünler' Kavramının Tanımı ve İdari İşbirliği
Yöntemlerine İlişkin Protokol II'sini Değiştiren 1/2017
Sayılı Kararının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna ve Anlaşmanın Protokoller ve Eklerine
İlişkin Değişikliklerin Cumhurbaşkanınca
Doğrudan Onaylanmasına İlişkin Yetki Verilmesine Dair Kanun
Teklifi (2/1362) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 29)
3.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırım'ın Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti, Gürcistan
Hükümeti ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Savunma Alanında
İşbirliği Mutabakat Muhtırasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1187) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 17)
4.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti ile Özbekistan Cumhuriyeti
Arasında Suçluların İadesi Andlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1189) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 19)
5.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Özbekistan
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında 23 Haziran 1994 Tarihinde Akdedilen Hava
Taşımacılığı Anlaşmasını Tadil
Eden Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Teklifi (2/1190) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 20)
6.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Özbekistan
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik Alanında Eğitim ve
Öğretime İlişkin İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi (2/1191) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 21)
7.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti ile Kırgız
Cumhuriyeti Arasında Yatırımların
Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Teklifi (2/1192) ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(S.Sayısı: 22)
8.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Büyük Britanya
ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı Hükümeti
Arasında Kültür Merkezlerinin Kuruluşu, İşleyişi ve
Faaliyetlerine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1193) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 23)
9.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Transit ve Ulaştırma
İşbirliği Anlaşması (Lapis Lazuli Güzergâh
Anlaşması)nın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi (2/1195) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 24)
IX.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Ankara Milletvekili Filiz
Kerestecioğlu Demirin, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün
yaptığı açıklamasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
2.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlunun 19
sıra sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesi üzerinde
İYİ PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
X.- OYLAMALAR
1.- (S. Sayısı: 19)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti ile Özbekistan Cumhuriyeti
Arasında Suçluların İadesi Andlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifinin
oylaması
2.- (S. Sayısı: 20)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Özbekistan
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında 23 Haziran 1994 Tarihinde Akdedilen Hava
Taşımacılığı Anlaşmasını Tadil
Eden Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Teklifinin oylaması
3.- (S.Sayısı: 22)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti ile Kırgız
Cumhuriyeti Arasında Yatırımların
Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifinin oylaması
XI.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Giresun Milletvekili Necati Tığlı'nın, Bulancak
İskelesi'nin onarılması önerisine ilişkin sorusu ve
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhanın
cevabı (7/10232)
2.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 4 Mart
2019 tarihi itibarıyla Türkiye'de kaç kilometrelik bisiklet yolu bulunduğuna
ve bisiklet yolu yapılması planlanan illere ilişkin sorusu ve
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhanın
cevabı (7/10234)
8 Mayıs 2019 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Burcu KÖKSAL (Afyonkarahisar), Şeyhmus
DİNÇEL (Mardin)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
75inci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, ramazan ayı
münasebetiyle söz isteyen Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıça aittir.
Buyurun Sayın Kılıç. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıçın, ramazan
ayına ilişkin gündem dışı konuşması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; çok büyük ve bereketli bir ay olan
ramazanışerifi idrak ediyoruz. Ramazan evveli rahmet, ortası
mağfiret, sonu da cehennemden azat olan bir aydır. Ramazan oruç,
ibadet, teravih, mukabele, dua, yardımlaşma, dayanışma;
oruç içinde oruç vardır, aynı zamanda Oruç kendini tutmaktır.
bilinciyle olumsuz tavır ve davranışlardan uzaklaşma
ayıdır. Orucu bilinçle ve bütün benliğimizle tutamıyorsak
ondan bize kalacak olan sadece açlık ve susuzluktur. Bu ay bütünüyle
kendini tezkiye ve ahdini yenileme ayıdır. Mazlum, mağdur ve
muhtaç insanlığı hatırlama, acıma, onlara teselli
verme, destek olma ayıdır. Nefsi tezkiye, ruhu tasfiye, aklı
durultma, ihtirasların bastırılması ile kendini idare ve
disipline etme ayıdır. Sahur ve iftar arası, bir düzen ve
disiplin tekerrürüdür. Sayın milletvekilleri, ramazan, kendimizi hesaba
çekmemizi, ahlaki ve ruhi sorumluluklarımızı yeniden
kuşanmamızı temin eden bir aydır.
Ramazan bütün bunların ötesinde, içinde
Kuranın indirildiği Kadir Gecesinin (leyletülkadr) bulunduğu
bir Kuran ayıdır. Kuranı sadece okumakla kalmamalı,
anlamalı, yaşamalı ve öğütlerine uymalıyız çünkü
Müslümanlar olarak bütün sıkıntılarımız buradan
kaynaklanmaktadır; çünkü Müslümanlar bugün her zamankinden daha fazla
sorunlar yumağıyla iç içe ve karşı karşıya
kalmışlardır. Cehalet, ihtilaf, ayrımcılık,
fakirlik, işsizlik, geri kalmışlık, terörün her türlüsü,
darbeler, İslamofobi ve ırkçılığa maruz kalma,
katliama uğrama, çevreye duyarsızlık, istila ve işgal altında
kalma, mülteci konumuna düşme; hor, hakir, paryalar durumunda
yaşıyor olma, hep Müslümanların payına düşen, daha
sadece bir kısmını sayabildiğimiz olumsuzluklardır.
Elbette bütün bu olumsuzluklarda dışımızdakilerle beraber
bizden kaynaklanan sıkıntılar da vardır. İşte
ramazan ayında bir daha kendimizi muhasebe etmekle beraber İslam
dünyasının içine düştüğü bütün bu olumsuzlukları da
muhasebe etme fırsatını bulmuş durumdayız.
Sahurla başlayan, imsakle başlayan bir
günün iftarla sona ermesi gibi o anlamda ramazan ayı da bayramla sona erer
ve Müslümanlar bir ay süreyle tuttukları orucun neticesinde Ramazan
Bayramını ayrı bir coşku, ayrı bir birlik, beraberlik
ve kardeşlik bilinci içerisinde yaşarlar, yaşamaya devam
ederler.
Ramazan ayınızı tebrik ediyor,
hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
Gündem dışı ikinci söz, Tokatta
seracılık faaliyeti ve meyve sebze üretimi hakkında söz isteyen
Tokat Milletvekili Kadim Durmaza aittir.
Buyurun Sayın Durmaz. (CHP
sıralarından alkışlar)
2.-
Tokat Milletvekili Kadim Durmazın, YSKnin İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanlığı seçiminin iptali ve yenilenmesi
kararı ile Tokat ilinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
KADİM DURMAZ (Tokat) Sayın Başkanım,
yüce Meclisin değerli üyeleri; az önce Sevgili İmran Kılıç
ramazan ayının kutsiyetini, İslam âlemi için önemini ne de güzel
ifade etti. Kendisine çok teşekkür ediyorum. Tabii, bu ayda
insanların özünü dara çekip haksızlığa, hukuksuzluğa,
adaletsizliğe ve bu ülkenin teamüllerine aykırı
yanlışlara karşı ortak bir duruş sergilemenin de çok
önemli olduğunu vurguladı. Ben de inanıyorum.
İşte değerli yurttaşlarım,
yüce Meclisin değerli üyeleri; tam da bu ayda ve ramazan ayının
1inci gününde, İstanbulda 16 milyon yurttaşımızın
verdiği karar Yüksek Seçim Kurulunun saçma sapan, teamüllere uymayan bir
anlayışıyla reddedildi. Tabii, iktidar ve yanındaki ittifak
ortağı ayrıştırmaktan, Sayın Ekrem
İmamoğlu da insanları sevgiyle kucaklamaktan bahsediyor. Elbette
bu anlayışlar birbiriyle ters düşecek ama gün geliyor -bir
atasözü vardır- bu ayarını bozduğunuz terazi, kantar neyse
insanların ettiği ayağına dolaşıyor. Ben
inanıyorum o hakkaniyet terazisinin, o ayarını bozduğunuz
hukuk terazisinin sizlere de bir gün lazım olacağına ama elinizi
attığınızda biz elinizin boşa
çıkmamasını diliyoruz çünkü Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak
dün de hukuktan, haktan ve adaletten yanaydık, bundan sonra da olmaya, o
mücadeleyi sürdürmeye kararlıyız.
Tabii, ben Tokattaki sorunlardan yola
çıktım ama iktidarın on yedi yıldır tarım
politikasızlığı, insanları üretimden
uzaklaştırması, çarpık özelleştirmeleri sonucu Tokat
çok kan kaybetti. Yani en çok göç veren 3 il arasında ve İstanbulda
yaşayan Tokatlı sayısı Tokatta yaşayanların
sayısını da geçti. Bu anlamda İstanbul, Tokatlılar
için ayrıca da bir önem arz etmektedir.
Tabii, bütün bunlar olurken Yüksek Seçim Kurulunun
verdiği bu saçma sapan kararı çok doğru bulmuyoruz. Ta
yıllar önce bu topraklarda yaşayan Sümmani bakın şöyle güzel
bir dörtlük söylemiş: Sümmaniyem ben bu derdi niderim/ Başım
alır diyar diyar giderim/ Yarın mahşer günü dava ederim/ Siz
mahşer yerine gelmez misiniz? ya da Siz mahşer yerini bilmez
misiniz? diyor. İşte, bu anlamda da çok önem arz eden tarihî bir
karar verildi.
Değerli arkadaşlar, tabii, Hükûmet, bir
yandan kendi doğrultusunda koyduğu ama ülkemizi dünyada sürekli lig
düşüren utanç verici kararları yaşatırken
makamlarını, mevkilerini koruma adına yanlışları
bir bir devam ettirmektedir. Ama arkadaşlar, bu ülkede 81 milyon insan
yaşıyor. Bu ülkede siz ürettirmek, bu insanları doyurmak
durumundasınız.
Tam da bu anlamda, Sayın Tarım
Bakanı, geçtiğimiz 15 Nisanda ülkemizin 9 tane ilinde Sera AŞ
diye yeni bir yapılandırma, üretime destek, mevcut tarım
potansiyelini geliştirme noktasında bir karar aldı ama 3 önemli
ovası Hükûmetçe korumaya alınmış, termal su kaynakları
olan, yaklaşık Türkiye ortalamasının üzerinde sulu
tarıma geçmiş Tokat ne yazık ki bu kapsamın
dışında bırakılarak bir kez daha AK PARTİ
iktidarı tarafından cezalandırılmıştır ve
Tokatın gerek jeotermal kaynakları gerekse devlet desteği
olmaksızın kendi olanaklarıyla kurulmuş 1.650 dönüm
serası varken buna yeni imkânların tanınması
noktasında Hükûmet Tokata yüzünü dönmemiştir.
Ben buradan ilgililere ve yetkililere sesleniyorum:
Bakın, 926 bin dönüm sulu tarım alanının, 124 bin dönüm
sebze ekim alanının ve 143 bin dönüm meyve alanının
olduğu herkesçe bilinmekte. Ayrıca, Tokat, bir ilçemizin ticaret ve
sanayi odası öncülüğünde organize sanayi bölgesinde bir sera
üretimine projeyle çaba sarf etmektedir; bunun görülmesini, dikkate
alınmasını istiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KADİM DURMAZ (Devamla) Sayın
Başkanım, toparlıyorum.
BAŞKAN Toparlayın lütfen, buyurun.
KADİM DURMAZ (Devamla) Ben öğretmen
kökenliyim, iktidarın on yedi yıllık icraatlarını
böyle milimetrik, haksızlık etmeden, o hak terazisinde
tartarcasına değerlendiriyorum ama Tokata bakıyorum,
bölünmüş yollardan sadece uluslararası yolların geçtiğinden
öte nasibini almamış. Tokat-Niksar yolu bölünmüş olarak ihale
edilmişti kıymetli arkadaşlar, referandumda 11 kilometre yolun
açılışına AK PARTİ iktidarı 2 bakanını
gönderdi ama bundan ötesi, ilimiz ve ilçemiz bağlanmadı. Tokat- Almus
yolu öyle, kuzey çevre yolumuz öyle, Turhal çevre yolu öyle. Yine
Tokat-Turhal-Zile-Alaca yolu
Arkadaşlar, fotoğrafını
yetiştiremedim ama bir sonraki konuşmamda göstereceğim gibi
parayla yaptığı şantiyesinin binalarını dahi
sökmüş durumda. Doğru, ülkemizi şantiye ve harap hâle çevirdiniz
ama bunlar bitmedikçe bildiğiniz gibi, tüyü bitmemiş yetim hakkı
olan bu ülkenin kaynakları oralarda gömülü duruyor.
Teşekkür ediyorum, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
Anneler Günü münasebetiyle söz isteyen Ankara Milletvekili Nevin
Taşlıçaya aittir.
Buyurun Sayın Taşlıçay. (MHP
sıralarından alkışlar)
3.-
Ankara Milletvekili Nevin Taşlıçayın, Anneler Gününe
ilişkin gündem dışı konuşması
NEVİN TAŞLIÇAY (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; pazar günü
kutlayacağımız Anneler Günü münasebetiyle gündem
dışı söz almış bulunmaktayım.
Türkiyede anne olmanın ciddi
sorumlulukları ve ne yazık ki ciddi sorunları vardır. Anne
ölüm oranında çok önemli ölçüde başarı sağlanmış
olsa da ilk annelik yaşı ilerlemekte, sezaryenle doğum
oranı artmakta ve il bazında tam doğurganlık hızı
1,31lere kadar düşmektedir. Kadın hastalıklarındaki
çeşitlilik artış göstermekte ve anne olma oranında
düşüş yaşanmaktadır. Çalışan annelerin sorunları
her geçen gün daha da artmaktadır.
Sadece bir asır önce temel görevi kendisine
yüklenen ev içi sorumluluklarını yerine getiren kadın,
Türkiyede sanayi atılımıyla sosyal dönüşümün başat
aktörü olarak ekonomik hayatta önemli görevler üstlenmiştir. Oysaki
kadının evdeki sorumluluğu azalmamış, aksine, yükü
daha da artış göstermiştir. Çocukların bakımı ve
evin sorumluluğu kadının üstündeyken bir de buna
kadının evin ekonomisine katkı sağlamak için uzun saatler
çalışması eklenmiştir. Sosyal dönüşüm çok sert olmuş
ve en çok kadınımızı hırpalamıştır.
Bunun üzerine kurulan cümle sayısı ise üzülerek belirtmek isterim ki
çok azdır. Kadının hem anne olması hem de ekonomideki
payının artmasının çeşitli sorunları yanında
getirdiği kabul edilmiş ancak bu sorunların üzerine yeterince
gidilmemiştir. Bize düşen ise tam da bu soruna parmak basmak ve
akılcı çözümler üretmektir. Türkiye ekonomisinin hedeflerine
ulaşması için kadın iş gücünün ekonomiye
katılımının en az 2 katına çıkması bir
zorunluluk olarak önümüzdedir ancak medeniyetimizin temel taşı olan
ailenin bu ekonomik atılıma kurban edilme tehlikesi de
varlığını sürdürmektedir. Bir yandan ailenin temel
direği olan kadın ekonomik hayatta yer alsın derken diğer
yandan kadının anne olma hakkının elinden
alınması problemi önemli bir sosyal gerçeklik olarak
karşımıza çıkmaktadır. Kadının iş
gücüne katılımının artmasını savunurken pratikte,
çeşitli mesleklerde görüldüğü gibi, onları olağan mesai
sürelerinin çok üzerinde çalışmaya mahkûm edersek kadınları
modern köleliğe bizzat sevk etmiş oluruz.
Anlaşılacağı üzere, bu da bizleri çok daha büyük
sorunların bekleyeceğinin habercisidir.
Özel sektörde devam eden eşit işe
eşit ücret alınmasının en önemli sebeplerinden biri hâlâ,
gebelik, anne olmak veya evlilik olarak gösteriliyorsa burada kangren
olmuş bir yaranın varlığı söz konusudur. Annelik ya da
hamilelik iş hayatında elverişsiz durum ya da engel olarak
görülüyorsa bu aşamada sadece yasalarla ön almak mümkün değildir.
Nitekim, bu konuda Meclisimiz elzem yasaları çıkarmış olsa
da kimi zaman özel sektörde bir yöneticinin kimi zamansa kamuda üst düzey bir
bürokratın kadınlarımızın önüne kolayca set
çektiğini de açıkça görebilmekteyiz.
Türkiyede çalışan anne olmak birçok
sorunu da beraberinde getirmektedir. Doğum sonrası işe dönüş
süreci bebeğin bakım sorumluluklarını üstlenecek bir
kişinin aranması sürecini ortaya çıkarmaktadır.
Seçeneklerse, genel itibarıyla, varsa aile büyükleriniz, bir
bakıcı veya kreş olmaktadır. Arayış sürecini anne
ve babanın birlikte ilerlettiği durumlarda dahi psikolojik
açıdan en çok baskıya ve yıpranmaya maruz kalan taraf yine anne
yani kadın olmaktadır. Bakıcının pedagoji
eğitimi, yan yeterlilik gibi niteliklere sahip olması
gerekliliği parasal kaygılar sebebiyle göz ardı edilebiliyor.
Niteliğinin yanı sıra, bakıcının
güvenirliliği sorunsalı da psikolojik yıpranmanın ayrı
bir cephesini oluşturuyor. Kreş konusunda da aynı
arayış ve problemlerin var olmasına ek olarak, kreşlerin
gündeme geldiği haberler ve kreş ücretlerinin yüksekliği
yaşanan huzursuzluğun boyutunu bir üst seviyeye
taşımaktadır. Çocukların okula başlamasıysa yeni
sorunların aile hayatına dâhil olması anlamına geliyor.
Okul bulmak, tercih edilen bir sınıf öğretmenine çocuğunuzu
emanet etmek en büyük hedef oluyor bu dönemde ancak problemler bunlarla da
sınırlı kalmıyor. İlkokullarda hijyen sorunu kabul
edilemeyecek seviyede varlığını sürdürüyor; suçiçeği,
kızamık gibi hastalıklar yeniden gündemdeler; okul
tuvaletlerinin kirliliği çocuklar için kâbus hâline dönüşmüş
durumda, akran zorbalığı sıradanlaşmış ama
adı konulmayan, işaret edilmeyen, üzerine gerektiği kadar
gidilmeyen bir kavram olarak güncelliğini koruyor; siber zorbalık
evimizin içinde ve tüm bunlar annelerin sorumlulukları ve maalesef
sorunlarıdır. Biz bu sorunları aşmadan huzurlu bir aile
ortamı sağlayamayız, dolayısıyla huzurlu bir gelecek
tesis edemeyiz. Çocuğun yaşı ilerledikçe sorunlarınız
da nispeten azalmakla birlikte devam ediyor. Değişen sınav
sistemleri, dünkü adıyla dershaneler, bugünkü adıyla etüt merkezleri
ve özel ders dünyası aynı sorunlar olarak önümüzde duruyor.
Dile getirdiğimiz tüm bu zorlukları
engelli annelerimiz ve çocuğu engelli annelerimiz çok daha üst seviyelerde
yaşamaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NEVİN TAŞLIÇAY (Devamla) Bitiriyorum.
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen, buyurun.
NEVİN TAŞLIÇAY (Devamla) Sayın
milletvekilleri, biz Türkiyedeki tüm sorunlarımızı çözmek için
kadını merkeze almamızın doğru bir başlangıç
olacağını düşünüyoruz. Kadın güçlenirse Türkiye büyür.
Kadının üstlendiği sorumlulukları azaltırsak,
işlerini kolaylaştırırsak Türkiyede pek çok sorunu geride
bırakmış oluruz.
Kadının anne olma hakkını
koruyup ekonomiye katkısını idealize edebilirsek Türkiye için
büyük bir atılımın ilk hamlesini gerçekleştirmiş
oluruz. Yapısal reformları uzakta aramayalım;
kadınlarımızı, annelerimizi odağa almamız,
onların hayatın her alanında aktif hâle kavuşmasına,
aktif bir yapıya kavuşmasına vesile olmamız hem
yaşanan sorunların çözümü noktasında hem de farklı birçok
alanda ülkemize katkı sağlayacaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Hıdırellezimizi geride bıraktık. Türk
dünyası tarafından sevinçle karşılanan ve dilekler
tutularak geçirilen bu Hıdırellezde ben de dileğimi buradan
ifade etmek istiyorum: Kadınlarımızın gelecek, geçim ve
zarar görme kaygısı gütmeden anne olabileceği bir Türkiye
diliyor, başta şehit anneleri olmak üzere tüm annelerimizin Anneler
Gününü kutluyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP, AK
PARTİ ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, şimdi sisteme giren
ilk 15 milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle söz vereceğim. Bu
sözlerin ardından sayın grup başkan vekillerinin söz taleplerini
karşılayacağım.
İlk söz, Sayın Ahmet Akının.
Buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Akının, Balıkesir
Büyükşehir Belediyesinde işten çıkarılan işçilerin
mağduriyetinin giderilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
AHMET AKIN (Balıkesir) Sayın
Başkan, iktidarın 31 Mart seçimi öncesi gönül belediyeciliği
söyleminin koca bir yalan olduğu, 400 işçinin işine son
verilmesiyle ortaya çıktı. Balıkesir Büyükşehir
Belediyesinin ilk icraatlarından biri, ramazan ayının hemen
öncesinde, ekmeğinin peşinde olan işçilerin işine son
vermek oldu. Eylül ayına kadar ilaçlama şirketiyle sözleşmesi
olan Balıkesir Büyükşehir Belediyesi, yönetimi değişir
değişmez sözleşmeyi feshederek işçi kıyımına
neden oldu. Cumhuriyet Halk Partili belediyelerimizi işçi
kıyımı yapmakla suçlayan iktidar partisinin kurmaylarının
dönüp bir aynaya bakmalarını tavsiye ediyorum. 400 işçimizin
ekmeğiyle oynamayın. Kutsal ramazanda kul hakkı yemek vicdana
sığmaz. Bu işçilerimizin mağduriyetinin giderilmesi için derhâl
ama derhâl talimat verilmelidir.
BAŞKAN Sayın Kayışoğlu
2.-
Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlunun, YSKnin
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin
iptali ve yenilenmesi kararı sonrası dilden dile dolaşan
fıkra ile mâniye ilişkin açıklaması
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Teşekkür ediyorum.
Bugünlerde dilden dile bir fıkra, bir de mâni
dolaşıyor; diyorlar ki: Demokrasiyi trene benzetene sormuşlar
Millî irade nedir? demişler, cevap vermiş Seçimi kazanınca
mı, kaybedince mi? demiş.
Yine, mâni sever biri için halkımız bir
mâni uydurmuş; diyorlar ki: Kaynayan kazan taşmaz mı? /
Sandıkları aşmaz mı? / Seçmenin oyunu yok sayan, / Darbeyle
buluşmaz mı? (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Taşkın
3.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, Türkiye ekonomisinin
üretim ve ihracata dayalı büyümesine rekorlar kırarak devam
ettiğine ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Açıklanan nisan ayı ihracat
rakamları, Türkiyenin 2023 hedeflerine emin adımlarla
ilerlediğinin açık bir göstergesidir. Geçtiğimiz ay
itibarıyla ihracatımız bir önceki yılın aynı
ayına göre yüzde 5,4 artarak 15 milyar 273 milyon dolara
ulaşırken ithalatımız yüzde 14,6 azalarak 18,1 milyar
dolara geriledi. Böylece, dış ticaret açığımız
yüzde 57,8 azalarak 2 milyar 831 milyon dolar olarak gerçekleşti.
İhracatımızın ithalatımızı
karşılama oranı geçen yılın nisan ayında yüzde
68,3 iken bu yıl aynı oran yüzde 84,4e yükseldi. Burada, çok önemli
bir gösterge olan ihracatın ithalatı karşılama oranı
da dış finansman ihtiyacımızı azaltmaktadır. Her
zaman söylediğimiz gibi, Türkiye ekonomisi üretim ve ihracata dayalı
büyümesine rekorlar kırarak devam etmektedir diyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Önal
Arkadaşlar, yer değiştiriyorsunuz
sistemi bozuyorsunuz, yerinizde oturun lütfen.
ATİLA SERTEL (İzmir) Sistem bozuk. YSK
konuşmayı iptal etmiş(!)
BAŞKAN Sayın Önal, açıldı,
buyurun.
4.-
Kırıkkale Milletvekili Ahmet Önalın, Makina ve Kimya Endüstrisi
Kurumunda çalışan işçilerin mağduriyetine ve TÜPRAŞ
işçilerini desteklediklerine ilişkin açıklaması
AHMET ÖNAL (Kırıkkale) Tamam
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumunda
çalışan işçi kardeşlerimizin toplu iş
sözleşmeleri şu günlerde masaya yatırılmış
durumda. Alın teriyle çalışan tüm MKE işçilerinin gözü
kulağı bu gelişmelerde. Canları pahasına görev yapan,
bomba ve mermi üreten, millî savunma sanayisini ayakta tutan Makina Kimya
işçilerinin asgari ücretin biraz üzerinde bir maaşla
çalıştığını tüm kamuoyu bilmektedir. Bu kapsamda,
2019 yılı için MK işçilerine hak ettikleri zammı verecek
misiniz; yüksek vergi dilimi altında ezilen, her defasında görmezden
gelinen MK işçilerini yine yok mu sayacaksınız?
Buradan sesleniyoruz: MK işçilerini artık
görmezden gelmeyi bırakın ve analarının ak sütü gibi helal
olan ücret zamlarını verin.
Bununla birlikte, Kırıkkale TÜPRAŞ
rafinerisinde vardiya sistemi ve sözleşme sürelerinin uzatılması
konusunda işveren tarafından getirilen dayatmalara karşı
yaklaşık bir aydır direnen TÜPRAŞ işçilerini
destekliyor, haklı mücadelelerinde yanlarında olduğumuzu
bildiriyoruz, emeğiyle geçinen tüm yurttaşlarımızı
saygıyla selamlıyoruz.
BAŞKAN Sayın Aydın
5.-
Bursa Milletvekili Erkan Aydının, YSKnin İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptali ve
yenilenmesi kararına ilişkin açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
YSKnin demokrasiye darbesi bir yandan adaleti
öldürdü, diğer yandan vicdanları kanattı, siyasetin fay
hatlarını kırdı, her şeye yol açtı ama bu kez
halk suskun değil, korkular aşıldı. Şimdi sanatçı
konuşuyor, iş adamları konuşuyor, kurumlar konuşuyor,
esnaf konuşuyor, vatandaş konuşuyor.
Cumhurbaşkanlığı sarayı baktı ki halk konuşuyor,
şimdi insanlarımızı, sanatçılarımızı
fişlemeye başlamış ve yine aynı baskı yöntemiyle
halkımıza gözdağı vermeye çalışıyorlar. Ne
yapalım? Anayasaya Erdoğan dışında seçimleri kimse
kazanamaz. diye mi yazdıralım? Bunu mu istiyorsunuz? Ama hayır,
kimse susmayacak, bu kez bütün millet korkmadan konuşacak.
BAŞKAN Arkadaşlar, söz talebi
yapmış olduğunuz koltuktan kalkıp yer
değiştirdiğinizde teknik ekibimiz Genel Kurul içerisinde sizi
bulmakta zorlanıyor. Lütfen söz talebinde bulunduğumuz koltuklardan
konuşmaları yapalım.
Sayın Özdemir, buyurun.
6.-
İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, Oturum Başkanı ve TBMM
Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçe Meclis başkan vekilliği
görevinde başarılar dilediğine ve 9 Mayıs Avrupa Gününe
ilişkin açıklaması
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkanım, öncelikle yeni
göreviniz nedeniyle başarılar dilerim size.
İnsanlık tarihinin en önemli
barış projelerinden biri olan Avrupa Birliği bütünleşmesi
fikrinin temellerini oluşturan 9 Mayıs 1950 tarihli Schuman
Deklarasyonunun yarın yıl dönümü ve her 9 Mayıs, Avrupa Günü
olarak kutlanmaktadır.
9 Mayıs, İkinci Dünya Savaşı
sonrasında Avrupa coğrafyasında Bir daha asla. diyenlerin,
toplumları öngörüsüz siyasetçilerin ihtiraslarına kurban etmemeye
kararlı olanların iradesidir; demokrasinin, insan haklarının,
hukukun üstünlüğünün, barışın Avrupasını kurmaya
kararlı insanların haykırışıdır. Oysa resmî
aday ülkesi olduğumuz Avrupa Birliği ilişkilerimizi on yedi
yıldır tek başına yürüten AKP iktidarı döneminde
Türkiye, evrensel Avrupa Birliği değerlerinden hızla
uzaklaşmıştır. İşte, siyasi iktidarın
baskısıyla YSKnin vermiş olduğu hukuktan yoksun kararla
demokrasimize büyük bir darbe indirilmiştir.
Evrensel Avrupa değerleri olan demokrasi,
hukuk, adalet mücadelemize devam edeceğimiz inancıyla tüm
vatandaşlarımızın ve Avrupa vatandaşlarının
9 Mayıs Avrupa Gününü kutluyoruz.
Teşekkürler.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Topal
7.-
Hatay Milletvekili Serkan Topalın, Hatay ilinin İskenderun ilçesinde
şiddete maruz kalan Berfin Özekin tedavi giderlerinin SGK tarafından
karşılanabilmesi için Sağlık Bakanı ile Aile,
Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanının gerekli
talimatları vermesi gerektiğine ilişkin açıklaması
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Ocak ayında Hatayın İskenderun
ilçesinde yaşanan elim bir olay neticesinde şiddete maruz kalan
Berfin Özek adlı 19 yaşındaki bir kardeşimizin yüzünde
meydana gelen yaralanmaların tedavisi, SGK tarafından, estetik
kategorisinde değerlendirildiği gerekçesiyle maalesef
karşılanmıyor.
Şiddete maruz kalmak hiç kimsenin istediği
bir durum olamaz. Şiddeti önlemek devletin görevidir. Şiddet
mağdurunun tedavisini estetik operasyon olarak görmek
haksızlıktır, Anayasamıza aykırıdır.
Sağlık Bakanımıza, Sosyal
Hizmetler Bakanımıza sesleniyorum: Berfin Özek kardeşiminiz
tedavisi için gerekli talimatları verin, mağdur olan bu
kardeşimiz hiç olmazsa tedavi olabilsin. Berfin Özek sizlerden müjdeli
haber bekliyor.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Şeker
8.-
Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, Oturum Başkanı ve TBMM
Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçe Meclis başkan vekilliği
görevinde başarılar dilediğine, İsrail ordusunun Gazzedeki
Anadolu Ajansı ofisini roketlerle hedef almasını
kınadığına ve ramazan ayını tebrik ettiğine
ilişkin açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan; yeni görevinizde başarılar
diliyorum.
Üzerine mazlum kanı bulaşmış
olan ırkçı İsrailin Gazzede Anadolu Ajansına
yaptığı saldırıyı şiddetle
kınıyorum. Bu saldırılar Anadolu Ajansının Filistindeki
İsrail zulmünü dünyaya duyurmasına engel olamayacaktır.
Bugün ramazanın 3üncü günü. Nefis terbiyesinin
ve paylaşmanın manevi hazzını
yaşadığımız, başı rahmet, ortası
mağfiret, sonu cehennemden kurtuluş olan ve rehberimiz Kur'anın
indirildiği ramazan ayının ülkemize ve İslam âlemine
hayırlar getirerek insanlığın hidayete ermesine ve
barışa vesile olmasını Cenab-ı Allahtan niyaz
ediyorum.
Bir kutsi hadis Oruç kalkandır. Biriniz oruçlu
olunca kötü söz söylemesin, bağırıp çağırmasın,
Ben oruçluyum. desin. der.
Birlik ve beraberlik içerisinde, kardeşlik
duygusunu en sıcak şekilde hissettiğimiz orucun sonu Ramazan
Bayramına da kavuşmak dileğiyle, tüm
vatandaşlarımızın ramazanını tebrik ediyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Gürer, buyurun.
9.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, YSKnin İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptali ve
yenilenmesi kararını objektif değerlendirenlerin
anlayamadığına ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
İstanbulda bir kısım sandık kurulunun kanuna
aykırı oluşturulduğu gerekçesiyle İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptali ve
yenilenmesi kararını, objektif değerlendiren hiç kimse
algılayamadı, anlayamadı. Bir zarfa 4 oy konulup
atıldı ve sandık kurulu oluşumu gerekçesiyle içinden bir
tek büyükşehir seçimi için iptal kararı verilmesi açıkça
şapkadan kuş çıkarılmasıdır. Bu kararla
milyonlarca yurttaşın oyu yok sayıldı. Tıpkı
AKPli Yavuzun söyleyip de Söylemedim. dediği Hiçbir şey olmasa
bile kesinlikle bir şeyler oldu ama fark edemedik. şeklindeki
açıklamasına uyacak bir karar verildi. Neymiş? Büyükşehirde
2 partinin oyları birbirine yakınmış. Belediye meclis
üyeliklerinde oylar birbirine daha yakın ama bu konuda bir karar
verilmedi.
23 Haziranda yapılacak olan seçimlerde
İstanbul halkı oylarına sahip çıkacak, bu kere daha güçlü
bir destekle oylarını Ekrem İmamoğlunda birleştirerek
demokrasiye sürülen bu lekeyi temizleyecektir.
Teşekkür ediyorum Başkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özkan
10.-
Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, Oturum Başkanı ve TBMM
Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçe Meclis başkan vekilliği
görevinde başarılar dilediğine, YSKnin İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptali ve
yenilenmesi kararının şüphelerin ortadan kalkması
açısından önemli olduğuna, ramazanışerifi tebrik
ettiğine ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkanım; yeni görevinizde başarılar diliyorum.
İstanbul seçimlerinin yenilenmesi konusunda
YSKnin hukuk temelinde ortaya koyduğu karar ve netice olarak millet iradesine
başvurmak üzere seçime girilecek olunması, oluşan
şüphelerin ve usulsüzlüklerin ortadan kalkması ve toplumsal
vicdanı rahatlatması açısından önemli bir karardır.
Türkiye'nin hukuk gücü, demokrasi gücü bu süreçleri olgunlukla ve sakinlikle
yürütmeye muktedirdir.
Sevgi, paylaşma ve kardeşlik
duygularını hep birlikte idrak ettiğimiz, manevi güzellikleriyle
tüm insanlığı kuşatan mübarek ramazanışerifinizi
tebrik ediyor, huzur ve bereketiyle bizleri bayrama ulaştırmasını
Allahtan niyaz ediyorum. Yaşadığımız bu manevi
günlerin birliğimizi, kardeşliğimizi güçlendirmesini,
paylaşma ve sevgi duygularımızın çoğalmasını
diliyor, bu duygularla Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Biçer Karaca
11.-
Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karacanın, YSKnin İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptali ve
yenilenmesi kararı sonrasında Ekrem İmamoğlu'na sosyal
medyadan destek veren sanatçıların
Cumhurbaşkanlığı Arşiv Daire Başkanı
Muhammet Safi tarafından fişlendiğine ilişkin
açıklaması
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
6 Mayısta YSK aracılığıyla
demokrasimize gerçekleştirilen darbe sonrasında İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Ekrem
İmamoğlu tarafından Artık sanatçılar konuşacak,
iş insanları konuşacak, toplumun her kesimi konuşacak.
açıklaması yapılmıştı. Yapılan
açıklama, anayasal güvence altındaki düşünceyi ifade
özgürlüğünün bir hatırlatmasıydı çünkü toplum maalesef uzun
süredir yarattığınız korku imparatorluğuyla bu
hürriyetinden yoksun bırakılmıştı. Ancak sosyal medya
üzerinden bu açıklama sonrasında düşüncelerini ifade eden
sanatçılarımızın Cumhurbaşkanlığı
Arşiv Daire Başkanı Muhammet Safi tarafından
fişlendiği ve kayıt adı altında bu listenin de
paylaşıldığı bilinmektedir. Anlaşılıyor
ki YSK aracılığıyla milletin iradesine vurduğunuz
darbeyle demokrasi treninden indiniz. Demokrasi ayıbını içine
sindiremeyen sanatçılarımızın sanatçı olmanın
özgürlüğünden aldıkları güçle demokrasi darbesine
karşı seslerini yükseltmeleri ve bu sanatçılarımızla
beraber bu darbeye karşı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Barut
12.-
Adana Milletvekili Ayhan Barutun, Adana, Ankara, Eskişehir, Kayseri,
Manisa, Mersin, Isparta, Yozgat ve Elâzığ illerinde şehir
hastanelerinin hizmete başlamasıyla kapatılan ve
taşınan devlet hastanelerinin arazileri üzerindeki tasarrufun ne
olacağını, devlet hastanesi olarak işlev gören kaç arazinin
bağış olduğunu, hangi illerde ve hangi büyüklükte araziler
bulunduğunu öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
AYHAN BARUT (Adana) Sağlık
Bakanlığı, bir süredir kamu özel iş birliği modeliyle
öncelikle bazı büyükşehirlerden başlayarak şehir
hastaneleri kurdu. Bu kapsamda, Adana, Ankara, Eskişehir, Kayseri, Manisa,
Mersin, Isparta, Yozgat ve Elâzığda şehir hastanelerini hizmete
açtı. Ancak bu illerde kapatılan hastanelerle ilgili bazı
duyumlar almaktayız. Kapatılan, taşınan devlet
hastanelerinin arazilerinin bazılarının zamanın
hayırsever vatandaşları tarafından devlete
bağışlandığı ifade edilmektedir. Bu bağlamda
koşullu satış yaptıkları söylenmektedir.
Koşullarının ise arazinin hastane dışında bir
amaç için kullanılmayacak olduğu, eğer kullanılırsa
vârislerine devrini istedikleri şeklindedir. Bakanlıktan bu
duyumumuza ilişkin bir açıklama bekliyoruz. Örneğin, Ankara
Numune Hastanesinde böyle bir durumun yaşandığı doğru
mudur? Şehir hastanesi açılan hangi ilimizde böyle olaylar
yaşanmaktadır? Ülkemizde devlet hastanesi olarak işlev gören kaç
arazi bağıştır? Hangi illerde ve hangi büyüklükte
arazilerdir? Taşınan hastane arazileri üzerindeki tasarrufunuz ne
olacaktır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Aycan...
13.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, 5-13 Mayıs Trafik
Haftası vesilesiyle vatandaşları trafikte duyarlı olmaya,
saygılı olmaya, sabırlı olmaya davet ettiğine
ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, 5-13 Mayıs Trafik Haftasıdır. Maalesef,
şehrim Kahramanmaraşta ve tüm ülkemizde trafik kazaları ve
trafik kazalarına bağlı ölüm sorunu devam etmektedir. 2018
yılında ölümlü ve yaralanmalı kaza sayısı 216 bindir,
ölüm sayısı ise 3.373tür. Kaza sebeplerine
baktığımızda, yüzde 90 sürücü kusuru, yüzde 7 yaya kusuru
vardır, yol ve araç kusuru ise yüzde 3tür. Yani kaza sebebi insan
faktörüdür ve bu kazaların yüzde 95i önlenebilir sebeplerden
oluşmaktadır. Diğer ülkeler önlemişse biz de önleyebiliriz
diye düşünüyorum, el birliğiyle kazaları önleyelim. Bu nedenle
herkesi trafikte duyarlı olmaya, saygılı olmaya,
sabırlı olmaya davet ediyorum; kazasız trafik diliyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Ceylan...
14.-
Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylanın, YSKnin İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptali ve
yenilenmesi kararına ilişkin açıklaması
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) YSKnin 6 Mayısta
açıkladığı İstanbul Büyükşehir seçimlerinin
yenilenmesi kararı, 16 Nisan referandumundan sonra bir seçimin daha yüksek
yargı eliyle çalınmasından başka bir şey
değildir. Hukukun, adaletin, temiz siyaset ve ekonomik istikrarın tek
bir kişinin şahsi korku ve hırsına bu şekilde feda
edildiği başka bir örnek tarihimizde yoktur. Ülkemizde artık tuz
da kokmuştur! Bu YSK darbesiyle Türk demokrasisi temelinden
dinamitlenmiştir. Artık hukuk fakültelerinde öğrencilere hukuk
yerine masal okutursunuz. Seçim sürecinin kontrolü ve denetimi kendisine ait
olan YSK, bu kararıyla seçimleri güvenli bir şekilde
yürütemediğini itiraf etmiş, Ekrem İmamoğlunun
kazandığı seçimi 82 milyonun gözünün önünde
çalmıştır. Bu tezgâhı İstanbul halkı bozacak ve
her şey çok güzel olacak.
BAŞKAN Sayın Şeker...
15.-
İstanbul Milletvekili Ali Şekerin, Oturum Başkanı ve TBMM
Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin Meclis başkan vekilliği
görevinin hayırlı olmasını dilediğine, Türkiye geneli
demokrasi nöbetlerini diktatörlüğe geçmek için mi tuttuklarını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
ALİ ŞEKER ( İstanbul) Sayın
Başkan, göreviniz hayırlı olsun.
Demokrasi nöbetlerini diktatörlüğe geçmek için
mi tuttuk Türkiye çapında? 6 Mayıs YSK darbesiyle demokrasi
katledildi. Gezide döviz üç kuruş arttı diye kıyameti
koparanlar, bugün, bu İstanbul Büyükşehir Belediyesini kazanan
muhalefete vermemek için, İmamoğluna vermemek için
yaptıkları operasyonla 27 Martta 5,40 olan doları bugün 6,20ye
çıkardılar. Bu 80 kuruşluk artış -Türkiyeye maliyeti-
500 milyar dolar borcun 400 milyar lira daha artmasına yol açtı yani
bir yıllık bütçesi 42 milyar olan İstanbul Büyükşehir
Belediyesini vermemek için on yıllık Büyükşehir Belediyesi
bütçesini bu milletin kesesinden heba ettiniz. Katlettiniz Türkiye'nin
geleceğini, demokrasisini. Yüzde 70 alan dururken yüzde 20 alana mazbata
verdiniz. KHKli seçime girer, kazanamaz. dediniz. Muhalefet seçime girer,
kazanamaz. İstediğimiz kadar kazanırız. diyorsunuz. Bunun
adı diktatörlüktür. Demokrasiyi katletmeyin.
Her şey çok güzel olacak.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, grup
başkan vekillerine söz vereceğim.
Sayın Ağıralioğlu, buyurunuz.
16.-
İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun, İstanbul
Valisi Ali Yerlikaya'nın İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkan Vekili olarak atanmasına ilişkin açıklaması
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ramazana hürmeten
söyleyeceklerimi birazcık yumuşak hâle getirmeye
çalıştım.
Ali Yerlikayanın atanmasıyla ilgili
birkaç şey söyleyeyim. Bürokrasiden siyasete bulaşanların
başına gelen ilk şey, maalesef, eskiden ne söylediği ve ne
söylemediğidir. Beyefendinin daha önce söyleyemediği bir Üsküdar
videosu düştü, ben de yeni gördüm, onu kaçırmışım.
Siyasetçilerin de başına gelir böyle talihsizlikler. Bazen söylemek
istediklerinizi söyleyemezsiniz, diliniz sürçer. Onda çok bizar olmadım,
izledim videoyu. Söyleyememesi problem değil, söyleyememesinden mahcup
olmaması biraz problem. Bir de mahcubiyet duymuyor olmasına
rağmen kendisini alkışlattırmasını
yadırgadım. Bunu nereye bağladım? İstanbul seçimlerinde
beyefendinin atandığı sürecin hissiyatına uygun bir tercih
olmuş bu. Yani hem söyleyememiş, becerememiş hem mahcup
olmamış hem de kendisini alkışlattırmış
videoda. İstanbuldaki yaşadığımız sürece uygun
olmasının sebebi şu: Hem mağlup etmeyi becerememişsiniz
hem mahcup olmamışsınız hem de
aldığınız yanlış kararı
alkışlattırmışsınız. İstanbuldaki
sürece uygun bir aday bulup oraya atadığınız için hepinize
teşekkür ederim; onun için, bunu böyle izah ettim.
Teşekkür ederim.
Genel Kurula saygılarımla.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın grup başkan vekillerimiz, az önce de
zaten, 15 milletvekilinin söz talebi karşılandıktan sonra, söz
talebi olan grup başkan vekillerimizin söz taleplerinin
karşılanacağını ifade etmiştim. Sisteme
giriş yapmazsanız hangi grup başkan vekilimizin söz
istediğini tespit edebilmem mümkün olmuyor. O yüzden bundan sonra mutlaka
sisteme giriş yapmanızı rica ediyorum.
Sayın Akçay, buyurun lütfen.
17.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, memnun olması beklenen demokrasi havarilerinin
YSKnin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı
seçiminin iptali ve yenilenmesi kararını en fazla tartışma
konusu yapmasının dikkat çekici olduğuna ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Yüksek Seçim Kurulunun İstanbul seçimlerini
yenileme kararı üzerinden sürdürülen tartışmalar ve
açıklamalar devam ediyor; yurt dışından ve yurt içinden bir
kısım çevrelerde açıklamalar hakaret, tehdit, iftira ve ajitasyon,
hatta provokasyon çizgisinde yürütülüyor.
Sorunu doğru tanımlayalım:
İstanbul gibi, 8,5 milyon vatandaşımızın seçmen
olduğu bir şehirde bir usulsüzlük ve hukuksuzluk olduğu
açıktır. 31.124 sandığın sadece yüzde 4ünün yeniden
sayıldığı bir durumda 2 aday arasındaki farkın bu
denli büyük azalış göstermesi İstanbul seçiminin üzerine kara
bir gölge düşürmüştür. Bu tablonun mağduru ve mazlumu ise
Sayın Binali Yıldırım ve İstanbul seçmenidir.
Elbette, demokrasilerde 1 oy farkı dahi millî
iradeyi inşa eder ancak 1 oyun bile vicdana, hukuka, kurallara ve ahlaka
aykırı olmaması şartıyla. Şaibe, şüphe ve
usulsüzlükle alınacak bir seçim sonucu hiç kimsenin kabul etmemesi gereken
bir tablodur. Hukuksuz bir demokrasi inşa edilemez. Haksız bir
seçimin kazananı olamaz. Bu nedenle YSK kararından en çok memnun
olması beklenen demokrasi havarilerinin, bu kararı en fazla
tartışma, hakaret konusu yapması dikkat çekicidir.
Türkiye bir hukuk devletidir. Hukukun üstünlüğü
herkes için bağlayıcıdır. Hukukun esası
Anayasadır, kanundur, mevzuattır. Kurumlar bu kuralları
uygular, düzeni, adaleti tesis eder. Hâl böyleyken kurumlara saldırmak ve
yıpratmaya çalışmak doğrudan demokratik hukuk devletini
hedef almaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Akçay,
tamamlayın sözlerinizi.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Kurumları
yıpratmaya çalışmak, adaletin tesis edilmesini engelleme
çabasıdır.
Öte yandan, YSK kararında İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanının kim olacağı
yazmıyor, mazbata birinden alınıp diğerine de verilmiyor.
YSK kararı, millet iradesine yapılan müdahaleyi durdurarak
demokrasinin tam manasıyla ve tereddütsüz tesis edilmesinin önünü
açmıştır. Sözün sahibi Türk milletidir ve İstanbul
seçmenidir. Mesele bu kadar basit, bu kadar açık ve nettir.
Son olarak, YSK kararı sonrası ekonomik
gelişmelere de dikkat etmek gerekiyor. Türkiyeyi ekonomik darboğaza
çekmek isteyen fırsatçılar, döviz kuru üzerinden yürüttüğü
ekonomik operasyonlarla siyasi kumpasa eşlik etmektedirler. Türkiye
ekonomisini hedef alanlara karşı üç maymunu oynayıp
Batıyoruz. çığırtkanlığı yapanlara
karşı duruşumuz net ve tavizsizdir. Millî irade ve ekonomik
istikrar birlik olacak, Türkiye büyüyecek ve güçlenecektir.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Oluç, buyurun.
18.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Şırnak ili
Cizre Belediyesinde polisler tarafından alınan güvenlik önlemlerine,
diğer parti belediyelerinde de benzer uygulamaların yapılıp
yapılmadığını öğrenmek istediğine, belediye
sınırları içindeki güvenliğin nasıl
sağlanacağının kanun ve yönetmeliklerle belirlendiğine
ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli vekiller; dün akşam saatlerinde Cizre ilçemizde,
belediyede ilginç bir şey yaşandı. Polisler tarafından
Cizre Belediyesi önüne x-ray cihazı, polis bariyerleri ve kulübeler
konulmak istendi. Belediye eş başkanlarımız oraya gittiler
ve kendilerine yazılı bir talimat gelmediğini bildirdiler.
Oradaki polis yetkilisiyse gerekçeli bir kararın olduğunu ve bunu
açıklamak zorunda olmadığını ifade etti. Epey uzun bir
zaman sürdü gerginlik, tartışma. Sonunda, belediye eş
başkanı Kaymakam buraya talimat veremez, kanuna aykırı
mı davranıyorsunuz? sorusunu sorduğunda ise ilçe emniyet müdürü
eş başkanımıza Evet, kanuna aykırı
davranıyoruz. dedi ve orada bu durumu protesto eden halka da copla
saldırı yapıldı. Öncelikle, emniyet müdürünün bu tutumunu
ve saldırı yapılmasını elbette ki kınıyoruz.
Daha sonra öğrendik ki bu uygulama Silopi, İdil ve Mardinde de benzer
şekilde tekrarlandı. Yetkililerle gereken görüşmeleri
yaptık.
Şimdi, öncelikle şunu sormak istiyoruz,
birincisi: Adalet ve Kalkınma Partisi, MHP, İYİ PARTİ, CHP
belediyelerinde de benzer uygulamalar yapılıyor mu? Bunun
konuşulması ve düşünülmesi gerekiyor.
İkincisi: Belediyeler Kanununun 3üncü maddesi
ve Belediye Zabıta Yönetmeliği çok açık bir şekilde
belediye sınırları içindeki güvenliğin nasıl
sağlanacağını yazar ve bu, kanunla ve yönetmelikle
belirlenmiş bir durumdur. Buna uygun davranılmıyor.
Kimi, kimden koruyorlar, anlaşılır
bir şey değil. Bizim anlayışımıza göre,
belediyeler halkındır ve halka karşı beton bariyerler,
büyük duvarlar, x-ray cihazları gerekli değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Dolayısıyla bu konunun diğer siyasi partiler tarafından da
dikkate alınması gerektiğini ve hukukun çiğnenmemesi
gerektiğini bir kez daha söylüyoruz. Bu, beton bariyerlerle halkın
belediyelerden uzak kalması anlayışı bizim yerel demokrasi
ve belediyecilik anlayışımızda yoktur ve bunun
uygulanmasını doğru bulmuyoruz. Endişemiz şudur:
İçişleri Bakanlığı bu gidişle, alınacak S400
ya da Patriotlardan bazılarını da bizim belediyelerin önüne
dikmeye kalkışacaktır. Bu yakışık alan bir durum
değildir. Bu konunun özellikle incelenmesi gerektiğini
düşünüyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Özkoç
19.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, YSKnin İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanlığı seçiminin iptali ve yenilenmesi
kararıyla hukuksuzluğa karışmasının ve emirleri
uygulayan kurum hâline gelmesinin ciddi anlamda beka sorunu olduğuna
ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, YSKnin
yaptığı tam kanunsuzluktur. YSK açık açık kendi
içtihatlarına karşı çıkmıştır.
Olağanüstü iptal başvurusuyla ilgili YSKnin kendisinin YSK seçim takvimi
buradadır. YSK seçim takvimi diyor ki: 2 Mart 2019 Cumartesi günü,
sandık kurullarının teşkiline dair ilçe seçim kurulu
kararlarına karşı yapılan itirazın il seçim kurulunca
kesin olarak karara bağlanmasının son günüdür. Bununla ilgili
verdiği bir karar var mı? Var. Hangi karar? Bursa
Mustafakemalpaşa ilçesiyle ilgili tam da bu gerekçeyle bunu reddediyor.
Konu bu kadar açıkken, YSK hukuksuzluğa
karışmışken, YSK kendisini başka yerden gelen emirleri
uygulayan bir kurum hâline getirmişken bunu görmemezlikten gelmek,
işte bu ciddi anlamda beka sorunudur. (CHP sıralarından
alkışlar)
Beka sorunu nedir, bir kere daha söyleyeyim.
Şehitlerin vebalini ve kanını taşıyan kişilerle
oturup ittifak yapmak beka sorunudur. Hukuka saldıran, adaletten kaçan,
rüşvetçilere ve hırsızlara kol kanat geren kişilerle oturup
ittifak yapmak beka sorunudur. Villalara balya balya dolar yığanlar,
kamu arazilerini zimmetine geçirenler ile evdeki paraları
sıfırlayanlarla bir araya gelmek beka sorunudur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen, buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Türklüğü reddeden,
TCyi silen, milliyetçiliği ayaklar altına alanlarla birlikte olmak
beka sorunudur. (CHP sıralarından alkışlar) Ülkeyi ve
milletini düşünüyorsan burada bunlara dikkat edeceksin, kime omuz verdiğine
dikkat edeceksin.
Saygılarımla. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özkan
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Bir dakika Sayın Özkan
Buyurun Sayın Akçay
ERKAN AKÇAY (Manisa) Milliyetçilik ayaklar
altında değildir, milliyetçilik baş tacıdır Sayın
Başkan, kayıtlara geçsin.
BAŞKAN Kayıtlara geçti.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
milliyetçilikle ilgili savunmayı yapan Cumhuriyet Halk Partisidir
İZZET ULVİ YÖNTER (İstanbul)
Milliyetçi Hareket Partisidir. Sen otur yerine!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) -
üzerine
alınanlara buradan bildiririz. Milliyetçiliği ayaklar altına
alanlar ile onların yanında duranlar milliyetçiliği
savunamazlar.
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) Sen hiç
savunamazsın.
RECEP ÖZEL (Isparta) Allah Allah!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Evet savunamazlar. Tank
Palet Fabrikasına baksınlar.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Hiç kimse bize milliyetçilik satmaya
kalkmasın. Programlarına baksınlar. Programlarında
milliyetçiliğin ne olduğu değil de ne olmadığı
sayılıyor. Hiç uzaktan yakından alakaları yok. Kompleksleri
de bundan kaynaklanmaktadır. Zırva tevil götürmez efendim. (CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Evet arkadaşlar, müsaade
ederseniz...
Sayın Özkan...
20.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Meclis çatısı altında
milletten aldıkları yetkiyle görevlerini yerine getirdiklerine,
Nurhayat Altaca Kayışoğlunun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine, FETÖ terör örgütünün bu ülkede
oluşturmak istediği vesayet rejimine asla müsaade etmeyeceklerine
ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün bu kutsal Meclis çatısı altında
görevimizi yaparken sadece ve sadece millete dayanıyoruz ve milletten
aldığımız yetkiyle bu görevi yerine getirmeye
çalışıyoruz. (CHP sıralarından gürültüler)
ATİLA SERTEL (İzmir) YSKye dayanıyorsunuz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Biraz önce Genel
Kurulda, gündem dışı, 60ıncı maddeye göre
yapılan konuşmalar çerçevesinde, bir hezeyan olarak ifade
ettiğini düşündüğüm, Sayın Nurhayat Altaca Kayışoğlunun
bir ifadesini dinledik ve maalesef, bu ifadenin Genel Kurulda bir
kısım milletvekili tarafından da
alkışlandığını gördük. Bakınız, burada
espriyle karışık, maalesef Egemenlik kayıtsız
şartsız milletindir. anlayışına
yakışmayacak, bu kutsal Meclis çatısı altında
yaptığımız görevle tevili kabil olmayacak bir ifade
kullanıldı, dedi ki sayın milletvekili: Yine mâni sever biri
için halkımızın bir mânisi var, diyorlar ki: Kaynayan kazan
taşmaz mı? / Sandıkları aşmaz mı? / Seçmenin
oyunu yok sayan,/ Darbeyle buluşmaz mı? E şimdi soruyorum:
Burada milletin oyunu yok sayan derken bu ülkenin hukuk düzenini... Ve bundan
sonra da bir darbe çığırtkanlığını yapmak
nasıl kabul edilebilir, nasıl bu kutsal Meclis çatısı
altında alkışlanabilir. (CHP sıralarından gürültüler)
ERKAN AYDIN (Bursa) Buradan ekmek çıkmaz!
BAŞKAN Arkadaşlar, sabır lütfen,
sabır.
ATİLA SERTEL (İzmir) YSK darbesi!
BAŞKAN Arkadaşlar, bakın, hepimiz
arkadaşlarımızın, birbirimizin, grup başkan
vekillerinin görüşlerine saygı göstermek ve dinlemek zorundayız,
beğenin ya da beğenmeyin.
Sayın Özkan, buyurun lütfen.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Evet, tevil yollu veya
doğrudan hiçbir milletvekilimizin bir darbe
çığırtkanlığı içerisinde
olmayacağını düşünüyoruz ve sayın milletvekilinden de
bu konuda açıklama bekliyoruz.
Tabii ki Cumhuriyet Halk Partisi grup başkan
vekilinin aynı şekilde millî iradeye, milletten başka hiçbir
güce dayanmayan bir anlayışla bu kutsal Meclis çatısı
altında siyaset yaptıklarının ve bütün milletvekillerimizin
de aynı amaçla bu Mecliste görev yaptığının
bilincindeyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen Sayın
Özkan.
Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Tabii, konumuz
seçimler. Seçimlerle ilgili çok konuşuluyor ancak bu Meclis
çatısı altında hiçbir kimsenin daha evvel darbelerle ilgili bir
referansı kullanmasını da asla kabul etmeyiz. Bugün, 17-25
Aralık darbe süreciyle, çukur terörüyle, 15 Temmuz darbe girişimiyle
subliminal mesajlar vererek FETÖ terör örgütünün bu ülkede oluşturmak
istediği vesayet rejimine de asla müsaade etmeyeceğimizi ifade etmek
istiyorum. Tabii, bu konuşmamda bunları tamamen anlatacak
değiliz, buna vaktimiz de yetmiyor.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) FETÖyü sen
savundun, sen!
ATİLA SERTEL (İzmir)
Avukatıydın sen, sen FETÖyü savundun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ama bizim
verdiğimiz mücadele vesayetle, terör örgütleriyle mücadeledir. Vesayetle
mücadele dediğimizde bunun iş dünyasındaki uzantıları
ve bunun yine maalesef odalar içerisindeki uzantıları dâhildir. Bu
ülkede hukuk ve demokrasiye inanıyorsak hukuku ve demokrasiyi de inşa
eden yine Meclis çatısıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Yeter, kaç dakika daha konuşacak?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Müsaade etmiş
olsaydınız zaten tamamlamış olacaktık.
Kutsal Meclis çatısı altında
yapılan yasal düzenlemelerle Yüksek Seçim Kurulu -ister beğenelim
ister beğenmeyelim- bir karar verdi. Bu karardan sonra tevil yollu bir
darbe çığırtkanlığı millî iradeye,
yaptığımız yasama faaliyetine ve demokrasiye hakarettir,
demokrasiyle tevili mümkün değildir; bunun için Cumhuriyet Halk Partisini
bu ifadelerinden dolayı açıklamaya davet ediyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Değerli milletvekillerimiz, grup
başkan vekilleri zaten parti grupları adına
açıklamalarını yaptıklarında birbirlerine cevap
veriyorlar. Ama bize düşen, mutlak surette yani milletvekillerimizin
yapması gereken, grup başkan vekillerimizin ya da bir diğer
milletvekilimizin söylediği sözleri sakince dinlemek, sonrasında
itiraz etmesi gereken noktalar varsa itirazlarını ortaya
koymaktır. Rica ediyorum, lütfen müdahalelerden vazgeçelim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkoç.
21.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, yaptığı açıklamasında
Nurhayat Altaca Kayışoğlunun açık ve net olarak YSK
darbesinden bahsettiğine ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim, teşekkür
ediyorum.
Grup başkan vekillerinin kendi aralarında
oluşturdukları bazı centilmenlik anlaşmaları
vardır. Birbirimizi eleştiririz. Burada çok değerli, benden de
tecrübeli grup başkan vekillerimiz var. Bazen bunlar gerçekten belli bir
noktada yükselebilir de ama biz birbirimize olan saygımızı asla
kaybetmeyiz. Birbirimizden öğreneceğimiz çok şey var,
öğrenmeye devam edeceğiz. Her gün buna yeni bir şeyi
katıyoruz. Kişiselleştirmek gibi hiçbir gayretimiz de olmaz.
Biz, Türkiye Büyük Millet Meclisinde ülkemizin yasalarının en adil
şekilde çıkarılmasıyla ilgili bize verilen görevleri yerine
getiriyoruz.
Adalet ve Kalkınma Partisinin grup başkan
vekilinden bana bu konuda bir sıkıntı olduğu duyumu gelir
gelmez bu konuşmayı yapan milletvekili arkadaşımı
yanıma çağırdım. O da bana çok açık ve net olarak dedi
ki: Burada bahsettiğim, Cumhuriyet Halk Partisinin bildirgesinde de bahsi
geçen YSK darbesidir
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
burada
bahsettiğim YSK darbesidir. Biz, dün benim
açıkladığım metin dâhil olmak üzere, YSKnin bu
yaptığı şeyin hukuka karşı bir darbe
olduğunu açık olarak ifade ettik. Ben bunun bana
açıklanmasının yeterli olmayacağını, kendisinden
Adalet ve Kalkınma Partisinin grup başkan vekiline de bu
açıklamayı yapmasını rica ettim, gönderdim ama
arkadaşımız, bizim yapacağımız centilmenlik
anlaşmasının dışında, bu konuyu başka bir
yere çekerek Cumhuriyet Halk Partisinin darbelere karşı dimdik duran
tavrına ve tarzına bir çamur atma, bir leke sürme anlayışı
içerisinde hareket etmiştir. Öncelikle bunu kınıyorum. Bu,
doğru bir davranış değildir. Biz birbirimizi
arkamızdan vurmaya çalışmıyoruz, biz birbirimizin
eksiklerini tamamlamaya, millet huzurunda da saygın bir
anlayışla bu görevi yerine getirmeye çalışıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.
Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Arkadaşımızın kastı çok açık ve netti, YSK
darbesinden bahsetmişti.
Bir ikincisi, benim tavrım da açık ve
nettir. Bir kere daha Türkiye Büyük Millet Meclisinin huzurunda söylüyorum:
Darbecilerin ve darbecilere destek verenlerin peşini asla
bırakmayacağız. Genelkurmay Başkanımızı
hapse atıp darbeci generalleri getirenlerin millet karşısında,
hukuk karşısında yargılanmasını
sağlayıp gerekli cezalara çarptırılana kadar mücadelemize
devam edeceğiz. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
22.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine,
sandık başkanlarının isimlerinin Cumhuriyet Halk Partisiyle
nasıl paylaşıldığını ve bir belediye
başkanının sandık başkanına mesaj göndererek
yönlendirmede bulunup bulunmadığını öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Tabii, bu Meclis çatısı altında söz
ve eylemlerimizle demokrasimizin tekâmülünü gerçekleştiriyoruz. Daha iyi
demokrasi ve hukuk devleti istikametinde aldığımız yolu
burada yaptığımız müzakerelere borçluyuz. Tabii burada
stenograflar söylenen bir ifadenin ruhunu ayrı lafzını ayrı
yazmıyorlar, lafzan ne ifade ediliyorsa onu kayıtlara geçiriyorlar ve
tarihe düşülen not da burada sözlü olarak ifade edilen beyanlardır.
Bakınız, sayın milletvekili konuşmasını yaparken
Millet Meclisinin dışında -milletvekili olmayan- pek çok yerden
bana mesajlar geldi. Burada açıkça bir darbe
çığırtkanlığı olduğunu ifade ettiler. (CHP
sıralarından gürültüler)
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Bırak
Allah aşkına ya!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Demek ki
vatandaşlarımız da burada yapılan müzakereleri net bir
şekilde takip ediyor ve bu ifadenin demokrasiyle tevilini makul
görmüyorlar. Biz de bu noktada ifadelerimizi kullandık. Evet, Yüksek Seçim
Kurulu da bir yargısal makamdır. Biraz önce sayın grup
başkan vekili de tarih belirterek sandık başkanlarıyla
ilgili itiraz sürecinin de tamamlandığını ifade etti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Evet, tamamlanacak.
Biliniyor ki bu sandık başkanlarının isimleri o bölgede
seçime giren partilerle paylaşılmıyor. Ancak şurada bir
mesaj var. Bizimle paylaşılmayan sandık
başkanlarının isimleri acaba Cumhuriyet Halk Partisiyle
nasıl paylaşılmış? 28 Martta gönderilen bir mesaj var.
Sandık başkanına doğrudan Cumhuriyet Halk Partisinin bir
ilçe başkanı tarafından gönderiliyor. Ne diyor bakın:
Değerli sandık başkanım, âdeta bir demokrasi şöleni
havasında yaşanmasını temenni ettiğimiz 31 Mart
seçimlerinde aldığınız görev hepimizin geleceği için
son derece önemli. Sağlam bir irade, yüksek adalet bilinci gerektiren bu
görevi hakkıyla yerine getireceğinizden en ufak bir şüphem
yoktur. Sizlere her zaman olduğu gibi güveniyor, görevinizde
başarılar diliyorum.
Saygılarımla.
Mehmet Salih Usta (CHP sıralarından
gürültüler)
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) Ne var
bunda?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakınız, ne
diyorlar? Ne var bunda? diyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özkan, lütfen
toparlayın.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Cumhuriyet Halk Partili
milletvekilleri ne dedi? Ne var bu mesajın içinde? dedi. Yani bir
belediye başkanına sandık başkanının isimlerinin
gönderildiğini kabul ediyorlar, mesajı da kabul ediyorlar.
ATİLA SERTEL (İzmir) İstanbul
halkı cevabını verecek.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Soruyorum: Acaba bir
belediye başkanı sandık başkanının ismini alarak,
ona mesaj göndererek gerçekten orada bir yönlendirmede bulunmuş mudur,
bulunmamış mıdır? (CHP sıralarından gürültüler)
ATİLA SERTEL (İzmir) İstanbul
halkı cevabını verecek.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Özkan.
Arkadaşlar, müsaade eder misiniz?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bize gelmeyen mesaj,
listeler eğer Cumhuriyet Halk Partisine gidiyorsa, burada apaçık,
maalesef, sandık başkanlarının farklı bir amaçla
dizayn edildiği ve bunların da seçime gölge düşürdüğü
açıktır.
ATİLA SERTEL (İzmir) İstanbul
halkı cevabını verecek.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Genel Kurulun dikkatine
sunuyorum.
ATİLA SERTEL (İzmir) İstanbul
halkı gerekli cevabı verecek.
BAŞKAN Arkadaşlar, sayın
milletvekilleri; bakın, dinleyici sıralarında küçük
çocuklarımız var, sizleri izlemeye geldiler.
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) İstanbul
halkının da çocukları var.
BAŞKAN Yani, rica ediyorum sizlerden, lütfen
bir grup başkan vekili ya da bir milletvekili arkadaşımız
konuşurken dinleme sabrını gösterin.
Çocuklar, sizlere de hoş geldiniz diyorum.
Buyurun Sayın Özkoç.
23.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine, YSKnin
139 sayılı Genelgesine ve 6 Mayısta alınan kararın
hukuka karşı darbe olduğuna ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim, öncelikle
teşekkür ediyorum.
Burada Meclisimizi izlemekte olan
çocuklarımıza da sevgiler, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN İyi izlenimlerle gitsinler
buradan.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Evet.
Sayın Başkanım, çok açık olan ifadeler
var. Bakın, Türk Ceza Kanununun 6ncı maddesinin (c)
fıkrasında Kamu görevlisi deyiminden; kamusal faaliyetin
yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli,
süreli veya geçici olarak katılan kişiye kamu görevlisi deniliyor.
Bunu belirtecek olan kişi kimdir? Yüksek Seçim Kurulunun o sandıkta
görevlendirdiği hâkimdir. Hâkim ne yapar? Hâkim, kamu görevlisi konumunda
olan kişiler varsa ilk önce onların görevli sayısının
2 katı kadarını seçer ve çağırır; onların
arasından kurayla seçilir, kurayla bu kişiler görevlendirilir. Peki,
hâkim
Türkiye Cumhuriyetinin hâkimi ve Yüksek Seçim Kuruluna bağlı.
Bu hâkim eğer bunu yaptıktan sonra yeterli derecede görevli
bulamıyorsa, Yüksek Seçim Kurulunun 139 sayılı Genelgesi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Onun da bu konuyla
ilgili madde 10daki paragrafında -buna herkesin dikkat etmesini rica
ediyorum- Üyeliklerin bu şekilde doldurulması mümkün olmazsa,
eksiklikler, ilçe seçim kurulu başkanı tarafından, o çevrede
bulunan ve sandık kurulunda görev verilmesinde sakınca olmayan
kimseler arasından tamamlanır. deniyor yani kamu görevlisi
olması da gerekmiyor. Bunu ben söylemiyorum; bunu, işte, bu genelge
söylüyor, Yüksek Seçim Kurulunun genelgesi söylüyor. Şimdi, bunu
bilmeyeceksiniz ya da bildiğiniz hâlde üstünü örteceksiniz ve farklı
konuşacaksınız. Açık ve net; Yüksek Seçim Kurulu hukuka
aykırı bir karar almıştır. Bunun üzerine ne kadar, ne
söylerseniz söyleyin, 6 Mayısta Yüksek Seçim Kurulunun
aldığı bu kararın hukuka karşı bir darbe
olduğu gerçeğini gizleyemeyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Bizim şimdi yapmak
istediğimiz şu: Arkadaşlar, kimse başka bir şeyden
bahsetmiyor; haktan, hukuktan ve adaletten bahsediyoruz. Hepimiz eğer bu 3
şiarın önünde ve arkasında dimdik durursak Türkiye güçlü bir
ülke olur.
Onun için, burada milletvekilimizin açık ve net
ifadesini çarpıtmaya kalkmak ancak bugüne kadar kendi
yaptıklarınızın üstünü örtmek anlamına gelir ki buna
da kimseyi inandıramazsınız. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
V.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ PARTİ Grubunun, Grup Başkan Vekili İstanbul
Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu tarafından, ihracattan geri
dönen tarım ürünlerimizin geri gönderilmesinin nedenlerinin ve
sonuçlarının araştırılarak aynı sorunların
tekrarlanmaması için gerekli önlemlerin alınması ve iade edilen
tarım ürünlerimizin ne yapıldığının kamuoyu ile
paylaşılması amacıyla 7/5/2019 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 8
Mayıs 2019 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerileri
8/5/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 8/5/2019 Çarşamba günü
(bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Yavuz
Ağıralioğlu
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İstanbul Milletvekili Yavuz
Ağıralioğlu tarafından ihracattan geri dönen tarım
ürünlerimizin geri gönderilmesinin nedenlerinin ve sonuçlarının
araştırılarak aynı sorunların tekrarlanmaması
için gerekli önlemlerin alınması ve iade edilen tarım
ürünlerimizin ne yapıldığının kamuoyuyla
paylaşılması amacıyla 7/5/2019 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 8/5/2019 Çarşamba günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere öneri sahibi İYİ PARTİ Grubu adına Sayın Mehmet
Metanet Çulhaoğlu. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA MEHMET METANET
ÇULHAOĞLU (Adana) Sayın Başkan, öncelikle, sözlerime
başlamadan evvel yeni göreviniz nedeniyle zatıalinizi tebrik ediyor,
size başarılı bir çalışma dönemi diliyorum.
Ayrıca, Türkiye Cumhuriyetinin geleceği
olan, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bizleri izleyen sevgili
çocuklarımızı da saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; ihraç ettiğimiz tarım ürünlerinin tekrar ülkemize
iade edilmesinin nedenlerinin ve sonuçlarının
araştırılması, sonuç itibarıyla yine aynı
sorunlarla karşılaşmamak için alınacak önlemlere ilişkin
olarak tedbirlerin alınması amacıyla İYİ PARTİ
Grubu adına verilen Meclis araştırması açılması
hususunda söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; on yedi yıllık AK PARTİ iktidarında 82
milyon vatandaşımız, özellikle tarım sektöründeki
çiftçilerimiz için sürdürülebilir bir millî tarım politikası ortaya
konulmadığı için hâlâ ithalata devam etmekteyiz; samanı
bile ithal ettik. Çay, patates, soğan, pirinç, pamuk ithal ettik. Müslüman
Türk milletinin yemesi için Sırbistandan, Bulgaristandan, Fransadan,
Ukraynadan ve birçok ülkeden canlı hayvan ve hazır et ithal ettik.
Kanadaya tohumunu sattığımız mercimeği bu ülkeden
ithal ettik. Azerbaycandan, Suriyeden, İrandan, Özbekistandan,
Mısırdan, Kazakistandan, Rusyadan, Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinden, Bulgaristandan ve Iraktan soğan ithal ettik
arkadaşlar, soğan.
Yerli tohumu yasaklayarak güzel ülkemize
İsrailden aldığınız ne idiği belirsiz
tohumları sizler ektirmediniz mi? Buğday ambarı diye tabir
ettiğimiz ülkemizde buğday ithal edecek duruma düştük.
Topraklarımızı koruyoruz ve gıdada GDOya geçit yok.
denildi, 2002-2018 yılları arasında 3,4 milyon hektar alan
tarım dışı kaldı, ekilmekten vazgeçildi.
Neredeyse tarım sektöründeki her şeyi
ithal ederken ihraç ettiğimiz tarım ürünlerimizde, özellikle de
meyve, sebze ihracatında hayal kırıklığı
yaşamaktayız. Daha yeni, 2019 Martta Ukraynaya
yaptığımız 38 ton domates ihracatı ülkemize geri iade
edilmiş; gerekçesi, Güney Afrika güvesine rastlanmış. Rusyaya
20,8 ton çilek ihraç etmişiz, ülkemize geri iade edilmiş; gerekçesi
hep aynı, hep aynı. Yok çiçek tripsi, yok domates güvesi, yok
klorpirifos zehri, kükürtdioksit gibi zararlı kimyasallara
rastlandı denilerek ihraç edilen meyve ve sebzeler geri iade ediliyor.
Peki, bu ürünler ülkemize iade edildikten sonra
neler oluyor? İşte burası çok önemli değerli
milletvekilleri. Yurt dışındaki insanların yemeyip insan
sağlığına zararlı olduğu için iade edilen meyve
ve sebzelerin imha edilmesi ve tutanaklarla bunların tespiti
gerekmektedir. Tarım ve Orman Bakanlığının bunu resmî
web sitesinden duyurması gerekiyor. Yoksa iç piyasada satışa
çıkarılarak vatandaşlarımıza yediriliyor mu?
Bunların çok iyi araştırılması gerekiyor.
Bu nedenle İYİ PARTİ olarak,
ihracattan geri dönen tarım ürünlerinin geri gönderilmesinin nedenlerinin
ve sonuçlarının araştırılması ve sorunların
tekrarlanmaması için gerekli önlemlerin alınması ve iade edilen
ürünlerimizin ne yapıldığının kamuoyuyla
paylaşılması amacıyla Anayasanın 98inci, İç
Tüzükün 104 ve 105inci maddeleri gereğince Meclis
araştırması açılmasını arz ediyoruz.
Değerli milletvekilleri, değerli
arkadaşlar; ağırlıklı olarak Çukurova, Harran ve
Menderes Ovalarında pamuk üretimi yapılmaktadır. Pamuk eken
çiftçilerimiz, bölge ve illere göre dekar başına 600-700 kilogram
verim alan yerlerde Bakanlığın tarım
teşkilatlarının belirlediği rakamlara göre müstahsil
makbuzu keserek dosyasını teslim ediyor ve prim alıyordu. Bu
yıl dekar başına 500-550 kilogramdan fazlasına ürün primi
verilmeyeceği yönünde karar alındığını, bunun
üreticinin yüzde 30 civarında gelir kaybına neden
olacağını ve bu konunun ivedi olarak ele alınarak
mağduriyetlerin giderilmesi gerektiğini ifade ediyorum.
Adana ve çevre illerde aşırı
yağış ve dolu, sebze ekilen tarlalarda, seralarda, portakal
bahçelerinde, buğdayda büyük zararlara neden olmuştur. TARSİM
sigortası olmayan çiftçilerimiz mağdur olmuş. Tarım
Bakanlığı yetkililerinin hızlı bir şekilde hasar
tespiti yaparak çiftçilerimizin mağduriyetlerinin bir an önce
giderilmesini arz ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ
PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Rıdvan Turan konuşacaktır. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA RIDVAN TURAN (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sevgili çocuklar, sizleri de sevgiyle
kucaklıyorum, yanaklarınızdan öpüyorum, hoş geldiniz.
Bu tarımsal ihracatın geri, dönmesi
meselesi, bizim kadim meselelerimizden bir tanesi. Fi tarihinden beri,
özellikle Rusya başta olmak üzere oraya gönderilen tarım ürünleri,
içerisindeki toksik kimyasallar sebebiyle geri gönderiliyor. Şimdiye kadar
herhâlde hiç kimse şunu söyleyemez: Ya, falanca gazetede bir haber
çıktı, dışarıdan gelen ve tüketilmesi insan sağlığına
zararlı olan bu nevi tarım ürünleri Konya Ovasında
toplandı, ateşe verilip yakıldı. Arkadaşlar,
gerçeği konuşmakta fayda var. Bu tarım ürünleri iç pazarda
tüketiliyor. Yani uluslararası alandan çeşitli sebeplerle -başta
insan sağlığına zararlı olmak üzere- geri dönmüş
olan ve şu anda gündemimiz olan çilek ve domates gibi tarım ürünleri
ne yazık ki sessiz sedasız iç pazara sunuluyor ve iç pazarda bunlar
tüketiliyor.
Peki, bu tüketim sonucunda nelerle karşı
karşıya kalıyoruz? Tarımsal kimyasalların insan
vücuduna çok farklı etkileri var. Kimi toksik özellik gösterir, örneğin
kanser gibi hastalıklara yol açar, kimi de yetişme çağında
olan çocukların hormonlarını taklit eder, hormonları yerine
geçer ve bu sayede, örneğin kız çocuklarında çok erken
yaşlarda ergenliğe ulaşmak gibi problemli durumlar ortaya
çıkarır. Dünyanın pek çok yerinde devletler bu sebeple çok ciddi
denetim mekanizmaları oluşturmuşlardır ama bizim
memlekette, yalnızca dışarıya gönderdiğimiz için
söylemiyorum, aynı zamanda kendi içimizde de bu denetim mekanizmaları
oldukça zayıf.
Bakın, Sağlık
Bakanlığının çok iyi yaptığı bir şey
vardı geçtiğimiz dönemlerde. Bir araştırma planlandı,
bu araştırma içerisinde çok sayıda bilim insanı Türkiyede
tarımsal ürünlerdeki toksik kimyasalları analiz etti. Bunların
içerisinde çalışanlardan biri de Sevgili Bülent
Şıktı. Fakat tarım ürünlerinde çok yüksek miktarda toksik
madde bulunmuş olmasına rağmen Sağlık
Bakanlığı bunları açıklamadı. Kim
açıkladı? Bülent Şık açıkladı. Bülent
Şıkın bu açıklaması sonucunda da Sağlık
Bakanlığı tarafından Sen bunu nasıl
açıklarsın? diye on iki yıla kadar hapsini isteyen biçimde ceza
isteminde bulunuldu.
Şimdi, Türkiyede tarım alanında pek
çok problem var, bunlar problemlerin satır başları. Bunlar
yokmuş gibi yine üstten, yine üreticiyi görmeden, yine temel sorunun
örgütlenme sorunu olduğunu görmeden, yine uluslararası tarım
tekellerinin Türkiyedeki tarımı kendi ihtiyaçları ve
çıkarları doğrultusunda yönlendirdiğini görmeden şimdi
de Tarımda Millî Birlik Projesi diye bir şey ortaya
çıkardılar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
RIDVAN TURAN (Devamla) Arkadaşlar, ne yerli
bir tarafı var ne Türkiye tarımını kurtaracak bir
tarafı var. Eskiden Bakanlığa bağlı olan tarım,
ne yazık ki uluslararası alanla ilişki içerisinde olan üç
beş tane tarım tekeli tarafından yönetilecek. Deyim yerindeyse
bir çeşit Tarım Bakanlığının
şirketleşmesine doğru adım adım gidiyoruz. Bu sebeple
bu konuda ivedi adımların, ciddi adımların
atılması gerekli. Toksik maddeleri içeren besinlerin yalnızca
ihracatı meselesi değil, aynı zamanda iç pazarda da
tüketilmesinin artık engellenmesi gerekir.
Son olarak da şunu söyleyeyim, Grup Başkan
Vekilimiz Sayın Oluç bahsetti: Cizre ve Silopi başta olmak üzere
belediyelerimize yönelik iki günden beri anlam veremediğimiz bir
saldırı dalgası var. Gecenin kör saatinde polis, inzibat
gelmiş, her tarafı bariyerlerle kapatmış, polisleri
dizmiş. Neymiş? Bizi koruyacaklarmış. Bizim kimseden bir
koruma talebimiz falan yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
RIDVAN TURAN (Devamla) Eğer belediye
faaliyetlerine tasallut etmekse, yeni bir kayyum zihniyetini buraya kaim
kılmaksa, bununla kimse uğraşmasın, belediyelerimizi sonuna
kadar savunacağımızı buradan ilan etmek istiyorum.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Ayhan Barut. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA AYHAN BARUT (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ PARTİnin ihraç
edilen tarım ürünlerimizin ilaç kalıntısı, haşere ve
çeşitli siyasi sebeplerle iade edilmesi nedeniyle verdiği Meclis
araştırması önergesi üzerine söz almış
bulunmaktayım.
Konuma geçmeden önce, İstanbulda
sandığa yansıyan halk iradesine YSK eliyle darbe
vurulmasını, demokrasi ve hukukun ayaklar altına alınmasını
kınıyoruz. 23 Haziranda halkımız bu hak gaspına tekrar
dur diyecektir. İnanıyoruz ki memleketimizde her şey çok güzel
olacak.
Ekonomik ve siyasi krizle
birlikle tarımsal üretim maliyetleri sürekli yükseliyor ama ne hikmetse
çiftçinin ürünü para etmiyor, ürettiğinden kazanamıyor;
tüketicilerimiz ise ne yazık ki ucuz ürün bulamıyor. Sorunların
çözümü için acilen maliyetlerin düşürülmesi, üretim ve üretenin
desteklenmesi gerekiyor.
Üretimin artması ve
üreticinin kazanması için en önemli yollardan biri de tarımsal
ürünlerde ihracata ağırlık verilmesidir. Ancak, ne yazık ki
son yıllarda Rusya, Ukrayna ve Avrupanın çeşitli ülkelerine
ihraç ettiğimiz domates, narenciye, çilek gibi tarım ürünlerimiz gerek
zirai ilaç kalıntısı gerek tarım haşeresi ve gerekse
de siyasi sebeplerle geri çevriliyor. Zirai ilaç kullanılırsa
Kalıntı çıktı. deniliyor,
kullanılmadığında da Yok edemediğiniz tehlikeli
tarım haşereleri var. deniliyor. Geçen yıl, narenciyede Akdeniz
meyve sineği zararlısı, domateste güve, çilekte trips gerekçe
gösterilerek laboratuvar incelemelerinde ilaç kalıntısı
bulunarak ülkemizin siyasi ilişkileriyle bağlantılı siyasal
gerekçelerle ürünlerimiz geri gönderildi ama burada olan çiftçimize oluyor ve
ihracatçıya oluyor. Çiftçimiz mağdur olurken ülke ekonomisi de büyük
zarar görüyor. Avrupa Birliğinin zirai mücadelede yasaklama listesine
koyduğu ilaçları hemen yasaklıyoruz. Onların
kullandığı ilaçları kullanamıyoruz ya da yerine
yenisini, çözüm getirecek öneriyi sunamıyoruz. Örneğin, aynı
iklim koşullarına sahip olduğumuz İspanyanın
kullandığı ilaçları kullanamıyoruz. Tarımsal
üretimin sürdürülebilirliği ve güvenliği açısından gerek
biyolojik gerekse de zirai mücadele yöntemlerinin etkin bir biçimde
kullanılması gerekiyor. Her ilaç ve gübre bayisinde mutlak suretle
işin ehli olan bir ziraat mühendisinin istihdam edilmesi gerekiyor.
Tarım alanlarımızı ve çevreyi koruyup gözetirken diğer
yandan da tarımsal üretim ve üreticinin zarar görmemesi ve bu uygulamaların
hızla yaşama geçirilmesi gerekiyor. Bu görev Tarım ve Orman
Bakanlığına düşüyor. Tarımsal Araştırmalar
Genel Müdürlüğünün çevre, tarım ve insan
sağlığını gözeterek güvenli alternatif çözümler
üreterek bütün yeni uygulamalara girişmesi, zirai ilaçların
ruhsatlarının ve dozlarının da güncellenmesi gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
lütfen.
AYHAN BARUT (Devamla) Öte yandan, tarımsal
üretimi, çiftçiyi ve ihracatçıyı desteklemek yerine, soğandan
patatese, ayçiçeğinden domatese; buğdaydan mısıra,
pamuğa, samana; etten süte kadar sıfır gümrük vergileriyle
tarımsal ürünler ithalat ediliyor. Türkiye ne yazık ki tarımda
net ithalatçı ve ithalat cenneti hâline gelmiştir. Çiftçimiz ve zarar
gören ekonomimiz ithal edilen ürünler nedeniyle, ithalata dayalı
tarım politikaları nedeniyle mağdurdur. Özellikle
geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle 30
Hazirana kadar sıfır gümrükle 100 bin ton ayçiçeği ithalatı
yapılabilecektir. Özellikle hasat zamanına denk gelen bu ithalat
bizleri düşündürmektedir ve üreticimizi tarımdan
uzaklaştırmaktadır. Unutulmasın ki Türkiye ancak üretim
odaklı bir ekonomi modeliyle kalkınabilir.
İnsanımızın huzur ve refaha erişmesi, üreticimizin
yüzünün gülmesi için el birliğiyle çalışmamız gerekir
diyorum.
Saygılarımı sunuyor, teşekkür
ediyorum. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Yunus Kılıç, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA YUNUS KILIÇ (Kars)
Sayın Başkanım, öncelikle yeni görevinizi tebrik ediyorum,
başarılar diliyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri,
saygıdeğer arkadaşlar; Türkiye yılda 50-60 milyon tonun
üzerinde sebze ve meyve üretiyor ve bunun yaklaşık olarak 4 milyon
500 bin tonunu, 5 milyon tonunu da ihraç ediyor ve bu arada da Türkiye'de yine
bütün dünyada olduğu gibi yaklaşık 500 etken maddede 2.500ün
üzerinde tarımsal mücadelede kimyasal ilaç kullanılıyor.
Dolayısıyla bu kadar büyük bir alanda yurt dışına
giden ürünlerimizden de elbette geri dönenler oluyor. Bunların ne kadar
olduğuna, hangi oranlarda kabul edilip edilemeyeceğine bakmamız
lazım öncelikle. Bu 4,5 milyon ton ihracat içerisinde arkadaşlar,
geriye dönen oran sadece dört yüzde 1, dört yüz ellide 1 yani yüzde 0,20nin
daha altında bir ürün dönüşü oluyor. Konuşmacıların özellikle
kaygı duydukları, haklı olarak kaygı duydukları bir
alana da cevap vermek lazım: Dönen ürünler ne oluyor?
Arkadaşlar, bazen ürünlerde random rastgele
muayene yöntemleri vardır. Bütün ürünlerde, bütün partilerde denetim
yapmak mümkün müdür? Yapılabilir ama maliyetlidir. Her ürünün, her
numunenin aşağı yukarı ihracatçı firmaya 700 euroluk
bir maliyeti yani bugünkü Türk parasıyla 5 bin liralık bir maliyeti
var. Dolayısıyla bazı ürünlerde dünyanın da kabul
ettiği ve dünyada da uygulanan şekliyle rastgele numune
alınır. Yaklaşık olarak bu yüzde 20 civarındadır.
Dolayısıyla yüzde 80ine, dünyanın da kabul ettiği bir
sistem içerisinde her zaman bakamayabiliyorsunuz. Siz üreticinizi, ilaç
kullananınızı, kimyasal mücadele yapanınızı ne
kadar eğitirseniz eğitin, bunların içerisinden bu bilgiye,
donanıma, tecrübeye, hatta hassasiyete uymayacak insanlar
çıkacaktır, 80 milyonluk bir ülkede yaşıyoruz biz.
Türkiyede bütün prosedürler yönetmeliklere uygun
bir şekilde yapılıyor. Ruhsatlandırmaları Gıda ve
Kontrol Genel Müdürlüğü yapıyor. İhracattan geri dönen ürünlerin
-ülkemize daha girmeden- ihraç edildiği ülkede birtakım analizleri
yeniden yapılıyor karantina etmenleri yönünden ve ilaç
kalıntıları yönünden. Eğer sıkıntılı
bir hâl varsa gümrük anlaşmalarımız itibarıyla oralarda
imha ediliyor veyahut da bazı ürünler, dünyada daha yüksek kriterleri
kabul eden başka ülkelere ihraç ediliyor.
O yüzden, bizim ülkemizin de kendi kriterleri var ve
bu ürünlerden bizim ülkemizdeki kriterlere uygun olmayanlar asla toplumun tüketimine
sunulmuyor. Bu konuda bütün milletvekillerinin duyarlılığı
önemli ama bilmeleri gereken, bunların tamamı dikkatli bir
şekilde yapılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
YUNUS KILIÇ ( Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
İYİ PARTİli bir
konuşmacımız buğday ithalatı dedi. Arkadaşlar,
Türkiye buğday konusunda, özellikle tohum konusunda ithalatçı
değil ihracatçı bir ülkedir. Aldığından fazlasını
un olarak, irmik olarak ve bisküvi olarak katma değerleri yüksek
çeşitli ürünler şeklinde satmaktadır.
Yıl sonunda şuna bakmamız lazım
hepimizin: İhracatımız nedir, ithalatımız nedir? Bizim
yıllık cari dengeye katkı olsun diye tarım ürünlerinde 5
milyar dolarlık bir fazlamız vardır yani ihracatı ithalatından
fazla olan bir ülkeyiz.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) İthalat
var mı yok mu, ithalat?
BAŞKAN Sayın Gürer, lütfen
YUNUS KILIÇ (Devamla) O yüzden, sayın milletvekillerinin
her çıktıklarında bu gerçeği bilmeden
konuşmalarına da bir anlam veremediğimi ifade etmek isterim.
Tohumda da böyledir. Türkiye bugün 1 milyon ton
sertifikalı tohum üretmektedir. AK PARTİnin hükûmet olduğu 2002
yılında bunun toplam miktarı sadece 65 bin tondu
arkadaşlar. Bugün 1 milyon ton ve ihracatımızın
ithalatı karşılama oranı yüzde 80lere
ulaşmıştır ekonomik açıdan. O yüzden, bu manada da
milletvekillerimizin bu bilgiyi tekrar alıp kullanmalarını,
doğru olarak kullanmalarını istirham ediyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Gümrüğü
niye sıfırlıyorsunuz, onu anlat.
BAŞKAN Sayın Gürer, lütfen,
konuşacak bir şeyiniz varsa söz isteyin, vermeyeyim ben de (!)
İYİ PARTİ grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.-
HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Mersin Milletvekili Fatma Kurtulan ve
Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından, YSK'nin 31 Mart İstanbul seçimlerine dair 6 Mayıs
2019 tarihli iptal kararına gerekçe olan iddiaların tüm
boyutlarıyla araştırılması amacıyla 8/5/2019
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 8 Mayıs 2019 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerileri
8/5/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 8/5/2019 Çarşamba günü
(bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
8 Mayıs 2019 tarihinde Mersin Milletvekili Grup
Başkan Vekili Fatma Kurtulan ve İstanbul Milletvekili Grup
Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından verilen 2281 grup
numaralı YSK'nin 31 Mart İstanbul seçimlerine dair 6 Mayıs 2019
tarihli iptal kararına gerekçe olan iddiaların tüm boyutlarıyla
araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 8/5/2019 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere öneri sahibi Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Sayın Gülüstan Kılıç Koçyiğit.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; YSKnin 31 Martta yapılan İstanbul yerel seçimlerini
6 Mayıs tarihindeki iptal gerekçesinin bütün yönleriyle
araştırılmasını istiyoruz. Ben bunları biraz
detaylandırmaya çalışayım.
En son söyleyeceğimi en baştan söylemek
istiyorum: Bu 6 Mayıstaki YSK kararının aslında 15 Temmuz
darbe kalkışmasından bir farkı olmadığını,
bu 15 Temmuz darbe kalkışmasının askerî yöntemlerle,
askerler tarafından yapıldığını ama 6
Mayıstaki darbeninse araçsallaştırılmış YSK
eliyle yapıldığını ifade etmemiz gerekiyor.
Fakat 6 Mayıs darbesine gelmeden önce yine
başka bir darbe yapıldı ki bizce aslında Türkiye kamuoyunun
oradaki sessizliği, orada feveran çıkarmaması 6 Mayıs
darbesinin de taşlarını döşedi. Neydi o? O da HDPli
seçilmiş belediye başkanlarına, belediye meclis üyelerine, il
genel meclis üyelerine KHKli oldukları için mazbatalarının
verilmemesi ve mazbataların seçimi kaybedene -ve bunların hepsi
AKPlidir- verilmesiydi. Evet, bizce bu, seçmen iradesine; sürekli vurgulanan,
sürekli bir şemsiye, bir örtü görevi gören millî iradeye kastetmekti,
millî iradenin baltalanmasıydı ve bu anlamda da AKP ne yazık ki
bütün bu sürecin taşlarını kendisi bizatihi örmüştür.
Örneğin ne yapmıştır? AKPnin adayları YSKye, il ve
ilçe seçim kurullarına başvurarak bizim adaylarımızın
KHKli olduklarını ve bu nedenle de seçilme ehliyetine sahip olmadıklarını
ifade ederek aslında YSKnin bu kararı almasının önünü
açmıştır ve ne yazık ki hukuk tarihine, demokrasi tarihine
bir kara leke yine AKP eliyle, YSK aracılığıyla düşürülmüştür
değerli arkadaşlar.
Bakın, 31 Mart tarihi ile 6 Mayıs
tarihleri arasında yaşadığımız sürecin bütünü
hukuksuzluklarla doludur ve bu hukuksuzluklar sadece seçim gününü ve seçim
sonrasını değil aslında seçim öncesini de
kapsamıştır. Tabii burada, beş dakikalık süre
içerisinde bunların hepsini söylemek mümkün değil ama
birkaçını hatırlatmak gerekiyor.
YSK üyelerinin görevlerinin uzatılması,
özellikle bölge illerinde seçmen taşınması,
birleştirilmesi, olmayan hayalî adreslerde seçmenlerin gösterilmesi,
KHKli seçilmişlere pusulada adı yazılmasına rağmen,
daha öncesinde Siz seçme yeterliliğine, seçilme yeterliliğine sahip
değilsiniz. denmemesine rağmen, 24 Haziran kararı YSKnin kendi
kararı olmasına rağmen bunların seçilemeyeceklerine dair
kararı, yine YSKnin 2 üyesinin AKPnin başvurusuyla KHKlilerin
seçme hakkının dahi olmayacağına dair beyanları,
görüşleri; bunların her biri demokrasi tarihine bir kara leke olarak
düşmüştür.
Sadece bununla da sınırlı değil
değerli arkadaşlar. Bakın, HDPnin yaptığı hiçbir
itiraz kabul edilmemiştir ama AKPnin neredeyse bütün itirazları
kabul edilmiştir. Birkaç istisna kabul edilmeyenleri YSKnin
tarafsızlığının göstergesi olarak da burada kimse
sunmasın çünkü öyle gerekçeler sunmuşsunuz ki ne yazık ki sizin
bir siyasi aparatınıza, seçim işleri müdürlüğünüze
dönmüş olan YSK bile bazı taleplerinize cevap
olamamıştır ya da onları onaylayamamıştır.
Değerli arkadaşlar, henüz itiraz süreci
bitmeden mülki idare amirlerinin AKPli belediye başkanlarını
tebriğe gitmesi ve bunu kendi resmî sitelerinde yani valilik sitelerinde
duyurmuş olması yine bir hukuksuzluğun, seçim
kurullarının baskı altına
alındığının genel göstergesidir.
Tabii bunlar saymakla bitmez. Örneğin
Malazgirtte sadece 3 oy farkla seçimi almanıza rağmen yüzlerce
başvurumuzu niye reddettiğinizin tek bir hukuki
karşılığı var mıdır? Yoktur. Aynı ilçe
seçim kurulu, aynı il seçim kurulu bizim itirazımızı
reddederken AKPnin Kızılağaç beldesine yönelik
yaptığı itirazı da kabul etmiştir değerli
arkadaşlar.
Şimdi, buradan söyleyelim: Demokrasiye
kastedilmiştir. Sürekli atıfta bulunduğunuz kamu vicdanı
yaralanmamıştır, parçalanmıştır,
dağlanmıştır. Ortada bir kamu vicdanı neredeyse
yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Tamamlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Ve bu anlamda bütün bu kötülüklerin mimarı olarak, bütün bu hukuksuz
sürecin yürütücüleri olarak sizden en azından biraz da olsa
utanmanızı ve gerçekten bu ülke adına biraz da olsa hicap
duymanızı istiyoruz.
Biz, yeni bir 7 Haziran ve 1 Kasım süreci
arasına tanıklık etmekteyiz. 7 Haziranda sizi iktidardan, AKPyi
iktidardan düşüren Kürtler ve HDP, o günkü iktidarın hedefiydiler.
Bugün bu hedef genişlemiştir ve yeni karşıtlıklar
oluşmuştur değerli arkadaşlar. Onun için buradan bir kez
daha uyarıyoruz: 7 Haziran ile 1 Kasım arasındaki süreçte
yaşanan bütün hukuksuzlukların tekrar yenilenmesinin müsebbibi AKP
olacaktır. Bu saatten sonra kimin tırnağı taşa
değse bunun sorumlusu AKPdir, olabilecek her türlü toplumsal olayın
müsebbibi AKPdir ve buna karşı da toplumsal muhalefetin, toplumsal
güçlerin yan yana gelerek, birlikte mücadele ederek tutum alması
gerekiyor. Son olarak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Başkanım, bitiriyorum.
BAŞKAN Bitirin lütfen.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Bu anlamda, dünden beri, dün geceden beri belediyelerimize dönük, yapmaya
çalıştığınız provokatif bütün girişimleri
kınadığımızı buradan bir kez daha ifade etmeye
çalışıyoruz. Hiçbir yetkiniz olmadan sürekli toplumu tahrik
eden, Kürt halkının ve HDPnin iradesini yok saymaya
çalışan tutumlardan da geri durmanızı bir kez daha ifade
etmemiz gerekiyor.
Sürekli bizim belediyelerin Kandile para
gönderdiğini söyleyip manipülasyon yapıyordunuz. Kayyum
raporları çıktı, görüyoruz ki sabah akşam yemişsiniz
de yemişsiniz. Baklava yemişsiniz, yetmemiş; çerez
yemişsiniz, yetmemiş; kadayıf yemişsiniz, yemek
yemişsiniz. Biz de söylüyoruz: Yiyin efendiler, yiyin; aksırıncaya,
tıksırıncaya kadar yiyin. Halkın ekmeğini
yediğiniz her lokması zehir zıkkım olsun. Haksız yere
kursağınızdan geçen, o kursaktan geçmeye tanıklık
edenlere, yol verenlere zehir zıkkım olsun diyorum.
Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
(HDP sıralarından alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özkan
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
24.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Muş Milletvekili Gülüstan
Kılıç Koçyiğitin HDP grup önerisi üzerinde HDP Grubu adına
yaptğı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tabii, ağır sataşmalarla grubumuza
hakaretler yağdırdı, bunlara cevap vermek istemiyorum,
tamamını reddediyoruz. Grubumuz adına yapılacak
konuşmada sayın milletvekilimiz ifade edecekler ancak ortada
demokratik hukuk düzenine ilişkin bir saldırı varsa bunu bir
kenara bırakamayız. Zira bugün burada bizi bir arada tutan tek bir
değer vardır, o da demokratik hukuk düzenimizdir.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Hangi hukuk?
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Hangisi?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Yüksek Seçim Kurulunun
verdiği kararı 15 Temmuz darbesiyle eşleştirmek,
apaçık bir hezeyandır ve maalesef, bu ülkenin birliğine,
beraberliğine, kardeşliğine hakarettir. Bugün ikincisi oldu,
ilkine hadi dedik ki Hezeyandır. Ancak bu üst üste oluyorsa millî
iradeye, demokratik hukuk düzenimize ilişkin saldırılarla, 250
vatandaşımızın şehit olduğu darbe
teşebbüsüyle eğer eşleştirmeye yelteniliyorsa burada bu,
milletin istiklaline ve istikbaline bir müdahaledir, beka mücadelesi dediğimiz
tam da budur.
Reddettiğimizi ifade ediyor, yeniden Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Oluç, buyurun, bir şey
mi
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Hezeyan
demiştir Sayın Grup Başkan Vekili,
konuşmacımızın söylediği hakkında. Sataşma
vardır, cevap vermek istiyoruz.
BAŞKAN Bu hezeyan bir sataşma
değildir.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Çok açık
sataşmadır Sayın Başkan.
BAŞKAN Sataşma değildir ama grup
başkan vekili olarak söyleyecek bir şeyiniz varsa buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Efendim,
bakın, bir siyasi tespit yapılmaktadır. Bu siyasi tespiti
beğenmeyebilirsiniz, eleştirebilirsiniz fakat
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Ya, eleştiri yok
Sayın Başkan.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Müsaade
ederseniz açıklayacağım.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Ama yok, bakın,
burada bir sürü iftira var ya. Yani bir hanımefendiye
yakışıyor mu böyle konuşmak ya, bilip bilmeden? Ama
yakışmıyor hakikaten, yapmayın böyle. Terbiye sınırlarında
kalalım.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bir siyasi
tespiti yani Yüksek Seçim Kurulunun almış olduğu kararın
hukuka ve demokrasiye çok açık bir darbe olduğunu söylemek bir
hezeyan değil, bir tespittir. Sadece tespit de değildir, onun
ötesinde, partilerin
BAŞKAN Sataşma neresinde bunun
Sayın Oluç?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bir siyasi
tespite hezeyan demek sataşmadır Sayın Başkan.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Ama hangi siyasi tespit
beyefendi? Siz dinlemediniz mi ya?
BAŞKAN Ama efendim, Sayın Oluç, siz hiç
sataşma görmemişsiniz burada.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Ama yani bir
hezeyan görünmüyor, bir siyasi tespit yapılıyor. Bakın,
Türkiyenin geleceği açısından son derece önemli bir karar
veriliyor ve bu, İstanbul; Türkiyenin bir köyü değil, 16 milyon
insanın yaşadığı bir metropolden bahsediyoruz,
Türkiyenin ekonomisinin döndüğü bir yerden bahsediyoruz. Burası
hakkında Yüksek Seçim Kurulu böyle bir karar veriyor ve biz bunu hukuka ve
demokrasiye yönelik bir siyasi darbe olarak nitelendiriyoruz. Buna hezeyan
demek doğru bir davranış değildir. Bu bir siyasi tespittir,
beğenmeyebilirsiniz.
BAŞKAN Kayıtlara geçti.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Kayıtlara
geçsin diye söyledim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
V.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Mersin Milletvekili Fatma Kurtulan ve
Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından, YSK'nin 31 Mart İstanbul seçimlerine dair 6 Mayıs
2019 tarihli iptal kararına gerekçe olan iddiaların tüm
boyutlarıyla araştırılması amacıyla 8/5/2019
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 8 Mayıs 2019 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerileri (Devam)
BAŞKAN İYİ PARTİ Grubu
adına Sayın Hasan Subaşı.
Sayın Subaşı, buyurun. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HASAN
SUBAŞI (Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, yeni görevinizde
başarılar diliyorum.
Konuşmacıların günlerdir
belirttiği gibi, Türkiyenin gündemine tabii ki bu YSK kararı
oturmuştur. Hak vermemek mümkün değil. Gerçekten, adalet, hürriyet,
demokrasi yok sayılarak bugüne kadar YSK verdiği kararlarını,
yanlış kararlarını, adaletsiz kararlarını
neredeyse taçlandırmıştır, tüy dikmiştir ve de bütün
Türkiyede, hatta dünyada bir şok yaratmıştır. Bunu tam
kanunsuzluk nedeniyle iptal etmediği şüphesiz. Çünkü tam kanunsuzluk
nedeniyle bu kararı vermiş olsa bütün belediyelerin, meclis
üyeliklerinin seçimlerini ve muhtar seçimlerini de iptal etmesi gerekirdi.
Bunda belli ki, kısa karardan da anladığımız
kadarıyla
27 Mart tarihli YSKnin genelgesinde Seçim iş ve işlemlerinde
usulsüzlük nedeniyle iptal hükmü bulunmakta, bu da yedi günlük süre içinde
geçerli olmakta. 298 sayılı Kanunun 130uncu maddesine göre
sandıklardaki usulsüzlüğe de dayandırılarak yedi günlük
süre kabul edilmek şartıyla 212 sandıkta usulsüzlük var ve her
bir sandığı da 350 seçmen olarak hesap edersek 70 binin üzerinde
bir seçmen sayısına ulaşılır, 70 bin de seçimlerin
sonucunu etkileyebilir. denmekte.
Önergeye baktığımız zaman
Sebebine girilsin. deniyor. Bunun nedeni araştırılsa o 70 bin
seçmenin çoğunun zaten AK PARTİye verdiği orta yerdedir yani
araştırılsa bunlar da ortaya çıkar ama tabii ki
araştırılmayacak, sadece karar verilmiştir ve Türkiye'nin
adaletine ve seçim sistemine çok büyük bir darbe vurulmuştur. Seçimlerin
sorumlusu olan YSK işin kolayını bulmuştur, ilçe seçim kurullarına
da Yanlış yaptınız. diye suç duyurusuyla
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlar mısınız
lütfen.
HASAN SUBAŞI (Devamla) -
ilçe seçim kurulu
başkanlarının, çalışanlarının, müdürlerinin
de hakkında soruşturma açılmasını sağlayarak
kendileri de bu işten kurtulmaya çalışmışlardır.
Oysa, bu seçimlerin baş sorumlusu YSKdir. Böyle bir usulsüzlük var.
diyorsa da YSKnin, artık tahammülleri zorladığını da
biliyoruz, istifa etmesi en doğru gerçektir. Ben, buradan, kürsüden istifaya
davet ediyorum YSK üyelerini.
Saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim. (İYİ PARTİ ve
CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Özgür Karabat.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ÖZGÜR KARABAT (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Parlamentoyu en
içten dileklerimle selamlıyorum.
31 Mart seçimlerinde neler
yaşandığı hepimizin malumu. Öncesinde, iktidar partisinin
yasa, hukuk, ahlak tanımadan kamunun bütün imkânlarını kendi
çıkarına kullandığı bir seçim süreci
yaşadık. Daha sonra ise bu devam etti. İstanbul seçimleri
açıklandığında, sonuçlar ortaya
çıktığında büyük bir şok yaşadınız, anlayamadınız
bu sonucun neden böyle olduğunu, aynen Türkiyenin hâlini
anlayamadığınız gibi ve sizin hâlinizi gösteren bir sözle
cevap verdiniz, dediniz ki: Hiçbir şey olmasa bile kesinlikle bir
şeyler oldu. Hiçbir şey olmasa bile kesinlikle bir şeyler
oldu. demek, aslında ne kadar büyük bir akıl tutulması yaşadığınızın
göstergesiydi değerli arkadaşlar ve aslında neyin ne
olduğunu tüm Türkiye biliyor.
31 Martın bir sonucu var, 31 Martın
sonucu: Sayın Ekrem İmamoğlu, İstanbul Büyükşehir
Belediyesi Başkanıdır. Bunu açık bir şekilde belirtmek
gerekir. Peki, siz bu sonucu neden kabullenmiyorsunuz? Ben size Ekrem
İmamoğlunun sözleriyle cevap vermek istiyorum: Ben niye kabul
görmedim, söyleyeyim size: Ben bir kişiden talimat almayacağım,
16 milyon insandan talimat alacağım. dedim. Bana hizmet etmeyin, 16
milyon insana hizmet edeceksiniz. dedim. Artık İstanbul
Büyükşehirde israf yok. dedim, İsrafa izin yok. dedim. Onun için
beğenmediler. Artık kişilere, gruplara, derneklere, cemaatlere
yardım yok. dedim. Millet var, millet var! dedim. İşte bu
yüzden bunu kabullenemiyorsunuz değerli arkadaşlar. Ve seçimin hemen
ertesinde kaybettiğiniz belediyelerin kapılarına asılan
borç yazıları aslında gönül belediyeciliği dediğiniz
şeyin ne olduğunu açık bir şekilde ortaya koyuyor.
Şimdi size bir şey soracağım:
Sandık görevlileri sebebiyle bu seçimin iptalini istiyorsunuz. Bu
sandık görevlilerini kim yazdı? Çok açık bir şekilde, ilçe
seçim kurullarının yazılarında kaymakamlıklar
tarafından geldiği belli oluyor. Bir kez daha soruyorum: Bu
sandık görevlilerini kim yazdı? Bana derseniz ki: CHPnin
sandık görevlilerini kim önerdi? Hepsini biliyorum. Siz de biliyorsunuz o
sandık görevlilerini kim önerdi. Dolayısıyla bunu sormak
hakkımızdır değerli arkadaşlar.
Ben şimdi size bir şey daha
soracağım, bir şey daha sormak istiyorum. Aslında bu
seçimin iptalinin ilk işareti Sayın Cumhurbaşkanı 13-14
bin oyla seçim kazandım diye hava attınız. dediğinde
ortadaydı. Şimdi bize söyleyin, deyin ki: Şu kadar oyla
kazanırsanız kabul edeceğiz. Biz de ona göre yola
çıkalım. Söyleyin bize, YSKye ferman gönderin, deyin ki: Bu kadar
oyla seçim kazanılıyor. Biz ona göre yola çıkalım. (CHP
sıralarından alkışlar) Çok net bir şekilde soruyorum:
13-14 bin oyla seçim kazanılmıyorsa, Giresunda 280 oyla,
Bartında 179 oyla, Muşta 538 oyla, Karabükte 555 oyla
kazanılıyorsa o zaman da kesin bir şeyler olmuştur derim
ben size. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Geçen
seçimde 600 bin fark
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
ÖZGÜR KARABAT (Devamla) Şunu net bir
şekilde söylemek isterim ki değerli arkadaşlar, şimdi YSK
kararı verdiğine göre, araştırılması gereken
aynı zamanda YSK üyelerinin kendisidir. Bu YSK üyeleri karar vermeden önce
kiminle, ne kadar, hangi telefonlarla görüşmüşlerdir? Bu Meclisin
huzurunda bunun açıklanması gerekir değerli arkadaşlar.
AKPli üyeler, heyetler hâlinde YSKye nasıl baskı kurmuştur,
bunun açıklanması gerekir.
Net bir şekilde söylemek isterim ki YSK
eğer bir vicdan arıyorsa, AKP eğer bir vicdan arıyorsa
önce, daha önce Cumhurbaşkanı yaptığı kişinin
vicdanında aklanmalıdır; önce, daha önceki kendi genel
başkanı ve başbakanının vicdanında
aklanmalıdır. (CHP sıralarından alkışlar) Ondan
sonra kamuoyu vicdanı, ondan sonra millet iradesi demelidir. Önce
kendi cumhurbaşkanınızın önünde, hatta şimdi görev
yapan belediye meclisi üyelerinizin önünde, hatta şimdi seçilmiş ve
istifa eden belediye başkanlarınızın vicdanında
aklanın, ondan sonra millet iradesi, ondan sonra kamu vicdanı
deyin değerli arkadaşlar.
Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın İbrahim Yurdunuseven.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA İBRAHİM
YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; HDP Grubunun Meclis İçtüzüğünün 104 ve 105inci
maddelerine göre vermiş olduğu önerisi üzerinde grubum adına söz
almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkanım, yeni görevinizde de
sizlere başarılar diliyorum.
Sayın milletvekilleri, bildiğiniz üzere,
seçim hukuku şeklî bir hukuktur. 31 Mart seçimlerinden sonra, kanuni süreç
içerisinde, ilçe, il ve Yüksek Seçim Kuruluna yapılan itirazlar
neticesinde verilen kesin kararlar sonucunda belediye başkanları
görevlerine başlamışlardır. Ancak 6 Mayıs 2019
tarihinde Yüksek Seçim Kurulu, İstanbul için seçimin yenilenmesine karar
vermiştir. Verilen bu karara göre, Yüksek Seçim Kurulu, 6.644 sandık
kurulu başkanının ve 13.098 sandık görevlisinin kamu
görevlisi olmadığını tespit etmiştir.
Mart 2018 tarihli düzenlemeyle 298 sayılı
Seçim Kanununun 22nci maddesine göre sandık kurulu başkan ve
üyelerinin kamu görevlisi olması zorunluluğu getirilmiştir.
Sandık kurulu başkan ve üyelerinin oluşturulmasında siyasi
partilere bilgi verilmediği için o süreçte itiraz edilememiş ve seçim
tamamlandıktan sonra belirlenen olağanüstü itiraz sürecinde bu husus
dile getirilmiş, gerekli itirazlar sonucu, bağımsız ve tarafsız
yargıçlar tarafından Yüksek Seçim Kurulunun verdiği kararla
bunun sonuca etkili olacağı görülmüş ve 23 Haziranda seçim
tekrarlanmak üzere iptal edilmiştir.
İstanbul seçimlerinde sandık kurulunun
hazırlamış olduğu 31.280 sandık oy sayım döküm
cetveline baktığımızda, 5.388 tanesinin mühürsüz, 694
tanesinin imzasız, 214 tanesinin boş, 498 tanesinin eksik, 919
tanesinde rakam belirtilmemiş, 1.135 tanesinde ise sayı
eksikliği olduğu tespit edilmiştir. Bunun sebebi, kanuna
aykırı olarak özel okul ve özel banka gibi içerisinde kamu görevlisi
bulundurmayan yerlerden sandık kurulu başkan ve üyelerinin
atanmış olmasıdır.
İstanbul genelinde sandıkların yüzde
10unun tekrar sayılmasında fark neredeyse yarı yarıya
inmiş olup tamamının sayılmasında farkın ne
olacağını milletimizin ve İstanbullu hemşehrilerimizin
takdirine bırakıyorum.
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) Giresunda da indi.
İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Devamla) - Önce
dinleyin Sayın Milletvekili.
Daha önce de söylediğim gibi, Yüksek Seçim
Kurulu, kararını verirken tam hukuksuzluk durumuna ve bunun da sonuca
etkili olup olmayacağına bakmaktadır. Maltepe ve Büyükçekmecede
yapılan itirazlar sonucu, bu durum tespit edilmiş ancak sonuca etkili
olmadığı için itirazlarımız reddedilmiştir.
İstanbul Büyükşehre bakarsak sonuçlarda
farkın yüzde 0,16 yani binde 16 olduğunu göreceksiniz. Bu durumda,
usulsüz atanan başkan ve üyelerin sonuca etki ettiği de
açıktır. Anayasanın 79uncu maddesi gereği seçimlerin
yönetim ve denetimi yargı organlarınca yapılır ve
seçimlerin başlangıcından bitimine kadar bir düzen içinde
yapılması, sonuçlandırılması, açıklanması ve
yapılan itirazların değerlendirilmesi Yüksek Seçim Kuruluna
aittir. Yüksek Seçim Kurulu, kanunsuzluğu tespit edip sonuca etkili
olacağı kanaatine geldiğinden seçimi iptal etmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) Saraydan gelen
talimatla iptal etti!
BAŞKAN Tamamlar mısınız
lütfen.
İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Devamla) - AK
PARTİ olarak, Yüksek Seçim Kurulunun 6 Mayıstaki seçim yenileme
kararından önce de söylediğimiz gibi, Yüksek Seçim Kurulunun
kararını her ne olursa olsun kabul edeceğimizi ve yolumuza devam
edeceğimizi tekrarlamıştık. AK PARTİ olarak, her zaman
ve her platformda hukukun üstünlüğünü savunduk ve savunmaya devam edeceğiz.
Ve buradan da söylüyoruz, seçimi şaibesiz, usulüne uygun, bir oy farkla
alan kazanacaktır.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Şaibeyi siz
yaptınız!
İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Devamla) - Sonuç
olarak, Yüksek Seçim Kurulunun yerinde ve adaletli olarak bu kararı
verdiğini düşünüyor, seçimlerin iptalinin doğru olduğunu
düşünüyor, HDP Grubunun önerisine karşı oy
kullanacağımızı belirtiyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Akar, lütfen...
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Buyurun Sayın
Başkan.
BAŞKAN Rica ediyorum, lütfen yani...
Geldiniz, itiraza başladınız, lütfen...
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Konuşmak için sizden
izin mi almamız gerekiyor?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Sayın Özkoç, buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
25.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Afyonkarahisar Milletvekili İbrahim
Yurdunusevenin HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim, teşekkür
ediyorum.
Sayın Başkan, yanlış bir ifadeyi
düzeltmek için söz aldım. Konuşmacı Kamu görevlisi değilse
bu, son çıkan yasaya göre yasal bir işlem olmaktan çıkar, hukuka
uygun değildir. diye ifadede bulundu. Bakın efendim, Yüksek Seçim
Kurulu Başkanlığının 139 sayılı Genelgesi,
31 Mart 2019 Pazar günü yapılacak mahalli idareler seçimlerinde il, ilçe
ve geçici ilçe seçim kurullarının görev ve yetkilerini
tanımlıyor. Ben burada müsaade ederseniz sadece ilgili paragrafı
okuyorum: Üyeliklerin bu şekilde doldurulması mümkün değilse
-yani kamu görevlileriyle de ilgili- eksiklikler, ilçe seçim kurulu
başkanı tarafından...
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) Kurul bile
değil.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Kurul değil.
...o çevrede bulunan ve sandık kurulunda görev
verilmesinde sakınca olmayan kimseler tarafından oluşturulur.
diyor. Bunu, sizin ve kamuoyunun dikkatine sunuyorum.
Saygılar.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Koskoca İstanbulda mı bulamadınız?
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) Şimdi mi
aklınıza geldi?
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) Bu sefer de
bulamayacaksınız, bu sefer. Kimse memur olmak istemeyecek.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) Kaybedince mi
aklınıza geldi? 24 Haziranda niye gelmedi?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
26.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi grup başkan vekili
tarafından 2nci kez tekrar edildiği için bu konu, bu konuda
açıklama yapmak istiyorum.
Bakınız, 2018 yılında
yapılan bir yasal düzenlemeyle ilgili, Cumhuriyet Halk Partisi Anayasa
Mahkemesine giderek 298 sayılı Seçim Kanununda yer alan sandık
başkan ve üyelerinin kamu görevlisi olmasına dair yapılan
düzenlemenin iptalini talep etmiştir. Bu davada Anayasa Mahkemesi bir
karar vermiştir, o karar net bir şekilde sandık başkan ve
üyelerinin kamu görevlisi olma gereğini ifade etmektedir.
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) Bulamazsa?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Bakınız,
anılan kararın 16ncı sayfasında, 47nci paragrafında
Anayasa Mahkemesi ne ifade ediyor, diyor ki: Sandık kurulu
başkanının kamu görevlileri arasından belirlenmesi,
sandık kurulu başkanı gelmediği takdirde öncelikle kamu
görevlisi olan sandık kurulu üyesinin kurula başkanlık etmesi
esasını getirmektedir. Yine, kamu görevlilerine ilişkin temel
düzenlemenin gerekçesini anlatırken de diyor ki Anayasa Mahkemesi: Bu
düzenlemenin gerekçesi, devlet memurlarının tarafsız davranma
yükümlülüklerinin bulunduğunu, siyasi düşünce ve benzeri sebeplerle
ayrım yapamayacaklarını, görevlerini kanunlara uygun olarak
yapacaklarını, aksine davranışlarının anılan
kanunun 127nci maddesi çerçevesinde disiplin cezasını havi
olduğunu ifade etmiştir.
Yani burada, Anayasa Mahkemesinin daha evvel
vermiş olduğu bir karar var. Yine, Yüksek Seçim Kurulu, farklı
zamanlarda verdiği kararlarda sandık başkan ve üyelerinin kamu
görevlisi olmaları gerektiğini, bunun gerekçesinin de tarafsız
davranma yani Anayasanın 67nci maddesinde yer alan seçimlerin hür,
serbest, demokratik, adil bir şekilde yapılmasının olmazsa
olmaz unsuru olduğunu ifade ederek bu kararı vermiştir.
Genel Kurulun bilgisine arz ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özkoç, buyurun.
27.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim, çok açık
aslında. Birbirimizle çelişen ifadeler değil ama herhâlde
anlayamadığı bir kısım var, orayı
açıklayayım: Yüksek Seçim Kurulu, Anayasanın bu hükmüne
dayalı olarak beyanda bulunduktan sonra bütün il ve ilçelere az önce size
gösterdiğim genelgeyi göndermiştir. Cumhuriyet Halk Partisi
göndermedi, İYİ PARTİ göndermedi, MHP göndermedi, HDP
göndermedi; Yüksek Seçim Kurulu, bu genelgeyi göndermiştir ve bu
genelgedeki beyan bize değil, Yüksek Seçim Kuruluna aittir. O yüzden
BAŞKAN Anladım.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Siz anlıyorsunuz
ama anlamayanlar var, o yüzden anlatıyorum. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Yok, ben şunu anladım yani
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ben
anladığınızı biliyorum.
BAŞKAN Anayasa Mahkemesinin sizin
müracaatınız üzerine vermiş olduğu karara uygun bir
davranışta bulunmadığını söylüyorsunuz YSKnin.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Siz
anladınız.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Yüksek Seçim Kurulu bu
genelgeyi verdikten sonra oradaki başkanın yapacağı bir
şey yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Anlayışınızdan dolayı bir kere daha teşekkür
ediyorum, sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Ben size teşekkür ederim,
sağ olun.
V.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Mersin Milletvekili Fatma Kurtulan ve
Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından, YSK'nin 31 Mart İstanbul seçimlerine dair 6 Mayıs
2019 tarihli iptal kararına gerekçe olan iddiaların tüm
boyutlarıyla araştırılması amacıyla 8/5/2019
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 8 Mayıs 2019 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerileri (Devam)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubunun önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım, oylarınıza sunacağım.
3.-
CHP Grubunun, Kayseri milletvekili Çetin Arık ve arkadaşları
tarafından, demokrasimizin ve sandık güvenliğinin zarar
görmemesi amacıyla 8/5/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 8
Mayıs 2019 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerileri
8/5/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu, 8/5/2019 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Engin
Özkoç
Sakarya
CHP
Grubu Başkan Vekili
Öneri:
Kayseri Milletvekili Çetin Arık ve
arkadaşları tarafından, demokrasimizin ve sandık
güvenliğinin zarar görmemesi amacıyla 8/5/2019 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan 904
sıra no.lu Meclis Araştırması Önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 8/5/2019 Çarşamba
günlü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere, öneri sahibi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Çetin
Arık.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ÇETİN ARIK (Kayseri)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Yeni görevinizde başarılar diliyorum.
Yüce heyetinizi ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle, ramazan ayının tüm
insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Değerli milletvekilleri, aslında bugün,
Meclis Başkanlığına sunduğum, çocuklarımıza
yönelik cinsel istismar konusunda bir konuşma yapacaktım çünkü
ülkemizde, çocuklarımıza yönelik cinsel istismar vakaları gün
geçtikçe hızla artıyor ve son on yılda çocuklarımıza
yönelik cinsel istismar vakası yüzde 700 artmış. İşte,
Türkiyede böyle acı bir tabloyla karşı karşıyayız,
Sayın Cumhurbaşkanı ise İçimize sinmedi. diyor.
Peki, Sayın Cumhurbaşkanının
içine sinmeyen şey ne? Küçükçekmecede henüz 4 yaşındaki bir
yavrunun cinsel saldırıya maruz kalması mı? Yoksa
Karamanda onlarca çocuğa tecavüz edilmesi mi? Yoksa Aladağda diri
diri yanan kız çocuklarımız mı? Yoksa Kayseride iki
çocuğunu yetim bırakıp işsizlik yüzünden canına
kıyan ameliyathane teknikeri, 37 yaşındaki Fatih Nergiz
kardeşimin ölümü mü? Yoksa atama bekleyen yüz binlerce öğretmen, yüz
binlerce sağlıkçı, yüz binlerce veteriner, yüz binlerce
üniversite mezunu işsiz kardeşlerim mi? Yoksa her gün gelen
şehit haberleri mi? Bunların hiçbirisi değil sayın
milletvekilleri. Maalesef ki Sayın Cumhurbaşkanı bunların
hepsini içine sindirebildi, üzülerek söylüyorum, bunların hepsini içine
sindirebildi.
Peki, içine sinmeyen şey neydi? İstanbul
seçimleri. Niçin İstanbul seçimleri içine sinmiyor? Çünkü orada rant var,
çünkü orada para var. İstanbuldaki musluklar Bilal oğlana ve Ensar
Vakfı gibi vakıflara akıyor. Bakınız değerli
milletvekilleri, musluklar kesilince Bilal oğlan ve Ensar Vakfının
yöneticileri Kayseride. Ne işiniz var Kayseride kardeşim?
Kayserinin parasına mı göz diktiniz?
Sayın Cumhurbaşkanı şunu
söylemişti: İstanbulu kaybeden Türkiyeyi kaybeder. demişti.
Bakın, sayın milletvekilleri, kaybettiniz,
üzülerek söylüyorum ki kaybettiniz ve demokrasiyi içinize sindiremiyorsunuz,
içinize sindiremediğiniz şey maalesef ki demokrasi.
Bakınız, sayın milletvekilleri,
aynı zarfa atılan 4 oy pusulasından 3ünü geçerli sayıp
1ini geçersiz saymanın akla, hukuka, vicdana
sığmayacağını sizler de çok iyi biliyorsunuz. Sizlerin
de içinde vicdanlarının seslerini dinleyen, bu mübarek ramazan
ayında kul hakkıyla oruç açılmayacağını söyleyen
arkadaşlarımız var.
Değerli milletvekilleri, ben bir kadın
doğum uzmanıyım. YSKnin bu kararını şuna benzetiyorum:
Adamın birinin dördüz çocuğu olmuş, 3ü bana benziyor, 1i de
bana benzemiyor. diye dördüncü çocuğunu reddediyor, Bana benzemeyen
şaibeli. diyor. İşte tam da bu, kabul etmediğiniz tam da
bu.
Sayın Cumhurbaşkanı, çocuklar
birbirlerine benzemeyebilirler ama bu ülkenin çocuğu, herkes bu ülkenin
çocuğu, bu ülkenin menfaatleri için çalışacak. Sizin kabul
etmediğiniz çocuk da bu ülkenin menfaatleri için çalışacak hem
de çalmayacak, çırpmayacak, kul hakkı, yetim hakkı yemeyecek.
(CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, bu ülkede vicdanı
olan, demokrasiye inanan herkes YSKnin bu kararının demokrasiye
vurulan bir darbe olduğunu çok ama çok iyi biliyor. Şu çok iyi biline
ki Türkiye asla ve asla demokrasiden vazgeçmeyecek ve biliyoruz ki bu yolda biz
yalnız da değiliz, biliyoruz ki haklıyız, biliyoruz ki
kazanacağız.
Bakınız, 11inci Sayın
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, YSKnin bu kararı için ne diyor:
Anayasa Mahkemesinin 2007 yılındaki haksız 367 kararı
karşısında ne hissettiysem, başka bir yüksek mahkeme olan
YSKnin dün aldığı kararı duyunca da aynı
duyguları yaşadım. Yazık! Bir arpa boyu yol
alamamışız. Sayın Gül, çok daha gerilere gittik,
inanın ki çok daha gerilere gittik.
Sayın milletvekilleri, ne acı tesadüftür
ki bu davalardan biri de yine 6 Mayısta, bundan kırk yedi yıl
önce idam edilen Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının
davası.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlar mısınız
lütfen.
ÇETİN ARIK (Devamla) Deniz Gezmiş
kendisine Niye gülüyorsun? diyen sözde yargıca Duvarda adalet
yazıyor, ona gülüyorum. demiş. Yüce Meclisin çatısı
altında da Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir
yazıyor. Egemenlik her zaman kayıtsız şartsız milletin
olacak, bir kişinin olmayacak.
Buradan bir kez daha tüm devrim ve demokrasi
şehitlerini saygıyla anıyorum.
Fatih Sultan Mehmet diyor ki: Aklı öldürürsen
ahlak da ölür. Akıl ve ahlak öldüğünde millet bölünür.
Kadıyı satın aldığın gün kadı ölür. Adaleti
öldürdüğün gün devlet de ölür. Ama yağma yok, demokrasiye de adalete
de Türkiye Cumhuriyetine de sonuna kadar sahip çıkacağız. Biz,
demokrasiyi savunmaya, bu ülkenin işçilerinin, köylülerinin,
emeklilerinin, işsizinin, işvereninin, esnafın, askerin,
polisin, emeklinin, yaşa takılanın, atanamayan öğretmenin,
atanamayan sağlıkçının ve bu ülkenin gül yüzlü
çocuklarının haklarını savunmaya devam edeceğiz ve
biliyoruz ki her şey çok güzel olacak.
Aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ PARTİ Grubu
adına Sayın Feridun Bahşi. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA FERİDUN
BAHŞİ (Antalya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; CHP grup önerisi üzerinde söz almış bulunuyorum.
Konuşmama başlamadan önce, geçtiğimiz
haftalarda şehit olan vatan evlatlarına rahmet, ailelerine
sabır, yüce Türk milletine başsağlığı ve
gazilerimize de sağlık diliyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, her zaman olduğu
gibi bugün yine hak, hukuk, adalet üzerine konuşacağım. Buna
ilaveten, seçim adaleti, YSK, YSK adaleti ve İstanbul seçimlerine
ilişkin de birkaç söz edeceğim. Ancak üç dakikalık sürede en
kısa şekliyle bile meramımı anlatamayacağımdan
birazdan yapılacak uluslararası yasaların kabulü görüşmelerinde
de konuşmanın devamını sunacağım.
Hukuk, hepimizin bildiği gibi
öngörülebilirliktir. Nedir öngörülebilirlik? İnsanın makul ve
olağan durumlarda hangi olaylar karşısında ne gibi
sonuçların doğacağını orta bir bilgiyle ve tecrübeyle
bilmesi, tahmin edebilmesidir, hukuki bir olay karşısında
hukukçunun da o olayı yorumlayıp sonucu tahmin edebilmesidir; normal
hukuk düzenlerinde durum budur.
Yine, normal hukuk düzeninde seçimler Anayasa,
yasalar ve YSK içtihatları çerçevesinde, saydamlık içerisinde ve bir
takvime bağlı olarak yapılır. Süreç seçime girmeden önce
kesinleştirilir ve sonrasında seçim yapılır. Nitekim YSK
seçim takvimini yayınlamış ve 2 Martta sandık
kurullarının kesinleşeceğini belirtmiştir.
Şimdi, bugüne gelişteki sürece kısaca
göz atmak istiyorum. 2010 yılında yapılan referandumla birlikte
ülkemizde devletin tüm kurumları yargı dâhil önce FETÖ denilen dinci
terör örgütüne, 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra da AK PARTİ
militanlarına teslim edilince hukukta en önemli ilke olan öngörülebilirlik
ilkesi tamamen ortadan kalkmıştır. Bu durum idarenin her
alanında böyle olduğu gibi hukukun her alanında da böyledir.
Hukuk profesörlerinin bile bilgisinin işe yaramadığı, hiçe
indiği bir hukuk düzeni yaşıyoruz. Son 31 Mart seçimlerinden
sonra yaşanan süreçte de bilinen seçim hukuku aynı duruma
gelmiştir. Hoş, YSK uzun zamandır muktedirlerin talimatıyla
muktedirlere bağlı olarak hareket eder hâle zaten gelmişti, son
seçimlerde de bunu tüm çıplaklığıyla ortaya koymuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlar mısınız
lütfen.
FERİDUN BAHŞİ (Devamla) Türkiyenin
demokrasiden uzaklaşıp totaliter bir rejime doğru evrilmeye
başlamasının ilk adımı, okyanus ötesinde bulunan
teröristbaşı sümüklünün Ölülere bile oy kullandırın.
talimatı verdiği 2010 Anayasa referandumuyla
başlamıştır.
Devamını sonraki aşamada
söyleyeceğim.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Kemal Peköz
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA KEMAL PEKÖZ (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin
verdiği araştırma önergesi üzerine grubum adına söz
almış bulunuyorum.
Konuşmama, değerlendirmelerime geçmeden
önce; 4 Mayıs, seksen iki yıl önceki Dersim Tertelesinin yıl
dönümüdür. 6 Mayıs da, idam cezasını aldıklarında idam
sehpasına bile giderken Türkiyede halkların kardeşliğinden
ve tam bağımsız Türkiyeden söz eden Deniz Gezmişlerin idam
yıl dönümüdür. Kendilerini saygıyla anıyorum.
Biraz önce arkadaşlarımız
anlattı. Dün akşam itibarıyla yaşanan bu kadar
sıkıntıdan sonra, bu kadar seçim ihlalinden sonra, Silopi, Cizre
ve İdil belediyelerimize, kapılarına gece saat on birde x-ray
cihazları konmak üzere, emniyet güçleri bir baskın düzenlemişlerdir.
Belediye başkanı arkadaşımız Hukuksuzluk yapıyorsunuz.
dediğinde Evet, hukuksuzluk yapıyoruz. diyebilmiştir bir
emniyet müdürü; bunun kınanması gereken bir şey olduğunu
bir kez daha tekrarlamak istiyorum.
Bugüne kadar seçim ihlalleri -ocak ayı
itibarıyla- sürekli tekrarlandı. Biz bunları burada zaman zaman
dile getirmeye çalıştık zamanımız olduğu sürece
ama doğuya baktıkları zaman gözlerini kapattıkları
için buradaki insanlar bunları görmediler ve oradaki
ışığın kararmasına sebep olmaya
çalıştılar.
Yerel seçimler, küçük oy farklarıyla
kazanılabilen ya da kaybedilebilen seçimlerdir. Bu nedenle halkın
iradesinin sandığa yansıması çok daha fazla dikkat, çok
daha fazla özen gerektirmektedir. Usulsüz seçmen kaydırmaları
yapıldı, oy farkları kapatılmaya
çalışıldı. Örneğin, Ağrı, Bitlis, Hakkâri,
Iğdır, Muş, Siirt, Urfa, Şırnak, Dersim, Van illerine
184 adrese 19.700 seçmen kaydırıldı, oysaki 24 Haziran
seçimlerinde burada 5.406 seçmen vardı. Sadece bu merkezlere
kaydırılan seçmen sayısı 14.294. Bu oy kaydırma
işlemlerinde genellikle ya başka illerden kaydırmalar
yapıldı ya da köylerde, kasabalarda, değişik yerlerde görev
yapan kolluk kuvvetleri kaydırılarak burada küçük oy
farklarının kapatılması ve belediyelerin tabiri caizse-
gasbedilmesi sağlanmaya çalışıldı.
Sandıklar taşınarak da
ayrımcılıklar yapıldı. Bir tane örnek vermek
istiyorum. Karlıova ilçesinde bir köyün sandıkları başka
bir köye taşındı, seçmenleri başka bir köye
taşındı. Bir gerekçe gösterildi, trajikomik bir gerekçe, deniyor
ki: Köyde at kovalama nedeniyle bir tartışma yaşandı. O
nedenle güvenlik zaafı oluşmuştur. Bu sandıkların
taşınması gerekir. Bu kadar da komik şeyler
yapılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlar mısınız
lütfen.
KEMAL PEKÖZ (Devamla) İstanbul seçimlerine
gelince; İstanbulda Yüksek Seçim Kurulu, neredeyse yandaş seçim
kurulu hâline dönüşmüş ve bir seçim darbesi
gerçekleşmiştir. Bunu burada ifade etmekte hiçbir mahzur yok çünkü
bunu başka darbelerle karıştırmak gibi bir niyetimizin
olmadığını da ifade etmek istiyorum. Ancak İstanbulun
kabul edilmemesi
Neden kabul edilmediğini bugün günlerdir insanlar
tartışıyorlar ve söylenen şey: Daha çok, İstanbulda
çok ciddi bir ekonomik kaynağın olması, belediyenin buradaki
kendi yandaş çevrelerine çok ciddi aktarımlarda bulunması,
vakıflar, dernekler, yandaş kuruluşların buralardan
besleniyor olmasıdır. Bu nedenle İstanbul seçimleri Türkiye'nin
seçimlerinde önemli bir yer tutmaktadır ve şu anda mevcut bulunan
iktidar ve ortağı bu nedenle İstanbulu kaybetmeyi göze
alamamakta, hazmedememektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KEMAL PEKÖZ (Devamla) - Bugüne kadar Türkiyenin
ekonomik sorunlarının aşılması için yapılan
hiçbir şey olmadığı gibi, bu seçim sonucu dolardaki kur
artışı nedeniyle de Türkiye, ekonomik olarak da bir kayba
uğramış, dışarıda itibarını bir hayli
kaybetmiş ve Türkiye ekonomisi çok daha kırılgan bir hâle
gelmiştir. Bu nedenle de İstanbul seçimleri, yenilendiğinde çok
daha önemli sonuçlara gebe olacaktır.
Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Serkan Bayram
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA SERKAN BAYRAM
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekillerimiz; ben
de hepinizi saygıyla selamlıyorum, hepinizin ramazanışerifini
tebrik ediyorum.
10 ve 16 Mayıs arası Engelliler
Haftamız. Engelli kardeşlerimizin de bu haftasını
kutluyorum ve onlara da muhabbetlerimi iletiyorum. Onlara ne kadar hizmet etsek
azdır; bugüne kadar güzel hizmetlerimiz oldu, inşallah bundan sonra
da daha iyi hizmetler olacaktır.
CHP grup önerisi üzerine söz almış
bulunuyorum. Maalesef, üzülerek izliyorum
31 Mart seçimleri
İstanbulumuzda ve Türkiyemizde yapıldı ve suhulet
ortamında bitti.
İstanbul seçimlerinde
yaptığımız itirazlar sonucunda YSK, 6 Mayıs Pazartesi
günü kararını verdi. Kısa kararında, 225 sandık
başkanı işsiz, -hiçbir kaydı yok- 3.500 sandık üyesi
kamu görevlisi değil.
VELİ AĞBABA (Malatya) Kim yaptı,
kim?
SERKAN BAYRAM (Devamla) Ve bunların sonuca
etkili olup olmadığı noktasında sandıklardaki
değerlendirmeleri yaptı ve akabinde oy çokluğuyla seçimin
yenilenmesine karar verdi.
VELİ AĞBABA (Malatya) Darbeciler!
SERKAN BAYRAM (Devamla) Ve olanda hayır var.
Mağdurum edebiyatı yapmaya kimsenin hakkı yok, asıl
mağdur Binali Yıldırımdır.
VELİ AĞBABA (Malatya) Bravo! Bravo!
SERKAN BAYRAM (Devamla) - Asıl mağdur
Binali Yıldırımdır. [AK PARTİ sıralarından
alkışlar, CHP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar(!)] Bizler, sayımlar yapılırken geçersiz
oylar ve daha sonra bütün oyların tamamı sayılsın derken
saydırmayanlar Binali Beyi mağdur etmiştir.
VELİ AĞBABA (Malatya) Bravo!
SERKAN BAYRAM (Devamla) - Tamamen sayım
olmuş olsaydı bugün Binali Bey belediye başkanıydı,
hayırlı uğurlu olsun. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar) Olanda hayır var. Er ya da geç
bu aziz milletin vereceği kararla 23 Haziranda Allahın izniyle de bu
sonuç gerçekleşecek.
HÜDA KAYA (İstanbul) Allahı
karıştırmayın.
SERKAN BAYRAM (Devamla) - Bundan da emin olun, rahat
olun. Ne kadar ittifak yaparsanız da yapın, kimlerle iş
tutarsanız da tutun nafile. Allah nurunu tamamlayacaktır, bu kadar.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HÜDA KAYA (İstanbul) Evet tamamlayacak,
tamamlayacak. O yalanlarınız çıkacak ortaya.
SERKAN BAYRAM (Devamla) - Şimdi, bugün CHP bir
itiraz yaptı, yapabilir. 6 Mayısta verilen karar kesindir.
Arkadaşlar, geç kaldınız. O itirazlarınızı
görüşmeler esnasında talep hâlinde yapacaksınız, talep
olmadan YSK resen inceleyemez. Bir kez YSKnin mevzuatını inceleyin,
bir hukukçu olarak söylüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bayram, toparlayın
lütfen.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) Saraydan gelen
talimatı tekrarla, tekrarla.
SERKAN BAYRAM (Devamla) Başkanım,
engellilere 2010 Anayasa referandumuyla pozitif ayrımcılık
verdik biliyorsunuz, iki dakika yaparsak sevinirim.
BAŞKAN Siz başlayın da.
SERKAN BAYRAM (Devamla) Bugün başvuru
yapıyor, 39 ilçe yenilensin. diyor. Kardeşim, geçti Borun
pazarı, onu talebinde yapacaktın. Neymiş? 24 Haziran 2018
seçimlerinde, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de aynı
şeyler var, yenilensin. Bizim Erzincanda, Anadoluda bir söz var
arkadaşlar: Evli evlendi, güllü güllendi. Bu iş bitmiştir.
HÜDA KAYA (İstanbul) Bitmedi, bitmedi,
bitmeyecek.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) Millî iradeyi
gasbettiniz.
SERKAN BAYRAM (Devamla) -
Cumhurbaşkanımız, Sayın Muharrem Beyin 11 milyon önünde oy
almıştır ve sandıklardaki geçersizleri dahi kabul saysan
bile böyle bir rakam çıkmaz. Burada biz binde 1i konuştuk arkadaşlar,
niye zorunuza gidiyor?
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) Adalet,
adalet!
SERKAN BAYRAM (Devamla) Binde 1i konuştuk,
binde 1i; 10 bin oyu konuştuk ya.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SERKAN BAYRAM (Devamla) Bakın, ben
Sancaktepede çalıştım seçim döneminde.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) 10 bin oy, oy
değil mi?
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) 14 bin oyu
gasbettiniz!
SERKAN BAYRAM (Devamla) Bir saniye, dinleyelim
arkadaşlar.
Sancaktepede 7.500 oyla aldık, seçime CHP
itiraz etti.
BAŞKAN Evet, Sayın Bayram, teşekkür
ediyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Tamamlasın lütfen.
BAŞKAN Peki, buyurun, tamamlayın lütfen.
SERKAN BAYRAM (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Sayın Özkoç, centilmenliğinden dolayı
teşekkür ederim. Biz teşekkür de ederiz.
Sancaktepeyi 7.500 oyla AK PARTİ aldı,
CHP itiraz etti, sandık başkanı Sayılsın." dedi.
Biz de İtiraz edelim Büyükşehrin oylarına." dedik,
Yok." dedi, talebimizi reddetti ve sizin oylar sayıldı.
Akabinde, bakın arkadaşlar, 7.500 oyda 250 bin oy sayıldı.
Ya, 10 bin oyda, bizim 8 milyon oyun sayılmasını talep etmemiz
kadar daha doğal bir şey ne olabilir? Doğaldır yani.
BEDRİ SERTER (İzmir) Bütün çuvallar
açıldı.
SERKAN BAYRAM (Devamla) Arkadaşlar, yüzde
10u sayıldı.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) Sağdan da
saysan, soldan da saysan İmamoğlu kazandı.
SERKAN BAYRAM (Devamla) Şimdi, bu seçimlerin
yenilenmesi... 23 Haziranda sandık vatandaşımızın
önüne gelecek, vatandaşımız kim mağdur, kim değil, kim
bu ülkeye hizmet etmiştir, kim etmemiştir, kimin İstanbula
büyük projeleri vardır, kimin yoktur, İmamoğlu ile Binali
Yıldırımın yarışması sonucunda
kararını verecektir. Karar başımızın üzerinedir.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) Millet verdi
kararını, millet verdi!
SERKAN BAYRAM (Devamla) Biz
sandığın güvenliğini sağlayalım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SERKAN BAYRAM (Devamla) YSK de seçim sürecini
yönetecektir ve hayırlı bir neticeyi de alacağız.
Sağ olun, var olun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Sayın Özkoç, çok memnundunuz
Sayın Bayramın konuşmasından.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
28.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, İstanbul Milletvekili Serkan
Bayramın CHP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Gerçekten çok memnunum.
Söylediği sözlerde doğru olanlar çoğunlukta. Hatta şöyle
ifade etti, dedi ki: Bir zaman söz konusuysa, hukukun, kanunun verdiği
bir zaman söz konusuysa o zamandan sonra yapılan itirazların hükmü
yoktur. Hatta buna bir evlilikle ilgili de bir şeyler söyledi ama
orasını ben pek anlamadım.
Şimdi, burada Yüksek Seçim Kurulunun takviminde
diyor ki: Bu itirazlarla ilgili süre 2 Mart 2019dur. Yani, kendi dediği
eğer doğruysa, bu zamandan sonra yapılan itirazların
yapılması hukuken doğru değildir. Bu bir.
İki: Siyaset konuşuyoruz. Her türlü
günahı işliyorsunuz, şaibenin arkasından her türlü
konuşmalar yapılıyor ama sizden rica ediyorum,
yaptığınız bu günahların arkasına Allahın
adını vererek sığınmayın, bu mübarek ramazan
gününde hiç olmazsa bunu yapmayın. (CHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
İç Tüzük 60a göre 4 milletvekilimize söz
vereceğim.
Sayın Gökçel
Sayın Gökçel yok.
Sayın Erbay, buyurun.
29.-
Muğla Milletvekili Burak Erbayın, Muğla Barosuna
kayıtlı avukat Sertuğ Sürenoğlunun İstanbul ilinde
bir düğün için alınan önlemlere tepki göstermesi nedeniyle ev hapsine
mahkûm edilmesinin kabul edilebilir olmadığına ve avukatlara
yönelik şiddet olaylarını kınadığına
ilişkin açıklaması
BURAK ERBAY (Muğla) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Muğla Barosuna kayıtlı avukat
meslektaşımız Sertuğ Sürenoğlu, İstanbulda bir
düğün için alınan aşırı önlemlere karşı Bir
düğün için bu olur mu! diyerek tepki göstermesi üzerine
Cumhurbaşkanlığı korumaları tarafından yol
ortasında âdeta linç edilmiştir. Ters kelepçe takılarak
gözaltına alınan avukat meslektaşımız
Çırağan Sarayında bir buçuk saat darbedilmiş, zorla
tutanak imzalatılarak karakola götürülmüş ve işkence burada da
devam etmiştir. İşkenceye maruz kalan
meslektaşımız çıkarıldığı mahkemede
trajikomik bir şekilde suçlu bulunmuş ve ev hapsine mahkûm
edilmiştir. Bu karar, kabul edilebilir bir karar değildir. Bu olayla
birlikte Genel Başkanımız Sayın Kemal
Kılıçdaroğluna yönelik linç girişimi sonrasında
faillerin serbest bırakılması, İstanbul seçimlerinin
yenilenmesi kararıyla millet iradesine YSK eliyle yapılan darbeyle
ülkemizde hukuka olan inanç dibe vurmuştur. Avukat meslektaşıma
yapılan bu saldırıyı ve son dönemlerde avukatlara yönelik
artan şiddet olaylarını kınıyorum.
Meslektaşımıza yapılan bu şiddet eylemini
gerçekleştiren sorumluların bir an önce bulunması gerekmektedir.
Sorumluların
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Girgin
30.-
Muğla Milletvekili Süleyman Girginin, görevinin kendi otelleri için imar
açtırmak ve turizme zarar vermek mi olduğunu,
yapılaşmaların önüne geçmeyi düşünüp
düşünmediğini, bakanlık gücünü kullanarak kendi
şirketlerinin işini takip ettiği iddialarının
doğru olup olmadığını Kültür ve Turizm Bakanından
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla)
Teşekkürler Başkan.
Sorum Kültür ve Turizm Bakanına.
Uzmanların mutlaka doğal hâliyle
korunması gerektiğini vurguladığı Bodrum Kissebükü
Adalıyalı Koyunda şirketinize ait otel projeniz için bugün
gözlerden uzak bir nokta olan Bodrum Mazı Mahallesinde ÇED toplantısı
yapıldı. Kissebükü ve Adalalıyalı Bodrumun Gökovaya
açılan kapısıdır, mavi yolculuğun başlangıç
ve bitiş noktasıdır.
Birinci sorum: Turizm Bakanının görevi
ülke turizmini geliştirmek için planlamalar yapmak ve çözümler üretmek
yerine kendi otelleri için imar açtırmak ve turizme zarar vermek midir?
İki: Bakan olmadan önce Çok da içimize
sinmiyor bu güzel doğa parçasına yatırım yapmak ama 5
milyon dolar para yatırdık, bakanlık geri verirse vazgeçeriz.
ifadelerini kullandığınız yer almıştır.
Şimdi bakanlık görevi konumundaki bir kişi olarak otel
yatırımlarından vazgeçmeyi düşünüyor musunuz?
Üç: Bodrumluların sürdürülebilir turizm için ve
turizmi gelecek kuşaklara aktarmak için amiyane tabirle yastık
altına koyduğumuz altınlarımız diye tabir ettikleri
koylara ve mavi yolculuğa zarar vermemek için bu tarz yapılaşmaların
önüne geçmeyi düşünüyor musunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) Dört:
Bakanlık gücünü kullanarak kendi şirketlerinizin işini takip
ettiğiniz iddiaları doğru mudur?
BAŞKAN Sayın Bülbül
31.-
Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün, Oturum Başkanı ve TBMM
Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçe Meclis başkan vekilliği
görevinde başarılar dilediğine, Aydın ilinde artan intihar
vakalarının nedenlerinin araştırılması konusunda
Sağlık Bakanlığının çalışma yapıp
yapmadığını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Sayın
Başkan, yeni görevinizde başarılar diliyorum.
Değerli arkadaşlar, son aylarda Aydın
ilinde neredeyse her gün bir intihar vakası yaşanmaktadır.
Yapılan araştırmalarda Türkiye ortalamasının üzerinde
vakalardır. 15 ile 40 arasında değişen yaşlarda
farklı sosyal, ekonomik yapıya sahip kişilerin ekonomik
sıkıntılar, aile içi bunalımlar yaşaması nedeniyle
son bir ayda intihar ve intihara teşebbüs sayısı 30a
ulaşmıştır. Bu sayılarla ifade edilen bu konunun insan
canı olduğu unutulmamalı ve bir kişinin bile intihara
teşebbüs etmesi son derece önemli olmalıdır. Bireyleri bu
çaresizliğe iten tüm psikososyal, ekonomik ve toplumsal davranışları
inceleyerek nedeni ne olursa olsun bu durumdan çıkış
yolları mutlaka bulunmalıdır.
Sağlık Bakanı Sayın Fahrettin
Kocaya sormak istiyorum: Aydın ilinde son aylarda yaşanan intihar
vakalarının nedenlerinin araştırılması konusunda
Bakanlığın bir çalışması ve eylem planı var
mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.22
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.29
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Burcu KÖKSAL (Afyonkarahisar),
Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
75inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Görüşmelere kaldığımız
yerden devam ediyoruz.
İç Tüzük 60a göre söz taleplerini
karşılıyordum.
Sayın Gökçel, buyurun.
32.-
Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin, Oturum Başkanı ve TBMM
Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçe Meclis başkan vekilliği
görevinde başarılar dilediğine, Mersin ilinde yaşanan dolu
afeti nedeniyle zarar gören çiftçilerin tarım kredi kooperatifleri ile
Ziraat Bankasına olan borçlarının faizsiz olarak ertelenmesi,
üreticiye ilaç ve gübre yardımıyla birlikte nakit desteğinin
sağlanması gerektiğine ilişkin açıklaması
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) - Sayın
Başkan, yeni görevinizde başarılar diliyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Mersinde 9 ve 16 Nisanda dolu afeti meydana gelmiştir.
İlk belirlemelerimize göre 40 kırsal mahallemizde en az 2.664
çiftçimize ait 19 bin dekar tarımsal arazide 60 milyon lira civarında
zarar oluşmuştur. Ürünleri zarar gören çiftçimizin çok az bir
kısmının tarım sigortası vardır. Ancak küçük ve
henüz intikali gerçekleşmemiş olan arazilerde ürettiği için ÇKS
kaydı ve sigortası olmayan çok sayıda üretici de zarar
görmüştür. Zarar gören tüm çiftçilerin tarım kredi kooperatifleri ve
Ziraat Bankasına olan borçları faizsiz olarak ertelenmeli,
çiftçilerimizi üretimde tutmak için ilaç ve gübre yardımıyla birlikte
nakit desteği de sağlanmalıdır ki çiftçilerimiz üretime
devam etsinler.
Ben bu vesileyle, tekrardan, zarar gören bütün
çiftçilerimize -Mersinde de, ülkemizde de- geçmiş olsun dileklerimi
iletiyorum.
Sağ olun.
BAŞKAN Sayın Ünver
33.-
Karaman Milletvekili İsmail Atakan Ünverin, Oturum Başkanı ve
TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçe Meclis başkan vekilliği
görevinde başarılar dilediğine, yoğun sağanak
yağış nedeniyle Karaman ili Ayrancı ilçesindeki çiftçilerin
mağduriyetinin giderilebilmesi için bölgenin afet kapsamına
alınmasını, bölgedeki dere ve kanal ıslahı
çalışmalarının yapılmasını talep
ettiğine ilişkin açıklaması
İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Karaman)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Karamanın da içinde bulunduğu Konya
Ovasında kuruyan göllerden birisi olan Akgölü Ayrancı ve
Ereğli barajları beslemektedir. Bu yıl bölgede
yağışların bol olması nedeniyle Ayrancı
Barajı dolmuş ve birçok yılda olduğu gibi su salınmaya
başlanmıştır. Ne var ki bu yıl suyun fazla olması
ve Akgöle su taşıyan kanalların ve derenin yıllardır
ıslah edilmemesi sebebiyle başta Ambar ve Kaleköy köylerimiz olmak
üzere Ayrancı bölgemizdeki arazileri su basmıştır. Tarım
ve Orman Bakanlığı, DSİ Genel Müdürlüğü ve Karaman
Valiliği başta olmak üzere ilgili ve yetkililerden bölge
insanımızın uğradığı zararlara duyarsız
kalınmayarak bölgenin afet kapsamına alınmasını,
köylerimizin ve çiftçimizin zararlarının
karşılanmasını, ayrıca, bugüne kadar yapılmayan,
bölgedeki dere ve kanal ıslahı çalışmalarının
programa alınarak yapılmasını ve önümüzdeki yıllarda
da aynı şekilde taşkın ve zararların
yaşanmasının önüne geçilmesini talep ediyorum.
Sayın Başkan, görevinizde
başarılar diliyor, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Aygün? Yok.
Sayın Bayraktutan, buyurun.
34.-
Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın, Oturum Başkanı ve
TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin Meclis başkan
vekilliği görevinin hayırlı olmasını dilediğine, Artvin
ili Arhavi ilçesinde ekonomik kriz nedeniyle üretimini durduran Lipton çay
fabrikası çalışanlarının yaşadığı
mağduriyetin giderilmesini talep ettiğine ilişkin
açıklaması
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Ben de göreviniz hayırlı olsun diyorum.
Artvin Arhavi ilçemizdeki Lipton Çay Fabrikası
ekonomik sebeplerden ötürü Arhavide üretimi durdurmuştur. Arhavi
fabrikasının 83 çalışanı endişelidir. Mevsimlik
işçiler ise işsizlik maaşı dahi alamayacaklardır. 2019
yılını bu şekilde geçirmeyi hedefleyen fabrika yönetimi,
duruma karşılık 2020 yılında da ne
olacağını bilememektedir.
Arhavide 83 ailenin mağduriyeti toplumsal bir
faciaya yol açmıştır. Şimdi fabrika
çalışanları Arhavide sabahlara kadar nöbet tutmakta, aileler
büyük endişe yaşamaktadır. Evine ekmek götürme endişesi
yaşayan Arhavi Lipton çalışanlarının
mağduriyetlerinin bir an önce giderilmesi, hayatın normale dönmesi
gerekmektedir.
Arhavi ilçesinde büyüme olması gerekirken
fabrikalar artık kapanma noktasına gelmiştir. İşçi ve
işveren yanlış politikalar neticesinde karşı
karşıya gelmiştir. Ülkeyi yönetenler şimdi
şapkasını önüne alıp yarattıkları
mağduriyeti gidermek adına çare bulmalıdırlar.
Ekonomik krizden dolayı üretimi durduran Arhavi
Lipton Fabrikasında çalışanların
yaşadığı bu mağduriyetin bir an önce giderilmesini
talep ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Gündemin Seçim kısmına
geçiyoruz.
VI.-
SEÇİMLER
A)
Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim
1.-
Çevre Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim
BAŞKAN Çevre Komisyonunda boş bulunan ve
İYİ PARTİ Grubuna düşen üyelik için seçim yapacağız.
Çevre Komisyonunda boş bulunan 1 üyelik için
Mersin Milletvekili Zeki Hakan Sıdalı aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
B)
Komisyonlara Üye Seçimi
1.-
Hayvanların haklarının korunması ile hayvanlara eziyet ve
kötü muamelelerin önlenmesi için alınması gereken tedbirleri
belirlemek amacıyla kurulan (10/102, 461, 682, 977, 981, 982) esas
numaralı Meclis Araştırması Komisyonuna üye seçimi
BAŞKAN - Meclis araştırması
komisyonları için üye seçimi yapılacaktır.
Komisyon üyelikleri için siyasi parti
gruplarınca gösterilen adayların listesini her bir komisyon için de
ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım.
Hayvanların
Haklarının Korunması ile Hayvanlara Eziyet ve Kötü Muamelelerin
Önlenmesi İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi
Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Üyelikleri
Aday Listesi (10/102, 461, 682, 977, 981, 982)
Adı Soyadı Seçim
Çevresi
AK PARTİ (6)
Zeynep Yıldız Ankara
Jülide İskenderoğlu Çanakkale
Nevzat Ceylan Ankara
Serap Yaşar İstanbul
Yunus Kılıç Kars
Mustafa Yel Tekirdağ
CHP (3)
Gülizar Biçer Karaca Denizli
Saliha Sera Kadıgil Sütlü İstanbul
Deniz Yavuzyılmaz Zonguldak
HDP (1)
Oya Ersoy İstanbul
MHP (1)
Hasan Kalyoncu İzmir
İYİ PARTİ (1)
Zeki Hakan Sıdalı Mersin
BAŞKAN Okunan listeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Müteakip komisyon aday listesini okutuyorum:
2.-
Bilişim teknolojileri bağımlılığının
etkilerinin incelenerek olası zararlarını bertaraf etmek ve bu
teknolojilerin kontrollü kullanımını sağlamak için
yapılması gerekenleri saptamak amacıyla kurulan (10/38, 466,
494, 536, 978, 983, 984) esas numaralı Meclis Araştırması
Komisyonuna üye seçimi
Bilişim Teknolojileri
Bağımlılığının Etkilerinin İncelenerek
Olası Zararlarının Bertaraf Edilmesi ve Bu Teknolojilerin
Kontrollü Kullanımının Sağlanması İçin
Yapılması Gerekenlerin Saptanması Amacıyla Kurulan Meclis
Araştırması Komisyonu Üyelikleri Aday Listesi
(10/38, 466, 494, 536, 978,
983, 984)
Adı Soyadı Seçim
Çevresi
AK PARTİ (6)
Ahmet Zenbilci Adana
Erol Kavuncu Çorum
Nabi Avcı Eskişehir
Müşerref Pervin Tuba Durgut İstanbul
Ahmet Sorgun Konya
İsmail Kaya Osmaniye
CHP (3)
Aysu Bankoğlu Bartın
Onursal Adıgüzel İstanbul
Kamil Okyay Sındır İzmir
HDP (1)
Ali Kenanoğlu İstanbul
MHP (1)
Arzu Erdem İstanbul
İYİ PARTİ (1)
Muhammet Naci Cinisli Erzurum
BAŞKAN Okunan listeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Müteakip komisyon aday listesini okutuyorum:
3.-
Tıbbi ve aromatik bitki çeşitliliğinin korunmasında,
bunların üretiminde ve pazarlanmasında
karşılaşılan sorunlar ile alınması gereken
tedbirleri belirlenmek amacıyla kurulan (10/361, 405, 406, 407, 410) esas
numaralı Meclis Araştırması Komisyonuna üye seçimi
Tıbbi ve Aromatik Bitki
Çeşitliliğinin Korunmasında, Bunların Üretiminde ve
Pazarlanmasında Karşılaşılan Sorunlar ile
Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan
Meclis Araştırması Komisyonu Üyelikleri Aday Listesi
(10/361, 405, 406, 407, 410)
Adı Soyadı Seçim
Çevresi
AK
PARTİ (6)
İbrahim Aydın Antalya
Ertunç Erkan Balta Artvin
Refik Özen Bursa
Recep Şeker Karaman
Ali Cumhur Taşkın Mersin
Zemzem Gülender Açanal Şanlıurfa
CHP
(3)
Servet Ünsal Ankara
Erkan Aydın Bursa
Okan Gaytancıoğlu Edirne
HDP
(1)
Rıdvan Turan Mersin
MHP
(1)
Nevin Taşlıçay Ankara
İYİ
PARTİ (1)
Arslan Kabukcuoğlu Eskişehir
BAŞKAN Okunan listeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Müteakip komisyon aday listesini okutuyorum:
4.-
ALS, SMA, DMD, MS hastalıklarında ve kesin tedavisi bilinmeyen
diğer hastalıklarda uygulanan tedavi ve bakım yöntemleri ile bu
hastalıklara sahip kişiler ve yakınlarının
yaşadıkları sorunları ve çözümlerini belirlenmek
amacıyla kurulan (10/184, 185, 281, 403, 585, 604, 734, 914, 915, 917,
920, 921) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonuna üye
seçimi
ALS, SMA, DMD, MS Hastalıklarında ve Kesin
Tedavisi Bilinmeyen Diğer Hastalıklarda Uygulanan Tedavi ve
Bakım Yöntemleri ile Bu Hastalıklara Sahip Kişiler ve Yakınlarının
Yaşadıkları Sorunların ve Çözümlerinin Belirlenmesi
Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Üyelikleri
Aday Listesi
(10/184, 185, 281, 403, 585, 604, 734, 914, 915,
917, 920, 921)
Adı Soyadı Seçim
Çevresi
AK PARTİ (6)
Arife Polat Düzgün Ankara
Hacı Bayram Türkoğlu Hatay
Ceyda Çetin Erenler Kütahya
Selim Gültekin Niğde
Ahmet Demircan Samsun
İsmail Güneş Uşak
CHP (3)
Gamze Taşcıer Ankara
Ali Fazıl Kasap Kütahya
Mustafa Adıgüzel Ordu
HDP (1)
Semra Güzel Diyarbakır
MHP (1)
Ali Muhittin Taşdoğan Gaziantep
İYİ PARTİ (1)
Tuba Vural Çokal Antalya
BAŞKAN Okunan listeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Müteakip komisyon aday listesini okutuyorum:
5.-
Down Sendromu, Otizm ve diğer gelişim bozukluklarının
yaygınlığının tespiti ile ilgili bireylerin ve
ailelerinin sorunlarının çözümü için alınması gereken
tedbirleri belirlemek amacıyla kurulan (10/242, 349, 392, 394, 397, 401)
esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonuna üye seçimi
Down Sendromu, Otizm ve
Diğer Gelişim Bozukluklarının
Yaygınlığının Tespiti ile İlgili Bireylerin ve
Ailelerinin Sorunlarının Çözümü İçin Alınması Gereken
Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis
Araştırması Komisyonu Üyelikleri Aday Listesi
(10/242, 349, 392, 394, 397,
401)
Adı Soyadı Seçim
Çevresi
AK PARTİ (6)
Radiye Sezer Katırcıoğlu Kocaeli
Kemal Çelik Antalya
Vildan Yılmaz Gürel Bursa
Hülya Nergis Kayseri
Mehmet Ali Cevheri Şanlıurfa
Bahar Ayvazoğlu Trabzon
CHP (3)
Hüseyin Avni Aksoy Karabük
Çetin Arık Kayseri
Metin İlhan Kırşehir
HDP (1)
Necdet İpekyüz Batman
MHP (1)
Sefer Aycan Kahramanmaraş
İYİ PARTİ (1)
Aylin Cesur Isparta
BAŞKAN Okunan listeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Duyurular
1.-
Başkanlıkça (10/102, 461, 682, 977, 981, 982; 10/38, 466, 494, 536,
978, 983, 984; 10/361, 405, 406, 407, 410; 10/184, 185, 281, 403, 585, 604,
734, 914, 915, 917, 920, 921 ve 10/242, 349, 392, 394, 397, 401) esas
numaralı Meclis Araştırması Komisyonlarının
başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yapmak üzere
toplanacakları gün, saat ve yere ilişkin duyuru
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Hayvanların Haklarının Korunması ile Hayvanlara Eziyet ve
Kötü Muamelelerin Önlenmesi İçin Alınması Gereken Tedbirlerin
Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması
Komisyonuna seçilmiş bulunan sayın üyelerin, bugün saat 17.30da
Halkla İlişkiler Binası Komisyonlar Bloku alt zemin 1
numaralı toplantı salonunda; Bilişim Teknolojileri
Bağımlılığının Etkilerinin İncelenerek
Olası Zararlarının Bertaraf Edilmesi ve Bu Teknolojilerin
Kontrollü Kullanımının Sağlanması İçin Yapılması
Gerekenlerin Saptanması Amacıyla Kurulan Meclis
Araştırması Komisyonuna seçilmiş bulunan sayın
üyelerin, bugün saat 17.30da Halkla İlişkiler Binası
Komisyonlar Bloku alt zemin 2 numaralı toplantı salonunda; Tıbbi
ve Aromatik Bitki Çeşitliliğinin Korunmasında, Bunların
Üretiminde ve Pazarlanmasında Karşılaşılan Sorunlar
ile Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan
Meclis Araştırması Komisyonuna seçilmiş bulunan sayın
üyelerin, bugün saat 18.30da Halkla İlişkiler Binası
Komisyonlar Bloku alt zemin 1 numaralı toplantı salonunda; ALS, SMA,
DMD, MS Hastalıklarında ve Kesin Tedavisi Bilinmeyen Diğer
Hastalıklarda Uygulanan Tedavi ve Bakım Yöntemleri ile Bu
Hastalıklara Sahip Kişiler ve Yakınlarının
Yaşadıkları Sorunların ve Çözümlerinin Belirlenmesi
Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonuna
seçilmiş bulunan sayın üyelerin, bugün saat 18.30da Hakla
İlişkiler Binası Komisyonlar Bloku alt zemin 2 numaralı
toplantı salonunda; Down Sendromu, Otizm ve Diğer Gelişim
Bozukluklarının Yaygınlığının Tespiti ile İlgili
Bireylerin ve Ailelerinin Sorunlarının Çözümü İçin
Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan
Meclis Araştırması Komisyonuna seçilmiş bulunan sayın
üyelerin, 14 Mayıs Salı günü saat 16.00da Halkla İlişkiler
Binası Komisyonlar Bloku alt zemin 1 numaralı toplantı salonunda
toplanarak Başkan, Başkan Vekili, Sözcü ve Kâtip seçimini
yapmalarını rica ediyorum.
Komisyonların toplantı gün ve saatleri
ayrıca elektronik ilan panosunda yayınlanmıştır.
Alınan karar gereğince denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan 33 sıra
sayılı Kanun Teklifi ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
VIII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırım'ın Türkiye Cumhuriyeti ile Gürcistan
Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşması Tarafından Kurulan
Ortak Komite'nin Türkiye Cumhuriyeti ile Gürcistan Arasındaki Serbest
Ticaret Anlaşması'nın Menşeli Ürünler
Kavramının Tanımı ve İdari İşbirliği
Yöntemleri Hakkında Protokol II'sini Değiştiren 1/2016
Sayılı Kararınının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna ve Anlaşmanın Protokoller ve Eklerine İlişkin
Değişikliklerin Cumhurbaşkanınca Doğrudan
Onaylanmasına Dair Yetki Verilmesine İlişkin Kanun Teklifi
(2/1364) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 33)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan 29 sıra
sayılı Kanun Teklifi ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
2.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırım'ın Türkiye Cumhuriyeti ile Karadağ
Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşması Tarafından Kurulan
Ortak Komite'nin Serbest Ticaret Anlaşması'nın `Menşeli
Ürünler' Kavramının Tanımı ve İdari
İşbirliği Yöntemlerine İlişkin Protokol II'sini
Değiştiren 1/2017 Sayılı Kararının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna ve Anlaşmanın
Protokoller ve Eklerine İlişkin Değişikliklerin
Cumhurbaşkanınca Doğrudan Onaylanmasına İlişkin
Yetki Verilmesine Dair Kanun Teklifi (2/1362) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 29)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan 17 sıra
sayılı Kanun Teklifi ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
3.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırım'ın Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti, Gürcistan
Hükümeti ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Savunma Alanında
İşbirliği Mutabakat Muhtırasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1187) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 17)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü sırada yer alan 19 sıra
sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir
Milletvekili Binali Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti ile
Özbekistan Cumhuriyeti Arasında Suçluların İadesi
Andlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
4.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti ile Özbekistan Cumhuriyeti
Arasında Suçluların İadesi Andlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1189) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 19) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Komisyon raporu 19 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde şahsı adına
söz isteyen Sayın İbrahim Özden Kaboğlu, İstanbul
Milletvekili, buyurunuz.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, Divan, değerli üyeler; evet, teklifin tümü
üzerinde söz almış bulunuyorum ama öyle anlaşılıyor ki
bugün hep güncel konulardan, özellikle seçimlerden söz etmek hem yerinde hem de
gereklidir.
Öncelikle, Sayın Başkan, görevinizi
kutluyorum.
Ben siyaset konuşmayacağım. Evet, 31
Mart öncesi, esnası ve sonrasında birçok sorun yaşandı,
Anayasaya ve hukuka aykırılıklar yaşandı fakat ben
Yüksek Seçim Kurulunun 6 Mayıs günü vermiş olduğu kararla
sözlerime başlayacağım. Bu karar ne ifade ediyor? Sayın
Başkan Sadi Güven 6 Mayıs akşamı Yargı süreci bitti.
dedi. Bu, doğrudur bir yönüyle çünkü bu bir yargı kararıdır
ama yanlıştır çünkü bu bitmemiştir. Zira, bu karar
gerekçesiz verilmiştir, oysa yargı kararları
Anayasamızın amir hükmüne göre gerekçeli olarak verilir ve Anayasa
madde 79a göre seçim konularıyla ilgili bütün yolsuzlukları kesin
olarak karara bağlama görevi Yüksek Seçim Kurulunundur.
Dolayısıyla burada Yüksek Seçim Kurulu anayasal çerçevede karar
vermek durumundadır.
Yüksek Seçim Kurulunun verdiği karar
başlıca olarak iki bölümden oluşmaktadır. Birincisi, bir
kısım sandık kurullarının ilçe seçim kurullarınca
kanuna aykırı oluşturulması ve bu hususun da seçim sonucuna
müessir olması nedeniyle 31 Mart 2019 tarihinde yapılan İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptaliyle
yenilenmesine 4e karşı 7 oyla karar verilmiştir ve Gerekçesi
bilahare gönderilecek. kaydı düşülerek şu ikili itirafta
bulunulmuştur: Doğrudan itiraf Kararımı gerekçesiz
verdim. Örtülü itiraf ise Kararım Anayasaya aykırıdır.
Çünkü yargısal nitelikteki bütün kararlar gerekçeli olarak
yazılır ve Anayasa madde 138e göre hâkimler Anayasaya uygun olarak
karar verirler, Anayasanın emri bu.
Bu açıdan, birincisi, Yüksek Seçim Kurulu,
kanuna aykırı oluşturulan sandık kurullarının kaç
tane ve hangileri olduğunu, kanuna aykırı olarak nasıl
oluşturulduğunu bu kararında belirtmeliydi.
İkinci olarak, bu hususun seçim sonucuna
nasıl müessir olduğunu ortaya koymak durumundaydı. Nihayet,
sandık kurullarının oluşum tarzı sonucuna etkiliyse bu
etki, aynı zarf içine konulan diğer pusula için de geçerliği
olduğuna ve Yüksek Seçim Kurulu, seçim konularıyla ilgili bütün
yolsuzlukları kesin karara bağlama yetkisine sahip olduğuna göre
İstanbul yerel seçimlerini bütünüyle iptal etmeliydi. Bu açıdan, bu
karar Anayasaya aykırıdır, çünkü gerekçesi
bulunmamaktadır.
Üçüncü olarak, mazbatayı iptal etmiştir.
Oysa İstanbul Büyükşehir Belediye mazbatasının iptaline
karar veren kurul, bunu hangi yasaya göre yaptığını belirtmemiştir.
Oysa 2972 sayılı Kanunun seçimlerin iptalini düzenleyen 25inci
maddesinin ikinci fıkrasına göre Bir seçim çevresinde yapılan
seçimin, seçim işlemleri sebebiyle iptaline karar verildiği takdirde,
o seçim çevresinde yeniden seçim yapılır. Ne bu fıkra ne de
başka bir madde veya kanunun başka hükmü, seçim işlemleri
nedeniyle iptal kararıyla birlikte seçilen kişinin
tutanağının iptal edilebileceğine dair bir düzenleme
yapmamaktadır.
Seçim hukukunda, seçilen kişinin
tutanağı, ancak seçilme yeterliliğini kaybetmesi durumunda iptal
edilir. Seçim işlemleri nedeniyle seçimin iptalinde, seçilen kişinin,
yenileme seçimi yapılana kadar cari görevlerini sürdürmesini engelleyen
bir düzenleme bulunmamaktadır, bu konuda herhangi bir Yüksek Seçim Kurulu
kararı da yoktur. Hatta, 5393 sayılı Belediye Kanunu madde 44,
belediye başkanlığında ölüm, istifa dışında
boşalma hâllerini belirliyor. Görev terki, seçilme yeterliliğini
kaybetme, görevin sürdürülmesine engel sağlık durumu, meclisin
feshine neden olan eylem ve işlemlere katılma gibi
sınırlı sayıda nedenlerin ortaya çıkması dahi
doğrudan etki doğurmamakta, bunlardan birinin meydana gelmesi
durumunda İçişleri Bakanlığının başvurusu
üzerine Danıştay kararıyla başkanlık sona ermektedir.
İstanbul Büyükşehir Belediyesinde bu
hâller veya seçilme yeterliliği sorunu bulunmadığına göre,
1 Nisan günü seçilen ve 17 Nisan günü mazbatasını alan
İmamoğlunun, 23 Haziran seçimlerine kadar görevinde devam etmesinin
önünde hukuken bir engel bulunmamakta idi.
İçişleri Bakanlığı
tarafından anılan kanunun 46ncı maddesindeki görevlendirme,
sadece herhangi bir boşalmanın gerçekleşmesi ve belediye
meclisinin de seçimle yeni bir başkan belirleyememesi durumuna özel olarak
getirilmiş bir düzenleme olduğuna göre, 23 Haziran 2019a kadar
valiye bu görevin verilmesi açıkça hukuka aykırı
bulunmaktadır. Hâliyle, İstanbul Valisinin kayyum olarak
atanmış olması tamamen yerel yönetimlere ve yerel demokrasiye
aykırılık teşkil etmektedir. Bu bakımdan, Yüksek Seçim
Kurulu kararı -Başkanının da belirttiği üzere-
Anayasaya aykırıdır.
Bu aykırılıklar aslında birinci
partinin 1 Nisandan itibaren yapmış olduğu itirazlar zinciriyle
ortaya çıkmıştır. Şöyle ki: 1 Nisan günü verilen
birleştirme tutanağına göre İmamoğlu, İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmiştir. Olağan
itirazlar tüketilmiştir, dolayısıyla olağanüstü itiraz için
süre 8 Nisanda dolmuştur. Eğer ikinci birleştirme
tutanağı dikkate alınırsa 18 Nisanda başlayacaktı
ama birinci parti başvurusunu 16 Nisanda yapmıştır.
Hayır, süre dolmuştur. biçimindeki itirazlar üzerine, 20 ve 22
Nisanda yeniden başvurularda bulunmuştur. Oysa süre
açıktır, süre hak düşürücüdür ve kanunda açıkça
belirtilmiştir. Peki, nasıl olmuştur bu? Tıpkı önce
Kısıtlı seçmenler vardır. gerekçesiyle yapılan
başvurular
40 bin akıl hastası vardır. dendi
İstanbulda ve toplu hakaret edildi İstanbul seçmenlerine fakat
bunlar kanıtlanmayınca Kanun hükmünde kararnamelerin ek listelerinde
adları yer alan kişiler seçmen olamazlar. dendi. Ve hangi kanun
hükmünde kararnameler? Sayın adayın Kurunun yanında yaş da
yanıyor olabilir, biz de o listelerden basın yoluyla haberdar
oluyoruz. dediği kanun hükmünde kararnameler ve sayın
yardımcısının da Onlar bizim tarafımızdan
hazırlanmıyor, MİT tarafından hazırlanan belgelerdir.
dediği bu kararnameler. Ve burada Yüksek Seçim Kurulu bunu reddettiği
hâlde, kabul etmediği hâlde birinci parti yeniden Kanun hükmünde
kararnamede adları yer alan kişiler seçmen olamazlar. biçiminde
başvuruda bulunmuştur. Dolayısıyla burada, yüce dediğimiz
Bu Mecliste bulunan 10 vekil de seçme hakkını kullanamazlar.
demişlerdir, demiş bulunuyorsunuz, sol tarafım demiş
bulunuyor.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Onlar solcu değil.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Benim sol tarafımda yer alanlar bunu söylemiş bulunuyor.
Ve tabii ki bununla yurttaşlık
tanımının nasıl değiştirilmek istendiği
ortaya konmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Evet, yurttaşlık tanımını
yeniden yapma eşiğine gelmiş bulunuyoruz. Dolayısıyla
o kararnamelerde, OHAL ortam ve koşullarında, gece
yarılarında acımasız bir biçimde toplu katliam, toplu
hukuk katliamı olarak ifade edilebilecek o kararnamelerde adları yer
alan kişiler için o denli uzun yasaklar listesi getirilmiştir ki
hukuken Burada yer almayan, sayılmayan yasaklar serbesttir. sonucuna
bizi götürdüğü hâlde -ki vekiller bu şekilde seçildi aday listesinde-
kesinleşen listelerde adları yer alan meclis üyeleri ve belediye
başkanları Hayır, seçilemez. denmiştir. Onlarla
yetinilmedi Seçmen bile olamazsınız. denmiştir ve bir tür
seçim sonrası kayyum mekanizması işletilmiştir.
İşte bu kayyum mekanizması aslında yasal bir
dayanağı olmadığı hâlde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Sayın Başkan, tamamlayayım izninizle.
BAŞKAN Bir dakika daha mı süre talebiniz
var?
Buyurun.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Teşekkür ederim.
Bu mekanizma anayasal çerçeveye sahip
olmadığı hâlde, biraz önce belirttiğim üzere, gerekçesiz
karar hukuken geçerli değildir. Eğer gerçekten iptal nedeni varsa
Yüksek Seçim Kurulu birkaç gün daha bekleyemez miydi? Yoksa Yüksek Seçim Kurulu
şunu mu yapacak: Birinci partinin yaptığı gibi, bir neden
öne sürdü olmadı, ikincisini sürdü olmadı, sonuçta bu nedenlerden
vazgeçti, Ben, sandık kurulları geçersiz olduğundan iptalini
istiyorum. dedi, yoksa Yüksek Seçim Kurulu da tıpkı birinci partinin
bir ay süreyle aradığı gerekçeleri önümüzdeki günlerde,
mayıs ayında arayıp 23 Hazirandan sonra mı
açıklayacak? İşte ben Yüksek Seçim Kurulunun verdiği bu
karardan bir hukukçu olarak utanç duyuyorum, utanç duyuyorum ve bu kararın
hukuken yok hükmünde olduğu görüşümü sizlerle paylaşıyorum.
Saygılarımla. (CHP, HDP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teklifin tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
İLE ÖZBEKİSTAN CUMHURİYETİ ARASINDA SUÇLULARIN
İADESİ ANDLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA
DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE
1- (1) 30 Nisan 2018 tarihinde Taşkentte imzalanan Türkiye Cumhuriyeti
ile Özbekistan Cumhuriyeti Arasında Suçluların İadesi
Andlaşmasının onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Gruplar adına ilk söz,
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Filiz
Kerestecioğlu
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Yeni görevinizde başarılar dilerim.
Değerli milletvekilleri, ülke belirsizlik ve
seçim sarmalı içinde çözülmeyi bekleyen onlarca sorunla yüz yüze. Evet,
bekliyoruz, gerçek bir beklemedeyiz. Örneğin Rabia Nazın ailesi
kurulacak Meclis araştırma komisyonunu bekliyor. Küçükçekmece
Kanaryada cinsel saldırıya uğrayan çocuk ve binlercesi, çocuk
hakları daimi komisyonunun kurulmasını bekliyor. Ücretleri
kuşa dönen yurttaşlar emeklerinin
karşılığını bekliyorlar. Mahpus
yakınları cezaevleri önlerinde açlık grevlerindeki çocuklarının
çağrısının duyulmasını bekliyor. Kadınlar
ayrımcılığa, şiddete karşı alınacak
önlemleri, gençler gelecek umudunu taşıyabilecekleri bir demokratik ülkeyi
bekliyor . Yani dağlar taşlar hep birlikte bekliyoruz. O yüzden
benden Özbekistanla ilgili konuşmamı beklemeyin siz de.
Değerli arkadaşlar, sıkıyönetim
mahkemelerinin son döneminde başladığım avukatlık
mesleği bana her duruşmada ayrı bir heyecanı
yaşatmıştı ama ayrı bir hakkaniyet duygusu
zedelenmesi, ayrı bir çaresizlik ve kızgınlık da hep o mücadelenin
ve heyecanın beraberinde yaşanıyordu. Çünkü Türkiyede benim
gibi birçok nesil olağan mahkemeleri, tabii hâkim ilkesine uyan
yargılamaları, hukukun özgürlüklerden yana yorumlanmasını
hiçbir zaman yaşayamadı diyebilirim. Hayatımız bir türlü
normalleşmeyen özel durumların özel yetkili mahkemelerinin
yargılamalarıyla geçti. Türkiyede her şey özeldi, her zaman iç
ve dış tehlikelerle çevriliydik. Çünkü aslında bir ülkeyi böyle
yönetmek kolaydı. Çoğulcu, demokratik, evrensel hukuk ilkelerine uyan
ve yurttaşları böyle olan bir ülkeyi yönetmekse çok zor.
İşte yargı da ne yazık ki bu kıskacın
araçlarından birisi olarak görevini her daim başarıyla icra
etti. Yine de o dönemlerde eğer bir ayak aksıyorsa doğru giden
bir başka taraf da olabilirdi, örneğin Danıştay, idare
mahkemeleri gibi; hatta hâkimlerin ayrı örgütlenmeleri ve lal
olmamış dilleriyle söyleyecek sözleri olanları da vardı.
Bugün ise YSK hâkimleri koca bir ülkenin insanlarını hiçe sayarak
düğmelerini ilikledi, ülkede kalan son demokrasi
kırıntısı olan seçme ve seçilme hakkını, 31 Mart
seçimlerindeki tüm haksız uygulamalarıyla -Muşla, Vartoyla,
Silvanla, İstanbulla- elimizden almak istedi. Biz buna razı
değiliz arkadaşlar. Çünkü her ülkenin olduğu gibi bu ülkenin de
bir demokrasi tarihi var ve bu haksızlıkların üstesinden
gelebilecek güce bizler sahibiz.
Değerli arkadaşlar, egemen olan ya da bir
savaş hâlinde güçlü olan uluslar aynı zamanda hep bir faillikle yüz
yüze yaşarlar. Faillikle yüz yüze yaşamaktan kolayına
kurtuluş yoktur. Almanya hâlâ Yahudilerin, Romanların, komünistlerin,
eş cinsellerin faili olarak yaşar ve ırkçılık tamamen
silinmedikçe de yaşamaya devam edecektir. Peki, Almanya bunu
yapmış, böyle yaşarken sonra nakbaya yani İsrailin
kuruluşu, Filistinlilerin sürgün edilmesine baktığımızda
ne görürüz? Acı ve yıllardır süren bir ağıt.
Şöyle diyor İsrailli muhalif akademisyen Ariella: Mülteci olmak
Filistinlilerin felaketiydi ancak fail olmak ya da faillerin mirasçısı
olmak İsrailli bir Yahudi olarak benim, bizim felaketimiz oldu. Tarih
tamamlanmadan kaldığı sürece her birimiz evrensel bir hak olan
fail olmama hakkını talep etmeyi sürdürebiliriz. Evet, fail olmama
hakkı diye bir hak var.
Fail olan uluslar saymakla bitmez dünyada
arkadaşlar. Örneğin Amerika Kızılderililerin, Vietnamlıların
ve daha nicelerinin failidir.
Peki, biz, bizler masum muyuz? Bakın, Batman
Vekilimiz Ayşe Acarın babası, 90lı yıllarda,
Batmanda şehir meydanında, bir Ramazan Bayramında, sokak
ortasında herkesin gözü önünde öldürülmüşken, Pero Vekilimizin bir
esnaf olan babası aynı şekilde dükkânında
öldürülmüşken acaba kimdi failler ve ne beklendi onlardan mesela?
Pervin Başkan çocuğunu doğururken
eşi öldürüldüğünde devlet ona ne söyledi acaba, ona ve onun gibi
haftalarca nöbet tutan Cumartesi Annelerine, cumartesi insanlarına?
Failleri mi buldu, yoksa sokakları, oturdukları meydanları
onlara dar mı etti?
Ya da üç gün önce askerî bölgeden gelen ateşle
genç bir çoban öldürüldü mesela ve babası sordu: Bir çoban ölmüş
kimin umurunda? O çobanın adı Sertip Şen imiş. Sertip
Hakkâriliymiş, kimin umurunda?
34 yurttaşımızı
kaybettiğimiz Roboski katliamından sonra, katledilen onca Encü
soyadlı genç insandan sonra Ferhat Vekilimiz buraya geldi, seçildi ve
geldi buraya. Hiç unutmam, bir konuşmasına bile katlanılamadı
burada, bu salonda. Şimdi hapiste, kimin umurunda?
Ben, babaannesi Yunanistanın Meis
Adasından bir sandala binerek gece vakti göçmek zorunda kalmış
bir ailenin çocuğuyum, tıpkı Dedemin İnsanları
filmindeki gibi. Peki, Yunanistanın ırkçılarının umurunda
mı bu ya da 6-7 Eylül kırımından sonra göç etmek zorunda
kalan Rumlar Türkiyeli ırkçıların umurunda mı?
Küçük bir çocuk cinsel saldırıya
uğradığında ya da ekonomi kötüye gittiğinde, hemen,
derhâl suçlu olarak isimleri ortaya atılan, muktedirlerin savaşı
yüzünden göç etmiş, doğru dürüst hiçbir hakkı hukuku olmayan
Suriyeliler kimin umurunda? Onların faili kim diye sorarsak biz masum
çıkar mıyız sadece misafir ediyoruz onları diye?
İşte ben bu ülkede yaşayan ve
aslında kimliklere hiç de takılmak istemeyen bir Türkiyeli olarak
sadece ve sadece fail olmama hakkımı kullanmak istiyorum,
barışmak istiyorum. Kürt anneleri yerlerde sürüklenmesin istiyorum,
Hakkâride de askerler ölmesin istiyorum. Kürt anneleri de bunu istiyor. Onlar
çocukları cezaevlerinde ölmesin isterken bir yandan da yıllardır
barış, barış diyorlar. Bu sözün sadece kendi
çocuklarının hayatı için olmadığını da çok
iyi biliyorlar.
Evet, değerli arkadaşlar, fail olmama
hakkımızı kullanalım, kimsenin faili olmayalım. Her
şeyden önemlisi, fail bir ulus olmayalım. Tarih tamamlanacaksa da
böyle tamamlansın.
İşte, dün cezaevine
uğurladığımız barış akademisyenlerinden
siyaset bilimci Değerli Hocamız Füsun Üstel ve diğer
barış akademisyenleri de aslında bu ülke yurttaşlarının
fail olmama hakkı için söz söylediler; söz söylediler arkadaşlar,
sadece söz söylediler. Ateş etmediler, kimseyi öldürmediler. Artık
sözleri kurşunlamaktan vazgeçin; söz söyleyen insanları cezaevlerine
atmaktan, yeni cezaevleri inşa etmekten vazgeçin. Tarihi rövanşlarla,
intikamlarla, savaşlarla yazmaktan, fail olmaktan vazgeçin ve umut edin
arkadaşlar, umut edin. Turgut Uyarın dediği gibi:
çünkü umut kaçınılmaz gelecektir
bütün gümbürtüsüyle
umut kaçınılmaz gerçektir çünkü
biri Asyada biterken sözgelişi, Şilide
öbürkü başlar.
Biz de ekleyelim: Belki bir umut Sudanda
başlar, bir gün de Türkiyede başlar.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gruplar adına ikinci
konuşmacı İYİ PARTİ Grubu adına Feridun
Bahşi, buyurun
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Levent Bey, buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
35.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Ankara Milletvekili Filiz
Kerestecioğlu Demirin 19 sıra sayılı Kanun Teklifinin
1inci maddesi üzerinde HDP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, hatibin konuşmasını dinledik. Hatip
konuşmasında, son derece alçak bir ses tonuyla, çok büyük bir
rahatlıkla, tırnak içinde, fail olmama hakkını ifade ederken,
Türkiye Cumhuriyeti devletini İsrail gibi katliamı kendine meşru
gören, Nazi Almanyası gibi soykırımı kendine meşru
gören ve dünyada buna benzer ülkelerle bir tutmaya
çalıştığına şahit olduk. Bunu bu memleketin bir
evladı olarak, Milliyetçi Hareket Partili bir Meclis üyesi olarak ve
grubumuz adına kabul etmemiz kesinlikle ve kesinlikle mümkün
değildir. Buna vicdan sahibi hiçbir Türk evladı asla ve asla
rıza gösteremez.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Burada benim
olduğum gibi, Milliyetçi Hareket Partili bir Meclis grup başkan
vekilinin olduğu gibi diğer bütün grupların aynı
şekilde tepki göstermesi gerekir. Siz devleti katil ve soykırım
yapan diğer devletlerle, bu konuda müseccel, tescil edilmiş
devletlerle bir tutmak yerine, bu iftirayı atmak yerine, bu devlete silah
çeken, masum canlara kıyan, bebeklerin canına, kanına giren
PKKyla beraber fail olmama hakkını kullanın da
hayatınızda bir sefer kendi adınıza da doğru bir
şey yapmış olun.
Saygılar sunarım. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Bahşi, buyurun
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan,
görüyor musunuz?
BAŞKAN Sayın Bahşi konuşsun
ondan sonra size söz vereyim, Sayın Özkana da.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Neden ama yani?
FATMA KURTULAN (Mersin) Ama öyle olmaz ki
Başkan, şu an bu konuşmaya cevap vermek istedi.
BAŞKAN Ama hatibi çağırdım
kürsüye. Yani sisteme girmenizi rica ediyorum, yoksa göremiyorum.
FATMA KURTULAN (Mersin) Ama diğer gruplara
yaptığınızda hatibi durduruyordunuz, bize de bunu
yapmanız gerekir.
BAŞKAN Sayın Kurtulan, benim sürekli
takip etme şansım yok. Söz talebiniz olduğunda lütfen sisteme
girin.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Ben sisteme
girmiştim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sataşmada sisteme girilmiyor Başkan.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) -
Sataşmada sistem yok ki, öyle bir şey yok.
VIII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
4.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti ile Özbekistan Cumhuriyeti
Arasında Suçluların İadesi Andlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1189) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 19) (Devam)
BAŞKAN Sayın Bahşi, buyurun.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA FERİDUN
BAHŞİ (Antalya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Biraz önce CHP Grubu önerisi üzerine
yapmış olduğum konuşmama kaldığım yerden
devam ediyorum. O konuşmamda 2010 Anayasa referandum sürecinden
bahsetmiş ve son olarak Türkiye'nin demokrasiden uzaklaşıp
totaliter bir rejime doğru evrilmeye başlamasının ilk
adımı okyanus ötesinde bulunan teröristbaşı sümüklünün
Ölülere bile oy kullandırın. talimatı verdiği 2010
Anayasa referandumu idi demiştim. Bu süreçte tüm gücümüzle, gelen
tehlikeyi, o zamanki adıyla cemaatin ülkeyi ele geçirip demokrasiyi,
hukuku ve en önemlisi cumhuriyet rejimini ortadan
kaldıracağını anlatmaya çalışsak da
başarılı olamamış, AK PARTİ iktidarının
tam teslim ve desteğiyle örgüt Anayasa referandumunda oylamada
yaptığı hilelerle evet oyu çıkarmış, yargı
dâhil tüm devlet kurumlarını teslim almıştı. 2014
yılına kadar tüm devletin kurumlarında atama dâhil her türlü
tasarrufu keyfince yapmış, istemediği insanı kurduğu
kumpaslarla cezaevine atmış, kendi tebaası olan istediği
kişiyi de istediği kurumun başına getirmişti. FETÖnün
istemediği hiçbir kimse hak etse dahi hiçbir kurumun başına
gelmemişti, hatta AK PARTİ istese bile gelememişti. Sadi Güven
de işte bu süreçte, örgütün muktedirliğinin zirvede olduğu bir
dönemde yani Ocak 2013 tarihinde YSKnin teamüllerine aykırı olarak
YSKye seçilip Başkan olmuştu. Normalde YSK Başkanlığına
Başkanlık boşaldıysa kuruldaki en kıdemli üye
başkan seçilirken FETÖ en kıdemli üyeye güvenmemiş, onu istifa
ettirerek Yargıtaya döndürmüş ve en kıdemsiz üye olan Sadi
Güveni YSK Başkanlığına seçmişti. Sadi Güven,
işte o günden bu yana YSK Başkanlığını
yürütmektedir. Başkanlık görevini sürdürdüğü dönemde birçok
hukuksuz, kanunsuz karara imza atmıştır. Daha önce verdiği
içtihat niteliğindeki birçok kararın tam aksi kararlar
vermiştir, hatta aynı seçim dönemi içinde, daha bir ay geçmeden,
birbirine zıt, tam tersi kararlara imza atabilmiştir.
Bugün Küçükçekmece itirazlarıyla ilgili
inceleme yapılırken 1/7/2014 gün ve 3119 sayılı Kararda
İtiraza konu sandık seçmen listelerinin itiraz üzerine yeniden ele
alınması ve incelenmesi mümkün değildir. Kesinleşmiş
seçmen kütüklerindeki yolsuzluklara dayanarak mazbatanın veya seçimin
iptali istenemez. Dilekçede belirtilen kişi, kişisel haklara
ilişkin olan tam kanunsuzluk hallerinden değildir. Bu nedenle
Kurulumuzca doğrudan el konulması olanağı
bulunmamaktadır. Ceza Kanununun ilgili maddelerinden yolsuzluk yapan
şahıslar aleyhine ilgili mercilerce tahkikat yapılması,
dava açılması, suçların takibi yönünde doğal bir olay olup
bu bağlamda yürütülen ceza davaları ile verilen ceza mahkûmiyetleri,
seçimin iptalini gerektirmeyeceği gibi, geriye doğru bir
değerlendirme yapma olanağı da
sağlamadığından istemin reddine karar vermek
gerekmiştir. diyebilmiştir.
Yine, 26 Nisan 2017 referandumunda yasanın
açık hükmüne aykırı olarak mühürsüz zarf ve pusulaların
geçerli olmasını sağlamıştır.
Tüm bu hukuksuz ve AK PARTİ yanlısı
kararlardan sonra, YSKnin Başkanı dâhil, 6 üyesinin görev süresinin
2019 Ocak ayında dolacak olmasından dolayı TBMMde Aralık
2018 tarihinde kabul edilen 7159 sayılı Yasayla 298 sayılı
Seçimlerin Temel Hükümleri Hakkında Yasada değişiklik
yapılarak görev süreleri bir yıl uzatılmıştır.
Arkadaşlar, burası çok önemli, diyorlar ya
Burası çok önemli. gerçekten burası çok önemli: Yapılan görev
süresi uzatımı, 298 sayılı Seçim Kanununda
değişiklik suretiyle yapılmıştır. Anayasanın
son maddesi açıkça Seçim kanunlarında yapılan
değişiklikler, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir
yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz. hükmünü içermektedir.
Yerlerine herhangi bir seçim de yapılmadığından
dolayı, başkan dâhil 6 üyenin görev süresi 2019 Ocak ayı
itibarıyla düştüğünden YSK toplantı ve karar yeter
sayısını yitirmiştir. YSKnin 31 Mart seçimleri
çerçevesinde vermiş olduğu tüm kararlar keenlemyekündür yani yok
hükmündedir. Bu çerçevede İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanlığı seçimlerinin iptali kararı da yok
hükmündedir.
Değerli milletvekilleri, YSK 20 Nisan günü
İYİ PARTİnin verdiği Bursa Mustafakemalpaşadaki
sandık kurullarının belediye çalışanlarından
oluştuğu, bunun tam kanunsuzluk hâli oluşturduğuna
ilişkin başvuruyu, oturuma katılan 10 üyenin tamamının
oyuyla reddetmiştir. Bu kararında Sandık kurullarına
ilişkin itirazların YSKnin 13/12/2018 tarih ve 2018/1105
Kararıyla kabul edilen seçim takvimine göre 2 Mart 2019 tarihinde kesin
olarak karara bağlanması nedeniyle tam kanunsuzluk iddiasına
ilişkin talebin reddine diyebilmiştir yani demiştir ki: Bir
aksilik görüyorsan 2 Mart 2019 tarihine kadar sandık kurullarına
itiraz edebilirsin. 2 Mart 2019 tarihinde yaptığın her türlü
itiraz geçersizdir. Aynı kurul, on altı gün önce
aldığı kararını İstanbul için tersine
döndürmüş ve 7 üye, sandık kurullarına 2 Mart 2019a kadar
başvurunun yapılması gerektiğine ilişkin kararı
tanımayarak Bir kısım sandık kurullarının ilçe
seçim kurullarınca kanuna aykırı olarak oluşturulması
ve bu hususun da seçim sonucuna müessir olması nedeniyle, 31 Mart 2019
tarihinde yapılan İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanlığı seçiminin iptaliyle yenilenmesine diye karar
verebilmiştir. Madem 2 Mart tarihine kadar başvuruda bulunulması
gerekiyordu, o zaman, İstanbul itirazını niye kabul ediyorsun?
Yok, gerekmiyordu, Mustafakemalpaşa itirazını niye
reddediyorsun?
Ayrıca, YSKnin iptal gerekçesi olan, kamu
görevlisi olmayan sandık kurulu başkanlarının olması
durumu Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun
23üncü maddesinde açıklanmıştır. Bu madde Sandık
kurulları için yeterli sayıda kamu görevlisi
bulunmadığı takdirde ilçe seçim kurulu başkanı olan
hâkim, o çevrede bulunan ve sandık kurulunda görev verilmesinde
sakınca olmayan kimseleri görevlendirir. demektedir. YSK burada da
taraflı davranmış, hukuku katletmiş, muktedirlerin
talimatıyla onların lehine karar vermiştir.
Biraz önce bir hatip burada söz etmişti, ben
yeniden söz edeceğim. Fatih Sultan Mehmetin dediği gibi Aklı öldürürsen
ahlak da ölür. Akıl ve ahlak öldüğünde millet bölünür.
Kadıyı satın aldığın gün adalet ölür, adaleti
öldürdüğün gün devlet de ölür. Ey Yüksek Seçim Kurulu, sen
aldığın talimatla bu ülkede adaleti öldürdün, adaleti yani
devleti öldürdün.
Değerli milletvekilleri, birinci parti
üyelerine sesleniyorum: Aylardır Meclis çalışmıyor, Türkiye
Büyük Millet Meclisini neden çalıştırmıyorsunuz? Meclisi
etkisiz hâle getirmeye, atıl vaziyete sokmaya mı çalışıyorsunuz?
Aylardır Meclis toplanamıyor, toplandığında da esasa
ilişkin, önemli hiçbir görüşme yapılmıyor,
milletlerarası anlaşmaları onaylıyoruz. Bu arada, milletin
her kesiminin acil sorunları çözüm beklemektedir. Emeklilikte yaşa
takılanlar, sigortalılık öncesi doğum ve hamilelik
sürelerinin sigortalı sayılması, 3600 ek gösterge, tek tip
askerlik ve 21 günlük bedelli kanunu, sözde kadroya geçirdiğiniz belediye
taşeron işçilerinin sorunları, icra kanalıyla haczedilen
çocuklar konusu; hepsi çözüm bekliyor. Vatandaşlar sorunlarının
ne zaman çözüleceğini merak ediyor ve bu konuda çözüm bekliyor. TBMMyi aç
kapa yapmayı bırakıp aktif hâle getirelim.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Kerestecioğlu, bir
dakika, lütfen
Söz vereceğim, dinleyeceğim sizi.
Sayın Özkan, buyurun, söz talebiniz vardı.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
36.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, milletimizi zalim ülkelerle bir arada
gösterme gayretlerini kabul etmediklerine ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Tabii, bireylerin genleri olduğu gibi
milletlerin de genleri vardır. Aziz milletimiz tarih boyunca dünyada
adaletin, barışın ve güvenin teminatı olmuştur.
Düşünün, gönül coğrafyamızda, Balkanlarda, Orta Doğuda,
Afrikada beş yüz yıl boyunca hiçbir masumun burnunun kanı dahi
akmamış, kimseye zulmedilmemiş, adalet ve barış
içerisinde bütün farklılıklar bir arada yaşayabilmiştir.
Demek oluyor ki bu milletin genlerinde adalet, barış, güven var,
huzur var, farklılıklara saygı var.
İşte, ülkemizin içerisinde, dünden bugüne,
maalesef, Trablustan Orta Doğuya, Balkanlara kadar
coğrafyamızı paramparça edenler bugün içimizde de fitne
tohumlarını ekmeye devam ediyorlar.
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) Sayenizde.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Acılarımız var mı? Elbette olabilir, vardır ancak biz
bize yeteriz. Bu acıları kullanarak duygusallık
bağlamında maalesef şanlı ecdadımızın bize
bıraktığı bu kutlu mirası yok sayarak, ülkemizi, tarih
boyunca
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
dünyada zulüm
dağıtan bütün o zalim ülkelere Türkiyeyi örnek göstermek asla kabul
edilebilir bir durum değildir. 1492de İspanya
dağıldığında mazlum Yahudilere yine bu millet kucak
açmıştır. 18inci ve 19uncu yüzyılda Kırım
Kafkas Türkmenleri yine bir sığınacak liman ararken bu millete
sığınmıştır. Bugün yine gönül coğrafyamızda
yanan ateş
AYHAN EREL (Aksaray) Bu millet hangisi?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Suriyeli
vatandaşların sığınacağı liman da yine
Türkiye olmuştur. Biz bu milletin genlerinde olan değerlere
inanıyoruz. Bu milleti farklı kasıt ve gayretle zalim ülkelerle
bir arada gösterme gayretlerini de kabul etmediğimizi ifade ediyor, biz
bize yeter olduğumuzu yeniden deklare ediyorum.
Teşekkürler.
BAŞKAN Buyurun Sayın Kerestecioğlu.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Birtakım katillerle bir arada olup fail olmama
hakkını siz kullanın. diyerek şiddet yanlısı
olduğum gibi bir sataşmada bulunmuştur.
BAŞKAN Buyurunuz.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Şiddet
değil terör, daha net ifade edeyim.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Kavramları isterseniz herkes istediği gibi kullansın.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Tabii tabii, ben
terör olarak kullandım.
IX.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün yaptığı açıklamasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Şimdi, değerli arkadaşlar, gerçekten hani üstünüze
hiçbir şey almamak, hani biz her şeyin en mükemmeliyiz demek kolay
bir şey yani bunu başka ülkelerde de yapıyorlar yani zannetmeyin
sadece Türkiyede oluyor. Ben mesela Yunanistandan göçen ailemden -göçmek
zorunda olan- bahsettim ve Yunanistana katil, katliamcı falan demedim,
Türkiye için de böyle bir şey kullanmadım. 6-7 Eylül olayları
ama Türkiyede oldu aynı zamanda, 1915de Türkiyede oldu. Struma gemisi
-bir yandan Yahudilere kucak açarken- İstanbulun açıklarında
sesleri duyulmayarak, batarak yüzlerce Yahudi orada öldü. Şimdi,
bunları şeffaf olarak açarsınız, şeffaf olarak
tartışırız, konuşuruz. Ben felsefi bir
tartışma açmak istedim, bunun anlaşılmasını illa
beklemedim ama halkımıza da seslendim ve onu anlayanlar
anlamıştır diye düşünüyorum.
Ayrıca ben alçak sesle konuşurum; yüksek
sesle, bağıra bağıra, avaz avaz ya da şiddet içeren
bir şekilde konuştuğumda doğru olduğunu düşünmem
sözlerimin. O yüzden sözlerimi alçak sesle söyledim, en sinirli olduğum
zamanda da alçak sesle söylerim, size de bunu tavsiye ederim çünkü halkın
bu Meclisten beklediği zaten bu.
MURAT EMİR (Ankara) İnsanın kendisi
alçak olmasın yeter.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Alçak sesle sadece düşüncelerini düzgün bir şekilde ifade
etmek ve karşılıklı diyalog kurabilmek
Diyalog yüksek kurulmaz,
yüksek sesle ancak bağırılır, kavga edilir, benim
tarzım da bu değil.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
VIII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
4.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti ile Özbekistan Cumhuriyeti
Arasında Suçluların İadesi Andlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1189) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 19) (Devam)
BAŞKAN Evet, gruplar adına son söz,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Sayın Yaşar
Karadağın.
Sayın Yaşar Bey, sizin
şahsınız adına da sözünüz olduğu için toplam on
beş dakika süre veriyorum.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA YAŞAR KARADAĞ
(Iğdır) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; uluslararası anlaşmalar kapsamında, 19
sıra sayılı Kanun Teklifi hakkında parti grubum adına
söz almış bulunmaktayım. Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Ayrıca, Sayın Başkanım, yeni
görevinizde başarılar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, bildiğimiz gibi,
Özbekistan Orta Asya coğrafyasının tam ortasında yer
almaktadır; Orta Asya devletlerini oluşturan Kırgızistan,
Kazakistan, Türkmenistan ve Tacikistanla sınırı olan ve onların
tam ortasında önemli bir coğrafyayı kapsayan konuma sahiptir.
Orta Asyanın en kalabalık ülkesi olan Özbekistanın Orta
Asyada tüm ülkelerle ortak sınırı bulunmasının
yanı sıra bu ülkelerde de Özbek uyruklu vatandaşların
yaşaması bölgede Özbekistanın etkili olmasını
sağlıyor. Özbekistan, Orta Asyanın kalbinde, kuzeyden Rusya,
güneyden İslam dünyası, doğudan Çin, batıdan ise
Avrupanın kesiştiği noktada bulunmasından dolayı
önemli jeopolitik ve jeostratejik konuma sahiptir. Yüzyıllar boyu, Orta
Asyada kurulan Timurlular, Harzemşahlar, Şeybaniler, Babürlüler
devletleri ile 19uncu yüzyılda Çar Rusyası tarafından devrilen
Buhara Emirliği, Kokand ve Hive Hanlıklarına ev sahipliği
yapan Özbekistan, Sovyetler Birliğinin dağılmasıyla 31
Ağustos 1991de bağımsızlığını ilan
etti. Orta Asya Türk devletleri çeşitli coğrafi, ekonomik, kültürel
ve tarihî kalkınmışlıklarının yanı sıra
yer altı kaynakları ve dinsel özelliklerinden dolayı
birbirleriyle ve dünyayla olan münasebetlerinde farklılıklar
göstermektedir. Bu bağlamda Özbekistanın özelliklerine bakacak
olursak, Özbekistan Orta Asyanın kalbinde, kuzeyden Rusya, güneyden
İslam dünyası, doğuda Çin, batıda ise Avrupanın
kesiştiği noktada bulunmasından dolayı önemli bir
jeopolitiğe sahiptir. Ülkenin doğrudan doğruya açık
denizlerle sınırlı bulunmamasından dolayı bu ülkenin
de diğer Orta Asya devletleri gibi yalnızca güney komşuları
aracılığıyla açık denizlere açılma şansı
bulunmaktadır. Özbekistanda önemli miktarda gaz ve petrol, altın ve
taş kömürü madenleri bulunmaktadır. Ayrıca ülke toprakları
en kaliteli pamuğun yetişmesine, yine diğer tarım
ürünlerinin yetişmesine müsaittir. Ülke toprakları su ve iklim
bakımından her türlü tarım ürününün yetişmesine
elverişlidir. Özbekistan, dünyanın 3üncü en önemli pamuk üreticisi
ve yine 7nci en önemli altın üreticisidir. Bütün bu nedenlerden
dolayı Özbekistanın önemi ortaya çıkmaktadır. Genç iş
gücüne ve zengin doğal kaynaklara sahip Özbekistanın son on
yılda yüzde 7 büyümesi dikkat çeken bir durumdur.
Türkiye, 16 Aralık 1991 tarihinde
Özbekistanın bağımsızlığını
tanıyan ilk ülke olmuştur. 4 Mart 1992 tarihinde ise iki ülke
arasında diplomatik ilişkiler tesis edilmiştir. Bu tarihten
sonra da iki ülke arasındaki ilişkiler hızla
gelişmiştir. Özbekistanda hâlihazırda başta tekstil,
gıda, otelcilik, inşaat malzemeleri, plastik, ilaç ve hizmet
sektörlerinde faaliyet gösteren 100ü temsilcilik olmak üzere toplam 500 kadar
Türk sermayeli firma bulunmaktadır. Özbekistana gönderilen Türkiye yatırımlarının
hacmi 1 milyar doların üzerindedir. İki ülkenin ortak özellikleri
tarih, kültür, sanat, Türk boylarından olmaları ve dillerindeki benzerliklerden
kaynaklanmaktadır.
22-24 Aralık 1991 tarihleri arasında
Özbekistanın ilk Cumhurbaşkanı İslam Kerimov Türkiyeyi
ziyaret ettiğinde yaptığı açıklamalarında
Özbekistanın izleyeceği yol hakkında bazı
açıklamalarda bulunurken Eğer Türkiye bize destek olursa Özbekleri
bundan sonra kimse boyunduruk altına alamaz. demişti. Bu,
çeşitli alanlarda ikili ilişkilerin geliştirilmesine yönelik
söylemdir.
İki ülke arasında yapılan
anlaşmalar çerçevesinde Türkiye ve Özbekistan arasında sadece ticari
ve ekonomik ilişkilerden başka aynı zamanda kültürel ve sanatsal
ilişkiler de gelişmektedir. Türkiyenin de ortak kültürü olan
Özbekistanın Mamun Akademisinin 1inci yılı, Semerkantın
2750nci, Margilanın 2000inci kuruluş yıl dönümleri, İmam
Maturidî, Emir Timur, Ali Şir Nevaî gibi Türk ve İslam büyükleri
Türkiyede çeşitli etkinliklerle anılmış, özellikle
Özbekistanın bağımsızlığından sonra Türkiyede
yüzlerce Özbekistan konulu etkinliklere ev sahipliği
yapılmıştır.
Kültürel, sanat ve insani alanda
karşılıklı yarar sağlayan ikili ilişkilerin,
özellikle ticari, ekonomik, kültürel ve insani yardım ilişkilerinin
geliştirilmesi için tüm çabaları göstermek gerekmektedir.
İlişkilerin daha da sıcak bir şekilde gelişmesini
sağlayacak iki ülke de gereken kaynaklara ve büyük potansiyele sahip
ülkelerdir. Tarihsel bağımız olarak toplumsal gelişme süreci
içinde yaratılan maddi ve manevi değerler ile sonraki nesillere
iletimde bağımsızlığın ve egemenliğin
ölçüsünü gösteren bu soyut araçların bütünü olan kültür ve sanat
ilişkilerimiz ülkelerimiz arasında bir köprü olmaya devam edecektir.
Türkiye, kardeş Özbekistanla arasındaki
iş birliğinin her alanda gelişmesine büyük önem vermektedir ve
Türk ve Özbek vatandaşları arasındaki yakın bağlardan
güç alan ilişkilerin ilerletilmesi yönünde adımları
kararlılıkla atacaktır. Bu kapsamda, ilişkilerin hukuki
temelini oluşturmak amacıyla bu iki ülke arasında 2017
yılına kadar 90ın üzerinde ikili anlaşma ve protokol
imzalanmıştır, karşılıklı çok sayıda
üst düzey ziyaret gerçekleşmiştir. Söz konusu anlaşmayla
Özbekistanın kendi iç tehditleriyle mücadele edebilmesi ve Jandarma
Teşkilatının, Özbekistan Muhafızlar Komutanlığının
eğitilmesi ve ülkemizdekine benzer bir jandarma teşkilatı
oluşturulmasına yardımcı olması amaçlanmaktadır.
Bu bağlamda, çıkacak bu yasayı grubumuz adına desteklemekteyiz.
Saygıdeğer milletvekilleri,
Özbekistanı konuşurken ayrıca bir de 19 Nisan 2019 Cuma Berat
Kandili günü Hakkâri Çukurcada şehit olan 4 askerimiz ve yaralanan 6
kahraman askerimizle ilgili bir konuşma yapmak istiyorum. Nitekim bu
kahramanlarımızdan şehit piyade sözleşmeli er Erhan
Çiyapulun -Iğdırlı olması hasebiyle benim de
hemşehrimdir- sosyal medyadaki bir paylaşımını okumak
istiyorum. Yıllarca doğuda ömür tüketiyorsun, sonunda tayinin batıya
çıkıyor, sonra birlik kaydırması ya da geçici görevle
kendini yine başladığın yerde buluyorsun. Aileni sadece
birkaç kez görerek geçen yıllar. Bazen de yeni doğan bebeğini
daha göremeden şehadete yürüyorsun. Çatışmada, operasyonda ön
safta olmana rağmen bir kadron bile yok. Adın sözleşmeli. Bir
şey olduğunda ilk gözden çıkarılan adam oluyorsun, yine de
vatan sağ olsun, millet sağ olsun diyorsun. Herkes oturduğu
yerden ahkâm keserken sen olayın içinde olmana rağmen susuyorsun
çünkü uzaktan davulun sesi hoş gelenlere laf anlatmaktan
bıkıyorsun. Hâlinden, hatırından çok,
maaşını, tazminatını merak edenlere vatan
savunmasını, kelle koltukta hainlere karşı yapılan
mücadeleyi anlatamazsın, anlayamazlar. Sadece yaşayanlar bilir,
yaşayıp da kara toprağa giren, bayrağa rengini verenler
bilir.
Saygıdeğer milletvekilleri, 20 Nisan günü
sabah saat dokuz civarı memleketimizde, evimizde uyurken bir haber
aldık, Berat Kandili gecesi hain bir terör saldırısı.
Bunlar tesadüf değil. Kudüse saldırdıklarında da kutsal
günlerimizde saldırıyorlar, Irak bombalandığında da
öyle yapılıyordu. Bu hain terörün kökünün, zihniyetinin nereden
geldiği belli, kime uşaklık ettiği de belli ve nitekim
Berat Kandili günü şehit edilen o 4 şehidimizin ateşinin 1isi
Giresuna, 1isi Kırıkkaleye, 1isi Ankaraya ve 1isi de
Iğdırdaki Ahmet Çiyapulun ocağına düştü. Haberi
aldıktan sonra direkt şehit ailesinin evine, taziye
çadırına gittiğimizde, bir Kürt kökenli
vatandaşımız olan Ahmet Çiyapul -yirmi yıl koruculuk
yapmış bir korucu emeklisi- ilk gördüğümde, elini
tuttuğumda, elini öpmeye çalıştığımda, Vatan
sağ olsun Sayın Vekilim, ben yirmi yıl mücadele ettim, bu
şehitlik bana nasip olmadı ama çok şükür ki oğluma nasip
oldu. dedi. İşte, bu ruhtur, bu şehitlik ruhu, bu memleketi
ayakta tutan da budur. Emin olun, şehidin cenazesinin defnedileceği
saate gelene kadar üç dört saat boyunca şehit babasının elinden
tuttuğumuzda tir tir titriyordu; bir insanın bu kadar uzun süre
titreyip ayakta kalabilmesi imkânsız gibi bir şey. Ve anlattı,
şehit babası Ahmet Çiyapul diyordu ki: Ben gece oğlumla
konuştuktan sonra uyuyamadım, sabaha kadar uyuyamadım, içim
daralıyordu. Ve nitekim, sabah namazını kıldıktan
sonra da koltukta oturup üstüm elbiseli bir şekilde bekledim ve sabah
haber geldiğinde, zil çaldığında ben oğlumun
şehit olacağını biliyordum. İşte, bu ruhtur; Kürtüyle,
Türküyle, Lazıyla, Çerkeziyle Çanakkaledeki ruhtur; o
Güneydoğuda yapılan mücadele ruhu da odur. Bunu başka boyutlara
çekip başka başka adlandıranlar, emin olun, hezimet
içerisindedir ve zaman içerisinde bu şanlı tarihimiz, bu milletin, bu
devletin şanlı tarihi bu hezimetin sonunu er ya da geç bu
yanılgı içerisinde olanlara gösterecektir. Bizim anmamız gereken
bu şehitlerimizdir, bizim değer vermemiz gereken bu
şehitlerimizdir çünkü bunlar bu Gazi Meclisin de ruhudur, bunlar bu
Türkiye Cumhuriyeti devletinin de tapusudur.
Ben buradan Iğdırlı aziz
şehidimi ve bu ülke için, bu vatan için, bu millet için canını
siper edip kanını döken tüm şehitlerimizi minnetle anıyor
ve yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP, AK PARTİ ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Madde üzerinde son
konuşmacı, şahsı adına Sayın Veli Ağbaba
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla sevgiyle
selamlıyorum.
Sayın Başkana da hayırlı olmasını
diliyorum.
Tabii, değerli arkadaşlar, malum,
gündemimiz yerel seçimler. Tarihimizin en uzun seçimleri 31 Martta
başladı, 6 Mayısta sona erdi. Sözümün başında
söyleyeyim: Bu bir darbedir, bu darbenin ismi de 6 Mayıs darbesidir. Bu
darbenin Türkiye'de yaşadığımız diğer darbelerden
de hiçbir farkı yoktur, sadece darbe yapılırken kullanılan
araçlar farklıdır. Bu ülkede 12 Eylül darbesi faşist
generallerle, postallarla, tanklarla yapıldı. 12 Mart darbesi
muhtırayla yapıldı. 15 Temmuz darbesi de silahlarla, uçaklarla
yapıldı. 6 Mayıs darbesi ise önce kurulan kumpaslarla ve YSK
eliyle yapıldı. 12 Eylül-15 Temmuz darbecileri silahlarını
kullanarak seçilmiş kurumlara darbe yaptı. 6 Mayısta saray ve
yandaşları YSK eliyle seçilen Ekrem İmamoğluna açık
bir darbe yaptı. 12 Eylül darbesi sonuçları ile 6 Mayıs darbesi
sonuçları arasında hiçbir fark yoktur, her ikisinde de
seçilmişlere darbe yapılmıştır. Bu darbe bildirisine
imza atanları, bu darbeyle ilgili destek verenleri tarih asla unutmayacak.
Kenan Evrenin ve darbecilerin isimlerinin yanında, tarihin kara
sayfalarında yerlerini alacaklardır. 6 Mayıs 1972de Deniz
Gezmişleri asanlar ile 6 Mayıs 2019da adaleti katledenler
arasında hiçbir fark yoktur.
Değerli arkadaşlar, diğer hiçbir
dönemde olmadığı kadar bu dönemde, AKP döneminde darbeler
olmuştur. Hatırlayınız, önünde ayağa
kalktığınız, alkışladığınız,
yüzde 49 ve 317 milletvekiliyle seçilen Ahmet Davutoğluna 5 Mayısta
darbe yaptığınız. Yine, 2014te halkın oylarıyla
seçilen kendi belediye başkanlarınıza darbe yaptınız.
16 Nisanda saat beşte mühürsüz oyları kullanarak millî iradeye âdeta
hırsızlık yapıldı. 6 Mayısta ise kurulan kumpasla
milletin iradesine, İstanbulluların iradesine darbe yapıldı.
Kumpası bilerek söylüyorum çünkü siz geçmişte tecrübelisiniz kumpas
kurmakta.
Bakın, 15 Temmuz alçak darbe girişimine
nasıl geldik, kısaca hatırlayalım: Orada da buradaki gibi
kumpaslar kuruldu. O zaman işveren AKP idi, taşeron Fetullah
Gülendi. Balyoz, Ergenekon, Oda TV, askerî casusluk kumpaslarıyla
ordudaki yurtsever subaylar Silivriye, Mamaka atıldı, Türk
Silahlı Kuvvetlerinin yurtsever subayları, başta Genelkurmay
Başkanı İlker Başbuğ olmak üzere cezaevlerine
atıldı ve tarihimizde ilk kez Türk Silahlı Kuvvetleri sizin
tarafınızdan terör örgütü, onun başı da terör örgütü lideri
olarak cezalandırıldı.
Kumpas diyoruz, sizin
yaptığınız bu dönemki kumpasları
hatırlayalım. 31 Mart gecesi demokrasiye ihanet edenler, utanmadan
-hâlâ yüzleri kızarmıyor- 3.800 oyla Biz kazandık. diye
açıklama yaptılar. 31 Mart gecesi Anadolu Ajansıyla -ki o da
ayrı bir tartışma konusu olacak- sonuçları manipüle etmeye
kalktınız, beceremediniz; Geçersiz oylar sayılsın.
dediniz, olmadı; Taşıma seçmen sayılsın. dediniz,
olmadı; 41.132 kısıtlı seçmen var. dediniz, yine
olmadı; Büyükçekmece, Maltepe sayılsın. dediniz, yine
olmadı; utanmadan Kanun hükmünde kararnameyle ihraç edilenler oy
kullanamaz. dediniz, yine olmadı; Kanun hükmünde kararnameyle ihraç
edilenler, FETÖ örgütüne yakın sandık görevlileri vardır.
dediniz, olmadı. Burada bir parantez açalım, eğer FETÖyle
ilişkili bir araştırma yapılsa AKP diye bir parti kalmaz,
sizin grubunuzda kimse kalmaz; bunu da belirtelim. (CHP sıralarından
alkışlar) Bu arada değerli arkadaşlar, içimizde
kalmasın, içimizde de kalmasın, FETÖcülük ve FETÖcülerin
beslenmesinin tek sorumlusu da sizsiniz.
Hiçbir şey olmasa da bir şeyler oldu.
diyecek kadar komik duruma düştünüz. Sandık, sandık dediniz,
millî irade dediniz ama bunların hiçbirine inanmadınız. 6
Mayısta, 6 Mayıs darbesinde kumpas kuranlar darbecidir ve bundan
sonra bu kumpası kuranlar, bu darbeyi yapanlar da darbeci diye
anılacaktır. Bunu bir kez daha söylüyorum, AKPnin tarihi
darbecilerin tarihidir. Keşke bizim tarihimizi biraz okumuş
olsaydınız.
Değerli arkadaşlar, unutmayın ki
insanlık tarihi aynı zamanda iyiler ile kötülerin, zalimler ile
mazlumların tarihidir. Tarih, darbecilerin ve diktatörlerin
karşısında demokrasi için direnenleri hiçbir zaman
unutmadı, unutmayacak. Hatırlayın, Şilide Pinochetin
karşısında direnen Salvador Allende, Francoya boyun
eğmeyen büyük şair Garcia Lorca, Hitlere karşı sesini
yükselten Bertolt Brecht, 12 Eylülde Kenan Evrene sesini yükselten Tarık
Akan ve hiç kuşkusuz Şilide 1973 darbesinde stadyumda Venceremosu
okurken önce elleri kırılan sonra da askerler tarafından
kurşuna dizilen Victor Jara.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın lütfen.
VELİ AĞBABA (Devamla) - Victor Jara o
şarkıda diyordu ki:
Kazanacağız
Fırtına yırtıyor sessizliği
Ufuktan bir güneş doğuyor
Gecekondulardan geliyor halk
Tüm Şili şarkılar söylüyor.
23 Haziranda bütün İstanbullular güzel
şarkılar söyleyecek, her şey güzel olacak. Baskıya,
korkuya, zulme karşı İstanbullular ayakta, teslim olmayacak.
Sevgiyle, gülerek, kucaklaşarak bütün 16 milyon İstanbulu
yöneteceğiz. Siz her türlü baskıyı, her türlü kumpası da
kurmanıza rağmen bu kumpaslar da sizin elinizde patlayacak, bu
darbeyle 23 Haziran günü hesaplaşacağız. Bu ülkeyi sizlere, sizlerin
karanlığına teslim etmeyeceğiz diyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN 1inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Buyurun Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın
Başkanım, sadece tutanaklara geçmesi için ifade ediyorum. Bugüne
kadar AK PARTİ on yedi yıldan beri sadece milletin oylarıyla,
milletimize hizmetkâr olma mücadelesi vermektedir.
VELİ AĞBABA (Malatya) Davutoğlu
nasıl gitti?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - AK PARTİyi,
bugüne kadar bu ülkeye acı bedeller ödeten darbelerle
özdeşleştirmeyi asla kabul etmediğimizi ifade etmek istiyorum.
12 Eylül darbesinde 650 bin kişi gözaltına alınmış, 1
milyon 650 bin kişi fişlenmiş ve 185 kişi cezaevlerinde
hayatını kaybetmiş, 50 kişi de idam edilmiştir.
Şimdi, böyle bir süreci milletin seçmiş olduğu sessiz
yığınların çığlığı olan AK
PARTİyle özdeşleştirmek apaçık hezeyandır, kabul
etmediğimizi ifade ediyorum ve diğer, Yüksek Seçim Kuruluyla ilgili
ifadeleri de daha önce açıklamıştık, reddediyoruz.
VELİ AĞBABA (Malatya) Darbecisiniz
darbeci.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Madde üzerinde gruplar adına ilk
söz, Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Tulay
Hatımoğulları Oruça aittir. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ
(Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de sözlerime
1972de idam edilen Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslanı
saygıyla ve minnetle anarak başlamak istiyorum.
Onlar emperyalizme karşı işçinin,
emekçinin, köylünün ve bütün ezilenlerin haklarını savundular. Onlar
Türkiyeye, bölgeye ve bütün dünyaya sosyalizmin en insancıl çözüm
olduğunu ifade ettiler ve bunun için darağacından da
korkmadılar, burada emperyalizmle iş birliği kuran ve Mecliste
bu kararı onaylayanlara rağmen, kalemi kıranlara rağmen ve
darağaçlarına rağmen onlar cesurca bu mücadeleyi verdiler.
Onların önünde saygıyla eğiliyorum, ruhları şâd olsun
diyorum.
Değerli arkadaşlar, elbette, söz alan her
hatibin ifade ettiği gibi, seçimlerden ben de bahsetmek istiyorum. Evet,
bu seçimde hem İstanbulda yapılan hem de HDPnin
kazandığı belediyelerde KHKli oldukları iddiasıyla
başkanlara mazbatalarının verilmemesi ve hukukta yeri
olmadığı hâlde ikinciye yani AKPye, AKPnin adaylarına
mazbataların verilmesi asla kabul edilebilir bir şey değildir.
Bunlar modern dönemin sözüm ona siyaset eliyle gerçekleşen darbenin ta
kendisidir. Nitelik olarak 1980 darbesinden farkı yoktur,
gerçekleşen, gerçekleştiren araçlar farklıdır. Buradan
şunu ifade etmemiz gerekir ki: Sizler ayağınıza kurşun
sıktınız çünkü AKP iktidara geldiği günden bugüne bütün
hukuksuzluğunu bir zemine dayandırdı, seçime ama seçimleri de
kendi ellerinizle ortadan kaldırdınız. Bu sizler için de ciddi
bir tartışmadır.
Tartıştığınızı da bununla ilgili yürüyen
tartışmaları da kulis bilgilerinden alıyoruz.
Değerli arkadaşlar, yine açlık grevlerinden
kısaca bahsetmek istiyorum. Türkiyede hâlâ devam etmekte olan açlık
grevi var ama yine iktidar sağır, kulağını
çevirmiş, yüzünü dönmüyor bu tarafa. Bakın, annelerimiz,
analarımız beyaz tülbentleriyle çıkıp barış
diye haykırırken kolluk kuvvetleri tarafından yerlerde
sürükleniyor.
Özdemir Asaf şiirinde şöyle demişti:
Bütün renkler aynı hızla kirleniyor ama önceliği beyaza
verdiler kirletme konusunda. Evet, beyaz barışın simgesidir.
Analarımız bütün bu şiddete rağmen, çocuklarının
an an eriyen bedenlerine rağmen beyaz tülbentleriyle sokağa
çıkıp barış diyorlar, yaşam hakkı diyorlar,
Çocuklarımız hayata tutunsun. diyorlar. Bu sese kulak verilmelidir.
Değerli arkadaşlar, sözlerime
dış siyasetle ilgili devam edeceğim. Dış siyasette
yine bu iktidar kahramanlık öyküleriyle çıktı
karşımıza. Parmak sallayarak siyaset yapmalar, Ey Amerika!,
Ey Avrupa!, Ey o ülke, ey bu ülke! diye kahramanlık yapanların
geliştirdikleri dış siyasetteki yanlışların
bedelini şimdi bugün Türkiyedeki bütün halklar, işçiler, emekçiler,
kadınlar, gençler, hep beraber bizler ödüyoruz.
Bunlardan, sadece bu son süreçte
karşımıza çıkan
sıkışmışlıklardan, birkaç başlıktan
bahsetmek istiyorum. Birincisi, S400 füzeleriyle ilgili yaşanan problem.
S400 ve F35 arasında yani aslında NATO ve Avrasya Paktı
arasında gidip gelen bu iktidar kararsız kaldığı için,
bu iktidar özgün bir siyaset üretemediği için şu an bu
sıkışmışlığın faturasını
hepimize ödetiyor.
Bakın, ABD demişti ki: 2 Mayıs
itibarıyla İrana uygulanan ambargoyu 8 ülke için de -Türkiye
dâhildir- uygulayacak. Önce Türkiye yetkililerinin yaptığı,
Hükûmet yetkililerinin yaptığı açıklamaya
baktığımızda, buna karşı, Biz ABDyi
dinlemeyiz. dediler. Fakat şu an çıkan karar nedir? TÜPRAŞ
İrandan petrol alımını durdurmuş durumda. Ve
şunu da iyi biliyoruz ki İrandan petrol daha uygun bir fiyata temin
ediliyor ve aynı zamanda TÜPRAŞ rafinerisinin teknik özelliklerine
uygundur. Şimdi biz daha pahalı petrol almaya muhtaç bir ülke
konumundayız ve bu konuda ne yazık ki kararlı durulamadı.
Aynı şekilde S400ler
Her şeye
rağmen alınacak. denildi, şimdi almamanın ya da ara formül
bulmanın yollarına gitmektedir bu iktidar fakat ABD sert bir dille
asla hiçbir ara formülü kabul etmeyeceğini ifade etti ve bununla ilgili
değişik yaptırımların devreye girdiğini
biliyoruz. Bakın, burada biz şunu açıkça eleştiriyoruz:
S400lere, F35lere yaptığınız yatırımlara,
kullanılıp kullanılmayacağı bile belli olmayan bu
askerî yatırımlara başından beri bizler
karşıydık, halkın parasını S400lere yatırmanıza
baştan beri karşıydık; şimdi alınıp
alınmayacağı bile belli değil.
Bunun karşısında, bu ülkenin
gerçekten yüz karası olarak niteleyebileceğimiz Rıza Zarrab ve
şürekâsının
Şimdi o kart masaya gelebilir ve Halk
Bankasıyla ilgili çıkacak zimmetler karşımıza
gelebilir. Yine bunların faturasını bu ülkenin işçisinden,
emekçisinden, yoksulundan yani bu ülkenin en yoksul kesiminin hakkı
olanı alıp oralara ödemek durumunda kalacaksınız, yanlış
politikalar nedeniyle.
Sıfır sorun politikası denildi ama
Körfez ülkeleri dâhil, barışık olduğumuz bir ülke dahi
kalmadı, herkesle kavgalı durumdayız. Bakın, şimdi
kapıda bir Kıbrıs sorunumuz var. Kıbrıs sorunu bu
ülkenin en yakıcı problemlerinden biri hâline gelmektedir
hızlıca çünkü, Doğu Akdenizde özellikle bu hidrokarbon
aramasıyla ilgili bütün ülkelerin iştahının
kabardığı bir yer. Evet, yine Türkiye burada doğru bir
siyaset ne yazık ki izleyemiyor. Burada, ABD, AB, Güney Kıbrıs
Rum Kesimi ve Yunanistanın yaptığı açıklamalara
baktığımızda Türkiye'ye dair bazı ithamlar mevcuttur.
Bizler burada şunu ifade etmek isteriz ki doğal kaynaklar
sınıflı toplumlarda her daim şiddet ve savaş
üretmiştir ama biz şuna inanıyoruz ki doğa ve insan
merkezli yeni bir dünya düzeni kurulabilir. Biz böyle bir şeyi eksenimize
koysaydık, böyle bir yaklaşımı merkezimize koysaydık
bugün ne bu ülkede ne bu bölgede bu kadar ciddi sorunlar yaşanmazdı.
Aynı şekilde Filistinden bahsetmek
istiyorum. Filistinde bugün Gazze ateş altında, bugün İsrail
füzelerle saldırmaktadır ve bugün İsrailin zulmü
karşısında Filistinli tutsaklar cezaevlerinde açlık grevi
yürütmektedir. Evet, bizler Müslüman Filistin halkını yalnız
bırakıyoruz ülke olarak. Sözlü bir biçimde desteklemek yetmez.
İsraile hiçbir şekilde resmî bir mesaj, İsraille yürütülmekte
olan ne askerî ne ticari anlaşmalara hiçbir şekilde değmeyen bir
yerden konacak bir tavrın bir önemi yoktur. Müslüman Filistin halkı
bir dayanışma beklemektedir. Bunu unutmayalım.
Evet, değerli arkadaşlar, Suriye'de bir
siyasal geçiş süreci yaşanmak üzere, bir süredir bu konu
tartışılıyor bu şekilde ama yine Türkiye'nin
takındığı tutuma baktığımızda Tel
Rıfatta, Cerablusta ve başka merkezlerde nasıl
konumlanabilirim?in hâlâ hesabını yapıyor. Oysa biz defaatle bu
kürsüden şunu ifade ettik: Suriye halkları kendi kaderini tayin
edebilecek yeterlilikte ve bilinçte. Bugün IŞİD başta olmak
üzere, Suriye'deki bütün gerici örgütlenmelere ve terör örgütlerine
karşı halklar ortak bir biçimde mücadele ettiler. Kürtler, Araplar,
Ezidiler, Süryaniler, Müslümanlar, Hristiyanlar, Alevisi Sünnisi fark etmez,
hepsi ortak bir şekilde mücadele etti. O zaman bu ortak mücadeleyi yürütme
yeteneği gösteren halklar elbette ki demokratik bir anayasanın
birlikte yazılması yeteneğini de gösterebilir, yeter ki buna
müdahale edilmesin dış ülkeler tarafından.
Değerli arkadaşlar, Deniz Gezmişlerin
dediği gibi, bizler tam bağımsız ve gerçek demokratik bir
Türkiye için mücadele etmeye devam edeceğiz. Orta Doğu'da dengelerin
her an değiştiğini bilerek, kartların her an yeniden
karıldığını bilerek buna devam edeceğiz. Dengeler
ne olursa olsun, kartlar nasıl karılırsa karılsın bu
coğrafyanın kaderini değiştirecek bir tek güç vardır,
o da halkların kendi kaderini tayin etme gücüdür, iradesidir ve
örgütlülüğüdür.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ PARTİ Grubu
adına Sayın Hayrettin Nuhoğlu, buyurun. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HAYRETTİN
NUHOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; selamlarımı sunarak sözlerime başlıyorum.
Konuşacağım konu, bir yıl önce
Giresun Eynesilde meydana gelen bir olayda hayatını kaybeden minik
yavrumuz Rabia Naz Vatanla ilgilidir. Adaletle ilgili bir konu olduğu
için elbette ki YSK ve İstanbul seçimlerine değinmeden geçmek olmaz.
Değerli milletvekilleri, ben İstanbul
milletvekiliyim ve çocuk yaşlardan beri siyasetin içerisindeyim.
İstanbulda nelerin olup bittiğini en incesine kadar çok iyi
bilmekteyim.
Şimdi, sizlere 28 Ocak 2019 günü saat 22.43te
bir ilçemizin mahallesindeki AKP başkanı, mahalle
başkanının WhatsApptan gönderdiği bir mesajı okumak
istiyorum; demiş ki: Arkadaşlar, Seçmen burada oturuyor mu? diye
soran olursa Burada oturuyor. desinler. Polis gelir, bir sorun olursa, bizi
arasınlar. Tekrar okumama gerek yok değil mi?
Ben çok açık iddia ediyorum: Bavullarla YSKye
götürdükleri ne kadar usulsüzlük, yolsuzluk varsa, tamamını AKP
örgütleri yapmıştır. Bu kadar kesin konuşmamın sebebi
o teşkilatların içerisinde, örgütlerde görev yapan
tanıdığım AKPlilerden aldığım bilgilerdir.
İsimler mevcuttur bende. Mahallesi, ilçesi, isimleri mevcuttur bende.
MEHMET MUŞ (İstanbul) İsimlerini
ver
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Suç
duyurusunda bulunun o zaman.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) Ve
değerli arkadaşlar, Adalet ve Kalkınma Partisinin Sayın
Genel Başkanı dün dedi ki: Millî irade hırsızlarından
hesap sormazsak millet bizden hesap sormazsak millet bizden hesap sorar. Çok
doğru, yerinde bir laf ama, işte, o millî irade
hırsızları kim? Bu hırsızların tespit edilmesi
önemli. Bu hırsızlar
Bildiğim için söylüyorum, hayatım
boyunca asla yalan söylemedim, isimler mevcuttur gene söylerim. Doğrudan
doğruya seçmen kaydırılmışsa, yer söyleyerek bunu
belirteyim, Maltepeden Ataşehire, Üsküdara, Adalara seçmen
kaydırılmışsa kim kaydırdı? Maltepeden niye
vazgeçtiler? Biz, Üsküdarda tespit ettiğimiz bütün bu seçmen listelerini
itirazla bildirdik, kimse dikkate almadı. Bunun Türkiyenin genelinde
birçok örneği var. Ama ne yazık ki Yüksek Seçim Kurulu adil zaten
davranamazdı, hukuk zaten yoktu, emir vardı, talimat vardı. Bu
doğrultuda karar verilmiştir. İstanbul seçmeni buna tepkisini
gösterecektir, hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Değerli arkadaşlar, gelelim minik yavrumuza.
Aslında bu olay, son günlerde yeniden çok konuşulmaya
başlandı ama 11 yaşındaki Rabia Nazın 12 Nisan
2018de evinin önünde yaralı olarak bulunması ve
kaldırıldığı hastanede hayatını
kaybetmesiyle ilgilidir. Birçok iddia ortaya atıldı ve bu
iddiaların vicdanlarımızı yaralaması,
sızlatması sonucu iki aya yakındır bu olayla yakından
ilgilenmekteyim. Eynesilde, Giresunda ve İstanbulda bu konuyla ilgili
bildiğim bütün herkesle konuştum, bilgileri almaya
çalıştım. Çocuğun intihar etmediği, bir trafik kazasında
yaralandıktan sonra evinin önüne getirilerek intihar süsü verildiği
iddiası babası ve bazı yakınları tarafından ileri
sürülmektedir. Anayasamızın ilgili maddeleri, ceza
kanunlarımızdaki çocuklarımızın korunmasına
yönelik hükümler, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve
Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun kabul ettiği Çocuk
Hakları Sözleşmesinin ortaya koyduğu hükümlerin hepsi
yetişkinlere çocukları koruma görevi yüklemektedir. Ama bütün bu
görevleri ve hükümleri anlamak ve yerine getirmek bir yana, her gün çocuk
istismarları, çocuklara tecavüzler, kaybolan veya kaçırılan
çocukların haberleri içimizi sızlatmaya devam etmektedir.
Değerli milletvekilleri, bizim
amacımız birilerinin suçlanması değildir, bir babanın
mücadelesinin ve ona yapılan uygulamaların haklı olup
olmadığının anlaşılmasıdır, sonunda
şüpheli ve karanlık hiçbir nokta kalmayacağına dair
beklentilerin karşılanmasıdır. Olay meydana geldiğinde
işin içine hatırı sayılır kişilerin girdiği
doğru mudur? Olay yeri inceleme polislerinin, hastane doktorlarının,
Adli Tıp kurumlarının, savcılığın ve
siyasetçilerin bu olayda rolü var mıdır? Bu soruların
cevapları mutlaka verilmelidir. Olayda adı geçen eski bakanın
yargıya başvurarak soruşturmanın her yönüyle
araştırılmasını istemesi, eğer doğruysa bunu
memnuniyetle karşılarız. Ayrıca Meclis araştırma
önergesi verildiği iddia edildi, bu da doğruysa bunu da yerinde
buluruz. Önergenin görüşülerek kabul edilmesi ve komisyonun kurularak
çalışmaların kısa sürede bitirilmesi elbette çok önemli
olacaktır. Böyle bir ortamda gerçeklerin aydınlatılması
siyasetçileri de siyaset kurumunu da rahatlatacaktır. Temennimiz ve en
büyük arzumuz, işin içinde gerçekten siyasetçilerin, adı geçen o
siyasetçinin olmadığının anlaşılmasıdır.
Değerli milletvekilleri, olayla ilgili bütün
şüphelerin ortadan kalkması şarttır. Toplumda zedelenen
adalet duygusunun hiç olmazsa bu konuda yeniden tesis edilmesi için, kamuoyunun
beklentileri doğrultusunda şu soruların cevaplarını en
kısa zamanda almak istiyoruz.
1) Adı geçen siyah Doblonun olayda rolü var
mıdır? Olay günü oto yıkamacısında neler
olmuştur?
2) Çocuğun üzerinde bulunan
talaşların yer aldığı metruk bina neden
yıkılmıştır? Savcılığın bu binayla
ilgili kararı var mıdır?
3) Trafik kazasını yaptığı
iddia edilen kişi ya da kişilerin o günkü belediye
başkanının yakınları olduğuna ilişkin, baba
Şaban Vatan suç duyurusunda bulunduğu hâlde haklarında
soruşturma açılmadığı doğru mudur?
4) Şaban Vatan, adı geçen bakanın
korumaları tarafından taciz edildiğini iddia etmektedir, bu
durum araştırıldı mı?
5) Çocuğun babası hakkında, öz
kardeşi tarafından Akli dengesi yerinde değil. denmesi gibi
önemli bir iddianın arkasında maddi bir çıkarın olup
olmadığı araştırılmış mıdır?
6) İlçedeki kamera kayıtlarının
incelenmesinin sonucu nedir? Olaydan hemen sonra yerinden sökülen kameralar var
mıdır?
7) Çocuk hastaneye götürüldüğü anda ilk gören
doktorun muayene bilgileri kayıt altına alınmış
mıdır, saklanmakta mıdır ve tıbben bu kayıtlar ne
söylemektedir?
8) Binanın çatısından koşarak
atladığı iddia edilen Rabianın 4.30 metre
genişliğinde olan sundurmayı aşarak ayakları üzerine
düşmesi fiziken mümkün müdür? Şayet düşmüş ise
kafasından darbe almaması nasıl izah edilebilir?
9) İstanbul Adli Tıp Kurumu İhtisas
Kurulunun mezarı açtırmadan, cumhuriyet savcılığının
talebi üzerine evrakları inceleyerek mütalaa verdiği
anlaşılmaktadır. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli
Tıp Ana Bilim Dalı ve Karadeniz Teknik Üniversitesi fizik profesörlerinden
birisinin trafik kazası olduğu sonucuna vardıklarını
açıklayan, raporlarla ortaya çıkan bu çelişkinin giderilmesi
gerekmiyor mu?
Ülkemin bütün çocuklarına güvenli, huzurlu ve
mutlu bir gelecek temennisiyle yüce Meclise saygılar sunarım.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Efendim, açık bir
sataşma söz konusuydu. Ben, müsaadenizle, kürsüden
BAŞKAN Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
IX.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, İstanbul Milletvekili Hayrettin
Nuhoğlunun 19 sıra sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesi
üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; millî iradenin üzerinde her türlü şüpheyi,
hegemonyayı kaldırmak Büyük Millet Meclisi üyeleri olarak hepimizin
üzerinde vazifedir. Hiç kimsenin bu ülkede yapılan seçimlere gölge
düşürme gayreti içerisine girmesini ister sandık üzerinden ister
vesayet odakları üzerinden ister dâhilî ve harici güç odakları
üzerinden
Bu noktada, grubumuza yöneltilen ağır sataşma ve
itham hakkında cevap vermek için kürsüye gelmiş bulunmaktayım.
Bakınız, bu ülkede seçimler dün, bugün
değil yüz kırk beş yıldan beri var olagelen
mevzuatımız çerçevesinde yerine getirilmektedir. Evet, sistemimiz iyi
bir sistemdir, ileridir ancak doğru işletilirse.
298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve
Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 14üncü maddesine göre Yüksek Seçim
Kurulu hem seçimlerden önce hem de seçimlerden sonra aşama aşama
gerçekleştirilen seçim usulsüzlükleriyle ilgili itiraz müessesesi
öngörülmüştür. Bu müessese seçimden önce sürece ilişkin, seçimden
sonra da yine seçimin usulüne uygun olarak yerine getirilip getirilmediğine
ilişkin itirazları değerlendirir ve bu çerçevede karar verir.
TUFAN KÖSE (Çorum) 119uncu madde ne diyor,
119uncu madde?
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Eğer, biraz önce
hatibin ifade ettiği gibi, bir usulsüzlük vardı da bunu sizler
gerekli kurumlara bildirmemişseniz o zaman sizler bu Parlamentoda neyin
görevini yerine getiriyorsunuz?
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul)
Bildirdik, bildirdik hepsini, hepsinin itirazını yaptık.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Bu ülkede bizler ister
sandık içerisinde, sandıkta ister sandık öncesinde ve
sonrasında, nerede bir usulsüzlük varsa bunun
araştırılmasının mücadelesini veriyoruz.
Bakınız, vesayet kurumları, dün, 367
kararı veren vesayetçi yargı anlayışı milletin ve
milletin seçtiği vekillerin önünden sandığı alıp
kaçırarak vesayet kurumları üzerinden Cumhurbaşkanı
seçilmesi usulünü hayata geçirmeye çalışırken, bugün, demokratikleşen
yargımız sayesinde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CAHİT ÖZKAN (Devamla) -
sandığı milletin huzuruna getiren Yüksek Seçim Kurulunun
aldığı karara saygı duymak zorundayız.
Demokratik hukuk düzeninde sadece sandıkta
değil, o sandıkta kullanılan oyların hukuk düzenine uygun
olarak yerine getirilip getirilmediğini de araştırmak icap eder.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özkoç, buyurun.
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Nuhoğlu,
sıranızı bekleyin lütfen.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
37.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Denizli Milletvekili Cahit Özkana en
güzel cevabı Abdullah Gülün verdiğine, kamu vicdanını
yaralayan Rabia Naz olayının açığa kavuşturulabilmesi
için araştırma önergesi verilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın grup
başkan vekiline en güzel cevabı önceki Cumhurbaşkanı
Sayın Abdullah Gül vermiştir, başka cevap vermeye gerek yok.
Sizden bir ricam var efendim.
BAŞKAN Buyurunuz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Az önce İYİ
PARTİli sayın hatibin bahsettiği Rabia Nazla ilgili olay
gerçekten kamu vicdanını yaralayan bir olaydır. Bir
evladımızın orada nedeni belli olmadan evinin bahçesinin önünde
ölüme terk edilişi hukuk tarafından yeteri kadar
sorgulanmamıştır. Bir baba feryat etmiştir. Feryat eden
baba Delidir. diye akıl hastanesine
yatırılmıştır. Anne feryat etmektedir.
Bir konuda, hiç olmazsa rahmetli Rabia Nazın
anısına Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan bütün siyasi
partiler
Adalet ve Kalkınma Partisi de daha önceden bu konuda beyanlar
verdi, onlar da eğer bu konuda araştırma önergesi verirlerse hep
beraber bu konuyu araştıralım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Verdik, verdik.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Verildiğini
biliyorum.
Araştıralım ve bu konuda vicdanen
ortak bir karar alınsın ve bu gerçekten ortaya çıksın.
Size arz ediyorum efendim.
BAŞKAN Gruplarla, grup başkan
vekillerimizle birlikte değerlendirelim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Peki, efendim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Efendim, kayıtlara
geçmesi açısından ifade ediyorum.
Tabii, bu olay hepimizi derinden üzmüştür ve
bunun araştırılması da insanlık olarak, Parlamento
olarak bizim vazifemizdir. Bu hususta İstanbul Milletvekilimiz Nurettin
Canikli ve 43 milletvekili arkadaşımızın vermiş
olduğu bir araştırma önergesi var, bu hususun
araştırılmasını bizler de istiyoruz; inşallah,
diğer başkan vekilleriyle, gruplarla oturarak bu hususta Mecliste bir
araştırma önergesinin önünü açmak isteriz.
İyi günler diliyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Çok teşekkür
ediyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Kurtulan, buyurun.
38.-
Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, Rabia Nazla ilgili komisyonun bir
an önce kurularak kamu vicdanının rahatlatılması
gerektiğine ilişkin açıklaması
FATMA KURTULAN (Mersin) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Ben de bu konuya değinmek istiyordum. Hatibe
teşekkür ediyoruz aslında tekrar bu konuyu Meclisin gündemine
taşıdığı için. Konuşmasının dört
beş dakikasını Rabia Naz olayına ayırdı, çok
sağ olsun.
AKP Grup Başkan Vekili sataşmadan söz
alırken keşke seçim derdine düşme yerine biraz da bu konuda
Kadın ölümleri, cinayetleri ve çocuk ölümleri olunca genellikle ötelenir,
görmez olunur. Burada bunu yapmayalım, birçok grubun -diğer bazı
grupları bilmiyorum ama- AKPnin, CHPnin, bizim de var, hazır herkes
bu konuda araştırma önergesi vermişken bir an önce bu komisyonun
kurulması, bunun araştırılması, kamu vicdanının
rahatlaması ihtiyacı vardır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Nuhoğlu, buyurun, bir şey
söyleyeceksiniz galiba.
39.-
İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlunun, Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, grup başkan vekilinin ifade ettiği gibi,
benim bir gruba karşı öyle bir saldırım, iftiram, hakaretim
söz konusu değildir. Biz zamanında bütün itirazları yaptık,
elimizde belgeler, bilgiler var. İYİ PARTİ grup önerisi olarak
dün de Meclis araştırması talebinde bulunduk. Bütün isimleri,
tespitlerimizi zamanında, yerinde araştırmaya da
hazırız.
İstanbul seçimleriyle ilgili söylediğim
her şeyin arkasındayım ben, hiçbiri iftira değildir;
eğer öyle bir araştırma -biz yeniden gündeme de getirebiliriz-
verilirse yeriyle, ismiyle bunların hepsini orada
değerlendirebiliriz.
Teşekkürler.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
VIII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
4.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti ile Özbekistan Cumhuriyeti
Arasında Suçluların İadesi Andlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1189) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 19) (Devam)
BAŞKAN Madde üzerinde Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına Sayın Arzu Erdem.
Şahsı adına da süreniz vardı,
birleştirdik; süreniz on beş dakikadır.
Buyurun Sayın Erdem. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ARZU ERDEM (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, uluslararası
sözleşmeler kapsamında Türkiye ve Özbekistan arasında akdedilen
sözleşmeye ilişkin Milliyetçi Hareket Partisi Grubum ve
şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Gazi
Meclisi ve ekranları başında bizleri izleyen aziz Türk milletini
saygılarımla selamlıyorum.
Öncelikle Özbekistanla yapılan sözleşmeye
değinip ardından da Kırgızistan konusundaki kanun teklifine
geçmek istiyorum.
Özbekistan, 30 milyona yaklaşan nüfusu,
jeostratejik konumu, köklü tarihi, zengin kültürel değerleri ve ekonomik
potansiyeliyle bölgesel barış ve istikrar için önemli bir konumda
bulunmaktadır. Özbekistan
bağımsızlığını kazandıktan sonra
Türkiyeyle sıkı diplomatik ilişkilere girmiştir. İki
ülke arasında ekonomi, ticaret, kredi, turizm ve kültür
anlaşmaları imzalanmıştır. Türkiye, kardeş
Özbekistanla arasındaki iş birliğinin her alanda
gelişmesine büyük önem vermekte ve Türkler ile Özbekler arasındaki
yakın bağlardan güç alan ilişkilerin ilerletilmesi yönündeki
iradesini korumaktadır.
Değerli milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti
ile Kırgız Cumhuriyeti Arasında Yatırımların
Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifiyle ilgili yine Milliyetçi Hareket Partisi
Grubumun ve şahsımın görüşlerini paylaşmak istiyorum
sizlerle.
Değerli milletvekilleri,
yatırımların karşılıklı teşviki ve
korunması anlaşmalarının amacı, sermaye
yatırımlarının artırılmasının yanı
sıra, ileri teknolojinin ülkemize girmesine, uluslararası pazarlara
giriş imkânı sağlanmasına ve dünya ekonomisi içerisinde
etkin bir şekilde yer almasına sebep olması şeklinde
belirtilmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti ile Kırgız Cumhuriyeti
Arasında Yatırımların Karşılıklı
Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi, ekonomik
iş birliği için uygun koşulların sağlanması, iki
ülke arasında yabancı yatırımların
kamulaştırılması, çıkabilecek ihtilafların çözüm
yollarının tespit edilmesi ve sahip olunan haklara açıklık
getirilmesi hususlarına önemle açıklık getirmektedir.
Kırgızistan Cumhuriyeti günümüzde
bağımsız 7 Türk devletinden bir tanesidir.
Kırgızistan, atalarımızın toprakları, Orta
Asyanın kalbidir. İki devlet, iki millet dost ve kardeştir. Manas
Destanının doğduğu, güler yüzlü insanların
yaşadığı, Tanrı Dağlarının nefes
verdiği ülke, dağlık bölgeleri ve gölleri sayesinde turistlere,
doğa sporlarına imkân sunmaktadır. Nüfusu 6 milyon
civarında olan Kırgızistan ekonomisi genellikle
hayvancılık ve tarıma dayanmaktadır.
16 Aralık 1991 tarihinde Kırgız
Cumhuriyetinin bağımsızlığını tanıyan
ilk ülke bizim ülkemiz olmuştur. İki ülke arasında 29 Ocak 1992
tarihinde diplomatik ilişkiler tesis edilmiş, 1992 yılı
içerisinde karşılıklı olarak Bişkek ve Ankarada
büyükelçilikler açılmıştır. Kırgız
Cumhuriyetinin Türkiyeyle tarihî, etnik ve kültürel bağlarının
bulunması ilişkilerde kolaylık sağlamaktadır. İki
ülke arasında ticari ilişkiler büyük önem taşımaktadır.
Türk şirketleri Kırgızistan topraklarında önemli
yatırımlara girişmişlerdir. Ülkede çeşitli sektörlerde
300 civarında Türk sermayeli firmanın olmasının net bir
açıklığı da oraya olan ilgiyi göstermektedir. Bugün Türk
firmalarının yatırımları 350 milyon doları
bulmaktadır. Yine aynı şekilde, toplam yabancı
yatırımların yaklaşık yüzde 30unu
oluşturmaktadır. Kırgızistanla ikili ticaret hacmimizin
geçtiğimiz sene 500 milyon dolar düzeyinde olduğunu belirtmek
gerekir. Söz konusu anlaşmayla bu oranın gerçek potansiyeli
yansıtacağı ve daha da yükseleceği öngörülmektedir.
Türkiye-Kırgızistan ilişkilerimizin
mihenk taşlarından bir tanesi de Kırgızistanda
yaşayan Ahıska Türklerimizdir. Bunlar kardeşlerimizdir.
Kırgızistanın refahına, güvenliğine, birliğine,
yükselmesine, kanlarını, canlarını, ruhlarını
katan kardeşlerimiz Ahıska Türklerini destekleyerek yapmış
olduğumuz anlaşma da net bir şekilde bu desteği ortaya
koymaktadır.
Ülkemiz, Orta Asya coğrafyasında
demokratik dönüşümünü gerçekleştirmekte olan
Kırgızistanın istikrarını,
kalkınmasını devam ettirmesi yönünde önem atfetmektedir.
Söz konusu anlaşmayla
her iki ülkenin yatırımcılarına da eşit hakların
tanınması, kamulaştırma durumunda
yatırımcıya etkin bir şekilde tazminat ödenmesi, kâr ve
diğer gelirlerin transferlerinin serbestçe yapılabilmesi ve ev sahibi
devlet ve yatırımcı arasında bir uyuşmazlık
durumunda yatırımcıların uluslararası tahkime
başvurmaları hakkının garanti altına
alınması amaçlanmakta ve böylelikle ekonomik ve ticari
ilişkilerin geliştirilmesi hedeflenmektir.
Türkiye, Türk
Cumhuriyetleriyle ilişki kurmak isteyen diğer ülkelere göre ortak
değerlerden dolayı ileridedir. Bütün Türk devlet ve
topluluklarının bulundukları coğrafyada hür,
bağımsız, gelişmiş ve mutlu olarak
yaşamalarını sağlayacak dayanışma ve iş
birliğini tesis etmemiz gerekmektedir. Bu, aziz Türk milletimizin hem
tarihi hem kardeşliği hem menfaati gereği son derece önemlidir.
Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürkün sözleri bu konuda yol
gösterici olmuştur. Bizim dili bir, inancı bir, özü bir
kardeşlerimiz vardır. Onlara sahip çıkmaya hazır
olmalıyız. Hazır olmak, yalnız o günü susup beklemek
değildir, hazırlanmak lazımdır. Milletler buna nasıl
hazırlanır? Manevi köprülerini sağlam tutarak
hazırlanırlar. Dil bir köprüdür, inanç bir köprüdür, tarih bir
köprüdür. Köklerimize inmeli ve olayların böldüğü tarihimizin içinde
bütünleşmeliyiz. Dış Türklerin bize yaklaşmasını
bekleyemeyiz, bizim onlara yaklaşmamız gerekli.
Bu sebeple, Türkiye
Cumhuriyeti ile Kırgız Cumhuriyeti Arasında
Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve
Korunmasına İlişkin Anlaşmanın ne kadar önemli
olduğunu hepimiz eminim ki biliyoruz ve bu hususta gerekli destekleri de
vereceğiz.
Değerli milletvekilleri,
12 Mayıs Pazar günü Anneler Günü. Anneler Günü hepimiz için çok büyük önem
arz ediyor. Hepimizin bir anası var ve evlatlarımız var,
onların anneleri var. Sabrın, merhametin, adaletin, sevginin vücut
bulmuş hâli annelerimizdir. Bizi biz yapan değerlerimizin hayat
bulması ve yaşatılması şüphesiz ki annelerimizle
mevcuttur ve en çok burada annelerimizin payı vardır; vatana ve
millete hayırlı evlat yetiştirmede. Ülkemizde ve dünyada
başarıyı yakalamış pek çok insan bulunduğu konumu
kıymetli annelerinin emekleri ve duaları sayesinde
yakalamışlardır. En büyük derdi evlatlarının
geleceği olan kıymetli annelerimizi mutlu etmek, yüreklerini sevgiyle
doyurmak, onların şefkatine ve ilgisine layık olmaya
çalışmak hepimizin bir gün değil, her gün görevi
durumundadır.
Anneler Günü vesilesiyle
evlatlarını vatan uğruna şehit veren,
acılarını yürekten paylaştığımız
annelerimize bir kez daha minnet ve şükranlarımı sunarken
cennetle müjdelenen annelerimizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Sadece anne olan değil, yüreği annelik hisleriyle dolu olan tüm
kadınlarımızın Anneler Gününü kutluyorum.
Değerli milletvekilleri,
bir anne için çocuk dünyadır, dünyanın devamıdır, annenin
dünyasının ta kendisidir. Evlatlarımız korunmaya
muhtaçtır, fiziksel, ruhsal, duygusal ve cinsel anlamda korumamız
gerekir. Ve ne yazık ki şiddet ve çocuklarımıza karşı
işlenen suçlar gün geçtikçe artmaktadır. Evde, okulda, sokakta,
televizyonda, internet gibi kitle iletişim araçlarında
çocuklarımızın şiddete maruz kaldığına hemen
her gün şahit olmaktayız. Bunu önlemek için bir milletvekili olarak,
bir kadın olarak, bir anne olarak her şeyden önce
caydırıcı cezaların uygulanması gerektiğini
buradan tekrar vurgulamak istiyorum ve bu hususta Türkiye Büyük Millet Meclisi
çatısı altında bulunan her bir milletvekili
arkadaşımızla el ele vererek mutlak ve mutlak bu konuya bir
çözüm getirilmesi noktasında uzlaşma dili içerisinde bir çözüm üretileceğine
inanıyorum.
Ne yazık ki kadına
yönelik şiddeti de durdurmak noktasında, çocuklara yönelmiş
saldırıları engellemek için yapılmış yasal
düzenlemeler, hepimizin de bildiği gibi yeterli değildir. Şiddet
devam etmektedir, istismar ve tecavüz vakaları devam etmektedir. Bu
durumun önüne hep birlikte geçeceğiz; bu, hepimizin vebali. Makamlarda
oturduğumuz vakit bizler sadece bizlere oy verenlerin değil, herkesin
vebalinden sorumluyuz. İstismarın bahanesi olmaz, yapılan her
bir istismar, iyi hâl indirimi gibi herhangi bir bahaneye
sığınılmadan mutlak ve mutlak
cezalandırılmalı.
Liderimiz Sayın Devlet
Bahçeli Beyefendinin de dediği gibi, çocuğa sahip çıkamazsak
medeniyetimizle övünmeye hakkımız, insanlığımızla
gururlanmaya yüzümüz kalmayacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak
bizler bu hususta yapılacak her tür hukuki ve yasal düzenlemeye sonuna
kadar destek verdik ve vermeye devam edeceğiz.
Değerli milletvekilleri, 3 yaşında da
olsa, 13 yaşında da olsa, 23 yaşında da olsa
çocuklarımıza, kızlarımıza, erkek
evlatlarımıza, kadınlarımıza sahip çıkmamız
gerekmektedir. Vatana ve millete ihanetin affı olmaz, çocuğa ve
kadına istismarın yine affı olmaz, vahşice işlenen
cinayetlerin de affı olmaz. Yasal düzenlemelerin yanı sıra,
çocuklarımıza ve kadınlarımıza bu hususlarda
eğitimler verilmeli. Özellikle aile içerisinde kadınlara yönelik,
erkeklere yönelik mutlak ve mutlak ayrı ayrı eğitimler verilmeli
ve aile eğitimleri verilmeli. Bu aile eğitimlerinde okul öncesinde
çocuğumuza neler yapması gerektiğini, tehlikeyi hissettiği
an nasıl tepki vermesi gerektiğini mutlaka hep birlikte
değerlendirmemiz gerekiyor. Buna da en fazla aslında emek veren yine
annelerimiz. Hafta sonu Anneler Gününü hep birlikte anacağız tekrar
ve hepimiz annelerimizin ellerini öpeceğiz. Annelerimizin ellerini öperken
de hepimiz yine şu duaları edeceğiz: Evet, sizler bizleri
hayırlı birer evlat olarak yetiştirdiniz, bizlere de Rabbim
evlatlarımızı hayırlı evlat olarak yetiştirmeyi
nasip etsin. Bu yüzden annelerimiz toplumun temel yapı taşıdır
ve bu yüzden neslimizin temin ve taliminin kaynağı annelerimizdir ve
bu yüzden cennet annelerimizin ayağının altındadır.
Yine aynı şekilde
-hani Engelliler Haftası deniyor ya, aslında Engelliler
Haftası demememiz gerekiyor- bizler burada dezavantajlı, bedensel
olarak dezavantajı olan bir gruptan bahsederken aslında bizim için
çok kıymetli olan, yüreği belki hepimizden çok daha büyük olan
insanlardan bahsediyoruz. Evet, 10-16 Mayıs arası Dünya Engelliler
Haftası olarak kabul edilmektedir. Bugün tüm dünyada engelli
haklarına dikkat çekilmektedir ve çok anlamlı günlerdir. Nüfusumuzun
önemli bir kısmı, 10 milyonun üzerinde
Aslında bedensel az
engelden tutun çok engele, zihinsel engele kadar, hakikaten toplum
hayatına katılımı bizim için çok önemli olan birçok birey
-bunlar bizim akrabalarımızda da var tabii ki- 10 milyonun üzerinde
engellimiz bulunmaktadır. Bu hususta da özellikle birçok düzenleme
yapılması gerekiyor. Engellilerimizin neden sokaklarda
olmadığını ya da toplum hayatında yeteri kadar
olmadığını değerlendirdiğimizde de aslında
birçok engellimizin toplumda yine eğitimlerinin yapılması
gerektiğini aslında buradan anlıyoruz. Özellikle insanların
engelli bir insana karşı tutum ve davranışları
noktasında mutlak ve mutlak yönlendirilmeye ihtiyacı var. Bu anlamda
da engelli vatandaşlarımızın önünde, varsa engellerin
mutlaka kaldırılması gerekmektedir.
Engelli kardeşlerimizin
en büyük sorunu aslında işsizlik. Bu hususta bir öncelik
tanınmalı, istihdamla ilgili yapılması gereken
çalışmalar engelli kardeşlerimize uygun hâle getirilmeli ve
engelli kardeşlerimizin topluma kazandırılması için de
gerekli çalışmalar yapılmalı. Meslek sahibi engellilerimize
atamalarda mutlak ve mutlak öncelik verilmeli, atamalar yeterli oranda
yapılmalıdır. Engelli olmak sorun değildir aslında,
bunu hepimiz söylüyoruz; engel, aslında kendimizde.
Genel anlamda baktığımızda,
toplumumuzda hem kadınlarımız hem annelerimiz hem
çocuklarımız hem engellilerimizle ilgili aslında çok manidar bir
hafta önümüzde ve ramazan ayını idrak ettiğimiz şu
günlerde, her birimizin maneviyatla, belki de daha fazla maneviyatla
bütünleştiği şu günlerde hepimizin kalbini tekrar yoklayıp
bu alanda yapılabilecek çalışmalara özel olarak, hakikaten bir
kafa yormamız gerekiyor.
Kurulmuş olan bir komisyonumuz var,
biliyorsunuz, bilişimle alakalı, bilişimin zararlarıyla
alakalı. Orada, bugün başkanlık seçimi yapıldı ama
yapılacak olan çalışmalarla ilgili ben özellikle şuna
dikkat çekmek istiyorum: Çok güzel bir komisyon kuruldu ve bilişim
çağında, özellikle Amerika Birleşik Devletlerinin bugün
dünyayı sanal dünyayla yönetmeye çalıştığı bir
ortamda, bizim evimizden içeri sokmadığımız insanlar o
sanal medya üzerinden çocuğumuzun ruhuna kadar sızıyor.
İşte buna dikkat etmemiz gerekiyor. Biz kapımızdan bir
tacizciyi alır mıyız? Asla almayız ama o sanal ortamda o
tacizci o çocuğun gönlüne kadar girebiliyor. Biz kapımızdan bir
çeteyi, bir uyuşturucu çetesini alır mıyız? Asla
almayız ama biz evimizin içerisinde, çocuğumuz odasındayken,
bilgisayardayken o uyuşturucu çetesi maalesef o çocuğu ele
geçirebiliyor.
Yine, oyunlar vardı, bunlara da dikkat
çekmiştik. Bunlarla ilgili de üzerimize düşen
çalışmaları eminim ki önümüzdeki dönemde huzur ve refah
içerisinde, özellikle vatanımızın ve milletimizin geleceği
için, vatanımızı ve milletimizi emanet edeceğimiz toplumun
yarısından fazlasının genç olduğu, dörtte 1inin çocuk
olduğu bir ülkede yaşadığımızı varsayarak
özellikle bu alanda yeteri kadar hassasiyet gösterip hep birlikte yapalım.
Ben hepinizi Milliyetçi Hareket Partisi Grubum ve
şahsım adına tekrar saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahsı adına Sayın
Serkan Topal.
Buyurun lütfen.
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu yüce Mecliste kalın puntolarla bir ilke var
Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir. ilkesi.
Şimdi, ben burada özellikle, bu ilkeyi sürekli dillendiren, millî iradeden
bahseden Milliyetçi Hareket Partisi ve AK PARTİ milletvekili
arkadaşlarımın vicdanlarına sesleniyorum. 31 Mart
seçimleri
Neydi sorun? Arkadaşlar, sorun neydi? 300 bin geçersiz oy.
Birlikte saydık arkadaşlar, orada biz birlikteydik, milletvekili
arkadaşlarınız vardı orada ve baktık, sonuç
değişmedi.
SALİH CORA (Trabzon) Fark kapandı.
SERKAN TOPAL (Devamla) Arkadaşlar,
vicdanlarınıza sesleniyorum.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Oyların yüzde 10u sayıldı.
SERKAN TOPAL (Devamla) Gelin, bu kürsüden az sonra
cevap verirsiniz değerli arkadaşım.
Sonuç değişmedi arkadaşlar.
SALİH CORA (Trabzon) Tamamı
sayılsaydı değişirdi.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Tamamı sayılsaydı 100 bin fark olurdu.
BAŞKAN Sayın Demirbağ, Sayın
Cora, lütfen
SERKAN TOPAL (Devamla) Sonra 22 ilçede 57
sandık sondaj yöntemiyle açılsın. dediniz, o da oldu, sonuç
yine değişmedi. Sonra dediniz ki ölü seçmenler yine
değişmedi, kısıtlı seçmenler yine
değişmedi, Büyükçekmece
Yahu, zaten o senaryoyu yazan maalesef,
maalesef YSK! Başka yok arkadaşlar. Ben vicdanlarınıza
sesleniyorum.
Bakın, oradan laf atmayın, gelip bu
kürsüden cevap verebilirsiniz, az sonra çıkıp verebilirsiniz. Size
herhâlde sataşmadan dolayı orada görev verilmiş değerli
milletvekili arkadaşım.
Maltepe olayı
KHK, KHKlilerden bahsediyorum.
Ne oldu? Ya, arkadaşlar, siz bir insanın seçme hakkını
nasıl elinden alabilirsiniz?
En son sandık görevlileri
Arkadaşınız zaten kanunu çok iyi biliyor. Değerli grup
başkan vekili az önce bahsetti. 5237 sayılı Kanunun 6ncı
maddesinin (1)inci fıkrasının (c) bendinde zaten kamu
görevlisinin nasıl tanımlandığını hepimiz çok iyi
biliyoruz. Kaldı ki en son YSK buna karar veriyor. Sizler de
adınız gibi biliyorsunuz.
Sayın Grup Başkan Vekili, çıkıp
az sonra burada -elinizi vicdanınıza koyun- bütün bildiğiniz
kanun maddelerine göre -gerçekten elinizi vicdanınıza koyun- Evet,
bu böyledir. diyebilir misiniz?
BAŞKAN Sayın Topal, lütfen Genel Kurula
hitaben konuşun.
SERKAN TOPAL (Devamla) Yok, ben soru soruyorum
Sayın Başkanım, ben soru soruyorum, vicdanlarına soruyorum
ben.
BAŞKAN Genel Kurula hitaben, lütfen
SERKAN TOPAL (Devamla) Değerli
arkadaşlar, bakın, gerçekten millî iradeyi hâkim kılmak mı
istiyorsunuz; hakkı, hukuku, adaleti gerçekten teslim etmek mi
istiyorsunuz; o zaman haksızlığın karşısında
siz de sesinizi çıkaracaksınız.
SALİH CORA (Trabzon) Sandık
SERKAN TOPAL (Devamla) Sandık
Biz
sandıktan korkmuyoruz zaten. Biz sandıkta da -iddia ediyorum- yine de
en az 100 bin, 200 bin oy farkla alacağız. Bunu da bilmenizi
istiyoruz. Göreceğiz, Sayın Ekrem İmamoğlu yine kazanacak.
Sorun, o değil; sorun, adaleti öldürmenizde; sorun, devleti öldürmenizde.
Az önce birileri bahsetti zaten Fatih Sultan Mehmetin o cümlesinden.
Değerli arkadaşlar, bakın, üç
hukuksuzluktan bahsetmek istiyorum. Birincisi: Sayın Genel
Başkanımıza, biri çıkıyor, yumruk atıyor. Ya, bu
nasıl bir vicdan, bu nasıl bir vicdan? Yumruk atan
dışarıda, Çocuklar ölmesin. diyen içeride. Bu evi
yakın. diyen dışarıda ama maalesef, devlet eliyle, bakan
eliyle, Başbakan eliyle kurulan bankaya para yatıran vatandaş
içeride. Bu nasıl bir hukuk sistemi arkadaşlar, bu nasıl bir
vicdan? Gece eve gittiğimizde biz bunu düşünmüyor muyuz?
EROL KAVUNCU (Çorum) FETÖnün
avukatlığını yapıyorsunuz ya!
SERKAN TOPAL (Devamla) Arkadaşlar, ikinci
hukuksuzluk, Eren Erdem; 25inci, 26ncı Dönem milletvekili
arkadaşımız, Parti Meclisi üyemiz Eren Erdem. Gizli tanık
çıkıyor İftira attım. diyor arkadaşlar, gizli
tanık İftira attım. diyor. Ondan sonra, bakıyoruz,
mahkeme serbest bırakıyor, üst mahkeme tutuklanmasına karar veriyor.
Bu nasıl trajikomik bir hukuk sistemi arkadaşlar, bu nasıl bir
vicdansızlık? Gün gelecek, o hukuk, o adalet size de lazım
olacak. Değerli arkadaşım, laf atan, gelin burada konuşun.
Üçüncü hukuksuzluk -arkadaşlar, gerçekten çok
üzülüyorum, bir eğitimci olarak utanç duyuyorum- Ayşe öğretmen,
Ayşe Çelik, canlı yayınlanan bir programa katıldı ve
programda Çocuklar ölmesin. dedi -o ses tonunu hepimiz çok iyi biliyoruz-
orada olan bütün insanlar alkışladı. Ne dedi? Çocuklar
ölmesin. dedi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son cümlelerinizi alayım lütfen.
SERKAN TOPAL (Devamla) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
SALİH CORA (Trabzon) Necmettin Öğretmeni
kim katletti Sayın Topal?
BAŞKAN Sayın Cora, lütfen
SERKAN TOPAL (Devamla) Ertesi gün onun
hakkında soruşturma açılıyor ve terörizmle
bağdaştırılıyor. O zaman, değerli
arkadaşlar, orada alkış tutan bütün seyircileri içeri alacak
mısınız? Böyle bir hukuk sistemi var mı?
Bakın, orada, geçen ziyaret ettiğimde
şunu söylüyor: Çocuklar ölmesin demeye devam edeceğim! Nazım
Hikmetin dediği gibi: Eğer hak haksızlıktan yüce, sevgi
nefretten üstün, aydınlık karanlıktan güçlüyse / Çaresi yok usta
/ Biz kazanacağız. Biz kazanacağız, Çocuklar ölmesin.
diyenler kazanacak. Biz de buradan sesleniyoruz, söylüyoruz: Çocuklar
ölmesin. diyoruz arkadaşlar.
Bakın, adalet güneşe benzer, güneşe
sırtını dayayanlar sadece gölgelerinin görür, gölgelerin
uzadığını görenler de yanılır.
SALİH CORA (Trabzon) Necmettin Öğretmeni
kim öldürdü, Necmettin Öğretmeni kim öldürdü Serkan Bey?
SERKAN TOPAL (Devamla) Ben size şunu
söylüyorum, laf atan arkadaşlara sesleniyorum, hepinize sesleniyorum:
Bakın, yüzünüzü güneşe dönün,
kandırıldığınızı göreceksiniz,
gerçekliği göreceksiniz, gerçekliği göreceksiniz arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SERKAN TOPAL (Devamla) Hukuk sistemi diye bir
şey yok, adalet yok.
BAŞKAN Evet, Sayın Topal, teşekkür
ediyorum
SERKAN TOPAL (Devamla) Gelin birlikte adaleti
tesis edelim, gelin bütün dünyada güçlü Türkiyeyi birlikte kuralım.
Hepinize teşekkür ediyorum, Sayın
Başkanım, size de teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Topal, teşekkür
ediyorum.
Evet, değerli arkadaşlar, 2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu
Kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.
BAŞKAN Evet, madde üzerinde gruplar
adına ilk söz, Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Sayın Meral Danış Beştaın.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MERAL DANIŞ BEŞTAŞ
(Siirt) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet, 12
Mayıs Anneler Günü, ilk başta onu kutlamak istiyorum. Bir anne olarak
tüm annelerin ayrımsız- Anneler Gününü kutlamak istiyorum ve
anneler arasında ayrım yapan zihniyeti de burada kınıyorum,
en basit deyimiyle kınıyorum.
Belki görmüşsünüzdür, Gebzede anneler,
evlatları açlık grevinde diye, yaşamlarını yitirmesin
diye ses vermek istediler ama onur kırıcı, insanlık
dışı bir uygulamayla orada sürüklendiler. Ne oldu? Göstermelik
bir şekilde, Kocaeli Valiliği soruşturma
başlatıldığını söyledi.
Araştırdık, soruşturma neymiş biliyor musunuz?
Kocaelinin merkezinden başka bir ilçeye görev vermişler,
haklarında başka bir işlem yok. O polisler hâlâ görevdeler.
Annelere onur kırıcı, insanlık dışı
davranışta bulunanlar, annelere bunu yapanlar görevdeler.
Evet, o görüntüler Filistinde olabilirdi, her yerde
olduğu gibi karşı çıkardık, Filistinde olsa iktidar
grubu başta olmak üzere hepimiz kıyameti koparırdık, yer
yerinden oynardı ama mesele Kürt anneleri olunca, mesele HDPye yakın
olan insanlar olunca ayrımcılık diz boyu, vicdanlar ölü ve ses
vermiyorlar. Aslında fotoğraf vardı, getirmedim çünkü
gösteremeyeceğim kadar korkunç bir fotoğraf. Onun resmi
çizilmiş, lütfen hepiniz o resme bakın ve
utanacağınıza söz veriyorum ama neden utanacaksınız
biliyor musunuz? İnsanlığınızdan, annenizden. Onlar
annelerini bile sevmiyorlar.
Evet değerli arkadaşlar, İstanbul
seçimine ilişkin önergeler konuşuldu. Şu anda uluslararası
sözleşme konuşuyoruz ama gündem tabii ki iki aydır
yaşananlar, bunun başında seçim var. Size birkaç fotoğraf
göstereceğim vekili olduğum ilden. Çünkü sahte seçmenlerin
olduğunu söyledim onlarca yerde, burada reddedildi ama sahte seçmenleri
ispatladık biliyor musunuz. Bu fotoğrafları ben çektim, seçim
günü Siirtte dolaştım. Üstünde ne yazıyor biliyor musunuz?
Kırıkkale ve Kırşehir grubu. Başka bir fotoğraf
göstereyim: Şu, Şırnaktan. Askerî araçlarla seçim günü gelip oy
kullandılar ve Şırnakı kazandık. diyorlar;
kazanmadınız. Bunlar otobüsler, sadece birer fotoğraf; en az 100
otobüsü ben tespit ettim, Siirte giriş yapan ve camilerde kalan
seçmenler
Köylere gittim biliyor musunuz -köyler bende-
dışarıdan, batıdan, bütün illerden taşınan
seçmenler gelip oy kullandılar. Bir de AKP grup başkan vekili diyor
ki: Seçimlere gölge düşürmeyin. Ya, seçim mi var, ortada bir seçim mi
var gerçekten? Bunlar benim saat yediye beş kala Siirtte sandık başında
çektiğim fotoğraflar. Yüzlerce insan sıradaydı ve
tanıyorum kendi ilimi, küçük bir il, hiçbiri Siirtli değildi.
Hoş geldiniz, ya nerelerden geldiniz? Günaydın. dedim hani biraz
ironiyle, hepsi arkasını döndü.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sen Adanadan gitmedin mi
Siirte? Sen Siirt nüfusuna mı kayıtlısın?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Ve
seçmen listelerinde Siirt nüfusuna kayıtlı tek bir kişi yoktu.
İşte siz Şırnakı, Kazandık. dediğiniz
diğer illeri böyle sahtecilikle kazandınız. Şimdi Efendim,
İstanbul seçimlerine gölge düşürmeyelim, halk iradesine sahip
çıkmak zorundayız. diyorsunuz. Ya, buna kargalar güler, gerçekten
buna inanmamızı beklemeyin.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Senin ne işin vardı
Siirtte?
SALİH CORA (Trabzon) Sandık
başında resim çekilmez.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) -
Diğer mesele, bizim 6 belediyemize el konuldu, AKP el koydu, 2nciye
mazbata verdi; Bağlar, Tuşba, Edremit, Çaldıran,
Dağpınar ve Digor.
Size 298 sayılı Kanunun iki maddesini
sadece hatırlatıyorum. Adaylık kesinleştikten sonra hangi
hâllerde değişir, ne olur? Yani bu, yeni birine verilme değil,
iptali anlamında. Adayın Türk olmaması, yaşının
küçük olması, okuryazar olmaması, seçilme yeterliliğini ortadan
kaldıran bir mahkûmiyet kararı olması hâlinde buna itiraz
edilebilir. Bu, kanun maddesi; ben söylemiyorum.
Diğeri 16ncı madde: Adaylık
kesinleştikten sonra, 20 gün önce ilan eder
Onu geçiyorum.
Adayların ilanından sonra, adaylıktan istifa, seçim sonuna
kadar nazarı itibara alınmaz. Ancak, bu gibiler seçilmiş
bulunurlarsa, istifaları hüküm ifade eder ve sonrakini söylüyor- ikinciye
verilir.
Bizim adaylarımız istifa etmedi, bizim
adaylarımız kazandı, yüzde 70le kazandı, yüzde 60la
kazandı ve YSK kesinleştirdi adaylıklarını, biz
değil. Bize, partimize yazı yazılabilirdi Sizin adaylık
koşullarınız yoktur, çekin adayınızı.
denilebilirdi, biz onların yerine yeni adaylar gösterirdik. Tabii, bu,
engel olduğu anlamına gelmesin, kabul edilmesin.
Şimdi, ben bir çağrı yapmak
istiyorum. Dün MHP grup başkan vekili değer verdiğimiz bir
şey söyledi, dedi ki: Biz, 2nciye mazbata verilmesini doğru bulmuyoruz.
Yani biz, parti ayrımı yapmadan, kim hukuktan yana bir şey
söylerse altını imzalarız. Biz, ilke olarak söylüyoruz. Biz de
şu çağrıyı yapıyoruz: Yol yakınken ve telafisi
mümkünken yüz binlerce insanın iradesinin gasbına son verelim. Yüzde
20yle, yüzde 30la seçilmeyen belediye başkanlarının
başları önlerine eğik olmasın; başkan gibi
davranamazlar. Bağlar Belediye Başkanı yüzde 20 oyla
Bağlara başkanlık yapamaz çünkü halk onu tanımaz, halk ona
oy vermedi. Bu bir gasptır ve bunun yolu Seçim Kanununda
açıktır. Mevcut 2nciler istifa etsinler. Hani İstanbulda
diyorsunuz ya Halka gidelim. Gelin, tekrar halka gidelim. 6 belediye basit
değil arkadaşlar, rakam çok ciddidir. Bağlar onlarca ilden daha
büyüktür, 1 milyon 700 bini aşkın nüfusu olan Diyarbakırın
en büyük ilçesidir ve şu anda yüzde 20yle o koltukta oturuyor, belediye
meclisinin yüzde 90ı bizde, o belediyeye ya da halka hizmet edemez.
Gelin, bu hukuksuzluğu birlikte giderelim. Gelin, doğru yolu
bulalım. Eğer Gölge düşmedi. diyorsanız, işte en
büyük gölge. En büyük gölgelerden birini, bu resimlere rağmen, bütün gaspa
rağmen gelin ortadan kaldıralım.
Değerli arkadaşlar, diğer bir mesele
şu: Dünden beri bazı il ve ilçelerimizde belediyelerimiz abluka
altına alındı. Garip değil mi? Türkiyenin herhangi bir
ilinde değil, İzmirde, Yozgatta, Kırıkkalede,
Tekirdağda, Ankarada değil; Cizrede, Silopide, İdilde,
Mardinde ve Diyarbakırda Sizi zorla koruyacağız. diyorlar.
Böyle bir şey duydunuz mu? Zorla koruma veriyorlar. Koruma dediğiniz
şu: Belediyenin etrafı zırhlı araçlarla
donatılmış ve halkın belediyeye girişi engelleniyor.
Yani lütfen, merak ediyorsanız resimlere bakın. Belediye
başkanımız, eş başkanlarımızdan biri Kanuna
aykırı davranıyorsunuz. diyor, orada Emniyet yetkilisi Evet, kanuna
aykırı davranıyorum. diyor. Böyle bir hak görüyor kendinde. Ee,
balık baştan kokar. Yani İstanbul seçimlerini iptal ettirdikten
sonra, 2nciye mazbata verdikten sonra, orada da hukuk hak getire, hiç kimse
bunu dinlemiyor.
Şimdi, bu konuda ilgili mevzuat elimde ama
zamanım yok açamıyorum. Mevzuata göre, vali, seçilmiş belediye
başkanına sormadan, ortaklaşmadan, birlikte karar vermeden asla
böyle bir yönteme başvuramaz. Hem de sadece bizim belediyelerden bir kısmına
bu uygulamayı yapmaları kabul edilemez. Kayyum dönemlerinde
belediyeler yoktu; güzel banyolara, fındık fıstıkları
ve kadayıfları yemek için karakollara dönüşmüştü. Belediye
başkanlarımız ve meclisimiz ilk elden o karakolları
kaldırdı ve halkın belediyeye girişini sağladı.
Şimdi bununla engellemeye çalışıyorlar, bunu durdurun.
Orası halkın evidir, orası belediye
başkanlarının, meclis üyelerinin ve herkesin özgürce girip
çıkabileceği bir yerdir. Gerçekten yol yakınken
Belediyelerin
karakollara dönüşmesine izin vermeyeceğimizi ve o belediyelerin
halkın büyük bedellerle elde ettiği kendi evleri olduğunu bir an
olsun aklınızdan çıkarmayın.
Son olarak şunu da söylemek istiyorum; evet,
seçimlere ilişkin çok şey söylendi ama şunu söyleyeyim: Bu
seçimler asla bir seçim değildi. Bu seçimler iktidar partisinin Ben, o
sandıktan çıkmak için her şeyi yaparım. dediği bir
seçimdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Tam
tersine!
BAŞKAN Sayın Beştaş,
tamamlayın lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Üç ay
öncesinden başladı, seçmen kütüklerinden başlayarak bugüne kadar
geldik. YSK zaten iktidar partisinin bir kurulu olarak
çalışıyor, birlikte çalışıyorlar.
SALİH CORA (Trabzon) Diyarbakırda
nasıl kazandı HDP?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Bunun
yasayla, hukukla bir alakası yok. Burada bir değer görmüyoruz.
İktidarın bir değeri yok ya, bir davası yok.
İnsanın bir davası olur. Bu inanç olur, bu din olur, bu bir
solculuk olur, sağcılık olur, bir değer olur. Bir
davanız yok. Her şeyi yapabiliyorsunuz. Haramdır bu, haram!
İstanbul Belediyesi seçimlerinin iptal kararı da, Bağlar
Belediyesi seçimlerinin iptal kararı da haram yemektir. Haram yemek
günahtır. En basitinden günahtır demek istiyorum ve bu konuda
Hayyamın, biliyorsunuz, çok güzel şiirleri var, oradan bir dörtlük
okumak istiyorum:
Kim demiş haram nedir bilmez Hayyam,
Ben helali, haramı karıştırmam,
Sensiz içtiğim su bile haram.
Adil davranmadıktan sonra,
Hacı, hoca olmuşsun kaç para?
Hırka, tesbih, post, seccade güzel ama;
Tanrı kanar mı bunlara?
Kanmaz değerli arkadaşlar, kanmaz! (HDP
sıralarından alkışlar)
SALİH CORA (Trabzon) Diyarbakırda
nasıl kazandınız o zaman?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Kayıtlara geçmesi
için efendim sadece bir hususu ifade etmek istiyorum.
BAŞKAN Peki.
Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Tekrar, seçimlerin
milletin önünde, demokratik hukuk düzeninde ve Yüksek Seçim Kurulunun
denetiminde yapıldığını ifade etmek istiyorum.
Belediyeleri birileri kazanırsa eyvallah; ancak, üzerinde usulsüzlüklerin
olduğu iddiasıyla Yüksek Seçim Kurulu denetim yapar, bir karar
verirse, buna hayır.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Bağları kazanmadınız ki siz! Siz kazanmadınız ki
6 yerde. Kazanmışsınız gibi konuşmayın.
Gasbettiniz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Kazanmadınız!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakınız,
Halkların Demokratik Partisi 3 büyük şehirde, 5 ilde ve 30 ilçede, 11
beldede belediye başkanlığını kazanmış.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Şunlara bakın ya! Siz mi kazandınız?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Şimdi buna
baktığımız zaman, demek ki Yüksek Seçim Kurulu
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Tuşbayı gasbettiniz! Bağları gasbettiniz!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) O fotoğraflardan
biz size akşama bir dünya getirelim, nereden istiyorsanız. O
fotoğraflar neyi ispat eder?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben
çektim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Mahkemede verilmiş
kararı yok sayıyorsunuz; bizim, çekilmiş, herhangi bir yerdeki,
herhangi bir saatteki fotoğrafa inanarak kanaat sahibi olmamızı
istiyorsunuz. Biz bunları kabul etmiyoruz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Size
karar getirelim, karar, YSKnin kararı. YSK 760 kişinin bir evde
oluşuna Evet. dedi, siz burada ikrar ettiniz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Ne kadar itiraz etseniz
de, ne kadar Türkiyeyi çukur terörü üzerinden yapılan kaos
girişimlerine sokmaya çalışsanız da buna müsaade
edilmeyecek, demokratik hukuk devleti emin ve kararlı adımlarla
yoluna devam edecek. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ettim.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) -
Hangi demokrasi Bağları almamız gerek. diyor, hangi demokrasi
ya? Bağları gasbettiniz, demokrasi mi bu? Tuşbayı
gasbettiniz. Tuşbayı nasıl aldınız?
Tuşbayı nasıl aldınız? Gasbettiniz ya! Ne zamandan
beri gasbetmek demokrasi oldu? Ayıp ya!
BAŞKAN - Sayın Akçay, buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
40.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın 19 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 3üncü maddesi üzerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Türkiye Cumhuriyetinin askeri, polisi nerede görev
yapıyorsa ve ikametgâhı da neresiyse, nereye kayıtlıysa
görev yaptığı yer itibarıyla, oyu da orada kullanır;
bu, Edirneden Karsa kadar da değişmez.
Şimdi, Sayın Beştaşın
dünkü konuşmama atfen ifade ettiği hususu tekrar edecek olursak,
Kozanda bizim adayımızın kazandığı seçimi, bu
yeterlilik şartlarını taşımadığı
gerekçesiyle, bizim itirazlarımızı da reddetmek suretiyle,
sonraki gelen, 2nci adaya verdi. Demek ki YSK Milliyetçi Hareket Partisinin
de, AK PARTİnin de, CHPnin de, İYİ PARTİnin de, HDPnin
de taleplerini reddedebiliyor, kabul edebiliyor.
İSMET YILMAZ (Sivas) Bugün seçim olsa
aynı adam yeniden kazanacak.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Ayrıca, işte
AKP-MHP-YSK seçim iş birliği ifadeleri kullanılıyor,
hatta suç örgütü gibi ifadeler de kullanıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
tamamlayabilir miyim?
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Yani, bu, akıllara zarar
bir ifadedir. Bütün partiler bütün seçim sonuçları itibarıyla
değişik yerlerde kendilerince uygun gördükleri itirazları
gerçekleştirmişlerdir. Olumlu sonuçlananlar vardır, olumsuz
sonuçlananlar vardır. Mesela Kars ve Iğdırda Milliyetçi Hareket
Partisinin itirazları oldu. Kars ve Iğdırda HDP adayları
mazbatalarını aldılar, şimdi belediye
başkanlığı yapıyorlar; Milliyetçi Hareket Partisinin
itirazlarını YSK reddetti. Aynı mantıkla şöyle mi
demem lazım benim: Yani HDP-YSK iş birliği mi demem lazım?
MENSUR IŞIK (Muş) Saydınız
Başkan, saydınız. Saydırdınız onları,
saydırdınız. Yanlış bilgi vermeyin Başkan.
Saydırdınız onları Başkan, yanlış bilgi
vermeyin.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Lütfen müdahale etmeyin
arkadaşlar.
MENSUR IŞIK (Muş) Niye?
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) Dinle,
dinle.
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Dinleyin,
orada cevap verirsiniz.
BAŞKAN Sayın Akçay, siz devam edin
lütfen, buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Yani belli bir mantık
çerçevesinde bu değerlendirmeleri, tartışmaları
yapmamız gerekir.
Şunu söylemek istiyorum: Dünden beri
yapılan tartışmalar itibarıyla söylüyorum yani sadece
Sayın Beştaşın konuşmasına atfen ifade
etmiyorum, genel olarak ifade ediyorum. Bu seçim
tartışmalarını ve YSK kararlarını mugalatadan
kurtarmak lazım. Mugalata, kafa karıştırmak için laf
kalabalığı yapmaktır. Artık bundan kurtaralım ve
23 Haziran itibarıyla İstanbuldaki seçimlerin yenilenmesine
odaklansın, çalışmalarını yapsın herkes.
Şaibesiz, şüphesiz, tereddütsüz, herkesin rıza
gösterebileceği, gölgeden arınmış bir seçimi
gerçekleştireceğiz. Hedefimiz bu olmalı, buna odaklanalım.
Kurumları yıpratmakla demokrasiye de hukuka da zarar veriyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son cümlelerinizi alayım.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Kurumları yıpratmak
hukuka ve demokrasiye zarar verir ve halkın da yanlış kanaatler
edinmesine neden olur. Hiçbir milletvekilinin de buna hakkı yoktur.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Ağıralioğlu
41.-
İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun, devletin
kurumlarının saygınlığının devletin
saygınlığı olduğuna ilişkin açıklaması
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, konuyla alakalı birkaç şeyi ilave etmem
lazım.
Biz, seçim sathında, seçimin finaline
doğru artan zehirli bir siyasal dilin mağduru olmuş bir
partiyiz. İçişleri Bakanları, Adalet Bakanları,
Ulaştırma Bakanları eskiden, sürecin nezaretine, hassasiyetine
uyarak bağımsız bakanlardan teşekkül ederdi. Süreç
içerisinde ittifakların birbirlerini karalama yarışında
Hükûmet kimyasal kullandı, dün bunu da söyledim, İYİ PARTİ
listelerinde 29 PKKlı. falan gibi bir haber. İçişleri
Bakanı avazı çıktığı kadar
bağırdı. Bu, yandaş medyada haberleştirildi benim ve
hanımefendinin, Meral Hanımın ismi ve resmiyle, arkada
Kandildeki PKKlı alçakların resimleri, Devleti, milleti,
bayrağı Kandile peşkeş çekeceklerini pişkince inkâr
ettiler. başlıklarını bizim isimlerimizle
birleştirerek haber yaptılar. O zaman da söyledim, şimdi de
tekrarlıyorum: Devlet, bürokrasisiyle varlığını ihsas
ettirir, gösterir; yani devletin gürleyen, görünen ihtişamını
bürokrasi oluşturur. Devletin kurumlarının
saygınlığını sağlayan şey, kurumların
verdiği kararların, vesikaların, belgelerin, izinlerin muteber
olmasıdır.
Birkaç sefer üstüne basa basa söyledim, seçim
sathında avazım çıktığı kadar söyledim ama
avazımız duyulmadı çünkü sesimizin duyulabilme imkânı pek
yoktu. Yüksek Seçim Kurulunun adaylarımızla ilgili vermiş
olduğu Aday olabilirler. iznini, muvafakatinin sonradan Listelerinde
PKKlılar var. propagandasına dönüştürülüyor olmasını
devlet ciddiyetiyle bir araya getiremedik. Denilebilirdi ki Biz iyi hâl
kâğıdı verdik, adaylıklarında bir mahzur yoktur iznini
verdik. Mutabıkız bu mevzuda ama yine şifahen, devlet
terbiyemiz bize bu tonlamada
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Tamamlayacağım Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) -
devlet terbiyemiz bize hassasiyet izhar edecek bir tonlamada
Adaylarınızla ilgili, belli başlı şu şu şu
isimlerle ilgili sakınca var. haberini ciddiye almamızı
gerektirecek düzeydedir. Yani 29 adayımızın PKKlı
olduğu propagandasına maalesef şöyle cevap vermek zorunda
kaldım: Seçim sathında izinli 29 kişiye, Aday olmalarında
mahzur yoktur. iznini devletin kurumlarından almış 29
kişiye video çektirip, tek tek tweet atıp onların hepsini
vicdanen müsterih olabilecekleri bir siyasal iklime taşımaya
çalıştım. Bunların içerisinde devletin, milletin hizmetini
gören adamlar da vardı; güvenlik bürokrasisi bilir bunu,
İçişleri Bakanımızın da biliyor olması
lazımdı. İsmi PKKlı diye deşifre edilen bu insanların
içerisinde devlet hizmetini görenler de vardı.
Bunu şunun için söylüyorum: Kurumların
itibarını sarsmamak lazım. Verdiyse devlet Aday olmasında
mahzur yoktur. iznini, sonra Biz size bu izni yanlışlıkla
verdik. gibi bir hezeyanı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ağıralioğlu,
toparlayalım lütfen.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) -
Biz size bu izni yanlışlıkla verdik. kabilinden, böyle
anlaşılacak bir hezeyanı devlet iradesiyle buluşturmamak
lazımdır, ayıptır. Devletin kurumlarının
saygınlığı devletin saygınlığıdır.
İşi baştan doğru yapmak lazım. Aday olmanız
mahzurludur. dersiniz, başka adaylar bulunabilir. Aday olmuş,
Adaylığında mahzur yoktur. iradesini gösterdiğiniz
adamları sonra PKKlı diye seçim malzemesi yapamazsınız.
Bizim partimizden aday olmuş bir sürü insanı, bizi bu ithamlarla
seçim sathında karşı karşıya
bıraktınız. Dolayısıyla, devleti yönetirken devlete
ait bir ciddiyet dili vardır, bu ciddiyet dilini bu seçimde AK PARTİ
Hükûmeti kaybetti. Biz bunun mağduruyuz.
Kayıtlara geçsin diye söylüyorum, resmi
yanımda getirmedim -arkadaşlarımızın
bazılarına göndermiştim onu Sayın Başkan- AK
PARTİden gönderdiğim arkadaşlarımın hiçbirisi o
resmi, bunu meşru, makbul bulmadılar ama biz o ithamlar altında
seçime girdik ve çıktık.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
VIII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
4.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti ile Özbekistan Cumhuriyeti
Arasında Suçluların İadesi Andlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1189) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 19) (Devam)
BAŞKAN Değerli arkadaşlar,
İYİ PARTİ Grubu adına Sayın Aydın Adnan Sezgin.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYDIN ADNAN
SEZGİN (Aydın) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; aslında konumuz uluslararası anlaşmalar.
Anlaşma kavramı, akittir, taahhüttür, güven demektir,
öngörülebilirlik demektir. Güven ve istikrarı
yansıttığınız ve yaydığınız ölçüde
uluslararası planda saygın olursunuz, taahhütlerinize uyduğunuz
nispette itibarınız olur. Öngörülebilirliğiniz sizin dengeli,
ciddi ülke olma referansınızdır. Maalesef Türkiye'nin
dış âlemde, bu vasıfları, bu iktidarla
aşınmaktadır. Cumhuriyeti Dönemi boyunca biriktirdiği ve
büyüklüğüne yakışır şekilde inşa ettiği
saygınlık ve itibara gölge düşmektedir. Bu sadece iktidarın
dış ilişkilerimizdeki -dış politika ifadesini kullanmıyorum
çünkü yok- hatalarından, sakarlıklarından,
hoyratlıklarından, acemiliklerinden, diklenip dik duramama
alışkanlığından gerçekleştiremeyeceği,
gerçekleştirmeyeceği iddiaları öne sürme
yanlışlığından kaynaklanmıyor; demokrasiden,
hukuktan uzaklaşmamız, tek adam iktidarını perçinlemek için
tutarsız hamleler bizi itibarlı ülkeler âleminin
dışına çıkarmıştır. Çıkıyoruz
demiyorum, çıkarmıştır diyorum. İstanbul yerel
seçimleriyle ilgili olarak iktidarın açık dayatmasıyla
alınan karar -buna karar demeye aslında dilim varmıyor, aleni
millî irade gasbı- bu itibar kaybına maalesef daha güçlü bir ivme
vermektedir. Artık, Yüksek Seçim Kurulunun ne yüksekliği ne de
mahkemeliği kalmıştır, aldığı kararın
hukukiliğine kimse inanmamaktadır; kararı savunmak,
savrulmaktır.
Değerli arkadaşlar, yaklaşık iki
yüz yıllık süreç içinde millî iradeyi ve demokrasiyi yaşayan,
yaşatan, biriktiren, geliştiren büyük bir tecrübemiz
oluşmuştur. Demokrasi ve hukukun üstünlüğü, iktidar istese de
istemese de ulusal kültürümüzün ve siyasal birikimimizin bir parçası
hâline gelmiştir. Türkiye 1949 yılında Avrupanın hukuk ve
demokrasi normlarının belirleyicisi ve bekçisi olan Avrupa Konseyinin
kurucu üyesi olmuş, bu siyasi iradeyi şekillendirmiş ve
uygulamıştır. Biz bugün samimi ve sevdalı demokratlar
olarak, Avrupa Konseyi normlarını, iktidarın ihlal ettiği
kıstasları güçlü şekilde vurgulamayı sürdüreceğiz.
Dünkü konuşmamda da dikkat çektiğim gibi,
Çin diktatörü Xi Jinping 4 Mayıs günü yaptığı
konuşmada vatanseverliğin erdemlerinden söz ederken
vatanseverliğin Çin Komünist Partisi aşkından
bağımsız olamayacağını ifade etmiştir. Bu,
iktidara mutlak itaatin şart koşulması demektir. Türkiyede de
iktidar, farklı düşüneni, farklı hissedeni, kendisini
eleştireni hain taklitçi illet zillet ilan etmektedir. Bu
suçlamalara rağmen, biz vatanseverliği ve demokratlığı
bir arada yaşamaya ve yaşatmaya devam edeceğiz. Millî siyaset
tecrübemizin, ulusal demokrasi ahlakımızın bir
uzantısı, bir manzumesi olan Avrupa Konseyi değerlerine ve
kıstaslarına bağlılığımızı da
Türkiyenin egemenlik normlarına sadakat içinde sürdüreceğiz.
İktidarın hatalarıyla mücadele edeceğiz.
Sayın milletvekilleri, Avrupa Birliğine
yanlışları için yüklenelim ama Kopenhag Kriterlerinin çok ama
çok gerisine düştüğümüzü de unutmayalım. Evet, Avrupa
Birliği Türkiyeye karşı hata yapmıştır, kendi
içinde de yanlışları çoktur; bunları ifade edelim, birlikte
söyleyelim ama kendi durumumuza da bakalım. Ne oldu Ankara sürecine? Bunu
dürüstçe soralım, iktidarı sorgulayalım.
Sayın Millî Savunma Bakanı Plan ve Bütçe
Komisyonu toplantıları sırasında sorduğum bir suale
cevaben, NATOnun Türkiyenin uluslararası kimliğinin bir
parçası olduğunu bildirmişti, Dışişleri
Bakanı da Dışişleri Komisyonunda sorduğum suale
cevaben bu hususu teyit etmişti.
Türkiyenin NATOya ve NATO operasyonlarına
katkısını biliyoruz. Peki, nasıl oluyor da birkaç
yıldan beri, kendi uluslararası kimliğinin bir parçasıyla
bu denli didişme içinde olabiliyor ülkemiz? Genel Sekreter Stoltenbergin
son ziyareti sırasında dile getirilen kadife formülleri bir tarafa
bırakalım. S400 öncesi de vardı bu içten içe didişme, S400
olayıyla da sürüyor. Bu, acaba iktidarın kendi içinde
yaşıyor olabileceği kimlik sarsıntılarından
mı kaynaklanıyor? Kurucusu olduğumuz Avrupa Konseyinde denetim
altındayız. Sayın Dışişleri Bakanı
yakın zamanda yeniden, bir defa daha, Avrupa Birliğinin bir
cumhuriyet projesi olduğunu, stratejik hedef olduğunu
söylemişti. Yarın, Avrupa Günü vesilesiyle eminim, içi boş,
büyük laflar edilecektir ama gerçek odur ki iktidar, ülkemizin,
cumhuriyetimizin hedefleri, dokusu, taşıyıcı sütunları
hakkında sürekli kararsızlıklar ve git geller
yaşamaktadır. Bunlar uluslararası ilişkilerimize de
yansımaktadır. Acaba bu kimlik buhranı, millî çıkarlardan
bizi uzaklaştıran İhvan, Müslüman Kardeşler politikası
ile NATO üyeliğini, Avrupa kurumlarındaki mevcudiyetimizi
bağdaştırmaktaki güçlüklerden mi neşet ediyor?
Geçtiğimiz aralık ayında bu kürsüden
yaptığım bir konuşmada S400lerle ilgili sorunlara
değinmiş, bu sistemin satın alınıp atıl tutulma
ihtimalinden söz etmiştim; soruna bir an önce diplomatik, siyasi çözüm
bulma gereğini belirtmiştim. S400 olayının Türkiye
üzerindeki maliyeti her geçen gün artmaktadır. Bu proje, kamuoyumuzda da
başından itibaren iyi hesaplanmamış, gerektiği gibi
planlanmamış, her yönüyle öngörülememiş bir proje olarak
algılanmaktadır. Rusya, en iyi ilişkilere sahip olmamız
gereken ve saygıyı hak eden bir ülkedir. Evet, ikili
ilişkilerimize azami özen gösterilmelidir ama Rusya dışında
hiçbir partnerimiz bize S400 projesinde çok başarılı bir hamle
yapıyorsunuz. dememektedir. Projenin gerçekleştirilmesinin nihai
maliyetinin iktidarın afaki tahmininin çok ötesine geçme ihtimali
varittir. Böyle bir olası maliyetin getiri götürü tablosunun
hesabını sormak da hakkımız ve vazifemiz olacaktır.
Dün, ABDnin Orta Doğu planıyla ilgili
bazı bilgiler basına sızdı. Bu plan kardeş Filistin
halkının koşullarını daha da zorlaştıracak
hususlar ima etmekte, kabullenilmesi çok zor dayatmalar içermektedir.
Umarım, basına sızan 10 nokta nabız yoklamak için öne
çıkarılmış yanlış bilgilerdir. Her hâlükârda
Filistinlileri zorlu günlerin beklediği bir gerçektir. Biz bu kürsüden de
defalarca söyledik, defalarca tekrarladık, son on yedi yıl boyunca
Filistinlilerin koşulları ve hukuku, Türkiye'de iktidarın bu
meseleye dair ve uluslararası ilişkiler alanındaki
hatalarını artırdığı ölçüde gerilemiştir,
kötüleşmiştir. Özellikle 2010 tarihinden bugüne kadar geldiğimiz
yere bakın, çok hazindir. Ülkemiz de uluslararası ilişkilerinde
daha da derin krizlerin arifesinde gözükmektedir. Son dönemde Ege Denizinden
Hürmüz Boğazına kadar tüm fay hatları hareketlenmiş,
dış politika gündemi ısınmıştır. Doğu
Akdenizde çok ciddi sorunlar bizi beklemektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son cümlelerinizi alayım.
Buyurun.
AYDIN ADNAN SEZGİN (Devamla) Suriye ve
iktidarın Suriye'yle ilgili hataları, meselelerimizin ana merkezi
konumundadır. İdlib çok büyük bir sorundur. Bugün Türkiye'nin
uluslararası ilişkilerinde karşı karşıya
kaldığı devasa sorunlar sadece rakip güçlerin stratejileriyle
açıklanamaz, komplo teorileriyle izah edilemez. İktidarın
yanlış bakışı, yanlış
yaklaşımı, yanlış uygulamaları Türkiye'nin
başına bu belaları sarmıştır;
alametifarikası vizyonsuzluk ve günü kurtarmaktır. Birileri
Dışişleri Bakanlığının ve
Bakanlığın yapısının, çok iyi yetişmiş
personelinin itilip kakılmasına, tahrip edilmesine imkân
sağlamış, ona öncülük etmiş ve bununla bir yerlere varmak
istemiştir. Sonuç, bugünkü sorunlar yumağı olmuştur.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Madde üzerinde şahıslar
adına ilk söz Sayın Tufan Köseye aittir.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
TUFAN KÖSE (Çorum) Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; vallahi, 10 defa konuşma değiştirdim.
Aslında hiç karışmayayım diyordum ama yüreğime söz
geçiremiyorum.
Mugalata diye bir terim duydum, hukukçuyum ama ilk
defa duyuyorum. Yahu, adamlar ne diyor? YSK seçime soktu, sonra kazanınca
mazbatayı vermedi. diyor. Mugalata bunun neresinde, AKPnin grup
başkan vekili ile Sayın Erkan Akçay bir izah ederse biz de
anlayacağız.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Lügate bak, sözlüğe bak,
mugalatanın ne olduğunu öğrenirsin. Cahilsen ne yapalım!
TUFAN KÖSE (Devamla) Baktım ben sözlüğe,
Ekşi Sözlüke de baktım, Ekşi Sözlüke de baktım.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Ekşi Sözlüke bakma,
Türk Dil Kurumunun sözlüğüne bak.
TUFAN KÖSE (Devamla) Yani yanıltıcı
söz söyleyen, boş, içi safsata dolu söz söyleyen vallahi sizsiniz, milleti
kandırmayın lütfen, yapmayın.
Burada KHKyle işine son verilip milletvekili
seçilen arkadaşlarımız var, anayasa profesörü var, neyi
konuşuyorsunuz siz, neyi anlatıyorsunuz? Bu insanları niye
kandırmaya çalışıyorsunuz? Yapmayın lütfen
arkadaşlar.
Değerli arkadaşlarım, şimdi
ERKAN AKÇAY (Manisa) Gene mugalata yapıyorsun
ha!
TUFAN KÖSE (Devamla) Hiç mugalata filan
yapmıyorum.
Değerli arkadaşlarım, iktidarın
olağanüstü baskısına
ERKAN AKÇAY (Manisa) Öğrendin mi
mugalatanın ne olduğunu?
TUFAN KÖSE (Devamla)
olağanüstü adaletsiz koşullara
rağmen yapılan 31 Mart seçimini, hiç kimseyi dışlamayan,
kendi yankı odalarının dışına da seslenen,
seslenebilen, vatandaşa giden, yüz yüze ilişkiler kuran, onlara
dokunan, onların gönüllerine dokunan, nefret değil sevgi yayan bir
dil kullanan Millet İttifakının adayı Ekrem
İmamoğlu kazanmıştır. Maalesef, bu defa kediler
trafoya girememiş, atı alan Üsküdarı geçememiştir.
Maalesef, bu defa ıslak imzalı tutanakların tamamı
toplanmış ve Millet İttifakının seçim
bürolarında değerlendirilmiştir.
Şimdi, kazanmış da ne olmuş?
Arkadaşlar, kazandı da ne oldu? Demin Sayın Ağbaba çok
güzel bir şey söyledi, YSK eliyle gerçekten ülkemizin yüz elli
yıllık, yüz kırk beş yıllık seçim müktesebatına
-yazık, yüz kırk beş yıllık seçim müktesebatı bir
günde oluşmuyor- ve yetmiş yıllık çok partili
yaşamına ihanet edilmiştir. Yani mesele İmamoğlu
meselesi ya da Binali Yıldırım meselesi değil, yüz elli
yıllık seçim müktesebatına ihanet edilmiştir YSK eliyle.
Yazık olan budur değerli arkadaşlar, böyle, beka sorunu falan boş
laftır, mugalatadır. Yani İmamoğlu belediye
başkanlığı yapınca beka sorunu oluyor da Binali
Yıldırım belediye başkanlığı yapınca
beka sorunu olmuyor mu? Şimdi, buna ihanet edildiği gibi Türkiye
maalesef, göstermelik seçimler yapılan, aynı Suriye gibi, aynı
Libya gibi, aynı Irak gibi, Baasçı rejimler gibi, totaliter
sistemlerin hâkim olduğu ülkelerin ligine düşürülmüştür. Yani
yazık ettiniz, gerçekten yazık ettiniz. Hukuki boyutu çok, çok
şeyler konuşuldu burada, her şeyler konuşuldu.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) 367de
aynısını
TUFAN KÖSE (Devamla) Bir şeyler var ama ne
olduğunu bilemiyoruz, kesin bir şeyler var. Ali İhsan Bey diye
bir Genel Başkan Yardımcısı söylüyor. Mahkûm dediler,
araştırdık; on yedi gün boyunca kısıtlı dediniz
baktık deli dediniz 40 bin seçmene, baktık; en son hiçbir şey
bulamadınız, ne buldunuz biliyor musunuz? FETÖ, FETÖcü
Zaten YSKyi
FETÖyle tehdit ediyordunuz, 40 seçim kurulu üyesine de FETÖ
soruşturması açtınız falan filan Sonu cezaevi. dediniz.
Yahu resmen tehditle, hileyle seçimleri iptal ettirdiniz, ne
mugalatasından bahsediyorsun Sayın Akçay? Neyin mugalatası bu?
Siz, Bank Asyaya para yatıran, havale yapan adamları FETÖden
attınız; Bank Asyayı açan, 17-25ten sonra bile Bank Asyadan
kredi alan iş adamlarını uçaklarda gezdiren iktidarla yan
yanasınız. Neyin mugalatasından bahsediyorsunuz? (CHP
sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) O ayrı bir bahis yahu,
seçimlerden bahsediyoruz seçimlerden.
TUFAN KÖSE (Devamla) Şimdi, benim bir önerim
var, samimi önerim. Sayın Cumhurbaşkanı YSKnin o 7 üyesiyle
toplansın -4ünü de almasın yanlarına ki bir tevatür falan
olmasın- biz 23 Haziranda yapılacak seçimde kaç oy fark atarsak bu
seçimi alacağız, bunu söylesinler bize bilelim, ona göre
çalışalım. Yani bin oy mu, 10 bin oy mu, 20 bin oy mu?
İSMET YILMAZ (Sivas) 1 oy, 1 oy!
TUFAN KÖSE (Devamla) Çünkü 10 bin oyu, 16 bin oyu
kabul etmiyorlar. Hâlbuki akşamında 3 bin oyla biz seçimi
kazandık. diye açıklama yapan bir il başkanı vardı,
hatırlayın. Yok muydu 3 bin oyla diye açıklama yapan? (CHP ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Şimdi, ben rica ediyorum özellikle Sayın
Cumhurbaşkanı bu işe el atsın ve YSKnin 7 üyesiyle
toplansın, Millet İttifakı kaç oyla kazanacaksa onu
açıklasınlar, biz de ona göre yapalım. Samimiyetle soruyorum
hepinize, bakın laf atanlara da soruyorum, yüce milletime de soruyorum,
onlara da soruyorum. Eğer Cumhur İttifakının adayı bu
seçimi kazansaydı -ki 3 bin oyla kazandık. dediler, mugalata
yaptılar o gün- YSK seçimi bu gerekçelerle iptal edebilir miydi? Gelin
buraya, bunun cevabını verin.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) İtiraz eder
miydiniz? İtiraz eder miydiniz?
TUFAN KÖSE (Devamla) YSK bunu, bu seçimi iptal
edebilir miydi? Mümkün müdür böyle bir şey? İnanabiliyor musunuz?
HASAN ÇİLEZ (Amasya) İtiraz edecek
miydiniz?
TUFAN KÖSE (Devamla) Seçim iptal edildi,
sonrasında trajikomik açıklamalar, trajikomik açıklamalar.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Bu kadar da olmaz ki ya,
farazalarla olmaz ki ama ya!
TUFAN KÖSE (Devamla) - Türkiyenin tamamında 3
milyon 394 bin oy almış bir partinin genel başkanı,
yalnızca İstanbulda 4 milyon 170 bin oy almış bir partinin
genel başkanını sözde genel başkan falan diyerek güya
küçümsüyor ve Mazbata almadan Anıtkabire gidersen
karşılığı bu olur. diyor. Yahu, yazık bu yüz
kırk beş yıla arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son cümlelerinizi alayım
Sayın Köse.
TUFAN KÖSE (Devamla) Kolay olmadı, bunu, yüz
kırk beş yılı siz yapmadınız; burada,
Osmanlı paşalarının, padişahlarının,
meşrutiyetin, cumhuriyetin, 1921 Anayasasının, 1924
Anayasasının, 1961 Anayasasının emeği var. 12
Eylülden ne farkı var bu işin? 12 Eylülün verdiği zarardan çok
daha ağır sonuçlar doğuracak zarar verdiniz YSKye
yaptığınız bu baskıyla. Yani yazık ettiniz
Türkiyeye, yazık ettiniz.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
TUFAN KÖSE (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, şimdi, bu ülke öyle sizin dediğiniz gibi
kolay kurulmadı, savaş meydanlarında kuruldu, öyle ufak tefek
şeylerle de beka sorunu falan yaşamaz. Bir beka sorunu varsa zannediyorum,
Sayın Bahçelinin, Sayın Cumhurbaşkanının falan bir
koltuk beka sorunu var gibi görünüyor. Onu da anlaşılan, artık,
seçimlerle çözme şansınız da kalmamış. E, ne
yapacaksınız? FETÖ diyeceksiniz, cezaevi diyeceksiniz, tehdit
edeceksiniz ve Hiçbir şey olmasa da kesinlikle bir şey oldu. diyen
adama mugalata demeyeceksiniz; seçime sokulan, kandırılan,
aldatılan, yüzde 70-80le kazandığı seçimde de
mazbatayı yüzde 20lik adama veren adama mugalata diyeceksiniz, kim
inanır buna, kim inanır?
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Akçay
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) Siz önce
kürsüden milletin ramazan ayına saygı gösterin. Burası Müslüman
Türkiyenin kürsüsü.
TUMA ÇELİK (Mardin) Müslüman Türkiye
değil, laik Türkiye burası, ben Müslüman değilim.
TUFAN KÖSE (Çorum) Din sömürüsü yapma, din
sömürüsü. Yetim hakkı yiyorsun, haram yiyorsun ama orada su içiliyor diye
bana bağırıyorsun, kul hakkı yiyorsun.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Yahu,
sen ne anlarsın ki kul hakkından.
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade eder misiniz.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Akçay, buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
42.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Çorum Milletvekili Tufan Kösenin 19
sıra sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesi üzerinde
şahsı adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
Sayın Tufan Köse 4 dönemdir Meclisimizde milletvekili
arkadaşımız, hukuk fakültesi mezunu ve avukat bildiğimiz
kadarıyla. Bazı kavramlara bakarken -benim kendisine tavsiyem-
Ekşi Sözlüke falan bakmasın, bu konuda otorite sözlükler var, Türk
Dil Kurumu sözlükleri de onlardan biridir, onun dışında başka
sözlükler de vardır.
Şimdi, konuşması da baştan sona
mugalataydı, onu da tekraren hatırlatayım yani kafa
karıştırmak için laf kalabalığından başka
bir şey değil. Üzücü olan şu: İktidarın veya
Sayın Cumhurbaşkanının veya Milliyetçi Hareket Partisinin
ve Sayın Genel Başkanımızın tezlerine yönelik kavramlarda
illa bir karşı çıkma refleksi hissetmelerini de doğrusu çok
anlamlı da bulmuyorum ve yanlış buluyorum.
Beka dediğimiz hadise bir ülkenin
varlığı, istiklali, istikbaliyle ilgili hadise. Bugün
yaşadığımız tehdit ve tehlikeleri görmezden gelmek gaflet
ve dalalete kadar götürür insanları. Bunları, lütfen, sırf biz
dedik diye görmezden gelerek, alay ederek, küçümseyerek veya birtakım
mugalataya başvurarak yok farz edemesiniz. Bugün vardır, Akdeniz
Bölgesinde yaşanan hadiseler Türkiyeye yönelik tehdit ve tehlikelerdir.
Buna ilişkin hep birlikte, bir ve beraber olarak gerekli tepkiyi
gösterebilmeliyiz.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Onun dışında,
diğer hususlarda
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Fazla da uzatmak istemiyorum,
zaman da ilerledi ama çok ısrarcı olunursa elbette söylemeye de devam
ederiz.
Çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
TUFAN KÖSE (Çorum) Sayın Başkanım,
çok kısa bir cevap vereceğim.
BAŞKAN Sataşma yok size.
TUFAN KÖSE (Çorum) Yok, sataşma var efendim.
Olmaz mı?
Yani Alay etti. dedi, Küçümsüyor. diyor.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - O zaman yerinden versin
Sayın Başkan. Şimdi, kürsüyle işi
uzatırsınız.
TUFAN KÖSE (Çorum) Çok kısa, iki dakikada
bitireceğim.
BAŞKAN Müsaade eder misiniz
Ben ne
dediğinizi bile duyamıyorum ki, kendi kendinize konuşuyorsunuz.
İBRAHİM ÖZYAVUZ (Şanlıurfa)
Ezan okunacak, ezan!
TUFAN KÖSE (Çorum) Sayın Başkanım,
ismim de zikredilerek sataşıldı. Buna ilişkin iki dakika
söz talep ediyorum.
BAŞKAN Ne dediler de sataştılar?
TUFAN KÖSE (Çorum) Efendim, Sayın Genel
Başkanlarının reflekslerini küçümsediğimi
BAŞKAN Burada bir sataşma yok.
Teşekkür ediyorum.
TUFAN KÖSE (Çorum) Tamam o zaman, bari tutanaklara
geçsin. Lütfen
Tutanaklara geçsin o zaman Sayın Başkan.
Bakın, Binali Yıldırımın
topu tüfeği mi var da beka sorunu, o gelince bitecek?
Lütfen
Dinlesenize
Haksızlık
yapıyorsunuz, görevinize başladığınız ikinci
günde böyle yaparsanız bu işi götüremezsiniz. Haksızlık
yapıyorsunuz. Zulümle abat olunmaz.
VIII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
4.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti ile Özbekistan Cumhuriyeti
Arasında Suçluların İadesi Andlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1189) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 19) (Devam)
BAŞKAN Şahısları adına
son söz Sayın Emine Gülizar Emecan.
Buyurun.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul)
Sayın Başkan, öncelikle size yeni görevinizde başarılar
dileyerek başlamak istiyorum, Sayın Genel Kurulu da saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, değerli
arkadaşlar; YSKnin almış olduğu akla ziyan karar dururken,
uluslararası itibarımızı da tamamen kaybetmişken, biz,
bugün, burada uluslararası anlaşmaları yasalaştırmaya
çalışıyoruz.
Değerli arkadaşlar, 31 Mart seçimleri
sonrasında yaşanan süreci çok yakından gözlemleyen, yaşayan
bir İstanbul Milletvekiliyim. Halkın özgür iradesiyle vermiş
olduğu oylara halel gelmemesi için zor koşullarda ilçe seçim
kurullarında, seçimlerden hemen sonraki süreçte, milletvekillerimizle,
örgütümüzle ve halkımızla inanılmaz bir demokrasi mücadelesi
verdik ve anamızın ak sütü gibi helal İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanlığı seçimlerini kazandık.
Peki, gelinen sonuç ne, şöyle bir bakalım:
6 Mayısta, 7 hâkim dünya tarihine kara bir leke olarak geçecek bir karar
almıştır; yok edilen demokrasi, yok edilen halkın iradesi
olmuştur.
Gerekçe ne? 2 Martta itiraz süresi sona eren 225
sandık kurulu başkanı ile 3.500 sandık kurulu üyesinin kamu
görevlisi olmaması gibi, ne oy kullanan vatandaşlarımızla
ne de partimizle ilgisi olan, hukuki dayanağı olmayan, şundan
bundan sebeplerle iptal edilmesidir.
YSKye göre, aynı zarfa giren, aynı
sandık kurulu başkanları tarafından sayılan 4
pusuladan 3ü tertemiz 1 tanesi ise şaibelidir. Bu karar hangi hukuki
gerekçeye dayandırılıyor, bilemiyoruz. Biz gerekli
başvurularımızı tam kanunsuzluk gerekçesiyle yaptık,
ilçe seçimleri de yenilenmelidir diyoruz. Demokrasimize sivil darbe yapan bu
karara yazıklar olsun diyor ve o kararı verenleri de kınadığımızı
buradan bir kez daha paylaşmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, ama bir şey
unutuluyor. Burada, bu kararı aldıranlara seslenmek istiyorum:
Milletimiz, hakkını yiyenlerden daha sonra ağır bir
şekilde bunun hesabını sormuştur. Göreceksiniz, 23
Haziranda da bu hesabı çok ağır bir şekilde soracaktır.
Sizlerin fırlattığınız, attığınız
bumerang geri dönecek ve sizleri vuracaktır. (CHP sıralarından
alkışlar) Bu seçimleri Ekrem İmamoğlu hakkıyla
kazanmıştır ve 23 Haziranda da yeniden kazanacak, her şey
çok güzel olacak. (AK PARTİ sıralarından Çok beklersiniz, çok.
sesleri)
Fakat bizi asıl düşündüren şey ne
biliyor musunuz? Bugün ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik krizin daha da
derinleşmesi, yüzde 15e dayanan resmî işsizlik, mübarek ramazan
ayında yokluk çeken halkımızın yoksullaşmasının
artık daha da artmasıdır. Alınan karar sonrası bütün
frenleme çalışmalarınıza rağmen döviz
artmış, ekonomik göstergeler daha da kötüleşmiştir.
Ülkemizin dış borcu 450 milyar dolara gelmiş, Merkez
Bankası net rezervi 26 milyar dolara gerilemiştir.
İkincisi; YSK kararı sonrası, tüm
dünyada zaten yerlerde olan itibarımız iyice yerlere serilmiş,
ülkemize duyulan güven daha da azalmıştır. Dış
basında yapılan seçimlerin eşit, adil ve özgür olmadığı,
alınan kararın emsali görülmemiş bir karar olduğu ve
demokrasimizi yaraladığı, sonuç kendi istediğiniz gibi
çıkıncaya kadar seçim yapılmasının demokrasiyle
bağdaşmadığı gibi birçok yorum ülkemiz adına
bizleri üzmektedir.
Biliyorum ki hemen, bu yorumları ülkemizin iç
işlerine yapılan müdahale olarak değerlendireceksiniz ve Ey!
diyerek belki de bu ülkelere saldıracaksınız fakat diğer
taraftan, Hazine ve Maliye Bakanı da bu ekonomik krizi engellemek ve 450
milyar dış borcu bulmak için işte, bu ülkelere turlar
düzenliyor, görüşmeler yapıyor ve görüşmeler yapmaya da devam
edecek. Bu bir çelişki değil midir? Hem aldığınız
kararla demokrasimizi yok edeceksiniz hem de yabancıların ülkemize
yatırım yapmasını, boş vermesini bekleyeceksiniz.
Bu nasıl bir hırstır ki ya da
İstanbulda yirmi beş yılda açığa
çıkmasından korktuğunuz neler yaptınız ki bütün bu
ekonomik duruma rağmen böyle bir karar aldırtabildiniz. Neredeyse bir
buçuk aydan beri ülke yönetilmiyor, İstanbul halkı seçimle
oyalanıyor. Meclis belki çalışacak, belki çalışıyor
gibi yapacak, belki de kapatılacak, tatile sokulacak ve vekillerin
çoğu İstanbula çalışma yapmaya gidecek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (Devamla)
Başkanım, müsaadenizle
BAŞKAN Buyurun.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Evet, milletvekillerinin belki çoğu
İstanbula çalışma yapmaya gidecek. Yazık değil midir
bu ülkeye? Ülkeyi kaosa sürüklüyorsunuz.
İktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve
hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi
menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. diye devam
eden Gençliğe Hitabesinde Atatürk nasıl da ileriyi görmüştür.
Bugün yaşadığımız da aynen budur.
Genel Kurulu sayıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, teklifin tümü
açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre vereceğim. Bu süre
içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım
almalarını, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin
oy pusulalarını oylama için verilen süre içinde
Başkanlığımıza teslim etmelerini rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti ile Özbekistan Cumhuriyeti
Arasında Suçluların İadesi Andlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi açık oylama sonucu:
Kullanılan
oy sayısı : 274
Kabul :
269
Çekimser
: 5(x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Burcu
Köksal Şeyhmus
Dinçel
Afyonkarahisar Mardin
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
5inci sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Özbekistan
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında 23 Haziran 1994 Tarihinde Akdedilen Hava
Taşımacılığı Anlaşmasını Tadil
Eden Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Teklifi ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
5.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Özbekistan
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında 23 Haziran 1994 Tarihinde Akdedilen Hava
Taşımacılığı Anlaşmasını Tadil
Eden Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Teklifi (2/1190) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 20)
(x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Komisyon Raporu 20 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Teklifin tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE ÖZBEKİSTAN
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA 23 HAZİRAN 1994
TARİHİNDE AKDEDİLEN HAVA TAŞIMACILIĞI
ANLAŞMASINI TADİL EDEN PROTOKOLÜN ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE
1- (1) 30 Nisan 2018 tarihinde Taşkentte imzalanan Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Özbekistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında 23 Haziran 1994
Tarihinde Akdedilen Hava Taşımacılığı
Anlaşmasını Tadil Eden Protokolün onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN
1inci madde üzerinde söz talebi? Yok.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
2nci
maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı
tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN
Madde üzerinde söz talebi? Yok.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
3üncü
maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini
Cumhurbaşkanı yürütür.
BAŞKAN
Madde üzerinde söz talebi? Yok.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Teklifin tümü açık
oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Özbekistan
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında 23 Haziran 1994 Tarihinde Akdedilen Hava
Taşımacılığı Anlaşmasını Tadil
Eden Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Teklifi açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı: 270
Kabul: 264
Ret:
4
Çekimser: 2 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Burcu
Köksal Şeyhmus
Dinçel
Afyonkarahisar Mardin
Teklif kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
6ncı sırada yer alan, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Özbekistan
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik Alanında Eğitim ve
Öğretime İlişkin İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
6.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Özbekistan
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik Alanında Eğitim ve
Öğretime İlişkin İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi (2/1191) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 21)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
7nci sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti ile Kırgız
Cumhuriyeti Arasında Yatırımların
Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi ve Dışişleri Komisyonu
Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
7.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti ile Kırgız
Cumhuriyeti Arasında Yatırımların
Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1192) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 22) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Komisyon Raporu 22 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Teklifin geneli üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE
KIRGIZ CUMHURİYETİ
ARASINDA YATIRIMLARIN KARŞILIKLI
TEŞVİKİ VE KORUNMASINA İLİŞKİN
ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN
TEKLİFİ
MADDE 1- (1) 9 Nisan 2018
tarihinde Ankarada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti ile Kırgız
Cumhuriyeti Arasında Yatırımların
Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına
İlişkin Anlaşmanın onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN Madde üzerinde söz talebi? Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Madde üzerinde söz talebi? Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun
hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.
BAŞKAN Madde üzerinde söz talebi? Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Teklifin tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti ile Kırgız
Cumhuriyeti Arasında Yatırımların
Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı: 252
Kabul: 250
Ret:
2(x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Burcu
Köksal Şeyhmus
Dinçel
Afyonkarahisar Mardin
Kanun teklifi kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
8inci sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Büyük Britanya
ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı Hükümeti
Arasında Kültür Merkezlerinin Kuruluşu, İşleyişi ve
Faaliyetlerine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1193) ve Dışişleri
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
8.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Büyük Britanya
ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı Hükümeti
Arasında Kültür Merkezlerinin Kuruluşu, İşleyişi ve
Faaliyetlerine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1193) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 23)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
9uncu sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Transit ve Ulaştırma
İşbirliği Anlaşması (Lapis Lazuli Güzergâh
Anlaşması)nın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
9.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Transit ve Ulaştırma
İşbirliği Anlaşması (Lapis Lazuli Güzergâh
Anlaşması)nın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi (2/1195) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 24)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da komisyonun bulunamayacağı
anlaşıldığından, alınan karar gereğince
kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için, 9 Mayıs 2019 Perşembe günü
saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 19.37
(x) 19 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) 20 S. Sayılı Basmayazı tutanağa
eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) 22 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.