TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
77nci
Birleşim
14
Mayıs 2019 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Levent Gökün, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü ile
Dünya Eczacılık Gününü, Anneler Gününü ve Spor Toto Süper Lige
çıkmaya hak kazanan Denizlispor ile Gençlerbirliğini kutladığına
ilişkin konuşması
2.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Levent Gökün, Anadolu Ajansı Muhabiri Abdulkadir
Nişancının bir kaza neticesinde kaybolmasının
Türkiyeyi derinden sarstığına ve bir an önce bulunmasını
temenni ettiğine ilişkin konuşması
3.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Levent Gökün, yönettiği birleşimlerde siyasi
parti ayrımı gözetmeksizin milletvekillerinin
konuşmalarını özgürce yapmalarını temin etmeye
çalıştığına ilişkin konuşması
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Kayseri Milletvekili
İsmail Tamerin, 9 Mayıs Dünya Çölyak Gününe ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Batman Milletvekili
Ayşe Acar Başaranın, cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Karaman Milletvekili
İsmail Atakan Ünverin, 13 Mayıs Karamanoğlu Mehmet Beyin
Türkçeyi resmî dil olarak kabulünün 742nci yıl dönümüne ilişkin
gündem dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Balıkesir
Milletvekili Fikret Şahinin, sanayicilerin adaletli desteklenmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
2.- Osmaniye Milletvekili
Mücahit Durmuşoğlunun, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü ile Dünya
Eczacılık Gününü, Anneler Gününü, 6 Mayıs Dünya Ebeler Gününü
ve 12 Mayıs Dünya Hemşireler Gününü kutladığına
ilişkin açıklaması
3.- Bursa Milletvekili Erkan
Aydının, 14 Mayıs Dünya Eczacılık Gününü
kutladığına ilişkin açıklaması
4.- İzmir Milletvekili
Mehmet Ali Çelebinin, AKP iktidarları süresince sendikalaşmada ciddi
artışlar olmadığı hâlde Eğitimciler Birliği
Sendikasının üye sayısının arttığına
ilişkin açıklaması
5.- Adana Milletvekili
Müzeyyen Şevkinin, ekonomik kriz ortamında vatandaşların
karşı karşıya olduğu icra ve iflaslarla ilgili
nasıl bir önlem düşünüldüğünü öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
6.- Uşak Milletvekili
Özkan Yalımın, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü ile Dünya
Eczacılık Gününü kutladığına ilişkin
açıklaması
7.- Mersin Milletvekili Ali
Cumhur Taşkının, Anneler Gününe ilişkin
açıklaması
8.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Akının, MTA Genel Müdürlüğü bünyesindeki
Oruç Reis araştırma gemisinin işletilmesi hizmeti
alınmasının ne kadar güvenilir olduğunu, devlet
sırrı olabilecek bilgilerin yabancı şirketlere verilme
ihtimalinin olup olmadığını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
9.- Kahramanmaraş
Milletvekili İmran Kılıçın, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler
Gününe ilişkin açıklaması
10.- Burdur Milletvekili
Mehmet Gökerin, doların 6 lirayı geçtiği, soğanın 10
lira olduğu ülkemizin neden bu hâle geldiğine ilişkin
açıklaması
11.- İstanbul
Milletvekili Emine Gülizar Emecanın, Merkez Bankasının ihtiyat
akçesinin İstanbul seçimleri için kullanılacağı
iddiasının doğru olup olmadığını
öğrenmek istediğine ve 14 Mayıs Dünya Eczacılık
Gününü kutladığına ilişkin açıklaması
12.- Samsun Milletvekili
Orhan Kırcalının, 19 Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor
Bayramının 100üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
13.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Gününe ilişkin
açıklaması
14.- Gaziantep Milletvekili
Derya Bakbakın, Anneler Gününe ilişkin açıklaması
15.- Mersin Milletvekili Hacı
Özkanın, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Gününe ilişkin
açıklaması
16.- Kocaeli Milletvekili
İlyas Şekerin, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Gününe ilişkin
açıklaması
17.- Hatay Milletvekili
İsmet Tokdemirin, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Gününe ilişkin
açıklaması
18.- Antalya Milletvekili
Aydın Özerin, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Gününe ilişkin
açıklaması
19.- Adana Milletvekili
Ayşe Sibel Ersoyun, 14 Mayıs Dünya Eczacılık Gününü
kutladığına ilişkin açıklaması
20.- Mersin Milletvekili
Alpay Antmenin, Mersin Akkuyuda yapılmak istenen nükleer santralde
yaşanan ve yaşanacak olan sorunlara ilişkin açıklaması
21.- Şanlıurfa
Milletvekili Zemzem Gülender Açanalın, 14 Mayıs Dünya
Eczacılık Gününü kutladığına ilişkin
açıklaması
22.- Hatay Milletvekili Lütfi
Kaşıkçının, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Gününü
kutladığına ve Hatayda aşırı
yağışlardan etkilenen çiftçilerin mağduriyetinin
giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
23.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkanın, Hakkâri ili Yüksekova ilçesinde şehit olan Uzman
Çavuş Volkan Demirciye Allahtan rahmet dilediğine, Türkiyenin 7
Haziran-1 Kasım sürecindeki gibi korku iklimine sokulmasına müsaade
etmeyeceklerine, 13 Mayıs Karamanoğlu Mehmet Beyin Türkçeyi resmî
dil olarak kabulünün 742nci yıl dönümü ile Soma faciasının 5inci
yıl dönümüne, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü ile Dünya
Eczacılık Gününe ilişkin açıklaması
24.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, Hakkâri ili Yüksekova ilçesinde şehit olan
Uzman Çavuş Volkan Demirciye Allahtan rahmet dilediğine, 10-16
Mayıs Engelliler Haftasına, 13 Mayıs Soma faciasının
5inci yıl dönümü ile Karamanoğlu Mehmet Beyin Türkçeyi resmî dil
olarak kabulünün 742nci yıl dönümüne, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü
ile Dünya Eczacılık Gününe, Spor Toto Süper Lige çıkmaya hak kazanan
Gençlerbirliği ile Denizlisporu ve TFF 2. Lig play-off yarı finaline
yükselen Sakaryasporu tebrik ettiğine ilişkin açıklaması
25.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, 13 Mayıs Soma
faciasının 5inci yıl dönümü vesilesiyle 301 madenciyi saygıyla
andıklarına, 10-16 Mayıs Engelliler Haftasına, 14
Mayıs Dünya Çiftçiler Günü ile Dünya Eczacılık Gününe ve kolluk
güçlerinin Batman Milletvekili Feleknas Ucaya yönelik
saldırısını protesto ettiklerine ilişkin
açıklaması
26.- Sakarya Milletvekili Engin
Özkoçun, TBMMnin görevinin şehitlerin ardından taziye
dileğinde bulunmak mı olduğunu öğrenmek istediğine,
eczacıların, çiftçilerin, engellilerin
itibarsızlaştırıldığı, insanların
yoksullaştırıldığı, Anneler Gününün sözde
kutlandığı bir ülke olunsun istemediklerine, şehit
cenazelerinden ızdırap duyduklarına ve Cumhuriyet Halk Partisi
olarak Türkiye Büyük Millet Meclisini göreve çağırdıklarına
ilişkin açıklaması
27.- Tokat Milletvekili Özlem
Zenginin, insanın kendini, ülkesini anlayabilmesi için en önemli idrak
noktasının kendi diliyle kurduğu bağ olduğuna, 10-16
Mayıs Engelliler Haftasına, 14 Mayıs Dünya Eczacılık
Günü ile Dünya Çiftçiler Gününe, Soma faciasıyla ilgili hukuki sürecin
tamamlanmasının herkesin sorumluluğu olduğuna ve her bir
şehadeti Mecliste paylaşmanın tabii olduğuna ilişkin
açıklaması
28.- Mersin Milletvekili
Cengiz Gökçelin, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Gününe ilişkin
açıklaması
29.- Bayburt Milletvekili
Fetani Battalın, Bayburt-Trabzon il sınırında görevi
başındayken uçuruma yuvarlanan Anadolu Ajansı Muhabiri
Abdulkadir Nişancıya ulaşılamadığına ve
Anadolu Ajansında çalıştığı için nefret söylemi
üzerinden bu hadiseyi intikam duygusuna çevirmek isteyen çevreleri
kınadıklarına ilişkin açıklaması
30.- Tokat Milletvekili Özlem
Zenginin, Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın İYİ PARTİ
grup önerisi üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına
yaptığı ve Diyarbakır Milletvekili Garo Paylanın
İYİ PARTİ grup önerisi üzerinde HDP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
31.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Tokat Milletvekili Özlem Zenginin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
32.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkanın, Tokat Milletvekili Özlem Zenginin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
33.- Tokat Milletvekili Özlem
Zenginin, İstanbul Milletvekili Engin Altayın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
34.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Hatay Milletvekili Hüseyin
Yaymanın HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
35.- Mersin Milletvekili
Fatma Kurtulanın, cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri konusunda
Meclisi sorumluluk almaya davet eden bir yaklaşım içinde
olduklarına ilişkin açıklaması
36.- Afyonkarahisar
Milletvekili Burcu Köksalın, Afyonkarahisar ili Sultandağı
ilçesinde AKPli belediyeye ait soğuk hava deposunda kaçak içki üretimine
destek veren, göz yuman AKPli Belediye Başkanıyla ilgili herhangi
bir işlem yapılıp yapılmayacağını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
37.- Kocaeli Milletvekili
Ömer Faruk Gergerlioğlunun, Profesör Doktor Haluk Savaşı
çaresizliğe iten KHK rejiminin bir an evvel bitmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
38.- Adana Milletvekili Ayhan
Barutun, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Gününü kutladığına
ilişkin açıklaması
39.- Afyonkarahisar
Milletvekili Veysel Eroğlunun, Afyonkarahisar Milletvekili Burcu
Köksalın Afyonkarahisar ili Sultandağı ilçesinde belediyenin
soğuk hava deposunda kaçak içki üretildiğine dair ifadesinin gerçek
dışı olduğuna ilişkin açıklaması
40.- Antalya Milletvekili
Hasan Subaşının, 14 Mayıs 1950 tarihinin Türkiyenin
demokrasi hayatında önemli bir dönüm noktası olduğuna ve 14
Mayıs Dünya Çiftçiler Günü vesilesiyle bereketli bir yıl
dilediğine ilişkin açıklaması
41.- Tekirdağ
Milletvekili İlhami Özcan Aygunun, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Gününe
ilişkin açıklaması
42.- Afyonkarahisar
Milletvekili Ali Özkayanın, Afyonkarahisar Milletvekili Burcu
Köksalın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
43.- Hatay Milletvekili
Serkan Topalın, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Gününe ilişkin
açıklaması
44.- Antalya Milletvekili
Abdurrahman Başkanın, Hakkâri ilinin Irak sınırında
şehit olan Piyade Uzman Çavuş Zekeriya Zencirliye Allahtan rahmet
dilediğine ilişkin açıklaması
45.- Manisa Milletvekili
Bekir Başevirgenin, 13 Mayıs Soma faciasının 5inci
yıl dönümü vesilesiyle son on yılda toplam 862 madencinin iş
cinayetlerine kurban gittiğine ve çalışma koşullarının
değişmesi, önlemlerin alınması gerektiğine
ilişkin açıklaması
46.- Afyonkarahisar
Milletvekili Burcu Köksalın, Afyonkarahisar Milletvekili Ali
Özkayanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
47.- Kahramanmaraş
Milletvekili Ahmet Özdemirin, Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunçun 56
sıra sayılı Kanun Teklifinin tümü üzerinde şahsı
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
VI.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.-
Başkanlığın, Batman Milletvekili Necdet İpekyüzün
Anayasa Komisyonu üyeliğinden (4/28), Şırnak Milletvekili
Hüseyin Kaçmazın Plan ve Bütçe Komisyonu üyeliğinden (4/29)
istifalarına ilişkin önergelerin 8/5/2019 tarihinde
Başkanlığa ulaştığına ilişkin
yazısı
2.- Yozgat Milletvekili Ali
Kevenin, (2/1158) esas numaralı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/27)
B) Tezkereler
1.- Hayvanların
haklarının korunması ile hayvanlara eziyet ve kötü muamelelerin
önlenmesi için alınması gereken tedbirleri belirlemek amacıyla
kurulan (10/102, 461, 682, 977, 981, 982) esas numaralı Meclis
Araştırması Komisyonu Geçici
Başkanlığının başkan, başkan vekili, sözcü
ve kâtip üye seçimini yaptıklarına ilişkin tezkeresi (3/682)
2.- Bilişim
teknolojileri bağımlılığının etkilerinin
incelenerek olası zararlarını bertaraf etmek ve bu
teknolojilerin kontrollü kullanımını sağlamak için
yapılması gerekenleri saptamak amacıyla kurulan (10/38, 466,
494, 536, 978, 983, 984) esas numaralı Meclis Araştırması
Komisyonu Geçici Başkanlığının başkan,
başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptıklarına
ilişkin tezkeresi (3/683)
3.- Tıbbi ve aromatik
bitki çeşitliliğinin korunmasında, bunların üretiminde ve
pazarlanmasında karşılaşılan sorunlar ile
alınması gereken tedbirleri belirlenmek amacıyla kurulan
(10/361, 405, 406, 407, 410) esas numaralı Meclis
Araştırması Komisyonu Geçici
Başkanlığının başkan, başkan vekili, sözcü
ve kâtip üye seçimini yaptıklarına ilişkin tezkeresi (3/684)
4.- ALS, SMA, DMD, MS
hastalıklarında ve kesin tedavisi bilinmeyen diğer
hastalıklarda uygulanan tedavi ve bakım yöntemleri ile bu
hastalıklara sahip kişiler ve yakınlarının
yaşadıkları sorunları ve çözümlerini belirlenmek
amacıyla kurulan (10/184, 185, 281, 403, 585, 604, 734, 914, 915, 917,
920, 921) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Geçici
Başkanlığının başkan, başkan vekili, sözcü
ve kâtip üye seçimini yaptıklarına ilişkin tezkeresi (3/685)
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- İYİ PARTİ
Grubunun, Grup Başkan Vekili Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan
tarafından, Gazeteci Yazar Yavuz Selim Demirağın 10 Mayıs
2019 günü evinin önünde sahte plakalı araçla gelen 6 saldırgan tarafından
darbedilmesi, bu saldırının içinde birçok şüpheyi
barındırması, bu saldırıya dair şüphe ve
şaibelerin ortadan kaldırılması ile olası
saldırılarla yeniden karşılaşılmaması
amacıyla 14/5/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 14
Mayıs 2019 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, Grup
Başkan Vekilleri Mersin Milletvekili Fatma Kurtulan ve İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, cezaevlerinde
yaşanan hak ihlalleri ve görüş engelinin ortadan
kaldırılması amacıyla 14/5/2019 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 14
Mayıs 2019 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun,
Elâzığ Milletvekili Gürsel Erol ve arkadaşları
tarafından, Elâzığ ili Maden ilçesinde kurulu bakır madeni
işletmelerinin özelleştirilmesinden doğan mağduriyetin
ekonomiye ve istihdama etkilerinin araştırılması ve gereken
önlemlerin alınarak yeniden kamu işletmesine dönüştürülmesi
amacıyla 13/5/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 14
Mayıs 2019 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
4.- AK PARTİ Grubunun,
Genel Kurulun çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine;
bastırılarak dağıtılan 56 sıra sayılı
Kanun Teklifinin kırk sekiz saat geçmeden gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmının 1inci
sırasına alınmasına ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; 56 sıra
sayılı Kanun Teklifinın İç Tüzükün 91inci maddesine göre
temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi
VIII.- SEÇİMLER
A) Komisyonlarda Açık
Bulunan Üyeliklere Seçim
1.- Anayasa Komisyonunda
boş bulunan üyeliğe seçim
2.- Dışişleri
Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim
3.- Plan ve Bütçe
Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim
4.- Güvenlik ve
İstihbarat Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim
IX.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Nevşehir
Milletvekili Mustafa Açıkgöz ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Muş ile 65
Milletvekilinin Kapadokya Alanı Hakkında Kanun Teklifi (2/1811) ile Millî
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 56)
2.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti ile Gürcistan
Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşması Tarafından Kurulan
Ortak Komitenin Türkiye Cumhuriyeti ile Gürcistan Arasındaki Serbest
Ticaret Anlaşmasının Menşeli Ürünler
Kavramının Tanımı ve İdari İşbirliği
Yöntemleri Hakkında Protokol IIsini Değiştiren 1/2016
Sayılı Kararınının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna ve Anlaşmanın Protokoller ve Eklerine
İlişkin Değişikliklerin Cumhurbaşkanınca
Doğrudan Onaylanmasına Dair Yetki Verilmesine İlişkin Kanun
Teklifi (2/1364) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 33)
3.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali Yıldırımın
Türkiye Cumhuriyeti ile Karadağ Arasındaki Serbest Ticaret
Anlaşması Tarafından Kurulan Ortak Komitenin Serbest Ticaret
Anlaşmasının `Menşeli Ürünler Kavramının
Tanımı ve İdari İşbirliği Yöntemlerine
İlişkin Protokol IIsini Değiştiren 1/2017 Sayılı
Kararının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna ve
Anlaşmanın Protokoller ve Eklerine İlişkin
Değişikliklerin Cumhurbaşkanınca Doğrudan
Onaylanmasına İlişkin Yetki Verilmesine Dair Kanun Teklifi
(2/1362) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 29)
X.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Ankara Milletvekili
Levent Gökün, akaryakıt sektörünün sorunlarına ilişkin sorusu
ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmezin cevabı (7/10166)
2.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Siirtin Eruh ilçesinde yaşanan
GSM operatörlerine erişim sorununa ilişkin sorusu ve
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhanın
cevabı (7/10233)
3.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, TBMM ajandalarına ilişkin sorusu
ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Süreyya Sadi Bilgiçin
cevabı (7/10642)
4.- Konya Milletvekili
Fahrettin Yokuşun, TBMMde istihdam edilen personelle ilgili atamalara
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Süreyya
Sadi Bilgiçin cevabı (7/11094)
14 Mayıs 2019 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Levent GÖK
KÂTİP ÜYELER: Rümeysa KADAK (İstanbul), Mustafa
AÇIKGÖZ (Nevşehir)
----- 0 -----
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 77nci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Levent
Gökün, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü ile Dünya Eczacılık
Gününü, Anneler Gününü ve Spor Toto Süper Lige çıkmaya hak kazanan
Denizlispor ile Gençlerbirliğini kutladığına ilişkin
konuşması
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, gündeme
geçmeden önce üç sayın milletvekiline söz vereceğim. Ancak ben de
birkaç cümleyle bazı görüşlerimi ifade etmek istiyorum.
Geçtiğimiz pazar günü Anneler Gününü kutladık. Büyük
fedakârlıklarla hepimizi yetiştiren annelerimizin
hayatımızdaki önemi çok büyük. Onların değerini ve önemini
hayatta yaşadığımız zorlukları gördükçe daha da
iyi anlıyoruz. Zor şartlarda bizleri yetiştiren tüm annelerimizi
sevgiyle kucaklamamız gerektiği muhakkak. Ben Anneler Gününde
başta Gazi Mustafa Kemal Atatürkü yetiştiren Zübeyde Hanım
olmak üzere tüm değerli milletvekillerimizin annelerinin, tüm
yurttaşlarımızın annelerinin Anneler Gününü kutluyor,
hepsini sevgiyle saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
Bugün Dünya Çiftçiler Günü. Mutlaka
arkadaşlarımız bir değerlendirme içerisinde olacaklar.
Çiftçilerimizin, Türkiyede Köylü, milletin efendisidir. sözüne uygun bir
tarzda hak ettikleri ürün bedellerini aldıkları, kendilerini daha iyi
yaşam koşullarında aileleriyle beraber geçimlerini
sağladıkları bir sürecin içinde buldukları bir ortamı
mutlaka yaşamaları gerektiği düşüncesiyle tüm
çiftçilerimizin de Dünya Çiftçiler Gününü kutluyorum. Onların da
ellerine, yüreklerine, emeklerine sağlık.
Yine, tabii, bu arada bugün Eczacılık
Günü. Sağlık çalışanlarımızın vazgeçilmez
bir çalışma arkadaşı olan
eczacılarımızın, başta sayın milletvekillerimizin
içinde bulunan eczacı arkadaşlarımız olmak üzere tüm
eczacılarımızın da Eczacılar Gününü yürekten kutluyorum.
Değerli milletvekilleri, bu arada bir iki
kutlamayı da yaparak gündem dışı sözlere geçeceğim.
Önceki gün oynanan maçlarla Türkiyemizin güzide
takımlarından Denizlispor ve Gençlerbirliği tekrar Süper Lige
çıktılar. Gerek Denizlisporu gerekse Gençlerbirliğini yürekten
kutluyor ve başarılarının devamını diliyorum.
Şimdi gündem dışı sözlere
geçiyoruz.
Gündem dışı ilk söz, 9 Mayıs
Dünya Çölyak Günü münasebetiyle söz isteyen Kayseri Milletvekilimiz Sayın
İsmail Tamere aittir.
Buyurun Sayın Tamer. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Kayseri Milletvekili İsmail Tamerin, 9 Mayıs
Dünya Çölyak Gününe ilişkin gündem dışı
konuşması
İSMAİL TAMER (Kayseri) Değerli
Başkanım, öncelikle çok teşekkür ediyorum bana söz
verdiğiniz için, Allah razı olsun diyorum sizlere.
Tabii, bu arada 9 Mayıs Dünya Çölyak Günü
münasebetiyle söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
aynı zamanda aslında mayıs ayı pek çok günü içerisinde
barındırıyor. 10 ile 16 Mayıs tarihleri arası
Engelliler Haftası. Engelli kardeşlerimizin gününü de buradan kutlamak
istiyorum. Yine, 12 Mayıs Hemşireler Günü. Gecesini gündüzüne katarak
fedakârca çalışan hemşire kardeşlerimizin gününü kutlamak
istiyorum. Yine, bugün Eczacılar Günü,
meslektaşlarımızın Eczacılar Gününü kutluyorum.
Aynı zamanda yine Çiftçiler Günümüz, onların da, tüm Türk
halkının Dünya Çiftçiler Gününü kutlayarak sözlerime başlamak
istiyorum.
Değerli milletvekilleri, çölyak denince
aklımıza bir hastalıktan ziyade bir alerjiyi getirmek daha
doğru bir tabir olsa gerek diyoruz. Çölyaklı hastalar aslında,
Türkiyenin gündeminde, Türkiyede önemli bir yeri işgal ederler.
Kısaca hastalığı tarif edecek olursak, arpa, çavdar,
buğdayda bulunan, glüten denilen bir proteinin bağırsaklar
üzerinde alerji etkisinden dolayı ortaya çıkan emilim bozukluğu
ve buna bağlı olarak da gelişen hastalıklar ve diğer
bulgularla ortaya çıkmış, gelişme geriliğiyle
kendisini göstermiş, çocuk hastalarımızda da özellikle ishalle
kendisini belirten bir hastalık çeşidi. Bunun teşhisi çok zor
ama genel anlamda teşhisi bağırsak biyopsisiyle konur, önce
serolojik testler, arkasından bağırsak biyopsisiyle konan bir
hastalık türü. Tedavisi yok maalesef, bir ilaç tedavisi yok ancak ilaç
tedavisinin dışında glütenden uzaklaştırmakla konur.
Geçen yıl bu Meclis önemli bir karara imza
attı yani partilerüstü, siyasetüstü bir kural getirerek hep birlikte, 4 partinin
vermiş olduğu araştırma komisyonu kuruldu. Bu
araştırma komisyonunun da hasbelkader Başkanı oldum. Dört
ay gibi bir çalışma sonucunda da Türkiyedeki çölyaklı
hastalarımızın problemlerini ortadan kaldırmak için
elimizden gelen tüm gayreti göstermiş olduk. Bu zaman zarfında
yapmış olduğumuz çalışmalarda bir
değişikliği söz konusu yaptık.
Çalışmalarımıza, her toplantımıza Türkiyedeki
tüm çölyak derneklerini davet ettik, aynı zamanda dinleyebileceğimiz
uzmanları davet ettik. Her toplantımızda bu dernekler bizlerle
birlikte hareket ettiler ve çalışmalara katıldılar. Bu, bir
sinerji etkisi yarattı. Hem partilerüzeri olmasıyla hem de Mecliste
grubu bulunan tüm partili arkadaşlarımızla birlikte,
bunların da olaya katkı koymalarıyla çölyaklı
hastaların büyük problemlerini ortadan kaldırmış olduk.
Neydi bu problemler? Başta sağlık problemi, özellikle
raporların hazırlanmasında her yıl kesin olarak doktora
gidilip raporlar çıkarılıyordu, bunlar ortadan
kaldırıldı, üç yıla kadar çıkartıldı.
AVMlerde çölyaklı hasta gruplarının gıdalarıyla
ilgili ayrılacak olan yerler zorunluluk hâline getirildi. Yine, Millî
Eğitim Bakanlığımızla görüşülerek özellikle okul
kantinlerinde çölyaklı hastalarla ilgili gıdaların
satılması gündeme getirildi. Sağlık
Bakanlığıyla irtibata geçildi, özellikle aile hekimlerimizin
olaya duyarlılığının artırılmasıyla
ilgili çalışmalar yapıldı. Ayrıca en önemli
hadiselerden birisi de Çalışma Bakanlığımızla
görüşülerek bunlara yapılan yardımların
artırılmasıyla ilgili çalışmalarımız henüz
devam ediyor. Bu konuda henüz sonuç alamadık ama yakın bir gelecekte
hem Maliye Bakanlığımız hem de Çalışma
Bakanlığımızla birlikte bu paraların
artırılması da sağlanmış olacak.
Tabii çölyaklı denilince sadece akla
çölyaklılar gelmiyor, Türkiyede geçen hafta kurulan ALS gibi yine metabolik hastalıklarda özellik arz eden
konularda Meclisin bir bütünlük içerisinde çalışmasını
saygıyla karşılıyorum ve bu şekilde olması
gerektiğini de ifade ediyorum. Çünkü Çölyak Komisyonunda biz partilerüzeri
bu hastalığı ortaya getirmekle ne kadar olumlu ve düzenli bir
çalışma sonucunda da çölyaklıların problemlerini ortadan
kaldıracak adımlar attığımızı ifade
ediyorum.
Çok teşekkür ediyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum, iyi günler
diliyorum efendim, sağ olun. (AK PARTİ ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Tamer.
Gündem dışı ikinci söz, cezaevlerinde
yaşanan hak ihlalleri hakkında söz isteyen Batman Milletvekilimiz
Sayın Ayşe Acar Başarana aittir.
Buyurun Sayın Başaran. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
2.- Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaranın,
cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin gündem
dışı konuşması
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; aslında Türkiyenin gündeminde,
Meclisin de gündeminde olması gereken bir meseleyi gündem
dışı olarak konuşacağız. Buna gelmeden önce, bu
pazar Anneler Günüydü ama Türkiyede Anneler Günü tablosu gerçekten
dehşet vericiydi. Beyaz tülbentli annelerimiz yerlerde sürüklendi, anneler
Anneler Gününde gözaltındaydılar, işkenceye
uğruyorlardı, Anneler Gününde ifadesini alan polisler
tarafından cahil muamelesi görüyorlardı yani maalesef, Meclis ilk
açıldığında hepimizin ilk değinmesi gereken şey
annelere yapılan bu muameledir. Bir şey daha var; şu anda anneler,
yani çocukları, kardeşleri, eşleri, yakınları
açlık grevinde olan 21 annemiz şu anda HDPnin grup salonunda bir
sesi yükseltmeye çalışıyorlar, bu Meclisin gündemini
esasına çekmeye çalışıyorlar, Türkiyenin gündemini esas
gündeme çekmeye çalışıyorlar; kardeşlerinin,
çocuklarının, eşlerinin yaşaması için, Türkiye
toplumunun daha adil, daha özgür, daha demokratik bir geleceğe
kavuşması için birkaç saattir grup salonumuzda oturuyorlar. Bizim
grup salonumuzda olmalarının bir nedeni var çünkü başka hiç
kimseye ulaşamıyorlar. Defalarca Cumhurbaşkanından randevu
talep etmişler, Adalet Bakanından randevu talep etmişler,
bazı girişimlerde bulunmuşlar ama her defasında elleri
boş dönmüşler.
Değerli arkadaşlar, şu anda
cezaevlerinde binlerce insanı yani bütün toplumu etkileyen, toplumsal
olarak on binlerce insanı etkileyen -yine açlık grevinde 4
milletvekilinin olduğu varsayılırsa- milyonları
etkileyebilecek bir meselede bu kadar kör, sağır olmak gerçekten
dehşet verici bir durum. Bu annelerin taleplerini biz de buradan bir kez
daha ifade edelim: Hukuka uymaya davet ediyorlar, hukuka
uyulacağını beyan etmeye davet ediyorlar. Uygulanan bu tecridin
kaldırılmış olduğunun, zaten olmayan bir hukuki
engelin engel olarak konulmayacağının, önünde de bir siyasi
engel olmayacağının bakanlık nezdinden, iktidardan ifade
edilmesini bekliyorlar. Günlerdir, aylardır insanlar Türkiyede hukukun
uygulanması için açlık grevindeler arkadaşlar ve artık geri
dönüşü olmayan bir aşamaya gelinmiştir; bu, ortaya
çıkabilecek sonuçlardan bütün toplumun etkilenebileceği bir
meseledir. Bakın Bizi etkilemiyor, bu bizim meselemiz değil.
demeyin, bu hepimizin meselesi, tecrit meselesi Türkiyenin meselesi. Hepimiz
tecrit altındayız. Anneler bir açıklama yapmaya çalışırken
gözaltına alınıyor, yerlerde sürükleniyor ama bunu gösteren,
maalesef ki, bir basın yok. Annelerin sesi tecrit altında,
kadınlar tecrit altında Türkiyede, çocuklar tecrit altında,
halklar tecrit altında, bu Meclisin kendisi tecrit altında çünkü bu
Meclisin bile Meclis olma hâli yok; aylardır toplanamayan, aylardır
derman aranan dertlere bir çözüm bulamayan bir Meclis hâline geldi.
İşte, tüm bunlar için binlerce siyasi tutsak cezaevlerinde açlık
grevinde arkadaşlar ve 30u ölüm orucuna başladı; bakın,
ölüm orucu, bir adım daha ötesi. Ve bu insanlar zaten açlık
grevindeydiler. Peki, o cezaevlerinden bir cenaze çıktıktan sonra
bulunan çözüm çözüm olacak mı? Hanginiz kendinizi bu meseleden sorumlu
hissetmeyecek? Hanginiz o annelerin yüzüne bakıp bir cevap üretebilecek?
Peki, üç gün sonra biz nasıl toplumsal barışı
sağlayabileceğiz, bu toplumsal barışın altına
konulan bu dinamitin yaydığı ateşi nasıl
söndürebileceğiz? Ateşle oynandığının
farkında mısınız? İşte, biz de annelerin burada
sesine ses oluyoruz.
Buradan Adalet Bakanlığına, buradan
Meclisteki bütün milletvekili arkadaşlarımıza, buradan bütün
yetkililere bir daha sesleniyoruz: Bakın, bir cenaze çıkması
hepimizin bu sürecin altında kalması anlamına gelir. 1
milletvekili aylardır açlık grevinde, bu Meclisin bir ferdi, 3ü de
daha sonra eklendi; bu Meclisin 4 ferdi açlık grevinde. Onların
yaşamına halel gelmesi hepimizin ayıbı, hepimizin
altında kalacağı bir sonuç olacaktır. O açıdan, bütün
Meclisi görevini yapmaya, bu sesi duymaya ve çözüm üretmeye davet ediyorum.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Başaran.
Gündem dışı üçüncü söz, Türk Dil
Bayramı ve Karamanoğlu Mehmet Beyi Anma Günü münasebetiyle söz
isteyen Karaman Milletvekilimiz Sayın İsmail Atakan Ünvere aittir.
Buyurun Sayın Ünver. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
3.- Karaman Milletvekili İsmail Atakan Ünverin, 13
Mayıs Karamanoğlu Mehmet Beyin Türkçeyi resmî dil olarak kabulünün
742nci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Karaman) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 13 Mayıs 1277de
Karamanoğlu Mehmet Bey tarafından Türkçenin resmî dil olarak ilan
edilmesinin 742nci yıl dönümü dolayısıyla söz almış
bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Televizyonları başında bizi izleyen
Türk dilinin başkenti Karamandaki değerli hemşehrilerime ve
aziz milletimize de sevgilerimi sunuyorum.
Bilindiği gibi, bir milletin
varlığının sembolü kültürdür. Dolayısıyla
kültürün ayrılmaz parçası olan dil de milletin en temel varlık
göstergesidir. Bu açıdan bakıldığında dilimiz,
hepimizi birleştiren ortak manevi hazinemizdir. Bu itibarla
geçmişimizin tüm değerlerinin bugüne aktarılmasının
vasıtası olan güzel Türkçemiz milletimizin en değerli kültür
varlığıdır. Türkçemiz sosyal yapımızın
çimentosu, millet ve devlet varlığımızın en önemli
birleştirici ve bütünleştirici unsurudur.
Karamanoğlu Mehmet Beyin 13 Mayıs
1277deki fermanıyla Türkçeyi resmî dil olarak ilan edişi 1960tan bu
yana Karamanda Türk Dil Bayramı ve Yunus Emreyi Anma Etkinlikleri
adıyla kutlanmakta, bu kapsamda Karamanoğlu Mehmet Bey de
anılmaktadır. Karamanoğlu Mehmet Beyin neşrettiği
ferman o günün Türkçesiyle Şimden girü hiç kimesne kapuda ve dîvânda ve
mecâlis ve seyrânda Türkî dilinden gayrı dil söylemeye."
şeklindedir. Mehmet Bey, Türk Dil Kurumunun günümüz Türkçesine
uyarladığı hâliyle bundan tam yedi yüz kırk iki yıl
önce Bugünden sonra hiç kimse sarayda, divanda, meclislerde ve seyranda Türk
dilinden başka dil kullanmaya. demiştir. Karamanoğlu Mehmet
Beyin fermanıyla ilgili yapılan bir değerlendirmede Mehmet
Bey, Türk dil ve kültürüne üstün değer verdiğini gösteren bu
davranışıyla bütün Anadolu beyliklerinde kök salmış
olan millî bir akıma tercüman olmuş ve öteki beyliklerin de
temsilciliğini yapmış bulunmaktadır. denilerek, Mehmet
Beyin Türk yazı dilinin temelini attığı tespiti
yapılmaktadır.
Türkçemiz, Büyük Selçuklu Devleti ve Anadolu
Selçuklu Devletinde sarayla, devletle yazışma dili olarak
kullanılan Arapça ve Farsça karşısındaki varlık
mücadelesinde Karamanoğlu Mehmet Beyin fermanıyla yeniden hayat
bulmuştur. İlk büyük dil devrimini yapan Karamanoğlu Mehmet
Beyin türbesi Karamanın Ermenek ilçesinin Balkusan köyünde
bulunmaktadır.
Yine, Mehmet Beyle aynı dönemde yaşayan,
arı bir Türkçeyle şiirler söyleyen ve hoşgörüsüyle tüm dünyaya
mal olmuş Yunus Emre de Dil Bayramı vesilesiyle Karamanda
anılmaktadır.
Günümüzün kindarlarına hoşgörünün ne kadar
değerli bir vasıf olduğunu hatırlatarak, Yunusun
dizeleriyle seslenmek isterim:
Adımız miskindir bizim.
Düşmanımız kindir bizim.
Biz kimseye kin tutmayız,
Kamu âlem birdir bize. diyen Yunusun,
Ben gelmedim kavga için,
Benim işim sevgi için.
Dostun evi gönüllerdir,
Gönüller yapmaya geldim. dediği ve yine,
Gelin tanış olalım.
İşi kolay kılalım.
Sevelim sevilelim,
Dünya kimseye kalmaz. dediği de
unutulmamalıdır.
Türkçe ve Karaman denilince tarihimizin en büyük dil
devrimcisi Ulu Önderimiz Atatürkten bahsetmeden geçmek olmaz. Anıtkabir
Komutanlığının yayınladığı bir kitapta,
Ulu Önderimizin atalarının Karamandan Makedonyaya
yerleştiği, babası tarafından dedesi Kızıl
Hafız Ahmet Efendinin 14-15inci yüzyıllarda Karamandan
Makedonyaya, Kocacıka yerleşmiş Kızıloğuz,
Kocacık yörüklerinden olduğu, annesinin ailesinin de yine Karamandan
gelen, Rumelide Konyarlar diye bilinen Türkmenlerden olduğu
bildirilmektedir.
Türk milletinin atası Ulu Önderimiz elbette
bize vatan yaptığı bu toprakların hiçbir köşesine
sığmayacak kadar büyüktür ve hiç şüphesiz ki Türkiyelidir ama
atalarının Türkçenin yeniden hayat bulduğu Karamanlı
olması bizim için büyük bir gurur ve övünç kaynağıdır.
Böyle bir zenginliğin varlığı, yani Türkçeye yeniden hayat
kazandıran büyük dil hizmetkârlarının Karamanla olan
ilişkileri Karamanımızın Türk dilinin başkenti
sıfatını ne kadar hak ettiğini göstermektedir. Ulu
Önderimiz Atatürk yaptığı dil devrimiyle Türkçeyi yücelten
liderdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Ünver.
İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Devamla) - Ulu Önder
Türk milletinin dili Türkçedir. Türk dili dünyada en güzel, en zengin ve en
kolay olabilecek bir dildir. Onun için her Türk, dilini çok sever ve onu
yükseltmek için çalışır. diyerek kendini Türk sayan herkese
dilimiz konusunda üzerine düşen görevi göstermiştir.
Yıllardır Karamanda kutladığımız
Türk Dil Bayramı ve Yunus Emreyi Anma Etkinlikleri ve Karamanoğlu
Mehmet Beyi anmaları zaman zaman devletimizin en üst düzeydeki
makamlarının desteğine mazhar olsa da çoğu zaman devlet
desteğinden mahrum kalmış, kıt kanaat, yerel olanaklarla
kutlanmaya çalışılmıştır. Son yıllarda ise
Dil Bayramı etkinlikleri, içinde halkın olmadığı
birtakım akademik programlarla geçiştirilmeye
başlanmış, halktan kopmuş ve geniş kitlelere
ulaştırılamamıştır. Bu durum biz
Karamanlıları üzmektedir. Bugüne kadar olan olmuş, yapılan
yapılmış, yapılmayan kalmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Selamlayın Sayın Ünver, siz
ilk defa söz alıyorsunuz.
Buyurun.
İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Devamla) - Ancak
bundan sonraki yıllarda devletimizi en üst düzeyde temsil eden makamlar
olarak Cumhurbaşkanlığı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı makamları ile Kültür
Bakanlığından millî varlığımızın
korunması ve yaşatılması açısından önemli bir
sembolik değer taşıyan bu önemli bayrama sahip
çıkmalarını hemşehrilerim adına talep ve temenni
ediyorum.
Sayın Başkanım, gösterdiğiniz
anlayışa da teşekkür ediyorum ve verdiğiniz bu
fırsatla Türk dilinin başkenti Karamandaki hemşehrilerimin ve
milletimizin 742nci Türk Dil Bayramını kutluyor, başta Ulu
Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Karamanoğlu Mehmet Beyin,
Yunus Emrenin ve Türkçemize hizmet eden tüm şahsiyetlerin aziz
hatıraları önünde saygıyla eğilerek teşekkürlerimi ve
minnetlerimi sunuyor, rahmetle anıyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlarım. (CHP
ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ünver.
Sayın milletvekilleri, şimdi, sisteme
giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakikayla söz vereceğim.
Ancak bugünün bir özelliği var, biliyorsunuz, Eczacılık Günü.
Eczacı milletvekili arkadaşlarımızdan sisteme giremeyenler
varsa onlara da elbette ki sözlerini vereceğim, o hakları baki ve
saklı. Bu sözlerin ardından da sayın grup başkan
vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım. Eczacı
milletvekillerimizden sisteme giremeyenler arkadaşlarımıza
kendilerini yazdırırlarsa sevinirim.
Şimdi, sisteme giren milletvekillerimize söz
vermeye başlıyorum.
Sayın Kayışoğlu yerine
Sayın Şahin...
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Balıkesir Milletvekili Fikret Şahinin,
sanayicilerin adaletli desteklenmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Son günlerde, sanayi
yatırımcıları arasında da adaletin
olmadığına şahit oluyoruz. 2003 yılında piyasa
değeri 52 milyon dolar olan Balıkesir SEKA Kâğıt
Fabrikası, Albayraklar Anonim Şirketi tarafından
Özelleştirme İdaresinden 1,1 milyon dolara satın
alındı. Fabrikanın satışında kamunun zarar
ettirildiği, haksızlık yapıldığı 6 mahkeme
kararıyla tescil edildi. 10 Mayıs 2019 tarihinde çıkarılan
1037 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle
sadece bu firmaya tanınan özel endüstri bölgesi imtiyazıyla, fabrika
satışında yaşanılan haksızlık işletme
aşamasında da katlanarak devam ettirilmiştir. Bu kararnameyle 1
kişi hariç bütün Balıkesir sanayicisine haksızlık
yapılmıştır. Bu haksızlığın en
kısa sürede düzeltilmesini ve sanayicilerimizin hepsinin adaletli olarak
desteklenmesini bekliyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu...
2.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun,
14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü ile Dünya Eczacılık Gününü,
Anneler Gününü, 6 Mayıs Dünya Ebeler Gününü ve 12 Mayıs Dünya
Hemşireler Gününü kutladığına ilişkin
açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Başta yer fıstığı ve turp
olmak üzere, birçok tarım ürününde Türkiyenin âdeta lokomotifi olan
Osmaniyenin bereketli topraklarında çiftçilik yaparak
rızkını kazanmaya gayret eden ailelerden birinin evladı
olarak toprağa her bakımdan hak ettiği değeri vermek
zorunda olduğumuza inanıyorum.
AK PARTİ olarak her zaman çiftçimizin ve
üreticimizin yanında olduk ve olmaya devam ediyoruz, tarım sektörüne
ayrı bir önem veriyoruz. Barajlarla, sulama tesisleriyle, tohum ve gübre
konusunda attığımız adımlarla,
uyguladığımız destek politikalarıyla sayısız
projeler gerçekleştirdik. Ülkemizi tarımsal hasıla
bakımından Avrupada ilk sıraya, dünyada ise 7nci sıraya
taşıdık. Birçok tarımsal ürünün ana vatanı olan
ülkemizde tarım sektörünü geliştirerek üretimi artırmak, üreticinin
emeğini korumak, vatandaşlarımızın gıda
güvenliğini teminat altına almak için tüm gücümüzle
çalışıyoruz. Büyük Türkiye olmanın bilinci ve
sorumluluğu içinde hareket ediyoruz.
Tüm çiftçilerimizin 14 Mayıs Dünya Çiftçiler
Gününü, başta şehit anneleri olmak üzere tüm annelerimizin de
Anneler Gününü, Eczacılar Gününü, Ebeler ve Hemşireler Gününü
yürekten kutluyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Aydın
3.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının, 14
Mayıs Dünya Eczacılık Gününü kutladığına
ilişkin açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
14 Mayıs Eczacılar Günü
dolayısıyla Meclis çatısı altında bulunan
meslektaşlarımın ve bütün ülkedeki eczacı
meslektaşlarımın 14 Mayıs Eczacılar Gününü
kutluyorum.
Eczacı reçetede yazan ilacı nasıl
kullanacağımızı tarif ederek size verir, reçetede yazmayan
ilacı vermez. Reçetede yazmayan ilacı verirse hastanın tedavisi
eksik olur, yanlış olur. Siz ise YSKnin gerekçesinde yazmayan
Oyumuzu çaldılar. yalanına sığınıyorsunuz.
Gerekçede çalma var mı? Yok. Daha doğrusu ortada YSKnin gerekçesi
bile yok. Siz Oyumuzu çaldılar. demeye başladınız. Kim
çaldı? Nasıl çaldı? Sizin sandık görevlilerinize
rağmen nasıl çalındı? Bu soruların cevabı yok.
Hastalığınız çok derin. Bir
eczacı olarak söylüyorum, sizin hastalığınızın
reçetesi yok ancak ülkenin reçetesi ise belli, onu da 23 Haziran tarihinde
İstanbul halkı yazacak.
BAŞKAN Sayın Çelebi
4.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin, AKP
iktidarları süresince sendikalaşmada ciddi artışlar
olmadığı hâlde Eğitimciler Birliği
Sendikasının üye sayısının arttığına
ilişkin açıklaması
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir)
Teşekkürler Sayın Başkan.
AKP iktidarı süresince sendikalaşmada
ciddi oranda artışlar olmadığı hâlde, Hükûmete
yakınlığıyla bilinen Eğitimciler Birliği
Sendikasının üye sayısı son on beş yılda yüzde
600 dolaylarında artmıştır. 2004 yılında 48.517
olan üye sayısı, 2019 yılında 297.941 kişi
olmuştur. Bu sendika Millî Eğitim Bakanlığında
çalışan öğretmen sayısının yüzde 33ünü üye
yapmış olmasına rağmen, yöneticilerin yüzde 67,33ünün bu
sendikaya üye olması hayatın olağan akışına
aykırıdır.
Millî Eğitim Bakanlığında görev
yapan toplam okul müdürü sayısı 29.050 kişi iken
EĞİTİM-BİR-SENe üye olan okul müdürü sayısı
21.482 kişi ve oranı yüzde 74tür. Müdür başyardımcılarının
toplam sayısı 2.442 iken EĞİTİM-BİR-SENli müdür
başyardımcısı sayısı 1.651 ve oranı yüzde
67,61dir. Müdür yardımcılarının toplam sayısı
49.571 kişi iken EĞİTİM-BİR-SENli üye
sayısı 31.446 ve oranı yüzde 63,43
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Şevkin
5.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, ekonomik kriz
ortamında vatandaşların karşı karşıya
olduğu icra ve iflaslarla ilgili nasıl bir önlem
düşünüldüğünü öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Sayın
Başkan, ekonomik kriz ortamında Türkiye Cumhuriyetinde yaşayan
milyonlarca vatandaşın icralarla karşı karşıya
olduğu bilinmektedir. Türkiye genelinde ve özellikle Adana ilimizde
üretimsizlikten kaynaklanan yoğun işsizlik, vatandaşlarımızı
icra yüküyle karşı karşıya bırakmaktadır. Market
ve pazar fiyatlarındaki olağanüstü artış, enflasyonla
birlikte sürekli artan döviz kuru da özellikle asgari ücretle çalışan
vatandaşların maaşlarının erimesine neden
olmaktadır. Vatandaşlarımız, anılan bu sebeplerden
dolayı daha çok borçlanarak hayatlarını idame ettirebilmenin
yollarını aramakta ancak borçlarını ödeyemeyenler de icra
yüküyle karşı karşıya kalmaktadır. Meclis huzurunda
tüm makamlara sormak istiyorum: Her 3 kişiden 1nin icra takibiyle
karşı karşıya kaldığı bu ortamda ocaklara
ateş düşüren icra ve iflaslarla ilgili nasıl bir önlem
almayı düşünüyorsunuz ya da düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Yalım
6.- Uşak Milletvekili Özkan Yalımın, 14
Mayıs Dünya Çiftçiler Günü ile Dünya Eczacılık Gününü
kutladığına ilişkin açıklaması
ÖZKAN YALIM (Uşak) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, bugün 14 Mayıs, tüm
eczacıların ve eczane çalışanlarının günü. Bütün
eczacıların ve eczane çalışanlarının gününü
kutluyorum.
Aynı zamanda, Ulu Önder Mustafa Kemal
Atatürkün dediği gibi Köylü, milletin efendisidir. Bugün Çiftçiler
Günü. Pahalılıktan dolayı yeterince gübre alamayıp ürününe
gübre atamayan çiftçilerimizin; pahalılıktan dolayı yeterince
mazot alamayıp arazilerini ekip biçemeyen çiftçilerimizin;
pahalılıktan dolayı yeterince ilaç alamayıp ürününe ilaç
atamayan çiftçilerimizin; ürününü değerince satamayan, hakkını
alamayan toprakla uğraşan, topraktan emeğini çıkaran,
ekmeğini çıkaran tüm çiftçilerin Çiftçiler Gününü kutluyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Taşkın
7.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının,
Anneler Gününe ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Bilindiği gibi, her yıl mayıs
ayının ikinci pazar günü Anneler Günü olarak kutlanmaktadır.
Fedakârlık ve sevginin, merhamet ve şefkatin timsali olan
annelerimiz, başımızın tacı, en değerli
varlıklarımızdır. Annelik, sadece bir çocuğu dünyaya
getirmekten ibaret değildir. Anne, insanın duygularını,
düşüncelerini, karakterini şekillendiren en önemli modeldir. Yemeyen,
yediren; giymeyen, giydiren annelerimiz, şefkatin, merhametin,
fedakârlığın timsalidir. İdareciler ve siyasetçiler olarak
bizler de annelerimizden öğrendiğimiz sabrı ve
fedakârlığı kendimize şiar edinmek, insanlarımızı
herhangi bir karşılık beklemeden yürekten sevmek durumundayız.
Başta annem ve eşim olmak üzere ömürlerini ailelerine vakfeden, her
daim hürmetlerin en büyüğünü hak eden tüm annelerimizin Anneler Gününü
kutluyor, ahirete irtihal etmiş tüm annelerimizi rahmet ve minnetle yâd
ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Akın
8.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Akının, MTA
Genel Müdürlüğü bünyesindeki Oruç Reis araştırma gemisinin
işletilmesi hizmeti alınmasının ne kadar güvenilir
olduğunu, devlet sırrı olabilecek bilgilerin yabancı
şirketlere verilme ihtimalinin olup olmadığını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
AHMET AKIN (Balıkesir) Sayın
Başkan, dün Resmî Gazetede yayınlandı, sismik
araştırma gemisi MTA Oruç Reisin işletmesini açık ihale
usulüyle yerli ya da yabancı şirketlere teslim edecekler, MTA devre
dışı kalacak. Bu ne kadar güvenilirdir? Buradan sormak
istiyorum. Oruç Reis gemisini açık denizlerde sismik arama için, petrol ve
doğal gaz bulması için, en önemlisi de kıta
sahanlığı gibi stratejik öneme sahip bilimsel
araştırmaların yapılması için satın aldılar.
Devlet sırrı olabilecek bilgilerin yabancı şirketlere
verilme ihtimali var mıdır? Bunun neresinde yerlilik, bunun neresinde
millîlik vardır? Devlet sırrı olmasa dahi, MTA gibi köklü bir
kurumun deneyimli personeli var, bilgi birikimi var, neden hizmet
alımı yapıp da milletin parasını şirketlere
harcıyorsunuz? Bu yüzden millîliğiniz de yalan, yerliliğiniz de
yalan.
BAŞKAN Sayın Kılıç
9.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Gününe ilişkin açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bugün Dünya Çiftçiler Günüdür. Çiftçilerimiz
insanımızı doyurmak için gece gündüz
çalışıyorlar. Tarım demek, gıda güvencesi demektir.
Bunun için çiftçilerimizi desteklemeliyiz, destekliyoruz.
Kahramanmaraşımızda tarım
alanlarının önemli bir bölümünü tarlalar ve meyve bahçeleri
oluşturmaktadır, tarım alanlarımızda çok çeşitli
tarım ürünleri yetiştirilmektedir. Türkiye'nin en büyük alabalık
işleme ve paketleme tesisi ile alabalık kuluçkahanesi
Kahramanmaraştadır. İlimizde 85 bin dekar alanda 1 milyon 823
bin adet zeytin ağacı bulunmaktadır. Son on altı yılda
Kahramanmaraş çiftçilerine 1,5 katrilyon liralık tarımsal destek
sağlanmıştır. İlimizde 4 büyük ovanın;
Narlı, Türkoğlu, Afşin-Elbistan ve Maraş
Ovalarının sınırları belirlenerek tarımsal sit
alanı ilan edilmiş ve arazi toplulaştırma
çalışmaları yürütülmektedir. Bir taraftan da barajlar ve
göletler inşa ederek topraklarımızı suyla
buluşturuyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Göker
10.- Burdur Milletvekili Mehmet Gökerin, doların 6
lirayı geçtiği, soğanın 10 lira olduğu ülkemizin neden
bu hâle geldiğine ilişkin açıklaması
MEHMET GÖKER (Burdur) Sayın
Başkanım, öncelikle, Meclis Genel Kurulunu açarken selam veriş
şeklinizle bizleri ve yüce Meclisi
onurlandırdığınız için şahsım adına
size teşekkür ediyorum.
İstanbul seçimlerinde mazbatamızı
çalan, özel dostluklar kurarak yavuz hırsızlık yapanlara,
oyumuz çalındı yalanına sığınanlara kendi
kurdukları dilden bir cevap vermek istiyorum: Dolar 6 lirayı geçti,
borç gırtlakta, soğan 10 lira. Peki, ülkemiz neden bu hâlde? Cevap
çok basit: Çünkü çaldılar.
BAŞKAN Sayın Emecan
11.- İstanbul Milletvekili Emine Gülizar Emecanın,
Merkez Bankasının ihtiyat akçesinin İstanbul seçimleri için
kullanılacağı iddiasının doğru olup
olmadığını öğrenmek istediğine ve 14 Mayıs
Dünya Eczacılık Gününü kutladığına ilişkin
açıklaması
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Gördüğümüz kadarıyla AKP iktidarı
haksız ve hukuksuz bir şekilde iptal edilen İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerini yeniden
kazanabilmek için ülkemizin her türlü kaynağını feda etmekten
çekinmiyor. Millî iradeyi ağzından düşürmeyenler, bir yandan
oylar çalındı yalanıyla milletin iradesini gasbederken
diğer yandan ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik krizi hiçe sayarak
seçim üstüne seçim yapmaya devam ediyorlar.
Buradan iktidara sormak istiyorum: En son, Merkez
Bankasının 40 milyar TL ihtiyat akçesinin hazineye aktarılması
için yasal düzenleme yapıldığı ve elde kalan son
kaynağın da İstanbul seçimleri için kullanılacağı
iddiası basına yansımıştır. Bu doğru mudur?
Doğru ise işsizliğin, yoksulluğun bu kadar
arttığı bir dönemde halkın parasını seçim
kazanmak uğruna heba etmeye devam etmek vicdanınıza dokunmuyor
mu?
Bu vesileyle tüm eczacılarımızın
da Eczacılar Gününü kutluyorum.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Kırcalı
12.- Samsun Milletvekili Orhan Kırcalının, 19
Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor Bayramının 100üncü
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
ORHAN KIRCALI (Samsun) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Gazi Mustafa Kemal Atatürkün İstanbuldan yola
çıkarak Samsuna ulaşmasıyla başlayan istiklal
mücadelemizin temel taşlarından biri olan 19 Mayıs 1919
tarihinin 100üncü yılı dolayısıyla
Cumhurbaşkanlığımızın himayelerinde ülkemizin
dört bir yanında çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir. Başta ilk
adım şehri, milletimizin yeniden doğuş simgesi Samsunumuz
olmak üzere ülkemizin genelinde 300den fazla proje ve etkinlik büyük bir
heyecan ve coşkuyla yıl boyu düzenlenmeye devam edecektir.
2019dan 2023e kadar düzenlenmesi planlanan
etkinliklerle gençliğimize, gelecek nesillere, bu vatanın hangi
fedakârlıklarla kurulduğunu, Millî Mücadele ve 19 Mayıs ruhunu
anlatacağız. O büyük mücadeleyi hafızamızda her zaman
canlı tutacağız.
Hafta sonu 100üncü yılını
kutlayacağımız 19 Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor
Bayramı vesilesiyle başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah
arkadaşları olmak üzere vatanımız için mücadele eden tüm
kahramanlarımızı saygı ve minnetle anıyoruz.
BAŞKAN Sayın Gürer
13.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, 14
Mayıs Dünya Çiftçiler Gününe ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Bugün Dünya Çiftçiler Günü. Ne yazık ki
ülkemizde çiftçiler üretimden çok sorunlarla boğuşuyorlar. Girdi
fiyatlarıyla kazanç elde edemeyen çiftçilerimizin kredi kullanarak günü
kurtarmaya çalıştıkları bir gerçek. Borcunu ödeyemez duruma
düşüp icralık olan binlerce çiftçimiz var. Destekler de ya yerine
ulaşmıyor ya da değişiklik gösteriyor. Son örnek: 2018
yılı pamuk primi dekara 700 kilogram verilirken 435-500 kilogram baz
alınarak ödeme yapılmaya başlanması çiftçilerimizi bu
konuda mağdur etmiştir.
AKP iktidarının uyguladığı
yanlış tarım politikaları ülkeyi ithalata mahkûm
kılmıştır. Çiftçi, mesleğini sürdüremez duruma
itilmektedir. Çiftçiye gerekli destek verilmemesi tarımda daralma,
vatandaşa da daha pahalı ürünün ulaşması demektir.
Çiftçilerimizin gününü kutluyor, iktidarın
çiftçilere gerekli desteği sağlamasını temenni ediyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Bakbak
14.- Gaziantep Milletvekili Derya Bakbakın, Anneler
Gününe ilişkin açıklaması
DERYA BAKBAK (Gaziantep) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Anneler Günü için söz almış bulunmaktayım.
Anne eli lezzet, anne kucağı sevgi, anne
omzu sırdaş, anne kokusu güven, anne sözü minnet
Kısacası
anne demek, benliğimizin, öğrendiklerimizin neredeyse tamamı
demek. Anne, evladının karakterini, geleceğini
şekillendiren, ilk öğretmen olmanın yanında toplumun da
sarsılmaz gücüdür. Annelerimiz baş tacımız olmalı ki
onlardan aldığımız güçle tüm dünyaya doğru bir millet,
güçlü bir devlet, eşsiz bir toplum olduğumuzu haykırabilelim.
Bizler Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğan öncülüğünde on yedi yıldır bütün
imkânlarımızla aile yapımızı koruyarak toplumumuzu
daha güçlü kılmak için çalışıyoruz. Aile yapımızın
öznesi annelerimizin, anne adaylarımızın, tüm
kadınlarımızın toplumsal statüsünün yükseltilmesine büyük
önem veriyoruz. Bu anlayışla bizler anneyi, aileyi ve toplumu koruyan
sosyal politikalarımızı geliştirerek sürdüreceğiz.
Bu duygu ve düşüncelerle, başta
evlatlarını vatan toprağı için feda eden şehit
annelerimiz olmak üzere bütün annelerin Anneler Gününü yürekten kutluyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özkan
15.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, 14
Mayıs Dünya Çiftçiler Gününe ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Türkiye'nin kalkınmasını sürdürerek
dünyanın güçlü ülkelerinden biri olması temel
amacımızdır. Ülkemizin bu amacı
gerçekleştirebilmesinde ekonomi için yaşamsal önemi bulunan
tarım sektörünün ve tarıma dayalı sanayinin geliştirilmesi
önceliklerimizden birini oluşturmaktadır. Türk ekonomisinin istikrara
kavuşturulabilmesi ekonomik dengelerin yerine oturması kadar üretimin
artırılması ve sürdürülebilir büyüme hızının
gerçekleştirilmesiyle de doğrudan ilgilidir. Bu sürece en büyük
katkı sağlayan hiç şüphesiz ki tarım sektörümüzde emek
verenlerdir. Toprağı binbir emekle işleyen, üretimin her
kademesinde çalışan, üreten ve elde ettiği ürüne değer
katarak insanlara sunan, ülkemizin kalkınması için ter dökerek emek
veren tüm çiftçilerimizin 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Gününü kutluyor,
bereketli ürünler ve bol kazançlar diliyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Şeker
16.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, 14
Mayıs Dünya Çiftçiler Gününe ilişkin açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Bugün 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü.
Çiftçilerimiz ülkemizin kalkınmasında, ekonomimizin büyümesinde ve
tükettiğimiz gıdanın üretiminde alın teri dökerek üretim
yapan meslek gruplarının başında gelmektedir. Bu vesileyle
tüm çiftçilerimizin 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Gününü kutluyorum.
AK PARTİ hükûmetleriyle birlikte Türkiye
tarımsal hasılada Avrupada 1inci sıraya yükseltildi.
Çiftçilerimize 2002 yılında toplam 1,8 milyar TL nakit destek
verilmişken 2018 yılında bu rakam 14,5 milyar TLye
çıkarıldı yani 8 kat artış sağlandı. 2002de
tarımsal ihracatımız 3,8 milyar dolar iken 2018
yılında bu rakam 17,7 milyar dolar oldu yani 4,6 kat artış
sağlandı. AK PARTİ olarak on yedi yıldır çiftçimizin
yanında olduk, olmaya devam ediyoruz.
Bu vesileyle tüm köylü ve çiftçilerimizin
ürünlerinin bol, kazançlarının bereketli olmasını Yüce
Allahtan diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Tokdemir
17.- Hatay Milletvekili İsmet Tokdemirin, 14 Mayıs
Dünya Çiftçiler Gününe ilişkin açıklaması
İSMET TOKDEMİR (Hatay) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle tüm çiftçilerimizin 14
Mayıs Dünya Çiftçiler Gününü kutluyorum.
Tarımsal üretimin her geçen gün
zorlaştığı bir ortamda çiftçimize nefes aldıracak
desteklemelerin düşük verilmesi kırsaldaki üretimi olumsuz yönde
etkiliyor. Destekleme prim miktarı düşürülerek çiftçinin hakkı
gasbedilmiş ve çiftçi mağdur edilmiştir. Örneğin beyaz
altın olarak bilinen pamukta dönüm başına 600-630 kilogram
aralığında verim alan çiftçilerimizin prim desteğinin 500
kilograma düşürülmesi kararı ve aynı zamanda tarımsal
desteklerin henüz ödenmemiş olması bütün çiftçilerimizi zor durumda
bırakmıştır. Bu desteklerle ilgili çiftçi temsilcilerinin
de görüşü alınarak etki ve fayda analizlerinin yapılması,
daha etkin bir destekleme kararnamesinin hazırlanması gerekmektedir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Özer
18.- Antalya Milletvekili Aydın Özerin, 14 Mayıs
Dünya Çiftçiler Gününe ilişkin açıklaması
AYDIN ÖZER (Antalya) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Bugün 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü. Herkes
biliyor ki bizim millî ekonomimizin temeli tarımdır. Bunun için
çiftçilerin çalışma olanaklarının çağdaş ve
ekonomik tedbirlerle yükseltilmesi gereklidir ama maalesef, bugün ülkemizde
tarım yok olmak üzere, üretimde kriz var. Bugün, üretim maliyetleri çok
yüksek, bu önemli ve acil çözülmesi gereken bir sorun. Ürününü değerinde
satamayan çiftçiler borç batağında. Çiftçiler devletten yeterince ve
zamanında üretim desteği görmüyor. İthalat sevdası
nedeniyle tarımın değeri bitti. İktidar ise görmüyor,
duymuyor, bilmezlikten geliyor. Bugün 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü ama
maalesef, çiftçilerimizin bunu kutlayacak dermanı kalmadı.
Ben olumsuzluklara karşı inatla üretim
yapmaya devam eden çiftçilerimizi yürekten kutluyor, her şey çok güzel
olacak diyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Ersoy
19.- Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoyun, 14
Mayıs Dünya Eczacılık Gününü kutladığına
ilişkin açıklaması
AYŞE SİBEL ERSOY (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Ülkemizde her yıl 14 Mayıs tarihi
Eczacılık Günü olarak kutlanmaktadır. İnsanlık tarihi
kadar eski bir geçmişe sahip olan eczacılık, ülkemizde
olduğu gibi dünyada da önemli meslek gruplarından biridir. Eczacılık,
her şeyden önce insan sağlığını ve
dolayısıyla toplum sağlığını merkeze alan,
kendisinin ve çalışanlarının emeği ile
hastalarıyla arasında organik bağı olan bir meslektir.
Eczacılık yemini Hayatımı insanlık hizmetine
adayacağım. diye başlar. Bu bakış açısıyla
eczacıların eczanelerindeki en önemli görevi kamuya hizmettir.
Akılcı ilaç kullanımının
önemini bu vesileyle bir kez daha burada belirtmek istiyorum. Hekime gitmeden
ve eczacınıza danışmadan ilaç kullanımı
sağlığınızı tehdit eder hâle getirebilir diyorum
ve büyük fedakârlıklarla yirmi dört saat çalışan kıymetli
meslektaşlarımın Eczacılar Gününü kutluyorum.
BAŞKAN Sayın Antmen
20.- Mersin Milletvekili Alpay Antmenin, Mersin Akkuyuda
yapılmak istenen nükleer santralde yaşanan ve yaşanacak olan
sorunlara ilişkin açıklaması
ALPAY ANTMEN (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Mersin Akkuyuda yapılmak istenen nükleer
santralin reaktörünün oturacağı yerin temeli kazılırken
temel çatladı. Bu temel kırılıp düzeltilip tekrar temel
atıldıktan sonra yine çatladı. Yani doğa bizi uyarıyor
Nükleer santrali yaparsanız daha sonra büyük bir kazaya yol
açabilirsiniz. diyor. Uzmanlar bölgenin deniz ve yer altı suları
etkisinde olduğunu ve zeminin uygun olmadığını
defalarca söyledi. Doğanın bizi uyarmasına kulak asmamız
gerekiyor. Gelecekte Akkuyuda nükleer bir kazada yayılan radyasyonu biz
de Rus halkı gibi yabancı ülkelerden mi öğreneceğiz? Ya da
yayılan radyasyon sonrasında yok olan doğa ve
insanımızla ilgili olarak iktidarın Nükleerin fıtratında
bu var. sözlerini mi duyacağız? Yahut bir yetkilinin, ölen insanlarımızla
ilgili Canım, onlar da maske taksalardı.
aymazlığıyla mı karşılaşacağız? Ya
da en beteri, bir bakanın çıkıp Biz her şeyi tam
yaptık, bu nükleer patlama dış güçlerin, FETÖnün işi.
açıklamasıyla sorumluluktan kurtulmasını mı
izleyeceğiz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Açanal
21.- Şanlıurfa Milletvekili Zemzem Gülender
Açanalın, 14 Mayıs Dünya Eczacılık Gününü
kutladığına ilişkin açıklaması
ZEMZEM GÜLENDER AÇANAL (Şanlıurfa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Osmanlı Döneminde
ilk eczacılık öğretimi 14 Mayıs 1839 tarihinde Mekteb-i
Tıbbiye-i Adliye-i Şahane bünyesinde açılan eczacılık
sınıfının ilk dersiyle başlamıştır. 14
Mayıs Eczacılık Günü ülkemizde meslek örgütlerimiz
tarafından her yıl Eczacılık Bayramı olarak
kutlamaktadır.
Bilimsel eczacılığın 180inci
yılındayız. Her yıl 14 Mayısta eczacıların
mesleki sorunlarını birlikte görüşmek, incelemek ve çözüme
ulaştırmak amacıyla bir araya gelmekteyiz. Ülkemizin dört bir
yanında hastalarına şifa dağıtan eczacılar
halkımızın en yakın sağlık
danışmanı olmuşlardır. Dünyaya bir daha gelsem yine
bu mesleği seçerdim. dediğim mesleğimin büyüklerinin,
meslektaşlarımın ve bize emek veren hocalarımın 14
Mayıs Eczacılık Gününü kutluyorum.
BAŞKAN Son olarak Sayın
Kaşıkçı
22.- Hatay Milletvekili Lütfi
Kaşıkçının, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Gününü
kutladığına ve Hatayda aşırı
yağışlardan etkilenen çiftçilerin mağduriyetinin
giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Bugün 14 Mayıs Çiftçiler Günü. Tüm emekçi
çiftçilerimizin gününü kutluyorum.
Bilindiği üzere yakın bir zamanda Hatayda
yaşanan aşırı yağışlar nedeniyle Tahtaköprü
Barajının kapakları açılmış ve Amik
Ovasında yaklaşık 17 bin dekar tarım arazisi su
altında kalmıştır. Bu afetin giderilmesi için devletimiz
tüm imkânını seferber etmiş. Yaşanan bu olaydan 2 binin
üzerinde çiftçimiz etkilenmiştir. Bu çiftçilerimizin mağduriyetinin
giderilmesi için kamu ve özel banka borçlarının ertelenmesini,
Yarseli Sulama Birliğince 2019 yılında uygulanacak su
kullanım hizmet bedelinin dekar başına 120 TLden 100 TLye
çekilmesini talep etmekteyiz.
BAŞKAN Peki.
Değerli milletvekillerimize teşekkür
ediyorum.
Gün içerisinde belirli aralıklarla 60a göre
söz verme haklarımız her zaman mümkün. Arkadaşlarımız
diledikleri konularda, bizleri uyardıklarında o talepleri de yerine
getireceğiz.
Şimdi sayın grup başkan
vekillerimizde söz sırası.
İlk olarak söz, İYİ PARTİ Grubu
adına Grup Başkan Vekilimiz Sayın Lütfü Türkkana ait.
Buyurun Sayın Türkkan.
23.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, Hakkâri ili
Yüksekova ilçesinde şehit olan Uzman Çavuş Volkan Demirciye
Allahtan rahmet dilediğine, Türkiyenin 7 Haziran-1 Kasım
sürecindeki gibi korku iklimine sokulmasına müsaade etmeyeceklerine, 13
Mayıs Karamanoğlu Mehmet Beyin Türkçeyi resmî dil olarak kabulünün
742nci yıl dönümü ile Soma faciasının 5inci yıl dönümüne,
14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü ile Dünya Eczacılık Gününe
ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; dün Hakkârinin Yüksekova ilçesinde PKKlı
teröristlerle çıkan çatışmada Uzman Çavuş Volkan Demirci
şehit oldu. Şehidimize Allahtan rahmet diliyorum. Ailesine
sabrıcemil niyaz ediyorum.
Maalesef şehitlerimiz ardı ardına
gelmeye devam ediyor. Rabbim ruhlarını şad,
mekânlarını cennet eylesin.
31 Mart seçimleri sonrasında hain teröre 11
şehit verdik. Teröristbaşıyla 2 Mayısta yapılan
görüşmeler, 4 Mayısta gelen ilk şehit ve gittikçe artan terör
eylemleri, bize geçmişteki 7 Haziran-1 Kasım sürecini hatırlatmaya
başladı. Türkiyenin o dönemdeki gibi tekrardan bir korku iklimine
sokulmasına müsaade etmeyeceğiz. Tüm tarafları da bu konuda
uyarıyoruz.
Yedi yüz kırk iki yıl önce
Karamanoğlu Mehmet Bey tarafından, Türkçemize sahip
çıkmanın bilinciyle Türkçenin ilk kez resmî dil kabul edildiği
fermanın yıl dönümü bugün. 13 Mayıs Türk Dil
Bayramımız kutlu olsun. Türklüğün vicdanı bir, dini bir,
vatanı bir; fakat hepsi ayrılır, olmazsa dili bir. Türkçe düşünüp
Türkçe konuşmalı, Türkçemize sahip çıkmalıyız.
Dün Soma faciasının yıl dönümüydü.
Beş sene önce o kara günde, Somada kaybettiğimiz 301 maden
işçimizi saygı ve rahmetle anıyorum. Aradan geçen beş
yılda, tüm uyarılarımıza rağmen maden kazalarından
ders alınmadığını üzülerek ifade ediyorum. Maden
facialarının bir daha yaşanmaması için gerekli mevzuat
değişiklikleri yapılana kadar Hükûmetin ısrarla takipçisi
olacağımızı bir kez daha buradan ifade etmek istiyorum.
Çıkarıldığı maden ocağından Beni
bırakın, Ahmeti alın; ben bekârım, Ahmetin
karısı hamile. diyen maden işçisi gözümüzün önünden gitmiyor.
Bir de o maden işçisine tekme atan o danışman, ikisi hiç
gözümüzün önünden gitmedi; bu iki fotoğraf hiç gözümüzün önünden gitmedi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Türkkan,
buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bir taraftan kendisinin
ölüme terk edilmesini, eşi hamile olan arkadaşının
kurtarılmasını isteyen bir maden işçisi; diğer
tarafta, yerde yatan maden işçisine tekme atan danışman.
Bugün 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü aynı
zamanda. Elinin değdiği her şeyi güzelleştiren,
emeğini üretime geçiren çiftçilerimizin Dünya Çiftçiler Gününü
kutluyorum. Hükûmetimiz tarımı bitirdi, üretimi durdurdu, çiftçiyi
kuru soğana muhtaç etti. TÜİKin bugün açıkladığı
Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi verileri bizi de haklı
çıkarıyor. TÜİKin verilerine göre çiftçilerin üretim maliyeti
geçen yılın nisan ayına göre yüzde 30,75 artış
göstermiş. Bu rakamlar, çiftçiyi desteklemenin elzem olduğunu bir kez
daha Hükûmete göstermiştir. Çiftçiye değer verin, tarımı
destekleyin, üretimi artırın yoksa aç kalacağımız
günler yakında.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Türkkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Buradan bir kez daha
uyarıyorum: Yalnız muhalefet aç kalmayacak, haberiniz olsun; hepiniz
aç kalacaksınız.
Bugünün bir diğer önemi ise Dünya
Eczacılık Günü. Önce Parlamentoda bulunan, eczacılık
mesleğini icra eden arkadaşlarımızın
Eczacılık Gününü kutluyorum. Daha sonra, Dünya Eczacılık
Günü vesilesiyle mesleki ve ekonomik sorunların
aşıldığı, hastaya hizmet odaklı bir
eczacılığın daha mümkün olduğu gelecek günler
temennisiyle tüm eczacılarımızın Eczacılık
Gününü kutluyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim Sayın
Türkkan.
Söz sırası, Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına Grup Başkan Vekilimiz Sayın Levent Bülbüle aittir.
Buyurun Sayın Bülbül.
24.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Hakkâri
ili Yüksekova ilçesinde şehit olan Uzman Çavuş Volkan Demirciye
Allahtan rahmet dilediğine, 10-16 Mayıs Engelliler Haftasına,
13 Mayıs Soma faciasının 5inci yıl dönümü ile
Karamanoğlu Mehmet Beyin Türkçeyi resmî dil olarak kabulünün 742nci
yıl dönümüne, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü ile Dünya
Eczacılık Gününe, Spor Toto Süper Lige çıkmaya hak kazanan
Gençlerbirliği ile Denizlisporu ve TFF 2. Lig play-off yarı finaline yükselen Sakaryasporu tebrik ettiğine
ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Ben de konuşmama
Dün almış
olduğumuz haberle bir şehidimizin daha olduğunu
öğrenmiş bulunuyoruz. Ben şehidimize Allahtan rahmet diliyorum,
ailesine ve milletimize başsağlığı dileklerimi ifade
etmek istiyorum.
10 Mayıs-16 Mayıs tarihleri arası
Engelliler Haftasıdır. Engelli vatandaşlarımızın
sıkıntı ve mağduriyetlerini gidermek, onların toplumda
engelli olmayan diğer vatandaşlarımızla birlikte aynı
şekilde kamu hizmetlerinden eşit bir şekilde
faydalanmasını temin etmek, onuruyla, haysiyetiyle hayatını
idame ettirmesini temin etmek devletimizin anayasal bir sorumluluğudur.
Bu noktada herkesin bu meselede hassasiyet
göstermesi, bu manada farkındalığın en üst seviyede
olması, herkesin birer engelli adayı olduğunu bilerek hareket
etmesi gerekmektedir ve engelli vatandaşlarımıza gereken önem ve
ihtimam gösterilmelidir.
Bu vesileyle, Engelliler Haftasını
kutluyor, her kesimde çalışan ve emek harcayan engelli
vatandaşlarımızın sorunlarının giderilmesi için
çalıştığımızı ve bu meselelerin takipçisi
olduğumuzu ifade etmek istiyorum.
13 Mayıs 2014 tarihinde Somada büyük bir facia
yaşandı, 301 madencimiz hayatını kaybetti ve ülkemiz büyük
bir acıya gark oldu. Ben bu yıl dönümünde, Somada hayatını
kaybeden ve diğer bütün iş kazalarında, maden facialarında
hayatını kaybeden bütün madencilerimizi, işçilerimizi rahmet ve
minnetle, şükranla anmak istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bu tür
faciaları Allah milletimize bir daha yaşatmasın. Bu konuda tabii
ki gereken önlemi, tedbiri geliştirmek ve bu kazaların tekerrürüne
mani olmak tabii ki devletimizin en önemli sorumluluklarındandır.
Özellikle mübarek ramazan ayında, yerin yüzlerce metre altında ekmek
parası için mücadele eden saygıdeğer maden emekçilerimizi
saygıyla anmak istiyor ve onlara bütün çalışmalarında
kolaylıklar diliyorum.
13 Mayıs 2019 Türkçenin resmî dil olarak
kabulünün 742nci yılıdır. Karamanoğlu Mehmet Bey, 13
Mayıs 1277 tarihli fermanıyla Bugünden sonra hiç kimse sarayda,
divanda, meclislerde ve seyranda Türk dilinden başka bir dil kullanmaya.
diyerek
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
Türkçeyi resmî
dil olarak kabul etmiştir. Türk kültürünün korunması, gelecek
nesillere aktarılmasında en temel miras olan Türkçenin öneminin
vurgulandığı bu fermanla Türkçe ilk defa resmî dil olarak kabul
edilmiştir. Millet ve milliyet bilincimizin en önemli unsuru dilimiz
Türkçemizdir. Bu vesileyle, dün idrak etmiş olduğumuz Türk Dil Bayramını
kutluyor, dünyada yüz milyonlarca insanın konuştuğu dilimiz
güzel Türkçemizin daha nice yıllar yaşamasını diliyorum.
Bugün 14 Mayıs Çiftçiler Günü. Emeğinin
karşılığını almak için büyük fedakârlıklar
gösteren, elleri nasırlaşmış çiftçilerimizi saygı ve
hürmetle selamlıyor ve günlerini tebrik ediyorum. Milliyetçi Hareket
Partisi olarak çiftçimizin tarım, hayvancılık alanında
faaliyet gösteren bütün vatandaşlarımızın yanında
olduğumuzu, problemlerinin giderilmesi için elimizden gelen bütün gayreti
gösterdiğimizi ve göstereceğimizi buradan huzurunuzda ifade etmek
istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım, buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bugün aynı
zamanda Eczacılar Günü. Bu vesileyle eczacılarımızın
mesleki ve ekonomik sorunlarının aşıldığı ve
tamamen hasta odaklı bir eczacılığın daha mümkün
olduğu gelecek günler temennisiyle tüm eczacılarımızın
gününü tebrik ediyorum.
Sayın Başkan, hafta sonu oynanan maçlarda,
sizin de zikrettiğiniz gibi Gençlerbirliği ve Denizlispor Futbol
Takımları Spor Toto Süper Lige çıkmaya hak
kazanmışlardır. İki takımımızın teknik
heyetini, futbolcularını ve taraftarlarını tebrik ediyoruz.
Aynı zamanda, dün akşam itibarıyla ilim Sakaryanın güzide
takımı Sakaryaspor 2. Lig play-off çeyrek finalinde Samsunsporu
eleyerek yarı finale çıkmıştır. Sakaryasporu
başta yönetim kurulu, teknik heyeti, futbolcuları olmak üzere tüm
camiamızı tebrik ediyor, bu yolda Sakaryasporumuzla beraber
olduğumuzu yineliyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Söz sırası Halkların Demokratik
Partisinde.
Sayın Oluç, siz de göreve yeni
başladınız. Öncelikle görevinizde size başarılar
diliyorum ve Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Grup
Başkan Vekili Sayın Saruhan Oluça sözü veriyorum.
Buyurun.
25.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun,
13 Mayıs Soma faciasının 5inci yıl dönümü vesilesiyle 301
madenciyi saygıyla andıklarına, 10-16 Mayıs Engelliler
Haftasına, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü ile Dünya Eczacılık
Gününe ve kolluk güçlerinin Batman Milletvekili Feleknas Ucaya yönelik
saldırısını protesto ettiklerine ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Çok
teşekkür ederim Sayın Başkan.
Soma maden faciasının beşinci
yılını yaşıyoruz. Bir işçi katliamı
olmuştu ve 301 madenci maalesef yaşamını yitirmişti.
Onları saygıyla anıyoruz ve onları unutmuyoruz, ailelerine
bir kez daha sabır diliyoruz. Aradan beş yıl geçti ama bu konuda
bir adalet sağlanmadı maalesef. Bir yargılama yapıldı
ama sonucu âdeta ödül gibi bir ceza olarak çıktı maden sahibi için.
Bu yetmedi, ocağın işletilmesini yasaklayan yargı
kararı kaldırıldı. Bunların hepsi aslında
Türkiye'deki çalışma yaşamının ve hukuk
açısından baktığımızda çok ciddi eksikliklerin ve
sorunların olduğuna dair işaretlerdir.
2018 yılında -daha gerilere gitmeden bakacak
olursak- en az 1.923 işçi hayatını kaybetti kazalarda. 2019
yılına baktığımızda, ocak-mart dönemi üç
aylık bilançoda en az 392 işçinin hayatını
kaybettiğini görüyoruz iş cinayetlerinde. Bu sorunların
aşılması için gerekli çalışmaların mutlaka
yapılması gerekiyor; denetimin, yaptırımların ciddi
olması gerekiyor ve esas olarak da çalışma yaşamında
insanca çalışmayı sağlayacak yasal reformların ve
yapısal düzenlemelerin gerçekleşmesi gerekiyor. Bir kez daha 301
madenciyi saygıyla anıyoruz.
Engelliler Haftası biliyorsunuz bu hafta,
Engelliler Haftasının içerisindeyiz ve TÜİKin verilerine göre
Türkiyede nüfusun en az yüzde 12si engelli olarak görülüyor. Bu oran
erkeklerde en az yüzde 11, kadınlarda ise yüzde 13,5 gibi görünüyor.
Yıllardır sorunlarına yeterli çözüm üretilmeyen bir toplum
kesimi için yaşam çekilmez bir hâl alıyor zaman zaman.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Engellilerin
hayatın her alanına katılarak var olabilmelerini sağlayan
demokratik bir dünya kurmak hepimizin borcu ve görevidir.
Aynı zamanda bugün Dünya Çiftçiler Günü.
Türkiyede tarımsal üretimin omurgası çiftçilerdir. Ancak Türkiyede
tarımdaki yapısal sorunlar nedeniyle ve iktidar uygulamaları
nedeniyle çiftçiler gün geçtikçe üretimden kopuyor. Özellikle küçük üreticiler
açısından baktığımızda son derece büyük
güçlüklerle savaşmak zorunda kalıyorlar. Tarımda kendine yetemeyen
bir ülke hâline gelmiş vaziyetteyiz. İthalata olan
bağımlılığımız her geçen gün artıyor.
Bu da çiftçiler açısından son derece büyük bir sorun hâline
gelmiş vaziyettedir. Dünya Çiftçiler Gününde, özellikle küçük çiftçiler
başta olmak üzere bütün çiftçilerimizin sorunlarını bir kez daha
dile getirmek ve çözüm bulmak önemli bir görevimiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edelim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Dünya Eczacılık Gününü kutluyorum bütün
eczacıların ve mesleki sorunlarına sahip çıkarak
onların sorunlarına çözüm üretmenin Meclisin ve siyasi partilerin
acil görevlerinden biri olduğunu bir kez daha vurguluyorum.
Son değinmek istediğim konu, şu
andaki Batman Milletvekilimiz Feleknas Ucanın dün akşam saatlerinde
yaşadığı sorunlarla ilgilidir. Batmanda açlık
grevleriyle ilgili bir açıklama yapmaları sırasında kolluk
güçlerinin saldırısına uğramıştır anneler ve
Feleknas Uca. Gözaltına alınmak istenmiştir, ciddi bir biçimde
darbedilmiştir milletvekilimiz ve kolluğun hedef göstermesi sonucunda
darbedilmiştir. Bugün darp raporu almıştır kendisi ve bu
darbı gerçekleştirmiş olan kolluk hakkında da suç
duyurusunda bulunmuştur. Bu saldırıyı, bu darp hareketini,
kolluk gücünün Feleknas Ucaya yönelik saldırısını en ciddi
biçimde kınıyoruz ve protesto ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Tamamlıyorum.
Milletvekillerinin
dokunulmazlığını ve itibarını zedeleyen bu durum
karşısında hem Meclis Başkanlığının hem
de Meclisteki bütün siyasi partilerin bir an evvel bir tutum alması
gerektiği konusundaki hassasiyetimizi bir kez daha vurgulamak istiyoruz.
Çok teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Oluç.
Ben de Sayın Ucayla ilgili konuyu bir
araştırıp sizlerle paylaşmak isterim, geçmiş olsun.
Söz sırası Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sakarya Milletvekilimiz Grup Başkan Vekili Sayın Engin
Özkoça aittir.
Buyurun Sayın Özkoç.
26.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, TBMMnin görevinin
şehitlerin ardından taziye dileğinde bulunmak mı
olduğunu öğrenmek istediğine, eczacıların,
çiftçilerin, engellilerin
itibarsızlaştırıldığı, insanların
yoksullaştırıldığı, Anneler Gününün sözde
kutlandığı bir ülke olunsun istemediklerine, şehit cenazelerinden
ızdırap duyduklarına ve Cumhuriyet Halk Partisi olarak Türkiye
Büyük Millet Meclisini göreve çağırdıklarına ilişkin
açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, şehitlerimiz oluyor,
annelerin yüreği yanıyor, evlatlarımız
yaşadıkları ve bundan sonra yaşamak istedikleri topraklara
şehit cenazesi olarak dönüyorlar. Türkiye Büyük Millet Meclisinde biz de
şehitlerimiz olduktan sonra taziye dileklerinde bulunuyoruz. Gerçekten,
sadece görevimiz bu mu? Yani Şehitler olmasın. diye mücadele
vermesi gereken çatı bu çatı, Türkiye Büyük Millet Meclisi
çatısı değil mi? Şehitlerimizin olmaması için
konuşulacak yer burası değil mi? Şehitlerin olmaması
için, Türkiyede bir sıkıntı varsa
Türkiye, gerçekten, bununla
ilgili önemli bir şekilde bu acıyı yaşıyorsa
muhatabı Türkiye Büyük Millet Meclisindeki siyasi partiler değil mi?
Ne konuşacağız biz, uluslararası ilişkileri mi
konuşacağız, buradan taziye dileklerinde mi
bulunacağız? Burada sadece kendi duygularımızı bu
şekilde ifade ettiğimiz bir çatı hâline mi geldi Türkiye Büyük
Millet Meclisi? Biz, yoksulluk içerisinde olan annelerin, babaların
evlatları şehit düşerken sadece burada bir dakika içerisinde Bu
evlatlarımız şehit düştü, Allah rahmet eylesin. demekten
başka hiçbir şey yapmayacak mıyız? (CHP
sıralarından alkışlar) Bununla ilgili Türkiye Büyük Millet
Meclisi ne zaman göreve çağıracak bizi? Ne zaman oturup ciddi bir
şekilde konuşacağız? İktidar, bu çatının
altındaki siyasi parti temsilcileriyle ciddi bir şekilde oturup bu
konuyu ne zaman tartışacak?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Annelerin yüreği
daha fazla yanmasın diye bizim üzerimize düşen görev sadece onlara
rahmet dilemek midir? Elbette ki onlarla gurur duyuyoruz, onur duyuyoruz ama
yaşamalarını istiyoruz, ölmelerini değil. Bu ülke, her gün
evlat acısı yaşayan annelerin bulunduğu, Anneler Gününün
sözde kutlandığı bir ülke olsun istemiyoruz.
Eczacıların
itibarsızlaştırıldığı, çiftçinin
itibarsızlaştırıldığı, engellinin
itibarsızlaştırıldığı, insanların
yoksullaştırıldığı bir ülkede, insanların
cenazelerinin de şehit cenazesi olarak evlerinin önüne gelmesinden artık
ızdırap duyuyoruz ve biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak Türkiye Büyük
Millet Meclisini göreve çağırıyoruz. Sorun neyse muhatabı
Meclistir. Bir tek kişinin söylediğiyle bu ülke yönetilemiyor;
yönetilseydi, evlatlarımız şehit cenazesi olarak bu kadar
ızdıraplı bir şekilde buraya gelmezlerdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) O zaman
yapacağımız bir şey var: Biz görevimizi
yapacağız, çocuklarımız yaşayacak. Bunun için Türkiye
Büyük Millet Meclisini göreve çağırıyoruz. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası, AK PARTİ
Grubu adına Grup Başkan Vekilimiz Sayın Özlem Zengine ait.
Buyurun Sayın Zengin.
27.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, insanın
kendini, ülkesini anlayabilmesi için en önemli idrak noktasının kendi
diliyle kurduğu bağ olduğuna, 10-16 Mayıs Engelliler
Haftasına, 14 Mayıs Dünya Eczacılık Günü ile Dünya
Çiftçiler Gününe, Soma faciasıyla ilgili hukuki sürecin
tamamlanmasının herkesin sorumluluğu olduğuna ve her bir
şehadeti Mecliste paylaşmanın tabii olduğuna ilişkin
açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, çok değerli
arkadaşlarım; ben de her birinizi saygıyla selamlıyorum.
Ben de birkaç başlıkta fikirlerimizi ifade
etmek istiyorum. Bunlardan en önemlisi, Türk diliyle alakalı olan mevzu.
Biliyorum pek çok CV geliyor arkadaşlarımıza, herhâlde en çok
övünülen konulardan bir tanesi birden fazla dili konuşuyor olmak, bununla
insanlar çok övünüyorlar. Elbette çok kıymetli birden fazla dil bilmek ama
görüyorum ki insanın bir başka dili bilebilmesi için,
konuşabilmesi için önce kendi dilini bilmesi gerekiyor; kendi dilini,
kelimelerini bilmesi, sevmesi, geçmişini anlaması, idrak etmesi.
İnsanın kendini, ülkesini anlayabilmesi için en önemli idrak
noktası kendi diliyle kurduğu bağdır diye düşünüyorum.
Bu manada bunun altını çizmeyi bugün özellikle fevkalade anlamlı
buluyorum. Başka dilleri öğrenmeye verdiğimiz ehemmiyeti
Türkçeye de yönlendirmenin çok anlamlı olduğu kanaatindeyim.
Bir diğer konu, malum,
arkadaşlarımız da bahsettiler, bu hafta Engelliler Haftası;
her bir gün için aslında ayrıca açılan başlıklar var,
bu hafta içerisinde görme engelliler, işitme engelliler,
konuşamayanlar, ortopedik engelliler, zekâ ve ruhsal engele sahip olanlar,
güçsüzler, yaşlılar ve biliyorum, her biri için ayrı ayrı
pek çok etkinlik var, çalışma var. Türkiyede son yıllarda
engellilerle alakalı fevkalade iyi işler yapıldı ama her
geçen gün talepler arttıkça bize düşen bu konudaki hassasiyetin diri
tutulması ve bu manada hayata geçirilebilecek ne varsa -hep beraber bu
konuyu bir ortak mevzu olarak addederek- bu konuda çalışmaların
arttırılarak -verimlilik anlamında- devam ettirilmesi her
birimizin birer sorumluluğu diye düşünüyorum.
Eczacılar Günü
Elbette, Meclisimizde pek çok
arkadaşımız var, belki hukukçulardan sonra milletvekili olarak
en çok eczacı arkadaşımız vardır diye
düşünüyorum. Bu manada bakıldığında, onlar da
fevkalade önemli bir görev ifa ediyorlar, günlerini tebrik ediyorum; Çiftçiler
Gününü hakeza öyle.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Elbette, Somada
hayatını kaybeden insanlarımız her daim bir yaradır
içimizde. Bu manada hukuki sürecin devam etmesi, tamamlanması; o da her
birimizin sorumluluğudur.
Devamında belki şununla bitirebilirim:
Meclisteki bizim sorumluluk alanımız, aslında hemen hemen her
konuya dair sırtımızda bir yük var. Bir şehit
kardeşimizin adını duyduğumuzda
Geçtiğimiz haftalarda
bir televizyon yayınındayken bir yüzbaşımızın
şehadet haberi geldi. Her birinin hayat hikâyesi çok farklı; içinde
çok iyi eğitimli olanlar, çok iyi sosyal, ekonomik düzeyden gelenler de
var, yoksul insanların çocukları da var. Bir insanın
şehadetinde, geriye dönüp baktığımızda -kendi
hikâyesinde- nereden geldiğinden ziyade onun şahsi meselesi, şahsi
hikâyesi bizi çok yaralıyor diye düşünüyorum ve böyle bakıldığında,
sayılardan uzak bir şekilde, her bir şehadetten sonra elbette
üzülmemiz çok tabidir, burada bunu paylaşmamız çok tabidir. Ama bu,
burada kalmadan, bunu memleket meselesi addederek hepimizin yine ortaklaştığı,
uğruna uğraştığı, birleştiği bir mesele
olması lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edelim Sayın Zengin.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Üzerine kavga
ettiği değil, üzerine birleştiği,
uzlaştığı, kafa yorduğu, Beraber ne yapabiliriz?
sorusunun cevabını aradığı bir meseledir ve elbette ki
Meclisimizin de asli meselesidir. Burada olan bütün milletvekillerimizin de ben
aynı hassasiyette olduğunu biliyorum, öyle inanmak istiyorum.
Teşekkür ederim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
kayıtlara geçmesi için bir konuyu arz edebilir miyim müsaadenizle.
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
Somada o gün ölenlerin sayısı 301di. Somada o günkü o faciadan
sonra bugüne kadar tam 299 kardeşimiz aynı nedenlerden dolayı
vefat etmiştir. Yani toplu öldükleri zaman bunlar anılıyor ama
tek tek öldükleri, iki iki öldükleri zaman eğer bunlar önemsenmiyorsa bu
çok ciddi bir meseledir. Demek ki o günden bugüne değişen hiçbir
şey yok; kardeşlerimiz ölmeye devam ediyor ve biz, sadece, Mecliste
taziye bildiriyoruz.
Kayıtlara geçmesi için söyledim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Değerli grup başkan vekillerimize de
görüşleri için teşekkür ederim.
Değerli milletvekilleri, şimdi gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığı Genel Kurula
sunuşları vardır.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Başkanlığın, Batman Milletvekili
Necdet İpekyüzün Anayasa Komisyonu üyeliğinden (4/28),
Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmazın Plan ve Bütçe Komisyonu
üyeliğinden (4/29) istifalarına ilişkin önergelerin 8/5/2019
tarihinde Başkanlığa ulaştığına ilişkin
yazısı
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Batman
Milletvekili Sayın Necdet İpekyüzün Anayasa Komisyonu
üyeliğinden, Şırnak Milletvekili Sayın Hüseyin
Kaçmazın Plan ve Bütçe Komisyonu üyeliğinden istifalarına
ilişkin yazıları 8 Mayıs 2019 tarihinde
Başkanlığımıza ulaşmıştır.
Bilgilerinize sunulmuştur.
Komisyonların başkan, başkan vekili,
sözcü ve kâtip seçimine ilişkin tezkereleri vardır, okutup
bilgilerinize sunacağım.
B) Tezkereler
1.- Hayvanların haklarının korunması ile
hayvanlara eziyet ve kötü muamelelerin önlenmesi için alınması
gereken tedbirleri belirlemek amacıyla kurulan (10/102, 461, 682, 977,
981, 982) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Geçici
Başkanlığının başkan, başkan vekili, sözcü
ve kâtip üye seçimini yaptıklarına ilişkin tezkeresi (3/682)
8/5/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Hayvanların
haklarının korunması ile hayvanlara eziyet ve kötü muamelelerin
önlenmesi için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi
amacıyla kurulan meclis araştırması komisyonu, başkan,
başkan vekili, sözcü ve kâtip seçimi için 8/5/2019 Çarşamba günü saat
17.30'da toplanmış ve kullanılan (9) adet oy
pusulasının tasnifi sonucu aşağıda adları ve
soyadları yazılı üyeler karşılarında gösterilen
oyu alarak İç Tüzükün 24üncü maddesi uyarınca başkan,
başkan vekili, sözcü ve kâtip seçilmişlerdir.
Bilgilerinize
arz ederim.
Saygılarımla.
Nevzat
Ceylan
Ankara
Komisyon
Geçici Başkanı
Başkan: Mustafa
Yel (Tekirdağ) (6) oy
Başkan Vekili: Nevzat
Ceylan (Ankara) (6) oy
Sözcü: Jülide
İskenderoğlu (Çanakkale) (6) oy
Kâtip: Zeynep
Yıldız (Ankara)
(6) oy
2.- Bilişim teknolojileri
bağımlılığının etkilerinin incelenerek
olası zararlarını bertaraf etmek ve bu teknolojilerin kontrollü
kullanımını sağlamak için yapılması gerekenleri
saptamak amacıyla kurulan (10/38, 466, 494, 536, 978, 983, 984) esas
numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Geçici
Başkanlığının başkan, başkan vekili, sözcü
ve kâtip üye seçimini yaptıklarına ilişkin tezkeresi (3/683)
8/5/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Komisyonumuz; başkan, başkan vekili, sözcü ve
kâtip seçimi için 8/5/2019 Çarşamba günü saat 17.30'da toplanmış
ve kullanılan (8) adet oy pusulasının tasnifi sonucu
aşağıda adları ve soyadları yazılı üyeler
karşılarında gösterilen oyu alarak İç Tüzük'ün 24'üncü
maddesi uyarınca başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip
seçilmişlerdir.
Bilgilerinize arz ederim.
Saygılarımla.
Nabi
Avcı
Eskişehir
Komisyon
Geçici Başkanı
Başkan: Nabi
Avcı (Eskişehir) (7) oy
Başkan Vekili: Ahmet
Sorgun (Konya) (7) oy
Sözcü: İsmail
Kaya (Osmaniye) (7) oy
Kâtip: Ahmet
Zenbilci (Adana) (7) oy
3.- Tıbbi ve aromatik bitki çeşitliliğinin
korunmasında, bunların üretiminde ve pazarlanmasında
karşılaşılan sorunlar ile alınması gereken
tedbirleri belirlenmek amacıyla kurulan (10/361, 405, 406, 407, 410) esas
numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Geçici
Başkanlığının başkan, başkan vekili, sözcü
ve kâtip üye seçimini yaptıklarına ilişkin tezkeresi (3/684)
8/5/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Komisyonumuz; başkan, başkan vekili, sözcü ve
kâtip seçimi için 8/5/2019 Çarşamba günü saat 18.30'da toplanmış
ve kullanılan (10) adet oy pusulasının tasnifi sonucu
aşağıda adları ve soyadları yazılı üyeler
karşılarında gösterilen oyu alarak İç Tüzük'ün 24'üncü
maddesi uyarınca başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip
seçilmişlerdir.
Bilgilerinize arz ederim.
Saygılarımla.
Arslan
Kabukcuoğlu
Eskişehir
Komisyon
Geçici Başkanı
Başkan: İbrahim
Aydın (Antalya) (8) oy
Başkan Vekili: Recep
Şeker (Karaman) (8) oy
Sözcü: Refik
Özen (Bursa) (8) oy
Kâtip: Zemzem
Gülender Açanal (Şanlıurfa) (8) oy
2 adet boş oy kullanılmıştır.
4.- ALS, SMA, DMD, MS hastalıklarında ve kesin
tedavisi bilinmeyen diğer hastalıklarda uygulanan tedavi ve
bakım yöntemleri ile bu hastalıklara sahip kişiler ve
yakınlarının yaşadıkları sorunları ve
çözümlerini belirlenmek amacıyla kurulan (10/184, 185, 281, 403, 585, 604,
734, 914, 915, 917, 920, 921) esas numaralı Meclis Araştırması
Komisyonu Geçici Başkanlığının başkan,
başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptıklarına
ilişkin tezkeresi (3/685)
8/5/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Komisyonumuz; başkan, başkan vekili, sözcü
ve kâtip seçimi için 8/5/2019 Çarşamba günü saat 18.30da
toplanmış ve kullanılan (9) adet oy pusulasının
tasnifi sonucu aşağıda adları ve soyadları
yazılı üyeler karşılarında gösterilen oyu alarak
İç Tüzükün 24üncü maddesi uyarınca başkan, başkan vekili,
sözcü ve kâtip seçilmişlerdir.
Bilgilerinize arz ederim.
Saygılarımla.
Ahmet
Demircan
Samsun
Komisyon
Geçici Başkanı
Başkan: Ahmet Demircan (Samsun) (9) oy
Başkan Vekili: İsmail Güneş (Uşak) (8) oy
Sözcü: Hacı Bayram Türkoğlu (Hatay) (8) oy
Kâtip: Arife Polat Düzgün (Ankara) (8)
oy
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Değerli milletvekilleri, grup önerileri
üzerinde görüşmelere başlamadan önce, 2 arkadaşımın
mazeretleri nedeniyle söz talepleri var, kendilerine bir söz vereyim.
Sayın Gökçel, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
28.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin, 14 Mayıs
Dünya Çiftçiler Gününe ilişkin açıklaması
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; toprağını
alnının teriyle sulayan, milletin efendisi olan çiftçilerimizin Dünya
Çiftçiler Gününü kutluyorum.
Geçen hafta pamuk destekleme primleri
açıklandı. Pamukta dekar başı verim 430-500 kilogram olarak
kabul edildi. Bu karar, giderek daralan pamuk üretim alanını daha da
daraltacaktır. Bakanlığın dekara verimi bir kalemde 150-200
kilogram düşürmüş olması Çukurova çiftçisinin yüzde 30 daha az
desteklenmesi anlamına gelmektedir. Girdi maliyetleri almış
başını gidiyor, çiftçi güç bela üretimde kalıyorken bu
yapılan, çiftçiye Bir daha tarlanı ekip dikme. demektir, çiftçinin
hakkını gasbetmektir.
Çiftçilerimizin geçen sene ne kadar ürettikleri
ortadadır ve her çiftçiye üretimine göre mutlaka destekleme
yapılmalıdır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Battal, buyurun.
29.- Bayburt Milletvekili Fetani Battalın,
Bayburt-Trabzon il sınırında görevi başındayken
uçuruma yuvarlanan Anadolu Ajansı Muhabiri Abdulkadir Nişancıya
ulaşılamadığına ve Anadolu Ajansında
çalıştığı için nefret söylemi üzerinden bu hadiseyi
intikam duygusuna çevirmek isteyen çevreleri kınadıklarına
ilişkin açıklaması
FETANİ BATTAL (Bayburt) Söz verdiğiniz
için teşekkür ederim Sayın Başkan.
Geçtiğimiz cuma günü Bayburtta elim bir hadise
meydana geldi; Anadolu Ajansı muhabiri Abdulkadir Nişancı
kardeşimiz, Trabzon-Bayburt arasında kar temizleme
çalışması yapılırken, bastığı kar
kütlesinin kayması sonucunda uçuruma yuvarlandı. Aradan geçen bunca
zaman zarfında yapılan bütün çalışmalara rağmen
kendisine ulaşılamadı. Yakınlarına, ailesine,
dostlarına, Anadolu Ajansı çalışanlarına sabır ve
metanet diliyorum. Bu zaman zarfı içerisinde, sanal medya üzerinden,
sadece Anadolu Ajansında çalıştığı için linç
edilen, nefret söylemi üzerinden bu hadiseyi intikam duygusuna çevirmek isteyen
çevreleri, insanları da buradan en sert şekilde kınıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FETANİ BATTAL (Bayburt) Adaletin bu insanları
takip edip cezalarını vermesini talep ediyoruz.
Teşekkür ediyorum.
III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Levent
Gökün, Anadolu Ajansı Muhabiri Abdulkadir Nişancının bir
kaza neticesinde kaybolmasının Türkiyeyi derinden
sarstığına ve bir an önce bulunmasını temenni
ettiğine ilişkin konuşması
BAŞKAN Evet, bahsettiğiniz bu konu,
gerçekten hepimizin hassasiyetle takip ettiği bir konu. Bir muhabir
arkadaşımızın son derece üzücü bir şekilde, bir kaza
neticesinde kaybolması bence tüm Türkiyeyi derinden
sarsmıştır. Türkiye acılarında birleşen bir ülkedir,
öyle olmalıdır. Ben kardeşimizin bir an önce
bulunacağını ümit ediyorum, bu duygularımı muhafaza
ediyorum. Bizler acılarımızda birleşemezsek nerede
birleşeceğiz? Bu bakımdan, Anadolu Ajansı başta olmak
üzere muhabir arkadaşımızın da ailesine bu ümidimizi
kaybetmediğimizi ve bir an önce bulunması temennisiyle heyecanla
beklediğimizi ifade ediyoruz. Umuyor ve diliyorum ki
arkadaşımız bir yerde sağ salimdir ama herhâlde
ekiplerimizin ona ulaşması zaman almıştır. Ben
arkadaşımızı sağ salim kucaklayacağımıza
inanıyorum, geçmiş olsun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Çok teşekkürler
Sayın Başkan, sağ olun.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
şimdi, İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzükün 19uncu
maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ PARTİ Grubunun, Grup Başkan
Vekili Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan tarafından, Gazeteci Yazar Yavuz
Selim Demirağın 10 Mayıs 2019 günü evinin önünde sahte
plakalı araçla gelen 6 saldırgan tarafından darbedilmesi, bu
saldırının içinde birçok şüpheyi
barındırması, bu saldırıya dair şüphe ve
şaibelerin ortadan kaldırılması ile olası
saldırılarla yeniden karşılaşılmaması
amacıyla 14/5/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 14
Mayıs 2019 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
14/5/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 14/5/2019 Salı günü
(bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasına saygılarımla arz ederim.
Lütfü
Türkkan
Kocaeli
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Gazeteci yazar Yavuz Selim Demirağ, 10
Mayıs 2019 günü evinin önünde sahte plakalı araçla gelen 6
saldırgan tarafından darbedilmiştir. Bu saldırı içinde
birçok şüpheyi barındırmaktadır. Bu saldırıya
dair şüphe ve şaibelerin ortadan kaldırılması,
olası saldırılarla yeniden
karşılaşılmaması amacıyla Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan tarafından 14/5/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırma
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerin
14/5/2019 Salı günkü birleşimde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şimdi, önerinin gerekçesini açıklamak
üzere öneri sahibi İYİ PARTİ Grubu adına Kocaeli
Milletvekilimiz Sayın Lütfü Türkkan konuşacaktır. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Türkkan.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Hepinizin bildiği gibi, 10 Mayıs 2019
günü, Türk milliyetçisi, gazeteci yazar Yavuz Selim Demirağa hiç kimsenin
kabul edemeyeceği bir saldırıda bulunuldu. Saldırganlar,
Demirağın evinin önüne sahte plakalı bir araçla gelerek
saldırıyı gerçekleştirdiler. Bugün Genel
Başkanımız Sayın Meral Akşenerin de dediği gibi,
bu saldırı öldürme kastıyla yapılmıştır,
korkutma vesaire değil, bizatihi öldürme kastıyla
yapılmıştır. Ancak ne yazık ki saldırırken
Öldürün. diye bağıran bu saldırganlar, aynı gün
içerisinde hâkim karşısına çıkarılmadan serbest
bırakılmıştır.
Peki, sayın milletvekilleri, Yavuz Selim
Demirağ kimdir, biliyor musunuz, ben size biraz ondan bahsedeyim. Yavuz
Selim Demirağ 2012-2013 yıllarında Ergenekon, Balyoz
kumpaslarını, İstanbul, İzmir Casusluk davalarını
takip ederek Fetullahçı terör örgütüne karşı gazetecilik
görevini ifa eden bir Türk milliyetçisidir. 2012 yılında TSKye
İndirilen Balyoz Digital Terör, 2016 yılında İmamların
Öcü, 2019 yılında ise Fethullaha Selam Kumpasa Devam
kitaplarının yazarıdır. 1982 yılından beri ömrünü
FETÖyle mücadeleye adamış, 15 Temmuz sonrasında, Sayın
Cumhurbaşkanının tabiriyle at izinin it izine
karıştığı iddianameler sonucunda FETÖden
gözaltına alınmış, daha sonra serbest
bırakılmış bir yazardır. Yani takke alanların,
FETÖden takke alanların cirit attığı bir dönemde Yavuz
Selim Demirağ FETÖden gözaltına alındı. Gazetecilik
mesleğinin uhdesinde barındırdığı cesaret ve
kararlılıkla FETÖnün kumpaslarına karşı yılmadan
mücadele eden ve mağdur edilen Yavuz Selim Demirağ, bir panelde
kendisine yöneltilen soruya verdiği cevabın Cumhurbaşkanına
hakaret olarak değerlendirilmesi üzerine açılmış davada da
on bir ay hapis cezasına çarptırıldı. Demirağ,
hakkında açılmış asılsız soruşturmalara,
infazı kesinleşmiş hapis cezalarına rağmen
susmamış, kendi ifadesiyle Hükûmetin damarına basmış
ve çok tehdit almıştır.
Sayın milletvekilleri, Allah aşkına,
size soruyorum: Sizin Yeni Türkiye dediğiniz bu muydu? Yani liderlere
böyle linç girişiminde bulunulduğu, insanların öldürülmek için
sopayla vurulduğu
Kemal Kılıçdaroğlu
sırasını savdı. Meral Akşenerin evinin önüne
geldiniz; bağırdınız, çağırdınız,
gittiniz, saldırmaya çalıştınız. Şimdi sıra
kimde? Meral Akşener ile Kemal Kılıçdaroğlu
sırasını savdı. Sıra kimde?
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Bence sıra bizde.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Böyle seyretmeye devam
edecek misiniz? Bunlar hoşunuza gidiyor mu? Böyle Türkiye düzelir mi
zannediyorsunuz? Huzur böyle mi sağlanır zannediyorsunuz? Liderleri
korkutarak milletin korkacağını mı zannediyorsunuz?
Korkmadıklarını görüyorsunuz. Artık iş adamları
konuşuyor, artık gazeteciler konuşuyor, artık
sanatçılar konuşuyor; bu böyledir ama. Gücünüzün bittiği andan
itibaren sizden korkanlar korkmamaya başlarlar, evet. Hatta sizin
milletvekilleriniz bile sizden korkmuyor, 30-35 milletvekilinin bir başka
partiye geçeceği söyleniyor. Sizin milletvekilleriniz bile basına
konuşmaya başladı, giden kötü şeyleri doğru anlatmaya
başladılar; artık onlar da korkmuyor.
Milletin korkmadığını fark edip
milleti korkutmaktan vazgeçin diyorum, onu söylemeye
çalışıyorum, bütün bunları onun için anlattım size.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Biz sevgiyle bir
bağ istiyoruz, korkuyla değil.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Kendisi gibi
düşünmeyen insanlara saldırmayı kendine hak gören, şehit
cenazesi, mübarek gün ayırt etmeksizin ev basan, sahte plakayla yol kesen
tahammülsüz insanlarla dolu bir Türkiye mi hayal etmiştiniz siz?
Arkadaşlar, hepinizin bildiği gibi, seçim
meydanlarında sallanan parmakların, savrulan tehditlerin,
hakaretlerin, toplumun yarısının terörist ilan edilmesinin
sonuçlarıdır bunlar. Genel Başkanımız Sayın Meral
Akşenerin evinin önünde yapılan sözlü tehditle başlayan, Ankara
Çubukta Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğluna
yapılan linç girişimi ve en son Yavuz Selim Demirağa
yapılan saldırıyla devam eden süreç iktidarın nefret
söylemleri, öfke nöbetleri bitmediği sürece de devam edecektir.
Bugün yumrukla, taşla, sopayla başlayan bu
kavga, toplum böyle kutuplaştırılmaya devam edilirse daha da
büyüyecektir, geleceği nihai noktayı buradan telaffuz etmek
istemiyorum. Çünkü ben o günleri iyi yaşamış bir
arkadaşınızım, tekrar o günlere dönmesin Türkiye.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Türkkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Dilinize hâkim olun,
söylemlerinize hâkim olun; Türkiyeyi geriyorsunuz. Bu gerginlikten şu
anda ne kadar zarar görmediğinizi zannetseniz de en çok zararı siz
göreceksiniz. Bunu da zaman gösterecek.
Bu üç elim olayın da failleri kamuoyunun
vicdanını yaralayacak şekilde serbest
bırakılmıştır. Hükûmet muhalif görüşlerin
şiddetle susturulmasına göz yummakta, Türkiyeyi tehlikeli bir
şiddet sarmalının içine sürüklemektedir. Anayasanın
güvence altına aldığı hak ve hürriyetleri koruma iradesini
ortaya koyamazsanız ve muhalefete yapılan şiddeti
meşrulaştırırsanız bunun sonuçlarını hep
birlikte öderiz. Siz iktidarsınız, bütün bakanlıklar sizin
elinizde, bütün kurumlar sizin elinizde, eğer ki giderek tırmanan
şiddetin önüne geçmez; aksine, şiddeti körüklemeye devam ederseniz bunun
hesabını tarih ve millet karşısında veremezsiniz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde söz isteyen,
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Diyarbakır
Milletvekilimiz Sayın Garo Paylan. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz üç dakika Sayın Paylan.
HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
10 Mayıs günü gazeteci Yavuz Selim Demirağ
evinin önünde, plakasız bir araçla gelen 6 meczubun
saldırısına uğradı. Basın özgürlüğüne
yapılmış ağır bir saldırı daha böylece
gerçekleşmiş oldu Türkiyemizde arkadaşlar. Bunu
kınıyoruz ama Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak bunu kınamakla
kalmamalıyız çünkü arkadaşlar, cezasız kalan her suç tekrarlar.
Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca da sayısız gazeteciye benzer
saldırılar yapıldı, bütün bunlar cezasız kaldı ve
suçlar tekrarlandı arkadaşlar.
Sayın Demirağ neden saldırıya
uğradı? Kendi meşrebince sizin hatalarınızı,
yolsuzluklarınızı eleştirdiği için saldırıya
uğradı arkadaşlar. O 6 meczubu onun kapısına birileri
gönderdi, Öldür. dedi ya da Haddini bildirin. dedi ya da
Ağzını burnunu kırın ki sussun. dedi
arkadaşlar, birileri gönderdi. O 6 meczubu bıraktınız,
savcı bıraktı ve sizler de sessiz kaldınız. Neden?
Çünkü mafya yöntemlerini kullanan, devlet içindeki bir çete buna yol veriyor
arkadaşlar, bu tip saldırılara yol veriyor. Susturmak için,
gazetecileri, siyasetçileri, akademisyenleri susturmak için bu tip saldırılara
yol veriliyor. Bunu nereden biliyoruz? Hrant Dink cinayetinden biliyoruz. Ogün
Samastın peşine düştünüz, oraya gönderilen Trabzon Pelitlideki
çetenin peşine düştünüz. Biz ne dedik? Öldür. diyenler
yargılansın. dedik arkadaşlar. Ogün Samastı oraya devlet
içindeki çete gönderdi. O çeteyle yüzleşmediğimiz için on iki
yıl boyunca pek çok gazeteci saldırıya uğradı,
Hürriyet gazetesi basıldı, Özgür Gündem basıldı, Cumhuriyet
gazetesine saldırılar yapıldı, Ahmet Hakan dayak yedi
-dayak yedikten sonra da sizin yörüngenize girdi maalesef- Can Dündara
kurşun sıkıldı arkadaşlar, bir adliyenin önünde ama
bunlarla yüzleşmedik, yüzleşemedik, yüzleşemediğimiz için
de suçlar devam ediyor.
Eleştirilmekten korkmayın arkadaşlar.
Bakın, eleştirilmediğiniz için beş yıldır hatalar
yapıyorsunuz ve her gün her susturduğunuz gazeteci
hatalarınızın çoğalmasına sebebiyet veriyor.
Eleştirilmekten korkmayın, eleştirilmemekten korkun.
Değerli arkadaşlar, hukuka saygı
yerine korkuyu salmaya çalışıyorsunuz ama artık
korkmuyoruz. Bakın, gazeteciler de siyasetçiler de artık
korkmuyorlar. Gelin, bu korku iklimine el birliğiyle son verelim.
Değerli arkadaşlar, bakın Türkiyeyi
ilk 10 ülke içine sokmak istiyoruz. diyorsunuz yılardır ama hâlâ
18inci ekonomiyiz, 1950de neredeysek oradayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Paylan, tamamlayın.
GARO PAYLAN (Devamla) - Niye orada sayıyoruz
arkadaşlar, niye aynı yerde sayıyoruz? Şurada arayın,
bakın, Sınır Tanımayan Gazeteciler Cemiyetinin endeksine
göre Türkiye, dünyada 180 ülke var, bunun içinde 157nci sırada
arkadaşlar. Bakın, buralarda arayın Türkiye'nin yerinde
saymasını, hatta geriye gitmesini. Dünyada en çok gazeteciyi
hapislerinde barındıran ülkeyiz arkadaşlar. Bu utancı hep
beraber yaşıyoruz. Gelin, buralarda arayalım Türkiye neden
yerinde sayıyor, neden geriye gidiyoruz, neden hem huzurumuz kayboldu hem
refahımız kayboldu; gelin, buralarda arayalım.
Gazeteci Sayın Demirağa yapılan
saldırıyı bir kez daha kınıyorum ve Meclisimizin bu
konuda mutlaka sorumluluk alması gerekir diyorum. HDP olarak bu önergeye
destek vereceğimizi söylüyorum.
Teşekkür ederim, saygılar sunarım.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde söz isteyen, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Eskişehir Milletvekilimiz Sayın Utku
Çakırözer.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz üç dakika Sayın Çakırözer.
CHP GRUBU ADINA UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün hem halk sağlığı için
özveriyle hizmet veren eczacılarımızın hem de her türlü
zorluğa rağmen, karnımızı doyurmak için alın
terini döken çiftçilerimizin günlerini hepimiz adına kutluyorum.
Yine, sözlerime başlarken, her zaman
olduğu gibi, bir kez daha, özgürlüğüne kavuşana kadar,
değerli milletvekili arkadaşımız, geçmiş dönem
milletvekilliği yapan, on bir aydır haksızca, hukuksuzca tutuklu
olan Eren Erdeme ve düşüncesi nedeniyle cezaevinde bulunan tüm
siyasetçilere, gazetecilere özgürlük dileğimle başlamak istiyorum.
Az önce Sayın Başkan, Anadolu Ajansı
muhabiri meslektaşımız Sayın Abdulkadir
Nişancının bir an önce, sağ salim bulunması için
dilekte bulundu; ona da katılıyorum.
Yavuz Selim Demirağ
meslektaşımıza yapılan saldırı kabul edilemez.
Ben bugün diğer partilerin sözcülerinin de konuşmaları
sonrasında bu araştırma önergesinin kabul edileceğine
inanıyorum. Kabul edilmesi gerekir çünkü basın özgürlüğü
meselesi, ülkemizde artık bir kara lekeye dönüşmüş durumda.
Dünyada 180 ülke arasında 157nci sıradayız. Ve Sayın Demirağa
yapılan bu saldırı; güpegündüz, Türkiyenin başkenti
Ankarada, kapısının önünde, normal bir yurttaşın asla
karşılaşmaması gereken bir muameleyle
karşılaşmış olması kabul edilemez, sopalarla
dövülmesi kabul edilemez. Kendisi için Öldürün. denmesi, yani Bunu öldürün.
denilerek vurulması -kendisini hastanede ziyaret ettiğimizde bize
söylediği budur- cana kastetmedir, öldürmek istemedir; bunlar asla kabul
edilemez. Ona vurulan sopalar, onun başına vurulan o sopalar
aslında hepimizin adaletine, hepimizin özgürlüğüne, hepimizin
demokrasisine, hepimizin canına vurulmuş olan sopalardır. Bunu
böyle görmediğimiz sürece bu ülkede birlikte yaşama kültürünü
oturtamayız değerli arkadaşlar. Peki, ne oldu? Bunlar oldu,
bunlar yaşandı. Ne oldu? Daha o, hastaneden çıkmadan
saldırganlar serbest bırakıldı değerli arkadaşlarım.
Peki, biz buraya nasıl geldik? Söylendi, ben
bir kez daha söyleyeceğim. İşte, Çubukta şehit cenazesine
katılan Sayın Genel Başkanımız Kemal
Kılıçdaroğlu, bugün Meclisi yönetmekte olan Sayın Meclis
Başkan Vekilimiz Levent Gök, Genel Başkan Yardımcımız
Yıldırım Kaya, Milletvekilimiz Murat Emir linç edilmek
istendiler, bir şehit cenazesinde linç edilmek istendiler, onlar bir
evdeyken Evi yakın! diye tehdit edildiler ve bu olay
karşısında savcı İfadeleri alın, serbest
bırakın. talimatı verebildi, nitekim serbest
bırakıldılar.
Yine, Türkiye'de önemli gazetelerin
başında gelen Hürriyete taşlı sopalı
saldırılarda bulunanların 26sı da -26 kişi
taşlı sopalı saldırıda bulunduğu için
yargılanmıştı- serbest bırakıldı ve
bunlardan bir tanesi de sanki ödüllendirilir gibi Londraya bir siyasi
partimizin temsilcisi olarak atandı, gönderildi, ödüllendirilmiş oldu
bir nevi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) - Değerli
arkadaşlarım, tabii, işte, bunları görenler yani
yapanın yanına kâr kalıyor diye bakanlar, gidip Yavuz Selim
Demirağı Ankarada, başkentte, evinin önünde rahatlıkla
dövebildiler.
Benzer şekilde, yine Tekirdağda
-işte okuduk- Her şey güzel olacak diye partimizin İstanbul
Belediye Başkan adayına, Millet İttifakının
İstanbul Belediye Başkan adayına destek veren Göknur Damat
kardeşimizi bıçaklayabildiler. Aynı şekilde, bu
kutuplaşmanın sonucu, bu gerginleşmenin sonucu belki de her
geçen gün, her an hayatta her birimiz ya da Türkiye'de yaşayan
vatandaşlar bu şekilde bir şiddetle, bu şekilde bir
saldırıyla karşı karşıya kalma durumundalar.
Burada hepimize sorumluluk düşmekte. O da, bu saldırının
aslında sadece Yavuz Selim Demirağa değil, hepimize
yapıldığını, demokrasimize, basın özgürlüğümüze
yapıldığını bilerek hareket etmek zorundayız.
Basın özgürlüğü, aslında hepimizin
özgürlüğüdür diyerek hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Zengin, bir talebiniz oldu herhâlde, buyurun,
dinleyeyim sizi önce.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Arkadaşlarımızın konuşmalarına cevap vermek
istiyorum 60a göre.
BAŞKAN Efendim?
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Açıklama yapmak
istiyorum. Korkuyla alakalı, bahsettikleri ithamlarla alakalı bir
açıklama yapmak istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun, yerinizden
Mikrofonunuzu
açayım, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
30.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkanın İYİ PARTİ grup önerisi üzerinde
İYİ PARTİ Grubu adına yaptığı ve Diyarbakır
Milletvekili Garo Paylanın İYİ PARTİ grup önerisi üzerinde
HDP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Teşekkür ederim.
Yöntem olarak, yani mikrofonu açıp derdimi
anlattıktan sonra söz vermenizi talep etsem çünkü diğer türlü
duyamıyoruz birbirimizi, gerçekten bir şey oluyor.
BAŞKAN Ama işte, tabii,
Başkanlıktan söz talep ederken usulen de öyle olması gerekiyor.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) En azından, hani
talebimi ifade etmem için mikrofonumuzu açarsanız
Ben bunu talep
etmiş olayım, teşekkür edeyim.
Şimdi, korkudan bahsedildi. Madem bugün Türk
dilinden, öneminden bahsettik. Korku, hakikaten korkutan bir kelime. Korkuyla
siyaset yapmak, Türkiyede siyaseti hiç bilmemek demektir diye düşünüyorum.
Türk siyasal hayatına
baktığımızda, en önemli korkular, herhâlde darbelerdir.
Böyle bakıldığı zaman, Türkiyede insanların korkuyla
alakalı, despotlukla alakalı siyaset üretimine müthiş bir
refleksi var, müthiş bir tepkisi var. Böyle bakıldığı
zaman, AK PARTİnin başarısı, Türkiyede korkuları
yenmek üzerinedir. Korku siyaseti çok yapıldı. Ben de bunların
mağdurlarından bir tanesiyim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Türkiyede korkuyla,
hayatlarımız üzerinden anlatılan korkularla çok siyaset
yapıldı. Siz yaşadınız, anlattınız; insanlar
vuruldu, dövüldü, öldürüldü 80lerde ama bunu yapanlar, bunu kurgulayanlar başarısız
oldu. Biz AK PARTİ olarak hukuktan, demokrasiden yanayız, özgürlükten
yanayız ve böyle siyaset yaptığımız için varız,
böyle olduğu için 15 Temmuzdan Türkiye geçebildi. O yüzden, lütfen benim
sizlerden ricam, sanal korkular yaratmayın. Eğer bir şiddet
varsa
Sayın Kılıçdaroğluna hep beraber burada, geldiği
zaman ne kadar rahatsız olduğumuzu, ben kendim bizzat gittim
söyledim. Hiçbirimiz bu ülkede şiddetten yana olamayız. Bir çözüm
olamaz bu. Mesele o değil, yani burada hukuken ne
yaptığınız
Bizim vereceğimiz cevabın illa sizin
kelimelerinizle olması gerekmiyor, illa sizin yöntemlerinizle olması
gerekmiyor ama sonuçta ben de partim de arkadaşlarımız da biz,
hukuktan, demokrasiden yanayız, hiç kimsenin de
Aramızda
kurduğumuz bağın korku üzerinden olmasından haya ederiz,
haya ederiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Bizi sevdiği için,
beğendiği için tercih etmesini arzu ederiz.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Zengin.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Altay, sizin de bir söz talebiniz oldu.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Evet, ben de 60a
göre söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
31.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Tokat
Milletvekili Özlem Zenginin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ben
şartlı refleksle, AK PARTİ Grup Başkan Vekili sisteme
girdiği için girdim ama şimdi tabii, şunu merak ettim: AK
PARTİyi şiddeti teşvikle suçlayan Lütfü Türkkan fakat AK
PARTİ Grup Başkan Vekili, Utku Çakırözerin
yaptığı konuşmadan sonra söz aldı. Şimdi
Sayın Zengini izleyenler de zannedecek ki AK PARTİyi Utku
Çakırözer şiddeti teşvik etmekle itham etti. Aslında AK
PARTİyi şiddeti teşvik etmekle Lütfü Türkkan itham etti. Bunu
bir kayıtlara geçireyim istedim.
Bir de Sayın Zenginin şu tespitine asla katılmam,
bu tespit, Türkiye Büyük Millet Meclisine de haksızlık olur: AK
PARTİ böyle olduğu için 15 Temmuz sürecini aşabildi Türkiye.
dedi. Hayır, AK PARTİ böyle olduğu için değil, Türkiye
Büyük Millet Meclisi demokrasiye sahip çıktığı için 15
Temmuz bertaraf edilmiştir. (CHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar) Bunun da kayıtlara geçmesinde
fayda var.
Teşekkür ederim.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Zengin,
karşılıklı olmasın, şimdi AK PARTİ Grubu
adına bir arkadaşımız söz alacak. Ben daha sonra bir
değerlendirme yaptırırım size çünkü bu sataşmalar da
değil, ben size açıklamalar için biraz söz verdim. Teşekkür
ederim.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Bir cümle söylemem
lazım.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- İYİ PARTİ Grubunun, Grup Başkan
Vekili Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan tarafından, Gazeteci Yazar Yavuz
Selim Demirağın 10 Mayıs 2019 günü evinin önünde sahte
plakalı araçla gelen 6 saldırgan tarafından darbedilmesi, bu
saldırının içinde birçok şüpheyi barındırması,
bu saldırıya dair şüphe ve şaibelerin ortadan
kaldırılması ile olası saldırılarla yeniden
karşılaşılmaması amacıyla 14/5/2019 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 14 Mayıs 2019 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Şimdi, AK PARTİ Grubu
adına Bartın Milletvekilimiz Sayın Yılmaz Tunçu kürsüye
davet ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Yılmaz Bey, süreniz üç dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum. Öncelikle bugün Dünya Çiftçiler Günü,
tüm çiftçilerimizin Dünya Çiftçiler Gününü tebrik ediyor ve onları
desteklemeye devam edeceğimizi belirtmek istiyorum.
Yine, Dünya Eczacılar Günü nedeniyle de tüm
eczacılarımızın Eczacılar Gününü kutluyor ve
başarılı bir meslek hayatı diliyorum.
Ayrıca, Soma kazasının yıl
dönümü nedeniyle de şehit madencilerimizi bir kez daha rahmetle
anıyorum.
Değerli milletvekilleri, İYİ
PARTİ grup önerisinin konusu, gazeteci Yazar Yavuz Selim
Demirağın 10 Mayıs günü evinin önünde 6 saldırgan
tarafından darbedildiği olayla ilgili Meclis
araştırması açılmasına dair önergenin bugünkü gündemde
görüşülmesini içeriyor.
Değerli milletvekilleri, öncelikle gazeteci
Yazar Yavuz Selim Demirağa yapılan saldırıyı tasvip
etmemiz mümkün değil, saldırıyı gerçekleştirenleri
kınıyoruz ve gazeteci Yazar Demirağa geçmiş olsun
dileklerimizi sunuyoruz. Olayla ilgili olarak, saldırıyı
gerçekleştiren 6 şahıs hakkında kasten yaralama suçundan
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma
başlatılmıştır. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca
yürütülen soruşturmada şüphelilerin kimlikleri tespit edilip
ifadeleri alınmıştır ve gazeteci yazar Yavuz Selim
Demirağın tedavisi GATA Hastanesinde devam etmiş, doktor
raporunda hayati tehlikesinin bulunmadığı belirtilmiş ancak
kati rapor henüz verilmemiştir. Düzenlenecek kati rapor sonucuna göre
şüpheliler hakkında Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığınca gerekli yasal işlemler
yapılacaktır.
Değerli milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti
devleti bir hukuk devletidir. Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti,
Anayasamızın 26ncı maddesinde teminat altına
alınmıştır. Yine, basın hürriyeti,
Anayasamızın 28inci maddesinde teminat altına
alınmıştır. Herkes düşünce ve kanaatini sözle,
yazıyla, resimle veya başka bir yolla tek başına ya da
toplu olarak yayma hürriyetine, hakkına sahiptir. Devlet de bu hakkı
koruyacak tedbirleri almak zorundadır. Basın özgürlüğünün
sınırları da yine Anayasamızda belirtilmiş ve
altına imza attığımız uluslararası belgelerde
kayıt altına alınmıştır. Son on yedi yılda basın
özgürlüğü alanında gerçekleştirilen önemli adımlar ve
ilerlemelerin sağlandığını da inkâr etmemek gerekir.
Geçmişte AK PARTİli yıllardan önce
ülkemiz, gazetecilere yönelik saldırıların yoğun
yaşandığı, faili meçhul olaylarda en meşhur
gazetecileri yitirdiğimiz yılları yaşamıştır.
Artık o karanlık günlere dönmek istemiyoruz, o günleri
hatırlamak bile istemiyoruz. Günümüzde gerçekleşen her biri
farklı bir nedene dayanan olayların muhalif görüşleri susturmak
isteyen iktidardan kaynaklandığını söylemek son derece
yanlıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Tunç.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Bu,
kutuplaştırıcı bir sözdür. Bu tür ifadelerden
iktidarıyla muhalefetiyle tüm milletvekillerinin kaçınması
gerekir ve gazeteci yazar Yavuz Selim Demirağa yapılan
saldırının sorumlularının mutlaka hak ettikleri cezaya
çaptırılması da hepimizin dilediğidir. Bu bir yargı
konusudur, soruşturma konusudur. Dolayısıyla Meclis
araştırmasından ziyade, yargının yapacağı
soruşturmayı beklemek gerekir diyor, Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
müsaade ederseniz.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Türkkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) AK PARTİ Grup
Başkan Vekili Sayın Özlem Zenginin sözlerine karşılık
bir şeyi ifade etmem lazım.
BAŞKAN Buyurun veriyorum ben size söz.
Buyurun efendim.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
32.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, Tokat
Milletvekili Özlem Zenginin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Tabii, Sayın
Zenginin ifadeleri, hepimizin özlemi. Yani insanların korku ikliminden
uzak, ifade özgürlüğünü kullandığı,
korkutulmadığı, tehdit edilmediği bir Türkiye, hepimizin özlemi.
Ama bakın en son bir slogan bulundu Her şey güzel olacak. diye. Onu
söyleyen sanatçılara ve işadamlarına karşı
Cumhurbaşkanının ifadesi, net: Zannetmeyin ki duymuyoruz,
hepsini kayıt altına alıyoruz.
Bakın arkadaşlar, bunun ismi tehdittir.
Tehdidin örtülü olanı vardır, direkt olanı vardır. Ben
direkt tehdit eden bir adamım, Sayın Cumhurbaşkanı örtülü
tehdit etmeye alışkın bir insan. Örtülü bir tehdittir bunun
ismi. Bu tehditten sonra yaşanan iklimin ismi de korku iklimidir. Keşke
dediğiniz gibi olsa, biz bunu istiyoruz zaten ama sizin
söylediğinizin, düşündüğünüzün, arzu ettiğiniz
olduğuna ben inanıyorum ama maalesef gerçeklerle örtüşmüyor,
bunu ifade etmek istedim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Hadi Sayın Zengin, siz de bir cümleyle
toparlayın, diğer öneriye geçelim.
33.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, İstanbul
Milletvekili Engin Altayın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan,
şimdi, şöyle bir durum var: Her konuşmacıdan sonra söz
alsanız insicam bozuluyor.
BAŞKAN Haklısınız.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Fakat bütün olarak
Sayın Altay herhâlde en tecrübeli Başkanlardan bir tanesi, yani
burada arkadaşlarım biliyorlar hangi sebebe binaen söz
aldığımızı. O yüzden böyle otomatik muhalefet etmeye
falan gerek yok yani, neyse, o anlamda gerektiği kadar cevap verelim.
Bu, tabii, özlemden öte bir şey, içinde
yaşıyoruz. Yani biz yasakların neler olduğunu gayet iyi
biliyoruz, içinden geldik zaten. O yüzden bu özlem değil,
yaşadığımız şey. Ama bunun kalitesinin her geçen
gün artmasına dair özlem var mı? Elbette var, her geçen gün
artmasına dair.
Ha, şunu da ifade etmek istiyorum: 15 Temmuz
gecesi, evet, doğru, burada bütün milletvekilleri, bütün siyasi partiler
hemfikirdi ama Türkiyede milleti 15 Temmuzda o direnme noktasına getiren
şey, bir kez daha söylüyorum kayda geçsin kelimesinden de hiç
hoşlanmıyorum ama çok önemseniyor Mecliste, anlayamıyorum niye
böyle, kayda geçsin, söyleyeyim- asıl mesele, 15 Temmuza gelene kadar
Türkiye'de insanlarımızdaki korkuların ortadan
kalkmasını, izale olmasını, milletin ilk kez kendi
çıplak elleriyle darbeye engel olmasını sağlayan ruh, AK
PARTİ hükûmetleriyle geldi; bunu söylemek istedim.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Aa, ne
alakası var!
BAŞKAN Teşekkür ederim, sağ olun.
Değerli milletvekilleri, Halkların
Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır. Okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Mersin
Milletvekili Fatma Kurtulan ve İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluç tarafından, cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri ve görüş
engelinin ortadan kaldırılması amacıyla 14/5/2019 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 14 Mayıs 2019 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
14/5/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu, 14/05/2019 Salı günü
(bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin, İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri: 14 Mayıs 2019 tarihinde Mersin
Milletvekili Grup Başkan Vekili Fatma Kurtulan ve İstanbul
Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından
verilen 2357 grup numaralı cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri ve
görüş engelinin ortadan kaldırılması amacıyla Türkiye
Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırma
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
14/5/2019 Salı günkü birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şimdi, önerinin gerekçesini açıklamak
üzere, öneri sahibi Halkların Demokratik Partisi Grubu adına söz
isteyen, Batman Milletvekilimiz Sayın Ayşe Acar Başaran. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
HDP GRUBU ADINA AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben az önce gündem
dışı konuşmamda da aslında gündeme getirilmesi
gereken, bu Meclisin öncelikli gündemlerinden biri olması gereken bir
meseleye değinmiştim, kaldığım yerden devam edeyim.
Değerli arkadaşlar, DTK Eş
Başkanımız ve Hakkâri Milletvekilimiz Sayın Leyla Güven, 8
Kasım 2018 tarihinden bu yana Sayın Abdullah Öcalan üzerinde
yürütülen mutlak tecridin kaldırılması için açlık grevinde
yani yüz seksen gündür bu Meclisin bir üyesi açlık grevinde. Akabinde,
cezaevlerinde 1 Marta kadar 335 siyasi tutsak, 1 Marttan sonra, şu anda
binlerce tutsak dünyanın dört bir yanında; Diyarbakırda il
binamızda 3 milletvekili daha tecridin kaldırılması için
açlık grevinde ve daha sonrasında, 30 Nisan tarihinde 15 siyasi
tutsak, 10 Mayıs tarihinde ise 15i daha olmak üzere toplam 30 siyasi tutsak,
tecridin kaldırılması için ölüm orucuna başladı
değerli arkadaşlar. Tabii ki mesele sayılar değil, mesele
insan yaşamı. Bu kadar insan, binlerce insan tek bir taleple ve çok
basit bir taleple açlık grevinde.
Bildiğiniz gibi, OHAL döneminde bir karar
alınmıştı
(Uğultular)
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Başkanım, dinlemiyorlar.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, lütfen
sayın hatibi dinleyelim.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) Evet,
arkadaşlar, önemsemiyorsunuz, bunların gündeminizde çok
olmadığını da biliyorum ama zahmet edip dinlerseniz, insan yaşamından
söz ediyorum; tıpkı sizin gibi, tıpkı burada oturan
arkadaşlar gibi insan yaşamından, insanların günbegün
erimesinden söz ediyorum; günlerdir aç olan insanlardan söz ediyorum. Bu kadar
mı duyarsız ya bu Meclis kendi vatandaşlarına, bu kadar
mı duyarsız kendi üyesine bu Meclis? Daha önce de ifade
etmiştik, lütfen zahmet edip en azından birkaç dakikanızı
ayırıp dinlerseniz belki hani düşünmeye
fırsatınız olur, bu sorunun çözümü için Meclisin gerekli
görevini yerine getirme sorumluluğunu alırsınız diye
düşünüyorum.
Değerli arkadaşlar, dediğim gibi, 30
tutsak ölüm orucunda ve tek bir taleple.
Bakın, OHAL döneminde Sayın Öcalanla
görüşmelerin yapılması kanun hükmünde kararnameyle
kısıtlandı. Sonrasında Bursa Cumhuriyet
Başsavcılığı tarafından bir karar
alındı, hukuksuz bir karardı, görüş ve iletişim
cezası verildi kendisine. Ama öğrendik ki yakın bir zamanda bu
karar kaldırılmış ve avukatları 2 Mayısta bir
görüş yaptılar. Gerçekten Türkiye toplumunda, özellikle açlık
grevinde olanların ailelerinde büyük bir umut oluştu ama maalesef
sonrasında yapılan avukat görüşünden ret cevabı aldı,
henüz şu ana kadar bir cevap yok. Demek ki aslında görüşün
önünde hukuki bir engel yok, siyasi bir engel var ki hukuki bir engelin
olması da söz konusu olamaz. Bakın, bu Meclis sıralarında
avukat arkadaşlarımız, hukukçu arkadaşlarımız
var. Hiç kimseyi bakın, hiç kimseyi diyorum, kimliğini
belirtmiyorum, kim olduğunu, hangi suçu, size göre hangi suçlamayı
işlediğini de söylemiyorum, hükümlü ya da tutuklu hiçbir farkı
yok- siz hiç kimseyi aylarca, yıllarca, dışarıdan,
toplumdan izole edemezsiniz, hiç kimseyi mutlak bir tecrit altında
tutamazsınız. Ama yıllardır mutlak bir tecrit hâli var.
Arkadaşlar, ben az önceki konuşmamda
belirttim. Bir daha söyleyeyim: Bu Meclisin kendisi tecrit altında. Benim
bir HDP milletvekili olarak söylediğim her söz, attığım her
adım tecrit altında. Biz HDP milletvekilleri olarak yürümek istedik
15 Şubatta, etrafımız etten duvarlarla tecrit altında
tutulduk, sesimizin, talebimizin topluma ulaştırılması
engellendi. Meclise verdiğimiz her önerge, bu önerge de dâhil, onlarca
defa geri döndürüldü. Kaba ve yaralayıcı söz denildi.
İnsanların bu ülkede hakkı, hukuku talep etmek için ölüm orucuna
başvurmasından daha yaralayıcı bir şey var
mıdır bu Meclis açısından? Biz eğer bundan
yaralanmıyorsak, bir kelimeden, bir cümleden yaralanıyorsak bence
dönüp kendimize bakmamız gerekiyor.
İnsanlar hukukun uygulanması için açlar,
aç. Hukukun uygulanması için günbegün ölüme gidiyorlar ve bu Meclis
günlerdir, aylardır, kendi üyesi dâhil olmak üzere binlerce insan
açlık grevindeyken üç maymunu oynuyor, yokmuş gibi davranıyor.
Yok değil, var, gözümüzün önünde. Ne zaman bu Meclis kendi
sorumluluğunu yerine getirecek?
Bir dakika Başkanım. Uğultular
vardı, hatta biraz daha ekleyebiliriz.
Ne zaman bu Meclis bu sorumluluğu alacak?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) Bakın,
bu, ülkenin toplumsal bir meselesidir. Bir mesele varsa vardır.
Yokmuş gibi davranarak, gözümüzü kapatarak, kulağımızı
tıkayarak bu meselenin varlığından haberdar olmuyormuş
gibi davranarak yok olmuyor bu mesele. Bu ülkenin en temel meselesi, Kürt
sorunudur. Siz Kürt sorununu demokratik yollarla çözme iradesinden vazgeçip
vurmayla, kırmayla, susturmayla, tecride alarak çözme iradesini
sergilerseniz ekonominiz de batar, bütün dünyadan da tecrit olursunuz.
Artık bizim tek bir yörüngemiz var, üçüncü dünya ülkelerinden başka
hiç kimsenin, Türkiye'nin yüzüne baktığı yok.
Ekonomi batmış durumda. Sadece seçimden
seçime bir şekilde götürmeye çalışıyoruz, patlaması an
meselesi. Toplumsal kutuplaşma had safhada. En ufak bir söylem, en ufak
bir kelime, linç edilme bahanesi hâline getiriliyor.
Toparlayacağım Başkan, uğultu
vardı
BAŞKAN Süreniz var, devam edin siz.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) - O
açıdan, arkadaşlar, bu Meclis eğer Meclisse, eğer burada
oturanlar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Şimdi toparlayın Sayın
Başaran.
Buyurun.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) -
eğer
bu sıralarda oturan arkadaşlarımız milletin vekiliyseler,
milletin sorunlarını, halkın sorunlarını, halkın
taleplerini çözmek için burada oturduklarını iddia edip maaş
alıyorlarsa
Arkadaşlar, 21 annemiz HDP Grubunda şu anda
oturuyor. 21 anne bu milletin bir parçası değil mi? 21 anne bu
halkın bir parçası değil mi? Bu 3 bin insan bu halkın bir
parçası değil mi? Bunların aileleriyle, HDPye oy verenlerle,
milyonlar bu halkın bir parçası değil mi? Bu halkın
sorunları sizin sorununuz değil mi? Bu sorunu çözmekten, artık
gündeminize almaktan başka hiçbir şansınız yok.
Bütün milletvekili arkadaşlarımıza
tekrar sesleniyorum: Yüz seksen sekiz gündür aç bir milletvekili var ve o
milletvekilinin yaşamından da bütün bu sıralarda oturan
arkadaşlarımız sorumlu ve onu yaşatma görevi vardır.
Bu görev ve sorumluluğa bütün Meclisi tekrar davet ettiğimi
belirtiyorum.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde söz isteyen, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Ankara Milletvekilimiz Sayın Tekin Bingöl.
Süremiz üç dakika Sayın Bingöl.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TEKİN BİNGÖL (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Cezaevleri, tutuklu ve hükümlüleri dış
dünyadan izole eden bir özel mekân anlamı taşır. Temel amaç da
budur. Bunun dışında kötü muamele, işkence, tecrit asla
cezaevlerinde uygulanmaması gereken hususlardır. Peki, Türkiyede
durum bu mudur? Şöyle kısa birkaç başlıkla size durumu izah
etmek istiyorum. Değerli arkadaşlarım, Türkiyede şu anda
300 bine yakın tutuklu ve hükümlü var. Lebalep, istif hâlinde o hücreleri
doldurmuş durumdalar. Hele buna bir de denetimli serbestlikle
bırakılan 350 bin kişiyi de katarsanız 600 binin üzerinde
tutuklu ve hükümlü, çok kısa süre içerisinde bu cezaevlerinde
tutulmuş. Bizim bir birinciliğimiz var, hani haksızlık
etmeyelim hiçbir birinciliğimiz yok diye. Avrupa Konseyi ülkeleri
arasında cezaevi nüfusu en fazla olan ülke Türkiye. Artık, bununla
nasıl bir değerlendirmeye tabi tutuluruz varın siz düşünün.
Değerli arkadaşlarım, Türkiyede 12
Eylülle yüzleştik. Geçenlerde Mamakı işkencesiyle inleten
faşist Raci Tetikin cenazesi vardı. Hepimiz ibretle izledik ve o
dönemlerde Mamak ile Diyarbakır Cezaevleri işkence ve ölüm
merkezleriydi. Şimdilerde 2 yılda 2.300 hasta tutuklu
hayatını kaybetti, bugünse 1.300e yakın hasta var cezaevlerinde
ve 357sinin acilen serbest bırakılması gerekiyor, ölümle yüz
yüzeler ama buna dönüp bakan hiçbir yetkili yok. Sadece bununla
sınırlı değil. Bakın, değerli
arkadaşlarım, bu cezaevlerinde 456 tutuklu ve hükümlü -60a
yakını gözaltındayken- hayatını kaybetti
değişik nedenlerle, hastaların dışında, hasta
tutukluların dışında. Böyle realiteler var Türkiye cezaevlerinde.
Değerli arkadaşlarım, Türkiyede
iktidarın 2023 planı, 35 cezaevi yapmak. Türkiyeye biçilen gelecek
bu. Türkiye'nin vizyonu, önüne konan vizyon 35 cezaevi yapmak. İşte,
Türkiye'nin bu cezaevlerine, halkımıza bakış
açısı bu.
Bakın değerli arkadaşlarım,
Türkiyede işkence, kötü muamelenin dışında müthiş bir
tecrit uygulaması var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bingöl, ekliyorum sürenizi,
devam edin.
TEKİN BİNGÖL (Devamla) Teşekkürler.
Aylarla değil, yıllarla, bırakın
aile yakınlarını, akrabalarını avukatlarla dahi
görüşemeyen onlarca tutuklu ve hükümlü var. Bu, doğal bir hak. Bu
hakkı siz alamazsınız ellerinden. Bu hakkı vermek
durumundasınız. Aksi takdirde Türkiye'nin yüz yüze olacağı gerçekler
hepimizi ve ülkemizi çok zor durumda bırakır.
Bununla sınırlı değil
değerli arkadaşlarım. Bakın, Türkiyede iletişim
araçlarını kullanamıyor tutuklu ve hükümlü kardeşlerimiz;
telefonları ve mektupları dahi çok sınırlı
kullanıyorlar. Şimdi, bütün bunları göz ardı edip dönüp
baktığımızda Türkiye bir utanç vesilesiyle karşı
karşıya.
Mart ayında 8 kişi hayatını
kaybetti, kimin umurunda? Son dönemlerde cezaevlerinde ve
dışarıda açlık grevi yapanlar var, kimin umurunda? Son
günlerde ölüme yatanlar var, ölüme yatanlar, kimin umurunda?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın Bingöl.
TEKİN BİNGÖL (Devamla) Siz bunu
umursamazsanız, siz bu gerçeklerle karşı karşıya
gelmezseniz, korkarım ki zulmedenler zulümleriyle âbâd olmayacaklar ve
mutlaka gün gelecek hesap sorulacak.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve
HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde söz isteyen, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Hatay Milletvekilimiz Sayın Hüseyin
Yayman. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süremiz üç dakika Sayın Yayman.
AK PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN YAYMAN
(Hatay) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Bugün Halkların Demokratik Partisinin
verdiği bir Meclis araştırma önergesiyle ilgili söz
almış bulunmaktayım.
Tabii, bilindiği gibi, bu konu uzun
zamandır tartışılan bir konu. Ben Halkların Demokratik
Partisinin bu konuyla ilgili araştırma önergesi vermesi talebinden
öte, partimizin genel prensiplerini hatırlatmak isterim.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Sekiz yıldır
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) AK PARTİ
İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. diyen bir partidir.
AK PARTİnin lideri Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğan; 2005 yılında Eğer Türkiyede bir sorun varsa
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Tecride ne
diyorsun, onu söyle Hüseyin Bey.
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla)
bunun adı
Kürt sorunudur, bu sorunu çözmek için ben her türlü sorumluluğu almak
istiyorum. diyen
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Avukatlar niye gidemiyor, avukatlar?
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla)
2010
yılında demokratik açılım sürecini, 2013 yılında
millî birlik, kardeşlik sürecini başlatan bir liderden bahsediyoruz.
Açlık grevleriyle ilgili, ben de İnsan
Hakları Komisyonunda ve Cezaevi Alt Komisyonunda görevli
bulunmaktayım, Cezaevi Alt Komisyonunun
Başkanlığını yapmaktayım ve biz Sincan Cezaevinde
görüşmeler yaptık, yarın da Komisyon olarak bu konuyla ilgili
bir toplantı yapacağız, Cezaevi Raporumuzu değerlendireceğiz.
Sizler de çok iyi biliyorsunuz ki değerli
arkadaşlar, İmralı Adasında Abdullah Öcalanla
görüşme meselesi uzun zamandır devam ediyor. Bu görüşmeler
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Ne zamandır?
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) Sizin
söylediğiniz rakamlar doğru değil, bu rakamları çok net
olarak ben sizlere yazılı olarak da ifade edebilirim. Burada,
Abdullah Öcalanın zaman zaman, kendi talebiyle, avukatlarıyla
görüşmek yerine ailesiyle görüşme talebinin olduğunu biliyoruz,
zaman zaman avukatlarıyla görüşme var
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Her hafta
başvuru yapıyorlar
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla)
ama Sekiz
yıldır görüşme yoktur. ifadesi doğru değildir.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Gitsin, avukatların yüzüne söylesin, avukatlara
söylesin görüşmek istemediğini.
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) Bunları siz de
biliyorsunuz ve bu konuda Hükûmetimizin sürekli teması var,
arayışları var, bu konuyla ilgili yapılan
çalışmalar var.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Hiçbir arayışı yok.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Hukuku
uygulayın, hukuku. Hukuku, Anayasayı uygulayın; hikâye
anlatmayın bize!
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) Açlık
grevlerinin hukuki bir mesele olmaktan çok, Halkların Demokratik
Partisinin bunu bir siyasi kaldıraç olarak
kullandığını
Ve açlık grevlerine yatırılan
insanları, verdiği mücadeleyi keşke Mecliste çözüm için,
kardeşlik için ve Türkiye'deki bu problemin çözümü için vermiş
olsalar.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Dinleseniz
veriyoruz, dinleseniz veriyoruz. Sürekli gelip de masal anlatmayın
insanlara Meclis açıkmış gibi.
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) Bunu herkes bilmekte
ve şunu ifade etmek istiyorum: Gerçekten, burada açlık grevi olarak
nitelenen mesele bir açlık grevi olmaktan çok burada siyasi amaçla
kullanılan bir argümandır. Bunun altını çizmek isterim ve
bu konuda
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Yayman.
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) Biz hem İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonu olarak hem Cezaevi Alt Komisyonu
olarak bu konuda sayın milletvekillerimizle sürekli temas içerisindeyiz.
Bu sorunun çözümü için biz her türlü inisiyatifi almaktayız. Burada
Halkların Demokratik Partisinden milletvekili
arkadaşlarımız var, onlarla Sincan Cezaevine gittik ve bütün
cezaevindeki mahpusları ziyaret ettik
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Biz başka bir şeyden söz ediyoruz.
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla)
onların
taleplerini aldık ve bunlarla ilgili sorunların çözümünü de takip
etmekteyiz.
Ben yüce heyetinizi saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Buyurun Sayın Oluç, bir talebiniz
var.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan, sayın vekiller; biraz evvel yapılan konuşmada
Halkların Demokratik Partisinin açlık grevlerini bir siyasi argüman
ve bir siyasi kaldıraç olarak kullandığına dair bir ifade
geçti. Bunun bir sataşma olduğunu düşünüyoruz, onun için cevap
vermek istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
34.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun,
Hatay Milletvekili Hüseyin Yaymanın HDP grup önerisi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bakın
sayın vekiller, konu gerçekten bir siyasi polemik yapılacak
noktayı çoktan aşmış bir vaziyettedir, buna işaret
etmek istiyoruz. Bakın, biraz evvel Batman Vekilimiz Ayşe Acar
Başaran sayıları verdi, çok sayıda insan hayati tehlikeyle
karşı karşıya.
Türkiye ilk defa açlık grevleriyle
karşı karşıya kalmıyor. Daha önceki yıllarda,
90lı yıllarda, 2000li yıllarda; hatta daha önce 80li
yıllara baktığımızda, askerî darbe döneminde de
açlık grevleriyle karşı karşıya kalındı ve
ilk kez bu kadar kitlesel ve ciddi bir noktaya gelinmiştir.
İnsanların hayatları tehlikededir, en önemlisi,
sağlıkları tehlikededir. Bu kadar uzun zamandır açlık
grevinde olmak bile başlı başına bir sağlık
sorunudur aslında. Yani biz bu meseleyi bir siyasi polemik, bir siyasi
argüman ya da bir siyasi kaldıraç olarak kullanmıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) İnsani bir
durumla karşı karşıyayız ve bu sorunun bir an evvel
çözülmesi lazım.
İkincisi, hukuki bir sorunla karşı
karşıyayız. Biraz evvel vekilimiz anlattı, hukuken bu
görüşmelerin yapılmasının, İmralıdaki 4 hükümlü
açasından baktığımızda hükümlü haklarını
kullanmalarının önünde hiçbir yasal, anayasal engel yoktur. Tam tersine,
yasal, anayasal ve Türkiyenin imzalamış olduğu
uluslararası demokratik sözleşmeler açısından
baktığımızda bunun yapılması bir haktır. Bu
hakkın teslim edilmesi gerekiyor. Söylediğimiz sadece budur ve bunun
için gerçekten her gün konuşuyoruz ve bir an evvel bir çözüm
bulunması için bir adım atıldı, ikinci adımın
atılması gerekiyor ve bu sorunun çözülebilmesi, insanların
tekrardan sağlıklarına kavuşabilmeleri gerekiyor. Bu
açıdan meselenin son derece ciddi olduğuna bir kez daha işaret
etmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim, sağ olun.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Mersin
Milletvekili Fatma Kurtulan ve İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluç tarafından, cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri ve görüş
engelinin ortadan kaldırılması amacıyla 14/5/2019 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 14 Mayıs 2019 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri reddedilmiştir.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Başkan,
ya biz
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Sayın Başkan, biz bu tutumu doğru bulmuyoruz,
kabul etmiyoruz.
(Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran ve
Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemirin hatip kürsüsü önünde
toplanması)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Ama böyle bir usul yok
Sayın Başkan.
RECEP ÖZEL (Isparta) Ne olacak şimdi orada?
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Bakın, biz ölümden söz ediyoruz ama bu Meclisin hâlâ bu
meseleye yaklaşımı ciddiyetsiz bir yaklaşımdır.
Bu meseleyi kabul etmiyoruz.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bu ne Sayın
Başkan, bu ne!
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Ya, bu Meclisin
bu
BAŞKAN Sayın Başaran
Değerli arkadaşlar
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Bakın, önerge veriyoruz, yaralayıcı dil
diye reddediyorsunuz.
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.06
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.24
BAŞKAN: Başkan Vekili Levent GÖK
KÂTİP ÜYELER: Rümeysa KADAK (İstanbul), Mustafa
AÇIKGÖZ (Nevşehir)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 77nci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Sayın Kurtulan, bir söz talebiniz vardı,
buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
35.- Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın,
cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri konusunda Meclisi sorumluluk almaya
davet eden bir yaklaşım içinde olduklarına ilişkin
açıklaması
FATMA KURTULAN (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Meclisimizde geçmişten bugüne kadar zaman zaman
milletvekillerimiz önemli gördükleri konuyu daha yaygın kamuoyuna duyurmak
adına bazen farklı yöntemlere gidebiliyorlar. Buranın bir eylem
yeri olmadığını biz çok iyi biliyoruz. Vekillerimiz de
burada bir eylem yapmak değil, binlerce insanın
yaşamını ilgilendiren bir konuda biraz duyarlılık
çağırısı yapmak, Meclisimizi bu konuda
duyarlılığa ve sorumluluk almaya davet eden bir
yaklaşım içerisinde olmuşlardır. Bunun böyle
algılanması, böyle ele alınması gerektiğini
düşünüyoruz.
Teşekkür ederiz.
III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
3.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Levent
Gökün, yönettiği birleşimlerde siyasi parti ayrımı
gözetmeksizin milletvekillerinin konuşmalarını özgürce yapmalarını
temin etmeye çalıştığına ilişkin
konuşması
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, ben de
bir iki cümleyle sizlere düşüncelerimi ifade etmek isterim.
Meclis Başkan Vekilliği görevini
üstlendiğim andan itibaren hiçbir siyasi parti ayrımı
gözetmeksizin bütün arkadaşlarımın konuşmalarını
özgürce yapmalarını temin etmeye
çalıştığımın herhâlde hepiniz hakkını
teslim edersiniz.
Ben, Türkiyenin önemli olaylarında olsun ya da
başkaca olaylarında olsun, bütün arkadaşlarımızın
görüşlerini özgürce bulundukları yerden aldıkları sözler
çerçevesinde değerlendirmeleri gerektiğini düşünüyorum. Bu
konuda, yönettiğimiz birleşimlerde herhangi bir
sıkıntı yok, arzu eden her arkadaşımıza her zaman
söz verip düşüncelerini özgürce ifade etmelerine imkân tanıyoruz ve
böyle bir davranış biçiminin de beni mutlu edeceğini bilmenizi
isterim.
Bugün, arkadaşlarımızın az önce
kürsüye gelmek suretiyle ve düşüncelerini ifade etmek suretiyle
açıkladıkları fikirlerin kamuoyu ve ilgililer tarafından
değerlendirileceğini düşünüyorum ve bu konuda yine
arkadaşlarımdan ricam, herkesin söz hakkını her zaman
fazlasıyla vermek suretiyle konuşmaların sükûnet içerisinde
yürümesini temin etmektir.
Değerli milletvekilleri, şimdi Cumhuriyet
Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Elâzığ Milletvekili Gürsel Erol
ve arkadaşları tarafından, Elâzığ ili Maden ilçesinde
kurulu bakır madeni işletmelerinin özelleştirilmesinden
doğan mağduriyetin ekonomiye ve istihdama etkilerinin
araştırılması ve gereken önlemlerin alınarak yeniden
kamu işletmesine dönüştürülmesi amacıyla 13/5/2019 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 14 Mayıs 2019 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 14/5/2019 Salı günü
(bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Engin
Özkoç
Sakarya
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Elâzığ Milletvekili Gürsel Erol ve
arkadaşları tarafından, Elâzığ ili Maden ilçesinde
kurulu bakır madeni işletmelerinin özelleştirilmesinden
doğan mağduriyetin ekonomiye ve istihdama etkilerinin
araştırılması ve gereken önlemlerin alınarak yeniden
kamu işletmesine dönüştürülmesi amacıyla 13/5/2019 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin (919 sıra no.lu)
diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 14/5/2019
Salı günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin gerekçesini
açıklamak üzere grup adına söz isteyen öneri sahibi Elâzığ
Milletvekili Sayın Gürsel Erol. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Erol.
CHP GRUBU ADINA GÜRSEL EROL (Elâzığ)
Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri; hepinizi sevgi ve
saygıyla selamlıyorum.
Madende yaşanan bir heyelan riski ve süreciyle
ilgili geçmiş haftalarda Meclisi bilgilendirmiştim. Daha sonra
Elâzığa, Madene giderek yerinde de incelemelerde bulunarak orada
yaşanan olayla ilgili, yaşanan süreçle ilgili, vatandaşlarımızın
kaygıları, endişeleriyle ilgili bilgileri Meclisle
paylaşmak için huzurunuzdayım ve bununla ilgili bir
araştırma komisyonunun kurulması için önerge vermiş
bulunmaktayız. Konunun ciddiyetiyle ilgili, burada ben özellikle MHP
Grubuna ve AKP Grubuna hitaben bir konuşma yapacağım.
Bu siyasi bir konu değil. Bu, gerçekten,
üzerinde siyaset yapılacak bir konu da değil. Bu siyaseten
kullanılacak bir malzeme de değil. Eğer öyle olsaydı ben bu
konuşmayı Mecliste yapmak yerine Madendeki yürüyüşlere
katılır, orada provokatif söylemlerde bulunur ve bir
karşıtlık yaratılmasının üzerine bir algı
yaratabilirdim ama Meclis konuşmamda da daha önce belirtmiştim,
Elâzığa gittiğimizde de başta AKP milletvekilimiz Metin
Bulut Beyi de arayarak, Saadet Partisinin il başkanını, MHPnin
il başkanını, İYİ PARTİnin il
başkanını da arayarak Madene bir heyet olarak gitmemiz
gerektiğini kendilerine ifade ettim ve hep birlikte gittik. Gittik,
oradaki vatandaşlarla toplantılar yaptık, sohbetler yaptık,
konuşmalar yaptık, kaymakamla, belediye başkanıyla
görüştük, sorunların tespitiyle ilgili bilgi
alışverişinde bulunduk ve vatandaşın
kaygılarının neler olduğunu da tespit ettik. Tabii,
siyasetçi olarak herkesin vatandaşın kaygılarıyla ilgili
kendi değerlendirmeleri farklı olabilir.
Elâzığ köklü bir tarihe sahip ve
Elâzığın köklü tarihinde 3 tane ilçesi çok önemlidir. Mutlaka
bütün ilçeler birbirinden önemlidir ama 3 ilçenin kökeni çok tarihî dönemlere
dayanan bir dönem. Mesela Palu, ticaret merkezinin ve ticaret yolunun
kesiştiği bir bölge; kültürel değerleriyle, kültür
varlıklarıyla, ticaretiyle, sosyal ve kültürel
yaşantısıyla bölgede bir farklılık gösterir. Keban ve
Maden, yer altı kaynaklarının ve zenginliklerinin yoğun
olması nedeniyle Osmanlı Döneminden bugüne kadar sürekli madenler
Türkiye ekonomisine ve Osmanlı ekonomisine katkı
sağlamıştır ve Maden, Türkiye'nin, Osmanlı Döneminin
de en eski 4 belediyesinden biri; kuruluş yılı tarihi
yanlış hatırlamıyorsam- 1845. Maden Bakır
İşletmesini devletin işlettiği dönem de yaklaşık
4 bin, 5 bin kişinin istihdam edildiği, ülke ekonomisine katkı
verildiği bir dönemdi ama özelleştirme yapıldıktan sonra bu
sayı 150ye düştü. Maden resmen kendi kaderine terk edildi. Madende yaşayan
insanlar ekonomik koşullarının iyileşmesinden veya iyi
olmasından kaynaklı orada yaşamıyorlar; Madende
yaşayan insanlar ata, dede, baba topraklarına sahip çıkmak için,
öldükleri zaman da atalarının toprağa
karıştığı topraklarda defnedilmek için
yaşıyorlar. Şimdi, orada işletme politikasının
yanlışlığından kaynaklı, işte, sayın
milletvekilinin de
Elâzığ milletvekillerimiz de burada, ben
onların da bu konuya gösterdikleri iyi niyete ve bu konudaki
çabalarına teşekkür ederim; Elâzığ Valisinin iyi niyetine
ve çabalarına teşekkür ederim. Bu konuda gerçekten hepimiz sorunun ne
olduğunu biliyoruz, iyi bir şekilde bir şey yapmak istiyoruz.
Ama sorunun çözümüyle ilgili düşüncelerimiz, sorunun çözümüyle ilgili
yaklaşımımız birbirinden farklı. Bence orada
yapılması gereken işletmenin hatasından kaynaklı bir
mağduriyet ve bir heyelan riski yaşanıyor. Sorumlu, işletme
tutulmalıdır. Orada devlet herkese tebligat yapmış, 510
iş yeri ve konut sahibi ne: Evinizi beş günde boşaltın
yoksa elektriğinizi, suyunuzu keseceğiz. Öyle değil mi
sayın milletvekillerim? Ve arkasından Boşaltmamanız
hâlinde kolluk kuvvetleriyle buraları boşaltacağız. Devlet
bunu yapabilir, Afet Yasasından kaynaklı vatandaşın can ve
mal güvenliğini önemsediği için bunu yapmaya yetkisi var mı?
Var. İlin valisi iki yıl önce orada hafriyat döküm alanını
durdurdu ve sanıyorum geçen hafta işletmenin yeni galeri
açmasını ve işletilmesini durdurdu, dün itibarıyla da
ilgili bakanlıklarla işletme hakkında suç duyurusunda ve
soruşturma açılması gerektiği konusunda
yazışmalar yaptı.
Şimdi, devlet üzerine düşeni yaptı
ama burada vatandaşın kaygıları var. Vatandaş diyor
ki: Ben şimdi nereye gideceğim? Yani beş günde evimi nasıl
boşaltacağım? Bu benim evimin boşaltılması
istenen alanda yeni rezervler var, yeni madenler var, bilinçli olarak ben
buradan gönderilmek isteniyorum, taşındırılmak isteniyorum
ki bunun altındaki madeni işletme çıkarsın.
Bu, doğru veya değil ama
vatandaşın böyle bir kaygısı var. Vatandaşın
kaygısını gidermek için, vatandaşın hak gasbına
uğramasını engellemek için bu araştırma komisyonunun kurularak
Elâzığda bir inceleme yapılmasında yarar var.
Sayın milletvekilleri, eğer biz
yurttaşlarımız için can ve mal güvenliği önleminin
alınması, tedbirinin alınmasıyla ilgili siyaseten karar
verirsek
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GÜRSEL EROL (Devamla) Sayın
Başkanım, bir dakika daha rica edeceğim.
BAŞKAN Tamamlayın.
GÜRSEL EROL (Devamla) -
istemediğimiz bir
olayla karşı karşıya kaldığımızda
hepimiz vicdan azabı duyarız. Türkiyede genel yaklaşım
şudur: Birisine yaşarken çok değer vermezsiniz ama öldükten
sonra o sizin gözünüzde çok değerlenir, saygıyla anarsınız.
İşte diyelim ki bir bölgede, heyelan veya insanların
hayatlarını tehdit eden bir doğal afet gerçekleşecek bir
ortamda önceden tedbir almak varken tedbir alınmadıktan sonra orada o
afetten kaynaklı can kaybı olduğu zaman biz hemen oraya
koşarız, görüntüler veririz, açıklamalar yaparız. Ama
burada Madende şu anda ciddi bir risk var ve bu riskin temelindeki en
büyük neden, işletmenin kâr amaçlı yanlış
uygulamalarından kaynaklı. Gerekirse devlet orayı
özelleştirmelidir, gerekirse devlet orayı yeniden işletmelidir,
gerekirse devlet Madende yaşayan herkesin mağduriyetini çözmelidir.
Bu önergeye destek olmanızı rica ediyorum.
Hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (CHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde söz isteyen,
İYİ PARTİ Grubu adına Samsun Milletvekilimiz Sayın
Bedri Yaşar.
Süreniz üç dakika Sayın Yaşar.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEDRİ
YAŞAR (Samsun) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Hakkâri şehidimiz Volkan Demirciyi rahmetle
anıyorum, kederli ailesine de başsağlığı
diliyorum.
Aynı şekilde, Yavuz Selim Demirağa
yapılan saldırıyı şiddetle kınıyorum.
İnşallah bu olaylar tekrar tekerrür etmez.
Yine, Vezirköprü ilçemizde kayıp Ecrin
Kurnazdan yedi gündür haber alınamıyor. Ümit ederim en kısa
zamanda kendisine ulaşılır.
Değerli arkadaşlar, Maden ilçesini
anlatmaya çok fazla gerek yok. 1935 yılında cumhuriyetin ilk
yıllarında kurulmuş fabrikalarımızdan bir tanesi de
Eti Bakır İşletmeleri Maden Tesisleri. Cumhuriyet Döneminde
kurulan bu ilk fabrikaları ne zaman ki biz özelleştirdik, ne zaman ki
Özelleştirme Kurumuna devrettik, bu kurumların hepsini maalesef
kaybettik. Aynı şekilde, Eti Maden İşletmeleri de
özelleştirme kapsamına alındı, Özelleştirmeden alan
şirket madende yatırım yapmak yerine mevcut
çıkarılmış madeni işleyerek işin
kolayını seçip mevcudu değerlendirerek bir şeyler yapmaya
çalıştı. İkinci özelleştirmede, 2007 yılında
yapılan özelleştirmenin sonucunda da durum değişmedi,
mevcudu işletmeye çalıştılar, işletirken oluşan
pasayı da ilgili yere yığdılar, milletvekili arkadaşlarımız
bunları detaylarıyla anlattı.
Kaza, geliyorum diyor. Yani, bugün, evlerin boşaltılması
için devlet karar vermiş, iş yerlerinin boşaltılması
için devlet karar vermiş, biz hâlâ bu konuda ne yapalım diye Mecliste
düşünüyoruz. Arkadaşlar, bakın, tren kazalarında araştırma
önergesini reddettiniz, Ankarayı reddettiniz, Lüleburgazı reddettiniz.
Yani bu doğal afetler olduktan sonra alınacak tedbirin hiçbir önemi
yok. Onun için, daha yolun başındayken bununla ilgili muhakkak bir
araştırma yapılması lazım, bununla ilgili tedbirlerin
alınması lazım. Gerekirse devlet bu özelleştirdiği
kurumu tekrar elden geçirebilir, tekrar buraya el koyabilir ve bununla beraber,
tekrar söylüyorum: Bakın, bu cumhuriyet tarihinde kurulmuş
fabrikaların tamamı sadece bir fabrikayı değil orada bir
kültürü de oluşturdu. O gün orada 3-4 bin kişi
çalışırken, nüfusu 20 binleri bulmuşken bugün 100-150lerle
ifade ediliyor ve bugün inanılmaz göç var, inanılmaz çevresel
problemler var. Artık, orası yaşanabilir olmaktan bile
çıktı. Maden ilçesinin içerisindeki derelerde canlının
barınması bile mümkün değil. Yani zor kazandıklarımızı
kolay kaybetmeye hâlâ devam ediyoruz.
Dolayısıyla, biz İYİ PARTİ
olarak bu ülkenin yararına verilecek her türlü önergeye evet
diyeceğiz, evet oyu vereceğiz. Dolayısıyla bu
araştırma komisyonunun da bu kapsamda biz kurulması
taraftarıyız, kurulması için de evet oyu vereceğimizi
kürsüden ifade ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Sayın
Başkan
BAŞKAN Tamamlayalım.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) - Tekrar
hatırlatıyorum: Heyelan olmadan, problemler yaşanmadan
alınabilecek tedbirler varken bunları alalım,
araştırma komisyonunun kurulması da bu tedbirlerden biri.
İYİ PARTİ olarak evet oyu
vereceğimizi ifade ediyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına söz isteyen Mersin Milletvekilimiz
Sayın Rıdvan Turan. (HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika Sayın Turan.
HDP GRUBU ADINA RIDVAN TURAN (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben de sözlerime Dünya Çiftçiler
Gününü kutlayarak başlamak istiyorum.
Özelleştirme maden redevans ve işçi
katliamı sözcüklerini yan yana kullandığımızda
herhâlde hemen herkesin aklına Soma katliamı gelecektir. Önergeyle
paralel olması babından buradan devam etmeyi uygun görüyorum.
Dün yani 13 Mayıs Soma katliamının
5inci yılıydı ve Somalılar buruk bir biçimde andılar;
zira, Can Gürkan beş yılı doldurmadan tahliye edilmiş
durumda, biliyorsunuz Soma Holdingin prensi.
Bir hatırlamakta fayda var: Öncelikle, devlet
kendi işletmiş olduğu kömür madenini redevans usulüyle ihaleye
çıkardı. Kendi kâr edemediğinden dolayı, kâr etmesi ve
kârdan sonra belli bir meblağın da devlete ödenmesi karşılığında
onu Soma Holding aldı. Oysa, Soma Holdingten önce ihaleye giren bir firma,
oradaki sürecin telafisi mümkün olmayan ağır hasarlara, can
kaybına yol açacağı sebebiyle ihaleden çekilmişti. Redevans
usulüyle Soma Holding işletmeyi işletmeye başladı ve ne
üretirse -tabii, bu anlaşmanın doğal seyri içerisinde- devlet,
ürettiği her şeyi -taşsa taş, kömürse kömür- almaya karar
verdi; zira, anlaşma seyri böyleydi. Üretim, Alp Gürkanın deyimiyle
bir yılda tam 10 kat arttı ve 230 bin tondan 2,6 milyon tona
çıktı. Değerli arkadaşlar, 10 kat artmasının tek
bir izah tarzı vardır, o da işçilerin iliğine kemiğine
kadar sömürülmesi, insanlık dışı koşullarda bu
işçilerin çalıştırılmasıdır. İşçi
eğitimleri yapılmadı -kendim de bu alanda çalışan bir
tıp doktoru olduğum için iyi biliyorum-
dayıbaşılık yöntemiyle beraber en alttakiler olan
işçiler daha da alta itildi, adı konmamış bir tür
özelleştirmeyle birlikte dayıbaşlarının iradesine terk
edildi ve olay günü ısının 46 dereceye çıkmış
olduğu kayıtlara geçmiş olmasına rağmen ve bir kaza
geliyorum demiş olmasına rağmen göz göre göre 301 işçiyi
kaybettik.
Şimdi, bilimde şöyle bir şey
vardır: Bir uçak kazası olur, onunla ilgili kazanın nerede
olduğuna dair bilimsel sonuçlar çıkartılır. Tıpta da
bu algoritma aşağı yukarı böyle işler. Aslında
mühendislikte de böyledir, bir kaza vuku bulduğunda mühendisler o
kazanın bir daha vuku bulmaması için birtakım kural koyucu
önlemler alırlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım.
RIDVAN TURAN (Devamla) Şimdi, gelin
isterseniz ne türden sonuçlar çıktı, ona bakalım: İş
güvenliğine ilişkin, bilime, teknolojiye, daha fazla can kaybı
olmamasına ilişkin herhangi bir sonuç çıkmış durumda
değil ancak toplumsal olarak kabul edilebilirliği noktasında,
bir teamül olması noktasında çok önemli sonuçlar üretildi buradan. Soru
ya da karşı karşıya kaldığımız şey
aslında şu: Türkiyede 21inci yüzyılda 301 işçiyi
öldürürseniz ne olur? Ortaya çıkan sonuç bu. Önce, Cumhurbaşkanı
fıtrat der 1800lü yıllarda bunun çok daha beteri
yaşanıyordu. der, firma Bu bir FETÖ işidir. der, mahkeme
utanmadan Bu gerçekten bir FETÖ işi miymiş? diye bunu
araştırmaya koyulur, bu süre içerisinde mahkeme heyeti
değiştirilir ve bu konuda sabıkalı olan, iş
cinayetlerinde sürekli sermaye lehine karar vermiş olan bir heyet bu
heyetin yerine atanır ve olası kast yerine bilinçli taksire
iş çevrilir, davanın müdahili olan avukatlar toplamda yüz elli dokuz
yılla yargılanır ve bu ceza verilir
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
RIDVAN TURAN (Devamla) Hemen bitiriyorum.
BAŞKAN Selamlayarak lütfen bitirelim
artık.
RIDVAN TURAN (Devamla)
sevgili dostum Selçuk
Kozağaçlı başta olmak üzere şu anda cezayı yatmaya
başlarlar, beş yıl olmadan da patron çıkar ve işine
bakmaya devam eder. İşte, devlet, sermaye ve iktidar
ortaklığı Somada böyle cereyan etmiştir, yoksul halk ise
acısıyla baş başa kalmıştır.
Biz, Halkların Demokratik Partisi olarak ve
bütün kamuoyu olarak bu işin arkasını
bırakmayacağımızı, hesap sormaya devam
edeceğimizi tekrar ifade etmek istiyoruz.
Teşekkürler. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
Öneri üzerinde söz isteyen Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına Elâzığ Milletvekilimiz Sayın Metin
Bulut.
Buyurun Sayın Bulut. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA METİN BULUT
(Elâzığ) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu grup önerisi üzerinde partim
adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi ve aziz milletimizi
saygıyla, muhabbetle selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce, bugün 14
Mayıs, ben de benden önceki bütün vekiller gibi tüm
eczacılarımızın ve çiftçilerimizin gününü kutluyorum.
Evet, yakın zamanda
Elâzığımızın nadide ilçelerinden bir tanesinde bir
heyelan tehlikesi yaşadık ve hâlen o heyelan tehlikesiyle
karşı karşıyayız.
Tabii, ilçemizin böyle bir tehlike altında
olması hepimizi fevkalade üzmüştür. İçişleri
Bakanlığımızın ve diğer
kurumlarımızın da müdahalesiyle 278 konut ve 232 iş yerinin
acil tahliyesiyle alakalı karar verilmiştir.
Tabii, biz orada terk edilmesi istenilen
konutların, ilçe sakinleri açısından, Madenliler
açısından ne anlama geldiğini çok iyi biliyoruz. Onun için
sadece bir konut olmadığını, aynı zamanda
doğduğu, büyüdüğü, yaşadığı ve hatıralarının
da içinde barındığı bir yer olduğunu çok iyi biliyor
ve anlayabiliyoruz. Bunun, oradaki insanlar açısından ne kadar zor
olduğunu da anlayabiliyoruz ama değerli arkadaşlar, hakikaten
risk çok büyük. Bundan dolayıdır ki İçişleri Bakanlığımızın
da talimatıyla oranın acilen tahliye edilmesini talep ediyoruz,
Hiçbir şey canın yerini tutmaz. diyoruz. Öncelikle
vatandaşımızın canının ve malının bizim
açımızdan kutsal olduğunu ifade etmek istiyoruz ve bununla
alakalı bütün kurum ve kuruluşlarımızla alakalı ve
Elâzığın 5 vekiliyle birlikte teyakkuz hâlinde olduğumuzu
ifade etmek istiyorum.
Tabii, vatandaşımız bu konuda
müsterih olsun, vatandaşımız kesinlikle mağdur
edilmeyecektir, vatandaşımız taşındığı
andan itibaren bütün kirası devletimiz tarafından karşılanacaktır
ve vatandaşımızın istediği yerde de -bunun
altını çizerek söylüyorum- vatandaşımıza toplu
konutlar yapılıp teslim edilecektir.
Tabii, az önce CeHaPenin grup önerisini dinledik.
20 milletvekilinin önerisi
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) CeHePe.
METİN BULUT (Devamla) CeHaPenin. CeHaPenin
20 milletvekili
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) CeHePe.
METİN BULUT (Devamla) Evet
Demin Sayın
Milletvekilimiz de bize nasıl hitap ettiyse ben de öyle hitap ediyorum.
Şimdi, bakın
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) AK
PARTİ dedi, AK PARTİ dedi.
BAŞKAN Arkadaşlar, sessiz olalım
lütfen.
METİN BULUT (Devamla) Bakın, aynen
şöyle geçiyor: İhale, bakın, vermiş oldukları
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın Bulut.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Gürsel Erol
AK PARTİ demişti ama sen CeHaPe diyorsun.
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
METİN BULUT (Devamla) İhale usulü özel
sektöre satılan Elâzığ ili Maden ilçesinde kurulu bakır
madeni işletmelerinin özelleştirilmesinden doğan
mağduriyetin ekonomiye ve istihdama etkilerinin araştırılması
Yani önerinin Madenle hiçbir alakası yok. Maden üzerinden,
özelleştirmeyle hesaplaşmak için verilmiş bir öneri.
Şimdi, benim Madenli kardeşlerim beni
dinliyor, diyor ki: Ya, bunun benimle ne alakası var? Bunun Madenle ne
alakası var? Gerçekten, değerli arkadaşlar, ben de Madenin
siyasi bir hesaplaşmanın parçası olarak kullanılmasına
karşı çıktığımı ifade etmek istiyorum.
Vaktin vacibi Madene ve Madenliye sahip çıkmaktır. Bu konuda
Madenin ve Madenlinin arkasında olduğumuzu Maden halkının
bilmesini istiyor; hepinizi saygı, sevgi ve muhabbetle selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Bırak
Allah aşkına ya!
BAŞKAN Öneri üzerinde görüşmeler
tamamlanmıştır.
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş)
Elâzığ milletvekilleri ret oyu verdi, ret!
BAŞKAN Sayın Köksal, bir talebiniz
vardı, onu hemen bir değerlendirelim, sonra Adalet ve Kalkınma
Partisinin önerisine geçeceğim.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
36.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın,
Afyonkarahisar ili Sultandağı ilçesinde AKPli belediyeye ait
soğuk hava deposunda kaçak içki üretimine destek veren, göz yuman AKPli
Belediye Başkanıyla ilgili herhangi bir işlem yapılıp
yapılmayacağını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, seçim bölgem
Afyonkarahisara bağlı Sultandağı ilçesinde AKPli
belediyeye ait soğuk hava deposunda geçtiğimiz günlerde kaçak
işçi üretimi sağlayan düzenek ele geçirilmiştir. Söz konusu
kaçak içki üretimini belediye işçisi kamerayla tespit edip görüntüleri
AKPli Belediye Başkanına yolladığı ve AKP İlçe
Başkanı ve Belediye Başkanıyla görüştüğü hâlde
-bu konudaki Whatsapp yazışmaları da mevcutken- söz konusu
soğuk hava deposunda kaçak içki üretimiyle ilgili AKPli Belediye
Başkanının hiçbir işlem yapmayarak ve hatta bu
skandalı ortaya çıkaran belediye işçisini başka yere âdeta
sürgüne göndererek bu olaya göz yumduğu ve destek verdiği
aşikârdır.
Şimdi, burada merak ettiğimiz konu
şu: Her fırsatta Cumhuriyet Halk Partili belediyelere görevden almak
için müfettiş üstüne müfettiş gönderenler mübarek ramazan ayında
kendi belediyesinde kaçak içki üretimine destek veren, göz yuman AKPli
Belediye Başkanıyla ilgili herhangi bir işlem yapacaklar
mıdır? (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Gergerlioğlu, sizin de
bir talebiniz vardı.
Buyurun.
37.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun,
Profesör Doktor Haluk Savaşı çaresizliğe iten KHK rejiminin bir
an evvel bitmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Sayın Başkan, bugün size Türkiyede hukuksuzluğun ve
zalimliğin hangi boyuta geldiğini gösteren çok önemli bir olay
anlatmak istiyorum. Bu konuyla ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisine yönelik
bir imza kampanyası başlatılmıştır.
Profesör Doktor Haluk Savaş psikiyatri
doktorudur, Adanada çalışmaktadır. Sorgusuz sualsiz KHKyle
ihraç edilmiştir ve yaşadığı şok ve üzüntü
sonrası kanser olmuştur. İki yıldır kanserle mücadele
etmektedir. Kanseri nüksettiği için yurt dışında muayene
olmak için Adana İl Nüfus Müdürlüğüne başvurduğunda
pasaport verilmeyeceği söylenmiştir. Niye? diye sorduğunda
KHKlisin. denmiştir. Peki, bunun için ne yapmalıyım?
dediğinde Kanser raporlarını CİMERe yaz. denmiştir.
Ama onun beklenen ölüm süresi otuz dokuz aydı ve şu anda otuz
ayı geçti, dokuz ayı da bu tür devlet yazışmalarıyla
geçecek. Profesör Doktor Haluk Savaş diyor ki: Ceberut devletle
uğraşmak Azraille uğraşmaktan çok daha zor.
İnsanları bu denli çaresizliğe iten
KHK rejiminin bir an evvel bitmesi gerekir.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
4.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma
saatlerinin yeniden düzenlenmesine; bastırılarak
dağıtılan 56 sıra sayılı Kanun Teklifinin
kırk sekiz saat geçmeden gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmının 1inci
sırasına alınmasına ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; 56 sıra
sayılı Kanun Teklifinın İç Tüzükün 91inci maddesine göre
temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım:
14/5/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 14/5/2019 Salı günü
(bugün) toplanamadığından, İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince, grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Özlem
Zengin
Tokat
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri :
Bastırılarak dağıtılan 56
sıra sayılı Kapadokya Alanı Hakkında Kanun Teklifi'nin
kırk sekiz saat geçmeden gündemin "Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmının 1'inci
sırasına alınması ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun;
15 Mayıs 2019 Çarşamba günkü
birleşiminde 56 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
15 Mayıs 2019 Çarşamba günkü
birleşiminde 56 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerinin tamamlanamaması hâlinde 16 Mayıs 2019
Perşembe günkü birleşiminde 56 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışmalarını sürdürmesi;
56 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin
İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi ve
bölümlerin ekteki cetveldeki şekliyle olması,
Önerilmiştir.
56
Sıra Sayılı Nevşehir Milletvekili Mustafa
Açıkgöz ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili
İstanbul Milletvekili Mehmet Muş ile 65 Milletvekilinin Kapadokya
Alanı Hakkında Kanun Teklifi (2/1811) |
||
BÖLÜMLER |
BÖLÜM
MADDELERİ |
BÖLÜMDEKİ MADDE SAYISI |
1. BÖLÜM |
1
ila 5inci maddeler arası |
5 |
2. BÖLÜM |
6
ila 11inci maddeler arası ve Geçici Madde 1 |
7 |
TOPLAM MADDE SAYISI |
12 |
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Öneri üzerinde söz talebi yoktur.
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, İç Tüzükün
37nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma
önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
(Devam)
A) Önergeler (Devam)
2.- Yozgat Milletvekili Ali Kevenin, (2/1158) esas
numaralı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(4/27)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
15/10/2018 tarih ve (2/1158) esas numaralı 5510
sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
için yaptığımız kanun değişikliği teklifinin
İç Tüzükün 37nci maddesine göre Meclis Genel Kurulunda gündeme
alınmasını arz ederim.
Ali
Keven
Yozgat
BAŞKAN Öneri üzerinde söz isteyen Yozgat
Milletvekilimiz Sayın Ali Keven. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın Keven, süreniz beş dakika.
ALİ KEVEN (Yozgat) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum.
Bugün 14 Mayıs Dünya Eczacılar Günü, Dünya
Çiftçiler Günü; buradan Türkiyedeki tüm eczacı ve çiftçi
arkadaşlarımın gününü sevgiyle kutluyorum.
Tabii, bu arada, Sayın Yavuz Selim
Demirağa da yapılan saldırıyı öfkeyle, nefretle
kınıyor, ailesine ve kendisine geçmiş olsun dileklerimi
iletiyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; meslek lisesi ve çıraklık okulu öğrencileri
1986 yılında çıkarılan 3308 sayılı Yasayla zorunlu
staja tabi tutulmuşlardır. Mesleki ve teknik eğitimin ana
unsurlarından birisi uygulamaya dayalı eğitimdir. Çeşitli
mesleki eğitim kurumlarında öğrenim gören öğrenciler ve
çıraklar eğitim süresi içerisinde iş yerlerinde doğrudan
uygulamalı staj yapmaktadırlar. Meslek lisesi veya yükseköğretim
döneminde gerçekleşen staj süreleri için ödenen sigorta primleri sadece
staj döneminde iş kazalarına ve meslek hastalıklarına
ilişkin güvence sağlamaktadır. Bu kişilerin daha sonra uzun
vadeli sigorta kollarında görev almaları durumunda
sigortalılık süresinin başlangıcı olarak staja
başladıkları tarih değil, adlarına ilk defa uzun
vadeli sigorta primi yatırılma tarihi temel alınmaktadır. Bu
stajyerlere herhangi bir borçlanma hakkı ise tanınmamaktadır.
Diğer yandan, 5510 sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 41inci maddesi
hükümleri uyarınca, doktora öğrenimi veya tıpta uzmanlık
için yurt içinde veya yurt dışında geçirdikleri normal doktora
veya uzmanlık öğrenim süreleri, avukatlık stajını yapanların
normal staj süreleri, kanun kapsamında yurt dışına
gönderilen öğrencilerin yurt dışındaki öğrenim
süreleri, borçlanma hakkına tabi tutulabiliyor. Bu nedenle, ortaya
çıkan ve Anayasanın da eşitlik ilkesine uygun olmayan ve büyük
mağduriyet yaratan bu durumun ortadan kaldırılarak mesleki
eğitimin özendirilmesine katkı sunması için, fiilî bir
çalışmaya dayanan çıraklık veya staj dönemlerine
ilişkin olarak ilgililere borçlanma hakkı tanınmalıdır.
Sigortalılık başlangıç tarihinin ise çıraklık
veya staja başlama tarihi olarak baz alınması
sağlanmalıdır.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Anayasamızın 10uncu maddesi Herkes kanun önünde eşittir.
der. Anayasamızın 60ıncı maddesi ise Herkes, sosyal
güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak
gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar. demektedir. Bundan
yola çıkarak, 11 Ekim 2018 tarihli yazıyla Meclis
Başkanlığına sunmuş olduğum 5510 sayılı
Kanunda değişiklik teklifiyle staj sigortası kapsamında
sadece iş kazalarına karşı sigortalanan stajyerlerin
emekliliğe esas uzun vadeli sigortalılık için borçlanabilmeleri
amaçlanmaktadır. 1 milyonu aşkın yurttaşımız bu
hakkın tanınmasını beklemektedir.
Ayrıca, hâlihazırda stajını
yapmakta olan ve yapacak olan öğrencilerin de gelecek güvenceleri staj
sigortası tanımının değiştirilerek
sigortalarının emekliliğe esas hâle getirilmesiyle bu
mağduriyet giderilmiş olacak ve sosyal devlet ilkesine uygun hâl
almış olacaktır.
Diğer yandan, Yargıtay,
yıllardır talep edilen ancak gerçekleşmeyen staj süresindeki
sigortalılığın sigorta başlangıcı
sayılması adına ders niteliğinde bir karara imza
atmıştır. Almanyada yaşayan bir gurbetçinin başvurusu
üzerine, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 6 Nisan 2016 tarihinde
verdiği 2016/481 sayılı Kararla Almanyada çalışan
gurbetçilere, mesleki eğitim gördükleri dönemde yatırılan
zorunlu primlerin sigortalılık başlangıcı olarak kabul
edilmesine hükmetmiştir. Kurul bu kararı alırken Dış
İlişkiler ve Yurt Dışı İşçi Hizmetleri Genel
Müdürlüğünde çalışan bir uzmanın 2014 yılında
hazırlamış olduğu, Alman sosyal güvenlik sistemini
inceleyen tezine atıfta bulunmuştur. Çünkü Alman kanunlarına
göre meslek eğitimi gören çırakların sigortaları
emekliliğe esas sayılmaktadır ve bu sayede bizim gurbetçi
işçimiz de bu staj dönemindeki sigorta girişini Türkiyede elde
edeceği emeklilik için kabul edilecek giriş tarihi olarak
saydırabildi. Almanyanın, sağlamak zorunda olduğumuzu
hatırlattığı bu hakkı, biz, kendi öz vatanında
yaşayan, çalışan, öğrenim gören
vatandaşlarımıza neden sağlamıyoruz?
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
aramızda meslek hayatının başında bu zorunlu
stajları yerine getirmiş pek çok arkadaşımız
bulunmaktadır. Talep edilen bu değişikliğin ne denli insani
bir talep olduğuna eminim hak vereceksiniz. Meslek liseleri eğer
memleket meselesi olarak görülüyorsa bu hakkın tanınması
elzemdir, gereklidir çünkü bu liseler sanayinin omurgasıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Keven, toparlayalım,
devam edin.
ALİ KEVEN (Devamla) Bu gerekçelerle,
çıraklık ve staj sürelerinin başlangıç tarihinden
başlamak üzere bu sürelerin sigortalılık süresinden
sayılması ve borçlanma hakkı verilmesiyle geniş bir kesimde
oluşan mağduriyetin çözülmesi esas alınmıştır.
Bunun neticesinde yapılan borçların ödemeleriyle de maliyeye ek gelir
kazandırılmış olacaktır.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Külfet oluşturacak. denilerek peşinen reddetme yoluna gidilecek bir
tutumun ise toplum vicdanında derin yaralar açacağının
bilinmesini isterim. Toplumda yaygın bir beklenti hâline gelen bu
mağduriyetin giderilmesi için gelin hep birlikte bu mağduriyete son
verelim ve bu durumu Anayasamızın eşitlik ilkesine uygun hâle
getirelim.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Keven.
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Sayın Barut, sisteme girmişsiniz.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
38.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun, 14 Mayıs Dünya
Çiftçiler Gününü kutladığına ilişkin açıklaması
AYHAN BARUT (Adana) Sayın Başkan, 1946
yılında kurulan Uluslararası Tarım Üreticileri
Federasyonunun kuruluş günü olan 14 Mayıs günü tüm dünyada ve
ülkemizde Dünya Çiftçiler Günü olarak kutlanmaktadır. Ülkemizin
tarımsal üretiminde yaşanan sorunlara çözüm bulunmadan bunlara her
geçen yenilerinin eklenmesi, sorunları ithalatçı politikalarla çözme
düşüncesinin sürmesi, girdi fiyatlarının yüksekliği
nedeniyle kâr edemeyen çiftçilerimizin üretmekten vazgeçmesi, son yıllarda
tarımın değişmeyen konuları hâline geldi. Millî
ekonominin temeli ziraattır, Milletin efendisi çiftçidir, köylüdür.
diyen Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürkü şükran ve özlemle
anarken, üretim maliyetlerinin altında ezilen, ürettiğinden
kazanamayan ve desteklenmediği için hızla tarımdan
uzaklaştırılan üreticilerimizin 14 Mayıs Dünya Çiftçiler
Gününü kutluyor, her şeyin daha çok güzel olacağı günlerde
gerçek kutlamalar yapmak dileğiyle tüm çiftçilerimize en derin sevgi,
saygılarımızı sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Aydemir, siz de sisteme
girmişsiniz, arkadaşlarımızı konuşmasız
bırakmayalım.
VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Sayın Aydemir
Sayın
Eroğlu
VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Şimdi,
ben geçtim efendim, müsaade ederseniz.
BAŞKAN Sizin Sayın Aydemirin yerine mi
söz talebiniz vardı?
VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Evet, evet,
başka yerden istemiştim ama buraya geçtiğim için müsaade
ederseniz ben kendi adıma...
BAŞKAN Sayın Aydemir yok mu salonda?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Buradayım ama söz istemedim Sayın Başkan.
VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Afyonla
alakalı bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN Peki, buyurun Sayın Eroğlu.
39.- Afyonkarahisar Milletvekili Veysel Eroğlunun,
Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın Afyonkarahisar ili
Sultandağı ilçesinde belediyenin soğuk hava deposunda kaçak içki
üretildiğine dair ifadesinin gerçek dışı olduğuna
ilişkin açıklaması
VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Şimdi,
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; az önce Afyon
Milletvekili Sayın Burcu Köksal, Sultandağında belediyenin
soğuk hava deposunda kaçak içki üretildiğini ifade etmiştir, bu
tamamen gerçek dışıdır. Şöyle ki: Bu soğuk hava
deposu daha önce CHPli Belediye Başkanı Osman Acar tarafından
inşa edilmiştir. O zaman orada birileri tarafından kaçak içki
üretimine başlanmış ancak -bizim Sultandağı Belediye
Başkanlığını AK PARTİ yeni teslim aldı- bu
tespit edilince hemen duruma müdahale edildi, içki üretimi söz konusu
değildir. Ancak orada çalışan bir işçi eski görüntüleri ele
alarak belediyeye karşı bir provokasyon yapmak istemiştir. Bu
konuda bütün görüntüler vardır
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Süremiz bu kadar Sayın
Eroğlu.
VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
yani
savcılığa da bu konuda başvurular
yapılmıştır.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, konuyla ilgili Sayın Eroğlu bir sataşma yaptı
BAŞKAN Şimdi
karşılıklı olmasın Sayın Köksal, kayıtlara
geçmesi için buyurun şu kürsünün önüne gelin, oradan açıklayın
lütfen; oradan kayıtlara geçsin ve kapatalım bunu çünkü bunun
amacı bu değil, karşılıklı konuşmak
değil.
Buyurun.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Şimdi, söz
konusu soğuk hava deposu belediyeye aittir ve soğuk hava deposunda
daha önce işçi olarak çalışan vatandaş daha sonra
soğuk hava deposundan başka bir yere gönderilince özellikle
şüphelenmiş, 31 Mart sonrası bu görevlendirme olunca özellikle
şüphelenmiş ve orayı takip etmiş. Takibat sonucunda da
orada kaçak içki üretimi yapıldığını kamerayla tespit
etmiş ve bunu WhatsAppdan bizzat AKPli Belediye Başkanı Mehmet
Aldırmaza ihbar etmiştir. 8 Nisan, 9 Nisan ve 8 Mayısta
gönderdiği kamera kayıtları ve WhatsApp
yazışmaları mevcuttur, bunlar da yargıya teslim
edilmiştir.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan...
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Ama AKPli Belediye
Başkanı bu duruma kayıtsız kalmış, hatta ilçe
başkanıyla beraber işçiyi tehdit edip görev yerini
değiştirmiştir.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Sayın
Başkanım, tabii, Afyonkarahisar Milletvekili olarak...
BAŞKAN Ama hayır, şimdi böyle bir
usulümüz yok; hayır, lütfen.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Lütfen Sayın
Başkanım, olmaz yani. 4 dönem sonra ilk defa AK PARTİ...
BAŞKAN Ben size söz veririm ama lütfen,
bakın şimdi...
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Lütfen ama cevap
vermemiz lazım. 4 dönem sonra biz ilk defa aldık CHPden burayı,
çok zoruna gidiyor, normal zoruna gitmesi.
BAŞKAN Şimdi bakın, bu konu burada
karşılıklı konuşulacak bir konu değil. Ben size
veririm söz.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Ama lütfen
Sayın Başkan, buna cevap vermemiz lazım.
BAŞKAN Sayın Eroğlu verdi ama.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Ama eksik verdi.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, lütfen
oturun.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Söz istedik.
BAŞKAN Yani söz taleplerinizi sisteme girerek
bildiriniz arkadaşlar.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Efendim, girmiş
sisteme.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Girdik sisteme.
BAŞKAN Siz girin sisteme, ben daha sonra
bakarım. Yani lütfen usule uygun davranalım. (AK PARTİ ve CHP
sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
Değerli arkadaşlar, bakın, bu konu
milletvekillerimizin kendi bölgesini ilgilendiren bir konu, Genel Kurulun
dışında da bunu konuşabilirsiniz, bunu Afyondaki
değerli yurttaşlarımız da mutlaka takdir ediyorlardır.
Gündemin Seçim kısmına geçiyoruz.
VIII.- SEÇİMLER
A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim
1.- Anayasa Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim
BAŞKAN Komisyonlarda boş bulunan
üyelikler için seçim yapacağız.
Anayasa Komisyonunda boş bulunan ve
Halkların Demokratik Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için
Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmaz aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2.- Dışişleri Komisyonunda boş bulunan
üyeliğe seçim
BAŞKAN Dışişleri Komisyonunda
boş bulunan ve Halkların Demokratik Partisi Grubuna düşen 1
üyelik için İzmir Milletvekili Sayın Serpil Kemalbay Pekgözegü aday
gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3.- Plan ve Bütçe Komisyonunda boş bulunan üyeliğe
seçim
BAŞKAN Plan ve Bütçe Komisyonunda boş
bulunan ve Halkların Demokratik Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için
Batman Milletvekili Necdet İpekyüz aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
4.- Güvenlik ve İstihbarat Komisyonunda boş bulunan
üyeliğe seçim
BAŞKAN Güvenlik ve İstihbarat
Komisyonunda boş bulunan ve Halkların Demokratik Partisi Grubuna
düşen 1 üyelik için Mersin Milletvekili Sayın Rıdvan Turan aday
gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, alınan karar
gereğince, denetim konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sıraya alınan, Nevşehir
Milletvekili Sayın Mustafa Açıkgöz ve Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Muş
ile 65 Milletvekilinin Kapadokya Alanı Hakkında Kanun Teklifi ile
Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Nevşehir Milletvekili Mustafa Açıkgöz ve Adalet
ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili
Mehmet Muş ile 65 Milletvekilinin Kapadokya Alanı Hakkında Kanun
Teklifi (2/1811) ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 56) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Komisyon Raporu 56 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince, bu teklif İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
temel kanun olarak görüşülecektir. Bu nedenle, teklif tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra
bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı
ayrı oylanacaktır.
Şimdi, teklifin tümü üzerinde söz talepleri
var, onları yerine getireceğim.
Değerli milletvekilleri, teklifin tümü üzerinde
söz isteyen İYİ PARTİ Grubu adına Kocaeli Milletvekilimiz
Sayın Lütfü Türkkan.
Süremiz yirmi dakika Sayın Türkkan.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Sayın Bakanım, kaçak içki meselesi hallolduysa
konuşayım mı? Halloldu mu?
VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Halloldu.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Kapadokya Alanı Hakkında Kanun Teklifiyle ilgili
olarak söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Ülkede demokrasi penceresi
kapatılmış, hukuku ayaklar altına alınmış,
biz burada Kapadokyayı görüşüyoruz; demek ki çok önemli, öyle
olduğunu düşünüyorum. Ben, bu kanun teklifiyle ilgili çok fazla bir
şey söyleyecek değilim aslında. Ülkemizde genellikle kanun ve
yönetmeliklerin uygulanmasında sıkıntı olduğunu,
kurumların işlev göremez hâle getirildiğini ve yargı
bağımsızlığının
olmadığını her fırsatta dile getiriyoruz.
İçinde bulunduğumuz bu süreçte muhalefetin
yapıcı destek ve önerilerini dikkate almadan yeni kurumların
oluşturulması için kanun yapmak problemleri çözmeye mi yarar yoksa
haksızlığa ve hukuksuzluğa daha çok yol açacak problemleri
mi yaratır, belli değil. Bu konuda iktidar partisindeki
arkadaşlarımı bir kez daha düşünmeye ve bunun
cevabını da ondan sonra vermeye davet ediyorum.
Bu kanun teklifini prensip olarak doğru buluyor
ama maddelerdeki belirsizliklerin ve eksikliklerin düzeltilerek Meclis Genel
Kurulundan geçmesinin daha doğru olacağını
düşünüyoruz. Kanunun maddeleriyle ilgili görüşlerimizi,
çekincelerimizi arkadaşlarımız yapacakları
konuşmalarda dile getirecekler ancak çok daha önemli
sorunlarımız var; öncelik onlar olmalıydı bugün. Ülkede
insanların, sizin gibi düşünmeyen hiç kimsenin can güvenliği artık
ortada kalmadı. Hukuk işlemiyor, yargı işlemiyor. Bu kadar
öncelikli meselelerimiz varken, küçücük çocuklardan biz büyüklere herkes
adalet diye yalvarırken gündem bu olmamalıydı. Nasıl
başınızı gece yastığa rahat koyuyorsunuz merak
ediyorum gerçekten. Maalesef, ülkemizde yargı, suçu caydırmak bir
yana, suçu teşvik eder noktaya geldi.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiyede artık istatistiklere
bakıldığında AK PARTİ Hükûmetinin yokluk ve
fukaralık içeren ekonomi yönetimi yüzünden millet mutfaktan yani
boğazından kısmaya başladı. Millet, geçen seneki ramazan
sofralarını arar oldu. Dar gelirli Kurban Bayramı
dışında et yüzü zaten görmüyordu; patatesi, soğanı
vardı, o bile artık lüks oldu. Ülkenin asıl beka sorunu,
Türkiyenin en önemli problemi ekonomiyken, millet iki tane patates kaynatmak
için çırpınıyorken iktidarın umurunda bile değil
vallahi. Şu anda yüzlerinize baktığımda bunu
rahatlıkla görebiliyordum.
Hani 31 Marttan sonra doların ateşi
düşecekti? Hani ekonomi nisanda marttan iyi olacaktı? YSKde
yaptığınız sivil darbeyle ve beceriksiz ekonomi yönetiminiz
yüzünden dolar yükseldi. Ama ağzınızda aynı şeyler,
aynı sözler alışkanlık yapmış Dış
güçler yükseltti. diyebiliyorsunuz. Siz suçluyu dışarıda
aramaya devam ettikçe çok daha büyük hatalar yapacaksınız. Ama
üzülerek ifade ediyorum, bu hataların bedelini biz milletçe hep beraber
ödüyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şimdi yeni bir uygulamayla karşı
karşıyayız. Dün öğrendik ki Merkez Bankası
bilançosunda yedek akçelerde gözüken yaklaşık 40 milyar lira para
bütçeye devredilecekmiş. Türkiyenin içinde bulunduğu ekonomik
konjonktürde elinde kalmış tek çıpası mali disiplin. 2018
Eylülde yeni ekonomik program açıklandığında bütçe
açığının 2019 yılında 80,8 milyar lira
olacağı öngörülmüştü. Yılın ilk dört ayında
gerçekleşen bütçe açığı ise 52 milyar lira olarak
gerçekleşti yani bütün yıl boyunca önerdiğinizin
yaklaşık yüzde 65i dört ayda gerçekleşti. Bu 52 milyar
liranın içinde aslında mayıs ayında Merkez Bankasından
alınacak kârın ocak ayında alınması da dâhil.
Rakamı bir de şöyle okuyun, korkunç tabloyu saklamayın:
Mayısta alınacak para ocakta alındı, hazineye
aktarıldı. Buna rağmen dört aylık dönemde ortaya
çıkmış açık 52 milyar lira. 52 milyar liranın
yaklaşık 40 milyar lirası sadece mart ve nisan aylarında
gerçekleşti. Bu 40 milyar liranın yani yedek akçelerdeki paranın
hazineye devredilmesi için bir yasal düzenlemenin gerektiği, bu düzenleme
sonrasında bu paranın bütçeye devredileceği ifade ediliyor. Bu
paraya niye ihtiyaç duyuluyor? sorusunun da cevabı çok açık, hepimiz
biliyoruz. Seçim sürecine kadar bu para musluğu bir kere daha
açılacak. Seçmenin oyunu alabilmek adına birtakım adımlar
atılacak gibi gözüküyor. Bu da elimizdeki en önemli çıpayı
kaybetmemiz anlamına gelir.
Peki, bütçe açığı büyürse ne olur?
Sizin bütçe açığınız genişlediğinde ister istemez
o arada oluşan farkı kapatmak için borçlanma ihtiyacınız
artar. 2019da Türkiye ekonomisinden büyüme beklemek gerçekçi olmaz. Yani,
2019da kuvvetle muhtemel, Türkiye ekonomisi küçülecek değerli arkadaşlarım;
büyümek bir kenara, küçülecek. Dolayısıyla, ekonomi küçüldüğü
için şirketler kâr elde edemeyecek ve devlet kurumlar vergisini
hedeflediği kadar, istediği kadar alamayacak. Diğer taraftan,
işsizlik daha da artacak; bununla beraber, devlet çalışan
kişilerin maaş bordrolarından aldığı gelir
vergisinden de olacak. Otomatikman zaten bütçenin gelir tarafında bir
başka zafiyet daha oluşacak. Bununla beraber, borçlanma maliyetleri
daha da yükselecek. İnsanımızın hem geliri azalacak hem de
gideri yükselecek.
Mevcut şu konjonktürde bile 80,8 milyar
liralık bütçe açığını yakalama konusunda ciddi bir
sorun yaşanacakken geldiğimiz nokta şu: Buraya bir miktar, 40
milyar lira gibi hedeflenen açığın yüzde 50si kadar bir
paranın daha aktarılması. Bu para bir seçim
yatırımı olarak kullanılacak. Ne İstanbulmuş
demekten kendini alamıyor insan, neymiş bu İstanbul ya? Neler
varmış, kim bilir.
VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Bu
şehr-i Sıtanbûl ki bî-misl ü bahâdır.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Evet, Sayın
Başkan, siz iyi bilirsiniz, orada bürokratlık yaptınız. Biz
de biliriz.
Ülke enflasyon-kur-faiz üçgeninde bir sarmala
girecek bundan sonra. Bu sarmaldan nasıl çıkacağı konusunda
da net bir fikir yok gibi gözüküyor aslında. Burada söylenecek tek bir söz
var: Hepimizin kendi bütçemizi yaptığımız gibi, paran yoksa
harcamayacaksın. Yani, borç parayla harcama yaptığın zaman
karşılaşacağın bela çok büyük; ülkelerde bu bela daha
da büyük. Bugün de gittin, Merkez Bankasından yedek akçeleri aldın.
Peki, sonra? Bu neye benziyor, biliyor musunuz? Anadoluda kefen parası
diye bir para vardır ya hani en son, çok büyük bir ihtiyaç hâlinde o
paraya el gider ya, işte, onun gibi; o evde satılacak bir şey
kalmadığında büfedeki gümüş çatalların,
kaşıkların satılması gibi bir olay bu. Bu para
hazineye devredilebilir mi? Bunların hepsi tartışılabilir
ama bugünün konjonktüründe zaten bütçe açığını tutturma
konusunda ciddi bir sorunla karşı karşıya
kalmışken, aksine, bütçeyi daha kısmak gerekirken bütçeyi daha
da açmanın hiçbir rasyonel çözümü yoktur, olmadığını
da yakın bir zamanda göreceğiz.
23 Hazirandaki seçime kadar, bu seçimi kazanmak için
çok daha fazla para saçılacak ortaya ve bunun faturasını ülke
olarak hep beraber ödeyeceğiz. Yapılan zamlarla, daha yüksek
faizlerle ödeyeceğiz bunun bedelini. Türkiye'nin koskoca 2019
yılını heba etme lüksü yok ama uygulanan bu strateji 2019u ne
yazık ki heba etmemize neden oldu. Şimdi, memura ve emekliye ödeyecek
ikramiye parası bile yok ülkede. Hukukun üstünlüğü maliyede bile
lazım. Her şeyin sadece size meşru olmasının bedelini
milletçe hepimiz ödüyoruz. İstanbuldaki seçim sonucundan bile mesaj
almadınız, ders çıkarmadınız. İşinize
gelmiyor olabilir bu. Ekonominin tekrar hayat bulması inanın çok zor
değil aslında. Demokrasiyi yeniden inşa edersek, üstünlerin
hukukuna son verip hukukun üstünlüğüne geçersek ve ülkemiz adaleti yeniden
sağlayabilirse inanın her şey düzelecek ve her şey çok daha
güzel olacak.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ben, Türkiye'deki mevcut siyasi gündem nedeniyle
konuşulmayan, dile getirilmeyen, dikkatlerden kaçan aslında çok
önemli bir konudan daha bahsetmek istiyorum. Akdenizde neler oluyor
farkında mısın arkadaşlar? Ciddi bir hareketlilik var uzun
zamandır Akdenizde? Türkiye, İsrail, Mısır, Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti, Güney Kıbrıs Rum Kesimi ve Yunanistan ile
uluslararası aktörlerin son yıllarda Doğu Akdenizde
yürüttüğü hidrokarbon arama faaliyetleri bölgede suların yeniden
ısınmasına neden oldu. Tam bir savaş havası hâkim.
desek yanılmış olmayız aslında. Kıbrısta
gerilim özellikle son üç-dört aydır hiç azalmadı. Bir anlamda Fatih
Sondaj Gemisinin Kıbrısın batısında sondajlara
başlamasıyla kriz bir daha derinleşti. Kıbrıslı
Rumlar Türkiye'deki karışık iç siyasi ortamdan yararlanarak
bölgede Türkiye karşıtı bir cephe oluşturmuş durumda.
Olay öyle bir noktaya geldi ki Kıbrıs Rum Yönetimi Fatih Gemisinde
görevli personel hakkında uluslararası tutuklama emri çıkarma
tehdidi bile savurdu. Bunun farkında mısınız? Amerika
Birleşik Devletleri ile Avrupa Birliği Ankaradan
çalışmalara son vermesini istedi. Dışişleri
Bakanlığımız kıta sahanlığımızdan
doğan haklarımıza atıf yaparak tepki verse de bundan sonra
tavrımız ne olacak, bunları bilmek istiyoruz çünkü Türkiye'nin
iç siyasetinde sıkışmışlık hâli ve ekonomik kriz
Türkiye'nin işini zorlaştırıyor arkadaşlar. Avrupa
Birliği ve Amerika arasındaki gergin ilişkiler de diplomatik
manevralara ne yazık ki yer bırakmıyor. Doğu Akdenizde
haklı olduğumuz noktalara karşın bölge ülkelerinin
neredeyse tümüyle var olan kötü ilişkilerimiz nedeniyle diyalog kuracak muhatap
bulamıyoruz, bunu üzülerek söylemek istiyorum. Kıbrıs konusunu
çok daha önceden ele alıp konuşmamız, tartışmamız
gerekirdi, sular bu kadar ısınmadan önce yapmalıydık bunu
aslında çünkü Kıbrıslı Rumların Türkiye'nin
tartıştığı veya ilişkileri iyi olmayan ülkelerden
de yararlanarak oluşturduğu ciddi cepheyle Doğu Akdenizde
attığı adımlara uluslararası desteği
almasının çok zor olmayacağını söylemek mümkün.
Bakın, Rum yönetimi Birleşmiş
Milletler Genel Sekreterine bir mektup gönderdi. Onlar 1974e birinci istila
diyorlar, bunu da ikinci istila olarak iddia ettiler bu mektupta. Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı da buna
karşılık Asıl istilayı Rumlar yapıyor. yönünde
bir açıklama yaptı. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Nikos
Anastasiadis mektubunda Bu durumda Kıbrıs görüşmeleri
başlayamaz. diyor. Yani bir anlamda şart koşuyor Türkiye'ye,
eğer Kıbrısta görüşmeler başlayacaksa Fatih
Gemisinin sondaja son vermesi gerektiğini söylüyor. Rum Yönetimi lideri
adada yeni bir barış hamlesine girişmek yerine, Türkiye
ilişkilerinin bozulduğu ülkelerle hareket etmeyi tercih ediyor. Bunun
yanında bölgeye sınırı olmamasına rağmen Amerika,
Rusya ve İngiltere gibi ülkeler de Akdenizdeki enerji denkleminde
ağırlığını korumak istiyor. Yani Türkiye,
Doğu Akdenizden İrana uzanan enerji politikalarında ne
yazık ki köşeye sıkışmış görüntüsü veriyor
ama biz, şu anda Kapadokya Kanun Teklifiyle uğraşıyoruz.
Türkiye gerçekten çok önemli sorunlarla karşı karşıya. Bu,
Kapadokyanın önemsiz olduğu anlamına gelmiyor ama bu
sorunların burada tartışılması gerekirken biz çok daha
ikincil, üçüncül problemleri konuşuyoruz burada; üzülüyorum ülkem
adına, gerçekten üzülüyorum. Türkiye, Doğu Akdenizden İrana
uzanan bu enerji politikalarında sıkışmış
görüntüsü veriyor ya, bir Türk milliyetçisi olarak bunu hazmetmek çok zor
geliyor bana, size de zor geliyordur, inanıyorum ama bu konuda herhangi
bir tavrınızı da göremiyorum. Sadece yukarıdan gelen
talimatlara uymak yetmiyor, keşke yetebilse. Tüm bunlar için de
diplomasinin daha iyi perdede yürütülmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu
süreçte Amerika ve diğer uluslararası aktörlerle
yapacağımız temaslar önem taşısa da ulusal
haklarımız bizimdir, asla taviz verilmemelidir. Türkiye, diğer
komşu ülkelerle arasını düzelterek bir denge politikası
izlemeli, özellikle Dışişleri Komisyonu üyesi Sayın Osman
Bak Beyefendi.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Komisyon üyesi
değilim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Ancak Akdenizden ne Fatih
Gemisini çekmeli ne de binlerce kilometre uzaktan gelenler doğal gazı
çıkarırken boş boş izlenmemeliler. Yani şimdi
yaptığımız gibi, oraya gelenler boş gözlerle izlenmek
yerine bu konuya müdahale edecek politikalar geliştirilmeli, hakkı
olanı almalı Türkiye.
Yüce Parlamentoyu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Türkkan.
Söz sırası Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına Iğdır Milletvekilimiz Sayın Yaşar
Karadağa aittir. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA YAŞAR KARADAĞ
(Iğdır) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlar ve bizleri televizyonları karşısında
izleyen Türk milleti; Adalet ve Kalkınma Partisinin Meclise sunduğu
56 sıra sayılı Kapadokya Alanı Hakkında Kanun Teklifi
üzerinde parti grubum adına söz almış bulunmaktayım. Gazi
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, ben de bir
coğrafyacı, bir öğretmen, bir milletvekili olarak
Kapadokyayı ve çıkacak bu kanunu değerlendireceğim.
Öncelikle, çıkacak kanunun kapsadığı alana baktığımız
zaman, 4 ilçeyi kapsıyor: Gülşehir, Avanos, Ürgüp ve Derinkuyu ve
ayrıca 9 belde var: Sulusaray, Nar, Göreme, Uçhisar, Ortahisar, Kavak,
Göre, Kaymaklı, Çat ve ayrıca 21 köyü de kapsayan bir bölge. Aktepe,
Çavuşin, İbrahimpaşa, Karacaören, Mustafapaşa, Çökek,
Bahçeli, Güvercinlik, Ayvalı, Şahinefendi, Taşkınpaşa,
Cemil, Yeşilöz, Karlık, Demirtaş, İltaş, Akköy,
Boyalı, Karain, Ulaşlı, Sofular, Sarıhıdır bu
kanunun kapsadığı coğrafya.
Şimdi, Kapadokya bölgesinin coğrafi
oluşumuyla ilgili biz baktığımız zaman, bu yer
şekilleri nasıl ortaya çıkmış, hangi coğrafi
evrelerden geçtiğine baktığımız zaman, e tabii ki
ülkemiz genç bir jeolojik yaşa sahip bir ülke, özellikle 3üncü jeolojik
zamanın sonu ve 4üncü jeolojik zamanda oluşan bir coğrafya.
Şimdi, bu bölgedeki bu yer şekilleri
gerçekten dünyada ender görülen, eşi benzeri çok nadir olan şekiller.
Bunların coğrafi oluşumunu değerlendirdiğimiz zaman,
günümüzden altmış milyon yıl öncesinde bu bölgedeki genç
volkanlar faaliyete geçti. Bunlar hangileriydi? İç Anadoludaki Erciyes,
Hasan Dağı, Melendiz, Karadağ, Karacadağ gibi genç
volkanlar var. Bu volkanlardan özellikle Erciyes, Hasan Dağı ve Göllü
Dağının volkanik faaliyetleri sonucunda çıkan
dış püskürük kayaçlar
Bunlar, ilk önce bu tüf dediğimiz
yumuşak malzeme çıktı ve onun peşine lavlar akmaya
başladı ve bir örtü volkanı oluşturduğu gibi bölgede
bir de volkan konileri oluştu, coğrafyayı gezenler
gözlemlemektedir.
Şimdi, özellikle oluşan bu örtü
volkanları içerisinde, bu altmış milyon yıl içerisinde,
dış kuvvetler dediğimiz akarsular olsun, sel suları,
yağmur suları ve rüzgârla birlikte aşınmaya
başladı ve bu coğrafya, gerçekten dünyada eşi benzeri
olmayan bu coğrafya altmış milyon yıllık bir iç ve
dış kuvvetin etkisiyle ortaya çıkan bir coğrafya ve bugünkü
yer şekillerinin görülmesi bu jeolojik devirlerle gerçekleşti ve
bugünkü jeomorfolojik şekiller ortaya çıktı.
Şimdi, bunlardan niye bahsediyorum? Çünkü, bu,
dünyada eşi benzeri olmayan -her zaman diyoruz ya cennet
vatanımız o cennet vatanımıza ait- UNESCOnun 1985
yılında Dünya Kültür Mirası içerisine aldığı bu
coğrafi bölgeyi bizim koruyup kollamamız, değerini bilmemiz her
şeyin ötesinde en önemlisi.
Şimdi, bu coğrafya oluştuktan sonra,
bakıyoruz, tarihi Asurlulardan başlayıp Hititler, Persler ve
devamında İskenderin ordularıyla birlikte Pers
İmparatorluğu bölgeden çekiliyor; devamında Roma, Bizans,
Selçuklu ve Osmanlı
Şimdi, bu doğal güzelliklerin içerisinde
bir de ne oluşmaya başladı? Orada insan eseri tarihî bir miras
oluşmaya başladı. Milattan önce 3 bin yıl öncesinden
başlayan medeniyet günümüze kadar devam ediyor ve bunun izlerini biz bu
coğrafyada görüyoruz. Özellikle tüf dediğimiz o yumuşak malzemelerin
insanlar tarafından hem kazılması çok kolay hem de sel
suları tarafından oluşturulan o mağaralar inanç turizmi
açısından
O dönemden, özellikle Romalılar döneminden,
Hristiyanlığın ilk yayıldığı dönemden,
bölgede insanların inançlarını gizli gizli
yaşadıkları dönemden, Romalıların daha
Hristiyanlığa geçmediği dönemden kalan o mağaralarda bugün
200ün üzerinde kilise var. Artı, o Kızılırmak yayı
içerisinde, oradan çıkan o kil malzemesiyle pişirilen kap kacak, o
eski saksılar ta o medeniyetle günümüze kadar geliyor. Yani anlatmak
istediğim şey: Dünya harikası bir coğrafya, devamında
bir insanlık medeniyeti; Türkiyemiz, cennet vatanımız diyoruz
ya, o cennet vatanımızın güzide noktalarından, güzide
yerlerinden birisi bu Kapadokya. Şimdi biz bununla ilgili kanun
çıkaracağız. Çıkaracağımız kanunun,
temennimiz odur ki, turizme katkısı
Şu anda zaten bu bölgenin
turizm açısından oldukça büyük bir potansiyeli olduğu gibi,
değerlendiriliyor da. Yaklaşık gecelik 30 bin kapasitesiyle
turizme sunulan destinasyon sahası; artı, onun dışında
yine balon turizmiyle birlikte ne var? Hava şartlarına göre günlük
100-150 civarı balon havalanmakta ve ekonomimize 70 milyon euroluk bir
katkı sağlamaktadır. Yıllık yaklaşık 2,5-3
milyon arasında turist, bölgeyi ayrıca ziyaret etmektedir. Geçen
yılın, 2018 yılının Çinde Türkiye yılı ilan
edilmesinden dolayı -gelen turistlerin özelliklerine
baktığımız zaman, inanç turizminden dolayı da
geliyorlar, özellikle Hristiyanlar için önemli bir saha- 3 milyona yakın
turist geldiğini görüyoruz. Türkiye yılı ilan edilmesinden
dolayı Çinden gelen turistleri; yine bu yıl, 2019 yılında
Japonya ve Korede Türkiye yılı ilan edilmesinden dolayı
Koreden ve Japonyadan gelen turistleri görüyoruz. Şimdi
çıkarılacak kanunla birlikte bir yetki kargaşası ortadan
kaldırılacak. Özellikle doğal sit alanı olması, koruma
altında olması ve birçok bakanlık ile belediyeler
arasındaki yetki karmaşasından dolayı o bölgede kurulacak
tesislerde büyük oranda zorluklar yaşanmakta ve kaçak yapılaşma
baş göstermektedir.
Şimdi, kurulacak bu kurulun oluşumu
gerçekten son derece önemli. Deminden beri özellikle anlatmaya
çalıştığım şey, 60 milyonluk bir jeolojik serüven
ve yaklaşık dört bin beş yüz yıllık bir insanlık
tarihi ve dünyada eşi benzeri olmayan bir saha. Burası bizim en büyük
millî değerlerimizden biri. Bunun millî ekonomiye katkısı,
gelecek nesillere aktarılması olmazsa olmazımız.
Onun için, bu kurulacak kurulun teşekkülünde
özellikle liyakat sahibi ve alanında uzman kişilerle birlikte
kurulacak bir kurul kurulması şarttır, elzemdir. Bu konudaki
uyarımızı yapıyoruz çünkü şu anki o Kapadokya bölgesi
mevcut turizm potansiyelinin emin olun çok çok altında
kullanılıyor. Ülke ekonomisi açısından gerçek anlamda
turizm potansiyeli ortaya çıkarılırsa bölge, emin olun, şu
ankinin kat kat üstünde bir katkı sağlayacak.
Saygıdeğer milletvekilleri, sözlerime bir
şeyle devam etmek istiyorum. Özellikle turizm son derece elastikidir.
Turizm sektörü her şeyden etkileniyor. Burada bu değerlerimizin
gerçek anlamda kullanılması, bu değerlerimizin turizme gerçek
anlamda sunulması ve gerçek turizm potansiyelinin ortaya çıkması
son derece hassasiyet istiyor. Bu doğal değerleri korumak neyle olur?
Bu bilinçle olur. Özellikle bölge halkının, yöre halkının,
tüm turizm değerlerimizde olduğu gibi bu bölgede de
bilinçlendirilmesi son derece önemlidir. Burada eğitim kurumlarına
çok büyük yük düşmektedir. Eğitim kurumlarının bu konuda
son derece bilinçlendirmesi lazım bölge halkını tüm turizm
alanlarında olduğu gibi. Parlamentoya kadar yansıyan
sorumluluklarımız var. Çünkü demin söyledik ya, ülkedeki herhangi bir
anarşi, herhangi bir terör veya ülkedeki herhangi bir siyasi
karışıklık bile turizmi direkt etkiliyor ve ilk
etkilediği şey turizm oluyor. Şimdi biz bazı şeyleri
değerlendirirken belki basit değerlendiriyoruz ama emin olun bir Gezi
olaylarının Türkiye ekonomisine darbesini
değerlendirdiğimizde bunun yıkıcı etkisini büyük
oranda görebiliyoruz veya bilinçsizlikten dolayı bir orman yangınının,
yaz aylarında, özellikle turistik sahalarda ortaya
çıkmasının etkisini direkt görebiliyoruz. Onun
dışında, Türkiyedeki siyasi iklimin, Türkiyedeki bilinç
düzeyinin, Türkiyede çıkarılacak kanunların tabii ki turizme
etkisi kaçınılmazdır. Bu bağlamda değerlendirmemiz
lazım turizmi değerlendirirken. Tabii ki bununla birlikte millî
ekonomiye katkısı olacak, millî turizme katkısı olacak,
millî mirasımıza katkısı olacak ve gelecek nesillerimize de
bu şekilde aktarılacak.
Hepinize teşekkür ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Karadağ.
Söz sırası Halkların Demokratik
Partisi Grubu adına söz isteyen Batman Milletvekilimiz Sayın Mehmet
Ruştu Tiryakiye aittir. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MEHMET RUŞTU TİRYAKİ
(Batman) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kapadokya
Alanı Hakkında Kanun Teklifi üzerine söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Komisyon görüşmeleri sırasında da dile
getirmiştim, burada bir kez daha dile getirmek istiyorum.
Kapadokyanın tarihî, kültürel değerleri ile jeolojik, jeomorfolojik
dokusunun ve doğal kaynak değerlerinin korunması,
yaşatılması, geliştirilmesi, tanıtılması ve
gelecek kuşaklara aktarılmasına herhâlde hiçbir grup ve bu
çatı altındaki hiçbir milletvekili karşı
çıkmayacaktır. Biz de genel olarak buna karşı
çıkmıyoruz.
Yasa teklifinde genel amaç belirtilirken deniliyor
ki: Kapadokya Alanında hâlihazırda arkeolojik, kentsel ve doğal
sit alanları var, kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgesi var ve
millî park gibi pek çok farklı koruma statüsü var. Bu koruma statülerine
ilişkin farklı mercilere tanınmış idari yetki var. Bu
durum ciddi bir yetki karmaşasına, dolayısıyla bölge
halkı ve yatırımcı açısından uzun ve ağır
bürokratik süreçlerin yaşanmasına yol açıyor. Ayrıca, sonuç
olarak pek çok kaçak yapılaşma var.
Bundan hareketle, bütüncül bir yaklaşımla
deniliyor ki: Biz bütün planlama yetkilerini tek bir makamda toplayalım.
Burada da herhangi bir sorun yok. Bu yasanın amacının da bu
olduğu söyleniyor. Şimdi, eğer amaç buysa benzer durumda olan
diğer bölgeler için de aynı düzenlemeyi yapmak gerekir. Yine Komisyon
toplantısı sırasında dile getirmiştim. Kapadokya için
ayrı bir yasa, Ihlara Vadisi için ayrı bir yasa, Uludağ için ayrı
bir yasa, Akdeniz ve Egedeki tarihî, turistik başka yerler için ayrı
bir yasa yapılmasına gerek yok. Eğer bu konuda teklif sahipleri
samimiyse bu teklifi geri çekebilirler, daha bütünlüklü, bütün ülke
çapında uygulanabilecek bir yasa yapılması mümkündür.
Şimdi bir şeyin altını özellikle
çizmek istiyorum: Kültürel değerleri, jeolojik ve jeomorfolojik
özellikleriyle korunması gereken tek bölge elbette burası değil.
Ben size bir tanesini söyleyeyim: Hasankeyf. Yani bizim canımızı
gerçekten çok acıttığı için tekrar tekrar gündeme getirmek
isterim. On iki bin yıllık bir kent Hasankeyf. Yirmi beş
yıldan hesap ederseniz dört yüz seksen kuşak insan Hasankeyfte
yaşamış. Peki, bu dört yüz seksen kuşak insan Hasankeyfe
ne yapmış? Belki taş üstüne taş koymuş. Her yeni gelen
medeniyet, her yeni gelen uygarlık buraya yeni bir şey eklemiş.
Ama bu Hükûmet, ama bu iktidar dört yüz seksen kuşak insanın
yapamadığını, yapmadığını, yapmak
istemediğini bugün yaptı ve Hasankeyfi belki elli yıllık
elektrik enerjisini karşılamayacak bir baraja feda etti ve on iki bin
yıllık Hasankeyf bugün sular altında bırakılıyor.
Bu bizim canımızı acıtıyor, bu bütün
Batmanlıların canını acıtıyor, bölge
halkının canını acıtıyor. Umarım bu sevdadan
vazgeçersiniz ve bu baraj inşaatını durdurursunuz.
Teklifte birkaç karşı
çıktığımız madde var, özellikle altını
çizmek istiyorum. Teklifin 2nci ve 5inci maddesinde bir komisyon
tanımlanmış fakat bu komisyonun kimlerden
oluşacağına dair hiçbir düzenleme yok. Buradaki tek yetki
Cumhurbaşkanlığına bırakılıyor ve
Cumhurbaşkanı istediği kişilerden komisyon
oluşturabilecek. Bunun doğru olmadığını
düşünüyoruz. Burada ortaklaşabiliriz. Bu komisyonun hangi biçimde
oluşması konusunda bir ortak önergeyle bunun düzeltilebileceğini
düşünüyorum.
Yine, Komisyonda aynı jeomorfolojik, aynı
jeolojik bölgenin devamı olan Ihlara Vadisi de unutulmuş,
eklenmemiş. Umarız teklifin sahipleri bundan da vazgeçerler,
aynı jeolojik, aynı jeomorfolojik bölgenin devamı olan Ihlara
Vadisinin de bu alana dâhil edilmesini kabul ederler.
Bir diğer şey -yine, Komisyon
toplantısı sırasında dile getirmiştim- Hükûmet
anlaşılmaz biçimde tek istihdam biçiminin sözleşmeli
olmasını istiyor yani Hükûmet hiçbir kamu kurum ve kuruluşunda
kadrolu memur istemiyor. 9uncu maddesinde deniliyor ki: Herhangi bir kamu
kuruluşunda çalışan akademisyen, devlet memuru, sözleşmeli
personel veya işçi -fark etmez- kendi kurumundan ayrılarak bu
kurumlara geçebilirler. Peki, nasıl geçecekler? Bir çalışma,
bir istihdam biçimi var, o da sözleşmeli olarak geçecekler. Devlet
memuruysa bile ancak sözleşmeli olarak çalışabilir. Üniversitede
2914 sayılı Yasaya göre kadrolu olarak çalışan bir
akademisyense bile sözleşmeli olarak çalışacak.
İşçiyse de sözleşmeli olarak çalışacak.
Sözleşmeliyse de sözleşmeli olarak çalışacak.
Bakın, bu
Kimse özel şirket yönetmiyor.
Kendi şirketlerinizde istediğiniz biçimde eleman
çalıştırabilirsiniz ama Anayasa 128 açıkça diyor ki: Asli
ve sürekli kamu hizmetleri, kamu görevlileri eliyle yürütülür. Kamu
görevlisi deyince sizin aklınıza sadece sözleşmeliler geliyor.
Evet, sözleşmelilik de bir kamu görevliliğidir, hiç kuşku yok,
devlet memurluğu yanında sözleşmelilik de kamu
görevliliğidir ama tek istihdam biçimi sözleşmelilik olamaz. Asli ve
sürekli kamu hizmetleri, kamu görevlileri eliyle yürütülmelidir. Bu yüzden bu
sevdadan vazgeçin, burada istihdam edeceğiniz kişiler de kadrolu
olarak çalışsınlar, sizden sonra gelenler de bunların
sözleşmesini feshetmesinler, memur olarak çalışmaya devam
etsinler.
Yasa teklifi dışında, geçen hafta bir
söz almıştık, özellikle bu seçim hileleri konusunda. Ben KHKyle
ihraç edilenlere belediye başkanlığı mazbatası
verilmemesi, ayrıca KHKyle ihraç edilen Meclis üyelerinin
mazbatalarının iptal edilmesi ve mazbatalarının
verilmemesiyle ilgili birkaç kelam etmiştim. O konuşmamın
sonunda dedim ki: İstanbulla ilgili daha çok konuşacağız.
Şimdi fırsat geldi, ben İstanbulla ilgili size birkaç şey
söyleyeceğim.
Ne diyorsunuz? Çünkü çaldılar. diyorsunuz.
Ben şimdi kimin neyi çaldığını size
anlatacağım. Seçimlerin iptali için başvurduğunuzda dediniz
ki: 20 bin zihinsel engelli oy kullandı.
RECEP ÖZEL (Isparta) Kullanma ihtimali var.
dedik.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) Öyle
demedin Recep Bey, aynı toplantıdaydık.
RECEP ÖZEL (Isparta) Öyle dedik, öyle dedik.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) Kullandı.
dediniz, çünkü ihtimal olsa delil olmayacağı için onu
söyleyemezsin, aynı toplantıdaydık.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Recep yalan söyler arada,
bilirim ben.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Şimdi, size bir kanun maddesi okuyacağım, Kişisel Verilerin
Korunması Kanunu madde 6: Kişilerin ırkı, etnik kökeni,
siyasi düşüncesi, felsefi inancı, dini, mezhebi veya diğer
inançları, kılık ve kıyafeti, dernek, vakıf ya da
sendika üyeliği, sağlığı, cinsel hayatı, ceza
mahkûmiyeti ve güvenlik tedbirleriyle ilgili verileri ile biyometrik ve genetik
verileri özel nitelikli kişisel verilerdir. Özel nitelikli kişisel
verilerin ilgilinin açık rızası olmaksızın
işlenmesi yasaktır. Siz Sağlık Bakanlığından
kişisel verileri çaldınız. Çalan biri var; sizsiniz! (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar) Zihinsel engellilerin, 20 bin
zihinsel engellinin verisini hukuka aykırı biçimde Sağlık
Bakanlığından aldınız.
Ben Mehmet Tiryaki olarak, bir avukat olarak, vekil
olarak gidip Sağlık Bakanlığından Türkiyenin herhangi
bir ilinin, herhangi bir ilçesinin zihinsel engellilerinin listesini istesem
alabilir miyim? Alamam. Neden? Kişisel Verilerin Korunması Kanununa
aykırı. İşte, siz Sağlık
Bakanlığıyla iş birliği içerisinde bu verileri
çaldınız, suç işlediniz. (HDP ve CHP sıralarından
alkışlar) Bu verileri alamazsınız, bu verileri
alamazsınız; hiç kimse sizinle paylaşamaz.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Devamı var
maddenin, devamı var.
RECEP ÖZEL (Isparta) İçinden oy kullanan da
çıktı ama oy kullanan da çıktı.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) Bir
şey daha söylediniz.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Hayır,
kanunu yanlış biliyorsun.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Devam ediyorum.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) İstisna
maddeleri var.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Dediniz ki: 5 bin kısıtlı var, 5 bin kısıtlı, 5
bin küsur kısıtlı. Daha sonra bir liste daha verdiniz, 5.515
kişilik kısıtlı listesi 10 bin kısıtlı oy
kullandı. dediniz. Bu kısıtlıların T.C. kimlik
numarası, hangi mahkemede kısıtlılık kararı
verildiği ve bunların ne zaman kesinleştiği bilgisinin
tamamını Adalet Bakanlığından aldınız,
çaldınız! Yine kişisel verileri aldınız. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar) Çalan birisi var ve sizsiniz!
RECEP ÖZEL (Isparta) Hadi oradan!
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Başka şeyleri de çaldınız. Neyi çaldınız?
Sandık kurulu başkanlarının listesini aldınız.
Şimdi, sandık kurulu başkanlarının listesini hiçbir
siyasi parti ilçe seçim kurullarından alabilir mi?
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Aldı CHP,
Pendik ilçe başkanlığı
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Alamaz, alamaz!
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar)
mesaj
atmış.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Alamaz, ilçe seçim kurullarından alamaz. Siz ilçe seçim kurullarından
bütün sandık kurulu başkanlarının, İstanbuldaki 31
sandığın sandık kurulu başkanının listesini
aldınız, İçişleri Bakanlığından bunlara ait
bütün verileri aldınız; ben şimdi ne verileri
aldığınızı söyleyeceğim.
Sandık kurulu üyelerinin, 9 bini
aşkın sandık kurulu üyesinin isimlerini aldınız, T.C.
kimlik numaralarını aldınız, bunların nerede
çalıştığına dair bilgileri SGKden aldınız,
BAĞ-KURdan aldınız; bütün verileri aldınız, devletin
bütün olanaklarını kullandınız. Bunun hiç kimseyle paylaşılması
mümkün değilken İçişleri Bakanlığını kendi
yan şirketiniz gibi kullandınız, bütün verileri
aldınız. Daha başka şeyleri aldınız,
bunların ailelerine ilişkin bilgileri aldınız.
Dilekçelerinizde var, o valiz valiz, bavul bavul getirdiğiniz dilekçenin
ekinde var. Dilekçelerinizde yazıyor, deniliyor ki: Bu sandık kurulu
başkanının eniştesi FETÖden alındı,
kayınbiraderi FETÖden yargılandı. Bu ne demek? Sadece
sandık kurulu başkanlarının değil, sadece sandık
kurulu üyelerinin değil, yetmiş yedi sülalelerinin verilerini aldınız
İçişleri Bakanlığından. İşte, çalma budur.
Siz bütün kişisel verileri çaldınız, sonra da itiraz ettiniz.
Hukuka aykırılık varsa en büyük hukuka aykırılık
budur.
Şimdi, size başka bir şey
söyleyeceğim. Bütün bunları üst üste koyup ne dediniz? Orada bir
şeyler oldu, o yüzden iptal edildi. dediniz. Ben size şunu söyleyeyim:
81 ille ilgili, 900 ilçeyle ilgili aynı bilgileri İçişleri
Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Sosyal
Güvenlik Kurumu Başkanlığı ve diğer bakanlıklar,
burada zeki 600 milletvekili var, herhangi birisine versinler, bir hafta
içerisinde sizin yazdığınız dilekçenin
aynısını yazmazsa ben hiçbir şey bilmiyorum. Siyaseti de
bırakırım, avukatlığı da
bırakırım, milletvekilliğini de bırakırım
diyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Ankara Milletvekilimiz Sayın
Yıldırım Kayaya aittir.
Buyurun Sayın Kaya. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA YILDIRIM KAYA (Ankara) Sayın
Başkanım, değerli arkadaşlar; bugün birçok günü andık
ve birçok günü tarif ettik. Dünya Çiftçiler Gününde, yoksulluğun
pençesinde çırpınan çiftçilerimizi andık, onların gününü ne
yazık ki kutlayamadık çünkü onlara ucuz mazot veremedik. Dünya
Çiftçiler Gününü kutlayamadık çünkü tarlalar boş, çiftçiler artık
ne soğan ne de patates eker durumda değil. Yine de onların
günlerini kutlayabileceğimiz anlamlı günleri hep beraber önümüzdeki
dönemde yaşayacağız.
Sağlık sektörünün neler çektiğini
eczacı arkadaşlar hepimizden daha iyi bilir. Eczaneler
Ben tansiyon
hastasıyım, ilaç bulamadım. Bir kutu tansiyon ilacını
Giresundan getirttim. Eczanelerin yaşadığı sorunlar,
eczacıların yaşadığı sorunlar had safhada.
Onların da, bu sorunlar ortamında, kendi günlerini kutluyorum.
Somayı çok konuştuk, Somayı
anlattık, 301 madenciyi anlattık. 301 madenciyi toplu olarak
katledenler 299 madencinin bir yıl içerisinde hayatını
kaybettiğini unuttular ama biz unutmadık. Çünkü madencilerin
başına gelen her türlü bela, her türlü ölüm, her türlü kaza bizim
tedbirsizliğimiz yüzündendir. Görevimiz, sadece bugünleri anmak ve rahmet
okumak değildir, tedbirlerini de almaktır. Biraz önce
Elâzığ Milletvekilimiz Sayın Gürsel Erol Elâzığda,
Madendeki bir olayla ilgili, araştırılması ve yerinde incelenmesi
konusunda bir önerge verdi. Ne yazık ki reddedildi. Ne söylersek
söyleyelim biz bildiğimizi yaparız, reddederiz
anlayışı bize hiçbir şeyi getirmez.
Bugün başka bir gün daha, bugün 14 Mayıs.
14 Mayıs 1950. Adalet ve Kalkınma Partisi sıralarında
oturan arkadaşlarımız sık sık Biz Demokrat Partinin
de devamıyız. derler, Menderesi rahmetle anarlar ama bugünü her
nedense anmadılar. Çünkü bugün, iktidar koltuğunda oturanların
demokrasi uğruna koltuklarını terk edebilme cesaretini
gösterdiği gündür. (CHP sıralarından alkışlar) Yani
tek partili yaşamdan çok partili yaşama geçtiğimiz gündür. Ama
bugünlerde biz neyi tartışıyoruz? Yüksek Seçim Kurulunun
adaleti, hukuku, demokrasiyi 6 Mayısta tıpkı Denizleri idam
ettikleri gibi 6 Mayısta hukuku idam sehpasına çıkarttıkları
günü tartışıyoruz. Bir anlayış var, kendi başbakanlığını
demokrasi uğruna feda ediyor; bir başka anlayış var, bu
anlayış da demokrasiyi yok etmek için, kendi koltuğunu ve kendi
iktidarını kurmak için her şeyi feda ediyor. İstanbul
Türkiyenin ve dünyanın göz bebeği. Hiç kimse -bu koltuğu- kendi
çıkarları için İstanbulu feda edemez. Üç imparatorluğa
başkentlik yapmış bir İstanbula İhanet ettik. diye
söyleyen Adalet ve Kalkınma Partisinin Genel Başkanı Sayın
Recep Tayyip Erdoğan. Bu ihanet edenlerden hesabın mutlaka
sorulacağı bir gün var, bunun da bilinmesi lazım.
Dolayısıyla bugünün, 14 Mayısın bu yönünü de anmadan
geçemeyeceğim.
Değerli arkadaşlar, Kapadokya aynı
zamanda İç Anadolunun ve Türkiyenin ve dünya mirasının en
önemli yeri. Arkadaşlarımızın hazırlamış
olduğu kanun teklifinde Kapadokyanın tarihî sürecine ilişkin
koruma, kollama ve gelecek nesillere taşıma gayretlerini takdirle
karşılıyoruz. Bu konudaki attıkları adım bizim
için önemli ve anlamlı bir adım. Ancak Kapadokya bölgesindeki bu
tarihî mirası korurken etrafını da mutlaka düşünmemiz
gerekiyor. Ihlara Vadisini göz ardı edemeyiz. Biz Kapadokyayı bir
bütün olarak değerlendirirsek
Milliyetçi Hareket Partisinden
konuşmacı arkadaş Kapadokyanın Nevşehirin sadece
dört ilçesi ve diğer beldeleri ve köyleriyle sınırlı
olmadığını söyledi; Ihlarayı anlattı,
Kırşehiri de içine alan bir bölgeyi de anlattı ama getirilen
kanun teklifinin sadece Nevşehirin dört ilçesini
kapsadığını sanırım unuttu. Biz
Kapadokyanın Türkiyenin geleceği olduğunu biliyoruz ve buna
göre bakmamız gerektiğine inanıyoruz.
Kapadokyanın özellikle son yıllarda
doğallığının ve çevre düzenlemesinin bozulduğu,
tahrip edildiği, peribacalarının yanı başında
ucube binaların yapıldığı ve buna ses
çıkarılmadığı bir süreci görüyoruz. Bu çirkinliklere
engel olmak için bir adım olarak değerlendirildiğini
düşünmek istiyoruz, öyle de düşünüyoruz. Komisyonda bu meseleyi
ayrıntılı bir şekilde tartıştık. Komisyonda
5inci maddeye ilişkin yapmış olduğumuz eleştiri ve
önerileri Komisyon Başkanımızın ve Komisyon üyelerinin
değerlendirme altına aldığını ve
kapsadığını gördüm; yazılı olarak gönderdiler,
kendilerine teşekkür ediyorum. Yani biz Komisyonda şunu
tartışmıştık, Bir ortak aklı hayata geçirelim,
eleştirileri ve önerileri mutlaka gündeme getirelim. demiştik.
Komisyonun nasıl kurulacağını, kimlerden
oluşacağını madde madde sıralamışlar ancak
burada da şöyle bir eksikliğin olduğunu hem bir kez daha
Komisyon üyelerine hem de Genel Kurula sunmak isterim: Bunun nihai kararını
verecek olanın tek bir noktaya bağlanması problem olmaya devam
etmektedir. Komisyon kendi kararını kendisi vermeli, eğer genele
ilişkin bir karar verilecekse komisyon tarafından
tartışılıp Bakanlıkça Meclise yeniden getirilip
değişiklikler buradan geçirilmeli. Belediyeler mutlaka dâhil
edilmeli. dedik, Yerel dernekler ve inisiyatifler dâhil edilmeli. dedik,
Sanayi ve ticaret odası dâhil edilmeli. dedik; bunların, özellikle
odaların, meslek kuruluşlarının ve bu alandaki çevre
örgütlerinin konuya mutlaka müdahil olması gerektiğini anlattık.
Bunlar Komisyonda gerekçeleriyle birlikte anlatılmış. Bu,
umarım sadece ve sadece Cumhurbaşkanının nihai
kararına bırakılmaz, komisyon kendi kararına sahip
çıkan bir noktaya gelir.
Anayasanın Tarih, kültür ve tabiat
varlıklarının korunması başlıklı 63üncü
maddesinde Devlet, tarih, kültür ve tabiat varlıklarının ve
değerlerinin korunmasını sağlar, bu amaçla destekleyici ve
teşvik edici tedbirleri alır. hükmü yer almaktadır. Bu kanun
teklifi Anayasaya bu açıdan aykırılık teşkil
etmektedir. Bu bölümünün mutlaka yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor.
Kanun teklifinde, 2863 sayılı Kültür ve
Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, 3194 sayılı
İmar Kanunu, 5393 sayılı Belediye Kanunu devre
dışı bırakılıyor, Avrupa Peyzaj Sözleşmesi
ve Granada Sözleşmesi de devre dışı
bırakılıyor. Bunların mutlaka yeniden dikkate
alınması gerekiyor. Kanun teklifinin diğer maddelerindeki alan
tanımının Cumhurbaşkanının tek yetkili
olmasına bağlanması, 2014te Çanakkale alan tanımı
yapılırken çıkarmış olduğunuz, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubunun getirerek çıkarmış olduğu
kanuna aykırı. Yani 2014te getirilen bir alan tanımı var,
bu alan tanımının yönetim biçimi var.
Orada, 2014te, tabii, ben şunu biliyorum: O
zaman saray yoktu, tek adam yoktu, rejim değişikliği yoktu,
Parlamento devre dışı değildi, böyle bir sistem
getirilmişti. Şimdi, sanırım Çanakkalede yapılan
iş yeniden gözden geçirilme ihtiyacıyla karşımıza
gelecek. Sakın ola böyle bir ihtiyaçla karşımıza
gelinmesin. Sistemin değiştirilmesi, illere, ilçelere, beldelere,
köylere kadar indirilmesi Parlamentoyu tamamen devre dışı
bırakan bir yöntemdir, asla buna yönelinmemesi gerekir.
Parlamentodaki arkadaşlarımız,
özellikle Parlamentoda grubu bulunan siyasi partiler; Parlamentonun
saygınlığını yeniden
kazandıracağımız günlere dönmek zorundayız çünkü
Türkiye parlamenter sistemden başka bir sisteme, tek adam yönetimi
anlayışına geçtiği andan itibaren 4 lira olan dolar 6
lirayı aştı, yoksulluk had safhaya ulaştı, 1 milyon
insan yaklaşık dokuz ay içerisinde işsiz kaldı.
Dolayısıyla, tek adam anlayışıyla yürütülen bir
mücadelenin Türkiyedeki yoksullara, işsizlere ve demokrasi mücadelesine,
hak ve hukuk mücadelesine hiçbir katkısının
olmadığını dokuz ayda, yaşayarak gördük. (CHP
sıralarından alkışlar)
Gelin, elimizi vicdanımıza koyalım.
Bu Türkiye bizim, başka Türkiye yok. Türkiye sevdamız varsa
Türkiyenin yeniden kendi değerlerine dönmesi gerekiyor. Türkiyede
ekonominin yeniden ayağa kalkabilmesi için, işsizliğe çözüm
üretilebilmesi için, yoksullukla mücadele edilebilmesi için güçlendirilmiş
parlamenter sisteme hızla dönülmelidir. Bunun bir fırsatı var,
İstanbul seçimlerini bunun için bir fırsata dönüştürebiliriz.
Çünkü İstanbulda yani İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisinde
çoğunluk Adalet ve Kalkınma Partisinde, iktidar yani yönetim,
Belediye Başkanlığı Millet İttifakında,
Cumhuriyet Halk Partisinden aday olan İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanı Ekrem İmamoğlunda. Ekrem İmamoğlunun
Mecliste Meclis Başkanlığı yaparken Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubunun sıralarına oturma cesareti gösterdiği bir ortam
hiç kimsenin çoklu bir anlayıştan korkmaması gerektiğini
gösteren bir durumdur. Gelin, İstanbul 16 milyonluk bir kent, hepimize
yeter, birlikte yönetebiliriz. Birlikte yönettiğimizde ne olur? Birlikte
yönettiğimizde ülkeye demokrasi gelir. Birlikte yönettiğimizde ülkeye
barış gelir. Birlikte yönettiğimizde ülkeye huzur gelir.
Birlikte yönettiğimizde ülkeye mutluluk gelir. Eğer ülkeye
barışın, demokrasinin, hak ve hukukun gelmesini istiyorsak
Parlamentolarda birlikte yönetme anlayışını mutlaka
sergilememiz gerekir, ortaya koymamız gerekir.
Eğer bunları yapmaz isek, bunların
gereğini yerine getirmez isek inanın Türkiye dokuz ayda
yaşadığından daha zor günleri yaşar ama biz
Türkiyenin bu yaşadığı sorunlardan çıkacağını
biliyoruz. Biz umudumuzu kaybetmedik. Umudunu kaybetmeyenler, demokrasiye,
adalete, hak ve hukuka inananlar mutlaka ve mutlaka kendi
yaşadıkları topraklarda, özgürce, 82 milyonun birlikte
yaşamasını sağlayabilirler. Bu birlikte yaşamı
sağlayabilmenin en önemli yolu da buradan geçmektedir.
Nevşehirde tarihimize sahip çıkacaksak
Hasankeyfte çıkmadığımız tarihin hesabını
nasıl vereceğiz? Hasankeyf eğer sular ve seller altında
kalıyorsa o tarihin hesabını verebilecek miyiz? Tüm bunları
düşündüğümüzde Komisyonun bize kanun taslağı olarak buraya
getirdiği maddelerdeki değişiklikler üzerinde yarın
yapılacak tartışmalarda değişiklik önerilerini
nasıl ki Komisyonda tartışarak anlamlı ve olumlu
olanları kabul edip Parlamentoya sunabilme olumlu
davranışını göstermişsek yarın da Kapadokya için,
Kapadokya bölgesi için bu olumlu davranışları hep beraber
gösterelim. Ihlara Vadisini unutmayalım, Hasankeyfi sular altında
bıraktık, bunun utancını hep beraber yaşamayalım.
Yeni tarihî süreçleri seller ve sular altında bırakmayalım
diyorum. Hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum.
Mutlaka İstanbul da Türkiyenin umudu hâline
dönecektir. Hiç kimse her şeyin çok güzel olacağından
kaygıya kapılmasın. Güzellik insanlık içindir, güzellik
medeniyetler içindir, güzellik bizim çocuklarımız ve geleceğimiz
içindir. Güzellikten hiç kimsenin korkmadığını ve
korkmayacağını biliyor, hepinize saygı ve sevgilerimi
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Subaşı, bir söz
talebiniz oldu.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
40.- Antalya Milletvekili Hasan Subaşının, 14
Mayıs 1950 tarihinin Türkiyenin demokrasi hayatında önemli bir dönüm
noktası olduğuna ve 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü vesilesiyle
bereketli bir yıl dilediğine ilişkin açıklaması
HASAN SUBAŞI (Antalya) Çok teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
14 Mayıs 1950 tarihi Türkiyenin demokrasi
hayatında çok önemli bir dönüm noktasıdır, çok partili
yaşama geçtiğimiz ve demokraside önemli bir basamak teşkil eden
bir seçim. Ben bu seçimi anmak istedim. Sayın hatip biraz önce
hatırlattı, ona da ayrıca teşekkür ediyorum. Bir demokrat
kişi, demokrasiyi özleyen, demokrasiyi seven bir kişi olarak onu
anmak istedim. Ayrıca, o seçimlere katılan tüm partileri
saygıyla anıyorum ve demokrasi şehitlerini de rahmetle ve
saygıyla anıyorum.
Ayrıca, toprakla uğraşan bir
kişi olarak 14 Mayıs Çiftçiler Gününü de, bu zor şartlarda
üreten çiftçilerimizi de candan kutluyorum, bereketli bir yıl diliyorum.
Çok teşekkür ederim efendim, sağ olun.
BAŞKAN Sayın Aygun, sizin de bir
talebiniz vardı.
Buyurun Sayın Aygun.
41.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygunun,
14 Mayıs Dünya Çiftçiler Gününe ilişkin açıklaması
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Teşekkür ederim Başkanım.
14 Mayıs Dünya Çiftçiler Gününü kutluyorum.
Ancak böyle giderse gelecek yıl Dünya Çiftçiler Gününü ülkemizde
kutlayacak çiftçileri bulamayacağız diyorum.
Tarım üretiminde kendi kendine yetebilen bir
ülke olan Türkiye maalesef AKP iktidarında tüketen ve gıda ürünü
ithal eden ülke konumuna düşmüştür. Mutfakta yangına
dönüşen gıda fiyatları Türkiyenin tarımda ciddi bir beka
sorunuyla karşı karşıya kaldığını
ortaya koymaktadır. Türk çiftçisi geçen yıla göre yüzde 50
fakirleşmiş ve bunun sonucunda üretimden çekilmeye
başlamıştır. Çiftçi Kayıt Sisteminde yaklaşık
olarak 2,1 milyon çiftçi bulunmaktadır. Çiftçilerimizin 2002
yılında 530 milyon olan borcu 2018e geldiğimizde 190,5 kat
artarak yaklaşık 101 milyar lira olmuştur. Gıdada arz
güvenliğini sağlamak için acil bir tarım ve
hayvancılık eylem planı hazırlanmalı, yapısal önlemler
alınmalı ve çiftçi mazot, gübre, tohum ve tarım ilaçları
açısından sübvanse edilmelidir. Girdi fiyatları en azından
yüzde 50 sübvanse edilmelidir.
Yine, hâlen yağlı tohum desteklerinin
ülkemizde ödenmemiş olduğunu görüyoruz. 1 Nisanda askıya
çıkması gerekirken hâlen yağlı tohumlu bitkiler askıya
çıkarılmamış ve ayçiçek, kanola, soya fasulyesi, pamuk
çiftçileri hak ettiği desteği alamamıştır diyorum.
Teşekkür ederim Sevgili Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Nevşehir Milletvekili Mustafa Açıkgöz ve Adalet
ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili
Mehmet Muş ile 65 Milletvekilinin Kapadokya Alanı Hakkında Kanun
Teklifi (2/1811) ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 56) (Devam)
BAŞKAN Şahıslar adına söz
taleplerini yerine getireceğim.
Şimdi, şahıslar adına ilk söz
Kahramanmaraş Milletvekilimiz Sayın Ali Öztunça aittir.
Buyurun Sayın Öztunç. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın milletvekilleri; sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Anneler Gününü kutluyorum. Annelerimizin,
milletvekili olan annelerimizin, anne adayı olan milletvekillerimizin de
Anneler Gününü kutluyorum. Şehidimizi saygı ve minnetle
anıyorum. Eczacılar Gününü kutluyoruz. Soma faciasındaki 301
madencimizi unutmadık. Denizlispor ve Gençlerbirliği Süper Lige
çıktı, darısı Kahramanmaraşsporun başına
diyoruz. Ve Çiftçiler Günü nedeniyle de tüm çiftçilerimizi kutluyorum.
Şimdi gelelim konuya, Kapadokya Alan
Başkanlığının kurulması. Niyet belli, niyet iyi
ama belli, akıbet iyi olmayacak, gidişat öyle. Niye derseniz? Yani
yerel yönetimleri tamamen dışarı çıkarıyorsunuz bu
kanunla, getiriyorsunuz bir yere bağlıyorsunuz, hep bir yer var ya,
bir yer, bağladığınız bir yer; saraya, Sayın
Cumhurbaşkanına bağlıyorsunuz. Yani merak ediyorum, Adalet
ve Kalkınma Partisi içerisinde, bürokraside, bakanlıklarda hiçbir
konuda fikirlere sahip olan başka kimse yok, bir tek Tayyip Bey mi yapacak
bu işleri, bir tek Tayyip Bey mi her şeye karar verecek arkadaşlar?
Getiriyorsunuz saraya bağlıyorsunuz ve sarayın Kapadokyayı
da yönetmesini istiyorsunuz. Sahil şeridi bitti, Ege sahili bitti, Akdeniz
sahili bitti, her yeri perişan ettiniz, bütün kuşlar bitti, sıra
leyleğe geldi, şimdi gözü Kapadokyaya diktiniz arkadaşlar,
Kapadokyayı da talan edeceksiniz. Hayırdır, merak ediyorum ya,
bir saray da Kapadokyaya mı yaptıracaksınız, Sayın
Cumhurbaşkanı bir saray da Kapadokyaya mı yaptırmak
istiyor? Marmarise yaptırdı ama gidemeyecek belli ki çünkü Marmaris
de CHPli, seçimi kaybettiniz yani alamadınız. Muğla da CHPde,
e, İstanbul CHPde, Ankarayı kaybettiniz, Cumhuriyet Halk
Partisinde, bula bula AK PARTİli bir tek Nevşehiri buldunuz Bir
saray oraya yapalım, bari oraya gidelim. dediniz; anlaşılan bu.
(CHP sıralarından alkışlar) Bunun için bu kanun teklifini
getirmişsiniz.
Kanun teklifinin gerekçesi yazılı olmasa
da talan deniliyor. E, on yedi yıldır iktidardasınız,
talanı yaparken niye sesiniz çıkmadı, bu Kapadokya talan
edilirken niye ağzınızı açmadınız,
kulağınızın üzerine yattınız? On yedi
yıldır yapılan bu talandan sizler de sorumlusunuz diyorum.
Bakın, bizim Kahramanmaraşta da
Germenicia var, müthiş bir tarih, gerçekten müthiş bir tarih. AK
PARTİ milletvekillerinin de gidip görmesini isterim. Eğer
Kahramanmaraş milletvekillerimiz AK PARTİli milletvekilleri misafir
ederlerse çok iyi olur. Eğer etmezseniz ben misafir ederim AK PARTİ
milletvekillerini. Germenicia müthiş bir tarih. Germeniciada şu ana
kadar 41 parsel kamulaştırıldı, 600 metrekare mozaik
çıktı, bakın, 600 metrekare mozaik. Antepte Zeugma tek mozaik.
Şu ana kadar Kahramanmaraş Germeniciadan çıkan mozaiklerin üç
tanesini ben size göstereyim. Peki, bu Germeniciaya niye sahip
çıkılmıyor? Niye sahip çıkmıyorsunuz? diye
soruyoruz, hiç oralı olunmuyor, üstü kapatılmış öylece
duruyor. Oysa Germeniciaya sahip çıkılsa, inanın bana,
Kahramanmaraşa binlerce turist gelir, binlerce çünkü çok fazla hazine var
orada, dünyanın en büyük açık hava müzesi olur, mozaik müzesi olur.
Benim sizlerden ricam: Lütfen Germeniciaya sahip çıkın ve destek
verin, burayı düzeltelim.
Değerli milletvekilleri, hazır laf
Kahramanmaraştan açılmışken, bakın bir şey
söyleyeceğim. Tarihte milattan önce ve milattan sonra var değil
mi? AK PARTİ siyasi lügatımıza bir şey kattı seçimden
önce seçimden sonra. AK PARTİnin seçimden önce söyledikleriyle
seçimden sonra söyledikleri arasında dağlar kadar fark var. Seçimden
önce ben de büyükşehir adayıydım. AK PARTİnin
büyükşehir adayı ve şu anda kazanan belediye başkanı
Sayın Hayrettin Güngör seçildiği takdirde benim gibi suda indirim
yapacağını söylüyordu Su fiyatlarını
indireceğim. diyordu. Kahramanmaraşta su fiyatlarında örtülü
yüzde 18 zam yapıldı. Bakın, böyle bir şey olur mu?
Sayın Binali Yıldırım şimdi İstanbulda suda
indirim yapacağız. diyor ya, inanma sevgili İstanbullu,
bunların seçimden önce ve seçimden sonrası vardır. AK
PARTİde seçimden önce bir şey söylenir, seçimden sonra tersi
uygulanır. Yüzde 18 zam yapmış. Kahramanmaraşta şubat
ayında iş yerlerinde 1 metreküp su birim fiyatı 3 lira 94
kuruştu, nisan ayında bu fiyat 4 lira 74 kuruş oldu. Konutlarda
şubatta 1,75 idi, nisanda 2,11 oldu. Yani yüzde 18 zam Sefer Bey. Suya
yüzde 18 zam geldi Kahramanmaraşta, yüzde 9unu AK PARTİye
yazıyorum, yüzde 9unu MHPye yazıyorum, haberiniz olsun.
Son olarak
Bakın, ben uzun yıllar
gazetecilik yaptım. Bu Parlamentoda yaklaşık on yedi, on sekiz
yıldır bulunuyorum. İlk kez Genel Kurulda buradayım, uzun
yıllar yukarıda gazetecilik yaptım, Parlamento muhabirliği
yaptım. TRT devletin resmî bir kurumu. TRT tüm siyasi partilerin haberini
vermekle yükümlü bir kurumdur. TRT hepimizin vergileriyle geçinen bir kurumdur.
TRT hepimizin elektrik vergisiyle personeline maaş veren bir kurumdur. TRT
öyle bir noktaya geldi ki, öyle bir hâle getirildi ki arkadaşlar,
bakın, 169 kişi bugün TRTde sürgüne gönderildi, yazıktır,
günahtır arkadaşlar, etmeyin eylemeyin. Kim gönderildi? Spiker
sürgün. Kim? Prodüktör, ses sanatçısı, muhabir. Nereye? Tarım
Bakanlığına. Nereye? Sağlık
Bakanlığına. Ses sanatçısı, TRTnin ses sanatçısını
aldılar Tarım Bakanlığına gönderdiler. Ne yapacak,
Tarım Bakanına türkü mü söyleyecek bu ya? Bahçıvanı
getirmişler TRTde muhabir yapmışlar. Olmaz arkadaşlar,
olmaz, olmaz bu işler, yanlış yapıyorsunuz. TRTde çok
ciddi bir kıyım var. 703 sayılı KHK bahane ediliyor. 1.800
kişi geçtiğimiz günlerde TRTde emekliliğe zorlandı.
Kalifiye elemanlar, spikerler, futbol spikerleri, spor spikerleri, haber
spikerleri alınıyor görevden, başka bakanlıklara
gönderiliyor Devlet Personel Başkanlığı
aracılığıyla, ondan sonra başka bakanlıklardan
sadece ve sadece AK PARTİli bir milletvekilinin torpili olan, AK
PARTİli il başkanının telefonuyla gelen, hiç alakası
olmayan bahçıvan, sağlık memuru TRTye giriyor, spiker olacak,
TRTde başka bir iş yapacak; olmaz. TRTnin genleriyle oynuyorsunuz,
yanlış yapıyorsunuz, günah işliyorsunuz.
Bakın değerli milletvekilleri,
Kahramanmaraşta, Elbistanda Şeker Fabrikası
özelleştirildi. Etmeyin eylemeyin, bu insanlara yazık,
yapmayın. dedik, Yok. Kimse işinden olmayacak, kimse mağdur
olmayacak. Kim mağdur olursa onun hakları verilecek. dendi.
İşte şimdi söylüyorum: Şeker Fabrikasında işten
atılan 16 mutfak görevlisinin tazminatları dahi hâlâ verilmedi.
Günahtır, ramazan ayındayız.
Elbistan deyince
Ya, Elbistan Belediyesi daha önce
iftar çadırları kurardı. AK PARTİli bir Belediyeydi, sonra
ihraç ettiniz adamı, partiden gönderdiniz. Adam iftar çadırları
kurardı. Ondan önce MHPli Belediyeydi, o da iftar çadırı
kurardı. Şimdi AK PARTİli Belediyeye yeni bir Belediye
Başkanı geldi, iftar çadırını kaldırdı.
Hayırdır ya? Yani, gariban vatandaşın, parası
olmayanın gidip ramazanda iftar çadırında iftarını
açmasını istemiyor musunuz? Soruyorum size: Elbistanda iftar
çadırları niye kaldırıldı?
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Seçim yok,
ondan.
İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar) -
Bolu Belediye Başkanı ne yaptı?
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Belediye
Başkanı yaptı, evet.
İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar)
Bolu, Bolu?
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Bolu Belediye
Başkanı değil, Elbistan diyorum Sayın Vekilim, kulakta
biraz sıkıntı var galiba.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Seçim yok,
seçim. Seçim yaklaşınca koyarlar.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Elbistan Belediye
Başkanı iftar çadırını kaldırdı, Elbistan
Belediye Başkanı iftar çadırını kaldırdı.
BAŞKAN Sayın Öztunç, Genel Kurula hitap
edin.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Sen Boluyu boş
ver. Seçimi kaybetmişsin, konuşuyorsun ya! Elindeki belediyeyi
kaptırdın, ne konuşuyorsun oradan?
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Sen ne
konuşuyorsun?
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Sen işine bak hele!
Dur hele, dur, dur! Sen elindeki belediyeyi kaybettin, sen bir dur, sen bir
dur!
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Biz CHPden bir
sürü aldık. Biz CHPden aldık.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Ben mi? Bana mı
soruyorsun?
BAŞKAN Sayın Öztunç
Sayın Özkaya
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Ben yüzde 6 oyla gittim,
yüzde 30 yaptım.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Nasıl?
BAŞKAN Sayın Özkaya, lütfen
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Senin oyun 88di,
düştü 60a.
BAŞKAN Sayın Öztunç, siz Genel Kurula
hitap edin.
RECEP ÖZEL (Isparta) Kapadokyayı konuş.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Sayın Vekilim,
sahte içki üreten belediyenin milletvekili konuşuyor, ben ne yapayım?
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) CHPden
aldık biz.
BAŞKAN Sayın Özkaya, lütfen
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Viski işi ne oldu,
viski, sahte içki işi? Sahte içki işi ne oldu?
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Seninkiler
yaptı.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Ortak
mısınız viski işine? Sizde mi ortaksınız viski
işine, bu kadar savunuyorsunuz?
BAŞKAN Sayın Öztunç, lütfen, siz Genel
Kurula hitap ediniz.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Sizden
aldığımız belediye o.
BAŞKAN Sayın Özkaya, rica ediyorum.
Sayın Özkaya, rica ediyorum, lütfen, böyle bir usul yok.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Kaçak içki üreten
başkanınızı savunacak kadar ortak mısınız
içki işine?
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Ya, Sayın Vekilim,
Sevgili Vekilim
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Buyurunuz, 4
dönem sonra sizden aldığımız belediye.
BAŞKAN Sakin olalım arkadaşlar,
sakin olalım.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Sayın vekiller,
değerli milletvekillerimiz, bakın, belediyenin de hangisi
olduğunu bilmiyorum, az önce milletvekilimiz söyledi.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sultandağı
Belediyesi.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Afyonda belediyede
kaçak içki üretilmiş, viski, viski üretilmiş.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) CHP, CHP
Burası CHPli belediyeydi.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) AK PARTİli
belediye, CHP diyor. Ya belediye AK PARTİli. Allah Allah!
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Burası
CHPnindi.
BAŞKAN Arkadaşlar,
karşılıklı cevap vermeyin, söz alan konuşur
değerli arkadaşlarım lütfen.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Söz verirseniz
Başkanım
Söz verin.
BAŞKAN Bir dakika, bekleyin, daha
birleşim bitti mi ki?
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Söz vermiyorsunuz
ki.
BAŞKAN Vereceğiz, merak etmeyin.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Bakın, Sayın
Başkanım, anlaşılan biraz ağır geldi laflar,
solda Bolu ve Afyon laf atıyor. Boluyu anlıyorum seçimi kaybetti.
Tanju Özcana bin selam olsun buradan. 23 Haziranda inşallah
İstanbulda da Ekrem ağabey, Ekrem İmamoğlu bu seçimi
yeniden alacak, sizin o çaldığınız, elinden
aldığınız seçim var ya, o seçimi yeniden alacak ve
göreceksiniz
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Oylar nereye
gitti?
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Ölüm var, belli olmaz,
bir daha gelemeyebilirim buralara, dünya hâli yarına çıkıp
çıkmayacağımız belli değil.
RECEP ÖZEL (Isparta) Allah uzun ömür versin sana,
Allah uzun ömür versin.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Ya, ağabey, sen bir
dur.
BAŞKAN Sayın Öztunç, lütfen
RECEP ÖZEL (Isparta) Allah uzun ömür versin.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Recep Bey, takke ne
oldu, takke?
RECEP ÖZEL (Isparta) Allah uzun ömür versin.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Fetullah Gülenin
verdiği takke ne oldu? Sen önce onu anlat, Fetullah Gülenin takkesinden
bahset ya.
BAŞKAN Sayın Öztunç, lütfen siz
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Sayın
Başkanım, ölüm var belli olmaz, 23 Haziranda her şey çok güzel
olacak diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, Sayın Özkaya, biraz
sabırsızsınız ama ben herkesi izliyorum, buradan görüyorum,
sırayla söz veriyorum.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
42.- Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkayanın,
Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sataşmaya yol açmayacak
şekilde toparlamalarımızı yapalım lütfen.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Gayret
edeceğim inşallah.
BAŞKAN Lütfen.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar)
Sultandağı Belediyesini 4 dönem sonra AK PARTİ aldı.
CHPnin merkeziydi, Sultandağı denince CHP akla gelirdi. Bugün
Eczacılar Günü, çok kıymetli bir eczacı kardeşimiz
aldı CHPden. Çok zor geldi tabii sayın vekilimize. Burası
belediyenin soğuk hava deposu. PIA isimli bir şirkete
kiralamış, belediyede çalışan 2 kişiyi de bu
şirkete vermiş. Bu kişiler üç yıldır burada
çalışıyorlar. Sürekli çalışmış, hiç rapor
almamış, ilk defa AK PARTİ seçimi kazanınca psikiyatriden 4
tane rapor almış bu beyefendi. 2 aynı soy isimli kişiler.
Babasının da o bölgede bir gazinosu, mekânı var. Burada
geçmişten beri içki üretmişler, satmışlar, belediye
başkanımız bunu fark etmiş, savcılığa,
kaymakamlığa vermiş, işin özü bu. Belediye
başkanı daha dün geldi. Burasının mülkiyeti belediyenin
ancak özel bir şirkete kiraya verilmiş. Ne yapacak belediye
başkanı? Geçmişten beri CHPli belediyenin aldığı
kişi içki üretmiş, babasının mekânında
satmış, şimdi belediye başkanımız
yakalamış bunu. Bundan sonra da hemen acaba ben buradan kendime ne
çıkarabilirim, ulusal kanallara bunu nasıl yayarım da belediye
başkanını suçlayabilirim pozuna girmiş. Gereğini de
savcılık, idari makamlar yapacaktır diyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın Topal, buyurun.
43.- Hatay Milletvekili Serkan Topalın, 14 Mayıs
Dünya Çiftçiler Gününe ilişkin açıklaması
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Dünya Çiftçiler Günü kutlu ve bereketli olsun. Mazot
6,5 lira, gübre 2,5 lira. TÜİKe göre sadece nisan ayında domatesin
üretim maliyeti yüzde 17, kuru soğanın yüzde 15, patatesin yüzde 14 arttı.
Çiftçilerimiz tarlasını ekmek yerine boş tutmayı tercih
ediyorlar çünkü borç batağındalar. Seçim bölgem Hatayda Amik
Ovası sular altında, üretim yapılamıyor. Eskiden Ofis,
çiftçinin kara gün dostudur. denilirdi, çiftçi kara günde ancak ortada dost
yok. Yani traktör var mazot yok, tarla var tohum yok, tanzim çadırı
var ürün yok. Hükümete sesleniyorum: Soğana muhtaç ettiğiniz
halkı ekmeğe de muhtaç etmeden gelin bir an önce çiftçimize destek
olacak çözümleri birlikte üretelim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Başkan, buyurun.
44.- Antalya Milletvekili Abdurrahman Başkanın,
Hakkâri ilinin Irak sınırında şehit olan Piyade Uzman
Çavuş Zekeriya Zencirliye Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
ABDURRAHMAN BAŞKAN (Antalya) Irak
sınırında bulunan Serabat Üs Bölgesine dün gece sızmaya
çalışan kalleş teröristlerin açmış olduğu taciz
ateşi sonrasında Alanyamızda ikamet eden Piyade Uzman
Çavuş Zekeriya Zencirli maalesef şehit olmuştur.
Şehidimizin cenazesi yarın öğle namazına müteakip
Alanyamızda ebedi istirahatgâhına uğurlanacaktır.
Şehidimize Allahtan rahmet, başta ailesi olmak üzere aziz Türk
milletine sabırlar dilerim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Nevşehir Milletvekili Mustafa Açıkgöz ve Adalet
ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili
Mehmet Muş ile 65 Milletvekilinin Kapadokya Alanı Hakkında Kanun
Teklifi (2/1811) ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 56) (Devam)
BAŞKAN Şahıslar adına son söz,
Nevşehir Milletvekilimiz Sayın Mustafa Açıkgöze aittir.
Buyurun Sayın Açıkgöz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA AÇIKGÖZ (Nevşehir) Sayın Başkanım,
kıymetli Divan, değerli milletvekili arkadaşlarım; aziz
milletim hepinizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum. Bütün
şehitlerimizin de ruhları şad olsun.
Tabii, Ali Vekilimiz konuşurken... Yerel
yönetimler devre dışı değil, sadece istişareye
açık olacaklar. Talan yok, rant yok. Zaten yüzde 95i özel mülkiyet,
adamın özel mülkiyetini talan edemeyiz. Bir de bu bölgeyi siyasetüstü bir
şekilde çocuklarımıza miras bırakmak istiyoruz. 1985
yılından beri de burası UNESCOnun koruması altında.
Tabii, ramazan ayınız hayırlara vesile olsun inşallah. Bu
mübarek ayda ülke turizmi ve insanlığın ortak mirası
Kapadokya için hayati ve çok önemli bir işe vesile olacağız.
Güzel atlar diyarı Kapadokya.
İnsanlığın ortak mirası, UNESCO dünya mirası,
Türkiye turizminin en önemli destinasyonu. Doğa ve kültürün
buluştuğu büyülü yerleşim, masallar diyarı Kapadokya;
eşsiz güzellikleri, derin kültürel zenginlikleri, eşsiz doğal
güzellikleri, medeniyetlerin üst üste çakıştığı,
insanlığın gelişimine tanıklık etmiş en
önemli millî hazinemiz. Kapadokya, çok sayıda medeniyete,
sayısız devlete, farklı inançlara, farklı kültürlere ev
sahipliği yapmıştır. Kapadokyanın milattan önce 7000
yılından günümüze uzanan yolculuğunda Hititler,
Frigyalılar, Persler, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular ve
Osmanlı bu coğrafyaya pek çok güzellik ve eser bırakmışlardır.
Kapadokyada turizm çeşitliliği çok
zengindir arkadaşlar. Doğa ve kültür turizmi, inanç turizmi,
sıcak hava balonu, el sanatları, özellikle de Avanosumuzdaki çanak
çömlek ve işlemeli seramiklerimiz, atlı turizm, ATV, safari, son
zamanlarda yamaşüt ve yer paraşütü, bisiklet turları, vadi
yürüyüşü gibi sportif faaliyetler bulunmaktadır. Kapadokyada
konaklama açısından öne çıkan mağara otel, kaya otel
konseptli butik otellerimiz vardır. Doğal kayalık
yapıların içerisine kaya oymayla yapılan eski tarihî evler üzerine
inşa edilmiş butik oteller sunduğu ambiyansla, havuzu,
şöminesiyle, son derece lüks imkânlarıyla yerli ve yabancı
misafirlerimizin ilgisini çekmektedir. Bölgemizde pek çok ödüllü butik
otellerimiz bulunmaktadır.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Sayın Vekilim,
davet et de gelelim.
MUSTAFA AÇIKGÖZ (Devamla) Ağabey, sonuna
bıraktım onu inşallah.
Tüm bu özellikleri ve güzellikleri
barındıran Kapadokyada hâlihazırda işleyiş
nasıl? Niçin böyle bir düzenlemeye ihtiyaç duyuldu? Sayın milletvekillerim,
şimdi anlatacağım üst üste gelen girift yapıyı
dikkatle dinlemenizi istiyorum inşallah.
Geçmişten günümüze gelen koruma kararları:
1) Arkeolojik sit. 1 ve 2nci derece.
Alanımızda, 76 bin dönümde arkeolojik sit statüsü
uygulanmaktadır. Bu alanda Kültür ve Turizm Bakanlığı
yetkilidir.
2) Kentsel sitler. Yaklaşık 6.200 dönüm de
kentsel sit statüsünde. Bu alanda yine Kültür ve Turizm
Bakanlığı yetkilidir.
3) Kapadokya Kültür ve Turizm Koruma Gelişim
Bölgesi yaklaşık 480 bin dönümdür. Bu alanda Kültür ve Turizm
Bakanlığı yetkilidir.
4) Dünya Mirası Alanı 96 bin dönümdür.
Göreme Açık Hava Müzesi, Derinkuyu, Kaymaklı gibi yer altı
şehirlerinin yer aldığı yerlerdir. Bu alanda da yine Kültür
ve Turizm Bakanlığı yetkilidir.
5) Doğal ve çakışan 1, 2 ve 3
dereceli sitler. Yaklaşık 300 bin dönümdür. Bu alanda Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı yetkilidir.
6) Millî Parklar. Yaklaşık 96 bin
dönümdür. Bu alanda Tarım ve Orman Bakanlığı yetkilidir.
Tabii, bu saydığım alanlar
farklı alanlar değil arkadaşlar, bu alanlar birbiri üzerine
geçmiş, iç içe girmiş alanlardır. Dolayısıyla,
Kapadokyamız bir, Kültür ve Turizm Bakanlığı; iki, Çevre
ve Şehircilik Bakanlığı; üç, Tarım ve Orman
Bakanlığı; dört, Valiliğimiz; beş, belediyelerin yetki
ve sorumluluğu altındadır. Tabii, bu yetmiyormuş gibi,
Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu, Kültür
Varlıklarını Koruma Kurulu gibi pek çok kurum ve kuruluş
yetkilidir arkadaşlar.
Görüldüğü gibi, alanda birden fazla kurumun
yetkisinin bulunması tam bir yetki karmaşasına yol
açmaktadır. Gereken tedbirlerin alınması ve uygulanması
gecikmekte, bu durum da alanda kaçak yapılaşma ve bölgenin tahribine
yol açmaktadır, yeni yatırımların gecikmesine sebep
olmaktadır. Mevcut yapıyla bu eşsiz kültürel ve doğal
mirasımız ne hak ettiği şekilde korunabilir ne de hak
ettiğimiz ve hedeflediğimiz başarıya ulaşabiliriz.
Tabii, Kapadokya Kültür ve Turizm Koruma ve
Gelişim Bölgesinde bir, onaylı planı bulunan yerleşimler
var; iki, revizyon çalışması yürütülen yerleşimler var; üç,
ilk defa plan çalışılan yerleşimler bulunmaktadır.
Koruma amaçlı imar planını uzun yıllar bekleyen belde ve
ilçelerimiz vardır.
Kapadokya Kültür ve Turizm Koruma Gelişim
Bölgesinde biraz önce bahsettiğim gibi yüzde 95 özel mülkiyet
vardır, yaklaşık yüzde
5i de Hazine ve Maliye Bakanlığımızın arazisidir.
Görüldüğü gibi, iyi bir üst ölçek planı yapılması
gerekiyor. Mevcut durumda yeni bir yatırımcı bina yapmak isterse
bu gördüğünüz şemadaki gibi önce belediyeye, sonra Tarım ve
Orman Bakanlığı Millî Parklara, Kültür
Bakanlığının arkeolojik, kentsel tarih sitlerine, yine
Kültür Bakanlığının Turizm Koruma ve Gelişim
Bölgesine, Çevre ve Şehirciliğin doğal sitlerine
Saha
araştırması, raporlama derken yedi, sekiz yılı bulan bir
raporlama dönemi gerekiyor arkadaşlar. Bu da insanlarımızı
kanunun dışına çıkarmaya ve kaçak yapılaşmaya
sebebiyet vermektedir.
Kapadokya alan yönetimi yerleşik 150 bin nüfusa
hizmet edecek arkadaşlar. 4 ilçemizde; Gülşehirimiz, Avanosumuz,
Ürgüpümüz, Derinkuyumuzda; 9 beldemizde; Sulusaray, Çat, Göre, Nar, Ortahisar,
Uçhisar, Kavak, Kaymaklı ve Göreme ve 21 köy alan sınırları
içerisinde yer almaktadır. Alanımıza Çin, Japonya, Güney Kore,
Malezya, Tayvan gibi Doğu Asya ülkeleri ağırlıklı
olmakla beraber son zamanlarda Avrupa ülkelerinden ve Güney Amerikadan misafirlerimiz
gelmektedir. Zaman da kısalıyor, hemen şöyle geçeyim. Bu alanda
56 kişiyle kaliteli ve hızlı hizmet vermeye
çalışıyoruz, bu yetersiz sayılıyor.
Sonuç olarak, 1980li yıllardan beri tüm
hükûmetler ve Turizm Bakanları tüm çalıştaylarda,
toplantılarda ortak bir hayal olan ve bölgeyi çok
başlılıktan kurtarıp yetki karmaşasını
ortadan kaldıracak alan yönetimini istemişlerdir. 2023
yılında 70 milyon ziyaretçiyi hedefleyen ülkemizde, Kapadokyada 7
milyon turisti ağırlamak istiyor ve
ağırlayacağımız bu turistlerle daha çok vakit geçirmek
için alan yönetimini istiyoruz. Hâlâ keşfedilmemiş kiliselerin,
yeraltı şehirlerinin, oluşacak rezerv peri bacalarının
bizden sonraki nesillere korunarak aktarılması için alan yönetimini
istemekteyiz. Bölge insanı ve yatırımcısını
canından bezdirmemek için Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemiyle uyumlu, hızlı bir hizmet alınabilmesi için alan
yönetimi istenmiştir. Oluşturulacak komisyonların bölgesini
bilen ve seven yerel insanlardan ve sektör temsilcilerinden
oluşturulmasıyla yerelden bütüncül bir bakış
açısı için alan yönetimi istenmiştir. Bölge insanının
turizm konusundaki bilgi ve birikimini, tecrübesini doğru kullanması
için, Kapadokyanın ülkeler arasındaki tanınırlığının
yüksek olmasını daha çok avantaja çevirmek için, balon ve sportif
faaliyetlerin bölgedeki etkinliğini artırmak için alan yönetimi
istenmiştir. Bu kanunla Kapadokyanın tarihî, kültürel ve doğal
yapısının korunması, bölgede yaşanan yetki
kargaşasının önüne geçilmesi, kararların doğru ve
hızlı bir şekilde alınması için alan yönetimi
istenmiştir. Bu kanunla bölgenin geliştirilmesi,
tanıtılması ve gelecek nesillere aktarılması için
sürdürülebilir stratejiler ve eylem planları hazırlanacaktır, bu
bölgenin ihtiyacı olan planlama ve uygulama çalışması
sağlanacaktır. Bu kanunla bölgedeki doğal oluşuma zarar
veren etkilerin ve kaçak yapıların tek elden denetlenmesi ve gerekli
yaptırımların yapılması sağlanacaktır. Bu
kanunla dünyada eşi ve benzeri olmayan, tüm insanlığın
ortak mirası olan ve ülkemizin en önemli turizm bölgesi ve değeri
olan Kapadokya korunacak, yaşatılacak, geliştirilecek,
tanıtılacak, çocuklarımıza miras bırakılacak,
doğru planlanacak ve ülkemizin en önemli gelir getiren turizm kaynağı
olacak Allahın izniyle.
Hepinizi, bütün milletvekillerimizi bu eşsiz
güzellikler diyarına bekliyorum, şimdiden katkılarınız
için de teşekkür ediyorum.
Kapadokya alan yönetimi için desteklerini
esirgemeyen başta milletimizin lideri Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğana, AK PARTİ grup yönetimimize,
Komisyon Başkanımıza ve üyelerimize, değerli bütün
milletvekillerimize, tasarı aşamasında sürekli mesai
harcadığımız Turizm Bakanlığımız ve çalışanlarına
ve 26ncı Dönemdeki Ebubekir Gizligider ve Murat Göktürk
kardeşlerime, milletvekillerime şahsım adına ve Kapadokya
adına teşekkür ediyorum.
Yine, bir eczacı milletvekili olarak bugünkü
Eczacılar Gününü kutluyorum.
Yine, bir öğretmen ve çiftçi evladı olarak
eli nasırlı çiftçilerimizin Çiftçiler Gününü tebrik ediyorum ve 23
Hazirandan sonra da İstanbul daha güzel olacak, daha güzel olacak, daha
güzel olacak inşallah. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Soru-cevap işlemi yok.
Teklifin tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Maddelerine geçilmesi kabul
edilmiştir.
60a göre bir iki arkadaşımıza söz
vereceğim, ondan sonra ara vereceğiz.
Sayın Başevirgen
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
45.- Manisa Milletvekili Bekir Başevirgenin, 13
Mayıs Soma faciasının 5inci yıl dönümü vesilesiyle son on
yılda toplam 862 madencinin iş cinayetlerine kurban gittiğine ve
çalışma koşullarının değişmesi, önlemlerin
alınması gerektiğine ilişkin açıklaması
BEKİR BAŞEVİRGEN (Manisa)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
13 Mayıs 2014te Manisanın Soma ilçesinde
meydana gelen maden kazasında 301 işçimiz hayatını
kaybetmiş; facia, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük iş ve maden
kazası olarak kayıtlara geçmişti. Soma katliamının
üzerinden beş yıl geçti. Madenciler mezarda, avukatları hapiste,
katiller ise hâlâ dışarıda.
Göz göre göre geldi iş cinayeti. Ağır
yaralı çıktı hukuk sistemimiz. Adalet duygusu köreldi.
Yıllar geçti üstünden ama emekçiler için tehlike hâlâ aynı. Somadan
sonra beş yılda 299, son on yılda ise toplam 862 madenci iş
cinayetlerine kurban gitti. Hiçbir meslek grubunun fıtratında ölmek
yoktur. Para hırsı insan hayatından önemli değildir.
Biz bu facialarla öğrendik ki kömür sadece bir
evi ısıtmazmış, milyonlarca ciğeri de
yakabilirmiş. Başka ciğerlerin de yanmaması için
çalışma koşullarının değişmesi ve önlemlerin
alınması gerekmektedir.
Soma ve diğer maden kazalarında
yaşamını yitiren madencilerimizi bir kez daha rahmetle
anıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Köksal
46.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın,
Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkayanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, Sayın Ali Özkaya diyor ki: AKPli belediye başkanı
kaçak içki düzeneğini tespit ettiğinde ihbar etti. Kendisi bir
hukukçu olduğu için delillerle konuşmasını beklerdim ama
ancak yine her zamanki gibi yalan ve yanlış bilgilerle Afyon
kamuoyunu yanıltmaya çalışıyor.
Söz konusu belediye işçisi 8 Nisanda kaçak içki
üretimi yapıldığını fotoğraflarla ve videolarla
tespit ediyor, 9 Nisanda AKPli belediye başkanına WhatsApptan
gönderiyor -yazışmaları mevcut- 10 Nisanda tekrar gönderiyor
Başkanım, gereğini yapın. diye, 24 Nisanda yine
gönderiyor, 8 Mayısta tekrar gönderiyor. Fakat kendisi 12 Mayısta
kendi sosyal medya hesabında bu görüntüleri yayınladıktan sonra
13 Mayısta baskın yapılıyor.
Şimdi ben buradan soruyorum: 8 Nisanda, 9
Nisanda bu olayı öğrenen belediye başkanı niçin bir buçuk
ay boyunca beklemiş, ihbarda bulunmamış? Sonra sosyal medya
görüntüleri yayınlandıktan sonra, polisin baskınından
sonra, bu şekilde üste çıkmaya çalışmak, bu işe
Cumhuriyet Halk Partisini alet etmeye çalışmak ne kadar
yakışıyor? Mübarek ramazan ayında yapılan böyle bir
yanlıştan, böyle bir çirkinlikten dolayı çıkıp
kamuoyundan özür dilemelerini ve belediye başkanlarıyla ilgili
gereğini yapmalarını bekliyoruz. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özdemir
47.- Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Özdemirin,
Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunçun 56 sıra sayılı
Kanun Teklifinin tümü üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekilimiz Ali
Öztunçun Kahramanmaraşla ilgili iddialarına karşı cevap
vermek istiyorum.
Kahramanmaraşta su fiyatlarına herhangi
bir zam yapılmadığı gibi Büyükşehir Belediye
Başkanımızın ilk icraatı, Kahramanmaraşta
ihtiyaç sahibi ailelere kişi başı 2,5 ton ücretsiz su verilmeye
başlanmıştır.
İfratla ilgili
Elbistanda iftar
verilmediğini söyledi. Bilgi eksik, bütün Kahramanmaraşta artık
toplu iftar verilmiyor çünkü iftar bedellerini ihtiyaç sahibi ailelere yerinde,
ailelerin bulunduğu evlerde vermek yöntemiyle bir değişiklik
yapıldı. O nedenle, sadece Elbistanda değil
Kahramanmaraşın tamamında artık toplu iftar verilmiyor.
Germeniciayla ilgili Kültür ve Turizm
Bakanlığımız ve Büyükşehir Belediyemizin ortak
çalışması var. Şu anda kazı çalışmaları
devam ediyor, üçüncü aşama kazı yapılıyor. Üçüncü
aşama kazı da bittiğinde mozaikler açılacak. Bir noktada
hemfikiriz, Germenicia dünyanın en gelişmiş medeniyetinin
bulgularını içeriyor. Çok yüksek bir medeniyetin göstergesi olan
bulguları üçüncü aşama bittiğinde de kamuoyunun bilgisine
sunacağız ve hizmete açacağız.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Ali Bey sizin de kayıtlar için
bir söz talebiniz vardı.
Buyurun.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Evet
Sayın Başkanım.
Öncelikle, kürsüde konuşurken AK PARTİli
bir sayın milletvekili Bolu Belediyesinin iftar çadırlarını
kaldırdığını iddia etmişti. Ben Bolu Belediye
Başkanını aradım az önce, kendisiyle görüştüm. Böyle
bir şeyin doğru olmadığını söyledi. Günlük 4 bin
kişiye iftar verdiğini, iftar çadırlarının devam
ettiğini dile getirdi, söyledi ve AK PARTİ milletvekiline de bir
çağrısı var, diyor ki: Buyursun gelsin Boluya,
iftarımızı beraber açalım.
İkincisi, AK PARTİ Milletvekilimiz Sevgili
Ahmet Özdemir az önce benim konuşmama bir cevap verdi, Su
fiyatlarına zam yok. dedi. Vallahi su faturasını ödüyorum ben.
Sayın Özdemir galiba kendisi ödemiyor, yardımcıları falan
ödüyordur. Kahramanmaraşta su fiyatlarına yüzde 18 zam
gelmiştir. Bu çok açık, net. Bunu bütün Kahramanmaraşlılar
da biliyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 19.32
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.33
BAŞKAN: Başkan Vekili Levent GÖK
KÂTİP ÜYELER: Rümeysa KADAK (İstanbul), Mustafa
AÇIKGÖZ (Nevşehir)
----- 0 -----
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 77nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
56 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Nevşehir Milletvekili Mustafa Açıkgöz ve Adalet
ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili
Mehmet Muş ile 65 Milletvekilinin Kapadokya Alanı Hakkında Kanun
Teklifi (2/1811) ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 56) (Devam)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan 33 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
başlayacağız.
2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir
Milletvekili Binali Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti ile
Gürcistan Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşması Tarafından
Kurulan Ortak Komitenin Türkiye Cumhuriyeti ile Gürcistan Arasındaki
Serbest Ticaret Anlaşmasının Menşeli Ürünler
Kavramının Tanımı ve İdari İşbirliği
Yöntemleri Hakkında Protokol IIsini Değiştiren 1/2016
Sayılı Kararınının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna ve Anlaşmanın Protokoller ve Eklerine
İlişkin Değişikliklerin Cumhurbaşkanınca
Doğrudan Onaylanmasına Dair Yetki Verilmesine İlişkin Kanun
Teklifi (2/1364) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 33)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan 29 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine başlayacağız.
3.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir
Milletvekili Binali Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti ile
Karadağ Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşması
Tarafından Kurulan Ortak Komitenin Serbest Ticaret
Anlaşmasının `Menşeli Ürünler Kavramının
Tanımı ve İdari İşbirliği Yöntemlerine
İlişkin Protokol IIsini Değiştiren 1/2017 Sayılı
Kararının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna ve
Anlaşmanın Protokoller ve Eklerine İlişkin
Değişikliklerin Cumhurbaşkanınca Doğrudan
Onaylanmasına İlişkin Yetki Verilmesine Dair Kanun Teklifi
(2/1362) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 29)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da Komisyonun bulunmayacağı
anlaşıldığından, alınan karar gereğince
kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için 15 Mayıs 2019 Çarşamba günü
saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 19.34