TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
78inci Birleşim
15 Mayıs 2019
Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri
Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
GELEN KÂĞITLAR
III.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Levent Gökün, TBMMye yönelik
saldırı girişimi yaşandığına, Meclisin
emniyeti ve güvenliği açısından önlemlerin
artırılması gerektiğine ve geçmiş olsun dileğinde
bulunduğuna ilişkin konuşması
2.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Levent Gökün, 15 Mayıs
1919da İzmirde Yunan işgali karşısında ilk
kurşunu atan gazeteci Hasan Tahsini saygıyla andığına
ilişkin konuşması
3.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Levent Gökün, grup
başkan vekilleri konuşurken aynı partiye mensup
milletvekillerine söz verilmesinin parti tüzel kişiliğini korumak
adına uygun olmadığına ilişkin konuşması
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutderenin, 14 Mayıs Dünya
Çiftçiler Gününe ilişkin gündem dışı konuşması
2.-
Denizli Milletvekili Nilgün Ökün, 15 Mayıs Millî Mücadele Gününün
100üncü yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
3.-
Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, 12 Mayıs
Hemşireler Gününe ve 12-18 Mayıs Hemşirelik Haftasına
ilişkin gündem dışı konuşması
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün, yüksek güvenlikli cezaevinde
tutulan FETÖ sanığı Erkan Karaaslanın görüştüğü
kişilerin kimler olduğunu, bu görüşmeye hangi makamların
izin verdiğini ve FETÖ sanığının iddialarıyla
ilgili soruşturmanın başlatılıp
başlatılmadığını Adalet Bakanından
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
2.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, mağdur edilen
öğretmenlerin haklarının verilmesi için Millî Eğitim
Bakanını duyarlı ve çözüm odaklı değerlendirme yapmaya
çağırdığına ilişkin açıklaması
3.-
Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacının, TÜPRAŞta
işçilerin daha iyi yaşam hakkının ellerinden alınmak
istendiğine ilişkin açıklaması
4.-
Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunçun, Esenler Belediye
Başkanı Tevfik Göksuyu Ekrem İmamoğlu üzerinden
Trabzonlularla ilgili açıklaması nedeniyle
kınadığına ilişkin açıklaması
5.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, 10-16 Mayıs Dünya
Engelliler Haftasına ilişkin açıklaması
6.-
Samsun Milletvekili Orhan Kırcalının, Kurtuluş
Savaşı döneminde Ermeni çetelerine karşı Dağköylü
Fatma Çavuşun büyük yararlılık göstererek destan
yazdığına ilişkin açıklaması
7.-
Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, zihnini, gönlünü terör
örgütlerinin, dış güçlerin emrine vermemiş herkesi büyük ve
güçlü Türkiye için çalışmaya davet ettiğine ilişkin
açıklaması
8.-
Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun, 15 Mayıs Hava
Şehitlerini Anma Gününe ilişkin açıklaması
9.-
Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıçın, 10-16
Mayıs Dünya Engelliler Haftasına ilişkin açıklaması
10.-
Balıkesir Milletvekili Ensar Aytekinin, 16 Mayıs Kuvayımilliye
mücadelesinin 100üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
11.-
Bursa Milletvekili Yüksel Özkanın, 10-16 Mayıs Dünya Engelliler
Haftasına ilişkin açıklaması
12.-
Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın, Somalide bombalı
saldırı sonucu şehit olan hemşehrisi Mustafa Aydına
Allahtan rahmet dilediğine ve saldırıyı lanetlediğine
ilişkin açıklaması
13.-
Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karacanın, Denizlili
hemşehrilerinin 15 Mayıs Millî Mücadele Gününü
kutladığına ilişkin açıklaması
14.-
Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın, Biyogaz şirketinin
Afyonkarahisar iline verdiği zararları en aza indirmek için
yetkilileri göreve davet ettiğine ilişkin açıklaması
15.-
Trabzon Milletvekili Ahmet Kayanın, Esenler Belediye Başkanı
Tevfik Göksuyu Ekrem İmamoğlu üzerinden Trabzonlularla ilgili
açıklaması nedeniyle kınadığına ilişkin
açıklaması
16.-
Adana Milletvekili Orhan Sümerin, OHAL döneminin hukuk kurallarının
hâlâ yürürlükte mi olduğunu, KHKyle görevden alınan
vatandaşların en temel haklarının hangi hukuka göre
kısıtlandığını, seçme ve seçilme
hakkını kullanamayanların neden adaylıklarının
kesinleştiğini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
17.-
Burdur Milletvekili Mehmet Gökerin, Esenler Belediye Başkanı Tevfik
Göksuyu Ekrem İmamoğlu üzerinden Trabzonlularla ilgili
açıklaması nedeniyle kınadığına ilişkin
açıklaması
18.-
İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, 23 Haziranda Ekrem
İmamoğlunun yeniden seçilmesiyle İstanbul Büyükşehir
Belediyesinin kaynaklarının 16 milyon İstanbullunun huzuru,
refahı ve mutluluğu için kullanılacağına ilişkin
açıklaması
19.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, 12-18 Mayıs
Hemşirelik Haftasına ilişkin açıklaması
20.-
Antalya Milletvekili Aydın Özerin, neden gıda fiyatlarının
yüksek olduğunu, neden verilen tarımsal desteklerden yüzde 4e varan
stopaj kesildiğini, neden Ziraat Bankasının tarımsal kredi faiz
oranının yüzde 16lara çıkarıldığını,
neden çiftçinin düşük faizli kredi ihtiyacının
karşılanmasının önüne geçildiğini ve neden traktör
üretiminin azaldığını Türkiyeyi tarımda çağ
atlatanlara sormak istediğine ilişkin açıklaması
21.-
Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürkün, televizyon kanallarında
dinimizin istismar edildiğine ve dinî bilgilerin
aktarılmasındaki amacın reyting artırmak değil
vatandaşları bilgilendirmek olduğuna ilişkin açıklaması
22.-
İzmir Milletvekili Ednan Arslanın, 15 Mayıs Hasan Tahsinin
İzmirde düşmana attığı ilk kurşunun ve
yaktığı hürriyet ateşinin 100üncü yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
23.-
Kocaeli Milletvekili Radiye Sezer Katırcıoğlunun, Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkanın Gölcük ilçesindeki kestane ormanlarıyla
ilgili aktardığı bilginin doğru olmadığına
ilişkin açıklaması
24.-
İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlunun, 15 Mayısta
İzmire ayak basan işgalci Yunana ilk kurşunu sıkan ve
Türkün boyunduruk altına alınamayacağını göstererek
adını tarihe altın harflerle yazdıran Hasan Tahsinin
şehadete erişinin seneidevriyesine ilişkin açıklaması
25.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, Kocaeli Milletvekili Radiye Sezer
Katırcıoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine, 15 Mayıs Millî Mücadele Gününün 100üncü yıl
dönümüne, İzmirde Yunan işgali karşısında ilk
kurşunu atarak şehit olan Hasan Tahsinin ölüm yıl dönümüne,
Gazi Meclise yönelik terör girişimine, Hakkâri ilinin Irak
sınırında şehit olan Piyade Uzman Çavuş Zekeriya
Zencirliye Allahtan rahmet dilediğine, S400 füze savunma sistemine,
Türkiyenin bugün geldiği noktada sanatçılara baskının
arttığına ve iş adamlarına tehdidin
çoğaldığına ilişkin açıklaması
26.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Hatayda 19 Aralık 1918de Kara
Mehmet Çavuş, İzmirde 15 Mayıs 1919da Hasan Tahsin,
Ayvalıkta 29 Mayıs 1919da Ali Çetinkaya ve Ödemişte 1 Haziran
1919da Kuvayımilliye müfrezeleri tarafından Kurtuluş
Savaşının işaret fişeklerinin yakıldığına,
15 Mayısın Türk kurtuluş mücadelesinde önemli olduğuna,
şahadetinin yıl dönümünde başta Hasan Tahsin olmak üzere
şehitleri rahmetle andıklarına, Meclise yönelik terör
girişimini ve ABDdeki cami saldırısını
kınadıklarına ilişkin açıklaması
27.-
Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, 15 Mayıs Kürt Dil
Bayramına, başta Kürtçe olmak üzere konuşulan tüm dillerin yok
olmasına sebep olan politikaların kaldırılması
gerektiğine, annelere kötü muameleden vazgeçilmesi, açlık grevindeki
çocukları için Mecliste oturma eylemi başlatan annelerin taleplerine
kulak verilmesi ve Öcalana dönük tecridin son bulması gerektiğine
ilişkin açıklaması
28.-
İstanbul Milletvekili İbrahim Özden Kaboğlunun, hangi
sandık kurullarının yasa dışı
oluşturulduğunu, yasa dışı oluşturulan
sandıkta kullanılan oyların sonucu nasıl etkilediğini,
aynı zarftan çıkan 4 pusuladan 1inin etkilendiği kabul
edildiğine göre diğer 3 pusula için saptanan farkların ne
olduğunu, mazbata iptalinin neden ve hangi yasal dayanağa göre
yapıldığını, kimler hakkında suç duyurusunda
bulunulduğunu, kararın neden yedek üyelerle birlikte
alındığını öğrenmek istediğine ve YSKnin
verdiği kararlarda zaman ve kapsam açısından çelişki
bulunduğuna ilişkin açıklaması
29.-
Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Meclise yönelik saldırı
girişimini kınadığı için Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Levent Göke teşekkür ettiğine ve güvenlik
konusunun konuşulması gerektiğine, medyada Meclisi
değersizleştiren, itibarsızlaştıran,
aşağıya çeken üslup olduğuna, 15 Mayıs Yunan işgali
karşısında ilk kurşunu atarak şehit olan Hasan
Tahsinin vefatından kısa bir süre evvel yazdığı
metne, Esenler Belediye Başkanı Mehmet Tevfik Göksunun
Trabzonlularla ilgili açıklamasına ilişkin açıklaması
30.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, insanların bazı şeyleri
istedikleri gibi anladığına ve bunun önüne geçmenin mümkün
olmadığına ilişkin açıklaması
31.-
Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, İstanbul Milletvekili Hayrettin
Nuhoğlunun HDP grup önerisi üzerinde İYİ PARTİ grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
32.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, TBMM Başkanı Mustafa
Şentopun FETÖcülükle itham edilmesinin doğru bir yaklaşım
olmadığına ilişkin açıklaması
33.-
Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, İstanbul Milletvekili Hayrettin
Nuhoğluna TBMM Başkanı Mustafa Şentopa suç isnat
etmesinden dolayı İç Tüzükün 161inci maddesine binaen
yaptırım uygulanması gerektiğine ilişkin
açıklaması
34.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, İstanbul Milletvekili Mehmet
Bekaroğlunun HDP grup önerisi üzerinde CHP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
35.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, İstanbul
Milletvekili Hayrettin Nuhoğlunun HDP grup önerisi üzerinde İYİ
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
36.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, ana dilde eğitim
hakkının temel bir hak olduğuna, Kürtçe üzerinde asimilasyoncu
bir anlayışla baskı olduğuna ilişkin
açıklaması
37.-
Ankara Milletvekili Servet Ünsalın, doktor ve sağlık
emekçilerine yönelik şiddetin neden bitmediğine ilişkin
açıklaması
38.-
Düzce Milletvekili Ümit Yılmazın, Karadenizli fındık
üreticilerinin endişelerine ilişkin açıklaması
39.-
Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, 15 Mayıs 1919da
İzmirde Yunan işgali karşısında ilk kurşunu
atarak şehit olan Hasan Tahsini ve bayrak için, ezan için
hayatını veren şehitleri rahmetle andığına
ilişkin açıklaması
40.-
Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygunun, ekonominin yangın
yeri olduğuna ve ekonomideki darboğazın faturasının
çiftçiye kesildiğine, 2 Mayıs 2019 tarihi itibarıyla tarım
kredilerinin faiz oranının yüzde 16ya çıkarılmasıyla
çiftçinin üretimde bulunmasına engel olunduğuna ilişkin
açıklaması
41.-
Nevşehir Milletvekili Mustafa Açıkgözün, Nevşehir Milletvekili
Faruk Sarıaslanın 56 sıra sayılı Kanun Teklifinin
birinci bölümü üzerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ve AK PARTİ hükûmetlerinin
hiçbir düşünce ve inancı ayırmadan her yere hizmet ettiğine
ilişkin açıklaması
42.-
Samsun Milletvekili Bedri Yaşarın, 19 Mayıs Millî Mücadeleyi
başlatan sürecin 100üncü yıl dönümüne ulaşmanın
mutluluğunu ve gururunu yaşadıklarına ilişkin
açıklaması
43.-
Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın, ebelere hak ettiği
değerin ve önemin verilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
44.-
Muğla Milletvekili Burak Erbayın, Ankara Abdi İpekçi
Parkında basın açıklaması yapmak isteyen sağlık
emekçilerine polisin biber gazı ve copla müdahale etmesini
kınadığına ilişkin açıklaması
45.-
Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün, bal üreticilerinin arı
ölümlerinden kaynaklanan mağduriyetin giderilmesini ve gerekli önlemlerin
alınmasını talep ettiğine ilişkin açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Tezkereler
1.-
Down Sendromu, Otizm ve diğer gelişim bozukluklarının
yaygınlığının tespiti ile ilgili bireylerin ve
ailelerinin sorunlarının çözümü için alınması gereken
tedbirleri belirlemek amacıyla kurulan (10/242, 349, 392, 394, 397, 401)
esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Geçici
Başkanlığının komisyonun başkan, başkan
vekili, sözcü ve kâtip üye seçimine ilişkin tezkeresi (3/687)
2.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, 4-5
Haziran 2019 tarihinde Polonyanın başkenti Varşovada
düzenlenecek olan Orta ve Doğu Avrupa Ülkeleri Parlamento
Başkanları 4üncü Toplantısına TBMM Başkan Vekili
Levent Gök Başkanlığında bir heyetle katılım
sağlanmasına ilişkin tezkeresi (3/686)
B)
Çeşitli İşler
1.-
Başkanlıkça, görüşmeleri izlemek üzere Genel Kurulu teşrif
etmiş bulunan Rusya Federasyon Konseyi Başkanı Valentina
Matviyenkoya "Hoş geldiniz."denilmesi
VII.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ PARTİ Grubunun, 15/5/2019 tarihinde Grup Başkan Vekili
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan tarafından, kamu
çalışanları arasında var olan maaş ve ek gösterge
farklılıklarıyla birlikte emekliliklerinde aldıkları
aylıklar açısından yaşanan eşitsizliğin
giderilmesini sağlamak, ek gösterge verilmesinin kamuya maliyetini
hesaplamak, bu sorunla karşı karşıya kalan meslek
gruplarının kaç kişiyi kapsadığını
incelemek, ek gösterge kapsamını araştırmak, gerekli
düzenlemelerin yapılması adına şartları ve
koşulları belirlemek amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 15
Mayıs 2019 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.-
HDP Grubunun, 15/5/2019 tarihinde Van Milletvekili Murat Sarısaç ve
arkadaşları tarafından, Kürt dili kurumlarının
kapatılmasının ve ana dilde eğitim verilmemesinin Kürtçe
üzerindeki olumsuz etkisinin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan
Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 15 Mayıs 2019 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
3.-
CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve
Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, engellilerin çalışma yaşamına
katılımının önündeki engellerin kaldırılması
için yapılması gerekenlerin saptanması amacıyla
verilmiş olan (10/567) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 15
Mayıs 2019 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
TBMM Başkanı Mustafa Şentopun, İstanbul Milletvekili
Hayrettin Nuhoğlunun yerinden sarf ettiği bazı ifadelerinde
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
IX.-
DİSİPLİN CEZASI İŞLEMLERİ
1.-
İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğluna yerinden sarf ettiği
bazı ifadeleri nedeniyle İç Tüzükün 163üncü maddesi uyarınca
Meclisten geçici olarak iki birleşim çıkarma cezası verilmesi
X.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
Nevşehir Milletvekili Mustafa Açıkgöz ve Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Muş ile
65 Milletvekilinin Kapadokya Alanı Hakkında Kanun Teklifi (2/1811)
ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 56)
XI.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk
Gergerlioğlunun, 20 Temmuz 2016 tarihinden 18 Temmuz 2018 tarihine kadar
Bakanlık personeli hakkında yapılan ihraç ve iade
işlemlerine dair bazı bilgilere ilişkin sorusu ve Ticaret
Bakanı Ruhsar Pekcanın cevabı (7/10231)
2.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, 2017-2019
yılları arasında Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşların dekorasyon, tadilat, restorasyon ve iyileştirme
işleri için yapılan ödemelere,
2017-2019
yılları arasında Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlarda yapılan temsil ve ağırlama harcamalarına,
İlişkin
soruları ve Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcanın cevabı
(7/10410), (7/10414)
3.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun, 2017-2019 yıllarında yapılan kâğıt
ve kâğıt ürünleri ithalat, ihracat ve
kaçakçılığına ilişkin sorusu ve Ticaret Bakanı
Ruhsar Pekcanın cevabı (7/10411)
4.-
Muğla Milletvekili Süleyman
Girginin, yap-işlet-devret modeli ile inşaatına başlanan
Datça yat limanının akıbetine ilişkin sorusu ve
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhanın
cevabı (7/10419)
15 Mayıs 2019 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Levent GÖK
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Rümeysa
KADAK (İstanbul)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 78inci
Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Değerli milletvekilleri, gündeme geçmeden önce
üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim. Ancak
ondan önce, dün Meclisimizde gerçekleştirilmek istenen bir olayla ilgili
düşüncelerimi belirtmek istiyorum.
III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Levent Gökün, TBMMye yönelik saldırı girişimi
yaşandığına, Meclisin emniyeti ve güvenliği
açısından önlemlerin artırılması gerektiğine ve
geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna ilişkin
konuşması
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, dün
Meclisi açtığımız saatlerde Türkiye Büyük Millet Meclisine
yönelik bir eylem hazırlığı içerisinde olunduğunu biz
daha sonra, akşam saatlerinde öğrendik. Meclisimizin bütün
milletvekillerinin, şahsım da dâhil olmak üzere, hepimizin
seçmenlerimizle diyalog içerisinde olduğu, gelen hemşehrilerini kabul
ettiği, iş, sağlık gibi sorunlarıyla ilgilendiği
hepimizin bildiği bir gerçektir. Bir müddet önce Meclisimizde ziyaretçi
kabulüyle ilgili bir düzenleme yapılmıştı ve çok da
haklı olarak TC kimlik numaralarının bildirilmesi suretiyle GBT
uygulamasının yapılması sağlandı ve böylelikle
Meclisimizin emniyeti ve güvenliği açısından bir adım
atılmıştı. Ancak dün yaşadığımız
hadisede bu konuda daha yeterli önlemlerin alınması gerektiği
ortaya çıkmıştır. Hiçbir milletvekilimizin kendisini arayan
ve randevu isteyen hemşehrilerini, ziyaretçilerini,
şahısları tanıyarak ya da tanımayarak bir
değerlendirme içerisinde olmadığını biliyorum. Bütün
milletvekilleri işin doğası gereği hemşehrileriyle
yakın ilişki içerisinde olmak durumundadır ve her birimiz de
kendim de dâhil olmak üzere ziyaretçilerin hiçbirinin kimliğini ya da
nereden geldiğini fazla sorgulamadan -ki buna zaten zaman da yok, ihtiyaç
da yok- kapıya TC numaralarını bildirerek
randevularını onaylıyoruz.
Dolayısıyla, dün Türkiye Büyük Millet
Meclisine yönelik bir saldırı girişimi olmuştur. Burada bir
milletvekili arkadaşımızın mağdur edilmesinin
şahsında, aslen mağdur edilen Türkiye Büyük Millet Meclisidir.
Bu, Allah korusun, çok daha başka olaylara yol açabilirdi, özellikle
mağdur edilen milletvekilimize de dönük başka bir saldırı
girişimi de olabilirdi. Bunu büyük bir vahametle ve üzüntüyle
karşıladığımı ifade ediyorum. Umuyorum, benim de
dâhil olacağım toplantılarda, Meclisimizin daha güvenlikli bir
sistem içerisinde çalışmasının, tüm milletvekillerimizin en
üst düzeyde bir güvenlik ortamında çalışmasının temini
için hepimiz elimizden geleni yaparız. Emniyetimizin de bundan sonra bu
tür olaylar karşısında daha dikkatli olması gerektiği
ortaya çıkmıştır. Bu konuda ne yapılacaksa, hep
beraber -idare amirlerimiz, Meclis Başkanlığımız,
emniyet görevlilerimizle beraber- bir çalışmayı tekrar, yeniden
yürütmek zorunluluğunun hasıl olduğunu görüyorum, Türkiye Büyük
Millet Meclisine geçmiş olsun diyorum. (CHP, AK PARTİ MHP ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, gündem
dışı söz taleplerini yerine getireceğim.
Gündem dışı ilk söz, Çiftçiler
Haftası nedeniyle söz isteyen Adıyaman Milletvekilimiz Sayın
Abdurrahman Tutdereye aittir.
Buyurun Sayın Tutdere.
Süreniz beş dakika.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman
Tutderenin, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Gününe ilişkin gündem
dışı konuşması
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Tabii, dün 14 Mayıs Çiftçiler Günüydü. Ben de
bir çiftçi çocuğu olarak buradan Türkiyedeki bütün çiftçilerin Çiftçiler
Gününü kutluyorum. Tabii, ülkemiz şu anda ekonomik anlamda çok zor bir
süreçten geçiyor. Bu zor süreçten en çok etkilenenler, en çok mağdur
olanlar tarımla uğraşanlar, çiftçiler, köylüler. Özellikle
pahalı mazot fiyatları, ilaç fiyatları, tarımdaki girdi
fiyatları çiftçilerimizin mağduriyetini artırıyor ve
çiftçilerimiz Türkiye genelinde buruk bir haftayı, buruk bir günü
kutladılar. İnşallah önümüzdeki süreçte çiftçilerimiz için,
çiftçilerimizin mevcut durumlarını düzeltecek, sorunlarını
çözecek çalışmaları bu Parlamentoda hep birlikte yaparız.
Tabii, ben Adıyaman Milletvekiliyim.
Adıyaman, tarım kenti; Adıyaman, özellikle sarmalık tütünün
başkenti. Benim seçim çevremdeki çiftçilerimizin de gerçekten
yığınla sorunları var.
Adıyamanımız üç tarafı sularla
çevrili bir il ancak bugüne kadar özellikle sulama projeleri, barajlar
bitirilemediği için, pompaj sistemleri bitirilemediği için, suyun
kenarında kuru tarım yapan çiftçilerimiz, vatandaşlarımız,
yurttaşlarımız var. Hükûmetten artık acilen sulama
projelerini hayata geçirmesini ve bir an evvel Adıyaman
topraklarının suyla buluşmasını çiftçilerimiz
beklemektedir.
Bunun yanında, Adıyamanda, özellikle
mayıs ve haziran ayı tütün dikim ayıdır. Şu anda
tarlada, güneşte çalışan tütün üreticilerimizin çok ciddi bir
kaygısı var. Nedir bu kaygı? Şu an diktiği tütünü
önümüzdeki dönem, hasattan sonra satıp satamayacağının
garantisi olmadığı için
Bütün tütün üreticilerinin uykusunu
kaçıran husus şu: Geçen dönem, özellikle 26ncı Dönemde bu
Parlamentodan -Kaçakçılıkla Mücadele Kanununa eklenen bir
fıkrayla- yetkili kurumlardan yetki belgesi almadan tütün satan,
satışa arz eden, nakleden ve bulunduranlara üç yıldan altı
yıla kadar hapis cezasını öngören bir yasa
çıkmıştı. Bu yasanın yürürlük tarihi 2 Temmuz 2019.
Dolayısıyla kırk beş gün sonra bu yasanın
yürürlüğe girmesi söz konusu olacak. Tabii ki bu tablo
karşısında, başta Adıyaman tütüncüleri, Türkiye
genelindeki tütün üreticileri ve çiftçilerimiz şu anda ciddi anlamda
kaygı duyuyorlar.
Daha önce Parlamentodan çıkan yasayla, tütün
üreticilerinin kurdukları kooperatifler aracılığıyla
tütünün alınması, satılması ve ticaretinin önü
açılmıştı ancak bu yasaya paralel olarak ilgili kurumlar,
ilgili bakanlıklar bugüne kadar, bu kooperatiflerin üretim tesislerinin
kurulması, bunun iç piyasada pazarlanması konusundaki yönetmelikleri
ve mevzuat çalışmalarını maalesef yapamadılar. Bunu
yapamadıkları için de kurulan kooperatifler kâğıt üzerinde
kaldı, tesisleşemediler, üreticiler bir araya gelip mevzuata uygun
tesisleşme yapamadılar, gerçekleştiremediler. Burada kabahat
kurumların, idarenin. Dolayısıyla önümüzdeki kırk beş
gün içerisinde de bu yönetmelikler çıksa dahi, bu tesislerin
kurulması, makinelerin alınması ve benzeri çalışmalar
epey süre alacaktır. Dolayısıyla kurumların kabahatinin,
kurumların görevlerini zamanında yapmamış
olmasının doğurduğu sonuçları, cezaları çiftçilerimiz
çekecektir.
Bu nedenle özellikle bütün parti gruplarından
bir talepte bulunuyorum Türkiyedeki tüm tütüncüler adına: 2 Temmuzda
yürürlüğe girecek olan bu yasanın, bu ağır cezaları
öngören bu yasanın hiç olmazsa gerekli yasal çalışmalar
yapılıncaya kadar en az iki yıl süreyle ertelenmesi
üreticilerimizin, çiftçilerimizin yararına olacaktır, bu konuda
herkesten duyarlılık bekliyoruz.
Tabii, aslında, bu cezanın, tütünle ilgili
cezanın kendisi de gerçekten çok saçma bir düzenlemeydi. Bu düzenlemeye
aslında hiç gerek yok. Ülkemiz, tütün politikasına
baktığımızda, dışarıdan ciddi anlamda tütün
ithalatı yapıyor. Dışarıdaki çiftçinin ürettiğini
ithal ediyorsunuz, karşılığında dolarlar ödüyorsunuz,
kendi çiftçinizin ürettiği tütüne üç yıldan altı yıla kadar
hapis cezası getiriyorsunuz. Bu yasanın, bu cezanın kabul
edilebilir hiçbir yanı yoktur. Burada üreticilerimizin, çiftçilerimizin
lehine hiçbir durum söz konusu değildir. Bu cezalar sadece Türkiye
piyasasında büyük sigara şirketlerine, sigara devlerine,
uluslararası şirketlere pazar açıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız Sayın
Tutdere.
ABDURRAHMAN TUTDERE (Devamla) - Kendi üreticimizi
koruyacak, kendi çiftçimizi koruyacak düzenlemeleri ve
çalışmaları mutlaka hayata geçirmemiz gerekiyor. Tütün Türkiye
ekonomisinde geçmiş yıllarda gerçekten çok önemli bir yer
alıyordu ancak günümüzde, özellikle tütüne ilişkin yanlış
politikalar nedeniyle tütün ve tütün üreticisi can çekişmektedir. Böyle
kıymetli bir ürünü gerçekten Türkiyenin iç piyasasında hak
ettiği yere getirmeniz gerekiyor.
Biz buradan bunu söylerken sigarayı ve sigara
içenleri özendirmek adına söylemiyoruz. Bu memlekette sigara içiliyorsa
neden yerli tütün içilmesin? Bizim söylemek istediğimiz bu. Madem sigara
içiliyor, kendi ürettiğimizi sigara fabrikaları sigara üretiminde kullansın
ve sigara tüketenler de bu ürünleri kullansın. Tek maksat bu,
yapılması gereken de bu ancak bugüne kadar iktidar tarafından
tütün meselesi göz ardı edildi.
Bu konuyla ilgili aslında bu Parlamentoda çok
ciddi konuşmalar yapıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Tutdere, selamlayarak
bitirelim.
ABDURRAHMAN TUTDERE (Devamla) - Zamanın Maliye
Bakanı Sayın Ağbal Biz bu yasal değişikliği
yaptıktan sonra vergi oranında da gerekli indirimleri yapıp
yerli tütünün, sarmalık tütünün önünü açacağız. demişlerdi
ancak aradan geçen iki yıla rağmen, ne vergi yasasında gerekli
düzenlemeler yapıldı ne de diğer mevzuatta yapıldı. Bu
konuda üreticiler, Adıyaman çiftçisi iktidardan sarmalık tütünün
önündeki yasakların kaldırılmasını ve gerekli yasal
çalışmaların yapılmasını beklemektedir.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Başkanım, bu fırsatı
verdiğiniz için size de teşekkür ediyorum, sağ olun. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Tutdere.
Gündem dışı ikinci söz, Denizli Millî
Mücadele Günü nedeniyle söz isteyen Denizli Milletvekilimiz Sayın Nilgün
Öke aittir.
Buyurun Sayın Ök. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
2.- Denizli Milletvekili Nilgün Ökün, 15 Mayıs
Millî Mücadele Gününün 100üncü yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
NİLGÜN ÖK (Denizli) Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle Gazi Meclisimizi sevgi ve saygıyla
selamlıyorum.
Denizlimiz için gurur günü olan 15 Mayıs Millî
Mücadele Gününün 100üncü yıl dönümü sebebiyle konuşmak üzere söz
almış bulunmaktayım.
Denizli halkı, ulusal onuru için direnen,
bağımsızlığına ve özgürlüğüne sahip
çıkan, yurt sevgisini canından üstün tutan, birlik ve bütünlük içinde
tutsaklığa karşı koyanların yazdığı
kurtuluş destanının ilk neferlerindendir.
Bundan tam yüz yıl önce Denizlililer, Müftü
Ahmet Hulusi Efendinin önderliğinde, İzmirin düşman
tarafından işgalinden sonra sadece dört saat gibi kısa bir süre
içerisinde Kayalık Camsi önünde buluşarak, gönüllü olarak milis
kuvvetlerine katılmaya başlamışlardır.
Müftü Ahmet Hulusi Efendi 15 Mayıs 1919daki
fetvasında Muhterem Denizlililer, bugün sabahın erken saatlerinde
İzmir Yunanlılar tarafından işgal edilmiştir. Bu
tecavüze karşı hareketsiz kalmak dine ve devlete ihanettir. Vatana
karşı irtikâp edilecek cürümler, Allah ve tarih önünde affı
imkânsız günahtır. Cihat tam manasıyla teşekkül etmiş,
dinî fariza olarak karşımızdadır. Silahınız
olmayabilir; topsuz, tüfeksiz olarak, sapan taşlarıyla da
düşmanın karşısına çıkacağız.
İstiklal aşkı, vatan sevgisi hassasiyeti ve şuurumuzla,
kalbimizdeki imanla, mücadelemizin sonunda zaferi kazanacağız.
diyerek millî mücadeleyi başlatmıştır. Bu fetvayla
birlikte, Denizli halkı, bağımsızlık meşalesi
altında toplanarak, tüm imkânsızlıklara rağmen, o gün
taşla sopayla, orakla, yokluklar içinde, millî mücadeleye baş
koyarak, tek bir düşman askerinin şehre girmesine izin vermeyerek
tarihteki yerini almıştır. Ne mutludur ki bize, bu ruhu, bu
mücadeleyi 15 Temmuz hain darbe girişiminde de hep birlikte tüm Türkiye'de
yaşadık.
Bizlere özgür ve bağımsız bir Türkiye
bırakmak için canını hiçe sayarak bugünleri hediye eden
başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, Denizlide Millî Mücadele
kıvılcımını ateşleyen Müftü Ahmet Hulusi
Efendiyle birlikte diğer bütün isimsiz kahramanlarımızı,
tüm şehitlerimizi rahmet ve şükranla anıyorum; ruhları
şad, mekânları cennet olsun.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Denizli, ekonomik bakımdan ülkemizde sanayi, tekstil,
tarım, turizm, mermer ve hizmet sektörlerinin dinamik bir görünüm
sergilediği önemli merkezlerden biridir. İlimiz, müteşebbis
ruhu, çalışkan yapılı insanı, hızla gelişen
ekonomisi ve hayırseverliğiyle aynı millî mücadeleyi ekonomik alanda
da onurla sürdürmektedir, Türkiye ihracatında da en üst sıralarda yer
alarak Anadolu Kaplanı unvanını almıştır.
Tabii, Denizlimiz ayrıca, aynı zamanda
önemli bir turizm merkezi ve arkeoloji kentidir. Dünyada eşi benzeri
olmayan Pamukkale, travertenleriyle, Hierapolis Antik Kentiyle, Apollon
Tapınağıyla, gerek yurt içi gerekse yurt dışı
turistler için bir cazibe merkezidir. Özellikle UNESCO Dünya Mirası Geçici
Listesinde yer alan Laodikeia Antik Kenti, İncilde adı geçen,
aynı zamanda Hristiyanlığın ilk 7 kilisesinden biri olan
Laodikeia Kilisesine sahip olmasından dolayı, inanç turizmi için
Hristiyanlık âleminde önemli bir mabet konumundadır.
Tabii, hükûmetlerimiz döneminde Denizlimiz çok
gelişti ve değişti. Son on yedi yılda Denizlimize 22,5
milyar liralık yatırım yapıldı. Eğitimden
sağlığa, altyapı yatırımlarından
ulaşıma kadar yaptığımız icraatlar sayesinde,
Denizlimiz özellikle ak belediyecilikle tanıştıktan sonra
Egenin incisi konumuna gelerek vizyon bir kent olmuştur.
Değerli Başkan, değerli
milletvekilleri; bu kürsüden, siz değerli milletvekillerimiz başta
olmak üzere, tüm vatandaşlarımızı Pamukkalede bembeyaz
travertenlere, Karahayıtta şifalı sulara, Hierapoliste antik
kente, Merkezefendide tarihî Kaleiçi ve Bayramyerinde Denizli tekstil
ürünlerini alışverişe, Laodikeia Antik Kentinde gün batımını
izlemeye, Beyağaçta anıt ağaçlar ve Kartal Gölüne, Baklanda
18inci yüzyıldan kalan tarihî Boğaziçi Camisini ziyarete,
Babadağın buz gibi yaylasında keşkek yemeye,
Buldanın tarihî Buldan evlerinde buldan bezi ve dokumalarını
görmeye, Bekillide bağ bozumuna, Kalede Tabea Antik Kentine ve
İnceğiz Kanyonunda maceraya, Çardakta Kuş Cennetinde
flamingolarla buluşmaya, Çivrilde Işıklı Gölünde
balık yemeye, Çalda çalkarası üzümünün eşsiz tadını
hissetmeye, Güneyde muhteşem Güney Şelalesinde serinlemeye,
Honazda yer altındaki gizli Pamukkaleyi, Kaklık
Mağarasını keşfetmeye
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin lütfen.
NİLGÜN ÖK (Devamla)
Bozkurtta ters laleyi
(tuşaya) görmeye, Çamelinde taş konaklara, Serinhisarda Kefe
Yaylasında leblebi yemeye, Acıpayamda mis kokulu lavanta
tarlalarının görsel şölenine, Sarayköyde şifalı
termal sulara, Bozdağda Batı Anadolunun en büyük kayak merkezine,
efeler diyarı Tavasta zeybek oynamaya; kısacası, güzel Denizlimize
davet ediyorum.
Tabii ki O sene bu sene. diyerek Süper Lige
çıkan Denizlisporumuzu da unutmak mümkün değil. Denizlisporumuzu
sizlerin huzurunda bir kez daha tebrik ediyor, başarılar diliyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sözlerime son verirken 15 Mayıs Denizli Millî
Mücadele Gününün 100üncü yılını kutluyor, Gazi Meclisimizi
sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Ök.
Davetlerinizi kabul ediyoruz Sayın Ök.
NİLGÜN ÖK (Denizli) Bekliyoruz.
III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
(Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Levent Gökün, 15 Mayıs 1919da İzmirde Yunan işgali
karşısında ilk kurşunu atan gazeteci Hasan Tahsini
saygıyla andığına ilişkin konuşması
BAŞKAN Bu arada, değerli
milletvekilleri, yüz yıl önce düşmana ilk kurşunu atan ve
şehit olan Hasan Tahsini de saygıyla ve minnetle anıyorum.
Bugünden tam yüz yıl önce oldu bu olay. Hasan Tahsini de huzurunuzda Meclisimiz
adına saygıyla ve rahmetle anıyorum.
Gündem dışı üçüncü söz,
Hemşireler Haftası nedeniyle söz isteyen Gaziantep Milletvekilimiz
Sayın İmam Hüseyin Filize aittir.
Buyurun Sayın Filiz. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları (Devam)
3.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin
Filizin, 12 Mayıs Hemşireler Gününe ve 12-18 Mayıs
Hemşirelik Haftasına ilişkin gündem dışı
konuşması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; modern
hemşireliğin kurucusu kabul edilen Florance Nightingalein doğum
günü olan 12 Mayıs Hemşireler Gününü ve 12-18 Mayıs
arasındaki Hemşirelik Haftasını kutlayarak sözlerime
başlıyorum. Yüce heyetinizi saygılarımla, sevgilerimle
selamlıyorum.
Dünyada 1862 yılında, Türkiyede ise 1911
yılında hemşirelik bir meslek olarak
başlamıştır. Kızılhaçın Washingtondaki
kongresine katılan Doktor Besim Ömer Paşa ve Doktor Nihat Reşat
Belger, hemşireliğin bir meslek olduğunu ve branşlara
ayrıldığını gözlemişler ve yurda
dönüşlerinde, Besim Ömer Paşa Kızılay Cemiyetine, o zamanki
adıyla Hilal-i Ahmere tavsiyede bulunmuş, Kızılay Cemiyeti
de bu öneri üzerine, ilk defa İstanbulda Kadırga semtindeki
hastanede altı ay süreyle gönüllü hasta bakıcı kursu
açmıştır. Bu kursun ilk mezunu ve ilk Türk hemşiresi Safiye
Hüseyin, Balkan Savaşları sırasında hemşire olarak,
Çanakkale Savaşları sırasında da Reşit Paşa
hastane gemisinde başhemşire olarak olağanüstü hizmet
vermiştir. Her sardığım ve iyileştirdiğim yara
benim için küçük bir madalya olacak. anlayışıyla hizmet veren
Safiye Hüseyin, son gününe kadar mesleğinin tutkusu içerisinde
yaşamını sürdürmüş, 1964 yılında 83
yaşında hayata gözlerini yummuştur; Allahtan rahmet diliyorum.
Hemşirelik, gerçekten zor, meşakkatli ancak
gönüllülük esasına dayanan, hep güler yüzlü olmayı gerektiren bir
meslektir. Büyük fedakârlıklarla görevi ifa eden hemşirelerimizin
sorunları vardır, bu sorunlardan bir kısmını dile
getireceğim.
Hemşirelik açısından en büyük sorun,
yetersiz istihdama bağlı ağır iş yüküdür. On iki
yılda 3e katlanan sağlık hizmeti karşısında
hemşire istihdamı yeterince
artırılamadığından, hemşireler nöbet
yoğunluğu sebebiyle olağanüstü yorulmaktadırlar. Bunun
için, öncelikli olarak etkin bir istihdam politikası izlenmeli,
hemşireler görevleri dışındaki işlerde
çalıştırılmamalıdır.
Özlük haklarıyla ilgili olarak, performansa
dayalı ek ödemenin çalışanlar arasında adaletli
dağıtımını istemektedirler. Uzman hemşireler
uzman kadrosuyla istihdam edilmemektedir. Hasta bakım kalitesinin daha iyi
olabilmesi ve toplum sağlığının korunması için
uzman hemşirelerin alanında istihdamı oldukça önemlidir, bu
konuda yasal düzenlemeler gerekmektedir.
Hemşireler de hekimlerin
faydalandığı mesleki mali sorumluluk sigortasının
kurum tarafından karşılanması uygulamasını talep
etmektedirler.
Sağlık çalışanlarının,
özellikle bayan sağlık çalışanlarının en önemli
sorunu kreştir. Yirmi dört saat esasına göre çalışan
kreşler mutlak surette yaygınlaştırılmalı ve
teşvik edilmelidir.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı mevzuatına göre tehlikeli ve çok riskli hizmet
sınıfında olan ve 7/24 hizmet veren sağlık
çalışanlarınca yıpranma payı talep edilmektedir.
Sağlık çalışanlarının
emeğinin karşılığı olan
maaşlarının verilmesi sağlanmalı, lisans mezunu sağlık
çalışanlarının ek göstergeleri 3600e
çıkartılmalı ve diğer ek göstergeler kademeli olarak
artırılmalıdır.
Sayın milletvekilleri, bu sorunlara ilaveten
çok önemli olarak gördüğüm bir sorunu daha dile getirmek istiyorum; bu da
meslek lisesi mezunu hemşirelerin istihdamı sorunudur. Türkiyede 341
adet sağlık meslek lisesi, 166 adet de özel sağlık meslek
lisesi var. Devlete bağlı sağlık meslek liselerinde 81 bin,
özel sağlık meslek liselerinde ise 15 bin öğrenci öğrenim
görmekte. Sağlık meslek lisesi mezunu 120 bin hemşire işsiz
durumdayken hemşire atamalarında lise mezunlarının
payı da her geçen yıl düşmektedir. Geçtiğimiz yıl
içerisinde 21.584 lisans hemşiresi atanırken sağlık meslek
lisesi mezunu hemşirelerin sadece 2.608i atanmıştır. Sorun
büyük, nedenlerinin araştırılması gerekir. Eğer
çözülemez ise meslek liselerinin hiçbir cazibesi kalmayacaktır ve her
zaman vurguladığımız gibi, meslek eğitimi darbe
yiyecektir.
Mesleklerini büyük bir fedakârlıkla yerine
getiren ülkemizdeki ve dünyadaki tüm hemşirelerin Hemşireler Gününü
ve Hemşireler Haftasını kutlar, mesleklerinde üstün
başarılar, özel hayatlarında mutluluklar dilerim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla)
Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Tabii, buyurun.
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla)
Ayrıca, geçtiğimiz pazar günü Anneler Günüydü. Yüce Peygamberimizin
söylediği gibi Cennet anaların ayaklarının
altındadır. sözünü unutmamalı ve büyük fedakârlıklarla
bizleri yetiştiren annelerimize hoşgörüde ve sevgide kusur
etmemeliyiz. Tüm annelerimizin Anneler Gününü kutluyorum.
Dün, çiftçilerimizin ve
eczacılarımızın önemli günlerini kutladık. Ben de bu
vesileyle tüm çiftçi kardeşlerimizin emeklerinin ve mahsullerinin zayi
olmadığı bol bereketli bir yıl geçirmelerini temenni
ediyor, Atatürkün söylediği gibi Çiftçi milletin efendisidir. sözüne de
vurgu yaparak Dünya Çiftçiler Gününü kutluyorum.
Son olarak da eczacılarımızın,
başta milletvekili arkadaşlarımızın bu meslekte
olanlarının ve tüm eczacılarımızın
Eczacılık Gününü kutluyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Filiz.
Değerli milletvekilleri, şimdi, sisteme
giren milletvekillerimize yerlerinden birer dakika süreyle söz vereceğim,
daha sonra sayın grup başkan vekillerinin söz taleplerini
karşılayacağım.
Sayın Bülbül...
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün,
yüksek güvenlikli cezaevinde tutulan FETÖ sanığı Erkan
Karaaslanın görüştüğü kişilerin kimler olduğunu, bu
görüşmeye hangi makamların izin verdiğini ve FETÖ
sanığının iddialarıyla ilgili soruşturmanın
başlatılıp başlatılmadığını Adalet
Bakanından öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
FETÖ sanığı Erkan Karaarslan,
Aydın 1. Ağır Ceza Mahkemesinde 14/5/2019 tarihinde vermiş
olduğu ifadede, bazı gazeteci ve bakanların cezaevine gelerek
Ekrem İmamoğlu ve Özlem Çerçioğlu aleyhine beyanlarda
bulunması hâlinde beraat edeceğini ve tahliye
olacağını söyledikleri -teklif ettikleri- iddiasında
bulunmuştur. Sanık Karaarslanın iddiaları doğru ise
devlet, Hükûmet eliyle siyasete alet edilmiş, sandık demokrasisi ve
seçmen iradesi hiçe sayılarak her türlü kirli ilişki içine
girilmiş demektir.
Ayrıca bu iddialar, FETÖnün kirli siyasi
oyunlarını, CHPli belediyelere yönelik yapılan kumpasları
bir kere daha hatırlatmıştır.
Sayın Adalet Bakanına soruyorum: Yüksek
güvenlikli cezaevindeki sanığın görüştüğü kişiler
kimlerdir? Bu görüşmeye kimler aracı olmuştur? Hangi makamlar bu
görüşmelere izin vermiştir? FETÖ sanığının
iddialarıyla ilgili bir soruşturma başlatılmış
mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Gürer...
2.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
mağdur edilen öğretmenlerin haklarının verilmesi için Millî
Eğitim Bakanını duyarlı ve çözüm odaklı
değerlendirme yapmaya çağırdığına ilişkin
açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Ataması yapılmayan öğretmenler atama,
görevde bulunan öğretmenler özlük haklarında düzenleme ve 3600 ek
göstergenin çıkarılmasını, beş yılını
dolduran ücretli öğretmenlerden kadroya geçememiş olanlar ise kadro
beklemektedir. Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde görev yapan,
kadro olarak 657ye tabi olmayan ancak ödül ve cezada 657ye tabi olan,
kimlikleri dahi öğretmen olarak verilmeyen öğretmenler Millî
Eğitim Bakanlığı kadrosuna geçmek istemektedirler.
Millî Eğitim Bakanlığına,
beklentileri yazılı soru önergesiyle yansıttım. Bakan,
mevzuatı gerekçe göstererek, sözleşmeli öğretmenler için yeni
atama yapılmayacağını, özel eğitim ve rehabilitasyon
merkezlerinde görev yapanlar için de Millî Eğitim
Bakanlığında kadro verilmeyeceğini bildirdi. Sorun varsa
çözüm de olmalıdır. Mağdur edilen öğretmenlerin haklarının
verilmesi için Bakanlığı daha duyarlı ve çözüm odaklı
değerlendirme yapmaya çağırıyorum. Öğretmenlerimizin
sorunlarının çözülmesi, eğitimde kaliteyi ve
başarıyı artıracaktır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Baltacı
3.- Kastamonu Milletvekili Hasan
Baltacının, TÜPRAŞta işçilerin daha iyi yaşam
hakkının ellerinden alınmak istendiğine ilişkin
açıklaması
HASAN BALTACI (Kastamonu) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Ülkemizde gün geçmiyor ki bir hak gasbı
yaşanmasın. Bugün TÜPRAŞta maalesef işçilerin daha iyi
bir yaşam hakkı ellerinden alınmak isteniyor. TÜPRAŞta
işveren, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde, üç
yıllık sözleşme, mazeret izinleri ve vardiya sisteminin
değiştirilmesi gibi idari konuları işçilere sözleşme
görüşmelerinin ön koşulu olarak dayatmış bulunuyor.
İşçilerin yıllardır alın teriyle ve mücadelesiyle elde
ettiği kazanımlar dayatma ve pazarlık konusu
yapılmadığı takdirde her türlü müzakereye açık olma
çağrısına kulak tıkayan işveren, süreci Yüksek Hakem
Kuruluna taşıyarak, salt hukuki prosedürlerin tüketilmesini tercih
ettiğini net bir şekilde ortaya koymuştur. Bu konu sadece 4.300
çalışanı ilgilendirmemektedir. Mücadelesinde kararlı duran
ama grev hakkı olmayan işçilerimizi zorlamak, ülke olarak
yaşadığımız ekonomik krizin daha da
ağırlaşmasına yol açabilir. Bu nedenle, işveren, hak
kaybına yol açan idari taleplerinden vazgeçmelidir; toplu iş
sözleşmesi imzalanmalıdır.
TÜPRAŞ işçisi yalnız değildir.
BAŞKAN Sayın Öztunç
4.- Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunçun,
Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksuyu Ekrem İmamoğlu
üzerinden Trabzonlularla ilgili açıklaması nedeniyle
kınadığına ilişkin açıklaması
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
AK PARTİli Esenler Belediye Başkanı
Tevfik Göksu dün çok hadsiz bir açıklama yapmıştır. Ekrem
İmamoğlunun Trabzonlu oluşundan yola çıkarak Ekrem
İmamoğluna Yunan benzetmesi yapmıştır. Bir insan
Türk olabilir, Kürt olabilir, Yunanlı olabilir, Gürcü olabilir.
İnsanlar milliyetlerini seçme şansına sahip değiller ve
kimse kimsenin milliyetiyle de dalga geçemez. Burada, bir defa, bir
yanlış yapılmıştır.
İkincisi: Aklınca burada hakaret ediyor
Ekrem İmamoğluna. Meclisteki Trabzon milletvekillerine ve Trabzon
asıllı bütün milletvekillerine sesleniyorum: Siz bu şahsın
özür dilemesini istiyor musunuz?
Ben Kahramanmaraş Milletvekiliyim. Trabzon,
Kahramanmaraş kardeş şehirlerdir. Trabzonun en büyük caddesi
Maraş Caddesi, Maraşın en büyük caddesi Trabzon Caddesidir.
Kendimi fahri Trabzon Milletvekili olarak görüyorum ve bu şahsı
kınıyorum. Bütün Trabzon milletvekillerinin de
kınamasını talep ediyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Taşkın
5.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, 10-16 Mayıs Dünya Engelliler Haftasına
ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Engelliler Haftası 10-16 Mayıs tarihleri
arasında ülkemiz ve Birleşmiş Milletlere üye 156 ülkede
çeşitli etkinliklerle kutlanmaktadır. Bu hafta, engellilerin
sorunlarına farkındalık oluşturma ve yapılan
çalışmanın değerlendirilmesi açısından önemli bir
haftadır.
Engellilik, yalnızca engellileri değil
toplumun tüm kesimlerini yakından ilgilendiren, teşhisten tedaviye,
özel eğitimden rehabilitasyona, istihdamdan sosyal hizmetlere kadar
topyekûn bir anlayışla ele alınması gereken toplumsal bir
sorundur. AK PARTİ iktidarlarında yapılan yasal düzenlemelerle
engelli bireylere olan duyarlılık artmış,
sorunlarının çözümüne yönelik önemli gelişmeler
kaydedilmiştir. Engelli vatandaşların meslek edinip üretken hâle
gelmeleri, kendilerine yetebilen bireyler olmaları ve toplumsal hayata
katılımlarını sağlamak öncelikli görevlerimizdendir.
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığı, diğer bakanlıklarla koordineli olarak
engellilerin sağlık, bakım, eğitim, istihdam ve toplumsal
hayata katılımları konularında çalışmalar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kırcalı
6.- Samsun Milletvekili Orhan
Kırcalının, Kurtuluş Savaşı döneminde Ermeni
çetelerine karşı Dağköylü Fatma Çavuşun büyük
yararlılık göstererek destan yazdığına ilişkin açıklaması
ORHAN KIRCALI (Samsun) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Kurtuluş Savaşı döneminde Samsun ili
Ondokuzmayıs ilçesi Nebiyan Dağı çevresindeki Dağköyün
erkekleri tüm Anadoluda olduğu gibi askerlik ve seferberlik görevlerini
yerine getirmek için çeşitli cephelere gitmişti. Savunmasız
kalan Dağköye soygun ve talan için baskına gelen Ermeni çetelerine
karşı Dağköylü Fatma Çavuş büyük bir yararlılık
göstererek Türk kadını adına âdeta destan
yazmıştı. Fatma Çavuşun etrafında toplanan köylüler
onun öğrettiği taktiklerle çeteleri kısa sürede püskürtmeyi
başarmıştı. Fatma Çavuşun bu kahramanca mücadelesi
dikkat çekmiş, cumhuriyetin ilanından sonra, Gazi Mustafa Kemal
Atatürkün isteğiyle Gazi Meclisimiz tarafından kendisine
Çavuşluk unvanı verilmek üzere Ankaraya davet edilmişti.
Fatma Çavuş kendisine takdir edilen Çavuşluk unvanını 1963
yılında vefat edinceye kadar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özkan
7.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın,
zihnini, gönlünü terör örgütlerinin, dış güçlerin emrine
vermemiş herkesi büyük ve güçlü Türkiye için çalışmaya davet
ettiğine ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Türkiye, birliğini muhafaza ettiğinde ve
kardeşliğini büyüttüğünde büyük devlet olmaya devam edecektir.
Gün, bir olma, iri olma, diri olma, kardeş olma, hep birlikte Türkiye olma
günüdür, 82 milyon olarak tıpkı bir duvarın tuğlaları
gibi birbirimize kenetlenme günüdür. Bizler gönülleri fethetmenin, kalpleri
kazanmanın peşindeyiz. Aziz milletimizin omuzlarımıza
yüklediği büyük ve onurlu sorumluluğun farkında olarak
bıkmadan, usanmadan, durup dinlenmeden halka hizmet yolunda yürümeye devam
edeceğiz. Milletimize olan borcumuzu hizmet çıtasını
sürekli yükselterek ödemeye çalışıyoruz.
Mübarek ramazanın manevi ikliminde bir kez
daha, zihnini, gönlünü terör örgütlerinin, dış güçlerin emrine
vermemiş herkesi büyük ve güçlü Türkiye için çalışmaya davet
ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu
8.- Osmaniye Milletvekili Mücahit
Durmuşoğlunun, 15 Mayıs Hava Şehitlerini Anma Gününe
ilişkin açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Bugün 15 Mayıs Hava Şehitleri Günü. Türk
Hava Kuvvetlerinin kuruluşunun ilk yıllarında hem Türk hava
gücünün tanıtılması hem de İslam ülkeleri arasında bir
dostluk ve yakınlaşma sağlanması amacıyla 27
Şubat 1914 tarihinde düzenlenen İstanbul-Kahire seferi esnasında
şehit olan Yüzbaşı Fethi Bey, Yüzbaşı Sadık Bey
ve Teğmen Nuri Bey Türk Hava Kuvvetlerinin ilk şehitleridir.
Başkomutan Mustafa Kemal Atatürkün İstikbal göklerdedir. sözüyle
AK PARTİ olarak havacılık sektörüne özel bir önem vermekteyiz.
Dünyanın sayılı hava kuvvetleri arasında yer alan ordumuz,
yerli ve millî hava projelerimiz, ATAK Helikopteri, İHA, SİHA,
Hürkuş Eğitim Uçağı, ayrıca yapımı devam
eden TCG Anadolu Uçak Gemimiz ve projesi devam eden millî muharip
uçağımızın tamamlanmasıyla hem hava gücünü
artıracak, dosta güven, düşmana korku salarak yurt içi ve yurt
dışında terörle mücadelede etkin rol oynamaya devam edecektir.
Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve ilk hava
şehidi pilotumuz Fethi Bey olmak üzere tüm şehitlerimizi rahmet,
minnet ve şükranla yâd ediyorum.
Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kılıç
9.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, 10-16 Mayıs Dünya Engelliler Haftasına
ilişkin açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
10-16 Mayıs Engelliler Haftasıdır ve
devam ediyor. Engellilik bir vakıadır ve herkesin de başına
gelebilecek bir olgudur. Engellilerin kendilerinin ve hepimizin bu olguya
karşı olumlu tavır ve davranış içerisinde olmamız
gerekiyor. Devlet ve millet olarak elimizden geldiğince de bu
davranışları sergiliyoruz. 2007den önce engellilerimizle
ilgili, devletimizin elle tutulur, gözle görülür bir maddi desteği
olamıyordu. Sonrasında, ülkemiz genelinde olduğu gibi
Kahramanmaraşımızda da engelli evde bakım hizmeti, engelli
özel bakım hizmeti, engellilere özel harçlık ödemesi için toplamda 1
milyon 282 bin TLlik maddi destek sağlanmış, engelli
istihdamı önemli oranda artırılmıştır.
Ayrıca, diğer birçok belediyede olduğu gibi, Kahramanmaraş
Büyükşehir Belediyesinin de engelli ve düşkün yaşlılara ve
hastalara yönelik düzenli ve takdire şayan hizmetleri vardır ve devam
ediyor.
BAŞKAN Sayın Aytekin
10.- Balıkesir Milletvekili Ensar Aytekinin,
16 Mayıs Kuvayımilliye mücadelesinin 100üncü yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
ENSAR AYTEKİN (Balıkesir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 16 Mayıs Kuvayımilliye
mücadelemizin yıl dönümüdür. 100üncü yılını
kutladığımız bu anlamlı günde kuvvacıların
merkezi Balıkesir ilinin vekili olarak söz almış olmaktan onur
duyuyorum.
Bu vesileyle Balıkesirde düşman
işgaline izin vermeyen başta Başkomutan Mustafa Kemali
saygıyla anıyor, 100üncü yılında aynı heyecanla 16
Mayıs ruhunun yaşadığını belirtmek istiyorum.
Alaca Mescitten, Okuma Yurdundan doğan ateş sönmeyecektir.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın Özkan
11.- Bursa Milletvekili Yüksel Özkanın, 10-16
Mayıs Dünya Engelliler Haftasına ilişkin açıklaması
YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) Teşekkürler.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 10-16 Mayıs Engelliler Haftası olarak kabul
edilmiştir. Tüm insanlar eşit doğar ve topluma
katılımda eşit haklara sahiptirler ancak gerçek yaşamda,
engelliler, sosyal durumları, bilişsel ve fiziksel
farklılıkları açısından söz konusu haklara ne
yazık ki sahip değiller.
Engellinin fiziksel, sosyal ve duygusal yönden
başkalarına bağımlı olması nedeniyle aile
üyelerinin de desteklenmesi gerekmektedir. Engelli bir bireyi olan ailenin
yaşadığı sorunlar sadece engeli olan kişiyi
değil, tüm aile bireylerini de etkilemektedir. Bu nedenle, ailenin
yaşadığı sorunları en aza indirmeye yönelik olarak
engelli bireyin bakımında ailenin yükünü azaltmak, aileye
danışmanlık hizmeti sunmak üzere evde bakım hizmetlerinin
planlanması ve yaygın bir şekilde hizmetin sunulması
gerekmektedir. Engelli bireyin aileye
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bayraktutan
12.- Artvin Milletvekili Uğur
Bayraktutanın, Somalide bombalı saldırı sonucu şehit
olan hemşehrisi Mustafa Aydına Allahtan rahmet dilediğine ve
saldırıyı lanetlediğine ilişkin açıklaması
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Üç gün önce Somalide yapılan saldırı
sonucunda, Artvin Şavşat ilçesinden benim de yakinen
tanıdığım bir ailenin çocuğu olan bir mühendis
kardeşimiz Mustafa Aydın şehit olmuştur. Hain bir terör
saldırısı sonucunda kaybettiğimiz Mustafa Aydın, dün
akşam itibarıyla Türkiyeye getirilmiş, yarın Artvinin
Şavşat ilçesinde öğlen namazından sonra toprağa
verilecektir. Ben kendisine Allahtan rahmet diliyorum, yakınlarına,
Artvine, Şavşat ilçemize başsağlığı
dileklerimi iletiyorum.
Hükûmetten, yetkililerden bir talebimiz var, o da
şudur: Bir an önce bu saldırının sorumlularının
Somali nezdinde, Somali makamlarıyla gerekli irtibat kurularak ortaya
çıkartılması, adli makamların yapmış olduğu
soruşturmanın ve kovuşturmanın yakinen takip edilmesi ve
ilgililerin, sorumluların en ağır şekilde
cezalandırılması için yetkili makamlar nezdinde gerekli
girişimlerin yapılması, ailenin en büyük beklentisidir. Ben de
yöre milletvekili olarak bu süreci yakinen takip edeceğimi ifade ediyor,
bir kere daha saldırıyı lanetliyor, ailenin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Karaca
13.- Denizli Milletvekili Gülizar Biçer
Karacanın, Denizlili hemşehrilerinin 15 Mayıs Millî Mücadele
Gününü kutladığına ilişkin açıklaması
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) Anadoluda
Mustafa Kemal Atatürkün liderliğinde başlayan kurtuluş
mücadelesinde Kuvayımilliye ateşi Denizlimizde bundan tam yüz
yıl önce bugün yakılmıştır. 15 Mayıs 1919da
Bayramyeri Meydanında Müftü Ahmet Hulusi önderliğinde yakılan
meşale Atatürkün izinde giden Denizli halkının kararlı
duruşuyla elden ele taşınmış, Denizlimiz Millî
Mücadelenin onurlu sayfalarında yerini almıştır. Bu onuru
bizlere miras olarak bırakan başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere
Müftü Ahmet Hulusinin çağrısına ses veren tüm hemşehrilerimin
aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyor, tüm Denizlili
hemşehrilerimin 15 Mayıs Millî Mücadele Gününü kutluyorum.
Onurlu bir direnişin mirasçısı olarak
bizler, tam bağımsız, laik ve demokratik bir ülke bırakmak
için mücadele geleneğimizden asla vazgeçmeyeceğiz. Yolumuz her zaman
esaretin değil cesaretin yolu olacaktır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Köksal
14.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu
Köksalın, Biyogaz şirketinin Afyonkarahisar iline verdiği
zararları en aza indirmek için yetkilileri göreve davet ettiğine
ilişkin açıklaması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, seçim bölgem Afyonkarahisar ilinde, Afyonkarahisar-Ankara kara
yolu üzerinde bulunan mermer fabrikaları ve tarım arazileri Biyogaz
adlı şirketin atıkları ve tavuk pislikleri yüzünden ciddi
tehdit altındadır. Yıllardır Susuz Belediyesine ait araziye
valilik veya bakanlık izni olmaksızın sadece AKPli Susuz
Belediyesinin muvafakatiyle Biyogaz adlı şirketin atıklarını
boşaltması yüzünden arazide 65 bin metreküpün üzerinde atık
birikmiş ve bu atıklar, bunların taşmasını
engelleyen bentleri yıkarak mermer fabrikalarına, tarım
arazilerine ve Gebeceler kasabasına doğru akmaya
başlamıştır. Söz konusu atıklar yüzünden mermer
fabrikaları iş yapamaz hâle gelmiş, vatandaşın tarım
arazileri zarar görmüş, Susuz ve Gebeceler kasabaları başta
olmak üzere Afyonkarahisar ile sanayi bölgesine kadar oluşan kötü koku ve
kimyasal atıkların hastalık tehlikesi yüzünden ciddi bir çevre
ve sağlık tehdidiyle karşı karşıya
kalınmıştır. Bakanlık yetkililerini, söz konusu
atıkların bulunduğu araziyi kurutmak, oluşan zararları
en aza indirmek için acilen göreve davet ediyorum.
BAŞKAN Sayın Kaya...
15.- Trabzon Milletvekili Ahmet Kayanın,
Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksuyu Ekrem İmamoğlu
üzerinden Trabzonlularla ilgili açıklaması nedeniyle
kınadığına ilişkin açıklaması
AHMET KAYA (Trabzon) Esenler Belediye
Başkanı Tevfik Göksu katıldığı bir programda
Trabzonlulara cahilce ve alçakça imalarda bulunmuştur. Gururumuz Ekrem
İmamoğlunun İstanbulu kazanmasını hazmedemeyen bu
zatın yaptığı görevlere bakınca ülkem ve İstanbul
adına üzülüyorum; hem Belediye Başkanı hem de AKP İstanbul
Büyükşehir Belediyesi Meclis Grubu Başkan Vekili. İşte
İstanbulu bu kafalar yönetiyor; kaliteleri, kapasiteleri bu. Fetullah
Güleni seviyorum çünkü yüreğindeki sevgiyle bu toprakları
mayaladı. paylaşımı yapan bu cahile Trabzonun Millî
Mücadelenin başladığı ilk yerlerden biri olduğunu ve
Büyük Atatürkün şu sözlerini hatırlatıyorum: Arkadaşlar,
beş yıl önce ilk defa Samsuna ayak bastığım zaman
bana gönül gücü veren vatandaşlarımın ilk safında
Trabzonluların bulunduğunu asla unutmayacağım. Sakarya
büyük kanlı savaşında 3üncü tümenle yetişen Trabzon
çocuklarının savaş alanında gösterdikleri
fedakârlıkların kıymetli anısı daima aklımda
işlenmiş kalacaktır. İnsanımızı
tanımayan ve tarihi Keşke Yunan galip gelseydi. diyen fesli
Kadirden öğrendiği belli olan bu iftiracı cahili kınıyor,
istifaya ve tüm Trabzonlulardan özür dilemeye davet ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Sümer...
16.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin, OHAL
döneminin hukuk kurallarının hâlâ yürürlükte mi olduğunu,
KHKyle görevden alınan vatandaşların en temel
haklarının hangi hukuka göre kısıtlandığını,
seçme ve seçilme hakkını kullanamayanların neden
adaylıklarının kesinleştiğini öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
31 Mart seçimlerinde Millet İttifakı büyük
bir başarı kazanmıştır. Bu başarılardan
birine Adana imza atmıştır. Seçilen tüm belediye
başkanlarımızı ve meclis üyelerimizi bir kez daha tebrik
ediyorum. Bu başarıyı sindiremeyen iktidar her türlü
hukuksuzluğu sahneye koymaya başladı. İstanbul seçimlerinin
yenilenmesine karar veren Yüksek Seçim Kurulu, bir taraftan da çok sayıda
belediye başkanı ve belediye meclis üyesinin mazbatalarını
iptal ediyor. Son olarak Adanada, kanun hükmünde kararnameyle görevden
alındıkları gerekçesiyle Çukurova Belediye Meclis Üyemiz Münir
Korkmaz, Ceyhan Belediye Meclis Üyelerimiz Nezir Dorak ve Seyhan Aksalın
da mazbataları iptal edilmiştir. Buradan soruyorum: OHAL döneminin
hukuk kuralları hâlâ yürürlükte midir? Kanun hükmünde kararnameyle
görevden alınan vatandaşların en temel hakları hangi hukuka
göre kısıtlanmaktadır? Bu insanlar seçme ve seçilme
haklarını kullanamıyor ise o zaman neden adaylıkları
kesinleşmiştir? Bunun adı millet iradesinin açıkça
gasbıdır.
BAŞKAN Arkadaşlar, sessiz olalım.
Sayın Göker
17.- Burdur Milletvekili Mehmet Gökerin, Esenler
Belediye Başkanı Tevfik Göksuyu Ekrem İmamoğlu üzerinden
Trabzonlularla ilgili açıklaması nedeniyle
kınadığına ilişkin açıklaması
MEHMET GÖKER (Burdur) Sayın
Başkanım, öncelikle dün akşam Trabzonda meydana gelen nefret
söylemi ve ayrıştırıcı ifadeleri kınayarak sözüme
başlamak istiyorum.
Bir diğeri; gerekçeli kararda Sandık
kurullarının oluşumundaki usulsüzlük
demesine rağmen,
bizleri oy hırsızlığıyla itham eden Sayın Binali
Yıldırımın dün akşam paylaştığı
bir tweeti var; kendisi özetle şöyle diyor: Makam mevki
hırsım yoktur, doğduğum büyüdüğüm şehre hizmet
etmek istiyorum. Burada eminim 2 şart oluşmuş; birincisi, ya
doğduğu şehri çalmışlar ya da İstanbulu Erzurum
Selahiye olarak değiştirmişler ve Binali Beye bu şekilde
takdim etmişler diyorum, kendisine başarılar temenni ediyorum.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) O da yanlış,
Erzincan; Erzurum değil. Sen de başka bir yanlış
yaptın kardeşim.
MEHMET GÖKER (Burdur) Erzincan.
BAŞKAN Sayın Özdemir
18.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, 23
Haziranda Ekrem İmamoğlunun yeniden seçilmesiyle İstanbul
Büyükşehir Belediyesinin kaynaklarının 16 milyon
İstanbullunun huzuru, refahı ve mutluluğu için
kullanılacağına ilişkin açıklaması
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
31 Martın seçilmiş İstanbul
Büyükşehir Belediyesi Başkanı Sayın Ekrem
İmamoğlunun mazbatası Yüksek Seçim Kurulunun demokrasi
darbesiyle iptal edildi. Bu darbeye rağmen, belediye meclisinin ilk
toplantısında Sayın İmamoğlunun tüm
İstanbullulara vaatleri de hayata geçirilmeye, güzel şeyler olmaya
başladı: Su fiyatına yüzde 40 indirim; aylık öğrenci
ulaşım kartının 85 TLden 40 TLye düşürülmesi; dinî,
millî ve resmî tüm bayramlarda ulaşımın ücretsiz olması
konuları komisyonlara havale edildi. 23 Haziranda Ekrem
İmamoğlunun çok daha güçlü bir şekilde yeniden seçilmesiyle
birlikte 0-4 yaş arası çocuklu annelere ve 12 yaşına kadar
çocuklara ulaşım ücretsiz olacak. İstanbul Büyükşehir
Belediyesinin kaynakları -yirmi beş yıldır olduğu
gibi- kişilere, ailelere, partilere, vakıflara, derneklere artık
aktarılmayacak, 16 milyon İstanbullunun huzuru, refahı ve
mutluluğu için kullanılacaktır.
BAŞKAN Sayın Aycan
19.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycanın, 12-18 Mayıs Hemşirelik Haftasına ilişkin
açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, bu hafta aynı zamanda Hemşireler Haftasıdır.
Hemşirelik zor meslektir, yedi gün yirmi dört
saat sürekli ve vardiyalı çalışılan bir meslektir.
Hemşirelik, stresli, vardiyalı çalışma saatleri nedeniyle
tükenmişlik sendromunun en çok yaşandığı mesleklerdendir.
Türkiyede hemşirelik eğitimi, en çok oynanan eğitimlerdendir.
Hemşirelik lisesi mezunu hemşirelere hemşire
yardımcısı statüsü verilmesi haksızlıktır. Lise
mezunu hemşirelere lisans tamamlama hakkı verilmelidir. 150 bin
hemşire atama beklemektedir, 550 bin sağlık personeli atama
beklemektedir. Sağlık Bakanlığı, bir yıldır
personel almamaktadır. Sağlık personeli, Sağlık
Bakanlığından Kamu Personeli Seçme Sınavı
puanıyla yapacağı personel alımı ilanını
beklemektedir, mülakatla alımı kabul etmemektedir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Özer
20.- Antalya Milletvekili Aydın Özerin, neden
gıda fiyatlarının yüksek olduğunu, neden verilen
tarımsal desteklerden yüzde 4e varan stopaj kesildiğini, neden
Ziraat Bankasının tarımsal kredi faiz oranının yüzde 16lara
çıkarıldığını, neden çiftçinin düşük faizli
kredi ihtiyacının karşılanmasının önüne
geçildiğini ve neden traktör üretiminin azaldığını
Türkiyeyi tarımda çağ atlatanlara sormak istediğine
ilişkin açıklaması
AYDIN ÖZER (Antalya) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
AK PARTİli Profesör Burhan Kuzu herhâlde
Tarım Bakanı olmak istiyor ki açıklama yapmış:
Türkiyeye tarımda çağ atlattık. Eskiden çiftçilik yapmak âdeta
eziyetti. Çiftçilerimizi teknolojiyle tanıştırdık.
Çiftçilerimize hibe, mazot, gübre ve bir çok alanda milyarlarca lira destek
veriyoruz. Buna, değil çiftçiler, kargalar bile güler.
Türkiyeye tarımda çağ atlatanlara sormak
istiyorum: Öyleyse gıda fiyatları neden yüksek? Üretim
maliyetlerindeki artış giderek yükselirken tüketiciye sunulan fiyatları
nasıl düşüreceksiniz? Madem üreticiye milyarlarca lira destek
veriyorsunuz çiftçi neden perişan hâlde? Neden verdiğiniz bu
tarımsal desteklerden yüzde 4e varan stopaj kesiyorsunuz? Neden Ziraat
Bankasının tarımsal kredi faiz oranı 2 Mayıs
itibarıyla yüzde 8lerden yüzde 16lara çıkarıldı? Neden
çiftçinin düşük faizli kredi ihtiyacının
karşılanmasının önüne geçiyorsunuz? Neden traktör üretimi
dört ayda yüzde 62 oranında azaldı?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Öztürk
21.- Kırıkkale Milletvekili Halil
Öztürkün, televizyon kanallarında dinimizin istismar edildiğine ve
dinî bilgilerin aktarılmasındaki amacın reyting artırmak
değil vatandaşları bilgilendirmek olduğuna ilişkin
açıklaması
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) Sayın
Başkan, ramazan ayını idrak ettiğimiz şu günlerde,
televizyon kanallarında yer alan dinî programlarda gittikçe
magazinleşen, dinimizin istismar edildiği formatların yer
aldığı görülmektedir. Baktığımızda, bu tür
programların izlenme oranının artması uğruna kişilerin
rencide edildiği, dinimizi istismar eden planlı, bilinçli
soruların yöneltildiği ve bu soruların dinimizin
maneviyatını bozacak şekilde ve âdeta sunucuya günah
çıkartma şeklinde olduğu gözlemlenmektedir. Âdeta televaiz
olarak adlandırabileceğimiz kişilerin ses tonu, arkadaki fon
müzik az sonra şimdi gibi yazılar magazin programlarıyla
benzer görüntüler sergilemektedir. Oysa istismar edilmemesi gereken yüce
dinimiz, abartıdan uzak, magazinsel söylemin yer almadığı
bir dille izleyiciye aktarılmalıdır. Dinî bilginin
aktarılmasındaki amaç raiting artırmak değil
vatandaşlarımızı bilgilendirmek
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Arslan
22.- İzmir Milletvekili Ednan Arslanın,
15 Mayıs Hasan Tahsinin İzmirde düşmana attığı
ilk kurşunun ve yaktığı hürriyet ateşinin 100üncü
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
EDNAN ARSLAN (İzmir) Teşekkür ederim
Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün Hasan Tahsinin İzmirde düşmana
attığı ilk kurşunun ve yaktığı hürriyet ateşinin
100üncü yıl dönümüdür. Hasan Tahsin ülkesine bağlı, vatansever
bir gazeteci ve gözünü kırpmadan canını veren bir kahraman
İzmirlidir.
Sayın milletvekilleri, bu ülke emperyalistlerin
işgalinden kolay kurtulmadı. Ülkemiz, yetişmiş birçok
eğitimli evladını bu uğurda kaybetti. Bu vesileyle
başta ülkemizin kurtarıcısı ve kurucusu Gazi Mustafa Kemal
Atatürkü, kurtuluştan kuruluşa giden yolda canını veren
tüm şehitlerimizi saygı, rahmet ve minnetle anıyorum.
Keşke Yunan galip gelseydi. diyenlerin cenazesinde saf tutanları,
Hasan Tahsini ve Millî Mücadele kahramanlarımızı bir kez daha
anlamaya davet ediyor Her şey çok güzel olacak. diyorum.
Saygılarımla, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Katırcıoğlu
23.- Kocaeli Milletvekili Radiye Sezer Katırcıoğlunun,
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın Gölcük ilçesindeki kestane
ormanlarıyla ilgili aktardığı bilginin doğru
olmadığına ilişkin açıklaması
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Gölcük ilçesinde
bulunan kestane ormanlarıyla ilgili İYİ PARTİ Milletvekili
Lütfü Türkkan kurumdan bilgi almadan açıklama yapmıştır,
Kocaelide yanlış kanaat oluşmuştur. Doğru bilgi
şudur: Bölge kestane ormanları sürgün kökenli ormanlar olup yaş
itibarıyla genç gözüküp çok yaşlı kök sistemine sahiptir. Bu
ormanlara musallat olan dal kanseri hastalıkları, kestane mürekkep
hastalığı ve kestane bal arısı
hastalıklarında çaresiz kalınmıştır. Tek çare,
gençleştirme amacıyla toprak seviyesinde kesim
yapılmasıdır. Böylece enerjisi yüksek doğal kestane
ormanları hayata geçecektir. Bu, tamamen teknik bir konudur. Daha
geniş bilgi için sayın vekilimizi ilgili kurumlara, genel müdürlere
yönlendirebilirim. Sayın vekilin doğa katliamı söylemi maksatlı
ve sığ bir ucuz siyasi söylemdir. Kocaelili
vatandaşlarımızın vicdanına havale ediyorum.
Kocaeliyi seviyoruz, ormanları seviyoruz.
Teşekkürler tekrar.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
müsaade eder misiniz?
BAŞKAN Bir saniye Lütfü Bey. Ben şöyle
yapacağım: Son bir konuşmacı var; ondan sonra size söz
vereceğim, bu konuşmayı da ilave edeceğim size. Bundan
sonra sizdeydi zaten söz sırası.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Peki.
BAŞKAN Normal grup başkan vekili
konuşmasından sonra zaten size soracaktım Buna bir
cevabınız var mı? diye. Onu beraber toparlayın.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Yalnız şu anda
69a göre bir hak doğduğu için bunu vermeniz lazımdı diye
düşünüyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Vereceğim, vereceğim, merak
etmeyin, ben ilave edeceğim size. Şu arkadaşlarımı
bitirelim.
Sayın Osmanağaoğlu, buyurun.
24.- İzmir Milletvekili Tamer
Osmanağaoğlunun, 15 Mayısta İzmire ayak basan
işgalci Yunana ilk kurşunu sıkan ve Türkün boyunduruk
altına alınamayacağını göstererek adını
tarihe altın harflerle yazdıran Hasan Tahsinin şehadete erişinin
seneidevriyesine ilişkin açıklaması
TAMER OSMANAĞAOĞLU (İzmir)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bugün 15 Mayıs. 15 Mayıs 1919 tarihinde
İzmire şuursuzca ayak basan işgalci Yunana ilk kurşunu
sıkan ve Türkün boyunduruk altına alınmayacağını
göstererek adını tarihe altın harflerle yazdıran Hasan
Tahsinin şehadete erişinin seneidevriyesi. Otuz bir yıllık
ömrünü aziz Türk milletine hizmete adayan, bu yolda birçok bedel ödeyen ve en
sonunda da canını feda ederek Millî Mücadelenin meşalesini
yakan Hasan Tahsinin ruhu bugün de yaşamakta. Türke hasım olanlara
gösterdiği tavır bugün de Türk gençliğinin bünyesinde
varlığını muhafaza etmektedir. Bu vesileyle Hasan Tahsini
ve Millî Mücadele kahramanlarını bir kez daha rahmetle, minnetle
anıyorum. Yaşasın vatan, yaşasın millet,
yaşasın hürriyet!
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
Şimdi, değerli grup başkan
vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
SALİH CORA (Trabzon) Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın Cora, size ben bir ara söz
vereceğim.
Sayın Türkkan, az önce Sayın
Katırcıoğlunun söylediği sözlerle ilgili cevap
hakkınızı da kullanmak kaydıyla, süreniz de ona göre olmak
kaydıyla, buyurun, söz sırası sizde.
25.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın,
Kocaeli Milletvekili Radiye Sezer Katırcıoğlunun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine, 15
Mayıs Millî Mücadele Gününün 100üncü yıl dönümüne, İzmirde
Yunan işgali karşısında ilk kurşunu atarak şehit
olan Hasan Tahsinin ölüm yıl dönümüne, Gazi Meclise yönelik terör
girişimine, Hakkâri ilinin Irak sınırında şehit olan
Piyade Uzman Çavuş Zekeriya Zencirliye Allahtan rahmet dilediğine,
S400 füze savunma sistemine, Türkiyenin bugün geldiği noktada
sanatçılara baskının arttığına ve iş
adamlarına tehdidin çoğaldığına ilişkin
açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Öncelikle sayın
milletvekilinin konuşmasının sonunda ifade ettiği
sığ ucuz siyaset ve siyasetçi lafını iade ediyorum.
Derinlikle ilgili bir mesafe ölçümüne kalkarsak çok ciddi
sıkıntıya düşeceğini de düşünüyorum. Üslubu bu
olmamalıydı. İtiraz edebilir. Zaten okuduğu da kendi
görüşleri değil, Gölcük Orman Müdürlüğünün kamuoyuna
yaptığı bir bildiriyi okudu sayın milletvekili. Ama o
bölgedeki ağaç katliamını herkes bilir. Ağaç katliamına
karşı verilecek bir cevap olarak da buna bir gençleştirme, vesaire
gibi bir kılıf hazırlamaya çalışıyorlar. Onun
dışında, Gölcükte zaten, çok ciddi anlamda insanların
sağlığına, insanların yaşamına engel olan
ruhsatsız taş ocakları işletmesi devam ediyor.
Başiskelede ve Gölcükte vatandaşlar arasında
dolaşırlarsa bu şikâyetleri duyarlar. Bunun bizim
tarafımızdan dile getirilmesinden rahatsız olmak yerine, mevcut
katliama dur demek için iktidarın payandası olan bürokratlara gidip
bu konuyu aksettirmeleri daha doğru bir yol olacaktır diye
düşünüyorum. Gölcük halkı bundan rahatsızdır.
Gençleştirmek değildir bu, bunun ismi ağaç
katliamıdır. Sadece Gölcükte değil ki bütün Türkiye'de
ağaç katliamı yapılıyor. Adalet ve Kalkınma Partisinin
en mümeyyiz vasfıdır ağaç katliamı yapmak. Biz yerine
ağaç ekiyoruz. lafı nedir biliyor musunuz? O memleketi, devleti
soymanın bir başka yoludur çünkü ağaç sayılamayan bir
ihaledir. Her yere çiçek, ağaç ekiyoruz. diye, bakın belediyelere,
en çok ihale yolsuzlukları ağaç ve çiçek ekme işlerinde
olmuştur.
Geçen gün Kocaelide bir ilçe belediyesiyle ilgili
elime bir belge geldi. Ufacık ilçenin sadece çim biçme ihalesine 2 milyon
lira vermişler. 2 milyon liraya Türkiye'nin çimini biçersiniz ya!
Ufacık bir ilçenin çim biçme işini 2 milyon liraya vermişler.
Yazıklar olsun! Bu memleketin evlatları akşam yorganın
altına aç girerken o 2 milyon lirayı onlara aktaran zihniyete
yazıklar olsun!
Teşekkür ediyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün 15 Mayıs.
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli)
Sayın Başkan
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Biraz beklemeyi
öğreneceksiniz, ben konuşacağım çünkü.
Teşekkür ederim.
Bugün 15 Mayıs. İzmirin Yunan askerleri
tarafından işgali ve 9uncu Ordu Müfettişi Mustafa Kemal
Paşanın Millî Mücadeleyi başlatma fikriyle Samsuna doğru
hareket ettiği önemli bir günün yıl dönümü. Aynı zamanda, yüz
yıl önce bugün İzmire çıkan Yunan kuvvetlerine ilk kurşunu
sıkan ve ardından şehit olan Hasan Tahsinin de ölüm yıl
dönümü. Türk direnişini başlatan Teşkilatı Mahsusa üyesi,
kurtuluş mücadelesinin sembol ismi gazeteci Hasan Tahsini ya da gerçek
adıyla Osman Nevresi saygı ve rahmetle anıyorum, mekânı
cennet, ruhu şad olsun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) -
Hatırlatırım ki Hasan Tahsinin yaktığı
bağımsızlık ateşi Türk topraklarında sönmeden
ilelebet devam edecek. Bu, bizim ülkümüzdür.
Dün saat on beş civarında, Gazi
Meclisimize terör girişimi yapıldığı haberini
üzüntüyle öğrendik. Öncelikle, dikkatli davranan ve
saldırıyı başlamadan önleyen Meclis polisimizi tebrik
ediyorum ancak -kamuoyundan, sosyal medyadan edindiğimiz birtakım
bilgilerden- dağılan bir örgütün itibar görmeyen bir örgüt üyesi
tarafından yapılan bu girişimin başka maksatlara matuf
olmaması en büyük dileğimiz.
Dün yine aynı saatlerde, Hakkârinin Serabat üs
bölgesinde terör örgütü PKKyla girilen çatışmada şehit
düşen askerimiz Zekeriya Zencirliye de Allahtan rahmet, ailesine
başsağlığı diliyorum.
Geçtiğimiz ay Amerikalı senatörler
Kongreye yasa teklifi verdi. Teklifte, Doğu Akdeniz gazının
Güney Kıbrıs, Yunanistan ve İsrail tarafından
oluşturulacak bir koalisyonla çıkarılması gerektiği
yer aldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Türkkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Türkiyenin de S400de
ısrar ettiği müddetçe tazminata mahkûm edilmesi gerektiği
önerildi. Amerikalı yetkililer de geçtiğimiz hafta, Türkiyenin
Rusyadan alacağı S400 füzelerinin ertelenmesi talebinde
bulunmuştu. Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt
Çavuşoğlu bugün yaptığı açıklamada S400ler
konusunda erteleme ya da durdurmanın gündemde
olmadığını söyledi. Hükûmetin bu konuda, dış
politikada daha önce ve sonrasını bilmeden attığı
adımlar yüzünden düştüğü pozisyona düşmemesini diliyoruz.
Türkiyenin bugün geldiği noktada sanatçılara
baskı artmış, iş insanlarına tehdit
çoğalmıştır. Geçtiğimiz günlerde, demokrasinin rafa
kalktığını gösteren üzücü bir olaya daha şahitlik
ettik. Cumhurbaşkanlığı Arşiv Daire Başkanı
Muhammet Safi, Ekrem İmamoğluna destek olan sanatçıları
not aldığı kâğıtları kayıt mesajıyla
Twitterdan paylaştı. Diğer yandan Cumhurbaşkanı
Erdoğan, TÜSİADı İş adamıysanız
işinizi yapın, haddinizi bilin. diyerek tehdit etti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bitiriyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN Tamamlayalım.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Üçüncü dünya ülkelerinde
görülen bu fişlemeleri Türk devlet anlayışıyla asla
bağdaştırmıyoruz. Sanatçılar sizin yanınızda
yer aldığında el üstünde tutulurken, TRTde programlar
yaptırılırken, onlardan saz satın alırken iyi de bir
başkasının yanında yer aldığında
fişleniyorsa bu, ne hakka ne hukuka ne de vicdana sığar.
Yapılan bu fişlemelerin yer aldığı tweeti Sayın
Safinin de bir an önce silmesini bekliyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Grup
Başkan Vekilimiz Sayın Akçay
26.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
Hatayda 19 Aralık 1918de Kara Mehmet Çavuş, İzmirde 15
Mayıs 1919da Hasan Tahsin, Ayvalıkta 29 Mayıs 1919da Ali
Çetinkaya ve Ödemişte 1 Haziran 1919da Kuvayımilliye müfrezeleri
tarafından Kurtuluş Savaşının işaret
fişeklerinin yakıldığına, 15 Mayısın Türk
kurtuluş mücadelesinde önemli olduğuna, şahadetinin yıl
dönümünde başta Hasan Tahsin olmak üzere şehitleri rahmetle andıklarına,
Meclise yönelik terör girişimini ve ABDdeki cami
saldırısını kınadıklarına ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Hatay Dörtyolda 19 Aralık 1918de Kara Mehmet
Çavuş, İzmirde 15 Mayıs 1919da Hasan Tahsin, Ayvalıkta
29 Mayıs 1919da Ali Çetinkaya ve Ödemişte 1 Haziran 1919da
Kuvayımilliye müfrezeleri tarafından Kurtuluş
Savaşının işaret fişekleri
yakılmıştı. Bugün 15 Mayıs, Türk kurtuluş
mücadelesi için önemli bir günü idrak ediyoruz. 15 Mayıs 1919da
İzmirde emperyalist devletlerin piyonu Yunan işgali
başlamıştı. Üç buçuk yıl süren bu işgalin ilk
günlerinden itibaren Anadoludaki istiklal ve istikbal ülküsü
canlanmış, Türk milleti hürriyetine, bekasına, birliğine ve
vatanına sahip çıkmıştır. Bu tarih, Türk milletinin
bağımsızlık ve kurtuluş yolunda atılan önemli
adımlarından birini anmamıza vesiledir. İşgal öncesi
gece İzmirde meydanda toplananlara Hasan Tahsin şöyle seslenir:
Burayı Yunana vermeyeceğiz, isteyenle paylaşacak kozumuz var.
15 Mayısta İzmirde, Gazeteci Hasan Tahsin işgal
karşısında ilk kurşunu sıkmış ve 31
yaşında şehit olmuştur. İşgalin ilk anında
Hasan Tahsin ateşin üzerine yiğitçe yürümüş, direnişin,
bağımsızlık yolunda Türk milletinin kutlu yolculuğunun
yolbaşçısı olmuştur. Şehadetinin yıl dönümünde
ilk kurşula andığımız, başta Hasan Tahsin olmak
üzere Kurtuluş Savaşı mücadelemizin aziz şehitlerini
rahmetle ve minnetle anıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edelim.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sayın Başkan, dün
Meclisimizde bir terör saldırısı girişimi bertaraf edildi.
Terör örgütüne mensup oldukları açıklanan 2 teröristin Meclis
personelini rehin alma girişiminde teröristleri etkisiz hâle getiren
güvenlik personelimizi tebrik ediyoruz. Terör örgütlerinin isimleri farklı
ama hedefleri aynı, milletimizin huzur ve birliği, devletimizin
dirliği, vatanımızın bütünlüğü terör örgütlerinin
ortak hedefidir. Dünkü saldırı girişimi de millî iradenin
tecelligâhı Gazi Meclisimize yönelik bir hain girişimdir.
Saldırı girişiminin iç ve dış
bağlantılarıyla organize bir eylem olduğuna dair kamuoyuna
bilgiler yansımaktadır. Bu olay basite indirgenmemelidir.
Savcılık soruşturmasının bir an önce tamamlanarak tüm
yönleriyle ortaya çıkarılacağını ümit ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edelim Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Dün Amerika Birleşik
Devletlerinde Diyanet İşleri Başkanlığı
tarafından yaptırılan ve inşaatı devam eden bir cami
kundaklanmıştır. Bu menfur ve hain saldırıyı
kınıyoruz. Türk milletinin ve İslamın düşmanları
barbarlıkta sınır tanımıyor. Bu saldırı
münferit bir vaka değil, dünyada artırılmaya
çalışılan İslam düşmanlığının bir
tezahürüdür. Adalet ve insanlık namına bu saldırının
faillerinden bir an önce hesap sorulmalıdır. Bu vesileyle ABDdeki
Türk ve Müslüman camiasına ve Diyanet İşleri
Başkanlığına geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Söz sırası, Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili Sayın
Kurtulanda.
27.- Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, 15
Mayıs Kürt Dil Bayramına, başta Kürtçe olmak üzere
konuşulan tüm dillerin yok olmasına sebep olan politikaların
kaldırılması gerektiğine, annelere kötü muameleden
vazgeçilmesi, açlık grevindeki çocukları için Mecliste oturma eylemi
başlatan annelerin taleplerine kulak verilmesi ve Öcalana dönük tecridin
son bulması gerektiğine ilişkin açıklaması
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 15 Mayıs 1932de Celadet Bedirhan
tarafından ilk kez Latin alfabesi kullanılarak çıkarılan
Kürtçe dergi Hawar yayınlandı. Hawar dergisinin Kürt diline
katkısından ötürü 15 Mayıs Kürt Dili Bayramı olarak
kutlanmaya başlandı. O günden bu yana her 15 Mayısta Kürtçe
dilinin geliştirilmesine yönelik etkinlikler yapılıyor, Kürtçe
dili üzerindeki baskılara dikkat çekiliyor. Dil, insanlığın
bütün deneyimlerinin nesillere aktarıldığı canlı bir
varlıktır; bütün canlılar gibi doğar, büyür, gelişim
gösterir; gelişim göstermesi önüne engeller, yasaklar
çıkarılırsa, varlığı da sürdürülemezse içinde
yaşadığı kültürel yapıyla birlikte kaybolur.
Türkiyede 36 dil konuşuluyor, çoğumuz bu
36 dilin ne olduğunu bile bilmiyoruz. Türkiyede en çok konuşulan
2nci dil olan, Türkiye nüfusunun yaklaşık 25 milyonunu
oluşturan Kürt halkının dili dahi hâlâ özgürce
kullanılamazken geri kalan dillerin hayatta kalmalarını
nasıl sağlayabiliriz?
Birleşmiş Milletler verilerine göre
dünyada her iki haftada 1 dil yok oluyor. Türkiye de bu kervan içinde
olmasın; insanlar resmî dilinin yanında ana dillerini de rahatça
kullanabilsin, ana dilleriyle eğitim alabilsin, ana dillerindeki
yayınlardan faydalanabilsin.
Başta Kürtçe olmak üzere, konuşulan tüm
dillerin üzerindeki yok olmaya sebep olan politikaların
kaldırılması gerekmektedir. Dillerin varlıklarının
sürdürülebilmesi için gerekli çalışmaların yapılması
zarar değil, kültürel zenginliğin devamını getirir. Kürt
Dil Bayramı kutlu olsun. (
)(x)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
FATMA KURTULAN (Mersin) - Sayın Başkan, değinmek
istediğim ikinci konu, uzun zamandır, aylardır çocukları
cezaevinde, açlık grevinde olan anneler çocuklarının
bulunduğu cezaevlerinin önüne gitmekte, birkaç dakika oturup
çocuklarının sesine ses katmakta, çocuklarının hayata
tutunmalarına katkı sunma çabalarını göstermektedirler.
Ancak annelerin yerlerde sürüklendiği, kötü muameleye maruz
kaldıkları kamuoyuna da yansıdı, sosyal medya
hesaplarında da bunu gördük.
Dün Meclis Başkanı Sayın Mustafa
Şentopla da yaptıkları görüşmede bir anne Ben 7
yaşımdan beri tülbent kullanırım, saçımın tek bir
teli dahi görülmüş değil. Ancak aylardır tülbentim yerlerde,
polislerce yerlere atılıyor ve ben yerlerde sürükleniyorum. diyor.
Şu an Diyarbakırda anneler tartaklanıyor. Anneler
çocuklarının artık kritik eşiği çoktan
aştığını, ölüm sınırına geldiğini,
yetkililerin bir an önce seslerine ses katmalarını, buna çare
bulmalarını istiyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
FATMA KURTULAN (Mersin) - Dün grup
toplantımıza geldiler, grup salonundan çıkmayarak oturdular,
saatlerce sürdü. Sonuçta şu an grup toplantı odamızda, kendi
grubumuzda 21 anne oturmaya devam ediyor, bekleyişini sürdürüyor. Şunu
söylüyorlar az önceki demeçlerinde, paylaşımlarında: Biz
çocuklarımızı değil; kini, öfkemizi gelin hep beraber
toprağa gömelim. diyorlar. Annelerin bu duygusunu anlamak lazım.
Türkiye toplumunun çocukları olarak, büyüklere saygının
gereği annelere bu kötü muameleden vazgeçmek lazım. Valiliğin
emri. diyor polisler. Kaç tane anne dayanışmasında ben de
bulundum. Özellikle Gebzede bir kadın komiserin daha kendisi görülmeden
TOMA aracı hazır mı? Gözaltı aracı hazır
mı? diyen sesini
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
FATMA KURTULAN (Mersin) Annelere kötü muamele
girişiminde bulunuyorlar. Buna son verelim. Gerekli adımların
atılması, tecridin son bulması, avukat görüşünün, yasalara
dayanan bu hakkın iadesinin en kısa zamanda, aksamadan en kısa
zamanda tekrarının sağlanarak buna son verilmesi gerektiğini
düşünüyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Söz sırası, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına, Grup Başkan Vekili Sayın Özkoçun izniyle
Sayın İbrahim Kaboğluna aittir.
Buyurun Sayın Kaboğlu.
28.- İstanbul Milletvekili İbrahim Özden
Kaboğlunun, hangi sandık kurullarının yasa
dışı oluşturulduğunu, yasa dışı
oluşturulan sandıkta kullanılan oyların sonucu nasıl
etkilediğini, aynı zarftan çıkan 4 pusuladan 1inin
etkilendiği kabul edildiğine göre diğer 3 pusula için saptanan
farkların ne olduğunu, mazbata iptalinin neden ve hangi yasal
dayanağa göre yapıldığını, kimler hakkında
suç duyurusunda bulunulduğunu, kararın neden yedek üyelerle birlikte
alındığını öğrenmek istediğine ve YSKnin
verdiği kararlarda zaman ve kapsam açısından çelişki
bulunduğuna ilişkin açıklaması
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul)
Teşekkürler.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak
yazılır. Hukuki dayanaktan yoksun 6 Mayıs günlü kısa karar,
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı
seçimlerini iptal eden Yüksek Seçim Kurulu kararı olarak
kullanılırken 11inci gününde bile bir anayasal karar yok ortada.
Yüksek Seçim Kurulu, sadece kendi tarihinin değil Türkiye tarihinin en
köklü ve demokrasinin bekası açısından yaşamsal
kararını neden yazmıyor, yazamıyor? Oysa bütün mahkemelerin
her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır
Anayasamızın 141inci maddesine göre. Hâliyle, bir mahkeme
kararının varlığından söz etmek zor çünkü
yazılmayan karar, anayasal açıdan doğmuş bir karar olarak
nitelendirilemez. Gerekçe, herhangi bir istisna öngörmeyen ve yargı
makamına hiçbir takdir yetkisi tanımayan anayasal bir yükümlülük.
Karar türü olarak ve zaman açısından hiçbir ayrık durum geçerli
değildir. Gerekçe-karar eş zamanlılığı nedeniyle
yargı kararı anayasal açıdan gerekçeyle birlikte doğar.
Gerekçe önemli çünkü karar gerekçeyi izler, gerekçe kararı değil.
Yargıç, kendisini iptal sonucuna götüren bulgu, kanıt ve
olguları sıralamak suretiyle bu bağlamda mantık örgüsünü
ortaya koymak durumunda. Tersine, önce sonucu açıklayıp sonradan
delil ve dayanak arayışı, yargısal karar sürecine tamamen
aykırı bir uygulama. Bu çerçevede şu sorular
yanıtlanmalı:
1) Hangi sandık kurulları nasıl yasa
dışı oluşturuldu?
2) Yasa dışı oluşturulan
sandıkta kullanılan oylar sonucu nasıl etkiledi?
3) Sandık kurulunu oluşturma biçimi ve
sonuca etkili oy birlikte değerlendirileceğine göre ortak paydaya
ilişkin somut sayılar nelerdir?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Kaboğlu.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul)
4) Aynı zarftan çıkan 4 pusuladan sadece 1inin etkilendiği
kabul edildiğine göre diğer 3 pusula için saptanan farklar nedir?
5) Mazbata iptali neden ve hangi yasal dayanağa
göre yapıldı? Kimler hakkında suç duyurusunda bulunuldu? Karar 7
asıl üye yerine, neden yedeklerle birlikte alındı?
Bu sorular demeti uzatılabilir fakat şu
anda herhangi bir yargı kararı yerine, sadece seçimlerin
durdurulmasına, seçimlere ilişkin yürürlüğün durdurulmasına
dair bir fiilî karar söz konusu. Hâl böyle olunca 23 Haziran seçimlerine
ilişkin olarak Yüksek Seçim Kurulunun 10 Mayısta verdiği karar
ile kısa karar arasındaki çelişkiler de kaçınılmaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Kapsam bakımından böyle çünkü şöyle
diyor yasa: Bir seçim çevresinde yapılan seçimin seçim işlemleri
sebebiyle iptaline karar verildiği takdirde o seçim çevresinde yeniden
seçim yapılır. Dayanak olarak alınan bu maddeye göre seçimin
iptali bir bütün olarak anlaşılır aynı zarf içinden
çıkan pusulaların iptali değil. Kaldı ki böyle bir
ayrım söz konusu olsa dahi Yüksek Seçim Kurulu bütün yolsuzlukları
saptama ve karara bağlama yetkisine sahip olduğu için bu
ayrımı anayasal açıdan yapmamalıydı. Zaman
bakımından öyle.
Yine 10 Mayıs kararında Yüksek Seçim
Kurulu sadece oy verme ve sonrasına ilişkin bazı işlemleri
geçersizlik nedeniyle iptal etmiş bulunuyor. O zaman bu oy verme günü
sandık kurulunun oluşturulmasına sirayet etmeyeceğine göre
bu konudaki çelişki açıktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul)
Teşekkürler.
Bu açıdan, 6 Mayıs ve 10 Mayıs
tarihleri arasında verilen kararlarda zaman ve kapsam açısından
çelişki bulunuyor ama tabii ki burada esas sorun gerekçeyi kimin
yazdığıdır, ne zaman yazılacağıdır
çünkü nisan ayı başında başlanan itiraz hakkı nisan
ayı sonuna kadar tamamen başkalaştı. Şimdi ise Yüksek Seçim
Kurulunun gerekçesini beklerken kişi, parti, devlet çizgisinde
oluşturulan bir kampanyayla oy hırsızlığı söylemi
geliştirildi. Oysa görev, yetki ve sorumluluk çerçevesinde bakanlar
sandığın bekçiliğini yapma yerine seçim
kampanyalarında yer almışlardı Anayasaya aykırı
olarak ama şimdi aynı kişiler oy hırsızlığından
bahsediyorlar. Evet, Anayasayı bir yana bırakalım, hukuka
aykırılıklar zinciri açık ama bu kişileri herhâlde
biraz ahlaka davet etmekte yarar var.
BAŞKAN Söz sırası Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili Sayın
Zenginde.
Buyurun Sayın Zengin.
29.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Meclise
yönelik saldırı girişimini kınadığı için
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Levent Göke teşekkür
ettiğine ve güvenlik konusunun konuşulması gerektiğine,
medyada Meclisi değersizleştiren, itibarsızlaştıran,
aşağıya çeken üslup olduğuna, 15 Mayıs Yunan
işgali karşısında ilk kurşunu atarak şehit olan
Hasan Tahsinin vefatından kısa bir süre evvel yazdığı
metne, Esenler Belediye Başkanı Mehmet Tevfik Göksunun
Trabzonlularla ilgili açıklamasına ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan,
çok değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
İlk önce size teşekkürlerimi ifade etmek
istiyorum. Meclisi açarken dün Türkiye Büyük Millet Meclisine yönelik olarak
yapılan saldırıyı kınamanız çok önemli. Bu konuda
hep beraber ortak ne yapacağımız meselesi çok önemli, zaten
konuşmanızın içinde vardı.
Güvenlikle alakalı olarak grupların bir
araya gelerek ne yapacağımız meselesini daha detaylı
konuşmamız gerektiğini düşünüyorum çünkü dün milletvekili
arkadaşımız da ciddi bir zarar görebilirdi. 3
arkadaşımız; 1 sivil kardeşimiz, 2 polis memuru
arkadaşımız dün yaralandı. Yaranın boyutu önemli
değil; önemli olan, DHKP-C mensubu olduğu şimdilik ortaya
çıkan, daha da kesinleşecektir sorgulama ve yargılama
neticesinde
Bu olayın ortaya çıkması bizim açımızdan
önemli bir mesele fakat bunun, tabii, evveliyatında başka şeyler
var. Uzunca bir süredir medya üzerinden Meclisimize yönelik olarak ciddi bir saldırı
var; değersizleştirme, itibarsızlaştırma, çirkin bir
dille haber yapma, kullanılan araçlardan milletvekillerinin
aldığı maaşa kadar son derece değersizleştiren,
aşağıya çeken bir üslup var. Bu konunun hepimizi rahatsız
ettiğini biliyorum ve bu meseleyi ortak bir mesele olarak muhakkak gündem
yapmamız lazım çünkü Türkiye demokrasisinin zemini Türkiye Büyük
Millet Meclisidir. Böyle bakıldığı zaman
halkımızın en itibar ettiği, demokrasimizin en önemli, en
eski kurumudur Türkiye Büyük Millet Meclisi. Bu manada bu konuyu sizin de
ayrıca gündem yapmanız, diğer grup başkan vekili
arkadaşlarımızın da gündem yapması önemli. Hem
arkadaşlarımıza geçmiş olsun diyorum hem ben de bu konunun
altını çizmek istiyorum.
Hatırlamamız, yâd etmemiz gereken bir
diğer önemli mesele tabii ki Hasan Tahsin, asıl adıyla -ki
adı da muhteşem- Osman Nevres Recep Bey; fevkalade güzel bir isim. 15
Mayıs aslında Yunan işgalinin başlangıç günü...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Zengin.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Ben kendisinin
vefatından, şehadetinden çok kısa bir süre evvel
yazdığı bir metinden, yazıdan kısa bir bölüm
paylaşmak istiyorum. İşgalin geleceğinin farkında
aslında kendisi ve ona binaen şunu ifade ediyor, diyor ki: Asla
unutmasınlar ki Türk milleti ölmedi, yaşıyor ve burayı
Yunana vermeyecektir, vermek isteyenlere kuvvetle mukabele edecektir. Hatta
bizim silahlarımız olmasa bile direnen ruhumuzla, coşkun
kanlarımızla, hararetli vicdanlarımızla ve sökülmeyen
dişlerimizle bile bu ülkeyi savunmaya devam edeceğiz. Yani
şehadete giden yolun aslında nasıl bir ruh hâlinden neşet
ettiğini görmek açısından bu ifadeleri fevkalade önemli
görüyorum.
Bir diğer konu: Biraz evvel Meclisimizde
gündeme geldi, Sayın Mehmet Tevfik Göksu bizim çok değerli dostumuz,
arkadaşımız, Esenler Belediye Başkanımız ve
aynı zamanda da Büyükşehir Meclisindeki Grup Başkan Vekili
arkadaşımız. Şimdi burada kendisiyle ilgili yapılan
konuşmada
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edelim.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) -
hem kendisinin
konuşma görüntüsünün metnini deşifre ederek hem de biraz evvel bizzat
kendisiyle konuşarak Neyi kastettiniz? Nasıl bir ifade
kullandınız? diye teyit ederek şunu paylaşmak istiyorum:
Kendisi konuşmasının bir yerinde Ne dedi Yunan medyası
takip ettiniz değil mi? diye soruyor topluluğa hitaben. Yunan
kazandı. diye haber yaptılar. Bir dakika
Bu
arkadaşımız nereli? Nereli? CHPnin adayı nerelidir? Ve
-Trabzonlu kendisi- topluluktan cevap geliyor: Trabzonlu. E nasıl oldu
da Yunan medyası İstanbulu Yunan kazandı. diye haber
yaptı ve hiç kimse sesini çıkarmadı? Burada olay daha
farklı. diye bir soru soruyor.
Yani sonuçta, söylediği şey aslında
kendisinin, neden bir tekzip yapılmıyor? Yunan medyasında böyle
bir haber yapıldıktan sonra, eğer bir rahatsızlık
varsa; CHPnin adayında, grubunda, topluluğunda bir
rahatsızlık varsa neden bunu, rahatsızlıklarını
ifade eden, tekzip eden bir açıklama, haber yapılmıyor?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Toparlıyorum.
Tam tersine, Sayın Tevfik Göksu,
yapmış olduğu konuşmadan yola çıkılarak, tamamen
tersine çevrilerek Trabzonluların aleyhine söylenmiş bir ifade gibi
gösterildiğini söylüyor. Biraz evvel kendisiyle de paylaştım,
hiç kimseye böyle bir ithamda bulunulamaz. Köken öyle de olabilir yani bu, çok
tabii bir şeydir. Doğal olarak, buradan yola çıkarılarak
insanlarla ilgili değersizleştiren, yanlış yapan bir
şey söylenemez ama buradan bakıldığında da Yunan
medyasında haberin böyle yapılmasının nedenini sormak da
bir siyasetçi için, bir fert için çok tabiidir diye düşünüyorum.
Çok teşekkürler.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli)
Sayın Başkan, şahsıma direkt
BAŞKAN Radiye Hanım, oturalım.
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) Bir
dakika için
BAŞKAN Lütfen
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli)
Sataşmaya mahal vermeden bir dakika cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN Radiye Hanım, siz sözünüzü
söylediniz, sayın grup başkan vekili de cevap verdi; bu usul yok bu
bir dakikalık sözlerde. Lütfen oturunuz yerinize.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BEKİR KUVVET ERİM (Aydın)
Sayın Başkan
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.
Down Sendromu, Otizm ve Diğer Gelişim
Bozukluklarının Yaygınlığının Tespiti ile
İlgili Bireylerin ve Ailelerinin Sorunlarının Çözümü İçin
Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan
Meclis Araştırması Komisyonunun Başkan, başkan vekili,
sözcü ve kâtip seçimine ilişkin bir tezkeresi vardır, okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Down Sendromu, Otizm ve diğer gelişim
bozukluklarının yaygınlığının tespiti ile
ilgili bireylerin ve ailelerinin sorunlarının çözümü için
alınması gereken tedbirleri belirlemek amacıyla kurulan (10/242,
349, 392, 394, 397, 401) esas numaralı Meclis Araştırması
Komisyonu Geçici Başkanlığının komisyonun başkan,
başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimine ilişkin tezkeresi (3/687)
14/5/2019
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Komisyonumuz; başkan, başkan vekili, sözcü
ve kâtip seçimi için 14/5/2019 Çarşamba günü saat 16.00da
toplanmış ve kullanılan 11 (on bir) adet oy
pusulasının tasnifi sonucu aşağıda adları ve
soyadları yazılı üyeler karşılarında gösterilen
oyu alarak İç Tüzükün 24üncü maddesi uyarınca başkan, başkan
vekili, sözcü ve kâtip seçilmişlerdir.
Bilgilerinize arz ederim.
Saygılarımla.
Kemal
Çelik
Antalya
Komisyon
Geçici Başkanı
Başkan: Kemal Çelik (Antalya) (10) oy
Başkan Vekili: Radiye Sezer
Katırcıoğlu (Kocaeli) (10) oy
Sözcü: Bahar Ayvazoğlu (Trabzon) (10) oy
Kâtip: Hülya Nergis (Kayseri) (10) oy
1 adet boş oy
kullanılmıştır.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
oylarınıza sunacağım.
2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının,
4-5 Haziran 2019 tarihinde Polonyanın başkenti Varşovada
düzenlenecek olan Orta ve Doğu Avrupa Ülkeleri Parlamento
Başkanları 4üncü Toplantısına TBMM Başkan Vekili Levent
Gök Başkanlığında bir heyetle katılım
sağlanmasına ilişkin tezkeresi (3/686)
15/5/2019
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Orta ve Doğu Avrupa Ülkeleri Parlamento
Başkanları 4üncü Toplantısı 4-5 Haziran 2019 tarihlerinde
Polonyanın başkenti Varşovada düzenlenecektir.
Söz konusu toplantıya Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkan Vekili Levent Gök Başkanlığında bir
heyetle katılım sağlanması hususu 28/3/1990 tarihli ve 3620
sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 9uncu maddesi uyarınca
Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın Özkoç, bir söz talebiniz oldu, buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim, az önce
Sayın Adalet ve Kalkınma Partisinin Grup Başkan Vekili, Tevfik
Göksunun niyetinden bahsetti.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Niyeti değil,
açıklamasını okudum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Niyetinden bahsediyor.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Hayır.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Şimdi, biz niyet
okuyuculuğu yapamayız. Sizin karşınızda -siz bir
hatipsiniz- bir topluluk var Yunan basını böyle yazmış.
Nereli Ekrem İmamoğlu? diyorsunuz. Cevap: Trabzonlu. Ee, o zaman
bunda başka bir hesap var. Ne demek istiyorsunuz Başka bir hesap
var. derken? Yani, ilk önce teyit ettiriyorsunuz Trabzonlu olduğunu,
ondan sonra Yunan basınıyla ilişkilendiriyorsunuz, sonra da
Bunda başka bir hesap var. diyorsunuz. Ne diyorsunuz yani
yarattığınız algı ne? Yarattığınız
algı, bundan öncekilerden farklı değil. Trabzonda yaşayan
insanlarla ilgili Rum, Pontus, bu algıyı yaratmaya
çalışıyorsunuz.
CİHAN PEKTAŞ (Gümüşhane) Hadi,
hadi!
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Aynen öyle.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Çok açık ve net;
bu adamın toplumdan özür dilemesi gerekiyor. Ekrem İmamoğlu
hangi basına ne cevap vereceğini size sorarak mı yapacak?
TEKİN BİNGÖL (Ankara) Öyle diyor ama.
Ayıp, çok ayıp! Bu saygısızlık!
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Neyi?
BAŞKAN Arkadaşlar, sessiz olalım
lütfen, bir grup başkan vekili konuşuyor.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Rus basını
yazdı, Ekrem İmamoğlu kazandı, iyi oldu. dedi. Ekrem
İmamoğlu öteki gün hemen Sakın ha, ben Rus değilim, tamam
mı? Benim için böyle böyle yazmıştınız, sevindiniz ama
bana sakın bulaşmasın. mı diyecek? Dalga mı geçiyorsunuz
milletle?
Bu millete size oy vermediler diye
aşağılık dediniz, bu millete size oy vermediler diye
terörist dediniz, bu millete size oy vermiyorlar diye de şimdi Pontus
diyorsunuz, Rum diyorsunuz. Bundan daha aşağılık olan bir
şey olabilir mi? (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, ben algıdan bahsetmedim.
BAŞKAN Sayın Zengin, buyurun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Mikrofonu açarsanız
tercih ederim.
BAŞKAN Buyurun, siz de Sayın Özkoç gibi
hitap edin, ben ona da öyle söz verdim. Hem buradan daha net duyuluyor.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Tamam.
Yapılan konuşmanın tamamen
aynısını okudum yani bir algıdan bahsetmedim. Kendisiyle
konuşarak, burada dinleme şansım olmadığı için, o
yüzden Ben bu metni görüyorum ama siz böyle mi ifade ettiniz? diye metnin
teyidini aldım. Bir algıdan bahsetmiyorum. Sayın Özkoç oradan
çıkardığı kendi yorumunu anlatıyor.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Videoyu dinlediniz mi?
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Biz bu manada, grubumuz adına,
Trabzonlu vatandaşlarımızın incineceği her tür
tavrın karşısındayız, buna asla müsaade etmeyiz, asla;
çok net ifade ediyorum.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Olay bu,
tamam.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum, sağ olun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) O sebeple, buradaki
konuşmayı çevirerek Trabzonlulara böyle demiştir. demeyi de
ben kınıyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim, kişi
zaten bir suç işlemiş
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Ama
demiştir Başkan.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Demiyor ya, demiyor.
BAŞKAN Arkadaşlar, bir saniye lütfen,
değerli arkadaşlar, grup başkan vekilleri
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Süleyman Soylu da tepki
göstersin, o da Trabzonlu; Berat Albayrak da tepki göstersin, o da Trabzonlu.
ERKAN AKÇAY (Manisa) İmamoğlu
göstermesin.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - İmamoğlu
göstermese de olur.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Kişi zaten bir suç
işlemiş. Şimdi, ben şöyle yaptım: İmamoğlu
Yunan diye yazdım, hemen bu çıktı, video da burada var.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Hayır.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Çok mu zahmetli bir
iş videoyu açıp da dinlemek?
BAŞKAN Sayın Zengin de
Sayın Özkoç, bir saniye
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Kişinin
beyanına niye bakıyorsunuz?
BAŞKAN Bir saniye
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan,
Türkçe anlatamıyorum herhâlde.
BAŞKAN Bir saniye
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Hayır, bir saniye,
lütfen
BAŞKAN Bir saniye, şimdi
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Burada sesi dinleme
şansına sahip değilim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bir dakika, ben
konuşuyorum Sayın Başkanla.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Ben konuşmanın
tamamını kelime kelime ifade ettim, kelime kelime ifade ettim.
BAŞKAN Bir dakika Sayın Zengin
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) İyi de ben
konuşuyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Zengin, Sayın Özkoç
daha konuşmasını bitirmedi.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Olabilir.
BAŞKAN İzin verin, bir dakika
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Ben konuşurken o
hep ayakta duruyor, ben de beklerim müsaade ederseniz.
BAŞKAN Karşılıklı
değil, birbirimize saygı göstererek
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Beklerim, beklerim.
BAŞKAN Sayın Özkoç, buyurun siz.
Sayın Zengin, devam edeceksiniz, merak etmeyin.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın
Başkanım, grup başkan vekili bir söz aldı, konuşuyor.
BAŞKAN Tabii, buyurun.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Tamam
Başkanım, dinliyoruz.
Buyurun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sizin
tarzınızı size iade ediyorum, siz böyle yapıyorsunuz.
BAŞKAN Sanırım sözünüz bitti diye
düşündü.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Anladım da yani
bir adap gerekiyorsa bunun kadın ve erkeklikle bir alakası yok
efendim, grup başkan vekilliğiyle alakası var.
BAŞKAN Sayın Özkoç, devam edin siz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bir adap içerisinde
olmak gerekir.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Kadın-erkeğe
nasıl geldik?
BAŞKAN Sayın Zengin, lütfen
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Hâlâ oturmuyor
Sayın Başkanım.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Oturmayacağım.
BAŞKAN Sayın Zengin, ben size söz
vereceğim, buyurun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Bekliyorum efendim,
bekliyorum, aynısını yapıyorum.
BAŞKAN Siz oturarak bekleyin, ben davet
ederim sizi, merak etmeyin.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Hayır,
bekleyeceğim, arkadaşlar da böyle yapıyor.
BAŞKAN E, peki, ayakta beklesin canım.
Buyurun Sayın Özkoç, devam edin siz de.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Bekliyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim, videoyu
açıp da net olarak izlediğiniz zaman söylediği söz çok açık
ve nettir, diyor ki, ilk önce soruyor oradakilere: O zaman bu nereli? diyor.
Trabzonlu. E, bunda başka bir hesap var. diyor.
AHMET KAYA (Trabzon) Oyun var. diyor.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Oyun var. diyor. Ne
demek? Ne demek Bunda başka bir oyun var. demek? Mecbur mu?
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) İşte
burası yorum.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Ellerini
kaldırıyor, açıyor böyle.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) İşte, bu da sizin
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ellerini
kaldırıp açıyorsun, algı yaratıyorsun.
Kardeşim, sizin
Cumhurbaşkanınız, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan,
Bu insanlar zillettir. derken, Aşağılıktır. derken
karşılığını aramak için başka bir neden var
mı? Türk Dil Kurumunun sitesini açarsın, Türk Dil Kurumunda
zilletin karşılığı
aşağılıktır. Aşağılık diyen,
terörist diyen bir siyasi partiden başka ne beklenebilir ki sizden bunu
bekleyelim?
BAŞKAN Sayın Özkoç, lütfen
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Zengin, siz önce
aslında meramınızı ifade etmeye
çalıştınız. Lütfen, konunun başka alanlara
taşınmasına engel olmak sizin de göreviniz, hepimizin görevi.
Siz bu konuda bir değerlendirme yapın ve toparlayalım lütfen.
Buyurun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Doğrusu, çok net
ifade ettiğimi söylüyorum.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Herkesin görevi Sayın
Başkan, herkesin görevi, hepimizin görevi.
BAŞKAN Tabii.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) İşte, siz de
katkıda bulunun o yüzden.
BAŞKAN Bir saniye Sayın Özkoç
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Yapılan
konuşmayı kelime kelime burada ben
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Katkıda bulunun.
BAŞKAN Sayın Özkoç, şimdi
Sayın Zengin konuşuyor.
Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Özür dilerim.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Yorum yapan, niyet yorumlayan
sizsiniz.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Niyet
değil Başkanım, görüntü açık.
BAŞKAN Arkadaşlar, bir grup başkan
vekili konuşuyor, lütfen, rica ediyorum.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Şimdi bakın,
niyetleri bir kenara koyuyoruz.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Duyulmuyor,
mikrofonu açın.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Ben burada hiçbir
şekilde yorum yapmaksızın o videoda geçen konuşmaları
kelime kelime okudum, zaten aynı şeyi Sayın Özkoç da
yapıyor.
AHMET KAYA (Trabzon) Savunulacak yanı yok.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Yaptıktan sonra
diyor ki: Buradan ne anlıyorsunuz? Ben de aynı şeyi kamuoyuna
sunuyorum ve şuradan da ifade ediyorum: Onların, haberin
başlığında ifade ettiği gibi, Sayın Mehmet Tevfik
Göksu Trabzonluları itham eden aleni bir cümle kullanmıyor, yok.
Hepimiz adına da diyorum ki: Her bir arkadaşımız,
rahatsız olan Trabzonlu arkadaşımız varsa biz de bundan
rahatsızlık duyarız. O sebeple, bu konuşmada kendilerinin
söylediği, itham ettiği şey hiçbir yerinde kelime olarak
geçmiyor; tam tersine, kendileri yorum yapıyorlar, tevil yapıyorlar.
Bu arada, Sayın
Cumhurbaşkanımızla ilgili laflar var; ben, bu manada Sayın
Kılıçdaroğlunun son iki haftadır grupta, oy kullanan
hâkimlerle alakalı yaptığı konuşmayı
dinlemelerini öneririm. Orada insanlarla ilgili nasıl çirkin ifadeler
kullanıyorlar, bir kez daha onları duyurmuş olayım.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim, sağ olun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özkoç
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Sayın
Başkan
BAŞKAN Bir saniye Sayın Paylan, bir
saniye.
Sayın Özkoç, toparlayıp bitirelim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Hâkimlerle ilgili
söylediğimiz sözlerden bir adım geriye atmıyoruz.
Söylediğimiz sözler, umut ediyoruz ki tam yerine
ulaşmıştır. Türkiye Cumhuriyetinde adalet olmazsa, hukuk
olmazsa, yasalar olmazsa Türkiye Cumhuriyeti bir tek kişinin keyfiyetiyle
yönetilir ki bu, Türkiye'nin karanlık bir noktaya gitmesini gösterir. O
yüzden, biz söylediğimiz sözün her zaman arkasındayız. Burada da
diyoruz ki: Bu kişi bizzat bu şekilde konuşmuştur,
konuşmasını da videodan yayınlatacağız, Türkiye
Büyük Millet Meclisinde konuşmasının
açılımını getirip bir daha burada arkadaşların
anlayacağı bir şekilde tekrar koyacağız.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Görüntülü,
görüntülü.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sonuca itiraz eden usule
de itiraz eder.
BAŞKAN Peki, hep beraber inceleriz.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Sayın
Başkanım, Sayın Özkoç, herhâlde dili sürçtü, Sayın
İmamoğlunun Rum olma iddiasını
aşağılık bir iddia olarak değerlendirdi.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Yok, öyle
değil.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Hayır, hayır.
BAŞKAN Yok, yok, öyle değil. Lütfen
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Bakın,
Sayın Cumhurbaşkanı da Affedersiniz, bana Ermeni diyorlar.
dedi. Bu ülkede Türk olmak da Kürt olmak da Ermeni olmak da Rum olmak da
onurludur.
Arkadaşlar, bu anlamda bu dil sürçmesini
BAŞKAN Sayın Paylan, ben size söz
vermedim, lütfen oturun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özkoç, oturalım
lütfen.
Değerli milletvekilleri
Sayın Özkoç
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ama bunu düzelteyim
efendim.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Milyonlarca
Müslümanlaşmış Ermeni var.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Kesinlikle.
BAŞKAN Ben de öyle değerlendirmedim
zaten Sayın Özkoç.
Buyurun, siz oturun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ben dedim ki: Bu,
aşağılık bir davranıştır.
BAŞKAN Tabii, öyle.
Herhâlde siz yanlış anladınız
Sayın Paylan.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Hayır,
yanlış anlamadım efendim. Rum olduğunu iddia etmeyi
aşağılık bir davranış olarak değerlendirdi.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
teşekkür ederim hepinize.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Hayır, hayır.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Bu da
yanlıştır!
BAŞKAN Yok, hayır, öyle değil.
Kayıtlara bakarız, varsa gereğini
yaparız.
III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
(Devam)
3.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Levent Gökün, grup başkan vekilleri konuşurken aynı partiye
mensup milletvekillerine söz verilmesinin parti tüzel kişiliğini
korumak adına uygun olmadığına ilişkin konuşması
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, ben
şunu ifade edeyim: Bakın, grup başkan vekilinize söz
verdiğim zaman lütfen arkadan işaret ederek söz istemeyin. Grup
başkan vekillerinin farklı bir konumu vardır. Sayın
milletvekilleri, grup başkan vekilleri konuştuktan sonra sanki grup
başkan vekillerinin anlatımı yeterli olmuyormuş gibi bir
anlam çıkar, ben buna hiçbir zaman izin vermedim. Bir müddet bekleyin,
grup başkan vekillerinin konuşması bittikten sonra, ben
sayın milletvekillerine 60a göre zaten söz veriyorum ama buna bir icabet
edelim. Israrla söz istiyorsunuz ama bir sayın grup başkan vekiliniz
de konuşuyor. Yani grup başkan vekilinizin sözleri yeterli olmuyor da
siz onu mu tamamlamak istiyorsunuz? Ben, böyle bir duruma hiçbir grup başkan
vekilini düşürmem değerli arkadaşlarım; grup başkan
vekilleri konuşur, bir müddet sonra, zaman geçtikten sonra sayın
milletvekillerine söz veririm. Durum bu. O da partinin tüzel
kişiliğini korumak adınadır.
Sayın milletvekillerinin bunlara dikkat
etmesini özellikle rica ediyorum, herkese söz verdiğimi biliyorsunuz, bir
müddet sonra sözünüzü alacaksınız.
Şimdi, sıra geldi grup önerilerine.
İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır; okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ PARTİ Grubunun, 15/5/2019
tarihinde Grup Başkan Vekili Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan
tarafından, kamu çalışanları arasında var olan
maaş ve ek gösterge farklılıklarıyla birlikte
emekliliklerinde aldıkları aylıklar açısından
yaşanan eşitsizliğin giderilmesini sağlamak, ek gösterge
verilmesinin kamuya maliyetini hesaplamak, bu sorunla karşı
karşıya kalan meslek gruplarının kaç kişiyi
kapsadığını incelemek, ek gösterge kapsamını
araştırmak, gerekli düzenlemelerin yapılması adına
şartları ve koşulları belirlemek amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 15 Mayıs 2019 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
15/5/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 15/05/2019 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19'uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Orhan
Çakırlar
Edirne
Grup
Başkanı
Öneri:
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan tarafından,
kamu çalışanları arasında var olan maaş ve ek
gösterge farklılıklarıyla birlikte, emekliliklerinde
aldıkları aylıklar açısından da yaşanan
eşitsizliğin giderilmesini sağlamak, ek gösterge verilmesinin kamuya
maliyetini hesaplamak, bu sorunla karşı karşıya kalan
meslek gruplarının kaç kişiyi kapsadığını
incelemek, ek gösterge kapsamını araştırmak, gerekli
düzenlemelerin yapılması adına şartları ve
koşulları belirlemek amacıyla 15/5/2019 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 15/5/2019 Çarşamba günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
İYİ PARTİ grup önerisinin gerekçesini
açıklamak üzere, öneri sahibi grup adına Kocaeli Milletvekilimiz
Sayın Lütfü Türkkan. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Türkkan.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Öncelikle, biraz evvelki tartışmalardan yola çıkarak
Grup Başkan Vekilimiz Sayın Özlem Zengin Hanımefendi
kardeşime bir şey tavsiye etmek istiyorum. Sayın Tevfik
Göksunun ifadeleri bütün Trabzonluları rahatsız etmiştir yani
kendisinin maksadı bu olmayabilir, farklı maksatla da söylemiş
olabilir ama netice itibarıyla bu sözlerden Trabzonlular rahatsız
olmuş. Bunu, size gelen tepkilerden de bize gelen tepkilerden de biz böyle
anlıyoruz. Hatta bana göre en çok Sayın İçişleri
Bakanı Süleyman Soylu ile Hazine Bakanımız Berat Albayrak
rahatsız olmuştur. Onlar da Trabzonlu, böyle bir ifadeyle
karşılaşmak istemezler haklı olarak.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Onlar önce AK
PARTİli, sonra Trabzonlu; o yüzden rahatsız olmazlar.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) En doğru olan, Tevfik
Göksu çıkıp, bu konuda özür dileyip maksadının bu
olmadığını açıklarsa, özür de dilerse bu mesele
kendiliğinden kapanmış olur.
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) Var bir
videosu, var.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Gelelim bugünkü
araştırma önergemizin konusuna. Bu konuda bizim verdiğimiz
araştırma önergesiyle alakalı seçimden önce hem Sayın
Cumhurbaşkanı hem diğer bakanlar, AK PARTİ Grup Başkan
Vekili Mehmet Muş, AK PARTİ Grup Başkan Vekili Sayın Bülent
Turan, İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu ve
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan birçok yerde aynı sözü
çalışanlara verdiler. Seçim öncesi yaparlar diye bekledik,
olmadı; bu seçime kaldı. Bu seçimde inşallah maksat hasıl
olur.
Sözlerime başlamadan evvel Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Mecliste daha önce de dile getirilen bu konuda,
bilindiği gibi, milyonlarca memur ve memur emeklisi yıllardır
3600 ek göstergeyi bekliyor. 24 Haziran seçimleri öncesinde polis,
öğretmen, hemşire, din görevlileri ve diğer idarecilerin
emeklilik ek göstergelerinin 3600e çıkarılacağını
duyurarak söz vermişti Adalet ve Kalkınma Partisi; biraz evvel
söylediğim isimler dâhil. Üzerinden bir yıl geçti ama hiçbir
girişimde bulunamadınız şimdiye kadar veya
bulunmadınız. Sayın Cumhurbaşkanı da 3600 ek gösterge
meselesini söz verdiğimiz şekilde çözeceğimizi ifade etmek
istiyorum. İnşallah seçimden sonra ele alacağımız
konulardan bir tanesi de budur. demişti. Şimdi ne oldu da bu mesele
rafa kalktı bilmiyorum. Verdiğiniz sözün arkasında durmak için
ne bekliyorsunuz? Milyonlarca memurun hakkını, hukukunu yine bir
seçim vaadi olarak mı kullanmak istiyorsunuz? Devlet
memurlarının bu mağduriyetini gidermek ve sözünüzü yerine
getirmek için bir başka seçimi daha beklemeyin.
Geleceğimizin teminatı olan
öğretmenlerimiz sizden hak etmedikleri zam ve yan ödeme istemiyorlar.
Gelecek nesillerin mimarı, cumhurbaşkanı, milletvekili, doktor,
mimar, mühendis ve tüm meslek mensuplarını yetiştiren
öğretmenlerimiz, görevde ve emeklilikte ücret adaletsizliğinin
giderilmesini ve ek göstergenin 3600 olmasını istiyorlar.
Vicdanlarımızdaki adalet ve hakkaniyet duygusu, öğretmenlerimizin,
yetiştirdikleri öğrencilerinden daha düşük ek gösterge
almalarına razı gelmiyor. Gelin, hep birlikte bu hakkı
öğretmenlerimize teslim edelim.
Polis teşkilatımız sizden hak
etmedikleri zam ve yan ödeme istemiyor. Hangi polisler? Dün 2 teröristin buraya
girmesini engelleyen polislerden bahsediyorum yani bizlerin can
güvenliğini teslim ettiğimiz polislerden bahsediyorum. Türk polisi
eşit işe eşit ücret prensibi gereği, görevde ve
emeklilikte ücret adaletsizliğinin giderilmesini ve ek göstergenin 3600
olmasını istiyor. Türk milletinin güvenliği ve kamu düzeni için
hayatlarını ortaya koyarak çalışan Türk polisini, 3600 ek
gösterge hakkından yoksun bırakarak emeklilikte sefalete
sürüklemeyin. Gelin, hep birlikte bu hakkı onlara teslim edelim,
hakları olan bu hakkı onlara teslim edelim.
Canımızı emanet ettiğimiz
sağlık çalışanları da sizden hak etmedikleri bir zam
ya da yan ödeme istemiyorlar. Cumhurbaşkanı söz verdiği üzere,
sağlık çalışanlarımız vatandaşlarımızın
huzuru ve sağlığı için çaba gösterirken hakkının,
hukukunun gözetilmesini istiyor. Gelin, hep birlikte bu hakkı onlara
teslim edelim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; milyarlarca lira harcayıp birçok şey
yapıyorsunuz. Camilerimizdeki din görevlilerimiz hakları olan
Camiler yapıyoruz, hakikaten çok güzel bir de cami yapıldı. Ben
söylediğim zaman bazıları tepki gösteriyor, bir daha buradan,
kürsüden tekrar edeyim: Çamlıca Camisinin cemaati olmamasından
kaynaklı birtakım sitemler vardı. Bugün cemaati olmayabilir ama
sonraki nesillere bırakılacak bir eser olduğu için doğru
bir iştir diye özellikle söylüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edelim Sayın Türkkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Bir sonraki nesle
bırakılacak eserler yapmalıyız. Sadece cami de değil,
opera binası da yapmalıyız, kültür siteleri de
yapmalıyız bizden sonraki nesle aktarılacak. Bugünün mimarisiyle
yapılan bu yapılara bakıyorsunuz, elli sene sonra yok o
yapı, bizden sonraki nesle aktarılacak yapılar değil. Öyle
güzel camiler de yapılıyor, çok estetiği doğru olmayan
camiler de yapılıyor ama netice itibarıyla orası
Allahın evi diyoruz, bizim ibadet ettiğimiz yerler. Ama orada din
görevlilerimiz var, onların hakları olan ve ihtiyaç duydukları
3600 ek göstergeden onları mahrum bırakıyoruz. Yani camilere çok
para harcıyoruz ama din görevlilerine bunu çok görüyoruz.
İYİ PARTİ olarak
öğretmenlerimizin, polislerimizin, sağlık
çalışanlarımızın, din görevlilerimizin ve idarecilerin
emeklilik ek göstergelerini 3600e çıkaracağımıza söz
vermiştik. Bu sözü yalnızca biz değil, Meclis çatısı
altında bulunan tüm siyasi partiler vermişti aslında.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bizatihi kendisi müteaddit defalar birçok
yerde bu vaadini tekrarladı. Devlet memurlarına karşı bu
sözü yerine getirmek ve onlara haklarını teslim etmek Türk milletinin
bizlere tevdi ettiği temsil hakkının getirdiği bir ödev ve
sorumluluktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Türkkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Başkanım,
toparlıyorum.
3600 ek gösterge problemi Cumhurbaşkanı ve
iktidar partisi AK PARTİye adaletsizlik olarak dile getirilmişti.
Böyle bir söylem geliştirilmiş olmasına rağmen ücrette
adalet sağlanması, eşit ve adil ücret şartlarının
ek gösterge bekleyen meslek grupları için gerçekleştirilmesi
adına somut bir adım atılmadı bugüne kadar.
Benim size çağrım, gelin, hepimiz, tüm
Meclis grupları bu önergeyi geçirelim. Eğer ki yine kaçak
dövüşüp Bu iş araştırma önergesiyle olmaz, kanun
teklifiyle olur. diyecekseniz İYİ PARTİ olarak hâlihazırda
iki kanun teklifimiz var, gelin, bunları kabul edin. Hayır,
bunları da kabul etmiyoruz. diyorsanız, siz getirin, biz kabul
edeceğiz ama elinizi çabuk tutun.
Çok teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde söz isteyen
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Diyarbakır
Milletvekilimiz Sayın Garo Paylan.
Buyurun Sayın Paylan. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika.
HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Az önceki tepkim aslında Sayın Özkoça
değildi, genel olarak siyaset kurumunaydı çünkü nefret söylemleri hep
sıradanlaşıyor arkadaşlar.
Bakın, dün Gökçeadada yaşlı bir Rum
vatandaşımız bir nefret suçuyla katledildi arkadaşlar. Üç
gün önce ATVde Nihat Hatipoğlu, 13 yaşında bir Ermeni
çocuğunu istismar ederek, taciz ederek Müslüman yapmaya
çalıştı, 13 yaşında bir çocuk arkadaşlar.
Sayın Cumhurbaşkanı Affedersiniz, bana Ermeni diyorlar. dedi.
Az önce de ben, eğer dili sürçmediyse Sayın Özkoçun Rum
olduğunu iddia etmek, aşağılık bir durumdur.
dediğini duydum, tutanaklara bakacağız, umarım öyle
değildir.
Değerli arkadaşlar, bakın,
Hristiyanlar, Ermeniler, Rumlar, Museviler olarak bir zamanlar bu
toprakların yarısıydık, bugün binde 1iz. Hâlâ nefret
söylemleri devam ediyor, lütfen buna hep beraber dikkat edelim.
Değerli arkadaşlar, önergeye gelecek
olursam, milyonlarca kamu emekçisi ve emeklisi, yıllardır 3600 ek
göstergeyle ilgili adım atılmasını bekliyor ve AKP
defalarca onlara söz verdi. Memurlarımızın ve emeklilerimizin
pek çok sorunu var ama en başta geçinemiyorlar arkadaşlar, evlerinde
tencere kaynamıyor. Bakın, pek çok kamu görevlisiyle burada da
görüşüyoruz, yollarda da görüşüyoruz, her yerde görüşüyoruz,
Tencereyi kaynatamıyoruz. diyorlar arkadaşlar. Memlekette yoksulluk
sınırı 6.500 TL. Kaç memur 6.500 TL ve üzerinde maaş
alıyor? Belki yüzde 1i arkadaşlar yani memurlarımızın
yüzde 99u yoksulluk sınırının altında
yaşıyor.
En son 24 Haziran seçimlerinden önce Cumhurbaşkanı
Erdoğan söz verdi memurlara, dedi ki: Ek gösterge işi
tamamdır. Bazı memurlarımız da ona inanıp oy
verdiler. Bakın, bir yıl geçti arkadaşlar; İlk 100 Günlük
Eylem Planına koymuştu Cumhurbaşkanı, bir yıl geçti,
hâlâ bu adım atılmadı arkadaşlar. Peki, neden bu adım
atılmıyor arkadaşlar, nedir sebep?
Bakın, bütçe rakamları
açıklandı: 2019un bütçe açığı hedefi 80 milyar TL,
ilk dört ayın bütçe açığı 55 milyar TL. Arkadaşlar,
ilk dört ayda neredeyse yıllık açık hedefine ulaşmış
durumdayız yani kasa tamtakır. Bundan dolayı adım
atamıyor Berat Albayrak. Ne diyor emeklilikte yaşa takılanlara?
Para yok. diyor. Arkadaşlar, para yok değil, para var, kaynak var;
sorun sizin tercihlerinizde. Tercihiniz eğer ki saraylar yapmak olursa
Hani Bin odalı saray yetmedi, uçan saray yetmedi, Marmarise de 300
odalı yazlık saray yapacağım. derseniz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Paylan, tamamlayalım.
GARO PAYLAN (Devamla) Hani ben Ankaraya vekil
olmadan önce herhâlde abartıyorlar bu şatafatı derdim, bu kadar
da israf yoktur herhâlde derdim ama Ankaraya gelince gördüm ki her yer israf,
her yer şatafat. Saraylar, hanlar, hamamlar olunca işte 3600
göstergeye kaynak kalmıyor arkadaşlar, emeklilikte yaşa
takılanlara kaynak kalmıyor.
Bakın, tercihiniz güvenlikçi politikalar
olunca, 2015te 40 milyar lira olan güvenlik rakamları eğer 150
milyar liraya çıkarsa 3600 göstergeye kaynak kalmaz arkadaşlar. Dün
hazine yüzde 26yla borçlandı. Bakın, ilk dört ayda 38 katrilyon lira
faiz ödemişsiniz. İşte güven biterse kaynaklar faize gider
arkadaşlar. Hanlardan, hamamlardan, saraylardan, faizlerden
vazgeçmezseniz, silah almaktan, S400den vazgeçmezseniz, elbette 3600
göstergeyi ödeyemeyiz, emeklilikte yaşa takılanlara haklarını
veremeyiz arkadaşlar.
Gelin, tercihlerimizi değiştirelim;
hakkı, hakkı olana verelim arkadaşlar.
Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde söz isteyen, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Afyonkarahisar Milletvekilimiz Sayın Burcu
Köksal. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika Sayın Köksal.
CHP GRUBU ADINA BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan
önce, 15 Mayıs 1919da Yunan işgal kuvvetlerine ilk kurşunu
sıkan Hasan Tahsini ölüm yıl dönümünde saygı ve rahmetle
anıyorum. Keşke Yunan galip gelseydi. diyenlerin cenaze
namazında saf tutanlardan değil, yurdumuza göz diken işgal
kuvvetlerine ilk kurşunu İzmirde sıkan Hasan Tahsinlerin,
Ayvalıkta ilk kurşunu sıkan hemşehrim Ali
Çetinkayaların yolunda gidenlerden olmaktan onur ve gurur duyduğumu
belirtmek istiyorum.
AKPnin seçim döneminde söz verip de Meclise gelince
es geçtiği bir mağduriyetle daha karşı
karşıyayız; tıpkı emeklilikte yaşa
takılanlarda olduğu gibi ya da KİTlerde esas işi
yaptığı hâlde kadro sözü verilip de tutulmamış
taşeron işçiler gibi; atama bekleyen yüz binlerce öğretmen ve
sayıları sadece 950yi bulan, atama bekleyen engelli
öğretmenlerin atamalarına kulak tıkandığı gibi ya
da maliyeye hiçbir yük getirmediği hâlde memur statüsüne geçirilmeyen
üniversite mezunu işçiler gibi; kamuda her türlü mobbing ve baskıya
rağmen ekmek mücadelesi veren, sorunlarını duymazdan
geldiğiniz, fotoğraf çektirmekten öteye gitmediğiniz
Başımızın tacı deyip de her türlü ayrımcılığa,
maddi ve manevi sıkıntılara maruz
bıraktığınız şehit yakınları gibi -bir
şehit babasına verdiğiniz şehit yakını kartı
maalesef kimlik yerine bile geçmiyor- KHKyle okullarını
kapattığınız, hayatlarını
kararttığınız, terörist damgası vurduğunuz, otuz beş
aydır üniformalarına kavuşmak için gün sayan askerî
öğrenciler gibi ya da KHKyle ihraç edildiği hâlde masumiyetini
yargıda ispat etmiş, takipsizlik veya beraat kararı
almış ama işlerine geri döndürülmemiş kamu
çalışanları, memurlar gibi.
Mağduriyetler o kadar çok ve siz bir o kadar
duyarsızsınız ki hangi birini söyleyelim? Polise,
öğretmene, hemşireye, din görevlisine verilen 3600 ek gösterge sözü
de havada kalanlardan, oy avcılığı için yapılan vaatlerden
biri olarak tarihe geçti.
2018 yılı Kasım ayında Plan ve
Bütçe Komisyonunda İçişleri Bakanı dedi ki: 3600 ek göstergeyi
polislere en kısa sürede vereceğiz. Allahtan En kısa sürede
vereceğiz. dedi, altı ay geçmiş, hâlâ ortada hiçbir şey
yok ama iş, Polis Haftasına gelince Kahraman polisim. diye
sırtını sıvazlamaktan öteye gitmezsiniz. 24 Kasımda
Öğretmenlere 3600 ek göstergeyi en kısa sürede vereceğiz.
dediniz, hatta, İkinci 100 Günlük Eylem Planınızda yer
aldı ama öğretmenlere de verilen hiçbir şey yok. Şu anda
Hemşirelik Haftasını kutluyoruz, gece gündüz demeden
görevlerini ifa eden hemşireler ve ebeler 3600 ek gösterge bekliyor,
onlara da hiçbir şey yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BURCU KÖKSAL (Devamla) Sayın Başkan,
toparlayacağım.
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın Köksal.
BURCU KÖKSAL (Devamla) Lafa gelince mangalda kül
bırakmazsınız ama din görevlilerine, her türlü tehlikeye
rağmen görevlerini ifa etmeye çalışan orman muhafaza
memurlarına da ek gösterge maalesef yok. Bunların hepsi seçim vaadi
olarak meydanda kalmış gözüküyor.
Peki, bu insanlar neden 3600 ek gösterge bekliyor?
Çünkü üç kuruş memur maaşıyla ya da memur emeklisi
maaşıyla geçim mücadelesi veriyorlar. Siz kaşıkla
veriyorsunuz, kepçeyle alıyorsunuz, hiç olmazsa 3600 ek göstergeyi verelim
de bu insanlar rahatlasın diyoruz çünkü memurların ve memur
emeklilerinin maaşlarında ciddi bir artış olacak.
Şimdi, Türkiye Büyük Millet Meclisi ne görev yapar? Görevlerinden birisi
nedir? Vatandaşın sorunlarını çözmek. İşte,
Türkiyede 1,5 milyonun üzerinde vatandaşımız 3600 ek göstergeyi
bekliyor. Gelin, buradan hepinizi göreve davet ediyorum, biz hazırız,
siz getirin teklifi veya bizim verdiğimiz tekliflerden birini getirelim,
hep beraber 1,5 milyonun üstündeki yurttaşımızın yüzünü
güldürelim, sorunlarını çözelim, onları bir nebze olsun
rahatlatalım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Evet, selamlayın Sayın
Köksal.
BURCU KÖKSAL (Devamla) Kaynak diyorsunuz,
aslında kaynak da bulunur. Nasıl ki 35 milyarlık
kaynağı Suriyelilere ayıran AKP ve özelleştirmeyle elde
ettiği 61 milyar doları nereye harcadığının
hesabını veremeyen AKP eğer gerçekten isterse, eğer
gerçekten samimi olursa bu insanların mağduriyetini çözer ve 3600 ek
göstergeyi verir diyorum.
Herkese saygılarımla. (CHP ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde söz isteyen, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Ankara Milletvekilimiz Sayın Orhan
Yegin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika Sayın Yegin.
AK PARTİ GRUBU ADINA ORHAN YEGİN (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ
PARTİ Grubunun önerisi üzerine söz almış bulunuyorum.
Şehitlerimizi rahmetle anıyor, aziz milletimizi ve Gazi Meclisimizi
saygıyla selamlıyor, tüm milletimize hayırlı ramazanlar
diliyorum.
Kıymetli milletvekilleri, AK PARTİ iktidarlarının
çalışma hayatındaki yaklaşımının temeli,
çalışana değer vermek, emeğin değerini artırmak,
çalışma hayatının özellikle emek kesimini haklarıyla daha
hızlı bir şekilde buluşturmaktır. Türkiyede
memurların baskı altında tutulduğu, sendikaların tehdit
olarak görüldüğü, sendikal hakların riskli haklar olarak
görüldüğü dönemin tarihin acı hatıralarının gömülü
olduğu sayfalara aktarılması AK PARTİ dönemleri sonucunda
gerçekleştirilmiştir. Güzel yurdumuzda kamu görevlileri
sendikacılığında, işçi sendikacılığında
sınırlamaların, yasakların sona erdirildiği,
özgürlüklerin genişletildiği, çalışma hayatına hak
temelli bir bakış açısının yerleştiği bir dönemi
görmek ve bu dönemde yapılanların çerçevesini anlamak isteyenler
2002den bu yana devam eden süreçte AK PARTİnin, bu yüce Meclisin de
desteğiyle, hangi değişimleri gerçekleştirdiğine
şöyle bir göz attığında: Konut edindirmede biriken
paraların ve nemaların ödenmesinin, memurların toplu sözleşme
hakkına sahip olmasının, memurların ve kamudaki
işçilerin maaş ve ücretlerinin enflasyona karşı
korunmasının, kamu görevlilerinin enflasyonun üzerinde reel maaş
artışına ulaşmasının, 4/C uygulamasının
sona erdirilmesinin, sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesinin,
sağlık çalışanlarının yıpranma payı ve
fiilî hizmet zammına hak kazanmasının, polis ve
astsubayların ek göstergelerinin 3 bine çıkarılmasının
-kılık kıyafetlerimiz farklılıklarımız-
aslında bir zenginliğimiz olan farklılarımızın
kamu görevinde ve eğitimde bir engel olarak önümüze
dayatıldığı utançtan kurtularak büyük bir devlet
anlayışına, çalışma hayatında büyük bir
olgunluğa erişilmesinin de bu memlekete, bu memleketin
çalışma hayatına AK PARTİ dönemlerinde nasip olduğunu
çok net bir şekilde göreceklerdir. Saymakla bugün bu oturumun
tamamında bitiremeyeceğimiz yenilik ve hizmetlere, bu alanda AK
PARTİ nice hizmetlere imza atmıştır.
Şimdi, evet, ek gösterge konusunda bir
taahhüdümüz oldu, doğru ve bu sözün gereği olarak konu edilen kadro
ve unvanlarda görev yapan kamu görevlilerinin 3600 ek göstergeden
yararlanması gerçekleşecektir. Çünkü bu sözü evet, AK PARTİ
vermiştir; evet, Cumhurbaşkanımız bunu ifade etmiştir.
İYİ PARTİnin Genel Kuruldan beş on dakika önce önergeyi
sunması, konuyu gerçekten önemseyip önemsemediği konusunda bize bir
işaret sayılır mı, sayılmaz mı bunu bilmem ama
biz memleketin, milletin önünde konuştuğumuz her meseleyi önemseriz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ORHAN YEGİN (Devamla) Başkanım
BAŞKAN Sayın Yeğin, devam edin.
ORHAN YEGİN (Devamla)
yüksek bir hassasiyetle
konuyu konuşuruz, tartışırız ve -bizim
amacımız- beklenti içinde olan vatandaşlarımızın
beklentilerini günlük siyasi polemiklerin veya dönemsel siyasi rantların
mevzusu hâline asla getirip orada konu yapmayız.
Önergede Söz verdi, yapmadı. diyorlar; biz,
hiçbir hükûmet programında, parti programında, seçim beyannamemizde,
hiçbir yerde olmamasına rağmen artık herkesin umudunu
yitirmiş olduğu
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Hep hile ya.
ORHAN YEGİN (Devamla)
bir kayıp olarak
gördüğü konut edindirmeleri ve nemaları Devletin milletine borcu
olmaz. diye ödemiş bir siyasal hareketin mensuplarıyız, o
mensuplar olarak bu sözü verdik.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Hepsini burada
tartışırız, ortada hiçbir şey yok,
yapmadınız tabii.
BAŞKAN Sayın Köksal, lütfen
ORHAN YEGİN (Devamla) Biz söylediğimizi
yaparız ve önemseriz. Hak olanı, hakikat olanı söz vermemiş
olsak da ki o bir haktır, onu yerine getirmeyi önemser, gece gündüz o
hakkın yerine gelmesinin sorumluluğunu taşırız.
Kıymetli milletvekilleri, AK PARTİ
siyasetine ve AK PARTİ pratiklerine yön veren temel yöntemimiz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ORHAN YEGİN (Devamla) Başkanım,
tamamlıyorum.
BAŞKAN Tamamlayalım.
ORHAN YEGİN (Devamla)
sorunu görmek, çözümü
ortak akılla bulmak, çözümün yol haritasını ortaya koymak,
haklı beklentilerin hayata geçmesine -altını çiziyorum- imkân
sağlamak ve adalet temelinde çözümü insanla, toplumla ve hayatla
buluşturmaktır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Başkanım, teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim, sağ olun.
Buyurun Sayın Özkoç...
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ben tutanakları
istemiştim, bu konuda tekrar bir yanlış
anlaşılmanın göz göre göre olduğunu görüyorum. Müsaade
ederseniz bunu bir ifade edeyim.
BAŞKAN Bu oylamayı yapayım, ondan
sonra sizi davet edeyim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Kürsüden yapabilir
miyim efendim?
BAŞKAN Ben çağıracağım
sizi. Öneri bitti, oylamasını yapalım ondan sonra davet
edeceğim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Buyurun Sayın Özkoç. (CHP
sıralarından alkışlar)
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
30.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun,
insanların bazı şeyleri istedikleri gibi
anladığına ve bunun önüne geçmenin mümkün
olmadığına ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; insanlar gerçekten
istedikleri gibi anlayabiliyorlar bazı şeyleri, bunun önüne geçmek
mümkün değil ama bu hassas bir konu olduğu için bir kere daha
üzerinde durayım; böyle bir konuda da asla savunma yapmam, asla, buna da
gerek duymam.
Bakın, ne söylediğimi bir daha tutanaktan
okuyorum: Bu millete size oy vermediler diye aşağılık
dediniz, bu millete size oy vermediler diye terörist dediniz, bu millete size
oy vermiyorlar diye de şimdi Pontus diyorsunuz, Rum diyorsunuz. Bundan
daha aşağılık olan bir şey olabilir mi?
Tekrar söylüyorum: Gerçekten, size oy vermeyenlere
aşağılık demekten, terörist demekten, Rum demekten,
Pontus demekten daha aşağılık bir şey olabilir mi?
(CHP sıralarından alkışlar)
Ben burada başta da bir kere daha
açıklamışım. Bir üstüne gidiyorum. Rus basını
yazdığı zaman Rus basını yazdı, Ekrem
İmamoğlu kazandı, iyi oldu. dedi. Ekrem İmamoğlu
çıkacak, Ben Rus değilim, benim bunlarla alakam yoktur. diye
beyanat mı verecek? Burada söylemişim. Alman basını
yazdı, Alman basını bununla ilgili iyi bir şey söyledi,
çıkıp da Hayır. mı diyecek? Bu arkadaşımızın
yaptığı, tamamen karşısındaki insanları
yönlendirerek, böyle bir algı yaratarak oradaki
vatandaşlarımıza hakaret ediyor. Bir insan, arkadaşlar,
Lazsa Lazdır, Türkse Türktür, Kürtse Kürttür, Çerkezse Çerkezdir,
Abazaysa Abazadır, Boşnaksa Boşnaktır;
olmadığın bir şeyi oldun gibi göstermek, o doğru
değildir, bu doğru değildir, doğru bir yaklaşım
tarzı değildir.
Bizim ne söylediğimiz gayet açıktır,
onun için kimseyi bu konuda incitmediğimi düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Paylan, Sayın Özkoç az
önce bahsettiğiniz konuda bir açıklama yapmak istedi, ona söz verdim.
Teşekkür ediyorum.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, 15/5/2019 tarihinde Van
Milletvekili Murat Sarısaç ve arkadaşları tarafından, Kürt
dili kurumlarının kapatılmasının ve ana dilde
eğitim verilmemesinin Kürtçe üzerindeki olumsuz etkisinin belirlenmesi
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 15 Mayıs 2019 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
15/5/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 15/5/2019 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
15 Mayıs 2019 tarihinde, Van Milletvekili
Sayın Murat Sarısaç ve arkadaşları tarafından -2380
sıra numaralı- Kürt dili kurumlarının
kapatılmasının ve ana dilde eğitim verilmemesinin Kürtçe
üzerindeki olumsuz etkisinin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet
Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 15/5/2019
Çarşamba günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
şimdi önerinin gerekçesini açıklamak üzere öneri sahibi
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Şanlıurfa
Milletvekilimiz Sayın Nimetullah Erdoğmuş. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın
Erdoğmuş.
HDP GRUBU ADINA NİMETULLAH ERDOĞMUŞ
(Şanlıurfa) Sayın Başkan, kıymetli hazırun;
hepinizi saygıyla selamlıyor, ramazanışerifin
hayırlara vesile olmasını niyaz ediyorum.
Şu anda -dünden itibaren- Meclisimizde bulunan
annelerle ilgili bir iki cümleyi de arz edip mevzuya geçmek istiyorum.
Aslında yerde sürünen o tülbendin, o kadınların, o annelerin,
gerçek anlamda hakarete uğrayan, onların fizikleriyle beraber annelik
ruhudur. O annelik ruhu yerde sürünmüş, annelik ruhunun âdeta
kanatları kırılmış, birlik ruhu zedelenmiş,
kardeşlik ruhu âdeta darbedilmiştir. Bu annelerin bir cümleyle
taleplerini özetlersek diyorlar ki: Evlat acısını yaşamak
istemiyoruz. Her ne kadar Sayın Başkanımızın
kendileriyle görüşmesi âdeta Meclisimizin de görüşü istikametinde
olsa da bu Meclisin yeniden bu mevzuyla ilgili, bu konuyla ilgili hassasiyetini
ortaya koyması bizce elzemdir.
Değerli arkadaşlar, Kürt Dil
Bayramıyla ilgili sizlerle iki konuyu paylaşmak istiyorum.
Birincisi: 1925ten itibaren Şark Islahat Planıyla beraber zaman
zaman gerilen, zaman zaman daralan, zaman zaman da genişleyen ama
esasında, temelinde ret ve inkâr politikalarının belirleyici
olduğu bir geçmişimiz, bir mazimiz var. Onun maddeleri içerisinde,
Şark Islahat Planının maddeleri içerisinde ilk maddeye
baktığınız zaman zaten onun içeriğinin, onun
amacının ve uygulamasının ne olacağını hemen
öğrenirsiniz. 1inci maddede askere havale edilmiş, o gündür bugündür
bu şekilde süregelmiştir; birinci husus bu.
Dilin mahiyeti ve önemini açıklamanın
belki de bir zaitten başka olmayacağı gerçeğinden hareketle
diyorum ki aslında balık için su nasıl hayati bir önemi haizse
aslında dil de insan için o şekilde hayatidir, o şekilde
önemlidir.
İkincisi de, ikinci husus da dil ile dinin
aslında, daha doğrusu dinde dilin
karşılığıyla ilgili sizinle paylaşmak
istediğim konudur. O da Rum suresinin 22nci ayetinde mealen Cenab-ı
Allah şöyle buyurmaktadır: Renklerinizin ve dillerinizin farklı
farklı olması Allahın ayetlerindendir. Bu ayetikerimeye
istinaden eğer herhangi bir dil -hangi dil olursa olsun-
saldırıya uğramışsa, inkâr edilmişse,
reddedilmişse, yasaklanmışsa bu ayetikerimeye göre bir ayetin
saldırıya uğraması şeklinde izah edilebilir. Çok iyi bilirsiniz
ki bir ayeti reddetmek topyekûn bir kitabı yani Kuran-ı Kerimi
reddetmek kadar inancı zedeleyen ve âdeta tehlikeye düşüren bir
tutumdur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
NİMETULLAH ERDOĞMUŞ (Devamla) O hâlde
değerli kardeşlerim, bu mübarek ayda, Allahın bir nimeti olan
bu dillerin, resmî dilimiz olan Türkçeyle beraber Kürtçenin de bir ana dil
olarak bu kadar gecikmiş olmasına rağmen artık ele
alınıp kardeşliğin, hakkın, hukukun bu Meclise nasip
olması belki de yapılacak en hayırlı
çalışmalardan biri olacak diyorum. Ve son sözü benim ana dilim olan
Zazacayla tamamlamak istiyorum:
(x) (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde konuşmak isteyen,
İYİ PARTİ Grubu adına İstanbul Milletvekilimiz
Sayın Hayrettin Nuhoğlu.
Buyurun Sayın Nuhoğlu. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HAYRETTİN
NUHOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sözlerime başlarken selamlarımı sunuyorum.
Halkların Demokratik Partisinin ana dilde
eğitim verilmesinin Kürtçe üzerindeki olumsuz etkisi ve
sonuçlarının araştırılması hakkındaki grup
önerisini yersiz ve mesnetsiz buluyor ve destek vermeyeceğimizi ifade
etmek istiyorum.
HABİP EKSİK (Iğdır)
Şaşardık!
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla)
Anayasamızın değiştirilmesi dahi teklif edilemeyecek
maddelerinden birisi: Devletin dili Türkçedir. Aynı zamanda, üniter
yapımızın korunması için dil birliğinin önemini de
hatırlatmak istiyorum. Adalet ve hukukun yok
sayıldığı, ekonominin IMF kapılarına
dayandığı, iç ve dış siyasal olayların zirvede
olduğu bir dönemde bu konular üzerine yoğunlaşmamız
gerektiğini de özellikle belirtmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, Trabzonlu bir
İstanbul Milletvekili olarak, Esenler Belediye Başkanını Trabzonlularla
ilgili söylediklerinden dolayı şiddetle kınıyor ve
kendisini derhâl özür dilemeye davet ediyorum. (İYİ PARTİ ve CHP
sıralarından alkışlar)
SALİH CORA (Trabzon) Yanlış
biliyorsunuz, yanlış. Yanlış biliyorsunuz. Yanlış
biliyorsunuz. İzlemediniz Sayın Vekil, izlemediniz, yanlış
biliyorsunuz. Konudan haberiniz yok, konudan haberiniz yok. Öyle bir şey
olmadı.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) Aynı
zamanda, AKPnin aslen Trabzonlu olan eski İstanbul il başkanı
-Trabzonlu olması hasebiyle ifade ediyorum- İstanbul Milletvekilinin
Türk olmaktan AKP sayesinde kurtulduk. demesini de bu vesileyle esefle
kınıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar) Aslında Esenler Belediye Başkanı aynı
zamanda bir Anayasa suçu işlemektedir. Bu, cahil bir FETÖcüye benzemektedir.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler) Söylediklerine
katılmayan AKPlileri de uyarmak istiyorum: Bu densize gereken ders
verilmelidir. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlar, aslında ben söz
alırken önergeden sonra Başakşehirde olan olayla ilgili
konuşmak istiyordum. Biliyorsunuz, dün Başakşehirde bir istinat
duvarı çöktü; 1 ölü, 1 yaralı. Bu kürsüde en az 3-4 defa bu konuyu
dile getirdim, bir de araştırma önergesi verdik. Kartalda 21 kişinin
ölümüyle sonuçlanan o binadan sonra biraz daha fazla dikkatler çekildi ama
işte, bakın, Başakşehirden önce geçen hafta Esenyurtta
olan olayı hatırlatmak istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın
Nuhoğlu, buyurun.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) - Geceyi
dışarıda geçiren yüzlerce insan, ondan bir hafta önce
Kâğıthanede çöken bina ve o binadan sonra yıktırılan
diğer binalar ve geriye doğru, Üsküdarda, Ümraniyede,
Beyoğlunda, İstanbulun pek çok yerinde çöken binalar, çöken istinat
duvarları, ölenler, yaralananlar ve büyük ölçüde maddi kayıplar.
Değerli arkadaşlar, İstanbulda
çökmeyi bekleyen binlerce değil, on binlerce binadan söz ediyorum; çökmeyi
bekleyen yüzlerce istinat duvarından söz ediyorum. Bunların bir tek
sebebi vardır: Mühendisler devre dışıdır. Bu
işlerin çözümünün tek yolu vardır: Mühendis odaları, teknik
üniversiteler çözüm ortağı yapılmalıdır. Belediyeyi
yönetenlerin hepsini bir kez daha ikaz etmek istiyorum: Mühendisler bu
işlerin çözüm ortağı olmalıdır ve İstanbul böyle
tehlikelerle karşı karşıya yaşayamaz, bu devam edemez.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Zengin, az önce
etraflıca tartışmasını yaptık ama konu herhâlde
tekrar gündeme geldiği için bir ilave yapmak istiyorsunuz.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
31.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin,
İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlunun HDP grup önerisi üzerinde
İYİ PARTİ grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
Tabii, konuşmalarımızın bütünlük
arz ettiğini düşünüyorum. Yani bunları defaatle konuştuk
fakat sayın hatibe tekrar bir cevap verme ihtiyacı duyduğum
mevzu şu: Bir konuya itiraz ederken, konuşurken yeni hasarlar açmamak
lazım. Biraz evvel hatip konuşurken bizim kendi belediye
başkanımızla ilgili olarak Cahil bir FETÖcüye benziyor. dedi.
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) Öyle
yazıyor, açın girin internete.
BAŞKAN Sayın Nuhoğlu, lütfen
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Bu ifade kabul edilemez
bir ifade. Kendisi eleştiri getirebilir ama bir terör örgütüyle
ilişkilendirerek bu tarz bir ifade kullanmasını
kınıyorum. Eleştirilerini -çok üstüne basarak ifade ettiği-
hukuk içerisinde kalarak yapmasını kendisine tavsiye ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) Sizin
Meclis Başkanınız FETÖcü be! Meclis Başkanı FETÖcü.
BAŞKAN - Söz sırası Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekilimiz Sayın Mehmet
Bekaroğlunda. (CHP sıralarından alkışlar)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Bir saniye, daha beter
bir şey söyledi. Kim FETÖcü ya, kim FETÖcü?
BAŞKAN Sayın Nuhoğlu
Bir saniye
değerli arkadaşlarım, bir saniye.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Bir saniye Sayın
Başkan. Sayın Başkan, Meclis Başkanı FETÖcüdür. ne
demek anlayamadım? Meclis Başkanı FETÖcüdür. ne demek? Sözünü
lütfen geri alsın.
BAŞKAN Bir saniye
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) Sizi
kastetmiyorum, Meclis Başkanını kastediyorum.
BAŞKAN Efendim?
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) Meclis
Başkanını, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanını
kastediyorum. FETÖcünün başı Fetullah Gülenin vaazlarıyla
büyüdüm dizinin dibinde. diyor.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Kimdir FETÖcü?
BAŞKAN Kim diyor onu?
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul)
Sayın Şentop.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Olamaz böyle bir
şey, biz bunu reddediyoruz, mümkün değil.
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) Evet
BAŞKAN Sayın Nuhoğlu, benim, bu
açıklamanızı kabul etmem mümkün değildir.
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) Peki,
ifadelerini bulup çıkartacağım.
BAŞKAN Lütfen, oturunuz yerinize.
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) Söz
verirseniz açıklayayım.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan,
kınıyoruz kendisini, sözlerini geri alsın, lütfen.
BAŞKAN Bir saniye
Sayın Türkkan burada
mı değerli arkadaşlarım?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Buradayım.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul)
Başkanım, açık özür dilesin.
BAŞKAN - Sayın Türkkan, bu konuyu lütfen
bir tashih edelim.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Açık olarak özür
dilemesi lazım Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Türkkan, lütfen bu konuyu
siz grup başkan vekili olarak bir tashih ediniz. Sayın Nuhoğlu
şu anda hiçbirimizin tasvip etmediği bir cümleyi kullandı. Yani
bir Meclis Başkanımızın da bu denli bir
tartışmaya dâhil edilmesini uygun görmem, bu konuda bir açıklama
yapmanızı rica ediyorum sizden.
Değerli arkadaşlarım lütfen... (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Böyle yaparsanız bu
iş olmaz. Bir durun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Siz yapıyorsunuz
müdaheleyi. Ne münasebet ya!
BAŞKAN Bir saniye değerli
arkadaşlarım, bir dakika lütfen.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Arkadaşınızın lafını duymadınız mı
siz?
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
lütfen
Sayın Zengin, Sayın Türkkan bakın bir
açıklama yapacak.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ben dışarıdan
geldim, henüz görmedim.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Evet,
duymadınız. O yüzden böyle falan demeyin, cevap verin.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ne yapacaksınız
o zaman?
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Cevap verin.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ben böyle yapmayayım,
ne yapacaksınız? Olur mu öyle bir şey? Ne
yapacaksınız?
BAŞKAN Sayın Türkkan
Sayın
Zengin...
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Öyle bir şey olur mu
ya?
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
niçin karşılıklı konuşuyorsunuz?
Sayın Türkkan, buyurun lütfen.
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) FETÖcünün
kim olduğunu siz daha...
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, lütfen
susar mısınız?
Buyurun Sayın Türkkan.
32.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın,
TBMM Başkanı Mustafa Şentopun FETÖcülükle itham edilmesinin
doğru bir yaklaşım olmadığına ilişkin
açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ben bu
tartışmaların içerisine Sayın Meclis
Başkanının dâhil edilmesini doğru bulmam. Bu sadece Mustafa
Şentop Beyefendi için değil, diğer geçmişteki Meclis
Başkanları için de aynı şey söz konusu. Burada bahsedilen
mesele kendisinin FETÖcülükle itham edilmesi ise doğru bir
yaklaşım olmamış. Bunun doğru
olmadığını özellikle beyan ediyorum.
Yalnız burada dün ben kürsüdeyken Sayın
Recep Özele Takke ne oldu? dedim, Recep Özel güldü, mesela o, hiçbir
sıkıntı duymadı. Ortada ilginç bir şey vardı,
arkadaşlar söyledi. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar) Ama Meclis Başkanının bu tartışmaların
konusu olmasını doğru bulmadığımı beyan
ediyorum.
Teşekkür ederim efendim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Sayın Bekaroğlu, bir saniye
lütfen.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Bir saniye Sayın Zengin, bir
saniye...
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Bir saniye Sayın Oluç, lütfen...
Değerli arkadaşlarım, Mecliste
konuşurken herkesin sözlerini çok özenli bir dil kullanarak sürdürmesi
gerektiği çok açıktır. Burada Sayın Meclis
Başkanımız da hepimizi temsil eden...
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Aynen öyle.
BAŞKAN ...ve Meclisimizce seçilmiş bir
kişilik. Dolayısıyla onun hukukunu ve kişilik
haklarını korumak da hepimizin görevi.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Katılıyorum.
BAŞKAN Ben Sayın Türkkanın
Sayın Nuhoğlunun sözlerini uygun bulmadığı yönündeki
sözlerine teşekkür ederim, doğrusu budur. (AK PARTİ
sıralarından Kendisi özür dilesin. sesleri)
Sayın grup başkan vekili
yaptığı konuşmayla grubu adına ve Sayın
Nuhoğlu adına gerekli açıklamayı yapmıştır.
Buyurun Sayın Zengin.
33.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin,
İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğluna TBMM Başkanı
Mustafa Şentopa suç isnat etmesinden dolayı İç Tüzükün
161inci maddesine binaen yaptırım uygulanması gerektiğine
ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, hassasiyetinize çok teşekkür ediyorum, fevkalade güzel
bir açıklama yaptınız fakat daha fazlasının
yapılması gerektiğini düşünüyorum çünkü sayın hatip
bir değil, iki defa yani önce laf atarak... Diyelim ki kızdı,
sinirlendi, bir laf attı; hayır, benim konuşmamdan sonra tekrar
ayağa kalkarak, daha da açarak ve aleni bir şekilde Sayın Meclis
Başkanımızın FETÖcü olduğunu söyledi; itham
değil FETÖcüdür. dedi, daha da detaylandırdı. O sebeple
İç Tüzükün 161inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarına
binaen kendisine bu konuda bir yaptırım uygulanması
gerektiği kanaatindeyiz. Yani bu böyle geçiştirilecek bir şey
değildir.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Hayır efendim.
BAŞKAN Sayın Zengin...
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Açık olarak suç
istinat etmiştir, sayın milletvekili çok açık bir şekilde
Meclis Başkanımıza suç istinat etmiştir, bu bir
yalandır, külliyen yalandır. O sebeple bu konuya dair İç
Tüzükün gerekli olan uygulamasının muhakkak hayata geçirilmesini
sizden grubumuz adına talep ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, getireceğim ben buraya. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Lütfen arkadaşlar, susar
mısınız?
Sayın Zengin, ben bir üyenin
yaptığı konuşmadan dolayı İç Tüzük hükümlerine
göre bir ceza verilmesini gerektiren durumlarda öncelikle kişi ya da grup
bir özür dilemeye davet edilir. Sayın Lütfü Türkkan grubu adına ve
arkadaşı adına bu açıklamayı yapmıştır.
Ben bunu hiç
Nuhoğlunun yaptığı
Bu açıklamayı
Sayın Türkkan, grup başkan vekili sıfatıyla bütün grubu
adına yapmıştır. Dolayısıyla, geri alınan
bir sözün üzerine ceza verilmesine dönük uygulamamız yoktur.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Bu çok önemli bir konu.
Bakın, Sayın Türkkan bile
BAŞKAN Ama bakın, bir saniye,
uygulamamız bu yönde. Zaten verilen cezalarda bir özür dilenirse, geri
alındığı zaman cezanın kalktığına dair
İç Tüzük hükmümüz vardır. Sayın Türkkan da grubu adına
haklı olarak ve yerinde olarak bu açıklamayı
yapmıştır.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan
BAŞKAN Bir saniye, daha sonra biz bunu
aramızda tartışacağız.
Şimdi, Sayın Bekaroğlunu bir
izleyelim, daha sonra açıklamalarını hep beraber
değerlendireceğiz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Ama Sayın Lütfü
Türkkan bile açıklamasını yaparken Recep Beyle olan Ah ne var
bunda, ne olabilir! şeklinde
Yani ciddi bir özür görmedik efendim, gören
söylesin. Ciddi bir özür değildi.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ne yapacağız ya?
Ne yapacağız başka?
BAŞKAN Bir saniye
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Olayın vahametiyle
uygun bir şey değildi.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ne ceza verelim? Haydi yapalım,
haydi!
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Özür dilemesi
lazım, konuşmayı yapan kişinin özür dilemesi lazım.
BAŞKAN Sayın Türkkan hepimizin
karşı çıktığı durumla ilgili bir açıklamada
bulunmuştur Sayın Zengin. Sayın Türkkan gerekli özrü
yapmıştır.
Buyurun Sayın Bekaroğlu.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, 15/5/2019 tarihinde Van
Milletvekili Murat Sarısaç ve arkadaşları tarafından, Kürt
dili kurumlarının kapatılmasının ve ana dilde
eğitim verilmemesinin Kürtçe üzerindeki olumsuz etkisinin belirlenmesi
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 15 Mayıs 2019 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
CHP GRUBU ADINA MEHMET BEKAROĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
HDP Grubunun vermiş olduğu önerge üzerinde
CHP adına konuşmak için söz aldım.
Değerli arkadaşlar,
ırkçılık tarih boyunca insanlığın
başına türlü belalar açmış en büyük kötülüklerden biridir;
haramdır, günahtır. Maalesef zaman zaman en tepede devletin, toplumun
en yukarısında bulunan insanların ağzından bile nefret
söylemi, ayrımcılık, ırkçılık kokan sözler
çıkıyor. Hepimizin bunu kınaması gerekiyor.
Esenler Belediye Başkanının dün
yayınlanan kasetinde yaptığı çok açıktı.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Çok açık, çok.
SALİH CORA (Trabzon) Hiç alakası yok ya!
İlhami Özcan ne söyledi?
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) Çok açık, çok
açık. Şimdi burada
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bir de hep devamlı
konuşma ya! Sen önüne bak ya, çıkacaksan çık konuş! Her
seferinde sen mi konuşacaksın?
SALİH CORA (Trabzon) Siz bana niye laf
atıyorsunuz?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Allah Allah ya!
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, bir
hatip konuşuyor
Değerli arkadaşlar, lütfen
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) Değerli
arkadaşlar, bu yapılan açıkça bir nefret söylemiydi, bunu
hepimizin kınaması gerekiyor. Fetullah Gülen
Meclis
Başkanına FETÖcü denildi mi denilmedi mi? Değerli
arkadaşlarım, Meclis Başkanı dâhil, şu anda üzerinde
konuştuğumuz şu meşhur Tevfik Göksunuz dâhil hepsinin
Fetullah Güleni, cemaati, neyse -şimdi FETÖ- öven onlarca
konuşması var arkadaşlar, bunları biliyoruz, hepiniz
biliyorsunuz. Dolayısıyla yani böyle bağırarak, ceza
aldırarak, bilmem ne yaparak işin içinden çıkılmaz.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Evet,
aslında hepiniz oradan geçtiniz, o tezgâhtan geçtiniz.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) Şimdi,
değerli arkadaşlar, HDPnin vermiş olduğu öneride ana dille
ilgili sorun dile getiriliyor burada. Bu konuyla ilgili, Kürtçeyle ilgili
kurumlara getirilen yasaklar üzerinde bir araştırma
yapılması isteniyor.
Ana dil dedik ya, dün burada uzun uzun
anaların yerlerde sürüklendiğini, çocukları ölmesin diye cezaevlerinin
önüne gelip oturan kadınlara yapılan baskıları
konuştuk değerli arkadaşlar.
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) Biraz da
çocukları öldürülen annelerden bahsetseniz!
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) Hepsinden
bahsediyoruz, hiçbir şekilde hiçbir ananın çocuğu ölmesin.
Bakın, burada bu insanların, bu kadınların, bu
anaların isteği çocukları ölmesin. Peki çocuklar ne istiyor?
Tecrit kalksın. Ne demek tecrit kalksın? MHP Genel Başkanı
bile söyledi Artık Öcalan avukatlarıyla görüşsün.
ERKAN AKÇAY (Manisa) MHPsiz bir söz alamayacak
ya!
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, hukuk devletiysek yasalar herkese eşit bir
şekilde uygulanır, istenen talep budur.
Ağırlaştırılmış müebbet hapis alsa da, terör
suçlusu da olsa, başka bir şekilde de olsa kim olursa olsun yasalar
eşit bir şekilde uygulanır, bu şekilde hukuk devleti
oluruz. Şu anda talep edilen şey yasal bir şeydir değerli
arkadaşlarım, bu sebeplerden dolayı anaların yerlerde
sürüklenmesi çok acıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) Bu sebepten
dolayı insanların açlık grevine, ölüm orucuna yatmaları da
acı, asla bunu tasvip etmiyoruz. Hiçbir haklı talebin ölüm orucuyla
dillendirilmesini asla talep etmiyoruz ama insanların buna mecbur
edilmesini de asla kabul etmiyoruz, bu doğru değildir.
Değerli arkadaşlarım, ana dille
ilgili konuşacaktım ama son birkaç cümle söyleyeyim: Bu ana dil
sadece tabii ki Kürtçe değil, Türkiye'de 35 civarında ana dil
vardı ve bunların yarısı artık konuşulamıyor.
Daha evvel bu kürsüden defalarca ifade ettim, bu iş ancak devletin el
atmasıyla düzelebilir. Eğer -ana dil- gerçekten insanlar
eşittir, bütün diller, ırklar, kavimler eşittir, hepsi bizim
zenginliğimiz diyorsak bu işin devlet marifetiyle ele
alınması gerekir ve düzeltilmesi gerekir yani ana dillerin
unutulmasının önlenmesi gerekir. Bizim devletimiz tam tersini
yapıyor, devlet marifetiyle ana dille ilgili yapılan faaliyetleri
yasaklıyor. Maalesef durum budur.
Teşekkür ederim. (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Akçay, söz talebiniz var.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
34.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlunun HDP grup önerisi üzerinde
CHP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Şimdi, Sayın Bekaroğlu
yanlış bir ifadede bulundu. Sayın Genel
Başkanımızın kesinlikle Tecrit kalksın. gibi bir
sözü yoktur, olmamıştır ve olmayacaktır da. Zaten tecrit
diye bir durum da söz konusu değildir. Sadece bu terör örgütü
elebaşının, bebek katilinin cezasını çekerken kendi
avukatlarıyla bir görüştürülmesi söz konusudur ve buna ilişkin
bir soruya verilen bir cevap olarak Avukatıyla görüşmüştür.
demiştir Sayın Genel Başkanımız. Bu vesileyle de ifade
etmek isterim ki Türkiye Cumhuriyeti devletinin de yaptığı, bu
terör örgütü elebaşının kendi örgütünü yönetmesine mâni
olmaktır, tecrit dedikleri hadise de budur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Bu konuda cezaevinde terör
örgütüyle ilgili hükümlü veya tutuklu kişilerin anneleri de bu vesileyle
istismar edilmektedir bize göre.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Oluç, sizin de bir söz
talebiniz oldu.
Buyurun.
35.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlunun HDP grup önerisi
üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Bir yanlış anlamaya mahal vermemesi için
söz almak istedim. İYİ PARTİ adına konuşmuş olan
sayın vekil bir resmî dil tartışması
açtığımıza dair bir imada bulundu. Biz bir resmî dil
tartışması açmıyoruz. Resmî dilin Türkçe olduğu
konusunda herhangi bir itirazımız yok. Biz sadece bir ana dilin,
Kürtçenin Türkiyede karşı karşıya kalmış
olduğu sorunlarla ilgili bir araştırma
yapılmasını istiyoruz çünkü Kürtçe yayın yapan
televizyonlar, radyolar, gazeteler, internet siteleri, dijital medyadaki
çeşitli araçlar kanun hükmünde kararnameler
aracılığıyla OHAL döneminde
kapatılmışlardır. Aynı zamanda Kürtçe kurs veren
çeşitli kurumlar da aynı muameleyle karşı karşıya
kalmıştır. Biz bütün bunların araştırılmasını
ve bir ana dilin kullanılmasının
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) -
ve ana dilinde
eğitim meselesinin ne kadar önemli olduğuna işaret etmek
istiyoruz. Bakın, bir örnek -uzun vaktimiz yok,
tartışamayacağız belki ama- Almanyada diyelim -Avrupanın
diğer ülkelerinde de geçerlidir- milyonlarca vatandaşımız,
Türkiyeden gitmiş olan insanlar yaşamaktadır ve mesela Alman
okullarında Millî Eğitim Bakanlığının da
görevlendirdiği yüzlerce öğretmen Türkçe ve Türk kültürü dersleri vermektedir.
Bu demektir ki Almanyada Türkçe ve Türk kültürü dersleri vermek herhangi bir
şekilde bir tartışma konusu olmamaktadır. Yani bir
asimilasyona itiraz ettiğiniz zaman, Almanyadaki asimilasyona itiraz edip
Türkiyede buna dair itirazlarınızı dile getirmezseniz bir çifte
standart uygulamış olursunuz. Ona işaret etmek istiyorum
efendim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Başkan, hoş
geldiniz.
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
BAŞKANI MUSTAFA ŞENTOP (Tekirdağ) Sataşmadan söz
isteyeceğim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Başkanım.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, sözlerinize başlamadan
önce, Sayın Nuhoğlunun sizinle ilgili sarf etmiş olduğu
sözleri Meclis adına kabul etmeyeceğimizi ifade ederek kendisini ve
grup başkan vekilini bir açıklama yapmaya davet ettik. İYİ
PARTİ Grup Başkan Vekili Sayın Lütfü Türkkan, Sayın Nuhoğlunun
az önce sarf ettiği sözler nedeniyle bunun kabul edilemeyeceğini,
kabul etmediklerini ifade ettiler. Bu bilgileri, belki
duymamışsınızdır diye, sizlerle
paylaşıyorum.
Buyurun.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- TBMM Başkanı Mustafa Şentopun,
İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlunun yerinden sarf ettiği
bazı ifadelerinde şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
BAŞKANI MUSTAFA ŞENTOP (Tekirdağ) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle tutanakları da istedim ama sarf
edilen sözün tam ne olduğunu da bilmiyorum fakat akabindeki
tartışmalardan haberim oldu. Burada konuşan Sayın
Nuhoğlu, bir milletvekili arkadaşımız, beni FETÖcülükle
itham etmiş.
Önce şunu söyleyeyim: Malumunuz FETÖcülük yani
FETÖ örgütüyle irtibatlı olmak, iltisaklı olmak vesaire bir suçtur.
Dolayısıyla beni, bir milletvekili arkadaşımız bir
suçla itham ediyor. Bu konuda, öncelikle, bu bağlamda, bunun disiplin
hükümleri bakımından da değerlendirilmesi gerektiğini
peşinen söylüyorum. Geçici çıkarma cezası gerektiren hususta,
Cumhurbaşkanına ve özel olarak -tabii ki milletvekillerinin
tamamına da var ama- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına da hakaret
burada geçici çıkarmayı gerektiren bir suç olarak tanzim
edilmiş.
Öncelikle şunu ifade edeyim: Tabii, böyle bir
iddiayı, ithamı bütünüyle reddediyorum.
Ben şunu gayet rahatlıkla söyleyebilirim:
Gerek siyasette gerek milletvekilliklerinde FETÖyle itham edilebilecekler
arasında en sonda yer alacak bir arkadaşınızım. (AK
PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar) Bunu bütün
hayatım boyunca da ifade edebilirim.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Kasıt
nedir, bir anlat?
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
BAŞKANI MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) Efendim?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Yok bir şey
BAŞKAN Değerli arkadaşlar,
Sayın Başkanımız konuşuyor. Lütfen
Buyurun.
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
BAŞKANI MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) Ben bu yapılanmayla daha 1985
yılında ilk defa karşılaşmış ve mücadele
etmeye başlamış bir arkadaşınızım.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) O anlamda
hiçbir şey söylemedi. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Her şeye muhalefet
etmek zorunda mısınız ya?
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul)
Bağırınca susturuyorsunuz, öyle mi?
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Ve
saygısızsınız!
BAŞKAN Sayın Bekaroğlu
Sayın
Bekaroğlu, Sayın Meclis Başkanı konuşuyor. Lütfen
Buyurun Sayın Başkan.
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
BAŞKANI MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) Bunun detaylarını burada
kendimi bir savunma bağlamı içerisinde de ifade etmek istemem ama
isteyen her arkadaşımızla her mekânda, her zeminde bunu
tartışabilirim, bütün boyutları itibarıyla tartışabilirim.
Muhtemelen -ben tabii dinlemedim
konuşmasını- 17-25 olaylarından sonra, hatta 25 olmadan,
sanıyorum 17 Aralık akşamı veya 18 Aralık günü bir
televizyonda ilk defa, 17 Aralıkta FETÖcülerin bir hükûmet darbesi yapma
teşebbüsüne karşı da çıkıp televizyonlarda
konuşan ilk siyasetçiyim. O zaman herkes daha meselenin mahiyetinin ne
olduğunu anlamaya çalışırken biraz kendisini geri
çektiği, Biraz duman ortadan kalksın, biraz sükûnet olsun da
bakalım, ona göre konuşalım. dediği bir zamanda, ben 18inde,
a Haberde ilk defa bu işin içerisinde bu örgütün, yapılanmanın
şahıslarının olduğunu, temel sorunun, bunun
hiyerarşik yapı içerisinde bir hareket mi, yoksa örgüt içerisinde
başıbozuk birilerinin yaptığı bir hareket mi
olduğunu, bunun vuzuha kavuşturulması gerektiğini ifade
ettim o zaman.
Tabii bu FETÖ örgütünü, devletin bu örgütle
mücadelesini çeşitli aşamalarda değerlendirmek lazım. Her
aşamada ki bugün de görüyorsunuz, yeni elde edilen bazı bilgiler,
deliller bağlamında başka bağlantılar ortaya çıkıyor,
başka birtakım yöntemler ortaya çıkıyor ama bunu çok
kısa ifade edeceğim, suistimal etmeden vaktinizi değerli
arkadaşlarım, şahsıma karşı bir itham olduğu
için bunu söylüyorum. FETÖ örgütüyle, 2011de ben ilk defa milletvekili
seçildim ve 2011in sonlarından itibaren, o zaman Başbakandı,
Sayın Cumhurbaşkanımızın bürokrasideki, kritik
noktalardaki örgütlenmeye karşı bir duruş sergilediğini ben
bizzat yaşadım. Bunu isim isim, hangi bürokratik kademeye atamayla
ilgili bir sorun yaşandığını, hangisine karşı
çıkıldığını bilen birisiyim ben, burası
şu anda bunları anlatmanın yeri değil. Ve dikkat ederseniz,
17-25ten sonra FETÖ örgütünün elebaşı bir mektup göndermişti
zamanın Cumhurbaşkanına ve orada ilk reaksiyonu şuydu
Bizim arkadaşlarımızın bürokrasideki yükselmelerine rezerv
koyuyorlar, engelliyorlar; bunun kaldırılması lazım. diye
bir ifadesi vardı. İşte o ifade 2010, 2011den itibaren
başlayan, devletin refleksiyle alakalı bir şey; mevcut
olanları temizleme, yenilerinin de bürokraside yükselmesini engelleme
yönündeki bir iradeden kaynaklanan bir reaksiyonlarıydı. Ben sonra
yaşanan süreçlerin, 17-25 dâhil, bu tavra karşı örgütün
gösterdiği bir reaksiyon olduğu kanaatindeyim. Bu reaksiyonlara
verilen cevaplarla meselenin geldiği nokta, işte 15 Temmuzda
yaşananlar vesaire, görüyorsunuz.
Ben her zaman her platformda bu örgüte
karşı bir duruş sergilemiş, fikren de fikrî
yapısı itibarıyla da bu örgüte karşı olan biriyim ve
bununla ilgili de birçok sıkıntılar yaşamış
biriyim. İlk defa, daha bu örgütün adından, bir örgüt olduğundan
hiçbirimizin haberi yokken 1985 yılında benim de
katıldığım liseler arası bir yarışmada, bu
örgütten olduğunu çok daha sonraları öğrendiğim bir
arkadaş verilen haksız puanlarla 1inci olmuştu, ben 2nci
olmuştum. 85 yılında bir olaydan bahsediyorum. O zamandan beri
buna karşı bir tavır koyan -öğrencilik yıllarımdan
bilen arkadaşlarım da var- biriyim. Bütün detaylarıyla
hayatımın her safhasıyla ilgili bu konuda net açıklama
yapabilecek rahatlıkta olan bir kardeşinizim,
arkadaşınızım.
Çok teşekkür ediyorum.
Bu ithamı reddediyorum, itham sahibini de
kınıyorum, gerekli disiplin cezası için de işlem
yapılmasını talep ediyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan. (AK
PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Başkanım,
değerli arkadaşlar; Sayın Nuhoğlunun kürsüde
konuşmasından sonra yerine geçtiği zaman yaptığı
konuşmanın büyük bir kısmını uğultudan
dolayı duyamadık, şimdi tutanakları istettim.
Ben beş dakika ara veriyorum, sayın grup
başkan vekillerini de arkada odamda bekliyorum.
Kapanma Saati: 16.29
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.51
BAŞKAN: Başkan Vekili Levent GÖK
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir),
Rümeysa KADAK (İstanbul)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
78inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
IX.- DİSİPLİN CEZASI İŞLEMLERİ
1.- İstanbul Milletvekili Hayrettin
Nuhoğluna yerinden sarf ettiği bazı ifadeleri nedeniyle İç
Tüzükün 163üncü maddesi uyarınca Meclisten geçici olarak iki
birleşim çıkarma cezası verilmesi
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, ara
vermeden önce yaşanan bir tartışmayla ilgili tutanakları
getirttim, inceledim. İstanbul Milletvekili Sayın Hayrettin
Nuhoğlunun kürsüde konuştuktan sonra yerine geçtiği andan
itibaren sarf ettiği kimi sözlerin gerek Meclisteki uğultu ve gerekse
tartışmaların dozajının yüksek olması nedeniyle
Başkanlık Divanı tarafından bir kısmının
duyulmaması üzerine getirttiğim tutanaklardan, İstanbul
Milletvekili Hayrettin Nuhoğlunun yerinde sarf ettiği kimi sözlerin
Meclis İçtüzüğümüze göre kabul edilemez sözler olduğunu tespit
ettik ve Hayrettin Nuhoğlunun bu söylediği sözlerin tutanaklardan
gördüğümüz kadarıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanımız Sayın Mustafa Şentopun şahsında
yoğunlaştığını ve ona ithamlarda bulunduğunu
gördük. Dolayısıyla Sayın Hayrettin Nuhoğlunun az önceki
oturumda sarf etmiş olduğu sözlerle İç Tüzükün 161inci
maddesinin birinci fıkrasının 3 numaralı bendi
kapsamında Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına hakaret fiili
işlemiş olduğundan Meclisten geçici olarak çıkarma
cezasını gerektirdiği açıktır. Bu nedenle
İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğluna İç Tüzükün 163üncü
maddesi uyarınca Meclisten geçici olarak 2 birleşim çıkarma
cezası verilmesini teklif edeceğim.
Sayın Nuhoğlu savunma yapabilir yahut
başka bir milletvekili savunma hakkını kullanabilir.
Sayın Nuhoğlu savunma yapacak
mıdır?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Yapmayacak.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, bu
durumda İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğluna İç Tüzükün
163üncü maddesi uyarınca Meclisten geçici olarak 2 birleşim
çıkarma cezası verilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın Nuhoğlu, Genel Kuruldaysanız
lütfen Genel Kuruldan ayrılınız.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, 15/5/2019 tarihinde Van
Milletvekili Murat Sarısaç ve arkadaşları tarafından, Kürt
dili kurumlarının kapatılmasının ve ana dilde
eğitim verilmemesinin Kürtçe üzerindeki olumsuz etkisinin belirlenmesi
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 15 Mayıs 2019 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Şimdi gündemimize
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin
görüşmelerini sürdürüyoruz.
Öneri üzerinde son konuşmacı Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Şanlıurfa milletvekilimiz
Sayın Halil Özşavlıdır.
Buyurun Sayın Özşavlı. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA HALİL ÖZŞAVLI
(Şanlıurfa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce az evvel Meclis Başkanımıza
karşı yapılan çirkin isnadı
kınadığımı belirtmek istiyorum.
HDP grup önerisiyle ilgili olarak sözlerime
başlamadan önce AK PARTİ öncesi ve sonrasını çok kısa
kıyaslamak istiyorum ve bununla ilgili olarak da yeni bir
tartışmaya mahal vermemek için isim zikretmeden bugün kimlerin
kimlerle beraber ittifak kurduğunu ve geçmişte Kürtçeyle ilgili
yasakların kimler zamanında uygulamaya konduğunu takdirlerinize
bırakıyorum.
1925 tarihli bir belge, Gonca-i bahar adlı
Kürtçe kitabın yasaklanması, tarih 1925. Çok hızlı
gideceğim; tarih 1937, Şeyh Sait tarafından okunmuş Kürtçe
plağın zararlı sözler taşıdığı
gerekçesiyle toplatılması, yasaklanması.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) Milattan
önceye geç.
HALİL ÖZŞAVLI (Devamla) Tarih 1944,
Bağdatta Necah Basımevinde Kürtçe olarak
bastırılmış olan Barbu adlı kitabın
dağıtılmasının, yurda sokulmasının
yasaklanması. Böyle onlarca, yüzlerce belge var sayın
milletvekilleri, çok fazla bu konuya girmek istemiyorum.
Bugün bilim adamlarının, Kürtçeyle ilgili
edebiyatçıların, toplumsallaşmış Kürtçe ile
kurumsallaşmış Kürtçe diye 2 tane tabiri vardır.
Toplumsallaşmış Kürtçe, günlük hayatta Kürtçenin
kullanılmasıyla ilgilidir. Kurumsallaşmış Kürtçe ise
şöyle geçer: Kürtçenin 2002den sonra TBMMde, eğitim alanlarında,
medyada, yerel yönetimlerde, mahkemelerde, camilerde ve sanat ortamında ve
benzeri diğer alanlarda kullanılması anlamına gelir. Tarih
dikkatinizi çekmiştir.
Devam ediyor, 2003 yılında ilk defa
Batmanda özel Kürtçe dil kursu açıldı, akabinde Muşta, Bingölde
ve diğer illerde açılan kurslar bunu takip etti.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Sonrası ne
oldu Sayın Hatip, sonrası?
HALİL ÖZŞAVLI (Devamla) Fakat aynı
yıllarda ilgisizlikten dolayı bu kurslar kapanmaya başladı.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) KHKyle
kapatıldı Batmandaki dernek, çarpıtmayın.
HALİL ÖZŞAVLI (Devamla) Lütfen dinler
misiniz.
Aynı yıllarda TRT 3 ve TRT 1
radyolarında Kurmançça ve Zazaca lehçelerinde programlar
yapılıyordu. 2004te çıkarılan bir yasayla yönetmelik
hazırlandı, 2009da TRT Şeş yayın hayatına
başladı. AK PARTİnin Kürtçeyle ilgili bu cesaretlendirici,
teşvik edici adımlarından sonra her tarafta bunun meyveleri
görülmeye başlandı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
HALİL ÖZŞAVLI (Devamla) Diyanet
İşleri Başkanlığı Kuran-ı Kerimi Kürtçeye
çevirdi, basımını sağladı.
HABİP EKSİK (Iğdır)
Kapatılan yayınları say.
HALİL ÖZŞAVLI (Devamla) Birçok yerde
Kürtçeyle ilgili adımlar atılmaya başlandı.
Günümüze gelince, artık akademik olarak Kürtçe
her yerde, isteyen üniversiteler Kürt dili ve edebiyatı bölümünü
açabilmekteler. Şu an itibarıyla Muş Alparslan Üniversitesinde
Kürt Dili ve Edebiyatı Bölümü var, kontenjanı 40, 41 öğrencisi
var.
HABİP EKSİK (Iğdır) Onlardan kaç
tanesine iş veriliyor? Mezun olanların kaç tanesi iş buluyor?
HALİL ÖZŞAVLI (Devamla) Mardin Artuklu
Üniversitesinde Kürt Dili ve Edebiyatı bölümü var; 30 kontenjanı var,
31 öğrencisi var. Bingöl Üniversitesinde aynı şekilde 40
kontenjan var, 41 öğrenci faal.
HABİP EKSİK (Iğdır) O
öğrencilerin kaç tanesine iş verildi?
HALİL ÖZŞAVLI (Devamla) 2015te
başladı bunlar, hâlen eğitim veriyorlar. Ve geldiğimiz son
nokta, doktora programı var sayın milletvekilleri, doktora
programı var. Bingöl Üniversitesinde şu an 8 öğrenci doktora
programını kazanmış durumda. Bakınız, nereden
nereye gelmişiz.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Öğretim
üyelerinin kaçını ihraç ettiniz Mardinde, hangi gerekçeyle ihraç
ettiniz, onu da açıklayın bir zahmet.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HALİL ÖZŞAVLI (Devamla) Öğretim
üyeleri Kürtçe konuştuğu için ihraç edilmedi. Öğretim üyeleri
veyahut da
Sayın Başkanım, otuz saniye rica
ediyorum sizden.
BAŞKAN Toparlayıp selamlayalım
lütfen.
HALİL ÖZŞAVLI (Devamla) Kapatılan
radyolar veya TV kanalları 6112 sayılı Kanunun 8inci maddesi
ve diğer maddelerinde yer alan Irk, dil, din, cinsiyet, sınıf,
bölge ve mezhep farkı gözeterek toplumu kin ve düşmanlığa
tahrik edemez veya toplumda nefret duyguları oluşturamaz. Terörü
övemez ve teşvik edemez, terör örgütlerini güçlü veya haklı
gösteremez. maddelerine aykırı davrandıkları,
aykırı yayın yaptıkları için
kapatılmıştır.
Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Hikâye,
hikâye
HABİP EKSİK (Iğdır) Sadece
havuz medyası bunları yazıyor.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Bir söz talebiniz mi var Sayın
Oluç?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Evet.
BAŞKAN Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
36.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, ana dilde eğitim hakkının temel bir hak olduğuna,
Kürtçe üzerinde asimilasyoncu bir anlayışla baskı olduğuna ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Sayın Başkan, bu tabii ki önemli bir konu
çünkü milyonlarca insanı ilgilendiriyor ana dilin kullanılması.
Ve ana dilinde eğitim hakkı bir insan hakkıdır, çok temel
bir haktır, dünyanın her tarafında coğrafi, evrensel ve
tarihsel olarak baktığımızda temel bir haktır. Biz
bunu konuşmak ve tartışmak istiyoruz. Şüphesiz ki
geçmişe, çok eski yıllara gittiğimizde -20nci yüzyıla
diyelim, 1900lü yıllara- birçok hata yapılmıştır.
Şüphesiz ki zaman zaman 21inci yüzyılın ilk döneminde bu konuda
atılmış olumlu adımlar vardır ama bu konuda
atılmış son derece olumsuz adımlar da vardır.
Bunları yok sayamazsınız, saydığınız zaman
bugünkü gerçekliği görmemiş olursunuz. Ben deminki konuşmamda da
ifade ettim, Kürtçe televizyonlar, gazeteler, dijital medya organları,
internet siteleri, herhangi bir hüküm olmaksızın, herhangi bir
mahkeme kararı olmaksızın kanun hükmünde kararnamelerle
kapatılmışlardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Tamamlıyorum.
Ana dili kursları, çocuk okulları,
anaokulları, Kürtçe kurslar, bunlar devlet tarafından
açılmış değildir, bunlar özel kurumlardır.
Dolayısıyla ilgi var mı yok mu; o, sizi ilgilendirmez, açan
kişiyi ilgilendirir. Bunlar kapatılmışlardır. Kürt
Enstitüsü kapatılmıştır. Dolayısıyla Kürtçe ana
dilinin karşısında asimilasyoncu bir anlayışla bir
baskı vardır. Bunun araştırılmasını ve
konuşulmasını talep ediyoruz. Mesele şu ya da bu siyasi
partiyle ilgili değildir, Türkiyede yaşayan milyonlarca insanla
ilgilidir. Buna bir kez daha işaret etmek istiyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Değerli milletvekilleri, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan,
engellilerin çalışma yaşamına
katılımının önündeki engellerin kaldırılması
için yapılması gerekenlerin saptanması amacıyla
verilmiş olan (10/567) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 15
Mayıs 2019 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 15/5/2019 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Engin
Özkoç
Sakarya
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan engellilerin çalışma
yaşamına katılımının önündeki engellerin
kaldırılması için yapılması gerekenlerin
saptanması amacıyla verilmiş olan (10/567) esas numaralı
Meclis Araştırması Önergesinin görüşmesinin Genel Kurulun
15/5/2019 Çarşamba günlü (bugün) birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şimdi önerinin gerekçesini açıklamak üzere
öneri sahibi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Zonguldak Milletvekilimiz
Sayın Ünal Demirtaş. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Demirtaş.
CHP GRUBU ADINA ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Genel Kurulu ve ekranları başında
bizi izleyen kıymetli vatandaşlarımızı saygıyla
selamlıyorum. Engellilerin istihdamına ilişkin grubumuzun
vermiş olduğu öneri üzerine söz almış bulunmaktayım.
Değerli milletvekilleri, ülkemiz çok büyük bir
ekonomik krizin içinden geçiyor. Bu ekonomik kriz ise AK PARTİ Genel
Başkanı ve ekonomi yönetiminin yapmış olduğu büyük
hatalar sonucu her geçen gün derinleşerek büyümektedir, devam etmektedir.
Bu büyük ekonomik krizin en önemli iki sonucu vardır: Bunlardan birincisi
enflasyon yani hayat pahalılığıdır; ikincisi ise
işsizliktir.
Değerli milletvekilleri, bugün, TÜİK, şubat
ayına ait işsizlik verilerini açıkladı. Buna göre,
işsizlik verileri, son on yılın en yüksek rakamına
ulaşarak yüzde 14,7 oldu. Dar tanımlı işsizlik
sayısı, geçen yılın şubat ayına göre 1 milyon 376
bin kişi artarak 4 milyon 730 bin kişi oldu. Buna bir de kayıt
dışı işsizliği ilave ettiğimizde yani geniş
tanımlı işsizlik rakamları ise yüzde 25e yani 8 milyon
sayısına ulaşmış durumdadır. Bu rakamlar
göstermektedir ki Türkiye kötü yönetilmektedir ve insanlarımız
işsizliğe ve açlığa mahkûm edilmektedir yani bu kötü
yönetimin faturasını tüm Türkiye ödemektedir.
Değerli milletvekilleri, tabii ki bu kötü
yönetimin faturasını çok daha ağır bir şekilde ödeyen
toplumun dezavantajlı bir kesimi daha vardır, bu kesim ise
engellilerdir. Onlardaki işsizlik oranı ise çok daha yüksektir.
Ülkemizdeki engellilerin yaşamın her alanında çok büyük sorunları
vardır. Engellilerin çok büyük bir kısmı eğitim,
sağlık, ulaşım, rehabilitasyon gibi sorunlar
yaşadıkları gibi istihdam alanında da çok büyük sorunlar
yaşamaktadırlar. Engellilerimiz maalesef büyük bir oranda toplumdan
dışlanmakta ve yaşadıkları sorunlar görmezden
gelinmektedir.
AK PARTİ döneminde de on yedi yılda
engellilerimizin sorunları çözülemediği gibi artarak devam
etmektedir. Bu sorunlardan en önemli olanlarının başında
ise engellilerin istihdamı gelmektedir. Değerli milletvekilleri,
Türkiyedeki geniş tanımlı işsizlik yüzde 25 iken
engellilerdeki işsizlik oranı yüzde 92dir yani toplumumuzda
çalışabilir durumda olan 10 engelliden sadece 1 tanesi istihdam
edilebilmekte, iş bulabilmektedir. Bu rakam ise Türkiyenin aslında
bir utanç rakamıdır. Engellinin yeteneklerine uygun şekilde
istihdam edilmesi, bir iş sahibi olması onun toplumun diğer
bireyleriyle eşit koşullarda hayatını sürdürmesi için
birinci koşuldur.
Değerli milletvekilleri, toplumun bu
dezavantajlı kesimi olan engellilerin istihdamıyla ilgili
uluslararası mevzuatta ve iç mevzuatta birçok hüküm vardır.
Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi, Avrupa
Sosyal Şartının 15inci maddesi ve Anayasanın 50 ve
61inci maddelerinde engellilerin istihdamıyla ilgili birçok düzenleme
vardır. Yine, ülkemizde bu konuda 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununun 53üncü maddesinde belirtilen ve 4857
sayılı Kanunun 30uncu maddesinde belirtilen hükümler vardır.
Buna göre, kamu kurumlarının, memur istihdamının yüzde 3ü
oranında engelli kadrosu açması gerekiyor. Yine, kamudaki engelli
işçi istihdamının ise yüzde 4 olması gerekiyor. Özel
sektörde ise 50den fazla işçi çalıştırılan yerlerde
yüzde 3 engelli istihdamı, çalıştırılması
gerekmektedir.
Yasal düzenlemeler bu yönde olmasına
rağmen, maalesef bu kotalara uyulmamaktadır, hem kamuda hem de özel
sektörde uyulmamaktadır. Şu anda sadece memur kotasında en az 15
bin engelli açığı vardır. Özel sektörde ise bu rakamlar
gerçekten çok daha yüksektir. Çünkü bu konudaki denetlemeler ve uygulanan
cezalar yetersizdir. Bununla ilgili yasal mevzuat geliştirilerek hem kamu
hem de özel sektör iş yerlerinde denetimler
sıkılaştırılmalı ve kotalara uymayan iş
yerlerine caydırıcı cezalar verilmelidir.
Değerli milletvekilleri, önemli olan,
zihinlerdeki engelleri kaldırmaktır. Önce zihinlerdeki engelleri
kaldırırsak, engellilerimize yeteneklerine ve konumlarına uygun
istihdam olanağı sağlarsak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam edin.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla)
engelliler
kendilerini toplumun bir parçası hissederler ve toplumda üretken ve
yararlı bireyler olurlar.
Bu sebeple, engelli istihdamıyla ilgili
verdiğimiz önergenin kabul edilmesini saygılarımla dilerim. (CHP
ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde söz isteyen,
İYİ PARTİ Grubu adına Adana Milletvekilimiz Sayın
İsmail Koncuk. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz üç dakika Sayın Koncuk.
Buyurun.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA
İSMAİL KONCUK (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Engellilerimiz, gerçekten hepimizin daha dikkatle
yaklaşması gereken bir kesim. 12,3 milyon engelli
vatandaşımız var. Burada, engellilerimize çok daha fazla önem
vermemiz gerektiğine inanmayan bir tek milletvekili olduğunu
düşünmüyorum. Tabii, kamuda ve özel sektörde engelli istihdamını
yüzde 3ten yüzde 4lere, 5lere çıkarmanın da gayreti içerisinde
olmamız gerektiğini herhâlde hepiniz kabul edersiniz ki mevcut
kontenjanların bile bazı bakanlıklar tarafından
uygulanmadığını görüyoruz. Mesela Millî Eğitim
Bakanlığında şu anda açık engelli kontenjanı
6.167, Diyanet İşleri Başkanlığında 1.606, Adalet
Bakanlığında 506, Emniyet Genel Müdürlüğünde 204, Dışişleri
Bakanlığında 73. Bu, 2018 Aralık ayına göre elimizdeki
istatistikler. Bu kuruluşlarımızın bu kontenjanları
doldurma konusunda neden daha hassas olmadıklarını da burada
sormak hakkımızdır diye düşünüyorum.
Evet, değerli milletvekilleri, az önce önemli
bir olay yaşadık esasında burada. Sayın Meclis
Başkanımıza yönelik olarak, FETÖcü olduğunu ifade eden bir
konuşma yapıldı burada. Sayın Meclis
Başkanımız da geldi, burada kendisini savundu, son derece
doğru, elbette savunacak.
Bugün de Sayın Recep Özelin bir
açıklaması vardı. Amerika Birleşik Devletlerine o malum
şahsı ziyarete gitmişler, bugünlerde herhâlde bu gündeme
gelmiş ki Bu, haysiyet cellatlığıdır. diye bir
açıklaması vardı, doğrudur, o da doğrudur. Bunlar suç
olmayabilir. Yani Sayın Meclis Başkanımızın geçmişte
televizyon programlarında yanlış anlaşılmaya yönelik
cümleleri de bugün için suç kabul edilmeyebilir, edilmemeli de ama ta buradan,
Türkiyeden kalkıp Amerika Birleşik Devletlerine -hangi sebeple
gidersen git- o malum şahsı ziyarete gidiyorsun, çok önemli bir yol,
10-12 saat seyahat yapacaksın uçakla. Şimdi, bu, acaba bir bankada
hesap açtırmaktan daha mı az suçtur; bir sendikaya üye olmaktan daha
mı az suçtur; bir derneğe üye olmaktan daha mı az suçtur?
Şimdi, Sayın Meclis
Başkanımız, güzel, burada geldi, kendisini savundu, son derece
doğru. Hayrettin Nuhoğlu da o televizyon programındaki
konuşmasından dolayı o cümleyi sarf etti ama doğru
olmadığını Sayın Meclis Başkanımız
ifade etti, reddetti FETÖcü olmayı, saygı duyuyoruz, saygı
duyuyoruz. Elbette saygı duyacağız, insanların savunma
hakkı var ama yüz binlerce insana savunma hakkı verilmedi bu ülkede.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İSMAİL KONCUK (Devamla) Sayın
Başkanım, bir dakika daha
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Koncuk.
İSMAİL KONCUK (Devamla) Bir bankada 50
lira parası var diye insanlar atıldı, hâlen burada. Buradan
hareketle, acaba, bu FETÖyle mücadele konusunda yeni bir perspektif
geliştirmemiz gerekmiyor mu? Gerekiyor, değil mi? Yani, dün Fetullah
Gülenle yan yana oturdu diye bir insan suçlu olmuyorsa, FETÖyü övdü diye bir
insan suçlu olmuyorsa, Gözlerimiz yolda kaldı. diyen suçlu olmuyorsa bu
insanların da yeniden savunma hakkının kendilerine verilmesi hem
hukuk gereğidir hem de vicdan gereğidir. Ben bunları buradan
ifade etmek istiyorum.
Bütün engellilerimize saygılarımı
sunuyorum. Bir cümle daha ifade edeyim. Engelli desteği var, güzel bir
uygulama, aynen devam etmeli ama o engelli desteğini alanların bir
talebi var; emeklilere verilen bin lira bayram yardımından
istiyorlar. Bunu da buradan ifade edeyim.
Saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde söz isteyen,
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına, Kocaeli Milletvekilimiz
Sayın Ömer Faruk Gergerlioğlu.
Süreniz üç dakika Sayın Gergerlioğlu.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU
(Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; engellilerin
onda 1i ancak çalışabiliyor. Engelli çocukların ancak
yarısı eğitime katılabiliyor ve toplumsal yaşama dâhil
olabiliyor.
Açıkçası, özeleştiri yapalım,
toplum olarak engellileri toplumun asli unsuru olarak görmüyoruz. Sokakta,
caddede, kamusal alanlarda engellilere uygun bir hayat yok. Bunu herkes teslim
etsin lütfen. Engelli dostu olmayan bir hayatı sürdürüyoruz ancak iktidar,
sosyal yardımlarla engellilerin oyunu almayı hedefliyor, başka
bir düşüncesi yok. Engellilerin yüzde 90ı çalışma
hayatına katılamıyor, yüzde 60ının sosyal güvencesi
yok. Hele ki engellilik anlamında yaşanan en büyük mağduriyet,
bugünün iktidarı AK PARTİnin yaşattığı en büyük
zulüm KHKlileredir çünkü yüzde 2 oranında KHKlilerin çalışma
hakkını elinden almıştır bu Hükûmet ve özelde de bu
insanlar bir iş bulamayacağı için açlığa,
susuzluğa mahkûm edilmişlerdir. Çok acımasızca, çok zalimce
bir karardır.
Bakın, size bir örnek anlatayım. Binlerce
engelli KHKli biliyorum, bir tanesini size anlatacağım. Ben
Batmanda bir özel hastanede çalışıyordum, doktorum, bir KHKli
memur geldi, dedi ki: Hocam, ben çok zor durumdayım. İşte
bazı şikâyetleri var. Biraz konuştuk. Okulunda da öğretmenken
geri hizmete alınmış, kütüphaneye alınmış.
Öğretmenlik yaptırılmıyormuş çünkü ileri derecede
görme kaybı var ve bu insanı abuk subuk gerekçelerle KHKyle
işinden atmışlar. Aç susuz, 3 çocuğu var, hiçbir iş
bulamıyor. Aldım, göz doktoru arkadaşıma götürdüm, Ya bu
insan şu anda yüzde 90 görmüyor, ileride de hiç göremeyecek. dedi. Bu
insana ne özelde bir kişi iş veriyor ne de Batman Valiliğine
gittiğinde oradan sosyal yardım alabiliyordu.
Uğraştık, uzun uğraşlardan sonra ancak halledilebildi
ama aylarca aç susuz bırakıldı.
Bu, örneklerden sadece biridir.
Bakın, şu anda cezaevlerinde de
engellilerle ilgili çok vahim ihlaller devam ediyor. Mesela bir mahkûm, Ergin
Aktaş hücredeydi, iki eli yoktu. Ya bu iki eli olmayan birisi nasıl
hücrede olur? diye itiraz edildi. Trajikomik bir olay, yanına iki
ayağı olmayan Ahmet Hani isimli başka bir mahkûmu koyarak durumu
izale ettiler.
Bakın, cezaevlerinde çok
sıkıntılı vakalar var. Engelli insanlar cezaevlerinde son
derece sıkıntılar yaşıyor. Yavuz Selim Burgu bana
gönderdiği mektubunda diyor ki
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) Yavuz
Selim Burgu, yüzde 54 engelli, vücudunun yarısından
fazlasını kullanamıyor, sol kulağı hiç duymuyor,
böbreklerindeki taştan dolayı büyük sancılar çekiyor ve
bacakları hissiz. Dışarıdayken bu bacağın
deformasyonunu gideren alternatif ve tıbbi tedavileri alabiliyorken on
yedi aydır bundan mahrum. Anayasa Mahkemesine başvurmuş,
cezaevinde sağlık ihtiyaçları temin ediliyor diye tahliye ve
tutuksuz yargılanma talebi reddedilmiş. Her gün defalarca inip
çıktığı merdivenleri olan 2 katlı bir
koğuşta, koltuk değnekli, bir kulağı duymayan gariban
bir adam Yavuz Selim Burgu. 2023e kadar cezaevinde işkence çekecek,
başka bir şey değil. Bakın, bu insanın tahliye
olması gerekiyordu, aylarca ameliyata gönderilmedi. Gayret ettik, sonunda
ameliyata gönderildi ama 2023e kadar bu işkenceyi cezaevinde çekecek.
Yine, bakın, akli melekelerini kullanamayan,
beş dakika öncesini unutup ne yapması gerektiğini bilmeyen yüzde
70 engelli Yusuf Akkuş, Malatya Cezaevinde; engelli ve bu insan hâlen
cezaevinde. Evdeyken bile annesinin gözetimi altında ve hâlen cezaevinde
tutuluyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın
Gergerlioğlu.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla)
Maalesef engellilerin sosyal yaşamda ve cezaevindeyken hâlleri bu, KHKli
engellilerin hâlleri bu. Kimsenin umursadığı yok, en başta
bu zulmü yapan iktidarın umursadığı yok ve maalesef bir
çözüm de yok.
Önergeyi destekliyoruz ve gerçekten engellilerin
unutulduğu ve ancak Engelliler Gününde hatırlandığı
gerçeğini de tekrar burada vurgulamak istiyorum, teşekkür ediyorum.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde söz sırası,
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Sakarya Milletvekilimiz
Sayın Çiğdem Erdoğan Atabekte. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika Sayın Atabek.
AK PARTİ GRUBU ADINA ÇİĞDEM
ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan, Sayın Meclis
Başkanımızla ilgili sarf edilen sözleri esefle
kınadığımı ifade etmek istiyorum.
CHP grup önerisi üzerine AK PARTİ Grubu
adına söz almış bulunmaktayım. Fiziki engellerin
değil, kalplerdeki engellerin sorun olduğu bilincinin tüm topluma
yayılması, fikirlerdeki engellerin kaldırılması ve
engelli kardeşlerimizin bizim bir parçamız olduğu
gerçeğinin idrak edilmesini sağlamak, bizim öncelikli konularımız
arasında olmuştur. Bu nedenledir ki sosyal devlet anlayışımızın
gereği olarak engelli vatandaşlarımızın
sorunlarına çözüm üretmeye büyük önem gösterdik.
2002den bu yana engellilerin tüm sorunlarına
yönelik, örnek vermek gerekirse toplumsal algılar,
ayrımcılıkla mücadele, iş gücü piyasası analizi, nüfus
ve konut araştırması, özel eğitim hizmetlerinin
verimliliği ve erişilebilirlik algısı gibi konularda
araştırmalar yaparak buradaki çıktılarla engelli hizmetleri
politikalarını geliştirdik. Engellilerin sigorta primine ait
işveren hissesinin, kota kapsamında çalışan engelliler için
yüzde 100ü, kontenjan fazlası, isteğe bağlı
çalıştırılan engelliler için ise yüzde 50si Hazine
tarafından karşılanmaya başlandı. İşçi
kontenjanında çalışan engelli sayısındaki
artış ise 2002de 45.621 iken 2018de 122.852ye yükselmiştir.
Akabinde, ağır engelli çocuğu olan annelere erken emeklilik
hakkı tanındı. 2008 yılından bu yana toplam 1.229
ağır engelli annesi, bu haktan yararlanarak emekli oldu.
Engellilerin kamuda istihdamı için sınav,
merkezî hâle getirildi. 2002de bu sayı 5.777 iken 2018de 9,3 kat
artışla 53.964 oldu. Ayrıca, engelliler için ilk merkezî
sınav olan e-KPSS, 2012 yılında yapılmıştır.
2012, 2014 ve 2016 kapsamındaki 3 sınav ve 9 yerleştirme dönemiyle
33.343 engelli bireyin kamu kurumlarına atanma işlemleri yapılmıştır.
Korumalı iş yeri modeli revize edildi ve
teşvik sistemi geliştirildi. Korumalı iş yerlerine yönelik
vergi indirimi ve ücret desteğini içeren teşvik sistemi devreye
girerek korumalı iş yerleri açıldı. İş
koçluğu modeli olan İşe Katıl Hayata Atıl Projesi
başladı ve bu projeyle engelli bireylerin sürdürülebilir
istihdamı sağlandı.
Girişimcilik hibe desteği
başlatıldı, 2014 yılından bu yana 1.326 girişimci
vatandaş yararlandı. Girişimcilik eğitimi alan veya
meslekte eğitim almış engellilerden kendi işini kurmak
isteyenlere, uygun görülmeleri durumunda 50 bin TLye kadar hibe desteği
verildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Atabek, tamamlayalım.
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Devamla) - Korumalı
iş yerleri ücret desteği başlatılarak bu korumalı
iş yerlerine 2018 yılı ilk altı aylık döneminde her ay
her bir engelli için 598 TL, ikinci altı aylık dönemi için ise 650 TL
işverene ödenmektedir.
Engelli kardeşlerimizin ve ailelerinin
geleceğe daha güvenli bakabilmeleri adına çözümler üretip hukuki,
sosyal ve fiziki engelleri adım adım kaldırdık ve
kaldırmaya devam ediyoruz diyor, grup önerisini Genel Kurulun takdirine
sunuyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Sayın Ünsal, 60a göre söz talebiniz var.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
37.- Ankara Milletvekili Servet Ünsalın,
doktor ve sağlık emekçilerine yönelik şiddetin neden
bitmediğine ilişkin açıklaması
SERVET ÜNSAL (Ankara) Sağlık ve Adalet
Bakanına: Doktor ve sağlık emekçilerinin
yaşadığı sayısız sorunların
başında hâlâ şiddet geliyor. Bakın, bazı bilgiler olayın
ciddiyetini nasıl ortaya koyuyor: Şiddete en çok maruz kalan
sağlık emekçilerinde diğer sektörlere göre 16 kat fazla
şiddet var. Yılda 12 bin civarında şiddet olayı rapor
ediliyor. Şiddet neden bitmiyor? Çünkü siyasi iktidar, Sağlık ve
Adalet Bakanlıkları bu vahim konuda atılması gereken yasal
ve hukuki adımları ısrarla atmıyor. İnsan canını
kurtarmak için gece gündüz çalışan doktor ve sağlık
emekçilerine yönelik şiddet uygulayanlara caydırıcı
ağır cezai yaptırımlar getirilmiyor.
Sağlıkçılar her gün canlarını tehdit eden bu durumda
görevlerini yapmaya çalışırken şiddet suçu işleyenlere
ağır yaptırım getiren düzenlemeler
çıkarılmıyor. Genel Başkan Kılıçdaroğluna
ve gazeteci Yavuz Demirağa yapılan saldırılar ve neticesi
ortada. Pir Sultan Abdalın güzel bir sözü var: Ne mutlu eğri
zamanda doğru yerde durabilene.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Yılmaz
38.- Düzce Milletvekili Ümit Yılmazın,
Karadenizli fındık üreticilerinin endişelerine ilişkin
açıklaması
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ağustos ayı yaklaştıkça
Karadenizdeki 8 milyon fındık üreticisini de bir endişe ve
belirsizlik kaplamaktadır. Geçtiğimiz nisan ayının
başında ilgili tarafların katılımıyla
gerçekleştirilen fındık çalıştayı
belirsizliklerin ortadan kaldırılmasına yetmemiştir.
Karadenizli fındık üreticisi, kafasındaki soruların
cevabını Tarım Bakanlığından beklemektedir.
Fındıkçının kafasında TMOnun fındık
alıp almayacağı, alacaksa hangi ayda alıma
başlayacağı, 2018 yılındaki gibi kasım
ayında mı alım yapacağı ve müdahale alım
fiyatının 3 doların altına düşünce mi
olacağı gibi deli sorular dönüp durmaktadır.
Fındıkçının Tarım Bakanlığından
isteği, ağustos ayının başında işçi
fiyatlarıyla beraber fındık fiyatının da belirlenmesi,
ay ortalarında da TMOnun alıma başlamasıdır. Aksi
takdirde, üretici, yabancı bir şirketin insafına
bırakılacak ve ezdirilecektir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Filiz, buyurun.
39.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin
Filizin, 15 Mayıs 1919da İzmirde Yunan işgali
karşısında ilk kurşunu atarak şehit olan Hasan
Tahsini ve bayrak için, ezan için hayatını veren şehitleri rahmetle
andığına ilişkin açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
15 Mayıs 1919, ülkemizin üzerine kara
bulutların çökmeye başladığı, yaramaz çocuğun,
Batılı efendilerinin desteğinde Megalo İdeasını
gerçekleştirmek için İzmiri işgal etmeye
başladığı gündür. Birçok arkadaşıyla beraber
Hasan Tahsin, İzmir Maşatlıkta 14 Mayıs gecesi binlerce
kişiyle bir araya geldi ve halkı direnişe çağırdı.
Ülkemizin bağımsızlığı için her şeyden
üstün namusumuz var. diyerek İstanbul Hükûmetinin İşgal
kuvvetlerine karşı direnmeyin. telgrafını elinin tersiyle
iterek Keşke Yunan kazansaydı. diyen meczuplara cevap verircesine
ilk kurşunuyla Türk direnişini başlatan ve 31 yaşında
şehit olan Sorbonne Üniversitesi mezunu Hasan Tahsini rahmetle
anıyorum. O kurşun, Türk milletinin bağımsızlık
aşkını alevlendirmiş ve Gazi Mustafa Kemalin
önderliğinde, 9 Eylül 1921de Yunanın denize dökülmesiyle
sonuçlanmıştır.
Bayrak için, ezan için hayatını veren tüm
şehitlerimizi rahmetle anıyorum.
BAŞKAN Sayın Aygun, buyurun.
40.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan
Aygunun, ekonominin yangın yeri olduğuna ve ekonomideki
darboğazın faturasının çiftçiye kesildiğine, 2
Mayıs 2019 tarihi itibarıyla tarım kredilerinin faiz
oranının yüzde 16ya çıkarılmasıyla çiftçinin üretimde
bulunmasına engel olunduğuna ilişkin açıklaması
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Dün,
Dünya Çiftçiler Gününü kutladık ancak AKPnin yanlış
uygulamalarıyla, Türkiyede Çiftçiler Gününü kutlayacak üretici
kalmayacağı yönündeki endişem her geçen gün artıyor.
Tarım Bakanı Pakdemirli ve Hazine
Bakanı Albayraka sesleniyorum: Ekonomi yangın yeri. Öğrendim ki
ekonomideki darboğazın faturası çiftçiye kesiliyor. Çiftçiyi
desteklemek için kurulan Ziraat Bankası, maalesef geçenlerde tarımsal
kredi faiz oranlarını 2013 yılından bu yana ilk kez
artırdı. Herkese ucuz kredi bulan iktidar, çiftçiye gelince arslan
kesiliyor. 2 Mayıs 2019 tarihi itibarıyla tarım kredilerinin
faiz oranı yüzde 16ya çıkarıldı. Daha önce de bu oran
yüzde 8 idi yani çiftçiye yüzde 8 olan faiz oranı yüzde 100
artışla yüzde 16ya çıkarılarak âdeta çiftçinin üretimde
bulunmasına engel olunuyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen günlerde
buğday taban fiyatında yüzde 29 oranında artış
yapıldığını söyleyerek bunu tarihî bir iyileştirme
olarak kamuoyuna sunmuştu. Oysa bu görüntünün altında yine oyun
olduğunu gördük. Geçtiğimiz günlerde TMO, ürün alım baremini
yayınladı ve bu barem Cumhurbaşkanının
açıklamalarını tamamen boşa düşürdü. Çünkü
geçtiğimiz yılki taban fiyat uygulamasında, kaliteye göre
değişik oranlarda çiftçiye prim ödemesi yapılmaktaydı, bu
yıl ise bu ödeme kaldırıldı yani kaliteli buğday
üreten çiftçimize artık prim ödemesi yapılmayacak, böyle bir uygulama
olmayacak. Ekmek için kaliteli buğdaya ihtiyaç var, bu uygulamayla Rusyadan
buğday ithal etmeye devam edeceğiz sinyalini veriyor yani Türk
çiftçisi yerine yabancı çiftçiyi her zaman olduğu gibi destekliyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Değerli milletvekilleri, alınan karar
gereğince denetim konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan Nevşehir
Milletvekili Sayın Mustafa Açıkgöz ve Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Mehmet Muş ile 65
Milletvekilinin Kapadokya Alanı Hakkında Kanun Teklifi ile Milli
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Nevşehir Milletvekili Mustafa Açıkgöz
ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili İstanbul
Milletvekili Mehmet Muş ile 65 Milletvekilinin Kapadokya Alanı
Hakkında Kanun Teklifi (2/1811) ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve
Spor Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 56) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Dünkü birleşimde, İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 56 sıra sayılı
Kanun Teklifinin maddelerine geçilmesi kabul edilmişti.
Şimdi, birinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ila 5inci maddeleri
kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerindeki söz taleplerini yerine
getireceğiz.
Birinci bölümde gruplar adına söz isteyen,
İYİ PARTİ Grubu adına Ankara Milletvekilimiz Sayın
Şenol Sunat. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika Sayın Sunat.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ŞENOL
SUNAT (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kapadokya
Alanı Hakkında Kanun Teklifinin birinci bölümüne ilişkin
İYİ PARTİ Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Sözlerime başlamadan önce, kurtuluş
mücadelemizin sembol isimlerinden olan Hasan Tahsini rahmetle, minnetle ve
saygıyla anıyorum.
Kanun teklifinde Kapadokya bölgesinin
bütünlüğünü sağlamak ve bütünlük içinde korunması,
yaşatılması ve geleceğe tüm varlık değerleriyle
aktarılması noktasında tek elden planlanması, yönetilmesi
ve denetlenmesi öngörülmektedir. Evet, bu anlamda, bu kanun teklifini
değerlendirdiğimizde bütünsel bir yaklaşımla bu alanın
ele alınması ve planlama sistematiği açısından
baktığımızda, planlamanın tek elden yürütülmesi doğrudur.
Evet, bu kanun teklifi daha önce Çanakkalede uygulanan şehitlikle ilgili
alan başkanlığı, bugün Kapadokyayla ilgili, -Uludağ
da konuşuluyor- gitgide belki belli bölgelerde kanun teklifleriyle böyle
alan başkanlıklarının oluşturulmasıyla Meclis
olarak karşı karşıya geleceğiz. O bakımdan, bu
kanun teklifindeki eksikliklerin giderilmesi çok önemlidir diye
düşünüyorum.
Evet, ülkemizde arkeolojik, kentsel ve doğal
sit alanları, kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgesi, millî park
gibi birçok farklı koruma statüsü ve koruma statülerine ilişkin
farklı mercilere tanınmış yetkiler bulunmaktadır.
Evet, mevzuat açısından da baktığımızda,
uluslararası sözleşmeler, Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kanunu, Millî Parklar Kanunu ve
yönetmelikleri, Çevre Kanunu ve ormanlarla ilgili kanun hükümleri
uygulanmaktadır. Ama Türkiyede jeolojik özellikli sahalar bu mevzuatlar
gereği doğal sit alanı, arkeolojik sit alanı, millî park ve
tabiat anıtı gibi statülerle korunmuş olmasına rağmen,
mevzuattaki terminolojideki bazı sıkıntılardan dolayı
zaman zaman yetkilerin birbirine karışmasıyla ilgili
sıkıntıların ve zorlukların
yaşandığını biliyoruz. Şimdi, Uludağ Millî
Parkı da Göreme tarihî jeolojik yapısı da millî park olarak
aynı mevzuatla yönetilmekte ve uygulamalara konu olmaktadır.
Doğal sitler için baktığımızda, Muğlanın
Marmaris ilçesindeki bu ormanlık alan doğal sit koruması
altındadır ama Denizlinin Pamukkale travertenleri de doğal sit
konumundadır. Dolayısıyla ülkemizde henüz kaynak değerlerin
niteliklerine yönelik bir mevzuat geliştirilmemiştir. Olması
gereken: Alan Başkanlığı kanunundan önce bu mevzuatın
yeniden gözden geçirilmesi iyi olurdu ama yapılmadı. Ben hâlen bu
mevzuatın ilgili bakanlar nezdinde düzenlemelerin yapılarak
oluşturulacak bu Kapadokya veya diğer başkanlıkları değerlendirdiğimizde
sağlıklı işlemesine imkân vereceğini ifade etmek
isterim.
Bu kanun teklifiyle sınırları
belirlenen Kapadokya alanına baktığımızda aynı
özellikte, aynı jeolojik özellikleri ihtiva eden ve kültürel özellikleri
ihtiva eden Ihlara ve Güzelyurt bölgesinin Kapadokya sınırları
içine alınmadığını ifade ettim Komisyonda ama
önergemiz reddedildi. Baktığımızda, eğer korumaysa
konumuz bu iki alanın birbiriyle uyumlu olduğu ortadadır.
Komisyonda Bakanlıktan gelen yetkilinin ve teklifi veren milletvekillerinin
ifadesine baktığımızda İşte burası Çevre Özel
Kanunuyla ve Çevre Bakanlığına bağlı olarak tek kurum
tarafından yönetilmektedir. Kapadokyada ise birçok kurum vardır, çok
yetki vardır ve bu yetkiden dolayı sıkıntılar
yaşanmaktadır. dendi. Ama eğer gerçekten bütünsel bir
korumayı düşünüyorsak ben tekraren söylüyorum, Ihlara Vadisi ve
Güzelyurt bölgesinin bu Kapadokya Alan Başkanlığı
sınırlarının içinde olmasının önemini bir kere
daha buradan sizlerle paylaşmak istedim.
Evet, koruma kanunları çıkarıyoruz,
koruyalım tabii ki ülkemizin her yerini ama İstanbula ihanet
ediyoruz, Marmariste Okluk Koyunda kocaman bir saray yapıyoruz, denizi
dolduruyoruz, ormanları kesiyoruz. İşte, en son da Kültür ve
Turizm Bakanının Bodrum Kissebükü Adalıyalıda... Yani daha
önce birinci derecede arkeolojik sit olup birçok sene
uğraşılarak üçüncü derece arkeolojik sit olarak ilan ettikleri
ÇED raporlarının görüşülmeyip ama ÇED
toplantılarının yapıldığı bir süreci
yaşıyoruz.
Şimdi, bunu sizlerle de paylaşmak
istiyorum. 2017 yılında ölçekli planlar onaylanıyor,
Adalıyalıdan bahsediyorum. Koyların, mavi tur
yolculuklarının olduğu, yatların oraya
konuşlandığı yerde şu anda Turizm Bakanının
şirketinin yapmak istediği ve hemen hemen bütün safhaları rahatlıkla
geçtikleri Adalıyalıdan da bahsetmek istiyorum. 6/1/2018 tarihinde
sit dereceleri değiştiriliyor Muğla Kültür
Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunda. 15/2/2018 tarihinde Kültür
ve Turizm Bakanlığı tarafından ormandan ek alan alarak 95
bin metrekare olan alanı 25 bin metrekare daha alarak 124 bin metrekareye
çıkarıp 18/10/2018 tarihinde ek alana ilişkin plan
değişikliği onaylanarak da askıya çıkmış
vaziyette. Yani şunu söylemek istiyorum: Evet, koruma kanunları
çıkarabiliriz, yönetmelikler çıkarabiliriz, belki uzman
insanları da atayabiliriz ama bizim bu tarihî alanlarımızı,
doğal güzelliklerimizi bakanlardan, yakınlardan ve yandaşlardan
nasıl koruyacağız?
Evet, değerli milletvekilleri, kanun teklifinin
5inci maddesinde tüm haklar tamamen alan komisyonuna veriliyor ve
komisyonlarda bu alanda uzman olmayanların görevlendirildiği
düşünüldüğünde korumanın tam tersine yanlış ve kötü
uygulamalara neden olunabileceğini de buradan sizlerle paylaşmak
istiyorum. Komisyonun kuruluşu, oluşumu, görev ve yetkileri,
çalışma usul ve esaslarına dair herhangi bir hüküm bu kanun
teklifinde yer almıyor. Kanunda belirsiz olan hususlar ya da kanunla
çerçevesi çizilmemiş konular yönetmelikle nasıl
detaylandırılacaktır; buradan sormak istiyorum. Her ne kadar
kanunda olmasa da idare tarafından komisyon üyelerinin seçiminde
nasıl nesnel bir nitelik belirlenmiştir ya da belirlenmemiştir?
Bu durumda seçilen kimler olacaktır; devlet memurları mı,
öğretim görevlileri mi olacaktır? Gerek ulusal gerek
uluslararası düzeyde bu kadar önemli bir alanın korunmasındaki
en önemli karar mekanizması olan komisyon üyesi olma kriterlerinin
belirlenmemiş olması bu anlamda endişe vericidir diyorum. Çünkü
bu kurulların nasıl oluşacağı kanun teklifinde yok,
bunu komisyonda yine muhalefet milletvekillerinden, turizmciler eliyle almış
olduğu, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi taslağı
denen bir taslaktan öğrendik. İdare nasıl oluşacak, idarede
kimler olacak, idareyi kimlerden teşekkül ettireceksiniz; idare,
komisyonları hangi kriterlere göre ve kimlerden seçecek; böyle bir
şey kanun teklifinde yok ama bu maalesef
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Sunat.
ŞENOL SUNAT (Devamla) Bu,
Cumhurbaşkanlığı kararnamesi taslağı diye
turizmcilerden görüş alınmak üzere yollanıyor. Neticede kanunu
yapan milletvekillerinin bu taslaktan haberi yok, kararname örneğinden
haberi yok ama kendi kapalı kapılar ardında bir şekilde
işler çevriliyor.
Sadece şunu söylemek istiyorum: Ülkemizde
genellikle kanun ve yönetmeliklerin uygulanmadığı, kişilere
göre kanunların ve yönetmeliklerin değiştirildiği,
kurumların işlev göremez hâle getirildiği ve yargı
bağımsızlığının olmadığı
yaşanılan bu süreçte muhalefetin yapıcı destek ve
önerilerini dikkate almadan yeni kurumların oluşturulması için
kanun yapmanın problemleri çözmeye değil, daha çok problem yaratacak
hukuksuzluklara yol açacağı aşikârdır. Bu yüzden
önerilerimizi dikkate almanızı rica ediyoruz.
Sağ olun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Aksaray Milletvekilimiz Sayın Ramazan
Kaşlıda. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika Sayın Kaşlı.
MHP GRUBU ADINA RAMAZAN KAŞLI (Aksaray)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kapadokya Alanı
Hakkında Kanun Teklifinin birinci bölümü üzerine Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.
İdrak etmekte olduğumuz ve manevi
atmosferiyle huzur bulduğumuz bu mübarek ramazan ayının ve
yapılmakta olan ibadetlerin tüm insanlığa hayırlara vesile
olmasını temenni ediyorum.
Sözlerimin başında heyetinizi, Genel
Kurulu ve ekranları başında bizleri izleyen değerli
vatandaşlarımızı ve Aksaraylı hemşehrilerimi
saygıyla selamlıyorum.
Kapadokya Alanı Hakkında Kanun Teklifinin
1inci maddesi, Kapadokyanın tarihî, kültürel ve doğal dokusunun
birlikte korunması, farklı kurumlara ait planlama yetkilerinin kurulacak
Kapadokya Alan Başkanlığında toplanmasını
öngörmektedir. Alan Başkanlığı teklifi hangi gerekçeyle
hazırlanmış? diye baktığımızda, öncelikle
kaçak yapılaşmanın önüne geçmek; doğal güzellikleri mutlak
anlamda korumak; keşfedilmemiş ve daha bulunamamış yer
altı şehirlerini, diğer tarihî alanları ortaya
çıkarmak; bölgeye uygun şekilde gelişimini sağlayıp
planlamayı yapmak; plan hazırlık ve onama sürecinde bugüne kadar
yaşanan yetki karmaşasını ortadan kaldırmak yani
hizmetlerin daha hızlı ve yerinden yürütülmesini sağlamak
amaçlı olduğunu görüyoruz. Bu teklife göre Kapadokyada geçiş
dönemi koruma esasları ve kullanma şartlarıyla, meri
planları ve komisyon kararlarına aykırı uygulama
yapılamayacaktır.
Değerli milletvekilleri, Çevre ve
Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından alınan bilgilere
göre kasım ayından itibaren bugüne kadar Ürgüp ilçemizde 30, Uçhisar,
Göreme, Avanos ilçelerimizde 37 olmak üzere 67 uygunsuz kaçak yapı
yıkılmıştır. Toplamda ise Nevşehir il genelinde
102 kaçak yapı yıkılmıştır. Bu yıkımlar
göz önüne alındığında bölgeye müdahale etmek yerinde
olacaktır.
İnsanlığın ortak mirası
Kapadokya, UNESCO dünya mirası olarak Türkiyenin en önemli turizm
merkezlerindendir; doğa, tarih ve kültürün buluştuğu eşsiz
doğal güzellikleriyle birlikte milattan önce 7 bin yılından
günümüze kadar uzanan yolculuğunda Hititlerden Frigyalılara,
Romalılardan Osmanlılara kadar birçok medeniyete, sayısız
devlete, farklı inançlara, farklı kültürlere ev sahipliği yapan
millî bir hazinemizdir. Milyonlarca yıllık süreçle oluşagelen
Kapadokya tarihî yapısı, kültürel dokusu ve doğal
yapısıyla korunmalı, gelecek nesillere
aktarılmalıdır. Böyle bir yapı dünyanın her yerinden
ilgi çekerken Kapadokyada hoyratça betonlaşmaya ve kaçak
yapılaşmanın çoğalmasına müsaade etmemiz söz konusu
değildir. Görüştüğümüz kanun teklifi böylesine müstesna bir
kültürel, tarihî ve coğrafi dokunun gelecek nesillere korunarak
aktarılmasına vesile olacaksa biz Milliyetçi Hareket Partisi
adına bu teklife olumlu yaklaşıyoruz.
Değerli milletvekilleri, Kapadokya bölgesi,
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Tarım ve Orman
Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı,
valilik ve belediyenin yetki ve sorumluluğundadır. Bölgenin üzerinde
Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu, Kültür
Varlıklarını Koruma Kurulu gibi pek çok kurumun ve
kuruluşun etkisi vardır. Bu açıdan
bakıldığında, iş ve işlemlerin ilerlemesi
açısından, yetki karmaşasıyla birlikte süreçlerin
uzamasının söz konusu olduğu ortadadır.
Dolayısıyla, hizmetlerin aksamadan yürütülmesi açısından
yasal süreçleri hızlandırıp işlerin daha ivedilikle
yürütülmesine bu kanun teklifi imkân verecekse biz Milliyetçi Hareket Partisi
olarak teklifi olumlu kabul ediyor ve destekliyoruz.
Değerli milletvekilleri, Kapadokyanın
önemini, tarihini, kültürünü, çeşitli inançlara ev sahipliği
yaptığını hepimiz bilmekteyiz. Kasıt aramıyoruz
ama özellikle coğrafi oluşumlarıyla, aynı karakteristik
özellikleriyle, kültürel çeşitliliği ve önemli bir konuma sahip
olmasıyla Ihlara Vadisinin ihmal edildiğini düşünmekteyiz. Bu
sebeple, Kapadokya Alan Başkanlığından ayrı olarak,
Aksaray Ihlara Vadisi için de alan başkanlığı kurulmalıdır;
tarih ve doğanın iç içe geçtiği, dünyanın en büyük kanyonu
olan, açık hava müzesi niteliğindeki Ihlara Vadisi bu tedbirle
korumaya alınmalıdır.
Bu bölgede bulunan Aşıklı Höyükte on
bin yıl önce beyin ameliyatı yapılmıştır. 25
yaşlarında bir kadına ait olduğu tespit edilen
kafatası Aksaray Bilim Müzemizde sergilenmektedir. Yani,
Kapadokyanın giriş kapısı olan Ihlara Vadisi benim de
seçim bölgem ve memleketim olan evliyalar şehri Aksaray
sınırları içerisindedir.
Ihlara Vadisi farklı inançlara ev
sahipliği yapmıştır. 14 kilometre uzunluğundadır.
İçerisinde 100ün üzerinde kilise ve kaya içi oyma yerleşim
alanı bulunmaktadır. Gelen turistlerin görmek istediği vadiye
382 merdivenle inilebilmesi hasebiyle vadiye inemeyen turist sayısı
oldukça fazladır. Özellikle ülkemize gelen turistlerin yaş
ortalaması da değerlendirildiğinde, bölgeye gelen her 5
turistten ancak 1i vadi içerisine inebilmektedir. Geçmiş dönemlerde görev
yapmış belediye başkanları birçok girişimde
bulunmuş ancak Ihlara Vadisine inişi kolaylaştıracak bir
proje henüz hayata geçirilememiştir. Yap-işlet-devlet modeliyle
vadiye giriş ücretinin 2-3 katı kadar bir bedelle karşılama
merkezi, cam teras, seyir alanı, asansör ve teleferik kurulması
hâlinde turist ziyaretçi sayısının artacağı, bölgemize
çok önemli katkılar sağlayacağı kanaatindeyiz.
Değerli milletvekilleri, çok kıymetli
Aksaraylı hemşehrilerim; konuşmamın kalan bölümünde de
Kapadokyanın giriş kapısı olan memleketim
Aksarayımızla ilgili bazı konulara değinmek istiyorum.
Özellikle belirtmek istiyorum ki 1999-2004 yılları arasında
Aksaray Belediye Meclis üyeliği yaptığım dönemde
Aksaraysporumuz 2. Lige kadar yükselmiş, bu ligde mücadele
vermiştir ancak bizden sonraki dönemlerde farklı sebeplerle BAL
ligine kadar düşmüştür. Şimdiyse Bölgesel Amatör Ligde (BAL) şampiyonluk
ipini göğüslemiş ve play-off maçında Mersin Şehir
Stadında Akşehirsporu yenerek 3. Lige yükselmiştir. Bu
itibarla, 68 Aksaray Belediyesporun değerli yönetimini,
oyuncularını, teknik heyeti, cefakâr ve fedakâr Aksarayspor
taraftarımızı canıgönülden tebrik ediyor,
takımımıza 3. Ligde başarılar diliyorum.
Daha önceki konuşmalarımda da
değindiğim gibi, futbol takımımız, Aksarayda
maçlarını 2 ila 5 bin arası seyirci kapasiteli ve şeref
tribününün üzeri açık olan bir stadyumda oynamaktadır. Bu
bağlamda tekraren söylemek isterim ki Aksarayımıza Karaman ve
Afyondaki stadyumların benzeri olan 15 bin kişilik yeni bir futbol
stadyumu yapılması artık elzemdir ve bunun için 125 dönüm yeri
hazırdır.
Değerli milletvekilleri, bir diğer
problemimiz ise ulaşım üzerinedir. Aksarayın
Sarıyahşi ilçesinin Aksaraya bağlantı yolu yoktur.
Sarıyahşiden Aksaraya gidip gelmek oldukça zordur. Özellikle
Aksaray-Ağaçören arasındaki yolda, yolun neredeyse kullanılamaz
hâlde olması neticesinde ciddi trafik kazaları
yaşanmaktadır. Bahsettiğim yolun yenilenmesinin ve
Aksaray-Ortaköy arasında yapımına başlanan ancak
bitirilemeyen yolun tamamlanmasının da hem Aksaraylı
vatandaşlarımızın can ve mal güvenliği
açısından hem de il genelinde trafiğin düzenlenmesi
açısından önemli katkı sağlayacağına
inanıyoruz.
Değerli milletvekilleri, Aksarayın 28
kilometre güneydoğusunda, Hasandağının kuzey eteklerinde
bulunan Helvadere kasabası konum itibarıyla bir turizm
yerleşkesi olmaya çok uygundur. Bölgenin kalkınması adına
özellikle yaz ve kış dağ sporları kapsamında teleferik,
kayak, doğa yürüyüşü parkurları yapılması ve
hâlihazırda yapılan yamaç paraşütünün daha da
geliştirilerek bölgenin önemli bir turizm merkezi hâline getirilmesi
sağlanmalıdır. Bu katkı, ülkemiz ve Aksaraylı
vatandaşlarımız adına önemli bir adım olacaktır.
Aksaray Sarıyahşi ve Ağaçörende
vatandaşlarımızın ciddi bir ısınma sorunu
vardır. Acil olarak bu iki ilçemize doğal gazın verilmesini
talep ediyorum.
412 bin nüfusa sahip Aksaraydaki
hemşehrilerimize hizmet vermekte olan Aksaray Eğitim ve Araştırma
Hastanesinde yeterli sayıda uzman doktor yoktur. Sultanhanı ilçemizde
devlet hastanesinin bir an önce tamamlanması gerekmektedir. Özellikle
Ağaçören ve Sultanhanı devlet hastanelerinde uzman doktorlar
bulunmamaktadır.
Bunun yanında Aksarayda verimli tarım
alanlarını suyla buluşturma adına Aksaray Mamasın
Barajı Sulaması Yenileme Projesi başlatılmış
fakat henüz tamamlanamamıştır. Projenin süresinin uzaması
dolayısıyla Topakkaya, Yeşilova, Bağlıkaya,
Çimeliyeniköy, Baymış, Sapmaz, Acıpınar, Hanobası, Beyazsaray,
Altınkaya, Ulukışla, Yeşiltepe, Kazıcıktolu,
İsmailağatolu, Bayıraltı köyleri ciddi manada mağdur
olmuşlardır. Eskilin Kıraç olarak tabir edilen bölgesine
dış havzadan, ilçemize, tarımsal sulamada kullanılması
için su getirilmezse birkaç seneye kadar Aksarayda tarımın göz
bebeği olan Eskil tarım yapılamaz hâle gelecektir. Tarımsal
sulamanın yapılamaması bölgenin büyük bölümünde tarım ve
hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımızı
oldukça olumsuz etkilemiştir. Mağduriyetin giderilmesi için projenin
bir an önce faaliyete geçirilmesi ve hız kazandırılması
gerekmektedir.
Sözlerime son verirken Milliyetçi Hareket Partisi
Aksaray Milletvekili olarak ilimizdeki tüm problemlerin takipçisi
olduğumuzu ve Allah'ın izniyle üzerimize düşeni
kararlılık içerisinde yapacağımızı bir kez daha
ifade etmek istiyorum.
Tüm Aksaraylı hemşehrilerimi ve sizleri
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası, Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Antalya Milletvekilimiz Sayın Kemal
Bülbülde. (HDP sıralarından alkışlar)
Süremiz on dakika Sayın Bülbül.
HDP GRUBU ADINA KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinize sevgi ve saygılar
sunuyorum. Ramazan vesilesiyle savmusalat eyleyen mazlum müminlerin hizmetleri
ve niyetleri kabul ve makbul ola, sofraları nimeti celil, bereketi Halil
ola.
Kültür Bakanlığına hitaben özellikle
bir şeyi belirteceğim, sonra konuya geçeceğim. Burada, sevgili
Bakanlık yetkilileri, bütçe görüşmeleri yapılırken bir
konuyu dile getirmiştim. Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş
Başkanıyken ceberutça, ahlaksızca tutuklanıp ceza verilen
Gültan Kışanak arkadaşımıza Alevi tarih
araştırması ve incelemesi konusunda Türkiyede bilim insanlarından
derlediğim kitapları göndermiş idim, Kandıra Cezaevi
tarafından alınmamış, geri iade edilmişti. Ben de
burada Sayın Bakana tevdi etmiştim, Sayın Bakandan ya da
Bakanlıktan gönderilip gönderilmediği yolunda bir ses gelmedi. Lütfen
gönderdiyseniz bilgi verin, göndermediyseniz kitaplarımı verin.
Kapadokya kanununa gelince: Şimdi, Kapadokya
Alanı Hakkında Kanun Teklifi, Alanı Hakkında ne demekse
bu? Peki, Kapadokya Alanı Hakkında Kanun Teklifinde verilecek
yetkiyle ne yapılmak isteniyor? Kültür Bakanlığına verilmek
isteniyor. Muhterem hazırun, biz hükümdarlıkla, krallıkla yönetilmiyoruz,
cumhuriyetle yönetiliyoruz. Bakanlar, sadrazam değil; bakanlar, nazır
değil; bakanlar, Türkiye Cumhuriyeti devletinin bakanları ve
bakanlıktaki bürokratlarla beraber bakanlığı yönetirler,
tek başına yönetme diye bir şey yok. Bakana yetki verilmesi ne
demek? Bir kere buradan kaybetti, gitti bu kanun. Bu kanunun hiçbir şeye
yaramayacağı buradan açık ve net bir şekilde belli, bir.
İki: Bu Kapadokyada, gelenler Ihlara
Vadisinden, Gülşehirden, Ürgüpten, Avanostan söz ettiler, bir tane
yasaklı şehir var orada, kimse ondan söz etmiyor, Kapadokyanın
içinde bir yasaklı şehir var: Hünkâr Hacı Bektaşın
makamı Sayın Grup Başkan Vekilim, Hacıbektaş ilçesi
yani kadim Sulucakarahöyük. Sulucakarahöyük Kapadokyanın içinde, kimse
ağzına almıyor, kimse söz etmiyor çünkü Aleviliğin
serçeşmesi çünkü devlet literatüründe yasak ve ondan dolayı
(AK
PARTİ sıralarından Allah, Allah! sesi)
Vallahi, billahi, Allah, Allah değil, aynen
böyle yasak.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
Kapadokyaya mahsus bir yasa, bakın. Antalyada dün ne oldu biliyor
musunuz? Yirmi gündür kaçak kazı yapıyormuş Konyaaltında,
yirmi gündür. Bakın Antalyada, turizmin başkenti Antalyada, yirmi
gündür Konyaaltında birileri kaçak kazı yapıyor, bu kaçak
kazıda patlama oluyor, 1 kişi hayatını kaybediyor, 1
kişi yaralanıyor. Ey devlet, ey İçişleri Bakanı, ey
Turizm Bakanı, yirmi gündür neredesiniz siz? Bu kaçak kazıyı
niye görmediniz? Anaları yerde sürüklemek, cezaevlerinin önünde kuş
uçurmamak gibi önlemler alma basiret ve beceriniz var da yirmi gündür
yapılan kaçak kazıyı nasıl görmüyorsunuz siz? Oradan neler
çalınıp götürülmüş? Kapadokyayla ilgili yapılacak yasa
eğer Kapadokyanın tarihine hakikaten, inançlarına hakikaten
Bakın, Kapadokyada Ihlara Vadisinde
katakomblar var, katakomblar, binlerce yıllık kiliseler. Dün bir
sayın vekil söyledi, Roma döneminde Hristiyanlık henüz illegalken
orada kayalara oyulan kiliseler, çok güzel. Turizme açık; geliniyor,
ziyaret ediliyor, gerekirse ibadet yapılıyor. Camiler de var, camide
de yapılıyor. Hacı Bektaş Veli Dergâhı ibadete
kapalı. Kim bunun açıklamasını yapabilir? Türkiyede
milyonlarca Alevinin dergâhı ibadete kapalı, kim bunun
açıklamasını yapabilir? Gelin, bir Kapadokya yasası
yapalım; tarihini, inancını, kültürünü özgürleştirelim.
Gelin, Trakyadan başlayarak küçük bir tarih
gezisi yapalım: Trakya, Troya, İyonya, Lidya, Bitinya, Kapadokya,
Kilikya, Mezopotamya; böyleydi değil mi bu coğrafyanın adı?
Şimdi Trakya yasası yapalım. Trakya yasasında Romanlara
özgürlüklerini tanıyalım; Bektaşilere, Gülşanilere,
Bedreddinilere özgürlüklerini tanıyalım hadi. Yok ama ne
yapacağız? Oryantalist bir bakış açısıyla sadece
tarihî eserlerin, efendim, turizme kazandırılması
noktasında, tarihî hikâyesi, hakikati vesairesi yok değerli
arkadaşlar dikkat edilirse. Gelin, bir Kilikya yasası yapalım, Kilikyadan
Ermenilerin, Müslüman olmayanların nasıl sürgün edildiklerini,
nasıl ekmeğe muhtaç edildiklerini anlatalım. Gelin, bir
İyonya yasası yapalım, Dido Sotiriyunun, Dido Teyzenin Benden
Selam Söyle Anadoluya romanını gelip burada okuyalım, ne
olmuş ne bitmiş İyonyada onu beraber görelim. Gelin, bir
Mezopotamya yasası yapalım, Mezopotamyadaki Kürt halkına,
Süryanilere, farklı inanç ve kimliklere özgürlüklerini
tanıyalım. Bugün Kürtçe ana dili günü, umursayan nerede? Dün Türkçe
ana dili günüydü, ne güzel, Karamanoğlu Mehmet Bey ferman
yayınlamış Şimdiden gerü divanda, dergâhta ve bergâhta
Türkçeden başka dil konuşmaya. diye; kutluyorum, ne güzel
yapmış. Ee, Kürt ileri geleni, Kürt aydını Celadet Bedirhan
da Kürtçe sözlük yapmış, Kürtçe gazete çıkarmış, ne
güzel yapmış. Gelin, bir Türkiye yasası yapalım,
Türkiye'nin tarihini, Türk halkının tarihini yeniden yazalım.
Türk halkının en kutsal değeri
Ergenekonu kirlettiniz, Ergenekon Destanının adını
kirlettiniz. Ergenekon deyince akla suç geliyor, oysa Türk halkının
kutsal destanıydı. Gelin, arkadaşlar, bunu temizleyelim.
Gelin, bir Türkiye yasası yapıp
Varsakların, Eymürlerin, Kızıkların, Çepnilerin,
Tahtacıların tarihini yeniden yazalım, Yörüklerin hakikate dair
tarihini yazalım. Bunlar yazılmadan yapılacak yasalar hiçbir
ehemmiyet ifade etmez değerli arkadaşlar. Bunlar yapılmadan,
meydanlarda anneleri yerde sürükleyen siyasi zebanilikten başka bir
şey görülmüyor değerli arkadaşlar. Bakar mısınız,
Anneler Gününde Bakırköy Hapishanesinin önünden gözaltına
alınan 3 anne için tutanak tutmuş zebani, ne yazmış biliyor
musunuz? Annenin okuma yazması yoktur, cahil. yazmış. Be hey
cahil zebani, o annenin diploması başındaki yazmadır. O
yazmanın okuma yazmasını bilmek lazım, sen bilmiyorsun. O
beyaz yazmayı aç, orada şöyle yazar: Analık kutsaldır, bu
beyaz yazma barışı savunur, kavgaya karşıdır. Bu
beyaz yazma Türkiye halklarının eşitliğini,
özgürlüğünü savunur, Türk ve Kürt halkının
kardeşliğini eşitliğini, adaletini savunur. diyor ama
senin okuma yazman olmadığı için bunun farkında
değilsin ve oraya cahil yazıyorsun.
Değerli dostlar, sevgili arkadaşlar;
bakınız, Türkiyede hangi tarihî esere giderseniz gidin bir viraneyle
karşı karşıya kalıyorsunuz. Öyle bir virane ki
rahmetlere gark olası, nur içinde yatası Bayburtlu Zihni diyor ya:
Vardım ki yurdundan ayağ götürmüş,
Oba gitmiş ıssız kalmış
otağı.
Camlar şikest olmuş meyler dökülmüş,
Sakiler meclisten çekmiş ayağı.
Aynen böyle. Issız, virane, içler
acısı bir durum. Ne tarihi yazıyor ne bir şeyi
yazıyor. Nemruta gidin böyle, Hasankeyfe gidin böyle, her yerde böyle.
Oysa Kayseri Develili yani Everekli Seyrani Baba ne diyor biliyor musunuz?
Ehli harabatı hor görme sakın, hazine bulunur viranelerde. O
viranelerdeki hazine sadece maddi hazine değil, manevi hazinedir de
aynı zamanda. Manevi hazineyi teklileştirip, devletin
tanımladığı şekliyle ifade etmek
ırkçılıktır. Bu ırkçılıktan vazgeçmek
gerekir. Herkes kendini nasıl tarif ediyor ise ve bu toplumsal bir
karşılık bulmuş ise o bağlamda bunu kabul etmek
gerekir. Ve Kapadokya yasasında da başka bir yasada da esas
alınacak olan şey ırkçılığa karşı
tarihî hakikatleri, tarihî eşitliği, tarihî adaleti savunmaktır
değerli vekiller.
Şimdi bitirirken özellikle şunu söylemek
istiyorum değerli arkadaşlar: Özellikle kendini başkaca,
başkaca sıfatlandırıp kutsayarak ifade edenlere bir
şey hatırlatmak istiyorum. Türkiyede bize göre tüm halklar eşit
olmalıdır -eşit değildir- ve bu eşitliği ortaya
koyan herkes Magna Cartadan örnekler verir; 1215 yılında
İngilterede yapılan Magna Carta. Ben size Türk Magna
Cartasını hatırlatayım değerli arkadaşlar. 1153
yılında Oğuz Türkleri, Sultan Sencerin sultanlık yapamadığını
ortaya koyup Sultan Senceri görevden alıp Türk Magna Cartasını
ortaya koydular.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bülbül, devam edin.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Bugün bir Türk Magna Cartasına ihtiyaç
vardır arkadaşlar. Sultan Sencer gibi, kendini sultan sananların
aynı akıbetle karşılaşmamasını dileyerek bir
Türk Magna Cartasına ihtiyaç vardır. O da Türk Magna Cartası
temelinde tüm halkların kimliğinin, kültürünün tanınması,
eşitliğin, özgürlüğün, adaletin olması ve herkesin
çıktığı zaman çok haklı olarak evliyalar yurdu diye
tarif ettiği kendi şehirleri ve Türkiye dâhil olmak üzere
evliyaların, erenlerin nuruna ve himmetine gark olmuş bir memleketin
oluşmasıdır değerli arkadaşlar.
Bu yasa teklifinin bir getirisi olmayacağı
düşüncesiyle reddedilmesini talep ediyor, hepinize sevgi ve saygılar
sunuyorum aşk ile, eyvallah. (HDP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası Cumhuriyet Halk
Partisi Gruba adına Nevşehir Milletvekili Sayın Faruk
Sarıaslanda. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika Sayın Sarıaslan.
CHP GRUBU ADINA FARUK SARIASLAN (Nevşehir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Geçtiğimiz günlerde Sayın Genel
Başkanımız ve milletvekili arkadaşlarımıza
karşı yapılan planlı linç girişimini nefretle
kınıyorum.
Yeniçağ gazetesi yazarı Yavuz Selim
Demirağa yapılan saldırıyı kınıyor,
kendisine geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Kapadokya Alanı Hakkında Kanun Teklifini
görüşmek üzere söz almış bulunmaktayım. Kanun teklifinin
gerekçe ve amaç kısmına katılıyorum. Böyle bir yasaya
gerçekten Kapadokya bölgesinin ihtiyacı vardı ancak kanunun içi
boş ve doldurulması gerektiği kanaatindeyim. Bu komisyonda
kimler olacak, nasıl seçilecek? Yerelden, sivil toplum
kuruluşlarından, turizm örgütlerinden, il genel meclisi üyelerinden,
belediyeden kimseler olacak mı? Bu yasada bunların cevabı yok.
Bu Kapadokya Alan Komisyonu 5inci maddede bunların olması gerekir
ama hiçbiri yok. Bakın, burada şöyle diyor: (1) Kapadokya
Alanında, 2863 sayılı Kanun ile kültür
varlıklarını koruma bölge kurulları ile tabiat
varlıklarını koruma bölge komisyonlarına verilen yetki ve
görevler Komisyon tarafından kullanılır. Komisyonun kimlerden
oluşacağı belli değil. Ayrıca Komisyon, Kapadokya
Alanı içerisinde doğal sit alanlarının tescili,
sınır değişiklikleri ve yeniden değerlendirilmesine
yönelik karar almaya yetkilidir. Kimler yetkilidir belli değil.
(2) Komisyon, Kapadokya Alanında geçiş
dönemi koruma esasları ve kullanma şartları ile meri planlara
ilişkin her türlü fiziki ve inşai uygulamaya yönelik karar almaya
yetkilidir. Yani o kadar büyük yetkiler verilmiş ki ama bu yetkileri
kimler kullanacak?
(3) 2863 sayılı Kanunda ve diğer
mevzuatta kültür varlıklarını koruma bölge kurulları ile
tabiat varlıklarını koruma bölge komisyonlarına
yapılan atıflar Kapadokya Alanı bakımından Komisyona
yapılmış sayılır.
(4) Kamu kurum ve kuruluşları, belediyeler
ile gerçek ve tüzel kişiler Komisyon kararlarına uymak
zorundadır. Yani siz belediyelere Uymak zorundasınız.
diyorsunuz ama belediye bunun içerisinde yok. Belediye nasıl düşünüyor,
o belli değil.
Burada alan komisyonunda kimlerin olacağı,
kimler tarafından atanacağı ya da hangi metotlarla
belirleneceği konusunda hiçbir hüküm yok. Ancak şimdi, 4
sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinde
değişiklik yapılmasına dair
Cumhurbaşkanlığı kararname taslağı var. Yani
ortada kanun çıkmamış ama bir
Cumhurbaşkanlığı kararnamesi taslağı çıkmış,
var, hazır, şu an elimde, size onu göstereyim, burada taslak. Ben
bunu Komisyonda da söyledim, önce Komisyon Başkanı dedi ki: Nereden
söylüyorsun? Hayalî şeylerden konuşuyorsun. İYİ
PARTİden milletvekili arkadaşlarımız da vardı. Dedim
ki: Başkanım, ben belgeyle konuşuyorum. Nereden aldın bu
belgeyi? dedi. Ben de söyledim kendisine. Sonra sordu bakan
yardımcısına, Evet efendim, böyle bir şey var. dedi. Neyse,
onun üzerine -önemli değil- en azından öğrenmiş oldu
kendisi de.
Şimdi, 4 sayılı
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinde bunun düzenlenmiş
kimlerden oluşacağı. Bakın, başkanlık
teşkilatı madde 108: Başkanlık, başkan, idari ve
teknik başkan yardımcısı ve hizmet birimlerinden
oluşur. Başkanlığın en üst düzey yöneticisi olan bakan
başkanlığın genel yönetim ve temsilinden sorumludur.
Başkan, Nevşehir Valisidir. Başkan, bu bölümde ve diğer
mevzuatta kendisine verilen yetki ve görevleri Bakana karşı sorumlu
olarak kullanır ve yerine getirir. Başkan, Başkanlık
hizmetlerini mevzuat hükümlerine, Başkanlığın amaç ve
politikalarına, strateji
Uzun uzun anlatmış burada, uzun.
Şimdi, benim merak ettiğim: Ortada bir
yasa yok, olmayan bir yasada boşluk var, bunu kararnameyle niye
dolduruyoruz? Bak, Meclisiz, burada hep beraber oturalım, burada kimler
olacak, nasıl seçilecek, bunlara beraberce karar verelim.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
Nevşehirdeki KAPTİD gibi, TÜRSAB gibi turizm örgütlerinin, sanayi ve
ticaret odası gibi meslek örgütlerinin, il genel meclisi üyelerinin,
belediyelerin burada temsilcilerinin bulunması gerekir. Kararname
taslağından anlaşılıyor ki yine Ankaradan bir
kişi ya da birkaç kişi oturacak, Kapadokya hakkında karar
alacak; bu durumda da sorunlar çözülmeyecek ve de çok karmaşık hâle
gelecektir.
Örnekler vermek gerekirse, Avanosun Sanatçılar
Mahallesi 2005 yılında koruma amaçlı imar planına
alındığı hâlde şimdiye dek hiçbir işlem
yapılmamış, yüz elli yıllık tarihî konak evler tahrip
olmuştur. Aynı şekilde, Nar kasabamızda kayadan oyma evler
ilgi beklemektedir. Bölgemizde bu ve benzeri o kadar çok yer vardır ki
ancak o bölgenin insanı bilebilir. Bu kurulda yerelden temsilciler olur
ise kurula yol gösterir, eleştirel bakış açısı
getirir. Bu önerilerimiz doğrultusunda kanunda gerçekten düzenleme
yapılırsa biz grup olarak da bunu tartışırız,
olumlu oy vereceğimiz kanaatindeyim.
Şimdi, bunları bu şekilde
belirttikten sonra, konu Nevşehirden açılmışken
Nevşehirimizin bazı sorunlarını da bu vesileyle dile
getirmek istiyorum. Deminki konuşmacı arkadaşım
Hacıbektaşla ilgili hiçbir şey söylenmiyor. dedi. Ben
Hacıbektaşla ilgili
Gerçekten, Hacıbektaşın ciddi
sorunu var. Önümüzdeki günlerde Hacı Bektaş Veli Anma Töreni
yapılacak. Üzülerek söylüyorum ki şu anki
Hacıbektaşın yol ve kaldırımı elli yıl
öncesi düzeyde. Şimdi, ben bunda bir kasıt aramıyorum, buna en
hafif deyimiyle ihmal diyelim, bir ihmal olduğunu varsayalım.
Milletvekili arkadaşım burada, diğer arkadaşım burada,
ben onların iyi niyetine güveniyorum. Bir an önce Hacıbektaşta
bu yolların, kaldırımların
Çünkü Hacıbektaş
Belediyesinin buna gücü yetmez. Sayın Bakan Yardımcım burada, kendileri
de davet edilecek, Bakan da gelecek, Cumhurbaşkanlığı davet
edilecek. Bir an önce Hacıbektaşı bu hâlinden kurtaralım
Bakanlık olarak, Valilik olarak. Ben Vali Beyle de görüştüm, Vali Bey
olumlu baktığını ama bütçelerinin
olmadığını söyledi. Sayın Vekilim, bu konuda sizden
destek bekliyorum.
Kozaklı ilçemize her seçim öncesinde gelinir,
oraya 500 yataklı bir hastane yapılacağı vadedilir,
vatandaşın oyu alınır, seçimden sonra unutulur. Sayın
Vekilim, bu verdiğiniz sözün takipçisi olacağım, bunu da bilmenizi
isterim.
MUSTAFA AÇIKGÖZ (Nevşehir) 500 yataklı
mı?
FARUK SARIASLAN (Devamla) Vallahi öyle dediniz
500 yataklı, hatta bütçesi ayrıldı, arsası tahsis edildi,
yeri hazır. dediniz. Seçilen de benim akrabam, AK PARTİli. Dedim
ki: Yahu, doğruları söyleyin, vatandaşı aldatmayın.
Ağabey, güvencesi benim. dedi. Peki. dedik.
MUSTAFA AÇIKGÖZ (Nevşehir) Bir
sıfırı fazla olmasın onun.
FARUK SARIASLAN (Devamla) Vallahi bilmiyorum,
onların, sizin söylediğiniz, ben bilemem orasını.
Avanos ilçemizde bulunan tarihî Taş Köprü
yıpranmış, trafiği kaldıramaz durumda. Belediye
Başkanımız projesini çizmiş, Bakanlığa
vermiş. Sayın Bakan Yardımcım, bir an önce de buranın
ele alınıp yapılması gerektiği kanaatindeyim.
Nevşehir merkeze gelince, hem merkezdeki sanayi
hem de Yeni Sanayide doğal gaz yok, sanayiciler zor durumda, bu nedenle de
yeni yatırım yapamamaktadırlar. Siz milletvekili
arkadaşlarımız da bunu biliyorsunuz. Üstüne üstlük, bu sanayici
arkadaşlarımızdan Size yeni sanayi yapacağız. diye
belediye öncülüğünde para toplanmış fakat ne arsa var ortada ne
de para. Paralarını istediklerinde de sürekli oyalanmaktalar.
Yanlış yönetimden dolayı
Nevşehir merkez de turizmden yeterli pay alamamaktadır. Kaleyi ve
etrafındaki eski kiliseleri, eski konakları restore edip bulunan yer
altı şehrini tamamlayıp turizme kazandırmak gerekirken
Belediye tarafından tam tersi yapılmış, 17 Nisan 1987
tarih, 3578 sayılı Kararla tarihî evler kapsamında tescil
edilmiş konaklarımız belediyenin göz yummasıyla
yıkılmıştır. Size ben şimdi bu konakları
göstereceğim, yerinde yeller esiyor. Mesela şu konak arkadaşlar,
bunun yerinde yeller esiyor. Bundan onlarca var.
Şimdi, belediye başkanımız
Nevşehirin bu sorunlarıyla ilgileneceği yerde
attığı bir tweetle Her şey güzel olacak. diyen
sanatçılar Nevşehir Belediyesi olarak şehrim tarafından
düzenlenecek en ufak dahi de olsa bir programda sahne alamayacaklar.
demiştir. Biz de merak etmiştik, acaba hangi sanatçıları
çağıracak diye. Başkan kendiliğinden bize cevabı
verdi. Rasim Arı davetiyesi, televizyonlar göstersin de bizim
hemşehriler de görsün.
Bu davet edilenlerden bir tanesinin adı Dursun
Ali Erzincanlı. Bu şahsı herhâlde, büyük bir ihtimalle
tanıyorsunuzdur. Utanarak okuyacağım bir konuşması
var: Peygamber Efendimiz sadece tarihsel bir şahsiyetti benim gözümde.
Peygamberdi ama on dört asır önce yaşamış ve öbür âleme göç
etmişti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Sarıaslan,
toparlayalım.
FARUK SARIASLAN (Devamla) Fakat Gülenin sohbet
CDleri beni o eşsiz insanların yaşadığı zaman
dilimine götürdü. Efendimiz ve onun ashabını anlamanın
Uzun
uzadıya gidiyor, şimdi zaman yok, onu söylemeyeceğim. Gerçekten
bir Türk Müslüman olarak utandım bunu okurken.
Sayın Başkana buradan sesleniyorum,
Bozacının şahidi şıracı olur. derler bizde.
FETÖ elebaşını öven, Peygamberimizi bundan öğrendiğini
ve bu nedenle sevdiğini söyleyen bu sapkın adam millî ve
maneviyatçı ise vay bu ülkenin hâline, vay Başkanım, senin
hâline. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, senin bilmediğin bir
şey daha var: Sanatçı yandaşlıktan ve yalakalıktan
beslenmez, sanatçı üretir, onun için de dikleşmeden dik durur.
Etkinliğe çağırmayacağını söylediğin
sanatçılar seninle polemiğe girmek istememiş ve cevap
vermemiş olabilir ama ben sana Nesiminin çok güzel bir şiiriyle
cevap vereceğim. Minnet Eylemem
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
FARUK SARIASLAN (Devamla) - Har içinde biten gonca
güle minnet eylemem/ Arabi, Farisi bilmem, dile minnet eylemem/
Sırat-ı müstakim üzre gözetirim rahîmi/ İblisin talim
ettiği yola minnet eylemem/ Bir acayip derde düştüm herkes gider
kârına/ Bugün buldum bugün yerim, Hak kerimdir yarına/ Zerrece
tamahım yoktur şu dünyanın varına/ Rızkımı
veren Hüdadır, kula minnet eylemem/ Ey Nesimi, can Nesimi ol gani mihman
iken/ Yarın şefaatlarım Ahmed-i Muhtar iken/ Cümlenin
rızkını veren ol gani settar iken/ Yeryüzünün halifesi hünkâra
minnet eylemem.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
Değerli milletvekilleri, şimdi
şahıslar adına söz taleplerini
karşılayacağım.
Sayın Açıkgöz, bir talebiniz mi olacak?
MUSTAFA AÇIKGÖZ (Nevşehir) Sayın
Başkanımız Nevşehirle ilgili
BAŞKAN Buyurun, yerinizden, bir
tartışma doğurmadan toparlayın Mustafa Bey.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
41.- Nevşehir Milletvekili Mustafa
Açıkgözün, Nevşehir Milletvekili Faruk Sarıaslanın 56
sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci bölümü üzerinde CHP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ve AK PARTİ hükûmetlerinin hiçbir düşünce ve inancı
ayırmadan her yere hizmet ettiğine ilişkin açıklaması
MUSTAFA AÇIKGÖZ (Nevşehir) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Tabii, öncelikle sayın vekilimin
anlattığı konularla ilgili, komisyonla ilgili, komisyonun
kimlerden kurulduğuyla ilgili inşallah bir önergemiz olacak. Turizm
Bakanlığımızın belirttiği 7 isim, il özel
idaremizden genel sekreter veya belirleyeceği kişiler, Çevre ve
Şehircilik Bakanlığımızdan, onunla ilgili önergemiz
geliyor ve o komisyonda mutabık kaldığımız konuyu
burada kanunla çözeceğiz, onu söyleyelim.
Bunu burada çözeriz ama Nevşehirle ilgili olan
kısımları söyleyelim. Öncelikle Hacı Bektaş Veli
Hazretleri, bu milletin, hepimizin ortak değeri ve bizim pirimizdir ve
benim de Hacıbektaşın bir damadı olarak her zaman
türbesini ziyaret edip, duasını ettiğim büyüklerimdendir. Tabii,
AK PARTİ hükûmetleri hiçbir düşünce ve inancı ayırmadan
bütün bölgelere, bütün her yere hizmet etti.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Hacıbektaşa
yapmamış.
MUSTAFA AÇIKGÖZ (Nevşehir) Ve bakın,
Hacıbektaşta hastanemizi, TOKİmizi, alt geçidimizi, üst
geçidimizi, hepsini yaptık.
BÜLENT TEZCAN (Aydın) Bunu da yapın.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ya, bunu da yapın.
BAŞKAN Arkadaşlar, sessiz olalım
lütfen.
MUSTAFA AÇIKGÖZ (Nevşehir) Ama belediye
başkanının vermediği hizmetlerden AK PARTİ sorumlu
değil arkadaşlar, bunun altını çizmek istiyorum.
FARUK SARIASLAN (Nevşehir) Para yok, para.
BAŞKAN Sayın Açıkgöz, sözlerinizi
tamamlayın siz.
MUSTAFA AÇIKGÖZ (Nevşehir) Tamam
Başkanım.
Biz kendi imkânlarımızla, devlet
imkânlarıyla Hacıbektaş ilçemizi kendi ilçemiz görüp her türlü
imkânları sağladık.
Şimdi, sanayi bölgemizde doğal gazla
ilgili -Islah Organize Sanayi Bölgemiz var, bir de Acıgölde organize
sanayimiz var- Bakanlığımızda çalışmaları
yaptık, inşallah yakın bir zamanda doğal gaza
kavuşturacağız.
Rasim Başkanımla ilgili de
Sayın
sanatçılarımız kendi özgür ifadelerini kullandılar. Rasim
Başkanımız sadece kendi yapacağı etkinliklere davet
etmeyeceğini belirtmiştir, o da kendi özgür, hür iradesidir, buna da
herkesin saygı duymasını talep ediyoruz efendim.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
FARUK SARIASLAN (Nevşehir) Ya, saygı
duyduk da Fetullahçı çağırmasına saygı duymadık.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Nevşehir Milletvekili Mustafa Açıkgöz
ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili İstanbul
Milletvekili Mehmet Muş ile 65 Milletvekilinin Kapadokya Alanı
Hakkında Kanun Teklifi (2/1811) ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve
Spor Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 56) (Devam)
BAŞKAN Şahıslar adına söz
sırası, Gaziantep Milletvekilimiz Sayın Mahmut Toğrulda.
(HDP sıralarından alkışlar)
Beş dakika süreniz.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Kapadokya Alanı Hakkında Kanun Teklifinin
üzerine şahsım adına söz aldım. Bu vesileyle Genel Kurulu
ve Genel Kurulun sevgili emekçilerini saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, tabii, şimdi öncelikle
bir alan başkanlığı noktasında, Türkiye birçok tarihî,
kültürel zenginlikleri olan bir coğrafya, Anadolu coğrafyası,
her bir alanla ilgili ayrı bir kanun yapma yoluna gidilmesinin ciddi
sıkıntıları olabileceğini düşünüyoruz.
İkincisi, burada alan
başkanlığının bir komisyon tarafından
yürütüleceği
Komisyon denince bizim aklımıza AKPnin
şimdiye kadar icraatları gelir ki AKP bu komisyonları birer
arpalık gibi, kendi yandaşlarından oluşturur ve
aslında konunun önemi ve gerekliliği ihmal edilir. Bunun
sayısız örneği var.
Değerli arkadaşlar, komisyonun görevleri
tanımlanmamış. Biraz önce AKP sözcüsü bir önergeyle bunu
gidereceklerini söyledi. Ama işte kanunlarımızda böyle
giderayak, hızlıca, tartışılmadan, üzerinde
yoğunlaşılmadan yapılıp hızlı bir
şekilde tekrarına düşmek gibi bir yol ve yönteme gidiliyor ve
bunlar maalesef, aslında usul ekonomisi açısından da ciddi
sıkıntılar yaratıyor.
Tabii, Kapadokyanın korunması son derece
önemlidir ama yanında Ihlara, bakın, yine on iki bin yıllık
bir tarihî şehir olan Hasankeyf bugün sular altında
bırakılıyor. Anadoludaki her bir tarihî, doğal güzellik
hepimizin, insanlığın ortak mirası. Bakın, yine Çin
Seddinden sonra en uzun surlar Diyarbakır Surları bugün
bakımsızlıktan yıkılıyor, burçlarının
taşları dökülüyor ve bu Hükûmet döneminde hiçbir önlem
alınmadı. Surda onlarca tarihî mekân yerle bir edildi, hiçbir önlem
alınmadı.
Tabii, bu doğanın, tarihin korunması
önemli ama -her şeyden önemlisi- bu ülkede bir toplumsal barış
her şeyin önündedir değerli arkadaşlar. Bakın, bugün
Türkiye'nin cezaevlerinde 3 binin üzerinde insan bu ülkeyi yöneten Hükûmet
çıkardığı, altına imza koyduğu ulusal ve
uluslararası anlaşmalara uysun diye bedenini açlığa
yatırmış durumda, 3 binin üzerinde insan. Ve yüzlerce anne, her
gün, haberlerde, sosyal medyada, gerçi yandaş medya bunları vermiyor
ama
Her gün anneler, çocukları ölmesin diye cezaevlerinin önünde
tartaklama görüntülerini yaşıyoruz.
Değerli arkadaşlar, anneler iki gündür
Mecliste. Dün bizim grup toplantımıza geldiler ve tek istekleri var:
Bu ülke, hukukuna uysun ve cezaevlerinde çocuklarımız ölmesin.
Şu anda bizim grup salonundalar. Ben burada tüm partilerin grup
başkanlıklarına bir çağrıda bulunuyorum: Gelin, birer
komisyon kurun, annelerle görüşün; bu anneler ne istiyor, neden buradalar,
neden ağlıyorlar ve neden her gün cezaevlerinin önünde bu hakarete
maruz kalıyorlar, bir de onlardan dinleyin. Çok zor değil
insanlarınızla konuşmak, çok zor değil değerli
arkadaşlar. Bakın, grupta bekliyorlar sizleri.
Dün Meclis Başkanıyla görüştüler,
hiçbir şey gelişmedi. Değerli arkadaşlar, bugün 30
kişi ölüm orucuna girmiş durumda ve her geçen saniye cezaevlerinde
acı bir haberin gelmesine doğru bir işleyiş gösteriliyor,
her an olumsuz bir haberin çıkma ihtimali var. Gelin, birbirimize kulak
verelim; gelin, annelerimizi bir dinleyelim ne istiyorlar diye. Bunun siyaset
malzemesi yapılmasına hiç ihtiyaç yok değerli arkadaşlar.
Bu bir insanlık sorunudur ve istenen talep öyle yeni yasalar
yapmanızı gerektiren bir talep değil; insanidir, hukukidir,
ahlakidir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında der ki: Her
yurttaş mahkeme önünde aynı haklara sahiptir. Hükümlü de olsa,
tutuklu da olsa her hükümlü ve her tutuklu aynı haklara sahiptir. Ama siz
şu veya bu gerekçeyle birilerine farklı bir uygulama
yaptığınızda
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) Bitiriyorum
Sayın Başkanım.
Anayasayı bir yerinden esnetip, bir yerinden
bükerseniz işte bugün yaşadığımız tüm
hukuksuzlukların da önünü açmış olursunuz.
Değerli arkadaşlar, bugün, yine, Mir
Celadet Bedirhan 1932 yılında Hawar (Çığlık) dergisini
çıkardı ve bu dergi 23üncü sayısını hem Arapça hem
Latin dilinde yazıyor. 23üncü sayısından itibaren Latin
alfabesine geçiyor. Kürt diline ciddi hizmetler veriyor ve o günden bugüne 15
Mayıs Kürt Dil Bayramıdır. Ben burada tüm halkların dil
bayramlarını kutluyorum. Gelin -bu ülkedeki her dil bizim bir
zenginliğimizdir- sadece Kürtçeyle ilgili değil, burada, bu
coğrafyada yaşadığı UNESCO tarafından ifade
edilen 38 dille ilgili devlet bir önlem alsın. Bakın, UNESCO
verilerine göre 18 dil ölmüştür bu coğrafyada, ölmüştür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) Sayın
Başkanım, bitireceğim.
BAŞKAN Peki, toparlayın.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) Her bir dilin ölümü
insanlığımızın bir parçasının ölümüdür
diyorum. Gelin, bu noktada el ele verelim, bu ülkede hep beraber adil,
eşit, özgür bir yaşamı kuralım diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahıslar adına son söz
talebi Trabzon Milletvekilimiz Sayın Hüseyin Örse aittir. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Örs.
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Kapadokya Alanı Hakkında Kanun
Teklifinin birinci bölümüyle ilgili şahsım adına söz
almış bulunuyorum. Hepinizi en derin saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, konuşmama
başlamadan önce bir hususu dile getirmek, dün ve bugün hem Trabzon yerel
medyasında hem de ulusal medyada yer alan görüntülü haberlere
dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Haberde yer alan görüntülerde Esenler Belediye
Başkanı ve AK PARTİ İstanbul Büyükşehir Belediye
Meclisi Başkan Vekili Tevfik Göksunun hem de bir iftar programı
sırasında yaptığı konuşmada 31 Mart seçimlerinde
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini
kazanan Sayın Ekrem İmamoğlunun şahsı üzerinden tüm
Trabzonluları rencide edici imalarda bulunduğu görülmektedir.
Görüntülerde Sayın İmamoğlunun kazanmasına en çok Yunan
medyasının sevindiğini iddia eden Göksu, daha sonra
İmamoğlunun nereli olduğunu programa katılanlara sormakta
ve kalabalıktan Trabzon. cevabı alınca E, hesap başka.
diyerek şeytanın bile aklına gelmeyecek bir imada
bulunmaktadır. Trabzon şehrini ve tüm Trabzonluları töhmet
altında bırakan mesnetsiz imalarda bulunan Tevfik Göksuyu bu yüce
Meclisimizin kürsüsünde esefle kınıyorum. (İYİ PARTİ
ve CHP sıralarından alkışlar) Bu kem göz sahibine buradan
sesleniyorum: Evet, Ekrem İmamoğlu Trabzonludur, has bir Trabzon
delikanlısıdır. Trabzonun Akçaabat ilçesinin Cevizli
köyündendir ve onun seçilmesine doğulusuyla, batılısıyla,
güneylisiyle, kuzeylisiyle tüm Türkiye sevinmiştir. (İYİ
PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar) Trol
ağzıyla sarf ettiğin bölen, ayrıştıran, karalayan
sözlerini derhâl geri al, başta Trabzon olmak üzere tüm Türkiyeden özür
dile.
Trabzon üzerinden farklı algılar
oluşturmaya çalışanları bu kürsüden uyarıyorum:
Aklınızı başınıza alın. Trabzon
insanının hassasiyetleriyle oynamaktan vazgeçin. Trabzon sahipsiz
değildir. Trabzon sizin içinde yüzüp eğleneceğiniz durgun bir
göl değildir, fırtınalı ve dalgalı bir denizde kulaç
atıyorsunuz. Dikkat edin, bu fırtına bir gün sizi batırır.
Unutmayın ki Trabzon Türkiye'nin Tsidir. (İYİ PARTİ ve CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, Kapadokya, Erciyes,
Hasan Dağı ve Güllü Dağın püskürttüğü lav ve kül
tabakalarının yağmur ve rüzgâr tarafından
aşındırılmasıyla ortaya çıkan ve 1985
yılında UNESCO Dünya Mirası Listesine alınan tarihî ve coğrafi
zenginliği olan, ülkemiz için son derece önem arz eden bir yerdir.
İmar affı sonrası tarihî
mağaralar ve vadilerde yapılan inşaat, büyütme tadilatı,
iş makinelerinin sesleri, tarihin çığlıkları gibi
kulakları tırmalıyor. Açıkçası, Kapadokya imar affına
kurban ediliyor. Bu sözler bölge insanının, turizmcilerin ve
esnafların sözleridir. Bu serzenişi ciddiye almak gerekir. 1 Ocak
2018den önce yapılmış olan imara aykırı konut, otel,
kafe, restoran ve benzeri yapılara yapı kayıt belgesi almak için
8 Haziranda yürürlüğe giren yasayla kaçak yapılaşmanın
hızla arttığı gerçeğini görmezden gelemeyiz. Burada
yasanın yanlılığı ya da
yanlışlığı üzerinden veya ilgili kurumların kaçak
yapılaşmaya izin verip vermemesi, gerekli
yaptırımların yapılıp yapılmaması üzerinden
eleştirisel bir siyaset yapma derdinde değilim, hiç kimse bu
zenginliğin kaybolmasına ya da zarar görmesine razı olmaz diye
düşünüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) - Asıl vurgulamak istediğim
durum, kaçak yapılaşma esnasında veya kaçak yapılaşma
yaptırımları sonucu yıkımlar sonrasında bölgenin
gördüğü ve görebileceği zararlar ve insan eliyle oluşan hasarlar
üzerinde durulması ve bunun üzerinden tedbirlerin
alınmasıdır.
Yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Erim, bir söz talebiniz
var.
Buyurun.
BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Beni
çocuk gibi azarladınız biraz önce ama herkese söz verildi, ben
yarın söz isteyeceğim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Estağfurullah, benim hiç kimseyi
öyle bir azarlama hakkım, niyetim olamaz; ben sadece bütün partilerin grup
başkan vekillerine
Partilerin hukuklarını gözetmek benim Meclis
Başkan olarak görevimdir. Mecliste grup başkan vekilleri partinizi
her konuda temsile yetkili kişilerdir, onlar konuşurken onların
konuşmalarının insicamını bozmamak da -bütün siyasi
partiler için söylüyorum- bütün milletvekillerinin görevidir. Ben de grup
başkan vekilliği yaptım, doğal olarak grup başkan
vekilleri konuşurken ya da söz alırken onların
insicamlarını kimsenin bozmaması gerekir ve partilerinizin
hukukunu korumak da bütün milletvekillerine düşen bir görevdir. Benim
burada yapmaya çalıştığım, grup başkan vekilleri
konuştuğunda partilerin tüzel kişilikleri adına konuşmalar
yapıldığı için tüm partilerin hukukunu korumaktan
ibarettir.
Sayın Yaşar, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
42.- Samsun Milletvekili Bedri Yaşarın,
19 Mayıs Millî Mücadeleyi başlatan sürecin 100üncü yıl
dönümüne ulaşmanın mutluluğunu ve gururunu yaşadıklarına
ilişkin açıklaması
BEDRİ YAŞAR (Samsun) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
19 Mayıs 1919, Atatürkün Samsuna ayak
basışının 100üncü yılı. Millî Mücadeleyi
başlatan sürecin 100üncü yıl dönümüne ulaşmanın
mutluluğunu ve gururunu hep birlikte yaşıyoruz. 19 Mayıs
ruhunun 100üncü yılında bölge milletvekili olmanın çok
ayrı bir gururu olduğunu, bu gururu paylaşmanın da
ayrı bir yeri olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim.
Samsun ise bu ülkenin kurtuluş ve kuruluş
şehridir. Samsun, Kurtuluş Savaşının önderi ve
Başkomutanı Mustafa Kemal Atatürkün Benim gerçek doğum tarihim
19 Mayıs 1919dur. diyerek adres gösterdiği yerin adıdır.
19 Mayıs, çağdaş Türkiye'nin,
başka bir deyişle Türkiye Cumhuriyetinin doğuş
şafağıdır. Türkiye Cumhuriyetinin ilk Cumhurbaşkanı
Gazi Mustafa Kemal Ben Samsunu ve Samsun halkını gördüğüm
zaman, memlekete ve millete ait bütün düşünce ve kararlarımın
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI (Devam)
B) Çeşitli İşler
1.- Başkanlıkça, görüşmeleri izlemek
üzere Genel Kurulu teşrif etmiş bulunan Rusya Federasyon Konseyi
Başkanı Valentina Matviyenkoya "Hoş
geldiniz."denilmesi
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, ülkemize
resmî bir ziyarette bulunan Rusya Federasyon Konseyi Başkanı
Sayın Valentina Matviyenko, Meclis Başkanımız Sayın
Mustafa Şentopla birlikte Genel Kurulumuzu teşrif etmişlerdir.
Kendilerine Meclisimiz adına hoş geldiniz diyorum. (Alkışlar)
Sayın Arık
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
43.- Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın,
ebelere hak ettiği değerin ve önemin verilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
ÇETİN ARIK (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Ülkemizde sezaryen oranı yüzde 60lara
ulaşmıştır. Oranın bu kadar yüksek olmasının
en önemli nedenlerinden biri de ebelere hak ettiği değerin ve önemin
verilmemesidir. Ülkemizde bir yılda doğan canlı bebek
sayısı 1 milyon 290 bin, ebe sayısı ise sadece 54 bindir,
bunların da sadece 2 bini doğumla ilgili bölümlerde
çalışmaktadır. Oysaki ebe demek doğum demektir. Ebelerin
kadro beklentisi karşılanmamıştır. Görev
dışı çalıştırma had safhadadır. 3600 ek
göstergede ebenin adı bile geçmemektedir. 3600 ek gösterge ebelerin
analarının ak sütü gibi helaldir. Yurdun en ücra köşelerinde
kuşların bile terk ettiği diyarlarda gece gündüz yirmi dört saat
fedakârca çalışan onlardır. 3600 ek göstergeyi ebelere derhâl
verelim. Hak yerini bulsun, hak yerini bulunca her şey çok güzel olacak.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Erbay
44.- Muğla Milletvekili Burak Erbayın,
Ankara Abdi İpekçi Parkında basın açıklaması yapmak
isteyen sağlık emekçilerine polisin biber gazı ve copla müdahale
etmesini kınadığına ilişkin açıklaması
BURAK ERBAY (Muğla) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Geçtiğimiz cumartesi günü Ankara Abdi
İpekçi Parkında Muğladan ve Türkiyenin dört bir yanından
gelen sağlık emekçilerinin 3600 ek gösterge, yıpranma payı,
temel ücretlerin iyileştirilmesi talebiyle yapmak istedikleri basın
açıklamasına polis biber gazı ve copla müdahale etmiştir.
Bu müdahalede SES Eş Genel Başkanı İbrahim Kara ve DEV
SAĞLIK-İŞ üyesi Furkan Bircan darbedilerek gözaltına
alınmıştır. Daha insani şartlarda çalışmak
isteyen, haklarını arayan sağlık emekçilerine yapılan
bu saldırıyı kınıyorum. Sağlık
çalışanları şiddete uğramakta, uzun saatler
çalışmak zorunda kalmakta, ancak tüm olumsuz koşullara
rağmen yine de bu kutsal mesleği yerine getirmektedirler.
Sağlık emekçileri, başta seçim vaadi olarak gündeme getirilen
ancak seçimden sonra unutulan 3600 ek gösterge olmak üzere fiilî hizmet süresi
zammının geçmiş çalışma sürelerini de kapsayacak
şekilde yeniden düzenlenmesini, çalışma
şartlarının iyileştirilmesini bekliyorlar.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Nevşehir Milletvekili Mustafa Açıkgöz
ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili İstanbul
Milletvekili Mehmet Muş ile 65 Milletvekilinin Kapadokya Alanı
Hakkında Kanun Teklifi (2/1811) ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve
Spor Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 56) (Devam)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, birinci
bölüm üzerinde soru-cevap işlemi yok.
Birinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi, birinci bölümde yer alan maddeleri,
varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
Değerli milletvekilleri, 1inci madde üzerinde
iki önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına
göre okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 56 sıra sayılı
Kapadokya Alanı Hakkında Kanun Teklifinin 1inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Amaç ve kapsam
Madde 1-(1) Bu Kanunun amacı; Kapadokya
Alanının belirlenmesi, tarihi ve kültürel değerleri ile jeolojik/jeomorfolojik
dokusunun ve doğal kaynak değerlerinin korunması,
yaşatılması, geliştirilmesi, tanıtılması,
gelecek kuşaklara aktarılması, planlanması, yönetilmesi,
denetlenmesi ve bu doğrultuda kurulacak idare ve komisyonun oluşumuna
ilişkin hususları düzenlemektedir.
Tekin
Bingöl Orhan
Sümer Ömer Fethi
Gürer
Ankara Adana Niğde
Faruk
Sarıaslan Fikret
Şahin Erkan
Aydın
Nevşehir Balıkesir Bursa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Bursa Milletvekilimiz Sayın Erkan Aydın. (CHP
sıralarından alkışlar)
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
56 sıra sayılı Kanun Teklifi
hakkında söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Evet, ülkenin gündeminde bu kadar
sıkıntı varken, ekonomi hızla aşağı
doğru giderken, vatandaş geçim derdindeyken gene özel bir bölgede,
özel kişilere birtakım imtiyazlar sağlayan bir kanun teklifiyle
bir kez daha karşınızdayız.
Komisyona neyle ilgili rapor gelmiş,
bakıyoruz: Bürokratik işlemlerin azaltılması,
kırtasiyenin azaltılması, yetki karmaşasının
ortadan kaldırılması amacıyla, birtakım imtiyazlar sağlanarak
Kapadokya Alan Başkanlığı adı altında bir kanun
teklifi
Peki, bu hangi yetkilere sahip olacak onlara da
bakalım. Birtakım kanunlardan muaf olacak, birtakım
denetimlerden muaf olacak, her türlü alana -orman alanına, sit
alanına, kültür alanına- müdahale etme, istediği gibi oralarla
oynama hakkına sahip olacak ve bu yaptıklarından dolayı da
ne Meclis ne Sayıştay ne de herhangi bir kurum bunu denetleme
hakkına sahip olmayacak.
Şimdi böyle bir kanun teklifi
Böyle bir alan
başkanlığı niye kuruluyor? Biraz önce söyledik, memleketin
bir sürü derdi var. Bakalım daha başka nerelerde olmuş:
Çanakkalede olmuş, Geliboluda alan başkanlığı
kurulmuş. Kimse içeride ne olup bittiğini bilmiyor, hesap verilebilirlik
yok, her istediğini istediği kişiye yapıyor, istediği
kadar elemanı dolduruyor, istediği kadar harcama yapıyor; hiçbir
denetime tabi değil. E, burası? Burası da gerçekten sadece
Türkiye'nin değil dünyanın en güzel bölgelerinden, tarihî UNESCO
Dünya Kültür Miras Listesinde olan, bütün dünyanın gözbebeği,
varlığı olması gereken yer.
Peki, AK PARTİ Hükûmetinin on yedi
yıllık geçmişine baktığımızda, bu kadar
geniş yetkilerle, bu kadar fazla imtiyazla hiçbir denetime tabi olmayan
yerleri verdiğinizde başınıza neler geliyor? Bakalım,
sayfalarca sürüyor ama sadece birkaçını sayalım. Telsim
gitmiş, TEKEL gitmiş, PETKİM gitmiş; ERDEMİR,
İSDEMİR, Sümerbank, cam fabrikaları, şeker
fabrikaları, en son da tank palet fabrikası gitmiş. Yani
aslında şu anda yapılan ne? Kediye ciğer teslim etmek.
Kişinin iştir ayinesi, lafa bakılmaz. Buralara birçok gerekçe
yazılmış Buralar çok güzel olacak, buralara
yatırımcı gelecek, faaliyetler olacak, spor tesisleri olacak,
balonlar uçacak
Ama gerçekte ne olduğunu hepimiz biliyoruz. Uludağda
da aynısını yapmak için birtakım
hazırlığın yapıldığı haberleri bize
geliyor. Peki, neden? Kapadokya, Uludağ, Çanakkale
Bundan sonra neresi
olacak? İşte, nerede tarihî bir güzellik varsa; Pamukkale, Hasankeyf,
Salda Gölü, Fırtına Vadisi, Okluk Koyu
Arkadaşlar, memleketin bu kadar sıkıntısı
varken birilerine, yandaşa bir çıkar sağlamak için buralara
kanun teklifleri getirmeyin, vatandaşın geçim derdiyle ilgilenin.
Herkes unutacak sanıyorsunuz ama orada yaşananları hepimiz gayet
iyi biliyoruz. Bunlar gittikten sonra maalesef geriye dönüş olmuyor. Bugün
o satılanlardan hangisini hangi kaynakla geri alabileceğimizi
söyleyebilecek kimse var mı? Maalesef hiçbir şekilde yok. Amacın
ne olduğunu hep birlikte biliyoruz.
Ne oldu? Seçimden önce söyleniyordu, çok değil;
2023 hedefleri vardı, beka sorunu vardı. FATİH Projesi
vardı gerçekten, nerede bu milyar dolarlık projeler? Yüz günlük
program, hedefler vardı, nerede bunlar? Yerli uçak hangardaydı, ha
bugün ha yarın çıkıyordu. Yerli araba vardı, bir yerden
prototipi gelmiş. Kaç sene oldu, bunlar yok. 2,5 milyon kişiye
iş bulunacaktı. Bugün işsizlik rakamı açıklandı:
14,7. Üniversiteli işsizlik oranı: Her 3 gençten 1i işsiz.
Bunları bıraktık, neyle uğraşıyoruz? Paketlenebilecek,
pazarlanabilecek, hiçbir denetim olmadan yandaşın cebini
doldurabileceği ve bundan dolayı da hiçbir şekilde hesap
verilemeyeceği bir alan başkanlığıyla ilgili kanun
teklifi... El insaf diyorum, biraz vicdan diyorum. Gelin, şu ulu çatı
altında milletin gerçek gündemlerini konuşalım, ekonomiye hep
birlikte bizim de üzerimize ne düşüyorsa birlikte yapalım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AYDIN (Devamla) Toparlıyorum.
BAŞKAN Toparlayın Sayın Aydın.
ERKAN AYDIN (Devamla) Siz muhalefetiyle
iktidarıyla bir teklif getirdiniz Bu sorunları çözelim. dediniz de
biz mi kabul etmedik? Bir an önce memleketin ne kadar değerli yeri varsa
özel kanunlarla Varlık Fonu gibi içine attığınız
yüz-yüz elli yıllık değerli kurumların hangi faiz
oranlarıyla yurt dışındaki tefecilere ipotek
ettirildiğini hep birlikte biliyoruz. Bu gündemlerden acilen vazgeçin,
daha vakit var. Bizim görevimiz uyarmak ve halkımızın
isteği olan doğru yola hep birlikte gitmek. Ama siz bu
uyarıları dikkate almazsanız, emin olun, nasıl 31 Martta 81
ilde vatandaşımız sandıkta bir ders verdiyse, bir sarı
kart gösterdiyse 23 Haziranda da kırmızı kart gösterecek
diyorum, her şey çok güzel olacak diyorum, hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kapadokya Alanı
Hakkında Kanun Teklifinin 1inci maddesinin (1)inci fıkrasında
yer alan hususları ibaresinin konuları ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Fahrettin
Yokuş Enez
Kaplan Ayhan
Erel
Konya Tekirdağ Aksaray
Bedri
Yaşar Yasin
Öztürk Muhammet
Naci Cinisli
Samsun Denizli Erzurum
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Aksaray Milletvekilimiz Sayın Ayhan Erel. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
AYHAN EREL (Aksaray) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; Kapadokya
Alanı Hakkında Kanun Teklifinin 1inci maddesi üzerine partim
adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Yeniçağ gazetesi yazarı; kalemi, kelamı,
selamı dosdoğru olan Yavuz Selim Demirağa yönelik
saldırıyı nefretle kınıyorum. Fikirler zorla,
şiddetle, topla, tüfekle asla öldürülmez. Bir fikir ancak kendinden daha
üstün bir fikirle mağlup edilebilir. Değerli yazarımıza
buradan tekrar Allahtan acil şifalar diliyorum.
Dünyada eşine ender rastlanan kültürel ve tabii
güzellikleri bir arada bulunduran ve binlerce yıllık medeniyetin
izlerini günümüze taşıyan Kapadokya alanının tarihî ve
kültürel değerleriyle jeolojik ve jeomorfolojik dokusunun ve doğal
kaynak değerlerinin korunması, yaşatılması,
geliştirilmesi, tanıtılması, gelecek kuşaklara
aktarılması, turizmden ülke ekonomisine daha fazla katma değer
sağlamak amacıyla hazırlanan bu kanunu eksikliklerine
rağmen kısmen olumlu bulmaktayım. Emeği geçenlere yöre
halkı adına teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Kapadokyanın giriş kapısı olan
Aksarayımızın bu kanun kapsamında bulunmaması bizi
üzüntüye sevk etmiştir. Bu millet kürsüsünden, başta Sayın
Cumhurbaşkanımız olmak üzere tüm yetkililere sesleniyorum: Siz
Aksaraydan ne istiyorsunuz? On beş yıldır sözünü
verdiğiniz demir yolunu yapmadınız, yüzde 70i
tamamlanmış havaalanında yolcu yok iddiasıyla
havaalanımızı kaderine terk ettiniz. Bir hastane
yaptınız, bir dokun bin ah işit misali neresine elimizi atsak
elimizde kalıyor. 1 kilometre ötesinde Aksarayın çöp toplama
alanı, kanalizasyonun araziye bırakıldığı yer.
Kokudan hastanede sağlam insanlar bile hasta oluyor. Aksaray hâlâ içilebilir
suya hasret. Oysa Aksaray kurulduğu günden bu yana AK PARTİye en üst
düzeyde destek vermiştir, Aksaraylılara
karşılığı bu olmamalıydı. Bu kanunun
aynısını Ihlara alanı hakkında kanun teklifi olarak
hazırlayıp imza bölümlerini boş bıraktım. Bunu
İYİ PARTİ olarak Meclise getirdiğimizde ne kadar haklı
da olursak olalım, iktidar partisi tarafından kabul
görmeyeceğini biliyorum. Bu nedenle kanun teklifi ve görüşmekte
olduğumuz kanun teklifiyle sadece Kapadokyanın yerlerini Ihlara
olarak değiştirip bunu AK PARTİ grup başkan vekilimize
takdim edeceğim. Onların imzasıyla Genel Kurula geldiğinde
de Aksarayımız için, Türkiyemiz için biz evet diyeceğiz.
Çünkü Aksaray Kapodakyayla aynı tabii, tarihî ve kültürel değerlere
sahip. Siz bir elmayı bu şekliyle ikiye ayırmış
oluyorsunuz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Kapadokyanın incisi Ihlara Vadisidir. Allahın
ateşe, suya ve rüzgâra yüklemiş olduğu görevle oluşan eser
ilk Hristiyanları koruyup gözeten derin bir vadidir. Dik kaya
duvarlarına oyulmuş mağara evleri, mabetleri ve yamaçlarına
kurulmuş köyleriyle içinden geçen Melendiz Çayı, ona eşlik eden
yeşil bahçeleriyle mucizeler dehlizidir. Kapadokyanın en büyük
manastırı Selime Manastırı, kervan yolu, kiliseleri ve
manzarasıyla yine bu bölgenin gözdesidir. Peri bacalarıyla yılda
300 bine yakın yabancı, yerli turistin geldiği, seyrettiği
güzel bir yerdir. Yine bölgemizde Saratlı ve Kırkgöz yer altı
şehirleri bulunmaktadır. Tarih ve kültür cenneti Güzelyurt bu yörenin
görülmesi gereken, korunması gereken yerlerindendir. Yine Sultanhanı
ve Yunus Emrenin Çilehanesi ve Tapduk Emrenin mezarının
bulunduğu yerler, bu yerlerin tamamı Kapadokyada birer
değerdir. Dolayısıyla buraların da korunması, gelecek
kuşaklara aktarılması için ya bu yasanın içine
alınması ya da Ihlara alan yasası olarak yeni bir yasanın
kabul edilmesini yüce Meclisten saygıyla arz ediyorum.
Kapadokyanın bir parçası olan Ihlara
Vadisi, yine Güzelyurttaki Kilise Cami, açık hava müzesi, Selime
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Erel.
AYHAN EREL (Devamla)
Anadolunun en büyük
kervansarayı olan Sultanhanı
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Orası restore
edildi, değil mi?
AYHAN EREL (Devamla) Edildi, evet, emeği
geçenlere teşekkür ediyorum.
Aksarayın doğal güzelliği Hasan
Dağı ve Eğri Minaremiz, Narlıgölümüzle Kapadokyanın
devamı olan Aksarayın da ya bu kanun kapsamına
alınmasını ya da yeni bir kanunla korunmasını teklif
ediyor, hepinize saygılar sunuyorum.
Sağ olun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
1inci madde kabul edilmiştir.
Sayın Bülbül
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
45.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün, bal
üreticilerinin arı ölümlerinden kaynaklanan mağduriyetin
giderilmesini ve gerekli önlemlerin alınmasını talep
ettiğine ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Türkiye'nin en önemli arı yetiştirme ve
bal üretim merkezlerinden biri olan Aydın ilinin Nazilli, Kuyucak,
Sultanhisar, Yenipazar, Köşk, Karpuzlu, Çine ve Koçarlı ilçelerinde
arı ölümleri artarak devam etmektedir. Kovanlarda bulunan arılar
yüzde 80 oranında telef olmuş durumdadır. Bu ölümlerin sulama
birliklerinin kanallardaki yosunlaşmayı önlemek için
kullandıkları zararlı kimyasalların, zirai ilaçların
düzensiz, bilinçsiz ve zamansız kullanılması gibi nedenlerinin
olduğu bilinmektedir. Üreticiler bu durumu her yıl
yaşadıklarını ve bu mağduriyetin giderilmesini, bu
konuda önlemlerin alınmasını talep etmektedirler. Buradan
yaklaşık 3.500 arıcının sesini duyurmak istedim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Değerli milletvekilleri, birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.53
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.58
BAŞKAN: Başkan
Vekili Levent GÖK
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ
(Nevşehir), Rümeysa KADAK (İstanbul)
----- 0 -----
BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin
78'inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
56 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Nevşehir Milletvekili Mustafa Açıkgöz
ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili İstanbul
Milletvekili Mehmet Muş ile 65 Milletvekilinin Kapadokya Alanı
Hakkında Kanun Teklifi (2/1811) ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve
Spor Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 56) (Devam)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir konu
bulunmadığından, alınan karar gereğince kanun
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 16 Mayıs 2019 Perşembe günü saat 14.00te
toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 18.59