TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
79uncu
Birleşim
16
Mayıs 2019 Perşembe
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Kahramanmaraş
Milletvekili Sefer Aycanın, Anneler Günü münasebetiyle anne
sağlığı düzeyi ve anne sağlığı
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Aydın Milletvekili
Bekir Kuvvet Erimin, Aydın Büyükşehir Belediyesinde usulsüzlüklerin
yaşandığına ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Bursa Milletvekili Erkan
Aydının, 14 Mayıs Dünya Eczacılık Günü ve
Eczacılık Haftasına ilişkin gündem dışı
konuşması
III.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Aydın Milletvekili
Süleyman Bülbülün, Aydın Milletvekili Bekir Kuvvet Erimin
yaptığı gündem dışı konuşmasında
Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
2.- Aydın Milletvekili
Bekir Kuvvet Erimin, Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülun sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
3.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutanın, Tokat Milletvekili Özlem Zenginin
yaptığı açıklamasında Cumhuriyet Halk Partisine ve
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
4.- İzmir Milletvekili
Aytun Çırayın, Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkayanın
İYİ PARTİ grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasında İYİ PARTİye ve
İYİ PARTİ Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
5.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkayanın İYİ
PARTİ grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Tokat Milletvekili Özlem
Zenginin, Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
2.- Balıkesir
Milletvekili Fikret Şahinin, 16 Mayıs Mustafa Kemal Atatürkün 18
arkadaşıyla birlikte Bandırma Vapuruyla hürriyet mücadelesini
başlatmasının 100üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
3.- İstanbul
Milletvekili Sibel Özdemirin, 16 Mayıs Mustafa Kemal Atatürkün
Bandırma Vapuruyla bağımsızlık yolunu
açmasının 100üncü yıl dönümüne ve 19 Mayıs 1919da
ülkemizin aydınlık geleceğinin temellerinin
atıldığına ilişkin açıklaması
4.- Mersin Milletvekili
Zeynep Gül Yılmazın, Ankara 31. Ağır Ceza Mahkemesinde
2nci duruşması görülen Şule Çet davasına ilişkin
açıklaması
5.- Mersin Milletvekili Ali
Cumhur Taşkının, 12-18 Mayıs Hemşireler
Haftasına ilişkin açıklaması
6.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Akının, bağımsızlık
mücadelemizin 100üncü yılında Gazi Mustafa Kemal Atatürkü ve
Kuvayımilliye kahramanlarını minnetle andığına
ilişkin açıklaması
7.- İzmir Milletvekili
Kani Bekonun, 1 Şubatta yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu
Sağlık Uygulama Tebliği gereğince hastanelere ödenen
payın kaldırılmasıyla yaşanan mağduriyete
ilişkin açıklaması
8.- Adana Milletvekili Orhan
Sümerin, pamuk üreticilerinin mağdur olmaması için pamuk
ithalatını artıracak uygulamalardan vazgeçilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
9.- Mersin Milletvekili Ali
Mahir Başarırın, Çukurova Havaalanının ne zaman
açılacağını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
10.- Konya Milletvekili Esin
Karanın, 16 Mayıs kurtuluş mücadelesini başlatmak için
Atatürkün İstanbuldan Samsuna yola çıkışının
100üncü yıl dönümüne ve insan sağlığına zararlı
kimyasallara kolayca ulaşımın engellenmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
11.- Mersin Milletvekili Baki
Şimşekin, Mersin ilinde yoğun yağış nedeniyle
ekili alanların zarar gördüğüne ve çiftçilerin mağduriyetinin
giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
12.- Mersin Milletvekili
Hacı Özkanın, 19 Mayıs Samsunda yakılan istiklal
meşalesiyle başlatılan Millî Mücadelenin 100üncü yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
13.- Kocaeli Miletvekili
İlyas Şekerin, 15 Mayıs Uluslararası Aile Gününe
ilişkin açıklaması
14.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, ciddi boyutta işsizlik sorunu
yaşandığına ve yeni iş alanları
yaratılması gerektiğine ilişkin açıklaması
15.- Zonguldak Milletvekili
Ahmet Çolakoğlunun, Zonguldak Havaalanından 12 Mayıs
itibarıyla ilk yurt içi seferlerinin başladığına
ilişkin açıklaması
16.- Hatay Milletvekili
Hüseyin Şanverdinin, Irak Başbakanı Adil Abdülmehdi ve
beraberindeki heyetin ülkemizi ziyaretleriyle yapılan görüşmelerin
hayırlar getirmesini temenni ettiğine ilişkin
açıklaması
17.- İzmir Milletvekili
Mehmet Ali Çelebinin, Gençlik ve Spor Bakanlığının
sözleşmeli personel alımlarının şaibeli olduğuna
ilişkin açıklaması
18.- Hatay Milletvekili Lütfi
Kaşıkçının, Hatay Yarseli Barajının
elektriğinin kesilmesiyle çiftçilerin mağdur edildiğine ve 19
Mayısın 100üncü yıl dönümünde başta Gazi Mustafa Kemal
Atatürk olmak üzere şehitlere Allahtan rahmet dilediğine
ilişkin açıklaması
19.- Gaziantep Milletvekili
Ali Muhittin Taşdoğanın, Gazianteplilerin turizmin ve ticaret
hacminin artırılabilmesi için teşvik beklediğine
ilişkin açıklaması
20.- Düzce Milletvekili Ümit
Yılmazın, Ereğli-Düzce arasına yapılacak olan kara
yolu kantarının kamyoncu esnafın yüzünü güldüreceğine
ilişkin açıklaması
21.- Kırklareli
Milletvekili Türabi Kayanın, çiftçilerin ayçiçeği ve kanola ürününe
yapılması gereken desteği alamadığına
ilişkin açıklaması
22.- Eskişehir
Milletvekili Arslan Kabukcuoğlunun, 12-18 Mayıs Hemşirelik
Haftasına ilişkin açıklaması
23.- Batman Milletvekili
Ziver Özdemirin, 16 Mayıs Batmanın il oluşunun 29uncu
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
24.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkanın, 19 Mayıs Samsunda yakılan istiklal
meşalesiyle başlatılan Millî Mücadelenin 100üncü yıl
dönümüne, Ziraat Türkiye Kupasını kazanan Galatasarayı tebrik
ettiğine, AK PARTİ Meclis Üyesi Yavuz Selim Tuncerin İYİ
PARTİ Genel Başkanı Meral Akşenere yönelik
ithamlarını reddettiklerine, Mersin Akkuyu Nükleer Santralinde
yaşanan sorunlara ilişkin açıklaması
25.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, 16 Mayıs Mustafa Kemal Atatürkün Bandırma
Vapuruyla özgürlük ve bağımsızlık yolunu
açmasının 100üncü yıl dönümüne, Türkiyenin muhatap olduğu
tehdit ve tehlikelere karşı millî ruhla topyekûn mücadele etmenin elzem
olduğuna ilişkin açıklaması
26.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, RTÜKün HDP Eş Genel
Başkanı Sezai Temellinin konuşmasını
yayınladığı için TELE 1e ceza vermesinin anayasal suç
olduğuna, Hakkâri Milletvekili Leyla Güvenin, Sebahat Tuncelin, Selma
Irmakın, Diyarbakır Milletvekili Dersim Dağın, Van
Milletvekilleri Tayip Temel ve Murat Sarısaçın sürdürdüğü
açlık grevine, AK PARTİ Genel Başkanı Recep Tayyip
Erdoğanın Karnını doyuruyorsunuz, her türlü
ihtiyacını karşılıyorsunuz yine de oy vermiyor.
ifadesinin kabul edilemez olduğuna ilişkin açıklaması
27.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, 16 Mayıs Mustafa Kemal Atatürkün Bandırma Vapuruyla
özgürlük ve bağımsızlık yolunu açmasının 100üncü
yıl dönümüne ve ülkemizin içinde bulunduğu zorlukların el
birliğiyle aşılabileceğine ilişkin
açıklaması
28.- Tokat Milletvekili Özlem
Zenginin, Şule Çet davasını hassasiyetle takip ettiklerine,
Ekşi Sözlükün öğretmenlerle ilgili açtığı
başlığın tahammül edilemez olduğuna, Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkanın AK PARTİ Meclis Üyesi Yavuz Selim Tuncere yönelik
ifadelerine ilişkin açıklaması
29.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkanın, Tokat Milletvekili Özlem Zenginin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
30.- Antalya Milletvekili
Cavit Arının, özgür olması gereken basına yönelik
saldırıları kınadığına ve yargının
toplumda infial yaratan vakalarda caydırıcı olması
gerektiğine ilişkin açıklaması
31.- Tokat Milletvekili Özlem
Zenginin, Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın İYİ
PARTİ grup önerisi üzerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
32.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Afyonkarahisar Milletvekili Ali
Özkayanın İYİ PARTİ grup önerisi üzerinde AK PARTİ
Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
33.- Aksaray Milletvekili
Ayhan Erelin, 16 Mayıs bağımsızlığa demir
atışımızın 100üncü yılının Türk
milletine kutlu olmasını dilediğine ilişkin açıklaması
34.- Trabzon Milletvekili
Ahmet Kayanın, Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksunun Ekrem
İmamoğlu üzerinden Trabzonlulara yönelik benzetmesiyle ilgili
haberlere yayın yasağı getirilerek gerçeklerin
gizlenemeyeceğine ilişkin açıklaması
35.- Ankara Milletvekili
Ayhan Altıntaşın, memleketi Yozgat ili Bektaşlı
köyündeki camiye ataması yapılan imamın güvenlik
soruşturmasının hızlandırılmasını rica
ettiğine ilişkin açıklaması
36.- Trabzon Milletvekili
Bahar Ayvazoğlunun, Trabzonluların tek kırmızı
çizgisinin vatan olduğuna, Esenler Belediye Başkanı Tevfik
Göksunun konuşmasının manipüle edildiğine ilişkin
açıklaması
37.- Adana Milletvekili
Müzeyyen Şevkinin, 14 yaşındaki Pelin Elmacının kalp
nakli beklediğine, organ bağışıyla ilgili
duyarlılığın artırılması gerektiğine,
Profesör Doktor Haluk Savaşın uğradığı
haksızlığa ilişkin açıklaması
38.- Gaziantep Milletvekili
İmam Hüseyin Filizin, ülkemizin kalkınmasında önemli rol
oynayan sanayi üretiminin artırılabilmesi için mesleki teknik
eğitime önem verilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
39.- Bursa Milletvekili
Atilla Ödünçün, 15 Mayıs Hava Şehitlerini Anma Gününe ilişkin
açıklaması
40.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Diyarbakır Milletvekili Garo Paylanın 56
sıra sayılı Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerinde HDP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
41.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, Diyarbakır Milletvekili Garo Paylanın 56
sıra sayılı Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerinde HDP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
42.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, demokratik bir cumhuriyette, eşit
koşullarda, demokratik bir ortamda birlikte yaşamak istedikleri için
mücadele verdiklerine ilişkin açıklaması
V.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının, Azerbaycan Cumhuriyeti Millî
Meclisi tarafından Avrupa Güvenlik ve İşbirliği
Teşkilatı Parlamenter Asamblesinin desteğiyle 12 Haziran 2019
tarihinde Azerbaycanın başkenti Baküde düzenlenecek olan Bakü
Bölgesel İşbirliği ve Güvenlik Konferansına TBMM
Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiç Başkanlığında bir
heyetle katılım sağlanmasına ilişkin tezkeresi (3/688)
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- İYİ PARTİ
Grubunun, Grup Başkan Vekili Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan
tarafından, Fetullahçı terör örgütünün darbe
kalkışmasının askerî ayağı yurtta sulh konseyinin
darbenin gerçekleştiği o geceye kadar gidilen süreç içerisinde siyasi
bir taraf ve grupla ilişkilerinin ve bağlantılarının
araştırılması, bu hain kalkışmaya yardım ve
yataklık eden iş birlikçilerinin, bu teşebbüse karşı
sorumlulukları gereği önlem almayanların belirlenmesi
amacıyla 16/5/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 16
Mayıs 2019 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun,
Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan ve arkadaşları
tarafından, Türkiyede rekor seviyelerde seyreden işsizliğin
giderilmesi, nedenlerinin araştırılması amacıyla
8/5/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 16
Mayıs 2019 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Türkiye
Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, kamu özel iş birliğiyle
gerçekleştirilen projelerin incelenerek olası kamu
zararlarının ve sözleşmelerdeki hataların saptanması amacıyla
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan (10/190) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin
ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 16 Mayıs 2019 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
VII.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Nevşehir
Milletvekili Mustafa Açıkgöz ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Muş ile 65
Milletvekilinin Kapadokya Alanı Hakkında Kanun Teklifi (2/1811) ile
Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 56)
VIII.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun, 20 Temmuz
2016 tarihinden 18 Temmuz 2018 tarihine kadar Bakanlık personeli
hakkında yapılan ihraç ve iade işlemlerine dair bazı
bilgilere ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih
Dönmezin cevabı (7/10163)
2.- Uşak Milletvekili Özkan Yalım'ın, Katar ortaklı
bir firmanın Cumhurbaşkanlığına otobüs hediye
ettiği iddiasına ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve
Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhanın cevabı (7/10416)
3.- Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş'ın, Çanakkale ve
İstanbul boğazlarındaki kılavuzluk ve römorkörcülük
hizmetlerinin ayrılmasına ve özel sektör eliyle yürütülmesine imkan
veren mevzuat değişikliğine ilişkin sorusu ve
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhanın
cevabı (7/10417)
4.- Giresun Milletvekili Necati Tığlı'nın,
yabancı şirketlerden kılavuzluk ve römorkörcülük hizmeti
alınabilmesine yönelik yönetmelik değişikliğine ilişkin
sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit
Turhanın cevabı (7/10418)
5.- Aydın Milletvekili Aydın Adnan Sezgin'in, THY'nin
envanterinde bulunan Boeing 737 Max 8 tipi uçaklara ve sefer iptallerine
ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet
Cahit Turhanın cevabı (7/10420)
6.- İzmir Milletvekili Murat Bakan'ın, çocukların ve
gençlerin Momo adlı oyun ve benzeri tehlikeli sanal içeriklere
karşı korunmasına ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve
Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhanın cevabı (7/10421)
7.- Muğla Milletvekili Burak Erbay'ın, Muğla-Denizli
arasında yapımına devam edilen karayolunun bitim tarihine
ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet
Cahit Turhanın cevabı (7/10560)
8.- Giresun Milletvekili Necati Tığlı'nın,
Giresun'un Karadeniz Bölgesi'ni İç Anadolu Bölgesi'ne bağlayacak
demiryolu projesindeki güzergahta yer almamasına ilişkin sorusu ve
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhanın
cevabı (7/10561)
9.- Adana Milletvekili İsmail Koncuk'un, Karataş'tan
İskenderun ve Mersin Limanlarına hızlı feribotla
ulaşım sağlanması önerisine ilişkin sorusu ve
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhanın
cevabı (7/10563)
10.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan'ın, Marmaray'da
kullanılan yerli ve ithal tren seti sayısına ve bazı ithal
tren setlerinin kullanılamamasından kaynaklanan kamu
zararının miktarına ilişkin sorusu ve Ulaştırma
ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhanın cevabı (7/10564)
11.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın, İstanbul
Büyükşehir Belediyesince UKOME kararına göre ilk yirmi beş
dakika park ücreti alınmaması uygulamasının denetimine
ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet
Cahit Turhanın cevabı (7/10565)
12.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun,
2002-2009 yılları arasında görev yapan kadın bakan
sayısına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/10573)
13.- İzmir Milletvekili Mahir Polat'ın, İzmir'in
Kemalpaşa ilçesinde bir lojistik köy kurulması kapsamında
tarım arazilerinin acele kamulaştırılması nedeniyle
mağdur olan vatandaşların durumuna ilişkin sorusu ve
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhanın
cevabı (7/10638)
14.- Muğla Milletvekili Süleyman Girgin'in, Muğla'nın
Fethiye ilçesinde imar planına aykırı olarak özel marina
inşasına Bakanlık tarafından izin verildiği
iddiasına ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı
Bakanı Mehmet Cahit Turhanın cevabı (7/10640)
15.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, baz istasyonlarına
kiralama yoluyla tahsiste bulunan kurum ve kuruluşlara ve baz istasyonlarının
kurulduğu yerleşim yerlerinde vatandaşların
görüşlerinin alınıp alınmadığına
ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet
Cahit Turhanın cevabı (7/10641)
16
Mayıs 2019 Perşembe
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.02
BAŞKAN:
Başkan Vekili Levent GÖK
KÂTİP
ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----
0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
79uncu Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Değerli milletvekilleri, gündeme geçmeden önce
üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Türkiyede anne
sağlığının düzeyi ve anne
sağlığını etkileyen faktörler hakkında söz
isteyen Kahramanmaraş Milletvekilimiz Sayın Sefer Aycana aittir.
Buyurun Sayın Aycan. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
II.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın,
Anneler Günü münasebetiyle anne sağlığı düzeyi ve anne
sağlığı sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Gündeme getireceğim konu, Anneler Günü
münasebetiyle, anne sağlığı düzeyi ve anne
sağlığı sorunlarıdır.
Annelik dönemi 15-49 yaş dönemi olarak kabul
ediliyor. Yani kadının ilk âdet görmesiyle başlayan süreç ile
son âdet görmesine kadarki dönem, 15-49 yaş dönemi âdet düzeni ve
sorunlarıyla kadın sağlığını direkt etkilemektedir.
Fakat bu dönemde daha önemli sorun, gebelik, lohusalık ve doğumla
ilgili sorunlardır. Gebelik çok ciddi sağlık sorunlarına,
annenin sağlığını direkt tehdit eden durumlara hatta
ölümlere sebep olabilen bir durumdur aynı zamanda. İnsan neslinin gereğidir
ama bir taraftan da getirdiği sorunlarla ölümlere sebep olabilen bir
durumdur. Tabii, annenin sağlığı sadece anneyi de
ilgilendirmez. Annenin sağlığından dolayı çocuğun
sağlığı ve dolayısıyla toplumun geleceği,
toplumun sağlığı da bundan etkilenir.
Anne sağlığı düzeyini
konuştuğumuzda birçok ölçüt var, gösterge var. Bunlardan en önemlisi
anne ölüm hızı diye bilinen bir göstergedir. Yani bir
kadının annelik nedeniyle, gebeliğin
başlangıcından lohusa döneminin sonuna kadar olan dönemdeki
ölümlerini kastediyoruz. Türkiyede anne ölüm hızı Sağlık
Bakanlığının verilerine göre 2017 yılı için yüzde
14,7 olarak belirtilmektedir. Bu, annelik nedeniyle 280 kadının bir
yıl içerisinde ölümünü ifade etmektedir. Yani Türkiyede 280 kadın
annelikle ilgili bir nedenden dolayı ölmektedir. Tabii, bu, en ciddi
hâlidir ama gebelikle ilgili sorunlar kalp hastalığı, böbrek
hastalığı gibi sorunlara da sebep olabilmektedir.
Bir diğer annelikle ilgili sorun da isteyerek
düşükler diye bilinen yani bilinen adıyla kürtaj sorunudur. Kürtaj da
kadının sağlığını tehdit eden bir durumdur
hem hukuki hem dinî tartışma konularına sebeptir ama çok daha
önemlisi, en ehil ellerde bile, kürtaj kadın sağlığı
için risktir. Tabii, kürtaj istenmeyen bir durumdur ama yasaklayarak da bunu
engelleyemeyiz; yapılması gereken şey, istenmeyen gebelikleri
baştan önlemektir. Eğer istenmeyen gebelikleri önleyemezsek kürtaj,
yasaklasak da devam eden ve sonuçta kadının
sağlığını tehdit eden bir durumdur. İşte bu
iki durum, gebelik ve gebelikle ilgili sorunlar ve kürtajla ilgili sorunlar
aslında önlenebilir bir durumdur. Sağlık
araştırmalarına göre, yapılan araştırmalara göre,
bu sorunlar ve bu sorunlara bağlı ölümler yüzde 85 önlenebilir kabul
edilmektedir, önlemek mümkündür; yapılması gereken, sağlık
hizmetlerinin, ana sağlığı hizmetlerinin daha da etkin hâle
getirilmesidir.
Gebeliğin başlangıcında
gebelikle ilgili riskleri önceden tespit edip bunları önlememiz
lazım. Evet, gebelik bir fizyolojik olaydır fakat birtakım
riskleri de beraberinde getirir. Onun için, öncesinde riskleri tespit etmek, bu
riskleri gidermek, mümkünse ortadan kaldırmak ya da bunlara yönelik önlem
almak lazım. Sonra da, gebelik başladığında da
kadının çok sıkı bir şekilde sağlığını
izlemek lazım. Gebelik boyunca kadının
sağlığını izlersek, periyodik muayenelerini yaparsak,
kontrollerini yaparsak bu sebeplerden dolayı ölüm olmaması gerekir.
Onun için yapılması gereken, sadece hastaneye başvuran
kadınların değil, gebe kalan tüm kadınların, hatta
gebe kalmasa bile 15-49 yaşındaki her kadının düzenli
olarak sağlık muayenesinin yapılması lazım, en az
yılda 2 kez muayene öneriyoruz. Gebe kalınca da en az 6 kez muayene
yapılması lazım. Hem risklerin tespit edilmesi hem de bu risklerin
bertaraf edilmesi ve buna göre önlem alınması kadını
doğuma hazırlamak açısından da bu takipler, bu izlemler son
derece önemlidir. Anne sağlığı açısından
aldığımız önlemler hem çocuğun
sağlığını geliştirecek, dolayısıyla da
toplumun geleceğini, toplumun sağlığını
etkileyecek bir durumdur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım.
SEFER AYCAN (Devamla) - Biraz evvel de
söylediğim gibi, anne ölümleri önlenebilir bir durumdur, yeter ki gerekli
müdahaleleri zamanında yapalım, tedbirli olalım, erken tanı
koyalım, bu gebeliklere bağlı sorunların hepsini
önleyebilmek mümkündür.
Tüm annelere sağlıklı ömürler
diliyorum.
Teşekkür ederim.
Saygılar sunarım. (MHP, AK PARTİ ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Aycan.
(Uğultular)
BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, salonda
bir uğultu var. Bu uğultu konuşmacıların
konuşmasını da etkiliyor. Lütfen,
konuşmalarımızı sessiz ya da kuliste yapalım.
Değerli milletvekilleri, gündem
dışı ikinci söz, Aydın ilindeki turizmin gelişmesi
hakkında söz isteyen Aydın Milletvekilimiz Sayın Bekir Kuvvet
Erime aittir.
Buyurun Sayın Erim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Erim.
2.- Aydın Milletvekili Bekir Kuvvet Erimin, Aydın
Büyükşehir Belediyesinde usulsüzlüklerin yaşandığına
ilişkin gündem dışı konuşması
BEKİR KUVVET ERİM (Aydın)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın milletvekillerim, aslında
Aydının güzelliklerinden bahsedecektim, Tralleisinden,
Aphrodisiasdan, Magnesiadan ancak gündem ister istemez değişti. Bir
milletvekili arkadaşımız Ekrem İmamoğlunun 2 milyon
100 bin lira aktardığı, Aydın Büyükşehirden de 7
milyon lira götüren FETÖ tutuklusu, FETÖnün belediyeler imamı Erkan
Karaarslanın avukatlığını yapıyor. Erkan
Karaarslanın amacı, Aydın Büyükşehir Belediye
Başkanı Özlem Çerçioğlu ve 15 belediye
çalışanıyla birlikte yargılandığı Aydın
1. Ağır Ceza Mahkemesinde verdiği ifadeyle algı
oluşturmak ve gündemi değiştirmek. Bizde böylesine Hem kel hem
fodul denir. Zira akrabaları, eşi, kardeşi, kayınbiraderi,
baldızı, kız kardeşi, şoförü ve bazı
arkadaşlarıyla kurduğu 11 paravan şirketle, organize bir
şekilde, ayrıca Özlem Çerçioğluna danışmanlık
adı altında, belediyenin kasasını boşaltmaya yönelik,
birçok uyduruk, değişik konularda ihale düzenlemişler. 11 adet derdest
olan yani devam eden davanın yanı sıra 1 tanesi FETÖyla
iltisaklı, 80in üzerinde soruşturma dosyası bulunmaktadır.
Söz konusu Erkan Karaarslan ve Özlem Çerçioğlu ikilisinin ve bazı üst
düzey bürokratlarının elle tutulacak yerleri yok, al birini vur
ötekine.
Türkiyede en pahalı su Aydında.
Geçtiğimiz gün de yapılan belediye meclisinde su bedelinin indirimi
konusunda önerge reddedildi. Bunların eli vatandaşın cebinde.
Hayırlı bir iş yapsalar vatandaşımız
cefakârdır, fedakârdır ama çarçur edilen kaynaklarda tüyü bitmedik
yetimin hakkı var.
Belediye şirketlerinin hesabını
göreve geldiği günden bu yana veremeyen bir belediye başkanı
var. Liyakat, işe göre adam Hak getire. Bu şirketlerde de üst düzey
yöneticiler Erkan Karaaslanın çevresinden. Diyeceksiniz ki Aydın
Büyükşehir Belediye seçimini kaybettiniz, onun için bunları
söylüyorsunuz. Alakası yok, bu tür ve her türlü haksızlıklarla
her zaman uğraşıyorum. Yerel seçimlerden sonra Aydındaki
her partiden 17 ilçe ve büyükşehir belediyesinin denetlenmesi için
girişimde bulundum. Ben belediye başkanlığı
yaptığım dönemde, imarla ilgili, öz babamı
savcılığa verdim. Devlet işinde hatıra, gönüle,
duygusallığa yer yoktur. Bazıları laf olsun diye Babam
olsa tanımam. der ya, ben gerçekten devlet işinde babam olsa
tanımam.
Şimdi, sabahleyin Sayın
Kılıçdaroğlu FOX TVde -biraz önce videosunu izledim- kumpastan
bahsediyor. Özlem Çerçioğlu, Erkan Karaarslan, Muharrem Şanlı;
bu gerçek bir fotoğraf, kumpas değil. Bu, Aydın Büyükşehir
Belediye Meclisinde Erkan Karaarslan, Özlem Çerçioğlu.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) AKPli belediyeler de
danışma ücreti almadı mı, onlardan bahsetsene, onlardan
bahsetsene!
BEKİR KUVVET ERİM (Devamla) - Ben bütün
belediyelerin incelenmesini istedim, bütün belediyelerin.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Burada
yargısız infaz ediyorsun!
BEKİR KUVVET ERİM (Devamla) - Dedim ya
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Kim FETÖcü?
BEKİR KUVVET ERİM (Devamla)
İşte, Ekrem İmamoğlunun tweeti: Strateji
Geliştirme Birimimiz ve Erkan Karaarslanla gelecek planlaması
konusunda verimli bir toplantı yaptık. Ben
atmadım bu tweeti. İşte Karaaslan, işte davalar; ihaleye
fesat karıştırma, görevi kötüye kullanma, evrakta sahtecilik,
hepsinin numarası var, ben belgeyle konuşuyorum.
SÜLEYMAN BÜLBÜL
(Aydın) Ben biraz sonra belgeyi sunacağım Sayın
Başkanım.
BEKİR KUVVET
ERİM (Devamla) Öyle zeytinyağı gibi üste çıkalım!
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ederim
Sayın Başkanım, sağ olun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Özkoç, buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ
(Sakarya) Sayın hatip hem partimiz hem de belediye
başkanımız hakkında sataşmada bulunmuştur.
Kendisine milletvekilimiz Süleyman Bülbülün cevap vermesini rica ediyorum.
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Bülbül.
Süreniz iki dakika.
III.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün, Aydın
Milletvekili Bekir Kuvvet Erimin yaptığı gündem
dışı konuşmasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
SÜLEYMAN BÜLBÜL
(Aydın) Değerli arkadaşlar, ben bir hukukçuyum. İki gün
önce -vermiş olduğum bir soru önergesinde- Adalet Bakanının
yanıtlaması istemiyle önerge verdim. Önergem şuydu: Bir FETÖ
tutuklusu, FETÖ sanığı, Aydın 1. Ağır Ceza
Mahkemesinde vermiş olduğu iki ifadede İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu ve Aydın
Büyükşehir Belediye Başkanımız Özlem Çerçioğlu
hakkında, aleyhine konuştuğu takdirde, onları
suçladığı takdirde kendisinin tahliye edileceğine ve beraat
edileceğine ilişkin gazeteci ve bazı bakanların cezaevine
gelip kendisiyle görüştüğünü söyledi. Ben de bu açıklamadan
sonra Adalet Bakanına şu soru önergesini verdim, dedim ki:
Sayın Bakan, yüksek güvenlikli bir cezaevine, avukatların bile zor
girdiği bir cezaevine bir gazeteci
Sanığın talebi olmadan
ve konuyla ilişkili olmadan, yargı mensubu olmadan, soruşturma
görevlisi olmadan nasıl görüştü? Bu görüşmeler hangi
makamın izniyle verildi? Bu konuda soruşturma açacak
mısınız? diye önerge verdim. Bu önergeyi vermek burada bulunan
bir milletvekili olarak, bir hukukçu olarak her vatandaşın görevidir.
Burada biz gerçeğin de araştırılmasını istiyoruz.
Diyor ki sayın milletvekili
Buraya Aydın
ilinin turizmi konusundaki düşüncelerini açıklamak için geldi,
çıktı, burada yargısız infaz yaptı. FETÖ konusunda en
son konuşacak, söz söyleyecek olan AKPdir, başka bir yapı
değildir. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar) FETÖ ile Cumhuriyet Halk Partisini yan yana
getirebilecek hiçbir düzen, hiçbir işlem olamaz. Bir kumpas iddiası vardır; bu kumpas
iddiası konusunda, doğruluğu ya da yanlışlığı
konusunda araştırma yapılması gerekmektedir.
Büyükşehir belediye başkanlığı seçimlerinde kazanan
belediye başkanlarımızın, halkın millî iradesine sahip
olarak seçimleri kazanan belediye başkanlarımızın üzerine
kumpas iddialarıyla gitmek doğru değildir, kesinlikle doğru
değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla) - Bir dakika daha
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Bülbül, tamamlayın.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla) Bir de, sayın
milletvekili çıkıp şunu söyledi: Büyükşehir belediye
başkanlarının hakkında şu şu iddialar var.
Kayyum atanmasını ve görevden alınmasını talep etti.
Sayın milletvekili, siz İsabeyli Belediye
Başkanlığı yaparken -şu anda devam edip etmediği
konusunda, gelin, siz açıklamada bulunun- resmî evrakta sahtecilik,
ihaleye fesat karıştırma ve görevi kötüye kullanma
suçlarından dolayı ceza aldınız mı? (CHP
sıralarından alkışlar) Milletvekili olduğunuz zaman bu
cezanız nedeniyle
CAVİT ARI (Antalya) - Neler duyuyoruz?
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla) - Teşekkür ederim.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
CAVİT ARI (Antalya) - Neler duyuyoruz? Neler
duyuyoruz?
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) -
Sataşma var.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, bir
saniye lütfen.
BEKİR KUVVET ERİM (Aydın)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Erim, talebinizi
alabilir miyim? (AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)
Değerli arkadaşlar, bakın, bir
müzakereyi yürütüyoruz.
Buyurun efendim.
BEKİR KUVVET ERİM (Aydın)
Sayın Başkan, sataşmadan dolayı kürsüde söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun, size de veriyorum iki dakika
ama toparlayın, bitirelim artık, toparlayın, bitirelim.
2.- Aydın Milletvekili Bekir Kuvvet Erimin, Aydın
Milletvekili Süleyman Bülbülun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Beni çok
çok iyi biliyorsunuz Sayın Bülbül. Ben 660 bin lira bütçeyle
aldığım şeyi 21 trilyonla devrettim 3üncü dönemde, on
yıl öyle götürdüm, tamam mı? (AK PARTİ sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Yaptın mı,
yapmadın mı?
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Ceza aldın
mı, almadın mı?
BEKİR KUVVET ERİM (Devamla) - Benim
boğazımdan bir kuruş geçmedi. Benim
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Ceza aldın
mı, almadın mı?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ceza aldın
mı, almadın mı?
BAŞKAN Sessiz olalım arkadaşlar,
sessiz olalım.
BEKİR KUVVET ERİM (Devamla) Bak, ben on
yıl belediye başkanlığı yaptım, on daire
parası kaybettim. Sen hepsini çok iyi biliyorsun.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Ceza aldın
mı, almadın mı?
BEKİR KUVVET ERİM (Devamla) - Bak, beni
Hüseyin Üzeke sor. Bak, bu, beni inceleyen müfettiş, beni inceleyen
müfettiş.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Aldın mı
ceza?
BEKİR KUVVET ERİM (Devamla) - Bakın,
beni inceleyen müfettiş Seninle çalışmak zevk. Sen beni buraya,
yanına aldır. dedi. Beni inceleyen müfettiş
.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Ceza aldın
mı, almadın mı?
BEKİR KUVVET ERİM (Devamla) - Ben
onları hep bilerek yaptım. Ben
su fabrikasını devrettim, nasıl devrettiğimi çok iyi
biliyorsun. Hep onları bilerek yaptım ben.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Şu anda
Yargıtayda dosyanız var mı?
BEKİR KUVVET ERİM (Devamla) - Ama benim
boğazımdan bir şey geçmedi, tamam mı?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ceza aldın
mı?
MEHMET GÖKER (Burdur) Yahu, cüzdanına
girmiştir.
BAŞKAN Arkadaşlar
Arkadaşlar,
lütfen
Lütfen
BEKİR KUVVET ERİM (Devamla) - Ben
particilik de yapmadım, sahtecilik de yapmadım. Onun şantaj
olduğunu sen çok iyi biliyorsun, sen çok iyi biliyorsun.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Bir kişiye
Ceza
aldın mı?
CAVİT ARI (Antalya) Karar var mı yok mu?
Karar var mı yok mu?
BEKİR KUVVET ERİM (Devamla) - Kuvvet
Erimi de biliyorlar, herkesi de biliyorlar.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim, sağ
olun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim, kayıtlara
geçsin diye müsaade ederseniz
(AK PARTİ ve CHP sıralarından
karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, grup
başkan vekiliniz konuşuyor, rica ediyorum.
Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim, kayıtlara
geçsin diye söylüyorum. Aslında milletvekilimizi şimdi ben de
dinledim. Önümüzdeki hafta Cumhuriyet Halk Partisi olarak Türkiye Büyük Millet
Meclisinde bu Fetullahçı terör örgütüyle iş birliği
yapmış siyasi partilerin ortaya çıkarılması,
milletvekilli ve belediye başkanlarının ortaya
çıkarılmasıyla ilgili bir araştırma önergesi
vereceğimizi şimdiden söylüyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Bu araştırma önergesinde bu saygıdeğer milletvekilimizin de
hangi yönde oy kullanacağına herkesin dikkat etmesini talep ediyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Zengin, sizin de bir söz
talebiniz oldu.
(Uğultular)
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, sessiz
olalım, bakın, herkese söz veriyoruz, herkes görüşlerini
anlatıyor.
Buyurun Sayın Zengin.
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Aydın
Milletvekili Süleyman Bülbülün sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan,
çok değerli milletvekilleri; her birinizi saygıyla selamlıyorum.
Günümüz çok hararetli başladı bugün.
Şimdi, şu FETÖ meselesiyle alakalı
birkaç cümle ifade etmek istiyorum. Sayın Bülbül kürsüye geldiğinde
dediler ki: En son sözü söyleyecek olan AK PARTİdir. Doğruyu
söylemek gerekirse burada en fazla sözü söyleyecek olan AK PARTİdir her
manada çünkü AK PARTİ FETÖyle mücadelede başta Sayın
Cumhurbaşkanımız olmak üzere çok önemli işler yaptı bu
vakte kadar. Bir defa, ilk, varlığını hiç kimse söylemezken
varlığını söyledi, bununla alakalı mücadeleyi
yaptı 17-25ten sonra. Fakat bu süreç devam ederken 15 Temmuz darbe
girişimine kadar AK PARTİ dışındaki, birkaç siyasi
parti dışında, Türkiyenin çok önemli siyasetçileri FETÖyle
beraber, yan yana durdular, onların gazetelerinin önüne gittiler,
onların davalarını sahiplendiler; ne zaman ki 15 Temmuz oldu, 15
Temmuzdan sonra görüyorum, maşallah herkes FETÖ karşıtı
oldu. Ama iyi, hiç olmazsa
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Zengin;
bütünleştirerek tamamlayın ama.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Hiç olmazsa, hiç olmazsa
böyle bir noktaya gelinmiş olmasını önemsiyorum. Ama tüm bunlara
rağmen, sözler böyle olmakla beraber fiiliyata
baktığımızda, bütün seçim kampanyalarını takip
ederken görüyorum ki enteresan bir şekilde FETÖnün çok önemli isimleri,
dışarıda olan, kaçan isimleri bazı özel kampanyalarla
bazı siyasileri ve siyasi partileri hassaten takip edip destekliyorlar.
Ben aynı hassasiyeti CHPden bu konuyla alakalı da göstermesini talep
ediyorum.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim, sağ
olun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim, Cumhuriyet
Halk Partisi diye bahsettiği için
BAŞKAN Tabii, buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Yine kayıtlara
geçmesi için, fazla söz almadan, söyleyeceğim.
BAŞKAN Lütfen, toparlayın siz de.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Gerçekten
Fetullahçı terör örgütü hakkında en son sözü söyleyecek olan Adalet
ve Kalkınma Partisidir. Çünkü Adalet ve Kalkınma Partisinin Genel
Başkanı bizim Genelkurmay Başkanımızı müebbet
hapse attıran Zekeriya Özün arkasında duran, Fetullahçı
savcı Zekeriya Özün arkasında duran bir genel başkandır.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Zekeriya Öz şu an
kampanyanıza destek veriyor yalnız; sizin kampanyanıza destek
veriyor.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Şu anda Zekeriya
Öz nerededir? Hepimiz de merak ediyoruz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Kampanyanızı destekliyor
şu anda.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Elini kolunu sallaya
sallaya bu ülkeden nasıl gitti? Aynı zamanda, Adil Öksüzün de
tutuklandığı hâlde bu iktidarın mensupları
tarafından neden ve nasıl serbest bırakıldığını
da merak ediyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
II.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları (Devam)
3.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının, 14
Mayıs Dünya Eczacılık Günü ve Eczacılık
Haftasına ilişkin gündem dışı konuşması
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
14 Mayıs Eczacılık Günü nedeniyle söz isteyen Bursa Milletvekili
Sayın Erkan Aydına aittir.
Buyurun Sayın Aydın. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Aydın, süreniz beş dakika.
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
14 Mayıs Eczacılık Günü ve
Eczacılık Haftasıyla ilgili gündem dışı söz
almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Evet, bu hafta boyunca
eczacılarımızı burada sizler de kutladınız. Ben
de yüce çatı altında görev yapan meslektaşlarımın ve
Türkiyedeki bütün eczacılarımızın Eczacılık
Haftasını tekrar kutluyorum ama Anayasanın 2nci maddesinde
olan demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devleti kavramını maalesef
Anayasa ve yasa tanımam. diyen zihniyetle çökertmiş
bulunmaktayız ve bu Anayasanın 2nci maddesindeki sosyal hukuk
devletinin uygulanmamasından en çok etkilenen sektörlerden biri de
eczacılık sektörü oldu. Her sektör, her esnaf, her iş kolu
etkilendi ancak kısaca özetlemek gerekirse eczacılıkta da
şu anda 26 bin meslektaşımızın yarıdan
fazlası ekonomik darboğazda; hayatlarını kredi kullanarak,
bunların da yüzde 66sı devamlı kredi kullanarak devam
ettiriyorlar. Hem depolara olan borçlarını ödemekte hem de SGKnin
onlara verdiği ekstra iş yükünü karşılamakta, buna
rağmen 82 milyon vatandaşımıza 81 il, ilçe ve beldede
hizmet etmeye, sağlık danışmanlığı yapmaya
ve reçete karşılamaya devam etmektedir. Gene verilere göre 2023te
31.900 eczacı istihdamı yetecekken bugün eczacı sayısı
37 bin. Hâlâ eczacılık fakültesi açılmaya devam etmekte, her
yıl 1.500 öğrenci mezun olmakta ama iş bulamamakta.
Dolayısıyla, buna da bir an önce
Daha önce bu çatı altında
eczacılık fakültesi dekanlarıyla yaptığımız
toplantıda ifade ettik ancak bu konuda da hâlâ yeterli çalışma
yapılamadı. Böyle giderse işsizlik oranları dün
açıklandı- üniversiteli işsiz oranı üçte 1 iken buna birçok
eczacı meslektaşımız da dâhil olacak. Bu konuyla ilgili
Türk Eczacılar Birliği merkez heyetimiz defalarca konuyu gündeme
getirmiş olmasına rağmen maalesef bir ilerleme sağlayamadık.
Gene içinde bulunduğumuz hafta 19 Mayıs
Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı. Bakın, seçim bölgem Bursada
dün medyaya gene skandal görüntüler düştü. Büyükşehir Belediyesi 19
Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor Bayramıyla ilgili bir billboard
çalışması yaptırıyor. Bu billboard
çalışmasında ne Atatürkün ismi var ne de Atatürkün
fotoğrafı var, sadece Gençlik ve Spor Bayramı deniyor. Konu
sosyal medyaya düşünce Büyükşehir Belediyesi özrü kabahatinden beter
bir açıklama yapıyor, diyor ki: 3 tane çalışma
yapıldı. Bu çalışmalardan bir tanesi basına verildi.
Arkadaş, o çalışmayı Atatürkün adı olmadan, o büyük
mücadeleyi başlatan Ulu Önderin resmi olmadan niye yaptırıyorsun?
Daha sonra da kamuoyuna özrü kabahatinden büyük bir açıklamayla geçiştiriyorsunuz.
Bakın, arkadaşlar, tam bugün, yüz yıl
önce Ulu Önder Atatürk Bandırma Vapuruyla İstanbuldan yanında
silah arkadaşlarıyla yola çıktığında memleketin
bilfiil her tarafı işgal edilmiş durumdaydı ve üç gün süren
o yolculuktan sonra büyük Kurtuluş Savaşını
başlattığında yanında bir avuç insan vardı. O
zaman üzerinde güneş batmayan imparatorluk denen emperyalizmin kalesinin
başındaki Churchill bile ne diyordu? Milletlere her yüzyılda
bir büyük dehalar denk gelir. Bu yüzyılda da Türklere denk geldi. diyerek
saygısını, minnetini gösteriyordu. Ancak üzülerek görüyoruz ki
yüz yıl sonra Atatürkün ismini, resmini her yerden silmeye
çalışan bir zihniyetle karşı karşıyayız.
Bunu gerçekten üzülerek ifade ediyorum.
Gene, dün Muğla Marmariste yaşanan bir
olayla da sözlerimi bitirmek istiyorum. Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor
Bayramı sebebiyle liseli öğrencilerin yaptığı
yürüyüşte gençler orada İzmir Marşını ve Gençlik
Marşını söylemek istiyorlar, Millî Eğitim Şube Müdürü
itiraz ediyor, Söyleyemezsiniz." diyor. Gençler ısrarla söylemeye
devam ediyorlar ve orada, gene yerel basının iddialarına göre,
çocukların boğazları sıkılarak İzmir
Marşını söylemeleri engellenmeye çalışılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AYDIN (Devamla) Toparlıyorum.
BAŞKAN Süreniz daha devam ediyor.
Buyurun.
ERKAN AYDIN (Devamla) Sosyal medyaya ve
basına girdiğinizde bunu görebilirsiniz. O gençler ne diyor?
Yaşa Mustafa Kemal Paşa, yaşa! Biz de o gençlerin
yanındayız Yaşa Mustafa Kemal Paşa, yaşa! diyoruz.
(CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Aynı yüz yıl önce olduğu gibi bugün de bizlere bu büyük Meclisi,
bu çatıyı bırakan, Bağımsızlık benim karakterimdir.
diyerek her türlü emperyalizmin işgaline karşı durmuş,
dünyada sayılı liderler arasında gösterilen Mustafa Kemal
Atatürkü o gençlerin zihninden de kalbinden de asla ve asla silemezsiniz.
Bunlarla uğraşmayı artık bırakın, ülkenin gerçek
gündemine dönün diye bir kez daha buradan çağrı yapıyorum.
19 Mayısta gerçekleşecek olan Atatürkü
Anma, Gençlik ve Spor Bayramımızı buradan bir kez daha kutluyor
Yaşa Mustafa Kemal Paşa, yaşa! diyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
sisteme giren değerli milletvekillerimize yerlerinden birer dakikayla söz
vereceğim. Bu sözlerin ardından da sayın grup başkan
vekillerimizin taleplerini karşılayacağım.
Sayın Şahin
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- Balıkesir Milletvekili Fikret Şahinin, 16
Mayıs Mustafa Kemal Atatürkün 18 arkadaşıyla birlikte
Bandırma Vapuruyla hürriyet mücadelesini başlatmasının
100üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yüz yıl önce bugün, 16 Mayıs 1919 Cuma
öğleden sonra, 9. Ordu Müfettişi Mustafa Kemal Atatürk 18
arkadaşıyla birlikte Bandırma Vapuruyla İstanbuldan
Samsuna hareket etti. Dolmabahçe açıklarında seyir hâlindeyken
Mustafa Kemal Atatürk Boğazda demirli işgal kuvvetlerine ait
gemileri göstererek arkadaşlarına şöyle dedi: Geldikleri gibi giderler.
İşte, Türk İstiklal Harbi böyle başladı. Bu yüce
çatı altında Egemenlik kayıtsız şartsız
milletindir. yazıyorsa, bu koltuklarda milletvekili olarak oturuyorsak,
her şeyden önce, Mustafa Kemal Atatürke ve silah arkadaşlarına
borçlu olduğumuzu unutmamamız gerektiğini ifade ediyor, kendilerini
saygı, rahmet ve minnetle anıyorum.
Teşekkür ederim efendim.
BAŞKAN Sayın Özdemir
3.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, 16
Mayıs Mustafa Kemal Atatürkün Bandırma Vapuruyla
bağımsızlık yolunu açmasının 100üncü yıl
dönümüne ve 19 Mayıs 1919da ülkemizin aydınlık geleceğinin
temellerinin atıldığına ilişkin açıklaması
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, yüz yıl önce
bugün Kurtuluş Savaşımızın başkomutanı,
mücadelemizin önderi Mustafa Kemal Atatürk İstanbuldan Bandırma
Vapuruyla özgürlük ve bağımsızlık yoluna
çıkmıştır. Üç gün sonra 19 Mayısta Samsuna ayak basan
o irade, ülkemizin özgürlük ve bağımsızlık yolunda aydınlık
geleceğinin de temellerini atmıştı.
Aradan yüz yıl geçti. Bugün maalesef Adalet ve
Kalkınma Partisi iktidarında ekonomi ve dış politikadaki
bağımsızlığımız ve itibarımız
sorgulanır olmuştur. İşsizlikle başa çıkamayan
gençlerimiz istihdamdan, spordan, sanattan ve sosyal yaşamdan
uzaklaşmıştır. Hukukun ve yargının
bağımsızlığı sorgulanmış, gazeteler ve
özgür basın susturulmuş, devlette liyakat kalmamış,
dış politikamız pusulasından
şaşmıştır; daha vahimi, işte bütün bunların
sorumlusu olan iktidar ve ekonomi yönetimi, bu sorunlara çare üretme
yeteneğini tamamen kaybetmiş duruma gelmiştir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Gül Yılmaz
4.- Mersin Milletvekili Zeynep Gül Yılmazın,
Ankara 31. Ağır Ceza Mahkemesinde 2nci duruşması görülen
Şule Çet davasına ilişkin açıklaması
ZEYNEP GÜL YILMAZ (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Dün, 23 yaşında gencecik bir
kızımız, gencecik bir insan Şule Çetin davası
vardı. Ankara 31. Ağır Ceza Mahkemesinde 2nci
duruşması görüldü. Gönül isterdi ki Şule Çete daha güzel bir
gününde gidelim, böyle bir duruşmada değil. Biz çok etkilendik. AK PARTİ
Grubundan milletvekillerimiz Gülay Samancı, Arife Polat Düzgün ve ben dün
duruşmayı takip ettik. Tabii, çok üzücü bir ortam, ailesi, sevenleri,
herkes orada. Biz milletvekilleri davayı, dosyayı takip
edeceğimizi gösterdik. Şimdi, tabii, delillerin toplanması için
10 Temmuza ertelendi dava. Keşke böyle şeyler yaşanmasa. Biz,
taciz, istismar, şiddetin her türüne karşı olduğumuzu
buradan bir kez daha bildiriyoruz ve bu tip fiilleri ve failleri lanetliyoruz.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Taşkın
5.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının,
12-18 Mayıs Hemşireler Haftasına ilişkin
açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sağlık hizmetinin vazgeçilmez
parçasını oluşturan, hastanelerimizde hastalarımıza
şefkat eliyle dokunan, tedavilerini uygulayıp aralıksız
takip eden hemşirelerimiz, anne adaylarımıza ve yeni doğan
bebeklerimize hizmet veren ebelerimiz, sağlık kurumlarının
bütün ağır yükünü sırtlarında
taşımaktadırlar. Hemşire ve ebelerin sağlık
hizmetlerindeki önemli rolünü gören ve bu konuda bilinci artırmak isteyen
Dünya Sağlık Örgütü de 2020 yılını Hemşireler ve
Ebeler Yılı olarak ilan etmiştir. Ülkemizin her köşesinde
sonsuz sabır, özveri, gayret ve sevgiyle mesleğini icra etmeye
çalışan değerli hemşirelerimizin Hemşireler
Haftasını kutlar, meslek hayatlarında başarılar
diler, Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
BAŞKAN Sayın Akın
6.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Akının,
bağımsızlık mücadelemizin 100üncü yılında Gazi
Mustafa Kemal Atatürkü ve Kuvayımilliye kahramanlarını minnetle
andığına ilişkin açıklaması
AHMET AKIN (Balıkesir) Türk milletinin
bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinin en önemli süreci
1919da yaşanmıştır. Bu sürecin 100üncü
yılını yaşadığımız her gün Türk milleti
için büyük bir onurdur ve gururdur. 15 Mayıs 1919da İzmirin
işgali ve sonrasında 16 Mayısta Balıkesir Okuma Yurdunda,
19 Mayısta da Alaca Mescitte alınan direniş kararı
Balıkesirimiz için Kuvayımilliye mücadelesinin
başladığı gündür ve Balıkesir, Kuvayımilliyenin
başşehridir. Gazi Mustafa Kemal Atatürkün liderliğinde
Balıkesirin kahramanları ilk kurşunu Ayvalıkta, son
kurşunu da Bandırmada atarak bağımsızlık ve
özgürlük mücadelemizde Kuvayımilliye ruhunun en önemli halkası
olmuşlardır. Bugün vatanımızda özgürce yaşıyorsak
kahramanlarımız sayesindedir.
Bağımsızlık ve özgürlük
mücadelemizin 100üncü yılında Gazi Mustafa Kemal Atatürkü,
Kuvayımilliye kahramanlarını bir kez daha minnetle anıyor,
Balıkesirli hemşehrilerimin Kuvayımilliye Gününü kutluyorum.
BAŞKAN Sayın Beko
7.- İzmir Milletvekili Kani Bekonun, 1 Şubatta
yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği
gereğince hastanelere ödenen payın kaldırılmasıyla
yaşanan mağduriyete ilişkin açıklaması
KANİ BEKO (İzmir) Sayın
Başkan, 1 Şubat tarihinde yayınlanan Sosyal Güvenlik Kurumu
Sağlık Uygulama Tebliğiyle uzman olmayan diş hekimlerince
verilen diş estetiğiyle ilgili tedavi
karşılığında hastanelere ödenen payın
kaldırılmasıyla binlerce hasta mağdur olmuştur.
Tedavileri devam eden ve genellikle çocukların oluşturduğu 15
bine yakın hasta ile sıra bekleyen 10.500 civarında
hastanın bu mağduriyetini dile getirmek istiyorum. Tedavisi
yarım kalan çocuklar için ne yapılacağını,
mağduriyetlerin giderilmesiyle ilgili ne
yapıldığını merak ediyorum ve Aile, Çalışma
ve Sosyal Hizmetler Bakanından bu konuyla ilgili gerekli
çalışmaların hangi aşamaya geldiğinin
izahını talep ediyorum. 25 bin civarında mağduriyeti
şu anda yaratmış ve yaratmaya devam edecek olan bu konunun çok
acil olduğunu buradan bir kez daha belirtmek istiyorum.
Ülkemizde bulunan ortodonti uzmanlarının
sayısının yetersiz olduğu bilinen
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Sümer
8.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin, pamuk üreticilerinin
mağdur olmaması için pamuk ithalatını artıracak
uygulamalardan vazgeçilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Ülkemizin en önemli stratejik tarım
ürünlerinden olan pamuk, aynı zamanda Çukorovanın ve Adananın
önemli gelir kaynaklarından biridir. Dünyanın birçok yerinde
tarımda verim artışına ilişkin bilimsel
çalışmalar ve teşvikler yaşama geçirilirken, ülkeler
tarımda dışa bağımlılıktan kurtulmaya çalışırken
Türkiye tam tersini yapıyor. Bunun son örneğini pamukta gördük. Pamuk
üreticisi gelişmiş tarım teknolojilerini ve yüksek verimli
tohumları kullanarak dekar başına üretimi 650 kilograma kadar
çıkarmıştır. Buna karşın destekleme miktarı
500 kilogramla sınırlandırılmıştır. Burada
pamuk üreticisinin büyük bir zararı söz konusu. Pamuk üreticilerinin 2018
primleri bile ödenmemişken alınan bu karar pamuk üreticisine ikinci
bir darbe olmuştur. Pamuk ekim alanlarını düşürecek, pamuk
ithalatını artıracak bu uygulamadan bir an önce vazgeçilmelidir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Başarır
9.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarırın,
Çukurova Havaalanının ne zaman açılacağını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin)
Sayın Başkanım, dönemin Ulaştırma Bakanı,
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali
Yıldırımın 2016 yılında
açılacağını vadettiği, ancak âdeta iktidar için seçim
yatırımı hâline gelen ve hâlâ hizmete girmeyen Çukurova
Havaalanı Mersin ve Adana bölgesinde vatandaşlarımız için
çok önemlidir. Mersin halkı, seyahat özgürlüğü
kısıtlandığı gibi, cenazesini bile nakledemez hâle
gelmiştir. Şunu soruyorum: Bu havaalanı ne zaman açılacak?
Açılmayacaksa bir sonraki dönemdeki seçimlerin seçim
yatırımı olarak açıklanmaya devam mı edilecek?
BAŞKAN Sayın Kara
10.- Konya Milletvekili Esin Karanın, 16 Mayıs
kurtuluş mücadelesini başlatmak için Atatürkün İstanbuldan
Samsuna yola çıkışının 100üncü yıl dönümüne ve
insan sağlığına zararlı kimyasallara kolayca
ulaşımın engellenmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
ESİN KARA (Konya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bugün 16 Mayıs, Türk milletinin
kurtuluş mücadelesini başlatmak için Başbuğ Atatürkün
İstanbuldan Samsuna yola çıkışının 100üncü
yıl dönümü. Türk milleti bağımsızlığının
tehlikeye düştüğü her dönemde başbuğlar
çıkarmıştır ve kıyamete kadar da çıkarmaya devam
edecektir. Türke kefen biçenin ölümü korkunç olmuştur, olacaktır.
Sayın Başkan, dün İzmirde bir
üniversite öğrencisi internetten satın aldığı
siyanürle ailesini zehirlemiş, anne ve babasının ölümüne neden
olmuştur, 2 kardeşinin tedavisi sürmektedir. İnsan hayatı
bu kadar ucuz olmamalı. Bu tür kimyasalların rahatça satın
alınamaması için gerekli önlemlerin alınması için
yetkilileri buradan göreve davet ediyorum.
BAŞKAN Sayın Şimşek
11.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin, Mersin
ilinde yoğun yağış nedeniyle ekili alanların zarar
gördüğüne ve çiftçilerin mağduriyetinin giderilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, seçim bölgem olan Mersinde
nisan ayında yoğun dolu yağışları ve afetler
yaşanmış ve özellikle Silifke, Erdemli, Mezitli, Yenişehir,
Tarsus ve Toroslar bölgesindeki ekili dikili alanların büyük
kısmı zarar görmüştür. Maalesef çiftçilerin
çoğunluğunun tarım sigortası yoktur. TARSİMle ilgili
olan mevzuattan dolayı birçok çiftçi, babasından, dedesinden kalan
yerlerin intikal sorunu ve miras sorunları çözülemediği için
tarım sigortası yaptıramamaktadır. TARSİMle ilgili
mevzuatın mutlaka yeniden düzenlenerek, çiftçinin kullandığı
ekili dikili alanların GPS teknolojisiyle tespiti yapılarak,
TARSİM Kayıt Sistemine ve Çitfçi Kayıt Sistemine kaydedilerek
çiftçilerin mağduriyetinin giderilmesini talep ediyor, saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Özkan
12.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, 19
Mayıs Samsunda yakılan istiklal meşalesiyle
başlatılan Millî Mücadelenin 100üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
19 Mayıs 1919da Samsunda yakılan
istiklal meşalesiyle başlatılan Millî Mücadelenin 100üncü
yıl dönümüne ulaşmış olmanın mutluluğunu ve
gururunu hep birlikte yaşıyoruz. 19 Mayıs, esareti kabul
etmeyen, hürriyetten vazgeçmeyen, zulme asla boyun eğmeyen milletimizin
varoluş mücadelesinin ilk adımıdır. Büyük bir inanç, azim
ve kararlılıkla sürdürülen bu mücadele imkânsızlıklara
rağmen zaferle sonuçlanmıştır. Amacımız, bizden
sonraki nesillere nice yüz yılları kutlayabilecekleri daha güçlü,
daha müreffeh, daha huzurlu bir Türkiye bırakmaktır.
19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramını
kutluyorum. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları
başta olmak üzere, bizlere
bağımsızlığımızı ve devletimizi
kazandıran tüm kahramanları, tüm şehitlerimizi, gazilerimizi
rahmetle ve şükranla yâd ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Şeker
13.- Kocaeli Miletvekili İlyas Şekerin, 15
Mayıs Uluslararası Aile Gününe ilişkin açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Dün Uluslararası Aile Günüydü. Aile,
kişiye huzur veren, neslin devamını sağlayan, kişiyi
kötülüklerden koruyan, toplumu değiştiren ve dönüştüren bir
kurumdur. Nesli muhafaza etmenin yolu aile kurumuna sahip çıkmaktan
geçiyor. AK PARTİ hükûmetleri olarak aileyi güçlendirecek, yükünü alacak
politikalara özel önem verdik, vermeye de devam ediyoruz. Türkiye aileye güven
açısından Dünya Aile Haritası Raporunda yüzde 94lük oranla ilk
sırada yer almaktadır. TÜİKin 2018 yaşam memnuniyeti
istatistiklerinde vatandaşların yüzde 74ü kendilerini en çok
ailelerinin mutlu ettiğini belirtmektedir. Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğanın ifadesiyle, millet olarak
çağın hastalıklarına karşı elimizdeki en büyük
imkân, tüm saldırılara rağmen hâlen
varlığını güçlü bir şekilde devam ettiren aile
kurumumuzdur. Ailenin yaşatılmasının, tehditler
karşısında korunmasının hepimiz için bir ev ödevi
olduğunu ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Gürer
14.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, ciddi
boyutta işsizlik sorunu yaşandığına ve yeni iş
alanları yaratılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
TÜİK verilerine göre işsiz
sayısı 1 milyon 376 bin kişi artarak 4 milyon 730 bine
ulaştı, geniş tanımlı işsizlik 8 milyona
dayandı. İş yerleri, fabrikalar kapanıyor. İşsizler
ordusuna yenileri katılıyor.
İşsizlikte tüm zamanların
rekorlarını kırmak da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan dönemine nasip oldu. Oysa Sayın Erdoğan 2017
yılında 1 milyon 500 bin kişi için ilave istihdam sağladık.
diyordu, Şubat 2019da Hedef 2 milyon yeni istihdam. açıklamaları
yapıyordu ama TÜİK verileri genç işsizliğin dahi 7 puan
artarak yüzde 26ya ulaştığını gösteriyor. Kadın
işsizliği de yüzde 20lerin üzerinde.
Hayaller gerçeklerle örtüşmüyor, algıyla
işsizlik düşmüyor. Ülkede çok ciddi işsizlik sorunu var. Ne
yazık ki iktidar durumu seyrediyor. Geçim sıkıntısı
yanında işsizlik de halkı perişan ediyor. Bir an önce
sorunlara çözüm üretilmeli, işsizler için yeni iş alanları ve
üretim alanları yaratılmalıdır diyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Çolakoğlu
15.- Zonguldak Milletvekili Ahmet Çolakoğlunun,
Zonguldak Havaalanından 12 Mayıs itibarıyla ilk yurt içi
seferlerinin başladığına ilişkin açıklaması
AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak) Teşekkürler
Sayın Başkanım.
Zonguldak Havaalanından Türk Hava
Yollarıyla haftanın üç günü İstanbul Havalimanı üzerinden
12 Mayıs itibarıyla ilk yurt içi seferler
başlamıştır. Vatandaşlarımız Türkiyenin her
yerine İstanbul aktarmalı olarak seyahatlerini gerçekleştirebileceklerdir.
Ayrıca yurt dışı seferleri için AtlasGlobal Hava
Yollarıyla 16 Haziran-27 Ekim 2019 tarihleri arasında
Zonguldak-Düsseldorf seferleri, haftada iki gün olmak üzere
karşılıklı uçuşlar başlayacaktır.
Bölgemizde yaklaşık 700 bin gurbetçinin
Almanyada, 250 bin gurbetçinin de İstanbulda
yaşadığını hesaba katarak bu seferlerin
başlamasında desteklerini esirgemeyen Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğana, Türk Hava
Yolları yetkililerine, AtlasGlobal yetkililerine çok teşekkürlerimi
sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Şanverdi
16.- Hatay Milletvekili Hüseyin Şanverdinin, Irak
Başbakanı Adil Abdülmehdi ve beraberindeki heyetin ülkemizi
ziyaretleriyle yapılan görüşmelerin hayırlar getirmesini temenni
ettiğine ilişkin açıklaması
HÜSEYİN ŞANVERDİ (Hatay)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Dün Sayın Cumhurbaşkanımız Recep
Tayyip Erdoğanın davetlisi olarak Irak Başbakanı Adil
Abdülmehdi, beraberindeki çok sayıda bakan ve aralarında Türkmenlerin
de bulunduğu parlamenter heyetiyle ülkemizi ziyaret ettiler. Irak
Başbakanı, son yıllarda çok geliştiğini
belirttiği Türkiyeyle ticari birçok ortak projeye adım atmak
istediklerini belirtti. Irak Başbakanı Adil Abdülmehdi ülkeler
arası yapılan ticari iş birliklerinden ve iyi ilişkiler
içerisinde olmaktan memnuniyet duyduğunu dile getirmiştir. Her iki
ülke ticaretinde tüm engellerin ortadan kaldırılmasına ve
ilişkilerin zenginleştirilmesine yönelik görüşmeler
yapıldı. Yapılan görüşmelerin her iki ülke için
hayırlar getirmesini ben temenni ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Çelebi
17.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin, Gençlik
ve Spor Bakanlığının sözleşmeli personel
alımlarının şaibeli olduğuna ilişkin
açıklaması
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Gençlik ve Spor Bakanlığı 3.200
sözleşmeli personel almıştı, alımların hepsi şaibeli.
Bursada futbol antrenörlüğü için 2 kişi başvurdu, birisi on
yıllık futbolcu, on yıllık futbol antrenörü, KPSSden 61
alan Tolga hocaydı; diğeri KPSSden daha düşük, 51 alan,
güreşçi, Hamza Yerlikayadan referanslıydı. Liyakate
uymadınız, güreşçiden futbol antrenörü yaptınız.
Bitmedi. Şimdi ne oldu? Futbol antrenörü yapılan bu arkadaş
geçici görevlendirmeyle güreşe devam ediyor. Futbol antrenörü kadrosu dolu
ama işi yapan yok.
Spor Bakanına sesleniyorum: Orası
babanızın çiftliği değil; orası milletin
bakanlığı, milletin hak eden evlatları orada olacak.
Sorum şu: Hak yeme
alışkanlığınızı ne zaman terk edeceksiniz?
BAŞKAN Sayın Kaşıkçı
18.- Hatay Milletvekili Lütfi
Kaşıkçının, Hatay Yarseli Barajının
elektriğinin kesilmesiyle çiftçilerin mağdur edildiğine ve 19
Mayısın 100üncü yıl dönümünde başta Gazi Mustafa Kemal
Atatürk olmak üzere şehitlere Allahtan rahmet dilediğine
ilişkin açıklaması
LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Enerjisa, Hatay Yarseli Sulama Birliğinden alacağı
olan 500 bin lira için Yarseli Barajının elektriğini
kesmiş, ürünlerini sulamak için barajın su vermesini bekleyen
Altınözülü ve Antakyalı çiftçilerimiz ise mağdur
edilmiştir. Bu borç çiftçilerimize ait değil, daha önceki sulama
birliği yönetimine aittir.
Buradan Enerjisa yetkililerine seslenmek istiyorum:
Alacağınızın tahsilini çiftçilerimizden değil, sulama
birliğinden yapmanız gerekirken aldığınız karar
neticesinde çiftçilerimizi de mağdur etmektesiniz. Bir an önce
barajın çiftçilerimize su vermesi için kesmiş olduğunuz enerjiyi
açın. Zaten sıkıntı içinde olan çiftçilerimizi daha fazla
mağdur etmeye hakkınız yoktur.
Ayrıca, 19 Mayısın 100üncü yıl
dönümünde bir asır önceki ruh ve azmin bugün de diri olduğunu
belirtip başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları
olmak üzere tüm şehitlerimize rahmet diliyorum.
BAŞKAN Sayın Taşdoğan
19.- Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin
Taşdoğanın, Gazianteplilerin turizmin ve ticaret hacminin
artırılabilmesi için teşvik beklediğine ilişkin açıklaması
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; Gaziantep
ilimizin turizmini canlandırmak için doğal ve tarihî kültür
varlıklarını, şehrin kültürel etkinliklerini, yöresel sanat
eserlerini ve gastronomik zenginliğini turistik bir ürün biçiminde
turizmin hizmetine daha etkin bir biçimde sunmayı hedefleyerek kültür
turizmini canlandırmalıyız. Hedeflenen turist
sayısının yakalanması şehrin bütün sivil toplum
kuruluşlarının, sanayi ve işletmelerinin,
kısacası tüm Gaziantepin hedefidir. Ekonominin
durağanlaştığı bu dönemde Gaziantep turizminin ve
ticaret hacminin artırılması için Gaziantepliler birtakım teşvikler
beklemektedir. Ulaştırma Bakanlığımızın
Gaziantepi hava yolu ulaşımında teşvik kapsamına
alması beklenti değil zarurettir. Ticari işlerin ve
çeşitliliğin artırılması, şehrin
tanınırlığı ve turizmin canlanması için
Gaziantepliler hava yolu ulaşımında teşvik
açıklamasının bir an önce yapılmasını dört gözle
beklemektedirler.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Yılmaz
20.- Düzce Milletvekili Ümit Yılmazın,
Ereğli-Düzce arasına yapılacak olan kara yolu
kantarının kamyoncu esnafın yüzünü güldüreceğine
ilişkin açıklaması
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, seçim bölgem olan Düzce kara
yolu yük taşımacılığının yoğun olarak
yaşandığı bir bölgedir. Karadeniz Ereğliden
başlayarak İstanbul, Ankara, Antalya, İzmir, Aydın
güzergâhında bir tane olsun Karayolları kantarı yoktur. Bu durum
nakliyecilik mesleğinin yoğun olarak yaşandığı
Karadeniz Ereğli, Akçakoca ve Düzcede hem yolların bozulmasına
hem de kamyoncu esnafımızın zor durumda kalmasına sebep
olmaktadır. Daha önce Alaplıda konuşlu kantar birtakım
nakliye şirketlerinin baskısıyla kapatılmış ve
nice bakanlar uğraşmasına rağmen kantar tekrardan faaliyete
sokulmamıştır. Ağır tonaj hem kara yollarını
yıpratmakta hem de kamyoncunun lastik, teknik yıpranma gibi
maliyetlerini artırmaktadır. Ereğli-Düzce arasında,
Akçakocada bulunan Şifalı Su mevki Karayolları kantarı
yapılması için son derece müsait bir alandır. Buraya
yapılacak bir kantar hem kara yolunun yıpranmasını
azaltacak hem de kamyoncu esnafımızın yüzünü güldürecektir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Kayan
21.- Kırklareli Milletvekili Türabi Kayanın,
çiftçilerin ayçiçeği ve kanola ürününe yapılması gereken
desteği alamadığına ilişkin açıklaması
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Ürün destekleme çerçevesinde ayçiçeği ve kanola
ürününe destekleme yapılması gerekirken sekiz aydır
çiftçilerimiz hâlen bu desteği alamamışlardır. Sekiz aydan
bu yana alamadıkları bu destek karşısında
çiftçilerimiz kredi kullanarak ürünlerini tekrar ekmişlerdir ve
borçlanmışlardır. Bu borçlanmayı gidermek için de bu
ürünlerin desteklerinin hemen alınması gerekirken maalesef sekiz
aydan bu yana Hükûmet bu desteği vermemiştir. Ayrıca,
ayçiçeğinde destek 250 kilogram/dekardır, 300-350 kilogram/dekar alan
çiftçi cezalandırılmaktadır. Aynı şekilde,
desteği 350 kilograma kadar olan kanola ürününde de 450-500 kilogram alan
kanola üreticisi bir şekilde cezalandırılmaktadır. Bunun
mutlaka düzeltilmesi gerekiyor. Bizim ülkemizde tarımsal desteğin
millî gelirin yüzde 1i olması gerekirken şu ana kadar Hükûmet yüzde
yarım dahi verememiştir. Bunu da bütün Türkiyeye buradan
açıklamak istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Kabukcuoğlu
22.- Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlunun,
12-18 Mayıs Hemşirelik Haftasına ilişkin
açıklaması
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
12-18 Mayıs Hemşirelik
Haftasıdır. Hemşirelik insan sevgisiyle dolu, şefkatle,
sabırla yapılan kutsal ve onurlu bir meslektir. Bu vesileyle,
birlikte görev yaptığım hemşireler başta olmak üzere
tüm hemşirelerimizin Hemşirelik Haftasını kutluyorum.
Yıllardır yeterince hemşire istihdam
edilmemesine, birçok ek görev yüklenmelerine rağmen gece gündüz demeden
her türlü riski göze alarak canla başla çalışan, yeri
doldurulamaz ve ihmal edilemez bir konuma sahip olan fedakâr
hemşirelerimizin hak ettikleri 3600 ek gösterge söz verildiği gibi
gecikmeksizin verilmelidir. Hemşirelik eğitimini
tamamlandığı hâlde atama bekleyen tüm hemşire
adaylarımızın da bir an önce mesleklerine dönmeleri için,
mesleklerini yapmaları için Bakanlığı göreve
çağırıyorum. Bir yandan hemşire açığı,
diğer yandan da atanamayan hemşirelerin olması
vatandaşlarımızın kaliteli sağlık hizmeti
almasına engel olmaktadır.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Arı? Yok.
Sayın Özdemir
23.- Batman Milletvekili Ziver Özdemirin, 16 Mayıs
Batmanın il oluşunun 29uncu yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
ZİVER ÖZDEMİR (Batman) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Bugün 16 Mayıs 2019. 16 Mayıs 1990
tarihinde Batman Türkiyenin 72nci ili olarak il hüviyetini
kazanmıştır. Batman, Dicle Nehrinin beslediği
coğrafyada binlerce yıllık tarihî geçmişi ve eşsiz doğaya
sahip Kozlukuyla, ihtişamlı Mereta Dağına ev
sahipliği yapan balı ve ceviziyle meşhur Sasonuyla, tarihi
milattan önce 3000li yıllara dayanan ve bereketli topraklara sahip
Beşirisiyle, Artuklulara başkentlik yapmış,
mağaraları ve kalesiyle meşhur Hasankeyfiyle,
dağları, üzüm bağları ve ceviziyle meşhur
Gercüşüyle birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır.
1940 yılında Raman Dağında petrol bulunmasıyla
beraber Batmanın çehresi değişmiştir.
Bu yıl il oluşunun 29uncu
yıldönümünü kutladığımız Batman, çok kısa zamanda
büyük bir gelişim göstererek, 600 bine yaklaşan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Biz de Batmanın 29uncu
yılını kutluyoruz Sayın Özdemir. Süremiz birer dakika
maalesef.
Değerli milletvekilleri,
katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz.
Şimdi, sayın grup başkan
vekillerimizin söz taleplerini karşılayacağım.
İlk söz, İYİ PARTİ Grubu
adına Grup Başkan Vekili Sayın Lütfü Türkkana aittir.
Buyurun Sayın Türkkan.
24.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, 19
Mayıs Samsunda yakılan istiklal meşalesiyle
başlatılan Millî Mücadelenin 100üncü yıl dönümüne, Ziraat
Türkiye Kupasını kazanan Galatasarayı tebrik ettiğine, AK
PARTİ Meclis Üyesi Yavuz Selim Tuncerin İYİ PARTİ Genel
Başkanı Meral Akşenere yönelik ithamlarını
reddettiklerine, Mersin Akkuyu Nükleer Santralinde yaşanan sorunlara
ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yüz yıl önce bugün, Mustafa Kemal Paşa
Türk Kurtuluş Savaşını başlatmak üzere
İstanbuldan Samsuna doğru yola çıktı. 9 Eylül 1922de
düşmanı denize dökerek sonlanan Millî Mücadelenin ilk ateşi yüz
yıl önce bugün Bandırma Vapurunda yakıldı. Bu ateş,
bağımsızlık ateşidir, özgürlük ateşidir, hukuk ve
adalet ateşidir. Atatürkün Hepiniz birer Mustafa Kemalsiniz. sözünü
şiar alarak yüz yıl önce yakılan ateşi ilelebet payidar
kılacağız. Nice yüz yıllar daha ezanımız
dinmeyecek, bayrağımız inmeyecek, vatanımız
bölünmeyecektir.
Dün akşam Türkiye Kupasını kazanan
Galatasarayı tebrik ediyoruz. Tüm Galatasaray taraftarlarına ve
Galatasaray camiasına hayırlı olsun demek istiyorum.
Dün, İstanbul Büyükşehir Belediye
Meclisinde, AK PARTİli Meclis üyesi Yavuz Selim Tuncer
yaptığı açıklamada Sayın Genel
Başkanımızın kullandığı Yurtta sulh,
cihanda sulh. sözü üzerinden Genel Başkanımızı yurtta sulh
konseyi üyesi olmakla itham etmiştir. Bu alçak ithamı şiddet ve
nefretle kınıyorum. Ve çok merak ediyorum, arkadaşlara da
söyledim, genellikle bu tip suçlamaları yapanların altı hep
ıslak çıkıyor, bunun da altından mutlaka bir kripto FETÖ
çıkacaktır, inceleyeceğim, onu da getireceğiz buraya. Bunun
çıkmazsa
Siz buluyorsunuz, ya amcası FETÖcü, dayısı
FETÖcü, halası FETÖcü, bir şeyi çıkacaktır.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Çıkmaz,
çıkmaz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Çok böyle durduk yerde
söylenen bir laf değil bu, altı ıslak bir
arkadaşımız.
Daha önce defalarca söyledik, elinizde Genel
Başkanımızın bu hain terör örgütüyle ilişkili
olduğunu düşündüğünüze dair herhangi bir belge ya da bilgi varsa
bir dakika durmayın hemen savcılığa gidip teslim edin.
Fakat böyle bir belge ve bilginiz yoksa, buna rağmen malum belediye meclis
üyesinin yaptığı gibi alçakça iftiralarda bulunmaya devam
ediyorsanız namertsiniz, şerefsizsiniz, haysiyetsizsiniz! Artık
yeter! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) Bu
kelimeleri nasıl kullanıyorsunuz! Bu kelimeler Mecliste
kullanılır mı!
SALİH CORA (Trabzon) Ne biçim sözler ya!
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Çok ağır
konuşuyorsunuz ya!
SALİH CORA (Trabzon) Bu Meclisin ahengine
yakışmıyor bu üslup! Bu üslup ancak size yakışır
yani! Çok çirkin konuşuyorsunuz ya!
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Bu ifadeler çok
rahatsız edici!
SALİH CORA (Trabzon) Rahatsız edici bir
üslubunuz var!
BAŞKAN Devam edin.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Artık yeter! Sizin bu
hoyrat tavırlarınızdan bıktık. Yurtta sulh, cihanda
sulh. sözü Gazi Mustafa Kemal Atatürkün sözüdür. Yıllardır iç ve
dış politikada
SALİH CORA (Trabzon) Atatürkü
ağzına alma, utan!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Çok meraklıysan seni
de başkan vekili yapsınlar.
SALİH CORA (Trabzon) Böyle bir üslup yok!
Böyle bir üslup olmaz!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sesimi kesme!
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, grup
başkan vekili konuşuyor, herkese söz vereceğim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Hadi şöyle arkaya
doğru git, sözümü de kesme, hadi bakalım!
SALİH CORA (Trabzon) Böyle bir üslup olmaz
ya!
BAŞKAN Sayın Türkkan, buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Çok meraklıysan söyleyeyim
ben, rica edeyim, yapsınlar seni de! Hadi bakalım!
BAŞKAN Sayın Türkkan, Genel Kurula hitap
edin lütfen.
SALİH CORA (Trabzon)
Yakışmıyor, bu üslup yakışmıyor!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sizin bu hoyrat
tavırlarınızdan bıktık.
SALİH CORA (Trabzon) Bu üslup bir grup
başkan vekiline yakışmıyor, hoş değil bu yani,
hiç hoş değil.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Yurtta sulh, cihanda
sulh. sözü Gazi Mustafa Kemal Atatürkün sözüdür. Yıllardır iç ve
dış politikada barıştan yana olan siyasetçilerin kullandığı
bir ifadedir. Bu gereksiz, sığ söylemlerin altına
sığınmaktan vazgeçin. Bakın, dün Meclis Başkanı
Sayın Mustafa Şentopa yönelik partimiz milletvekilinden gelen bir
ithamı doğru bulmadığımızı buradan bizatihi
söyledim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Biz bu konuda özenli bir
dil kullanırken sizin Sayın Genel Başkanımıza
yaptığınız haksız itham ve iftiraları
şiddetle reddediyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Mersin Akkuyuda inşa edilen Türkiyenin ilk nükleer
santralinde reaktörün oturacağı temelin bazı bölümlerinde çatlak
oluştuğu ortaya çıktı. Skandal bununla da kalmadı,
beton atılan bölüm bir daha çatlayınca yeniden beton
atıldı. Akkuyu Nükleer Santralinin temelinde daha inşaat
aşamasındayken çatlak oluşması kelimenin tam anlamıyla
gelecek adına endişe uyandırıyor. Olası bir felakette
sadece Çukurova değil, Genel Kurulda bugün de
konuşacağımız Kapadokya dâhil Türkiye'nin birçok bölgesi bu
durumdan izi silinmeyecek şekilde etkilenecektir. Israrla aynı
noktaya yıllardır nükleer santral yapmaya çalışıyoruz.
Akkuyuda ciddi bir zemin problemi var, santralin yapıldığı
yer çürük bir yer. Türkiye'nin 22 milyar dolar aktaracağı bir
tesisin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın Türkkan.
Buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
henüz
başlangıcında böyle bir sorunla karşı
karşıya kalması başlı başına bir
beladır. Türkiye'nin geleceğiyle oynamayın. Yanlış
yapıldıysa, yanlışın başından geri dönün,
başka bir noktayı belirleyin ya da vazgeçin. Akkuyu bölgenin ve
Türkiye'nin Çernobili hâline gelebilir.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Söz sırası Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili Sayın Bülbülde.
Buyurun efendim.
25.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, 16
Mayıs Mustafa Kemal Atatürkün Bandırma Vapuruyla özgürlük ve
bağımsızlık yolunu açmasının 100üncü yıl
dönümüne, Türkiyenin muhatap olduğu tehdit ve tehlikelere karşı
millî ruhla topyekûn mücadele etmenin elzem olduğuna ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün 16 Mayıs 2019. 16
Mayıs, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün 13 Kasım 1918de Kartal
İstimbotuyla Boğazda seyrederken toplarının
namluları Dolmabahçeye ve Meclis-i Mebusana dönmüş olan düşman
gemilerini gördüğünde Geldikleri gibi giderler. sözünü söyleyip,
ardından bu inancın kuvveden fiile geçtiği ve Samsunda 19
Mayıs günü sona erecek olan yolculuğun başladığı
gündür. Bu yolculuk, 9 Eylül 1922 tarihinde düşmanın İzmirden
denize dökülmesiyle, Millî Mücadelenin nihayete ermesiyle
sonuçlanmıştır, zaferle sonuçlanmıştır. O gün
itibarıyla, Türkiye, son derece yıpranmış, büyük
sıkıntılar içerisinde olmasına rağmen, büyük bir
kurtuluş ruhuyla bir destan yazmıştır.
Yine, aynı şekilde, bunun yüz yıl
sonrasında bugün Türkiye çok yönlü, çok katmanlı birçok tehdit ve
tehlikeyle karşı karşıyadır. Muhatap olduğumuz bu
tehdit ve tehlikelere karşı millî bir ruhla hep birlikte topyekûn bir
mücadele etmek elzemdir. Siyaset mutlaka bu meselelere bakışla
alakalı olarak farklı birtakım düşünceleri dile getirmek
açısından önemlidir ancak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
Türkiye'nin Orta
Doğuda, Suriyede, Fıratın doğusunda, Irakta,
İranla olan ilişkilerde, Doğu Akdeniz Havzasında,
Kıbrısta, Egede ve diğer birçok ihtilaf alanında
Türkiyeden birtakım hükümranlık haklarından vazgeçmesini
bekleyenlere karşı, Türkiye'nin oluşan oldubittilere karşı
sessiz kalmasına yönelik baskılara karşı bu manada birlik
ve beraberlik içerisinde hareket etmek ve bu millî politikalar etrafında
hep birlikte hareket etmek büyük bir önem arz etmektedir. Aksi takdirde Türkiye
özellikle 21inci yüzyılda ve bunun devamında, Allah muhafaza,
Anadolu topraklarında Sevr haritasında kendisine layık görülenin
çok daha ötesinde, çok daha sıkıntılı günlerle
karşı karşıya kalabilecektir. Bu konuda bütün milletimizin,
Türk milletinin müteyakkız bir ruhla hareket etmesi elzemdir diyorum,
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Söz sırası Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili Sayın
Oluçtadır.
Buyurun Sayın Oluç.
26.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun,
RTÜKün HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temellinin
konuşmasını yayınladığı için TELE 1e ceza
vermesinin anayasal suç olduğuna, Hakkâri Milletvekili Leyla Güvenin,
Sebahat Tuncelin, Selma Irmakın, Diyarbakır Milletvekili Dersim
Dağın, Van Milletvekilleri Tayip Temel ve Murat Sarısaçın
sürdürdüğü açlık grevine, AK PARTİ Genel Başkanı Recep
Tayyip Erdoğanın Karnını doyuruyorsunuz, her türlü
ihtiyacını karşılıyorsunuz yine de oy vermiyor.
ifadesinin kabul edilemez olduğuna ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, RTÜK, biliyorsunuz,
anayasal bir kuruluş ve siyasi partiler söz konusu olduğu zaman,
anayasal kuruluş olması hasebiyle de yapması gereken şey
siyasi partilere televizyon, radyo gibi iletişim alanındaki
organların eşit davranmasını da sağlamak
durumundadır çünkü anayasal bir kurum olduğu için aynı zamanda
bütün siyasi partilerin seçmenlerinin verdiği vergilerle finanse edilen de
bir kuruluştur yani orada çalışanlar maaşlarını
bütün siyasi partilerin seçmenlerinin vergileriyle almaktadır aynı zamanda.
Şimdi, RTÜK anayasal bir kurumdur dedik. Tabii,
biz daha evvel defalarca burada Meclis kürsüsünden de bunu ifade ettik; RTÜK
anayasal bir kurum olduğunun farkında değil ya da
Anayasayı çiğneyerek hareket ediyor. RTÜK aslında
iktidarın bir maşası gibi hareket ediyor. Şimdi neden
bunları söylüyoruz? Bakın, Eş Genel Başkanımız
Sezai Temellinin Meclisteki grup toplantısında
yaptığı bir konuşmayı haber saati içinde
değerlendirmiş, kullanmış olan bir televizyon
kanalına, TELE1 televizyonuna ceza verdi RTÜK. Bu ceza, iki gün ana haberi
yayınlamama ve reklam gelirinin yüzde 2sine el koyma cezası.
Şimdi, tuhaf bir durum. RTÜKün yapması gereken, aslında TRT
başta olmak üzere televizyon kanallarına Meclisin üçüncü partisi
Halkların Demokratik Partisinin grup toplantılarını niye
diğer grupların toplantıları gibi
yayınlamıyorsunuz? diye sormak iken
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
RTÜK Böyle
bir toplantıdan bir bölümü neden yayınladınız? diye ceza
veriyor. Açıkça anayasal suç işliyor RTÜK. Bunu burada bir kez daha
tekrar etmek istiyoruz.
Yani RTÜK, ne yaparsa yapsın, elbette ki
Halkların Demokratik Partisinin grup toplantılarının ve
faaliyetlerinin şu ya da bu şekilde kamuoyuna, halka
ulaşmasını engelleyebilecek bir kurum değildir. Yani
nasıl Yüksek Seçim Kurulu hukuku ve demokrasiyi çiğniyorsa, yine
anayasal bir kurum olan RTÜK de hukuku ve demokrasiyi çiğniyor.
Tuhaf olan durum ne biliyor musunuz? Mesela
aynı konuşmadan parçalar ATV, Kanal 7, A Haber ve Ülke TVde de
yayınlanmış ama onlara bir ceza verilmemiş. Yani RTÜKün
tutumu esas itibarıyla budur. Bunu kınıyoruz ve kesinlikle
yanlış olduğunu ve suç işlediklerini bir kez daha
vurguluyoruz.
İkincisi: Tuhaflıklar bitmiyor. Biliyorsunuz,
burada günlerdir konuşuyoruz, dile getiriyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Hakkâri
Milletvekilimiz Leyla Güven açlık grevinin 190ıncı gününde
-cezaevlerinde 153üncü güne vardı- geçmiş dönem milletvekillerimiz
Sebahat Tuncel ve Selma Irmak 121inci gününde; şu anda milletvekilimiz
olan Dersim Dağ 75inci, Tayip Temel ve Murat Sarısaç 70inci
günündeler. Bunu her seferinde
hatırlatıyoruz ve bu konuda vicdanlara ve demokrasi
anlayışına hitap ediyoruz, bir söz söylemeye
çalışıyoruz.
Şimdi, dün itibarıyla tespit ettik ki bir
işgüzar savcı açlık grevinin 190ıncı gününde olan
Leyla Güven Vekilimiz hakkında bir fezleke düzenleyip Meclise
göndermiş. Yani, şimdi, hukuksuzluk mu desek, demokrasi
anlayışındaki eksiklik mi desek, vicdansızlık mı
desek? Yani saymakla bitmez aslında ama bunu da
kınadığımızı bir kez daha söyleyelim, buradan
dile getirelim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Tamamlayacağım.
Yani uygun bir durum olmadığının
herkes farkında. Ama elbette ki Leyla Güven, bu tür fezlekelerin,
mücadelesini engelleyebilecek bir durumda olmadığını
biliyor.
Şimdi son bir şey söyleyeceğim,
üstüne çok da yorum yapmak istemiyorum. Bütün partilerin vekillerinin -bütün
partilerin, özellikle altını çizerek söylüyorum- ve halkın
takdirine bırakıyorum. Adalet ve Kalkınma Partisi Genel
Başkanı Sayın Erdoğan, basında çıkan haberlere
göre, dün yaptığı bir toplantıda -bu konu tekzip
edilmediği için doğru varsayıyoruz- şöyle bir söz sarf
etmiş: Karnını doyuruyorsunuz, her türlü ihtiyacını
karşılıyorsunuz, yine de oy vermiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın. Son defa
uzatalım.
Buyurun Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bu oy
vermeyenler, halk, seçmenler yani insanlarımız ve şu ya da bu
partiden olmasını tartışmıyorum ama seçmenler ve halk
hakkında, aslında bir kamu hizmeti yaptığını
iddia eden, böyle bir yerde oturan kişinin Karnını
doyuruyorsunuz, her türlü ihtiyacını karşılıyorsunuz,
yine de oy vermiyor. sözü hiçbir şekilde kabul edilebilir bir söz
değildir. Bunu da kınadığımızı ifade etmek
istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Söz sırası Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili Sayın Özkoça aittir.
Buyurun Sayın Özkoç.
27.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, 16 Mayıs
Mustafa Kemal Atatürkün Bandırma Vapuruyla özgürlük ve
bağımsızlık yolunu açmasının 100üncü yıl
dönümüne ve ülkemizin içinde bulunduğu zorlukların el birliğiyle
aşılabileceğine ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; yüz yıl önce bugün
Mustafa Kemal ve arkadaşları Millî Mücadelemizin ilk
adımını İstanbulda attı. 16 Mayıs 1919
sabahı annesi Zübeyde Hanım ve kardeşi Makbule Hanımla
helalleşen Mustafa Kemal Atatürk Ya ölürüz ya da vatan kurtulur. diyerek
yola çıktı. Bindiği Bandırma Vapuru Samsuna
vardığında Millî Mücadele artık başlamıştı,
kurtuluşumuzun ve cumhuriyetimizin kuruluşunun mücadelesi. Biz böyle
bir neslin, karanlığa, umutsuzluğa, haksızlığa,
adaletsizliğe meydan okuyan bir neslin çocuklarıyız, cumhuriyetin
çocuklarıyız. Bugün ülkemizin içinde bulunduğu zorlukları
da aynı güçle, el birliğiyle aşabileceğimizi biliyoruz. Her
şeyin çok güzel olacağını, birlik ve beraberlikle
üstesinden gelebileceğimizi biliyoruz. Cumhuriyetimizin kuruluşuna
giden ilk adım kutlu olsun.
BAŞKAN Söz sırası Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili Sayın
Zengine aittir.
Buyurun Sayın Zengin.
28.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Şule Çet
davasını hassasiyetle takip ettiklerine, Ekşi Sözlükün
öğretmenlerle ilgili açtığı başlığın
tahammül edilemez olduğuna, Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın AK
PARTİ Meclis Üyesi Yavuz Selim Tuncere yönelik ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan,
çok değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Doğrusu, Genel Kurula gelirken
konuşmayı planladığım iki konu vardı, onlara
değindikten sonra çok tabii olarak birkaç mevzuya da cevap vermek
istiyorum.
Bunlardan bir tanesi, biraz evvel Mersin
Milletvekilimiz de ifade ettiler, Şule Çetin öldürülmesiyle alakalı
konuyu, davayı hassasiyetle takip ediyoruz. Ben 1inci duruşmayı
da takip etmiştim. Dün 2nci duruşması oldu. Bu tarz
konuları, davaları takip ederken tabii ki üzüntümüzü, ne kadar
kınadığımızı, rahatsızlığımızı
belirtmekle beraber belli bir denge içerisinde götürmek gerektiğini
düşünüyorum çünkü bu olaylar takip edilirken, hayatını kaybeden
kadının önüne geçen bir tartışma, konuşma mecrası
oluşuyor. Nasıl yaparsak yapalım, her şeye rağmen ilk
aklımızda tutmamız gereken, Şule Çetin nasıl
öldüğü, onunla alakalı, yapanların aldığı ceza.
Böylesine, genç bir kızın başına gelenlerin, önce onun
hayatını kaybetmesinden sonraki olayların, gerçeklerin ortaya
çıkmasını ben şahsen birinci mesele olarak
algılıyorum. Tabii ki devamında, buradan yola çıkarak, bu
olaylardan yola çıkarak, bir daha bunların tekrarlanmamasıyla
alakalı her birimize düşen neyse onu yapacağımıza
inanıyorum milletvekilleri olarak.
Bir diğer konu, öğretmenlerimizle
alakalı bir mevzunun altını çizmek istiyorum. Söylemekte mahzur
görmüyorum, Ekşi Sözlük diye bir platform var biliyorsunuz. Bu platform
artık kontrolden çıkmış durumda, kafalarına göre
başlıklar açılıyor. Yeni açılan bir başlık
var öğretmenlerimizle alakalı; ifade etmekten hayâ ediyorum, hatta
okurken bile çok büyük rahatsızlık duyuyorum. Anne babası
öğretmen bir kişi olarak, öğretmenlerin hayatımızdaki
yerini bilen birisi olarak söylüyorum -ki sizlerin de öyle
düşündüğünüze eminim- öğretmenlerle alakalı böyle bir
başlık açılmasına hiçbirimizin tahammül etmemesi lazım.
Bugün, inşallah, hem Millî Eğitim Bakanımızla hem Adalet Bakanımızla
mevzuyu paylaşmak istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Çünkü bizim Millî
Eğitim Bakanımız öğretmenlerin çok yorulduğunu, çok
zor bir iş yaptığını ifade ettikten sonra bu
başlık açılarak çok iğrenç paylaşımlar
yapılıyor. Sosyal mecra artık, isteyenin kafasına göre,
tanıdığı tanımadığı herkesle
alakalı hakaret yağdırdığı, yaptırım
sürecinin çok yavaş olduğu bir mecra. Bununla alakalı da topluca
bir çalışma yapmamız gerektiği kanaatindeyim. Biliyorum,
bir araştırma komisyonu kurduk ama devamında da daha ehemmiyetle
bu konuya muhakkak ki yaklaşmamız gerektiği kanaatindeyim.
Şimdi, İYİ PARTİ Grup
Başkan Vekili Sayın Türkkan konuşmasını yaparken çok
ağır ifadelerde bulundu. Doğrusu, böyle bir üsluba gerek
olmadığını düşünüyorum. Yani şerefsiz kelimesi
Bilemiyorum, insan hayatında bir defa falan söyleyebilir. Bu kadar rahat
söylenemeyecek bir kelimedir bu, çok ağır bir kelimedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Yavuz Selim Tuncer, çok
eskiden beri tanıdığım, Esenler İlçe
Başkanlığımızı yapmış, şu anda da
Büyükşehir Belediye Meclisi üyesi olan bir beyefendidir ve kendisi bu
konuşmayı yaparken aslında, İYİ PARTİli meclis
üyesi İbrahim Beye, İbrahim Özkana -yanlış ifade etmek
istemem ismini- karşılık olarak bu konuşmayı
yapmıştır. İYİ PARTİ Büyükşehir Belediye
Meclisi üyesinin yaptığı dünden kalan bir mevzu- Trabzonla
alakalı, yine çok sert açıklamalarına binaen bu minvalde bir
konuşma yapmıştır kendisi. Daha detaylı izlenebilir
ama doğrusu, bir başka meclisin burada bu kadar gündem
olmasını da biraz tuhaf buluyorum. Onlar orada
tartışsınlar, biz de burada kendi gündemimizi takip edelim. Bir
süredir İstanbul Büyükşehirdeki gündemin biz burada tekrar, bir daha
üstünden geçiyoruz. Buna gerek olmadığı kanaatindeyim ama siz
çok ağır şeyler söylediğiniz için cevap verme ihtiyacı
duyuyorum.
Şimdi burada söylenen şey şu: Sizler
de 15 Temmuzla alakalı davaları takip etmişsinizdir. Benim takip
ettiğim bir davada, Türkiye kamuoyunu çok meşgul eden, darbeden hemen
önce yayımlanan bir klip vardı -hatırlarsınız, bir
bebekle alakalı, 9 aylık bir bebekle alakalı- ve bu reklam
filminin subliminal bir mesaj içerdiği, darbeyi
çağrıştırdığı ve onunla alakalı,
darbeyi bir müjde gibi anlattığına dair bir mahkeme kararı
var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Bitireceğim
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Devam edin.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Buradan yola
çıkarak, şu var: Biliyorsunuz o gece yani 15 Temmuz gecesinde TRTde
okunan bildirinin son cümlesi -kimin hazırladığına dair-
yurtta sulh konseyi diye bitiyordu. Elbette, hepimiz biliyoruz, Mustafa
Kemalin en önemli cümlesidir. Bu, hayatımızdaki en önemli cümleleri
terör örgütlerinin katletmesine de deli oluyorum yani. Şimdi, cemaat
kelimesi Müslümanlar için çok kıymetli bir kelime; gasbediliyor. Yurtta
sulh, cihanda sulh. Atatürkü seven, Türkiyedeki bütün insanların
sevdiği bir ifade; gasbediliyor. Bunu onlara mı bırakacağız
yani?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ergenekon
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Ergenekon dün
söylendi, orada da siz haklısınız hakeza ama burada şöyle
bir durum var: Bakın, çok tabii olarak, şu soruyu sormak normaldir:
Bu, tekrar edilmiş darbede ama darbenin evvelinde de, yeni oluşan bir
parti bunu çokça kullanmış. Buradan yola çıkarak eğer
İYİ PARTİli meclis üyesi arkadaşınız
AYTUN ÇIRAY (İzmir) Darbenin öncesinde parti
mi vardı?
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Bir saniye
Sayın Vekilim, tamamlayacağım,
lütfen. Ben ön yargılı bir insan değilim, suç isnat etmiyorum,
kimseye şerefsiz demiyorum arkadaşlarınızın
yaptığı gibi.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) Aramızda
şerefsiz yok da onun için.
BAŞKAN Arkadaşlar, sessiz olun lütfen.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Burada mesele şu:
İYİ PARTİli meclis üyesi arkadaşımız
konuşurken Trabzonlular ateştir. efendim, bilmem
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Zengin, toparlayalım.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Toparlayacağım
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sükûnetle toparlamanızı rica
ediyorum.
Buyurunuz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sükûnetimi
Lütfen
Gerektiği kadar kontrol edebiliyorum ben kendimi.
Buradaki mesele, İYİ PARTİli bir
meclis üyesi arkadaşınızın yaptığı
konuşmada o kadar bir yükselme var ki bu yükselme
karşısında Eğer siz buradan yola çıkarak, bu
konuşmadan yola çıkarak böyle bir ithamda bulunuyorsanız,
işte bakın, başka benzerlikler de var hayatta, buna ne
diyeceksiniz? minvalinde bir sorudur. O yüzden, bence, bir defa, söylediğimiz
her şeyin burada kaldığını, bizde bir hasar
açtığını bilerek konuşalım ve lütfen, rica
ediyorum, şu ifadeyi de geri alın. Benim, kendi adıma
ağırıma gidiyor. Kimse bir diğerine hiçbir mesnedi olmadan
şerefsiz falan diyemez.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BEDRİ YAŞAR (Samsun) Sen farkında
olmadan 3 sefer söyledin.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
müsaade ederseniz
BAŞKAN Sayın Türkkan, şimdi,
Sayın Zenginin bu ifadeleri karşısında size de bir
açıklama için söz veriyorum.
Buyurun.
Yalnız, toparlayarak
Gündemimizin diğer
kısımlarına geçelim.
29.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, Tokat
Milletvekili Özlem Zenginin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın grup başkan
vekilinin hassasiyetini anlıyorum. Bu kelimeleri kendisinin ve
arkadaşlarının hak etmediğini de biliyorum. Yalnız
buradaki ince
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Ama bu da çok ayıp,
buna bile alınıyorum yani. Ne demek hak etmediğini
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Müsaade eder misiniz,
tamamlayayım.
BAŞKAN Sayın Zengin, dinleyelim
Sayın Türkkanı.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) O zaman, buyurun, siz
konuşun, ben dinleyeyim, devam edeyim sonra.
BAŞKAN Buyurun Sayın Türkkan.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Yok, lütfen, hiç söylemeyin,
böyle söyleyecekseniz hiç devam etmeyin.
BAŞKAN Sayın Zengin, lütfen
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ben cevap veriyorum.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Ne demek Hak
etmediğinizi biliyorum. yahu!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Eğer
dinlemeyeceksiniz, ben devam edeceğim, siz dinlememeye devam edeceksiniz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Ben neyi
dinleyeceğimi gayet iyi biliyorum. Dinlenecek üslupla konuşun,
sonsuza kadar dinlerim sizi.
BAŞKAN Siz Genel Kurula hitap edin Sayın
Türkkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bu iftiraları
yapanlara karşı söylenen bir söylemdir bu. Daha önce de birkaç defa
ifade ettik, elinizde bilgi ve belge varsa bunları sunmakta geç
kalmayın ama yoksa, bilerek, sadece taciz amaçlı bu ifadeleri
kullananlara karşı söylenen bir söylemdir bu. Kendisinin üzerine
alınmasını çok gerektirecek bir şey olduğunu da
düşünmüyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim, sağ olun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Bakın, yine
aynı şeyi yapıyorsunuz. Ben böyle bulaşık laf
sevmiyorum Sayın Başkan. Böyle bulaşık laf sevmiyorum,
doğru konuşun!
BAŞKAN Sayın Arı, siz yokken size
söz verdim, yerinizde yoktunuz.
ZAFER IŞIK (Bursa) Söylenmesi ayıp!
Böyle mi söylenmesi gerekiyor?
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, lütfen
Sayın Arı, sisteme girmişsiniz, sizi
az önce söz vermek için çağırdım ama yerinizde yoktunuz. Sizin
de sözünüzü alalım ki o bir dakikalık konuşmaları
tamamlamış olalım.
Buyurun.
30.- Antalya Milletvekili Cavit Arının, özgür
olması gereken basına yönelik saldırıları
kınadığına ve yargının toplumda infial yaratan
vakalarda caydırıcı olması gerektiğine ilişkin
açıklaması
CAVİT ARI (Antalya) Sayın
Başkanım, geçtiğimiz günlerde Yeniçağ gazetesi yazarı
Yavuz Selim Demirağ saldırıya uğramıştı. Dün
de Antalyada, muhalif gazeteci kimliğiyle bilinen İdris Özyol 3
kişinin sopalı saldırısına uğradı ve
ağır yaralandı. Özgür olması gereken basına yönelik bu
saldırıyı kınıyorum.
Ülkemizde toplumsal
barış ve huzur her geçen gün bozulmakta. Birden fazla kişinin
saldırısı ve sonucunda ağır yaralanmalara rağmen,
sayın savcılar veya mahkemeler failleri serbest bırakabilmekte.
Soruyorum: İlla ki saldırıya uğrayanın ölmesi mi
lazım? Bu tarz olaylarda, toplumda infial yaratan bu tip vakalarda
tutuklamalar olmadığı sürece, yargı
caydırıcı olmadıkça bu olaylar bitmez. Yargı görevini
yapmazsa
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Arı.
Değerli milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup oylarınıza
sunacağım.
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Azerbaycan Cumhuriyeti Millî Meclisi
tarafından Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı
Parlamenter Asamblesinin desteğiyle 12 Haziran 2019 tarihinde
Azerbaycanın başkenti Baküde düzenlenecek olan Bakü Bölgesel
İşbirliği ve Güvenlik Konferansına TBMM Başkan Vekili
Süreyya Sadi Bilgiç Başkanlığında bir heyetle
katılım sağlanmasına ilişkin tezkeresi (3/688)
15/05/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna
Azerbaycan Cumhuriyeti Millî Meclisi tarafından
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı Parlamenter
Asamblesinin desteğiyle 12 Haziran 2019 tarihinde Azerbaycan'ın
başkenti Bakü'de "Bakü Bölgesel İşbirliği ve Güvenlik
Konferansı düzenlenecektir.
Söz konusu konferansa
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiç
başkanlığında bir heyetle katılım
sağlanması hususu 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye
Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun'un 9'uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine
sunulur.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, İYİ
PARTİ Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ PARTİ Grubunun, Grup Başkan
Vekili Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan tarafından, Fetullahçı
terör örgütünün darbe kalkışmasının askerî ayağı
yurtta sulh konseyinin darbenin gerçekleştiği o geceye kadar gidilen
süreç içerisinde siyasi bir taraf ve grupla ilişkilerinin ve
bağlantılarının araştırılması, bu hain
kalkışmaya yardım ve yataklık eden iş birlikçilerinin,
bu teşebbüse karşı sorumlulukları gereği önlem
almayanların belirlenmesi amacıyla 16/5/2019 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 16
Mayıs 2019 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
16/05/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 16/05/2019 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19'uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Yavuz
Ağıralioğlu
İstanbul
İYİ
PARTİ Grubu Başkan Vekili
Öneri:
Kocaeli Milletvekili ve İYİ PARTİ
Grup Başkan Vekili Lütfü Türkkan tarafından, Fetullahçı terör
örgütünün (FETÖ) darbe kalkışmasının askerî ayağı
yurtta sulh konseyinin darbenin gerçekleştiği o geceye kadar gidilen
süreç içerisinde siyasi bir taraf ve grupla ilişkilerinin ve
bağlantılarının araştırılması; bu hain
kalkışmaya yardım ve yataklık eden iş birlikçilerinin,
bu teşebbüse karşı sorumlulukları gereği önlem
almayanların belirlenmesi amacıyla 16/05/2019 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 16/05/2019 Perşembe günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şimdi, önerinin gerekçesini açıklamak
üzere öneri sahibi İYİ PARTİ Grubu adına İzmir
Milletvekilimiz Sayın Aytun Çıray. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Çıray.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYTUN ÇIRAY
(İzmir) Sayın milletvekilleri, Değerli Başkan; 15 Temmuz
hain FETÖ darbe girişimi bütün askerî müdahalelerden dramatik olarak çok
farklı bir müdahaledir. Bu nedenle 15 Temmuz akşamı
Boğaziçi Köprüsünün tek yönlü olarak trafiğe
kapatılmasını milletimiz bir terör saldırısına
karşı bir savunma tedbiri olarak algıladı önce. Türkiyenin
darbe hafızasında yer etmiş darbecilerin sabaha karşı
harekete geçtikleri olgusu sadece darbenin başarısı için
değildi, o yüzden şaşırdı milletimiz. Eskiden
darbeciler darbe yapacakları zaman sabaha karşı yaparlardı,
bunun sebeplerinden birisi de vatandaşlara silah çekmemek içindi.
Darbecilere göre darbelerin amacı, derin
siyasi, ekonomik ve sosyal krizlere yol açan iktidarların bozdukları
dengelerin yeniden tesisine yönelik ve sadece bununla
sınırlıydı. 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi,
başından sonuna kadar, bu şablonun tamamen
dışındadır. Yargıya ve devletin diğer
kurumlarına olduğu gibi Türk Silahlı Kuvvetlerinin kilit
mevkilerine de sızdırılmış veya sızmış
dinbaz bir yapılanma, hiçbir ülkede benzerine rastlanmayan türden
dehşetengiz bir darbe teşebbüsüne girişmiştir. Bedeli 249
şehit, 2.301 gazi ve nihayet, bütün bunlara tanıklık etmiş
olan toplumun yaşadığı ağır sosyopsikolojik
travma.
Değerli arkadaşlar, 2010 referandumunun
yolu iyice açmasıyla Türkiye, 15 Temmuza geldiğinde, toplumsal
bütünlüğü iktidar politikalarıyla zaten büyük ölçüde ortadan
kalkmış bir ülkeydi. Türk Silahlı Kuvvetlerinin hakiki
subayları, AKP iktidarının cemaatin savcı ve hâkimlerine
verdiği desteklerle, Ergenekon, Balyoz kumpas davalarıyla tasfiye
edilmişlerdi. 15 Temmuz gecesi işte o vatansever ordu ve polis
mensupları yollara döküldüler. Türk Silahlı Kuvvetleri ve polisimizin
devasa çoğunluğu bu hain darbenin karşısında durdu.
Nihayet, milletin Meclisinde ve milletle beraber bu hain darbe akamete
uğratıldı.
Adalet ve Kalkınma Partisinin
kutuplaştırma siyasetleri sonucunda aldığımız
hasarı onarabilirdik. Bu onarımda en büyük görev hiç şüphesiz
Türkiye Büyük Millet Meclisinindi. FETÖ hıyanet şebekesinin bu güce
nasıl ulaştığı, Türkiyenin ve Türk milletinin
geleceği için, hiçbir şüpheye yer vermeyen bir şekilde
açıklığa kavuşturulmalıydı. Nitekim bunun için
tüm partilerin katılımıyla bir araştırma komisyonu
kuruldu. Çünkü arkadaşlar, darbenin icra edilme şekli, milletimizin,
başta Türk Silahlı Kuvvetleri olmak üzere bütün kurumlara
duyduğu güveni sarsmıştı. Bundan ötürü, bu olayın
mahiyetinin, arka planının ve sorumlularının ortaya
çıkması tarihî bir önem taşıyordu. Komisyon
çalışmaları AKP tarafından engellenmeyip başarılı
olsaydı Türk milletinin sistemine olan güveni artacaktı. Ancak
nedense 15 Temmuz hain kalkışmasıyla ilgili komisyon,
kalkışmayı Allahın büyük lütfu diye niteleyenler
tarafından battal hâle getirildi.
Değerli arkadaşlar, 15 Temmuz FETÖ
darbesinin bir büyük lütuf olabilmesi yarı karanlıkta
bırakılmasına bağlıydı. Sözde başkanlık
sistemi için katalizör olarak kullanılan bu hain kalkışma
üzerinden at izi it izine karıştı. Bir yandan, Metastaz isimli
kitapta yazdığı gibi, FETÖcülükleri tescilli bazıları
ortalıklarda dolaşırken diğer yandan FETÖcülük
suçlaması âdeta McCarthy benzeri ithamlarla kişilerin rakiplerini
karalamaya dönüştü. Asılsız ithamlar o kadar ileri götürüldü ki
bu, yurt dışına kaçmış FETÖcüleri âdeta siyasi suçlu
konumuna dönüştürmeye başladı. Eğer o komisyon görevini
hakkıyla tamamlayıp gerçeklere ulaşabilseydi belki bugün bu
Meclis çatısı altında dahi bazı kişiler milletvekili
olamayacaktı.
Sayın milletvekilleri, sonuç olarak, o komisyon
görevini tamamlayamadı. Bari siyasi ayağını ortaya
çıkaralım diye, iftiraları sona erdirmek için ve FETÖnün siyasi
ayağını ortaya çıkarmak için İYİ PARTİ
olarak Meclisimize bir önerge verdik. Ne yazık ki bu önerge Cumhur
koalisyonu tarafından reddedildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Çıray.
AYTUN ÇIRAY (Devamla) Bu durumda herkes sesini
keser, utanır diye bekledik ama olmadı. Dün de bir cahil
çıkıp seçilmiş başkanın olmadığı
İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisinde Sayın Genel
Başkanımıza dil uzattı. Hainlerin kullandığı
adıyla yurtta sulh konseyinden mülhem, Sayın Akşenerin de daha
önce yurtta sulh dediğinden yola çıkarak Genel
Başkanımızın güya FETÖyle ilişkisi var demeye
getirdi. İlgili şahsı ciddiye almıyoruz tabii. Çünkü
ahmakça bir kibirle Suriye politikalarını bu sözün inkârı
üzerine kuran bakanlarınız varken bu zavallı müfteriyi biz niçin
ciddiye alalım? Bu çocuktan başta Atatürk olmak üzere Osmanlı
paşalarının acı tecrübelerinden damıttıkları
bir kurtuluş mirası olan Yurtta sulh, cihanda sulh. sözünü
anlamasını beklemek haksızlık olur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım, buyurun.
AYTUN ÇIRAY (Devamla) Neyse, sözü fazla
uzatmayalım. Artık bu hamasi iftiraların önünü tamamen kapatmak
amacıyla verdiğimiz; yurtta sulh konseyi üyelerini ve gerçekleri
aydınlatmak üzere, demokrasi ve insanlık adına, inananlar için
beka adına verdiğimiz bu önergemizi tüm partilerin desteklemesini ve
olumlu oy vermesini saygıyla Türk milleti önünde rica ediyoruz.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde söz isteyen
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına İstanbul
Milletvekilimiz Sayın Ali Kenanoğlu. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz üç dakika Sayın Kenanoğlu.
HDP GRUBU ADINA ALİ KENANOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Evet, burada çokça
yaşadığımız tartışmalardan bir tanesi FETÖ
tartışması. Vallahi, kimse kusura bakmasın, FETÖnün tek
mağduru siyasi parti HDPdir. Eş başkanlarımız
başta olmak üzere, Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ
başta olmak üzere, milletvekillerimizin, belediye eş
başkanlarımızın şu anda hapiste olmasının
sebebi FETÖcülerin, FETÖcü hâkim ve savcıların hazırlamış
oldukları iddianameler ve onların vermiş oldukları
kararlardır.
Şimdi, o süreçte Ergenekon davaları
vardı kumpas olarak da nitelendirilen ve FETÖ deşifre edildikten
sonra ya da 15 Temmuz darbe girişiminden sonra bu Ergenekon davaları
düştü ve Ergenekondan kaynaklı, bu davalardan kaynaklı tutuklu
olanların hepsi de serbest bırakıldı. Niye? Çünkü
savcılar FETÖden tutuklandı, görevden alındı; hâkimler,
karar veren hâkimler FETÖden dolayı, FETÖcü olmaktan dolayı ceza
aldılar, görevlerinden uzaklaştırıldılar; gerekçeleri
de bunun üzerine kuruldu.
HDPnin milletvekillerinin, HDPnin eş
başkanlarının, HDPnin belediye başkalarının
iddianamelerini hazırlayan ve onlara mahkûmiyet kararı verenler
aynı şekilde FETÖden ceza aldıkları hâlde hiçbir
şekilde bu davalarla ilgili geri adım atılmadı, düzenleme
yapılmadı ya da bu kumpas da ortadan kaldırılmadı.
Bu da şöyle bir kumpas değerli
arkadaşlar: Biliyorsunuz, siz hukuktan, adaletten, demokrasiden
uzaklaştığınız sürece darbelerin önünü
açarsınız. Bu, çok bilinen bir kuraldır yani bunun, böyle, lâmı
cimi yok ya da bu çok olağanüstü bir bilgi değildir, genel bir
kuraldır. Şimdi, biz de şunu söyledik, dedik ki: Bakın,
Cizrede, Surda, Silopide bu FETÖcü generaller, FETÖcü askerler ve FETÖcü,
Özel Kuvvetlerde yer alanlar bir insanlık suçu işliyorlar. Bunu
nasıl tanımlarsanız tanımlayın, bir taraftan bir
savaş suçu işliyorlar; hani, olayı savaş konseptinde ele
alsanız bile, düşman kuvvetleriyle savaşıyor gibi ele
alsanız bile bir savaş suçu işliyorlar. Bunlarla ilgili hiçbir
şey yapılmadı ve bunların tamamı da aynı
şekilde görevde uzaklaştırıldı, ceza aldı.
Şimdi, Millî Savuma Bakanı diyor ki geçen
gün yapmış olduğu açıklamada: TSKden 16.540 terörist
ihraç edildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım.
ALİ KENANOĞLU (Devamla) Bahsettiği,
Genelkurmaydan, FETÖden kaynaklı olarak 16.540 teröristin ihraç
edildiği. Peki, Millî Savunma Bakanına soruyoruz: Senin bu işte
hiçbir sorumluluğun yok mu? Yani, bunlar nasıl gelmişler oraya?
Bakıyorsunuz, Genelkurmay Başkanı -Millî Savunma Bakanı-
1973te mezun olduktan sonra askeriyenin çeşitli kademelerinde görev
almaya başlamış ve bugüne kadar da sorumluluk içerisinde
çeşitli kalemlerde bunu sürdürmüş; 1973ten bu tarafa. 16.540 FETÖcü
teröristin askeriyeye yerleştirilmesinde senin hiçbir suçun yok mu? Bunun
hesabını kim verecek?
Şimdi, o nedenle, evet, katılıyoruz,
bütün bu tartışmalara bir son vermek ve bu işin hakikaten
sorumlularının ortaya çıkartılması için bir
araştırma komisyonu kurulması gerektiğini biz HDP Grubu
olarak defalarca söyledik ve her defasında da reddedildi. Bunun da bu
şekilde tartışılmaya devam edileceğinin bilinmesini
isteriz.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde söz isteyen Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Artvin Milletvekilimiz Sayın Uğur Bayraktutan.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz üç dakika Sayın Bayraktutan.
CHP GRUBU ADINA UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
15 Temmuz darbe girişimiyle alakalı
konuşma neden bana verildi? 15 Temmuz akşamı biz
buradaydık, ilk gelen milletvekillerinden birisiyiz. O dönemin Meclis
Başkanı İsmail Kahramanla, kendisiyle görüşmüştük,
kayıtları getirdi, baktı, Evet. dedi. Burada Sevgili Tekin
Bingöl karşımızda oturuyor, bugün Meclisi yöneten Sayın
Levent Gök, milletvekillerimiz, grup başkan vekillerimiz -diğer
partilerin de tabii hakkını yemeyelim- Mahmut Tanal oradan el
işareti yapıyor ama ilk gelen milletvekilleriyiz değerli
arkadaşlarım. Bülent Tezcan, Tufan Köse, bir üniversitenin
açılışındaydık, oraya haber geldi, koşa koşa
geldik. Bu Parlamentoya girdiğimizde hiç kimse yoktu, şu arka
taraflarda oturuyordum, ilk bombayı attıkları zaman arka tarafa
doğru gittik, daha sonra bizleri güvenlik nedeniyle diğer tarafa,
aşağıya aldılar, orada on iki saat boyunca bomba yedik
değerli arkadaşlarım. O gece, biliyorum ki birçoğunuz
burada olsaydı, Ankarada olsaydı beraber olurduk diye umuyorum ama
hiç tereddüt etmeden geldik. Ama size bir şey söyleyeyim, başka
yerlerde de söyledim, burada da söylüyorum: O gece biz buraya, Recep Tayyip
Erdoğanın bekasını savunmaya gelmedik değerli
arkadaşlarım. Biz o gece buraya, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün En
büyük emanetim. dediği Türkiye Büyük Millet Meclisini savunmaya geldik.
(CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Allah bir daha o geceyi bu millete yaşatmasın. Hiç tereddütsüz, gene
o gece buraya geliriz öyle bir şey olsa ki Allah bir daha o geceyi
yaşatmasın.
Değerli arkadaşlarım, 12 Eylül 2010
halk oylamasında ben il başkanıydım. Yalvarıyorduk sizlere
Bir çeteye bu yargıyı teslim etmeyin. diye. Benim seçim bölgem
Hayır. dedi. Çocuklarıma, torunlarıma
bırakacağım en büyük onurdur. Siz ne dediniz? Biz, efendim,
pişmanız, bizi kandırdılar. dediniz. 12 Eylül 2010 halk
oylamasında Hâkimler ve Savcılar Kurulunu, 16 bin hâkim,
savcının olduğu yargı teşkilatının dörtte
1ini bir çeteye teslim ettiniz arkadaşlar. Ergenekon, Balyoz
duruşmaları budur. Ve ne dediniz bize arkasından hatırlıyor
musunuz? Biz bununla alakalı ithamları yaptığımız
zaman Efendim, biz 17-25 Aralıktan önceyi bilmiyorduk. Ondan önce
farklı boyuttaydılar. Darbe yaptıktan sonra bizim için milat
17-25 Aralıktır. dediniz arkadaşlar.
Bakın, burada Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
var. Bizim için böyle bir milat tarihi yok. Bizim için bir milat tarihi var: 19
Mayıs 1919 arkadaşlar, bizim önderimiz o. (CHP sıralarından
arkadaşlar) Cumhuriyet Halk Partililerin her dönem yol göstericisi
olmuştur; bazen gelmiştir yol göstericimiz İsmet İnönü olmuştur,
bazen gelmiştir Bülent Ecevit olmuştur, bazen gelmiştir Erdal
İnönü olmuştur, Deniz Baykal olmuştur ama şunu asla
unutmayın, bizim yol göstericimiz tarihin hiçbir döneminde o sümüklü
Fetullah Gülen ve yandaşları olmamıştır
arkadaşlar. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar) Onlarla hiçbir zaman yol yürümedik.
O nedenle şunu iyi bilin: Bir yargı çeteye
teslim edildi. Bir devleti çeteye teslim ettiniz değerli
arkadaşlarım. O gece biz, o darbe gecesi burada ölümü
yaşadık. Bakın, o gece
Empati yapın arkadaşlar; geriye
doğru baktığımız zaman, bizim bir sabıka
kaydımız, pişman olduğumuz, fotoğraflar çekildiği
zaman Biz onları o zaman tanımıyorduk. dediğimiz bir
sabıka kaydımız yok.
MUHAMMED FATİH TOPRAK (Adıyaman) Kenan
Evren
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) Biz o geceyi
yaşadık.
MUHAMMED FATİH TOPRAK (Adıyaman) Kenan
Evren
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) Bunu demeyin,
lütfen yapmayın bu işi. O gece burada bizimle beraber, o darbede, o
gece burada bombaları yiyecektiniz. Bakın, Meclis Başkan
Vekilimiz şahittir; o gece bunları yaşadık.
Demin sayın grup başkan vekili diyor
O
gece TRTde açıklama yapıyorlar Sayın Başkan.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın
Bayraktutan.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) Toparlıyorum
Sayın Başkan.
Onu ilk olarak duydum Sayın Başkan. O gece
yurtta sulh konseyi diye bir konsey duydum da yurtta sulh cihanda sulh
konseyini şimdi sizden duydum, öyle bir konsey
duymamıştım. (CHP sıralarından alkışlar)
Şu ana kadar hiçbir yerde duymamıştım, biraz önce sizden
duydum. Mustafa Kemal Atatürkün laflarını o subliminal mesajlarla
başka yere aktarmayın.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) İçinde geçiyor,
okumamışsınız. Darbe metninde geçiyor,
okumamışsınız.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) - O geceki darbenin
kimler tarafından yapıldığını, kimlerin onlara
lojistik destek sağladığını gayet iyi biliyoruz.
İYİ PARTİnin önerisini yürekten
destekliyoruz, alkışlıyoruz değerli arkadaşlarım;
yürekten destekliyoruz, alkışlıyoruz. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar) Gelin, hiç tereddüt
etmeyin. Bakın, itfaiyeciyi ortaya çıkarttınız, bekçiyi,
polisi, hâkimi, savcıyı, çöpçüyü ortaya çıkarttınız;
siyasal ayağı nerede değerli arkadaşlar? Bir wanted var,
bir wanted. Nerede bu siyasal ayak? Bu siyasal ayağın altına
imza atacak onurlu insanlara ihtiyaç var. Gelin, hep beraber, Parlamento grubu
olarak, hiç gocunmadan, yaranızı ortaya dökmeden bunun altına
imza atalım; bunun altındaki faili, sanığı sanık
sandalyesine oturtalım ve bunun sorumluları hakkında gerekli
araştırmayı yapalım. Bundan umudumuz var mı? Yok.
Usulen konuşuyoruz çünkü FETÖyle alakalı sabıkanız var
değerli arkadaşlarım. (CHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) -
Başkanım, bir dakika daha söylüyorum müsaadenizle, sözlerimi
uzatmıyorum.
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Bayraktutan.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) - Bakın, bir
şey söylüyorum. Genel Başkanımız birçok yerde bir
işadamıyla alakalı söylemlerde bulunuyor değerli
arkadaşlarım. O işadamı kim? Fettah Tamince. Çok önemli bir
olay. Bakın, Bank Asyaya para yatırmış adamı müebbetle
yargılıyorsunuz, 17-25 Aralıktan sonra, o gazetelere lojistik
destek sağlayan, destek veren işadamını yanınıza
alıp kamu ihalelerini veriyorsunuz. Yahu, Allahtan korkun ya! Allahtan
korkun! Daha ne diyeyim ben size, Allahtan korkun! 250 şehit bizim
şehidimizdir, o gaziler bizim gazilerimizdir. O gece, dediğim gibi,
sabaha kadar bu Parlamentoda bomba yedik. Kimse bize hikâye anlatmasın
arkadaşlar. Ben o gece danışmanımı aradım
Çocuklar sana emanet, biz buradan çıkamayacağız. dedim
arkadaşlar. Öyle geldik bu Parlamentoya, bize hikâye anlatmayın. O
nedenle, kahrolsun FETÖ de onun yanındaki iş birlikçileri de. (CHP sıralarından
alkışlar) Gelin, şu Gazi Mustafa Kemalin Parlamentosunda
şu İYİ PARTİnin önerisinin altına imza atalım,
siyasal ayağında kim varsa Allah belasını versin, sonuna
kadar üzerine gidelim diyorum, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Zengin.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
31.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutanın İYİ PARTİ grup önerisi üzerinde
CHP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
Şimdi, sayın hatip konuşurken tabii,
alkışlarla falan bayağı bir havaya girildiği için pek
çok şey karışıyor birbirine. Bir defa, darbe metni
okunduğu zaman, darbe metninin içerisinde yurtta sulh konseyi defaatle
söyleniyor, yurtta sulh cihanda sulh bundan bahsediyor. Hiçbir şeyi
karıştırmıyorum, gayet net ifade ediyorum.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Başkanım,
zabıtları alacağım şimdi.
BAŞKAN Karşılıklı
olmasın Sayın Bayraktutan.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Çıkarabilirsiniz.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Alacağım
hemen.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Yani ifade ederken
tamamını da söylemiş olabilirim ama herhâlde
maksadımın ne olduğu ortadadır ve dalga geçecek bir durum
yok. Siz dalga geçecekseniz
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Dalga geçmedim
Başkanım, söylediklerinizi söylüyorum.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Hâlâ 15 Temmuzu siz
darbe olarak kabul etmiyorsunuz tam anlamıyla, ondan sonrasıyla
ilgili laflar söylüyorsunuz.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Biz, o akşam
oyun oynamaya gelmedik. Dalga geçmiyorum.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Konuşmanızı yaptınız. Bitirmek istiyorum.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) 15 Temmuz aynı
zamanda bir işgal girişimidir, işgal! Ne darbesi? İç
savaş çıkarmak için bir işgal girişimidir.
BAŞKAN Sayın Çıray, lütfen
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Devamında, bu
ülkede şunu hatırlatmak istiyorum.
ÖZKAN YALIM (Uşak) 20 Temmuz darbesi var.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, bir
saniye lütfen
Buyurun Sayın Zengin.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan,
şunu hatırlatmak istiyorum. Doğrusu, burada eski hesapları,
defterleri karıştırmak biraz nahoş geliyor bana ama Bülent
Ecevit rahmetlidir fakat kendisiyle alakalı şu cümleyi
hatırlayalım, o terör örgütü başı Eğer bir
şefaat hakkım olacaksa onu Bülent Ecevite kullanmak isterim.
demiştir. Hatırlayınız. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
TEKİN BİNGÖL (Ankara) Çok ayıp! Çok
ayıp!
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Hiç ayıp
değil, gerçeğin ta kendisi. Buradan bize öyle, gülerek nutuk irat ederken
gerçeği unutmayın.
TEKİN BİNGÖL (Ankara) Çok ayıp!
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Bülent Ecevit de
gitmiştir, onların okullarını açmıştır.
Beraber çalıştığı milletvekillerinden, onunla
alakalı, Cenaze namazımı o kıldırsın. diye
vasiyet edeni var. Nasıl bunları unutuyorsunuz CHP vekilleri? O
yüzden buradan yola çıkarak bize parmak sallamaktan vazgeçin. (CHP
sıralarından gürültüler)
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Araştıralım
TEKİN BİNGÖL (Ankara) Çok ayıp!
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Yapacaksanız
eğer bir şey, 15 Temmuzdan itibaren her türlü terör örgütünden uzak
durun.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Tamam, araştıralım.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Şu an, hâlâ beraber
yürümeye devam ediyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Haydi
araştıralım, hepsini araştıralım.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, bir
sükûnet rica ediyorum. Değerli arkadaşlarım, bir grup
başkan vekili söz istedi.
Buyurun Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim, sayın
hatip konuşmacımızın konuşması esnasında
kendilerine saldırıda bulunduğuna kasten kendisi de hem
konuşmacımızı hem de siyasi partimizi töhmet altında
bırakacak şeyler söylemiştir.
BAŞKAN Buyurun iki dakika veriyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Eğer izin
verirseniz, buna cevabı Uğur Bayraktutan versin efendim.
BAŞKAN Peki, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Bayraktutan, başka
tartışmalar doğurmadan açıklamalarınızı
yapmanızı rica ediyorum.
III.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
3.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın, Tokat
Milletvekili Özlem Zenginin yaptığı açıklamasında
Cumhuriyet Halk Partisine ve şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan. Herhangi bir sataşmaya mahal vermeyeceğim.
Sayın Başkanım,
tutanaklarını isteyeceğiz, hep beraber
değerlendireceğiz. O gece darbe olup olmadığı
konusunda hâlen... (AK PARTİ ve CHP sıraları arasında
karşılıklı laf atmalar)
TEKİN BİNGÖL (Ankara) Bu
tartışma çok su kaldırır. Sayın Başkan, çok su
kaldırır bu tartışma.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar...
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Su değil, gerçek;
suya gerek yok. Arkadaşınıza söyleyin. Bak, ben hiç böyle
şeyler söylemiyorum, arkadaşınıza söyleyin.
BAŞKAN Sayın Bayraktutan, bir saniye...
Değerli arkadaşlar... Sayın Zengin,
Sayın Bingöl, lütfen...
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Lütfen
Başkanım, lütfen... Oradan laf atılmasına tahammül
edemiyorum.
TEKİN BİNGÖL (Ankara) Ayıp!
Yakışmıyor!
BAŞKAN Sayın Bingöl, Sayın Zengin,
lütfen...
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Eğer hatip
konuşacaksa, çıkmışsa arkadaşlar buradan bize laf
atmasınlar. Atarlarsa cevabını veririz. Laf atmasınlar,
hatip konuşsun. Hatip çıkıyor konuşmaya, o
arkadaşları buradan laf atıyor, arkadaşlarına
saygı duysunlar lütfen.
BAŞKAN Sayın Zengin, ben müdahale
ederim.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Lütfen... Ama müdahale
edene kadar iş işten geçiyor. Ben mecbur muyum bir kamyon laf
duymaya!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Sayın Özkoç, oturun, ben
Sayın Bayraktutana söz veriyorum.
Değerli arkadaşlar, lütfen, bir sayın
hatip konuşurken dikkatlice dinleyelim.
Buyurun, Sayın Bayraktutan.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum. Tutanakları isteyeceğiz; yurtta
sulhla alakalı sözler doğru mu, değil mi ona
bakacağız.
Sayın Başkan hâlen bizimle, 15 Temmuzla
alakalı -darbe girişimi konusunda- tereddüdü olduğunu ifade
etti. Biz o gece buraya beyzbol oynamaya gelmedik, ölmeye geldik
arkadaşlar, o gece buraya, bir. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Meydanlardaydık biz
de Sayın Vekilim.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) Tabii, beraber...
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Meydanlarda kim
vardı, sen mi vardın? Meydanda sen mi vardın? Allah, Allah!
BAŞKAN Değerli arkadaşlar,
lütfen...
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) Hayır,
hayır, bizler geldik.
Diğerine gelelim: Değerli
arkadaşlarım, 12 Eylül 2010 halk oylamasında Eğer
imkânınız varsa ölüleri de çıkartın, oy kullansınlar.
diyenler Pensilvanyadakiler.
ÖZKAN YALIM (Uşak) Şimdi de aynı
şeyi yapıyorlar.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) Hatırlar
mısınız balkon konuşmalarını? Bitsin bu hasret
diyenler kimlerdi, kimin genel başkanlarıdır değerli
arkadaşlar? (CHP sıralarından alkışlar)
ÖZKAN YALIM (Uşak) Aynı yağmur
altında ıslandılar.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) Bitsin bu hasret,
bu hasret artık sona ermelidir. diyenler kimin genel başkanı? Oralara
girmeyelim diyoruz. Bakın, bir ortam var, bir gerçek var: Bu darbenin bir
siyasi ayağı vardır, bunu kabul edelim. Birbirimizi
ötelemeyelim, birbirimizi kötülemeyelim. Ben bugüne kadar hayatımda
kimsenin kalbini kırmış insan
Bakın, biraz sonra bir
sınavdan geçeceğiz, tereddüt etmeyelim. İYİ PARTİdeki
arkadaşlarımız çok güzel bir öneri getirmişler, kendilerini
tebrik ediyorum, kutluyorum. Bakın, hep beraber biraz sonra
göreceğiz. Bu siyasi ayağıyla alakalı eğer bir
tereddüdünüz varsa gereğini yapın, kimse bunun altındaki. Bu,
partinin içerisinde olabilir, bu Parlamento içerisinde olabilir. Biraz sonra
oylama yapılacak. Ne yapıyorsunuz? Başka yerlerde, başka
mesajlar vermeyin. Bakın, er meydanı işte burası
arkadaşlar. Bir siyasi ayağı var bunun, herkes var; çöpçü var,
hâkim var, savcı var, polis var, öğretmen var, herkes var
değerli arkadaşlarım, siyasi ayağıyla alakalı bir
tane değerlendirme yok. Bunu yapacak olan bir tek kurum var; Gazi Mustafa
Kemalin Parlamentosu. Burası bizim için önemli. Biraz sonra oylama
yapılacak, onu göreceğiz.
Bakın, sizi incitmedim, herhangi bir
şekilde sataşmadım değerli arkadaşlar. O gece
buradaydık. Biraz sonra göreceğiz tutanakları istediğim
zaman.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Sayın Başkan,
çok önemli bir konuyu konuşuyoruz. Siz de biliyorsunuz, ben, geçen dönemde
kısaca FETÖ Araştırma Komisyonu diye bilinen Komisyonun
üyesiydim. Bu nedenle, 60a göre bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN Ben yerinizden söz veririm. Önce AK
PARTİ Grubu sözcüsünün konuşmasını izleyelim, ondan sonra
son sözü veririm size.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- İYİ PARTİ Grubunun, Grup Başkan
Vekili Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan tarafından, Fetullahçı
terör örgütünün darbe kalkışmasının askerî ayağı
yurtta sulh konseyinin darbenin gerçekleştiği o geceye kadar gidilen
süreç içerisinde siyasi bir taraf ve grupla ilişkilerinin ve
bağlantılarının araştırılması, bu hain
kalkışmaya yardım ve yataklık eden iş birlikçilerinin,
bu teşebbüse karşı sorumlulukları gereği önlem
almayanların belirlenmesi amacıyla 16/5/2019 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 16
Mayıs 2019 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, öneri
üzerinde son söz Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
Afyonkarahisar Milletvekilimiz Sayın Ali Özkayaya aittir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika Sayın Özkaya.
AK PARTİ GRUBU ADINA ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; İYİ PARTİ önerisi hakkında grubumuz
adına söz almış bulunuyorum.
Öncelikle, FETÖ terör örgütünün bir terör örgütü
olarak kabul edilmiş olmasından memnuniyet duyuyorum, bütün
partilerce. Bu örgütün yurtta sulh konseyi tarafından, bir komite
tarafından, bir terör örgütü grubu tarafından bu darbeye
teşebbüs ettiğinin söylenmiş olması da güzel bir şey.
Bugün yargılanıyorlar biliyor musunuz, hâlen Sincan Cezaevinde bugün
dava devam ediyor.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) 12 kişi
ALİ ÖZKAYA (Devamla) - Kaç kişi bu yüce
Meclisten o davanın müdahili? Ben müdahiliyim.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Ben de müdahilim
TEKİN BİNGÖL (Ankara) Ben de müdahilim.
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Ben müdahiliyim ve gidip
takip ediyorum. Siyasi ayak arıyorsak, milletvekili olduğu hâlde
oraya gidip müdahil olmayan, o davaları takip etmeyen kişilere
dönmemiz lazım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Böyle bir
şey yok ya!
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Müdahil
olmalıyız. (İYİ PARTİ sıralarından Ooo!
sesleri ve sıra kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN Değerli arkadaşlar
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Bu Meclise
konuşmayacaksınız, gidip oraya, müdahil olacaksın.
(İYİ PARTİ sıralarından gürültüler, sıra
kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, lütfen,
böyle bir usul yok.
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Bu Meclisi savunacaksan,
bu milleti savunacaksan, bu Meclise karşı bomba atanlara
karşı mahkemeye gidip müdahil olacaksın, terör örgütüne
karşı çıkacaksın, buradan konuşmayacaksın.
Bunları mahkeme yargılar. (İYİ PARTİ
sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Müdahiliz,
müdahiliz.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar,
sıralara vurmayalım, lütfen. Sözcülerimiz var, onlar
cevaplarını verirler.
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Meclis, bir siyasi
komisyon olarak şu suçludur, şu suçsuzdur diye tespitte bulunamaz. Bu
tespitte bulunma yetkisi ve görevi bağımsız
yargınındır. Bakın, bu davaların hepsi devam ediyor.
Bugüne kadar yaklaşık 500 bin kişiyle ilgili soruşturma
yapıldı; darbeye teşebbüs edenler, örgüt üyesi olanlar,
yardım edenler, destek olanlar.
Arkadaşlar, bu örgüt 1970ten bugüne kadar
geldi. Ne zaman bir millî ve dinî yapı idi, ne zaman bir cemaat
yapısı, ne zaman bir suç örgütü, ne zaman bir terör örgütü, buna
mahkeme karar verir fiilleri tespit ederek, ayırarak. Suç örgütünün kurucuları ve yöneticileri açısından
hiçbir tarih olamaz, bunu kabul ediyoruz çünkü bir terör örgütü kuran kişi
varsa, yöneten kişi varsa zaman aşımı süresince her zaman
sorumlu olur. Ancak örgüte
1986 yılında biz soruları
çaldık. diyor oradaki bir tuğgeneral, kurmay albay. Darbeyi yapanlar
1994 mezunu kurmaylar. 1994te kim iktidardı arkadaşlar, kimdi
1994te?
AYTUN ÇIRAY (İzmir) Onları kim general
yaptı?
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Ha, o zaman, bakın,
bu devletin, bu iktidarların hepsinin olduğu dönemde bu örgüt
Millî
Güvenlik Kurulunun söylediği söz çok önemli Legal görünümlü illegal
yapı. Bütün yapıları legal görünümlü bir yerden geldi
ÜMİT DİKBAYIR (Sakarya) Sizin
ağabeyleriniz
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Bana bak, ben
hayatımın hiçbir döneminde bu örgütte ağabey olmadım,
hayatımın her döneminde mücadele ettim.
BAŞKAN Sayın Özkaya, Genel Kurula hitap
edin lütfen.
ALİ ÖZKAYA (Devamla) 14 Ocak 2014te Bu bir
terör örgütüdür. diye mahkemeye, savcılığa, HSYKye suç
duyurusunda bulundum. Bu bir yargı darbesidir. dedim, 14 Ocak 2014. Ben
bunların hepsini dava olarak takip ettim.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Daha önce, daha
önce
BAŞKAN Sayın Yokuş
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Bu terör örgütünün her
döneminde karşı çıktım siz onun peşinde koşarken.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Yedi sülalenizde
var.
BAŞKAN Sayın Özkaya, Genel Kurula hitap
edin.
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Sizin Genel
Başkanınız Yurtta sulh konseyi derken ben elimde silahla
Cumhurbaşkanlığı külliyesi önünde durdum. Tamam mı!
(AK PARTİ sıralarından alkışlar, İYİ
PARTİ sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özkaya, tamamlayalım.
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Şimdi, o gece
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Yazıklar
olsun be!
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Size yazıklar
olsun!
O gece saat on buçukta Meclise geldim. Meclis
Başkanımız Çankayaya gitmişti.
AYLİN CESUR (Isparta) Neden korkuyorsunuz?
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Neden
korkuyorsun?
ALİ ÖZKAYA (Devamla) - Ben Çankaya
Kapısından geri döndüm ve AK PARTİ Genel Merkezine
Sabaha
kadar Cumhurbaşkanlığı Külliyesindeydim.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Hepiniz
oradaydınız
ALİ ÖZKAYA (Devamla) İlk FETÖ terör
örgütü darbe yapıyor. diye, Türkiyede doğrudan tweet atan
kişi benim, saat on kırk altı. Bu örgüte karşı her
dönem mücadele ettik. (İYİ PARTİ sıralarından
gürültüler)
AYLİN CESUR (Isparta) Olumlu oy ver!
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Olumlu oy ver!
İSMAİL KONCUK (Adana) Hadi, olumlu oy
ver yüreğin yetiyorsa! Ayıp ya! Ayıp!
BAŞKAN Değerli arkadaşlar
Sayın Koncuk, Sayın Yokuş, lütfen
ALİ ÖZKAYA (Devamla) İki davada FETÖnün
hakkında, arkadaşlar, af kanunu çıktı. 1973te 1803
sayılı Af Kanunu, 1999da 4616 sayılı Rahşan Ecevit
diye bilinen Kanun. İkisinde de Başbakan, Sayın Ecevitti. Tarih
belki bir tevafuk, bilmiyorum ama bu örgüt, öyle bir hain örgüt ki her
şekilde içimize sızdı.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Evet,
damarlarınızda dolaşıyor, kanınızda
dolaşıyor FETÖ, hücrelerinizde dolaşıyor.
ALİ ÖZKAYA (Devamla) - Şimdi
yapılacak iş şu: Biz örgüt olduğu gün bununla topyekûn
mücadele ediyoruz, siz örgüt olduğu gün yanına koşuyorsunuz.
Aradaki fark bu! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Aradaki fark bu! Koşmayın, oraya değil, milletin yanına
gelin! Bu örgütü hep beraber tasfiye edelim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Kabul edin o
zaman.
AYLİN CESUR (Isparta)
Araştırılsın o zaman
Araştıralım
ENEZ KAPTAN (Tekirdağ) Gel, beraber
araştıralım.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) FETÖye ne
verdiniz, onu anlat.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Özkaya.
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Toparlıyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Selamlayarak toparlayın
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Sayın
Cumhurbaşkanımız demiş ki: Allahın lütfudur.
Arkadaşlar, az önce söyledim 14 Ocak 2014te suç duyurusunda
bulunduğumda, Bu bir yargı darbesidir. dediğimde, hâkim ve
savcılar Ali Bey, böyle bir dava olur mu? diye karşı
çıktı.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) FETÖye ne
verdiniz, onu anlat, onu!
ALİ ÖZKAYA (Devamla) - Bu örgütün bütün
yargı mensupları, bütün Türkiye Bu örgütün silahları nerede?
diye karşı çıktı.
2016dan hemen kısa bir süre önce, Ankara
cumhuriyet savcısı -çok tarihî bir iddianamedir, mutlaka
okumanızı da tavsiye ederim- orada demişti ki: Devletin
silahları bu örgütün silahıdır. Ancak o tespit edildiğinde,
işte o darbe olmuştu.
Sayın Cumhurbaşkanımız şunu
söylüyor: Ya biz yıllardır, başladık MİT krizi, 17-25
Aralık
Bu, örgüte dönüştü, terör örgütü diyoruz siz hâlâ Hani
silah? diyorsunuz, Hani silah? diyorsunuz. İşte,
yaşadık darbeyi. Allahın lütfu
Dünyanın hangi demokratik
ülkesinde 4 bin hâkimi bir anda saf dışı bırakabilirsiniz?
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Onları siz
aldınız! Siz aldınız onları devlete!
ALİ ÖZKAYA (Devamla) - 17-25
Aralığı yaşamasak bu olur muydu? Bu kadar asker, bu kadar
polis
(İYİ PARTİ sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Allahın lütfu olan
kısmı
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Devlete siz
soktunuz! O savcıları siz soktunuz devlete! Beraberdiniz. Devleti
beraber işgal ettiniz.
ALİ ÖZKAYA (Devamla) -
bunun bütün millet
tarafından bir terör örgütü olarak anlaşılmasıdır. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Özkaya.
ALİ ÖZKAYA (Devamla) İşin özü
budur. Bu örgütü mahkemeler çıkarıyor, farklı davaların
hepsi devam ediyor, hepsini de takip ediyoruz.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar, İYİ PARTİ
sıralarından gürültüler)
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Hiç
utanmıyorsunuz, yüzünüz de kızarmıyor.
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, bir
saniye
Sükûnetli olun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
AYTUN ÇIRAY (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Çıray, bir saniye
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Yalandan yüzleri
de kızarmıyor. FETÖcülere devleti teslim ettiniz.
BAŞKAN - Arkadaşlar, bir saniye
Bakın, değerli konuşmacılar söz istiyorlar, hepsine söz
veriyorum. Onları duyabilmem için de dinlememiz gerekiyor.
Sayın Çıray, ben size 60a göre söz
veriyorum.
Buyurun.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) Sayın Başkan,
hadisenin mahiyeti değişti. Sataşma var, sataşmadan söz
istiyorum.
BAŞKAN Nelerden dolayı, bir bahseder
misiniz?
AYTUN ÇIRAY (İzmir) Mahkemelere müdahil olup
olmama konusunda.
BAŞKAN Peki, buyurun.
İki dakika söz veriyorum size.
Değerli arkadaşlar, lütfen, sessiz
olalım. Bakın, herkes konuşmasını yapacak.
III.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
4.- İzmir Milletvekili Aytun Çırayın,
Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkayanın İYİ PARTİ grup
önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasında İYİ PARTİye ve İYİ PARTİ
Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
AYTUN ÇIRAY (İzmir) Şimdi, değerli
arkadaşlar, buraya her çıkan FETÖyü öyle bir kötülüyor ki aynı
fikirde olmamak mümkün değil. Sizin FETÖ aleyhinde söylediklerinizin
çoğunda ben de hemfikirim. Yalnız tarihî gerçekler konusunda hemfikir
değiliz.
YUSUF BAŞER (Yozgat) Şimdi berabersiniz
KEMAL ÇELİK (Antalya) Sen konuşma!
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, lütfen,
laf atmayalım.
AYTUN ÇIRAY (Devamla) Şimdi,
bakınız, değerli arkadaşlar, Türkiyede 2004
yılında Millî Güvenlik Kurulu toplanıyor. Ne zaman? 2004
yılında. O Millî Güvenlik Kuruluna devletin polisi, istihbarat
teşkilatı ve MİT gelip bilgi veriyor. Diyor ki: Artık, bu
örgütün mahiyeti değişti. Bu örgüt takip edilmeli, terör örgütüne
dönüşüyor. Ve 2004 Millî Güvenlik Kurulu için, Hilmi Özkökün
Komisyondaki tutanaklardan sözünü okuyorum; 2004 MGKsinde hükûmeti kesin
olarak bilgilendirdik. Bunun tehlikeli bir örgüt olduğunu söyledik. diyor.
Kim söylüyor? MGK üyesi, zamanın Genelkurmay Başkanı. Özkök
devam ediyor, Bir icra planı yapılsın. dedik, hükûmet hiçbir
şey yapmadı. diyor. Öyle, 2014 filan, 17-25 Aralık milat
Hukuk
bir gün çalıştığı zaman, milat burada. Devlet
bunların terör örgütü olduğuna 2004te karar vermiş.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Yanlış
bilgi.
BAŞKAN Sayın Özkaya, lütfen.
AYTUN ÇIRAY (Devamla) Bunun üzerine, zamanın
Başbakanlık Müsteşarı kitap yazıyor. Diyor ki
Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer: Başbakanla
konuştum, bu MGK kararını aldık. Hukuki sorumluluğu
ben aldım, siyasi sorumluluğu Başbakan aldı ve bu
kararı rafa kaldırdık ve şöyle bir karar da aldık:
Diğer bakanları bu karardan haberdar etmeme kararı aldık.
Siz ne anlatıyorsunuz burada?
Şimdi, bunlar oldu, bitti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYTUN ÇIRAY (Devamla) Lütfen, Sayın
Başkan, tarihî bir konuşma yapıyorum. (İYİ PARTİ
ve CHP sıralarından alkışlar; AK PARTİ
sıralarından gülüşmeler)
BAŞKAN Toparlayın yalnız Sayın
Çıray, sürenizi lütfen verimli kullanın.
AYTUN ÇIRAY (Devamla) Evet, evet
2005
yılında
Sayın İlker Başbuğ diyor ki
tutanaklardan okuyorum
(Gürültüler)
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, lütfen
sessizlik
AYTUN ÇIRAY (Devamla) Tarihe not düşüyoruz
tabii, tutanaklara geçiyor.
2005 yılında devlet güvenlik mahkemesinin
FETÖ hakkında verdiği laik devleti yıkmak amacıyla örgüt
kurma kararını hatırlattım. diyor.
KEMAL ÇELİK (Antalya) Sen kendine bak!
AYTUN ÇIRAY (Devamla) Sayın Emin Arslan da
bunların hepsi devletin önemli insanları- diyor ki: FETÖcüleri
terfi ettirmek için 2005 yılında özel bir şûra
toplantısı yapıldı.
Şimdi, beyler, bu kadar büyük gerçekler varken
Bir şey daha söyleyeceğim size. Yurtta sulh gerçeğini
açığa çıkarmak için Komisyonda talepte bulunduk, dedik ki:
Komisyona zamanın Genelkurmay Başkanının, zamanın
MİT Müsteşarının gelmesine izin verin çünkü hükûmet izin
vermezse gelemezler. Zamanın Genelkurmay Başkanı ve zamanın
MİT Müsteşarını milletin Meclisinin Komisyonuna
göndermediler arkadaşlar, gelmediler ve Komisyon yine şu talepte
bulundu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Çıray, lütfen,
selamlayarak inelim kürsüden, toparlayalım.
AYTUN ÇIRAY (Devamla) Bunları açığa
çıkarmamız için bize siyasilerin byLocklarını, siyasilerin
byLock listelerini, Eagle listelerini, o geceki HTS kayıtlarını,
uçuş planlarını istedik, hiçbirisi gelmedi. Bugün de gelip
hamaset yapılmasın.
Onun için tekrarlıyorum: Komisyon siyasilerin
byLock listelerini, Eagle listelerini, HTS kayıtlarını,
uçuş planlarını istedi, hiçbirisi Komisyona verilmedi.
Şimdi, bunları hadi geçmişe
koyalım, burada birbirimizi itham ederek, birbirimize hakaret ederek bir
yere varamayız.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Siz ediyorsunuz.
AYTUN ÇIRAY (Devamla) Dolayısıyla tek bir
kelime hakaret sözcüğümü bulun Hanımefendi, sizden özür dilemeye
hazırım ben.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Arkadaşlarınız güne öyle başladı.
BAŞKAN Sayın Zengin
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Güne öyle
başladık.
BAŞKAN Sayın Zengin, lütfen
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Güne öyle
başladık.
BAŞKAN Sayın Çıray, lütfen
tamamlayın sözlerinizi, süreniz bitiyor çünkü.
AYTUN ÇIRAY (Devamla) Efendim, şimdi,
bakınız, bir grup başkan vekiline yakışmayan bir tutum
içindesiniz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Kendi grup başkan
vekilinizin açılış konuşmasından beri böyle devam
ediyoruz.
AYTUN ÇIRAY (Devamla) Sonuç itibarıyla, gelin
bu lafları bırakalım, önergemize olumlu oy verin
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Neye oy
vereceğimize kendimiz karar veririz.
AYTUN ÇIRAY (Devamla)
bütün bu suçluları
Türk milletinin önünde ayaklarından tutup sallayarak gösterelim.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Kendimiz karar veririz
neye oy vereceğimize.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Önceki dönem Genel
Başkanımız hakkında sataşmada bulunulmuştur, söz
istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
Size iki dakika söz veriyorum.
Yeni bir sataşma doğurmadan inşallah,
bitireceğiz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Ümit ediyorum, olursa
ben de istiyorum, şimdiden söyleyeyim.
5.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Afyonkarahisar
Milletvekili Ali Özkayanın İYİ PARTİ grup önerisi üzerinde
AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasında
Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Meclisin bombalanmasıyla ilgili Sincandaki
davaya başta Genel Başkanımız Kemal
Kılıçdaroğlu, o gece burada bulunan bütün milletvekili
arkadaşlarımız, hepsi müdahildir ve davayı takip ediyorlar.
Onun için, Cumhuriyet Halk Partisinin bu yönde eksik
bıraktığı hiçbir şey yoktur, bunu bilmenizi istiyorum.
İkincisi: Değerli arkadaşlar, Türkiye
Büyük Millet Meclisi, evet, yasama görevini yapacak ama bu arada da kuvvetler
ayrılığının birbirini kontrol edebilmesi için
doğruların ve gerçeklerin Türkiye Büyük Millet Meclisi
tarafından araştırılmasını da talep edecek bir
yerdir. Türkiye Büyük Millet Meclisinde komisyonların kurulması tam
da bu nedenledir.
Şimdi, İYİ PARTİ bir komisyon
kurulmasını istiyor. Niçin istiyor? Şunun için istiyor: Şu
anda Türkiye Büyük Millet Meclisinde öğrenmek istiyoruz, Mehmet Dişli
denilen generali göreve kim getirdi? FETÖcülerin karısı ve
çocuklarının sadece onlar Bank Asyaya para yatırdılar diye
iş akitlerini feshederken Mehmet Dişlinin kardeşini, Şaban
Dişliyi Hollanda Büyükelçisi kim yaptı? Bunu öğrenmek
istiyoruz. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar) Yani bu çok doğal bir hakkımız, Türkiye
Büyük Millet Meclisi bunu araştırmak istiyor. Arkadaşlar, onun
haricinde, gerçekten, Genelkurmay Başkanımızın bir
teröristin gizli tanıklığıyla müebbet hapse mahkûm
ettirilmesini kim sağladı? Meclis bunu araştırmak istiyor.
Onun yerine bu generaller niye getirildiler? Meclis bunu araştırmak
istiyor. Millî İstihbaratın başındaki adam bir darbe
kalkışmasını dahi haber verecek beceride değilken hâlâ
görevini neden yürütüyor? Meclis bunu bilmek istiyor. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) Çok özür dilerim.
BAŞKAN Toparlayalım lütfen.
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) Fetullahçı terör
örgütünün bir numaralı sanığı Savcı Zekeriya Öz, Adil
Öksüz elini kolunu sallayarak Türkiye Cumhuriyetinden nasıl
ayrıldılar? Meclis bunu bilmek istiyor. Eğer siz de bilmek
istiyorsanız bu önergeye oy verin, hep beraber bu işlerden
kurtulalım.
Saygılar sunarım. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Oluç, sizin de bir söz talebiniz var,
yerinizden bir dakika söz veriyorum. Lütfen, başka
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Oy verin, oy verin.
ÖZKAN YALIM (Uşak) Doğan Bey, oy verin,
kuralım komisyonu, araştırılsın yahu!
BAŞKAN Sayın Yalım
Değerli arkadaşlar, bir sayın grup
başkan vekilinin söz talebi oldu, söz verdim.
Buyurun Sayın Oluç.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
32.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun,
Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkayanın İYİ PARTİ grup
önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan, Adalet ve Kalkınma Partisinden konuşan sayın vekil
bütün vekilleri itham etmiştir davaya müdahil olmayanlar bahsinde. Bu
ithamı elbette ki grubum adına tamamen reddediyorum fakat önce bir
şeyi hatırlatacağım.
Bakın, Selahattin Demirtaş, Figen
Yüksekdağ, Sırrı Süreyya Önder, İdris Baluken, Abdullah
Zeydan, Ferhat Encu, Burcu Çelik, Çağlar Demirel, Gülser
Yıldırım; bunlar 15 Temmuz darbe girişiminin
yapıldığı dönemdeki milletvekillerimizdir. Şu anda
neredeler biliyor musunuz? Cezaevindeler. Neden cezaevindeler biliyor musunuz?
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) Neden?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Fetullahçı
savcıların hazırladığı iddianamelerle
yargılanıyorlar.
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) Bırak yahu!
Bırak yahu!
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Ne ilgisi var? Ne
ilgisi var?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Öyle
kafanızı sallamayın, öyle değil gerçek.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) İşinize
geldiğinde Fetullahı kullanın!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) İşte,
siz gerçekten Fetullah konusunda, FETÖ konusunda gerçekten samimiyseniz o
zaman
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Ne alakası
var?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Çünkü
onların savcıları ve hâkimleri şu anda cezaevinde, onlar da
ceza aldılar, onların hazırladıkları iddianamelerle
yargılanıyorlar ve cezaevlerinde tutuluyorlar, bunu görmezden
geliyorsunuz. İtham edemezsiniz hiç kimseyi, bir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın Oluç,
lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Toparlıyorum.
İkincisi, efendim, niye bu
araştırmayı bu kadar vahim buluyorsunuz? Her türlü insan, her
türlü meslek grubundan FETÖcü bulundu, bir tek siyaset alanından yok. Bu
çok acayip gelmiyor mu size? Adalet ve Kalkınma Partisi Genel
Başkanı Sayın Erdoğan demedi mi Bütün milletim ve Rabbim
bizi affetsin. diye bu konuyla ilgili? Demek ki af dilenecek bir şey var.
Geçmiş dönemde Cemil Çiçek Meclis Başkanlığı
yaptı. Sayın Çiçek Hepimizin günahı var. demedi mi bu konuyla
ilgili konuşurken? Dedi. Şimdi bütün bunlar ortadayken yani
Sayın Hocam, hasretle geri dönüşünüzü bekliyoruz.
konuşmaları yapılmışken, ya, bir tane siyasi bulunamaz
mı bu FETÖyle ilgili olarak? Bulunamadı. Bu size tuhaf gelmiyor mu?
Bunu araştırmak isteyince niye itiraz ediyorsunuz? Buyurun, gelin,
araştıralım. Hangi partiden bir siyasi iltisaklı varsa
ortaya çıkarılsın. Ama kabul etmiyorsunuz.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Oluç.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- İYİ PARTİ Grubunun, Grup Başkan
Vekili Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan tarafından, Fetullahçı
terör örgütünün darbe kalkışmasının askerî ayağı
yurtta sulh konseyinin darbenin gerçekleştiği o geceye kadar gidilen
süreç içerisinde siyasi bir taraf ve grupla ilişkilerinin ve
bağlantılarının araştırılması, bu hain
kalkışmaya yardım ve yataklık eden iş birlikçilerinin,
bu teşebbüse karşı sorumlulukları gereği önlem
almayanların belirlenmesi amacıyla 16/5/2019 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 16 Mayıs 2019
Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi (Devam)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul
edilmemiştir.
HABİP EKSİK (Iğdır) Saklamak
için ellerinden geleni yapıyorlar.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Aha, işte bu! Aha,
ortada!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) İşte,
yaptıkları bu!
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine
göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.- HDP Grubunun, Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan ve
arkadaşları tarafından, Türkiyede rekor seviyelerde seyreden
işsizliğin giderilmesi, nedenlerinin
araştırılması amacıyla 8/5/2019 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 16
Mayıs 2019 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 16/5/2019 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
HDP
Grubu Başkan Vekili
Öneri:
8 Mayıs 2019 tarihinde Diyarbakır
Milletvekili Sayın Garo Paylan ve arkadaşları tarafından
(2280 sıra numaralı) Türkiyede rekor seviyelerde seyreden
işsizliğin giderilmesi, nedenlerinin
araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine
verilmiş olan Meclis Araştırması Önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 16/5/2019 Perşembe
günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere öneri sahibi Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Diyarbakır Milletvekilimiz Sayın Garo Paylan
Buyurun Sayın Paylan. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, son beş
yılda 7 kez sandığa gittik. Herhâlde yetmemiş, AKP
İstanbulu bir kez daha sandığa götürüyor. Türkiyenin gündemi
seçim, daha doğrusu AKPnin gündemi seçim ama
vatandaşlarımıza baktığımızda
vatandaşlarımızın gündemi geçim arkadaşlar, geçim
çünkü vatandaşlarımız geçinemiyorlar. Bakın, yoksulluk
sınırı 6.500 TL arkadaşlar. 6.500 TL girmeyen bir ev yoksul
ama hanelerin yüzde 90ına bu gelir girmiyor arkadaşlar. Demek ki
vatandaşlarımızın ezici çoğunluğu yoksul.
Arkadaşlar, bu yılın başında Asgari ücreti 2.020 TL
yaptık, düğün bayram edin. diye işçi
arkadaşlarımıza müjde verdiniz güya. Arkadaşlar üç ay
geçmedi, yoksulluk sınırı, haydi onu geçtik, açlık
sınırı asgari ücreti geçti arkadaşlar; asgari ücret 2.020
TL, açlık sınırı 2.050 TL. Yani bir vatandaşımız
kira ödemezse, çocuğuna harçlık vermezse, giyim kuşam almazsa,
yalnızca tenceresini kaynatsa asgari ücret yetmiyor arkadaşlar,
yetmiyor.
Bakın, vatandaşımızın derdi
geçim, siz hâlâ gasbettiğiniz İstanbul seçimini tekrar almaya
çalışıyorsunuz. Gelin, hep beraber vatandaşın
gündemine dönelim. O açıdan bu önergemize destek verin arkadaşlar.
Ama önergemiz neyle ilgili? Bu yoksulluk sınırının
altında, açlık sınırının altında ücret alan
işçilerle ilgili değil, onlar tabii ki büyük sıkıntı
çekiyorlar ama bir de işsizler var arkadaşlar. Bakın, 90lı
yılları çok kötülüyordunuz değil mi? Bir zamanlar çok
karanlıktı, her şey çok kötüydü. diyorsunuz. Ya 90lı
yılların işsizlik rakamlarına Googleı açın bir
bakın. Kaç? Yüzde 7, yüzde 6 veya yüzde 8; bütün 90lar boyunca böyle. Cumhuriyet
tarihi boyunca ne? Ya yüzde 5, yüzde 6, yüzde 7, en fazla
çıktığı rakam yüzde 10. O da ne zaman? 2002 krizinde
arkadaşlar. 2002 krizinde, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en ağır
krizlerinden birinde yüzde 10a çıktı ve size bu memleket en
ağır krizde yüzde 10 işsizlikle teslim edildi. Bugün kaç
arkadaşlar işsizlik? Şubat işsizlik rakamları
açıklandı. Kaç? Yüzde 14,7. Bu rakam ne peki arkadaşlar?
Cumhuriyet tarihinin rekoru. Cumhuriyet tarihinde bir rekora imza
attınız, hep rekorlar Türkiyesi diyordunuz ya, bir rekora daha imza
attınız, işsizlik rakamlarının rekorunu
kırdınız arkadaşlar. 2019 Türkiyesinde Türkiyeyi
uçuracağız. diyordunuz; evet, bir şeyi uçurdunuz, işsizlik
rakamını uçurdunuz.
Bakın, arkadaşlar, Ekonomi Bakanı
2019da 2,5 milyon ilave istihdam yaratacağız. diyordu, Ekonomi
Bakanının hedefleriydi. Arkadaşlar, bir yılda 1 milyon 376
bin kişi daha işsiz kaldı, işsizler ordusuna ilave oldu.
Resmî işsizlik rakamı 4 milyon 730 bin kişi. 4 milyon 730 bin
ama bunlar yalnızca iş arayanlar. Peki, yıllardır iş
arayıp da iş aramaktan umudunu kesenleri
kattığımızda kaç oluyor? 8 milyon
vatandaşımız işsiz arkadaşlar, tam 8 milyon. Bu bizim
derdimiz olmayacak mı? Gelin, seçim derdini bir kenara koyalım;
Türkiyenin Meclisi olarak geçim derdini, ekmek derdini elimize alalım.
Bakın, işsizlerin bir de fonu var
biliyorsunuz, İşsizlik Sigortası Fonu. 120 katrilyon para var,
son üç yılda 50 katrilyonunu gasbettiniz işçilerden. Ne için?
Patronları kurtarmak için. Geçenlerde de kamu bankalarını
kurtarmak için 13,5 katrilyon lirasını gasbettiniz işsizlerin; Ziraat
Bankasına, Halkbanka, Vakıfbanka İşsizlik Sigortası
Fonundan kaynak aktardınız. Oysa, yapmamız gereken işsizin
fonunu işsize harcamaktır. Bu anlamda adımlar atmamız
gerekir.
Peki, genel işsizlik rakamları böyle de
genç işsizliği ne durumda arkadaşlar? Burada da bir rekor var.
Sizi tebrik ediyoruz, bir rekora daha imza attınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Paylan, devam edin.
GARO PAYLAN (Devamla) Genç işsizlik
oranı yüzde 26,1 arkadaşlar. Bu da cumhuriyet tarihinin bir rekoru.
İş aramaktan vazgeçenleri de kattığımızda her 3
gençten 1isi işsiz arkadaşlar. Bu bizim temel gündemimiz olmayacak
da ne olacak acaba?
Değerli arkadaşlar, Ekonomi Bakanı
attığı her adımda kriz yangınına benzin dökmeye
devam ediyor maalesef. Çünkü Meclis yürütmeyi dengeleyip denetlemiyor. Ekonomi
Bakanı Her şey güllük gülistanlık. diyor. Hele bir sokağa
çıksın, vatandaşımızın işsizliğini
görsün.
Dün Sayın Cumhurbaşkanı bir
açıklama yapmış, diyor ki Sayın Cumhurbaşkanı:
Ya, karnını doyuruyorsunuz, yine oy vermiyorlar. Bakın,
yalanlamadı Sayın Cumhurbaşkanı bunu. Karnını
doyuruyorsunuz, yine de oy vermiyorlar. diyor. Sayın
Cumhurbaşkanı da saraylarda olduğu için vatandaşın hâlinden
bihaber. Vatandaşımız aç, vatandaşımız
işsiz, vatandaşımızın karnı da doymuyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GARO PAYLAN (Devamla) Üstelik de tek mesele
karın doyurma meselesi değil.
BAŞKAN Selamlayalım.
GARO PAYLAN (Devamla)
Vatandaşımızın hem huzuru yok hem de refahı yok. Hem
huzurumuzu kaybediyoruz hem refahımızı kaybediyoruz.
Bu anlamda, hep beraber bu önergemize destek verelim
arkadaşlar. Mesele seçim değil, mesele geçim. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde söz isteyen
İYİ PARTİ Grubu adına Sakarya Milletvekilimiz Sayın
Ümit Dikbayır. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz üç dakika Sayın Dikbayır.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ÜMİT
DİKBAYIR (Sakarya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
şu anda işsizliği konuşacağız. Bu hafta da
Kapadokyayı konuşuyoruz. Ülkeyi kötü yönettiniz, bunu kabul edin.
Rakamlar ortada, şu anda işsizlik yüzde 14,7; maalesef 4 milyon 730
bin vatandaşımız işsiz. Yani ülkeyi ve ekonomiyi kötü
yönettiniz.
Başka neyi kötü yönettiniz? Bu ülkedeki
ahlakı zedelediniz. Mesela Nevşehir Belediye Başkanı sanatçılara
bir tweet attı, ambargo uyguladı.
Şimdi ben ona hatırlatıyorum:
Başkan, bir açılım süreci vardı, hatırlıyor
musun? 793 şehit vermiştik biz, orada akilleri
dolaştırdınız, sanatçı akilleri dolaştırdınız;
birkaç cümle de onlar için söyle.
Esenler Belediye Başkanı çıktı,
Trabzonlu vatandaşlarımıza yakışıksız bir
ifade kullandı. Ona da şunu hatırlatıyorum:
Şehitlikleri dolaşsın bakalım, kaç Trabzonlu vatan
evladı oralarda yatıyor. (İYİ PARTİ ve CHP
sıralarından alkışlar)
Terbiyesiz bir İstanbul meclis üyesi bizim
Genel Başkanımız Sayın Meral Akşenere Yurtta sulh,
cihanda sulh. üzerinden bir çamur atmaya çalışıyor; önce aynaya
baksın, FETÖcü nerede, orada görsün.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Yine mi aynı
şey ya?
ÜMİT DİKBAYIR (Devamla) Gazi Mustafa Kemal
Atatürkün Yurtta sulh, cihanda sulh. cümlesini anlasaydınız zaten
şu anda bu yaşadıklarımızı yaşamıyor,
bunları konuşmuyor olacaktık.
Bakın, daha neler yaşadık son
zamanlarda: Sayın Genel Başkanımız Meral Akşenerin
evini, bir kadının evini bir avuç kendini bilmez bastı, önünde
sloganlar attı; yapanlar elini kolunu sallayarak şu anda geziyorlar,
ceza almadılar.
Sayın Kemal Kılıçdaroğluna
Çubukta bir saldırı yapıldı, linç girişimi
yapıldı; yine, bunu yapanlar elini kolunu sallayarak geziyor.
Gazeteci Yavuz Selim Demirağa bir
saldırı düzenlendi, öldüresiye dövüldü; döven bu çakallar elini
kolunu sallayarak geziyor.
Trakyada bir bacımız sadece görüşünü
bildirdiği için bıçaklandı, bıçaklayan elini kolunu
sallayarak geziyor.
Değerli milletvekilleri, siz ne
yapıyorsunuz? Burada kınıyorsunuz. Burası kınama
makamı değil, burası ağlama makamı değil;
gereğini yapacağız, gereğini. Kanunları Türkiye
Cumhuriyetinde bu Meclis çıkarır, eğer yetersizse gerekli
kanunları yapalım. Bakın, yarın bir gün çocuğuna bir
şey alamamış bir kadın karşınıza dikilir
sizin saçınızı başınızı yolar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Dikbayır.
ÜMİT DİKBAYIR (Devamla) Eşine,
çoluk çocuğuna istediklerini alamayan bir baba karşınıza
dikilir, aynı şeyleri size yapar; sonra çıkıp burada
ağlayıp zırlamayın! (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş)
Ağlayıp zırlamayın! Ne biçim konuşuyorsun ya?
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Temiz bir dil
kullansın Sayın Başkan. Temiz dille konuşmaya davet eder
misiniz Başkan?
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) Kürsü
üslubunu öğren! Kürsüden konuşuyorsun, konuştuklarına
dikkat et!
ÜMİT DİKBAYIR (Devamla) - Başta
liderler olmak üzere milletvekilleri, belediye başkanları ve
muhtarlar burada milleti kucaklar, tehdit etmez.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) O kürsünün
üslubunu öğrenin!
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, lütfen
ÜMİT DİKBAYIR (Devamla) Gelirsiniz
buraya, cevap verirsiniz.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Herkese hakaret
ediyorsunuz ya!
ÜMİT DİKBAYIR (Devamla) Bakın bu
millet sizin marabanız değil.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) Düzgün bir
şey söyle ya! Üsluplu bir şey konuş ya!
ÜMİT DİKBAYIR (Devamla) Siz bu ülkenin
sahibi, millet de sizin marabanız değil.
BAŞKAN Sayın Dikbayır, Genel Kurula
hitap edin ve tamamlayın lütfen.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) Üsluplu bir
şey konuş ya, sen burada Genel Kurula hitap ediyorsun!
ÜMİT DİKBAYIR (Devamla) Evet, Genel
Kurula hitap ediyorum.
BAŞKAN Sayın Dikbayır, lütfen
toparlayın. Süreniz bitiyor.
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) Burada kirli
dil kullanamazsınız!
ÜMİT DİKBAYIR (Devamla) Ben az önce
burada nasıl bir dil kullanıldığını gördüm.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) O dili kendine
sakla. Ayıp ya!
ÜMİT DİKBAYIR (Devamla) - Şimdi,
Sayın Cumhurbaşkanı çıkıyor Karnınızı
doyuruyoruz. diyor; bakın, burası, bu ülke bir kişinin
değil, Türk milleti de sizin marabanız değil; haddinizi bilin!
(AK PARTİ sıralarından gürültüler) Milletin zekâsını
hafife almayın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) Kimse senin babanın
marabası da değil ya! Doğru şey konuş ya! Maraba
sensin ya!
BAŞKAN Sayın Dikbayır, lütfen
artık sükûnetle toparlayın konuşmanızı, süreniz bitti
çünkü.
ÜMİT DİKBAYIR (Devamla)
Toparlayayım Başkanım.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) Efendice
konuş ya.
BAŞKAN Buyurun selamlayarak
ÜMİT DİKBAYIR (Devamla) Milletin size
gösterdiği sabrı, irfanı hafife almayın, milletin
zekâsıyla dalga geçmeyin, milletin faydasına işler yapın;
biz de destek olalım.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerine söz isteyen Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Konya Milletvekilimiz Sayın Abdüllatif
Şener. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz üç dakika Sayın Şener.
CHP GRUBU ADINA ABDÜLLATİF ŞENER (Konya)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
HDPnin işsizlik nedenleri ve çözüm
yollarına ilişkin vermiş olduğu bu önerge üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar, gerçekten, Türkiyenin
temel gündeminde ekonomi vardır. On yılda ülkeyi 2 kez krize
sokmuş bu Hükûmetin bütün çalışan kesimleri,
çalışmayanları perişan ettiğini hepimiz biliyoruz ama
şu yoksulluğun ve perişanlığın ülkemizi
kasıp kavurduğu bugünlerde en önemli konunun işsizlik olduğunu
da düşünmemiz gerekiyor çünkü işi olmayan insan demek toplumun en
yoksul kesimi demektir. Dolayısıyla toplumun en yoksul, çaresiz ve
perişan kesimi için ülkede ne yapılabilir, hangi çözüm önerileri
geliştirilebilir, bunun elbette araştırılması
lazımdır. Bu konu üzerinde veya ekonomik krizden
çıkışla ilgili olarak Hükûmetin bir telaş içerisinde
olduğunu görmüyoruz, herhangi bir endişe duyduğunu da
görmüyoruz; başka konularla meşguller, her konuştuklarında
bir program açıklıyorlar ama açıkladıkları programların
hiçbir işe yaramadığı da görülmektedir.
Şu anda gerçekten cumhuriyet tarihinin en
yüksek işsizliğini yaşıyor Türkiye. İşsiz
sayısı 5 milyona dayanmıştır ama gerçek işsize
baktığımız zaman 8 milyona ulaşmıştır.
Sadece TÜİKin rakamlarındaki işsizlik oranının bile
yüksek boyutlara ulaşmış olması, 8 milyona
ulaşmış olması son derece de önemlidir ama bunun kadar
önemli bir nokta da çalışıyor görünenlerin hâlidir. TÜİKin
rakamlarında çalışıyor göründüğü hâlde hiçbir sosyal
güvenlik kurumuna üye olmayan yani emeklilik hakkı olmayan,
sağlık sigortasına tabi olmayan nüfus, istihdam edilenlerin
yüzde 33üne ulaşmaktadır yani 9 milyon insan da hiçbir sosyal
güvenlik kurumuna üye olmadan çalışmaktadır ve bunlar da
işsiz sayılmıyor. Geniş anlamdaki 8 milyon işsiz ile
bu 9 milyon sosyal güvenlik kurumuna üye olmayan insanı
topladığınız zaman, demek ki Türkiyede çalışma
yaşında olduğu hâlde doğru dürüst iş bulamayan,
çalışamayan 17 milyon insan var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Şener, devam edin,
toparlayalım.
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) Bu Hükûmetin
izlemiş olduğu yanlış politikalardan, liyakatsiz ve ehil
olmayan kişilere vermiş olduğu görevlerden dolayı
perişan olmuş, mahvolmuş, çarşıya pazara
çıkamayan, alışveriş yapamayan 17 milyon insanın var
olduğu bir Türkiyede yaşıyoruz.
Hükûmet görevini yapmadığı zaman
elbette Meclis devrede olmalıdır; Meclis, önerileriyle hükûmete yol
göstermelidir. O bakımdan bu önergenin haklı bir önerge olduğunu
düşünüyorum ve bir araştırma komisyonu kurmak suretiyle ülkenin
en temel sorunu olan bu konuya Meclisin el koymasını temenni
ediyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına söz isteyen Konya Milletvekilimiz Sayın Halil
Etyemez.
Buyurun Sayın Etmeyez. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA HALİL ETYEMEZ (Konya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HDP Grubunun önerisiyle
ilgili söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulumuzu saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerime başlarken önce tüm engellilerimizin
Engelliler Haftasını kutluyor, bu haftanın engellilerimize
yönelik toplumsal farkındalığı ve hassasiyeti
artırmasını temenni ediyorum.
AK PARTİ hükûmetlerimizle birlikte engellilerimiz
de çalışma hayatımızda önemli bir paydaş
olmuştur. Bu dönemde engelli memur istihdamında 10 kata varan
artış sağlanmış, kamu kurumlarında 2002
yılında istihdam edilen engelli memur sayısı 5.777 iken
bugün 56 binin üzerine çıkmıştır.
Değerli milletvekilleri, ülkemiz on yedi
yıllık AK PARTİ hükûmetleri döneminde büyük değişim ve
dönüşüm süreci yaşamıştır. Çalışma
hayatımızda da aynı gelişim ve değişimleri
sağlayarak önemli değişikliklere imza atmış
durumdayız. İşçinin hakkını alın teri kurumadan
veriniz. anlayışı üzerine inşa ettiğimiz
çalışma hayatı kültürümüzün daha iyi noktalara getirilmesi
hususunda müzakereci, demokrasiyi içselleştiren tüm işçi
temsilcileriyle iletişim kanallarımızı hep açık
tutarken ekonomisiyle, istihdamıyla büyüyen Türkiyemizde
işçilerimizin de bu artan refahtan paylarını
almalarını sağlamak en temel amacımız olmuştur.
Bu çerçevede, son on yılda oluşturduğumuz 7 milyon ilave
istihdam rakamı, Avrupa Birliğinin son on yılda
oluşturduğu ilave istihdam rakamının üzerindedir. 2002
yılında yüzde 49,4 olan iş gücüne katılım oranı,
2019 Şubat ayı itibarıyla yüzde 52,55 seviyesine
çıkmıştır. 2002 yılında yüzde 42,9 olan istihdam
oranı son açıklanan istihdam verilerine göre yüzde 40,8 olarak
gerçekleşmiştir. 2002 yılında yüzde 54,1 olan kayıt
dışı istihdam oranı, 2019 Şubat ayı
itibarıyla yüzde 33,5lara inmiştir.
Değerli milletvekilleri, istihdam
artırıcı teşvik mekanizmalarını da hayata
geçirmiş durumdayız. 2019 yılı istihdam seferberliği
kapsamında, işverenlerimizin yapacağı her yeni istihdam
için on iki ay süreyle SGK primleri ve vergilerini ödüyoruz; kadın, genç
ve engelli istihdamında da bu desteği on sekiz aya
çıkarmış bulunmaktayız. Çalışan sayısı
500e kadar olan işverenlere aylık 150 TL, 500 ve üzeri
çalışanı olan işverenlere aylık 101 TL asgari ücret
desteği veriyoruz. İşbaşı eğitim programları
ve mesleki eğitim kurslarıyla, çalışma hayatının
nitelikli personel ihtiyacını teşvik mekanizmalarıyla
beraber karşılıyoruz. İşte Anne Projesiyle
kadınlarımızı istihdam garantili mesleki eğitim
kursları ve işbaşı eğitim programlarına
yönlendiriyoruz. 2009 yılında başlanan işbaşı
eğitim programlarından 2009dan 2018 yılı sonuna kadar 1
milyon 172 bin 282 kişi yararlanmıştır.
İşbaşı eğitim programlarına
katılanların yüzde 80inden fazlası hâlen istihdamdadır.
Mesleki eğitim kurslarından 2003 yılından 2018
yılına kadar 1 milyon 530 bin 485 bin kişi yararlanmış
durumdadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Etyemez.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - 8 milyon
işsiz niye var, 8 milyon işsiz?
BAŞKAN Sayın Gürer, lütfen
HALİL ETYEMEZ (Devamla) Değerli
milletvekilleri, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğanın liderliğinde, on yedi yıllık
iktidarımız döneminde olduğu gibi bundan sonra da üretimi destekleyerek
katma değeri yüksek ürünleri üreten girişimcilerimizi teşvik
edeceğimizi; işçimiz, memurumuz ve tüm
çalışanlarımızla birlikte çalışma
hayatınızı daha iyi yerlere getirme gayreti içerisinde
olacağımızı buradan belirtiyorum.
Özellikle bir şey belirtmek istiyorum: Benden
önceki konuşmacı İYİ PARTİ hatibinin gerçekten
milletin irfanına uygun olmayan, milletin Meclisindeki vekilleri itham
edici bir kelime kullanmasını buradan kınıyor, yüce
Meclisimizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmemiştir.
Değerli milletvekilleri, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alıyorum ve daha sonra
oylarınıza sunacağım.
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin
Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına
Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan, kamu özel iş
birliğiyle gerçekleştirilen projelerin incelenerek olası kamu
zararlarının ve sözleşmelerdeki hataların saptanması
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan (10/190) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun
16 Mayıs 2019 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
16/5/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 16/5/2019 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Engin
Özkoç
Sakarya
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan kamu özel iş
birliğiyle gerçekleştirilen projelerin incelenerek olası kamu
zararlarının ve sözleşmelerdeki hataların saptanması
amacıyla verilmiş olan (10/190) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin görüşmesinin Genel Kurulun 16/5/2019
Perşembe günkü (bugün) birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şimdi önerinin gerekçesini açıklamak üzere
öneri sahibi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Kocaeli Milletvekilimiz
Sayın Haydar Akar konuşacaktır. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın Akar, süreniz beş dakika.
CHP GRUBU ADINA HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sözüme Sayın Recep Erdoğanın bir sözüyle
başlamak istiyorum. Okuyorum çünkü hata yapmak da istemiyorum: Herkesin
karnını doyuruyorsun, her türlü ihtiyacını karşılıyorsun
yine de oy vermiyorlar. diyor. Şimdi, ben merak ettim kimlerin
karnını doyurdu diye. Sizlere sormak istiyorum: Çiftçinin mi
karnını doyurmuş? İşçinin mi karnını
doyurmuş? Esnafın mı karnını doyurmuş? Emeklinin
mi karnını doyurmuş? Yoksulun mu karnını doyurmuş?
Memurun mu karnını doyurmuş? İşsizin mi
karnını doyurmuş? EYTlilerin mi karnını
doyurmuş? Hiç merak ettiniz mi kimin karnını doyurmuş? Ben
söyleyeyim size kimin karnını doyurduğunu, tam da
araştırma önergem bununla ilgili: Hani bahsettiğimiz 5li çete
var ya, hani bahsettiğimiz sayısı 5-10u geçmeyen,
yap-işlet-devlet modelleriyle bugün yaşadığımız
ekonomik krizin temellerini oluşturan müteahhitler var ya, hah, tam
onların karnını doyurdu Recep Erdoğan. Bir de
yandaşlarınızın karnını doyurdu ki şimdi
vereceğim örneklerle nasıl karnını doyurduğunu çok
rahatlıkla anlayabilirsiniz.
Yap-işlet-devret modellerinde öne çıkan
husus garanti verilen yolcu, garanti verilen araç, garanti verilen hasta
sayıları ve hazine tarafından sözleşmelere garanti
verilmesiydi. Bu sözleşmeler gereği şehir hastaneleri
yapıyorsunuz, havalimanları yapıyorsunuz. Evet, siz
yapmıyorsunuz tabii, bu yandaş müteahhitler, karnını
doyurduğunuz müteahhitler yapıyor; vatandaş da
parasını ödemek zorunda kalıyor. Bakın, 2018 yılı
bütçesinden, yine Recep Erdoğanın Cebimizden 1 lira
çıkmayacak. sözüne, yine Binali Yıldırımın
Cebimizden 1 lira çıkmayacak. sözüne rağmen devletin hazinesi 6,3
milyar TL ödemek zorunda kaldı bunlara, bu yap-işlet-devret
projelerine.
Burada bitmeyecek tabii bu, süre çok kısa, çok
hikâye var anlatılacak ama en önemlisi, en çok övündüğünüz
Asla
yatırımlara karşı değilim özel sektörden gelen bir
arkadaşınız olarak ama şunu kafanızın bir yerine
not edin, bir yerine yazın: Bu yıl sonunda İstanbul
Havalimanı için ödeyeceğimiz garanti 600 milyon euro olacak, 600
milyon euro olacak. Bunu bir yere not edin, inşallah yıl sonunda bu
kürsüde hep beraber bunu konuşuruz.
Size sadece köprülerden bir örnek vereyim, sürem
yeterse başka örnekler de vereceğim: Osman Gazi Köprüsü benim
kentimin içerisinden geçiyor. 401 TL tek yön geçiş ücreti; 201 TLsini
vatandaş ödüyor, 200 lirasını devlet ödüyor; yine vatandaş
ödüyor, yine vatandaş ödüyor.
MELİHA AKYOL (Yalova) Yalan konuşuyor
bu.
HAYDAR AKAR (Devamla) Evet, ben yalan söylüyorum,
doğru söylüyor.
Ben yalan söylüyorum, doğrusunu siz biraz sonra
söylersiniz.
MELİHA AKYOL (Yalova) Yalovada oturuyorum,
yeni geçtim.
HAYDAR AKAR (Devamla) Bu Osman Gazi Köprüsünden
bir vatandaş otuz gün geçerse ve çift yön geçerse 12 bin TL ödemek
zorunda. İstanbulda Fatih Sultan Mehmet Köprüsünden geçerse,
Boğaziçi Köprüsünden geçerse 8 lira 75 kuruştan ayda sadece 262
lira, otuz gün geçerse 262 lira ödüyor. Şimdi, Kocaeli Milletvekili İlyas
Şekeri davet ediyorum, birlikte otuz gün test edelim bu köprüyü, ne onun
maaşı bu işe yetecek ne benim maaşım yetecek. Dünyada
bu köprünün eşi benzeri yok.
Başka ilginç bir şey söyleyeyim: Avrasya
Tüneli, 4 dolar artı KDV geçiş ücreti, doğru. Yavuz Sultan Selim
Köprüsü, 4 dolar artı KDV geçiş ücreti. Avrasya Tüneli ile Osman Gazi
Köprüsünü karşılaştıralım: Osman Gazide 35 dolar
artı KDV, Avrasya Tünelinde 4 dolar artı KDV; Osman Gazi Köprüsü
yirmi iki yıl, Avrasya Tüneli yirmi dört yıl; Osman Gazi Köprüsünde
günde 40 bin araç geçiş garantisi, 70 bin geçiş garantisi Avrasya
Tünelinde. Peki, inşaat maliyetleri ne kadar bunların? Cevap burada,
can alıcı -hani, Berat yapıyor ya, Berat Albayrak yapıyor
ya Burası çok önemli. Gara gara düşünün. Burası çok
önemli. diyor ya- birinde 35 dolar geçiş ücreti, birinde 4 dolar; biri 1
milyar 300 milyon dolara yapılmış, biri 1 milyar 245 milyon
dolara yapılmış, neredeyse aynı yapım maliyetleri.
Şimdi, size soruyorum, buna Recep Erdoğan cevap vermiyor, buna Binali
Yıldırım cevap vermiyor, buna milletvekili ulaştırma
bakanları cevap vermiyordu, şimdi devlet memuru Ulaştırma
Bakanı da cevap vermiyor: Bana söyleyebilir misiniz, niye inşaat
maliyeti aynı olan iki tane, biri tünel, biri köprünün geçiş
ücretinin biri 4 dolar, biri 35 dolar?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Akar, tamamlayalım.
HAYDAR AKAR (Devamla) İşte, bunun için
diyorum, doyurdukları belli arkadaşlar bu ülkede. İnsanlar
yoksulluktan kırılıyor.
Daha ilginç bir şey söyleyeyim, İstanbul
Havalimanından söyleyeyim: Yap-işlet-devret modeliyle yapılan
ilk havalimanı değil İstanbul Havalimanı; Ankara
Dış Hatlar, Antalya Dış Hatlar, Dalaman
yap-işlet-devret modeliyle
Hatta, 3 ilin nüfusundan, Kütahya, Uşak
ve Afyon illerinin nüfusundan fazla yolcu garantisi verilen Zafer
Havalimanında 1 iç hatlar yolcusunun garanti bedeli 2 euro, dış
hatlar yolcusunun garanti bedeli 10 euro ama İstanbul Havalimanında
iç hatlarda 5 euro, dış hatlarda 20 euro, 20 euro arkadaşlar.
Devletin nasıl soyulduğunu, hazinenin kasasının nasıl
boşaldığını görebiliyor musunuz?
Evet, vaktim bitiyor ama sadece 2018
yılında ödenen paraları söyleyeyim ben size ve konuyu
kapatayım. Osman Gazi Köprüsü için 1 milyar 412 milyon TL ödendi, Yavuz
Sultan Selim Köprüsü için 463 milyon TL ödendi, Avrasya Tüneli için de 155
milyon TL ödendi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAYDAR AKAR (Devamla) Toparlıyorum
Başkan, selamlama
BAŞKAN Peki, buyurun.
HAYDAR AKAR (Devamla) Bunun içine nükleer
santralleri de eklediğinizde, yap-işlet-devret, bunun içine
doğal gaz alım garantisi verilen, elektrik alım garantisi
verilen işletmeleri eklediğinizde inanın geleceğimiz
karanlık. Türkiye'nin ekonomik çöküşünü hızlandıran bir
olaydan bahsediyoruz. Bu nedenle de sizlerden bu araştırma önergesinin
kabulünü istiyorum. Niye kabulünü istiyorum? Çünkü ihalelerde yapılan
yolsuzlukları araştıralım diyorum, sözleşme
şartlarının nasıl değiştirildiğini
araştıralım diyorum; garanti edilen yolcu
sayılarını, araç sayılarını, hasta
sayılarını araştıralım diyorum; haksız
verilen hazine garantilerini araştıralım diyorum. Eğer
bunları araştırırsak Türkiye'nin nasıl
soyulduğunu ortaya çıkarırız diyorum.
Hepinize sevgiler saygılar sunuyorum. (CHP ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Büyük yolsuzluk
var, büyük yolsuzluk.
BAŞKAN Öneri üzerinde söz isteyen
İYİ PARTİ Grubu adına Samsun Milletvekilimiz Sayın
Bedri Yaşar. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz üç dakika Sayın Yaşar.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEDRİ
YAŞAR (Samsun) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben
de hepinizi saygıyla selamlıyorum. Cumhuriyet Halk Partisinin
vermiş olduğu öneri üzerinde söz almış bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar, özellikle son
dönemlerde Hükûmetimizin yaptığı yap-işlet-devret
modellerindeki, yap-işlet-devam et modellerindeki rakamların hiçbir
tanesinin tutmadığına hepimiz şahit oluyoruz yani
projelerde verilen garanti sayılarının hiçbir tanesi tutmuyor.
Biraz önce hatibin de bahsettiği gibi, ne havaalanlarındaki yolcu
sayıları ne köprülerden geçen araç sayılarının
göreceksiniz, hastaneler devreye girmeye başladı- ne de
hastanelerimizdeki hasta sayılarının bu rakamları
tutmayacağı daha bugünden belli. Çünkü Hükûmetimiz her dönem
bütçesine... Daha yeni koyduğu rakam 6 milyar 300 milyon ve bundan sonra
da bu rakamın artacağı aşikâr.
Şimdi, burada bir yanlışlık var,
bu yanlışlığı gidermek için de bu konunun kesin olarak
araştırılması lazım. Eğer bu rakamlar tutmuyorsa,
matematiksel olarak bir hata varsa, ne yolcu sayısı ne hasta
sayısı ne de geçen araç sayısı verilen rakamlarla
örtüşmüyorsa bu işte bir yanlışlık var demektir. Bunun
net bir şekilde araştırılması lazım.
Burada yapılmak istenen şu: Devlet
özellikle özel sektör marifetiyle borçlanma yaparak devletin borçluluğunun
az olduğunu göstermeye çalışıyor. Zaten zaman zaman
mitinglerde, meydanlarda da bununla övünüyorsunuz, diyorsunuz ki: Devletin 250
milyar ama son rakamlara göre -biraz önce Durmuş Hocamızdan test
ettik- 480 milyar dolarlık borcunun yaklaşık yüzde 70i özel
sektörün borcu. Özel sektörün borcu demeyle bu iş bitmiyor. Devletin
verdiği garantilerden dolayı uluslararası arenada bizim
yapımcı firmalarımız, yatırımcı
firmalarımız kredi aramaya gittiği zaman devletin verdiği
yolcu, araç, hasta sayısı garantilerini göstererek bu kredileri alıyor.
Dolayısıyla onların verdiği bu taahhütler bir noktada da
devletin verdiği taahhütlerdir. Dolayısıyla da zaten bütçemize
bu rakamları koydunuz, paşalar gibi de ödüyorsunuz.
Buradaki sorun şu: Maliyetler doğru düzgün
hesap edilmiyor. Bir sürü örnek verildi ama ben de bir tane örnek vereyim.
Bakın, Zafer Havaalanı, nerede? Kütahyada. 2012-2016
yılları arasında verilen garanti yolcu sayısı 4 milyon
73 bin 18. Peki, gerçekleşen yolcu sayısı ne kadar? 170.534. Ya,
verdiğiniz rakamın yüzde 5ini ancak tutuyor. Yani matematikte bu
kadar yanılma olur mu? 100 lira tahmin ediyorsunuz, 5 lirası
gerçekleşiyor. Yani bunu hesap eden arkadaşlarımızın
hakikaten matematik bilgisi, projeksiyon bilgisi
Gerçi nereden başlayalım
ki
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Aynı rakamlar
faizlerde de önümüze çıkıyor. Faizlerde tek haneli rakamlarla
tanışacağız. dediniz, şu an 24-25leri buldu.
Enflasyonda tek haneli rakamlardan bahsettiniz, aynı şekilde o da
20li rakamlarda geziyor. Yani Hükûmetin verdiği hiçbir rakamın
tutmadığı gibi, burada verilen taahhütlerin de hiçbir tanesi
tutmuyor. Demek ki Meclisin görevi de bu işin
araştırılması, sebeplerini orta yere koyması, iktidara
yardımcı olması; bizim yapmaya çalıştığımız
bu. Ama siz bu haklı taleplere bile Hayır. dediğiniz sürece
biz bu meselelerin altından kalkamayız. Millet bizi buraya seçip
gönderdi ki devlet adına, kamu adına, millet adına bu denetimleri
yapalım. Ama siz bunlara fırsat vermezseniz bizim sizi millete
şikâyet etmekten başka çaremiz yok. Dolayısıyla çok da
fazla detaya girmiyorum ama şunu söyleyeyim: Sizin
yaptığınız özelleştirmeler, sizin verdiğiniz
yap-işlet-devretler Türkiyede bir elin parmaklarını geçmeyen
insanlarla yaptığınız işler. Bakın, rekabet
oluşmayan yerde, burada bir rekabet yok, hiçbir şey yok;
paylaşımdan ibaret
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Selamlayalım Sayın
Yaşar.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Selamlıyorum
Sayın Başkanım.
Sayın Cumhurbaşkanımız
Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda hep şunu söylüyordu, diyordu
ki: Dünya 5ten büyük. Ben de bu kürsüden diyorum ki bütün bu
yatırımları 10 kişiyle yapıyorsunuz, Türkiyede
yatırımcı sayısı binlerin üzerinde. Türkiye de sizin
bu 10larınızdan büyük diyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde söz isteyen
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Batman Milletvekilimiz
Sayın Necdet İpekyüz. (HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika Sayın İpekyüz.
HDP GRUBU ADINA NECDET İPEKYÜZ (Batman)
Sayın Başkan, değerli vekiller; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Yap-işlet-devret, yap-işlet-kirala modeli
üzerine gelen önerge üzerine konuştuğumuzda, aslında Mecliste
birçok kez de konuştuğumuzda bu soruna değiniyoruz. Değindiğimiz
ana konu işlet dedikleri, aslında hepimizi işletiyorlar. Bilinen
bir şey şu: Bir yap-işlet-devret denildiğinde kulağa,
vatandaşa hoş geliyor, cebimizden para çıkmıyor. Bir bina
yapılacak, bir hastane yapılacak, bir yol yapılacak ve bunu bize
devredecekler ama gerçekten bizi işletiyorlar; vatandaşın bunu
bilmesi lazım. Her gün sırtımıza bir yük biniyor.
Birinci işletme nedir? Vatandaşa deniliyor
ki: Dövizini boz, dolarını boz. İşletmeler de diyor ki:
Yabancı para birimiyle bu işletmeyi devredeceğiz. En güzel
işletme modeli bu. Ne deniliyor? Vergini vereceksin, KDVni vereceksin,
ÖTVni vereceksin. Bunlara ne deniliyor işletme yaparken? Sana arsa
vereceğim, seni vergiden muaf tutacağım, sana kredi
sağlayacağım. Yetmiyor, ne deniliyor? Sana hazine garantisi
vereceğim. Ben daha önce söylemiştim, Kürtçe bir kelime var
(x) Allah daha ne versin?
Şimdi, bu duruma baktığımızda, yap-işlet-devret
modelinde tümüyle şu andaki ekonomik krizde hepimizin sırtına
bir yük biniyor.
Bakın, daha iki gün önce 3600 ek gösterge için
buraya gelenleri nasıl ki beyaz tülbentli annelere
davranıldığı gibi, bırakmadılar basın
açıklaması yapsın. Burada bir belediyenin kapalı salonunda
açıklama yaptılar. Emeklilikte yaşa takılanlar
Her
seferinde önerge geliyor, her seferinde önerge üzerinde konuşuluyor,
reddediliyor. Ret gerekçesi ne? Hazineye yük olacak.
Çiftçi perişan. Bakın, Batman Vekiliyim,
Batmandan gelirken Batmandaki pamuk üreticileri ne diyor? Diyorlar ki: Biz
600 kilogram için, stopaj bir vergi için beyan verdik, bize deniliyor ki
500den fazlası için bir şey yapamazsın. Vergiyi bizden
almasını biliyor, prim verirken yok. Mazota zam yapıyor, her
şeye zam yapıyor, vatandaşa gelince yok.
Şimdi, öyle bir hâle geldik ki saraya para var,
silaha para var, S400e para var, keyfe para var, israfa para var, lükse para
var, her şeye para var, vatandaşa gelirken, yurttaşa gelirken
para yok, hazineye yük oluyor. Sizler bizim geleceğimize ipotek
koyuyorsunuz, bütün bütçeye ipotek koyuyorsunuz ve geleceğimizi
endişe içinde koyuyorsunuz, kaygı da getiriyorsunuz.
Bakın, bütün hatipler söyledi, ne deniliyor?
İftar yemeğinde diyor ki Sayın Erdoğan: Karnını
doyuruyorsunuz, her türlü ihtiyacını karşılıyorsunuz,
yine de oy vermiyor. Bakın, karnını doyuruyorsunuz, her türlü
ihtiyacını karşılıyorsunuz, bu yandaş yine
doymuyor, yine doymuyor, yine doymuyor. Bunu nasıl
doyuracaksınız? Parayı alıyor, vergisini vermiyor,
arsasını alıyor, vatandaşın cebine yük biniyor, bunlar
doymasını bilmiyor ve oy veriyor, vatandaş aç
kaldığı için
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla)
şaka
yapılıyor, dalga geçiliyor ve deniliyor ki: Bunu düşünelim.
Düşünülmesi gereken: Gerçekten ülke bir krize giriyor, geleceğimiz
endişe altında.
Ve son olarak: Adalet, eşitlik, barış
için düşünüyorsak vatandaşa gerçek bir vergi reformu yapmak
lazım, vatandaşla el ele tutuşmak lazım, vatandaşa yük
bindirmemek lazım, bu yandaşlara yük bindirmek lazım, bu
yandaşların kıyaklarına, peşkeşlerine son vermek
lazım ki daha gelecek güzel günlere gidelim.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerine söz isteyen Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Gaziantep Milletvekilimiz Sayın
Abdullah Nejat Koçer. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika Sayın Koçer.
AK PARTİ GRUBU ADINA ABDULLAH NEJAT KOÇER
(Gaziantep) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; CHP grup
önerisi üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Yap-işlet-devret modeli büyük yer altı ve
yer üstü yapılarının, yüksek mühendislik ve ileri derecede
teknoloji arz eden bayındırlık işlemlerinin, maliyeti ve
hazine üzerindeki mali yükü ağır olan projeler ile
yatırımların, sermayesi ve riski projeyi yüklenici
sıfatıyla kabul eden ulusal ya da uluslararası firma,
kuruluş ya da konsorsiyumlarca istenilen kamu hizmetini
gerçekleştirerek kâr sağlama maksadıyla belirli bir süre
işlettikten sonra şartsız ve bedelsiz olarak ilgili kamu kurum
ya da kuruluşlara devrinin sağlanmasıdır.
Ülkemizde yap-işlet-devret uygulamasıyla
ilgili ilk yasal düzenleme 1984 yılında 3096 sayılı
Kanunla düzenlenmiştir. Ülkemizde son yıllarda birçok
bakanlığımızın büyük projelerde
kullandığı bu yöntemle, başta ulaşım ve enerji
yatırımları olmak üzere, hastaneler, havalimanları, limanlar,
köprüler ve boğaz projesinde çok büyük yap-işlet-devret
uygulamaları hayata geçirilmiş ya da planlanmaktadır.
Yap-işlet-devret modeli başta piyasalara
işlerlik kazandırmakta, istihdama olumlu yansımakta, reel
yatırımları artırmakta ve bu durum nedeniyle fon
piyasalarına artı yönlü ivme kazandırmaktadır.
Dünyanın birçok ülkesinde yaygın olarak kullanılan ve
uygulandığı ülkeye ileri teknoloji, bilgi ve tecrübe birikimi
kazandırarak katkı sunan yap-işlet-devret modelinin aynı
zamanda en önemli avantajı, yarattığı finansman
imkânıdır. Sağlanan finansman kaynağıyla, borçlanmadan
proje gerçekleşmekte ve devlet, finansman yönetimi noktasında da bir
avantaj elde etmektedir. Ayrıca, birçok projenin erkene alınması
da mümkün olmaktadır. Yabancı sermayenin ülkeye girişi
açısından da yine önemli bir avantaj getirmektedir. Ülkemizde 1980li
yıllardan bu yana uygulamada olan yap-işlet-devret modeli, devlet
bütçesinin yetersiz kaldığı ya da hızlı bir
şekilde gerçekleştirilemeyen hizmetler için başarıyla
gerçekleştirilmiştir. Bu konuda bir Meclis araştırması
açılmasının talep edildiği CHP grup önerisine
katılmadığımı belirtiyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Öneri kabul edilmemiştir.
Değerli milletvekilleri, şimdi 5-6
arkadaşıma 60a göre söz vereceğim, sonra birleşime on
dakika ara vereceğiz.
Sayın Erel
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
33.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin, 16 Mayıs
bağımsızlığa demir atışımızın
100üncü yılının Türk milletine kutlu olmasını
dilediğine ilişkin açıklaması
AYHAN EREL (Aksaray) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Bugün 16 Mayıs. Bundan yüz yıl önce yani
16 Mayıs 1919da İstanbuldan Samsuna doğru demir alıp
düşman zırhlıları arasından geçerken Mustafa Kemal,
güvertede bulunan arkadaşlarına Bunlar işte böyle yalnız
demire, çeliğe, silah kuvvetine dayanırlar. Bildikleri şey
yalnız madde. Bunlar, hürriyet uğruna ölmeye karar verenlerin kuvvetini
anlayamazlar. Biz, Anadoluya ne silah ne de cephane götürüyoruz; biz,
ideallerimizi ve imanı götürüyoruz. demişti.
Bağımsızlığa demir
alışımızın 100üncü yılı yüce Türk milletine
kutlu olsun. Atatürkü ve silah arkadaşlarını, tüm
şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Kaya
34.- Trabzon Milletvekili Ahmet Kayanın, Esenler
Belediye Başkanı Tevfik Göksunun Ekrem İmamoğlu üzerinden
Trabzonlulara yönelik benzetmesiyle ilgili haberlere yayın
yasağı getirilerek gerçeklerin gizlenemeyeceğine ilişkin
açıklaması
AHMET KAYA (Trabzon) Teşekkürler Sayın
Başkan.
AKP Esenler Belediye Başkanı Tevfik
Göksunun İstanbul Belediye Başkanımız Ekrem
İmamoğlunun Trabzonluluğu üzerinden tüm Trabzonlulara
yaptığı cahilce benzetmesiyle ilgili haberlere yayın yasağı
getirilmiş. Trabzona, Trabzonlulara hakaret etmek, iftira atmak serbest
ama bunları haber yapmak yasak. İşte, AKPnin adaleti bu.
Şunu bilin ki yayın yasağı getirerek, basını
engelleyerek gerçekleri vatandaştan gizleyemeyeceksiniz, bu
iftiranızı örtbas edemeyeceksiniz. Trabzon infial hâlindedir.
Trabzonlular bu alçak iftirayı kaldıramaz, kabullenemez.
Çıkıp özür dileyeceğinize, hatanızı telafi etmeye
çabalayacağınıza iktidar gücünü kullanarak yayın
yasağı aldırmanızı kınıyoruz. Bir kez daha
yazıklar olsun size ve adaletinize diyoruz. Karadenizlileri,
Trabzonluları Rum Pontus hayallerinin bir parçası gibi, hain gibi
göstermeye çalışan densizler şunu iyi bilsinler ki
Karadenizden, Trabzondan sağcı çıkar, solcu çıkar ama vatan
haini asla çıkmaz. Haddinizi bilin, kendinize gelin, hain
arıyorsanız aynaya bakın.
BAŞKAN Sayın Altıntaş
35.- Ankara Milletvekili Ayhan Altıntaşın,
memleketi Yozgat ili Bektaşlı köyündeki camiye ataması
yapılan imamın güvenlik soruşturmasının
hızlandırılmasını rica ettiğine ilişkin
açıklaması
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Mübarek ramazan ayındayız. Memleketim
Yozgat Bektaşlı kasabasında bir camimize imam atanması için
iki aydır uğraşıyorum. Nihayet atama yapıldı ama
bir aydır güvenlik soruşturması bekliyoruz. İktidardan
ricamız, özellikle ramazan ayında Diyanet güvenlik
soruşturmalarının hızlandırılmasıdır.
Diyanetin de en azından ramazan ayında geçici görev atamalarıyla
vatandaşın mağduriyetine duyarsız kalmamasını
diliyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Ayvazoğlu
36.- Trabzon Milletvekili Bahar Ayvazoğlunun,
Trabzonluların tek kırmızı çizgisinin vatan olduğuna,
Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksunun konuşmasının
manipüle edildiğine ilişkin açıklaması
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) Herkes bilir ki
partisi ne olursa olsun Trabzonluların tek kırmızı çizgisi
vardır ve o da vatandır. Birilerinin Tevfik Göksunun söylemi
üzerinden sahne alıp Trabzonun avukatlığına
soyunması, Esenler Belediye Başkanının
konuşmasını manipüle ederek Trabzonlulardan oy devşirmeye
çalışması kabul edilemez. Maksatlı bir şekilde
oluşturulmaya çalışılan bu fay hattının üzerinden
kazanılacağı umulan bir koltuğa da Fatihin torunları
alet edilemez. Tevfik Göksu CHPnin adayına demiştir ki: Sen
nasıl Trabzonlusun ki Yunan medyasının İstanbulu fetheden
Yunanlı mesajlarından rahatsız olmuyorsun? Çünkü hesap
başka. Biz de ekleyelim o zaman: Trabzonluluk, millî ve manevi
değerlerimizle, tarihimizle, medeniyetimizle, şehadet şerbetleriyle
yoğrulmuş siyasetüstü bir kavramdır. Sen nasıl Trabzonlusun
ki Kandilin siyasi uzantılarının çizgisini beğeniyorum.
diyebiliyorsun ve Kandildeki terör ağababalarının
sahiplendiği bir aday olabiliyorsun ve bir kez çıkıp da Lanet
olsun sizden gelecek desteğe. diyemiyorsun.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Yalan
söylüyorsun, yalan.
CAVİT ARI (Antalya) Yalan atmayın!
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Yalan
söylüyorsun!
BAŞKAN Sayın Şevkin
.
37.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, 14
yaşındaki Pelin Elmacının kalp nakli beklediğine,
organ bağışıyla ilgili duyarlılığın
artırılması gerektiğine, Profesör Doktor Haluk
Savaşın uğradığı haksızlığa
ilişkin açıklaması
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Son
yıllarda bilinç artmasına rağmen tüm dünyada ve Türkiyede organ
nakli bekleyen insan sayısı
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Ramazan günü
yalan söylüyor, yalan.
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) Nerede yalan? Siz
yalan söylüyorsunuz.
CAVİT ARI (Antalya) Yazıklar olsun!
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, bir
arkadaşımız konuşuyor.
Sayın Şevkin, sürenizi yeniden
başlatıyorum.
Bakın, bir arkadaşımız
konuşuyor.
CAVİT ARI (Antalya) Kendinize bakın!
BAŞKAN Sayın Şevkin, süreniz
yeniden başlıyor; devam edin.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Son
yıllarda bilinç artmasına rağmen tüm dünyada ve Türkiyede organ
nakli bekleyen insan sayısı gittikçe artmaktadır.
Sağlık Bakanlığının son verilerine göre bu
sayının 30 bini bulduğu bilinmektedir.
Organ bağışı yapmaktan
kaçınan bir toplumsal yapımız var. Özellikle din
adamlarımızın organ bağışının hayat
kurtarma konusunda bilinçlendirme çalışmaları içerisinde
olmaları ve vatandaşlarımızın bu konuya duyarlılıklarının
artırılmasına dönük çalışmaların
yapılması konusunda bir uyarı yapmak istiyorum.
Kendi bölgemizden 14 yaşında bir
evladımız Pelin Elmacı, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi
Çocuk Kardiyoloji Bölümünde şu anda yoğun bakımda yatmakta; bu
14 yaşındaki evladımız kalp nakli beklemekte. Umarım
bir an önce aranan kalp bulunur ve bu evladımızın hayatı
kurtulur.
Öte yandan, dokuz aylık ömrü
kaldığı ifade edilen Profesör Doktor Haluk Savaşın da
tedavisi için yurt dışına çıkışına izin
verilmemesi büyük bir haksızlıktır. Bu haksızlığın
da giderilmesi konusunda gereken yapılmalıdır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Filiz
38.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin,
ülkemizin kalkınmasında önemli rol oynayan sanayi üretiminin
artırılabilmesi için mesleki teknik eğitime önem verilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ülkemizin kalkınmasında en önemli motor
görevini yapan sanayi üretiminin artırılabilmesi için mesleki teknik
eğitime önem vermeliyiz.
Seçim bölgem Gaziantepte liseler arasında
mesleki teknik liselerin oranı yüzde 27, öğrencilerin oranı ise
yüzde 30 civarındadır. Gaziantep gibi sanayi kentlerinde bu
oranı artırmak için mesleki teknik eğitimin cazip hâle
getirilmesi şarttır. Mezunlarının istihdamının artırılması,
işletmede beceri eğitiminin 9uncu sınıfın ikinci
döneminden itibaren başlatılması, 10uncu sınıftan
itibaren başlatılan iş güvenliği sigortasının
emekliliği kapsayacak hâle getirilmesi gençlerin tercihlerini mesleki
eğitimden yana kullanmalarını teşvik edecektir. Millî
Eğitim Bakanlığının her meslek lisesinin bir alan
üzerinde uzmanlaştığı tematik meslek lisesi
uygulamasının da bir an önce hayata geçirilmesi mesleki eğitimin
kalitesinde ciddi katkı sağlayacaktır. Bu okullarda kurulacak
atölye ve laboratuvarlarla hem o alanın gelişmesine hem de daha
kalifiye elemanlar yetişmesine imkân sağlanacaktır. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın Gündoğdu
Yok.
Sayın Ödünç
39.- Bursa Milletvekili Atilla Ödünçün, 15 Mayıs Hava
Şehitlerini Anma Gününe ilişkin açıklaması
ATİLLA ÖDÜNÇ (Bursa) Sayın Başkan,
kıymetli milletvekilleri; 15 Mayıs Hava Şehitlerini Anma Gününü
büyük bir saygı, minnet ve gurur duyarak içtenlikle kutluyorum. Yurdumuzu
ve milletimizi göklerde korumak uğrunda, insanlık ve barış
uğruna canlarını veren hava şehitlerimizi rahmet ve
saygıyla anıyorum.
2001 yılından bugüne savunma, güvenlik,
havacılık ve uzay alanlarında ülkemizde çok önemli
gelişmeler yaşandı. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğanın öncülüğünde birçok millî projemiz uygulamaya
konularak başarılı sonuçlar elde edildi. Savunma sanayisinde
dışa bağımlılık, Türkiyenin ihtiyaç duyduğu
tanklar, uçaklar, silahlar ve bunların modernizasyonunun
yapılmasıyla ortadan kalkmıştır. Bir zamanlar araya
uluslararası hatırlı güçlerin girmesine rağmen
paramızla alamadığımız İHAların ve
SİHAların yerlisini üretmeyi başardık. Gün geçtikçe
geliştirilen İHA ve SİHAlar artık gurur
kaynağımız. Güçlü ve büyük Türkiye'nin inşasında
yolumuzdan dönmeyeceğiz.
Bu duygu ve düşüncelerle şehitlerimize
Allahtan rahmet diliyor, Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Sarıaslan
FARUK SARIASLAN (Nevşehir) Ben söz
istememiştim.
BAŞKAN Söz talebiniz var.
FARUK SARIASLAN (Nevşehir) Daha sonra
kullanabilir miyim.
BAŞKAN - Peki, teşekkür ederim.
Daha sonra verelim.
Değerli milletvekilleri, birleşime on dakika
ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.49
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.06
BAŞKAN: Başkan
Vekili Levent GÖK
KÂTİP ÜYELER: Mustafa
AÇIKGÖZ (Nevşehir), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
79uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Değerli milletvekilleri, alınan karar
gereğince denetim konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Nevşehir
Milletvekili Mustafa Açıkgöz ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Mehmet Muş ile 65
Milletvekilinin Kapadokya Alanı Hakkında Kanun Teklifi ile Milli
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Nevşehir Milletvekili Mustafa Açıkgöz ve Adalet
ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili
Mehmet Muş ile 65 Milletvekilinin Kapadokya Alanı Hakkında Kanun
Teklifi (2/1811) ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 56) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Değerli milletvekilleri, dünkü birleşimde
İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 56
sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci bölümünde yer alan 1inci
maddesi kabul edilmişti.
Şimdi, 2nci madde üzerinde önerge
işlemlerine geçeceğiz.
2nci madde üzerinde üç önerge bulunmaktadır.
Önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 56 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 2nci maddesinin Kanun Teklifi metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Rıdvan Turan Mahmut Celadet Gaydalı Necdet İpekyüz
Mersin Bitlis Batman
Mahmut Toğrul Kemal
Bülbül
Gaziantep Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Batman
Milletvekilimiz Sayın Necdet İpekyüz. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın İpekyüz.
NECDET İPEKYÜZ (Batman) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle konuşmamız gereken konulardan
birisi, gerçekten, devlet kendi yasalarını herkes için eşit
uygulasın. Bildiğiniz gibi, salı gününden beri beyaz tülbentli
diye son dönemde basında çıkan anneler Mecliste. Önce bizim grup
toplantımıza geldiler, peşinden, grup toplantısından
sonra odadaydılar. Sayın Meclis Başkanı Mustafa Şentop
onlarla görüştü. Sonuçta, duyarlılıkları ve bir
beklentileri var. Saniye, saat, dakika ne ise anne yüreği için çok çok
önemli. Nitekim, az önce haberlere düşen, işte, Adalet
Bakanının bir açıklaması oldu. Umarım, kısa
sürede her şey barışa, özgürlüğe evrilmiş olur. Ve
geldiğimiz aşamada Türkiyede birçok problemi konuşurken Mecliste
dönem dönem buna benzer düzenlemeler de geliyor. Aslında Türkiye,
coğrafyasıyla, tarihiyle, turizmiyle, birçok çevresiyle millî parklar
açısından da sit alanları açısından da zengin bir
mirasa sahip. Fakat, dönem dönem bu miraslarla ilgili, nedense turizm
dediğimizde ilk aklımıza gelen şey, bir rant alanı,
bir yerleri bir kısım insanlara açma, oteller yapma, binalar yapma,
bir nevi talan gibi düşünülmekte.
Kapadokya, Ihlara Vadisi dediğimiz de gerçekten
dünyada bilinen bir yer. Ama yakın tarihte peribacalarının
yanında bir otel yapıldı ve bu otelle ilgili çok büyük
tartışma çıktı ve otelin yerinden
kaldırılması düşünüldü. Ama ne oldu? Peşinden önümüze
böyle bir düzenleme geldi. Sayın vekiller, bugün görüştüğümüz
2nci maddede, Kapadokyayla ilgili yapılan düzenlemede bütün her
şeyin bir komisyona devredilmesi düşünülüyor ve komisyonun da ceza
kesme, tahsis, idare her şey
Birçok kez burada, gerek Plan ve Bütçede
gerek Sağlıkta, birçok düzenlemede komisyon lafı çok kullanılıyor
fakat komisyonun kimlerden, kaç kişi, nasıl düzenlenecek, nasıl
olacak bunun detayına girilmiyor çünkü saraydan gelecek talimat bekleniyor
veya sarayın yapacağı bir düzenleme bekleniyor. Böyle de olunca
uygulamalar tümüyle rastgele düşünülüyor. Sayın vekiller, bunun
yapılma nedenlerine baktığımızda biz endişe
etmekteyiz. Neden endişe etmekteyiz? Bu iktidar geçmiş
uygulamalarında yandaşlarına peşkeş çektiği için
burada da bu tür uygulamaların ortaya çıkacağından
endişe ediyoruz. Bir de kendi dileğimiz var. Bakın, Batman
Vekiliyim, Hasankeyfle ilgili dün birçok sivil toplum örgütü tekrar
açıklama yaptı, sadece Türkiye'de değil, dünyadan birçok kesim.
10 Haziranda su toplanacak. Biz, yıllardır, bin yıllardır
var olan bir medeniyeti korumak yerine yok ediyoruz. Bunun benzerini şimdi
tekrar bunlara neden açmaya çalışıyoruz? Bizim yapmamız
gereken
Bakın, iki gün önce Diyarbakır Surları ve Hevsel
Bahçeleriyle ilgli idare mahkemesi bir karar aldı. İdare
mahkemesinin aldığı karar neydi biliyor musunuz? Daha önce
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi buranın korunması için ve
Dünya Kültür Mirasına girdiği için bir düzenleme
yapmıştı. En büyük düzenleme nedir? Buranın rant alanı
olmaması için, kentsel yapılaşmaya girmemesi için düzenleme
çıkarmıştı ve o dönemki Çevre ve Şehircilik
Bakanı Özhaseki kalktı, dedi ki: Bir düzenleme
çıkarıyoruz, burada konut yapacağız, binalar
yapacağız, alanı açacağız. 15 Temmuz oldu, 15
Temmuzdan önce idare mahkemesi bu kararı durdurmuştu, hemen olağanüstü
hâl kararnamesiyle tekrar bunu kaldırdılar ve nitekim iki gün önce
tekrar mahkeme durdurdu, yoksa orası tümüyle açılmış
oluyordu. Bizim endişemiz, komisyon belli değil, kaç kişi
olacağı belli değil, kimler olacağı belli değil,
ne yapacağı belli değil, bir taraftan da buna yol
açılması için her türlü çaba saklı tutularak ortam
yaratılıyor.
Aslında her
çıktığımızda bu kürsüde bir de İstanbul
seçimleriyle ilgili konuşuluyor. Aslında İstanbul seçimlerine
gelmeden önce, bakın, Batmanın Gercüş ilçesinde 43 oyla
Biz
dedik ki: Sayım yapılsın. Olmadı. Birçok yerde kanun
hükmünde kararnameyle gelen arkadaşların başvuruları kabul
edildi, sonra işlemlerine son verildi. Bugün onlara biz ses
çıkarmış olsaydık belki bugün İstanbulda
yaşananlar olmazdı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Sayın
Başkanım, toparlıyorum.
BAŞKAN Toparlayalım.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Ama öyle bir hâle
geldi ki Nevşehir Belediye Başkanı
İstanbulda
sanatçılar dediler ki: Yüksek Seçim Kurulunun aldığı
kararlar bizim hoşumuza gitmiyor. Biz düşünce ve ifade özgürlüğü
çerçevesinde desteğimizi sunacağız. Sanatçılar,
aydınlar düşünce ve ifade özgürlüğü çerçevesinde herhangi bir
düşüncesini ifade ederken bir tercihte de bulunabilir ama kamu adına
görevde bulunan bir belediye başkanının kamu adına
çalışırken Bu sanatçılar gelemez. diye söyleme yetkisi
yoktur. Bu, kamu adına görevi kötüye kullanmadır, hakkında
işlem yapılması lazım; buradan da suç duyurusunda bulunmak
lazım. Onun görevi düşünce özgürlüğü değil, kamu adına
yararlı çalışmaktır. Nevşehir için bu çalışmaları
yaparken normalde en güzel şey -bizim gelecekle ilgili- bu komisyonun
düzenlenmesinde tümüyle şeffaf olunması, yandaşlardan
arındırılmasıdır ve en büyük şeffaflık da
şudur: Yerel yönetimlerin, üniversitelerin, derneklerin, odaların,
sendikaların, bu konuda çalışan bütün kurumların bu
komisyonda görev alması, komisyonun şeffaf şekilde
alacağı kararları paylaşmasıdır.
Hepinize saygılarımı sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kapadokya Alanı
Hakkında Kanun Teklifinin 2nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
"Madde 2- (I) Bu Kanunun uygulanmasında;
a) Bakan: Kültür ve Turizm Bakanını,
b) Bakanlık: Kültür ve Turizm
Bakanlığını,
c) Başkan: İdare Başkanını,
ç) İdare: Kapadokya Alanının tarihi
ve kültürel değerleri ile jeolojik/jeomorfolojik dokusunun ve doğal
kaynak değerlerinin korunması, yaşatılması,
geliştirilmesi, tanıtılması, gelecek kuşaklara
aktarılması, planlanması, yönetilmesi ve denetlenmesi
amacıyla kurulan idareyi,
d) Geçiş dönemi koruma esasları ve
kullanma şartları: Kapadokya Alan planları yürürlüğe
girinceye kadar uyulacak esasları,
e) Kapadokya Alanı: Ekli harita ve koordinat
listesinde sınırları belirtilen ve bu Kanun kapsamında
İdarenin yetkili ve görevli olduğu alanı ve Aksaray, Ihlara,
Selime, Güzelyurt, Saratlı yörelerini,
f) Kapadokya alan planları: Bu Kanun hükümlerine
göre hazırlanan, Kapadokya Alanının korunması,
geliştirilmesi, yönetimi, tanıtılması, koruma esasları
ve kullanma şartlarının belirlenmesi, bölgenin
sağlıklaştırılması, yenilenmesi, açık alan
sistemi yaya dolaşımı, taşıt ulaşımı ve
altyapı tesislerinin tasarım esasları ile bölge
halkının sosyal ve ekonomik yapısının
iyileştirilmesi konularında hedefler, stratejiler ve kararları
belirleyen her tür ve ölçekteki planları,
g) Komisyon: Kapadokya Alan Komisyonunu,
ifade eder
Ayhan Erel İsmail Koncuk Feridun Bahşi
Aksaray Adana Antalya
Hüseyin Örs Metin
Ergun
Trabzon Muğla
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Antalya
Milletvekilimiz Sayın Feridun Bahşi. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Antalyada yayın yapan
Akdenizde Yeni Yüzyıl gazetesi yazarı İdris Özyola dün alçakça
bir saldırı yapılmıştır. Saldırıyı
nefretle kınıyor, buradan kendisine geçmiş olsun dileklerimi
iletiyorum.
Önce Genel Başkanımız Sayın
Meral Akşenere yapılan saldırı
Sonuç: Failler beraat.
Ardından CHP Genel Başkanı Sayın
Kılıçdaroğluna yapılan fiilî saldırı. Toplumsal
infial yaratacak nitelikte öldürmeye tahrik ve teşebbüs. Sonuç: Fail
serbest, üstüne bir de failden kahraman yaratma müptezelliği. Geçen hafta,
koca yürek gazeteci, değerli kardeşim Yavuz Selim
Demirağın baş bölgesine demir çubuklarla vurmak suretiyle yine
saldırı. Fiil ve eylem, öldürmeye tam teşebbüs ama failler yine
serbest. Dün ise Sayın İdris Özyola yapılan tekme tokat yine
bir fiilî saldırı, faili meçhul. Ayarını bozduğun
kantar gün gelir seni de tartar. Artık hak, hukuk ve adalet istiyoruz. Hemen
şimdi, beklemeden.
56 sıra sayılı Kanun Teklifinin
2nci maddesi üzerine İYİ PARTİ Grubu adına söz aldım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Nevşehir,
Kırşehir, Niğde, Aksaray ve Kayseri illerine
yayılmış bir bölge konumunda olan Kapadokya, doğa ve
tarihin birleştiği bir yerdir. Geçmişten beri meydana gelen
doğa olayları peribacalarını oluşturmuş, insanlar
da bunların içinde ev ve kilise olarak kendilerine yaşam alanları
oluşturmuşlardır. Kapadokya Pers dilinde güzel atlar ülkesi
demektir. Türk turizmine öncülük eden Kapadokya bölgesi birden fazla koruma
statüsüne sahip olmasından dolayı planlama ve koruma
sorunlarıyla baş başa kalmaktadır. Bölgede aynı
alanlarda 5 farklı kurumun yetkili oluşu uzun bürokratik süreçleri de
beraberinde getirdiğinden kaçak yapılaşmanın artmasına
sebep olmaktadır. Son otuz yıldır yaşanan
yapılaşma sorunu ise bölge için başlı başına bir
sorundur.
Bu kanun teklifiyle alan yönetimi
başkanlığı bünyesinde komisyon oluşturup tüm
uygulamaların koordine edilerek tanıtımın
gerçekleştirilmesi, gerekli finansman ayaklarının
sağlanması, müze ve ören yerlerinin düzenlenmesinin sağlanacak
olması bölgenin gelişimine olumlu katkı yapacağından İYİ
PARTİ olarak bu teklifi destekliyoruz. Ancak Ihlara Vadisi, Selime ve
Güzelyurt bölgesinin Kapadokya Alanı sınırlarından
ayrı tutulma sebebini anlayamıyor ve kabul etmiyoruz.
Dolayısıyla Ihlara Vadisi, Selime ve Güzelyurt bölgesinin de bu
kanunla teklif edilen Kapadokya Alanı sınırları içerisinde
yer alması gerektiğini düşünüyor, bu konunun Genel Kurulda
düzeltilmesini istiyoruz.
Değerli milletvekilleri, 13 Mayıs Türk Dil
Bayramı idi. Bu vesileyle millî bütünlüğümüz ve geleceğimiz
açısından en önemli unsur olan Türk dili hakkında da birkaç
kelime etmek istiyorum.
Dil, bir milletin kimliğinin en önemli temel
taşıdır. Türk diline sahip çıkmak da her Türkün en önemli
görevidir. Dünyanın en köklü dillerinden olan güzel Türkçemiz,
Karamanoğlu Mehmet Bey'in yedi yüz kırk iki yıl önce
yayınladığı "Bugünden sonra hiç kimse sarayda, divanda,
meclislerde ve seyranda Türk dilinden başka dil kullanmaya."
fermanıyla resmiyet kazanmış ve itibarlı hâle
gelmiştir. Bu ferman aynı zamanda Türk milletine dili
geliştirerek muhafaza etmek, millet olarak geleceği de güvence
altına almak adına verilmiş çok büyük bir karardır.
Türk milletinin dili Türkçedir. Türkçe
varoluşumuzun teminatı,
bağımsızlığımızın güvencesidir. Dil
millettir, dil vatandır, dil kültürdür; insanları birbirine
bağlayacak en önemli bağdır. Bu yüzden Türkçe okumak, Türkçe
düşünmek ve Türkçe konuşmak zorundayız.
Atatürk de Türk diline ve dilin gelişmesine çok
önem vermiştir. Öncelikle Türk Dil Kurumunu kurdurmuş, Türk dili,
Türk milletinin kalbidir, beynidir. Gençlerimiz binlerce yıllık miras
olan dilimize sımsıkı sarılmalıdır çünkü bizi
geleceğe Türkçe taşıyacaktır. diyerek Türk diline
verdiği önemi gerçekleştirdikleriyle de açıkça
göstermiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın Bahşi.
FERİDUN BAHŞİ (Devamla) - Dünyaya
Türkçe bakan, Türkçe düşünüp Türkçe konuşan ve Türkçe
sevdalısı gelecek nesillerin yetişmesi umuduyla Türk milletinin
Türk Dil Bayramını biraz gecikmeli de olsa kutluyorum. Türkçenin
gelişmesi için emek veren, çaba gösteren, bu uğurda
hayatını vakfeden kutlu atalarımızın ruhlarına
şadlık diliyor, Türkçe sevdalılarına saygı ve
sevgilerimi iletiyorum.
Değerli milletvekilleri, ülke yangın yeri,
ekonomik kriz âdeta insanlarımızı intiharın
eşiğine getirmektedir. Toplumun her kesimi Türkiye Büyük Millet
Meclisini kendi istek ve iradesinin tecelligâhı, kutlu bir yer olarak
görmekte ve sorunlarına bu kutlu çatıdan çözüm beklemektedir. Böylesi
zor bir dönemde Meclisin çalışması aksatılmaktadır. Bu
sebeple milletimizin sorunlarının çözüm yeri olan Gazi Meclisimizin
çalışmalarına devam etmesini diliyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
TBMM Genel Kurulunda görüşülmekte olan 56
sıra sayılı Kapadokya Alanı Hakkında Kanun Teklifinin
2nci maddesinin (g) bendinin aşağıdaki gibi
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
g) Komisyon: Kapadokya Alanı Komisyonu
Tekin
Bingöl Orhan
Sümer Faruk
Sarıaslan
Ankara Adana Nevşehir
Ömer
Fethi Gürer Fikret
Şahin
Niğde Balıkesir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Niğde
Milletvekilimiz Sayın Ömer Fethi Gürer. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Gürer.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Meclisimiz haziran ayında bir
yılı dolduracak. Milletvekili olarak şöyle geriye dönüp
baktım İşçi için, çiftçi için, esnaf için, emekli için bu
Mecliste hangi kanun çıkmış? diye, bulabildiğim bir kanun
yok. 3600 ek göstergeyle ilgili verilen sözler var, ne yazık ki onunla
ilgili yine erteleme var, verdiğimiz kanun teklifleri görüşülmüyor.
Bunun yanında, emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili kanun
tekliflerimiz komisyonlara gitmiyor ya da reddediliyor. İşçiler için
taşeronda düzenlemeyle ilgili verdiğimiz yasa teklifleri ele
alınmıyor, değerlendirilmiyor. Bunun yanında, kültürle ilgili,
tarihle ilgili ve gelecekle ilgili iyi ki bir Kapadokya Alan
Başkanlığıyla ilgili kanun teklifi geldi de en azından
o konuya milletvekilleri olarak hepimiz dikkat kesildik.
Kapadokya dediğiniz zaman, Niğdenin,
Kayserinin, Aksarayın, Nevşehirin içinde olduğu ama
dünyanın da artık yalnızca Nevşehirdeki
peribacalarıyla, yer altı şehirleriyle
tanıdığı çok özel ve önemli bir bölge gündeme geliyor.
Kapadokya Alan Başkanlığının oluşması
doğru bir girişim çünkü burada yıllardır meydana gelen
tahribatlarla Kapadokyada büyük zararlar oluştu. Belediyeler, mevcut
kurullardaki bürokratlar ve bunlara benzer oluşturulmuş yapılar
burada olabilecek doğru işleri dahi sürüncemeye bıraktılar
ve bu bölgenin bu anlamda alacağı hizmetler geride kaldı. On
yedi yıllık Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı döneminde
ne yazık ki Kapadokyanın tahrip edilmesi bir yerde seyredildi. Bu
yapılacak düzenlemeyle bunların önüne geçilebilir mi?
Şimdi, niyet iyi ama uygulama nasıl
olacak? Kapadokya Alan Başkanlığını eğer bir
siyasi ve bürokratik kimlikle yeniden oluşturacaksanız, eğer bu
alan başkanlığında kamunun, özelin, kitle örgütlerinin
varlığını sağlamayıp seçilecek başkanı
referandumla seçip genelin değerlendirmesine açık şeffaf bir
yapı kurmayacaksanız, yarın bu yapı da diğerleri gibi
bürokratik bir yapıya dönüşür ve orada amaçlanan gerçekleşmez.
Değerlerimizi koruma adına yapılması gerekenler de
doğrular da çalıştaylarla bilim insanları tarafından
da gündeme getiriliyor, bunlarla ilgili önermeler ortaya çıkıyor ama
bunlar burada yasalaştıktan sonra içleri boşaltılıyor.
Bir bakıyorsunuz siyasi bir kimlik gelmiş, geçmiş aranıyor;
yağmurdan kaçarken doluya tutulmuş gibi oluyorsunuz. Önemli olan,
uygulayıcının niyeti. Kapadokyayı geleceğe
taşımak istiyorsak, burayı bugünden yarına var olan
sorunlarından arındırmak istiyorsak Kapadokya Alan
Başkanlığı düşüncesini oluşturduktan sonra da bu
konuların takipçisi olacak ve burayı gerçekten amacına hizmet
edecek bir konumlandırma içine girdirmemiz lazım.
Değerli arkadaşlar, Kapadokyada ve
bölgede, Niğde de dâhil, artık ekonomik kriz, kültür ve
değerleri korumadan öte eline kazma küreği alanın define
avcılığı yapmaya başladığı bir sürece
erdirdi. Onun için tarihî yapılarda büyük tahribat var. Tarihî
yapılardaki bu tahribatın yanı sıra, devlet de yapılan
bazı yanlışlıklara göz yumduğu için Kapadokya gibi
tarihin ve kültürün merkezi yanlış yapılanmalarla
anılıyor. Olanaklı olsa o bölgeyi, hani fanus derler ya, onun
içine alıp korumak gerekir. Ama yaptığımız
işlemlerde küçük çıkarlar için, rant uğruna, birilerinin elde
edeceği fayda için bu değerleri yok ediyoruz, zarar veriyoruz.
Örneğin, bazı vakıflar eliyle
onarılan yerler var. Oralara da gidiyorum, içim acıyor.
Atalarımızdan kalan yerleri de aslına uygun onarmıyoruz.
Yaptığımız işte mevcut hâliyle bir inşaat yapar
gibi olaya bakıyoruz. Kapadokya gibi yerlerde hangi konuda
yatırım yapıyorsanız oranın tarihini, kültürünü, var
olanı geriye taşıyacak mekanizmaları doğru tespit edip
buna göre bir değerlendirme içinde olmak gerekiyor, vicdani sorumluluk
bunu getiriyor. Çünkü bizim bugün bizde olanları yarına
taşıyabilmemiz için yaptığımız işlerin
doğru konuşlandırılması ve doğru sonuçların
oluşması önemlidir.
Kapadokya Alan Başkanlığı,
geçmişte İstanbulda ve Çanakkalede yapılan örnekler gibi
amacına hizmet etmeyecek bir yapı olarak doğarsa bu yeni bir
bürokratik yapı olmaktan öteye gitmez ama amaca hizmet ederse, bölgenin
korunmasını, bölgenin gelişmesini, bölgede var olan bürokratik
yapıyla gelmesi gereken yatırımların önündeki engelleri kaldıracaksa
o bölgenin geleceği için olumlu bir şeydir. Önemli olan niyet.
Niyetiniz neyse uygulamada yapacağınızda bu şekillenir ve
buna göre de sonuca gidilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Gürer.
ÖMER FETHİ GÜRER (Devamla) Bu nedenle
Kapadokya Alan Başkanlığı kanun teklifiyle olsun, buraya
gelen konuda bölgenin de sorunlarının dikkate
alınmasını diliyorum.
Kapadokya dediğiniz Nevşehir ili aynı
zamanda patatesin de başkentiydi, aynı zamanda üzümün de önemli bir
merkeziydi. Ne yazık ki toprağa verilen gübresi, getirilen tohumu o
bölgenin bir bölümünün patateste karantina altına alınmasına
neden oldu. Aynı şekilde, kuru üzümle anılan bölge, artık
İrandan gelen kuru üzümün Nevşehirde işlendiği duruma
düşürüldü. Toprağına zarar verdiğimiz Kapadokyanın en
azından tarihini kurtaralım diyorum. Kanun teklifi
kanunlaştıktan sonra ülkemize, bölgemize hayırlı
olmasını temenni ediyorum. (CHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
2nci madde kabul edilmiştir.
3üncü madde üzerinde iki önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 56 sıra sayılı
Kapadokya Alanı Hakkında Kanun Teklifinin 3üncü maddesinin (2)nci
fıkrasının ikinci cümlesinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Tekin Bingöl Orhan Sümer Faruk Sarıaslan
Ankara Adana Nevşehir
Ömer Fethi Gürer Fikret Şahin Haydar Akar
Niğde Balıkesir Kocaeli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Kocaeli
Milletvekilimiz Sayın Haydar Akar. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Akar.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; evet, bugünlerde çok kötü bir ekonomik problemle
karşı karşıyayız. Tabii, İstanbul seçimlerine 6
Mayısta yapılan YSK darbesiyle aslında vatandaşın,
Meclisin gündemi olması gereken ekonomiden hızla uzaklaşıyoruz
ve başka şeyler konuşuyoruz, başka şeyleri
tartışıyoruz. Hatta millî damat Trabzon kökenli Berat Albayrak
Trabzonda yaptığı basın toplantısında şöyle
diyordu: Dolar 5 lira oldu, artmasını çok beklersiniz. Hemen
peşinden dolar 5,25 oldu; 5,30 oldu; 5,50 oldu, 6 oldu ve 6yı geçti
ve artmasını bekleyenlere şöyle bir ifade kullanıyordu:
Gara gara düşünüyorlar şimdi. Millî damat Trabzon kökenli Berat
Albayrak şimdi gara gara düşünüyor; hazine boşalmış,
dolar fırlamış, euro artmış ve vatandaş bir
şekilde açlığa mahkûm edilmiş. Bunu da söyleyip bitirmiyor,
başka bir şey daha söylüyor, Türkiyede istihdamın
arttığından bahsediyor. Sanki on yedi yıllık
iktidarları döneminde bir fabrika, bir üretim tesisi kurmuşlar gibi
ya da kurdurmuşlar gibi diyelim, üretimin arttığından
bahsediyor. O da yetmiyor Tünelin ucunda ışık göründü ve dengeledik.
diyor.
Beyler farkında mısınız, Türkiye
hızla ekonomik çöküşe doğru gidiyor. Tünelin ucunda
ışık değil yeni dramlar var. Bu dram, ekonomik çöküşle
beraber gerçekten milleti perişan etmiş durumda. Bunun en çok
hissedildiği kent de Kocaeli. Size Kocaeliden bir örnek vermek istiyorum.
Türkiyenin ilk 500 firması içerisinde, hatta 250 firması içerisinde
olan, yüzde 40 ila 50 arasında ihracat yapan, yaklaşık 570
kadrolu, 110 kadrosuz işçi veya taşeron işçi
çalıştıran MDF sunta yapan Yıldız MDF, fabrika
kapılarına kilit vurdu. Öyle bir kilit vurdu ki işçilerin
çıkışını yapabilecek kadar elektrik parasını
ödeyemiyor, internet bağlantısı dahi sağlayamıyor. Bu
Yıldız Sunta işveren- gerçekten iyi niyetli. Cebimdeki son 5
kuruşu da işçiye vermek istiyorum. diyor. İşçi
arkadaşlar da İşveren kurtarılsın. diyor, biz de
bunu söylüyoruz. Arkadaşlar, evet, yandaş sermaye var, yandaş
işverenler var ama gerçekten de bu duruma düşen, yönetmiş olduğunuz
ekonomik politikalar nedeniyle bu duruma düşen işverenlerin ve
istihdam sağlayan işverenlerin çok hızlı bir şekilde
desteklenmesi gerekiyor.
Bakın, işçilerimiz bir mektup yazdı,
CİMERe yolladı. Size o mektubu okumak istiyorum: Sayın
Cumhurbaşkanımız, Yıldız Sunta
çalışanları olarak size ulaşmak için video çektik. Seçimden
önce böyle bir çalışma yapmadık, seçimi provoke etmek
anlamına gelmesini istemedik. Altı aydır
maaşlarımızı alamadık, altı aydır üretim
yapılmıyor; yine de Allah patronumuzdan razı olsun. Patronumuzun
Üretimin olmamasına üzülmüyorum da çocuklarımıza maaş
veremiyorum ya ona üzülüyorum. demesi bizi duygulandırdı. Kriz
zamanında işçi atmalıyız. denildiğinde O
işçilerin çocukları, eşleri var. diyerek işten
çıkarmayı reddetti. Altı aydır para alamıyor bu
işçiler. Geçen gün sendika ramazan erzağı
dağıttı.
Sizlerden dileğim, isteğim, lütfen,
Hükûmete, bakanlara ulaşın, Recep Erdoğana ulaşın,
bıraksın İstanbulu ve Türkiyenin gerçek problemleriyle
uğraşsın.
Bu da bitmiyor, bununla da bitmiyor. Birkaç tane
grev aşamasına gelen, hatta grev hakkı olmayan ama bu ekonomik
durumdan etkilenen vatandaşlarımız -sözleşmeleri artık
son safhaya gelmiş- Yüksek Hakem Heyetine gitme durumuna gelmiş.
Çıkarmış olduğunuz iş
kanunlarıyla işçinin tüm hakları ellerinden
alınmış, sermayeye karşı savunmasız
bırakılmıştır. Verdiğim örnek, Türkiyenin en
büyük rafinerisi, tekel. Dolara zam geldi, ürüne zam geliyor. Ürünün
azalması veya eksilmesi, satışı konusunda bir eksiklik yok.
Geçen yıl Türkiyenin en çok kâr eden firmasıydı ama
işçilerin haklı taleplerine karşı duyarsız. Niye
duyarsız? Arkasında bir güç var, sizin kanunlarla
sağlamış olduğunuz güç var. TÜPRAŞtan bahsediyorum
arkadaşlar size.
4.300 işçi, 4 rafineride sözleşmelerinin
bitmesini bekliyor. Efendim, Yüksek Hakem Kuruluna gitmiş, Yüksek Hakem
Kurulu da bütün şeyde olduğu gibi yine sermayenin lehinde karar
verecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Akar.
HAYDAR AKAR (Devamla) Bir an evvel bu
işçilerimizin desteklenmesi, emeğe saygı duyarak, onlar aleyhine
çıkardığımız kanunları bir an evvel düzelterek,
gerçekten Türkiyenin kanayan yarası olan emekle ilgili kanunları
burada düzelterek o insanların desteklenmesi gerekiyor. Destekleyelim ki
mağdur ettiğiniz, yoksullaştırdığınız
insanların rahat bir nefes almasını sağlayalım.
Bakın, açlık sınırı 2.100
TL; Kocaeli kentinde çalışan, sanayinin başkentinde
çalışan insanların yüzde 44ü asgari ücretle
çalışıyor, Türkiyeyi getirdiğiniz durum bu. Bu durumdan
Türkiyeyi çıkarabilmenin tek yolu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Türkiyenin gündemine odaklanarak Türkiyenin gündemindeki problemleri
çözmesidir.
Burada sizlerin de bu konulara destek vermenizi
diliyor, hepinize sevgiler saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kapadokya Alanı
Hakkında Kanun Teklifinin 3üncü maddesinin (1)inci
fıkrasının birinci cümlesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederim.
Fahrettin Yokuş Ayhan Erel Yasin Öztürk
Konya Aksaray Denizli
Enez Kaplan Muhammet Naci Cinisli Aylin Cesur
Tekirdağ Erzurum Isparta
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen, Isparta
Milletvekilimiz Sayın Aylin Cesur. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Cesur.
AYLİN CESUR (Isparta) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün 16 Mayıs 2019, Büyük Atatürkün Samsuna
Bandırma Vapuruyla hareket etmesinin 100üncü yıl dönümü. 19
Mayısı idrak ettiğimiz haftanın 100üncü yıl dönümünde
tarihî ve çok önemli günler yaşıyoruz. Bunun hissiyatıyla
karşınızda olmaktan dolayı duyduğum mutluluğu
ifade etmek istiyorum.
Bir başka deyişle, Büyük Atatürkün
kurduğu cumhuriyetin en çetin günlerini
yaşadığının 100üncü yılı. Büyük Atatürk,
görev bölgesine iç huzuru sağlamak amacıyla gönderildi ve giderken
dedi ki: Milletimiz yorgun ve fakir. İç huzuru sağlamamız
lazım. Şimdi, bir yandan, kurduğu cumhuriyetin bu büyük
çatısı altında sizlere hitap etmekten, 100üncü
yılında hitap ediyor olmaktan duyduğum gururu, bir yandan da
maalesef, yüz sene sonra yine iç huzursuzluğun, milletimizin
yoksulluğunun ve aynı zamanda da yorgunluğunun farkında
olmaktan duyduğum üzüntüyü de ifade etmek istiyorum. Kendisini rahmetle,
minnetle ve şükranla anıyorum.
Bir başka konuya daha değineceğim. 16
Mayıs 2019dayız. 16 Mayıs aynı zamanda, yine bu Türkiye
Büyük Millet Meclisi çatısı altında bir Cumhurbaşkanının
seçildiği, 9uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirelin Türkiye
Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olduğu tarihin 26ncı yıl
dönümüdür.
Sayın Cumhurbaşkanı seçilince o
zamanki nüfusa bakarak dedi ki: 60 milyonu kucaklayacağım. Ve 60
milyonu kucakladı. Daha sonraki dönemlerde, daha önceden rakibi olmuş
kişiler kendisinin Cumhurbaşkanlığı süresinin
uzatılmasını istedi. Devlet adamlığı örneği
verdi; halk onu, o halkını kucakladı. Şimdi bugünlere
baktığımızda herkesi kucaklayan, her köşeyi ve her
kişiyi kucaklayan Sayın Cumhurbaşkanımıza Allahtan
rahmet diliyorum ve kendisinin mekânı cennet olsun diyorum, rahmetle
anıyorum.
Ve kendisinin bir sözünü yine bugünlere ithafen
hatırlatmak istiyorum bu kürsüden. Demişti ki: Milletin hür
iradesiyle gelip milletin hür iradesiyle giden iktidarlar ve bunu kucaklayan
millet ve sistem mutlaka sahip bulmalıdır. Evet, bugün de aynı
düşüncelerdeyiz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Kapadokya Alanı Hakkında Kanun Teklifinin 3üncü ve
daha sonra da 4üncü maddesi üzerinde verdiğim önergeler üzerine
konuşacağım.
Değişikliğe bakınca alanda üst
ölçekli planlama hazırlama, imar planları uygulama yetkilerinin
idareye ve bakana verildiğini görüyoruz. Oysaki alanında
uzmanlaşmış kişilerden oluşan ilgili kamu kurum ve
kuruluşlarının plan teklif etme ve görüş bildirme yetkisi
olmalıdır.
Değişiklikle yerel yönetimlerin bu
konudaki tüm yetkilerinin kaldırıldığını
görüyoruz. Bu durum ilk bakışta yararlı olarak gözükmekteyse de
uygulama sınırları genişletildiğinde ve kötüye
kullanıldığında, özellikle iktidarın elinde olmayan
Antalya, Adana, Aydın, İstanbul, Mersin, Muğla gibi yerlerde
Kapadokya Alanı emsal gösterilerek, aynı uygulamalara bu bölgelerde
de gidilerek, yerel yönetimlerin yetkilerine sınırlamalar getirilerek
buradan elde etmiş oldukları gelirlerin ortadan kalkmasına neden
olabilecektir. Belediyeler dâhil birçok ilgili kurum devre dışı
bırakılarak yandaşların ve çıkar gruplarının
kendi lehlerine iş görmesi kolaylaşacaktır ki bu da son
dönemdeki uygulamalara baktığımızda çok da nadir
rastladığımız bir durum değil maalesef.
Şimdi, konu belediyelere gelince ve
kaybettiğiniz belediyeleri bırakmama hassasiyetinize gelince
Belediyeleri bırakmamak demişken gecelerce bizlere
saydırdığınız sandıklar aklımıza
geliyor tabii. Say say bitiremedik, geceler gündüzlere uzadı, saymaya
devam ettik. En sonunda Sayın İmamoğlu seçimi kazandı ve
Yüksek Seçim Kurulu tarafından seçim iptal edildi. Demokrasi
sandığa değil, bu defa toprağa gömüldü ve biz aslında
burada, bu kürsüden ve her yerde 24 Hazirandan beri millete sizin söz verip
yapmadıklarınızı sayıyorduk yani biz saymaya devam
ediyorduk, siz de saydırmaya devam ediyordunuz. Şimdi, siz bize
saydırdınız, saydırdınız,
saydırdınız da
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
AYLİN CESUR (Devamla) Acaba siz mi
saymayı unuttunuz düşüncesiyle, ben bugün hepimizin bildiği
temel eğitim yöntemiyle tekrar millete söz verip
yapmadıklarınızı saymaya başlayacağım. Bunu,
abaküsü hepiniz hatırlıyorsunuz zannediyorum. En temelinden
başlayalım.
Evet, AK PARTİnin 3Y vaadi vardı. Bunun
birincisi yolsuzluk yoksulluk ve yasaklara karşı mücadele.
Yoksullukla mücadele edeceğiz. dediniz, 2003ten bugüne gıda
fiyatları yüzde 407 arttı, konut yüzde 432 arttı,
ulaştırma yüzde 390 arttı. 2003ten bugüne TÜFE yüzde 310;
açık bir ifadeyle, on altı yılda 1 liralık mal ve hizmetler
4,1 lira artmış oldu. 2007de dünya enflasyon liginde 64üncü
sıraya düştük ve Enflasyon canavarını yendik. dediniz ve
2018de enflasyon liginde 6ncı sıraya fırladık yani
yükseldikçe çok kötü durumdayız biliyorsunuz. Yıllık enflasyon
yüzde 20lerde, aslında yüzde 40.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sadece o bölümü mü
sayacaksınız, hepsini mi?
AYLİN CESUR (Devamla) Daha sonra devam
edeceğim.
BAŞKAN Peki, ilk bölümü tamamlayın
isterseniz.
AYLİN CESUR (Devamla) Ve işsizlik 2001
krizinin en kötü günlerinde yüzde 11,4tü; dün sabah açıklandı, yüzde
14,7. Sadece 2012den bu yana işsiz sayısı 2,2 milyondan 4,74
milyona çıkarak rekor kırdı. Genç işsizliğiyse yüzde
26,1.
Tüketici Hakları Derneğinin raporuna göre,
Türkiyede 16 milyon kişi açlık sınırında ve 48 milyon
kişi yoksulluk sınırında yani 64 milyon aç değerli
milletvekilleri. 2023e, en büyük 10 ekonomi olma hedefinize dört sene
kaldı ancak 2000de, siz gelmeden evvel dünyanın 16ncı
ekonomisiyken hâlen 20nci sıradayız, dört senemiz var, ilk 10a
sokacaktınız.
Dolar kuru 2002de 1,67; bugün 6,06. İki
yıllık devlet tahvili faizi 25,71. Kişi başına
düşen millî gelir 12.480 dolardan 9.632ye yani 2007 seviyesine sadece son
beş yılda düştü.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYLİN CESUR (Devamla) Devam edeceğim.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi tekrar davet edeceğim
kendisini ama bu abaküsün de sona ermesi için en az beş önergede söz
sahibi olması gerekiyor.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
3üncü madde kabul edilmiştir.
4üncü madde üzerinde iki önerge vardır,
aykırılık sırasına göre önergeleri okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kapadokya Alanı
Hakkında Kanun Teklifinin 4üncü maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Aylin Cesur Fahrettin Yokuş Enez Kaplan
Isparta Konya Tekirdağ
Yasin Öztürk Bedri
Yaşar
Denizli Samsun
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Isparta
Milletvekilimiz Sayın Aylin Cesur. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
AYLİN CESUR (Isparta) Sayın Başkan,
çok teşekkür ediyorum.
Tabii, bir abaküs yeter mi bilmiyorum, on yedi
yıl boyunca söz verilip yapılmayan çok şey varmış
demek ki.
2023te 500 milyar dolar olan ihracat hedefiniz 2018
yılında 168 milyar dolar oldu dolar kuru patlaması
avantajınıza rağmen!
Şimdi, Sayın Mehmet Şimşek
2014te, Naci Ağbal 2016da ve Berat Albayrak 2018de Vergi affı
olmayacak. dedi. Hepsi tekrar edildi ve uzatıldı, vergi ödeyen
vatandaş ödediğiyle kaldı.
Benzin zamlarını güncelleme şart.
dediniz, yaptığınız güncellemelerle 1,66 liradan 7,20
liraya çıktı benzinimiz.
2002de cari açık yalnızca 600 milyon
dolarken son on altı yılda, her yıl ortalama 36 milyar dolar
cari açıkla, sonuçta dış borcu 130 milyar dolardan 445 milyar
dolara çıkardınız.
2006da kendi çıkardığınız
Tarım Kanununa göre gayrisafi millî hasılanın yüzde 1ini her
yıl tarıma ve çiftçiye verecektiniz, on üç yıldır
vermediniz, yüzde 40-60 seviyelerinde seyretti. Çiftçiler Gününü
kutladığımız bu haftada -bunun bir kere daha
altını çizmek istiyorum- gerçekten, sizden belki de en
hızlı, en derin çözüm bekleyen kesim köylülerimiz ve çiftçilerimiz;
artık kıymayalım onlara diyorum.
Yasaklara gelince, artık kimse telefonda
konuşamıyor Acaba dinleniyor muyum? diyor, sade vatandaş da
buna dâhil. Türkiye, kaygı ve korku ülkesi hâline geldi. Ergenekon
dediniz, Balyoz dediniz, önce savcısı oldunuz, sonra avukatı
oldunuz desem aslında çok da yanlış bir şey yapmam
zannediyorum.
2010 Anayasası değişikliğiyle
özgürlükler artacak denilirken toplumdaki toplam mahkûm sayısı 144
binden 232 bine çıktı.
Yolsuzluk, 3üncü Yniz. Söyleyecek söz
bulamıyorum bu konuda. Konu milletimizce malum, Allaha havale ediyorum
ancak.
Seçim barajını düzenleyeceğiz.
dediniz, yüzde 10 barajı hâlen yerinde duruyor on yedi sene geçmesine
rağmen.
Dış politikaya gelince, Avrupa
Birliğiyle vizeleri kaldıracaktınız, gümrük birliğinin
güncellemesi vardı. Avrupa Birliğinden çıkarılmamız
tartışılır hâlde bugünlerde -çok üzülüyorum- ve 2015te
Amerikayla ilişkilerimizi geliştirmeliyiz. demiştiniz
-Brunson, Zarrab, bütün bu isimler size ve milletimize çok şey ifade
ediyor zannediyorum- büyük krizler yaşadık.
Millî Eğitim Bakanlığımıza
bakalım: Öğretmenlerin ataması yapılacak. dediniz, sonra
Başka bir iş bulun. dediniz. Bugün atanmayı bekleyen asgari
öğretmen sayısı 440 bin, on yedi yıl boyunca
yaptığınız atamalar sırasında atanamayan
öğretmenlerle neredeyse 900 bin öğretmen mağdur.
Eğitimde kalite endeksi
hazırlayacaktınız, kül oldu. Yükseköğrenim çerçeve
yasası hazırlayacaktınız, yok oldu. 2010da FATİH
Projesi kapsamında 10,6 milyon tablet dağıtma sözü verdiniz; 1,4
milyonda kaldı, masal oldu, üstünü klavyeli bilgisayarlarla örtmek istediniz,
milyarlar israf oldu. Gençlere ücretsiz internet hayal oldu.
Ziraat mühendisleri, gıda mühendisleri ve
veteriner hekimler için 10.551 atama sözü verdiniz, her gün yazıyorlar,
çiziyorlar. Buradan bir kere daha altını çiziyorum: Son iki
bakanınız atama sözü verdi ikinci çeyrekte olacağına dair,
ikinci çeyrek bitiyor; her gün hatırlatmaya ve saymaya devam
edeceğiz.
Sağlık personelinde ihtisaslaşma
vadettiniz, meslek yüksekokulları açtınız bol bol; bugün 40 bin
paramedik, 73 bin anestezi teknikeri, 60 bin tıbbi laboratuvar teknikeri,
15 bin sağlık yönetimi lisansiyeri, 23 bin diyetisyen işsiz
hâlde kadro bekliyor. SGK eczanelerinde kuyruğa ve ilaç yokluğuna
son. dediniz, 2018de kur kriziyle ilaç bulamaz hâldeyiz ve en son 143
tanesini SGK yine ödeme listesinden çıkardı. Ameliyat
yapmayın. diyen başhekimler ve yöneticiler cerrahlara mesajlar
yolluyor, sosyal medya bunlarla yankılanıyor.
Ulaştırmaya gelince, 2014
yılında 2019 için İstanbul raylı sistem hedefiniz 430
kilometreydi, 278 kilometrede kaldı. İstanbulda Gebze-Halkalı
banliyö hattı 2011de bitecekti, 2019da ancak açılabildi.
İstanbul-İzmir Otoyolu Projesini 2008de başlatıp 2011de
tamamlayacaktınız, 426 kilometrelik güzergâhın hâlen 168inci
kilometresindesiniz. Osman Gazi Köprüsünün de geçişi en ucuz 72 lira.
Üsküdar-Sancaktepe ve Kabataş-Mahmutbey metroları 2017de tamamen
bitecekti; hâlen ilkinin yalnızca 9 istasyonu açıldı, ikinciden
hiç ses yok.
2011den 2015e kadar 750 kilometre otoyol
yapacağız. dediniz, 42 kilometre yapıldı.
Aile Bakanlığı
2018 seçimlerinde -4
bin- ASDEP yani Aile Sosyal Destek Programı için personel alımı
sözünü tutmadınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYLİN CESUR (Devamla) - Adalet
Bakanlığına 15.100 kadro vadettiniz, verilmedi ama adaletin
kendisinin dağıtılmadığı bir yerde kadro
vermemeniz tabii çok şaşırtıcı da değil
aslında.
EYTliler, 700 bin kişi aileleriyle beraber
sizden çözüm bekliyor ama EYTnin sesine kulaklarınız
tıkalı.
21 gün askerlik, tek tip askerlik sizden çözüm
bekliyor ama bundan dolayı işini kaybedecek ya da işi
olmayıp da işe girecek olanlar intiharın eşiğine
gelmiş, her gün bize yazıyorlar, çiziyorlar, ses yok.
İktidara gelince cemevlerine hukuki statü ve
ücretsiz elektrik sağlayacaktınız. Elektrik mahkeme
kararlarına rağmen verilmezken -ücretsiz elektrik- hukuki statünün
tanınması da 2018 seçim beyannamesinde tekrarlanan bir vaat olarak
kaldı.
Terörle mücadele edeceğiz. dediniz, çözüm
süreci dediniz, her şey düğüm oldu. 2002de sıfır
şehit varken 2002-2019 yıllarında güvenlik güçlerimizden 2.620
şehidimiz var.
Kasım 2015te temel hak ve özgürlükler
konusunda eksiklikleri gidereceğiz. dediniz. Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi Venedik Komisyonuna uyumu artırma sözü verdiniz,
geldiğimiz durum çorap söküğü. Yama yapma yerine Avrupa Birliği
konusunda
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYLİN CESUR (Devamla) Son,
bağlayacağım Sayın Başkanım müsaadenizle.
BAŞKAN Bağlamak için biraz daha zaman
var ama ben bir dakika daha ilave edeyim; onları bir tamamlayın
isterseniz, bitirelim.
AYLİN CESUR (Devamla) Teşekkür ederim.
Avrupa Birliği konusuna bütüncül ve
kararlı yaklaşmamız gerekiyor değerli
arkadaşlarım.
FETÖyle mücadele şart. dediniz, şartsa
az önce, daha biraz önce -defalarca verdik- verdiğimiz önergeyi yine hep
beraber neden reddettiniz? Hep beraber derken iktidar partisi ve
ortağından bahsediyorum.
Değerli iktidar partisi milletvekilleri,
şimdi 23 Hazirana odakladınız her şeyi ve Meclis de dâhil
kamu ve özel kurumlarda hayat sanki durdu ve milyonlarca çözüm bekleyen
vatandaşlarımıza verdiğiniz sözler unutuldu. Biz
vicdanlarımızla sandığa sahip çıktık, millî
iradeye sahip çıkmaya devam edeceğiz. O gömdüğünüz topraktan,
millî iradeyi gömdüğünüz yerden çıkaracağız ve milletimiz
de bizimle beraber olacak. Hiç, hiç bundan kuşkunuz olmasın. Biz
saymaya devam edeceğiz. Milletin hür iradesiyle gelip milletin hür
iradesiyle giden iktidarlar ve bunu kucaklayan sistem sahip buluncaya kadar biz
saymaya devam edeceğiz.
Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlarım.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
TBMM Genel Kurulunda görüşülmekte olan 56
sıra sayılı Kapadokya Alanı Hakkında Kanun Teklifinin
4üncü maddesinin (5)inci fıkrasındaki Kapadokya Alan planı
ibaresinin Kapadokya Alanı planı olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Tekin Bingöl Orhan Sümer Faruk Sarıaslan
Ankara Adana Nevşehir
Fikret Şahin Ömer Fethi Gürer Özgür Ceylan
Balıkesir Niğde Çanakkale
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Gerekçe okunsun
Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanunun adı Kapadokya Alanı Hakkında
Kanun olarak belirlenmiş olup maddedeki ifadenin de buna uygun
olması gerektiği düşünülmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
4üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
4üncü madde kabul edilmiştir.
5inci madde üzerinde üç önerge bulunmaktadır.
Önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kapadokya Alanı
Hakkında Kanun Teklifinin 5inci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederim.
Fahrettin Yokuş Enez Kaplan Yasin Öztürk
Konya Tekirdağ Denizli
Bedri Yaşar Behiç
Çelik
Samsun Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Mersin
Milletvekilimiz Sayın Behiç Çelik.
Buyurun Sayın Çelik. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 56 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 5inci maddesine verdiğimiz değişiklik önergesi
üzerinde söz aldım. Konuşmama başlamadan önce Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum.
Burada konu tabii ki Kapadokya Alan
Başkanlığıyla ilgili. Bölgede birtakım kamu kurum ve
kuruluşlarının uhdesinde bulunan yetki, görev ve hizmetlerin
bunlardan alınıp özel uzmanlık alanı hâline getirilerek
daha spesifik oluşturulacak bir kuruma yani Kapadokya Alan
Başkanlığına tevdi meselesi konuşuluyor. Ancak burada
şunu hatırlatmak isterim: Böyle bir kuruma ihtiyaç var mı?
Mevcut kamu kurum ve kuruluşlarıyla bunların yürütülmesi
imkânsız mı? Kesinlikle imkân dâhilindedir, böyle bir kuruma ihtiyaç
olduğu kanaatinde değiliz; bunu biraz sonra arz edeceğim.
Ancak şunu da belirtmekte yarar var: Bölgede
Kapadokya Alanında belediyeler var, özel idare var, millî parklar var, sit
alanlarıyla ilgili kentsel, doğal, arkeolojik kararlar var ve
bunların yönetimi var, özellikle Kültür ve Turizm Bakanlığı
koruma ve gelişim bölgesi olarak ilan edilen alanlar var. Şimdi
bunların içerisinden birtakım yetkileri alarak tek bir kuruma tevdi
meselesi var. Bu o kadar önemli mi, bu o kadar öncelikli mi; bu doğrudan
bir tartışma konusu. Tabii ki günümüzde ülkemizin en büyük sorunu
enflasyonla mücadele olmalı, açlıkla mücadele olmalı,
yoksullukla mücadele olmalı. Şimdi böyle bir ortamda öncelikler
sıralamasında en gerilerde olan Kapadokya Alan yönetimiyle ilgili
niçin Genel Kurul bu kadar meşgul ediliyor, bu da ayrı bir konu
tabii. Ama bunun yanında Türkiyede birçok kurum ve kuruluş plan
yapmakta. Mesela Şehircilik Bakanlığı plan yapıyor, büyükşehir
belediyeleri yapıyor, diğer belediyeler yapıyor, özel idareler
plan yapıyor. Karayolları, Devlet Su İşleri, organize
sanayi bölgesi, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü ile
Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü, kalkınma
ajansları, TOKİ, hatta Özelleştirme İdaresi plan yapma
yetkisine sahip. Şimdi plan bir devletin bütün işlerinin rantabl
yürütülmesi için fevkalade önemli bir kavram. Ama bunların hepsinin
-sadece imar planları değil- genel planlamanın Türkiye'de önemli
bir kurumu vardı arkadaşlar, o da -şunu ifade edeyim size- Devlet
Planlama Teşkilatıydı. Türkiyede hangi güç, hangi irade, hayati
önemi haiz Devlet Planlama Teşkilatını devlet kurumları
içerisinden çıkardı, iptal etti, ortadan kaldırdı,
lağvetti; bunu anlamak mümkün değil. Yani bu devleti yeniden
ayağa kaldıracak, geliştirecek, organlarını daha güçlü
kılacak yeni bir yapılandırma stratejisiyle meselelere
bakıp Devlet Planlama Teşkilatını yeniden oluşturma
fevkalade önemlidir.
Burada bunu sizlere hatırlatırken
özellikle Kapadokya Alan yönetimiyle ilgili de bunu vurgulamak istiyorum.
Türkiyede Devlet Planlama Teşkilatı kaldırıldı ve
bunun yanında, belediye yasaları çıkarıldı ve 2012
yılında Türkiye Büyük Millet Meclisinde 6360 sayılı bir
Yasa çıkarıldı. Bu yasanın içeriği, büyükşehir
belediyelerini 30 ilde ilin geneline teşmil ederek kendisine
bağlı diğer ilçe belediyelerini tamamen sömüren, onlara
baskı uygulayan yeni bir belediye yönetimi hâline dönüştürdü.
İlçe belediyelerinde seçim oluyor, organları oluşuyor ancak
âdeta belediye müdürlükleri gibi çalıştırılıyor, imar
yetkileri büyük oranda ellerinden alındı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) Sayın
Başkan, tamamlıyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Çelik.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla)
Dolayısıyla büyükşehir belediyelerinin şu anda Türkiyede
özellikle daha egemen olması, ilçe belediyeleri üzerinde egemen
olması da imar faaliyetleri açısından ayrı bir sorun olarak
karşımıza çıkıyor.
Tekrar dönersek, bu planlama faaliyetlerinin tekrar
oradaki kurumlar eliyle yürütülmesinde yarar var. Aslında böyle bir alan
yönetimine ihtiyaç olduğu kanaatinde değiliz arkadaşlar. Onun
için, bir de bunun mevcut gündeme sokulması da anlamlı değil.
Burada, söylediğim gibi, ekonomiyi tartışalım, sosyal
hayatı tartışalım, ülkemizin tahrip edilen
organlarını, değerlerini tartışalım; bunlar yok.
Ama Cumhurbaşkanı kararnamesiyle ayrıca ne yapıyorlar?
Bizim burada yapacağımız bu yasayla doğrudan
örtüştürülerek Kapadokya Alan yönetimi karşımıza
çıkmış olacak. Bu, hiç akıl alabilir bir iş
değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) Sayın
Başkan, toparlıyorum.
BAŞKAN Toparlayın Sayın Çelik.
Buyurun.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) Burada tamamen
yapıcı bir şekilde sizlere anlatmak için eleştirilerimizi
özellikle yapıyoruz ve sözüme burada son verirken tekrar Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 56 sıra sayılı
Kapadokya Alanı Hakkında Kanun Teklifinin 5inci maddesinin 1inci
ve 3üncü fıkralarının madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Tekin Bingöl Orhan Sümer Faruk Sarıaslan
Ankara Adana Nevşehir
Ömer Fethi Gürer Ali Öztunç Çetin Arık
Niğde Kahramanmaraş Kayseri
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen,
Nevşehir Milletvekilimiz Sayın Faruk Sarıaslan. (CHP
sıralarından alkışlar)
FARUK SARIASLAN (Nevşehir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Dün, 5inci maddeyle ilgili
yaptığımız eleştirilerimizi ciddiye alıp
değerlendirdiğiniz için de Komisyona teşekkür ediyorum. Dün,
bizim yaptığımız eleştirilerin aşağı
yukarı büyük bir kısmı kabul edilmiş. Bunlarla ilgili
tabii, kabul edilmeyenler de var, onları da söyleyeceğim.
Komisyon aşağıda belirtilen
üyelerden oluşur: Üniversitelerin arkeoloji, sanat tarihi, mimarlık
alanında uzman ve en az on yıl deneyime sahip 7 üye, Nevşehir
İl Özel İdaresi Genel Sekreteri veya Nevşehir İl Özel
İdaresinde görevli üye, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü, Tarım ve
Orman Bakanlığı, Nevşehir Ticaret ve Sanayi Odası
-yani sivil toplum örgütlerinden de alınmış- görüşülecek
konuyla ilgili belediye başkanlıkları -burada herhâlde bir
düzeltme yapılacak anladığım kadarıyla, belediye
başkanlığının hangisi, yer olarak
belirtilmemişti, bu konuda da düzeltilme yapılacağı
söylendi- Vakıflar Genel Müdürlüğü ile Vakıf bölge müdürlükleri,
komisyonda görüşülecek konunun niteliğine göre oy hakkı olmamak
kaydıyla ilgili kurum ve kuruluşlardan uzman çağırabilir.
Komisyonun gündemiyle ilgili meslek odaları idarenin davetiyle
toplantıya gözlemci olarak katılabilir.
Yalnız, burada, sivil toplum
kuruluşlarından da temsilcilerin olması gerekir. Sivil toplum
kuruluşlarından temsilci burada yok. Sivil toplum
kuruluşlarından temsilcinin olmasının en büyük
faydası; değerli arkadaşlar, sivil toplum kuruluşları
hiçbir çıkar gözetmeksizin çalıştıkları için onlar eleştirilerini
daha rahat bir şekilde iletebilirler. Sayın milletvekilim de bilir,
Zir Vadisi diye bir bölge var. Zir Vadisindeki o bölgeye uyumsuz bir
şekilde yapılar olmuştu, bunu ilk gündeme getirenler oradaki
sivil toplum kuruluşları oldu, daha sonra bu konu düzeltildi.
Özellikle sivil toplum kuruluşlarının bunun içerisine dâhil
edilmesi gerektiği kanaatindeyim.
Şimdi, burada bir şey daha
anlaşıldı: Muhalefet sadece eleştirmek için
eleştirmiyor. Bu 5inci madde böyle geçmiş olsaydı Meclisin
yetkisini tamamen Cumhurbaşkanına devredecektik -tek bir kişiye-
tek bir kişinin söyledikleri olacaktı; oysa Mecliste
tartıştık, bu 5inci maddenin içerisini doldurduk,
olumsuzlukları anlattık, sizler de bu konuyla ilgili getirdiniz.
Teşekkür ediyoruz.
Nevşehir gündeme gelmişken -o gün
söyledim- Kozaklıdaki hastaneyi gündeme getirmiştim, 500
yataklı bir hastane demiştim, milletvekilimiz de 500 yataklı
bir hastane çok büyük. demişti. Şimdi, Kozaklıda
yapılacak hastanenin şöyle bir özelliği var: Kozaklı,
sıcak sularıyla ünlü bir yer. Bu sıcak su da Alman
Kaplıcalar Birliği sınıflamasına göre sodyum, kalsiyum
ve klor içermekte. Burası tamamen bir fizik tedavi merkezi olarak
kullanılabilir, buraya yurt dışından hastalar gelebilir.
Şu an var olan hastaneye altı ay sonrasına sıra veriliyor.
Buraya gelecek hasta, aynı zamanda Kapadokyanın değişik
bölgelerini gezer, değişik bölgelerini görür. Onun için de buraya
acilen
Yatak sayısı 500 olmaz da 300 olur ama ihtiyaç; turizm
açısından da ihtiyaç, işsizliğin giderilmesi
açısından da ihtiyaç.
Hacıbektaş konusunu, dün gündeme
getirmiştim, olumlu olacağı da söylenmişti. Yeniden
söyleyeyim: Hacıbektaş, bizim şu anki konumumuza
yakışmıyor, elli yıl öncesinin görüntüsünü veriyor; buna
bir an önce çözüm getirmemiz lazım.
Yine, Nevşehir gündemde olduğu için
söyleyeyim, Nevşehire Rus turistler pek gelmiyor, nedeni de direkt olarak
Rusyadan uçuş olmadığı için. Oysa Antalya ile Kapadokya
arasında doğrudan uçuş olur ise Rus turistler de Kapadokya
bölgesine gelir.
Nevşehirden bize gelen ikinci talep,
Nevşehir çiftçilerinin elektrik borçları her ay ödenmek üzere
geliyor. Oysaki bildiğiniz gibi, çiftçilerin elde ettikleri gelir
hasatın sonunda. Yani, biz bu çiftçilerin borçlarının hasat
sonunda ödenmesiyle ilgili yasal bir düzenleme yapalım, Meclisten bunu da
geçirelim ki çiftçiler biraz rahatlamış olsunlar.
Şimdi, değerli arkadaşlar, yine,
Niğde milletvekili arkadaşımız söyledi, patatesle ilgili.
Kapadokya bölgesinde özellikle Derinkuyu, patatesiyle meşhurdu ama
üzülerek söylüyorum ki orada patates eskisi gibi yetiştirilemiyor.
İşte, oraya kanser hastalığı denildi,
değişik nedenlerden dolayı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Sarıaslan,
toparlayın, devam edin.
FARUK SARIASLAN (Devamla) - Öncelikle oraya kenevir
ekilmesiyle ilgili de bir düzenleme yapılması gerektiği kanaatindeyim.
Dinlediğiniz için teşekkür ediyor,
saygılar sunuyorum. (CHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 56 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 5inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Özlem Zengin Mehmet Doğan Kubat Muhammed Levent Bülbül
Tokat İstanbul Sakarya
Fehmi Alpay Özalan İsmail Tamer Kamil Aydın
İzmir Kayseri Erzurum
Mustafa Açıkgöz
Nevşehir
"MADDE 5- (1) Komisyon aşağıda
belirtilen üyelerden oluşur.
a) Üniversitelerin arkeoloji, sanat tarihi,
mimarlık, şehir planlama/şehir ve bölge planlama, jeoloji ve
hukuk ile biyoloji veya kimya bölümlerinden lisans eğitimlerini
tamamlayarak mezun olmuş, Bakanlıkça görevlendirilecek, alanında
uzman ve en az on yıl deneyime sahip yedi üye.
b) Nevşehir İl Özel İdaresi Genel
Sekreteri veya Nevşehir İl Özel İdaresinden
görevlendireceği bir üye.
c) Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü ile Tarım
ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel
Müdürlüğünce görevlendirilecek, alanlarında uzman birer üye.
ç) Nevşehir Ticaret ve Sanayi Odasınca görevlendirilecek
bir üye.
d) Görüşülecek konu ile ilgili yer belediye
başkanlığından görevlendirilecek bir temsilci üye.
e) Görüşülecek konu Vakıflar Genel
Müdürlüğü ile ilgili ise Vakıflar Bölge Müdürü veya Vakıflar
Bölge Müdürlüğünden görevlendireceği bir temsilci üye.
(2) Komisyonda görüşülecek konunun
niteliğine göre oy hakkı olmamak kaydıyla ilgili kurum ve
kuruluşlardan uzman çağırılabilir. Komisyonun gündemiyle
ilgili meslek odaları İdarenin davetiyle toplantıya gözlemci
olarak katılabilir.
(3) Birinci fıkranın (a) bendi
uyarınca görevlendirilen Komisyon üyelerinin görev süresi iki
yıldır. Yeni üyeler görevlendirilene kadar mevcut üyeler görevine
devam eder.
(4) Kapadokya Alanında, 2863 sayılı
Kanun ile kültür varlıklarını koruma bölge kurulları ile tabiat
varlıklarını koruma bölge komisyonlarına verilen yetki ve
görevler Komisyon tarafından kullanılır. Ayrıca, Komisyon
Kapadokya Alanı içerisinde doğal sit alanlarının tescili,
sınır değişiklikleri ve yeniden değerlendirilmesine
yönelik karar almaya yetkilidir.
(5) Komisyon, Kapadokya Alanında geçiş
dönemi koruma esasları ve kullanma şartları ile meri planlara
ilişkin her türlü fiziki ve inşai uygulamaya yönelik karar almaya
yetkilidir.
(6) 2863 sayılı Kanunda ve diğer
mevzuatta kültür varlıklarını koruma bölge kurulları ile
tabiat varlıklarını koruma bölge komisyonlarına
yapılan atıflar Kapadokya Alanı bakımından Komisyona
yapılmış sayılır.
(7) Kamu kurum ve kuruluşları, belediyeler
ile gerçek ve tüzel kişiler Komisyon kararlarına uymak
zorundadır.
(8) Komisyonun kuruluşu, görevleri,
çalışma usul ve esasları ile komisyon üyelerinin atanması
ve üyeliklerinin sona erdirilmesi Bakanlıkça çıkarılan
yönetmelik ile belirlenir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanun Teklifinin 5inci maddesinde, Kapadokya Alan
Komisyonunun karar almaya yetkili olduğu hususlar ile Komisyon
kararlarına uyma zorunluluğuna ilişkin hükümler yer almakta
ancak Komisyonun hangi üyelerden oluşacağı ve çalışma
usul ve esaslarına dair hükümler bulunmamaktadır. Kanunda
"Kapadokya Alan Komisyonu başlıklı maddede boşluk
olmaması ve Komisyonun hangi üyelerden oluşacağı hususunda
tereddüde meydan verilmemesi amacıyla bu hususların da bulunması
gerektiği değerlendirilerek Komisyonun hangi üyelerden
oluşacağına, konunun niteliğine göre gerektiğinde oy
hakkı olmamak kaydıyla ilgili kurum ve kuruluşlardan uzman
çağırılabileceğine, Komisyonun gündemiyle ilgili meslek
odalarının idarenin davetiyle toplantıya gözlemci olarak
katılabileceğine, Bakanlıkça görevlendirilecek üyelerin görev
süresine ilişkin fıkralar ile maddenin uygulanmasına dair usul
ve esasları belirlemek üzere yönetmelik atfı içeren bir
fıkranın eklenmesi teklif edilmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 5inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
5inci
madde kabul edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, şimdi ikinci
bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölüm, geçici madde 1 dâhil 6 ila
11inci maddeleri kapsamaktadır.
Şimdi ikinci bölüm üzerinde söz isteyen
değerli milletvekillerimize söz vereceğim.
İkinci bölüm üzerinde söz isteyen,
İYİ PARTİ Grubu adına Adana Milletvekilimiz Sayın
İsmail Koncuk. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika Sayın Koncuk.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA
İSMAİL KONCUK (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, kanun yapma şekli
bakımından bu 56 sıra sayılı Kanun Teklifinin 5inci
maddesiyle ilgili muhalefetin getirdiği tekliflerin dikkate
alınması son derece sevindirici bir durumdur. Aslında kanun
yaparken ortak aklı harekete geçirmek, muhalefetin kanunu
geliştirecek, daha faydalı hâle getirecek tekliflerini
değerlendirmek herhâlde memleketimizin hem de Türkiye Büyük Millet
Meclisinin menfaatine, hayrına bir durumdur. Bu anlayışın
her kanun yapılırken uygulanması gereken bir anlayış
olduğunu düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri, aslında bu kanun
teklifi, enteresan bir kanun teklifi. Bunu devlet yönetme
anlayışıyla değerlendirmemiz lazım. Nasıl bir
devlet yönetim anlayışımız var? Bununla paralel yani
aslında devlet yönetme tercihimizle ilgili bir kanun olarak görüyorum ben
bu Kapadokya Kanununu. Neden? Burada aslında bu kanunla valiliğin
yetkilerini ortadan kaldırıyoruz, belediyenin yetkilerini ortadan
kaldırıyoruz, Kültür Bakanlığının yetkilerini
ortadan kaldırıyoruz, Tarım Bakanlığının
bazı yetkilerini, Tabiat Varlıklarını Koruma
Teşkilatının yetkilerini ortadan kaldırıyoruz.
Aslında bizim Türkiye Büyük Millet Meclisinde konuşmamız gereken
en önemli tarafı budur. Dün bir milletvekili, Ben de Mezopotamyayla
ilgili bir kanun teklifi istiyorum. dedi. Şimdi, Kapadokyayla ilgili bir
özel kanun konuşuluyorsa elbette çıkar biri der ki: Mezopotamyaya
da istiyorum. Ben de Adana Milletvekili olarak Çukurovayla ilgili bir kanun teklifi
istiyorum. Ayhan Erel de Aksarayla ilgili bir kanun teklifi ister. Zaten
İstanbulla ilgili -ben yıllardır duyarım- bir özel kanun
gerekmektedir. İşte buranın Millî Eğitimi vesaire çok
farklıdır diye konuşulur bunlar.
Şimdi, böyle bir kanun teklifine neden ihtiyaç
duyduğumuzu Nevşehir Milletvekili Sayın Mustafa Açıkgöz
geçen anlatmıştı: Bir yetki karmaşası var, bu yetki
karmaşası Kapadokyayla ilgili ciddi problemler doğuruyor, bunu
tek elde toplamamız lazım. Zannederim Nevşehir CHP Milletvekili
Faruk Bey de bu yönüyle doğru buldu kanunu. Ama peki, bu kurumlar,
yetkilerini ortadan kaldırdığımız kurumlar, Türkiye
Cumhuriyeti devletinin kurumları değil mi? Şunu sormamız
lazım: Kültür Bakanlığı neden var? Madem Kapadokyayla
ilgili, idare adı altında yeni bir kurum oluşturuyorsanız
Kültür Bakanlığı neden var; efendim, Tabiat
Varlıklarını Korumu Kurulu neden var?
Aslında AK PARTİ Nevşehir
Milletvekili bu kanunun partili cumhurbaşkanlığı sistemiyle
uyumlu olduğunu ifade etti. Şimdi, partili cumhurbaşkanlığı
sistemi, Kültür Bakanlığının, birtakım kurum ve
kuruluşlarımızın yetkisini ortadan kaldırmayı
gerektiren bir sistem midir, ben bunu anlamakta zorlanıyorum. Bunu, devlet
yönetimi şekli bakımından bu kanunu doğru bulmuyorum. Bu
kanun gerekli mi? Evet, bu kanun gerekli olabilir, bu yönü doğrudur, bunu
kabul ediyoruz İYİ PARTİ Grubu olarak da. Peki, buradaki
yetkileri, Kültür Bakanlığı bünyesinde bir yapı
oluşturarak aynı yetkileri o kuruma yani Kültür Bakanlığına
yani bu işleri yapma yetkisi olan Türkiye Cumhuriyeti devletinin
Bakanlığına vermek, devlet yönetimi
anlayışımız bakımından daha doğru bir
yaklaşım olmaz mıydı?
Şimdi, enteresan bir durumla karşı
karşıyayız. Bizim Adanada söylerler, sizlerde de söylenir mi
bilmiyorum, bu anlayış, devlet yönetimini edir gudur etme
anlayışıdır; edir gudur yani böyle elimizde tuhaf tuhaf,
tuhaf geldi elimize, edir gudur böyle, pürüzlü
Bu nasıl bir
anlayış? Bunu birilerinin izah etmesi lazım. Yani artık
Türkiye Cumhuriyeti devletinin devleti yönetme anlayışı, Türkiye
Cumhuriyeti devletinin bakanlıklarını bir kenara çekerek yönetme
anlayışı olarak mı devam edecektir diye doğrusu ben düşünüyorum.
Bu burada izaha muhtaç bir durumdur. Aslında bunun partili
cumhurbaşkanlığı sistemiyle de ne kadar alakalı
olduğunu doğrusu ben merak ediyorum. Dolayısıyla kanun bu
yönüyle kabul edilecek bir kanun değil. Bu yönü dışında
buradaki yetkiler doğrudur. Kapadokya, bizim önemli bir turistik
bölgemizdir, bir millî varlığımızdır, korunması
lazım, yok olmasına, talan edilmesine yönelik bütün tehditlerin
ortadan kaldırılması lazım, burada bir tartışma
söz konusu değil.
Mesele, bu yetkinin yeni bir kurum ihdas edilerek
gereksiz bir kuruma verilmesi, gereksiz bir kurum
oluşturulmasıdır. Hani bir zamanlar paralel devlet
yapılanması diye FETÖyü falan suçlardınız ya, hepimiz
suçlardık gerçi de
Bir paralel devlet yapılanmasının var
olduğunu bugün daha iyi anlıyoruz. Bu da bir paralel devlet
yapılanmasıdır. Kültür Bakanlığınız varken
böyle bir kanunu, bu kanunun yetkilerini Kültür Bakanlığı
dışında, Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu
dışında herhangi bir idare yapılanmasına vermek,
devlet yönetim anlayışıyla bağdaşan bir durum
değildir.
Geçen Komisyon toplantısında da
anlattık, değişmediyse buradaki 9uncu maddede mesela
4/Alı devlet memurları, bu idarenin memuru hâline geliyor. Ne oluyor
biliyor musunuz? Sözleşmeli oluyor. Bir düzeltme yapıldı mı
bilmiyorum, Komisyon burada ama
Sayın Başkanım, bu yönüyle ilgili bir
düzeltme yapıldı mı bilmiyorum. Eğer bir düzeltme
yapılmadıysa mutlaka yapılması gerekir çünkü hukuken
arızalı bir madde meydana getiriyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, 657 sayılı
Devlet Memurları Kanununda kamu görevlilerinin istihdam şekli
bellidir; 4/A, 4/B, 4/C, 4/D. Bunun dışında bir istihdam türü
657 sayılı Devlet Memurları Kanununda yoktur.
Şimdi, siz bu kanunun 9uncu maddesiyle ne
yapıyorsunuz biliyor musunuz? 4/Alı olan bir devlet memurunu
alıyorsunuz, iş sözleşmesine tabi bir eleman hâline
getiriyorsunuz. Bu yetkiyi size hangi kanun veriyor? Öyle bir kanun var
mı? Yani size böyle bir yetkiyi veren herhangi bir kanun maddesi varsa
lütfen buradan biri izah etsin.
Yılların sendikacısı olarak
söylüyorum, bu kanun, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunuyla
örtüşen bir kanun değildir. Ya burada izah edin Hukuki boyutu
şudur. deyin
4/Alı bir memur nasıl sözleşmeli hâle
getirilebilir ya? Yok böyle bir şey, yok böyle bir şey. Biri dava
açtığında kökten değişir, değişmek
zorundadır. Onun için, burada -Komisyon da burada- bu yönle ilgili
şöyle diyelim: Kadrosuyla geçerler. diyelim. İş
sözleşmesiyle değil, kadrosuyla, kadrosu neyse -4/Aysa 4/A, 4/Byse
4/B, 4/Dyse 4/D- onunla geçileceğini ifade edelim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın Koncuk.
İSMAİL KONCUK (Devamla) Ben bu
düşüncelerle, kanunun milletimize, Kapadokya bölgemizde yaşayan bütün
insanlarımıza hayırlı uğurlu olmasını Yüce
Allahtan niyaz ediyor, saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Komisyon Başkanının bir
söz talebi oldu.
Buyurun.
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın vekilimizin yapmış olduğu
açıklamalarda bir yanlış anlama olmasın diye Genel Kurula
kısa bir bilgi vermek istiyorum. Biliyorsunuz bu çıkan kanunla,
Kapadokya Alan Başkanlığı Kanunuyla belediye ve
valiliğin yetkilerine dokunulmuyor. Sadece millî parklar ve doğal
sitler bakımından Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
ve Tarım ve Orman Bakanlığına ait yetkiler
alınıyor. Alan Başkanlığı, Kültür ve Turizm
Bakanlığına bağlı olarak görev yapacak, bu kanun
metninde de zaten
İSMAİL KONCUK (Adana) Çoğu yerde bağımsız
ama.
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Aynen. Çanakkaledeki, Geliboludaki Alan
Başkanlığının Kültür Bakanlığına
bağlı olarak çalıştığı gibi bu
başkanlık da aynı şekilde çalışacak. Bu konu
zaten Komisyonda da gündeme getirildi ama ısrarla burada tekrar
edildiği için bir yanlış anlama olmasın diye Genel Kurula
bilgi veriyorum, bir.
İkinci bir husus ise bu komisyonda görev
alacaklarla ilgili. Bir defa öncelikle bu görev alma, isteğe
bağlı; kimse zorla orada görevlendirilmeyecek. Evet, sözleşmeli
olarak çalışacak çünkü daha cazip şartlar kendilerine
sunulduğu için sözleşmeleri bittiği zaman da bir ay içerisinde
kurumlarına geri dönecekler, orada sınırlama da var, bir ay
içerisinde görevlerinin başında olacak. Burada geçirmiş
olduğu yıllar da yine aynı şekilde kıdemine,
hizmetine, her şeyine sayılacak, herhangi bir hak kaybı
olmayacak, bilakis bu komisyonda çalışacak arkadaşları
teşvik etmek adına daha cazip şartlar sunabilmek için
sözleşmeli uygulaması yapılıyor. Bunu Genel Kurulun
bilgilerine sunuyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
İSMAİL KONCUK (Adana) Sayın
Başkanım, bir açıklama yapabilir miyim?
BAŞKAN Buyurun Sayın Koncuk.
İSMAİL KONCUK (Adana) Şimdi, Kültür
Bakanlığına bağlı olacak dedi ama çeşitli
bakanlıkların yetkisi ortadan kalkacak. Şeklen Kültür
Bakanlığına bağlı ama bu yetkileri kullanmakta
bağımsız bir yapı oluşturuluyor. İkinci yönü
istihdam türü bakımından, hangi kanuna dâhil ediyorsunuz? Böyle bir
kanun yok, böyle bir kanun yok tamamen ucube bir istihdam türü var ve bu, iç
hukukumuza yani personel rejimimize tamamen aykırı bir durum. Bu
düzeltilmezse
Ha, şöyle bir durum varsa Burası arpalık olarak
kullanılacak biz istediğimiz adamları alacağız buraya,
aldığı maaşın 2 katını vereceğiz,
mevcut mevzuat da buna engel. diyorsanız onu
tartışmayalım.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Sayın Başkanım hemen bir cümle söyleyeyim: Biraz önce
5inci maddede vermiş olduğumuz önergede orada teknik bir ekip
kuruluyor, dolayısıyla burası bir arpalık değildir,
arpalık da olmayacak. Burada sayın teklif sahiplerinin de teklifi
sunarken gerekçelerini de ortaya koyduğu gibi, bir yetki
karmaşası var. Bu karmaşayı gidermek adına daha önce
başarılı bir örneği olan Gelibolu
Başkanlığı gibi Kapadokyada bir başkanlık
kurulması Kapadokya bölgemize hayırlı olsun diyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şimdi ikinci bölüm üzerinde söz isteyen
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Diyarbakır
Milletvekilimiz Sayın Garo Paylan. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süremiz on dakika Sayın Paylan.
HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Anadolu, medeniyetler
beşiği. Biliyorsunuz, Göbeklitepe çok konuşuluyor, on iki bin
yıllık tarihi var arkadaşlar. Yani insanoğlu, tarım
devrimine ilk olarak Anadoluda geçti ve medeniyetin beşiği olarak da
Anadolumuz var. On iki bin yıllık medeniyet tarihi arkadaşlar.
Bizler mirasçılarıyız. Ama on iki bin yıllık medeniyet
tarihine şu yüz yıl, ihanet etmiştir arkadaşlar. Hep çok
kimlikli, çok renkli, çok kültürlü olmuştur Anadolu ve bu sayede rengârenk
olmuştur ama bu yüz yıllık dönemde baktığımızda,
tekçilik dayatılmıştır ve on iki bin yıllık
mirasa da ihanet ettik arkadaşlar. Şimdi korumaya
çalışıyoruz. Sanki koruma kurulları azmış gibi,
sanki Kültür Bakanlığının yetkisi yokmuş gibi, Çevre
ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulları yokmuş gibi,
yasalarımızda ilgili maddeler yokmuş gibi korumaya
çalışıyoruz ama arkadaşlar koruyamıyoruz. Biz ne zaman
ki tarihimizle barışırsak, çocuklarımıza gerçek
anlamda bir tarih anlatısı yaparsak, onlara bütün kimliklere, bütün
kültürlerin mirasına ortak olarak sahip çıkabiliriz duygusunu
verirsek o zaman hiçbir kanuna gerek kalmaz arkadaşlar.
Size yalnızca bir fotoğraf göstermek
istiyorum Kapadokyadan. Arkadaşlar, bakın, şu fotoğraf
Kapadokyadan. Hani, Kapadokyada yüz yıllarca insanlar kaya
mezarları kazmışlar, yüz yıllarca. Neyi görmeye geliyor
turistler -hani, turizm odaklı yapmışsınız ya bu
maddeyi- neyi görmeye geliyor? Bu kaya kiliselerini görmeye geliyor. O elbette
doğa harikası ama yüzlerce kaya kilisesi var Kapadokyada;
Nevşehir vekillerimiz bilir, görenler bilir. Gidin, o kaya kiliselerini
gezin; oradaki bütün azizlerin, Meryem Anaların, İsanın gözleri
oyulmuştur, üzerleri çizilmiştir, hakaret ibareleri
yazılmıştır. Neden, neden arkadaşlar? Çünkü
Hristiyanlık kötü bir şeydir. diye bakılır; Hristiyanlar
sanki bu topraklara ait değilmiş gibi, onların kültürel
mirası bizim değilmiş gibi öyle bir öğreti ortaya konulur ve gider birtakım
Vandallar, o kiliselerdeki azizlerin, Meryem Ananın, İsanın
gözlerini oyar, üzerine çarpılar yazar, küfürler yazar.
Değerli arkadaşlar, bugün Floransaya veya
Avrupada kendi tarihine sahip çıkan herhangi bir ülkeye gidin, bakın
bakalım, bir pencereyi değiştirmeye kalkın -gidersiniz,
Floransada yürürken sanki Orta Çağda yürümüş gibi olursunuz- bir
ahşap pencerenin yerine bir pimapen takmaya çalışın
bakalım ne oluyor? İlk olarak o sokaktakiler gelip sizin tepenize
biner; koruma kuruluna gerek yoktur, valilik gelmez, kültür
bakanlığı gelmez, böyle kurullara filan ihtiyaç yoktur; o
sokaktakiler gelip tepenize biner, Sen benim tarihime ihanet edemezsin. der
çünkü tarihi içselleştirmiştir oradaki insanlar, kendi tarihine,
kendi kültürüne sahip çıkar. Ama Anadoluyu yalnızca Müslüman ve
Türk parantezine aldığınız anda geri kalan her şey
yağmalanabilir, Vandallığa maruz kalabilir. Gelin, yapmamız
gereken şeyi yapalım arkadaşlar, koruma kurullarını
bir kenara bırakalım; Eğitim Bakanını
çağıralım buraya, çocuklarımıza nasıl bir tarih
anlatıyor? Hristiyanlar bu toprakların asli unsurları mı
yoksa gönderilmesi gereken unsurlar mı, gelin bunları anlatalım
çocuklarımıza. O kültür varlıklarına sahip
çıkılması mı gerektiğini, yoksa böyle
Vandallıklara maruz mu bırakılması gerektiğini Eğitim
Bakanımızla konuşalım, Kültür Bakanımızla
konuşalım.
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Ya Avrupada bir tane
cami bırakmamışlar, minare yok ya, konuşuyorsun.
GARO PAYLAN (Devamla) Değerli
arkadaşlar, biz Hititiz, Urartuyuz, Asuruz, Likyayız,
Frigyayız, Romayız, Bizansız diyemediğimiz sürece,
Osmanlıyız diyemediğimiz sürece arkadaşlar, maalesef, bu
kültürel varlığı da koruyamayız.
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Avrupada bir tane cami
bırakmadılar.
HÜDA KAYA (İstanbul) Ne biçim
konuşuyorsun sen? Ağzından çıkanı biliyor musun sen?
BAŞKAN Sayın Kaya, lütfen,
konuşmacınız var, lütfen
Değerli arkadaşlar, lütfen
GARO PAYLAN (Devamla) Değerli
arkadaşlar, bakın, bir Trabzon tartışmasıdır
gidiyor değil mi? Trabzon vekillerimiz burada. Bir Trabzon
tartışmasıdır gidiyor. Ekrem İmamoğlu, sevgili Ekrem
İmamoğlu Trabzonlu ve Esenler Belediye Başkanı onun
Trabzonlu olduğunu ima ederek ona -hani ima olarak- Rum demek
istediğini iddia ediyorlar, Pontus ve Rum demek istediğini ima
ediyorlar.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) - Sen
söylüyorsun onu. Sen söylüyorsun.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar,
konuşmacıyı dinleyin.
GARO PAYLAN (Devamla) Şimdi, arkadaşlar,
Esenler Belediye Başkanı, açık bir ırkçılığa
imza atmıştır, ırkçılıktır.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Söyleyen sensin.
GARO PAYLAN (Devamla) Ben 1990lı
yıllarda ilk üniversite gençlik koluyla beraber dağcılık
kulübünde Karadeniz yaylalarına çıktım arkadaşlar.
Karadeniz yaylalarında bir baştan başladım ta Artvine
kadar gittim arkadaşlar iki ay boyunca, çok şaşırdım.
Karadeniz yaylalarına bir çıktım, bir baktım,
kadınlar, erkekler Rumca konuşuyorlar arkadaşlar, Rumca
konuşuyorlar, Müslüman kadınlar Rumca konuşuyorlar,
şaşırdım. Bilmiyordum o zamana kadar hâlâ
Müslümanlaşmış Rumlar olup olmadığını
bilmiyordum. Ya ne var bunda diyemezsiniz değil mi? Ya bir Rum kökenli
olmak, bir zamanlar Rum olmuş ve Müslümanlaşmış olma
iddiasını neden bir hakaret olarak görüyoruz arkadaşlar, neden?
Bakın, daha sonra devam ettim, Hemşine
gittim, bir kahveye oturdum, baktım, yine sakallı
amcalarımız konuşuyorlar. Ya ben de su içiyorum, baktım
konuştukları dili anlıyorum. Hemşinde yaylada oturuyoruz,
konuştukları dili anlıyorum. Gittim,
(x) dedim yani
Merhaba dedim. Onlar da bana
(xx) dediler, konuştuk Ermenice.
ERKAN HABERAL (Ankara) Benim yaylalarımda ne
işin var?
GARO PAYLAN (Devamla) Ya, dediler ki sonra
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, lütfen
GARO PAYLAN (Devamla) Sen bu Hemşinceyi
nereden biliyorsun arkadaş? diye bana sordu. Ya, sen bu Hemşinceyi
nereden biliyorsun?
ERKAN HABERAL (Ankara) Ben Hemşinliyim.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Hatibi dinleyelim.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, lütfen
GARO PAYLON (Devamla) - Dedim ki: Ya, bu, Ermenice
arkadaş, bu Ermenice. Ben Ermenice konuşuyorum. Yani birbirimizle
anlaştık.
ERKAN HABERAL (Ankara) Onlar Ermeni, Hemşinli
değil!
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Hatibi dinleyelim.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, lütfen
ERKAN HABERAL (Ankara) Hemşinliler ne zaman
Ermeni oldu?
BAŞKAN Sayın Haberal, lütfen
GARO PAYLAN (Devamla) Demek istediğim şu
arkadaşlar: Bir zamanlar Ermeniler bu topraklardaydı, Rumlar bu
topraklardaydı. Buradan sürüldüler ama bazısı da
Müslümanlaştı arkadaşlar. Ekrem İmamoğlunun da dedesi
Rum olabilir; olabilir, ne var bunda? Bazılarınızın, pek
çoğunuzun Ermeni, Rum akrabası olabilir, bazılarınız
Müslümanlaşmış Rum, Ermeni olabilirsiniz; bu da bir hakaret
olamaz. (Gürültüler)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Dinleyin! Ayıp
bir şey ya!
BAŞKAN Sayın Toğrul, lütfen
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Niye
konuşuyorsunuz ya?
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, lütfen
GARO PAYLAN (Devamla) Bakın, şimdi,
böyle bir iddia oldu.
Şimdi, dediler ki Ekrem İmamoğlunun
efendim kökeniyle ilgili bir iddiada bulunuldu. Buna karşı Sayın
Lütfü Türkkan ne yaptı? Bir tweet attı. Şöyle diyor:
Trabzonlulara Rum diyebilecek kadar alçalmasaydınız keşke.
Yani Trabzonlulara Rum diyebilecek kadar alçalmasaydınız
keşke diyebilmiş Sayın Lütfü Türkkan. Yani bir
ırkçılığa bir ırkçılıkla cevap vermiş.
Ne var yani? Rum kökenli olmak niye alçalmak olsun arkadaşlar. Bütün
kimlikler onurumuzdur.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Ne
alakası var?
GARO PAYLAN (Devamla) Türk olmak da Kürt olmak da
Ermeni olmak da Rum olmak da onurdur ve bunu böyle görmeliyiz. Böyle
görebildiğimiz zaman Sümelayı koruruz arkadaşlar. Gidin
Sümelanın hâline bakın. Bütün o freskolar darmaduman edilmiştir.
Koruyamamışız, hepsinin gözlerini oymuşuz Trabzon
Sümelada. Onları korumanın yolu Hepimiz, hepimiz bu
toprakların asli unsurlarıyız. demekten geçer, On iki bin
yıllık tarihe sahip çıkmaktan geçer arkadaşlar.
Bakın, iki gün önce Gökçeadada bir nefret
cinayetiyle karşı karşıya kaldık, iki gün önce. Bir
nefret cinayeti vardı; ellerini ayaklarını bağlayıp
öldürmüşler yaşlı bir Rumu. Memlekette 1.500 Rum kaldı
arkadaşlar. Memlekette Japon turist Rumlardan daha fazla. Bir zamanlar bu
toprakların yüzde 20si Rumdu, bugün 1.500 Rum kaldı ve bir tanesi
nefret cinayetine maruz kaldı.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Giritte
Türk mü kaldı kardeşim ya! Giritte de Türk kalmadı.
GARO PAYLAN (Devamla) Rum olmayı eğer ki
aşağılık bir şey olarak koyarsanız haşa,
bakın, nefret cinayetleri devam eder, o bir avuç Rum da bu ülkeden göçer.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Mübadele
oldu Giritte de Türk kalmadı. Oradan da Türkleri gönderdiler. Türk mü
kaldı Giritte?
YAŞAR KARADAĞ (Iğdır)
Erivandaki Türkler ne oldu, Erivandaki Türkler?
GARO PAYLAN (Devamla) - Ondan sonra bu ülkeye niye
turist gelmiyor, niye kültürel varlığımızı
koruyamıyoruz, anlarsınız.
YAŞAR KARADAĞ (Iğdır)
Karabağdaki Türkler ne oldu?
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, sessiz
olalım.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Giritte
niye Türk yok? diye bağırsın o zaman. Buradaki Rum niye
gitmiş? Bir gün de onu konuşun. Giritteki Türkler nerede şu
anda? Onu kurcalamazsınız, gelir bunu kurcalarsınız, her
zaman yaptığınız iş.
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar,
konuşmak isteyen söz aldığı zaman konuşur. Lütfen, Sayın
hatibi dinleyin.
Buyurun Sayın Paylan.
GARO PAYLAN (Devamla) Bakın, bir örnek daha
vereceğim. Dört gün önce Sayın Nihat Hatipoğlu, sahur
programına bir Ermeni çocuğu çıkardı. Yanına aldı
ve onu Müslüman yaptığını iddia etti. Efendim, televizyona
çıkmış, çocuk Müslüman olmuş. Ağır bir çocuk
istismarına maruz kaldı o çocuğumuz arkadaşlar.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Allah,
Allah.
GARO PAYLAN (Devamla) Çocuk
istismarıdır. 13 yaşında bir çocuğu televizyona
çıkarıp istismar etmiştir Nihat Hatipoğlu.
Değerli arkadaşlar, 13 yaşında
bir çocuğu
Annesinin rızası yok. İddia o:
Rızası var.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Müslüman,
annenin rızasıyla olmaz ya. Annenin rızasıyla olmaz
Müslüman, kabul eder, olur ya. Annenin rızasıyla Müslümanlık
olur mu?
GARO PAYLAN (Devamla) Rızasının
olmadığını net bir şekilde ben konuştum ama
rızası olsa bile 13 yaşında bir çocuğu nasıl
televizyonda istismar edebilir?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Paylan, tamamlayalım,
selamlayalım.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Ya
çocukları Kandile götürmüyor, alıp Müslüman yapıyor. Ne
istiyorsun?
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, lütfen
GARO PAYLAN (Devamla) Değerli
arkadaşlar, bakın, bir çocuğun 18 yaşını
geçtikten sonra, reşit olduktan sonra hangi inancı seçeceği
kendi kararıdır ama empati kurun, şurada ve Avrupanın
herhangi bir ülkesinde 13 yaşında bir Müslüman çocuğu alıp
vaftiz etmeye kalkarlarsa ne hissedersiniz?
ÜMİT YILMAZ (Düzce) İncil
dağıtılırken hiç sesiniz çıkmıyor!
İSMAİL TAMER (Kayseri) Avrupa
ülkelerinde bebekler alınıp
Hristiyanlaştırılıyor, onu söylesene!
GARO PAYLAN (Devamla) Böyle bir şeyi kabul
edebilir misiniz? Edemezsiniz.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Avrupada
ailelerden zorla alınıyor çocuklar.
GARO PAYLAN (Devamla) Bu anlamda Nihat
Hatipoğlunun yaptığı da suçtur.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Papazlara
bakın, papazlara.
BAŞKAN Sessiz olun değerli
arkadaşlar.
GARO PAYLAN (Devamla) Bakın, bu akılla
devam ettiğimiz sürece biz ne tarihimize sahip çıkabiliriz ne
kültürümüze sahip çıkabiliriz. İstediğimiz kadar koruma
kurulları kuralım tarihimize sahip çıkamayız.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Avrupadaki zorla
alınan çocukları söylesene sen, Hristiyanlaştırılan.
GARO PAYLAN (Devamla) Bu ülkenin tarihi
arkadaşlar, Rumdur, Ermenidir, Kürttür, Türktür.
MUSTAFA HİDAYET VAHAPOĞLU (Bursa) Hadi
oradan! Hadi! Hadi!
GARO PAYLAN (Devamla) - Bütün bu kimliklerin
barışmasından geçer, koruma kurullarına gerek yok, yeter ki
tarihimizle barışalım, kimliğimizle
barışalım, geçmişimizle barışalım.
Hepinize saygılar sunarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
YAŞAR KARADAĞ (Iğdır)
Erivanın tarihi ne oldu?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özkan, buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
40.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Diyarbakır Milletvekili Garo
Paylanın 56 sıra sayılı Kanun Teklifinin ikinci bölümü
üzerinde HDP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri
(MHP ve HDP sıraları arasında
karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, bir
saniye, karşılıklı olmasın. Bakın, bir grup
başkan vekili, söz aldı, lütfen dinleyelim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Biraz önce hatibin
sözde, Anadolu halklarının, aziz milletimizin tarih boyunca bu
coğrafyadaki ortaklıklarına işaret ediyor gibi gözükerek,
inanç, dil, etnik kültür ifadeleri açısından ülkemizde birlik
beraberliğimizi tehdit eder, kin ve düşmanlığa tahrik eder
konuşmasını hep beraber dinledik.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Neyi tehdit ediyor
ya!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bir: Öncelikle bir
Müslüman olarak- bu coğrafyada bütün insanların dinine bizim
inancımız, kadim milletimiz, medeniyetimiz sahip
çıkmış, saygı duymuştur.
Bakınız, Avrupadan örnekler veriliyor.
Yahu, Avrupaya gitmeye ne gerek var? Bu coğrafyada, Osmanlı
medeniyetinde, beş yüz yıl boyunca Filistinde bir tek
vatandaşın burnundan kan akmamıştır. Ihlara
Vadisindeki kilisedeki, sözde, Hristiyanların inancının merkezi
olan kiliselerdeki İsa figürlerinin ve Hazreti Meryem figürlerinin gözünün
oyulduğundan bahisle Müslüman halka, Anadolu insanının
inancına hakaret içeren ifadeler kullandı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakınız,
bilmek istiyorsanız gelin anlatalım.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul)
Osmanlının Alevi katliamlarını da anlatın!
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, lütfen
karşılıklı değil.
Sayın Özkan, Genel Kurula hitap edin.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bizim
kitabımız Kuran-ı Kerimde 98 ayetten oluşan Hazreti
Meryemin yaşamının ifadesi vardır. Bizim Müslüman olarak
bütün dinlere iman, bütün peygamberlere iman inancımızın olmazsa
olmazıdır.
Diğer taraftan, evet, İstanbul
Büyükşehir Belediyesinde yapılan tartışmalar... Yahu, bir
tarafta âdeta 1453te İstanbulun fethinin rövanşist bir şekilde
geri alındığını ifade eden bir gazete manşeti var.
Bu tarafta da Trabzon gibi, Anadolunun mayası olan, bu milletin bu topraklarda
tarih boyunca varlığının âdeta güvencesi, tapusu olan
Trabzonlu hemşehrilerimiz var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) İşte,
İstanbul Belediyesinde yapılan bu tartışma Trabzonun... En
güzel cevabı Trabzonlu hemşehrilerimizin vereceğini ifade ederek
Sayın Göksu bir konuşma yapmıştır. İşte biz
diyoruz ki: Anadoluyu tanıyın, Osmanlı medeniyetini
tanıyın. Bu topraklarda farklı din, kültür, etnik grup, dillerin
barış içerisinde yaşamasının en güzel örneğini
bizim medeniyetimiz vermiştir. Avrupadan mı örnek veriyorsunuz?
Bakınız, 9-10 yaşında çocuklara, 12 yaşında
çocuklara Oruç tutamazsınız. diyerek; annelerinin,
babalarının inancına sahip çıkmalarının önünde
devlet eliyle engel olmuştur. Ha, sünnet meselesi de
Yahudiler de o
inanca sahip olduğu için, orada siyonist geçmişi, Almanyanın
yaşadığı o 1945lerdeki Hitler mezalimi sebebiyle ona
şimdilik engel olamamışlardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Ancak, bir
Müslümanın inancı olsaydı, Batının dünden bugüne, o
çatışmacı geleneğinin, kendi kültürüne, kendi dinine sahip
olanlara dahi yaşama hakkı vermeyen o kültürün, geleneğin bugün
dünyada neler yaşattığını hep beraber biliyoruz.
Bakınız, Suriyede yaşanan, orada
evlerinden barklarından edilen, Ege Denizinde boğulan o masum
insanların yaşadığı bütün dramlar, bütün acılar,
o Batının genlerinde var olan; çatışmacı, farklı
din ve kültürlere yaşam hakkı tanımayan bir kanlı,
çatışmalı geçmişinin ürünüdür. Onun için değerlerimize
sahip çıkacağız ve geleceğe yine kadim geleneğimizin,
Anadolu irfanının değerleriyle yürüyeceğimizi ifade ediyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Bülbül
41.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Diyarbakır Milletvekili
Garo Paylanın 56 sıra sayılı Kanun Teklifinin ikinci
bölümü üzerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, şimdi, ben bugün grup başkan vekillerine söz
sırası verildiğinde bahsetmeyi düşündüğüm bir husus
vardı ama bunu Mecliste dile getirerek ayrıca da reklamını
yapmak gibi bir fonksiyonu ifa etmeyelim diye bundan vazgeçmiştim. Fakat
şimdi, HDPli vekil kürsüde konuşunca bunu ifade etmek herhâlde
gerekli oldu.
Şimdi, özellikle Karadenizdeki işte Rum
varlığı, orada onların yok edildiği, Türkiye'de 1.500
kadar Rum kaldığı, sanki onların sistematik bir
asimilasyona, bir eritme politikasına, bir yok edilme politikasına
maruz kaldığı gibi çağrışımlar
uyandıracak ifadelerde bulunulması çok manidardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bugün Meclisi
açarken birçok sayın milletvekilimiz bu yüce Mecliste, 16
Mayısın manasını, bu günün önemini, Türk kurtuluş
mücadelesinin başlangıcının, meşalenin yandığı
gün olarak ifade ettiği bu günün, bu süreçte mesela Ankarada Pontus
soykırımının 100üncü yılının
anılması gibi birtakım programlarla ikame edilmeye
çalışıldığı, üstünün örtülmeye
çalışıldığı gibi birtakım meselelerle
karşı karşıya kalıyoruz. Tam 16 Mayısta hatibin
bu şekilde bir konuşma yapıp da bizim Samsuna çıkarak
kurtuluş mücadelesini başlattığımız bir günde,
sanki bir şeyleri orada yok etmişiz, asimile etmişiz,
soykırım yapmışız gibi bir algılamayla Türk
milletini, Türkiye Cumhuriyeti devletini, tarihimizi, geçmişimizi
lekelemeye yönelik sözlerini şiddetle kınıyoruz, asla ve asla
kabul etmiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Burada birilerine
sıra geldiği zaman faşizmle, ırkçılıkla
suçlarken, asıl ırkçılığı kendilerinin
yaptığını da ifade etmek istiyorum. Bizler milliyetçilik
anlayışımızı mensubiyet şuuruna
dayandırırız ve aynı kültürü, aynı duyguyu tasada,
kıvançta paylaşmak olarak tarif ederiz bir millet olmayı. Bu
millet tanımının içerisine ırki mülahazalar dâhil
değildir. Bu memleket içerisinde bir Ermeni bizim üzüntümüzle üzülen,
bizim sevincimizle sevinen bir insan olduktan sonra bizim, bu milletin, Türk
milletinin en şerefli bir ferdidir, bu noktada biz kimseyi
ayırmayız. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bunun
dışında, sayısal birtakım verilerle Türk milletini
tarihi boyunca hiç yapmadığı şeylerle suçluyor olmayı
da başka birtakım sıkıntılarla ifade etmek gerekir.
Türkiye'de bu manada bir tek millet vardır, o milletin adı Türk
milletidir ve millet duygumuzun, millet anlayışımızın
temeli, demin ifade ettiğim şeylerdir. Garo Paylan istedi diye
Türkiye, Türk milleti veya Anadolu toprakları Rum toprağı
olmayacaktır; Garo Paylan istedi diye bu memleketin toprakları Ermeni
toprağı da olmayacaktır. Bunun altını çizmek
istiyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim, sağ olun.
Sayın Oluç, söz talebiniz var.
Bir toparlama yaparak meramı birazcık daha
ifade etmek için size söz veriyorum. Konuyu ondan sonra kapatalım lütfen.
Buyurun.
42.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, demokratik bir
cumhuriyette, eşit koşullarda, demokratik bir ortamda birlikte
yaşamak istedikleri için mücadele verdiklerine ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Yani bu kadar sert bir tartışmaya
aslında ihtiyaç yoktu ama belli ki tarihi tartışmak çok kolay
olmuyor eksik tarih bilgileriyle birlikte.
Şimdi, Vekilimiz Garo Paylan ne tarihi ve
geçmişi lekelemek için konuştu ne birlik, beraberlik duygumuzu tehdit
etmek için konuştu, ikisi de doğru değil. Birincisi, şunu
tespit etti -hani, bugün tesadüfen 16 Mayısa geldi Kapadokya teklifi, biz
getirmedik yani buna denk geldi, onun için bugün konuşuyoruz, on gün sonra
olsa on gün sonra konuşulurdu- dedi ki
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Bu tür
kurullar, kanunlar vesaireyle tarihimizi ve geçmişimizi korumak ve
geliştirmekten daha önemlisi, topluma bunun eğitimini vererek bu
coğrafyanın çok kültürlü, çok kimlikli, çok inançlı, çok renkli
bir coğrafya olduğunu tarif ederek, herkesin birbirine saygı
duyarak, birbirini tanıyarak; onun kültürünü, inancını, ana
dilini yok saymayarak, onlar üzerinde üstünlük sağlamayarak, eşitlik
içinde demokratik bir ortamda yaşama bilincini geliştirdiğimiz
oranda bu tür tarihî eserlerimizi de geçmişimizi de kültürümüzü de korumak
daha mümkün hâle gelir. Yani işin toplumsal yanına işaret etti.
Dolayısıyla bu tartışmayı bu şekilde sürdürmek
bizce daha anlamlıdır ve doğrudur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Yoksa bu
coğrafyayı -iddia edildiği gibi- Rum toprağı yapmak,
Ermeni toprağı yapmak, şu toprağı bu toprağı
yapmak değil dert. Burası ortak vatanımızdır; burada
demokratik bir cumhuriyette, eşit koşullarda, demokratik bir ortamda
birlikte yaşamak istediğimiz için bu mücadeleyi veriyoruz.
Söylenenler buna dair, dolayısıyla suçlamaları kesinlikle ne
vekilimiz adına ne de grubumuz adına kabul etmiyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Nevşehir Milletvekili Mustafa Açıkgöz ve Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Muş ile
65 Milletvekilinin Kapadokya Alanı Hakkında Kanun Teklifi (2/1811)
ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
56) (Devam)
BAŞKAN Söz sırası Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz isteyen Muğla Milletvekilimiz Sayın Suat
Özcana aittir.
Buyurun Sayın Özcan. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
CHP GRUBU ADINA SUAT ÖZCAN (Muğla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
56 sıra sayılı Kapadokya Alanı
Hakkında Kanun Teklifiyle ilgili söz almış bulunmaktayım.
Öncelikle, Genel Başkanımız
Sayın Kemal Kılıçdaroğluna, Meclis Başkan Vekilimiz
Sayın Levent Göke, milletvekillerine, gazetecilere, yazarlara,
doktorlara, öğretmenlere ve kadınlara yapılan saldırı,
linç girişiminin yanı sıra her türlü terör eylemini,
saldırısını lanetle kınıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürkün Samsuna
çıkışının 100üncü yılı nedeniyle Bodrum
Belediye Başkanı Sayın Ahmet Arasın desteğiyle
Türkiyenin ilk yelkenli eğitim okul gemisi ve mürettebatı Egeden
Karadenize 100üncü Yılında Gazinin İzinde sloganıyla 7
Mayıs 2019da Bodrumdan yola çıkmış; İzmir,
Çanakkale, İstanbul, İnebolu rotası sonucunda 19 Mayıs 2019
günü Samsuna ulaşacaktır. Bu projeyi destekleyen, katılan
herkesi, tarihe, kültüre, spora ve Atamıza gösterdikleri saygıdan
dolayı kutluyor, teşekkür ediyorum.
Değerli milletvekilleri, Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu üyesi olarak ben de Kapadokya alanıyla
ilgili kanun teklifiyle ilgili görüşlerimi sizlerle paylaşmak
istiyorum.
Genel gerekçede belirtildiği üzere, yetki
karmaşası yaratıldığı, yatırımcı
açısından çok uzun ve ağır bürokratik süreçlerin yaşanmasına
sebep olunduğu, kaçak yapılaşmanın gün geçtikçe
arttığı, bu eşsiz mirasın hak ettiği şekilde
korunmasının ve turizmde hedeflenen başarıya
ulaşılmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle,
mevcut kurullar devre dışı bırakılarak, kanun
teklifine göre Kapadokya alanı açıkça belirtilemeyen bir idareye ve
Sayın Cumhurbaşkanına bırakılacaktır ve
dolayısıyla paydaş olan bakanlıklar ve sivil toplum
örgütleri de devre dışı kalmış olacaktır.
Teklifte alan idaresi kurulunun kimlerden
oluşacağı belli değildir. Uzman kişi, kuruluş ve
STKler olmadan alanda alınacak kararların yerinde, isabetli
olacağı belirsizdir. Bugüne kadar ağırlıklı
olarak 2873 sayılı Millî Parklar Kanunu ve 2863 sayılı
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ekseninde
koruma-kullanma dengesiyle yönetilen
bu nadir turizm bölgesinin, yeni alan yönetim modeli olarak tam da tarif
edilemeyen bir kurum marifetiyle yönetilmek istendiği
anlaşılmaktadır.
Kapadokya alanı içerisinde kalan kamu
taşınmazlarının idareye tahsisi ile idare personelinin
özlük haklarının düzenlenmesi öngörülmektedir. İdare
tarafından talep edilmesi hâlinde Kapadokya alanı
sınırları içerisinde kalan hazinenin özel mülkiyetindeki veya
devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmazların,
ormanlar dâhil tahsisli alanların tahsisleri kaldırılarak bu
kanunda belirtilen amaçlara uygun olarak kullanılmak üzere bedelsiz olarak
tahsis edilmesi ormanlık alanlara ve doğaya büyük zarar verebilir.
Kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam
edilen Devlet memurları, kamuda çalışan sürekli işçiler ile
öğretim elemanlarından gerekli nitelikleri taşıyanlar
kendilerinin isteği ve kurumlarının muvafakatiyle İdare
kadrolarında istihdam edilebilir. Bunların kurumlarıyla olan
ilişkileri, iş sözleşmesinin yapılmasıyla son bulur.
denilmektedir. Bu maddeyle, kurulda görev alanların mevcut personel
rejimiyle verilen haklardan yararlanması sözleşme
imzalandığı süreçten sonra aleyhlerine gelişecek,
sözleşmeli olarak çalışacaklardır. Böylelikle, devlet
memurları sözleşmeli personel yapılarak iş güvenceleri
ellerinden alınabilir. Kurul üyesi belirlenirken liyakat ve uzmanlık
alanları gözetilecek midir? Sözleşmeden doğabilecek hak
kayıplarının olmaması için tedbirler alınacak
mıdır? Daha net bilgilere ihtiyaç vardır.
Sayın Cumhurbaşkanına Kapadokya
alanının sınırlarını belirleme yetkisi
tanınmakta ancak Kapadokya alanıyla ilgili her türlü düzenlemenin
kanunla yapılması daha doğru olacaktır. Kapadokya
alanıyla ilgili olarak kanun teklifinde birçok bakanlık yok
sayılmıştır. Kültür ve Turizm Bakanlığı,
idarenin hazırladığı üst ölçek planının
onaylanmasıyla yetkilendirilmiştir. Yasanın yürürlüğe
girmesiyle Kapadokya turizm eksenli rant sürecinin
başlayacağının gündeme gelebilmesi, ayrıca bu konuda
uzman kişi, kurul ve kuruluşların, STKlerin teklif edilen kanun
marifetiyle yok sayılacağı görülmektedir.
Kanun teklifinde, Kapadokya alanını
koruyacak, geliştirecek, gelecek nesillere aktarılmasını
sağlayacak alan idaresinin kimlerden kurulacağı belirsizken,
idarenin alanda yeni yatırımları artıracağı,
kaçak yapıların yıkılması metinde yer almış
ancak korkarız ki yerlerine yenilerinin
yapılmayacağının garantisi de yoktur. Ayrıca cezalar
ve diğer gelirlerden oluşacak bütçenin nerelere
harcanacağından söz edilmemiştir.
Son on yedi yılda İstanbulda,
Çanakkalede, Hasankeyf ve ülkemizin pek çok yerinde olduğu gibi, seçim
bölgem Muğlada da varlıklarımızı koruduğumuz
söylenemez. Bakanlardan ve makamlardan koruyamadığımız
koylarımız var. Ağaçlandırma sözü verilen ancak yerine
oteller dikilen, ranta açık tabiat varlıklarımız var.
Koruyacağız. sözüyle gündeme gelen bir talan
anlayışı var.
Kültür ve Turizm Bakanının şirketinin
Gökova ve mavi yolculuğun Bodrum ayağı olan eşsiz
güzellikteki Kissebükü Adalıyalı bölgesinde, inşaata kapalı
olmasına rağmen, yıllardır otel yapma girişimleri gündemdedir.
Bu bölge çok önemli turizm alanı olan mavi yolculuk turunun en önemli
uğrak noktasıdır. Bölgede köylünün tapulu arazileri imara
kapalıdır, otel inşaatına açık hâle getirilecektir
bölge.
Bildiğiniz gibi, yine 1970li yıllarda
bölgede 88 koy varken günümüzde artık koy sayısı 44e
düşmüştür.
Marmaris Okluk Koyuna yapılan yazlık
sarayla Okluk Koyu da mavi yolculuk uğrak noktalarından biri olmaktan
çıkmıştır artık ve doğa, orman, ağaçlar
zarar görmektedir.
Bu teklif gündeme gelirken olumlu, mutlaka
çıkması gereken kanun olarak gereklidir ancak belirsizlikleri
nedeniyle üzerinde düşünülmesi gereken konular vardır: Kapadokya
kanun teklifinde biraz önce belirttiğim belirsizlikler, paydaş
bakanlıkların devre dışı kalması, güven
eksikliği ve alan başkanlığının bütçeyi
nasıl kullanacağı; yine bakanlarla, sivil toplum örgütleriyle,
yerel örgütlerle ortak aklı kullanarak bu kanun teklifinin
getirilmeyişi. Eksiklikleri kanun çıkarken ya da çıktıktan
sonra mutlaka tamamlanmalıdır.
Ümit edelim ki teklifle ilgili
kaygılarımız gerçekleşmez, Kapadokya tarih, kültür,
doğa varlık alanı kanunu bölgeye hayırlı olur diyerek
sözlerimi tamamlıyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Kütahya Milletvekilimiz Sayın Ahmet
Erbaşa aittir.
Buyurun Sayın Erbaş. (MHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Erbaş, aynı zamanda
şahıs adına da talebiniz var. Grup ve şahıs adına
taleplerinizi birleştiriyorum, süreniz on beş dakika.
MHP GRUBU ADINA AHMET ERBAŞ (Kütahya)
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Kapadokya
Alanı Hakkında Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerinde Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Kapadokya, şüphesiz, Türkiye'nin dünyaya
açılan en önemli kapılarından birisidir. Doğal, tarihî ve
kültürel değerleriyle Türkiye turizminin en gözde merkezlerindendir.
Kapadokya bölgesi, 1985 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültür
Mirası Listesine alınmıştır. Kapadokya, mistik
havası, enteresan coğrafyası ve çok kültürlülükten kaynaklanan
zengin birikimleriyle başta ülkemiz olmak üzere tüm dünya turizm
çevrelerinin de dikkatini bu bölgeye çekmektedir.
Saydığımız tüm bu özellikleri ve
daha fazlasını barındıran Kapadokya alanında mevcut
durumda doğal sit alanları, arkeolojik ve kentsel alanlar, kültür ve
turizm koruma ve gelişim bölgesi, millî park gibi pek çok farklı
koruma statüsü ve bu statülerden kaynaklanan farklı kurumlara ve kişilere
tanınan idari yetkiler bulunmaktadır. Bu yetkiler fazlasıyla
karmaşaya, yetki tanımlarında yaşanan problemlere
dolayısıyla bölge insanımız ve bölgeye yatırım
yapmak isteyen iş insanları açısından uzun, yorucu,
bürokratik süreçlerin yaşanmasına sebep olmaktadır.
Aslında, şu an konuştuğumuz bu
konu Türkiye'nin en önemli sorunlarından biridir. Hantal bürokraside
takılan işler, yetki kargaşalarında boğuşulan
problemler, ülkemizin hemen hemen her konusunda ciddi problemler
yaşatmaktadır. Bu problemler, işte Kapadokya gibi eşsiz
kültürel bir mirası hak ettiği şekilde korumanın ve turizm
açısından hedeflenen başarıya ulaşmanın önüne
geçmektedir. Bu süreçler kaçak yapılaşmaya neden olmakta, tarihî doku
çok ciddi zarar görmektedir. Burada uygulanan model, daha önce hayata
geçmiş olan Gelibolu modelidir. Bu yasayla, Geliboluda uygulamada
yaşanılan aksaklıklar giderilmeye
çalışılmıştır.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; Kütahya Milletvekili olarak, Kütahya ilimizin
sınırları içinde bulunan Dumlupınar savaş alanı
ve Afyonkarahisar ilimiz sınırları içerisinde bulunan Kocatepe
savaş alanı hakkında konuşmak istiyorum. Kurtuluş
Savaşı, sonuçları itibarıyla, Türk milletinin
bağımsızlığının elde edilmesini ve Türkiye
Cumhuriyetinin kurulmasını sağlayan destansı bir
mücadelenin adıdır. Kurtuluş Savaşı, Atamız
Alparslanın 1071 yılında Malazgirtle
başlattığı bu kutlu yolculuğun, Gazi Mustafa Kemal ve
silah arkadaşlarının necip milletimizle verdiği mücadele
sonucu Anadoluya vurduğu mühürdür. Çanakkalede düşmana Dur. diyen
ecdat, Dumlupınarda bu düşmana Defol, git. demiştir. Şu
an bu Mecliste bu konuşmayı yapabiliyor isek bunun sebebi Kurtuluş
Savaşında verilen mücadelemizdir.
Fakat üzülerek görüyoruz ki Kurtuluş
Savaşı mücadelemiz gerek gelecek nesillere aktarılırken
gerekse kültürel ve tarihî mirası tanıtılırken zayıf
kalıyoruz. Savaşan ve savaşı yaşayan
kuşağın yitip gitmesiyle birlikte, yıl dönümlerindeki resmî
anma törenleri dışında Kurtuluş Savaşı
alanları bölgesine, yakın zamanlara kadar ziyaretçi hareketi ya da
bir turizm faaliyeti söz konusu olmuyordu. Kurtuluş Savaşı
coğrafyasını gezmek isteyenler için tarihsel bilgi kaynakları
bulunmakla beraber, coğrafyayı tanıtan yazılı,
basılı kaynaklar, rehber kitaplar ve haritalar çok
sınırlıdır. Savaş alanlarının bir rehber
kitabı bulunmamaktadır ve başta Millî Parklar Genel
Müdürlüğünün hazırladığı broşürler olmak üzere,
her bölge için ayrı ayrı standartlarda, değişik kişi
ve kurumlarca hazırlanmış kitapçık ve broşürler eksik,
yanlış ve yetersizdir. Türk Kurtuluş Savaşının
ana muharebelerinin geçtiği bölgeler -Gordion Antik Kenti, Frig Vadisi,
Seyitgazi Külliyesi, Kütahya, Afyon, Eskişehir eski kent dokuları
gibi- birbirlerine yakın yerlerde bulundukları için, bu bölgeleri
ziyarete gelen yerli ve yabancı turistler savaş
anıtlarının bazılarına da zaman ayırabilirler.
Tarihî mirasımıza sahip çıkmaz isek
toplum olma, millet olma bilincini kaybederiz. Çok büyük bir
vefasızlık örneği olarak 1.700 şehit, 7 bine yakın
kayıp verdiğimiz Kütahya-Eskişehir Muharebeleri hiçbir
şekilde anılmamaktadır. Savaş sadece zaferlerden ibaretmiş
gibi, burada fedakârlık yapmış insanların
anısını, ismini yaşatacak anıt ve şehitliklerden
yoksunuz. Savaş alanlarında ve şehitliklerde bir iki istisna
dışında hiçbir şekilde düzenleme
yapılmamıştır. Gerek Kütahya savaş alanları gerek
savaş sırasında iç içe geçmiş Afyonkarahisar bölgesi
gerekse de işgal edilen bölgelerde millî mücadelenin verildiği,
tarihsel olayların geçtiği diğer yerler acilen kayıt
altına alınmalı, yeni kuşaklara bilgi ve tanıklık
aktaracak şekilde düzenlenmelidir. Bu bölgelerin tarihî alan
başkanlığına ihtiyacı vardır ve mutlaka
kurulmalıdır. Bu çalışma Afyonkarahisarla birlikte
yapılmalıdır. Tarihî alan başkanlığının
sınırlarını bu iki il belirlemelidir. Bu bölgede,
tıpkı Geliboluda olduğu gibi, açık hava müzesi
şeklinde tarihî doku korunmalı ve şehitlerimize,
ecdadımıza saygıyı barındıracak şekilde hem
günümüze hem de gelecek nesillerimize doğru şekilde
aktarmalıyız. Bu düzenlemeler yapılırken genç
kuşaklara uzak bir tarihin unutulmuş öyküleri gibi gelen bu
olayların, aslında çok yakın tarihlerde
gerçekleştiğini öğretmeli yani dünü ve bugünü hatırlatmalıyız.
Buraya kurulacak panoramik bir müzeyle Mustafa Kemal Atatürkün gözünden
savaş meydanı izlenmeli ve tanıtılmalıdır çünkü
Millî Parkların bu kafayla bunu yapması imkânsızdır. Zaten
yapsaydı, şimdiye kadar çoktan yapardı. Bu aziz bölgeyi acilen Millî
Parkların hantal yapısından kurtarmamız gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, konu turizm üzerine
devam ediyor iken Kütahyanın en önemli kazanımlarından ve
aynı zamanda da kanayan bir yarası olan Aizanoi
Antik Kentiyle ilgili konuşmak istiyorum. Dünya tarihi için çok önemli
bir bulgu olan Aizanoi binası, Kütahyamızın Çavdarhisar
ilçesinde bulunmaktadır. Bin yedi yüz elli yıl önce inşa edilen
Aizanoi binasında hem borsa işlemleri yapılmış hem de
Roma İmparatoru Diocletianus, enflasyonla mücadele amacıyla
hazırlattığı mal satış bedellerini taş
bloklar üzerinde burada duyurmuştur. Yani dünyanın ilk borsası
Kütahyada kurulmuştur. Aizanoi Antik Kenti, kültürel yapısı
gereği ikinci Efes olarak tanımlanmakta, dünyanın en iyi
şekilde muhafaza edilmiş Zeus Tapınağı, Roma
hamamları ve 200 bin kişiyi içine alacak kapasiteli amfi tiyatrosunu
barındırmaktadır.
Türkiyeye hem turizm hem ekonomik alanda katkı
sağlayacağını düşündüğümüz Aizanoi Antik
Kentinin tanıtımı için reklamların yetersiz olduğunu
düşünmekteyiz. Bu bölge, yıllarca bir Almanın kontrolü
altında kalmış, daha sonra da Pamukkale Üniversitesinden bir
hoca hanımın tekeline terk edilmiştir. Meseleye sadece bilimsel
açıdan değil, aynı zamanda sosyokültürel açıdan
yaklaşmalı, tapınağın ve tiyatronun çevresini
konserler ve etkinlikler için uygun duruma getirmeliyiz. Çavdarhisar
nemalanmalı, Kütahya faydalanmalı, Efesten daha eski bir yapı
olan bu antik kente yabancı turistler çekilerek Türkiye kazanç elde etmelidir.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; son olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
hakkında konuşmak istiyorum.
1983 yılında Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetini kuran soydaşlarımız, maalesef,
Birleşmiş Milletlerin aldığı kararlarla dünyadan izole
edilerek ambargolar altında ezilmeye devam edilmektedir. Kurulan devletin
de soydaşlarımızın da nefes borusu yalnızca Türkiye
Cumhuriyetidir. Yakından takip etme imkânı bulduğum
kardeşlerimiz gelinen son noktada KKTCde büyük bir ekonomik
sıkıntı yaşamakta ve altyapı sorunlarıyla
boğuşulmaktadır. Hâlen hayata geçirilemeyen ekonomik iş
birliği anlaşması ve adadaki pound kıskacı ada
ekonomisini kıskaca sokmaktadır.
Kıbrısta yüz yılı
aşkın varlık mücadelesi veren soydaşlarımız elli
yıldır bitmek bilmeyen bir görüşme süreciyle
boğuşmaktadır. KKTCde artık her şeyi çözüme
odaklı değil, ihtiyaçlara yönelik revize etme zamanı
gelmiştir. Ekonomik tedbirleri almak için adada çözümü beklemek, ne
iktisadi ne de siyasi açıdan doğrudur. El birliğiyle kamuyu bu
hantal yapısından kurtarmamız gerekir. Kendi evimizin içini
düzenleyerek KKTC olarak yolumuza devam etmeliyiz.
Turizm ve üniversiteler KKTCnin olmazsa
olmazıdır. Turizm ve üniversitelerde kartelleşmeye izin vermeden
teşviklere devam etmeli, uçak seferlerini artırarak son zamanlarda
artan fiyatları da düşürmeliyiz. Bunun yanı sıra,
şimdi adaya ana vatandan su da geldi. Tarım adası olma yolunda
da inşallah mücadele edeceğiz. Geçmişin eleştirilerini
yapmak yerine bugüne bakmalı, hep birlikte KKTCyi hak ettiği noktalara
taşımalıyız. Unutmayalım ki dün olduğu gibi bugün
de yarın da Kıbrıs Türkü kardeşlerimizin davası bizler
için siyasetüstü bir dava olmaya devam edecektir.
Kıbrıs Türk toplumunu daha müreffeh bir
yapıya kavuşturmak için birlikte adım atmaya devam edeceğiz.
Hiçbir şekilde 1960 anlaşmalarında kazanılmış
olan siyasi, eşit haklardan geriye gidilmesine müsaade etmeyeceğiz.
Doğu Akdenizde uluslararası anlaşmalardan doğan egemenlik
ve doğal gaz hakları bir oldubittiye getirilerek Rumlar
tarafından gasbedilmek istenmektedir. Buna asla müsaade etmeyeceğiz.
Kıbrıs politikası gerek Türkiye
gerekse Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin iç siyasetinden
bağımsız bir şekilde, tamamen millî politikalarla
oluşturulmalı ve devlet aklıyla sürdürülmelidir.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygıyla
selamlıyor, hepinize hayırlı akşamlar diliyorum.
Sağ olun. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Değerli milletvekilleri, ikinci bölüm üzerinde
başka söz talebi? Yok.
Soru? Yok.
İkinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.13
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.15
BAŞKAN: Başkan
Vekili Levent GÖK
KÂTİP ÜYELER: Mustafa
AÇIKGÖZ (Nevşehir), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
79uncu Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
56 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir konu
bulunmadığından, alınan karar gereğince kanun
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için, 21 Mayıs 2019 Salı günü saat 15.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 19.16