TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
80inci
Birleşim
21
Mayıs 2019 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Eskişehir
Milletvekili Utku Çakırözerin, Eskişehir ilinde yapılmak
istenen termik santrale ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Kayseri Milletvekili
Hülya Nergisin, 21 Mayıs Çerkez sürgünü ve
soykırımının 155inci yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Mersin Milletvekili
Rıdvan Turanın, Mersin Akkuyuda yapımı devam eden nükleer
enerji santraline ilişkin gündem dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Mersin Milletvekili
Hacı Özkanın, 2002 yılından bugüne kadar orman alanı,
kırsal kalkınma alanı ile bitkisel üretim ve
hayvancılıkta ciddi büyüme sağlandığına
ilişkin açıklaması
2.- Samsun Milletvekili
Neslihan Hancıoğlunun, sokağın asıl gündeminin hayat
pahalılığı, işsizlik, yoksulluk olduğuna
ilişkin açıklaması
3.- Mersin Milletvekili Ali
Cumhur Taşkının, 19 Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor
Bayramının tüm yurtta coşkuyla kutlandığına, dün
olduğu gibi bugün de bağımsızlığımıza
kasteden ihanet ve şer odaklarına karşı ülkeyi korumaya
hazır olduklarına ilişkin açıklaması
4.- Denizli Milletvekili
Kazım Arslanın, YSKnin büyükşehir seçimini iptal ederken
aynı zarftan çıkan ilçe belediye başkanları ve belediye
meclisi üyeleri seçimlerini neden iptal etmediğini, Bursa ili Mustafakemalpaşa
ilçesi ile Erzurum ili Pasinler ilçesindeki itirazları oy birliğiyle
reddederken İstanbul Büyükşehirle ilgili itirazı ve 2 Mart 2019
tarihinden sonra yapılan itirazları neden kabul ettiğini, İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptali
kararını veren hâkimler hakkında soruşturma yapmayı
düşünüp düşünmediğini Adalet Bakanından öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
5.- Kırşehir
Milletvekili Metin İlhanın, Kırşehir Ağız ve
Diş Sağlığı Hastanesine ortodonti uzmanı
atamasının yapılmasını Sağlık
Bakanından talep ettiğine ilişkin açıklaması
6.- Osmaniye Milletvekili
Mücahit Durmuşoğlunun, 19 Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor
Bayramını kutladığına ilişkin
açıklaması
7.- Trabzon Milletvekili
Ahmet Kayanın, çay üreticilerinin sorunlarının ivedilikle
çözümlenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
8.- Kocaeli Milletvekili
İlyas Şekerin, Türkiyede hızlı büyüyen 100 şirketten
5inin Kocaeli ilinde olduğuna ve tebrik ettiğine ilişkin
açıklaması
9.- Antalya Milletvekili
Aydın Özerin, saldırıya uğrayan gazeteci Yavuz Selim
Demirağ, İdris Özyol ve Ergin Çevike geçmiş olsun
dileğinde bulunduğuna, gazetecilere saldıran ve hedef
gösterenlerin yargı önünde hesap vermesi gerektiğine ilişkin açıklaması
10.- Kayseri Milletvekili
Çetin Arıkın, atama bekleyen sağlık personelinin
mağduriyetine ilişkin açıklaması
11.- İzmir Milletvekili
Murat Çepninin, İzmir Karaburun halkının RESler nedeniyle
yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması
12.- Adana Milletvekili Ayhan
Barutun, pamuk üreticilerinin neden mağdur edildiği ile pamuk
destekleme primlerinin neden düşürüldüğünü öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
13.- Kahramanmaraş
Milletvekili Sefer Aycanın, devlet memurlarının doğum
sonrası yarım zamanlı çalışma hakkıyla ilgili
usul ve esasların yayımlanmasını beklediğine,
uyuşturucu madde satışıyla ilgili önlem alınması
gerektiğine ilişkin açıklaması
14.- Eskişehir
Milletvekili Utku Çakırözerin, Cumhuriyet gazetesi davasına
ilişkin açıklaması
15.- Ankara Milletvekili
Servet Ünsalın, 17 Mayıs Mahzuni Şerifin Hakka
yürüyüşünün 17nci yılına ilişkin açıklaması
16.- Adana Milletvekili
Müzeyyen Şevkinin, kanser hastaları ile ömür boyu cihaz kullanmak
zorunda olan hastaların tıbbi malzemeleri hakkındaki
sorunlarına ilişkin açıklaması
17.- Ankara Milletvekili Nihat
Yeşilin, 17 Mayıs Mahzuni Şerifin Hakka yürüyüşünün
17nci yılına ilişkin açıklaması
18.- Adıyaman
Milletvekili Abdurrahman Tutderenin, Adıyaman Üniversitesi Kadın
Doğum ve Çocuk Hastanesinin çocuk kardiyoloji uzmanı
ihtiyacının giderilmesi gerektiğine, Adıyaman Merkez
Kuşakkaya Göletleri ve Sulamaları Projesi yapım işine ne
zaman başlanacağını Tarım ve Orman Bakanından
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
19.- Amasya Milletvekili
Mustafa Tuncerin, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı kanser
hastalarının yaşadığı mağduriyete
ilişkin açıklaması
20.- Aksaray Milletvekili
Ayhan Erelin, Aksaray Eğitim ve Araştırma Hastanesinin
kadın hastalıkları ve doğum uzmanı ihtiyacı ile
Aksaray ili Sultanhanı ilçesinin hastane ihtiyacının karşılanması
gerektiğine ilişkin açıklaması
21.- Adana Milletvekili
Ayşe Sibel Ersoyun, 15 Mayıs Dünya İklim Gününe ilişkin
açıklaması
22.- Tekirdağ
Milletvekili İlhami Özcan Aygunun, 2019 yılı destekleme
primlerinin açıklanmamasının çiftçinin üretimden çekilmesine
neden olacağının düşünülüp düşünülmediğini
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
23.- İzmir Milletvekili
Serpil Kemalbay Pekgözegünün, sendikalaştıkları için işten
çıkarılan Kale Kayışları, Cargill, Flormar, FARPLAS
işçileri için Cumhuriyet savcılarının neden harekete geçmediğini
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
24.- Kahramanmaraş
Milletvekili Ali Öztunçun, 17 Mayıs Mahzuni Şerifin Hakka
yürüyüşünün 17nci yılına ilişkin açıklaması
25.- İstanbul
Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun, 19 Mayıs Millî
Mücadelenin 100üncü yıl dönümü vesilesiyle mevzubahis olan Türk
devletinin varlığı, Türk milletinin istikbali ise
çıkılacak bir Samsun Limanı ile binilecek bir Bandırma
Vapurunu milletin her zaman bulacağına, Trabzon ili Çaykara
ilçesinde kaybolan Anadolu Ajansı Muhabiri Abdulkadir
Nişancıyı arama kurtarma çalışmalarına
katılan 2 askerin şehit olduğuna ve konunun
araştırılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
26.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, 19 Mayıs Millî Mücadelenin 100üncü yıl
dönümüne, Türk milletini Anadoluda esir etmeye yönelik heveslere 19 Mayıs
1919 ruhuyla karşı çıkmaya devam edileceğine,
Yunanistanın 19 Mayısta sözde Pontus soykırımı anma
günü düzenlediğine, 19 Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor
Bayramını kutlarken başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak
üzere şehitleri ve Topal Osmanı rahmetle andığına
ilişkin açıklaması
27.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, 21 Mayıs Çerkez
soykırımının 155inci yıl dönümüne, 17-31 Mayıs
Uluslararası Gözaltında Kayıplar Haftası vesilesiyle
insanlığa karşı işlenen suçların
affının ve zaman aşımının
olmadığına, Şanlıurfanın Halfeti ilçesinde
gerçekleştirilen gözaltılara ilişkin açıklaması
28.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, 19 Mayıs Millî Mücadelenin 100üncü yıl dönümüne,
millî bayramları hiç kimseyi, hiçbir siyasi partiyi ayırmadan
kutlamanın doğru olduğuna, Anadolu Ajansı Muhabiri
Abdulkadir Nişancıyı arama kurtarma çabalarının
sonuçlanmasını beklediklerine, kurtarma çalışmalarında
şehit olan askerlere Allahtan rahmet dilediklerine ve olayın araştırılması
gerektiğine, TRT bünyesindeki istihdam fazlası personele, 21
Mayıs Çerkez sürgünü ve soykırımının 155inci yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
29.- Çankırı
Milletvekilli Muhammet Emin Akbaşoğlunun, 21 Mayıs Çerkez
sürgünü ve soykırımının 155inci yıl dönümüne, 19
Mayıs Millî Mücadelenin 100üncü yıl dönümüne, Anadolu Ajansı
Muhabiri Abdulkadir Nişancıyı arama kurtarma
çalışmalarında şehit olan askerlere Allahtan rahmet
dilediğine ve olayla ilgili adli ve idari tahkikatın
başlatıldığına, vefatı nedeniyle İstanbul
Milletvekili Doğan Kubatın babasına Cenab-ı Allahtan
rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
30.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Anayasanın 96ncı maddesindeki Türkiye Büyük Millet
Meclisi, yapacağı seçimler dâhil bütün işlerinde üye
tamsayısının en az üçte biri ile toplanır. ibaresine
ilişkin açıklaması
31.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
32.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Antalya Milletvekili Deniz Baykala ait yasama
dokunulmazlığının kaldırılması
hakkındaki Cumhurbaşkanlığı tezkeresinin
Cumhurbaşkanlığına iadesine ilişkin açıklaması
33.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Konya Milletvekili
Fahrettin Yokuşun 56 sıra sayılı Kanun Teklifinin
6ncı maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
34.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
35.- İstanbul
Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun, Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
36.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, İstanbul Milletvekili
Hayrettin Nuhoğluna Meclis Başkanı Mustafa Şentopa
yerinden sarf ettiği bazı ifadeleri nedeniyle İç Tüzükün
161inci maddesindeki hükme istinaden Meclisten iki birleşim çıkarma
cezası verildiğine, FETÖyle mücadelenin hem hukuki hem de idari
yönden devam ettiğine ilişkin açıklaması
37.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
38.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Manisa Milletvekili Özgür
Özelin yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
39.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlunu Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Levent Gök
cezalandırmış veya cezalandırılmasını istemiş
gibi göstermenin doğru olmadığına ilişkin
açıklaması
40.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Manisa Milletvekili Özgür
Özelin yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
VI.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Mithat Sancarın, vefatı nedeniyle
İstanbul Milletvekili Doğan Kubatın babasına ve
İstanbul Milletvekili İlhan Kesicinin ağabeyine Allahtan
rahmet dilediğine ilişkin konuşması
2.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Mithat Sancarın, Anayasa Mahkemesinin TBMM
İçtüzüğünün değiştirilen 57nci maddesini iptal
ettiğine, iptal gerekçesine ve Anayasa Mahkemesinin kararına uygun
davrandığına ilişkin açıklaması
VII.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.-
Cumhurbaşkanlığının, Anayasa ve Adalet
Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyonda bulunan Antalya
Milletvekili Deniz Baykalın yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında tezkeresinin (3/365)
Cumhurbaşkanlığına iade edildiğine ilişkin
tezkeresi (3/735)
2.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının, TBMM Dışişleri
Komisyonu üyelerinden oluşan bir heyetin 26-29 Haziran 2019 tarihlerinde
Hırvatistana resmî ziyarette bulunmalarına ilişkin tezkeresi
(3/736)
B) Önergeler
1.- Çanakkale Milletvekili
Muharrem Erkekin (2/830) esas numaralı 298 sayılı Seçimlerin
Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/30)
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- İYİ PARTİ
Grubunun, Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Yavuz
Ağıralioğlu tarafından, yabancılara mülk
satışlarındaki hızlı artıştan
doğabilecek sakıncaların tespit edilerek gerekli önlemlerin
alınması ve yabancılara mülk alımı yoluyla Türk
vatandaşlığı hakkı tanınması
şartlarının yeniden düzenlenmesi amacıyla 21/5/2019
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 21 Mayıs 2019 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, Grup
Başkan Vekilleri Mersin Milletvekili Fatma Kurtulan ve İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, başta Hasankeyf
olmak üzere yukarı Mezopotamya bölgesinin önemli tarihî ve kültürel alanını
sular altında bırakacak olan Ilısu Barajı ve Hidroelektrik
Santrali Projesinin durdurulması amacıyla 21/5/2019 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 21 Mayıs 2019 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Grup
Başkan Vekili Sakarya Milletvekili Engin Özkoç tarafından, Çerkez
sürgününde tüm yaşananların araştırılması
amacıyla 21/5/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 21
Mayıs 2019 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
IX.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Nevşehir
Milletvekili Mustafa Açıkgöz ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Muş ile 65
Milletvekilinin Kapadokya Alanı Hakkında Kanun Teklifi (2/1811) ile
Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 56)
2.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti ile Gürcistan
Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşması Tarafından Kurulan
Ortak Komitenin Türkiye Cumhuriyeti ile Gürcistan Arasındaki Serbest
Ticaret Anlaşmasının Menşeli Ürünler
Kavramının Tanımı ve İdari İşbirliği
Yöntemleri Hakkında Protokol IIsini Değiştiren 1/2016
Sayılı Kararınının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna ve Anlaşmanın Protokoller ve Eklerine
İlişkin Değişikliklerin Cumhurbaşkanınca
Doğrudan Onaylanmasına Dair Yetki Verilmesine İlişkin Kanun
Teklifi (2/1364) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 33)
21 Mayıs 2019 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Emine Sare
AYDIN YILMAZ (İstanbul)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
80inci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Eskişehirde
yapılmak istenen termik santral hakkında söz isteyen Eskişehir
Milletvekili Utku Çakırözere aittir.
Buyurun Sayın Çakırözer. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözerin, Eskişehir ilinde
yapılmak istenen termik santrale ilişkin gündem dışı
konuşması
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum. Sözlerime, düşünceleri yüzünden cezaevlerinde tutulan
Eren Erdem, Musa Kart gibi gazetecilere; Osman Kavala, Füsun Üstel gibi
yüzlerce aydınımıza ve siyasetçilerimize özgürlük dileyerek
başlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
Eskişehirimizin dibine, Anadolunun buğday ambarı Alpu
Ovamıza kömürlü termik santral yapmak istiyorlar; evet, koruma
altındaki ovaya zehir santrali dikmek istiyorlar. Bu kürsüde defalarca
konuştuk, bugün Bu son olsun. umuduyla bir kez daha
karşınızdayım çünkü havamızı, suyumuzu,
toprağımızı, hayvanlarımızı ve 1 milyon
Eskişehirliyi zehirlemek istiyorlar. Ankaradaki beylerin rant
iştahına biz burada Dur. demez isek o santral yılda 6 milyon
ton kömür yakacak, zehri havaya ve suya verilecek, o güzelim ovaya 450 futbol
sahası büyüklüğünde kül depolanacak, yüzlerce, binlerce
hemşehrimiz erken yaşta hayatını yitirecek. Bu santrale
köylümüz, belediyelerimiz, sivil toplum karşı, yediden yetmişe
her görüşten vatandaş karşı. Açılan davalar birer
birer lehimize sonuçlanıyor. Halk karşı olduğu için ihaleye
başvuran da yok, ihale tam 6 kez ertelendi. Eskişehirde bu santral
yapılsın diyen tek bir Allahın kulu yok. Nitekim 31 Mart
seçimine bir hafta kala Cumhurbaşkanı Erdoğan Eskişehire
geldi ve Verimli Alpu Ovasını koruma altına aldık,
dokunmayacağız. dedi. Tam derin bir nefes almıştık,
artık tehlike geçti demiştik ki seçimler bitti, verilen tüm o sözler
unutuldu, umutlarımız çöpe atıldı. Geçen hafta bir
baktık Alpu Ovamızda sondaj çalışmaları
başlamış; bakın, göstereyim.
Değerli arkadaşlarım, o verimli
ovadaki bereketli buğday tarlalarına köstebek yuvaları gibi
onlarca kuyu kazılmış, bunlardan daha yüzlercesi kazılacak.
Eskişehir Milletvekilimiz, mücadele arkadaşımız Jale Nur
Süllü ile sivil toplumla gittik, köylülerle konuştuk, konuştuk ve
neye üzüleceğimizi şaşırdık. Bu devasa sondaj
kulelerinin altında ezilen bolluk, bereket simgesi ekinlerimize mi
üzüleceğiz yoksa daha sondajla birlikte başlayan çevre cinayetlerine
mi üzüleceğiz? Bu fotoğrafa da lütfen iyi bakın. Sondaj
sırasında çıkan zehirli hafriyat atıkları
Beyazaltın, Danişment, Gündüzler, Kızılcaören ve civar
köylerin kullandığı berrak derelerimize bırakıldı
bile. Yani santral yapılmadan değerli arkadaşlarım,
zehirleme başladı; acımasızca, vicdansızca
başladı.
Değerli arkadaşlarım, hani doğal
sit alanıydı, dokunulmayacaktı; hani Eskişehirin
hayrına olmayan hiçbir şeye evet denmeyecekti? Maalesef
halkımıza yalan söylediler, kandırdılar. Bakın, biz
başından beri hep aynı şeyi söyledik, kürsülerde söyledik,
meydanlara çıktık, sokaklarda yürüdük, Eskişehire zehir
santrali istemiyoruz dedik.
Buradan, bir kez daha bu verimli ovanın
bağrına o sondaj kuyularını hançer gibi sokanlara
sesleniyoruz: Vazgeçin, sarayın gözdeleri daha çok kâr etsin diye rant
uğruna, halka rağmen bu zehir projesini sürdürmeyin. Bu sondaj kuyularına
harcadığınız paraları, yandaş müteahhitlerin
önüne dökeceğiniz paraları ülkesi için alın teri döken, eli
nasırlı çiftçimize verin. Verin ki çiftimiz daha çok üretsin, daha
sağlıklı, daha ucuza üretsin. Çok bir şey istemiyoruz;
kamunun kaynakları havayı, toprağı, suyu ve insanı
zehirlemek için değil, ölüm için değil, üretmek için, yaşatmak
için harcansın. Artık bu inattan vazgeçin.
Kuyularınızı da zehirli planlarınızı da kirli
pazarlıklarınızı da alın ve çekip gidin.
Eskişehirli ne termik ister ne kömür, Eskişehirliler sadece ve sadece
sağlıklı bir ömür isterler.
Değerli arkadaşlarım, yaşanan
süreçte en vahimi ise insanımıza, köylümüze söylenen yalanlar.
Köylüleri ikna için giden MTA yetkilileri Bu sondajlar termik santral için
değil. diyorlar, hatta inanması çok zor ama Petrol aramak için
kazıyoruz. bile diyorlar. Verimli topraklarından olacak, zehir
soluyacak insanlar baskıyla, tehditle, yalanla ikna edilmeye
çalışılıyor. Bu yapılan çok büyük
ahlaksızlıktır. Seçim öncesinde Eskişehirlileri,
Alpuluları kandırdınız, Toprağa
dokunmayacağız. dediniz; seçim bitti, şimdi sondaj
çukurları açtınız. Aklınız sıra Eskişehiri,
Eskişehirlileri cezalandırıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, bağlayın
sözlerinizi Sayın Çakırözer.
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
31 Martta Alpulular size ders verdi, Eskişehir
ders verdi; Ankara, Antalya, Adana, Mersin ders verdi, İstanbullular size
ders verdi ama anlaşılan yetmemiş, yenilen pehlivan misali
güreşmeye doyamıyorsunuz.
Son söz olarak, buradan, 23 Haziran seçimlerinde oy
kullanacak İstanbullulara seslenmek isterim: Eskişehirde
yaşananları görün, dokunulmayacak denen o verimli ovamızın
hâlini görün; bunlara inanmayın, güvenmeyin. 23 Haziranda bir ders daha verdiğinizde
inanın, sadece İstanbul için değil, temiz havamız için de
bereketli topraklarımız için de berrak sularımız için de
geleceğimiz için de her şey çok güzel olacak.
Yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Çakırözer.
Gündem dışı ikinci söz, 21 Mayıs
Çerkez soykırımının yıl dönümü münasebetiyle Çerkez
sürgünü hakkında söz isteyen Kayseri Milletvekili Hülya Nergise aittir.
Buyurun Sayın Nergis. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
2.-
Kayseri Milletvekili Hülya Nergisin, 21 Mayıs Çerkez sürgünü ve
soykırımının 155inci yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
HÜLYA NERGİS (Kayseri) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüz elli beş yıl önce
yaşanan 21 Mayıs Çerkez sürgünüyle ilgili olarak şahsım
adına gündem dışı söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
21 Mayıs Çerkezlerin uğramış
olduğu sürgün ve soykırımın tarihsel simgesidir. 1862 ve
1864, Çerkez halklarının Osmanlı topraklarına sürgününün
yoğun olarak yaşandığı yıllardır. Çerkezler,
yaklaşık üç yüz yıl süren bir savaşın ve
direnişin ardından ana yurtlarından çıkarıldılar,
kendilerine kucak açan Osmanlı topraklarına
sığındılar. Kuzey Kafkasyada yüzyıllarca
bağımsız olarak yaşayan Çerkezler, Çarlık
Rusyasının 19uncu yüzyıl başlarında Güney
Kafkasyayı, aynı yüzyıl ortalarında da Kuzey
Kafkasyayı işgal ve ilhak etmesiyle toplu olarak sürgüne tabi
tutulmuşlardır. Tarihe büyük Çerkez sürgünü olarak geçen bu trajik
süreçte Çerkezlerin yüzde 90ınından fazlası, Balkanlardan
Filistine kadar, dönemin Osmanlı topraklarına
yerleştirilmişlerdir. Dünyanın muhtelif yerlerinde
dağınık olarak yaşamaya mecbur bırakılan
Çerkezlerin büyük kısmı Türkiyede bulunmaktadır. Rusya Federasyonu
içerisinde Adigey, Karaçay-Çerkez, Kabardey-Balkar Cumhuriyetlerinde;
Abhazyada, Güney Osetyada, Ürdünde, Suriyede, Lübnanda, Filistinde,
Mısırda ve Avrupa ülkelerine dağılmış bir
şekilde yaşamaktadırlar.
Kayıtlara göre, Osmanlı topraklarına
sürgün edilenlerin sayısı 1,5 milyon civarındayken bunların
yaklaşık üçte 1i Karadenizin hırçın sularında
kaybolmuştur. Sürgün esnasında anasız kalmış
çocukların ölmüş annelerinin göğsünde süt aradıkları,
ölmüş çocuklarının ellerinden alınıp denize
bırakılacağı endişesiyle annelerin
çocuklarının ölümünü gizlemeleri bizim ağıtlarımıza
konu olmuştur.
Kültürler, insanlığın ortak
mirasıdır. Küreselleşmenin ve iletişim
çağının her şeyi silip süpürdüğü dünyada kültürler ve
değerler tehdit altındadır. Her anne-baba çocuğunun kendisine
benzemesini, ebeveynleri gibi düşünüp onlar gibi hissederek kendi gibi
yaşamasını ister. Ailesinden aldığı
değerleri yaşatan ve değerlere sahip çıkan, tarih bilinci
olan, nereden gelip nereye gitmesi gerektiğini bilen insanlar kökü
sağlam ağaçlara benzerler ve hiçbir fırtınadan,
sağanaktan etkilenmezler, koşullar ne olursa olsun hayata
sımsıkı tutunurlar ve savrulup yıkılmazlar ama
geçmişinden bihaber olanlar için durum tam tersidir. Güçlü devletleri bu
değerlere sahip kişilerle inşa edip onlarla ayakta tutabiliriz.
Değerleri yaşatmak hepimizin boynunun borcudur. Bu kültürler bin
yılların birikiminden doğmuştur.
Hükûmetimiz döneminde ortaöğretimde ana dilin
seçmeli ders olarak okutulmaya başlanması, ana dilde yayın
yasağının kalkması, üniversitelerde Çerkez dili ve
edebiyatı bölümlerinin açılması demokratikleşme
anlamında bir dönüm noktası olmuş ve halkımız
tarafından memnuniyetle ve minnetle
karşılanmıştır.
Çerkezler, her yıl 21 Mayıs tarihinde
Türkiyenin muhtelif yerlerinde anma etkinlikleri düzenlemektedir. Bu
etkinlikler kapsamında görev alan STKlerimize, desteklerini esirgemeyen
yerel yöneticilerimize, kurum ve kuruluşlarımıza, özellikle,
hassaten acımızı paylaşan milletimize sonsuz
şükranlarımı sunuyorum.
Çocuklarımıza savaşsız ve
barış içinde yaşanacak bir dünya bırakabilmek için bir daha
böyle bir trajedinin yaşanmaması adına o günleri hiçbir zaman
unutmadık, unutmayacağız.
Sözlerime son verirken sürgünde hayatını
kaybedenleri rahmet ve minnetle anıyor; yeryüzünde yaşayan tüm
insanların barış, huzur ve kardeşlik duyguları
içerisinde yaşamalarını diliyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Nergis.
Gündem dışı üçüncü söz, Mersin
Akkuyuda yapımı devam eden nükleer santralle ilgili söz isteyen
Mersin Milletvekili Rıdvan Turana aittir.
Buyurun Sayın Turan. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
3.-
Mersin Milletvekili Rıdvan Turanın, Mersin Akkuyuda
yapımı devam eden nükleer enerji santraline ilişkin gündem
dışı konuşması
RIDVAN TURAN (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce dün Urfa
Halfetide meydana gelen müessif hadiseden söz etmek istiyorum. Sosyal medya
hesaplarına düştü, belki görmüşsünüzdür; kolluk güçleri bir
karakolda aynı aileden 60 vatandaşı ters kelepçelemiş ve
yüzüstü yatırmış biçimde görüntülendi. İfade etmek gerekir
ki bu, kabul edilebilir bir görüntü değildir. Gerekçe her ne olursa olsun
işkenceye karşı hepimizin ortak bir tutum göstermesi, ortak bir
tavır alması gereklidir. Ayrıyeten işkencenin bir
insanlık suçu olduğunu vurgulamak istiyorum ve devleti bir suç
örgütünden ayıran şeyin de ancak ve ancak bağlı
kaldığı yazılı kanunları ve hukuku olduğunu
ifade etmek istiyorum. O nedenle yetkililerin bu görüntü
karşısında cevapsız kalmaması ve bu fiili
gerçekleştirenler hakkında da gerekli işlemlerin
yapılması gerektiğini ifade etmek istiyorum.
Seçim bölgem Mersin Akkuyuda biliyorsunuz uzun
yıllara dayanan bir nükleer santral hadisesi var, ki 2018
yılında temeli atıldı ve başlandı. Şimdi son
günlerde, geçtiğimiz hafta Mersin Akkuyu Nükleer Santralinin temelinde
bir çatlak olduğuna ilişkin basına haberler düştü. Biz
eğer basın olmasaydı on ay önce olmuş bu hadiseyi
öğrenememiş olacaktık. Firma önce bunu yalanlamadı, daha
sonrasında ise yalan olduğuna ilişkin bir açıklama yaptı.
Değerli arkadaşlar, ne yazık ki bizim
ülkemizde bu tür konularda halka doğru söyleme
alışkanlığı yok. Nasıl Çernobil hadisesinde
radyoaktif süt, radyoaktif çay vesair şeyleri tüketmişsek, o
zamanın yöneticileri nasıl ki Yaptığımız
araştırmalarda, radyasyon bulunmuyor. dediyse bugün firma
yetkililerinin de doğru söylediklerini düşünmek için ne yazık ki
elimizde hiçbir done yok.
Bu çatlak haberine ilişkin olarak Mühendis ve
Mimar Odalarının yapmak istedikleri araştırma engellendi,
alana girişleri yasaklandı. Oysa köylüler, 1983 yılında
zemin etüdü sırasında yaptıkları çalışmada -bu
köylülerin bir kısmı o dönemde işçi olarak
çalışıyordu- basılan betonun
Kaza olmasa bile, değerli arkadaşlar,
temiz olmayan, güvenilir olmayan, ucuz olmayan bir enerji kaynağıyla,
elektrik enerjisine ihtiyacımız olmadığı hâlde yani
arz fazlası olduğu hâlde bu kadar riski üzerimize almanın ve
gelecek nesilleri bu anlamda riske etmenin, doğrusunu isterseniz
mantıki hiçbir tarafı yok. Bakın, temiz değil çünkü 135 ton
yüksek, 1.250 ton orta ve 2.250 ton hafif dozda radyoaktif madde
taşıyan atıklar var ve bu atıkların nasıl elimine
edileceğine dair dünyada herhangi bir yöntem yok. Emperyalist ülkeler
gelip gariban Afrika ülkelerinin topraklarına bunu belli bir meblağ
karşılığında gömüyorlar. Biz bunu nasıl
halledeceğiz, bu konuda herhangi bir çalışma yok. Deniz suyunun
deşarjıyla ortaya çıkacak sıcaklığın deniz
ekosistemine ne denli ölümcül darbeler vuracağına ilişkin
çalışmalar ne yazık ki görmezden geliniyor.
Ayrıyeten, ucuz olmayan bir enerjiyle
karşı karşıyayız. On beş yıl boyunca
Rusların ürettiği bu enerjiyi 12,35 dolardan alma taahhüdünde
bulunmuş durumda Hükûmet. O zaman dolar 1,52 Türk lirasıydı.
Şu anda daha elektrik üretilmeden yüzde 400 zamlı elektrik
kullanacağımızı taahhüt etmiş durumdayız. Kime?
Rusya Hükûmetine.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Turan,
buyurun.
RIDVAN TURAN (Devamla) Tamamlıyorum
Sayın Başkan.
Yine, az önce ifade ettiğim gibi, ihtiyaç
fazlamız var elektrikte. Önümüzdeki yıl büyük olasılıkla 90
bin megavatın üzerinde bir elektrik üretimi söz konusu olacak. Böyle bir
ihtiyaç da söz konusu değil değerli arkadaşlar.
Ve gelelim, bağımsız enerji deniyor
iktidar mahfilleri tarafından, bağımsız tarafı da yok
zira kullanılan radyoaktif elementler Türkiye'de üretilmiyor. Bu da bizim
Rusyaya bağımlılığımızı artıracak
bir diğer faktör.
Çernobilin 33üncü yılı bu yıl ve
100 binden fazla insan Çernobil faciasında hayatını kaybetti;
toprak, hava ve su kirlendi. Temiz olmayan, güvenilir olmayan, ucuz olmayan ve
bizi Rusyaya bağımlı kılacak bir projeyle karşı
karşıyayız. Şunu açık yüreklilikle ifade etmekte fayda
var: Nükleer bir felaketin kapısı iktidar tarafından
aralanıyor. Vakit geç olmadan, tez zamanda bu konuda önlemleri alıp
bu Akkuyu faciasını önlemek mümkün olacaktır. Bu konuda
umarım ki yetkililer üzerlerine düşeni yapacaklar.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Turan.
Değerli milletvekilleri, şimdi sisteme
giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle söz
vereceğim. Bu sözlerin ardından sayın grup başkan vekillerinin
söz taleplerini karşılayacağım.
Sayın Özkan
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, 2002 yılından bugüne
kadar orman alanı, kırsal kalkınma alanı ile bitkisel
üretim ve hayvancılıkta ciddi büyüme sağlandığına
ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
2002 yılından bugüne kadar orman
alanında, kırsal kalkınma alanında, bitkisel üretimde ve
hayvancılık üretiminde ciddi oranda büyüme sağladık.
Üreticilerimize bugüne kadar yaklaşık 130 milyar liralık nakit
hibe desteği verdik. Bu yıl destek miktarını 16 milyar
liranın üzerine çıkararak gübre ve yemde alınan KDVyi tamamen
kaldırmanın yanında mazotun yarısı sizden
yarısı bizden diyerek çiftçilerin üretim maliyetlerini ciddi oranda
düşürdük. Hayvancılık destekleri kapsamında bugüne kadar 32
milyar lira, ormancılık alanında 16,3 milyar lira destek
sağladık. Ülkemizi büyütmek ve güçlü kılmak için alın teri
döken ve destek verenlere, başta Cumhurbaşkanımız olmak
üzere, teşekkür ediyor; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Hancıoğlu
2.-
Samsun Milletvekili Neslihan Hancıoğlunun, sokağın
asıl gündeminin hayat pahalılığı, işsizlik,
yoksulluk olduğuna ilişkin açıklaması
NESLİHAN HANCIOĞLU (Samsun)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bugün milletimiz, ülkeyi ihtiraslarla yönetmenin
sonucunda ortaya çıkan bir felaketi yaşıyor. Sokağın
asıl gündemi hayat pahalılığı, işsizlik,
yoksulluktur. Milyonlarca insanımız yarın sofrasına ekmek
koyup koyamayacağının endişesini taşıyor. Ülkenin
beka sorununu şimdilerde İstanbuldaki rantın beka sorununa
kadar indirgemiş olanlara sesleniyorum: Vatandaş açısından
artık bıçak kemiğe dayandı, millete masal okumayın.
Milletimiz İhracat şu kadar arttı. Dış ticaret
açığı makası daralıyor. 2023 hedeflerine emin
adımlarla ilerliyoruz. masallarını dinlemekten artık
sıkıldı. Bu yılın sadece ilk üç ayında kepenk
kapatan 30 bin esnafın bu laflara artık karnı tok. Batık
KOBİ kredilerinin tutarı bir yılda yüzde 85 arttı, sokaklar
işsiz gençlerimizle dolu; bu tablonun adı yıkımdır.
Bu sorunu çözemeyen bu yıkımın altında kalır.
BAŞKAN Sayın Taşkın
3.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, 19 Mayıs
Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor Bayramının tüm yurtta coşkuyla
kutlandığına, dün olduğu gibi bugün de
bağımsızlığımıza kasteden ihanet ve şer
odaklarına karşı ülkeyi korumaya hazır olduklarına
ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Millî Mücadelemizin 100üncü yıl dönümüne
ulaşmanın gurur ve heyecanını
yaşadığımız 19 Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve
Spor Bayramı tüm yurtta büyük bir coşkuyla ve törenlerle
kutlandı. Bu toprakları bizlere vatan yapan, başta Kurtuluş
Savaşı şehitlerimiz olmak üzere, tüm şehit ve gazilerimizi
rahmet, minnet ve şükranla anıyorum. 19 Mayıs, yüz yıl önce
Mustafa Kemal Atatürkün Samsuna çıkarak Millî Mücadelemizi fiilî olarak
başlattığı, işgal kuvvetlerini
topraklarımızdan söküp atmak için millî iradenin, birlik ve
beraberlik ruhunun, güçlü bir inancın uyanış günüdür. Dün olduğu
gibi bugün de özgürlük ve bağımsızlığa kasteden ihanet
ve şer odaklarına karşı bu ülkeyi hep birlikte korumaya
hazırız diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Arslan
4.-
Denizli Milletvekili Kazım Arslanın, YSKnin büyükşehir
seçimini iptal ederken aynı zarftan çıkan ilçe belediye başkanları
ve belediye meclisi üyeleri seçimlerini neden iptal etmediğini, Bursa ili
Mustafakemalpaşa ilçesi ile Erzurum ili Pasinler ilçesindeki
itirazları oy birliğiyle reddederken İstanbul Büyükşehirle
ilgili itirazı ve 2 Mart 2019 tarihinden sonra yapılan
itirazları neden kabul ettiğini, İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanlığı seçiminin iptali kararını
veren hâkimler hakkında soruşturma yapmayı düşünüp
düşünmediğini Adalet Bakanından öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
KAZIM ARSLAN (Denizli) Adalet Bakanına
soruyorum: YSK İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanlığı seçiminin iptali kararındaki 4 konuya
açıklık getirmek, konuyu açıklığa kavuşturmak ve
kamu vicdanını rahatlatmak zorundadır.
1) YSK, Büyükşehir seçimini iptal ederken
aynı zarftan çıkan ilçe belediye başkanları ile belediye
meclisi üyeleri seçimlerini -itirazımıza rağmen- neden iptal
etmemiştir, bunun sebebi nedir?
2) Aynı mahiyette Bursa Mustafakemalpaşa
ve Pasinler ilçesinde yapılan itirazları 16-20 Nisanda oy
birliğiyle reddederken YSK, İstanbul Büyükşehir
itirazını neden kabul etmiştir?
3) YSK, düzenlediği seçim takviminde
Sandık kurallarının usulsüz oluşturulmasına yönelik
yapılacak itirazlar 2/3/2019a kadar yapılacaktır. demesine
rağmen, bu sürenin geçmesinden sonra yapılan itirazı süre
yönünden reddetmesi gerekirken neden kabul etmiştir?
4) YSKye yapılan itirazlar süre, şekil ve
sebep yönüyle incelenmesinin yapılabilmesi için sandık kurulu
tutanaklarında itirazların olup olmadığına
bakılmak zorundadır. Böyle itirazları olmadığına
göre, İstanbul Büyükşehir itirazını kabul etmesinin hukuki
bir dayanağı yoktur. Verilen iptal kararı tamamen siyasidir. Bu
kararı veren hâkimler hakkında bir soruşturma yapmayı
düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın İlhan...
5.-
Kırşehir Milletvekili Metin İlhanın, Kırşehir
Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesine ortodonti
uzmanı atamasının yapılmasını Sağlık
Bakanından talep ettiğine ilişkin açıklaması
METİN İLHAN (Kırşehir)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Ortodonti, diş hekimliğinin özel bir
dalı olup dişlerde ve yüzde bulunan düzensizliklerin teşhisi,
korunması ve tedavisiyle ilgilenir. Kırşehirde Ağız
ve Diş Sağlığı Hastanesi mevcut olmasına
rağmen, ortodonti uzmanı maalesef yoktur. Bilindiği üzere,
ortodontik tedavi uzun soluklu bir tedavi olup elde edilen sonucun
kalıcı olabilmesi için hastaların uzun süreli takibi
gerekmektedir. Bu da ekonomik durumu kısıtlı olan
hastalarımızın bu hizmete ulaşmasını
zorlaştırmaktadır. Sağlık
Bakanlığımızdan bir an önce Kırşehir
Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesine en azından
1 ortodonti uzmanı atamasının yapılmasını talep
etmekteyiz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu...
6.-
Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun, 19 Mayıs Atatürkü
Anma, Gençlik ve Spor Bayramını kutladığına
ilişkin açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Büyük Önder Atatürkün 19 Mayıs 1919da
Samsundan Anadolu topraklarına ayak basarak
başlattığı Millî Mücadelemiz Türk tarihinde önemli dönüm
noktalarından biridir. Bundan yüz yıl önce Samsunda istiklal meşalesi
yakılmış; bu ışık Amasya, Erzurum, Sivas ve
ardından Ankarayla tüm Anadoluya dalga dalga
yayılmıştır. Tarihi boyunca bağımsız
yaşamış olan Türk milletinin yine dünya üzerindeki
varlığını hür, bağımsız olarak sürdürmesi
için buna inanan ve Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı
kurtaracaktır." diyen Mustafa Kemal yediden yetmişe her
insanımızı arkasına alarak Millî Mücadeleyi
başlatmış ve tüm yoksulluğa ve imkânsızlığa
rağmen bu mücadelede Türk milleti başarılı olmuştur.
Bağımsızlığımızın nasıl elde
edildiğini, hangi zorluklarla kazanıldığını
herkesin bilmesi gerekir. Atatürk, Millî Mücadelenin
başladığı bu önemli günü, ülkemizin gelişmesini,
büyümesini sağlayacak gençlere armağan etmiştir.
Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere,
tüm şehitlerimizi rahmetle, minnetle anıyor; hayatta olan
gazilerimize sağlık diliyor; bütün gençlerimizin 19 Mayıs
Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor Bayramını yürekten kutluyorum. Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kaya
7.-
Trabzon Milletvekili Ahmet Kayanın, çay üreticilerinin
sorunlarının ivedilikle çözümlenmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
AHMET KAYA (Trabzon) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Tarım Bakanlığı 2019
yılı yaş çay alım fiyatını 2 lira 90 kuruş
olarak açıklamıştır. Ancak uygulanan kota ve kontenjan
uygulamaları nedeniyle yaş çay fiyatı piyasada şimdiden 1
lira 90 kuruşlara kadar düşmüştür ve üreticilerimiz daha da
düşeceğinden endişelidir. Gübre fiyatları geçen yıla
göre yüzde 100, işçilik yüzde 50; çay bezi, çay makası, yağmurluk
ve çuval gibi malzeme fiyatları da ortalama yüzde 40
artmıştır. Kota, kontenjan ve malzeme fiyatlarındaki bu
artışlar zaten sıkıntı içinde olan çay üreticilerimizi
daha da perişan etmektedir. Kota ve kontenjan nedeniyle çay üreticilerinin
emeği ve alın teri göz göre göre heba edilmektedir. Çay üreticimiz bu
sorunlara ivedilikle çözüm beklemektedir. ÇAYKUR ve özel sektör arasında
oluşan fiyat farkları sorunu mutlaka ve ivedilikle çözümlenmelidir.
Buradan Hükûmet yetkililerine sesleniyorum:
Çayınızı her yudumladığınızda perişan
durumdaki çay üreticimizi lütfen hatırlayın ve biraz
vicdanlıysanız
BAŞKAN Sayın Şeker
8.-
Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, Türkiyede hızlı
büyüyen 100 şirketten 5inin Kocaeli ilinde olduğuna ve tebrik
ettiğine ilişkin açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve Türkiye
Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı iş
birliğiyle Türkiyenin en hızlı büyüyen 100 şirketi
belirlendi. Bu şirketler millî gelir artışının 18 katı
üzerinde bir performans sergilemişler; verimliliklerini ortalama yüzde
332, büyüme oranlarını yüzde 605 ve istihdamlarını yüzde 70
artırmışlar; 68 farklı ülkeye ihracat yapıyorlar.
Şirketlerin yaş ortalaması 11,5 yıl. 3ü büyükşehir
olmak üzere 25 ilimizde faaliyet gösteriyorlar. 2019 yılında da
çalışan sayılarını artırmayı hedefliyorlar.
Bu başarıya AK PARTİ hükûmetlerimiz, KOSGEBten ve
TÜBİTAKtan hibe ve kredi vererek destek sağlamış. Dereceye
giren firmaların 5i seçim bölgem Kocaelinden.
Ülkemizin büyümesinde rol üstlenen
şirketlerimizi tebrik ediyorum. 2023 hedefimizi yakalamak ve lider ülke
hâline gelmek için hep birlikte çalışacağız.
Ülkemiz daha güzel olacak diyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Özer
9.-
Antalya Milletvekili Aydın Özerin, saldırıya uğrayan
gazeteci Yavuz Selim Demirağ, İdris Özyol ve Ergin Çevike
geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna, gazetecilere saldıran
ve hedef gösterenlerin yargı önünde hesap vermesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
AYDIN ÖZER (Antalya) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Geçen hafta Ankarada gazeteci Yavuz Selim
Demirağa saldıran ve savcıya Trafikte takıştık,
o yüzden dövdük. ifadesini veren kişiler hayati tehlike söz konusu
olmadığı gerekçesiyle serbest bırakıldı.
Gazetecilere yönelik bu tip saldırıların
cezalandırılmaması, bir haberi, bir yazıyı
beğenmeyen kendini bilmezlerin cesaret bulmasına neden
olmaktadır. Nitekim, Demirağ olayının ardından
Antalyada beş gün arayla 2 gazeteciye saldırıldı. Geçen
çarşamba akşamı bölgenin deneyimli kalemlerinden İdris
Özyol çalıştığı gazetenin önünde 3 kişi
tarafından darbedildi. Dün akşam da Güney Haberci haber sitesinin
sahibi Ergin Çevik, yolunu kesen kimliği belirsiz kişiler
tarafından saldırıya uğradı. Buradan yaralanan
gazetecilere geçmiş olsun diyor, savcıları bir kez daha göreve
davet ediyoruz. Gazetecilere saldıran, hedef gösteren,
kışkırtan kim varsa yargı önünde hesap vermelidir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Arık
10.-
Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın, atama bekleyen sağlık
personelinin mağduriyetine ilişkin açıklaması
ÇETİN ARIK (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
550 bin atama bekleyen sağlık personeli
elleri ekmek tutsun istiyor, iş istiyor. Atamalarının
yapılabilmesi için KPSS sınavında yıllarca dirsek çürüten
bu kardeşlerimiz şimdi de sağlık personeli
alımlarında mülakat yani sözlü sınavın şokunu
yaşıyorlar. Bu kardeşlerimiz, öğretmenlikte olduğu
gibi, mülakatla alın terlerinin çalınacağı, haklarının
yenileneceği, yandaşların kayrılacağı
düşüncesiyle mülakat istemiyorlar; haksız da değiller.
Yıllardır liyakate uymayıp bu ülkenin yurtsever
çocuklarını saçma sapan sorularla eler iken devletin kilit
noktalarına FETÖnün çocuklarını yerleştirdiniz; Allah
muhafaza, ülkemiz elimizden gidiyordu. Şimdi de liyakati es geçip bu
milleti sağlığından etmeyin. Sağlıkta mülakat
olmaz, sağlıkta torpil olmaz; konu insan sağlığı.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Çepni
11.-
İzmir Milletvekili Murat Çepninin, İzmir Karaburun
halkının RESler nedeniyle yaşadığı
mağduriyete ilişkin açıklaması
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Teşekkürler
Başkan.
İzmir Karaburun halkının yaşam
alanları, sayıları sürekli artan rüzgâr enerji santralleri
nedeniyle talan ediliyor. Evlerin 50-
Yine Cumhurbaşkanlığınca,
bölgeyi insansızlaştırmak için ta 1952 yılında
hazırlanan jeolojik durum raporuna dayanarak bölge, afet bölgesi ilan
edilmiş durumda. Karaburun halkı ve ekoloji örgütleri bu enerji
şirketlerinin lehine projelerden vazgeçilmesini talep ediyorlar.
Bakanlık, bu talepleri dikkate almalı; rant için değil, halk
için politikalar uygulamalıdır.
BAŞKAN Sayın Barut
12.-
Adana Milletvekili Ayhan Barutun, pamuk üreticilerinin neden mağdur
edildiği ile pamuk destekleme primlerinin neden düşürüldüğünü
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
AYHAN BARUT (Adana) Sayın Başkan, beyaz
altın olarak bilinen pamuk stratejik bir üründür. Pamuk primlerinin
ödemesinin beklendiği şu günlerde akıl almaz bir kararla pamuk
üreticisinin dekara 600-
Ülkemizde sınırlı miktarda üretimi
yapılan pamuk 30dan fazla iş kolunun en önemli ham maddesidir.
Türkiyenin yıllık ortalama 2 milyar dolarlık pamuk
ithalatı yaptığı gözetilirse bu gelişmenin ne demek
olduğu daha iyi anlaşılacaktır.
Soruyorum size: Bir hükûmet çiftçisini
kandırır mı? Neden üreticilerimiz mağdur ediliyor? Pamuk
desteklemesinin düşürülmesinin amacı nedir? Çiftçimiz bu yükün altından
nasıl kalkacaktır? Pamuk üreticisinin ekmeğiyle oynamayın,
köstek olmayın. AKP iktidarını bu yanlıştan dönmeye
davet ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Aycan
13.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, devlet
memurlarının doğum sonrası yarım zamanlı
çalışma hakkıyla ilgili usul ve esasların
yayımlanmasını beklediğine, uyuşturucu madde
satışıyla ilgili önlem alınması gerektiğine
ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, 2016 yılında 657 sayılı Kanuna eklenen ek
madde 43le devlet memurlarına doğum sonrası yarım
zamanlı çalışma hakkı verilmiştir fakat devlet
memurları, konuyla ilgili usul ve esaslar belirlenmediği için yararlanamamaktadır.
Kanunun düzenlenmesinin üzerinden üç yıl geçmiştir. Devlet
memurları bu konuyla ilgili usul ve esasların
yayınlanmasını beklemektedir.
İkinci olarak da İstanbul
Başakşehir Altınşehir Mahallesindeki uyuşturucu
satışından rahatsızlık duyan annelerin
feryadını gündeme getirmek istiyorum. Yurdumuz genelinde
vatandaş uyuşturucu satışından
rahatsızlıklarını dile getirmekte, uyuşturucu
satışının sokakta arttığı gözlenmektedir.
Maalesef, ülkemizde madde kullanımı artmaktadır, madde
kullanımına bağlı ölümler artmaktadır. Madde
satışıyla ilgili daha yoğun önlem alınmasını
istiyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Çakırözer
14.-
Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözerin, Cumhuriyet gazetesi
davasına ilişkin açıklaması
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Cumhuriyet gazetesi yargılaması kapsamındaki
gazetecilerin bir kısmı, daha önce haksızca hapis
yattıkları yetmezmiş gibi yeniden cezaevine girdiler. Musa Kart,
Güray Öz, Önder Çelik, Hakan Kara, Mustafa Kemal Güngör ve Emre İper,
Kandıra Cezaevindeler. Beş yıldan az ceza aldıkları
için onlar için yargılama bitti ama aynı iddianamede aynı suç
isnadıyla yargılanan diğer gazeteciler ise adaleti
Yargıtayda arayabiliyor.
Yargı sistemindeki bu garabeti,
adaletsizliği, Yargıtay Başkanı da Adalet Bakanı da
kabul etti. O yüzden, bir yasa değişikliğiyle bu
haksızlık ve eşitsizlik bir an önce giderilmelidir. Bu süreçte
ise cezaevindeki gazetecilerin infazları durdurulmalıdır.
Hepimiz bir an önce bu yasa değişikliğinin çıkması
için çaba sarf etmeliyiz.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Ünsal
15.-
Ankara Milletvekili Servet Ünsalın, 17 Mayıs Mahzuni Şerifin
Hakka yürüyüşünün 17nci yılına ilişkin
açıklaması
SERVET ÜNSAL (Ankara) Değerli
arkadaşlarım, geçen hafta sonu, asrın Pir Sultanı, benim
de yakın dostum Mahzuni Şerifin Hakka yürüyüşünün 17nci
yılıydı. Her sözüyle, her türküsüyle hayatın gerçeklerini
bize taşıyan Anadolunun aydın yüzü, onurlu yüzü
ozanımız Âşık Mahzuni Şerifin bugün bile hâlâ
ülkemizi anlatan Yuh, yuh! parçasından dizeler okuyacağım
sizlere. Bakın, ne kadar tanıdık gelecek bu sözler, tabii ki
anlayana.
Uzaktan yakından yuh çekme bana,
Sana senin gibi baktımsa yuh!
Efendi görünüp bütün insana,
Hakkın kullarını yıktım
ise yuh!
Ben hoca değilim muska yazmadım,
Ben hacı değilim Arap gezmedim,
Kuvvetliyi sevip zayıf ezmedim,
Namussuza boyun büktüm ise yuh!
Ne demek efendi, bey ve amele,
Fakir soymak yakışır mı kemale?
Rüşveti hak bilip her dakka hile,
Yapıp yapıp kafa çektim ise yuh!
Bu kadar milletin hakkın alanlar,
Onları kandırıp zevke dalanlar,
Diplomayla olmaz hâkim olanlar,
Suçsuzun başına çöktüm ise yuh!
Yuh yuh soyanlara,
Soyup kaçıp doyanlara,
İnsana kıyanlara, uyuyanlara yuh! dedi.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Şevkin
16.-
Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, kanser hastaları ile ömür boyu
cihaz kullanmak zorunda olan hastaların tıbbi malzemeleri
hakkındaki sorunlarına ilişkin açıklaması
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Sayın
Başkan, kanser hastaları ve ömür boyu cihaz kullanmak zorunda olan
hastaların alması zorunlu tıbbi malzemelere ilişkin sorunları
gün geçtikçe büyüyor. Ömür boyu kolostomi adaptörü ve torbası için
sağlık kurulu raporu çıkartmasına rağmen iki ayda bir
500 liraya yakın fark ücreti ödemek zorunda kalan bir emeklimizin veya
asgari ücretlimizin çektiği sıkıntıyı göz önüne almak
zorundayız. Alınan ücret farkı uygulaması
vatandaşlarımız için ağır bir külfet oluşturuyor.
Ayrıca, organ nakli bekleyen kalp
hastaları için kullanılan LVAD cihazı geçmişte tüm
hastalara verilirken 2019 itibarıyla SGK artık bunu
karşılamıyor. Sağlık Bakanlığının
buna ilişkin bir açıklaması var mıdır?
Ayrıca, SGK, kanser tedavisini bitirip ömür
boyu tıbbi cihaz kullanmak zorunda olan hastaların maliyetlerinin
tamamını neden karşılamıyor? Zorunlu tıbbi cihaz
kullanan hastalardan neden fark alınıyor?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Yeşil
17.-
Ankara Milletvekili Nihat Yeşilin, 17 Mayıs Mahzuni Şerifin
Hakka yürüyüşünün 17nci yılına ilişkin
açıklaması
NİHAT YEŞİL (Ankara) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Bundan on yedi yıl önce kaybettiğimiz
büyük halk ozanı Âşık Mahzuni Şerifi rahmetle anarken, o
-halkın ozanı olarak onu ölümsüzleştiren- kendini halkına
adamış bir halk ozanıydı. Halkın sorunlarını
sazı ve sözüyle dile getiren büyük halk ozanı ne güzel söylemiş:
Milletin sırtından doyan doyana,
Gönül bu oyuna nasıl dayana?
Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana,
Bilmem söylesem mi söylemesem mi?
Gerçekten çok doğru söylüyor. Bugün bu halk
ozanlarımızı bırakın anmayı, adını dahi
dile getirmeyen bu yönetim anlayışını burada da
kınamak istiyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Tutdere
18.-
Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutderenin, Adıyaman Üniversitesi
Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesinin çocuk kardiyoloji uzmanı ihtiyacının
giderilmesi gerektiğine, Adıyaman Merkez Kuşakkaya Göletleri ve
Sulamaları Projesi yapım işine ne zaman
başlanacağını Tarım ve Orman Bakanından
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) Adıyaman
Üniversitesi Kadın Doğum ve Çocuk Hastanemizde çocuk kardiyoloji
uzmanımız yok. Doktor olmadığından dolayı, yeni
doğan çocuklar, diğer çocuklar ve aileler mağdur
olmaktadır. Sağlık Bakanlığından bir an evvel
buraya doktor atamasını bekliyoruz.
Ayrıca, Adıyaman Merkez Göztepe köyü ve
Şerefli köyü dâhilinde yapılması planlanan Kuşakkaya Göleti
ve Sulama Projesinin yapım işi sözleşmesi 2017
yılında imzalanmış olmasına rağmen ilgili
bakanlık ve DSİ Bölge Müdürlüğü tarafından bu göletin
inşaatına bugüne kadar başlanılamamıştır. Ben
buradan Tarım ve Orman Bakanlığı ile DSİ Bölge
Müdürlüğüne açıkça çağrıda bulunuyorum. Bu göletin
yapım işine ne zaman başlayacaksınız? Adıyaman
topraklarını suyla ne zaman buluşturacaksınız?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Tuncer
19.-
Amasya Milletvekili Mustafa Tuncerin, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı
kanser hastalarının yaşadığı mağduriyete
ilişkin açıklaması
MUSTAFA TUNCER (Amasya) Sayın Başkan,
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan kanser hastalarının
önemli bir sorununa değinmek istiyorum. Kanser
hastalığının tedavisinde kullanılan ve
hastalığın yenilmesinde çok etkili olan Ibrance ve Reampla
isimli ilaçlar bulunmaktadır. Bu ilacı kullanan hastaların
iyileşme oranları bayağı yüksektir ancak şöyle bir
sorun vardır: Ibrance veya Reampla isimli ilaç eczanelerde
bulunmasına rağmen SGK tarafından bu ilaçların ödemesi
yapılmamakta, ilacın hastalar tarafından parası ödenerek
alınması gerekmektedir. İlaç çok pahalı olduğu için
birçok hasta para ödeyememekte ve tedavileri eksik kalmaktadır. Oysa Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşına SGK tarafından verilmeyen bu ilaçlar
Suriyelilere bedava verilmektedir. Suriyeli kanser hastalarının
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı kanser hastalarından ne
ayrıcalığı vardır anlamak mümkün değildir.
Sayın Bakan, Suriyelilere bedava verilen
Ibrance isimli ilacın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına da
bedava verilmesi zorunluluktur ve bu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Erel
20.-
Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin, Aksaray Eğitim ve Araştırma
Hastanesinin kadın hastalıkları ve doğum uzmanı
ihtiyacı ile Aksaray ili Sultanhanı ilçesinin hastane
ihtiyacının karşılanması gerektiğine ilişkin
açıklaması
AYHAN EREL (Aksaray) Sayın
Başkanım, 400 bin nüfusu bulunan Aksarayımızda Aksaray
Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yaklaşık üç
haftadır kadın doğum hastalıkları doktoru
bulunmamaktadır. Vatandaşlarımız perişan bir hâldedir,
kendilerini özel hastanelere sevk ettirmektedirler. Zaten ekonomik sıkıntı
içerisinde bulunan vatandaşların özel hastanelerde tedavi olması
mümkün değildir. Sağlık Bakanlığını buradan
uyarıyorum: Bir an önce, 400 bin nüfusu bulunan Aksarayın
Araştırma ve Eğitim Hastanesine kadın doğum
uzmanının gönderilmesi, en azından geçici görevle gönderilmesi
elzemdir.
Yine, çiçeği burnunda Sultanhanı ilçemizde
de hastane bulunmamaktadır. Yapımı devam eden hastane ödenek
yokluğundan yarım kalmıştır. Buradaki
vatandaşlarımız da Aksaraya veya Konyaya gitmektedir. Buraya
da acilen uzman doktorlar görevlendirilmelidir.
Yine, çiftçilerimizin buğday, arpa,
ayçiçeği 2019 desteklerinin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ersoy
21.-
Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoyun, 15 Mayıs Dünya İklim
Gününe ilişkin açıklaması
AYŞE SİBEL ERSOY (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Dünya İklim Günü, iklim
değişikliği ve küresel ısınmaya dikkat çekebilmek için
her yıl 15 Mayısta kutlanan gündür. Hepimiz bu gezegende havayı
kirleterek ve israf ederek kendi yaşamımıza zarar verdiğimizi
biliyoruz. Yaşanabilir bir dünya için sıfır atık konusundaki
bireysel duyarlılığımızın bilincinde
olmalıyız. Toplumun her kesimi bu sorumluluğu
taşımalı ve bu bilinci bir diğerine aktarmak için de
çalışmalıdır.
İklim değişikliği için evrensel
olan şu 4 noktayı tekrar hatırlatmak istiyorum:
1) Rejeneratif (onarıcı) tarımı
destekleyelim. Böylelikle sağlıksız toprakları
iyileştirdiğimiz gibi, atmosferde mevcut karbondioksitin geri
emilmesi de sağlanabilir.
2) Göllerimizi, nehirlerimizi, okyanusları ve
yer altı sularımızı koruyalım.
3) Sıfır atık için gerekli bilinci
oluşturalım.
4) Enerji kullanımı ve
kaynaklarını geliştirelim diyorum ve kendimiz ve gelecek
nesiller için yaşanabilir bir dünya diliyorum.
BAŞKAN Sayın Aygun
22.-
Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygunun, 2019 yılı
destekleme primlerinin açıklanmamasının çiftçinin üretimden
çekilmesine neden olacağının düşünülüp
düşünülmediğini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) 2018
yılında yapılacak olan destekleme için karar 26 Şubat 2018
tarihinde Resmî Gazetede yayımlanmıştı, ancak 2019
yılı için destekleme primlerinin ne olacağı hâlâ belli
değildir. Çiftçimize yazıktır, günahtır. Hangi ürüne ne
kadar destek verileceği ocak ayından bugüne yaklaşık
altı ay geçmesine karşın hâlâ açıklanmadı. Çiftçinin
gözünün kulağının sizde olduğunu biliyorsunuz. Tarım
biterken, AKP döneminde 700 bin çiftçi üretimden çekilirken sizin bu
tutumunuzla kaçışın devam edeceğini düşünmediniz mi?
Üretimin olmadığı yerde sadece tüketerek ne bolluk olur ne
bereket olur, bunu unutmayın.
2018 yılı yağlı bitkiler,
ayçiçeği, kanola, aspir, pamuk destekleme primlerinin bayrama kadar
ödeneceği müjdesini verdiniz. Tarım Kanununun 21inci maddesine göre
çiftçinin alması gereken rakamı yine vermiyorsunuz. Kanunen verilmesi
gereken destek Cumhurbaşkanının her konuşmasında
çiftçiye bağış, iane gibi servis edilmesine rağmen,
çiftçinin kanunen hak ettiği bir ödeme dahi yok. Çünkü kanuna göre
gayrisafi hasılanın yüzde 1i oranında çiftçiye destek verilmesi
gerekirken çiftçinin hak ettiği paranın yüzde 61ini kesiyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kemalbay
23.-
İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegünün,
sendikalaştıkları için işten çıkarılan Kale
Kayışları, Cargill, Flormar, FARPLAS işçileri için
Cumhuriyet savcılarının neden harekete geçmediğini
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Buradan Türkiye Cumhuriyeti savcılarına
seslenmek istiyorum: Sendika anayasal haktır. Bir kimseye karşı
bir sendikaya üye olmaya veya olmamaya, sendikanın faaliyetlerine
katılmaya veya katılmamaya, sendikadan veya sendika yönetimindeki
görevinden ayrılmaya zorlamak amacıyla cebir veya tehdit kullanan
kişi altı aydan iki yıla kadar hapis cezasıyla
cezalandırılır. Cebir veya tehdit kullanarak ya da hukuka
aykırı başka bir davranışla bir sendikanın
faaliyetlerinin engellenmesi hâlinde bir yıldan üç yıla kadar hapis
cezasına hükmolunur. Türkiye Cumhuriyeti savcıları, bugüne
kadar, işçileri sendikalaştıkları için işten atan, Kale
Kayış işçilerini sokağa atan ve işçilere
karşı şiddet uygulayanlara karşı neden harekete
geçmiyor? Cargill işçileri, Flormar işçileri, Delplast işçileri
için onları harekete geçmeye çağırıyorum.
BAŞKAN Sayın Öztunç
24.-
Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunçun, 17 Mayıs Mahzuni
Şerifin Hakka yürüyüşünün 17nci yılına ilişkin
açıklaması
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Sayın
Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Âşık Mahzuni Şerif halkın
ozanı, Anadolunun ozanı, asrımızın da Pir
Sultanıdır, benim de hemşehrimdir. Geçtiğimiz günlerde
17nci ölüm yıl dönümünde kendisini Hacıbektaştaki
mezarının başında andık. Âşık Mahzuni
Şerifi iyi anlamak gerekir. Âşık Mahzuni Şerif o kadar
öngörü sahibiymiş ki yiğidin kuru soğana muhtaç
olacağını yıllar önce görmüş. Âşık Mahzuni
Şerif, zevzekleri, fırıldakları yıllar önce
görmüş ve eserlerine yazmış.
Bakın, bir anısı var. Denizlerin
idamından sonra Âşık Mahzuni Şerif Erim erim
eriyesin/Sürüm sürüm sürünesin. diye türkü yazdığı için
cezaevine girmiştir. Mahkemeye çıktığında Nihat
Erimin mahkemedeki dilekçesi okunmuştur Halk ozanları
başbakanları sevmek zorunda değildir, davacı değilim.
diye. Bugün Âşık Mahzuni Şerif yaşasa yine aynı
türküleri, aynı şiirleri yazardı ancak eminim ki bugünkü
iktidar, bugünkü Cumhurbaşkanı böyle hoşgörülü davranmazdı.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler değerli
milletvekilleri.
Şimdi de grup başkan vekillerinin söz
taleplerini karşılayacağım.
İlk olarak İYİ PARTİ Grubu
adına İstanbul Milletvekili Sayın Yavuz
Ağıralioğlu.
Buyurun Sayın Ağıralioğlu.
25.-
İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun, 19 Mayıs
Millî Mücadelenin 100üncü yıl dönümü vesilesiyle mevzubahis olan Türk
devletinin varlığı, Türk milletinin istikbali ise
çıkılacak bir Samsun Limanı ile binilecek bir Bandırma
Vapurunu milletin her zaman bulacağına, Trabzon ili Çaykara
ilçesinde kaybolan Anadolu Ajansı Muhabiri Abdulkadir
Nişancıyı arama kurtarma çalışmalarına
katılan 2 askerin şehit olduğuna ve konunun araştırılması
gerektiğine ilişkin açıklaması
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 100üncü
yılını andığımız 19 Mayısla ilgili
birkaç husus söylemem lazım, belirtmem lazım.
Malumualiniz, Orta Doğu her geçen gün daha
fazla kaynayan bir kazana dönüştürüldü. Orta Doğuda her geçen gün
artan savaş çanları Türk devletinin, Türk milletinin, Türk
vatanının istiklali ve istikbaliyle ilgili tehdit oluşturacak
raddeye varır ise şayet, hamasete kurban vermeden, sözlerimizi
100üncü yıla hürmeten bir daha beyan etmiş olalım. Mevzubahis
olan Türk devletinin varlığı, Türk milletinin istikbali ise
çıkılacak bir Samsun Limanı, binilecek bir Bandırma
vapurunu bu millet her zaman bulur.
Çaykarada Anadolu Ajansı muhabirinin bir kaza
sonucu kayboluşunu takiben gerçekleştirilen arama faaliyetlerinde 2
askerimiz vefat etti, şehit oldular. Ben Çaykaralıyım, Trabzonlu
olup bölgeden bilgi alan mebus arkadaşlarımız da bu, benim
duyduğum şeyi duymuş olabilirler.
Kesin bir kanaatle söylemiyorum ama önemli bir
şey bu söyleyeceğim: Arama kurtarma faaliyetinin yapıldığı
yer su toplama havzası olarak kullanılan barajın içi.
Duyduğumu arz ediyorum Genel Kurulun dikkatine. Orada bu arama kurtarma
faaliyeti yapılırken arama kurtarmanın başındaki
yetkilinin içerideki suyun biraz daha azaltılmasına yönelik
kapakların açılması talebine yetkililer, içeride dalgıçlar
varken baraj kapaklarının açılmasının çok ciddi hayati
tehlike oluşturacağı ikazında bulunuyorlar. Birkaç sefer
ısrardan sonra baraj kapakları suların alçalması için
açılıyor. Bu açılmadan sonra, açılan baraj kapakları
içeridekileri vakumlayarak ölümlerine sebep oluyor diye bir şey duydum
barajda çalışan yetkili çocuklardan.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Başkanım, tamamlayayım.
BAŞKAN Devam edin Sayın
Ağıralioğlu.
Buyurun.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Bu tür arama kurtarma faaliyetlerinde başa gelmesi en çok korkulan iş
budur, arama kurtarma faaliyetlerinde tekrar insan kaybına sebep olacak
ihmaller silsilesi. Bunlarla ilgili ciddi bir araştırma iradesi
ortaya koymamız lazım.
Mevzunun haberleştirme şekline
baktım; medya, derelerin içerisinde arama yapan asker
fotoğraflarının arkasında coşkun akan bir su
görüntüsüyle mevzuyu haberleştirmiş. Sanki bir algıyı,
Derenin içerisinde arama yapılırken açılan baraj
kapaklarından taşkın hâle gelmiş dere yüzünden öldüler.
algısını beslemek için yapılıyor olabilir. İtham
etmeyeyim ama bu mevzuda duyduğumuz şey çok mühimdir. Bunun üzerine
gitmek lazım. Bu anlamda bir hassasiyet talep ediyorum. Ben yarın
gerekirse konunun araştırılmasıyla ilgili bir önergeyi
yazarım, Genel Kurula arz ederim. Onunla ilgili ben bir hassasiyet talep
ediyorum Başkanım.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Ağıralioğlu.
MHP Grubu adına Manisa Milletvekili Erkan
Akçay
Buyurun Sayın Akçay.
26.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, 19 Mayıs Millî Mücadelenin
100üncü yıl dönümüne, Türk milletini Anadoluda esir etmeye yönelik
heveslere 19 Mayıs 1919 ruhuyla karşı çıkmaya devam
edileceğine, Yunanistanın 19 Mayısta sözde Pontus
soykırımı anma günü düzenlediğine, 19 Mayıs Atatürkü
Anma, Gençlik ve Spor Bayramını kutlarken başta Gazi Mustafa
Kemal Atatürk olmak üzere şehitleri ve Topal Osmanı rahmetle
andığına ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Geçtiğimiz pazar günü Millî Mücadelenin ve
Kurtuluş Savaşının en önemli adımı ve Türkiye
Cumhuriyetinin temellerinin atılmaya başlandığı, Gazi
Mustafa Kemal Atatürkün Samsuna ayak bastığı 19 Mayıs
1919un 100üncü yıl dönümünü idrak ettik.
Yüz yıl önce var olma ile yok olma
arasındaki sarkaçta Türk milleti yılgınlık
göstermemiş, uzun yıllar süren savaşlara rağmen
bağımsızlık ülküsüyle mücadele azmini diri tutmuştur.
19 Mayıs 1919da ayağa kalkan millî mukavemet, Türkiye
Cumhuriyetinin dünü ile yarını arasındaki çelik bir
bağdır. Yüz yıl önce parçalanmamızı ve bölünmemizi
isteyenlere karşı koyduğumuz nefsi müdafaa
kararlılığımızda geri adım yoktur. Türk milletini
Anadoluda esir etmeye yönelik heveslere 19 Mayıs 1919 ruhuyla
karşı çıkmaya devam edeceğiz.
Yalnız, yüz yıl önce Anadoludaki
işgal sadece yabancı güçlerin postallarıyla gerçekleşmedi.
Yerli iş birlikçiler de işgalcileri sevinçle
karşılamıştı. Yüz yıl evvel İzmirde denize
dökülen hevesler bugünlerde yine hortlamaya gayret etmektedir. Sözde bir Pontus
soykırımı yalanı yerli iş birlikçiler eliyle gündeme
getirilmek istenmektedir. Üstelik, bunun için seçtikleri tarih de 19
Mayıstır. Bizim millî bayram olarak kutladığımız
19 Mayısta Yunanistan sözde Pontus soykırımı anma günü
düzenliyor. Bu yıl bu propagandayı yerli iş birlikçileriyle
Türkiye Cumhuriyetinin başkenti Ankaraya taşımak
istemişlerdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Akçay.
Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sözde Pontus
soykırımının 100üncü yıl dönümü provokasyonu Ankara
Valiliğinin izin vermemesiyle önlendi. Ancak görünen o ki sözde Ermeni
soykırımı yalanından sonra, bir de sözde Pontus
soykırımı yalanıyla önümüzdeki yıllarda daha sık
karşı karşıya geleceğimiz
anlaşılmaktadır. Meseleyi, başta Doğu Akdeniz
havzasındaki etkinlik mücadelesi olmak üzere, bölgesel gelişmelerden
bağımsız olarak değerlendiremeyiz. Türkiyeyi köşeye
sıkıştırmak isteyenlerin Yunan yalanlarına
sarılması an meselesidir. Bunun için Türkiye, sözde Ermeni
soykırımı yalanında olduğu gibi, tezlerini tarihî
bilgi ve belgelerle desteklerken uluslararası politika ve bölgesel
sorunlarda masadaki ve sahadaki varlığını
artırmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Tamamlayacağım
Sayın Başkan.
BAŞKAN Bağlayın, buyurun Sayın
Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Büyük Türk milletinin 19
Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor Bayramını tekrar
kutlarken Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve İstiklal
Savaşımızın bütün kahramanlarını ve bu vesileyle
de mahsusen Millî Mücadele kahramanımız Topal Osmanı rahmet ve
şükranla anıyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Akçay.
HDP Grubu adına İstanbul Milletvekili
Hakkı Saruhan Oluç.
Buyurun Sayın Oluç.
27.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, 21 Mayıs Çerkez
soykırımının 155inci yıl dönümüne, 17-31 Mayıs
Uluslararası Gözaltında Kayıplar Haftası vesilesiyle
insanlığa karşı işlenen suçların
affının ve zaman aşımının
olmadığına, Şanlıurfanın Halfeti ilçesinde
gerçekleştirilen gözaltılara ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli vekiller, 21 Mayıs Çerkez
soykırımının 155inci yıl dönümü. Bundan tam yüz elli
beş yıl önce Çerkez halkı büyük bir kırıma maruz
bırakıldı. Yüz binlerce insan Çarlık Rusyası
tarafından bir soykırıma uğratıldı ve katledildi.
Soykırıma uğratılan ve katledilenlerden daha fazlası,
yine yüz binlerce insan da yaşadığı yeri ve yurdu terk
etmek zorunda bırakıldı, kırk ayrı ülkeye
dağılmak ve orada yaşamak zorunda kaldılar. 155inci
yılında Çerkez soykırımında yaşamını
yitirenleri saygıyla anıyoruz ve Çerkez halkının -ki bu
topraklarda yaşayan milyonlarca Çerkez insanı vardır- ana dil,
kimlik ve kültür konusundaki taleplerini çok önemsiyoruz ve sahipleniyoruz. Bu
taleplerin ve mücadelenin demokrasi ve eşitlik açısından son
derece önemli olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyoruz.
Yine, 17-31 Mayıs tarihleri, biliyorsunuz,
Gözaltında Kayıplara Karşı Uluslararası Mücadele
Haftasıdır. Hitler Almanyası, Mussolini İtalyası,
Arjantin, Şili diktatörlükleri gözaltında kayıplar
açısından tarihe utanç eylemlerini yazdırmış olan
diktatörlüklerdir ve tabii ki Türkiye'de ne yazık ki 12 Eylül askerî
darbesi sonrasında cunta döneminde sistematik olarak bir yok etme ve
gözaltında kaybettirme pratiği uygulanmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun devam edin Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Cumartesi
Anneleri ilk kez 27 Mayıs 1995te Galatasarayda, İstanbulda
oturmaya başlamışlardır. Yedi yüz otuz sekiz haftadır,
gözaltında kayıpları protesto etmek, gözaltında
kaybedilmiş olan yakınlarını, çocuklarını bulmak,
onlarla ilgili herhangi bir veriye ulaşabilmek için oturmaktadırlar.
Bizler biliyoruz ki insanlığa karşı işlenen
suçların affı da yoktur, zaman aşımı da yoktur. Bunu
bir kez daha ifade etmek istiyoruz.
Şimdi, hukuk ve demokrasiyi konuşmaya
başladığımızda ne yazık ki son derece vahim
tablolarla karşılaşmaya devam ediyoruz. Dün Urfa Halfetide,
geçmiş yılları yani 1980li, 1990lı yılları
aratmayacak bir tabloyla karşı karşıya kalındı.
Yaklaşık 40 kişi gözaltına alındı ve şu
fotoğraflar etrafa yayıldı: Gözaltına alınanlar
arkadan elleri kelepçeli bir şekilde yere yatırıldılar ve
böyle bekletildiler. Bunun son derece insanlık dışı bir
tutum olduğunu düşünüyoruz, demokrasi açısından, hukuk
açısından kabul edilebilir bir yanı yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bağlayın lütfen Sayın
Oluç.
Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Toparlıyorum.
Avukatlarıyla bir heyetimiz görüşme yaptı,
milletvekili heyetimiz. Elektrik verme dâhil her türlü işkence ve kötü
muameleye maruz kaldıkları tespit edildi. Sağlık
raporları için uğraşılıyor. Bu konuda gereken suç
duyurularını da yapacağız. Gerçekten işkence
insanlık suçudur, bunun da zaman aşımı yoktur. Bunu da
vurgulamak istiyoruz. Bu emri kim vermiştir, bu talimatı kim
vermiştir, kim uygulatmıştır, mutlaka bunlar hakkında
hukuken her türlü işlemin yapılması gerekir. Bunu da vurgulamak
istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Oluç.
CHP Grubu adına Manisa Milletvekili Özgür Özel.
Buyurun Sayın Özel.
28.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 19 Mayıs Millî Mücadelenin 100üncü
yıl dönümüne, millî bayramları hiç kimseyi, hiçbir siyasi partiyi
ayırmadan kutlamanın doğru olduğuna, Anadolu Ajansı
Muhabiri Abdulkadir Nişancıyı arama kurtarma
çabalarının sonuçlanmasını beklediklerine, kurtarma
çalışmalarında şehit olan askerlere Allahtan rahmet
dilediklerine ve olayın araştırılması
gerektiğine, TRT bünyesindeki istihdam fazlası personele, 21
Mayıs Çerkez sürgünü ve soykırımının 155inci yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
19 Mayıs 1919da bir büyük
bağımsızlık mücadelesinin ilk adımı
atıldı. Mustafa Kemal Atatürk, 16 Mayısta
başladığı yolculuğu Samsunda tamamladı ve oradan
Anadoluda bir büyük direniş örgütledi, Türkiye Cumhuriyetinin
kuruluşunu, Anadolu ve Rumelinin de kurtuluşunu sağladı.
20nci yüzyılın en büyük bağımsızlık
mücadelelerinden, örnek bir antiemperyalist direnişten bu yana bir
asır geçti. Biz bir asırdır kurucu ilkelerimize sadık
kalarak ülkemize eksiksiz demokrasiyi getirebilme ve ülkemizin çağdaş
uygarlıklar seviyesini yakalama ve onu aşma
kararlılığıyla birlikte mücadelemizi sürdürüyoruz. Gönül
isterdi ki pazar günü Samsunda gerçekleşen 19 Mayıs törenlerini
anlamına ve tarihî önemine uygun bir biçimde gerçekleştirebilseydik.
Orada bulunmak önemliydi, oradaydık ve oradaki
katılımımızdan ve duruşumuzdan son derece eminiz ve
memnunuz. Ancak 19 Mayıs törenlerine bazı siyasi partilerin davet
edilmemiş olmasını, yapılan davetin içeriği,
tarzı ve zamanlaması sebebiyle bazı partilerin değerli
liderlerinin bu daveti geri çevirme gerekliliğini duymuş
olmalarını son derece önemsiyoruz. TBMMde temsil edilen siyasi
partilerden Halkların Demokratik Partisinin, İYİ PARTİnin,
Türkiye İşçi Partisinin ve Demokrat Partinin törenlerde yer
almamış olmasını ciddi bir eksiklik olarak görüyor,
üzüntülerimizi bildiriyor, bu tablonun ortaya çıkmaması için önceden
gayret gösterilme gerekliliğinin altını bir kez daha çiziyoruz.
Türkiyenin millî bayramlarını hiç kimseyi, hiçbir siyasi
görüşü, hiçbir siyasi partiyi ayırmadan kutlamamız en doğru
olanıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Özel.
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Biz Cumhuriyet Halk Partisi
olarak 23 Nisanın da, 29 Ekimin de, 30 Ağustosun da, 19
Mayısın da tüm yurttaşlarımızın kucaklanarak
kutlanması gerektiğinin ve bu yurttaşlarımızın
siyasi tercihlerini yönelttikleri tüm siyasi partilerin de bu kutlamalarda
birlikte olmaları gerekliliğinin altını bir kez daha
çiziyoruz.
Bize çeşitli odaklarca sürekli yöneltilen tüm
tehdit, itham, ağır hakaretlere rağmen, 31 Mart günü bu dilin
milletimiz tarafından başta İstanbul, tüm Türkiyede mahkûm
edildiği gerçeğinin de altını çizerek ve normal zamanlarda
ya da seçim dönemlerinde rakiplerine düşman hukuku uygulayıp ihtiyaç
olduğunda Aynı gemideyiz. diyenlerin yüz yıldır aynı
gemide olduğumuzu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın Özel.
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -
bu geminin harekete
geçişindeki iradenin dünyaya, siyasete, Türkiyede yaşayan herkese
nasıl baktığını örnek almaları gerektiğini
söylüyor, 19 Mayıs 1919un 100üncü yılını bir kez daha
yüce Meclis çatısı altında kutluyoruz ve yüce Meclisin daha nice
yüz yıllar bu kutlamaları birlik ve beraberlik altında
gerçekleştirmesi gerektiğinin altını çiziyoruz.
Biraz önce İYİ PARTİ Grup Başkan
Vekili Sayın Yavuz Ağıralioğlunun dikkat çektiği
hususta, öncelikle olayın özünde Anadolu Ajansı muhabirimiz için
endişe ediyor ve bir an önce çabaların sonuçlanmasını
bekliyoruz.
2 şehidimize Allahtan rahmet diliyoruz ancak
ve ancak Çaykarayla ilgili biraz önce kendisinden dinlediğimiz hususun
-sözlerinin sonunda da ifade ettiği gibi-
araştırılması için eğer Mecliste bir inisiyatif
alınacaksa -ki çok yerinde olur- grubumuz tarafından
destekleneceğini ifade etmek istiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bağlayın Sayın Özel.
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Son olarak da TRTde istihdam
fazlası personel iddiasıyla, son dönemde sadece bir partiye ait bir
devlet ve bir devletin partisi izlenimiyle başka hiçbir siyasi görüşe
izin vermeyenlerin, devletin en bağımsız, en özerk olması
gereken Anadolu Ajansını ve Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumunu
nasıl yönettiğini görüyoruz. Burada, siyasi görüşlerinden
dolayı kişilerin işlerinden edilmesinin, ekmeklerinden
edilmesinin ve güvencesiz bir şekilde kapı önüne
konulmalarının, mobbing uygulanmasının, başka yerlerde
çalıştırılmaya zorlanmalarının ve KHKlerle
tehdit edilmelerinin ve bundan sonraki süreçte de önceki güvencelerinin KHKler
üzerinden kaybettirildiğin, bir de şimdi
Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Son olarak
BAŞKAN Bağlayın lütfen Sayın
Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -
personelin emekli edilmesinin
ya da ajansın doğrudan Cumhurbaşkanlığına
bağlanmasının, TRTde yaşanan kıyımın
takipçisi olacağımızı ifade ediyoruz.
Gündemdeki önemli bir diğer husus olan 1864
Çerkez sürgünündeki acıyı yüreğimizde hissediyoruz. Konuyla
ilgili grup araştırmamız, araştırma önergemiz bugün bu
yöndedir. Bu konuda da Sayın Grup Başkan Vekilimiz Engin Özkoç söz
alacaktır. Biz, hayatını kaybedenlere, yüz elli beş
yıl önceki büyük acıyı hatırlayarak, Allahtan rahmet
diliyoruz, o günden bugüne bu memleketi yurt etmiş olanların da
acılarını paylaştığımızı ifade
ediyoruz.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özel.
AK PARTİ Grubu adına Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu.
Buyurun Sayın Akbaşoğlu.
29.-
Çankırı Milletvekilli Muhammet Emin Akbaşoğlunun, 21
Mayıs Çerkez sürgünü ve soykırımının 155inci yıl
dönümüne, 19 Mayıs Millî Mücadelenin 100üncü yıl dönümüne, Anadolu
Ajansı Muhabiri Abdulkadir Nişancıyı arama kurtarma
çalışmalarında şehit olan askerlere Allahtan rahmet
dilediğine ve olayla ilgili adli ve idari tahkikatın
başlatıldığına, vefatı nedeniyle İstanbul
Milletvekili Doğan Kubatın babasına Cenab-ı Allahtan
rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Öncelikli olarak bugün 155inci
yılını yaşadığımız ve 21 Mayıs
1864 yılında ana vatanlarından sürgün edilen Çerkez
halkının acısını en derin şekilde
paylaşıyor, sürgün şehitlerimizi rahmetle yâd ediyorum.
Pazar günü hep beraber malum Samsundaydık, 19
Mayısın 100üncü yıl dönümü münasebetiyle Atatürkü Anma,
Gençlik ve Spor Bayramını beraber idrak ettik. Bu vesileyle ifade
etmek isterim ki 19 Mayıs, yüz yıl önce Mustafa Kemal Atatürkün
Samsuna çıkarak Millî Mücadelemizi fiilî olarak,
başlattığı ve yeni devletimizin kuruluş
güzergâhında önemli bir gün olarak işgal kuvvetlerini de topraklarımızdan
söküp atmak için millî iradenin, millî birlik ve beraberliğin, güçlü bir
inancın uyanış günü olarak tarihe geçmiştir.
Biz nasıl ki yüz yıl önce dedelerimizin
millî beraberlik ruhuyla emperyalistlere karşı bir olarak, iri
olarak, diri olarak, hep birlikte Türkiye olarak karşı geldiklerini
ve yurdumuzdan bu emperyalistleri kovduklarını anıyorsak
aynı ruh ve manayla 23 Nisana, 19 Mayısa, 29 Ekime bugün de birlik ve
beraberlik içerisinde istiklalitammeyi, tam
bağımsızlığı, ekonomik istiklal mücadelemizi,
devlet-millet kaynaşmasıyla hep birlikte tam bir kararlılıkla
verdiğimizi ve vereceğimizi ifade etmek isterim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın
Akbaşoğlu.
Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) İkinci olarak, grup başkan vekillerimizin de
ifade ettiği kayıp Anadolu Ajansı muhabirimizle ilgili
Bu
aramalarda şehit düşen 2 askerimize Allahtan rahmet ve mağfiret
temenni ediyorum. Bu konuyla ilgili adli ve idari tahkikatların
başlatıldığını hep beraber biliyoruz, bunlar
derinlemesine devam edecekler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın sözlerinizi.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Aynı şekilde, çok değerli
çalışma arkadaşımız İstanbul Milletvekilimiz
Doğan Kubat Beyin dün babasının cenazesinde hep beraberdik. Burada
siyasi partilerimizi temsilen gelen değerli milletvekillerimize
teşekkür ederken çok değerli arkadaşımız Doğan
Kubata da başsağlığı diliyoruz. Merhum
babasının da Cenab-ı Haktan rahmet ve merhametle cennet ve
cemaliyle şerefyap olmasını temenni ediyoruz. Grubumuz
adına değerli arkadaşımıza
başsağlığı diliyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Akbaşoğlu.
VI.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Mithat Sancarın,
vefatı nedeniyle İstanbul Milletvekili Doğan Kubatın
babasına ve İstanbul Milletvekili İlhan Kesicinin
ağabeyine Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
konuşması
BAŞKAN Ben de Divan adına Sayın
Kubata başsağlığı, babasına da Allahtan rahmet
diliyorum.
Ayrıca, bugün, değerli milletvekili
İlhan Kesicinin ağabeyinin de vefat haberi gelmiştir; kendisine
ve bütün aileye başsağlığı diliyor, ağabeyine de
Allahtan rahmet niyaz ediyoruz.
Değerli milletvekilleri, şimdi gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Tezkereler
1.-
Cumhurbaşkanlığının, Anayasa ve Adalet
Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyonda bulunan Antalya
Milletvekili Deniz Baykalın yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında tezkeresinin (3/365)
Cumhurbaşkanlığına iade edildiğine ilişkin
tezkeresi (3/735)
BAŞKAN Anayasa ve Adalet Komisyonları
üyelerinden kurulu Karma Komisyonda bulunan Antalya Milletvekili Deniz Baykala
ait (3/365) esas numaralı yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında Cumhurbaşkanlığı
tezkeresi, Cumhurbaşkanlığının 2 Nisan 2019 tarihli
yazısı doğrultusunda Cumhurbaşkanlığına iade
edilmiştir.
Bilgilerinize sunulur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
oylarınıza sunacağım.
2.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, TBMM
Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan bir heyetin 26-29
Haziran 2019 tarihlerinde Hırvatistana resmî ziyarette bulunmalarına
ilişkin tezkeresi (3/736)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Dışişleri Komisyonu heyetinin 26-29 Haziran 2019 tarihlerinde
Hırvatistan'a resmî ziyaret gerçekleştirmesi öngörülmektedir.![]()
Anılan heyetin söz konusu Hırvatistan
ziyareti, 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet
Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında
Kanun'un 6ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VIII.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ PARTİ Grubunun, Grup Başkan Vekili İstanbul
Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu tarafından, yabancılara
mülk satışlarındaki hızlı artıştan
doğabilecek sakıncaların tespit edilerek gerekli önlemlerin
alınması ve yabancılara mülk alımı yoluyla Türk
vatandaşlığı hakkı tanınması
şartlarının yeniden düzenlenmesi amacıyla 21/5/2019
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 21 Mayıs 2019 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
21/5/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 21/05/2019 Salı günü
(bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Yavuz
Ağıralioğlu
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İstanbul Milletvekili ve İYİ
PARTİ Grup Başkan Vekili Yavuz Ağıralioğlu
tarafından, yabancılara mülk satışlarındaki
hızlı artıştan doğabilecek sakıncaların
tespit edilerek gerekli önlemlerin alınması ve yabancılara mülk
alımı yoluyla Türk vatandaşlığı hakkı
tanınması şartlarının yeniden düzenlenmesi
amacıyla 21/5/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 21/5/2019 Salı günkü birleşimde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere, öneri sahibi İYİ PARTİ Grubu adına Mersin
Milletvekili Behiç Çelik konuşacaktır.
Buyurun Sayın Çelik. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
verdiğimiz Meclis araştırması önergesi hakkında
konuşma yapmak üzere İYİ PARTİ Grubu adına söz
aldım. Genel Kurulu bu vesileyle saygılarımla selamlıyorum.
Bildiğiniz gibi, Türk
vatandaşlığını kazanma, kaybetme veya kaybettirme
meseleleri Türk Vatandaşlığı Kanunuyla
mevzuatımızda düzenlenmiştir. Bu kanuna ilişkin bir de
yönetmelik vardır. En son Eylül 2018 tarihinde yönetmelikte yapılan
değişiklikle vatandaşlık kazanılmasına
ilişkin dolar bazında olan meblağ düşürülmüştür; 1
milyon dolardan 250 bin dolara düşürülmüştür. Biz de bunun üzerine
burada bu önergemizi vermiş oluyoruz.
Değerli arkadaşlar, Türk
Vatandaşlığı Kanununun 11inci maddesinde birtakım
şartlar var vatandaşlığın kazanılması
yönünde: Mümeyyiz ve fârık olmak gibi, beş yıl ikamet
şartı gibi, Türkiyede yerleşmeye karar verdiğini
davranışlarıyla teyit etmek gibi, sağlıklı olmak
gibi, iyi ahlak sahibi olmak gibi, yeterli olarak Türkçe konuşabilmek
gibi, millî güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil
edecek bir hâlinin bulunmaması gibi.
Şimdi, burada, tabii, bu şartların
birkaç tanesini içeren bir kişiye 250 bin dolar
karşılığında istisnai olarak vatandaşlık
verilebilir, bu mümkün olmalı tabii ki ama sadece bir sektörü yani
inşaat sektörünü ayakta tutmak için böyle bir yönteme
başvurulması hâlinde ve bunun istisnai bir durumdan genel mahiyette
bir uygulama şekline dönüştürülmesi bizatihi inşaat sektörü için
de çok büyük bir kayıptır. Ayrıca, millî onurumuz ve millî
namusumuz için de bu uygulama hiç hoş bir uygulama değildir.
Kaldı ki bütün devletler kendi ülkelerinde yatırım yapan
kişiler için bu şekilde vatandaşlık hakkı tanıyor
ama mülkiyetin yapısı da bazı ülkeler nezdinde değişik
olabiliyor. Örneğin İngilterede mülkiyet bizim
anladığımız anlamda mutlak bir mülkiyet olarak tecelli
etmemektedir. Orada uzun yıllara sâri, âdeta bir intifa hakkı
kullanmak gibi bir tapu size tevdi ediliyor orada mülkiyet sahibi olurken.
Vatandaşlık konusunda yine biraz önce 11inci
maddeyle arz etmiş olduğum maddelerin birçoğundan daha
fazlası Amerika Birleşik Devletlerinde, İngilterede,
Almanyada ve diğer ülkelerde uygulanagelmektedir şu anda ama bizde
öyle değil. Bizde en çok vatandaşlık hakkını bu
şekilde alan ülkeler arasında Irak var mesela, Kuveyt var, Suudi
Arabistan var, Rusya Federasyonu var, bunlar gibi ülkeler var. Burada büyük
devletlerin özellikle istihbari yapılarının bizim gibi ülkeler
üzerinde etkin faaliyet yürüterek bizim demografik yapımıza müdahale
yönünde birtakım girişimlerinin olduğunu ve büyük mesafe
katettiklerini de bilmemiz gerekir.
Burada hassaten dikkatlerinize sunacağım
bir konu da şu: Suriyeli göçü var ve Suriyelilere yoğun bir miktarda
vatandaşlık verildiğini de işitiyoruz.
Şimdi Ne kadar Suriyeli var? konusunu
İçişleri Bakanlığı açıkladığı
zaman 3 milyon 600 küsur bin. diye söylüyor ama gerçekte 5 milyonu
aşkın Suriyeli var. Bu, bizim demografik yapımızı
bozuyor, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluş ilkelerine
aykırı. Beka sorunu bizatihi Suriyelilerdir. Suriyelilerin kendi
vatanlarına, güvenli bölgeler oluşturularak Türkiyeden bir an önce
göç ettirilmesi yönünde hazırlıklar yapılması da bu
bağlamda sizlere hatırlatmam gereken önemli bir husustur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Çelik, sözlerinizi
bağlayın lütfen.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; dünya nüfusu hızla artmaktadır.
Bugün ülkeler arasındaki gelir
farklılıkları, gelir adaletsizlikleri özellikle az
gelişmiş ve gelişmekte olanlar aleyhine hızla
değişmekte ve dönüşmektedir. Bu, Afrikanın gittikçe
yoksullaşması sonucunu doğuruyor. Güneydoğu Asyanın
keza aynı şekilde. Ve buralardan, bu ülkelerden gelecekte yoğun
bir şekilde Avrupaya doğru büyük göç hareketlerinin
olacağını ve dünyayı istikrarsızlığa
sokacağını da burada hatırlatmak istiyorum.
Son olarak şunu diyorum: En son bugün
Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener grup
konuşmasında da ifade etti; havaalanında bir firma diyor ki: Bu
ev Türk vatandaşlığıyla geliyor. Başka
uluslararası haber ajanslarında Türk
vatandaşlığı ucuzladı. deniyor.
Gelin, bunun önüne geçelim, bizim vermiş
olduğumuz araştırma önergesini kabul edelim ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi olarak bu konuya bir çözüm bulalım diyorum.
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (İYİ PARTİ ve
CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Çelik.
Öneri üzerinde ikinci konuşmacı,
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili
Erol Katırcıoğlu.
Buyurun Sayın Katırcıoğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
HDP GRUBU ADINA EROL KATIRCIOĞLU
(İstanbul) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İYİ PARTİnin vermiş olduğu
bu öneriyle ilgili olarak konuya bir başka açıdan
yaklaşmanın da anlamlı olacağını düşünerek
birkaç cümle söylemek istiyorum.
Şimdi, bakın, bu karar, 18 Ekim 2018de
çıkan bu karar esas itibarıyla sadece gayrimenkulde de olmadı
benim bildiğim kadarıyla yani başka, mesela sabit sermaye
yatırımlarında da eskiden 2 milyon dolar olan rakam 500 bine
indirildi; banka mevduatlarıyla ilgili olarak yine 3 milyon dolar olan
değer 500 bin dolara indirildi; gayrimenkulde -İYİ
PARTİnin önergesinde de belirtildiği gibi- 1 milyon dolardan 250 bin
dolara indirildi.
Şimdi, arkadaşlar, böyle bir kararda esas
itibarıyla şu söyleniyor yani hepimizin herhâlde burada hemfikir
olabileceğimiz bir şey söyleniyor: Türkiye Cumhuriyeti devletinin
dolara ihtiyacı var. Buna Türkiye Cumhuriyetinin dolara ihtiyacı
var. algısını yaratabilmek ya da en azından, sonuç olarak
yaratılmasına neden olan bir uygulama olarak bakmak gerektiğini
düşünüyorum. Dolayısıyla da gerçekten özellikle bir zamandan
beri, yürütme, ekonomik uygulamaları esas itibarıyla -benim
anladığım kadarıyla- bir çeşit algı
operasyonlarıyla götürüyor gibi geliyor bana. Yani Her şey iyi
olacak. Yarın bugünden daha iyi olacak. denilerek gördüğümüz
kadarıyla ekonomide işlerin iyi gideceği söyleniyor. Fakat bugün
itibarıyla -yanılmıyorsam bugündü- Tüketici Güven Endeksi 55
değerine düştü; 63ten 55e düştü, nisanda 63,5tu
yanılmıyorsam, 55e düştü. Şimdi, arkadaşlar, bu,
aşağı yukarı on-on beş yıldır en düşük
seviyedir. Bu neyi söylüyor? Bu şunu söylüyor: Türkiyedeki tüketiciler de
esasında bu uygulamadan rahatsız ve bu uygulamalara güven duymuyor.
Taşınmaz satışıyla
vatandaşlık elde edilmesine ilişkin olmak üzere, bu denli önemli
bir fiyat değişimi de -benzer şekilde yabancılar üzerinde
de- Türkiye Cumhuriyetinin bir anlamda döviz sıkıntısı
içinde olduğunu gösteriyor.
Şimdi, arkadaşlar, şunu söyleyeyim
ki: Son yıllarda diyebilirim, ekonomide beklentiler birinci derecede
öncelikli bir kavram hâline geldi. Dolayısıyla da toplumun
öncelikleri, toplumun beklentileri ekonomideki diğer değişkenler
kadar önemli.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, bağlayın Sayın
Katırcıoğlu.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla)
Dolayısıyla da gelinmiş olan bu nokta itibarıyla
baktığımızda gerek içeride ve gerekse de
dışarıda Türkiye Hükûmetinin uygulamalarına ilişkin
olmak üzere bir güvensizlik ve kötücül bir beklenti var. Şimdi, bu, bence,
bugün itibarıyla Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu durumun bir
ifadesi.
Şimdi, burada, bundan nasıl
çıkılır sorusunun cevabına ilişkin şeyler
söylemek lazım. Tabii, bu kadar kısa süre içinde bunu söylemek mümkün
değil ama bir ipucu vereyim size. Eğer Türkiyede demokrasiyi
geliştirecek, demokrasinin çıtasını yükseltecek işler
yapmazsak gerek içeride ve gerekse de dışarıda bu güveni
sağlayamayız. O sebeple, biz diyoruz ki: Ekonomide bu türden
güvensizlik üreten, güvensizlik yaratan uygulamalardan vazgeçin, aksine
ülkedeki demokrasi çıtasını yükseltmeye ilişkin olmak üzere
herkese, sadece yurt içinde olanlara değil yurt dışında
olanlara da güven verecek olan bir adım atasınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Son bir cümle...
BAŞKAN Son bir cümle, Sayın
Katırcıoğlu.
Buyurun.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Teşekkür
ederim.
Çok uzatmayacağım, dolayısıyla
da özetle söylemek istediğim şey şu arkadaşlar: Ekonomideki
bu dip durumun aşılabilmesi gerçekten de Türkiyede demokrasinin
çıtasını yükseltmekten geçiyor. Bunu çok söylüyoruz ama bunun
yapılabilmesi tabii ki yürütmenin bu konuda ikna olmasına bağlı.
Dolayısıyla da yürütmenin milletvekillerinin en azından bu
konuda Hükümeti eleştirmesi ve daha demokratik bir uygulama yönünde
hareket etmesini sağlaması gerekir diye düşünüyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Katırcıoğlu.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
İstanbul Milletvekili Yunus Emre konuşacaktır.
Buyurun Sayın Emre. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
CHP GRUBU ADINA YUNUS EMRE (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Aslında bugünkü önergenin temeli
vatandaşlık, Türkiyede vatandaşlığın
alınır satılır bir meta hâline getirilmesi
olayıdır sevgili dostlar. Vatandaşlığı
alınır satılır hâle getirdiğinizde, hatta
vatandaşlığı ucuzlattığınızda
aslında toplumu tahrip edersiniz çünkü vatandaşlık sadece birey
ile devlet arasındaki hukuki bağdan ibaret değildir. Bir ülkede
vatandaşlık anlayışının, vatandaşlık
kategorisinin güçlü olması, bir defa o ülkede güçlü bir demokrasinin,
güçlü bir siyasi katılımın olabilmesinin temelidir. Bir ülkede
refah devletinin, sosyal devletin olabilmesinin temelidir. Demokratik bir
siyasal kültürün oluşabilmesinin temelidir. Bir ülkede ulusal aidiyetin,
ulusal bilincin oluşabilmesinin temelidir. Özetle,
vatandaşlığı tahrip ettiğiniz zaman,
vatandaşlığı sulandırdığınız zaman
toplumu tahrip edersiniz.
Benden önceki değerli hatip belirtti, gerekçede
de var; Bu ev Türk pasaportuyla birlikte geliyor. dediğiniz zaman
vatandaşlığı tahrip edersiniz değerli arkadaşlar.
Şu noktayı da hatırlatmam gerekiyor
sanıyorum: Bu yaşadıklarımız Türkiyede genel bir
eğilimin bir sonucudur, bu yaşadıklarımız bir tesadüf
değildir. Konut yoluyla vatandaşlık edinme yoluna giden
ülkelerin hangileri olduğuna bakarsanız, aslında Türkiyenin
dış politikadaki
sıkışmışlığını görürsünüz, Türkiyenin
karşı karşıya bulunduğu çok temel bir dış
politika sorununu görürsünüz. Gerekçede var hangi ülkeler olduğu, çok
üzerinde durmayacağım.
Diğer taraftan, bütün ekonomik faaliyetleri
inşaat faaliyetleri olarak görürseniz, kendi siyasi yolculuğunuzu
mücahitlikten müteahhitliğe bir yolculuk olarak görürseniz, ekonomik
faaliyeti inşaat faaliyeti olarak görürseniz inşaat sektörünü
canlandırabilmek için vatandaşlığı tahrip eden bir
noktaya ulaşmış olursunuz. Bunun yanında, şunu da
hatırlatmam gerekli: Türkiyede karşı karşıya
bulunduğumuz ekonomik sorunların aşılması bu
yaklaşım tarzıyla, bu zihniyetle mümkün değildir
değerli arkadaşlar. Çünkü Türkiye'nin karşı karşıya
bulunduğu ekonomik sorunların temelinde Türkiyedeki demokratik
gerileme, hukuk devleti anlayışından uzaklaşma, ehliyet,
liyakat yerine bireysel yakınlık, aile yakınlığı
kriterlerinin ikame edilmesi gelmektedir. Sorunun temeli bu olduğu için bu
türden tedbirler, ekonomiye ilişkin bu türden aspirin tedbirler
başarılı olamaz, başarılı olamayacaktır;
dünyada bunun başarılı olduğu hiçbir örnek de yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YUNUS EMRE (Devamla) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurun, bağlayın Sayın
Emre.
YUNUS EMRE (Devamla) Tabii, bu konu üzerine
söylenecek çok şey var. Umut ederiz ki bu önerge kabul edilir, ilgili
komisyonda gerekli çalışmalar yapılır ve Türkiyede tekrar,
evrensel bir kategori olan, burada hepimizi bağlayan, farklı siyasi
parti gruplarını, onları temsil eden milyonlarca insanı
bağlayan çok temel bir konu, vatandaşlık konusu gereken önemi
görür diye umuyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Emre.
Öneri üzerinde son söz, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Atay Usluya aittir.
Buyurun Sayın Uslu. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA ATAY USLU (Antalya)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; İYİ PARTİ tarafından hazırlanan
taşınmaz alımı yoluyla vatandaşlığın
kazanılmasına ilişkin Meclis araştırması
açılması önerisi üzerine söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Bizim Vatandaşlık Kanunumuzda vatandaşlık,
doğumla veya sonradan kazanılır. Sonradan kazanma yöntemi de üç
çeşittir; bir tanesi evlilik yöntemiyle, diğeri genel olarak, bir
diğeri de istisnai yöntemdir. Evlenme için üç yıl şartı vardır,
genel olarak kazanmada beş yıl şartı vardır.
İstisnai olarak kazanma konusunda da Cumhurbaşkanına
kanunlarımız yetki vermiştir. Ekonomik, sosyal, sportif,
kültürel, sanatsal anlamda Türkiyeye katkı sunacak yabancılara
istisnai olarak vatandaşlık hakkı tanınır.
Biz bu vatandaşlık hakkı
tanınmasına 2016 yılında iki istisna daha getirdik, iki
önemli konu, ayrıcalık daha getirdik. Bunlar, 2016 yılında
yürürlüğe giren Uluslararası İşgücü Kanunuyla
gerçekleşti. Birincisi, Turkuaz Kart sahibi yabancılar. Turkuaz Kart
sahibi yabancılar yani Türkiyede süresiz olarak çalışma
hakkı sahibi kişiler belli süre Türkiyede kalınca
vatandaşlık kazanabiliyorlar. İkincisi ise belli kapsam ve
tutarda yatırım yapan yabancıların Türk
vatandaşlığını kazanabilmesi durumudur. Bununla ilgili
de biraz önce milletvekili arkadaşlarımız ifade ettiler, önce
bir kanun değişikliği, sonra yönetmelik
değişikliği yaptık, tutarlarda zaman zaman da
değişiklikler yapılıyor.
Sayın milletvekilleri, günümüzde
vatandaşlıkla ilgili geleneksel anlayış
değişmiştir. Küreselleşmeyle birlikte sınırlar kalkmış,
mesafeler kısalmış, uluslararası göçler sebebiyle
kaynaşmış toplumlar ortaya çıkmıştır. Hem
yatırımları çekmek hem de istihdam oluşturmak amacıyla
potansiyel sahibi yabancılara oturma izni verilmesi, vatandaşlık
hakkı verilmesi konuları özellikle uluslararası hukukta
düzenlenmiştir. Göç hızlanmıştır,
kolaylaşmıştır hem sermayenin hem de insanların göçü.
Yani hem sermayenin hem tecrübenin hem academianın hareketliliği
vatandaşlık hukuku alanında yenilikler yapmayı ortaya
çıkarmıştır. Biz de bu anlamda yenilikler yaptık ve
Türkiye olarak vatandaşlık hukukunda ekonomi ve iş gücü
alanında küresel hareketliliğe ve küresel rekabete uyum
sağlayabilmek için biraz önce de ifade ettiğim İşgücü
Kanununu ve beraberinde de yönetmelikleri çıkardık. Şu ana
kadar Türkiyede, çıkarmış olduğumuz bu yönetmelikle, bu
değişiklikle, yaklaşık olarak 500 bin Amerikan doları
dövizi olanlara, 250 bin dolar civarında gayrimenkul satın alanlara
verilen vatandaşlıkla ilgili, kaç kişi vatandaş oldu,
bunları size ifade etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, 2016dan bugüne
kadar tüm Türkiyede 486 yabancı 250 bin dolarlık taşınmaz
satın aldığı için, 291 yabancı 500 bin Amerikan
doları mevduatı Türkiyeye getirdiği için, 8 kişi istihdam
sağladığı için
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, sözlerinizi
bağlayın Sayın Uslu.
ATAY USLU (Devamla) Toplam olarak da bunların
sayısı 788 yatırımcı. 2016dan bugüne kadar 788
yatırımcı bu süreçte vatandaşlık elde etti ve gelen
toplam yatırım miktarı da 333 milyon Amerikan
dolarıdır. Yani önerge sahibinin verdiği gibi çok sayıda
mülk alındı, çok sayıda vatandaş olundu bunların
hepsi gerçek dışıdır, rakamlar ortadadır. Bu,
uluslararası hukukun gereğidir. Taşınmazlarla ilgili
problem yaşadığımız andan itibaren Tapu Kanunumuzda
yabancılara istediğimiz zaman biz sınırlama koyabiliriz.
Son olarak şunu ifade etmek istiyorum,
Suriyelilerle ilgili bir rakamdan bahsedildi. Evet, Türkiyede 3,6 milyon
Suriyeli vardır. Bugüne kadar 75 bin Suriyeli, geçici koruma statüsünde yaşayan
Suriyeli vatandaş yapılmıştır arkadaşlar. 75 bin
Suriyeli şuna tekabül eder, 15 bin aile ferdine. Yani 15 bin aile ferdi
Türk vatandaşı yapılmış, onunla beraber eşler ve
çocuklar. Hani, söylendiği gibi, milyonlarca Suriyeli Türk
vatandaşı yapılmamıştır. Bunu da ifade edeyim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, bağlayın Sayın
Uslu, lütfen.
ATAY USLU (Devamla) Dolayısıyla bu
düzenleme Türk ekonomisi, Türk istihdamı açısından önemlidir.
Önergenin aleyhinde olduğumuzu ifade ediyorum,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
Buyurun Sayın Özel.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
30.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Anayasanın 96ncı maddesindeki
Türkiye Büyük Millet Meclisi, yapacağı seçimler dâhil bütün
işlerinde üye tamsayısının en az üçte biri ile
toplanır. ibaresine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
elimizde tuttuğumuz Anayasanın 96ncı maddesi Türkiye Büyük
Millet Meclisi, yapacağı seçimler dahil bütün işlerinde üye
tamsayısının en az üçte biri ile toplanır. demektedir. Bu,
hepimizce malum, bütün işlerde. Ama geçmişte, Meclisi çok
hızlı bir şekilde ve kimseler olmadan, 5 kişiyle, 10
kişiyle yönetme niyetine giren bir irade İç Tüzük
değişikliği getirdi. İç Tüzük değişikliğinin
son konuşmasında çıktım, arkadaşların gözlerinin
içine baka baka dedim ki: Anayasada bu yazıyorken bu olmaz, vicdana
sığmaz. Siz Tüm işlerde 200 kişi olacak. ve 151
kişiden aşağı karar alınamaz. derken Anayasa, İç
Tüzükte dediniz ki: Kanunun bir başında, bir de maddelerine
geçerken, bir de sonunda
Aradaki madde oylamaları, önerge
oylamaları, değerli grupların bu tip oylamalarında bu
sayıya bakılmayacak. Yahu olmaz! Olur. Güvendiniz bir yerlere,
yaptınız. Öyle bir şey oldu ki bu 200le ilgili düzenlemeyi
Anayasa Mahkemesi -aslında çok haklı birçok talebimizin yanında
onlara pek bir şey diyemezken- üç dört maddeyle birlikte bunu da düzeltti.
Şimdi bunun altını niye çiziyorum? Şundan çiziyorum: O
günden sonra seçim geldi, sizin yönettiğiniz oturumlar oldu. İlk kez
o günden sonra, Adalet ve Kalkınma Partisi, rejime kasteden, Anayasa
değişikliğiyle uyumlulaştırmak adına İç
Tüzükü
Mesela bu aşamada, toplantı yeter sayısı arama
hakkını elimizden aldığınız ve Anayasa
Mahkemesinin düzelttiği değişiklikten sonra ilk kez bir oylama
yapılacak. Anayasa önemli, eşitlik önemli, parmak
kaldırırken Anayasaya bağlılık önemli, vicdan önemli.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, bağlayın Sayın
Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) O gün demiştik, böyle
yapamazsınız, yaparsanız ya o deveyi küçültür delikten
geçirtiriz ya deliği büyütür yine o delikten geçirtiriz ama bunu sizin
yanınıza bırakmayız.
VIII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.-
İYİ PARTİ Grubunun, Grup Başkan Vekili İstanbul
Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu tarafından, yabancılara
mülk satışlarındaki hızlı artıştan
doğabilecek sakıncaların tespit edilerek gerekli önlemlerin
alınması ve yabancılara mülk alımı yoluyla Türk
vatandaşlığı hakkı tanınması
şartlarının yeniden düzenlenmesi amacıyla 21/5/2019
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 21 Mayıs 2019 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Yüksek müsaadelerinizle 20
arkadaşımla birlikte yoklama talep ediyorum.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
Sayın Özelin dile getirdiği husus, daha önce benim yönettiğim
oturumlarda da gündeme geldi. Anayasa Mahkemesinin kararını ve
gerekçesini sizlerle paylaşmıştım ve bu talebin Anayasaya
göre tarafımızdan karşılanması gerektiği sonucuna
vardığımızı da yine eklemiştim. Aynı
görüşü, burada tekrar kutsalı koruduğumu belirteyim ve bu talebi
karşılayacağımı söyleyeyim.
Sayın Akbaşoğlunun bir söz talebi
var ama isterseniz yoklama talebini alalım, sonra
itirazınızı dinleyelim.
Sayın Özel, Sayın Gürer, Sayın Emre,
Sayın Şevkin, Sayın Topal, Sayın Şeker, Sayın
Bulut, Sayın Arık, Sayın Adıgüzel, Sayın Kaya,
Sayın Tutdere, Sayın Ünsal, Sayın Bakan, Sayın Erkek,
Sayın Tuncer, Sayın Sümer, Sayın Zeybek, Sayın Ünlü,
Sayın Bakırlıoğlu, Sayın Arslan.
Yoklamayı elektronik cihazla
yapacağım.
Bunun için üç dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.39
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.58
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Emine Sare
AYDIN YILMAZ (İstanbul)
----- 0 -----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 80inci Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - İYİ PARTİ Grubunun
önerisinin oylamasından önce istem üzerine yapılan yoklamada
toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
toplantı yeter sayısı vardır.
Görüşmelere kaldığımız
yerden devam ediyoruz.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN - Oylamayı yapalım, söz
vereceğim Sayın Akbaşoğlu.
VIII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.-
İYİ PARTİ Grubunun, Grup Başkan Vekili İstanbul
Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu tarafından, yabancılara
mülk satışlarındaki hızlı artıştan
doğabilecek sakıncaların tespit edilerek gerekli önlemlerin
alınması ve yabancılara mülk alımı yoluyla Türk
vatandaşlığı hakkı tanınması
şartlarının yeniden düzenlenmesi amacıyla 21/5/2019
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 21 Mayıs 2019 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN İYİ PARTİ Grubunun
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Öneri
kabul edilmemiştir.
Buyurun Sayın Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Biraz evvelki uygulamanın tutanaklara geçmesi
açısından, tarafımızca değerlendirilmesi hususunu
Genel Kurulun bilgisine arz etmek isterim.
İç Tüzükte tezkere ve öneri arasında
temel farklılık söz konusudur. Tezkere,
Cumhurbaşkanlığı ve Meclis
Başkanlığının tek taraflı bir şekilde Genel
Kurulun onayına sunduğu ve üzerinde müzakere edilmeyen yasama
materyalidir. Oysa önerge veya öneriler, bir milletvekilinin veya siyasi parti
grubunun belli bir konuda talebini Genel Kurula sunup onun müzakeresi
neticesinde oylamaya sunulması durumunu ifade etmektedir. 57nci madde
açık şekilde tezkerelerin oylanması demektedir.
Dolayısıyla burada grup önerisi oylaması üzerinde yoklama
işlemini gerçekleştirmek hukuken yanlıştır
kanaatindeyiz. Bunun tutanaklara geçmesi için söz aldım.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Akbaşoğlu.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
müsaadenizle
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
31.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, biraz
önce Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu tarafından
hazırlanmış standart bir metni dinledik. Metin diyor ki:
İç Tüzükün Anayasa Mahkemesi düzeltme yaptıktan sonraki hâlini
okuyunca anlam açısından tezkere ile önerge arasında, oylama
arasında falan
Anayasayla bağlıyız. Anayasanın
96ncı maddesi çok açık şekilde söylüyor, diyor ki: Türkiye
Büyük Millet Meclisi, yapacağı seçimler dâhil bütün işlerinde -hiç
istisna koymamış- üye tamsayısının en az üçte biri ile
toplanır. Özeti de şu: 600 milletvekili seçiyoruz. Bunlardan 200ü
salona girip de toplanma iradesini ortaya koymazlarsa burada bir temsiliyet,
bir meşruiyet ve yapacağı işlerin sakat olma durumuna
karşı anayasal bir güvence var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Toplanacaksanız en az 200
kişiyle o salonda toplanacaksınız; bir karar
alıyorsanız da dörtte 1den bir fazlası 151den eksik olmaz.
Toplumsal sözleşme bunu söylüyor, bununla bağlıyız. İç
Tüzük buna uygun olmalı. Siz, buna uygun olmayan bir İç Tüzük
yaptınız, örtüler örttük, sabahlara kadar direndik, anlattık,
yalvardık, yakardık, bağırdık,
çağırdık, geldiniz kürsüyü yıktınız ama en
sonunda
Hukukla bağlıyız, Anayasayla bağlıyız.
Şimdi de Efendim, aldınız ama tıkır tıkır
tıkır yani günü denk getirirsek bizim Meclis başkan vekilimiz
uygular. Öyle bir şey yok beyefendi. Siz bu kötü
alışkanlığı, bu hukuk tanımazlığı,
bu Anayasayı ayaklar altına alma hâlini tepeden
aşağıya alışkanlık hâline getirdiniz. Buna sessiz
kalmamız mümkün değildir.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özel.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bu konuyla ilgili açıklamamızı biraz evvel
beyan ettik efendim.
BAŞKAN Görüşlerinizi dinledim.
VI.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Mithat Sancarın, Anayasa
Mahkemesinin TBMM İçtüzüğünün değiştirilen 57nci
maddesini iptal ettiğine, iptal gerekçesine ve Anayasa Mahkemesinin
kararına uygun davrandığına ilişkin
açıklaması
BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, neden bu
talebi karşıladığımı da birkaç cümleyle
açıklama ihtiyacı duyuyorum. Malumunuz İç Tüzük
değişiklikleri, iptal istemiyle Anayasa Mahkemesine götürülmüştü
ve şimdi tartıştığımız konuyu düzenleyen bu
57nci madde de iptali istenen maddeler arasında yer almaktaydı.
Anayasa Mahkemesi bu maddeyi, bu değişikliği iptal etti,
gerekçesinin ilgili kısmını sizlere aktarıyorum, okuyorum:
Anayasanın 96. maddesi TBMMnin bütün işlerinde üye tam
sayısının en az üçte biri ile toplanmasını hükme
bağlamaktadır.
Dava konusu kurallar öncesinde herhangi bir
sınırlama olmaksızın tüm işaretle oylamalar
esnasında yoklama isteminde bulunabilmek mümkün iken kurallar yoklama
talebinde bulunulabilecek hâlleri, görüşmeye tabi olan tezkereler ile
kanunların maddelerine geçilmesi ve tümünün işaretle oylanması
ile sınırlamaktadır. Kurallar uyarınca görüşmeye tabi
olmayan tezkereler ile kanunların maddelerinin oylanmaları
sırasında yoklama istenebilmesi mümkün olmayacaktır.
Meclis iradesinin oluşması ve alınan
kararların sağlığı konusunda belirleyici olan
toplantı yeter sayısının bulunup
bulunmadığına yönelik itiraz ve tereddütlerin milletvekilleri
tarafından ileri sürülmesinin yegâne aracı, yoklama talebinde
bulunmaktır. Bu aracın sınırlı tutulmasının
toplantı yeter sayısı zorunluluğunu öngören Anayasa
hükmüyle bağdaşmadığı değerlendirilmiştir.
Açıklanan gerekçelerle bu değişiklik
kuralları Anayasanın 96. maddesine aykırı bulunmuş ve
iptaline karar verilmiştir." diyor Anayasa Mahkemesi.
Kısaca, yorum farklılığına
yer vermeyecek açıklıkta durumu tespit etmiş ve
kararını vermiştir. Yani Yoklama talebi sınırlamaya
tabi tutulamaz. diyor Anayasa Mahkemesi. Dolayısıyla önümüzde
görmezden gelemeyeceğimiz, yok sayamayacağımız bir kural
var, bir karar var. Anayasa Mahkemesinin bu kararına ben de uygun
davranarak yoklama talebini şimdi kabul ettim. Bundan önce, yine benzer
talepler gelmişti ben yönetirken, onları da aynı gerekçelerle
kabul etmiştim.
Bilgilerinize sunarım.
VIII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
HDP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Mersin Milletvekili Fatma Kurtulan ve
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, başta
Hasankeyf olmak üzere yukarı Mezopotamya bölgesinin önemli tarihî ve
kültürel alanını sular altında bırakacak olan Ilısu
Barajı ve Hidroelektrik Santrali Projesinin durdurulması amacıyla
21/5/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 21 Mayıs 2019 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu, 21/5/2019 Salı günü
(bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin, İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
21 Mayıs 2019 tarihinde Mersin Milletvekili
Grup Başkan Vekili Fatma Kurtulan ve İstanbul Milletvekili Grup
Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından verilen 2480 grup
numaralı başta Hasankeyf olmak üzere Yukarı Mezopotamya
bölgesinin önemli tarihî ve kültürel alanını sular altında
bırakacak olan Ilısu Barajı ve Hidroelektrik Santrali Projesinin
durdurulması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin, diğer önergelerin
önüne alınarak görüşmelerinin 21/5/2019 Salı günkü
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere öneri sahibi Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
İzmir Milletvekili Murat Çepni konuşacaktır. (HDP
sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Çepni, süreniz beş
dakikadır.
HDP GRUBU ADINA MURAT ÇEPNİ (İzmir)
Başkan, Genel Kurul, değerli halkımız; Hasankeyf, GAP
projesi kapsamında 2006 yılında temeli atılan Ilısu
Barajının suları altında kalacak, yani bir uygarlık
sular altında kalmış olacak ve bu Ilısu
Barajının maksimum ömrüyse elli yıl. Aynı zamanda 300e
yakın arkeolojik alan da sular altında kalmış olacak. Yani
bu tarih, açığa çıkartılması gerekirken, daha fazla
açığa çıkartılması gerekirken tam tersine sulara
gömülmüş olacak. Ayrıca, 199 yerleşim yeri, 300 kilometrekare
ekilebilir arazi de sular altında kalmış olacak.
Hasankeyf 1981 yılında sit alanı ilan
edildi, UNESCO tarafından da Dünya Mirası Listesine alındı
ki bunun için gerekli olan 10 kriterden 9u Hasankeyfte vardı. Kent, on
iki bin yıl yaşındadır. Sırasıyla; Bizans,
Sasani, Emevi, Abbasi, Hamdani, Mervani, Artuklu, Eyyubi ve Osmanlı hâkimiyetinde
kalmış. Kentte kim hâkim olduysa, bir diğerinin medeniyetini
geliştirerek yenilerini eklemiş.
Kentte 6 bine yakın mağara, dev bir kale,
Ulu Cami, Büyük ve Küçük Saray, Taşköprü, El Rızk Camisi, Koç Camisi,
Zeynel Bey Türbesi -ki bu türbe şimdi taşındı- kaya
mezarlar, kaya evler, kiliseler, gizli geçitler, su yolları,
değirmenler ve 200 basamaklı merdiven
Hasankeyf, aynı zamanda kutsal kitaplarda da
adı geçen Diclenin en önemli kavşağı. Tevratta Digris,
İncilde Tigris, Kuranda Dicle. Nehrin çölleşmesi, kutsal
kitaplarda da kıyamet alameti olarak yazılmış.
Hasankeyf, on iki bin yıllık tarihinde 2
kez yıkıma uğramış. Bunların biri, 1260
yılında Moğollar tarafından gerçekleştirilmiş
fakat bir diğeri de ne yazık ki bugün AKP eliyle
gerçekleştiriliyor. Fakat, Moğolların yıkımı
telafi edilebilmiş, ondan sonraki uygarlıklar bunu yeniden inşa
etmişler. Fakat bugün AKP eliyle gerçekleştirilen yıkım,
telafisi mümkün olmayan bir yıkım ki sular altına gömülerek
mutlak bir yok oluşa mahkûm edilmiş.
Ilısu Barajında 10 Haziranda su tutulmaya
başlanacak. Tüm dünyada 101 çevre ve ekoloji örgütü buna karşı
bir açıklama yaptı.
Hasankeyf, hâlâ kurtarılabilir. Harcanan para
enerji ihtiyacı ve benzeri ifadeler geçerli değildir çünkü
örneğin, Keban Barajı yüzde 65 üretim yapıyor, Ilısu
Barajı bunun yarısı kadar üretim yapacak yani yüzde 31.
Dolayısıyla Keban Barajını tam kapasiteli
çalıştırdığımız anda Ilısu
Barajına ihtiyaç kalmıyor. Yine, 20 bin konutta mevcut ampullerin
tasarruf ampulleriyle değiştirilmesi koşulunda dahi elde
edilecek enerji telafi edilmiş oluyor.
Resmî verilere göre, projeden 55 bin insan
etkilenecek. Bölge aynı zamanda Yörüklerin geçiş alanı
olduğu için toplamda bu rakamın 100 bin olduğu düşünülüyor.
Baraj aynı zamanda Suriye ve Irakı da olumsuz etkiliyor, çok
sayıda kent, içme suyu ve tarım açısından risk
altındadır.
Bu proje her açıdan gereksiz, talan ve rant
projesidir. Dicle Vadisi yok olacak, çok geniş biyolojik çeşitlilik
yok olacaktır. On iki bin yıllık tarihi yok etmenin hiçbir
gerekçesi yoktur, olamaz. Savaş ve rant siyaseti, toplumların
tarihinde ve coğrafyada geri dönüşü imkânsız yıkımlar
yaratıyor, tıpkı güvenlik gerekçesiyle yakılan ormanlar
gibi, tıpkı en demokratik hukuki haklarının tam bir
keyfilikle engellenmesi suretiyle insanların ölüme mahkûm edilmesi gibi.
İşte, bugün on iki bin yıllık bir tarihi, bir kültürü
yaşatma ve yaşatmamayla karşı karşıyayız ve
on iki bin yıllık bir tarih, sadece Türkiye'nin değil, tüm dünya
halklarının sahiplenmesi gereken bir tarihtir. Fakat biz bugün burada
halka karşı, doğaya karşı savaş açmış,
bir avuç sermayenin rantı uğruna savaş açmış bir
iktidarla karşı karşıyayız ve tıpkı burada,
bugün, Leyla Güven ve binlerce yoldaşının
başlatmış olduğu adalet ve hukuk mücadelesi gibi yani
Mezopotamya coğrafyasında, Türkiye coğrafyasında halka
karşı, demokrasiye karşı, hukuka karşı
açılan bir savaş var.
Yol yakınken dönün. Ilısu Barajı
Projesinden vazgeçin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın Sayın
Çepni.
MURAT ÇEPNİ (Devamla) Hiçbir iktidar, tarihe,
halka karşı açılmış bir savaşı
kazanamamıştır ve mutlaka, direnenler, emekten ve
barıştan yana, adaletten, hukuktan yana olanlar kazanacaktır.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Çepni.
Öneri üzerinde söz sırası, İYİ
PARTİ Grubu adına Aksaray Milletvekili Ayhan Ereldedir.
Buyurun Sayın Erel. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYHAN EREL
(Aksaray) Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; tarihi
on bin yıl öncesine kadar giden ilçe, sahip olduğu zengin tarihsel
yapılar nedeniyle sit alanı ilan edilerek koruma altına
alınmıştır. Bu değerler ve zenginliklerin gelecek
nesillere aktarılması, bu mirasın yaşatılması
gerektiği düşüncesindeyim. Baraj yapacak yerler bulabiliriz ama
Hasankeyf için bir on bin yıl gerekeceğini de hatırdan
çıkarmamak gerekir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Sayın Binali Yıldırım Beyin
İstanbulda köprüden geçen ve cezalı duruma düşen
insanların, araç sahiplerinin affedileceği yönündeki
beyanlarını duyan kamyoncu ve otobüsçülerden onlarca, yüzlerce
telefonla talep aldık. Araç geçiş garantisi verildiği için
kamyoncular, otobüsçüler, Yavuz Sultan Selim Köprüsünden geçmek
zorundadırlar. Bu köprüden geçen kamyoncular ve otobüsçülerin
yaklaşık iki saat zamanı boşa gitmektedir. Yine, bu insanlar,
yolu uzadığı için yaklaşık 400 lira mazot,
akaryakıt bedeliyle fazladan karşı karşıya
gelmektedirler. Zaten zor şartlar altında geçinen, evine ekmek
götürmekte zorlanan, araçlarının lastiğini
değiştiremeyen, yakıt olarak 10 numara yağ yakmak zorunda
kalan bu insanların bu çilesine, devlet tarafından kendisine reva
görülen bu zulme son verilmesi gerektiği kanaatindeyim.
Eğer birilerini köprüden geçmeye
zorlayacaksanız o zaman Mercedes sahibi insanları oradan geçirin,
özel araç sahibi insanları oradan geçirin. Ekmek bulmakta zorlanan, çoluğunun
çocuğunun rızkını temin etmekte zorlanan kamyoncuların
ahını almakta, otobüsçülerin ahını almakta hiç kimseye bir
fayda yoktur diyorum.
Zira, gerçekten bu insanlar çok zor
durumdadırlar. Yakın illerdeki insanlar, sadece iki saat yolda
geçtiğinden dolayı kendi özel araçlarıyla İstanbula
gitmekte ve İstanbul trafiğine yük yüklemektedirler. En azından,
eğer tamamen bunu serbest hâle getiremiyorsanız, eğer Trafikte
sıkıntı oluyor. diyorsanız o zaman gece 21.30 ile sabah
7.30 arasında bu kamyonların ve otobüslerin Yavuz Sultan Selim
Köprüsü yerine Fatih Sultan Mehmet Köprüsünden geçişlerine müsaade
ediniz. Yoksa, gerçekten de, kamyoncularımız da otobüsçülerimiz de
-zaten otoban parasıydı, terminallere, otogarlara giriş
çıkış parasıydı- demin de arz ettiğim gibi
evlerine ekmek götürmekte, araçlarının lastiklerini yenilemekte ve
akaryakıt bulmakta zorlanmaktadır diyorum, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Erel.
Öneri üzerinde söz sırası, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Hatay Milletvekili Serkan Topala ait. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Buyurun Sayın Topal, süreniz üç
dakikadır.
CHP GRUBU ADINA SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür
ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinize saygılarımı sunuyorum.
Öncelikle tam yüz yıl önceki Millî Mücadelenin
şerefine, Anadolunun bağrında harmanlanan
bağımsızlık ateşini yüreğinde taşıyan,
Yaşasın tam bağımsız Türkiye! diye haykıran
Millî Mücadelenin kahramanlarına, Hasan Tahsinlere, Sütçü İmamlara,
Nene Hatunlara bir kez daha bin selam gönderiyorum ve Millî Mücadelenin
baş kahramanı, cumhuriyetimizin ve Türkiyemizin tek ve ebedî
Başkomutanına, Mustafa Kemal Atatürke bir kez daha binlerce selam gönderiyorum
19 Mayıs 1919un şerefine ve tüm şehitlerimizi bir kez daha
rahmetle anıyorum.
Değerli arkadaşlar, Batmana gittim.
Hasankeyf, 1981 yılında öncelikle doğal koruma alanı ilan
ediliyor ama 1982 yılında yani bir yıl sonra GAP projesi
kapsamında Ilısu Barajının suları altında
kalmaya mahkûm ediliyor maalesef. Yani az önce de değerli hatip
arkadaşımızın dediği gibi, on iki bin yıllık
medeniyetlerin beşiği Hasankeyf.
Şimdi, enerji elbette önemlidir değerli
arkadaşlar, elbette çok önemli bir tüketim aracıdır ve enerjinin
üretilmesi noktasında devletin tedbirler alması gayet
doğaldır. Ancak bunu özellikle ifade etmek istiyorum ki hiçbir enerji
üretimi, insanlığın on bin yılda ürettiği medeniyetten
daha üstün olamaz. Bir kez daha altını çizerek söylemek istiyorum:
Hiçbir enerji üretimi, insanlığın on bin yılda
ürettiği medeniyetten daha üstün olamaz. Enerjiyi her yerde üretebiliriz,
enerjiyi her mekânda üretebiliriz ancak insanın binlerce yılda
tarihsel gelişimine tanıklık eden medeniyeti maalesef
üretemeyiz. Bu yüzden, Hasankeyfte yapılan uygulamalar doğru
değildir. Hasankeyf hâlâ sular altında değildir. Gelin, bunu
birlikte çözelim diyorum.
Ayrıca, Hasankeyfte toprağın
üzerinde olan bazı tarihî eserler kaldırıldı ancak
altında hangi uygarlıklar var, hâlâ belli değil. Yapılan
kazılar şeffaf yapılmıyor, maalesef halkın bilgisi
dâhilinde değil ve az önce de dediğim gibi, şeffaflık yok.
Maalesef bu konuda halk bilgilendirilmedi. Sadece tarih mağdur değil,
sadece medeniyetler mağdur değil, aynı zamanda Hasankeyf
halkı da mağdur. Neden, biliyor musunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, bağlayın Sayın
Topal.
SERKAN TOPAL (Devamla) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
2014-2017 yılları arasında orada olan
vatandaşlarımız o haklardan yararlanıyor. Ancak, 2014
yılından önce orayı, maalesef, bazı nedenlerden
dolayı, işsizlikten dolayı terk eden
vatandaşlarımız, bugün itibarıyla, şu anda 2014-2017
yılları arasındaki bazı vatandaşlarımıza
tanınan haklar tanınmadığından dolayı maalesef
orada mağdur.
Bakın, kültürel değerler elbette
insanlığın ortak mirasıdır. Bu mirası korumak,
gelecek nesillere aktarmak -ama olduğu gibi bir şekilde- sadece
milletvekillerinin değil, tüm insanlığın görevidir. Ancak,
az önce belirttiğimiz gibi, orada maalesef hem tarih katlediliyor hem
insanlık katlediliyor değerli arkadaşlar. Gelin, birlikte,
oranın halkının iradesini de yok saymayan bir kararla birlikte
yeni bir karar alalım. Yani gerçi biz alışığız,
halkın iradesini yok sayan bir zihniyetle karşı
karşıya kaldığımızı biliyoruz, tıpkı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bağlayın Sayın Topal,
lütfen.
SERKAN TOPAL (Devamla) Çok teşekkür ediyorum
Sayın Başkan. Hasankeyf çok önemli, biliyorsunuz Sayın
Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Evet, bütün konular önemli ama
konuşma süreleri de belli.
Bağlayalım lütfen.
SERKAN TOPAL (Devamla) Çok teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Tabii, şimdi, biz bunu biliyoruz, AK
PARTİnin aldığı bütün kararların oradaki
vatandaşlara sorulmadan alındığını hepimiz çok
iyi biliyoruz. Bundan vazgeçelim, halkın iradesine saygı gösterelim.
Gelin, oradaki halka da soralım. Gelin, tarihe soralım bunu. Gelin,
on iki bin yıldır oradaki bütün uygarlıklara soralım. Ama
maalesef, halkın iradesini yok sayan bir zihniyet; biz bunu
İstanbulda da gördük. Hiç merak etmeyin, 31 Martta İstanbulda
sarı kart göstermişti İstanbulun iradesi, Allahın
izniyle, 23 Haziranda kırmızı kartı da gösterecek.
Hepinize teşekkür ediyorum,
saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Topal.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
pek kısa bir söz talebim var.
BAŞKAN Görüşmeler tamamlansın
Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Peki efendim, tamam.
BAŞKAN Öneri üzerinde son söz, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Batman Milletvekili Ziver Özdemire
aittir.
Buyurun Sayın Özdemir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA ZİVER ÖZDEMİR
(Batman) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Halkların
Demokratik Partisinin Hasankeyfle ilgili verdiği grup önerisi
hakkında söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi
saygılarımla selamlıyorum.
Tabii Hasankeyf ve Ilısu Barajı deyince
eğer işin hakikatini ve gerçeğini konuşursak, ideolojik
saplantıları bir kenara bırakarak Türkiye'nin gerçekliğini
ve Türkiye'de genel itibarıyla yapılan büyük projelerin
altyapısını ve sonuçlanmasını, nihayete erdirilinceye
kadarki sürecini eğer takip edersek Türkiye'de çok büyük eksikliklerin
zaman içinde olabildiğini hepimiz pekâlâ dile getirebiliriz. Biraz önceki
arkadaşımız diyor ki: Ilısu Barajını hemen
kapatalım, Hasankeyf sular altında kalmasın. Elbette ki sular
altında kalmasın Hasankeyf. Hasankeyf sular altında
kalmıyor.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Kandırmayın insanları ya!
ZİVER ÖZDEMİR (Devamla) Şimdi,
burada, 1954te etüt çalışmaları yapılan bir Hasankeyf,
Ilısu projesi; 1982de GAP projesi kapsamına alınmış,
projelendirilmiş bir Hasankeyf projesi ama yıllar içinde bugüne kadar
taşınıp AK PARTİ döneminde sadece ve sadece bu projeler
üzerinde yapılan kavgalarla, hiçbir zaman halkı dinlemeden ve
gerçeklere hâkim olmadan, sadece bu kürsülerde yapılan kavgalarla netice
alınamaz. Türkiye'de Ilısu Barajı bittiğinde, Türkiye'nin
en büyük 4üncü baraj projelerinden biridir ve Türkiye'ye yaklaşık
olarak 4,2 milyar kilovatsaat elektrik üretecek bir hidroelektrik santralidir.
Tabii, bunlarla beraber, Hasankeyf yıllar içinde, bu on iki bin
yıllık tarihiyle beraber, Sultan Süleyman Camisinin minaresi,
El-Rızık Camisinin minaresi, Eyyubi Camisi, Kale Orta
Kapısı ve Zeynel Bey Türbesi, Artuklu Hamamı ve İmam
Abdullah Türbesiyle beraber yani kısacası Aşağı
Hasankeyf diye tabir ettiğimiz o bütün tarihî eserler, hepsi yeni
yapılan Hasankeyfe Türkiyenin en büyük müzelerinden birisiyle
taşındı. Geriye kalan esas Hasankeyf, saray diye tabir
ettiğimiz, kale diye tabir ettiğimiz Hasankeyftir. Orada 300
civarında mağara, kilisesi, camisi, saraylar ve orada günlük
yaşanan, özellikle daha önce, 1960 ve öncesinde Hasankeyflinin
yaşadığı esas kale ve o tarihî eserler; hepsi muhafaza
ediliyor.
Başka bir şey: Hasankeyfi koruma
BAŞKAN Buyurun Sayın Özdemir,
sözlerinizi bağlayın.
ZİVER ÖZDEMİR (Devamla) Teşekkür
ediyorum.
Onun dışında da özellikle Batman
Hasankeyfin Dicle kenarındaki o kale diye tabir ettiğimiz kaya
yapısı çok yumuşak ve Dicle Nehrinin haşin suları her
vurduğunda ve yaz geldiğinde güneşle beraber o kayalarda
çatlaklar
Kale yani saray diye tabir ettiğimiz yerin büyük bir
tehlike altında olduğunu yıllar içinde hepimiz müşahede
ettik. Şu anda onunla beraber
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Kaleye
bir şey olmuyor değil mi!
ZİVER ÖZDEMİR (Devamla) Önce bir
Hasankeyfe gidin, Hasankeyfte yaşayın; ondan sonra gelin. Burada
Hasankeyfle ilgili gerçekliği görmeniz lazım.
Halkın esas Hasankeyfe sahip olduğu o
dönemlerde buralarda kimse o halka sahip çıkmadı.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Utanç
duyuyoruz sizden, utanç.
ZİVER ÖZDEMİR (Devamla) Halkın o
dönemde Gelin, yeni başka bir proje yapalım
60lı, 70li,
80li yıllarda kimse o projelere sahip çıkmadı. AK PARTİ
geldi, Türkiyenin her tarafında yaptığı hizmetler gibi -en
büyük projelerinden birisi- onu da gerçekleştirdi. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Dünyanın utanç projesidir, utanmalısınız.
ZİVER ÖZDEMİR (Devamla) Biz burada
şu anda
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özdemir, lütfen
bağlayın sözlerinizi.
Buyurun.
ZİVER ÖZDEMİR (Devamla) Tamam Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Özellikle yeni Hasankeyfle ilgili de bir iki konuya
değinmeden geçmemem lazım. Yeni Hasankeyf; 900 civarında
konutuyla beraber, sosyal donatılarıyla beraber, müzeyle beraber, 50
yatak kapasiteli hastanesiyle beraber, okulları, lisesi ve bütün sosyal
donatısıyla beraber modern, aynı zamanda o bölgenin coğrafi
yapısını ve mimari yapısını bünyesinde
barındıran yeni bir kent Hasankeyf. Yeni kaleyle beraber de
Türkiyedeki özellikle turizm payını da Hasankeyf olarak,
Hasankeyfliler olarak da inşallah alacaklar diyorum.
Ben tekrar teşekkür ediyorum, saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Tarihe ve
kültüre verdiğiniz değer bu yani.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özdemir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Öneri kabul
edilmemiştir.
Sayın Özel
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
32.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Antalya Milletvekili Deniz Baykala ait
yasama dokunulmazlığının kaldırılması
hakkındaki Cumhurbaşkanlığı tezkeresinin
Cumhurbaşkanlığına iadesine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, biraz
önce Başkanlığın Genel Kurula sunuşları
sırasında Cumhurbaşkanlığı İdari
İşler Başkanlığından gelen ve daha önce
Sayın Genel Başkanımız Deniz Baykal hakkında bir
fezleke ileten İlgi (a) yazısı, fezlekenin geri çekilmesiyle
ilgili İlgi (b) yazısı diye söylenerek sunuş
yapıldı.
Tabii, Sayın Genel
Başkanımızın bir fezlekesi söz konusu olunca ve
Cumhurbaşkanlığı geri çekiyor olunca haklı olarak
görevini yapmakta olan basın mensuplarından çok sayıda telefon
alıyoruz.
Ben Başkanlığınızdan ilgili
yazışmaları talep ettim, uzman arkadaşlarla da
görüştük. Konu, yıllar önce Sayın Deniz Baykalın Halk
TVde yayınlanan bir eserle ilgili olarak Fikir ve Sanat Eserleri
Kanunuyla ilgili hakkında bir suç duyurusu yapılması, daha
sonra o konuda dokunulmazlığı olduğu için fezleke
düzenlenmesi ancak şikâyetçi kişinin süresi içinde hak
sahipliğini belgeleyen belge ve bilgileri dosyaya sunmamasından
dolayı davanın düşmesi, bağlantılı olarak da
Sayın Baykala ilişkin kovuşturma şartı
gerçekleşmediğinden tezkerenin geri çekilmesi söz konusu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Adalet
Bakanlığının İlgi (b) yazısı rutin bir
işlem. Taraflar siyaseten son derece önemli isimler olunca siyaseti takip
eden arkadaşlardan Acaba yapılan bir jest mi var, rutin
dışı bir şey mi var? Nasıl geri çekiliyor?
soruları var. Konu, rutin bir işlemdir, son derece de
anlaşılırdır. Talep eden basın mensuplarıyla da
bunlar grubumuz tarafından paylaşılacak.
Açıklama şansı verdiğiniz için
teşekkür ederim.
BAŞKAN Rica ederim.
Teşekkür ederim Sayın Özel.
VIII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
CHP Grubunun, Grup Başkan Vekili Sakarya Milletvekili Engin Özkoç
tarafından, Çerkez sürgününde tüm yaşananların
araştırılması amacıyla 21/5/2019 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 21
Mayıs 2019 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 21/5/2019 Salı günü
(bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Engin
Özkoç
Sakarya
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Sakarya Milletvekili ve Grup Başkan Vekili
Engin Özkoç tarafından, Çerkez sürgününde tüm yaşananların
araştırılması amacıyla 21/5/2019 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırma önergesinin (933 sıra no.lu) diğer önergelerin
önüne alınarak görüşmelerinin 21/5/2019 Salı günkü
birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere öneri sahibi, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sakarya
Milletvekili Engin Özkoç konuşacaktır.
Buyurun Sayın Özkoç. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
CHP GRUBU ADINA ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Benim güzel ülkem Türkiyeme, benim ana
vatanıma, ülkeme; yaşamaktan gurur duyduğum, kardeşçe, hep
beraber, ayrışmadan gurur duyduğum ülkeme atalarımız
tam yüz elli beş yıl önce bir sürgün değil, bir
soykırım neticesinde göç etmişler, Rus Çarlığıyla
yapılan bir savaşın kaybedeni oldukları için sürgüne
gönderilmişler. Gönderildikleri sürgünü kabul etmeyenler Osmanlı
topraklarına gideceksiniz. denilip teknelere -tekneler 50 kişiyi
alırken, 100 kişiyi alırken- 300 kişi, 400 kişi zorla
bindirilerek yollarda binlerce kişinin ölmesine, yok olmasına bilerek
neden olmuşlardır. Çerkez halkları; Adigeler,
Şapsığlar, Kabartaylar -ben Abhazım- Abhazlar, hepsi
çocuklarıyla beraber, kadınlarıyla beraber Karadenizin
karanlık sularında yok olup gitmişlerdir. Yıllarca, oradan
göçen insanlarımızın çocukları Karadenizden çıkan
balıkları yememişlerdir çünkü onlar çocuklarının,
atalarının etlerini yediler diye. Böyle bir acı dünyada
yaşanmıştır ama Çerkezler tarafından da Abhazlar,
Adigeler, Çeçenler, Şapsığlar tarafından da tam 1,5 milyon
kişi Karadenizin sularında yok edilmek üzere sürülmüş ve bir
soykırıma muhatap olmuşlardır. Orada şimdi ata
vatanım var, Abhazya. Tanıyan ülkeler var, 6ya, 7ye yakın ülke
tanıyor ama gururla bahsediyoruz ki buradan, yüz yüze Karadenizden
baktığımızda bizi bu güzel ülkenin insanları
kucakladılar, aç bırakmadılar, bizi evsiz
bırakmadılar, işsiz bırakmadılar. Evet, bugün Türkiye
Cumhuriyetinin bir grup başkan vekili olarak burada bulunuyorsam benim bu
güzel ülkemin insanları tarafından atalarımın yarasının
sarılmasından dolayıdır.
Ama bir şey daha var, Abhazya orada, biz
Rusların izni olmadan Abhazyaya gidemiyoruz, onların izni olmadan
akrabalarımızı göremiyoruz. Oysa Abhazyada
yaşayanların hepsinin yüzü Türkiye'ye dönük. Onlar buradaki
kardeşleriyle beraber görüşmek istiyorlar, beraber olmak istiyorlar.
Politikalar başkadır, ülkelerin politikaları vardır, bazen
tanırsınız tanımazsınız. Çok istiyoruz
Abhazyanın tanınmasını ama bu bir süreç isteyebilir. Buna
rağmen Adige bölgesi, Kabartay bölgesi, Şapsığ bölgesi,
Çeçen bölgesine gidip gelinildiği gibi, Abhazyaya da -bizzat kara yoluyla
oraya gidilemediğinden- deniz yolunun açılması gerekiyor, hava
yolunun açılması gerekiyor. Bu, eğitim için şart,
ulaşım için şart, kardeşlerin kucaklaşması için şart.
Hiçbir soykırımın arkasında
hiçbirimiz duramayız. Bu çatının altında olan bütün
milletvekilleri bütün soykırımlara karşı birlikte
haykırmalıyız çünkü biz soykırımların ülkesi
değil, soykırıma karşı olanların ülkesi olarak,
güçlü bir Türkiye olarak dünyada tanınmak zorundayız, aksi takdirde
kendi itibarımızı yok ederiz. O yüzden, bütün bu
insanlarımızı kucaklayan bu güzel ülkenin bir insanı olarak
buradan, ana vatandan bir kez daha sesleniyorum. Bu ülkelerde insanlar -benim
ülkem olan ata vatanda- dua ederken şöyle dua ederler: Bütün büyük
uluslar -Türkiye gibi- yaşasınlar, özgür olsunlar, demokrasi içinde
yönetilsinler ama bizim gibi küçük ulusları asla unutmasınlar;
ölümleri, soykırımları asla unutmasınlar çünkü
insanların özgürlüğü bunları unutmayanların sırtından
yükselecek ve daha özgür bir dünya olacak.
Bunun için, buna sunacağınız
katkı için şimdiden hepinize teşekkür ediyor, saygılar
sunuyorum. (CHP, HDP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özkoç.
Öneri üzerinde söz sırası, İYİ
PARTİ Grubu adına Aydın Milletvekili Aydın Adnan Sezgine
ait.
Buyurun Sayın Sezgin. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYDIN ADNAN
SEZGİN (Aydın) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Çerkez sürgünü ve mezalimi tarihsel bir gerçekliktir. Bu
kesitte büyük acılar ve ızdıraplar
yaşanmıştır. 1864 yılında cereyan eden ve
Çerkezlerin ana vatanlarından sürülmesiyle sonuçlanan hadiseler büyük bir
insanlık trajedisidir. Bu trajedinin uluslararası ve siyasi dengeler
açısından da çok önemli sonuçları olmuştur. Ancak, elbette,
bugün, konunun jeopolitik tahliline girmiyoruz ama biliyoruz ki insanlık
tarihi boyunca maalesef birçok örneğine rastlanmış olan böyle
felaketlerin ve zulümlerin bilimsel yöntem ve anlayışla
araştırılması hem o acıları yaşayan
nesillere ve tarihe karşı kaçınamayacağımız bir
vazife hem bugün o acıları çeken nesillerin vârisi olanlara
karşı bir ödev hem de gelecekte benzer olayların
yaşanmasının önlenmesi için bir vecibedir. Türkiye,
geçmişte yaşanan insani dramların tarihçiler ve ilgili
diğer uzmanlar tarafından arşivlere, tanıklıklara,
sözlü tarih materyalleri dâhil tüm vesikalara dayanarak, bilimsel yöntemler
kullanılarak en ayrıntılı şekilde incelenmesi ve
gerçeklerin ortaya çıkarılması yönünde sağlam, haklı
ve adil bir tutum izleyegelmiştir.
Evet, tarihsel gerçekleri kendi dönemsel
koşulları bağlamında açığa çıkarmak ve
hakikati ortaya koymak, o tarihte cereyan eden olaylarla ilgili olarak
sorumluluk üstlenmiş özne, mağdur veya tanık olmuş topluluk
ve ülkelerin özel çabalarını gerektiren bir mesuliyettir. Bunun
ötesinde, bu tür çalışmalar tüm insanlığa hizmet
anlamını taşır. 19uncu yüzyıl Çerkez sürgünleri ve
Çerkezlerin gördükleri zulüm ulusal tarihimizin bizatihi bir
parçasıdır ve bu konuda hakikate ışık tutmak üzere
icap eden tüm sorumluluğu üstlenmemiz elzemdir. Bu trajedinin Osmanlı
Meclis-i Mebusan arşivlerinde ve ilgili diğer ülkelerin
arşivlerinde gerçekleştirilecek bilimsel araştırmalar
yoluyla açığa çıkarılması hem bizim için hem de uluslararası
camia için ciddi bir kazanım olacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Sezgin, sözlerinizi
bağlayın lütfen.
AYDIN ADNAN SEZGİN (Devamla) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Rusyanın da bu konuda ortak bir bilimsel
çalışma gerçekleştirme fikrini kabul edebileceğini tahmin
ediyorum. Meclisimize sunulan bu teklif gayet anlamlı, yararlı ve
yerinde bir tekliftir. Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı
altında oluşturulacak bir araştırma komisyonunun gerçekleri
ortaya çıkarmayı amaçlayan bir bilimsel çalışma için
gereken koşulların tesis edilmesine önemli katkı
sağlayacağına inanıyoruz. Böyle bir çalışma
yetkisiz yargılamalar yapmak yerine gerçeğin tespitine ve
tanımına katkı sağlayacaktır, bunun için teklifi
olumlu buluyoruz. Bu tarihsel dönem üzerinde bilimsel olan veya olmayan
çeşitli çalışmalar gerçekleştirilmiştir ancak konu
bütünüyle tüketilmemiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYDIN ADNAN SEZGİN (Devamla) Bitiriyorum.
BAŞKAN Buyurun, bağlayın lütfen.
AYDIN ADNAN SEZGİN (Devamla) Soruna bilimsel
bir yöntemle yaklaşılmasını esas alacak böyle bir
çalışma doğruyu yanlıştan ayırt etmemizi de temin
edecektir. Bilimselliği ilke edinen bir anlayış çerçevesinde
gerçekleştirileceği düşüncesiyle bu araştırma
önergesine gereken desteğin sağlanmasını temenni ediyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Sezgin.
Öneri üzerinde söz sırası Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay
Pekgözegüye ait.
Buyurun Sayın Kemalbay Pekgözegü. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
HDP GRUBU ADINA SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, ben, sözlerime
başlarken bu Parlamentonun bir üyesi olan sevgili Leyla Güveni
selamlayarak başlamak istiyorum ve yine daha önceki dönem
milletvekillerimiz sevgili Sebahat Tuncel, Selma Irmak ve Dilek Öcalanı
da buradan sevgiyle kucaklayarak, selamlayarak başlamak istiyorum. Onlar
açlık grevinin 6ncı ayındalar, Leyla Güven 6 ayı
aştı, diğer arkadaşlarımız 6ncı aya
yaklaştı. 30 arkadaşımız zindanlarda, ölüm orucunda, 3
bin tutsak da yine 6 aya yaklaşan bir süredir açlık grevindeler.
Şimdi burada tarihsel bir trajediyi
konuşuyoruz, ben buradan bütün Parlamento üyelerine seslenmek istiyorum:
Biz burada 3 bini aşkın insanın ölümünü seyretmek için mi
bulunuyoruz? Adalet Bakanı bir açıklama yaptı
Hukuk neden
uygulanmıyor, neden inatlaşıp, yasaya uyulmayıp, Anayasaya
uyulmayıp Kürt halkının evlatları zindanda ölüme
gönderilmek isteniyor?
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Terör! Terör!
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) Terör!
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) - Size
soruyorum: Yüz elli beş yıl geçtikten sonra mı bu hukuksuz,
adaletsiz, vicdansız, ahlaksız politikayı lanetleyeceğiz?
Gelin, şimdi hep birlikte lanetleyelim; gelin, şimdi hep birlikte
Hükûmeti hukuka davet edelim, cezaevlerindeki bu açlık grevlerinin son
bulması için hemen, derhâl harekete geçelim diyorum.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Açlık grevlerini PKK
yaptırıyor, o yüzden lanetliyoruz yani insanlık
dışı bir iş.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla)
Arkadaşlar, milletvekilleri, size sesleniyorum: Bakın, 21 Mayıs
1864te bir soykırım yaşandı, Çerkez
soykırımı yaşandı, bazıları buna tehcir
diyor, sürgün diyor. Hayır, arkadaşlar, bir kişi bir
memleketten başka bir memlekete gönderilmedi; 1,5 milyonu aşkın
insan tehcir edildi ve yollarda katledildi yani aslında kimliksel olarak,
dilsel olarak, kültürel olarak, coğrafi olarak bir toprak bir halktan
temizlendi ve milyonlarca insan 40a yakın başka ülkeye gönderildi.
Bunun adı kültürel temizliktir, tehcirdir,
soykırımdır. Bu soykırım yaşandı ve biz bu
soykırımı kabul etmek durumundayız ama tarihsel gerçeklerle
yüzleşerek bunu yapalım; burada günah çıkartmak için sadece
Evet, yüz elli beş yıl önce 500 bin insan öldü. diyerek işin
içinden çıkmayalım, gelin biraz yüzleşelim ve yüzleşerek,
tamir ederek, onararak, yeni bir yaşamı kurarak bu işi
geleceğe taşıyalım.
Bakın, biz de aynı hatayı
yapmışız
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, bağlayın
sözlerinizi Sayın Kemalbay.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla)
Kurtuluş Savaşında birlikte, eşit ve özgür bir yaşam
için mücadele eden Çerkezler de eşit ve özgür yaşamdan pay
alamamışlar. Hatırlarsınız, Çerkez Ethem, bu
mücadelenin içerisindeyken kriminalize edilerek tarihsel olarak mahkûm ediliyor
ve Çerkez halkının buradaki, bu mücadele içerisindeki payı yok
sayılıyor. Bunu atlayarak bugünü anamayız.
Vatandaşlık tanımının,
ülkedeki tüm kültür, kimlik, din ve inançların kendilerini özgürce ifade
edebilmesini sağlayacak biçimde düzenlendiği, demokratik ve kültürel
hakların güvence altına alındığı, temel insan
haklarını koruyan ve geliştiren sivil ve demokratik bir
anayasayı tartışmadan biz Çerkez soykırımını
konuşamayız çünkü örneğin, bu topraklarda Çerkezlerin nerelere
sürgün edildiğini konuşmuyoruz. Bu topraklarda Çerkezler sürgün
edilmedi mi? Arşivleri çıkaralım ve bunları
tartışalım. Çerkez halkının talepleri var, Çerkez
halkının taleplerini konuşalım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSTAFA HİDAYET VAHAPOĞLU (Bursa) Onlar
Türkiye'ye sürgün edildi Hanımefendi, tarih oku biraz.
BAŞKAN Sözlerinizi bağlayın lütfen
Sayın Kemalbay.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla)
Örneğin Çerkezlerin yaşadığı soykırımın
tanınması, sürgün bir halk olarak çifte vatandaşlık
hakkı tanınması, Abhazyaya doğrudan ulaşımın
sağlanması başta olmak üzere, Çerkezlerin ana yurda dönme
istemlerine kulak verebiliriz. Devlet desteğinin sağlanması ve
Çerkezlerin yaşadığı sorunların çözümüne dair
çalışmalar yapabiliriz. Bunları neden yapmıyoruz?
Değerli arkadaşlar, Çerkez
halkının soykırımı 20 Mayıs 2011 tarihinde ilk
Gürcistan tarafından tanındı. Biz de Çerkez halkına yönelik
yapılan bu soykırımı tanıyarak ve Çerkez
halkının Türkiye'deki varlığını, demokratik,
eşit bir şekilde, özgür bir şekilde kendi dilini, kimliğini
yaşayarak var olmasını tanıyarak aslında bu süreci
onarabiliriz ve birlikte ortak bir vatanda da yaşayabiliriz.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Kemalbay.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu, öneri
üzerindeki görüşmeleri tamamladıktan sonra, oylama yaptıktan
sonra söz vereceğim.
Öneri üzerinde son söz, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına Şanlıurfa Milletvekili Halil
Özşavlıya ait.
Buyurun Sayın Özşavlı. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA HALİL ÖZŞAVLI
(Şanlıurfa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
155inci yılında Çerkez sürgünüyle ilgili
olarak Cumhuriyet Halk Partisi tarafından verilmiş olan
araştırma önergesi üzerinde konuşmak üzere söz almış
bulunmaktayım. Sözlerime başlamadan önce şu ayrımı
ortaya koymak istiyorum: Çerkezler milattan önce 6ncı yüzyıldan beri
Kafkasyada yaşıyorlardı. Ruslar Korkunç İvan döneminde
yani 1560lardan itibaren Kafkasyayı ele geçirmeye başladı ve
orada zaten var olan bir halkı sürüp katlettiler, denizlerde ölmelerine
sebep oldular. 1915te yaşananlar veyahut da bazı hatiplerin provoke
ederek benzetmeye çalıştığı olaylar Birinci Dünya
Savaşında olsun- Türkiye Cumhuriyeti toprağı üzerinde
bölücü, ayrılıkçı faaliyetler üzerinden yeni bir devlet
yaratmakla aynı şey değildir. Bu ayrımı bir kere
ortaya koymamız gerekiyor.
Çerkezler deyince genel olarak Kabardey, Abzeh,
Bjeduğ, Şapsığ, Besleney, Çemguy gibi boylardan oluşan
Adigelerden bahsediyoruz ve az evvel bahsettiğim üzere Azak Denizini
Karadenize bağlayan Kırım Boğazından Gürcistana
kadar uzanan ve Kafkasya diye anılan bölgenin kıyı
şeridinde yaşıyor idi Çerkezler. Osmanlı Devleti 1479dan
itibaren yani Fatih döneminde Kafkasyada hüküm sürmeye başladı ancak
19uncu yüzyılın ortalarından itibaren bölge elimizden
çıkmaya başladı ve Ruslar üç yüzyıldır hayal ettikleri
Kafkasyayı ele geçirip sıcak denizlere ulaşma politikaları
çerçevesinde Kafkasyadaki Müslüman halkı sürgüne göndermeye,
Kafkasyayı Müslümansızlaştırmaya karar verdiler. 1862-1864
yıllarında yoğun bir şekilde Kafkasyada Ruslar ile Kafkas
halkları arasındaki mücadeleler başladı ve maalesef 21
Mayıs 1864 de o kanlı günü, o kanlı süreci sembolize eden tarih
olarak Çerkezlerin yüreğine ve beynine nakşedildi.
27 Temmuz 1864te Kafkasya Genel Valisi Mihail, 1567
yılında Çar IV. İvanın başlatmış
olduğu Kafkasya-Rus savaşlarının bittiğini
belirtiyordu, üç yüzyıldan bahsediyordu.
Sayın milletvekilleri, bu konuyla ilgili olarak
sayısız araştırma mevcuttur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Özşavlı, sözlerinizi
bağlayın lütfen.
HALİL ÖZŞAVLI (Devamla) Benim kendi
şahsi arşivimde 2 binden fazla belge vardır İngiliz
arşivinden. Bugün İngiliz arşivinde Circassian ya da Çerkez
yazdığınız zaman binlerce belge çıkmaktadır.
Osmanlı arşivinden, arşivin kendi yayınlarından olmak
üzere, 2 cilt olarak Kafkas Göçleri -birinci cilt 586 sayfa, ikinci cilt 450
sayfa- eseri 2012 tarihinde çıkmıştır. Aynı zamanda,
rahmetli Hasan Celal Güzelin yönetiminde olan Yeni Türkiye Stratejik
Araştırma Merkezi 11 cilt hâlinde Kafkasya Özel Sayısı
diye bir eser yayınlamıştır. Bu eserde de onlarca makale
vardır ve binlerce belgeden alıntılanmış bilgiler
vardır. İngiliz arşivlerinde sayısız rapor vardır
bununla ilgili fakat bizim en çok faydalandığımız
yazışmalar Trabzon konsolos raporlarıdır. Bunlar el
yazısıyla yazılmıştır,
araştırmacıyı biraz zorlar çünkü her konsolosun kendi el
yazısı vardır. Bu yıllara ait en önemli bilgileri buradan
temin edebiliyoruz.
BAŞKAN Sayın Özşavlı,
sözlerinizi bağlayın lütfen.
HALİL ÖZŞAVLI (Devamla) Sözlerimi
bitirirken, yüz elli beş yıl önce yaşanan bu elim hadiseden
ötürü Çerkez halkının yanında olduğumuzu, o dönem
hayatını kaybedenleri saygıyla, rahmetle andığımızı
ifade etmek istiyorum.
Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Özşavlı.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama talebimiz var.
BAŞKAN Yoklama talebi var.
Sayın Özel, Gürer, Girgin, Adıgüzel,
Kılıç, Hakverdi, Kaya, Özcan, Şevkin, Hancıoğlu,
Zeybek, Bingöl, Arı, Şener, Keven, Şahin, Özel, Erkek, Çelebi,
Bakırlıoğlu.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:18.01
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.11
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Emine Sare
AYDIN YILMAZ (İstanbul)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
80inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisinin oylamasından önce istem üzerine yapılan yoklamada
toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır, görüşmelere kaldığımız yerden devam
ediyoruz.
VIII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
CHP Grubunun, Grup Başkan Vekili Sakarya Milletvekili Engin Özkoç
tarafından, Çerkez sürgününde tüm yaşananların
araştırılması amacıyla 21/5/2019 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 21
Mayıs 2019 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu,
buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Biraz evvel yapılan konuşmaya istinaden söz
istemiştim, siz de oylamadan sonra vereceğinizi ifade
etmiştiniz.
Şunu ifade etmek isterim ki: Türkiye
Cumhuriyeti devleti bütün vatandaşlarının temel hak ve
özgürlüklerini esas alan bir hukuk devletidir. Türkiyenin cezaevlerinde tutsak
bulunmamaktadır. Bağımsız ve tarafsız yargı
tarafından yargılama süreci çerçevesinde Türkiyenin cezaevlerinde tutuklu
ve hükümlü bulunmaktadır. Bunun kayıtlara geçmesini istedim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Akbaşoğlu.
İç Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş
bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Değerli milletvekilleri, salonda uğultu
var, yoklama işlemi tamamlandı, artık başka bir oy vermeye
gerek yok ve sessizliği sağlarsak görüşmelere
sağlıklı bir biçimde devam etme imkânımız olur.
Önergeyi okutuyorum:
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B)
Önergeler
1.-
Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkekin (2/830) esas numaralı 298
sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(4/30)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
19/7/2018 tarih ve (2/830) esas numarası ile
Başkanlığınıza gelen ve tarafımdan verilen 298
sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifiyle
ilgili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 37nci
maddesine göre işlem yapılması için gereğinin
yapılmasını bilgilerinize arz ederim.
Saygılarımla.
Muharrem
Erkek
Çanakkale
BAŞKAN Teklif sahibi Muharrem Erkek söz
talebinde bulunmuştur, kendisine söz veriyorum.
Buyurun Sayın Erkek. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, değerli milletvekillerimiz
Sayın Mehmet Doğan Kubat ve Sayın İlhan Kesiciye ve
ailelerine başsağlığı diliyorum.
Kanun teklifimi Genel Kurula arz etmeden önce bugün
Sayın Utku Çakırözerin Meclisimizle paylaştığı
bir konuya değinmek istiyorum. Biliyorsunuz, Cumhuriyet gazetesi
davasında aynı iddianame, aynı dosya, aynı dava, aynı
kanun maddeleri, birden fazla sanık. Aynı maddeden
sanıkların bir kısmı beş yıldan fazla ceza
aldı, bir kısmı beş yıldan az aldı. Beş
yıldan az alanlar cezaevinde, istinafta kesinleştiği için.
Beş yıldan çok alanların dosyası Yargıtayda ama onlar
dışarıda. Eğer Yargıtay bu dosyayı, bu
davayı esastan bozarsa beş yıldan çok ceza alanlar beraat
edecek, az alanlar cezaevinde yattıklarıyla kalacak mı?
Kalmamalı. Bu konuda Adalet Bakanlığının bir
çalışma yürüttüğünü düşünüyoruz. Yargıtay
Başkanı da bu konuya değindi. Burada aynı dosyadaki
sanıklar için bir düzenlemeyi Genel Kurul mutlaka ivedilikle yapmalı
yoksa giderilmesi imkânsız mağduriyetlere bizzat biz sebebiyet
vermiş olacağız.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifimizde
şunu arz ediyoruz, diyoruz ki: Siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez
unsuruysa eğer ve demokrasinin temeli de seçimlerse gelin seçim
süreçlerinde adaleti sağlayalım. Anayasanın 79uncu maddesinde
vurgulandığı gibi, seçimlerin başlangıcından
bitimine kadar seçimlerin dürüstlüğü çok önemli. Bunu sağlamakla
yükümlü Yüksek Seçim Kurulu. Biz de diyoruz ki: Yüksek Seçim Kurulundan bir
temsilcinin başkanlığında RTÜK ve TRTden de bir temsilcinin
olduğu, Mecliste grubu bulunan siyasi partilerin temsilcilerinden
oluşan bir eşitlik kurulu oluşturalım çünkü seçim
süreçlerinde büyük adaletsizlikler yaşanıyor. Maalesef, TRTde
iktidar partisi ayda elli saat yer alırken muhalefetten bir parti bir saat
ya da otuz dakika alabiliyor. Biz seçim süreçlerinde adaleti sağlayamazsak
eğer ki bugün seçim güvenliğinin dahi ciddi
tartışıldığı bir dönemdeyiz- demokrasiyi tüm
kurum ve kurallarıyla maalesef oturtamayız. Onun için bu siyasi
propaganda eşitlik kurulunu gelin gündeme alalım,
kırmızı bültende yerini alsın, daha sonra
ayrıntılı bir şekilde uzun uzun tartışalım.
Bizim mücadelemiz demokrasi mücadelesi. Bakın, bugün geldiğimiz
noktada TRT özerk olmalı, bağımsız olmalı,
tarafsız olmalı ama olamıyor. Anadolu Ajansı özerk
olmalı, bağımsız olmalı ama seçimlerden sonra bir
kararnameyle Cumhurbaşkanlığına bağlandı,
öncesinde de başbakan yardımcısına bağlıydı.
Ama özerk olmalı bu kurumlar. Başka türlü o eşitliği,
adaleti sağlayamayız. Bizim yükümlülüğümüz bu. 31 Mart gecesi
Anadolu Ajansının veri akışını durdurduğu
saatleri yaşadık. Bunlar olmamalı, bunlar doğru
olmamalı. Seçimlerde dürüstlük esassa, eşitlik esassa
Ki seçimlere
hep ne diyoruz? Yüksek Seçim Kurulunun denetiminde ve gözetiminde seçimleri kim
yapar? Siyasi partiler yapar seçimleri, seçimlerde siyasi partiler
yarışır. Siyasi partiler arasında eşitlik ve adalet
yoksa hiçbir şey yok demektir.
İki gün önce 19 Mayısı hep birlikte
kutladık. Cumhuriyetimizin kuruluşundaki en önemli adımdır
19 Mayıs. Anadolu Ajansı niçin kurulmuştu? Anadolu Ajansı
Meclisin kurulmasından önce o bağımsızlık ve demokrasi
mücadelesini ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin sesini dünyaya duyurmak için
kurulmuştu. Ama bugün maalesef iktidarın elinde bir manipülasyon
aracına dönüştü. 19 Mayısın 100üncü yılını
kutladığımız günlerde bizim görevimiz, cumhuriyeti kuran
kadrolara karşı sorumluluğumuz Türkiye Cumhuriyetini
demokrasiyle taçlandırmaktır. Demokrasiyle gelin taçlandıralım
cumhuriyeti, bunun için mücadele edelim, göreceksiniz her şey çok güzel
olacak.
Teşekkür ediyorum, saygılarımı
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Erkek.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Değerli milletvekilleri, alınan karar
gereğince denetim konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Nevşehir
Milletvekili Mustafa Açıkgöz ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Mehmet Muş ile 65
Milletvekilinin Kapadokya Alanı Hakkında Kanun Teklifi ile Millî
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
Nevşehir Milletvekili Mustafa Açıkgöz ve Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Muş ile
65 Milletvekilinin Kapadokya Alanı Hakkında Kanun Teklifi (2/1811)
ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 56) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
16/5/2019 tarihli 79uncu Birleşimde İç
Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 56 sıra
sayılı Kanun Teklifinin ikinci bölümünde yer alan 6ncı
maddesinin önerge işleminde kalınmıştı.
Şimdi, 6ncı madde üzerinde önerge
işlemine geçeceğiz.
Madde üzerinde iki adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kapadokya Alanı
Hakkında Kanun Teklifinin 6ncı maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederim.
Enez
Kaplan Bedri
Yaşar Yasin
Öztürk
Tekirdağ Samsun Denizli
Fahrettin
Yokuş Muhammet
Naci Cinisli
Konya
Erzurum
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında Konya
Milletvekili Fahrettin Yokuş konuşacaktır.
Buyurun Sayın Yokuş. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Çerkez katliamının 155inci,
Kırım sürgün ve katliamının 75inci yılında,
hayatını kaybeden soydaşlarımıza ve
dindaşlarımıza bir kez daha Allahtan rahmet diliyorum.
Değerli milletvekilleri, önceki gün Çinde
seyahat hâlinde bulunan Dışişleri Bakan
Yardımcısının Çin Hükûmetiyle yaptığı
görüşmelerde Doğu Türkistanda yaşayan Müslüman Türklerle ilgili
terörist yakıştırmasını yapmış
olmasını esefle kınıyorum. Çinin işgal altındaki
Doğu Türkistan Türklerine yaptığı zulümlerin hangi
boyutlara ulaştığını bütün dünya görüyor ve duyuyor
ancak bir tek Türkiye ve Türk Hükûmeti görmüyor ve duymuyor. Çinde bugün
şu ramazanda Müslümanlar oruçlarını tutmak imkânına sahip
bile değiller. Camilerin üçte 1i yıkılmış durumda ve
3 milyon Müslüman Türk kamplarda yaşamaya zorlanmış
bulunmaktadır. Hükûmetimizin ya da Türkiye Cumhuriyeti devletini
yönetenlerin anlamadığı bir şey var: Doğu Türkistan
şu anda Çin işgali altında. Bu işgale karşı
çıkmak Çin devletinin toprak bütünlüğünü zedelemez, tam tersi
Müslüman Doğu Türkistanlılara sahip çıkmak hem insani hem
vicdani bir görevdir. Bu çağrımızı bir kere daha buradan
ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, geçtiğimiz hafta
içerisinde yüce Meclisimizde hoş olmayan bir tartışma
yaşanmıştı. Sayın Meclis Başkanımızla
ilgili İYİ PARTİ İstanbul Milletvekilimizin sözlerinden
hareketle burada ciddi tartışmalar olmuş, sonunda da Sayın
Meclis Başkanımız Genel Kurula inerek kendisini
savunmuştur. Ve sonunda daha önemli bir şey olmuştur:
Geçmişte söylediklerini inkâr eden Sayın Meclis Başkanı
Sanki bizim sayın milletvekilimiz iftira etmiş gibi, AK PARTİ
Grubunun sayısal üstünlüğüyle çok güzel bir ceza verdiniz.
Şimdi, bu cezayı veren AK PARTİ Grubuna soruyorum ve diyorum ki:
Sayın Mustafa Şentopun, bir televizyon programındaki şu
sözlerini kabul ediyor ve içselleştiriyorsanız başka
düşüneceksiniz, hayır diyorsanız, ona göre harekete
geçeceksiniz. Sayın Şentop diyor ki: Biz cemaate yabancı
değiliz. 70li yıllardan beri hoca efendinin kasetlerini dinleyip
yazılarını okuyarak yetişmiş insanlarız biz.
Fikirlerini, reflekslerini, düşüncelerini, hangi konuda neler
düşündüklerini bilecek yaştayız biz. Cemaat dediğimiz AK
PARTİden yalıtılmış bir yapı değil,
bunların zaten çok büyük bir kısmı AK PARTİli, bizim
teşkilatlarımızda görev alan insanlar. Anlaşıldı
mı? Yani bakın ne güzel ama aynı Meclis
Başkanımız altı yıl önce söylediği bu sözleri bu
kürsüde tamamen inkâr etti.
EROL KAVUNCU (Çorum) Tam bir provokatörsün.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla)
İlişkim yok, kenarından geçmedim. daha devam edeyim. Cemaatin
dershanesinde bir evladı maşallah 100 üzerinden 100 puan alıyor.
Zevkle diyor ki Sayın Şentop: Benim evladım çok
başarılı, 100 üzerinden 100 aldı. Ne güzel değil mi?
Şimdi efendiler, Sayın Meclis
Başkanımız, sık sık yabancı misyon şeflerini
Mecliste ağırlayacak, yabancı misyon şeflerine de en çok
gösterilecek yer FETÖcü hainlerin bombaladığı yer,
yıkık. Acaba onu gösterirken ne diyecek? Vallahi, bir gün denk gelirse
karşısına geçmek isterim: Yahu Sayın Meclis
Başkanım, acaba ne diyorsun bu işe? Şimdi, şunu demeye
çalışıyorum
Zamanım bitmiş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi bağlayın
Sayın Yokuş.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Sayın
Başkanım
BAŞKAN - Buyurun.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Ey AK
PARTİliler, gelin Allah aşkına, şu FETÖyle bir
yüzleşin. Allah aşkına gelin, damarlarınıza kadar
girmiş olan FETÖ zehrinden kurtulmak için bir yüzleşin ve
yüzleşirken de bu vesileyle şunu yapalım: Siyasi kanadına
dokunamadığınız -hani size dokunamıyoruz ya-
haksız yere yatan, hâlâ bekleyen 18 bin mağdur, beraat etmiş
insanlarımızı, askerî okullardan atıp onları damgaladığımız
çocuklarımızı, sendikaya üye oldu diye
attığımız insanları da kurtaralım. Eğer bunu
yapmazsanız, bakın, biz hep size hatırlatacağız yani
şu gölgeniz gibi sizi takip eden FETÖcü
yaklaşımlarınızla, geçmişte
yaptıklarınızla bir hesaplaşın, yüzleşin, bu
işi burada bitirelim, mazlumları da kurtaralım; FETÖye bulaşmış
ne kadar alçak varsa da hesabını soralım diyorum.
Teşekkür ediyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Yokuş.
EROL KAVUNCU (Çorum) Ben de size
terbiyesizliğinizi hatırlatacağım sürekli.
BAŞKAN Lütfen, değerli
milletvekilleri...
Sayın Akbaşoğlu, buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
33.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Konya
Milletvekili Fahrettin Yokuşun 56 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 6ncı maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Değerli milletvekilleri, hakikaten talihsiz bir
konuşmayı, ilgisiz ve alakasız bir şekilde konudan konuya
atlayarak hiçbir şekilde bağlamında olmayan bir
konuşmayı dinledik.
Sayın Meclis Başkanımız o gün
muhatabına gerekli açıklamayı, cevabı burada net bir
şekilde ortaya koydu. 1985 yılından beri FETÖyü iyi
tanıdığını ve onlarla da mücadele ettiğini hiçbir
tereddüde mahal bırakmayacak şekilde örnekleriyle burada ifade etti
ve o gün İYİ PARTİnin grup başkan vekili de gerekli
açıklamayı ortaya koydu. Bu manada tekrar o meselenin burada
başka bir şekilde gündeme getirilmesini hakikaten Genel Kurulun
takdirine bırakıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bağlayın, tamamlayın
sözlerinizi.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Tamamen provokatif bir nitelik
taşımaktadır. Dolayısıyla asla ve kata... Bu
bühtanları, bu iftiraları Meclis Başkanımız için de AK
PARTİ için de kabul edilemez buluyorum ve kesinlikle FETÖyle mücadeleyi
de sonuna kadar devam ettireceğimizi buradan ilan ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Akbaşoğlu.
Sayın Özel
34.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
öncelikle, grubumuzun bu Meclis çatısı altında, bu kürsüde,
kürsü masuniyeti konusundaki tavrını tekrar etmekte fayda var, en
şok edici fikirler dahi olsa bu kürsüde ifade edilmelidir. Kaldı ki
bir sayın grup başkan vekilinin konuşma üzerine birtakım
yumuşatıcı sözler söylemesi grup başkan vekillerinin
görevlerindendir, zaman zaman bu görevleri bazen isteyerek, bazen zorlanarak
yerine getiririz. Ama bunun üstüne dönüp bir daha ceza istemek, para
cezası verdirmek, çoğunluk gücüyle artık bu kürsüyü böyle
ifadelere de kapatmaya çalışmak çok tehlikeli bir nokta.
Bakın, bu Meclisin şöyle bir görevi var.
Tuttu, tutmadı sözünü ama Soma faciasından sonra bu Meclis,
milletvekilleri şunu dedi: Düzenlemeleri yapacağız. Önce biz
ineceğiz oraya.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bağlayın lütfen Sayın
Özel.
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Biz hayatımızı
tehlikeye atmayı göze alıp, oraya inip, oraların
güvenirliliğini sınamadan maden işçilerini indirmeyeceğiz.
dedi Komisyon üyesi. Burada bulunan birçok arkadaşımız da gittik
oraya, indik biz hepimiz.
Şimdi, bu ülkede, çocuğu onların
okuluna gitmiş diye ya da Samanyolu TVde haber yapmış diye
adam, ikinci üçüncü kuşaktan kişiler ihraç olurken, FETÖ
damgası yerken; çocuğu orada okumuş birisi ya da televizyon
programına çıkmış birisiyle ilgili -belki şiddeti
tartışılabilir- eleştiriler geldiğinde, bunu demek
yerine Meclis Başkanı çıkıp şunu söyleyecek: Bu
ülkede kimse suçun şahsiliği ilkesi zedelenip de çocuğunun
okulundan, kardeşinin makamından dolayı ihraç olmayana kadar bu
eleştirilere benim muhatap olmam da doğaldır. diyebilirse o
zaman bu kürsüden kazanım çıkarırsınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi toparlayın Sayın
Özel.
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Gücünüzün yettiğine ceza
verip gücünüzün yetmediğine ihale vermeye başlarsanız
FETÖcülerden, bu meseleleri de burada çoğunluk partisinin oylarıyla,
gücüyle cezalandırmaya başlarsanız -bugün İYİ
PARTİye, geçtiğimiz günlerde HDPye yapıldığında
da aynen karşı çıkmıştık- iki yüz elli yıl
geri götürürsünüz Meclisi. Senin fikrine katılmıyorum ama savunman
için canımı veririm. dedikten iki yüz elli yıl sonra Türkiye
Cumhuriyeti Büyük Millet Meclisinde kürsüde kullanılan ifadelerden
milletvekilini dışarı çıkarmalar, para cezası
vermeler; öbür taraftan, garibanın kardeşi FETÖcüymüş diye
kamudan ihraçlar... Bu eleştirilere muhatap olacaksınız ya da
Türkiye'de son kişi muhatap olmayana kadar mücadele edeceksiniz.
Teşekkür ediyorum. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özel.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Nevşehir Milletvekili Mustafa Açıkgöz ve Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Muş ile
65 Milletvekilinin Kapadokya Alanı Hakkında Kanun Teklifi (2/1811)
ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
56) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
TBMM Genel Kurulunda görüşülmekte olan 56
sıra sayılı Kapadokya Alanı Hakkında Kanun Teklifinin
6ncı maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan
en az ibaresinin kanun metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Tekin
Bingöl Orhan
Sümer Faruk
Sarıaslan
Ankara Adana Nevşehir
Ömer
Fethi Gürer İlhami
Özcan Aygun İbrahim Özden
Kaboğlu
Niğde Tekirdağ İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi var.
Önerge üzerinde İstanbul Milletvekili
İbrahim Özden Kaboğlu konuşacaktır.
Buyurun Sayın Kaboğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, Divan, değerli milletvekilleri; Kapadokya
Alanı Hakkında Kanun Teklifinin 6ncı maddesinin
görüşülmesi vesilesiyle ve önergemiz çerçevesinde söz almış
bulunuyorum.
Tabii, bu 12 maddelik yasa önerisi üzerinde geçen
hafta, burada, maalesef, tarihsel, kültürel ve doğal miras olarak ifade
edilen insanlığın ortak mirası soya, ırka
indirgenilerek tartışıldı.
O bakımdan, hemen iki hususu belirtmekte yarar
var: Bu konu, insanlığın ortak mirası olan bu konu bir, bu
insan hakları genel kuramı çerçevesinde değerlendirilmeli, ele
alınmalı; iki, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası
sözleşmeler açısından; üç, anayasal kazanımlar açısından.
Bu bakımdan, bu soyu, ırkı, belirli bir zaman dilimindeki
toplumu aşan bir değer alanıdır.
Bu itibarla, mesela, bu yasada yapılan
yurttaş-turist ayrımında ilginçtir, esasen bu miras
hakkına yurttaşlar, bizler sahip olduğumuz kadar, turistler de bu
hakka sahiptir, yabancılar da. Bu nedenle, bu alanı düzenlerken,
Kapadokya alanını düzenlerken bunu bu şekilde ele almak gerekir
tarih, kültür ve doğal değerler, kırsal, kentsel ve kültürel
çevre üzerindeki miras hakkı, insanlığın ortak hakkı.
Bu şekliyle ancak biz ele alırsak bunun Anayasaya uygun olup
olmadığını, çevresel kazanımlarımıza uygun
olup olmadığını değerlendirme şansına sahip
oluruz.
Hemen belirteyim ki bu teklif
hazırlanırken yine önceki tekliflerde olduğu gibi
Anayasamız ve Anayasamızın özellikle çevresel ve ülkesel
kazanımlarına ilişkin maddelerinin okunmadığı ve
bunların bütünsel bir biçimde değerlendirilmediği
anlaşılmaktadır.
Burada şöyle bir tablo söz konusudur 6ncı
maddeden önce: Evet, kurul oluşturulmakta, Kapadokya idaresi kurulmakta ve
bu Kapadokya idaresi mevcut olan idari yapının hiyerarşisi
çerçevesinde yer almaktadır. Oluşturulan kurul ise, komisyon ise
mevcut olan kültür ve tabiat varlıklarını koruma kurulları
devre dışı bırakılarak oluşturulmaktadır ve
oluşturulan komisyonun esasen katılımcı bir ilkeye
dayanmaması da başlıca sorun olarak karşımıza
çıkmaktadır. Şimdi, bu açıdan tabii ki en önemli konu,
sonraki maddelerde de değinileceği üzere, çevresel etki
değerlendirmesi bu konuda uygulanacak mıdır, bu konuda Çevre ve
Şehircilik Bakanlığının yetkisi nedir? Bunlar belli
değildir ama dahası, istisnalar ve muafiyetler âdeta bu alanın
bir tür serbest rekabet alanının ötesinde belki ranta çevrilme
alanı olarak düşünülebileceği kaygısını
beraberinde getirmektedir.
Bu çerçevede, esasen bu teklifin 6ncı
maddesinde yer alan kaynaklar konusu idareye yani 2nci maddeyle kurulan
idareye aktarılmak üzere (1)inci fıkraya göre üç kalemde toplanan
gelirlerin başında Nevşehir İl Özel İdaresi,
Kapadokya Alanı sınırları içerisindeki belediyeler, Ürgüp
Ticaret ve Sanayi Odası ve Nevşehir Ticaret ve Sanayi
Odasının bir önceki yıl kesinleşmiş bütçe
gelirlerinden en az yüzde bir oranında ayrılacak paylar deniyor ve
pay oranını artırmaya Cumhurbaşkanı yetkili
kılınıyor. Şimdi, burada iki önemli konu var: Birincisi, bu
pay oranlarının yerel yönetimlerin özerkliğiyle ne ölçüde
bağdaşacağı. İkincisi ise hemen bu konuda devreye
partili cumhurbaşkanının sokulmuş olması. Oysa orada
yerel yönetimler farklı partilerden oluşan yönetimlerdir ama
Cumhurbaşkanı artık tarafsız değildir. Buna böyle bir
yetkinin tanınması bütçe hakkının ötesinde birtakım
sakıncaları da beraberinde getirmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, sözlerinizi tamamlayın
Sayın Kaboğlu.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tabii ki yerel yönetimlerin özerkliği
açısından da bu konu birtakım sorunları beraberinde
getirecektir.
Şimdi, bu açıdan diğer maddelere de
bakıldığı zaman bir bütün olarak bu ikinci kısmı
birinci bölüm ışığında değerlendirdiğimiz
zaman esasen çevre hukukunun genel ilkeleri başta olmak üzere
Anayasamızın ve Çevre Kanununun öngördüğü yerele doğru
demokrasi çevre koruması alanında yerele doğru
katılımcılık ilkesi ve demokrasi yerine âdeta zirveye
doğru bir yapılaşmanın kurulduğunu görmekteyiz. Bu
açıdan şöyle bir sakıncalı durum karşımıza
çıkıyor: 1990lı yıllarda egosantrik insan hakları
anlayışından ekosantrik insan hakları
anlayışına geçiş konusu çok tartışıldı;
2010lu yıllarda ise bir zamanlar, geçen yüzyıllarda monoteizm
üzerindeki tartışmalar hatırlatılarak monojeizm
kavramı kullanılmaya başlandı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Evet, sözlerinizi bağlayın
Sayın Kaboğlu.
Buyurun.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Monojeizm yani tek coğrafya kavramı.
Şimdi, biz tek coğrafya için öncelikle ülkemizin birliği ve
bütünlüğünü Anayasanın 2nci maddesinde yer alan Türkiye ülkesiyle
bölünmez bir bütündür. kavramını savunmamız gerekirken bu kadar
parçalara ayırdıktan sonra bunu bir de devletin en zirvesine
bağlamak o zaman bu monojeizm yerine monokratizm kavramını
çağrıştırıyor ki bu da çevresel ilkelerle, çevre
hukuku ilkeleriyle taban tabana zıt bir yaklaşımdır,
zıt bir eğilimdir.
Bu nedenle, eğer biz Kapadokyada bir özerk
yönetim oluşturacaksak kültürel, tarihsel ve doğal değerleri
korumak amacıyla, o zaman biz ekokrasi kavramını kullanmak
suretiyle çevre demokrasisi de demiyorum- flora, fauna ve homo sapiens,
sapiens üçlüsünde ancak bir demokrasi yerine birlikte yaşam alanı
oluşturabiliriz diye düşünüyorum.
Teşekkür ederim, sağ olun. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Kaboğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
6ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Sayın Ağıralioğlu, buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
35.-
İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu, FETÖ meselesini
konuşmaktan biz yorulduk ama bir arpa boyu mesafe kat edemiyoruz. Siyasi
olarak biz
Biliyorsunuz, değerli milletvekillerimiz de biliyor,
FETÖcülük suçlamasının bir siyasi avantaj hâline getirildiği
siyasi sürecin mağduru olan taraflardan biri biziz. Defalarca bu mevzuda
hassasiyet izhar etmemize rağmen, ölçü koymamıza rağmen, hatta
biraz ironik olacak şekilde bazı önergeleri mevzunun vahameti fark
edilsin diye tekraren veriyor olmamıza rağmen mevzunun önünü
arkasını alamıyoruz.
Birkaç hususu -Özgür Bey söyledi, grup başkan
vekilleri yumuşatırlar- ben yumuşatayım. Devlet bu
meselede
AK PARTİ Grubundaki arkadaşlarımızın da
lütfen vicdanları birazcık bu mevzuda açık hâle gelsin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Başkanım, birkaç şey söylemem lazım.
BAŞKAN Buyurun Sayın
Ağıralioğlu.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Devlet adaleti hâkim kılmak yerine dehşet oluşturmak gibi bir
siyasal üslubu FETÖ mücadelesinin olmazsa olmazı hâline getirirse -ki
gelen budur- FETÖcü olmadığını ispatlamak için
insanların kirlettiği bir siyasal dil hâkim olur. Şu anda
Türkiyede -dininiz benzemesin, lütfen nezaketsizlik de saymayın- Çin
Parlamentosu gibisiniz, çoğunluğunuzu kastederek söylüyorum.
Eskiden FETÖnün FETÖ değil de cemaat
olduğu zamanlarda FETÖcülerle, cemaatle itibarlı olduğu zamanda
irtibatlı olan arkadaşlarımızın; şu anda siyasi
olarak sizin mesai arkadaşlarınız olan bazı
arkadaşlarımızın Biz FETÖcü değiliz. demek için
başvurduğu yol kendileri dışında herkese bu
isnadı yapıştırmaktır. İstirhamımız
şudur: Bu arkadaşlarımızı birazcık geriye çekin.
Zaten yeteri kadar kalabalıksınız. Türkiyede siyasal iklimi,
siyasal dili bozan Kendime FETÖcülük isnadı yapışmasın
diye muhalefete FETÖcülük suçlamasında bulunayım. hevesidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Başkanım, biraz anlayışınıza sığınacağım.
BAŞKAN Buyurun, sözlerinizi toparlayın
Sayın Ağıralioğlu.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Bir de bu meselede, arkadaşlar, bakın, gün geçti, ay geçti, yıl
geçti, yıllar geçti; mağduriyetleri giderecek bir devlet ciddiyetinin
iradesi görünmüyor. Şu anda AK PARTİ Grubunun da bu meselede mücadele
eden aklın, şuurun kimden olduğunu bildiğinden emin
değilim ben.
Bize gelen mağduriyet suçlamaları var,
mağduriyet sızlanmaları var. Bu sızlanmalarla ilgili telafi
edeceğiz. Bu Parlamento, bu memlekette hakkı hukuku ifa etmek için
bir merci olmak vasfını haiz değilse bu memleketi kim
toparlayacak arkadaşlar? Yani, elinden tutacağız
insanların, diyeceğiz ki: Türk mahkemeleri beraat ettirmiş, Türk
mahkemeleri bu isnadın altında hiçbir suçlama bulamamış,
demiş ki muhatabına: Sen suçlu değilsin. Bu Sen suçlu
değilsin. denilmiş mağdurları, mazlumları Türk
adaleti iadeiitibarla tekrar eski mevzilerine taşımayacaksa biz bu
Türk yurdunu nasıl adaletli bir ülke hâline getireceğiz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi bağlayın lütfen.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Bağlıyorum efendim.
Biz kendimize, üzerimize çekerek konuşalım
ki rahat olsun diye şöyle işler yapıyoruz: Siyasi
ayağı araştırılsın; ret. İktisadi
ayağı araştırılsın; ret. Bütün bunları
yaparken, reddederken de AK PARTİ saflarından partimize birtakım
imalarla Kendinize bakın, parti genel başkanınıza
bakın, daha önce kurduğunuz cümlelere bakın. falan gibi
sataşmalara da mevzu açılıyor. Bunun da önünü keselim.
Vicdanlarınıza havale ediyorum, ramazandayız.
Meral Akşener dâhil, parti grubumuzun -39
kişiyiz şu anda- tek tek isimlerimizi yazarak önerge verelim, FETÖcü
olup olmadığımızı araştırma önergesi ama.
Yani yapalım; bakın, olabilir, istirham ediyorum. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
Bak, isterseniz bunu da yapabiliriz, Meclisin
takdirine, vicdanına havale ederiz; deriz ki biz, kendimiz, parti olarak,
grubumuzun ve parti genel başkanımızın ismiyle tek tek
yazarak ne olup olmadığımızı -konsey diyorsunuz ya-
konseyde olup olmadığımızı araştırma
komisyonu kuralım; bizi de kurtarın, kendinizi de kurtarın.
Teşekkür ederim. (İYİ PARTİ ve
CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Akbaşoğlu, buyurun.
36.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun,
İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğluna Meclis Başkanı
Mustafa Şentopa yerinden sarf ettiği bazı ifadeleri nedeniyle
İç Tüzükün 161inci maddesindeki hükme istinaden Meclisten iki
birleşim çıkarma cezası verildiğine, FETÖyle mücadelenin
hem hukuki hem de idari yönden devam ettiğine ilişkin
açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Değerli Başkan.
Sayın milletvekilleri, biraz evvel
İYİ PARTİ hatibinin konuşması üzerine 2 grup
başkan vekilimiz konuştular, görüşlerini beyan ettiler. Geçen
hafta olan biten hadise şudur: Burada hiç ilgi ve alakası yokken
tamamen farazi bir suçlamayla Meclis Başkanımızın FETÖcü
olduğu iddia ve hakaretine maruz kalınması neticesinde Meclis
Başkanımız gerekli açıklamayı yapmış ve
Meclis Başkan Vekilimiz Sayın Levent Gök Bey de bu konuda
tartışmaları dikkatle inceledikten ve tutanakları
incelettirdikten sonra, gerçekten, bir Meclis Başkanına hakaretin
varlığı sebebine binaen İç Tüzükün 161inci maddesindeki
hükme istinaden iki birleşim çıkarma cezası vermiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Toparlıyorum.
BAŞKAN Buyurun, devam edin Sayın
Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Dolayısıyla çoğunluğa göre
değil, İç Tüzüke göre, onun hepimizi bağlayıcı
disiplin hükümlerine göre bir karar verilmiştir. Bu İç Tüzük hükümlerini
bütün milletvekillerinin dikkatle uygulaması gerekir. Nitekim geçen hafta
Sayın Levent Gök tarafından yapılan uygulama da bu hukuki
düzenlemenin gereği neticesindedir. Bunu ifade etmek isterim.
İkinci olarak da, FETÖyle mücadelede hem
hukuki hem idari olarak doğru ile yanlış birbirinden ayırt
edilecek şekilde, devletin Millî Güvenlik Siyaset Belgesi çerçevesinde,
gerekli kurullar ve kurallar işletilmek suretiyle mücadele devam
etmektedir ve devam edecektir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Akbaşoğlu.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
37.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, bir
mevkidaşımı İç Tüzük üzerinden bu kadar açık bir
hatayı alenen düzeltme mecburiyetinde kaldığım için
üzgünüm.
İç Tüzükün 159uncu maddesi Uyarma
cezası verilmesi gereğini takdir ve yerine getirme yetkisi
Başkana aittir. derken 161inci madde Başkana böyle bir takdir
hakkı vermemektedir. Geçen haftaki tutanaklar incelendiğinde
Sayın Grup Başkan Vekilinin konuşmasından sonra normale
dönüp gündeme devam etmek isteyen Meclis Başkan Vekilimiz Sayın
Levent Göke mevkidaşınız ve partiliniz, geçen haftaki nöbetçi
Grup Başkan Vekiliniz Özlem Hanım tarafından 161e göre
cezayı Genel Kurula teklif etme zorunluluğu talep edilmiş,
İç Tüzüke göre, cereyan eden hadisede grubunuzun çoğunluk
oylarıyla ceza verilmiştir.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Evet,
doğru.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sanki 159daki takdir
yetkisini Başkan resen kullanmış ve bu uyarı
cezasını vermiş gibi ifade etmek
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
ümit ediyorum ki zırt
pırt değiştirmekten mütevellit üzerindeki hâkimiyetinizi
kaybettiğiniz İç Tüzük bilgi eksikliğindendir, öbür türlüsü daha
büyük, vahim bir durum olur.
Teşekkür ederim. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu,
artık bu tartışmayı sona erdirmekte fayda var, aksi
takdirde, belirlediğimiz hedefe süre bakımından ulaşma
imkânımız olmayacaktır.
Buyurun.
38.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Biraz evvel konu asıl saptırılarak
gündeme getirildi, benim söylediklerim çok bedihi, açık bir şekilde
Levent Gök Bey'in Başkanlığındaki oturumda bu hususun
gündeme geldiği, tutanakların incelendiği ve buradaki ifadelere
istinaden açık bir hakaretin olduğu görüldüğü, buna istinaden de
Meclis Başkan Vekilince İç Tüzükün 161inci maddesinin (3)üncü
bendi çerçevesinde iki birleşim cezanın teklif edildiği
hususudur. Dolayısıyla, asıl çarpıtan maalesef biraz evvel
konuşan mevkidaşımdır, evet.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Çok kısa lütfen, Sayın Özel.
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) İstek veya resen diye bir şey yok. Resen veya
istek üzerine diye bir ifadede bulunmadım.
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu, bir
dakika lütfen izin verin.
Buyurun.
39.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, İstanbul Milletvekili Hayrettin
Nuhoğlunu Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Levent Gök
cezalandırmış veya cezalandırılmasını
istemiş gibi göstermenin doğru olmadığına ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bakın, 158 çok açık,
orada Başkanın böyle bir yetkisi var. Görev, yetki, her şey
Başkanda. 161 çok açık. 158de yazdığını uyarma
için burada yazmıyor. 3üncü fıkradaki hâllerde Başkana bir
takdir yetkisi vermiyor. Tutanaklara baktığınızda
Başkan açıklamayı yeterli gördüğünü, Grup Başkan
Vekili Lütfü Türkkanın zaten gerekli açıklamaları
yaptığını, gündeme devam etmek istediğini ifade ettiği
hâlde Sayın Özlem Hanım tarafından 161e 3e göre Meclise ceza
teklif edilmesinde ısrarcı olunuyor ve ondan sonra zaten burada
Başkanın bir takdir yetkisi de yok. Sanki bu işi Levent Gök
cezalandırmış veya istemiş gibi göstermek doğru
değil. 159la 161i birbirine karıştırmayın. Tutum da
durum da açıktır.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu, son
kez
40.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Şimdi, çok açık bir şekilde
Bakınız, ben, Sayın Levent Gökün
159uncu madde kapsamında mı 161inci madde kapsamında mı
inisiyatif kullandığıyla ilgili bir iddiada bulundum mu?
Hayır, böyle bir şey söylemedim, asla. Kendi kendine, bir şeyler
söylemenin temelini oluşturabilmek için 159uncu maddeye atıf
yapıp, oradan kendine söz hakkı doğurup kendi senaryosunu
kendisi uygulayan sayın mevkidaşım. Ancak, ben diyorum ki
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Allahtan kork, Allahtan.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Evet, Allahtan korkun. Tutanakları
çıkarın, tutanaklar ortada. Ya, bu kadar gerçeği
çarpıtmayın!
BAŞKAN Biraz daha sakin, Sayın
Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bu kadar gerçeği çarpıtmayın. Çok
açık ve seçik bir şekilde, Levent Gök Beyin
başkanlığındaki oturumda 161inci maddenin (3)üncü bendi
çerçevesinde ilgili milletvekiline 2 birleşim ceza verilmesi teklif
edilmiş ve bu teklif kabul edilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Mesela
anlaşılmıştır, tamam.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Benim başından beri söylediğim husus
budur.
BAŞKAN - Sayın Akbaşoğlu, mesele
anlaşılmıştır.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bunu çarpıtmak kimsenin hakkı ve haddi
değildir.
BAŞKAN Bu konuda artık söz
vermeyeceğim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Efendim, bu talep partisinden
gelmiştir, çoğunluk oylarıyla kabul edilmiştir.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Alakası yok.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Nevşehir Milletvekili Mustafa Açıkgöz ve Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Muş ile
65 Milletvekilinin Kapadokya Alanı Hakkında Kanun Teklifi (2/1811)
ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 56) (Devam)
BAŞKAN - Şimdi, 7nci maddeyle ilgili
önergeyi işleme alacağım.
7nci madde üzerinde bir adet önerge vardır,
işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kapadokya Alanı
Hakkında Kanun Teklifinin 7nci maddesinin (4)üncü
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
"(4) İdarenin görevlerine ilişkin mal
ve hizmet ile yapım işleri, ceza ve ihalelere katılmaktan
yasaklama hükümleri ile İdarenin Kapadokya Alanına ilişkin
faaliyetleri içinde olmayan, İdarenin idari ihtiyaçları ile ilgili
mal, hizmet alımları ve yapım işleri 4/1/2002 tarihli ve
4734 sayılı Kamu İhale Kanununa tabidir. Bu fıkranın
uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Hazine ve Maliye
Bakanlığının görüşü alınarak Bakanlıkça
çıkarılan yönetmelikle düzenlenir.
Fahrettin Yokuş Bedri Yaşar İmam Hüseyin Filiz
Konya Samsun Gaziantep
Yasin Öztürk Enez
Kaplan
Denizli Tekirdağ
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Gaziantep Milletvekili
İmam Hüseyin Filiz konuşacaktır.
Buyurun Sayın Filiz. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kapadokya Alanı
Hakkında Kanun Teklifinin 7nci maddesi üzerinde İYİ PARTİ
Grubumuzun vermiş olduğu önerge üzerinde söz almış
bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
7nci maddenin ilk 3 fıkrasında idareye
ilişkin muafiyet ve indirimler düzenlenmiştir. Maddenin (4)üncü
fıkrasında ise İdarenin görevlerine ilişkin mal ve hizmet
alımları ile yapım işleri 4/1/2002 tarihli ve 4734
sayılı Kamu İhale Kanununa tabi değildir. denmektedir.
Sayın milletvekilleri, 2683 sayılı
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununda
yapıldığı gibi bu fıkrada da bahsedilen mal ve hizmet
alımları ve yapım işlerinin neler olduğu
açıklansa daha bilgilendirici olurdu diye düşünüyorum. Yapım
işlerinde özellikle 4734 uygulanmayınca akla yap-işlet-devret
modeli gelmektedir. Ancak yollar, köprüler, havaalanları
inşaatlarında ve şehir hastanelerinde yapılanlara benzer
şekilde yap-işlet-devret modeliyle bu defa da turist garantili ihale
yapılıp hazine zarara sokulmamalıdır.
Değerli milletvekilleri, Kapadokyanın
mevcut durumuna baktığımızda, şu ana kadar ucube
şeyler yapılmış olduğu görülüyor. Sayın
Cumhurbaşkanımızın müdahalesiyle, Kapadokya bölgesinde 16
Şubat tarihinden itibaren 67 kaçak yapının
yıkıldığı söylenmektedir. Kapadokyada kaçak
yapılaşma başladığında Kültür
Bakanlığı, yerel yönetimler ve yetkili diğer kurullar
bunlara sessiz kalmasalar ve göz yummasalardı bu noktalara gelinmezdi.
Çoğunuzun aşina olduğu bir resim
göstereyim: Bu, iki peribacası arasında inşa edilen otel.
Basının gündeme getirmesi ve tepkilerin artması üzerine otel
yıkılıyor. Bakın, Belediye Başkanı İmar
izni vardı Ruhsatı vardı gibi şeklî sebeplere
sığınıyor; özrü kabahatinden büyük, gerçekten çok
yazık. Böyle bir teşebbüsü hangi ülkede görürsünüz Allah
aşkına? Medeni âlemde böyle şeyler görebilir misiniz? Avrupada
birçok ülke biliyorum, bırakın tabiat varlıklarını,
kültürel varlıkları ormanı bile kirletemezsiniz. Kopenhagda
deniz kenarında evler var, aşağı yukarı iki yüz-iki
yüz elli yıllık binalar, hepsi ayakta ve kullanılıyor. Hiç
kimse çıkıp bunları yıkıp yenisini yapalım
demiyor. Yıllar evvel Arizona Devlet Üniversitesini ziyaretimizde
anlatılan bir olayı paylaşmak istiyorum. Phoenixde bir tepenin
eteklerine yakın bir yerde dünyaca çok bilinen bir bilgisayar
şirketine ait tek katlı bir bina var. Bu şirket belediyeye
müracaat ediyor, Bir kat daha yapalım. O tepenin uzaktan görünen
silüetini bozarsınız. diye belediye müsaade etmiyor. Bir de bize
bakın, bizde ruhsatlar hazır.
Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifiyle
bazı kurulların Kapadokya alanı içinde yetkileri
alınıyor ve tek elden yönetim tarzı getiriliyor. Kanun teklifi
görüşülmeye başlandığı zaman kanun metninde idarenin
ve Komisyonun nasıl oluşturulacağı belirtilmemişti.
Neyse ki 5inci maddede kabul edilen önergeyle Komisyonun nasıl
kurulacağı belirtilmiş oldu. Eğer idare ve Komisyon
değerlerimizin farkında olmaz ve düzgün oluşturulmazsa
başka denetleyen bir kurum da olmayacağından, önü alınamaz
tahribatlarla karşı karşıya kalırız. Kendi
varlıklarımızı korumak durumundayız. Gençlerimizi de
bu anlayışla, bu şuurla yetiştirmek zorundayız.
Kanunlarda ne tür değişiklik yapılırsa yapılsın,
ne tür kanun çıkarılırsa çıkarılsın işlerin
doğru ellerde doğru yapılması, harcanan paranın 81
milyonun parası olduğunun bilincinde olunması şarttır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şimdi başka bir konuya değinmek istiyorum.
Seçim bölgem Gaziantepte son zamanlarda işsizliğin
yarattığı huzursuzluk ortamı gittikçe büyümektedir.
Gaziantep yerel basınında ve bazı ulusal haber sitelerinde,
işsiz bir gencimizin belediyeden iş istediği için darbedilerek
dışarı çıkarıldığı, ayrıca bir
diğer gencimizin de yine iş talebi olumsuz
karşılandığı için kahredip...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Filiz,
tamamlayın sözlerinizi lütfen.
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla)
...üzerine benzin döküp kendini yakmak suretiyle yaşamına son
verdiği çıkan haberler arasındadır. Günümüz itibarıyla
işsiz sayısının 5 milyona
yaklaştığını ve her 3 gençten 1inin işsiz
olduğunu düşünürsek ülkemizi yönetenlerin boş, kısır
ve gündelik siyasete bir an önce son vermeleri ve toplumun asıl sorunu
olan iş ve aş sorunlarına odaklanması gerektiğini bir
kez daha hatırlatmak istiyorum. İsraf ve tüketim ekonomisi derhâl
terk edilmeli, üretim ekonomisine geçilmelidir. Böylece işsizlere istihdam
imkânı yaratılmalıdır
Benzer olayların tekrar etmemesi temennisiyle,
darbedilen gencimize geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, kendini yakarak
yaşamına son veren diğer gencimize de Allahtan rahmet diliyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Filiz.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum...
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
yoklama talep ediyoruz.
BAŞKAN Yine yoklama talebi vardır. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Oylamaya geçtiniz efendim.
BAŞKAN Hayır, değerli
arkadaşlar, ben yönetiyorum ve ne yaptığımın
farkındayım, lütfen izin verin.
Buyurun, başlayalım isim okumaya.
Sayın Özel, Sayın Gürer, Sayın
Öztunç, Sayın Sarıaslan, Sayın Keven, Sayın Adıgüzel,
Sayın Karadeniz, Sayın Budak, Sayın Arslan, Sayın Kaya,
Sayın Arı, Sayın Şevkin, Sayın Girgin, Sayın
Durmaz, Sayın Sümer, Sayın Hancıoğlu, Sayın Topal,
Sayın Kayışoğlu, Sayın Ünlü, Sayın Zeybek.
Şimdi, elektronik cihazla yoklama
yaptıracağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Süreyi başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Nevşehir Milletvekili Mustafa Açıkgöz ve Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Muş ile
65 Milletvekilinin Kapadokya Alanı Hakkında Kanun Teklifi (2/1811)
ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
56) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
7nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
7nci madde kabul edilmiştir.
8inci madde üzerinde iki adet önerge vardır.
Aynı mahiyetteki bu önergeleri birlikte işleme alacağım.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kapadokya Alanı
Hakkında Kanun Teklifinin 8inci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederim.
Fahrettin Yokuş Enez Kaplan Yasin
Öztürk
Konya Tekirdağ Denizli
Bedri Yaşar Ayhan Altıntaş
Samsun Ankara
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Rıdvan Turan Mahmut
Toğrul Mahmut Celadet
Gaydalı
Mersin Gaziantep Bitlis
Serpil Kemalbay Pekgözegü Ali
Kenanoğlu Kemal
Bülbül
İzmir İstanbul Antalya
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz Ankara Milletvekili Ayhan Altıntaşa aittir.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Görüştüğümüz yasa teklifi Kapadokya
alanı kurulması hakkındadır. Bu teklif ilk
bakışta Kapadokyayı daha iyi korumaya alacakmış gibi
görünüyor ama detaylarına bakıldığında -bilinçli ya da
bilinçsiz- önemli eksiklikleri olduğunu görüyoruz. Öncelikle, neden sadece
Kapadokya için yasa çıkarıyorsunuz? Eğer bu yasayla daha iyi
koruma sağlayacaksak ülkemizin diğer tarihî ve doğal
zenginliklerine de hitap eden genel bir yasa çıkaralım.
Mevcut durumda koruma işlemleri farklı
kurum ve mercilerce yapılmakta olduğundan mevzuat karmaşası
oluyor. gerekçesini öne sürüyorsunuz. Bu yasayla tek elden yönetim
hedefleniyor. Böylece yetki karmaşası sona erecek. diyorsunuz. Ancak
anlaşılıyor ki bu tek elden yönetim yapısı
planlanırken konuyla ilgili hiçbir sivil toplum kuruluşundan,
akademisyenden, uzmandan katkı almamışsınız. Böylece
alelacele, uzmanlığa gerek duyulmadan, ilgili kuruluşların
görüşleri alınmadan yapılan yasalar hep bir problem
çıkarmakta, uzun vadede daha büyük sorunlara yol açmaktadır. Hatta
başlangıçta öyle bir niyet olmasa bile süreç içinde doğal
alanların tahrip edilmesine hatta talan edilmesine sebep olursunuz.
Alan sınırı neye göre
belirlenmiştir? Alan sınırı dışında kalan
Ihlara Vadisi ve Güzelyurt bölgesi gibi bölgeler tarihsel ve doğal
açıdan yeterli öneme sahip değil midir? Mevcut kültür ve tabiat
varlıklarını koruma kurulları devre dışı
bırakılmaktadır. Elimizde uzmanlıkları
tescillenmiş bu kurullar varken neden kullanmaktan vazgeçip özellikle
üniversiteleri dışarıda bırakan komisyonlara yetki
veriyorsunuz?
Kanun teklifinin 7nci maddesinde konulan muafiyet
ve istisnalar konusu genel olarak itiraz edilmesi gereken bir konudur. Yeni
kurulan idareyi belediye harçları, damga vergisi, emlak vergisi gibi
birçok vergiden muaf tutuyorsunuz. Vergiden muaf olmak iyi bir şey ise herkesi
muaf tutalım. Vergilendirilmiş kazanç kutsaldır. deyip
kayırdığınız kurumları vergiden muaf
tutarsanız kimse bu sözünüze inanmaz. Sonuç olarak, endişem o dur ki
bu yasa teklifi de iktidarın fırsatçılık ve
çıkarcılık dürtüsünü öne çıkaran bir yasa olarak yerini
alır.
Maalesef AK PARTİ 2007
Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası liyakat yerine biat
kültürünü öne çıkardı, kurumları yok etti, 2013
yılından sonra ise tamamen biat meşrebine teslim oldu. Bu
nedenle, bugün tarımda, hayvancılıkta, sanayide ve kısacası
ekonominin tüm alanlarında yaşadığımız
sıkıntılar başladı. Bu yaklaşımın yükü,
geçen altı yılda dayanılmaz noktalara geldi: Dış
politikadaki acemilikler Türkiyeyi güvenilmez, sağa sola savrulan bir
ülke konumuna soktu. Dışişlerimiz her gün bir ülkeye güya sert
tepki vermekle meşgul. Suriyede kendi katkılarımızla
ortaya çıkan sorunlarla bir ABDye, bir Rusyaya iş birliği
çağrıları yapıyoruz. Doğu Akdenizden tamamen
dışlandık; karşımızda Amerika ve Avrupa destekli
Yunanistan, Kıbrıs Rum Yönetimi, İsrail ve
Mısırı bulduk. Durum çok ciddi boyutlarda. Bunlara
karşı S400 alarak direnebileceğimizi düşünürsek
yanlış yaparız. Millî Savunma Bakanımız S400ler
münferiden çalışacak. diyor. Arkadaşlar, siz
bilgisayarınızı internete bağlamazsanız işlevleri
ve değeri çok düşer; aynı şekilde, münferit
çalışan S400 sistemi de verimli çalışamaz, uzun menzilli
füzeleri tespit etmekte zorlanır; yolcu uçakları da vurulabilir,
belli koridorlar dışındaki tüm uçuşlar düşman hedefi
kabul edilir. Kendi uçaklarımız da NATO uçağı olduğuna
göre, onları da ancak belli koridorlarda uçurabileceğimiz sonucu
çıkar. Ruslar, Suriye hava sahasını kontrol ettikleri gibi
Türkiye hava sahasını da kontrol edecekler; üstelik, bu iş için
ciddi para da alacaklar. Sayın Putin herhâlde Yüce Rabbim verdikçe
veriyor. diyecektir. Kısacası, S400 veya Patriot sistemlerine para
vermek yabancı ülkelerin mühendislerine destek vermek demektir. Hiçbirini
almaya ihtiyacımız yok, kendi sistemlerimizi kendimiz
geliştirebiliriz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla) Tamamlıyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Altıntaş,
bağlayın sözlerinizi lütfen.
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla) Alçak ve orta
menzilli radar savunma sistemlerini ve EİRS gibi Erken İhbar Radar
Sistemini yapmakta olan ASELSAN ve ROKETSAN gibi
kuruluşlarımıza ve diğer savunma sanayi
firmalarımıza güvenelim ve onların mühendislerine destek
olalım, iyi mühendislerimizi yurt dışına
kaçırmayalım. Yerli ve millî ifadesi sadece siyasi slogan olarak
kullanılmasın.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Altıntaş.
Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde ikinci söz,
İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğluna ait.
Buyurun Sayın Kenanoğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Kapadokya Kanun Teklifinin 8inci
maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge üzerine söz aldım. Bu
8inci madde üzerindeki önergemiz idari para cezasıyla ilgili. İdari
para cezası uygulanacak fiiller ile bu fiillerin aykırılık
durumuna göre uygulanacak idari para cezasının miktarı
İdarece belirlenir. diyor. Bu İdarece belirlenir hususu muallak
bir husus olup uygulamada baktığımız zaman da oldukça
suistimal edilen bir konudur. Biz bunu, genel uygulamalarına
baktığımız zaman, geçtiğimiz hafta örneğin,
Eş Genel Başkanımız Sezai Temellinin bir
konuşmasını TELE1 televizyonunun vermesi ve bunun üzerinden
birçok kanal verdiği hâlde RTÜKün sadece bu televizyona yönelik bir ceza
uygulamasından biliyoruz. Ayrıca, bu konuda sadece bir televizyona
böyle bir şey uygulanması, yani muhalif kanalların da daha önce
kapatılması aslında bir bütün olarak muhalefete imkân
tanımayan, siyaset imkânı tanımayan, siyasetin bugün, günümüzde
algı üzerinden yönetildiği bir dönemde, muhalefetin sesinin
geniş kitlelere ve seçmen tabanına ulaşmasını
engelleyen bir yöntem olarak uygulanıyor bu. O yüzden ilginçtir ki şu
anda açıklanan verilere baktığınız zaman havuz
medyası diye bilinen medya en az izlenen televizyonlar arasında yer
alıyor. Sebebi belli çünkü doğruları vermiyor, gerçekleri
yansıtmıyor, bir algı operasyonu üzerinden siyasi bir
yönlendirme yapıyor. Bundan kaynaklı olarak da eğer
yandaş diye bilinen o havuz medyasının gazeteleri,
havalimanlarında, hava yollarında, toplu taşıma
araçlarında ve toplu bulunulan birtakım yerlerde
dağıtılmamış olsa, inanın ki tiraj
sayısı yerlerde sürüklenir. Niye? Çünkü hep aynı
başlıklar, aynı manşetler, aynı sayıyla sanki bir
matbaadan çıkmış gibi yayınlanan yazılar.
Dolayısıyla, kişiye özel, kuruma özel yasa aynen burada da
korunuyor. Biz bunu ayrıca, yargıda kişiye özel cezalardan da
biliyoruz, burada sıkça anlatıldı bu ve kamu kurum ve
kuruluşlarında işe girişlerde ve mülakat yöntemiyle
yapılan devlet memurları sınavında da bu yöntemin çokça
uygulandığını biliyoruz. Bu nedenle, Kapadokya Kanunu
içerisinde uygulanacak olan idari para cezasının da o kişilerin
siyasi görüşüne göre ve o kişilerin Hükûmete olan, iktidar partisine
olan yaklaşımlarına göre değerlendirileceği hususuna
yönelik kaygılar var ve elimizde bunu ispatlayacak çokça da bilgi, belge
ve veri var.
Şimdi, burada Kapadokya konusu
konuşulurken, geçen hafta Hacıbektaş da ele alındı,
kürsüden dile getirildi. Şimdi, Hacıbektaşın iki konusu
var; birincisi, ilçe olan Hacıbektaş, diğeri de bizim pirimiz
olan Hünkâr Hacı Bektaş Velidir. Şimdi, siz burada
Hacıbektaş üzerinde konuşurken bunu sadece bir ilçe olarak ele
alırsanız, evet bütün yükü oradaki belediyeye yüklersiniz ama bu,
sadece Hacıbektaş ilçesinde yaşayan insanları ilgilendiren
bir durum değildir. Sizin Hacıbektaş ilçesine
yapacağınız hizmetler Türkiyedeki bütün Alevi toplumuna ve
Hacı Bektaşa gönül verenlere yönelik yapılacak hizmetlerdir. Dolayısıyla
işi sadece bir ilçe belediyesine atıp, topu oraya atıp oradan
kurtulamazsınız. Bunun örneklerini Türkiyenin birçok yerinde
biliyoruz. Bazen hizmetlerin sadece belediyelere
bırakılmadığını, devletin kendi
imkânlarını kullanarak oraları ihya ettiğinin örnekleri
çokça var ama mesele Hacıbektaşa gelince, Canım orası
ilçe, dolayısıyla ilçenin belediyesi var, belediye kendisi
yapmış, yapmamış, bu bizim sorunumuz değil.e geliyor
mesele. Bu, bu kadar kolay değildir. Bizim Hünkâr Hacı Bektaş
Veliye yaklaşımımız da bu şekilde olamaz,
olmaması gerekiyor. O nedenle bu konudaki bakış
açısının bir daha yenilenmesi gerekir ve Hacıbektaş
ilçesinin bir Alevi inanç merkezi olması hasebiyle gerekli bütün
hizmetlerinin tamamlanması Alevi toplumunun tamamına yapılmış
bir hizmet olacaktır. Bunu da bekliyoruz.
Teşekkür ederim. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Kenanoğlu.
Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önergeler
kabul edilmemiştir.
8inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 8inci madde kabul edilmiştir.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.18
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.20
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP
ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Emine Sare AYDIN YILMAZ (İstanbul)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
80inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
56 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan 33 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
başlayacağız.
2.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti ile Gürcistan
Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşması Tarafından Kurulan
Ortak Komitenin Türkiye Cumhuriyeti ile Gürcistan Arasındaki Serbest
Ticaret Anlaşmasının Menşeli Ürünler
Kavramının Tanımı ve İdari İşbirliği
Yöntemleri Hakkında Protokol IIsini Değiştiren 1/2016
Sayılı Kararınının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna ve Anlaşmanın Protokoller ve Eklerine
İlişkin Değişikliklerin Cumhurbaşkanınca
Doğrudan Onaylanmasına Dair Yetki Verilmesine İlişkin Kanun
Teklifi (2/1364) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 33)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da komisyonun bulunamayacağı
anlaşıldığından, kanun teklifleri ile komisyonlardan
gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 22
Mayıs 2019 Çarşamba günü saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati: 19.21