TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
81inci
Birleşim
22
Mayıs 2019 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Balıkesir
Milletvekili Yavuz Subaşının, Balıkesir iline ilişkin
gündem dışı konuşması
2.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutanın, Artvin ili Yusufeli ilçesinde yaşanan
sorunlara ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Eskişehir
Milletvekili Arslan Kabukcuoğlunun, ülkemizin demir yolu
taşımacılığında Eskişehir ilinin önemine
ilişkin gündem dışı konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, Adalet ve Kalkınma Partisinin emekli olabilme
şartlarını ağırlaştırdığına
ilişkin açıklaması
2.- Osmaniye Milletvekili
İsmail Kayanın, 20-26 Mayıs İstihdam Haftasını
kutladığına ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğanın talimatıyla başlatılan istihdam seferberliğine
ilişkin açıklaması
3.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutanın, ÇAYKURun kota ve kontenjan
uygulamasının Doğu Karadenizde yarattığı soruna
ilişkin açıklaması
4.- Kocaeli Milletvekili
İlyas Şekerin, 21 Mayıs Tapu ve Kadastro Genel
Müdürlüğünün kuruluşunun 172nci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
5.- Kahramanmaraş
Milletvekili Ali Öztunçun, vefatı nedeniyle hemşehrisi Gazeteci Taki
Doğana Allahtan rahmet dilediğine ve İstanbul
Havalimanında yaşanan kazaya ilişkin açıklaması
6.- Mersin Milletvekili Ali
Cumhur Taşkının, Dünya Yetimler Gününe ilişkin
açıklaması
7.- Osmaniye Milletvekili
Mücahit Durmuşoğlunun, 22 Mayıs Dünya Obezite Gününe
ilişkin açıklaması
8.- Ordu Milletvekili Mustafa
Adıgüzelin, Ordu ili Aybastı ilçesinde meydana gelen heyalan
nedeniyle yaşanan mağduriyetin giderilmesi gerektiğine, Ordu ili
Aybastı, Gölköy, Kabataş, İkizce ve Kumru ilçeleriyle ilgili
verdiği soru önergelerine cevap verilmediğine ilişkin
açıklaması
9.- Uşak Milletvekili
Özkan Yalımın, Türkiye muharip gazileri ve aileleriyle ilgili
mağduriyetin giderilmesini Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanından talep ettiklerine ilişkin açıklaması
10.- Mersin Milletvekili
Hacı Özkanın, kadim şehir İstanbulun 1994
yılından bu yana verilen hizmet ve gerçekleştirilen devasa
projelerle dünyanın sayılı şehirleri arasında yer
aldığına ilişkin açıklaması
11.- Gaziantep Milletvekili
İmam Hüseyin Filizin, ülkemizde işsizliğin
yarattığı huzursuzluk ortamının
arttığına ve diplomalı işsizler ordusu
oluştuğuna ilişkin açıklaması
12.- Kahramanmaraş
Milletvekili Sefer Aycanın, 22 Mayıs Dünya Obezite Günü ile Nene
Hatunun ölümünün 64üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
13.- Kahramanmaraş
Milletvekili İmran Kılıçın, arazi
toplulaştırmalarının önemine ilişkin
açıklaması
14.- İzmir Milletvekili
Murat Çepninin, Bitlis ili Tatvan ilçesinde seçilmiş HDPli belediye
meclis üyelerinin görevden uzaklaştırıldığına
ilişkin açıklaması
15.- Aksaray Milletvekili
Ayhan Erelin, 22 Mayıs Nene Hatunun ölümünün 64üncü yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
16.- Düzce Milletvekili Ümit
Yılmazın, Düzce ilinde trafik kazalarının artması
nedeniyle yürüyen merdivenli üst geçitlerin yapılmasının hayati
önem taşıdığına ilişkin açıklaması
17.- Ankara Milletvekili
Nihat Yeşilin, üretimin olmadığı, enflasyonun
arttığı, çiftçinin desteklenmediği, gençlerin istihdam
edilmediği bir ülkede ilerlemenin nasıl
sağlanacağını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
18.- Trabzon Milletvekili
Ahmet Kayanın, 2010-2011 sezonunda şampiyon olması gereken
Trabzonsporun hakkının yendiği gibi bir
haksızlığın da Trabzonun evladı Ekrem
İmamoğluna yapıldığına ilişkin
açıklaması
19.- Mersin Milletvekili
Olcay Kılavuzun, askerlik hizmetini yaparken sorun olmayan
hastalıkların polis yahut askerî sınavlar söz konusu
olduğunda neden problem hâline geldiğini öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
20.- İstanbul
Milletvekili Ali Kenanoğlunun, 22 Mayıs Uğur Kurtun
İstanbul Okmeydanı Cemevi avlusunda polis kurşunuyla
katledilişinin 5'inci yılında katilini ve adaletsiz
yargıyı lanetlediğine ilişkin açıklaması
21.- İstanbul
Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun, tarih dersinin seçmeli ders
olmasına itiraz ettiklerine, geçim darlığının her
geçen gün intiharları beslediğine ve ciddi bir iradeye ihtiyaç
olduğuna, tasfiye mekanizması sağlıklı
çalıştırılamadığı için oluşan
mağduriyetlere müdahale edilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
22.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, zengin enerji kaynaklarının bulunduğu
Doğu Akdenizde bölge ve dünya siyasetini yakinen ilgilendiren önemli
gelişmeler yaşandığına, Denizkurdu 2019
Tatbikatına, Türkiye'nin güvenlik önlemlerinin faaliyete geçirilmesinin
önem arz ettiğine, Gediz Ovasının jeotermal enerji
kaynaklarının tehdidi altında olduğuna ilişkin
açıklaması
23.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Şanlıurfa ili Halfeti
ilçesinde gerçekleştirilen gözaltılarda ağır insanlık
suçu işlendiğine, Bitlis ili Tatvan ilçesinde seçilmiş HDPli
belediye meclis üyelerinin görevden
uzaklaştırılmasının hukuksuz olduğuna ilişkin
açıklaması
24.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, CHPnin Ankara ili Çubuk ilçesinde Genel Başkan Kemal
Kılıçdaroğluna yönelik linç girişiminin ardından
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu hakkında
yaptığı suç duyurusunu Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının
işleme koymadığına ve gerekçesine ilişkin
açıklaması
25.- Çankırı Milletvekili
Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun
talihsiz bir açıklama yaptığına, Türkiye Cumhuriyeti
devletinin hukuk devleti olduğuna ve neyin eleştiri, neyin hakaret
olduğuyla ilgili kararı yargının ortaya
koyacağına, TBMM Genel Kurul gündemine ilişkin
açıklaması
26.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ve temiz bir dilin siyasetin olmazsa olmazı
olduğuna, İçişleri Bakanı Süleyman Soylunun CHP Genel
Başkanı Kemal Kılıçdaroğluna söylediği sözlere
ilişkin açıklaması
27.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Sakarya Milletvekili Engin
Özkoçun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelere
ve disiplin hukukunun başka, ceza hukukunun başka, siyasetle ilgili
alanın çok daha başka olduğuna ilişkin açıklaması
28.- İstanbul
Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun, Seçim sathında bazen
muradımızın ötesinde cümleler de kurduk.diyebilmenin siyasete
nezaket katacağına ilişkin açıklaması
29.- İstanbul Milletvekili
Erkan Başın, Parlamentonun grubu olmayan siyasi partilere mensup
milletvekillerinin söz hakkının güvence altına
alınması konusundaki eksikliğine, TRT bünyesindeki istihdam
fazlası personele, Demirören medya grubundaki güvenlik şirketi
çalışanlarının mağduriyetine, İstanbul
Silivrideki Kale Kayışları fabrikasında direnişlerini
sürdüren işçilerin her alanda yanında duracaklarına ilişkin
açıklaması
30.- İstanbul
Milletvekili Serap Yaşarın, Dünya Yetimler Gününe ilişkin
açıklaması
31.- Tekirdağ
Milletvekili İlhami Özcan Aygunun, zirai atık ve insan
sağlığına zararlı kalıntılar içerdiği
gerekçesiyle Rusya ve Ukraynanın iade ettiği ürünlerin denetiminin
yapılıp yapılmadığını ve hangi
koşullarda iç piyasaya verildiğini Tarım ve Orman
Bakanından öğrenmek istediğine, bitki
sağlığı sertifikası verilmesi sürecinde usulsüzlük
olup olmadığının araştırılması
gerektiğine ilişkin açıklaması
32.- Amasya Milletvekili
Mustafa Levent Karahocagilin, Amasyanın tarihî kimliği ve
coğrafi konumuyla sıra dışı bir şehir
olduğuna ilişkin açıklaması
33.- İzmir Milletvekili
Murat Çepninin, TÜPRAŞta 2019-2020 dönemi toplu sözleşme sürecinin
tıkandığına ve işçilerin mağduriyetine
ilişkin açıklaması
34.- Diyarbakır
Milletvekili Oya Eronatın, Diyarbakır ilinde 19 Mayıs Pazar
günü doktor kocası tarafından öldürülen Müzeyyen Boyluya Allahtan
rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
35.- Hatay Milletvekili
Serkan Topalın, Hatay ili Defne ilçesi ile Arsuz ilçesinin hastane
ihtiyacına ilişkin açıklaması
36.- İstanbul Milletvekili
Zeynel Özenin, 22 Mayıs Uğur Kurtun İstanbul Okmeydanı
Cemevi avlusunda polis kurşunuyla katledilişinin 5'inci
yılında katledenleri de affedenleri de unutmayacaklarına,
Alevilerin inanç merkezi Hacıbektaşa parayla girilebildiği
hâlde hangi camiye para verilerek girildiğini öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
37.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Batman Milletvekili Mehmet
Ruştu Tiryakinin 58 sıra sayılı Kanun Teklifinin tümü
üzerinde HDP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
38.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Çankırı Milletvekili
Muhammet Emin Akbaşoğlunun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ve Meclis Başkan Vekili
Mithat Sancarın Şanlıurfa ili Halfeti ilçesinde gözaltına
alınanlarla ilgili Adalet Bakanlığı ile İçişleri
Bakanlığından bilgi alarak Meclisi bilgilendirmesini talep
ettiklerine ilişkin açıklaması
39.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, hiçbir zaman dini siyasete
alet etmediklerine ilişkin açıklaması
40.- Denizli Milletvekili
Kazım Arslanın, turizm sektörünü geliştirmek için hangi
tedbirlerin alınacağını, Pamukkale ören yeri giriş
ücretinde Denizlililere özel bir uygulama yapılıp yapılamayacağı
ile işletilmesinin özel sektörden alınıp
alınmayacağını Kültür ve Turizm Bakanından
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
41.- Kahramanmaraş
Milletvekili İmran Kılıçın, Kahramanmaraşın
gezmeye ve görmeye değer bir il olduğuna ilişkin
açıklaması
42.- Iğdır
Milletvekili Habip Eksikin, Iğdırlıların yayla sorununun
çözülmesi ve bölgenin yaylalarının hayvancılığa,
turizme açılması gerektiğine ilişkin açıklaması
43.- Yozgat Milletvekili Ali
Kevenin, emeklilerin, engelli ve bakıma muhtaç vatandaşların
ekonomik durumlarını yükseltecek çalışmalara hız
verilmesi ile engelli maaşı alan vatandaşların da bayram
ikramiyesinden yararlandırılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
44.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, İstanbul Milletvekili
Hayrettin Nuhoğlunun 58 sıra sayılı Kanun Teklifinin
birinci bölümü üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
45.- İstanbul
Milletvekili Hayrettin Nuhoğlunun, Çankırı Milletvekili
Muhammet Emin Akbaşoğlunun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
46.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, CHPnin İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanı adayı Ekrem
İmamoğlunun konuk olduğu Tarafsız Bölge programına
ilişkin açıklaması
47.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
48.- İstanbul
Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun, Trabzonun Yunanla beraber
zikrediliyor olmasından rencide olduklarına, İstanbul ilinde
Belediye Başkanlığı seçimini Cumhur İttifakı kazanınca
Müslümanlık kazandı. Millet İttifakı kazanınca
Olimposun çocukları kazandı. şeklinde konuşulmasına
refleks verildiğine ilişkin açıklaması
49.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, Yunan basınında CHPnin İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanı adayı Ekrem
İmamoğluyla ilgili yer alan ifadelere ve tepkinin Yunan
basınına gösterilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
50.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, Manisa Milletvekili Erkan Akçayın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
51.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Türkiye'nin menfaatleriyle
ilgili birlikte hareket edilmesi gerektiğine ve Esenler Belediye
Başkanı Tevfik Göksunun CHPnin İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanı adayı Ekrem İmamoğluyla ilgili
ifadelerine ilişkin açıklaması
V.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- İYİ PARTİ
Grubunun, Bursa Milletvekili İsmail Tatlıoğlu ve 20 milletvekili
tarafından, ekonomideki yapısal tıkanmaya sebep olan
sorunların tespit edilerek gerekli tedbirlerin alınması amacıyla
24/4/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin (10/1101) ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 22 Mayıs 2019 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, Ankara Milletvekili
Filiz Kerestecioğlu Demir ve arkadaşları tarafından,
kadın cinayetlerine karşı alınacak önlemlerin
saptanması amacıyla 22/5/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 22
Mayıs 2019 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Türkiye
Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, TRT'nin maddi kaynaklarını kullanım
biçiminin ve personel politikasının incelenerek tüm iş ve
işlemlerde şeffaflığı sağlayıcı
tedbirlerin saptanması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan (10/218) esas numaralı
Meclis Araştırması Önergesinin, ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 22 Mayıs 2019 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
4.- AK PARTİ Grubunun,
Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine;
bastırılarak dağıtılan 58 sıra sayılı
Kanun Teklifinin kırk sekiz saat geçmeden gündemin "Kanun Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmının
2'nci sırasına alınmasına ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; 58 sıra
sayılı Kanun Teklifinin İç Tüzükün 91inci maddesine göre
temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi
VI.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİGER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Nevşehir
Milletvekili Mustafa Açıkgöz ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Muş ile 65 Milletvekilinin
Kapadokya Alanı Hakkında Kanun Teklifi (2/1811) ile Millî
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 56)
2.- Antalya Milletvekili Atay
Uslu ve Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız ile 57 Milletvekilinin Turizmi
Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi (2/1907) ve Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 58)
VII.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- İzmir Milletvekili
Kani Beko'nun, otomotiv sektöründe faaliyet gösteren esnaf ve sanatkârların
sigorta şirketleri ile yaşadığı bazı sorunlara
ilişkin sorusu ve Ticaret
Bakanı Ruhsar Pekcanın cevabı (7/10409)
2.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 2017-2019 yıllarında
çocuk sağlığına zararlı içerik tespit edilen ithal oyuncaklar
ile ithalatı yapanlar hakkında başlatılan işlemlere
ilişkin sorusu ve Ticaret
Bakanı Ruhsar Pekcanın cevabı (7/10412)
3.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 2017-2019 yıllarında
ithal edilen elektronik ürünlere ilişkin Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktaya
sorusu ve Ticaret Bakanı Ruhsar
Pekcanın cevabı (7/10437)
4.- Manisa Milletvekili Özgür
Özel'in, Avrasya Tüneli'nden araç geçiş sayısına, taahhüt edilen
araç geçiş garantisine ve bu kapsamda şirkete yapılan ödemelere
ilişkin sorusu ve Ulaştırma
ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhanın cevabı
(7/10639)
22 Mayıs 2019 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP ÜYELER: Emine Sare AYDIN YILMAZ
(İstanbul), İshak GAZEL (Kütahya)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
81inci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Balıkesir
ve özel endüstri bölgesi hakkında söz isteyen Balıkesir Milletvekili
Yavuz Subaşına aittir.
Buyurun Sayın Subaşı. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Balıkesir Milletvekili Yavuz Subaşının, Balıkesir
iline ilişkin gündem dışı konuşması
YAVUZ SUBAŞI (Balıkesir) Sayın
Başkanım, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım;
bugün sizlere Balıkesirden bahsetmek istiyorum.
Yıl boyunca aralıksız turizm
imkânı bulabileceğimiz bir şehirdir Balıkesir. 22 mavi
bayraklı plajıyla deniz sevdalıları şehri, termal
turizmin merkezi, mutlu ve huzurlu bir şehirdir Balıkesir;
Kuvayımilliyenin şehridir. Zengin tarihî ve kültürel mirası,
muhteşem doğası, yaban hayat gözlemciliği, av turizmi,
kuş gözlemciliği
Samanyolunu, gökyüzünde binlerce
yıldızın muhteşem görsel şölenini Balıkesirden
izlediniz mi? Sındırgı, Dursunbey, Bigadiç, İvrindi,
Savaştepe, Balyadan gökyüzünü seyretmek bir başka güzel.
İleri yaş turizmi geriatri merkeziyle,
şifalı termal kaynaklarıyla Balıkesirimiz ön plana
çıkmaktadır.
Gastronomi turizminde zengin mutfağı ve
organik tarımsal ürün çeşitliliğiyle önce bir ildir
Balıkesir. Mübarek ramazan ayındayız, oruç ayındayız
ama bahsetmeden geçemeyeceğim; Balıkesir kaymaklısı, Gönen
baldo pirinci, çok çeşitli deniz ürünleri, siyah, yeşil zeytin
çeşitleri, kırmızı et, zeytinyağları,
Ayvalık tostu, Susurlukun çiğ börek ve ayranı, sebze yemekleri,
süt ürünleri, höşmerim tatlısı, Manyasın kelle peyniri ve
her türlü peynirin en çok olduğu bir il Balıkesir.
Dalış sporu mu yapacaksınız?
Doğru tercihiniz Ayvalık. Çok sayıda balık ve su altı
canlısını renkli mercanlarıyla Ayvalıkta
görebilirsiniz. Doğal cennet ve millî parklarda doğayla iç içe olma
imkânını yaşamanızı tavsiye ediyorum. Manyas Kuş
Cenneti, Kazdağı Milli Parkı, flora ve fauna zenginliği;
Ayvalık Adaları Milli Parkında denizaltı
topoğrafyası, Edremit Kazdağı Göknarı Tabiatı
Koruma Alanı
Yaban hayatı geliştirme sahasında geyiklerle
hoşça vakit geçirmeyi düşünebiliyor musunuz? Edremit Darıdere,
Ayvalık Sarımsaklı, Karesi Değirmen Boğazı,
Edremit Ayazma Pınarı tabiat parklarında doğayla iç içe
yaşamak.
Adını kurtuluş tarihi olan günden
alan Altıeylül ilçemiz, limanı, bor tesisleri ve Gazi Mustafa Kemal
Atatürkün Samsuna çıktığı geminin adı olan
Bandırma, adını ait olduğu beylikten alan tarihî Karesi,
tarım ve hayvancılık fuarlarıyla Kepsut, Marmara Denizinde
adaları ve mermeriyle isim yapmış bir Marmara, turizm merkezi
Erdek, Atatürk siluetini izleyebileceğiniz Gömeç, körfezin incisi
Burhaniye ve Çanakkale kahramanı Seyit Onbaşının memleketi
Havran. Birbirinden güzel 20 ilçemizle Balıkesir sahip olduğu
ziyaretçi sayısıyla turist yoğunluğunun en çok sayıda
olduğu iller arasındadır. 2018 yılında
yaklaşık 3,5 milyon kişiyi Balıkesirimizde misafir ettik.
Üç farklı iklim türü ile on iki ay turizm imkânı bulabileceğiniz
bir şehirdir Balıkesir. Ulaşım imkânı olarak
Balıkesir merkez bir şehirdir.
İstanbul-İzmir Otoyol Projesi,
Tekirdağ-Çanakkale-Balıkesir-İzmir Otoyol Projesi
Balıkesirden geçmektedir. İlimizin öncelikli olarak gelişmesine
katkı sağlayan, bu güzel hizmetleri gerçekleştiren, emeği
geçen herkese, başta Sayın Cumhurbaşkanımız Recep
Tayyip Erdoğan olmak üzere teşekkürlerimi sunuyorum. Ekranları
başında bizleri izleyen saygıdeğer
vatandaşlarımızı ve kıymetli milletvekili
arkadaşlarımızı bu yaz tatilinde Balıkesirde misafir
etmek istiyoruz, Balıkesire davet ediyoruz.
Sayın Başkan, kıymetli
milletvekilleri; 6 Şubat 1923 ve 24 Haziran 1934 tarihleri arasında
tam 7 kere Balıkesire gelerek ilimizi onurlandıran, cumhuriyetimizin
kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürkün 7 Şubat 1923 tarihinde Zağnos
Paşa Camisinde yaptığı konuşmasından bir
alıntıyı sizlerle paylaşmak istiyorum:
Ey millet! Allah birdir, şanı büyüktür.
Allah'ın selameti, sevgi ve iyiliği üzerinize olsun. Peygamber
Efendimiz Hazretleri, Cenâb-ı Hak tarafından insanlara dinî
hakikatleri tebliğe memur edilmiş ve resul olmuştur. Temel
nizamı, hepimizin bildiği Kur'ân-ı Azimüşşan'daki
açık ve kesin hükümlerdir.
Ben sözlerimi bitirirken -bu Parlamentoda
konuştuğumuz her türlü konuşmalar kayıt
altındadır- burada Balıkesirimizi temsil eden milletvekili
arkadaşlarımıza seslenmek istiyorum: Burada dile getirildi,
Balıkesir Büyükşehir Belediyesinde bildiğiniz gibi Yücel
Yılmazla 31 Marttan sonra yeni bir görev değişikliği oldu,
hiçbir şekilde Büyükşehir Belediye Başkanlığı 400
işçiyi çıkarmamıştır. Bu bir bilgi
yanlışlığıdır. Bunu burada düzeltiyorum.
Sevgilerimi saygılarımı sunuyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Subaşı.
Gündem dışı ikinci söz Artvinde
yaşanan sorunlar hakkında söz isteyen Artvin Milletvekili Uğur
Bayraktutana aittir.
Buyurun Sayın Bayraktutan. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
2.-
Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın, Artvin ili Yusufeli
ilçesinde yaşanan sorunlara ilişkin gündem dışı
konuşması
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; özellikle Yusufelide kıraathanelerde, kahvelerde,
iş yerlerinde, evlerinde televizyonları başında bizleri, bu
konuşmayı merakla izleyen bütün Yusufelili hemşehrilerimi,
Yusufelinin güzel insanlarını saygıyla sevgiyle
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Artvin deyince
Yusufelide ciddi anlamda sorunlarımız var. Bu Parlamentoda birçok
konuşma yaptım Yusufeliye ilişkin. Ne yazık ki bu sorunlar
devam ediyor.
Bakın, Yusufeli sular altında kalacak,
Artvinin en güzel ilçelerinden bir tanesi değerli arkadaşlarım.
Ve bu işlem bitmeden hâlen ne yazık ki bir heyulayla, bir tehditle
karşı karşıya Yusufeli. Nedir? Yusufelinin ilçe merkezinin
üzerinde 200 metre yükseklikte bir viyadük çalışmasıyla
alakalı bir belirsizlik devam ediyor değerli arkadaşlarım.
Bir çalışma yapılmak isteniyor. Hemen bu viyadüğün
altında 700 kişinin okuduğu Halitpaşa Ortaokulu var, kamu
kurumları var, en yakınında etkilenecek 20 civarında esnaf
var, 100e yakın konut var değerli arkadaşlarım. Büyük bir
çalışma.
Yusufelili şunu merak ediyor: Bu
çalışma ne zaman başlayacak? Buna ilişkin ihale
yapıldı. Bu çalışma Yusufeli halkını,
Yusufelinin ekonomik durumunu tehdit ediyor. Bu Parlamentodan birçok kere
konuştum değerli arkadaşlarım. Bakın, dedim ki: Yukarıdaki
yeni yerleşim yeri bitmeden aşağıda yapılacak olan bir
viyadük çalışması bir kenti canlı canlı toprağa
gömmektir, bir kenti canlı canlı öldürmektir. Ne yazık ki
bugüne kadar herhangi bir ilerleme kaydedilemedi. 31 Mart seçimlerinden önce
bir duraksama yaşandı. Burada eğer böyle bir çalışmayı
başlatırsak Yusufeliden tehdit alırız, seçimde bir
yenilgiye uğrarız kaygısı taşındı.
Şimdi, 2 Haziran baz alınarak ötelenmeye
çalışılıyor sorunlar. Ben buradan, yüce Parlamentodan bütün
Türkiyeye, bizi dinleyen yetkililere haykırmak istiyorum: Yusufeli
Türkiyenin en güzel ilçelerinden bir tanesi. Olması gereken şu
değerli arkadaşlarım: Öncelikle yeni yerleşim yerinin bir
an önce tamamlanması gerekiyor. Yeni yerleşim yerinde 2.500 tane bina
yapılması gerekiyor. Şu anda tamamlanmış bina
sayısı 330. 3 tane kamu binası tamamlanmış
değerli arkadaşlarım. Hep tersinden yapıyoruz bu
işleri. Niye bunları tersinden yapıyoruz anlayamıyorum.
Bakın, o yere getirilmek istenen bir su
çalışması var, Tekkale köyünden, Yusufeliden. Yusufelide,
Tekkale köyünde bir müteahhide teslim ettiniz, müteahhit beş ay sonra yeni
yerleşim yerine gelen su çalışmasını terk etti.
Şimdi, yeni yerle alakalı, bu suyla alakalı yeni bir ihale
yapılmak isteniyor. Bu ihalede, şartnamede diyorlar ki: İki
buçuk seneye ancak bunu teslim edersin. Bunu neden anlatıyorum
değerli arkadaşlarım? Bu şu demek: Diyoruz ki, eğer
bugün teslim edilmiş olsa, suyu bugün getirmiş olsalar yeni
yerleşim yerine, iki buçuk yıldan önce yeni yerleşim yerine
oturmak mümkün değil ki. 2.500 binanın ancak 330unu teslim
etmiş devlet, en aşağı beş yıldan önce insanları
oraya taşımak mümkün değil.
Değerli arkadaşlarım, özelikle Adalet
ve Kalkınma Partisindeki arkadaşlarım; bakın, burada
yaptığım konuşmalarda size hep şunu diyordum: Çuvalla
size oy veriyor Yusufelili. Haksızlık etmişim, artık size
oy da vermiyorlar değerli arkadaşlarım. Neden vermiyorlar?
Bakın, 2009 yerel seçimlerinde yüzde 49 oy aldınız yerel
yönetimde, çok güçlüydünüz. 2014 seçimlerinde aynı şekilde yüzde 49
oy aldınız değerli arkadaşlarım. Şimdi yüzde 43e
düştü, 6 puan düştünüz. Bizim bundan önceki her iki seçimde de oyumuz
yüzde 6ydı, şimdi biz de yüzde 43, yüzde 44 oy alıyoruz
değerli arkadaşlarım. Yani şunu anlatmaya
çalışıyorum değerli arkadaşlarım: Yusufelili
Benim sorunuma çare bulacak, benim sorunumu Parlamentoya getirecek kim olursa
olsun, hangi siyasal düşünceden gelirse gelsin ben ona destek veririm.
diyor. O nedenle ben Yusufelilileri, Yusufeli halkını buradan
şükranla, saygıyla bir kere daha selamlıyorum ve sizlere,
Hükûmete, yetkililere şunu iletiyorum: Bakın, bu sorunu göz ardı
etmeyin değerli arkadaşlarım. Yusufelide
kamulaştırmayla alakalı sorunlar var. Kamulaştırma
ciddi bir problem. Herhangi bir yerde böyle bir toprak parçası yok. Toprak
parçası her tarafta gayrimenkul, Yusufelide menkul. Toprak
çalındı. diye savcılığa başvuran bir
vatandaşımız var. Kamulaştırma Kanununun dar
kalıpları içerisinde insanları mağdur ederek bir yere
varamazsınız değerli arkadaşlarım. Bir ilçeyi yok
ediyorsunuz, bir ilçedeki yaşayanlara diyorsunuz ki: Ben senin
toprağını elinden aldım. Siz değerli
arkadaşlarım, toprak altında kalan, su altında kalan bir
beldenin sakinleri olarak hiç annenizin, babanızın,
amcanızın, dayınızın mezarını açıp onu
bir çuvala koyarak kalkıp başka yere gidip toprağa gömdünüz mü
değerli arkadaşlarım? Gömdünüz değil mi? İşte
Yusufelili bunu yaşıyor. Buna rağmen Yusufelili diyor ki:
Devletimize bir zeval gelmesin, başımın tacıdır.
diyor ama bir şey istiyor, diyor ki: Bu toprakların gerçek
değeri verilsin.
Ben Yusufeliliyi şöyle tarif ederim: Yusufeli
toprakları verimlidir, sağcı çıkar, solcu çıkar,
devrimci çıkar, ülkücü çıkar, dindar çıkar, sosyal demokrat
çıkar ama bu topraklardan bir tek vatan haini
çıkmamıştır değerli arkadaşlarım.
O nedenle, Yusufeliye, Yusufeliliye hak ettiği
değeri verin diye yüce Parlamentodan bir kere daha sesleniyorum: Sözlerimi
bitirirken diyorum ki: Hak yerini bulacak, Yusufeli kazanacak;
barışla kazanacağız ve her şey daha güzel olacak.
Bu duygularla, bizleri televizyonları
başında izleyen bütün Yusufelili hemşerilerimi saygıyla,
sevgiyle selamlıyorum. Sağ olun, var olun. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Bayraktutan.
Gündem dışı üçüncü konuşma
Eskişehir ilinin sorunları hakkında söz isteyen Eskişehir
Milletvekili Arslan Kabukcuoğluna aittir. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Kabukcuoğlu.
Süreniz beş dakikadır.
3.-
Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlunun, ülkemizin demir yolu
taşımacılığında Eskişehir ilinin önemine
ilişkin gündem dışı konuşması
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Ülkemizden de geçecek olan 12 bin kilometrelik Demir
İpek Yolu ülkemize yeni fırsatlar getirmektedir. Ayrıca bizim
demir yolu taşımacılığında yolcu ve yükteki demir
yollarının payı yüzde 4 civarında olup hem
gelişmiş ülkelerin altındadır hem de ülkemizin
ihtiyacının çok çok altındadır. Demir yolu
taşımacılığı hem maliyet olarak hem ekonomik
olarak hem güven olarak kara yolu taşımacılığına
göre pek çok avantajlar taşımaktadır. Bu avantajlardan
faydalanmak için ülkemizin demir yolu taşımacılığına
önem vermesi gerekmektedir.
Demir yolu
taşımacılığı yapmak için bir ülkeden ray, bir
ülkeden tren almakla bu iş olmuyor; illaki bunun üretiminin ülkemizde
gerçekleşmesi gerekmektedir. Ülkemizin demir yolu
taşımacılığı için üretimde faaliyet göstermesi
şarttır. Üretimin ilk aşaması ise test
imkânlarıdır. Eskişehirin yıllardır devam eden,
cumhuriyetin kuruluşundan beri devam eden, hatta ondan da önceye dayanan
bir demir yolu tarihi vardır ve Türkiyenin demir yolu tarihinde
Eskişehirin çok büyük bir yeri vardır.
Eskişehirde yapımı devam etmekte
olan Ulusal Raylı Sistemler Araştırma ve Test Merkezi demir yolu
sanayisi için bize önemli fırsatlar temin etmektedir. URAYSİMin
yapılmasıyla hem demir yolu üretiminde hem de bununla ilgili
lokomotif ve vagon üretiminde bir fırsat açılacaktır.
Ayrıca, yine ülkemizden geçecek olan, biraz önce bahsetmiş
olduğum Demir İpek Yolu Projesi de ülkemiz için bir
fırsattır. Buranın ihtiyacı olan rayların
gerçekleşmesi ve makinelerin gerçekleşmesi ülkemizin önünde önemli
bir ihracat fırsatı olarak durmaktadır. Ne yazık ki
Eskişehirde yapılmakta olan URAYSİM
tamamlanamamıştır, eksikleri devam etmektedir. URAYSİMde
yapılacak olan düzenlemeler ve bunun hizmete girmesi hem ülkemizin iç
ihtiyacını karşılayacak olan demir yolu sanayisine hem de
önümüzde çok büyük bir fırsat yaratacak olan Demir İpek Yolu
Projesine hazırlık olacaktır. Bunun için Ulaştırma
Bakanlığının, gerekli yatırımları
yapması ve URAYSİMin yapılmasıyla birlikte hem Demir
İpek Yolu ihtiyacının karşılanmasında hem de
ülkemizin ihtiyacının karşılanmasında ve müreffeh bir
ulaşım sisteminin sağlanmasında hizmeti olacaktır.
Hepinize teşekkür eder, saygılar
sunarım. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Kabukcuoğlu.
Değerli milletvekilleri, şimdi sisteme
giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle söz
vereceğim. Bu sözlerin ardından sayın grup başkan
vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
Sayın Gürer
IV.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, Adalet ve Kalkınma Partisinin
emekli olabilme şartlarını
ağırlaştırdığına ilişkin
açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Adalet ve Kalkınma Partisi emekli olabilmenin
şartlarını ağırlaştırmıştır;
emeklilik yaş sınırı 65e çıkarılmış,
aylık bağlama oranlarıyla emekli maaşları
düşürülmüştür. Emeklilikte yaşa takılanlarla binlerce
mağdur yaratılmıştır. Primini ödemiş,
hakkını isteyen Hak ettiğim verilsin. diyen emeklilikte
yaşa takılanların sesini iktidar duymazdan gelmektedir.
Ayrıca, BAĞ-KUR prim borçlarından
dolayı emekli olamayanlar vardır. Prim borçlarını ödemek
için bankalara başvuranlara ağır şartlar ileri sürülmekte,
kredi almaları engellenmektedir. Prim ödemek isteyen BAĞ-KURlular
için kredi temin kolaylığı sağlanmalı, prim borcu
nedeniyle işsiz olan, sağlık hizmetinden dahi yararlanamayan
BAĞ-KURlulara bu destek verilmelidir.
Emeklilikte yaşa takılanların emekli
olabilmelerini sağlayacak yasal düzenlemeler de bir an önce Meclisimizden
geçirilerek bu konudaki beklentileri karşılanmalıdır.
Emekliler geçim sıkıntısı içindedir. Ayrıca, emekli
olmayla ilgili getirilen düzenlemelerdeki olumsuzluklar da emeklilerin emekli
olmalarının önündeki en büyük engeldir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Kaya
2.-
Osmaniye Milletvekili İsmail Kayanın, 20-26 Mayıs İstihdam
Haftasını kutladığına ve Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğanın talimatıyla başlatılan istihdam
seferberliğine ilişkin açıklaması
İSMAİL KAYA (Osmaniye) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Üretim yapan bir nüfus güçlü bir ekonomi ortaya
çıkarır. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğanın talimatıyla başlatılan istihdam
seferberliğiyle bölgemizde var gücümüzle çalışmaktayız.
Yerli ve millî üretime daha fazla yatırım yaparak, ekonomide
dışa bağımlılığı azaltarak yeni istihdam
alanları açmaya devam ediyoruz. Coğrafyamız, sahip olduğu
ekonomik zenginlikler ve fırsatlar bakımından bize birçok imkân
sunmaktadır. Bunları hep birlikte değerlendirerek imkân ve
fırsatları birlikte oluşturacağız. İstihdam
kampanyasına katılmak, bu tarihî desteklerden faydalanmak, en az 1
işsiz vatandaşımızı işe almak hem işimizi
geliştirir hem de ekonomimizin büyümesine katkı sağlar.
Ülkemiz olarak, övündüğümüz gençlerimiz için,
nüfusumuzu verimli kullanmak için istihdam seferberliğine hepimiz destek
vermeliyiz diyorum. Bu vesileyle İstihdam Haftasını kutluyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Bayraktutan
3.-
Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın, ÇAYKURun kota ve kontenjan
uygulamasının Doğu Karadenizde yarattığı soruna
ilişkin açıklaması
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Benim yöremde ÇAYKURun kota ve kontenjan
uygulamasından doğan bir sorun var. ÇAYKUR ilk önce yaş
çayı alıyorken bunu uygulamamasına rağmen ilk günlerde, ne
yazık ki şu an itibarıyla kota ve kontenjan uygulamak zorunda
kalmış. Haklı bir nedeni var kendisine göre, onu bilemiyoruz ama
çay üreticisi bu durumda özel çay fabrikalarıyla veya özel
alıcılarla muhatap olmakta. Her ne kadar taban fiyatı 3 TL
olmasına rağmen çay üreticisi yaş çayı 1,80 TLden özel
alıcılara vermek zorunda kalmaktadır. Bu konuda Hükûmet gerekli
yasal düzenlemeleri yaparak taban fiyatı konusunda, onun altında bir
fiyattan alımın yasaklanması konusunda bir yasal düzenleme
yaparsa çay üreticisinin yaşamış olduğu bu sorun bir an
evvel ortadan kalkar. Şu anda Doğu Karadenizde çay üreticisi bu
konuda perişan durumdadır. Gerekenin yapılması ve ilgili
yasal düzenlemenin yapılması için yetkili makamlar nezdinde bu talebi
iletiyor, çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Şeker
4.-
Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, 21 Mayıs Tapu ve Kadastro Genel
Müdürlüğünün kuruluşunun 172nci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Yılda yaklaşık 25 milyon
vatandaşımıza hizmet sunan ve mülkiyetin teminatı olan Tapu
ve Kadastro Genel Müdürlüğü 21 Mayıs 1847 tarihinde kurulmuş
olup bugün 172nci yaş gününü kutlayan köklü bir kurumdur. Tapu ve
Kadastro Genel Müdürlüğü AK PARTİ hükûmetlerinin desteğiyle
taşınmaza ilişkin teknik hizmetleri uydu aracılığıyla
hızlı ve güvenilir bir şekilde veren, webtapu uygulamasıyla
tescil edildiği yere bağlı kalmaksızın yurt içinde ve
yurt dışında hizmeti vatandaşın ayağına
götüren, taşınmazın konumu dâhil tüm bilgileri içeren karekodlu
tapu uygulamasıyla 7/24 hizmet veren, geçmişte Osmanlı
toprağı olan onlarca ülkeye ait arşiv kayıtlarını
güncelleyip kullanıma sunan, konusunda uzman ve dünyada izlenen bir
kurumdur.
Seçim bölgem Kocaelide 13 müdürlükle hizmet veren
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün 172nci kuruluş yıl dönümünü
kutluyor, tüm çalışanları tebrik ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Öztunç
5.-
Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunçun, vefatı nedeniyle
hemşehrisi Gazeteci Taki Doğana Allahtan rahmet dilediğine ve
İstanbul Havalimanında yaşanan kazaya ilişkin
açıklaması
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Farklı tarzıyla
tanıdığımız gazeteci, Elbistanlı hemşehrim
Taki Doğan bugün yaşamını yitirdi, kendisini az önce Hakka
uğurladık. Kendisine Allahtan rahmet, ailesine başsağlığı
diliyorum.
Bugün İstanbul Havalimanında, yeni
havalimanında bir kaza meydana geldi. Ankara uçağı gitti,
direğe çarptı. Dünyanın hiçbir havaalanında böyle komik bir
kaza yaşanmamıştır, yaşanmıyordur. Niye? Siz
burayı dünyanın en büyük havalimanı olarak
adlandırıyorsunuz. Oysa burayı AVM mantığıyla
yaptığınız için burası dünyanın en büyük
havalimanı değil, dünyanın en büyük AVMsidir. Aklınız
fikriniz rantta, AVMde olduğu için AVM mantığıyla yaptınız.
Pilotları ikaz edecek olan hava durumu radarı yok. Dünyanın en
büyük havaalanı diyorsunuz, Sofya Havaalanında var, burada yok.
Yerde yaklaşma sistemleri çalışmıyor. Maalesef, rüzgâr
nedeniyle sıkıntı yaşanıyor, 17 Mayısta 8 uçak
Çorluya inmek zorunda kaldı. Havalimanı yaparsınız, uçak
direğe çarpar; kara yolu yaparsınız, yol çöker; hızlı
tren dersiniz, kaza olur, onlarca insan ölür. Bir işi beceremiyorsunuz.
Burada büyük bir facia yaşanmadan bir an evvel İstanbul
Havalimanının bir kez daha gözden geçirilmesi gerekiyor. Gerekiyorsa
Atatürk Havalimanı geçici olarak yeniden açın.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Taşkın
6.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, Dünya Yetimler Gününe
ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Dünya Yetimler Günü, Müslüman ülkelerde her ramazan
ayının 15inci günü kutlanan, kamuoyunun dikkatini yetimlik
gerçeğine çekmek ve yetim çocuklarımızı biraz olsun mutlu
etmeyi amaçlayan özel bir gündür. Dünya nüfusunun 400 milyonu yetim çocuklardan
oluşuyor. 100 milyon yetim herhangi bir korumadan uzak yaşıyor.
Her gün 10 bin çocuk savaş, afet, hastalık, kaza gibi sebeplerle
yetim kalıyor. Her 24 saatte 6 bin çocuk suç örgütleri tarafından
kaçırılıyor. Yılda 2,5 milyon çocuk satılıyor.
Her yıl 300 bin çocuk savaşmaya zorlanıyor.
Bizler yetim bir peygamberin ümmeti olarak yetimin
yüzündeki tebessümün dünyayı güzelleştireceğine inanıyoruz.
Bir yetimi sevindirip yüzünü güldürene ne mutlu diyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu
7.-
Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun, 22 Mayıs Dünya
Obezite Gününe ilişkin açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkan.
22 Mayıs Dünya Obezite Günü. Obezite, insan
ömrünü kısaltması ve ortaya çıkardığı yan
etkilerle de yaşam kalitesini bozması nedeniyle bir hastalık
olarak kabul edilmektedir. Ev dışı beslenmenin artması,
besin çeşitliliği, enerji ve yağ sorunu yüksek yiyeceklerin
kolay ulaşılabilir olması bu sorunu tetiklemektedir. Günümüzde
önlenebilir ölümlerin sigaradan sonra gelen ikinci nedeni obezitedir. AK
PARTİ olarak obeziteyle mücadele kapsamında ciddi tedbirler almaya
devam ediyoruz. Kişilerin beslenme
alışkanlıklarının bebek daha anne karnındayken
verilmesine ilişkin programlar yapılıyor. Cumhurbaşkanlığımız
tarafından açıklanan birinci 100 Günlük Eylem Planı çerçevesinde
21 ilde açılan 34 obezite merkezinin çalışmalarına
başlanmıştır. İkinci 100 Günlük Eylem Planı
kapsamında 30 obezite merkezinin daha hizmete girecek olmasıyla,
obezite merkezi sayısı 64e çıkartılmış
olacaktır. Obeziteyle mücadele için sağlıklı beslenip
harekete geçelim diyerek sözlerime son veriyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Adıgüzel
8.-
Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzelin, Ordu ili Aybastı ilçesinde
meydana gelen heyalan nedeniyle yaşanan mağduriyetin giderilmesi
gerektiğine, Ordu ili Aybastı, Gölköy, Kabataş, İkizce ve
Kumru ilçeleriyle ilgili verdiği soru önergelerine cevap
verilmediğine ilişkin açıklaması
MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Ordu ili Aybastı ilçemizde çok büyük bir
heyelan oldu. Sağlık Mahallesinin üçte 2si toprak kayması
nedeniyle kullanılamaz hâle geldi. Şehircilik
Bakanlığı burada vatandaşın zararının
karşılanacağını söyledi ama bunun hibe yoluyla
mı, kredi yoluyla mı olduğunu net bir şekilde ifade etmedi.
Hem yeni kurulacak köyün arazi istimlakı hem de evlerin hibe yoluyla
olmasını istiyoruz.
Bir de bu heyelan bölgesiyle ilgili ben 18 Mart 2019
tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığına soru önergesi
vermiştim. İki ay önceden uyarmış olmama rağmen bu
konuyla ilgili hâlâ bir cevap verilmemiş olması da ilginçtir. Ordu
ilimiz Gölköy ilçesinde 3 tane mahalle, Kabataş, İkizce ilçelerimizde
ve Kumru ilçemizde de benzer heyelan alanları var. Burayla ilgili
verdiğim soru önergelerine de dört aydır cevap verilmedi. Bunu da
takdirlerinize sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Yalım
9.-
Uşak Milletvekili Özkan Yalımın, Türkiye muharip gazileri ve
aileleriyle ilgili mağduriyetin giderilmesini Aile, Çalışma ve
Sosyal Hizmetler Bakanından talep ettiklerine ilişkin
açıklaması
ÖZKAN YALIM (Uşak) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sayın
Zehra Zümrüt Selçuka sesleniyorum:
Türkiye Muharip Savaş Gazileri, aileleri ve
evlatlarıyla ilgili eksikliklerin ve mağdurlukların giderilmesi
için taleplerimiz:
1- Faizsiz ev kredileri, bu vesileyle 260 bin TLye
kadar faizsiz ev kredisi,
2- Maaşların 15 Temmuz gazileri gibi
olması,
3- Kamuda 2 kişiye iş hakkı
verilmesi,
4- Evlatlarının da kamu araçlarından
ve kamu hastanelerinden yararlanması,
5- Ülkemizde askerî kamplar ve sosyal tesisler,
orduevleri gibi yerlerden yararlanması,
6- Tüm kamu ve özel sektör tarafından
desteklenmesi,
7 - Ailelerinin çeşitli sosyal haklarıyla
ilgili kanunun çıkarılması.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Özkan
10.-
Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, kadim şehir İstanbulun
1994 yılından bu yana verilen hizmet ve gerçekleştirilen devasa
projelerle dünyanın sayılı şehirleri arasında yer
aldığına ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Kadim şehir İstanbul, 1994
yılından bu yana verilen hizmet ve gerçekleştirilen devasa
projelerle dünyanın sayılı şehirleri arasında yer
almaktadır.
Hızlı trenden Marmaraya, Yavuz Sultan
Selim Köprüsünden 3üncü havalimanı yapılmasına, İzmit
Körfez Köprüsünden Avrasya Tüneline kadar pek çok projenin hayata geçirilmesi
veya temellerinin atılmasında alın teri bulunan ve yirmi
beş yıldır devletimizin farklı kademelerinde hizmet
vermiş, bugün de tüm birikimiyle İstanbula hizmet etmeye talip
olmuş Sayın Binali Yıldırıma aziz
İstanbulluların yalnız bırakmayarak güçlü destek
vereceklerine inanıyorum.
Ferasetine ve basiretine güvendiğim
hemşehrilerimizin İstanbulun kaderini belirleyecek seçimlerde tarihî
vebal bilinciyle hareket ederek 23 Haziranda doğru karar vereceğine
inanıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Filiz
11.-
Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, ülkemizde
işsizliğin yarattığı huzursuzluk ortamının
arttığına ve diplomalı işsizler ordusu
oluştuğuna ilişkin açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Son zamanlarda işsizliğin
yarattığı huzursuzluk ortamı gittikçe artmaktadır.
Ülkemizde her 3 gencimizden 1isi işsizdir.
İnsanlarımızın ruh sağlığı giderek
bozulmakta ve ölümlerle sonuçlanan olaylara sebep olmaktadır.
İşsizlik, yüksekokul ve fakülte mezunu gençlerimizi de vurmuş,
işsiz sayısı 1 milyonun üzerine çıkmıştır.
Mühendislik, mimarlık, inşaat, imalat ve işleme alanlarında
mezun işsiz sayısı toplamda 150 bin civarındadır. Bu
rakam üzerinde düşünülmesi gerekir. Diplomalı işsizler ordusu
oluşmuştur. Bu gruptan birçok genç bizleri aramakta ve
çaresizliklerini anlatmaktadırlar. Yükseköğretim Kurulu ve Millî
Eğitim Bakanlığı bu konunun üzerinde ciddiyetle
durmalı, kontenjanlar doğru tespit edilmeli, nitelikli mesleki ve
teknik eğitimi destekleyerek gençlerimize istihdam edilecek yeni alanlar
yaratılmalıdır.
BAŞKAN Sayın Aycan
12.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, 22 Mayıs Dünya
Obezite Günü ile Nene Hatunun ölümünün 64üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, bugün Dünya Obezite Günüdür. Obezite, Türkiyenin ve tüm
dünyanın en yaygın sorunudur. Obezite kalp, şeker
hastalığı, hipertansiyon, kanser gibi birçok hastalığa
zemin hazırlamaktadır. Aşırı ve yanlış
beslenme alışkanlıkları obeziteye neden olmaktadır.
Türkiye, yetişkinlerde yüzde 32 görülme sıklığıyla
Avrupada maalesef 1inci durumdadır. Daha kötüsü,
çocuklarımızda yüzde 10 obezite görülmektedir; bu, daha vahim bir
durumu ifade etmektedir. Bir an önce tüm tarafların koordine bir
şekilde obeziteyle mücadele etmesi gerekir. Sorun gittikçe büyümektedir ve
etkin bir mücadele yapılamamaktadır.
Ayrıca, bugün Osmanlı-Rus
Savaşında Erzurum savunmasına Bebem anasız büyür,
vatansız büyümez. diyerek katılan, Türk kadınını
temsilen en kahraman Türk kadınlarından biri olan Nene Hatunun ölüm
yıl dönümüdür. Nene Hatunu ve tüm kahramanlarımızı
rahmetle anıyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Kılıç
13.-
Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıçın, arazi
toplulaştırmalarının önemine ilişkin
açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Artan nüfusun yeterli beslenmesinde gıda,
gıdaların üretimi için de tarım alanları çok önemlidir. Bu
alanların daha verimli kullanılabilmesi için en geçerli yöntemlerden
biri de arazi toplulaştırılması ve kullanılmayan
alanların tarıma kazandırılmasıdır. Arazi
toplulaştırması, sulama, tarla içi geliştirme ve bunun gibi
altyapı hizmetleriyle de beraber yapılmaktadır. Ülke geneliyle
beraber bu çalışmalar Kahramanmaraş ovalarında da devam
etmektedir. İlimizde şu ana kadar 10.843 hektar alanda
çalışmalar tamamlanarak tapu tescil işlemleri
gerçekleştirilmiştir, devam eden çalışmalarla 190.535
hektar alanın 2021 yılı sonuna kadar
toplulaştırılması hedeflenmektedir. Kahramanmaraşımıza
hayırlı olsun.
BAŞKAN Sayın Çepni
14.-
İzmir Milletvekili Murat Çepninin, Bitlis ili Tatvan ilçesinde
seçilmiş HDPli belediye meclis üyelerinin görevden
uzaklaştırıldığına ilişkin
açıklaması
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Teşekkürler
Başkan.
Bitlisin Tatvan ilçesinde seçilmiş 14 HDPli
belediye meclis üyemizin 9u 20 Mayısta görevlerinden
uzaklaştırıldılar. Tüm arkadaşlarımız
hakkında 11 Nisan günü soruşturmalar başlatılmış
fakat bu arkadaşlarımız mazbatalarını 12 Nisanda
almışlardır. Göreve gelmeden haklarında 5393
sayılı Belediye Kanununa göre soruşturma
başlatılması işin organize ve talimatla
yapıldığını göstermektedir. HDP belediyelerinde darbe
dinamiği işlemektedir. AKPnin deyimiyle Hiçbir şey olmasa bile
bir şeyler oluyor. AKPnin 11 belediye meclis üyesiyle
azınlıkta olduğu, bu azınlığı siyasi
oyunlarla çoğunluğa çevirmeye çalıştığı
aşikârdır. Halk iradesine karşı bu faşist ablukaya,
kirli oyunlara karşı direneceğimizi ve takipçisi
olacağımızı belirtiyoruz.
BAŞKAN Sayın Erel
15.-
Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin, 22 Mayıs Nene Hatunun ölümünün
64üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
AYHAN EREL (Aksaray) Ağabeyi kollarında
şehit olunca, üç aylık bebeğini emzirip Seni bana Allah verdi,
ben de seni ona emanet ediyorum. deyip ağabeyinin tüfeğini alıp
sokağa fırlayan Bebem anasız büyür de vatansız büyümez.
deyip cepheye koşan, cesareti ve fedakârlığıyla Türk
kadınının kahramanlığını gözler önüne seren,
vatan topraklarını namus kabul eden Nene Hatunu ölüm yıl
dönümünde şükranla, rahmetle anıyorum. Tüm şehitlerimizin
ruhları şad olsun. Günümüzün Nene Hatun ruhlu, dik duruşlu
İYİ PARTİ Genel Başkanı Meral Akşenere selam
olsun.
BAŞKAN Sayın Yılmaz
16.-
Düzce Milletvekili Ümit Yılmazın, Düzce ilinde trafik
kazalarının artması nedeniyle yürüyen merdivenli üst geçitlerin
yapılmasının hayati önem taşıdığına
ilişkin açıklaması
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Yaz aylarının başlamasıyla seçim
bölgem olan Düzcede trafik kazalarında artış
yaşanmaktadır. Özellikle çevre bağlantı
yollarının tamamlanmamış olması, tarım, bisiklet
ve motosiklet yollarının yapılmaması bu kazaların
artmasında en büyük etkenlerin başında gelmektedir.
Kazaların fazla olmasının diğer bir sebebi de yerleşim
yerlerindeki yaya geçişlerinin doğru düzgün planlanmadan
yapılması, alt ve üst geçitlerin ya yapılmaması ya da
yapılan üst geçitlerin kullanıma uygun yapılmamasından
kaynaklanmaktadır. Özellikle üniversite kavşağı, eski
FİSKOBİRLİK kavşağı, Sancaklar
kavşağı ve Azmimilli geçişi gibi yaya geçişlerinin çok
fazla yaşandığı bölgelerde gün geçmiyor ki bir kaza
yaşanmasın, bir veya birkaç vatandaşımızın
canı yanmasın.
Buradan Karayolları 4. Bölge Müdürlüğüne
sesleniyorum: Adı geçen kavşaklar başta olmak üzere derhâl
yürüyen merdivenli üst geçitlerin yapılması Düzce için hayati önem
taşımaktadır.
BAŞKAN Sayın Yeşil
17.-
Ankara Milletvekili Nihat Yeşilin, üretimin olmadığı,
enflasyonun arttığı, çiftçinin desteklenmediği, gençlerin
istihdam edilmediği bir ülkede ilerlemenin nasıl
sağlanacağını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
NİHAT YEŞİL (Ankara) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
BDDKnin bankalara gönderdiği yazılı
metinde, gerçek kişilerin günlük 100 bin dolar ve üzeri döviz alım
işlemlerinin bir iş günü valörlü olarak gerçekleştirilmesi
talimatı verilmiştir. Geçen hafta döviz alım işlemlerinde
binde 1 oranda vergi getirilmişti. TL karşılığı
swaplarda aşırı artışlarla birlikte siyasi iktidar
dövizin yükselişini durdurmak için havanda su dövüyor. Bir yandan
sıcak para için yurt dışındaki fonlarda arka kapı
diplomasisi yürütüyorsunuz, bir yandan serbest piyasada
kısıtlayıcı işlemlere gidiyorsunuz. Üretimin
olmadığı, enflasyonun arttığı, çiftçinin
desteklenmediği, gençlerin istihdam edilmediği bir ülkede ilerlemeyi
nasıl sağlayacaksınız?
Siz de biliyorsunuz ki en son Merkez
Bankasının kefen parası niteliğindeki ihtiyat akçesine
göz diktiniz. Bu ülkeyi nereye sürüklüyorsunuz? İşin içinden
nasıl çıkacaksınız? Hiçbir fikriniz yok. Tarih önünde sorumluluğunuz
gereği
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kaya
18.-
Trabzon Milletvekili Ahmet Kayanın, 2010-2011 sezonunda şampiyon
olması gereken Trabzonsporun hakkının yendiği gibi bir
haksızlığın da Trabzonun evladı Ekrem
İmamoğluna yapıldığına ilişkin
açıklaması
AHMET KAYA (Trabzon) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Bundan tam sekiz yıl önce bugün 22 Mayıs
2011de Trabzonsporumuz emeği, yüreği ve alın teriyle Türk
futbolunda Anadolu devrimini bir kez daha gerçekleştirerek tertemiz bir
şampiyonluk kazanmıştır. Ancak Türk futbolundaki kirli
eller Trabzonsporumuzun umutlarını, gurur duyduğumuz genç
yeteneklerimizin emeklerini göz göre göre çalmıştır. Hakkı
olan kupası Trabzonsporumuza verilmemiştir.
Bugün bir haksızlık da Trabzonun
evladı Ekrem İmamoğluna yapılmaktadır.
İmamoğlunun alnının akıyla kazandığı
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı
mazbatası, hukuk tanımayan kirli eller tarafından âdeta
çalınmıştır. Şunu herkes bilmelidir ki
Trabzonluların ekmeği yenir ama hakkı asla. Buradan bir kez daha
ilan ediyorum: 2010-2011 sezonunun şampiyonu Trabzonsporumuzdur, Ekrem
İmamoğlu da İstanbulun seçilmiş belediye
başkanıdır. 23 Haziranda da hak yerini bulacaktır ve
İstanbulluların desteğiyle Ekrem İmamoğlu yeniden 16
milyon İstanbullunun başkanı olacaktır.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Kılavuz
19.-
Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, askerlik hizmetini yaparken sorun
olmayan hastalıkların polis yahut askerî sınavlar söz konusu
olduğunda neden problem hâline geldiğini öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ülkemizin bütünlüğü, milletimizin selameti
için, bayrağımızın dalgalanması için mücadeleye
atılmaktan, canlarını feda etmekten çekinmeyen on binlerce
gencimiz basit sağlık sorunları sebebiyle askerlik ve polislik
sınavlarından elenmektedir. Bu tip teşhislerle mülakatlarda
elenen, kazanılmış haklarını kaybeden gençlerimiz
hayata küsmekte, bunalıma sürüklenmektedir. Bu durum hepimizi derinden
yaralamaktadır. Askerlik hizmetini yaparken sorun olmayan hastalıklar
polislik sınavı yahut askerî sınavlar söz konusu olduğunda
neden problem hâline gelmektedir? Böylesi küçük rahatsızlıklardan
dolayı sınavlarda elenen on binlerce gencimizin
mağduriyetlerinin giderilmesi ve toplumsal yaşama
katkılarının sağlanması için gerekli düzenlemelerin
yapılmasını Sayın İçişleri
Bakanımızın dikkatlerine sunmak istiyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kenanoğlu
20.-
İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlunun, 22 Mayıs Uğur
Kurtun İstanbul Okmeydanı Cemevi avlusunda polis kurşunuyla
katledilişinin 5'inci yılında katilini ve adaletsiz
yargıyı lanetlediğine ilişkin açıklaması
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, Uğur Kurt beş yıl önce bugün bir
yakınının cenazesine katılmak için gittiği
Okmeydanı Cemevi avlusunda polis kurşunuyla katledildi. Uğuru
katleden polis hakkında olası kasıtla öldürme suçundan
iddianame düzenlenerek dava açıldı. Yargılama sonrası
savcı yirmi ila yirmi beş yıl arası hapis istedi ancak
bütün bunlara rağmen,, Uğuru katleden polis memuru bir yıl
sekiz ay hapis cezası aldı ve bu ceza paraya çevrildi yani cemevi
avlusunda bir canı katletmenin bedeli 12 bin lira olarak belirlendi.
Babası ve annesi tek oğullarının katline dayanamadı ve
ikisi de üzüntüden kansere yakalandı. Babası Kemal amca geçen
yıl kansere yenik düştü ama anne tüm acılarıyla
yaşamaya devam ediyor. Babası katledildiğinde 2
yaşında olan Uğurun oğlu ise bütün bu acılar
içerisinde annesiyle büyüyor. Ne yazık ki Aleviler açısından bin
yıllık yazgı yine değişmemiştir. Uğura
rahmet, aileye tekrardan sabır diliyorum. Katili ve adaletsiz
yargıyı da lanetliyorum.
BAŞKAN Evet sayın milletvekilleri,
şimdi de grup başkan vekillerinin söz taleplerini
karşılayacağım.
İlk olarak İYİ PARTİ Grup
Başkan Vekili Yavuz Ağıralioğluna söz veriyorum.
Buyurun Sayın Ağıralioğlu.
21.-
İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun, tarih dersinin
seçmeli ders olmasına itiraz ettiklerine, geçim
darlığının her geçen gün intiharları beslediğine
ve ciddi bir iradeye ihtiyaç olduğuna, tasfiye mekanizması
sağlıklı çalıştırılamadığı
için oluşan mağduriyetlere müdahale edilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tarih derslerinin seçmeli
olmasıyla alakalı bir itirazımız var. 9uncu ve 10uncu
sınıflarda iki saat okutulan tarih dersleri 2017-2018 öğretim
yılında 11inci sınıflarda da haftada iki saat okutulmaya
başlanmıştı, şimdi tamamen seçmeli ders hâline
getiriliyor.
On yedi yıllık siyasi
iktidarınızın, gönül coğrafyamız gibi cümlelerle
mesuliyet alanını vicdanlara ihbar eden bir siyasi hareketin tarih
dersini seçmeli yapıyor olması, taşımaya
çalıştığınızı söylediğiniz
mesuliyetlere uygun bir hamle değildir. Bu topraklarda millî duruşumuzun,
millî mukavemetimizin, millî bir inşa sürecinin olmazsa olmaz
azığı tarih dersleridir. Tarih derslerinden gençliğini
koparmış bir milletin geleceğini muhkem inşa edebilmesi
mümkün değildir. Şayet, tarih derslerini seçmeli yaparak
Diriliş ve Payitaht Abdülhamid dizileriyle açığı
kapatmayı düşünüyorsanız, Bayburtluların dediği gibi,
buradan randıman almanız mümkün değildir.
Tarih dersleri soykırım ayinleri
şeklinde Türk devletinin, Türk milletinin buradaki
varlığına kastedilmiş teşebbüsleri engellemenin de
yoludur. Bu memlekette, bu vatanda varlığımızın, millî
mukavemetimizin beslendiği havza, hangi şuurla, hangi iradeyle ve
hangi bedeli ödeyerek bu topraklarda durduğumuzun
yazıldığı tarihî sicilimizin çocuklarımızın
hafızasına gergef gergef dokunmasıdır.
Dolayısıyla bu işi seçmeli yapmış olmak bu
topraklardaki mukavemet alanımızı gevşetir diye
düşünüyorum. Bu mevzuda çok ciddiyetle yeniden düşünülmesi ve karar
alınması gerektiğine dair irademizi beyan etmiş oluyorum.
Geçim darlığının her geçen gün intiharları
beslediğini hepiniz fark ediyorsunuz. Milletvekillerimize gelen iş
taleplerindeki artışın, Türkiyedeki geçim
darlığının sebep olacağı büyük travmaların
alameti sayıldığını hepimiz biliyoruz. Çok acil, etkin
bir sosyal politikaya ihtiyacımız var. Bu mevzuda eğer
hatırı sayılır bir irade ortaya koyamazsak önümüzdeki
dönemde artacak intiharların toplumsal, siyasal bir krize dönme ihtimalini
de hepiniz görüyorsunuzdur, bu mevzuda ciddi bir iradeye ihtiyacımız
var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Başkanım, tamamlayacağım.
BAŞKAN Devam edin Sayın
Ağıralioğlu, buyurun.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Tasfiye süreciyle alakalı geçen dönem bir düzenleme yapıldı. Bu
tasfiye sürecinin düzgün işlemediğini, bu mevzuda ciddi
mağduriyetler oluştuğunu ifade etmek zorundayım.
Biliyorsunuz, 19 Mart 2019 tasfiye süreciyle ilgili son başvuru tarihidir.
19 Martta biten tasfiye başvuru taleplerinin nihayetinde, mekanizma
sağlıklı çalışmadığı için teminat
mektupları gelir kaydedilen bir sürü müteahhit arkadaşımız
var. Yani tasfiye mekanizması sağlıklı
çalıştırılamadığı için ceza kapsamına
girmiş bir sürü müteahhit arkadaşımız var. Devlet
marifetiyle müteahhitlere tuzak kurulmuş, teminatları gelir
kaydedilmiş bir alan oluştu, bir zafiyet alanı, acilen müdahale
edilmesi lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Tamamlayayım Başkanım.
BAŞKAN Buyurun, toparlayın lütfen
Sayın Ağıralioğlu.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Çünkü idarelerin tasarrufuna bırakılınca bu mevzuda
gecikmiş tasfiye kararları idarelere, ilgili idarelere Tasfiye
kararınız gelmediği için teminat mektuplarınızı
gelir kaydetmek zorundayız. ya da Size gecikmiş işlerinizden
dolayı ceza yazmak zorundayız. gibi bir idari tasarrufa alan
açıyor. Bununla ilgili ciddi bir mağduriyet oluştu, derhâl bu
mevzuyu düzeltmemiz lazım. Oluşan maddi kayıpların
Türkiyede yeni sektör krizlerine sebep olma ihtimali çok yüksektir.
Genel Kurulumuza saygılarımla.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Ağıralioğlu.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Grup
Başkan Vekili Sayın Erkan Akçay.
Buyurun Sayın Akçay.
22.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, zengin enerji kaynaklarının
bulunduğu Doğu Akdenizde bölge ve dünya siyasetini yakinen ilgilendiren
önemli gelişmeler yaşandığına, Denizkurdu 2019
Tatbikatına, Türkiye'nin güvenlik önlemlerinin faaliyete geçirilmesinin
önem arz ettiğine, Gediz Ovasının jeotermal enerji
kaynaklarının tehdidi altında olduğuna ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Zengin enerji kaynaklarının bulunduğu
Doğu Akdenizde bölge ve dünya siyasetini yakinen ilgilendiren önemli
gelişmeler yaşanmaktadır. Bölgede Yunanistan, İsrail ve
Mısır üçgeninden Türkiye karşıtı bir blok ve oldubitti
girişimlerini dikkatle takip ediyoruz. Yaklaşık 3 trilyon dolar
olarak tahmin edilen doğal gaz rezervlerinin paylaşımı
konusunda Türkiye'nin gerek siyasi gerekse uluslararası hukuktan
kaynaklanan hak ve yetkileri bulunmaktadır. S400, F35, Suriye
gelişmeleri ve terör saldırılarıyla kıskaca
alınmak istenen ülkemizin ilgi ve enerjisini Doğu Akdenizden
uzaklaştırmaması önem arz etmektedir.
Öte yandan, bölgede Türkiye dışında
da sıcak gelişmeler var. 12 ülkeden 60a yakın savaş gemisi
Doğu Akdenizde konuşlanmış durumdadır. Bu ortam
içinde 131 gemi, 57 uçak, 33 helikopterle ve yaklaşık 26 bin
personelin iştirakiyle 13 Mayısta başlayan Denizkurdu 2019
Tatbikatının önemi daha da artmaktadır. Bu
başarılı tatbikat nedeniyle Deniz Kuvvetleri
Komutanlığını tebrik ve takdir ediyoruz.
Öte yandan, Türkiye'nin başta hava savunma
sistemi olmak üzere güvenlik önlemlerini hızlı bir şekilde
faaliyete geçirmesi önem ve aciliyet arz etmektedir. Bu hamleler sadece
ülkemizin sınırlarını korumakla kalmayacak, sınır
ötesinde ve denizlerde de hak ve menfaatlerimizi koruyacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam edin Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bugün, Manisada evlerde, tarlalarda, kahvelerde
konuşulan bir meseleyi dikkatinize sunmak istiyorum. Manisa ve daha
geniş kapsamda Gediz Ovası, Türkiye'nin tarım ve gıda
deposudur. Bölgede on iki ay tarım yapılabilmektedir. İl
Tarım Müdürlüğünün 2017 raporuna göre, sadece Manisanın
yıllık tarım geliri yaklaşık 3 milyar doları
bulmaktadır. Hâlihazırda büyük bir kirlilikle mücadele edilen Gediz
Ovası, bugünlerde jeotermal enerji kaynaklarının tehdidi
altındadır. Sadece Manisada 300 civarında olan jeotermal
kuyusunun önümüzdeki dönemde 3.500e ulaşacağı tahmin edilmektedir.
Çevreye, tarım alanlarına, insan yaşamına, yer altı
sularına etkisi bilinen bu kuyuların yirmi beş yılın
sonunda
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın lütfen
Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Türkiye'nin enerji
ihtiyacını karşılama oranının sadece yüzde 2-2,5
civarında olacağı tahmin edilmektedir. Her ne kadar jeotermal
enerji temiz ve yenilenebilir bir enerji kaynağı olarak bilinse de
jeotermal kuyular, birinci derece tarım bölgelerine, yerleşim
yerlerine yakındır ve özellikle tarım deposu Gediz
havzasında verimli tarım arazilerini ve insan
sağlığını tehdit etmektedir. Bu kapsamda acil
önlemlerin alınması gerekmektedir. İlk aşamada Gediz Ovasının
tarımsal sit alanı olarak ilan edilmesinin uygun
olacağını düşünüyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Akçay.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç.
Buyurun Sayın Oluç.
23.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Şanlıurfa ili
Halfeti ilçesinde gerçekleştirilen gözaltılarda ağır
insanlık suçu işlendiğine, Bitlis ili Tatvan ilçesinde
seçilmiş HDPli belediye meclis üyelerinin görevden
uzaklaştırılmasının hukuksuz olduğuna ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Dün de değinmiştim ancak bir kez daha
değinme ihtiyacı ortaya çıktı. Urfa Halfetide dün 38
kişi gözaltına alınmıştı. İşkence
iddialarını buraya taşıdım, fotoğraflarla
gösterdik; bu iddialara karşı Urfa Cumhuriyet
Başsavcılığı Adli süreç, usul ve yasalara uygun bir
şekilde yürütülmektedir. açıklaması yaptı. Maalesef, Urfa
Cumhuriyet Başsavcılığı açıkça yalan
söylemektedir ve gerçekleri gizlemektedir. Çok açık bir şekilde, ters
kelepçeli hâlde karakol bahçesinde yere yatırılmış
olanların fotoğraflarını buraya getirdik,
taşıdık. Gözaltına alınanlara elektrik
verildiğine dair çok ciddi iddialar var. Urfa Barosunun beyanları
ortada ve vatandaşlarımız yara bere içerisinde, bariz
işkence emareleriyle görüntülenmiş vaziyette. Çeşitli
ajanslardan yayınlanmış görüntüler var. Yürümekte zorluk çeken
insanlar var.
Halfetiye bir vekil heyetimiz gitti, işkence
vakasıyla karşı karşıya olunduğunu çok net olarak
tespit etti ancak konunun muhatapları görüşmekten
kaçınıyor. Hem soruşturma savcısı hem başsavcılık
görüşme taleplerine cevap vermemiş durumda, vali ve vali
yardımcıları da cevap vermemiş durumda.
Buradan bir kez daha söylüyoruz, Mecliste dile
getiriyoruz: Urfa Halfetide çok ağır insanlık suçu
işleniyor, işkence yapılıyor ve bir an evvel buna müdahale
edilmezse, bunu yapanlar, emri verenler, yaptıranlar en tepeden
-İçişleri Bakanlığından- aşağıya kadar
kimlerse, haklarında soruşturma yapılmazsa Türkiye'nin
İşkenceye sıfır tolerans. lafının bir kez daha
sahte bir laf olduğu ortaya çıkmış olacaktır. Avrupa
Birliğiyle görüşmeler yapmaya çalışıp fasıllar
-yargı faslını- açtırmaya çalışan Türkiyede
iktidarın
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam edin Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) -
bu
işkenceye göz yumması kesinlikle kabul edilebilir bir şey
değildir, insanlık dışıdır. Bir kez daha buradan
dile getirmek istiyorum.
İkincisi, Tatvandaki seçimlerle ilgili.
Biliyorsunuz, Tatvanda itirazda bulunmuştuk. Tatvanda ortaya çıkan
sonuç, 295 oy farkla Adalet ve Kalkınma Partisinin
kazandığı bir sonuç olmuştu. Çok sayıda geçersiz oy
vardı. Bizim itirazlarımız o zaman reddedildi ve Tatvan Belediye
Başkanlığı Adalet ve Kalkınma Partisinde kaldı
ancak belediye meclisinin çoğunluğu Halkların Demokratik
Partisindeydi. Bizim aldığımız oylara göre, 25 üyeden
oluşan belediye meclisinin çoğunluğu, 14 üyesi Halkların
Demokratik Partisindendi. Şimdi ilginç bir uygulamayla karşı
karşıya kaldık. Bitlis İl Özel İdaresi ve Bitlis
Valiliğinin İçişleri Bakanlığına gönderdiği
ve İçişleri Bakanlığının da hukuksuz bir
şekilde olur verdiği bir yazıyla
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın lütfen Sayın
Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Toparlıyorum.
Tatvan ilçesinde HDPli 9 belediye meclisi üyesi
geçici olarak görevden uzaklaştırıldı bir tedbirle ve bu da
Anayasanın 17nci maddesinin dördüncü fıkrasına ve 5393
sayılı Belediye Kanununun 47nci maddesine dayanılarak
yapıldı. Kesinlikle hukuksuzdur çünkü ortada herhangi bir hüküm
yoktur. Bu kişiler hakkında herhangi bir mahkeme kararı yoktur.
Biz araştırdık, belediye meclisi üyelerimizden 1 kişi
hakkında bir dava dosyası vardır, sürmekte olan bir
davadır, geri kalan 8 belediye meclisi üyemizin tamamına Nisan 2019
tarihli soruşturma başlatılmıştır yani ortada bir
mahkeme kararı yoktur. İçişleri Bakanlığının
olur vermesi de Valiliğin bu yazıyı göndermesi de hukuksuzdur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen Sayın
Oluç.
Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Son cümlem.
Aslında belediye meclisinde çoğunluğu
sağlayamamış olmayı böyle, bu şekilde bertaraf edip
belediye meclisi üyelerini görevden aldırarak belediye meclisinde
çoğunluğu sağlama girişimi bir kez daha kayyum
pratiklerinin devamıdır ve biz biliyoruz ki, İçişleri Bakanlığının
niyeti, en başında olan kişiden başlamak üzere, kayyumlar
sürecini devam ettirmektir. Biliyorsunuz, bu konuda da bir cümle sarf
etmiştir Bugüne kadar uyguladığımız politikaları
-yani kayyum politikalarını kastederek- beş yıl daha
uygularsak ortada HDPli belediye kalmaz. demiştir. Tekrar onu
söylüyoruz: Bunun kalıp kalmayacağını göreceğiz
elbette ama bu hukuksuzluğa, bu demokrasi düşmanı tavra asla
boyun eğilmeyeceğini bir kez daha söylemek istiyoruz. Lütfen, bu konuda
demokrasiden ve hukuktan yana olan bütün siyasi partiler de tutum alsınlar
ve bu konudaki fikirlerini açıklasınlar.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Oluç.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Grup
Başkan Vekili Sayın Engin Özkoç.
Buyurun Sayın Özkoç.
24.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, CHPnin Ankara ili Çubuk ilçesinde Genel
Başkan Kemal Kılıçdaroğluna yönelik linç girişiminin
ardından İçişleri Bakanı Süleyman Soylu hakkında
yaptığı suç duyurusunu Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığının işleme
koymadığına ve gerekçesine ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla,
sevgiyle selamlıyorum.
Sayın Başkan, Çubukta şehit
cenazesinde Sayın Genel Başkanımızı öldürmek
kastıyla yapılan linç girişiminde, öncesinde ve o esnada
İçişleri Bakanı tarafından kamuoyunda
paylaştığı sözlerle ilgili, halkı kin ve
düşmanlığa alenen tahrik etme suçundan kendisi hakkında
dava açmıştık. Dava dilekçemiz Cumhuriyet
Başsavcılığına verildi, 8/5/2019da Cumhuriyet
Başsavcı Vekili tarafından imzalanarak reddedildi. Reddedilme
gerekçesini şimdi hem Türkiye Büyük Millet Meclisimize hem de tüm
kamuoyuna açıklıyorum: Valilere müsteşarım üzerinden
talimat gönderdim -İçişleri Bakanı diyor- Cumhuriyet Halk Partisi
il başkanlarını bundan sonra şehit cenazeleri protokolüne
kabul etmeyin. Bu kadar basit. Hangi sıfatla, ne hakla?
İnsanları karşı karşıya getiren, alenen tahrik
eden bu tavrı
Hangi yasaya dayanarak, hangi kanuna dayanarak, hangi
vicdana dayanarak böyle bir emri veriyorsunuz? Bunu kamuoyunun takdirine
bırakıyorum. Bir, bu.
İki: Bir çirkefle karşı
karşıyayız. Bir düzenbaz. Boğazına ne
takacağız o görecek, hangi çıngırakları
takacağız? Yaptığı pislikler
Hangi pisliklerin
üzerinde oturuyor? Soysuz!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Türkiye Cumhuriyeti
İçişleri Bakanı Ana Muhalefet Partisi Liderine bu kelimelerle
saldırmıştır, bu kelimelerle.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Utanın!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Şimdi, bu kelimelerle
ilgili hakaret davası açtık. Hayır, bu hakaret değildir,
siyasetin içerisindeki eleştiriye girer. diye hüküm çıktı.
Şimdi, burada bulunan herhangi bir siyasi partinin genel
başkanına, başta Cumhurbaşkanına eğer ben
çirkef dersem, düzenbaz dersem, Onun boğazına ne
takacağız? dersem, O görecek, çıngırakları
takacağız. dersem, yaptığı pislikler dersem, Hangi
pisliklerin üzerinde oturuyor? dersem, soysuz dersem bu hararet değildir.
Bu hakaret değildir; bu, bir mahkeme kararıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Deme,
deme.
BAŞKAN Toparlayın lütfen Sayın
Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Şimdi, mahkeme
başka bir karar yani savcılık başka bir karar veriyor,
diyor ki: Bu ifadeleri söylemek İçişleri Bakanının
görevleri arasındadır.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Yazıklar
olsun! Yazıklar olsun!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Bu ifadeleri söylemek
İçişleri Bakanının görevleri arasındadır. Onun
için reddediyoruz. diyor.
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
bu sıfatların tamamına layık olan bu İçişleri
Bakanı, halkı kin ve nefret duygusuyla karşı
karşıya getiren aslında bir suçludur. Türkiyenin
itibarını yok eden, itibarını zedeleyen, söylediği
sözlerin nereye gittiğini bilmeyen Süleyman soysuz denilen kişi bu
sözlerin hepsinin muhatabıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bağlayın lütfen Sayın
Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Kendisiyle hukuk
yoluyla sonuna kadar mücadele edeceğiz. (CHP sıralarından
alkışlar) Hangi sıfatları milletimize, genel
başkanlara, herhangi bir milletvekiline kullanıyorsa aynı
sıfatlara kendisinin layık olduğunu kamuoyuyla paylaşmaya
devam edeceğiz.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özkoç.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
Grup Başkan Vekili Sayın Muhammet Emin Akbaşoğlu, buyurun.
25.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Sakarya
Milletvekili Engin Özkoçun talihsiz bir açıklama
yaptığına, Türkiye Cumhuriyeti devletinin hukuk devleti olduğuna
ve neyin eleştiri, neyin hakaret olduğuyla ilgili kararı
yargının ortaya koyacağına, TBMM Genel Kurul gündemine
ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Şimdi, benden önce konuşan grup
başkan vekilimiz birtakım beyanatlarda bulundu ancak neye istinaden
beyanatlarda bulunduğuyla ilgili herhangi bir bilgi söz konusu değil.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Mahkeme
kararı.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Şöyle: Savcılık bir karar vermez. Bu
konuyla ilgili mahkeme kararı diye nitelendirdiğiniz şey
nedir, ne değildir? Savcılığın reddettiğiyle
ilgili bir beyanda bulundunuz, sonra mahkeme kararından bahsettiniz ve
orada zikredilen kelimeleri tersinden hareketle bir hakarete dönüştürerek
herkese şamil kılmak suretiyle talihsiz bir konuşma
yaptınız. Doğrusu, bunu Meclisin de mehabetine uygun
görmediğimi ve bunların hepsini reddettiğimizi ifade etmek
isterim.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
İade ediyoruz.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Bunları aynen söyleyen kendisine söylemiş
olarak kabul ediyorum ve kendilerine söylenmiş olarak kabul ediyorum.
Dolayısıyla, Türkiye Cumhuriyeti devleti
bir hukuk devletidir. Neyin eleştiri, neyin hakaret olduğuyla ilgili
kararı yargı ortaya koyar bağımsız ve tarafsız
bir şekilde.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Kararı
okumadan konuşuyor.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Sonuç itibarıyla her bir olay öznel bir olaydır
ve bu konuyla ilgili
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Kişiye
göre değişir diyor yani.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) -
eğer temel hak ve özgürlüklerle ilgili
yanlış yapan, yanlış söz söyleyen bir kimse varsa bunun
hukukta karşılığı yargı tarafından verilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Siyasi eleştirilere gelince, burada siyasi
eleştiriler çok daha farklı bir şekilde, daha ağır
nitelikleri ihtiva eder şekilde kendilerince de ortaya konulmaktadır.
Bunlar siyaset zemininde gerekli cevabı bulur, hukuk zemininde ise mahkeme
kararları hepimiz için bağlayıcı bir nitelik arz
etmektedir.
Değerli Başkan, değerli
milletvekilleri; bu konuyla ilgili biz, kendi üslubumuzu, dilimizi hep beraber
İç Tüzük hükümleri çerçevesinde ortaya koymakla mükellefiz. Temiz bir dil
kullanmak, eleştirilerimizi de hakaret etmeden siyasi eleştiriye
dönüştürmek durumundayız.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Bakanın
sözleri bunlar Başkanım.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Sonuç itibarıyla Bakanının sözleri olarak
nitelendirdiğiniz hususların mahkeme kararında nasıl ortaya
konulduğuyla ilgili, bunu net bir şekilde açıklığa
kavuşturmanız lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Akbaşoğlu.
Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Tamamen afaki bir şekilde, siz, bir temel
teşkil etmesi bakımından, yalan yanlış başka
cümleleri başkalarına hakaret etmek için zemin olarak
kullanamazsınız çünkü hukuk art niyeti ve kötü niyeti kesinlikle
korumaz. Siyasette de iyi niyetli, temiz bir dil kullanmak suretiyle fikirlerin
ortaya konulması gerekir.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Sayın
Başkanım, soysuz demek hakaret değilmiş!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Sonuç itibarıyla aynı cümlelerle ilgili birçok
hakaretamiz kelimeleriniz, suçlamalarınız nedeniyle, aynı
mahkeme kararlarının burada hakaretin
oluşmadığıyla ilgili
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen Sayın
Akbaşoğlu.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Görmeden
konuşma, gör de konuş ya! Okumadığın karar
hakkında yorum yapıyorsun ya!
BAŞKAN Sayın Gürer...
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Okumadan
konuşuyor, burada karar var.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bakınız, mahkeme kararları, hukuk iki
hususu, hem kasıt unsurunu arar hem siyasi polemik boyutu itibarıyla
ayrı bir değerlendirme yapılır siyaseten ama hukukta -tipe
uygun fiil, hakaret vesaire- mahkemenin yaklaşımı daha
farklı, siyasetin yaklaşımı daha farklı neticeler
doğurur. Dolayısıyla önce dönüp aynaya, kendinize bakıp;
kendi eleştirilerinize ve kendinizin koruması gereken değerlere,
makamlara neler söylediğinize, lütfen geçmişinize dönüp bakıp
ondan sonra bu sözlerin nasıl değerlendirileceğiyle ilgili bir görüş
teatisinde bulunalım.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Konuyu
anlamamışsınız.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bununla beraber şunu ifade etmek istiyorum...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Artık bağlayın lütfen
Sayın Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bağlıyorum.
Ben tabii ki bu cümlelere cevap vermek babında
mecburen ifade ettim.
BAŞKAN Bizim de sürelere dikkat etme
mecburiyetimiz var.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Mutlaka, mutlaka ama diğer grup başkan
vekillerimizin süresi kadar biz de süreyi kullanmış olalım.
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu, bir
izin verin bana; izin verin, biraz nefes alın.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bitiriyorum efendim.
BAŞKAN Yok, ondan değil.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bitiriyorum, tamamen bitiriyorum.
BAŞKAN Söz vereceğim, vereceğim
size söz, devam edin.
Lütfen, onu söylemeden önce ne kadar
konuştuğunuza baksaydınız. Size 4 kere uzatma verdim, en
uzun uzatmayı size verdim, hâlâ yakınıyorsunuz.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Yakınma yok.
BAŞKAN Hayır, hayır, lütfen...
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Diğerleriyle ilgili, aynı şekilde...
BAŞKAN Ben gene sonsuz süre veririm ama
tutanaklara bakmanızı tavsiye ederim. Şu turda en uzun
konuşmayı kimin yaptığını tespit edin, sonra bu
itirazı dile getirin.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Bir de
görmediği konuda konuşuyor, okumadığı konuda
konuşuyor.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Meseleyi
anlamamış.
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Değerli Başkan, değerli milletvekilleri;
sonuçta, inşallah, biz bugün kaldığımız yerden
Kapadokyayla ilgili kanunu tamamlayıp, Turizmi Teşvik Kanununu hep
beraber Genel Kurulun iradesiyle gündemimize alıp, bunu da bu hafta
bitirip... İnşallah -diğer grup başkan vekillerimizle de
görüşmüştük- hem kahraman Mehmetçiklerimizin hem de gençlerimizin
beklemiş olduğu askerlikle ilgili düzenlemeyi ve köprü
geçişleriyle ilgili düzenlemeyi de ihtiva eden, Plan ve Bütçede şu
anda konuşulan bir yasa teklifini de önümüzdeki hafta, bayramdan önce hep
beraber geçirmek suretiyle -Genel Kurulun takdiri ve idaresiyle- bu konudaki
yasama çalışmalarımızı da milletimizin lehine
değerlendirmek istiyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler.
Bu konuda yardımlarınızı
bekliyorum tabii. Söz sürelerine biraz daha fazla dikkat etmeniz gerekiyor
eğer bugünkü programı tamamlama isteğimiz varsa.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özkoç, buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
60a göre...
BAŞKAN Lütfen, kısa ve öz, yeni bir
tartışmaya yol açmadan, buyurun, yerinizden.
26.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ve temiz bir dilin siyasetin olmazsa olmazı
olduğuna, İçişleri Bakanı Süleyman Soylunun CHP Genel
Başkanı Kemal Kılıçdaroğluna söylediği sözlere
ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
sayın grup başkan vekili az önce ifade ettiğim sözleri herhangi
bir belgeye dayandırmadığımı söyledi. Efendim, belge
elimde. Altında Hamza Yokuş, Cumhuriyet Başsavcı Vekili
ve diğer imzalar var; 8/5/2019da yaptığımız
başvurunun reddiyle ilgili. Baştan söyledim. Ayrıca, daha
önceden de mahkemeye başvurmuşuz, mahkeme bu konuda karar
vermiş.
Anlaması açısından, kendisiyle
hemfikir olduğum bir konu var: Temiz bir dil, siyaset için olmazsa
olmazdır. İçişleri Bakanının şu söylediği
sözler temiz bir dil midir? Soysuz diyor bir genel başkana, Çirkef
diyor, Düzenbaz diyor, Çıngırak takacağız diyor,
Pislik diyor. Bunu söyleyen, kendi İçişleri Bakanı. Hangi
tarihte? 5 Aralık 2017 tarihinde a Haberde söylüyor. 28 Haziran 2018 tarihinde
yaptığı bir açıklamada söylüyor. Şimdi, hayatım
boyunca -otuz beş yıldan beri siyaset yapıyorum- bir gün belgesi
olmayan bir şey ifade etmedim. Bu kadar net belgesi olan bir şeyi
böyle çarpıtırsak işte, siyaset için vahim olan noktaya o zaman
geliriz. Bu bir.
İkincisi, bize bunu söyleyenlerden asla
korkmadık, başımızı önümüze eğmedik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen, toparlayın Sayın
Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Devletin polisini,
jandarmasını, kanunlarını, yasalarını
arkasına alıp da bu şekilde konuşmak devletini
itibarsızlaştırmak demektir ama kendisiyle ilgili itibar
konusunda, zaten herhangi bir düşüncemiz yok itibarıyla ilgili. Onun
itibarının ne olduğu sözleriyle
bağlantılıdır. Bu sözlerin muhatabı da bu sözlerin
layığı da kendisidir. Bunu söylemeye devam edeceğiz.
Kirli söz sahibine aittir. Bu sözlerin
karşılığı olan sözleri Engin Özkoçun
ağzından Grup Başkan Vekili olarak Sayın Başkan
duyduğu zaman, benimle ilgili bu konularda açıklama hakkını
başımın üstüne koyar, kabul ederim ama herkes haddini bilecek,
bir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen, tamamlayın artık
Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Çok özür dilerim.
İki, bu devlet ve bu millet, bu Türkiye
Cumhuriyeti birilerinin babasının malı değildir,
istediği gibi yıpratamazlar. Bunu da herkes öğrenecek. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özkoç.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu,
kısa olmasını
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Kısa bir açıklama
BAŞKAN Buyurun.
27.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Sakarya
Milletvekili Engin Özkoçun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelere ve disiplin hukukunun başka, ceza hukukunun
başka, siyasetle ilgili alanın çok daha başka olduğuna
ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ben söze şöyle girmiştim sayın
mevkidaşımızın açıklamaları neticesinde, ibare
şuydu, kullanılan ibare: Dilekçeyi reddetti. Savcı dilekçeyi
reddetti. Dilekçeyi reddetme hakkı yok, dava açarsınız,
kovuşturmaya gerek olmadığına karar verir; başka bir
şeydir bu. Dilekçeyi reddetmek başka bir şeydir. Ondan sonra da
iki sene önce televizyon programındaki bir mesele, farklı bir mesele.
İki sene önceki başka bir konuşmaya atıf yapıldı
vesaire.
Kafa karışıklığına
gerek yok. Olay şudur: Disiplin hukuku başkadır, ceza hukuku
başkadır, siyasetle ilgili alan çok daha farklı bir
alandır. Dolayısıyla bunları, her bir alanı kendi çerçevesinde,
kompartımanında değerlendirmek lazım gelir, bir.
İkinci olarak, sözün özü, biz şunu ifade
ediyoruz: Eğer bir hakaret varsa herkes mahkemelere gidebilir,
davasını açıp neticesini görür ve herkes de bunun neticesine
katlanır, bir hakaret iddiası varsa. Ama başka birtakım
siyasi polemiklerden, bunun mahkeme hükmünü ortaya koyduğundan hareketle,
madem öyle, bu hakaret değildir deyip de bunu oradan, devletin tepesinden
aşağıya kadar ilgili makamlara hakarete zemin hazırlayacak
bir noktaya getirmek
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bağlayın sözlerinizi lütfen.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı)
bunu başkalarına hakaret etmenin bir malzemesi
hâline getirmek şık değil. Burası Meclis, buranın
mehabetini hep beraber koruyalım, birbirimizle ilgili sözlere her zaman
dikkat edelim, söylediğimiz husus budur. Benim söylediğim, teknik
anlamda yargıya intikal eden bir şey dilekçeyle intikal etmişse
bununla ilgili itirazınızı üst mahkemeye yaparsınız
yani kovuşturmaya gerek olmadığına dair bir karar verilirse
bunu üst mahkemeye dava edersiniz, mahkemenin kararını sonuçta temyiz
edersiniz. Bu noktada bu hususlara dikkat etmek gerekir, birbirine
karıştırmamamız lazım meseleleri.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
Sayın Özkoç, bir dakika bekleyin lütfen.
Sayın Ağıralioğluna söz vereyim, sonra tekrar
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ben sadece
kayıtlara geçsin diye
BAŞKAN Buyurun, oturun, yerinizden bir dakika
söz vereyim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Yok, yok, gerek yok.
Daha fazla uzatmamak gerekiyor, Meclisi meşgul ediyoruz.
BAŞKAN Olur.
Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Cumhuriyet
Başsavcı Vekili Cumhuriyet
Başsavcılığımızda yürütülen soruşturmalar
neticesinde yukarıda ayrıntılarıyla açıklanan açıklamalarda
kovuşturmaya yer olmadığı, Türkiye Cumhuriyeti
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu hakkındaki iddiaların
görevinden kaynaklandığı, bu sözleri görevinden kaynaklı
söylediği
diyor. Ayrıca, Şikâyet edilen, Türkiye Cumhuriyeti
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu hakkında Cumhuriyet
Başsavcılığımızın soruşturma ve
kovuşturma yetkisinin olmaması kaydıyla dilekçenin işleme
konulmaması. Yani dilekçeyi reddediyor. Şimdi, önce, bir grup
başkan vekili hamasetten çok bilgiye dayalı konuşmalı
efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bilgiye dayalı konuşuyoruz.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Bir daha
anlatsın mı? Anlayamadı, bir daha anlatsın.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bilgiye dayalı konuşuyoruz, evet.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, lütfen
Buyurun Sayın Ağıralioğlu.
28.-
İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun, Seçim
sathında bazen muradımızın ötesinde cümleler de
kurduk.diyebilmenin siyasete nezaket katacağına ilişkin
açıklaması
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Muhammet Başkan, ilgili evrakı talep etmek, ilgili evrak üzerindeki
mevzu üzerinde Bazen seçim sathında murat ettiğimizden fazlası
söyleniyor. diyebilmek; bu denilen cümleler aslında siyasetin duymak
istemediği cümlelerdir ama bazen Kantarın topuzu kaçıyor.
diyebilmek; bizim tarafımızdan birisi bile söylemiş olsa, siyasi
olarak rakibimize bile denmiş olsa Ha, bunu siyasetin tolere etmesini çok
makul bulmuyoruz. diyebilmek, siyasete gerçekten nezaket katar. Yani işin
aleyhine, lehine cümle kurmaktan çok ortalama vicdana nezaret edecek bir dil.
Dün, Sayın Cumhurbaşkanının
seçim sathında söylediği onca sert söze rağmen
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) -
bir iftar yemeğinde, iftar ruhuna hürmeten Seçim sathında bazen
muradımızın ötesinde cümleler de kurduk. Hata yaptık
mı? Hata da yaptık ama esas olan Türkiyedir. diyebilmiş
olması, onca hakareti yemiş bir siyasal partinin grup başkan
vekili olmama rağmen benim kalbime iyi geldi.
Arkadaşlarımızın da kalbine iyi gelir. Lütfen, bu mevzuda
ne ağzınızı ne kalbinizi korkak
alıştırmayın. Tamam, murat ettiğinin fazlası
olmuş, yanlış olmuş, yakışmamış, bu
nezaketi biz de taşımak zorundayız. demek, iki saattir demeye
çalıştığınız şeylerden çok daha zariftir
Muhammet Başkan. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
O yüzden, böyle şeyler söylemekten imtina
etmeyelim. Bizim de siyaseten en itibarlı cümlelerimiz, kendimizi de
katarak eleştirdiğimiz cümlelerimizdir. Yani ben kendi parti grubum
adına da bazen murat ettiğimizden fazlası söylenince Bu,
kastettiğimizden daha fazla oldu özür dilerim. diyebiliyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bağlayın lütfen Sayın
Ağıralioğlu.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) - O
cümleler bizim sözümüzü daha itibarlı hâle getirdiği gibi Meclisin
itibarını da daha kuvvetli hâle getiriyor.
Lütfen, kalbinizi korkak
alıştırmayın, deyin ki: Yanlış. Bir şey
kaybetmezsiniz, inanın. Mevkisi yüksek olana tevazu
yakışır.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Kalbimiz gayet cesur. Herkes kendi hatasını
görürse isabet olur. Teşekkür ederiz.
BAŞKAN Teşekkürler.
Evet, değerli milletvekilleri, şimdi,
İstanbul Milletvekili Sayın Erkan Başın söz talebi
vardı
Buyurun Sayın Baş.
29.-
İstanbul Milletvekili Erkan Başın, Parlamentonun grubu olmayan
siyasi partilere mensup milletvekillerinin söz hakkının güvence
altına alınması konusundaki eksikliğine, TRT bünyesindeki
istihdam fazlası personele, Demirören medya grubundaki güvenlik
şirketi çalışanlarının mağduriyetine,
İstanbul Silivrideki Kale Kayışları fabrikasında
direnişlerini sürdüren işçilerin her alanda yanında
duracaklarına ilişkin açıklaması
ERKAN BAŞ (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Öncelikle, biraz evvel söz hakkı üzerine bir
tartışma yürüdü. Sizin başkanlığını
yaptığınız oturumda olması ilginç tabii ama bu
vesileyle Parlamentomuzun, hâlâ, grubu olmayan siyasi partilere mensup
milletvekillerinin söz haklarının güvence altına
alınması konusundaki eksikliğine işaret etmek istiyorum. Bu
sorun sadece Türkiye İşçi Partisinin ya da burada grubu bulunmayan
diğer partilerin değil, tüm milletvekili
arkadaşlarımızın halkın temsiliyetiyle ilgili
görevlerini yerine getirmeleri için sağlanması gereken bir düzenleme.
Tabii, mesele sadece milletvekillerinin
susturulması değil, aslında bir bütün olarak Türkiyede toplumun
susturulmaya çalışıldığını gözlemliyoruz.
Bunun en önemli göstergelerinden bir tanesi de herhâlde basın ve medya
üzerinde iktidarın ablukası ve tek yanlı
yayıncılığı. Şimdi, her ne kadar bizim sesimiz
kısılmaya çalışılsa da bir biçimde Türkiyenin dört
bir yanından işçiler, emekçiler, yoksullar haksızlığa
uğradıklarında bize ulaşıyorlar ve bugün, sadece bugün
2 ayrı işçi topluluğunu Mecliste misafir ettik. Bu
kardeşlerimizin, bu arkadaşlarımızın bize
taşıdıkları gündemi de milletvekili
arkadaşlarımızla ve Türkiye kamuoyuyla paylaşmak istiyorum.
Şimdi basını susturmak dedik,
yandaş medya, havuz medya yaratmak dedik, bunun en önemli
ayaklarından bir tanesi aslında bir kamu
yayıncılığı görevi üstlenen TRTdeki kadrolaşma
faaliyetleri. Bugün HABER-SEN yetkililerinden aldığımız
bilgiye göre, 169 TRT emekçisi, nitelikli TRT emekçisi -özel görevi olan
sanatçılar, rejisörler dâhil olmak üzere- Devlet Personel
Başkanlığına fazla personel olarak duyurulmuş, ilan
edilmiş gözüküyor. Bu, açık bir haksızlıktır. Bu,
TRTnin; halkın haber alma hakkı adına, halk adına, kamu adına
yayıncılık yapmakla görevli TRTnin iktidar tarafından
denetim altına alınması sürecinin bir parçasıdır ve
emekçilerin hayatıyla oynanarak yapılıyor olmasını
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Mikrofonu açalım, bir dakika daha
süre tanıyalım lütfen.
Buyurun Sayın Baş.
ERKAN BAŞ (İstanbul)
TRT emekçilerinin
hedef tahtasına oturtuluyor olmasını kabul etmediğimizi
burada ifade etmek istiyoruz. Biz TRTnin halkın olduğunu, halka
hizmet eden bir kurum olarak faaliyetine devam etmesi gerektiğini,
iktidarın babasının çiftliği gibi kullanılmasına
izin vermeyeceğimizi paylaşmak istiyoruz.
Yine, basın alanında, basında
çalışan emekçilere dönük, çok ilginç olduğunu
düşündüğüm ziyaretçileri bugün misafir ettik. Demirören Holdinge
bağlı güvenlik işçisi arkadaşlarımız bizi ziyaret
ettiler. Sanırım Buket Aydın ismini tüm vekil
arkadaşlarımız ve kamuoyu, esas olarak seçim öncesinde
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğluyla yaptığı programdan
hatırlayacaktır. Orada Kılıçdaroğluna karşı
bir basın emekçisine yakışmayan davranışı
nedeniyle gündem olmuştu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Evet, tamamlayın, son bir kez
daha açalım mikrofonu.
ERKAN BAŞ (İstanbul) Buket
Hanımın bu davranışından sonra şirkette
yaşadığı sıkıntılar nedeniyle güvenlik
görevlisi arkadaşlarımıza amirlerinden bir talimat geliyor
Buket Hanımın işine son verilmiştir, içeri girişi
engellensin. deniyor ve güvenlik işçileri sadece kendilerine gelen bu
talimatı uyguluyorlar. Daha sonra, tekrar, büyük ihtimalle Ankara üzerinden
Buket Hanım işe iade edilince, bu kez -değerli arkadaşlar,
bakın, çok ilginç bir durum- sadece kendilerine verilen görevi yerine
getirdikleri için bütün güvenlik şirketi çalışanları,
İstanbul ve Ankaradaki 60 güvenlik işçisi bir günde işinden
çıkarılıyor. Bu kabul edilebilir bir şey değil yani
aralarında yirmi yıldır orada çalışan işçi
arkadaşlarımızın olduğu bir topluluk, bir günde,
iktidar istedi diye işsiz kalmış durumda. Bunu takdirlerinize
sunuyorum.
Son olarak, Silivrideki Kale Kayış
Fabrikasında bir direniş devam ediyor. Maalesef işçi ölümlerine
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN BAŞ (İstanbul) Başkan,
tamamlayayım.
BAŞKAN Tamamlayın artık lütfen
Sayın Baş.
ERKAN BAŞ (İstanbul) Teşekkür
ediyorum.
Kale Kayışta iş kazaları
gerçekleşiyor, ciddi iş kazaları gerçekleşiyor ve 3
işçi de hayatını kaybediyor. Buna karşı işçi
kardeşlerimiz en doğal olanı yapıyorlar, örgütleniyorlar,
sendikalaşıyorlar ve direnişe geçiyorlar ve fakat yine
iktidarın gücünü arkasına alan patron, dün bu işçi
temsilcilerini bir odaya çağırıp dövüyor arkadaşlar. Böyle
bir şey kabul edilemez. Birilerinin bu işçilerin patronlar
tarafından uğradığı haksızlığı
dile getirmesi, bu işçilerin, ister iktidarın gücünü arkasına
alsın ister polisin gücünü arkasına alsın ister paranın
gücünü arkasına alsın patronlar tarafından ezilmesine engel
olması gerekiyor. Biz, her alanda bu işçi kardeşlerimizin
yanında duracağımızı bir kez daha ifade etmek
istiyoruz.
Size de teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Baş.
Değerli milletvekilleri, şimdi gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi var, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
V.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ PARTİ Grubunun, Bursa Milletvekili İsmail
Tatlıoğlu ve 20 milletvekili tarafından, ekonomideki
yapısal tıkanmaya sebep olan sorunların tespit edilerek gerekli
tedbirlerin alınması amacıyla 24/4/2019 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin (10/1101) ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 22 Mayıs 2019 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
22/5/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 22/5/2019 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Yavuz
Ağıralioğlu
İstanbul
İYİ
PARTİ Grubu Başkan Vekili
Öneri:
24 Hazirandan 31 Marta açıklanan her yeni
veri ekonomideki yapısal tıkanmanın derinleştiğine
işaret etmektedir. Türk ekonomisi 2018in son çeyreğiyle, yüksek
enflasyon ve ekonomik daralmanın birlikte gözlendiği slumpflasyon
içine girmiştir. İçeride ve dışarıda yapılan tüm
analizler ekonomideki slumpflasyon sürecinin Hükûmetin beklentilerinden uzun
süreceğine işaret etmektedir. Ekonomiyi etkisi altına alan
yaygın işsizlikle beraber cumhuriyet tarihinin en yüksek genç
işsizlik oranına ulaşılmıştır. Konu üzerinde
çalışan akademik çevreler ve sivil toplum kuruluşları
toplumsal düzeyde yaşanması muhtemel tahribatlara dikkat çekmektedir.
Bu bağlamda, sorunların doğru tespiti, uygun çözüm
yollarının saptanması ve sağlıklı politikaların
oluşturulması, vatandaşlarımızı sosyoekonomik
açıdan etkileyen hususların araştırılması,
yaşanabilecek olası mağduriyetlerin önlenmesi ve gerekli
tedbirlerin alınması amacıyla Bursa Milletvekili İsmail
Tatlıoğlu tarafından 24/4/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 22/5/2019 Çarşamba günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere, öneri sahibi İYİ PARTİ Grubu adına Bursa
Milletvekili İsmail Tatlıoğlu konuşacaktır.
Buyurun Sayın Tatlıoğlu.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA
İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Parlamentomuzun saygıdeğer
mensupları, yaklaşık seçimler nedeniyle uzun bir tatilin
yapıldığı bu dönem, bazı çalışmalara göre de
ihtilaller dönemi hariç en uzun aranın verildiği bir Parlamento
dönemi Nedense siyaset de son birkaç yıldır veya belki de
yaklaşık beş yılı aşkın süredir Türkiyenin
sorunlarını konuşmuyor. Konuştuklarımız da Türk
milletinin üzerine ayrıca bir sorun şeklinde ekleniyor.
Parlamentoda baktığımızda,
aslında bu sorunları çok konuşmuyoruz. Hatta yargıyla
ilgili bugünkü tartışmaya baktığımızda, buna 6
Mayısı da eklediğimizde maalesef, üzülerek söylüyorum ki 60daki
Salim Başol yargısının, 28 Şubattaki Vural Savaş
yargısının bir başka şekilde devamı içerisindeyiz
diye düşünüyorum.
Şimdi, çok kısa, gazeteleri böyle bir
tarasak onlarca aile faciası var ekonomiyle ilgili. İşte,
pazarda para yüzünden eşini bıçaklayandan Meclis önünde kendini
yakana, odun alacak parası olmadığı için çocuklarına
saç kurutma makinesini verip intihar edene, zatürreden ölen bebeklere kadar
birçok üçüncü sayfa haberi var. Neydi? Geçim zorluğu yüzünden 233
kişi intihar etmiş.
Akademik bir çalışma var elimde, diyor ki:
Türkiyede 7 milyon 600 bin çocuk maddi yoksunluk içinde büyüyor, bu çocuklar
yeterince ısınamıyor ve yeterince beslenemiyor. Ama biz
bunları konuşmuyoruz. Biz konuşmazsak o zaman bunlarla ilgili
çözümü kim üretecek?
Şimdi, bakın, gerekçede de belirttim, öyle
bir ekonomik dönemde yaşıyoruz ki ekonomiyi yönetenlerin bir tane
tespitinin doğru çıktığına bir senedir şahit
olunmadı. 2018 rakamları, büyüme rakamları, üç aylık
tahminler bile olumsuz çıktı. Yüzde 5 büyüme beklediğimiz, sonra
3e düşürdüğümüz büyüme 2,3 civarında gerçekleşti. 2019
yılıyla ilgili 3e yakın bir büyüme bekliyorduk, 2019la ilgili
yapılan bütün tahminler eksi. 2018in son çeyreğini küçülmeyle
tamamladık, 2019un ilk çeyreğine de küçülmeyle devam ediyoruz ve bu,
kitabi tabirle birlikte bir kriz demek. Bu bize ne getiriyor? Bu, bize bütün
alanlarda daralma getiriyor. Aslında, Türkiyede bir ekonomik kriz yok,
Türkiyede bir yapısal tıkanma var, ekonomik kriz bunun bir alt
başlığı. Bakın, Türkiyenin geniş anlamda
işsizliği, işsiz sayısı 7 milyonu aşkın. Bu,
350 milyonluk Amerikadaki 5 milyon 800 bin olan işsiz
sayısından daha fazla. Bununla ilgili ne yapıyoruz? Hiçbir
şey yapmıyoruz. Kampanyayla istihdam artırmaya çalışıyoruz
ve tabii ki artmıyor. Cumhuriyet tarihinin en büyük
işsizliğindeyiz. Üstüne üstlük, çok önemli bir şey daha var;
2001 krizinden itibaren bedelini çok ağır ödeyerek
gerçekleştirdiğimiz kamu dengesinde de büyük bozulma var. Geçen
yılın tamamında verdiğimiz açıktan daha fazla bu
dönemin ilk dört ayında açık verdik. Yani şuna geliyoruz: Kamuda
da sosyal amaçlı harcama kaynakları tükeniyor, işsizlik ve
ekonomideki daralma nedeniyle özel sektörde de tükeniyor. Bunun sosyal
yansımasını çok iyi düşünmek ve çözümler bulmak zorundayız.
Bu, meclisin görevdir. Bunun tek çaresi 41 tane cezaevi yapmak olamaz ve
olmamalıdır. Başka projelerle bunların önüne geçmek ve
milletin sıkıntısını en azından telafi edici
mekanizmalar yaratmak zorundayız. Bu nedenle, biz İYİ PARTİ
olarak fakirleşmekte olan bir yapı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, sözlerinizi
bağlayın Sayın Tatlıoğlu.
İSMAİL TATLIOĞLU (Devamla) 2008de
Türkiyede 10.500 dolar fert başına millî gelirden, 2019 sonunda
8.500 dolara düşüyoruz. Türkiye, 2008e göre, bugünkü nüfusla, 160 milyar
dolar fakirleşmiş demek. Bunun sosyal yansımalarını
Meclis olarak araştıracak bir kurul oluşturup gerekli
politikaların üretilmesini talep ediyoruz.
Hepinizi saygıyla selamlarım.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Tatlıoğlu.
Öneri üzerinde söz sırası, Halkların
Demokratik Partisi Grubu Adına İstanbul Milletvekili Erol
Katırcıoğluna aittir. (HDP sıralarından
alkışlar)
Buyurun Sayın Katırcıoğlu.
Süreniz üç dakikadır.
HDP GRUBU ADINA EROL KATIRCIOĞLU
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, hepinize
saygılarımı sunuyorum.
Doğrusunu isterseniz, İYİ
PARTİnin gündeme getirdiği bu önerge gerçekten
tartışılması gereken bir önerge. Yani bu önergeye de
Hayır. demek ki muhtemelen, çoğunluk sizde olduğu için
denecektir ama gerçekten, Türkiye ekonomisinin içine girdiği bu durumu
Meclis olarak bizim araştırmamız lazım, nedenlerini
bulmamız lazım ve yürütmeye böylelikle yardımcı
olmamız lazım. Çünkü görünen o ki yürütme ekonominin gidişine
hâkim olamıyor. Bu çok açık. Bunun tabii çeşitli sebepleri var,
bunlar üzerinde konuşulabilir ama bu kısa süre içinde -zaten iki
dakikamız var- ben gördüğüm yanlışlıkların
altını çizmeye çalışayım.
Şimdi, bakın, bütün kapitalist
ekonomilerde iniş ve çıkışlar vardır. Yani kimi zaman
işler iyi gider üretim artar, kimi zaman düşer ve
dolayısıyla da bu bir anlamda, içinde bulunduğumuz kapitalizmin
doğasına uygun bir durumdur. Fakat bazen de ülke yönetimleri
yanlış kararlar verirler ve dünya konjonktürünün gidişine ters
bazı olumsuz sonuçları üretebilirler o ülke için. Bizim
gördüğümüz kadarıyla, Adalet ve Kalkınma Partisi -benim
anladığım kadarıyla- bir yandan 2002 krizi sonrasında
uygulanan ekonomik politikaların bir sonucu olarak, bir yandan da o
dönemde Avrupa Birliğiyle ilgili reformları yapma cesaretini
kendisinde bulabildiğinden dolayı, 2009a kadar ekonominin bir
anlamda, yüzde 5 -ki ortalamadır- ortalamanın üzerinde büyümesini
sağlamıştır fakat ne olduysa, 2008 krizi, biliyorsunuz,
teğet geçti, geçmedi tartışmalarıyla yürüdü ama işin
ilginç tarafı, 2008de belki teğet geçmiş olabilir ama 2009 da
tam aksine, bizi öylesine vurdu ki yüzde eksi 4,7 gibi bir küçülmeyle
sonuçlandı.
Ondan sonra, zaten 2009la birlikte Hükûmetin ülkeyi
yönetme tarzında bir değişiklik oldu. Bu değişikliğin
esası, ayrıntısına girmeyeyim amaç şuydu:
Kararları daha çok merkeze çeken bir anlayışla ekonomi
yürütülmeye çalışıldı. Böylelikle Ekonomide iyi
şeyler yapayım. derken esasında, ekonominin dünya
konjonktüründen farklılaşmasına neden olundu, ayrışmasına
sebep olundu ve mesela, büyüme oranları nasıl gitti diye 2009
sonrasına bakarsanız, iniş çıkışlarla gitti; bir
sene iyi gitti, ertesi sene kötü gitti vesaire. Sonunda, 2017de bildiğiniz
gibi, bir kredi fonundan
Sürem bitti galiba?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Bir dakika daha
verebilir misiniz?
BAŞKAN Bağlayın sözlerinizi.
Buyurun.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) 2009dan sonraki
yönetim anlayışında var olan sorunlar, ülke ekonomisinde daha
önce yapılamamış olan yapısal reformlar sonucunda, ülkenin
ulaştığı yer kontrol edilemez bir yere geldi.
Dolayısıyla da bu ekonomiyi kontrol etmeye çalışırken
benim gördüğüm kadarıyla, Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemine geçildi ve bu sistem, aslında yapısal kilitlenme ya
da yapısal sorun olarak gördüğümüz sorunların esasını
teşkil etmektedir yani ekonomide bugün gördüğümüz karar alamama veya
etkili karar alamamanın sebebi Cumhurbaşkanlığı
yönetim sistemidir çünkü bu sistemle birlikte -biz de görüyoruz- alınacak
kararlar üzerinde ne Parlamentonun bir etkisi kaldı ne de bakanların
esasında, ilginç bir şekilde. Dolayısıyla
Cumhurbaşkanlığı katında bir grup insanın
belirlediği tümüyle merkezileşmiş kararlarla ülke ekonomisini
yönetmeye çalışıyorlar. Bu, olmaz arkadaşlar.
Dolayısıyla bu araştırma önergesine olumlu oy verelim ve
gerçekten bunu tartışalım derim.
Teşekkür ederim, saygılarımla. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Katırcıoğlu.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Kırşehir Milletvekili Metin İlhan söz almıştır.
Buyurun Sayın İlhan. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
CHP GRUBU ADINA METİN İLHAN
(Kırşehir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İYİ PARTİ'nin yapısal tıkanmayla ilgili grup önerisi
sebebiyle parti grubum adına söz almış bulunmaktayım, tüm
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
AK PARTİnin iktidarda olduğu on yedi
yıllık sürece bakıldığında, sürekli olarak
ekonomik paketlerin açıklandığı ve kötü giden ekonomi
yönetimini kamuoyunda örtbas etmek için daima dış güçler ve dünya
ekonomisindeki sıkıntıların yansıması, buna
bağlı olarak ticaretin daralması ve benzeri tutarsız
gerekçeler öne sürülerek sorunun sebebini iktidar dışında
başkaca sebeplere bağlamayla ilgili algı yaratılmaya
çalışıldığı görülmektedir. Ancak maalesef, her
yeni ekonomik paketin ardından işsizlik, ekonomik daralma, ticaret
açıklarındaki artış ve Türk lirasının değer
kaybı giderek çoğalmıştır. Bu durum da toplumsal tüm
alanlarda ve toplumun tüm kesimlerinde etkisini hissettirmiş ve devlette
yapısal bir tıkanma süreci başlamasına sebep olmuştur.
Cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyelerinde olan genç işsiz
oranındaki artış, bu karamsar tablonun ne kadar kötü
olduğunu ortaya koymaktadır.
Değerli milletvekilleri, bu kötü ekonomi
yönetiminin ve bunun doğurduğu tahribatın tüm olası kötü
sonuçları üzerinde toplumun tüm kesimleri, başta sivil toplum
kuruluşları, akademisyenler, iş dünyası ve benzeri
diğer çevrelerce bu durumla ilgili kaygılar sürekli olarak dile getirilmekte
ancak buna rağmen, iktidarın hâlâ Ben bilirim, bildiğimi
yaparım ve kimseye de hesap vermem. anlayışı sürmektedir.
Mevcut ekonomik durum ile buna bağlı oluşan sosyal tahribat,
iktidarın bu yapısal tıkanma sürecinin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
tüm bileşenleri başta olmak üzere toplumun her kesiminin de çözüme
ilişkin öneri, destek, katkıları ve sürece dâhil edilmesiyle
aşılabileceğinin unutulmaması gerekmektedir.
İktidar tarafından bir an önce, güçler
ayrılığı başta olmak üzere yargının
bağımsızlığı, yargıç güvencesi, kamuda
liyakatin önünün açılması; ekonomi yönetiminin en belirleyici kurumu
olan Merkez Bankasının
bağımsızlığının sağlanması,
halkın temsilcileri olan milletvekillerinin yasamaya yönelik
işlevlerinin artırılması ve halkın sesi olan Türkiye
Büyük Millet Meclisinin aktif çalışması önündeki engellerin
kaldırılması gerekir.
Değerli milletvekilleri, hiçbir siyasi parti
ayrımı gözetmeksizin hepimizin, seçim bölgelerimiz başta olmak
üzere, bu yapısal tıkanma sürecinin aşılabilmesi için
planlı bir iş birliği yapmamız, Meclisimiz ile tüm kamu
kurum, kuruluşları ve toplumumuzla eş güdümlü olarak
çalışmamız ve istişare hâlinde olmamız önem arz
etmektedir. Bu sorunun çözümüyle ilgili farkındalık oluşturmak
zorundayız çünkü sorunun, sadece, iktidarın makroekonomik
yöntemleriyle de aşılamayacağı aşikârdır. Bu
duruma sebep olan en temel sorun ise iktidarın, sorun çözmekten öte kendi
varlığını korumak için yoğunlaşması, tüm
ülke kaynaklarını ve siyasal enerjisini bu yönde kullanmasıdır.
Bu da yapısal tıkanmayla ilgili Meclis
araştırmasını elzem kılmaktadır.
Tüm Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
İlhan.
Söz sırası, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına Edirne Milletvekili Fatma Aksaldadır.
Buyurun Sayın Aksal. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA FATMA AKSAL (Edirne)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ
PARTİnin grup önerisi üzerine partim adına söz almış
bulunmaktayım.
Türkiye ekonomisi, ekonomiyi canlandırma
amacıyla uygulamaya konulan mali teşvikler, destekleyici
makroihtiyati politikalar, Kredi Garanti Fonu aracılığıyla
sağlanan krediler ve olumlu dış konjonktürün etkisiyle 2017
yılında yüzde 7,4le güçlü bir büyüme performansı
göstermiştir. Bu büyüme performansıyla Türkiye, G20 ülkeleri
arasında en hızlı büyüyen ülke olmuştur. 2018
yılının ilk yarısında da Türkiye ekonomisi yüzde 6,2
büyüyerek küresel ve yerel ölçekteki birçok belirsizliğe rağmen güçlü
seyrini sürdürmüştür. Yılın ilk yarısında büyüme
tarafındaki güçlü görünümün devam etmesinde iç talep ve yatırım
kanalından gelen güçlü katkılar belirleyici olmuştur.
Yılın ikinci yarısında ise kur ve faiz tarafında
yaşanan şok finansmana rağmen, dış talep, mal
ihracatı ve turizmdeki güçlü performans büyümeye pozitif katkı
sağlamıştır.
2019-2021 Ekonomi Programına göre,
sıkı para ve maliye politikaları uygulanarak ekonomide
dengelenme sürecine katkı veren, enflasyon, cari işlemler ve
dış finansman ihtiyacı kaynaklı riskleri minimize eden
sürdürülebilir bir büyüme politikası izlenmektedir.
2018 yılının ilk yarısında
iç talep ekonomik büyümenin ana kaynağı olmuştur.
Yılın ilk yarısında toplam tüketim büyümeye 5,6 puan
katkı sağlarken bunun 4,7 puanı özel tüketimden, 0,8 puanı
da kamu tüketiminden gelmiştir.
Ekonomik ve sosyal yapıyı dikkate alarak
iş gücü piyasasını koruyan yasal düzenlemeler 2018
yılında etkinliğini devam ettirmiştir. Bu kapsamda, ilave
istihdam yaratan işverenlere sosyal güvenlik primi, gelir ve damga vergisi
ile asgari ücret desteği sağlanmıştır; yeni iş
kuran gençlerin BAĞ-KUR primleri ödenmiştir.
İşsizliğin azaltılması ve
iş gücü piyasasındaki gerekli uyumun sağlanması için
çalışma sürelerinin yeniden yapılandırılması
önemlidir. Bu kapsamda, haftalık normal çalışma süresi kırk
beş saat olarak düzenlenmiştir.
Ekonomik büyümenin sosyal refaha
yansımaları adına bazı önemli düzenlemeler uygulamaya
konulmuştur. Bu kapsamda, aktif iş gücü piyasası ve
işbaşı eğitim programlarıyla iş arayanlara
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi bağlayın
Sayın Aksal, buyurun.
FATMA AKSAL (Devamla)
nitelik ve beceri
kazandırılırken işverenlerin nitelikli iş gücü
ihtiyacının karşılanmasına destek
sağlanmaktadır.
İmalat sektöründe çalışan küçük
işletmelerimize ve esnafımıza, 18 yaşından büyük ve 25
yaşından küçük en fazla 2 kişiye istihdam sağlamaları
hâlinde gelir vergisi stopajı, damga vergisi, sosyal güvenlik primi ve
asgari ücret desteği sağlanmaktadır.
Sayın Başkan, sevgili milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Aksal.
İYİ PARTİ Grubunun önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri
kabul edilmemiştir.
60a göre sisteme giren ve söz talebinde bulunan
milletvekillerinin bu talebini imkânlar ölçüsünde aralarda
karşılamaya çalışacağım.
Şimdi, ilk olarak Sayın Yaşar,
buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
30.-
İstanbul Milletvekili Serap Yaşarın, Dünya Yetimler Gününe
ilişkin açıklaması
SERAP YAŞAR (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Ben tam da kalbimize iyi gelecek bir konuya dikkat
çekmek istiyorum. Yetim çocuklardan birine Türkiyeyle ilgili ne
düşünüyorsun? diye sorulduğunda çocuğun cevabı çok
çarpıcı olmuş; annem gibi demiş.
İHHnin teklifiyle İslam
İşbirliği Teşkilatı, her yıl ramazan
ayının 15inci gününün Dünya Yetimler Günü olarak
kutlanmasını karara bağladı, 2014 yılından beri
İslam dünyası ramazanın ortasını yetimlere
ayırdı.
Gözümüzden sakındığımız,
üzerine titrediğimiz çocuklarımız özellikle savaş ve
çatışma bölgelerinde tek başlarına, korunaksız,
kötülüklerle baş etmeye ve hayata tutunmaya çalışıyorlar.
Birleşmiş Milletler verilerine göre dünyada 153 milyon yetimin
olduğu belirtiliyor. Gayriresmî verilere göre bu rakam 400 milyon. 100
milyon yetim herhangi bir korumadan uzak yaşıyor. Her gün 10 bin
çocuk savaş, afet, hastalık, kaza gibi sebeplerle yetim kalıyor.
Bu çocuklar bizlere, bizim insanlığımıza, bizim
vicdanımıza emanet. Yüce kitabımız Kuran-ı Kerimde
20 yerde yetimlere özel ilgi ve koruma gösterilmesi istenmiş, yetim
hakları ayetlerle güvence altına alınmıştır.
Yetim gülerse dünya güler. Bizler de dünyaya bir
gülücük hediye edebiliriz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Aygun
31.-
Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygunun, zirai atık ve insan
sağlığına zararlı kalıntılar içerdiği
gerekçesiyle Rusya ve Ukraynanın iade ettiği ürünlerin denetiminin
yapılıp yapılmadığını ve hangi
koşullarda iç piyasaya verildiğini Tarım ve Orman
Bakanından öğrenmek istediğine, bitki
sağlığı sertifikası verilmesi sürecinde usulsüzlük
olup olmadığının araştırılması
gerektiğine ilişkin açıklaması
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Teşekkürler Başkanım.
Türkiyenin son dönemde Rusya ve Ukraynaya ihraç
ettiği tonlarca domates ve çileğin tehlikeli tarım
haşeresi, güve barındırdığı ya da zirai atık
ve insan sağlığına zararlı kalıntılar
içerdiği gerekçesiyle iade edilmesi ülkemiz açısından prestij
kaybıdır, dünya pazarlarındaki rekabet gücümüzü olumsuz yönde
etkilemektedir. Rusya Tarım Ürünleri Denetim Ajansı, Türkiyeden
gelen meyve ve sebzelerin bitki sağlığı kalitesinin
düşmesinden dolayı duydukları endişeyi binlerce kez ifade
etmişlerdir. Bu durumda Tarım Bakanlığının
verdiği bitki sağlık sertifikasını sorgulamak
zorundayız çünkü sebze, meyve ve bitki ihraç eden firmaların ihraç
edeceği ürünlerin hastalık ve zararlı maddelerden arındırılmış
olduğunu gösteren bitki sağlık sertifikasını
Tarım Bakanlığımız vermektedir. O hâlde, denetimde
sıkıntı olduğu aşikâr olup bitki
sağlığı sertifikası verilmesi sürecinde usulsüzlükler
mi vardır diye soruyorum. Bunu araştırmamız gerekiyor.
Yine önemli başka bir konuyu ise Tarım
Bakanına soruyorum: Rusya ve Ukraynadan dönen ürünlerin denetimi
yapıldı mı? Hangi koşullarda iç piyasaya verildi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Bu
konuda arkadaşlarımızla birlikte araştırma önergesi
verdik. Bu konunun acilen araştırılmasını talep ediyoruz.
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Karahocagil
32.-
Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin, Amasyanın tarihî
kimliği ve coğrafi konumuyla sıra dışı bir
şehir olduğuna ilişkin açıklaması
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya)
Değerli milletvekillerim, Amasya sıradan değil, sıra
dışı bir şehirdir. Amasyamızı sıra
dışı kılan, tarihî kimliği ve coğrafi konumudur.
Amasya, bünyesinde derin hatıraları ve yüksek düşleri
barındırmaktadır. Osmanlıya ve Türkiye Cumhuriyetine
karşılıksız hizmet sunan ender şehirlerimizdendir.
Toplumsal birikimi yüksek, sosyal ve kültürel formasyonu itibarıyla
sayısız erdemi bünyesinde barındıran insan
varlığıyla sadece bu topraklar adına değil, tüm
komşu illeri de içine alan, büyük potansiyel vadeden tarih, kültür, turizm
şehridir. Bu şehri özlemlerine kavuşturmak, bu şehri hak
ettiği konuma yükseltmek biz Amasya milletvekillerinin boynuna borçtur. On
yedi yıldır bazen yürüyerek bazen koşarak geldiğimiz nokta
yolun sonu değil, başıdır.
Değerli milletvekillerim, Amasyayı
görmediyseniz en güzel ili görmediniz. Türkiye Cumhuriyetinin doğum
belgesinin imzalandığı il Amasyaya tüm ülke
insanlarımı davet ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Çepni
33.-
İzmir Milletvekili Murat Çepninin, TÜPRAŞta 2019-2020 dönemi toplu
sözleşme sürecinin tıkandığına ve işçilerin
mağduriyetine ilişkin açıklaması
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Teşekkürler
Başkana.
TÜPRAŞta 2019-2020 dönemi toplu sözleşme
süreci tıkanmış durumda; bir aydır İzmir,
Kırıkkale, Kocaeli ve Batman TÜPRAŞ işçileri eylemdeler.
İşveren üç yıllık sözleşme, mazeret izinleri ve
vardiya sistemi konusunda dayatmalarda bulunmaktadır. İşçiler
ise söz konusu kazanılmış haklarını korumak konusunda
kararlılar.
TÜPRAŞ Genel Müdürünün yalan beyanında
olduğu gibi, işçilerin talebi yüzde 75 zam değildir.
İşçilerin en temel sosyal ve ekonomik hakları pazarlık
konusu yapılamaz, krizin faturası işçilere
çıkarılamaz.
BAŞKAN Teşekkürler.
V.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
HDP Grubunun, Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir ve
arkadaşları tarafından, kadın cinayetlerine karşı
alınacak önlemlerin saptanması amacıyla 22/5/2019 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 22 Mayıs 2019 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine
göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
22/5/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 22/5/2019 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
22 Mayıs 2019 tarihinde, Ankara Milletvekili
Sayın Filiz Kerestecioğlu ve arkadaşları tarafından, kadın
cinayetlerine karşı alınacak önlemlerin saptanması
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan 2490 sıra
numaralı Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 22/5/2019 Çarşamba
günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere, öneri sahibi Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Ankara
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu konuşacaktır.
Buyurun Sayın Kerestecioğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
HDP GRUBU ADINA FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Sözlerime bir fotoğrafla başlamak
istiyorum. Aslında hepinizin gördüğü ve üzerinde epeyce
konuşulan bir fotoğraf bu. Bu fotoğrafta, bu dünyada kadın
yok, kadınsız bir dünya yaşıyorsunuz ve Mecliste birçok kez
ifade ettiğiniz gibi, er meydanı burası. Bunu söylemeyi erkek
vekiller büyük bir maharet sayıyorlar, Er meydanı, hadi
çıkın er meydanı. diye konuşmayı seviyorlar.
Evet, biz bunun tezahürünü, bu dünyanın
tezahürünü aslında her yerde görüyoruz. Tüm dizilerde maço ve nasıl
oluyorsa, neden oluyorsa kadınların hepsinin kendilerini
kaçıran, sert davranan, aşağılayan erkeklere âşık
olduğu bir dünya var ve bu dünya her yerde pompalanıyor. Dizi
adlarına bir bakıyoruz: Savaşçı Söz Çukur Çarpışma
bunlar dizi adları. Savaş var. deyince Ne savaşı?
diyorsunuz ama ortalık savaşçılardan geçilmiyor. Hepsi kolu
bacağı ayrı oynayan, kendinden menkul, yan yan yengeç gibi
yürüyen, kabadayı, silahlı birtakım erkeklerle dolu bir dizi
furyası ve medya var. Her dizide de mutlaka ağır entrikacı
bir kadın; insan sevgisi ve bir canlı varlık sevgisi olmayan,
sert, kaba, dramatik hayatlar; büyüyen, büyütülen, abartılan bir kötülük
ve herkesin elinde silah var. Ne bekliyoruz? Bu önergenin yerine gelmesini mi,
şiddetin önlenmesini mi? Daha çok bekleriz arkadaşlar, şiddetin
önlenmesini daha çok bekleriz.
Yoksula saygısız bir yargı,
kadına saygısız bir yargı, nüfuz kullanarak cinayetlerin
üzerini örtme, Şule Çet davasında olduğu gibi
Kızınıza sahip çıksaydınız. demeye cüret eden
sanıklar; evet, bunlarla dolu etrafımız ve bu dünyada bir
kısım erkek de işte kadınları öldürerek
yaşamlarını yok ediyorlar maalesef. Bu kadınlardan üstelik
de
Ben aslında size sayı da vermek istiyorum, sayı vermeyi çok
sevmiyorum ama çok çarpıcı, nisan ayında 36 kadın öldürüldü
arkadaşlar, 36 kadın öldürüldü ve bunlardan 7si koruma tedbiri
uygulanan kadınlardı. Bu kadınlardan sonuncusu da
Diyarbakırda öldürülen meslektaşım, avukat Müzeyyen Boyluydu.
O uluslararası sözleşmeleri biliyordu, koruma tedbirlerini biliyordu,
yasaları biliyordu ve bütün bunlara rağmen, devlet, onu koruma
görevini yerine getiremedi ve Müzeyyen Boylu hayatını kaybetti.
Doktor Mesut Issının boşanma sürecinde kendini rahatsız
etmesi üzerine 6284 sayılı Kanundaki tedbirlerden de faydalanmıştı
Müzeyyen ancak çocuklarını babalarıyla görüştürdüğü
gün katledildi. Ve dediğim gibi, devlet şiddeti önleme, bu tehdidi
önleme yükümlülüğünü yerine getiremedi.
Evet, korumaya rağmen kadınlar öldürülüyor
ve koruma polislerinin yemek ve yol masraflarını kadınların
karşılamak zorunda olduğunu biliyor musunuz arkadaşlar?
Böyle bir dünya var mı? Kadın yoksulluğu bu kadar aşikârken
koruma polislerinin yol ve yemek masraflarını kadınlar
karşılayabilir mi?
Bir de seçim muhabbetinin bu kadar
yapıldığı bir ülkede, 7 kez mi, 8 kez mi seçime
gittiğimiz bir ülkede şiddete maruz kalan kadınlar, gizlilik
kararı olan ya da can güvenliği tehdit altında olan
kadınlar oy kullanamıyorlar, bunu biliyor musunuz? Oy
kullanmalarını sağlamak bu Meclisin görevidir, bu kadınlar
oy kullanamıyorlar arkadaşlar.
Bütün bunlara karşı yapılabilecek
şeyler var, kısaca bunları söylemek istiyorum, gerçeklik bu ama
yapılacak şeyler var.
Öncelikle İstanbul Sözleşmesinin
kadın mücadelesinin yıllardır şiddete ilişkin
söylediği en temel şey, şiddetin nedeninin erkek
egemenliği, eşitsizlik ve ayrımcılık olduğudur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, bağlayın
sözlerinizi Sayın Kerestecioğlu.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Öncelikle bunu ortadan kaldıracak politikaları
geliştirmeliyiz.
Cezasızlık erkek şiddetini besler,
sürdürür; iyi hâl indirimlerinden vazgeçmeliyiz, yeni cezalara gerek yok ama
iyi hâl indirimlerinden vazgeçmeliyiz arkadaşlar.
Kadınlara yönelik şiddet konusunda
duyarlı davranmayan devlet görevlileri sorumlu tutulmalı ve
cezalandırılmalı.
7/24 hizmet veren, ücretsiz, çok dilli, kadına
yönelik şiddet konusunda özelleşmiş bir acil destek hattı
hâlâ yok; yapılmalı, olmalı.
Psikolojik şiddet, ısrarlı takip,
15-18 yaş aralığındaki kız çocuklarına
karşı cinsel şiddet ve zorla evlilik, ayrı ve kendi
başına bir suç olarak düzenlenmeli.
Kadınların yaşam biçimlerine
karışılmamalı, ne şekilde yaşıyorlarsa
yaşasınlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Başkan, toparlıyorum. Önemli bir konu diye
Kusura
bakmayın.
BAŞKAN Buyurun, son bir kez daha
uzatıyorum.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Kadınların bedenleri, cinsellikleri, üreme ya da ürememe
hakları üzerinde belirleyici olma çabalarına son verilmeli.
Evli bekâr, çoluklu çocuksuz diye ayıran
politikalara son verilmeli.
Cinsiyetçi ögelerle dolu eğitim müfredatı
ve ders kitapları bir an önce elden geçirilmeli.
Alanda çalışan tüm personelin, hâkimlerin,
savcıların, emniyet görevlilerinin, sosyal çalışmacıların,
doktorların, kadının insan hakları ve kadın-erkek
eşitliğiyle ilgili güncelleme eğitimleri alması gerekli;
tabii ki siyasetçilerin de aynı şekilde.
Bakanlık, belediyeler yasal sorumlulukları
çerçevesinde sığınak ve danışma merkezleri,
kreşler açmalı. Evet, Bakanlığın görevi, bir cinayet
olduktan sonra o davaya gidip müdahil olmak değildir; önlemektir,
kadın cinayetlerini önlemektir.
Kadınlar yeterince mücadele ediyor, devletin
artık görevini yerine getirme zamanıdır.
Saygılar sunarım. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Kerestecioğlu.
Öneri üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer konuşacaktır.
Buyurun Sayın Taşcıer. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
CHP GRUBU ADINA GAMZE TAŞCIER (Ankara)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
24 Haziran seçimlerinin hemen ardından,
Mecliste göreve başladığım ilk günlerde odama bir
kadın geldi. Bu kadın, haberlere konu olmuş korkunç bir
şiddet vakasının mağduruydu; çocuğunun gözü önünde,
üstelik koruma kararı varken eşi tarafından onlarca yerinden
bıçaklanmış ve mucize eseri hayatta kalan bir kadın.
Milletvekili olarak benden yardım istemeye gelmişti. Düşünün,
kim bilir bana gelmeden önce kaç kapıyı çalmıştı. Bu
kadın çaresiz olabilir ama devlet çaresiz olamaz. Devletin görevi, bu
kadını bana gelmeye mecbur bırakmamaktır.
Sığınmaevine gitmiş fakat koşullar o kadar
sağlıksızmış ki yaşadığı korkuya
rağmen çocuğunu bu sağlıksız ortamda daha fazla
tutamamış. Eşine verilen cezanın bitmek üzere
olduğunu, eninde sonunda oradan çıkacağını ve
hâlihazırda çocukları üzerinden kendisine tehditler savurduğunu
anlattı ve korktuğunu söyledi; kadın anlattıkça ben
dehşete düştüm.
Devlet kadınları koruyamıyor
arkadaşlar. Bakın, Bianet verilerine göre sadece 2018
yılında erkekler, en az 255 kadını katletti; bu sayı
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformuna göre 440. Bu iki
rakam arasında evet, bir çelişki var çünkü devletin elinde, kaç
kadının katledildiğine dair herhangi bir envanter yok,
dolayısıyla kadın dernekleri bu rakamlara kendi
imkânlarıyla ulaşabiliyor. Dolayısıyla maalesef bu
sayı bu rakamlardan çok daha fazla.
Kadına yönelik şiddeti durdurmak için
mevcut kanunlarımız var, imzacısı olduğumuz
uluslararası sözleşmeler var. Peki, burada olmayan ne? Burada olmayan
toplumsal cinsiyet eşitliğine bakış açısı. Bunun
içselleştirilmediği, geleneklerin kanunların üzerinde
görüldüğü bir anlayış olduğu sürece en iyi yasaları da
yapsanız onu uygulayacak bir zihniyetiniz yoksa bir adım bile
atamazsınız.
Kadına yönelik şiddet farklı
parametrelerin bir araya gelerek oluşturduğu toplumsal bir sorundur.
Konuyu bireylere indirgemek bizleri sorunun çözümünden
uzaklaştırmaktan başka işe yaramaz. Bu anlamda devletin
görevi şiddet uygulayan tarafa yalnızca ceza vermek değildir,
şiddet ortamının oluşmasını ve
tekrarını da önlemektir. Kaldı ki maalesef verilen cezalar da
iyi hâl indirimiyle caydırıcılığını
yitiriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, bağlayın
sözlerinizi Sayın Taşcıer.
GAMZE TAŞCIER (Devamla) Teşekkür
ediyorum.
Burada asıl yapılması gereken,
sorunla topyekûn bir mücadele hattı geliştirmektir yani özetle,
devlet, tüm kurumlarıyla yükümlülüklerini yerine getirmek zorundadır.
Benim odama gelip çaresizce yardım isteyen kadın sadece bir örnek;
görüştüğümüz, destek olmaya
çalıştığımız onlarca kadın ve daha
ulaşamadığımız binlerce kadın... O kadınlara
çare olacak şey yasalardır ve devlet bu yasaları uygulamakla
yükümlüdür.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Taşcıer.
Öneri üzerinde son söz, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına Kocaeli Milletvekili Radiye Sezer
Katırcıoğluna aittir.
Buyurun Sayın Katırcıoğlu. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU
(Kocaeli) Teşekkürler Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; HDP grup önerisi üzerine AK PARTİ Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Şiddet, tarihin ilk günlerinden beri bir
insanlık sorunu. Şiddet, cinsiyetten öte bir insana bakış
meselesi, insana verilen değer meselesidir. Bu meselenin sadece ülkemizin
değil, gelişmiş ülkelerin de sorunu olduğunun
altını çizmek isterim. Yapılan araştırmalar, maalesef,
şiddeti uygulayanların eğitim düzeyiyle, maddi geliriyle,
makamıyla, mevkisiyle ilişkisinin olmadığını
ortaya koyuyor. Çok iyi eğitimli insanların bile sistematik olarak
şiddet uyguladığını ne yazık ki üzülerek
görüyoruz.
Bizler AK PARTİ olarak
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğanın
önderliğinde, kadınla ilgili problemleri siyasetüstü, ideolojiüstü,
vicdani bir mesele olarak ele aldık. Aslında, buradan neler
yaptığımıza değinmek istemiyordum ama
hafızamızı biraz tazelemek, biraz hatırlatma yapmak
istiyorum.
Öncelikle Anayasada pozitif
ayrımcılık ilkesini getirdik ki birçok Avrupa ülkesinde olmayan
bir düzenlemeydi.
Başka ne yaptık? Ki çok önemsiyorum, Türk
Ceza Kanununda tecavüzcüsüyle evlendiğinde yapılan indirimi ortadan
kaldırdık, cezayı beş yıldan on altı yıla
çıkarttık. Töre cinayetlerine son verdik.
Aynı zamanda İstanbul Sözleşmesi,
6284 no.lu Kanunumuz, ailenin korunması ve kadına karşı
şiddetin önlenmesiyle ilgili kanuni düzenleme, ŞÖNİMlerimiz,
konukevlerimiz, ALO 183 Sosyal Destek Hattımız, İçişleri
Bakanlığımızın Kadın Acil Destek İhbar
Sistemi (KADES), Bakanlığımızın müdahil olduğu
davalar, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında kurulan
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu -ki devrim
niteliğindedir- aynı zamanda on altı on yedi yıldır
toplumumuzda güçlenen, büyüyen sivil toplum örgütleri
Bugün geldiğimiz noktada hâlâ kadına
yönelik şiddeti konuşuyorsak bir şeyler yanlış, bir
şeyler eksik gidiyor demektir değerli arkadaşlar. Siyaset
felsefesinde hepinizin bildiği bir anlayış vardır;
Toplumsal meselelerde sadece kanuni düzenlemeler yaparak ilerleyemeyiz,
beraberinde topyekûn bir toplumsal inanış, zihinsel dönüşüm,
zihinsel bir devrime ihtiyaç vardır. derler. İşte uzun lafı
kısası, bizler de toplumsal meselelerimizde
kadınlarımızla, çocuklarımızla,
yaşlılarımızla, engellilerimizle, her bireyimizle ilgili
meseleleri biraz daha topyekûn ele almalıyız; almazsak bugün
geldiğimiz noktada bir arpa boyu bile yol izleyemediğimizi görürüz.
Ben üç hususa dikkati çekmek istiyorum. Ben bir
anneyim ve anneanneyim ve bir anne ve bir anneanne olarak buradan öncelikle
ailelerimize, annelerimize, babalarımıza seslenmek istiyorum: Masum
çocuklarımızın ellerine tutuşturduğumuz telefonlar,
iPadler vesaireyle onların maruz kaldığı ya da
oynadığı, masum diye düşündüğümüz çizgi filmlerin,
oyunların neler içerdiğine dikkat etmemiz gerektiğini
düşünüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, sözlerinizi
bağlayın Sayın Katırcıoğlu.
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Devamla)
Teşekkürler.
Hemen ufak hatırlatma. Basit bir oyunda level
atlayabilmesi için ufak bir canlının başına vurması
gerekiyor çocuğumuzun, şiddeti daha buralardan öğreniyor.
İkinci husus ise buradan medyaya seslenmek
istiyorum, diğer konuşmacılar da kısmen değindi. KEFEK
komisyonumuzun altında medyayla ilgili bir alt komisyon var; çok güzel bir
rapor hazırladılar, incelemenizi tavsiye ederim. Orada şiddetin
haberleştirilme diliyle ilgili, şiddeti haber vermeyle ilgili
detaylar anlatılıyor. Oraya baktığımızda,
şiddetin öğretildiğini, özendirildiğini, şiddet gören
çocukların da öz güven eksiğiyle büyüdüğünü görüyoruz.
Bir üçüncü husus -zaman kısa olduğu için
detaylara girmeden geçiyorum- ortak meselelerimizde ortak paydada
buluşamamamız meselesi. Ben bunu çok önemsiyorum. Ülkemiz,
milletimiz, vatandaşımız bizim en önemli değerimiz,
gücümüz, varlığımız; bunlar bizim en kıymetli
değerlerimiz; bu konuda eksiksiz, yanlışsız, amasız,
fakatsız, lakinsiz yaklaşmamız gereken değerler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Devamla)
Değerli Başkanım, bir paragrafla bitireceğim.
BAŞKAN Buyurun, tamam, bağlayın
lütfen Sayın Katırcıoğlu.
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Devamla)
Bizler, az önce değindiğim, bahsettiğim hususlardaki gibi,
şiddeti doğuran, büyüten, yaygınlaştıran, güçlendiren
her hususu, yapıyı objektif olarak, siyasetten uzak, her birimimizle,
her kurumumuzla topyekûn, bir millî seferberlik zihniyetiyle ele almalıyız,
bunu böyle gerçekleştirmeliyiz. Kadınlarımız için,
çocuklarımız için, engellilerimiz için,
yaşlılarımız için bu hususu hayata geçirmemiz lazım.
Toparlamak gerekirse ben buradan, kürsüden,
öncelikle medya patronlarının, ailelerimizin, bütün siyasi partilerin
tüm birimlerinin, sivil toplum örgütlerinin, akademisyenlerin, üniversitelerin,
toplumu oluşturan her unsurun, kısaca hepimizin bu meselede bütüncül
bir yaklaşımla, samimiyetle, inançla, faydalı olmayı
düşünecek şekilde bir araya gelip bir an önce çözüm üretmemiz
gerektiğine inanıyorum ve tüm toplumsal meselelerde olduğu gibi
ülke menfaatlerimizde de birleşelim diyorum çünkü hepimiz 82 milyonluk
Türkiye gemisinin yolcularıyız diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Katırcıoğlu.
Değerli milletvekilleri, Halkların
Demokratik Partisi Grubunun önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Öneri kabul edilmemiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.59
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.14
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin),
İshak GAZEL (Kütahya)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
81inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır; okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
3.-
CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve
Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, TRT'nin maddi kaynaklarını kullanım
biçiminin ve personel politikasının incelenerek tüm iş ve
işlemlerde şeffaflığı sağlayıcı
tedbirlerin saptanması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan (10/218) esas numaralı
Meclis Araştırması Önergesinin, ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 22 Mayıs 2019 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 22/5/2019 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Engin
Özkoç
Sakarya
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan TRT'nin maddi kaynaklarını
kullanım biçiminin ve personel politikasının incelenerek tüm
iş ve işlemlerde şeffaflığı
sağlayıcı tedbirlerin saptanması amacıyla
verilmiş olan (10/218) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin görüşmesinin Genel Kurulun
22/5/2019 Çarşamba günlü (bugün) birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere öneri sahibi, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Denizli
Milletvekili Haşim Teoman Sancar konuşacaktır.
Buyurun Sayın Sancar. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
CHP GRUBU ADINA HAŞİM TEOMAN SANCAR
(Denizli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; TRTyle
ilgili gündeme başlamadan önce, Denizlimizde şampiyon olarak Süper
Lige çıkan Denizlisporumuza buradan teşekkür ediyorum,
başarılar diliyorum. Kulüp Başkanımızdan, kulüp
yöneticilerimizden futbolcu kardeşlerimize yıllar sonra bize bu
heyecanı yaşattıkları için yürekten teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar, devletimizin önemli
bir kurumu olan ve milletimizin vergileriyle ayakta kalan, maalesef ve maalesef
son dönemlerde iktidarın bir borazanı hâline gelen TRTyle ilgili
artık herkesin önemle bir üzerinde durması gerektiği gün
gelmiştir. Özellikle seçim zamanlarında siyasi partilere verilen
süreler, şaibeli personel atamaları ve bütçeleri artık ülkemizde
hep gündem olmuştur. Yayıncılık ilkesi olarak
tarafsızlığı ve doğruluğu kendisine prensip
edinmesi gereken TRT, şu anda, sadece AK PARTİye hizmet eden, AK
PARTİnin borazanı hâline gelen bir kuruluş hâline
gelmiştir. 7 binden fazla çalışanı, 14 kanal ve 16 radyoyu
bünyesinde barındıran bu kurum, artık siyasetin âdeta
oyuncağı ve çiftliği olmuştur. Öyle ki TRTde, daha önce
hiçbir deneyimi bulunmayan, 1980 doğumlu İbrahim Eren önce TRT Genel
Müdür Yardımcısı yapılmış, ardından da TRT
Genel Müdürlüğüne atanmıştır. Hani nerede on iki
yıllık devlet memurluğu gereği ve yasası? Hani nerede
liyakat? Hani nerede sadakat? Ama burada İbrahim Erenin TRTde görev
alması ile acaba Recep Tayyip Erdoğanın oğlu Bilal
Erdoğanın Kartal İmam-Hatip Lisesinden arkadaşı
olması da tesadüf müdür; bunu da sizlere arz ediyorum.
Şimdi ise çeşitli bahanelerle kurumun
deneyimli yayıncı, spiker, teknisyen, sanatçı
kadrolarını, maalesef, personel şişkinliğini sebep
göstererek 169 çalışanını ihtiyaç fazlası personel
olarak kurumdan uzaklaştırmaya çalışıyorsunuz.
Ayıptır, günahtır, sizin Allahtan korkunuz olması
lazım. El altından TRTye personel
alındığını biliyoruz, el altından kadro yaratıldığını
biliyoruz ama kadro şişkinliğini bahane ederek bunu
çıkarmak aynı zamanda bir hakkaniyetsizliktir.
Sayın Genel Başkanımız bu konuyu
gündeme getirdiğinde TRTnin verdiği cevap oldukça gayriciddidir.
Diyor ki: 169 kişi, atanacakları kurumlarda, TRTdeyken
almış oldukları maaş, ek gösterge, ikramiye, zam ve
tazminatını alacaktır. Önemli olan, bu insanların
uzaklaştırılarak başka bir yerde maaş almaları
değil; önemli olan, bu insanların TRTde liyakat sahibi olarak,
TRTde çalışarak emeklerini ve liyakatlerini TRTde harcamalarıdır.
Yani burada amaç, TRTye hizmet vermektir. Her şeyi para üzerine kuran ve
düşünen bu zihniyet tabii ki insanların hâlini anlamıyor ama siz
değerli milletvekillerine hakkın, hukukun ve adaletin önemsenmesini
ben de önemle arz ediyorum.
Değerli arkadaşlar, TRT tüm
vatandaşlarımızın vergileriyle çalışan bir devlet
kurumudur yani anayasası, sadakati tarafsızlıktır ve
eşit yayın ilkeleridir. Ama maalesef, sadece şubat ayına
baktığınızda TRTnin AK PARTİye elli saat, Milliyetçi
Hareket Partisine üç saat, Cumhuriyet Halk Partisine beş saat,
İYİ PARTİye de elli beş dakika verdiğini görüyoruz.
Allah aşkına, Cumhur İttifakına elli dört saat yayın
veren bir kurum, maalesef, Millet İttifakına altı saat
yayın vermiştir. Ben el insaf diyorum, artık vicdanımızı
göz önüne getirmemiz gerektiğine inanıyorum. TRT Türkiyenin devlet
kurumudur. Bu sebeple diyoruz ki: Eğer bu televizyonda yandaşlara
yaptırılan çakma dizilerle trilyonlar akıtılacaksa bu TRT,
devletin televizyonu olmaktan çıkar, AKPnin televizyonu olur. Bunu da
bizim kabul etme şansımız asla mümkün değildir.
Değerli milletvekilleri, Cumhuriyet Halk
Partisinin vermiş olduğu önerge eşitliğin ve adaletin
önergesidir ve her zaman diyoruz ki: TRT kurulduğundan beri devletin
televizyonu olmuştur, bundan sonra da devletin televizyonu olacaktır
ve siz ne yaparsanız yapın, ne kadar eşitsizlik yaparsanız
yapın 23 Hazirandan sonra her şey çok güzel olacaktır.
Saygılarımla sevgilerimle
(CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Sancar.
Öneri üzerinde söz sırası, Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Ağrı Milletvekili Abdullah Koça
ait.
Buyurun Sayın Koç. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
HDP GRUBU ADINA ABDULLAH KOÇ (Ağrı)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; TRT sürekli skandallarla
gündeme gelen, skandal üreten bir yapıya dönüştü. Bilindiği
üzere kamu adına ve kamu kaynaklarıyla kamu hizmeti
yayıncılığı yapması gereken bu kurum
iktidarın propaganda aygıtına dönüştü yıllardan beri.
Ancak kurumla ilgili hukuksuzluk, hak bilmezlik ve yolsuzluklar tabii ki
bununla sınırlı değil. Kurum, kadrolaşmadan tutun,
yandaş kişi ve şirketlere kaynak ve iş
aktarımına; bir kısım çalışanın haksız
şekilde işlerinden edilmesinden tutun, başka bir kısım
çalışana astronomik ücretler ödenmesine varan geniş yelpazede
bir yolsuzluk ve hukuksuzluklar silsilesiyle tekrar gündeme gelmiştir.
TRTnin şirket kurması ve şirketlere
ortak olmasının yolu açılarak halkın vergileriyle kamu
servetinin birilerine aktarılmasına zemin hazırlanıyor.
Yakın zamanda 170e yakın kurum emekçisi siyasi kadrolaşmaya
zemin hazırlamak üzere istihdam fazlası personel olarak Devlet
Personel Başkanlığına bildirilmiştir. 1.786 kişi
daha önce kurumdan türlü yollarla emekli edilmiştir. Kurumda ikna
odaları kurulmuş, çalışanlar mobbinge tabi
tutulmuştur. İş güvencesini ortadan kaldıran, evrensel
hukuka dayalı iş ve istihdam anlayışını ve hatta
iş hukukunu hiçe sayan bu keyfî işlemler, diğer kamu
kurumlarında olduğu gibi, artık TRTde de istihdama yön
vermektedir.
Öte yandan, şirketler üzerinden yüzlerce
kişi işe alınmaktadır. Anadolu Ajansı vasıtasıyla
280 kişinin işe alındığı bilinmektedir.
Dahası, bir kısım TRT World çalışanının 20
bin dolar veya 22 bin avroluk ücretlerle çalıştığına
dair bilgiler araştırma önergelerine konu olmuştur. Kamu
istihdamı böylece birkaç kişinin ortak olduğu bir limitet
şirket istihdamına indirgenmiştir. Bu anlayış, kamu
hizmetlerinde iktidara biatin kural hâline geldiğinin en somut
kanıtlarındandır.
Biliyoruz, esasen TRT hiçbir zaman halkların
TRTsi olmamıştır. Zira kaç dil veya kaç kanalla yayın
yapılıyorsa yapılsın TRT hep tekliğin,
tekçiliğin, ayrımcılığın,
dışlamanın ve de iktidarın -biraz önceki
konuşmacının dediği gibi- borazanı hâline
gelmiştir. Bu kurum radikal bir şekilde reforma tabi tutulup siyaset,
ideoloji ve iktidarlardan azade kılınmalıdır.
Bizim önerimiz, TRT bu hâliyle derhal
kapatılmalıdır. TRTnin mevcut olan mal varlığı
ve mevcut olan gelirleri yoksul bırakılmış olan bütün halka
eşit bir şekilde dağıtılmalıdır. Devasa bir
arazisi olan TRT Genel Müdürlüğünün arazisi çocukların eğlenip
koşabileceği çocuk parkı hâline getirilmelidir. TRT eliyle
kamusal kaynakların iktidara ve yandaşlarına
aktarılmasına, kamu kaynaklarıyla iktidar propagandası
yapılmasına son verilmelidir.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Koç.
Öneri üzerinde son söz, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına Balıkesir Milletvekili Mustafa Canbeye aittir.
Buyurun Sayın Canbey. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA CANBEY
(Balıkesir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; CHP
Grubu tarafından verilen önerge üzerine AK PARTİ Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Gazi Meclisimizi ve milletimizi
saygıyla selamlıyorum.
TRT, Türkiye'nin en büyük medya grubu, ayrıca
Avrupa Yayın Birliğinin de en büyük kamu
yayıncılarından biridir. Köklü gelenekleri olan TRT, son dönemde
yapılan atılımlarla her alanda daha vizyoner bir yapıya
kavuşmuş, yaptığı çalışmalarla marka
değerini de sürekli artırmıştır.
TRT, 13 televizyon kanalı, 16 radyo
istasyonuyla 41 dilde tüm dünyadaki izleyen ve dinleyenlerine ulaşmakta,
âdeta Türkiye'nin dünyaya açılan penceresi olmaktadır. Bir zamanlar
kumanda listelerinden çıkarılan TRT, bugün yaptığı
yayınlarla uluslararası reyting ölçüm sistemine göre Türkiye'nin en
fazla izlenen kanalı hâline gelmiştir.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Yok öyle bir
şey, vallahi yok.
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Öyledir, öyledir.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) İlk
100de yok. İlk 100de gerçekten yok Hocam; Vekilim, gerçekten yok.
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Bunu uluslararası
reyting ölçüm sistemleri söylüyor. Ya, siz söylediniz diye öyle olmuyor.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Bakın,
yok, gerçekten yok.
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Eyvallah.
Özellikle tematik kanallarla da önemli bir
başarıyı yakalamıştır. TRT Haber, TRT Çocuk, TRT
Müzik kendi alanlarında en çok izlenen kanallardır, bunun içerisinde
TRT Kürdi de vardır, TRT Arapça da vardır.
CHP Grubunun önerisinin aksine TRT personelinin
kendi istekleri dışında özel hukuk hükümlerine tabi olarak
istihdam edilmelerine yönelik herhangi bir çalışma da yoktur. TRTde
TÜBİTAK ve benzeri bağımsız ve bilimsel kurumlar
tarafından yapılan analizler doğrultusunda kamu menfaati dikkate
alınarak gerekli tedbirler alınmaktadır. Liyakat ve ehliyet
esastır.
NİHAT YEŞİL (Ankara) Ne liyakati?
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Öyledir, öyledir.
İSMAİL KONCUK (Adana) Burada doğru
bir ifade yok. Kamuoyuna yanlış bilgi veriyorsunuz.
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Anlatırız size,
anlatırız.
Bu bağlamda, kanunlar çerçevesinde emekli olmak
isteyen personele teşvik edici imkân da tanınmıştır.
Bu doğrultuda 1.774 personel emeklilik teşvik düzenlemesinden
yararlanmış olup bundan 279 personel de
faydalanmamıştır. İFP olarak adlandırılan
istihdam fazlası personel ise CHPnin söylediğinin aksine 3 bin
değil, 169dur; yani iddia ettiğiniz şey doğru
değildir.
Grup önerisinde bahsi geçen bir diğer konu da
TRT Worldle ilgilidir. TRT World 2015 yılında ülkemizde, bölgemizde
ve dünyada yaşanan olayları ve gerçekleri anlatmak için
kurulmuştur. Kurulduğu andan itibaren de büyük başarılara
imza atmış ve bu başarılarının en önemlilerinden
biri de 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında ve hemen
sonrasında yaptığı yayınlardır. O
sıkıntılı günlerde millî iradenin sesini tüm dünyaya
duyurmuş, demokrasiye sahip çıkmış ve özgürlüğün sesi
olmuştur.
Bugün dünyada yükselen değerlerden biri
yumuşak güç olarak adlandırılan kamu diplomasisi
faaliyetleridir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, sözlerinizi
bağlayın lütfen.
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Bunu yapabilmek için de
bizim sesimizi dünyaya duyuracak medya kuruluşlarına ihtiyaç
vardır, TRT World bunlardan biridir. CNN ve BBC gibi kanallar
yıllardır dünya genelinde kendi bakış açıları
üzerinden yayınlar yapmaktadır, TRT World de bugün benzer bir
bakış açısıyla bizim bakış açımızı
dünyaya anlatmaktadır.
Değerli arkadaşlar, TRT Worldde
maaşlar ne dolar üzerinden ne euro üzerinden ödenmektedir ne de başka
bir para birimi cinsi üzerinden ödenmektedir; TRT Worldde maaşlar Türk
lirası üzerinden ödenmektedir.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Dolar.
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Hayır, Türk
lirası.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Efendim,
dolar.
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Türk lirası.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Yahu
Sayın Vekilim, dolar, dolar.
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Açıklamaya
bakarsınız, Türk lirası üzerinden ödeniyor, bütün paralar Türk
lirası üzerinden ödeniyor.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Yurt
dışındaki, Dubaideki adama nasıl TL verecek, dolar
veriyor.
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Bak, söylediklerinizin,
iddia ettiklerinizin hiçbiri doğru değil. Yine, CHPli Mahmut
Tanalın söylediği de doğru değil.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Onun ne
söylediğini bilmiyoruz da
MUSTAFA CANBEY (Devamla) A Haberin TRTnin
vericilerinden ücretsiz yararlandığı yönündeki iddia da
doğru değildir, sözleşme kapsamında
yapılmaktadır.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Amerikadaki
adama TL mi verecek, dolar mı verecek? Amerikadaki adama,
çalışan personele dolar veriyor, yapma ne olur ya.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Dolar, dolar.
BAŞKAN Karşılıklı
konuşmayalım lütfen.
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Arkadaşlar,
sözleşme var, sözleşme ve bunun açıklaması da TRT
tarafından yapılmıştır.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Dolar, dolar,
yanlış biliyorsun, dolar olarak veriliyor; doğrusu da dolar
olarak vermektir.
BAŞKAN Sayın Hatip, siz Genel Kurula
hitap edin, süreniz tamamlanıyor.
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Arkadaşlar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bağlayın sözlerinizi, son
kez bir dakika veriyorum.
Lütfen, karşılıklı
konuşmayalım.
Buyurun.
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Arkadaşlar, Mahmut
Tanalın iddia ettiği gibi, TRT vericilerinin ücretsiz
kullanılması iddiası doğru değildir. Bu konuda TRTnin
süreci son derece şeffaftır, sözleşmelerle özel kanallara
tanınan haklar doğrultusunda bu yapılmaktadır.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Tahsilatta problem var.
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Yani bugün CHPnin TRT
önergesinde olan, iddia edilen CHP grup önerisinin hiçbiri doğru
değildir arkadaşlar.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Yandaş
kanallarınız ödemiyor, tahsilatta problem var.
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Canbey.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Para ödemiyorlar, para.
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) Ödüyorlar,
ödüyorlar, sana faturayı ben göstereyim, gel, ödediği faturayı
ben sana göstereyim.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Yok, Sayıştay
raporlarını oku.
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) Bende var, bende
var, gel göstereyim.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Tamam, sen
Sayıştay raporlarını oku. Sende var, bende var; git,
Sayıştay raporlarında, orada oku, ödüyorlar mı, ödemiyorlar
mı, gör.
BAŞKAN Biraz önce son konuşmacı
diye çağırmıştım kürsüye ama İYİ PARTİ
Grubu adına da bir konuşmacı var, Adana Milletvekili İsmail
Koncuk.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ben hayatım boyunca
bordrolu çalıştım, çalmadım, hiç çalmadım. Bana
yakışmaz, sana yakışır o. Kim olduğunu bilmiyorum
ama sana yakışır.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Koncuk.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA
İSMAİL KONCUK (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, TRTnin ne kadar seyredildiğini
bilmiyorum, ben de onu seyretmez oldum, haberlerine filan bakan da var mı,
inanan da var mı; o da ayrı bir mesele. Yalnız, burada, az önce
AK PARTİ adına konuşan kıymetli hatip liyakat esasıyla
personel istihdamından bahsetti. Bu külliyen yanlış bir ifade ve
aslında, TRT çalışanlarına hakaret ihtiva eden bir cümle
bu. Neden biliyor musunuz? 1.800 çalışan emekli edildi, zorla emekli
edildi, zorla, tehdit edildiler. Yaş haddine beş yıl kalanlara
yüzde 50 emekli ikramiyesi fazla verildi, on yıldan fazla kalanlara yüzde
30 fazla verildi. Emekli olmazsanız başınıza türlü
işler gelecek. dendi.
2.100 civarında personel vardı, 300ü
kaldı, emekli olmadı, direndi ve bunların 150si Devlet Personel
Başkanlığının havuzuna atıldı. 300den
150si havuza atıldı şu anda ve bu 300den 150sinin hangi
kriterlere göre havuza atıldığını bilmiyoruz.
Şimdi, havuza atılan, içinde Türk sanat müziği söyleyen
sanatçı, Türk halk müziği söyleyen sanatçı,
ışıkçı, kameraman, muhabir, yönetmen, program
yapımcısını TRT dışında hangi devlet
kurumunda istihdam edeceğini Devlet Personel
Başkanlığı kara kara düşünüyor ve istihdam
fazlası diye emekli edilen, havuza atılan bu insanların yerine
eleman alınıyor. Ya, bunlar istihdam fazlasıysa niye eleman alıyorsunuz?
İşin garibi de şu: Elemanların
yani bunların yerine alınan insanların maaşlarını
açıklaması da sözleşmelerinin feshedilme sebebi. Özel hukuk
hükümlerine tabi olarak bunlar alınıyor, kaç lira maaş
aldığını kimse bilmiyor. Burada da bir yandaş
yapılanma oluşturulduğu belli.
Şimdi, liyakat dedi. Bu insanlar liyakatsiz
miydi sayın vekilim, liyakatsiz miydi? Ömrünü TRTye vermiş, TRTnin
bugünlere kadar gelmesi için büyük gayret sarf etmiş bu insanları siz
burada Efendim, biz liyakati esas alıyoruz...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, sözlerinizi
bağlayın Sayın Koncuk.
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) Bu anlamı
çıkarma.
İSMAİL KONCUK (Devamla) Bu anlam
çıkar buradan. Eğer liyakati esas alıyorsanız
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) Evet, esas
alıyoruz.
İSMAİL KONCUK (Devamla) -
bunları
değerlendirecektiniz, emek vermiş insanları bir kalemde
harcamayacaktınız.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş)
Bahçıvanı muhabir yaptılar.
İSMAİL KONCUK (Devamla)
Dolayısıyla bu karar vefasızca alınmış olan bir
karardır. Aslında AK PARTİnin bugüne kadar ortaya koyduğu
yaklaşımlara da uyuyor. Yani millete, devlete hizmet etmek mi esas,
millete, gerçekten bulunduğun yerde hakkını vererek hizmet etmek
mi esas, yoksa AKPye hizmet etmek mi esas, burada bunun farkını
görüyoruz, burada bunun farkını görüyoruz. Bu insanları neden
attınız, neden zorla emekli ettiniz, neden havuza attınız,
istihdam fazlasıysa yerine neden maaşının kaç lira
olduğunu bilmediğimiz insanları istihdam ediyorsunuz? Bu anlayışınızı,
bu emek vermiş emekçiler adına, çalışanlar adına
İYİ PARTİ Grubu olarak
kınadığımızı ifade ediyorum, saygılar
sunuyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Koncuk.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul
edilmemiştir.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç
Tüzük'ün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:
4.-
AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin
yeniden düzenlenmesine; bastırılarak dağıtılan 58
sıra sayılı Kanun Teklifinin kırk sekiz saat geçmeden
gündemin "Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmının 2'nci sırasına
alınmasına ve diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesine; 58 sıra sayılı Kanun Teklifinin
İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde
görüşülmesine ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 22/5/2019 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından İç Tüzük'ün 19uncu maddesi
gereğince grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Muhammet
Emin Akbaşoğlu
Çankırı
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
Bastırılarak dağıtılan 58
sıra sayılı Kanun Teklifinin kırk sekiz saat geçmeden
gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının 2'nci sırasına alınması ve
diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesi,
Genel Kurulun;
Haftalık çalışma günlerinin
dışında 27 ve 31 Mayıs 2019 Pazartesi ve Cuma günleri saat
14:00'te toplanması ve bu birleşimlerinde denetim
konularının görüşülmeyerek gündemin Kanun Teklifleri
22 Mayıs 2019 Çarşamba günkü (bugün)
birleşiminde 58 sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci bölüm
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
23 Mayıs 2019 Perşembe günkü
birleşiminde 58 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
23 Mayıs 2019 Perşembe günkü
birleşiminde 58 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerinin tamamlanamaması hâlinde, haftalık
çalışma günlerinin dışında 24 Mayıs 2019 Cuma
günü saat 14:00'te toplanması ve bu birleşiminde denetim
konularının görüşülmeyerek gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmında yer alan işlerin
görüşülmesi ve 58 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
27 Mayıs 2019 Pazartesi günkü birleşiminde
23 sıra sayılı Kanun Teklifi'ne kadar olan işlerin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalarını
sürdürmesi,
58 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin
İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi ve
bölümlerin ekteki cetveldeki şekliyle olması önerilmiştir.
58
sıra sayılı Antalya
Milletvekili Atay Uslu ve Konya Milletvekili Ziya
Altunyaldız ile 58 Milletvekilinin Turizmi
Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1907) |
||
BÖLÜMLER |
BÖLÜM
MADDELERİ |
BÖLÜMDEKİ MADDE SAYISI |
1. BÖLÜM |
1 ila 6ncı maddeler arası |
6 |
2. BÖLÜM |
7 ila 12inci maddeler arası (10uncu maddeye bağlı Ek Madde
5, Ek Madde 6 dâhil) |
7 |
TOPLAM MADDE SAYISI |
13 |
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, alınan karar
gereğince denetim konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Nevşehir
Milletvekili Mustafa Açıkgöz ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Muş ile 65
Milletvekilinin Kapadokya Alanı Hakkında Kanun Teklifi ile Millî
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
VI.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİGER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
Nevşehir Milletvekili Mustafa Açıkgöz ve Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Muş ile
65 Milletvekilinin Kapadokya Alanı Hakkında Kanun Teklifi (2/1811)
ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 56) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Dünkü birleşimde İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 56 sıra sayılı
Kanun Teklifinin ikinci bölümünde yer alan 9uncu maddenin önerge
işleminde kalınmıştı.
Şimdi, 9uncu madde üzerinde önerge
işlemine geçeceğiz.
9uncu madde üzerinde önerge yoktur.
9uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... 9uncu madde kabul edilmiştir.
Geçici madde 1 üzerinde önerge yoktur.
Geçici madde 1i oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
10uncu madde üzerinde de önerge yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 10uncu madde kabul edilmiştir.
11inci madde üzerinde önerge yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, teklifin ikinci
bölümünde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi, teklifin tümünü oylamadan önce İç
Tüzükün 86ncı maddesi gereğince oyunun rengini belli etmek üzere,
lehte Nevşehir Milletvekili Yücel Menekşe konuşacaktır.
Buyurun Sayın Menekşe. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
YÜCEL MENEKŞE (Nevşehir) Teşekkür
ederim.
Sayın Başkan, Gazi Meclisimizin
değerli milletvekilleri; Kapadokya Alanı Hakkında Kanun
Teklifiyle ilgili şahsım adına söz almış bulunuyorum.
Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle sizlerin ve tüm İslam âleminin
ramazanışeriflerini kutluyor, hep birlikte daha nice ramazanlar
görmeyi, Cenab-ı Allahın lütfuyla kavuşmayı bizlere nasip
etmesini diliyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ben Nevşehirden kısaca bahsetmek istiyorum.
Nevşehir 1954 yılında il olarak kurulan, 290.330 nüfusa sahip, 7
ilçeden, 9 beldeden ve 153 köyden ibaret, tarihi, doğası ve
turizmiyle güzellik katan, Anadolunun merkezinde yer alan bir vilayettir.
Bu 7 ilçemizin her birinin değişik
özellikte güzellikleri vardır.
Kozaklı ilçemiz, fizik tedavi hastaları
için tam bir rehabilitasyon merkezi olup termal kaplıcalarıyla, 7 bin
adet yatak kapasitesiyle Türkiyede hizmet vermekte olan bir ilçemizdir.
Acıgöl ilçemiz milattan önce 8 bin
yıllarına kadar uzanan, tarihî güzellikleriyle yine, artı
tarımıyla, sanayisiyle ilimize özellik katan ilçelerimizden biridir.
Hacıbektaşa gelince; biliyorsunuz ki
Hacıbektaş sadece Nevşehir için değil Türkiyemiz için,
Balkanlar için, Orta Doğu için çok önemli ilçelerimizden biridir. Sebebi,
burada Hacı Bektaş Veli gibi bir mutasavvıf, şair, seyit
hayat bulmuştur. İncinsen de incitme. felsefesinin hayat
bulduğu bu ilçede, Hacı Bektaş Velinin 12nci yüzyılda
yaşamış Ahmet Yeseviden, Mevlânadan, Ahi Evrandan hiçbir
farkının olmadığını 82 milyonun huzurunda ve
sizlerin huzurunda buradan zikretmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, günümüze
baktığımızda
Dün de yine aynı şekilde bir
ithamla Nevşehir Hacıbektaş farklı bir söylemle yer
aldı. Geçen hafta hatiplerimizin yaptığı konuşmalarda
da sanki AK PARTİ iktidarı bu bölgeye hizmet vermiyor, destek
vermiyor, ötekileştiriliyor diye bir algı oluşturulmaya
başlandı.
Şunu samimiyetle söylüyorum: 2002den itibaren,
Hacıbektaş ilçesine -sadece Nevşehir için değil, gerçekten
Türkiye için bir değer olarak- biz sürekli hizmet götürmek istememize
rağmen -bunu dikkatlice dinlemenizi istiyorum özellikle- yerel yönetim
hiçbir zaman bu hizmetin karşılığını bizlere
vermedi, karşılık bulamadık.
Ben yaşadığım bir olayı
anekdot olarak anlatmak istiyorum kısaca. On yıl önce Hacı
Bektaş şenliklerinin olduğu bir programda, bir ay öncesinde
asfalt çalışması yapılacak. İl özel idare genel
sekreterimiz beni aradı, dedi ki: Biz oraya asfalt dökeceğiz ama
belediye başkanı bunu kabul etmiyor. Dolayısıyla biz ne
kadar hizmet etmek istesek de oraya hizmetin verilmesine hep engel
olunmuştur.
Değerli milletvekilleri, zamanım çok
daraldı aslında, daha fazla bir şeyler konuşmak istiyordum,
konuşacağım inşallah.
Başkanım, bir iki dakika daha söz
verebilir misiniz?
BAŞKAN Bir dakika daha söz verebilirim size.
Sayın Menekşe, buyurun.
YÜCEL MENEKŞE (Devamla) Ben
Hacıbektaşı bu şekilde kapatmak istiyorum.
Bu değerler bizim millî, manevi
değerlerimiz, tarihî değerlerimiz dolayısıyla belli bir
zümrenin siyasallaşmış olarak topluma göstermesine bizler
müsaade etmeyeceğiz. İdeolojik olarak kimse bu değerlere sahip
çıkmasın. Bu zatlar -dediğim gibi- sadece Türkiye'nin
değil, Müslümanlığı Balkanlarda, Anadoluda yayan hepimizin
ortak değerleridir diyorum.
Değerli milletvekilleri, alan yönetimine
gelince, alan yönetiminde yıllardır Nevşehirde, bilhassa turizm
alanı kapsamındaki bölgede kurumlar arasında plan ve projelerde,
imarlaşmada, yatırımlarda değişik
sıkıntılar oluşmaktadır. Dolayısıyla alan
yönetimiyle birlikte Türkiye'nin en önemli kültür turizmine katkı
sağlayan bu bölgenin bir an önce yeni bir özel yapıya
kavuşmasını on yıldan beri biz bekliyorduk.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bağlayın sözlerinizi lütfen
Sayın Menekşe, buyurun.
YÜCEL MENEKŞE (Devamla) Ben şunu
sizlerden talep ediyorum: Burası sadece Nevşehirimizin bir ortak
değeri değil, hepimizin bir ortak değeri. Yarın sizlerin
çocukları, sizlerin torunları bizim bölgemize geldiğinde, o
bölgeyi olumsuz gördüğünde İşte bizim dedelerimiz Mecliste
buraya sahip çıkmamış. diyecek, sizleri suçlayacak.
Dolayısıyla sizlerden özellikle rica ediyorum -inşallah oy
birliğiyle Kapadokya Alan Başkanlığını geçirmek
suretiyle- gelin hep birlikte bu bölgeye sahip çıkalım diyorum. Alan
yönetimi, alan başkanlığı konusunda bize destek veren
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğana,
Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız Fuat Oktaya,
Sayın Turizm Bakanımız Mehmet Ersoya, Bakan
Yardımcımız Alparslan Beye, Sayın Komisyon
Başkanımız Emrullah Beye ve Komisyon üyelerine, siz
değerli milletvekillerimize, artı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür sözünüzü lütfen
Buyurun.
ERKAN HABERAL (Ankara) Meclis Başkanına
da yap, üç dakika verdi sana.
YÜCEL MENEKŞE (Devamla) Tamam,
tamamlıyorum.
bizi hiçbir zaman yalnız bırakmayan tüm
Nevşehirli hemşehrilerime, herkese teşekkür ediyor,
saygılar sunuyorum.
Sağ olun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Menekşe.
Değerli milletvekilleri, teklifin tümünün
oylanması açık oylamaya tabidir. İç Tüzükün 145inci maddesinin
ikinci fıkrasında Başkanın gerekli görmesi halinde
açık oylama oturumun sonuna veya haftanın belli bir gününe
bırakılabilir. denmektedir. Bu hüküm çerçevesinde teklifin tümünün
açık oylaması 23 Mayıs 2019 Perşembe gününe
bırakılmıştır. Belirtilen gündeki birleşimde
gündemin Oylaması Yapılacak İşler kısmında
teklifin tümünün açık oylaması yapılacaktır.
Bilgilerinize sunulur.
Değerli milletvekilleri, sisteme İç Tüzük
60a göre söz talebiyle giren milletvekillerinin söz talebini şimdi
karşılayacağım. Birer dakika süreyle kendilerine söz
vereceğim.
Sayın Eronat
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
34.-
Diyarbakır Milletvekili Oya Eronatın, Diyarbakır ilinde 19
Mayıs Pazar günü doktor kocası tarafından öldürülen Müzeyyen Boyluya
Allahtan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
OYA ERONAT (Diyarbakır) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 19 Mayıs Pazar günü
Diyarbakırda doktor kocası tarafından öldürülen Müzeyyen
Boyluya Allahtan rahmet, kederli ailesine sabırlar diliyorum.
Sevgili Müzeyyenle AK PARTİ Yenişehir
ilçe teşkilatında beraber çalışmıştık.
Rahmetli, bir müddet ilçemizin kadın kolları
başkanlığında bulunmuştu. Boşanma aşamasında
olduğu kocasından korunma talebi kabul edilmesine rağmen,
çocukları babalarını görsün diye bir araya gelmişlerdi. Bu
olay eğitimin üniversite bitirmekle olamayacağını bizlere
göstermiştir. Bu menfur olaydan duyduğum derin üzüntüyü
paylaşır, saygılarımı sunarım.
BAŞKAN Sayın Topal
35.-
Hatay Milletvekili Serkan Topalın, Hatay ili Defne ilçesi ile Arsuz
ilçesinin hastane ihtiyacına ilişkin açıklaması
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, şu anda burada AK
PARTİ Hatay Milletvekili arkadaşlarımız var, kendileriyle
daha önce görüştüm, bir daha sesleniyorum: Hatay Defne ilçemizde maalesef,
hastane yok; 150 bin nüfus, biliyorsunuz değerli arkadaşlarım.
Arsuzda da hastane yok. Sizlerden bir kez daha, Arsuz ve Defne halkı
adına talep ediyoruz. Hem AK PARTİye hem de iktidar ortağı
Milliyetçi Hareket Partisi milletvekillerine de sesleniyorum: 150 bin nüfuslu
Defnede hastane yok, Arsuzda hastane yok. Bir kez daha sizlerden destek
bekliyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Ve son olarak, Sayın Özen,
buyurun.
36.-
İstanbul Milletvekili Zeynel Özenin, 22 Mayıs Uğur Kurtun
İstanbul Okmeydanı Cemevi avlusunda polis kurşunuyla
katledilişinin 5'inci yılında katledenleri de affedenleri de
unutmayacaklarına, Alevilerin inanç merkezi Hacıbektaşa parayla
girilebildiği hâlde hangi camiye para verilerek girildiğini
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) Değerli
Başkan, Uğur Kurt beş yıl önce bugün, Okmeydanı
Cemevinin bahçesinde cenaze erkânında hiçbir olay yokken bir polis
kurşunuyla katledildi. Kendisini katleden polis, devletin gücünü
arkasına alarak sadece 12 bin lira para cezasıyla serbest
bırakıldı. Katledenleri de affedenleri de asla
unutmayacağız.
Ayrıca, AKP sözcüsü dedi ki:
Hacıbektaşta ayrımcılık yapmıyoruz.
Hacıbektaş Alevilerin inanç merkezidir ve Aleviler, müze statüsünde
olduğu için o inanç merkezine parayla giriyorlar. Soruyorum vicdanlı
insanlara: Hangi camiye para ödenerek giriliyor?
Bu adaletsizliğin bir an önce
sonlandırılmasını istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.52
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.10
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP ÜYELER: Emine Sare AYDIN YILMAZ
(İstanbul), İshak GAZEL (Kütahya)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
81inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Değerli milletvekilleri, 2nci sıraya
alınan, Antalya Milletvekili Atay Uslu ve Konya Milletvekili Ziya
Altunyaldız ile 57 Milletvekilinin Turizmi Teşvik Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1907)
ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlıyoruz.
VI.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİGER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
2.-
Antalya Milletvekili Atay Uslu ve Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız ile
57 Milletvekilinin Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1907) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 58) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Komisyon Raporu 58 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince bu teklif İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında temel
kanun olarak görüşülecektir. Bu nedenle, teklifin tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra
bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı
ayrı oylanacaktır.
Teklifin tümü üzerinde söz alan milletvekillerinin
adlarını okuyorum: İYİ PARTİ Grubu adına Ankara
Milletvekili Durmuş Yılmaz, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Kütahya Milletvekili Ahmet Erbaş, Halkların Demokratik
Partisi Grubu adına Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryaki,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Aydın Milletvekili Hüseyin
Yıldız; şahıslar adına da Nevşehir Milletvekili
Faruk Sarıaslan ve Antalya Milletvekili Atay Uslu
konuşacaklardır.
İlk söz, İYİ PARTİ Grubu
adına Ankara Milletvekili Durmuş Yılmaza ait.
Buyurun Sayın Yılmaz. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA DURMUŞ
YILMAZ (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan, önce, Birinci Dünya
Savaşının muzaffer emperyal güçleri karşısında
verdiğimiz istiklal mücadelesinin başlangıcını temsil
eden ve geçtiğimiz pazar günü 100üncü yılını kutladığımız
19 Mayıs 1919da Samsuna çıkarak özgürlüğü elinden
alınıp umutları yok edilmiş bir millete umut olan Gazi
Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını bir kez daha minnet
ve şükranla anıyorum. Onların vatanseverliği, cesareti ve
azmi, Türk milletinin bu coğrafyada hür ve bağımsız
yaşama konusundaki kararlılığının en güçlü
dayanağı olmaya devam etmektedir.
Saygıdeğer milletvekilleri, ülkemizin
ekonomisinin içinde bulunduğu durum ve Hükûmetin uyguladığı
politikalar hakkında görüşlerimi paylaşmak üzere söz
almış bulunuyorum.
Bildiğiniz gibi, ülkemize âdeta çağ
atlatacağı iddiasıyla getirilen
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi yürürlüğe gireli
yaklaşık on bir ay oldu. Bu süre zarfında bırakın
çağ atlamayı, temel ekonomik göstergelerimizin neredeyse tamamı
kötüye gitti. Bundan daha vahimi ise yakın gelecekte herhangi bir
iyileşme olacağına dair de hiçbir sinyal ortada görünmüyor, yok.
Sayın Cumhurbaşkanı ve Bakan Sayın Albayrakın
söylemleri ve eylemleri ne yazık ki krizin sebeplerini ortadan
kaldırmaya değil, sadece günü kurtarmaya yönelik. Bu da gayet normal
çünkü tüm dertlere deva olacağı vaadiyle getirilen
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin bizatihi kendisi
ekonomideki kötü gidişin temel sebebidir. İşte tam bu yüzden de
bu kötü gidişi durdurmasına imkânı yok. Sorun, artık
şu veya bu bakanın sorunu olmaktan çıkmıştır;
sorun, sistem sorunu hâline gelmiştir. Gerek şahsım gerekse
diğer muhalefet partilerindeki milletvekili arkadaşlarım bu
kürsüden birçok defa uyarılarda bulunduk. Özetle, Türkiye'nin yıllar
boyu uygulanan yanlış politikalar yüzünden özel sektör
ağırlıklı bir borç kriziyle karşı
karşıya kaldığını ve bu borç krizi çözülmeden
ülkemizin tekrar büyüme patikasına girmesinin mümkün
olmadığını defalarca ifade ettik. Hükûmetin
uyguladığı inkâr ve kibir politikalarından derhâl vazgeçerek
bozulan güven ortamını yeniden tesis etmesi gerektiğini
söyledik. Bunun için, ilk önce, ekonomi yönetiminde işin ehline teslim
edilmesi ve Merkez Bankası, Hazine, Maliye ve BDDK gibi hayati öneme sahip
kurumlarımızda yok edilen liyakat sisteminin acilen geri getirilmesi
ve Devlet Planlama Teşkilatının varlığının
sürdürülmesi gerektiğini belirttik. Tüm bunları söyledik fakat
uygulanan yeni Hükûmet sisteminde Meclisin tamamen işlevsiz hâle getirilmiş
olması ve iktidar partisinin medyayı neredeyse tamamen kontrol
altında tutmasından dolayı sesimizi duyuramadık, hâlâ daha
duyuramıyoruz.
Ekonomi yönetimi, bilgi ve tecrübe
bakımından böyle ciddi bir krizle baş etmesi mümkün olmayan
Sayın Berat Albayraka teslim edilmiş durumda. Ekonomiyle ilgili
hayati öneme sahip kurumlarımız ise Sayın Albayrak ve Sayın
Cumhurbaşkanının etrafındaki bir avuç Evet efendim.ci
-üzülerek söylüyorum, belki de dalkavukluğa varan- eş, dost ve
ahbaplarına teslim edilmiş vaziyette. Bu kişilerin çoğu
bulundukları makamlara bilgi ve tecrübeleriyle değil, Sayın
Erdoğan ve Sayın Albayraka olan bağlılıkları
sayesinde geldikleri için yukarıdan aldıkları talimatlar
dışında bir irade göstermeleri söz konusu değil, bilseler
bile doğru politikaları uygulama şansları yok.
İşte krizden çıkmamızı
engelleyen ve durumun giderek daha da kötüleşmesine neden olan şey,
Türkiye ekonomisinde yaşanan bu kurumsal çöküştür. Bu çöküşü
gören yerli ve yabancı sermaye sahipleri ekonomimize olan güvenlerini kaybettikleri
için yaklaşık bir yıldır yoğun bir sermaye
çıkışıyla karşı karşıya kaldık ve
yaşıyoruz. Son dönemde uygulanan serbest piyasa ilkelerine
aykırı bazı uygulamalar da gerek yerli gerekse yabancı
sermaye sahiplerini iyice ürkütmüş ve sermaye kaçışını
hızlandırmıştır. Yapısal bir zafiyet olarak,
büyümek için ihtiyaç duyduğu tasarrufları yurt
dışından çekmek zorunda olan ülkemizin
karşılaştığı bu sermaye kaçışı
âdeta ekonomimizin can damarlarını kesmektedir.
Değerli milletvekilleri, ben bugün burada
sebze, meyve şu kadar oldu, hayat pahalılaştı, işsizlik
arttı, milletimizin refahı düştü gibi yüzeysel bir söylemde
bulunmak istemiyorum. Evet, bunların hepsi doğru ve birazdan bunlarla
ilgili bazı rakamları da vereceğim. Ancak benim asıl
amacım, Hükûmete bir kez daha uyarıda bulunmak ve içinde
bulunduğumuz durumun ciddiyeti hakkında tarihe not düşmek. Her
ne kadar Hükûmet bizi dinlemese de ve sesimizi milletimize duyurmakta
sıkıntı çeksek de bu uyarıları yapmak
mecburiyetindeyiz. Çünkü söz konusu olan, hangi partiye oy vermiş olursa
olsun tüm vatandaşlarımızın, özellikle de önlerinde uzun
bir hayat olan gençlerimizin ve çocuklarımızın geleceği.
Üzülerek ifade etmek istiyorum ki Hükûmetin uyguladığı
politikalar eğer böyle devam ederse ülkemiz ekonomisi yıllar sürecek
bir düşük büyüme patikasına girecek ve medeni dünyayla
aramızdaki refah farkı çok daha fazla açılacaktır. Her
yıl yüz binlerce gencin iş gücüne katıldığı
ülkemizde düşük büyüme olması demek, geleceğe umutla
bakması gereken gençlerimizin ve çocuklarımızın
hayallerinin çalınması, umutlarının yok olması
demektir. Bunun ileride sebep olacağı sosyal problemlerin bedeli ise
çok ağır olacaktır.
Dahası, önümüzdeki dönemde Türkiyenin tek
sorunu ekonominin büyümesi veya az büyümesi olmayacaktır. Geçmişte
olduğu gibi, büyüse bile kalkınamayan yani üretimini
artıramayan, sanayileşemeyen, sanayisi için gerekli ham maddeleri ve
hatta gıdasını bile dışarıdan tedarik etmek
zorunda kalan bir Türkiye için geleceğin dünyasında
varlığını sürdürmek kolay olmayacaktır.
Dolayısıyla Türkiye ekonomisinin mevcut iktidar tarafından
getirildiği durum aynı zamanda büyük bir millî güvenlik riskidir.
Diğer bir deyişle, şayet koltuğunu kaybetmek istemeyen
bazı kişilerin iddia ettikleri gibi, Türkiyenin bir beka sorunu
varsa bu, ekonominin kötü yönetilmesinden kaynaklı bir beka sorunudur.
İktidarın bir darılıp bir
barıştığı ve hiç dilinden düşürmediği ama
kim olduğunu bir türlü açıklayamadığı dış
güçlerin karanlık planları olsa bile ekonomisi güçlü bir Türkiyenin
beka sorunu olmaz, olamaz. İnanıyorum ki milletimiz, karşı
karşıya olduğumuz asıl beka tehdidinin ekonomik alanda
olduğunu ve bunun sorumlusunun da mevcut iktidar olduğunu anlamaya
başlamış ve 31 Mart mahallî idareler seçiminde iktidara ciddi
bir uyarıda bulunmuştur. Fakat iktidar, bırakın bu
uyarıyı dikkate almayı, kaybettiği İstanbul seçimini
hukuka aykırı şekilde yenileterek millet iradesini açık
biçimde çiğnemiştir. Bu, sadece demokrasiye ve meşru anayasal
düzene değil, aynı zamanda Türk ekonomisine vurulmuş çok
ağır bir darbedir, sonuçlarını yaşayarak görüyoruz.
Saygıdeğer milletvekilleri,
konuşmamın bu bölümünde son zamanlarda hafifliyormuş gibi
gösterilen ekonomik sorunların aslında neden ve nasıl
derinleşmekte olduğunu izah etmeye çalışacağım.
Bunun için kısaca ekonomideki bozulmanın
başladığı geçen yılın mart ayından bu yana
olanları özetlemek istiyorum fakat ondan önce biraz daha geriye gidip
hafızalarımızı tazelemek gerekiyor.
Yıllar boyunca borçlanarak inşaat ve
tüketim ağırlıklı büyüyen ekonomimizin nefesi, küresel
likidite bolluğunun azalmaya başlamasının da etkisiyle 2016
yılı ortalarına gelindiğinde artık kesilmeye
başlamıştı. Ardından 15 Temmuz hain darbe
girişiminin sebep olduğu güven kaybıyla ekonomimiz daralma
eğilimine girdi. Ancak tam bu noktada ne pahasına olursa olsun tek
adam yönetimine geçmeye kararlı olan Sayın Erdoğan bir hamle
yaptı, 2017 yılı Nisan ayında yapılacak
başkanlık sistemi referandumunu kazanabilmek için Kredi Garanti Fonu
vasıtasıyla ekonomiyi tekrar canlandırmayı denedi. Nefesi
kesilmiş bir ekonomiye 250 milyar TL gibi muazzam bir kaynak enjekte
edilerek bir doping etkisi yaratıldı. Böylece ekonomide referandumun
kazanılmasını sağlayan bir ivmelenme oldu ancak bu
adım sorunları ertelemekle kalmadı, aynı zamanda
derinleştirdi. Şu anda o iyi denilen 7,4lük büyümenin
sorunlarını yaşıyoruz ve bizi batıracak olan da o
7,4lük büyümedir çünkü suniydi çünkü KGFyle verilen krediler ya batmak üzere
olan firmaları bir süre daha yüzdürmek için ya da yine üretken olmayan
yatırımların finansmanı için kullanıldı. Tabii,
bunun da etkisi geçici oldu. Bu şekilde 2018 Mart ayına kadar geldik.
Bu tarihte Amerikan Merkez Bankasının faiz
artırımlarını hızlandıracağı ve küresel
likiditenin beklenenden hızlı daralacağı
anlaşılınca gelişmekte olan ülkelerden sermaye
çıkışları başladı. Doğal olarak, Türkiye
gibi derin yapısal sorunları olan ekonomiler bu süreçten olumsuz
etkilendi.
Sayın Erdoğan, ekonomide
sıkıntıların tekrar başlayacağını
anlayınca referandumda kabul edilen ama henüz yürürlüğe girmeyen
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine bir an önce geçebilmek
için Sayın Bahçelinin de yardımıyla seçimleri öne çekti çünkü
biliyordu ki artık suni teneffüsle yaşayan ekonominin kalbi,
seçimlerin normal tarihi olan 2019 Kasımına kadar
dayanamayacaktı. Bu yüzden seçim tarihi 24 Haziran 2018 olarak belirlendi.
Sayın Erdoğan, seçim kararının
yarattığı tedirginliği gidermek ve sermayeyi tekrar
Türkiyeye çekebilmek için geçen yıl mayıs ayında
uluslararası yatırımcılarla görüşmek üzere Londraya
gitti. Ve Londrada o meşhur Bloomberg TV röportajını verdi.
Sayın Erdoğan bu röportajda tabiri caizse kaş yapayım
derken göz çıkarttı; kullandığı söylemler, özellikle
Merkez Bankası ve faizlerle ilgili sözleri yabancı
yatırımcılarda paniğe yol açtı, kur ve faizlerde ani
yükselişler oldu, sonrasında piyasalar biraz sakinleştiyse de
güven bir kere kaybolmuştu artık.
Bu şekilde seçimlere kadar gelindi. Seçim
kazanan Sayın Erdoğan, 80 milyonluk ülkede sanki bilgi ve tecrübe
bakımından o makama daha uygun biri yokmuş gibi damadı
Sayın Albayrakı bakan yaptı, ekonomiyle ilgili tüm yetkileri de
onda topladı. Bu atama piyasaları tekrar panikletti. Daha önce zaten
yara almış olan güven, ekonomi yönetiminde öngörülebilirliğin
azaldığı düşüncesiyle iyice kayboldu ve piyasa göstergeleri
hızla bozulmaya başladı. Oluşan güven kaybının üstüne
bir de Amerikayla yaşanan gerginlikler eklendi. ABD Başkanı
Trumpın casusluk suçlamasıyla hapiste tutulan Rahip Brunson
hakkında attığı tweet Türk lirasında şiddetli
bir atak olmasına ve literatürde ani duruş tabir edilen durumun
yaşanarak Türkiyeye sermaye girişlerinin durmasına yol
açtı. Bu esnada 7,23 seviyelerine kadar yükselen dolar kuru daha sonra
düşse de 6 TLnin üzerinde kalmaya devam etti. Türk lirasındaki büyük
değer kaybı ancak eylül ayında yapılan radikal faiz
artırımı ve alınan diğer bazı olağanüstü
tedbirlerle durdurulabildi. Fakat takip eden süreçte ekonomide güven tesis
edilemediği için sermaye girişleri hiçbir zaman istikrar
kazanamadı, aksine çıkış eğilimi devam etti.
Tabii, yaşanan kur ve faiz
artışı ekonomimize büyük hasarlar verdi. Enflasyon yüzde
25lere, kredi faizleri yüzde 40lara kadar yükseldi. Hem arz hem talep
tarafında büyük belirsizlikler meydana geldi. Bunların neticesinde
ekonomi yılın üçüncü çeyreğinde sert bir şekilde
yavaşladı, son çeyrekte ise yüzde 3 küçüldü. Böylece 2018
yılı büyümesi yüzde 2,6da kaldı.
Arz tarafına baktığımızda,
sanayi üretiminin geçen yılın ağustos ayından bu yana
yıllık bazda sürekli düştüğünü görüyoruz. Son
açıklanan 2019 Mart ayı verisi önceki yıla göre yüzde 2,2
düşüşe işaret ediyor. Önceki yıllarda ekonominin lokomotifi
olan inşaat sektörü geçen yılın üçüncü çeyreğinde yüzde
5,3; son çeyreğinde ise yüzde 8,7 daraldı. Zira yükselen faizler
nedeniyle ipotekli konut satışları neredeyse durmuş
vaziyette.
Talep tarafına
baktığımızda, yapılan vergi indirimlerine rağmen
otomotiv ve beyaz eşya satışlarında da büyük
düşüşler görüyoruz. Bu yılın ilk dört ayında, binek ve
hafif ticari araç satışları önceki yıla göre yüzde 48
azaldı. Yılın ilk çeyreğinde beyaz eşya
satışları geçen yıla göre yüzde 7 düştü. Perakende
satışlara baktığımızda ise geçen yılın
eylül ayından beri satış hacminin yıllık bazda sürekli
düştüğünü görüyoruz. Ciro endekslerindeki yıllık artış
da geçen yılın ekim ayından beri enflasyonun altında
seyrediyor.
Tüketici talebindeki bu çöküş normal çünkü
insanlar işlerini kaybediyor, krediye erişemiyor ve
dolayısıyla para harcayamıyor. Geçen hafta yayımlanan
TÜİK İşgücü İstatistiklerine göre, Şubat 2019
itibarıyla son bir yılda iş gücü 560 bin kişi
artmış olmasına rağmen istihdam 810 bin kişi
azalmış. Yani son bir yılda işsizler ordusuna 1 milyon 370
bin kişi eklenmiş durumda. Resmî işsiz sayısı 4,7
milyona ulaşmış durumda ve bu rakama, umudunu kaybettiği
için iş aramayanlar dâhil değil maalesef. Resmî işsizlik
oranı yüzde 14,7. Genç işsizlik oranı ise geçen yıla göre
7,1 puanlık artışla yüzde 26,1e ulaşmış durumda.
Kısacası işsizlikte durum oldukça vahim ve maalesef önümüzdeki
aylarda daha da kötüleşmesi kuvvetle muhtemel.
Finansman tarafına bakarsak Düştü.
denilen faizler bile hâlâ çok yüksek; şu anda tüketici kredilerinde yüzde
28, ticari kredilerde yüzde 27 civarında. Bu belirsizlik ortamında bu
faizlerle kimse kredi kullanmak istemiyor, isteyenler de borcu borçla çevirmeye
çalışan riskli müşteriler olduğundan bankalar kredi vermeye
yanaşmıyor. Zaten bankaların kredi verecek hâli yok; bir yandan
vadesi dolan kredilerini konkordatolar ve yeniden yapılandırma
baskıları nedeniyle tahsil etmekte zorlanıyorlar, bir yandan da
vadesi gelen dış borçlarını ödemeye
çalışıyorlar. Artık dışarıdan eskisi gibi
ucuz ve kolay borç bulamadıklarından net dış borçlanmada
ödeyici durumundalar, ülkeden kaynak transferi yapılıyor.
Dolayısıyla, ülkemizdeki kredi mekanizması neredeyse durmuş
vaziyette. Mayıs başı itibarıyla son on iki ayda toplam
kredi artışı sadece yüzde 11,7; bunun neredeyse tamamı
yabancı para kredilerden kaynaklanıyor. Enflasyonun hâlâ yüzde 20
civarında olduğu ve yabancı para kredilerdeki
artışın tamamen kurdaki yüzde 30a varan değer kaybına
dayandığı dikkate alınırsa ülkedeki reel kredi
daralmasının ne kadar derin olduğu anlaşılabilir. Bu
da son derece normal çünkü özel bankalar neredeyse hiç kredi vermiyor,
veremiyor. Kamu bankaları ise yukardan gelen talimatla ve kimi zaman zarar
edeceklerini bile bile kredi veriyorlar. Şu anda kamu
bankalarının döviz açığının 3,5 milyar dolar
olduğu kesin bilgi; tahmin değil, kesin bilgi. Bu, 2001 krizindeki
durumun aşağı yukarı bir benzeri.
Sayın Erdoğan ve damadı,
bankaları faizleri düşürmeleri ve kredi vermeleri konusunda tehditkâr
bir dille uyarmakta sakınca görmüyor. Kredi faizlerini düşüren
bankalar bir süre sonra zarar etmemek için mevduat faizlerini de indirmek
zorunda kalıyor, bu da dövize olan talebi canlandırıyor. Bu
nedenle, özellikle son aylarda vatandaşlarımızın döviz
mevduatlarında gözle görülür bir artış söz konusu, bu durum
kurların aşağı gitmesini engelliyor.
2002de sizi iktidara getiren ekonomik
koşullarda bankacılık sistemindeki -dolarizasyon- toplam
mevduatın yüzde 65-70e yakını dolardı. 2007 ve 2008de
yüzde 30lara kadar düşen bu rakamı siz bugün yüzde 56ya
çıkardınız, aynı süreci tekrar yaşıyorsunuz.
Kamu maliyesinde gelinen noktayı anlamak için
ise 2019 yılının ilk dört aylık bütçe
gerçekleşmelerine bakmamız yeterli. Harcamalar, çoğu faiz
dışı harcamalar olmak üzere yaklaşık yüzde 30
artış kaydederken vergi gelirleri sadece yüzde 6 artmış.
Bütçe açığı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde
135 artarak 54,5 milyar TLye ulaşırken faiz ödemeleri, ilk dört ayda
yüzde 51 artış göstermiştir. Demek oluyor ki 80,6 milyar TLlik
2019 yılı bütçe açığı hedefinin üçte 2si,
yılın ilk dört ayında gerçekleşmiş. Bu, çok vahim bir
durum.
Önümüzdeki günlerde emeklilere 12 milyar TL ikramiye
ödenecek. Geçen hafta itibarıyla Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
nezdindeki hazine hesabındaki TL hesabının bakiyesi 3,6 milyar,
24,2 milyar TL de döviz hesabı bakiyesi var, bu da 4 milyar dolar.
Dolaysıyla şu anda eğer ilave bir borçlanmaya gidilmezse
emeklinin parasını ödeyebilmeniz için bu dövizlerin mutlaka
satılması gerekiyor. Eğer satmayacaksanız o zaman ilave
borçlanacaksınız. Borçlandığınız zaman da faizler
yükselecek. 2013te yüzde 6 civarında olan ortalama hazine borçlanma
maliyeti, bugün sayenizde yüzde 26ya çıkmış durumda, belki
bundan sonra da yüzde 30ları bulacak çünkü 12 milyar ödeyeceksiniz,
ayın 15inde de, haziranda da memur maaşları geliyor. Merkez
Bankasındaki bilançonuz da varlıklarınız da bunlar.
Dolayısıyla geldiğimiz noktada
Türkiye ekonomisinin kalan tek dayanak noktası olan mali disiplin de
artık kaybolmaya başlamıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Yılmaz,
tamamlayın sözlerinizi.
DURMUŞ YILMAZ (Devamla) - Bu gidiş, bizi
1990lı yıllarda yaşadığımız krizlerin temel
sebebi olan ikiz açığın yani yüksek bütçe açığı
ile yüksek cari açığın bir arada olduğu günlere geri
döndürecektir. Bu bakımdan çok tehlikeli bir gidiştir.
Hızlı düşmüş olması sanki
çok iyi bir şeymiş gibi anlatılan cari açık konusuna
gelelim. Şu anda cari açığımız, ihracatımız
arttığı için değil, üretim ve tüketim için ihtiyaç
duyduğumuz malları artık ithal edemediğimiz için
düşüyor. Ekonomi daralıyor yani cari açıktaki bu
azalış, aslında ekonomideki daralmanın bir sonucu. Bundan
daha vahimi ise azaldığı için sevindiğimiz cari
açığın nasıl finanse edildiği. 2018
yılının tamamında 27,6 milyar dolar cari açık
vermişiz ancak garip olan şu ki, geçen yıl cari
açığı finanse etmek üzere ülkemize hiç sermaye girmediği
gibi, 4 milyar dolar da çıkış olmuş. Yani hem cari
açığımızı finanse etmek için 27,6 milyar dolar hem de
sermaye çıkışını karşılamak için 4 milyar
dolar bulmak zorunda kalmışız. Peki, toplamı 31,6 milyar
dolar eden bu parayı nereden bulmuşuz? Şoke edici gerçek şu
ki, bunun 21,2 milyar dolarlık kısmı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Yılmaz, sözlerinizi
bağlayın lütfen.
Buyurun.
DURMUŞ YILMAZ (Devamla) Eğer izin
verirseniz şu kalan 4 sayfayı da okuyayım, lütfen.
BAŞKAN 4 sayfayı okumanız hâlinde
süreyi çok zorlarız Sayın Yılmaz.
DURMUŞ YILMAZ (Devamla) Mademki sürem doldu,
sonuç itibarıyla şunu söylüyorum: Bugün geldiğimiz nokta
itibarıyla ne kadar teziniz varsa 2002de siz iktidarı
devralırken aldığınız bütün makroekonomik verilerin
gerisine düştünüz. Lütfen, grubunuzda bunları sorun sorgulayın.
Merkez Bankasındaki şu anda net döviz
rezervi bitmiş tükenmiş durumda. Dış güçlerle,
şununla, bununla bunları açıklamak mümkün değil.
Yanlış politika uyguluyorsunuz, şeffaf değilsiniz, hesap
verebilir değilsiniz ve bunun bedelini sadece siz ödemeyeceksiniz, bize de
ödettireceksiniz.
Dolayısıyla, sözümü şöyle
bitiriyorum: Tüm kalbimle bu öngörülerimin yanlış
çıkmasını diliyor ve hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Yılmaz.
Tecrübenizle 4 sayfayı gayet güzel özetlediniz.
Söz sırası, Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına Kütahya Milletvekili Ahmet Erbaşa aittir.
Süreniz on beş dakikadır Sayın
Erbaş.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA AHMET ERBAŞ (Kütahya) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; 58 sıra sayılı
Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin tümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Yaz turizmi mevsiminin yaklaşıyor
olması, dünya ve ülkemiz turizminde yeni gelişmelerin
yaşanması ve 1983 yılında hazırlanan çeşitli
güncellemelerle günümüze erişen ve çağa daha fazla ayak
uydurması gerektiğini düşündüğümüz Turizmi Teşvik
Kanununda değişiklik yapılması planlanmaktadır bu
teklifle. Bize göre, biraz aceleye gelmiş bu düzenlemelerin sonbaharda
tekrar bir daha gündeme geleceğini tahmin ediyoruz.
Değerli milletvekilleri, turizmde partiler ve
siyasetüstünü görmek gerekir. Turizm dediğimiz zaman, hepimizin örnek
verdiği ülkeden bahsetmek istiyorum: Gerek insani yapısı gerek
doğası gerek Akdeniz ülkesi olması sebebiyle turizm
dediğimiz zaman örnek olarak hep İspanyayı anlatırız.
İspanya, ülke içerisinde siyasi krizlerin, hükûmetsiz geçen dönemlerin,
ekonomik çalkantıların, ayrılıkçı hareketlerin, bütçe
reddedilmelerinin sık sık yaşandığı bir ülkedir
ama turizmi hiç gerilememektedir. Örneğin, İspanya 2017
yılında tüm zamanların rekorunu kırarak 81 milyon, 2018
yılında 83 milyon turistle kapatmış, bu yılı da
yaklaşık 90 milyonla kapatmayı hedeflemektedir.
Bu veriler bize neyi göstermektedir? Siyasi
çalkantılar, ekonomik krizler turizmin önüne engel değildir.
Şayet turizmi doğru hamlelerle herkesin kabul edeceği bir devlet
politikası hâline getirip millî bir dava olarak benimsersek bu durumda
ülkemizin en önemli ekonomik gücü olabilir.
Ayrıca mesele, sadece ekonomik mesele
değil, ülkemizin tanıtımı ve kültürel ihraç aracı
olarak da kabul edilir. Türkiye turizmi, dünyada ilk üç hâline gelebilir.
Turizmi sadece kum, deniz ve güneş ölçülerinden kurtarmamız
lazım. Türkiyemizi sadece yaz turizmiyle
sınırlandırır isek ülkemize büyük haksızlık
yapmış oluruz. Çok basit bir örnek vermek istiyorum. Türkiyeye bu yılın
ilk ayında gelen Çinli turist sayısı, geçen yıla göre yüzde
91 artarak 191 bine çıkmıştır. Çinli turist
sayısındaki bu artışta tabii ki son zamanlardaki Turizm
Bakanlığının tanıtım faaliyetleri büyük rol
oynamıştır. Ayrıca Çinli bir sanatçı var -eğer
telaffuzu yanlış olursa kendisinden özür dilerim- Xiao Zhang isminde.
Seni romantik Türkiyeye götürmek istiyorum. diye bir klip yaptı bu
arkadaş, milyonlarca kez izlendi Çinde. Türkiyeyle ilgili
gösterdiği görüntü Kapadokya arkadaşlar. Deniz yok, kum yok,
güneş yok, güneş var, doğan güneş yalnızca.
Yalnızca Kapadokyayla binlerce Çinli ülkemizi ziyaret etmektedir ve bu
insanlar yaz kış demeden geliyor.
Turizmin sürdürülebilirliğinin
sağlanması, ülkemizdeki turizm aktivitelerini tüm yıla yayarak
mümkün olmalıdır. Kış turizmi de bu anlamda önemli bir rol
oynamaktadır. Alplerde kardan ve ormandan başka ne vardır ya da
bizim dağlarımızın, yaylalarımızın,
Karadeniz kıyılarımızın, İsviçreden, Fransadan,
Almanyadan ne farkı vardır? Nüfus olarak, yüz ölçümü olarak bizdeki
bir vilayetten dahi küçük olan İsviçreye yalnızca kar turizmi için 9
milyon turist gelmektedir. Planlamaları yapar iken bunları mutlaka
göz önüne almamız lazım.
Kanunu biraz daha geliştirebilseydik, öyle
düzenlemeler yapsaydık yaz turizmi, kış turizmi, yayla turizmi,
su sporları ve pek çok alanda ülkemizi yaz-kış turizm cenneti
hâline getirebiliriz. Ekonomik daralmadan kurtulmanın en önemli
yollarından biri budur.
Gelelim kanun teklifimize. Zaman içerisinde Turizmi
Teşvik Kanununun yetmeyen hususlarında değişiklikler
öngörülmüştür ve sık sık da bu değişiklikler
yapılmıştır.
Hedef nedir? Bürokrasinin azaltılması,
karar süreçlerinin hızlandırılması, turizm
yatırımlarının hızlandırılması, turizme
daha bütüncül bir yaklaşım sağlanması. Özellikle su
altı korumasının gerektiği yerlerde Kültür ve Tabiat
Varlıklarının sakıncalı görmediği, askerî
alanların sakıncalı görmediği yerlerde su altı
sporlarının genişletilmesi bunlardan en önemlilerinden biridir,
maddede geçen.
Ayrıca, yat turizmiyle ilgili gelen madde, çok
önemli ve yerinde bir maddedir. Yalnız, buradan Sayın Turizm
Bakanımıza ve yetkililerine seslenmek istiyorum: Yurt
dışından gelen yat sahipleri, kanun gereği
yatlarını ülkemizde altı ay tutabiliyor, daha sonra
girdi-çıktı yapmak zorundadırlar. Bence bu, bir yıla kadar
çıkabilir. Bunu da değerlendirirlerse sevinirim.
Şimdi, turizm için daha iyi olabileceğini
düşündüğümüz bazı teklifleri de sunmak istiyorum. Turizmdeki en
önemli problem, aranan eleman problemidir. Maalesef, turizm liselerinden ve
meslek yüksekokullarından yeterli ve kalifiye derecede öğrenciyi
yetiştirip bu sektöre alamıyoruz. Bunun çeşitli sebepleri
olabilir ama en önemli sebeplerinden bir tanesi: Hayatında turizm
sektöründe çalışmamış, bu alanda hiçbir faaliyeti
olmamış, sektör bilgisi bilmeyen hocaların
yetiştirdiği öğrencilerden turizmi kurtarmasını
bekliyoruz. Millî Eğitim Bakanlığının
hazırlamış olduğu Genel Turizm Dersi MEGEP Modüllerini
eğer incelerseniz ne demek istediğimi çok daha rahatlıkla
anlayabilirsiniz. Dört yataklı turizm belgeli bir oteli ya da küçük bir
işletmeyi bizim bu broşürlerimiz şöyle tarif etmektedir: Double
double oda Biz bu derslerle öğrenci yetiştireceğiz, sonra da
sektöre ilave edeceğiz.
Bir başka sıkıntımız, dört
yıllık üniversiteler: Bu arkadaşlar ne hikmet ise mezun
oldukları gün sektörde müdür olacaklarını zannediyorlar. Fakat
turizm sektörü, mezun olduğun gün müdür olunacak bir sektör değil,
temelden yetişerek, kademe kademe gelinecek bir sektör. Özellikle bizler,
ne kadar güzel tatil siteleri, tatil evleri, oteller, konaklama tesisleri yaparsak
yapalım eğer bunun için aranan eleman diye kastettiğimiz
vasıflı elemanları yetiştiremez isek
yaptıklarımızın hiçbir anlamı kalmıyor.
Değerli milletvekilleri, bu yasayla
cezaları artırıyoruz ve saygı duyuyoruz ama ceza konusunda
bir esneklik getirmenin daha iyi olacağını düşünüyorum. O
da şudur: 5 yıldızlı bir otele verdiğimiz 8.500
liralık ceza ile 5 odalı küçük bir otele verdiğimiz 8.500
liralık ceza, ikisi için aynı etkiyi göstermez; birisi için çok büyük
bir meblağdır, 5 yıldızlı otel için de belki
aşçısına verdiği maaşın yarısı
kadardır. O yüzden bu konuda biraz daha adaletli davranmamız
gerektiğine inanıyorum.
Ayrıca, Türkiye enteresan bir ülke; Turizm
Bakanlığına bağlı ve Turizm
Bakanlığından ruhsatlı oteller, belediyeden ruhsatlı
işletmeler, her ikisinden izni olmadığı hâlde
çalışan yüzlerce tesis var. Bunların hepsini de Turizm
Bakanlığının altında artık toplamamız
gerekmektedir.
Yine, verilen cezalarda altı ay gibi bir süre
koyuyoruz. Türkiye'de on iki ay açık birçok tesisimiz var. Bu tesislerimize
bu altı aylık süre az gelebilir, bu konuda da biraz esnek
davranabilirsek en azından sektör adına sevinirim.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; turizm dediğimiz zaman yalnızca
dışarıdan gelen dış turistleri düşünmemek
lazım, ülkemizin nadide ve güzel birçok yerini gezerek, dolaşarak
tanımak isteyen iç turist dediğimiz kendi
vatandaşlarımız da var ve aslında biz ülkemizin bu
güzelliklerini dışarıya tanıtalım derken birçoğunu
kendi vatandaşlarımıza tanıtamıyoruz. Mesela ben kendi
seçim bölgem olan Kütahyadan bahsetmek istiyorum. Şimdi, birazdan
okuyacağım birçok şeyi muhtemelen ilk defa benden duymuş
olabilirsiniz.
Yedi bin yıllık tarihi olan bir ilden
bahsediyorum; yüz otuz yıl Germiyanoğulları Beyliğine ev
sahipliği yapmış, dört yüz yıl Osmanlıya ev
sahipliği yapmış; Frigya Vadisi, Aizanoi Antik Kenti, kalesi,
camileri, minareleri, Germiyanoğullarından kalan eserleri, Mevlevî
türbeleri; Evliya Çelebinin memleketi, yüzde 56sı ormanlarla kaplı,
doğal güzellikleri olan bir vilayetimizden bahsediyorum, Kütahyadan.
Geleneksel el sanatları, çinicilikte UNESCOya girmiş 37 şehir
arasında tek olan şehir, kendisine ait bir çini müzesi olan tek
şehir. Bilmem, görme imkânınız oldu mu Şaphane ilçemizdeki
Koca Seyfullah Camisini, içine girdiğiniz zaman o mimarisini veya Simav
Gölcükü ya da Emetteki termal tesisleri veya Tavşanlıdaki Göbel
Kaplıcalarını? Mutlaka bunların birçoğunu
görmemiş milyonlarca vatandaşımız vardır.
Ben buradan bu vesileyle gelin, Murat
Dağını görün diyorum. Simav kestanesini görün. Gelin,
kızılcık çorbası için.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Misafir et bizi,
misafir et.
AHMET ERBAŞ (Devamla) Etmemiz lazım
Başkanım, etmemiz lazım.
Aizonaiyi görün, dünyanın ilk
borsasının yapıldığı yerleri. Ulu Camimizi
görün.
Ama biz Kütahyayı anlatırken,
değerli vekillerim, kuruluşun ve kurtuluşun şehri deriz.
Kuruluş diye kastımız, Osmanlının kurulduğu
yer diye biliriz ve Haymana, Ertuğrul Gazinin annesinin
yattığı yerdir. 3 Eylülde güzel şenlikler
yapılıyor ama maalesef orada bir Osmanlı müzemiz yok, gelen
insanların gezip de Osmanlı kültürünü görebileceği bir müzemiz
yok.
Kurtuluş diyoruz, kastımız nedir?
Dumlupınar. Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz. İleri! diyen
Başkomutanımız Mustafa Kemal Atatürkün seslendirdiği
Kocatepe. Binlerce şehidimizin yattığı yerde bir müzemiz
yok.
30 Ağustosta bir sembolik kutlama
yapıyoruz. Son zamanlarda, hakkını yemeyelim, sayın
bakanlarımız katılıyorlar. Biraz daha genişlettik bu
katılımı. Yeterli mi? Değil.
Türkiyede okuyan, ilköğretimde okuyan bütün
çocuklarımızın Çanakkaleyi ve Kocatepeyi görmesi lazım,
Dumlupınarı görmesi lazım. Eğer biz bu gençlerimize, bu
yeni nesle tarih bilinci veremezsek kendimizi yalnızca kandırmış
oluruz. Bunları da yapabileceğimiz en güzel yerler, işte,
memleketimizin güzel, güzide yerleri.
Ben kendi memleketim Kütahyayı sizlere böyle
tanıtmaktan büyük mutluluk duyuyorum ve hepinizi Kütahyaya bekliyorum.
Tavşanlıda leblebi yemek için bekliyorum, Gedizde güveç ikram etmek
için bekliyorum; yeter ki gelin Kütahyaya.
Turizmi Teşvik Kanunu önemlidir, düzenlemeler
yapılması önemlidir fakat daha çok kapsamlı düzenlemelere
ihtiyaç vardır. Turizm, dünya ekonomisinin en önemli 3üncü endüstrisi
konumundadır. Ülkemiz, turizm cennetidir. Yaz-kış turizm için
muhteşem doğası vardır. Yayla, yürüyüş, kamp, kanyon,
sualtı dalış turizmleri için harika bir coğrafyası
vardır. Türkiyede 4 mevsim yaşanmaktadır. Şehirlerimizin
tamamında tarih yatmaktadır.
Turizmi daha fazla teşvik edelim, daha fazla
canlandıralım, daha profesyonel bir yapıyla ülkemizin kültürel
ihtiyacının, tanıtımının ve ekonomisinin
lokomotifi hâline getirelim.
Bu duygu ve düşüncelerle yüce Meclisinizi
saygıyla selamlıyorum.
Çok teşekkür ediyorum, sağ olun. (MHP ve
AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Erbaş.
Söz sırası, Halkların Demokratik
Partisi Grubu adına Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryakiye ait.
Buyurun Sayın Tiryaki. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
HDP GRUBU ADINA MEHMET RUŞTU TİRYAKİ
(Batman) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi üzerinde Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, teklifin genel gerekçesi üzerine birkaç
şey söyleyeceğim, birkaç başlık hakkında söz almak
istiyorum. Şimdi, gerekçede şöyle bir bölüm var, teklifin
amacıyla ilgili olarak kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgeleri
ile turizm merkezlerinde yer alan taşınmazların bütüncül bir
yaklaşımla değerlendirilebilmesi, işlemlerin önündeki
bürokratik engellerin kaldırılarak yatırımların
hızla hayata geçirilmesi ve sektöre ivme
kazandırılmasının amaçlandığı söyleniyor.
Yani ne demek? Bürokratik engeller kaldırılacak ve her şey düzelecek.
Şimdi, bu ifadenin kendisinin tehlikeli bir
ifade olduğunu düşünüyorum. Neden? Evet, bürokrasi zaman zaman kamu
hizmetlerinin sunulmasında bir dizi sorun yaratabilir ancak idarenin keyfî
uygulamalarının önüne geçilebilmesinin en etkili yollarından bir
tanesi de yasal güvenceye kavuşturulmuş bürokratik işlemlerdir.
Yani bürokratik işlemlerin bir bütün olarak kaldırılması,
kamu hizmetini nitelikli hâle getirmez. Özellikle kültür ve turizm koruma ve
gelişim bölgeleri ile turizm merkezlerinde bulunan taşınmazların
satılmasında bürokrasinin azaltılması, kaş
yapayım derken göz çıkarılması anlamına
gelebilecektir. Kuşkusuz, bu durumda yapılacak her türlü
satış kuşkulara yol açacaktır.
Yine, teklifin genel gerekçesinde şöyle bir
şey daha var: Turizmin gelişimine katkı sağlamak
amacıyla, kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgeleri ile turizm
merkezleri sınırları içinde ve bu bölge ve merkezlere hizmet
verecek alanlarda altyapı yatırımlarının Kültür ve
Turizm Bakanlığınca yapılabilmesinin
amaçlandığı belirtiliyor. Hangi yatırımları
Turizm Bakanlığı yapacak? Altyapı
yatırımlarını. Yatırımcı bakanlıklar
değil, belediyeler değil, Kültür ve Turizm Bakanlığı
altyapı yatırımlarını yapacak. Gerçekten, turizmin
gelişimine katkı sunmak istiyorsanız Kültür ve turizm koruma ve
gelişim bölgeleri ile turizm merkezlerini sınırları içinde
barındıran belediyelerin bütçesini hesaplarken kış nüfusunu
değil, yaz nüfusunu hesaplayın, buraya yapacağınız en
büyük katkı bu olacaktır.
Yine genel gerekçede, Türk Bayraklı
yatların rekabet gücünün artırılması ve yabancı
bayraklı yatların ticari faaliyetlerinden dolayı devletimizin
vergi kaybının önlenmesi için ülkemiz kara sularında
yabancı bayraklı yatların ticari faaliyetlerine izin
verilmemesinin amaçlandığı belirtiliyor. Şimdi, bir an için
okuyunca millî duygularınızı kabartan bir ifade, değil mi?
Oysa mevcut ekonomik düzen içinde bunu anlamlandırmak mümkün değil.
Her gün yabancı sermaye çekme, yabancı yatırımcı çekme
propagandası yapan Hükûmet, neden üç tane yabancı yatın ticari
faaliyetlerini engeller? Ayrıca, rekabet gücünün gelişmesine bu,
nasıl katkı sunacak? Dünyayla rekabet mi edecek üç tane yabancı
yatın Türkiye'de turizm faaliyetlerine katkı sunmasını
engellemek? Üstelik yabancı yatların ticari faaliyetleri
yasaklanırken uluslararası hukuk ve ticaretin temel ilkelerinden
birisi olan mütekabiliyete ilişkin en ufak bir istisna da
konulmamış.
Yine, genel gerekçede Orman Genel Müdürlüğüne
ait konaklamaya uygun tesisler ve mesire yerleri içerisindeki konaklama
tesislerinin Kültür ve Turizm Bakanlığına verilmesinin
amaçlandığı söyleniyor. Yani Orman Bakanlığına
ait bir kısım gayrimenkul, Kültür ve Turizm
Bakanlığına devredilecek. Yani şu: Şimdi, turizmi
geliştirmek mi istiyorsunuz? Yatırımcı
bakanlıkların zaten yaptığını, belediyelerin
zaten yaptığını, yapma yetkisini Kültür ve Turizm
Bakanlığına vereceksiniz, Orman Genel Müdürlüğünün
konaklama tesislerini yine Kültür ve Turizm Bakanlığına
vereceksiniz, böylece ülkenin turizmi uçacak. Yani yeni hiçbir şey
yapmayacaksınız. Bayındırlık
Bakanlığının yapacağı şeyi, Kültür ve Turizm
Bakanlığına vereceksiniz; belediyenin yapacağı
şeyi, Kültür ve Turizm Bakanlığına vereceksiniz. Zaten bu
ülkeye ait, Orman Genel Müdürlüğüne ait gayrimenkulleri, Kültür ve Turizm
Bakanlığına vereceksiniz ve böylece turizmin
sorunlarını aşacaksınız. Yani yapılan yeni hiçbir
şey yok, birinden al, öbürüne ver, böylece sorunlar çözülsün.
Ayrıca bir örneğini yine Kapadokya
Kanununda, bugün görüşmesini tamamladığımız Kapadokya
Alan Kanununda da yaptık. Ne dedik? Bürokrasi zor, belediyeler ayrı
bir iş yapıyorlar, şu ayrı bir iş yapıyor, o
ayrı bir iş yapıyor; biz bunların hepsinin yetkisini
alalım, Kapadokya alanının yönetimine verelim, böylece bütün
sorunlarımız çözülsün. Böyle bir sorun çözme biçiminin doğru
olmadığını düşünüyorum.
Şimdi, milletvekili
arkadaşlarımız, muhalefet şerhlerinde de
ayrıntılı bir şekilde belirtmişlerdi: Turizm sektörü,
dış politikadan da iç politikadan da doğrudan ve
ayrıntılı bir şekilde etkileniyor, en fazla
hissedildiği alanlardan biri. Özellikle, bir ülkede hak ihlalleri
çoğalmışsa, özgürlükler azalmışsa,
çatışmalar yoğunlaşmışsa o ülkedeki turizm
doğrudan etkileniyor. Dünyanın her yerinde insanlar tatillerini daha
güvenli ve daha istikrarlı ülkelerde yapmak istiyorlar. Ülkemizin sadece son
dört yılını düşünelim: Çözüm süreci sona erdi,
çatışmalı süreçler başladı, Suriye savaşı
yaşandı, göçlerde büyük bir tırmanış, 15 Temmuz darbe
girişimi, yaklaşık iki yıl OHAL ilan edildi, sözde, OHAL
uzatılmadı ama OHAL kalıcı hâle getirildi. Demokratik
protesto hakkı neredeyse yasak, düşünce, ifade özgürlüğü yok.
Her gün, düşüncesini açıklayan bir insan içeri giriyor, her gün bir
akademisyen yalnızca barış istediği için cezaevine giriyor.
Bakın, çözüm süreci ve demokratikleşme
adımlarının atıldığı 2012 yılında
turizm gelirleri 29 milyar dolarken 2013 yılında 32 milyar dolara,
2014 yılında da 34 milyar dolara yükselmiş. Peki, Rusyayla uçak
krizinin yaşanmasından, 15 Temmuz darbe girişimi ve OHALden sonra
ne olmuş? Turizm geliri, bir anda 22 milyar dolara gerilemiş. Bunun
dışında, doğrudan Suriye savaşının bir
yansıması olarak Diyarbakır, Antep, Suruç ve Ankara gar
katliamları, bunların takipsizlikle sonuçlanması, cezasız bırakılması,
ülkemizi güvensizliğe sürüklemiş hem iç hem de
dışarıdan gelen turistler açısından Türkiyeyi
-tırnak içerisinde- tehlikeli hâle getirmiştir. Özetle,
demokratikleşme, ülkemizin pek çok derdine olduğu gibi turizmine de
deva olacaktır.
Oscar Wildeın bir sözü var, diyor ki: Kimse,
geçmişini geri satın alabilecek kadar zengin değildir.
Hiçbirimiz, geçmişimizi satın alamayız. 2014te, 2015te,
2016da yaşananları geri getiremeyiz ama geleceğimize hep
birlikte karar verebiliriz, daha demokratik bir ülkede yaşamak
şansına sahibiz, yeter ki bu konuda ortak bir karar alalım.
Konuşmamın son bölümünde ülkenin
demokratik düzenden uzaklaştığını gösteren birkaç
konuyla ilgili fikirlerimi sizinle paylaşmak isterim, Grup Başkan
Vekilimiz de paylaştı: 18 Mayıs günü Şanlıurfanın
Halfeti ilçesinde bir tane çatışma yaşandıktan sonra 54 yurttaş
gözaltına alınıyor, 54 yurttaş; içinde 18
yaşından küçük çocuklar da var, 70 yaşında ihtiyarlar da
var, kadınlar da var, gençler de var, 54 yurttaş. Bu 54 yurttaş
gözaltına alındıktan sonra avukatlar, müvekkillerinin
işkenceye uğradığını söylediler ancak
işkenceye uğradıklarına dair elimize somut bir veri
sunamadılar. Şanlıurfa Barosu ve avukatlar, gözaltındaki
müvekkilleriyle görüşmek istediler fakat görüşemediler. Daha sonra
iki tane görüntü yansıdı. Birincisinde, bu gözaltına alınan
yurttaşlar, gözaltı merkezinde ters kelepçeli olarak betona
yatırılmış hâlde görüntülendiler. İkinci görüntü de
muayene için götürüldükleri hastanedeydi. Darp içerisinde oldukları çok
açıktı, üstleri başları yırtılmıştı,
bir kısmı sadece atletle duruyordu.
Bunu niye söylüyorum: Bu gözaltında
işkence meselesi, gerçekten çok önemli bir mesele. Neden? Ben, size iki
tane düzenleme söyleyeceğim, Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesinin 3üncü maddesi: Hiç kimse işkenceye, insanlık
dışı ya da onur kırıcı ceza veya işleme tabi
tutulamaz. İşkenceye Karşı 1984 Tarihli
Birleşmiş Milletler Sözleşmesinin 1inci maddesi,
işkenceyi bakın şöyle tarif ediyor, tam Halfetide
yaşananlar, diyor ki: Bir şahsa veya üçüncü şahsa, bu
şahsın veya üçüncü şahsın işlediği veya
işlediğinden şüphe edilen bir fiil sebebiyle cezalandırmak
amacıyla bilgi veya itiraf elde etmek için
BAŞKAN Buyurun, devam edin Sayın
Tiryaki.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
veya ayrım gözeten herhangi bir sebep dolayısıyla bir kamu
görevlisinin veya bu sıfatla hareket eden bir başka şahsın
teşviki veya rızası veya onayıyla uygulanan fiziki veya
manevi ağır acı veya ızdırap veren fiildir.
Halfetide tam olarak -işkenceye
karşı- 1984 tarihli Birleşmiş Milletler Sözleşmesinin
1inci maddesinde tarif edilen işkence uygulamıştır,
Hükûmet bu işkenceci uygulamalardan bir an önce vazgeçmelidir. Evet,
şöyle söyleyebiliriz: Bizim Anayasa'mızda, Türk Ceza Kanununda
işkenceye karşı cezalandırmaya ilişkin hükümler var ama
asıl sorun şu: Bakın, bir kez daha söyleyeyim: İşkence
cezasız kalıyor. Ya soruşturma başlatılmıyor,
soruşturma başlatılırsa eğer idare tarafından
soruşturma izni verilmiyor, soruşturma izni verilirse takipsizlik
kararı veriliyor, takipsizlik kararı verilmez de ceza davası
açılırsa daha sonra beraat kararı veriliyor.
Vatandaşın, işkenceye uğrayan vatandaşın
yapabileceği tek şey Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine
gitmek, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de on yıl, on beş
yıl sonra diyor ki: Türkiye Cumhuriyetinin bu vatandaşı
Türkiye Cumhuriyetinin kamu görevlileri tarafından işkenceye tabi
tutulmuştur. Garip bir şekilde biz buna hukuk diyoruz, olmayan
şeye hukuk diyoruz.
Son olarak bir şeyin altını çizmek
istiyorum: Bakın, Tatvanda 9 belediye meclis üyemiz görevden
uzaklaştırıldı. Neden? Haklarında terör örgütü
üyeliği nedeniyle soruşturma varmış. 6 tane belediyemizi
gasbettiniz, 6 belediyemizi: Edremiti, Tuşbayı,
Çaldıranı, Dağpınarı, Bağları
gasbettiniz, çok açık söyleyeyim, gasbettiniz.
Toparlıyorum, son cümlem Sayın
Başkan, çok özür dilerim.
BAŞKAN Tamam, bir dakika daha süre veriyorum
Sayın Tiryaki.
Buyurun.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Yetmedi, 57 meclis üyemizin meclis üyeliğini düşürdünüz. Yetmedi,
İstanbul seçimlerini iptal ettirdiniz. Yetmedi, itirazlarımıza
rağmen geçersizleri bile saydıramadığımız
Tatvanda -14 belediye Meclis üyeliğiyle çoğunluktaydık, sizin
11 belediye meclis üyeliğiniz vardı, ona da bir yol buldunuz-
soruşturma açtırdınız savcılara ve şimdi de
Haklarında örgüt üyeliğinden soruşturma var. diye görevden
uzaklaştırıyorsunuz. Bunun ismi hukuk değil, bunun ismi
seçim sonuçlarına saygı duymak değil. Herkes, hepimiz seçim
sonuçlarına saygı duymak zorundayız, bunun gereğini yerine
getirmek zorundayız. Kaybettiğiniz belediyelere göz dikmeyin, bir
dahaki seçimlere hazırlanın çünkü bizler öyle yapıyoruz,
muhalefet öyle yapıyor.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Tiryaki.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan, bir açıklama yapmak
istiyorum.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Akbaşoğlu.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
37.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Batman
Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryakinin 58 sıra sayılı Kanun
Teklifinin tümü üzerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Değerli Başkanım.
Değerli Başkan, değerli
milletvekilleri; biraz evvel hatibin konuşmasında geçen konuyla
ilgili Şanlıurfa Cumhuriyet
Başsavcılığının kamuoyuna bir
açıklaması söz konusu. Burada, PKK terör örgütü mensuplarına
yönelik yapılan operasyonda 2 teröristin etkisiz hâle getirildiği, 1
komiser yardımcımızın şehit olduğu, 2 polis
memurunun yaralandığı olayla ilgili bir soruşturma
yürütüldüğü, şüphelilerin yakalanması ve gözaltına
alınmalarıyla ilgili birlikte yürütülen adli sürecin usul ve yasalara
uygun bir şekilde devam ettirilmekte olduğu
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Demek ki
işkence usul ve yasalara uygunmuş!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı)
bazı internet haber sitelerinde, sosyal medya
hesaplarında şüphelilerin işkence gördüklerine ilişkin
iddiaların yer aldığı haber ve paylaşımlar
nedeniyle de Cumhuriyet Başsavcılığınca usulü
dairesinde titizlikle inceleme başlatıldığı ve bunun
titizlikle takip edildiği hususu kamuoyuyla
paylaşılmış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Aynı zamanda, Tatvandaki durumla ilgili
İçişleri Bakanlığından aldığımız
bilgi çerçevesinde, belediye meclis üyeleriyle ilgili, bunlar kamu görevlisi olduğu
için, bütün kamu görevlileriyle ilgili adli tahkikat
başlatıldığında soruşturmanın selameti
açısından açığa alınma durumu gibi bir
uygulamanın söz konusu olduğu
HABİP EKSİK (Iğdır) Kamu
görevlisi değil, seçilmiş; bunlar seçilmiş.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı)
eğer adli soruşturma sonucunda herhangi bir
problem olmadığında zaten göreve iade edilecekleri; yok,
eğer adli tahkikat neticesinde bir problem varsa da gereğinin ortaya
konulacağı hususu bilgisini paylaşmış oldum yüce
Meclisle.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Oluç.
38.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ve Meclis Başkan Vekili
Mithat Sancarın Şanlıurfa ili Halfeti ilçesinde gözaltına
alınanlarla ilgili Adalet Bakanlığı ile İçişleri
Bakanlığından bilgi alarak Meclisi bilgilendirmesini talep
ettiklerine ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Şimdi, her iki konuda da konuşma
yapmıştım, bir kez daha bir şeye işaret etmek
istiyorum.
Bakın, İçişleri Bakanı çok
açık ve net bir şekilde, Türkiyede ne hukuku ne demokrasiyi ne
Türkiye'nin imzalamış olduğu uluslararası demokratik
sözleşmeleri, hiçbirini takmamaktadır. Bu sizin İçişleri
Bakanınızdır, bizim değil, sizin İçişleri
Bakanınızdır. Her gün, her yaptığı
konuşmada, her eyleminde, aldığı her kararda hukuku ve
demokrasiyi açıkça çiğnemektedir ve bundan hiçbir beis duymamaktadır.
Siz onun hukuku ve demokrasiyi çiğnediği her kararının
arkasında durarak aynı şekilde bu suça ortak
olmaktasınız.
Şimdi, İçişleri Bakanı bir usul
buldu Kazanılamayan belediyeleri ve belediye meclislerini nasıl ele
geçirebilirim acaba? diye.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Çünkü bu
niyetini beyan etti, dedi ki: Bugüne kadar yaptıklarımızı
uygularsak beş yıl sonra HDPli belediye diye bir şey kalmaz.
Niyetini beyan etti açıkça.
Şimdi ne yapıyor? Belediye meclis üyeleri
hakkında soruşturma var. diyerek hiçbir hüküm olmamasına
rağmen görevden almaya başladı. Bu şekilde belediye meclis
üyelerini görevden alacak, belediye başkanlarına musallat olacak yani
bu şekilde kayyum atamadan kayyumlaştıracak
ortalığı. İçişleri Bakanının niyeti budur,
çok açık bir şekilde budur. Bu adamı eğer hukuka ve
demokrasiye çekmezseniz, hukuk ve demokrasi çerçevesinde çalışmasını
sağlamazsanız emin olun bu adam sizin de başınıza çok
büyük dertler açacaktır. Buradan Mecliste bunu bir kez daha dile getirmek
istiyorum.
Bakın, Urfa Halfeti
Savcılığının açıklaması: İşkence
yapıldığı çok açık, ortada görüntüler var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Konuşmanızı
toparlayın lütfen.
Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Toparlıyorum efendim.
Görüntüler çok açık, ortada. Urfa Halfetide
işkence yapıldığına dair insanların görüntüleri
var, yürüyemez hâle getirilmişler, elektrik verilmiş. 2019
yılında, Türkiyede, gözaltındaki insanlara elektrik veriliyor,
işkence yapılıyor, bu açıkça ortada ve Urfa
Başsavcılığınca Her şey usulüne uygun
yürütülmektedir. deniyor. Bu kabul edilebilir bir şey değil
sayın vekiller. Meclis bu işe sahip çıkmalıdır.
Bakın, Meclis Başkan Vekilinden talebimiz
vardır; Adalet Bakanlığı ve İçişleri
Bakanlığından bu durumla ilgili bilgi alsın, Meclisi
bilgilendirsin, Meclis bu konuya dâhil olduğuna dair çok açık bir
mesaj versin. Bu kabul edilebilir bir durum değildir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Oluç.
VI.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİGER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
2.-
Antalya Milletvekili Atay Uslu ve Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız ile
57 Milletvekilinin Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1907) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 58) (Devam)
BAŞKAN Söz sırası Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Aydın Milletvekili Hüseyin Yıldıza
ait.
Buyurun Sayın Yıldız. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
CHP GRUBU ADINA HÜSEYİN YILDIZ (Aydın)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, 2015ten beri ben
Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili olarak burada defalarca AKP
sıralarına seslendim, Türkiye'nin geleceği turizmden geçer.
dedim ve her dönem buraya çıktığımda turizmin ne kadar
önemli olduğunu anlattım.
Değerli arkadaşlar, son dönemlerde
Türkiyede özelleştirmeler yapılarak fabrikalar satıldı,
yerlerine AVMler kuruldu, tarımı bitirdik, işsizlik oranı
resmiyette 5 milyon, gerçekte şu an 8 milyon. Bizim petrolümüz yok, bizim
doğal gazımız yok; bizim geleceğimiz sadece turizmden
geçer.
2004 ve 2005te ülkemiz turizm gelirlerinde dünyada
ilk 8deyken, 2018de, üzülerek söylüyorum, bunu ben söylemiyorum, AKP Antalya
Milletvekili Atay Uslu söyledi, dünyada 2 trilyon dolarlık bir turist
pastası olduğunu Komisyonda kendisi itiraf etti, ben 2 trilyon dolar
demiyorum, 1,5 trilyon dolar bir bütçe varken, bir pasta varken...
Dünyanın en güzel memleketine sahibiz, üç tarafı denizlerle çevrili,
bir tarafta denize giriyorsun, bir tarafta kayak yapıyorsun. Diğer
taraftan da bütün tarihî eserler var, Osmanlı üç kıtaya
hükmetmiş, korkunç bir tarihimiz var ama gel gelelim bu pastadan sadece 22
milyar dolar bir pay alıyoruz arkadaşlar. Demek ki AKP iktidarı
2002den beri bir turizm planlaması yapmamıştır;
yapsaydı, bugün
O dönemde İspanyayla beraber
yarışırken
Bugün İspanyanın 2018
kapanışı yıllık 70 milyar dolardır.
Değerli arkadaşlar, sizler bu memleketi
satarken gerçekten bu memleketi seven iş adamları 200 milyar dolar
turizm yatırımı yaptılar, oteller kurdular,
İspanyadan daha iyi oteller kurduk. Baktığınız zaman,
en güzel sahiller bizde. Yani kısacası, un var, şeker var,
yağ var ama onu pişiren bir usta yok; problem burada. AKP ilk defa
doğru bir şey yaptı. Doğruya da doğru diyeceğiz.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak Genel Başkanın bize
talimatıdır, Türkiye'nin geleceği için ne gerekiyorsa her türlü
desteği veririz. Burada da itiraf ediyorum: İlk defa doğru bir
şey yaptınız, gerçekten bu işin içinde pişen birisini
Turizm Bakanı yaptınız, ilk defa. İnşallah -sayın
bakan yardımcım burada- bu bakanı bürokrasi çalıştırır,
önümüzdeki 2020, 2021, 2022, 2023ü bari kaybetmeyelim. Aksi takdirde, göreceksiniz,
20 milyar doları geçemeyeceğiz.
Değerli arkadaşlar -sayın bakan
yardımcım burada- ben size bir olay anlatacağım: 2006da
İngiltereye gittim bir turizmci olarak. Fuarlara katıldık,
yerimizi, otelimizi satmak istiyoruz yani yatağımızı. Gelen
bütün müşteri İspanyaya gidiyor, İtalyaya gidiyor, Fransaya
gidiyor ama bizim, maalesef, Türkiyede kurduğumuz yere gelmiyor.
Düşündüm akşam giderken ya neden, sebep ne? Şöyle bir
araştırma yaptıktan sonra, o gün, 2006da -Londrada 4 tane
havaalanı var arkadaşlar, 4 tane- bütün havaalanlarını
dolaştım Türkiyeye ne zaman uçak var diye. Her havaalanından
her gün İspanyaya giden 4 tane uçak kalkıyor yani 16 tane uçak ama
Türkiyeye gelen uçak haftada bir gün; üzülerek söylüyorum, o da çarşamba
günü. İspanyaya giden uçağın fiyatı 20 paunddu, Türkiyeye
gelen uçağın fiyatı 385 paunt arkadaşlar.
Şimdi, biz eğer doğru bir strateji
belirlemezsek
Dünyanın en büyük hava yollarından Türk Hava
Yolları bizde. Güçlü bir hava yolu, değil mi? Bir bakın,
bakayım, yazın ek seferleri Avrupaya yapıyorsunuz. Bu Türk Hava
Yolları turizmle, Turizm Bakanlığıyla iş birliği
yapması gerekirken maalesef yapmıyor, başka ülkelere uçuyor yani
Almanyaya ya da İspanyaya; diğer ülkelere uçuyor ama kendi
memleketimize uçuşlar yapmıyor.
Şimdi, ben burada özellikle Sayın Bakan
Yardımcısına sesleniyorum: Çok güçlü bir komisyonumuz var
arkadaşlar, çok güçlü. Komisyonda AKPden de, CHPden de, MHPden de,
HDPden de, İYİ PARTİden de bu konuda uzman olan
arkadaşlarımız var. On aydır, bakan atanmış, 1
sefer gördük, 1 sefer toplantıda, bir kahvaltıda görüştük. Bir
de geçen cuma günü komisyon toplandı. Değerli arkadaşlar,
eğer siz o komisyonları çalıştırmadığınız
takdirde, orada üretemezseniz topluma yayamazsınız; mümkün
değil.
Bugün, turizm sektöründe 1 milyon 200 bin insan
çalışıyor, burada devlet desteği yok; iş adamı
orada yatırım yapmış ve bu yatırımıyla
Türkiye'nin dış açığını kapatıyor. Eğer
biz gerçekten, imam-hatiplere yaptığımız
yatırımların yüzde 10unu turizm okullarına yapsaydık
bugün turizm bu hâle gelmezdi.
Sayın Bakan her çıktığında
konuşuyor, doğru söylüyor, Nitelikli turist getireceğim. diyor
yani Ekonomik durumu iyi olan turist getireceğim. Peki, Sayın
Bakana şu soruyu soruyorum: Nitelikli turisti getirmek için, ona hizmet
edecek nitelikli elemanın var mı? Yetiştirdin mi? On yedi
yıldan beri kaç tane turizm meslek lisesi yaptınız? Ben bir
Aydın Milletvekili olarak
Didimde, Altınkumun göbeğinde iki
tane imam-hatip varken üçüncü büyük bir imam-hatip okulu açtılar ve
şu an doluluk oranı yüzde 30 arkadaşlar, yüzde 30, diğer
iki tane imam-hatip okulunun da doluluk oranı yüzde 40. O zaman önerdik,
il millî eğitim müdürüne dedim ki Arkadaşlar, burası
Altınkum, burası turizm bölgesi, 20 tane beş
yıldızlı otel var, 50 tane, 100 tane üç yıldızlı
otel var, biz buraya turizm lisesi açalım, en azından, buradaki
turizm okulunda okuyanlar sabahları okuluna gitsin, öğleden sonra
gitsin, stajını yapsın, çalışmasını yapsın.
ama dinlemediler.
Ben özellikle AKPye buradan seslenmek istiyorum: 8
milyon işsiz var, bütün fabrikaları sattınız, üreten bir
Türkiye değil, tüketen bir ülke yarattınız. Eğer
çocuklarımıza bırakacak şu kadarcık
vicdanınız varsa bir an önce turizm üzerinde çok önemle
çalışılması lazım. Turizmden sadece turizm yapan insanlar
para kazanmıyor, üreticisi kazanıyor, tarımcısı
kazanıyor, çekirdekçisi kazanıyor, gümüşçüsü kazanıyor yani
binlerce sanayiye destek veren bir hizmet sektörüdür. Eğer biz 2019da iyi
bir analiz, iyi bir program yapmadığımız takdirde yine
2018de olduğu gibi -2019u geçirdik, tren kaçtı- 2020de de
göreceksiniz, 22 milyar doları geçemeyeceğiz.
Değerli arkadaşlar, demin dedim, bir
turistin bir ülkeye gidip seyahat etmesi için ilk önce can ve mal
güvenliği olması gerekiyor; bir. Can ve mal güvenliğini bir
turiste sağlamadığın takdirde o turist buraya gelip de
tatil yapmaz. Avrupadan baktığın zaman şu an Türkiyede
mal ve can güvenliği olmadığı kanıtlıdır.
Neden kanıtlıdır? Net söylüyorum arkadaşlar, Türkiyede
eğer bir ana muhalefetin genel başkanı saldırıya
uğruyorsa, linç ediliyorsa, linç eden o inek hırsızı
Osmanı da diğer kapıdan bırakılıyorsa kimse
Türkiyeye güvenmez.
İki: Türkiyede bağımsız
yargı yoktur arkadaşlar. Eğer sizler
yatırımcıyı buraya getirmek istiyorsanız ilk önce
demokrasi ve bağımsız yargı yaratmak
zorundasınız; aksi takdirde, burada konuştuklarımız
burada kalır değerli arkadaşlar. Onun için, tekrar ediyorum,
Türkiye'nin geleceği uçurumun kenarında, hazine bomboş. Böyle
giderseniz altı ay sonra emeklilerin, işçilerin parasını
ödeyemeyeceksiniz, onu biliyoruz ama en azından bu dönemde 2020yi
kurtarmak amacıyla planı, analizi doğru bir şekilde
yapıp doğru şekilde yürütmemiz lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Yıldız, iki
dakika daha ek süre veriyorum, sözlerinizi bağlayın lütfen.
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Teşekkür
ediyorum Başkanım.
Arkadaşlar, bu ülke hepimizin. Eğer bu
gemi batarsa hepimiz batarız, hepimiz batarız.
Değerli arkadaşlar, biz milletvekiliyiz.
Kurtuluş Savaşı Türkiye Büyük Millet Meclisinden
yönetilmiştir. Liderlerimiz yanlış yapabilir. Bizim görevimiz,
kapalı gruplarda yüreklice kalkıp yanlışlara da
Yanlış. dememiz gerekiyor. Cumhurbaşkanı 82 milyonu
doyurmuyor, bizler 82 milyonu doyurmuyoruz; 82 milyon,
Cumhurbaşkanını, milletvekillerini ve bakanları doyuruyor.
Herkesin bunu bilmesi lazım. Bu halk yoksa, ülke yoksa ne o
Cumhurbaşkanı orada kalabilir ne de biz burada kalabiliriz. Bizim
geleceğimiz, çocuklarımızın geleceği için
doğruları savunmak zorundayız; aksi takdirde, göreceksiniz, bizim
evlatlarımız, torunlarımız bu dönemin milletvekillerini
lanetleyecekler. Onun için, burada, şu çatının altında
hepimizin yürekli olması gerekiyor. Doğruya Doğru.
diyeceğiz, yanlışa Yanlış. demek zorunluluğumuz
var; aksi takdirde, ben, Türkiye'nin geleceğini çok iyi görmüyorum, net
söylüyorum, görmüyorum ve AKP iktidarını uyarıyorum,
uyarıyorum, uyarıyorum.
Bu vesileyle hepinizi sevgi, saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Yıldız.
Şimdi şahıslar adına
konuşmalara geçiyoruz.
İlk söz, Nevşehir Milletvekili Faruk
Sarıaslana aittir.
Buyurun Sayın Sarıaslan. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
FARUK SARIASLAN (Nevşehir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yarın Kocaelide oynanacak maçta
Nevşehirsporumuza başarılar diliyorum, yarın kendileriyle
beraber olacağım.
Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi üzerine söz almış
bulunmaktayım. Ülkemizde uygulanan serbest pazar ekonomisi sonucunda
ilgili kurumun istediği hususları yerine getirene teşvik
sağlanmaktadır. Teşvik verilirken kâr zarar veya rekabeti
engelleyici yönüne bakılmamaktadır. Ülkemizde son zamanlarda
yapılan otel yatırımları talebin üzerindedir. Her yeni yapılan
işletme, pazarı zorlamakta ve haksız rekabete yol
açmaktadır. Otel yatırımlarında geriye dönüş on üç
yıldan yirmi yıla çıkarılmıştır. Bu yeni
yapılan tesislerin pazarlanması da bu işi zorlamaktadır.
Her 30 bin yatağa yeni 1 milyon turist bulmak artık olanaklı
görülmemektedir. Bugünkü sıkıntıların altında yatan
nedenlerden bir tanesi de budur. Bu nedenle işletmelerde el
değiştirme hızlanmaktadır.
Ekonomi Bakanlığı tarafından
verilen turizm yatırım teşvik belgeleri, bölgelere ve türlere
göre, sektörün ilgili kuruluşlarının da görüşleri
alınarak üç yılda bir verilmelidir. Bu şekilde
yatırımlar kontrol altına alınarak yatak enflasyonunun
engellenmesi gerekmektedir.
Konaklama sektörü olarak genelde
satışların büyük bölümü yabancılara
yapılmaktadır. Bu oran Kapadokyada yüzde 90lara
ulaşmıştır. Bu yolla da yurt içinde teslimatı
yapılmış ihracat yapılmaktadır.
23/12/1999 tarih ve 99/13812 sayılı
İhracat, Transit Ticaret, İhracat Sayılan Satış ve
Teslimler ile Döviz Kazandırıcı Hizmet ve Faaliyetlerde Vergi,
Resim ve Harç İstisnası Hakkında Tebliğden Kültür ve
Turizm Bakanlığından belgeli otellerimiz de
yararlanmalıdır. Bu konuda Bakanlığımızın
desteğini bekliyoruz.
Turizm sektörü daha çok sezonluk olarak
çalışan işletmeler olduğu için, işletmeler sezon
sonunda -kasım, aralık- işçilerini işten çıkarmak
zorunda kalmaktadır. İşçiler yaklaşık beş ay
işsiz, işletmeler de bu sürede atıl kalmaktadır. Bunun önlenmesi
amacıyla, kasım-mart döneminde ödenmesi gereken SGK primlerinin
devletçe karşılanması hem tesislerin açık
kalmasını sağlayacak hem de çalışanların belirli
dönem işsiz kalmasını önleyecektir. Böylelikle sosyal
barışa da hizmet edilmiş olup eğitilmiş iş gücü
de bu yönde kaybedilmeyecektir. İşletmelerin yıl boyu açık
kalması sağlanacak ve on iki ay turizm yapması
kolaylaştırılacaktır. Kasım döneminde kısa süreli
olarak işten çıkartılmak zorunda kalan
çalışanlarımız, hizmet akitleri askıya alınarak
mevsim sonu olarak bildirimde bulunulduğunda, hizmet akdinin tam olarak
sona ermemesi sebep gösterildiğinden işsizlik maaşı
alamamaktadır. Bu durumda hizmet akdinin tamamen sona erdirilmesi
gerekmektedir. Turizm sektöründe yoğun olarak uygulanan sezon sonu
çıkışlarda işçilerin hizmet akitlerinin tam olarak sona
erdirilmeden işsizlik maaşını alabilmesi için
yapılacak düzenleme işçilerin hak kaybına uğraması
sorununu çözmüş olacaktır.
Bilindiği gibi Türk Hava Yolları büyüme ve
havacılıkta uluslararası güç olma stratejisi kapsamında
İstanbulu aktarma merkezi (hub) olarak belirlemiş, yurt
dışından getirdiği yolcuları İstanbuldan
gidecekleri yerlere yönlendirmektedir. Bu kapsamda Kapadokya Havaalanına
doğrudan uçuş olmaması turisti İstanbul üzerinden aktarma
yapmaya zorlamaktadır. Özellikle alım gücü yüksek turist olarak kabul
edilen AB yolcu kategorisi Kapadokyaya doğrudan uçmak istemektedir. Türk
Hava Yolları Kapadokyaya kaynak pazar konumundaki Çin, Brezilya, Almanya
gibi ülkelerden doğrudan uçuşlar yaparak Kapadokya destinasyon
olabilme yolunda desteklenmelidir.
Alman Kaplıcalar Birliği
sınıflandırmasına göre, Kozaklı kaplıca suyu
sodyum, kalsiyum ve klor içermekte olup A ve C grubu şifalı sular
sınıfında yer almaktadır. Burada yapılacak hastane ve
özellikle fizik tedavi merkezinin kurulması, beraberinde de yurt
dışından da hastaların gelmesine olanak sağlayacak,
Kozaklı ilçemiz de yurt dışı turizmine
açılacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun sözlerinizi bağlayın
Sayın Sarıaslan.
FARUK SARIASLAN (Devamla) Gelen hasta
yakınları Kapadokya bölgesini gezecek Türkiyenin döviz gelirine
ciddi katkı sağlayacaktır. Nevşehirimizin merkezinin
turizmden yeterli payı alabilmesinin önü mutlaka açılmadır,
bunun için de olanaklarımız vardır. Nevşehir Belediye
Başkanı hiç vakit kaybeden giden gitmiştir deyip kale ve
etrafındaki yer altı şehrini, kilise evlerini bir an önce
turizme açmalıdır. Sayın Başkan, başka işlerle
uğraşacağınıza bu işlerle
uğraşmanızı Meclisten de tavsiye ediyorum. Memleketim için
muhalefet milletvekili olarak da yapacağınız her olumlu
işte size destek vermeye hazırım.
Nevşehirin hemen bitişiği olan Nar
kasabamız turizmden hiç nasibini alamamıştır, oysaki kilise
mezarlığı gibi kalıntılara
bakıldığında Orta Doğudan kaçan Hristiyanların
ilk yerleşim merkezidir. Nar kasabamızda bulunan kayadan oyma evler
paha biçilmez durumdadır, ne yazık ki bunlar
değerlendirilememiştir.
Kapadokya bölgesinin hâlâ bir tarihî filmi yoktur.
Başkanım, hemen bitirmek üzereyim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun devam edin.
FARUK SARIASLAN (Devamla) Oysaki böyle bir film
turizm fuarlarında, hava yollarında gösterilerek Kapadokyanın
tanıtımı yapılabilir.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Sarıaslan.
Şahıslar adına ikinci söz Antalya
Milletvekili Atay Usluya ait.
Buyurun Sayın Uslu. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
ATAY USLU (Antalya) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi üzerine görüşlerimi ifade
etmek üzere söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisinizi
saygıyla selamlıyorum.
Turizm, dünyada hem gelişen hem de
gelişmekte olan ülkelerin çok ilgi gösterdiği bir sektör. Biraz önce
CHP Milletvekili Hüseyin Bey söyledi, Dünyada 2 trilyon doların üzerinde
bir turizm geliri var. Bunu itiraf etti. dedi ama bu bir gerçek, bunu ben Komisyonda
ifade etmiştim ve dünyada 1 milyar 2 milyon insan yabancı ülkelere
gidiyor.
Turizm, ekonomiyi besliyor, istihdam oluşuyor,
tanıtıma katkı sağlıyor. Bunun yanında, turizmin
insani diplomasi özelliği de var; sınırları
kaldırdığı ve kültürleri birleştirdiği için
turizm bugün dünya barışına önemli katkılar sunuyor.
Dünyanın en büyük barış politikası nedir? derseniz, bence
turizmdir.
Turizmle, dünyanın ihtiyacı olan,
kültürümüzün çekirdeklerinde, medeniyetimizin kodlarında olan sevgiyi,
merhameti, hoşgörüyü dünyaya ihraç edebiliriz diye düşünüyorum. Yunus
Emrenin şu mesajı turizm anlayışımızın
manifestosudur bizim: Gelin tanış olalım, işi kolay
kılalım, sevelim, sevilelim.
Sayın milletvekilleri, Türkiye, turizm
anlamında çok büyük bir potansiyele sahiptir. Denizlerin en güzeli,
dağların en güzeli, ırmakların en güzeli, toprakların
en güzeli, ağaçların en güzeli, gülümsemenin en güzeli Türkiyededir.
Türkiye, Olimpostan Pataraya, Efesten Kapadokyaya, Hacı Bektaş
Veliden Mevlânaya, Selimiyeden İshak Paşaya, Göbeklitepeden
Pergeye, Likya Yolundan Sufi Yoluna dünyanın en büyük açık hava
müzesidir.
Türkiye, doğu ile batıyı, kuzey ile
güneyi, otantik ile moderni, geçmiş ile geleceği, deniz ile
dağı, mozaik ile çiniyi, ney ile kemençeyi, kaplıca ile
kayağı, daha nice rengi ve ahengi bir arada bulunduran bir
coğrafyadır. İşte, biz, bu coğrafyanın
potansiyelini son yıllarda çok iyi şekilde kullanıyoruz.
Teşvik politikalarıyla, altyapıya koyduğumuz desteklerle,
dünyanın en büyük havalimanlarıyla ve yaptığımız
diğer havalimanlarıyla, yatak artışlarıyla, kaliteli
hizmet anlayışıyla, yeşil yıldızlı ve mavi
bayraklı projelerle turizmde dünyanın önde gelen ülkelerinden birisi
hâline geldik. Bu anlamda her türlü altyapı
çalışmasını yapıyoruz.
Yine CHP Milletvekili Hüseyin Bey biraz önce
İmam-hatipleri açmayalım. gibi bir şey söyledi.
Değerli vekiller, imam-hatipler, turizm
liselerinin ikamesi değildir. Vatandaş istiyorsa öğrencisini
imam-hatibe göndersin, istiyorsa turizm liselerine göndersin. Turizm liselerinin
niteliğinin artırılması konusunda çalışma
yapılması söz konusu olacaksa gelin beraber yapalım, zaten
Sayın Bakanımız da bu dönemde yapıyor. Sanki birbirinin
yerine ikame edilecek okullar gibi kullanmamak gerektiğini
düşünüyorum. Evet, doğru turizm liselerinin kalitesini gelin hep
beraber artıralım diyorum.
Bugün turizmde dünyanın en büyük 6ncı
ülkesi durumundayız, turizm sayısı bakımından, gelir
bakımından da 13üncü ülkesiyiz. 2023 için 50 milyon turist hedefimiz
vardı, bu rakama 2019 yılı içerisinde inşallah
ulaşacağız. Şimdiki rakamları revize ediyoruz,
hedefimiz 2023 için 70 milyon turist 70 milyar dolar turizm geliridir.
Bakın 2003te iktidara geldiğimizde 16 milyon turist geliyordu
Türkiyeye, bugün 46 milyona ulaştık. Bakın, yine 2003te 13
milyar dolar turizm gelirimiz vardı.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Bırak bu işleri,
yemiyor artık millet.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Daha fazla
para bırakıyordu.
ATAY USLU (Devamla) - Onu da anlatacağım.
Bugün 30 milyar dolara ulaştı.
İnşallah bu, 2019da daha da artacak. Biz hem yatak
sayısını artırıyoruz hem mavi bayraklı plaj
sayısını artırıyoruz. Bakın 2002de 127 tane mavi
bayraklı plaj vardı, bugün bu sayı 470 oldu. 306 bin yeşil
yıldızlı yani çevreci tesisimiz var.
Değerli arkadaşlarım, biz, turizmde
Türkiyeyi devler ligine taşıdık, inşallah bunu devam
ettireceğiz. Bu sektörde çalışan taksiciden otelciye, turizmin
tüm paydaşlarına, kamu kurumlarına ortaya çıkan Türkiye
başarı hikâyesi için teşekkür ediyorum. Şimdi hem turizmin
ülkeye yaygınlaştırılması hem uzun mevsimlere
doğru genişletilmesi anlamıyla
çalışmalarımıza devam ediyoruz. Hem turist
sayısını artıracağız hem de turist
başına geliri artıracağız inşallah. Hem
pazarı çeşitlendiriyoruz hem de ürünü çeşitlendiriyoruz. Bugün
yaptığımız yasa değişikliği de bunlardan bir
tanesidir.
Türkiyede turizm anlamında önemli
atılım yılları vardır, bir tanesi Atatürk döneminde
1923te kurulan Seyyahin Cemiyetidir arkadaşlar, bu sonra Turing ve
Otomobil Kurumu olarak değiştirilmiş, Türkiyenin ilk haritası
yapılmıştır, 1923te. Sonra 1953te rahmetli Menderes
döneminde hem turizmi teşvikle ilgili düzenleme yapılmış
hem de Turizm Bakanlığı ilk defa bir bakanlık olarak
kurulmuştur, Basın Yayın ve Turizm Vekaleti. Üçüncü büyük
atılımsa 1982de Rahmetli Özal döneminde olmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Uslu, sözlerinizi
bağlayın lütfen.
ATAY USLU (Devamla) Diğer bir konu, Turizmi
Teşvik Kanunudur. Hakikaten bu kanun ciddi dönüşüm ortaya
çıkarmıştır. Bu vesileyle, rahmetli Turgut Özalı da
rahmetle anıyorum. Şimdi bunun üzerine değişiklikler
yapıyoruz. Yapılması gerekiyor, sürecin içerisinde turizmdeki bu
dinamik sektör, yatırımcıların dinamizmi bunu gerektiriyor.
Neler yapıyoruz? 6 başlık altında düzenlemeler yapıyoruz.
Bir tanesi personel ihtiyaçlarıyla ilgili, personel lojmanları
alanlarının tahsis edilmesini sağlıyoruz; turizmcilerin
büyük bir talebi, turizm sektöründe çalışanların büyük bir
talebi. Bunu sağladığımız andan itibaren derme çatma
yapılarda veya otellerin bodrum katlarında çalışanlar
kalmayacak, personel daha nitelikli ortamlarda kalacak, beraberinde de
müşteri memnuniyeti ve hizmet kalitesi artacaktır.
İkinci değişiklik: Bu alanların
Turizm Bakanlığına tahsis sürecinin iki ay içerisinde tamamlanmasını
öngörüyoruz ki bu yatırımcının önünü görebilmesi
açısından önemlidir diye düşünüyoruz.
Üçüncüsü: Bütüncül anlamda, Turizm
Bakanlığının belli alanlarda altyapı hizmetlerine
destek vermesini sağlıyoruz.
Dördüncüsü: Deniz turizmi araçlarıyla ilgili düzenlemeler
yapıyoruz. Böylece Türk Bayraklı yatların, deniz turizmi
araçlarının rekabet gücünü artırıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bağlayın, buyurun bir dakika
daha süre veriyorum.
ATAY USLU (Devamla) Beşincisi: Konaklama
amaçlı farklı bakanlıkların yetkileri vardır, bu
yetkileri Turizm Bakanlığının bünyesinde tamamlıyoruz.
Son olarak da turizmi çeşitlendirelim dedik, su
altı dalış turizmine destek veriyoruz. Askerî yasak bölgelerde
ve güvenlikli bölgelerde artık belli şartlarda ve izin
alındıktan sonra dalış yapılabilecek.
Değerli milletvekilleri, bugün dünyada
Mısıra 10 milyon turist gidiyor dalış turizmi için. Bunun
7 milyonu da Avrupada. Bizim de büyük bir potansiyelimiz var. Floramız
var, faunamız var denizaltında, arkeolojik değerlerimiz var,
muazzam batıklarımız var. Bakın, Antalyada, milletvekili
olduğum Antalyada geçen bir batık bulundu, milattan önce 1600
yılına ait, yani 3600 yaşında bir batık, dünyanın
en eski batığı. Buralarda dalış turizmini
geliştirmeye çalışıyoruz. Yine Türkiyede, Kaş,
dünyanın en iyi 20 dalış merkezinden biri. Geçen yıl 100
bin dalış yapıldı. Bunu milyonlara çıkarmak istiyoruz.
Kaş bölgesinde güvenlik bölgesi, askerî bölge adı altında
Üçağız Kekova bölgesi var. Bu bölgede yıllar önce, binlerce
yıl önce deprem olmuş ve batık şehir var. Tüm dünyadaki
dalgıçlar, denizaltı sporuyla ilgilenen herkes
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ATAY USLU (Devamla) Yarım dakika daha
Başkanım.
BAŞKAN Buyurun, bağlayın ama
lütfen, son
ATAY USLU (Devamla)
tüm dünyadaki su altı
meraklıları burayı keşfetmek istiyor. Şimdi, biz
burayı, inşallah, izin alınarak dalış turizmine
açıyoruz; 100 bin dalışı 1 milyona çıkaracağımıza
inanıyorum.
Turizm için yapmamız gereken önemli
adımlar var, bunları hep beraber yaparız. PR, tanıtım
ve pazarlama çalışmalarında da yeni bir yapıya ihtiyaç
olduğu ortada; inşallah bunlara da Meclis olarak
çalışırız ve turizmimizi, beraberinde de ekonomimizi çok
iyi noktalara götürürüz diyorum. Turizm, ekonomiyi besleyen en önemli
noktalardan bir tanesi. Türkiyenin hedefleri var ekonomide; turizm
hedefleriyle beraber bunları da gerçekleştireceğiz diyorum.
Kanun teklifinin sektöre, millete hayırlı
olmasını diliyorum, teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) İnanç
turizmini unuttunuz Atay Bey, Ashabı Kehfi, inanç turizmini.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özkoç, buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim, kayıtlara
geçmesi açısından ifade edeceğim, müsaade ederseniz.
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın hatip önceki
hatip Hüseyin Yıldızın konuşmasına atfen
İmam-hatiplerin yeteri kadar açılmamasını istiyor. gibi
bir söylemde bulundu.
Şimdi, ilk önce bizim birbirimizle samimiyetle
konuşmamız lazım. Hüseyin Yıldız çok net bir
şekilde dedi ki: İhtiyaç neyi gerektiriyorsa onun
karşılığını yapalım; bu, düz liseyse düz
lise, turizm lisesiyse turizm lisesi, imam hatipse imam-hatip. İmam-hatipler
üzerinden siyaset yapmak artık eskidi. Onun için, eğer imam-hatipler
üzerinden bir şey söyleyecek olursanız, imam-hatipleri de açan
Cumhuriyet Halk Partisidir, ilahiyatı da açan Cumhuriyet Halk Partisidir,
Diyaneti de açan Cumhuriyet Halk Partisidir; bunları siyasete alet eden
Adalet ve Kalkınma Partisidir.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özkoç.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım, bir tek cümleyle
BAŞKAN Buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
39.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, hiçbir
zaman dini siyasete alet etmediklerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Biz kesinlikle hiçbir zaman dini siyasete alet etmeyiz.
[CHP, HDP ve İYİ PARTİ sıralarından Bravo! sesleri,
alkışlar(!)]
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Alkış(!) Bravo(!)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Biz ancak samimi bir şekilde dini yaşarız
ve gereğini yaparız, bunun herkes tarafından böylece bilinmesini
isterim. Ancak kimin samimi olduğunu, kimin istismar ettiğini
milletimiz her zaman maşeri vicdanında, vicdan terazisinde en güzel
şekilde karara bağlayacaktır, bunun da bilinmesini isterim.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Akbaşoğlu.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş)
Bağladı zaten; İstanbul seçiminde, Ankara seçiminde, son seçimde
bağladı.
VI.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİGER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
2.-
Antalya Milletvekili Atay Uslu ve Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız ile
57 Milletvekilinin Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1907) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 58) (Devam)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, teklifin
tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelere geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Maddelere geçilmesi kabul
edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, şimdi İç
Tüzük 60 gereği söz talebi için sisteme giren milletvekillerine, burada
kayıtlı olanlara, sırasıyla yerlerinden söz vereceğim.
Burada ilk kayıtlı olan 6 kişi dışındakilere daha
sonra söz vereceğim. Şimdi sisteme girilmesi aynı anda söz
hakkı doğdu anlamına gelmiyor. Mesaj yerine
ulaşmıştır.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Aldık
mesajı Başkanım.
BAŞKAN Çünkü böyle
yaptığımız anda pek çok milletvekili arkadaşımız
hemen sisteme giriyorlar, hepsini aynı anda karşılamanın
imkânı yok. Şimdi ilk 6 milletvekiline söz veriyorum yerlerinden.
Sayın Enginyurt? Yok galiba.
Sayın Süllü? Yok.
Sayın Arslan
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
40.-
Denizli Milletvekili Kazım Arslanın, turizm sektörünü
geliştirmek için hangi tedbirlerin alınacağını,
Pamukkale ören yeri giriş ücretinde Denizlililere özel bir uygulama
yapılıp yapılamayacağı ile işletilmesinin özel
sektörden alınıp alınmayacağını Kültür ve Turizm
Bakanından öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
KAZIM ARSLAN (Denizli) Kültür ve Turizm
Bakanlığına soruyorum:
1) Turizm sektörünü geliştirmek için yeni hangi
tür tedbirleri almayı ve hangi yatırımları yapmayı
düşünüyorsunuz?
2) Kültür turizmini geliştirmek için hangi tür
çalışmaları ve tanıtımları yapmak istiyorsunuz?
3) Denizli Pamukkale Ören Yeri işletimini özel
bir şirkete verdiniz. Denizli ilimiz gelirlerinden mahrum edildi. Yeni bir
düzenleme yapılarak Pamukkale Ören Yeri işletimini Denizli
Büyükşehir işletimine devretmeyi ne zaman yapacaksınız?
4) Pamukkale Ören Yeri giriş ücreti kişi
başı 50 Türk lirasına yükseltilmiştir. Denizlili
hemşehrilerimizin birçoğunun kendi ören yerine girme imkânı
kalmamıştır. Bu nedenle Denizlili olan, kimliğinde Denizli
doğumlu olduğu yazan her bir hemşehrimin 5 Türk lirasına
giriş yapması için, ören yerini gezmesi için gerekli indirimi ne
zaman yapmayı düşünüyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Kılıç
41.-
Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıçın,
Kahramanmaraşın gezmeye ve görmeye değer bir il olduğuna
ilişkin açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Kültür ve turizm en önemli değerlerimizdir. Bu
değerlerimizin korunup geliştirilmesi için elimizden geleni
yapıyoruz, yapmalıyız. Ülkemizin her yerinde olduğu gibi
Kahramanmaraşımızda da sayısız tarihî ve turistik
değerlerimiz vardır. Coğrafi konumu nedeniyle farklı iklim
özelliklerini barındıran ilimiz, kadim tarihinde birçok medeniyet ve
devlete ev sahipliği yapmıştır.
İstiklal Madalyalı, kahraman
unvanlı şehrimiz, binlerce yıllık tarihi, muhteşem
doğası, zengin kültür varlıkları, sayısız tarihî
değerleri, nadide el sanatları, eşsiz mutfağı ve
endemik bitkileri, milyonlarca böcekten oluşan uğur böceği
kolonileri, zengin su kaynakları ve elbette birçok değerleriyle
beraber güler yüzlü insanlarıyla, gönül insanlarıyla gelmeye, gezmeye
ve görmeye değer bir ilimizdir.
BAŞKAN Sayın Eksik
42.-
Iğdır Milletvekili Habip Eksikin, Iğdırlıların
yayla sorununun çözülmesi ve bölgenin yaylalarının hayvancılığa,
turizme açılması gerektiğine ilişkin açıklaması
HABİP EKSİK (Iğdır)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Ardahan Valiliği ve Tarım
Bakanlığı skandal bir kararla Ardahan yaylalarını
Iğdırlı vatandaşlarımıza yasaklamış
durumdadır. Bu karar hukuki değildir, keyfîdir. Bu yasak, bölge
insanın ekonomisine, ülke ekonomisine büyük zarar verecektir.
Hayvancılıkla geçimini sağlayan Iğdırlı
vatandaşlarımızın hayvanları yayla
bulamadığı için Iğdır sıcağında
hastalanıp telef olacaktır, insanımız mağdur
olacaktır. Bu kabul edilemez bir durumdur.
AKP iktidarı bölgenin insanına,
ekonomisine, doğasına, hayvanına küçük birer monark hâline
getirdiği valiler eliyle âdeta tecrit uygulamaktadır. Bakanlık,
derhâl Iğdır insanının bu yayla sorununu çözmelidir.
Valilerin elindeki bu sınırsız yetkiler alınmalı,
hukukun işlediği bir zemin sağlanmalıdır. Bölgenin
yaylaları hayvancılığa, turizme açılmalıdır,
bu yasaklara son verilmelidir.
Sayın Başkan, teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Keven
43.-
Yozgat Milletvekili Ali Kevenin, emeklilerin, engelli ve bakıma muhtaç
vatandaşların ekonomik durumlarını yükseltecek
çalışmalara hız verilmesi ile engelli maaşı alan
vatandaşların da bayram ikramiyesinden yararlandırılması
gerektiğine ilişkin açıklaması
ALİ KEVEN (Yozgat) Sayın Başkan,
teşekkür ederim.
Hepinizin bildiği üzere, 2018 yılında
gerçekleştirilen bir düzenlemeyle emekli maaşı alanlara
bayramlarda bin lira ikramiye verilmesi
kararlaştırılmıştır.
Sosyal devletin bir gereği olarak,
emeklilerimizin hayatını güçlendirecek, ekonomik durumlarını
iyileştirecek çalışmalara daha hız verilmelidir. Engelli ve
bakıma muhtaç vatandaşlarımızın da ekonomik ve sosyal
durumlarını yükseltecek çalışmalara acil hız
verilmelidir. Engelli bireylerimiz bizlerin öz kardeşleridir. Herkes bir
engelli adayı olarak bu konuda hassas olmalıdır. Yapılacak
bir yasal düzenlemeyle, engelli maaşı alan
vatandaşlarımızın da bayram ikramiyesinden
yararlanmaları sağlanmalıdır. 480 lira gibi bir engelli aylığıyla
geçinmeye çalışan vatandaşlarımıza Ramazan
Bayramı öncesi verilecek bu müjde büyük bir umutla beklenmektedir.
İlgili bakanlığa gerekli
çalışmanın yapılmasını arz ediyorum,
saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkürler.
VI.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİGER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
2.-
Antalya Milletvekili Atay Uslu ve Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız ile
57 Milletvekilinin Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1907) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 58) (Devam)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
şimdi birinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ila 6ncı maddeleri
kapsamaktadır.
Bölüm üzerinde söz isteyen milletvekillerinin
adlarını okuyorum: İYİ PARTİ Grubu adına
İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu, Halkların Demokratik
Partisi Grubu adına Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaş, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Adana Milletvekili
Müzeyyen Şevkin.
İlk söz İYİ PARTİ Grubu
adına Hayrettin Nuhoğluna aittir.
Buyurun Sayın Nuhoğlu. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HAYRETTİN
NUHOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; selamlarımı sunarak sözlerime başlıyorum.
Torba kanunlardan sonra Türkiye Büyük Millet
Meclisinde böyle özel amaçlı ve tek konu üzerine düzenlenmiş bir
kanun geldi, biraz önce de benzer bir kanun geçti, Turizmi Teşvik
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
böyle bir kanun geldiği için memnuniyetimi öncelikle belirtmek istiyorum.
Turizmin ülkeler için çok önemli olması 2
trilyon dolardan fazla bir sektör olmasından kaynaklanmaktadır.
Türkiye, bulunduğu coğrafya, tarihî ve kültürel mirasların
zenginliği, doğal güzellikleri ve geleneksel Türk konukseverliği
bakımından çok önemli bir ülke olmasına rağmen hak ettiği
payı alamamaktadır. Turist sayısının ve turizm
gelirinin artmasından sürekli bahsediliyor ama turist başına
gelirin düştüğü nedense pek söylenmiyor. Turist başına
düşen geliri artırmanın yanında ülkemizin hak ettiği
payı alması da çok önemlidir. Bana göre yüzde 5 pay gibi bir hedef
belirleyerek o hedefe ilk beş yılda varmak için her türlü düzenleme
ve çalışma yapılmalıdır. Turizm nazlı bir
sektördür, çok kırılgandır, herhangi bir sebepte kriz yaşanabiliyor
ve yeniden toparlanmak için de çok büyük çaba göstermek gerekiyor. Onun için
ülkedeki güvenlik durumu, hukukun üstünlüğü ve
saygınlığı demokrasinin işlerliği yanında
kaliteli hizmet sunulması hem turistler için hem de turizm
yatırımcıları için önemli görülmelidir.
Bu arada turizm işletmecilerinin bazı
taleplerini de buradan dile getirerek Turizm Bakanlığı
yetkililerine duyurmak istiyorum. Kesintisiz ve ucuz enerji kaynağı
bütün turizm bölgelerine sağlanmalıdır. Her şey dâhil
sistemi turist için avantajlıyken ülkemiz ve işletmeler için
dezavantajlı bir duruma doğru gitmektedir. Ucuz ülke olma imajı
yerleşirse bu imajı değiştirmek çok zorlaşabilir. Bu
sistemde KDV ve ÖTV oranları gözden geçirilmeli ve düzeltilmelidir.
Kaliteyi düşürmemek ve haksız rekabeti önlemek için lüks otellere alt
fiyat sınırı getirilmelidir. Kıyı ve plajların
işgali önlenmelidir. Yedi ay çalışıp beş ay
kapalı olan tesislerin personeli için teşvik edici çözümler
üretilmelidir. Bu aynı zamanda işsizliği azaltacak bir yol
olarak da görülmelidir.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz
bu kanunla getirilen değişikliklerin tümünü incelediğimiz zaman
bir husus öne çıkmaktadır, o da hazine ve orman arazilerinin
yağmalanması ve peşkeş çekilmesinin
kolaylaştırılıyor olmasıdır. Bu konularda Adalet
ve Kalkınma Partisi hükûmetleri bizim nazarımızda
şaibelidir. Sayıştaydan ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
denetimlerinden kaçmak bunun bir göstergesidir. Yol, köprü, tünel,
havaalanı gibi büyük yatırımlarda yapılan soygun ve
yolsuzluklardan sonra belediyelerde ortaya çıkan büyük yolsuzluklarla da
aile yakınlarına ve yandaşlara sağlanan haksız
kazançlar şüphelerimizi haklı çıkarmaktadır. Tek adam
yönetimi olan partili Cumhurbaşkanlığı sistemi vurgun
düzenini daha da kolaylaştırmıştır. O bakımdan bu
kanunla getirilmek istenen bu değişikliklere destek vermemiz söz
konusu olamaz.
Değerli milletvekilleri, geçen hafta bu
Mecliste iki birleşime katılmama cezası almış olan bir
milletvekili olarak konuyla ilgili söyleyeceklerim var. Her ne kadar dün bu
konuda tartışmalar yapıldıysa da bir de ben değerlendirmek
istiyorum: Sayın Meclis Başkanının bir televizyon
kanalında yapmış olduğu söyleşide ifade ettiği
sözlerden dolayı tepki gösterdim fakat söylediklerime açıklık
getirme fırsatı bulamadım. Diyor ki Sayın Başkan:
Hoca efendinin yeni değil, 70li yıllardan beri kasetlerini dinleyip
yazdıklarını okuyarak yetişmiş insanlarız biz.
Kendisi söylüyor. Söyleşinin diğer bir bölümünde de cemaati
anlatırken Bunların zaten çok büyük bir kısmı AK PARTİli.
Bizim teşkilatımızda görev alan insanlar. AK PARTİye oy veren
insanlar. Yine Başkana ait geçmişteki bir tweette Fetullah Gülen
hoca efendiye Allahtan acil şifa diliyorum, geçmiş olsun.
ifadelerini görüyoruz.
Görüştüğüm pek çok kimse, bu ifadelerden
ben ne anladıysam onlar da aynı şeyi
anladıklarını ifade ettiler. Bu normal bir şey.
Bunları ifade ederken hakaret etme gibi bir niyetimiz ve
kastımız da yoktu. Sayın Meclis Başkanı bu kürsüden
yaptığı konuşmasında bunları söylediğini de
inkâr etmedi.
Adalet ve Kalkınma Partisinin Genel
Başkanı Sayın Erdoğan 3 Ağustos 2016 günü
yaptığı bir konuşmada Bu hain örgütün gerçek yüzünü çok
daha önceden ortaya dökmemiş olmanın üzüntüsü içerisindeyim. Bundan
dolayı hem Rabbimize hem de milletimize verecek hesabımız olduğunu
biliyorum. Rabbim de milletim de bizi affetsin. demedi mi? Ben şahsen
Sayın Meclis Başkanından da beni kınamadan ve ceza
verilmesini talep etmeden önce aynı tavrı göstermesini ve
pişmanlık duyduğunu ifade etmesini beklerdim. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar) Beni
suçladığı konuşmasında diyor ki Sayın
Başkan: Ben şunu rahatlıkla söyleyebilirim. Gerek siyasette
gerek milletvekillerinde FETÖyle itham edilebilecekler arasında en sonda
yer alacak bir arkadaşınızım. O hâlde sormak gerekmez mi?
FETÖyle itham edilebilecekler arasında en sonda yer alacak bir
arkadaş iseniz sizden önde yer alanlar kimlerdir? İşte
bunların kim olduğunun araştırılması için
verdiğimiz araştırma önergelerini niçin reddediyorsunuz?
Çekindiğiniz ne var? Gelin, bu siyasi ayağı
araştıralım ve bu konu açığa çıksın.
Değerli milletvekilleri, diğer taraftan 6
Mayısta İstanbulda bir cenaze vardı. Keşke Yunan
kazansaydı diyen kişinin cenazesi. Keşke Yunan
kazansaydı. Bu kişi, hâlen kolayca herkesin, bu tarafta oturan
milletvekillerinin de ulaşabileceği, kendi sesinden yayınlanan
konuşmasında Mustafa Kemale zerre muhabbeti olan cenazeme gelmesin.
Vasiyetimdir. Ona zerre muhabbeti olanla benim dünyada ve ahirette bir alakam
olamaz. ifadelerinde bulunmuştu. Şimdi, Sayın Başkan bu
cenazeye katıldığına göre, Mustafa Kemalin koltuğuna
otururken ona zerre kadar muhabbet duymayanlardan olmayacağına göre
vasiyete mi uymamıştır yoksa vasiyetten haberi yok mudur?
Bunları sormak benim hakkım değil mi? Yanındaki diğer
meşhur kişiler bu cenazeye katılmış olsalar da
Kendisi keşke gitmeseydi deme hakkımız yok mudur? Bu konuya
açıklık getirmesini istemek hakkım değil midir? Hakkım
değil diye düşünenler olabilir ama Türk milletinin
hakkıdır! Türk milletinin hakkıdır! (İYİ PARTİ
ve CHP sıralarından alkışlar)
Bir hususu da bu vesileyle kayda geçirmekte fayda
görüyorum. İstanbulun Esenler İlçe Belediye Başkanı hem
Keşke Yunan kazansaydı. diyen kişinin cenazesine gidiyor hem
de Ekrem İmamoğlu üzerinden bütün Trabzonluları Yunan olmakla
suçlayacak anlamda sözler sarf ediyor.
CEMİL YAMAN (Kocaeli) Yok öyle bir şey
ya.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) Şu ana
kadar da özür dilemiyor.
Hükûmette yer alan 4 Trabzonlu bakanın ve
Adalet ve Kalkınma Partili Trabzonlu milletvekillerinin tepkilerini de
şu ana kadar duymak mümkün olmadı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, sözlerinizi
bağlayın Sayın Nuhoğlu.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) Bu
nasıl bir iştir? Bunları takip etmeyelim mi? Türk milletinin
birliğini bozabilecek söz ve davranışlara tepki göstermeyelim
mi? Elbette tepkimizi göstereceğiz ve Türkiye Cumhuriyeti devletini kuran
iradeye ve o felsefeye sonuna kadar sahip çıkacağız. Bu böyle
bilinmelidir.
Saygılar sunarım. (İYİ
PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Nuhoğlu.
Sayın Akbaşoğlu, buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
44.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun,
İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlunun 58 sıra
sayılı Kanun Teklifinin birinci bölümü üzerinde İYİ
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, biraz evvel,
hakikaten, aslında baktığımız zaman bir hezeyanı
gördük. Bir hezeyan
Her şey birbirine tamamen
karışmış, bağlamından kopartılmış,
şahsiyatla uğraşmayı kendisine hedef edinmiş ve
bağlamından her şeyi kopartarak kendi düşüncelerini
haklı çıkarmaya yönelik maalesef talihsiz bir konuşma.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Talihli,
talihli
Talihsiz sensin orada oturan. Meclisin en talihsiz adamı sensin.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Şimdi, değerli arkadaşlar, bu konuda
şunu ifade etmek lazım ki: İç Tüzük herkesi
bağlayıcı hükümler ihtiva etmektedir. İç Tüzük 161inci
maddeye göre Meclis Başkanına hakaret ettiği tespitine istinaden
o gün Levent Gök Beyin başkanlığında bu tespit
yapılmak suretiyle Sayın Meclis Başkan Vekilimiz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) -
bu konuda bir ila üç birleşim
uzaklaştırma, çıkarma teklifi noktasında kendi takdiriyle
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Kendi takdiri değil ya.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı)
iki birleşim -bir ila üç birleşim takdir
edebiliyor- uzaklaştırma takdirini Genel Kurulun bilgisine
sunmuş ve Genel Kurul da kabul etmiş ve bir kanuni uygulamayı, İç
Tüzük uygulamasını hayata geçirmiştir.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) AK
PARTİnin başvurusu üzerine Sayın Başkanım.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sonuç itibarıyla, en son Sayın Tevfik Göksunun
konuşmasından mütevellit, hiçbir şekilde Trabzonla ilgili bir
imada bulunmadığı hâlde maalesef başkalarının
ağzıyla konuşarak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bağlayın lütfen Sayın
Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) -
belki bir farklı dayanışma içerisine
girerek burada açık ve net bir şekilde Kendisi Trabzonlu olduğu
hâlde, kendisine İstanbulu Yunanlı fethetti. diyen Yunanlı
gazetecilere Niçin sen gerekli açıklamayı yapmıyorsun?
dediği hâlde, sözün özü ve tamamı bu kadar olduğu hâlde
kesinlikle bir iftiraya maruz kalan Tevfik Göksuya hâlâ iftira etmeye maalesef
devam ediyor.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Gazetenin
sahibi Çavuşoğlunun arkadaşı çıktı,
fotoğrafları var.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Dolayısıyla, bu konuda, bu hususun tashih
edilmesi lazım, düzeltilmesi lazım ve asıl hem Sayın Meclis
Başkanımızdan hem de Tevfik Göksudan kendisinin özür dilemesi
lazım. Hakikat budur. Evet, değerli arkadaşlar, hakikat bu iken
birtakım yalana, dolana, başka noktalara işin çekilmesi kimseye
yakışmıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı).
BAŞKAN Tamamlayın artık Sayın
Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ediyorum, sağ olun.
BAŞKAN Teşekkürler.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Sen git simit
hesabı yap!
BAŞKAN - Değerli milletvekilleri
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
45.-
İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlunun, Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) Çok
teşekkür ederim Sayın Başkan.
Adalet ve Kalkınma Partisi grup başkan
vekilinin işi tahrik etmek ama ben tahriklere
kapılmayacağım. Ben doğrudan doğruya yazılı
olan kâğıttan okudum çünkü hem televizyon söyleşilerinden aldım
hem Sayın Cumhurbaşkanının sözünü aldım ve sadece
onları okudum. Bunlara itiraz mı ediyorlar, yalan mı diyorlar,
iftira mı ettiğimi söylüyorlar? Ben ne varsa onları söyledim ve
Türk milletinin huzuruna bunları getirdim. Gerisi Türk milletinin takdirine
kalmıştır. Onun için, Adalet ve Kalkınma Partisi grup
başkan vekilinin ne söylediğini fazla kale almıyorum.
Teşekkür ediyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Nuhoğlu.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkoç.
Mikrofonunuzu açsam
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Yok, kayıtlara
geçsin diye söylüyorum.
Levent Bey Meclis Başkan Vekilliği
yaparken Adalet ve Kalkınma Partisinin bu konuyla ilgili başvurusu
üzerine oylamayı gerçekleştirmişti. Bu konudaki kendi
düşüncesini de kürsüden zaten ifade etmiştir. Bunun kayıtlara
geçmesini talep ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Başkan.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan, bir tek cümleyle şu
cevabı vermek durumundayım.
BAŞKAN Buyurun, tek cümle alıyoruz
Akbaşoğlu.
46.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, CHPnin
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı Ekrem
İmamoğlunun konuk olduğu Tarafsız Bölge programına
ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Tek cümle, evet.
Şöyle: Birkaç gün önce biliyorsunuz bu konuyla
ilgili iddiayı dile getiren CHPnin Büyükşehir Belediye Başkan
adayı, Ahmet Hakan Beyin programındaydı. Bütün milletin
huzurunda Tevfik Göksu Beyle ilgili husus orada enine boyuna görüşüldü,
tartışıldı ve Ahmet Hakan Beyin de O videoyu defaatle ben
izledim, 80 defa izledim, sizin ima ettiğiniz en ufak bir şey yok.
dediği de bütün milletimiz tarafından duyuldu ve görüldü.
Teşekkür ederim.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Trabzonlulara
Yunanlı dediler bunlar, kayıtlara geçsin.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkoç.
47.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Evet efendim, Adalet ve
Kalkınma Partisinin yeni sözcüsü herhâlde Ahmet Hakan, onun sözünün
itibarı geçiyor onlar açısından.
Efendim, o orada program yapan bir
arkadaşımız. Kaldı ki Ekrem İmamoğlu gerçekten
orada kendisine samimi bir şekilde Eğer bu kişiyi savunmak
istiyorsan sen onun yerine geçme, o gelsin, kendisini savunsun benim
yanımda. demiştir. İstanbulla ilgili soygun düzenini
anlatırken, aynı Ahmet Hakan programın bitmesine daha tam
kırk beş dakika vakit varken programı bitirmek durumunda
kalmıştır.
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) Talimat
var.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bunun kendi
kararıyla mı yoksa yukarıdan bir talimatla olup
olmadığını da kendisinin Türk kamuoyuna
açıklaması gerekir.
Gelelim, bu şahsın Ekrem
İmamoğluyla ilgili Yunandır. bilmem nedir
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Açalım mikrofonu arkadaşlar.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim, insanın
Yunan olmasında, Rum olmasında, Ermeni olmasında, Çerkez, Abaza,
Laz, Kürt
İnsan olacak, hepimizi Allah yarattı, biz bundan hiçbir
şekilde gocunmuyoruz ama gocunduğumuz bir şey var: Şimdi,
bu konuşmayı yaptıktan sonra Peki, Ekrem İmamoğlu
nerelidir? diyorsun, Trabzonludur. diyorlar oradakiler, Ee, bunda bir hesap
var. diyorsun. O hesabı sana yuttururlar, buradaki arkadaşların
da yaptığı odur. (CHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özkoç.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Efendim
BAŞKAN Artık tamamlayalım,
bitirelim çünkü
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Son olarak şunu kayıtlara geçmesi açısından
söylüyorum
BAŞKAN Tamam, mikrofonu açmıyorum o
zaman.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Kayıtlara geçmesi açısından şunu
söylüyorum: Bakın, çok açık ve seçik bir şekilde dün, iki gün
önceki programa atıf yapmamızın sebebi, orada bizzat bu işin
muhatabı olan CHP adayının kendisiyle ilgili sözleri, Tevfik
Göksu Beyin sözlerini gündeme getirmesiyle ilgili bir programı bütün
Türkiye izledi. Bu konuyla ilgili böyle bir şey söylenmediği orada
açıklığa kavuştu. (CHP sıralarından gürültüler)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Yok öyle bir şey!
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Yok öyle bir
şey ya! Sen izlememişsin, belli!
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sen seyretmemişsin!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bu konu da açıklığa kavuştu.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Kayıtlar var,
video kayıtları var.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bu konuyu hep beraber tekrar konuşabiliriz. Bununla
ilgili olarak, bakınız, herkesin bir vicdan terazisi var, herkes
doğru ve dürüst bir şekilde, olanı olduğu gibi tespit
etmek, onu yamultmamak vazifesinde. Herkesin farklı yorumu olabilir ama
söylenmemiş bir sözü söylendi gibi farz ettirmeye çalışmak
hakikaten insan onuruna yakışmaz. Söylenmeyen bir söz var,
söylenmiş gibi farz edelim, sen de bunu söyledin kabul et, biz onun
üzerinden sana siyasi eleştiri getirelim, oradan da Trabzonlular üzerinden
bir siyaset yapalım. Trabzonlular bu konuyla ilgili cevabını
verdi ve Tevfik Göksu Beye Adamsın, adam! dedi. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından gülüşmeler)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Kim dedi Adamsın. diye?
BAŞKAN Sayın Ağıralioğlu,
söz talebiniz var galiba değil mi?
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş)
Rüyasını anlatıyor yahu!
ÖZKAN YALIM (Uşak) Cenazeye niye gitti o
zaman, cenazeye?
BAŞKAN Buyurun Sayın
Ağıralioğlu.
48.-
İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun, Trabzonun
Yunanla beraber zikrediliyor olmasından rencide olduklarına,
İstanbul ilinde Belediye Başkanlığı seçimini Cumhur
İttifakı kazanınca Müslümanlık kazandı. Millet
İttifakı kazanınca Olimposun çocukları kazandı.
şeklinde konuşulmasına refleks verildiğine ilişkin
açıklaması
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
İstanbul Milletvekiliyim ama Trabzonluyum. Trabzon mevzu edilince,
Kurtuluş Savaşının hemen başından itibaren bu
topraklarda -evveli de var- yaşadığımız derin
acıların millet hafızasındaki
karşılığının -Engin Özkoç Beyin söylediğini
de şerh etmek için söylüyorum- evet, yaratılanı Yaradandan
ötürü sevenlerin yurdudur, evet, ekalliyeti ne olursa olsun insanların
kavmiyetinden dolayı tahkir edilmedikleri, insanca
yaşadıkları bir coğrafyanın adıdır bu
Anadolu. Lakin millet hafızamızda öyle derin acılar vardır
ki belli coğrafyalarda bu acıların o kadar büyük izleri
vardır ki bazı cümleler tırnak içinde söylüyorum bunları-
hakaret telakki edilir. Yani biz Ermeni vatandaşlarımızla bin
yıl bu topraklarda ekalliyet unsurları içerisinde, en fazla onlarla
rahat anlaşabildiğimiz hâlde, yaşadığımız
büyük acılar, bu topraklarda Ermeni cümlesini hakaret telakki edecek
hâle getirmiştir. Yani bin yıldır en rahat
anlaşabildiğimiz komşularımızla ilgili
yaşadığımız derin acı bu cümleyi hakaret telakki
edecek bir şuur zafiyeti hâline dönüştürmüştür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Başkanım, tamamlayacağım.
BAŞKAN Buyurun.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Trabzon mevzu olunca da aynı hassasiyeti izhar ediyoruz biz. Trabzonu
Pontusçuluğun merkezi hâline getirmeye çalışan bir
algının içerisinde Trabzon zikredilince, Yunan Rum zikredilince
Trabzon cümlelerinin tamamını hakaret telakki eder Trabzonlular; münhasıran
Karadeniz ama hususiyetle Trabzon bunu hakaret telakki eder.
Bir de konuşmanın içerisinde,
dediğinden daha çok ima ettiği, tonladığı şeyi
bir daha dinlesin arkadaşlarımız lütfen. Fotoğraf büyük.
cümlelerinden nefret ettiğimiz kadar bu son dönemde başka bir
cümleden nefret etmedik. Büyük fotoğrafa bakmak lazım, büyük resme
bakmak lazım. imalarının içerisinde Biz aslında büyük
resmi görüyoruz, siz bu ağaca takılmayın, ormana bakmak lazım.
derken kastedilen şeyin Trabzonun Yunanla beraber zikrediliyor
olmasından rencide olduk biz. Yoksa Trabzon zaten memleket, millet
mukavemetinin merkezidir. O anlamda, bu hakarete sadece biz değil,
Cumhurbaşkanının da cevap vermesi lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen Sayın
Ağıralioğlu.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Rize de Trabzona bağlı bir yerdi, ilçesiydi. Yani Sayın
Cumhurbaşkanına da aslında zımnen hakaret etmiş oldu;
Kabinede 4 Bakan var, onlar da Trabzonlu, onlar da cevap versinler buna ama
cümlelere dikkatsizce imalar karıştırırsanız böyle
mukabele görürsünüz.
Yani Trabzonla ilgili Kaseti bir daha izledik, bir
daha dinledik. Lütfen bir daha dinleyin yani ben normal bir siyasi taassupla
falan dinlemedim, o ima ettiği şeyin içerisinde kastettiğinden
fazlası var Muhammet Bey. Bak, şu var: Niçin cevap vermiyorsun?
beklentisi başka bir şeydir ama Fotoğraf büyük, dert
başka, oyun büyük. falan cümleleriyle kastedilen şey, gazetede
köşe yazarlarımızın da yazmaktan hiç
utanmadıkları bir şeydir. İstanbuldaki seçim
yarışı için Hira Dağının çocukları ile
Olimposun çocukları arasında geçen bir yarış
şeklinde cümle kuracak, kurduracak bir siyasal iklim
oluşturursanız, böyle cümleler duyarsınız.
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) İstanbuldaki
yarışı Hira Dağının çocukları ile
Olimposun çocukları arasında geçen bir yarış olarak
zikretmezseniz, bu, İstanbulu daha iyi yönetmeye teşebbüs etmiş
Müslüman Türk milletinin çocukları arasında geçen bir
yarıştır gibi algılarsanız; kazananı, kaybedeni
Biz kazanırsak Müslümanlık, mukaddesatçılık kazandı,
mağlup olursak memleketi şerre bulaşmış bir cinnet
kazandı.dan çıkarırsanız rahat edersiniz.
Dolayısıyla Türkiyedeki siyasal dilin bu
kadar bozulmuş olmasının tezahürleridir bunlar, çok basittir bu,
ben öyle yazılar okudum. Şimdi, aslında, AK PARTİdeki
arkadaşlarımızın da dillerine biraz dikkat etmeleri
lazım. Nihayetinde yüzde yüz mutabakatla yapılan işler
olmayabilir bunlar. Yani Milliyetçi Hareket Partisi, Adalet ve Kalkınma
Partisinin her adayından yüzde yüz mutabakatla memnun olmayabilir.
Cumhuriyet Halk Partisi bizim her adayımızdan yüzde yüz mutabakatla
memnun olmayabilir. Biz her adayın dilinden, her adayın sözünden
yüzde yüz memnun olmayabiliriz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Bitireceğim Başkanım.
BAŞKAN Sayın Ağıralioğlu,
tamamlayın lütfen.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Bazen mutabakat alanlarımızı böyle yönetmek zorunda kalabiliriz.
Daha önce zikrettim, bir daha zikrediyorum. Sayın Cumhurbaşkanı
Suriyede Esaddan nefret ediyor olduğuna dair bir kaville mücadele ediyor
olabilir, ben de inanıyorum. Yani Beşşar Esaddan nefret
ediyordur ama bizim bir PKK belasıyla, bir PKK devletiyle karşı
karşıya kalmış olmamız Sayın Cumhurbaşkanını
Putinle beraber olmak zorunda bıraktı, Amerikanın bizi
çektiği tuzaktan kurtulmak için Putinle beraber olmak zorunda kaldı.
Esadı orada kim tutuyor? Putin. Siz niye Putinle beraber oluyorsunuz? Mecburiyetiniz
var. Sizin mecburiyetiniz olan şey, bizim mahkûmiyetimiz falan değil.
Dolayısıyla Efradını cami, ağyarını mâni.
derlermiş eskiler. Hepsini bir arada söylemek zorunda değiliz
bunların ama göz önüne aldığınız şey şudur:
İstanbulda Belediye Başkanlığı seçimini siz
kazanınca Müslümanlık, mukaddesatçılık, rakipleriniz
kazanınca Olimposun çocukları kazandı. gibi bir literatürle
konuşmanızdan oluyor bunlar, o yüzden refleks veriyoruz
Başkanım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Ağıralioğlu.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Yani sadece seçim sathına girdiğimiz andan itibaren
kullandığımız siyasal dilin zehirlediği
alanlardır bunlar. O yüzden böyle konuşuluyor, o yüzden refleks
veriliyor.
Başkanım, tamamlayacağım, beni
bağışlayın lütfen. Bana biraz daha müsaade eder misiniz,
bitiriyorum.
BAŞKAN Ama biraz fazla zorladık süreyi
galiba Yavuz Bey.
Buyurun.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Hayrettin Bey Meclis Başkanımızla alakalı hatırlatmada
bulundu, birtakım imalarda bulundu. Siz de aslında haklı olarak
dediniz ki: Meclis Başkanımız buraya geldi, bu mevzuyla ilgili
açıklama yaptı. Açıklamasını ciddiye alın yani
beyan ettiği şeyin esas olduğunu kabul edin. Ben Türk yurdunun
parolasının bu olması gerektiğine inananlardanım. Yani
sorarsınız
Bu Türk yurdunun en kerih günahı yalan söylemek
olmalıdır. Sordunuz mu? Sordunuz. Nedir efendim? Siz FETÖcü
müsünüz? Değilim efendim. Kabul edeceğiz.
Şimdi, siz aslında, şu empatiyi yapma
imkânıyla karşı karşıyasınız: İftiraya
uğrayınca insanın hissiyatı ne oluyor, onu göresiniz; itham
edilince insanların beyanının ciddiye
alınmamasının insanları ne hâle getirdiğini göresiniz
aslında çünkü diyorsunuz ki bize: Siz böyle misiniz? Sual ediyorsunuz
hatta sualden daha fazlasını ediyorsunuz, diyorsunuz ki: Siz öyle
cümlelerinizi kuruyorsunuz ama biz sizi ciddiye almıyoruz,
inanmıyoruz size. Beyan ediyoruz, diyoruz ki: Değiliz.
İnanmıyorsunuz bize. Biz size inanmayınca
kızıyorsunuz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
ama sizin ithamlarınıza karşı bizim
cevaplarımıza, bizim kızmamıza mukabele ederken bizi
anlayışla karşılamıyorsunuz.
BAŞKAN Derdiniz
anlaşılmıştır Sayın Ağıralioğlu.
Teşekkürler.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Akçay, söz talebiniz var.
Buyurun.
49.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Yunan basınında CHPnin
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı Ekrem
İmamoğluyla ilgili yer alan ifadelere ve tepkinin Yunan
basınına gösterilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, bu polemiğe girmemek
için iki haftadır ciddi manada zorluyorum kendimi ve yine de girmek
niyetinde değilim. Fakat akıl, insaf ve muhakeme ve biraz da
vicdanla, bir de polemikleri, kamuoyunda tartışılanları da
görünce söylemeden de edemiyoruz.
Şimdi, bu iddialar nereden çıktı?
Malumunuz, bir Yunan basının manşete taşıması söz
konusu bu söz konusu adayı ve ismi; bir defa da değil, çeşitli
internet siteleri, gazeteleri manşetler atarak bu tür ifadelerde
bulunmuş. Ne demiş? İstanbulu fetheden Yunan demiş,
Ayasofyanın intikamı." demiş. Bunun gibi benzeri
göndermeler var. Ve bu sayın adaydan, bu kişiden hiçbir tepki
çıkmadığı gibi, aday gösteren partinin de mutlaka buna bir
tepki göstermesi gerekirdi veya bir karşılık vermesi gerekirdi.
Fakat bu iddialara sessiz kalınmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Açalım arkadaşlar mikrofonu.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Bu Yunan basının bu
manşetlerine, bu haberlerine sessiz kalınmış, tepki kime
gösteriliyor? İşte Esenler Belediye Başkanı bunu
hatırlatınca ona tepki gösteriliyor. Oysa ilk tepki Yunan
basınına gösterilseydi bu tartışmaları da hiç
yapmamış olur idik. Yani insanın ister istemez aklına bu
Gezi olaylarında Zulüm 1453te başladı. diyenler de var
İstanbulda, onlar geliyor, hatırlıyoruz. Yani birtakım
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Yok öyle bir
şey. Hiç öyle bir şey olmadı.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Var, o manşetler var.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Bir tane dandik bir internet
sitesinde manşet oldu. Mevlüt Çavuşoğlunun
arkadaşının internet sitesi.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Ayrıca, bu adayın
seçim kampanyasının Patrikhane ziyaretiyle
başladığını da biliyoruz. Ama bu tür polemikleri,
tartışmaları da gereksiz ve yersiz bulduğumu tekrar ifade
ediyorum. Öyle Lütfen, başka konuya geçelim. diyerek Ahmet Hakanın
programında da olmaz. İki şey söyler, insan bir tepki gösterir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bağlayalım lütfen Sayın
Akçay, toparlayalım.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Esenler Belediye
Başkanına gösterdiğiniz tepkinin onda 1ini de Yunan
basınına göstermeniz gerekir yani. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu,
artık bu konu kapanmıştır.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Kapanmadı yahu!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Direkt bizimle ilgili
BAŞKAN İkinizin de söz talebini
karşılayacağım ama bölüm üzerindeki konuşmaları
tamamlama imkânımız olmayacak.
Lütfen, konuyu daha fazla yeniden gündeme getirecek
bir tartışma değil, son sözlerimizi, bu konuyla ilgili
şimdilik son sözlerimizi söyleyelim, tartışmayı başka
zaman genişleterek sürdürebilirsiniz.
Buyurun Sayın Özkoç.
50.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Manisa Milletvekili Erkan Akçayın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın grup
başkan vekilimiz yanılıyor. Yunan basınında, bir
gazetede falan çıkmış bir manşet değil; bir internet
haber sitesinde çıkmış bir haber, Sayın
Çavuşoğluyla defalarca resimleri olan bir internet sitesinde
çıkmış olan bir haber.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sahibiyle.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bu haber sitesinin
hiçbir anlamı yok, deli saçması. Yani biz onları kendimize
muhatap almayız.
ERKAN AKÇAY (Manisa) O zaman Esenler Belediye
Başkanını da muhatap almayın canım.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Şimdi, Esenler
Belediye Başkanını
Söylüyorum, birincisi bu, bunda hemfikir
olalım. Hani Yunan basınında bir haber çıktı da
falan, yok öyle bir şey.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Var, olur mu?
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Yok öyle bir
şey.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Yok, internet haber
sitesinde çıkan bir haber; birincisi bu.
FETANİ BATTAL (Bayburt) Yalanlayın o
zaman.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) İkincisi, yahu,
adam diyor ki durduk yerde
Biz onu muhatap almıyoruz ama birisi bizim
belediye başkanımız. İstanbul Büyükşehir Belediyesi
Adalet ve Kalkınma Partisinin Grup Başkan Vekili.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Açalım mikrofonu arkadaşlar.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Kalkıyor, diyor
ki: Ya, Yunan basınında yani bir Yunan internet sitesinde birisi
böyle dedi. Ee? Ekrem İmamoğlu ona cevap vermedi. Soruyor, diyor
ki: Peki, Ekrem İmamoğlu nereli? Ne gerek var? Nereli? diyor.
Trabzonlu. diyor. Şimdi, niye bunu bu kadar savunuyorsunuz ya, niye
savunuyorsunuz bu kadar ya? Adam açık ve aleni şekilde Bunda bir
hesap vardır, bunda bir oyun vardır. diyor. Yani Trabzonlu
olmayı bununla eşleştiriyor. Yani ses çıkartmayacağız
mı?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Alakası yok.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özkoç.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Aynı videoyu
seyretmiyor muyuz ya? Bu soruyu sormayalım o zaman.
BAŞKAN Lütfen, Sayın
Akbaşoğlu, kısa, lütfen.
Buyurun.
51.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun,
Türkiye'nin menfaatleriyle ilgili birlikte hareket edilmesi gerektiğine ve
Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksunun CHPnin İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanı adayı Ekrem
İmamoğluyla ilgili ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri
(AK PARTİ ve CHP
sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Beraber seyredelim videoyu,
gel beraber seyredelim.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Değerli arkadaşlar
Değerli
arkadaşlar
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Aynen bunu söylüyor, sonra
da arkadan diyor ki: Bir oyun var.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Şimdi, şu hususu bir toparlayalım hep
beraber, uhuletle ve suhuletle beraberce toparlayalım, o da nedir:
Şimdi, bir kere dış politikayla ilgili, kişisel nefretlerle
ilgili değil; Türkiye'nin menfaatiyle ilgili hep beraber hareket ederiz ve
etmek durumundayız. Türkiye'nin menfaatleri neyi gerektiriyorsa biz onu
her zaman yaptık ve yaparız.
Değerli arkadaşlar, konuştuğumuz
husus Tevfik Göksunun bir konuşması. Niye konuşuyor Tevfik
Göksu, neyi hatırlatıyor? Yunanistanda birtakım gazeteler
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) İnternet sitesi,
gazete değil.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı)
- İnternet gazetesi olabilir.
Bakın, başka gazeteler
Yunanlı,
Yunanlı, Yunanlı
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş)
Çavuşoğlunun arkadaşının, fotoğrafları var
Çavuşoğluyla.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Çavuşoğlunun
arkadaşı.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı)
Değerli arkadaşlar, bakın, biraz evvel kaç grup başkan
vekilimiz
(CHP sıralarından gürültüler)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Bakanın
arkadaşı, Mevlüt Çavuşoğlunun arkadaşı.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
Sayın Başkan
(AK
PARTİ ve CHP sıraları arasında
karşılıklı laf atmalar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Burada üç grup başkan vekilimiz konuştu, bizim
arkadaşlarımızdan, grubumuzdan
BAŞKAN Lütfen, konuşmaya izin verelim
arkadaşlar.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, lütfen
Açalım mikrofonu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı)
bir tek çıt çıkmadı arkadaşlar,
doğru mu?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan, biz
de çıkartmıyoruz. Bakın, kim olduğunu söyleyin, bu
şahsın kim olduğunu söyleyin.
BAŞKAN Lütfen
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Grup başkan vekiliniz söyler. Bakın, söz
alın, grup başkan vekiliniz söyler.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Hayır, siz söyleyin.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım
BAŞKAN Siz devam edin.
Sayın Akar, lütfen, izin verin, grup
başkan vekili konuşsun.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Bu internet sitesinin sahibi
kimdir?
BAŞKAN Anladım.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Merak ediyoruz Başkan.
Konuşuyorlar, bir internet sitesinden bahsediyorlar; bunun sahibinin kim
olduğunu biliyorlar, bir söylesinler.
BAŞKAN Sayın Akar, mesele şu ki
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Biz de öğrenmek
istiyoruz.
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) - Ya, sadece
Yunan değil
BAŞKAN Grup başkan vekiliniz söz ister,
anlatır ama birisi konuşurken sürekli sözüne müdahale etmeniz
doğru değil.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan, biz
de milletvekiliyiz, biz de merak ediyoruz.
BAŞKAN Milletvekillerinin hangi usulle
konuşacağını elbette biliyorsunuz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan ama
deminden beri grup başkan vekillerini dinliyoruz, biz de konuşma
hakkına sahibiz bu Mecliste.
BAŞKAN Sisteme girin, söz isteyin.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ben merak ediyorum, kimin
arkadaşı, kiminle görüşmüş Türkiye'de bu vatandaş?
BAŞKAN Sayın Akar, lütfen
Sayın Akar, sisteme girin; 60tan söz isteyin.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Peki.
BAŞKAN Söz söyleme hakkına sahipsiniz,
doğru.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Teşekkür ederim
Başkan, sağ olun.
BAŞKAN - Ben size sadece usulü
hatırlatıyorum, hepsi bu kadar.
Sayın Akbaşoğlu, lütfen
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, İstanbul elbette
bir gün fetholunacaktır, onu fetheden kumandan ne güzel kumandan, onun
askeri ne güzel askerdir. buyurdu Efendimiz (AS). Bu kutlu fetih 1453te Fatih
Sultan Mehmete ve aziz ve asil milletimize müyesser oldu, elhamdülillah. 29
Mayısta yıl dönümünü hep beraber kutlayacağız.
BEDRİ YAŞAR (Samsun) Türk milleti!
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Türk milletine!
Türk de, Türk! Adam Türk diyemiyor ya, Türk milleti!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Şimdi, Yunanlılar bu fethi tabii ki
hazmedemediler bir türlü. İstanbul Konstantinapol olacak, Ayasofya tekrar
kilise olacak. diye, her zaman kendi çocuklarını bu şekilde
yetiştirirler, malumunuz. Bu konuda Bir Yunanlı İstanbulu
fethetti. diye başlıklar atılıyor Yunanistanda, Bir
Yunanlı İstanbulu fethetti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Artık bağlayın lütfen,
tamamlayalım bu konuyu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bağlıyorum.
Ne alakası var bununla? Hiçbir alakası
yok. diyor ki Tevfik Göksu da Yunanistandaki gazetenin haberini ortaya
koyarak: Bir Yunanlı İstanbulu fethetti. Arkadaşlar, ya, bu
arkadaş Yunanlı mı? Hayır, bu arkadaş Yunanlı
değil. Başkaları diyor zaten, Nereli? sorusuna cevabı
başkaları veriyor. Yunanlı olmadığına göre,
niçin Yunanistanda böyle bir başlık atılıyor? Bunu
yalanlasana, bunu yalanlasana! diyor. (CHP ve İYİ PARTİ
sıralarından gürültüler)
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Tamamen
yanlış anlatıyor, baştan sona yanlış
anlatıyor Başkan. Ya okuduğunu anlamıyorsun
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Meselenin özü ve özeti budur. Hiç kimse gerçeği
çarpıtmasın.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Baştan
sona yanlış anlatıyorsun, baştan sona.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) İşte, her işiniz böyle, her işi
maalesef çarpıtarak yalan, yanlış ve iftirayla maalesef, suyun
üstüne çıkmaya çalışıyorsunuz. Arkadaşlar, gerçek
balçıkla sıvanmaz.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Aynen öyle,
aynen öyle! Trabzonlulara hakaret ettiniz!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Gerçek budur, iş budur.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Trabzonlulara
AK PARTİ hakaret etmiştir, bitti.
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon)
Şuuraltını ifade ediyor!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Arkadaşlar, biz hepimiz aynı zamanda
Trabzonluyuz, o kadar. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş)
Değilsin! Hem hakaret et hem de Trabzonluyuz de, yok öyle bir şey!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Biz 81 vilayetiz, biz Türkiyeyiz.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Ağıralioğlu,
buyurun.
Lütfen kısa
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Yunan deyince
aklına Trabzon gelecek, ondan sonra Hepimiz Trabzonluyuz. diyeceksiniz;
yok ya!
BAŞKAN Kısa bir sürede
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Hayır efendim,
adam bilinçaltındakileri söylüyor! Yazık ya!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bu Trabzona hakaret! Bu Türkiye'ye hakaret! Bu dinimize,
tarihimize hakaret!
BAŞKAN Sayın Ağıralioğlu,
buyurun
(Gürültüler)
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.21
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.27
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP ÜYELER: Emine Sare AYDIN YILMAZ
(İstanbul), İshak GAZEL (Kütahya)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
81inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
58 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
VI.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİGER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
2.-
Antalya Milletvekili Atay Uslu ve Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız ile
57 Milletvekilinin Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1907) ve Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
58) (Devam)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir konu
kalmadığından, alınan karar gereğince, kanun
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 23 Mayıs 2019 Perşembe günü saat 14.00te
toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 19.28