TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
82nci
Birleşim
23
Mayıs 2019 Perşembe
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Artvin Milletvekili
Ertunç Erkan Baltanın, Artvin ili Yusufeli ilçesine ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Kırıkkale
Milletvekili Halil Öztürkün, 14-25 Mayıs Gençlik Haftasına
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- İstanbul
Milletvekili İbrahim Özden Kaboğlunun, İnsan Hakları
Evrensel Beyannamesine ilişkin gündem dışı
konuşması
IV.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Çeşitli
İşler
1.- Başkanlıkça,
Genel Kurulu ziyaret eden Denizli Yüksekçıta Okulları öğrenci ve
öğretmenlerine "Hoş geldiniz." denilmesi
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Mersin Milletvekili Ali
Cumhur Taşkının, Aile Haftasına ilişkin
açıklaması
2.- Kocaeli Milletvekili
İlyas Şekerin, Kocaeli ilinin mavi bayraklı plajlarıyla
turizmde alternatif bir kent hâline geldiğine ilişkin
açıklaması
3.- Uşak Milletvekili
İsmail Güneşin, 24 Mayıs Necip Fazıl Kısakürekin
vefatının 36ncı seneidevriyesine ilişkin
açıklaması
4.- İstanbul
Milletvekili Tülay Kaynarcanın, 23 Haziranda yeniden yapılacak olan
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimine
ilişkin açıklaması
5.- Mersin Milletvekili
Hacı Özkanın, ramazan ayının paylaşım ayı
olduğuna, sorumlulukların farkına varılıp
hataları düzeltme bilincine ulaşma fırsatının
yakalandığına ilişkin açıklaması
6.- Trabzon Milletvekili
Ahmet Kayanın, 20 Mayıs Karadeniz Teknik Üniversitesinin
kuruluşunun 64üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
7.- Osmaniye Milletvekili
Mücahit Durmuşoğlunun, Osmaniye ilinin binlerce yıllık
tarihi, geleneksel halk kültürü, muhteşem doğal güzellikleriyle her
türlü turizm çeşitliliğine sahip ülkemizin nadir illeri arasında
yer aldığına ilişkin açıklaması
8.- Mersin Milletvekili Baki
Şimşekin, belediyelerin kanunlara göre yönetildiğine ve kanunun
üzerinde karar alınamayacağına, Tunceli Belediye
Başkanı Mehmet Fatih Maçoğlunun Dersim dayatmasına
hoşgörü göstermeyeceklerine ilişkin açıklaması
9.- Denizli Milletvekili
Kazım Arslanın, borçlu olan, icra takibine düşmüş olan
çiftçi ve besicilerin kredi borçlarının iki yıl ertelenmesinin,
gübre, yem, ilaç, tohum ve mazotun üzerindeki vergilerin
kaldırılmasının düşünülüp düşünülmediğini
Tarım ve Orman Bakanından öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
10.- Kahramanmaraş
Milletvekili İmran Kılıçın, herkesin görevinin çevre
problemlerine ve çevre krizlerine karşı mücadele vermek olduğuna
ilişkin açıklaması
11.- Ordu Milletvekili Cemal
Enginyurtun, Ordu ilinde şiddetli dolu yağışı
nedeniyle zarar gören fındık üreticilerinin mağduriyetinin
giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
12.- Bursa Milletvekili
Atilla Ödünçün, 20-26 Mayıs İstihdam Haftasına ilişkin
açıklaması
13.- Kahramanmaraş
Milletvekili Sefer Aycanın, çocukları kazalardan korumak için
güvenli ev, çevre ortamı ve oyun sahalarının
oluşturulması gerektiğine ilişkin açıklaması
14.- Amasya Milletvekili
Mustafa Levent Karahocagilin, beka tehlikesinin yüz yıldan fazladır
bu ülkeyi bölmek, parçalamak için dış güçlerin çabası ve iç
şer güçlerinin türlü oyunlarında, ihanetinde görüldüğüne
ilişkin açıklaması
15.- Gaziantep Milletvekili
İmam Hüseyin Filizin, Gaziantep ilinin tarihî ve kültürel
değerlerine ilişkin açıklaması
16.- Diyarbakır
Milletvekili Salihe Aydenizin, OHAL uygulamalarının devam
ettiğine, Diyarbakır ilindeki etkinliklerde özgür ve muhalif
basının çalışmalarının ekarte edildiğine
ilişkin açıklaması
17.- Balıkesir
Milletvekili Mustafa Canbeyin, 19 Mayıs Millî Mücadelenin 100üncü
yıl dönümünde şehitleri rahmetle andığına ve
Balıkesir ilinin Kurtuluş Savaşının kalelerinden biri
olduğuna ilişkin açıklaması
18.- Eskişehir Milletvekili
Jale Nur Süllünün, Eskişehir Kızılinler Termal Turizm Merkezi
Projesine yatırımcı bulunamamasının, belediyelere
tahsis, yetki devri yapılamamasının ülkemiz ve Eskişehir
için büyük kayıp olduğuna ilişkin açıklaması
19.- Şanlıurfa
Milletvekili Zemzem Gülender Açanalın, Müzeler Haftasına
ilişkin açıklaması
20.- Adana Milletvekili
Müzeyyen Şevkinin, emeklilere ödenen bayram ikramiyelerinin günün
şartlarına göre yeniden düzenlenmesi gerektiğine ve özel
sandık emeklilerine neden bayram ikramiyesi ödenmediğini
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
21.- İzmir Milletvekili
Serpil Kemalbay Pekgözegünün, erkek şiddetinin teşvik dildiğine
ve kadınların tacize, tecavüze direnme hakkının
mahkemelerce yok sayıldığına ilişkin açıklaması
22.- İstanbul Milletvekili
Yavuz Ağıralioğlunun, Tunceli Belediye Başkanı Mehmet
Fatih Maçoğlunun belediye hizmet binalarındaki Tunceli ibaresinin
Dersim olarak yazılacağı, resmî yazışmalarda
Türkçenin yanı sıra Zazaca ve Kürtçenin de
kullanılacağı yönündeki açıklamasını meydan okuma
olarak algıladıklarına ve ilgilileri müdahaleye davet
ettiğine ilişkin açıklaması
23.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, YSKnin İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanlığı seçiminin iptaline ilişkin gerekçeli
kararına ve kararının kamuoyundaki tüm soru işaretlerini
giderdiğine ilişkin açıklaması
24.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, YSKnin İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanlığı seçiminin iptaline ilişkin
gerekçeli kararından hâkimlerin seçmen iradesine kurulan tuzağı
kabul ettiğinin anlaşıldığına ve bu hâkimlerin
yargılanmaları için herhangi bir iddianameye gerek
olmadığına, DEP Mardin Milletvekili Mehmet Sincarın
katilinin serbest bırakılması nedeniyle Anayasa Mahkemesinin
tutumunu kınadıklarına ilişkin açıklaması
25.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, arama kurtarma çalışmaları sonucu cansız
bedenine ulaşılan Anadolu Ajansı Muhabiri Abdulkadir
Nişancıya ve arama çalışmalarında
yaşamını yitiren Jandarma Astsubay Mustafa Gidergelmez ile Uzman
Çavuş Eyüp Kapaklıkayaya Allahtan rahmet dilediğine, YSKnin
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin
iptali hakkındaki gerekçeli kararına ilişkin
açıklaması
26.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, YSKnin İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptali hakkındaki
gerekçeli kararına ve 23 Haziranda yapılacak seçimlerde millet
iradesiyle sonucun belirleneceğine ilişkin açıklaması
27.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Kırıkkale Milletvekili
Ramazan Canın İYİ PARTİ grup önerisi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
28.- İstanbul
Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun, devletin belgeyle bilgiyle
konuşması ve devlet ciddiyetine yakışır cümleler
kurulması gerektiğine ilişkin açıklaması
29.- Çankırı Milletvekili
Muhammet Emin Akbaşoğlunun, İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluçun ve İstanbul Milletvekili Yavuz
Ağıralioğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
30.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
31.- İstanbul
Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun, 17-25
Aralığın bütün yolsuzlukların ortaya
çıktığı süreç içerisinde önemli bir milat olduğuna
ilişkin açıklaması
32.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, devleti FETÖden ve bütün
terör örgütlerinden temizleyenin AK PARTİ olduğuna ilişkin
açıklaması
33.- Mersin Milletvekili
Fatma Kurtulanın, HDPnin Türkiyenin geleceğini, birlik ve
beraberliğini risk altında gördüğü için önemli bir strateji
ortaya koyduğuna ilişkin açıklaması
34.- Aydın Milletvekili
Bülent Tezcanın, Isparta Milletvekili Recep Özelin CHP grup önerisi
üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
35.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Aydın Milletvekili
Bülent Tezcanın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
36.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, Cumhuriyet Halk Partisinin İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanlığı seçiminde tam sayım talebine neden
karşı çıktığını öğrenmek
istediğine ve YSK kararına saygı duymak gerektiğine
ilişkin açıklaması
37.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Yüksek Seçim Kurulundaki hâkimlerin
hukuku, hakkı ve adaleti çiğnediğine ilişkin
açıklaması
38.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlu ve Manisa Milletvekili Erkan Akçayın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
39.- Kahramanmaraş
Milletvekili Ali Öztunçun, Isparta Milletvekili Recep Özelin yerinden sarf
ettiği sözlerine ilişkin açıklaması
40.- Ankara Milletvekili
Filiz Kerestecioğlu Demirin, Nevin Yıldırıma verilen
müebbet hapis cezasının Yargıtayda onanmasının
adaletin erkek olduğunu ve erkeklerin kollanılmasına devam
edileceğini gösterdiğine, TRT bünyesinde istihdam fazlası
personel iddialarına, muhalif seslere barışçıl gösteri
hakkının tanınması gerektiğine ilişkin
açıklaması
41.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlunun 58
sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci bölümü üzerinde
şahsı adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
42.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Gaziantep Milletvekili
Mahmut Toğrulun 58 sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci
bölümü üzerinde HDP Grubu adına ve İstanbul Milletvekili Ali
Kenanoğlunun 58 sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci
bölümü üzerinde şahsı adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
43.- İstanbul
Milletvekili Zeynel Özenin, bulaşıcı hastalıkların
artmaması için Ceyhan Nehrindeki kirliliğe çözüm bulunması
gerektiğine ilişkin açıklaması
44.- Kahramanmaraş
Milletvekili İmran Kılıçın, siyasetin
insanlığın ve toplumun bütün kesimlerini ilgilendirdiğine,
egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğuna
ilişkin açıklaması
45.- Denizli Milletvekili
Kazım Arslanın, YSKnin tarafsız ve bağımsız
olması gerektiğine, İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanlığı seçiminin iptaline ilişkin gerekçeli kararın
200 sayfadan ibaret olmasının kararın siyasi olduğu
yönündeki şaibeyi ortadan kaldırmadığına ilişkin
açıklaması
46.- Konya Milletvekili Esin
Karanın, 24 Mayıs 1993 tarihinde Bingöl-Elâzığ karayolu
Bilaloğlu mevkisinde bölücü terör örgütü PKKnin hain
saldırısı sonucu şehit olan 33 asker ile her bir şehidi
unutmadıklarına, unutturmayacaklarına ilişkin
açıklaması
47.- Ağrı
Milletvekili Abdullah Koçun, Ağrı ili Diyadin ilçesi belediye
binasının önüne polis tarafından xray cihazı
konulmasını kınadıklarına ilişkin
açıklaması
48.- Diyarbakır
Milletvekili Salihe Aydenizin, tarih ve kültür mirası Diyarbakır ili
Sur ilçesine ilişkin açıklaması
49.- Yalova Milletvekili
Özcan Özelin, öğretim üyelerinin özlük haklarının düzeltilmesi,
öğretmenlerin 3600 ek gösterge taleplerinin gerçekleştirilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
50.- Ankara Milletvekili
Servet Ünsalın, halk sağlığı açısından
kritik önemi olan aşı konusunda sıkıntılar
yaşandığına, Sağlık
Bakanlığının aşı reddine karşı harekete
geçerek gerekli bilgilendirmeleri yapması gerektiğine ve
sağlıklı nesiller için yerli aşı üretimine
başlanmasının zorunluluk olduğuna ilişkin
açıklaması
51.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Kapadokya Alanı
Hakkında Kanun Teklifi ile Turizmi Teşvik Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifine katkılarından
dolayı milletvekillerine teşekkür ettiğine ilişkin
açıklaması
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- İYİ PARTİ
Grubunun, İYİ PARTİ Grup Başkan Vekili İstanbul
Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu tarafından, seçimlere
gidilen süreçte iktidar partisi aracılığıyla
İçişleri Bakanı Süleyman Soylunun devlet ciddiyetinden uzak
siyasi söylemler tercih ettiği ve ülkenin büyük kesimini zan altında
bırakan, milletin vicdanını rahatsız eden iddiaların
açıklığa kavuşturularak kamuoyunun bilgisine
sunulması, devlet iradesini temsil eden kişilerin ispata muhtaç
iddiaları devamlı şekilde dile getirmesinin nedenlerinin
araştırılarak tekrarının yaşanmaması
amacıyla 23/5/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 23 Mayıs 2019
Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
2.- HDP Grubunun, Grup
Başkan Vekilleri Mersin Milletvekili Fatma Kurtulan ve İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, Türkiyede kaygı
verici boyutlara ulaşan genç işsizliği ve gençlerin
yaşadığı sorunların çeşitli yönleriyle
araştırılması amacıyla 23/5/2019 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 23
Mayıs 2019 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Türkiye
Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, Yüksek Seçim Kurulunun İstanbul seçimlerine
ilişkin iptal kararının araştırılarak seçimlere
gölge düşürmemek adına alınacak tedbirlerin belirlenmesi
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan (10/1130) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun
23 Mayıs 2019 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
VII.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Nevşehir
Milletvekili Mustafa Açıkgöz ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Muş ile 65
Milletvekilinin Kapadokya Alanı Hakkında Kanun Teklifi (2/1811) ile
Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 56)
2.- Antalya Milletvekili Atay
Uslu ve Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız ile 57 Milletvekilinin Turizmi
Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi (2/1907) ve Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 58)
VIII.- OYLAMALAR
1.- (S. Sayısı: 56) Nevşehir Milletvekili Mustafa
Açıkgöz ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili
İstanbul Milletvekili Mehmet Muş ile 65 Milletvekilinin Kapadokya
Alanı Hakkında Kanun Teklifi'nin oylaması
IX.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun,
2017-2019 yılları arasında Türkiye'de yayımlanan günlük
ulusal gazete sayısına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/10275)
2.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan'ın, Türkiye Varlık
Fonuna devredilen Türk Hava Yolları hisselerinin Katar menşeli
şirketlerce satın alınacağına yönelik iddialara
ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/10567)
3.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun,
yazılı soru önergeleri, Meclis araştırması önergeleri
ve kanun teklifleri ile ilgili çeşitli verilere ilişkin sorusu ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin
cevabı (7/11093)
4.- İzmir Milletvekili Murat Bakan'ın, yazılı soru
önergeleri, Meclis araştırması önergeleri ve kanun teklifleri
ile ilgili çeşitli verilere ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin cevabı (7/11818)
23 Mayıs 2019 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Emine Sare
AYDIN YILMAZ (İstanbul)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 82nci
Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Artvin ili
hakkında konuşmak isteyen Artvin Milletvekili Ertunç Erkan Baltaya
aittir.
Buyurun Sayın Balta.
Süreniz beş dakikadır.
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Artvin Milletvekili Ertunç Erkan Baltanın, Artvin
ili Yusufeli ilçesine ilişkin gündem dışı
konuşması
ERTUNÇ ERKAN BALTA (Artvin) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; havası güzel,
doğası güzel, insanı bir başka güzel, binbir çeşit
rengiyle, binbir çeşit lezzetiyle cennet timsali seçim çevrem Artvin ili
hakkında söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle Genel
Kurulumuzu ve tüm milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Artvin, on yedi yıl boyunca tarihinde
almadığı yatırımları aldı;.
ulaşımdan turizme, tarımdan sağlığa her alanda
çok büyük -20 katrilyonun üzerinde- yatırımlar aldı. En son
olarak da Hopa Cankurtaran Tünelini açtık. Cankurtaran Tüneli, Artvinin
elli yıllık hayaliydi.
Şimdi, Artvinin deli nehri, coşkun nehri
Çoruh Nehri üzerinde yapılmakta olan barajlarla ülkemizin en önemli
açığı olan enerji açığı büyük ölçüde
-hidroelektrik üretiminin yüzde 25i, toplam enerji üretimimizin de yüzde 7si-
karşılanacak. Bu barajların en büyüğü de son halkası
olan Yusufeli Barajı. Yusufeli Barajı, dünyada kendi
sınıfı içerisinde en yüksek 3üncü baraj olacak, ülkemizin de en
yüksek barajı olacak. Yusufeli Barajıyla birlikte Yusufeli ilçemiz
ve ilçemize bağlı 3 köyümüz tamamen, 15 köyümüz de kısmen sular
altında kalacak. Bu barajla Yusufeli ilçesi sular altında
bırakılacak olmasına rağmen; yollarıyla, yeniden
yerleşim yerleriyle ve inşaatlarıyla Yusufeline çok büyük
sorunlar yaşatılacak olmasına rağmen, bu barajın temel
atma töreni binlerce kişinin katılımıyla
alkışlanarak yapılmıştır. Böyle bir
alicenaplığı, böyle bir fedakârlığı değil
Türkiyede, dünyanın hiçbir yerinde görmek mümkün değildir.
Yusufeli ilçesi, bu kadar soruna rağmen,
yaşamış olduğu sorunları hiçbir zaman devletine
isyana, kaosa, kargaşaya dönüştürmemiştir. Yusufelinin bu
fedakârlığı, bu vefakârlığı
karşısında bizler de Hükûmet olarak, yedi buçuk yıl il
başkanlığım döneminde şahsım, geçen dönem
Milletvekilimiz İsrafil Kışla, aynı zamanda on yıl
boyunca Belediye Başkanımız olan Eyüp Aytekinle birlikte,
Yusufelinin sorunlarını, Yusufeliye yakışmayacak bir
şekilde çözüm yolu içerisinde asla olmadık, Yusufeliyle ilgili
meselelerin çözümünde asla günlük hesaplar, siyasi hesaplar peşinde
olmadık. Yusufeliye yakışacak, Yusufeliye layık
işler başarabilmek için yedi yıl boyunca, on yıl boyunca çalıştık.
Bu süre içerisinde Yusufelide hak sahipliği konusunda Yusufeliye mahsus
son derece avantajlı düzenlemeler yaptık. Mevcut Yusufelinin 4
katı büyüklüğünde yeni bir Yusufeli inşa ediyoruz. Yeni Yusufelide
sportif alanlarıyla, sosyal alanlarıyla, göl manzarasıyla,
mimarisiyle 21inci yüzyılın örnek ilçelerinden, bölgenin
yıldızı bir ilçe inşa edeceğiz.
Bu süreç içerisinde elbette ki pek çok sorun
yaşıyoruz, Yusufelili hemşehrilerimiz de pek çok sorun
yaşıyorlar. Biz, bu sorunların çözümü noktasında Yusufelililerle
birlikte, onların taleplerine uygun olarak, Yusufelinin
fedakârlığına yakışacak şekilde, bu
sorunların çözümü için gerek ilgili bakanlıklarımızla
gerekse de ilgili makamlarla yoğun bir çalışma temposu
içerisindeyiz.
Karşılaşmış olduğumuz sorunlardan,
özellikle bugünlerde biraz daha güncel konular olduğu için değinmek
istediğim biri iki nokta var: Hak sahipliği meselesi Yusufelide çok
avantajlı bir düzenlemeyle çözülmüş olmasına rağmen,
maalesef, mülkiyeti olduğu hâlde hak sahibi olamayan bir kısım
hemşehrimiz var. Diğer taraftan, üç yıllık ikamet
şartını tamamlayamadığı için hak
sahipliğinden mahrum kalan hemşehrilerimiz var. Yine, Yusufelide
iş yeri sahibi olup da vergi kaydını
tamamlayamadığı için hak sahibi olamayan hemşehrilerimiz
var. Bu konularla ilgili, ilgili bakanlıklarımızla
görüşmelerimizi yaptık. İnşallah, kısa bir süre içinde
de bu sorunların hepsini çözmüş olacağız.
Bir yandan Yusufelide yeni yerleşim yerinde
4+1 daire talepleri olan hemşehrilerimiz vardı. Tabiatıyla, yeni
projeler, yeni alanlara ihtiyaç duyulduğu için bu konuyla ilgili de ilgili
bakanlıklarımız çalışmalarını yürütmekte. Bu
konuyu da inşallah, Yusufelinin lehine çözüme kavuşturmuş
olacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın sözlerinizi
Sayın Balta.
ERTUNÇ ERKAN BALTA (Devamla) Bir yandan özellikle
son günlerde viyadük sorunuyla ilgili pek çok spekülasyon
yapılmaktadır. Viyadük sorununu, ilgili
bürokratlarımızın geçen hafta Yusufelide
açıkladığı şekilde, Yusufeliye asgari zarar verecek
ve oradan kalkmak zorunda olan iş yeri ve mesken sahiplerini de eski
yerlerine göre daha memnun olacakları imkânlar sunacak şekilde
çözeceğiz.
Tabii, Yusufelideki meseleleri kısa bir
konuşmaya sığdırabilmem mümkün değil. 2 Haziranda
Yusufelide seçimlerimiz yenileniyor. İnşallah, Yusufeli yine emaneti
ehline teslim edecek, daha doğrusu emanet ehlinde kalmış olacak.
Yusufelililer şunu çok iyi bilmeliler ki çözüm yolları bizdedir,
çözüm için gerekli çalışmaları yapmaktayız. Bugünden sonra
da Yusufelinin geleceği için en güzel şekilde, her birinin mutlu
olacağı, huzurlu olacağı bir ilçe inşa etme
noktasında bizden başka bu işi bilen, bu işe çözüm üretme
noktasında bir şey ortaya koyabilecek başka kimse de yoktur.
İnşallah, Yusufelimiz bu seçimde
doğru karar verecek ve çok daha güzel olacak diyor, Genel Kurulumuzu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Balta.
Gündem dışı ikinci söz, gençlerimizin
her alanda destek ve teşvik edilmesi ile genç sporcularımıza
devlet sporcusu unvanı verilmesi hakkında söz isteyen
Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürke aittir. (MHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Öztürk, sözlerinize başlamadan önce
bir selamlama için izin istiyorum sizden.
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Çeşitli İşler
1.- Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden Denizli
Yüksekçıta Okulları öğrenci ve öğretmenlerine
"Hoş geldiniz." denilmesi
BAŞKAN Denizli Yüksekçıta Okulları,
ilkokul 2nci sınıf öğrenci ve öğretmenleri bizleri
ziyarete gelmişler. Güzellik getirmişler, hoş gelmişler.
(Alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları (Devam)
2.- Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürkün, 14-25
Mayıs Gençlik Haftasına ilişkin gündem dışı
konuşması
BAŞKAN Buyurun, Sayın Öztürk.
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 14-25 Mayıs Gençlik
Haftası olması nedeniyle gündem dışı söz
almış bulunmaktayım. Genel Kurulu ve ekranları başında
bizleri izleyen vatandaşlarımızı, özellikle gençlerimizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ulusal bayram olarak
coşkuyla kutladığımız 19 Mayıs Atatürkü Anma,
Gençlik ve Spor Bayramını da içine alan 14-25 Mayıs tarihleri
arası, aynı zamanda ülkemizde Gençlik Haftası olarak
kutlanmaktadır.
Ülkemiz nüfusunun yaklaşık 13 milyonunu
oluşturan gençlerimizden, TÜİK istatistiklerine göre, 2017
yılında kendisini mutlu hissedenler yüzde 61 iken 2018
yılında bu oran yüzde 55e gerilemiştir. Gençlerimize yönelik
politikalarda güçlü genç istihdamı, nitelikli eğitim ve
sağlıklı genç nesil muhakkak yer almalıdır. Bunun
yanı sıra yüksek ahlak sahibi, Türk kültür ve değerlerini
özümsemiş, evrensel düzeyde iddia sahibi bir gençlik
yetiştirebilmenin çözümleri de bu politikalarda yer almalıdır.
Gençliğimize millî misyonlar yüklerken geleneklerimizi hayata ve
eğitime dâhil etmezsek beklentimiz sadece ve sadece retorikte
kalacaktır. Eğitim müfredatımızda bir yandan millî birlik
ve beraberliğimizi koruma konusunda hassasiyet göstermeli, diğer
yandan dünyadaki gelişmelere yönelik gençlerimizi çağdaş
bilgilerle donatabilmeliyiz. Âdeta bir bayrak yarışı olan büyük
ve güçlü Türkiye hedefimizi taşıyacak olan gençlerimizin, tarihini
özümsemiş, çağın gereklerine ayak uydurmuş, ülkemizin
kalkınması adına her alanda gayret sarf eden bireyler
olabilmeleri için bizler Milliyetçi Hareket Partisi olarak atılan her
adımı destekleyeceğiz.
Saygıdeğer milletvekilleri, son günlerde
sosyal medyada TRTnin 1979daki bir çekiminde gençlerin o gün ülke gündemine
hâkim konuşmaları, kendilerini net ifade edebilmeleri, benim kadar,
sanırım, izleyen herkesi de mutlu etmiştir, etkilemiştir. O
yıllardaki görüntüleri izleyince o günlerde gençlerimizin çabuk
büyüdüğünü ama şimdi daha geç büyümekte olduğunu gözlemliyoruz.
Söz konusu bu durumu tetikleyen ana nedenlerden biri de o dönem olmayan ancak
son yıllarda ülkemizi âdeta habis bir ur gibi saran, çocuk yaşta
başlayan dijital bağımlılıktır.
Çağımızın hastalığı obezite kadar tehlikeli
olan bu bağımlılık, çocuklarımızı, gençlerimizi
hayatın gerçeklerinden, gündelik, biyolojik zaman ve yaşam diliminden
uzaklaştırmakta, hatta canlarına kıymalarına dahi
sebep olabilmektedir. Ebeveynleri, aile bireylerini, arkadaşları
birbirinden koparan teknoloji bağımlılığı,
giderek çocuk ve gençlerimizi de tarihimizden, örflerimizden, ananelerimizden
ve kültürümüzden uzaklaştırmaktadır. Yapılan bir bilimsel
araştırmaya göre günde 1 saatini telefonda geçiren gençlere oranla
günde 5 saatini telefonda geçiren gençlerde depresyonun 2 kat daha fazla
olduğu tespit edilmiştir. Dijital ve sosyal medya
bağımlılığını yansıtan
davranışların narsistlik, kişilik bozukluğu ve öz
güven eksikliğiyle de bağlantılı olduğu
gözlemlenmiştir. Bugün Türkiyede gençlerimizin günde 8-9 saatini mobilde
geçirdiği ölçülmüştür. Bu bakımdan, dijital obeziteliğe
karşı topyekûn bir dijital diyet seferberliğine geçilmesi
gerektiğine inanıyoruz.
Saygıdeğer milletvekilleri, Gençlik
Haftası içinde olduğumuz şu günlerde geçen hafta Meclise
sunduğumuz kanun teklifimizle genç kategorisinde başarı elde
eden sporcularımızı da 5774 sayılı Kanun
kapsamına alarak onlara genç sporcu unvanı verilmesi
gerektiğini öngörüyoruz. Kanun teklifimizdeki amacımız,
gençlerimizi spora teşvik etmek, mevcut sporcularımızın da
daha bir motive olmasını sağlamak, ay yıldızlı
formaları adına döktükleri ter ve mücadelelerin bir
karşılığı olduğunu gösterebilmektir. Bu yüzden,
kanun teklifimizin bir an önce komisyonda görüşülüp Genel Kurulda
benimsenmesini ve Genel Kuruldan geçmesini önemsiyoruz.
Saygıdeğer milletvekilleri, eğer ile
meğeri evlendirmişler, çocukları keşke olmuş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın sözlerinizi Sayın
Öztürk.
Buyurun.
HALİL ÖZTÜRK (Devamla) - Önümüzdeki dönem
keşkeler yaşamamak için gençlerimize yönelik
politikalarımızın güncel sorun ve beklentilere çözüm
bulması noktasında şekillenmesi gerektiği kanaatindeyiz.
Gençlerimizi geleceğimizin teminatı olarak görüyorsak ki görüyoruz-
onlar adına her türlü çalışmayı burada yapabilmeliyiz diyor
ve Genel Kurulu bir kez daha saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Öztürk.
Gündem dışı üçüncü konuşma,
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 70inci yıl dönümü
münasebetiyle söz isteyen İstanbul Milletvekili İbrahim Özden
Kaboğluna aittir.
Buyurun Sayın Kaboğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
3.- İstanbul Milletvekili İbrahim Özden
Kaboğlunun, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesine ilişkin
gündem dışı konuşması
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul)
Sevgili Başkan, Divan, sayın milletvekilleri; 10 Aralık 1948:
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, insanlık topluluğunun
bütün fertleriyle uzuvlarının bu beyannameyi daima gözönünde tutarak
öğretim ve eğitim yoluyla bu haklar ve hürriyetlere saygıyı
geliştirmeye, gittikçe artan millî ve milletlerarası tedbirlerle
gerek bizzat Üye Devletler ahalisi gerekse bu Devletlerin idaresi
altındaki ülkeler ahalisi arasında bu hakların dünyaca fiilen
tanınmasını ve tatbik edilmesini sağlamağa gayret
etmeleri için işbu İnsan Hakları Evrensel Beyannamesini ilân
eder. 27 Mayıs 1949: İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin
Resmî Gazeteyle yayımlanması ve yayımdan sonra okullarda ve
gazetelerde münasip neşriyatta bulunulması
kararlaştırılmıştır. Resmî Gazete, 27 Mayıs
1949; tam yetmiş yıl önce.
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi şu
üçlü kavramın oluşturduğu ideolojiye dayanmaktadır:
Özgürlük, eşitlik ve haysiyet. 30 maddeden oluşan bu bildirgede,
kişiye bağlı haklardan iktisadi ve sosyal haklara kadar
geniş bir hak ve özgürlükler demeti tanınmakta ve güvence altına
alınmaktadır. Bunun ötesinde, aynı zamanda herkesin, bütün
insanların sosyal ve uluslararası bir düzen hakkına sahip
olduğu da beyan edilmektedir.
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi,
1948den sonra yayınlanan uluslararası alanlarda sözleşme,
antlaşma, protokol, şart adları altında birçok belgeyle
zenginleştirildi ve İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi âdeta bir
tür insan hakları uluslararası kodu hâline geldi. Bunların
başında İkiz Sözleşmeler adı verilen belgeler de yer
almaktadır. Ancak bölgesel ölçekteki Avrupa Sözleşmesi de Evrensel
Bildirgeden esinlenmektedir tıpkı İkiz Sözleşmelerde
olduğu gibi. Avrupa Sözleşmesi 1949 yılında Türkiye
tarafından katılınarak birlikte hazırlanan bir
sözleşmedir, 1954te yürürlüğe girmiştir. İkiz
Sözleşmeler ise 2003te gecikmeli olarak da olsa onaylanmış
bulunuyor. Bu belgelerle, esasen, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi,
büyük ölçüde 2000li yıllara doğru insanlığın ortak
mirası ve jus cogens uluslararası hukukta bağlayıcı
norm hâline gelmiş bulunuyor. Bu çerçevede, yasama organlarına
düşen görev İnsan hakları düşüncesi evrensel, ihlal ise
yereldir. olgusundan hareketle, insan hakları alanında insan
hakları önündeki engelleri ortadan kaldırmak, insan haklarına
ilişkin engelleyici zihniyeti değiştirmek, insan hakları
düşmanlarına karşı mücadele etmek, insan hakları
mağdurlarını korumak ve insan hakları kavramını
bir bütün olarak ele alacak şekilde mevzuatta, mevzuat faaliyetinde
bulunmak başlıca görevdir. Bu çerçevede, seçmen ve seçilenlerin
eşit hukuki güvenceden yararlanması da temel ilkedir. Bu açıdan,
tabii ki insan hakları dünya anayasası olarak İnsan Hakları
Evrensel Bildirgesini somutlaştırmak için yürütülen İnsan Hakları
Dünya Mahkemesi çalışmalarına Türkiyenin katkıda
bulunması da önemlidir ve temenni edilir. Bu çerçevede, özellikle
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin bir uluslararası insan
hakları normu olarak saygı görmesi, uygulamaya geçmesi konusunda
yasama organına ve hâliyle Türkiye Büyük Millet Meclisine önemli bir görev
düşmektedir. Bu görev esasen yasamanın özerkliğinin de
gereğidir. İnsan haklarını korumak, insan haklarına
saygıyı sağlamak, insan haklarını ilerletmek ve bu
çerçevede, insan haysiyeti temelinde, özgürlük, eşitlik ve haysiyet
temelinde, aynı zamanda ülke, toplum, devlet üçlüsünde mevzuat faaliyetini
yürütmenin önemini belirtmek gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Kaboğlu.
Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Teşekkür ederim.
Bu açıdan İnsan Hakları Evrensel
Bildirgesinin hafta başında tam tamına 70inci yılına
doğru ilerlerken Meclisimizin 90ıncı yılında şu
3 tane mayısı özellikle not etmek gerekiyor: Birincisi, Türkiye
Cumhuriyetinin kuruluşuna giden yolu açan 19 Mayıs 1919; ikincisi,
1949 Mayısı; üçüncüsü, 1950 Mayısı, serbest seçimler sonucu
iktidarın tek partiden çok partiye geçmesi. Ama 2019 Mayısı ise
bir tür kara mayıs olarak not edilmeli çünkü Yüksek Seçim Kurulunun
gerekçesiz kararıyla serbest seçimlerin sonuçlarının kabul
edilmediği bir mayıstır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) -
İzninizle toparlayayım Sayın Başkan.
BAŞKAN Tabii, buyurun, tamamlayın
lütfen.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) -
Teşekkür ederim.
Bu açıdan bakıldığı zaman
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinden bu yana, insan haklarına
dayanan demokratik ve laik bir sosyal hukuk devleti olma yolunda
uluslararası ve ulusal kazanımlarımıza katkıda bulunan
bütün siyasal partilere ve devlet adamlarına minnet
duygularımızı ifade ederken bir, eşit yurttaşlık;
iki, demokratik toplum; üç, serbest seçimler temel hareket noktamız
olmalıdır. Eşit yurttaşlık çünkü ülkemizin adı
Türkiye devletimizin adı Türkiye Cumhuriyeti kimliğimiz ise
Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlığı; bunun
dışına çıkan söylemler ırkçılıkla
özdeşleşmektedir. Demokratik toplumda örgütlenme ve düşünce
özgürlüğü temeldir. Serbest seçimlerle, siyasal iktidarın serbest
seçimler yoluyla el değiştirmesi elzemdir. İşte, bu üçlü
eksende Türkiye Cumhuriyetinin kazanımlarını ilerleterek
gelecek kuşaklara aktarma sorumluluğu Türkiye Büyük Millet Meclisinin
gelecek kuşaklara karşı birincil ödevidir.
Saygılarımla. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Kaboğlu.
Değerli milletvekilleri, şimdi sisteme
giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle söz
vereceğim. Bu sözlerin ardından sayın grup başkan
vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
Sayın Taşkın
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının,
Aile Haftasına ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Toplumun çekirdeğini oluşturan ailenin
korunması, güçlendirilmesi ve ailenin önemine dikkat çekmek amacıyla
her yıl 15 Mayısı içine alan hafta Aile Haftası olarak
kutlanmaktadır. Bizim kültürümüzde aile, toplum hayatının
temelini oluşturmaktadır. Ailenin sosyal açıdan desteklenmesi ve
güçlendirilmesi, esasında toplumun desteklenmesi, toplumsal dokunun
güçlendirilmesidir. Ailenin temel amacı, sağlıklı nesiller yetiştirerek
topluma faydalı bireyler kazandırmaktır. Bu nedenle toplumumuzun
büyük bir çoğunluğunu oluşturan gençlerimiz ve
çocuklarımız sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir ortamda
ailelerden alacakları eğitimle millî ve manevi değerlere ne
kadar bağlı olarak yetişirse ülkemizin geleceği de
aynı oranda sağlam ve müreffeh olacaktır diyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Şeker
2.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, Kocaeli
ilinin mavi bayraklı plajlarıyla turizmde alternatif bir kent hâline geldiğine
ilişkin açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Gündemimizde Turizm Teşvik Kanunu var. Seçim
bölgem Kocaeli, mavi bayraklı plajlarıyla turizmde de alternatif bir
kent hâline geldi. 22 adet arıtma tesisiyle atık suların yüzde
100ünü arıtan Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, hayata geçirdiği
çevre yatırımlarıyla bir zamanlar kokudan yanına
yaklaşılmayan İzmit Körfezine ve Karadenizdeki Kandıraya
mavi bayraklı plajlar kazandırıyor. İlk mavi bayraklı
plaj 2012 yılında Karamürsel Altınkemer Plajına
alındı, sonra Kandıra Cebeci, Kerpe, Bağırganlı,
Kumcağız halk plajlarına da mavi bayraklar alındı. Bu
yıl ise Kandıra Miço Koyu Kadınlar Plajına da mavi bayrak
alınarak mavi bayraklı plaj sayısı 6ya
çıkarıldı. Kocaelide vatandaşların temiz denizlerde
kulaç atması için çalışan önceki dönem Büyükşehir Belediye
Başkanımız İbrahim Karaosmanoğluna, şu andaki
Büyükşehir Belediye Başkanımız Tahir Büyükakına ve
çalışan tüm personele teşekkür ediyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Güneş
3.- Uşak Milletvekili İsmail Güneşin, 24
Mayıs Necip Fazıl Kısakürekin vefatının 36ncı
seneidevriyesine ilişkin açıklaması
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
24 Mayıs 1983 gecesi sabaha karşı
vefat eden inanç, fikir ve sanat dünyamızın en görkemli güneşi
büyük üstat Necip Fazıl Kısakürekin vefatının 36ncı
seneidevriyesi sebebiyle söz almış bulunuyorum. Üstat Necip
Fazıl eserlerinde Yunusun, Mevlânanın, Şeyh Galipin tasavvuf
anlayışını yeni bir dille, bambaşka bir
söyleyişle yansıtan bir sanatçıydı. Aynı zamanda dünya
görüşü çerçevesinde toplumsal bir oluşumu temellendirmeye
çalışan bir devlet adamı, bir hareket adamı ve aksiyoncu,
ülkeyi baştan başa dolaşıp konferanslar veren üstat bir
hatip, dergi ve gazeteler çıkartan bir gazeteci ve yayımcı
olarak kelimenin tam anlamıyla fırtınalı bir hayat
sürmüş ve aksiyon içinde her zaman ilgi merkezi olmuş farklı bir
şahsiyetti.
Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber
Hiç güzel olmasaydı ölür müydü peygamber?
BAŞKAN Sayın Kaynarca
4.- İstanbul Milletvekili Tülay Kaynarcanın, 23
Haziranda yeniden yapılacak olan İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanlığı seçimine ilişkin açıklaması
TÜLAY KAYNARCA (İstanbul) Teşekkürler
Sayın Başkan.
İstanbulumuz 23 Haziranda yeniden seçimlere
gidecek. Biz bu seçimlere itiraz ederken durup dururken itiraz etmedik;
anormallikleri, kanunsuzlukları görerek itirazlarımızı
yaptık. Aslında kamu vicdanında çok ciddi bir yara
alınmıştı ve YSK kararını verdi. Şimdi, söz
aziz milletimizin, aziz milletimiz karar verecek güzel İstanbulumuz için.
O İstanbul ki onlarca Avrupa kentinden, yüzlerce ülkeden hem nüfus hem
ekonomik anlamda çok büyük. Ben yürekten inanıyorum ki 23 Haziranda, iki
bayram arasında İstanbul bayramını
gerçekleştireceğiz ve hak yerini bulmuş olacak.
İstanbulluya hizmet için Binali Başkanla birlikte İstanbulumuz
daha güzel olacak diyor, teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özkan...
5.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, ramazan
ayının paylaşım ayı olduğuna,
sorumlulukların farkına varılıp hataları düzeltme
bilincine ulaşma fırsatının yakalandığına
ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Ramazan ayı bizim için bir muhasebe, aynı
zamanda paylaşım ayıdır. Bu ayda
sorumluluklarımızın farkına varma ve
hatalarımızı düzeltme bilincine ulaşma
fırsatını yakalarız. Ülkemiz üzerinde hesap yapan şer
güçlerin elini güçlendirecek her davranış, ülkemizin
bekasını tehdit edecek ve birlikte katlanacağımız
ağır sonuçlar doğuracaktır. Milletimizin en büyük
özelliği, zor zamanlarda o eşsiz irfanıyla en doğru, en
sağlıklı, en ideal yolu bulmayı hep başarmasıdır.
Geçmişte yaşadığımız sıkıntı,
kriz, kaos ve saldırıları millî birliğimizi, beraberliğimizi,
kardeşliğimizi ön planda tuttuğumuz her dönemde
atlatabildiğimizi gördük. Unutmayalım ki hepimiz 82 milyonluk Türkiye
gemisinin yolcularıyız. Büyük ve güçlü Türkiyeyi 2023 hedeflerine
ulaştırmak her birimizin vazgeçilmez görevi olduğuna inanıyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kaya...
6.- Trabzon Milletvekili Ahmet Kayanın, 20 Mayıs
Karadeniz Teknik Üniversitesinin kuruluşunun 64üncü yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
AHMET KAYA (Trabzon) Teşekkürler.
Bu hafta, mezunu ve bir parçası olmaktan onur
duyduğum Karadeniz Teknik Üniversitemizin kuruluşunun 64üncü
yıl dönümünü kutluyoruz. Buradan üniversitemizin kuruluşunun 64üncü
yılını yürekten kutluyorum. Cumhuriyet tarihimizin en köklü
kuruluşlarından ve bölgemizin en önemli markalarından biri olan
Karadeniz Teknik Üniversitesi, teknik eğitim konusunda hem ülkemizde hem
de dünya genelinde söz sahibi sayılı üniversiteler arasında yer
almaktadır. Kuruluşundan itibaren eğitimde öncülük görevini en
iyi şekilde yerine getiren Karadeniz Teknik Üniversitesi, ülkemize,
bölgemize ve Trabzona büyük katkılarda bulunarak bugüne kadar 200 binin
üzerinde mezun vermiştir. Üniversiteye hazırlanan sevgili
gençlerimize tercihleri arasında Karadeniz Teknik Üniversitesine mutlaka
yer vermelerini öneriyor; üniversitemizi kuran, gelişimine katkı
veren ve Türkiyenin marka üniversitelerinden biri olmasını
sağlayan herkese teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu
7.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun,
Osmaniye ilinin binlerce yıllık tarihi, geleneksel halk kültürü,
muhteşem doğal güzellikleriyle her türlü turizm
çeşitliliğine sahip ülkemizin nadir illeri arasında yer
aldığına ilişkin açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Tarihî ve kültürel dokusuyla Osmaniye ilk
yerleşimlerin başladığı neolitik dönemden itibaren
kalkolitik, Eski Tunç Çağı, Hitit, Helenistik, Roma, Bizans, Abbasi,
Memluk, Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemlerinden miras kalan tarihî
ve kültürel değerleri bünyesinde barındırmaktadır. Kaleler
şehri Osmaniyede tarihin izlerini taşıyan ve birçoğu
günümüze kadar korunarak ulaşmış 26 kale bulunmaktadır.
Toprakkale ilçemizin de ismini aldığı Toprakkale Kalesi, Düziçi
ilçemizde bulunan Harun Reşit Kalesi, Kadirli ilçemizde bulunan
Değirmendere Kalesi, Hemite Kalesi bunlardan birkaçıdır. 4.341
hektar büyüklüğündeki Karatepe Aslantaş Açık Hava Müzesi,
Türkiyenin en büyük ve ilk açık hava müzesidir. Amfi tiyatrosu, kalesi,
hamamı, sütunlu caddesiyle Çukurovanın Efesi sayılan Kastabala
Örenyeri ve Kadirli ilçemizde bulunan Çukurovanın Ayasofyası
sayılabilecek Ala Camisi herkesin ziyaret etmesi gereken yerlerden
bazılarıdır. Binlerce yıllık tarihi, geleneksel halk
kültürü, muhteşem doğal güzellikleriyle her türlü turizm
çeşitliliğine sahip ülkemizin nadir illeri arasında yer alan
Osmaniyeye hepinizi davet ediyor, Genel Kurulu saygıya selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Şimşek
8.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin,
belediyelerin kanunlara göre yönetildiğine ve kanunun üzerinde karar
alınamayacağına, Tunceli Belediye Başkanı Mehmet Fatih
Maçoğlunun Dersim dayatmasına hoşgörü göstermeyeceklerine
ilişkin açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, belediyeler kanunlara göre
yönetilir. Belediye başkanları ve belediye meclisleri kanunun
üzerinde karar alamazlar. Türkiye Komünist Partisinden Tunceli Belediye
Başkanı olan şahsın Dersim dayatmasına hoşgörü
gösteremeyiz, Mustafa Kemal Atatürkün mirasına gölge düşürmesine
duyarsız kalamayız Ne yapalım? Seçildi diyerek komünist
şarlatanlığa göz mü yumalım? Ne diyelim? Varsın
Tunceli de Dersim olsun kepazeliğine sessiz mi kalalım? Herkes kabul
etse Milliyetçi Hareket kabul etmeyecektir, herkes sessiz kalsa Milliyetçi
Hareket sessiz kalmayacaktır. Gazi Mustafa Kemal Atatürkün dediği
gibi, komünizm Türk dünyasının en büyük düşmanıdır,
görüldüğü yerde ezilmelidir diyor; İçişleri Bakanını
göreve davet ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Arslan
9.- Denizli Milletvekili Kazım Arslanın, borçlu
olan, icra takibine düşmüş olan çiftçi ve besicilerin kredi
borçlarının iki yıl ertelenmesinin, gübre, yem, ilaç, tohum ve
mazotun üzerindeki vergilerin kaldırılmasının
düşünülüp düşünülmediğini Tarım ve Orman Bakanından
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
KAZIM ARSLAN (Denizli) Tarım ve Orman
Bakanlığına soruyorum: Çiftçilerimiz ve besicilik yapan
vatandaşlarımız gerek üretim girdi fiyatlarının çok
yükselmiş olması gerekse pazar konusundaki sıkıntıları
nedeniyle ürettiğini satamıyor, satma parasını zorla
alıyor, para kazanamıyor, borçlarını ödeyemiyor,
ihtiyaçlarını da karşılayamıyor. Bu zor duruma
düşmüş olan çiftçilerimiz ve besicilerimizin çoğunluğu icra
takibiyle karşı karşıya kalmış durumdadır.
İcranın eşiğine gelmiş bulunan, bu durumun
düzeltilmesi için öncelikle borçlu bulunan, takibe düşmüş ve
düşecek olan çiftçilerimizin ve besicilerimizin, devlet bankalarına
ve tarım kredi kooperatiflerine olan kredi borçlarının iki
yıl ertelenmesini düşünüyor musunuz?
Maliyetleri olumsuz etkileyen başta mazotun
üzerindeki tüm vergileri kaldırmak suretiyle mazotun vergisiz olarak
verilmesini düşünüyor musunuz?
Yine, aşırı fiyat
artışı yaşayan gübre, yem, ilaç ve tohum üzerindeki tüm
vergilerin kaldırılmasını istiyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Kılıç
10.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, herkesin görevinin çevre problemlerine ve çevre
krizlerine karşı mücadele vermek olduğuna ilişkin
açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Gündemimizde turizm var. Turizm, çevre ve temizlikle
de irtibatlıdır. Sadece maddi, fiziki değil manevi, psikolojik
çevrenin de göz ardı edilmemesi gerekir. Çevre problemlerine, hatta çevre
krizlerine karşı birlikte mücadele vermek herkes için bir görevdir.
Roger Garaudynin dediği gibi, çevre sorunları gezegene ve
insanlığa karşı yol almaktadır. Çevreye zarar vermek,
doğal, tarihî ve kültürel değerleri korumamak nimete nankörlük
anlamı taşır. Çevreye zarar veren teknolojilerden de uzak
durmalı, kâr ve menfaat uğruna çevrenin tahribine aldırmayan bir
teknoloji, sanayi, ekonomi anlayışına karşı meşru
zeminlerde ortak hareket etmeliyiz. Bu, kültürümüzdeki iyiliği
desteklemek, kötülüğü engellemek ilkesini de uygulamak anlamı taşıyacaktır.
Kültür ağacının kökleri milletin bağrında ve
ruhundadır.
BAŞKAN Sayın Enginyurt
11.- Ordu Milletvekili Cemal Enginyurtun, Ordu ilinde
şiddetli dolu yağışı nedeniyle zarar gören
fındık üreticilerinin mağduriyetinin giderilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Ordu ilimizde dün itibarıyla yüksek
ilçelerimizde yağan dolu, fındığa büyük bir zarar
vermiştir. Dolu sebebiyle rekoltede büyük bir kayıp
yaşanacaktır. Geçen sene de rekoltenin düşük olduğu göz
önüne alınırsa bu sene de rekolte düşecek ve üreticimizin
mağduriyeti artarak devam edecektir. Bu konuda üreticimize destek
verilmesi için tarım kredi borçlarının ve Ziraat Bankası
borçlarının ertelenmesi Ordu çiftçisi için hayırlı
olacaktır. Özellikle haziran ayı içerisinde fındık taban
fiyatının açıklanmasını ve TMOnun da fındık
alacağının ilan edilmesini bekliyoruz. Bu, üreticimiz için
elzemdir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Ödünç
12.- Bursa Milletvekili Atilla Ödünçün, 20-26 Mayıs
İstihdam Haftasına ilişkin açıklaması
ATİLLA ÖDÜNÇ (Bursa) Sayın Başkan,
kıymetli milletvekilleri; yüce Meclisimizi ve aziz milletimizi
saygıyla selamlıyorum.
AK PARTİ hükûmetlerimiz döneminde sosyal ve
ekonomik her alanda yapılan çalışmalarla
insanımızın refah seviyesini artırıyor,
yaptığımız her çalışmayla toplumun farklı
kesimlerinden insanımıza istihdam imkânı sağlıyoruz.
Kırk iki ay gibi rekor bir sürede yapımı tamamlanan
İstanbul Havalimanının birinci kısmı tam kapasiteyle
hizmet vermeye başlamıştır. Havalimanımız tam
kapasiteye ulaştığında 225 bin kişiye iş
imkânı sağlamış olacaktır.
Sıfır Atık Projesi Emine Erdoğan
Hanımefendi tarafından başlatılmış olup istihdam
açısından çok önemli bir projedir. Yaklaşık 18 bin kamu
kuruluşunda uygulamaya geçmiştir. 2023 yılında bu projemizi
gerçekleştirdiğimizde 100 bin kişiye istihdam imkânı
sağlamış olacağız.
İşiniz, aşınız bizim
derdimizdir diyor İstihdam Haftasını kutluyorum.
BAŞKAN Sayın Aycan
13.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın,
çocukları kazalardan korumak için güvenli ev, çevre ortamı ve oyun
sahalarının oluşturulması gerektiğine ilişkin
açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, son bir ayda sık sık kazalara bağlı çocuk
ölümleri gündeme gelmektedir. Şehrim Kahramanmaraş Göksunda da 3
çocuğumuz boğularak ölmüşlerdir. Dünya Sağlık Örgütü,
5 yaş altı çocuk ölümlerinin yüzde 90ının kazalara
bağlı olduğunu bildirmektedir. Kazalara bağlı çocuk
ölümlerinin yüzde 60ı ise trafik kazası, suda boğulma,
yanık, düşme ve zehirlenmeyle ilişkilidir. Çocuklar yaya olarak
veya bisikletleriyle trafik kazasına uğramaktadır.
Kazaların diğer kısımları ev kazaları ve ev
çevresinde yaşanan kazalardır. Çocuklar potansiyel tehlikeleri
anlamamakta veya algılayamamaktadırlar. Çocukları kazalardan
korumak için güvenli ev, çevre ortamı ve oyun sahaları oluşturmalıyız.
Bu kapsamda ailelere, belediyelere, topluma, devlete görev düşmektedir.
Tüm kesimleri göreve çağırıyoruz.
BAŞKAN Sayın Karahocagil
14.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin, beka
tehlikesinin yüz yıldan fazladır bu ülkeyi bölmek, parçalamak için
dış güçlerin çabası ve iç şer güçlerinin türlü
oyunlarında, ihanetinde görüldüğüne ilişkin açıklaması
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya) Her ne
kadar beka sorunu 31 Mart yerel seçimlerinde dile getirilmiş olsa da
gerçekte bu meseleyi yüz yıldan fazladır bu ülkeyi bölmek, parçalamak
için dış güçlerin çabasında ve iç şer güçlerinin türlü
oyunlarında, ihanetlerinde görmekteyiz. 1695 yılında 24 milyon
kilometrekarelik Osmanlı hâkimiyetini Abdülhamit Han döneminde 4 milyon
kilometrekareye ve bugün 780 bin kilometrekareye düşürmelerine rağmen
tarihinde defalarca dünyaya hükmetmiş, dünyaya yön vermiş, dünyaya
hakkı, adaleti götürmüş bu milletten hâlen daha korkmakta ve Recep
Tayyip Erdoğan ismini duyunca titremekteler. Recep Tayyip Erdoğan
ismi Türkiye'nin küresel aktör olma ısrarının,
inancının ve azminin ismidir. Recep Tayyip Erdoğan ismi terör
örgütleriyle Türkiyeye diz çöktürmenin şer çabası
karşısında Ya istiklal, ya ölüm
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Filiz
15.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin,
Gaziantep ilinin tarihî ve kültürel değerlerine ilişkin
açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Turizmi Teşvik Kanununun görüşülmesi
sebebiyle Gaziantepin tarihî ve kültürel değerlerinden kısaca
bahsetmek istiyorum.
Tarihî simgelerimiz Zeugma ve Dülük Antik Kenti,
Gaziantep Kalesi, Araban Kalesi, Rumkale, Tilbaşar Kalesi, Zeugma Müzesi,
Türk Hamamı Müzesi, Tarihî Bakırcılar Çarşısı,
Zincirli Bedesteni, Şire Hanı gibi tarihî hanları, Selçuklu ve
Osmanlı mimarisiyle yapılmış camileri ve bedestenleriyle
Gaziantep binlerce yıllık kültür mirasına sahiptir.
Yaklaşık 250 çeşit yemeğiyle UNESCO Gastronomi Listesinde
dünyada 9 kentten biri olan Gaziantep Türk ve dünya mutfakları
arasında ayrıcalıklı bir yere sahiptir. Gaziantepte sedef
kakma işlemeciliği, bakırcılık, kutnuculuk, aba
dokumacılığı, yemenicilik, Antep işi, el
işlemeciliği, gümüş işleme, Antep kilimciliği,
küpçülük, kuyumculuk gibi çok çeşitli el sanatlarının üretimi ve
pazarlanması devam etmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Aydeniz
16.- Diyarbakır Milletvekili Salihe Aydenizin, OHAL
uygulamalarının devam ettiğine, Diyarbakır ilindeki
etkinliklerde özgür ve muhalif basının
çalışmalarının ekarte edildiğine ilişkin
açıklaması
SALİHE AYDENİZ (Diyarbakır)
Teşekkürler Sayın Başkan.
OHAL kararnameleri adı altında muhalif
olan tüm TV ve radyolar kapatıldı. OHAL bitti ama uygulamaları
devam ediyor. Diyarbakırda yaptığımız
çalışmalarda, basın açıklamalarında ve tüm
etkinliklerimizde özgür ve muhalif basın çalışmaları
tamamen ekarte ediliyor. Güvenlik güçlerine neden basının görüntü
alamadıklarını sorduğumuzda E, öyle vekilim. diyorlar.
Bu durumda görüntü alamıyoruz. dediğimizde güvenlik güçlerinin Siz
bizden isteyin, biz zaten çekiyoruz, size veririz. demeleri başka bir
sorun değil midir? Yani her durumda sadece güvenlik güçlerinin
kameraları çekim yapmaktadır; bunun yanında özgür ve muhalif
basının görüntü alması fiilî olarak engellenen bir durumdur.
Basının çekim yapamaması ne anlama gelmektedir? Olan bitenden
kamuoyu haberdar olmasın diye bu Meclis bir yasa çıkardı da
bizim mi haberimiz yok? Emniyet güçleri neye göre basın mensubu görevi
üstlendiler? Muhalif ve özgür basın yapılan bu saldırı
karşısında susmayacaktır.
BAŞKAN Sayın Canbey
17.- Balıkesir Milletvekili Mustafa Canbeyin, 19
Mayıs Millî Mücadelenin 100üncü yıl dönümünde şehitleri
rahmetle andığına ve Balıkesir ilinin Kurtuluş
Savaşının kalelerinden biri olduğuna ilişkin
açıklaması
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Gazi Mustafa Kemal Atatürkün 19 Mayıs 1919da
Samsuna çıkarak fitilini ateşlediği Millî Mücadelenin 100üncü
yılını idrak ediyoruz. Bugünlerde Millî Mücadelenin temel
unsuru Kuvayımilliye ruhunu ve bu ruhun temsilcisi Balıkesir
şehrini bir kez daha anmak için söz almış bulunmaktayım.
Kuvayımilliye, vatan toprakları işgal edilmiş bir milletin
yeniden dirilişinin adıdır, Balıkesir de Kuvayımilliye
meşalesinin yakılarak Anadolu topraklarının
aydınlatıldığı yerdir. Alaca Mescitte bir araya gelen
41 bayrak adamın Düşmanı geri döndürecek kuvvet, namlunun
ucundadır. düşüncesiyle ateşlediği Kuvayımilliye
meşalesi Balıkesiri Kurtuluş Savaşının
kalelerinden biri yapmıştır.
Millî Mücadele ruhuyla hareket ederek vatan
toprağını bizlere miras olarak bırakan şehit ve
gazilerimizi rahmetle anıyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Süllü
18.- Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllünün,
Eskişehir Kızılinler Termal Turizm Merkezi Projesine
yatırımcı bulunamamasının, belediyelere tahsis, yetki
devri yapılamamasının ülkemiz ve Eskişehir için büyük
kayıp olduğuna ilişkin açıklaması
JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) Ülkemizin pek çok
yöresinin olduğu gibi, vekili olduğum Eskişehir de farklı
turizm çeşitliliğine turizm destinasyonu olarak ev sahipliği
yapabilecek özelliklere sahiptir. Bunlardan biri de termal su
kaynaklarıyla hidroterapi merkezi özelliklerine sahip Eskişehir
Kızılinlerdir. Plan ve Bütçe Komisyonu görüşmeleri
sırasında Kızılinler turizm alanına daha kolay
yatırımcı bulunabilmesi için belediyelere tahsis durumunu
sorduğumda, turizm merkezlerinde kamu taşınmazlarının
turizm amaçlı tahsis yetkisi yürürlükteki mevzuat gereği
Bakanlığa verildiğinden yetki devrinin yerel yönetimlere
yapılamayacağı cevabı verilmişti. Kızılinler
Termal Sağlık Merkezi Turizm Projesine Bakanlık tarafından
yatırımcı bulunamaması, belediyelere tahsis yetki devri
yapılamaması ülkemiz ve Eskişehir açısından büyük
kayıptır. Bölgede bulunan, pek çok sağlık sorununun tedavi
edilmesinde kullanılan hidrotermal sular kaynağından boşuna
akmaktadır ve bizler sadece bakmaktayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Açanal
19.- Şanlıurfa Milletvekili Zemzem Gülender Açanalın,
Müzeler Haftasına ilişkin açıklaması
ZEMZEM GÜLENDER AÇANAL (Şanlıurfa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Müzecilik
Haftasındayız. UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesinde yer alan
dünyanın en eski tapınağı Göbeklitepeye ev sahipliği
yapan peygamberler şehri Şanlıurfada, Türkiye'nin en
büyüğü olan Şanlıurfa Müzesinin temelleri 2012de
atılmış olup Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğan tarafından 2015 yılında
açılışı yapılmıştır. Dünyanın en
özel eserleri arasında yer alan, neolitik döneme ait insan
boyutlarında yapılmış en eski heykeli Balıklıgöl
Adamı, dünyanın en eski tapınağı Göbeklitepe kazı
buluntuları, Nevali Çori Tapınağı, savaşçı amazon
kadınlarının dünyada mozaiğe resmedilmiş tek
örneği ve daha birçok tarihî eser Şanlıurfa Müzesinde
sergilenmektedir.
Ülkemizdeki emsalsiz değerleri koruma ve
yaşatma adına Müzecilik Haftasını kutluyor, sizleri
müzelerimizi gezmeye Şanlıurfaya davet ediyorum.
BAŞKAN Sayın Şevkin
20.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, emeklilere
ödenen bayram ikramiyelerinin günün şartlarına göre yeniden
düzenlenmesi gerektiğine ve özel sandık emeklilerine neden bayram
ikramiyesi ödenmediğini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Sayın
Başkan, Türkiye'de 12 milyon emekliye ödenen bayram ikramiyeleri
erimiş olduğundan günün şartlarına göre yeniden
düzenlenmelidir. İki bayramda ikramiye olarak ödenen biner lira enflasyona
yenik düşmüştür. Hayat pahalılığı, ekonomik kriz
ve emekli maaşlarının düşüklüğü de göz önüne
alındığında, yılda 2 bin lira olarak uygulanan bu
rakamın gözden geçirilmesi gerektiği açıktır.
Ayrıca, ikramiyelerin dul ve yetim
maaşı alanlara kesintili verilmesi büyük rahatsızlık
yaratmaktadır. İkramiye kesintiye uğramaması gereken bir
kalemdir. Yine, emeklilerimize ödenecek bayram ikramiyelerinin banka kredi veya
icra borçları nedeniyle kesintiye uğrayacağına yönelik
endişe taşımaktadır vatandaşlarımız.
Ayrıca, 300 bin özel banka emeklisine ikramiyesi neden ödenmemektedir?
Kabinenin bu konuda açıklama yapmasını ve emeklilerin yüzünü
güldürmesini bekliyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Kemalbay
21.- İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegünün,
erkek şiddetinin teşvik dildiğine ve kadınların
tacize, tecavüze direnme hakkının mahkemelerce yok
sayıldığına ilişkin açıklaması
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Diyarbakırda hakkında
uzaklaştırma kararı olup ayrı yaşadığı
eşi Müzeyyen Boyluyu 14 kurşunla öldüren Mesut Issı,
çıkarıldığı mahkemede hâkim tarafından Hoş
geldiniz Mesut Bey, geçmiş olsun. diye selamlanmıştı.
Türkiyede kadın cinayetleri, ceza indirimleri ve cezasızlıkla
karşılanıyor. Erkek şiddeti ise âdeta teşvik ediliyor.
Bugün kadınlar tarafından merakla beklenen
bir karar vardı. Ispartanın Yalvaç ilçesine bağlı Korukaya
köyünde kendisine tecavüz eden Nurettin Gideri öldüren Nevin
Yıldırımın müebbet hapis cezasına
çarptırıldığı yerel mahkeme kararı ise
Yargıtay 1. Ceza Dairesi tarafından ne yazık ki
onanmıştır.
Kadınların erkek şiddetine, tacize,
tecavüze direnme hakkı mahkemelerce yok sayılmaktadır. Bu gerçek
adalet değil, erkek adalet olmuştur.
Teşekkürler.
BAŞKAN Teşekkürler.
Değerli milletvekilleri, şimdi de grup
başkan vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım
ancak ondan önce grup başkan vekillilerimizden bir ricada
bulunacağım.
Ben mümkün ölçüde sözleri en geniş şekilde
kullandırmaya çalışıyorum ancak sözlerin süresi
belirlenmeyince bazen çok fazla genişleyebiliyor ve görüşme düzenimiz
bundan etkilenebiliyor. Ben yine mümkün ölçüde kesmeyeceğim sözlerini ama
kendilerinin bu konuda bir ölçü belirlemelerini ve bana da yardımcı
olmalarını özel olarak rica ediyorum.
Sayın Yavuz Ağıralioğlu,
İYİ PARTİ Grup Başkan Vekili, buyurun.
22.- İstanbul Milletvekili Yavuz
Ağıralioğlunun, Tunceli Belediye Başkanı Mehmet Fatih
Maçoğlunun belediye hizmet binalarındaki Tunceli ibaresinin
Dersim olarak yazılacağı, resmî yazışmalarda
Türkçenin yanı sıra Zazaca ve Kürtçenin de
kullanılacağı yönündeki açıklamasını meydan okuma
olarak algıladıklarına ve ilgilileri müdahaleye davet
ettiğine ilişkin açıklaması
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tunceli Belediye
Başkan adayının, sonra Belediye Başkanının
Tunceliyle ilgili Dersim isminin kullanılacağının
açıklanması yönünde bir beyanatı oldu. Türkçenin yanında
Zazaca ve Kürtçenin de resmî yazışmalarda
kullanılacağını söyledi.
Bu tip bir hevesi tolere edebilme
imkânımız yok. Kanunlarımızda açık hükümler var, bu
tür düzenlemeleri yapma salahiyeti TBMMdedir. Millî bir devlette Ben böyle
bir şey yapıyorum. yetkisini kullanma imkânı yoktur.
Konfederasyon değilsek, eyalet tipi bir yönetim şeklimiz yoksa, bir
millî devlette Ben seçildim. Seçilmiş bir belediye başkanı
olarak seçildiğim mahallin ismini değiştiriyorum. deme yetkisi,
salahiyeti yoktur. Bunu açık bir meydan okuma gibi algılarız.
Bu mevzuda en ufak bir müsamaha göstermeyiz. Tarihî
sicilimiz, devlet olma irademizi hiç kimseyle
paylaşmadığımızın bir sürü örneğiyle
doludur. Devletimizin şerik kabul etmediğini, devletimizin
ortaklığa razı olmadığını, babaların
evlatlarını gözden çıkarmış olduğu bir millet
olarak defalarca ispatladık. Bu kabîl bir teşebbüsü asla makul
bulmuyoruz ve buna mukabele edilmesi lazım.
Resmî yazışmanın Türkçe olduğu
Anayasada amir hükümdür, açıktır. Orta zekâ seviyesinde herkes
okuyunca anlayabilir o hükmü. Bu hükmün hilafına davranmak, açık
olarak Anayasayı tanımıyorum. demektir. Böyle yöneticilik
yapılmaz.
Buna teşebbüs eden insanların kendi
hevesleri olabilir ama Buğdayı organik yetiştiriyorum, nohudu
makul fiyatlara yetiştiriyorum, istihdam problemlerini hallediyorum,
kendim belediye başkanı olarak da makam arabası
kullanmıyorum, belediye otobüsüne biniyorum.un sonu Devlete de meydan
okuyorum. şekline dönüştürülemez, dönüşemez.
Dolayısıyla, herkes işini yapsın, işine baksın.
Böyle siyasi fantezi kaldıracak durumda falan değiliz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın
Ağıralioğlu, devam edin.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Bu mevzuda ilgilileri ciddiyetle bu işe müdahaleye, sorumluluğa davet
ediyorum. Milletin temsilcisi olanların da her aklına geleni söyleyip
memleketin, milletin gündemini kendini seçenler nezdinde bile meşgul
etmesini doğru bulmuyorum.
Genel Kurula saygılarımla.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Ağıralioğlu.
MHP Grup Başkan Vekili Sayın Erkan Akçay,
buyurun.
23.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, YSKnin
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin
iptaline ilişkin gerekçeli kararına ve kararının
kamuoyundaki tüm soru işaretlerini giderdiğine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Yüksek Seçim Kurulunun İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanlığı seçiminin yenilenmesi
kararının gerekçesi açıklandı. 250 sayfalık
açıklamada Adalet ve Kalkınma Partisinin itiraz dilekçesi 11 sayfa,
itirazlara ilişkin YSKnin tespitleri 190 sayfa, tespitler sonrasında
YSKnin seçim yenileme kararının gerekçesi 10 sayfa, 4 üyenin
karşı oy yazıları ise 38 sayfadır.
Bu rakamları vermemdeki sebep şu: Adalet
ve Kalkınma Partisinin itirazları YSKnin
açıklamasının 190 sayfasında incelenmiş ve bu
itirazların haklı olduğu gösterilmektedir. Ancak, yenileme
kararında öz olarak iki temel gerekçe sunulmuştur: Birincisi, seçmen
sayısı 212.276 olan 754 sandıkta sandık kurulu
başkanlarının kanuna aykırı şekilde
belirlendiğinin tespit edilmesi; ikinci olarak, seçmen sayısı 30.281
olan 108 sandıkta sayım cetvellerinin olmaması veya imzasız
olması. YSK bu noktada seçim yenileme kararını verirken iki aday
arasındaki farkın da 13.729 olduğuna dikkat çekiyor. YSK kanuna
açıkça aykırı olan ve seçim sonuçlarına etkili olan
durumları tespit etmiştir. Sandık kurulu
başkanlarının belirlenmesine ilişkin dikkat çekici ifadeler
vardır. Örneğin İstanbulda sandık kurulu başkanı
olarak görevlendirilebilecek personel sayısının sandık
sayısından 7 kat fazla olduğu belirtilmiştir. Sandık
sayısı 31.186, kamu görevlisi sayısı 220 bin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Akçay.
Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Bu hâlde, başkanı
kamu görevlisi olmayan sandık kurullarının teşkili hiçbir
hukuki gerekçeyle savunulamaz.
Sandık kurullarına itiraz meselesine
gelince, YSK gerekçesinde kamu görevlisi olması gereken sandık kurulu
başkan ve üyelerinin listesinin talepte bulunmalarına
karşın siyasi partilere verilmediği belirtilmiş, YSK bu
konuda ilçe seçim kurullarının görevlerini kanuna uygun olarak yerine
getirip getirmediklerinin tespitinin olağanüstü gerekçeyle ortaya
çıktığına dikkat çekmiştir. Bu ifade olağanüstü
itiraz dilekçesinin meşruluğunu kanıtlar niteliktedir.
Yine, seçim sonucunun belirlenmesinde en önemli unsurlardan
biri olan sayım döküm cetvellerinin 108 sandıkta usulüne uygun olarak
düzenlenmediği belirtilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen toparlayın Sayın
Akçay.
Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim.
Bu 108 sandıkta oy kullanan seçmen
sayısı 30.281 yani iki aday arasındaki farkın 2
katından fazla. Bu durum seçim sonucunun güvenilirliğini ciddi
biçimde zedelemiştir.
Netice itibarıyla, seçim hukuku bir şekil
hukukudur. Seçimlerin hukukiliği ve meşruiyeti kanunda gösterilen
emredici şekil kurallarına uyumla sağlanır. Öz olarak
söylemek gerekirse İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanlığı seçimlerinin yenilenmesi hukukidir,
meşrudur. YSKnin gerekçeyi açıklaması da kamuoyundaki tüm soru
işaretlerini gidermiştir, bundan sonra söz İstanbullu
seçmenindir.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Akçay.
Halkların Demokratik Partisi Grup Başkan
Vekili Sayın Hakkı Saruhan Oluç, buyurun.
24.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun,
YSKnin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı
seçiminin iptaline ilişkin gerekçeli kararından hâkimlerin seçmen
iradesine kurulan tuzağı kabul ettiğinin
anlaşıldığına ve bu hâkimlerin yargılanmaları
için herhangi bir iddianameye gerek olmadığına, DEP Mardin
Milletvekili Mehmet Sincarın katilinin serbest bırakılması
nedeniyle Anayasa Mahkemesinin tutumunu kınadıklarına
ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Evet, Yüksek Seçim Kurulu İstanbulla ilgili
gerekçeli kararını açıkladı. Aslında gerçek anlamda
buna bir karar da denemez, gerekçeli karar da denemez.
Baktığımız zaman gerekçe olarak sunulan bütün maddelerin
Adalet ve Kalkınma Partisinin seçim sonrasındaki süreçte
yaptığı itirazların bire bir aynısı olduğu
görülüyor. Yani Yüksek Seçim Kurulu iktidar ittifakından
aldığı talimatla halkın iradesine açıkça el
koymuştur. Yüksek Seçim Kurulunun bu kararından, gerekçeli
kararından anlaşılan çok açık bir biçimde Yüksek Seçim Kurulundaki
7 hâkimin seçmen iradesine kurulan tuzağı kabul ettiğidir. Bu
kararın hiçbir yerinde oyların çalındığına
ilişkin tek bir ibare bulunmamaktadır ve tüm gerekçe olarak sunulan
maddelerden anlaşılacağı üzere zorlama bir karardır
yani minare çalınmış ama kılıf
uydurulamamıştır. O nedenle bu karar Hiçbir şey olmasa
bile bir şey oldu. kararı olarak hukuk literatürüne geçecek ibretlik
bir metindir.
Aslında bu, seçim iptali gerekçesinden çok
suçüstü yakalanma gerekçesi olarak da tarif edilebilir. Bu hâkimlerin
yargılanmaları için artık herhangi bir iddianameye de gerek
yoktur, bu gerekçe onların yargılanma iddianamesi olabilecek
derecededir, bu cübbesiz hâkimlerin yeri aslında Yüce Divandır. Bir
haysiyet çağrısı yapıyoruz kendilerine, derhâl istifa
etmelidirler.
İkinci değinmek istediğim konu,
özellikle 1990lı yıllarda yüzlerce insanı vahşi
yöntemlerle öldürmüş olan Hizbullah terör örgütünün 100e yakın üyesi
Anayasa Mahkemesinin bir kararıyla serbest bırakıldı
biliyorsunuz. Anayasa Mahkemesi 2018de yargılama heyetinde askerî hâkim
bulunması nedenini yeniden yargılanma nedeni olarak kabul etti ve
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
ardından
Anayasa Mahkemesine başvurular geldi. Ne yazık ki Anayasa Mahkemesi
bu başvurulardan yalnızca Hizbullah üyelerinin kararlarını
bozmuştur. Domuzbağıyla insanları öldürenler, işkence
yapanlar, kız çocuklarını öldüren, satırla öğretmen
yaralayanlar birer birer serbest bırakılmıştır. Gördük
ki bu serbest bırakılanların arasında, aynı zamanda,
DEP Mardin Milletvekili Mehmet Sincarın katili olan kişi de
vardır. Biliyorsunuz, 1993te DEP Mardin Milletvekili Mehmet Sincar,
Batman yöneticisi Metin Özdemirle birlikte uğradığı
silahlı bir saldırıda katledilmişti. Sincarı
katletmiş olan kişi de serbest bırakılanlar arasında
yer almıştır. Biz, Anayasa Mahkemesinin bu eşitsiz
davranışını ve bu tutumunu tabii ki kınıyoruz.
Bunu da dile getirmek istiyordum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Oluç.
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili
Sayın Engin Özkoç, buyurun.
25.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, arama kurtarma
çalışmaları sonucu cansız bedenine ulaşılan
Anadolu Ajansı Muhabiri Abdulkadir Nişancıya ve arama
çalışmalarında yaşamını yitiren Jandarma Astsubay
Mustafa Gidergelmez ile Uzman Çavuş Eyüp Kapaklıkayaya Allahtan
rahmet dilediğine, YSKnin İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanlığı seçiminin iptali hakkındaki gerekçeli
kararına ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görev sırasında Soğanlı
Dağında uçuruma düşen Anadolu Ajansı Bayburt muhabiri
Abdulkadir Nişancının günlerdir süren arama
çalışmalarının sonuçlandığını, Nişancının
cansız bedenine ulaşıldığını öğrendik.
Kendisine ve arama çalışmalarında yaşamını
yitiren Jandarma Arama Kurtarma Timindeki Astsubay Mustafa Gidergelmez ile
Uzman Çavuş Eyüp Kapaklıkayaya Allahtan rahmet, ailelerine
başsağlığı diliyorum.
Sayın Başkan, elimizde 250 sayfalık
gerekçeli bir rapor var. 250 sayfa içinde, tek bir sandık kurulunun tek
bir oyu değiştirdiğine dair tek bir delil yok. Karara şerh
koyan, bu hukuksuzluğa dâhil olmak istemeyen 4 üyenin ortak noktası,
somut bir delilin bulunamayışı ve seçmen iradesinin yok
sayılmasıdır. Elimizde tuttuğumuz gerekçeli karar, Ekrem İmamoğlunun
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiğinin
tespiti ve tescilidir. Bunu tespit ve tescil edenlerden biriyse Yüksek Seçim
Kurulu Başkanı Sadi Güvendir.
Yine kazanacağız. Hukuksuzluğa,
adaletsizliğe, zorbalığa karşı birleşecek, Ekrem
İmamoğlu, milletin adayı olarak yine İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanı seçilecektir. Hukuksuzluğa
karşı mücadelemiz bununla da kalmayacak, bunun arkasında
duranlarla, buna destek olanlarla
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Özkoç, buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) -
tarih sayfasında
aldıkları yerlerde daima mücadele edecek ve tarihimizin Türkiye
Cumhuriyetine yakışır bir şekilde var olması için
mücadele edeceğiz.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özkoç.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan
Vekili Muhammet Emin Akbaşoğlu, buyurun.
26.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, YSKnin İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanlığı seçiminin iptali hakkındaki gerekçeli
kararına ve 23 Haziranda yapılacak seçimlerde millet iradesiyle
sonucun belirleneceğine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, malumunuz, Yüksek
Seçim Kurulu dün gerekçeli kararını açıkladı. Bu karara
bakıldığında, Yüksek Seçim Kurulu, 298 sayılı
Kanunun 22nci maddesindeki emredici nitelikteki sandık
başkanlarının kamu görevlisi olma zorunluluğuna riayet
edilmediği, buna aykırılığın seçimin güvenilirliğine
ve dürüstlüğüne halel getirdiği, 298 sayılı Kanunun 22nci
maddesindeki değişiklikten önceki içtihatların emsal teşkil
edemeyeceği, zira, söz konusu içtihatların farklı bir kanuni
düzenlemeye istinaden ortaya çıktığı, oysa yeni kanuni
düzenlemenin önceki içtihatları geçersiz kıldığı
hususunu tespit etmiştir. Dolayısıyla, Mecelledeki kaide de
Mevridinasta içtihada mesağ yoktur. şeklindedir yani açık
kanuni bir düzenleme karşısında içtihada bakılmaz.
İstanbul ili genelinde, Yüksek Seçim Kurulunun
tespitine göre 754 sandıkta sandık kurulu
başkanlarının yasal emredici hükme uyulmadan
oluşturulduğu, kanun hükmünde kararnamelerle görevinden
çıkarılan kişilerin kamu görevlisi üyesi olarak
görevlendirildiği veya sandık kurulu başkanı olarak
görevlendirildiği, 754 sandıkta oy kullanan seçmen
sayısının 212.276 olduğu ve İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanlığı seçiminde CHP adayı ile AK
PARTİ adayı arasındaki oy farkının 13.729 olması
nedeniyle 754 sandıkta sandık kurulu başkanlarının
kanun hükmüne aykırı olarak belirlenmesinin ve bu şekilde
oluşan sandık kurullarının seçim iş ve
işlemlerine itibar edilemeyecek olmasının seçimin sonucuna
müessir olay ve hâller kapsamında değerlendirilerek seçimin sonucuna
etkili olduğunun tespitini ortaya koymuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam edin Sayın
Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Diğer yandan, 298 sayılı Kanunun 105inci
maddesine göre, sayım döküm cetveli olmadan parti veya adayların
aldığı oyların doğru tespit edildiğinden ve
sandık sonuç tutanağına parti veya adayın
aldığı oyların doğru olarak geçirilmiş
olduğundan kesinlikle bahsedilemeyeceğini ortaya koymuştur. Bu
çerçevede, 18 adet sandıkta sayım döküm cetvelinin hiç
bulunmadığı, 90 adet sandıkta ise sayım döküm
cetvellerinde sandık kurulu imzalarının
bulunmadığı tespit edilmiştir. Sayım döküm cetveli
olmayan veya imzasız olmakla esasen yok hükmünde olan toplam 108 adet
sandıktaki oy kullanan seçmen sayısı ise 30.231dir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın lütfen
Sayın Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Enteresan olan, Büyükşehir Belediye
Başkanlığı için sayım ve döküm cetvelinin
düzenlenmediği 18 sandığın 16sında ilçe belediye
başkanlığı ve ilçe belediye meclis üyeliği için
sayım döküm cetvelinin düzenlenmiş olduğu gerçeğidir. 90
sandığın 41 tanesinde ilçe belediye
başkanlığı için, 47 tanesinde ise ilçe belediye meclis
üyeliği için sayım döküm cetvelinin düzenlendiği görülmektedir.
Sayım döküm cetvellerindeki bu eksiklikler ile sandık kurulu
başkanlarının kanuna aykırı biçimde belirlenmesinin
birlikte değerlendirilmesi neticesinde kanuna aykırılık ve
usulsüzlüklerin seçimin güvenilirliğini ve dürüstlüğünü ortadan
kaldırması
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Sözlerinizi bağlayın
Sayın Akbaşoğlu.
Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayım döküm cetvellerindeki bu eksiklikler ile
sandık kurulu başkanlarının kanuna aykırı bir
biçimde belirlenmesinin birlikte değerlendirilmesi neticesinde kanuna
aykırılık ve usulsüzlüklerin seçimin güvenilirliğini ve
dürüstlüğünü ortadan kaldırması ve seçim sonucuna doğrudan
etki etmesi sebebiyle seçimin iptaline ve yenilenmesine karar verilmiştir.
23 Haziranda yapılacak olan seçimlerde millet iradesiyle sonuç
belirlenecektir. Hayırlı olsun.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Akbaşoğlu.
Değerli milletvekilleri, şimdi gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi bulunmaktadır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ PARTİ Grubunun, İYİ
PARTİ Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Yavuz
Ağıralioğlu tarafından, seçimlere gidilen süreçte iktidar
partisi aracılığıyla İçişleri Bakanı
Süleyman Soylunun devlet ciddiyetinden uzak siyasi söylemler tercih
ettiği ve ülkenin büyük kesimini zan altında bırakan, milletin
vicdanını rahatsız eden iddiaların açıklığa
kavuşturularak kamuoyunun bilgisine sunulması, devlet iradesini
temsil eden kişilerin ispata muhtaç iddiaları devamlı
şekilde dile getirmesinin nedenlerinin araştırılarak
tekrarının yaşanmaması amacıyla 23/5/2019 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 23 Mayıs 2019 Perşembe günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
23/5/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 23/5/2019 Perşembe günü
(bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Yavuz
Ağıralioğlu
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İstanbul Milletvekili ve İYİ
PARTİ Grup Başkan Vekili Yavuz Ağıralioğlu
tarafından; seçimlere gidilen süreç içinde iktidar partisi
aracılığıyla İçişleri Bakanı Süleyman Soylu
devlet ciddiyetinden uzak siyasi söylemler tercih etmiş, İYİ
PARTİ Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener ve
Saadet Partisi Genel Başkanı Sayın Temel Karamollaoğlu'nu
22 Mart 2019 tarihinde gerçekleştirdiği bir mitingi hedef alarak PKK
terör örgütü ve Fetullahçı Terör Örgütüyle (FETÖ) sözleşme
imzaladıkları isnadında bulunmuştur; ülkemizin büyük bir
kesimini zan altında bırakan bu ve bunun gibi iddialar milletimizin
vicdanını etkilemekte ve rahatsız etmektedir; bu tür
iddiaların açıklığa kavuşturularak kamuoyunun
bilgisine sunulması, devlet iradesini temsil eden kişilerin ispata
muhtaç iddiaları devamlı bir şekilde dile getirmesinin
nedenlerinin araştırılarak tekrarının
yaşanmaması amacıyla 23/5/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerinin 23/5/2019 Perşembe günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere öneri sahibi, İYİ PARTİ Grubu adına, İstanbul
Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu konuşacaktır.
Buyurun Sayın Ağıralioğlu.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA YAVUZ
AĞIRALİOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bizim virdizebanımız oldu maalesef bu
ithamların altında kalıp ikide bir cevap yetiştirmek için
önerge vermek, önergelerimizi reddetmenizden doğan kuvveti de milletimize
anlatırken kendi masumiyet karinemiz hâline dönüştürmek. Biz önerge
vereceğiz, siz reddedeceksiniz, biz de diyeceğiz ki: Kendimizle
ilgili önergeler veriyoruz, veriyoruz; attıkları, dedikleri,
söyledikleri onca söze, lafa, iftiraya rağmen verdiğimiz önergeleri
kabul etmeyip sadece algıyı yönetiyorlar. İktidarın
hissesine algıyı yönetmek, bizim hissemize de
vicdanlarınıza dokunmak için gayret etmek düştü. Genel
Başkan hassasiyet gösterdi, dedi ki: Seçim bitmiş olmasına
rağmen, iftarlarda buluşuyoruz milletimizle, Süleyman Soylunun
söylediği cümleleri sağdan soldan sitem olsun, sağdan soldan
tenkit olsun diye duyuyorum. Bu mevzuda bir hassasiyet taşıdım
ve dün katıldığım iftarda söyledim ki bu mevzuyla ilgili
ben bir önerge verdireyim Mecliste, gerekli değerlendirmeyi Meclis
yapsın. O yüzden bu önergeyi vermiş olduk.
Seçim sathında Süleyman Soylu Beyin
İçişleri Bakanımız olarak terörle mücadelede güvenlik
bürokrasisinin arkasına yığmış olduğu devlet
iradesini de, mihmandarlığını yaptığı o
iradenin sözcülüğünün de itibarını muhalefet partilerini
karalama avantajına dönüştürmesine cümle kuruyorum. Terörle
mücadelede yakaladığımız ritme, güvenlik bürokrasisinin
arkasında duruş şekline, güvenlik bürokrasisiyle beraber teröre
nefes aldırmayacak şekilde davranıyor olmasına
teşekkürümüz var ama bunca teşekküre rağmen, oradan
edindiğiniz itibarı, sırf seçim kazanmak için, sizin siyasi
vizyonunuzun hilafına davranan insanları karalama avantajına
dönüştürmemelisiniz.
İftira, iftiraya teşebbüs edenin üzerine
zillet olarak kalır. Ben arkadaşlarımızın siyasi
olarak sicillerini de, hassasiyetlerini de bilirim; onlar da bizi bilirler.
Seçim sathına girildiği zaman -tabii ki kavgada yumruk sayılmaz,
tabii ki savaşta mermi sayılmaz ama- bu kabîl cümleleri kimyasal silah
kullanmak saydığımı söyledim. Bu kabîl cümleler kimyasal
silah kullanmaktır. Bir cümlesinde dedi ki; Süleyman Soylu Beyin
ağzından defalarca dinledim: Efendim, Temel Karamollaoğlu ve
Meral Akşener Kandille sözleşme imzaladı. Bu sözleşmenin
altında imzaları var, imzaları. vurgusunu yaptı. Bu
cümlelerin, benzer tonlamada olanların, bize dönük haber
yapılırken göz önüne alındığını bile bile
yaptı. Benim resmim ile Sayın Genel Başkanın resmi, Eruh
baskınından sonra, bunca senedir Türk milletinin, Türk devletinin
bağrına saplanmış alçakların resmiyle manşetlere
taşınıp İYİ PARTİ Grup Başkan Vekili Yavuz
Ağıralioğlu vatanı, milleti, devleti PKKya, Kandile
peşkeş çekeceğini pişkince inkâr etti. haberi
yapıldı. Peşinden, beyefendi hızını alamadı,
İYİ PARTİnin PKKlıları
Hızını
alamadı beyefendi Temel Karamollaoğlu ile Meral Akşener
Kandille sözleşme imzaladı. cümlelerini kuruverdi.
Devlet, devleti yönetenler nezdinde ciddiyetini
muhafaza edemezse millet vicdanında ciddiyetinin
karşılığını bulamaz. Türk devletinin
yöneticiliği, özellikle seçim sathına girildiği andan itibaren
görünürlüğü, İçişleri Bakanlığı
İçişleri Bakanı daha çok devletin görünürlüğünü temsil
ettiği için eski Türkiyede geri çekilir, siyasi angajmanın
dışında bağımsızlara tevdi edilirdi. Yeni sistem
içerisinde böyle bir imkânınız olmamış olabilir ama Türk
devletinin yöneticilerinin devletin vakarına uygun davranma mesuliyeti,
mecburiyeti vardır; devlet, devlet gibi konuşur. Devletin yöneticisi
olanlar, seçimi kazanmak için siyasi rakip gördüklerine her şeyi söylemeyi
mubah göremezler. Devletin devlet gibi olma mecburiyeti diliyle görünür. Bazen
devlet kendi meramını ifade ederken iftirayla kazanma
teşebbüsünden azade, hak duygusunu hâkim kılar. Süleyman Beyin
başında, beş bin yıllık Türk devletinin, iki bin
yıllık ihtişamın, yazılı tarihi ortada olan bir
medeniyet ikliminin içerisinden süzülmüş gelmiş muazzam bir kuvvetin,
kudretin tacı vardır, Türk devletinin tacı. Bizim büyüklerimiz
derler ki: Taç giyen baş akıllanır. Başınızda
beş bin yıllık Türk devletinin tacı olmasına
rağmen sizde nasıl bir baş var ki akıllanmıyor ya!
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Nasıl
bir baş var ki sizde, başınızda Türk devletinin tacı
olmasına rağmen önünüze gelen her siyasal ifade imkânını
kendiniz gibi düşünmeyen insanlara kara çalmak gibi bir imtiyaza
dönüştürmeye çalışıyorsunuz! Bu dili makul bulmadık.
Bu dilin doğurduğu siyasi komplikasyonların altında ithama
maruz kalıyor olmaktan mahkemeye başvuruyor olmayı bile zillet
sayarız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi bağlayın
Sayın Ağıralioğlu.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) Yani
İçişleri Bakanımız bize devletimize ihanet etme
iftirasında bulundu, biz mahkemeye gidelim. cümlesini bile zül
sayarız.
Dün burada mevzu oldu -sadece iğneyi,
çuvaldızı falan konuşurken kendimi ayırarak falan
konuşuyor değilim ben, biliyorsunuz- Muhammet Beye dün söyledim;
bazen özür dilemek, bazen kendi müttefiklerine bile hakikati hatırlatmak
bizim mesuliyetimizdir. Dün söyledim, tekrarını söylemeyeceğim
ama alamet olsun söylediğim şeyin diye yapıyorum Muhammet Bey.
Mahkemenin kararı bir mahkeme kararı olmaktan öte devletin dilini
bozma meşruiyetine dönüşmüş. Yani Süleyman Beye görev
tanımı içerisinde böyle cümleleri kurma hakkını mahkeme vermiş.
Şimdi, buna sitem etmeniz lazımdı. Beyefendi
mevkidaşım, mevzunun vahametini anlatmak için murat ettiğinden
fazla bir şey söyledi, ona da sitem edeceğim, hem de size
-kardeşinizim ben- tavsiye etmeye çalıştığım
işi ben kendi müttefikimize de yapmış olayım ki
dediğim şeyi kendim yapmış olayım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla)
Tamamlıyorum Başkanım.
Mevzunun garabetini size anlatmak için Mahkeme
kararıyla devlet dilinin bozulma beratını böyle kullanmayı
doğru bulmuyorum. demek için Süleyman Soyluya beyefendinin Süleyman
soysuz demesini doğru bulmadım, yakışmaz. Engin Beye
yakışmaz böyle bir şey. Bu Meclisin çatısının
altında böyle bir şey demek hiç kimseye yakışmaz. Yani
kastettiği şeyi anladım; mevzu, madem mahkeme kararıyla ana
muhalefet partisinin genel başkanına soysuz demiş olmak görev
tanımı içindedir, onu demeye çalıştı ama onu demeye
çalışırken bile bir bakanı, bir siyasetçiyi, bir
parlamenteri ismiyle, soy ismiyle ilzam etmek Meclisin çatısına uygun
değildir. TBMM altında bizim tenezzül edeceğimiz, teşebbüs
edeceğimiz şeyler değildir. O yüzden ben hem
mevkidaşımdan da bu anlamda nezaket göstermesini istemiş
olayım hem bunu isterken de size Kendimiz de mevzu olunca kendimizi
eleştiriyormuşuz. cümlesini kurmuş olayım, ona alamet
olsun diye söylüyorum. Devlet, devlet gibi konuşacak; devlet, devlet gibi
cümle kuracak, bin defa seçim kaybetmeyi göze alacak, kendi
vatandaşlarına iftira etmekten imtina edecek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla)
Bitirdim Başkanım, bir cümle daha ilave edebilir miyim,
anlayışınıza sığınayım, beni
bağışlayın lütfen.
BAŞKAN Buyurun ama lütfen bir cümle olsun.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) - Böyle
bir ciddiyetin devlette hâkim olması seçim sonuçlarını
değerlendirirken bile siyasal olarak muhalefet dilimizi bozuyor. 250
sayfalık gerekçe açıklandı. İstanbul seçimlerini iptal
etmek için 250 sayfalık gerekçeye, gerekçe olarak sunulmuş hiçbir
şeye itibar atfedemeyiz. Ben bunun yerine
Söyledim, tekrarlıyorum:
Sayın Cumhurbaşkanımız on yedi yıldır seçim
kaybetmedi, İstanbul da kendisinin hususiyetle sevdiği bir yerdir.
Burayı aldığı günden beri kendisinin sanacak, zannedecek
kadar da büyük bir muhabbetle yönetmektedir. Bu seçim mağlubiyeti
Cumhurbaşkanımızı biraz üzdü, hassaten rica ediyor ki benim
hatırıma bir daha seçim yapar mısınız? YSK
kararını böyle açıklayabilirdi. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
EROL KAVUNCU (Çorum) Bu olmadı, bu
olmadı! O yakışmadı!
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla)
Cumhurbaşkanlığı makamından gelen böyle bir gerekçeyi
bu 250 sayfalık münasebetsizliğe tercih ederdik.
Cumhurbaşkanlığı makamından Benim hatırıma
seçimi yeniler misiniz? ricasını 250 sayfalık gerekçeden daha
makul bulurdum ben çünkü bundansa Cumhurbaşkanının
hatırını saymayı çok daha makul bulurdum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Hiç
yakışmadı Sayın Vekilim, hiç!
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) Bu
gerekçelerin hiçbirisinde...
İSMAİL TAMER (Kayseri) Yok ettin yok,
biraz önce söylediklerinin hepsini yok ettin.
EROL KAVUNCU (Çorum) - Mahkeme kararı, hâkim
kararı.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) Mahkeme
kararı değil efendim, değil. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Ağıralioğlu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan...
BAŞKAN Öneri üzerinde söz sırası
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sakarya Milletvekili Engin Özkoça
aittir.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan...
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu, sizin
partinizin adına da grup adına da bir konuşmacı var, öneri
tamamlandıktan sonra, oylandıktan sonra yine de söz talebiniz olursa
söz vereceğim ama bu turu tamamlamak istiyorum, aksi takdirde
görüşmelerde düzeni sağlamamız zorlaşır.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Peki... Bilahare ben... İsmimi zikrettiği
için...
BAŞKAN - Buyurun Sayın Özkoç. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
CHP GRUBU ADINA ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Bakan
Soylu geçen akşam katıldığı bir televizyon
programında Babamın bana bir lafını
hatırlıyorum, dönem dönem de televizyonlarda söylerim: Bizim yerimiz
neresidir, biliyor musunuz? Bizim yerimiz Cumhuriyet Halk Partisinin tam
karşısıdır. demiş. Aynı Bakan Soylu Fetullah
Gülen ve Zekeriya Öz -Fetullah
Gülen, terör örgütünün başı; Zekeriya Öz de terör örgütünün
savcısıdır- milletin temel değeridir. demiş.
Zekeriya Öz, halkın iktidarını getirmeye
çalışıyor. Bir tarafta Sayın Bahçeli Fetullah Gülen
hakkında, diğer tarafta da İsa Gök yine Fetullah Gülenle
ilgili, onunla birlikte hizmette bulunan insanlar hakkında ipe sapa
gelmez, belirli merkezlerden geldiği belli olan açıklamalarda
bulunuyor. demiş. At üstünde durmayı beceremeyen Başbakan. demiş.
Ülkenin herkese çatan ve kaos yaratan Başbakanı var. demiş
Sayın Tayyip Erdoğanla ilgili. Eve gittiğinde
karısının ve çocuklarının yüzüne nasıl
bakıyor? demiş. Beceriksizlik ve yetersizlikle Türkiyeyi krize
soktu. Yolsuzluk paçalarınızdan akıyor. demiş.
Filistinde Müslüman kardeşlerimizin yaşadığı
acılar ciğerimize saplandı. Sen Olmertle görüşüyorsun
-Tayyip Erdoğana diyor- ertesi gün bu katliamlar olmaya
başlıyor. demiş. Ey Recep Tayyip Erdoğan, boyun
eğdin, emir eri oldun. Boyan döküldü Tayyip Erdoğan. demiş.
Rantın babasısın. demiş. Kendisini padişah olarak
görüyor. demiş.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Allah Allah(!)
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) Allaha bin şükür
olsun ki Cumhuriyet Halk Partisinin kıyısından geçmemiş.
Cumhuriyet Halk Partisi sözünün arkasında duran, dönek olmayan, yalaka
olmayan, vatanına ihanet etmeyen şerefli insanların örgütüdür.
(CHP sıralarından alkışlar)
İyi ki karşımızdasın ki
değerimiz daha da anlaşılır bir vaziyette herkes
tarafından görülüyor.
Değerli Arkadaşım, Değerli
Mevkidaşım; söylediğin sözlerin tamamında gerçeklik
payı var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bağlayın Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) Ama bu vatan içinde
kendilerine hainlik yapanları layık oldukları şekilde
karşılamaz ve hak ettikleri cevabı vermezse, hele bunu Türkiye
Büyük Millet Meclisinde yapmazsa büyük vebal altında kalırız. Bu
vatanda sen hem Fetullah terör örgütünün arkasında duracaksın hem o
örgütün savcısı elini kolunu sallayarak bu ülkeden çıkacak hem o
ülkede Fetullah Gülenin başimamı Adil Öksüz senin İçişleri
Bakanlığında yakalanacak, tekrar çözülüp elini kolunu sallayarak
gönderilecek sen bu ülkede İçişleri Bakanlığı
yapacaksın. Ne o başta devlet durur ne bu kalpte vicdan durur, ne o
vicdanlıdır ne o devlete layıktır. CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özkoç.
Öneri üzerinde söz sırası, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Kırıkkale Milletvekili Ramazan
Cana ait.
Buyurun Sayın Can. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle şunu söylemek istiyorum: Sayın
Süleyman Soylu, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en başarılı, en
çalışkan, kahraman bir ekibe sahip, terörle kahramanca mücadele eden
bir bakandır. Yerli ve millî olan herkesin Sayın Süleyman Soyluya
terörle mücadelesinde destek vermesi gerektiğine inanıyorum.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Yani size küfredebilir, öyle
mi?
RAMAZAN CAN (Devamla) Bunu açıkça söyledikten
sonra, özellikle FETÖ, PKK, DHKP-Cyle, bunlarla kahraman ordumuzla, kahraman
güvenlik güçlerimizle cansiparane bir mücadele yapmaktadır ve gözünü
daldan budaktan esirgemeyen bir tavırla, âdeta, pervasızca bu
mücadelesine devam etmektedir.
Peki, Sayın Soylu ne demek istedi? Niçin böyle
bir grup önerisiyle karşı karşıya kaldı? Sayın
Süleyman Soylunun demek istediği şudur: Sayın Süleyman Soylu,
terörle, PKKyla mücadele ederken kahraman güvenlik güçlerimizin moral ve motivasyonuna
halel getirecek davranışlardan, imalardan, beyanlardan, söylemlerden,
görüntülerden siyasi partilerin ve temsilcilerinin uzak durması
gerektiğini beyan etmiştir.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Beyefendi Sözleşme imzalandı. dedi.
RAMAZAN CAN (Devamla) Hukukçular bilir, borçlar
hukukunda icap ve kabul vardır. İcap ve kabul zımni olabilir,
ben öyledir diye de demek istemiyorum, bir sözleşmenin yazılı
olup olmaması da önemli değildir, davranışlar bir bütündür.
Bu yanlış anlamalara meydan verebilecek davranışlardan ve
söylemlerden imtina etmemiz lazım, Sayın Süleyman Soylunun
dediği de budur.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Söyle, etsin Soylu da.
RAMAZAN CAN (Devamla) Eğer terörle
aramıza bir mesafe koyuyorsak
Ya da terörle mücadelede mesafe koymak istemeyenlerle
aramıza bir mesafe koymuyorsak
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Mezurası mı var onun?
RAMAZAN CAN (Devamla)
Urfa, Adıyaman,
Ankara ve İstanbul seçimlerinde bizim desteğimizle belediye
alabilirsiniz, batıda size kaybettireceğiz. söylemine
karşı söyleminiz yoksa maalesef, bunu da somut ve net bir biçimde
ayırmıyorsak böyle bir ithamla karşı karşıya
kalmamız da doğal olabilir.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Sözleşme imzalandı. denildi beyefendi ya.
RAMAZAN CAN (Devamla) Bunu tasvip etmiyoruz ancak
bunu yaparken bir millî mücadele davranışı içerisinde, bütün
siyasi partilerin ve temsilcilerin terörle mücadele ederken -siyasetüstü-
devletin birliğini ve beraberliğini, milletimizin birliğini ve
dirliğini, vatanımızın bölünmez bütünlüğünü ön safta
ileri sürmesi lazım. Eğer bunu süremiyorsak, buna meydan verebilecek
davranışlara gerektiği cevabı veremiyorsak maalesef böyle
bir problemle karşı karşıya kalabiliriz.
Ben İYİ PARTİ Genel
Başkanının, Saadet Partisi Genel Başkanının
terörle arasına mesafe koymadığına inananlardan
değilim, yerli ve millî olduklarına inanıyorum ancak yerli ve
millî olanların
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Can.
RAMAZAN CAN (Devamla) -
yerli ve millî olma
mücadelesinde onları yalnız bırakmamamız lazım.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Osloyu unutma,
Osloyu; Dolmabahçeyi unutma.
RAMAZAN CAN (Devamla) Sesimizi daha üst seviyede,
daha üst perdede deklare etmemiz gerektiğine inanıyorum.
Ne diyor Süleyman Soylu? Bizim bir derdimiz var.
diyor.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Bebek katilini
unutma. Avukat gönderilen bebek katilini unutma.
RAMAZAN CAN (Devamla) Bizim derdimiz
Dağlarda, taşlarda, yaylalarda, şehirlerde
bacılarımız, kardeşlerimiz, analarımız,
babalarımız, dedelerimiz huzurlu bir şekilde, Kürtüyle,
Çerkeziyle, Lazıyla bütün bu güzel coğrafyada, yaylalarında
bülbüllerin öttüğü bir ortamda huzur ve barış içerisinde
yaşamamız gerektiğini söylüyor, bunun için mücadele ediyor. Buna
halel getirmek isteyenleri kınıyorum.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Geçeceksin onu,
geçeceksin.
RAMAZAN CAN (Devamla) Grup önerisini Genel Kurulun
takdirine sunuyor, hepinizi saygı ve muhabbetle selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Süleyman
Soyluyu kına.
BAŞKAN - İYİ PARTİ Grubunun
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Öneri
kabul edilmemiştir.
Sayın Akbaşoğlu, sizin söz talebiniz
devam ediyor mu?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sonra, sonra
BAŞKAN O zaman, Sayın Oluçun önce söz
talebi vardı
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
usul hakkında bir şey söyleyebilir miyim, müsaade eder misiniz?
BAŞKAN Size de vereceğim.
Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Usul hakkında yani
kayıtlara geçsin diye söylüyorum.
Sayın Başkan, bir grup başkan vekili
söz istediğinde, grup başkan vekiline Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkan Vekili Daha önceden bir söz talebiniz vardı, buyurun.
dediğinde Diğerleri konuşsun, ben sonra
konuşacağım. demez.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Hayır, önce basıldı
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) O ilk önce ne
konuşacaksa konuşsun, biz de kendisi hakkında ne
konuşulacaksa konuşuruz. Tekrar söz almak istiyorsa tekrar da söz
alabilir diyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özkoç.
Ben tabii, beyanları esas alıyorum,
diğer kısmını hepinizin anlayışına ve
takdirine bırakıyorum.
Konuşacak mısınız yoksa devam
ediyor mu aynı şekildeki tutumunuz?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sizin konuşmacınız var, konuştuktan
sonra söz vereceğim. dediniz, ben de Peki. dedim. Söz istemedim henüz.
BAŞKAN Yok, hayır, hayır,
şöyle yapıyorum
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Değerli Başkanım, söz vermeden önce,
benimle ilgili de ismimden bahsedildiği için bir açıklamada ve bir
beyanda bulunacaktım ancak dediniz ki: Sizin de grubunuz adına
konuşmacı olacak, daha sonra vereyim. Ben de Hayhay. dedim ve
oturdum. Henüz söz istemedim ancak söz isteyenlerin mikrofonlarının
yanıp söndüğünü görünce buyurun, öncelikli olarak konuşulsun,
ben de konuşacağım dedim; durum bundan ibarettir, bu kadar basit
arkadaşlar.
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu,
anlaşıldı. Ben, sadece onun için demedim, şunu da
söylüyorum: Mesela bir konu görüşülüyorsa onu tamamlayalım, sonra
grup başkan vekillerine söz verelim şeklinde bir yöntem daha iyi olur
dedim. Bu, kanun maddeleri görüşülürken de geçerli, şimdi de geçerli
olmalı çünkü bütünlüğü bozmadan grup önerisini
tartışıp oylayalım, sonra varsa sataşma ya da cevap
isteği onları karşılayayım, o amaçla söyledim. Bu
yöntemi diğer konularda da aynı şekilde uygulamaya
çalışacağım.
Sayın Oluçun söz talebi vardı, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
27.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun,
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Canın İYİ PARTİ
grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Biraz evvel Adalet ve Kalkınma Partisinden
konuşma yapan hatip partimizin seçimlerdeki taktiğine ilişkin
bir eleştiride bulundu, buna dair birkaç cümle söylemek istiyorum.
Şimdi, biliyorsunuz, demokratik siyasette
siyasi partilerin çeşitli taktikleri, stratejileri olabilir; bu,
demokratik siyasetin gereğidir. Ve biz bir muhalefet partisi
olduğumuz için muhalefet partisinin temel yaklaşımı da esas
itibarıyla iktidar partisiyle, onun ittifaklarıyla mücadele etmek,
eleştirmek, yanlışlarını söylemek, bu eleştiriler
karşılanıyorsa bunu takdir etmek, yok, bu eleştiriler
ciddiye alınmıyorsa, karşılanmıyorsa mücadele ederek
iktidar partisinin iktidar alanını daraltmak, iktidardan indirmek;
bir demokratik siyasetteki muhalefet partisinin temel görevi zaten budur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Oluç, buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Aksi takdirde
muhalefet partisi olarak anılmasına ve muhalefet partisi
olmasına gerek de yoktur.
Şimdi, dolayısıyla bizim seçimlerdeki
taktiğimiz esas itibarıyla batı kentleri açısından
baktığımızda, büyükşehirler açısından
baktığımızda iktidar ittifakının iktidar
alanını, egemenlik alanını daraltacak bir
doğrultudadır. Bunu eleştirebilirsiniz ama bunu herhangi bir
şekilde bir suçmuş gibi topluma anlatmak, bunun büyük bir vebal
yarattığını topluma anlatmak demokratik siyasetten
nasibinizi almamış olmanız demektir. Dolayısıyla
partimizin siyasi taktiği ve strateji bu seçimlerde, yerel seçimlerde, 31
Martta tutmuştur, onu uyguladık, seçmenlerimiz bunu doğru
bulmuştur ve özellikle batı kentlerine
baktığımızda Hataydan başlayalım bütün Akdeniz
Bölgesi, Ege, Marmaraya kadar gelen bütün kentlerde sonuç
almıştır. Bundan dolayı da çok takdir ettik seçmenlerimizi
ve teşekkür ettik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bağlayın sözlerinizi.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Bağlıyorum.
Dolayısıyla bunu eleştirebilir
iktidar ittifakı ama bunu bir suç gibi yansıtmaya
çalışması dediğim gibi demokratik siyasetten nasibini
almamış olmak demektir. İçişleri Bakanı
sıfatıyla aslında bir iktidar ittifakının
militanı gibi çalışmış olan kişinin de aynı
tutum içinde olduğunu seçim çalışmaları boyunca biz
izledik, gözledik, kendisinin hukuk ve demokrasiden herhangi bir nasibini
almadığını da biliyoruz zaten, onu tekrar söylemeye gerek
yok.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Oluç.
Sayın Ağıralioğlu
28.- İstanbul Milletvekili Yavuz
Ağıralioğlunun, devletin belgeyle bilgiyle konuşması
ve devlet ciddiyetine yakışır cümleler kurulması
gerektiğine ilişkin açıklaması
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Gözden kaçmasın istiyorum. Müracaatımızın, talebimizin
sebebi şu: Anlaşma, sözleşme imzalandı. Sözleşmenin
altında Temel Karamollaoğlunun ve Meral Akşenerin imzası
var. Lütfen dinleyin, internette var, hâlen bulabilirsiniz. Meral
Akşenerin ve Temel Karamollaoğlunun PKKyla yapılmış
anlaşmada imzaları var. Cümle böyle.
Şimdi bu cümleye mukabele etmemizin sebebini
biliyorsunuz, algıyı yönetelim de ne olursa olsun hevesine kurban
gitmesin siyaset istiyoruz yani Biz algıyı yönetelim, seçim bitsin,
sonra Allah kerimdir, bakarız. denmesin yani devlet belgeyle
konuşsun, bilgiyle konuşsun, devlet ciddiyetine
yakışır cümleler kurulsun. Şimdi, bu belge varsa
beyefendinin elinde, Türkiye Cumhuriyeti devletinin İçişleri
Bakanı olarak bu belgeyi kamuoyuna sunsun, mahkemeye sunsun ya da bize de
bildirsin. Ben televizyonda konuşurken dinliyorum beyefendiyi. Sancaktepe
ilçesinin belediye encümen listesinde 4üncü sıradan aday olan filanca
şahıs
diye bir şeyden bahsediyor Süleyman Bey.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın sözlerinizi.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
PKKlı olduğu iddiasında. Filanca isimli şahıs
İYİ PARTİnin hem de İçişleri Bakanlığı
yapmış Meral Akşenerin
-istihzalarını da
cümlelerine ekleyerek- cümlesini canlı yayında dinliyorum. Dinlerken
Sancaktepe ilçeye telefon açıyorum, diyorum ki: Arkadaşlar, Süleyman
Beyin televizyonda söylediği isim bizim listemizde mi? Vallahi yok
Başkanım. Ya, bizim listemizde olmayabilir, olur ki gözden
kaçmıştır, CHPnin listesinde mi? Böyle bir isim yok Başkanım.
Ya, arkadaşlar, bizde, İstanbulda böyle bir aday var mı?
Bütün bu sorularımın tamamına Başkanım, ne böyle bir
isim ne böyle bir aday ne bizim böyle bir üyemiz ne CHPde böyle bir isim var.
Şimdi, bütün bunlarla yapılmaya çalışılan şey
nedir arkadaşlar? Sonra Meral Akşenerin PKKlıları,
İYİ PARTİnin PKKlıları diye konuşmalar var
peşine eklenen. Şimdi, ondan sonra, ben tekrar bakıyorum, olur
ki gözümüzden kaçmıştır yani iyi hâl kâğıdı
verilmiş olmasına rağmen gözümüzden kaçmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Tamamlıyorum.
BAŞKAN Bağlayın lütfen.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Devletle bizim münasebetimiz şöyle değil: Biz burada bize
verilmiş iyi hâl kâğıdına itirazı meşru
saymayız. diyen bir asabiyeyle de davranmayız biz. İçişleri
Bakanımız şifahi olarak bile bize dese ki: Arkadaşlar, iyi
hâl kâğıdı verilmiş olabilir ama biz biraz
endişeliyiz. Şu, şu, şu isimler devletin, milletin
istikbaliyle ilgili sıkıntılıdır. Orada da müdahale
hakkımız mahfuz; biz de yaparız, CHP de yapabilir. Yani Gözden
kaçmıştır ama şunlara bakın
Hassasiyet talep
ederseniz ona da döneriz.
Şimdi, bütün bunları yapmak yerine devlet
istihbarat raporlarını sallayarak meydanda seçim yönetemez
arkadaşlar, yönetemez. Bu yapılan, teşebbüs edilen şeyin tam
aslı şudur: Ben algıyı yöneteyim, algıyla seçimin
sonucunu alayım, gerisi Allah kerim. Devleti yöneteceklerin ciddiyetine
yakışmaz bu, ona dikkat çekmek istiyoruz. Yine önergemiz reddedildi,
bunu şuna alamet yaptık... Sadece diyor ve algıyı
yönetiyorsunuz. Aslında dediklerinizin iftira olduğunu siz de
biliyorsunuz. Sadece bu dediklerinize tenezzül etme
hastalığından kurtarmaya çalışıyoruz devletin
dilini.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Ağıralioğlu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Gördüm, söz talebinizi
karşılayacağım Sayın Özkoç.
29.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun
ve İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tabii, burada biraz evvel ilgili önerge üzerinde grup
başkan vekillerinin konuşmasını dinledik, orada
birtakım ithamlarda bulunuldu. Bunlarla ilgili şunu ifade etmek
isterim ki bir kere, tabii, aslında müflis tüccar eski defterleri
karıştırırmış. Bir sivil toplum kuruluşu olarak
bilindiği dönemdeki ilişkilerden hareketle, FETÖnün FETÖ olduğu
zamandan sonra onlarla beraber iş tutanların ayrımını
bu millet gayet iyi yapıyor; bundan herkes emin olsun.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Arkanda
oturuyorlar, arkanda hepsi! Aynaya bak, aynaya!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) İkinci olarak, ikinci olarak değerli
arkadaşlar, Kandil beni destekliyor. diyen bazı belediye
başkanlarına verilen destekler ve hakikaten...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın
Akbaşoğlu, buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Batıda AK PARTİ ve MHPye
kaybettireceğiz. şeklindeki stratejik ortaklıklar nedeniyle
Sayın İçişleri Bakanımızın siyasi
eleştirileri ortaya konmuş ve milletin huzurunda bunlar gündeme gelmiştir
ve milletimiz de bununla ilgili kanaatini ortaya koymuştur. Dolayısıyla,
olayı kendi bağlamında değerlendirmek ve onu
bağlamından kopartarak değerlendirmemek gerekir diyorum.
Teşekkür ediyorum, sağ olun.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Akbaşoğlu.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya)
İftirayı tasdikliyorsun öyle mi? Allahtan kork ya!
İftirayı tasdikliyorsun öyle mi?
BAŞKAN Sayın Özkoç
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) İftira değil, iftira değil.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Allahtan kork
ya! Allahtan kork ya! Bir de oruç tutuyorsun ya!
BAŞKAN Sayın Yokuş lütfen
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Bir de oruç
tutuyorsun!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) İftirayı siz yapıyorsunuz.
İftirayı siz yapıyorsunuz.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Allahtan kork!
Bunlar adamı dinden çıkarır ya!
BAŞKAN Evet, Sayın Özkoç, buyurun.
30.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
eğer birileri hesabı ödemedilerse daha yani hesap
kapanmamışsa önünüze er ya da geç o hesabı ödemek için birisi
faturayı koyar. (CHP sıralarından alkışlar)
Cumhuriyet Halk Partisi, Fetullahçı terör
örgütü ve tüm terör örgütleriyle ilgili önlerine fatura konulmayan siyasi
partilerin Türkiye Büyük Millet Meclisinde önüne fatura konulmasıyla
ilgili talepte bulunmuştur. Burada İYİ PARTİnin önergesi
verildiğinde de ayağa kalkarak söyledik, dedik ki: Siz gerçekten
terör örgütünün yanında duran siyasi partileri bulup gerekli cezayı
vermek mi istiyorsunuz? O zaman, kim Genelkurmay Başkanımızı
bir terör örgütünün gizli tanıklığıyla müebbet hapse 2 kere
mahkûm ettirdiyse, araştırma önergesine evet deyin, onu
bulalım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bağlayın sözlerinizi
Sayın Özkoç.
Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Fetullahçı terör
örgütünün başıyla ilgili methiyeler düzüp, onun generallerini göreve
getirerek darbe kalkışmasına neden olup, 250 şehit
verilmesine hangi siyasi parti neden olduysa işte bu araştırma
önergesine evet deyin, bulalım dedik. Siz hiçbirisine evet demediniz.
Biz el kaldırdık, siz onu reddettiniz. O yüzden burada Terör
örgütünün yanında duran, arkasında duran. diye hamaset
yapmayın. Yüreğinizi de biliyoruz, vicdanınızı da
biliyoruz, aklınızı da biliyoruz.
Sayın Başkan, bir şeyi daha
açıklığa kavuşturalım. Fetullahın Fetullah terör
örgütü olduğu tarihten, bundan önce Sayın Tayyip Erdoğanın
konuşması var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen bağlayın Sayın
Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Eğer böyle
giderseniz sizi terör örgütü ilan ederim. diyor. Kayıtlarda var,
televizyonlarda söyledi. Şimdi, 17-25 Aralık Fetullahçı
sevgisinin teröre dönüştüğü tarih. Neden? Bankalardan bakanların
hesabının çıktığı, evlerde kutu kutu
paraların çıktığı, bizzat Hükûmetin içinde bulunan insanların
soygunlara karıştığı tarih. Yani aranız
bozulmasaydı terör örgütü değildi; aranız bozuldu, bütün kirli,
pis her şey ortaya çıktı, terör örgütü
Peşinizi bırakmayacağız, bu
millet sizin de bizim de kim olduğumuzu anlayacak ve bu ülke ilelebet size
rağmen payidar kalacaktır. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Değerli grup başkan
vekilleri, söz talebiyle sisteme girdiğinizi görüyorum. Sadece birer
dakika söz vereceğim, aksi takdirde bu tartışma çok daha fazla
uzayacak ve gündeme geçmemiz mümkün olmayacaktır.
Sadece birer dakikayla derdinizi ifade etmeniz için
söz veriyorum.
Sayın Ağıralioğlu...
31.- İstanbul Milletvekili Yavuz
Ağıralioğlunun, 17-25 Aralığın bütün
yolsuzlukların ortaya çıktığı süreç içerisinde önemli
bir milat olduğuna ilişkin açıklaması
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Hızlı konuşmam lazım o yüzden.
BAŞKAN Evet.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
17-25 Aralığın bütün yolsuzlukların ortaya
çıktığı süreç içerisinde önemli bir milat olduğuna ama
onun bir yargı darbesi olduğuna dair kanaat sahibiyiz biz. Yani
birbirinden farklı soruşturma süreçleri içeren dosyaların bekletilip
siyasi sonuç doğuracak şekilde istiflendiği bir tarihtir.
İthamlar doğrudur kahir ekseriyet, mutlaka birtakım ilaveler
yapılmıştır, çıkarılmıştır ama ana
şemada ben suistimalin, yolsuzluğun, usulsüzlüğün,
ahlaksızlığın belgelendiğini düşünüyorum. Ama
bunların belgelenme şeklinin, süreç içerisinde, seçime ramak kala
seçim sonucunu değiştirecek bir yargı darbesine
dönüştürüldüğünü de ifade ediyorum. Şöyle bir şey
çıkmasın konuşmalarımızdan: Aranız
bozulmasaydı terör örgütü değildi.den Fetullahçı organizasyon
bir terör örgütü değildir. gibi bir zehaba kapılmasın kimse. Bu
bir kalkışmadır, büyük bir kalkışmadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Onun evvelindeki sizin ferasetsizliğinizin bize ödettiği
ağır bedele rağmen, size kızmamızın sebebi
şudur: Siz başınızı duvara vurana kadar, siz
başınıza bir bela gelene kadar anlamıyorsunuz, ona sitem
ediyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Ağıralioğlu.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
İkazlarımızı ciddiye almıyorsunuz. Ne zaman ki size
dokunuluyor, size dokunulduğu tarihten sonra siz terör
tanımını değiştiriyorsunuz. Dolayısıyla bu,
sizi devlet yönetiminde keyfî yapıyor, ona dikkat çekmek istedim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Ağıralioğlu.
Sayın Akbaşoğlu, lütfen, bir dakika
süreyle siz de özetleyin.
32.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, devleti FETÖden ve bütün terör örgütlerinden
temizleyenin AK PARTİ olduğuna ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Çok teşekkür ederim Değerli Başkan.
Değerli milletvekilleri, ben değerli
mevkidaşımızın bıraktığı yerden
alayım. Evet, hiç kimse anlamamış. CHP Genel Sekreteri
Kasım Gülekten merhum Özala, Demirele kadar, efendim, yıllarca bu
maalesef anlaşılamamış ve herkes, bütün siyasi partiler
referans mektupları yazmışlar.
AYLİN CESUR (Isparta) Demirel uyardı,
asker dikkate almadı. Demireli karıştırmayın.
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) Eski defter...
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Kasım Gülek Bey ile Fetullah Gülenin
arasındaki münasebetlerden tutun bugünlere kadar hangi serencamdan
geldiğini bütün hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla bunu anlayan AK
PARTİ, bununla mücadele eden AK PARTİ. Herkes sivil toplum
kuruluşu olarak bildiğinde bu münasebetleri devam ettiregeldiler.
Ancak ne zaman ki yargı darbesiyle, 15 Temmuzla bu konuda devleti ele
geçirmeye yönelik takiyeci bir terör örgütü olduğu ortaya çıktı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Devletin Millî Siyaset Belgesine konulmak suretiyle PKK
gibi, bütün terör örgütleri gibi mücadele edilmesi gerektiği kararı
alındı.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Bunu alan ve mücadele eden, devleti FETÖden ve bütün
terör örgütlerinden temizleyen AK kadrolardır, AK PARTİdir arkadaşlar;
bu, herkes tarafından böyle bilinmelidir.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Akbaşoğlu.
Sayın Kurtulan, buyurun.
33.- Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, HDPnin
Türkiyenin geleceğini, birlik ve beraberliğini risk altında
gördüğü için önemli bir strateji ortaya koyduğuna ilişkin
açıklaması
FATMA KURTULAN (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Tüm bu tartışmalar partimizin seçim
stratejisine dayalı olarak yürüyor, anlıyoruz tabii ki bunu. HDPye
terörist demeye devam edin ama HDP tüm dengeleri bozmaya, altüst etmeye devam
edecek.
HDP Türkiyenin geleceğini, birlik ve
beraberliğini, kardeşçe yaşamını risk altında
gördüğü için önemli bir strateji ortaya koydu. İş
tamamlanmadı. İnşallah, 24ünde sonu muhteşem olan bir
sonuca tekrar HDP yüklenerek başarı sağlayacaktır. AKP yine
tekrar şunu söyleyerek meydanlarda olacaktır: Orada yine bir
şeyler oldu. diyecektir. Evet, yine, tekrar, 23ünde İstanbulda
yine bir şeyler olacak; tüm Türkiyeye şimdiden hayırlı
olsun diyorum.
Teşekkürler. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler değerli
milletvekilleri.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesi
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Sonra
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan, sadece kayıtlara geçmesi
açısından bir şey söyleyeceğim.
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu,
bakın
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Yavuz Bey
Şu şekilde bir bilgiyi
paylaşmış oluyorum, bilgisine sunuyorum sadece Meclisin.
Efendim, Sancaktepeden İsmail Budak. Bu, PKKyla
bağlantılı bir isim olarak zikredilebilir. Biraz evvel
Sayın Süleyman Soylunun açıkladığı isimlerle ilgili
beyanatta bulunmuştu. Bu, bu şekilde açık bir durum, evet.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzükün
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Bize bir şey demiş oldu Başkanım.
BAŞKAN Sayın Ağıralioğlu,
kayıtlara geçmek üzere
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Bizim listelerimizdekiler PKKlı mı demek istediniz Beyefendi?
BAŞKAN Sayın Ağıralioğlu,
kayıtlara geçmesi için bir cümleniz varsa alayım aynı
şekilde ama mikrofonu açmıyorum, sadece kayıtlara geçsin diye
bir söz varsa
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Muhammet Bey, ben yanlış mı anladım: Listenizdeki
PKKlı gibi bir şey mi dediniz?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Hayır. Belirttiği isimlerle ilgili var
mı, yok mu? dediniz ya
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
29 kişi
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Haber o, haber o.
Gazetede yazılan haber.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Tamam, o haberle ilgili bir beyanatta bulunuyorum,
söylüyorum.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar,
anlaşıldı.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
29 kişiyle ilgili ben tek tek canlı- video çektirdim, tweet
attım. Başka türlü yetişemedik, kamuoyuna sesimizi
duyuramadık. İtham edilen, PKKlı olmakla suçlanan meclis
üyelerimizin tek tek görüntülerini, konuşmalarını aldım,
tweet olarak atmak zorunda kaldım.
Bir de bunlarla ilgili bir şey daha söyleyeyim,
madem konuşuldu. Bu arkadaşlarımızın, ismi geçen
arkadaşlarımızın devlet hizmetlerinde yaptıkları
önemli işler var. Devlet mahrem sırlarını böyle saçma sapan
bir dille ifşa etmez. Ayıptır be! Güneydoğuda terörle mücadelede
bu isimler PKK mücadelesinde stratejik bazı mevzilere girsinler diye özel
mevzilendi. Bunları ifşa etti. Devlet namusunu ifşa etmez, etti.
Defalarca uyardık, dedik ki: Ya demeyin.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Onlarla ilgisi yok.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
İstihbarat raporları üzerinden konuşmayın. Bu propaganda
yapılmaz dedik, dinlemediniz. En son ortaya çıktı ki
dediğiniz isimlerin öyle bir şeyi olmadığı gibi
devletin bazı stratejik müdahalelerinde görev almış aileler.
Yarın devlet bir şey yapacak olur, aile bulamayız
yanımızda.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı)
Sonuç itibarıyla bu başka bir durum, sizin bahsettiğiniz durum
değil.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Ağıralioğlu.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Mersin
Milletvekili Fatma Kurtulan ve İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluç tarafından, Türkiyede kaygı verici boyutlara ulaşan genç
işsizliği ve gençlerin yaşadığı sorunların
çeşitli yönleriyle araştırılması amacıyla
23/5/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 23
Mayıs 2019 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine
göre verilmiş bir önerisi vardır; okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
23/5/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 23/5/2019 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
23 Mayıs 2019 tarihinde, Mersin Milletvekili
Grup Başkan Vekili Fatma Kurtulan ve İstanbul Milletvekili Grup
Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından (2508 grup
numaralı) Türkiye'de kaygı verici boyutlara ulaşan genç
işsizliği ve gençlerin yaşadığı sorunların
çeşitli boyutlarıyla araştırılması amacıyla
Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerinin 23/5/2019 Çarşamba günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere öneri sahibi Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Batman
Milletvekili Necdet İpekyüz konuşacaktır.
Buyurun Sayın İpekyüz. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
HDP GRUBU ADINA NECDET İPEKYÜZ (Batman)
Sayın Başkan, değerli vekiller; Türkiye gerçekten kaygı
verici bir kriz döneminden geçmekte ve dış politikasından
ekonomik krizine, yaşanan birçok probleme rağmen gençlerle ilgili
sorunlar gündeme getirildiğinde hiç dikkate alınmamakta,
ötelenmektedir.
Genç dediğimiz kimdir? Uluslararası
anlaşmalara göre ve ILOya göre, OECDye göre, Birleşmiş
Milletlerin verilerine göre 15 ile 24 yaş arası kişi genç olarak
kabul edilmekte ve buna göre veriler düzenlenmekte. Türkiyede bu sayı ne
kadardır? Türkiye İstatistik Kurumuna göre,
baktığımızda yüzde 15,8; yüzde 16ya yakın bir genç
nüfus var. Bu ne kadar? 13 milyon ve son yapılan istatistiklere göre
gerçekten bir genç nüfus da gelmekte özellikle bazı bölgelerde.
Tekrar TÜİK verilerine
baktığımızda, hane halkı araştırmasına
göre 2019da 15 yaş üstü işsizlik verileri 4 milyon 730 bin, oran ise
yüzde 15e yakın. Bunlar TÜİKin verileri, bildiğiniz gibi bu
orana yansımayan birçok veri de var. Türkiyedeki genel işsizlik
oranı yüzde 26 civarında, yarısından fazlası genç. Bu
gençlerin bölgesel farklılıklarına da
baktığımızda, bölgesel farklılığı
dikkate aldığımızda, ben Batman vekili olarak, Batmandaki,
Antalyadaki işsizlik oranına baktığımda bölgeler
arasında ciddi bir farklılık söz konusu.
Dezavantajlılar, zor koşullarda
yaşayanlar, şiddet altında yaşayanlar, -istihdam
olmadığı, yatırım gitmediği için- işsizlik
açısından da başlı başına bir problem
yaşamaktadırlar. Ne zaman ki barış ortamı
sağlanmış, ne zaman ki şiddet azalmışsa
işsizlik verilerinde de düzelme olduğu Türkiyedeki verilerden de
anlaşılmaktadır, dünyadaki veriler de bunu göstermektedir.
Bugün Türkiyede gençlerle ilgili birçok konu
konuşulurken işsizlikle beraber Türkiyede genç akademisyen,
üniversite mezunu, doktoralı, yüksek lisanslı işsizler de bu
sayıyı giderek artırmaktadır. Bir taraftan boyuna
üniversite açıyoruz, üniversiteler kuruyoruz, dün bile Plan ve Bütçeden
üniversite için onay geldi, önümüzdeki hafta buraya gelir. Türkiyede genç
üniversite mezunları işsizdir, yüksek lisans eğitimi alanlar
işsizdir. Ve de ne oluyor? Ciddi bir nüfus yurt dışına
çıkmak istiyor ve giderek Türkiyeyi terk ediyor. Bunun yanında, bunu
belirtmek lazım, ciddi bir genç nüfus da artık Türkiye cezaevlerinde
bu problemle baş başalar.
Ciddi bir kriz
Bu krizde gençlerle beraber
kadınları da unutmamak lazım. Türkiyede 4 kişiden 1i
işsizken 3 kadından 1i işsiz. Ve ne oluyor? İşsiz
kalmayı sıradan -yüksek işsizlik oranının
arttığı bir ortamda yaşıyoruz- ve olağan
görüyoruz. Genç işsizlik çığ gibi büyüyor, kadınların
problemi çığ gibi büyüyor ve ustalaştığımız
tek şey, iktidarın işsizlik için yaptığı,
yatırımlar değil, işsizliği artırmaktır.
Tartışmamız gereken rakamlar
değil, bunlara yönelik çözümler bulmaktır. Bakın,
arkadaşlar mevsimlik işçi kavramı
Dünya tarihini, literatürü
taradığımızda bu kavram aslında bu ülkenin
ayıplarından biridir. Ve mevsimlik işçiler, Suruçta üç gün önce
polis noktasında durduğu hâlde, güvenlik noktasında durduğu
hâlde taranıyor ve bu Meclis bu konuyu soramıyor. İnsanlar
fındık ağacı görmemiş fındık toplamaya
gidiyorlar. İnsanlar kendi topraklarında yetiştiremediği
için başka yerlere gidiyorlar minibüslerle. Bunlar bu tür muameleleri yaşıyorlar.
Bakın, tekrar ne oldu? Eyüp Dal, bu ismi
hatırlıyor muyuz? Antep Şahinbeyde benzin döküp kendini
yaktı. Ne dedi? İşsizim. dedi. Ne oldu Tekirdağın
Ergene ilçesinde? Saffet
Soyadını vermiyorum. Sabah uyandılar,
iple asılı bir şekilde
Ne dedi bıraktığı
mektupta? Hakkımı helal ediyorum aileme. Ailemle
barışığım ama beni işsiz bırakanlara
hakkımı helal etmiyorum, bu ortamı yaratanlara helal etmiyorum.
Ve ne yapıyoruz?
Bütün bunlarla beraber bir yasal düzenleme
yapılmıştı İşsizlik Fonu diye. Daha önce
İşsizlik Fonundan yüzde 30 oranında bir pay çeşitli
istihdam olanakları yaratmak için ayrılıyordu. Bu Meclis
açıldığında Cumhurbaşkanlığı
kararnamesiyle bu İşsizlik Fonunun bir kısmı, yüzde 50si
tekrar patronlara aktarıldı. Bir taraftan ondan da mahrum oldular.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bağlayın sözlerinizi
Sayın İpekyüz.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - Bütün bunlarla
beraber, başta da söylediğim gibi, Türkiye'nin içinde de bölgeler
arası ciddi bir farklılık söz konusu. Bugün Türkiyede yüzde 35
işsiz desek; yüzde 40ın üzerinde öğrenci işsiz desek,
yüzde 20si kadın desek
Sevgili arkadaşlar, biz bu kürsüden HDP
vekilleri olarak gündeme getirdiğimizde her şeyin altını
bir şeyle doldurmak istiyorsunuz. Türkiye İstatistik Kurumu bir
çalışma yapmış ve Türkiyedeki en fazla genç işsizin
olduğu illeri Batman, Mardin, Şırnak ve Siirt olarak
açıklıyor. En az istihdam olanaklarının olduğu yer
Batman, Mardin, Siirt, Şırnak. Bu verilerin altında yatan
nedenlerden biri de ülkedeki iç huzurdur, barıştır; bunun
yürürlüğe girmesi lazım. Bu olmadığı sürece genç
işsizler -az önceki söylediğim isimler gibi- bunalıma girmekte,
üniversite mezunu oldukları hâlde dezavantajlı durumdadırlar.
Bunun için, bizim bu araştırma önergesine
destek vermemiz lazım, yüzleşmemiz lazım, bunun önlemlerini
almamız lazım. Sizden destek bekliyoruz.
Saygılarımla. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
İpekyüz.
Öneri üzerinde söz sırası, İYİ
PARTİ Grubu adına Konya Milletvekili Fahrettin Yokuşa aittir.
Buyurun Sayın Yokuş. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA FAHRETTİN
YOKUŞ (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi İYİ PARTİ adına saygı ve sevgiyle
selamlıyorum.
Evet, ülkemizin en önemli sorunlarından biri
maalesef işsizlik. İşsizliğimizin her geçen ay artarak
devam etmesi aslında tesadüf değildir ve bu aylar, 2019
yılı -iktidar partimizin on yedi yıllık
iktidarının- en yüksek işsizlik oranını
yaşadığımız yıl olarak tarihe geçmiştir.
İşsizliğin bu denli
yoğunlaşmasının sebeplerine baktığımız
zaman, elbette ki Türkiye'nin iyi yönetilememesinin bir sonucudur. Hepimiz
biliyoruz ki Türkiye'de kayıt dışı istihdam yüzde 35lerin
üzerinde. Yine hepimiz biliyoruz ki ülkemizde, özellikle, kayıt dışı
çalışan yabancı uyruklu sayısı 1 milyonun üzerinde.
Yine hepimiz biliyoruz ki Türkiye Cumhuriyeti devleti her geçen gün hukuk
devleti olmaktan uzaklaşıyor, demokrasimizin temel niteliklerini ülke
olarak kaybediyoruz. Artık Türkiye Cumhuriyeti devleti yeni sistemle
beraber Batıdan, çağdaş toplumlardan, çağdaş dünyadan
uzaklaşıyor. Tek adamın yönettiği, tek adamın karar
verdiği bir devlet yönetiminde elbette ki işsizliğin rekor
kırması, dövizin rekor kırması, faizlerin rekor
kırması, enflasyonun rekor kırması tesadüfi değildir.
Görülmüştür ki bu elbise bu vücuda uymuyor yani
bu başkanlık sistemi denilen ucube sistem, yarı
Cumhurbaşkanlığı, partili filan neyse
anlayamadığımız bu sistem bize uygun değil. Uygun olmadığı
için sorunlarımız artarak devam ediyor. İşsizliğin bu
noktalara gelmesinin en önemli sebebinin istihdam yaratamamak olduğunu da
artık hepimiz biliyoruz. Dünyada en yüksek faiz oranıyla borçlanan
bir ülke hâline geldiğimiz, bütçe açığımızın bir
türlü kapanmadığı, yurt dışı faiz ödemelerinin
her yıl arttığı ve kendi ayakları üzerinde duramayan
bir ülkede elbette ki bunlar sonuçtur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Yokuş,
bağlayın sözlerinizi.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla)
İşte, bu sonuçlardan kurtulmanın tek yolu, öncelikle hukuk,
adalet, adil paylaşım, hakça bölüşüm, en önemlisi de Türkiye
Cumhuriyeti devletinde yaşayan 82 milyon vatandaşı bir ve bütün
görecek bir iktidar, yönetim anlayışıdır. Eğer bunlara
doğru iktidar partimiz yönelebilirse bu sorunları hep beraber
çözebiliriz ama mevcut yönetim anlayışlarıyla devam ederlerse,
inkârcı anlayışlarını sürdürürlerse Biz her şeyi
en iyi bilenleriz, biz hep haklıyız. demeye devam ederlerse, her
konuyu kendilerine göre yontma hastalığını sürdürürlerse
daha bu kürsülerden işsizliği, enflasyonu, faizi ve Türkiyenin her
türlü sorunlarının artarak devam ettiğini tartışmaya
devam ederiz diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
Öneri üzerinde söz sırası, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Hatay Milletvekili Serkan Topala aittir.
Buyurun Sayın Topal. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
CHP GRUBU ADINA SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Türkiye Cumhuriyetimizin temel harcı elbette
gençliktir. Daha dört gün evvel Gençlik Bayramını kutladık.
Neden Gençlik Bayramı değerli arkadaşlar? Atatürk, Millî
Mücadelenin başlangıcı olan 19 Mayısı gençliğe
armağan etti. Neden? Çünkü Çanakkaleden Kurtuluş Savaşına
kadar Millî Mücadelenin en ön saflarında gençlik vardı;
umutlarını bağımsızlık mücadelemize
ışık yaptılar, bedenlerini hiç çekinmeden toprağa
şehit olarak sundular. Bu ülkenin her köşesinde okullarımız
yıllarca mezun vermedi; Galatasaray gibi, Tıbbiye gibi, Tokat
Onbeşliler gibi çünkü mezun olacak çocuklarımızın
tamamı cephelerde bu ülkenin bağımsızlığı
için, özgürlüğü için canlarını feda ettiler.
Atatürk bu yüzdendir ki cumhuriyeti onlara emanet
etti Bütün umudum gençliktedir. dedi. Peki, biz gençlik için ne
yapıyoruz değerli arkadaşlar, iktidar ne yapıyor? Onlara ne
sunduk, hangi hayalleri kurmalarına fırsat verdik? Maalesef yok. Ve
şu anda her 3 gençten 1i maalesef işsiz, hepimiz çok iyi biliyoruz;
iktidar da çok iyi biliyor, iktidar ortağı da çok iyi biliyor.
Umutları kırıldı mı? Kırıldı.
Şimdi, üniversitede konuşan her öğrenci maalesef okuldan
atılıyor. Sokakta hak talep eden her genç maalesef terörist ilan
ediliyor, eylem yapan her genç terörist ilan ediliyor. İş arayan genç
maalesef işsiz, iktidar iş olanağı sağlayamıyor.
Bu bir gerçek arkadaşlar.
Şimdi, iktidara şunu soruyorum:
Gençliğin hangi sorununu çözdünüz? Yurt sorunu çözüldü mü? Eğitim
sorunu? Çözülmedi. Burs sorunu? Çözülmedi. Ve maalesef şu anda birçok genç
işsizlikten dolayı evlenemiyor, yuva kuramıyor.
Şimdi genç deyince aklımıza ne
geliyor? Umut, hayal geliyor; gelecek demek, üretim demek, demokrasi demek,
adalet demek, en önemlisi bağımsızlık demek, özgürlük demek
ama AK PARTİ iktidarında gençlik deyince aklımıza ne
geliyor? Maalesef işsizlik geliyor, umutsuzluk geliyor, gelecek
kaygısı geliyor ve en önemlisi nedir biliyor musunuz arkadaşlar?
Beyin göçü geliyor maalesef. Şu ana kadar iktidar gençliğin bütün bu
sorunlarını çözebilecek bir proje sunmadı, sunamadı. Gelin,
birlikte çözüm üretelim.
Son olarak şunu ifade etmek istiyorum: Az önce
Sayın Ramazan Can yerli ve millîlikten bahsetti. Buna cevaben
sataşmaya mahal vermeden birkaç şey söylemek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SERKAN TOPAL (Devamla) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurun Sayın Topal.
SERKAN TOPAL (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bakın, yemin metninde Vatanın ve milletin
bölünmez bütünlüğünü koruyacağıma diye hepimiz ant içtik.
Milletvekili, bakan, Cumhurbaşkanı
Vatanın ve milletin bölünmez
bütünlüğünü korumak yani yerlilik ve millîlik nedir biliyor musunuz
Sayın Can? Birleştirici bir üslup kullanmaktır,
bütünleştirici bir dil kullanmaktır; yalan söylememektir, iftira
atmamaktır; bütün partileri, bütün insanları, bütün toplumları
bir arada tutmak için söylem geliştirmektir. Peki, şimdi, ben
şunu soruyorum: Kutuplaştırıcı dil kullananlar yerli
ve millî midir? Değildir. İftira atanlar yerli ve millî
değildir. Milleti birbirine düşüren söylemlerde bulunanlar yerli ve
millî değildir. Hele hele dış basında çıkan
manşetlerle burada insanları birbirine düşürenler yerli ve millî
değildir Sayın Can, yerli ve millî değildir.
Biz yerli ve millîliği çok iyi biliyoruz, esas
siz yerli ve millîliği iyi öğrenirseniz daha iyi olur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bağlayın sözlerinizi
Sayın Topal.
Buyurun.
SERKAN TOPAL (Devamla) Birleştirici dil
kullanmak iyi devlet adamlığından geçer. Bu sadece bakan için
geçerli değildir, belediye başkanı için de geçerlidir, meclis
üyesi için de geçerlidir, Cumhurbaşkanı için de geçerlidir. Yerli ve
millîlik sadece söylemde bulunmak değildir Sayın Can. Elbette
dış basındaki manşetlerle burada yorum yapmak aslında
bu milleti birbirine düşüren insanları, bir şekilde onları
desteklemektir. Bunun adı yerlilik ve millîlik değildir, olsa olsa
bunun adı vatan hainliğidir; bu kadar.
Teşekkür ediyorum, saygılarımı
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Topal.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sadece
tutanaklara geçsin.
Ben bu çatı altında herkesin yerli ve
millî olduğuna inanıyorum, itiraz edenler hariç.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde söz sırası,
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Orhan
Yegine ait.
Buyurun Sayın Yegin. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA ORHAN YEGİN (Ankara)
Sayın Başkan, çok kıymetli milletvekilleri; sizleri ve bu Gazi
Meclisimizin temsil ettiği aziz milletimizi saygı ve hürmetle
selamlıyorum.
HDP Grubu önerisi üzerine grubumuz adına söz
almış bulunuyorum. Önergede genç işsizliğinden bahisle,
daha sonraki son paragrafta da gençlerin yaşadığı
farklı hususlara girerek bazı konuların altını
çizmiş önerge sahipleri.
Kıymetli milletvekilleri, 2019 itibarıyla
açıklanan verilere bakıldığında, son dönemde, evet,
işsizlikte son yıllara, son yıllardaki düşüş trendine
biraz daha ters olarak işsizlik verilerinde bizi de üzen bir
artış olduğu bir gerçektir, bir hakikattir fakat bu, sadece
2019un verileri olarak karşımızda. 2019dan önce de hakikaten
çok uzun süre, on beş-on altı yılı kapsayan bir AK
PARTİ iktidarı dönemleri var. Bu dönemlerde de aslında
işsizlik alanında, genç işsizliği alanında
hayatın bütün alanlarında olduğu gibi demokrasi, özgürlükler,
dış politika, dış ticaret, ihracat, birçok veride
olduğu gibi işsizlik verilerinde de gerçekten Türkiyeyi
gururlandıran çok önemli verileri Türkiyede hep beraber, hep birlikte
yakalamayı Allah bizlere nasip etti.
Mesela, neler oldu? Birkaç örnek vereceğim
sizlere. OECD verilerine baktığımız zaman, 2007 ile 2018
yılları arasında genç istihdamını en fazla
artıran ülke, evet, Türkiye oldu. 2007-2018 yılları
arasında, bu dönemlerde OECD, AB28, avro bölgesi ve G7 ülkelerinin
tamamını içine kattığımızda Türkiye genç
istihdamını en fazla artıran ülke olmayı başardı.
Yine, aynı dönemde, 2007-2018 dönemlerinde AB ülkelerinde genç iş
gücü 4,5-5 milyon azalırken ülkemizde genç iş gücü
sayısını 1 milyon kişi artırmayı başararak
yine OECDye üye ülkeler arasında 1inci olmayı hamdolsun
başardık. 2007-2018 yılları arasında, bu dönemlerde
genç iş gücüne katılma oranını ülkemizde 7,3 puan
artırarak Amerika, Almanya, Japonya, İngiltere gibi ülkeleri de
geride bırakmayı başardık ve son verilere göre, genç
iş gücüne katılım oranımız 3,2 puan artarak yüzde 44e
ulaşmış, genç istihdam oranımızsa 1,5 puan artarak
yüzde 35e yükselmiştir.
Bunlar bugünün, 2019un verilerinden hemen önceki
verilerdi. Bugün yaşadığımız, ekonomide
yaşadığımız, bölgesel gelişmelerden dolayı
yaşadığımız, ülkemize dönük tehditlerden dolayı
yaşadığımız, çok yakın bir dönemde 15 Temmuz
darbe girişiminden dolayı yaşadığımız,
Türkiye'yi hakikaten baskı altına almaya çalışan ve
özellikle seçimlerden kaynaklı olduğunu düşündüğümüz ve
bildiğimiz, Türkiye'ye dönük bütün tehditlerden, Türkiye'ye
yatırım yapmaya niyetli olan yatırım fonları veya
yatırım gruplarına dönük tehditlerden, Amerikanın
tehditlerinden, İrana yapılan ambargo tehditlerinin Türkiye'ye
etkisinden vesaire birçok nedenden dolayı Türkiyede özellikle son dönemde
yatırımlardaki
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Yegin,
toparlayın lütfen.
ORHAN YEGİN (Devamla) - ...artış
hızının düşmesi ve benzeri birçok sebepten dolayı,
doğru, 2019 yılında işsizlik verilerinde üzüldüğümüz
bazı rakamları biz de gördük. Ama bu dönemlerde özellikle istihdam
alanında çok önemli işler ortaya koyduk.
İşte, az önce bahsettim ya, 2018
yılına kadar, 2007-2018 arasında OECDde 1inci ülke konumuna
nasıl geldik? Mesleki eğitim kurslarını devreye sokarak
geldik, işbaşı eğitim programlarını devreye
sokarak. Çalışmak isteyenlere, gittikleri iş yerinde
işverenin hangi personele ihtiyacı varsa
Çünkü işverenin de o
sıkıntısı sürekli gündeme geliyor, Denk gelmiyor,
eğitimle bizim ihtiyaç duyduğumuz iş gücü arasında
problemler var. diye. Onu aşalım diye işbaşı
eğitim programlarını devreye sokarak, girişimcilik
programlarını devreye sokarak, istihdam eden işverenlere,
istihdam edilen iş yerlerine, istihdam edilen gençlere, kadınlara
teşvikler vererek, gençlerimize, kadınlarımıza,
engellilerimize, eski hükümlülerimize, çalışma hayatında iş
bulmakta dezavantajlı olan kesimlere hibe yardımları yaparak
yahut da uzun dönemli sıfır faizli geri ödemesi uzun dönemli krediler
vererek bunların hepsini başarmayı Allah bizlere nasip etti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bağlayın lütfen Sayın
Yegin.
Buyurun.
ORHAN YEGİN (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Son olarak şunu söylemek istiyorum: Önergede
diyor ki: Türkiye'de gençler, gelecek hayalleri sorulduğunda, farklı
ülkelerin vatandaşı olmak istiyorlar. Ben 2000 mezunuyum
üniversiteden, iktisat mezunuyum. Benim mezun olduğum dönemlerde bu
ülkenin gençleri -bir gün inşallah onların sayılarını
da bulur, burada, kürsüde konuşma imkânım olur- bu ülkenin
geleceğinden umutlarını kesmişlerdi hem ekonomik olarak hem
barış olarak. Ülkede insanların bu ülkeyi yönetenler eliyle
sağcı, solcu, şeriatçı, laik, Kürt, Türk diye
ayrıştırıldığı, bütün bankaların
battığı, ekonominin altüst olduğu bir dönemdi ve benim
dönemimde mezun olan gençler Amerikada pompacılık yapmaya,
İngilterede, Fransada başka yerlerde çalışmaya gitmeye
niyet ediyorlardı.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Aynı yere geldik, aynı.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Aynı yerdeyiz
hâlâ.
ORHAN YEGİN (Devamla) Bugün, Allaha
hamdolsun, bu tablo, ülkesinde kalan, ülkesinin yarınlarına güvenen
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Başka bir
ülkeden mi bahsediyorsunuz!
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Yok
birbirinizden farkınız, hepiniz sömürücüsünüz! Sömürdünüz hepiniz!
ORHAN YEGİN (Devamla) -
ama bugün, evet,
işsizlik noktasında bir sorun yaşasa da ülkesinin
yarınlarından emin olan bir gençliği, Allaha hamdolsun, bu
Mecliste yaptığımız çalışmalarla hep beraber
sağladık.
Teşekkür ediyorum.
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) 2002de terör yoktu
Orhan, yanlış öğretmişler sana!
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Yegin.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Öneri kabul
edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin
Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına
Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan, Yüksek Seçim Kurulunun
İstanbul seçimlerine ilişkin iptal kararının
araştırılarak seçimlere gölge düşürmemek adına
alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan (10/1130) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 23 Mayıs 2019 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
23/5/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu, 23/5/2019 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin, İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Engin
Özkoç
Sakarya
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan Yüksek Seçim Kurulunun
İstanbul seçimlerine ilişkin iptal kararının araştırılarak
seçimlere gölge düşürmemek adına alınacak tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/1130) esas numaralı
Meclis Araştırması Önergesinin görüşmesinin, Genel Kurulun
23/5/2019 Perşembe günlü (bugün) birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere öneri sahibi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Aydın
Milletvekili Bülent Tezcan konuşacaktır.
Buyurun Sayın Tezcan. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
CHP GRUBU ADINA BÜLENT TEZCAN (Aydın)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
biliyorsunuz, dün Yüksek Seçim Kurulu, adına gerekçe denen talimatla
verilmiş bir kararın, İstanbul seçimini iptal
kararının bahanesini kamuoyuyla paylaştı. Bir kere, ortada
ne bir iptal gerekçesi var ne de bir gerekçeli karar var, ortada talimatla
verilen iptal kararının bahanesi var. İptal bahaneleri on
beş güne yakın bir zamandır
araştırılmış, en sonunda dünden bu yana şu
gördüğünüz, algı yaratmak için 250 sayfa denilen gerekçeli
kararı yayımladı.
Değerli milletvekilleri, bizi izleyen değerli
vatandaşlarım; böyle bir gerekçe yok, önce bunu bilelim. 250 sayfa
gerekçe yok. Niye söylüyorum bunu? Bakın, bu kararın şu bölümü,
38 sayfası muhalefet şerhi. 38 sayfalık muhalefet şerhi,
özellikle bu karara karşı çıkan, vicdanları temiz ve bu
konuda Yanlıştır kardeşim, bu olmaz, hukuka
aykırı. diyen, yargıç gibi davranan vicdanlı
hukukçuların, vicdanlı 4 hukukçunun tarihe düştüğü vicdan
notudur. 38 sayfası budur bunun. Önce bunu bir ayırın, bunu bir
ayırın. Sonra kalan 98 sayfası -o da şurası, görsün
herkes- olayların gelişimini anlatmış, dilekçeyi
anlatmış ve buna karşı hâkimlerin
yaptıklarını izah ettikleri sayfalar. Evet, ben kurulları
atadım, şöyle atadım. diyor. Kısıtlı var
dediniz, baktım, şunlar şunlar var. O 98 sayfa da bu.
Şimdi gelelim öbür 102 sayfaya -o da
şurası, şu bölüm- bu 102 sayfa da iptalle ilgili iddiaların
hiçbirisinin hukuki olmadığını, gerçek
olmadığını anlatan sayfalar. Dikkat edin, 102 sayfa.
Buranın hiçbir yerinde İstanbul seçimiyle ilgili iddiaların
gerçek olduğuna ilişkin bir bölüm yok, sadece 10 sayfa bir bölüm var,
onu uzun zamanlarda tartışırız.
Kaldı 12 sayfa, işte bu. Bu 12 sayfa, o
söylenen millet iradesini gasbeden 12 sayfa, karanlık vicdanların
delili, gerekçe uydurma telaşı. O 7 hâkimin -güya, sıfatı
öyle olan- karanlık vicdanlarının delili.
Değerli arkadaşlar, bu kararın hiçbir
yerinde, şunu herkes bilsin ki çalınan oy yok; Görüntüler var.
dediler, yok. (AK PARTİ sıralarından Var, var. sesleri)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Var, var. 90 sayfayı
okumadın mı?
BÜLENT TEZCAN (Devamla) Bir satır Oy
çalınmıştır. ifadesi yok. Ne AK PARTİ Grup
Başkan Vekili ne İYİ PARTİ Grup Başkan Vekili
okumuşlar kararı.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) MHP.
BÜLENT TEZCAN (Devamla) MHP, affedersiniz,
düzeltiyorum, MHP grup başkan vekili okumamışlar.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sen
okumamışsın, sen. Hepsi burada, değerlendirmeleri de var
burada.
BÜLENT TEZCAN (Devamla) Ellerine kararı
tutuşturmuşlar bu arkadaşların.
Bakın, gerekçe uyduracak ya, gerekçe uyduracak
ya Yüksek Seçim Kurulu, o 12 sayfada, o karanlık bölümde diyor ki
ERKAN AKÇAY (Manisa) İşinize gelmeyince
uydurdu oluyor yani!
BÜLENT TEZCAN (Devamla) Seçim hukuku, şeklî
bir hukuktur, onun için sandık kurulları eğer usule uygun
oluşmadıysa külliyen oylar iptal edilir. Peki, mühürsüz oylar neydi?
Mühürsüz oylarda seçim hukuku, şeklî hukuk değil miydi? Bu hâkimlerin
de imzası var o mühürsüz oy kararında. Diyorlar ki: Sandık
kurulu başkanlarının görev ve yetkileri öyle önemlidir ki sonuca
etkilidir.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Onlar seçim sonuçlarına
müessir değil, bunlar seçim sonuçlarına müessir.
BÜLENT TEZCAN (Devamla) İyi, peki, bunlar
-İstanbul seçimlerinde yetki ve görevleri çok önemli- sonuca etkili de,
Mustafakemalpaşa seçimi söz konusu olunca, Pasinler seçimi söz konusu olunca,
başka yerler söz konusu olunca
RECEP ÖZEL (Isparta) Gerekçeyi iyi
okumamışsınız.
BÜLENT TEZCAN (Devamla)
bu yetkiler sonuca etkili
değil mi?
ERKAN AKÇAY (Manisa) Değil.
BÜLENT TEZCAN (Devamla) Değil çünkü orada AK
PARTİnin talimatına uygun hareket etme zarureti var, hukuka uygun
hareket etme zarureti
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Yanlış, yanlış.
BAŞKAN Sözlerinizi bağlayın
Sayın Tezcan.
Buyurun.
BÜLENT TEZCAN (Devamla) Bağlıyorum.
Sayın Başkan, bir başka konu, burada
çok şey var da uzun uzun konuşacağız, şimdi bu
gerekçeleri tamamlayamamışlar, uyduramamışlar, en son
şu kısa kararda olmayanları da buraya sokuşturmuşlar
gerekçe gibi. Diyor ki: 108 sandıkta bu sandıklar yok hükmündedir.
Niye? Çetele tutulmamış. Yani sayım döküm cetveli
tutulmamış bunlarda, yok hükmündedir. diye bunları söylüyor.
İşin ilginci nedir biliyor musunuz? Bu sandıklar Usule
aykırı oluştu. denilen sandıklar değil yani kamu
görevlisi olmayan sandıklar değil. Usule aykırı
oluşturuldu. denilen sandıklarda çetele tutulmuş, usule uygun
sandıklarda çetele tutulmamış. Gerekçe bulma telaşıyla
ayaklarının nereye dolaştığının
farkında değiller. Bu sandıklar yok hükmünde. diyen, gerekçe
uyduran 7
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BÜLENT TEZCAN (Devamla) Son cümlem, bitiriyorum.
BAŞKAN Lütfen toparlayın Sayın
Tezcan, buyurun.
BÜLENT TEZCAN (Devamla) Bu sandıkların
yok hükmünde olmadığını herkes biliyor ama aynı
şekilde, buna gerekçe uydurmak için her şeyi ayaklar altına
alarak gerekçe yazan, vicdanları çiğneyen bu 7 hâkimin
hukukçuluklarının yok hükmünde olduğu, bu kararla doğrudan
tescil edilmiştir.
Teşekkür ediyorum, sağ olun Sayın
Başkan. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Tezcan.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sizin söz talebiniz var zaten, biraz
sonra size söz vereceğim.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Efendim, söz talebim, orada
konuşacağım üç dakika. Şimdi Sayın Tezcan açıkça
sataşmada bulunmuştur.
TEKİN BİNGÖL (Ankara) Neyi
sataştı? Hiç de sataşmadı ya.
BAŞKAN Şöyle yapsak Sayın Akçay
Sayın Akçay, hem bu konuşmanızı yaparsınız hem de
biraz önce Sayın Akbaşoğlunun söz talebinde olduğu gibi
ERKAN AKÇAY (Manisa) Ama konuşmamın bir
insicamı var, orada onu yapacağım.
BAŞKAN
hepsi aynı konu olduğu
için, oylamasını yaparız, sonra hepinize söz veririm. Lütfen
anlayış gösterin, yoksa tamamlamamız zor olur.
ERKAN AKÇAY (Manisa) O zaman, Sayın
Başkan, müsaade ediniz lütfen, tutanaklara girmesi bakımından
BAŞKAN Buyurun Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Şimdi, AK PARTİ ve
MHPnin bu gerekçeyi okumadığını ifade etti. Biz bunu
sabaha kadar okuduk ve çalıştık. Sabahki konuşmamda bunun
özetini de yaptım fakat Sayın Tezcanın kendisinin yarım
yamalak okuduğu ve anlamadığı anlaşılıyor.
Efendim, YSK işine gelen kararı verseydi iyi hukukçular diyecekti
fakat işine gelmediği bir karar çıktığı için YSKyi,
YSK üyelerini tahkir eden, tezyif eden, onlara hakaret eden cümleler
kullanılıyor; mesele bu kadar basit.
Yani okuyup okumadığımı nereden
biliyorsun sen Sayın Tezcan? (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım, Sayın Tezcan benimle
ilgili de bir sataşmada bulundu. Sonuçta yerimden açıklama yapmak
istiyorum.
BAŞKAN Size söz vereceğim. Bu,
tutanaklara geçsin diye
Açıkça söyleyelim, Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu en az söz kullanan grup olduğu için böyle bir tercih yaptım.
Lütfen, görüşmelerin tamamını bitirelim, oylamasını
yapalım. Söz hakkınız saklıdır Sayın
Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Peki, teşekkür ediyorum.
Sadece bir cümleyle
BAŞKAN Tutanağa geçsin diye, tamam.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bakın, kararın tamamı elimde. Ben de gece
boyunca üzerinde çok iyi bir çalışma yaparak bizimle ilgili
AHMET KAYA (Trabzon) 250 sayfayı!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Evet, bak, nereleri çizip nereleri not
aldığımı hepinize gösterebilirim, burada; Sayın Tezcan
beraber
Ve ben onun özetini de konuşmamda gayet ortaya
koydum.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Tezcan anlamamış
zaten; yarım yamalak okumuş, yarım yamalak anlamış.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Ancak kendileri gibi bilenler maalesef bizi suçluyorlar.
Onun tutanaklara geçmesini isterim.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Akbaşoğlu.
Öneri üzerinde söz sırası, İYİ
PARTİ Grubu adına Antalya Milletvekili Feridun Bahşiye aittir.
Buyurun Sayın Bahşi. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA FERİDUN
BAHŞİ (Antalya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi üzerinde söz aldım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Antalyada yine bir gazeteci dövüldü. Türkiye'nin
her yerinde failler serbest kaldıkça gerçekleri ifade eden gazeteciler
dövülmeye devam ediliyor. Hak, hukuk, adalet ortadan kalktığı
için bu dövülmeler devam ediyor. Failler yakalandı, yine serbest. Antalya
Aksuda Güney Haberci Genel Yayın Yönetmeni Ergin Çevik, bürosunda
saldırganlar tarafından darbedildi ve failler yakalandı ama
serbest bırakıldı. Olayı kınıyorum, kendisine de
geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Değerli arkadaşlar, YSK dün, nihayet, günler
sonra, 250 sayfalık kararını açıkladı, adına da
gerekçeli karar dedi, gerekçeli karar. Dünden beri bir hukukçu, yirmi
beş yıldır kürsüde hâkimlik yapmış bir hukukçu,
kırk yıllık bir hukukçu olarak incelemeye
çalışıyorum. Ancak bu 250 sayfalık kararda ne hukuki ne
yasal bir gerekçe bulamadım. Karar baştan sona demagoji üretilerek
yazılmış. Bu, sadece demokrasi tarihimize halkın iradesinin
gasbedildiği yeni bir tarih olarak geçecektir. Karar, bugüne kadar YSKnin
oluşturduğu tüm içtihatlara, ancak 2017 mühürsüz oyların
kabulünden sonra verdiği kararlardan AK PARTİ lehine olanların
dışındaki tüm kararlara uygun bir karar.
Yirmi beş yıllık hâkimlik yapan ve
ağır ceza mahkemesi başkanlığı yapıp idam
kararlarına imza atan bir insan olarak kararı incelediğimde,
kararın sadece ve sadece demagojiden ibaret olduğunu görüyorum.
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) - İdam mı
verdin, vay zalim vay!
FERİDUN BAHŞİ (Devamla) Kendinden
emin kararlar çok kısa olur; kanun metni, kanunun maddesi
yazılır Eylem ve işlem, bu kanuna aykırıdır ya
da uygundur. denir, kabul edilir ya da reddedilir. Mahkeme kararlarında
da kendi verdiği hükümden emin olmayan hâkim
arkadaşlarımız, geçmişte de bugünde de lafı
dolandırır, 30 sayfa, 40 sayfa, 50 sayfa kararlar yazar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bağlayın sözlerinizi
Sayın Bahşi.
FERİDUN BAHŞİ (Devamla) Tamam
efendim.
Ben bu kararı yani 250 sayfalık
kararı, hâkimlerin kendi kararlarından emin olmadıklarında
yaptıkları demagoji kararlarına benzettim. Bu karar sadece ve
sadece demagojidir, yok hükmündedir ve aynı zarfa giren 4 oydan nasıl
3 tanesi geçerli, 1 tanesi geçersiz sayılıyor, onun izahı yok.
Kararda oyların çalındığına dair bir hüküm yok,
gerekçeli karar kısa karara aykırı olamaz, gerekçeli karar
kısa karara aykırı olmuş.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Bahşi.
Söz sırası, Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına Manisa Milletvekili Erkan Akçaya ait.
Buyurun Sayın Akçay. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
MHP GRUBU ADINA ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Cumhuriyet Halk Partisinin verdiği grup önerisi
üzerine Milliyetçi Hareket Partisi adına söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Yüksek Seçim Kurulunun İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanlığı seçimini yenileme kararının
gerekçesi malum açıklandı ve bunun tartışmalarını
yapıyoruz. Yüksek Seçim Kurulunun yenileme kararındaki en önemli
gerekçesi, sandık kurulu başkanının tespitindeki kanuna
açık aykırılıklardır. Sandık kurulu
başkanının mülki idare amiri tarafından yerleşim yeri,
adresleri esas alınmak suretiyle ilçede görev yapan tüm kamu
görevlilerinin listesi alınarak bunlar arasından belirlenmesi zorunlu
şarttır. Eğer bu işlem yapılmamışsa
işlem de yok hükmündedir. YSK gerekçesinde bu hükme dair istisnai
başkaca bir hüküm olmadığına dikkat çekilmektedir. O hâlde
sandık kurulu başkanları için kamu görevlisi olması
dışında bir kişinin görevlendirilmesi açıkça kanuna
aykırıdır; bu, tartışmadan varestedir; önce bu, kabul
edilecek. YSK gerekçesinde Danıştay içtihatlarına da atıf
yapılan önemli bir cümle vardır: Bu oluşuma aykırı
olarak kurulda bulunmaması gereken bir kişinin kurulda yer alması
hâlinde itiraz veya dava üzerine kurul kararlarının şekil yönünden
geçersiz olacağı, esasa girilmeden iptal edileceği
tartışılmaz bir uygulamadır. Bu ifadeden yola çıkarak
diyebiliriz ki bir şekil hukuku olan seçim hukukunda kanunun emredici
kurallarına bağlılık esastır. Buradan bir sapma, kanun
dışıdır, bir şekil hukuku olan seçim hukukuna
aykırı bir durumdur.
Özetle, sandık kurulu
başkanlarının kanuna açıkça aykırı bir
şekilde tespit edilmesi, başlı başına seçim
sonuçlarına müessir bir işlemdir ve seçimin hukukiliğine
şaibe düşürür.
Deniliyor ki: Aynı zarftan çıkan
muhtarlık, ilçe belediye başkanlığı, ilçe belediye
meclisi üyeliği seçimleri için yenileme kararı neden
alınmadı? Hayır efendim, öyle değil. Aslında tam da
Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devleti olduğu için öyle değil. YSK,
gerekçesinde diyor ki: Yüksek Seçim Kurulunun, seçilme yeterliliğine
ilişkin tam kanunsuzluk hâlleri hariç olmak üzere, süresinde itiraz
yoluyla önüne gelmeyen bir konuda resen karar vermesi mümkün değildir.
Buna göre, YSK kararı, sadece AK PARTİnin itirazına konu olan
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimine
ilişkin olmuştur. 24 Haziran ve diğer seçimler için konu
edilmeme sebebi bu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Akçay,
bağlayın sözlerinizi lütfen.
ERKAN AKÇAY (Devamla) Seçim hukuku şekil
hukukudur diyoruz ve emredici kurallarla çerçevesi çizilmiştir. 298
sayılı Kanunun seçim sürecine ilişkin bu kadar
ayrıntı vermesinin sebebi budur. Kanunun 101inci maddesinin (7)nci
fıkrasında da şu hüküm vardır: Bir zarfta birden fazla oy
pusulası kullanılan seçimlerde, zarftan çıkan oy
pusulalarından bir seçim türüne ait olanının geçersiz
olması, diğerlerinin geçersiz sayılmasını
gerektirmez. Kanun bu kadar açıkken YSKden aynı zarftan çıkan
diğer pusulaların da iptalini istemek, YSKden kanuna
aykırı bir karar verilmesini talep etmekten başka bir şey
değildir.
Önerge gerekçesinde, sandık
kurullarının YSK tarafından belirlendiği ve
sorumluluğun YSKde olduğu söyleniyor, bu da yanlış.
Sandık kurullarının belirlenmesinde yetki ve sorumluluk ilçe
seçim kurullarınındır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen
Sayın Akçay.
Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Devamla) Çok teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
İlçe seçim kurulları, sandık
kurullarını oluştururken kanun ve genelgelere uygun hareket
etmek zorundadır. Sandık kurullarının itirazlarına
ilişkin imkânlar, kanun ve genelgede itiraz yapmaya muktedir siyasi
partilerle paylaşılmaması münasebetiyle ve bu konuda yetkili ve
sorumlu ilçe seçim kurullarının, görevlerini kanuna ve genelgeye
uygun bir şekilde yerine getirmedikleri sebebiyle, YSK, olağanüstü
itiraz olarak sandık kurullarındaki kamu görevlisi olmayan
kişileri incelemiş ve tespit etmiştir. Kaldı ki YSK
tarafından kanuna aykırı sandık kurulu görevlendirmelerini
yapan ilçe seçim kurulu başkan ve üyeleri ile seçim müdürleri ve
diğer sorumlular hakkında suç duyusunda bulunulması da YSK
kararında mevcut bulunmaktadır.
Son olarak, önergede YSKnin kararının
hukuki değil, siyasi olduğu belirtilmekte, bütün bu gerekçelerden
sonra YSKnin kararının hukuki ve kanuni olduğu
tartışmasızdır.
YSK, önüne gelen itirazı karara
bağlamış ve seçimlerdeki hukuksuzluk ve usulsüzlükler tespit
edilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi selamlamayla
tamamlayın.
Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Devamla) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP
ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Akçay.
Öneri üzerinde söz sırası, Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Batman Milletvekili Mehmet Ruştu
Tiryakiye ait.
Buyurun Sayın Tiryaki. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
HDP GRUBU ADINA MEHMET RUŞTU TİRYAKİ
(Batman) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yurttaşlarımızın demokrasiye ve sandık
güvenliğine olan inancını yıpratmamak, 31 Mart 2019 yerel
seçimlerine ve bundan önceki seçimlere gölge düşürmemek için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Cumhuriyet
Halk Partisinin Meclis araştırması açılması önerisi
üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Tam da bu nedenle Meclis araştırması
açılmasını destekliyoruz. Yurttaşların demokrasiye
olan inancını yıpratmamak, yurttaşların sandık
güvenliğine olan inancını yıpratmamak, 31 Mart yerel
seçimlerine gölge düşürmemek, 24 Haziran ve
Cumhurbaşkanlığı seçimleri başta olmak üzere, bundan
önceki seçimlere gölge düşürmemek ve Adalet ve Kalkınma Partisi,
İstanbul seçimlerinde bir organize iş, kumpas olduğuna
inanıyorsa bu inancın doğru olup olmadığını
ortaya çıkarmak için Meclis araştırması açılması
önerisini destekliyoruz.
Yüksek Seçim Kurulunun 6 Mayıs 2019 tarihinde
verdiği ancak gerekçesi 22 Mayıs 2019 günü açıklanan 250
sayfalık gerekçeye gelince: Esasen, 250 sayfalık gerekçe yok, gerekçe
50 sayfadan oluşuyor. Bunun 12 sayfası İstanbul seçimlerinin
iptaline ilişkin, 38 sayfası ise muhalefet şerhi, kalan 200
sayfa ise ek olarak sunulabilecek bilgi ve belgeleri içeriyor. Ne demek
istiyorum? Şunu demek istiyorum: İlk 98 sayfada Adalet ve
Kalkınma Partisinin dilekçesi var, Yüksek Seçim Kurulunun ara kararı
var ve 39 ilçenin seçim kurullarından gelen cevap yazıları var
yani bir gerekçe yok, yazışmalar var. 99uncu ve 107nci sayfalar
arasında, kamu görevlisi olmadığı belirtilen 754
kişinin adlarının ve soyadlarının baş harfleri
var. 108inci ve 113üncü sayfalar arasında sayım döküm cetvellerine
ilişkin inceleme var ve en büyük bölümünü oluşturan 113üncü
sayfasından 200üncü sayfasına kadar yani 90 sayfalık
kısmında, kısıtlı olduğu hâlde oy kullanan 601
seçmenin ismi, yine, hükümlü olduğu hâlde oy kullanmaması gereken 99
seçmenin ismi ve yerine oy kullanılan 6 ölü seçmenin ismi var. Bütün
bunların sayısı kaç? 706 kişi. Seçim sonuçlarına etki
ediyor mu? Hayır, seçim sonuçlarına etki etmiyor ama 250
sayfanın 90 sayfasında sadece bunlar var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi bağlayın
Sayın Tiryaki.
Buyurun.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Bitiriyorum Sayın Başkan.
Özetle: 200 sayfa gerekçe olunca, gerekçe, 200 sayfa
olmuyor. Bütün samimiyetimle söylüyorum, keşke kamu vicdanını
rahatlatacak bir gerekçe olsaydı çünkü Çaldılar. dediniz ya,
çalındığını gösteren keşke bilgi ve belgeler olsaydı.
Halkımızı rahatlatmadığı gibi, emin olun, Adalet
ve Kalkınma Partisini destekleyenleri de rahatlatmadı.
İki şey hakkında kısaca bir
şeyler söyleyeceğim. Bir kez daha söylüyorum, sandık kurulu
başkanının kamu görevlisi olmaması bir seçimi şaibeli
hâle getirmez.
MUHAMMED FATİH TOPRAK (Adıyaman)
Getirir, getirir.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Ayrıca, Yüksek Seçim Kurulunun kararında 754 tane kamu görevlisi
olmayan sandık kurulu başkanı var. deniliyor, 754. Bu 754
tanesinin 534 tanesi özel öğretim kurumlarında öğretmen. Bir
kişi özel öğretim kurumlarında nasıl görev yapıyor?
Millî Eğitim Bakanlığından izin alarak görev yapıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen Sayın
Tiryaki.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) Özel
öğretim kurumlarında görev yapan bir öğretmenin disiplin
soruşturmasını kim yürütüyor? Millî Eğitim
Bakanlığı yürütüyor. Tıpkı kamu görevlisi gibi
işlem görüyor bunların hakkında yürütülen işlemler.
Ayrıca, bu sandık kurulu
başkanlığı meselesi yeni bir iş. 7 Haziranda
sandık kurulu başkanları memur değildi, 1 Kasımda
sandık kurulu başkanları memur değildi, 16 Nisan
referandumunda sandık kurulu başkanları memur değildi.
Ayrıca, seçmenlere, yurttaşlara, partilere yüklenebilecek hiçbir
kusur yok. Sandık kurulu başkanlarını ilçe seçim
kurulları belirliyor, listeyi valiliklerden, kaymakamlıklardan
istiyor, içinden kura çekiyor, eksik kalırsa engeli olmayanları
belirliyor. Dolayısıyla Sandık kurulu başkanı memur
değil. diye bir seçim hukuksuz hâle gelmez.
Son olarak sayım-döküm cetvelleriyle ilgili çok
önemli bir şey söyleyeceğim: Bakın, ne diyor, biliyor musunuz?
18 tanesi yok, 90 tanesi imzasız ve mühürsüz. Mühürsüz oy pusulası
geçerli, mühürsüz sayım-döküm cetveli geçersiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Bundan büyük bir tutarsızlık olamaz diyorum.
Son olarak şunu söyleyeceğim, son olarak.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Hatibi
dinleyelim, hatibi dinleyelim!
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Yüksek Seçim Kurulu güven erozyonuna uğruyor, bu hepimize zarar verir. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Açalım mikrofonu.
Lütfen dinleyelim değerli milletvekilleri.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
TSKden bahsetmiyorum, Emniyetten bahsetmiyorum, Meclisten bahsetmiyorum,
Cumhurbaşkanlığından bahsetmiyorum.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) TSKyle ne alakası
var?
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) Ama
iki kurum, ÖSYM ve YSKye
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Silahlı Kuvvetlerle
ne alakası var? Hayır ne var, Türk Silahlı Kuvvetlerinin neyi
var?
BAŞKAN Lütfen değerli milletvekilleri
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
ortalama bir yurttaş güven duyuyordu, ÖSYM sizin döneminizde bitti, YSK
de dört nedenle bitti. Mühürsüz, imzasız oy pusulaları
kararıyla, hiçbir yasa değişikliği olmadığı
hâlde tutukluların oy kullanma hakkının engellenmesiyle, 6
belediye başkanlığının gasbedilmesiyle ve son olarak
İstanbul seçimleriyle güvenilirliğini yitirmiştir.
Böyle olunca, arkadaşlar, muhalefet
kaybetmiyor, emin olun YSK güven kaybedince bütün Türkiye kaybediyor diyorum,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Tiryaki.
Öneri üzerinde son konuşma Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Isparta Milletvekili Recep Özele
aittir.
Buyurun Sayın Özel. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA RECEP ÖZEL (Isparta)
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu
öneri üzerine söz aldım. Tabii, Cumhuriyet Halk Partisi sözcüsü Sayın
Tezcan burada gerekçenin 11 sayfalık bölümüne burada vicdansızlar
diye bir bölüm ayırdı. Şimdi o vicdansızlar diye
söylediği hâkimlerin 4ünü vicdanlı olarak kabul ettiğini de bir
kısmının da 2017 tarihinde verilen kararda da yine
vicdansızlıkla itham ettiğiniz hâkimlerden olduğunu sizlere
bildirmek istiyorum. O zaman vicdansız dediklerinizi şimdi
vicdanlı hâle getirmişsiniz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Takke nerede, takke?
Fetullahın takkesi nerede?
RECEP ÖZEL (Devamla) - Şimdi, kararı
beğenmeyebilirsiniz, eleştirebilirsiniz hatta ağır da
eleştirebilirsiniz ama yüksek yargı mensubu hâkimlere o ifadeleri ben
burada kullanmaktan kendimi sakınıyorum, onu ağzıma dahi
almak istemiyorum, o ithamlarda hiçbir hukukçunun bulunmaması gerekiyor.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Kendileri vicdansız!
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Takke, takke
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) YSK
kararını niye sizden öğreniyoruz Başkandan önce? YSK
kararını niye Başkandan değil, sizden öğreniyoruz?
RECEP ÖZEL (Devamla) - Şimdi, bakın, 7 yüksek
mahkeme yargıcımız olumlu yönde, 4ü de ret yönünde oy
kullandı. Bunların hepsinin görüş farklılıkları
en doğal, olabilir, gerekçeyi beğenmiyor olabilirsiniz. Şimdi,
200 sayfalık kısmının nelerden ibaret olduğunu
eğer okusaydınız iyi anlayabilirdiniz. Anlamak
istemediğiniz noktadan işe bakıyorsunuz. (CHP
sıralarından gürültüler)
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Ya,
vicdanınıza sığınıyor musunuz?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Recep, patron söylemiş,
sizin patron, Adamına göre adalet uygulayan çeteden çok çektik. diyor.
RECEP ÖZEL (Devamla) O 200 sayfalık bölümde,
kısıtlı olan seçmenlerin hangi sandıkta oy
kullandıklarını söylemeyecek miydi?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Bir şey söylemiş
sizin patron, çete demiş, çete; bak, çete demiş.
RECEP ÖZEL (Devamla) Ölü seçmenlerin hangi
sandıklarda oy kullandıklarını söylemeyecek miydi?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Adamına göre adalet
uygulayan çeteler. demiş.
RECEP ÖZEL (Devamla) Hükümlü ve tutukluların
hangi sandıklarda... Adam cezaevinde bulunuyor, aynı zamanda mahallesinde,
evinin kayıtlı olduğu yerde oy kullanıyor. Bunları tek
tek gerekçeli kararında yayınlamayacak mıydı?
Şimdi, kısa karar 6 Mayısta
yayınlandı. 6 Mayıstan bugüne kadar bir dünya televizyon
programında sizler ve bazı muhalefet partileri bir iddiada bulundunuz
Bir zarftan 4 oy pusulası çıkıyor, 1i geçersiz, 3ü nasıl
geçerli? diye. Bu kararda ona cevap verilmiş. Ben isterdim ki burada
gelip o cevaba tatmin olduk veya olmadık demeniz gerekirdi. Ne diyor
Yüksek Seçim Kurulu: Ben önüme gelen ihtilafı çözerim. Bana bu konuda
ihtilafı Büyükşehirde AK PARTİ getirdi, Maltepede MHP getirdi,
Büyükçekmecede AK PARTİ getirdi. Sizin diğer ilçelerle ilgili,
aramızdaki farkın az olduğu yerlerle ilgili bir tane itirazınız
var mıydı?
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Var, var, her yerde
var.
RECEP ÖZEL (Devamla) Hiçbir yerde
itirazınız yoktu.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Malazgirtte yok
mu, Muşta yok mu?
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Muş
nerede, Malazgirt nerede?
RECEP ÖZEL (Devamla) İtirazınız
olduğu zaman aynı şekilde oralarda da karar verilecekti ama hem
Yüksek Seçim Kuruluna benzer gerekçelerle itiraz etmiyorsunuz, daha sonra da
Yüksek Seçim Kurulunun, bir zarftan 3ü geçerli, 1i geçersizi,
altını çize çize yazdıkları gerekçeyi okumadan buraya gelip
kararı eleştiriyorsunuz. (CHP sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Bu usulsüzlük
varsa 3 bin oyla niye çıkıp açıklattın
Başkanını?
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel, devam edin.
RECEP ÖZEL (Devamla) Şimdi, ben burada
karşı oyları olabildiğince eleştirebilirim,
acımasızca da eleştirebilirim, eleştireceğiz de.
Karşı oyların tamamına bakın, hep 2018
yılından önceki yasal düzenlemeden önceki içtihatlara dayanıyor.
2018 yılı, seçim hukuku anlamında, sandık kurulu başkanlığı
anlamında bir milattır. 2018 Martından sonra Türkiyede iki tane
seçim yapıldı, biri Cumhurbaşkanlığı ve
milletvekili seçimi, diğeri de bu seçim. 24 Hazirandaki Cumhurbaşkanlığı
ve milletvekili seçiminde buna benzer bir itiraz Yüksek Seçim Kurulunun önüne
gelmemiştir.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Geldi, geldi.
RECEP ÖZEL (Devamla) Onun için bununla ilgili bir
karar vermemiştir. İlk defa bu seçimde bununla ilgili itirazı,
olağanüstü de itiraz hakkımızı kullanarak getirdik ve seçim
kurullarına Kanunun amir hükmünü, sandık kurulu
başkanının kamu görevlisinden olması gerektiği amir
hükmünü niye uygulamadınız? dediğimiz zaman meşru bir
gerekçe ortaya koyamadılar, nereden aldıklarını
söyleyemediler. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP
sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Recep Bey,
takke nerede? Evde mi, Meclisteki odada mı?
RECEP ÖZEL (Devamla) Siz de
anlayacaksınız arkadaşlar, anlamak istiyorsanız dinleyin.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel, sözlerinizi
bağlayın lütfen.
RECEP ÖZEL (Devamla) - Şimdi, arkadaşlar,
oylar çalındı, Çalınmadı. diyorsunuz da bir tane örnek
vereceğim size: Biliyorsunuz, Maltepede oylar 2 defa sayıldı
tüm sandıklarda, 1inci sayım ile 2nci sayım arasında
aramızdaki fark 808 azaldı.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Nereden oldu bu?
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) - Çünkü geçersiz
oyları saydınız aynı zamanda.
JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) Geçersiz oylar
sayıldı.
RECEP ÖZEL (Devamla) 98 sandıkta 117 tane
birbirleriyle akraba ilişkisi olan sandık kurulu görevlileri görev
yapmış. Bu 98 sandık da Maltepede.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Geçersiz
oyları saydınız, adı üstünde geçersiz oylar.
RECEP ÖZEL (Devamla) İlçe belediyesinde,
Maltepe Belediyesinde bir farklılık yok 2nci sayımda ama
Büyükşehir Belediyesinde 150 tane oy CHPnin azalmış, bizim 100
tane artmış yani 250 fark sadece 98 sandıkta.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Aynı gece 3
bin oyla Anadolu Ajansıyla nasıl açıklama
yapacaktınız? O zaman usulsüzlük yok muydu, 3 bin oyla usulsüzlük yok
muydu?
RECEP ÖZEL (Devamla) Biz tamamının
sayılmasını istiyorduk, siz niye istemediniz, niye
tamamının sayılmasını istemediniz? (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Eğer tamamı sayılsaydı
bu hırsızlıklar günyüzüne çıkacaktı,
hırsızlıklarınızın çıkmaması için tam
sayımına karşı çıktınız.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Recep, doğru söyle;
Recep, doğru söyle Recep.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Takke, takke!
RECEP ÖZEL (Devamla) Hak yerini buldu, seçimlerin
yenilenmesine karar verildi. Beğenin, beğenmeyin, önümüzde bir seçim
var.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Fetullah
Gülen takkeyi nerede vermişti sana?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Evet, son olarak bağlamanız
için veriyorum bir dakika daha.
Buyurun Sayın Özel.
RECEP ÖZEL (Devamla) Yüksek Seçim Kurulu
mazbatayı İmamoğlundan alıp Binali Beye vermedi ki
mazbatayı aldı, millete verdi. 23 Haziranda millete gideceğiz,
millet mazbatayı kime verirse
Hepinize saygılar sunuyorum efendim. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özel.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın hatip direkt
Cumhuriyet Halk Partisini kastederek ve adını kullanarak Siz, Yüksek
Seçim Kuruluyla ilgili neden bu itirazlarda bulunmadınız,
yapmadınız? diyerek sataşmada bulunmuştur. Yani zaten
yaptığımız şeyleri yapmamışız gibi
kamuoyunda bir algı yaratmakla ilgili sataşmada bulunmuştur.
BAŞKAN Sayın Özkoç
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ancak sizin
aldığınız karar doğrultusunda -bu karara
saygımız olduğundan- oylandıktan sonra bu kararın
açıklığa kavuşmasıyla ilgili sataşmadan Bülent
Tezcana söz vermenizi talep ediyorum.
BAŞKAN Yerinizden versem çünkü
belirttiğiniz gerekçe daha çok bir tavzih talebi içermektedir.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Hayhay efendim.
BAŞKAN Ben şimdi vereyim, sonra oylamaya
geçelim çünkü oylamadan sonra ara vereceğiz.
Buyurun Sayın Tezcan, yerinizden söz veriyorum.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
34.- Aydın Milletvekili Bülent Tezcanın, Isparta
Milletvekili Recep Özelin CHP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
BÜLENT TEZCAN (Aydın) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, gerekçeli kararda,
tekrar söylüyorum, hiçbir yerinde Şu kadar oy
çalınmıştır, şu kadar oy
alınmıştır. diye bir hesap
yapılmamıştır. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
İyice oku, bir bak!
BÜLENT TEZCAN (Aydın) Gerekçeli kararda 754
sandığın toplam seçmen sayısıyla
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Kararı oku, kararı oku!
BÜLENT TEZCAN (Aydın)
754
çarpılmış 212 bin seçmene tekabül eder diye yuvarlak bir hesapla
kamuoyu yanıltılmaya çalışılmıştır.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) -
Kararı iyice oku! Kararı iyice oku!
BAŞKAN Lütfen
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) -
Kararı iyice oku! Kararı iyice oku!
BÜLENT TEZCAN (Aydın) 2018 öncesindeki
içtihatlardır dayanılan içtihatlar muhalif üyelerin... sözünün
gerçekle hiçbir ilgisi yoktur. Bu seçimlerde daha 6 Mayıs kararından
on beş gün önce ve yirmi gün önce Mustafa Kemal Paşa ve Pasinler
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Anlasınlar biraz, Haydarın yaptığını
yapıyorum! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Buyurun.
Sayın Demirbağ, lütfen
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) -
Haydarın yaptığını yapıyorum!
BAŞKAN Sayın Demirbağ
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) -
Haydarın yaptığını yapıyorum!
BAŞKAN - Sayın Demirbağ
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Haydarın yaptığını yapıyorum!
Konuşmasın bir daha!
BÜLENT TEZCAN (Aydın) Emsal içtihatlar,
sandık kurulu başkanlarıyla ilgili emsal içtihatlar 2018den
öncedir. iddiasının gerçekle ilgisi yoktur çünkü daha 6
Mayıstan önce, on beş gün önce Mustafakemalpaşa, yirmi gün önce
de Pasinlerle ilgili sandık başkanı ve kurul üyelerinin kamu
görevlisi olmadığı iddiasına ilişkin kararlar bu
seçimde verilmiş kararlardır. Sandık kurulu
başkanlarının kamu görevlisi olmamasının tek
başına iptal sebebi olamayacağı, tam tersine bunların
sonucu nasıl etkilediğinin açıkça izah edilmesi gerekir. derken
aynı kurul on beş gün sonra İstanbulda
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen bağlayın Sayın
Tezcan. Bir dakika daha süre veriyorum.
BÜLENT TEZCAN (Aydın) Bitiriyorum.
buna hiç bakmadan iptal kararı vermiştir.
Vicdanları kanatan bir karardır, gürültüyle üstü örtülebilecek bir
şey değildir. İnşallah 23 Haziranda İstanbulda 16
milyon İstanbullu yeniden bu kanayan vicdanları onaracaktır.
(CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Teşekkür ediyorum.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Ayın 23ünde görüşürüz!
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Tezcan.
Buyurun Sayın Akbaşoğlu, yerinizden
size de iki dakika süreyle söz veriyorum.
35.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Aydın Milletvekili Bülent Tezcanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Değerli Başkanım.
Değerli milletvekilleri, şimdi Sayın
Bülent Tezcan kürsüden konuşmasında bizlerin kararı
okumadığı şeklinde ithamda bulundu. Karar burada,
kararı baştan sona okumak suretiyle, notlarımızı da
çıkarmak suretiyle bugün grup başkan vekillerine söz
verildiğinde hep beraber düşüncelerimizi ifade ettik. Öncelikli
olarak Yüksek Seçim Kurulunun 11 üyesinden 7sini vicdansız, 4ünü
vicdanlı gibi kabul etmek gerçekten çok talihsizliktir, ben Sayın
Tezcana bunu yakıştıramadım. Bir bütün olarak bakmak
lazım. Bütün görüşler muhteremdir ama çoğunlukla karar verilir.
Ben bu konuda 11 üyeyi de buradan tebrik ediyorum, kendi özgür kanaatlerini
ortaya koymuşlar. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Dolayısıyla bir talimatla verilen karar yok, 7
aynı düşüncede olan hâkimimiz orada kendi müşterek
kararlarını, gerekçelerini ortaya koymuşlar, 4 hâkimimiz de
ayrı ayrı kendi muhalefet şerhlerini ortaya koymuşlar. Dolayısıyla
buna bir bütün olarak bakmak ve mazbatayı vermeden önce CHPli yetkililer
En güvendiğimiz kurum Yüksek Seçim Kuruludur. diye methiyeler düzerken
sonradan hukuka uygun bir kararla, aynen CHPnin Artvin Yusufelideki başvurusunu
değerlendiren aynı 11 kişiden müteşekkil Yüksek Seçim
Kurulunun vermiş olduğu hukuka uygun karara eyvallah derken, niçin
İstanbulla ilgili karara karşı çelişkili bir tutum ve
davranış içerisindesiniz? (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Sonuç itibarıyla bu kabul edilemez.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bir dakika efendim, bir dakika! Suçlamalarla ilgili daha
birçok husus var. Bakın
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu, iki
dakika süre vereceğim.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Ama daha devam ediyor.
BAŞKAN Size bütün iddialara cevap vermeniz
için on dakika süre veremem, bunu biliyorsunuz. İki dakika dedim, iki
dakika. Sayın Akçay da bekliyor.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Efendim, son olarak, son olarak
BAŞKAN Sonra başka vesilelerle cevap
verirsiniz. Son bir dakika, lütfen, lütfen
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Son bir dakika efendim.
CHP dedi ki: 29 bin fark var. Bütün millet gördü
ki her gün oylar düştü, düştü, 13 bin farka geldi ve sonuç
itibarıyla Yüksek Seçim Kurulu diyor ki: 754 tane sandıkta, hukuka
aykırı bir şekilde, 298 sayılı Kanunun 22nci
maddesindeki emredici hükümler hiçe sayılarak 754 sandıkta memur
olmayan başka yerlerden bulunmuş birtakım sandık
başkanları var ve bu 212 bin küsur oya etki ediyor.
Dolayısıyla bu hususlar seçimin güvenilirliğine etki ediyor. Bir
şekil hukuku olan emredici hükümlere mutlak riayeti öngören bu konuda
maalesef gerekli hassasiyet gösterilmemiştir. diye tespitini
yapıyor.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Aynı şekilde, kesinlikle
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Akbaşoğlu, mikrofonu açmayacağım, uzatmayacağım,
daha önce de söyledim.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Mustafakemalpaşayla ilgili olan karar ise
kesinlikle aynı durumda değildir, farklı bir mütalaa
vardır. O konuda gerekli açıklamalara biraz sonra devam
edeceğim.
Teşekkürler.
BAŞKAN Teşekkürler.
Değerli grup başkan vekilleri, söz
taleplerini görüyorum ancak şimdi düzeni sağlamak için önce öneriyi
oylarınıza sunacağım, sonra söz taleplerini
karşılayacağım, tartışmaya bir süre daha devam
edelim, bu arada ama işlemimizi de tamamlayalım.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin
Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına
Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan, Yüksek Seçim Kurulunun
İstanbul seçimlerine ilişkin iptal kararının
araştırılarak seçimlere gölge düşürmemek adına
alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan (10/1130) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 23 Mayıs 2019 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Evet, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Öneri
kabul edilmemiştir.
Sayın Akçay, sizin de söz talebiniz vardı,
size de iki dakika süreyle söz vereceğim.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
36.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Cumhuriyet Halk
Partisinin İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanlığı seçiminde tam sayım talebine neden
karşı çıktığını öğrenmek istediğine
ve YSK kararına saygı duymak gerektiğine ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Efendim, deniyor ki YSKnin kararında Oylar
çalındı. ibaresi yokmuş. Seçim sonucuna müessir usulsüzlükler
var. diyor, daha ne diyecek Yüksek Seçim Kurulu? Hukuki bir ifadede
bulunmuş.
Ayrıca, 2 aday arasındaki oy farkı 29
binden 13 bine inmiş. Ne olmuş? 16 bin oy hokus pokus yapılarak
başta Binali Yıldırımın lehine yazılırken
aleyhine yazılmış. Peki, bu farkın 29 binden 13 bine
inmesine Cumhuriyet Halk Partisinin bir itirazı var mı? Yok, o da
kabulleniyor, yani Tamam, 13 bin. Meseleyi kapatalım. diyor.
Bir de şu: Acaba Cumhuriyet Halk Partisi
İstanbul seçimlerinde tam sayım taleplerine neden karşı
çıktı, bu konuyu desteklemedi; AK PARTİnin, Milliyetçi Hareket
Partisinin bu konuda talepleri vardı. Cumhuriyet Halk Partisinin, 39
ilçenin 25 ilçesinden bazılarını az oy farkıyla
kaybetmesine rağmen bu seçim sonuçlarına bir itirazı
olmadığını biliyoruz, acaba neden? Tabii, bütün Türkiyede
pek çok seçime itiraz edilirken İstanbulda, Ankarada, İzmirde bu
itirazlar niye yapılmadı? Bilhassa İstanbul için söylüyorum ve
bilhassa 25 ilçe belediye başkanlığı için ifade ediyorum.
Tabii, bunlar aklımızdaki siyasi sorular.
Dolayısıyla, oylar
çalınmıştır değerli arkadaşlar, buna kimse itiraz
edemez çünkü 29 binden 13 bine inmesi, 16 bin oy farkı seçim sonucuna
müessir olabilecek büyüklükte bir farktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bağlayın lütfen.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Yüksek Seçim Kurulu da buna
atıfta bulunmaktadır. 190 sayfada da, neler
yaptığını, itirazları nasıl
değerlendirdiğini ve sonuçlarını açıklıyor.
Dolayısıyla, YSK kararına saygı duymak gerekmektedir.
Teşekkür ederim. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Oluç
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Sizden önce Sayın Oluçun söz
talebi var Sayın Özkoç.
Buyurun Sayın Oluç, size de iki dakika süre
veriyorum.
37.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun,
Yüksek Seçim Kurulundaki hâkimlerin hukuku, hakkı ve adaleti
çiğnediğine ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bir noktaya
özellikle vurgu yapmak istiyorum. Bu Yüksek Seçim Kurulundaki hâkimler, sadece
vicdansız olmakla kalmıyorlar, aynı zamanda gasbcılar,
halkın iradesini gasbediyorlar; sadece İstanbulda halkın
iradesini gasbetmiyorlar, bakın KHKli oldukları gerekçesiyle bize
tuzak kurarak tuzakçılar aynı zamanda. Van Çaldıran, Van
Tuşba, Van Edremit, Diyarbakır Bağlar, Erzurum, Tekman, Kars
Digor, Dağpınarda seçilmiş olan belediye
başkanlarının mazbatalarını aldılar,
seçilmemiş olan Adalet ve Kalkınma Partili kişilere o
mazbataları hediye ettiler, gasbettiler halkın iradesini bu Yüksek
Seçim Kurulundaki hâkimler, tuzakçıdırlar, kayyum
atayıcıdırlar; hukuku, hakkı, adaleti çiğnemişlerdir.
Sayın Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna
sesleniyorum: Biz bir tane geçersiz oy saydıramadık ya, bütün
itirazlarımız reddedildi; biz geçersiz oy saydıramadık.
Malazgirtte 3 oyla aldınız, saydıramadık.
BURHAN ÇAKIR (Erzincan) Teröristleri
koymasaydınız.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Tatvanda
saydıramadık, Muşta saydıramadık. Bütün
itirazlarımızı bu gasbcı hâkimler reddettiler. Adalet bu mu
sizce? Durum budur.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Oluç.
Sayın Özkoç
38.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu ve Manisa Milletvekili Erkan
Akçayın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
önce, neredeyse bütün sayımlarda tüm sandıkları dolaşarak
başındaydım. İddia edildiği gibi Binali
Yıldırıma oy çıktığı hâlde yazılmamış
da ondan oylar düşmüş. gibi herhangi bir şey söz konusu dahi
değildir.
BURHAN ÇAKIR (Erzincan) Bunu ciddi olarak mı
söylüyorsun?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sadece Adalet ve
Kalkınma Partisi Ampule vur, ampule vur. dediği için ampule mühür
vuran vatandaşlarımızın sandık kurulu tarafından
görülmemiş oy pusulaları sayılmıştır,
diğerleri maddi hata yüzünden olmuştur. Bu, bir.
Şimdi çok önemli bir şeyi söylüyorum. Hem
Adalet ve Kalkınma Partisinin sözcüsü hem de Milliyetçi Hareket Partisinin
sözcüsü şu 4 oyla ilgili şöyle söylediler: Ya tamamının
sayımına neden karşısınız? dediler.
Tamamını saydığınız sandıklarda da Ekrem
İmamoğlu çıktı, tamamını
saydırdığınız yerde de Ekrem İmamoğlu
çıktı. Ama bir şey söyleyeyim; 4 oydan neden 1 tanesine
karşı çıkılıyor? Şunun için Sayın
Başkan: Madem bu kadar samimisiniz, madem bu kadar dürüstsünüz, madem bize
soru soruyorsunuz AK PARTİye de bir soru sorun; deyin ki: O zarfın
içerisinde 4 tane pusula vardı. Sandık kurulu başkanı memur
değil; bunlardan sadece 4 tanesinden 1 tanesinin mi sonucuna etki etti?
RECEP ÖZEL (Isparta) Evet.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sadece 1 tanesinin mi?
RECEP ÖZEL (Isparta) Evet.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Orada sandık
kurulu başkanı, sandık kurulu başkanı memur
değilse ve bu seçim sonucuna etki ediyorsa, siz neden 4üne birden itiraz
etmediniz? Bunu açıklamak zorundasınız.
İkinci konu da; biz dedik ki: Bütün bu
seçimleri yenileyelim diye, baştan aşağı yenileyelim diye
Yüksek Seçim Kuruluna
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bağlayın lütfen.
(Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunç ile
Isparta Milletvekili Recep Özel arasında karşılıklı
laf atmalar)
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN Bağlayın lütfen.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, tutanaklara geçsin, beni tehdit ediyor.
RECEP ÖZEL (Isparta) Ne diyorsun bana?
BAŞKAN Lütfen
Lütfen
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Beni tehdit
ediyor. Beni tehdit ediyor Sayın Başkan.
BAŞKAN Lütfen
Lütfen, tamamlayın
sözünüzü.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Tehdit ediyor
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Öztunç, grup başkan
vekiliniz konuşuyor ve grup başkan vekiliniz gerekirse bunu iletir.
Görüşme düzenine lütfen biraz dikkat edin. Şu anda mikrofon grup
başkan vekilinizde.
Buyurun Sayın Özkoç. (AK PARTİ ve CHP
sıralarından gürültüler)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Arkadaşlar,
arkadaşlar
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Özür
dileyeceksin.
RECEP ÖZEL (Isparta) Ne özür dileyeceğim ya!
O benden özür dileyecek.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Ben senden
niye özür dileyeyim?
RECEP ÖZEL (Isparta) Özür dileyeceksin benden.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Niye özür
dileyeyim?
RECEP ÖZEL (Isparta) - Niye itham ediyorsun? Niye
şey yapıyorsun?
BAŞKAN Sayın Özkoç, sözünüzü
tamamlayın.
Sayın Özel
Sayın Özel, lütfen
RECEP ÖZEL (Isparta) Konuşmaya
çıktım, yine söyledin.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Arkadaşlar
BAŞKAN Sayın Özkoç, tamamlayın
sözünüzü.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Arkadaşlar,
Cumhuriyet Halk Partisi samimi şekilde şunu yapmıştır:
Madem 4 pusuladan 1 tanesini, 1 tanesini reddediyorsunuz ve buna gerekçe olarak
sandık başkanlarını sunuyorsunuz, o zaman biz de
başvuruda bulunuyoruz tam kanunsuzluktan; o zaman 4ünü de iptal edin,
eğer ufacık bir cesaretiniz varsa onlar için de
yarışalım dedik. Neden kabul edilmedi? Bunu da
açıklamaları gerekiyor. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Birleşime on beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 16.55
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.14
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Bayram
ÖZÇELİK (Burdur)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 82nci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Gündemin "Oylaması Yapılacak
İşler" kısmına geçiyoruz.
Değerli milletvekilleri, Nevşehir
Milletvekili Mustafa Açıkgöz ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Muş ile 65
Milletvekilinin Kapadokya Alanı Hakkında Kanun Teklifi ile Millî
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporunun Açık
Oylamasına başlıyoruz.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Nevşehir Milletvekili Mustafa Açıkgöz ve Adalet
ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili
Mehmet Muş ile 65 Milletvekilinin Kapadokya Alanı Hakkında Kanun
Teklifi (2/1811) ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 56) (x)
BAŞKAN - Açık oylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, oylama için üç dakika
süre vereceğim. Bu süre içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik
personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme
giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen üç
dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, Nevşehir
Milletvekili Mustafa Açıkgöz ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Mehmet Muş ile 65
Milletvekilinin Kapadokya Alanı Hakkında Kanun Teklifi açık
oylama sonucunu bildiriyorum:
Kullanılan
oy sayısı : 238
Kabul : 228
Ret : 10 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
İshak
Gazel Bayram
Özçelik
Kütahya Burdur
Böylece teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmış oluyor.
Değerli milletvekilleri, teklif sahibi
Nevşehir Milletvekili Mustafa Açıkgöz bir teşekkür
konuşması yapmak ister. Kendisine yerinden veya kürsüden söz
vereceğim.
Buyurun, kürsüden iki dakika söz vereyim. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MUSTAFA AÇIKGÖZ (Nevşehir) Sayın
Başkanım, çok kıymetli milletvekili arkadaşlarım;
hepinizi saygıyla, sevgiyle, muhabbetle selamlıyorum.
Tabii, insanlığın ortak değeri,
dünyanın en güzel turizm bölgesi, eşsiz doğal güzelliği,
kültür zenginliğiyle Kapadokyamız ve Türk turizmi için bugün hep
beraber çok güzel bir işe vesile olduk. Hepinize teşekkür ediyorum.
Başta çok kıymetli, milletimizin lideri Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğana, AK PARTİ
Grubumuza, grup yönetimimize, milletvekillerimize, Komisyon
Başkanımıza, Komisyon üyelerimize, tüm değerli
milletvekillerimize, Sayın Turizm Bakanımız ve ekibine
Kapadokyamız adına, şahsım adına, Nevşehirli
hemşehrilerim adına, Türk turizmi adına gerçekten teşekkür
ediyorum.
Hepinizi tekrar dünyanın en güzel turizm
bölgesi Kapadokyada misafir etmek için heyecanla bekliyorum. Hepinize
katkılarınızdan dolayı çok teşekkür ediyorum.
Kanunumuz inşallah Kapadokyanın korunması, gelişmesi,
planlanması için çok güzel bir iş oldu. Çok teşekkür ediyoruz.
Hepinizi tekrar Kapadokyaya bekliyorum. Kanunumuz hayırlı
uğurlu olsun.
Tekrar saygılarımı sunuyorum efendim.
Çok sağ olun Başkanım. (AK PARTİ
ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Açıkgöz.
Değerli milletvekilleri, sisteme girip söz
talebinde bulunan milletvekillerinden ikisine şimdi yerlerinden birer
dakika süreyle söz vereceğim.
Sayın Öztunç, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
39.- Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunçun, Isparta
Milletvekili Recep Özelin yerinden sarf ettiği sözlerine ilişkin
açıklaması
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Sayın
Başkanım, az önce Türkiye Büyük Millet Meclisinde tatsız bir
hadise yaşandı. Hadisenin taraflarından birisi bendim.
Sayın Özele kürsüde konuşurken Takke nerede? diye laf attım,
doğrudur; birkaç kez de söyledim bunu, evet, doğru. Türkiye Büyük
Millet Meclisinde konuşurken hatiplere -ki geçen hafta ben konuşurken
bana da çok sayıda laf atıldı- laf atılıyor,
söyleniyor ama laf atıldıktan sonra, bana laf
atıldığında ya da bir başka milletvekiline laf
atıldığında çıkıp ona bir fikirle cevap
verebilirsin ya da başka bir siyasi manevrayla cevap verebilirsin ama asla
tehdit edemezsin. Sayın Özel burada sayın grup başkan vekilimiz
olsun, AK PARTİ'nin değerli milletvekilleri olsun, hepsinin
duyacağı şekilde Seni buraya gömerim. diye beni tehdit etti.
Bunun kayıtlara geçmesini istiyorum. Bu mesele benim açımdan Türkiye
Büyük Millet Meclisinde kapanmıştır, evet, doğru ama
bilinsin ki şahsi olarak kapanmayacaktır. Ben
Kahramanmaraşlıyım, Elbistanlıyım; Sayın Özel
beni Maraşlılara, Elbistanlılara, kendi partisinin Maraş
milletvekillerine sorsun. Hiç kimse bir başkasına Seni buraya
gömerim. diyemez. Diyene de ben o lafı yediririm.
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Özel buradaysa kendisine de söz
vereceğim. Yok galiba
Sayın Kerestecioğlu
40.- Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin,
Nevin Yıldırıma verilen müebbet hapis cezasının
Yargıtayda onanmasının adaletin erkek olduğunu ve
erkeklerin kollanılmasına devam edileceğini gösterdiğine,
TRT bünyesinde istihdam fazlası personel iddialarına, muhalif seslere
barışçıl gösteri hakkının tanınması
gerektiğine ilişkin açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Teşekkürler Sayın Başkan.
Bugün Nevin Yıldırımın,
yaklaşık yedi yıl önce kendisine sistematik olarak tecavüz eden
ve çocuklarından ayırmak isteyen bir kişiyi öldüren Nevin
Yıldırımın, maalesef, Yargıtayda da müebbet hapis
cezası onandı Yalvaç Ağır Ceza Mahkemesi, Ceza Kanununda
düzenlenen meşru müdafaa hükümlerini ya da sistematik tecavüze rağmen
haksız tahrik indirimlerini Nevin için uygulamadı; Yargıtay da
bugün verdiği onama kararıyla aynı standardı sürdürdü,
adaletin erkek olduğunu, erkekleri kollamaya devam edeceğini
gösterdi. Tek olumlu not, bir kadın üyenin haksız tahrik
uygulanmasına ilişkin muhalefet şerhi düşmüş
olması.
Hayatta başka hiçbir seçeneğinin
olmaması, kalmaması ne demek, biz kadınlar bunu çok iyi
biliyoruz ve Nevinin sesi olmaya, sürecin takipçisi olmaya devam
edeceğiz.
Sayın Başkan, müsaade ederseniz, bugün bir
de TRT çalışanlarının basın
açıklamasındaydık. Onlar istihdam fazlası personel
denerek -aslında her biri ayrı yeteneklere sahip insanlar- şimdi
farklı alanlarda çalışmaya zorlanıyorlar ve hiç
alakası olmayan işlere yönlendiriliyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Tamamlıyorum.
BAŞKAN Usulden değildir ama lütfen
bağlayın.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Bunun için, bunu protesto etmek için basın açıklaması
yaptılar ve yandaş bir istihdam için aslında, siyasi istihdam
için yine kapı açılıyor. Hem istihdam fazlası deniyor hem
de yeni kişiler, yüzlerce yeni istihdam yapılıyor.
Ve bir şeyi daha belirtmek isterim bu noktada.
Yine, Ankarada, maalesef, barışçıl bir toplantı, bir
basın açıklaması yapmak gerçekten icazetle mümkün olabiliyor
ancak. Bu, kınadığımız bir durum. Artık bu ülkede
sadece size değil herkese, bütün muhalif seslere barışçıl
gösteri hakkının tanınması için sizler de lütfen mücadele
edin.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Kerestecioğlu.
Değerli milletvekilleri, alınan karar
gereğince denetim konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına
geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Antalya Milletvekili
Atay Uslu ve Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız ile 57 Milletvekilinin
Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ve Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
2.- Antalya Milletvekili Atay Uslu ve Konya Milletvekili Ziya
Altunyaldız ile 57 Milletvekilinin Turizmi Teşvik Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1907)
ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 58) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Dünkü birleşimde İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 58 sıra sayılı
Kanun Teklifinin birinci bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına yapılan konuşma tamamlanmıştı.
Şimdi söz sırası, Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrula
ait.
Buyurun Sayın Toğrul. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
HDP GRUBU ADINA MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, sizleri,
ekranları başında bizleri izleyen
yurttaşlarımızı, yine Genel Kurulun sevgili emekçilerini saygıyla
selamlıyorum.
Değerli Başkan, turizm sektörü hem iç hem
dış politika etkilerinin en fazla hissedildiği bir alandır.
Özellikle hak ihlallerinin çoğalması, özgürlüklerin giderek
daraltılması ve o ülkedeki turizmin doğrudan bunlardan
etkilenmesi sonucunu doğuruyor. Ayrıştırıcı,
kutuplaştırıcı dil ile hukukun askıya
alınması toplumun bireylerinin kendilerini güvende hissetmemesine yol
açıyor. Dünyanın her yerinde insanlar tatillerini tabii ki güvenli,
istikrarlı yerlerde yapmak isterler. Gündelik hayatın bu kadar
antidemokratikleşeceği bir yerde turizm gelirlerinin gelişmesi
ve çoğalması beklenemez. Bunun en somut örneği Sayın
Başkan, çözüm sürecinde 2013 yılında turizm gelirleri 32
milyara, 2014 yılında 34 milyara yükseliyor -nispeten bir çözüm süreci
yürürken- ama özellikle 2014 yılının sonunda başlayan
çatışmalı ortam ve nihayetinde özellikle birçok yerdeki
IŞİDin kanlı eylemleri Türkiyede turizmin gerilemesine ve
tekrar rakamların 2013ün öncesine, 2014e geri dönmesine neden oluyor.
Değerli arkadaşlar, bugün ülkemizde
ekonomik kriz artık ciddi bir şekilde bir toplumsal travmaya
dönüşmek üzere. Benim de seçim bölgem olan Gaziantepte son zamanlarda
işsizliğin yarattığı ortam gittikçe büyümektedir. Bir
hafta önce belediyeye iş başvurusu yapmak üzere giden bir genç
maalesef darbedilerek belediye dışına atılıyor. Yine
geçen günlerde Eyüp Dal
Değerli arkadaşlar, bir genç seçim öncesinde
AKPli belediyeden iş istiyor Seçim sonrasında bakarız. deniyor
ama seçimden sonra gittiği Şahinbey Belediyesinde ret cevabı
alınca beş yıldır iş arayan bu genç maalesef
kendisinin üzerine benzin dökerek yaşamına son veriyor.
Değerli arkadaşlar, artık bu o kadar
bir travmaya dönüşmüş ki daha birkaç gün önce yine köprüde önce
aracını yakan bir genç ardından yaşamına intihar
ederek son verdi.
Bu anlamda her gün işsizlik
rakamlarının gittikçe arttığı -sadece son altı
ayda 740 bin yeni işsiz yaratıldı- bu ülkede 740 bin
işsizin 342 bini sanayiden. Yani sanayi üretimi işsiz üretimine dönüşmüş
durumda.
Tabii, değerli arkadaşlar, ülkede maalesef
öyle bir İçişleri Bakanımız var ki her şeye müdahale
ediyor, hukuk tanımıyor, Anayasa tanımıyor ve her gün bir
tehditle toplumu tehdit ediyor. Daha birkaç gün önce Şanlıurfa
Halfetide yaşanan bir çatışmadan sonra 40 kadar yurttaş
gözaltına alındı, resimleri yansıdı. Bu ülkede,
maalesef, sistematik işkence yapıldığı açık
açık fotoğraflarla belgelendi. Gözaltına alınanlara
elektrik verildiğinin, dayaktan geçirildiklerinin, ters kelepçeyle yere
yatırıldıklarının ve üzerlerine basıldığının
kamuoyuna fotoğrafları yansıdı. Bu ülkede uzun
zamandır şunu söyleyenler, İşkenceye sıfır
tolerans. diyenler
Maalesef, biz şunu da gördük ki, cumhuriyet
savcısı açıklamasında diyor ki: Yapılan rutin
işlemdir. Yani açıkça Artık işkence Türkiyede
rutinleşmiştir. demek isteniyor. Oraya bir heyet gönderdik,
heyetimiz maalesef muhatap bulamadı, ne savcıyla görüşebildi ne
valiyle görüşebildi. Baronun açık bir şekilde ifadeleri var. Bu
Mecliste, bu Parlamentonun temsil edilen grupları bu işkence konusunda
tavır almadı ve ben burada tüm grupları bu noktada
görüşlerini ifade etmeye davet ediyorum.
Değerli arkadaşlar, Soylunun
hukuksuzluğu bunlarla bitmiyor. Bakın, Hakkâride bir çoban asker
kurşunuyla ölüyor. İfadesinde diyor ki: Uyarı amacıyla
ateş ettim. Ama nasıl bir uyarıysa kurşun kalbine denk
geliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, bağlayın
sözlerinizi Sayın Toğrul.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
Bağlayacağım Sayın Başkan.
Çoban yaşamını yitiriyor ve onu
katleden uzman çavuş, maalesef, serbest kalıyor.
Değerli arkadaşlar, Tatvanda haksız
hukuksuz bir şekilde -seçimden sonra yine yargı bir sopa olarak
kullanılarak harekete geçiriliyor- oradaki çoğunluğumuzu AKPnin
altına indirmek adına 9 belediye meclis üyemiz hakkında
soruşturma açılıyor ve belediye meclis üyelikleri askıya
alınıyor.
Bununla bitmiyor değerli arkadaşlar,
bakın, bu Parlamentoda Grup Başkanlığımızı
yapan Sevgili İdris Balukeni hepiniz tanırsınız; bugün
odası aranmak amacıyla talan ediliyor ve odasındaki her şey
dökülüyor. İdris Baluken burada hepinizin çalışma
arkadaşıydı, hiçbiriniz buna bir tepki koymayacak
mısınız değerli arkadaşlar? Böyle hukuk devletinde
turizmin, ekonominin gelişmesi mümkün müdür?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bağlayın sözlerini
Sayın Toğrul, buyurun.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) Herkesin yaşanan
hukuksuzluklar noktasında sesini ortaklaştırması
lazım. Bizim Süleyman Soylu yapıyor diye eğer AKP Grubu sessiz
kalırsa emin olun daha size çok yanlışlar yaptırır,
İstanbulu kaybettiğiniz gibi ülkeyi de kaybedeceğinizi buradan
ifade etmek istiyorum.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Toğrul.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Gruplar adına konuşmalar
bitsin, sonra size söz vereceğim.
Gruplar adına son konuşma, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkine ait.
Buyurun Sayın Şevkin. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
CHP GRUBU ADINA MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Teklifle ilgili konuşmaya başlamadan önce,
YSKnin 6 Mayıs seçim yenileme kararına ve on sekiz gün süren,
gerekçelendirilmeye çalışılan ancak bir türlü bir gerekçe
uydurulamayan kararına da değinmek istiyorum.
6 Mayısta alınan karar, hukuk tarihine
kara bir leke olarak düşmüştür. Tüm iktidar partisi milletvekillerine
buradan sormak istiyorum: Ortaya sürdüğünüz hiçbir çalma eylemiyle en ufak
bir imanın dahi olmadığı bir gerekçeli kararı içinize
nasıl sindiriyorsunuz? Milletin gerçek gündemiyle, ekonominin
çöküşüyle, işsizlikle, üretimsizlikle yüz yüze gelmekten daha ne
kadar kaçınacaksınız? Arkadaşlar, Gaziantepte geçen hafta
bir çocuğumuz kendini yaktı. Yine İstanbulda boğaz
köprüsünde önce arabasını, sonra kendini yakarak boğazdan
attı bir çocuğumuz. Çocuklarımız kendini yakıyor,
kendini. Ne kadar bunu görmezlikten geleceksiniz? Ne zaman ülkenin gerçek
gündemi olan ekonomiye, işsizliğe yüzünüzü döneceksiniz? Nasıl
rahat uyuyorsunuz on yedi yıldır?
Değerli milletvekilleri, bilindiği üzere
turizm sektörü elbette hem iç politikayı hem de dış
politikayı etkileyen en önemli faktörlerden biri. Özellikle 2014
yılının sonlarından bu yana ülkede yaratılan kaotik
ortam, ardı arkası kesilmeyen seçimler, olağanüstü hâl,
dış politikada yaşanan tutarsızlıklar ülkedeki
ekonomik ortamı ve turizmi olumsuz etkilemiştir. Elbette ki insanlar
turizm yönünde bir seçim yaparlarken güvenli ortamları tercih
etmektedirler değerli milletvekilleri.
Söz konusu bu kanun teklifiyle
Bakanlığın yetki alanının genişlemesi de
bazı kaygıları beraberinde getirmiştir. Önceki
yıllarda birçok sosyal ve ekolojik alanın tahribatına neden olan
Bakanlığa ormanlık ve mesire alanlarının tahsis
edilmesi nedeniyle yeni sorunlar doğacağı öngörülmektedir. Kupon
arazilerin, hazine arazilerinin korunması yerine peşkeş
çekilmesi mi düşünülmektedir? Bunu sormak istiyorum. Özellikle
kıyı kesimlerini rant ve talan ekonomisine kurban eden Kültür ve
Turizm Bakanlığının ormanlık ve mesire
alanlarını kendi bünyesine tahsis etmesi kıyı kesimlerinde
yaşanacak yeni doğa katliamlarının da habercisi
olacaktır.
Değerli milletvekilleri, ülkemiz de eşsiz
güzellik ve zenginlikte jeolojik yapılara sahiptir bulunduğu jeolojik
konum nedeniyle. Bu jeolojik yapılar mağaralar, kalderalar,
şelaleler, Ürgüp ve peri bacaları gibi bacalar olmakla beraber
bunların az önce oyladığımız Kapadokya koruma
alanı gibi hepsinin özel koruma alanına alınması gerekiyor.
Buna dair Jeoloji Mühendisleri Odasının ve jeoturizmle ilgilenen
komisyonun ortaklaşa hazırladığı rapor hem Çevre
Komisyonumuza hem de tarafıma sunulmuştur, bunu da Meclisin dikkatine
sunmak istiyorum.
Ihlara Vadisi, Munzur, Köprüçay gibi vadi
kanyonları, Pamukkale gibi travertenler; Salda, Meke gibi göller; Tatvan,
Nemrut ve Süphan Dağı gibi, Ankara Kızılcahamam bölgesi
gibi jeopark olmaya hazır pek çok jeolojik miras ögeleri
bulunmaktadır ve bunlar UNESCO tarafından jeopark alanı olarak
ilan edilmelidir değerli milletvekilleri.
Neden bunu söylüyoruz? Çünkü Çin buna çok güzel bir
örnektir. Bakın, Çinde UNESCO tarafından onaylı 34 jeopark
alanı ilan edilmiş ve buraya, sadece Çindeki
Gökkuşağı Dağlarına yılda 25 milyon turist
gelmektedir. Bu alanları 90a çıkarmayı hedeflemiştir Çin
ve buradan 2,3 trilyon dolar gelir elde etmeyi hedeflemiştir.
Bizim dış borcumuzun 448,4 milyar dolar
olduğunu varsayarsak ve geçen hafta açıklanan TÜİK verilerine
göre işsizlik rakamları da 14,7 iken biz ne yazık ki ülkemize
gelen 30-35 milyon turistle sevinç duymaktayız. Oysa, bu jeopark
alanlarının UNESCO Dünya Mirası olarak, jeopark alanı
olarak ilan edilmesiyle Türkiye turizmine ve Türkiye ekonomisine çok büyük
katkıları olacaktır.
Bugün çıkarmış olduğumuz
Kapadokya özel koruma bölgesinin sadece Kapadokya için değil, bu 16
jeopark alanı ilan edilebilecek son derece eşsiz güzellikteki
jeolojik yapılar için de yapılması gereklidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Şevkin,
tamamlayın lütfen.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) Hemen
tamamlıyorum.
Ayrıca, bu çalışma
yapılırken UNESCO Türkiye Millî Komisyonunun ilgili üyelerinden,
jeoloji mühendisleri odasından, Jeolojik Mirası Koruma
Derneğinden de görüşler alınması gereklidir.
Değerli milletvekilleri, ekonomimizin bu kadar
bozuk olduğu dönemde bacasız sanayi olarak da kabul edilecek
turizmin ve jeopark alanlarının mutlaka hayata geçirilmesi gereklidir
diyorum.
Her şey çok güzel olacak diyorum, hepinize
saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Şevkin.
Şimdi şahıslar adına
konuşmalara geçiyoruz.
İlk söz İstanbul Milletvekili Ali
Kenanoğluna ait.
Buyurun Sayın Kenanoğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben de Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Turizm sektöründe düzenleme yapılması ve
sektörün gelirlerinin artırılması iddiasıyla bu kanun
teklifiyle birlikte yeni bir düzenlemeye gidilmek istenmektedir. Fakat dikkatle
bakıldığında, teklifin turizm sektöründe
çalışmakta olan emekçiler aleyhinde olduğu ve yeni rant
alanları açmayı amaçladığı da gözükmektedir.
Turizm sektöründe çalışan emekçilere
ilişkin kanun teklifinin 1inci maddesiyle birlikte yapılmak istenen
düzenleme mevcut siyasi iktidarın emekçilere yönelik
yaklaşımını bir kez daha ortaya koymaktadır. Turizm
sektöründe çalışan emekçiler için çerçevesi çizilmeyen fakat
koşullar itibarıyla pek iyi bir vaatte bulunamayacağı
aşikâr olan yeni lojman inşa edileceği maddeyle düzenlenmeye
çalışılıyor. Hâlihazırda büyük çoğunluğu
güvencesiz ve mevsimlik çalışan turizm emekçilerinin,
koşullarına itiraz etmeleri de pek mümkün olmuyor. Bu emekçiler için
özellikle lojman uygulamasının
Nasıl bir lojman olduğunu
biz üçüncü havalimanı işçilerinin lojmanlarından biliyoruz.
Üçüncü havalimanında çalışan işçilerin bizzat
yaşadıkları alanlara giden milletvekillerinden birisiyim. Orada
hangi koşullarda, nasıl bir lojman uygulamasıyla karşı
karşıya kaldıklarını görmüştük ve orada çok
sayıda emekçi sırf bu nedenden dolayı yaşamlarını
yitirmişti. Bu da bir ara Meclisimizin önemli gündem maddelerinden birisi
olarak kürsüde sürekli dile getirilmişti.
Şimdi, bu kanun maddesinde hazineye ait
mülkler, taşınmazlar ve ormanlık alanlar üzerinde tasarruf
hakkı Çevre ve Şehircilik Bakanlığından alınarak
Kültür ve Turizm Bakanlığına geçirilmek istenmektedir bu
kanunla. Oysa biz biliriz ki bu tür değişikliklerle turizm
imkânları yani ülkemize gelecek insanların artışı
sağlanmaz yani daha çok demokratik düzen olduğu yani demokratik
sistemin işlediği ülkelere insanlar gönül rahatlığıyla
gitmek ister. Kendinizden pay biçin; gitmek istediğiniz ülkede
kargaşanın, her gün zulmün, bütün insanların, gazetecilerin,
öğretim görevlilerinin tutuklandığı bir ortamda, kimsenin
yarınının güvence altında olmadığı bir
ortamdaki ülkeye mi tatile gitmek istersiniz yoksa demokrasinin, hukukun,
adaletin işlediği ve insanların yaşam güvencesinin
olduğu ülkelere mi gitmek istersiniz? Bu nedenle bu tür tedbirlerle
değil, demokratik tedbirlerle bu işlerin çok daha kolay
olacağını belirtmek isterim.
Zamanımın kalan kısmında
polemiğe çok girmeden bu Dersim üzerindeki tartışma konusunda
kendi köyümden örnek anlatmak isterim. Bu değişikliklerle 12.211 yerleşim
yerinin ismi değiştiriliyor ve yaklaşık Türkiye genelinde
yüzde 35e tekabül ediyor ve 1940tan itibaren başlıyor. Şimdi,
benim köyüm Tokat Almus Hubyar köyü. 1940larda ismi Uzunbelen olarak
değiştiriliyor. Gerekçe belli; işte, Ermenice isimler, Rumca
isimler ya da onlara ait özgün birtakım yer isimleri, Kürtçe isimler
değiştiriliyor ve bu gerekçeyle benim köyümün ismi de
değiştiriliyor. Bizimkiler isyan ediyor, diyorlar ki: Yapmayın,
etmeyin, eylemeyin. Hubyar, Hubyar Sultandan gelen bir Türkmen atasının
ismidir ve Alevi inanç önderidir. Yani bu ismi değiştirerek siz
nereye varmak istiyorsunuz? Kimse dinlemiyor ve bu ta ki 1980 sonrasında
devletin Alevilik politikası, Türk-İslamcı sentez üzerine
oturtulmaya çalışıldıktan sonra kabul ediliyor ve biz
değiştirilen ismimizi ancak ondan sonra geri alabiliyoruz ve şu
anda tekrar Hubyar köyü olarak kayıtlara geçiyor ve bu şekilde
biliniyor.
Aynı şekilde yine Tokat Almusta Kul
Himmet var. Kul Himmet de yine Alevilerin 7 ulu ozanından birisidir ve
kendisi bir Türkmendir, tarihî kayıtlarda da böyle geçer. Kul Himmet
kasabasındakiler de belediyede karar alıyorlar isminin
değiştirilmesi konusunda, valiliğe de müracaat ediyorlar.
Tıpkı bugün Dersimdeki belediyenin almış olduğu karar
gibi isminin değiştirilmesi üzerinden bir talepte bulunuyorlar ve Kul
Himmet ismi kabul edilmiyor. Yani bu bir Türkmendir; hani, başka türlü
bir gerekçe uydurabilirsiniz ama buna bulabileceğimiz gerekçe herhâlde
olsa olsa sadece Alevi ulu ozanlarından birisinin ismi olmasından kaynaklıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Kenanoğlu,
bağlayın sözlerinizi lütfen.
ALİ KENANOĞLU (Devamla) Kul Himmet
kasabası Kul Himmetin mekânıdır, makamıdır ve
ziyaretgâhıdır ancak kasabanın isminin kendisiyle hiçbir
alakası yoktur; eski ismi Varzıldır, şimdi Görümlü olarak
geçiyor. Oranın da talebi, isimlerinin değiştirilmesine yönelik.
Bu isim değiştirilmesi öyle sizin ele aldığınız
gibi değildir, halkın talebi varsa o halkın talebi, onlar
açısından manevi değeri dikkate alınmak zorundadır. Bu
işler böyle Ankarada oturarak karar verildiği için bu hâle
gelmiştir, siz bir Türkmen atasının ismini bile
değiştirmişsinizdir o yüzden. Karşı karşıya
kaldığımız durum budur.
Dersim halkının da talebi, Dersimin
kendileri için önemi nedeniyle, onlar açısından ifade ettiği
gerçekler nedeniyle Dersim olarak yeniden değiştirilmesidir.
Belediye kararıyla değiştirilmiyor, belediye bu kararı
alıyor, daha sonra bunu talep ediyor ve bu talebin yerine getirilmesini de
biz buradan o insanlarla birlikte onların talebi olarak
haykırıyoruz.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Kenanoğlu.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlunun da
söz talebi var, size de söz veriyorum.
Buyurun Sayın Akçay.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
41.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, İstanbul
Milletvekili Ali Kenanoğlunun 58 sıra sayılı Kanun
Teklifinin birinci bölümü üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Şimdi, sayın konuşmacı tabii
kendi değerlendirmesini yaptı ama Türkiye Cumhuriyetinin bir
anayasası var, kanunları var, herkesin de bir görev ve yetki
sınırları var. Tunceli Belediyesi Meclisinin belediye hizmet
binalarındaki Tunceli ibaresinin Dersim olarak
değiştirilmesi kararı her şeyden evvel hukuken yok
hükmünde, Anayasaya da, kanunlara da aykırı. Belediyeler kanunla
kurulur, isimleri kanunla verilir, belediye meclisleri kendilerini kanun koyucu
yerine koyamaz, belediyeler kafalarına göre de isim
değiştiremez. 1935te Tunceli Kanunu çıkmıştır,
Tunceli isminin Dersim olarak değiştirilmesi Türkiye
Cumhuriyetine, Anayasa'ya, kanunlara meydan okumaktan başka bir şey
değildir. Dolayısıyla bu Tunceli Belediye Başkanı olan
şahsın bu dayatmalarına hoşgörü gösteremeyiz. Ayrıca
böyle bir talep de yoktur. Seçilmiş olmak, hukuk dışı,
kanunlara aykırı karar vermeyi haklı kılmaz. Dolayısıyla
bu yapılmak istenen tasarruf üzerindeki hukuki işlemlerin de
yapılmasını bekleriz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Açalım mikrofonu.
Bağlayın sözlerinizi Sayın Akçay.
Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Türkiye'de, Anadoluda
binlerce, belki de on binlerce yerin isimleri çeşitli vesilelerle binlerce
yıldır değiştirilmiştir ve Türkiye Cumhuriyetinde de
zaman zaman
Mesela, 1936da, benim doğduğum ilçe olan
Yeşilovanın eski adı Satırlardır, Türkiye
Cumhuriyeti Meclisi kanun çıkarmak suretiyle bunu Satırlar olarak
değiştirmiştir. Bunun doğruluğunu, yanlışlığını
tartışmak ayrı bir bahis fakat Ben yaptım oldu, ben bunu
tanımıyorum. vesaire demek ayrı bir bahis, bu da
tartışılabilir, görüş ifade edilebilir.
Ayrıca Dersim de bir coğrafi bölgeyi ifade
eder; aynı, işte, Gediz Ovası, işte, -Adana- Çukurova
şeklinde veya Canik diyarı gibi, Bakırçay Havzası gibi bir
coğrafi tanımlamayı ifade eder. Buradan birtakım siyasi ve
etnik çıkarımlar yapmayı da doğru bulmayız.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Akçay.
Sayın Akbaşoğlu, size de iki dakika
süre veriyorum.
Buyurun.
42.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrulun 58
sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci bölümü üzerinde HDP Grubu
adına ve İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlunun 58 sıra
sayılı Kanun Teklifinin birinci bölümü üzerinde şahsı
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Biraz evvel yapılan konuşmalar
çerçevesinde dün de gündeme gelen Şanlıurfa Halfetideki ve
Tatvandaki hadiselerle ilgili açıklamayı yapmıştık,
onları tekrar ifade etmek isterim. Halfetiyle ilgili olaylarda bazı
sosyal medya çevrelerinde bazı asılsız resimlerin
dolaştığıyla ilgili bir bilgi söz konusu. Bu konuyla ilgili
iddialarla adli mercilerin bir inceleme başlattığı ve bunun
takip edildiğini de Şanlıurfa
Başsavcılığı ortaya koymuş vaziyette. Şunu
ifade etmek isterim ki Türkiyede hiçbir şekilde işkence ve kötü
muameleye bir tolerans tanınması söz konusu değildir. Temel hak
ve özgürlükleri genişleten bir partidir AK PARTİ. Ve bu konuda malum,
Anayasanın 90ıncı maddesinde temel hak ve özgürlükler
çerçevesinde uluslararası anlaşmaların bir iç hukuk düzenlemesi
hâline getirilmesine de bu iktidar vesile olmuştur. Dolayısıyla
bunun kayıtlara geçmesini isterim.
Tatvanda Meclis üyeleriyle ilgili duruma gelince:
Bunlar kamu görevlisi olduğu için ve bir adli tahkikat
başlatıldığı için
Bütün kamu görevlileriyle ilgili
başlatılan adli tahkikatlarda soruşturmanın selameti
açısından açığa alma durumu söz konusu olabiliyor.
Eğer yapılan inceleme neticesinde bir problem yoksa göreve iade,
varsa eğer kanuna aykırılık onun gereğini yapma durumu
söz konusu oluyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bitiriyorum.
BAŞKAN Bağlayın sözlerinizi lütfen.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Dersimle ilgili de şunu ifade etmek isterim ki
malum, egemenlik kayıtsız şartsız millete ait, hiçbir
kişiye, zümreye bırakılamaz. Kanun yapma yetkisi de Meclise
aittir, dolayısıyla hiçbir makam, kişi Anayasa ve kanunlardan
neşet etmeyen bir yetkiyi kullanamaz. Herkesin görevi bellidir, iradesi
bellidir; ona uygun hareket edilmesi gerektiği çok açıktır.
Teşekkür ederim, sağ olun.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Akbaşoğlu.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Kayıtlara
geçsin diye söz aldım Sayın Başkan.
Şimdi, AKP Grup Başkan Vekili şunu
söylüyor, diyor ki: Asılsız görüntüler
Şu ana kadar söz
konusu görüntüler hiçbir şekilde yalanlanmadı, görüntüler gerçektir;
polis memurları tarafından paylaşılan görüntülerdir.
Bakın, görüntü her yerde yer almış ve bugüne kadar tek bir
yalanlama yapılmamış, ilk kez siz yalanladınız burada
asılsız diyerek. Aslında işkenceye bir şekilde de
göz yumma gerekçesi yapıyorlar asılsız diyerek.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Toğrul.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bu, asla bir göz yummayla ilgili değil, sosyal
medyada bazı asılsız görüntülerin
dolaştığıyla ilgili bir durum tespitini de yaparak onun
üzerinden bir açıklama yaptım, konuyla alakası olmayan bir
durumdur.
Çok teşekkür ederim.
BAŞKAN Konu
anlaşılmıştır.
Evet, değerli milletvekilleri, şimdi,
sisteme giren 6 milletvekili var; şu an itibarıyla bu 6
milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle söz vereceğim, bundan
sonra sisteme girecek milletvekillerine de daha sonra görüşmelerin
akışı içinde yine söz vereceğim.
Sayın Özen
43.- İstanbul Milletvekili Zeynel Özenin,
bulaşıcı hastalıkların artmaması için Ceyhan
Nehrindeki kirliliğe çözüm bulunması gerektiğine ilişkin
açıklaması
ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) Değerli
Başkan, teşekkürler.
Ben Kahramanmaraşlıyım.
Kahramanmaraşın en büyük nehri Ceyhan Nehridir. Ceyhan Nehri
Göksundan çıkar, Elbistandan çıkar. Elbistan, çok
şehirlerimizden daha büyük bir ilçedir ve bu ilçelerimizin
lağımları hiçbir arıtma tesisi olmadan nehre akıyor,
nehre bırakılıyor; balık üretiliyor, sulamada
kullanılıyor, yazları da Göksun Çayı çok azalıyor, o
ovada kokudan durulmuyor. 21inci yüzyılda bu bizim utanç tablomuzdur,
yetkililerin acil önlem alması gerekir, yazın bulaşıcı
hastalıkların çoğalmaması için bir an önce önlem
alınmalı.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Kılıç
44.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, siyasetin insanlığın ve toplumun bütün
kesimlerini ilgilendirdiğine, egemenliğin kayıtsız
şartsız milletin olduğuna ilişkin açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Siyaset, insanlığın ve toplumun bütün
kesimlerini ortaklaşa ilgilendirmektedir. Hepimize yüklenen misyon,
sosyoekonomik adalet temeline dayalı bir toplum düzenini sürdürmek
olduğuna göre, bu görevin ifasında belirleyici rolü siyaset ve
yönetim oynamaktadır. Siyasi erkin istişare ve şûrayla
aldığı kararlar herkesi bağlamaktadır. Millet
iradesine dayalı ve istişareye uygun icra edilen siyaset,
monarşik, despotik ve oligarşik temayül ve yolları bütünüyle
tıkayıp engeller. Bu, millet iradesinin hâkimiyeti demektir.
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
Hint filozofu Beydeba Huzur ve refah için siyaset
elzemdir. Siyaset adaletle ve sorumluluk bilinciyle yapılmazsa
tıkanır ve tıkar. demektedir.
BAŞKAN Sayın Arslan
45.- Denizli Milletvekili Kazım Arslanın, YSKnin
tarafsız ve bağımsız olması gerektiğine,
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin
iptaline ilişkin gerekçeli kararın 200 sayfadan ibaret
olmasının kararın siyasi olduğu yönündeki şaibeyi ortadan
kaldırmadığına ilişkin açıklaması
KAZIM ARSLAN (Denizli) Sayın Başkan,
Yüksek Seçim Kurulunun, kuruluş kanunu gereği tarafsız ve
bağımsız olması gerekir. Kararları bizzat başkan
tarafından açıklanır ancak Yüksek Seçim Kurulunun gerekçeli
kararın açıklanması tarihini kendisi öncelikle
açıklaması gerekirken Cumhurbaşkanı tarafından
açıklanmasının sebebi nedir? Bu açıklama, YSKnin
taraflı olduğunu göstermiyor mu?
Yine, YSKnin verdiği gerekçesiz iptal
kararını öncelikle kendisinin açıklaması gerekirken kurulda
yetkileri olmayan AKP ve MHPnin açıklamasının sebebi nedir? Bu
kararı onlar mı verdiler ki açıklama yapıyorlar? Madem
kararınıza güveniyorsunuz, neden basının
karşısına çıkıp açıklamıyorsunuz?
Yine, YSK, sandık kurulu
başkanlarının kamu görevlisi olmaması gerekçesini
göstererek seçimi iptal etmişse de bu sandık kurulu üyelerinin hangi
noktalarda seçim sonucunu etkilemiş olduklarını delilleriyle
birlikte açıklamak zorundadır. Kaldı ki bu görevleri yapanlar
ilçe seçim kurullarıdır, denetleyen de YSKdir. Durum böyle
olmasına rağmen kendi suçlarını adayların, seçmenin ve
partilerin üzerine yükleyemezler. Kısacası iptal kararının
200 sayfadan ibaret olması, kararın siyasi olduğu yönündeki şaibeyi
ortadan kaldırmıyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Kara
46.- Konya Milletvekili Esin Karanın, 24 Mayıs
1993 tarihinde Bingöl-Elâzığ karayolu Bilaloğlu mevkisinde
bölücü terör örgütü PKKnin hain saldırısı sonucu şehit
olan 33 asker ile her bir şehidi unutmadıklarına,
unutturmayacaklarına ilişkin açıklaması
ESİN KARA (Konya) Sayın Başkan,
büyük Türk milletinin değerli milletvekilleri; 24 Mayıs 1993
tarihinde Bingöl-Elâzığ karayolu Bilaloğlu mevkisinde bölücü
terör örgütü PKKnın hain saldırısı sonucunda 33 askerimiz
şehit olmuştur. Hiçbir şehidimizi unutmadık,
unutturmayacağız. Unutursak gök girsin, kızıl
çıksın. 1980de Eruhtaki ilk şehidimizden bugüne kadar tüm
şehitlerimizi şehit eden, mermiyi sıkan elleri, onlara bu
emirleri verenleri ve artlarındaki güvendikleri bilcümle güçleri yerle
yeksan etmedikçe Türk milleti rahat uyku uyumayacaktır. Anadolu, Türkün
son yuvasıdır, kıyamete kadar da son vatan olmaya devam
edecektir. Bunun haricinde rüya görenlerin ya cehennemdeki layık
oldukları çukuru buluncaya kadar ya da Anadolu topraklarından
defibela oluncaya kadar enselerindeyiz. Hatırlatmakta fayda görüyorum.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın Koç
47.- Ağrı Milletvekili Abdullah Koçun,
Ağrı ili Diyadin ilçesi belediye binasının önüne polis
tarafından xray cihazı konulmasını
kınadıklarına ilişkin açıklaması
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Ağrının Diyadin ilçesi belediye
binasının önüne istenmemesine rağmen polis noktası ve xray
cihazı konulmuştur. Belediyeye gelen vatandaşın üzeri
aranmakta ve GBT sorgulamasından geçirilmektedir. Halk ile yönetim
arasına engel konulmaktadır. Birkaç saat önce belediye eş
başkanımızın mevcut olan uygulamanın yanlış
olduğunu söylemesi üzerine, fotoğrafta görüldüğü üzere, 20-30
kadar sivil polis belediye binasını basmak suretiyle belediye eş
başkanlarına ve halkımıza gözdağı vermiştir.
Bu tür uygulamaları kınıyor, derhâl son verilmesini talep
ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Aydeniz
48.- Diyarbakır Milletvekili Salihe Aydenizin, tarih ve
kültür mirası Diyarbakır ili Sur ilçesine ilişkin açıklaması
SALİHE AYDENİZ (Diyarbakır)
Teşekkürler Sayın Başkan.
30a yakın uygarlığın yaşam
sürdüğü, tarih ve kültür mirası Surdan bahsetmek istiyorum. 2015
yılında UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine
dâhil olmuştur. 2015 yılında Diyarbakır Surda yaşanan
olaylar sonrası meslek örgütleri ve tarafsız bir kurumun Surda
gözlem, tespit yapmasına izin verilmemiştir. Surda tamamen
yıkılan 6 mahalle kurtarılabilirdi. O dönem Çevre ve
Şehircilik Müdürlüğünün çalışmaları sonucunda yüzde
17sinde ağır tahribat olduğu tespit edilmiş olmasına
rağmen 6 mahallenin tamamı yıkıldı, 247 tarihî
tescilli yapı yok edildi. Sur, Toledo gibi olacak. denildi. Neden?
Tarihin, kültürün mirası olan Sur için bu yaptırıma neden
ihtiyaç duyuldu? Ermeni taş ustalarının emeğini,
işçiliğini yok sayarak tarihî değeri,
yaşanmışlıkları yıkıp onun yerine betonarme,
sözde avlulu taklit binalara ne gerek vardı? Bu avlulu yapıların
bir geleneğin izi olduğunu unutmayalım.
Birinci derece sit alanı olan surların
dibine dökülen betonların dokuya zarar verdiği aşikârdır.
Surda yaşayan halkın açmış olduğu davalar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Aydeniz.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
2.- Antalya Milletvekili Atay Uslu ve Konya Milletvekili Ziya
Altunyaldız ile 57 Milletvekilinin Turizmi Teşvik Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1907)
ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 58) (Devam)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, birinci
bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi birinci bölümde yer alan maddeleri, varsa
üzerlerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı
oylarınıza sunacağım.
1inci madde üzerinde iki adet önerge vardır.
Önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 58 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 1inci maddesinin kanun teklifi metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mahmut Celadet Gaydalı Abdullah
Koç Hüseyin
Kaçmaz
Bitlis Ağrı Şırnak
Salihe Aydeniz Murat
Çepni
Diyarbakır İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Bitlis Milletvekili
Mahmut Celadet Gaydalı konuşacaktır.
Buyurun Sayın Gaydalı. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 58 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 1inci maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım.
Sizleri, kamuoyunu ve tüm siyasi tutukluları saygıyla
selamlarım.
Değerli milletvekilleri, bilindiği üzere,
turizm, ekonomik ve kültürel kalkınmanın en önemli araçlarından
biridir. Bugün içinde bulunduğumuz ekonomik darboğazın
çıkışı yine turizmin sağlayacağı katma
değerlerle olacaktır. Turizmi tek boyutlu ele almamız, onu
sadece 5 yıldızlı, 7 yıldızlı otellere
çekebileceğimizi sanmamız inanın tamamen bir
yanılgıdan ibarettir. Turizm çok boyutlu bir durumdur. Ülkemizdeki
adalet sisteminin, özgürlük algınızın ne kadar geniş
olduğu turizmle doğru orantılı olarak gelişir. Ülkenin
kutuplaştırıldığı OHALler, insan hakları
ihlalleri, en demokratik anayasal haklarını kullananlara dahi
uygulanan insanlık dışı müdahaleler, KHKler ve benzeri
birçok durum turizmi doğrudan etkilemektedir.
Çözüm sürecinin son bulması otoriter bir
rejimin de başlangıcı oldu. Adalet saraylarının
sarayın adaletine dönüştüğü, üstünlerin hukukunun
uygulandığı, demokrasinin, insan yaşamının,
tarihin, kültürün ve seçmen iradesinin AKP onayı olmadan geçemeyeceği
bir Türkiye algısı inşa edildi. Ve son olarak 20 Mayıs
tarihinde 14 belediye meclis üyemizin 9u görevinden
uzaklaştırıldı. Hepsi hakkında 11 Nisan günü
soruşturma başlatılıyor. Yalnız bu arkadaşlar 12
Nisanda mazbatalarını alarak göreve başlıyorlar. Yani AKP
kanunsuzluğuna kılıf bile aramaya artık tenezzül etmiyor.
Amaç, tamamen, belediye meclisinde çoğunluğu alarak istedikleri
şeyi yapmak, denetimden ve gözetimden kaçmaktır. Hukuku
koruduğumuz, insan haklarına saygılı olduğumuz sürece
turizm gelişebilir.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifinin
1inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca Turizm tesisleri
sınıflandırma çalışmalarında
Sınıflandırma Komisyonunda görev alacak sektör temsilcilerinin
bulunmadığı durumda üç Bakanlık kontrolörü yerine, iki
Bakanlık kontrolörünün görevlendirilmesi uygun görülmüştür.
denilmektedir. Söz konusu kontrolör sayısını düşürme sebebi
olarak da gerekçede ve Komisyon çalışmalarında personel
sayısı eksikliği ve mevcut personelin verimli kullanımının
hedeflendiği defaaten belirtilmiştir. Fakat işsizliğin
yüzde 15lere ulaştığı ve bu sayının her geçen
gün daha da arttığı, insanların devlet kapısında
yeni iş bulabilmek adına KPSS sınavları ve mülakatlara defalarca
katılmaya çalıştığı böyle bir Türkiye
gerçekliğinde, yetersiz personel açıklaması yapmak doğru
bir yaklaşım olmamakla birlikte, kontrolör yetiştirmenin uzun
sürdüğü gerekçesini kabul etmek de mümkün değildir. Heyet üyesi ne
kadar fazla olursa alınan karar da daha demokratik, tartışmaya
mahal vermeyecek ölçüde doğru ve sağlıklı olur. Dolayısıyla
sayıyı düşürmek değil yeni kontrolörler yetiştirmek
Bakanlığın hedefi olmalıdır.
Yine, ikinci fıkrada personel lojman alanı
tanımı yapılmış, tanımda denize cephesi
bulunmayan ifadesi Komisyonda da tartışılmıştır.
Bu ifadenin mevcut şeklinin değiştirilmesi önemlidir.
Bakanlık yetkilileri tarafından personel lojman alanının
tesislere 8 ila 10 kilometre uzakta olacağı belirtilmiştir.
Fakat anlaşılması ve söz konusu personelin mağdur
edilmemesi açısından ne gibi bir çalışmanın
yapılacağı hususuna da değinilmemiştir.
Yine, odaların hangi ölçülerde ve kaç
yataklı olacağı, temel ihtiyaçlarını giderebilecekleri
sahaların yapılıp yapılmayacağı da
belirtilmemektedir. Amaç emekçi personelin moral ve motivasyonunu artırmak,
daha iyi hizmet vermelerini sağlamak olmasına rağmen buna
yönelik bir emare bulunmamaktadır.
Değerli milletvekilleri, bir komisyon
seyahatinde AKP milletvekilleriyle sohbetimizde sayın vekillerden birinin
Teknolojide biz NASAdan öndeyiz. ifadesini hayretle dinlemiştim,
şimdi bu vekile hak veriyorum. Ben yirmi yıl önce Amerikaya, NASAya
iş yapan bir teknoloji firmasının davetlisi olarak
gitmiştim, parmak izi ve iris taramasıyla kapı kilidinin
açılması teknolojisine orada şahit olmuştum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bağlayın sözlerinizi
Sayın Gaydalı.
Buyurun.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) Bugün görüyorum
ki iris tarama teknolojisini acayip bir şekilde geliştirip seçimlerde
kimin hangi partiye oy vereceğini belirliyorsunuz! Bu teknolojiyi mümkün
olduğu kadar gizli tutun, mümkünse bu mucitleri tecrit altına, hatta
koruma altına alın! Maazallah, bu teknoloji sizden çıkarsa dünya
demokrasisi allak bullak olur!
70li yıllardan beri Fakir ülkeyiz.
teraneleriyle büyüdük. Fakiri doyuramadığımız için
değil, zengini doyuramadığımız için fakiriz,
fakirleşiyoruz.
Son bir cümleyle bitirmek istiyorum, aç karnı
doyurmak mümkündür ama aç gözü doyurmak mümkün değildir diyorum, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (HDP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Gaydalı.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 58 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 1inci maddesinin birinci fıkrasındaki (1)
bendinde yer alan üç Bakanlık kontrolörünün ibaresi iki Bakanlık
kontrolörünün şeklinde değiştirilmiş ve fıkraya
ibarelerinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
Kazım Arslan Nihat
Yeşil Baha
Ünlü
Denizli Ankara Osmaniye
Hüseyin Yıldız İlhami
Özcan Aygun Mehmet
Ali Çelebi
Aydın Tekirdağ İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) -
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında söz isteyen
Denizli Milletvekili Kazım Arslan.
Buyurun Sayın Arslan. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
KAZIM ARSLAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 58 sıra sayılı Turizmi Teşvik
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 1inci maddesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz
aldım. Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, düzenlemenin 1inci
maddesinin turizm işletmesi belgeli tesisler için çalışma
yapacak Sınıflandırma Komisyonu için sorunlu bir düzenleme
getirdiğini görmekteyiz. Gerçekçi bir değerlendirme için kontrolör
olarak görevlendirilecek kişilerin sayısını azaltmak yerine
artırmak gerekir. Sektör temsilcisi yoksa üç bakanlık kontrolörü
yerine iki kontrolörü yeterli görmek yanlıştır. Kontrolör
sayısını düşüren bu maddeyle turizm tesislerini
sınıflandırma çalışmalarını daha verimli hâle
getirmek de mümkün değildir. Bakanlığın personel
sayısının eksikliğine sığınarak, personeli
verimli kullanma gerekçesine dayanarak sorumluluktan kurtulması kesinlikle
mümkün değildir.
Değerli milletvekilleri, maddedeki personel
lojman alanı tanımının belli ki otellerde daha fazla yer
açmak, personeli uzakta bir alanda barındırmak için olduğu
gerçektir. Personel lojman alanının tanımı daha net
yapılmalı, bu alanın turizm tesisine en fazla ne kadar uzaklıkta
olması gerektiği de burada yazılmalıdır. Teklifin
tanımlar kısmında geçmeyen ama bakanlığın
komisyon görüşmelerinde söylediği üzere, bu personel lojman
alanının denize kıyısı olmayacak, tesise 8-10
kilometre uzaklıkta olacaktır. Ne var ki bu düzenlemede otel
alanı genişletilirken sınırlı alanda daha çok gelir
elde etme hesabının yapıldığı da görülmektedir.
Ayrıca, bu personel lojmanının zamanla turizm tesisine ilave
tesis olarak eklenmesine yani düşük fiyatlı oda olarak
satışa sunulmasına engel olacak bir ifade de burada yer
almamıştır.
Değerli milletvekilleri, önemli olanın
turizmi çeşitlendirmek suretiyle, sahil turizminin yanında
kış turizmini, kültür ve kongre turizmini de artırmak ve
geliştirmek olduğunu düşünüyorum. Ekonomik krizden
çıkış için öncelikle yatırım yapılması
gereken alanın aslında turizm olduğunu da belirtmek isterim
çünkü turizm aslında bacasız sanayi olarak da ifade edilen bir
kurumdur. Ekonomimizde önemli bir yeri vardır, daha iyi bir noktaya
taşınmaya ihtiyacı olduğu da bir gerçektir. Çünkü
aslında, turistler tarafından güvenli ülkelerin, demokratik
ülkelerin, hukuk güvenliğinin olduğu ülkelerin ve can
güvenliğinin olduğu ülkelerin öncelikle tercih edildiği de bir
gerçektir. Onun için, ülkemizde yaşanan kargaşa, yaşatılan
gerginlikler ve siyasi çekişmeler aslında, ülkede sürekli bir problem
yaşandığı gerçeğini ortaya çıkarmaktadır;
aynı zamanda demokrasimizi de zarara uğrattığı bir
gerçektir.
Şimdi, bununla birlikte, özellikle
dış politikada izlediğimiz yanlış politika sebebiyle,
Orta Doğu politikamızdaki büyük yanlışlıklar ve Suriye
politikasında değişim yapılmaması sebebiyle
Dışişleri Bakanlığının ülkemizin
saygınlığını ve itibarını önemli ölçüde
düşürdüğünü görmekteyiz. Bu nedenle, uygulamış
olduğumuz dış politikalar nedeniyle geliri yüksek olan
ülkelerden ülkemize turistin gelmediğini ve daha çok, geliri düşük
olan ülkelerden geldiğini ve dolayısıyla, bu nedenle de
gelirimizin giderek düştüğünü görmekteyiz. Bugün, Yunanistan gibi,
İtalya gibi, İspanya gibi turizmde öncülük yapan ülkelerde turistten
elde edilen gelir kişi başına 1.500 dolar olurken Türkiyede bu,
600 dolar civarında kalmaktadır ki bu, bizim için gerçekçi bir rakam
değildir. Ülkemizin turizme daha çok açılması, potansiyelinin
daha iyi kullanılması, tesislerinin daha iyi kullanılması
ve ülkemizin daha güvenli hâle getirilmesi noktasında da
çalışmalara ihtiyaç vardır diye belirtmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KAZIM ARSLAN (Devamla) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun, devam edin.
KAZIM ARSLAN (Devamla) Değerli
milletvekilleri, Denizlimizde Pamukkale gibi önemli bir turistik yerimiz
vardır ama biz bunu Türkiyedeki insanlarımıza bile göstermeyi
beceremiyoruz. Denizlili vatandaşlarımız bile buraya gitmekte
zorlanıyor. Giriş ücretinin 50 Türk lirası olarak
belirlenmesinin bu ören yerimize insanların gitmesini, özellikle,
gençlerimizin kendi memleketini bile öğrenmesini ve turistik yerlerini,
kültürel yerlerini ve ören yerlerini görmesini engellediğini
düşünmekteyim. Bu nedenle, öncelikle kendi vatandaşımızın,
kendi hemşehrilerimizin daha iyi bir şekilde kendi memleketini
öğrenmesi, önemli turistik merkezlerini hem kamuoyunda hem de dünyada
tanıtabilmesi için onların giriş imkânlarının
kolaylaştırılması ve ucuzlatılması gerekiyor.
Onun için, Denizlili hemşehrilerimizin -gerçekten Denizlili olarak kendi
kimliğinde T.C. yazan her bir vatandaşın Denizlili olması
sebebiyle- girişinin 50 Türk lirasından 5 Türk lirasına
düşürülmesinin önemli olduğunu belirtmek istiyorum.
Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Arslan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
1inci madde kabul edilmiştir.
2nci madde üzerinde ikisi aynı mahiyette olmak
üzere üç önerge vardır. İlk okutacağım iki önerge aynı
mahiyettedir, önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Turizmi Teşvik Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 2nci
maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Yavuz Ağıralioğlu Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Tuba
Vural Çokal
İstanbul Adana Antalya
Hayrettin Nuhoğlu İbrahim
Halil Oral Ahmet
Kamil Erozan
İstanbul Ankara Bursa
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Salihe Aydeniz Murat
Çepni Abdullah
Koç
Diyarbakır İzmir Ağrı
Hüseyin Kaçmaz Mahmut
Celadet Gaydalı
Şırnak Bitlis
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz Ağrı Milletvekili Abdullah Koça ait.
Buyurun Sayın Koç. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Öncelikle, Parlamento üyesi olup da açlık
grevinde olan Sayın Leyla Güven, Dersim Dağ, Tayip Temel ve Murat
Sarısaç vekillerimizin şahsında cezaevlerindeki
yaklaşık 3 bin açlık grevi direnişçisini selamlayarak
sözlerime başlamak istiyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şu anda görüşülmekte olan kanun teklifi, Turizmi
Teşvik Kanunu. Turizmin konusu, insanlığın ortak
mirası olan dağlar, nehirler, denizler, tarihî eserler, kültürler,
diller, toplumların etnik yapısı, toplumların yaşam
tarzlarıdır. Bu bağlamda, şu anda görüşülmekte olan
Turizmi Teşvik Kanunu dediğimiz zaman, siz bununla ne getirmeye
çalışıyorsunuz, ne yapıyorsunuz, onun bir karnesini
çıkarmak istiyorum.
Teşvik diyorsunuz ama Hasankeyf gibi tarihî
ve doğal güzelliklerin bir arada bulunduğu 15 bin yıllık
bir geçmişe sahip bir turizm mücevherini ömrü yüz yıl dahi olmayacak
bir baraja kurban ediyorsunuz. Turizmi teşvik diyorsunuz, Dersim
dağlarındaki ormanları yakıyorsunuz; Diyarbakır Sur,
Şırnak Cizre ilçelerindeki tarihî yerleri tahrip ediyorsunuz; Kürt
coğrafyasındaki turizm alanlarını, dağlarını
ve ormanlarını yasaklıyorsunuz. Turizmi teşvik
diyorsunuz, rant kurmaya yönelik politikalar geliştiriyorsunuz. Turizmi
teşvik diyorsunuz, yerleşim yerlerini Kültür ve Turizm
Bakanlığının insafına terk ediyorsunuz. Teşvik
diyorsunuz, Hasankeyfi bile korumaya değer görmeyen bu Hükûmet, rant ve
talan ekonomisine uygun projeler gerçekleştiriyor. Peki, teşvik
diyorsunuz, başka neler yapıyorsunuz? Başka, Göbeklitepe
örneğinde olduğu gibi, Nevali Çori örneğinde olduğu gibi bu
coğrafyada tarih öncesi çağlardan beri yaşayan Kürtlerin,
Rumların, Süryanilerin, Ermenilerin ve diğer halkların 12 bin
yıllık kültürel mirasları, kolektif bilinçle, eğitim
materyallerinde ve müzelerde, bu halkların inkârlarıyla yer buluyor.
Peki, teşvik diyorsunuz, ne yapıyorsunuz? Nevali Çoriyi sular
altına terk ediyorsunuz. Başka ne yapıyorsunuz? Türk ve Müslüman
olmayan halkların kültürel mirasını yok sayıyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, bu teşviklerle
başka ne yapmaya çalışıyorsunuz? Bu teşviklerle Kürte
dair ne varsa hepsini bu iktidarın ve resmî ideolojinin hedefi hâline
getiriyorsunuz. Yani, asimilasyonu had safhaya çıkarıyorsunuz. Kürt siyasi
hareketine yönelik sindirme hareketi geliştiriyorsunuz. Bütün bu çok
sesliliği savunan ve çok kültürlülüğü savunan partimize yönelik,
eş başkanlarımız, milletvekili
arkadaşlarımız, belediye eş başkanlarımız,
belediye Meclis üyeleri ve en nihayetinde muhtarlara varana dek Kürt
siyasetinin her halkasını tarihte benzeri az görülen bir
saldırıyla karşı karşıya
bırakıyorsunuz.
Teşvik Kanunu diyorsunuz, başka ne
yapıyorsunuz? Kürt dili üzerinde baskı oluşturuyorsunuz. Kürt
halkının yaşamı üzerinde ve diğer halkların
yaşamı üzerinde baskılar oluşturuyorsunuz. Dil
düşmanlığı yapıyorsunuz. 20 milyona yakın olan
bir halkın dilini inkâr ediyorsunuz. Teşvik diyorsunuz, başka
neler getiriyorsunuz? Orijinal ismi Kürtçe olan ve tarihî, turistik
bakımdan önem arz eden yerleşim yerleri ve tarihsel eserlerin
isimlerini değiştiriyorsunuz. Teşvik diyorsunuz, bir
halkı ve bu coğrafyada kadim olan bütün halkları yok
sayıyorsunuz.
Peki, bunun için ne yapmalı değerli
milletvekilleri? Bunun için, turizmin geliştirilmesi ve halkların bir
arada yaşamalarının sağlanması için, bir: Zengin olan
tüm kültürler korunmalı, halkların tarihsel ve sosyolojik
yapıları korunmalıdır. Dil üzerindeki yasak ve
baskıların kaldırılması, okullarda eğitim dili
olmalarının önündeki engeller kaldırılmalıdır.
Coğrafyalar, tarihî eserler orijinal isimleriyle
anılmalıdır. Hâlbuki bu kanun teklifiyle yukarıda
saydığımız kültürel, tarihî ve siyasal
soykırımları sona erdirmeye dair hiçbir adım
atılmamaktadır. Bu nedenle desteklemiyoruz.
Hepinize saygı sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Koç.
Buyurun Sayın Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Kayıtlara geçmesi açısından ifade etmek
isterim ki birçok ithamı barındıran ve tamamı gerçek
dışı olan bir konuşma dinledik. Buradaki iddiaların
hepsini reddediyoruz.
Temel hak ve özgürlükler konusunda bu iktidar bütün
82 milyon insanımızın daha güzel bir noktaya gelmesi için
elinden geleni yapmıştır ve yapmaya devam edecektir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Akbaşoğlu.
Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde ikinci söz
Bursa Milletvekili Ahmet Kamil Erozana ait.
Buyurun Sayın Erozan. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
AHMET KAMİL EROZAN (Bursa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bir değişiklik olsun diye
bugün dış politikadan bahsetmeyeceğim.
Öncelikle şunu belirtmek isterim, dün
Sayın Nuhoğlu da belirtti: Bu kanun teklifinin bir torba kanun veya
bir çuval kanun değil, tematik bir kanun olarak Meclise gelmiş
olmasından duyduğumuz memnuniyeti ifade etmek isterim.
İkinci konu: Tabii, turizm önemli bir sektör
ekonomimiz açısından. Bu konuya odaklanılmış
olması da bizim açımızdan sevindirici bir husus. Ancak metni
okuduğumuzda, maalesef, her zaman yazılanların uygulamaya
konulamayacağını da gözlemiş bulunmaktayız. Yani bana
sorarsanız bu 2nci madde -biraz evvel başka bir
arkadaşımız da değindi- buram buram rant kokmaktadır.
Ne demek istediğimi birazdan açacağım.
Buradaki tahsislerle ilgili bir maddede, Çevre ve
Şehircilik Bakanlığının onayı bekleniyor
tahsisler açısından. Bunu yapabilmek için de Çevre ve Şehircilik
Bakanlığına bir yazı yazılıyor, iki ay içinde bir
cevap gelmezse bu bir zımni kabul sayılıyor. Hâlbuki Türkiye
gibi bir ülkede cevap gelmemesinin zımni ret olarak kabul edilmesi
lazım.
Niye bunu söylüyorum? Çevre
Bakanlığındaki bir bürokrat arkadaş o tahsisin
yapılamayacağı kanaatinde olsa ve bunu makama imzaya götürse ve
bakan da Ya, biz o arkadaşları tanıyoruz. Siz iki ay buna cevap
vermeyin. dese, o bürokrat arkadaş ne yapacak? İki ay sonra
zımni kabul çerçevesinde o tahsis yapılacak ve oradan ne gibi bir
rant çıkacağını tahmin etmek mümkün.
Ha, bunu diyebilirsiniz: Burada birtakım
maddeler var ve o maddeler birtakım garantiler sağlıyor yani
Tahsis amaç dışında kullanılamaz. filan gibi cümleler
var. Ama ben size bunun somut bir örneğini anlatacağım
yaşandığı için.
İkincisi, bu emekçi kardeşlerimizin yani
personelin yaşam ve sosyal koşullarını geliştirmek
amacıyla veyahut onlara birtakım imkânlar vermek düşüncesiyle
burada bir madde var, onlara personel lojmanları yapılacak ama ben
şuraya imzayı atıyorum, şuraya da yazıyorum,
bunların kısa bir sürede kayıt dışı otel
olduklarını hepimiz göreceğiz, kimse bizi aldatmasın.
Sadece bu maddenin satırları değil, satır aralarında
da başka şeyler gizlidir.
Orman alanlarının tahsisinin ne gibi
sonuçlara yol açacağı konusuna hiç girmiyorum. Ben bunları
söylüyorum da siz Olmaz. demeyin, ben size olmaz olmazı
anlatacağım. Geçmişteki bir görevim sırasında, bir
grup ülkeye Antalya sahillerinde yazlık inşa etmeleri için arsalar
tahsis edilmişti. Bir gün biz bu arsaların üzerinde, şuradaki
-yeni ismiyle anmayayım- Büyük Ankara Otelinin bir benzerini bulduk. Bir
otel var, tahsis dışı ve Turizm Bakanlığına
yazdık, dedik ki: Ya, bu otel ne arıyor arsanın üzerinde?
Turizm Bakanlığından bize cevap geldi -dosyalarınızda
bulabilirsiniz bu cevabı- dediler ki: Orada öyle bir otel yok. Bunun
üzerine biz Bakanlıktan iki arkadaşımızı gönderdik,
fotoğraflarını çektiler. Dev otel duruyor, işliyor. Hatta
içeri girdiler Kaç para oda? dediler, fiyat da aldılar. Onların
hepsini yazdık yeniden Turizm Bakanlığına ses
çıkmadı, çıkamadı. Sonra zamanın turizm bakanıyla
ben bir yerde işim gereği rastlaştım ve dedim ki:
Sayın Bakan, kusura bakmayın, sizin arkadaşlar bir garip
durumdalar, biz oteli görüyoruz, karşımızda, arkadaşlar
Böyle bir otel yok. diyor. Burası çok önemli, burası çok önemli!
diyorum şimdi. Telif hakkı istemeyecektir inşallah kimse benden.
Sayın Bakan şunu söyledi bana: O otelin sahibi bizdendir.
Bakanın kendisi söylüyor bana, ben bunu başka birisinden
duymadım. O otelin sahibi bizdendir, tam bir ince iştir o.
Dolayısıyla burada ne yazarsa yazsın sonunda
uygulayıcıya kalıyor iş. Eğer uygulayıcı
bunu dürüstçe yerine getiremiyorsa o zaman maalesef yapılacak bir şey
kalmıyor pek çok konuda.
NİHAT YEŞİL (Ankara) O da
doğru dürüst bir yasayla olur.
AHMET KAMİL EROZAN (Devamla) Nasıl
mı olacak bundan sonra? Ben size söyleyeyim bundan sonra nasıl
olacağını. Bir defa 23 Haziranda İstanbulda her şey
çok güzel olacak.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Her
şey daha güzel olacak.
AHMET KAMİL EROZAN (Devamla) Ardından da
Türkiyede her şey iyi olacak.
Saygılarımı sunarım.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Erozan.
Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önergeler kabul
edilmemiştir.
2nci madde üzerinde bir önerge daha vardır,
okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 58 sıra sayılı
Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 2nci maddesinin ikinci fıkrasında
bulunan bu süre içinde tahsisin yapılmaması veya olumsuz görüş
bildirilmemesi halinde tahsis yapılmış sayılır
ifadesinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Haydar Akar Nihat
Yeşil Baha
Ünlü
Kocaeli Ankara Osmaniye
Hüseyin Yıldız İlhami
Özcan Aygun Mehmet
Ali Çelebi
Aydın Tekirdağ İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) -
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Kocaeli Milletvekili
Haydar Akar konuşacaktır.
Buyurun Sayın Akar. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bir teşvik kanunu konuşuyoruz. Daha
önce yatırım teşvik kanunlarını birkaç kez
konuştuk. O kanunlarda yaptığım konuşmada yani
yatırım teşvik kanunu çıkarmak, turizm teşvik kanunu
çıkarmak, bu kanunları çıkardığımız zaman
turizmin çok güzel olacağı, Türkiyeye yatırımın da
hızlı bir şekilde geleceği anlamına gelmediğini
defalarca ifade ettik. Bir ülkeye yatırımın gidebilmesi için bir
defa o ülkenin demokratik bir hukuk devleti olması gerekiyor, hukuka
saygının olduğu, yargının bağımsız
olduğu bir devlet olması gerekiyor ki yabancı
yatırımcı veya yerli yatırımcı buna güvenerek de,
hukukta işlerin çözüleceğine inanarak da bu
yatırımını yapsın.
İkincisi ise, demokratik hukuk devletinin
yanında dış politikasının güvende olması
gerekiyor, dış politikasının güven veren bir politika
olması gerekiyor. Ona Heyt! buna Heyt! ona Keserim
buna
Asarım
derseniz hiçbir yatırımcı ülkeye gelmez. Nitekim
de 2017de çıkardığımız o kanunlardan sonra da bir
yabancı yatırımcı Türkiyeye gelmemiştir, yabancı
yatırımlara bakarsanız bunu çok rahatlıkla görürsünüz. Bir
de ülkenin en üst seviyesindeki kişiler, Recep Erdoğan çıkıp
üç ay boyunca Türkiyede beka problemi var. derse, onun bakanları Beka
problemi var. derse ne turist gelir bu ülkeye ne de yabancı
yatırımcı gelir bu ülkeye. Böyle bakacaksınız.
Eğer gerçekten dış ticaret
açığımızı kapatmak istiyorsak 2-3 tane temel
ayağı var bunun. Bir tanesi, ihracatımızı
artırmak yani ithalatla arasındaki makası kapatmak; ikincisi,
turizm gelirini artırmak; üçüncüsü de yurt dışında
yaşayan yurttaşlarımızın tasarruflarını
Türkiyeye getirebilmek. O üçüncü kısım ortadan kalktı.
Şimdi, siz turist getiremiyorsanız ve dış
politikanızdan dolayı, ülkede uyguladığınız
adaletsiz bir adaletten dolayı ülkeye yatırımcı
getiremiyorsanız ne kadar teşvik kanunu çıkarırsanız
çıkarın mümkün değil.
Şimdi, bugün
çıkardığınız kanunun 2nci maddesine gelelim. İki
aylık bir sınırlama konulmuş, demiş ki: Kültür ve Turizm
Bakanlığı iki ay içerisinde cevap alamaz ise -biraz evvel de
açıklandığı gibi- otomatikman bu, Kültür ve Turizm
Bakanlığına geçer. Nereden? Çevre ve Şehircilik
Bakanlığından. Çevre ve Şehircilik
Bakanlığından diyoruz ama turizm bölgesi olarak sadece
herhâlde, kıyı şeritlerini düşünüyoruz, şehir
merkezlerini düşünüyoruz. Bir de ormanlık alan var, kimse Tarım
ve Orman Bakanlığını içine dâhil etmiyor. Bir defa,
Tarım ve Orman Bakanlığının da olması gerekiyor.
İki ay süre içerisinde cevap verilmez ise
Cevap verilmez ise bu kanuna bir madde koyarsın, dersin ki: Cevap vermez
isen hiçbir izne tabi olmaksızın sorumlular hakkında idari
soruşturma başlar otomatikman. Hani bir idari soruşturma
başlatabilmek için, bir yargı soruşturması
başlatabilmek için üst amirinden, validen, bakandan izin alıyorsunuz
ya, bunu ortadan kaldırırsınız, eğer ilgili
bakanlığın bürokratı iki ay içerisinde cevap vermiyorsa
soruşturma otomatik olarak başlar, göreviyle ilgili bir kusuru varsa
gerekli cezaya çarptırılır. Bakın ne kadar hızlı
yürüyecek, o zaman seyredin.
Böyle yapmazsanız ne olur? İşte biraz
evvelki konuşmacı arkadaşlarımızın dediği
gibi talan olur. Böyle olmazsa ne olur? Rant olur. Nasıl olur biliyor
musunuz? Aynı Kocaelinin Kartepe ilçesinde olduğu gibi kırk
dokuz yıllığına verirsiniz ormanı, 1 tane otel
yapılır, 2nci, 3üncü, 4üncü, 5inci oteli asla
yapamazsınız çünkü verdiğiniz yer kırk dokuz
yıllık ve 3.460 dönüm. Tüm dağı adama vermişsiniz
teşvik adı altında ve önüne geçemezsiniz bunun.
Şimdi, orada turizmi artırabilmek için
mücadele ediyoruz, diyoruz ki: Ormana gidiyoruz, yeni bir yol yapıldı
Derbentten, oradaki çevre mahalle veya köyler yararlanıyor;
Şirinsulhiye yararlanıyor, Nusretiye yararlanıyor, Balaban
yararlanıyor, Derbent yararlanıyor, Maşukiye yararlanıyor
ama o yolun üzerine tesis yaptıramıyoruz. Vatandaşlar
almışlar, 250 dönümlük bir araziyi almışlar; biri AKP eski
İl Disiplin Kurulu Başkanı, biri AKP meclis üyesi, biri AKP
bilmem nesi
Ben de burada geldim, Grup Başkan Vekili Mehmet
kardeşime dedim ki: Orman Bakanından rica ediyorum, gitsin, orman
işletmesi orada 10 tane yer belirlesin ve ihaleye açsın. Bir tane
evim yok benim kişisel olarak. İhaleye açsın ve
vatandaşlar bundan yararlansın; bir istihdam yaratsın, yeni
iş yerleri, yeni işçi kardeşlerimiz, insanlar orada ekmek yesin,
köylüler ekmek yesin. dedik.
Olmuyor arkadaşlar, böyle kanun
çıkarmakla, kanunu arkadan dolanarak, sorumsuzlaştırarak rant ve
talan ekonomisi uygulamaya devam ettiğiniz sürece insanlarımız
yoksullaşmaya devam edecek ve intiharlar da artmaya başlayacak diyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Akar.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... 2nci madde kabul edilmiştir.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.31
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.39
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Bayram
ÖZÇELİK (Burdur)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 82nci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
58 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yerinde.
3üncü madde üzerinde iki önerge vardır,
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Turizmi Teşvik Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 3üncü
maddesinin teklif metninden çıkartılmasını arz ve teklif
ederiz.
Yavuz Ağıralioğlu Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Tuba
Vural Çokal
İstanbul Adana Antalya
Hayrettin Nuhoğlu İbrahim
Halil Oral Ayhan
Altıntaş
İstanbul Ankara Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ METİN YAVUZ
(Aydın) Maalesef katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Ankara Milletvekili
Ayhan Altıntaş konuşacaktır.
Buyurun Sayın Altıntaş.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri, değerli Komisyon; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Kanun teklifinin 3üncü maddesi hakkında söz
almış bulunmaktayım. Bu teklifin genel gerekçelerine bakarsak
şöyle maddelenmiş: Turizm sektörünün stratejik önemi bulunması,
ülkemizin ekonomisi ve cari açığın azaltılması
açısından çok önemli olması, önemli ölçüde istihdam ve katma
değer yaratması, yabancı sermayenin ülkemize gelmesinin
sağlanması.
Bu maddelere bakınca bu yasa teklifinin Kültür
ve Turizm Bakanlığı değil, Hazine ve Maliye
Bakanlığınca sunulduğu sanılabilir. Bir ölçüde
ekonomik sıkıntıda olduğumuzun ikrarıdır ve
turizmi bu ekonomik sıkıntıdan bir kurtuluş, can simidi
olarak görme motivasyonuyla hazırlandığı söylenebilir.
Kültür ve Turizm Bakanlığı teklifin
içine kültürü maalesef hiç katmamış. Belki de Sayın Bakanın
bir turizm işletmecisi olmasının, turizmden para kazanarak
geçinen bir iş adamı olmasının rolü var. Bir sonraki bakan
inşallah müze müdürü olur da işin kültür boyutunu biraz
hatırlarız.
Turizme kısa vadeli bakarak, kültür ve
tanıtım boyutunu ihmal ederek, doğal güzelliklerimizin ve
ormanlarımızın tahrip olmasını seyrederek belki hemen
ekonomik fayda sağlayabiliriz ama uzun vadede kaybederiz.
Turizmi tamamen yabancı turist getirme olarak
görme anlayışına da itiraz ediyorum. Turizm, ülkemiz gençlerinin
vatandaşlık bilincinin oluşmasında, bizi biz yapan manevi
kültür değerlerimizin oluşmasında ve kökleşmesinde de çok
işlevsel bir yere sahiptir. Bu nedenle, turizmi sadece Yabancılar
gelsin de para kazanalım. anlayışıyla yönetmek eksik
yaklaşımdır.
Teklifin 3üncü maddesi, 2634 sayılı
Kanunun 9uncu maddesinin (a) bendine atık su arıtma tesisi,
katı atık bertaraf tesisi ibaresi eklenmesi hakkındadır.
Bu değişiklik esasen olumludur. Yerel yönetimlerin asli görevi olan altyapı
hizmetlerinin Kültür ve Turizm Bakanlığınca yapılabilmesine
imkân sağlanmaktadır. Bu hususun yönetmeliklerle iyi düzenlenmesi
gerekmektedir. Aksi hâlde yetki karmaşasına yol açabilir.
Bir başka husus ise Kültür ve Turizm
Bakanlığının bünyesinde bu altyapı
yaptırımlarını yapacak, yaptıracak veya denetleyecek
uygun kadrolarla yapılanmak gerekliliğidir. Bu yapılanmanın
ne kadar verimli olacağı da ayrı bir tartışma
konusudur. Yerel yönetimlerin asli görevinin Bakanlığa
aktarılması yerel yönetimlerin bütçelerinde kısıtlamaya yol
açmamalıdır. Esas olarak turizmin kültür boyutunun unutulmaması
yanında, turizmin sürdürülebilirliği hususunun hiç ihmal edilmemesi
gerekmektedir. Yani hem nitelikli turisti çekemiyoruz hem de turistleri
tekraren getiremiyoruz. Amerikada turist başına 2.700 dolar olan
harcama, ülkemizde sadece 700 dolar civarındadır. Bu miktarı
artırmamız gerekmektedir. Ülkenin genel, kültürel, hukuki, sosyal ve
güvenlik koşullarını iyileştirmeden bu rakamı
yükseltemiyoruz. Tarihî ve doğal güzellikleri tahrip ederek bu rakamı
yükseltmemiz mümkün görünmüyor.
İktidar olarak olumlu icraatları
muhalefetin hiç kabul etmediğinden bahsediyorsunuz. Millî Eğitim
Bakanımızın lise müfredatı konusundaki
çalışmalarını çok olumlu buluyorum. Uzman bir ekiple iyi bir
çalışma yaptıklarını biliyorum. Tarih ve matematik
derslerindeki sorunlara da çözüm bulacaklarına inanıyor,
başarılar diliyorum.
Bu arada, Yükseköğretim Kurulu YÖKün
üniversitelerde yabancı öğrenci kotasını
kaldırmasını da Türk yükseköğretim kalitesine vurulmuş
bir darbe olarak görüyorum. Verdikleri diplomanın meslek
kazandırmadığı üniversitelerin kontenjanları boş
kalınca YÖK durumu kötü göstermemek için bir karar alarak o üniversitelere
İstediğiniz kadar yabancı öğrenci alabilirsiniz. diyor.
Afrikanın, Orta Doğunun âdeta döküntü öğrencilerini kendi
ülkelerinden aldıkları lise diplomalarıyla kabul etmek
istatistikleri düzeltebilir ama üniversitelerimizin kalitesini iyice bozar.
Bazı arkadaşlar belki de Efendim bunda ne var? Amerikada da çok
sayıda yabancı öğrenci var. diyecektir. Amerikadaki yabancı
öğrenciler bulundukları üniversite ortalamasının üzerinde
başarıyla seçiliyorlar yani Amerika yabancı öğrencileri
kaliteyi düşürmek değil, yükseltmek için kabul ediyor, ayrıca
çok yüksek okul ücretleri de alıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla) Sayın
Başkan, bitiriyorum.
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın Sayın
Altıntaş.
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla) Biz ise hem en
düşük kalitede öğrenci alıyoruz hem de vergilerimizle bu
öğrencilere bedava eğitim veriyoruz. Üstüne bir miktar da burs
veriyoruz. Fakir halkımızın kaynaklarını heba
ediyoruz. Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim
Politikaları Kurulunu YÖKün bu kararına derhâl müdahale etmeye
çağırıyorum.
Genel Kurula saygılarımla sunarım.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Altıntaş.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 58 sıra sayılı
Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 3üncü maddesinin (1)inci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"2634 sayılı Kanunun 9 uncu
maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine "kanalizasyon, ibaresinden
sonra gelmek üzere "atık su arıtma tesisi, atık bertaraf
tesisi, ibaresi, fıkraya aynı bentten sonra gelmek üzere
aşağıdaki bent eklenmiş ve mevcut (b) bendi buna göre
teselsül ettirilmiştir.
Hüseyin Yıldız Nihat
Yeşil Baha
Ünlü
Aydın Ankara Osmaniye
İlhami Özcan Aygun Mehmet
Ali Çelebi Süleyman
Girgin
Tekirdağ İzmir Muğla
İbrahim
Özden Kaboğlu
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ METİN YAVUZ
(Aydın) Katılamıyoruz Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul
Milletvekili İbrahim Özden Kaboğlu konuşacaktır.
Buyurun Sayın Kaboğlu, süreniz beş
dakikadır. (CHP sıralarından alkışlar)
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, Sayın Divan üyeleri, değerli
milletvekilleri; evet, ben de bunun bir tematik kanun olmasını
önemsiyorum çünkü hep torba kanun biçiminde gelen teklifler yasanın
niteliği açısından ne kadar sakıncalıdır, bunun
farkındalar birinci parti vekilleri de, bu bakımdan önemli. Fakat
burada, bu yasada bizim önergemiz çerçevesinde en çok dikkat çeken husus,
turizmin geliştirilmesi açısından sürdürülebilir turizm
kavramı bu yasada yok. Kanun tekniği açısından, tabii,
öngörülebilirlik, ilerleyen maddelerde yasanın öngörülebilir olması
niteliği yanı sıra özellikle altyapı tesisleri
bakımından, kültürel, doğal, tarihsel miras
bakımından, sürdürebilirlik açısından
yaklaşılması temenni edilirdi. Bu bakımdan, esasen, bu
hafta içinde Kapadokya Kanununda ve bu kanun teklifinde yaptığımız
görüşmelerde burada en çok ırkçı diyebileceğimiz
tartışmalara tanık olduk. Oysa Kapadokya gibi tarihsel, kültürel
ve doğal mirasın korunmasıyla, gerek iç turizmin gerek
dış turizmin teşvikiyle ilgili kanunda biz bu tür söylemlerden,
soy sop gibi söylemlerden uzak durmalıyız çünkü burada tam da
bunların aşılması söz konusu.
Bize yurttaşlık yeter aslında,
Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlığı yeter çünkü Kapadokya
olsun, turizmin teşvikine ilişkin alınması gereken önlemler
olsun, yatırımlar olsun, bunlar Türkiyenin değerlerini,
tarihsel, kültürel ve doğal değerlerini sürdürülebilirlik ölçüsüyle
daha ileriye götürmek, muhafaza etmek, bozulmasını önlemek,
geliştirmek biçiminde amaçları da kapsamına almalıdır.
Ama bu Turizmi Teşvik Kanunu Teklifini incelediğimiz zaman daha çok
yatırım kaygısı ve biraz ekonomik kalkınma ve gelir
kaygısı öne çıkmaktadır. Bu açıdan, bu yasa teklifinin
sakıncalarına dikkat çekmek gerekiyor. Bu açıdan da
sürdürülebilir turizm gözüyle baktığımız zaman sadece
turizmin parasal değerle ölçülemeyeceğini görmekteyiz, bunun ötesinde
ülkesel açıdan bakmamız gerekir, yurtseverlik açısından. Bu
da zaten uzun vadeli düşünmemizi gerekli kılar. Bu itibarla bizim
yaptığımız öneri altyapı tesislerine ilişkindir
ve kanalizasyon tesislerine yapılacak eklemenin zannediyorum bütün
partiler tarafından kabul edilmesi gereken bir ekleme olması gerek.
Bu vesileyle fırsat gelmişken -biraz önce
çok yoğun tartışmalar yapıldı- sadece bir
anayasacı gözüyle ona değinmenin yerinde olacağını
düşünüyorum, Yüksek Seçim Kurulunun kararıyla ilgili olarak. Anayasa
madde 79da Yüksek Seçim Kurulu itiraz, şikâyet ve bütün
yolsuzlukları diyor, bütün yolsuzlukları başa alıyor ve
bütün yolsuzlukları inceleme ve karara bağlama yetkisine sahiptir. O
nedenle Yüksek Seçim Kurulu İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanlığı seçimlerini iptal riskini göze aldıysa
eğer mutlaka diğer 3 pusulayı da iptal etmeliydi. O, kendi yetki
alanındadır, bu bakımdan bir kuşku bulunmamaktadır.
Ben bu vesileyle bir kez daha yinelemek istiyorum ki
özellikle dünkü tartışmalar çerçevesinde, bize yurttaşlık
yeter; Türkiye devleti, Türkiye ülkesi ve Türkiye Cumhuriyeti
yurttaşlığı. Bununla ilgili olarak bana hiç kimse soyumu
sorma hakkına sahip değildir, bana hiç kimse inancımı sorma
hakkına sahip değildir. Eğer biri benim soyumu sorarsa
ırkçılık yapıyor demektir. Ancak ben istersem
açıklarım, inancımı ben istersem açıklarım,
başkası bana soramaz. O nedenle benim tavsiyem odur ki, bu yüce
Meclisin üyeleri bundan böyle insanların soyuyla sopuyla
uğraşmasın, yurttaşlık bizim için yeter.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun bağlayın.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Anayasa'mıza göre ülkemizin adı
Türkiye'dir, devletimizin adı Türkiye devletidir veya Türkiye
Cumhuriyetidir, hepimizin kimliğinde ise Türkiye Cumhuriyeti
yurttaşı yazmaktadır. Eğer biz söylemimizde ve
savunmamızda bu üç formülün anayasal açıdan çok önemli olduğunu
birlikte kabul edersek hepimiz yurtseverlik, anayasal yurtseverlik ekseninde
buluşuruz ve zannediyorum buradaki konuşmalarımızı, tartışmalarımızı
daha rasyonel bir zeminde, hedefte yürütürüz diye düşünüyorum.
Hepinize saygılar sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Kaboğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... 3üncü madde kabul edilmiştir.
4üncü madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 58 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 4üncü maddesinin kanun teklifi metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Salihe Aydeniz Abdullah
Koç Murat
Çepni
Diyarbakır Ağrı İzmir
Hüseyin Kaçmaz Mahmut
Celadet Gaydalı Filiz
Kerestecioğlu Demir
Şırnak Bitlis Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) -
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Ankara Milletvekili
Filiz Kerestecioğlu konuşacaktır.
Buyurun Sayın Kerestecioğlu. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, öncelikle turizmle
ilgili çok kısa bir iki söz söylemek isterim 70li yıllarda turizm
işletmeciliği de yapmış bir ailenin çocuğu olarak:
Bazen büyük büyük şeyler yapmayı bir şey yapmak zannediyoruz ama
o dönemde hiç unutmuyorum İspanyanın bir belgeselini izlemiştim
ve Türkiyeyle ilgiliydi belgesel. Bütün kıyıları büyük otellerle
çevrilmiş ve artık doğal hiçbir yeri kalmamış.
Türkiyede o zaman böyle bir şey yoktu ve bize seslenerek diyorlardı
ki: Yapmayın, biz bunu yaptık, siz yapmayın. Çünkü dünyada
bunun örnekleri çok fazla zaten ama doğal yerlerin örnekleri çok az.
Kapadokyada ne olacak, ben merak ediyorum, hakikaten bütün çocukluğumu
etkileyen yerlerden biridir, aynı şekilde birçok sahil yeri de öyle.
Bence, büyüklük kompleksinden ve o tür ticari işletme kompleksinden
vazgeçelim çünkü doğallık aynı zamanda bir turizm kaynağıdır,
bunu başka ülkelerde çok güzel becerebiliyorlar, örnekleri var, bizim
ülkemizde de yapmak mümkün diye düşünüyorum.
Ben önemli bir başka konuya değinmek
istiyorum. Bilmiyorum dikkatinizi çekti mi ama gazeteci Gökçer
Tahincioğlunun özellikle son iki günde gündeme getirdiği ve 100e
yakın Hizbullah yöneticisinin serbest bırakılmasına dair
karar.
Şimdi, 2011 yılında CMKdeki uzun
tutukluluk düzenlemesi yürürlüğe girmişti ve buna göre, örgütlü
suçlarda henüz kesinleşmeyen hükümlerden sonra, işte, on
yıllık tutukluluk süresini dolduranların tahliyesi gerekiyordu
ve yüzlerce insanı vahşice yöntemlerle öldüren Hizbullahın üst
düzey yöneticisi 34 isim, 2011 yılında, Yargıtay 9. Ceza
Dairesinin büyük tepki çeken kararlarıyla tahliye edilmişti. Bundan
sekiz yıl sonra yani 2018de cezaevlerinden 100e yakın Hizbullah
yöneticisinin daha serbest bırakıldığı ve
cezaevlerinde şu anda ağır cezaya mahkûm Hizbullah hükümlüsü
kalmadığı ortaya çıktı.
Anayasa Mahkemesi 2018de bir karar aldı ve
dedi ki: 1990larda yapılan yargılamalarda özellikle, askerî hâkim
varsa heyette, askerî hâkim olması yeniden yargılama nedenidir. Ve
buna dayanarak bütün Hizbullah hükümlüleri buna başvurdular Biz askerî
hâkimle yargılandık. diyerek -ki haklı bir gerekçedir, askerî
hâkimle yargılanılmaması gerekir- bu yeniden yargılama için
bir kapı açtı onlara ve onlar işte bununla ilgili tahliye
edildiler ama önemli bir şey var. Şimdi, başka mahkemelere
başvurular yapıldığında bütün mahkemeler
Hizbullahçılarla ilgili bu tahliye kararlarını verdi ama Van 1.
Ağır Ceza Mahkemesi enteresan başka bir şey daha yaptı
ve Yargıtay 9. Ceza Dairesi Başkan ve üyelerinin FETÖden
ihracını da aynı şekilde yeniden yargılama nedeni
saydı ve dolayısıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesi üyeleri hem
2011de kendileri verdikleri kararla Hizbullahçıların tahliyesini sağlamış
oldular hem de kendileri ihraç edildikleri için FETÖcü olmak nedeniyle,
ihraçları da aynı zamanda yeni Hizbullah hükümlülerinin tahliyesini
sağlamış oldu.
Evet, ben burada aslında özellikle bu
tahliyelerden sonra onların acımasızca öldürdükleri 2
kişiyi saygıyla anmak isterim. Yazar Turan Dursun ve
İslamcı feminist Konca Kuriş. Hatırlayanların eminim
ki içleri sızlıyordur o günleri düşündükçe.
Peki, bütün bunlar oldu, FETÖden bu insanlar,
işte, ihraç edildiler; onların yaptığı
yargılamalarda yargılanan, başka örgütle itham edilenler serbest
bırakıldı mı? Hayır. Ne yeniden yargılama
talepleri kabul edildi
Yani bu askerî yargıç var diye ki şimdi bir
dört beş yıl daha gerekiyor onların taleplerinin neticelenmesi
için ama FETÖyle ilgili olanın, o ihraçla ilgili olanın bütün örgüt
suçları için yeniden yargılama nedeni sayılması lazım.
Ama bu maalesef mümkün olmadı. 2011 yılına kadar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Kerestecioğlu,
tamamlayın.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Tamamlayacağım Sayın Başkan.
8 ayrı iddianame hazırlayan Zekeriya Özün
de aralarında bulunduğu Ergenekon, Balyoz, Şike, KCK, 17-25
Aralık, Oda TV, Selam Tevhid gibi soruşturma ve davalarda görev yapan
25 hâkim/savcı hakkında FETÖ üyeliğinden iddianame
hazırlanıp on beş yıl hapis istemiyle
yargılanması istenenler arasında Zekeriya Özün yanında
başkaca savcılar ve hâkimler de bulunuyordu. Tüm bunlara rağmen,
HDP parti yöneticileri, belediye başkanları
başvurduklarında, işte, Onlar FETÖcülerdi. diyerek
yaptıkları başvurularda maalesef hiçbir şekilde muhatap
bulamadılar. Bugünkü yargı, aynı şekilde
Hizbullahçılara tahliye yolunu açan yargı, HDP yöneticilerinin,
Cumhuriyet gazetesi yazarlarının, Osman Kavalanın -Gezi
iddianamesi de 2013te FETÖcüler tarafından
hazırlanmıştı ve 2018deki iddianame de aynı
şekilde onun devamıdır aslında- yolunu açmadı.
Adalet derseniz gülerim derim, sadece siyasi yargı diyebiliyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Kerestecioğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
4üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
4üncü madde kabul edilmiştir.
5inci madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Turizmi Teşvik Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 5inci
maddesinde yer alan şeklinde ibaresi yerine olarak ibaresinin
getirilmesini arz ve teklif ederiz.
Yavuz Ağıralioğlu Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Tuba
Vural Çokal
İstanbul Adana Antalya
Aydın Adnan Sezgin İbrahim
Halil Oral Hayrettin
Nuhoğlu
Aydın Ankara İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Aydın
Milletvekili Aydın Adnan Sezgin konuşacaktır.
Buyurun Sayın Sezgin. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
AYDIN ADNAN SEZGİN (Aydın) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemiz 2017 yılında
ağırladığı 37 milyon turistle dünyada 8inci
sırada yer alıyor. Oysa 2015 yılında yaklaşık 42
milyon turistle 6ncı sıradaydık. Bizden daha üst sıralarda
bulunan İspanya ve İtalya gibi ülkelerde sadece ziyaretçi
sayısı değil, turist başına harcama oranları da
çok daha yüksek. Yunanistanda turist başına harcama 1.500
doları aşarken ülkemiz hâlâ bin dolar seviyesine ulaşamadı.
2003 yılında 830 dolar olan harcama 2017de 681 dolara inmiş
durumda yani son on yedi yılda turizm gelirinde de geriledik.
Turizm açısından ne denli elverişli
bir ülke olduğumuzu izaha gerek yok. Ancak yüksek gelir grubuna sahip
turistleri çekmekte başarısız olduk. Üstelik, iktidarın yanlış
vizyonu ve politikaları nedeniyle, önceki dönemlerde yapılan turizm
hamlelerinin ivmesi de hayli sarsıntıya uğradı.
Ayrıca, müzelerin ve sit alanları gibi değerlerin
tanıtımında çok büyük eksiklikler bulunmaktadır. İhmal
edilen müze ve kültür turizmi, hem ülkemizin genel tanıtımına
katkıda bulunacak hem de nitelikli turist sayısını ve
turist başına gelirimizi artıracak önemli bir alandır.
Turist sayısının ve turist başına harcama
rakamlarının bu kadar düşük olmasının nedenlerinden
biri yanlış turizm politikaları ise diğeri, ülkemizin ciddi
bir imaj ve algı probleminin olmasıdır. Daha önceki hatipler de
bu hususa değindiler.
İktidarın uluslararası
ilişkilerde etkinlikten uzak, hoyrat tutumu, demokrasi ve hukukun
üstünlüğü konularındaki geriye gidiş ülkemizin uluslararası
imajını ve itibarını önemli oranda tahrip etmiştir.
İmaj sorunu olan bir ülkeye yüksek gelir grubundan turist gelmediği
gibi, orta gelir grubundaki turistler de gelmekte tereddüt etmektedir, yabancı
yatırımcı ise kaçmaktadır.
Bir zamanlar, yabancı basında, ülkemizin turizm
değerleri, doğal ve kültürel hazineleri ve eğlence sektörü gibi
olumlu özellikleri gündem olurken, bugün gündemde, hep, hoş olmayan
hadiseler yer almaktadır. İstanbul seçimlerinde millî iradenin
gasbedilmesi de bu meyanda zikredilmesi gereken ve uluslararası
itibarımızı aşındıran gelişmeler
arasındadır.
Memleketim ve seçim bölgem olan Aydında,
turizm sektörü, son dönemlerde yaşanan sorunlardan son derece muzdarip
olmuştur. On yedi yıllık iktidar Aydını maalesef
ihmal etmiş, yatırımlardan mahrum
bırakmıştır. Bunun yanı sıra, turizme en
elverişli bölgeler de çarpık yapılaşmaya tabi
tutulmaktadır. Otoyol, havalimanı ve hızlı tren yatırımları
yıllardır geciktirilmekte, Aydın halkı oyalanmaktadır.
Kuşadası ve Didim gibi istisnai özelliklere sahip beldelerde gerekli
ulaşım düzenlemeleri ve tanıtım faaliyetleri
yıllardır layıkıyla gerçekleştirilememektedir.
Kuşadası Efes Kongre Merkezi, ortakları olan TÜRSAB ve DÖSİMMin
idari sorunları nedeniyle faaliyet gösterememektedir. Karayolları
Genel Müdürlüğü Kuşadası çevre yolunu dört yıldır
tamamlayamamıştır. Kruvaziyer turizminde yaşanan sorunlar
bir türlü aşılamamış, ülkemize yönelik risk
algılamaları nedeniyle firmalar Kuşadasını
programlarından çıkartmıştır. Gemiler hemen
karşıdaki Sisam Adasına demir atmakta, yolcuların
yalnızca yüzde 5 kadarı küçük teknelerle Kuşadasına
getirilmektedir. Ayrıca, kıyılarımızın en güzel
yerlerine kurulmuş olan ikinci konut siteleri yani yazlıklar
yılın büyük bölümünde atıl vaziyette olduğu için önemli bir
ekonomik potansiyelden istifade edilememektedir. Bu siteler rasyonel bir çevre
düzenleme planı çerçevesinde, sahiplerinin hakları da gözetilerek iç
ve dış turizme açılırsa hem sahiplerine hem ülke
ekonomisine hem de bölge turizmine büyük katkı sağlanabilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Sezgin,
tamamlayın sözlerinizi.
AYDIN ADNAN SEZGİN (Devamla) Teşekkür
ederim.
Bu yönde bir proje hazırlanarak teşvik
mekanizmalarıyla desteklenirse ülkemizdeki diğer tatil beldelerinde
de hayata geçirilebilecek bir model teşkil edilebilir.
İstanbul Havalimanında geçtiğimiz
hafta yaşanan aksaklıklar da ciddi altyapı sorunları olarak
yorumlanmaktadır. Bu sorunların giderilememesi yolcu ve turistler
için caydırıcı sonuçlar doğuracaktır. Bunu da burada
belirtmem gerektiğini düşünüyorum.
Sözlerime son verirken İnsan Hakları
Evrensel Beyannamesinin yürürlüğe girişinin 70inci
yılını, insan haklarının ülkemizdeki hazin durumunu da
göz önünde bulundurarak burukluk içinde kutluyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Sezgin.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
5inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
6ncı madde üzerinde bir adet önerge
vardır, okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Turizmi Teşvik Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
6ncı maddesinde yer alan şeklinde ibaresi yerine olarak
ibaresinin getirilmesini arz ve teklif ederiz.
İbrahim Halil Oral Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Muhammet
Naci Cinisli
Ankara Adana Erzurum
Yavuz Ağıralioğlu Ahmet
Kamil Erozan
İstanbul Bursa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) -
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Erzurum Milletvekili
Muhammet Naci Cinisli konuşacaktır.
Buyurun Sayın Cinisli. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi ve aziz
milletimizi saygıyla selamlıyorum.
İftar vaktine az bir zaman kala kanun
teklifinin 6ncı maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım.
Görüştüğümüz bu maddeyle, Turizmi
Teşvik Kanununda belirtilen koşullara uymamaları hâlinde ceza
uygulamalarına tabi olan belgeli yatırım ve işletmelere,
deniz turizmi araçlarının belge sahiplerinin de dâhil edileceği
kaydediliyor. Turizmin sürdürülebilirliği ve hizmet kalitesinin
sağlanmasında ortaya çıkan sorunların bertaraf edilmesinde
cezai düzenlemeler yapılabilir. Burada dikkat edilmesi gereken husus,
ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik krizin turizm işletmecilerine
fatura edilmemesidir. Cezai yaptırımlarla ilgili kısma öncelik
vermek yerine, deniz turizmini geliştirmeye yönelik tedbirleri
görüşüp yasalaştırmak daha doğru, yararlı olur
kanaatindeyim çünkü deniz turizmi ülke turizminin gelişmesinde,
çeşitlenmesinde ve tüm yıla yayılmasında önemli bir
potansiyele sahip. Gezi, spor, eğlence ve turizm amaçlı olarak, suya
dalabilir deniz araçları dâhil olmak üzere, deniz turizmi
araçlarının uluslararası standartlarda olmasını
sağlamak, bana göre, nitelikli turisti ülkemize getirebilmek için
atılacak adımlardan biri. Bununla birlikte mavi bayraklı
marinalar gibi alanların yaygınlaştırılması,
sektörde önde gelen ülkelerle rekabet edebilecek sayıda tesisin ülkemize
kazandırılması da önemli bir adım olur. Su altı
dalış turizmi kapsamında batıklara dalış
koşullarının iyileştirilmesi ile etkili bir politika da
ülkemizin payını ve gelirini artıracak uygulamalardan
olacaktır.
Değerli milletvekilleri, teklifin gerekçesinde
belirtildiği gibi, ülke ekonomisinin kalkınmasında ve cari
açığın azaltılmasında yüksek katma değerli turizm
sektörü lokomotif görev üstlenebilir. Turizm, katma değer ve istihdam
oluşturmada hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerin
çok önem verdiği bir sektör. Bu nedenlerle, akıllı teşvik
kesinlikle sağlanmalı.
Kanun teklifi genel olarak olumlu olmakla birlikte,
muğlak ve eksik yönleri de bulunuyor. Özellikle 2nci maddede, hazinenin
özel mülkiyetinde bulunan taşınmazların Turizm
Bakanlığına tahsisinde verilen iki aylık görüş süresinin
zorunlu tutulmamasında yaşanan bir muğlaklık var. Büyük bir
bölümü orman statüsünde olan söz konusu arazilerin korunması gerekirken
Çevre ve Şehircilik Bakanlığından olumlu yanıt
alınmadan yatırımcılara arazinin verilebilecek olması
son zamanlardaki keyfî uygulamalar da göz önüne alındığında
endişelerimi artırıyor. Bu keyfî uygulamaların en barizi,
malumlarınız olduğu üzere, yaşadığımız
Sakarya Tank Palet Fabrikası trajedisidir.
Sayın milletvekilleri, Birleşmiş
Milletler Dünya Turizm Örgütünün yayımladığı verilere göre,
ülkemiz artan turist sayılarına rağmen turizm gelirlerini
artıramıyor, maalesef, nitelikli turisti ülkemize getiremiyoruz.
Sektörün içinden gelen Sayın Bakanımızın sektörün
dertlerini de göz ardı etmeden bu sorunu çözeceğini ümit ediyorum.
Nitelikli turist demişken nitelikli turist
çekebileceğimiz en önemli şehirlerimizden biri de memleketim
Erzurumdur. Âdeta bir açık hava müzesi olan Erzurumu yalnızca
kış turizmi şehri olarak görmemek gerekir. Gerek
adımbaşı karşınıza çıkan şahane tarihî
eserler ve gerekse Tortum Şelalesi gibi, Narman peribacaları gibi
muazzam doğal güzellikler paha biçilemez.
Erzurumun nitelikli turist destinasyonu
olmaması için hiçbir neden yok. Doğu Ekspresinin Erzurumda iki gün
mola vermesi, Palandökene gelen turistlerin şehre çekilebilmeleri ve
tabii ki bu tarihî ve doğal güzelliklerin bakımlı hâle getirilip
kaliteli otel sayısının artırılması ön
şarttır. Hayalî turist sayıları zikrederek
halkımızı ve kendimizi kandırmanın hiçbir manası
da yoktur.
Değerli milletvekilleri, turizmin ülkemiz cari
açığının azaltılmasındaki katkısı
işletmecilere verilen cezalardan ziyade, artan turizm gelirlerinden ve
hizmet sektörü çalışanlarını nitelikli hâle getirerek
üreteceği katma değerlerden sağlanmalı. Bütün bunların
yanında, maalesef öğreniyoruz ki Bakanlığımız
yabancı bir danışmanlık şirketiyle bazı enteresan
ve gizemli çalışmalar yapmakta. Buradan sormak istiyorum:
Çalışılmaya yeni Bakan Beyle başlanılan Amerikan
Ogilvy isimli danışmanlık şirketinden ne gibi faydalar
bekleniyor? Bütçemize bu şirketin maliyeti nedir? Kendi
kaynaklarımızı kullanmak yerine ülkemize seyahat
uyarısı yapan bir ülkenin danışmanlık şirketiyle
Bakanlığımız neden iş birliği yapıyor?
Bakanlığımıza şimdiye kadar bu şirket hangi
danışmanlık hizmetlerini vermiştir, hangi olumlu sonuçlar
alınmıştır? Merakımı mazur görünüz lütfen fakat
Sayın Bakanın şirketleri ile bu şirketin bir iş
birliği var mıdır, olmuş mudur; bilmek hepimizin
hakkı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Cinisli,
tamamlayın sözlerinizi lütfen.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla)
Aslına bakarsanız, anlaşılıyor ki
Bakanlığın birinden McKinsey gitmiş, bir diğerine
Ogilvy geri gelmiş. Bakanlığımızın Almanya
ofisinden fonlanan Ogilvy hakkında Meclisimizin detaylı
bilgilendirilmesini talep ediyorum.
Turizmin, ülke ekonomisine katkısı
yanında, farklı milletlerin birbirleriyle kaynaşmasına,
sosyal ve kültürel alanlarda etkileşim kurulmasına imkân
sağladığı aşikârdır. Ancak turizm esas
itibarıyla güven ve istikrar ortamında yaşayan bir sektördür. Bu
çerçevede, ülkemizin iç ve dış politikasının güven ve
istikrar temelinde yönlendirilmesinin turizme yapılacak en büyük
katkı olduğunu ifade eder, Genel Kurulumuzu saygıyla
selamlarım. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Cinisli.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
6ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
6ncı madde kabul edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, sisteme giren iki
sayın milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle söz vereceğim.
Daha sonra sisteme girecek olan milletvekillerine
ise yine aralarda söz vereceğim.
Sayın Özcan Özel
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
49.- Yalova Milletvekili Özcan Özelin, öğretim
üyelerinin özlük haklarının düzeltilmesi, öğretmenlerin 3600 ek
gösterge taleplerinin gerçekleştirilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
ÖZCAN ÖZEL (Yalova) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öğretim üyelerimizle ilgili bir sorunu
aktarmak istiyorum. 2018 yılında çıkarılan 7100
sayılı Kanunla yardımcı doçentlik
kaldırıldı, yardımcı doçentler doktor
yapıldı. Doçentlerin ek göstergesi 4800 iken doktor öğretim
üyelerinin ek göstergesi 3600dür. Akademisyenlerimizin özlük haklarının
düzeltilmesi için doktor öğretim üyelerimizin ek göstergesinin 3600den
4200e çıkarılması talep edilmektedir.
Bununla birlikte, öğretmenlerimize seçimden
önce 3600 ek gösterge sözü verilmişti. 13 Aralık 2018 tarihinde
açıklanan İkinci 100 Günlük İcraat Programında da bu
sözlere yer verilmişti, hâlâ bir çalışma yok.
Doktor öğretim üyelerimizin 4200,
öğretmenlerimizin 3600 ek gösterge talepleri var. Bu taleplerin bir an
önce gündeme alınıp gerçekleştirilmesini diliyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Ünsal
50.- Ankara Milletvekili Servet Ünsalın, halk sağlığı
açısından kritik önemi olan aşı konusunda
sıkıntılar yaşandığına, Sağlık
Bakanlığının aşı reddine karşı harekete
geçerek gerekli bilgilendirmeleri yapması gerektiğine ve
sağlıklı nesiller için yerli aşı üretimine
başlanmasının zorunluluk olduğuna ilişkin
açıklaması
SERVET ÜNSAL (Ankara) Değerli
arkadaşlar, ülkemizin en önemli sorunlarından biri aşı
sorunudur. Sağlıklı nesillerin yetişmesi ve genel olarak
halk sağlığı açısından kritik önemi olan
aşı konusunda büyük sıkıntılar
yaşanmaktadır. Aşıların içeriğine dair özellikle
son zamanlarda artan tedirginlikler nedeniyle her geçen gün daha çok aile
çocuklarına aşı yaptırmama yolunu seçiyor. Aşı
karşıtlığı halk sağlığını
tehdit ederken yurttaşların bu güvensizliğine karşı
yetkililerin duyarsız kalması meseleyi daha kritik noktaya getiriyor.
Bugünlerde 23 binlerde olan aşı yaptırmayanlar 50 bini
bulduğunda 10 bin çocuğun ölümü beklenmektedir. Sağlık
Bakanlığı bu konuda sorumluluğunu bilmeli, aşı
reddine karşı harekete geçerek gerekli bilgilendirmeleri yapmalıdır.
Yerli üretimden uzaklaşılması
nedeniyle Sağlık Bakanlığı bütçesinden
aşılara ayrılan miktar 2002de 26 milyonken 2018de bu rakam 893
milyona yükselmiştir. Sağlıklı bir gelecek ve güçlü bir
gelecek için yerli aşı üretimine başlanması millî sorumluluk
ve zorunluluktur.
BAŞKAN Teşekkürler.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
2.- Antalya Milletvekili Atay Uslu ve Konya Milletvekili Ziya
Altunyaldız ile 57 Milletvekilinin Turizmi Teşvik Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1907)
ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 58) (Devam)
BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, birinci
bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
İkinci bölüm, 10uncu maddeye bağlı
ek madde 5 ve ek madde 6 dâhil olmak üzere 7 ila 12nci maddeleri
kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde siz isteyen
milletvekillerinin isimlerini okuyorum: Garo Paylan, Diyarbakır
Milletvekilli; Ali Muhittin Taşdoğan, Gaziantep Milletvekili;
İbrahim Halil Oral Ankara Milletvekili; Rafet Zeybek, Antalya
Milletvekili.
Şahıslar adına İstanbul
Milletvekili Erol Katırcıoğlu konuşacaktır.
İlk söz, Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Diyarbakır Milletvekili Garo Paylana ait.
Buyurun Sayın Paylan. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, AK PARTİ 2002
yılında iktidara gelirken ademimerkeziyetçiliği vadetti. Yani
her yer yerelden yönetilecekti; bütün kararlar, söz, yetki, karar olarak
yerelde olacaktı. Böyle vadetti ve oy aldı. Bu yönde birkaç adım
da attı ancak özellikle son beş yılda her şeyi
merkezîleştirdi, her şeyi Ankaraya bağlamaya
çalışıyor, hatta bundan öte, saraya ve tek adama bağlamaya
çalışıyor.
Arkadaşlar, bu yolda da hepimiz kaybediyoruz,
Türkiyemiz kaybediyor. Yalnızca bu yasayla ilgili baksak, kültür ve
turizm politikalarıyla ilgili baksak, geçmişte ve AK PARTİ
iktidarı döneminde pek çok hata yapıldı. Mesela, İstanbula
ihanet edildi; Ankaradan Turizm Bakanlığından, Çevre
Bakanlığından verilen pek çok ruhsatla İstanbula ihanet
edildi. İstanbulun silüetine şimdi bakın, Ayasofyanın,
Sultanahmetin arkasında gökdelen silüetleri var arkadaşlar.
Düşünün ki biz, kültürü insanlara anlatacağız. İnsanlar
kültürü görmeye geliyorlar, o dikilen gökdelenlere değil, o ihanet
gökdelenlerine değil; ama Ankaradan bunlara yol verildi arkadaşlar.
Mesela, Ankaradan verilen kararlarla Ege, Akdeniz sahillerine ihanet edildi
arkadaşlar. Gidin bakın, Ege, Akdeniz sahilleri betona gömülmüş
durumda. Ankaradan verilen kararlarla Hasankeyfe ihanet edildi
arkadaşlar. Ankaradan verilen kararlarla binlerce yıllık tarihi
olan Diyarbakır Sura ihanet edildi. Oysa, ne demiştik? Yerelden
yönetilecek. demiştik. Yerelden yönetilseydi emin olun bu ihanetlerin pek
çoğu olmazdı. Turizm Bakanlığı veya diğer
bakanlıklar yalnızca denetleyici kurumlar olarak kalabilirlerdi. Ama
maalesef, her şeye ben karar vereceğim diyen bir kişi var
memlekette ve her şeye ama her şeye o karar vermek istiyor.
Değerli arkadaşlar, yapmamız gereken
şey ne? Yerellere yetkiyi vermek. Bakın, Diyarbakır Suru Toledo
yapacağım. demişti müstafi Başbakan Ahmet Davutoğlu.
Herkesi Diyarbakıra davet ediyorum Diyarbakırın bir vekili
olarak. Gelin, bakın, Diyarbakır Sur ne hâlde? Binlerce
yıllık tarihi olan Surda, pek çok medeniyetin beşiği
olmuş Surda, onlarca kültürün ilmek ilmek, emek emek ördüğü Surda,
o taş işçilikleriyle tek tek yontulmuş binlerce yıllık
taşlar kepçelerle kamyonlara dolduruldu ve Diyarbakır Sur bir tarla
hâline getirildi arkadaşlar, bir tarla, maalesef. Ve onun yerine ne
yaptı, hani Toledo yapacağım. diyen akıl? Gitti,
müteahhitlere ihaleyle verdi, Ankaranın müteahhitlerine, beton evler
yaptı, üzerine de o Diyarbakırın taşını kaplama
olarak yapıştırmaya çalışıyor arkadaşlar.
Ya, Allahınızı severseniz, böyle bir tarih
anlayışına kim turist olarak gelir? Siz Diyarbakırı
bize verin, o çok kimlikli Diyarbakır Belediyesine verin, biz ayağa
kaldıralım. Bakın, hem kültürü ayağa
kaldırırız hem toplumsal barışımıza hizmet
ederiz hem de Diyarbakıra 5 milyon turist getiririz. Ama bu akla 1 turist
bile gelmez arkadaşlar, o beton kafalara 1 turist bile gelmez.
Vanı Van Büyükşehir Belediyesine verin,
bakın nasıl milyonlarca turist geliyor. Karsı Kars Belediyesine
verin, bakın nasıl oraya turistler akıyor. Çünkü biz
Karsı, Vanı, Diyarbakırı -Amedi- ayağa
kaldırırız, hem kültürel olarak ayağa
kaldırırız hem de turizm olarak ayağa
kaldırırız. Çünkü biz çok kimlikli akıldayız, çok
kültürlü olarak bakıyoruz, çok renkli olarak bakıyoruz; siz tek, tek,
tek olarak bakıyorsunuz maalesef, tekçilik üzerinden bakıyorsunuz. O
yüzden turizm gelirlerimizde -hani her şeye yeşil dolar olarak
bakıyorsunuz ya- Yunanistan 1.500-2.000 dolar turist başı gelir
elde ederken biz 600 dolarlarda nal topluyoruz. Bir hafta uçak dâhil 500 euroya
insanları her şey dâhil otellerde yatırıyoruz
kaldırıyoruz ve maalesef, bunlardan ne ülkeye ne de ekonomimize
herhangi bir fayda olmuyor.
Turizme rant alanı olarak bakan aklın
artık tasfiye olması gerekir. Turizm bir sonuçtur arkadaşlar.
İnsanlar kültürümüzü görmek istiyor, bizim kültürel
mirasımızı görmek istiyor, binlerce yıllık tarihimizi
görmek istiyor, çok kimlikliliğimizi görmek istiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın lütfen
Sayın Paylan.
GARO PAYLAN (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Ama Anadoluya bakın, her şehirde -sizler
de bilirsiniz- binlerce yıkık kilise, manastır var, binlerce.
Bunları ayağa kaldırmamız lazım ama her gün bana
Efendim, Elâzığda bir kilise daha yıkıldı.
Efendim, Mardinde bir kilise daha yıkıldı. diye telefonlar
geliyor, haberler geliyor. Tokatın kiliseleri yerle bir oldu. diye
haberler geliyor. Bunları ayağa kaldırmamız lazım. Ama
bütün bunları yapmak için, dediğim gibi, çok kimlikli bir
bakışa, çok kültürlü bir bakışa ihtiyacımız var.
Eğer bunu başarırsak onun sonunda emin olun 100 milyon nitelikli
turisti ağırlarız.
Saygılar sunarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Paylan.
İkinci söz, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin Taşdoğana aittir.
Buyurun Sayın Taşdoğan. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
MHP GRUBU ADINA ALİ MUHİTTİN
TAŞDOĞAN (Gaziantep) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; konu turizm ve kültür olunca dünyanın ve insanlık
tarihinin ortak mirası olan Gaziantepten bahsetmeden geçmek olmaz. Hitit
medeniyetinden Osmanlıya kadar pek çok farklı kültüre ve ticarete
tanıklık etmiş, Güneydoğu Anadolu Bölgesinin en büyük,
Türkiyenin ise 6ncı büyük kenti olan Gaziantep, tarihî İpek
Yolunun güzergâhı olması sebebiyle uygarlık tarihine yön
vermiştir. İpek Yolu üzerindeki hanlar, hamamlar hâlâ ayaktadır
ve ziyaretçilere açıktır.
Gaziantep, şehir merkezinde gizlediği
tarihiyle, başta Zeugma Mozaik Müzesi olmak üzere, Savaş Müzesi,
Mutfak Sanatları Merkezi, Cam Eserleri Müzesi, Etnografya Müzesi ve
tamamlanmak üzere olan Panorama Gaziantep Savunması Müzesi gibi birçok
müzeye sahiptir. Günümüze kadar sağlam olarak ayakta kalabilmiş
Gaziantep Kalesi, kültür merkezleri bulunan kadim bir şehirdir. Zeugma Mozaik
Müzesinin onlarca mozaik eserleri içerisinde "Çingene Kız
mozaiğini bilmeyen yoktur.
Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde ilimizden
bahsederken "Şehr-i Ayıntab-ı Cihan diye bahseder yani
"cihanın göz bebeği. Bu dönemin ibadethaneleri bütün
ihtişamıyla varlığını günümüze kadar
korumuştur, korumaya da devam edecektir. Gaziantep'te günümüze kadar
sağlam olarak ulaşabilmiş sivil mimari örneklerinden konutlar da
restore edilerek turizme açılmıştır.
Sayın milletvekilleri, tüm dünya
mutfakları arasında ayrıcalıklı bir yere sahip olan
Gaziantep mutfağı, seneler boyunca geleneklerinin ve yöresel özel
damak lezzetinin zenginliğini koruyarak gastronomi turizmi
açısından önemli bir yere sahip olmuştur. Gazi şehrimizin
400'den fazla yemek çeşidi bulunmaktadır. Gastronomi dalında
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütünün
"Yaratıcı Şehirler Ağına giren Gaziantep,
ziyarete gelen misafirlerine birbirinden leziz yemekleri tatma
fırsatı da sunmaktadır.
Kurtuluş Savaşı hatıraları,
zengin tarihi ve kültürel çevresi, UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesinde
bulunan Zeugma Antik Kenti, Yesemek Açık Hava Müzesi ve Heykel Atölyesi,
Rum Kalesi, Dülük Antik Kenti kadim bir kültür şehrinin simgeleridir.
Dünyanın 3üncü büyük doğal hayatı koruma alanına ve
hayvanat bahçesine sahip, baklavaya ve fıstığa adını
veren gazi şehrimiz, sanayi tesisleri, ticaret
canlılığıyla bölgenin en önemli kentlerinden biridir.
Gaziantep, kurtuluş mücadelesinde hakkıyla
aldığı gazilik unvanıyla yakın tarihimize yön veren,
gastronomisi, kültür ve turizm zenginliği açısından görülmesi
gereken ulu şehirlerimizin başındadır.
Sayın milletvekilleri, ayrıca Gaziantep
Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Sanko Tıp Fakültesi Hastanesi,
Araştırma ve Uygulama Hastanesi, devlet hastaneleri, özel hastaneler
olmak üzere, 13 devlet hastanesi ve 19 özel hastane, toplam 32 hastaneye
sahiptir. 6.015 yatak kapasitesi ve yapımı devam eden şehir
hastanesiyle bölgemizin en büyük sağlık potansiyeline sahiptir. Bu
potansiyeliyle bölgemizin en önemli uzman sağlık kadroları
Gaziantep'tedir. Bu itibarla, bölgesinde ve Orta Doğuda önemli bir
sağlık turizmi potansiyeli bulunmaktadır. Bu özellikleriyle,
şifa dağıtan şehir olmaya şimdiden adaydır.
Gaziantep, sağlık turizmi başta olmak
üzere, kongre turizmi, fuar turizmi, kültür turizmi altyapısı
hazır bir şehirdir. Turizm pazarının
çeşitlendirilmesi, helal turizm gibi alanlarda alternatif turizm
türlerinin gelişimi gibi konularda da çalışmalar ayrıca
sürdürülmektedir.
Gaziantep turizminin canlandırılması,
ticaret hacminin ve çeşitliliğin artırılması için
Gaziantepliler birtakım teşvikler beklemektedir. Hedefimiz 2019
yılında 2 milyon ziyaretçidir. Bu yılın Sayın
Cumhurbaşkanımız tarafından Göbeklitepe Yılı ilan
edilmesi nedeniyle Gaziantep de bölgedeki bu olumlu gelişmeden nasibine
düşeni alıyor ve almaya da devam edecektir.
Özellikle yurdumuza Uzak Doğu'dan gelen
turistlerin bölgemize gelmeleri için tur operatörlerine hatırlatma yapmak
istiyorum: Hedeflenen bu turist sayısının yakalanması,
bütün sivil toplum kuruluşlarının, sanayi ve işletmelerinin,
kısacası tüm Gaziantep'in hedefidir. Bu nedenle, Ulaştırma
Bakanlığımızın Gaziantep'i hava yolu
ulaşımında teşvik kapsamına alması beklenti
değil bir zarurettir.
Tıpkı Gaziantep gibi gazi olan yüce
Meclisimizi saygıyla selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Taşdoğan.
Söz sırası İYİ PARTİ grubu
adına Ankara Milletvekili İbrahim Halil Oralda.
Buyurun Sayın Oral. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Turizmi Teşvik Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin ikinci
bölümü üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına söz almış
bulunuyorum.
Kıymetli milletvekilleri, sözlerime dün
Tuncelide yaşanan hukuksuzluk ve provokasyonu dile getirerek
başlamak istiyorum. Yüz yıla yakındır ismi Tunceli olan
şehrimizin adını siyasi rant, bölücülük ve ideolojik körlükle
değiştirmeye kalkan, bunu da hiçbir mevzuatta yeri olmayan bir
şekilde yapan Tunceli Belediye Başkanını ve bir
kısım meclis üyelerini şiddetle kınıyorum. Tunceliyi
toplumu kutuplaştıracak, kısır çekişmelere mahal
verecek tartışmaların içine çekmek en başta o şehre ve
insanına ihanettir. Belediye başkanlığı millete hizmet
makamıdır, cumhuriyet uygulamalarıyla, Gazi Mustafa Kemal
Atatürk ve Türk devletinin kararlarıyla kavga etme yeri değildir.
Kavga etmek isteyen varsa da Türk milleti, Türk devleti gereken cevabı
verecektir. O şehrin adı Tuncelidir, bu böyle bilinmeli ve böylece
idrak edilmelidir. Bu vesileyle İçişleri
Bakanlığını ve cumhuriyet savcılarını bu
ihanete müdahale etmeye davet ediyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye ciddi
bir ekonomik krizden geçmektedir ama biz, maalesef -Genel
Başkanımız Meral Akşener Hanımefendinin deyimiyle-
damat bakanın masallarını dinliyoruz. Ülkemize döviz girişi
sağlamanın ve ekonomiye az da olsa bir can suyu vermenin yolu ise
turizm gelirlerini artırmaktır. Ancak, bu kanun teklifi olumlu
gelişmeler sağlasa da sezonun açıldığı bugünlerde
ne işletmecileri ne turistleri ne de vatandaşlarımızı
memnun edecek ciddi bir katkı sunamamaktadır.
Sayın milletvekilleri, Birleşmiş
Milletler Dünya Turizm Örgütünün son yayımlanan turizm barometresine göre
dünyayı gezen turist sayısı bir önceki yıla göre yüzde 6
oranında artmıştır. Bu durum 2010 yılından bu
yana kaydedilen en güçlü artışa işaret etmektedir. Hızla
artan dünya turizm kapasitesine bakıldığında ise Türkiye,
artan turist sayısına rağmen nitelikli turist çekememekte ve
turizm gelirlerini artıramamaktadır. Dünya Turizm Örgütü 2017
verilerine göre, Türkiye turizm gelirleri açısından ilk 10 ülke
arasına maalesef girememektedir. Kültür ve Turizm
Bakanımızın 70 milyon turist, 70 milyar gelir hedefi var. Çok
güzel bir hedef ama ben, turizmi teşvik için yapılan bu teklifte,
belirtilen hedefe güçlü bir katkı sunacak düzenlemeler maalesef
göremiyorum. Sadece yabancı bayraklı gemileri yasaklamakla, bazı
askerî bölgeleri turizme açmakla bu olmaz.
Değerli milletvekilleri, ikinci bölümde yer
alan iki önemli hususa değinmek istiyorum; biri cezalar, diğeri ise
orman varlıklarıyla alakalı maddeler. Komisyonda sektör
temsilcileri, cezaların bir yıla yayılması ve kademeli bir
şekilde uygulanması gerektiğini söylediler. Bu itirazlar
gösteriyor ki bu kanun teklifi sektörle istişare edilmeden
düzenlenmiştir ve hazırlanmıştır, düzenlenen
cezaların artış miktarlarının neye göre
ayarlandığı belirsizdir. Bu ceza kapsam ve artışları
kanun teklifinin bir turizm teşvik kanunu değil turizm ceza kanunu
olduğu algısı yaratmaktadır. Turistin güvenini ve sektörün
düzenli bir şekilde çalışmasını sağlamak için
koyulacak her türlü ceza ve caydırıcı uygulama olumludur ancak
bu uygulamaların açık ve kamuoyunda tartışmaya mahal
vermeyecek şekilde gerçekleştirilmesi, üstelik bu ekonomik krizde
sektördeki işletmecilerin de mağdur olmayacağı hâlde
düzenlenmesi gerekmektedir.
Orman alanlarında bulunan ve konaklama
amacıyla kullanılabilecek alanların Bakanlığa tahsisi
hususu toplumda kaygı yaratmaktadır. Mevcut iktidar döneminde pek çok
orman varlığımızın katledildiği, orman
alanlarında şüpheli yangınların
çıktığı, ülkemizin akciğeri olan orman alanlarına
otellerin yapıldığı maalesef bilinmektedir. Bu kanuni
düzenlemeyle de bu tip olumsuz gelişmelere yol açabilecek işlemler
ortaya çıkabilecektir. Orman varlığımızın ve
ekolojik düzenin korunması bir millî güvenlik ve beka meselesi olarak
görülmeli ve kesinlikle küçük hesaplara kurban edilmemelidir diyor,
teşekkür ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Oral.
Söz sırası Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Antalya Milletvekili Rafet Zeybekte.
Buyurun Sayın Zeybek. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
CHP GRUBU ADINA RAFET ZEYBEK (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Türkiye coğrafi
konumu, iklimi, tarihi ve turizm potansiyeli çok yüksek bir ülkedir. Turizm
gelirleri ekonomimize büyük bir katkı ve katma değer
kazandırmaktadır. Ancak ne var ki ülkemizde turizme,
yatırımcısına ve turizm emekçilerine istenen
kolaylıklar hâlâ sağlanamamaktadır.
Zengin ve nitelikli turistler ülkemizi tercih
etmemekte, her şey dâhil konsepti nedeniyle otel dışında
para harcanmamakta, esnaf ve küçük işletmeler bu gelirden mahrum
edilmektedir. Her geçen gün bu niteliksiz turistler nedeniyle turizmden elde
ettiğimiz gelirler düşmektedir.
Antalya Milletvekili olarak turizmin şehrimize
katkısını en yakından hissedenlerdenim. Bu açıdan, bir
konuyu daha belirtmek istiyorum. Türkiye sürdürülebilir eko turizmi
açısından büyük bir potansiyele sahiptir ve dünyada bu büyük
potansiyel turizme talebi artırmaktadır. Antalya özelinde örnek
vermek gerekirse doğa harikası, UNESCO tarafından dünyada
yaşanabilir 100 yer arasında 19uncu sırada olan Alara Çayı
ve Alakır Vadisine HES yapılmaktadır. Bu, turizme destek
değil, köstektir değerli arkadaşlarım. Ormanları,
doğal kaynakları, sit alanlarını inşaata açıp
rant sağlamak turizm yatırımı asla olamaz. Turizm için
sadece altyapı yatırımları yeterli değildir.
Bunların yanında, olmazsa olmaz demokrasidir, hukuk devletidir, insan
haklarıdır, özgürlüklerdir, insanların güvence altına
alınmasıdır çünkü turizm barış demektir, toplumsal ve
bölgesel barış sağlanmalıdır.
OHAL süreciyle başlayan antidemokratik süreç,
yargıya güvenin her geçen gün azalması, dış
politikalarımız, kaybettiği seçimi kabul etmeyen, tekrar bir
seçim isteyen ve bunu sağlayan iktidarın varlığında bu
ülkede turizmi geliştirmek mümkün değildir.
Demokrasinin olmazsa olmazı kuvvetler
ayrılığıdır ancak bugün kuvvetler
ayrılığı yok edilmektedir. Hukuk devleti ayaklar
altındadır, hukuk ayaklar altındadır, adalet ayaklar
altındadır. Bu nedenle, yargıya güven Türkiyede yüzde 20lere
düşmüştür. Yüzde 20lerle bir ülkede asla adalet
dağıtamazsınız.
Yargı dün FETÖnün kuşatması
altındaydı, ne yazık ki bugün iktidarın kuşatması
altındadır. Yüksek Seçim Kurulunun oy çokluğuyla almış
olduğu İstanbul seçimlerinin yenilenmesi kararı çok açık
olarak hukuka aykırıdır. 250 sayfa değil, 2.500 sayfa
gerekçe de yazılsa hukuka aykırılığı
değiştiremezsiniz. Yüksek Seçim Kurulu kimsenin babasının
çiftliği değildir. Kurul üyeleri talimatla hareket edemezler. Bu
üyelerin azıcık adalet duygusu, azıcık vatan sevgisi varsa
istifa etmeleri gerekir. Yenilenen İstanbul seçimlerinde görev alamazlar
çünkü taraf olmuşlardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın Sayın
Zeybek.
RAFET ZEYBEK (Devamla) Hepiniz biliyorsunuz,
Ergenekon ve Balyoz davaları gibi davalarda büyük kumpaslar
yapıldı; hukuk, adalet ayaklar altına alındı. Biz Bu
davalarda hukuksuzluk yapılıyor. dediğimizde, o dönem
Başbakan olan Sayın Cumhurbaşkanı Ben bu davaların
savcısıyım. dedi. Eğer bir Cumhurbaşkanı
hukuksuz yapılan davaların savcılığını yapıyorsa
o ülkede güvenden de hukuktan da adaletten de söz edilmez. Biz bu nedenle
diyoruz ki bu ülkede hukuk devletine, demokrasiye, insan haklarına,
özgürlüklere saygı duymadan kalkınmayı da
sağlayamazsınız, turizmi de geliştiremezsiniz.
Hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Zeybek.
Şahıslar adına İstanbul
Milletvekili Erol Katırcıoğlu konuşacaktır.
Buyurun Sayın Katırcıoğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, sayın vekiller; hepinize saygılarımı
sunuyorum.
Şimdi, bugüne kadar benim gördüğüm
kadarıyla, buraya gelen kanun çalışmalarında bir
mantık var, o mantıkla ilgili ben birkaç şey söylemek istiyorum
ki bu, özellikle yürütmenin neden Türkiyede ekonomiyi kontrol altına
alamadığıyla ve dünyadaki ekonomik gelişmelere kendini
uyumlaştıramadığıyla ilgili olarak da bazı
ipuçları taşır diye düşünerek birkaç cümle
söyleyeceğim.
Şimdi, efendim, şunu söyleyeyim, bu
kanunun arkasında yatan mantık şu: Eğer biz kararları
merkezîleştirirsek daha etkin ve daha hızlı kararlar
almış oluruz. Kanunda da zaten bu etkin ve hızlı karar
almak lafları geçiyor. Şimdi, dolayısıyla da turizmle
ilgili bu kanun esasında birçok yetkiyi, birçok kararı daha
doğrusu, Kültür ve Turizm Bakanlığına havale ediyor yani
merkezîleştiriyor. Garo Paylan arkadaşım da değindi, bunun
bence biraz daha açılması gereken bir konu olduğunu
düşünerek birkaç cümle daha etmek istiyorum.
Şimdi, bu mantık bir kere her zaman
doğru olan bir mantık değil arkadaşlar. Bu çok eskiden
kalma bir mantık. Yani herhangi bir alanda kararları
merkezîleştirerek daha etkin bir çözüm yolu bulunabileceği
düşüncesi daha eskiye ait bir düşünce. Günümüzde özellikle
küreselleşmeyle birlikte yerelleşmenin, yerel karar almanın ne
kadar daha etkin olabileceğine dair inanılmaz literatür var, bunu
birçoğunuz biliyor zaten. Yani kararları, biz, özellikle bazı
kararları yerelleştirdiğimiz ölçüde daha etkin
kılarız, merkezîleştirdiğimiz ölçüde değil. Ama
maalesef görebildiğim kadarıyla Adalet ve Kalkınma Partisinin
bir zamandan beri yönetim tarzında, yönetim anlayışında bu
açık bir şekilde gözüküyor. Oysa, yine biraz sonra söyleyeceğim,
Adalet ve Kalkınma Partisi 2003-2004 yıllarında bu Meclise Kamu
Yönetimi Reformu Tasarısı diye bir tasarı getirdi ve bu
tasarı sizlerin el kaldırmasıyla buradan geçti ve maalesef
diyebilirim, Ahmet Necdet Sezer tarafından da veto edilerek kadük hâle
getirilmiş oldu.
Şimdi, arkadaşlar, gözüken o ki bu
kanunla, örneğin, Orman Genel Müdürlüğünün bazı
alanlarında, özellikle mesire yerlerinde veya önemli yatırımlar
yapılabilecek alanlardaki kararları Orman Genel Müdürlüğünden de
alıyor, bunu doğrudan doğruya Kültür ve Turizm
Bakanlığının uhdesine veriyor ve böylelikle daha etkin bir
yönetim tarzını gerçekleştirebileceğini düşünüyor.
Fakat arkadaşlar, hayat bize gösteriyor ki, bu söylemeye
çalıştığım çerçeveden
baktığımızda, bazı kararların yerele göçerilmesi
daha etkin kararlar hâline getirmeyi mümkün kılabiliyor.
Şimdi bir paragraf okuyacağım:
Kültür ve Turizm Bakanlığının taşra
teşkilatının görev ve yetkileri belediye
sınırları içinde belediyelere, belediye sınırları
dışında il özel idarelerine devredilecektir. Arkadaşlar,
bu paragraf, Kamu Reformu Yasa Tasarısı yani Sayın Ömer
Dinçerin, sizin vekiliniz ve bakanınız olan Ömer Dinçerin
yanılmıyorsam 2004 yılında getirdiği kanun
çalışmasındaki bir madde. Yani aslında bunu niçin
söylüyorum? Şunun için söylüyorum: Nereden nereye geldiniz
arkadaşlar? Yani bir zamanlar dünyanın gidişini okuyan ve
dünyanın gidişinde yerelleşmenin önemini kavrayan bir yerden bir
şeyler söyleyen bir partiydiniz, şimdiyse tam aksine tamamen
merkezîleşmeyi ve tekelleşmeyi öneren bir anlayışa
evrildiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın Sayın
Katırcıoğlu.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Bu vesileyle yani
turizmin teşvikiyle ilgili bu yasa teklifi vesilesiyle bir kez daha
şunu düşünmenizi rica ediyorum: Arkadaşlar, geçmişteki
duruşunuz daha doğruydu ve geçmişteki duruşunuzdan yola
çıksaydınız eğer bugün böyle bir kanun değil ya da
Kültür ve Turizm Bakanlığına yetkilerin verilmiş, özellikle
rant içeren alanlardaki yetkilerin Kültür ve Turizm Bakanlığına
devredilmiş değil, aksine belediyelere göçerilmesine ilişkin bir
teklif getirebilirdiniz ve böyle bir teklif çok daha anlamlı bir şey
olurdu ve muhtemelen de bütün Meclis tarafından da onaylanabilirdi. Ama
arkadaşlar -cümlemi de öyle bitireyim- neden Türkiye ekonomisini ve
Türkiye'deki toplumsal yapıyı iyi yönetemediğinizin açık
nedeni de buradadır. Üzerine biraz kafa yorarsanız
anlaşılır ki bu ülke bu kadar merkezî kararlarla yönetilemez,
yönetilememiştir, dolayısıyla da bazı kararların,
özellikle yetkilerin yerele geçirilmesi konusunda bir anlayış
üretmeniz lazım. Bunu yapamadığınız sürece, ben size
söyleyeyim, İbn-i Haldundan beri biliyoruz ki merkezîleşme daima ve
daima kırılma demektir.
Teşekkür ederim.
İyi akşamlar. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Katırcıoğlu.
Değerli milletvekilleri, ikinci bölüm
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa
üzerlerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı
oylarınıza sunacağım.
7nci madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 58 sıra sayılı
Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 7nci maddesiyle değiştirilen 2634
sayılı Kanunun 32nci maddesinin (2)nci fıkrasından sonra
aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
"Birinci fıkrasının (c) bendi
ile uygulanacak cezaların uygulanması bakımından
tanıtımı yapan kurum müteselsilen sorumludur.
Hüseyin Yıldız Nihat
Yeşil Baha
Ünlü
Aydın Ankara Osmaniye
İlhami Özcan Aygun Mehmet
Ali Çelebi
Tekirdağ İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) -
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Aydın
Milletvekili Hüseyin Yıldız konuşacaktır.
Buyurun Sayın Yıldız. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi sevgiyle, saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, muhalefet olarak
bizim, Hükûmetin, iktidarın çıkardığı bu
kanunları engellemek değil amacımız, amacımız bu
kanunları tartışarak eksik olanları size önermek. Dün ben
burada bir konuşma yaptım, turizmin içinden gelen bir
arkadaşınız olarak neler yapmamız gerektiğini burada
anlattım, bir örnek verdim Didimle ilgili.
Değerli arkadaşlar, ben dün Didimden bir
örnek vermiştim, demiştim ki: Didim bir turizm bölgesidir. Şu an
turizm meslek lisemiz var 14 derslik, 346 öğrenci şu anda eğitim
görüyor ama yaptığınız yanlış planlamayla oraya
imam-hatip ortaokulu, imam-hatip lisesini kurdunuz ve 800 kişilik okulda,
şu an ortaokulda 126, lisede de 227 öğrenci var. Biz imam-hatiplere
karşı değiliz arkadaşlar, Cumhuriyet Halk Partisi olarak
imam-hatip okullarını kuran ilk partiyiz.
Şimdi, 17 ilçe var Aydında
arkadaşlar, 17 ilçe; 2 tane ilçemiz turizmle ilgileniyor; bir, Didim; iki,
Kuşadası. Geriye 15 tane ilçemiz kalıyor, 15 tane; Efelerde,
Nazillide, Köşkte o okulları yapabiliriz. Bu okulları 12
derslik yapıp ikinci bir turizm meslek lisesi yapabiliriz veya çok
istiyorsak o okulları imam-hatip turizm meslek lisesi de yapalım, ona
da razıyız, sıkıntı yok. Turizm Komisyonu Başkanı
burada, Turizm Bakan Yardımcısı burada, biz 70 milyon turistten,
70 milyar dolardan bahsediyoruz. Nitelikli turist çekmek istiyoruz, ona göre
nitelikli personel yetiştirmek zorundayız arkadaşlar. Bu
planlamayı siz 2002de iktidara geldiğinizde yapsaydınız
bugün İspanyanın yerinde, 70 milyar dolar turizm geliri olan ülke
biz olacaktık ama planlamayı yapmıyorsunuz,
sıkıntı burada. Doğruları konuştuğumuzda
Bu, dine karşı, imam-hatiplere karşı.,
doğruları konuştuğumuz zaman Bu FETÖcüdür. diyorsunuz.
Arkadaşlar, bu ülkede hepimiz yaşıyoruz, hepimiz aynı gemi
içindeyiz. Ben Sevgili Başkanımın -daha önce Konya Belediye
Başkanıyken başarılı işler yapmış bir
Başkanımız- gittim yanına, dedim ki: Sayın
Başkanım, ben turizm bölgesinde büyüyen yatırımcı bir
arkadaşınızım. Kıyıları, sahilleri muhakkak
o ilçenin belediyesine devretmemiz lazım. Anlattım, hiç ilgisi
olmayan insanlar işgal etmiş orayı, orada bir plaj
yaratmışlar, içeriye girdiğinde 20-30 lira ücret alıyorlar,
vatandaş giremiyor, vatandaş ailesiyle gittiğinde de dayak
yiyor.
Kendisi bana dedi ki: Evet, haklısın, bu
konuyu farklı dönemde de beraber çalışıp yapalım. Ben
size bir örnek veriyorum arkadaşlar. Komisyon Başkan
Yardımcısı da Aydın Milletvekilimiz, o bölgede yaşayan
arkadaşımız. Dört sene önce Kuşadası Davutlar
Plajına giremiyorduk, işgal etmişlerdi orayı. O dönemde
çok şikâyetler geldiği için ve orada aile dövüldüğü için bunu
Valiliğe ilettik, Vali Bey yardımcı oldu, büyükşehre 14
kilometreyi devretti arkadaşlar, eskiden girilmiyordu. Geçen sene önerdik.
Bakın, görüyorsunuz, güzel bisiklet yolu
yapıldı, buraya yol yapıldı, aralarda çiçekler, şurada
sahil var, tertemiz, denetim altında. Oraya tuvaleti, duşu
koymuş belediye ama bütün ilçe belediyelerinde şu an sahillere
maalesef bir tane bile tuvalet koyamıyoruz. Şimdi,
doğruları burada tartışıp, hedefi doğru girip,
doğru şeyler yapmamız gerekiyor, aksi takdirde boşu
boşuna konuşmuş oluruz.
Arkadaşlar, burada oturan bütün milletvekilleri
bu ülkede yaşıyor. Biz, ülkemizin geleceği için ne gerekiyorsa
onu size öneriyoruz. Burada kalkıp da din düşmanlığı
veya imam-hatiplere karşı algısını
yaratırsanız kaybedecek olan hepimiziz. Bizim hedefimiz, sizin
çıkaracağınız kanunlarda önerilerimizle sizi uyarmak,
doğrusunu bulmaktır, başka bir amacımız yoktur. Herkes
istiyor, ben istemez miyim 70 milyar dolar ülkeme girsin, isterim tabii ki.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun tamamlayın Sayın
Yıldız.
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) O yüzden, muhalefet
olarak her türlü desteği vereceğiz ama bu çıkan kanunları
da Turizm Bakanlığının iyi denetlemesi lazım.
Demin milletvekilim söyledi, evet, arkadaşlar,
en büyük sorun personel evleridir yani beş yıldızlı otel
yapıyorsunuz, arkasında personel lojmanları
olmadığı zaman o personelden verim alamazsınız ama
bunu yaparken diğer vekilimin dediği gibi, üç yıldızlı
bir otel yapayım, orada bir rant sağlayayım değil, personel
lojmanları yapmak şartıyla, denetleme şartıyla bu
işin olmasına da her zaman destek veriyoruz.
Hepinize teşekkür ediyorum, saygılarımı
sunuyorum. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Yıldız.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
7nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... 7nci madde kabul edilmiştir.
8inci madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 58 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 8inci maddesinin kanun teklifi metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Salihe Aydeniz Abdullah
Koç Zeynel
Özen
Diyarbakır Ağrı İstanbul
Hüseyin Kaçmaz Murat
Çepni Mahmut
Celadet Gaydalı
Şırnak İzmir Bitlis
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul
Milletvekili Zeynel Özen konuşacaktır.
Buyurun Sayın Özen. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) Değerli
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu 8inci madde üzerine söz aldım, HDP Grubumuz
adına huzurlarınızda bulunuyorum. Bu dönem benim Parlamentodaki
ilk dönemim. Ben otuz yıl demokrasinin en gelişmiş olduğu
ülkelerden İsveçte politikayla uğraştım. Ben ilk
milletvekili seçildiğimde hayallerim vardı, ütopyam vardı. Dar
gelirliler, yoksullar hakkında biz buralarda bir şeyler yaparız
dedik ama bu süreç gerçekten bu hayallerimi yerle bir etti. Çıkardığımız
tüm yasalar -yoksulu daha yoksul- vatandaşın cebinden parayı
nasıl çekeriz anlayışına dayanıyor.
Bunların örnekleri: Trafik yasası, imar
barışı, askerlik yasası. Hele hele gelecek hafta bir
askerlik yasası gelecek ki evlere şenlik. Bedelli askerlik altı
aya iniyor, bedeli 30 bin lira, bunu ödeyemeyen askerlik yapacak.
REFİK ÖZEN (Bursa) Yanlış
biliyorsun, bedelli askerlik altı aya inmiyor.
ZEYNEL ÖZEN (Devamla) Askerlik altı aya
iniyor, kusura bakmayın.
Yani yoksullar, ülkemizin güvenliği bile
yoksullara
Zenginler Vatan, millet, Sakarya derken bu askerlikten muaf
olacaklar arkadaşlar. Bu süreçte kazanılmış hakları
olan EYTliler ve 3600 ek gösterge gibi, vatandaşlarımız
hakkında gelen tüm yasa teklifleri bu Mecliste reddedildi arkadaşlar.
Bu teşvik yasasında amaç yandaşlara rant sağlamak. Tek adam
yönetimine uygun olarak, yetkileri yerelden merkezî kurumlara alarak tek elde
toplama yasasıdır bu.
Peki, 2013teki 32 milyar dolar turizm gelirimiz
2018de 29 milyar dolara nasıl düştü? Çünkü yaptıklarımızla.
Ne yaptık bu dönemde? Yeşil Yol Projesiyle, HESlerle
doğayı tahrip ettik, binlerce yıllık tarihi olan
Hasankeyfi sular altında bırakacağız. Dahası, 15
Temmuzu bahane ederek, barış isteyenleri, akademisyenlerimizi
işlerinden ettik. Kimilerini cezaevine tıktık, geri
kalanını da yurt dışına zorunlu sürgüne gönderdik
arkadaşlar.
Dışarıdan geliyor turistlerimiz,
ikinci büyük turist kafilemiz Almanyadan geliyor. En önemlisi de ne
yaptık? Bir Alman gazeteciyi tuttuk, casusluktan içeri koyduk, çok büyük
suçlar yükledik ona. Amerikalı papazı yine öyle suçlamalarla içeri
aldık ama Merkelden ve Trumptan zılgıtı yiyince özel
uçakla onları geri gönderdik buradan.
Değerli arkadaşlar, halk tarafından
seçilmiş KHKli belediye başkanlarımıza ve meclis üyelerimize
âdeta tuzak kuran YSK dâhil ülkedeki tüm yargı kurumları
iktidarın siyasi rehin aracına dönüşmüştür. Sonra
inanılırlığımızı ne ülke içinde ne
dışında sağlayabiliriz bu tutumla.
Daha birkaç gün önce Halfetide AKP grup başkan
vekili dedi ki: Yalan. Bu resim güvenlik güçleri tarafından servis
edildi ve onlarca vatandaşımız ağız üstü
yatırılıyor, arkadan ters kelepçeleniyor. Bunun turizmle ne
ilgisi var? diyeceksiniz. Biliyorsunuz, soyu tükenen kelaynakların göç
yolu ve üretim merkezi buraya çok yakındır. Yılda on binlerce
insan orayı ziyaret etmektedir.
Ekonomik olarak biz niye bugün, sokaklarda,
başka yerlerde vatandaşlarımızın cebine göz
dikmişiz, para toplamaya çalışıyoruz? Bunun çözümü, ülkede
demokratik düzeni sağlamaktan, kuvvetler ayrılığı
prensibini yerine getirmek, temel insan haklarını, sosyal hukuk
devletini gerçekleştirmekten geçer arkadaşlar. Eğer biz
bunları yapmazsak, biz güvenilirliğimizi sağlayamazsak ne
yabancı yatırımcı bu ülkeye gelir, sermayesini buraya
getirir ne de yerli yatırımcımız yatırım yapar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın Sayın
Özen.
ZEYNEL ÖZEN (Devamla) Size başka bir örnek de
vereyim: Ayrıca benim de içinde olduğum Avrupa Alevi Birlikleri
Konfederasyonundan vatandaşlarımız ülkemize gelmek istedi ama
onlarca kişi hiçbir gerekçe gösterilmeden havaalanlarından
alındı, ya geri gönderildi ya da ülke içinde
bırakıldıklarından geri çıkamadı. Böyle bir
uygulama olamaz arkadaşlar.
Şimdi, bu iktidar bu yapısıyla, kendi
topraklarındaki insanlarla hesaplaşma derdinden vazgeçmelidir.
Eşit yurttaşlık temelinde, temel insan haklarına
saygılı, sosyal hukuk devletini eğer biz mümkün kılmazsak
bizim tüm çabamız boşadır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özen.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
8inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
9uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Madde 10a bağlı ek madde 5i
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Madde 10a bağlı ek madde 6yı
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Madde 11i oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
11inci madde kabul edilmiştir.
Madde 12yi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, teklifin
görüşmeleri tamamlanmıştır.
Teklifin tümünü oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Akbaşoğlu.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
51.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Kapadokya Alanı Hakkında Kanun Teklifi ile
Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifine katkılarından dolayı
milletvekillerine teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu hafta hem Kapadokyayla ilgili hem de Turizmi Teşvik
Kanunuyla ilgili iki kanunu görüşüp Meclisin iradesiyle bitirmiş
olduk. Ben bu vesileyle bütün siyasi partilerimize ve değerli milletvekillerimize
katkılarından dolayı teşekkür ediyorum. İnşallah,
haftaya Meclisimiz hem torba yasayı hem de askerlikle ilgili kanunu
görüşmek üzere toplanacaktır.
Teşekkürlerimi sunuyorum, sağ olun.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
gündemimizde başka bir iş bulunmadığından, alınan
karar gereğince kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer
işleri sırasıyla görüşmek için 27 Mayıs 2019 Pazartesi
günü saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 20.04