TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
84üncü Birleşim
28 Mayıs 2019 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri
Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
YOKLAMALAR
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Diyarbakır Milletvekili Hişyar Özsoyun, dış politikada
yaşanan güncel gelişmelere ilişkin gündem dışı
konuşması
2.-
Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzelin, Ordu ilinin sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
3.-
İstanbul Milletvekili Zafer Sırakayanın, Avusturyada ilkokul
çocuklarına getirilen başörtüsü yasağına ve Avrupada artan
İslamofobiye ilişkin gündem dışı konuşması
IV.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun, 2019
yılının Prof. Dr. Fuat Sezgin Yılı olarak ilan
edildiğine ilişkin açıklaması
2.-
Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygunun, Çorlu
Havalimanının adının Tekirdağ Çorlu Atatürk
Havalimanı olarak değiştirildiğine ancak
işlerliğinin artırılmadığına ilişkin
açıklaması
3.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, Uluslararası Lösemili
Çocuklar Haftasına ilişkin açıklaması
4.-
Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, Kuzey Irakta yürütülen Pençe
Operasyonuna, Çinin asimilasyona maruz bıraktığı
soydaşlara karşı devletimizi, Meclisi hassas olmaya davet
ettiğine ve 28 Mayıs Azerbaycan Cumhuriyetinin kuruluşunun
101inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
5.-
Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, 29 Mayıs
Sayıştayın kuruluşunun 157nci yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
6.-
Antalya Milletvekili Atay Uslunun, Antalya ilinin turizm açısından
olduğu kadar tarım açısından da Türkiyenin başkenti
olduğuna ilişkin açıklaması
7.-
Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin, CHPnin tarihine
bakıldığında düzenbazlıkların görüldüğüne ve
CHP demenin ne demek olduğuna ilişkin açıklaması
8.-
Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıçın, 25-31
Mayıs Etik Haftasına ilişkin açıklaması
9.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Gazi Meclisin çatısı
altında yapılan eleştirilerin Meclisin mehabetine
yakışır şekilde olması gerektiğine ve Amasya
Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerinin maksadını
aştığına ilişkin açıklaması
10.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ve
Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin yaptığı
açıklamasında sarf ettiği sözlerine karşı Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adanın tutumunun
kıymetli olduğuna ilişkin açıklaması
11.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, 27 Mayıs
darbesinin 59uncu yıl dönümüne ilişkin açıklaması
12.-
Erzincan Milletvekili Süleyman Karamanın, Turistik Doğu Ekspresinin
29 Mayıs 2019 tarihi itibarıyla ilk seferine
başlayacağına ilişkin açıklaması
13.-
Zonguldak Milletvekili Ahmet Çolakoğlunun, AK PARTİ iktidarları
döneminde yerli kömür üretimine önem verildiğine ve Türkiye Taşkömürü
Kurumuna yapılan işçi alımlarından dolayı Zonguldak,
Karabük ve Bartın halkı adına teşekkür ettiğine
ilişkin açıklaması
14.-
Mersin Milletvekili Alpay Antmenin, Genel Kurulu ziyaret eden Akdeniz Roman
Dernekleri Federasyonu temsilcileri ile Trakya ve İzmir
Romanlarını saygıyla selamladığına ilişkin
açıklaması
15.-
Mersin Milletvekili Baki Şimşekin, Genel Kurulu ziyaret eden Roman
derneklerine Hoş geldiniz. dediğine ve yaş meyve sebze
üreticilerinin mağduriyetine ilişkin açıklaması
16.-
Kocaeli Milletvekili Emine Zeybekin, İzmit Belediye Başkanı
Fatma Kaplan Hürriyetin evine ekmek götürmekten başka derdi olmayan
emekçileri bayram öncesi neden kapının önüne koyduğunu
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
17.-
Kahramanmaraş Milletvekili Habibe Öçalın, Kuzey Irakta yürütülen
Pençe Operasyonuna ilişkin açıklaması
18.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, Başbuğ Alparslan Türkeşin
Hakka yürüyen Genel Sekreter Yardımcısı Naci Memiş ile 28
Mayıs 1953 tarihinde Korede savaşarak şehit olan askerlerimize
Allahtan rahmet dilediğine, 28 Mayıs Azerbaycan Cumhuriyetinin
kuruluşunun 101inci yıl dönümüne, OHAL İşlemleri
İnceleme Komisyonunun mağduriyetleri bir an önce gidermesi
gerektiğine ve Ramazan Bayramını ülkesinde geçirmek isteyen
Suriyelilerin ülkesinde yaşamayıp Türkiyeye neden tekrar dönmek
istediğini öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
19.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Kuzey Irakta yürütülen Pençe
Operasyonuna, 28 Mayıs Azerbaycan Cumhuriyetinin kuruluşunun
101inci yıl dönümü vesilesiyle kurucu lideri Mehmet Emin Resulzadeyi,
Kafkas İslam Ordusu Komutanı Nuri Paşayı, millî istiklal
şairi Ahmed Cevadı, merhum devlet başkanları Ebulfez
Elçibey ile Haydar Aliyevi rahmetle andıklarına ve Dağlık
Karabağın Ermeni işgalinden kurtulması gerektiğine
ilişkin açıklaması
20.-
Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, 28 Mayıs Gezi direnişinin
6ncı yıl dönümü vesilesiyle Berkin Elvan, Ethem Sarısülük ve
Ali İsmail Korkmazın şahsında o dönem
yaşamını yitirenleri saygıyla andığına,
Afyonkarahisar Milletvekili Mehmet Taytakın Geçmişi karıştırmaya
çalışanların sonu geçmişte dedelerinin başına
gelenlerden çok farklı olmayacaktır. söyleminin ne anlama
geldiğini, Meclisin bu söylemi kabul edip etmediğini ve Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adanın tutumunun ne
olacağını öğrenmek istediğine, halkın iradesiyle
seçilen bir belediye başkanına şarlatan denilmesini
reddettiklerine ilişkin açıklaması
21.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 28 Mayıs Azerbaycan Cumhuriyetinin
kuruluşunun 101inci, Millî Mücadele Döneminin ilk ulusal belgesi olan
Havza Genelgesinin yayımlanmasının 100üncü ve ünlü şair
Edip Canseverin ölümünün 33üncü yıl dönümüne, 28 Mayıs Gezi
direnişinin 6ncı yıl dönümü vesilesiyle yaşamını
yitiren Berkin Elvan, Ethem Sarısülük, Ali İsmail Korkmaz, Ahmet
Atakan, Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Cömert, Medeni
Yıldırım, Mustafa Sarı, İrfan Tuna, Selim Önder,
Zeynep Eryaşar ve Serdar Kadakalı saygıyla
andıklarına, bayram ikramiyesinden faydalanamayan emeklilerin
mağduriyetinin giderilmesi ve ikramiyelerin günün şartlarına
göre yeniden düzenlenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
22.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, korunması gereken en önemli
değerin demokrasi ve hukuk devleti kuralları olduğuna, 27
Mayıs darbesinin 1980 yılına kadar özgürlük ve demokrasi
bayramı olarak kutlandığına, Gezinin zaman içerisinde bu
ülkenin millî iradesine karşı bir kalkışma olduğunun
anlaşılacağına, Gazi Meclisin bugüne kadar millî irade
istikametinde verdiği mücadeleyi kutladığına, millî birlik
ve beraberlikle geleceğe yürüneceğine ilişkin açıklaması
23.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ve dünya
siyaset tarihinin en önemli sivil itaatsizlik ve sivil direniş
eylemlerinden olan Gezi direnişinin önünde saygıyla
eğildiklerine ilişkin açıklaması
24.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
25.-
Amasya Milletvekili Hasan Çilezin, Amasya ilinde yaşanan dolu
sonrası hasar tespit çalışmalarının
yapıldığına ve zarar gören vatandaşlara geçmiş
olsun dileğinde bulunduğuna ilişkin açıklaması
26.-
İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlunun, 29 Mayıs Şair
Dilâver Cebeciyi ölümünün 11inci yıl dönümünde rahmetle
andığına, Ampute Futbol Şampiyonlar Liginde şampiyon
olan Ortotek Gazilerin sporcularını, yöneticilerini ve Kulüp
Başkanı Mustafa Döğeri kutladığına ilişkin
açıklaması
27.-
Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, Ramazan Bayramından önce
ödenecek olan pamuk desteklemesi verilecek iller listesinde neden Adanalı
pamuk üreticilerinin yer almadığını öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
28.-
Malatya Milletvekili Mehmet Celal Fendoğlunun, yeni eğitim
programında tarih dersinin zorunlu olması gerektiğine
ilişkin açıklaması
29.-
İstanbul Milletvekili Şamil Ayrımın, 28 Mayıs
Azerbaycan Cumhuriyetinin kuruluşunun 101inci yıl dönümünü
kutladığına, Karabağ başta olmak üzere işgal
edilen Azerbaycan topraklarının Azerbaycana iade edilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
30.-
İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlunun, 27 Mayıs 1980
tarihinde şehadete erişen dönemin Gümrük ve Tekel Bakanı Gün
Sazak ve ülkücü şehitler ile 28 Mayıs Azerbaycan Cumhuriyetinin
kuruluşunun 101inci yıl dönümünü vesilesiyle kurucu lideri Mehmet
Emin Resulzadeyi rahmetle andığına ilişkin
açıklaması
31.-
Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoyun, 25-31 Mayıs Etik
Haftasına ilişkin açıklaması
32.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin,
fındığın stratejik ürün olduğuna ve
fiyatının piyasaya emanet edilemeyeceğine, fındık
üreticisinin 2006 yılında don afetinden kaynaklanan alacağını
Hükûmetin ödeyip ödemediğini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
33.-
Trabzon Milletvekili Hüseyin Örsün, 2018 genel seçimlerinde Adalet ve
Kalkınma Partisinin fındık üreticilerine ve Trabzon iline
verdiği sözlere ilişkin açıklaması
34.-
Ordu Milletvekili Cemal Enginyurtun, Trabzon Milletvekili Hüseyin Örsün
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
35.-
Giresun Milletvekili Cemal Öztürkün, fındık üzerinden spekülasyon
yapılmaması gerektiğine, Tarım ve Orman
Bakanlığı ile Hükûmetin fındığı takip
ettiğine ilişkin açıklaması
36.-
Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, Mersin Milletvekili
Zeynep Gül Yılmazın HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
37.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Ankara Milletvekili Filiz
Kerestecioğlu Demirin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ve yargının görevine giren meseleleri Genel
Kurul gündemine getirerek hukuki olarak verilmiş olan kararları yok
saymanın kabulünün mümkün olmadığına ilişkin
açıklaması
38.-
Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
39.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın, AKP
iktidarı olarak işkenceye sıfır toleranstan işkenceye
tam destek verme noktasına gelindiğine ilişkin
açıklaması
40.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, işkenceyi kabul etmenin mümkün
olmadığına ilişkin açıklaması
41.-
Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın, Kocaeli Milletvekili Emine Zeybekin
İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyetle ilgili
iddialarına ilişkin açıklaması
42.-
Iğdır Milletvekili Yaşar Karadağın, 28 Mayıs
Azerbaycan Cumhuriyetinin kuruluşunun 101inci yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
43.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin CHP
grup önerisi üzerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
44.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
45.-
Adana Milletvekili Muharrem Varlının, Adana ve Mersin çiftçisine de
yağlı tohum prim desteğinin ödenmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
46.-
Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygunun, çitfçi desteklerinin ödenmediğine
ve Ecmel Ercanın Cumhurbaşkanlığı kararnamesine
aykırı olarak Tarım ve Orman Bakanlığı Destek
Hizmetleri Dairesi Başkanlığına atamasının
nasıl yapıldığını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
47.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, yasama görevinin yanında denetim
görevlerinin de bulunduğuna, Parlamentoyu çalıştırma
yükümlülüğünün iktidar partisinde olduğuna ve Anayasaya sadakat
yemini edenlerin Anayasaya karşı muvazaa suçu işleyemeyeceğine
ilişkin açıklaması
48.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine, TBMM
İçtüzüğünde değişikliğe ihtiyaç olduğuna, yeni
sistemde Parlamento olarak evrensel anlamda ihtiyaçları
karşılayacak ve konjonktüre göre değişmeyen yasaların
hayata geçirilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
49.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
50.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
51.-
Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürkün, Kırıkkale ilindeki
işsizlik sorununa ve Kırıkkale Silah Sanayi İhtisas OSBye
teşvik ve destek beklediklerine ilişkin açıklaması
52.-
Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, basın kartı konusunda
yaşanan mağduriyetin Cumhurbaşkanlığı
İletişim Başkanlığı tarafından bir an önce
sonlandırılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
53.-
Hatay Milletvekili Serkan Topalın, 696 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnameyle sözleşmeli kadroya alınan Millî Eğitim
Bakanlığı bünyesinde çalışan eski taşeron
işçilerin sözleşmelerinin iki ay süreyle askıya
alınmasıyla oluşan mağduriyetin önlenmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
54.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, Plan ve Bütçe Komisyonu
Başkanı Lütfi Elvanın ifade ettiği Kocaeli ilindeki 2002
yılına ait firma sayısının doğru
olmadığına ve Kocaeli ilindeki işsizlik sorununa
ilişkin açıklaması
55.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Türkiyedeki tüm işçileri temsil eden
HAK-İŞ, TÜRK-İŞ ve DİSKin imzalarına
saygılı olunması ve bir atanmış bakanın
Parlamento üzerinde vesayet kurma çabalarına dur denilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
56.-
Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Lütfi Elvanın, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin ve Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
57.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı
Lütfi Elvanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
V.-
DİSİPLİN CEZASI İŞLEMLERİ
1.-
Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagile, yaptığı
açıklaması sırasında sarf ettiği sözleri İç
Tüzükün 157nci maddesi uyarınca sükûneti, çalışma düzenini
bozduğundan uyarma cezası verilmesi
VI.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ PARTİ Grubunun, 22/2/2019 tarihinde Trabzon Milletvekili
Hüseyin Örs ve 20 milletvekili tarafından, Trabzonda temel geçim
kaynaklarını oluşturan sektörlerin sorunlarının
incelenerek bu sorunlara çözümler üretilmesi amacıyla verilmiş olan (10/1015)
esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 28 Mayıs 2019 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.-
HDP Grubunun, 23/5/2019 tarihinde Şanlıurfa Milletvekili Nimetullah
Erdoğmuş ve arkadaşları tarafından,
Şanlıurfa ve Halfeti ilçesinde yaşanan kötü muamele
iddialarının araştırılması amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 28 Mayıs 2019 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.-
CHP Grubunun, 27/5/2019 tarihinde Grup Başkan Vekili Manisa Milletvekili
Özgür Özel tarafından, gazetecilere yönelik artan
saldırıların araştırılması amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 28 Mayıs 2019 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
4.-
AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin
yeniden düzenlenmesine; bastırılarak dağıtılan 68 ve
69 sıra sayılı Kanun Teklifilerinin kırk sekiz saat
geçmeden gündemin "Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmının sırasıyla 1inci ve 2nci
sıralarına; 17 ve 57 sıra sayılı Kanun Tekliflerinin
ise yine bu kısmın sırasıyla 3üncü ve 4üncü sıralarına
alınmasına ve diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesine; 68 ve 69 sıra sayılı Kanun
Tekliflerinin İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak
bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Önergeler
1.-
Uşak Milletvekili Özkan Yalımın (2/1381) esas numaralı
Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin
önergesi (4/31)
VIII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
İstanbul Milletvekili Nevzat Şatıroğlu ve Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin ile 61
Milletvekilinin Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1908) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 68)
28 Mayıs 2019 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.01
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 84üncü
Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, dış
politikada yaşanan güncel gelişmeler hakkında söz isteyen
Diyarbakır Milletvekili Hişyar Özsoya aittir.
Buyurun Sayın Özsoy. (HDP
sıralarından alkışlar)
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Diyarbakır Milletvekili Hişyar Özsoyun, dış politikada
yaşanan güncel gelişmelere ilişkin gündem dışı
konuşması
HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır)
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün kısaca
dış politikada birkaç güncel gelişmeye değinmek istiyorum. Malumunuz,
bayağı bir zamandır Türkiyede hem içte hem de dışta
kutuplaştıran, çatıştıran bir söylemle politika yapılıyor.
İçte kutuplaştırıcı, çatışmacı söylemin
sonuçlarını İstanbul seçimlerinde gördük. Bu
kutuplaştıran, çatıştıran söylemin ne topluma ne de
iktidara herhangi bir şey kazandırmadığı ortada.
Diğer taraftan, dış politikada yine
uzun zamandır gözlemlediğimiz yani kaba bir tabirle Ver mehteri!
diye tarifleyebileceğimiz bir politik söylem söz konusu. Bundan
kastım, sürekli olarak dış politikayı bir halkla
ilişkiler enstrümanı gibi düşünüp popülist, seçim
meydanlarında bizim, hani Ey Trump! Ey Obama! Ey Merkel! Ey Putin!
gibi birtakım efelenmelerle gözlemlediğimiz ama nihayetinde
yaptırımlar da gelince Dostum Trump Dostum Obama ne bileyim
işte Dostum İsrail gibi dış politikada çark
edildiğini de biz gözlemledik.
Şimdi, Türkiye, dış politika
itibarıyla son derece dar bir konjonktüre giriyor. Dikkat ederseniz hem
Rusyayla hem Amerikayla
Yani Rusyayla yakınlaşmanın,
Amerikayla uzaklaşmanın temelinde Türkiyenin Suriye ve Rojava
politikası söz konusu. Kürt karşıtlığı üzerinden
uzun zamandır devam ettirilen bu politikalar, en nihayetinde bir yol
ayrımına gelmiş durumda. İdlibde Rusyayla olan
ilişkiler iyice geriliyor. Yine Rojava hattında Amerikayla bir dizi
müzakereler falan yapılıyor ama söylemeye
çalıştığım temel nokta şudur: Türkiyenin hem
Rusyayla hem Amerikayla hem Avrupayla, Avrupa Birliğiyle, Avrupa
Konseyiyle ilişkilerini dolayımlayan, ilişkilerini yeniden
şekillendiren meselenin ortasına baktığımız
zaman, Ora Doğuda koskocamanlaşmış, uluslararası bir
karakter almış ve Suriyede, Rojavada şu an
somutlaşmış bir Kürt meselesi söz konusu. Maalesef, bu Kürt
meselesine demokratik diyalog, uzlaşı temelinde çözüm
bulamadığınız zaman ne oluyor? Güvenlik ve askerî
politikalara hız veriliyor. Bugün, malumunuz, Pençe Operasyonu diyorlar
sanırım, yine başlıklar atıldı, sınır
ötesi operasyon
Sanırım ilki 1980lerde filan
yapılmış, otuz beş yıldır aynı hikâyeleri
tekrar tekrar dinliyoruz.
Sınır ötesi operasyonlardan bir taraftan
medet umuluyor, diğer taraftan -uluslararası basına da çok yakın
bir zamanda düştü- Türkiyede çok gündem olmadı ama İdlibdeki
gerilim yüzünden Türkiyenin, Türkiye adına vesayet savaşları
yürüten gruplara tekrar silah gönderdiğine dair birtakım bilgiler
uluslararası medyada yer buldu. Şu ana kadar Hükûmetten herhangi bir
doğrulama veyahut da yalanlama gelmedi. Orada da mesele şöyle bir
noktaya doğru seyrediyor arkadaşlar: Rusyayla yani Dostum Putin
siyasetinin de artık bir yol ayrımına geldiğini görüyoruz.
Tabii, Türkiye'deki Suriyeye yönelik politikayı özetlemeye
çalışırsak bir iki kelimeyle Kürt, anasını görmesin.
siyasetidir herhâlde. Bunun şu ana kadar bu ülkeye de bu iktidara da
doğru düzgün bir faydası olmadığını biz
görüyoruz. Rusyaya verilen tavizler, Amerikaya verilen tavizler -ekonomik
tavizler, diplomatik tavizler- sonunda gelinen nokta, kangrenleşmiş
ve hâlâ çözülememiş Orta Doğunun orta yerinde kocaman bir Kürt
meselesi var. Bizim, dünyayla -Avrupa özellikle- Avrupa, Amerika, Rusyayla
ilişkilerimizin başka bir seyir alabileceğini düşünüyoruz ama
bunun merkezinde de Kürt meselesine dair ciddi bir değişikliğin
olması gerekiyor. Yani şöyle bir düşünün: Türkiye, Orta
Doğudaki Kürtlerle, Suriyedekilerle, Türkiye'dekilerle ilişkilerini
tekrardan daha dostane bir şekilde, demokratik diyalog çerçevesinde
yeniden şekillendirme gibi bir yola girerse biz inanıyoruz ki hem
Türkiye'de yaşayan halklar için hem de Orta Doğu halkları için
ciddi bir istikrar vesilesi, bir barış vesilesi olur. O açıdan
da Hükûmete tekrar rasyonel, demokrasiye dayalı, barışı önceleyen
politikalara öncelik vermesini ve savaş tamtamlarını bir an önce
susturmasını salık veriyoruz.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
Ordu ilinin sorunları hakkında söz isteyen Ordu Milletvekili Mustafa
Adıgüzele aittir.
Buyurun Sayın Adıgüzel. (CHP
sıralarından alkışlar)
2.-
Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzelin, Ordu ilinin sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; Ordu ilimizin sorunları hakkında söz
aldım.
Yakın dönemde dolu ve heyelan afeti oldu. Ancak
fındık sezonunun yaklaşması ve taban fiyatı beklentisi
nedeniyle -vakit kalırsa onlara değineceğim- öncelikle
fındık konusuna değinmek istiyorum.
Biliyorsunuz, fındık, tarım
ihracatımızın yüzde 10unu, 15ini oluşturan, 1inci
sırada olan ve Türkiye'nin dünyada 1inci olduğu -dünya
fındık üretiminin yüzde 70i- bir ürünümüz ve millî bir ürün.
Fındık öyle bir millî ürün ki tıpkı Tank Palet
Fabrikası kadar millî, fındık bahçesi de aynı kozmik oda
kadar millî; öyle bakıyoruz. Bu hassasiyetle, genç Türkiye Cumhuriyeti
1924 yılında fındık fidanlarının yurt
dışına çıkarılması yasağı koymuş.
Keza 1937de Mustafa Kemal Atatürk Mecliste, açılış
konuşmasında birlik kurulmasını önermiş ve
FİSKOBİRLİKi kurmuşuz bu şekilde. Sizler ne
yaptınız? O FİSKOBİRLİKi aradan çıkardınız
ve bir İtalyan firmasına bu fındığı
peşkeş çektiniz, sadece fındığı da değil,
şimdi çiftçimizin tarlasında o çiftçiye üretim yaptırıyor;
âdeta bahçeyi de o çiftçiyi de onlara mecbur bıraktınız. Bizim
Türk köylümüz sizin sayenizde kendi toprağında maraba olmuştur.
Başka ne yapıyor bu İtalyan
firması Ferrero? Daha sezon gelmeden önce bir rekolte oyunu yapıyor;
daha fındık filiz vermeden, karanfil görünmeden rekolte
açıklıyor. Biz bakıyoruz böyle fındığa yandan,
daha karanfili göremiyoruz ama onlar İtalyadan, ta Amerikadan o
karanfili görüyorlar. Nasıl görüyorlar? Anasının gözü de ondan
görüyorlar ve bu şekilde fiyatı düşürmeye
çalışıyorlar. Zaten fındıkta bu 3Rye dikkat etmek
lazım: Biri rekolte oyunu, bunu Ferrero ve saz arkadaşları
yapıyor; diğeri randıman oyunu, bunu da TMO ve saz
arkadaşları yapıyor. Randıman oyununda, üreticinin 50
randıman fındığını 46 randımana alarak
devlet resmen soyguna, kendi vatandaşının soygununa müsaade
ediyor; daha sonra da o 50 randıman fındığı
yandaş tüccarla beraber pay ediyor, iç ediyor sevgili arkadaşlar.
Bu topraklarda 1403ten beri fındık
ihracatı yapılıyor fakat fındık altı yüz
yılda görmediği zulmü, sizin on yedi yıllık
iktidarınızda gördü.
Kardeşim, milletin
fındığına fiyatı bahçesine girmeden verin, daldan
tutmadan verin. Bakın, arpa ve buğday için 2 Mayısta, çay için
16 Mayısta taban fiyatı verdiniz. Fındıkçı bu ülkenin
insanı değil mi? O yüzden fındıkta da taban fiyatı
bekliyoruz.
Hep şu söylendi: Fındığı
devlet alırsa zarar eder, fındık depolarda çürür. Öyle
olmadığı geçen yıl görüldü. Görüldüğü üzere, TMO 14
liradan aldığı fındığı 18 liradan
sattı, milletin sırtından bir de para kazandı. Hatta
şu anda TMO depolarında sanayici fındık bulamıyor
çünkü o TMO, bazı yandaş, torpilli sanayiciye o
fındığı toptan ihale ediyor, veriyor ve diğer
sanayicilerimiz maalesef, fındık bulamıyorlar.
Parasını yatıran sanayici bile fındık alamıyor.
Ömer Aydın kardeşimizin ifadesiyle söylüyorum: Pavyon kapatır
gibi TMOda depo kapatılıyor. Bu hâliyle TMO, üretici ofisi
değil, bazı tüccarlar için depoculuk yapmaktadır.
Fındığın yüzde 20si hasattan hemen sonra pazara iner çünkü
köylü borç harç içinde, fakirdir. İşte, bu dönemde fındık
düşük olarak fiyatlanır; hem fakir bırak hem de elindeki
malını ucuza kapat. Sosyal devlet isek bu dönem gelmeden
fındık fiyatını belirleyip bu dönemde alım
yapmamız gerekiyor.
Peki, fındık fiyatı ne olmalı?
TMO, zaten geçen yılın fındığını şu
anda 18 liraya satıyor sayın milletvekilleri. Bunun üzerine refah
payı koyarak yaklaşık 20 lira düzeyinde -hem de yeni sezon fındığını-
satması gerekiyor. Yani 20 liradan aşağı bu yıl
fındık fiyatı olmamalıdır ve bunun altındaki
fiyatlar taban fiyatı değil, tavan fiyatı olur, fındık
fiyatının önünü keser. Geçen yıl Ferreronun İtalyada
fındığı 2,9 eurodan aldığını da burada
özellikle söylemek istiyorum.
Sayın milletvekilleri, Türkiyede olduğu
gibi bölgemizde de ekonomik sıkıntılar oldukça had
safhadadır. Bu fedakâr ve cefakâr Karadeniz insanlarının
emekleri ve gururlarıyla daha fazla oynanmamalıdır. Haritaya bir
bakın. İktidar olarak sadece Karadeniz kıyılarında
kaldınız. Her an düşme ihtimaline karşı bu dik,
yamaçlı, zorlu coğrafyada yürürken fındığın
dallarına iyi tutunun derim.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
Avusturyada ilkokullarda getirilen başörtüsü yasağı ve
Avrupada artan İslamofobi hakkında söz isteyen İstanbul
Milletvekili Zafer Sırakayaya aittir.
Buyurun Sayın Sırakaya. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
3.-
İstanbul Milletvekili Zafer Sırakayanın, Avusturyada ilkokul
çocuklarına getirilen başörtüsü yasağına ve Avrupada artan
İslamofobiye ilişkin gündem dışı konuşması
ZAFER SIRAKAYA (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ Grubu adına
gündem dışı söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Geçtiğimiz pazar günü Avrupa Birliği
seçimleri sonuçlandı. Bu sonuçlardan aşırı sağ
partilerin güçlenerek çıktığını görüyoruz. Başta
İngiltere, Fransa, İtalya ve Almanya olmak üzere birçok Avrupa
Birliği ülkesinde göç ve göçmen karşıtı, kısmen de
İslam ve Müslüman düşmanı siyasi partiler oylarını
artırmış gözükmekte. Tam da bu seçim sürecinde yani son gün ve
haftalarda Avrupada insan hak ve özgürlükleri adına kaygı verici
bazı gelişmeleri gözlemlemekteyiz.
Medeniyetlerin merkezi olduğunu iddia eden
bazı Avrupa ülke ve toplumlarının, söz konusu İslam ve o
dinin mensupları -yani Müslümanlar- olduğu zaman
ayrımcılık, ırkçılık hatta hak ihlali ve insan
düşmanlığıyla ilgili sınırları zorlamakta
olduğunu görüyoruz. Avusturyada ilkokullarda başörtüsünün
yasaklanmasına dair kanun tasarısı, geçtiğimiz günlerde,
aşırı sağın da desteğiyle, Avusturya Meclisinde
kabul edildi. Koalisyon partilerinin oylarıyla kabul edilen yasa
tasarısında Yahudilerin kipası ve Sihlerin patkasının
yasaktan muaf tutulduğuna dair bir maddenin yer alması ise burada
Müslümanlara karşı çifte standart uygulandığının
çok açık, net, bariz bir göstergesidir. Müslümanları sürekli
dışlayan, ötekileştiren ve onlar üzerinden kimlik üreten
hastalıklı bir yapı türemiştir.
Saygıdeğer milletvekilleri, entegrasyonu
asimilasyonla karıştırma sorunu söz konusu ülkelerde artık
kronik bir hâl almıştır. Entegrasyon deyip asimilasyon talep
etmenin bir insanlık suçu olduğunu bundan tam on bir yıl önce
2008 yılında ülkemizin Cumhurbaşkanı, Almanyadaki
muhataplarına çok net bir şekilde ifade etmiştir. Maalesef,
bundan ders almayan Avrupa, gün geçtikçe sağa doğru kaymaktadır,
bir barış ve medeniyet projesi olan Avrupa Birliği projesini de
tehdit etmektedir.
Avusturya, başörtüsünü yasaklayan bu
yasanın kabulüyle birlikte diğer Avrupa ülkelerini, örneğin
Almanyayı da cesaretlendirmiş ve bu ülkede bu yönde
tartışmalar başlamıştır. Din özgürlüğünü
hiçe sayan bu tartışmanın Alman okullarında Müslüman
öğrenciler ile öğretmenler arasında sorun yaratacağını
tahmin etmek için herhâlde kâhin olmaya gerek yoktur. Açıkçası, ben
bu konuşmayı bundan yirmi sene önce, yine bu Meclis çatısı
altında yapıyor olsaydım, belki masalara vurulmak suretiyle
protesto ediliyor hatta konuşturulmuyor olacaktım ama Türkiye
artık, eski Türkiye değil. İşte, şimdi, aynı
ayrımcı, ırkçı, insan hak ve özgürlüklerine
aykırı olan bu yasakçı zihniyet Avrupanın göbeğinde,
Avusturyada hortlamış durumdadır.
Kıymetli milletvekilleri, son günlerde
Almanyada bir de oruçla ilgili bir tartışma olduğunu görüyoruz.
Siyasilerin yanı sıra, öğretim ve eğitim
uzmanlarının da katıldığı
tartışmalarda, bazı Alman siyasilerinin ve medya temsilcilerinin
de destek verdiği, çocuklarına zorla oruç tutturduğu iddia
edilen ailelerin cezalandırılmasını isteyen haberler çıkmaya
başlamıştır. Yine, Fransada, okul gezilerinde
öğrencilere refakat edecek annelerin başörtüsü takmasını
yasaklayan yasa onaylanmıştır. Az önce de ifade ettiğim
üzere, pazar günü sonuçlanan AB seçimlerinde, Avrupanın sağa
doğru kaydığını, ana akım partilerin oy ve seçmen
kaybettiğini gözlemliyoruz. Sağ ve ırkçı partileri
sağdan sollayarak çözüm bulacağını zanneden ana akım
merkez partileri, kendi bindikleri dalı kesmeye devam etmektedirler.
Irkçılığın, insan ve İslam
düşmanlığının artık marjinal köşeden
çıkıp toplumun merkezine yerleştiği bir Avrupa dikkatimizi
çekmektedir. İnsanı bir bütün olarak kabul etmeyen bu zihin,
ötekileştirici mantığın bir ürünüdür. Emeğinizi,
alın terinizi, fedakârlığınızı,
vefanızı kabul ederim ama dininizi, kültürünüzü, dilinizi asla.
demek demokrasi kültürünün içselleştirilememiş olduğunun
göstergesidir. Medeniyetler insanları dışlamayla değil,
kazanmayla inşa edilir. Barış, huzur ve refah
ayrımcılıkla değil; dayanışma, kardeşlik ve
birliktelikle başarılabilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın Milletvekili.
ZAFER SIRAKAYA (Devamla) Sözlerime son verirken
Müslüman kız çocuklarımız üzerinden siyaset yapmayı
hedefleyen bu ırkçı kararı bu kürsüden bir kez daha protesto
ediyorum. Demokrasi ve özgürlükten yana olan tüm kesimleri, amacı
başörtüsü yasağının tüm kesimlere yayılması olan
bu ayrımcı zihniyete karşı net bir duruş sergilemeye
davet ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
şimdi, sisteme giren ilk 15 milletvekiline yerlerinden birer dakika
süreyle söz vereceğim. Bu sözlerin ardından sayın grup
başkan vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
Buyurun Sayın Durmuşoğlu.
IV.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun, 2019
yılının Prof. Dr. Fuat Sezgin Yılı olarak ilan
edildiğine ilişkin açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Geçtiğimiz yılın eylül ayında
Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle 2019 yılı Prof.
Dr. Fuat Sezgin Yılı olarak ilan edildi. İstanbul
Büyükşehir Belediyesi, Diyanet İşleri
Başkanlığı ve TRTnin de yer aldığı 20
devlet kurumu ve 61 üniversite 2019 yılı boyunca 666 etkinlik
düzenleyecek. Ömrünü tarihin tozlu arşivlerinde saklanmış
kendine ait değerleri bulmaya adayan, azim ve irade insanı Profesör
Doktor Fuat Sezgin, ilim adamlığı konusundaki
kararlılığı, aynı zamanda ülkesine ve milletine derin
bir sevgiyle bağlı duruşuyla eserlerini, kitaplarını,
tüm birikimini ülkemize kazandırmanın, milletimizin istifadesine
sunmanın gayreti içinde olmuştur. İslam bilimleri üzerinde ciddi
çalışmaları ve ezber bozarak çığır açan bilim
tarihine yaptığı katkılarla adını tarihe
altın harflerle yazdırmıştır.
1 Temmuz 2018de ebediyete
uğurladığımız Profesör Doktor Fuat Sezgin
Hocamızı bir kez daha rahmetle ve saygıyla yâd ediyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Aygun
2.-
Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygunun, Çorlu
Havalimanının adının Tekirdağ Çorlu Atatürk
Havalimanı olarak değiştirildiğine ancak
işlerliğinin artırılmadığına ilişkin
açıklaması
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Cumhurbaşkanı 31 Mart yerel seçimleri öncesinde, Tekirdağda
yapmış olduğu seçim çalışmasında, Çorlu
Havalimanının adının Çorlu Atatürk Havalimanı
olarak değiştirileceğini ve uçuşların
artacağını söylemişti. Bu arada İstanbul Havalimanı
açıldı Atatürk adı gitti, Atatürk Havalimanı
kapatılınca, İstanbula verilmeyen Atamızın ismi
Çorluya hızlı bir şekilde verildi. Biz bundan gurur duyduk ama
megakent İstanbuldaki havalimanından Atatürk isminin esirgenmesi
iktidarın büyük ayıbı olmuştur.
Çorlu Havalimanı Atatürk ismiyle aktivasyon
artışı alması gerekirken tam tersi gelişmeler oldu.
Geçmişte haftanın her günü uçuşların olduğu Çorlu
Atatürk Havalimanı artık sessizliğe büründü. Örneğin,
haftanın her günü Ankara-Çorlu uçuşları varken artık,
haftada üç gün uçuş yapılmaktadır. Gelişen olaylarla
iktidarın müjdesinin yine boş çıktığını
gördük. Meğer Çorlu Havalimanı, sorunu bitmeyen İstanbul
Havalimanının yedeği yapılmak isteniyormuş. Aktif
havaalanı hayalleri suya düştü, kaderde yedek havalimanı olmak
varmış.
Peki, Çorlunun fiziki imkânı bu
yönlendirmelere müsait miydi? 17 Mayısta 8 uçak aşırı
rüzgârdan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Aycan
3.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, Uluslararası Lösemili
Çocuklar Haftasına ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, 25-30 Mayıs Uluslararası Lösemili Çocuklar
Haftasıdır. Kan kanseri olarak bilinen lösemi tüm vücudu
etkilemektedir. Lösemi her yaşta görülebilen bir kanserdir fakat özellikle
çocukluk döneminde görülmektedir. Çocukluk dönemi kanserlerinin yüzde 35ini
lösemi oluşturmaktadır ve çocukluk döneminin en sık görülen
kanseridir. Türkiye'de her yıl 1.500 çocuğumuza lösemi
tanısı konmaktadır. Löseminin nedeni çok net değildir;
genetik yatkınlık, benzen ve türevleri, böcek ilaçları,
radyasyon nedensel faktörler olarak sayılmaktadır.
Lösemi, aslında yüzde 90 tedavi edilebilen bir
hastalıktır. Bu nedenle, lösemili çocuklar destek ve ilgi
beklemektedir. Özellikle de kemik iliği nakli için tüm vatandaşlardan
duyarlılık beklenmektedir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Kılavuz
4.-
Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, Kuzey Irakta yürütülen Pençe
Operasyonuna, Çinin asimilasyona maruz bıraktığı
soydaşlara karşı devletimizi, Meclisi hassas olmaya davet
ettiğine ve 28 Mayıs Azerbaycan Cumhuriyetinin kuruluşunun
101inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Sayın Başkan, dün
akşam itibarıyla kahraman Mehmetçiklerimiz Irakın kuzeyinde yer
alan Hakurk bölgesine bir operasyon başlatmışlardır.
Yiğit askerlerimizin gazası mübarek olsun, Cenab-ı Allah
ordumuzu mansur ve muzaffer eylesin. Son teröriste varıncaya kadar,
hepsinin kökünün kazınması en büyük temennimizdir. Türkiyeye göz
diken hainlerin akıbeti her zaman kahredici bir azap olmuştur.
İnşallah, teröristler bulundukları topraklara gömülecektir.
Bu mübarek ramazan ayında Doğu
Türkistanda Çin toplama kamplarında kanları dökülen,
gözyaşları akıtılan, asimilasyona maruz kalan
soydaşlarımız için yüce milletimizi, yüce Meclisimizi, yüce
devletimizi daha hassas olmaya davet ediyorum. Kardeşlerimizin sahipsiz
olmadığını göstermek bir kardeşlik görevidir.
Ayrıca, Azerbaycan Cumhuriyetinin
kuruluşunun 101inci yılını tebrik ediyor, Bir kere
yükselen bayrak bir daha inmez. diyen Mehmet Emin Resulzadeyi,
Azerbaycanımızın
bağımsızlığının mimarı Ebulfez
Elçibeyi rahmetle, minnetle anıyorum.
Bir bedende iki can, Türkiye-Azerbaycan.
BAŞKAN Sayın Filiz
5.-
Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, 29 Mayıs
Sayıştayın kuruluşunun 157nci yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bugün 28 Mayıs, Sayıştayın, eski
adıyla Divan-ı Muhasebatın kuruluşunun 157nci yıl
dönümü. Sayıştay, kısaca, 6805 sayılı Yasada ifade edilen
kurum ve kuruluşların her türlü gelir, gider ve mallarını
Türkiye Büyük Millet Meclisi adına inceleme, denetleme ve hükme
bağlama işlerini yapmakla görevlidir. Sayıştaya benzer
görev yapan kuruluşlar, devletle birlikte varlık
kazanmışlardır. Devletin, görevlerini yerine getirirken büyük
harcamalar yapması, onu, yapılan harcamaları denetlemeye mecbur
etmiştir.
Osmanlı Devletinde bu işe çok önem
verilmiştir. Harcamaların, gelir ve giderlerin sıkıca
takibi ve kontrolü sayesindedir ki dünyanın en muazzam devleti ve ordusu
asırlarca ayakta durmuştur. Fakat bugün geldiğimiz noktada
Sayıştayın raporları işleme alınmamakta,
Sayıştay raporlarındaki usulsüzlükler ve yolsuzluklar maalesef,
kamuoyundan gizlenmektedir. Kamuda denetlenebilirlik, hesap verilebilirlik ve
şeffaflık ilkelerinin devletin vazgeçilmez prensipleri olduğunu
hatırlatmak istiyorum.
BAŞKAN Sayın Uslu
6.-
Antalya Milletvekili Atay Uslunun, Antalya ilinin turizm açısından
olduğu kadar tarım açısından da Türkiyenin başkenti
olduğuna ilişkin açıklaması
ATAY USLU (Antalya) Antalya, turizm
açısından olduğu kadar tarım açısından da
Türkiyenin başkentidir. Türkiyenin tarımsal hasılası en
yüksek ili Antalyamızdır. Türkiyenin kışlık sebze ve
meyve ihtiyacının yüzde 60ını Antalyalı çiftçilerimiz
karşılamaktadır. Örtü altı seralarımızın
yüzde 40ı Antalyadadır. Antalyada 138 bin tarımsal
işletme yani çiftçi ailesi vardır. Örtü altı domates ve
patlıcan üretiminin yüzde 65ini Antalya karşılıyor. Yine,
Antalya, kivi ve avokado gibi tropikal meyvelerin en fazla üretildiği
ildir. Nar ve portakal üretiminde, kültür mantarında Antalya, Türkiye
1incisidir. Çiftçimiz, Antalyada ve Türkiyede artık organik ve bilinçli
bir şekilde üretim yapmaktadır.
Çiftçilerimize teşekkür ediyoruz, kutluyoruz.
Her zaman çiftçimizin yanındayız. Çiftçilik emek yoğun ve
zahmetli bir sektördür. Çiftçimizin hem üretimini artırma hem de girdi
maliyetlerini sübvanse etme hususunda çalışmalar yapıyoruz. Her
zaman çiftçimizin yanındayız, destek miktarını son
yıllarda
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Karahocagil
7.-
Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin, CHPnin tarihine
bakıldığında düzenbazlıkların görüldüğüne ve
CHP demenin ne demek olduğuna ilişkin açıklaması
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya) Yıl
1963, Türkiyede yerel seçimler yapılıyor. Yer, İstanbul. Adalet
Partisi adayı Nuri Eroğan ve CHP adayı Haşim
İşcan. Seçim yapılır, Adalet Partisi seçimi büyük bir
farkla kazanır. Bugüne kadar demokratik yolla hiçbir seçimi kazanamayan
CHP, hemen oyunlarına başlar. Seçimden önce başlayan
hilebazlık seçimden sonra da devam eder. Halkın büyük bir teveccühüne
bakılmaz, türlü desise ve numaralarla Adalet Partisi adayı Nuri Eroğandan
başkanlık alınır, CHPnin seçilemeyen adayı Haşim
İşcana verilir.
CHPnin geçmiş tarihine
baktığımız zaman, bu türlü düzenbazlıkları
görüyoruz. CHP demek çöp, çamur, çukur demek. CHP demek, demokrasi
dışı oyunlar demek. CHP demek, bileğini bükemediği
başbakanı, bakanları idam etmek demek.
ÖZKAN YALIM (Uşak) Yuh be, yuh!
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya) CHP
demek, Gezi olayları demek, vandalların yanında yer almak demek.
CHP demek, PKKnın
(CHP sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZKAN YALIM (Uşak) Hepsini geri iade
ediyoruz! Hepsini geri iade ediyoruz!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Bravo!
ÖZKAN YALIM (Uşak) Ne diyorsun sen!
Yazıklar olsun! Yazıklar olsun size!
BAŞKAN Sayın Kılıç
(AK PARTİ ve CHP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar)
ÖZKAN YALIM (Uşak) Hepsini size iade
ediyorum! Yazıklar olsun size! Esas sizsiniz çöplük! Çöplüksünüz siz,
çöplük!
BAŞKAN Sayın Kılıç, buyurun.
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Etik Haftasını idrak ediyoruz
ÖZKAN YALIM (Uşak) Terbiyesizlik yapmayın
ya!
SERKAN TOPAL (Hatay) Böyle bir şey olamaz!
(CHP sıralarından gürültüler)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Başkanım, bir ara
verelim. Bir ara Başkanım, bir tutanak gelsin. Bir ara verelim müsaadenizle.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri
Sayın milletvekili
SERKAN TOPAL (Hatay) Siz FETÖcüsünüz, FETÖcü!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir ara verelim, bir tutanak
gelsin. Ya o, ya grup başkan vekili özür dileyecek. Başkanım,
bir ara müsaade edin.
BAŞKAN Şöyle yapalım Özgür Bey: Bir
sataşma oldu
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Efendim, tutanağı
görmeden devam edemeyiz. Kim oluyor da CHPye çöplük diyor?
BAŞKAN Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 15.28
İKİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 15.44
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
84üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
V.-
DİSİPLİN CEZASI İŞLEMLERİ
1.-
Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagile, yaptığı
açıklaması sırasında sarf ettiği sözleri İç
Tüzükün 157nci maddesi uyarınca sükûneti, çalışma düzenini
bozduğundan uyarma cezası verilmesi
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Amasya
Milletvekili Sayın Mustafa Levent Karahocagilin az önceki oturumda
yaptığı konuşması, İç Tüzükün 157nci maddesinin
(2)nci bendi uyarınca sükûneti, çalışma düzenini
bozduğundan uyarma cezasını gerektirmektedir. Kendisine İç
Tüzükün 158inci maddesine göre uyarma cezası veriyorum.
Kendileri isterlerse savunma yapabileceklerdir,
şayet isterlerse oturumun sonunda da kendilerine savunma için de imkân
verebiliriz. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Kılıç
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
8.-
Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıçın, 25-31
Mayıs Etik Haftasına ilişkin açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Etik Haftasını idrak ediyoruz. Etik
değerlerin kök salmasında en müessir etmen eğitim düzeyidir.
Eğitimde kendi medeniyet değerlerimizi öncelemeli ve yadırgamamalıyız.
İnsanlık, varoluşundan beri ahlakilik kaygısını
ve iyi ile kötünün ne olduğu sorgusunu özünde
taşıyagelmiştir. Bu alanda insanlara öncülük edenler filozoflar
ile peygamberlerdir. Filozoflar felsefenin tabiatı gereği somut
davranış biçimleri vermemişler, peygamberler insanlara
davranış modelleri sunmuşlardır. Bir hadisişerifte
Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim. buyrulmuştur.
Hayatın her alanında etik kodlara uygun davranmaya bugün daha da
muhtacız, aksi hâlde Mevlânanın dediği gibi: Fare huylulara
kedi bey olur. Kötü huylulardan sağlam bir millet ve örnek bir medeniyet
oluşmaz.
BAŞKAN Sayın Özkan
9.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Gazi Meclisin çatısı
altında yapılan eleştirilerin Meclisin mehabetine
yakışır şekilde olması gerektiğine ve Amasya
Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerinin maksadını
aştığına ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Gazi Meclisimizin çatısı altında
yasama faaliyetini ve denetim faaliyetini yaparken tabii farklı
farklı siyasi parti grupları olarak faaliyet gösteriyoruz. Hepimizin
tek bir ortak arzusu var; o da milletimizin, bayrağımızın,
devletimizin ve vatanımızın çok daha güzel istikamette yoluna
devam etmesi. Farklılıklarımız, zenginliklerimizdir. Bu
bağlamda, birbirimizi eleştirebiliriz ancak bunun da demokratik
kültür içerisinde, Meclisin mehabetine yakışır bir şekilde
yapılması zarureti ortadadır.
Bu bağlamda, biraz önce Sayın
Milletvekilimiz Karahocagilin konuşmasının tabii ki
maksadını aşmış olduğu ortadadır. Bu
bağlamda, konuşmanın içerisinde milletvekilimizin ifade etmek
istediği amaç, hedef de asla bir siyasi partinin siyasi duruşunu
muhatap almamak olmalıdır. Bu hususta biz, tabii ki demokratik
olarak, Cumhuriyet Halk Partisi dâhil her partinin, bu ülkede millî birlik ve
beraberlik için, demokrasimizin gelişmesi ve ülkemizin muasır
medeniyetler seviyesi hedefinin üzerine çıkma arzusuyla Meclis
çatısı altında olduğunu biliyoruz. Ancak
eleştirilerimizi de yine bu anlayış esasına uygun bir
şekilde yapmamız, farklılıklarımızı ifade
ederken demokratik zenginliğimizi de korumamız gerektiğini ifade
ediyor; Genel Kurulu yeniden saygıyla selamlıyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
10.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ve
Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin yaptığı
açıklamasında sarf ettiği sözlerine karşı Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adanın tutumunun
kıymetli olduğuna ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, biraz
önce, şu anda hepimizin önünde olan ama tekrarından utanç
duyacağımız ifadeler kullanıldı burada. İçeride
de ifade ettim, aslında Meclisten geçici çıkarma cezasına kadar
varabilecek bir durumla karşı karşıyayız. Ancak
milletvekillerini Meclisten geçici çıkarmayı ve dolayısıyla
gelen para cezasını ilkesel olarak doğru
bulmadığımız için, bizim de talebimiz uyarma cezası
yönünde olmuştu.
Sizin de zaten ilk andan beri tavrınız
öyleydi, İç Tüzük 158e göre kendi yetkinizi kullanarak gerekli uyarma
cezasını verdiniz. Bu tutumunuz bizim açımızdan son derece
önemlidir, kıymetlidir.
Sayın grup başkan vekilinin de bu sözlerin
kullanılmaması gereken sözler olduğunu grupları adına
ifade etmesinden de memnuniyet duyuyoruz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Taşkın
11.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, 27 Mayıs
darbesinin 59uncu yıl dönümüne ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
27 Mayıs 1960 darbesinin 59uncu yıl
dönümündeyiz. Bu darbe, Türkiye Cumhuriyetinin ilk darbesi olarak tarihe
geçti. 1960 darbesiyle halkın iradesi yok sayıldı. Milletin
desteğiyle iktidara gelen Adnan Menderese darbe yaptılar, yetmedi,
darağacına gönderdiler. Egenin yiğit adamı Menderes
Yeter! diyerek aldığı iktidarla millete çok hizmet verdi;
Türkçe ezan garabetine onun döneminde son verildi, imam-hatipler onun döneminde
açıldı, bu milleti özünden koparmak için atılan yabancılaştırma
adımlarına bu dönemde son verildi.
Milletimizin gözünde şehadet mertebesine eren
Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin
Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkanı bu vesileyle
rahmetle anıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Karaman
12.-
Erzincan Milletvekili Süleyman Karamanın, Turistik Doğu Ekspresinin
29 Mayıs 2019 tarihi itibarıyla ilk seferine
başlayacağına ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 29 Mayıs Çarşamba günü
saat 20.00de yeni bir tren sefere koyuyoruz; Turistik Doğu Ekspresi,
Erzincan başta olmak üzere Doğu Anadolunun güzelliklerini
yaşamak isteyenler için yola çıkıyor. Turistik Doğu
Ekspresinin hattı, Ankara-Kayseri-Sivas-Erzincan-Erzurum ve Kars illerimizin
bulunduğu, Türkiyenin en manzaralı hattıdır. Bu tren,
yüksek dağlarına rağmen vahalarla dolu Fırat Nehri ve
kolları boyunca devam eden bir seyir keyfi sunacak ziyaretçilerine. 2.800
kilometre boyunca akan Fıratın kıvrımlarında
farklı bir coğrafyayla karşılaşacak ve trenden seyrine
doyamayacaksınız.
Öncelikle demir yollarını devlet
politikası hâline getirerek gelişmesini sağlayan
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi üyelerine, ülkemizde en uzun süre Ulaştırma
Bakanlığı yapan son Başbakanımız, şimdi de
İstanbul Belediye Başkan adayımız Sayın Binali
Yıldırıma teşekkür ediyor, İstanbulda
başarılar diliyorum. Böyle bir turizm treninin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Çolakoğlu
13.-
Zonguldak Milletvekili Ahmet Çolakoğlunun, AK PARTİ iktidarları
döneminde yerli kömür üretimine önem verildiğine ve Türkiye Taşkömürü
Kurumuna yapılan işçi alımlarından dolayı Zonguldak,
Karabük ve Bartın halkı adına teşekkür ettiğine
ilişkin açıklaması
AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
AK PARTİ iktidarı döneminde Enerji
Bakanlığımız yerli kömür üretiminde 102 milyon tona
ulaşarak yerli kömür üretimine verilen önemi ortaya koymuştur. Enerji
üretiminde kömür önemli bir yakıt kaynağıdır. Ülkemizde
üretilen enerjinin yüzde 38i kömür madeninden elde edilmektedir. Taş
kömürü sadece Zonguldak havzasındaki maden ocaklarımızdan
çıkarılmaktadır. Üretimimizi artırarak ülke ekonomisine
katkı sağlamayı hedefleyen Hükûmetimizce Türkiye Taşkömürü
Kurumuna 2 Mart 2019 tarihinde 1.000 işçi, 23 Mayıs 2019 tarihinde
500 işçi alımı kurayla gerçekleştirilmiştir. Böylece
üretime 1.500 iş gücü kazandırılmıştır. Türkiye
Taşkömürü Kurumuna 1.500 işçi alımında katkısı
olan başta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğana, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımıza ve
bu süreçteki işlemleri gerçekleştiren Türkiye Taşkömürü Kurumu
Genel Müdürlüğümüze Zonguldak, Karabük ve Bartın halkı
adına teşekkür ederiz.
BAŞKAN Sayın Antmen
14.-
Mersin Milletvekili Alpay Antmenin, Genel Kurulu ziyaret eden Akdeniz Roman
Dernekleri Federasyonu temsilcileri ile Trakya ve İzmir
Romanlarını saygıyla selamladığına ilişkin
açıklaması
ALPAY ANTMEN (Mersin) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Bugün Meclisimizi konuk sıralarından takip
eden, bizleri izleyen Mersinli hemşehrilerimiz Akdeniz Roman Dernekleri
Federasyonu burada, Trakya Romanları burada, İzmir Romanları
burada. Kendilerini Mersin milletvekili olarak saygıyla ve sevgiyle
selamlıyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Şimşek
15.-
Mersin Milletvekili Baki Şimşekin, Genel Kurulu ziyaret eden Roman
derneklerine Hoş geldiniz. dediğine ve yaş meyve sebze
üreticilerinin mağduriyetine ilişkin açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Ben de Mersin ve Trakyadan gelen Roman
derneklerinin hepsine hoş geldiniz diyorum.
Sayın Başkan, Mersin, tabii, yaş
sebze meyve ihracatında Türkiyede 1inci sıradadır, Antalyanın
da önündedir. Meyve sezonu başlamış ve kayısı, erik,
şeftali ve üzüm hasadına başlanmıştır. Ben,
sezonun hayırlı ve bereketli olmasını temenni ediyorum.
Çiftçilerimiz gerçekten
sıkıntılı günler geçiriyor. Meyve suyu ve suma
fabrikalarından, taban fiyatları erken ve maliyetleri göz önünde
bulundurarak açıklamasını, çiftçinin alın terini vermesini;
Tarım Bakanımız Sayın Pakdemirliden, buğdayda
olduğu gibi, meyve suyu ve suma fabrikalarında da taban fiyatın
mutlaka mayıs ayı çıkmadan açıklamasını bekliyoruz.
Çünkü bölgede çok yoğun dolu yağışı
yaşanmıştır, ürünlerin çoğu ihracata ve iç piyasaya
gidemeyecek düzeydedir. Bunların mutlaka meyve suyu fabrikaları
tarafından alımının yapılması gerekmektedir.
Haziran, temmuz beklenmeden acilen fiyatın açıklanmasını ve
çiftçinin alın terinin karşılığının
verilmesini talep ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Zeybek
16.-
Kocaeli Milletvekili Emine Zeybekin, İzmit Belediye Başkanı
Fatma Kaplan Hürriyetin evine ekmek götürmekten başka derdi olmayan
emekçileri bayram öncesi neden kapının önüne koyduğunu
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
EMİNE ZEYBEK (Kocaeli) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
31 Martta İzmit Belediye Başkanı
seçilen eski CHP Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyet tarafından iki gündür
işçi ve memur kıyımı yapılmaktadır. Başkan
yardımcılarından müdür ve amirlere kadar büyük bir kesim ilçenin
en ücra köşelerine sürgün edilmiştir. Bugün
aldığımız habere göre 10 işçi, hiçbir yasal gerekçe
gösterilmeden, tamamen kanunsuz bir şekilde işten
atılmıştır. Oysa Fatma Hanım 31 Mart seçimleri öncesi
miting alanlarında ve basın-yayın kuruluşlarında
Herkesin Başkanı olacağım, kimsenin ekmeğiyle
oynamayacağım, işçiler bana güvensin. Kul ve yetim
hakkından korkarız, vicdansız değiliz. diyordu.
Ne oldu Fatma Hanım, verdiğin sözleri ne
çabuk unuttun da evine ekmek götürmekten başka bir derdi olmayan emekçi
insanları bayram öncesi kapı önüne koydun?
Bu vicdansızlığı Genel Kurulun
ve İzmit halkının takdirlerine arz ediyorum.
BAŞKAN Sayın Öçal
17.-
Kahramanmaraş Milletvekili Habibe Öçalın, Kuzey Irakta yürütülen
Pençe Operasyonuna ilişkin açıklaması
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Pençe Operasyonu dâhilinde Irakın kuzeyinde,
Hakurkta PKK teröristlerinin yuvalandıkları bölge savaş uçaklarınca
ateş altına alınmıştır. Harekât SİHA ve
İHAlarla da desteklenmektedir. PKKya göz açtırmayan kahraman
Mehmetçiklerimize bu zorlu operasyonda başarılar diliyor, Allah yâr
ve yardımcıları olsun diyoruz. Vatanımızın
güvenliği, sürdürülebilir demokrasi ve istikrar için terörle mücadelemiz
topyekûn devam edecektir.
Terörle arasına mesafe koymayanların
milletle arasına mesafe koyacağını burada belirtir, yüce
Meclisi saygıyla selamlarım.
BAŞKAN Şimdi, söz talep eden grup
başkan vekillerine söz vereceğim.
Sayın Türkkan
18.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, Başbuğ Alparslan
Türkeşin Hakka yürüyen Genel Sekreter Yardımcısı Naci
Memiş ile 28 Mayıs 1953 tarihinde Korede savaşarak şehit
olan askerlerimize Allahtan rahmet dilediğine, 28 Mayıs Azerbaycan
Cumhuriyetinin kuruluşunun 101inci yıl dönümüne, OHAL
İşlemleri İnceleme Komisyonunun mağduriyetleri bir an önce
gidermesi gerektiğine ve Ramazan Bayramını ülkesinde geçirmek
isteyen Suriyelilerin ülkesinde yaşamayıp Türkiyeye neden tekrar dönmek
istediğini öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; maalesef bugün çok değerli bir dostumuzu
daha kaybettik. Dava adamı, mütefekkir, Başbuğ Alparslan
Türkeşin Genel Sekreter Yardımcısı Naci Memiş Hakka
yürüdü. Kendisine Allahtan rahmet diliyorum; ailesine, sevenlerine ve tüm dava
arkadaşlarımıza başsağlığı diliyorum.
Bugün Azerbaycanın
bağımsızlık günü. Dost ve kardeş ülke
Azerbaycanın bağımsızlık günü kutlu olsun. Azerbaycan
Cumhuriyetinin bağımsızlığı yüz bir yıl
önce bugün, 28 Mayıs 1918de, Mehmet Emin Resulzade
Başkanlığındaki Azerbaycan Millî Şûrası
tarafından ilan edildi. Azerbaycanın bağımsızlığına
uzanan yol uzadıkça meşakkatli ve kanlı geçmiştir.
Bağımsızlık uğruna şehit düşen askerleri ve
tüm Azerbaycanlı kardeşlerimizi saygı ve rahmetle anıyorum.
İki devlet tek millet anlayışımız ebediyen devam
edecektir; soysa soy, cansa can, ırksa ırk. Azerbaycan Türkiyedir,
Türkiye de Azerbaycandır.
Korede savaşan Türk tugayımız,
altmış altı yıl önce bugün yapılan bombalı
saldırı sonucu 155 şehit verdi. Şehitlerimize Allahtan
rahmet diliyorum. Kim ki -dünyanın neresinde olursa olsun- Türk devleti
için şehit düşmüşse saygı ve rahmetle anılmayı
hak ediyor demektir. Vatan size minnettardır, ruhunuz şad olsun.
Terör örgütü üyesi suçlamasıyla görevlerine son
verildiği hâlde, yargılaması bittikten sonra mahkeme
tarafından suçsuzluğu kararlaştırılan KHKlilerin
görevlerine iadesi OHAL Komisyonu tarafından bir önce
yapılmalıdır. Hem vatandaşlarımız hem de aileleri
gerçekten çok mağdur durumdadır. Bu ailelerden her gün başka bir
trajik hikâye çıkmaktadır. Bu mağduriyeti gidermek devletin
vazifesidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) İnsanı yaşat
ki devlet yaşasın anlayışıyla üç bin yıldır
varlığını devam ettiren Türk devletini yönetenler,
artık daha fazla vatandaşını mağdur etmemelidirler.
Savaş sebebiyle Suriyeden ülkemize gelenler,
ne ilginçtir ki bayram tatili için ülkemizden Suriyeye gidiyorlar. İl Göç
İdaresi Müdürlüğüne yapılan resmî başvurulara göre 22 bin
Suriyeli Ramazan Bayramını Suriyede geçirmek için başvuru
yaptı. Dönüş için ise yine İl Göç İdaresi Müdürlüğü şu
duyuruyu yaptı: Ülkelerine giden Suriyelilerin dönüş işlemleri
10 Haziran Pazartesi günü saat sekizde başlayıp 1 Kasım Cuma
günü son bulacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bitiriyorum Sayın
Başkanım.
Sayın İçişleri Bakanı,
değerli AK PARTİli milletvekili arkadaşlarım; bir
şeyi merak ediyoruz, bunun cevabını verirseniz de çok seviniriz:
Bayramda ülkesine dönebilen bir Suriyeli, neden ülkesinde yaşamaz da
tekrardan Türkiyeye dönmek ister?
Teşekkür ediyorum, sağ olun, var olun.
BAŞKAN Sayın Bülbül
19.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Kuzey Irakta yürütülen Pençe
Operasyonuna, 28 Mayıs Azerbaycan Cumhuriyetinin kuruluşunun
101inci yıl dönümü vesilesiyle kurucu lideri Mehmet Emin Resulzadeyi,
Kafkas İslam Ordusu Komutanı Nuri Paşayı, millî istiklal
şairi Ahmed Cevadı, merhum devlet başkanları Ebulfez
Elçibey ile Haydar Aliyevi rahmetle andıklarına ve Dağlık
Karabağın Ermeni işgalinden kurtulması gerektiğine
ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; kahraman ordumuz, bu sabah
itibarıyla Pençe Operasyon Planı dâhilinde Kuzey Irak Hakurk
bölgesinde bulunan teröristleri etkisiz hâle getirmek, teröristlere lojistik
destek sağlayan sığınak ve depoları imha etmek için
operasyon başlatmıştır. Şu ana kadar almış
olduğumuz bilgilere göre terör hedefleri tam isabetle vurulmuş ve
imha edilmiştir. Allaha şükürler olsun ki Mehmetçikimiz sağ
salim görevlerini ifa etmekte, eli kanlı terör örgütünün can
damarlarını bir bir kesmektedir. Dualarımız Türk ordusuyla
ve Mehmetçikimizle beraberdir. Allah yâr ve yardımcıları olsun.
Sayın Başkan, istiklal mücadelelerinde
birbirini desteklemiş, aynı siperlerde beraber
savaşmış, bu uğurda canlar vermiş iki devletin
kardeşliği daim olsun. Azerbaycan Cumhuriyetinin 101inci kuruluş
yıl dönümü kutlu olsun. 28 Mayıs 1918de ilan edilen Azerbaycan
Demokratik Halk Cumhuriyetinin kurucusu ve ilk devlet başkanı Mehmet
Emin Resulzadeyi, Azerbaycanın kurtuluşunda kanıyla,
canıyla var olan ve mücadele eden Kafkas İslam Ordusunu ve Komutanı
Nuri Paşayı, millî istiklal şairi Ahmed Cevadı, büyük
Türk milliyetçisi merhum Devlet Başkanı Ebulfez Elçibeyi, yine
merhum Devlet Başkanı Haydar Aliyevi saygı ve rahmetle
anıyoruz.
Belirtmek isteriz ki Azerbaycanın
acısı acımızdır, sevinci sevincimizdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Grup
Başkanı.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Bu vesileyle
işgal altındaki Azerbaycan toprağı Dağlık
Karabağın en kısa zamanda Ermeni işgalinden
kurtulmasını diliyor, Genel Kurula saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Kurtulan...
20.-
Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, 28 Mayıs Gezi direnişinin
6ncı yıl dönümü vesilesiyle Berkin Elvan, Ethem Sarısülük ve
Ali İsmail Korkmazın şahsında o dönem
yaşamını yitirenleri saygıyla andığına,
Afyonkarahisar Milletvekili Mehmet Taytakın Geçmişi
karıştırmaya çalışanların sonu geçmişte
dedelerinin başına gelenlerden çok farklı olmayacaktır.
söyleminin ne anlama geldiğini, Meclisin bu söylemi kabul edip
etmediğini ve Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal
Adanın tutumunun ne olacağını öğrenmek
istediğine, halkın iradesiyle seçilen bir belediye
başkanına şarlatan denilmesini reddettiklerine ilişkin açıklaması
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bugün, Gezi direnişinin
başlangıcının yıl dönümüdür. Gezi, bu ülkedeki her
etnik kökenden, her inançtan, her yaştan insanın demokrasi
arayışıyla bir araya geldiği bir refleks olmuştur. O
dönem hâlâ muhalefet kulvarlarında olan bir siyasi parti lideri Çevre
hassasiyetinin tetiklediği, yeşili ve doğayı koruma
kararlılığının uyandırdığı
kişisel özgürlük arayışları, kimlik ve kişilik
izharları elbette değerli, elbette muteber bir insani tutumdur.
demişlerdir. Ancak ilerleyen zamanlarda Gezi direnişi, terörize edilerek,
kriminalize
edilerek, hatta kimi o dönem içinde yer aldığı bu direnişte
bir katkısı olan kişiler, örneğin Osman Kavala gibi bir
iş adamı hâlâ yargılanıyor... Bu vesileyle ben Berkin
Elvan, Ethem Sarısülük ve Ali İsmail Korkmaz şahsında o
dönem yaşamını yitirenleri saygıyla anmak istiyorum.
Değerli Başkan, ayrıca şunu dile
getirmek istiyorum: Bir süredir kamuoyunda tartışılan Dersim
meselesinde, dün burada yapılan bir konuşmada âdeta partimizi tehdit
eden yaklaşımlara tanıklık ettik. Bir dönem Sayın
Erdoğanın da Eğer Dersimle ilgili özür dilemesi gerekirse bu
devletin, ben özür dilerim. dediği, aslında Dersimin
varlığını kabul ettiği ve orada bir katliamın
olduğunu, bir haksızlığın olduğunu kabul eden
beyanlarından sonra, şimdi bu söylemlerin, mesela Geçmişi
karıştırmaya çalışanların sonu, geçmişte
dedelerinin başına gelenlerden çok farklı olmayacaktır.
söyleminin anlamı nedir? Meclis buna nasıl tahammül etti ya da nasıl
bunu izledi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Kurtulan.
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan,
özellikle sizin bizzat bu konudaki söyleminizi yani bizi, dedelerimizin
başına gelen idamla, ölümle tehdit eden bu yaklaşımı
bu Meclis kabul ediyor mu? Muhalefetteki partiler de dâhil, AKP bu söyleme ne
diyor? Siz Başkan olarak buna ne dersiniz? En ufak bir şeyde bir
kınamayı hemen Meclis gündemine alırken HDP olunca her türlü
tehdit, hakaret neden bu Meclise hak olarak görülüyor? Ben bunu duymak isterim
tüm partilerden.
Aynı zamanda, şunu kabul etmiyoruz:
Halkın iradesiyle seçilen bir belediye başkanına defalarca
şarlatan denilmesini de reddediyoruz. Orada bu halkın iradesinin de
tanınması gerektiğini bir kez daha vurgulamak istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Özel
21.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 28 Mayıs Azerbaycan Cumhuriyetinin
kuruluşunun 101inci, Millî Mücadele Döneminin ilk ulusal belgesi olan
Havza Genelgesinin yayımlanmasının 100üncü ve ünlü şair
Edip Canseverin ölümünün 33üncü yıl dönümüne, 28 Mayıs Gezi
direnişinin 6ncı yıl dönümü vesilesiyle yaşamını
yitiren Berkin Elvan, Ethem Sarısülük, Ali İsmail Korkmaz, Ahmet
Atakan, Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Cömert, Medeni
Yıldırım, Mustafa Sarı, İrfan Tuna, Selim Önder,
Zeynep Eryaşar ve Serdar Kadakalı saygıyla
andıklarına, bayram ikramiyesinden faydalanamayan emeklilerin
mağduriyetinin giderilmesi ve ikramiyelerin günün şartlarına
göre yeniden düzenlenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bugün 101inci yıl dönümü olan Azerbaycan
Cumhuriyetinin kuruluşunu bir kez daha kutluyoruz. Azerbaycan
halkıyla olan dayanışma duygularımızı ve
haklı davalarını desteklediğimizi Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu olarak bir kez daha ifade ediyoruz.
Bugün 28 Mayıs, Gezi direnişinin
6ncı yıl dönümü. Cumhuriyet tarihinin, Türkiye demokrasi tarihinin
en barışçıl, sivil inisiyatif kullanılarak yapılan bir
sivil itaatsizlik eyleminde hep birlikteydik. Türkiye Cumhuriyeti siyasi tarihi
açısından ve demokrasi tarihimiz açısından bizler için
birer altın sayfaydı. Çevre duyarlılığından
dolayı, Gezi Parkındaki ağaçların kesilmesine
karşı çıkmak için orada çadır kuran, oturma eylemi yapan
gençlere, çadırları yakılarak, biber gazı
sıkılarak sabaha karşı başlatılan müdahale, Gezi
direnişini ve ardından yaşanılanların
tamamını tetiklemişti. O günlerde Talimatı ben verdim.
diyenler, bunu yıllar sonra da tekrar edecekler mi, işin içinde
özellikle dönemin güvenlik bürokrasisinin bir terör örgütüyle
bağlantısı çıktıktan sonra?
Ama kolluk güçlerinin şiddete
başvurması ve yoğun gaz kullanımı nedeniyle
yaşamını yitirenler oldu. Berkin Elvanı, Ethem
Sarısülükü, Ali İsmail Korkmazı, Ahmet Atakanı, Mehmet
Ayvalıtaşı, Abdullah Cömerti, Medeni
Yıldırımı, Mustafa Sarıyı, İrfan
Tunayı, Selim Önderi, Zeynep Eryaşarı ve Serdar
Kadakalı bir kez daha saygıyla anıyoruz. O olaylar
sırasında gözlerini kaybeden yurttaşlarımıza,
yaralanan, uzuvlarını kaybeden tüm vatandaşlarımıza
bir kez daha geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) O olaylardan ve Gezi
direnişinden dolayı hâlen tutuklu yargılan Osman Kavala ve
Yiğit Aksakoğlu dosyaları başta olmak üzere, Gezi sürecine
ilişkin dosyaların içinin tamamen boş olduğunun, Gezi
sürecinin karalanamayacak kadar ak olduğunun altını çizmek
gerekiyor.
Sayın Başkan, daha önceki seçimlerde
partimizin bir vaadi seçimlere damgasını vurmuştu; daha sonra
iktidar partisi tarafından hem tutar olarak hem de kapsam olarak
eksikliklerle kısmen kopyalanan bayram öncesi emekli ikramiyesinde, -yine
bir bayram öncesi- yine bir beklenti var. O da yapılan hukuki düzenlemede
banka, vakıf, sandık emeklileri bu ödemelerden yararlanamıyor.
Önümüzde görüşülmekte olan torba yasa bunun için bir fırsat sunuyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Partilerin görüş
birliğiyle, fikir birliğiyle bu mağduriyet ortadan
kaldırılabilir. Biz 1 maaş ikramiye demiştik, iktidar
partisi bin lira yaptı ama yaptığı günden, düzenlemenin
olduğu günden bugüne Türk lirası yüzde 31,8 değer kaybetti. Yani
o bin lira da artık bin lira değil 690 lira o gün için. Bugün, hiç
değilse o günkü vaadinizi yerine getirmek için 1.400 lira gibi bir ödeme
yapılması gerekiyor. Bu konuda da başta -çoğunluk partisi
değil ama- birinci, en çok sandalyesi bulunan partinin grubunun
sorumluluğunu hatırlatıyoruz.
28 Mayıs aynı zamanda Havza Genelgesinin,
19 Mayıs 1919da Samsuna çıkan Gazi Mustafa Kemal Atatürkün
Havzada yayınladığı ve Anadoludaki işgale
karşı, Mondros Mütarekesine karşı, ordunun
dağıtılmasına karşı protesto eylemlerine,
direnişe ve hep birlikte örgütlenmeye davet edilen Havza Genelgesinin
yıl dönümünde başta Gazi Mustafa Kemal Atatürkü ve onunla birlikte
Samsundan çıkıp dünya siyasi tarihinin en büyük antiemperyalist
mücadelesini örgütleyen silah arkadaşlarını bir kez daha rahmet
ve minnetle anıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, son
olarak, bugün Edip Canseverin ölüm yıl dönümü. Ünlü şairimizdir,
İkinci Yeni akımının öncülerindendir, otuz üç yıl önce
hayatını kaybetmiştir ve Türk şiirinin en özgün örneklerini
veren bir şairimizdir. Edip Canseveri İnsan
yaşadığı yere benzer/O yerin suyuna, o yerin
toprağına benzer/Suyunda yüzen balığa,
toprağını iten çiçeğe/ Dağlarının,
tepelerinin dumanlı eğimine/Gülemiyorsun ya, gülmek, bir halk
gülüyorsa gülmektir/Ne kadar benziyoruz Türkiyeye Ahmet Abi
dizeleriyle bir
kez daha saygıyla anıyorum.
BAŞKAN Sayın Özkan, buyurun.
22.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, korunması gereken en önemli
değerin demokrasi ve hukuk devleti kuralları olduğuna, 27
Mayıs darbesinin 1980 yılına kadar özgürlük ve demokrasi
bayramı olarak kutlandığına, Gezinin zaman içerisinde bu
ülkenin millî iradesine karşı bir kalkışma olduğunun
anlaşılacağına, Gazi Meclisin bugüne kadar millî irade
istikametinde verdiği mücadeleyi kutladığına, millî birlik
ve beraberlikle geleceğe yürüneceğine ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tabii, tartışmalarımız olur, farklı
bakış açılarımız olur ancak korumamız gereken en
önemli değer demokrasimiz ve hukuk devleti kurallarımızdır.
Bunu da Anayasamızın ve yasal düzenlemelerimizin çizdiği sınırlar
içerisinde Parlamentomuzun, yasama, yürütme ve yargı erklerimizin ve tüm
bürokratik ve sivil toplum teşkilatlarımızın
çalışmasının bu pozitif düzenlemeler çerçevesinde yerine
getirilmesine borçluyuz. Bu bağlamda, gerek ülkemiz içerisinde
yaşanan olaylara gerekse dünya genelinde yapılan
tartışmalara baktığımızda, eğer bir yerde
hukuk devleti varsa, hukukun üstünlüğü söz konusuysa işte burada
barışın egemen olduğunu görüyoruz. Batı kültüründe,
Batı geleneğinde biliyorsunuz, Themis heykeli vardır. Orada elde
ne vardır? Bir yasa, bir de kılıç vardır. Tek
başına yasa hiçbir anlam ifade etmez. Yasanın tek
başına olduğu yerde hukukun üstünlüğünden bahsetmemiz de
söz konusu değil. Aynı zamanda kılıç, orada, cebrî yolla
olsa da hukukun emrettiği kuralların bir şekilde yerine
getirilmesini emreder. Bu anlamda, hukukun üstünlüğü söz konusu olduktan
sonra bütün hukuk düzeni, demokratik barışımız da egemen
olacaktır.
İşte diyoruz ki: Dünden bugüne
tartışmalar söz konusu oldu ülkemizde. Bugün de işte bizim Gezi
kalkışması diye ifade ettiğimiz olayların yıl
dönümü. Şimdi, bakıyoruz, buna özgürlük denilebilir, demokrasi
denilebilir birileri tarafından ancak dün -seneidevriyesini maalesef
acı bir şekilde idrak etmiştik, Adnan Menderesin, Fatin
Rüştü Zorlunun ve Hasan Polatkanın idamının nedeni olan-
27 Mayıs darbesinin yıl dönümüydü. 27 Mayıs darbesi maalesef,
bir darbe olmasına rağmen ve bu ülkeye sosyal, siyasi, ekonomik,
toplumsal barış açısından acı bedeller ödetmiş
olmasına rağmen tam 1980 tarihine kadar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) 1961 darbesinin
yıl dönümü olan 27 Mayıs darbesi 1980e kadar devrim bayramı
olarak kutlanmıştı. Yani bir darbeyi dahi bu millete, darbeciler
bir bayram olarak maalesef kutlatmışlardı hem de özgürlük ve
demokrasi bayramı olarak. Onun için, biz şunu çok iyi biliyoruz ki
hukuk devleti kurallarını işlettikten sonra, demokrasiye
inandıktan sonra bu ülkenin barış içerisinde
yaşamasının bütün kuralları hayata geçmiştir.
Geziyle ilgili meseleye gelince: İşte,
devrim bayramı yirmi yıl kutlandı. Gezi, bir şekilde âdeta
özgürlük bayramı olarak altı yıldır kutlanıyor ancak
göreceksiniz ki zamanın yargısından geçtikçe Gezinin bu ülkeye,
millî iradeye karşı bir kalkışma olduğunu.
İşte, Ukraynada yaşadığımız Turuncu
Devrime, bugünlerde Venezuelada cereyan eden olaylara, yine o 7 Haziranda
Geziyle
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) -
âdeta eş
zamanlı bir şekilde Sisi darbesinin, Arap Baharının
yaşandığı dönemlere bakılacak olursa işte o Gezi
kalkışması sürecinde Türkiye âdeta uçurumun kenarından
dönmüştür.
Bu vesileyle yine ne gariptir ki bir taraftan kurtuluş
ve kuruluş mücadelesini verdiğimiz, 15 Mayıstan sonra 19
Mayısta Gazi Mustafa Kemal Atatürkün Samsuna çıkışı,
daha sonra Havza, Amasya, Erzurum kongreleri ve tamimleriyle başlayan ve
yine Gazi Meclisimizin bizzat yürüttüğü kurtuluş mücadelesi döneminde
maalesef yine millî iradeye saldırıların yıl dönümünün de
yaşandığını görüyoruz. İşte Gezinin bu
ülkenin millî iradesine karşı nasıl bir kalkışma
olduğu zaman içerisinde anlaşılacak ve millî irademize de
nereden gelirse gelsin nasıl sahip çıkmamız gerektiğini
ifade eden anlamlı bir süreçten geçiyoruz.
Bu vesileyle Gazi Meclisin bugüne kadar millî irade
istikametinde verdiği mücadeleyi yeniden kutluyor ve yine Meclisimizle,
millî birlik ve beraberliğimizle, barışımızla
geleceğe yürüyeceğimizi ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
pek kısa bir söz alabilir miyim.
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
23.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ve dünya
siyaset tarihinin en önemli sivil itaatsizlik ve sivil direniş
eylemlerinden olan Gezi direnişinin önünde saygıyla
eğildiklerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
Sayın Özkanı dikkatle dinledim. Tabii, adalet
tanrıçasının heykelinden bahsederken bir yasadan ve bir
kılıçtan bahsetti, doğrudur ama AKPnin de sorunu budur. Yasa ve
onu uygulayan kılıcın dışında oradaki teraziyi
unuttu Sayın Özkan.
Şimdi, güvenlik-özgürlük dengesi için bir
terazi lazım. Kanun koyucunun muradını yürütme hayata geçirirken
yargının denetiminde olması lazım; yargının
elindeki terazi odur. Yani yasaya ne yazmışlar, yürütme ne
yapmış, bu arada mağdur var mı, haksızlık var
mı; terazi odur. O teraziyi unutursanız ki, Sayın Özkan ifade
ederken unutmuş olabilir ama Adalet ve Kalkınma Partisi icra ederken
unutuyor bunu ve aslında yapılan iş, soyut durumun Sayın
Özkanın belki de sürçülisanıyla somutlaşmasıdır. Bu,
son derece önemlidir; kayda geçirmek istedim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ayrıca, Sayın
Başkan, elbette Geziyle ilgili en önemli yargıyı zaman verecek
ama bütün hepimiz biliyoruz ki otoriter rejimler en çok meydanlardan korkar,
demokrasi de en çok dolu meydanları sever. Meydanlar kendi kendine dolup
boşalabiliyorsa, bu iktidar partisinin kendi taraftarlarıyla
buluştuğu meydanlar değil kasıt, o da kıymetli ama
muhalifler meydanları doldurup boşaltabiliyorsa o ülkede demokrasi
vardır. Bu, hepimizin ama aslında iktidarın şerefi olur.
Dolacak meydanları kapatmak, gazla, copla baskı altına almak,
heykelleri ve meydanları tutuklamak; o, hepimizin ama en çok da iktidar
partisinin utancı olur.
Bir an için Gezi olaylarında Yüzde 50yi evde
zor tutmaktan İleride göstereceğim. deyip hiçbir zaman
gösterilemeyen Cumaya göstereceğim. deyip üç yüz altı cumadır
gösterilemeyen Başörtülü kadına saldırdılar. deyip
Başörtülü bacımıza saldırdılar. deyip daha sonra
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Toparlamama müsaade edin.
BAŞKAN Toparlayın Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
mobese görüntüleriyle
yalanlanan ya da Camide içki içtiler. deyip bir fotoğraf karesini çekip,
bir kutu birayla servis edip daha sonra din görevlilerince yalanlanan bu
şey yerine, anlamaya çalışılıp, o gençlerle sohbete
gidilip, bırakın yüzde 50yi kendini bile evde tutmayıp, yurt
dışından gelince gidip Nedir muradınız? Bu
ağaçlar da olsun, bir ağaç da benim için buraya dikelim. deseydi o
günün ve bugünün muktediri bambaşka bir Türkiye olurdu.
Biz, meydanlar dolsun boşalsın, hepimizin
ama en çok sizin şerefiniz olsun isteriz ve bu duygu ve düşüncelerle
bir kez daha dünya siyaset tarihinin en önemli sivil itaatsizlik ve sivil
direniş eylemlerinden bir tanesinin önünde saygıyla eğiliyoruz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özkan, buyurun.
24.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Bugün Meclisimizde gerçekten uzlaşı
adına güzel şeyler oluyor; onun için, ben özellikle Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkan Vekiline de teşekkür ediyorum çünkü biraz önce
konuşmalarında da ifade ettikleri şekliyle, yasa ve
kılıç birbirinden ayrılmaz bir şekilde hukuk devletinin
garantileridir. Bu bağlamda, farklı bakış
açılarımız olabilir ancak bu ikisi de olmazsa olmaz, bütünleyici
parçalardır. Tabii, hukuk devletinin ve demokrasinin en güzel
örneklerinden, en güzel gerekçelerinden birisi de her bir meseleye farklı
farklı bakış açılarıyla bakılabiliyor
olmasıdır. Zaten siz bizi eleştiriyor, biz de sizi
eleştiriyor olmasaydık o zaman demokrasiden de bahsedilemezdi;
işte, bu, bizim zenginliğimiz, demokrasimizin olmazsa
olmazıdır. Demokratik teamülü ve kalkınması bu noktaya
gelememiş ülkelere baktığımızda, tek tip bir
bakış açısının varlığını
görüyoruz. İşte, diyoruz ki: Gezi, netice itibarıyla, bir
yeşil duyarlılığıysa elbette saygı duymak
lazım ancak bu, toplumun genelini tedhiş eden, meydanları
işgal eden ve kamu düzenini yaygın bir şekilde bozan bir hâle
bürünmüşse orada da hukuk devletini işletmek gerekir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Şimdi, evet, Gezi
duyarlılığıysa bu hassasiyeti hakikaten hakkıyla
taşıdığımıza da inanıyorum.
Sadece, sayın grup başkan vekili
konuşurken cebimi karıştırdım, bir baktım ki
elimde bir belge
Bakın, 2002-2019 seneleri içerisinde, son on beş
yılda, yeşil ve çevre adına, 5 milyon hektar alanda
çalışma yapılarak 5 milyar fidan toprakla buluşmuştur.
Hangi ilde, hangi şehirde yaşıyorsanız dağlarına,
şehirlerine, sokaklarına baktığınızda bu
yeşili ve çevre hassasiyetini görüyorsunuz. Yine, 2019 yılı
içerisinde, bu yıl içerisinde 254 bin hektar alanda çalışma
yapılmış ve 258 milyon fidan toprakla buluşmuştur.
Evet, çevre hassasiyeti olacak ancak çevreyle ilgili yapılmış
çalışmalar da yine milletimiz adına yapılmış
çalışmalardır, bunu da yine aziz milletimizin dikkatine
sunuyorum.
Genel Kurulu yeniden saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Çilez
25.-
Amasya Milletvekili Hasan Çilezin, Amasya ilinde yaşanan dolu
sonrası hasar tespit çalışmalarının
yapıldığına ve zarar gören vatandaşlara geçmiş
olsun dileğinde bulunduğuna ilişkin açıklaması
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
24-25 Mayıs 2019 tarihlerinde Amasya ilimizde
büyük bir dolu felaketi yaşanmıştır. Amasya ilimizin
merkezinde 6 köy, 560 çiftçi ve 3.200 dönüm alanda kiraz, elma ve şeftali
bitkilerinde yüzde 50-90 arasında, Suluovamızda 16 köy, 550 çiftçi
ve 46.600 dönüm arazide yüzde 10 ile yüzde 100 arasında hasar, yine
Merzifon ilçemizde 31 köyümüzde 2 bin çiftçimizin etkilendiği 150 bin dönüm
arazide yüzde 70-80 oranında buğday, arpa, ayçiçeği,
şekerpancarı, elit, haşhaş, mısır, patates, nohut
ve domates bitkilerinde çok büyük bir hasar meydana gelmiştir.
Hasarın meydana gelmesinden itibaren Tarım ve Orman İl
Müdürlüğümüz gerekli hasar tespit çalışmalarını
yapmış, bakanlığımız ve AFAD Daire
Başkanlığımız konuyla ilgilenmeye
başlamıştır. Bu konuda zarar gören halkımıza
geçmiş olsun diliyorum.
BAŞKAN Sayın Nuhoğlu
26.-
İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlunun, 29 Mayıs Şair
Dilâver Cebeciyi ölümünün 11inci yıl dönümünde rahmetle
andığına, Ampute Futbol Şampiyonlar Liginde şampiyon
olan Ortotek Gazilerin sporcularını, yöneticilerini ve Kulüp
Başkanı Mustafa Döğeri kutladığına ilişkin
açıklaması
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Bugün, Türkiyemin şairi Dilaver Cebeciyi on
bir yıl önce kaybettiğimiz günün anısına rahmetle,
şükranla anmak istiyorum.
Ayrıca, bugün Avrupa Ampute Futbol
Şampiyon Kulüpler Kupasının Gürcistanda yapılan
finallerinde şampiyon olan Ortotek Gaziler Ampute Futbol Spor Kulübümüzü
de kutlamak istiyorum. Gürcistandaki bu şampiyonada Polonya,
İngiltere, İrlanda takımlarının
şampiyonlarını yendikten sonra, finalde Rus takımı
Dinamo Altaiyi 7-0 yenerek Avrupa Şampiyonu olmuştur. Kulüp
Başkanı Mustafa Düger ve sporcusundan yöneticisine kadar emeği
geçen herkesi kutluyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Şevkin
27.-
Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, Ramazan Bayramından önce
ödenecek olan pamuk desteklemesi verilecek iller listesinde neden Adanalı
pamuk üreticilerinin yer almadığını öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Sayın
Başkan, bakanlık tarafından bayram öncesi haziran ayı
içerisinde yapılacak pamuk desteklemeleri için ödeme yapılacak iller
listesi yayınlandı. Listede Diyarbakır, Mardin,
Şanlıurfa, Antalya, İzmir, Manisa, Aydın gibi pek çok pamuk
üretimi yapılan iller yer alırken Adana ilimize yer
verilmemiştir. Bunun nedenini yetkililerden soruyoruz: Neden listede Adana
pamuk üreticisi yok? Bu listeyi kim yapmıştır ve neden Adana, ödeme
dışı tutulmuştur? Bölge ve illerimiz arasında
ayrım yapan bu tutumu kabul etmiyoruz. Elbette bu illere de verilsin ancak
Adanalı çiftçilerimize de destekleme verilsin. Bilinmelidir ki ülkemiz
çiftçisi ve Adanalı üreticilerimiz yalnız değildir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Fendoğlu
28.-
Malatya Milletvekili Mehmet Celal Fendoğlunun, yeni eğitim
programında tarih dersinin zorunlu olması gerektiğine
ilişkin açıklaması
MEHMET CELAL FENDOĞLU (Malatya) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Benim önerim, Millî Eğitim
Bakanımıza.
İbni Haldun, tarihi mülküdevlet olarak, yani
tarihin devletin mülkü olduğunu savunur. Yeni eğitim programında
tarih dersinin tercihli ders olarak bulunması bir eksiklik ve
yanlışlıktır. Tarih dersi, tek başına bir alandır
ve zorunlu olmalıdır.
Bu yeni program uygulamaya
başladığından itibaren seçmeli olarak verilecek diğer
derslerle birlikte üç yıl içinde 64 bin öğretmen norm fazlası
hâline gelecek.
9uncu sınıfta Osmanlı tarihi çok
yüzeysel verilerek, 10uncu sınıf ve 11inci sınıflarda
okutulan kültür tarihi ve Osmanlı tarihi seçmeli ders olacak, sayısal
ağırlıklı eğitim veren okullarda tarih dersini seçen
öğrenci azalacak. Bu sistem, tarih dersinin etkisizleştirilmesine ve
merkezî sınavlardaki tercihin azalmasına sebep olacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Şamil Ayrım Bey, buyurun.
29.-
İstanbul Milletvekili Şamil Ayrımın, 28 Mayıs
Azerbaycan Cumhuriyetinin kuruluşunun 101inci yıl dönümünü
kutladığına, Karabağ başta olmak üzere işgal
edilen Azerbaycan topraklarının Azerbaycana iade edilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
ŞAMİL AYRIM (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlarım, bilindiği
gibi bundan yüz bir yıl önce 28 Mayıs 1918de, yani Türkiye
Cumhuriyetinin kuruluşundan beş yıl önce ilan edilen Azerbaycan
Cumhuriyeti yeryüzünde kurulan ilk Müslüman ve Türk cumhuriyetidir.
Azerbaycanın 1991 yılında ikinci
bağımsızlığını ilan etmesinden bu yana her
alanda büyük başarılara imza atılmış,
Kafkasyanın parlayan yıldızı Azerbaycan, geleceğe
emin adımlarla yürüyor. Bir milletin iki devleti olan Azerbaycan-Türkiye
ilişkileri kardeşlik anlayışı içinde
varlığını sürdürmektedir. Kardeş Azerbaycanımızın
cumhuriyetinin 101inci yıl dönümünü kutluyorum.
Karabağ başta olmak üzere işgal
edilmiş Azerbaycan topraklarının tekrar Azerbaycana iade
edilmesini, uluslararası kuruluşlarda alınmış olan,
özellikle Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda alınmış
olan karara dünya kamuoyunun dikkatini çekmek istiyorum.
BAŞKAN 60a göre söz taleplerinin sonuncusunu
veriyorum.
Buyurun Sayın Osmanağaoğlu.
30.-
İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlunun, 27 Mayıs 1980
tarihinde şehadete erişen dönemin Gümrük ve Tekel Bakanı Gün
Sazak ve ülkücü şehitler ile 28 Mayıs Azerbaycan Cumhuriyetinin
kuruluşunun 101inci yıl dönümünü vesilesiyle kurucu lideri Mehmet
Emin Resulzadeyi rahmetle andığına ilişkin
açıklaması
TAMER OSMANAĞAOĞLU (İzmir)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Dün, 27 Mayıs 1980de hain bir pusuyla
şehadete erişen eski Gümrük ve Tekel Bakanımız Gün
Sazakı ve ülkücü şehitlerimizi rahmet ve minnetle andık. Bu
vesileyle, fedakârlıklarıyla, cesaretleriyle her zaman minnetle
anacağımız ve emanetlerine ne pahasına olursa olsun sahip
çıkacağımız ülkücü şehitlerimizi bir kez daha rahmetle,
minnetle anıyorum, ruhları şad, mekânları cennet olsun.
Ayrıca, bugün, Türk dünyasının
vazgeçilmez bir parçası ve değeri olan, kahraman ve mübâriz
evlatlarının şanlı vatanı Azerbaycan Halk
Cumhuriyetinin kuruluşunun 101inci yıl dönümünü kutluyoruz.
Sen bizimsin, bizimsin durdukça vücutta can,
Yaşa, yaşa, çok yaşa, ey
şanlı Azerbaycan! diyerek, Azerbaycan sevdasını dile
getiren Azerbaycan Halk Cumhuriyetinin ilk Cumhurbaşkanı Mehmet Emin
Resulzadeyi de rahmet ve minnetle anıyorum.
BAŞKAN Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Buyurun.
VI.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ PARTİ Grubunun, 22/2/2019 tarihinde Trabzon Milletvekili
Hüseyin Örs ve 20 milletvekili tarafından, Trabzonda temel geçim
kaynaklarını oluşturan sektörlerin sorunlarının
incelenerek bu sorunlara çözümler üretilmesi amacıyla verilmiş olan
(10/1015) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 28 Mayıs 2019 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
28/5/2019
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 28/5/2019 Salı günü
(bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Lütfü
Türkkan
Kocaeli
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs tarafından,
Trabzon'un geçim kaynağı olan, ekonomik ve sosyal yapı
açısından hayati önemdeki fındık, çay, mısır,
balıkçılık gibi ürün ve sektörlerdeki
sıkıntıların bir an önce giderilmesi amacıyla
22/2/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 28/5/2019 Salı günkü birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere İYİ PARTİ Grubu adına Trabzon Milletvekili Sayın
Hüseyin Örse söz veriyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN
ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri;
İYİ PARTİ grup önerisi olarak bugün gündeme gelen Trabzonun
geçim kaynağı çay, fındık, mısır ve
balıkçılık sektörlerindeki sıkıntıların
araştırılması hakkında vermiş olduğumuz
önergeyle ilgili konuşma yapmak üzere huzurunuzdayım. Hepinizi en
derin saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Hükûmetin tarım
politikaları ve çiftçiye karşı duyarsızlığı
yüzünden stratejik ürünlerin üretiminde yaşanan kan kayıpları
hem genel ekonomimizi hem de yerel ekonomileri olumsuz yönde etkilemeye devam
etmektedir. Bu olumsuz etkiyi yaşayan illerden bir tanesi de seçim çevrem
olan Trabzon şehridir. Ekonomik kriz, Trabzonda halkı yoksulluk,
işsizlik ve umutsuzluğa mahkûm etmiştir. Bölgede yaşam
koşulları her gün daha da kötüleşmektedir. İşsizlik,
pahalılık, geçim sıkıntısı, gelecek
kaygısı yöre insanımızı sarmış
durumdadır. Trabzonda tarım, hayvancılık ve
balıkçılık âdeta can çekişmektedir. Geniş bir alanda 2
milyona yakın kişinin temel geçim kaynağı olan
fındıkta geçen yıl yaşananlar hepimizin
hafızasındadır. Hiçbir yabancı girdiye ihtiyaç duymadan
ürettiğimiz ve bu yüzden de millî ürün dediğimiz fındıkta
bu yıl da benzer sorunların yaşanmaması için şimdiden
tedbirlerin alınması, üreticinin endişesinin giderilmesi,
belirsizliklerin ortadan kaldırılması gerekmektedir.
Geçtiğimiz aylarda düzenlenen Fındık
Çalıştayının sonuçlarına baktığımızda
alınan kararların üreticinin talep ve beklentilerini
karşılamaktan, belirsizlikleri ortadan kaldırmaktan uzak
olduğu apaçık ortadadır. Karadenizli fındık üreticisi
kafasındaki soru işaretlerinin giderilmesini istemektedir. Süslü
cümlelerle, tablolarla, grafiklerle, yansılarla sorun çözülmüyor. Benim
Trabzonlu hemşehrim, Karadenizli fındık üreticim şunu merak
ediyor: Toprak Mahsulleri Ofisi fındık alacak mıdır?
Eğer alacaksa hangi ayda alıma başlanacaktır? Çünkü
üreticinin geçen yıl sütten ağzı yanmıştır.
Bildiğiniz gibi ağustosta hasadı yapılan
fındığın fiyatı ekim sonunda
açıklanmış, alımlara da kasım ayında
başlanılmıştı. Ekonomik olarak
sıkıntıda olan üretici fındığını eylül
ayında yok pahasına çoktan satmıştı çünkü
fındığı toplayan üretici elinde uzun süre tutamıyor.
En geç okullar açılana kadar satmak zorunda kalıyor. O yüzden 2019da
üretici sütten ağzı yanmış, yoğurdu üfleyerek yer
misali şimdiden ne olacağını merak ediyor. 2018
yılındaki gibi kasım ayında mı alım
yapılacak endişesi üreticimizde var.
Değerli milletvekilleri, üreticinin beklentisi
ağustos ayının başında fiyatın belirlenmesi ve ay
ortalarında da Toprak Mahsulleri Ofisinin devreye girerek alımlara
başlamasıdır. Aksi durumda yerli ürünümüz
fındığı üreten binlerce vatandaşımız ne yazık
ki yine yabancı bir şirketin insafına
bırakılmış olacaktır.
Değerli milletvekilleri, burada bir hususu daha
dile getirmek istiyorum. Birkaç gün önce Amerika Birleşik Devletlerinde,
Türkiyeden Tarım Bakanlığı yetkilileri ve Ulusal
Fındık Konseyi yetkililerinin de katıldığı bir
toplantı düzenlenmiştir. Bu toplantıda 2019 tahminî
fındık rekoltesi 815 bin ton olarak ilan edilmiştir. Son
beş yılda Türkiyede rekoltenin 600-650 bin ton olarak
gerçekleştiğini dikkate alırsak, ABDdeki bu toplantıda 815
bin ton açıklamasıyla acaba fındık çok denilerek
üreticinin fındığı ucuza mı kapatılmak
istenmektedir demekten de kendimi alamıyorum.
Değerli milletvekilleri, Trabzon konuşulup
da futboldan konuşmamak olmaz. O yüzden, konuşmamın son
bölümünde bir hususu size arz etmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Başkanım
BAŞKAN Toparlayalım Sayın
Milletvekili.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Bildiğiniz gibi,
son yıllarda Türkiye Futbol Federasyonu, Süper Lig sezonunun adına
Türk futbolunun önemli isimlerini vermiştir. Bu çerçevede, daha önce
Süleyman Seba, Metin Oktay, İlhan Cavcav ve Lefter Küçükandonyadis
isimlerinin futbol sezonlarına verilmesi doğru ve güzel bir
uygulamadır.
Türkiyede hâlen futbolun beşiği olan
Trabzon bu uygulamanın dışında tutulamaz diyoruz. 2019-2020
Süper Lig sezonuna da Trabzonsporumuzun efsane kaptanı, aynı zamanda
millî futbolcumuz Cemil Ustanın -namıdiğer Dozer Cemil-
adının verilmesi talebimizi buradan Türkiye Futbol Federasyonuna
iletiyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
2019-2020 Süper Lig sezonu Ben Trabzonsporun
kaptanlığını yaptım, başka kulüplere gidip
başka kaptanların arkasında maçlara çıkmak bana
yakışmaz. diyerek aidiyet duygusuyla Türk futboluna örnek olan Cemil
Ustaya atfedilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın
Milletvekili.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) - Cemil Usta ya da
namıdiğer Dozer Cemil sezonunda Trabzonsporumuza şampiyonluk
başka yakışır diyor, hepinizi en derin
saygılarımla selamlıyorum.(İYİ PARTİ ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Ersoy, buyurun, söz
talebiniz var.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
31.-
Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoyun, 25-31 Mayıs Etik
Haftasına ilişkin açıklaması
AYŞE SİBEL ERSOY (Adana) 25
Mayısı kapsayan hafta tüm dünyada Etik Haftası olarak kabul
edilmiştir. Gündelik yaşamda en sık kullanılan kelimelerden
biridir etik; meslek etiği toplumsal etik derken kapsamı
giderek daha da genişleyen bir kavram hâline gelmiştir. Peki,
doğru kullanımı nasıldır? Ahlak ve etik arasında
ne fark vardır. Etik, insanların kurduğu bireysel ve toplumsal
ilişkilerin temelini oluşturan değerleri, normları, kuralları
doğru-yanlış ya da iyi-kötü gibi ahlaksal açıdan
değerlendiren bir yaklaşımdır. Birey, çocukluğundan
itibaren etik değer bilgisiyle eğitilebilir ve yaşamında bu
değerleri kullanmaya alıştırılabilir. Eğer
yaşamı etik değerlerle sürdürmeye karar verdiyseniz gerekli olan
bu bilgidir. Normlara göre hareket etmenin ötesinde, değerler bilinciyle
hareket edilebilecek bir eğitim verilmelidir.
Teşekkürler.
VI.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.-
İYİ PARTİ Grubunun, 22/2/2019 tarihinde Trabzon Milletvekili
Hüseyin Örs ve 20 milletvekili tarafından, Trabzonda temel geçim
kaynaklarını oluşturan sektörlerin sorunlarının
incelenerek bu sorunlara çözümler üretilmesi amacıyla verilmiş olan
(10/1015) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 28 Mayıs 2019 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Erol
Katırcıoğluna söz veriyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
HDP GRUBU ADINA EROL KATIRCIOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın vekiller; hepinizi
saygıyla selamlıyorum. İYİ PARTİnin Trabzon
bağlamında verdiği önergeyle ilgili olarak Halkların
Demokratik Partisinin görüşlerini sizlerle paylaşacağım.
Şimdi, efendim, öncelikle şunu belirtmek
lazım: Trabzonda yaşanan, arkadaşımızın da
altını çizdiği sorunlar sadece Trabzona ait sorunlar
değil. Yani bugün, özellikle ürün çeşitliliği az olan bölgelerde
farklı etkiler ortaya çıkıyor kriz koşulları
altında. Bakın, şimdi ekonomide bir kriz var ve kriz,
sanıldığı gibi herkesi, her şeyi ve her yeri eşit
bir şekilde etkilemiyor. Kriz koşullarında bazı insanlar
daha fazla etkileniyor bazı insanlar daha az etkileniyor veya bölgelerle
ilgili olarak söyleyecek olursak bazı bölgeler daha fazla etkileniyor
bazı bölgeler daha az etkileniyor. Trabzon gibi az sayıda ürün
çeşitliliğine sahip olan bir bölgede doğal olarak krizin
etkileri çok daha fazla olacaktır ki öyledir gerçekten. Ve bugün Trabzon,
ülkenin çok çeşitli yerlerinde de yaşanan benzer durumlara yani bir
anlamda geçim sıkıntısı içinde yaşanan bir duruma
gelmiş vaziyette.
Şimdi, bunun sebeplerinin tabii ki uzunca
konuşulması gerekir ve bu araştırma önergesi kabul edilirse
-herhâlde- konuşmamız gereken konular var, ben birkaç tanesini
dikkatinize sunmak istiyorum. Bunlardan bir tanesi şu: Adalet ve
Kalkınma Partisi iktidara geldikten sonra tarım politikalarıyla
ilgili olarak kendisine önerilen ve daha çok liberal politikalar
dediğimiz politikaları uygulamayı tercih etti. Bakın, özellikle
tarım, iklim koşulları sebebiyle veya ürün nitelikleri
gereğiyle devlet tarafından desteklenmesi gereken bir üretim
alanıdır ki bütün dünyada da bu böyledir. Fakat bizde, bir anlamda
özelleştirmelerle, bu bölgeleri yani tarım bölgelerini serbest piyasa
koşullarına açmaya yönelik olmak üzere bir politika benimsendi. Bunun
sonucunda olanlar çok ilginçtir bence, mesela fındıkta
fındık alım politikalarını belirlemek üzere
FİSKOBİRLİKin görevlendirildiğini biliyoruz fakat
aynı zamanda piyasaya bu alım imkânları sunulduğu için de
-yine hepinizin de bildiği gibi, daha önce de
tartıştığımız gibi- bir İtalyan firması
Ferrero fındık alımında birinci derecede etkili olabiliyor
ve dolayısıyla da fındık fiyatının
belirlenmesinde büyük bir yetki almış gibi oluyor.
İkinci olarak, mesela tütünde de aynı
şey geçerli. Tütünde, biliyorsunuz, TEKEL bu işleri yapardı
fakat TEKEL özelleştirildikten sonra esasında piyasa büyük ölçüde
kurulmuş olan kurul tarafından denetlenir hâle geldi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Katırcıoğlu.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Fakat hepimiz de
biliyoruz ki bu kurul tütün piyasasını kontrol edemiyor, tütün
piyasasını düzenleyemiyor.
Dolayısıyla özetle şunu söylemek
istiyorum arkadaşlar: Tarım sektörüyle ilgili olarak Adalet ve
Kalkınma Partisinin uyguladığı politikalar
yanlıştır ve yanlışlıkları da böylelikle
ortaya çıkmaktadır. Neden yanlıştır? Çünkü devleti bir
kenara çekerek eğer tarımı serbest piyasa ekonomisine devretmeye
kalkarsanız bu öyle kolay olmaz ve olmamıştır. Öyle
görülüyor ki önümüzdeki dönemde de bu politikalarla devam edilmesi mümkün
değildir.
O sebeple, özellikle Trabzon özelinde söyleyecek
olursam, Trabzonda tütün alımından fındık
alımına kadar politikaların yeniden gözden geçirilmesi
gerektiği çok açıktır. Dolayısıyla bizim önerimiz de
bu doğrultuda İYİ PARTİnin önergesini desteklemektir ve
bir araştırma komisyonu kurulursa bunların da tekrar
konuşulması mümkün hâle gelecektir.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Ordu Milletvekili Sayın Mustafa Adıgüzele söz veriyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; öncelikle, Trabzon Milletvekilimiz
Sayın Ahmet Kaya İstanbulda demokrasi nöbetinde, onun da bu konuyla
ilgili bir araştırma önergesi vardı. Tabii, o burada
bulunamadığı için hem selamlarını iletiyorum hem de
onun yerine bölge milletvekili olarak ben söz almış bulunmaktayım.
Maalesef son yıllarda, bu son ekonomik sorunlardan
da bağımsız olarak daha önceden de bölge ekonomisi sürekli kan
kaybediyordu, Trabzon da bunun içindeydi. Bölge ekonomisi zaten Ankaraya
tamamen bağımlı, Ankara öksürse âdeta Karadeniz zatürre oluyor.
Bu da kendine yeterli bir ekonomik döngüsünün olmayışından
kaynaklanıyor. Bu yüzden eldeki imkânların yani tarım
ürünlerinin, başta fındık olmak üzere
balıkçılığın desteklenmesi ve turizm gibi yeni
alanların da araştırma yapılıp ekonomiye
kazandırılması çok önemli.
Tabii Karadeniz dendiğinde fındık
konu olmak zorunda çünkü başka bir şey yok Karadenizde,
vermemişsiniz, olanı da alıp götürmüşsünüz;
dağlarını almışsınız, ormanlarını
almışsınız, derelerini almışsınız.
Tabii, tek geçim kaynağını konuşmak zorundayız. Zaten
herkes fındıktan nasibini alıyor; bahçedeki zararlı
yeşil kokarcaya, kahverengi kokarcaya, fındık kurduna kadar,
keza bahçe dışındaki, ofisteki fındık kurtlarına
kadar herkes nasipleniyor. TMO bile devlet kuruluşu olduğu hâlde 14 liradan
aldığı fındığı 18 liraya satıp âdeta
üretici üzerinden kâr yapıyor. Herkes bu işten sebepleniyor,
nasipleniyor ama bir tek, maalesef, alın teri döken, emek veren kesimler
bundan faydalanamıyor ki en büyük payı da zaten -hep söylüyoruz-
İtalyan firması Ferrero alıyor. Bütün
fındığı aldığı gibi bahçeleri de kiraladı,
insanlarımızı da onun üzerinde şu anda
çalıştırıyor; tek seçici durumda ve tekel olmuş
durumda. İhracat izni de verdiniz ona ve biz bu konuyla ilgili Rekabet
Kurulu Başkanlığına 24/10/2018 tarihinde başvuru
yaptık, hâlen bir sonuç çıkmadı. Çünkü Anayasamızın
167nci maddesi ve 4054 sayılı Rekabet Kanununa göre de aslında
bunun olmaması gerekiyor fakat bunu bir türlü çözemedik.
Fındık sezonu geliyor, önümüzde ve
fındık hasadından önce muhakkak taban fiyatı belirlenmek ve
verilmek zorunda. Sizin yakınlarda yaptığınız oradaki
fındık çalıştayında da Sayın Bakan bunu söyledi.
Yapacaklar mı, göreceğiz hep beraber. Çünkü bu ülkedeki en büyük
sorunlardan birisi de siyasi riyakârlık, verilen sözlerin
tutulmaması. Bir örnek vermek istiyorum: 18 Haziran 2018de, 24 Haziran
seçimlerinden önce Sayın Erdoğan Orduya geldi, miting yaptı. Bu
mitingde dedi ki: Biz 15 TL fındık fiyatı önermiştik,
onlar sadece konuşur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSTAFA ADIGÜZEL (Devamla) İzin verir
misiniz?
BAŞKAN Toparlayalım Sayın
Milletvekili.
MUSTAFA ADIGÜZEL (Devamla) Evet, Bunlar atıp
tutuyor. Üreticiyi mağdur etmeyeceğiz. dedi.
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) Etmedik.
MUSTAFA ADIGÜZEL (Devamla) Arkasından
fındık sezonu başladı, 11-12 liraya üreticiye
fındığı sattırdınız. Kasım ayı
geldi, nihayet o bizim dediğimiz fiyata, yaklaşık olarak 14,5
liraya üreticiye değil -altını çiziyorum- tüccarın
deposundaki fındığa fındık fiyatı verdiniz ve
üreticiyi mağdur ettiniz. Bu yine bu sene bu şekilde olmasın.
İnsanlar daldan tutmadan fındığın hakkını
vermenizi bekliyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Trabzon Milletvekili Sayın Muhammet Baltaya söz veriyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA MUHAMMET BALTA (Trabzon)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ PARTİ
grup önerisi üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, Trabzon bir tarih,
sanat, kültür şehridir, Trabzon aynı zamanda da ticaret
şehridir. Ticaretin temel dayanaklarından bir tanesi de elbette ki
tarım ürünleridir. Trabzon Türkiye'nin en küçük yüz ölçümüne sahip, 4.600
kilometrekare yüz ölçümü olan, aynı zamanda da coğrafyası çok
zor olan, dağlık olan... Makineyle tarıma elverişli
coğrafi alanları çok azdır. Yani Trabzon yüz ölçümünün özellikle
yüzde 21inde tarım yapılabilmektedir. Burada da yüzde 21de de
fındık üretimi ve çay üretimi yapılmaktadır.
Fındık ve çay üretimine, tarım ürünlerine AK PARTİnin
kuruluşundan bugüne kadar destek verilmektedir.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
çok erken unutuyoruz, 1 doların altında olan
fındığın şu anda dünya ekonomisinin en zor
şartlarında bile 3 doların üzerinde olduğunu
unutmamamız lazım.
MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) 5 dolar
MUHAMMET BALTA (Devamla) Diğer taraftan, biz
hem fındık üreticisine hem çay üreticisine, tarım
alanlarında hangi üretici olursa olsun 2002den beri desteklemeler
veriyoruz. Bir örnek vermek istiyorum özellikle fındıkla
alakalı: Trabzonda fındığa 1 milyar 140 milyon biz destek
verdik. 2002den 2018e kadar toplam 1 milyar 382 milyon, fındık
üreticisine alan bazlı destek verdik. Çay üreticisine de aynı
destekler devam ediyor.
Burada, Trabzona hiç gitmeyen arkadaşlarımız
da Trabzondan bahsediyor. Trabzon milletvekili arkadaşımız
Trabzondan bahsederken sanki Trabzon böyle, hiç güvenilmeyen, huzursuz,
işsizliğin had safhada olduğu, göçün olduğu bir şehir
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
size bir örnek vermek istiyorum: Huzursuz şehre, ekonomisi zorda olan bir
şehre 2002de dışarıdan gelen turist sayısı 25
bin, 2018in rakamlarını veriyorum, 400 bin Körfez ülkelerinden
turist geliyor Trabzona. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) Yaylaları
sattınız ya!
MUHAMMET BALTA (Devamla) - 2002de 300 bin yerli
turist, 2018de 1 milyon 200 bin kişi Trabzonu gezmeye geliyor. Huzursuz
olan, ekonomisi zor olan ve yatırım yapılmayan, zor
şartlarda bırakılan bir ile, güvensiz bir ile insanlar gelir mi?
Gelmez. Cazibe merkezine insanlar gelir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın lütfen.
MUHAMMET BALTA (Devamla) - Arkadaşlarıma,
Trabzona hiç gitmeyen arkadaşlarıma da buradan seslenmek istiyorum,
fındığın ne olduğunu bilmeyen arkadaşıma da
seslenmek istiyorum: Buyurun Trabzona gelin, Trabzonda on yedi yılda
yapılan yatırımları görün, yolları görün,
havaalanlarını görün, üniversiteleri görün, tünelleri görün, kırsal
alandaki köy yollarını, mahalle yollarını görün, oradaki
insanların mutluluğunu görün ve dışarıdan gelen
insanların nasıl bir büyük şehirde mutlu olduklarını
görün, o zaman bu kürsüde çok daha farklı konuşursunuz. Yumurta
küfesi sırtında olmayan burada çok rahat konuşur.
Trabzon milletvekili arkadaşım her buraya
çıkışta Biz çiftçinin yanındayız, biz üreticinin
yanındayız, biz sanayicinin yanındayız. diyor. Doğru,
teşekkür ediyoruz kendisine, kendisini de severim ama sözle olmuyor, lafla
peynir gemisi yürümez! Çiftçinin yanında olmak, sanayicinin yanında olmak
4 organize sanayi bölgesini Trabzona kurup 58 ülkeye eğer ihracat yapan
sanayici varsa, onun yanında duruyorsan, onun önünde, onun emrinde
Ankarada her sıkıştığı noktada yanında
oluyorsan o da emrinde olmaktır.
Ben bu duygu ve düşünceler içerisinde tekrar
arkadaşıma da teşekkür ediyorum, bize de burada cevap verme
hakkı oldu. Ramazanınızı tebrik ediyor,
bayramınızı da şimdiden tebrik ediyorum. Selamlar,
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Akif Hamzaçebi Bey,
buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
32.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin,
fındığın stratejik ürün olduğuna ve
fiyatının piyasaya emanet edilemeyeceğine, fındık
üreticisinin 2006 yılında don afetinden kaynaklanan
alacağını Hükûmetin ödeyip ödemediğini öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, konu fındık,
Trabzon, Karadeniz olunca Trabzonlu bir milletvekili olarak ben de çok
kısaca konuya bir katkı yapmak istedim. Bütün
konuşmacıları dinledim, hepsinden yararlandım, kendilerine
çok teşekkür ediyorum.
Fındık herhangi bir tarım ürünü
değildir, stratejik bir üründür. Fındığa domates muamelesi
yapamazsınız yani fındığın fiyatını
piyasaya emanet edemezsiniz. Şu nedenle: Türkiye dünyanın en büyük fındık
üreticisidir, dünya üretiminin yaklaşık dörtte 3ünü Türkiye üretir
ve Türkiye ürettiği fındığın da yine
yaklaşık olarak dörtte 3ünü ihraç eder. İhracatla ilgili birkaç
rakam vermek istiyorum: 2014-2015 sezonunda Türkiye 434 bin ton kabuklu
fındık satmış ve 2,8 milyar dolar gelir elde etmiştir
ihracattan. İhracattaki kilo fiyatı 6,5 dolardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, tamamlıyorum.
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın Sayın
Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Aradaki yılları söylüyorum: 2017-2018 yılı ihracat
rakamı 572 bin ton kabuklu fındıktır, toplam 1 milyar 782
milyon dolarlık ihracat geliri elde edilmiştir, kilo fiyatı 3,1
dolardır. Yani, kilo fiyatı 6,5 dolardan 3,1 dolara inmiştir.
2014-2015ten 2017-2018e yaklaşık 1 milyar dolarlık ihracat
gelirinde kaybımız var. Bunun anlamı, Avrupadaki çikolata
üreticilerini hatta çikolata tüketicisini biz Türkiye Cumhuriyeti olarak
finanse etmişiz. Buna müsaade etmemek lazım.
Bir de soru sormak istiyorum: 2006 yılında
fındık üreticisinin Hükûmetten 169 milyon liralık don afetinden
kaynaklanan alacağı vardı. Ödenmediğini biliyorum bugüne
kadar. Acaba ödendi mi, grup başkan vekili arkadaşımız veya
yetkili bir arkadaşımız bilgi verirse çok memnun olurum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Örs
33.-
Trabzon Milletvekili Hüseyin Örsün, 2018 genel seçimlerinde Adalet ve
Kalkınma Partisinin fındık üreticilerine ve Trabzon iline
verdiği sözlere ilişkin açıklaması
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Sayın
Başkanım, teşekkür ederim.
Biraz evvel konuşan Trabzon Milletvekili, benim
de değerli arkadaşımın ifadeleri üzerine söz aldım.
Şimdi buradan sormak isterim: Bugün burada konuştuğumuz konu
fındık konusu ve 2018de yaşananları hatırlatarak
2019da da üreticimiz mağdur olmasın çerçevesinde aslında çok da
yapıcı bir konuşma yaptığımı
düşünüyorum.
2018de seçim meydanlarında Fındıkta
TMO devreye girecek, sizin fındığınızı alacak,
size şu kadar para verecek. diyen siz değil miydiniz?
Fındığın hasadı ağustosta yapıldı.
Peki, siz TMOyu devreye sokmayarak, erteleyerek, seçim meydanlarında
verdiğiniz sözleri tutmayarak fındık üreticimizi perişan
ettiniz, niye bunu kabul etmiyorsunuz? (İYİ PARTİ ve CHP
sıralarından alkışlar) Sizin fındık üreticisi
için TMOyu devreye soktuğunuz tarih ekim, alımlar ne zaman
başladı? Kasım. Bizim Trabzondaki fındık üreticisi
fındıktan elde ettiği gelirle çoluğunun çocuğunun
nafakasını, okul masrafını karşılıyor. Eylül
ayında Trabzondaki fındık üreticisi çocuğuna defter,
kalem, önlük alabilmek için
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Çok özür diliyorum
BAŞKAN Toparlayın.
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Geçen yıl siz
fındık üreticimizi, fındığını tüccara 8-12
lira arasında teslim etmek zorunda bıraktınız. Fiyatı
açıkladıktan sonra fındık üreticimizin büyük
çoğunluğu yok pahasına zaten fındığı elinden
çıkarmıştı.
Trabzona yatırım yaptık.
diyorsunuz. Trabzonda istihdama yönelik bir tane
yatırımınız var mıdır? diye soruyorum.
Trabzonda bir tane işçi servisi göremezsiniz. Sanayi yok, fabrika yok.
Niçin bunları dile getirmiyorsunuz? Bir raylı sistem dediniz,
tutturdunuz gittiniz, o yok. Şimdi de bir tren projeniz var. Hikâyeye
döndü bu iş, her seçim dönemi pişirip pişirip önümüze
getiriyorsunuz. Hadi o zaman, siz getirin, Trabzon için elzem olan demir yolu
projesini ortaya koyun, gerçekleştirin, Hüseyin Örs kardeşiniz de
alkışlasın.
Çok teşekkür ediyorum. (İYİ
PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Enginyurt
34.-
Ordu Milletvekili Cemal Enginyurtun, Trabzon Milletvekili Hüseyin Örsün
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Fındık konusunda İYİ PARTİ,
Hüseyin kardeşim konuyu gündeme taşıyarak hayırlı bir
iş yapmıştır, teşekkür ederim. Lakin fazla
acımasız davranmak hakikaten haksızlık olur. Hüseyin Örs
heyecanlı bir kardeşimiz. Fındık geçen sene belki ekim
ayında açıklandı ama üretici fındığını
12 liranın altında satmadı. Ben Sayın Cumhurbaşkanımıza
o konuda verdiği destekten dolayı teşekkür ediyorum. TMO 200 bin
tona yakın fındık alarak piyasayı sübvanse etmiştir.
İnşallah bu sene de Sayın Cumhurbaşkanımızdan,
Sayın Tarım Bakanımızdan haziran ayı veya en geç
temmuzun 10u itibarıyla fındık taban fiyatlarının
açıklanmasını bekliyoruz, fındığa destek
verilmesini bekliyoruz ve olacağına inanıyoruz.
Dolayısıyla fındığın en önemli problemi
şudur: Tüccar Amerikada 815 bin ton rekolte açıklıyorsa esas
bunun önüne geçilmesi gerekir. Tüccar fındığı ucuza
kapatmak istiyor devlet ve Cumhurbaşkanımız ve Tarım
Bakanımız fındığa sahip çıkıyor.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Öztürk, buyun.
35.-
Giresun Milletvekili Cemal Öztürkün, fındık üzerinden spekülasyon
yapılmaması gerektiğine, Tarım ve Orman
Bakanlığı ile Hükûmetin fındığı takip
ettiğine ilişkin açıklaması
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Konu döndü dolaştı fındığa
geldi. Fındık aslında cisim olarak küçük ama etki olarak Türkiye
ekonomisinde özellikle de Karadeniz ekonomisinde önemli yer tutan bir ürünümüz.
Ben de FİSKOBİRLİK eski Genel Müdürü ve fındığa
emek vermiş bir kardeşiniz olarak düşüncelerimi ifade etmek
istiyorum.
Konuyu Trabzon Milletvekilimiz Hüseyin Bey -benim de
dostum- gündeme getirdi, teşekkür ediyorum. Cemal Bey de katkı
yaptı, Muhammet Bey katkı yaptı.
Ben dün geldim Amerikadan. Amerikada INCnin yani
bu Sert Kabuklu Meyveler Birliğinin toplantısı vardı. Beni
de davet ettiler. Orada fındık da değerlendirildi. Sayın
Tarım Bakanımız da oradaydı. Dolayısıyla,
Sayın Hamzaçebinin dediği gibi fındık günlük politikaya
alet edilemeyecek bir üründür, domates değildir, elbette hassas bir ürün.
Türkiye ekonomisine her hâlükârda 3 milyar doların üzerinde ihracat geliri
getirebilecek bir ürünümüz. Onun için ben bütün gruplardan şunu rica
ediyorum: Fındık üzerinde spekülasyon yapmayalım, günlük politikaya
alet etmeyelim. Fındıkla ilgili varsa fikri ki vardır mutlaka
grupların.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) Grupların fikirleri
vardır, bir araya gelelim. Fındık Çalışma Grubunu biz
kurmuştuk. Önümüzdeki günlerde, muhtemelen bayramdan sonra tekrar yetkili
arkadaşları toplayarak değerlendirme yapacağız.
Tarım Bakanlığımız işi takip ediyor, Hükûmet
takip ediyor. Dolayısıyla, müstahsilimiz ve bütün gruplar rahat
olsunlar, fındığı takip ediyoruz.
Teşekkür ediyoruz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VI.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.-
İYİ PARTİ Grubunun, 22/2/2019 tarihinde Trabzon Milletvekili
Hüseyin Örs ve 20 milletvekili tarafından, Trabzonda temel geçim
kaynaklarını oluşturan sektörlerin sorunlarının
incelenerek bu sorunlara çözümler üretilmesi amacıyla verilmiş olan
(10/1015) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 28 Mayıs 2019 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
II.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama talebimiz var.
BAŞKAN Yoklama talebi var.
Sayın Özel, Sayın Adıgüzel,
Sayın Hamzaçebi, Sayın Sarıaslan, Sayın Şevkin,
Sayın Taşcıer, Sayın Tuncer, Sayın Bülbül, Sayın
Topal, Sayın Antmen, Sayın Süllü, Sayın Kuşoğlu,
Sayın Ünsal, Sayın Serter, Sayın Sındır, Sayın
Keven, Sayın Yalım, Sayın Bingöl, Sayın Öztunç, Sayın
Yılmazkaya, Sayın Gökçel.
Üç dakika süre veriyorum ve yoklamayı
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.01
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.20
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
84üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
II.- YOKLAMA
BAŞKAN - İYİ PARTİ Grubu
önerisinin oylamasından önce istem üzerine yapılan yoklamada
toplantı yeter sayısı bulunamamıştır.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VI.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.-
İYİ PARTİ Grubunun, 22/2/2019 tarihinde Trabzon Milletvekili
Hüseyin Örs ve 20 milletvekili tarafından, Trabzonda temel geçim
kaynaklarını oluşturan sektörlerin sorunlarının
incelenerek bu sorunlara çözümler üretilmesi amacıyla verilmiş olan
(10/1015) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 28 Mayıs 2019 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzük'ün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.-
HDP Grubunun, 23/5/2019 tarihinde Şanlıurfa Milletvekili Nimetullah
Erdoğmuş ve arkadaşları tarafından,
Şanlıurfa ve Halfeti ilçesinde yaşanan kötü muamele
iddialarının araştırılması amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 28 Mayıs 2019 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulunun 28/5/2019 Salı günü
(bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzük'ün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Fatma
Kurtulan
Mersin
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
23 Mayıs 2019 tarihinde, Şanlıurfa
Milletvekili Sayın Nimetullah Erdoğmuş ve arkadaşları
tarafından (2510 sıra numaralı) Şanlıurfa ve Halfeti
ilçesinde yaşanan kötü muamele iddialarının araştırılması
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerinin 28/5/2019 Salı günkü birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Şanlıurfa
Milletvekili Sayın Nimetullah Erdoğmuşa söz veriyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
HDP GRUBU ADINA NİMETULLAH ERDOĞMUŞ
(Şanlıurfa) Sayın Başkan, değerli vekiller; Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bugün sizlerle bir haksızlığı
paylaşmak istiyorum. Bu haksızlığı
paylaşırken sorumluluk gereği de iki hususa riayet
edeceğim. Birincisi, haksızlık ifade edilirken, dile
getirilirken her şeyden önce çarpıtılmamalı. Ben
çarpıtmadan bunu anlatmaya çalışacağım. İkinci
sorumluluk da haksızlık karşısında görmezlikten gelmemektir
ki o sorumluluk da bu yüce Genel Kurula aittir.
(Uğultular)
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Başkan,
çok uğultu var.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, çok büyük
bir uğultu var. Hatibi dinleyelim, konuşmak isteyen
arkadaşlarımız kulise geçsinler arkadaşlar.
NİMETULLAH ERDOĞMUŞ (Devamla)
Yaklaşık on gündür Urfa Halfeti ve Bozovada gözaltına
alınan hemşehrilerimize kelimenin tam anlamıyla işkence
yapılmış ve kötü muamele sergilenmiştir. Olayın
olduğu gece -sahur vaktiyle beraber- yaklaşık 60 kişi
değişik yerlerden toplanarak gözaltına alındı ve hâlen
30un üzerinde gözaltı süresi uzatılmış
vatandaşlarımız var.
Biz, parti olarak, 2 avukat ve 2 milletvekili
arkadaşımızla birlikte, başta valilik ve adalet
dağıtıcısı başsavcılık olmak üzere
Urfada muhatap aradık ancak ne yazık ki bizzat sekretaryaya
gitmemize rağmen, özel kalem aracılığıyla görüşme
talebinde bulunmamıza rağmen müşerref olamadık sayın
başsavcıyla ve sorumlu savcıyı da ziyaret etmek istememize
rağmen onun da kapısından heyet olarak geri döndük. Sayın
vali ve ilgili vali yardımcısı da bize döneceklerini
belirttiler, hâlen dönüşlerini bekliyoruz. Bu olayın
kaynağını ortaya çıkarmamız gerekiyor.
Bakınız, aynı gece sabaha doğru,
tarım işçilerinin olduğu bir minibüs Urfadan Nizipe seyir
hâlindeyken Suruç kavşağında Aligör dediğimiz
mıntıkada durduruluyor. Vasıta şoförü trafik
kurallarına riayet ederek aracını durduruyor, dörtlülerini
yakıyor. Hastanede kendim de ziyaret ettim yaralıları;
ifadelerine göre eğer orada polis memuru olmasaydı, trafik polisi
olmasaydı, o sabah erkenden, bu mübarek ramazan ayında tarım
işçilerinin, günlük işçilerin hepsinin -Allah korusun- belki de
cenazeleri kalkmış olacaktı.
Bir tarafta taranan bir minibüs var ve resmî
erkânın açıklaması: Moralleri bozuktu, ondan dolayı da
ateş açtılar. Eğer psikolojileri, moralleri bozuksa hemen o
arkadaşlarımızın elinden o silahlar alınır ve
tedaviye gönderilir. Âdeta teşvik edercesine, onaylarcasına bu
şekilde açıklamalar hiç de yakışmadı diyorum.
Değerli arkadaşlar, daha fazlası var;
işkencenin, hakaretin, tahkirin envaitürlüsü gözaltında
uygulandı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Erdoğmuş.
NİMETULLAH ERDOĞMUŞ (Devamla)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bunlar iddia değil, bunlar bizzat gözaltına
alınanların ifadesi. Baronun açıklaması var,
avukatların bu konuda görüşmeleri var. Ben çarpıtmadan anlatmaya
çalıştım, siz de lütfen görmezlikten gelmeyin. Bu mübarek
ramazan ayında, bu işin kaynağı nedir, bu şiddetin
kaynağı kimlerdir, hangi birim bu şiddeti keyfî olarak
uyguluyor, buyurunuz, geliniz, bunu ortaya çıkaralım diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
konuşan milletvekilleri, değerli arkadaşlar; özellikle
milletvekillerini buradan sessizliğe davet etmeyi milletimiz adına,
sizin adınıza, emin olun, şahsen ben uygun görmüyorum. Konuşmak
isteyen arkadaşlarımız hâlen konuşuyorlar; buyurun, kuliste
konuşun. Biraz evvel hatip Hükûmeti sorgulayan bir açıklama
yapıyordu, bunu dinlemek mecburiyetindesiniz yani en azından.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ankara
Milletvekili Sayın Tekin Bingöle söz veriyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika.
CHP GRUBU ADINA TEKİN BİNGÖL (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Konumuz, işkence. İşkencenin birçok
türü var; fiziki işkence var, mobbing uygulamaları var ve manevi
işkenceler var. Bakın, bir örnek vereceğim size: Muşta
meyve fidesi dağıtılıyor. Vatandaşlar gidip resmî
başvurularını yapıyorlar, çok doğal ama
başvuranların bir kısmına meyve fidesi verilmiyor.
Zamanını mı geçirdi? diyeceksiniz, hayır. Yeterli
sayıda meyve fidesi mi yok? Hayır, bir şey engelliyor. Meyve
fidesi talebinde bulunan vatandaşları güvenlik soruşturmasına
tabi tutuyorlar, güvenlik soruşturması olumsuz gelenlere meyve fidesi
vermiyorlar. Düşünün, bir mahallede, bir sokakta komşular gidip
başvuruyorlar, bazı vatandaşlara meyve fidesi verilmiyor. Meyve
fidesi alan vatandaşlar gidip evinin bahçesine o fideleri diktiğinde
diğerlerinin ailesi, çocukları babasını sorguluyor Baba,
bize niçin meyve fidesi verilmiyor? diye. Anlaşılan o ki o meyve
fidesini güvenlik soruşturması nedeniyle alamayanlar, herhâlde, o meyve
fidelerini büyütüp, büyük bir umutla yeşerterek ekip onun altında,
gölgesinde onun meyvesini yeme umudunu taşıyorken o umudu yok
sayıyorlar. Herhâlde, bu kararı verenler, bunu uygulayanlar o meyve
fidelerinde yetişecek olan meyvelerin terör unsuru olacaklarını
düşünmüşler ki böyle bir işkenceye o vatandaşlarımızı
maruz bırakıyorlar. Alın size manevi işkence.
Değerli milletvekilleri, işkence bir
insanlık suçudur. İnsanlığını,
vicdanını, ruhunu kaybedenler işkence talimatını verir
ve işkence yaparlar. Bunun başka bir adı yok. Geçmişte çok
karanlık süreçlerden geçildi. Faili meçhul cinayetler, gözaltındaki
kayıplar, sakatlıklar hep bu anlayışla bu ülkede
yaşandı. Peki ne oldu? 21inci yüzyıla geldik, işkenceyle,
kaba kuvvetle ifade alan ya da buna vatandaşlarını maruz
bırakan çok az sayıda ülke var ve maalesef bunlardan bir tanesi de
Türkiye. Son on altı yılda 20 binden fazla vatandaş kaba
muameleye ve işkenceye maruz kaldı. Bunları sonlandırmak
gerekiyor değerli milletvekilleri. Biz bu çağın gereği
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın
Milletvekili.
TEKİN BİNGÖL (Devamla) Elbette bir
güvenlik gerekçesiyle soruşturma yapılmalı, elbette kolluk
kuvvetleri kendi görevlerini ifa etmeli ama bunu Anayasaya uygun bir
şekilde yapmalı, ama bunu insani yöntemlerle yapmalı, ama bunu
vicdanlarını öne çıkararak yapmalı. Anayasa diyoruz, yeri
geldiğinde Anayasadan dem vuruyoruz; Anayasanın 17nci maddesi der
ki: Hiç kimseye şiddet ve eziyet yapılamaz. Kimseye insan
haysiyetine aykırı tutum ve davranışta bulunulamaz.
Bugün Gezinin 6ncı yılı. Ali
İsmailler, Ethemler, ekmek almaya giderken katledilen Berkinler
yattıkları yerlerden hâlâ büyük bir umut taşıyorlar
Ülkemde bir daha işkence olmasın, bir daha insan hakkı ihlalleri
olmasın
Gelin, bu tür araştırmaları yapmaktan çekinmeyelim.
Araştırma, işkenceye yeltenecek
olanların önünü kesecektir diyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Mersin Milletvekili Sayın Zeynep Gül Yılmaza söz
veriyorum.(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA ZEYNEP GÜL YILMAZ (Mersin)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Gazi Meclisimizi
saygıyla selamlıyorum.
HDPnin grup önerisi olan,
Şanlıurfanın Halfeti ilçesine bağlı Dergili köyünde
meydana gelen olayla ilgili olarak grubum adına söz almış
bulunmaktayım.
18 Mayıs 2019 günü saat iki sularında
Şanlıurfa ilimizin Halfeti ilçesine bağlı Dergili
Mahallesinde PKK terör örgütü mensuplarına yönelik olarak yapılan
operasyonda Teslim olun. çağrısına ateşle
karşılık verilmesi neticesinde 2 terörist etkisiz hâle
getirilmiş, 1 komiser yardımcımız şehit olmuş, 2
polis memurumuz da yaralanmıştır. Olayla ilgili olarak yürütülen
soruşturma kapsamında terör örgütü üyeliği ve örgüte bilerek,
isteyerek yardım etmek suçundan bugüne kadar 47 kişi gözaltına
alınmıştır. Şüphelilerin yakalanması ve
gözaltına alınmalarıyla birlikte, adli süreç usul ve yasalara
uygun olarak seyretmektedir. İşkence iddialarında
kullanılan görüntülerin bu olayla ilgisi olmamakla birlikte, cumhuriyet
savcılığımız olayı titizlikle takip etmektedir.
HABİP EKSİK (Iğdır)
Yazıyı nereden hazırlayıp verdiler?
ZEYNEP GÜL YILMAZ (Devamla) -
İktidarımız döneminde, özellikle toplu suçlar denilen, 3 ve
daha fazla sanık tarafından işlenen suçlarda gözaltı
süresinin makul süreyi aşmasını önlemek amacıyla
gözaltı süreleri kısaltılmış ve sanığa
bazı güvenceler getirilmiştir. Yine, işkence ve kötü muamele
iddiasına dayanan suç duyurularında, cumhuriyet savcıları,
memurun bağlı olduğu amirinden izin almaksızın
kovuşturma başlatabilmektedir. Mülakatlarda avukat bulundurma
hakkı getirilmiş ve sanıklara yine istedikleri zaman
avukatlarıyla görüşme hakkı sağlanmıştır.
Aynı zamanda, en önemlisi de işkence iddialarında zaman
aşımı kaldırılmıştır.
HABİP EKSİK (Iğdır) 14
yaşındaki çocuğa işkence yapılmış, 14
yaşındaki çocuğa.
ZEYNEP GÜL YILMAZ (Devamla) - Kişi hak ve
hürriyetlerinin kutsallığına inanan, şüpheliler ve
sanıklar lehine birçok düzenlemeler yapan bir iktidar olarak şiddeti
hiçbir zaman tasvip etmedik, etmeyeceğiz.
Bu vesileyle, öncelikle dün Hakka
uğurladığımız Afrin şehidimiz, hemşehrim
Yaşar Yıldırıma, bu olayda şehit düşen komiser
yardımcımız Şükrü Can Kayadibine, bugüne kadar her
yaştan şehit düşen binlerce vatandaşımız,
askerimiz ve polisimize Allahtan rahmet, ailelerine ve milletimize
başsağlığı diliyor, terörü lanetliyorum.
Ayrıca, terör örgütü PKKya yönelik olarak
başlatılan sınır ötesi operasyonda kahraman Mehmetçikimizi
Yüce Rabbimin muhafaza etmesini ve muzaffer kılmasını diliyor,
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Sayın Başkan...
BAŞKAN Buyurun Sayın Kerestecioğlu.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
36.-
Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, Mersin Milletvekili Zeynep
Gül Yılmazın HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Teşekkürler Sayın Başkan.
Bir konuşmayı... Bilmiyorum hukukçu muydu
sayın vekil ama işkence, gerçekten kimse için kabul edilemez bir
şeydir. Bir çatışma ve o çatışmada terör örgütü
mensubu diyerek birilerinin öldürülmesi başka bir şeydir.
Bir kere burada, her konuyu birbirine
karıştırarak, hemen arkasından şehitlerimiz diyerek
aslında ana konu olan şeyi gözden kaçıramazsınız.
İşkence vardır. diye
arkadaşlarımız, avukatlar, milletvekilleri, günlerdir bunun
fotoğraflarını buraya getiriyorlar. Yalana başvurmak ya da
bundan kaçınmak kimseye bir fayda sağlamaz çünkü bu ülkede
işkenceden hepimiz zarar gördük.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Tamamlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Toparlayalım lütfen.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Bu yaşımıza geldik, 12 Eylülde bu zararı gördük,
90larda bu zararı gördük, daha sonraki yıllarda gördük,
Hizbullahın işkencelerini gördük ki daha yeni serbest
bırakıldılar. İnkâr, kimseye bir şey sağlamaz.
Lütfen...
HASAN ÇİLEZ (Amasya) PKKnın...
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) PKKnın da işkencesi varsa, getirin araştırma
önergesi araştırılsın.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Ama söyleyin,
konuşun. Varsa. diyorsun hanımefendi.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Yıllardır diyorsunuz ki: Dağa kaçırılan
kız çocukları...
HASAN ÇİLEZ (Amasya) PKKnın yok mu
işkencesi?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Bir tane araştırma önergesi getirmediniz, biz getirsek o
araştırma önergesini eminim ki ellerinizi kaldırarak
reddedersiniz.
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) PKKnın
nesini araştıracaksınız! Terör örgütünün nesi araştırılacak!
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Hangi konuyu konuşuyorsak o konuyla ilgili konuşun.
Urfada işkence oldu mu, olmadı mı?
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Olmadı.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Biz oldu diyoruz, siz sürekli buraya getirilen her şeyi sadece
inkâr etmekle yetiniyorsunuz.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Güvenlik güçleri
gereğini yaptı diyorum.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) -
İşkenceyi bari savunma ya, işkenceyi bari savunma!
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Onu alıp buna, bunu alıp buna
karıştırmayın. İşkence vardır diyoruz, bunu
önlemek elimizde diyoruz ve önlemiyorsunuz diyoruz.
Teşekkür ederiz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Peki, teşekkürler.
Buyurun Sayın Özkan.
37.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu
Demirin yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ve yargının görevine giren meseleleri Genel Kurul gündemine getirerek
hukuki olarak verilmiş olan kararları yok saymanın kabulünün
mümkün olmadığına ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tabii, ülkemizde anayasal bir hukuk düzeni var.
Bu hukuk düzenini her kim, nerede, nasıl ihlal ederse ona ilişkin
oluşturulmuş bir yargı mekanizması var. Yargı
mekanizması bununla ilgili çalışmaları yapmış,
yapıyor.
HABİP EKSİK (Iğdır) Tamam,
araştırma komisyonuna evet deyin.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Şimdi, ortada bir
iddia var. Bu iddiayla ilgili eğer bir grup önerisi varsa bunu bütün grup
temsilcileri konuşur ve ondan sonra Meclis de kararını verir.
Ancak yargının görevine giren bütün meseleleri buraya getirip de
hukuki olarak yargısal makamların vermiş olduğu kararı
yok saymanın da kabulü mümkün değil.
Bakınız, sayın milletvekilimiz
hukukçu. Zannediyorum, siz de hukukçusunuz.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Zannediyorsunuz?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Zannediyorum.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Öyle zaten.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Siz, bir sayın
milletvekiline bu şekilde
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Bilmiyordum.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) O zaman açın,
bakın, başka yöntemi varsa
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Bilmediğim için hukukçu herhâlde diyorum.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın
milletvekilimiz, mesleki başarılarıyla dolu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın
meslektaşımız, sayın milletvekilimiz hukuk mesleğini
icra ederken başarılarla dolu mesleki hayatından sonra,
şimdi de Parlamentoda yasama faaliyetini yapıyor. Âdeta tezyif ve
tahkir eden bu şekilde ifadelerle Meclisin mehabetine uygun olmayan,
milletin bir temsilcisi olan sayın milletvekilimize bu türlü
yaklaşımı asla kabul etmediğimizi ifade ederim. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Bu, yargısal mekanizmanın gereği
olarak soruşturulmuş ve ortada bir polisimizin şehadetiyle son
bulmuş bir süreç var. Şimdi, polisimizle ilgili ortada bir
şehadet varken, bir yargısal mekanizma görevini yapmışken
illa ki Biz ne diyorsak o, bunun dışında hiçbir şeyi kabul
etmeyiz. anlayışı demokratik düzenle asla bağdaşmaz.
Kabul etmediğimizi yeniden ifade ediyorum.
Teşekkürler. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Beştaş da
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben 60a
göre söz istemiştim.
HABİP EKSİK (Iğdır) Yani orada
tarama hakkı var mı böyle olduğu için?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Öyle bir şey mi
diyoruz? Nerenden çıkarıyorsun?
BAŞKAN Buyurun Sayın Grup Başkan
Vekili.
HABİP EKSİK (Iğdır) Tarama
hakkı var mı?
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, grup
başkan vekiliniz söz istiyor, birbirinize laf atıyorsunuz.
Buyurun Sayın Grup Başkan Vekili.
38.-
Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Sayın Başkan, ben kimseyi tezyif vesaire ederek
konuşmam. Bu Mecliste nasıl konuştuğum da gayet iyi
bilinir. Ben, gerçekten, hukukçu olup olmadığını
bilmediğim için Hukukçu herhâlde diyerek konuştum çünkü gerçekten
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Basit bir
araştırmayla ortaya çıkabilir ama basit bir araştırma.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Ben, çıkmadan araştırma yapmak zorunda değilim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Hani bizler üslubu
biliyoruz ya, lütfen ya!
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Siz, benim hukukçu olduğumu gayet iyi biliyorsunuz ama
asıl bunu yapan sizsiniz ama mesele bu değil.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) İlk defa
olmadı bu, her defasında.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Ben, hukukçu olmayan birisinin de burada zaten herkes hukukçu
değil- sözlerine saygı duyarım ve konuşmalarına
saygı duyarım; bu başka bir şey.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bunu ilk kez
yapmıyorsunuz.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Biz burada insanların ölmesinden, askerlerin, polislerin
ölmesinden büyük bir üzüntü duyuyoruz, bu başka bir şey ama askerler,
polisler öldü diye kalkıp da onunla alakası olmayan insanların
alınıp işkence görmesi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ŞAHİN TİN (Denizli) Şehit
oldu, ölmedi.
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Vekil.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Benim şehit kavramım yok, sizin olabilir. Sizin
kavramlarınızla konuşmak zorunda değilim, kimse için bu
kavramı kullanmıyorum, bu farklı bir referans ama ben sonuçta
insanların yaşam hakkına ve işkence görmeme hakkına
saygı duyarak konuşuyorum.
Yargı, bugün artık geldiği hâl
gerçekten belli olan bir mercidir ve insanlar, bu Mecliste de sadece şu
sözü bekliyorlar ya: İşkenceye hepimiz karşıyız.
İşkence, yapılmaması gereken bir şeydir.
HASAN TURAN (İstanbul) İşkenceyi
biz kaldırdık ya!
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Sadece bu sözü bekliyorlar.
Teşekkür ederim.
ŞAHİN TİN (Denizli) Askerlerin
öldürülmesine de karşıyız, polislerin öldürülmesine de
karşıyız.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Tutanaklara geçmesi
açısından, yeniden, bunu ifade etmek istiyorum: Bakınız,
biz, bugün Türkiyede anayasal düzende ve yasal düzen içerisinde reformlar
yaparak bu ülkede işkence olmasın, hiç kimse mağdur edilmesin
diye defaatle yasa yaptık. Biraz önce yetkin ve etkin hukukçu
milletvekilimizin söylediği reformlar da bu amaca matuftur.
İşkenceyle ilgili
Bakınız, ben,
on yedi yıllık avukatım. Benim meslek hayatımda,
mesleğe ilk girdiğim zamanda maalesef emniyette ve organize
şubede her zaman işkence standart olan bir hadiseydi.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Yeniden geri geldi.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Hâlâ devam
ediyor.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) O günden bugüne geldiğimizde,
hamdolsun, bugün, yapılan reformlarla nereden nereye geldiğimiz bir
vakıadır. Ancak şehadetle ilgili de şunun altını
çizelim: Şehadet ve gazilik unvanı bugün bizi bir arada tutan tutkaldır.
Gazi Meclisin çatısı altında, al bayrağın altında
yapmış olduğumuz bu vazifeyle, doğrudan bu ülke için
verdiğimiz şehitlerin bize bıraktığı vatan
üzerinde yasal düzenleme, yasama faaliyeti yapıyoruz. Bu hususta,
yanında, içerisinde bulunduğunuz siyasi yaklaşımın
kanaatinin o şekilde olmadığını varsayıyorum ama eğer
siz bu ülkede, benim görüşüme saygı duyuyorsanız, burada
parlamenter olarak yaptığınız yasama faaliyetine değer
veriyorsanız bunların ortak noktası, ülkemizin, milletimizin
birliği ve bu birlik üzerine verilen mücadele neticesinde verdiğimiz
şehitlerimizdir. Yeniden, şehitlerimize ve gazilerimize herkesin
saygı duyması
(AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
İşkenceye cevap verin ya, işkenceye! İşkenceyi
soruyoruz ya!
VI.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
HDP Grubunun, 23/5/2019 tarihinde Şanlıurfa Milletvekili Nimetullah
Erdoğmuş ve arkadaşları tarafından,
Şanlıurfa ve Halfeti ilçesinde yaşanan kötü muamele
iddialarının araştırılması amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 28 Mayıs 2019 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, benim 60a göre söz talebim vardı.
BAŞKAN Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
HABİP EKSİK (Iğdır)
İşte, işkencecileri koruyorsunuz. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
ŞAHİN TİN (Denizli) Hadi be! Neyi
koruyoruz?
HABİP EKSİK (Iğdır)
Koruyorsunuz.
ŞAHİN TİN (Denizli) Sen kimi koruyorsun?
HASAN TURAN (İstanbul) Yargı
mekanizmaları yok burada. İç hukuk tükendi mi? Meclis mi
araştıracak? Her adli meseleyi Meclise getirelim o zaman.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) Bunun
adı korumaktır.
ŞAHİN TİN (Denizli) Sen de
teröristleri koruyorsun.
HASAN TURAN (İstanbul) Örgütün
propagandasını yapmak için burada görev yapıyorsun.
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
39.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın, AKP
iktidarı olarak işkenceye sıfır toleranstan işkenceye
tam destek verme noktasına gelindiğine ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şu sorulara yanıt alamadık:
Halfetide işkence yapılıyor. Size sadece isim vereceğim,
bir isim, Ruken Deniz, annesiyle beraber ağır işkenceler görüyor
ve siz işkenceye yanıt veremediğiniz için başka bir
edebiyatla işin üstünü kapatmaya çalışıyorsunuz. Halfetide
sulh ceza hâkimi, TEMde işkence yapılıyor diye başka bir
şubede şüphelilerin tutulması için ara kararı
vermiştir. Siz AKP iktidarı olarak işkenceye sıfır
toleranstan işkenceye tam destek verme noktasına gelmiş
durumdasınız. Hukukçu olmak, işkenceye karşı
durmayı gerektirir, işkencecilerin yargılanmasının sağlanmasını
savunmayı gerektirir. Siz bu konuşmalarınızla
işkenceye ve işkencecilere destek veriyorsunuz.
ŞAHİN TİN (Denizli) Ah, ah; bu ülke
hep bu boş sözlerle geçti.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) İşkence vardır. diyemediğiniz boş
sözlerle geçti.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Başkanım
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
40.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, işkenceyi kabul etmenin mümkün
olmadığına ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; olmayan şeyleri, yanlışı
tekrar ederek gerçeğe tahvil edemezsiniz. Bakınız,
yaptığımız anayasal reformlar, öncelikle, bu işin
sistematik olarak tamamen ortadan kaldırılmasını
hedeflemiştir. Ne diyoruz? Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinden
önce yine Anayasa Mahkemesine bir mekanizma olarak insan hak ve özgürlüklerinin
ihlal edilmesi durumunda bir başvuru yolu olarak bizler getirdik,
Meclisimizin çatısı altında getirildi.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Soruşturma var mı, yok mu?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Şimdi, öncelikle,
sistematik olarak bunu ortadan kaldırmak lazım. Bunun
altyapısını kurmuş muyuz? Hamdolsun, bu kuruldu ve
işliyor. Ha, burada işkenceyi bir Allahın kulunun, bir
milletvekilinin, herhangi bir insan evladının kabul etmesi mümkün
müdür? Elbette mümkün değildir.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Bunu bekliyoruz.
HASAN TURAN (İstanbul) Buna kim itiraz eder?
Mahkemeler var.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesinin 1inci maddesi yaşam hakkıyla
başlar. Yaşam hakkı varsa siyasi, sosyal ve modern hakların
tamamı vardır. Onun için, yaşam hakkının güvencesi de -biraz
önce bahsettiğim gibi- yasayı ve kılıcı baş
üstünde tutmakla, teraziyi denk tutmakla olur. Varsa bir yanlış, bu
mekanizma içerisinde çözülür. Bunu da sistematik olarak ortadan kaldırmak
hepimizin görevidir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özkan.
Haydar Bey, buyurun, söz istemiştiniz.
41.-
Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın, Kocaeli Milletvekili Emine Zeybekin
İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyetle ilgili
iddialarına ilişkin açıklaması
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Emine Zeybek Hanımefendi, AKP Kocaeli
Milletvekili, Kocaeli İzmit Belediyesinde bir işçi
kıyımından söz etmiş İki gündür işçi ve memur
kıyımı yapılmaktadır. Başkan yardımcılarından
müdür ve amirlere kadar büyük bir kesim, ilçenin en ücra köşelerine sürgün
edilmiştir. diyor. Bir tane başkan yardımcısı sürgün
edilmedi. Emine Hanım bunu ispatlasın ben her şeyi söylemeye
hazırım.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Akmeşeye
sürgün edildi. Hemen yazıyı vereyim sana.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Bitireyim lütfen.
10 tane işçi çıkarıldı. O 10
işçinin 4 tanesinin deneme süresi sona erdi, 4ünün 2si seçimden önce, 29
Martta işe alınmış, 2si de 1 ve 6 Nisanlarda işe
alınmış Fatma Hanım henüz mazbatasını almadan
işe alınmış- 1i de AKP meclis üyesinin kızı.
Birimleri tarafından da uygun görülmemiş ve iş akitleri
feshedilmiş deneme sürelerinin sonunda, son gününde feshedilmiş.
Diğer 6 işçinin de istifası, Belediye Başkanımız
Fatma Kaplan Hürriyetin masasında duruyor. Fatma Hanım verdiği
sözü yerine getiriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Karadağ
42.-
Iğdır Milletvekili Yaşar Karadağın, 28 Mayıs
Azerbaycan Cumhuriyetinin kuruluşunun 101inci yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
YAŞAR KARADAĞ (Iğdır)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; bugün 28 Mayıs 2019 ve gardaş Azerbaycanın
101inci ad günü. Dünyanın birçok yerinde cumhuriyet kelimesi bilinmez
ve telaffuz dahi edilmezken Azerbaycan halkı, 28 Mayıs 1918de
cumhuriyetle tanışmıştır. Cumhuriyetin ilk Cumhurbaşkanı
Mehmet Emin Resulzade Bir kere yükselen bayrak bir daha inmez. veciz sözüyle
halkının hislerine tercüman olmuştur. Tarihi zengin,
edebiyatı zengin, kültürü, müziği zengin esin
kaynağımız Azerbaycan. Baskılarla yılmayan, direnen,
başkaldıran, kolundaki zincirleri parçalayan mert yanımız
Azerbaycan. Vatan toprağımız
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
Buyurun, okuyun.
VI.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
CHP Grubunun, 27/5/2019 tarihinde Grup Başkan Vekili Manisa Milletvekili
Özgür Özel tarafından, gazetecilere yönelik artan
saldırıların araştırılması amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 28 Mayıs 2019 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu, 28/5/12019 Salı günü
(bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Özgür
Özel
Manisa
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Manisa Milletvekili ve Grup Başkan Vekili Özgür
Özel tarafından, gazetecilere yönelik artan saldırıların
araştırılması amacıyla 27/5/2019 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
Araştırma Önergesinin (948 sıra no.lu), diğer önergelerin
önüne alınarak, görüşmelerinin 28/5/2019 Salı günlü
birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili Sayın
Özgür Özele söz veriyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
CHP GRUBU ADINA ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; grubum ve şahsım adına yüce
Meclisi saygıyla selamlarım.
Dün Meclis, iktidar partisi grubunun 200
milletvekiliyle Mecliste bulunma ve Meclisi çalıştırma
sorumluluğunu yerine getirmediği için kapandı,
kapandığı için de grup önerimiz dünden bugüne kaldı. Öneri
dün görüşülebilseydi eğer Genel Başkan
Yardımcımız Tuncay Özkan tarafından bu gerekçe
açıklanacaktı. Zira grubumuzda Tuncay Özkan dışında
Eskişehir Milletvekilimiz Sayın Utku Çakırözer ve İzmir
Milletvekilimiz Sayın Atila Sertel de var. Üçü de aktif gazetecilik
yapmış olan, gazetecilik meslek örgütlerinde görev almış ve
Gazeteciler Federasyonu Başkanlığı görevini
yapmış Atila Sertel bugün demokrasi nöbetinde İstanbulda
olmasalardı kürsüde ben olmayacaktım. Tüm milletvekillerimiz gibi,
grubumuzdaki 110 milletvekili gibi gazeteci arkadaşlarımız da
dünya siyaset tarihinin en büyük mağduriyetini yaratan ve Türkiye
demokrasisi açısından en kara lekelerden bir tanesi olan 6 Mayıs
yerel siyaset darbesinin izlerini ortadan kaldırmak, Ekrem
İmamoğlunun, İstanbullunun hakkını savunmak,
Türkiyenin yitip giden itibarının daha da kötüye gitmemesi için
İstanbulda gayret gösteriyorlar.
Bugün Türkiyede gazeteciler, tarihimizin en kötü
günlerini yaşıyor. Anadolu Ajansının dahi üzerinde bir
vesayet odağı var. Cumhurbaşkanlığı
İletişim Başkanlığı ve bizzat İletişim
Başkanı, şu anda basın kartlarının kime
verileceğini, gazetelerin hangi manşetlerle
çıkacağını, hangi siyasi parti temsilcisinin hangi
gazetede, hangi televizyonda kaç dakika kalacağına bizzat karar
veriyor. Ben şunu duymak isterim: Cumhurbaşkanlığı
İletişim Başkanlığına gazetelerin baskıya
girmeden önce -3, 5 tane buna direnen muhalif gazete hariç- manşetlerini
İletişim Başkanı görüp onay vermiyor; bu, doğru
değildir. denmesini isterim burada. Ama bu yalanlamayı yapabilecek
durumda değilsiniz. Hepimiz biliyoruz ki bir merkezden üretilen
manşetler, bir merkezden yaratılan algı operasyonları ve
mutlaka ve mutlaka 1inci sayfayı bir görsün bakalım bizim
başkan, ondan sonra baskıya girersiniz. diye gece
yarılarına kadar baskı makinelerinin başında
bekletilen basın emekçileri ve Türkiyenin savrulduğu durum yani ön
sansür pozisyonuna gelmiş durumdayız.
4üncü güç, demokrasinin 4üncü gücü ne durumda?
Dünyada Basın Özgürlüğü Endeksi var. Bununla AK PARTİ dönem
dönem övündü, geldiğinde 180 ülkede 99daydık, 90lara doğru
yaklaştıkça övünüyordu, aynı endekste 157nci
sıradayız, 157, bunun içinde her şey var ama Türkiye, 180 ülke
içinde siz geldiğinizde 99uncu sıradayken bugün 157nci sırada.
Bunun savunulacak, kenarından dolaşılacak, bir bahane bulunacak
tarafı da yok.
68 gazeteci şu an tutuklu durumda Türkiyede ve
10 Mayıs günü Yeniçağ gazetesi yazarı Yavuz Selim Demirağ,
25 Mayıs günü de Odatv yazarı Sabahattin Önkibar evlerinin önünde -birisi
televizyondaki yayından çıktıktan sonra- sopalı birden çok
kişi tarafından darbedildiler, öldüresiye dövüldüler, çok uzun
iş göremezlik raporları var ve bunlar, 2019 Türkiyesinde bu
gazeteciler muhalif söylemlere sahip diye oluyor. Sadece onlar değil,
Antalyada İdris Özyol ve Engin Çevik, Adanada da Hakan Denizli isimli
yerel gazeteciler aynı şiddetin kurbanı olmuş durumdalar ve
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu çıkıp şunu söyleyebiliyor
promptercuğundan konuşarak ve dönüyor diyor ki: Tayyip
Erdoğan Türkiyesi, bugün herkesin kendini ifade ettiği, kimsenin
korkmadığı, kimsenin çekinmediği bir ülkedir.
Arkadaşlar, okudukları gazetenin
yazarının elinde beyzbol sopaları olan Vandallar tarafından
dövüldüğünü, kan içinde kaldığını, kaburgalarının,
kemiklerinin kırıldığını görünce bu ülkede
insanlar korkmaz mı? Gazeteciler o kalemi tekrar tutuyorsa sizin
yarattığınız özgürlük ortamından değil, yüksek
ahlakları ve baskıya karşı üstün dirençleri ve mesleklerine
bağlılıklarından dolayı tutuyorlar. Ya tutamayanlar,
ya yazarken kendiliğinden kendini sansürleyenler? Bunu yapmaya mı
geldiniz erdemliler hareketi olarak?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) On yedi yıl önce
Yoksullukla, yasaklarla mücadele edeceğiz. diye gelip de bugün
Türkiyede gazetecilerin kanlar içinde yerde yattığı
görüntülerinin üstüne trollerin Öyle konuşursan böyle olur.
paylaşımlarını maruz gören bir iktidar anlayışı
olabilir mi? Ve bu dil, birileri tarafından teşvik ediliyor.
İllet diyen zillet diyen terörist diyen
Adamın kardeşine
diyorsunuz ya, damadına diyorsunuz, gelinine diyorsunuz. Kendisi
MHPlidir, gelini İYİ PARTİlidir, illet denir mi? Kendisi
CHPlidir, kardeşi AK PARTİlidir, zillet denir mi? Biri HDPlidir,
bir diğeri AK PARTİlidir, yok mu? Dünya kadar var. Adamın
kardeşine, çocuğuna, arkadaşına illet, zillet, terörist
diyen, hedef gösteren ve gösterilen hedef kanlar içine boğulduğunda
mahcup, üzüntü mesajları atmak yerine burada bir tavır
göstereceğiz.
Hekime karşı şiddetle ilgili
mücadeleyi 16 kere reddettiniz 16 kere. Ne zaman Ersin kardeşimin
böğrüne Gaziantepte bıçağı sonuna kadar sokup çevirdiler,
önergeyi kabul ettiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Başkanım,
toparlayayım müsaadenizle.
BAŞKAN Toparlayın Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Hekime karşı,
sağlık çalışanlarına karşı şiddet için
oturuldu, toplanıldı, gereği yapıldı mı?
Önerilerin büyük bir kısmı duruyor. Ama ne çıktı ortaya?
Dendi ki: Caydırıcı olması için: Bir, tutuksuz
yargılamayı neredeyse imkânsız kılacak düzenlemeler
yapmalıyız; iki, cezayı
ağırlaştırmalıyız. Şimdi, sağlık
çalışanlarının böyle bir özel düzenlemeyi çoktan hak
ettiği konusunda hemfikiriz, peki gazeteciler hak etmiyor mu?
Gazeteciye sağlayacağınız
özgürlük ortamı ve ona sağlayacağınız güvence,
toplumun haber alma hakkına sağlanmış güvencedir, toplumun
özgür düşünce ve özgür düşünceye özgürce ulaşma hakkına
sağlanmış güvencedir, demokrasiye sağlanmış
güvencedir. Bunu yaparsanız hepimiz seviniriz ama gururu iktidara
kalır. Neden bundan çekiniyorsunuz? Neden burada gerekli
adımları atmıyorsunuz? O zaman sustuğunuzda şiddetin
ortağı olursunuz. Susmayın, hep beraber çözelim.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
43.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin CHP
grup önerisi üzerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
normalde grubumuza açıkça bir sataşma yaptı ancak ben sadece
sayın hatibin konuşmasındaki bir gazeteciyle ilgili meseleyi
konuşurken buradan bir taraftan 6 Mayıstaki Yüksek Seçim Kurulunun
vermiş olduğu kararı, Türkiyedeki bütün siyasi
tartışmaları aynı çuvalın içine koyup
ağzını bağlamasını kabul etmediğimizi ifade
etmek isterim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Torba yapanlar, muhalefete laf
ediyor.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Biraz önce Türkiyede
özgür, hür, demokratik bir ortamın oluşunu, nasıl
gerçekleştiğini gördük. Sayın Özgür Özel, adı gibi özgür ve
gür sesiyle, Meclis kürsüsünden hitabetini gerçekleştirdi. İşte,
bu, Türkiyenin demokrasisinin gelmiş olduğu özgürlük
ortamıdır. Yapılan siyasi propagandaların tamamı
Türkiyedeki demokratik seçimlere güvencenin varlığının
ispatıdır. Evet, Cumhurbaşkanlığı
İletişim Dairesi Başkanlığıyla ilgili de
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bugün Türkiyede
farklı yelpazelerde bir dünya yayın organı var. Bu yayın
organlarının net bir şekilde muhalifi de var, destekçisi de var,
yandaşı da var, bizi ilgilendirmez. Gazeteler neye göre bakar? Ben
bir gazeteci değilim. Gazeteler bugün gündemde ne var, milletin merak
ettiği en önemli mesele ne, onu manşete çıkarır, ona göre
sürmanşet ve aşağıya doğru, 3üncü sayfaya doğru
akar gider. Şimdi, sizler diyorsanız ki eğer Bu ülkede
gazetelerin 1inci sayfasında benim istediğim konu yer alacak
Veya
-ismini ifade etmek istemiyorum sataşma söz konusu olmasın diye- Biz
iktidara geldiğimiz zaman o gazeteler hesabını verecek.
ifadesini de yine kullanan başka bir siyasiydi. Bunu da milletimizin
takdirine sunuyorum. Bizim yaptığımız bütün reformların
tek bir hedefi var; Türkiye, hür, demokratik hukuk devleti
kurallarını bütün kurum ve kurallarıyla, Menderesin ifadesiyle,
bütün cihazlarıyla hayata geçirsin. Biz bunun mücadelesini veriyoruz.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
44.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
Sayın Özkanın konuşmasına iki temel itirazım var, bir
tanesi şu: Hem koskoca Meclisi, dünya kadar uzmanlık komisyonları
varken o komisyonları baypas edip, Plan Bütçeyi bir alt Meclis gibi
çalıştırıp, 8 bakanlığın görev
alanlarına giren konuları torba yasa yapıp, bu torba
yasaları burada gelip savunup bir maddede tüp bebeğin
katılım payını, öbür maddede askerliği, öbür maddede
kar lastiğini düzenlemeye itiraz etmeyenler, muhalefetin
konuşmasının girizgâhında, burada olmayan
milletvekillerinin nerede olduğunu tanımlarkenki duruma torba
muhalefet eleştirisi getiriyorlar. Gerçekten ibretlik bir
yaklaşım.
Bir de, Sayın Grup Başkan Vekili, bir
ülkedeki özgürlük ve demokrasi, çok iyi korunan bir Mecliste,
dokunulmazlığı olan, sesi gür bir grup başkan vekilinin
istediği sözü söyleyebilmesiyle değil
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -
ülkenin
coğrafyasında herhangi bir yerde çok korumasız bir kişinin,
sesi kısık bile olsa, kendini ifade etmedeki bütün güçlüklerine
rağmen en şok edici fikirleri en özgürce söyleyebilmesi üzerinden ölçülür.
Siz kantarı Mecliste ana muhalefetin grup başkan vekilinin
konuşmasına getirirseniz bu, steril ortamda demokrasicilik
tanımıdır. Demokrasinin bu ülkenin her bir metrekaresine sirayet
etmesi hepimizin sorumluluğudur. İfadeleriniz malumun ilamı,
kabulü niteliğindedir. Biz bu ülkede herkes için tam demokrasiyi
savunuyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Başkanım,
kayıtlara geçmesi açısından
Çok uzatmak istemiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Zaten bu kürsüde
yapılan özgür ve gür konuşmalar
Ülkemizin 81 vilayetinde, Edirneden
Karsa bu konuşmalar yapılsın diye biz anayasal reformlar
gerçekleştirdik diyoruz.
NİHAT YEŞİL (Ankara) Hangi
reformlar ya?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bu reformlar, ülkemizde
herkesin barış, huzur içerisinde ifadesini özgür, gür bir
şekilde ortaya koyabilmesi içindir. Bugün buna engel bir durum olduğu
kanaatinde değilim. Varsa bir arızi durum, arızi durum niye
ortaya çıkar
Çıktığı takdirde yargısal makamlar
gerekli yargılamayı yapsın ve hesabını sorsun diye
Onun için, yargısal makamlar da bu ülkede arızi durumlarla ortaya
çıkan hataları, yanlışları sistematik bir şekilde
inşallah ortadan kaldıracaktır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Varlı, buyurun, 60a göre
45.-
Adana Milletvekili Muharrem Varlının, Adana ve Mersin çiftçisine de
yağlı tohum prim desteğinin ödenmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
MUHARREM VARLI (Adana) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Her yıl mayıs ayının sonuna,
30una kadar yağlı tohumların prim desteği ödeniyordu.
Çevre illerde ödenmesine rağmen Adana, Mersin gibi illerimizde hâlâ
yağlı tohumların prim desteği ödenmedi. Adanalı
hemşehrilerimizin, Mersinli hemşehrilerimizin ve çiftçilerimizin
bayram öncesinde böyle bir beklentileri var çünkü gübre almışlar,
mazot almışlar ve Bayramdan önce mutlaka öderiz. diye söz
vermişler ama karşılığında prim desteğini
alamadıkları için de mahcup ve yalancı pozisyonuna
düşüyorlar. Onun için, Adananın ve Mersinin bir an önce ödeme
planı içerisine alınıp yağlı tohumların prim
desteğinin ödenmesini hemşehrilerimiz beklemektedir. Tarım
Bakanlığını ve yetkilileri buradan uyarmak istiyorum. Bir
an önce, Adanayı ve Mersini lütfen bu ödemelerin içerisine dâhil edelim.
Çok teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Sayın Aygun, siz söz istemiştiniz.
46.-
Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygunun, çitfçi desteklerinin
ödenmediğine ve Ecmel Ercanın Cumhurbaşkanlığı
kararnamesine aykırı olarak Tarım ve Orman
Bakanlığı Destek Hizmetleri Dairesi
Başkanlığına atamasının nasıl
yapıldığını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Ben de çiftçi desteklerinin hâlâ ödenmediğini
bir defa daha AK PARTİ grup başkan vekiline hatırlatmak
istiyorum.
Yine, Tarım Bakanlığında tam
kanunsuzluk
Tarım ve Orman Bakanlığı Destek Hizmetleri
Dairesi Başkanlığına geçtiğimiz yıl ağustos
ayında Ecmel Ercan adında bir hanımefendinin kanuni
yetersizliği olmasına rağmen ataması yapıldı.
Kamuya atamaları düzenleyen 3 no.lu Cumhurbaşkanlığı
Kararnamesinin (II) sayılı cetvelinde yer alan daire
başkanlığı ve genel müdür
yardımcılarının atamasında kamuda en az beş
yıllık hizmet süresi aranmasına rağmen atamanın
nasıl yapıldığı
Destek Hizmetleri Dairesi
Başkanlığının, Bakanlığın en stratejik
birimlerinin başına gelirken yapılan skandal atama
On
aydır, Bakanlıktaki döner sermaye başta olmak üzere, Türkiye
genelinde yapılan ihaleler ve satın almalar hukuk
karşısında yok hükmündedir. Cumhurbaşkanının
kararnamesine nasıl aykırı olarak atama
yapıldığını ben merak ediyorum.
Teşekkür ediyorum Başkanım.
VI.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
CHP Grubunun, 27/5/2019 tarihinde Grup Başkan Vekili Manisa Milletvekili
Özgür Özel tarafından, gazetecilere yönelik artan
saldırıların araştırılması amacıyla verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 28 Mayıs 2019 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN İYİ PARTİ Grubu
adına İzmir Milletvekili Sayın Aytun Çıraya söz veriyorum.
Süreniz üç dakikadır. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYTUN ÇIRAY
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; burada
bulunan siyasi partilerin fikir ayrılıkları olması kadar
doğal bir şey olamaz ancak her ülkenin, her siyasi partinin
müşterekleri vardır. Demokrasi, özgürlükler, basın
özgürlüğü bu müştereklerimizden, ortak noktalarımızdan biri
olmak zorundadır. Burada görüş ayrılığına
kapılamayız ve gazetecilere yapılan saldırıları
da hoş göremeyiz hangi siyasi görüşten olursak olalım.
Değerli arkadaşlar, Türkiye'de -biraz önce
sayın konuşmacı da söyledi- basın özgürlüğü
konusundaki temel göstergeler çağ dışı bir noktaya
gelmiştir. Ne yazık ki Türkiye'de prangalı bir medyaya sahibiz şu
anda ve bu çoğunluğu prangaya vurulmuş medya yüzünden âdeta Türk
medyasının önemli bir kısmı bir basın-yayın
organı olmaktan çıkıp bir propaganda aracına
dönüşmüştür.
Şimdi değerli arkadaşlar, basın
özgürlüğü sadece muhalefete lazım olan bir şey değildir,
muhalefet ile iktidar yer de değiştirir günü geldiği zaman. Bu basın
özgürlüğü esasen basına da lazım değildir. Basın
özgürlüğü, halkın haber alma özgürlüğünün diğer
adıdır. Milletin doğru karar verebilmesi için milletin haber
alma özgürlüğünün olması gerekir.
Bakın, Vietnam Savaşı
sırasında The Post gazetesi Amerikadaki siyasilerin savaş
hakkındaki yanlış bilgilerini tekzip etmek için ele
geçirdiği Pentagon bilgilerini yayınlamaya
başlamıştır. Bunun üzerine, dönemin başkanı,
Amerika Birleşik Devletleri Başkanı tarafından bu
yayın durdurulmak istenmiştir ve sonuçta, bütün mahkemeler aşama
aşama geçildikten sonra Nixonın bu engellemesi Amerikan Yüksek
Mahkemesine gelmiştir ve Nixon, savunmasında millî bir mesele
olduğunu, bu yüzden gizlenmesi gerektiğini söylemiştir ama
Amerikan Yüksek Mahkemesinin verdiği karar şudur: Demokrasiyi korumak
basın özgürlüğünü korumaktan geçer. Basın özgürlüğü
yönetenlere değil, yönetilenlere lazımdır.
Değerli arkadaşlar, Türkiyenin bugünkü
şartlarında Fıratın doğusuna ne zaman
çıkacaktık? diye bir manşet atacak, cesaretli bir gazete biliyor
musunuz? Ya da Trumptan 11 milyar dolara uçak aldık, bunu niçin iptal
etmiyoruz? diye sorabilecek bir gazete biliyor musunuz? O yüzden, Türkiyede
bu 157nci sıraya geldiğimiz ve bizi küçük düşüren durumdan
çıkmalıyız ve basın emekçilerine yapılan
saldırıyı iktidar muhalefet ayrımı yapmadan
kınamalıyız.
Onun için değerli arkadaşlar, bir hekim
olarak da üzüntüyle söyleyeyim, daha hayati tehlikesi geçmeden, bazı
basın emekçilerine yapılan saldırılardaki suçlular serbest
bırakılmıştır.
Hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Adana Milletvekili Sayın Tulay
Hatımoğulları Oruça söz veriyorum.
Süreniz üç dakikadır.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ
(Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime
başlarken Gezi direnişini selamlıyorum ve Gezide
yitirdiğimiz canlarımızı, fidanlarımızı
saygıyla anıyorum.
Değerli Aziz Nesinin hepimizin bildiği
bir sözü vardı, yeniden hatırlatmak isterim: Basın hürriyeti
olmayan ülkede demokrasi olmaz.
Bir ülkede demokrasinin ayaklar altına
alınıp alınmadığına o ülkenin basın
özgürlüğüne bakılarak karar verilebilir. İşte, biz
Türkiye'de, bu ülke kurulduğundan beri yeterince basın özgürlüğü
olmadığını bilen bir yerden konuşuyoruz ama bazı
dönemler vardır ki basın, basın özgürlüğü âdeta toplu
katliama maruz bırakılmıştır. Bu dönemlerden birisi 15
Temmuz askerî darbe girişimini Allahın lütfu gibi görerek,
basının özgürlüğünü ortadan kaldıran, bununla da yetinmeyip
onlarca basın kuruluşuna, yayın organına, hatta ve hatta
matbaasına kilit vuran, tıpkı Kenan Evren dönemindeki gibi Ya
televizyonlar, gazeteler Paşam. dediklerinde Kilit vurun, gazeteler
makas makas olsun. dediği dönemin aynısını şu an
yaşamaktayız.
Evet, son beş ayda 8 gazeteci
saldırıya maruz kalmıştır. Bununla da
yetinilmemiş bugün özgür basına, özgürce basın görevini yerine
getirmek isteyen, başta Birgün gazetesi, Yeni Yaşam, Evrensel, Jin
haber ve burada sayamadığım birçok yayın
organının muhabirinin habere ulaşması ve haberi
ulaştırmasına resmen operasyonlar yapılmış,
gözaltılar düzenlenmiş ve tutuklamalar
gerçekleştirilmiştir. Dünya Basın Özgürlüğü Endeksinde,
180 ülke içinde Türkiye şu an 157nci sıradadır. Bu, bizim övünç
kaynağımız olsun.
Bir diğeri, çok sayıda tutuklu gazeteci
var bu ülkede. Yine ülkeler sıralamasında Türkiye sondan 3üncü
olarak yerini bulmaktadır.
Yine buradan, Özgür Gündemle dayanışma
gösterdiği için şu anda cezaevinde bulunan Sevgili Ayşe Düzkana
ve cezaevindeki bütün gazetecilere selam ve sevgilerimi iletmek istiyorum.
Aynı zamanda Azadiya Welat gazetesinin Adana
dağıtımcısı Kadri Bağdunun katilleri hâlâ
bulunabilmiş değildir ve bu konuyla ilgili gerekli
adımların atılması için buradan bir kez daha
çağrımızı yinelemekteyiz.
Ana akım medyayı elinde bulunduran
iktidar, ana akım medyayı da dizayn etmeye çalışıyor,
beğenmediği basın emekçisinin görevinin
değiştirilmesini ya da işten atılmasını
sağlıyor. Arka bahçeniz yaptığınız TRTye
aynı biçimde operasyonel yaklaşımınız devam
etmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla)
Anlayacağınız, bu alanda 2023 vizyonunuz tam da şöyledir:
İşsiz gazeteciler, habersiz gazeteler. Böylece Türkiyeyi
karanlık bir çağa mahkûm eden bir iktidar olarak tarihe
geçeceğiniz için kendinizle büyük gurur duyabilirsiniz.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Sayın Tülay Kaynarcaya söz
veriyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA TÜLAY KAYNARCA
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; CHP
grup önerisi hakkında söz aldım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle, dün 27 Mayıstı, 27 Mayıs
darbesi Türk demokrasisinin bir kara lekesidir ve demokrasi şehitlerimiz
Adnan Menderes ve yol arkadaşlarını rahmetle, minnetle ve
saygıyla anıyorum buradan. Ruhları şad olsun,
mekânları cennet olsun.
CHP grup önerisinin konu
başlığı, gazetecilere saldırıyla ilgili. Ben de
gazetecilik mesleğinde yirmi beş yılı geride
bırakmış bir meslektaşları olarak
saldırıyı yapanları kınıyorum. Sadece
gazetecilere değil, sağlık sektöründekilere, öğretmenlere,
her meslektekilere karşı hangi gerekçeyle olursa olsun şiddete
başvurmak âcizliktir, kınıyoruz elbette,
tartışılmaz. Ancak CHP önerisindeki sakat nokta şu, benim
bireysel düşüncem: Bunu iktidarla ilişkilendirme gayretini asla
doğru bulmam. Az önce saygıdeğer grup başkan vekilimiz
reformlara işaret etti. Evet, biz iktidar olduğumuzda iktidar
olduktan sonra erdemliler hareketiyle ilgili Sayın Özelin ifade
ettiği
Evet, erdemliler hareketi, özgürlüklere, demokrasiye, hakka ve
hakikate ulaşma yolculuğunun adıdır; bununla ilgili,
mesleğimizle, gazetecilikle ilgili de reformlara imza
atmıştır.
Özellikle yargı paketlerine işaret etmek
isterim, yargı paketlerinde, uyum yasalarında, 4 ayrı uyum
yasasında da ifade özgürlükleri ilk başlıktır ve bu çok
önemlidir. Uyum paketindeki ifade özgürlüğü Terörle Mücadele Kanununun
7nci ve 8inci maddelerini değiştirmiştir.
Bir diğer uyum paketiyle, Basın Kanununda
değişiklik yapılmış ve bu kanuna istinaden de
basılmış eserlerin dağıtımının önlenmesi,
toplatılması hâkim güvencesine bağlanmıştır.
Buna benzer çok maddeler var tüm paketlerde. Bu,
şu demek: Bu iradenin, gazeteciliğin, basının
özgürlüğünün ülke demokrasimiz adına ne kadar önemli olduğunun
göstergesidir ve buna hep birlikte imza attık bu Mecliste.
Diğer bir konu başlığı da,
ben, bu Mecliste bugün itibarıyla 22 maddeden oluşan
Kamuoyunun
dikkatle, özenle beklediği askerlik teklifinin de içinde yer
aldığı, yine Boğaz Köprüsünden geçiş
cezalarının affını içeren, üniversite kurulmasını,
Galata üniversitesinin kuruluşunu içeren 22 maddelik kanun teklifini bu
Mecliste bu hafta görüşmeyi öngörüyoruz.
Bu gerekçe ve düşüncelerle de CHP grup önerisi
aleyhine görüş belirttiğimi ifade eder, Genel Kurulu saygıyla
selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Buyurun okuyun:
4.-
AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin
yeniden düzenlenmesine; bastırılarak dağıtılan 68 ve
69 sıra sayılı Kanun Teklifilerinin kırk sekiz saat
geçmeden gündemin "Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmının sırasıyla 1inci ve 2nci
sıralarına; 17 ve 57 sıra sayılı Kanun Tekliflerinin
ise yine bu kısmın sırasıyla 3üncü ve 4üncü
sıralarına alınmasına ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; 68 ve 69 sıra
sayılı Kanun Tekliflerinin İç Tüzükün 91inci maddesine göre
temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 28/05/2019 Salı günü
(bugün) toplanamadığından İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Cahit
Özkan
Denizli
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
Bastırılarak dağıtılan 68
ve 69 sıra sayılı Kanun Tekliflerinin kırk sekiz saat
geçmeden gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmının sırasıyla 1inci ve 2nci
sıralarına; 17 ve 57 sıra sayılı Kanun Tekliflerinin
ise yine bu kısmın sırasıyla 3'üncü ve 4'üncü sıralarına
alınması ve diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun;
28 Mayıs
2019 Salı günkü (bugün) birleşiminde 68 sıra sayılı
Kanun Teklifi'nin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
29 Mayıs
2019 Çarşamba günkü birleşiminde 69 sıra sayılı Kanun
Teklifi'nin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
30 Mayıs
2019 Perşembe günkü birleşiminde 33 sıra sayılı Kanun
Teklifine kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına
kadar,
31 Mayıs
2019 Cuma günkü Birleşiminde 29 sıra sayılı Kanun
Teklifine kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına
kadar,
çalışmalarını sürdürmesi;
68 ve 69 sıra sayılı Kanun
Tekliflerinin İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülmesi ve bölümlerin ekteki cetveldeki şekliyle olması
önerilmiştir.
|
68
sıra sayılı İstanbul
Milletvekili Nevzat Şatıroğlu ve Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin ile 61
Milletvekilinin Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1908) |
||
|
Bölümler |
Bölüm Maddeleri |
Bölümdeki
Madde Sayısı |
|
1. Bölüm |
1 ila 12nci maddeler arası |
12 |
|
2. Bölüm |
13 ila 22nci maddeler arası |
10 |
|
Toplam Madde
Sayısı |
22 |
|
|
69 sıra sayılı İstanbul Milletvekili Şirin Ünal ve
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili
Özlem Zengin ile 49 Milletvekilinin Askeralma Kanunu Teklifi (2/1940) |
||
|
Bölümler |
Bölüm Maddeleri |
Bölümdeki Madde Sayısı |
|
1. Bölüm |
1
ila 30uncu maddeler arası |
30 |
|
2. Bölüm |
31
ila 60ıncı maddeler arası |
30 |
|
3. Bölüm |
61 ila 65 inci maddeler arası (62nci
maddenin 1 ila 19uncu fıkraları ve Geçici 1inci madde dâhil) |
24 |
|
Toplam Madde Sayısı |
84 |
|
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
İç Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş
bir doğrudan gündeme alma önergesi vardır, okutup işleme
alacığım ve oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Önergeler
1.-
Uşak Milletvekili Özkan Yalımın (2/1381) esas numaralı
Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin
önergesi (4/31)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İç Tüzük 37ye göre (2/1381) esas numaralı
Kanun Teklifimin değerlendirilmek üzere gündeme alınması
hususunu bilgilerinize arz ederim.
Saygılarımla.
Özkan
Yalım
Uşak
BAŞKAN Teklif sahibi olarak Uşak
Milletvekili Sayın Özkan Yalıma söz veriyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
ÖZKAN YALIM (Uşak) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlarıma ve de bizi
izleyen tüm vatandaşlarımıza sevgi ve saygılarımı
sunuyorum.
Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz, özellikle
son birkaç yıl ama geçtiğimiz yılın sonlarından
itibaren milletimizin, ülkemizde bulunan 81 il, 970 ilçe ve de tüm
köylerimizde, mahallelerimizde yaşayan
vatandaşlarımızın, özellikle doğal gaz ve elektrik
kullanan -doğal gazı tabii ki her yer kullanmıyor ama doğal
gaz kullanan- vatandaşlarımızın 2018 yılında
ödedikleri faturalar ve de 2019 yılındaki faturalarıyla ilgili
sizlere bir kanun teklifi getirdim.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bir kere
şunu söylüyorum: Doğal gazın yüzde 97sini ülke
dışından satın alıyoruz yani KDV ödemiyoruz ülke
dışından aldığımızdan dolayı. KDV
ödemediğimiz, ülke dışından,
ağırlığını Rusyadan
aldığımız doğal gazı üzerine yüzde 18 ekleyip
vatandaşımıza satıyoruz. Ben de diyorum ki: Ülkemizde
yaşayan vatandaşlarımız, ekonomik
sıkıntıyı çeken birçok vatandaşımız ve
birçok iş yerindeki işverenimiz hem doğal gaz hem de elektrik
faturasını ödemekte zorluk çekiyor. Şu anda birçok vatandaş
-bu ister Uşaktan, ister Diyarbakırdan, ister Urfadan, ister
Antepten, ister Aydından, hangi ili alırsanız alın-
elektrik ve doğal gaz faturasını ödeyemediğinden
dolayı evlerinde elektrikleri ve de doğal gazları kesik. Ben bu
sebepten dolayı bir kanun teklifi getirdim. Bakın, bu kanun teklifi
(2/1381) no.lu Kanun Teklifi, şu anda Meclisimizde, sizlere geldi.
Sizlerin onayıyla ya onaylanacak yani özellikle AK PARTİli vekil
arkadaşlarımızın biraz sonra oylamasıyla ya
onaylanacak veya siz diyeceksiniz ki vatandaşa: Hayır, siz
faturalarınızı ödeyemiyorsunuz, umurumda değil. Bu kanun
teklifini reddedeceksiniz veya vatandaşımıza en azından
faturalarını ödemekte destek olmak adına KDVyi yüzde 18den
yüzde 8e düşürerek yüzde 10luk bir destek vereceğiz.
Bakın, ben size birkaç tane örnek vermek
istiyorum. Aynı evden bahsediyorum, aynı kişinin doğal gaz
faturasından bahsediyorum: 2018 Aralık ayında 193,50 TL
doğal gaz faturası öderken 2019 Mart ayında 225,40 TL yani yüzde
16,5lik bir zamla doğal gaz faturasını ödemekte. Bunun
yanında, bakın, aynı şekilde elektrikten bahsedeceğim,
çok vahim. Burada işveren arkadaşlarımız, özellikle
işverenler bu faturaları gördüklerinde doğru söylediğimi
gerçekten tasdikleyeceklerdir. Bakın, 2018 Mart ayında bir iş
yeri 3.041,80 TL elektrik faturası öderken 2019da Mart ayında yani
tam bir yıl sonra 5.719,50 TL ödemekte; bakın, tam tamına yüzde
50nin üzerinde bir zam var.
Onun için, gelin, işverenimize, özellikle de
ailelerimize destek verelim, KDVnin yüzde 10unu biz
karşılayalım. Özellikle doğal gazı
dışarıdan aldığımızdan dolayı
ödemediğimiz KDVyi milletimize yüklemeyelim diyorum. Onun için, gelin,
buna siz de destek verin. Yani elektrik ve doğal gazda KDVnin yüzde
18den yüzde 8e düşürülmesi teklifimizi sizlerle paylaşıyorum.
Bu sebepten dolayı, gelin, benim teklifime destek verin diyorum.
Değerli arkadaşlarımız, bunun
yanında, biliyorsunuz, elektrik faturalarında TRT payı var.
Bugün TRT payı artık gerekmiyor. Belki bu kanun
çıkarıldığında ülkede sadece TRT vardı, TRTye
destek gerekiyordu ama şu anda TRT yeterince kendi reklamını
alıyor, gerekli ihtiyaçlarını karşılıyor. Bu
sebepten dolayı elektrik faturalarında kesilen yüzde 2lik TRT
payının da kaldırılmasıyla ilgili gerekli kanun
teklifini verdim, o da burada. Aynı şekilde, gelin, elektrik faturalarından
ve doğal gaz faturalarından yüzde 10luk bir indirime gidelim ve de
elektrik faturalarındaki yüzde 2lik TRT payını
kaldıralım. Tüm ülkemizde yaşayan vatandaşlarımız
için elektrikte toplamda yüzde 12lik, doğal gazda da yüzde 10luk bir
indirime gidilmesiyle ilgili bu kanunla ilgili desteğinizi bekliyorum diyorum.
Şimdi, ilimle ilgili bir sorun var, bunu
oylamaya geçmeden önce
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZKAN YALIM (Devamla) Sayın
Başkanım, bir dakikaya ihtiyacım var.
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
ÖZKAN YALIM (Devamla) Değerli arkadaşlar,
Uşakla ilgili önemli bir sıkıntımız var. Özellikle
Uşak ve Kütahya ilimizi kapsıyor. Uşakta bir tarafı
Uşaka dayanan, bir tarafı Kütahyaya dayanan Murat
Dağımız var. Bundan birkaç yıl önce bu gündeme
gelmişti, bir firma firmanın da ismini özellikle belirteceğim,
Anadolu Export Maden Sanayi ve Ticaret Şirketi- burada altın madeni
açmak istiyor. Buradan Uşaktaki tüm vatandaşlarımıza ve de
Kütahyada yaşayan vatandaşlarımıza, Menderes havzasındaki
Murat Dağından gelen suyu kullanan Ege Bölgesindeki tüm
vatandaşlarımıza sesleniyorum: Buradan Murat Dağında
bu firmanın altın madeni açmasına izin vermeyeceğiz. Çünkü
Kütahya Valiliği 8 Mayısta ÇED raporunu onayladı. Firma
sahiplerine sesleniyorum: Siz burada en ufak bir harekete geçtiğinizde tüm
Uşak halkı olarak biz Murat Dağına yürüyeceğiz ve de
orada bu madenin açılmasına izin vermeyeceğiz ve de Murat
Dağının suyunu sizlere zehirlettirmeyeceğiz diyorum.
Uşakın üstü altından daha kıymetlidir diyorum.
Hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
II.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama talebimiz var efendim.
BAŞKAN Yoklama talebi var.
Sayın Özel, Sayın Akar, Sayın
Adıgüzel, Sayın Hamzaçebi, Sayın Sarıaslan, Sayın
Şevkin, Sayın Taşcıer, Sayın Tuncer, Sayın
Bülbül, Sayın Topal, Sayın Yeşil, Sayın Aygun, Sayın
Kuşoğlu, Sayın Zeybek, Sayın Ünsal, Sayın Serter,
Sayın Çelebi, Sayın Keven, Sayın Yalım, Sayın
Yılmazkaya, Sayın Yıldız.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve
yoklamayı başlatıyorum değerli arkadaşlar.
(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)
MUHAMMED FATİH TOPRAK (Adıyaman) Meclisi
tıkamaya utanmıyorsunuz değil mi?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Oğlum utanma falan deme
ya, dün de sen burada dedin. Allah aşkına, bir şey söyleyin ya.
Meclisi tıkamaya utanmıyor musunuz? diyor ya. Ya, sen nasıl
bir adamsın ya!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Tamam, tamam.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu anayasal hak, hak.
Terbiyesizlik yapma oğlum! (AK PARTİ ve CHP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
Sayın
Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Böyle bir şey var mı
efendim ya? Anayasal hak bu, anayasal hak. 200 kişi geleceksin buraya.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Tamam, tamam.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bak, dün de
aynısını yaptı o, dün de aynısını
yaptı.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN ( Tekirdağ)
Aynı şeyi yapıyor her gün.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Anayasal görevimiz bu bizim.
Bu Meclis 200 kişiyle çalışıyor. (AK PARTİ ve CHP
sıralarından gürültüler)
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN ( Tekirdağ) Ne
işin var?
(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
A)
Önergeler (Devam)
1.-
Uşak Milletvekili Özkan Yalımın (2/1381) esas numaralı
Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin
önergesi (4/31) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Alınan karar gereğince, denetim
konularını görüşmüyor, gündemin "Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sıraya alınan, İstanbul
Milletvekili Nevzat Şatıroğlu ve Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin ile 61 Milletvekilinin
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporunun görüşmelerine başlıyoruz.
VIII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
İstanbul Milletvekili Nevzat Şatıroğlu ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin
ile 61 Milletvekilinin Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1908) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 68) (x)
BAŞKAN - Komisyon yerinde.
Komisyon Raporu 68 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince, bu teklif İç Tüzük'ün 91inci maddesi kapsamında
temel kanun olarak görüşülecektir. Bu nedenle, teklif, tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra
bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı
ayrı oylanacaktır.
Teklifin tümü üzerinde söz isteyen
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
söz talebim var, ayaktan da olabilir, buradan da.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
47.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, yasama görevinin yanında denetim
görevlerinin de bulunduğuna, Parlamentoyu çalıştırma
yükümlülüğünün iktidar partisinde olduğuna ve Anayasaya sadakat
yemini edenlerin Anayasaya karşı muvazaa suçu
işleyemeyeceğine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
tabii, öncelikle, görüşmelerine başlamak üzere olduğumuz kanun
teklifiyle ilgili birkaç şey söyleyeceğim ama, hemen öncesinde,
Cumhuriyet Halk Partisi grubu olarak Anayasanın ve İç Tüzükün bize
verdiği bir yükümlülük var. Bizim yasama görevimizin yanında denetim
görevimiz var; denetim görevimizde de bir öze yönelik denetim görevimiz var,
bir de şekle yönelik denetim görevimiz var.
Zaten son Anayasa Mahkemesi kararı da diyor ki:
600 milletvekili varsa, ne iş yaparsan yap 200 milletvekilinin
olması, 151in de verilen karar yönünde oy kullanması lazım.
Biz kendi varlığımızı inkâr etmiş oluruz bu
sayının varlığını aratmazsak.
Yeni arkadaşlar açısından söylüyorum,
biraz önce üslupsuz ve yanlış bir söz kullanan arkadaşa
değil, ona bizim katkımız olabilecek bir şey yok ama
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın Grup
Başkan Vekili.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
bütün dünya
parlamentolarında, parlamentoyu çalıştırma yükümlülüğü
iktidar partisinindir. Bunun için muhalefetin sayısal bir
katkısına ihtiyaç duymazlar, duyarlarsa varlıkları, meşruiyetleri
tartışılır. Hele hele muhalefete Anayasal görevinizi terk
edin. böyle bir yaklaşım kimsede olmasın.
Gelelim kanuna Sayın Başkanım.
Anayasa değişikliği yapıldığında, rejime
kasteden Anayasa değişikliğinde biz
itirazlarımızı söylerken Güçlü Meclis diye bu
değişikliği savunanlar, Mecliste milletvekillerinin kanun
teklifi sunacağını, bakanların ve yürütmenin artık
kanun için yasa tasarısı yollayamayacağını
söylemişlerdi ve bununla övünmüşlerdi.
Bugün açık bir muvazaayla tekrar
karşı karşıyayız. 7 farklı
bakanlığı ilgilendiren
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
aslında usul tartışmasına gidebilecek bir konu ama usul
ekonomisi açısından böyle bir hakkı kullanıyoruz. Yoksa,
burada usul tartışması açıp, bu teklifi de Anayasaya ve
İç Tüzüke göre Komisyona, hatta teklif sahiplerine iade etmek lazım
çünkü bu teklifteki bazı düzenlemeleri bakanlar, bazı düzenlemeleri
Cumhurbaşkanı, bazı düzenlemeleri bakan
yardımcıları müjdeledi. Sağır sultan biliyor ki
teklifin altına imza atan arkadaşlar şeklî bir gerekliliği
yerine getiriyorlar. Bakanların müjdelediği kanun teklifi olmaz,
bunun adı yasama ile yürütmenin Anayasaya karşı muvazaası
olur.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Hadi oradan!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ya yapılan Anayasa
değişikliğinden vazgeçeceksiniz ya da ettiğiniz yemine
sadık kalacaksınız.
Yine şu anda gündemde olan ne varsa
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Örneğin, Adalet ve
Kalkınma Partisinin Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan
ayın 31inde yargı paketi açıklayacak, tamamı yasamaya
muhtaç değişiklikler. Onunla ilgili, efendim, açıklama
yapıyor danışmanlarından bir tanesi: Dokuz aydır
çalışıyoruz, tüm paydaşlardan görüş alıyoruz.
Ya, ne haddine, senin ne haddine? Sen kanun tasarısı sunamazsın
ki. Onu, teklifi sayın milletvekilleri sunacak. Mutfak
çalışmasını övüyor. Bu, Anayasaya karşı muvazaadır.
Bunu yapamazlar, yapmamalılar.
Askerlik Kanunu
Millî Savuma Bakanı müjde
veriyor, anlatıyor. Bir kanun çıkarsa artısıyla, eksisiyle
bizimdir ama bu kanunu teklif etme hakkı olmayanların kanunu
sahiplenen bir dil kullanmaları
Bu konuda katkı vermek başka
bir şey; Meclis ihtiyaç duyar, sayın vekiller ihtiyaç duyar,
bakanlıktan katkı alır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ama Hazırladık,
şu tarihte gönderiyoruz inşallah, şu sürede yasalaşacak
inşallah. Bunun inşallahı maşallahı yok. Biz yemin
ettik. Bu Anayasaya sadakat yemini edenler bu Anayasaya karşı
muvazaa suçu işleyemezler. Ya olduğumuz gibi davranacağız
ya davrandığımız gibi olacağız. Ya
yasadığımız gibi Anayasamız olacak ya Anayasada
yazdığı gibi yasa yapacağız. Buna dikkat edelim.
Şimdi, böyle özel bir günde de isim isim verip
rencide etmek istemem. Kaç tane milletvekili gelmiş, 7 farklı
bakanlığın farklı tarihlerde müjdeledikleri kanun
değişikliklerini torba yapmış. Kaldı ki temel kanun
hukuk alanındaki bütünleşik bir düzenlemedir. Yani Vergi Usul
Kanununda temel kanun olur, torba yasada temel kanun olmaz.
Yapıldığı takdirde kendimizi inkâr etmek olur.
Bu konuyu yüce Meclisin itibarı
açısından da, sayın vekillerin Anayasaya karşı
sorumlulukları açısından da bu yüce çatı altında kayda
geçirmek istedim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Buyurun Sayın Özkan.
48.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine, TBMM
İçtüzüğünde değişikliğe ihtiyaç olduğuna, yeni
sistemde Parlamento olarak evrensel anlamda ihtiyaçları
karşılayacak ve konjonktüre göre değişmeyen yasaların
hayata geçirilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Tabii, 2017 yılında
bir hükûmet modeli değişikliği yaptık ve
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemini hayata geçirdik. Tabii
eski dönemde, parlamenter sistemde güvenoyu müessesesi olduğu için
iktidar-muhalefet ayrımı vardı, yeni sistemde ise birinci,
ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci parti diye gruplara
ayrılmış vaziyette. Onun için, yeni sistemde esaslı bir
İç Tüzük değişikliği ihtiyacı ortadadır. Zaten bu
24 Haziran seçimlerinden sonra diğer bütün siyasi parti gruplarıyla
bir araya gelerek, aslında yeni bir İç Tüzük konusunda iyi niyetimizi
karşılıklı olarak ifade etmiştik. Bunda bu noktada
ciddi bir ihtiyaç var.
Şöyle ki, örnek vereyim:
Biraz önce İç Tüzükün 37nci maddesine göre bir gündeme alma önergesi
Cumhuriyet Halk Partisi tarafından verilmiş iken yine burada
toplantı yeter sayısını bizler aramak zorundayız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayalım.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Diğer açıdan
da bizler yasama faaliyetinde arzu ediyoruz ki yeni sistemde, ortak
akılla, âdeta bir fizik kanunu nasıl evrensel, genelgeçer, layetegayyer
değişmez ise Parlamento olarak da öyle yasalar yapalım ki senin,
benim, onun yasası olmasın, evrensel anlamda, biz hukukçuların
Latince de lege ferenda diye ifade ettiğimiz, olması gereken ideal
hukuk hayata geçsin. Yani siyasi tartışmalardan uzak, olabildiğince
uzun süre yürürlükte kalacak, konjonktüre göre değişmeyen
yasaları hayata geçirelim.
Onun için, bizim yeni sistem içerisinde elbette
söylem ve eylem açısından da yeni sistemin ruhunu yakalamamız
gerektiğine inanıyorum. Bu noktada, sayın grup başkan vekilinin
ifadelerinde bir noktada haklılık payının
olabileceğini de düşünüyorum.
Ancak, diyoruz ki: Gelin, bu İç Tüzükü
yeniden, beraber bir şekilde planlayalım. Bu, bir ihtiyaç değil
zorunluluktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Yine
yasalarımızı siz, biz, onlar teklif etti diye değil,
Mecliste görüşmekte olduğumuz yasaları teklif eden siyasi
partinin grubuna ve siyasi düşüncesine göre değil ülkemizin ihtiyaçlarına,
vatandaşlarımızın beklentisine, genelgeçer, uzun süreli,
evrensel anlamda ihtiyaçlarımızı karşılayacak yasal
düzenlemeler olarak hayata geçirelim diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
kısaca bir şey ifade edeyim.
BAŞKAN Buyurun.
49.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Şimdi, aslında
dışarıdan bir gözle bakınca yapıcı bir
konuşma muhalefete karşı ama hukuki temeli yok. Neden yok? Çünkü
bugün biz İç Tüzük için oturduk, birlikte çalıştık, çok da
zorladık, oldu oldu, bu kadar oldu, hatta uluslararası
anlaşmalarda birazcık Anayasayı hep beraber zorladık hep
ülkenin menfaati için. Bugün dar gelen İç Tüzük değildir, dar gelen
Anayasadır ve 16 Nisanda -madem hukukçusunuz- Latince bir hukuk
terimiyle, ihlal ettiğiniz temel kavram Anayasaya el sürdüğünüzde
Primum non nocere. yani Önce zarar vermedir. Siz, el sürdüğünüz bu
toplum sözleşmesinde Önce zarar verme. ilkesini ihlal ettiniz. Öyle bir
hâle getirdiniz ki iki yüz elli yıllık kuralı, kuvvetler
ayrılığı kuralını
tartıştınız, kuvvetler birliğine dönüştürdünüz.
Arşimetin kuralına uygun gemilerle seyahat edenler, Montesquieunun
kuvvetler ayrılığını tartışınca demokrasi
gemisini de kayaya oturttunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Müsaadenizle
Şimdi Gel, kaldıralım. diyorsunuz
ama o kaldıraç İç Tüzük değil, yaptığınız
hatayı kabul edip Anayasada rejime kasteden, kuvvetler
ayrılığına kasteden, Parlamentoyu hiçleştiren bu
Anayasanın düzelmesi gerekiyor, bu da büyük bir toplumsal mutabakatla
olur, o konuda zaten herhâlde itirazı olan hiç kimse olmaz, otururuz,
konuşuruz ama verdiğiniz hasarı ortadan kaldırmak için 16
Nisandaki her doğan için değil, Erdoğan için Anayasa yapma
anlayışından uzaklaşmanız lazım.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
50.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Burada Anayasa ve İç Tüzük
Anayasayı ve
İç Tüzükü teorik olarak lafzen okuduğunuz zaman, elbette, hiç
kimsenin itirazı olmaz. Ancak bu, pratiğe döküldüğünde bu pratik
ister istemez bazı bağlantıları gerektiriyor. Evet, yeni
sistemde bir taraftan siyasi partilerimiz var, aslında demokrasimizin
temel kurumları, diğer taraftan Parlamentomuz var, yasama
organı, diğer taraftan da Hükûmet var. Şimdi, bunların
kendi arasında bazı noktalarda aynı görevi ifa edenlerin
olması... Her birimiz bir siyasi partinin mensubuyuz, aynı zamanda
parlamenteriz. Ha, eski sistemde burada Hükûmet mensupları da vardı,
aslında kuvvetler bir araya gelmişti.
Şimdi, düşünebiliyor musunuz Amerika
Birleşik Devletlerinde cumhuriyetçiler var, demokratlar var, kongre var.
Kongre üyeleri içerisinde cumhuriyetçilerden var, demokratlardan var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bu konuları çok konuştuk.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bitiriyorum.
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Cumhuriyetçi üyelerin
kongrede fazla sayıya sahip olması, diğer taraftan da
cumhuriyetçi bir başkanın görevde olması orada bir diktatörlük
ve güçlerin tek elde toplanması olarak ifade edilemiyor. Bunun da
ötesinde, bazı eyaletlerde hukukçuların bildiği bazı
mekanizmalar vardır, adalet komisyon başkanlıkları veya
başsavcıları, partilerin girmiş olduğu seçimlerle
belirleniyor. Biz böyle belirleyelim demiyoruz; Amerika, kendi siyasi
tartışması, kendi demokratik teamülleri ve gelişmişlik
süreci içerisinde bu şekilde bir noktaya gelmiş.
Onun için, bir yasama faaliyeti yapılırken
katılımcı demokrasinin ilkeleri çerçevesinde, evet,
bakanlıkların ihtiyaçları da değerlendirilebilir -ki
komisyonlarda bakanlar gelip bu noktadaki ihtiyaçlarını ifade
ediyorlar- sivil toplum örgütleri, konuya duyarlı, konunun tarafı
olan herkes gelir, görüşünü ifade eder ve Parlamentoda en sonunda
tartışmaları bizler yapar ve kararı bizler veririz.
Genel kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Peki.
VIII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
İstanbul Milletvekili Nevzat Şatıroğlu ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin
ile 61 Milletvekilinin Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1908) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 68) (Devam)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Konya Milletvekili Sayın Mustafa Kalaycı
konuşacaktır.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz yirmi dakika.
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun
teklifinin geneli üzerine görüşlerimizi açıklamak için Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle hepinizi hürmetle
selamlıyorum.
28 Mayıs 1918de Mehmet Emin Resulzadenin Bir
kere yükselen bayrak bir daha inmez. diyerek kaldırdığı
bayrak her zaman dalgalanacaktır. Azerbaycan Cumhuriyetinin
kuruluşunun 101inci yıl dönümü kutlu olsun.
Konyanın Doğanhisar ilçesinde Milliyetçi
Hareket Partili Belediye Başkanımız İhsan Öztoklu geçen
perşembe gecesi uğradığı bıçaklı
saldırı sonucu hayatını kaybetti. Olaya ilişkin adli
makamlarca yürütülen soruşturma ve kovuşturma hâlen devam etmektedir.
Saldırıyla ilgili olarak 31 Mart seçimlerinde İYİ
PARTİnin belediye başkanı adayı olan kişi ile
oğlu ve yeğeni tutuklanmıştır. Milliyetçi Hareket
Partisi olarak konuyu yakından takip ediyoruz. Katillerin hak ettikleri
cezaya çarptırılmaları tek isteğimizdir.
İhsan Öztoklu Başkanım mühendisti;
genç, dinamik ve girişken bir ruha sahipti; mert ve yiğit bir
insandı; Doğanhisar sevdalısıydı; ilçenin ekonomik ve
sosyal yönden geri kalmışlığına çok üzülüyordu;
Doğanhisar için hedefleri vardı, projeleri vardı, hayalleri
vardı, ülküleri vardı, Doğanhisarın hızla
gelişmesi ve kalkınması konusunda fikirleri vardı. O,
Doğanhisarlının gönlüne girmiş ve belediye
başkanlığını kazanmıştı.
Mazbatasını alır almaz haydi bismillah diyerek işe
koyulmuştu. Ancak katiller, caniler, alçaklar Belediye
Başkanımız İhsan Öztokluya hem de mübarek ramazan gününde
kıydılar; kahpece, kalleşçe bir saldırıyla şehit
ettiler. Merhum İhsan Başkanım dört bıçak darbesi
almış, bunlardan ikisi tam kalbine girmiş. Bu nasıl
düşmanlıktır? Bu nasıl vicdansızlıktır?
Değerli arkadaşlarım, bir konuya daha
dikkat çekmek istiyorum: Milliyetçi Hareket Partisi olarak her türlü
şiddete karşıyız ve şiddeti asla tasvip etmeyiz ancak
son günlerde bazı gazeteciler ve siyasilere yapılan
saldırılar üzerinden kıyamet koparanların, bu
saldırıları sürekli dillerine dolayanların belediye
başkanımıza yönelik menfur saldırıya ve hunharca
öldürülmesine ağızlarını açmamaları, suskun
kalmaları ya da öylesine geçiştirmeleri onların gerçek
yüzlerini, çarpık fikirlerini, kirli emellerini ve ikiyüzlülüklerini
göstermesi bakımından ibret verici bir durumdur.
Doğanhisar Belediye Başkanımız
İhsan Öztoklu kardeşime, bir kez daha Allahtan rahmet; ailesine,
sevenlerine ve camiamıza sabır ve başsağlığı
diliyorum. Mekânı cennet olsun.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte
olduğumuz kanun teklifi kamu kurum ve kuruluşlarımızın
bazı ihtiyaçlarını ve vatandaşlarımızdan gelen
bazı taleplerin karşılanmasına yönelik düzenlemeler
içermektedir. Kanun teklifinin ilk metninde yer alan iki madde komisyon
görüşmelerinde tekliften çıkarılmıştır. Kariyer
uzman, müfettiş, denetmen, denetçi gibi kamu hizmetine özel
yarışma sınavıyla kabul edilen personelin kurumlar
arasında naklen atanmasına imkân veren madde, kariyer sistemini
ortadan kaldıracağı eleştirilerimiz üzerine, verilen
önergeyle tekliften çıkarılmıştır.
Yine, tarımsal üretime yönelik ihtiyaç duyulan
mallar ile tarımsal üretimle elde edilen ürünler için kooperatif ve
birlikler ile üretici örgütlerinden gerçekleştirilen alımları
Kamu İhale Kanunu kapsamı dışında tutan madde verilen
önergeyle tekliften çıkarılmıştır.
Komisyonda kabul edilen teklifte, konu
itibarıyla aralarında bağlantı bulunmayan 12 ayrı
kanun ve 1 kanun hükmünde kararnamenin çeşitli maddelerinde
değişiklikler yapılmaktadır. Teklifin düzenleyici etki
analizi bulunmamaktadır. Kanun tekliflerinde torba düzenlemeye gidilmesi,
etki analizi olmaması yıllardır hep eleştirdiğimiz
konulardır. Zira, bu uygulama yasama kalitesini ve kanunlar için aranan
öngörülebilir, anlaşılabilir ve ulaşılabilir olma
özelliklerini, kısacası hukuki güvenlik ilkesini olumsuz etkilemekte,
yasama işlerinin düzensiz bir şekilde yürütülmesine, düzenlemelerin
eksik yapılmasına, uygulamada sorunlarla
karşılaşılmasına ve kısa süre sonra tekrar kanun
değişikliği yapma ihtiyacı doğmasına neden
olmaktadır. Nitekim, görüştüğümüz kanun teklifinin birçok
maddesi daha yakın zamanda yapılan düzenlemelerde yeniden
değişiklikler içermektedir. Bu itibarla, kanun tekliflerinin
hazırlanması, verilmesi ve görüşülmesiyle ilgili usul ve
esasların yeniden belirlenmesi ihtiyacı bulunmaktadır.
Geçen yıl Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemine uyum düzenlemeleri kapsamında 5018 sayılı
Kanunda yapılan değişiklikle, kanun tekliflerinin
getireceği mali yükün en az üç yıllık dönem için
hesaplanması ve tekliflere eklenmesi hüküm altına
alınmıştır ancak bu hükme riayet edilmemektedir. Meclis
İçtüzüğünde buna ilişkin bir düzenleme
yapılmalıdır. Milletvekillerinin kanun teklifleriyle ilgili
sağlıklı bir etki analizi sunabilmeleri için Meclisin idari
kapasitesinin buna uygun olarak geliştirilmesi gerekmektedir. Ayrıca,
Meclis İçtüzüğünde yürütmenin ihtiyacı olan düzenlemelerin
Türkiye Büyük Millet Meclisine intikali ve kanun teklifine dönüştürülmesi
konusunda bir mekanizma oluşturulması önem
taşımaktadır.
Hülasa, Meclis İçtüzüğünün yepyeni bir
anlayışla ele alınması gerektiği ve Meclis
çalışmalarında hem kurumsal hem de işlevsel yeniliklere
ihtiyaç olduğu açıktır. Öteden beri yasama sürecinin istenilen
kaliteye ulaşamaması, komisyonların etkin
çalışamaması, çalışmaların planlı ve
programlı olmayışı gibi konular hep dile
getirilmiştir. Yeni bir iç tüzük hazırlanması için Türkiye Büyük
Millet Meclisinde 2009 ve 2013 yıllarında uzlaşma
komisyonları kurulmuş ve bazı çalışmalar ortaya
konulmuştur. Bu çerçevede, uzlaşma komisyonlarınca ortaya
konulan çalışmaların dikkate alınması, hatta bir
uzlaşı ürünü olan 2009 tarihli metnin esas alınması hâlinde
kısa sürede yeni bir iç tüzüğün çıkarılması mümkündür.
Buradan tüm siyasi parti gruplarımıza çağrıda bulunuyorum:
Gelin, hep beraber ihtiyaçlar doğrultusunda ve yenilikçi bir
anlayışla Meclis İçtüzüğünü yeniden düzenleyelim.
Böylelikle, her kanun teklifinin görüşmelerinde yapılan
tartışmalara ve zaman kayıplarına artık son verelim,
yasama kalitesini sağlayalım. Milliyetçi Hareket Partisi daha
demokratik, hızlı, etkin, şeffaf, katılımcı ve
kaliteli bir yasama sürecinin ortaya çıkarılmasını
sağlayacak yeni bir iç tüzüğün hazırlanması konusunda katkı
ve destek vermeye hazırdır. Yasama kalitesinin
artırılması, yasama ve denetim sürecinin odağını
komisyonların teşkil etmesi, kanun tekliflerinin etki analizini
yaparak tarafsız ve teknik rapor sunacak altyapının
oluşturulması, denetimin etkinleştirilmesi kapsamında kesin
hesap ve denetim raporlarının görüşüleceği ayrı bir
daimî ihtisas komisyonu kurulması Milliyetçi Hareket Partisi olarak yeni
iç tüzük çalışmasında önemli gördüğümüz ve önerdiğimiz
bazı konulardır.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifinin
1inci maddesinde Kültür ve Turizm Bakanlığı Döner Sermaye
İşletmesi yürüttüğü görevler nedeniyle kurumlar vergisinden muaf
tutulmaktadır. Bu muafiyet, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi
Kanunu uyarınca yapılacak kesintileri kapsamamaktadır.
Teklifin 2nci maddesinde İstanbulda Bulut
Eğitim Vakfı tarafından İstanbul Galata Üniversitesi
adıyla yeni bir vakıf üniversitesi kurulması öngörülmektedir.
Üniversite, diş hekimliği, sanat ve sosyal bilimler, spor bilimleri
fakülteleri, meslek yüksekokulu ve lisansüstü eğitim enstitüsünden
oluşmaktadır.
Teklifin 3, 4, 5 ve 6ncı maddelerinde TRT
çalışanlarına yönelik disiplin hükümlerine dair düzenlemeler
yapılmaktadır. 11/11/1983 tarihli ve 2954 sayılı Türkiye
Radyo ve Televizyon Kanununun 56ncı maddesinde yer alan ve TRT
personeline uygulanacak olan disiplin cezalarının yönetmelikle
belirlenmesini öngören hüküm, Anayasa Mahkemesinin 29/6/2017 tarihli Resmî
Gazetede yayımlanan 14/6/2016 tarihli kararıyla iptal
edilmiştir. Bu nedenle kanuni düzenleme yapılmaktadır. Bu
kapsamda, kurumda görev yapan memur ve kadro karşılığı
sözleşmeli personele verilecek disiplin cezaları ile hangi fiil ve
hâller dolayısıyla disiplin cezası verileceği ve bu
cezaları verecek disiplin amirleriyle ilgili hususlar düzenlenmektedir.
Teklifin 7, 8, 9 ve 10uncu maddeleriyle 3213
sayılı Maden Kanununun bazı maddelerinde değişiklik
yapılmaktadır. Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğünün
uhdesindeki ruhsatları bölerek aynı alan için birden fazla yeni
ruhsat talep edebilmesine ilişkin düzenleme yapılmaktadır.
Diğer yandan kamu kurum ve kuruluşlarının yer
altındaki maden işlerine ilişkin sözleşmeleri de mevzuat
değişikliği sebebiyle meydana gelen maliyet artışlarının
karşılanmasına ilişkin destek verilebilmesi ve destek
tutarlarının belirlenmesinde kömür fiyatlarının
değişiminin de dikkate alınması düzenlenmektedir.
Ayrıca 14 Şubat 2019 tarihli ve 7164 sayılı Kanunla
yapılan devlet hakkı oranlarına ilişkin değişiklerin,
2018 yılı devlet hakkı beyan, tahakkuk ve tahsilatlarında
uygulanmaması düzenlenmektedir. 7164 sayılı Kanunda
yapılan değişikliklerde işletme izni alan maden
ruhsatlarından her yıl en az ruhsat taban bedeli kadar devlet
hakkı alınırken en az ruhsat bedeli kadar devlet hakkı
alınması hüküm altına alınmış olup maddeyle
yapılan düzenleme bunu kapsamamaktadır. Sektörden gelen talepler,
2018 yılı için bu bedelin ruhsat taban bedeli üzerinden
alınması gerektiği yönündedir. Plan ve Bütçe Komisyonu
Başkanımız bu durumun Genel Kurul görüşmelerinde dikkate
alınacağı sözünü vermiştir. Yine, 7164 sayılı
Kanunda yapılan değişiklikle kaynak veya rezerv olarak
bildirilen alanlara buluculuk hakkı verileceğine dair düzenlemeden
MTA Genel Müdürlüğünün uhdesinde olan ve hâlihazırda üzerinde
çalışma yaptığı sahaların muaf olması ve
altı ay içerisinde başvurması hâlinde MTAya bu sahalar için
buluculuk hakkı verilmesi öngörülmektedir.
Teklifin 11inci maddesiyle Emniyet Genel
Müdürlüğünün istihbarat ve güvenliğe ilişkin tüm
ihtiyaçlarının daha hızlı ve etkin tedarikinin
sağlanması ayrıca Jandarma Genel Komutanlığı ve
Sahil Güvenlik Komutanlığıyla eşit imkânlara sahip
olması amacıyla düzenleme yapılmaktadır.
Teklifin 12nci maddesiyle Kırıkkalenin
Bahşili ilçesinin isminin Bahşılı olarak
değiştirilmesi düzenlenmektedir. İlçe Bahşili adıyla
9/5/1990 tarihli ve 3644 sayılı Kanunla kurulmuştur. 27/3/1992
tarihli ve 92/2893 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ise
Bahşili ilçesi merkez belediyesinin adı Bahşılı olarak
değiştirilmiştir. Bahşili isminin vatandaşlar
arasında Bahşılı olarak kullanıldığı da
dikkate alınarak belediye ve ilçe isimlerinin kullanımında
birlik sağlanması amacıyla Bahşili ilçesinin adı
Bahşılı olarak değiştirilmektedir.
Teklifin 13üncü ve 14üncü maddeleriyle 5686
sayılı Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanununun
bazı maddelerinde değişiklik yapılmaktadır. 7164
sayılı Kanunla Maden Kanunundaki yatırım
çakışması hâlinde kurulan kurul kaldırılmış
ve buna ilişkin diğer düzenlemeler yapılmıştır.
Uygulamada yeknesaklığın sağlanması adına 5686
sayılı Kanunda da aynı yönde düzenleme yapılmaktadır.
Değerli milletvekilleri, teklifin 15inci
maddesiyle 1 Ocak 2019 tarihinden bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihe
kadar araç sınıfları itibarıyla geçmesi yasak olmasına
rağmen 15 Temmuz Şehitler Köprüsünden kaçak geçiş yapanlara
kesilen idari para cezalarının tahsilinden vazgeçilmektedir. Bu
kapsamda idari para cezası verilmemesi, verilmiş idari para
cezalarının tebliğ edilmemesi, tebliğ edilenlerden tahsilat
yapılmaması, varsa yapılmış itirazlar veya
açılmış davalar hakkında resen karar verilmesine yer
olmadığına karar verilmesi düzenlenmektedir. Aynı zamanda,
bu cezalar kapsamında tahsil edilen para cezalarının ilgililere
maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden 2nci ayın sonuna
kadar başvurulması hâlinde maddenin yürürlüğe girdiği
tarihi takip eden 3üncü ayın sonuna kadar ret ve iade edilmesi
öngörülmektedir. Komisyonda verilen bilgilere göre, bu şekilde geçiş
yapan yaklaşık 275 bin araca kesilen 310 milyon liralık idari para
cezasından vazgeçilecek, ödenen 3,9 milyon lira ise iade edilecektir.
Teklifin 16ncı maddesiyle,
Dışişleri Bakanlığının bağlı
kuruluşu hâline getirilen Avrupa Birliği
Başkanlığındaki Avrupa Birliği İşleri uzman
ve uzman yardımcılarına bir kereye mahsus olmak üzere
sınavla Dışişleri Bakanlığı meslek
memurluğu veya konsolosluk ve ihtisas memurluğuna geçiş
hakkı tanınmaktadır.
Teklifin 17nci maddesiyle, Temmuz 2009
istatistiğine göre, toplu iş sözleşmesi yapma yetkisi alan
sendikalar ile bu istatistiğin yayımından sonra 15 Eylül 2012
tarihine kadar kurulan işçi sendikalarının bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde
yapacakları yetki tespit başvurusunun süresi bir yıla
indirilmektedir. Yetki tespit başvuruları iş yeri veya
işletme çoğunluğu şartına göre Aile, Çalışma
ve Sosyal Hizmetler Bakanlığınca
sonuçlandırılacaktır.
Teklifin 18inci maddesiyle, ticari amaçla, makaron
veya yaprak sigara kâğıdı içine kıyılmış
tütün, parçalanmış tütün, tütün harici herhangi bir madde doldurmak,
bu şekilde üretilen ürünleri satışa arz etmek, satmak,
bulundurmak veya nakletmek yasağına aykırı hareket edenlere
üç yıldan altı yıla kadar hapis cezası verileceğine
yönelik hükmün yürürlük süresi 1 Temmuz 2020 tarihine kadar ertelenmektedir.
Böylelikle, tütün üreticileri açısından oluşabilecek muhtemel
mağduriyetlerinin önüne geçilmesi amaçlanmaktadır.
Teklifin 19uncu maddesinde, hurda araçlarda
uygulanan ÖTV indirimi 10 bin liradan 15 bin liraya
çıkarılmaktadır. Yapılan değişiklikle, 16 ve daha
büyük yaştaki otomobil, panelvan, otobüs, minibüs, kamyon, kamyonet,
tır çekicisi cinsi araçların ihraç edilmesi veya hurdaya
çıkartılmasına bağlı olarak aynı cins yeni bir
aracın ilk iktisabında tahakkuk eden özel tüketim vergisinin,
Cumhurbaşkanınca araçların cinsleri ve özelliklerine göre tespit
edilmek suretiyle terkin edilebilecek üst sınırının 10 bin
Türk lirasından 15 bin Türk lirasına yükseltilmesi
amaçlanmaktadır.
Teklifin 20nci maddesinde, 635 sayılı
Yükseköğretim Kurumlarının Araştırma ve
Geliştirme Projelerinin Karşılanması Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamenin adı Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığının Araştırma, Geliştirme,
Yenilikçilik ve Girişimcilik Faaliyetlerinin Karşılanması
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname şeklinde değiştirilmekte
ve uygulamada çıkabilecek tereddütlerin giderilmesi amacıyla 8inci
maddesi yeniden düzenlenmektedir. Buna göre, sanayi alanındaki
araştırma, geliştirme, yenilikçilik ve girişimcilik
faaliyetleri ile teknolojik gelişmeleri takip etmek, desteklemek ve
teşvik etmek amacıyla sanayi kuruluşları, üniversiteler,
araştırma merkezleri ve enstitülerle iş birliği yaparak bu
kurumların teknolojik araştırma ve geliştirmeye aktif
katılımını sağlamak amacıyla hazırlanan
programlara öğretim elemanları ve diğer kamu görevlileri ile
kamu görevlisi olmayan alanında uzman kişiler görevlendirilebilecektir.
Görevlendirilen öğretim elemanları ile kamu görevlisi olmayan
uzmanlara Yükseköğretim Kanununda öngörülen aylık tutarın 5
katını aşmamak şartıyla Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığınca belirlenecek tutar üzerinden doğrudan ödeme
yapılacak ve bu kişilere ayrıca harcırah ödenmeyecektir.
Yükseköğretim kurumlarına araştırma ve geliştirme
projeleri karşılığı aktarılan hibe
niteliğindeki tutarlar proje adına açılacak özel hesaplarda
incelenecektir.
Değerli milletvekilleri, konuşmama son
verirken Milliyetçi Hareket Partisi olarak kanun teklifini
desteklediğimizi ve kabul oyu vereceğimizi belirtiyor, hepinize
saygılar sunuyorum. Hayırlı iftarlar diliyorum. (MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teklifin tümü üzerinde İYİ
PARTİ Grubu adına Kocaeli Milletvekili Sayın Lütfü Türkkan
konuşacaktır.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi hakkında söz aldım, yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Bayramdan önce yine bir torba yasayla
karşılaştık. Yine, aklınıza ne geldiyse bu
torbanın içine koymuşsunuz, bayram torbası gibi olmuş
maşallah. Bu torbanın içinde Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanunu var, TRT Kanunu var. Ben hep TRTyle alakalı
söylüyorum, orası İbrahim Erenin çiftliği gibi olmuş.
İbrahim Eren Kadro fazla. diyor, adamları dışarı
koyuyor; bir bakıyorsunuz, belediyelerden gelen adamları bu sefer
yine oraya alıyor. Ya, kadro fazlaysa bu adamları niye aldın?
Kadro azsa bu adamları niye çıkarttın? Enteresan bir yer
orası. Yani İbrahim Erenin babası da benim iyi dostum; Halit
Erenin oğlu İbrahimin çiftliği gibi olmuş burası,
İbrahim istediği gibi at koşturuyor. Ama o arada, elektrik
faturası ödeyen her vatandaş da İbrahimin çiftliğine vergi
veriyor. Zaten vatandaş elektrik parasını ödemekte
zorlanıyor, vatandaşın gelen elektrik faturası
karşısında yüzü mahzun, bir de İbrahim dizi film çevirecek
diye oraya biz TRT katkı payı ödüyoruz. Ne kadar hazin bir durumumuz
var, değil mi? Yani evinde çorba pişiremeyen adam İbrahim Eren
dizi film çevirsin diye İbrahim Erene TRT katkı payı veriyor o
elektrik faturasının içinde. Önce bu garabeti ortadan kaldırmak
lazım bir an önce. Yani, TRTye katkı payı veren adama da hiçbir
hizmet etmiyor bu TRT ama ona rağmen, o vergiyi de oradan alıyor.
Karayolları Genel Müdürlüğünün Hizmetleri
Hakkında Kanun var, Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi
Kanunu var.
Hep bu kürsüden söylüyoruz: Bu kanunda da olumlu
bulduğumuz, milletin yararına olduğunu düşündüğümüz
düzenlemeler var. Ama kanun yapma mantığı, yolunuz,
yordamınız yanlış, hep bunu eleştiriyoruz. Yani bu
kanun yapma tekniğiyle ilgili eleştirilerimiz devam ediyor. Kanun
yapma tekniği bilimsel bir çalışma. Toplumun bütün
hassasiyetlerini, dengelerini ve gerçeklerini dikkate alarak kapsamlı ve
özenli bir çalışmayı gerektiriyor kanun yapmak. Ama sizin
yaptığınız torba yasalar, âdeta aceleye getirilen yasalar.
Yani biraz evvel Sayın Özgür Özel güzel ifade etti: Bu yeni sistemle
beraber Millet Meclisinde milletvekillerine yeni kanun yapma imkânı
verildi dediler. Bu kanunu yapan milletvekillerinin hiçbirisinin haberi yok,
farkında değiller, hatta bakanların da haberi yok. Bakanlar
kendileriyle ilgili kanunları buraya devrediyorlar, milletvekili bir
arkadaşımız imza atıyor, hizmet ediyor.
KEMAL ÇELİK (Antalya) Hayır
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Sayın Milletvekilim,
bunları benimle beraber dört sene evvel siz de söylüyordunuz. Şu anda
orada oturmanız farklı söylemeyi gerektirir ama dört sene evvel
benden fazlasını söylüyordunuz siz.
KEMAL ÇELİK (Antalya) Hayır
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Şu anda
bulunduğunuz yerde itiraz edebilirsiniz, saygıyla
karşılıyorum. Hatta daha ağırlarını
söylüyordunuz. Ama şu anda bulunduğunuz mevcut, itiraz etmeyi
gerektirebilir, buna saygı gösteriyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Şahidiz, şahit.
Şahidiz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Efendime söyleyeyim
KEMAL ÇELİK (Antalya) - Sen CHPnin
peşinden git.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Adalet ve Kalkınma
Partisiyle ilgili ben hiç hakaret ve küfür etmedim ama sizden çok duydum, emin
olun. Ben eleştirebilirim, çok da eleştireceğim, devam
edeceğim eleştirmeye ama hiç hakaret ve küfür etmedim, etmeyeceğim
de.
Torba kanun denilen, kesinlikle yasa yapma
tekniğine aykırı bu kanundan bahsetmiştim. Torba kanunlarda
adalet değil karmaşa ve adaletsizlik çıkıyor yani torba
kanunla getirilen bir düzenleme yok. Bir gecede güne, kişiye ve olaylara
göre kanun çıkartılıyor, demokratik hukuk devleti ilkesiyle de
bu hiç bağdaşmıyor.
Tarih, yararlanmak isteyenlere karşı çok
değerli tecrübeler sunar aslında. Türk hukukunun
kaynağını oluşturan Roma hukukunda torba kanun
uygulamasının yasaklandığını bilmek bu açıdan
çok öğreticidir, daha önceki bir konuşmamda da bahsetmiştim.
Romalı hukukçular halkın benimsemediği konuların çok
istenilen düzenlemelerin arasına yerleştirilerek
kanunlaştırılmaya çalışılmasının bir
siyasi rüşvet olduğunu belirlediler ve ne yaptılar, biliyor
musunuz? Roma devletinin özellikle cumhuriyetten imparatorluğa
evrildiği dönemde yoğunlaşan ve gerek hukuk gerek siyaset
kurumunu fevkalade yozlaştıran torba kanun uygulamasını
yasakladılar. Romalı hukukçuların yasakladığı
torba kanun uygulaması bizde kanun koyucunun daimî olarak yararlandığı
bir usule, bir kanun yapma tekniğine kavuştu.
Milattan önce yaşamış olan
Yunanlı politikacı Dimosthenis o zamanki yasaların önemli bir
kısmını nasıl anlatıyor? İster büyük ister küçük
bir kentte otursun, insanların bütün yaşamı doğa ve yasalar
tarafından düzenlenir. diyor. Doğaya ve yaşama aykırı
kanunlar düzenlemek, sonradan geriye dönüyor, Biz bundan pişman
olmuştuk. dediğiniz noktalara geliyor. Ben bu kürsüde
çıkarılan kanunların bu memleketin başına neler
açacağını söylediğimde bana itiraz edenler o
çıkarttıkları kanunların mağduru oldular daha sonra,
bunu hep beraber gördük. Doğa kuralsızken ve bireylere göre
değişirken yasalar ortak bir servettir, düzenlidir ve herkes için
aynıdır. Yasalar, doğruluğu, güzelliği ve
yararlılığı amaçlarlar, aradıkları şey de
budur. Yasa bir kez bulundu mu, herkes için eşit ve değişmeyen
bir kural hâline gelir. diyor.
Bugün Hükûmetin esas yasama yöntemi hâline
gelmiş olan torba kanunların ne yeni sistemin verimli
çalışmasına ne de Parlamentodaki müzakere kültürüne herhangi bir
katkısı bulunmaktadır. Bugünkü yapılarıyla torba
kanunlar, bürokrasi ve Meclis arasında doğan boşluk ve
uyuşmazlık, demokratik usul ve esasların çağdaş
standartlarda uygulanmasının önüne geçmektedir. Meclisin kanun yapma
kalitesi düşmüştür. İşler bir demokratik yapı, verimli
bir yasama torba kanunlar vasıtasıyla da yürümez. Bu sebeple,
artık bir yıla yaklaşmakta olan yeni sistemin daha
sağlıklı ve verimli çalışmasını
sağlamaya yönelik bir yapının yeniden inşa edilmesi
elzemdir. Bu konuda, en son torba kanun geldiğinde arkada, kürsü
arkasında yaptığımız görüşmede Sayın Grup
Başkan Vekili Mehmet Muş Beyefendi bu torba kanunlardan kendilerinin
de rahatsız olduğunu, bunlara da bir an önce son verilmesi için
gerekli düzenlemeleri yapacaklarına dair bir şeyler söylemişti.
Anladım ki gördüm ki Sayın Meclis Grup Başkan Vekilimizin de
gücü bu işe yetmemiş. Öyle farklı bakanlardan öyle farklı
kanunlar geliyor ki temel kanun yapma imkânımız yok. Bu sefer, torba
kanunu temel kanun yapmak gibi uygulaması hiç mümkün olmayan bir ucube
sistem geliştirdik. Torba kanundan temel kanun olmaz.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Ama çok hız
kazandırıyor Başkanım.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Olmaz, emin olun olmaz.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Kazandırıyor,
çok vakit kaybederiz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Bakın, iş
kazandırmak için size farklı bir yol söyleyeyim: Allahın bir
vahyi gibi Cumhurbaşkanının sözlerini yapalım, hiç bize
bile gerek yok; evimize, çoluğumuzun çocuğumuzun başına
gidelim. O çok daha kolay bir sistem, size tavsiye ederim.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Öyle bir talep yok.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Gittiğiniz yolda
orada bitiyor gibi, öyle görünüyor zaten. Yani bu kanunu yapacaksak
tekniğine uygun yapmak doğrudur. Bu değil, siz ısrarla o
diyebilirsiniz; çokluğunuz, varlığınız buna yetebilir
ama bu doğru bir iş yaptığınız anlamına
gelmez. Türkiye'de Meclisin bu yöndeki eksikliklerini giderecek düzenlemelerin
hem yasal hem de Parlamentoda grubu olan siyasi partilerin üzerinde mutabık
kalacağı teamüller üzerinden gerçekleştirilmesi
gerekliliğine inanmaktayız.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüştüğümüz kanun teklifinin maddeleri üzerinde
milletvekili arkadaşlarımız konuşacak olsa da ben bazı
maddeler üzerinde düşüncelerimi buradan size ifade etmek istiyorum.
Kanun teklifinin 2nci maddesinde, İstanbulda
Bulut Eğitim Vakfı tarafından İstanbul Galata Üniversitesi
adıyla yeni bir vakıf üniversitesi kurulması öngörülüyor.
Bir üniversite kurulmasına ilişkin
düzenlemenin, Meclis İçtüzüğünde görevleri açık bir şekilde
sayılmış olan Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmesini
yanlış bulduğumuzu ifade etmek istiyorum yani üniversitenin
kuruluş kanununun Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmemesi
lazım. Plan ve Bütçe Komisyonuna ait vazifeler Meclis
İçtüzüğünde belirtiliyor. Kurulacak yeni üniversitenin nitelikli
olması ve çağın gereklerine uygun bir şekilde eğitim
verebilmesi için Millî Eğitim Komisyonunda haricen ve detaylı bir
şekilde görüşülmesi gerekir diye düşünüyorum. Kusura
bakmayın, iftara yaklaşırken bazen dil sürçmeleri oluyor;
affınıza sığınıyorum.
3üncü maddeye geçmek istiyorum. 3üncü maddede, TRT
personeline ilişkin disiplin cezaları ile uygulama
esaslarının belirlenmesiyle ilgili bazı düzenlemeler var.
Bu maddede öngörülen disiplin suçlarının
derecesi artıkça cezai yaptırımlar daha da müphem bir hâle
geliyor. Özellikle işten çıkartma, amirlerin keyfî
uygulamalarına zemin hazırlayabilecek şekilde belirsizlik arz
ediyor. Hiç kuşkusuz TRT, bir kamu kuruluşudur ve kuruma
bağlı çalışan personele ilişkin disiplin cezaları
da yasaya dayanmalıdır. Ancak son birkaç yıldır yürütme
tarafından kuruma atanmış yöneticiler eliyle, Türkiye Radyo ve
Televizyon Kurumu bir kamu kuruluşundan çok iktidara ait -iktidarı
savunan demiyorum- bir medya kuruluşu hâline gelmiştir yani bugün bir
a Haberden, bir Kanal 24ten TRTnin hiçbir farkı yoktur. Hiçbir muhalif
milletvekilinin sesine yer vermediği gibi muhalif görüşe yer
verenleri de hemen o programdan tardediyorlar. Son dönemde Türkiye Cumhuriyeti
kurumları geneline yayıldığı gözlenen bu durumun kabul
edilmesi asla ve kata mümkün değildir.
Anayasada ve kendi yasasında özerk ve
tarafsız bir kamu hizmeti yayıncısı olarak tanınan
TRT, 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve sonrasında
çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle özerk
ve kamu yararına yayın yapan bir kurum olmaktan
çıkarılmıştır.
Kamu hizmeti yayıncılığı
yapmakla görevli olmasına karşın iktidarın propaganda
aygıtına dönüşen TRT, siyasi kadrolaşmayı
artıracak yeni bir uygulamaya daha imza atmıştır. Bu
uygulamayla 169 TRT çalışanı istihdam fazlası personel
olarak Devlet Personel Başkanlığına bildirilmiş, bu
uygulama âdeta deneyimli kadroların tasfiyesine dönüşmüştür.
Kamu televizyonu TRTyi çiftliğe çeviren -iktidar demeyeyim- aslında
Genel Müdür, sizden daha fazla çiftliğe çevirdi, kendi adamlarına
daha çok yer açmak için yılların emekçilerini kurumdan
uzaklaştırıyor.
Biraz evvel ifade ettim, onu bir daha
tekrarlıyorum. Recep Özel, yüzüme bakma. Elektrik faturası ödüyorsun,
ödediğin faturada TRT payı var ve senin hiç seyretmediğin bir
dizi sanatçısına o para veriliyor. Senin belki maaşın buna
yeter ama 2.020 lira asgari ücret alan bir vatandaş, kendisinin
ödediği elektrik faturasındaki o TRT payına ahediyor, emin olun.
Zaten o elektrik faturasını ödemekte zorlanıyor, diyor ki: Benim
bu faturamın içerisinde aldığınız TRT payı
şu dizideki bu kız sanatçıya verilmiş. O kızın
sosyal yaşantısını da gördüğü zaman rahat, huzurlu;
kendisi ay sonunu getiremeyen bir vatandaş, üzülüyor haklı olarak,
zoruna gidiyor ve ahediyor. Haberiniz olsun, ben bir daha tekrarlayayım
size, belki bu konuda, TRT payıyla ilgili bir düzenleme
yaparsınız. Bence yok edin.
RECEP ÖZEL (Isparta) Payı indirmiştik, o
zaman karşı çıkmıştınız.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Hayır, hiç
karşı çıkmadık. TRT payına karşı
çıkmadık. Recep Özel, recep, şaban, ramazan hepsi seni
vurmuş, haberin olsun! Biz karşı çıkmadık.
Başından beri, ben Meclise geldiğim günden beri, TRT
payının elektrik faturalarından kaldırılması
gerektiğini çeşitli defalar dile getirdik. Kamu hizmeti yayıncılığından
yana, yetişmiş, deneyimli, üretmekten yana olan
çalışanların tasfiyesinden de bir an önce vazgeçin.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüştüğümüz bu torba kanunun 4üncü maddesiyle
maden arama ruhsatlarıyla ilgili yeni düzenlemeler getirilmek isteniyor.
Bu madde, maden arama çalışması yapılan bir arazinin bir
kısmı içinde maden bulunduğu takdirde, arama ruhsat süresinin
sonu beklenmeden madenin bulunduğu kısmın bütünden
ayrılarak işletmeye açılmasına olanak sağlıyor.
Bu düzenleme, bütün olarak arama faaliyeti yürütülen arazilerin rant
amacıyla parçalanıp özel işletmelere devrine sebep olabilir
görüşündeyiz.
Birkaç ay önce görüştüğümüz Maden Kanunu
görüşmelerinde de ifade ettiğim gibi, yasama faaliyetlerimiz ve
çıkardığımız yasalar, birilerinin madenlerimizden ve
tüm yer altı zenginliklerimizden rant elde etsin diye milletin yüce
makamından, Meclisinden geçmemeli değerli arkadaşlar. Yağmalanmasına
izin verdiğiniz madenlerimiz için, maden sahası içindeki ve
dışındaki çevrenin, doğanın, orada yaşayan
vatandaşlarımızın canına okuduğunu,
sağlığının, toprağının,
anılarının ellerinden alındığını
defalarca burada vurguladık.
Bakın, seçim bölgem Kocaelide yine bir
ağaç katliamıyla karşı karşıyayız. Daha önce
bir söyledim, itiraz edildi; bir tane daha söylüyorum: Kandıraya
bağlı Babaköyde yaklaşık 13 hektarlık yani 130
dekarlık bir alanda taş ocağı yapılması için
ağaçlar numaralandırıldı. Taş ocağından
beton çıkıyor. Beton bizim hayatımızı yok ederken bize
hayat katan ağaçları da kesiyoruz yani kendi ölümümüzü kendimiz
hazırlıyoruz ama yavaş yavaş. Bu ağaçlar niye
numaralandı? Kesilmek için. Kaç ağaç kesilecek biliyor musunuz? 5 bin
ağaç. Bunun adı olsa olsa doğa katliamıdır, başka
da bir şey demek mümkün değil. Taş ocağı açtık,
taş çıkarılacak bu 13 hektarlık alanda ormanımız,
ağaçlarımız katledilerek. Biraz hava almaya kalksanız
ağaçlık bir bölge arıyorsunuz, bulamayacaksınız,
gittiğiniz yerde taş ocaklarını bulacaksınız.
Taş ocaklarınızda o çocuklarla nasıl nefes
alacaksınız bilmiyorum. Bunun önüne geçmek için, ben Kocaelideki bu
ağaç katliamının önüne geçmek için bölgenin milletvekili olarak
üzerime ne düşerse yapacağım. Orada, gerekiyorsa bu ağaç
katliamının önüne geçmek için, vatandaşlarımızla
beraber oturup o ağaç katliamını yapanların karşısına
dikileceğim.
Necmettin Erbakanın rahleitedrisinden geçen
arkadaşların sayısı azalsa da var burada; onunla ilgili,
bir anısından bahsetmek istiyorum size. Gazeteciler
vaktizamanında rahmetli Necmettin Erbakana sorar: Hocam, sizi ramazanda
vatandaşın sofrasında hiç göremedik. derler. Hocanın
cevabı çok güzel, diyor ki: Bir Başbakan göreve geldiğinde
vatandaş sofrasına birkaç çeşit daha koyabiliyorsa o
Başbakan her akşam vatandaşın sofrasındadır.
Yani vatandaşın yokluk içerisinde olan sofrasına bir gece
oturmak o vatandaşa bir onur getirebilir ama Gerçek Başbakan o
vatandaşın sofrasına birkaç kap daha yemek koyabiliyorsa, o
Başbakan gerçek anlamda o vatandaşın sofrasına oturmuş
demektir. diyor.
Ben şimdi size sormak istiyorum: Siz her
akşam vatandaşın sofrasında mısınız?
Hayır. Yaptığınız bu zamlarla her akşam
vatandaşın sofrasından bir kap yemeği daha
alıyorsunuz. Her akşam iftara oturduğunda vatandaş
bakıyor, bir kap daha eksilmiş. Vatandaşın sofrasına
bir şey katmak bir yana, iftar açarken oturduğu sofradan bir kap daha
eksilmiş. Ya, biz gidip kimsenin sofrasından bir şey
almıyoruz. deseniz de yaptığınız zamlarla o sofradaki
kaplar birer birer eksiliyor. Yani vatandaşı suyla oruç tutup suyla
sahur yapmaya mahkûm ediyorsunuz. Orada yaptığınız
doğa katliamlarıyla o suyu da bulmakta zorlanacak, nasıl oruç
açacak, onu da bilmiyorum, onu da ayrıca ifade etmek istiyorum.
Siz bunları devamlı yaparken bir taraftan
da bize hep diyorsunuz ki Biz hepimiz aynı gemideyiz. İyi de baba,
siz kaptan köşkündesiniz, biz tayfa. Aynı gemide olduğumuz
doğru, biz tayfa. Siz kaptan köşkünde, sizin
dışınızdaki herkes tayfa. Ama siz ne bekliyorsunuz biliyor
musunuz? Vatandaş karnı doyuyor diye size dua etsin. Bir de denize
atmadığınız için size şükran duysun istiyorsunuz.
Yani karnınız doyuyor, bize dua edin. Bakın, sizi de denize
atmıyoruz. Tayfalar olarak siz burada gemide duruyorsunuz,
karnınız da doyuyor, biz kaptan köşkünde sizi seyredeceğiz,
merak etmeyin. Bir de onlardan dua bekliyorsunuz.
Gemide ne erzak kaldı ne de yakıt,
sıra filikaları satmaya geldi. Ne zaman gemileri kayalıklara
çarpsanız, duyulmasın diye müziğin sesini de sonuna kadar
açıyorsunuz. O arada toplumda bir infial çıkıyor; filika satıldı,
gemi karaya oturdu, ses çıkmasın diye müzik açılıyor, bizim
seslerimiz duyulmasın diye.
Size söylüyorum şimdi: Halkın iradesinin
yansıdığı meşru sandık sonucunu beğenmeyip
seçimi yeniletirken ekonomiye ve Türk lirasına güvenin yasaklarla ve
kısıtlamalarla korunacağını sanıyorsanız,
yanılıyorsunuz. Korumayla Türk parasını değerli hâle
getiremezsiniz, ekonomiyi düzeltemezsiniz. Hiçbir soruna çare olmayan ama
atılan taşla ürkütülen kuşa değmeyen, daha da ötesi, bu
ürkütmenin bedelinin ağır olduğu bir ekonomi yönetimiyle ülkeyi
krizden asla ama asla çıkaramazsınız, vatandaşın
sofrasından her iftarda bir kap daha eksiltirsiniz. Yani PowerPoint
sunumlarıyla Enflasyonu saldım çayıra, Mevlam Türk lirayı
kayıra. diye ekonomiyi yönetmek mümkün değil. Keşke öyle bir şey
olsa Sayın Berat Albayrak en başarılı Ekonomi Bakanı
olurdu zira PowerPoint sunumları hakikaten başarılı.
Artık yolun sonuna gelindiğinin farkına
varılmasını istiyoruz. İnşaata, betona, ranta
dayalı ekonomi modeli battı. Kaç fabrika açtınız? Kaç
istihdam sağladınız? Tüm bunları bırakın,
yatırım diye sunduğunuz projeler bitmesine rağmen, hâlâ
devletin kasasından para çıkmaya devam ediyor. Köprü yaptık
diyorsunuz, yap-işlet-devret diyorsunuz, verdiğiniz garantiler
karşılamıyor, devletin kasasından para çıkmaya devam
ediyor. Ben on altı senedir Kocaeliden Milletvekilliği
yapıyorum -bir arkadaşım daha var Kocaeliden burada- bir tek
fabrika açıldı; Ford fabrikasının ilave tesisleri. O
dönemde Koç ailesi ile Sayın Erdoğanın arası çok
açıktı ama ona rağmen, on altı senede ilk defa bir tesis
açıldığı için Sayın Erdoğan o
açılışa gelmek zorunda hissetti kendisini. Bakın, bir ek
tesisten bahsediyorum, sanayici arkadaşlar bilir, ek tesis, bu bir
yatırım değil, ilave bir tesis. On altı senedir tek bir
fabrika açılmadı, bundan sonra da açmak çok zor. Yüzde 30 faizle kim
alacak, kim yatırım yapacak, nasıl işletecek, nasıl
para kazanacak? Mümkün değil. Açıkları, açık kalmaya devam
ettirebilirsek çok şanslıyız ama her gün, her fabrikadan
çıkarılan işçilerin sesini duyuyoruz.
Yani burada keyifle oturup bunların
yanlış olduğunu söylemekle ekonomi düzeliyor olsa vallahi
billahi, hiç sesimi çıkarmadan bütün bu
sataşmalarınızı, yerinizden bütün
konuşmalarınızın hepsini dinler, derim ki: Nihayetinde
ekonomi selamete kavuşacak, ülke refaha kavuşacak, problem yok; bu
arkadaşlarımız da konuşsunlar, konuşarak bir
şeyler yapmış oldular belki. O da olmuyor gördüğünüz gibi.
Hepinize saygılar sunuyorum, sağ olun.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Öztürk, buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
51.-
Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürkün, Kırıkkale ilindeki
işsizlik sorununa ve Kırıkkale Silah Sanayi İhtisas OSBye
teşvik ve destek beklediklerine ilişkin açıklaması
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) Sayın
Başkan, Meclis dışında kalan zamanımın önemli bir
kısmını seçim bölgem Kırıkkalede geçirmekteyim. Sahur
vaktine kadar devam eden Kırıkkale temaslarımızda ortak
talep, iş ve bunu sağlayacak yeni yatırımlardır.
Kırıkkalemiz, uzun zamandır iş ve yeni yatırım
konusunda herhangi bir gelişmenin olmamasından
yakınmaktadır. Nüfusa oranla işsizliğin yüksek
olduğunu dile getiren genç Kırıkkaleli kardeşlerimiz,
işsizlik nedeniyle gelecek planları yapamadıklarını
ifade etmektedirler. Bu bakımdan, Hükûmet yetkililerinden
Kırıkkaleye gerek kamu gerekse özel yatırımlar konusunda
özen ve önem göstermelerini talep ediyoruz. Kırıkkale Silah Sanayi
İhtisas OSBye avantaj yaratacak ve ön plana çıkaracak özel
teşvik ve destekleri ilgili bakanlıklarımızdan özellikle
bekliyoruz.
Yine, Kırıkkaledeki ticaret
erbapları da vergi, prim affı ve özel teşviklerle destek
beklemektedir diyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
VIII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
İstanbul Milletvekili Nevzat Şatıroğlu ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin
ile 61 Milletvekilinin Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1908) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 68) (Devam)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Diyarbakır Milletvekili Sayın Garo Paylan
konuşacaktır.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz yirmi dakika.
HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, ben dört
yıldır milletvekiliyim ve dört yıldır da Plan ve Bütçe
Komisyonu üyesiyim. Hayalim, memleketimi hem demokratik bir ülke yapmak hem de
toplumumuzu refaha kavuşturmaktı. Bu yönde de demokratik reformlar ve
ekonomik reformlar yapılacağı düşüncesiyle bu Meclise
geldim. Ancak utanarak söylüyorum arkadaşlar, dört yıldır torba
dışında Plan ve Bütçe Komisyonunda hiçbir şey
yapmadık. Dört yıldır Plan ve Bütçe Komisyonundan tek bir reform
geçmedi arkadaşlar. Oysa yapmamız gereken reformlardı, hem
demokratik hem de ekonomik reformları hayata geçirmekti ama torba da
torba, torba da torba dedikçe baş aşağı gittik
arkadaşlar. O torbalar vatandaşlarımızın, maalesef, o
pazar torbalarındaki ekmeğini, etini, buğdayını
azalttı arkadaşlar. Yapmamız gereken, tekrar söyleyeyim, bir an
önce bu torba mantığından çıkıp demokratik ve ekonomik
reformları yapmaktır. AKP de aslında, bu rüyayı
vatandaşlarımıza anlatarak iktidara geldi 2002
yılında. Yine bir ekonomik kriz vardı, derin bir ekonomik kriz
yaşamıştık, dedi ki vatandaşlarımıza:
Siyasi kriz, ekonomik krizi getirdi. Ben gelirsem hem demokratik reformlar
yapacağım hem de ekonomik reformlar yapacağım.
Kısmen, kendi meşrebince bir şeyler de yaptı ama özellikle,
arkadaşlar, son dört yılda çözüm yolundan, demokrasi yolundan
çıktığından beri maalesef, hem huzurumuzu kaybettik hem de
refahımızı kaybediyoruz arkadaşlar. Yalnızca bir
rakamla söyleyeyim. Hani AKPnin 2023 yılı hedefleri vardı,
hatırlayanınız var mı? AKPli tek bir kişi
çıkıp da 2023 hedeflerimizin arkasındayız. diyebiliyor
mu? Diyemiyorsunuz. Bir rakam vereyim: Neydi 2023 yılı hedefiniz?
Kişi başı millî gelir 25 bin dolar olacaktı
arkadaşlar, 25 bin dolar olacaktı. Bugün kaç? 8 bin dolar, bugün 8
bin dolardayız. Yani 2008 yılında 10-12 bin doları
yakalamışken bugün 8 bin dolara düştük ve 2023 yılında
25 bin dolar olacakken bugün 8 bin dolardayız arkadaşlar. Gelin,
şapkayı önümüze koyup düşünelim.
Başka bir rakamdan bahsedelim: Asgari ücret kaç
para? Hani müjde diye vatandaşımıza dediniz ya: 2.020 lira
yaptık. Arkadaşlar, TÜİK açlık
sınırını açıkladı, TÜİK birkaç gün önce
açlık sınırını açıkladı. Bakın,
açlık sınırı nedir? 4 kişilik bir ailenin yalnızca
tenceresini kaynatma maliyeti yani çocuklarını ve 4 kişilik bir
aileyi yeterli yani aç kalmayacak kadar besleyebileceği rakamdır. Ne
kadar bu? 2.124 TL, açlık sınırı 2.124 TL. Asgari ücret ne
kadar? 2.020 TL. Yani vatandaşımız, milyonlarca asgari ücretli
açlık sınırının altında maaş alıyor.
Yani vatandaşımız aç, tenceresini kaynatamıyor.
Bakın, demokratik yoldan çıktığınızdan
beri ciddi bir demokrasi krizi yaşıyoruz ve siyasi kriz
yaşıyoruz, bunun sonucunda da bir ekonomik krize doğru
yuvarlanıyoruz, hem demokrasi liginde hem de ekonomi liginde nal
topluyoruz arkadaşlar.
Bakın, Meclis aylardır
çalışmıyor, aslında -demin dediğim gibi-
yıllardır çalışmıyor. Denge ve denetim görevimizi
görmüyoruz arkadaşlar. Biz denge ve denetlemek için maaş
alıyoruz, vatandaşlarımız bize onun için maaş veriyor
ama bu Meclis denge, denetleme görevini yapıyor mu? Hayır; ferman ne
geliyorsa, maalesef, sarayın bir noteri olarak fermana mühür basma görevi
bize verilmiş durumda ve maalesef AK PARTİ Grubu da yalnızca
bunu yapıyor arkadaşlar, üzülerek söylüyorum. Bakın Reform
yapmalıyız. dedik ama torba yasalarla karşı
karşıyayız.
Değerli arkadaşlar, bir rakam daha
söyleyeyim, TÜİK gene bir rakam açıkladı; yoksulluk
sınırı 6.918 lira arkadaşlar, evine 6.918 lira girmeyen
vatandaşımız yoksul. Gezin bakalım esnafları,
çiftçileri, emeklileri, kaç kişinin evine 6.918 TL giriyor? Çok az
vatandaşımızın evine bu rakam girebiliyor yani
vatandaşlarımızın büyük çoğunluğu yoksul
arkadaşlar. Biz bunu beka meselesi yapmalıyız,
vatandaşlarımızın refahını ve huzurunu
konuşmalıyız ama maalesef bunlardan uzaktayız
arkadaşlar.
Bakın, ne dedi Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemini vatandaşlarımıza anlatırken? Verin bana
yetkiyi, Türkiye'yi uçuracağım. dedi, öyle değil mi? Verin
bana yetkiyi Türkiye'yi uçuracağım. dedi. Az sonra size Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemine geçtiğimizden beri rakamlar ne oldu, söyleyeceğim.
Ne dedi Sayın Tayyip Erdoğan? Verin bana yetkiyi, faizle, dövizle
nasıl mücadele ediliyor sizlere göstereyim. dedi. Vallahi şahane
mücadele ediliyormuş arkadaşlar!
Bakın, Sayın Cumhurbaşkanı Ben
bir şirket gibi yöneteceğim. dedi ama nasıl bir şirket
olduğunu da anlatmadı. Meğer aile şirketi gibi
yönetecekmiş; Sayın Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı
olduktan sonra ekonominin başına da damadını koydu. Damat
bey dedi ki: Her şey çok güzel olacak. Ama arkadaşlar, bakın,
ben size söyleyeyim, ben de hasbelkader bir ekonomistim; hani bana deseniz ki:
Garo, kriz çıkarmak için ne yaparsın? Ben derdim ki mesela: Hani
bir cumhurbaşkanı olur ülkede, hani paraları götürürseniz Benim
B planım var, C planım var. derim. derdim. B planım var, C
planım var. derse bir Cumhurbaşkanı, vatandaş korkar,
yerli ve yabancı yatırımcı korkar, bankada parası
olanlar korkar ve o paralarını çekerler, götürürler arkadaşlar,
evlerinde tutarlar, yabancılar da alıp yurt dışına
götürürler. Cumhurbaşkanı bunu dedi, damadı Ekonomi
Bakanıyken bunu dedirtti. Ne oldu? Dolar 4 liradan 7 liraya
fırladı.
Veya ben Maliye Bakanı olsaydım,
sorsalardı ki: Kriz çıkarmak için ne dersin? Derdim ki mesela:
Döviz alana vergi getiririm. Tam da dövizin ateşi yükseldiği
sırada Döviz alana vergi koyarım. derdim. Maliye Bakanı bunu
yaptı.
Veya Kriz çıkarmak için ne yaparsın?
diye sorsalardı Döviz alanın dövizini bir gün sonra vereceğim.
derdim. Hani, bugün döviz alıyor vatandaşımız, ne
yapacakmış? Bugün vermeyecekmiş dövizini. Yarın
vereceğim. derdim. Ne algılar vatandaş? Demek ki döviz
bitiyor, demek ki kriz derinleşiyor, bir an önce gidip döviz alayım.
der.
Veya kriz çıkarmak için ne yapardım?
Bankalara baskı yapardım Faizleri düşürün. diye. Kamu
bankalarına derdim ki: 24 değil de 16yla bağlayacaksın
mevduatı. Baskı yapardım, hazine ihalelerini iptal ettirirdim,
yüksek faiz çıkarsa Düşük faiz çıkaracaksın. diye
bankalara baskı yapardım. Maliye Bakanı bunu yaptı
arkadaşlar. Kayınbaba-damat şirketi maalesef bu hataları
yaptı.
Arkadaşlar, bakın, size rakamlar
vereceğim: Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçerken
enflasyonumuz yüzde 14tü, bugün yüzde 20 arkadaşlar; dört yıl önce,
hani, demokrasiyi nispeten daha çok konuştuğumuz günlerde, çözüm
iradesinin olduğu günlerde yüzde 7ydi. Faizimiz dört yıl önce yüzde
9du; damat bey ekonominin başına geçince,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçilince 17 oldu, bugün
yüzde 24 arkadaşlar. Barış iradesinin, çözüm iradesinin olduğu
zaman işsizliğimiz yüzde 8di, Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemine geçerken yüzde 10du, arkadaşlar, bir yıl içinde
yüzde 15e çıktı ve yükseliyor; geniş tanımlı
işsizlik 8 milyona çıktı, son bir yılda 1 milyon 400 bin
yeni işsizimiz var.
Peki, arkadaşlar, büyüme rakamları?
Arkadaşlar, resesyona girmiş durumdayız, hatta stagflasyona,
hatta slumpflasyona girme riskimiz var; büyük bir buhranın içindeyiz. Yani
En kötüyü geride bıraktık. doğru değil arkadaşlar.
En kötüyü geride bırakmadık, her gün daha kötüye gidiyoruz; ekonomi
kırılgan, rakamlar kötü.
Peki, bu durumlarda ne yaparsınız? Önce
gemiyi bir tamir edersiniz. Hani, gemi metaforu var ya; biz bu muhalefet
şerhinde Titanic sendromu olarak anlattık. Kaptan köşkünde
kayınbaba-damat var, gemiyi sürerken buz dağına çarptılar,
bakın buz dağına çarptılar. Titanicte şöyleydi: Alt
kamaralarda yoksullar vardı, binlerce yoksul vardı; üst kamaradaysa,
lüks kamarada yandaşlar vardı, zenginler vardı;
kayınbaba-damat yukarıda kaptan köşkünde.
Arkadaşlar, gemi buz dağına
çarptı ve yaralı. Bu şartlarda ne yaparsınız? Önce
gemiyi tamir edersiniz ve alt kamaralarda olan yoksulların sesine kulak
verirsiniz. Ama ne yapıyorlar tam bu şartlarda? Diyorlar ki: Biz
S400 alacağız. 2,5 milyar dolar maliyeti olan bir silah sistemi. Ki
ülkemizde Patriotlar var arkadaşlar, 2011 yılında talep ettik,
tam sekiz yıldır ülkemizde Patriotlar var NATOnun tahsis ettiği.
Bunu hiç söylemiyorlar, ne diyorlar? S400 alacağız. 2,5 milyar
dolar.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Patriot
kalmadı, doğruları söyle.
GARO PAYLAN (Devamla) Arkadaşlar, bu hem
ekonomik krizi derinleştirir, yaralı olan gemiye daha büyük yara açar
hem de siyasi anlamda büyük bir buhran yaşayabiliriz. Ve şunu
söyleyeyim: Yalnızca S400 almaktan vazgeçsek -gemimizi tamire,
yoksulların refahını artırmaya- neler yapabiliriz diye
rakamlar vereyim size: Yalnızca S400ü almaktan vazgeçsek emeklilikte
yaşa takılanların bütün sorunlarını çözebiliriz.
Bütün emeklilikte yaşa takılanlara
sesleniyorum: Hepinizin sorununu çözmemiz yalnızca barışçıl
politikalara, hem içeride hem bölgesel olarak barışçıl
politikalara yani silaha daha fazla para yatırmamaya bağlı
arkadaşlar. Yalnızca S400den vazgeçmek sizin sorununuzu çözüyor
arkadaşlar.
Bakın, bazı memurların ve emeklilerin
3600 ek gösterge sorunu var, milyonlarca memur sesleniyor, Bunu çözün. diyor.
Maliye Bakanı ne diyor? Kaynak yok. Ne olacak, kaynak nereye gidecek?
Rusyaya gidecek, Rusyaya S400 füzesi için gidecek.
Arkadaşlar, işte, bu adımları
atıyorlar maalesef, o yüzden sorunlar çözülmüyor. Tarımın
sorunlarını çözemiyoruz; tarım, çiftçi destek bekliyor, destek
verilemiyor. Niye? Kaynak yok, kaynaklar S400e gidecek.
Bütün bu adımlardan önce, arkadaşlar,
madem aynı gemideyiz, ben derim ki: Gelin, önce gemiyi tamir edelim,
gemiyi güçlendirelim, demokrasimizi kurumsallaştıralım, sonra
güvenlikle ilgili gereken ne varsa yapalım.
Bakın, dört yıl önce, barış
sürecinde -Plan ve Bütçe Komisyonunda rakamlar var- bütün güvenlik
harcamalarımıza toplam 50 milyar lira gidiyordu; yalnızca dört
yıl önce, bütün güvenlik harcamalarımızın toplamı.
Çünkü barış süreci vardı, hem içerde hem de dışarda
barış konuşuluyordu. 2019 yılında 150 veya 160 milyar
lira güvenlik harcamalarına harcayacağız arkadaşlar, 110
milyar lira artmış yani 110 katrilyon lira. Bu da nereden
çıkıyor? İşte, vatandaşımızın
yoksulluğundan çıkıyor, tenceresini kaynatamamaktan
çıkıyor arkadaşlar.
Bütün bu şartlarda yapısal reformlar
yapmıyoruz, demokratik reformlar yapmıyoruz; torba da torba
Peki, bu
torbada ne var, biraz da onlardan bahsedeyim.
Değerli arkadaşlar, bakın, torbayla
üniversite kuruyoruz, bu torbada o var. Torbayla üniversite kurulur mu ya;
arkadaşlar, torbayla üniversite kurulur mu ya? Torbayla üniversite
kurulursa o üniversite nasıl bir üniversite olur? Bakın, Plan ve
Bütçe Komisyonunda bir madde. Nasıl görüşüyoruz? Millî Eğitim
Bakanlığından üst düzey bir yetkili yok ve bu vakfın,
kuracak vakfın mütevelli heyetinden kimse yok. Öyle değil mi? Bulut
Vakfı üniversite kuracakmış. Bu, müstakil bir yasa olarak Millî
Eğitim Komisyonunda görüşülse, bu vakfın mütevelli heyeti
başkanı gelse, milletvekillerine Benim şöyle bir hayalim var,
ben şöyle bir üniversite kuracağım, şöyle çocuklar
yetiştireceğim. diye hayalini anlatsa olmaz mıydı
arkadaşlar? Ne yaptık? Eğer siz de onay verirseniz, maalesef,
işte torbayla ne idiği belirsiz bir üniversite kurulacak. Olmaz!
Bakın, Emine Erdoğanın Nilüfer
Bulutla dostluğu var; fotoğrafları var, düğününe
gitmiş, arkadaştır; olabilir ama bu dostluğa binaen Meclise
böyle bir talimat verilmez. Hadi, yalapşap, siz Plan ve Bütçe
Komisyonunda bunu -torba içinde- kurun. denilmez arkadaşlar. Bakın,
bu, yol olur. Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesinde de bu
yol yapılmak istendi, geri adım atıldı; Millî Eğitim
Komisyonunda görüşüldü ve oradan geldi buraya. Şimdi de onu
yapmalıyız.
Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji
Üniversitesini Plan ve Bütçe Komisyonunda kurduk dört ay önce. Bilim ve
Teknoloji Üniversitesinin başına kimi getirdiler torba yasada
geçtiği için? Nihat Hatipoğlunu getirdiler. Ya, bir din adamı
bilim ve teknoloji üniversitesinin başına getirilir mi?
İşte torba yasada kurulursa getirilir arkadaşlar. Gelin, bu
yoldan vazgeçelim.
TRTnin disiplin yönetmeliği var bu torbada
arkadaşlar. Bakın, önce TRTnin alt düzey bir yetkilisi
gelmişti, dedim ki: Buraya Genel Müdür gelecek. Genel müdür
yardımcısı geldi. Dedik ki: Bakın, siz
çalışanlarınıza mobbing uyguluyorsunuz, mobbing. Mobbing,
kanunlarımıza göre suçtur. 169 kişiyi, efendim, kadro
fazlası diye emekliye ayırmaya çalışıyorsunuz,
başka kurumlara göndermeye çalışıyorsunuz ama bunun yerine
yeni kadrolar alıyorsunuz, yeni kişileri işe alıyorsunuz,
yandaş gördüklerinizi işe alıyorsunuz; gelin, bunu yapmayın
dedik. Çünkü TRT, kamu yayıncılığı yapıyor, kamu
yayıncılığı yapıyorsa her görüşten insana
hizmet vermesi lazım, her görüşten insanın orada
çalışabilmesi lazım ama maalesef TRT, birkaç yıldır,
artan oranda, sarayın borazanlığını yapıyor
arkadaşlar. Bakın, bunu yapmayın dedik. Neden? Ya, TRTnin
gelirlerini hepimiz veriyoruz. Bugün, Diyarbakırda, Muşta,
İstanbulda, İzmirde, Trabzonda her görüşten
insanımız elektrik faturasından ve aldığı
elektronik cihazların bandrolünden TRTye para ödüyor arkadaşlar ama
TRT, HDPyi göstermiyor -HDP sıfır saniye zaten- İYİ
PARTİyi son derece sınırlı gösteriyor, CHPyi son derece
sınırlı gösteriyor. Tayyip Erdoğan, Devlet Bahçeli;
başka da kimse yok arkadaşlar. Peki, mademki hepimiz bu vergileri
veriyoruz ve TRTyi ayakta tutuyoruz ve kamu yayıncılığı
yapmasını bekliyoruz; arkadaşlar, TRT neden böyle bir yandaş
yayıncılık yapıyor? Buna dur demeyecek miyiz? Maalesef, TRT
Genel Müdür Yardımcısı dedi ki: Millî yayıncılık
yapıyoruz biz. Arkadaşlar millî yayıncılık ne
demek? Bakın millî dediğimiz şey burada; 600 kişi, bu
milletin temsilcileriyiz. Farklı görüşleri yayınlayacak ki TRT,
vatandaşımız o muhakemeyi yapabilsin; HDP doğru söylüyor,
İYİ PARTİ yanlış söylüyor. veya tersi AK PARTİ
doğru söylüyor da CHP yanlış söylüyor. diyebilsin ama siz sekiz
yüz saat Tayyip Erdoğanı gösterip de bir saniye bile HDPyi
göstermezseniz vatandaşımız o muhakemeyi yapamaz. Ama aleyhte ne
kadar yayın varsa da HDP aleyhine yapılıyor. Bu, kamu
yayıncılığı değildir. Madem öyle, şöyle bir
madde ekleyelim bu teklife: HDPliler elektrik faturalarında TRT
payı ödemekten muaftır. diye bir madde koyalım o zaman. Hadi,
gelin, buyurun, yapalım; var mısınız? Bunu
yapmadığınız sürece arkadaşlar,
hakkımızı helal etmiyoruz; size de etmiyoruz, o TRTnin Genel
Müdürüne de etmiyoruz. Çünkü hep beraber o elektrik bedellerini ödüyoruz, hep
beraber bu hizmeti almamız gerekir.
Torbada başka ne var? Köprü ceza affı var.
Kim söyledi köprü ceza affını arkadaşlar? Sayın Binali
Yıldırımın şu andaki sıfatı nedir
arkadaşlar, nedir sıfatı? Eski Meclis Başkanı, eski
Başbakan.
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) - İzmir
Milletvekili.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul)
Milletvekili.
GARO PAYLAN (Devamla) Başka bir
sıfatı var mı?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Eski Bakan.
GARO PAYLAN (Devamla) Eski Bakan. Başka bir
sıfatı var mı?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İzmiri kaybetmiş
son belediye başkanı adayı.
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) Aynı sen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İstanbulu kaybetmiş
son belediye başkanı adayı.
GARO PAYLAN (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, bu anlamda, Sayın Binali Yıldırım
ne yapıyor? Diyor ki: Ben köprü cezalarını affediyorum
arkadaşlar; ey vatandaşlarım, affediyorum! Size ne
düşüyor? İşte, o gelen fermana mühür basmak arkadaşlar. Bu
olabilir mi? Bakın, vatandaşlarımızın geçebileceği
köprüler yapmadığınız için vatandaşımız o
köprülerden geçmek zorunda kalıyor. Üçüncü köprüde bir kamyonun geçme
bedeli o insanın yevmiyesinden fazla ya. Bir kamyon
çalışanının günlük yevmiyesi o köprüden geçme ücretinden
daha az arkadaşlar. O yüzden kamyonlar ikinci köprüden geçiyor, o ticari
araçlar birinci köprüden geçiyor. Vatandaş yalnızca
bilmediğinden değil, o paraları ödeyemediği için köprü
ihlalleri yapıyor. Yapmamız gereken, bütün
vatandaşlarımızın geçebileceği köprüler yapmak, o
fiyatlarla vatandaşlarımıza hizmet verebilmek. Ama maalesef özel
sektöre dolarla köprüleri verirseniz Osman Gaziden kimse geçemez, Yavuz Sultan
Selimden kimse geçemez. Yapmamız gereken bu konuda da yapısal bir
tedbir almak.
Diğer bir konu: Bakın Savunma Sanayii
Destekleme Fonundan Emniyetin yalnızca acil ihtiyaçlarını
değil bütün ihtiyaçlarını karşılamamız gerekir.
diyor bu teklif.
Değerli arkadaşlar, söyledik, savunma
harcamalarını artırıyorsunuz, 50 katrilyonlardan 150
katrilyonlara çıkarmışsınız ama şunu
unutmayın: Saddam, bütçesinin ciddi bölümünü savunma harcamalarına
ayırıyordu; tanklara, uçaklara, füzelere harcıyordu; abat
olamadı. Kaddafi, bütçesinin çok ciddi bölümünü füzelere, tanklara
harcıyordu; silah lobilerini, büyük devletleri zengin etti ama ülkesi abat
olmadı, kendisi de abat olamadı. Bu ülke de silaha yatırım
yaparak ne güvenliğini sağlayabilir ne de huzurunu sağlayabilir.
Elbette güvenlik harcamaları belli boyutta yapılabilir ama bütçemizin
bütününü de silaha harcarsak bu ülke güvenli bir yer olamaz.
Yapmamız gereken, demokratik adımları
atmaktır, demokrasi konusundaki reformları yapmaktır. Bu anlamda
da vatandaşımızın temel sorunlarını çözmek için
hep beraber mücadele etmeliyiz arkadaşlar.
Hepinize saygılar sunarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Sayın
Başkan...
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Ankara Milletvekili Sayın Bülent Kuşoğlu
konuşacaktır.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz yirmi dakikadır.
CHP GRUBU ADINA BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara)
Sayın Başkanım, bu, iftar öncesi zor olacak benim için ama
dinleyenler açısından da epey zor olacak.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sıra
sayısı 68 olan torba kanunla ilgili grubum adına söz aldım.
Hepinize saygılar sunuyorum tekrar.
Değerli arkadaşlar, 2017 Anayasa
referandumu öncesinde Anayasanın 88inci maddesinde bir hüküm vardı,
kanun iki şekilde yapılabilirdi: Bir, hükûmet tasarısıyla
yani Bakanlar Kurulundan gelmekle; iki, milletvekilleri tarafından teklif
verilmesiyle. İki şekilde yapılıyordu, bunu
kaldırdık yani yeni düzenlemede sadece milletvekilleri
tarafından teklif verilebiliyor, kanun düzenlemeleri sadece
milletvekilleri tarafından yapılabiliyor; Bakanlar Kurulundan
gelmesini, Hükûmetten tasarı gelmesini kaldırdık. Ama bu yeni
dönemde, Anayasa referandumu sonrası Bakanlar Kurulu yok artık ama
iktidardan gelmeyen, kabineden gelmeyen tek bir kanun da geçirmedik; tek bir
milletvekili tarafından verilmiş, kanunlaşmış teklif
yok benim bildiğim kadarıyla, en azından benim Komisyonumda yok;
hepsi Bakanlar Kurulundan geldi -Bakanlar Kurulu da yok artık da-
iktidardan geldi. Şimdi, durup dururken böyle bir değişiklik
yaptık, Anayasayı değiştirdik,
kulağımızı anormal bir şekilde gösterir oldu; bütün
kanunlar muvazaalı. Bunu neden yaptık? Bu da muvazaalı, bu da
iktidardan gelen, bakanlıklardan gelen bir kanun teklifi. Değerli
arkadaşlarımız imzalamışlar ama bunun bir anlamı
var mıdır, bunun bir izahı var mıdır, bunu
anlatabilecek birisi var mıdır, bilmiyorum.
Şimdi, kanunla ilgili, bir kanun
yapılmasıyla ilgili ihtiyacı bütün dünyada iktidar belirler,
yürütme erki belirler, Bizim şöyle bir kanuna ihtiyacımız var.
Yürütme görevini yaparken şöyle bir kanun eksikliği hissediyoruz,
görüyoruz; istatistikler, rakamlar, uygulamamız böyle bir kanuna
ihtiyacımız olduğunu gösteriyor. denir; ona göre gelinir,
yasama erkinde yani mecliste buna göre kanun düzenlemesi yapılır;
teklif bakanlardan gelir. Daha önceki dönemde de Bakanlar Kurulundan geliyordu
yüzde 90ından fazlası, Bakanlar Kurulundan gelen
tasarıların kanunlaşması suretiyle bir yasama şeklimiz
vardı. Şimdi bunu değiştirdik, sadece muvazaa
yapıyoruz, kendimizi kandırıyoruz. Bugün de böyle bir şeyi
getirdik.
Bir ikinci tarafı da var bu işin: Daha
önce Bakanlar Kurulundan gelen tasarılar görüşülürken ilgili
bakanların siyasi kişilikleri de vardı; şimdiki bakanlar
gibi seçilmemiş bakanlar değillerdi, atanmış bakanlar
değillerdi, siyasi sorumlulukları vardı, kendi
bakanlıklarıyla ilgili de iş ve işlemlerden sorumluydular
Anayasaya göre; bu yeni dönemde o sorumluluk da yok. Bakanlar sadece
atanmış, Meclise karşı sorumlu değiller, halka
karşı, seçmene karşı sorumlu değiller; sadece
Cumhurbaşkanına karşı sorumlular ve
bakanlıklarıyla ilgili sorumlulukları da yok, siyasi bir sorumlulukları
da yok; Meclise gelseler de bir anlamı yok ama eski dönemde geliyorlardı,
hesap veriyorlardı. Eğer bir yasa teklifi gelmişse, bir
tasarı gelmişse biz, o tasarıyla ilgili olan kamu
kurumlarına ilişkin denetim de yapıyorduk, soruyorduk: Bu
yasaya ihtiyacın var, tamam ama neden uygulamada şöyle şöyle
oldu? Rakamlar nedir? Aksama nerededir? Kanun böyle çıkarsa ya da bu
şekilde çıkarsa neler olabilir? Bütün bunları
görüşüyorduk, denetim görevini yerine getiriyorduk; çok doğruydu.
Doğru olan bir yolu terk ettik ama şimdi mecburen o şekilde
yapıyoruz.
Bakın, bütçeyi bile çıkardık. Plan ve
Bütçe Komisyonu anayasal bir komisyondu; bütçenin nasıl getirileceği,
nasıl yasalaşacağıyla ilgili hükümler vardı,
onları da çıkardık. Geçen yıl bütçeyi daha önceki dönemlere
bakarak aynı şekilde çıkardık, sadece geçen dönemlerdeki
bütçeye benzer bütçe yaptık. Şimdi, kalkınma planımız
yok, kalkınma planı gelecek ama kalkınma planını bir
milletvekilinin teklif etmesi mümkün değil, yine iktidardan gelmesi
gerekiyor. Nasıl gelecek, bilmiyorum ben; nasıl geleceğini hiç
kimse bilmiyor daha doğrusu. Şimdi, burada, grup başkan
vekillerimiz, arkadaşlarımız diyorlar ki: Efendim, İç
Tüzük değişikliğiyle bunu yaparız. Böyle bir Anayasa
değişikliğinden sonra İç Tüzük
değişikliğiyle doğru dürüst bir şey yapmak mümkün
değil. Burada görüyorum, Hüseyin Yayman Bey var, anayasacı
arkadaşlarımız var, bu konularla ilgili çalışmalar
yapmış arkadaşlar var. Böyle bir değişiklik İç
Tüzükle yapılamaz. Anayasayı değiştirdik, berbat ettik
her şeyi. Şimdi, sadece muvazaa kanun yapıyoruz, bunun altından
çıkmaya çalışıyoruz; kendimizi kandırıyoruz.
İç Tüzük değişikliğiyle de bu düzelmez, gerçekten düzelmez;
anormal bir şekle soktuk. İç Tüzük değişikliğiyle
belki bir şeyler yaparız ama sonuçta, verimli olması da mümkün
değildir.
Değerli arkadaşlarım, diğer
gruplar adına konuşan değerli arkadaşlarım da ifade
etti; bu torba kanunun çok eksiği var, etki analizi yok en başta.
Buraya geldiğinde 20 maddeydi, 13 ayrı kanunda değişiklik
yapıyordu ama bu değişikliklerin ne getirdiği,
maliyetlerinin ne olduğuyla ilgili en ufak bir bilgi verilmedi bize yine.
İlgili komisyonlarında görüşülmesi gerekiyordu, ilgili
komisyonlara sorulması gerekiyordu, o da yapılmadı. Bunları
her zaman eleştiriyoruz. Bize süre verilmedi, yeterince bir süre verilip
konuyla ilgili çalışma yapmamız sağlanmadı maalesef,
bir günde Komisyondan geçirilip buraya getirildi ve bunların birçoğu
yakın zamanda görüşülen kanunlarla ilgili.
Enteresan maddeler var. Kültür
Bakanlığının DÖSİM diye bir döner sermaye
işletmesi var. Kültür Bakanlığı Döner Sermaye
İşletmesini kurumlar vergisinden muaf tutuyoruz burada. Kültür
Bakanlığı var, Kültür Bakanlığı Döner Sermaye
İşletmesi var. Neden var, döner sermaye işletmeleri neden var?
Kamu kurumunun yapmasında sakınca olan işlerin döner sermaye
işletmesi mantığında yapılması, işletme
mantığında yapılması ve vergilendirilmesi, özel sektör
gibi koşullarda çalışması esas olduğu için var; yoksa
kamu tarafından, bakanlık tarafından da aynı işler
yapılır. Şimdi, tutuyoruz, kurumlar vergisinden muafiyet
getiriyoruz. Peki, kurumlar vergisinden muafiyet getirince Kültür
Bakanlığı Döner Sermaye İşletmesinin Kültür
Bakanlığından ne farkı kalır? O zaman, niye döner
sermaye işletmeleri var? Mantığa aykırı yani devlet
düzenini bozuyoruz. İftar saatinden önce, şu mübarek günde, şu
mübarek saatte yaptığımız işlere bakın; alelacele
ve bir de kavga ediyoruz birbirimizle, niye yaptığımız
belli değil.
Getirdiklerimize bakın: Galata Üniversitesi
kuruyoruz, Galata Üniversitesi. Doğru dürüst incelenmedi. Bir Galatasaray
Üniversitesi var, bu da Galata Üniversitesi; en azından, isim konusunda
bir saygımız olması lazımdı, isminin Galata
Üniversitesi olmaması lazımdı.
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) İstanbul Galata
Üniversitesi.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) Öbürü de
İstanbul Galatasaray Üniversitesi.
Daha önce Medipol Üniversitesi burada, ilgili
komisyonda görüşülürken biliyorum İstanbul Medipol Üniversitesi var,
Ankara Medipol Üniversitesi olmaz. diye bir yığın sorun
çıkarmıştı YÖK, burada da aynı şekilde problemler
olmuştu; şimdi bu konuyla ilgili hiçbir sorun
çıkarılmadı.
TRT disiplin mevzuatını
değiştiriyoruz, daha önce yönetmelik olanı şimdi kanuna
çeviriyoruz, alelacele bunun için uğraşıyoruz bu saatte.
Kırıkkalenin Bahşili
kasabasının adını Bahşılı yapıyoruz,
çok önemli, Bahşiliyi Bahşılı yapıyoruz. Nedir bu
acelemiz yani bilmiyorum.
Maden Kanununda daha önce
yaptığımız birçok değişikliği şimdi
düzeltmeye çalışıyoruz, onları da alelacele
yapmıştık.
Karayolları Kanununda bir değişiklik
yapıyoruz, 15 Temmuz Şehitler Köprüsünde 1/1/2019dan yani yıl
başından beri bütün geçişlerle ilgili verilen cezaların
-310 milyon lira ceza verilmiş, 9 milyon lirası tahsil edilmiş-
hepsini affediyoruz. Fakat enteresan bir şey var, çok enteresan,
şimdiye kadar olmamış bir şey, dikkatinizi çekmek istiyorum:
15inci maddede 1/1/2019 tarihinden bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihe kadar
deniliyor. Bu maddeyle yani bugün dâhil, yarın dâhil, Resmî
Gazetede yayımlanıp bu kanun yürürlüğe girinceye kadar
verilecek bütün cezalar bu kapsama girecek. Yani Bugün, yarın, önümüzdeki
hafta, istediğiniz gibi köprüden bedava geçin, kaçak geçin, ceza
ödemeyeceksiniz. diyor bu kanun. Böyle bir kanun olur mu Allah
aşkına? Böyle bir kanun duydunuz mu? Hukukçu olanlar zaten duymamıştır
ama hukukçu olmayanlar da herhâlde buna itiraz edeceklerdir. Böyle bir
mantalite olur mu Allah aşkına? Yani ne
yaptığımızı biliyor muyuz,
şaşırıyorum hakikaten.
Personel konuları var, birçok personel konusu.
Bunlar yönetmelikle halledilmesi gereken konular.
Uzatmalar var; kaçıncı defa
uzattığımız birçok kanunun yürürlüğünü bir daha, bir
daha uzatıyoruz; bir daha, bir daha uzatıyoruz. Niye
yaptığımızı ben bilmiyorum, gerçekten
anlamıyorum, anlatabilen de yoktur herhâlde.
Cemal Bey, siz anlatabilecek misiniz bari?
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) Sıra bana gelince
anlatacağım inşallah.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) Evet, buna
benzer sorunlar, sıkıntılar
Şimdi bunları gündeme getiriyoruz. Hâlbuki
kanuna göre, mevzuata göre yılda 2 kez bizim, Plan ve Bütçe Komisyonunun
Merkez Bankasından brifing alması gerekiyor; almadık, bu dönem
alınmadı, geçen dönemlerde de aksamıştı. Bununla
ilgili olarak toplanmıyoruz, Merkez Bankasından brifing
almıyoruz, ekonomik krizin olduğu bir dönemde acil olarak
yapılması gereken bir işi -bu bilgilendirmenin yapılması
lazım- yapmıyoruz.
Türkiye Varlık Fonu kuruldu, ilk dönemi,
altı aylık döneminde doğru düzgün bir faaliyeti yok. Geçen sene
ekim ayında toplandık, kanuna göre Plan ve Bütçe Komisyonuna bu
konuyla ilgili bilgi verilmesi lazım; bilgi verilmedi, usulle ilgili
Efendim gizlilik vardır. denildi, bilgi verilmedi; bütçenin sonuna
ertelendi, hâlâ toplanamadık.
Şimdi, bu biraz önce saydığım
saçma sapan şeylerle Bahşili adının
Bahşılı olarak değişmesiyle ilgili bu saatte
toplanıyoruz ama kanunun öngördüğü, bize görev olarak verdiği
konularla ilgili toplantı yapmıyoruz. Allah aşkına biz ne
yapıyoruz ya? Onun haricinde Komisyon olarak oturduk, dedik ki :
TÜİK, Sayıştay gibi kurumlar da bilgi versinler çünkü
bunların faaliyetleriyle ilgili sıkıntı var, Sayıştayın
denetimiyle ilgili sorunlar oluyor, bu konularla ilgili de bize bilgi verilsin
dedik Komisyon olarak. Daha toplanmış değil ne TÜİK ne
Sayıştayla ilgili olarak.
Şimdi, Sayın Cumhurbaşkanı
Erdoğan geçenlerde dedi ki: Hepimiz aynı gemideyiz. Gerçekten öyle,
hepimiz aynı gemideyiz, dolayısıyla hepimizin bu konularla
ilgili olarak sorumlu davranmamız lazım. Fakat hepimiz aynı
gemideyiz ama bazılarımız kaptan ve mürettebat,
bazılarımız yolcu; farklı katlarda seyahat ediyoruz
aynı gemide. Şimdi, kaptan ve mürettebatın sorumluluğu
farklıdır; kaptan ve mürettebat o gemiyi sağ salim, karaya
oturtmadan hedefine ulaştırmak zorundadır, rotasında
seyrettirmek zorundadır. Peki, bu sorumluluk yerine geliyor mu? Şimdi,
o tarafına bakalım.
Değerli arkadaşlarım, ilk dört
aydaki, 2019un ilk dört ayındaki vergilerle ilgili tahakkuk tahsilat
oranı nedir biliyor musunuz? Bakanlığın
açıklaması -bu şişirilmiş bir rakam- yüzde 51. Yani
Ben vergi ödeyeceğim. diyen vatandaşlarımız,
şirketlerimiz Ben vergi ödeyeceğim. diye beyanda bulunmuş,
tahakkuk edenin yüzde 51ini alabilmişiz devlet olarak, Maliye olarak,
yüzde 49unu alamamışız yani yarı yarıya.
Tahakkuk-tahsilat oranı ilk defa bu kadar yerlerde sürünüyor, bu kadar
düştü ilk defa.
Şimdi, ülke bu vaziyette, vergi toplayamıyor
devlet, Bahşili kasabasıyla uğraşıyoruz. Türk
lirasından daha fazla döviz mevduatı var, artık insanlar Türk
lirasına güvenmiyor, döviz mevduatı hesabı açtırıyor,
dolarizasyona uğradık. Bizim gibi ülkeler çift para kullanırlar.
Çift para kullanan ülkelerde en büyük tehlike dolarizasyondur, doların
yerli paranın önüne geçmesidir. Dolarizasyona uğramış
vaziyetteyiz, bununla ilgili hiçbir teklif gelmiyor ama Bahşili
kasabasıyla uğraşıyoruz.
İlk dört ayda bütçe 54,5 milyar lira açık
verdi. Bu, 2019 yılında öngörülen açığın yüzde 65ine
tekabül ediyor. 80 küsur milyar açık verecekti, şimdiden 54,5 milyar
açık verdi;. ki Merkez Bankası kârı ilave edildi, her sene olmaz
böyle bir şey; ki bedelli askerlikten gelen gelir ilave edildi, her sene
olmaz; ki bina affı, imar affından gelen paralar konuldu, öyle bu
hâle geldi, yoksa 100 milyar lirayı geçecekti açık şimdiden ilk
dört ayda. İşsizliğin de rekor seviyede olduğunu
biliyorsunuz. 8,5 milyon işsizimiz var, 8,5 milyon. Yunanistanın
nüfusu 10 küsur milyon. Bu hâle gelmiş bir ülkede biz kanun diye
bekliyoruz şurada Meclis olarak, şu mübarek saatte, iftar öncesi,
ramazan günü, getirile getirile Bahşili kasabasının
adının değişmesi geliyor ya da köprüden geçenler bedava
geçebilir diye kanun geliyor ama bununla ilgili, Türkiyenin bu
sorunlarıyla ilgili kanun gelmiyor. Bunları görüşmüyoruz, neyle
uğraşıyoruz.
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) Torba kanun olduğu
için öyle oluyor, adı torba işte.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Yani
baştan onu da anlattım, torba gelmemesi lazım. Denildi ki
burada: Bu Anayasa değişikliğinden sonra bir daha torba kanun
gelmeyecek, olmayacak. Öyle değil miydi?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tabii, Binali
Yıldırım bizzat dedi, bizzat.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) Torbadan
başka bir kanun gelmiyor bu dönemde.
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) İç Tüzükü
değiştirelim efendim hep beraber.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) İç
Tüzükle düzelecek gibi değil Cemal Bey, İç Tüzükle bu konu
düzelmez, İç Tüzükle düzelmez. İç Tüzükle bazı şeyleri
Ya, durup dururken ne diye Bakanlar Kurulundan tasarı gelmesini
Anayasadan kaldırdık? Her yerde, bütün dünyada esas olan yürütme
erkinden gelmesidir, ihtiyacın onlar tarafından belirlenmesidir. Niye
kaldırdık? Burada, bakanlık yapmış tecrübeli,
birikimli insanlar var; soralım bir.
Bakanlıktan kanun gelmesin mi Sayın
Bakanım, siz bilmez misiniz Enerji Bakanlığının
ihtiyacını? Ben mi bileceğim, siz bileceksiniz, sizden gelecek
teklif. Ha, burası yasama organı olarak nasıl bir kanun
olacağına karar verecek ama ihtiyacı belirlemesi gereken yer
bakanlıktır. Böyle saçma bir şey olmaz. Anayasa
değişikliği yaptık, şimdi İç Tüzükle
düzelteceğiz. Yok öyle bir şey, İç Tüzükle düzeltemezsiniz.
Ayrıca denetim yapılıyordu, denetim görevini yapıyordu
Meclis, onu da kaldırmış oluyoruz.
TUFAN KÖSE (Çorum) Deneyelim, belki olur. Nereden
biliyorsunuz?
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) Ekonomiye güven
kalmamış. Bakın, birkaç şekli vardır. Ekonomik Güven
Endeksi nisan ayında 84,7 iken mayıs ayında yüzde 8,5
oranında azalarak 77,5 oldu, 77,5. Bu, Ekonomik Güven Endeksi. Tüketici
Güven Endeksi de 55,3, mayıs ayında 55,3e düşmüş. Reel
Kesim Güven Endeksi 94,7, Hizmet Sektörü Güven Endeksi 79,4, Perakende Ticaret
Sektörü Güven Endeksi 89,9, İnşaat Sektörü Güven Endeksi 49,8. Bunlar
100 olması gereken rakamlar, en azından bu değerlere
düşmüş vaziyette ve biz geliyoruz burada Bahşili kasabasını
Bahşılı yapıyoruz.
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) Sen de taktın
Bahşılıya ya.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) Ya,
yapalım tabii ki yapalım ama
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) Belediye Bahşili
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) Memleketin
aciliyeti bu mudur, vatandaşın ihtiyacı bu mudur, halkın
ihtiyacı bu mudur, ülkenin ihtiyacı bu mudur? Allahtan korkmak
lazım ya. Tabii ki yapalım onları ama Bu memleketin
ihtiyacı bu, 600 milletvekili bunun için var. diyorsanız bir
şey demiyorum, başka sorum yok o zaman. Yani bu söylenebilecek bir
şey mi? Biraz önce saydım, burada hangi kanunları
görüştüğümüzü biraz sonra göreceksiniz. Bunlar mıdır
Türkiyenin ihtiyacı? Vatandaş, 8,5 milyon gencimiz işsiz, aç
vaziyette, her gün pahalılıktan inim inim inliyor, biz neyle
uğraşıyoruz?
NİHAT YEŞİL (Ankara) -
Başkanım, onlar YSKyi düzeltiyorlar, bunu da düzeltirler.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) Türkiyenin 450
milyar borcu var değerli milletvekilleri, 450 milyar borcun 300
milyarı bankalar ve özel sektöre ait; aşağı yukarı,
yuvarlak rakamlarla konuşuyorum. Bugün bize borç verenler şunu
istiyorlar: Özel sektörün borcunu da devlet üstlensin. diyorlar. Bugün sorun
budur. Geliyor mu bununla ilgili bir şey? Nasıl olacak, nasıl
yapılacak? diye böyle bir sıkıştırma var. Türkiye
bununla ilgili ne yapsın? diye düşünen var mı? Böyle bir sorun
geliyor mu bu Meclisin önüne? Bunu konuşabiliyor muyuz?
Konuşulması gerekenler bunlar. Bunun kuralı nasıl olacak?
Bu borçlar nasıl ödenecek? Türkiye tekrar borç alabilir vaziyete
nasıl gelecek?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım, iftar saati geliyor
Sayın Kuşoğlu.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkanım,
toparlayacağız ama toparlamakta zorlanıyoruz hakikaten.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Bahşili
toparlatmadı.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) Ekonomideki
durumumuz maalesef çok kötü, dış politikada çok zorlanıyoruz,
çok sıkıntımız var, toplumsal barış bozulmuş
vaziyette, büyük bir sıkıntı içerisindeyiz ve böyle bir dönemde
hepimiz aynı gemideyiz, hepimiz bu ülkeyi düşünmek zorundayız;
bu ülkenin ihtiyacı olan kanunları bu yasama organının,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin, bu yüce Meclisin çıkarması
lazım, vazifemiz budur. Vazifemizi müdrik olmamız lazım,
sorumluluk sahibi olmamız lazım, böyle uydurma maddelerle
uğraşmamamız lazım. Benim söylemek istediğim budur.
Çok teşekkür ediyorum. Saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Birleşime bir saat ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 20.07
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 21.13
BAŞKAN: Başkan
Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Şeyhmus
DİNÇEL (Mardin), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
84üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
68 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yerinde.
Teklifin tümü üzerinde şahsı adına
yapılacak konuşmalarda kalınmıştı.
Şahsı adına ilk konuşmacı
İstanbul Milletvekili Sayın Nevzat Şatıroğlu.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sayın
Başkanım, tutanaklara geçmesi açısından
Kırıkkale ili Bahşili ilçesi 1987de
ilçe oldu, 1989da Kırıkkale vilayet olduktan sonra kanuni
düzenlemede ismi zuhulen yanlış geçmiş. Uygulamada,
yazışmalarda problem olduğu için, vatandaş mağdur
olduğu için, dava açmak yoluyla bu yanlışlığı
giderdiği için torba yasaya böyle bir ekleme oldu.
Arz ederim.
BAŞKAN Peki.
Buyurun Sayın Şatıroğlu.
Süreniz on dakika.
NEVZAT ŞATIROĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 68 sıra
sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin tümü üzerinde
şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Gazi
Meclisimizi, gazi milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Hazırladığımız kanun
teklifiyle, son dönemlerde vatandaşlarımızdan gelen talepler ile
kamu kurumlarımızın ihtiyaçlarının
karşılanması amacıyla, çeşitli konularda kanuni
düzenlemelerin hayata geçirilmesini amaçlamaktayız. Bu kapsamda toplam 13
farklı kanun ve kanun hükmünde kararnamede değişiklik
öngörüyoruz.
Hazırladığımız kanun
teklifiyle, Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı döner
sermaye işletmesinin ekonomik anlamda daha güçlü kılınması
adına kurumlar vergisinden muaf tutulmasını amaçlamaktayız.
Türkiyenin genç nüfusunun yükseköğretim
talebinin karşılanması amacıyla İstanbulda
İstanbul Galata Üniversitesi adıyla yeni bir vakıf üniversitesi kuruyoruz.
Anayasa Mahkemesince -14 Haziran 2017 tarihli Kararıyla- TRT personelinin
disiplin suçları ile cezalarının Anayasanın ilgili
hükümleri uyarınca kanunla düzenlenmesi gerektiği ve kanuni
düzenleme ilkesine aykırılık nedeniyle bozma kararı verilmesi
neticesinde disiplin işlemlerinin kanun yoluyla yapılması
zorunlu hâle getirilmiştir. Bu amaçla hazırlanan kanun teklifiyle TRT
kurumunun personelinin disiplin hükümlerini Anayasa Mahkemesi kararına
uygun hâle getiriyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğünün sahip olduğu büyük ölçekli
ruhsat alanlarında, arama ve sondaj çalışmaları tamamlanan
bölümünde rezervi belirlenmiş ve işletmeye açılabilecek sahalar
bulunmaktadır ancak mevcut uygulamalarda ruhsat bölme imkânı
olmadığından, bu durumda tüm sahanın arama
çalışmalarının tamamlanmasını beklemek
gerekmektedir. Oysa yapılan bu düzenlemeyle, rezervi belirlenmiş
alanı, ruhsatın bütününden ayırmak suretiyle
ruhsatlandırarak ekonomiye kazandırma imkânı
doğmaktadır.
6552 sayılı Kanun ile 4857
sayılı İş Kanununda yapılan değişiklikler
neticesinde, maden sektöründe faaliyet gösteren kamu kurum ve
kuruluşlarımızın ihale veya redevans sözleşmesi yoluyla
redevanscıların maliyetlerinde meydana gelen
artışların MAPEG bütçesine konulacak ödenekten destek olarak
ödenebilmesine ve söz konusu destek ödemesinin kömür fiyatlarının
değişimi de dikkate alınarak belirlenmesine, ayrıca maliyet
artışlarını karşılamasına ilişkin
olarak Kamu İhale Kurumunun teklif usulünün kaldırılmasına
imkân tanıyoruz.
Bilindiği üzere, Maden Kanununda yer alan
devlet hakkı oranları 28 Şubat 2019 tarihinde 7164
sayılı Kanunla değiştirilmişti. Bu
değişimin, 2018 yılı devlet hakkı ödemeleri için uygulanmamasını
öngörüyoruz.
Ayrıca, aynı kanunla getirilen UMREKe
göre rezerv ve kaynak raporu hazırlama yükümlülüğünün MTAnın
hâlihazırda üzerinde çalışma yaptığı sahalar için
aranmamasına ve bu sahalara ilişkin buluculuk hakkının
önceki mevzuata göre verilebilmesine imkân tanıyoruz.
Emniyet Genel Müdürlüğümüzün istihbarat ve
güvenliğe ilişkin tüm ihtiyaçlarının daha hızlı
ve etkin bir şekilde tedarik edilmesini sağlamak, ayrıca
Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik
Komutanlığıyla aynı imkânlara sahip kılmak
amacıyla Emniyet Genel Müdürlüğünün istihbarat ve güvenliğine
ilişkin olarak sadece acil olanlar değil, tüm
ihtiyaçlarının Savunma Sanayi Destekleme Fonundan
karşılanmasına imkân sağlıyoruz.
Değerli milletvekilleri, Kırıkkale
iline bağlı Bahşili ilçe isminin kullanımında birlik
sağlanması amacıyla Bahşılı olarak
değiştirilmesini öngörüyoruz.
Diğer bir düzenlemeyse, jeotermal kaynaklar
kapsamında yapılan yatırımlar ile diğer
yatırımların çakışması durumunda
yatırım önceliğinin ilgili bakanlıkların uygunluk görüşü
alınarak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığınca
belirlenmesini düzenliyoruz. Bu yöntem aynı zamanda bürokrasiyi azaltarak
daha hızlı sonuç alınmasını sağlayacaktır.
Yatırım çakışmasında alınan karar aynı
zamanda kamu yararı kararı yerine geçebilecektir.
Araç sınıfları itibarıyla
geçmesi yasak olmasına rağmen İstanbul 15 Temmuz Şehitler
Köprüsünden geçen araçlara verilen idari para cezalarının
tahsilatından, varsa yapılmış itirazlardan ve
açılmış davalardan feragat edilmesi kaydıyla vazgeçilmesini
öngörüyoruz. 1 Ocak 2019 tarihi itibarıyla 15 Temmuz Şehitler
Köprüsünden geçişi yasak olan araçlar hakkındaki cezaların
affedilmesi ve iki ay içerisinde başvurması hâlinde tahsil edilen
tutarın iadesini öngörüyoruz.
Avrupa Birliği
Başkanlığındaki mevcut insan kaynaklarının
ihtiyaçlara uygun, verimli ve etkin şekilde kullanılabilmesi
amacıyla Avrupa Birliği işleri uzman ve uzman
yardımcılarına 1 defaya mahsus olmak üzere
Dışişleri Bakanlığınca yapılacak
sınavla meslek memuru ya da konsolosluk ve ihtisas memurluğuna
geçiş hakkı veriyoruz.
Diğer bir husus, toplu sözleşme yapma
yetkisi başvurularında sendikalar için kurulu bulunduğu iş
kolunda çalışan işçilerin en az yüzde 1inin üyesi olma
şartının önümüzdeki bir yıl süreyle aranmamasına
yönelik düzenleme yapıyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
2017 yılında yaprak sigara kâğıdı içine
kıyılmış tütün doldurmak, bu şekilde üretilen ürünleri
satışa arz etmek yasaklanmış ve buna üç yıldan
altı yıla kadar hapis cezası öngörülmüştü,
getirilmişti. Oluşabilecek mağduriyetlerin önüne geçilmesi amacıyla
bu hükmün yürürlüğünü 1 Temmuz 2021 tarihine kadar erteliyoruz.
Hurda teşviki uygulamasında ÖTVde indirim
yapılabilecek üst sınırı 10 bin Türk lirasından 15 bin
TLye çıkarmak suretiyle araç alımında teşvik öngörüyoruz.
AR-GE desteklerinin dayanak maddesinin
uygulanmasına ilişkin tereddütlerin önüne geçmek amacıyla
düzenleme yapıyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sözlerime son verirken kanun teklifimizin
hazırlanmasında emeği geçen imza sahibi milletvekillerimize,
kıymetli bürokratlarımıza, Plan ve Bütçe Komisyonumuzun
Kıymetli Başkan ve üyelerine teşekkür ediyor, kanun teklifimizin
ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olmasını temenni
ediyorum.
Şimdiden Ramazan Bayramınızı
tebrik ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teklifin tümü üzerinde şahsı
adına İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Akif Hamzaçebi
konuşacaktır.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; teklifin tümü üzerinde
şahsım adına söz aldım. Sözlerime başlarken hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Konuşmamda teklif metninin Komisyondan geçen
hâliyle 16ncı maddesinde yer alan düzenleme vesilesiyle, Türkiyedeki
kamu personel rejimi üzerinde kısa bir değerlendirme
yapacağım.
Teklifin 16ncı maddesi,
Dışişleri Bakanlığının bağlı
kuruluşu olan Avrupa Birliği Başkanlığında
çalışmakta olan uzman ve uzman yardımcılarının
Dışişleri Bakanlığı meslek memurluğuna ya da
konsolosluk ve ihtisas memurluğuna geçişini düzenliyor; maddenin
esası budur. Bu, doğrudan doğruya kariyer ilkesine
aykırı bir düzenlemedir; biraz sonra onun
ayrıntılarına zamanın izin verdiği ölçüde
gireceğim. Ama ona girmeden önce, Avrupa Birliği
Başkanlığının Türkiyedeki serüveni hakkında çok
kısaca bilgi vermek istiyorum; bu, aynı zamanda AK PARTİ
iktidarlarının Avrupa Birliğine bakışını
gösteren bir özet olacak.
Türkiye, 10-11 Aralık 1999 tarihinde Helsinki
Zirvesinde -Avrupa Konseyi devlet ve hükûmet başkanlarının
katıldığı bir zirvedir bu- ABnin tam üye adayı ilan
edilmiştir; zamanın Başbakanı Sayın Bülent Ecevitti.
Sonrasında 27/6/2000 tarihinde 4587 sayılı Kanunla Avrupa
Birliği Genel Sekreterliği oluşturuldu. 2000de AB Genel
Sekreterliği oluşturulduktan sonra 2001 yılında
hatırlanacaktır- Türkiye Büyük Millet Meclisinde bulunan tüm siyasi
partilerin uzlaşmasıyla, ABye hazırlık sürecini
hızlandırmak amacıyla kapsamlı bir Anayasa
değişikliği yapıldı. Çok özgürlükçü bir paketti,
şu an AK PARTİnin içinde olan birçok milletvekili, kurucu da o
pakete o zaman destek oyu vermişti, gerçekten güzel bir adımdı.
2004 yılında iki partili Mecliste, Cumhuriyet Halk Partisi ve AK
PARTİ'nin bulunduğu Mecliste yine kapsamlı bir Anayasa
değişikliği, ABye uyum düzenlemeleri çerçevesinde
yapıldı. 2009 yılında 5916 sayılı Kanunla AB
Genel Sekreterliği güçlendirildi, 5 olan daire başkanı sayısı
15e çıkarıldı. 2010 yılında Avrupa Birliği
Bakanlığı kuruldu, Genel Sekreterlik AB
Bakanlığına dönüştü. 9 Temmuz 2018de 703 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnameyle AB Bakanlığı lağvedildi ve
Avrupa Birliği Başkanlığı olarak
Dışişleri Bakanlığı bünyesinde bir birim
oluşturuldu, oraya bağlandı. Şimdi, bu maddeyle AB
Bakanlığında şimdi Avrupa Birliği
Başkanlığında yetişmiş olan uzman ve uzman
yardımcıları bir sınavla -basit bir sınav
olacağını düşünüyorum- Dışişleri
Bakanlığı meslek memurluğuna aktarılacaktır.
Değerli arkadaşlar, Avrupa Birliğine
tam üyelik süreci Türkiye'nin tam üyeliğiyle sonuçlanması gereken ve
bugüne kadar Türkiye'nin yönünün Batı olması nedeniyle bütün siyasal
partiler tarafından da -belki istisnalar olabilir- desteklenen bir
süreçtir. Sayın Tayyip Erdoğan, şimdi
Cumhurbaşkanımız o zaman Başbakan, 13/7/2011 tarihinde,
Türkiye Büyük Millet Meclisinde 61inci Hükûmet Programını bu
kürsüde okurken şöyle bir cümle kurdu, tarihî bir cümle, bu cümlenin
altına sanıyorum hepimiz imzamızı atarız. Bakın,
şöyle diyor: Cumhuriyetin kuruluşundan sonra en büyük
modernleşme hamlesi olan Avrupa Birliğine katılım sürecini
kararlılıkla yürüttük. En büyük modernleşme bizim tarihimizde,
cumhuriyet tarihinde birincisi cumhuriyettir, ikincisi de gerçekten ABye
katılım sürecidir. Devam ediyor: Yaklaşık yarım
asırlık bir süre sonrasında sonuç alıcı adımlarla
AByle tam üyelik müzakerelerini başlatan Hükûmet olduk. Güzel,
gerçekten, 17 Aralık 2004 tarihinde ABden tam üyelik veya imtiyazlı
üyelik -her neyse, o tartışmayı bir kenara bırakalım,
önemli değil, imtiyazlı da olsa bunlar aşılabilir- takvime
alındı ve tarama süreci başladı. AB Genel Sekreterliği
daha sonra Avrupa Birliği Bakanlığı bünyesinde ciddi bir
hafıza oluştu, birikim oluştu. Şimdi, bunu ters yüz
ediyoruz, burayı yok ediyoruz. ABye tam üyelik, bir zamanlar toplumda
büyük bir heyecan yaratırken şimdi potansiyel bir kırılma,
gerginlik alanına dönüşmüş durumda. S400 ve F35 arasına
sıkışmış kalmış bir AB tam üyelik sürecinin
Türkiyeye yarar getirmesi mümkün değil, böyle bir süreç işlemiyor
zaten, Avrupa Birliğiyle ilişkiler işlemiyor, yürümüyor. Bir ara
iktidar, ilgili bakanlar açıklama yaptılar, yeniden bu sürece ivme
kazandırmak amacıyla sayın bakanların
açıklamaları oldu, mutlulukla karşıladık ama ilerleyen
bir şey yok. Bu tersine giden bir süreç, doğru bulmuyoruz. Türkiye
yeniden ABye tam üyelik sürecini büyük bir kararlılıkla yürütmek
zorundadır. Türkiye elbette ki onurundan, duruşundan tabii ki taviz
vermeyecektir, ulusal politikalarımız vardır ama
unutmayalım ki AB tam üyelik süreci, AB tam üyeliği bir ekonomik
iş birliğinden önce bir siyasal özgürlükler, bir demokrasi iş
birliğidir. Türkiye bu konularda mutlaka ve mutlaka adım
atmalıdır.
Değerli arkadaşlar, kamu personel rejimine
ilişkin bir değerlendirme yapacağımı ifade
etmiştim. Dünyada iki tür kamu personel rejimi vardır: Birincisi,
kariyer rejimi ya da kariyer sistemi. İkincisi, kadro
sınıflandırma sistemidir. Kariyer rejimi ya da kariyer sistemi
Kıta Avrupasında, İngilterede uygulanan bir sistemdir. Burada
görevler yasalarla tanımlanmıştır ve kişi meslek
hayatına başlarken bütün çalışma hayatı boyunca
çalışmasını geçireceği bir sürecin içinde yer almaya
hazırlanır; mesleğe giriş ve sonrasındaki bütün
yükselmeler sınavladır. Çok güzel bir sistemdir.
Bir de kadro sınıflandırma sistemi
vardır. Amerika Birleşik Devletleri, Yeni Zelanda, Avustralya gibi
ülkelerde uygulanan sistemdir. Özel sektör esaslı bir tasniftir bu.
İş tanımlanır, bu iş tanımına uygun olarak
özel sektörden kişiler alınır.
Bizim hukukumuz, bizim sistemimiz bugüne kadar
-bugüne kadar diyorum, tabii, AK PARTİ döneminde bunda çok büyük sapmalar
oldu- kariyer sistemini benimsemiştir. Ama bu sistem kabul edin, biraz
üzerinde durun, bozuldu, yıkıldı arkadaşlar.
Rakamlar vereceğim size, Türkiye
İstatistik Kurumunun rakamlarıdır bunlar. Devlet Personel
Başkanlığının da rakamları var ama TÜİKin
rakamlarını daha güvenilir buldum. Bir kere devlet büyüdü sizin
döneminizde, Küçülttük. falan diyordunuz ya, o iddialarla yola
çıkılmıştı, devlet büyüdü. 2007 yılı
rakamı, daha öncesini TÜİK vermiyor, tüm kamu personelinin
sayısı 2 milyon 925 bin. 2019 birinci çeyrek 4 milyon 517 bin.
2007den 2015e yüzde 65 oranında artmış. Devlet daha iyi hizmet
sunacaksa kamu personelinin sayısal olarak artışında hiçbir
sakınca yok. Devlet ulaşamadığı yerlere gidecektir ama
kamu hizmetlerinin daha iyi yürütüldüğünü söyleyemeyiz diye
düşünüyorum.
Bunun dağılımına gireceğim
şimdi, bu dağılım son derece çarpıcı.
Dağlımda, sözleşmeli personel sayısında 2007 yılında
sayı 224 bin iken 2013e geldiğimizde bu sayının 105 bine
indiğini görüyoruz. Sözleşmeli personelin zaman içerisinde iki yasal
düzenlemeyle kadroya geçirilmesinden kaynaklanıyor. Olabilir, iktidar bu
yönde bir tercihte bulunabilir ama 2013te 105 bine inen bu sayı
şimdi 2019un birinci çeyreğinde tekrar 370 bine
çıkmış. Sevgili arkadaşlar, kariyer sistemi altüst
olmuş durumda, sınavlar yok. Bu, sözleşmeli personel
istihdamından memuriyete geçiş artık sınavsız bir
şekilde insanların kamuda istihdamının yolunu açmaya
dönüşmüştür, bu bir örnek. Teftiş kurullarını
kaldırıyoruz. dedi iktidar -o zaman AK PARTİ hükûmetleri
vardı- rehberlik ve denetim hizmetleri başkanlığı
kuruldu bakanlıklarda. Şimdi bakıyorum -daha yeni-
Sağlık Bakanlığında ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığında yeniden teftiş kurulu
başkanlıkları oluşturuldu. Kültür ve Turizm
Bakanlığında da denetçinin adı, denetmenin adı
müfettiş olarak değiştirildi. Hani bundan vazgeçmiştiniz,
tekrar eskiye niye dönüyorsunuz? Adalet Akademisi bir örnek. Adalet Akademisi
vardı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Evet,
kürsüden uzak kalınca konuşma sürelerini ayarlayamadık, kusura
bakmayın. (CHP sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Estağfurullah.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bravo Başkan. Bu bir
özlemin ifadesi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Sağ
olun.
Şimdi, Adalet Akademisi güzel bir kurumdu,
kaldırıldı bu. Ne kuruldu? Hâkim ve Savcı Eğitim
Merkezi oldu yeni sistemle beraber. Sonra, Ya, bu olmadı. denildi,
yeniden Türkiye Adalet Akademisi oluşturuldu, adı yine Türkiye Adalet
Akademisi. Arkadaşlar, yapbozla bunlar olmuyor, bunlar doğru şeyler
değil.
Bakın, Nizamülmülk, biliyorsunuz, Büyük
Selçuklu İmparatorluğunun muhteşem veziri, Alparslan ve
oğlu Melikşahın veziri. Yirmi dokuz yıl vezirlik yapar,
çok güçlü bir vezirdir. Siyasetnamesi muhteşem bir eserdir. Melikşah
görev verir vezirlerine Bu devlet nasıl daha iyi işler, bir
araştırın. Devlet niye bozuluyor? diye. Nizamülmülk yazar
-bakın, bütün eserin ana teması adalettir, onun devlet teorisi adalet
üzerine oturur- ve şöyle bir cümle kullanır: Küfr ile belki amma
zulm ile payidar kalmaz memleket.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Son
cümlelerim Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Yine tarihten bir örnek daha vereceğim: 1912
Balkan Savaşlarında bizim askerimiz erzakını,
mühimmatını, elindeki silahını bırakıp kaçar. 500
bin metrekarelik Rumeli topraklarını terk ederiz, 5 milyon nüfus göç
eder Türkiye'ye. Bunun nedeni nedir biliyor musunuz arkadaşlar? İki
nedeni vardır: Bir, 1908de ittihatçı genç subayların belki
baş kaldırması olabilir ama asıl ana neden, II.
Abdülhamitin orduda liyakat yerine sadakati esas alan bir anlayışla
subaylara rütbe vermesidir, terfi sistemini buna göre kurmasıdır.
Sultan Abdülazizin tahttan indirilmesinin gerekçelerini, nedenlerini iyi bilen,
ordunun yaptığı o darbeyi iyi bilen Abdülhamit, liyakati bir
kenara atmış, sadakati öne çıkarmış ve Balkan
bozgununu bu nedenle yaşamışızdır. Bizim liyakate
ihtiyacımız var arkadaşlar, sadakate değil.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Soru-cevap talebi yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Efendim, soru-cevaptan önce
İç Tüzük 72ye göre görüşmelere devam önergem olacak. Soru-cevaba
geçilmeden yapılması gerekiyor İç Tüzüke göre.
BAŞKAN Bir iki arkadaşımız
60a göre söz talep etmiş.
SERKAN TOPAL (Hatay) 60a göre istemiştim ben
de.
BAŞKAN Sayın Şevkin, buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
52.-
Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, basın kartı konusunda
yaşanan mağduriyetin Cumhurbaşkanlığı
İletişim Başkanlığı tarafından bir an önce
sonlandırılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Sayın
Başkan, gazetecilerin hak ve hukukuyla ilgili görevin
Cumhurbaşkanlığı İletişim
Başkanlığına devredilmesiyle birlikte bugüne kadar sürekli
sorun yaşanan basın kartı konusunun adil bir çözüme
kavuşturulması beklenmekteydi. Ne var ki Basın Kartı
Komisyonunun lağvedilmesinden sonra yeni komisyonun henüz
oluşturulamaması, bunun sonucunda da gerek mevcut basın
kartlı gazetecilerin kartlarının değiştirilememesi
gerekse ilk defa basın kartı alacak basın
mensuplarının kartlarının verilmemesi büyük bir
mağduriyet yaratmaktadır. Cumhurbaşkanlığı
İletişim Başkanlığının bu mağduriyetin
sonlandırılması için gerekli çabayı bir an önce göstermesi
beklenmektedir. Konunun acilen gündeme alınmasını diler, Genel
Kurulu saygıyla selamlarım.
BAŞKAN Sayın Topal
53.-
Hatay Milletvekili Serkan Topalın, 696 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnameyle sözleşmeli kadroya alınan Millî Eğitim
Bakanlığı bünyesinde çalışan eski taşeron
işçilerin sözleşmelerinin iki ay süreyle askıya
alınmasıyla oluşan mağduriyetin önlenmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Millî Eğitim Bakanlığı 14
Mayıs 2019 tarihinde valiliklere bir yazı göndererek 696
sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle sözleşmeli kadroya alınan
ve Millî Eğitimde çalışan eski taşeron işçilerin
sözleşmelerinin 15 Haziran-14 Ağustos arasında askıya
alınmasını istedi. Yani bu işçilere iki ay maaş
ödenmeyecek. Şimdi Hükûmete soruyorum: İki ay süreyle bu
çalışanlar ne yapacak, evlerine ekmeği nereden götürecek?
Okullarda çalışan bu arkadaşların yasal izin süreleri yok
mudur? İzinli sayılmak yerine işten çıkarılmaları
ne kadar insanidir? Süre dolmadan idari bir kararla işlerine devam
etmeleri bir an önce sağlanmalıdır, mağduriyetleri
önlenmelidir.
Teşekkür ediyorum, saygılarımı
sunuyorum.
VIII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
İstanbul Milletvekili Nevzat Şatıroğlu ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin
ile 61 Milletvekilinin Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1908) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 68) (Devam)
BAŞKAN Teklifin tümü üzerinde İç
Tüzükün 72nci maddesine göre verilmiş bir önerge vardır, önergeyi
okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun teklifinin
görüşmelerine İç Tüzükün 72nci maddesi uyarınca devam
olunmasını arz ve teklif ederiz.
Özgür
Özel Serkan
Topal Müzeyyen
Şevkin
Manisa Hatay Adana
Nihat
Yeşil Mustafa
Adıgüzel
Ankara Ordu
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Karar yeter sayısı
talep edelim efendim.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Efendim, karar yeter
sayısı yok, Arayacağım. dediniz ya.
BAŞKAN Var mı bakalım,
arkadaşlar bir şey yapsın da
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Var. diyen yoktur herhâlde
efendim.
BAŞKAN Hayır, hayır, bizim
arkadaşlar sayacak.
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.37
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.46
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
84üncü Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
Manisa Milletvekili Özgür Özel ve
arkadaşlarının verdiği, İç Tüzükün 72nci maddesine
göre görüşmelere devam önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
Teklifin tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Teklifin birinci bölümü üzerinde İYİ
PARTİ Grubu adına Bursa Milletvekili Sayın İsmail
Tatlıoğlu konuşacaktır.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA
İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) Sayın Başkan, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin değerli mensupları; hepinizi İYİ
PARTİ adına saygıyla selamlarım.
Mayıs ayı bizim tarihimiz için önemli
anlarla dolu bir ay. Yarın, 29 Mayıs 1453ün 566ncı yıl
dönümü. Sultan Fatihi ve onun yol arkadaşlarını onurla ve
rahmetle anıyoruz. Zaman kendi ruhunda olanı doğurur. diye bir
kavram var. O zamanın yüksek adaleti ve yüksek bilimsel seviyesi Fatihe
İstanbulun kapılarını açan temel unsurdur.
İkinci olarak, 18 Mayıs 1918, Azerbaycan
Türk Cumhuriyetinin kurulması. Mehmet Emin Resulzade ve arkadaşlarını
kuruluşunun 101inci yıl dönümünde tekrar onur ve rahmetle
anıyoruz.
Üçüncüsü de 27 Mayıs 1960, millî iradeye
yönelik bir darbe tarihi. Bu kara dönemi, aynı şekilde, 1961
Yassıada davalarıyla, Salim Başolla anılan yargı
süreciyle de anıyoruz.
Yine -devam etmiş- 28 Şubatta Vural
Savaşla anılan yargı sürecini, yine, maalesef 6 Mayıs YSK
kararlarıyla devam eden yargı sürecini birlikte gözlemlemekteyiz ve
bir ilerlemenin olmadığını görmekteyiz.
Parti olarak her türlü şiddeti
kınıyoruz, her türlü cinayetin cezalandırılmasını
istiyoruz çünkü cezalandırılmayan suçlar kazanılmış
hak sayılır diyoruz.
Bugün, Sayın Nevzat Şatıroğlu ve
Sayın Özlem Zengin ile 61 arkadaşının
hazırladığı 68 sıra sayılı Kanun Teklifini
görüşüyoruz. Bu, normal olarak, 22 maddeden müteşekkil bir torba
kanun şeklinde Komisyona geldi ve de şimdi Genel Kurulda.
Öncelikle, birçok arkadaşımız
bahsetti, biz de üzerinde kısaca durmak istiyoruz. Maalesef, Türkiye
Cumhuriyetinin Büyük Millet Meclisinin yasa yapma kalitesi düşük. Bu, bu
torba kanun süreciyle daha da düşüyor. Özellikle 24 Haziranda
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle bir çatı
oluşturuldu. Ama bu çatıya uygun bir altyapı
olmadığı için altı boş, zayıf bir süreç ortada.
İnanın, bunu komisyonlarda çok net görüyoruz. Arkadaşlarımız
bu kanun teklifini getiriyorlar. Komisyon Başkanı ve Komisyondaki AK
PARTİli ve MHP'li arkadaşlarımızın bütün iyi
niyetleriyle bu maddeleri görüşmeye çalışıyoruz.
İnanın, bir bulmaca çözer gibiyiz hepimiz. Bu kanun tekliflerinin
arkasındaki amacı kanun yapanın maksadı denilen o büyük
kavramı hepimiz anlamak için zor bir bulmaca çözer gibi
uğraşıyoruz. Ve giderek komisyona gelenlerin -kalitesi demiyorum
ama- seviyesi de düşüyor. Bakan yok, genel müdür geliyordu, genel müdür de
yok. Genel müdür yardımcıları, giderek şube müdürleri ve
giderek hizmetlilerle baş başa kalacağımızı
düşünüyorum. Ve mesela, bu kanunlarda, bürokrasi artık bazı
sorunları kendi çözeceğine Meclise göndererek yasa üzerinden
çözümlenmesini istiyor. Mesela 1inci madde, Kültür Bakanlığının
döner sermayesinin kurumlar vergisi muafiyetine tabi tutulması. Çok samimi
söylüyorum, sayın bakan yardımcısıyla
görüştüğümüzde o da aynı görüşteydi. Bu sorun, Maliye
Bakanlığı bürokratları tarafından çözülebilecek bir
sorun ama ciddi bir zaman gerekiyor ve ciddi bir gayret gerekiyor. Bunun
yerine, Meclise gönderilerek, bir kanunla muafiyet tanınarak
çıkarılması çok daha kolay hâle gelmiş ve bunu tercih
etmişler.
Bakın vergi kanunlarına. Biliyorsunuz
vergilerimiz artık kanunlara sığmıyor ve muafiyetleri,
istisnaları anlamak için yeni uzmanlık alanları oluştu. Biz
parti olarak bu muafiyete olumlu oy kullandık. Evet, yararlıdır
ama bunun süreci bu olmamalı. Doğru bir kanun çıkarma süreci
olursa bürokrasi de doğru çalışır.
Bir başka husus, İstanbulda bir
üniversite, İstanbul Galata Üniversitesi kurulması. Bu bir vakıf
üniversitesi. Bunun niçin Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşüldüğünü ne
ben anladım ne de Komisyon mensupları anladı çünkü bu bir
vakıf üniversitesi, bunun bütçesi bizimle alakalı değil; bu, Millî
Eğitim Komisyonunda görüşülmesi, orada irdelenmesi gereken bir kurum.
Ha, devlet üniversitesi olsa tabii ki burada, Plan ve Bütçe Komisyonunda
görüşülsün.
Bunun gibi, mesela Maden Kanununun da Plan ve Bütçe
Komisyonunda görüşülmesi, TRT çalışanlarının özlük
hakları ve disiplinle ilgili işlemlerin de Plan ve Bütçe Komisyonunda
görüşülmesi, herhâlde bu Plan ve Bütçe Komisyonundan işlerin çok daha
kolay geçeceğine olan inançtan kaynaklanıyor.
Biz Galata Üniversitesinin kurulmasına da
olumlu oy verdik, 202nci üniversite oluyor yanılmıyorsam,
hayırlı olsun. Üniversiteye karşı olmak mümkün değil,
tabii ki üniversitede kalite arayışımız ve bu talebimiz
daha yükselerek devam ediyor.
Üçüncü olarak 3, 4, 5 ve 6ncı maddelere
bölünmüş, TRTnin disiplin işlemleri ve disiplin amirleriyle ilgili
hükümler. Doğrusu TRTye artık bir yer bulmamız lazım.
Mesela ben bunu Komisyonda da söyledim, tekrar söylüyorum: Bizim veya milletin
a Haberle bir sorunu yok, geliri gideri özel. Ulusal Kanalla, Halk TVyle de
bir sorunu yok ama bu TRTyi özelleştirme üzerinden AK PARTİye
vermek millet için daha hayırlı bir iş olacaktır diye
düşünüyorum. Neden? Çünkü en azından bundan sonraki finansmanı
milletimizin vergileriyle ve elektrik faturaları üzerinden kesintilerle
olmaz. Çünkü TRTnin, özellikle televizyonun faaliyetlerine
baktığımızda, artık devletin televizyonu olmaktan
çıkmış. Ben başımdan geçen bir olayı tekrar
söyleyeyim. İstanbulda, VIP salonunda bir sabah, televizyonun
başında bir Katarlı benden yardım istedi, uluslararası
bir kanal bulmamı istedi ve ben gittim, baktım ki kumandada ya a
Haber var ya kapanıyor televizyon. Bunu Dışişleri
Bakanıyla da Cumhurbaşkanı yardımcısıyla da
paylaştım. Bana dedi ki: Bu, devletin kanalı mı? Ben
biraz utandım, öyle sayılır dedim. Dışişleri
Bakanımıza da rica ettim, dedim ki: Hiç olmazsa TRT yapın da
devlet kanalımız olsun, biz öyle takdim edelim. Bunları, bu
kurumları -siyasallaştırmamak demiyorum- partilileştirmemek
lazım çünkü nihayetinde bunun altında hepimiz bir maliyetle
karşı karşıya kalırız.
Teklifin 8inci ve 9uncu maddeleri, Maden Tetkik ve
Arama uhdesindeki ruhsatların bölünmesi. Sayın Başkan
çağırdı, Sayın Genel Müdür Yardımcımız geldi
ama samimiyetle söylüyorum, bunun temel maksadını anlamış
değiliz. Evet, 100 birimlik bir alanın 10 birimi belli bir yere
getirilmiş ve bu ihale edilmek isteniyor ama buradaki temel amacı ve
uygulamadaki durumun nasıl bir sonuç doğuracağını biz
anlamış değiliz. Eğer maksadı varsa ya bize anlatan
bürokratlar bu işi bize anlattıkları kadar biliyorlar ya da
onlar da bizim gibi bu işi yazıldıktan sonra görmüş
durumdalar.
Bir başka konu olan -daha sonraki maddelerde
ama- köprü geçişlerine de olumlu oy verdik.
Bakın, bu teklifin maddeleri, bu torba kanun
teklifi ve kanun yapma kalitemiz o kadar düşük ki şu teklife
baktığınızda göreceksiniz, Üç dört tane konuda, özellikle
Maden Tetkik ve Aramayla ilgili şubat ayında yapılmış
düzenlemeleri tekrar düzenlemek için bir teklif getirildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım.
İSMAİL TATLIOĞLU (Devamla) Ya,
şubat ayında yani -mart, nisan, mayıs- üç ay önce kanun
çıkarmışız, düzenleme yapmışız, bunu
düzeltmek için tekrar bütün Meclisin enerjisini harcıyoruz.
Sözlerime son vermeden önce benim sizden bir ricam,
teklifi getiriyorsunuz, lütfen bunun peşinden Genel Kurula gelin. Ben
Bursadaki arkadaşlara teşekkür ederim, hiç olmazsa onlar
kalabalık hâlde geliyorlar ve Meclisteki bu sorunu aşağı
yukarı çözme gayretinde oluyorlar.
Sonsuz teşekkür ederim.
Saygılar. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Konya Milletvekili Sayın Esin Kara konuşacaklardır.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika.
MHP GRUBU ADINA ESİN KARA (Konya) Sayın
Başkan, büyük Türk milletinin değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 68 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin birinci bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
söz almış bulunmaktayım.
23 Mayıs 2019 gecesi, Milliyetçi Hareket
Partisi Doğanhisar İlçe Belediye Başkanımız İhsan
Öztoklu, haince, alçakça, şerefsizce tezgâhlanan bir pusu sonucu kalbinden
bıçaklanarak şehit edilmiştir. İhsan Öztoklu ne ilk ülkücü
şehittir ne de son olacaktır, biliyoruz. Bildiğimiz bir şey
daha vardır ki o da ülkücülerin kıyamete kadar davalarına,
devletlerine sahip çıkacağıdır. Başkanımıza
Yüce Allahtan rahmet, ailesine ve camiamıza
başsağlığı diliyorum.
Yer, gök, deniz tükenir, Oğuzda er tükenmez.
Oğuzda er tükense âlemde şer tükenmez.
27 Mayıs ülkücü şehitleri anma günüdür. 27
Mayıs 1980de şehit edilen Gümrük ve Tekel Bakanımız
Sayın Gün Sazakı rahmet ve minnetle anıyorum. 4 Ocak 1968de
Ankara Site Yurdunda orucunu açtıktan birkaç dakika sonra şehit
edilen Ruhi Kılıçkırandan, 23 Mayıs 2019da
katıldığı bir iftar programı sonrası siyasetin
Kabilleri tarafından haince pusuya düşürülerek şehit edilen
İhsan Öztokluya varıncaya kadar bütün ülkücü şehitlerimizi
rahmet ve minnetle anıyorum, mekânları cennet olsun.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kanun teklifinin 1inci maddesiyle 2252 sayılı
Kültür Bakanlığı Döner Sermaye Kanununun 7nci maddesine
yapılan ekle döner sermaye hizmet ve faaliyetleri, kurumlar vergisinden
muaf bırakılmaktadır. Ancak bu muafiyetin Gelir Vergisi Kanunu
ve Kurumlar Vergisi Kanununca yapılacak kesintilere etkisinin
şümulünün olmaması öngörülmektedir. Kültür
Bakanlığımızın ülkemizin tanıtımına ve
turizm gelirinin artırılmasına yönelik bu tür faaliyetlerinin
kurumlar vergisinden muaf kılınarak desteklenmesini olumlu
karşılamaktayız.
Kanun teklifinin 2nci maddesinde Bulut Eğitim
Vakfı tarafından kamu tüzel kişiliğine sahip İstanbul
Galata Üniversitesi adıyla bir vakıf üniversitesi kurulması
öngörülmektedir. Ülkemizde daha önce de birçok başarılı
örneği olan vakıf üniversitelerinin burslu olarak okuma imkânı
sağlayarak birçok dargelirli ailenin evlatlarına eğitim
sunmasını olumlu karşılamaktayız.
Kanun teklifinin 3üncü, 4üncü, 5inci ve
6ncı maddeleri, 11 Kasım 1983 tarihli ve 2954 sayılı
Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununun 56ncı maddesine ek A, B, C, D
maddeleriyle disiplin cezalarıyla ilgili hükümleri düzenlemektedir. 56/A
maddesinde disiplin cezasının disiplin amirinin, 56/B maddesinde
disiplin cezaları, uyarma, kınama, aylıktan kesme, kademe
ilerlemesinin durdurulması, işten çıkarma hükümleri 657
sayılı Kanunun 125inci maddesinde yer alan hükümler çerçevesinde
atıfta bulunularak düzenlenmiştir. 56/C maddesinde disiplin
cezalarının uygulama esasları hükme
bağlanmıştır. 56/D maddesiyle görevden
uzaklaştırma hükümleri düzenlenmiştir.
Ülkemizin resmî yayın kurumu olan Türkiye Radyo
ve Televizyon Kurumuna önemli görevler düşmektedir. Toplumumuzun ahlak
yapısına, millî değerlerine, manevi ve tarihî değerlere
uygun programlar yapılmasına ülke olarak ihtiyacımız
bulunmaktadır. Türk milletinin aile yapısını bozmaya
yönelik dizi ve programlar, televizyon kanallarında birbirleriyle
yarış hâlindeyken, millî ve manevi değerlerimizi ön plana
çıkaran programların artması temennimizdir.
Kanun teklifinin 7nci maddesiyle Maden Tetkik ve
Arama Genel Müdürlüğünün uhdesindeki ruhsatları bölerek aynı
alan için birden fazla ruhsat verebilme hakkı tanınmaktadır.
Kanun teklifinin 8inci maddesiyle yer
altındaki maden işletmelerinde faaliyet gösteren kamu kurum ve
kuruluşlarının yer altındaki işlerine ilişkin
sözleşmelerde mevzuat değişikliği nedeniyle oluşan
fiyat farklarının ödenmesi yerine, bu fark için kömür
fiyatlarındaki artışın da dikkate alınarak, destek
tutarının belirlenmesine ilişkin usuller düzenlenmiştir.
Kanun teklifinin 9uncu maddesiyle 2018
yılı devlet hakkı beyan, tahakkuk ve tahsilatının
yapılmaması öngörülmüştür.
Kanun teklifinin 10uncu maddesiyle Maden Tetkik ve
Arama Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan kaynak veya rezerv
raporları olan madenler için bu kanunun yayımı tarihinden
itibaren altı ay içerisinde Genel Müdürlüğe başvurulması
hâlinde, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğüne bu sahalar için buluculuk
hakkı verilmesi öngörülmektedir.
Kanun teklifinin 11inci maddesiyle 3238
sayılı Savunma Sanayii ile İlgili Bazı Düzenlemeler
Hakkında Kanunun 10uncu maddesindeki acil kelimesi
çıkarılarak Emniyet Genel Müdürlüğünün istihbarat ve
güvenliğe ilişkin tüm ihtiyaçlarının Savunma Sanayii
Destekleme Fonundan karşılanması sağlanmaktadır.
Kanun teklifinin 12nci maddesiyle
Kırıkkale Merkez ili Bahşili ilçesinin adının
Bahşılı olarak değiştirilmesi öngörülmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 28 Mayıs 1918 tarihinde
bağımsızlığına kavuşan tek millet-iki
devlet, kardeş ülke, can Azerbaycanın kuruluşunun 101inci
yılını kutluyorum. Buradan Azerbaycandaki
soydaşlarımıza saygı ve selamlarımı iletiyorum.
Kalan süremde seçim bölgem olan
Konyamızın bazı sorunlarına değinmek istiyorum.
Tarım kenti olan -verimli Konya Ovası- Konya, Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından
açıklanan kenevir ekilen iller içerisinde maalesef bulunmamaktadır.
Cumhurbaşkanımıza ve sayın bakanımıza buradan
seslenmek istiyorum: Kenevir ekilen iller içerisinde Konyanın da yer
alması hem ekonomimize katkı sağlayacaktır hem de hava
kirliliğinin temizlenmesinde çok önem arz ettiği için, bu ürünün
Konyada da üretilmesini istiyoruz.
Maalesef, Konyamızda bir sivil havaalanı
bulunmamaktadır. Biz, 3üncü Ana Jet Üssüne ait askerî
havaalanını kullanmaktayız ve sadece İstanbul-Konya
arası seferlerimiz bulunmakta. Biz diyoruz ki haftada bir bile olsa
Konyaya diğer illerle bağlantı sağlayacak uçak seferleri
düzenlensin, böylelikle Konya turizmine de bir katkı sağlansın.
Her milletvekilimiz buraya geldiği zaman kendi
şehrinin yemeklerini övüyor. Ben de diyorum ki gastronomi şehri
olarak bilinmesek bile, Konyada yaprak sarması küçük ve böyle kalın
sarılır ve Konyadakinin lezzetini hiçbir yerde
bulamazsınız. Su böreğinin yufkaları tek tek elde
açılmayıp suda haşlanmadığı müddetçe ve odun
ateşinde pişmezse Konyalı ona su böreği demez. Bamya
çorbası denince Konya akla gelir ve diyorum ki birçok şehir ve
muadilleri sahip çıkmaya kalksa da etli ekmek denince akla Konya gelir
ve bu lezzetleri tatmak için ben hepinizi inşallah Konyaya bekliyorum.
Yine, konuşmamı ülkücü şehitlerimiz
için Sayın Liderimiz Doktor Devlet Bahçelinin söylemiş olduğu
bir sözle kapatmak istiyorum: Asırların derinliklerinden dalga dalga
yükselen Ey Türk, titre ve kendine dön. çağrısına kulak veren
onlardı. Zamanın dar kalıplarına sığmayıp
taşan, hıyanete meydan okuyup bozkurt gibi ileri atılan onlardı.
Ülkemizi yabancı ve gayrimillî akımların tasallutuna almak isteyenlere
engel olan, Türk milletinin bekası için muazzam bir duruş ve
tavır gösteren gene onlardı.
Tüm ülkücü şehitlerimizi rahmet ve minnetle
anıyorum.
Gazi Meclisimizi ve bizi izleyen büyük Türk
milletini saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın Filiz Kerestecioğlu
konuşacaktır.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika.
HDP GRUBU ADINA FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; önümüzdeki torba kanundaki tekliflerden biri, yeni bir
vakıf üniversitesi açılması. Bir üniversitenin
açılması, normalde çok önemli bir adımdır aslında. Bu
ülkenin köklü üniversitelerinin -işte, Ankara, İstanbul
üniversiteleri ve bazı köklü üniversiteler gibi- bu ülke için
yetiştirdiği akademisyenlere ve öğrencilere
baktığımızda, gerçekten, yeni bir akademik kurumun
açılmasını heyecanla karşılamamız gerekir ama maalesef,
bu mümkün olmuyor. Çünkü siz, değerli arkadaşlar, en nitelikli binlerce
akademisyeni üniversitelerden ihraç ettiniz. Üniversiteler özerkliğini
yitirmiş; özgür, bağımsız, bilim üretmesi gereken bütün
kurumlar da baskı altında.
Son dört yılda kurulan 21 devlet
üniversitesinin öğretim elemanı başına düşen makale
sayısı toplam 0,10 arkadaşlar; 0,10 akademik makale
sayısı. Önemli uluslararası akademik dergilerde yayımlanan
makale ise yok denilecek kadar az. Her şehre bir üniversite projesi
bitti, 2nci üniversiteler ve sayısız vakıf üniversiteleri
kuruldu. Söylemekten üzüntü duyuyorum ama Artan genç işsizliği
karşısında nasıl vakit kazanırız? demekten
başka bir şey değil bu yeni üniversiteler. 14-24 yaş
grubundaki genç nüfustaki işsizlik oranı 23,6. Sorarlarsa Onlar
işsiz değiller, öğrenciler. mi diyeceksiniz?
Gençleri en verimli çağlarında, yeni
kurulmuş üniversitelerde diploma umuduyla oyalıyoruz. Mezun olunca
ise yine işsizlik. Bugün 4 işsizden 1i üniversite mezunu. Sonra da
Her üniversite mezunu, iş bulacak diye bir şey yok. deriz ve hiçbir
sorumluluk almayız, ne olacak. Böyle olmaz arkadaşlar.
İşsizlik, iş bulamayan yurttaşların yetersizliği
veya beceriksizliği değil, ekonomi yönetiminde söz sahibi
olanların beceriksizliği ve yeteneksizliğidir ki bu beceriksizlik
de en fazla gençleri etkiliyor maalesef.
Teklifte yer alan bir başka konuyla ilgili bir
soru sormak istiyorum, cevabı çoktandır unutulmuş bir soru bu.
Tarafsız kamu yayıncılığı ne demektir? Halk
tarafından finanse edilen bir yayın organının halka,
doğru, bağımsız, tarafsız bilgi vermeyi hedefleyen bir
yayın politikasının, halk tarafından denetlenmeye
açık, şeffaf ve hesap verebilir bir yapısının
olması; tarafsız kamu yayıncılığı bu demek.
Mesela, seçim döneminde tüm siyasi partilere, tüm adaylara dengeli bir
şekilde yer verilmesi yani TRTnin yaptığının tam
tersi. AKPye 146 saat -bunu iyi dinleyin arkadaşlar- MHPye 18 saat lehte
yer verirken CHPye 21 saat lehte, 17 saat aleyhte; İYİ PARTİye
4 saat lehte, 3 saat aleyhte ve şok şok şok, HDPye ise 36
saniye lehte, 3 saat aleyhte yer verdiğinde buna, tarafsız kamu
yayıncılığı değil, yandaş
yayıncılık diyoruz.
Burada TRTnin yanlı yayıncılık
anlayışına son vermek üzere aslında bir araya gelmemiz
gerekirdi. Oysa bir buçuk yıldır, bir disiplin yönetmeliği
olmaksızın, her şeyin genel müdürün iki dudağının
arasında olduğu bir düzen sürüyor TRTde ve şimdi, bu yeni düzenlemeyle
de işler kılıfına uyduruluyor. Bu teklif, Temmuz 2018de
çıkarılan 703 no.lu KHKyle TRTde başlayan siyasi
kadrolaşma sürecinin bir parçasıdır; sürgün, disiplin
cezaları, soruşturmalar ve istihdam fazlası personel
uygulaması. Yıllardır TRTde tecrübe kazanmış,
birikimli ve üretken personelin istihdam fazlası personel
uygulamasıyla mesleğini icra etme hakkı yok sayılıyor,
nitelikli personel niteliksizleştiriliyor. Soruyoruz: Bunun nesi kamu
yararına?
Yine bir şok haber daha: Bakın, TRTde Çince
masasına bakan kişi istihdam fazlası listesine
alınınca yerine atanan kişi Çince bilmiyor. Nece
konuşturmayı düşünüyorsunuz Çince bilmeyen bu
arkadaşı, bilmiyoruz ama Çince bilen personel istihdam fazlası
diye açığa alınmış.
Arkadaşlar, kendi personelini fazlalık
olarak gözden çıkarırken şirketler
aracılığıyla yüzlerce kişiyi işe alarak,
güvencesiz çalışmayı dayatarak sadece TRTde değil, tüm
kamu kurumlarında tek adam rejimi, siyasi kadrolaşma ve biat kültürü
işte böyle inşa ediliyor. Al gülüm, ver gülüm göründüğünüz
ekranlarda size oy veren insanlar bile artık sadece sizi görmekten
bıkmış durumdalar -inanın böyle bu durum- ve sizin
yandaş politikalarınızdan da usanmış durumdalar.
Teklifteki bir başka facia, madenle ilgili
maddeler. Madenlerde bunca facia, bunca cinayet yaşadık, Somada 301
insanımızı kaybettik bu katliamda. Defalarca dile getirdik hem
ülke kaynakları açısından kritik hem de çok fazla iş
cinayetinin yaşandığı maden iş kolu, kamu
tarafından işletilmelidir. Madenlerin küçük parçalar hâlinde
özelleştirilmesi, redevans ve taşeron sistemi daha fazla
yaygınlaştırılırsa bu ancak iş cinayetlerini
artırır. Daha geçen yıl 3 bine yakın maden işçisi,
redevansa karşı maden ocağından çıkmama eylemi
yaptılar ama siz yine bu teklifte aynı yanlışta ısrarcısınız
maalesef.
Bu ülkede hiçbir para, hiçbir fon, amacı için
kullanılmıyor arkadaşlar. Savunma Sanayii Fonu, savunma
teknolojisi denilen savaş teknolojisi araştırmaları için
oluşturulmuş bir fon. Bu fon şimdi zorunlu olmayan hâllerde de
Emniyet Genel Müdürlüğüne aktarılabilecek. Sözüm ona toplumsal düzeni
korumak için var Emniyet Genel Müdürlüğü. Peki, neden savaş
yatırımları için ayrılan bütçeyi Emniyet Genel
Müdürlüğüne aktarıyorsunuz? Toplumla, yurttaşla mı
savaşıyorsunuz? Emniyet Genel Müdürlüğü bir zahmet her gün
öldürülen kadınlara şiddeti önlemek için uğraş versin
mesela, asıl uğraşı bu olmalı.
Ayrıca Türkiyenin her yerinden kadınlar
savaş travmasıyla eve dönen erkeklerden de şiddet gördüler
arkadaşlar. Savaşla kışkırtılan erkeklikle de
yaşamak zorunda kaldılar ve bu yüzden de ölüyorlar. Artık
savaşın değil, barışın sözünü etmek istiyoruz,
bunu duymak istiyoruz. Bugün barış üzerine konuşurken bir
müjdeden, Türkiyede yaşayan herkese umut olacak bir değişimden
değil de sanki kötü bir haberden bahsediliyormuş gibi.
Barış dediğiniz zaman böyle oluyor. Oysa 1980den bugüne 6.904
sivil faili meçhul cinayetler, işkence ve zorla kaybedilerek öldü.
Meclisin resmî rakamları bile 1984-2012 yılları arasında
toplam can kaybının bu ülkede 35.576 kişi olduğunu
söylüyor. Bu savaş hâli, yalnızca Kürtleri yoksul
bırakmadı, Türkiyenin eğitime, sağlığa,
yatırıma aktaracağı parayı acımasızca heba
etti.
Barış, elbet devletle olur ama o
barış topluma yayılmadan da hakiki bir barış tesis
edilemez. Barış açık kapılarla yapılır, sonuna
kadar açık kapılarla yapılır ki akademisyenler
çıkıp Bu suça ortak olmayacağız. diyebilsinler.
Ardından örneğin bir AK PARTİ seçmeni çıkıp Ben
artık ne savaşa para harcansın ne canlar yitirilsin istiyorum.
diyebilir. Bir öğretmen Çocuklar ölmesin. diyebilsin ve sağduyudan
yana eller de korkmadan onu alkışlayabilsinler.
Artık kim kiminle anlaştı, hangi
pazarlıktı, bunları duymak istemiyoruz arkadaşlar.
Sayın Başkan, bitireceğim müsaade
ederseniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun toparlayın.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Topluma yayılacak vesayetsiz, kapsayıcı, adil,
şeffaf ve kadınların eşit yer bulduğu bir
barışı istiyoruz. Daha demokratik, daha huzurlu, daha
barışçıl bir toplum için yani gelecek için artık bir
adım atmalıyız hem de kapıları sonuna kadar açarak.
Bunu tüm partiler, tüm toplum birlikte yapmalıyız. Artık Sen
şununla görüştün, sen bununla anlaştın. lafları
bitmeli ve son bulmalı bu Mecliste. Herkesin aynı noktada durup geçmişe
ve geleceğe aynı gözlerle bakması gerekmez belki ama eğer
birlikte yaşıyoruz diyorsak, hâlen bizi toplum yapan
ortaklıklarımız varsa acıları birlikte
iyileştirip barış için birlikte sevinebilmeliyiz. Artık
bayramlarda birbirimizin yaralarını sarıp derman olabilmeliyiz.
Konuşmama son verirken teklifin 12nci
maddesinde Bahşili ilçesinin adı Bahşılı olarak
değiştiriliyor, gerekçesi de çok güzel.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Vatandaşlar arasında öyle kullanılıyor.
deniyor gerekçesinde tıpkı Dersimin adının Dersim
olduğu gibi. Herkes için demokrasi, herkes için adalet diliyorum.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Ankara Milletvekili Sayın Bülent Kuşoğlu
konuşacaklardır.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
CHP GRUBU ADINA BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara)
Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; hepinizi
saygıyla selamlıyorum. 68 sıra sayılı Kanun Teklifi üzerinde
grubum adına söz aldım.
Değerli arkadaşlar, tümü üzerindeki
konuşmamda da belirttim, ekonominin bu kadar sıkıntılı
olduğu, vatandaşımızın, halkın bu kadar
sıkıntılı olduğu bir dönemde, kriz içerisinde
olduğumuz bir dönemde Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu tür
kanunların görüşülmesi gerçekten üzüntü verici. Halkın
beklediği, bizden umduğu kanunlar bunlar değil, Türkiye Büyük
Millet Meclisi olarak bizim yapmamız gereken çalışmalar bunlar
değil. Halkın dertlerine derman olmamız lazım, bu
sorumluluğumuzu yerine getirmemiz lazım.
Hem Dünyada ekonomi değişiyor, bir
değişim içerisinde, dünya düzeninde sancılar var,
sıkıntılar var. diyoruz hem de bu sancılar,
sıkıntılar karşısında hiçbir şey yapmıyor,
seyrediyoruz. Hâlbuki dünyadaki bu değişimi çok iyi okumamız,
Batıdan Doğuya kayan güç dengesini çok iyi gözlemlememiz, bizim de
ona göre Türkiye olarak bu değişim içerisinde yer almamız
lazım, değişimi okumamız lazım, ekonomideki
değişime göre hareket etmemiz lazım, yeni politikalar
geliştirmemiz lazım ve bu konularla ilgili olarak bu Meclisin
yapabileceği çok şey var. Maalesef, bunlarla ilgili olarak seyirci
durumundayız.
Türkiyeden önemli ölçüde para kaçıyor yurt
dışına. Deminki konuşmamda güvenle ilgili birçok endeksten
bahsetmiştim. Özellikle 2016 ve 2017 yıllarında 6 bin dolar
milyoneri hesabı yurt dışına çıkmış yani 1
milyon dolar ve üzerindeki hesaplar yurt dışına
çıkıyor, 2016da 6 bin, 2017de 6 bin. Bu konuda dünyada 3üncüyüz
ama Çin ve Hindistan bizden önce geliyor. Çin ve Hindistanın nüfusu 1
milyar ve üzeri. Onların nüfusuna bakınca, nüfusa göre
kıyaslayınca dışarıya giden milyoner
sayısında, döviz hesabı sayısında, dolar hesabı
tutarında biz 1inciyiz dünyada, anormal ölçüde para yurt
dışına çıkıyor, kaçıyor. Şimdi, bunlara
çözüm bulmak varken biz bu konularla uğraşıyoruz maalesef.
Halbuki bunlar çok önemli. Neden kendi vatandaşımız
parasını yurt dışına kaçırır, ülke bu
durumdayken, bu kadar sıkıntılıyken? Bunlarla
uğraşmamız gerekirken maalesef nelerle
uğraşıyoruz.
Şimdi, bu birinci bölümde Kültür
Bakanlığı DÖSİMM (Döner Sermaye İşletmesi Merkez
Müdürlüğü) kurumlar vergisinden muaf kılınıyor. Tam olarak
öğrenemedik, ilk defa mı bir döner sermaye işletmesi kurumlar
vergisinden muaf kılınıyor? Biraz önce anlattım, döner
sermaye işletmesi bir kuruma bağlı, bakanlığa
bağlı; bakanlık, kamu kurumu olarak faaliyet gösteriyor zaten,
bir kamu kurumu olarak vergilenmiyor, vergilenmemesi de gerekiyor. Döner
sermaye işletmesi, adı üzerinde işletme, vergilenmesi gerekiyor.
Eğer vergilenmeyecekse, piyasadaki koşullara uygun
çalışmayacaksa, rekabet etmeyecekse o zaman kamu kurumu olması
lazım, döner sermaye işletmesine gerek yok. Niye döner sermaye
işletmesini kurumlar vergisinden muaf kılıyoruz ki, böyle bir
anlayış olamaz ki.
Ayrıca üşenmedim değerli arkadaşlarım,
bakın, Kültür ve Turizm Bakanlığı Sayıştay
denetim raporu bu, 2017nin. Döner sermaye işletmesinin raporu da var
burada. İşte burada tabloları var, döner sermaye
işletmesinin gelir gider tablosu, 74 milyar lira zararlı. Kurumlar
vergisi yok ki -arkadaşlar da ifade ederler- son üç yılda da zaten
kâr etmemiş. Nereden kurumlar vergisi çıkıyor da biz gecenin bu
saatinde, ramazanın şu gününde bununla uğraşıyoruz, ne
anlamı var bu işin? Bakın burada eğer döner sermaye
işletmesiyle uğraşacaksak daha önemli şeyler var.
Sayıştay anlatmış Müze ve ören yerleri gişelerinin
kiraya verilmesi işiyle ilgili olarak muhammen bedelin yanlış
hesaplanması. Bunları yapamıyor da
Bulgu 2 Yeteri kadar avukat
bulunmasına rağmen kurum davalarının takibi için
avukatlık hizmeti dışarıdan alınıyor. diyor,
yeteri kadar avukat varken. 7 tane bulgusu var, 7 eleştirisi var döner
sermaye işletmesiyle ilgili 2017de. Yani bunları görmeyeceğiz,
düzeni bozan, döner sermaye işletmesi mantığına
aykırı, kamu mantığına aykırı getirip bir
iş yapacağız burada. Bunu açıklamak bile mümkün değil,
hakikaten mümkün değil. Ben de utanıyorum bunları söylemeye ama
getirilmiş, ne yapalım, bunları eleştirmek zorundayız.
Ama bunun doğru olduğunu hiç kimse de iddia edemez, gerçekten iddia
edemez. Yani Allahtan biraz korkmak lazım ya bunları getirirken.
Şimdi Galata Üniversitesiyle ilgili
Bir şey daha söyleyeceğim: 1inci madde
daha, şöyle: Döner Sermaye Kanunu 7nci maddesinde bir
değişiklik yapılıyor, bununla kurumlar vergisinden muaf
kılınıyor. Kanun yazımında, bir kere Kurumlar Vergisi
Kanununda bu muafiyetin olması lazım, muhakkak olacaksa. Kanun
yazımında böyledir yazım tekniği açısından.
Kurumlar Vergisi Kanununda yer alması lazım bunun. Ayrıca,
değişiklik yapılan madde şöyle: Döner sermaye
işletmeleriyle ilgili 7nci madde. Maddeye bir ilavede bulunuluyor. Fakat
maddenin üstü şu şekilde değerli arkadaşlarım,
özellikle hukukçular baksın: Kültür Bakanlığı Döner
Sermayesi 1050 sayılı Muhasebei Umumiye Kanunu, 2490 sayılı
Artırma, Eksiltme ve İhale Kanunu ile bu kanunların ek ve
değişiklikleri hükümlerine bağlı değildir. deyip bir
fıkra ilave ediyoruz. 1050 sayılı Muhasebei Umumiye Kanunu yok
ki artık. 2490 sayılı Artırma Eksiltme Kanununun zaten
ilgili maddeleri değişti, bunu niye koyuyoruz? Ben bunu Komisyonda
söyledim, Efendim, başka yerlerde de var. Sadece bu maddede
değişiklik yaptığımız için 1050 sayılı
Muhasebei Umumiye Kanunuyla ilgili değişikliği, Artırma
Eksiltme Kanunuyla ilgili değişikliği dercetmedik. dediler.
Baktım sonra, üşenmedim, yokmuş, başka hiçbir maddesinde
yokmuş böyle bir değişiklik. Döner Sermaye Kanununun 2252
sayılı Kültür Bakanlığı Döner Sermaye Kanununda
başka bir şekilde Muhasebei Umumiye Kanunu ve 2490 sayılı
Artırma Eksiltme Kanununda değişiklik yok. Bunun da
değişmesi şart. Olmayan kanunlar burada zikrediliyor, biz kanun
değişikliği yapıyoruz, o maddeye ilavede bulunuyoruz, bunu
da değiştirmiyoruz. Böyle bir saçmalık olamaz. Bunu da buraya
getiren, bu Meclisle dalga geçenlerle ilgili olarak da gereği yapılmıyorsa
ben ne diyeyim artık? Yani, bakın, başında da buraları
yöneten insanların olması lazım, dalga geçilmemesi lazım;
bilmiyorsa yapmaması lazım bu işi.
Galata Üniversitesi konusu
Şimdi,
üniversiteler, bu konular gündeme geldiği zaman, bir kanun değişikliği
gündeme geldiği zaman konuyu da, ilgili kurumları da oturup
tartışmak, konuşmak lazım. Galata üniversitesi konusu
geliyor; YÖKü konuşmamız lazım, üniversitelerimizin durumunu
konuşmamız lazım, üniversitelerimizin içinde bulunduğu
sıkıntıları konuşmamız lazım. 200 küsur
olmuş. Plan ve Bütçe Komisyonunda bunu görüşüyoruz, ilgili komisyonda
görüşmüyoruz. İsmi ayrıca, belirttiğim gibi, sorun;
Galatasaray Üniversitesi varken bir Galata Üniversitesi daha kuruyoruz.
Birbirine karıştırıyor insanlar, karıştırılabilir.
Anlamak mümkün değil.
3, 4, 5 ve 6ncı maddeler TRTyle ilgili.
TRTnin masaya yatırılması gerekiyor. TRT 150 civarında
çalışanını başka kurumlara sürdü. Niçin bunlar
yapılıyor? Bunların bir gerekçesi olması lazım.
Eğer bu konuları görüşüyorsak TRTyi de oturup masaya
yatırması lazım bu yüce Meclisin, TRTyi de konuşması
lazım; biraz önce arkadaşlarımız bahsetti, TRTnin birçok
yanlışı var, bunların burada görüşülüp konuşulması
lazım, burada TRTyle ilgili yöneticilerin hesap vermesi lazım.
Maden Kanununda değişiklik
yapıyoruz. Devlet hakkı bedellerinde gerçekleştirilen
artışları 2018 yılı için uygulamıyoruz, 2018deki
bu artışları uygulamıyoruz. Devlet desteği veriyoruz.
Neden yapıyoruz? Bunun ne getirdiğini, ne götürdüğünü, kaç
kuruş faydası olacağını hiçbir şekilde
hesaplamamışız, etki analizi yok, kanun
değişikliği yapıyoruz. Gerçekten dalga geçilir gibi yani bu
yüce Meclisle dalga geçirilir gibi. Bunların kabul edilmemesi lazım;
Meclis Başkanının, özellikle iktidar milletvekillerinin, sorumlu
olanların bunları bu yüce Mecliste kabul etmemesi lazım bu
şekilde.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Kuşoğlu.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
3238 sayılı Savunma Sanayii ile
İlgili Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanunda
değişiklikler yapıyoruz.
12nci olarak da en önemli değişiklik,
Sayın Vekilim, sizin memleketle ilgili Bahşiliyi
Bahşılı yapıyoruz, memleketi kurtarıyoruz bu
şekilde.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Tamam.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, gerçekten memleketin durumu bu kadar
sıkıntılıyken, hem ekonomiyle ilgili hem dış
politikayla ilgili hem toplumsal birlik, beraberliğimizle ilgili,
barışla ilgili bu kadar sorun varken bu ramazan günü, bayram öncesi
bunlarla uğraşmamız yazık günahtır. Tekrar
üzüntülerimi bildiriyorum. Belki konuşma fırsatım olamaz,
herkese iyi bayramlar diliyorum.
Saygılar sunuyorum efendim. (CHP ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Milletvekili.
Gruplar adına yapılan konuşmalar
tamamlanmıştır.
Teklifin birinci bölümü üzerinde şahsı
adına ilk olarak İstanbul Milletvekili Sayın Erkan Baş
konuşacaktır.
Buyurun.
Süreniz beş dakika. (HDP sıralarından
alkışlar)
ERKAN BAŞ (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Bizleri izleme fırsatı bulan tüm
işçileri, emekçileri yürekten selamlıyorum.
Bugün -bazı milletvekili
arkadaşlarımız değindi- Türkiye tarihinin en önemli
özgürlük direnişlerinden bir tanesi olan Gezi direnişinin yıl
dönümündeyiz. Bu vesileyle Mehmet Ayvalıtaş, Ethem Sarısülük,
Abdullah Cömert, Ali İsmail Korkmaz, Medeni Yıldırım, Ahmet
Atakan, Berkin Elvan ve Hasan Ferit Gedik arkadaşlarımızı
saygıyla anarak başlamak istiyorum.
Tabii, biz, konjonktüre göre pozisyon alan
siyasetçiler değiliz. Burada, sadece Gezi günlerinde, büyük Gezi
direnişi sırasında Bundan sonra otobüs durağının
yerini değiştirsek onu bile halka soracağız. diyen AKPli
yetkililere hatırlatmak istiyorum. Tabii, o gün büyüyen halk hareketi karşısında
ayakları titreyerek yaptıkları açıklamalardı bunlar;
bugün konjonktür değişip güç yeniden ellerindeymiş gibi
düşündükleri zaman tüm Gezicileri tehdit etme, onları davalarla,
baskıyla sindirme yaklaşımı devreye girdi. Ben bu vesileyle
Genel Kurulda da ifade edeyim. İlk gününden bu yana Gezi direnişinde bulunma
şansı olan bir arkadaşınız olarak bundan gurur
duyuyorum. O gün de Geziciydim, bugün de Geziciyim ve Gezi direnişinin,
baskıcı bir iktidara karşı bu halkın en haklı
direnişi olarak Türkiye tarihinde altın harflerle yerini
bulacağını düşünüyorum.
Değerli arkadaşlar, yine bir iktidar
alışkanlığıyla getirilen bir torba kanunla
karşı karşıyayız; üstelik bunu bir temel kanun olarak
görüşüyoruz. Tabii, insanın sorası geliyor yani bu 7
bakanlığı, onlarca komisyonu niye kuruyoruz, madem bizim böyle,
antik Yunan filozofları gibi her konuda fikri olan milletvekillerimiz var?
Gerek yok; o zaman bu bakanlıkları, komisyonları lağvedip
bütün çalışmaları buradan yürütmek mümkündür gibi gözüküyor.
Fakat maalesef, bu torba yasalar halkın gerçek sorunlarına
değinmiyor, halkın gerçek sorunlarının yanından bile
geçmiyor. Örneğin, sevgili arkadaşlar, asgari ücretin 2.020 lira
olduğunu hatırlayarak başlamamız gerekiyor ve 4
kişilik bir aile için açıklanan açlık
sınırının, bakın yoksulluk demiyorum, açlık
sınırının 2.124 lira olduğunu da
hatırlamamız gerekiyor. Bu tablo karşısında, herhâlde
Millet Meclisine düşen görev, halkın açlık
sınırının altında yaşama
koşullarını değiştirmek olmalı ama biz bunlarla
uğraşmıyoruz.
Mesela, değerli arkadaşlar, hiç
aklınızdan geçiyor mu; acaba biz, bu ülkede örneğin iş
saatlerini azaltsak, asgari ücreti de yükseltsek ve insanlar daha az
çalışıp daha rahat yaşasa. Örneğin, insanca
yaşayacak ücretler versek. Örneğin, çalışma hakkını
güvence altına alsak; mesela, işsizliği yasaklasak. Hani bunları
tartışabilsek, bunları konuşabilsek ya da büyük bir hak
gasbı olarak gördüğümüz EYT olarak anılan mağduriyete son
versek de memlekette insanlar için yeni çalışma alanları
yaratırken insanların emekliliklerini insanca biçimde
yaşamalarının olanaklarını yaratsak. Ama bunlar
gündeme gelmiyor. Ne gündeme geliyor? Örneğin, bir tane torba yasanın
içerisinde üniversite kurmayı tartışıyoruz. Çok açık
olarak ifade etmek gerekiyor ki, torba yasayla üniversite kurmak aslında
eğitime gayriciddi yaklaşımın en tipik göstergelerinden bir
tanesidir. Türkiyede üniversitelerin ne hâlde olduğunu biliyoruz. Dünyada
ilk 500 üniversite sıralanıyor, Türkiyeden ya 1 üniversite
girebiliyor ya hiç giremiyor. Onlarca, yüzlerce akademisyen işinden edilmiş
durumda ama biz eğitimi kurtarmak adına bula bula çare olarak
vakıf üniversitelerini artırmayı bulmuşuz. Açıkça
soruyorum: Değerli arkadaşlar, bu ülkede açlık
sınırının altında yaşamaya mahkûm ettiğiniz
insanların çocukları bu vakıf üniversitelerinde okuyabilecek mi
mesela? O açlık sınırının altında yaşamak
durumunda kalan genç kardeşlerimin eğitimi için ne
düşünüyorsunuz? Mesela, hiçbirinizin aklına devletin, eğitimi
herkes için eşit, parasız ve bilimsel olarak sağlamak gibi bir
yükümlülüğü olduğu geliyor mu? Biraz bunlar üzerine düşünmemiz
gerekiyor, öneriyorum.
Değerli arkadaşlar, mesela, köprü
affını tartışıyoruz. Tamam, affedilsin,
insanlarımız o paraları ödemekten kurtulursa biz mutlu oluruz
açık söylemek gerekirse ama mesela, hiç şunu tartışıyor
musunuz: Üzerinden hiç geçmediği köprü için milyarlarca lira para veren
vatandaşın durumu ne olacak? Burada size bire bir
yaşadığım bir şeyi aktarmak istiyorum. Şoför bir
arkadaşım var, büyük bir şirket yöneticisinin, patronunun
yanında şoförlük yapıyor. Osman Gazi Köprüsünden geçerken -hiç
geçtiniz mi bilmiyorum, köprü genelde bomboş oluyor- patronu dönüyor,
bizim şoför arkadaşa diyor ki: Burası var ya burası, senin
gibiler parasını veriyor, benim gibiler geçiyor işte.
Yarattığınız düzen bu arkadaşlar. Şimdi,
bunları tartışmak varken biz torba yasalarla uğraşmak
durumunda kalıyoruz.
Tabii, memleketin gerçek gündemlerine davet etmek
dışında, memleketin gerçek acılarıyla
uğraşmaya çağırmak dışında
yapabileceğim bir şey yok. Tabii, beş dakikada 12 madde üzerine konuşmak
da pek mümkün olmuyor. Değerli Başkan izin verirse sözlerimi
toparlayayım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN BAŞ (Devamla) Bu
yaptıklarınızın yanınıza kâr
kalacağını sanıyorsunuz. Ben kısa dönemli
milletvekilliğim boyunca bir şeyi açıkça itiraf edeyim. AKPnin
en büyük meziyeti işi kılıfına uydurmak oluyor, en son YSK
darbesinde de gördük. Aslında, halkın size verdiği
mesajları, halkın size göstermeye çalıştığı
yolu görmemekte ısrar ediyorsunuz ama ortada bir zihniyet sorunu olduğunu
burada ifade etmem gerekiyor. Çok basit bir örnek vereceğim. İzmir
Milletvekili Binali Yıldırım katıldığı bir
televizyon programında diyor ki: 70 bin sokağı
aydınlatıp gündüz gibi yapacağız, kadınlarımız
rahatça gezsin. Arkadaşlar, bakın, burada ciddi bir zihniyet
problemi var. Bir: Kadınlar kimsenin değildir. Öyle
kadınlarımız denmez, denmemelidir. İki: Sokakları
aydınlatalım ama önce kadınlara dönük cinayetleri
aydınlatalım. Şule Çet cinayetini aydınlatalım, Rabia
Naz cinayetini aydınlatalım, yolsuzlukları ve
hırsızlıkları aydınlatalım ama zihniyet
başka olunca böyle sonuçlarla karşı karşıya
kalıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili.
ERKAN BAŞ (Devamla) Ben son olarak şunu
söyleyeyim: Küçücük bir kardeşimiz İstanbul seçimleri
sırasında güzel bir laf etti ve halkın çok geniş
kesimlerinin duygusuna tercüman oldu. Masalda Kral çıplak! diye
bağıran çocuğu hepimiz severiz. O küçük kardeşimiz de Her
şey çok güzel olacak." dedi, bir anda memlekette umut tohumları
yayıldı, herkes birbirine Her şey çok güzel olacak, her
şey çok güzel olacak." diyor. Ben de inanıyorum ki her şey
çok güzel olacak, işçilerle çok güzel olacak, kadınlarla çok güzel
olacak, gençlerle çok güzel olacak. (CHP sıralarından
alkışlar) Sadece İstanbul kazanmayacak, İstanbul
kazanınca Türkiye de kazanacak. (CHP ve HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Şahsı adına ikinci
konuşmacı Giresun Milletvekili Sayın Cemal Öztürk. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurun.
Süreniz beş dakikadır.
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 68 sıra sayılı, (2/1908) esas
numaralı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde -635
sayılı Kararnamede- Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi üzerinde şahsım adına söz aldım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Yürürlük ve yürütme maddeleriyle birlikte 22
maddeden ibaret olan bu kanun teklifi, 17/5/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına sunulmuş ve 20/5/2019 tarihinde
komisyon olarak Plan ve Bütçe Komisyonuna gönderilmiştir.
Başlangıçta, 14 kanunda, 1 kanun hükmünde kararnamede
değişiklik yapması öngörülen teklif 22 değil, 20 maddeydi.
Daha sonra, Plan ve Bütçe Komisyonunda yapılan görüşmeler neticesinde
-ki bütün parti grup temsilcilerinin katıldığı bir toplantıda-
2 madde tekliften çıkarılmış, 3üncü madde de 4 maddeye
bölünmüş ve yine 6ncı madde de 2 madde hâlinde düzenlenerek 22 madde
olarak Genel Kurulun gündemine gelmiştir.
Değerli milletvekilleri, çok sayıda
arkadaşımız konuştu ve kanun teklifiyle ilgili aslında
bir bütünün parçaları ifade edildi ama ben şöyle bir özetlemek
istiyorum: Teklifin 1inci maddesinde Kültür ve Turizm
Bakanlığımızın Döner Sermaye İşletmesi
Merkez Müdürlüğünün kurumlar vergisinden muafiyeti getiriliyor.
2nci maddede, İstanbulda İstanbul
Galata Üniversitesi adıyla yeni bir üniversite kuruluyor.
3üncü maddeyle, TRT kurumunda görev yapan
memurların ve kadro karşılığı sözleşmeli
personelin tabi olduğu disiplin hükümlerinin yönetmelikle düzenlenmesinin
Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi nedeniyle ortaya çıkan
hukuki boşluğun giderilmesini teminen, disiplin hükümlerinin 2954
sayılı Kanunda belirlenmesine gidiliyor. Burada, önce Disiplin
başlığında yer alan hükümler uygulanacak 657
sayılı Devlet Memurları Kanunundaki. İşten
çıkarma hâllerinde, yine 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununun devlet memurluğundan çıkarma cezası uygulanacak
vesair, 3üncü madde de bu.
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğünün
uhdesinde bulunan maden arama ruhsatlarının bölünerek aynı alan için
Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğünden birden fazla ruhsat
talep edilmesine de imkân getiriliyor 7nci maddede.
Yine, maden sektöründe faaliyet gösteren kamu kurum
ve kuruluşlarının redevansçılarının
maliyetlerinde meydana gelen artışların MAPEG bütçesine
konulacak ödenekten destek olarak ödenebilmesine de imkân getiriliyor.
Yine bir diğer maddede ki 11inci madde,
Emniyet Genel Müdürlüğünün Savunma Sanayii Destekleme Fonundan
karşılanmakta olan istihbarat ve güvenliğe ilişkin
ihtiyaçlarında aranan acil olma şartı ortadan
kaldırılıyor.
Biraz önce çok konu edildi, Kırıkkalenin
Bahşili ilçesinin ismi Bahşılı olarak
değiştiriliyor. Bu, önemli Kırıkkaledeki
arkadaşlarımız için.
Ve en önemli maddelerden biri 15inci madde, 15
Temmuz Şehitler Köprüsünden bazı araç sınıflarına
geçme yasağı olmasına rağmen, bu yasağı
çiğneyenlere verilen idari para cezalarının tahsilinden
vazgeçiliyor; verilen ve henüz tebliğ edilmemiş cezaların
tebliğ edilmemesine, tebliğ edilenlerin tahsil edilmemesine ve tahsil
edilenlerin ise başvuru hâlinde iade edilmesine ilişkin düzenleme
yapılıyor.
Bir diğer önemli madde,
Dışişleri Bakanlığına bağlı Avrupa
Birliği Başkanlığındaki Avrupa Birliği İşleri
uzmanı ve uzman yardımcılarına Dışişleri
Bakanlığı kadrolarına diplomat olarak geçmesi için bir
sınav hakkı veriliyor.
Yine, Sendikalar ve Toplu İş
Sözleşmesi Kanununun 41inci maddesinde bir değişiklik
yapılarak işçi sendikalarının temsil ettiği iş
kolunda en az yüzde 1lik üye bulundurma şartına takılmadan bir
yıllık sürede yapılacak yetki tespit
başvurularının iş yeri ve işletme çoğunluğu
şartına göre sonuçlandırılmasına imkân getiriliyor.
Makaronla ilgili düzenleme bir yıl erteleniyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın Vekilim.
CEMAL ÖZTÜRK (Devamla) Bir diğer madde, 16
veya daha büyük yaştaki taşıtların doğrudan veya
ihracatçılar vasıtasıyla ihraç edilmesi veya hurdaya
çıkarılmasına bağlı olarak aynı cins yeni bir
aracın ilk iktisabında tahakkuk eden özel tüketim vergisinin terkin
edilebilmesinin üst sınırı 10 bin liradan 15 bin liraya
yükseltiliyor.
Yine 20nci maddeyle Yükseköğretim
Kurumlarının Araştırma ve Geliştirme Projelerinin
Karşılanması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin adı
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Araştırma,
Geliştirme, Yenilikçilik ve Girişimcilik Faaliyetlerinin
Karşılanması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname
şeklinde değiştiriliyor.
Netice olarak, biliyorsunuz 21inci ve 22nci madde
zaten yürürlük ve yürütme maddesi.
Son dönemlerde vatandaşlarımızdan
gelen haklı talepler ve ortaya çıkan ihtiyaçların
karşılanmasına yönelik olarak hazırlanan bu teklifin
kanunlaşması yönünde olumlu oy kullanacağımı
belirtiyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teklifin tümü üzerinde İç
Tüzükün 72nci maddesine göre verilmiş bir önerge vardır, önergeyi
okutuyorum
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tümü değil efendim,
birinci bölüm üzerinde, teklifin birinci bölümü, tümünü
yapmıştık.
BAŞKAN Teklifin birinci bölümü üzerinde
İç Tüzükün 72nci maddesine göre verilmiş bir önerge vardır,
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68 sıra sayılı
Kanun Teklifinin birinci bölüm görüşmelerinin İç Tüzük'ün 72nci
maddesi uyarınca devamını teklif ederiz.
Özgür
Özel Mehmet Ali
Çelebi Hüseyin
Yıldız
Manisa İzmir Aydın
Müzeyyen
Şevkin Rafet
Zeybek
Adana Antalya
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum
II.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama talebimiz var efendim.
BAŞKAN Yoklama talebi vardır.
Sayın Özel, Sayın Çelebi, Sayın
Hamzaçebi, Sayın Sarıaslan, Sayın Şevkin, Sayın
Yıldız, Sayın Ünlü, Sayın Keven, Sayın Ünsal,
Sayın Zeybek, Sayın Topal, Sayın Süllü, Sayın Özel,
Sayın İlhan, Sayın Aksoy, Sayın Aygun, Sayın Tuncel,
Sayın Adıgüzel, Sayın Kuşoğlu, Sayın Akar.
Yoklama işlemini başlatıyorum, üç
dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VIII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
İstanbul Milletvekili Nevzat Şatıroğlu ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin
ile 61 Milletvekilinin Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1908) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 68) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Şimdi on beş dakika süreyle soru-cevap
işlemi yapılacaktır, bu sürenin yarısı cevaplara
ayrılacaktır.
Buyurun Sayın Akar.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Geçen hafta
Uluslararası Basket Federasyonu (FIBA) seçimleri vardı. Bu seçimde,
mevcut Başkan Turgay Demirelle birlikte Sırp ve Belçikalı olmak
üzere 3 aday yarıştı. Sırp ve Belçikalı adayı
kendi ülkeleri önerirken Turgay Demireli 8 ülke önermiştir ancak maalesef
bu ülkelerin içinde Türkiye ve Türkiye Basketbol Federasyonu yer
almamıştır. Bu da yetmezmiş gibi, atanmış
Federasyon Başkanı, Recep Erdoğanın Başdanışmanı
Hidayet efendi diğer ülke federasyon başkanlarına e-mail
göndererek Sırp adayın desteklenmesini istemiştir. Bizler, gönül
verdiğimiz takımlara bakmaksızın uluslararası
müsabakalarda Türk takımlarımızı desteklerken, sürekli
yerli ve millîlikten bahseden Recep Erdoğanın
Başdanışmanının bir Sırp adayı desteklemesi
kabul edilemez. Buradan Hidayet Türkoğlu ve yönetimine sesleniyorum:
Derhâl istifa edin. Yine buradan Recep Erdoğana sesleniyorum: Sırp
adayı destekleyen Hidayet Türkoğlunu derhâl görevden alın.
BAŞKAN Sayın Topal
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Bu teklifin 2nci maddesinde İstanbul Galata
adıyla bir üniversite kuruluyor. Değerli arkadaşlar, ben Millî
Eğitim Komisyonundayım ama Millî Eğitim Komisyonuna bu
getirilmedi, bizim haberimiz yok. Haber verilmesi gerekmiyor muydu? Millî
Eğitim Komisyonunda tartışılması gerekmiyor muydu?
Bakın, biz, üniversitelerin uluslararası
alanda eğitime ve bilime katkı sunmasını istiyoruz ama daha
önce maalesef, vakıf üniversitelerini gördük. Şu ana kadar kanun
hükmünde kararnameyle kaç vakıf üniversitesi kapatıldı?
Değerli arkadaşlar, sürekli Kandırıldık. diyorsunuz.
Kandırıldık. Kandırıldık. Yarın olumsuz
bir şey olduğunda yine Kandırıldık. diyeceksiniz,
bunu yapmayalım değerli arkadaşlar.
Ayrıca, sözleşmeli öğretmen
arkadaşlarımızın aile birliği sağlanacak mı,
bu yasada gelecek mi?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Şevkin
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) TÜİK
rakamlarına göre, Türkiyede 4 milyon 730 bin kişi işsiz ancak
bilinen rakamların aksine, resmî rakamların dışında,
bu işsizliğin 8,5 milyon kişiye ulaştığı
bilinmektedir. Üniversite mezunu gençlerimiz, pırıl pırıl
gençlerimiz geleceğini başka ülkelerde arıyorlar. İnsanlar
çaresizlikten kendini yakıyor. İnsanların yüzde 22si açlık
sınırında yaşıyor. Ecrin bebek gibi bebekler tecavüze
ve katle uğruyor.
Ben buradan iktidar milletvekillerine sormak
istiyorum: Sizin gündeminizde şu anda ekonomi neden yok? Sizin
gündeminizde bu sosyal olayları çözmeyle ilgili sorunlar neden yok? Bu
torba kanunlarla uğraşmak yerine milletin gerçek gündemi olan
ekonomiyle, işsizlikle ne zaman uğraşacaksınız, ne
zaman çözüm üreteceksiniz diyor, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Keven
ALİ KEVEN (Yozgat) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Yozgat ilimiz birçok konuda olduğu gibi sporda
da ilgi gösterilmeyi bekliyor. Yozgatspor 3. Lige yükseldi. 3. Lige yükselen
Yozgatspor Başkanını, teknik heyetini ve futbolcuları
kutluyor, başarılar diliyorum.
Yozgat fiziki şartları yeterli bir
stadyuma maalesef sahip değil Sayın Başkan. Gençlik ve Spor
Bakanı Sayın Mehmet Kasapoğlu yerel seçim öncesi Yozgatta bu
stadyumla ilgili sözler verdi. Sayın Bakandan şehir stadyumunun
yapımına bir an önce başlanılmasını talep
ediyorum. Yine bir seçim vaadi olarak kalmasın, verilen sözler tutulsun
istiyoruz.
Ayrıca, Yozgat, Sayın
Cumhurbaşkanı tarafından ikinci kez söz verilen askerî
birliğini bekliyor. Göç vermeyen bir Yozgat için bu askerî birliğin
gelmesi şart. Yozgatlılar artık, seçim öncesi
hatırlanıp sonra unutulmak istemiyor. Lütfen, vaatlerinize sahip
çıkın ve takipçisi olun.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın Tuncer
MUSTAFA TUNCER (Amasya) Sayın Başkan, 24
ve 25 Mayıs günlerinde Amasya merkez, Merzifon ve Suluova ilçelerinde çok
büyük bir dolu afeti yaşanmıştır. 200 bin dönüm arazi çok
büyük oranda zarar görmüştür, çiftçilerin zararı büyüktür ve talepleri
vardır: Bu bağlamda, afet olan bölgelerin afet bölgesi ilan
edilmesini talep etmektedirler; kamu kuruluşlarına ve özel bankalara
olan borçlarının faizlerinin silinip ana paranın taksitler
hâlinde ödenmesini talep etmektedirler. Tohum, gübre, mazot desteği
verilmesi ve zarar gören her eve bir yıl süreyle asgari ücret
tutarında aylık ödeme yapılması talepleri vardır. Bu
taleplerle ilgili bir düzenleme yapılması düşünceniz var
mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Aygun
.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) 31
Mart seçimleri öncesinde, Tekirdağda yapılması planlanan termik
santral mahkeme kararıyla durdurulmuştu. Tekrar, yargı
kararlarını yok sayarak termik santral yapmayı düşünüyor
musunuz?
Yine, Tekirdağ Kapaklı ve Saray
bölgelerinde kömür madenlerinin bulunduğu son günlerde basınla
paylaşılmaktadır. Bu da termik santrallerin tekrar gündeme
gelmesi konusunda acaba ışık mıdır?
Yine, ziraat mühendisi, veteriner ve gıda
mühendisi 10.551 kardeşimiz atama beklemektedir. Geçmiş dönemden beri
verilen sözler yerine getirilecek midir?
Ayrıca, yine bizim tüm vekil
arkadaşlarımızın telefonlarına gelen
1.200 ücretli
öğretmene atama yapılması bekleniyor. Acaba, bu atamayı
yapmayı düşünüyor musunuz diye soruyorum?
Teşekkür ederim Başkanım.
BAŞKAN Sayın Sarıaslan
FARUK SARIASLAN (Nevşehir) İlgili bakana
soruyorum: Kapadokya bölgesinde Kaya Balon eğitime açılmış,
eğitim bedeli olarak da her bir öğrenciden 60 bin TL
alınmıştır. Buradan eğitim alanlar 20 kişidir.
Sivil Havacılığın onayı dâhilinde tüm sınavlardan
başarıyla geçmelerine karşın Balon pilot eğitiminde
yeni, mevzuatta değişiklik yapıldı. diyerek
arkadaşlarımızın ruhsatı verilmemektedir. Bu konuyla
ilgili ne düşünüyorsunuz? Yeni bir çözüm bekliyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Akar
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan,
kentim Kocaeli, 3.626 kilometrekare yüz ölçümüyle Türkiye'deki 81 il içerisinde
75inci sırada olan en küçük kentlerden biridir. Aynı zamanda,
Kocaeli, 14 OSBsi olan, irili ufaklı 5 bine yakın sanayi tesisiyle
ülkemizin sanayi başkentidir. Tarım alanları ilimizin yüzde
21ini kapsamaktadır. Son on yılda, Kocaelide tarım
alanlarının yüzde 10 azaldığını görüyoruz ancak
hâlâ, tarım alanlarına göz diken bir anlayış bu tarım
arazilerini de talan etmek için yeni projeler ortaya koymaktadır.
Büyükşehir Belediyesi, 2017 yılında Durhasan Köyünde 660
dönümlük tarım arazisini imar değişikliği yaparak sanayi
arazisine çevirmek istemektedir. İzmit sınırları içinde
bulunan ve 660 dönümü kapsayan bu tarım arazilerinin değeri bu
hâliyle 66 milyon TLdir, imar değişikliği hayata
geçirildiğinde değeri yaklaşık 400 milyon TL
olacaktır. Konu gündeme gelmeden Durhasan Köyünde sadece bir kişinin
167 dönüm arsa aldığını öğrendik.
Buradan Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ve
iktidar milletvekillerine
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Evet.
Cevaplamak üzere Komisyon Başkanına söz
veriyorum.
Buyurun.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Mersin) Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Kanun teklifiyle ilgili soruları
cevaplandırmaya çalışacağım.
Birincisi, Galata Üniversitesinin neden Plan ve
Bütçe Komisyonunda görüşüldüğü, Millî Eğitim Komisyonunda
görüşülmediğine yönelik bir soru yöneltildi. Biz, bu hususa yönelik
olarak Millî Eğitim Komisyonuna, esas komisyon olarak Plan ve Bütçe
Komisyonunda bunun görüşüleceğini bildirdik ancak Millî Eğitim
Komisyonumuz bunun görüşülmeyeceğini bizlere ifade etti.
Dolayısıyla esas komisyon olarak Galata Üniversitesinin
kurulmasını Plan ve Bütçe Komisyonumuzda görüştük.
Üniversitelerin kurulmasıyla ilgili olarak,
aslında geçmişe şöyle bir baktığımızda,
zaman zaman Millî Eğitim Komisyonunda, zaman zaman da Plan ve Bütçe
Komisyonunda üniversitelerin kurulduğunu görüyoruz. Özellikle
kurumların kurulması noktasında da Plan ve Bütçe Komisyonunun
önemli bir işlevi var. Yine, geçmişe bakacak olursak, kurumların
kuruluşlarının temel olarak Plan ve Bütçe Komisyonunda
gerçekleştirildiğini görüyoruz.
Diğer taraftan, yine gündeme getirilen
bazı hususlar var, onlara yönelik de müsaade ederseniz bazı cevaplar vermek
istiyorum.
Birincisi, bu Kültür ve Turizm
Bakanlığı Döner Sermaye İşletmesine vergi muafiyeti
tanınması noktasında bazı eleştiriler geldi.
Biliyorsunuz, döner sermaye işletmesi bütçesinden kültür ve turizm altyapısı
için harcamalar yapılmakta ve bu harcamalar, döner sermayenin gelir
getirici faaliyetleriyle ilgili olmayan giderleri kapsamında
değerlendirildiği için, kurumlar vergisi matrahından
düşülememektedir. Bu nedenle, döner sermaye işletmesi ticari olarak
bazı yıllarda zarar ettiği hâlde, mali açıdan kârlı
görünerek kurumlar vergisi tahakkuk ettirilmektedir. Bu uygulamanın önüne
geçilmesi ve döner sermayenin ekonomik anlamda daha güçlü
kılınması adına bazı faaliyetlerin kurumlar
vergisinden muaf tutulması amaçlanmıştır.
Yine gündeme getirilen bir başka husus, Avrupa
Birliği Başkanlığındaki uzmanların
Dışişleri Bakanlığına geçişine yönelikti.
Biliyorsunuz, Avrupa Birliği Başkanlığı yeni
yapılanma çerçevesinde Dışişleri Bakanlığı
bünyesine dâhil edilmiştir. Dışişleri
Bakanlığında da mesleki kariyerlik söz konusudur. Burada
özellikle uzman olan, Avrupa Birliği Başkanlığında
uzman olan kişiler belirli bir sınava tabi tutulacak, eğer
sınav sonunda başarılı olurlarsa konsolosluk görevi üstlenebileceklerdir
yani bunlar bir sınava tabi tutulacaklardır.
Diğer bir husus, vergi gelirlerine yönelik
gündeme getirilen bir husus idi. 2019 Ocak-Nisan döneminde tahsilat/tahakkuk
oranının yüzde 51 olduğu ifade edildi. Aslında, evet, bu
doğru bir oran ama kümülatif bir oran yani geçmiş yıllardan
gelen borçları da kapsayan bir oran. Ancak biz sadece 2019 yılı
Ocak-Nisan dönemi tahsilat/tahakkuk oranına
baktığımızda bunun yüzde 88 olduğunu görüyoruz.
Tahakkuk 230 milyar lira, tahsilat ise 203 milyar lira olmuştur.
Diğer taraftan, genel görüşmeler
esnasında yine Kocaeliyle ilgili gündeme getirilen bir husus var idi.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Size sormadım ben o
soruyu.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Mersin) Kocaeliye bir fabrika dışında
yatırım yapılmadığı ifade edildi
hatırlarsanız. Kocaeli Valiliğinden 2002-2019 dönemindeki firma
sayılarını, SSKli çalışanların
sayısını istediğimizde, çok çarpıcı bir verinin
ortaya çıktığını görüyoruz. Kocaeli ilinde 2002
yılındaki firma sayısı sadece 214, 2019 yılındaki
firma sayısı ise 3.363. Yani 2002-2019 yılları
arasında firma sayılarında inanılmaz bir artış
olduğu apaçık ortada. Peki, sigortalı
çalışanların sayısına baktığımızda
ise 2002 yılında 183.838 kişi çalışırken 2018
yılında 544.194 kişinin
çalıştığını görüyoruz. Burada da önemli bir
artış olduğunu görüyoruz; burada yeni fabrikalar kuruldu ki,
yeni iş alanları ortaya çıktı ki hem firma
sayısında hem de istihdam oranlarında ciddi bir artış
söz konusu oldu.
Yine, Kocaeli Sanayi ve Ticaret Odaları üye
sayılarına baktığımızda, 2003 yılında
sadece 1.319 iken 2018 yılında bunun 2.450ye
ulaştığını görüyoruz.
Evet, kanun teklifiyle ilgili sorulara
yanıtlarım bunlar.
BAŞKAN Sayın Çulhaoğlu
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tarım ve Orman Bakanlığı,
haziran ayı içerisinde yapılacak pamuk destekleme ödemelerinin
yapılacağı illeri açıkladı ama listede Adana ilimiz
yok. Ramazan Bayramından önce, haziran ayının
başlarında Diyarbakır, Mardin, Şanlıurfa, Antalya,
İzmir, Manisa, Aydın gibi illerimize ödenecek olan pamuk destekleme
ücretleri listesine Adana ilimizin de ilave edilerek bir an önce bu
mağduriyetin giderilmesi için, Türkiye Büyük Millet Meclisine 28
Mayıs 2018 tarihinde Tarım ve Orman Bakanlığına
gönderilmek üzere yazılı soru önergesi verdim. Bu mağduriyetin
giderilmesi kısa zamanda acaba mümkün olacak mı?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Soru-cevap işlemi
tamamlanmıştır.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Mersin) Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar, yine kanunla ilgili
olarak ifade etmek istiyorum. Özellikle torba yasaya yönelik, daha doğrusu
bu gelen teklife yönelik olarak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Mersin) Kısa bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN Soru-cevap işlemi bitti
Sayın Başkan. Sayın grup başkan vekiline söz verdim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Süreniz bitti Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Türkkan.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
54.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, Plan ve Bütçe Komisyonu
Başkanı Lütfi Elvanın ifade ettiği Kocaeli ilindeki 2002
yılına ait firma sayısının doğru
olmadığına ve Kocaeli ilindeki işsizlik sorununa
ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Öncelikle, Sayın
Başkanımıza şunu ifade etmek istiyorum: Verdiği
rakamları, şu anda valilikte nöbetçi kim var, kimden almış
bilmiyorum ama 2002 yılında 214 dediği firma sayısı
Kocaelide sadece ilk 500 arasında 37 firma vardı o zaman. Yani o 214
rakamı biraz mihsâb hesabı gibi bir şey olmuş, doğru
değil.
İkincisi, bir şey daha söyleyeceğim
Sayın Bakan: Ben Kocaelide yaşıyorum, hâlâ oradayım.
Buradan siz İstanbula gidiyor musunuz kara yoluyla? Kocaelide hava
kirliliği kalmadı, sevinmeniz lazım çünkü fabrikalar
çalışmıyor. En son geçtiğimiz hafta Yıldız Sunta
675 işçisini kapının önüne koymak zorunda kaldı.
Fabrikaların çok önemli bir kısmı Sosyal Güvenlik Kurumundan
veya İŞKURdan aldıkları yardımlarla yarım
mesaiyle devam ediyorlar. Şu ana kadar
Ben sanayi odasında yöneticilik
yaptım uzun bir süre, buraya milletvekili olarak geldiğimde de sanayi
odasında yöneticiydim. Çok uzun bir süredir
Bana bir tek isim
sayamazsınız. Bakın, orada rakamlarla söylemiyorum, ben firma
firma söylüyorum size. Sadece Forda
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ford
fabrikasının Gölcükteki tesislerinde ilave bir tesis
yapıldı, bir yatırım değildi o. Bunun
dışında, açılan firma sayısına bakıp da
herhangi bir söz söylemek mümkün değil. Siz de bilirsiniz ki firmalar
açılır, işlevsiz kapanır, hele hele limanları çok olan
bir kentte bazı maksada matuf bir adamın 55 firma
açtığını da bilirsiniz siz. Onları da zaman zaman
gümrük ekipleri yakalar, hepsi beraber ertesi ay kapanır, bir daha bir 55
firma daha açarlar. Kocaelinin böyle bir talihsizliği de var, firma
sayısı çoğaldığı zaman anlayınız ki
Kocaelide gümrüksüz mal girişi ve çıkışı vardır,
bir şey vardır orada.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ama açılan fabrika keşke
olsa, ben çok sevinirim, ben Türk milliyetçisi bir adamım; burada
fabrikalar ne kadar çok çoğalırsa ben gelir bu kürsüde hepinize
teşekkür ederim ama maalesef, bu rakamlar gerçekleri ifade etmiyor.
İnsanlar, Kocaelide şu anda işsizlikten kahvelere gidiyor,
kahveler gündüz dolu, bizler gündüz kahvede adam bulamazdık, kahveler
dolu, iş yok. Kocaelide bizim için en kolay iş, bir adama iş
bulmaktı. Şu anda hiçbir adama iş
bulamadığımız gibi, kendi işçilerimize de iş
arıyoruz çıkarmak için; böyle bir noktadayız. Ama söylüyorum ya
hepimiz aynı gemideyiz, sizler kaptan köşkünde, bizler tayfa; o
yüzden farklı açılardan bakıyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan...
BAŞKAN Sayın Özel...
55.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Türkiyedeki tüm işçileri temsil eden
HAK-İŞ, TÜRK-İŞ ve DİSKin imzalarına
saygılı olunması ve bir atanmış bakanın
Parlamento üzerinde vesayet kurma çabalarına dur denilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
Sayın Komisyon Başkanının, Sayın Bakanın da
burada olduğu bir ortamda dile getirilmesi gereken bir husus var. Tabii,
gönül isterdi ki Sayın Bakan dediğimizde Parlamentodan güvenoyu
almış, Parlamentoya karşı sorumlu bir bakanın bu
konuda irade kullanmasını.
Kanun teklifinin 17nci maddesi, Sendikalar ve Toplu
İş Sözleşmesi Kanununun 41inci maddesinde yer alan toplu
iş sözleşmesini akdetmek için sendikalara ülke genelinde getirilen
yüzde 1 üyeye sahip olma yükümlülüğünü düzenliyor. Bu, ilk
çıktığında bunun uygulanabilir
olmadığını söylemiştik. İlk
çıktığında ilk ertelemede üç ay, 2ncisinde bir yıl,
3üncüsünde iki yıl olmak üzere 3 kez uzatıldı; şimdi,
4üncü uzatmayla karşı karşıyayız. Bu konuda 3
konfederasyonun, işçi konfederasyonunun ne dediğinin önemli
olduğu söylenmişti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Elimizde, TÜRK-İŞin
28 Mayısta yazdığı yazı, HAK-İŞ
Konfederasyonunun 27 Mayıs tarihli yazısı ve DİSKin 23
Mayıs tarihli yazısı var, üç yıllık bir uzatmayı
3 konfederasyon da istiyor. Komisyon Başkanının, Komisyon
tutanaklarından gördüğüm kadarıyla Konfederasyonlar evet
derse bunu Genel Kurulda hallederiz arkadaşlar. taahhüdü var. Herkes bundan
yana ama sadece Çalışma Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk bunda
ısrar ediyor. Kimdir Çalışma Bakanı? Çalışma
Bakanı, bu Meclisten güvenoyu almış, bu Meclisin siyasi
denetimine tabi birisi değil; bir seçilmiş tarafından
atanmış birisidir. Millî iradenin temsilcileri, bu Parlamentonun
seçtiği Komisyon, o Komisyonun Başkanı ve bütün işçilerin
konfederasyonları üç yıllık uzatmayı doğru bulurken
atanmış Bakan karşı çıkmaktadır. Bir
atanmışın, seçilmişler ve özellikle Parlamento üzerinde
vesayet kurmaya çalışmasını geçmişte bürokratik
oligarşiden şikâyet edenlerin şikâyet konusu yapması
gerektiğini, kendi iradesine, kendi Komisyonuna, Komisyon
Başkanına
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -
ve seçilmiş olan,
Türkiyedeki tüm işçileri temsil eden 3 konfederasyonun, HAK-İŞ,
TÜRK-İŞ ve DİSKin daha mürekkebi kurumamış
imzalarına saygılı olmasını ve bir atanmış Bakanın
Parlamento üzerine vesayet kurma çabalarına Parlamentonun dur demesi
gerektiğini düşünüyor, Sayın Komisyon Başkanına da hem
Komisyon tutanaklarını hem de bu imzalı belgeleri
hatırlatıyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Başkan.
56.-
Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Lütfi Elvanın, Manisa Milletvekili
Özgür Özelin ve Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Mersin) Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Öncelikle, tabii, şu düzeltmeyi yapmamız
gerekiyor: Benim, Komisyonda Konfederasyonlar evet derse bunu Genel Kurulda
geçireceğiz. şeklinde bir ifadem olmadı. Nasıl bir ifadem
oldu? Benim ifadem şudur: Taraflarla görüşeceğimi -Bakan dâhil,
Bakan Hanımı da zikrettim ben orada- ve bir mutabakat konusunda da
gayret sarf edeceğimizi ifade etmişimdir ancak bir mutabakat
sağlanamamış ve bir yıllık sürenin uygun
olacağı düşünülmüştür. Birincisi bu.
İkinci konuya gelince, Kocaeli konusuna: Firma
sayısı üzerinden gitmeyelim; tamam, siz haklı olabilirsiniz, bazı
firmaların -dediğiniz gibi- diyelim ki fason olduğunu
düşünüyorsunuz, öyle değil ama öyle olduğunu varsayalım ama
çalışan sayısına
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Öyle değil.
derseniz o firmalarla ben organik bağ kurarım o zaman.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Mersin) Sayın Başkan, şöyle: Neye bakarsınız
peki? Çalışan sayısına bakarsınız, çok basit.
Peki, 2002 yılında Kocaelide SSKli
çalışan kaç kişi varmış? Bakalım: Resmî
kayıtlarda 183.838, 183.838. Peki, 2018 yılında kaç kişi
varmış? 544.194 yani istihdam sayısında neredeyse 3
katından fazla bir artış var. Bunlar nerelerde istihdam
ediliyor? Bunlar istihdam edilmiyor mu? Bunlar nerelerde
çalışıyor? Fabrikalarda çalışmıyor mu? Elbette
buralarda çalışıyorlar. Dolayısıyla, evet, bazı
firmalarımız sıkıntı yaşayabilir ama şu
kullandığınız ifade 2002 yılından beri 1 fabrika
dışında fabrika açılmamıştır. ifadesi
doğru bir ifade değil.
İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) Büyük
yatırım yok.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
bana firma ismi veremezsiniz. Yok öyle firma, keşke olsa, yok.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Mersin) Evet, çok teşekkür ediyorum efendim.
Sağ olun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bir tane firma ismi
sayamazsınız.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
Sayın Başkanım, müsaade ederseniz bir
dakikayla
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
57.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı
Lütfi Elvanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
anlatmaya çalıştığımız tam da budur: Mutabakat
aranacak, milyonlarca işçinin temsilcisi konfederasyonlar tamam diyor,
bu işi bilen tüm siyasi partilerde emek dünyasından gelmiş
temsilciler tamam diyor, gruplar prensipte tamam diyor, taraflar içinde
sayılan bir atanmış bakan direniyor. Hangi odaklardan
etkileniyor, bilinmiyor ama emek dünyasından, alın terinden
etkilenmediği belli. Biz de bir atanmışın Parlamento
üzerinde vesayet kurmaya çalıştığı bu duruma
karşı çıkıyoruz, dediğimiz budur. Ben de biliyorum
Zehra Zümrüt Selçuk Hanımefendi mutabık değildir ama kendisi tek
başına atanmış birisidir, kendisinin etki altında
olduğu da sermaye grubudur. Alın terinin arkasında mı
duracağız? 5 partideki emek dünyasından gelen sayın
milletvekillerinin taleplerinin arkasında mı duracağız?
Mutabakat sağlanamadı. Türkiye demokrasisinde Sayın Bakan
altın hisseye mi sahip, yüzde 51 mi o? Altın hisseye sahip olan
millettir, halktır; bu çatı vesayet kabul etmez.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Mersin) Sayın Başkanım, çok kısa bir cevap
verebilir miyim.
VIII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
İstanbul Milletvekili Nevzat Şatıroğlu ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin
ile 61 Milletvekilinin Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1908) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 68) (Devam)
BAŞKAN Birinci bölüm üzerinde görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi, birinci bölümde yer alan maddeleri,
varsa o maddeler üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra
ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 23.15
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 23.26
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
84üncü Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
68 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir konu
bulunmadığından, alınan karar gereğince, kanun
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 29 Mayıs 2019 Çarşamba günü saat 14.00te
toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 23.27