TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
85inci
Birleşim
29
Mayıs 2019 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Erzincan Milletvekili
Süleyman Karamanın, 29 Mayıs 2019 tarihi itibarıyla ilk
seferine başlayacak olan Turistik Doğu Ekspresine ilişkin
gündem dışı konuşması
2.- Tekirdağ
Milletvekili İlhami Özcan Aygunun, Tekirdağ ilinin sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Hatay Milletvekili
Hüseyin Yaymanın, Türk turizminin sorunları ve çözüm önerilerine
ilişkin gündem dışı konuşması
IV.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Celal Adanın, 29 Mayıs İstanbulun
fethinin 566ncı yıl dönümünü kutladığına ilişkin
konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Mersin Milletvekili Ali
Cumhur Taşkının, 29 Mayıs İstanbulun fethinin
566ncı yıl dönümüne ilişkin açıklaması
2.- Ankara Milletvekili Nihat
Yeşilin, Dünya Basın Özgürlüğü Endeksinde ülkemizin 157nci
sıraya gerilediğine, Yeniçağ gazetesi yazarı Yavuz Selim
Demirağ ve Oda TV yazarı Sabahattin Önkibara saldıranların
serbest bırakıldığına, gazetecilere yapılan
saldırıları ve bu saldırılara sessiz kalanları
kınadığına ilişkin açıklaması
3.- Kocaeli Milletvekili
İlyas Şekerin, Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın İzmit
Belediyesiyle ilgili olarak Bir tane başkan yardımcısı
sürgün edilmedi. ifadesine ilişkin açıklaması
4.- Antalya Milletvekili Atay
Uslunun, 29 Mayıs İstanbulun fethinin 566ncı yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
5.- Kocaeli Milletvekili
Haydar Akarın, başpolis ve kıdemli başpolis
memurlarının 26 Ekim 2018 tarihinde Emniyet Teşkilat Kanununa
eklenerek yürürlüğe giren madde gereğince komiser
yardımcılığına geçişte kaynaklanan
mağduriyetin düzeltilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
6.- Mersin Milletvekili Baki
Şimşekin, engellilerin yaşadığı problemlere
ilişkin açıklaması
7.- Bursa Milletvekili
Mustafa Esginin, Fransanın Evangelos Florakis Deniz Üssünü kullanma
hakkını elde ettiği haberlerinin asılsız olması
durumunda Fransayı bu iddiaları yalanlamaya, Güney Kıbrıs
Rum Yönetimini de tehlikeli ittifaklardan uzak durmaya davet ettiklerine
ilişkin açıklaması
8.- Gaziantep Milletvekili
İmam Hüseyin Filizin, Fatih Sultan Mehmetin İstanbulu fethettikten
sonraki bedduasına ilişkin açıklaması
9.- Osmaniye Milletvekili
İsmail Kayanın, 29 Mayıs İstanbulun fethinin 566ncı
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
10.- Kahramanmaraş
Milletvekili İmran Kılıçın, 29 Mayıs İstanbulun
fethinin 566ncı yıl dönümüne ilişkin açıklaması
11.- İstanbul
Milletvekili Tülay Kaynarcanın, 29
Mayıs İstanbulun fethinin 566ncı yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
12.- Adana Milletvekili
Müzeyyen Şevkinin, kamuda çalışan sözleşmeli personel ile
şehir hastaneleri, DHMİ ve KİT'lerde çalışan
taşeron işçilerin kadro beklediğine ilişkin
açıklaması
13.- Balıkesir
Milletvekili Mustafa Canbeyin, 29 Mayıs İstanbulun fethinin
566ncı yıl dönümüne ilişkin açıklaması
14.- Yalova Milletvekili
Özcan Özelin, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğanın
işsizlikle ilgili açıklamalarına ilişkin
açıklaması
15.- İzmir Milletvekili
Ceyda Bölünmez Çankırının, 29 Mayıs İstanbulun
fethinin 566ncı yıl dönümüne ilişkin açıklaması
16.- Trabzon Milletvekili
Salih Coranın, 29 Mayıs İstanbulun fethinin 566ncı
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
17.- İzmir Milletvekili
Tamer Osmanağaoğlunun, 29 Mayıs İstanbulun fethinin
566ncı yıl dönümüne ilişkin açıklaması
18.- Antalya Milletvekili
Hasan Subaşının, 29 Mayıs İstanbulun fethinin
566ncı yıl dönümünü kutladığına ve Antalya ilinin yol
sorununa ilişkin açıklaması
19.- İstanbul
Milletvekili Hayrettin Nuhoğlunun, ülkenin dört bir yanından
peşi sıra gelen çocukların kaybolduğu, kaçırıldığı,
inşaat çukurlarında, göletlerde, su kanallarında
boğulduğu veya dövülerek öldürüldüğü haberlerine karşı
Hükûmeti ve ilgili bakanları tedbir alma konusunda uyardığına
ilişkin açıklaması
20.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkanın, Kuzey Irak'ta yürütülen Pençe Operasyonu'nu
yakından takip ettiklerine, terörle mücadeleye koşulsuz destek
verilmesinden yana olduklarına, 29 Mayıs İstanbulun fethinin
566ncı yıl dönümü vesilesiyle Fatihin fethettiği İstanbulda
her şeyin çok güzel olmasını temenni ettiğine, Oda TV
yazarı Sabahattin Önkibara yapılan saldırıyı
kınadığına ve saldırıya uğrayanın
Nagehan Alçı, Latif Doğan, Cemil Barlas, Nedim Şenerin
olması durumunda saldırganların serbest bırakılıp
bırakılmayacağını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
21.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, 29 Mayıs İstanbulun fethinin 566ncı
yıl dönümüne, Türkiye'nin her yönden çok farklı, çok katmanlı
risk ve tehditlerle burun buruna olması nedeniyle Rus S400 hava savunma
sisteminin alındığına, Fıratın doğusunda,
İrana uygulanan yaptırımlarda, İsraille olan
ilişkilerde, Doğu Akdenizdeki enerji mücadelesinde, Egede
yaşanan uyuşmazlıklarda, FETÖ, PKK/PYD terör örgütleriyle
mücadelede ABDnin Türkiye'nin karşısında olduğuna ve Türk
milletinin kenetlenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
22.- Mersin Milletvekili
Fatma Kurtulanın, PKK'nin dört yıldır alıkoyduğu
polis memuru Vedat Kaya ve Sedat Yabalak, Uzman Çavuş Hüseyin Sarı,
Sedat Vardar, Ferdi Polat, Ümit Gıcır ve Mevlüt Kahveci, er Sedat Sorgun,
Süleyman Sungur, Müslüm Altuntaş ve Adil Kavaklı, Astsubay Semih
Özbeyin ailelerinin taleplerine, sınır dışı
operasyonların Kürt sorununun önümüzde tutulmasına neden
olduğuna ve sorunun çözümünün demokrasiden, insan haklarından,
barıştan geçtiğini hatırlatmak istediğine ilişkin
açıklaması
23.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, 29 Mayıs İstanbulun fethinin 566ncı yıl
dönümü vesilesiyle Fatih Sultan Mehmeti ve 6 Ekim 1923te İstanbulu
düşman işgalinden kurtaran Gazi Mustafa Kemal Atatürkü rahmetle andıklarına,
23 Haziranda her şeyin İstanbul için güzel olacağına, 29
Mayıs Çorum olaylarının 39uncu, Almanya'da Türk kökenli Genç
ailesinin evinin Neonaziler tarafından kundaklanmasının
26ncı, 12 Mart darbesinin ardından Profesör Doktor Sadun Arenin,
TÖS Genel Başkanı Fakir Baykurtun, TİP Genel Başkanı
Behice Boranın tutuklanışının 48inci ve
Sayıştayın kuruluşunun 157nci yıl dönümüne, Ankara
Barosunun Ankarada gözaltında işkence olduğu iddialarına
hassasiyetle eğilinmesi gerektiğine, PKK'nın dört
yıldır alıkoyduğu asker ve polis ailelerinin taleplerine
ilişkin açıklaması
24.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, 29 Mayıs İstanbulun fethinin 566ncı
yıl dönümüne, Fatihin fetih ruhuna sahip
çıkıldığına ve cumhuriyeti kurarken
saldırılara karşı nasıl yekvücut olunmuşsa yine
yekvücut olduklarına,
İstanbulda her şeyin daha güzel olacağına
ilişkin açıklaması
25.- Aksaray Milletvekili
Ayhan Erelin, 29 Mayıs şair, yazar ve akademisyen Dilâver Cebeciyi
ölümünün 11inci yıl dönümünde rahmetle andığına
ilişkin açıklaması
26.- Adana Milletvekili
Ayşe Sibel Ersoyun, 29 Mayıs İstanbulun fethinin 566ncı
yıl dönümüne, çocukların son günlerde sıklıkla kirli
ellerin istismarına maruz kaldığına ve küçük bedenlerin ruhlarının
lekelenmesine izin verilmemesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
27.- Kocaeli Milletvekili
Haydar Akarın, Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
28.- Osmaniye Milletvekili
Mücahit Durmuşoğlunun, 29 Mayıs İstanbulun fethinin
566ncı yıl dönümüne ilişkin açıklaması
29.- Hatay Milletvekili
Serkan Topalın, İstanbulu bizlere armağan eden Fatih Sultan
Mehmete, İstanbulu emperyalistlerden kurtaran Mustafa Kemallere ve 16
milyon insanın gönlünü fetheden Ekrem İmamoğluna binlerce selam
gönderdiklerine ilişkin açıklaması
30.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Erzurum Milletvekili Muhammet Naci Cinislinin ortaya
koyduğu iddiaların ciddi iddialar olduğuna ama bakanların
siyasi sorumluluk taşımadığına ve bunun parlamenter
demokrasiyle bağdaşır tarafının
bulunmadığına ilişkin açıklaması
31.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkanın, İstanbul Anadolu Adliyesinde hâkimin giyim
kuşam etik kurallarına aykırı olduğu gerekçesiyle
kadın avukatın kıyafetine müdahale etmesinin vahim olduğuna
ilişkin açıklaması
32.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, asıl sorunun İstanbul Anadolu Adliyesinde
avukatın kıyafet tercihi nedeniyle maruz kaldığı
hukuksuz olayla ilgili iktidar partisinin, ülkenin bugünkü atmosferine
sebebiyet verenlerin öz eleştiri çıkaramamasının olduğuna
ilişkin açıklaması
33.- Ankara Milletvekili
Filiz Kerestecioğlu Demirin, önemli olanın bu kadar kadın
cinayetinin, bu kadar kadın yoksulluğunun, bu kadar taciz ve bu kadar
fütursuzluğun niye var olduğunun araştırılması
olduğuna ilişkin açıklaması
34.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, demokratik hukuk devletini hayata geçirmek için reformlar
yaptıklarına ve yapmaya devam edeceklerine, İstanbul Anadolu
Adliyesinde yaşanan menfur olayı kabul etmelerinin mümkün olmadığına
ve takipçisi olacaklarına ilişkin açıklaması
35.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkanın, İstanbul Anadolu Adliyesinde yaşanan olayda
esas meselenin oluşturulan iklim olduğuna ilişkin
açıklaması
36.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
37.- Diyarbakır
Milletvekili Oya Eronatın, muhalefet milletvekilleri tarafından
İstanbul Anadolu Adliyesinde yaşanan olaya ilişkin AK
PARTİli kadın vekiller neden tepki vermedi? eleştirilerinin
ayrımcı bir dil olduğuna ve Iğdır Milletvekili Habip
Eksikin CHP grup önerisi üzerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
38.- Antalya Milletvekili
Abdurrahman Başkanın, Irak'ta yürütülen Pençe Operasyonu'na ve 29
Mayıs İstanbulun fethinin 566ncı yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
39.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, İstanbul Anadolu Adliyesinde
yaşanan olayla ilgili başta kadın vekiller olmak üzere bütün
milletvekillerinin ortak tutum belirlemesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
40.- Ankara Milletvekili
Filiz Kerestecioğlu Demirin, Betül Zeybekin 21 Şubat 2019
Perşembe gününden beri haber alamadığı eşi Salim
Zeybekin akıbetinin ne olduğunu öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
41.- Manisa Miletvekili Özgür
Özelin, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
42.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
43.- Yozgat Milletvekili Ali
Kevenin, sözleşmeli öğretmenler ile sözleşmeli sağlık
personelinin taleplerine ve kamuda sözleşmeli çalışan
uygulamasına son verilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
44.- Malatya Milletvekili
Mehmet Celal Fendoğlunun, 25 yaş üstü şehit ve gazi
çocuklarının şehit ve gazi yakını olduğunu
gösteren tanıtım kartı düzenlenmesi talebine ilişkin
açıklaması
45.- Kahramanmaraş
Milletvekili İmran Kılıçın, Kuzey Irak'ta yürütülen Pençe
Operasyonu'nda şehit düşen hemşehrisi Piyade Uzman Çavuş Mehmet
Taşhana Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
46.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkanın, vefat eden MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası
avukatı Selim Debreye Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ PARTİ
Grubunun, Erzurum Milletvekili Muhammet Naci Cinisli ve arkadaşları
tarafından, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Ogilvy
şirketi arasındaki ticari ilişkilerin araştırılması
ve kamuoyuyla paylaşılması amacıyla 29/5/2019 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 29 Mayıs 2019 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, Ankara
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir ve arkadaşları
tarafından, Türkiyede yargı alanındaki cinsiyetçi ve
ayrımcı pratiklere neden olan etmenlerin
araştırılması amacıyla 29/5/2019 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 29
Mayıs 2019 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun,
İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak ve arkadaşları
tarafından, kamu kaynaklarının reklamlar
aracılığıyla medyaya aktarımının
araştırılması amacıyla 21/5/2019 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 29
Mayıs 2019 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili
Erdoğan Toprakın, Aydın Milletvekili Mustafa Savaşın
CHP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine ve şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
2.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunçun 68 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
3.- Manisa Milletvekili Özgür
Özelin, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
4.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
VIII.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- İstanbul
Milletvekili Nevzat Şatıroğlu ve Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin ile 61 Milletvekilinin
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1908) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 68)
2.- İstanbul
Milletvekili Şirin Ünal ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin ile 49 Milletvekilinin
Askeralma Kanunu Teklifi (2/1940) ve Milli Savunma Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 69)
29
Mayıs 2019 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan
Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur),
Nurhayat ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
85inci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Turistik
Doğu Ekspresi hakkında söz isteyen Erzincan Milletvekili Süleyman
Karamana aittir.
Buyurun Sayın Karaman. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Erzincan Milletvekili Süleyman Karamanın, 29
Mayıs 2019 tarihi itibarıyla ilk seferine başlayacak olan
Turistik Doğu Ekspresine ilişkin gündem dışı
konuşması
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; Ulaştırma ve
Altyapı Bakanlığı ile Kültür ve Turizm
Bakanlığımızın örnek iş birliği neticesinde
hayata geçen yeni bir demir yolu hizmeti hakkında, bugün ilk seferine
başlayacak Turistik Doğu Ekspresiyle ilgili gündem
dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün, sadece bizim tarihimizde değil, dünya
tarihinde de çağ açıp çağ kapatan büyük bir olayın, büyük
bir fethin yıl dönümü. 29 Mayıs 1453te İstanbulun
kapıları Fatih Sultan Mehmet ve onun kutlu ordusu tarafından
milletimize açıldı. Bu vesileyle, milletimizin fetih yıl
dönümünü tebrik ederken, başta Fatih Sultan Mehmet ve Akşemsettin
olmak üzere büyüklerimizi, şehitlerimizi, fetihte bulunan ordumuzun bütün
askerlerini rahmetle, minnetle anıyorum, ruhları şad olsun.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Turistik Doğu Ekspresi konusuna geçmeden önce, konuşmamın
başında Demir yolları refah ve ümran tevlit eder. diyen,
Demir yolu, uygarlık yoludur. felsefesiyle büyük ulaşım ve
modernleşme projesini başlatan, demir yolu yapımını en
önemli millî mesele olarak gören Gazi Mustafa Kemal Atatürkü şükranla
anıyorum. Atatürk döneminden sonra aynı şevk ve aynı
heyecan, aynı demir yolu politikası AK PARTİ hükûmetleriyle
yeniden hayata geçmiş, Gazinin mirasına hükûmetlerimiz sahip
çıkmıştır.
Talimatlarıyla demir yollarını devlet
politikası yaptığımız, Türkiyeyi yüksek
hızlı trene sahip ülkeler ligine
çıkardığımız, yerli ve millî bir demir yolu endüstrisi
oluşturduğumuz, üretim merkezlerinin demir yollarına
bağlanmasından yerli ray üretimine, kent içi ulaşımda
raylı sistemlerden modern ipek demir yoluna ve Marmaraya dev projeleri
himayesinde gerçekleştirdiğimiz Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğana şükranlarımı arz
ediyorum. Bütün bunlar Sayın Cumhurbaşkanımızın
talimatıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisinin desteği ve Sayın
Ulaştırma eski Bakanımız, son Başbakanımız
ve Meclis eski Başkanımız Binali Yıldırımın
ekip başı olarak çalışmasıyla ve Ulaştırma
Bakanlarımızın katkılarıyla gerçekleşti.
Her biri göz kamaştıran projeleri
gerçekleştiren, cumhuriyet tarihinde her modda olduğu gibi demir yolu
alanında da destanlar yazan Sayın Binali Yıldırıma
şükranlarımı arz ediyorum. Bu birikim, bu tecrübe inşallah,
23 Hazirandan sonra İstanbul'un hizmetinde de olacak. İstanbul Binali
Yıldırım'la başta raylı sistemler ve ulaşım
projeleri olmak üzere yeni bir altın çağ yaşayacak.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Doğu Ekspresi hattı dünyanın en güzel 4 tren
rotasından biridir. Bilhassa gençlerin bu hatta geçirdikleri
eğlenceli yolculuk deneyimlerinde yakaladıkları ve
paylaştıkları güzel enstantaneler de bunu
doğrulamıştır. Nitekim son zamanlarda Doğu Ekspresi
sıra dışı bir tatil seçeneği hâline gelmiş ve
artan taleple birlikte Turizm Bakanımızın Erzincan ziyaretinde
Erzincan-Kemah-İliç-Kemaliye hattında trenden gördüğü güzellikle
Kültür ve Turizm Bakanlığımız ile Ulaştırma ve
Altyapı Bakanlığımızı harekete geçirmiştir.
Yalnızca yataklı vagonların bulunduğu yüksek konforlu özel
bir turizm treni olarak Turistik Doğu Ekspresi'nin Ankara-Kars,
Kars-Ankara arasında işletilmesine karar verilmiştir. Bu
vesileyle bakanlarımıza ve Demiryolcularımıza teşekkür
ediyorum. Ankara'dan pazartesi, çarşamba, cuma günleri, Kars'tan ise
çarşamba, cuma, pazar günleri olmak üzere günaşırı
işleyecek olan Turistik Doğu Ekspresinin Ankara'dan hareket saati
bugün 19.55'tir. Ankara-Kars parkurunun tarife süresi yaklaşık 32
saat olarak belirlenmiş, trenin Kars'tan hareket saati ise 23.55 olarak
planlanmıştır. Turistik Doğu Ekspresinin özelliği Kars'a
gidişte sırasıyla İliç, Erzincan ve Erzurum
istasyonlarında, Ankara'ya dönüşte ise Divriği ve Sivas
istasyonlarında uzun süreli duraklamalar gerçekleştirecek
olmasıdır. Bu duraklamalarda yolcular tarihî ve turistik yerleri de
ziyaret edebileceklerdir. Erzincan'daki uğrak noktaları ise sosyal medyada
13 milyon defa tıklanmış eşsiz İliç
manzarasını yerinde gören yolcular, altın şehir
İliç'te altın madeninin durumunu ve nasıl
çıkarıldığını da görebileceklerdir.
Erzincan'ın cennet bahçesi Kemaliye'ye namıdiğer Eğin'e
geçecek yolcular burada dünyanın ikinci, Avrasya'nın ise en büyük
kanyonu olan Karanlık Kanyonu gezeceklerdir. Tarihî taş yol ve
taş ev ziyaretlerinin ardından bir sonraki durak Erzincan olacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili.
SÜLEYMAN KARAMAN (Devamla) - Bu kez de
bakırın ve bakır işlemeciliğinin başkenti
Erzincan'daki Çağlayan Şelalesi, Terzi Baba Türbesi, Ergan
Dağı, Ekşisu mesire alanı, Erzincan Müzesi ve diğer tarihî
yerleri gezebilecek ve yolculuk, Kurtuluş Savaşı'nda Doğu
Cephesinde önemli yeri olan Erzurum ve Kars'ın tarihî ve doğal
güzellikleriyle devam edecektir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu tren, Turistik Doğu Ekspresi treni ülkemizin turizm
potansiyelinin değerlendirilmesi için atılmış önemli bir
adımdır. Bu tren bir ihtiyacı karşılayacak ve
destinasyonlar daha da artacaktır.
Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın
Mehmet Nuri Ersoy ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanımız
Sayın Mehmet Cahit Turhan'a, ayrıca benim de bir süre mensubu
bulunduğum Demiryolları yöneticilerine, makinistinden dispeçerine,
hareket memurundan sürveyanına, tüm çalışanlarına
teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
Tekirdağın sorunları hakkında söz isteyen Tekirdağ
Milletvekili İlhami Özcan Ayguna aittir.
Buyurun Sayın Aygun. (CHP
sıralarından alkışlar)
2.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygunun,
Tekirdağ ilinin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Teşekkür ederim Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün Tekirdağın sorunlarını gündeme
getirmek üzere söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi
saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Tekirdağın sorunları ağır,
iktidarın yaklaşımı ve yatırımları hafiftir.
Trakyanın kalbi konumundaki Tekirdağ, üzgünüm ki verdiğinin
yarısı kadar geriye almamaktadır.
Tekirdağ, verimli toprakları,
tarımsal katkısı, ülke ve bölge sanayisine
sağladığı ham madde, 12 organize sanayi bölgesi ve bir Avrupa
Serbest Bölgesiyle birlikte 1.160 fabrikanın yer aldığı
bir kenttir.
Değerli milletvekilleri, ilimiz daima vergi
ödemesinde ilk 10a girmiştir ama merkezî yatırımlara
geldiğimiz zaman, almaya geldiğinde ise son sıralarda yer
almaktadır.
Bakınız, merkezî yönetimde 2014te tüm
iller arasında 32nci sırada olan Tekirdağ, 2018
yılında 41inci sıraya düşmüştür. Eğitim ve okul
yatırımlarında ise 47nci sıradayız. Tekirdağ,
bunu hak etmiyor.
Bakın, 2018 yılında 6,4 milyar lira
vergi vermişiz, tahsilat oranımız ise yüzde 86 olup
Tekirdağlılar vergisini kaçırmamaktadır. En çok vergi
tahsilatı yapılan 6ncı kentiz; bundan gurur duyuyoruz ama
iktidarın bu durumu dikkate alarak Tekirdağı ödüllendirmesi
gerekirken bırakın ödüllendirmeyi cezalandırmaya devam
etmektedir. Basit bir örnek: Tekirdağ-Hayrabolu arasındaki 45 kilometrelik
yolun 2016 yılından beri hâlâ bitirilmemesi, bu iktidarın
Tekirdağa vermiş olduğu önemi göstermektedir.
Yine bakınız, İstanbuldaki
fabrikaların üretim üssü Tekirdağımızda,
yaklaşık olarak 160 tane fabrika Tekirdağda bulunmasına
rağmen bunların yüzde 65inin merkezleri İstanbulda olduğu
için, vergilerini İstanbula yatırdıklarından dolayı,
İstanbul Büyükşehir Belediyesinin bütçesine yıllık yüzde 6
oranında katkı sağlamaktadır. Biz de istiyoruz ki, yeter ki
bu fabrikaların merkezleri İstanbulda olsun ama
stopajlarını Tekirdağa yatırdıkları zaman hizmet
veren Tekirdağlı belediyelerimize de katkı
sağlamış olacaktır diye düşünüyorum.
Tekirdağımız devamlı göç alan,
nüfusu artan bir şehir olup İstanbul ve Avrupa arasında
köprüdür. Tekirdağ, ülkemizin yatırım konusunda yükselen
değeri olmak zorundadır. Bu sebepten dolayı Tekirdağa hak
ettiği yatırımları vermek zorundayız.
Değerli milletvekilleri, Türkiyenin en verimli
topraklarına sahip Tekirdağda tarlaları ya imara açıyoruz
ya rant kapısı olarak görüyoruz ya da cezaevi yapıyoruz.
Bakınız, Tekirdağ, Türkiyenin 3üncü
en büyük cezaevinin olduğu il hâline getirildi. Yani bir de Sayın
Bakan diyor ki: Herkesin kendini özgürce ifade ettiği bir ülkede
yaşasaydık
Evet, bu, Sayın Soylunun sözüydü. Bugün
cezaevlerinde 260.144 kişi bulunmazdı diyoruz. Cezaevlerine bu kadar
yatırım yapacağımıza, kaynak
ayıracağımıza 45 kilometrelik yolu yapsaydık daha iyi
olurdu diye düşünüyorum.
Yine bakınız, Muratlı yolu, Saray
yolu, gerekli yatırımları alamadığı için,
ışıklandırma sıkıntısı devam
ettiğinden dolayı her gün can almaya devam etmektedir.
Yine Tekirdağ, turizm cenneti olması
gerekirken, altyapı sorunları ve gerekli yatırımlar
yapılmadığı için hak ettiği payı
alamamaktadır.
Yine, Şarköyümüzde 7 tane mavi bayraklı
plaj olmasına rağmen, Şarköy-Karıştıran
arasındaki duble yol projesi tamamlanmış olmasına
rağmen bir tane kazık çakılmaması AKP iktidarının
ayıbıdır sevgili milletvekillerim.
Evet, değerli milletvekilleri, yine 2014-2015
yıllarında dönemin Cumhurbaşkanı ve Başbakanın
Tekirdağdaki seçim çalışmalarında halkımıza
vermiş olduğu 20 bin kişilik stadyum sözü hâlâ daha
başlatılmadı ama Ergene Velimeşesporumuz ve Çorlu
Belediyespor Kulübümüz hem basketbolda hem de futbolda 2. Lige çıkarak,
her türlü imkânsızlığa karşı dur diyerek iktidardan
hizmet bekliyor. En kısa zamanda ilimize stadyum ve spor tesisi
yapılmasını bekliyoruz.
Değerli milletvekilleri, ilimiz göç almada
Türkiyede 4üncü sırada olup Türkiyenin 2nci büyük nüfus
artışına sahip olan ildir. En çok göç alan kentlerden olan
Tekirdağdaki en büyük ihtiyacımız da derslik ihtiyacı.
Bakınız, 5 bin öğrenci her yıl okullara gitmekte ama
ilimizde, Tekirdağdaki öğretmen başına düşen
öğrenci sayısı maalesef ortaokulda 16, lisede ise 18dir. Bu da
kentteki göç durumunu en iyi şekilde özetlemektedir.
Kentimizde diğer bir sorun olan uyuşturucu
sorunu maalesef gün geçtikçe artmakta olup Avrupadan yasa dışı
gelen uyuşturucu trafiğinin merkezinin Tekirdağ olmasından
dolayı her gün ailelerden uyuşturucuya çözüm bulmamız
vesilesiyle talepler gelmektedir. Yetkilileri uyuşturucuyla mücadeleyle
ilgili çalışmalara davet ediyorum. Yine, tiner ve bali
satışına bazı kriterler getirmemiz gerektiğini
değerli milletvekillerinden talep ediyorum.
Tekirdağ sağlık
yatırımları konusunda da sınıfta
kalmıştır. Şarköy, Süleymanpaşa, Malkara, Saray,
Hayrabolu başta olmak üzere, tüm ilçelerimizde hem yatak hem de hekim
eksikliğimiz bulunmaktadır. Tekirdağlılarımız
tedavi için Edirne ve İstanbula doğru kendilerine çözüm
aramaktadırlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Devamla) Sayın
Başkan, toparlıyorum.
BAŞKAN Toparlayın.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Devamla)
Değerli milletvekilleri, bir de termik santral sorunumuz var. Ancak,
santral yapılmasına mahkeme kararlarıyla dur denilmesine
rağmen, iktidarın fırsat kolladığını
görmekteyiz.
Ergene Nehrimizdeki aşırı kirlilik
sebebiyle Türkiyenin en çok kanser görülen 4üncü kenti olan Tekirdağ
ciddi sağlık sorunları yaşanmasına rağmen, bölge
halkı sanayileşmenin tüm yükünü taşırken, bir de termik
santralin yarattığı çevre sıkıntılarıyla karşılaşmak
zorunda olmamalıdır diye düşünüyorum.
Yine başka bir bilgi vereyim: Süleymanpaşa
ve Marmaraereğlisi arasına Katar ortaklığıyla
petrokimya tesisi yapılmak isteniyor. Bu kadar sağlık sorununun
olduğu bir bölgeye petrokimya tesisi ve termik santral yapılması
sizlerce ne kadar doğrudur diye soruyorum?
Tekirdağın öylesine ağır
sorunları var ki bunları beş dakikaya
sığdırmamızın maalesef mümkün
olmadığını belirtmek istiyorum ancak, ana hatlarıyla
bunları sizinle paylaşmak istedim. Tekirdağ hak ettiği
yatırımları almalı ve Türkiyenin sürdürülebilir
kalkınmaya örnek kenti olmalıdır.
Bu düşüncelerle sizlerle sözlerimi
paylaşıyor, hepinizi en derin saygılarımla
selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal
Adanın, 29 Mayıs İstanbulun fethinin 566ncı yıl
dönümünü kutladığına ilişkin konuşması
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, bugün 29
Mayıs. Meclis Başkanlık Divanı olarak şanlı
mazimizin yadigârı, Türk milletinin kalbi, güzel ve asil
İstanbulumuzun 566ncı fetih yıl dönümü kutlu olsun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Peygamberimizce müjdelenen Fatih Sultan Mehmet ve
askerlerinin emanetine son nefesimize kadar sahip çıkacağız.
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları (Devam)
3.- Hatay Milletvekili Hüseyin Yaymanın, Türk
turizminin sorunları ve çözüm önerilerine ilişkin gündem
dışı konuşması
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, gündem
dışı üçüncü söz, Türkiye'de turizm sorunları ve çözüm
önerileri hakkında söz isteyen Hatay Milletvekili Sayın Hüseyin
Yaymana aittir.
Buyurun Sayın Yayman. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum. Ben de sözlerime başlamadan önce İstanbulun
fethinin 566ncı yıl dönümünü anıyorum. O kutlu komutanı ve
İstanbulu bizlere vatan eden o kahraman askerleri rahmetle, şükranla
yâd ediyorum.
Değerli Başkan, çok değerli
milletvekilleri; gerçekten, Türkiye dünyanın en önemli turizm ülkelerinden
bir tanesidir. Tabiri caizse, Türkiye dünyanın açık hava müzesidir.
Dünyanın en çok turist gelen 6ncı ülkesi, gelir bakımından
da 12nci ülkesi konumundadır. Bu rakamları afaki rakamlar olarak
değerlendirsek dahi, geçmişle mukayese ettiğimizde Türkiye'nin
katettiği mesafeyi daha iyi anlamamız mümkündür. Rahmetli
Cumhurbaşkanı Turgut Özalın 1991 yılında
yaptığı bir konuşmada Türkiye'nin turizminden bahsederken,
Türkiye'deki turistik belgeli yatak sayısının Yunanistanın
Rodos Adasının dahi gerisinde olduğunu söylediği
günlerden, bugün Türkiye'ye 2018 senesi içerisinde tam 46 milyon turistin
geldiği günlere gelinmiştir. Bu, yeter bir rakam değildir.
Gerçekten, Türkiye'nin çok büyük bir turizm potansiyeli vardır. Türkiye,
dünyanın açık hava müzesidir, medeniyetlerin beşiğidir.
Türkiye turizmini sadece deniz-kum-güneş parantezine almak doğru
değildir; bu anlamda yayla turizmi, kültür turizmi, tarih turizmi, inanç
turizmi, gastronomi turizmi, golf turizmi gibi turizm ürününü
çeşitlendirmemiz en önemli hedeflerimizden bir tanesidir.
Yine bu bağlamda, bir taraftan ürünü
çeşitlendirirken diğer taraftan pazarı çeşitlendirmek
Bakanlığımızın ve Hükûmetimizin en önemli
hedeflerinden bir tanesidir. Türkiyeye gelen 46 milyon turist sayısı
içerisinde en çok turist gönderen ülkeler Rusya, Almanya, İngiltere ve
Avrupa ülkeleridir. Bizim bu pazarı daha çeşitlendirip özellikle
Amerika kıtası ve Avrupadan daha fazla turistin -ve özellikle de
Orta Doğudan- Türkiyeye gelmesini sağlamak en önemli
hedeflerimizden bir tanesidir.
Turizm bacasız sanayidir ve bizim, turizmi
sadece bir ekonomik getiri kaynağı olarak görmemiz mümkün
değildir. Biz turizmi Türkiyenin marka değerine, kültürel
imajına, tanıtım stratejisine ve Türkiyenin sürdürülebilir bir
ekonomik anlayışına sahip olması bakımından çok
çok önemli buluyoruz. Biz, Hükûmet olarak, parti olarak, turizmi siyasetin
üstünde bir etkinlik olarak görüyoruz. Türkiye hem bir Avrupa ülkesidir hem bir
Asya ülkesidir hem bir Balkan ülkesidir hem bir İslam ülkesidir ve bir
anlamda 3 bin kilometrelik bir hat çizildiğinde dünyanın en önemli
jeostratejik konumuna sahip ülkelerinden bir tanesidir. Bu bağlamda biz
turizmi, sadece -dediğim gibi- bir gelir kapısı olmanın
ötesinde Türkiyenin tanıtım stratejisinin, Türkiyenin soft
powerının en önemli unsurlarından bir tanesi olarak görmekteyiz
ve bu anlamda turizm gayrisafi millî hasıla içerisinde yüzde 12lik bir
paya sahiptir. Yine istihdam bakımından da Türkiye yüzde 12
istihdamını turizmden sağlamaktadır.
Turizmi çevrelendiği kültürel değerlerden
ayrı düşünmek mümkün değildir. Yurt dışına ihraç
ettiğimiz bir sanayi ürünü çoğu zaman tüketicisine Türkiye
hakkında fazla bir şey anlatmaz fakat turizm böyle değildir.
Antalyaya gelen, Hataya gelen, Muğlaya gelen, Bodruma gelen bir
turist, aynı zamanda Türkiye'nin misafirperverliğini, Türkiye'nin
hoşgörü memleketi olduğunu ve Türkiye'nin kültürel değerlerini
daha iyi görecektir.
Turizm ürünümüz insanımız,
tabiatımız, kültürümüz, kısaca sahip olduğumuz
değerlerin tümüdür ve bunun içindir ki biz turizmi, turizmin temelini
tesis ve işletme odaklı bir anlayışla değil, çevre
odaklı, sürdürülebilir bir turizm anlayışı olarak
görmekteyiz. Ve bu anlamda, kültürel mirasımızın korunması,
turizmimizin geliştirilmesi kadar çok çok önemlidir. Ve bu bağlamda,
kullanma ve koruma dengesini sağlamak en önemli hedeflerimizden bir
tanesidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Hatip.
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) Teşekkür ederim
Başkanım.
Çok değerli milletvekilleri, sözlerime son
verirken birkaç hususun altını daha çizmek isterim.
Bilindiği üzere, ben, medeniyetler şehri
Hatay Milletvekiliyim. Hatay, Türkiye'nin en önemli kentlerinden,
şehirlerinden bir tanesidir, hoşgörü şehridir, tarih
şehridir, kültür şehridir, medeniyet şehridir, lezzet
şehridir ve gerçekten Türkiye'nin açık hava müzesi şehridir. Bu
anlamda, ben, Türkiye Büyük Millet Meclisinin değerli milletvekillerini Hataya
davet etmek isterim.
Hatay, Habib-i Neccarın şehridir. Yasin
suresinde bahsedilen ve çok çok önemli kişilerden bir tanesidir. Kendisi
bir pagan olmasına rağmen Hristiyanlık dinini benimsemiş ve
gerçekten insanları doğruluğa, adalete teşvik etmiştir
ve Kuran-ı Kerimde Yasin suresinde uzun süre bahsedilmektedir. Ve yine,
Anadoludaki ilk cami Habib-i Neccar Camisi Hataydadır. Ve Saint Pierre
Kilisesi yine Hatayımızdadır. Hazreti Musa Ağacı ve
yine, Hazreti Nuh ile Hazreti Musanın buluştukları Ab-ı
Hayat Pınarının olduğu şehir Hataydadır.
Ben hepinizi Hataya davet ediyorum. Hatay gerçekten
Suriye meselesinde çok önemli acılar yaşayan bir şehirdir. Bu
anlamda, turizm bizim için çok çok önemlidir.
Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum
efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
sisteme giren ilk 15 milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle söz
vereceğim, bu sözlerin ardından sayın grup başkan
vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
Sayın Taşkın
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının,
29 Mayıs İstanbulun fethinin 566ncı yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Bugün 29 Mayıs, İstanbulun fethinin
566ncı yıl dönümü. Bir çağın kapanıp yeni bir
çağın açıldığı, köklü medeniyetimizin
insanlık tarihine damgasını vurduğu, İstanbulun
fethinin 566ncı yıl dönümünü kutluyorum.
İstanbulun fethi siyasal, sosyal ve kültürel
sonuçlarıyla dünya tarihinin akışını
değiştiren en büyük zaferlerimizden birisidir. Fetihle sadece bir
şehir değil, gönüller de fethedilmiştir. Konstantinapol
İstanbul olmuş, Fatih Sultan Mehmetin hoşgörü ve adalete
dayanan yönetim anlayışıyla farklı inanç ve kültürlerin bir
arada rahatça yaşadığı bir şehir hâline
gelmiştir.
İstanbulun fethinin 566ncı yıl
dönümü vesilesiyle bu eşsiz güzellikteki dünya şehrini bizlere miras
bırakan Fatih Sultan Mehmet ile aziz şehitlerimizi rahmet, hürmet ve
minnetle yâd ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Yeşil
2.- Ankara Milletvekili Nihat Yeşilin, Dünya Basın
Özgürlüğü Endeksinde ülkemizin 157nci sıraya gerilediğine,
Yeniçağ gazetesi yazarı Yavuz Selim Demirağ ve Oda TV
yazarı Sabahattin Önkibara saldıranların serbest
bırakıldığına, gazetecilere yapılan
saldırıları ve bu saldırılara sessiz kalanları
kınadığına ilişkin açıklaması
NİHAT YEŞİL (Ankara) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Üç hafta önce Yeniçağ gazetesi yazarı
Yavuz Selim Demirağ organize bir saldırının hedefi oldu ve
ağır yaralandı, kaburgaları kırıldı.
Saldırıyı gerçekleştirenler serbest
bırakıldı. Birkaç gün önce Oda TV yazarı Sabahattin Önkibar
evine giderken saldırıya uğradı ve on gün iş göremez
raporu aldı. Saldırıyı gerçekleştirenler yine serbest
bırakıldı.
Ülkemiz, Dünya Basın Özgürlüğü Endeksinde
AKP iktidara geldiğinde 99uncu sıradaydı, şu an ne
yazık ki 157nci sıraya geriledi. 20 Mayıs 2019 itibarıyla
toplam 180 gazeteci cezaevinde.
Basın özgürlüğünün, ifade hürriyetinin,
haber alma hakkının zedelendiği, hukukun üstünlüğünün
çiğnendiği bir ortamda parti grubumuz tarafından dün Meclis
Başkanlığına sunulan gazetecilere yönelik artan
saldırıların araştırılması önergesi ne
yazık ki AKP oylarıyla reddedildi.
Son beş ay içerisinde 8 gazeteci
saldırıya uğramış ve failleri serbest
bırakılmıştır. Bu tutumunuz nedeniyle bu
saldırıları meşrulaştırıcı bir konuma
düşüyorsunuz.
Gazetecilere yapılan saldırıları
ve bu saldırılara sessiz kalan herkesi kınıyorum.
Genel Kurula saygılarımı sunuyorum.
Sağ olun.
BAŞKAN Sayın Şeker
3.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, Kocaeli
Milletvekili Haydar Akarın İzmit Belediyesiyle ilgili olarak Bir
tane başkan yardımcısı sürgün edilmedi. ifadesine
ilişkin açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Dün, İzmit Belediye Başkanının
personele mobbing uyguladığını ve sürgün
yaptığını milletvekili arkadaşım Emine Zeybek
dile getirmişti. Milletvekili Haydar Akar Bey de Bir tane başkan
yardımcısı sürgün edilmedi. Emine Hanım bunu
ispatlasın, ben her şeyi söylemeye hazırım. ifadesini
kullanmıştı. Evet, şimdi resmî yazıyı okuyorum.
27/5/2019
İzmit Belediye
Başkanlığı İnsan Kaynakları Eğitim
Müdürlüğü
Güray Oruç-Belediye Başkan
Yardımcısı
İlgi: Başkanlık makamının
27/5/2019 tarihli ve 1199 sayılı onayı
Belediyemizde 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununa tabi 1. derece belediye başkan
yardımcısı kadrosunda iken görülen lüzum üzerine Akmeşe
hizmet biriminde görevlendirilmeniz ilgili olurla uygun görülmüştür. Bilgi
ve gereğini arz ederim.
Sevtap
Cengiz
İnsan
Kaynakları Eğitim Müdür Vekili
Evet, Sayın Başkanım, bu bahsedilen
yer İzmit merkeze 40 kilometre uzakta, daha önceden beldeydi.
Büyükşehir olması nedeniyle mahalleye dönüşen, tamamıyla
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Uslu
4.-
Antalya Milletvekili Atay Uslunun, 29 Mayıs İstanbulun fethinin
566ncı yıl dönümüne ilişkin açıklaması
ATAY USLU (Antalya) Bugün 29 Mayıs,
İstanbulun fethinin yıl dönümü. Fatih Sultan Mehmet ve askerlerini
minnetle yâd ediyoruz. Şehirlerin sultanı, sevenlerin şehri,
sultanların şehri İstanbulun fethi dünya tarihi
açısından büyük bir öneme sahiptir. İstanbul, Fatih Sultan
Mehmetle beraber pek çok inanç ve kültürün bir arada
yaşadığı bir cihan başkenti hâline gelmiştir. Hem
bilim, kültür ve sanatta hem ticaret, siyaset ve diplomaside dünyaya yön
vermiştir. İstanbul, zenginliğiyle bugün Türkiye'nin özü ve özetidir.
İstanbula hizmet etmek şereftir, onurdur. Yirmi beş
yıldır İstanbula hizmet eden bir hareketin mensupları
olarak bu şerefi devam ettirmek istiyoruz ve yıldırım
hızıyla çalışıyoruz. Sayın Binali
Yıldırım İstanbula, İstanbul Binali
Yıldırıma çok yakışıyor.
BAŞKAN Sayın Akar
5.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın, başpolis
ve kıdemli başpolis memurlarının 26 Ekim 2018 tarihinde
Emniyet Teşkilat Kanununa eklenerek yürürlüğe giren madde
gereğince komiser yardımcılığına geçişte
kaynaklanan mağduriyetin düzeltilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan, bu
arada cevap hakkımı kullanmak istiyorum daha sonra ama bu konu
farklı bir konu.
26/10/2018 günü Mecliste torba kanunla kıdemli
başpolisler ile başpolisler arasından kanunun yürürlüğe
girdiği tarihte 45 yaşından gün almamış, fakülte
mezunu olanlardan, performansı iyi ya da çok iyi olanlardan, idari yönden
son iki yılda kısa süreli ceza ile meslek hayatı boyunca uzun
süreli durdurma cezası almamış olanlardan komiser
yardımcısı yapılabileceğini
kanunlaştırmıştık hep birlikte burada. Ancak Emniyet
Genel Müdürlüğü tarafından yapılan tüm sınavlarda yaş
hesabı yılın ilk gününe göre yapılmasına rağmen
başpolisler için yasanın çıktığı tarih baz
alınmış ve bu nedenle de 600 başpolis mağdur
edilmiştir. Aslında 5 bin başpolis ve kıdemli başpolis
bulunuyor fakat bu çıkan kanunla sadece 1.200ü sınav
hakkını kullanabilmiş, 3.800 başpolis arkadaşımız
mağdur edilmiştir. Bu mağduriyetin hep birlikte düzeltilmesi
gerektiğine inanıyorum, gereğini de yapacağını
düşünüyorum Meclisin.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Şimşek
6.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin,
engellilerin yaşadığı problemlere ilişkin
açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, engelli olmak hiçbirimizin
kaderi ya da tercihi değildir. Ne yazık ki Türkiyede engelli olmak
çok zor ve birçok problemle karşı karşıya
kalınmasına sebebiyet veriyor. Engellilerimiz eğitimden
istihdama, sağlıktan sosyal hayata birçok alanda
sıkıntı yaşıyorlar.
Üzülerek ifade ediyorum ki kentleşme, engelli
bireylere göre yapılmıyor. Metrobüse binen veya bir binanın üst
katlarına ders görmek için çıkan engelli
vatandaşlarımız saatlerini harcıyor. Diğer yandan,
engelli vatandaşlarımızın maaşları, engelli aylıkları
ve 18 yaş engelli aylıklarında hane başına düşen
gelire göre maaş veriliyor. Aynı evde yaşayan herkesin gelirine
bakılarak kişi başı gelir 609 liranın üstündeyse maaş
bağlanmıyor.
Engelli maaşı, engelli birey
başına verilmelidir. Evdeki, hanedeki gelir engellileri
ilgilendirmemelidir. Ayrıca, zihinsel engelli bireylerin tek ilacı
eğitim. Özellikle otistik ve zekâ özürlü olan insanlar eğitimde
birçok sorunla karşı karşıya kalıyorlar. Devlet sadece
iki saatlik eğitim ücretini karşılıyor, diğer zamanlarda
aile
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Esgin
7.- Bursa Milletvekili Mustafa Esginin, Fransanın
Evangelos Florakis Deniz Üssünü kullanma hakkını elde ettiği
haberlerinin asılsız olması durumunda Fransayı bu
iddiaları yalanlamaya, Güney Kıbrıs Rum Yönetimini de tehlikeli
ittifaklardan uzak durmaya davet ettiklerine ilişkin açıklaması
MUSTAFA ESGİN (Bursa) Teşekkürler
Sayın Başkanım.
Fransanın Güney Kıbrıs Rum
Yönetimiyle birlikte savunma iş birliği anlaşması imzaladığına,
Evangelos Florakis Deniz Üssünü kullanma hakkını elde ettiğine
dair bazı haberler basında yer aldı. Yine iddialara göre,
Fransanın Türk donanmasının bölgedeki faaliyetlerine karşı
Rum yönetimiyle iş birliği içinde olacağı yer
almaktadır.
Londra ve Zürih Anlaşmaları, garantör
ülkelerin savunma görevini üstlendiği Kıbrısın tek
başına üçüncü ülkelerle herhangi bir ortaklık
kuramayacağını ve dolayısıyla askerî faaliyetler de icra
edemeyeceğini net olarak ortaya koymaktadır. Böyle bir adım,
Birleşmiş Milletler nezdinde yürütülen müzakere sürecini de
açıkça baltalayacaktır.
Fransayı eğer iddialar asılsız
ise bunları yalanlamaya, Güney Kıbrıs Rum Yönetimini ise
Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin Doğu Akdenizdeki
haklarını gasbetmek üzere tehlikeli ittifaklardan uzak durmaya davet
ediyoruz.
BAŞKAN Sayın Filiz
8.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, Fatih
Sultan Mehmetin İstanbulu fethettikten sonraki bedduasına
ilişkin açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Fetihten sonra İstanbul içerisinde
etrafıyla gezintiye çıkan Fatih Sultan Mehmet Ayasofya önlerine
geldiğinde zincirlenmiş bir keşiş görür.
Baktığı falda Türklerin İstanbulu fethedeceğini söylediği
için Kral Konstantin tarafından zincirlenmiştir. Fatih,
keşişe İstanbulun Türklerin elinden çıkıp
çıkmayacağına dair fal bakmasını söyler, o da
İstanbul Türklerin elinden harp veya başka bir zorlu müdahaleyle
çıkmayacak ancak öyle bir zaman gelecek ki Türkler elindeki
toprakları ecnebilere satacak ve bunun sonucunda İstanbul Türk
malı olmaktan çıkacak. der. Çok üzülen Fatih Sultan Mehmet Kim
benim edindiğim toprakları ecnebilere satarsa Allahın
gazabı üstlerine olsun. diye beddua eder. İstanbul Havalimanında
vatandaşlık promosyonlu ev satışları yapanlara ve buna
müsaade edenlere duyurulur diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Kaya
9.- Osmaniye Milletvekili İsmail Kayanın, 29
Mayıs İstanbulun fethinin 566ncı yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
İSMAİL KAYA (Osmaniye) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Çağ kapatıp çağ açan, tarihin en
muhteşem zaferlerinden biri olan İstanbulun fethinin Fatih Sultan
Mehmet Han tarafından 29 Mayıs 1453 tarihinde fethedilişinin
566ncı yıl dönümüne erişmiş bulunmaktayız. Fatih
Sultan Mehmet Han ve kahraman askerlerinin İstanbulu fethederken sahip
olduğu inanç, kararlılık ve azim bugün Türkiyeyi 2023, 2053 ve
2071 hedeflerine taşıma yolunda bizlere daima gurur ve ilham kaynağı
olmaktadır. İstanbulun bir İslam şehri olmasına
tahammül edemeyenlere, bu aziz vatanımıza göz dikenlere, Zulüm
1453de başladı. diyenlere inat, bu eşsiz güzellikteki dünya
şehrini bizlere miras bırakan Fatih Sultan Mehmet Han ile aziz şehitlerimizi
rahmetle, hürmetle ve minnetle yâd ediyorum. İstanbulun fethinin
566ncı yılı mübarek olsun diyerek Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Kılıç
10.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, 29 Mayıs İstanbulun fethinin 566ncı
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
İstanbul coğrafi konumu ve tabiat
güzelliğiyle binlerce yıl öncesinde dahi farklı milletlerin
sahip olmayı arzu ettiği ve sahip olmak için çaba sarf ettiği
bir şehirdir. Müslümanlar Hazreti Peygamberin İstanbul mutlaka
fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, fetheden ordu ne güzel
ordudur. sözünü işittikleri günden itibaren bu müjdeye nail olabilmek
için hareket etmişlerdir. Bu bağlamda Ebu Eyyûb el-Ensarinin
şehit olduğu fetih hareketi müjdelenen komutan ve asker olmak için
Müslümanlar tarafından bu uğurda atılan adımların
ilkidir. İstanbul yakınlarında uç beyliği kuran
Osmanlı sultanları ilk günden itibaren sahabe ve tabiin nesline nasip
olmayan bu müjdeye kavuşmak için projeler üretmişlerdir ancak bu
kutlu zafer II. Mehmete nasip olmuştur. II. Mehmet İstanbulu
fethederek Fatih unvanını almıştır.
BAŞKAN Sayın Kaynarca
11.- İstanbul Milletvekili Tülay Kaynarcanın, 29
Mayıs İstanbulun fethinin 566ncı yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
TÜLAY KAYNARCA (İstanbul) Sayın
Başkan, bugün 29 Mayıs, aziz İstanbulumuzun fethinin
566ncı yıl dönümü.
Çağ kapatıp çağ açan, dünya tarihinin
akışını değiştiren muhteşem zaferlerden olan
İstanbulun fethinin yıl dönümünü kutluyorum. İstanbul her
köşesi tarih kokan, eşsiz eserlerin izlerini barındıran,
doğası, kültürü, güzellikleriyle şairlere ilham
kaynağı ve ülkemiz ticaretinin kalbi olan bir şehirdir.
İstanbula hizmet bir şereftir ve ben 23
Haziranda İstanbulumuz Binali başkanımızla birlikte daha
güzel olacak diyorum. Ve İstanbul fethinin yıl dönümünü yürekten
kutluyor, Fatih Sultan Mehmet Han ve muzaffer ordusunu rahmetle, şükranla
yâd ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Şevkin
12.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, kamuda
çalışan sözleşmeli personel ile şehir hastaneleri,
DHMİ ve KİT'lerde çalışan taşeron işçilerin kadro
beklediğine ilişkin açıklaması
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Kamuda
çalışan yüz binlerce sözleşmeli memura daha önce söz verilmesine
rağmen bir türlü kadro verilmiyor. Sayıları 500 bine
yaklaşan sözleşmeli memur aile bütünlüğünden ve iş
güvencesinden yoksun, düşük ücretle ailelerini geçindirmeye
çalışıyor. 2011 seçimlerinde 234 bin sözleşmeliye kadro
verilmişken o tarihten bu yana sekiz yıldır hiçbir
sözleşmeli kadro hayaline kavuşamadı. Su sekiz yıllık
süreç içerisinde Kabinenin en tepesinden çeşitli defalar kadro sözü
verilmesine rağmen yerine getirilmedi.
Öte yandan, şehir hastanelerinde
çalışan taşeron işçiler ve özellikle temizlik işçileri
ve özel güvenlik görevlileri de kadro güvencesinden yoksun, ağır
iş yükü altında ezilmektedir. Şehir hastanelerinde kadro
verilmediği gibi işten çıkarılan emekçilerin varlığı
söz konusudur. Taşeronları belediye, hastane veya bakanlıklarda
çalışıyor şeklinde ayırt etmek eşit iş
eşit ücret ve çalışma barışı ilkesiyle
bağdaşmamaktadır. Şehir hastaneleri, Devlet Hava
Meydanları ve KİTlerde çalışan taşerona kadro
verilmelidir.
BAŞKAN Sayın Canbey
13.-
Balıkesir Milletvekili Mustafa Canbeyin, 29 Mayıs İstanbulun
fethinin 566ncı yıl dönümüne ilişkin açıklaması
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) Teşekkürler
Sayın Başkan.
İstanbul medeniyetler beşiğidir,
İstanbul kültürlerin birleştiği, üç büyük imparatorluğa
başkentlik yapmış şehirdir. İstanbul, Fransız
lider Napolyonun Dünya bir ülke olsa başkenti İstanbul olur.
dediği şehirdir. İstanbul, Fatih Sultan Mehmet Hanın Biz
toprakları değil, gönülleri fethetmeye gidiyoruz. diyerek yola
çıkıp Fatih unvanını alarak adaletli yönetim
anlayışıyla barış ve hoşgörünün merkezi hâline
getirdiği şehirdir. İstanbul, âlemlere rahmet olarak gönderilen
Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammedin övgüsüne mazhar olmuş komutan ve
askerlerin bizlere miras bıraktığı şehirdir.
Bir çağ kapatıp bir çağ açan
İstanbulun fethinin 566ncı yıl dönümünü kutluyorum.
İstanbulun fethinde gemileri karadan yürüten
kararlılığın aziz milletimizin her ferdine ilham vermesini
temenni ediyorum. Dünya tarihinin akışını değiştiren
eşsiz zaferin mimarı Fatih Sultan Mehmet Hanı ve fethin büyük
komutanlarından bugün Balıkesirde metfun bulunan Zağanos
Paşayı ve kahraman ecdadımızı rahmet ve minnetle
anıyor, Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Özel
14.- Yalova Milletvekili Özcan Özelin, AKP Genel
Başkanı Recep Tayyip Erdoğanın işsizlikle ilgili
açıklamalarına ilişkin açıklaması
ÖZCAN ÖZEL (Yalova) Teşekkürler Sayın
Başkan.
AKPnin Genel Başkanı Sayın
Cumhurbaşkanı işsizlik konusunda garip açıklamalar
yapıyor. Senin çocuğun da işsiz kalsın. diyor. Herkese
iş bulunacak diye bir şey yok. diyor. İşsizlik
rakamlarını görmezden geliyor. İş dünyasına Herkes
işçi alırsa işsizlik kalmaz. çağrısı
yapıyor. Sonuç olarak işsizlik yüzde 14,7yle tarihî rekorlar
kırıyor. Gençler arasında işsizlik daha da yaygın.
Buna karşın AKPden aday olup seçim kaybedenler hemen iş
buluyor, bakan yardımcısı oluyor, banka yönetim kurulu üyesi
oluyor; eski milletvekilleri, bakanlar banka yönetim kurulu üyesi oluyor. Eski
bakan ve milletvekillerinin tam da AKPnin içinden başka bir parti kurulacağı
yönündeki iddiaların gündeme geldiği bir dönemde banka yönetim kurulu
üyeliklerine atanmaları, kamu bankalarının siyaseti dizayn etmek
için kullanıldığını göstermiyor mu? Kamu bankalarından
medya patronlarına kredi verdiniz, medyayı dizayn ettiniz. Şimdi
siyasetçileri yönetime getirip siyaseti dizayn etmeye
çalışıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bölünmez Çankırı
15.- İzmir Milletvekili Ceyda Bölünmez
Çankırının, 29 Mayıs İstanbulun fethinin
566ncı yıl dönümüne ilişkin açıklaması
CEYDA BÖLÜNMEZ ÇANKIRI (İzmir) Sayın
Başkan, çok değerli milletvekilleri; 29 Mayıs 1453 tarihi, tüm
dünya, ülkemiz ve kadim şehrimiz İstanbul için bir milattır.
Gemilerin karadan yürütülmesiyle gerçekleşen, çağ kapatıp
çağ açan; siyasal, sosyal ve kültürel sonuçlarıyla dünya tarihinin
akışını değiştiren, tarihin en muhteşem
zaferlerinden biri olan İstanbulun fethinin 566ncı yıl
dönümünü kutluyorum.
İstanbulun fethi sadece bir yerin fethedilmesi
ve kazanılmış bir savaş olmayıp dünya tarihine ve
medeniyetine yön vermiş bir hadisedir. Fetihle sadece şehir
değil, gönüller de fethedilmiştir. 2002den beri Türkiye'nin
gönüllerini fetheden, 23 Hazirandan sonra ise İstanbulluların
gönüllerini fethedecek olan Büyükşehir Belediye Başkan
Adayımız Sayın Binali Yıldırıma
başarılar diliyorum.
Bu düşüncelerle, birçok medeniyete
asırlarca ev sahipliği ve başkentlik yapan İstanbulu
bizlere miras bırakan fethin mimarı büyük devlet adamı Fatih
Sultan Mehmet Hanı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CEYDA BÖLÜNMEZ ÇANKIRI (İzmir)
ve vatan
uğruna canlarını feda eden şehitlerimizi saygıyla yâd
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İstanbulun fethi sebebiyle, 15
söz isteyen arkadaşı 20ye çıkartmak noktasında karar
aldık.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Lütufta bulundunuz
Sayın Başkan, çok teşekkür ediyoruz.
BAŞKAN Sayın Orhan Erdem? Yok.
Sayın Cora
16.- Trabzon Milletvekili Salih Coranın, 29 Mayıs
İstanbulun fethinin 566ncı yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
SALİH CORA (Trabzon) Sayın
Başkanım, bugün 29 Mayıs, dünya tarihinin
akışını değiştiren İstanbulun fethinin
566ncı yıl dönümü kutlu olsun. Toprakları değil,
gönülleri fethetmeye gidiyoruz. diyen ve rahmet Peygamberinin müjdesiyle
şereflenen Fatih Sultan Mehmet Han İstanbulu dünyanın adalet,
medeniyet ve hoşgörü şehri yapmıştır. Bu yönetimiyle
İstanbulu farklı kültürlerin buluşma noktası yapan Fatih
Sultan Mehmet Han ve kahraman ecdadımızın bize
bıraktığı bu mirasa sonuna kadar sahip
çıkacağız, Zulüm 1453 yılında başladı.
diyenlerin karşısında dimdik duracağız. Fatih Sultan
Mehmet Han ve kahraman ordusunun fetih sırasında yüreğinde
taşıdığı inanç, azim ve kararlı duruştan
aldığımız güçle dünya şehirlerinin şahı
İstanbula hizmet etmeye ve büyük Türkiye'nin 2023, 2053 ve 2071
hedeflerine doğru ilerlemeye devam edeceğiz.
Bu vesileyle, Fatih Sultan Mehmet ile kahraman
ecdadımızı rahmet, minnetle yâd ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Osmanağaoğlu
17.- İzmir Milletvekili Tamer
Osmanağaoğlunun, 29 Mayıs İstanbulun fethinin
566ncı yıl dönümüne ilişkin açıklaması
TAMER OSMANAĞAOĞLU (İzmir)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sadece adların değil, çağların
değiştiği; sadece bir şehrin çehresinin değil,
insanlığın çehresinin değiştiği; sadece bir
devletin hududunu değil, sancağımızdan adalet uman
mazlumların umudunu büyüten muhteşem bir hadisenin yıl dönümünü
idrak ediyoruz. Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammedin sekiz asır önce
müjdelediği, büyük Türk milletinin iftihar kaynaklarından kutlu
ecdadımız Fatih Sultan Mehmetin ve Peygamber Efendimizin övgüsüne
mazhar olmuş kutlu ordumuzun şehirlerin efendisi İstanbulu
fethederek Türk yurdu yapmasının 566ncı yıl dönümünü de
büyük bir gururla kutluyoruz. Ellerinde üç hilalin
ışığıyla dünyayı aydınlatan kahraman
ecdadın kutlu emanetine yine o üç hilalin açtığı
ışıkla sonsuza kadar sahip çıkacağımızı
ve İstanbul, Türk milletinin kalbi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Subaşı
18.- Antalya Milletvekili Hasan Subaşının, 29
Mayıs İstanbulun fethinin 566ncı yıl dönümünü
kutladığına ve Antalya ilinin yol sorununa ilişkin
açıklaması
HASAN SUBAŞI (Antalya) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, İstanbulun
fethinin 566ncı yılını kutluyorum.
Ayrıca, Antalyanın yol sorunlarına
değinmek istiyorum. Son yıllarda çalışması
başlamış ama şimdilerde durma noktasında olan ya da
müteahhitlerin çalışma alanını terk ettiği yollar
Antalya ve ilçelerinde önemli zorluklara yol açmaktadır. Alanyayı
Gazipaşaya bağlayan çevre yolu, Beyşehir-Derebucak-Taşağıl
tünel ve yol çalışması, Antalya-Burdur yolu Çubuk
Boğazı tünel ve yol çalışması, Antalya-Kemer-Kumluca
tünel ve yol çalışması, Korkuteli-Elmalı-Finike yol
yapım çalışması, Kaş-Gömbe-Akçay yol
çalışması çok ciddi sorunlar çıkarmakta. Ancak
Korkuteli-Elmalı yolu en sıkıntılı olanıdır
çünkü üç yıldır yol çalışması
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Nuhoğlu
19.- İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlunun,
ülkenin dört bir yanından peşi sıra gelen çocukların
kaybolduğu, kaçırıldığı, inşaat
çukurlarında, göletlerde, su kanallarında boğulduğu veya
dövülerek öldürüldüğü haberlerine karşı Hükûmeti ve ilgili
bakanları tedbir alma konusunda uyardığına ilişkin
açıklaması
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Son bir hafta içerisinde ambulansta üç aylık
bebek yanarak can verdi, Samsunda yirmi gün önce kaybolan 1,5
yaşındaki Ecrinin vücuduna ait bazı parçalar bulundu,
İzmirde 3 yaşındaki Abdülkadir üvey babası tarafından
dövülerek öldürüldü, Vanda 7 yaşındaki çocuk boğuldu,
İstanbul Eyüpsultanda inşaatın temel çukuruna düşen 9
yaşındaki çocuk hayatını kaybetti.
Ülkemizin birçok yerinde, şehirlerde, köylerde
çocuklarımız kayboluyor, kaçırılıyor, inşaat
çukurlarında, göletlerde, su kanallarında boğuluyor veya
dövülerek hayatlarını kaybediyor. Ateş sadece ailelerin
ocağına düşmüyor, bütün Türk milletinin yüreği
sızlıyor. Bu durum böyle devam edemez, acılar daha da artmadan
mutlaka bir çare bulunmalıdır. Hükûmeti ve ilgili bakanları
uyarmak istiyorum, acil olarak köklü tedbirler alınmalıdır.
BAŞKAN Şimdi, söz talep eden grup
başkan vekillerine söz vereceğim.
Buyurun Sayın Türkkan.
20.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, Kuzey
Irak'ta yürütülen Pençe Operasyonu'nu yakından takip ettiklerine, terörle
mücadeleye koşulsuz destek verilmesinden yana olduklarına, 29
Mayıs İstanbulun fethinin 566ncı yıl dönümü vesilesiyle
Fatihin fethettiği İstanbulda her şeyin çok güzel
olmasını temenni ettiğine, Oda TV yazarı Sabahattin
Önkibara yapılan saldırıyı kınadığına
ve saldırıya uğrayanın Nagehan Alçı, Latif Doğan,
Cemil Barlas, Nedim Şenerin olması durumunda
saldırganların serbest bırakılıp bırakılmayacağını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Kara ve Hava Kuvvetlerimizin, Irakın kuzey
Hakurk bölgesine başlattığı sınır ötesi Pençe
Operasyonunu yakından takip ediyoruz. Şu ana kadar zayiat vermeden
ilerlememizi sevinçle karşılıyoruz. Allah Mehmetçikimizi
korusun, ayaklarına taş değdirmesin fakat Hükûmetin bu tarz
sınır ötesi operasyonlarını sürekli seçim öncesine denk
getirmesini de manidar bulduğumuzu ifade etmek istiyorum. 24 Haziran
seçimleri öncesinde de bu tarz operasyonlar başlatılmış,
Kandile girdik, giriyoruz. nidaları atılmış ama seçim
biter bitmez de operasyonlar sonlandırılmıştı. Terörle
mücadele seçim nabzına göre belli zamanlarda değil, devlet
bekası gereği tavizsiz devam etmelidir.
Biz, İYİ PARTİ olarak, terörle
mücadeleye koşulsuz destek verilmesinden yanayız. Hakurk, Kandil,
nereye kadar gidilecekse oraya gidilmelidir.
Beş yüz altmış altı yıl
önce, bugün, 24 Mayıs 1453te tamamlanan kuşatmamızla,
Osmanlı Devleti Padişahı -cennetmekân- Fatih Sultan Mehmet Han
tarafından, o zamanki adı Konstantinopolis olan İstanbul fethedilmiş
ve Bizans İmparatorluğu sona erdirilerek yeni bir çağ
başlamıştır.
Dönemin şartları içerisinde elde edilen bu
büyük başarıda Fatihin üstün öngörüsü, istişareye önem vermesi,
liyakat ve adaleti esas kılması ve her koşulda aklı üstün
tutması, bugün devletimizi yönetenlerin örnek alması gereken
özelliklerin başında gelmektedir. Fatihin fethettiği
İstanbula tekrar adaleti tesis etmek için her şeyin çok güzel
olmasını temenni ediyor, bir kez daha fethimizi kutluyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Türkkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
İstanbul seçimleriyle ilgili olarak yapılan çalışmalarla
alakalı birkaç şey söylemek istiyorum. Seçimler yapılırken
bu montaja, yalana ve iftiraya sıklıkla başvurulması
vatandaşın nezdinde aşağılık olarak görülüyor,
yapan aşağılık görülüyor. Bundan medet umanları ise
aciz duruma getiriyor. Bakın, bir seçim yapıyoruz. Netice
itibarıyla vatandaş bir karar verecek; Binali Bey mi, Sayın
İmamoğlu mu? Neticede vatandaş temiz bir seçim ister, temiz bir
dil ister. Bakıyorum sosyal medyada dolaşan birtakım montaj
videolara, ya FETÖden kurtulduk diyoruz, FETÖnün izleri hâlâ üstünüzde
kalmış. Onlar yapıyorlardı bu montaj videoları, bundan
vazgeçin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Türkkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Daha temiz bir dille, daha
İstanbula yakışan, daha Türk milletine yakışan, daha
Türke yakışan bir seçim olsun istiyorum; yakışan da o bize
seçim sonucu ne olursa olsun. Ama bu tip kumpaslar, bu tip videolar
insanları rahatsız ediyor. Yapanı aşağılık,
bundan medet umanı da aciz durumda görüyor insanlar. Bilginiz olsun
istedim.
Ben son günlerde gazetecilere yapılan
saldırılarla ilgili birkaç şey söylemek istiyorum. En son -benim
Trabzon Yurdundan da arkadaşım- Sabahattin Önkibara yapılan
alçakça saldırıyı kınıyorum. Sayın Önkibar
geçmişte yaşanan tecrübelerle bu saldırıyı
püskürtebilecek her türlü donanıma sahip bir adamdır. Buna asla ve
kata pabuç bırakmaz. Bakın, bu gönderilen çocuklar yarın öbür
gün birilerinin kurşunlarına hedef olursa yani saldırılan
kişinin kurşunlarına hedef olursa bunun hesabını kim
verecek?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın Türkkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) O genç çocukların,
anaların babaların gelecek beklediği o genç çocukların bir
kurşuna maruz kalmasının hesabını kim verecek?
Ben bir şey daha sormak istiyorum: Bu
saldırılara yarın Nagehan Alçı, yarın Latif
Doğan, yarın Cemil Barlas, yarın Nedim Şener uğrarsa -böyle
bir saldırıya- o saldıranlar yine ifadesi alınıp
bırakılacak mı? Nasıl bir devlet anlayışı
bu? Nasıl bir adalet anlayışı bu? İnsanların
sabrını denemeyin. Bu sabrın sonunda bir şeyle
karşılaşılır ki asla ve kata izah edemezsiniz. Bunlar
tehlikeli oyunlar. Bu oyunların içinden geçerek geldik biz; bir tane
tanığı orada, burada da çok tanıkları var. Bu
oyunların sonunda kaybeden millet oluyor, devlet oluyor, Türkiye oluyor,
buna müsaade etmeyin. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Bülbül
21.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, 29
Mayıs İstanbulun fethinin 566ncı yıl dönümüne,
Türkiye'nin her yönden çok farklı, çok katmanlı risk ve tehditlerle
burun buruna olması nedeniyle Rus S400 hava savunma sisteminin
alındığına, Fıratın doğusunda, İrana
uygulanan yaptırımlarda, İsraille olan ilişkilerde,
Doğu Akdenizdeki enerji mücadelesinde, Egede yaşanan
uyuşmazlıklarda, FETÖ, PKK/PYD terör örgütleriyle mücadelede ABDnin
Türkiye'nin karşısında olduğuna ve Türk milletinin
kenetlenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün 29 Mayıs 2019, Türk
milletinin askerî yeteneğini, teşkilatlanma kabiliyetini
şahsında birleştiren, Peygamber Efendimizin methine ve
müjdesine mazhar olan tarihin gördüğü en büyük komutanlardan ve
hükümdarlardan Fatih Sultan Mehmet Hanı ve onun yiğit askerlerini
rahmet ve minnetle anıyoruz. Aziz İstanbulun fethinin 566ncı yıl
dönümü kutlu olsun.
Sayın Başkan, bugün, Türkiye, üç yüz
altmış derece etrafına bakıldığında her
yönden çok farklı ve çok katmanlı risk ve tehditlerle burun
burunadır. Dünyada vatan toprakları en yoğun şekilde
balistik füze tehdidi altında kalan ülke hangisidir? diye sorulsa
herhâlde verilecek ilk cevap Türkiye olur. Bu kadar büyük tehlike
altında olan vatan toprağımızda 82 milyon Türk milletinin
bu tehditlerden korunabilmesi amacıyla devletimiz uzun süredir önemli
çalışmalar yapmaktadır. Bu kapsamda son olarak acil hava savunma
sistemi ihtiyacını gidermek maksadıyla Rus S400 hava savunma
sisteminin alınması konusunda anlaşma
yapılmıştır. Bu anlaşma gereğince temmuz ayı
itibarıyla S400 sisteminin ilk bataryalarının kurulumu
gerçekleştirilecektir. Türkiye'nin hava savunma sistemlerinde neden böyle
bir tercihe yöneldiği, konuyla ilgilenen taraflı tarafsız bütün
uzmanlar ve uluslararası kamuoyu tarafından gayet iyi bilinmektedir.
Buna rağmen ABD ve NATOya bağlı bazı ülkeler, Türkiyeyi
bu tercihinden vazgeçirmek ve kendini koruyamaz durumda bırakmak için her
yolu denemektedirler. Temmuz ayı yaklaştıkça Türkiyeye
karşı ABD kaynaklı tehditler ve F35 şantajı
yoğunlaşırken eş zamanlı olarak Gazi Meclisimiz dâhil
olmak üzere, Türkiye kamuoyunda ABDnin zorbalığına hak
verenleri ve Türkiyeyi tamamen haklı olduğu bir meselede içeriden
yıpratmak üzere çalışmalar yürütenleri ibretle takip etmekteyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım lütfen.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Bilinmektedir ki
devletimiz NATO menşeli hava savunma sistemlerini satın almak
konusunda istekli olmuştur ancak ABD, Patriot füze sistemlerini Türkiyeye
satmamıştır. Bununla birlikte NATO tarafından Türkiyede
kurulmuş olan Patriot bataryaları tek tek sökülmüş; ABD, Almanya
ve Hollanda bu sistemlerini Türkiyeden geri çekmiştir. Bu şartlar
altında Türkiye korumasızdır ve kendi göbeğini kendisi
kesmek zorundadır. Bu mecburiyeti görmezden gelip S400leri
almadığımız takdirde ABDyle ilişkilerimizin
düzeleceğini, zorbalığının biteceğini beklemek
büyük bir gaflettir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Toparlıyorum
efendim.
Fıratın doğusunda ABD
karşımızdadır, İrana uygulanan
yaptırımlarda ABD karşımızdadır, İsraille
olan ilişkilerde ABD karşımızdadır, Doğu
Akdenizdeki enerji mücadelesinde ABD karşımızdadır, Egede
yaşanan uyuşmazlıklarda ABD karşımızdadır,
FETÖ, PKK/PYD terör örgütleriyle mücadelede açık bir şekilde ABD
Türkiye'nin karşısındadır. Örtülemez gerçeklik
karşımızda alenen durmaktadır.
Böyle bir durumda, ABDnin tehditleri üzerinden
Türkiyede kendi siyasetini şekillendirmek isteyenler ve ABDnin
Türkiyeye vereceği zararlardan medet umanlar varsa onların
yapacakları bu iş, 15 Temmuzda Türkiyeye kan kusturan hainlerle
beraber olmaktan inanın farksız olacaktır.
Bu meseleler millî meselelerdir ve bu meselelerde
Gazi Meclisimiz dâhil olmak üzere Türk milleti birbirine kenetlenmeli, bu
mücadelede topyekûn bir şekilde hareket ederek...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - ...Türkiyeye
sıkıntı yaşatmaya çalışanlara, Türkiyeyi
bulunduğu coğrafyasında yok saymaya çalışanlara en net
cevabı vermelidir diyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Kurtulan
22.- Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, PKK'nin dört
yıldır alıkoyduğu polis memuru Vedat Kaya ve Sedat Yabalak,
Uzman Çavuş Hüseyin Sarı, Sedat Vardar, Ferdi Polat, Ümit
Gıcır ve Mevlüt Kahveci, er Sedat Sorgun, Süleyman Sungur, Müslüm
Altuntaş ve Adil Kavaklı, Astsubay Semih Özbeyin ailelerinin
taleplerine, sınır dışı operasyonların Kürt
sorununun önümüzde tutulmasına neden olduğuna ve sorunun çözümünün
demokrasiden, insan haklarından, barıştan geçtiğini
hatırlatmak istediğine ilişkin açıklaması
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; şu an, sabahın ilk saatlerinden
itibaren -randevu aldıkları gruplarla görüşen,
alamadıkları randevu taleplerine cevap bekleyen- İHDyle yani
İnsan Hakları Derneğiyle birlikte grupları ziyaret eden bir
heyet bulunmakta. Bu heyet, dört yıldır çocukları çeşitli
illerde PKK tarafından alıkonulan askerlerin, polislerin aileleri
oluyor. Polis Memuru Vedat Kaya ve Sedat Yabalak, Uzman Çavuşlar Hüseyin Sarı, Sedat Vardar, Ferdi Polat, Ümit
Gıcır, Mevlüt Kahveci, erler Sedat
Sorgun, Süleyman Sungur, Müslüm Altuntaş ve Adil Kavaklı, Astsubay
Semih Özbey; 13 kişi dört yıldır PKKnin elinde bulunuyor.
Bunlardan 5 kişinin ailesi bugün grubumuzu da ziyaret ettiler, bizimle
birlikte diğer partilere de gittiler, kimi partilere daha doğrusu.
Aileler şunu söylüyor: Biz dört yıldır çeşitli
girişimlerde bulunduk, gitmediğimiz, çalmadığımız
kapı kalmadı, Hükûmet nezdinde de görüşmeler yaptık ama
çocuklarımızın durumlarıyla ilgili, bizimle sağ salim
kavuşmalarına dair bir adım atılmadı. diyorlar.
Onlara söz verdiğimiz üzere bugün bu konuşmayı yapıyorum.
Buna mutlaka bir çare bulmamız lazım. Daha önce bu kürsüde, Meclis
kürsüsünde bir partinin grup başkan vekili bu duruma temas etmişti,
şimdi bu ailelere bir bayram hediyesi olarak çocuklarının
müjdeli haberini vermek için girişimde bulunmamız gerektiğini
düşünüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım.
FATMA KURTULAN (Mersin) Ailelerin özellikle talebi
şu: Hükûmet nezdinde buna çözüm bulunacağına dair bir vaat
istiyoruz. diyorlar. Ben de buradan bu ailelerin taleplerini herkese duyurmaya
çalışayım dedim ve bunun için her grubun gerekli
girişimlerde bulunması insani görevimiz, bu halkın vekilleri
olma sorumluluğumuz da bunu gerektirir.
Bu kapsamda sınır dışı
operasyonlar, 83ten günümüze her daim yapılan, adı değişse
de sonucu aslında değişmeyen, burada alkış tutsak da
Bitti, tükendi, sonu geldi, sonunu getirdik. naraları atsak da,
söylemlerinde bulunsak da bu sorun, ülkemizin her yerindeki insanını
etkileyen ve acı sonuçlara götüren Kürt sorunu gibi bir sorun önümüzde
durmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Grup
Başkan Vekili.
FATMA KURTULAN (Mersin) Bu vesileyle ben
sınır dışı operasyonların çözüm
olmayacağını, sorunun çözümünün demokrasiden, insan
haklarından, hak ve adaletten ve barıştan geçtiğini
hatırlatayım. Bunun için herkesin, özellikle Meclisin sorumluluk
almasını dileyerek teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Özel
23.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 29 Mayıs
İstanbulun fethinin 566ncı yıl dönümü vesilesiyle Fatih Sultan
Mehmeti ve 6 Ekim 1923te İstanbulu düşman işgalinden kurtaran
Gazi Mustafa Kemal Atatürkü rahmetle andıklarına, 23 Haziranda her
şeyin İstanbul için güzel olacağına, 29 Mayıs Çorum
olaylarının 39uncu, Almanya'da Türk kökenli Genç ailesinin evinin
Neonaziler tarafından kundaklanmasının 26ncı, 12 Mart
darbesinin ardından Profesör Doktor Sadun Arenin, TÖS Genel
Başkanı Fakir Baykurtun, TİP Genel Başkanı Behice
Boranın tutuklanışının 48inci ve
Sayıştayın kuruluşunun 157nci yıl dönümüne, Ankara
Barosunun Ankarada gözaltında işkence olduğu iddialarına
hassasiyetle eğilinmesi gerektiğine, PKK'nın dört
yıldır alıkoyduğu asker ve polis ailelerinin taleplerine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
29 Mayıs 1453 İstanbulun fethi. Bugün,
daha sonradan Fatih unvanını alacak olan II. Mehmet tarafından
İstanbulun fethedildiği tarih. Bir dönemi kapatıp yeni bir
çağ açan önemli bir olay. Gerek tarihî gerekse tabiat güzellikleriyle tüm
dünyanın gözünün önünde olan, tüm dünyanın imrendiği,
beğendiği ve özlediği bir kent. Napolyon Eğer dünya tek
bir ülke olsaydı başkenti İstanbul olurdu. demekle Batı
dünyasının İstanbula duyduğu ilgiyi, verdiği önemi
ifade etmiştir. Bu vesileyle Fatih Sultan Mehmeti ve 6 Ekim 1923te
İstanbulu düşman işgalinden kurtaran Gazi Mustafa Kemal
Atatürkü rahmetle ve minnetle anıyoruz.
İstanbulun layık olduğu gibi,
İstanbulluların vereceği kararla ve kendisine yakışan
bir şekilde yönetilmesini ümit ediyoruz. Aslında İstanbullular
31 Martta bu kararı verdiler ancak 6 Mayısta yapılan yerel seçim
darbesiyle bu iradelerine el konularak siyasi tarihimizin en büyük
mağduriyeti ve haksızlığı ortaya
çıkarıldı ancak 23 Haziranda İstanbullular bu güzel kente
ve kendi iradelerine yeniden sahip çıkacaklar ve Her şey İstanbul
için güzel olacak. diyoruz.
29 Mayıs, 12 Eylül askerî darbesine gidilen
süreçte hâlâ tam olarak aydınlatılmayan, 1980 yılında
gerçekleşen Çorum olaylarının da yıl dönümüdür. Temmuz
ayına kadar süren ve Alevi yurttaşlarımıza yönelik âdeta
bir katliama dönüşen olaylarda resmî rakamlarla 57 kişi
hayatını yitirmişti. Bu çerçevede,
vatandaşlarımızı rahmetle anıyor, böyle olayların
yaşanmaması için siyasetin sorumluluklarını bir kez daha
hatırlatıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yine 29 Mayıs 1993, Almanyada
Neonaziler tarafından kundaklanan bir evde 5
yurttaşımızın yaşamını yitirdiği günün
yıl dönümü. Bu acı olayı bir kez daha şiddetle
kınıyor, Türk ve Müslüman karşıtı söylemlerin
yarattığı nefret ikliminin sonucunda ortaya çıkan bu
olayı kınıyor, bu tip olayların ortaya çıkmaması
için Türk ve Alman hükûmetlerinin üzerine düşen ne varsa eş güdüm
içinde bunları yerine getirmeleri gerektiğinin öneminin bir kez daha
altını çiziyoruz.
29 Mayıs 1971, 12 Mart darbesinin ardından
sıkıyönetim komutanlığınca Profesör Doktor Sadun
Arenin, TÖS Genel Başkanı Fakir Baykurtun, TİP Genel
Başkanı Behice Boranın tutuklandığı günün de
yıl dönümüdür. Sözü uzatmadan şunu hatırlatalım: O
sıkıyönetim komutanları ve o gün 12 Mart askerî
muhtırasının, darbesinin arkasında duran kimsenin ismi
hatırlanmıyor ama Arenler, Fakir Baykurtlar, Behice Boranlar
tarihteki ve hepimizin gönlündeki yerlerini koruyorlar.
BAŞKAN Toparlayalım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bugün de aydınlara,
akademisyenlere, kamu personeline, milletvekillerine, siyasetçilere
karşı iktidar eliyle zaman zaman yürütülen cadı avı ve
bunun mağdurları önümüzdeki dönemde hatırlanmaya devam ederken
yıllar geçtiğinde, bu tutumun arkasında pozisyon alanların
isimlerini kimse hatırlamayacak. Bunu hatırlatalım.
Yine 29 Mayıs Sayıştayın
kuruluş yıl dönümü, 157nci yıl dönümü. Bu çatı
altında Sayıştayın kuruluşunu anmak önemlidir çünkü
Sayıştay, kamu kurum ve kuruluşlarını, sosyal güvenlik
kurumlarını gelirleri, giderleri, malları açısından
bizim adımıza denetlemektedir. Sayıştay
raporlarının biz milletvekilleri için ne kadar önemli olduğu
ortadayken bu raporları son dönemde incelten
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Grup
Başkan Vekili.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -
geç yollayan ve
işlevsizleştirerek bazı kurumları da Sayıştay
denetimi dışına çıkartan iktidar tavrını da
eleştirdiğimizi açıkça ifade edelim.
Ankara Barosundan bugün bir açıklama
yapıldı. Herhangi bir dernek, kuruluş, vakıf değil ki
öyle de olsa iddia işkenceyse dikkate almak lazım. Ama Türkiyenin
başkentinde, bütün avukatların kayıtlı olduğu, kamu
kurumu niteliğinde bir meslek örgütünün ve savunma mesleğinin meslek
örgütünün Ankarada işkence var. iddialarına kulaklarımızı
tıkayamayız. Hele hele yıllar yıllar önce geride bırakılan
copla kafaya vurmak, çırılçıplak soymak ve insanlık
tarihinin en ayıplı işkence yöntemleriyle tehdit etmek -o copu
elinde tutarak- ne amaçla, hangi terör örgütüyle mücadele için
yapılıyor olursa olsun insanlık onuru açısından utanç
vericidir
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Toparlıyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN Tabii.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
terörle mücadeleye katkı
değil zarar verir, bir örgütü çökertmeye değil o örgütü yeniden
yeşertmeye imkân verir. Böyle bir rezalete başta -umudum yok ama-
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Adalet Bakanlığı
ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde en çok sandalyesi bulunan Adalet ve
Kalkına Partisinin hassasiyetle eğilmesi lazım. On yedi yıl
önce konuştuklarını hatırladığımızda,
bugün Türkiyeyi böyle otuz yıl, kırk yıl, elli yıl geriye
savuracak bu iddialara duyarsız olmamalılar.
Sayın Başkan, son olarak, İnsan
Hakları Derneğinin 2 yöneticisiyle birlikte grubumuzu evlatları
PKK elinde bulunan -polis, uzman çavuş ve erler- anneler, teyzeler,
babalar ziyaret etti. Dört yıldır bir mücadele veriyorlar, gözleri
yaşlı. Bugün Sayın Naci Bostancıdan 14.30da randevu
alabilmiş
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Son...
BAŞKAN Tabii, tabii, toparlayın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bugün, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanı Naci Bostancının kendilerine
verdiği randevuyu çok önemsediklerini, aylardır, yıllardır
bu randevuyu alamadıklarını söylüyorlar. Bu konuda biz de bunu
çok olumlu bir adım olarak görüyoruz. Daha önce de
tavrımızı bu kürsüden ifade etmiştim, buradan ifade
etmiştim. Biz, bu evlatlarımız askerlik görevini yaparken ya da
emniyet mensubu olarak görev yaparken, bu ülke için canlarını ortaya
koymuşken PKKnın eline geçmiş ve hâlen daha hayatta olan bu evlatlarımızın
ailelerine kavuşturulmasını, mümkünse bu bayramın buna
vesile olmasını önemsiyoruz. İktidar partisinin bu konuda
atacağı her türlü adıma ana muhalefet partisi olarak katkı sağlayacağımızı
da ifade etmek istiyorum.
BAŞKAN Sayın Özkan...
24.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, 29 Mayıs
İstanbulun fethinin 566ncı yıl dönümüne, Fatihin fetih ruhuna
sahip çıkıldığına ve cumhuriyeti kurarken
saldırılara karşı nasıl yekvücut olunmuşsa yine
yekvücut olduklarına, İstanbulda her şeyin daha güzel olacağına
ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
29 Mayıs 1453, şanlı
ecdadımızın, Fatih Sultan Mehmetin karadan gemileri yürüterek
bir medeniyet inşası mücadelesinde dünyaya adalet, barış,
güven, huzur ve refah dağıttığı, tarihin en önemli
vakalarından birinin yıl dönümü.
İstanbulun fethi sadece bir şehrin el
değiştirmesi meselesi değildir. İstanbulun fethi,
aynı zamanda bir medeniyet inşası mücadelesinde,
insanlığın gelmiş olduğu çıkmazda, bir medeniyetin
vermiş olduğu güç ve destekle bütün dünyada adaletin ve
barışın egemen olduğu bir tarihtir. Her şeyden önce
Efendimiz (AS)ın müjdesine mazhar olan İstanbul mutlaka
fetholunacaktır. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, onu fetheden asker
ne güzel askerdir. müjdesiyle insanlığa barışın,
huzurun ve refahın egemen olduğu; yine, Bizanslıların
Kardinal külahı görmektense Osmanlı sarığını
tercih ederiz. noktasına geldiği ve âdeta Türk-İslam ordusunun
Bizans için bir kurtuluş vesilesi olarak Bizans halkının dahi
böyle gördüğü bir kutlu zaferdir. Onun için, biz fethe sahip çıkarsak
milletimizin bütün dünyada bugüne kadar egemen kıldığı
adalet ve barış mücadelesine de sahip çıkmış
olacağız.
Tabii, önceki yüzyılın başında
şanlı ecdadımız fetih ruhuna yeniden sahip çıkarak Çanakkalede,
Kutülamarede, Sarıkamışta, Trablusta, Yemende Garbın
afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,/ Benim iman
dolu göğsüm gibi serhaddim var. dizelerinde olduğu gibi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) -
ne kadar zulüm çetin
saldırırsa saldırsın medeniyet değerlerinden asla
taviz vermeden bütün insanlık için kurmuş olduğu güzel hayalleri
hayata geçirme mücadelesini yeniden vermiştir.
Evet, günümüzde aynı şekilde, 1453te
-maalesef bu ülkeye kastedenler- Fatihin fetih ruhu neyse bugün aynı
fetih ruhuna sahip çıkıyoruz. 1923te cumhuriyetimizi kurarken bu
ülkeye yapılan bütün saldırılara karşı nasıl
yekvücut olmuşsak yine yekvücuduz. İstanbul en büyük markamız
olarak
Yine o şairin dediği gibi: Ruhumu eritip de kalıpta
dondurmuşlar;/ Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.
Evet, İstanbul, yine sana sahip çıkmaya, çok daha güzel yarınlar
için en güzel markamızı aydınlık yarınlara
taşımaya devam edeceğiz.
Her şey daha güzel olacak diyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. [İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar (!)]
BAŞKAN Ayhan Erel, buyurun.
25.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin, 29 Mayıs
şair, yazar ve akademisyen Dilâver Cebeciyi ölümünün 11inci yıl
dönümünde rahmetle andığına ilişkin açıklaması
AYHAN EREL (Aksaray) O çocuklar birer birer
gittiler,
Soylu sevda türküleri dudaklarında,
Saçlarında kurt nefesi rüzgârlar,
O çocuklar birer birer gittiler.
Onlar, Oğuz mayası gök
ışığın erleri,
Onlar, ülkü çağının bahadır
melekleri,
Mor dağların göğsünde kaldı
pençe izleri,
Hacer-il esved gözlerini gönlümüze resmettiler.
Eyvah biz kaldık esfelisafilinde!
Ahsenitakvim üzre, onlar geçip gittiler.
Şiirlerinde bazen Çin Seddinden
topukladığı atını Tuna boylarında suvaran bir Hun
cengâveri, bazen de saçlarını uzatamadığı için
sevgilisine sitem eden bir gönül adamı oluyordu. O, Turan ve iman
coğrafyamızın şairiydi. Türkiyem şiiriyle gönüllere
taht kuran şair, yazar ve akademisyen Dilâver Cebeciyi ölümünün yıl
dönümünde rahmet ve minnetle anıyorum.
BAŞKAN Sayın Ersoy
26.- Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoyun, 29
Mayıs İstanbulun fethinin 566ncı yıl dönümüne,
çocukların son günlerde sıklıkla kirli ellerin istismarına
maruz kaldığına ve küçük bedenlerin ruhlarının
lekelenmesine izin verilmemesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
AYŞE SİBEL ERSOY (Adana) 566 yıl
önce 21 yaşındaki Fatih Sultan Mehmet tarihin
akışını değiştiren büyük ve unutulmaz bir olaya
imza atmıştır. Ben buradan Türk gençlerine seslenmek istiyorum:
Türkiye Cumhuriyetini ileriye taşıyacak büyük azim, disiplin ve
çalışmayla hayal ötesi varlık gösterme inancını
taşımalarını diliyorum.
Son günlerde sıklıkla yaşanan ve
hatta haber gündemlerinden hiç eksik olmayan, hiç
kıyamadığımız, geleceğimiz, güzel
çocuklarımız hain ve kirli ellerin istismarına maruz
kalmaktadır. Bu haberler hepimizin yüreğinden bir parça kopararak
vicdanlarımızı sızlatmaktadır. Aklın
alamayacağı böyle bir istismarı özendirici tarzda bir
kitabın gündeme gelmiş olması da toplum olarak bir başka
derin yaraya neden olmuştur. Böyle alçakça bir istismarın küçücük
bedenlerin ruhlarını lekelemesine lütfen izin vermeyelim.
BAŞKAN Sayın Akar
27.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın, Kocaeli
Milletvekili İlyas Şekerin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan,
teşekkür ederim.
Biraz evvel Kocaeli Milletvekili İlyas
Şeker bir belge sundu bana, bir belediye başkan
yardımcısının sürüldüğüne ve mobbing
uygulandığına dair; belge 27/5 yani iki gün önceki tarihli bir
belge. Bir insanın sürülmesi için ya başka bir ülkeye gitmesi ya başka
bir kente gitmesi ya da başka bir ilçeye gitmesi gerekir ama burada
baktığımız zaman -görevlendirme yazısında-
aynı ilçe içerisindeki belediyenin bir birimine yollandığı
ifade ediliyor ki burada bir sürülme olayı yok. İkincisi, belediye
başkanımız tam iki ay önce belediye başkan
yardımcılarını toplayarak, daha önce on beş
yıllık bir siyasi iktidarın belediye başkanlarını
toplayarak onlara kendi arzularıyla başka bir kurum bulabileceklerini
aksi takdirde kendileriyle bu görevi sürdüremeyeceğini -ki
doğaldır, üst yönetimlerin de kendi kadrosuyla
çalışması gayet doğaldır- belirtmiş bir şans
tanımıştır. Bir kısım arkadaşımız
kendileri büyükşehire gitmiş, bir kısım
arkadaşlarımız farklı ilçelere gitmiştir ama kalan
arkadaşımız da farklı birimlerde görevlendirilmeye
başlanmıştır ki bunu bize söyleyen arkadaşlar
büyükşehir
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Durmuşoğlu
28.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun,
29 Mayıs İstanbulun fethinin 566ncı yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkan.
21 yaşında, Peygamber Efendimizin
İstanbul, Konstantiniyye elbette fetholunacaktır. Onu fetheden
komutan ne güzel komutan, onun askeri ne güzel askerdir. müjdesine mazhar olan
büyük komutan Fatih Sultan Mehmet Han ve kahraman ordusunun İstanbulu
fethinin 566ncı yılını kutluyorum. Bin yıllık
Bizans İmparatorluğunun sona erdiği, Orta Çağın
bittiği, Yeni Çağın başladığı, siyasi yönden
ve neticeleri bakımından dünya tarihine damgasını
vurmuş kutlu bir zaferdir. Bu fetih, canını mübarek dinin ve
vatanın emrine amade kılmış, bütün
varlığını İslamın zaferi için feda edenlerin
bizlere en güzel hediyesidir. Başta Fatih Sultan Mehmet Han olmak üzere,
kendisinin manevi rehberleri olan Akşemsettine, Molla Güraniye kadar tüm
âlimlere, bu şehri fetheden askerlere, bu şehrin asırlardır
bizim olarak kalması için mücadele eden tüm şehitlerimize Allahtan
rahmet diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyor, İstanbul daha
güzel olacak diyorum.
BAŞKAN Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ PARTİ Grubunun, Erzurum Milletvekili
Muhammet Naci Cinisli ve arkadaşları tarafından, Kültür ve
Turizm Bakanlığı ile Ogilvy şirketi arasındaki ticari
ilişkilerin araştırılması ve kamuoyuyla
paylaşılması amacıyla 29/5/2019 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 29
Mayıs 2019 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
29/5/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 29/5/2019 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Lütfü
Türkkan
Kocaeli
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Erzurum Milletvekili Muhammet Naci Cinisli ve
arkadaşları tarafından Kültür ve Turizm Bakanlığı
ile Ogilvy şirketi arasındaki ticari ilişkilerin
araştırılması ve kamuoyuyla paylaşılması
amacıyla 29/5/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 29/5/2019 Çarşamba günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere İYİ PARTİ Grubu adına Erzurum Milletvekili Sayın
Muhammet Naci Cinisliye söz veriyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA MUHAMMET
NACİ CİNİSLİ (Erzurum) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; dünyanın incisi İstanbulumuzun
566ncı fetih yıl dönümü milletimize kutlu olsun. Peygamber
Efendimizin iltifatına mazhar olmuş Fatih Sultan Mehmet Han ve tüm ecdadımıza
Allahtan rahmet diliyorum.
Sayın milletvekilleri, İYİ PARTİ
olarak verdiğimiz araştırma önergesiyle ilgili partim adına
söz almış bulunmaktayım. Önergemizin konusu, Kültür ve Turizm
Bakanlığının Amerikan menşeli
danışmanlık, halkla ilişkiler şirketi Ogilvyle olan
iş birliği.
Geçtiğimiz hafta Meclis gündemine gelen Turizmi
Teşvik Kanunuyla ilgili hazırlık yaparken
araştırmalarım sırasında Kültür ve Turizm
Bakanlığının bahsettiğimiz Ogilvy isimli yabancı
şirketle çalıştığını gördüm.
Bu şirket, spesifik olarak turizm temelinde
çalışmalar yapmıyor, halkla ilişkiler odaklı pazarlama
çalışmalarında bulunuyor. Şirketin faaliyetlerine,
başka kimlerle çalıştığına bakıp
başarılı bir şirket midir diye araştırmamı
derinleştirince şirketle Bakanlığımızın
çalışmasının Sayın Bakan Mehmet Ersoy Beyefendinin
Bakanlığa atanmasından sonra
başladığını tespit ettim. Hâl böyle olunca, Sayın
Bakanın sektördeki tecrübeleri sonucu bu şirketle
çalışmasının normal ve isabetli olduğu
düşünülebilir fakat görebildiğim kadarıyla, dünyada üç ülkenin
danışmanlık hizmeti aldığı bu şirketten daha
çok özel uluslararası şirketler, çokuluslu firmalar
danışmanlık alıyorlar. Ogilvyden danışmanlık
alan şirketlerden biri de Sayın Bakanın şirketi. Bu,
sır bir bilgi değil, Googlea giren herkes bu bilgiye
ulaşabiliyor. Bugün hâlâ Sayın Bakanın şirketleri Ogilvyle
çalışıyor mu, bilmek isteriz.
Ayrıca, yine bu Amerikan şirketinde
çalışan bir üst düzey yönetici Ogilvyle çalışma akdi biter
bitmez, hiç ara vermeden Sayın Bakanın şirketine transfer
oluyor. Bütün bunların yanında, yine bu Amerikan şirketi,
Bakanlığımızın Almanya ofisinden fonlanıyor,
ödemeler Türkiyeden yapılmıyor. Edindiğimiz bilgiye göre,
şirkete ayda 440 bin Türk lirası ödeme yapılıyor, ücret
ödeniyor. Ayda 440 bin liralık ödemenin hangi hizmetler
karşılığı yapıldığını
bilmekte fayda var.
Şimdi diyeceksiniz ki: Cinisli, memlekette
neler oluyor, sen nelerle uğraşıyorsun? Sayın
milletvekilleri, vatandaşlarımızın gözünde siyaset kurumu
değerini tamamen kaybetmeden, gelin lütfen, ülkemizde maalesef detay kalan
bu gibi hadiseleri hep beraber önemseyelim.
Konunun maddi boyutu olduğu kadar manevi,
yönetim şekli, teamüller boyutu da var ki bence ikinci kısım çok
daha önemli. Son zamanlarda üzülerek görüyoruz ki devlet etme hususunda
örselenmeler yaşanıyor. Devleti bir şekilde yönetenler var ama
devlet adamı vasfını haiz kaç yöneticimiz mevcut? Büyük bir soru
işareti. Umarım ki Sayın Bakanın şirketlerinin bu
şirketle şu an hiçbir irtibatı kalmamıştır.
Diğer yandan, ülkemize devamlı seyahat
uyarısı yapan bir ülke menşeli bu şirket ile Türkiye
Cumhuriyeti devleti Bakanlığının iş birliği
yapıyor olması onur kırıcıdır. Bunların
yanında ve en önemlisi, bir devlet adamlığı, ciddi
siyasetçi tavrı noksanlığıdır. Biz İYİ
PARTİ olarak işinin çok ehli bile olsa zamanında veya hâlâ
ticari bir münasebet içinde olduğu bir şirketi, kendi
Bakanlığı döneminde Sayın Bakanının devlet
işine bulaştırmamasını beklerdik.
Lütfen, unutmayalım ki çok ciddi devlet ve
siyasi teamüllerin yaşatıldığı bir siyasi
geleneğin mensuplarıyız. Geleneklerimizi yaşatmazsak
kuralları, kanunları da yaşatamayız.
Daha iki gün önce andığımız
merhum Başbakan Adnan Menderes oğullarına özel iş
yapmayı yasaklamıştı. Devletin kurumlarının
imtihanlarına girin, çalışacaksanız devlette
çalışın, hariciyeyi tavsiye ederim. Ben siyasetteyken siz özel
iş yapamazsınız. demişti. Yine büyük siyasetçi Osman
Bölükbaşının, oğlu, devlet adamı merhum Deniz
Bölükbaşı Beye benzer tavsiyelerini biliyoruz. On yıl
kesintisiz bakanlık yapmış merhum Tevfik İleri Beyin
devlet işlerini özel işlerine karıştırmamayla ilgili
hikâyelerini burada anlatmaya kalksam masal gibi dinleriz. Bunlara benzer daha
nice örnekler verebilirim.
Hazine ve Maliye Bakanlığında
McKinsey vakası, Tarım ve Orman Bakanlığında
Sayın Bakanın müşavirliğini yaptığı bir
Kanada şirketinin tarımsal faaliyetlerine, çıkarlarına
uygun tasarrufta bulunması, bugün ise Kültür ve Turizm
Bakanımızın bizatihi kendi şirketlerinin
çalıştığı bir şirketle Bakanlığın
iş birliği sevdası. Üzüldüğümüz konu, Sayın
Bakanın şirketlerinin vaktiyle veya hâlâ ticari iş birliği
yaptığı bir şirket ile kendi başında
bulunduğu Bakanlığın iş birliği yapmasında
herhangi beis görmemesi, hassasiyet göstermemesidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla)
Müsaade eder misiniz.
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekilim.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla)
Teşekkür ederim.
Devlet yönetme anlayışımızdaki
vurdumduymazlığın, laubaliliğe varan ciddiyetsizliğin
bir örneğini dikkatlerinize araştırma önergesi olarak getirme
ihtiyacını bu nedenle hissettik. Ogilvy şirketiyle
Bakanlığımızın çalışmalarının
detaylı olarak Meclise izahatını talep ediyoruz.
Ülke ve devlet yönetme
anlayışımıza bir hatırlatma, katkı olması
açısından siz değerli milletvekillerinin araştırma
önergemize olumlu oy vermenizi temenni eder, saygılarımı
sunarım. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Şanlıurfa Milletvekili Sayın Nimetullah
Erdoğmuşa söz veriyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
HDP GRUBU ADINA NİMETULLAH ERDOĞMUŞ
(Şanlıurfa) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;
hepinizi saygıyla selamlarken önümüzde mübarek Kadir Gecesi var ve ondan
sonra da bayramı idrak edeceğiz. Şimdiden hepinizin, halkımızın,
bir hakkın ölçüsü, takdiri anlamında olan Kadir Gecesini ve
barış ve kardeşliğin âdeta bir miladı, bir miadı
olan bayramını tebrik ediyorum.
Turizmle ilgili üç beş kelimeyi paylaşmak
istiyorum. Gerçek turizmin muhatabı olabilmemiz için, bu ülkede öncelikle,
turizm de dâhil birçok alanda tekelciliğe karşı bir mücadele
esastır. Bakınız, eğer bir coğrafyada savaş
lobileri devredeyse ve onların tekeli hüküm sürüyorsa turizm veya seyahat
özgürlüğünden bahsetmeniz; onun güvenliğinden, güvencesinden bahsetmeniz
ve onun kültürel ve inanç boyutunu bütün dünyadaki halklarla
paylaşmanız mümkün olmaz.
Kendi ilimden, Urfadan bir örnekle bunu
açıklamak istiyorum. Bakınız, 2019 yılı Göbeklitepe
Yılı olarak Hükûmet tarafından ilan edildi ve hâlen de o
anlamda, o alanda çalışmalar var.
Peki, dün burada, bu Mecliste, Urfada
işkenceyle ilgili bir araştırma önergesi vardı ve
görmezlikten gelindi. Urfa, işkenceyle gündeme gelirken ve iktidar
tarafından görmezlikten gelinirken nasıl biz Urfanın bir inanç
kenti, bir kültür kenti, bir turizm kenti olarak tanıtımını
yapabiliriz? Bunun izahında şahsen ben zorluk çekiyorum. Eğer
gerçek anlamda biz bu kentlerimizin o zenginliklerini, manevi zenginliklerini
açığa çıkarıp bu şekilde dünyaya tanıtacaksak her
şeyden önce antidemokratik uygulamalara son vermemiz gerekiyor,
tekelciliğe karşı her alanda mücadele vermemiz gerekiyor; turizm
de buna dâhildir diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Topal
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
29.- Hatay Milletvekili Serkan Topalın, İstanbulu
bizlere armağan eden Fatih Sultan Mehmete, İstanbulu
emperyalistlerden kurtaran Mustafa Kemallere ve 16 milyon insanın gönlünü
fetheden Ekrem İmamoğluna binlerce selam gönderdiklerine
ilişkin açıklaması
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Tarihin akışını
değiştiren Fatihlere, dünyanın güzide kenti İstanbulu
bizlere armağan eden Fatih Sultan Mehmete binlerce selam gönderiyorum.
Ayrıca, yine, İstanbulu emperyalistlerden kurtaran Mustafa Kemallere,
yine 16 milyon insanın gönlünü fetheden, 31 Martta İstanbul Belediye
Başkanlığını kazanan ama elinden mazbatası
alınan Ekrem İmamoğluna, ona da binlerce selam gönderiyoruz.
Şunu da ifade etmek istiyorum, az önce değerli hatip dedi ki: Daha
da güzel olacak. Arkadaşlar, kopya çekmek bir sanattır, onu ifade
etmek istiyorum. Evet, her şey Ekrem İmamoğluyla çok güzel
olacak.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Bunun Hatayla ilgisi Sayın
Topal
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- İYİ PARTİ Grubunun, Erzurum Milletvekili
Muhammet Naci Cinisli ve arkadaşları tarafından, Kültür ve
Turizm Bakanlığı ile Ogilvy şirketi arasındaki ticari
ilişkilerin araştırılması ve kamuoyuyla
paylaşılması amacıyla 29/5/2019 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 29
Mayıs 2019 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Aydın Milletvekili Sayın Hüseyin Yıldıza söz
veriyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika.
CHP GRUBU ADINA HÜSEYİN YILDIZ (Aydın)
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinize
saygı ve sevgilerimizi sunuyorum.
Değerli arkadaşlar, ben geçen hafta turizm
teşvikinde de Sayın Bakanın bu işi bildiğini,
atanmasına sevindiğimi söylemiştim ama Sayın Bakan devletin
nasıl işlediğini herhâlde bilmiyor. Biz Sayın Bakanın
-İYİ PARTİnin verdiği soru önergesine göre- Ogilvyle
anlaşma yapmasına karşı değiliz. Bu işin bir
raconu vardır. İhale sistemini kurarsın -binlerce bu işi
yapan firmalar var- hem yerli hem yabancı firmalar gelip bu ihaleye girer,
ona göre turizm tanıtımını yaparlar. Bu, yıllarca
böyle olmuştur ve bu yüzden Sayın Bakan, en azından bu
verdiği ihaleyi iptal etmelidir, ihale Kanununa göre ihale
yapmalıdır. Onun için eğer tarafsa çıksın
açıklasın. Bu firma da Amerikan firması. Amerikan hükûmeti karar
aldı Türkiyeye gitmeyin. diye, Dışişleri Bakanları
açıklama yaptı.
Değerli arkadaşlar, yine, geçen hafta
turizm teşviki olarak buraya getirdiniz, destekledik ve
çıkardınız. Şimdi, öğleden sonra
görüşeceğimiz bu torba yasada da bir sıkıntı var. Hem
turizme teşvik veriyorsunuz hem de turizm bölgelerinde, birilerine rant
sağlamak için de jeotermal elektrik santrallerinin yetkisini Turizm
Bakanlığına, imar değişikliğiyle ona
devrediyorsunuz. Kimse sormaz mı size arkadaşlar: Gerçekten siz
turizme teşvik verecekseniz 100-150 milyon dolarlık otellerin yanlarına
neden jeotermal elektrik santrali kuracaksınız? Böyle bir şey
olabilir mi arkadaşlar? Resmen insanlarla dalga geçeceksiniz.
Değerli arkadaşlar, aynı zamanda
Sayın Bakandan şunu istiyoruz... Bookingi iptal ettiniz yani
Türkiyede işlem yapmıyor. Dünyanın en büyük turizm firması
arkadaşlar; günde 70 milyon tıklanma var. Yani bizim turizm
otellerinin yüzde 40ını bu firma dolduruyordu. Ne
yaptınız? Onun Türkiyede işlemini kapattınız,
kendinize Odamax diye bir firma kurdunuz. Değerli arkadaşlar, her
şeyden önce ahlaklı olacağız. Demin eski bakan yardımcısı,
şu an AKP milletvekili gelip burada 46 milyon turistten bahsetti. 46
milyon turistten bahsediyorsanız 22 milyar dolar gelirden bahsediyorsunuz,
22 milyar dolar. Bu ne demektir? Turist başı 500 dolar bile değil.
Bugün diğer Avrupa ülkelerinde, İspanyada 1 turist bin dolar
Yani
yaklaşık 46 milyon siz turist getirmişseniz 46 milyar dolar ciro
yapmanız gerekiyor. Bu ne demektir? Demek ki tanıtımla kaliteli
müşteri buraya getirilmiyor anlamına gelir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın.
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Değerli
arkadaşlar, buradan özellikle Turizm Bakanına sesleniyorum: Bir,
kanun teklifini ona göre uygulayın- getirin, burada yapalım. Booking
firmasının yani bu şirketin Türkiyede de faaliyet göstermesi
gerektiğini savunuyoruz. Çünkü bugün turizm firmalarının -ve
demin Sayın Bakanım dedi: Bacasız fabrika. Evet.- 200 milyar
dolar iş adamlarının yatırımı var, otelleri var.
Bu firma yüzde 40 doluluk oranı sağlıyordu Türkiye'nin genelinde
ama maalesef şu an yasakladınız ve turizm kan ağlıyor.
Turist başı gelir de 500 dolar değil, 300 dolara kadar
düştü. Sadece Rusyaya bağlandınız, Avrupa turistini buraya
getiremediniz.
Bir an önce Mecliste bu kanun
değişikliğini yapmak zorundayız, aksi takdirde, tekrar
ediyorum, aksi takdirde 2020, 2021 ve 2022 yılı boş geçecek.
Onun için, gelin, Cumhuriyet Halk Partisi olarak size destek verelim,
Türkiye'nin turizm gelirini 60-70 milyar dolara çıkaralım.
Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
(CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Muğla Milletvekili Sayın Mehmet Yavuz Demire söz
veriyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET YAVUZ DEMİR
(Muğla) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İYİ PARTİnin grup önerisi üzerine AK
PARTİ Grubum adına söz almış bulunmaktayım.
Tabii, daha önceki konuşmaları dinledim;
öncelikle onları bir açıklığa kavuşturalım
istiyorum. Bu söz konusu edilen Ogilvy firması telaffuzu da biraz zor-
2008-2010 yılları arasında ETS grubuyla iş yapmış
bir firma yani 2008 ve 2010 yılları arasında. Ama konuşan
arkadaşlar sanki o tarihten bu tarihe kadar hâlâ aynı firmayla
iş yapıyor gibi bir algı yaratıyorlar, böyle bir şey
yok. Aradan dokuz yıl geçmiş ve dokuz yıl sonra bir ihale
açılmış -biraz önce sayın milletvekilimizin, kıymetli
milletvekilimizin söylediği gibi de değil- gerçekten bir ihale
açılmış ve yaklaşık 15 firma bu ihaleye
katılmış ve Ogilvy firması bu ihale sonucunda kazanmış
yani tanıtım çalışmalarını yapmaya hak
kazanmış. Ve 2008 yılındaki Ogilvy firmasının
çalışanları da tamamen değişmiş, sahibi de
değişmiş. Bir kere buna bir açıklık getirelim.
Bunun yanı sıra, çok kıymetli
vekiller, Bakanımızın firması global bir firma
biliyorsunuz, yaklaşık 7 bin kişiye istihdam sağlıyor.
Yani elbette bu kadar büyük bir turizm firması dünyanın çok büyük
gruplarıyla, firmalarıyla iş yapma hakkına sahip,
yapmıştır ve yapacaktır da, bundan sonra da
yapacaktır. Bunda da bir beis olduğunu düşünmüyorum ve şunu
da ifade etmek istiyorum: Sayın Bakanı ben bizzat tanıyorum.
Bakan olduğundan bu yana emin olun ben Bodrumda yaşayan bir
insanım, Muğla Milletvekiliyim- defalarca Türkiyenin bütün turistik
kentlerini âdeta mekik dokur gibi dokudu ve en son Bodruma geldiğinde
Her gittiği yerde bunu yapıyor. Yaptığı
toplantılara sivil toplum örgütlerini de davet ediyor, tüm muhalif
görüşler orada bulunuyor ve onların bütün sorularını samimiyetle
cevaplıyor ve sonuçta da o en muhalif olan gruplar, kişiler dahi en
sonunda Sayın Bakana teşekkür ediyorlar ve birlikte çalışma
arzularını ifade ediyorlar. Ben buna bizzat tanık oldum, bunu
samimiyetle ifade ediyorum. Yani Bakanımız, şu anda güzel ülkemizin
tüm güzelliklerini, özelliklerini, turistik, tarihî, her anlamda bütün
değerlerimizi gün yüzüne çıkarmak adına ve turizm girdilerimizi
artırmak adına bütün gücüyle çaba sarf ediyor ve
çalışıyor, ona kolaylıklar diliyorum.
Çok değerli milletvekilleri, bir de biraz önce
sayın milletvekilimizin söz konusu ettiği Booking
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın
Milletvekili.
MEHMET YAVUZ DEMİR (Devamla) Teşekkür
ederim.
Booking sanki Sayın Bakanın
Bakanlığı döneminde iptal edilmiş gibi bir ifade
kullandı. Oysa Booking firması Sayın Bakandan çok önceki dönemde
ve üstelik Bakanlığın da iptal etmediği, TÜRSABın
mahkemeye başvurarak, mahkeme kararıyla durdurma kararı
verdirdiği bir konu. Onu da bilgilerinize arz ediyorum.
Önümüzdeki mübarek Ramazan
Bayramınızı kutluyorum. Hepinize en içten duygularla
saygılarımı sunuyorum.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Sayın
Başkan
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Grup Başkan Vekili söz istiyor.
Buyurun Sayın Özel.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
30.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Erzurum Milletvekili
Muhammet Naci Cinislinin ortaya koyduğu iddiaların ciddi iddialar
olduğuna ama bakanların siyasi sorumluluk
taşımadığına ve bunun parlamenter demokrasiyle
bağdaşır tarafının bulunmadığına
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ne yaptığımızın
farkında mıyız şimdi? Şu anda biz bir mini gensoru
yapıyoruz, çakma gensoru çünkü yok, yok, Meclise karşı
bakanların sorumluluğu yok, siyasi sorumluluk taşımıyorlar,
sadece şahitliğimizde, huzurumuzda yemin edip gidiyorlar. Ama
İYİ PARTİli sayın milletvekilinin dile getirdiği,
muhalefet milletvekillerinin ifade ettiği gibi, bir bakanın siyaseten
ve siyasi ahlak açısından sorgulanması gereken bir husus var; bir
kere, ticareti bırakmamış, Bodruma gidiyor kendi
şirketiyle ilgili toplantılar yapıyor, onu yapıyor, bunu
yapıyor. Dünya kadar şey söylenebilir üzerine. Rejime kasteden
Anayasa değişikliğinden önce gensoru verilirdi,
dağıtılırdı, on gün içinde gündeme alınırdı,
gruplar yirmişer dakika konuşurdu, bakanlar da vekâleten değil,
asaleten oturur, bu eleştirilere cevap verirdi, biz de vicdan terazimize
göre bir karar verirdik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın Başkan
Vekili.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bakan, güvenoyu alırsa
devam ederdi, güvenoyu almazsa görevini kaybetmiş olurdu ama sen birini
seç, geri kalan her şeyi o seçsin, sonra Meclise karşı
sorumluluğu olmayan bir bakan, bazen doğru işler de yapıyor
olabilir ama yanlış işler, etik dışı işler
yapıyor, bir sürü tartışma var. Öyle bir sistem ki bakanın
bu iddialar karşısında aklanma hakkı da yok. Her şeyi
söylesen nasıl cevap versin Muğla milletvekili, tesadüfen aynı
ilçede ikamet eden milletvekili? Bir telefon görüşmesiyle Bakandan belli
bilgiler almış, üç dakikada ona cevap veriyor.
Ben meselenin özünden çok bu rejime kasteden Anayasa
değişikliğinin bizi nereye savurduğuna dikkat çekmek
istiyorum. Bu, doğru değildir. Dün bir başka boyutuyla ortaya
çıktı, şimdi bir başka boyutu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Burada İYİ
PARTİnin değerli milletvekilinin ortaya koyduğu iddialar
ciddidir, herkesin aklında şüphe uyandırmaktadır. Usulüne
göre bir gensoru açılabilmeli, bakan önce sorgulanmalı, sonra kendisi
tarafından savunulmalı, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
tutanaklarına geçmeli, siyasi denetim görevi yapılmalıdır
ama elde bu imkân yok. Ne yapacağız? Araştırma komisyonu
O
da beş dakika, üç dakika, üç dakika. Bakanımız hakkında
bunu dediler, ben de çıktım bunu söyledim. Bunun parlamenter
demokrasiyle bağdaşır tarafı yok. Bu
tutarsızlığın, bu sıkıntının altını
çiziyoruz efendim.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- İYİ PARTİ Grubunun, Erzurum Milletvekili
Muhammet Naci Cinisli ve arkadaşları tarafından, Kültür ve
Turizm Bakanlığı ile Ogilvy şirketi arasındaki ticari
ilişkilerin araştırılması ve kamuoyuyla paylaşılması
amacıyla 29/5/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 29 Mayıs 2019 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Yıldız,
Sayın Özel gerekli cevabı verdi.
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Cevabı verdi
de -şeye geçsin diye söylüyorum- sayın vekilim şunu dedi: Bu
bakanın zamanında zaten demedim ki. İlk Meclis açıldığında,
Sayın eski Turizm Bakan Yardımcısı var, şu anki
Milletvekili, Hüseyin Bey, çıktı, ondan bahsettim, o dönemde iptal
oldu.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim Sayın
Yıldız.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.- HDP Grubunun, Ankara Milletvekili Filiz
Kerestecioğlu Demir ve arkadaşları tarafından, Türkiyede
yargı alanındaki cinsiyetçi ve ayrımcı pratiklere neden
olan etmenlerin araştırılması amacıyla 29/5/2019
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 29 Mayıs 2019 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
29/5/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 29/5/2019 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin, İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Fatma
Kurtulan
Mersin
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
29 Mayıs 2019 tarihinde Ankara Milletvekili
Sayın Filiz Kerestecioğlu ve arkadaşları tarafından
verilen 2557 sıra numaralı Türkiyede yargı alanındaki
cinsiyetçi ve ayrımcı pratiklere neden olan etmenlerin
araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 29/5/2019 Çarşamba
günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili
Sayın Filiz Kerestecioğluna söz veriyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
HDP GRUBU ADINA FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Değerli milletvekilleri, Türkiyede kadına
yönelik erkek şiddeti ile sistematik ayrımcılığı
önlemekte ve toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamakta
yargının hayati bir sorumluluğu bulunuyor ama maalesef genel
olarak her alanda rastladığımız erkek egemenliğinden
yargı da azade değil ve yargıda cinsiyetçiliğin pek çok örneğine
rastlıyoruz. Kadına yönelik şiddete karşı
cezasızlık içeren kararlar, etkin bir koruma mekanizmasının
yokluğuna rağmen tutuksuz yargılanan erkekler ve bunun
dışında, örneğin yerel mahkemenin sistematik cinsel
saldırı suçunun varlığını kanıtlayacak delilleri
soruşturmaktan kaçınıp başkalarının
dedikodularına itibar ettiği son Nevin Yıldırım
kararı gibi, bunun bir meşru müdafaa mı ya da bu olayda
haksız tahrik indirimi söz konusu olmalı mı gibi şeylere
bakmadan -ki bir kadın üye o konuda muhalefet etti ve Haksız tahrik
olmalı. şeklinde bir karar verdi- kadınların aleyhine olan
kararlar; diğer tarafta kravat takan ve o yargının
karşısında usturuplu bir şekilde duran o ne demekse-
erkekleri koruyan bir sistemi aslında yeniden yeniden üretiyor yani erkek
egemen yargı aslında kadınlara adalet getirmiyor ne yazık
ki.
Ve biz çoğu zaman şununla da
karşılaşıyoruz: Yani sadece kadınlara adalet
getirmezken diğer yandan kadınların yaşam biçimleriyle, ne
giydikleriyle, nasıl davrandıklarıyla ilgili de mahkemelerde
sorgulanabiliyor kadınlar. Âdeta kendileri değil mağdur olan, bu
mağduriyeti yaşatan onlarmış gibi davranılabiliyor ve
örneğin Şule Çet davasında olduğu gibi, bir sanık, bir
şüpheli kalkıp fütursuzca Kızınıza sahip
çıksaydınız. diyebiliyor oradaki acılı bir babaya ya
da başka birisi, aslında bir kadının cinsel
hayatını ya da geçmişini, neler
yaşadığını, o günkü mağduriyetinden tamamen
ayrı olarak sorgulayabiliyor ve sorgulanan şey, orada yaşam
hakkının ihlal edilmesi, yaşadığı şiddet
veya başka mağduriyetler değil, kadının yaşam
biçimi oluyor.
Şimdi, evet, Türkiyedeki şok olaylar
bitmiyor gerçekten. Bugün elimde bir tutanak var, mahkeme tutanağı.
Kartalda İstanbul Anadolu 2. İş Mahkemesinde Hâkim Mehmet
Yoylunun şöyle bir duruşma tutanağı var: Duruşmada
bir avukatın, davacı vekilinin eteğine bakıyor ve
eteğinin diz boyundan yaklaşık 15 santim yukarıda
olması nedeniyle orada dinleyici olarak bulunan avukata -lütfen dikkatle
dinleyin, bir yargılamadan bahsediyorum, bir tutanaktan bahsediyorum,
elimde bir tutanak var- diyor ki: Etek boyunuz diz boyunuzdan 15 santim
kısa. Bu, örf, âdet ve avukatlık geleneklerine aykırı.
Yetinmiyor, orada dinleyici olarak bulunan avukatlara soruyor: Uygun mudur
etek boyu? diyor. Avukat: Evet, uygundur. diyor. Diğer bir avukata
soruyor Uygun mudur etek boyu? diyor. Bu, özgürlüklerle ilgilidir, uygun
olup olmadığını ben sorgulayamam. diyor. Yetmiyor, gidiyor
içeriden mahkeme kâtibini çağırıyor, Cep telefonunu al, bunu
baroya göndermemiz lazım. diyor ve etek boyunun fotoğrafını
çekmek istiyor ve avukat bunu reddediyor, bu muameleyi ve tabii ki Hayır,
etek boyumun fotoğrafını çekemezsiniz. diyor; böyleleriyle
yargılama yapılıyor.
Biz bunları 1986 yılında
-hatırlayacaksınız belki- Kadının karnını
sıpasız, sırtını sopasız bırakmamak gerek
derler. diyen Çorum Asliye Hukuk Mahkemesi -o zaman aile mahkemeleri yoktu-
kararına karşı, dayağa karşı kampanyayı
yürüttük ve Türkiyede kadına yönelik şiddete karşı
yılların mücadelesi böyle başladı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun, toparlayın Sayın
Kerestecioğlu.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Şimdi, bu tarz kararlara sadece ceza davalarında
rastlamıyoruz, iş hukuku davalarında da rastlıyoruz;
mobbing, cinsel taciz, bu tarz vakalarda da aslında davalarda
kadınlara ayrımcılık yapıldığını
görüyoruz ve bunun dışında, aile hukuku davalarında,
şu son zamanda çok moda olan nafakayı sorgulama hikâyesi de aynı
şekilde benim meslek hayatımda çokça
karşılaştığım şeylerden birisi. Hâkimler
âdeta o paralar kendi ceplerinden çıkıyormuş gibi, 200
lirayı, 300 lirayı kadınlara vermekte zorlanıyorlar. Oysa,
Türkiyede yapılması gereken, uluslararası sözleşmelerin
uygulanmasıdır, bunlar birer iç hukuk metnidir, kadınların
yoksulluğunun sorgulanmasıdır, onları yoksullaştıran
etmenlerin sorgulanmasıdır ve bunların ortadan kaldırılmasıdır.
İşte, bunun için bir araştırma
önergesi sunuyoruz sizlere ve özellikle kadın milletvekillerine
Reddetmeyin. çağrısı yapıyorum.
Saygılar sunarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ PARTİ Grubu
adına Kocaeli Milletvekili Sayın Lütfü Türkkan. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HDP Grubu
adına verilen araştırma önergesi hakkında söz aldım.
Dün cereyan eden, bugün de medyaya yansıyan
görüntüleri hepimiz ibretle izledik, tutanağı da gördüm ben.
Aslında biz bu filmi seyretmiştik, hep beraber seyretmiştik,
üzerinden fazla geçmedi, yirmi sene geçti. 28 Şubatta bunun tersini
seyretmiştik. Kızlarımız üniversiteye veya mahkemeye
gittiğinde Başörtüsüyle geliyorsun, sana tutanak
tutacağım. diyorlardı. Yani onları yapanlar ne kadar
insanlıktan, vicdandan uzaksa bugün bunları yapanlar da aynı
insanlıktan ve vicdandan uzak. İkisi arasında hiçbir fark yok,
hepsi de aynı; ikisi de bir faşist düşüncenin eseri: Benden olmayan
yaşamasın, benimle olmayan yaşamasın.
Bu noktada, sizler 28 Şubat mağduriyetini
dile getire getire iktidar olmuş bir partisiniz. Aynı
mağduriyetleri başka birisine yaşatanlara karşı
sesiniz çıkmıyorsa tekrar böyle bir mağduriyete mazhar
olduğunuzda kimseden ses beklemeyin. Hatta ve hatta size Siz, kendiniz
mağdur olunca bağırıp başkasının
mağduriyetine alkış tutacak kadar âcizsiniz. derler, buna
müsaade etmeyin. Bizim tepki göstermemizi beklemeyin, en büyük tepkiyi siz
gösterin. Bu mağduriyetlerin yaşanması, Türkiyenin
ayrışmasına biraz daha hizmet edecektir.
TUFAN KÖSE (Çorum) Belki mağdur
olmamışlardır. Kim yararlanıyor bundan?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Bir insanın
eteğinin boyu, bir insanın başının örtüsü
diğerine ne zarar veriyor ya? O kızın başörtüsü ne kadar
rahatsız ettiyse öbürünü, bu rahatsızlığını ne
kadar vicdansızca dile getirdiyse kızın eteğinin boyu, bu
hâkim beyi ne kadar rahatsız ettiyse, aynı konular.
Ben bir de bir şey söylüyorum: Eteğinin
boyu kısa. demiş, neye göre kısa? Senin kızının
eteği ne boyda veya etek kısa değil de başka türlü
nasıl bir günah işliyor, nasıl bir gayriahlaki görüntü
yaşıyor, gayriahlaki görüntüler saçıyor? Bunu
tartışmak kimin elinde, hangi anne babanın elinde?
Bırakın bir başkasını, evlatlarımız var yahu,
Allah aşkına, 4 yetişkin evladım var benim, hangisinin
giyimine kuşamına müdahale edebiliyorsunuz? İstediği gibi
giyiniyor, istediği gibi de kuşanıyor. Buna asla ve kata
müdahale edemiyoruz.
Kendi evladına dahi müdahale edemeyen birisinin
bir başkasının giyimiyle alakalı, hele bu bir kamu
görevlisiyse bununla alakalı tutanak tutacak kadar acz içerisine
düşmesini buradan yadırgıyorum, lanetliyorum,
kınıyorum. Bu konudaki en büyük, en önemli konuşmayı da
Adalet ve Kalkınma Partisinden bekliyorum. Eğer bu konuda gerekli
girişimlerde bulunulmazsa -güç gelip geçici arkadaşlar ya, nice güçlü
adamlar gördük, hepsi de gittiler- bu güç elden gittiğinde birileri bunun
intikamını almaya kalkar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Başkanım,
bitiriyorum.
BAŞKAN Toparlayalım Sayın
Başkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Ama hiç unutmayın,
bakın, ben 28 Şubatta bir vakfın başkanıydım, çok
önemli bir vakıftı, Rumeli Eğitim Vakfının
başkanlığını yapıyordum, başkan
yardımcısı Sayın Akşenerdi, muhasip ve genel
sekreteri de Türkiye'nin en önemli 2 iş adamıydı. O süreçte
başörtülü kızlarımız hiçbir burs başvurusunda
bulunamadıkları için öyle bir hâle geldi ki başörtülü
kızdan başka hiç kimseye burs veremez hâle geldik çünkü her yer
tıkanmıştı. Bu güç bugün sizin elinizde, yarın
kaybettiğinizde insanlar intikam duygusuyla hareket eder. Ama
unutmayın, biz yine bu kürsülerdeysek bu kürsülerde, yoksa
dışarıda bu haksızlığın karşısında
dikilmeye devam edeceğiz.
Hepinize saygılar sunuyorum. Sağ olun, var
olun. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Ankara Milletvekili Sayın Gamze Taşcıere söz
veriyorum.
Süreniz üç dakikadır. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA GAMZE TAŞCIER (Ankara)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, ülkemizdeki yargı
sisteminin içler acısı hâli, toplumun her kesiminin iliklerine kadar
hissettiği bir malum artık. İstanbul Barosunun
açıkladığı üzere toplumun yargıya olan güveni yüzde
30lara kadar düşmüş durumda. Güvenin azaldığını
Adalet Bakanı da defaatle ifade etti. Tabii, yargıdaki sorun bir
değil, yüzlerce ama en büyük sorunlarından biri de yargıdaki
cinsiyetçi, erkek egemen bakışın, geleneksel kadınlık
anlayışının, dayatılan kodların kararlara
doğrudan etki etmesidir.
Sayısız örnek varken bugün de bir
başka skandal yaşandı. İstanbul Anadolu 2. İş
Mahkemesinde görülen davada sözde hâkim olan biri, kadın avukatın
etek boyuna kafayı takıp fotoğrafını çekmek istedi.
İnsanların giyim kuşamına, kadınların etek
boyuna, giydiği topuklu ayakkabıya, saçına, makyajına ya da
taktığı başörtüsüne karışan biri yargıç
olamaz. Karanlık zihniyetini açık etmesiyle birlikte, bu sözde
hâkimin yargıçlık vasfı da ortadan kalkmıştır. Bu
kişinin herhangi bir davada adaletle hükmetmesi mümkün değildir. Bu
kişi mutlaka açığa alınmalı, hatta meslekten
çıkarılmalıdır. (CHP sıralarından
alkışlar)
Tabii, yargıyı on yedi yılda öyle
hâle getirdiniz ki iliklemek için düğme arayan hâkimlerden avukatın
etek boyuna bakan mı ararsınız, yoksa karar vermek için
birilerinin ağzına bakan hâkimler mi ararsınız. Hepsini on
yedi yılda siz bu hâle getirdiniz.
Değerli milletvekilleri, yargıda var olan
cinsiyetçi anlayışın sonuçlarına birkaç örnek daha vermek
istiyorum. Yargıtay, Ispartada tecavüzcüsünü meşru müdafaa sonucu
öldüren Nevin Yıldırımın müebbet hapis cezasını
onadı. Bu nasıl bir adalet sistemidir ki tecavüzden yargılanan
erkekler, Kadın bana şöyle baktı, topuklu ayakkabı
giyiyordu. Ama gece sokağa çıkmıştı. diyen
kişiler bunları gerekçe gösterip iyi hâl indirimi alırken Nevin
Yıldırım muhakkak kravat takmadığı için olsa
gerek bu indirimden yararlanamadı. (CHP sıralarından
alkışlar)
Ankarada bir plazanın 20nci katından
önce tecavüz edilip sonra da aşağı atılan Şule Çet
davasını yakından izledim. Sanık avukatları ne
diyordu, biliyor musunuz? O saatte erkeklerle ne işi vardı? Ama içki
içiyordu. Hatta cinsel geçmişini bile sorguladılar. Bu avukatlar
bunları neden söylüyor, biliyor musunuz? Çünkü biliyorlar ki aynı
ülkenin her kurumunda olduğu gibi yerleşik kodlar yargıda da
var. Devlet bürokrasisindekiler, yargı koltuklarında oturanlar,
savcılar, avukatlar cinsiyetçi ve ayrımcı zihniyet
kodlarıyla karar alıyor, hüküm veriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın.
GAMZE TAŞCIER (Devamla) - İzmirde
kadın cinayetinde kırmızı rujdan tahrik olmak, indirim
konusu yapıldı. Devletin her kurumunda bu zihniyeti
temizlemediğiniz müddetçe isterseniz en mükemmel yasaları yapın,
en mükemmel kuralları koyun, olmuyor, olmuyor, olmayacak da. Bu
değişim için önce devleti yönetenlerin, iktidar sahiplerinin
zihniyetini değiştirmesi lazım. Kadına şiddet
abartılıyor. dememeniz gerekir. Kadın herkesin içinde kahkaha
atmayacak. dememeniz gerekir. Kadınlar iş aradığı
için işsizlik artıyor. dememeniz gerekir. İş isteyen
kadına Kocan çalışıyor ya. dememeniz gerekir.
Özetle, ey iktidar sahipleri, Nâzımın da
dediği gibi: Kabahatin çoğu senin canım kardeşim.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Sayın Canan Kalsına söz
veriyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA CANAN KALSIN
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce, birkaç hatibimizin
gündeme aldığı konuyla ilgili bilgilendirme yapmak istiyorum.
Sayın Bakanımızın da bire bir
takipçisi olduğu konuyu, bugün İstanbulda yaşanan olayla ilgili
konuyu Bakanımıza ilettiğimizde bize verdiği cevabı
sizinle, kamuoyuyla paylaşmak istiyorum. Sayın Bakanımız
Twitterda da belirtiği gibi, konuyla ilgili Kıyafet tercihi
nedeniyle maruz kaldığı çok tatsız, talihsiz ve hukuksuz
olayla ilgili olarak HSK soruşturma başlattı. En kısa
sürede yasal gereğinin yapılması için sürecin takipçisiyim.
açıklamasını paylaştı. Yine Hukuk sistemimiz, adalet
dağıtırken de ararken de hiç kimsenin kılık
kıyafet veya yaşam tarzı nedeniyle
ayrımcılığa ve keyfî işleme maruz kalmasına izin
veremez, göz yumamaz. demiştir.
Bazı siyasi popülizm adına geçenlerde
Küçükçekmecede bir yerde bir çocuğun, 5 yaşında bir
çocuğun istismara uğradıktan sonra hiç kimseden ses
çıkmayıp, eleştiri olmaksızın, üstüne siyasi linç
adına, bir yaşam koçu adına ağza alınmayacak
şekilde konuşmalarına kimse ses çıkarmadı maalesef.
Toplumumuzda bizim en can alıcı noktamız, çocuklarımız
ve kadınlarımız. Bu konuda KEFEK olarak da
çalışmalarımız var.
Sözlerime başladım ama İstanbulun
fethinin 566ncı yıl dönümünü de kutluyorum. Ecdadımız olan
Fatih Sultan Mehmet Han ve askerlerini rahmetle anıyorum.
Ülkemizde kadın erkek eşitliğinin
sağlanması, kadının insan haklarının
korunması ve güçlendirilmesiyle kadına yönelik şiddetle mücadele
konusunda özellikle son on yedi yılda önemli yasal düzenlemeler gerçekleştirilmiştir.
Bu kapsamda, önemli uluslararası sözleşmeler imzalanmış,
Anayasa ve temel kanunlar başta olmak üzere mevzuatımızda önemli
değişiklikler yapılmıştır. Kadına yönelik
şiddetin önlenmesi amacıyla kadını koruyan ve onun
beyanını esas alan 6284 sayılı Ailenin Korunması ve
Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, 2012
yılında Parlamentoda kabul edilmiştir. Türkiye'de cinsel suçlar
veya şiddet mağduru kadınların, soruşturma ve
yargılama aşamasında bir kez daha mağdur edilmesini önlemek
amacıyla Kadının beyanı esastır. ilkesini
benimsemiştir. Söz konusu ilke, ceza hukuku bağlamında
kadınlara yönelik cinsel suçlar veya şiddet ve benzeri suç türlerinde
tanık veya başkaca delil aranmaksızın
soruşturmanın başlatılmasını
sağlamıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili.
CANAN KALSIN (Devamla) Önemle belirtmek gerekir ki
6284 sayılı Kanunla, korunan kişiye şiddet uygulayan,
uygulama ihtimali bulunan kişi hakkında alınabilecek koruyucu ve
önleyici tedbirler ayrıntılı bir şekilde ele
alınmıştır. Bir kişinin sadece şahsi olarak
yapmış olduğuna tepkileri bütüne yaymak, onlar için, adalet
sistemimiz için, yargıçlarımız için adil değildir, bir
kişiyi bütüne biz örnek teşkil edemeyiz. Bu anlamda, görevini
doğru ve yerinde yapan insanlar konusunda, yapılan bir
yanlışlığı diğerinin de aynı şekilde
yaptığını, bir kişinin yapmış olduğu
insani bir hata karşılığında hemen burada HSKye
başvuru yapılarak görevinden uzaklaştırılması
noktasında görüyoruz. KEFEKte bir alt komisyon kurulmuş olup
İstanbul Sözleşmesinin etkin uygulanmasıyla alakalı
çalışmalar yapılmakta, bu konuda birçok kişi davet
edilmekte ve ortak noktalarda ortak çalışmalar yapacağımızı
da KEFEK olarak söylemek istiyorum.
Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Grup Başkan
Vekili.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
31.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın,
İstanbul Anadolu Adliyesinde hâkimin giyim kuşam etik
kurallarına aykırı olduğu gerekçesiyle kadın
avukatın kıyafetine müdahale etmesinin vahim olduğuna
ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın
Başkanım, bugün yaşananlar, toplumda kadınların
hayatını ciddi anlamda kısıtlayan, hatta ve hatta savunma
kanadında duran avukatlara taciz noktasına gidecek kadar vahim bir
durumdur. Böyle suya, çorbaya dokunmayan -böyle eski bir laf vardır Suya,
çorbaya tirit etmeyin. diye- kelimelerle geçiştirilmemesi lazım. Bu
konuda toplumun hassasiyetinin farkına varmasını bekliyorum
iktidar grubunun. İktidar grubu grup başkan vekili başta olmak
üzere diğer arkadaşlarımızın bu konudaki bu olayla
alakalı tepkilerini de toplum görmek istiyor. Netice itibarıyla biz
muhalefet partisiyiz, bu konudaki tepkilerimizi gösteriyoruz, bu konuda
uyarıyoruz ama icra makamındaki iktidarın Mecliste grubu olan
partisinin temsilcilerinin bu konuda ciddi tepkilerini de bekliyoruz.
Teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
32.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, asıl sorunun
İstanbul Anadolu Adliyesinde avukatın kıyafet tercihi nedeniyle
maruz kaldığı hukuksuz olayla ilgili iktidar partisinin, ülkenin
bugünkü atmosferine sebebiyet verenlerin öz eleştiri çıkaramamasının
olduğuna ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
Türkiyede üzerinde cübbe olan birinin meczuplaşması sorun
değil, onun orada o yaptığı davranış elbette çok
sorunlu, çok utanç verici, çok kınanacak ve telin edilmesi gereken bir
mesele; üstünde bir dakika daha cübbenin durması hepimizin utancı ama
esas sorun şu: Bunu bir muhalefet partisi gündeme getiriyor, Türkiye
çalkalanıyor, baronun Avukat Hakları Merkezi harekete geçmiş.
Vallahi, avukatların haklarını korumak için öyle çok iktidar
partisinin milletvekiline de ihtiyaç yok ama iktidar partisini temsilen kürsüye
çıkan kişi amasız, fakatsız, ağız dolusu ve
hiç orasından burasından dolaşmadan bu işi lanetleyip Bir
dakika daha cübbesini giyerse bu, hepimizin utancıdır. diyemiyor ya
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OYA ERONAT (Diyarbakır) Diyoruz, diyoruz!
BAŞKAN Toparlayalım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
bir sonraki meczubun bundan
sonraki tavrını olağanlaştıran, cesaretlendiren de bu.
Esas sorun bu, esas mesele bu.
Gazeteci yerde dayağı yemiş, kanlar
içinde, o meseleye tepki göstermek muhalefet partilerine kalıyorsa,
iktidar partisi, bu ülkenin bugünkü atmosferine sebebiyet verenler o görüntüden
bir özeleştiri çıkarmıyorsa, 2019da, on yedi yıldır
benim yönettiğim ülkede gazeteciler beyzbol sopalarıyla dövülmeye
başlandı. demiyorsa, Hâkimler eteğinin
fotoğrafını çekmeye, millete bu etek boyunu sormaya, bunu zapta
yazmaya utanmıyor, bu olabiliyor, bu benim sorumluluğum. demiyorsa,
bir sonraki meczuba, bir sonraki manyağa, bir sonraki Vandala cesareti
veren bu, bunu çözecek önce iktidar partisi.
Teşekkür ediyorum. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Kerestecioğlu
33.- Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin,
önemli olanın bu kadar kadın cinayetinin, bu kadar kadın yoksulluğunun,
bu kadar taciz ve bu kadar fütursuzluğun niye var olduğunun
araştırılması olduğuna ilişkin
açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Teşekkürler Sayın Başkan.
Biz bu önergeyi
hazırladığımızda ve verdiğimizde bu olay
olmamıştı yani bu olay üzerine vermedik bu önergeyi. O nedenle,
hemen çok dikkat çekici bir olayın, aslında popülist bir söylemle çok
da en öne çıkarılmasından yana değilim ben,
yıllardır feminist mücadele içinde olan bir kadın olarak.
Özellikle de erkeklerin Kadınlarımız, kızlarımız
bizim. şeklindeki söylemleri de kadınları çok ciddi olarak
rahatsız ediyor, bunu da bir kere daha vurgulamak isterim ama
yapılması gereken şudur yani biz önergemizde bunu söyledik.
Sadece bu olayla ilgili değil, bu olayla ilgili HSKye verilmiş
olabilir, soruşturma açılmış olabilir. Sadece ceza
davalarında da değil, boşanma davalarında, iş hukuku
davalarında, yargıda cinsiyetçiliği ele alan bir
araştırma önergesi bu, gelin hep birlikte araştıralım
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Tamamlıyorum.
Ve özellikle de kadın vekiller, lütfen
reddetmeyin, gelin bunu birlikte araştıralım, dedik. Yoksa
kadın mücadelesi zaten bugüne kadar Türkiyedeki yasaların
değişmesi için gerekenleri yaptı, yapmaya da devam edecek.
Olumlu olan şeyleri bizler de görebiliyoruz ama önemli olan, şu anda
aksayan ne, bu kadar cinayet niye oluyor, bu kadar kadın yoksulluğu
niye var ve bu kadar taciz, bu kadar fütursuzluk niye var, bunları
araştırmak. Ama bunları araştırmak için aynı
zamanda bu Meclisin de kendine dönüp bir bakması lazım, acaba ne
kadar fazla söz söyleyen kadın var ve ne kadar fazla erkek kadınlar
adına söz söylüyor diye.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
34.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, demokratik
hukuk devletini hayata geçirmek için reformlar yaptıklarına ve
yapmaya devam edeceklerine, İstanbul Anadolu Adliyesinde yaşanan
menfur olayı kabul etmelerinin mümkün olmadığına ve takipçisi
olacaklarına ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; biz bu ülkede demokratik hukuk devleti hayata geçsin diye bir
dizi reformlar yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz. Bunların da
sonuna kadar arkasındayız. Bugün bu cereyan eden hadise, kesinlikle,
tevil yollu, dolaylı olarak, kıvırarak asla kabul edilemez. Biz
bunun takipçisiyiz. Zaten bu grup önerisi henüz daha görüşülmeye dahi
başlanmadan Hâkimler ve Savcılar Kurulunda soruşturması başlatılmıştır.
Sayın Bakan da bunun açıklamasını kamuoyuna
yapmıştır.
Bakınız, dikkat edilmesi gereken mesele
şu: Bugün yargıda yaşamış olduğumuz bu menfur
olayı, hamdolsun, bugün Mecliste grubu bulunan siyasi partilerin hiçbirisi
kabul etmiyor. Bunu kabul edemeyiz ve bunun da takipçisiyiz. Ancak lütfen bunu
da 28 Şubatla kıyasa dahi kalkışmayın. Neden?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Neden 28 Şubatla
kıyas edilemez? 28 Şubat sürecinde devlet eliyle âdeta hâkimlere,
savcılara brifingler verilmek suretiyle ve bütün yargı camiası,
Hâkimler ve Savcılar Kurulu, Bakanlar Kurulu ve tabii ki devlet içerisinde
yapılanmış cuntanın baskılarıyla bizzat ikna
odaları kuruluyordu. Şimdi ikisinin arasındaki fark şu:
Bugün yapılan bir insan hakları ihlalidir. Bir hukukçu olarak yorumum
şu an itibarıyla odur. Bu, bir tacizdir, bir mahkeme
başkanına yani mecelleden beri bize tebarüz ederek gelen Hâkim,
hakim olacak, mekin olacak, metin olacak, halim olacak, selim olacak, müstakim
olacak, fakih olacak. sıfatlarını taşıyan bir
yargıca asla ve asla yakışmayan bir harekettir; lanetliyoruz.
Ancak şu an itibarıyla açığa neden alınmadı?
Hepimiz, buradaki hukukçuların her birisi bilir, hukukçu olanlar bilir;
bir soruşturma başladığı zaman Bu bir soruşturma.
denir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Soruşturma ilgili
kurulun önüne gelir, orada iki karar alınır; biri tedbir
niteliğinde açığa alma kararıdır, diğeri de nihai
olarak ilgili hâkime verilecek kınamadan meslekten ihraca kadar gidecek
nihai karardır. E, şimdi, demokratik bir hukuk devletinde henüz daha
o noktada kararı verecek heyet dosyayı görmeden acaba kim
açığa alacak ya da kim meslekten ihraç etme kararı verecek?
Soruşturma başlamıştır ve öncelikle bizler
milletvekilleri olarak, AK PARTİ Grubu olarak ve inanıyorum ki
Mecliste grubu bulunan tüm siyasi partiler olarak bu işin takipçisiyiz
ancak şu hususu da ifade ederek sözlerimi tamamlamak istiyorum:
Bakınız, iki mesele vardır; bir tanesi Parlamentodur. Bizler
genel düzenleyici işlemler yapmak suretiyle
vatandaşlarımıza karşı sistematik bu tür insan
hakkı ihlalleri olmasın diye reformlar gerçekleştiririz.
Diğer tarafta da bu reformlar yani hukuk düzenimiz vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Hukuk düzenimiz,
adı ne olursa olsun, hâkim tarafından, savcı tarafından,
bürokrat tarafından veya il/ilçedeki en küçük bir memur tarafından
ihlal edilecek olursa onunla ilgili yaptırımları da yargı
mekanizması karara bağlayacaktır. Yani Meclis de Parlamento
olarak yasal düzenlemeler, reformlar yaparken bu tür arızi durumların
elbette takipçisi olacak ancak bu konuda reformlarla
zenginleştirilmiş, güçlendirilmiş demokratik hukuk
yargımız da nihai kararı mutlaka verecektir. Herkes bu noktada
müsterih olsun diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Buyurun Sayın Türkkan.
35.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, İstanbul
Anadolu Adliyesinde yaşanan olayda esas meselenin oluşturulan iklim
olduğuna ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bu hâkimi bu davranışa sürükleyen esas
mesele oluşturduğunuz iklimdir, bu hâkim buna cesaret
bulabilmiştir.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Ne alakası var!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - 28 Şubatın
Vandal iklimi de böyleydi. O hâkimler de oluşan o Vandal iklimden cesaret
alıp o haysiyetsizliklere sürüklenmişlerdi. Bugün gelinen nokta da
farklı değil, bugün oluşturduğunuz iklimden cesaret alan o
hâkim, bunu rahatlıkla yapmayı kendine vazife görmektedir. Biliyor
ki, göreceksiniz, bırakın Hâkim ve Savcılar Kurulundan ceza
almayı, yakın bir zamanda ödüllendirilecektir o. Nasıl ki daha
önce gazetecilere beyzbol sopalarıyla saldıranlar, güle oynaya gidip
evlerinde oturduysa, daha sonrakiler Bize bir şey olmuyor, bizi
koruyanlar var. deyip tekrarına devam ettiyse bunda da aynı iklimin
tezahürü olacaktır. Sizin vazifeniz olan bu olayı kınamak da
değildir sadece, bu mevcut iklimin ortadan
kaldırılmasıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bu konuda topyekûn bir
çalışmaya ihtiyaç var.
Bu hâkim olan iklim, Türkiyeyi uçuruma sürükleyen
bir iklim. Türkiye iyiye gitmiyor, sayenizde iyiye gitmiyor. Sokakta insanlar
birbirinin gözünü çıkaracak. diyor, bunu ben demiyorum; bunu, bugün
Süleyman Soylu diyor. 23 Hazirandan sonra toplumsal ayrışmayla
insanlar birbirinin gözünü çıkaracak. diyor. Bu iklimi sağlayan ben
değilim, bu iklimi sağlayan Adalet ve Kalkınma Partisi
iktidarı.
Teşekkür ediyorum.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
36.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bakınız, bu işi çok sürdürme
taraftarı değiliz ancak bu ülkede milletten almış
olduğu yetkiye dayanarak...
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Millet, Vandallık
yapın diye kimseye yetki vermiyor.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) ...milletin medeniyet
mücadelesini ayağa kaldırmak için, milletimizin değerlerini
yaşatmak için ve yine milletimizin nihai olarak tercihini, takdirini
sunmak suretiyle ondan aldığı güçle siyaset yapan AK PARTİ Grubuna
ve Meclisteki hiçbir gruba yakışmayacak bir ifadeyi duyduk.
Sizin oluşturduğunuz iklim. ne demek?
Şimdi, eğer bir olayla bir arızi suç teşkil eden,
hiçbirimizin kabul etmeyeceği ve sonuna kadar
cezalandırılması için takipçisi olacağımız bir
meseleyi, âdeta bir toplumun bir kısmını diğer
kısmı aleyhine kin ve düşmanlığı tahrik edecek
nitelikte bir ithamı asla kabul etmediğimizi ifade ederim. Biz AK
PARTİ Grubu olarak, milletten aldığımız destekle
milletimizin değerlerini yüceltmek, bu ülkede özgürlük, refah ve güçlü
Türkiye idealini hayata geçirmek için mücadele ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bu tür ithamları
kabul etmediğimizi ifade ediyor, yeniden Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, Ankara Milletvekili Filiz
Kerestecioğlu Demir ve arkadaşları tarafından, Türkiyede
yargı alanındaki cinsiyetçi ve ayrımcı pratiklere neden
olan etmenlerin araştırılması amacıyla 29/5/2019
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 29 Mayıs 2019 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
3.- CHP Grubunun, İstanbul Milletvekili Erdoğan
Toprak ve arkadaşları tarafından, kamu kaynaklarının
reklamlar aracılığıyla medyaya aktarımının
araştırılması amacıyla 21/5/2019 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 29
Mayıs 2019 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
29/5/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 29/5/2019 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Özgür
Özel
Manisa
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak ve
arkadaşları tarafından, kamu kaynaklarının reklamlar
aracılığıyla medyaya aktarımının
araştırılması amacıyla 21/5/2019 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırma önergesinin (932 sıra no.lu) diğer önergelerin
önüne alınarak görüşmelerinin 29/5/2019 Çarşamba günlü
birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili
Sayın Erdoğan Topraka söz veriyorum.
Buyurun Sayın Toprak. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
CHP GRUBU ADINA ERDOĞAN TOPRAK (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
bugün, ülkemizde medyanın bugünkü durumu hakkında bir
araştırma önergemiz var. Onun gerekçesini açıklamak üzere
huzurunuzda bulunmaktayım.
Ama az önceki tartışmayı üzülerek
izledim. Böyle önemli konuları halkın temsilcisi olan Parlamentonun
bürokrasiye havale etmesini -AK PARTİ Grubu tarafından da- doğru
bulmadığımı söylemek isterim. Biz milletin temsilcisiyiz.
Evet, biz bunun gereğini yaparız dediler ama gereğini
yapması az önceki oylamaydı. O oylamada gereğini
yapacaktınız, samimiyetinizi o anda ortaya koyacaktınız.
(CHP sıralarından alkışlar) Şu anda samimiyet
konusunda yaptığınız, benim fikrimce
inandırıcı gelmedi.
Değerli arkadaşlarım, bir ülkenin
medyasının bağımsızlığı,
özgürlüğü, tarafsızlığı o ülkenin uluslararası
alanda gücünü gösterir. Başarılı iktidarlar yandaş medya
kurmazlar. Başarılı iktidarlar kendilerini anlatmak için bir
havuz oluşturup orada bir kısım medyaya reklam aktarmazlar çünkü
başarılı olanların o başarısını zaten
tüm medya aktarır. Ama bugün üzülerek söyleyeyim her alanda olduğu
gibi medyamız da ikiye bölünmüş durumda; bir tarafsız medya, bir
yandaş medya. Oysaki medyanın tek bir görevi var: Doğru haber
yapmak, sıkıntılı olanların haberlerini gündeme
getirmek, topluma tarafsız bir şekilde haberleri aktarmak. Bugün,
bunu ne yazık ki göremiyoruz çünkü medyanın büyük bir finans
kaynağı devlet kurumlarından gelen bazı şirketler.
Bugün TMSFde 958 tane şirket var ve TMSFdeki bu 958 şirket reklam
gelirlerini neye göre dağıtıyor, belli değil. Bugün,
Türkiye'nin sırtında çok büyük bir kambur olan TÜRK TELEKOM, gelirini
yandaş olmayan medyadan da alıyor ama bu TÜRK TELEKOM o medyaya
reklam vermiyor, Turkcell de aynı konumda.
Değerli arkadaşlarım, bugün ülkemizde
gelinen bu noktada iktidarın bu tutumu ne yazık ki Türkiyedeki bu
açmazı daha da açmaya başlıyor. Yandaş medya kurdunuz,
yandaş medya Padişahım çok yaşa. dedi; değerli
arkadaşlar, işsizlik azaldı mı? Hayır. Yoksulluk bitti
mi? Hayır. Enflasyon düştü mü? Hayır. Ülkeye huzur geldi mi?
Hayır. Gözyaşı dindi mi? Hayır. Yani demek ki bu
yandaş medya sizlere de bir hayır getirmemiş.
Bir başka önemli nokta ise uçaklara bindiğimizde
Cumhuriyet gibi, Sözcü gibi, Evrensel gibi, Yeniçağ gibi bir
kısım medyaya sansür uygulayıp ne yazık ki
dağıtmıyorsunuz; bunun da nedenini anlamış
değiliz.
Değerli arkadaşlarım,
uluslararası alanda iki yerde bayrak dalgalanır; biri
büyükelçiliğimizdir, bir tanesi de Türk Hava Yollarıdır. Türk
Hava Yollarına biner binmez neden bu ülkenin bir kesimine ambargo
uygulayarak onların okuyacağı gazeteleri koymuyoruz, bunu
anlamış değilim. Beka meselesinden bahsediyorsunuz, değerli
arkadaşlarım, böyle yaparsanız beka meselesi doğar.
Uluslararası alanda bizi hiç kimse bölemez. 15 Temmuz oldu, herkes
sokağa çıktı, hepimiz geldik, bu salonlarda ona karşı
durduk ve bugüne kadar hiç kimse bizi bölemedi. Ama sizlerin yaptığı
bu olay, belli bir grup medyaya ambargo uygulanması, belli iş
insanlarımıza ambargo uygulanması, belli görüşteki
kişilere ambargo uygulanması ne yazık ki bizi bu noktaya
getirmiş durumdadır.
Ben şunu da söylemek isterim: Bu ülkede siz
tarımdan yüzde 65 ÖTV alır, çiftçiyi üretimden vazgeçirir, soğanı,
patatesi ithal ederseniz beka meselesi olur. Beş tane havuz müteahhidi
dışında kimseye iş vermezseniz beka meselesi olur. (CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Toprak.
ERDOĞAN TOPRAK (Devamla) Bir kesimin
gazetelerini Türk Hava Yollarında dağıtıp diğer
kesimin gazetelerini dağıtmazsanız beka meselesi olur; beka
meselesi buradan doğar, yoksa beka meselesi böyle, seçimden seçime
sizlerin propaganda aracı olarak kullandığınız
meselelerden doğmaz. Türk halkı sağduyuludur, burada
sağduyuyla karar verecektir.
On yedi yıldır bu ülkede bu Parlamentoyu
yönetiyorsunuz. On yedi yılda Parlamentoda muhalefetten gelen bir tek
kanun teklifi hayata geçmedi, asıl beka meselesi budur. On yedi
yıldır Parlamentonun muhalefet kısmında bulunanlar hiç mi
doğru bir şey söylemedi? On yedi yıldır bu sıralarda
oturanlar bu ülkenin yararına hiç mi bir fikir üretmedi? Ama
unutmayın, sizlerin getirdiği, bu ülke yararına olan birçok
kanunda, bin maddelik kanunlarda muhalefet, vatan sevgisiyle size katkı
verdi. Bunu unutmayın. (CHP sıralarından alkışlar)
Gelin, yeni bir başlangıç yapalım; gelin, bunu
araştıralım çünkü medya çok önemlidir değerli arkadaşlarım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım.
ERDOĞAN TOPRAK (Devamla) Toparlıyorum
Sayın Başkan.
Bugün size yandaş olan medya sizin
iyiliğinize çalışmıyor çünkü hatalarınızı
düzelttirmiyor, ne yaparsanız yapın her şeyi doğru
yaptığınızı söylüyor.
Değerli arkadaşlarım, her şeyi
doğru yapıyorsanız peki, neden işsizlik yüzde 15leri
buldu, neden bu ülkede her 3 gençten 1 tanesi işsiz, neden döviz
almış başını gidiyor, neden sanayi üretimi geriliyor?
Yani bunların bir sebebi var. Bunu biz söylüyoruz. Asıl sizin
dostunuz olan o beğenmediğiniz,
dağıttırmadığınız medyadır, asıl
sizin dostunuz olan, size doğru yolu gösteren muhalefet partileridir.
Gelin, yeni bir başlangıç yapalım. Bu önemli bir
araştırma önergesi, bunun arkasında durun. Sizlere doğruyu
söyleyen o medyanın da sesini herkes duysun. Yoksa o paketlerle belli
yerlere ücretsiz bırakılan medya sizin dostunuz değil. Biraz
ayağınız sendelesin ilk onlar terk eder sizi.
Onun için, bu önergemize olumlu oy vereceğinizi
düşünerek hepinize saygılar, sevgiler sunuyorum. (CHP ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ PARTİ Grubu
adına Adana Milletvekili Sayın İsmail Koncuk.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA
İSMAİL KONCUK (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Onlar bu dünyaya niye geldiler/'Li ya'budun' diye
diye geldiler./Konaklı, sofralı tuğralıydılar/Bir
dilim ekmekle doya geldiler./Eline, beline, diline sahip/Kalpleri nurla yuya
geldiler./Hem yüzleri hem sözleri güzeldi/En güzel sözleri duya geldiler.
Türk İslam ülkücüsü Dilâver Cebeciyi, Türkiye
şiirinin yazarı, Türk milliyetçiliğinin kilometre
taşlarından büyük şairi rahmetle, minnetle, duayla yâd ediyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün İstanbulun
fethedilişinin yıl dönümü, Türk tarihinin hatta dünya tarihinin
önemli bir dönüm noktası. Bugün İstanbulun fethi çok daha
anlamlı, çok daha güzel, ecdadımızla gurur duyuyoruz. Tarihimiz
bizim yüz akımız; Türk milletinin tarihinde utanılacak tek bir
yer, tek bir dönem söz konusu bile değildir. Fatih Sultan Mehmeti ve
mübarek askerlerini duayla, rahmetle yâd ediyorum.
Az önce AK PARTİ Grup Başkan Vekili Cahit
Bey de konuşmasında ifade etti, -Bizanslı Grandük
Notarasın sözü- Kardinal külahı görmektense Osmanlı
sarığı görmeyi tercih ederim. dedi. Aslında bu neden
söylenmiş bir söz? Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisinin verdiği bu
araştırma önergesiyle bir bağlantı kurmak lazım
burada, şöyle bağlantı kuracağız: Bir Bizanslı,
bir Hristiyan diyor ki: Osmanlı sarığı görmeyi tercih
ederim, kardinal külahı görmektense. Niye? Adalete hasret
kaldığı için. Osmanlı sarığını o
tarihte adaletin sembolü olarak gördüğü için kardinal külahı yerine
Osmanlı sarığını tercih ediyor.
Şimdi, adalet, her şeyde adil olmak. Peki,
yandaş olmayan basının, -muhalif demeyelim, bana göre muhalif
olmak başka bir şey- doğruları söyleyen yani iktidarın
da muhalefetin de zaman zaman hatalarını ifade eden, yazan,
yazılı ve görsel basının Türkiyedeki hâlipürmelali
meydanda. Şimdi, bir yandan Osmanlı adaletinden, Osmanlı
sarığından...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın Koncuk.
İSMAİL KONCUK (Devamla) Sayın
Başkanım, tamamlıyorum.
...Osmanlı sarığının temsil
ettiği adaletle o Fatih döneminden övgüyle bahsederken bir yandan da o sözün
ne anlama geldiğini kaçırıyoruz gibi geliyor,
kaçırıyoruz gibi. Yani size teslim olmayan, size göre
yanlış şeyler söyleyen, sizi eleştiren basının
Türkiyede yaşama hakkı yok. Bakın, 2017de 155inci
sıradaydık basın özgürlüğünde dünyada, 2018de 157nci
sıraya düşmüşüz yani 2 sıra daha geriye düşmüşüz.
Bu, AK PARTİ yönetim anlayışının bir
başarısıdır, eğer bir başarıysa. Yani
dünyada 200 ülke arasında basın özgürlüğünde 157nci sırada
olmak Türkiyede basının, medyanın ne kadar özgür olduğunu
gösteren de bir durumdur.
Değerli milletvekilleri, tarihimizle elbette
övüneceğiz ama tarihimizle övünürken, tarihimizle ilgili adalet vurgusu
yaparken o adaleti bugün ne insanlarımıza ne de
basınımıza çok görmeyeceğiz diyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Iğdır Milletvekili Sayın Habip Eksike söz
veriyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
HDP GRUBU ADINA HABİP EKSİK
(Iğdır) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kamu
kaynaklarının reklamlar aracılığıyla medyaya
aktarımıyla ilgili CHPnin verdiği araştırma önergesi
üzerine grubum adına söz almış bulunmaktayım.
Değerli milletvekilleri, halkın
vergileriyle ve elektrik faturalarına ilave edilen bedellerle finanse
edilen medya kuruluşları yani Anadolu Ajansı, TRT ve halkın
parasıyla ayakta tutulan havuz medyası maalesef siyasi iktidarın
arka bahçesi hâline gelmiştir. Halkın parasıyla ayakta tutulan,
özgür olmayan bu medya kuruluşları muhaliflere, siyasilere maalesef
yasaklanmış durumdadır. Özellikle seçim dönemlerinde bu
kuruluşlar maalesef siyasi iktidarın manipülasyonunu yapma
aracına dönüşmüştür yani manipülasyon silahşorluğuna
dönüşmüştür. En kirli manipülasyonlardan bir tanesi de 31 Mart yerel
seçimlerinin yapıldığı gece seçim bölgem olan
Iğdırda yapıldı. Maalesef Anadolu Ajansının ve
havuz medyasının kirli manipülasyonu büyük bir tehlikeye sebep oldu,
büyük bir provokasyona sebep oldu. Çok şükür, Halkların Demokratik
Partisinin seçmenlerinin o gün sağduyulu yaklaşımı büyük
bir felaketten kurtulmamıza sebep oldu.
Değerli milletvekilleri, bu kuruluşlar, bu
medya kuruluşları bu manipülasyonları niçin yapıyor? Bu
kadar tehlikeli provokasyonlara sebep olacak bu manipülasyonları neden
yapıyorlar? Çünkü iktidar onları hak etmedikleri bir parayla
besliyor, halkın vergileriyle, halkın parasıyla âdeta orada hak
etmedikleri bir şekilde ayakta tutuluyorlar.
Değerli milletvekilleri, seçim
sonuçlarını vermeye yetkili kuruluşlar ilçe seçim
kurullarıdır, il seçim kurullarıdır, Yüksek Seçim
Kuruludur, Anadolu Ajansı veya havuz medyası değildir.
Bakın, önümüzde, 23 Haziranda bir seçim daha var ve eminim yine aynı
manipülasyonlar yapılacak. Onun için şimdiden sesleniyorum
İstanbuldaki vatandaşlarımıza
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın Eksik.
HABİP EKSİK (Devamla) Orada,
İstanbulda oturan tüm vatandaşlarımız o gün o kirli TV
kanallarının düğmelerini kapatsınlar ve
sandıklarına sahip çıksınlar çünkü yalan haber yapıyorlar.
Değerli milletvekilleri, bu TV kanalları,
bu medya kuruluşları son günlerde sürekli programlar yapıyorlar
HDPli Kürt seçmenler kime oy verecek, kime oy vermeyecek? diye. Eğer
bizim partimizin grup toplantısını yayınlasalardı,
eş genel başkanlarımızın grup toplantılarında
söylediklerini yayınlasalardı o zaman bileceklerdi kime oy
vermeyeceğimizi. Ama ben bu kürsüde yine tekrarlayayım: HDPli
seçmenler kesinlikle Selahattin Demirtaşı zindanda tutan iktidara oy
vermeyecektir. Kesinlikle Surun, Cizrenin, Nusaybinin yıkıldığı
esnada iktidar olan partiye oy vermeyecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OYA ERONAT (Diyarbakır) - Siz
yıktınız.
HABİP EKSİK (Devamla) - Kesinlikle 6 tane
belediyemizi haksız yere KHKli diye gasbedenlere oy vermeyecektir; bunu
bilin, bilin!
OYA ERONAT (Diyarbakır) - Siz
yıktınız oraları. Utanmaz!
SALİH CORA (Trabzon) Sen kime oy vereceksin?
Adayınız kim, kime oy vereceksiniz onu söyleyin, cesur olun, kime oy
vereceksiniz? Delikanlı olun, delikanlıca söyleyin kime oy vereceksiniz?
HABİP EKSİK (Devamla) Taybet
Ananın cenazesinin yedi gün sokaklarda kalmasına sebep olan bu
iktidara oy vermeyecektir.
BAŞKAN Sayın Milletvekili
Sayın
Milletvekili
HABİP EKSİK (Devamla) - Cemilenin
cesedinin derin dondurucuda bekletilmesine sebep olan
SALİH CORA (Trabzon) - Kime oy
vermeyeceğinizi anladık, kime oy vereceksiniz?
HABİP EKSİK (Devamla)
bu iktidara oy
vermeyecektir, bunu bilin, hafızalarınıza kazıyın ve
sizler yine kaybedeceksiniz ve gideceksiniz.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
OYA ERONAT (Diyarbakır) Suru siz
yıktınız, utanmaz! Utanır insan biraz be! Suru
yıktınız, Cizreyi yıktınız. Terbiyesiz!
HABİP EKSİK (Iğdır) -
Çıkarsınız kürsüye konuşursunuz. Terbiyesiz sizsiniz!
OYA ERONAT (Diyarbakır) - Sensin terbiyesiz!
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Aydın Milletvekili Mustafa Savaşa söz veriyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA SAVAŞ
(Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet
Halk Partisinin vermiş olduğu grup önerisi üzerine aleyhte söz
almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Önergede bazı kurum ve kuruluşların
reklam harcamalarını belirli gazete ve medya kuruluşlarına
aktardığı, bazı gazete ve medya kuruluşlarının
ise söz konusu reklam harcamalarından yararlanamadığı iddia
edilmektedir. Ancak önergede belirtilen kurum ve kuruluşların büyük
bir bölümünün anonim şirket ve halka açık olması, yönetimlerinin
genel kurul tarafından belirlenmesi, ortaklarına hesap veriyor
olmaları ve bu kuruluşların kârlılık ve verimlilik
performans kriterlerine göre faaliyet göstermeleri, uzman ekipler
tarafından yarar ve marka tanınırlık
araştırmalarının yapılması süreçleri göz
ardı edilmiştir. Bu kurum ve kuruluşların ürün ve hizmetleri
kapsamında hazırlanan reklam çalışmalarına
ilişkin pazarlama ve medya planlaması yapılırken,
reklamı yapılan ürün ya da hizmetin hedef kitlesine uygun, reklam
mecrasıyla ve sınırlı bütçe imkânları
doğrultusunda planlaması uzman ekipler tarafından
yapılmaktadır. Buna uygun olarak verimliliği ve etkinliği
sağlayacaklarına inandıkları mecraları seçerek yönetim
anlayışı sergilemektedirler. Burada ana kriter hedef kitle olup
reklam verilen gazetelerin tirajı, satış reklamları,
satış rakamları, medya reklam fiyatları dikkate
alınmaktadır. Ayrıca bu kurum ve kuruluşların büyük
bir bölümü bu konuda profesyonel hizmet sunan ajanslardan da destek
almaktadırlar. Kuruluşların amaçları,
sınırlı olan bütçeleriyle ürünlerinin maksimum
tanıtımı ve satışını gerçekleştirmektir.
Diğer taraftan, CHP temsilcilerinin yönetim
kurullarında bulunduğu finans kuruluşları da mevcuttur.
Onların da profesyonel ekip tarafından yönetildiği, medya
planlamasının bu ekipler tarafından yapıldığı,
eldeki sınırlı bütçenin en etkin ve verimli bir şekilde
kullanılmaya çalışıldığı kanaatindeyiz. Bu
finans kuruluşlarına yönelik de aynı hassasiyeti gösteriyor
musunuz acaba? Ama amacınız ismini zikrettiğiniz kurum ve kuruluşları
töhmet altında bırakarak itibarsızlaştırmak ise bunun
da karşısındayız. Yoksa amacınız önergede
mağdur edildiğini iddia ettiğiniz ve ismini belirttiğiniz
gazetelere ilave kaynak sağlamak mıdır?
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2018de açıklanan rapora göre, reklam sektöründe,
diğer reklam mecraları gelirlerini artırırken basın,
reklam ve pazarlama yatırımlarının yüzde 19 oranında
düştüğü gözlemlenmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın Savaş.
MUSTAFA SAVAŞ (Devamla) Bu düşüşle
birlikte basın yatırımları yüzde 9,5luk pazar payıyla
2018de 4üncü sıraya gerilemiştir. Bizim burada gazetelerin reklam
gelirlerini nasıl artıracağımızı
değerlendirmemiz gerekirken Senin gazeten, benim gazetem
tartışmasına girmemiz olayın özünü gözden
kaçırmamıza neden olmaktadır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
sayın hatip konuşması sırasında grubumuzu ve grubumuz
adına söz alan hatibimizi ilgili kurumları
itibarsızlaştırmaya çalışmakla ve Mevzubahis
bazı gazetelere ilave kaynak sağlamaya mı
çalışıyorsunuz? diyerek, Meclisin yasama ve denetim görevini
yapan grubumuzu iş takibi yapma gibi bir ithamla karşı
karşıya bırakmıştır.
Açık bir sataşma, ağır bir
hakaret vardır; İç Tüzük 69a göre grubumuz adına kürsüden cevap
hakkını takdir ederseniz Sayın Erdoğan Toprak
kullanacaktır.
BAŞKAN Buyurun.
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprakın,
Aydın Milletvekili Mustafa Savaşın CHP grup önerisi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine ve şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
ERDOĞAN TOPRAK (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli üyeler; öncelikle hepinize saygılar
sunarım.
Değerli arkadaşlarım, herkes bilir ki
Türk Hava Yollarında bir gelenek vardır. Yüksek tirajlı ulusal
gazetelerin hepsi burada yer alır; çok azını elerler, onun
dışındakilerini buraya koyarlar.
Şimdi, Türk Hava Yolları anonim
şirket olabilir ama o anonim şirketin yönetimini atar ve o anonim
şirketin büyük sorumluluğunu iktidar partisi taşır
üzerinde. Benim söylemek istediğim bu. Benim söylemek isteğim,
ülkenin her tarafını böldük, uçağın içini bölmeyelim bari.
Aynı uçakta uçuyoruz kaderimiz aynı; bunu söylemek istiyorum.
İkinci bir noktaya gelince; değerli
arkadaşlarım, TÜRK TELEKOMu yabancı bir firmaya verdik,
Lübnanlıya verdik; o battı. O batan firmayı tekrar biz
aldık. Türkiyenin bankalarından kamu bankalarıyla onu finanse
ediyoruz; Türkiyedeki vatandaşımızın alın teriyle
Hatalı bir satış olduğunu defalarca bu kürsüden
söylediğimiz hâlde, sattığınız o Hariri ailesinin
yükünü, bugün sizin reklam vermediğiniz o gazetelerin KDVsi ödüyor; bugün
-sizin reklam vermediğiniz- orada çalışanların primleriyle ödüyorsunuz.
Onun için biz kimseye bir çıkar sağlama peşinde değiliz ama
ben hep söylüyorum: Başarılı iktidarlar havuz medyası
kurmazlar, başarılı iktidarlar kendilerini eleştirene
saygı duyarlar çünkü o eleştiriden kendilerine pay
çıkarırlar, hata yapmaları engellenir. Benim sizden ricam parti
gözlüğünü bırakın, ülke gözlüğüyle bakın. Parti
gözlüğüyle bakarsanız getirdiğiniz Türkiye ortada,
sıkıntılı bir yere doğru gidiyor hem iç politikada hem
dış politikada ama ülke gözlüğüyle bakar, hepimizin
görüşlerini bir hamurda yoğurur ve burada da
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın
Milletvekilim.
ERDOĞAN TOPRAK (Devamla) Toparlıyorum
Sayın Başkanım.
muhalefet iktidar ayrımı demeden,
liyakatli dostlarınızdan, temsilcilerden bu görüşleri alır,
yol haritası yaparsanız, burada en kazançlı çıkacak
sizsiniz. Onun için gelin
Reklam verilecekse tirajı niye biz göz önünde
bulundurmuyoruz? Reklam verilecekse niye reytingi göz önünde bulundurmuyoruz?
Dünyada bu işi çözmüşler, biz niye bunu yapmıyoruz?
Değerli arkadaşlarım, siz de
biliyorsunuz, biz de biliyoruz, bunun altında yatan sebepleri biliyoruz.
Onun için kimseye çıkar sağlamıyoruz ama gelin, siz bu hatadan
vazgeçin.
Hepinize saygılar sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, İstanbul Milletvekili Erdoğan
Toprak ve arkadaşları tarafından, kamu kaynaklarının
reklamlar aracılığıyla medyaya aktarımının
araştırılması amacıyla 21/5/2019 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 29
Mayıs 2019 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Buyurun Sayın Eronat.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
37.- Diyarbakır Milletvekili Oya Eronatın,
muhalefet milletvekilleri tarafından İstanbul Anadolu Adliyesinde
yaşanan olaya ilişkin AK PARTİli kadın vekiller neden
tepki vermedi? eleştirilerinin ayrımcı bir dil olduğuna ve
Iğdır Milletvekili Habip Eksikin CHP grup önerisi üzerinde HDP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
OYA ERONAT (Diyarbakır) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben son öneriden bir önceki öneri
hakkında konuşmak istiyorum. Söz alan bütün muhalefet partililerden
AK PARTİli kadın vekillerin neden tepki vermediği
sorularına muhatap olduk, eleştiriler aldık.
Birincisi, ben bu söylemi de ayrımcı bir
dil olarak görüyorum. Bir hâkimin yaptığı büyük bir
yanlışa yalnız kadınlar tepki vermemeli, kadın-erkek
herkes tepki vermeli diye düşünüyorum ve AK PARTİde de bir
kadın-erkek ayrımı olmadığı için herkes gerekli
tepkiyi göstermiştir, gösterecektir de. Bu ayrımcı bir dildir.
Bunun dışında, en büyük ayrımcı dili de gene
basından görüyoruz. Bizlerle ilgili bir haber yaparken kadın vekil
tabirini kullanıyorlar, oysa erkek vekillerle ilgili bir haber
yapılırken erkek vekil tabiri kullanılmıyor. Bu, en
modern görünen basın mensuplarında bile
karşılaştığımız bir durum. Bu
durumların düzelmesini istiyorum.
Ayrıca, Sur, Cizre ve Silvan
yıkılmışsa bunlar kim tarafından
yıkılmıştır? Bütün kamuoyunun gözü önünde
gerçekleşmiştir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Başkan
38.- Antalya Milletvekili Abdurrahman Başkanın,
Irak'ta yürütülen Pençe Operasyonu'na ve 29 Mayıs İstanbulun
fethinin 566ncı yıl dönümüne ilişkin açıklaması
ABDURRAHMAN BAŞKAN (Antalya) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Türk Silahlı Kuvvetlerimiz önceki gece 20.00
itibarıyla Irakın kuzeyindeki Hakurka, teröristlerin
yuvalandıkları bölgeye bir harekât başlatmıştır.
Bu harekât sınır ötesinden gelebilecek her türlü tehlike için önlem
almayı ve teröristlerin yuvasını imha etmeyi
amaçlamaktadır. Bu harekâtın planlanması ve icrasında görev
yapan erinden generaline kadar tüm askerlerimize Cenab-ı Haktan güç,
kuvvet ve muzafferiyet diliyorum.
Genel Başkanımız Sayın Devlet
Bahçeli Bey Türkiye terörizmin ağır sonuçlarına ciddi ölçüde
maruz kalmıştır. Bölücü terör örgütleri yıllardan beri
güvenliğimizi, varlığımızı, birliğimizi,
elbette millî bekamızı hedef almışlardır. Terörün
beşerî, sosyal ve ekonomik maliyeti ne yazık ki çok fazla olmuştur.
diyerek, Türk Silahlı Kuvvetlerimize tam destekte bulunmuştur.
Bu bölge, merhum Turgut Özaldan Demirele,
Ecevitten Mesut Yılmaza, Tansu Çillerden Sayın Erdoğana
kadar tüm liderlerin Irak ile müzakerelerinde sürekli masada olan alandır.
Bugün tarihin dönüm noktalarından biri olan
İstanbulun fethinin 566ncı yıl dönümünü kutluyoruz. Fetih,
sadece bir şehir değil
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Beştaş
39.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, İstanbul Anadolu Adliyesinde yaşanan olayla
ilgili başta kadın vekiller olmak üzere bütün milletvekillerinin
ortak tutum belirlemesi gerektiğine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)- Evet,
teşekkürler Sayın Başkan.
Doğrusu, önergemiz oylanmadan önce söz
almıştım, ancak sıra geldi.
Şunu ifade etmek istiyorum: Gerçekten, bugün
bir hâkimin, kadın avukatın etek boyuna karışmasıyla
gelen kadına yönelik şiddet, istismar ve temel uygulamalar bugünün
sorunu değil ama bugünkü uygulama, tam da kadına yönelik şiddeti
özendiren, cezasız bırakan yargının aynı yargı
olduğu gerçeğini bir kez daha önümüze koymuştur.
Biz Meclis olarak, hepimiz, başta kadın
vekiller olmak üzere, gerçekten bu konuda ortak bir tutum alabilmeliydik.
Meclis bugün büyük bir olumsuzluğa daha imza atmıştır çünkü
tacizci bir hâkimin de -adını koyarak söylüyorum- gündeme gelmesiyle kadına
yönelik vermiş olduğumuz araştırma önergesinin bugün kabulü
gerekirdi. Halkın iradesini temsil eden bir organ bugün verdiğimiz
önergeyi reddederek aslında totalde hâkimlerin tacizine de ağır
tahrik indirimlerine de ve cezasızlık politikasına da dur
dememiştir. Bunu gerçekten kabul etmemiz mümkün değildir. Erkek
adalet dediğimiz tam da budur. Kadın avukatın etek boyuna
müdahale eden yargıdır aynı zamanda.
BAŞKAN Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:16.38
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.49
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Nurhayat ALTACA
KAYIŞOĞLU (Bursa)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
85inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Alınan karar gereğince denetim
konularını görüşmüyor, gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
Birinci sırada yer alan, İstanbul
Milletvekili Nevzat Şatıroğlu ve Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin ile 61 Milletvekilinin
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin ile 61 Milletvekilinin
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/1908) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 68) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Dünkü birleşimde İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 68 sıra sayılı
Kanun Teklifinin birinci bölümünde yer alan 1inci maddesinin önerge
işleminde kalınmıştı.
1inci madde üzerinde iki önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Buyurun okuyun:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 1inci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Muhammet Naci Cinisli Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Tuba
Vural Çokal
Erzurum Adana
Antalya
Metin Ergun Bedri
Yaşar
Muğla
Samsun
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Samsun Milletvekili Sayın Bedri Yaşar, buyurun.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
BEDRİ YAŞAR (Samsun) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 1inci
maddesi üzerinde grubum adına söz almış bulunuyorum.
Kültür Bakanlığı Döner Sermaye
Kanununun 7nci maddesine 3üncü fıkra eklenerek belli muafiyetler
isteniyor. Şimdi, bu 1inci maddeyle -özellikle zaten 3 dönemdir bu kurum
zarar ediyor- zarar eden bir kuruma vergi muafiyetinin getirilip
getirilmemesinin bence hiçbir önemi yok. Kaldı ki Kültür
Bakanlığının döner sermayesi bir gelir elde ediyorsa bunun
karşı tarafı da devlettir. Elde ettiği geliri devlet bir
taraftan alıp diğer tarafa koyacaktır. Burada bu muafiyetin
getirilmesinin çok da fazla bir öneminin olmadığını düşünüyoruz.
Neticede devletin kendi kurumu, kendi muaf olursa devlet istifade eder, devlet
vergiyi alırsa yine Kültür Bakanlığının çeşitli
projelerinde bu parayı harcar.
İçinde ne olduğu belli olmayan torba
yasalardan başka bir şey de görüşemez olduk. Bu torba
yasaların içerisine ne buluyorsanız atıyorsunuz.
Attığınızla da kalmıyorsunuz, aradan iki üç ay
geçmeden bu torba yasa içerisindeki kanunları da tekrar görüşmeye
başlıyoruz. Maden Kanunu böyle, Vergi Kanunu böyle, İhale Kanunu
böyle. Ha bire ana kanunların üzerindeki değişiklikleri
yapmaktan kanunları görüşemez hâle geldik. Bunlara örnek verecek
olursak İhale Kanunu 185 kez değişti, tahmin ediyorum 186; 200e
doğru dalya deyip gidecek gibi duruyor.
Biz, tabii, bunların, değişikliklerin
yapılmasına da karşı değiliz; özellikle 15 Temmuz
Köprüsü üzerinden geçen ticari araçlarla ilgili cezaların
yazılması. Bu da, yine, bizim, özellikle araçları Yavuz Sultan
Selim Köprüsüne yönlendirmemizin bir sonucu. Burada bir sürü
vatandaşımız mağdur oldu. Aynı Maden Kanunu yine
torbayla geldi. Üç ay önce görüştük, bugün yine Maden Kanunuyla ilgili
değişiklik var. TRTyle ilgili neredeyse ayda bir buraya düzenlemeler
geliyor, hurdayla ilgili düzenlemeler geliyor. Biz, bir defa, parti olarak
bunları desteklediğimizi peşinen de söylemek isteriz.
Ama bunun yanı sıra, özellikle ülkemizde
bütün bunlarla uğraşırken çok ciddi ekonomik krizle de muhatap
olduğumuzun altını çizmek isteriz. Biraz önce iktidar partisine
mensup milletvekilinin de söylediği gibi, reklam gelirlerinin bile
düştüğü bir dönemde, reklam harcamalarının bile
düştüğü bir dönemde ekonomide ileriye gittiğimizden bahsetmemiz
mümkün değil. Rakamlar da zaten onu gösteriyor. Özellikle 2008-2009 siyasi
krizinde bile gayrisafi yurt içi hasılamız yüzde 6,2 oranında
küçülmüştü, 2009da bu rakam 4,7 oranında küçüldü. O yıllarda
Tüketici Güven Endeksi sırasıyla yüzde 62 ve yüzde 70,05
olmuştu. Oysaki TÜİKin, mayıs içinde
açıkladığı Tüketici Güven Endeksi 55,3 olarak o
yılların da çok altına düştü. 2018 Mayıs ayı,
2019 Mayıs ayı arasında son bir yılda Tüketici Güven
Endeksi yüzde 20,4 oranında geriledi. Sektörel Güven Endeksi, hizmet
sektöründe yüzde 13,6, perakende ticaret sektöründe 7,4, inşaat sektöründe
yüzde 35,5 oranında düştü. Özetle, üreticide ve tüketicide güven dip
yaptı. Bırakın piyasadaki güvenin dip yapmasını, bugün
bankalarda bile TL mevduat hesaplarını döviz mevduat hesapları
geçti. Yani Türkiyede yaşayanlar dâhil TLye güvenmiyor, onlar da
birikimlerini döviz hesaplarında değerlendirmeye
çalışıyor.
Güven Endeksinin düşmesinin altında yatan
sebep şu: Bakın, güven düştüğü zaman
yatırımcıların ülkemize itibar etmesi de düşüyor.
Bugün Arjantinden sonra en yüksek oranla borçlanan ülke konumundayız;
LIBOR+7, 8lerle biz bugün finansal arenada borçlanmaya
çalışıyoruz.
Özetle, bunlardan da öte, vatandaşlar
arasında güven kalmadı. Eskiden esnaflar birbirine elden borç
verirdi, Kasadan git al. derdi, Çekim var, senedim var, yardımcı
ol, ödeyelim, biz de sana destek oluruz. derdi. Derdi geçmiş zaman
ekini özellikle kullanıyorum. Bugün kimin yanına gidip
sıkıntılarınızdan bahsetseniz onlar sizden daha beter
bir vaziyette, sıkıntılarını dile getiriyorlar.
Yardımlaşma orta yerden kalktı, beraber hareket etme orta yerden
kalktı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili.
BEDRİ YAŞAR (Devamla)
Dolayısıyla bugün artık oturup bu torba yasalarda normal
meseleleri yani güncel meseleleri çözmek yerine işin anasına inip
ekonomiyle ilgili ciddi adımlarımızın atılmasının
zamanı geldi de geçiyor.
Bizim muhalefet olarak ekonominin düzelmesine
yönelik, istihdamın düzelmesine yönelik, yatırım
ortamının iyileştirilmesine yönelik atacağınız
her türlü adımı desteklemeye hazır olduğumuzu şimdiden
ifade etmek istiyorum. Bu ülke hepimizin, hepimiz bu gemideyiz ama bu
problemleri halının altına süpürerek, görmezden gelerek
Ekonomik kriz yok, sıkıntı yok., şu yok bu yok diyerek bu
işlerin altından kalkmamız mümkün değil.
Geçen seneye nazaran işsiz sayısı 1
milyon 300 bin artmış. Bakın, bütün göstergeler negatif. Bu
kürsüye çıkıp da işlerin iyi gittiğine dair tek bir
şey söyleyin, biz de sizinle beraber hareket edelim. Ama bakın,
büyüme, işte 2002den 2018e gelirken şu kadar büyüdük.
Arkadaşlar, dünya büyürken biz de büyüdük. Aynı yönde hareket eden iki
aracın hızı değişmediği sürece aynı
noktadayız demektir. Yani dünyada ekonomi açısından 16ncı
sıradayken bugün de aynı yerlerdeyiz. Yani Çin bugün 5 katı
büyürken biz -250 milyardan 750 milyara- 3 katı büyümüşsek büyüme
oranları arasındaki ilişkilere bakmak lazım. Bakın,
biz 2002 rakamlarıyla neredeyse aynı yerdeyiz. Sizin 2023
hedefleriniz var, ilk 10 ekonomi arasına gireceğinizi ifade
ediyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Bitiriyorum
Başkanım.
BAŞKAN Peki, toparlayın.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Bugünkü rakamlarla
Türkiye'nin dünyadaki ilk 10 arasına giremeyeceğini elimizdeki
rakamlar gösteriyor. Keşke girse biz bununla gurur duyarız. Tekrar
söylüyorum, atacağınız her türlü adımda sizlerin
yanında olacağımızı ifade etmek istiyorum.
Son olarak şunu da söylemek istiyorum Samsun
Milletvekili olarak: Geçmiş dönemde fındık konusunda çok ciddi
sıkıntılar yaşandı. Bugünden uyarıyoruz: Gelin,
ekim sonunu, kasım başını beklemeyin, bugünden bizim
fındık fiyatımızı Avrupada belirlemeyelim, Türkiye'de
belirleyelim; önümüzde temmuz ayı var, Kurban Bayramı geliyor, bizim
de üreticimize bir hediyemiz olsun, iktidarın hediyesi olsun. Bugünden
fiyatları belirleyebilirsek herkes pazardaki pozisyonunu alır,
harcamalarını da ona göre yapar diye sözlerimi bitiriyorum.
Şimdiden herkesin bayramını tebrik
ediyorum. Hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın Kerestecioğlu, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
40.- Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin,
Betül Zeybekin 21 Şubat 2019 Perşembe gününden beri haber
alamadığı eşi Salim Zeybekin akıbetinin ne
olduğunu öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Teşekkürler Sayın Başkan.
Bugün odama bir genç hanımefendi geldi ve çok
ciddi olarak mağdur olduğu bir sorunu aktardı; çok vahim bir
durum aslında. Betül Zeybek, eşi Salim Zeybekin doksan sekiz gündür,
tam doksan sekiz gündür, 21 Şubat Perşembeden beri kayıp
olduğunu ifade etti. 2 çocuğuyla birlikte, eşiyle birlikteyken
tanımadığı ve silahlı birtakım insanların
bir araçla yanına geldiklerini ve bu araçtan inen kişilerin kim
olduklarını sorduğunda Biz devletiz. dediklerini ve eşini
alıp götürdüklerini ifade etti ağlayarak. Ne olduğunu, kim
olduğunu bilmiyorum fakat sonuçta başvurmadığı yer
kalmamış. Elimde zaten Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonuna da sunulmuş bir dosyası
var. Aynı zamanda İnsan Hakları Vakfına, İnsan
Hakları Derneğine ve bunun dışında
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Toparlıyorum.
BAŞKAN Buyurun.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul)
Ankara Barosuna, her yere başvurmuş Betül Zeybek.
Suç duyurusunda bulunmuş Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığına ve henüz hiçbir cevap
alamamış.
Şimdi, bu Hükûmet gerçekten doksan sekiz gündür
haber alınamayan bir yurttaşının akıbetini bilmek ve
bununla ilgili bilgilendirmek zorunda. Ben de bu Meclisin bir milletvekili
olarak çocuklarının önünde kaçırılan ve bu travma
çocuklarına da yaşatılmış olan Salim Zeybekin
akıbetinin ne olduğunu araştırmalarını ve
bilgilendirmelerini rica ediyorum. Bunun için bu dosyayı her
konuşmasında büyük bir anayasal hukuk devleti olduğumuzu iddia
eden sayın AK PARTİ grup başkan vekiline sunuyorum. Bu,
tutanaklara geçsin ve bu konuda lütfen Meclisi bilgilendirsinler çünkü Ankara
Barosu da açıklama yaptı -aynı gün 6 kişi
kaçırılmış- ve bunun takipçisi olacaklarını
bildirdi. Böyle bir ülke mevzuatı olamaz.
Çok teşekkür ederim söz verdiğiniz için.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin ile 61 Milletvekilinin
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1908) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 68) (Devam)
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68 sıra sayılı
Bazı Kanunlar ve 635 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 1inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Bülent
Kuşoğlu Tufan
Köse İlhami
Özcan Aygun
Ankara Çorum Tekirdağ
Servet Ünsal Özcan
Özel
Ankara Yalova
MADDE 1- 19/6/1979 tarihli ve 2252 sayılı
Kültür Bakanlığı Döner Sermaye Kanununun 7 nci maddesine
aşağıdaki fıkra ilave edilmiştir.
Döner sermaye, 3 üncü maddede sayılan iş,
hizmet ve faaliyetleri dolayısıyla kurumlar vergisinden muaftır.
Bu muafiyetin, 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu
ile 13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu uyarınca
yapılacak vergi kesintilerine şümulü yoktur.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun
Süreniz beş dakikadır. (CHP
sıralarından alkışlar)
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde
değişiklik yapılmasına dair kanun teklifinin 1inci maddesi
üzerinde söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi sevgi ve
saygıyla selamlıyorum.
Cumhurbaşkanlığı sistemiyle
Meclis yetkilerinin gasbedildiği bir dönemden geçiyoruz. Şartlar ne
kadar ağır ve zor olursa olsun milletin sesi ve nefesi olmaya devam
edeceğiz, yanlışları yüksek sesle haykıracağız,
halkımızın sağır bırakılmasına izin
vermeyeceğiz. Torba kanunlarla yasama sürecine darbe vuran AKP
iktidarının bu anlayışını sürdüreceğini
üzülerek görüyoruz. Yani torba kanun cambazlığına tam hızla
devam etmelerinden dolayı üzgünüz ama bu cambazlık acı sonuçlar
getirir, sizleri şimdiden uyarıyoruz.
Değerli milletvekilleri, meslek örgütleri,
üniversiteler, sektör temsilcileri ve konunun uzmanlarıyla yeterince
tartışılmadan getirilen yasal düzenlemeler kısa bir süre
sonra tekrar değiştirilerek önümüze getiriliyor yani yazboz
tahtasına döndürüldük.
Teklifin 1inci maddesiyle Kültür
Bakanlığı Döner Sermaye İşletmesi kurumlar vergisinden
muaf tutuluyor. Kamu maliyesinde yer alan tüm döner sermaye işletmeleri
gelir, gider, harcama durumu açısından bütüncül bir anlayış
içerisinde olmalıdır. Getirilen bu düzenlemeyle Kültür
Bakanlığına tanınan imtiyaz sebebiyle bütünlük bozuluyor.
Alelacele getirilmiş bir düzenlemedir bu. Kamu maliyesi bütüncül
yaklaşım gerektirir, tek tek bazı döner sermayelere bu
hakları tanımak yanlıştır.
Getirdiğiniz torba yasa teklifiyle kısa
bir süre önce değiştirdiğiniz yasaları tekrar tekrar
değiştiriyorsunuz. Gelişmiş ülkelerde görmediğimiz bu
ciddiyetsizliği ülkemizde görüyoruz. İki buçuk ay önce Maden
Kanununu bu Meclisten hep beraber çıkardık ama ne geçti iki buçuk
aydan bu tarafa ki tekrar Maden Kanununda değişiklik yapıyoruz.
Bakınız, yazıktır bu ülkeye; sadece AKP döneminde Maden
Yasasında 2si köklü, 14 tane değişiklik
yapılmış, hiçbir düzenleme
sıkıntılarımıza çözüm olmamış.
Değerli milletvekilleri, torba yasada
yapılan düzenlemelerle ruhsatlar bölünmekte, ÇED süreci
baltalanmaktadır. İşlemeyen ÇED süreci torba yasayla iyice
işlevsiz hâle getirilmektedir. Böyle bir yapı hem ekolojik hem iş
güvenliği açısından çok acı sonuçlar
doğurmaktadır.
Değerli milletvekilleri, seçim bölgem olan
Tekirdağ yanlış sanayileşmenin, plansız
sanayileşmenin en çok acısını çeken bir il. Sürdürülebilir
kalkınma yerine çevreyi, doğal zenginlikleri yok eden bir
sanayileşmeyle karşı karşıyayız. Arıtmasız
çalıştırılan fabrikaların
bıraktığı atıklar bugün Ergeneyi âdeta kanalizasyona
dönüştürmüştür. İçinde canlı yaşayamaz hâle
gelmiş, bu durum bölgemizdeki tarımı da olumsuz yönde
etkilemektedir. Bölge insanının kanserleşme riskini de gün
geçtikçe artırmaktadır. Daha geçen yıl, Tekirdağın
ciğerleri konumundaki 102 hektarlık orman alanında 180 bin tane
meşe ormanının kesilmesine ÇED raporuyla izin verdiniz, bu bir
çevre cinayetidir. On gün önce de Marmara Ereğlisi ilçemizde cam
fabrikası yapılmasına yönelik ÇED raporu onaylandı.
İnsan sağlığı, tarihî doku, kültürel ve tarımsal
yapıya zarar veren şehrin ortasındaki bu fabrikanın
nasıl onay aldığını merak ediyorum. Fabrikanın
hangi yakıtı kullanacağı açıklanmadan ÇED raporu
nasıl verilmiştir, bunu bütün halkımız soruyor. Bu da
halkımızın endişelerini haklı çıkarmaktadır
ki bu fabrika şehir ortasına kurulamaz, insanımız
perişan olur.
Değerli milletvekilleri, yine önemli bir konuda
konuşmak istiyorum. Son dönemde rüşvet, yolsuzluk, iftira, karalama,
taciz, tecavüz konularının gündemi işgal ettiği ciddi
sorunlarla karşı karşıyayız. Bir ahlaki irtifa
kaybı söz konusu, sosyolojik açıdan incelenmelidir. Küçük
çocukların tacizlerinin, tecavüzlerinin süreklilik
kazandığı bu tablo üzüntü vericidir. Bu konudaki suçlar artarken
pedofiliyi öven kitapların dahi çıkartıldığı bir
ortamın oluşması ürkütücüdür. Bakın, bir ülkenin muhalefet
partisinin genel başkanını linç etmeye çalışanlar,
başka muhalefet partisinin genel başkanının evini basanlar,
gazeteci dövenler serbest bırakılıyor. İşlemeyen bir
adalet ve hukuk süreciyle karşı karşıyayız. Amma
velakin iktidara en ufak eleştiri içeren tweet atanlar hemen içeri
alınıyorlar. Ne hikmetse, çocuk pedofilini öven iğrenç bir kitap
rahatlıkla basılabiliyor. Bunun üzerinde düşünmemiz lazım
arkadaşlar. Böylesi utanç verici kitap sosyal medya konusu olunca
soruşturma açılıyor ve Zümrüt Apartmanı adlı bu
utanç ötesi kitabın yazarı ve onu basanlar, Kültür
Bakanlığı ve Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığının suç duyurusuyla birden işleme tabi
tutuluyor. İktidar, enerjisini muhalefeti karalamak yerine değil
sapkınlık, çocuk tacizleri, yolsuzluklar, rüşvet ve kadın
tecavüzleri üzerine mücadele etmelidir, kötülüklerle mücadele
zamanıdır.
Değerli milletvekilleri, dün akşamki
birleşimde MHP Konya Milletvekili Sayın Esin Kara Hanımefendi
bir talepte bulundu. Esin Hanım diyor ki: 19 tane ilde kenevir ekiliyor.
Ben de ziraat mühendisiyim, bu konuda sizleri bilgilendirmek, Genel Kurulu
bilgilendirmek istemiştim ama akşam kısmet olmadı, bugünkü
gündemde bunu dillendirmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Devamla) Ocak 2016
yılında çıkan kanunla 19 ile kenevir ekimi için izin verildi. 9
Ocakta da Cumhurbaşkanı meydanlara çıktı ve dedi ki:
Bundan sonra poşet yasak, keten lif için kenevir ekeceğiz. Ama bir
şeyi kaçırmışlardı; aynı, seçim zamanlarında
sahaya çıktıklarında Uçağımızı
yapacağız, arabamızı yapacağız. diyoruz ama hâlâ
araba da yok uçak da yok ortada. Gelinen nokta da yine aynı şekilde,
2016da 19 ile kenevir izni verilmişti, o günden bugüne ortada bir
şey yok.
Bakınız, bir tane kayıtlı
çeşidimiz yok. Neyi üretiyorsunuz? Dört yıl olmuş, hâlâ bir
üretim yok. Yalnız, birinin de hakkını yememek lazım,
ASAM diye bir stratejik araştırmalar merkezi kendi çapında bir
şeyler yapmaya çalışıyor.
Geçmişte Anadoluda ekilen çeşitlerimiz
vardı; Gökçeağaç, Nazlı ve Vezir. Bunlardan Gökçeağaç
içlerinde birazcık tohumla beraber 55 dekarlık geçen yıl üretim
yapmış. Ya arkadaşlar, bu şirket veya enstitü dışında
üretim yapan kuruluşumuz yok. Tarım Bakanlığımız
bu konuda uyumuş. Tarım Bakanımız her konuyu olduğu
gibi bunu da sümen altına atmışlar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Devamla)
Başkanım, bitiriyorum, toparlıyorum.
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Devamla) Bu
bağlamda, Sevgili Milletvekilim, üzülmenize gerek yok ama ben size sadece
şu uyarıyı yapayım: Bu ülkede keten tohumu ekiliyordu ve
keten tohumunda 3 tane çeşidimiz kayıtlı sevgili milletvekili
arkadaşlarım. Gelin, keteni destekleyelim, keneviri destekleyelim.
Yerli tohumumuz yok ama bu yerli tohumları seleksiyonla beraber AR-GEye
alalım. Olmuyorsa yurt dışından tohum getirip şimdiye
kadar üretime almamız gerekiyordu ama biz icraat bekliyoruz, söz
beklemiyoruz.
Bu duygu düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyorum,
bayramınızı kutluyorum.
Teşekkür ediyorum.
Saygılar sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
2nci madde üzerinde dört tane önerge vardır.
İlk okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir, bu önergeleri
birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 2nci maddesinin kanun teklifi metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mahmut Celadet
Gaydalı Hakkı
Saruhan Oluç Erol
Katırcıoğlu
Bitlis İstanbul İstanbul
Ahmet
Şık Tülay
Hatımoğulları Oruç Garo
Paylan
İstanbul Adana Diyarbakır
Diğer önergenin imza sahipleri:
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Muhammet
Naci Cinisli Tuba
Vural Çokal
Adana Erzurum Antalya
Bedri
Yaşar Metin
Ergun
Samsun Muğla
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında söz isteyen, Bitlis Milletvekili Mahmut Celadet Gaydalı.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 68 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 2nci maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım.
Sizleri ve kamuoyunu saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri; AKP Hükûmetinin
iktidara geldiği 2002 yılından bu yana, kendi siyasal
kodları ve toplumsal çıkarları doğrultusunda eğitim
sistemine yaptığı açık veya gizli müdahalelerin son
yıllarda artarak devam ettiği görülmektedir. AKP iktidarlarının
eğitime yönelik merkezîleştirme, piyasalaştırma ve kadrolaştırma
esaslı müdahalelerinden en çok akademik özgürlük ve üniversite
özerkliği etkilenmiştir.
Kuşkusuz, yükseköğretimde özerklik ve
özgürlük konusu AKP iktidarlarından önceki hükûmetler tarafından da
gündeme alınmamış ve üniversiteler her dönemde iktidarların
müdahalelerine maruz kalmıştır. Devlet üniversitelerinde
eğitim Kenan Evren cuntasından miras kalan YÖK-AKP iş
birliğiyle önce fişletildi, daha sonra 15 Temmuz nimetlerinden
yararlanılarak hepsi ihraç edildi. Öğrenciler ve öğretim üyeleri
bir yandan devlet eliyle kriminalize edilip polis postallarıyla
akademisyenlerin cübbeleri ezilirken diğer yandan vakıf adı
altında özel üniversiteler ülkenin dört bir yanını kalitesiz ve
niteliksiz eğitimle sarıp eğitim ticarileştirmiştir.
Değerli milletvekilleri, şu an Türkiyede
toplam 76 tane vakıf yükseköğretim kurumu bulunmaktadır.
Vakıf üniversitelerinin son yıllarda hızlı bir şekilde
artış göstermesinin temel nedenleri, her ne kadar kâr amacı
gütmeyen kuruluşlar olarak ifade edilse de ticari saikler olduğu
ortadadır. Vakıf üniversitelerinin temel finansmanları kurucu
vakıf tarafından aktarılan kaynak ve öğrenci harç
ücretleriyle gerçekleşmektedir. Vakıf üniversitelerinin
kurumlarının bütçesinin hangi kaynaklardan oluşturulduğunun
kurumun akademik niteliğiyle doğrudan ilişkisi olduğu
söylenebilir. YÖK tarafından 2007 yılında hazırlanan bir
çalışma vakıf üniversitelerinin bütçesinin oluşmasında
öğrenim ücretlerinin oranını vermektedir. Bu oranlarda birçok
vakıf üniversitesinin gelirinin yüzde 90dan fazlasının
öğrencilerden alınan harçlar olduğu görülmektedir. Yine 2018
raporunda değişen hiçbir şey olmamış, öğrenci
tabanlı ekonomik gelişim modeli bu kurumların öncelikleri hâline
gelmiştir.
Kuruluş amacı gereği finansmanın
vakıf kaynakları ve diğer gelirler üzerinden
sağlanması gerekirken birçok vakıf üniversitesinin
finansmanının öğrencilerden alınan harçlar üzerinden
karşılandığı anlaşılmaktadır.
Vakıf üniversitelerinin 2017-2018 öğrenci
harç ücretleri incelendiği zaman 90 bin lirayı bulan miktarda
öğrencilerden ücret alındığı görülmektedir. Bu
bağlamda vakıf üniversitelerinin, amacı dışında,
özel üniversite gibi işletildiği apaçık ortadadır. Bununla
birlikte piyasa payı büyük olan alanlarda öğrenci gelirlerine ek
olarak ürettiği hizmet üzerinden özel bir kuruluş gibi gelir elde
eden vakıf üniversiteleri de bulunmaktadır. Bu vakıf
üniversitelerinin büyük bir bölümü sağlık alanında faaliyet
göstermektedir. Diğer taraftan vakıf üniversitelerinde hukuk ve
tıp gibi gelecekteki muhtemel getirisi daha yüksek olan programların
kontenjanları tamamen dolarken bazı programların ise boş
kaldığı görülmektedir. Yine, akademi niteliği önde olan
üniversitelerin kontenjanları yüksek öğretim ücretine rağmen
tamamen dolarken akademik niteliği sorunlu olan üniversitelerin kendilerine
ayrılan kontenjanları doldurmakta güçlük çektiği görülmektedir.
Mesela 105 bin lira öğrenim ücreti olan Koç Üniversitesi Tıp
Fakültesi bölümlerinde tüm kontenjanlar dolmaktadır ancak öğretim
ücreti 20-30 bin TL civarında olan fen edebiyat fakültesi programları
ise boş kalmaktadır.
Vakıf üniversitelerini kalite
açısından değerlendirdiğimizde kurumlar arasında
önemli farklar olduğu görülmektedir. Ulusal ve uluslararası
çeşitli üniversite sıralama sistemine bakıldığında
bu farklılaşma açık bir şekilde görülmektedir. Bilime,
eğitime, öğretime değil, yine para kazanmaya dayalı bir
ticarethane daha kuruluyor. Halkların Demokratik Partisi yeni üniversite
kurulmasına karşı değildir fakat Türkiyedeki birçok üniversitenin
tabela üniversitesi olmasının ötesine geçmediği,
yükseköğretimin hızla özelleştirilip piyasanın kaderine
terk edildiği; kamusal, bilimsel, özerk, demokratik karakterinin
hızla aşındırıldığı; akademisyen
kıyımının yaşandığı Boğaziçi
Üniversitesinde olduğu gibi öğrencilerin üzerinde
baskıların her geçen gün artırıldığı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın Sayın
Gaydalı.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla)
15 Temmuz darbe
girişimi sonrası açığa çıktığı üzere
birçok üniversitenin belli sermaye gruplarına veya çarpık zihniyetli
gruplara peşkeş çekildiği bir ortamda yeni üniversitelerin
kurulması doğru değildir. Eğitimde kaliteyi artırmadan
başarılı olmak da mümkün değildir. Bugün her 4 üniversite
mezunundan 1inin işsiz olduğu bir ortamda vakıf adı
altında yeni bir üniversite açmanın mantıklı bir izahı
da bulunmamaktadır. Kantite arttıkça kalite düşer. Mantar gibi
türeyen üniversiteler yerine mevcutlar rehabilite edilerek kaliteli
eğitimin ve ihtiyaca dönük çalışmaların yapılması
daha mantıklı olur.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önerge
hakkında söz isteyen Muğla Milletvekili Metin Ergun.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
METİN ERGUN (Muğla) Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Görüşülmekte olan kanun teklifinin 2nci
maddesi İstanbul Galata Üniversitesi ismiyle yeni bir vakıf
üniversitesi kurulmasını öngörmektedir. Öncelikle parti olarak bu
üniversitenin kuruluşuna destek verdiğimizi belirtmek istiyorum ama
şunu da söylemeliyim: Son yıllarda ekonomimizde yaşanan
enflasyona benzer şekilde bir üniversite enflasyonu
yaşandığını ifade etmek istiyorum. Durmadan üniversite
açma politikası sistemin hazmetme kapasitesinin çok üzerine
çıkmış ve âdeta akademik bir yıkım doğurmuş
durumdadır. Birbiri ardına açılan vakıf üniversiteleri
âdeta birer ticarethane mantığıyla açılmaktadır.
Yükseköğretim metalaştırılmakta ve üniversite olmanın
gerektirdiği kurumsallaşma sağlanamamaktadır. Bugünkü
verilere göre, ülkemizde 200ü aşkın üniversite bulunmaktadır
fakat üniversitelerimizin kalitesine baktığımız zaman durum
hiç de iç acıcı değildir. Çok sayıda üniversite açmak, iyi
binalar yapmak doğal olarak kaliteyi beraberinde getirmemektedir. En fazla
dikkat edilmesi gereken konuda çok aceleci davranıyoruz. Bu
hızlı yapılaşma akademik zihniyeti ortadan
kaldırmaktadır. Akademi her şeyden önce bir zihniyet, ilmî bir
zihniyet meselesidir. İlmî kriterlere uygun olarak ilmî zihniyete sahip
öğretim üyesi yetiştirmek Mecliste kanun çıkarmak kadar kolay değildir.
Bu durum akademik zihniyeti olumsuz etkilemektedir. Dolayısıyla bu
mesele Türkiyenin kalkınmasını ve toplumsal gelişimini
olumsuz etkileyecek ve acı neticesiyle de önümüzdeki yıllarda
karşılaşacağımız bir durumdur. Bu konuda bir
felakete doğru sürüklenmekteyiz. Bugün üniversite eğitimimizde
gerçeğimiz şudur: Akademisyen yetersizliğinden dolayı
araştırma görevlileri âdeta bir öğretim görevlisi gibi
yoğun şekilde ders vermek durumunda bırakılmaktadır.
Bundan dolayı da ders yükü altında akademik çalışmalarına
yoğunlaşamamakta ve akademik gelişimlerine
sağlıklı bir şekilde odaklanamamaktadırlar. Bununla
birlikte, öğretim elemanları ve asistanlar ekonomik
koşullarından tutun atanma ve kadro bulmaya varıncaya kadar çok
ciddi sıkıntılara maruz kalmaktadırlar. Ayrıca, çözüm
bulunması gereken bir de kayırmacılık ve mobbing gibi
yönetimsel, idari baskı ve sorunlarla uğraşmaktadırlar.
Yine, bilimsel araştırmalara ayrılan ödenek son derece
azdır. Uluslararası kongrelerin takibi için öğretim üyelerine
yeterli maddi destek verilmemektedir. 2547 sayılı Kanunun 50/d
maddesi genç akademisyenleri gelecek endişesine sevk ettiği için
konsantrasyonlarını olumsuz etkilemektedir. Mevcut üniversite
sayımız ve kapasitemizle ters orantılı olacak şekilde
akademiye çok az sayıda kadro verilmektedir.
Diğer bir sistemik sorun da üniversitelerimizin
idari ve mali özerkliklerini tamamen yitirmiş olmasıdır.
Akademisyenlerin kendi yöneticilerini seçme hakları ellerinden
alınmış ve üniversitelerimizde siyaset vesayeti kurulmuş
durumdadır. Kaliteli üniversitelere sahip ülkelerin sosyoekonomik olarak
gelişmiş seviyelerde olması bir tesadüf değildir. Bizim,
Türkiye olarak yaşadığımız bugünkü ekonomik
sıkıntıların temel sebeplerinden biri budur.
Yükseköğretimdeki bu sıkıntılardan dolayı çağımızın
gerektirdiği teknolojik atılımı ve ekonomik
kalkınmayı bir türlü yapamıyoruz. Bugün katma değeri yüksek
bir üretim gücümüzün olmayışının en önemli sebeplerinden
birisi yükseköğretim sistemimizin içinde bulunduğu durumdur.
Üniversite-sanayi iş birliği olması gereken düzeyin çok
altındadır, patent sayılarımız oldukça düşük
seyretmektedir. Biz İYİ PARTİ olarak iktidardan yeni açılan
bu üniversitelerin yanında yükseköğretimin niteliğini
artıracak dolayısıyla geleceğimizi kurtaracak reformlar
yapmasını bekliyoruz.
Geldiğimiz aşamada üniversiteden mezun
olmak gençlerimizin daha güzel bir hayat kurmasına yardımcı
olmamaktadır. Çünkü üniversitelerden mezun olan gençlerimiz iş
bulamamaktadır. Son rakamlara göre, ülkemizdeki işsizlerin neredeyse
dörtte 1i üniversite mezunudur. Resmî olarak 1 milyon üniversite mezunu
işsiz durumdadır. Türkiye'nin büyük şirketleri 3-5 üniversite
dışında hiçbir üniversiteden mezun kabul etmedikleri gibi yurt
dışında eğitim görmüş gençleri tercih etmektedirler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın.
METİN ERGUN (Devamla) Bugün Amerikanın,
İngilterenin vasat bir üniversitesinden mezun olmak bile Türkiye'de daha
çok kapı açmaktadır. Çünkü maalesef dünya sıralamasında ilk
500 üniversite arasına bir tane devlet üniversitemiz bile girememektedir.
Sayın milletvekilleri, üniversiteler bir
ülkenin lokomotifidir, üniversitelerimiz ne kadar güçlü olursa ülkemiz de o
kadar güçlü olur.
Bu duygu ve düşüncelerle konuşmama son
verirken yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68 sıra sayılı
Bazı Kanunlar ve 635 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 2'nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Bülent
Kuşoğlu Tufan
Köse İlhami
Özcan Aygun
Ankara Çorum Tekirdağ
Jale Nur Süllü Servet
Ünsal Özcan
Özel
Eskişehir Ankara Yalova
MADDE 2- 28/3/1983 tarihli ve 2809 sayılı
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununa
aşağıdaki ek madde ilave edilmiştir.
İstanbul Galata Üniversitesi
EK MADDE 201 - İstanbul'da Bulut Eğitim
Vakfı tarafından 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun
vakıf yükseköğretim kurumlarına ilişkin hükümlerine tabi
olmak üzere, kamu tüzel kişiliğine sahip İstanbul Galata
Üniversitesi adıyla bir vakıf üniversitesi kurulmuştur.
Bu Üniversite, Rektörlüğe bağlı
olarak;
a) Diş Hekimliği Fakültesinden,
b) Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesinden,
c) Spor Bilimleri Fakültesinden,
ç) Meslek Yüksekokulundan,
d) Lisansüstü Eğitim Enstitüsünden,
oluşur.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen, Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; torba yasanın içine
sıkıştırılıvermiş, vakıf üniversitesi
kurulmasına ilişkin maddenin görüşmelerine ışık
tutması açısından öncelikle sizlerle üniversitenin
tanımını paylaşmak istiyorum. Teknolojiyi, toplumsal olayları,
sanatı, kültürü dünyaya yansıtan ve yansımaları alan
bilimsel kentlerdir üniversiteler; aynı zamanda, akademik
çalışmalarıyla dünyaya yön vermeyi görev edinmiş,
insanlık değerlerini gelecek nesillere aktaran akademisyenlerin
yaşadığı kentlerdir.
Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bu tanıma
uygun, ülkenin gereksinimlerine hizmet edecek ve nitelikli kadrolarıyla
özgür, sorgulayan bireyler yetiştirecek üniversiteler kurulması
gerektiğine inanıyoruz, bir üniversite kurulurken de Millî
Eğitim Komisyonunda görüşülmeden alelacele geçirilmeye
çalışılan bir üniversitenin bu tanıma ne kadar
uyduğunu ve bunun arkasındaki anlayışı
sorgulamamız gerektiğini düşünüyoruz.
Tek bir binaya sığdırılmaya
çalışılan vakıf üniversiteleri, evrensel kent
tanımına ne kadar uymaktadır? Kampüsü bile olmayan üniversiteler
birer eğitimhane midir yoksa ticarethane midir? Görüştüğümüz
maddeyle vakıf üniversitesini kuracak Bulut Vakfı kimin
himayesindedir? Bu sorulara yanıt verilmelidir. Eğer merak
edenleriniz olursa, sosyal medyaya şöyle bir bakmanız yeterli.
Üniversite açılmasına asla karşı
değiliz ancak üniversitenin borç ödeme, rica yerine getirme aracı
olarak değil, ülkemizin geleceğine ışık tutma
aracı olarak görülmesini istiyoruz. Kârlılık amaçlı kurulan
üniversitelerin bilimsel üretim ve gençlerimize sağlayacağı
katkıdan da endişeliyiz.
Yürütmenin bakış açısıyla
diploma odaklı eğitim planlaması, yetkinlik odaklı
planlamanın önüne geçmiş, nitelikli eğitim dar bir
azınlığın erişebileceği bir ayrıcalık
hâlini almıştır. Eğitim planlaması ve istihdam
arasında bağ kurulamadığından, işsizlerin yüzde
28i ne yazık ki üniversite mezunudur. Yürütme, üniversitelerin
niteliğinden çok niceliğiyle ilgilenmekte, kurulan üniversite
sayılarıyla övünmektedir. Eskişehirde olduğu gibi, yine
bir torba yasa garabeti içinde bir gecede üniversite bölünerek üniversite
sayısına eklenmekte ancak üniversitelerin sorunları göz
ardı edilmektedir. Partizanca ve liyakatten uzak rektör atamalarıyla
üniversitelerin özerkliği zarar görmekte, YÖK üniversitelerin tepesinde
kılıç gibi sallanmaktadır.
Üniversitelerdeki demokrasi eksikliği
akademisyenlerin beyin göçünü tetiklemektedir. Birilerinin hatırına
üniversite açarken akademisyenlerin hatırı hiç mi hiç
düşünülmemektedir. Vakıf üniversitelerinde
çalışanların kölelik koşullarında
çalıştırılmasını, nitelikli bilimsel
çalışma olanaklarından yoksunluğunu, meslekten
uzaklaştırılan akademisyenleri, tutuklu öğretim üyelerini
görmezden geliyoruz. Dünyada ilk 500 üniversite arasına
giremeyişimizi hiç sorgulamıyoruz. İktidar olanaklarını
birilerine sunmak yerine mevcut üniversitelerimizin niteliklerini
iyileştirmek için neler yapabileceğimizi hiç mi hiç
konuşmuyoruz. Bunları konuşacağımıza
İstanbuldaki 47, Türkiyedeki 76 vakıf üniversitesine bir yenisini
daha ekliyoruz.
Değerli milletvekilleri, hiç
üniversitelerimizin doluluk oranlarını merak ettiniz mi? 1
kişinin kayıt yaptırdığı fakülteler olduğunu
biliyor musunuz? Kapanmak üzere olan üniversitelerimiz var mı? Kaç bölüm,
bugüne kadar neden kapatıldı? 4 matematik netiyle kayıt
yaptırılabilen kaç mühendislik fakültesi var bugün ülkemizde?
Yükseköğrenim tercihinde devlet-vakıf kıyaslamasında devlet
üniversiteleri ne durumda? Bunları bilmenin bir önemi var mı sizce?
Önemli olan, hatırlı kişilerin gönlünü hoş tutmak.
Galatasaray Üniversitesinin adını
çağrıştıracak, tarihî semt adı Galata Üniversitesi
olarak koydukları adından ve içeriğinden başka ne biliyoruz
bu üniversite hakkında?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
JALE NUR SÜLLÜ (Devamla) Bir dakika rica edebilir
miyim Sayın Başkan?
BAŞKAN Buyurun.
JALE NUR SÜLLÜ (Devamla) Teşekkür ederim.
Vakıftan kimsenin gelip bilgi vermediği
Bütçe Komisyonu tutanaklarına geçmiş. Ayrıca, neden Bütçe
Komisyonunda görüşüldüğünü de anlayabilmiş değiliz.
Açılacak bölümler için bir ihtiyaç planlaması var mı, onu da
bilmiyoruz. Örneğin, diş hekimliği fakültesi var. Diş
hekimleri odası on altı yılda 19dan 86ya çıkan
fakültelerin 63ünde eğitim verilebildiğini söylüyor. Bu sayı
sabit olsa bile 6.500 mezunun sadece 750-1.000 arası olması
gerektiği söyleniyor. Ne bilir onlar? Meslek odalarının
gerektiğinde haddi bildirilir. Kimse kafasını boşa
yormasın, nasıl olsa birileri sarayda oturuyor ve sizin de bizim de
yerimize karar veriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
JALE NUR SÜLLÜ (Devamla) Tamamlayacağım
Sayın Başkan.
Hani dillere çok pelesenk edilen şu beka
meselesi var ya, esas beka meselesinin, esas bekamızın eğitim
planlamasından geçtiği bilinciyle davranmamız gerektiğini
artık anlamış olmamız gerekir diyerek Genel Kurulu
saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanunlar ve 635
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 2nci maddesine (d)
fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki
fıkranın eklenmesini öneriyoruz.
Gereğini saygılarımızla arz
ederiz.
Sefer Aycan Muharrem
Varlı Abdurrahman
Başkan
Kahramanmaraş Adana Antalya
Baki
Şimşek Esin
Kara
Mersin Konya
e) Sağlık Bilimleri Enstitüsü
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 2nci madde
üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına vermiş olduğumuz
önerge hakkında söz almış bulunuyorum.
Yeni bir üniversite açıyoruz. Tabii, şimdi
söyleyeceklerim sadece bu üniversiteyi bağlamıyor. Genel anlamda
Türkiyede üniversite açılması ve üniversite sistemi üzerinde
konuşmak istiyorum.
Bildiğiniz gibi, 200den fazla üniversitemiz
var. Yeni bir üniversite açılmasına ne kadar ihtiyacımız
var? Bu ihtiyaç tespitini nasıl yapıyoruz? Neden yeni bir üniversite
açıyoruz? Neden yeni bölümler açıyoruz? Neden bu kadar kontenjan
belirliyoruz? Bunların bir hesabının olması lazım,
ihtiyaç tespitinin yapılması lazım. Hangi alanlarda yeni
fakültelere ihtiyaç vardır ve hangi alanlarda yeni iş gücüne
ihtiyacımız vardır? diye hesaplar yapılması
lazım. Yoksa açılan üniversiteler ve altyapısı
oluşturulmadan açılan üniversiteler hiçbir sorunu çözmemekte, hatta yeni
sorunlara sebep olmaktadır. Bir üniversite açılacaksa önce onun
altyapısı oluşturulmalı, fiziki imkânları
oluşturulmalı, öğretim üyesi kadrosu oluşturulmalı,
laboratuvarları, uygulama alanları oluşturulmalı. Sadece
prefabrik binalarda ya da apartman dairelerinde fakülte
açılmasını doğru bulmuyoruz. Bu şekilde yapılan
üniversite eğitiminin de eğitim olduğunu kabul etmek mümkün
değil.
Tabii üniversite denince akla, sadece ders verilmesi
gelmemeli. Üniversite demek aynı zamanda araştırma yapmak,
uygulama yapmaktır fakat biraz evvel de söylendiği gibi, eğer
500 üniversitenin içerisinde, dünyadaki 500 üniversitenin içerisinde bir Türk
üniversitesi yoksa bunun sebebi, araştırma kapasitemizle
alakalıdır. Araştırma yapamayan, bilime katkıda
bulunmayan üniversiteler, gerçek anlamda da bir üniversite değildir ve en
büyük eksikliğimiz de budur.
Onun için, üniversitelerin araştırma
yapmasını istiyorsak bu AR-GE faaliyetlerine önem vermemiz
lazım. 20nci maddede Sanayi Bakanlığının fon
oluşturması ve bununla ilgili destekler var, bunu destekliyoruz.
Üniversitelerin kendi bünyesinde bilimsel araştırma projeleri
yapması için fon kaynakları var, bu fon kaynaklarının
artırılmasını ve üniversitelerimizin gerçekten bilim
üretmesini, araştırma yapmasını istiyoruz. Sadece prefabrik
binalarda yüksekokullar açmanın, gerekli gereksiz yerlerde, uygun olmayan
yerlerde okullar açmanın hiçbir yararı yoktur, hele hele o ilçenin
kalkınmasına sebep olsun diye meslek yüksekokulu açmanın da bir
faydası yoktur. Bir öğretim görevlisi bulunan meslek yüksekokullarıyla
meslek eğitimi yapmak mümkün değildir ya da buradan yetişen
çocukların bir meslek edinmesi de mümkün değildir.
Yazıktır, bu çocukların kaderiyle oynuyoruz, ailelerin kaderiyle
oynuyoruz; üstelik, bu üniversiteler vakıf üniversiteleri olduğu için
belirli bir ücret ödeniyor, her yıl başına en az 20 bin lira
ücret ödeniyor ve bu, beklenti yaratıyor, bu, millî ekonomidir ve gereksiz
bir harcamaya sebep oluyor ve bunun sonrasında, bu çocuklarımız
işsiz kalıyorsa daha büyük zarar veriyoruz.
Üniversite mezunları şu an ciddi bir
işsizlik sorunu yaşamaktadır. Bu da uygun olmayan
branşlarda uygun olmayan kontenjanların getirdiği bir durumdur.
Üniversite mezunlarının işsizliği yüzde 26dır yani
her 4 üniversite mezunundan birisi işsizdir ve bu, ülke ekonomisine çok
daha büyük sorundur. Diş hekimliği fakültesi açıyoruz ama
sağlık bilimlerinde bile eleman fazlalığı vardır.
Diş hekimi ihtiyacımız var mıdır diye hesap yapmadan
diş hekimliği fakültesi açmak veya diğer sağlık
branşlarında okullar açmak, öğrenci almak, bence ülke
ekonomisine fayda değil, zarar vermektedir. Bugün, tüm
sağlıkçılar, hemşireler, diyetisyenler, optisyenler, çevre
sağlığı teknisyenleri, teknikerler, fizyoterapistler
işsizdir ve 550 bin sağlıkçı bile atama beklemektedir.
İşsizliğin en fazla olduğu bir
diğer alan mühendislik alanlarıdır. Mühendislik alanlarında
aşırı kontenjan artışları yapıyoruz ve bu
fakültelerden mezun olan çocuklarımız maalesef iş
bulamamaktadır. Onun için yeni bir üniversite açarken mutlaka iyi bir
altyapı oluşturmalı ve gerçekten hangi alanlarda ihtiyaç
olduğunu tespit etmeli ve genel anlamda da ülkemizin ihtiyacı
doğrultusunda kontenjan belirlemeliyiz diye düşünüyorum.
Teşekkür ederim, saygılar sunarım.
(Alkışlar)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
3üncü madde üzerinde üç önerge vardır, ilk
okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir, bu önergeleri birlikte
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 3üncü maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ahmet
Şık Erol
Katırcıoğlu Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
İstanbul
İstanbul
Garo Paylan Tulay
Hatımoğulları Oruç Mahmut
Celadet Gaydalı
Diyarbakır
Adana
Bitlis
Meral
Danış Beştaş
Siirt
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Bedri
Yaşar Muhammet
Naci Cinisli
Adana Samsun
Erzurum
Tuba Vural Çokal Aylin
Cesur
Antalya Isparta
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında söz isteyen, Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaş.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle Gezi 6
yaşında diyerek başlamak istiyorum. Dündü, ertelendiği için
bugün tekrar ifade etmek istiyorum.
Gerçekten, son yılların en geniş
katılımlı, bütün seslerin yer aldığı,
barışçıl, demokratik bir eylem olan Gezi 6 yaşında.
Milyonlarca çığlık baskıya, zulme karşı birleşmişti
Gezide. Hepimiz Gezideydik. diyoruz. Hepimiz 24-25 Haziranda Silivride
olacağız. Bu vesileyle -adalet, eşitlik, özgürlük talebinde
buluşanların kazanacağını da- başta Berkin Elvan,
Ali İsmail Korkmaz, Ethem Sarısülük, Abdullah Cömert, Ahmet Atakan,
Mehmet Ayvalıtaş ve Medeni Yıldırımı da
saygıyla anarak başlamak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, 3üncü maddede TRTnin
yeniden ele alındığı bir madde görüyoruz. Gerçekten,
burada, nedir temel mantığı?
Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ve yönetmeliklerin öngördüğü
ödevleri yurt içinde ve yurt dışında yerine getirmeyen TRT
çalışanlarına disiplin cezası getiriliyor. İlk
başta algılanamıyor aslında ama işin esasına
girince
Ya, disiplin cezası getiriliyor, sanki TRT iktidar partisi
dışında başka bir yayın yapıyormuş gibi, sanki
muhalefet partilerine her gün yer veriyormuş gibi, sanki TRT gerçekten
kamu yayıncılığı yapıyormuş gibi bir de
disiplin cezası getiriyorlar. Bunu yapsaydı
Yapmadığı
için disiplin cezası getirmek lazım çünkü TRT AKPnin yayın
organı olarak çalışıyor, bizim vergilerimizle, herkesin
vergisiyle yayın organı olarak çalışıyor ama TRT üzerindeki
operasyon bitmiyor.
Bu vesileyle şunu da söyleyeyim: Otuz altı
saniye bize yer verilmiş, onu da size hediye ediyoruz, baş başa,
alın TRTyi, zaten yayın size yapılıyor.
TRTdeki operasyon, ameliyat bir türlü bitmiyor.
Nedir gerçekten buradaki? Yeniden yapılandırma diyorlar. Neydi
adı tam olarak? İstihdam fazlası personeller atıldı,
169 kişi, bu yetmedi, KHKlerle daha önce yine birçok TRT
çalışanı atıldı. İstihdam fazlası personel
var. diyorlar, atıyorlar; diğer yandan, taşeron
vasıtasıyla, farklı şekillerde yeni işçiler
alınıyor. Yani burada yine TRTnin yayın politikasına bir
müdahale var ve siyasi kadrolaşmanın zemini hazırlanıyor.
Şimdi, burada gerçekten nasıl ifade edeyim
bilmiyorum, Oğuz Hakseveri duymuşsunuzdur. İnsanların
ağzını bantlıyorsunuz, konuşmasını
yasaklıyorsunuz, basın üzerinde ağır bir sansür var.
Şu anda, bugün Kadri Gürsel kolunda kelepçeyle Metrise götürüldü, o
kelepçe gazeteciliğe takıldı ve biz 3üncü maddede TRT
personeline ceza verelim diye bir tartışma yapıyoruz. Ya, niye
ceza veriyorsunuz? Bunun bir izahı var, halk diliyle açgözlülük.
Gerçekten, ne yapsın yani bu TRT size daha ne yapsın, daha nasıl
yayın versin? Bize hiç yer vermemiş, diğer muhalefet partilerine
yine çok az az da olsa yer vermiş ama siyasi kadrolaşma yerini
bulmamış, hâlâ rahatsız eden bazıları var diye
TRTdeki operasyon devam ettiriliyor. Şunu söylemek istiyorum: TRT
gerçekten sizin elinizde, buna rağmen bu kadar
uğraşıyorsunuz. Aç gözlülüğe dair halk dilinde şunu
yine söylerler: Bu dünya herkesin ihtiyaçlarını
karşılayabilir ama hiç kimsenin aç gözlülüğünü gideremez.
İktidarın aç gözlülüğü öyle bir aşamaya geldi ki
basın-yayın organları üzerindeki sansür, baskı, tutuklama,
tehdit, baskı tehdidi öyle bir aşamaya geldi ki hiç kimse
konuşmaya cüret edemiyor çünkü sonunda cezaevi var.
Oğuz Haksever, Cumhurbaşkanının
konuşmasından sonra ne demişti? Yaslı ada sözüne
-mikrofonların açık olduğunu unutmuş tabii yani o hani biat
eden bir gazeteci olarak kendince gayet güvende hissediyormuş kendini- Neresi
yaslı be! Canına okumuşsun. demiş. Şimdi o
tartışılıyor. Gerçekten şuna inanıyor musunuz: Bu
kadar baskı ve bu kadar baskı tehdidi altında insanların,
TRT çalışanlarının ve bütün medya organlarının
çalışanlarının gönüllü bir biat içinde olduğuna inanıyor
musunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın
Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Toparlıyorum Sayın Başkan.
İnanıyorsanız gerçekten büyük bir
yanılgı içindesiniz. Zora dayalı, korkuya dayalı bir biat
Oğuz Haksever olarak karşınıza çıkar. Gerçekten
etrafınız, çevrenizdeki yandaşlar, biat etmiş gibi
görünenler işlerini tiksinerek yapıyorlar. Emin olun, en az Oğuz
Haksever kadar tiksinerek yapıyor işini ve her an sizi özür
dileyerek söylüyorum- satacaklar etrafınızdakiler. Haberiniz olsun.
Şunu da unutmayın: Yüksek
İstişare Kuruluna kaç kişi atayabilirsiniz? 12
yazmışsınız en son atananları biliyoruz- herkesi
yüksek istişare kurullarına atayamazsınız. Bu kurullar
yetmez. Gönüllü bir birliktelik lazım, demokrasi lazım, hak ve
özgürlüklerin önünün açılması lazım. Bu arada,
İstişare Kurulunun henüz on iki gün önce kurulduğunu ve üye
sayısının henüz belli olmadığını, ihtiyaca
göre ücret takdir edileceğini de ifade etmek istiyorum ve takdiri
kamuoyuna bırakıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında söz isteyen Antalya Milletvekili Tuba Vural Çokal, buyurun.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
TUBA VURAL ÇOKAL (Antalya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Mübarek ramazan ayını
uğurladığımız günlerdeyiz. Ramazan ayının
bize hatırlattığı en önemli kavramlardan biri de israf
etmemek, az ile yetinmektir. İslamın ferdî ve toplumsal hayatla
yakından ilgili emirlerinden biri de israfın kötü olduğudur.
İsrafın tüm inanan insanlara haram oluşu ayet ve hadislerle de
sabittir. Araf suresinin 31inci ayetinde der ki: Yiyiniz, içiniz fakat israf
etmeyiniz çünkü Allah, israf edenleri sevmez. Tarihe baktığımızda
birçok toplumun ve devletin lüks, israf, saçıp savurma,
aşırı tüketim, gösteriş ve kibir yüzünden batmış
olduğunu görüyoruz. Bu unsurlara son yıllarda ülkemizde çokça
şahit oluyoruz ve yaşıyoruz da. Saray aynı, refahı
öldüren lüks, israf ve şatafat aynı, orduyu zayıflatan istibdat
aynı, artan ve yetmeyen vergiler aynı, yıkılan bürokrasi
yerine aranan ithal beyinler aynı, kibir aynı, gaflet aynı,
alevler içinde ev, üst katında ziyafet.
Ülkemizin geldiği duruma bir bakalım. Neyi
nasıl anlatayım bilemiyorum ama ejder meyveli smoothie desem kilosu
4 bin lira olan beyaz çay davacı olacak. Araç filosu desem 500 milyon
dolarlık uçağın hatırı kalacak. Lüks ve
şatafattan bahsedip sarayı konuşmamak da olmaz tabii. Hani
şu örtülü ödenek dâhil bir dakikalık masrafı 12 bin lira, bir
yıllık masrafı 6 milyar 480 milyon lira olan içi
danışmanların danışmanlarıyla dolu olan
meşhur ak saray. Bahçesindeki hurma ağaçları krizin hanelere
ateş düşürdüğü 2019 kışında çok üşümüş
müdür acaba diye sormak geliyor içimden. Kaymakamlarımız altın
varaklı makam odasında oturuyor, valilerimiz deri yataklı VIP
araçlarda geziyor. Bu da yetmiyor, yakın bir zamanda İçişleri
Bakanımız bir valiye 1,7 milyonluk makam aracı gönderiyor ve
vali de çıkıp Arabayı bize devletimiz verdi. diye
açıklama yapıyor. Belediyelerinizin zarar ve
yolsuzluklarını anlatmaya gerek bile yok. Belediyelerden
bakanlıklara, valiliklerden saraya kadar her kurum lüks, şatafat ve
israf makinesi olmuş durumda. Emekliliğe ayrılmış eski
siyasetçilerinizi banka yönetim kurullarından, siyasetinize koşturan
partililerinizi belediyelerden, danışacak vakit
bulamayacağınız kadar çok danışmanı da
saraylarınızdan maaş sahibi ediyorsunuz.
On ayda kişi başına millî gelirimiz
yüzde 19 azaldı. Enflasyon yüzde 27ye, faizler yüzde 32ye
çıktı. Kayıtlı işsiz sayımız yüzde 43
arttı. Bütçe açığı 30,3 milyar liradan 103 milyar liraya
kadar çıktı. İstanbul seçimlerinin yenilenmesi neticesinde
meydana gelen kur artışının maliyetleri hesaplandı
geçenlerde. Hesaba göre millî gelirin dolar cinsinden
karşılığı 70-80 milyar dolar eridi. Her bir
vatandaşın sırtındaki dış borç yükü 3-4 bin lira
arttı. Şirketlerimize çıkarılan fatura ise yüzlerce milyar
lira. Kendi vatandaşı bile olmayan Suriyeliye milyarlarca doları
savuran bonkör Hükûmetimize koca İstanbul için bu maliyet büyük
gelmiyordur tabii ki. Millet huzursuz, seçimle değil, geçim derdiyle
uğraşılsın istiyor. Mutfaklarda yangın var;
pahalılık, yoksulluk, işsizlik iyice artmış vaziyette.
Ülkenin iç ve dış sorunları
inanılmaz ölçülerde ciddileşti ama biz hâlâ seçim kavgasıyla
yiyoruz birbirimizi. Haksızlık, usulsüzlük, yasa tanımazlık
öylesine aldı başını gitti ki
yaptığınız seçimin de bir kıymeti yok artık. Ama
öyle böyle, hedefsiz, savruk, aklımıza esen kararlarla, günlük
değişen gündemlerle de bu durum daha fazla gitmez diye
düşünüyoruz. Adı olmayan sistemin testisi çatladı bir kere,
artık ne yapsanız su tutmaz, yapıştırmaya fazla
dayanmaz bu testi. Ayakta kalma zamanını uzatırsınız
belki ama daha uzun olmaz. Haksızlıklara, adaletsizliklere,
aklına estiği gibi ülke yönetimine karşı tepkiler giderek
artmakta.
Ve ben inanıyorum ki daima sevgi, birlik ve
kardeşlik kazanacak. Biz toprakları değil, gönülleri fethetmeye
gidiyoruz. diyerek İstanbulun fethini gerçekleştiren Fatih Sultan
Mehmet Hanı ve aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.
Şunu unutmayalım, diyorum ki: Her şey iyi olursa her şey
çok güzel olacak diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sağ olun. (İYİ PARTİ ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68 sıra sayılı
Bazı Kanunlar ve 635 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 3üncü
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Bülent Kuşoğlu Tufan
Köse İlhami
Özcan Aygun
Ankara Çorum Tekirdağ
Özcan Özel Servet
Ünsal
Yalova Ankara
MADDE 3 - 11/11/1983 tarihli ve 2954
sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununa 56 ncı maddeden
sonra gelmek üzere aşağıdaki madde ilave edilmiştir.
"Disiplin işlemleri ile disiplin amirleri:
MADDE 56/A- Kurum hizmetlerinin gereği gibi
yürütülmesini sağlamak amacıyla kanun, Cumhurbaşkanlığı
kararnamesi ve yönetmeliklerin öngördüğü ödevleri yurtiçinde veya
yurtdışında yerine getirmeyen, mevzuatın gerekli
kıldığı hususlara uymayan veya yasakladığı
işleri yapan memur ve kadro karşılığı
sözleşmeli personel hakkında durumun niteliğine ve
ağırlık derecesine göre bu Kanunda yer alan disiplin
cezaları verilir.
Disiplin amirleri, Kurumca çıkarılacak
yönetmelikle tespit edilecek amirlerdir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Ankara Milletvekili Servet Ünsal.
Süreniz beş dakikadır. (CHP
sıralarından alkışlar)
SERVET ÜNSAL (Ankara) Sevgili Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; ben, çok fazla konuşmayan,
dinleyen bir arkadaşınızım. Ama bugün sizi tarihî bir
yolculuğa çıkaracağım. Ben, canlı bir
tanığım da onun için beni dikkatle dinlemenizi istiyorum. Doktor
Servet Ünsal olarak otuz yıldır Ankara Adliyesinin ve Adalet
Bakanlığının doktorluğunu yaptım. Yıl 1999
arkadaşlar, Ankara DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel bir iddianame
hazırlar -kimsede olmayabilir, çok az kişide vardır, biri de
bende- FETÖ iddianamesi. 22 Ağustos 2000 yılında bu iddianameyle
dava açılır fakat Fetullah Gülen sağlık
sorunlarını öne sürerek Amerikaya gitmiştir. Orada evrensel ve
küresel ifadeler kullanmaya başlar dinler arası diyalog evrensel
insan hakları gibi küreselleşme konseptine uygun konuşmalar
yapar. FETÖ terör örgütü kurulduğundan beri her zaman, arkadaşlar,
iktidarların, güçlünün yanında saf tutmuştur. 2002
yılı genel seçimlerinde iktidar olan AK PARTİye yakın
görüntü vermiştir. Bu süreçte ordu, emniyet, HSYK -o zaman HSYKydı,
yükseği vardı, bugün yükseği de yok- Yargıtay, TÜBİTAK
gibi kritik stratejik mevkilerde kadrolaşma hareketiyle zirveye
ulaşır. 70li yıllarda attığı tohum 80lerde
Kenan Evren döneminde filizlenmiş, hızla yeşermiş,
90lı yıllarda dal budak salmış, 2000li yıllarda her
alanda altın vuruş yapmaya hazır hâle gelmiştir.
DGM Savcısı Nuh Mete tarafından
hazırlanan Fetullahçı terör örgütü ismiyle dava
açılmış, laik devlet yapısını
değiştirerek dinî kurallara dayalı bir devlet düzeni kurmak
amacıyla örgüt kurmak suçundan kamu davası açılmış.
Örgüt bu dönemde hızlı bir ekonomik büyüme göstermiş, 24 Ekim 1996
tarihinde Bank Asya adıyla bir banka açmış. Bank Asyanın
kurdelesini kesenleri hepimiz biliyoruz, hiç söylemeye gerek yok.
15/3/1999da Ankara Emniyet Müdürü Cevdet Saral ve
Yardımcısı Osman Ak tarafından, FETÖ Devlet
Yapılanması ve Amaçları Raporu Emniyet Genel Müdürlüğü
İstihbarat Şubesine verilir. Bu bilgi sızdırılır,
Fetullah Gülen hemen yurt dışına gider. 4616 sayılı
Kanun kapsamında -o dönem bir kanun çıkarılır, o zaman daha
AK PARTİ yok- ceza ertelenir. İktidar ANAP, MHP ve Ecevit dönemidir.
Bu çıkan yasayla 23 Nisan 1999 tarihine kadar işlenen suçlarda
şartlı salıverme ve erteleme kararı verilebilir. deniliyor.
Ve 19 Mart 1999da ülkeyi terk eder Fetullah. Yani beş yıl içinde suç
işlemezse suçu ortadan kalkacaktır. FETÖ, yıllar sonra, 2000li
yıllarda bir iddianame hazırlanırken Hepsinden benim haberim
vardı. diye yurt dışında da konuşma yapar. Bugün bu
Mete Yüksel hâlâ hayatta. Ama özel hayatında bir dönem kaset
skandalıyla FETÖ iddianamesinden alınmıştır, daha
sonra bir dönem Hamza Keleş denen Başsavcı
Yardımcısı gelmiştir, daha sonra o da görevden
alınmış ve Salim Demirci savcı olmuştur FETÖ
iddianamesine. O ara İlhan Cihaner Erzurumda
tutuklanmıştır kumpasla. Evet arkadaşlar, 2003
yılı gelir, Fetullah yurt dışındadır ama verilen
cezayla ilgili, avukatlar Terörle Mücadele Kanunundaki bu değişiklik
yasasıyla tekrar dava açarlar yani Ceza Kanunu bu dönem
değiştirilmiştir, 2003 yılında. Savcı Salim
Demircinin itirazlarıyla ertelenen iddianame ve Gülen davası yeniden
başlar, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinde Hâkim Orhan
Karadenizle dava görülmeye başlar. Geçenlerde motosiklet kazasında
kaybettik Orhan Karadeniz Başkanı. Yardımcısı
şimdi bölge başkanı Ramazan Aksan, bir diğeri de
değerli arkadaşlarım, hâlen firarda olan Kadir Kayan, Yargıtaydaki
FETÖcü. Evet, yargılama
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SERVET ÜNSAL (Devamla) -
AK PARTİnin
değiştirdiği terör tanımı yasasıyla 11.
Ağır Cezada bitirilir ve beraat verilir. Evet arkadaşlar,
yıl 2006ya gelir, 5 Mayıs 2006da 3713 sayılı Terörle
Mücadele Kanununun terör tanımı değiştirilir,
değiştirilince berat verilir, bu karar Salim Demircinin,
savcının itirazıyla, değerli arkadaşlarım,
Yargıtaya, Yargıtay 9. Ceza Dairesine gider. Yargıtay 9. Ceza
Dairesinde değerli arkadaşlarım, Mahmut Acar
başkandır, üyeleri söylüyorum, Neşecan Seber Mahmut Acarın
üyesidir, daha sonra Fetullahtan tutuklanacak olan Ekrem Ertuğrul -bir
dönem yattı- bu da üyesidir 9. Cezanın.
Değerli arkadaşlar
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Vekilim.
SERVET ÜNSAL (Devamla) Biraz uzayacak, özür
diliyorum Sevgili Başkanım.
Yargıtay 9. Cezada verilen beraat kararına
da Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya itiraz
eder, bu itirazla dava Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gider. Yargıtay
Ceza Genel Kurulunda, çok ilginçtir, 17/6, mahkemenin verdiği beraat
kararı onaylanır. Yargıtay Ceza Genel Kurulunda muhalif kalan,
yani mahkumiyet kararını isteyen 6 hâkim ve 17 çok ilginç isim var.
Değerli arkadaşlarım, 6 hâkimin içinde onlar var. Zeki Arslan,
8. Ceza Başkanı, Celal Aras, Ali Rıza Çınar, Sezai Akbulut,
Ahmet Karayiğit, şu an Cumhurbaşkanımızın
yanında, İbrahim Şahbaz. Kabul; yani Fetullahın
affedilmesini isteyenlerin içinde çok ilginç kişiler var. Birincisi,
şu an Yargıtay Başkanımız Rüştü Cirit.
Değerli arkadaşlarımız, Hayrettin Cevheroğlu, Osman
Şirin, Osman Yaşar, bunlar hep daire başkanları, Mahmut
Acar, Celal Altunkaynak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Milletvekilim,
kapsamlı bir çalışma, bunu ramazandan sonra bir vakte
inşallah erteleyelim. (Gülüşmeler) Peki, çok teşekkür ederim.
SERVET ÜNSAL (Devamla) Daha çok şeyler var
Başkanım.
Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim.
Kusura bakmayın. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Çok teşekkür ederim.
Şimdi önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
4üncü madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68 sıra sayılı
Bazı Kanunlar ve 635 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 4üncü
maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent
Kuşoğlu Tufan
Köse Servet
Ünsal
Ankara Çorum
Ankara
Özcan Özel İlhami
Özcan Aygun Ali
Öztunç
Yalova Tekirdağ Kahramanmaraş
Madde 4 2954 sayılı Kanuna 56ncı
maddeden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde ilave
edilmiştir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Katılamıyoruz.,
Katılamıyoruz.; Komisyon salt çoğunluğu
olmadığı için Katılmıyoruz. diyemez,
Katılamıyoruz. diyecek nezaketen.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunç. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi sevgiyle, saygıyla
selamlıyorum.
Az önce, yarım saat kadar önce üzücü bir haber
aldık: Hakkâri Yüksekovada görev yapan Kahramanmaraşlı
hemşehrim Piyade Uzman Çavuş Mehmet Taşhan şehit oldu. Ben
hem Kahramanmaraşlı hemşehrilerime hem Türkoğlulu
hemşehrilerime başsağlığı diliyorum. Şehidimize
Allahtan rahmet diliyorum. Başımız sağ olsun, mekânı
cennet olsun diyorum.
Evet, konumuz TRT. Uzun yıllar gazetecilik
yapmış bir kardeşiniz olarak TRTye ilişkin birkaç
görüşümü sizlere aktarmak istiyorum.
TRT, adı kamu yayıncısı; yani
Türkiye Radyo Televizyon Kurumu. Türkiye Cumhuriyetinin kamu
yayıncısı kurum ama baktığımız zaman,
maalesef son yıllarda kamu yayıncılığı
yapmıyor, iktidar yayıncılığı yapıyor.
Türkiye Radyo Televizyon Kurumu ama maalesef Tayyip Beyin radyo ve televizyon
kurumu hâline gelmiş durumda.
Bakın, TRTde millet yok, vatandaş yok,
halk yok, muhalefet yok; varsa yoksa AK PARTİ var, Tayyip Bey var.
Reyting? Reyting de yok. Reyting ölçümüne baktığımız zaman,
27 Mayıs Pazartesi günü ilk 10da TRTden bir tane bile program yok. O
kadar masraf yapılıyor, o kadar emek veriliyor ama maalesef TRT
reyting alamıyor, izlenmiyor, izlenirliği yok çünkü kimse güvenmiyor
TRTye.
Bakın, 1984 yılında çıkan bir
yasayla TRTye elektrik faturalarından pay veriliyor; hepimizin, tüm
yurttaşlarımızın, tüm vatandaşlarımızın
elektrik faturalarının yüzde 2si kadarı TRTye ödeniyor, bu
parayı hepimiz cebimizden veriyoruz. Peki, TRT hepimize eşit, ortak
yayıncılık yapıyor mu? Yapmıyor. Kime yapıyor?
Sadece belli bir gruba yönelik yapıyor. Bandrol, televizyon bandrolü,
ondan da para alınıyor. 2017 yılında elektrik
faturalarından TRTye giden para 875 milyon TL. Bandrolden 1 milyar 75
milyon TL para gitmiş TRTye. Peki, TRT bunları ne yapmış?
İnanın bana dış yapımlara harcamış. 2014
yılında dış yapımlara harcanan para 560 milyon TL
değerli milletvekilleri, çok büyük paralar bunlar. 2015te 600 milyon,
2016da 753 milyon, 2017 yılında 900 milyon TL para dış
yapımlara TRT tarafından verilmiş.
Fazla personel var. deniyor ki 9 bine yakın
kadrolu ve sözleşmeli personeli var TRTnin. Madem bu kadar çok personel
var, neden bu kadar çok dış yapım alıyorsunuz? Gerek var
mı? Yok. Ama maalesef Fazla personel var. diye daha geçtiğimiz
günlerde 169 çalışanını TRT sürgüne gönderdi. Kimler?
Prodüktörler, yönetmenler, ses sanatçıları, halk müziği
sanatçısı. Ankara Radyosunda çalışan halk müziği
sanatçısı TRTden alındı, havuzdan Tarım
Bakanlığına verildi. Ne yapacak, Tarım Bakanına türkü
mü okuyacak? Spor spikeri alındı havuzdan, Sağlık
Bakanlığına verildi. Ne yapacak, Sayın Sağlık
Bakanına maç mı anlatacak? Arkadaşlar, bu yanlış bir
uygulamadır yani burada CHPli, AK PARTİli, MHPli diye bakmamak
gerekiyor. Bu insanlar yetişmiş insanlar, uzun yıllar devlette,
TRTde görev almış insanlar.
Ve baktığımız zaman maalesef TRT
RTÜK Yasasına da uymuyor. RTÜK Yasası çok net: Seçim döneminde eski
bir RTÜK üyesi olarak söylüyorum- 1inci partiye verdiği sürenin
yarısı kadar 2nci partiye ayırmak zorunda lehte, onun
yarısı kadar 3üncü partiye ayırmak zorunda lehte. Yapıyor
mu? Yapmıyor. Baktığınız zaman TRT seçim döneminde
bütün varını yoğunu AK PARTİye ayırıyor,
diğer partilere ise aleyhte yayınlar yapıyor.
Değerli milletvekilleri, TRTde Kürtçe
televizyon var mı? Var. Arapça var mı? Niye Çerkezce bir televizyon
yok? Bunu öneriyorum size arkadaşlar. AK PARTİ milletvekillerine, AK
PARTİ Grubuna öneriyorum sayın grup başkan vekili. Çerkez
toplumu Anadoluda yaşıyor, benim seçim bölgemde de
yaşıyorlar, Kafkas kültür derneklerinin böyle bir talebi var.
SALİH CORA (Trabzon) Lazca da yok.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Çerkezce bir
yayıncılık yapılabilir, adı da -çok güzel olur- Adige
TV olabilir, Çerkezlere de bu şekilde hitap edilmiş olur çünkü
Çerkezce unutulan bir dil hâline geldi, çok fazla konuşulmuyor. Çerkez
dilinin unutulmaması gerekiyor. O açıdan ben size bu öneride
bulunuyorum yani Kürtçe televizyon, Arapça televizyon, eyvallah, güzel ama bir
de Çerkezce televizyonun kurulması gerçekten TRT açısından
önemli.
Maalesef, TRTde, son zamanlarda birazcık
hemşehricilik yapılmaya başlandı. Bakın, Tokatlı
Uzman Çavuş Ahmet Hanedaroğlu, Tokat Belediyesine istisnai kadrodan
özel kalem olarak alındı, arkasından TRTye getirildi
Tokatlı hemşehrisi Genel Müdür Yardımcısı Tuncay
Yürekli tarafından ve güvenlik müdürü yapıldı. Bu
yanlıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın Vekilim.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Bu
hemşehriciliği bir tarafa bırakmak gerektiğini
düşünüyorum.
Birazdan 5inci maddede de tekrar
konuşacağım, orada da İstanbul seçimlerine ilişkin
görüşlerimi aktaracağım.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
4üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
5inci madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68 sıra sayılı
Bazı Kanunlar ve 635 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 5inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Bülent
Kuşoğlu Tufan
Köse İlhami
Özcan Aygun
Ankara Çorum Tekirdağ
Özcan Özel Servet
Ünsal Ali
Öztunç
Yalova Ankara Kahramanmaraş
MADDE 5- 2954 sayılı Kanuna 56ncı
maddeden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde ilave
edilmiştir.
"Disiplin işlemlerinin uygulanma
esasları:
MADDE 56/C- Memur ve kadro
karşılığı sözleşmeli personel hakkındaki
disiplin işlemlerinde bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde 657
sayılı Kanunun "Disiplin" başlıklı Yedinci
Bölümünde yer alan hükümler uygulanır. Bu bölümde yer alan "Devlet
Memurluğundan çıkarma cezasına ilişkin düzenlemeler
"işten çıkarma cezası hakkında uygulanır.
Bununla birlikte;
a) Memurlar ve kadro
karşılığı sözleşmeli personelin disiplin
işleriyle ilgili olarak, Kurumda Disiplin Kurulu ve Yüksek Disiplin Kurulu
kurulur. Bu kurulların kuruluşu, üyelerinin görev süresi, görüşme
ve karar usulü, hangi personel hakkında karar verebilecekleri ve
bunların yetki ve sorumlulukları Kurumca çıkarılacak
yönetmelikle belirlenir.
b) Uyarma, kınama ve aylıktan kesme
cezaları disiplin amirleri tarafından; kademe ilerlemesinin
durdurulması cezası Disiplin Kurulunun kararı
alındıktan sonra Genel Müdür tarafından; işten çıkarma
cezası Genel Müdürün bu yöndeki isteği üzerine Yüksek Disiplin
Kurulunca verilir. Disiplin kurullarınca ret kararı verilmesi
halinde, Genel Müdür on beş gün içinde başka bir disiplin cezası
verebilir.
c) Personele, aynı olaydaki birden fazla fiili
için çeşitli disiplin cezalarının uygulanması
gerektiği hallerde, fiiline uyan cezalardan en ağırı
verilir.
d) Kendilerine disiplin cezası olarak
aylıktan kesme cezası verilenler beş yıl, kademe
ilerlemesinin durdurulması cezası verilenler on yıl boyunca
Kurum içinde müdür ve emsali ek göstergedeki yönetici kadroları ile daha
yüksek ek göstergeli yönetici kadrolarına atanamazlar.
e) Bu Kanun ile 657 sayılı Kanunun 125
inci maddesinde sayılan ve disiplin cezası verilmesini gerektiren
fiil ve hallere nitelik ve ağırlıkları itibarıyla
benzer eylemlerde bulunanlara da aynı neviden disiplin cezaları
verilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunçtur.
Süreniz beş dakika. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım tekrar.
Sayın grup başkan vekilimize de arka
arkaya iki konuşma fırsatı verdiği için teşekkür
ediyorum. Bu konuşma fırsatlarını da verdiği için
önümüzdeki grup seçimlerinde kendisine bunların döneceğini de
söylemek, belirtmek istiyorum.
Efendim, bugün 29 Mayıs, Fatih Sultan Mehmetin
İstanbulu fethinin 566ncı yıl dönümü. Fatih, karadan gemileri
yürüterek İstanbulu fethetti ama bugün birileri İstanbul seçimlerini
aldıktan sonra, İstanbulu fethettikten sonra gemileri yürüttüler ne
hikmetse, bir sürü gemi, gemicik sahibi oldular. Bakın, sıfırdan
başlayıp ticaret yapmadan sadece belli görevlerde bulunarak bir insan
17 şirket, 28 gemi, 2 tane süper yat sahibi olabilir mi? Oldu, Sayın
Binali Yıldırımın oğlu.
SERKAN BAYRAM (İstanbul) Yalan, yalan!
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Oldu.
Bence Binali Beyin oğluna Nobel Ekonomi Ödülü
verilmelidir. Bu kadar başarılı olamaz. (CHP
sıralarından alkışlar)
SALİH CORA (Trabzon) Ekrem Beyin
arsalarını, AVMlerini say.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Şimdi,
İstanbul seçimlerinde niye çok ısrar ettiniz biliyor musunuz? Çünkü o
kadar şey çıktı ki...
KEMAL ÇELİK (Antalya) Şarlatan!
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Aynaya bak.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı
Melih Gökçek döneminde tanesi 26 bin liradan 32 milyon liralık ağaç
alınmış. Bütün Ankaraya ağaç diksen bu para gitmez. Nerede
bu ağaçlar? Niye bu kadar para verildi? Bunlar ortaya çıktı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesinde 643
yöneticiye 1.717 makam arabası, İSKİde 124 yöneticiye 874 makam
aracı, İETTde 48 yöneticiye 150 makam aracı tahsis edildi.
Yiyin efendiler, bu kadar makam aracını ne yapacaksınız?
Doymuyor mu gözünüz ya!
Biliyor musunuz niye iptal ettirdiniz? Mesela, AK
PARTİli Kartepe Belediyesinin 2018 yılında sadece çiçeğe
ödediği para 8 milyon 677 bin lira. Ne kadar romantik bir belediye
değil mi? Kartepe Belediyesinin çiçeğe ödediği para 8 milyon 677
bin lira. İşte bunlar için YSKye darbe yaptırdınız,
İstanbul seçimlerini iptal ettirdiniz. İstanbul Büyükşehir
Belediyesinden TÜGVAya giden para 74,3 milyon, TÜRGEVe 51,6 milyon, Ensar
Vakfına 29,8 milyon, Okçular Vakfına 16,6 milyon. Okçular
Vakfına verilen bu parayla bütün Türkiyeye ok atsanız vallahi
billahi dolmaz yani ha! Böyle bir para yok! Niye bu kadar para bu
vakıflara aktarılıyor, bunu merak ediyorum, bunu sorguluyoruz.
Torba kanun getirdiniz, eyvallah, güzel, TRT var
içerisinde, üniversite açılması var, Bahşilinin isminin
değişmesi var, her şey var. Ya, meydanlarda söz verdiniz polise,
jandarmaya; 3600 niye yok? Niye yok torba kanunda? Emeklilikte yaşa
takılanlar, meydanlarda söz verildi, EYT meselesi bu torba kanunda neden
yok? Sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçirileceği söylendi,
neden yok bu torba kanunda? Döviz düşecek. dendi, Faiz düşecek.
dendi, 2,5 milyon insana istihdam yaratacağız. dediniz, yine torba
kanunda bunlara ilişkin bir şey yok. Bizim seçim bölgemiz
Kahramanmaraşta Hızlı tren gelecek. dediniz; hiç, ne hız
var ne tren var, daha o da yok. Yine, Elbistan ilçemde Havaalanı
yapacağız. dediniz 2 seçim önce, havaalanı da yok. Bari şu
torba kanunun içerisine bizim Elbistana bir havaalanı
koysaydınız da birazcık da Elbistanlı mutlu olsaydı
diyorum.
Hazır Kahramanmaraştan laf
açılmışken
Bakın, Kahramanmaraşspor var,
Kahramanmaraşspor. Buradan edelere sesleniyorum, Kahramanmaraşspora
bir stadyum gerekiyor. Spor Bakanımız, evet, kutluyorum, pek çok ile
stadyumlar yaptırdı; Kocaeline, Erzuruma, Gaziantepe, Sivasa,
Kayseriye, evet, kutluyorum. Ya, Kahramanmaraşa da bir stadyum
yaptırın, ne olacak sanki. Hadi geçtik 30-35 bin kişiliği,
15 bin kişilik bir stat yaptırın, güzel bir stadımız
olsun. Belki Millî Takım gelir bir maç yapar, Kahramanmaraş da o
Millî Takımı izler. Bu stadyumu istiyoruz, kahramanlar stadyumunun
Kahramanmaraşa yapılmasını talep ediyoruz.
Bazı aşklar vardır ya; hani sürer,
platoniktir. Bizim Elbistan-Göksun yolu da öyle oldu. Ben çocuktum, o yol
başlamıştı, geldik 40 yaşına, 43
yaşına, kafa kel, ağızda diş kalmadı,
yaşlandık, hâlâ Elbistan-Göksun yolu yapılıyor. Sizlerden
rica ediyorum.
BURHAN ÇAKIR (Erzincan) Bu kadar yalan söylersen
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Ayıp ediyorsun ama
Sayın Vekilim, ayıp ediyorsun! Yol yapılmadı, hâlâ bitmedi.
Bitmesi gerekiyor. Ben de sizi uyarıyorum, kötü bir şey söylemiyorum,
bitmesi lazım bunun.
BURHAN ÇAKIR (Erzincan) Bir şey söylemedim
ya!
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Ayıp ediyorsun ama
gerçekten ayıp ediyorsun.
Elbistan-Göksun yolunun bitirilmesi için bir an önce
harekete geçmenizi diliyorum.
Hepinize sevgiler saygılar sunuyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Bazen laflar
ağır gelebilir ama fikri fikirle eleştirmek gerekir, fikre
fikirle cevap vermek gerekir. Laf atmak bence yanlış oluyor.
BAŞKAN Ali Bey
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Yalan diyen beyefendi
de aynaya baksın, yalanı ve yalancının kim olduğunu
görür.
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özkan, buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Efendim, kürsüden 69a
göre söz istiyorum, defaatle grubumuza sataştı.
BAŞKAN Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
2.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunçun 68 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 5inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tabii, grup başkan vekillerine teşekkür
ederek başladı. Ben diyorum ki: Bu arkadaşı defaatle
kürsüye gönderin, biz de yanlış bilinen doğruları,
doğru bilinen yanlışları kürsüden anlatalım.
İstanbul seçimleri niye yenilendi?
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir)
Çalındı, çalındı!
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Şimdi, bakın,
bir an için şöyle roller değişsin, çok konuşuluyor, bir an
için roller değişsin. Gelin, İstanbul seçimlerini 29 bin oy
farkıyla Cumhur İttifakı kazanmış olsa, 1 Nisan
sabahı da karşı ittifak, Cumhuriyet Halk Partisi
itirazını yapsa, oylar sayıldıkça -biz demiyoruz, Cumhuriyet
Halk Partisinin adayı söylüyor- her gün bin, 2 bin, 3 bin, 4 bin, oylar
düşe düşe gelse ve aradaki fark 13 bine inse bunun anlamı nedir?
Bakınız, Kati Pirisi gelir, Claudia Rothu gelir, Avrupa
Birliğinden, dünyadan, bütün ülkelerden temsilciler gelir, nereye gitti bu
16 bin oy diye bunun hesabını sorar.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) 3 oyla
Malazgirti kabul etmediniz, 3 oyla.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Biz hukukçular
şöyle söyleriz: Bu, taammüden, kasten, bilerek, isteyerek, tasarlayarak
millî iradeye tam teşebbüstür. Onun için 23 Haziranda İstanbullu
vatandaşlarımız bunun hesabını soracak. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Eğer siz bunu kabul etmemizi
istiyorsanız biz millî iradeyi asla yere düşürmeyiz. Ha, bey olsak ne
olur, paşa olsak ne olur! Millî iradeden başka hiçbir güç
tanımadık, tanımayız ve İstanbul adayının da
Beylikdüzü gibi bir ilçe belediyesinde o kadar makam arabası nereden
gelmiş, onun da hesabını mutlaka İstanbullu hemşehrilerimiz
soracaktır.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Kazanan
adaylara vermediniz mazbatayı, kazanan adaylara.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) 23 Haziran
Allahın izniyle millî iradenin gasbı girişimine karşı
yine aziz milletimizin, İstanbullu vatandaşlarımızın
net cevabıyla inşallah hak ettiği karşılığı
bulacaktır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
41.- Manisa Miletvekili Özgür Özelin, Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; şu işi bir kere konuşalım: 31
Mart bitip 1 Nisan sabahı gelince önce Türkiye gerçek dışı
bir beyanın YSK Başkanı tarafından da
yalanlandığıyla uyandı güne. Sizin adayınız ne
dedi kardeşim? 3.500 oy farkla seçimi kazandım. dedi. Elinizde
bütün ıslak imzalı tutanaklar varsa böyle bir yanlış sonucu
nasıl ilan edebilirsiniz? 26 bin, 27 bin dendi ama bir şey söylendi:
Yapılan maddi hatalar düzeltiliyor, kaydırmalar falan. Hem lehimize
hem Binali Bey'in lehine en son 20.700 gibi bir farkla o gün akşam maddi
hatalar düzeldikten sonra durdu. Dediniz ki: Geçersiz oyları
sayalım. Bütün geçersiz oylar sayıldı teker teker,
oradaydım. Şimdi gözünüzün içine baka baka söyleyeyim: 1.600 oyda 1
taneye denk gelecek şekilde, 5-6 sandıkta 1 taneye denk gelecek
şekilde
İstatistik bu. Bir rakam tekrar ettikçe anlam kazanır.
Ampulün üzerine basın. denilen ve tam öyle yapılan, başında
sizin parti görevlilerinizin de bulunup Bu boş. diye
bakıldığında Boş. dediği ama 6, 7, 8 geçersiz
oy ışığa tutulduğunda 1.600de 1 ampulün üstündeki
evet görülünce hep beraber evet dendiği bir gerçeklikle karşılaştık.
Bu da 30 bin oyda 5-6 bin oya denk geldi. O 1.600de 1 şöyledir: 5 tane
Binali Bey'in lehine olur, 4 tane İmamoğlunun lehine olur, artı
1, 1.600de 1e denk gelir. Bunu bilmeyen, inkâr eden, görmeyen
sahtekârdır, yalancıdır. Bütün geçersiz oylar böyle
sayıldı. Ha, sonra dediniz ki: Bütün oyları bir daha
sayalım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın
Milletvekili.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Vallahi bu talebiniz de 6
ilçede kabul edildi. Maltepesinden Çatalcasına kadar 6 ilçede bütün
oylar sayıldı ama böyle bir fark oluşmadı çünkü geçerli
oylardı ve AK PARTİlisi de CHPlisi de HDPlisi de, İYİ
PARTİlisi de gözünü dört açıp bakmıştı. Geçersiz
oylarda 1.600de 1 ışıkta görünen şey görülmedi. (AK
PARTİ sıralarından Tamamını niye
saydırmadınız? sesi) Siz hırsızlık dediniz,
siz çalınma dediniz ama Yüksek Seçim Kurulu yaptığı
değerlendirmenin sonunda iftar toplantılarında iftira
attığınızı tescilledi; Ne hırsızlık ne
çalınma, sadece ve sadece bir gerekçe yazacağım ama
yazılabilecek gibi değil, emir büyük yerden. dedi; 7 tane militanlaştırılmış
yargı mensubu sizin iradenize teslim oldu, Türkiyenin bir seçimini bütün
dünyanın gözünün önünde katletti, bir mazbataya da el koydu, çaldı,
gasbetti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Bitiriyorum
Başkanım.
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Çalınan İstanbulun
iradesidir. Çalınan Türkiyenin ve İstanbulun doksan günüdür, seksen
dört günüdür. İtibarımız çalınmıştır.
Yabancı yatırımcı gelmiyor. dediğiniz noktada bütün
dünyaya şu sorgulatılmıştır: Bu adamlar Türkiyenin
ana muhalefet partisinin kazandığı dünyanın en gözde
metropolünün mazbatasına çöktüler; bu ülkede hukuk güvencesi var mı?
Hukuk güvencesi olmayan yere yabancı yatırımcı gelmez, olan
kaçar; yatırım gelmez. Siz sadece bir mazbataya tenezzül etmediniz,
Türkiyenin uluslararası itibarını, ekonomik
imkânlarını berbat ettiniz, uluslararası itibarını
yerle bir ettiniz. Sizin yaptığınız bu kötülüğü 23
Haziran günü 10 milyon İstanbullu temizleyecek, her şey çok güzel
olacak, Ekrem başkan İstanbul Büyükşehir Belediye
başkanı olacak. (CHP sıralarından alkışlar)
İSMAİL KAYA (Osmaniye) Her şey çok
daha güzel olacak.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) O bile çalıntı ya,
orijinal bir slogan bulun. Onu bile bizden çaldınız.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan. Ama
toparlayalım.
42.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sayın grup başkan vekili kürsüye
çıkarken ümitlendim, 16 bin oy, AK PARTİnin oyu çalınarak
sehven nasıl başka yerlere yazıldı, bunu izah edecek
zannettim.
Bakınız, ben demokratik hayatta siyasi
faaliyet gösteren bir parti olarak AK PARTİden önce, Cumhur
İttifakından önce Arkadaş, bu 16 bin oy nasıl oldu da AK
PARTİnin hanesinden silindi? diye Cumhuriyet Halk Partisinin
araştırması gerektiğini düşünürdüm ancak öyle
olmadı. (AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Bir dakika Sayın Özkan
Grup başkan vekiliniz konuşuyor
kardeşim.
SALİH CORA (Trabzon) Hayır, CHPliler
konuşuyor.
BAŞKAN - Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Arzu ederdik ki 16 bin
oyun hesabını öncelikle Cumhuriyet Halk Partisi
araştırsın.
Bakınız, sistematik bir kasti hareket ile
bir hatanın arasındaki fark nedir biliyor musunuz?
Sayarsınız sandıkları, saymanız neticesinde bir
bakarsınız ki 3 bin oy AK PARTİye gitmiş, 3.200 oy
Cumhuriyet Halk Partisine veya 4 bin tanesi AK PARTİye gelmiş, 3.700
tane Cumhuriyet Halk Partisine. Bundan anladığımız sonuç
şudur: Ortada bir tablo var, maddi hata vardır ve bu maddi hata da
düzeltilmiştir dersiniz ancak durum o değil. Ortaya çıkan tablo
ne? 16 bin oy sadece AK PARTİnin tabanına geldi. Demek oluyor ki
burada kasten, tasarlayarak, taammüden hareket var. Bu
yanlışları Cumhuriyet Halk Partisi yapsaydı ve burada
Efendim, İstanbul özlemimiz var bizim, ne olursa olsun oy da alarak,
çalarak da bunu yaptık. dese takdir ederdim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yok artık! Yok
artık!
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Cumhuriyet Halk
Partisini takdir ederdim. Neden? Ya bir rekabettir deriz. Ama vahim olan ne
biliyor musunuz?
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Anadolu
Ajansıyla açıklamayı yapan kimdi?
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Eğer bunu
Cumhuriyet Halk Partisi yapmadıysa, birileri Cumhuriyet Halk Partisinin
gemisine binerek bu parti üzerinden İstanbulda bilmediğimiz
karanlık emelleri gerçekleştirmeyi düşünüyorsa işte bu
vahimdir. Bunu da bütün Meclis olarak hep birlikte aydınlatmamız
gerekir.
Bakınız, ortada bir tablo var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Bitiriyorum efendim.
BAŞKAN İftar yaklaşıyor
Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Sözü
uzattığımız zaman belki özü kaybolabilir. İşin
özü şudur: Biraz önce sayın grup başkan vekilinin de ifade
ettiği gibi, 16 binde 1 oy. Ortada 9,5 milyon İstanbullu
vatandaşımızın kullandığı oy var. Biz,
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
anlayışına inanıyorsak, millî iradeye ve demokrasiye
inanıyorsak oradaki bu sandık madrabazlığını
ortaya çıkartarak millî iradeyi başımıza taç etmemiz
lazım. Allahın izniyle, yargı kararıyla yenilenecek
seçimlerde -İstanbuldaki vatandaşlarımız en güzel
kararı vererek- İstanbulda, marka şehrimizde en doğru
kararla milletimizin vicdanından, kalbinden geçen irade tecelli ederek
inşallah İstanbulu dünyaya uygun bir şekilde, daha güzel olacak
bir şekilde yönetmeye devam edeceğiz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
3.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, esasen
kürsüden cevap vermeye muhtaç hususlar var ama siz de vücut dilinizle ifade
ettiniz, bunu bu şekilde yapalım.
Bir kere şunu söyleyelim: 16 bin oy demek,
ramazanda, bu mübarek günde yalana başvurmaktan başka bir şey
değil. (CHP sıralarından alkışlar) 21 binden 15 bine
düşmüş, 6 bin fark var. Neden bir tek lehine? Tam tersine, sizin
lehinize 16 bin iyileşme olurken Ekrem İmamoğlunun lehine de
9.700 iyileşme olduğu için aradaki fark 6 bin oluyor ve 21 binden 15
bine düşüyor; bunu biraz önce izah ettim.
Ben konuşurken biraz önce, bazı
arkadaşlar diyor ki: O zaman oyların hepsinin
sayılmasını niye istemediniz? Arkadaş, Malazgirti 3 oyla
kazanıyorsunuz, oyların yeniden sayılma talebine karşı
çıkıyorsunuz, direniyorsunuz, saydırtmıyorsunuz ilçede,
ilde, YSKde. Manisa Yunusemre, İYİ PARTİnin anasının
ak sütü gibi helaldir. Arada 130 oy fark olduğunu gözümüzle gördük. Bir
köyün Büyük Birlik partisine çıkmış oyları AK PARTİye
yazıldı, bütün AK PARTİliler biliyor Manisada. 21 oyla
İYİ PARTİnin belediyesini gasbettiniz, ilçede karşı
çıktınız. 21 oy fark var ya 180 bin seçmenin olduğu yerde.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bitiriyorum.
180 bin seçmenin olduğu yerde 21 oy fark var.
İYİ PARTİnin mazbatasını almasına
Daha
doğrusu oylar sayılsa mazbata alacaklar, ellerinden 200 bin nüfuslu
ilçeyi çaldınız.
SALİH CORA (Trabzon) İstanbula gel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Malazgirti HDPnin elinden
aldınız, bize diyor ki: 16 bin fark var, oyları niye
saydırmadınız?
SALİH CORA (Trabzon) İstanbulu niye
saydırmadınız?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Her sayılan yerde,
oyların tamamı sayılan yerde de İmamoğlu haklı
çıktı. Oy size verilince millî irade, verilmeyince kirli irade; oy
size verildiğinde muteber, rakibe verilince murdar oy. Seçmen bu demokrasi
dışı tavrı 23 Haziranda izmarit gibi söndürecek
İstanbulda, izmarit gibi! (CHP sıralarından alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Toparlıyorum
Başkanım.
BAŞKAN Bu son konuşma olsun, rica
ediyorum ya, toparlayalım.
4.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Manisa Milletvekili
Özgür Özelin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Tabii, sesin yüksek
çıkmış olması haklılığı asla göstermez.
Ben tekrar söylüyorum: Ortada
Tabii, kendi ifademiz değil, Yüksek Seçim
Kurulu Başkanı Sadi Güvenin ifadesi. 1 Nisan sabahı diyor ki
Yüksek Seçim Kurulu Başkanı: Cumhuriyet Halk Partisi ile AK
PARTİnin arasındaki oy farkı 29 bin küsur. Söylüyor bunu.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) O 27 bin
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ve arkasından
maddi hatalar düzeltiliyor, sandıkta oylar yeniden sayılıyor ve
ortaya çıkan tabloda bugün itibarıyla 13 bin fark.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) 1 de olabilir.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Demek oluyor ki -yine,
Yüksek Seçim Kurulunun ifadesiyle- arada 16 bin oy tekrar düzeltilerek geliyor.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) 16 bin falan gelmiyor ya,
nereden çıkardın?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Arkadaşlar, 3-5
olsa anlarız da 16 bin oy sandığa sistematik bir müdahaleyi
açıkça gösteriyor.
Ortada diğer hususları da
Yüksek Seçim
Kurulu kararını verdi sandık başkanları ve üyeleriyle
ilgili.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Peki, teşekkür ederiz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Hâsılı
velkelâm, şimdi ortaya çıkan tabloda Yüksek Seçim Kurulunun
vermiş olduğu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın
Başkanım, Sayın Başkanım
BAŞKAN Ali Öztunça bir şey
söyleyeceğim: Ali, 40 yaş ne zamandan beri
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
lütfen, son
Yani bu sözümü tamamlarken mikrofon açık olarak
BAŞKAN Peki, buyurun, tamamlayın.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Aynı şeyleri
söylüyor Başkanım, aynı şeyler, devamlı aynı
şeyleri tekrarlıyor.
3.800e göre bir hesap yapsın ne kadar fark
oluyor.
BAŞKAN Haydar, sen
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sadece 16 bin oy
değil, bunun dışında il seçim kurullarının da
Yüksek Seçim Kurulunun yazmış olduğu müzekkereye cevap
veremediği hadiseler var. Nereden, nasıl, kimlerin bildirildiği
belli olmayan isimler de sandık başkanları olarak
atanmıştır. Bu da açıkça hukuka aykırıdır,
seçim düzenlemelerine aykırıdır ve verilen karar çerçevesinde
millî irade tecelli edecek, hak yerini bulacak, her şey çok daha güzel
olacaktır. [CHP sıralarından alkışlar (!)]
SERKAN TOPAL (Hatay) Her şey çok güzel
olacak. dedi.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Bravo! Her şey çok
güzel olacak.
BAŞKAN Ali Öztunç, sen 40 yaş
yaşlı. falan
Neresi yaşlı ya 40ın? Burada
Subaşı var, ben varım, ayıp değil mi!
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Sizden özür
diliyorum Sayın Başkanım.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin ile 61 Milletvekilinin
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1908) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 68) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
5inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
6ncı madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68 sıra sayılı
"Bazı Kanunlar ve 635 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi"nin
6ncı maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Bülent
Kuşoğlu Tufan
Köse İlhami
Özcan Aygun
Ankara Çorum Tekirdağ
Özcan Özel Servet
Ünsal Serkan
Topal
Yalova Ankara Hatay
MADDE 6- 2954 sayılı Kanuna 56 ncı
maddeden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir.
"Görevden uzaklaştırma:
MADDE 56/D - Görevden uzaklaştırma, Kurum
hizmetlerinin gerektirdiği hallerde görevleri başında
kalmalarında sakınca görülen personel hakkında uygulanan
ihtiyati bir tedbirdir. Görevden uzaklaştırmaya, Genel Müdür ile
Kurum müfettişleri yetkilidir. Görevden uzaklaştırmaya
ilişkin işlemler 657 sayılı Kanunun "Görevden
Uzaklaştırma başlıklı Sekizinci Bölümünde yer alan
hükümlere göre yapılır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Hatay Milletvekili Serkan Topal. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinize saygılarımı sunuyorum.
Özerkliği ve tarafsızlığı
Anayasada hükme bağlanan bir TRT
Sayın Özkan da çok iyi biliyor
133üncü maddesini Anayasanın, tarafsız olması gerekiyor.
Şimdi ben çok basit bir soru soracağım: TRT tarafsız
mı arkadaşlar?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Tarafsız, yirmi dört
saatin yirmi üç saati Recep Erdoğanı gösteriyor.
SERKAN TOPAL (Devamla) Sayın Özkan,
tarafsız mı? Az sonra gelip bu kürsüde söyleyecek.
Şimdi, biz eskiden, sadece haber alma
değil, spor, kültür, sanat ve sosyal iletişimde öncü bir kuruluş
olarak görürdük TRTyi. Türk halkı, dünyada olup bitenleri hep TRTden
öğrendi. Siyaseti, sanatı evlerimize hep TRT getirdi. Siyasi
liderlerin unutulmaz tartışmalarını, yorumlarını
hep TRTden izledik. Kıbrıs çıkarmasının parolası
Ayşe tatile çıksın.ı da TRTden öğrendik. Bunun
karşılığında halkımız her yıl mart
ayında postanelere gider ve ruhsat bedeli yatırırdı.
Şu an elektrik faturaları üzerinden alınıyor. Bir kamu
kuruluşu, orada yetimin hakkı var. Şimdi AK PARTİli
milletvekili arkadaşlarımızın vicdanlarına
sesleniyorum: Bütün siyasi partiler eşit bir şekilde, eşit bir
sürede gösteriliyor mu? 169 personel şu anda neden oradan
uzaklaştırılıyor? Bir muhabir başka bir kurumda ne
iş yapacak arkadaşlar, ne iş yapacak? Şimdi, 10 bin
çalışan var orada. Orada adalet duygusuyla çalışan bütün
TRT personeline şapka çıkarıyorum; selamlarımı,
saygılarımı sunuyorum bütün emekçi
arkadaşlarımıza. Ancak her şeyin bir bedeli vardır
arkadaşlar. Kimsenin yanına kâr kalmaz, mutlaka bir gün bu sorulur.
Değerli arkadaşlar, devlet
kurumlarıyla oynamayın. AK PARTİ maalesef bunu kendisine
şiar edinmiş, kurumlarla oynamayı. Aksini söylüyorsa az sonra
Sayın Özkan gelip buradan sataşma hakkını kullanabilir.
Bakın, o 169 kişiyi neden gönderiyorlar, onu ifade edeyim. Hepsi
liyakat sahibi. Çünkü AK PARTİ liyakat sahibinden korkuyor. Onlar liyakate
değil biate önem veriyor. Değerli arkadaşlar, yapmayın,
doğru bir tutum değil, yanlış bir tutum.
Bakın, orada, TRT World, TRT Şeş, TRT
Arapçada kimler, kaç liradan program yapıyor? Hatırlıyor
musunuz, kanuna aykırı olmasına rağmen Hakan Şükür
orada bir program yaptı. Bu halkın paralarını
peşkeş çektiniz. Kim çekti?
Yapmayın arkadaşlar. Gelin,
tıpkı eskiden olduğu gibi TRTyi hepimiz izleyelim. Şimdi
TRTyi izlediğinizde hoşunuza gidiyor mu?
İSMET YILMAZ (Sivas) Gidiyor.
SERKAN TOPAL (Devamla) Şimdi, İstanbul
seçimlerine değinmeden geçemeyeceğim. Az önce Sayın Özkan dedi
ki: Bilerek, kasten, isteyerek, tasarlayarak millî iradeye teşebbüs.
Sayın Özkan, millî iradeye teşebbüs yani 1
zarfta, 4 pusuladan 3ünü teğet mi geçti? 25 ilçe
başkanlığını teğet mi geçti? Meclis üyeliğini
teğet mi geçti? Yapmayın arkadaşlar, yapmayın. Bütün
İstanbul bunu çok iyi biliyor.
Bakın, sizin de çok sevdiğiniz bir
şair var, diyor ya Ne yapsalar boş, göklerden gelen bir karar
vardır. Ben de şunu söylüyorum: Ey sevgili, millî iradeyi gasbedenleri
iyi biliyorsun.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) En sevgili
SERKAN TOPAL (Devamla) Ey sevgili İman dolu
göğsüm gibi serhaddim var. diyen İmamoğlunun 23 Haziranda
yeniden başkan olacağını hepimiz çok iyi biliyoruz.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Vay, vay, vay, vay!
HALİL ETYEMEZ (Konya) Batırdın
şiiri, batırdın!
SERKAN TOPAL (Devamla) Biz de diyoruz ki: Ey
sevgili, milleti birbirine düşürenleri iyi biliyorsun.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) Bu uymadı ya!
Serkan, bu uymadı ya!
SERKAN TOPAL (Devamla) Biz de diyoruz ki: Kopya
çekmek bir sanattır, sanat önemlidir.
HALİL ETYEMEZ (Konya) İşte, kopya
çektiğin için şiiri batırdın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SERKAN TOPAL (Devamla) Her şey çok güzel
olacak. Her şey daha iyi olacak. cümlesinin başka bir versiyonudur
aslında.
BAŞKAN Peki, teşekkürler Sayın
Topal.
SERKAN TOPAL (Devamla) Ama onun patenti Ekrem
abi diyen o çocuğa ait, Ekrem İmamoğluna ait.
Ve son olarak diyoruz ki: Hiç
canınızı sıkmayın.
HALİL ETYEMEZ (Konya) O şiiri yeniden
öğren de gel, yeniden öğren.
SERKAN TOPAL (Devamla) Ne yaparsanız
yapın, 23 Haziranda 16 milyon insan diyecek ki: Her şey çok güzel
olacak.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
6ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Sayın Keven, buyurun, uzun süredir söz
talebiniz var.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
43.- Yozgat Milletvekili Ali Kevenin, sözleşmeli
öğretmenler ile sözleşmeli sağlık personelinin taleplerine
ve kamuda sözleşmeli çalışan uygulamasına son verilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
ALİ KEVEN (Yozgat) Sayın Başkan,
teşekkür ederim.
Sözleşmeli öğretmenlerin mecburi görev
süresi olan 4+2 yıl uygulamasının 3+1 yıl olarak
değiştirileceği bundan yedi ay önce Eğitim Vizyonu
Toplantısında Sayın Cumhurbaşkanı tarafından açıklanmıştı.
Aradan geçen yedi aya rağmen herhangi bir gelişme
yaşanmadı. Sözleşmeli öğretmenlerimiz tayin hakkıyla
aile birliğini kurmak istiyorlar ve bu sürenin bir an önce 3 yıl
olarak yasalaşmasını bekliyorlar. Bu uygulamaya maruz kalan
sözleşmeli sağlık personeli de 4+2 yıl
uygulamasının değiştirilmesini talep ediyor.
Sağlık personeli de öğretmenlere tanınacak 3+1 yıl
uygulamasından faydalanmak istiyor.
Ayrıca, kamuda sözleşmeli
çalışan uygulamasına son verilmeli ve çalışma
barışı acilen sağlanmalıdır. Sözleşmeli
personel eşit işe eşit ücret istiyor, kadrolu mesai arkadaşından
daha az ücret almak istemiyor; sözleşmeli uygulamasına son
verilmesini ve kadrolu çalışmayı istiyor. Bu hakkın bir an
önce tanınmasını temenni ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Fendoğlu
44.- Malatya Milletvekili Mehmet Celal Fendoğlunun, 25
yaş üstü şehit ve gazi çocuklarının şehit ve gazi
yakını olduğunu gösteren tanıtım kartı
düzenlenmesi talebine ilişkin açıklaması
MEHMET CELAL FENDOĞLU (Malatya) Teşekkür
ederim Başkanım.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı
tarafından, harp ve vazife malullerinin de faydalandığı Ücretsiz
veya İndirimli Seyahat Kartları Yönetmeliği
çıkarılmıştır. 25 yaşına kadar şehit ve
gazi çocuklarımıza bu kart verilirken 25 yaşını
dolduranlardan bu kart geri alınmaktadır. 25 yaşından sonra
şehit ve gazi çocuklarımız kendilerinin şehit ve gazi
yakını olduğunu gösterecek bir kart sahibi olamıyor.
Şehit ve gazi ailelerimiz bu mağduriyetin giderilip gazi ve
şehit yakını olan 25 yaş üstü çocuklara bu kartın
sadece tanıtım kartı olarak yani ücretsiz ve indirim
dışında olacak şekilde düzenlenip verilmesini talep
etmektedirler.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Kılıç, buyurun.
45.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, Kuzey Irak'ta yürütülen Pençe Operasyonu'nda
şehit düşen hemşehrisi Piyade Uzman Çavuş Mehmet
Taşhana Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, Kahramanmaraş
Türkoğlu ilçemizin Cumhuriyet Mahallesinden, Hakkâri Yüksekovada görev
yapan Piyade Uzman Çavuş Mehmet Taşhan Kuzey Irakın Goraspi
Dağı bölgesinde Pençe Operasyonunda görev faaliyeti esnasında
teröristler tarafından önceden döşenen mayının
patlaması sonucu şehit olmuştur.
Cenazesi Türkoğlu Fatih Sultan Mehmet
Camisinden kaldırılacaktır.
Şehidimize Allahtan rahmet, ailesine,
yakınlarına ve milletimize sabırlar dilerim. Mekânı cennet
olsun, milletimizin başı sağ olsun.
BAŞKAN Allah rahmet etsin.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin ile 61 Milletvekilinin
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1908) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 68) (Devam)
BAŞKAN 7nci madde üzerinde üç önerge
vardır. İlk okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir,
bu önergeleri birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 7nci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ahmet
Şık Erol
Katırcıoğlu Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul İstanbul İstanbul
Mahmut Celadet
Gaydalı Garo
Paylan Tulay
Hatımoğulları Oruç
Bitlis Diyarbakır Adana
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Muhammet
Naci Cinisli Tuba
Vural Çokal
Adana Erzurum Antalya
Bedri
Yaşar Arslan
Kabukcuoğlu
Samsun Eskişehir
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında söz isteyen Adana Milletvekili Tulay Hatımoğulları
Oruç. (HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; gerçekten, az önceki
tartışmayı dinlerken insan hayretler içinde kalıyor.
Bu mübarek ramazan ayında, vallahülazim ve
billahilkerim, bu kadar yalanı bir araya getirip dizmek büyük günah. Ben
bir kez daha bu kadar yalanı bir arada sıralayabilme, olanı ters
yüz edip başkası yapmış gibi anlatma yeteneğini,
Pinokyo efsanesinin hayata geçeceğini ümit ederek ifade etmek istiyorum.
Değerli grup başkan vekilimiz bir
açıklamasında Torba yasa değil. demişti bu yasa için
çorba yasa demişti. Hakikaten, önümüze gelen yasaların
toplamına baktığımızda çorbaya dönüşmüş
durumda ve torba yasa bu iktidarın geleneği hâline geldi.
Yine bu haftaki bir konuşmasında AKP grup
başkan vekili, ilkokul öğretmeninin elma ile armudun
toplanmayacağına dair ona verdiği eğitimi hatırlatarak
bir konuşma yaptı. Ben de buradan hatırlatıyorum: Bu
iktidar elmayı, armudu, her şeyi birbirine karıştırarak
çorba sunuyor ortaya ve yasama çorba olunca yürütme daha beter oluyor, yürütme
hiçbir şeyi yürütemiyor. Hasbelkader yasayı uygulamak isteyen ya da
uygun gördüğü biçimde davranmak isteyenlerin kafalarının
üzerinde ise bu iktidar Demoklesin kılıcı gibi
iktidarını sallıyor ve en nihayetinde, bir şafak
operasyonuyla kapılar kırılıyor ve gözaltılar
gerçekleşiyor ki bunun örneğini bu ülkede çok gördük.
Buradan şunu sormak istiyoruz: Burada toplumun
yakıcı sorunlarından birisi olan 3600 ek gösterge ve EYT neden
görüşülmüyor, neden bu Meclis bu kararları almıyor?
Yine, bu gelen torba yasa içinde şöyle bir
madde var, 7nci madde: Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü,
uhdesindeki ruhsatları bölerek aynı alan için Genel Müdürlükten
birden fazla yeni ruhsat talep edebilir. Genel Müdürlük tarafından Maden Tetkik
ve Arama Genel Müdürlüğü adına yeni ruhsatlar düzenlenebilir.
Ben burada soru sormak istiyorum: Neden? Bu sorunun
cevabını ben burada verebileceğinizi düşünmüyorum. Daha
önce de bu kürsüden bu konuyu konuşmuştuk. Çünkü Maden Yasası
sıklıkla, ısıtılıp ısıtılıp
bu Meclise getirilmektedir. Bilirkişiler diyor ki: Havza
madenciliğinde ısrar etmeliyiz. Havzayı birden çok parçaya bölüp
onu ruhsatlandırmak birçok felakete sebep olacaktır. Bunun en tipik
örneğini Ermenekte, Somada, Şirvanda yaşadık. Oysa
yapılması gereken -maden yenilenebilir bir enerji değildir- kâr
odaklı düşünmemek, ihtiyaç odaklı düşünmek ve bütünsel
olarak, havza biçiminde ele almak. Böylece güvenlik açısından arama
kurtarma ekiplerinin daha iyi faaliyet yürüteceğini buradan biz daha önce
de ifade etmiştik. Ama burada bilirkişilere, bu konuda
çalışma yürütenlere, sendikalara sormak yerine maden
havzalarının parsellenip ruhsatlandırılarak -parsel parsel-
yandaşlara, sermayeye peşkeş çekilmek istendiğini bir kere
daha ifade etmek istiyoruz.
Aynı zamanda, havza madenciliği
yapılmaması durumunda, tarım arazilerine, su kaynaklarına
verilen zarar, havanın kirletilmesi hiçbir biçimde hesaba
katılmamaktadır. Bakın, burada ekosistem korunmuyor. İnsan
yaşamını, madencinin hayatını bu kadar ilgilendiren
meseleler bir torbanın aparatı olamaz, olmamalıdır da.
Ünlü tiyatro yazarı Dario Fonun Ulrike diye
bir monoloğu vardır. Ulrike, bir kadın olarak otokrasiye
karşı mücadele yürütürken gözaltına alınıp bir hücreye
tıkılıyor. Ve her şey bembeyaz, akan kan beyaz,
soluduğumuz hava beyaz, kara elmas da bembeyaz gözüküyor insanların
gözüne yani anlayacağınız, her şey tek renk ve bembeyaz;
tıpkı bu Meclise taşıdığınız beyaz
torbalar gibi.
82 milyonu beyaz bir gemiye sığdırmak
isteyen iktidar lortlar kamarasında kendini garantiye aldığını
zannediyor. Bacalar, bacalardan tüten ağıtlar, ölüm tehdidi kokan
maden ocakları, can çekişen demokrasi umurunuzda değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla)
Bitiriyorum.
BAŞKAN Toparlayın Sayın Milletvekili.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) Ulrikenin
otokrasiye direnen ruh hâli tam olarak şuydu; az önce bir yalan
dünyası tarifi vardı ya ve her gün, her saat biz şu
sıralardan onları dinlemekteyiz ya, işte, bunlara cevabı
şu: Size rağmen akıl sağlığımızı
koruyacak, bu ülkedeki tüm renkleri görecek, yaşayacağız;
yoksullar, emekçiler ve ezilenler beyaz geminize ortak olmayacak. Bizim de ruh
hâlimiz tıpkı Ulrike gibidir.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki diğer
önerge hakkında söz isteyen Eskişehir Milletvekili Arslan
Kabukcuoğlu.
Süreniz beş dakikadır.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; torba kanun teklifinin
7nci maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bu maddeyle, MTAnın, uhdesindeki arama
ruhsatlarını bölerek aynı alan için Maden ve Petrol
İşleri Genel Müdürlüğünden birden fazla yeni ruhsat talep
edebilmesi ve bu talebin yerine getirilebilmesi
kararlaştırılmaktadır. Kendileriyle görüştüğüm
Sayın MTA Genel Müdürü ve danışmanının konuyla ilgili
açıklamaları şöyledir: Biz onlarca hektarlık alanda arama
yapıyoruz, bu da yıllarca sürmektedir. Bir alanda tespit edilen
değerin ekonomiye kazandırılması için yıllarca
beklemek yerine, araması tamamlanan kısmın ekonomiye
kazandırılması, buradaki madenin çıkarılması,
geri kalan tarama alanı için ise yeniden ruhsat alınması
gerekmektedir. Buna örnek olarak da Polatlıda 9.600 hektarlık bir
alanda arama yaptıklarını, burada 716 hektarda sodyum sülfat
çıktığını, hepsini tamamlamak için
uğraşsalardı yılların geçeceğini,
dolayısıyla bu kısmı bölerek ekonomiye değer
kazandırdıklarını, kalan kısmı yine aramaya devam
edeceklerini söylediler. MTA yetkilileri havza madenciliği yerine dar
alanda madencilik yapılınca alınamayan madenin büyük bir sorun
yaratmayacağını söyleseler de mevcut Hükûmetin şimdiye
kadar yarattığı güvensizlik her şeye kuşkuyla
bakmamıza neden olmaktadır.
Madenler bir ülkenin doğal zenginliğidir
ve o ülkede yaşayan herkesin o madenlerden yararlanma hakkı
vardır. Sömürge devletlerinde halkın yaşam biçimine müdahale
edilemediği hâlde madenlerinin tamamına el konulmaktadır.
Totaliter rejimlerde ise yöneticilerin göz diktiği kaynakların
başında madenler gelmektedir. Demokratik ülkelerde
çıkarılan kanunlar alabildiğine sade, şeffaf ve herkese
eşit mesafede olacak şekilde hazırlanır. Ülkemizde ise 1985
yılında yürürlüğe giren 3213 sayılı Maden Kanunumuz,
yüz seksen yedi ayda 186 kez değişen İhale Kanunu gibi, 2002
yılından itibaren 14 kez değişikliğe
uğratılmıştır. Bu değişikliklerin
birçoğunun açıklamasını kanun teklifinde imzası
bulunan kıymetli milletvekillerimiz bile evrensel değerlerle izah
edemezler.
Örneğin, görüşülmekte olan 47nci madde 2004,
2007, 2010, 2015, 2017, 2018 yıllarında değişikliğe
uğramıştır. Hatta en son üç ay önce bir
değişiklik daha yapılmıştır. Bu kadar izah
edemediğiniz değişiklikler sonucunda kamuoyunda Maden Kanununda
yapılacak her değişiklik için Gözden
kaçırdıkları bir rant var, onun için
uğraşıyorlardır. algısı oluşmuş
durumdadır. Nitekim, 2004 yılında yapılan düzenlemeyle
MTAya izinsiz ve sınırsız arama yetkisi verilmiştir. 2007
yılındaki değişiklikle MTAnın buluculuk hakkı
düzenlenmiş, 2010 yılındaki düzenlemeyle ise MTAnın
buluculuk hakkını kazandığı sahaları devretmesi,
hatta ruhsat müracaatına kapatılan alanlarda dahi arama
yapılabilmesi düzenlenmiştir. Yine 2010 yılında
MTAnın bulduğu bu madenlerin Cumhurbaşkanının izniyle
devredilmesi düzenlemelerinin yapılması tüm bu olumsuz
algıları güçlendirmektedir.
3213 sayılı Maden Kanununda
yapılacak bu düzenlemenin geri çekilerek adil, şeffaf ve
anlaşılabilir şekilde düzenleme yapılmasını, tüm
müteşebbislerimizin eşit şartlarda önlerinin açılacağı
mevzuat düzenlemesi olmasını diliyoruz.
Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68 sıra sayılı
Bazı Kanunlar ve 635 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 7nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Bülent
Kuşoğlu Tufan
Köse İlhami
Özcan Aygun
Ankara Çorum Tekirdağ
Özcan Özel Servet
Ünsal Jale
Nur Süllü
Yalova Ankara Eskişehir
MADDE 7- 4/6/1985 tarihli ve 3213 sayılı
Maden Kanununun 47 nci maddesinin beşinci fıkrasından sonra
gelmek üzere aşağıdaki fıkra ilave edilmiştir.
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü,
uhdesindeki ruhsatları bölerek aynı alan için Genel Müdürlükten
birden fazla yeni ruhsat talebinde bulunabilir. Genel Müdürlük tarafından
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü adına yeni ruhsatlar
düzenlenebilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
46.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, vefat eden
MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası avukatı Selim Debreye Allahtan
rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın
Başkanım, 12 Eylül 1980 darbesi sırasında Milliyetçi
Hareket Partisi ve Ülkücü Kuruluşlar davasının avukatı
Avukat Selim Debre biraz evvel vefat etmiş, onun haberini aldık.
Merhuma buradan rahmet diliyorum, bütün ülkücü arkadaşlarımıza
ve Türk milletine başsağlığı diliyorum.
Teşekkür ediyorum.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin ile 61 Milletvekilinin
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/1908) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 68) (Devam)
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) Sayın Divan,
değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz teklifin 7, 8, 9,
10 ve 11inci maddeleriyle 3213 sayılı Maden Yasasında
değişiklikler öneriliyor.
On yedi yılda Maden Yasasında 2si köklü
olmak üzere tam 14 değişiklik yapılmış. Daha üç ay
önce 7164 sayılı Yasayla Maden Yasasında yine
değişiklikler getirilmiş. Neden? diyecek olursanız
aslında neden çok basit. Cumhuriyetin kazanımlarını,
fabrikalarımızı rant patronlarına değerinin altında
satıp savuranlar, kâr getiren varlıklarımızı teminat
olarak Varlık Fonuna katıp tamamen kendi kontrolü altına
alanlar, tarımımızı bitirip bizi dışarıya
mahkûm edenler ülkemizin yer altı, yer üstü kaynaklarını
hızla tüketiyorlar; şimdi de gözlerini yer altına
dikmişler, Nasıl rant çevreleri için daha cazip kılarız da
daha iyi pazarlarız?ın derdine düşülmüş
anlaşılan.
MTAnın elindeki ruhsatlar bölünemezken,
görüşmekte olduğumuz maddeyle 3213 sayılı Maden
Yasasının 47nci maddesinde yapılan değişiklikle
MTAnın elindeki büyük alanlı sahalar için geçerli ruhsatların
bölünmesinin, parça parça özel sektöre devredilmesinin önü
açılmaktadır. Ruhsatların bölünmesi, yapılmaya
çalışılan ruhsatları birleştirme ve havza
madenciliği anlayışlarıyla taban tabana zıt bir
uygulama olup MTAnın görev tanımına da uygun değildir.
Ancak, ruhsatların bölünmesi, yürütmenin bölerek,
yatırımcılar açısından cazip kılarak rant
kazandırma anlayışına son derece uygundur.
Bakın, burası çok önemli: 25 hektar
sınırı aşılmadan, maden varlığının
ortaya çıkarılmasıyla başlayıp işletme
ruhsatına bağlanan alanlarda ÇED Gerekli Değildir. kararı
valiliklerden alınarak çalışmaya başlanılabilmektedir.
Böylece kontrolsüz, çevresel etkilerinin ne olacağı bilinmeyen bir
sürü alan türeyecektir. Sadece maden arama aşamasında, ne olacak
canım? diyebilirsiniz. Bakın, sizlerle Eskişehirdeki
deneyimimizi paylaştıktan sonra karar verelim isterseniz. Sayın
Erdoğanın altında imzasının bulunduğu Bakanlar
Kurulu kararıyla 2016 yılında verimli tarım arazilerimizin
olduğu Alpu Ovamız büyük ova adı altında sit alanı
ilan edilmişti. Çok geçmeden, hemen bir yıl sonra termik santral çalışmaları
başladı Eskişehirde ve 6 kez ihaleye çıkıldı
ancak yatırımcı bulunamadı. Yerel seçim öncesinde
Erdoğan Eskişehir mitinginde ovanın sit alanı olarak koruma
altında olduğunu söyledi, aynı şekilde AK PARTİ
milletvekilleri ve belediye başkan adayları da Eskişehirlilerin
aleyhine olacak hiçbir şey yaptırmayacağız. diye söz
verdi. Peki, ne oldu, sözler tutuldu mu dersiniz? Eskişehirlinin aleyhine
bir şey yapılmıyor mu şu anda? Gelin, hadi hep birlikte bir
bakalım.
Bakın, burada Eskişehirde başlayan
sondajlar var, sondaj makineleri Eskişehirin en verimli tarım ovasına
konumlandırılmış durumda. Ve ne yazık ki
kuyuların kazıldığı yerler, bakın, membranla
kaplanması gerekirken naylonlarla kapatılmış, kimyasallar
ne yazık ki tarım arazilerine sızıyor. Bakın,
atıklar ne durumda? Derelere dökülüyor, bentonitlere katılan
kimyasallarla derelerimiz kirleniyor, tarım arazilerine, toprak altı
sularımıza sızıyor. Dedim ya hani verimli tarım
arazisi diye, ekili alanlar var oralarda ve gerçekten çok verimli sahalar
bunlar. Bakın, hiç dikkate almadan, sondaj yapacak araçlar girmiş,
ekinlere zarar vermeye başlamış bile.
Şimdi, Eskişehirliler daha maden arama
aşamasında başlarına neler gelebileceğini çok iyi
gördüler. Bunları gören halk direniyor, termik santralde başına
gelecekleri düşünmek bile istemiyor ve imza topluyorlar. Dava üzerine
davalar sürdürülüyor. Eskişehirliler direniyor; suyumuzu,
havamızı, toprağımızı kirletmemek için
direniyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
JALE NUR SÜLLÜ (Devamla) Bir dakika rica edebilir
miyim.
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili.
JALE NUR SÜLLÜ (Devamla) Tabii.
Eskişehirliler seçim öncesi olduğu gibi
yine ikna edilmeye, kandırılmaya çalışılıyor
ancak Eskişehirlileri bugüne kadar gerçeği söylemeyenler
kandıramadılar. Biz Eskişehirliler olarak bizi kandırmak
isteyenlere hiçbir zaman kanmadık ve her şeyin çok güzel olması
için, kanmamayı deneyimleyerek öğrendik.
Ben inanıyorum ki 23 Haziranda da haksız
ve hukuksuz olarak yenilenen İstanbul seçimlerinde daha önce
İstanbula ihanet ettiklerini itiraf edenlere İstanbullular
kanmayacak ve İstanbulda da her şey çok iyi olacak, çok güzel olacak
Eskişehirdeki gibi, diğer aldığımız
şehirlerdeki gibi.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Daha güzel olacak.
JALE NUR SÜLLÜ (Devamla) Aynen öyle. Ne kadar
gülerseniz gülün, 23 Haziranda her şeyin ne kadar güzel
olacağını siz de deneyimleyerek, İstanbul
halkının kanmadığını görerek göreceksiniz.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Hak yerini bulacak, Binali
Yıldırım Başkan olacak, siz hiç merak etmeyin.
JALE NUR SÜLLÜ (Devamla) Genel Kurulu saygı ve
sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
7nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
8inci madde üzerinde iki önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 8inci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Muhammet
Naci Cinisli Tuba
Vural Çokal
Adana Erzurum Antalya
Ahmet Kamil Erozan Bedri
Yaşar
Bursa Samsun
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Bursa Milletvekili Ahmet Kamil Erozan. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
AHMET KAMİL EROZAN (Bursa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; geçtiğimiz hafta Turizmi
Teşvik Kanunu vesilesiyle huzurunuza geldiğimde sadece ben değil
başka arkadaşlarımız da nihayet bir tematik yasa teklifiyle
karşı karşıya olduğumuzdan ötürü memnuniyetimizi ifade
etmiştik. Kapadokyayla ilgili yasa teklifi de bunun bir benzeriydi. Ama
maalesef bu hafta sukutuhayale uğradık. Yine bir torba kanunla
karşı karşıyayız ve bu torba kanuna ben geçmişte
çuval demiştim, bazı arkadaşlarımız çorba dediler,
buna ortaya karışık da diyebilirsiniz, serpme de
diyebilirsiniz. Ne olduysa her şey bir araya
tıkıştırılmış bir yasa ve bunu bilinçli
yaptığınızı biz biliyoruz. Bilinçli
yaptığınızı biliyoruz derken şunu ifade etmek
istiyorum: Kaşla göz arasında bir şeyler kaçırıp acaba
çaktırmadan onaylatabilir miyiz arayışı içindesiniz. Bu
mümkün değil yani bizim zihnimizi karıştırmak için yapmakta
olduğunuz çabaların bence anlamı yok.
Geçen haftaki Turizmi Teşvik Kanunu
çerçevesinde konuşma yaptığımda o yasanın buram buram
rant koktuğunu ifade etmiştim. Bu, ondan çok farklı değil.
Bu maddeler ise, özellikle bu madde maalesef buram buram Ali Cengiz oyunu
kokmakta. Niye bunu ifade ediyorum? Bunun bir defa Beştepeye sipariş
edildiğini biliyoruz. Bunun müellifi sizler değilsiniz, bir lobi, kim
olduğu da belli bu lobinin, Bir kanun teklifi sunsanız da, biz de
bundan bir hayır görsek. diye bunu size getirdiler, daha doğrusu
size gönderdiler, siz maalesef bunun postacılığını
yapıyorsunuz bizim huzurumuzda. Dolayısıyla bunun ardında
neler gizli olduğunu, biraz evvel, dün akşam da bunu bir
arkadaşınız söyledi, Bu, kamu kurum ve kuruluşlarına
destek amacıyla yapılmıştır. dediler; A maddesini
söylediler, aslında B maddesinde tuzak, orada özel sektörden bahsediliyor,
o özel sektörde bundan kimlerin nemalanacağını da ben burada
isim olarak anmak istemem. Ayrıca, bunun getirilmiş olması
başka madencilik sektörleri açısından da rekabet
koşullarını zedeleyen bir tablo ortaya koyuyor. Ama buraya
gelmişken -iki dakika kırk saniyem var- başka bir konuya daha
değinmek isterim.
Yine, bir müddet evvel burada şehir
hastanelerinden bahsettik. Neler oluyor biliyor musunuz şu anda şehir
hastanelerinde? Şehir hastanelerinde frene bastınız, yürümüyor
inşaatlar. Niye yürümüyor inşaatlar? Çünkü kesin teslim
yapılırsa ne devreye girecek? Hasta garantisi devreye girecek. Hasta
garantisini ödeyebilmeniz için paranız yok, dolayısıyla frene
bastınız, hastanelerin inşaatını sürdüremiyorsunuz ve şeytanca
planları da düşündüğünüzü biz öğrendik maalesef.
Örnek vereceğim, çok uzaktan değil,
memleketimden, Bursadan: Türkiyede toplam 230 bin hasta yatağı var.
Bunu nüfusa bölerseniz, hasta başına, 345 kişiye 1 yatak
düşüyor demektir, 345 kişiye 1 yatak düşüyor. Bursanın
nüfusu 3 milyon kabaca, bunun sonucu olarak Bursanın yatak ihtiyacı
8.700. Bu 8.700 yatak yok Bursada, 6 bin yatak var. Dolayısıyla
2.700 bir açığınız var. Açığınız
derken hepimizin açığı var ve Bursalılar -orada da bir
şehir hastanesi yapılıyor- Bu şehir hastanesi
tamamlandığında 1.200 yatak çok şükür ilave edilecek,
dolayısıyla bizim yatak açığımız azalacak. diye
umutlandılar ama öyle olmayacağını anladık çünkü o
şehir hastanesinin hastaya ihtiyacı var. Bunu nasıl
yapacaksınız? Hastane kapatacaksınız, hastane
kapatacaksınız. Bunu da ben tesadüfen söylemiyorum. Size 4 tane
hastane sayacağım: Muradiye Devlet Hastanesi, Ali Osman Sönmez
Onkoloji Hastanesi, Türkan Akyol Göğüs Hastalıkları Hastanesi ve
Zübeyde Hanım Doğum Hastanesi. Bu 4 hastaneyi kapatmak üzeresiniz.
Yani Bursalılar ilave 1.200 yatak beklerken bu hastanelerin
kapatılması sonucu eksi 1.400 yatağa düşecekler.
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Onları
satacak, AVM kuracaklar Sayın Vekilim.
AHMET KAMİL EROZAN (Devamla) Şimdi
dolayısıyla bu şeytani hesapları bir tarafa
bırakıp bayram yaklaştığı için daha fazla detaya
girmeyeyim, bir daha gelişimde daha ayrıntılı
konuşacağım konular var.
Ama bu akşamlık hepinizin
bayramını kutlar, özellikle Bursalı hemşehrilerime buradan
hem selam hem de hayırlı bayramlar dilerim.
Çok teşekkür ediyorum. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68 sıra sayılı
Bazı Kanunlar ve 635 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 8inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Bülent
Kuşoğlu Tufan
Köse Servet
Ünsal
Ankara Çorum
Ankara
Özcan Özel İlhami
Özcan Aygun Müzeyyen
Şevkin
Yalova Tekirdağ Adana
Madde 8 3213 sayılı Kanunun geçici 29
uncu maddesine aşağıdaki geçici madde ilave edilmiştir.
GEÇİCİ MADDE 29- Bu Kanun
kapsamında;
a) Yer altındaki maden işlerinde faaliyet
gösteren kamu kurum ve kuruluşlarının yer altındaki maden
işlerine ilişkin 11/9/2014 tarihi itibarıyla, 4735
sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu kapsamında devam
eden sözleşmeler ile bu Kanun kapsamındaki rödovans sözleşmesi
ile çalışan rödovansçılara,
b) Kanunun 2 nci maddesinde sayılan IV. Grup
madenlerden "Linyit ve "Taşkömürü çıkaran özel hukuk
gerçek ve tüzel kişilerinin ruhsat sahibi olarak işlettikleri
yeraltı maden işletmeleri ile kamu kurum ve kuruluşlarının
iştiraklerinin 11/9/2014 tarihinden önce sözleşmeye bağlanarak
işlettirdikleri yeraltı maden işletmelerinde çalışan
rödovansçılara,
4857 sayılı Kanunun 41 inci, 53 üncü ve 63
üncü maddelerinde 6552 sayılı Kanunla yapılan
değişiklikler ile bu Kanunun ek 9 uncu maddesiyle oluşan maliyet
artışlarının karşılanmasına ilişkin
destek verilebilir. Destek tutarları belirlenirken kömür
fiyatlarının değişimi de dikkate alınabilir. Bu
destekler Genel Müdürlük bütçesine bu amaçla konulan ödeneklerden
karşılanır. Maliyet artışlarının
karşılanmasına ilişkin usul ve esaslar ile bu usul ve
esasların uygulanma süresi Cumhurbaşkanınca belirlenir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bazı kanun ve kanun hükmünde
kararnamelerle ilgili olarak hazırlanan 68 sıra sayılı Yasa
Teklifinin 8inci maddesi üzerine grubumuz adına söz almış
bulunuyorum.
On yedi yıldır, tabii, yapboz sistemine
dönmüş yasal mevzuat düzenlemeleriyle, uygulamalarıyla
karşı karşıyayız. Bu torba yasa da yine bu on yedi
yıldır yapılan uygulamaların bir benzeri gibi, içine ne
bulunursa atılan bir torba yasa niteliğinde.
Evet, 3213 sayılı Maden Kanununun bazı
maddelerinde değişiklik öngörülmekte, oysa
hatırlayınız arkadaşlar, üç ay önce -daha mürekkebi
kurumadı diyebiliriz- burada 7164 sayılı Yasayla Maden
Kanununun pek çok maddesini yenilemiştik, revize etmiştik. Buraya
çıkan pek çok konuşmacı defalarca tekrarladı, ben de bir
kez daha tekrarlıyorum. Evet, on yedi yıllık AKP
iktidarında tam 14 kez değişiklik yapıldı; 2si köklü
olmak üzere tam 14 kez değişiklik yapılmış
olmasına rağmen aradan henüz üç ay geçmeden yeniden birtakım
maddelerde revizyona gidilmesi hepimizin şapkasını önüne koyup
düşünmesi gereken bir durumdur diye düşünüyorum.
Sayın milletvekilleri, şubat ayında
getirilen kanun düzenlemesiyle ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisinin -uzun
adını okumayayım- Sanayi, Enerji, Tabii Kaynaklar Komisyonunun
görüşmeleri sırasında, gerek alt komisyonda gerekse normal
komisyon toplantılarında bu Maden Kanununun özünden
koparıldığından sıklıkla bahsettik.
Mevzuatın yatırım ve üretim içerisinde yer alan sektörün bütün
bileşenlerini içermediğini ve kanunun ruhunun ve lafzının
kalmadığını defalarca komisyonlarda ve bu Mecliste, bu
sıralarda dile getirdik yine. Bakanlığın, sektörün,
sendikaların, meslek örgütlerinin, üniversitelerin ilgili bölümlerinin bir
araya gelerek ülkemizin varlık ve kaynaklarının doğru bir
şekilde aranması, araştırılması,
geliştirilmesi -işletilmesi için duyarlı bir şekilde terk
edilmesi- çevreye duyarlı bir şekilde işletilmesi ve Maden
Kanununun yeniden ele alınması gerektiğini defalarca
vurguladık. Maalesef bu uyarı ve önerilerimiz yok sayılmıştır.
Bugün mevcut yasa teklifinin mahzurları göz ardı edilerek yeniden o
7164 sayılı Yasa MHP ve AKPnin oylarıyla onaylanmış
ve bugün yeniden 4 maddede değişiklik önümüze getirilmiştir.
Değerli milletvekilleri, mevcut düzenlemenin
uygulamada ne tür sonuçlar yaratacağı yani bir iki ay sonra yeniden
yeni düzenlemeyle karşımıza gelinip gelinmeyeceği
bilinmemektedir.
Yine, söz konusu teklifin az önce
oyladığımız 7nci maddesinin MTAnın elinde bulunan
ruhsat sahalarının böl-parçala-sat anlayışını yasal
hâle getirmek için bir madde düzenlemesi hâline getirildiğini görüyoruz.
Kamu kaynaklarının bu şekilde böl-parçala-sat
anlayışıyla yağmalanması kabul edilebilir bir durum
değildir. Yapılan bu düzenlemelerle, maden bölgelerinde ruhsat
birleştirme, havza madenciliği gibi düzenlemeler savunulurken ne oldu
da bugün MTAnın elindeki ruhsatlar böyle bölünerek satma
anlayışına geri dönüldü? Bunu bilmemiz gerekmiyor mu
değerli iktidar milletvekilleri? Biz kamunun elinde bulunan ruhsat
sahalarının lime lime edilerek satılmasına karşı
olduğumuzu bu sıralardan, bu kürsüden hep belirttik, yine belirtmek
istiyoruz. Bu nedenle kanun teklifi içinden mutlaka çıkarılması
gerekirdi ama ne yazık ki oylarınızla yine geçti.
Değerli milletvekilleri, 100 Günlük Eylem
Planı içerisinde bin maden sahasının satılacağı
öngörülüyor. Bu çok büyük bir vahamettir arkadaşlar. MAPEGin
yaptığı açıklamada 2019 yılı içerisinde 2 bin
ruhsat sahasının satılacağı ifade edilmiş olup
27/5/2019 tarihli Resmî Gazetede 500 adet ruhsat sahası şu anda
ihaleye açılmış bulunuyor, iki gün önceki tarihli Resmî
Gazetede arkadaşlar. Şu anda madencilik sektörü krizde olabilir;
ulusal madenciliğimiz, ulusal zenginliğimiz olan madenlerin ucuz ucuz
elden çıkarılarak peşkeş çekilmesi gerekmiyor
arkadaşlar. Son üç yılda MTA Genel Müdürlüğünün milyarlarca lira
harcayarak yaptığı arama ve araştırma sonucu elde
ettiği
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla)
Başkanım, tamamlıyorum.
BAŞKAN Tamamlayın, buyurun.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) MTA
milyarlarca lira harcayarak araştırmalar yapıyor ve muhtemelen
olumlu sonuçlar elde ettiği sahalar
Mikrofon açılmadı sanki
BAŞKAN Buyurun Sayın Milletvekili.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) Yenilemek istiyorum
burayı: MTA tarafından milyonlarca, milyarlarca lira harcanarak
aramalar yapılıp muhtemelen olumlu veriler elde edilen sahalar
bölünüp parçalanarak -ülkemizin geleceği olan yer altı
kaynaklarımız arkadaşlar, bunlar yenilenemeyen
kaynaklardır- yandaş firmalara veya ulusötesi firmalara peşkeş
çekilecektir. 82 milyon insanımızın ortak malı olan yer
altı kaynaklarımızın yağmalanmasına bir an önce
son verilmelidir. Yerli ve millî olmak bunu gerektirir. Millî olmak bunun
neresinde, vicdan bunun neresinde? Yetim hakkı yemekten bir an önce vazgeçin.
Soma faciasıyla birlikte yer altı kömür
işletmelerinde mevzuat değişikliği sebebiyle meydana gelen
maliyet artışlarının desteklenmesi adına teşvik
uygulaması getirilmiş, sektörün mağduriyeti
azaltılmıştır. Mevcut kanunda teşvikle ilgili
uygulamalar var iken bu değişiklikle beklenen sonuç, gerekçe
maddesinde açıkça belirtilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) Efendim,
tamamlıyorum.
BAŞKAN Şu anda Türkiye iftar
sofrasında. Beş dakikada anlatılmayan on dakikada
anlatılmıyor, emin olun.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) Hemen
bitiriyorum efendim.
BAŞKAN Peki, buyurun Sayın Milletvekili.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) Hangi
kriterler baz alınarak ne kadar süre verilip verilmeyeceği açık
değildir. Sektörü ilgilendiren bu tür düzenlemelerin açık ve net
olarak yapılması, herkese eşit, adil, kamu-özel ayrımı
yapılmaksızın uygulanması sağlanmalıdır
diyorum.
Değerli milletvekilleri, son olarak da
özellikle şunu söylemek istiyorum: Bankalara ve saraya yapılan
yönetim kurulu ve yüksek istişare kurulu üyelikleri yandaş
atamalardır, âdeta siyasi rüşvet niteliğindedir. Bu ülkede
yandaşa değil, hak eden vatandaşa yer verilmelidir diyoruz. Biz
bu ülkede sadakatin değil, liyakatin ödüllendirildiği ortamlar ve
kanuni düzenlemeler istiyoruz.
Her şey çok güzel olacak.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
8inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
9uncu madde üzerinde iki önerge vardır.
Önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Buyurun, okuyun:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 9uncu maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 6- 3213 sayılı Kanuna
aşağıdaki geçici madde ilave edilmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 43- 14/2/2019 tarihli
ve 7164 sayılı Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunla
Devlet hakkı oranlarına ilişkin olarak bu Kanunda yapılan
değişiklikler 2018 yılı Devlet hakkı beyan, tahakkuk
ve tahsilatlarında uygulanmaz.
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Tuba
Vural Çokal Hasan
Subaşı
Adana Antalya Antalya
Muhammet Naci Cinisli Bedri
Yaşar
Erzurum Samsun
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Antalya Milletvekili Hasan Subaşı. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
HASAN SUBAŞI (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
68 sıra sayılı Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 9uncu maddesiyle ilgili söz almış bulunuyorum.
9uncu madde, devlet hakkı
oranlarının 2018 yılında uygulanmaması için
düzenlenmiştir. İlk bakışta, doğrusu, buna bir itirazımız
bizim de söz konusu değil ama bizim itirazımız, yine birçok
konunun, 15 kanun ve kanun hükmünde kararnamede değişiklik
yapılan konuların yine bir torbaya konularak özensizce
düzenlenmesinedir.
Ayrıca, 14/2/2019da düzenlediğimiz Maden
Yasasının üç ay sonra tekrar düzenlenmesi doğrusu
yasaların, torba yasaların çok özensiz ve kanun tekniğine
aykırı, kanun kalitesinden çok uzak düzenlendiğinin
belirtileridir.
Gerekçesine baktığım zaman 9uncu
maddenin ve Maden Kanunundaki değişikliklerin, şunu görüyorum:
Sektörden gelen talepler üzerine dört maddede değişiklik
yapılmıştır. Geçen hafta dikkatinizi çekmişse önümüze
gelen Turizmi Teşvik Yasasında da yine sektörden gelen talepler
üzerine diye sunum yapılmıştı. Oysa Yasa Teklifine
baktığımız zaman, sadece sektörden gelen talepler
değil, doğanın, çevrenin, insan haklarının,
işçinin yaşam hakkının ve iş güvenliğinin ön
planda tutulması gerekirdi ama bütün bu düzenlemelerde yine sektörden gelen
talepler üzerine denilmiştir.
Ben daha önce Maden Yasası düzenlenirken
Antalyadaki taş ocaklarının tahribatından
bahsetmiştim. Hatta, bir çevre felaketine sebep olan binlerce taş
ocağının Antalyanın doğasını ve
ormanlarını tahrip ettiğinden söz etmiştim, yine 2 çevreci
dostumuzun bu uğurda katledildiğinden söz etmiştim. Yine bununla
ilgili bir olayı aktarmak istiyorum: Bu taş ocaklarıyla ilgili,
binlerce ruhsat alınmış taş ocağı vardır
Antalyayı ve turizmini, Antalyanın doğasını tahrip
eden. Bunlardan birinin de Elmalının Tekke köyünde Alevilerce kutsal
sayılan Dur Dağında da taş ocağı olduğundan
söz etmiştim. Gelişmelerden bahsetmek istiyorum. Yine, o binlerce
taş ocağı yine aynı faaliyeti sürdürüyor ve Tekke
köyündeki, Dur Dağındaki taş ocağı da faaliyetini
sürdürüyor. Abdal Musa Derneği Başkanı -bir Alevi dedesi olan-
Ali Eriş ve 15 arkadaşı defalarca hapis cezası
almıştır bu Dur Dağındaki taş ocağına
direndikleri için. Hatta Ali Eriş 5inci defa cezaevine girmiştir ve
son aldığı ceza da on üç aydır. Söylemek istediğim
buydu yani sektörden gelen talepler üzerine diyerek yasaları
hazırlıyoruz ama bu yasalarda insan yok, insan hakkı yok,
doğa ve çevreye saygı yok.
Turizmi Teşvik Yasasında da sunumda yine
sektörden gelen talepler üzerine, baktığımız zaman,
koyların tahsisi kolaylaşmıştı. Bu yasada da Maden
Yasasında da sadece ruhsatlar kolaylaşmış durumda.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HASAN SUBAŞI (Devamla) Toparlıyorum
efendim.
BAŞKAN Buyurun.
HASAN SUBAŞI (Devamla) Benim burada söylemek
istediğim: Çevre felaketlerine sebep olan taş ocaklarının
bu Maden Yasasından çıkarılması gerekmektedir. Taş
ocaklarının yerlerinin tespiti ve ruhsatlarının verilmesi
işlemi mutlaka yerel yönetimlere verilmelidir, Maden Yasası
kapsamından bunlar çıkarılmalıdır.
Bakın, Antalyada bir Kent Konseyi var, bütün
sivil toplum örgütlerinin çatı örgütüdür ve çok ciddi bir kurumdur. Onlar
basın açıklamasında Çevre felaketine dönüşmeye
başlayan taş ocakları için ivedi önlemler
alınmalıdır. derken onlar da bu ocakların Maden
Yasası kapsamı dışına çıkarılmasını
önermektedir ki bu, çok doğru bir husustur, buna dikkat edilmesi gerekir
diye düşünüyorum.
Hepinizin bayramını kutluyorum,
saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68 sıra sayılı
Bazı Kanunlar ve 635 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 9uncu
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Bülent
Kuşoğlu Özcan
Özel Tufan
Köse
Ankara Yalova Çorum
Servet Ünsal Baha
Ünlü İlhami
Özcan Aygun
Ankara Osmaniye Tekirdağ
MADDE 9- 3213 sayılı Kanuna
aşağıdaki geçici madde ilave olunmuştur.
"GEÇİCİ MADDE 43- 14/2/2019 tarihli
ve 7164 sayılı Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunla Devlet
hakkı oranlarına ilişkin olarak bu Kanunda yapılan
değişiklikler 2018 yılı Devlet hakkı beyan, tahakkuk
ve tahsilatlarında uygulanmaz.
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Osmaniye Milletvekili Baha Ünlü. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
BAHA ÜNLÜ (Osmaniye) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 68 sıra sayılı torba yasanın
9uncu maddesi için grubum adına söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Gelişmiş ülkelerin kalkınma süreçleri
incelendiğinde madencilik sektörünün büyük rol oynadığı
görülmektedir. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler
kalkınmalarını maden zenginliklerine
dayandırdıkları hâlde ülkemizde madencilik bulunması
gereken yerde değildir. Bütünlükten kopuk bir anlayışla
hazırlanan mevcut Maden Kanununun bazı maddelerinde
değişiklik yapılmasıyla da madencilik sektöründe bir
atılım yapmak mümkün değildir. Yaklaşık iki buçuk ay
önce 7164 sayılı Maden Kanununun birçok maddesinde
değişiklik yapılmasına rağmen çok kısa bir zaman
sonra yeni bir düzenlemenin Genel Kurul gündemine getirilmesinin nedeni
anlaşılamamaktadır. İktidarın on yedi yıldır
Ben yaptım, oldu. anlayışından vazgeçmediği burada
da görülmüştür.
Torba yasa uygulaması nitelikli yasa
kavramının bir tür kemiricisi konumuna gelmiş
bulunmaktadır. Yeni sistemde artık kanun tasarıları
bakanlıklar eliyle değil, doğrudan milletvekilleri eliyle teklif
olarak hazırlanacak, görüşülecek ve vatandaşın
ihtiyaçlarına daha net çözümler üretilecek deniyordu ancak bunu bir türlü
göremiyoruz arkadaşlar.
Genel Kurul gündemine getirilen teklifin ilgili
maddeleri madencilik sektörü ve sektörde görev yapan bazı
kuruluşlarla ilgili ayrıntılı düzenlemeler içermektedir.
Değerli milletvekilleri, teklifin 9uncu
maddesi devlet hakkı oranlarına ilişkindir. Maden
işletmeleri ticari faaliyetler olup her ticari faaliyette olduğu gibi
üretim, maliyet, kâr unsurları göz önüne alınarak sürdürülmektedir.
Bu faaliyetlerin maliyet unsurları içinde Maden Kanunu gereği devlet
hakkı ödemeleri önemli bir yer tutmaktadır.
Devlet hakkı, bir mali yükümlülüktür. Ruhsat
sahibinin mali yükümlülüğünün artırılıp
azaltılması devletin tasarrufundadır. Bu değişiklik de
Anayasanın 73üncü maddesi gereği kanunla yapılmaktadır.
14 Şubat 2019 tarihinde yürürlüğe giren
7164 sayılı Kanunda ruhsat sahiplerinin 2018 yılına ait
devlet hakkı beyan, tahakkuk ve tahsilatlarının, 7164
sayılı Kanun hükümlerine göre uygulanacağıyla ilgili bir
hüküm bulunmamaktadır. Ancak Maden ve Petrol İşleri Genel
Müdürlüğü 2019 Nisan ayı içerisinde yayınladığı 2
duyuruyla ruhsat sahiplerinin 2018 yılı devlet haklarının
2019 Şubatta yürürlüğe giren 7164 sayılı Kanun hükümlerine
göre ödenmesi istenmiştir. Söz konusu duyurular, hukuksal dayanaktan
yoksun, kazanılmış hakların korunması ve
yasaların geriye yürümezliği ilkelerine aykırılık
teşkil etmektedir. MAPEG bu yönde bir uygulamayla ruhsat sahiplerinden
yasal olmayan şekilde ek devlet hakkı almayı talep
etmiştir. Madencilik dernekleri ve ruhsat sahipleri Bakanlığa
birçok dava açmış ve iktidar, bu duyuruların yanlış
olduğunu ve Bakanlığın açılan davaları
kaybedeceğini anladığı için yaklaşık iki buçuk ay
önce yürürlüğe girmiş olan kanun maddelerinde tekrardan değişiklik
yapılmasını istemiştir. Bu durum, iktidarın
kalıcı ve planlı bir şekilde değil, esnek ve
anlık ihtiyaçları gidermek için kanun
çıkardığını göstermektedir. Aslında MAPEG burada
kendi içerisinde de çelişmiştir. MAPEG devlet hakkı
hesaplarıyla ilgili 28 Şubat 2009 öncesi ve sonrası yürürlükte
olan Maden Kanununun bazı hükümlerini alarak bir mevzuat harmanı
hazırlamıştır. Bu mevzuat harmanını 4 Nisan ve 19
Nisan 2019 tarihlerinde iki duyuru olarak yayınlamış ve kamu
gücünü kullanarak ruhsat sahiplerine ek mali yükümlülük getirmiştir. MAPEG
Anayasanın 73üncü maddesini yok saymıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili.
BAHA ÜNLÜ (Devamla) Toparlıyorum
Başkanım.
Bu duyuruların yasal geçerliliği yoktur.
Buradan da görüldüğü gibi, teklifi hazırlayan iktidar mensubu milletvekillerinin
kanun teklifini hazırlarken sektör bileşenlerinin, maden
emekçilerinin, maden, jeoloji ve elektrik mühendisleri odalarının,
sivil toplum kuruluşlarının, sendikaların, üniversitelerin
ve ilgili kamu kuruluşlarının görüşlerini
almadıkları bir kez daha anlaşılmıştır.
Son on yedi yıllık AK PARTİ
iktidarı döneminde 3213 sayılı Maden Kanunu 2si köklü olmak
üzere tam 14 kez değişikliğe uğramıştır. Bu,
uygulanan devlet politikalarının ne kadar yanlış
olduğunu ve iktidarın bu konuda ne kadar yetersiz ve bilgisiz
olduğunu göstermiş, yatırım ve üretim sürecinde yer alan
insanları da bezdirmiştir. Sonuç olarak toplumsal, ekonomik ve
çevresel bakımdan sürdürülebilir bir madencilik ve
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAHA ÜNLÜ (Devamla)
sektörünün gelişimi,
devletle ilgili sektör temsilcileri, demokratik kitle örgütleri, sivil toplum
örgütlerinin iş birliğiyle mevcuttur.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Milletvekilim.
BAHA ÜNLÜ (Devamla) Hepinize saygılar
sunuyorum.
İyi bayramlar diliyorum. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
9uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
10uncu madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68 sıra sayılı
Bazı Kanunlar ve 635 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 10uncu
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Ali Öztunç Serkan
Topal İlhami
Özcan Aygun
Kahramanmaraş Hatay Tekirdağ
Mustafa
Adıgüzel Özcan
Özel Gamze
Taşcıer
Ordu Yalova Ankara
MADDE 10- 3213 sayılı Kanuna
aşağıdaki geçici madde ilave olunmuştur.
GEÇİCİ MADDE 44- 28/2/2019 tarihinden
önce Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan
kaynak veya rezerv raporları olan madenler için bu maddenin
yayımından itibaren 12 ay içerisinde Genel Müdürlüğe
başvurulması halinde, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğüne
buluculuk hakkı verilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer
(CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
GAMZE TAŞCIER (Ankara) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
23 Haziran İstanbul seçimlerine
yaklaştığımız şu günlerde yine müjdeli haberlere
uyanıyoruz. Biliyorsunuz, ülkemizdeki yer altı zenginliklerinin
seçimlerden önce bulunmak gibi bir huyu var. 31 Mart öncesinde Trakyada
doğal gaz bulunmuştu, şimdi 23 Haziran seçimleri öncesinde yine
Trakyada kömür bulunuyor. Tesadüf tabii(!) Demek ki ülkemizde her ay seçim
olsa Türkiye zenginleşecek(!)
Değerli milletvekilleri, iktidar partisi hemen
hemen her ay yeni bir ekonomik paket açıklıyor. Adı bazen
İvme finansman paketi oluyor, bazen yeni ekonomi programı oluyor,
bazen de Bakın, burası çok önemli. paketi oluyor ama ekonomi bir
türlü güven sağlayamıyor. Ekonomiyi toparlamak bir yana her gün daha
da beter hâle getiriyor bu uygulamalar, demek ki bu işte bir
yanlışlık var. Ben size ekonominin nasıl düzeleceğini
söyleyeyim: Çok basit, israfı bitirin. Bakın, o zaman Türkiye ekonomisi
şaha kalkar. Sizlere sadece Ankara Büyükşehir Belediyesinde ortaya
çıkan birkaç israftan bahsedeceğim, Ankaraya bakıp Türkiye'nin
hâlini varın siz düşünün.
Melih Gökçekin kırkyıllık
arkadaşının boş arazisini Depo yapacağım.
diyerek belediyeye bağlı ANFA şirketine kiralatıp boş
arsaya üç yıl için 778 bin lira kira ödediği ortaya çıktı.
İstifa etmeden üç buçuk ay önce başka bir ihale
gerçekleştirdiği, parklara salıncak, oyuncak koymak için 81
milyon lira ödediği ancak alınan malzemelerin
yarısının bile kullanılmadığı,
diğerlerinin ise çürümeye terk edildiği ortaya çıktı.
Belediyenin deposunda 100 bin top olduğu ortaya çıktı.
Belediyenin borcunun 9,5 milyar lira olduğu ortaya çıktı.
Yaklaşık değeri 1 milyon lira olan 3 zırhlı cipin
Gökçeke tahsis edildiği, bunlardan sadece 2sinin alınabildiği
ortaya çıktı. Seçimden beş gün önce ANFAnın reklam
ihalesine çıkıp daha yapılmamış işin
parasının ödendiği, 1,5 milyon liranın şirkete
aktarıldığı ortaya çıktı. ASKİnin Gökçekin
hayal dünyasından fışkıran ANKAPARKın
yapımı için 1 milyar liradan fazla borç verdiği ortaya
çıktı. (AK PARTİ sıralarından Yalan. sesi) En beteri
de Gökçek döneminde 1 milyar liraya ihale edilen işin Mansur
Yavaşın şeffaf belediyecilik anlayışıyla 188
milyon gibi bir rakamla yapıldığı ortaya çıktı.
Sadece bu ihaleyle Ankaralının cebine 812 milyon lira para
kaldı. Bu israf edilen, vakıflara, kişilere, kurumlara
aktarılan paralar Ankarada yüzlerce kreş, binlerce park, yüzlerce
otobüs, yeni metro hatları olabilirdi ama hep söylüyorum, siyaset bir
tercih meselesidir. Siz halkın parasını ensesi kalın,
yandaş patronlara rant sağlamak için,
oğullarınızın, kızlarınızın
vakıflarına aktarmak için kullanabilirsiniz, halka hizmet için de
kullanabilirsiniz. Siz Ankaranın göbeğine ne idiği belirsiz bir
saat heykeli, kavşaklara dinozor da dikebilirsiniz, evladını
kreşe bırakacak anne babalar için kreş de açabilirsiniz. (CHP
sıralarından alkışlar) Milyonlarca lirayı hiçbir
anlamı olmayan kapılara da verebilirsiniz, vatandaşın
iş çıkışı eve tıklım tıkış
otobüslerle değil yeni, ferah otobüslerle gitmesini sağlamak için de
kullanabilirsiniz. Ankaranın milyarlarca lirasını
yaşayamadığınız çocukluk yüzünden ANKAPARK diye bir
ucubeye de yatırabilirsiniz, vatandaş yoksullukla boğuşurken
bir yardım eli olsun diye su fiyatlarını indirmek için de kullanabilirsiniz.
Tabii ki siyaset bir tercih meselesi. Elbette sizin bu tercihleriniz
sandıkta sonuç buldu ve Ankaralı artık nasıl bir
belediyeyle yönetilmek istiyorsa öyle bir başkan seçti.
Belediye meclislerinde de ne kadar engellemeye
çalışırsanız çalışın, Ankaralı hak
ettiği belediyeciliğe sonunda kavuştu. Ankarada olduğu
gibi 23 Haziranda İstanbulda da her şey güzel olacak.
Çok teşekkür ederim. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
10uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
11inci madde üzerinde iki önerge vardır.
Önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 11inci maddesinin kanun teklifi metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Nimetullah
Erdoğmuş Hakkı
Saruhan Oluç Garo
Paylan
Şanlıurfa İstanbul Diyarbakır
Mahmut Celadet
Gaydalı Ahmet
Şık Erol
Katırcıoğlu
Bitlis İstanbul İstanbul
Tulay
Hatımoğulları Oruç
Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen, Şanlıurfa Milletvekili Nimetullah Erdoğmuş.
Süreniz beş dakikadır. (HDP
sıralarından alkışlar)
NİMETULLAH ERDOĞMUŞ
(Şanlıurfa) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;
saygı ve hürmetle selamlıyorum.
Dün bu Mecliste bir tartışma oldu, düzeyli
bir tartışmaydı, ben de ona değinmek istiyorum. Kanun ve
kılıçla ilgili burada bir tartışma oldu. Şimdi,
Kuran-ı Kerimin Hadid suresi var, Hadid suresinde Biz kitabı ve
mizanı indirdik adaleti uygulayasınız diye. der Kitabı ve
teraziyi indirdik adaleti uygulayasınız diye. Daha sonra da devam
ediyor Bir de demiri indirdik. diyor yani
kılıcı indirdik.
Şimdi, eğer önce demir zikredilseydi kitap
ve mizan yani terazi kılıcın emrine girmiş olacaktı ki
bunun adı tahakküm, bunun adı faşizm, bunun adı
despotluktur. Eğer kılıç, kitap ile terazinin arasına
girmiş olsaydı, o zaman kanun dediğimiz şey kılıç
tarafından parçalanırdı ki kanun yapmanın, kanun
peşinde mücadele etmenin yine bir anlamı kalmazdı ve
mizanın da, kanunun da yine kılıcın emrinde, yine gücün
emrinde kalması mukadder olurdu. Bundan dolayı, dikkat ederseniz esas
mesele kamu için, kamunun yararı için yapılan hizmetler ve
kanunlardır.
Bakınız, İslam tarihinde ilk önce
Emevîler Döneminde, Muâviye Döneminde kamu malı yerine yani
beytülmal tabiri yerine Allah malı tabiri kullanıldı ki Ebu
Zerin ilk itirazı, ilk mücadelesi işte o andan itibaren Muâviyeye
karşı başladı. Neden? Çünkü Allah adına Allah
malı diyerek kendisinde bir tasarruf hakkı gördü Emevi muktedirleri
ve dediler ki: Artık bu bir kader meselesidir. Biz Allah adına
bunların tasarrufunda bulunuyoruz ve siz de bu kadere inanmak
mecburiyetindesiniz. Yanlış kaderciliğin, yanlış
kader inancının, işte, tarihi oradan başlar ve cebriye
dediğimiz akım o günden itibaren inancı, dini iktidarın
emrine sunarak o şekilde gücünü kaybettirdi ve o mizan dediğimiz,
kitap dediğimiz, adalet dediğimiz inancın ruhu o gündür
bugündür muktedirlerin emrine girdi.
Buna niçin değindim? Şimdi, mevcut
kanunlarla ilgili yapılan düzenlemeler, yapılan müdahaleler,
yapılan çalışmaların temelinde bu kamu hizmeti
yatmaktadır ki buna Kuran Nas diyor, Nas. Yani insanın yani
halkın emrinde olması lazım. Kuranın son suresi Nas
suresidir, son ayeti de Nasla biter. Halkın emrinde, halkın
hizmetinde olan şey âdeta Hakkın da yeryüzündeki bir görünüşü
ve bir mevcudiyetidir diyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle, yapılan
kanunların, yapılan çalışmaların adil
olmasını diliyorum ve son söz olarak diyorum ki Kuranî bir gerçek
olan Zalim sen de olsan, anan da olsa, kardeşin de olsa, baban da olsa,
onun karşısında; mazlum ise düşmanın dahi olsa onun
yanında yer alacaksın emrine istinaden, hep beraber mazlumların
yanında olmak dileğiyle saygı ve hürmetlerimi sunuyorum.
Hayırlı akşamlar diliyorum. (HDP ve
CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 11inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
"MADDE 7- 7/11/1985 tarihli ve 3238
sayılı Savunma Sanayii ile İlgili Bazı Düzenlemeler Hakkında
Kanunun 10 uncu maddesinin ikinci fıkrasında bulunan "acil
ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Muhammet
Naci Cinisli Tuba
Vural Çokal
Adana Erzurum Antalya
Bedri
Yaşar Ayhan
Altıntaş
Samsun Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Ankara Milletvekili Ayhan Altıntaş
Süreniz beş dakikadır. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; iftar saati çok yaklaştı,
o nedenle konuşmamı kısa keseceğim.
Torba yasayla yapılan düzenlemelerin kanun
tekniği açısından yanlış olduğunu, istisnai
olarak kullanılması gereken bu usulün neredeyse kural hâline
geldiğini üzülerek görüyoruz. Ancak bu konularda ne kadar uyarı da
yapsak iktidar bildiğini okuyor. İlgili uzman görüşleri
alınmadan, ilgili komisyonlarda görüşülmeden alelacele
hazırlanan teklifler Mecliste sayısal üstünlükle çabukça geçebilir
ama kısa zamanda problemler yaratır. Umarız
sakıncalarını kendileri de görürler ve istikrarlı bir
devlete yakışan yasalar yaparlar.
Bu torba yasada da Kültür
Bakanlığından Millî Eğitim Bakanlığına,
TRTden MTAya olmak üzere birçok farklı kurumu ilgilendiren maddeler
ilgili komisyon görüşü alınmadan gündeme gelmiştir.
Benim üzerinde konuşacağım 11inci
maddede ise Emniyet Genel Müdürlüğüne bir nevi örtülü ödenekten harcama
yapılması imkânı getiriliyor. Mevcut mevzuatta ancak acil
durumlarda izin verilen bu durum düzenli hâle getiriliyor. Emniyetimizin
sağlayıcıları harcamalarını şeffaf olmayan
bir şekilde yapabilecek yetkilere sahip oluyorlar. Serbest
düşüncenin, özgür gazeteciliğin, kişi masumiyetinin askıya
alındığı bir ortamda güvenlik güçlerine bu imkânların
verilmesi demokratik ortamı daha da kötüleştirecektir. Twitterdan
yapılan eleştirilerin terör eylemi sayıldığı, her
gün bir gazetecinin dövüldüğü, bir muhalefet liderinin evinin basıldığı,
ana muhalefet liderine yumruk atıldığı ve faillerin serbest
bırakıldıkları bir ortamda emniyet güçlerine şeffaf
olmayan harcamalar yapma imkânı verilmesi ülkenin iyice
karanlığa düşmesine destek olacaktır. Bu nedenle bu maddeye
temelden karşı olduğumuzu belirtirim.
Kısacası, bu yasa teklifinin hem yasa
tekniği hem de içerdiği maddeler bakımından birçok sorun
barındırdığı görülmektedir. Bu nedenle genelinde tüm
teklife, özelinde ise 11inci maddeye olumlu oy vermeyeceğimizi
belirtirim.
Hepinizin Ramazan Bayramını kutluyorum.
Genel Kurula saygılarımı sunuyorum. (İYİ PARTİ ve
CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Milletvekilim.
Şimdi önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
11inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.46
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.48
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Nurhayat ALTACA
KAYIŞOĞLU (Bursa)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
85inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
68 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan, 69 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine başlıyoruz.
2.- İstanbul Milletvekili Şirin Ünal ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin
ile 49 Milletvekilinin Askeralma Kanunu Teklifi (2/1940) ve Milli Savunma
Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
69)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir iş
bulunmadığından, alınan karar gereğince, kanun
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 30 Mayıs 2019 Perşembe günü saat 14.00te
toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 19.49