TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
86ncı
Birleşim
30
Mayıs 2019 Perşembe
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Ankara Milletvekili
Mustafa Desticinin, terörle mücadeleye ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- İzmir Milletvekili
Hasan Kalyoncunun, Trabzon ilinin tarihî ve kültürel değerlerine
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- İstanbul
Milletvekili Müşerref Pervin Tuba Durgutun, 31 Mayıs Sigarasız
Bir Dünya Gününe ilişkin gündem dışı konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Konya Milletvekili Orhan
Erdemin, öldürülen Doğanhisar Belediye Başkanı İhsan
Öztokluya Allahtan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
2.- Antalya Milletvekili
Rafet Zeybekin, Antalya ilinde doğaya zarar veren mermer
ocaklarının faaliyetine son verilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
3.- Kahramanmaraş
Milletvekili İmran Kılıçın, şiddetin zulüm
olduğuna ve insanlığın fiziksel, psikolojik, sosyolojik,
siyasal, kültürel, ekonomik, sözel, cinsel yönden şiddet sarmalına
alındığına ilişkin açıklaması
4.- Ankara Milletvekili Nihat
Yeşilin, kamu bankalarının esnafa, çiftçiye, emekçiye kredi
vermesi gerekirken kimlere kredi verildiğini ve son bir yılda kaç
vatandaşın Ankara Güvenpark Anıtında zor durumda
olduğu için kendini yakmak isteyen esnaf gibi canına kıymak
istediğini bu tablodan utanması gerekenlerden öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
5.- Kahramanmaraş
Milletvekili Ali Öztunçun, gıda fiyatlarındaki artış
nedeniyle uzun süreli sözleşmelere göre çalışan yemek
firmalarının mağduriyetine ve Kahramanmaraş ilinin
Pazarcık ilçesinin yol sorununa ilişkin açıklaması
6.- Mersin Milletvekili Ali
Cumhur Taşkının, İslam âleminin mübarek Kadir Gecesini
tebrik ettiğine ve yaklaşmakta olan Ramazan Bayramını
Cenab-ı Haktan niyaz ettiğine ilişkin açıklaması
7.- Bursa Milletvekili
Mustafa Esginin, sağlıkta bir dünya modeli ortaya konulduğuna
ve Bursa ilinde hizmete sunulan hastanelere ilişkin açıklaması
8.- Amasya Milletvekili Hasan
Çilezin, Kuzey Irakta yürütülen Pençe Harekâtına ilişkin
açıklaması
9.- İstanbul
Milletvekili Ali Kenanoğlunun, İstanbul Eyüpsultan İMKB
Lisesinde yaşanan olaya ilişkin açıklaması
10.- Kahramanmaraş
Milletvekili Sefer Aycanın, millî servetimiz olan Numune Hastanesi ile
Yüksek İhtisas Hastanesinin hastane olarak Türk milletine hizmet etmeye
devam etmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
11.- Amasya Milletvekili
Mustafa Levent Karahocagilin, gönül belediyeciliğiyle hizmete talip olan
AK PARTİnin insan merkezli yürüteceği hizmetlerin neler
olduğuna ilişkin açıklaması
12.- Kocaeli Milletvekili
İlyas Şekerin, sanayi kenti olan Kocaeli ilinin aynı zamanda
doğal zenginliğe sahip turizm kenti olduğuna ilişkin
açıklaması
13.- Gaziantep Milletvekili
İmam Hüseyin Filizin, Fatih Sultan Mehmete Hocası Molla Güraninin
Bizans imparatorlarına benzemeye çalışıyorsan bil ki
onları bu gösteriş mahvetti. ikazından ders alınması,
başta Külliye olmak üzere devletin bütün kurumlarının lüksten ve
israftan uzak durması gerektiğine ilişkin açıklaması
14.- Mersin Milletvekili
Olcay Kılavuzun, Zümrüt Apartmanı adlı kitabın toplumda
infial etkisi yarattığına, sağlıklı nesiller
yetişebilmesi için eğitim sistemimiz başta olmak üzere devletin
yerine getirmesi gereken vazifeler olduğuna ilişkin
açıklaması
15.- Konya Milletvekili Esin
Karanın, Türk aile yapısını bozmaya yönelik
programların yayından kaldırılması gerektiğine,
Türk İslam âleminin Kadir Gecesini ve Ramazan Bayramını
kutladığına ilişkin açıklaması
16.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkanın, Kuzey Irakta yürütülen Pençe Harekâtı
sırasında şehit düşen Piyade Teğmen Raşit
Aydın ve Piyade Uzman Çavuş Mehmet Taşhana Allahtan rahmet
dilediğine, SPKnin emeklilik fonlarında standart ve para
piyasası fonlarına alınacak varlıklara ilişkin
düzenlemeye gittiğine, Hükûmeti geçim sorunlarına
yoğunlaşmaya davet ettiklerine, Danıştay savcısının
Sakarya ilindeki Tank Palet Fabrikasının özelleştirilmesi işleminin
iptaline yönelik mütalaasını değerli bulduklarına, Kocaeli
ilindeki kayıtlı işsiz sayısındaki artışa,
FETÖ üyeliği suçlamasıyla tutuklu bulunan Amerikan
vatandaşı Serkan Gölgenin serbest bırakılmasından
sonra sırada kimin olduğunu öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
17.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, Kuzey Irakta yürütülen Pençe Harekâtı
sırasında şehit düşen Piyade Teğmen Raşit
Aydın ve Piyade Uzman Çavuş Mehmet Taşhana Allahtan rahmet
dilediğine, kamu avukatlarının özlük hakları yönünden
yaşadığı mağduriyet ile kamu kurum ve
kuruluşlarında çalışan işçi ve memurların
sorunlarının giderilebilmesi için Milliyetçi Hareket Partisi olarak
gerekli çalışmaları yaptıklarına, Kadir Gecesi ile
Ramazan Bayramının Türk milletine, İslam âlemine huzur
getirmesini niyaz ettiklerine ilişkin açıklaması
18.- Mersin Milletvekili
Fatma Kurtulanın, Diyarbakır ili Kayapınar Belediyesi çocuk
kreşinde yaşanan işgal girişimine, Bismil Belediyesi ile
Mardin Belediyesinde yapılan talana, Halfeti, Urfa ve Ankaradan gelen
işkence haberleriyle ilgili Meclisin harekete geçmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
19.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Tunceli ilinde Belediye Başkanı Fatih Mehmet
Maçoğlu ile Vali Tuncay Sonel arasında işletmeler sebebiyle
yaşanan gerginliğe, SGKnin aylık sigortalı
sayısı istatistiklerini açıklamama sebebine ve SGK gibi siyaset
dışı olması gereken bir kuruma bu verileri
açıklatmayan iradenin ne olduğunu öğrenmek istediklerine,
açıklanan Yargı Reformu Strateji Belgesine, nafakayla ilgili
yapılan düzenlemeye ve Meclisin demokrasiye, rejime sahip
çıkması gerektiğine ilişkin açıklaması
20.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Kuzey Irakta yürütülen Pençe Harekâtı
sırasında şehit düşen Piyade Teğmen Raşit
Aydın ve Piyade Uzman Çavuş Mehmet Taşhana Allahtan rahmet
dilediğine, ramazan ayının bereketiyle Genel Kurulun
çalışma yönünden başarılı bir hafta geçirdiğine,
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
anlayışıyla son kararları Meclisin vereceğine, Rabbim
cümlemizi Kadir Gecesini hakkıyla idrak edenlerden eylemesine ve
hayırlı Ramazan Bayramı dilediğine ilişkin
açıklaması
21.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, Batman Milletvekili Ayşe Acar
Başaranın 68 sıra sayılı Kanun Teklifinin 12nci
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
22.- Mersin Milletvekili
Fatma Kurtulanın, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
23.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, isyanların, ortaya çıkan isyan
girişimlerinin ve kalkışmaların ayrı ayrı
değerlendirilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
24.- Mersin Milletvekili
Fatma Kurtulanın, ülkede Kürt sorunu olduğunun açık
olduğuna, HDPnin MHPnin tehditlerine boyun eğecek bir parti
olmadığına, PKKnin dört yıldır alıkoyduğu
askerleri kurtarmak için niçin bir şey
yapılmadığını öğrenmek istediklerine, Meclisin
taziye yeri olmadığına, Kürt sorununun demokratik çözümünün bu
Meclisin görevi olarak önünde durması gerektiğine ilişkin
açıklaması
25.- Sakarya Miletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ve
Milliyetçi Hareket Partisi olarak 82 milyon Türkiyenin huzurlu olması
için fedakârlık göstereceklerine, asla ve asla terör odaklarına
müsaade etmeyeceklerine ilişkin açıklaması
26.- Mersin Milletvekili
Fatma Kurtulanın, Sakarya Miletvekili Muhammed Levent Bülbülün
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ve HDP
olarak Türkiyenin birliğini, beraberliğini düşünen,
ağır bedeller ödeyen bir parti olduklarına ve Seyit
Rızanın Kürtlerin dedesi olduğuna ilişkin
açıklaması
27.- Adana Milletvekili
Müzeyyen Şevkinin, kamuda çalışan sözleşmeli personelin
kadro beklediğine, şehir hastanelerinde emekçilerin işten
çıkarıldığına, kadın taciz ve tecavüzleri ile
çocuk istismarına son verilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
28.- Eskişehir
Milletvekili Jale Nur Süllünün, diyabet hastalarının
yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması
29.- Ordu Milletvekili Cemal
Enginyurtun, Ordu ve Giresun yaylalarında topyekûn yıkım
yapıldığına, hayvancılık için, tarım için
elli altmış yıldır kullanılan binaların
yıkılmasının doğru olmadığına
ilişkin açıklaması
30.- Adana Milletvekili
Ayşe Sibel Ersoyun, 31 Mayıs Sigarasız Bir Dünya Gününe
ilişkin açıklaması
31.- Tekirdağ
Milletvekili İlhami Özcan Aygunun, yaşanan dolu ve sel nedeniyle
Amasya ile Tekirdağ Malkaranın doğal afet kapsamına
alınmasını talep ettiklerine ilişkin açıklaması
32.- Ankara Milletvekili
Servet Ünsalın, BAŞKENTGAZ üzerinden Ankara Büyükşehir Belediye
Başkanı Mansur Yavaşa yönelik karalamayla algı
yaratılmaya çalışıldığına ilişkin
açıklaması
33.- Bursa Milletvekili
Atilla Ödünçün, Uluslararası Lösemili Çocuklar Haftasına
ilişkin açıklaması
34.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Ankara Milletvekili Durmuş Yılmazın 68
sıra sayılı Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerinde
İYİ PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
35.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, 29 Mayıs İstanbulun fethinin 566ncı yıl
dönümü kutlamalarına Cumhuriyet Halk Partili belediye
başkanlarının davet edilmediğine ilişkin
açıklaması
36.- Isparta Milletvekili
Aylin Cesurun, bayram ikramiyesinden faydalanamayan emeklilerin
mağduriyetinin giderilmesi ve ikramiyelerin günün şartlarına
göre yeniden düzenlenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
37.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Aydın Milletvekili Hüseyin Yıldızın
görüşülmekte olan 68 sıra sayılı Kanun Teklifinin 14üncü
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
38.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın şahsiyatla
uğraştığına ilişkin açıklaması
39.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Denizli Milletvekili olması hasebiyle Denizli
Milletvekili Yasin Öztürkün görüşülmekte olan 68 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 16ncı maddesiyle ilgili önerge
üzerinde yaptığı konuşmasında Meclisin mehabetine
yakışmayan üslubu nedeniyle özür dilediğine ilişkin
açıklaması
40.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, Diyarbakır Milletvekili Garo Paylanın
görüşülmekte olan 68 sıra sayılı Kanun Teklifinin 19uncu
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
41.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, torba yasa teklifinin yanlış bir yasama biçimi
olması nedeniyle 68 sıra sayılı torba Yasa Teklifinde
karşı oldukları maddeler olduğu gibi destekledikleri
maddeler de olduğuna, CHP Grubu olarak tutumlarının teklifin
bütünü üzerinde herhangi bir oy kullanmama yönünde olduğuna ilişkin
açıklaması
V.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının, Romanya Temsilciler Meclisi
Avrupa İşleri Komisyonu heyetinin ülkemizi ziyaret etmesinin TBMM
Başkanlık Divanının 15/5/2019 tarih ve 16 sayılı
Kararıyla uygun bulunduğuna ilişkin tezkeresi (3/764)
VI.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- İstanbul
Milletvekili Nevzat Şatıroğlu ve Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin ile 61 Milletvekilinin
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1908) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 68)
2.- İstanbul
Milletvekili Şirin Ünal ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin ile 49 Milletvekilinin
Askeralma Kanunu Teklifi (2/1940) ve Milli Savunma Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 69)
3.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali Yıldırımın
Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti, Gürcistan Hükümeti ve Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Savunma Alanında İşbirliği Mutabakat
Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Teklifi (2/1187) ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(S.Sayısı:17)
4.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Ulusal Sürücü Belgelerinin/Sürüş Ehliyetlerinin Karşılıklı
Olarak Tanınması ve Değişimi Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1771) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 57)
B) Yeniden Görüşmeleri
Yapılan Teklifler (Tekririmüzakere)
1.- İstanbul
Milletvekili Nevzat Şatıroğlu ve Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin ile 61 Milletvekilinin
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1908) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 68) (Madde 14)
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın 68 sıra sayılı Kanun Teklifinin ikinci
bölümü üzerinde HDP Grubu adına yaptığı konuşması
sırasında Milliyetçi Hareket Partisine ve MHP Grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
2.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbülün sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
3.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Denizli Milletvekili Yasin Öztürkün 68 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 21inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
VIII.- ÖNERİLER
A) Danışma Kurulu
Önerileri
1.- Danışma
Kurulunun, 68 sıra sayılı Kanun Teklifinin Genel Kurulun 30
Mayıs 2019 tarihli 86ncı Birleşiminde kabul edilen 14üncü
maddesinin yeniden görüşülmesine dair Plan ve Bütçe Komisyonu
Başkanının talebi İç Tüzükün 89uncu maddesi uyarınca
uygun görüldüğüne ilişkin görüşü
2.- Danışma
Kurulunun, Genel Kurulun 31 Mayıs 2019 Cuma günü toplanmamasına
ilişkin önerisi
IX.- OYLAMALAR
1.- (S. Sayısı: 68)
İstanbul Milletvekili Nevzat Şatıroğlu ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin
ile 61 Milletvekilinin Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin oylaması
2.- (S.Sayısı:17)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti, Gürcistan
Hükümeti ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Savunma Alanında
İşbirliği Mutabakat Muhtırasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifinin
oylaması
3.- (S. Sayısı: 57)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Tekirdağ Milletvekili
Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ulusal Sürücü Belgelerinin/Sürüş
Ehliyetlerinin Karşılıklı Olarak Tanınması ve
Değişimi Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifinin oylaması
X.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin, TBMMnin içinde
bulunduğu bölgenin "TBMM Külliyesi" olarak
adlandırılmasına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanvekili Süreyya Sadi Bilgiçin cevabı (7/11819)
2.- Konya Milletvekili Fahrettin Yokuşun, norm kadro
çalışmalarına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanvekili Süreyya Sadi Bilgiçin cevabı (7/11822)
3.- Konya Milletvekili Fahrettin Yokuşun, TBMM İdari
Teşkilatında görev yapan müşavir unvanlı personele
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Süreyya
Sadi Bilgiçin cevabı (7/11823)
4.- Konya Milletvekili Fahrettin Yokuşun, mülga
Başbakanlıktan atanan personele ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanvekili Süreyya Sadi Bilgiçin cevabı (7/11824)
5.- Konya Milletvekili Fahrettin Yokuşun, TBMM İdari
Teşkilatında şahsa bağlı kadrolarda görev yapan
personele ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili
Süreyya Sadi Bilgiçin cevabı (7/11825)
6.- Denizli Milletvekili Yasin Öztürkün, Halkla İlişkiler
Binasının engelli erişimine uygunluğuna ilişkin sorusu
ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Süreyya Sadi Bilgiçin
cevabı (7/11930)
30 Mayıs 2019 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.02
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Nurhayat ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa), Bayram ÖZÇELİK
(Burdur)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
86ncı Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, artan terör
olayları hakkında söz isteyen Ankara Milletvekili Mustafa Desticiye
aittir.
Buyurun Sayın Destici.
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Ankara Milletvekili Mustafa Desticinin, terörle
mücadeleye ilişkin gündem dışı konuşması
MUSTAFA DESTİCİ (Ankara)
Saygıdeğer Başkanım, kıymetli milletvekilleri; sizleri
ve bizleri takip eden milletimin her bir ferdini saygıyla, sevgiyle ve
muhabbetle selamlıyorum.
Öncelikle, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin
yürüttüğü Pençe Harekâtında şehit olan Piyade Teğmen
Raşit Aydın ve Piyade Uzman Çavuş Mehmet Taşhan
kardeşlerimize Cenab-ı Haktan rahmet, ailelerine ve milletimize
başsağlığı diliyorum, mekânları cennet ve âli
olsun.
Saygıdeğer milletvekilleri, Türk milleti
ordu millettir. Hayatımızın her döneminde, o anki tahsilimiz,
makamımız ve görevimiz ne olursa olsun, kendimizi şerefli Türk
ordusunun bir mensubu hissettik. Dolayısıyla, harekâtla ilgili
ayrıca bir destek cümlesi kurma ihtiyacı dahi duymadan, her daim
yanlarında olduğumuz Mehmetçiklerimize Yüce Rabbimden
muvaffakiyetler niyaz ediyorum.
Kıymetli milletvekilleri, yerli savunma
sanayimizin, ordumuzun operasyon yeteneğine sahada
sağladığı katkıyı görmemiz ve ölçebilmemiz
açısından da harekâtı ciddiyetle ve dikkatle takip etmekteyiz.
Pençe Harekâtı, Kandilin harekât alanının sınırlanması
ve lojistik yollarının kapatılması için stratejik ve hayati
bir öneme sahiptir. Harekâtı, daha önce defalarca dile getirdiğimiz,
her ne şartta olursa olsun ve bedeli ne olursa olsun Fıratın
doğusunun yani Suriyenin kuzeydoğusu ve Irakın kuzeyinin
kontrol altına alınmasıyla ilgili önemli bir adım olarak
görüyor, milletimizin varlığını hedef alan terörün hak
ettiği akıbetle sonlandırılmasının
başlangıcı olmasını temenni ediyorum.
Bölge coğrafyasının
şartları ve jeopolitiği itibarıyla güvenliğin
kalıcı olabilmesi için, İran ve Irak Merkezî Yönetimiyle
iş birliğinin önemine vurgu yapmak istiyorum. Bu kapsamda, Irak
Cumhurbaşkanı Barham Salihin Türkiye'yi ziyaretini önemli buluyor,
terör konusunda Türkiye ve Irakın iş birliğinin
kalıcı olmasını diliyorum. Türkiyenin terörle mücadele
konusundaki kararlılığı, İran ve Irak için, bu
ülkelerin güvenliği ve toprak bütünlüğü için de önemli bir
fırsattır. Ayrıca, bölgede kendilerini oyun kurucu olarak gören
ABD ve Rusya yönetimleri Türkiyenin güvenliğini riske edecek hamlelere
girişmemeli, bundan, başta bölgede yaşayan sivil halk olmak
üzere hiç kimsenin fayda sağlamayacağı
unutulmamalıdır. PKKyı enterne ederken YPGnin, PYDnin
kalıcılaştırılması gayretleri bu işe
girişenlerin terörle mücadelede samimi olmadıklarının
açık bir göstergesidir.
Aziz milletim, Irak ve Suriye toprakları Araplar
ve Kürtlerden ibaret bir bölge değildir. Türkler, bu bölgenin bin
yılı aşkın bir süredir asli ve en önemli
unsurlarındandır. Türkiye Cumhuriyeti devleti ise bölgedeki Türkmen
varlığının güvenliğinin teminatıdır. Bu
vesileyle Türkiyenin en başından beri Irakın ve Suriyenin
toprak bütünlüğünün yanında olduğunu tekrar
hatırlatıyorum.
Burada vurgu yapmak istediğim bir husus da
terörün tüm unsurlarıyla mücadeleden asla vazgeçilmemeli ve katiyen yeni
bir müzakere sürecine dönülmemelidir. Özellikle de Türkiye bu dönemde şu
üç şeyden vazgeçmemeli ve geri adım atmamalıdır: Birincisi,
S400lerin alımı; ikincisi, Suriyenin kuzeydoğusuna yani
Fıratın doğusuna inşallah bayramdan sonra gerçekleşeceğini
ümit ettiğimiz harekât ve üçüncüsü de Doğu Akdeniz havzasındaki
kazanımlarımız.
Tekraren, şehitlerimize rahmet, kahraman
ordumuza muvaffakiyetler diliyorum.
Değerli milletvekilleri, birkaç cümleyle,
sık sık karşımıza çıkan ve milletçe
vicdanlarımızı kanatan bir hususa değinmek istiyorum.
Pedofili, ülkemizde maalesef gündemden düşmeyen ve çözüm bulmakta
zorlandığımız bir problem hâline dönüşmüştür.
Kararlılıkla ifade etmek istiyorum, bir ülkede bir suç önlenemiyorsa
yapılacak ilk işlerden biri o suça dair cezaları yeniden gözden
geçirmek olmalıdır. Konuyla ilgili alınacak başka önlemler
elbette olacaktır. Tıbbın psikiyatriye ait akademik dalı
başta olmak üzere, yürütme, sosyoloji, eğitim, kolluk kuvvetleri ve
yerel yönetimler dâhil olmak üzere çocuk istismarı konusunun
alanını genişleterek
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın
Başkan.
MUSTAFA DESTİCİ (Devamla)
ailelerinin
yanında da olsa kötü muameleye maruz kalan, özellikle sokaklarda
çalıştırılan, dilendirilen çocuklarımızı da
kapsayacak şekilde bu alanda acilen çalışma
yapılmalıdır. Yasa koyucu olan Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu
konuda cezaları yeniden düzenleme hususunda üzerine düşen görevi
yerine getirmelidir. Bu konu bugün itibarıyla artık zaruret hâlini
almıştır.
Cumhuriyeti kuran Gazi Meclisin mensupları olarak
milletimize, gelecek nesillere ve tarihe karşı sorumluluk
taşıyoruz. Şunu asla unutmayalım: Eğer devlet
çocuklarını koruyamıyorsa devletin kutsallığına
dair söylenen her söz anlamını hafifletecektir ve yitirecektir.
Bu duygu ve düşüncelerle yüce Meclisin siz
değerli üyelerini saygıyla selamlıyor, necip milletimizin ve tüm
İslam âleminin mübarek Kadir Gecesini ve Ramazan Bayramını
tebrik ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
Trabzonun tarihî ve kültürel değerleri hakkında söz isteyen
İzmir Milletvekili Hasan Kalyoncuya aittir.
Buyurun Sayın Kalyoncu. (MHP
sıralarından alkışlar)
2.- İzmir Milletvekili Hasan Kalyoncunun, Trabzon
ilinin tarihî ve kültürel değerlerine ilişkin gündem
dışı konuşması
HASAN KALYONCU (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Trabzonun tarihî ve kültürel
değerleri hakkında gündem dışı söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Son aylarda Trabzonlulara yönelik çeşitli
imalarda bulunulmaktadır. Bir evladı olmakla iftihar ettiğim
Trabzona ve Trabzonluya yönelik ima ve ithamların hepsi gizli bir
Pontusculuk iddiasına hizmet eden ihanet ifadeleridir.
Bilinen Trabzon tarihi milattan önce 7nci
yüzyıla dayanmaktadır ve bu tarihin başlangıç
safhasında -öğrenmek isteyenler için söylüyorum- Saka Türkleri
vardır. Yani milattan önce 7nci yüzyıldan beri Trabzon Türk
yerleşim yerlerinden biridir. Ayrıca bölgede Kuman-Kıpçak Türklerinin
varlığı hâlâ izlerini yer isimlerinde net olarak ortaya
koymaktadır. Bir dönem Trabzonun Bizansın hüküm sürdüğü
bölgede yer alması bölgede Türk varlığını ortadan
kaldırmamıştır, sadece bölgeye Rumların
yerleşmesine sebep olmuştur. 1461de Fatih Sultan Mehmet Han
tarafından fethedildiğinde Kaleiçinde 2 bin kadar Türkün
yaşadığı kaydedilmiştir. Bu tarihten sonra da Trabzon
beş yüz elli sekiz yıldan beri Türktür, Türkündür ve ilelebet Türk
kalacaktır. (MHP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar) Bunun yanında, tarihî kayıtlara
bakıldığında, Orhan Gazi döneminden itibaren Trabzonda ahi
ocaklarının da var olduğu ayrı bir gerçektir.
Rus Savaşında Trabzonluların
verdikleri milis savunma savaşının her anı birer
kahramanlık destanıdır. Çaykarada Sultan Murat Yaylası,
Ofda Baltacı Deresi ve Arsinde Yanbolu Deresi savaşlarda
Trabzonluların azgın Rus ordularına karşı verdiği
mücadele alanlarından sadece birkaçıdır.
Kurtuluş Savaşı döneminde ise
işgal yıllarında silahlandırılmış Rum
çetelerin Pontusculuk iddialarıyla başlattıkları Türk
ahaliye karşı kıyım, Gazi Meclisimizin emrindeki merkezî
ordunun marifetiyle sona erdirilmiştir.
Gazi Meclisimizde Trabzonlular hakkında
konuşanlara bir tavsiyede bulunacağım: Bir de Erivan ve Erbil
gibi şehirlerin Türkmen şehri, Türk yurdu olduğunu gündeme
getirsinler ve burada yapılan ırkçı saldırılara
karşı da tavır koysunlar.
Tarih kitaplarını okumadan, bilgi
edinmeden Yok Trabzona gittim, orada onu gördüm; yok bir yere benzettim.
ifadeleri en basit ifadeyle cahilliktir.
Yıllardan beri en yoğun misyonerlik faaliyetleri
Trabzonda yürütülmüştür fakat Trabzonlular bu oyuna geçit
vermemiştir. Hangi görüşe mensup olursa olsun, vatan, millet söz
konusu olduğunda Trabzon tek yumruk olan bir şehirdir. PKKnın
faaliyetlerini Karadenize taşıması tesadüf değildir ve diyoruz
ki: Eren, iyi ki varsın. Bölücülere karşı mücadelenin sembolü
hâline gelen Eren Bülbül kardeşim, ruhun şad olsun. Buradan tüm
şehitlerimize de Allahtan rahmet diliyorum.
Bu duygularla hatırlatmak isterim ki
Türkiye'nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün olduğunu,
vatanımızın terk edilecek bir çakıl taşı
olmadığını; hiçbir Türkten, başkaları öyle
istiyor diye vazgeçemeyeceğimizi biliniz. Bizim için bu devlete
vatandaşlık bağıyla bağlı her birey
değerlidir ve hiç kimse arasında etnik ve inanç kökenine göre
ayrım yoktur, tek ayrım vatan hainlerine karşıdır.
Milleti ve ülkesiyle bölünmez, ebet müddet Türkiye Cumhuriyetinin garantisi,
çatısı altında bulunduğumuz Türkiye Büyük Millet
Meclisidir. Millet, vatan ve devletin bekası için
yapmadığımız fedakârlık kalmayan biz Türk
milliyetçileri, evelallah millî birlik ve bütünlüğümüzün de
teminatıyız.
Yurt içinde ve dışında ihanete
karşı varlık mücadelemizin fiilî kahramanları
Mehmetçiklerimize buradan başarılar diliyorum, zafer ve
sağlıkla yuvalarına dönmelerini Cenab-ı Allahtan niyaz
ediyorum.
Bu vesileyle Türk İslam âleminin Kadir
Gecesini ve Ramazan Bayramını kutluyor, devletimize ve milletimize
hayırlar getirmesini Yüce Allahtan niyaz ediyorum. (MHP, AK PARTİ ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
Gündem dışı üçüncü söz, 31 Mayıs
Dünya Sigarasız Günü münasebetiyle söz isteyen İstanbul Milletvekili
Müşerref Pervin Tuba Durguta aittir.
Buyurun Sayın Durgut. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
3.- İstanbul Milletvekili Müşerref Pervin Tuba
Durgutun, 31 Mayıs Sigarasız Bir Dünya Gününe ilişkin gündem
dışı konuşması
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Dünya
Sağlık Örgütü 1988 yılından beri her yıl 31
Mayısı, önlenebilir ölüm ve hastalıkların en önde gelen
nedeni tütün epidemisine dikkat çekmek, sigara endüstrisinin halk
sağlığını tehdit eden taktikleri konusunda
farkındalık oluşturmak, sigara
bağımlılığıyla mücadelede kanıta dayalı
politikalar ve müdahaleleri savunmak ve gelecek nesilleri bu öldürücü
salgından korumak için sigarasız bir dünya günü olarak
kutlamaktadır.
Sigarasız bir dünya... Gerçekten de
sigarasız bir dünya nasıl olurdu, gelin hep birlikte tahayyül etmeye
çalışalım. Dünya sigarayla hiç tanışmamış
olsaydı, dünyada her yıl 7 milyon kişi, ülkemizde her yıl
100 bin vatandaşımız sigara yüzünden hayatını
kaybetmiyor olacaktı. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 700
milyon çocuk yani dünyadaki çocukların yarısı, öldürücü sigara
dumanına maruz kalmayacaktı. Sigara içmediği hâlde başkalarının
sigara dumanına maruz kalan 700 bin insan ölmeyecekti. Akciğer
kanseri nadir görülen bir hastalık olacaktı. Akciğer kanserine
bağlı erkek ölümlerinde ülkemiz dünyada 1inci sırada yer
almayacaktı ya da 1950 yılından itibaren kadınlarda sigara
kullanımının yaygınlaşması sonucu akciğer
kanserine bağlı ölümler yüzde 600 oranında artmayacak ve
akciğer kanseri kadınlar arasında 1 numaralı kanser ölümü
sebebi olmayacaktı. Çok uluslu sigara şirketleri milyarlarca dolar
kazanırken ülkemizde sigara kaynaklı hastalıklar için her
yıl 9 milyar harcamayacaktık.
Dünya sigarayla hiç tanışmamış
olsaydı, sigara devleri yüzünden yaşanan pek çok çevre felaketi
yaşanmıyor olacaktı. Mesela ülkemizde her yıl 35 bin ton
sigara izmariti sokaklarımızı, kumsallarımızı,
denizlerimizi, parklarımızı kirletmiyor olacaktı.
Sayın milletvekilleri, dünyada 120den fazla
ülkede, 4 milyon hektardan fazla tarım alanında tütün
yetiştirilmektedir. Açlıkla mücadele eden Afrika ülkeleri de dâhil,
geri kalmış ülkelerde kuralsız yapılan tütün tarımı,
çevre ve insan sağlığını tehdit etmektedir.
Biyoçeşitliliğin azalmasına, çoraklaşma ve erozyona neden
olan endüstriyel tütün tarımı çok fazla kimyasal madde
kullanımı da gerektirmektedir. Eğer dünya hayal ettiğimiz
gibi sigarasız olsaydı, Afrikada kısıtlı olan toprak
ve su kaynakları bu kimyasallarla kirlenmeyecekti ya da tütün tütsülemek
için kesilen ağaçlar yüzünden her yıl 200 bin hektar orman yok
olmayacaktı. Geri kalmış ülkelerde tütün tarımı yerine
normal tarım yapılsaydı, 20 milyon aç insana yetecek kadar
gıda üretilebilecekti.
Sayın milletvekilleri, sigaranın
zararlı etkilerini araştıran bilimsel çalışmalar
1940lı yılların sonuna doğru başlamış ve
sigaranın kanser yapıcı ve öldürücü bir ürün olduğuna dair
kanıtlar hızla artmıştır. 1964 yılında ise
American Surgeon General Raporunda sigaranın akciğer kanserine neden
olduğu resmî olarak ilan edilmiştir. Buna rağmen, çok uluslu
sigara şirketleri, her dönem yeniledikleri pazarlama taktikleriyle
dünyanın her yerinde etik dışı faaliyetlerine devam
etmektedir. Bugün hâlâ, çocuk ve gençler de dâhil milyonlarca insan bu öldürücü
ürüne bağımlı hâle gelmektedir.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
çocuk ve gençleri korumak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 58inci maddesi
uyarınca anayasal görevimizdir. Belki çok yakın bir gelecekte
çocuklarımıza sigaradan tamamen arınmış bir dünya
armağan edemeyebiliriz ama bilimsel temelli politika ve düzenlemelerle
onları bu öldürücü salgının etkilerinden koruyabiliriz.
2008 yılından itibaren Sayın
Cumhurbaşkanımızın bu alandaki liderliği ve iradesi
neticesinde, halk sağlığında reform niteliğinde çok
önemli yasal düzenlemeleri hayata geçirdik. Bu yasal düzenlemeleri tavizsiz
uygulamak, değişen ihtiyaçlara göre geliştirmek ve bu alanda
farkındalığı hep taze tutmak başarı ve
sürdürülebilirlik için hayati önem arz ediyor.
31 Mayıs Sigarasız Bir Dünya Gününün
mücadele azmimizi ve inancımızı bir kez daha yenilemek için
harika bir fırsat olduğunu düşünüyor, yüce Meclisimizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
şimdi, sisteme giren ilk 15 milletvekiline yerlerinden birer dakika
süreyle söz vereceğim. Bu sözlerin ardından sayın grup
başkan vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
Buyurun Sayın Erdem.
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Konya Milletvekili Orhan Erdemin, öldürülen
Doğanhisar Belediye Başkanı İhsan Öztokluya Allahtan
rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
ORHAN ERDEM (Konya) Geçen hafta Cuma günü
Doğanhisarda Cumhur İttifakında Milliyetçi Hareket Partisinden
seçilen Başkanımız İhsan Öztoklu ne yazık ki önceki
dönem İYİ PARTİ Belediye Başkanı ve bu dönem
adayının çocuklarıyla birlikte çıkarılan arbedede
kalbinden aldığı bıçak darbeleri sonucu hayatını
kaybetti. Hayatının baharında, 42 yaşında, evli, 2
çocuk babası Başkanımızı görev şehidi olarak
kaybettik. Hiçbir makamın bir damla insan kanından daha kıymetli
olmadığını hepimiz biliyoruz. Allah bir daha böyle bir olay
yaşatmasın. Doğanhisar ilçemiz böyle bir konuyla anılmaktan
ayrıca çok üzülmüş ve asıl bıçak darbeleri
Doğanhisarlıların kalbini yaralamıştır.
Doğasıyla, insan sevgisiyle, vatana olan aşkıyla en çok
şehit veren ilçemiz olarak böyle bir konunun yaşanması hepimizi
derinden üzmüştür.
Görev şehidimiz İhsan Öztokluya tekrar
Allahtan rahmet diliyorum. Muhterem ailesinin ve
Doğanhisarlılarımızın başı sağ olsun.
BAŞKAN Sayın Zeybek
2.- Antalya Milletvekili Rafet Zeybekin, Antalya ilinde
doğaya zarar veren mermer ocaklarının faaliyetine son verilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
RAFET ZEYBEK (Antalya) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Antalyada yaşayan Yörükler şimdilerde göç
yollarındalar. Ancak Yörüklerin göç yolundaki manzara ve yaşam
alanları dağlar, mermer ocakları tarafından harap ediliyor.
Aksekide Güzelsu, Pınarbaşı, Çatlıçukur ve Çukurköy
mahallelerinde sit alanlarının tam ortasında açılma
yapılmaktadır. Bu ocaklar nedeniyle çok sayıda endemik bitki ve
hayvan türü, zeytinlikler, tarih ve doğa, birçok alan yok olma
tehlikesiyle karşı karşıyadır. Mermer
ocaklarının faaliyetlerine derhâl son verilmelidir. Antalyanın
doğası ranta teslim edilmediğinde her şey çok güzel
olacaktır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Kılıç
3.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, şiddetin zulüm olduğuna ve
insanlığın fiziksel, psikolojik, sosyolojik, siyasal, kültürel,
ekonomik, sözel, cinsel yönden şiddet sarmalına
alındığına ilişkin açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Şiddet zulümdür. Şiddet güç ve baskı
uygulayarak insanların bedeni ve ruhi açıdan zarar görmesine neden
olan bireysel ve toplu hareketlerin tümüdür. İnsanlık tarihi kadar
eski bir olgu olan şiddetle insanın yolları farklı zaman ve
mekânlarda kesişmiştir. Ancak günümüzde dünyanın her bir
bölgesinde yaşanan farklı türlerdeki şiddet olayına
bakıldığında bugünün en önemli ve öncelikli sorununun
şiddet olduğu görülecektir. İnsanlık bugün fiziksel,
psikolojik, sosyolojik, siyasal, kültürel, ekonomik, sözel, cinsel ve
diğer pek çok yönden şiddet sarmalına alınmış
durumdadır. Aile ve aile üyelerinin birbirlerine uyguladıkları
şiddet; kadına, çocuğa, yaşlıya uygulanan farklı
şiddet türleri; toplumda savunmasız insanlara ve engellilere yönelik
şiddet uygulamaları; hayvanlara ve tabiata karşı
yapılan tahribat; törenin, terör ve anarşinin şiddeti
insanı kuşatmış hâldedir. Kültürümüzde şiddet, zulüm
kavramıyla ifade edilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Yeşil
4.- Ankara Milletvekili Nihat Yeşilin, kamu
bankalarının esnafa, çiftçiye, emekçiye kredi vermesi gerekirken
kimlere kredi verildiğini ve son bir yılda kaç vatandaşın
Ankara Güvenpark Anıtında zor durumda olduğu için kendini
yakmak isteyen esnaf gibi canına kıymak istediğini bu tablodan
utanması gerekenlerden öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
NİHAT YEŞİL (Ankara) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Bugün biraz önce Ankara Güveparkta Ulu Önder
Atatürkün Türk, övün, çalış, güven. yazılı
anıtı önünde esnaf bir vatandaşımız üzerine benzin
döküp kendisini yakma girişiminde bulundu. Bu vatandaşımız
diyor ki: Evime lokma götürmekte zorlanıyorum. Tefeciden yüksek faizle
borç aldım ve zor durumdayım, sesimi duyurmak istiyorum.
Vatandaşımız CİMERe çok defa dilekçe yazmış
ancak cevap alamamış. Yaşadığı Urfadan çıkıp
Ankaraya yetkililerle görüşmeye gelmiş ama kimse ilgilenmemiş.
Son çare kendisini yakmak istiyor. Bu tablodan utanması gerekenlere
soruyorum: Kamu bankaları esnafa, çiftçiye, emekçiye kredi vermesi
gerekirken kimlere kredi veriyor ki bu vatandaşımız tefeciden
borç para almak zorunda kalıyor. Son bir yılda kaç
vatandaşımız aynı zorlukları
yaşadığını söyleyerek canına kıymak istedi?
Meclis gündemi bir ilçenin adını değiştirmek için
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Öztunç
5.- Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunçun, gıda
fiyatlarındaki artış nedeniyle uzun süreli sözleşmelere
göre çalışan yemek firmalarının mağduriyetine ve
Kahramanmaraş ilinin Pazarcık ilçesinin yol sorununa ilişkin
açıklaması
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Türkiyede binlerce yemek firması var ve
bunların çoğunluğu da kamuya hizmet sağlıyor. 2018
yılının Ağustos ayında ihaleyi alan bir firmanın
o dönemki fiyatlarıyla bu dönemki fiyatları arasında dağlar
kadar fark var. Bakın, o dönem, 2018 Ağustosta bir teneke ayçiçek
yağı 80 TL iken şu anda 120 TL. 1 kilogram pirinç 4 TL iken
şimdi 7 lira. Sebze aldı başını gitti, yüzde 200
arttı. 10 kilogramlık salçanın tenekesinin fiyatı 30 TLydi
şimdi 88 TL civarında. Bu firmalar zarar ediyorlar, zarar ötesi batıyorlar,
iflas açıklamaya başladılar. Ya bu ihaleler feshedilsin ya da
fiyat farkı şirketlere uygulansın. 4735 sayılı Kamu
İhale Sözleşmeleri Kanunu çıkarıldı; evet, doğru
bir iş yapıldı ama maalesef bu şirketler
başvuruyorlar, ne hikmetse yemek firmalarının bu
başvuruları reddedilmiyor, yemek firmalarına da özel hassasiyet
gösterilmesini talep ediyoruz.
Ayrıca seçim bölgem Kahramanmaraşın
Pazarcık ilçesinin Tetirlik, Ortaköy ve Şahintepesi köylerinin
yolları hâlâ yapılamadı, bir yıldır burada bu köylerin
yollarını dile getiriyoruz ama
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Taşkın
6.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının,
İslam âleminin mübarek Kadir Gecesini tebrik ettiğine ve
yaklaşmakta olan Ramazan Bayramını Cenab-ı Haktan niyaz
ettiğine ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Allahutaalanın kullarına şefkatinin
bir tecellisi olan rahmet, mağfiret ve bereket ayı ramazanın son
günleri içerisindeyiz. Kuran-ı Kerimin kendi ifadesiyle Bin aydan daha
hayırlıdır. dediği Kadir Gecesini yarın akşam
inşallah idrak edeceğiz. Bin ay ortalama 80 yıllık bir
insan ömrüne tekabül eder, her sene gelen Kadir Gecesi müminlere bir ömür
bahşederken âdeta hayat muhasebesi yapmalarına, ömürlerini nasıl
ve ne uğurda harcadıklarını fark etmelerini istemektedir.
Başta ülkemiz ve gönül coğrafyamız olmak üzere bütün İslam
âleminin mübarek Kadir Gecesini en güzel temenni ve duygularımla tebrik
ediyorum. Yaklaşmakta olan Ramazan Bayramına sağlık,
afiyet içerisinde, huzur ve mutlulukla erişebilmeyi Cenab-ı Haktan
niyaz ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Esgin
7.- Bursa Milletvekili Mustafa Esginin, sağlıkta
bir dünya modeli ortaya konulduğuna ve Bursa ilinde hizmete sunulan
hastanelere ilişkin açıklaması
MUSTAFA ESGİN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
On altı yılda sağlıkta bir dünya
modeli ortaya çıkardık. Bu başarı hikâyesinin gerçek
kahramanı her zaman en büyük ilham kaynağımız olan aziz
milletimizdir. Bursada son on altı yıl içinde 16 yeni hastane açarak
hizmete sunduk, ülkemizdeki 10uncu şehir hastanesi de Bursada kısa
bir süre içinde açılacaktır. Bünyesinde genel hastane, kalp damar,
onkoloji, kadın doğum ve çocuk, fizik tedavi ve psikiyatri olmak
üzere 6 hastane olarak şehir hastanesi önemli bir ihtiyaca cevap
verecektir. Evet, fiziksel ömrünü tamamlamış 3 hastaneyi kapatarak
yerine 6 hastaneyi kapsayan şehir hastanesini açıyoruz. Şehir
hastanesiyle toplam yatak sayımızda artı 530 nitelikli yatak,
artı 150 yoğun bakım, artı 26 yanık ünitesi olarak
hizmete girecektir. Ayrıca Bursa Büyükşehir Belediyesinin
aldığı önlem ve düzenlemelerle şehir hastanesi
ulaşımında herhangi bir sorun yaşanmayacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Çilez
.
8.- Amasya Milletvekili Hasan Çilezin, Kuzey Irakta yürütülen
Pençe Harekâtına ilişkin açıklaması
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Sınırlarımızın ötesinde
terörü kaynağında bitirmek için Türk Silahlı Kuvvetlerimiz
tarafından icra edilen Pençe Harekâtında Rabbim Mehmetlerimizi
muhafaza ve muvaffak eylesin. Milletimizin huzur ve refahı için Pençe
Harekâtında şehit olan Giresun Espiyeli Teğmen Raşit
Aydın ve Kahramanmaraşın Türkoğlu ilçesinden Piyade Uzman
Çavuş Mehmet Taşhan şehit olmuşlardır. Rabbim
şehadetlerini kabul eylesin, milletimizin başı sağ olsun.
Güçlü ordu güçlü Türkiye için vazgeçilmezdir.
Anadolu coğrafyası konum itibarıyla güçlü orduyu vazgeçilmez
kılmaktadır. Terörle mücadele eden askerimizin, polisimizin,
jandarmamızın ve korucularımızın moral
motivasyonlarını bozucu sözlerden ve tavırlardan
sakınmalıyız; aksine, morallerini yükseltici söz ve
tavırları başta biz siyasetçiler göstermeliyiz. Güney
sınırlarımızda ve Akdenizde bir oldubittiye müsaade
etmemek hepimizin tarihî görevidir. Yüz yıl önce Musul ve Kerkükte olduğu
gibi, tarih tekerrür ettirilmemelidir. Tüm vatanperverlere bu çerçevede,
sorumluluklarının bilincinde olarak davranmalarını
hatırlatır, yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
BAŞKAN Sayın Kenanoğlu
9.- İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlunun,
İstanbul Eyüpsultan İMKB Lisesinde yaşanan olaya ilişkin
açıklaması
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, İstanbulun Eyüp ilçesine bağlı Karadolap
Mahallesinde bulunan Eyüp Sultan İMKB Lisesinde okuyan bir öğrenci
din dersi sırasında, oruç tutmaması sebebiyle öğretmen
tarafından dersten atılmıştır. Öğretmenlik yapan
Orhan Salim isimli şahsın mesleğinin öğretmenlik
olmadığı, esasen cami imamlığı
yaptığı da gelen bilgiler arasındadır. Öğrencinin
yaşananları ailesine anlatması, ailenin de bunun üzerine
yaşananları konuşmak amacıyla okul müdürüyle
gerçekleştirdikleri görüşmede okul müdürü konuyu Aramızda
halledelim. yollu lakayt bir yaklaşımla
karşılamıştır. Öğretmenlik vasfı olmayan bu
Orhan Salim isimli şahsın icra ettiği pratiğin neticesi
ortadadır. Görevine devam etmesinin öğrenciler açısından
pedagojik anlamda negatif sonuçları olacaktır. Bu şahsın
derhâl görevden alınması ve konunun üzerini kapatmaya yönelik bir
tavır sergileyen okul müdürü hakkında da idari işlemlerin
başlatılması gerekmektedir. Konunun ve sürecin takipçisi
olacağımızı buradan beyan ediyoruz.
BAŞKAN Sayın Aycan
10.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın,
millî servetimiz olan Numune Hastanesi ile Yüksek İhtisas Hastanesinin
hastane olarak Türk milletine hizmet etmeye devam etmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Ankara Bilkent Şehir Hastanesi,
Ankara Numune ve Yüksek İhtisas Hastanelerinin ekipmanı ve
kadroları taşınarak kısmen açılmıştır.
Şehir Hastanesi, bildiğimiz kadarıyla, anahtar teslimi
şeklinde ihale edilmiştir. Şimdi bazı hastanelerin
taşınmasını endişeyle izliyoruz. Taşınan
Ankara Numune Hastanesi cumhuriyetimizin ilk hastanelerindendir. Bu zamana kadar
tüm Türkiyeye hizmet etmiştir. Aynı zamanda, Türk tıbbına
binlerce uzman hekim yetiştirmiştir, Türkiyenin en büyük
hastanesidir. Yüksek İhtisas Hastanesi de efsane hastanelerimizdendir. Bu
iki hastane millî servetimizdir, göz bebeğimizdir; bunların
kapatılmasını anlamak mümkün değildir. Numune Hastanesi,
Yüksek İhtisas Hastanesi Türk milletine hastane olarak hizmet etmeye devam
etmelidir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Karahocagil
11.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin, gönül
belediyeciliğiyle hizmete talip olan AK PARTİnin insan merkezli
yürüteceği hizmetlerin neler olduğuna ilişkin
açıklaması
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya) Memleket
işi gönül işi diyerek, gönül belediyeciliğiyle milletimizin
hizmetine talip olan AK PARTİnin yeni dönemde insan merkezli
yürüteceği hizmetlerin temel ilkeleri şunlardır:
Şehir planları hakkaniyete uygun
hazırlanacak, altyapı ve ulaşım tüm şehirlerde
çözülecek, kentsel dönüşüm vatandaşlarımızın
ihtiyaçlarına göre yürütülecek, benzersiz şehirler kendi hikâyelerine
uygun geliştirilecek, akıllı şehirlerle teknolojinin tüm
imkânlarından faydalanılacak, çevreye saygılı şehirler
imar edilecek, sosyal belediyecilik yaygınlaştırılacak,
yatay şehirleşme desteklenecek, halkla birlikte yönetim sergilenecek,
tasarruf ve şeffaflığa önem verilecek, değer üreten
şehirler kurulacak.
Yirmi dört yıldır AK PARTİnin ak
belediyeciliğiyle dünyanın en güzel kenti olma özelliğine
kavuşan İstanbulumuz, 23 Haziranda da tekrar Ak belediyecilikle
devam. diyecektir inşallah.
BAŞKAN Sayın Şeker
12.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, sanayi
kenti olan Kocaeli ilinin aynı zamanda doğal zenginliğe sahip
turizm kenti olduğuna ilişkin açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Kocaelimiz, bir sanayi kenti olmakla beraber
aynı zamanda yüzölçümünün yüzde 43ü orman olan, ciddi bir doğal
zenginliğe sahip turizm kentidir.
Coğrafyamızda yetişen bitki ve hayvan
türlerini içinde barındıran, doğal çevresiyle birlikte 400
dönüme yayılan dev Ormanya Parkı Türkiyenin bir numarası oldu.
İnsan, şehir ve doğanın bir arada
yaşadığı bu örnek proje; çocuk hayvanat bahçesi, vahşi
yaşam alanı, yürüyüş ve bisiklet parkurları, karavan ve
çadır kamp alanı, doğa okulu, yaban hayatı koruma ve
rehabilitasyon merkezi olmak üzere altı bölümden oluşmaktadır.
2018 yılı ortalarında açılan Ormanyayı ortalama her
ay il içinden ve il dışından 700 bin kişi ziyaret
etmektedir.
Ormanyayı şehrimize kazandıran
önceki dönem Başkanımız İbrahim Karaosmanoğluna ve
Büyükşehir Belediye Başkanımız Doçent Doktor Tahir
Büyükakına ve belediye personeline teşekkür ediyor, saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Filiz
13.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, Fatih
Sultan Mehmete Hocası Molla Güraninin Bizans imparatorlarına
benzemeye çalışıyorsan bil ki onları bu gösteriş
mahvetti. ikazından ders alınması, başta Külliye olmak
üzere devletin bütün kurumlarının lüksten ve israftan uzak
durması gerektiğine ilişkin açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
İstanbulun fethinin hemen ardından Fatih,
ilim adamlarına bir iftar yemeği tertiplemiştir. İftar
vakti geldiği hâlde hocası Molla Gürani orucunu açmamaktadır.
İftarı geciktiren hocasına genç Padişah Buyurunuz, iftar
ediniz hocam, merak etmeyiniz, soframızda haram lokma bulunmaz. deyince
Gürani Hoca şöyle der: Ümmete haram olan Mehmete ne zaman helal
kılındı? Senin idarende yaşayan ahali böyle altın
sofralarda altın taslar içinde sunulan çorbalarla mı iftar
açıyor? Nedir bu gösteriş merakı? Bizans imparatorlarına
benzemeye çalışıyorsan bil ki onları bu gösteriş
mahvetti. Bu ikaz üzerine altın siniler, taslar, tabaklar
kaldırılmış, Molla Gürani ve diğerleri ancak ondan
sonra iftar açmıştır. Bundan ders almalı, başta
Külliye olmak üzere, devletin bütün kurumları ve bizler lüksten,
şatafattan, debdebeden, israftan uzak durmalı diyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Kılavuz...
14.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, Zümrüt
Apartmanı adlı kitabın toplumda infial etkisi
yarattığına, sağlıklı nesiller yetişebilmesi
için eğitim sistemimiz başta olmak üzere devletin yerine getirmesi
gereken vazifeler olduğuna ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sosyal medyada bazı sayfaları
paylaşılan Zümrüt Apartmanı adlı bir kitapta çocuk istismarına
yönelik ifadeler olduğu anlaşılmıştır. Son
zamanlarda ülkemizde yaşanan çocuk istismarı, cinayet haberleri
ciğerimizi yakarken bir de böyle aşağılık
insanların kitap yazacak kadar cüret kazanması insanları
haklı olarak isyan seviyesine getirmiştir. Bu olaydan kitap, dergi,
film ve benzeri şeylerin daha sıkı bir denetime tabi
tutulması gerektiği anlaşılmaktadır.
Evlatlarımızı korumak için zihniyeti bozuk sapıklarla ve bu
tür sapkın düşüncelerle her manada mücadele etmek durumundayız.
Böylesi alçak ve sapık ruhlu insanların en ağır
şekilde cezalandırılması milletimizin haklı
beklentisidir. Nesillerimizin sağlıklı bir şekilde
yetişmesi için, eğitim sistemimiz başta olmak üzere,
devletimizin yerine getirmesi gereken büyük vazifeler vardır.
Yine, bununla birlikte, ailelere, sivil toplum
kuruluşlarına ve medyamıza çok büyük görevler düşmektedir.
Çocuklarına ihanet eden, zulmeden...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kara...
15.- Konya Milletvekili Esin Karanın, Türk aile
yapısını bozmaya yönelik programların yayından
kaldırılması gerektiğine, Türk İslam âleminin Kadir
Gecesini ve Ramazan Bayramını kutladığına
ilişkin açıklaması
ESİN KARA (Konya) Sayın Başkan,
büyük Türk milletinin değerli milletvekilleri; son zamanlarda Türk aile
yapısını bozmaya yönelik birçok program, televizyon
kanallarında yarış hâlindedir. Müslüman Türk, Allahın
verdiği nimete şükreder, saygı duyar, israf etmez ama televizyon
kanallarında boy gösteren yemek programlarında sofradaki nimete
hakaretler edip elli tür kulp takılmaktadır. Dedikoduyu, fitneyi
besleyen bu tür programlar toplumumuzun ahlak yapısını
bozmaktadır. Yere düşen ekmeği üfleyip alnına götüren bir
milletten sofradaki nimete hakaretler eden toplum hâline gelmemize neden olan
bu tür programların bir an önce yayından
kaldırılmasını, program yapımcılarının
izlenme sayısı kaygısıyla hareket etmeyip milletine
faydalı programlar yapmasını temenni ederim.
Türk İslam âleminin Kadir Gecesini ve Ramazan
Bayramını kutlarım.
BAŞKAN Şimdi, söz talep eden grup
başkan vekillerine söz vereceğim.
Buyurun Sayın Türkkan.
16.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, Kuzey
Irakta yürütülen Pençe Harekâtı sırasında şehit düşen
Piyade Teğmen Raşit Aydın ve Piyade Uzman Çavuş Mehmet
Taşhana Allahtan rahmet dilediğine, SPKnin emeklilik
fonlarında standart ve para piyasası fonlarına alınacak
varlıklara ilişkin düzenlemeye gittiğine, Hükûmeti geçim
sorunlarına yoğunlaşmaya davet ettiklerine, Danıştay
savcısının Sakarya ilindeki Tank Palet Fabrikasının
özelleştirilmesi işleminin iptaline yönelik mütalaasını
değerli bulduklarına, Kocaeli ilindeki kayıtlı işsiz
sayısındaki artışa, FETÖ üyeliği suçlamasıyla
tutuklu bulunan Amerikan vatandaşı Serkan Gölgenin serbest
bırakılmasından sonra sırada kimin olduğunu
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Irakın kuzeyinde Pençe Harekâtı
kapsamında PKKlı bölücü teröristler tarafından bölgeye önceden
yerleştirilen el yapımı patlayıcının
patlaması sonucu yaralanan 2 askerimiz, Teğmen Raşit Aydın
ve Uzman Çavuş Mehmet Taşhan şehit olmuştur. Askerlerimize
Allahtan rahmet diliyorum, ailelerine ve milletimize sabrıcemil niyaz
ediyorum.
Sermaye Piyasası Kurulu, emeklilik
fonlarında standart ve para piyasası fonlarına alınacak
varlıklara ilişkin düzenlemeye gitti. Düzenlemeye göre, 31 Temmuz
itibarıyla para piyasası fonlarının yüzde 25i devlet iç
borçlanma senetlerine yönlendirilecek. Biz bu zamana kadar ekonomi kötü gidiyor
diyorduk ama Hükûmetin attığı bu adımla gördük ki ekonomi
çökmüş. Hükûmet, memurun, işçinin dişinden
tırnağından artırarak kenara attığı bireysel
emeklilik fonlarına göz dikecek kadar sıkıştıysa,
artık deniz bitmiş demektir. Durum bu kadar vahimken Sayın
Cumhurbaşkanının ekonomiyi nasıl düzeltiriz diye
düşünmek yerine hâlâ İstanbul seçimleriyle uğraşması
millete yapılan en büyük kötülüktür. Milletin derdi seçim değil,
geçimdir. Hükûmeti bir an önce geçim sorunlarına yoğunlaşmaya
davet ediyoruz.
Sakaryadaki Tank Palet Fabrikasının
özelleştirilmesinin iptaline yönelik Danıştaya açılan
davada dün karar çıktı. Danıştay savcısı,
yapılan özelleştirmenin verimliliği artırmayacağını
vurgulayarak özelleştirme işleminin iptali yönünde mütalaa verdi.
Sayın savcının mütalaasını doğru buluyoruz. Biz
İYİ PARTİ olarak ilk günden beri millî
fabrikalarımızın özelleştirilmesine karşı
çıktık, ülkemizin millî savunmasına yönelik üretim yapan bir
fabrikayı Katarlılara satmak millî vicdanların kabul
edebileceği bir durum değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Yargının
siyasallaştığı böyle bir dönemde sayın
savcının verdiği bu cesur iptal kararını çok
değerli bulduğumuzu da ifade etmek istiyorum. Dava sonuçlanana kadar
da takipçisi olmaya devam edeceğiz.
Evvelsi gün burada sayın komisyon
başkanımız, eski bakanımızla beraber Kocaelideki
işsizlikle alakalı olarak karşılıklı
fikirlerimizi beyan etmiştik. Sayın Bakan Kocaelide 2002 senesinde
214 fabrika olduğunu söyledi ve yaklaşık 214 fabrikada da 180
bin çalışan olduğunu söyledi yani fabrika başına 900
çalışanı bulmak için, ortalama 50 işçi
çalıştırana da baktığınızda, 1.500 işçi
çalıştıran da 20, 30, 50 tane fabrika olması lazım,
öyle bir şey yoktu tabii ki; 214 değil, çok daha fazla fabrika
vardı orada. Ama ben Sayın Bakanla bu mevzuyu uzatmak yerine
rakamlarla konuşmak istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bugün Kocaeli Sanayi
Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Zeytinoğlu Bey
Kocaelideki işsizlik sayılarıyla ilgili açıklama
yapmış. Bu açıklamada Kocaelide kayıtlı işsiz
sayısındaki artışa dikkat çekiyor. Kocaelideki işsiz
sayısı 2018 yılında 8.622 artmış, bu
yılın ilk dört ayında da 13.828 kişi artmış.
İvme bu şekilde giderse -geçen yıla oranla artış tam 5
kat olmuş- 40 bine çıkacak. Sanayi Odası Başkanı
ayrıca bölgedeki sanayicinin 12.351 kişilik istihdam talebinin de
karşılanamadığını ifade etmiş. Hâl böyleyken
pembe tablolar çizmek hiçbir işe yaramaz arkadaşlar.
Bırakın, bu örneği kendi seçim bölgem Kocaeliden, bir zamanlar
sanayinin göz bebeği olan bu şehirden bir sanayici olarak veriyorum
size.
Dün Amerika Birleşik Devletleri'nin talebiyle
bir kişi daha serbest kaldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Türkiye'de FETÖ
üyeliği suçlamasıyla üç yıla yakın süredir tutuklu bulunan
Amerikan vatandaşı ve NASA çalışanı Serkan Gölge
serbest bırakıldı. Dışişleri Bakanlığı
Sözcüsü Ortagus da Gölgenin serbest
bırakıldığını doğruladı. Gölgenin
avukatlarından Halavurt, müvekkilinin hapiste bulunduğu süre göz
önüne alınarak serbest bırakılmış olabileceğini
tahmin ettiğini ancak kendisine resmî bir bilgi ulaşmadığını
belirtti. Serkan Gölgenin terör örgütü üyeliğinden aldığı
yedi buçuk yıl hapis cezası daha sonra terör örgütüne yardıma
çevrilerek beş yıla düşürülmüştü. Serkan Gölgenin serbest
bırakıldığı haberinin Cumhurbaşkanı
Erdoğan ile ABD Başkanı Trumpın yaptığı
telefon görüşmesinden kısa bir süre sonra geldiği söyleniyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bitti Sayın
Başkanım.
Serkan Gölgeden sonra sırada Amerikanın
serbest bırakılmasını istediği ABD İstanbul
Başkonsolosluğu irtibat görevlisi Metin Topuz ve 1 kişi daha
var. Şimdi buradan soruyoruz: Sırada kim var? Hani adaletimiz,
hukukumuz bağımsızlığı; hani Amerikanın
söylemleriyle adaletimiz hareket etmezdi? Trumpın bir telefonu FETÖ
üyeliğinden tutuklananların serbest bırakılmasına
yeterli oluyor. Bu konuyu kamuoyunun takdirlerine bırakıyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Bülbül.
17.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Kuzey
Irakta yürütülen Pençe Harekâtı sırasında şehit düşen
Piyade Teğmen Raşit Aydın ve Piyade Uzman Çavuş Mehmet
Taşhana Allahtan rahmet dilediğine, kamu avukatlarının
özlük hakları yönünden yaşadığı mağduriyet ile
kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan işçi ve
memurların sorunlarının giderilebilmesi için Milliyetçi Hareket
Partisi olarak gerekli çalışmaları yaptıklarına, Kadir
Gecesi ile Ramazan Bayramının Türk milletine, İslam âlemine
huzur getirmesini niyaz ettiklerine ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri, kahraman ordumuzun Hakurk bölgesine
düzenlemiş olduğu Pençe Operasyonu sırasında Piyade
Teğmen Raşit Aydın ve Piyade Uzman Çavuş Mehmet Taşhan
şehit olmuşlardır. Ben de biraz önce Sakaryanın Geyve
ilçesinin Melekşesolak köyünde bulunan, yaşayan şehidimiz Raşit
Aydının ailesine taziye dileklerimizi vermiş ve Genel Kurula bu
şekilde katılmış bulunmaktayım. Bu vesileyle kahraman
şehitlerimize yüce Allahtan rahmet, ailelerine, yakınlarına ve
aziz Türk milletine baş sağlığı ve sabırlar
diliyorum.
Sayın Başkan, bildiğiniz üzere 5018
sayılı Kanunun I, II, III ve IV sayılı cetvellerinde yer
alan kamu idarelerinin hukuk hizmetleri 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununa göre avukatlık hizmetleri
sınıfında çalışan avukatlar, 399 sayılı
Kanun Hükmünde Kararname uyarınca sözleşmeli avukatlar, 4857
sayılı İş Kanunu kapsamında iş sözleşmesine
dayalı olarak çalışan kamu avukatları eliyle
yürütülmektedir. Kamu avukatları yukarıda
saydığımız farklı kanunlara tabi çalışsalar
da çalışma koşulları, özlük hakları yönünden
yaşadıkları sorunlar ortaktır.
Kamu hukuku, bir devletin en hassasiyet göstermesi
gereken konuların başında gelmektedir. Bu konuyla alakalı
gerek devlet kurumlarımız gerekse avukatlarımızın
bilgi, birikim ve tecrübelerini günümüze yansıtmaları ve
aktarmaları gerekmektedir. Ancak kamu avukatlarımıza sunulan
haklar ve çalışma şartları nedeniyle kamu
avukatlığı kurumu sürekli kan kaybetmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Kamuda
çalışan avukatlarımız, hâkimlik, savcılık ve
müfettişlik gibi alanlara geçiş yapmaktadırlar. Günümüzde
özellikle taşrada, bu nedenlerden dolayı, kamu idaresinin temsili
kesintiye uğramakta, hatta imkânsız hâle gelmektedir. Hukuk bilgisi
olmayan yöneticiler ve idari amirler tarafından kamu hukuku hizmeti verilmeye
çalışılmaktadır.
Kamu hukuku hizmetinin devamlı ve
sağlıklı bir şekilde yürütülmesi için geçmişten
günümüze kadar taşınan kamu avukatlarının çalışma
ve özlük hakları sorunlarının bir an önce gündemimize
alınması devletimizin idare hukuku açısından son derece
önemli ve öncelikli bir sorunudur.
Bu konuyla alakalı yukarıda
saydığımız kanunlar kapsamında çalışan kamu
avukatlarının kariyer meslek sınıfında kabul
edilmelerini, eğitim durumları, bulundukları kadro ve görev
unvanları gereği makam tazminatı haklarının verilmesi
gerektiğini, özel hizmet tazminatı emsal eğitime ve
niteliğe sahip olan meslek gruplarına göre düşük olduğundan
bunun da artırılması gerektiğini ifade etmek istiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Milliyetçi Hareket
Partisi olarak kamu avukatlarımızın mağduriyetinin
giderilmesi için bu hususta kanun teklifleri vermiş bulunmaktayız.
Yine, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, kamu kurum
ve kuruluşlarında çalışan işçilerimizin ve
memurlarımızın özlük hakları, maaş adaletsizliği
gibi konulardaki sorunlarını takip ettiğimizi ifade etmek
istiyor, alınacak önlemlerin bir an önce hayata geçirilmesi için gerekli
bütün çalışmaları yaptığımızı buradan
bir kez daha bildirmek istiyorum.
Son olarak, yarın idrak edeceğimiz Kadir
Gecesinin ve yaklaşan Ramazan Bayramının Türk milletine,
İslam âlemine sağlık, huzur ve selamet getirmesini niyaz ediyor,
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kurtulan
18.- Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın,
Diyarbakır ili Kayapınar Belediyesi çocuk kreşinde yaşanan
işgal girişimine, Bismil Belediyesi ile Mardin Belediyesinde
yapılan talana, Halfeti, Urfa ve Ankaradan gelen işkence
haberleriyle ilgili Meclisin harekete geçmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
FATMA KURTULAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Dün Diyarbakırda yaşanan çocuk kreşi
işgal girişimini hayretle izledik. Kayapınar Belediyesi tarafından
yaptırılan ve kreş olarak kullanılan Kayapınar Çocuk
Kreşi, kayyum tarafından, seçimden on iki gün önce, alelacele, yirmi
beş yıllığına, bedelsiz bir şekilde, protokolle
müftülüğe tahsis ediliyor. Hâlen kreş olarak hizmet veren bu yerle
ilgili yapılan tahsis protokolü, Kayapınar Belediyesinin mayıs
ayı Meclis toplantısında iptal ediliyor. Protokol iptali ilgili
kuruma da bildiriliyor. Hukuken bağlayıcı olan bu karara
rağmen müftülük yetkilileri dün kreşi basıyor. Kreşin
boşaltılmasını, ailelerin çocuklarını
almalarını
Kreşin demirbaş ve donatılarıyla
beraber kendilerine tahsis edildiğini savunuyorlar. Kaymakamlıkla
yapılan görüşmeler sonuçsuz kalıyor, hatta kaymakamın
koruma polisleri, kreş binasında bulunan belediye meclis üyeleriyle
tartışıp darp ediyor. Kaymakam bizzat kreş binasına
gelerek Ben burayı işgal ediyorum. diyebiliyor. Belediyenin
aldığı karara karşı mahkeme yolu açık
olmasına rağmen âdeta devlet gücü kullanılarak bir çocuk
kreşi işgal ediliyor. Bu işgal girişimini sadece belediyeye
ait kurumların işgali olarak görmüyoruz, bu girişim aynı
zamanda çocukların haklarına da saldırıdır.
Halkın iradesinden de, çocuklardan da ellerinizi çekin! diyoruz.
Yapılan buna benzer talanlar sadece
Kayapınar Belediyesiyle sınırlı değil. Belediye bütçesiyle
12 milyon TLye mal olan Bismil Belediyesi yeni hizmet binası eski Emniyet
Müdürlüğü binasıyla takas ediliyor. Seçimden bir gün sonra da eski
emniyet binası yıkılıyor. Gerekçe? Millet bahçesi
yapılacakmış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun toparlayın.
FATMA KURTULAN (Mersin) Bir başka belediyede
kayyumun atadığı müdürlerden biri işe almak
karşılığında kadınları taciz ederken
müdürlerden diğeri belediyeye ait yamaç paraşütlerini babasının
malı gibi yanında götürüyor. Daha önce tonlara varan kadayıf,
yüz binlere varan çerez harcamalarını kamuoyuna teşhir
etmiştik. Kayyum marifetleri teşhir etmekle bitmiyor. 400 milyon lira
borçla alınan Mardin Belediyesine, Mardine gelen bakanların yemek
paraları olan 1 milyon 350 bin lira fatura ediliyor. Üç saatliğine
şehre gelen bakanlar için kiralanan araçlar bir hafta boyunca keyfî
kullanılıp belediyeye fatura ediliyor. Yani talanın
sınırı yok.
Aynı zamanda değinmek istediğim
başka bir konu değerli arkadaşlar, günlerdir Halfetiden,
Urfadan, Ankaradan işkence haberleri geliyor. Halfetide gözaltına
alınan 13 kişi daha, dün tutuklandı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Kurtulan.
FATMA KURTULAN (Mersin) - Toparlıyorum
Sayın Başkan.
İçlerinden biri hâkim karşısında
Cop ve tekmelerle bana saldırdılar, vücuduma elektrik verdiler. Daha
çok şey yaptılar ancak ortamdan kaynaklı anlatamıyorum, çok
utanıyorum. diyor. Sadece Halfeti değil, Ankarada da durum
aynı vahamette. Gözaltında yaklaşık 100 kişiye yönelik
cinsel şiddete kadar giden uygulamaların olduğu ifade ediliyor.
İşkence kabul edilemez. Bu beyanlarla
ilgili Meclisin de harekete geçmesini belirtiyor, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Özel
19.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Tunceli ilinde
Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu ile Vali Tuncay Sonel
arasında işletmeler sebebiyle yaşanan gerginliğe, SGKnin
aylık sigortalı sayısı istatistiklerini açıklamama
sebebine ve SGK gibi siyaset dışı olması gereken bir kuruma
bu verileri açıklatmayan iradenin ne olduğunu öğrenmek
istediklerine, açıklanan Yargı Reformu Strateji Belgesine, nafakayla
ilgili yapılan düzenlemeye ve Meclisin demokrasiye, rejime sahip
çıkması gerektiğine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, dün
Tunceliden çok sayıda şikâyet telefonu aldık. Meclisin bilmesi
gereken çok berbat bir tablo var Tuncelide. 31 Mart seçimleri öncesi kayyum
olarak belediye başkanlığı görevine Vali Tuncay Sonel
atanmıştı. Kayyum olduğu dönemde Munzur kenarında
Mameki Parkını yaptırıp bu parktaki bir alanı
Artukbey Kahveye, bir işletmeye veriyor kendisi. Daha sonra bu
işletmenin kendisine verilmeyen yerleri işgal etmesine göz yumuyor.
Belediye başkanı seçildikten sonra başkanın kendi
kararıyla değil Tunceli Belediye Meclisinin kararıyla bu kayyum
olarak valinin verdiği ve kamuya ait işgal edilen yerlerle ilgili
belediye işlem yapıyor ve Tunceli Valisi 2 zabıtanın
karşısına dikeliyor ve görevini yapmak zorunda olan zabıta
erlerine -kendi talimatıyla- ters kelepçe vurdurtup yere yatırtıyor.
Haksız yere tahsisat yaptığı, tahsis ettiği, o
Artukbey Kahvenin işgal ettiği yerlerden o sandalyelerin -ne varsa-
oradan çekilmesi için görevini yapmaya çalışan, kamu görevi yapan zabıta
memurlarını ters kelepçeyle yere yatırıyor, gözaltı
işlemi yaptırıyor veya yaptırmaya çalışıyor.
Şimdi, arkadaşlar, kayyum atama meselesi
elbette tartışmalı bir şey. Daha sonra da o
kayyumların yaptıkları görevler, girdikleri seçimler,
sonuçları ortada. Belediye meclisi var; mecliste Komünist Parti var
-burada da var- CHP var, HDP var, AK PARTİ var. Belediye meclis
kararıyla Bu işgal sona erdirilsin. deniliyor, vali kayyum
görevinin devamına gidiyor. Zaten çok şüpheli akçeli işler
bunlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) AK PARTİ olarak bu
meselelere hiç bakmayacak mısınız? Bu valinin valilik yetkisiyle
yaptığı bu iş sizin aklınızın
aldığı bir iş mi? Bu konuda Adalet ve Kalkınma
Partisinin
Yani ümidim yok ki İçişleri Bakanı diyeceğim
de Süleyman Soylu ne yapacak, ne işlerle meşgul? Yani hakikaten bir
ülkenin bir makamının bu kadar görevine değil, başka
işlere konsantre biri tarafından işgal edilmesi de ayrı bir
sorun. Ama AK PARTİ Grubu hiç olmazsa bu meseleyle bir ilgilensin.
Sosyal Güvenlik Kurumu üç ay geriden gelmek kaydıyla
sigortalı istatistiklerini açıklardı, bugüne kadar -saat gibi-
aksamadı. Ne zamandan beri açıklamıyor? Sayın Bakan
Albayrakın Türk lirasındaki değer kaybının
düzeldiğini, istihdamın iyiye gideceğini, martın
şubattan, nisanın marttan iyi olacağını söylediği
günden sonra bu istatistiklerin açıklanması durdu çünkü ne mart
şubattan iyi ne nisan marttan iyi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Her geçen gün, her ay gelen
veriler damat Albayrakı yalanlıyor. Ülkenin ekonomisindeki bu
sıkıntı ortadayken SGK gibi siyaset dışı
olması gereken bir kuruma bu verileri açıklatmayan irade nedir, onu
da merak ediyoruz.
Sayın Başkan, son olarak dün de üzerinde
durduğumuz bir hususu ısrarla burada vurgulamak istiyoruz. Bugün bu
saatlerde bir partinin genel başkanı Yargı Reformu Strateji
Belgesini açıklıyor. İçinde dünya kadar, Meclise, Türkiye Büyük
Millet Meclisine bol bol ödev var. Yargı reformu dediğinizde bunun
önü söz, arkası yasal düzenleme. Cumhurbaşkanlığı
kararnamesiyle yapabilecek hâlin yok.
16 Nisanda ne diyorduk: Kardeşim,
yaptığınız iş kuvvetler birliğine gider. Bir
partinin genel başkanının emrine hem Meclisi hem
yargıyı sokar. Yasama yetkisi paylaşılamaz. Ne diyordunuz:
Güçlü Meclis olacak. Bundan sonra yürütmeden teklif gelmeyecek, yürütmeden
yasa tasarısı gelmeyecek. Milletvekillerinde yasama tekeli olacak,
daha güçlü olacağız. Bakanlar karışmayacak, yürütme
karışmayacak.
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül açıklama
yapıyor, reformları dokuz aydır nasıl
çalışmış. Ya, doğru, eski sistem doğruydu ve öyle
olmalıydı ama bu bakan teknisyen, bu bakan bize görev veremez, bu
bakan yasama yetkisine el atamaz, attıramazsınız.
Bakın, öbür yandan, geldiğinde üzerinde
hassasiyetle konuşacağımız bir konu da nafaka düzenlemesi.
Habere bak: Adalet Bakanlığı ile Aile Bakanlığı
üzerinde çalışıyormuş -bugünkü gazetelerde yazıyor-
Adalet Bakanlığı nafakanın üst
sınırının evlilik yılıyla sınırlı
olmasını savunuyormuş, Aile Bakanı ömür boyu nafakanın
da
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım
BAŞKAN Toparlayalım Sayın
Başkan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Son zaten.
mümkün olacağı opsiyon istiyormuş.
Bakın, işin özü bir kenara, onu
konuşacağız, biz konuşacağız, Adalet Komisyonu
konuşacak. İki atanmış teknisyen arasında görüş
ayrılığı var. Bu milletvekillerinin görüşü ne? Teklif
gelsin, o görüşü savunacaksınız. Altındaki imza kimin
olacak? Ya, size kalem efendisi muamelesi yapıyorlar ha! Yahu, bize parmak
vekil muamelesi yapıyorlar ha! İki bakan karar verecek, burada
şekil şartını üç beş arkadaşa sağlatacaklar,
sonra teklif Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından virgülüne bile
dokundurulmamak üzere savunulacak. Ya, böyle hakaret olur mu arkadaşlar?
Yemininize sahip çıkın, görevinize sahip çıkın. Sistem
işlemiyor, tıkandıysa düzeltilecek, Anayasa düzelecek. Bu
hâldeyse, kim oluyor onlar da birinin atadığı 2 teknisyen sizin
vereceğiniz kararı müzakere ediyor orada? Hani referandumda neler
söylediniz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Son sözüm şudur: Suçüstü
durumu var, suçüstü. İş böyle olursa Sayın Başkanım,
şunu itiraf ediyorlar: Hani 51e 49 geçti ya referandum, meşruiyet
tartışması işte. Siz millete dediniz ki: Bakanlar teklif
vermeyecek. millet de onun için oy verdi, güçlü Meclis diye. Ee veriyor,
muvazaa yapılıyor, buna göz yummayın ve bugün yapılan
iş hem muvazaadır hem 16 Nisanda milleti
kandırdığınızın itirafıdır. Ya Meclis
kendine sahip çıkacak, demokrasiye sahip çıkacak, rejime sahip
çıkacak; yoksa bir tek adam döneminin göstermelik Meclisi, milletvekili
taklidi yapan, maaş alan figüranlara bizi dönüştüremezler, bu
doğru bir iş değil, herkes görevine sahip çıksın.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
AYŞE KEŞİR (Düzce) Ne demek ya!
BAŞKAN Sayın Özkan
20.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Kuzey Irakta
yürütülen Pençe Harekâtı sırasında şehit düşen Piyade
Teğmen Raşit Aydın ve Piyade Uzman Çavuş Mehmet
Taşhana Allahtan rahmet dilediğine, ramazan ayının
bereketiyle Genel Kurulun çalışma yönünden başarılı
bir hafta geçirdiğine, Egemenlik kayıtsız şartsız
milletindir. anlayışıyla son kararları Meclisin
vereceğine, Rabbim cümlemizi Kadir Gecesini hakkıyla idrak
edenlerden eylemesine ve hayırlı Ramazan Bayramı dilediğine
ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Gönül coğrafyamızdaki yanan
yangını söndürmek, ülkemizin ulusal birliğini korumak,
vatanımızı, milletimizi ve devletimizi bu topraklarda ilelebet
payidar kılmak için Mehmetçiğimiz Kuzey Irak Hakurk Bölgesinde devam
eden Pençe Harekâtını gerçekleştiriyor. Rabbim
Mehmetçiğimizin ayağına taş değdirmesin, askerimizi
şanlı ecdadımızın tarihinde olduğu gibi muzaffer
eylesin. Tabii, bu operasyonlar sırasında hain terör örgütünün 6
elemanı etkisiz hâle getirildi ve yine 2 askerimiz de şehit oldu,
rahmana uğurluyoruz. Şehit Piyade Teğmen Raşit Aydın,
Piyade Uzman Çavuş Mehmet Taşhan şehitlerimize Allahtan rahmet,
ailelerine ve aziz milletimize sabrıcemil ihsan etsin Rabbim
inşallah.
Tabii, bizler bu ülkenin birliğini ve
beraberliğini, kardeşliğini istiyorsak bu ülkenin ortak
değerleri olan, şehadet mertebesine ulaşmış
şehitlerimize ve gazilerimize, onların arkasından, gereken
vazifemizi de yapmamız lazım. Allah mekânlarını cennet
eylesin.
Tabii, hamdolsun ramazan ayının
bereketiyle özellikle bu hafta başarılı bir çalışma
takvimi geçirdik. 68 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair 22 maddeden
oluşan Kanun Teklifini inşallah bugün tamamlayacağız.
Yine, 17 sıra sayılı Azerbaycan Hükûmeti, Gürcistan Hükûmeti ve
Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti arasında savunma alanında iş
birliğini öngören uluslararası sözleşmeyi ve 57 sıra
sayılı Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti arasındaki uluslararası sözleşmenin de inşallah
onaylanmasını gerçekleştireceğiz.
Diğer taraftan, tabii,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle ilgili, yine
Meclisimizin arkasında yazdığı şekliyle Egemenlik
kayıtsız şartsız milletindir. anlayışıyla
son karara, son söze Meclis karar verir. Tabii, bu noktada
katılımcı demokrasinin bir gereği olarak yapılan yasal
düzenlemelerde herkes çalışmasını yapar. Bir kanunla ilgili
konuya taraf olan sivil toplum kuruluşları, dernekler, vakıflar,
sendikalar ve yine ilgili bakanlıklar, ilgili genel müdürlükler kendi
çalışmalarını yapar. Ancak, bu hafta
başarılı bir şekilde sürdürdüğümüz gibi, Mecliste
grubu bulunan siyasi partiler müzakere ederek bu hafta olduğu gibi yine
uzlaşı içerisinde çalışmasını yapar ve yine son
kararı yüce Meclis karara bağlar.
Son olarak, başı rahmet, ortası
mağfiret, sonu da cehennem azabından kurtuluş olan ve
Kuran-ı Kerimde bin aydan daha hayırlı olarak ifade edilen
Kadir Gecesini idrak ettiğimiz ramazan ayının sonuna geldik.
Rabbim cümlemizi kurtuluşa erenlerden, Kadir Gecesini de hakkıyla
idrak edenlerden eylesin. İnşallah bütün aziz milletimizin tüm
fertlerini Ramazan Bayramına da sağlık, afiyet içerisinde
ulaştırsın. Aileleriyle, komşularıyla, akraba-i taallukatlarıyla
bütün milletvekillerimize, bütün aziz milletimize hayırlı bayramlar
diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
bilgilerinize sunacağım.
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Romanya Temsilciler Meclisi Avrupa
İşleri Komisyonu heyetinin ülkemizi ziyaret etmesinin TBMM
Başkanlık Divanının 15/5/2019 tarih ve 16 sayılı
Kararıyla uygun bulunduğuna ilişkin tezkeresi (3/764)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Romanya Temsilciler Meclisi Avrupa İşleri
Komisyonu heyetinin ülkemizi ziyaret etmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlık Divanının 15/5/2019 tarih ve 16 sayılı
Kararıyla uygun bulunmuştur.
Söz konusu heyetlerin ülkemizi ziyaretleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkında 3620 sayılı Kanunun 7nci maddesi gereğince Genel
Kurulun bilgilerine sunulur.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Alınan karar gereğince denetim
konularını görüşmüyor, gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, İstanbul
Milletvekili Nevzat Şatıroğlu ve Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin ile 61 Milletvekilinin
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin ile 61 Milletvekilinin
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1908) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 68) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Dünkü birleşimde İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 68 sıra sayılı
Kanun Teklifinin birinci bölümünde yer alan 12nci maddesinin önerge
işleminde kalınmıştı.
12nci madde üzerinde iki önerge vardır.
Önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 12nci maddesinin aşağıdaki gibi
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 12- 9/5/1990 tarihli ve 3644 sayılı
130 İlçe Kurulması Hakkında Kanunun 1 inci maddesinin
altmış altıncı fıkrası ile Kanuna ekli (66)
sayılı listede yer alan "Bahşili ibareleri
"Bahşılı olarak değiştirilmiştir.
Ahmet
Şık Erol
Katırcıoğlu Ebrü
Günay
İstanbul İstanbul Mardin
Mahmut Celadet
Gaydalı Garo
Paylan Tulay
Hatımoğulları Oruç
Bitlis Diyarbakır Adana
Ayşe Acar
Başaran Hakkı
Saruhan Oluç
Batman İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EKREM
ÇELEBİ (Ağrı) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran.
Süreniz beş dakikadır. (HDP
sıralarından alkışlar)
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
68 sıra sayılı Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 12nci maddesi üzerine söz almış bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar, tabii ki bu kanunla
ilgili birçok eleştirimiz, birçok önerimiz mevcut. Bu genel
değerlendirmelerden ziyade 12nci maddede bir yerin ismi
değiştiriliyor ama bir yer ismi daha günlerdir hem Türkiye kamuoyunda
hem bu Meclis çatısı altında tartışılan bir
meseleydi; Dersim ismi ve Dersim tabelasının asılması
meselesi. Tabii Dersimin nasıl Tunceli olduğunu sadece beş
dakikayla sınırlı olarak burada tartışmanın,
doksan yıllık bir tarihi burada çözümlemenin, bu sorunu burada
çözmenin yeterli olmadığını düşünüyoruz ama belki niye
Dersim, niye bu kadar Dersimde ısrar ediliyor? Dersimin
anlamını kısa da olsa ifade etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, ne Dersimdeki tabela
sadece bir tabelaydı ne Dersim ismi sadece bir isimdi. Doksan
yıllık bir tarihin, 1937-1938 yılları arasında yine
Dersim Harekâtı olarak adlandırılan ama binlerce insanın
öldürüldüğü, binlerce insanın yerinden edildiği, kitaplara konu
olan, tarihte hâlâ bir sır perdesi olarak birçok meselenin
kaldığı bir durumdur aslında Dersimin meselesi. Birçok
araştırmacıya göre
Dersim Aslında bir
araştırmacıya göre 7T formülüyle formüle edilmiş bir
meseledir: Tedip (terbiye etme), tenkil (uzaklaştırma), taktil
(parçalama), tehcir (göç ettirme), temsil (asimile etme), temdin
(medenileştirme), tasfiye (arıtma). Düşünün ki bu harekâtın
bir nedeni de medenileştirmek olarak kabul edilmişti ve güya Dersim
medenileştirilecekti. Ama biz biliyoruz ki şu anda uluslararası
alanda da kabul edilen standartlara göre Dersimde bir katliam
gerçekleştirilmişti. Hâlâ, dediğim gibi, binlerce insan kendi
ailesinden kopmuş bir şekilde hiç tanımadığı, hiç
bilmediği yerlerde, tarihinden kopmuş bir şekilde yaşamaya
devam ediyor.
Birkaç gün önce bu Meclis çatısı
altında dedelerini hatırlatanlara hatırlatmak isteriz
değerli arkadaşlar. Bu mesele, katliamı hatırlatmakla
çözülecek bir mesele değildir. Tabii ki tarihte, tabii ki ülkelerde
katliamlar, soykırımlar, acılar, ölümler yaşanır ama
asıl mesele tarihle yüzleşebilmek, asıl mesele o tarihten ders
çıkarıp ülkede gerçekten uzlaşmacı bir iklim yaratabilmek.
İşte bugünlerde bir tabelanın altında yatan, yine
asimilasyon siyasetidir, yine o tabelanın indirilmesi, yok sayma siyasetidir.
O tabelanın indirilmesi, aslında bir taraftan o 7Tye bir T daha
ekleyip Tunceli ifadesini söylemektir değerli arkadaşlar.
Şimdi,
dediğim gibi, bir yerin ismini değiştirebilirsiniz. Gidip bir
Dersime soralım, Dersim halkına soralım, yolda gördüğünüz
insanların yüzde 90ından Tunceli cevabını
alamayacaksınız. Yüzde 90ı kendini Dersimli olarak ifade
eder. Çünkü o acılar hâlâ taptazedir, çünkü yaşadıkları;
dedelerinin, ninelerinin yaşadıkları hâlâ zihinlerinde taptaze
olarak durmaktadır.
İşte
değerli arkadaşlar, mesele bir isme takılmaktan ziyade, mesele
bir tarihle yüzleşmektir. Bu Meclisin de Türkiyenin de Türkiye
halklarının da ortak bir yaşamı kurabilmek ve
barış içerisinde yaşamak için bu tarihle yüzleşmeye
ihtiyacı vardır. İsimlerden korkmayın arkadaşlar;
gerçeklikten, tarihten korkmayın. Asıl reddetmek, asıl yok
saymak bu ülkeyi şu anki mevcut durumuna getirdi. Dersimin Dersim
olduğunu, Dersimde katliam olduğunu, Dersimde acıların
yaşandığını bütün gruplar daha önceki
konuşmalarında ifade etmişlerdi. Bu mesele konjonktürel olarak
değişebilecek, tavır alınacak bir mesele değil. O
açıdan, bu gerçekliği de görerek bence hakikatlerle yüzleşme
zamanı çoktan geldi de geçti. Dersime Dersim ismini tekrar iade etmek
aslında Dersim halkına bir öz eleştiri, bir özür mahiyetini de
taşıyacaktır diyorum.
Teşekkür
ederim arkadaşlar.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
MUHAMMED
LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bülbül.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
21.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Batman
Milletvekili Ayşe Acar Başaranın 68 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 12nci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUHAMMED
LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın Başkan Türk tarihinde milletimizin
yüzleşmesi gereken hadiseler nedir? diye bugün yapılan
propagandalara bakıldığında, Türk milletini, geçmişini
katliamlarla, soykırımlarla suçlamak isteyenlerin iftiraları
karşımıza çıkmaktadır. Bunu, bu tarz ifadeleri masum
kabul etmemiz mümkün değildir. Tuncelide geçmişte yaşanan
hadiseler Gazi Mustafa Kemal Atatürkün sıhhati döneminde ve yeni
cumhuriyetimizin ayağa kalkmaya çalıştığı, bütün
dünyaya karşı millî mücadelesini verip taptaze bir cumhuriyet olarak,
devlet olarak var olmaya çalıştığı dönemde bu devleti
sıkıntıya sokacak, devleti düzensizleştirecek ve Anadoluda
çok büyük bir ayaklanma noktasında her türlü eylemi, her türlü
hukuksuzluğu, katliamı kendisine mubah görecek bir anlayışa
karşı devletimizin almış olduğu tedbirdir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun.
MUHAMMED
LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bu noktada, geçmişten bugüne ifade
ettiğimiz gibi, Seyit Rıza da feodal bir eşkıyadır,
bir teröristtir. Bu hususta biz devletimizin ortaya koymuş olduğu
tavrın o gün itibarıyla da gerekli olduğunu ifade ediyoruz.
Bizim
tarihten alacağımız dersler elbette olabilir. Tarihte her zaman
iyiler, her zaman zaferler olmayabilir; tarihte yenilgiler,
sıkıntılar söz konusu da olabilir. Biz bunlardan dersimizi
alırız ancak yüzleşmekle bahsedilen şey, geçmişimize
küfredecek şekilde, geçmişimize hakaret edecek ve âdeta dedelerimizi
bir katliamla suçlayacak şekilde birtakım iftiralarsa, bunu
şiddetle reddettiğimizi Meclisimizin huzurunda ifade etmek istiyorum.
Saygılar
sunuyorum.
FATMA
KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan, söz istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Kurtulan.
22.- Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, Sakarya
Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
FATMA
KURTULAN (Mersin) Teşekkürler Sayın Başkan.
Daha
önce de dün de ifade etmiştik. Daha önce de Cumhurbaşkanı Bu
devlet adına Dersimden özür dilenmesi gerekirse, ben özür dilerim.
dediğinde aslında katliamı kabul etti. Aslında, bu ifadelerimizi,
konuşmacımızın konuşmasındaki ifadeleri Türkiye
halkına mal etmek, Türkiye halkına bir iftira olarak
değerlendirmek konuyu biraz saptırmakla ilgilidir.
Karanlık
bir zihniyetin ürünü olarak ortaya çıkan, Demirelin de PKK hareketini,
PKKyı 29uncu isyan olarak değerlendirdiği
Aslında
açığa çıkarıyor ki Türkiye'de cumhuriyetle yaşıt
olan bu meselede, Kürt sorunu meselesinde değişik zamanlarda Kürtler
hak talebine gitmiş, buna da devlet yetkilileri 29uncu defa
diyorlardı. Yani bir isyan yaşanmış. 29 defa eğer bu
ülkede, bu ülke tarihinde bir isyan ya da bir başkaldırı
yaşanmışsa bunu oturup düşünmek lazım.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayalım.
FATMA
KURTULAN (Mersin) Munzur kızıl aktı. denilir, Dersimde 70
bine varan insan katliamından söz edilir, Dersimin Kayıp
Kızları belgeseli vardır yani Dersimle ilgili sadece biz
değil, dünyanın birçok yerinden söz söyleyen insanlar olmuştur.
O
yüzden, bunu, böyle sağa sola çekme yerine kabul etmek, tarihle yüzleşmek,
gerekirse bunun hesabını vermek Türkiye'nin önündeki en önemli
sorunlarından biridir. MHP sağa sola çekmeye
çalışmasın. Zaten dünkü, daha önceki
konuşmacıları Geçmişi kaşımayın. derken
demek ki geçmişte bir şey var ki Kaşımayın, üstünü
örtün, kapatın. demiştir; aslında bunu, bir katliamı
savunmuştur. Onun için grup başkan vekili yorulmasın, ikide bir
Dersim katliamı olmadı. demesin. Zaten konuşmalarda itiraf
ediliyor, bu kabulleniliyor diyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Özel, buyurun.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, zaman zaman çeşitli görevlileri
görevini doğru yapmaya davet ettiğime çokça şahit oluyorsunuz.
Bu sefer ben görevimi iyi yapamadım, ondan söz istedim. Benim
konuşmayı takip etmem lazımdı ama o sırada,
görüşülmekte olan kanundaki yeni madde ihdasıyla ilgili bir şey
vardı, Sayın Doğan Kubat ve Sayın Bülent
Kuşoğluyla ayakta dört beş dakika konuşurken
konuşmayı takip edemedim. Ama gelen tepkiden ve alınan sözlerden
benim dikkat etmem ve gerekli yerde partimizin tutumunu netleştirmem
gereken bir konuşma yapıldığı
anlaşılıyor. Tutanak talep ettim. Şu anda herhangi bir
şey söylemeyeceğim ama tutanaktan sonra gerekli gördüğüm
takdirde ifade edeceğim.
BAŞKAN
Hay hay, tabii.
Sayın
Bülbül
23.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
isyanların, ortaya çıkan isyan girişimlerinin ve
kalkışmaların ayrı ayrı değerlendirilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
MUHAMMED
LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın Başkan, bu yapılan
isyanları, ortaya çıkan isyan girişimlerini,
kalkışmaları, hepsini ayrı ayrı değerlendirmek
lazım Türkiyede. Türk tarihinde geçmişten bugüne yaşanan
isyanları veyahut da devlete karşı yapılan
kalkışmaları sadece bir etnik temele bağlayan bir
anlayış hiçbir şekilde tarihî gerçeklikle bağdaşmaz.
Bunların hepsinin kendine özel birtakım sebepleri olabilir ama
eğer son dönemdekileri kastediyorsak, İngiliz altınıyla
veya silahıyla, tüfeğiyle kalkıp da Türkiye'nin Musul, Kerkük
mücadelesinde zaafa uğratılmasıyla alakalı planlar
kapsamında birileri harekete geçirildiyse, orada o hainlerin
çıkarmış oldukları isyanı bizim memleketimizde, 82
milyon insanın içerisinde olan ve birbirimizle et ile tırnak
olmuş olduğumuz Kürt kökenli kardeşlerimizin üzerine atarak
bunları tarif etmeye çalışmasınlar.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun.
MUHAMMED
LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Son dönemde de Amerikanın silahıyla,
parasıyla Türkiyeye karşı efelenmeye
çalışanları, kalkıp da Kürt kardeşlerimizin, Kürt
kökenli kardeşlerimizin bir tepkisi gibi göstermeye çalışanlar
dünden bugüne kimlerin taşeronluklarını, kimlerin
maşalığını yaptıklarının muhasebesini
iyi yapması gereken insanlardır.
Saygılar
sunuyorum. (MHP, AK PARTİ ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Kurtulan, buyurun.
24.- Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, ülkede Kürt
sorunu olduğunun açık olduğuna, HDPnin MHPnin tehditlerine
boyun eğecek bir parti olmadığına, PKKnin dört
yıldır alıkoyduğu askerleri kurtarmak için niçin bir
şey yapılmadığını öğrenmek istediklerine,
Meclisin taziye yeri olmadığına, Kürt sorununun demokratik
çözümünün bu Meclisin görevi olarak önünde durması gerektiğine
ilişkin açıklaması
FATMA
KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan, bu ülkede bir Kürt sorunu
olduğu açık. Her zaman söylenen bu et ile tırnak
İşte, Kürtler tırnak olarak görülür, kesip kesip
atarsınız. (MHP sıralarından Terör sorunu sesleri)
METİN
NURULLAH SAZAK (Eskişehir) Terör sorunu, terör sorunu!
FATMA
KURTULAN (Mersin) Konuşmayın yerinizden!
Bu
kadar vatan, millet, Sakarya diyorsanız, Türkiyeyi bu kadar
düşünüyorsanız
(HDP ve MHP sıralarından
karşılıklı laf atmalar, gürültüler)
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ne biçim davranıyorsun ya? Haddini
bil!
BAŞKAN
Değerli milletvekilleri
Sayın Bülbül
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Grup başkan vekilimiz konuşuyor,
onu dinle. Terbiyesizlik yapma!
OLCAY
KILAVUZ (Mersin) İndir elini be!
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Terbiyesizlik yapma! (HDP ve MHP
sıralarından gürültüler)
OLCAY
KILAVUZ (Mersin) Terbiyesiz sensin!
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Başkan vekilimiz konuşuyor, siz
bize buradan saldırıyorsunuz.
ALİ
KENANOĞLU (İstanbul) Bakın, siz oradan her türlü lafı
atıyorsunuz
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
Sayın grup başkan vekilleri
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Önce onları uyarın Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Değerli arkadaşlar, hatibi dinleyelim.
Buyurun.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Burada kimse bize had bildiremez.
OLCAY
KILAVUZ (Mersin) Parmağını indir! İndir elini!
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Sen indir elini, sen indir!
OLCAY
KILAVUZ (Mersin) Terbiyeli ol! (HDP ve MHP sıralarından gürültüler)
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Sen terbiyeli ol! Terbiyesiz!
FATMA
KURTULAN (Mersin) Meral Hanım
Meral Hanım, bir dakika
Meral
Hanım, tamam.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Hayır, oradan el hareketi
yapıyorlar ya!
FATMA
KURTULAN (Mersin) Tamam.
BAŞKAN
Sayın Grup Başkan Vekili, buyurun efendim.
FATMA
KURTULAN (Mersin) MHP Grubuna şunu söyleyeyim: Burası sizin grup
toplantı salonunuz değil, elinizi sallayıp HDPyi tehdit
edemezsiniz. Bu Meclis salonunda MHP sıralarından HDPye sürekli
tehdit yağıyor, burayı yöneten her Meclis başkanı da
bunu izliyor, tüm gruplar da bunu izliyor. HDP sizin tehditlerinize boyun
eğecek bir parti değil, bunu bir kere bilin. Seçim geliyor, seçime
atfettiğiniz rol, burası daha ılıman, burası daha
milliyetçi oylara oynayan, hedef olarak
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
METİN
NURULLAH SAZAK (Eskişehir) Devletin karşısında olan
herkesin karşısındayız.
BAŞKAN
Toparlayın Sayın Başkan.
FATMA
KURTULAN (Mersin)
HDPyi hedef tahtasına koyan bir
yaklaşımı istediğiniz kadar uygulayın, HDP buna boyun
eğmeyecektir.
Şunu
söyleyeyim MHPye: Madem askerleri, Türkiyeyi bu kadar seviyorsanız,
PKKnin elinde dört yıldır 13 asker esir olmuş, onların
ailelerine randevu verip bir çay bile ısmarlamıyorsunuz. Bu mudur
vatanseverlik?
OLCAY
KILAVUZ (Mersin) Allah belasını versin PKKnın!
FATMA
KURTULAN (Mersin) Aileler kapınıza geldi, reddediyorsunuz. Niye o
askerleri kurtarmak için bir şey yapmıyorsunuz? O askerler dört
yıldır orada sürünüyorsa, aileler burada inim inim inliyorsa niye
buna çare bulmuyorsunuz?
OLCAY
KILAVUZ (Mersin) Türk askeri sürünmez, Türk askeri muzaffer olur her yerde.
Kim sürünüyor!
FATMA
KURTULAN (Mersin) AKPnin saçından tutmuşsunuz, paçalarından tutmuşsunuz
AKPnin
(HDP ve MHP sıralarından gürültüler)
AYŞE
ACAR BAŞARAN (Batman) Yeter be, yeter! Şunlara bir şey
söyleyecek misiniz Başkan artık?
ALİ
KENANOĞLU (İstanbul) Ne tehdit ediyorsunuz ya! Tehdit ediliyoruz
ya!
BAŞKAN
Bir dakika
Bir dakika
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Başkan, burada bize tehdit var.
FATMA
KURTULAN (Mersin) Değerli Başkan
BAŞKAN
Bir dakika
Sayın
milletvekilleri
OLCAY
KILAVUZ (Mersin) Türk askerine sürünüyor ifadesini kimse kullanamaz!
BAŞKAN
Olcay Bey
MUHAMMED
LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Cevap vereceğim, müsaade edin ya.
BAŞKAN
- Grup başkan vekili söz istiyor arkadaşlar.
Buyurun
Sayın Kurtulan.
FATMA
KURTULAN (Mersin) Asıl askerliği kullanan sizsiniz, ben onu demek
istiyorum. Az önce yine taziye dilediniz, yine taziye dilediniz. Defalarca
söyledik, Meclis taziye yeri değil. Gelin, çözüm bulalım
arkadaşlar, çözüm bulalım.
METİN
NURULLAH SAZAK (Eskişehir) - Bulacağız, ona da
bulacağız.
FATMA
KURTULAN (Mersin) Olmuyor, 29uncu isyan deniliyor, 50 bin insanın
ölümü deniliyor, kırk yıllık süre deniliyor.
ÜMİT
YILMAZ (Düzce) - Hakurkta çözüm arıyor bizim çocuklar.
FATMA
KURTULAN (Mersin) Gelin, bunu çözelim. Kürt sorununun demokratik çözümü bu
Meclisin görevi olarak önünde durmalıdır diyorum, teşekkür
ediyorum.
MUHAMMED
LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN
- Buyurun Sayın Bülbül.
MUHAMMED
LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın Başkan, bizim
BEDRİ
YAŞAR (Samsun) - Senin itirazın yok mu Aydemir?
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Bizim var, biz yapıyoruz.
BAŞKAN
Bir dakika beyler
Laf atmayın arkadaşlar.
Biz
burada gayet güzel bir şekilde, uyumlu bir şekilde Meclisi
yönetiyoruz.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Biz de birileri konuşurken laf
atalım mı?
BAŞKAN
Bir dakika
AYŞE
ACAR BAŞARAN (Batman) - Siz de taraflı yönetiyorsunuz.
BAŞKAN
Herkes için söylüyorum.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Arkadan tehdit ediliyoruz Başkan.
OLCAY
KILAVUZ (Mersin) Kim tehdit ediyor sizi?
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Sen, sen ediyorsun!
OLCAY
KILAVUZ (Mersin) Parmağına bak, parmağına!
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Sen böyle, sürekli el şöyle!
OLCAY
KILAVUZ (Mersin) Aynı bu hareketleri siz yapıyorsunuz! Terbiyeli
olun!
BAŞKAN
Olcay Bey
MUHAMMED
LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Şimdi derlenip toparlanalım. Bir müsaade
edin arkadaşlar.
AYŞE
ACAR BAŞARAN (Batman) Böyle bir Meclis olmaz.
OLCAY
KILAVUZ (Mersin) Ayıp bir şey ya! Ayıp be! Kendinize gelin ya!
Burayı dağ başı mı sanıyorsunuz! (HDP ve MHP
sıralarından karşılıklı laf atmalar, gürültüler)
MUHAMMED
LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Olcay bey
Arkadaşlar, ben bir
konuşayım, müsaade edin.
BAŞKAN
- Arkadaşlar, sayın milletvekilleri
Birleşime
beş dakika ara veriyorum arkadaşlar.
Kapanma Saati: 15.19
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.25
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Nurhayat ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa), Bayram ÖZÇELİK
(Burdur)
----- 0 -----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 86ncı Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
68
sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon
yerinde.
MUHAMMED
LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın Başkan...
BAŞKAN
Buyurun Sayın Grup Başkan Vekili.
25.- Sakarya Miletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Mersin
Milletvekili Fatma Kurtulanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ve Milliyetçi Hareket Partisi
olarak 82 milyon Türkiyenin huzurlu olması için fedakârlık
göstereceklerine, asla ve asla terör odaklarına müsaade etmeyeceklerine
ilişkin açıklaması
MUHAMMED
LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın Başkan, demin yaşanan polemikle
alakalı olarak ifade etmek isterim.
Öncelikle,
tabii, sıralar arasında karşılıklı birtakım
istenmeyen sözler veyahut da gerilen bir ortam olmuş olabilir ancak
kürsüden ifade edilen görüşlerin de ortamın gerilmesine etkisini de
her zaman göz önünde bulundurmak lazım.
Burada
Milliyetçi Hareket Partisine bizzat söz konusu olan bir sataşma
olmamıştır ancak ortak değerlerimize, geçmişimize,
tarihimize ve tarihte hiçbir şekilde insanlık suçu diye tarif
edilen suçların hiçbirisine tevessül etmediğine sonuna kadar kalben
inandığım ve bildiğim benim milletime, Türk milletime
karşı bu şekilde ifadelerin bu Meclis kürsüsünde bu kadar rahat
ifade ediliyor olması bizi gayet sıkıntıya sokuyor ve
bundan dolayı bizler de buna dair tepkimizi dile getiriyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayalım.
MUHAMMED
LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Biz Türk askerinin, ordumuzun sonuna kadar
yanındayız, ordumuzun derdiyle dertleniriz. Ama şimdi
kalkıp oradan, efendime söyleyeyim, birileri PKK eline düşmüş,
askerlerimiz, bunlarla alakalı bunlar sürünüyormuş, bunlara çay bile
vermek gibi birtakım ifadelerle bizi onların yanında,
askerimizin yanında olmamak gibi bir ikircikli tutumla ve seçim
yatırımıyla suçlamak; bu, içimizi acıtmıştır,
biz bunu kabul etmeyiz, şiddetle reddederiz. Milliyetçi Hareket Partisi
hayatının hiçbir döneminde seçime odaklanmış bir siyasi
parti değil, seçimler var diye biz doğru bildiğimizden
vazgeçmeyiz. Seçim var diye kalkıp da sizin burada bu millete, tarihine
olan hakaretlerinize göz mü yumacağız, kulaklarımızı
mı tıkayacağız? Tabii ki cevap vereceğiz. Bu noktada
Milliyetçi Hareket Partisinin pasif bir tutum takınmasını kimse
bizden beklemesin ama milletimizin karıştırılması
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayalım Sayın Başkan.
MUHAMMED
LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Toparlıyorum.
milletimizin
provoke edilmesi, Türkiye'nin kaosa sürüklenmesiyle alakalı sizlerin en
ufak bir endişesi olmadığını ben biliyorum. Bu noktada
geçmişte eski genel başkanlarınızın yapmış
olduğu faaliyetleri iyi takip ettik ama Milliyetçi Hareket Partisi, 82
milyon Türkiye'nin huzur içerisinde olması, kaos içerisine girmemesi,
birbirine düşmemesi için hayatının her döneminde olduğu
gibi bugün de fedakârlık gösterecektir ve göstermeye devam edecektir. Biz
bu oyunlara Allahın izniyle milletçe gelmeyeceğiz ve Türkiye
Cumhuriyeti devleti içerisinde, çatısı altında yaşayan
bütün 82 milyon herkes Türkiyedir diyorum ve hepsini bağrımıza
bastığımızı ifade ediyor ve asla ve asla terör
odaklarına da müsaade etmeyeceğimizi yineleyerek saygılar
sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
FATMA
KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Kurtulan.
26.- Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, Sakarya
Miletvekili Muhammed Levent Bülbülün yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ve HDP olarak Türkiyenin
birliğini, beraberliğini düşünen, ağır bedeller ödeyen
bir parti olduklarına ve Seyit Rızanın Kürtlerin dedesi
olduğuna ilişkin açıklaması
FATMA
KURTULAN (Mersin) Teşekkürler Sayın Başkan.
Benim
sürünüyorlar dediğim, dört yıldır PKKnin elinde olduğu
söylenen
Aileler dün geldi, bunu aileler söyledi. Aileler perperişan.
Dört yıldır bir insan esir mi alındı, alıkonuldu mu
-adına takılmayın, ne derseniz- sürünmekten başka ne yapar
oralarda, nerededir, ne yapıyor, ne yiyor ne içiyor, sağ
mıdır, ölü müdür, bileniniz var mı? Ben buna temas ettim
Değerli Başkan. Dediğim gibi, bunu sağa sola götürmenin
gereği yok.
Yine
şunu kabul etmiyorum: Burada, bu kürsüde, bunları rahat ifade ediyor
olmamıza tahammülleri yok. Bu kürsü MHPnin tekelinde olan bir şey
mi?
MUHAMMED
LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Cevap veririz diyorum.
FATMA
KURTULAN (Mersin) Biz de veririz, siz de verin.
MUHAMMED
LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Tamam, cevap veririz diyorum.
FATMA
KURTULAN (Mersin) Biz de veririz, siz de verirsiniz.
BAŞKAN
Karşılıklı şey yapmayalım.
Buyurun.
FATMA
KURTULAN (Mersin) Türkiyeyle ilgili bir kaygımızın olup
olmadığını kendileri tahayyül edemez.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayın.
FATMA
KURTULAN (Mersin) - Biz şunu söylüyoruz: HDP olarak tam da Türkiye'nin
birliğini, beraberliğini, kardeşliğini, geleceğini
düşünen, bu konuda ağır bedeller ödeyen bir parti olarak
buradayız, bunu söylemeye devam edeceğiz.
Seyit
Rızaya da şu olmadı: Eşkıya demek doğru
değil.
MUHAMMED
LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Teröristtir!
FATMA
KURTULAN (Mersin) Seyit Rıza Kürtlerin dedesidir. Dedemizin ellerinden
öpüyoruz, onu minnetle anıyoruz. Dedemizin mezarının nerede
olduğunu sormaya devam edeceğiz değerli arkadaşlar.
VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin ile 61 Milletvekilinin Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1908) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 68) (Devam)
BAŞKAN
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 68 sıra sayılı Bazı Kanunlar ve 635 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 12nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Ali Öztunç İlhami
Özcan Aygun Mustafa
Adıgüzel
Kahramanmaraş
Tekirdağ
Ordu
Serkan Topal Özcan
Özel Rafet
Zeybek
Hatay Yalova
Antalya
MADDE
12- 9/5/1990 tarihli ve 3644 sayılı 130 İlçe Kurulması
Hakkında Kanunun 1 inci maddesinin altmış altıncı
fıkrası ile Kanuna ekli (66) sayılı listede bulunan Bahşili
ibareleri Bahşılı şeklinde
değiştirilmiştir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge hakkında konuşmak isteyen, Antalya Milletvekili Rafet
Zeybek.
Buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakika.
RAFET
ZEYBEK (Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Söz
almış olduğum kanun teklifinin 12nci maddesinde Bahşili
ilçemizin isminin Bahşılı olarak değiştirilmesi
öngörülüyor. İki gündür Bahşili ilçemiz çokça konuşuldu,
yeterince anlaşıldı da; evet, bu değişiklik de
doğruydu. Bu nedenle, ülkemizin başka sorunları da var, ben
onlardan bahsetmek istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, ülkemizin çok ciddi sorunları var, ciddi sorunlarla
karşı karşıya. Ekonomi sorunu var, demokrasi sorunu var,
hukuk sorunu var, adalet sorunu var, eğitim sorunu var, dış
politika sorunu var ama maalesef, bu sorunların bir türlü çözümü yok;
sorunlar çözülmüyor, gittikçe derinleşiyor.
Şüphesiz,
en büyük sorunlarımızdan birisi adalettir. Adalet can çekişiyor
değerli milletvekilleri. Hepimiz biliriz, adalet biterse devlet çöker.
Yüksek Seçim Kurulunun İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanlığı seçiminin yenilenmesi kararı hukuka
açıkça aykırıdır. Bu kararla hukuk, son yılların
en büyük yarasını almıştır. Bu karar, Türk hukuk
tarihine kara bir leke olarak yazılacaktır. Bu kararla ilgili son günlerde
Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Binali Yıldırım
hırsızlıktan, oyların çalınmasından söz
ediyorlar. Değerli arkadaşlarım, İstanbulda oy
çalınmadı, eğer ısrarla Bir hırsızlık
yapıldı. diyorsanız, Bir suç işlendi. diyorsanız bu
suç, hırsızlıktan çok daha büyük olan gasp suçudur.
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) 26 binden 13 bine nasıl
düştü?
RAFET
ZEYBEK (Devamla) Anlatacağız, anlatacağız.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Allah biliyor doğrusunu da, yalancıları da.
İBRAHİM
YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar) Gasbeden sizsiniz, gasbeden.
RAFET
ZEYBEK (Devamla) Bakınız, değerli milletvekilleri, seçmenin
iradesi gasbedilmiştir, Sayın Ekrem İmamoğlunun hakkı
gasbedilmiştir; tarih bunu böyle yazacaktır.
ÖZKAN
YALIM (Uşak) Binali Yıldırım da kabul etti
çalınmadığını.
RAFET
ZEYBEK (Devamla) Değerli milletvekilleri, 2017 yılında
yapılan referandumda, 298 sayılı Seçim Kanununun açık
hükmüne rağmen, Yüksek Seçim Kurulu hem de oylamanın bitimine
doğru dedi ki: Mühürsüz oy pusulaları geçerlidir. Kanunda
açıktı Geçersizdir. diyordu kanun ve bunun gerekçesi olarak da
Millet iradesi tecelli etsin diye bu kararı aldık. dediler ama
aynı Yüksek Seçim Kurulu, İstanbulla ilgili, millet iradesini
gasbetti. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli
arkadaşlarım, Yüksek Seçim Kurulunun 7 üyesi tarafından
gerekçede ileri sürülmeye çalışılan 108 sandıktaki
usulsüzlükler
Bu 108 sandıkta AK PARTİ öndedir, 1inci parti
çıkmıştır. Ben şimdi Sayın Binali
Yıldırıma soruyorum: Siz bu sandıklarda
hırsızlık mı yaptınız? Ben
yapılmadığını söylüyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
ÖZKAN
YALIM (Uşak) O da kabul etti, o da kabul etti.
RAFET ZEYBEK (Devamla) Yine, 754 sandıkta
sandık başkanları memur değildi. Evet, memur
değilmiş ama bu sandık başkanlarının 532si
öğretmen, özel okullarda öğretmen, kolejlerde öğretmen,
hepimizin çocuklarını okutuyorlar. Şimdi, bunlar mı
hırsız?
EROL KAVUNCU (Çorum) Devlet memuru değil,
devlet memuru değil
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın Zeybek.
RAFET ZEYBEK (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, hiç
uğraşmayın, burada bir hırsızlık yoktur. Sadece
şunu söylemek istiyorum: Yapmayın, yazıktır, günahtır.
Hiç olmazsa mübarek ramazan ayında milleti kandırmayın. Biz
bugün demokrasi dersi veriyoruz. Demokrasi kazanacak ve her şey çok güzel
olacak.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özel, söz mü istiyorsunuz?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yok efendim.
BAŞKAN Tamam, peki.
Şimdi, önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
12nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Uzun süredir 60a göre söz isteyenler var.
Sayın Şevkin, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
27.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, kamuda
çalışan sözleşmeli personelin kadro beklediğine, şehir
hastanelerinde emekçilerin işten çıkarıldığına,
kadın taciz ve tecavüzleri ile çocuk istismarına son verilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
MÜZEYYEN
ŞEVKİN (Adana) Sayın Başkan, kamuda çalışan yüz
binlerce sözleşmeli memura daha önce söz verilmesine rağmen bir türlü
kadro verilmiyor. Sayıları 500 bine yaklaşan sözleşmeli
memurlar, aile bütünlüğünden ve iş güvencesinden yoksun, düşük
ücretlerle ailelerini geçindirmeye çalışıyor. 2011 seçimlerinde
234 bin sözleşmeliye kadro sözü verilmişken o tarihten bu yana, sekiz
yıldır hiçbir sözleşmeliye bu hak verilmedi. Öte yandan, kadro
verilmediği gibi, şehir hastanelerinde işten çıkarılan
emekçilerin varlığı da söz konusudur.
Ayrıca
birkaç gündür gündemde olan pedofiliyle ilgili kitabın
toplatılması yeterli değildir. Bu Meclisin bir sorumluluğu
daha var; çocuklarımız artık bu tür istismara
uğramamalı, bu sorumluluğu Meclis olarak yerine getirmeliyiz.
Kadın taciz, tecavüzlerine, çocuk tacizlerine artık son verilmelidir
diyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Süllü
28.- Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllünün, diyabet
hastalarının yaşadığı mağduriyete
ilişkin açıklaması
JALE
NUR SÜLLÜ (Eskişehir) Ülkemizde 18 yaş altı 18 bin
civarında diyabetli çocuğun diyabet takip, tedavi sürecini
kolaylaştırabilecek insülin pompası ve sensörü SGK
tarafından ödeme kapsamına alınmadığı için bu
olanaktan ekonomik gücü iyi olmayan aileler yararlanamamakta, enjeksiyona geri
dönmek zorunda kalmaktadır. Kullanılan insülin pompasının
sensörleri aylık 825 lira olup bir aylık masrafı bin lirayı
bulmaktadır. İnsülin pompası kullanamayan bir çocuğun günde
12 kez parmak delmesi gerekmekte ancak parmak ölçümü için kullanılan
cihazları da SGK ödememektedir. Parmak ölçüm stripleri için ödenen SGK
farkı da artmıştır. Diyabetli bireyin aylık
kullanımı yaklaşık 6 kutudur, 58 lira olan kutunun SGK
sadece 19,5 TLsini ödemektedir. İnsülin kalemine takılan iğne
ucunun kutusu ise 36,70 TL olup SGK 25,50 TLsini ödemektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Enginyurt...
29.- Ordu Milletvekili Cemal Enginyurtun, Ordu ve Giresun
yaylalarında topyekûn yıkım yapıldığına,
hayvancılık için, tarım için elli altmış
yıldır kullanılan binaların
yıkılmasının doğru olmadığına
ilişkin açıklaması
CEMAL
ENGİNYURT (Ordu) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Ordu
ve Giresun yaylarında, 2017 yılında imar affından
faydalanıp parasını yatırarak yerini imar affına dâhil
edenler başta olmak üzere, dedesinden babasından kalmış
elli yıllık araziler üzerinde yüz yıllık binalar dâhil
olmak üzere yıkım kararı alınmıştır. Ordu ve
Giresun yaylalarında şu an topyekûn bir yıkım
yapılmaktadır. Bunun gözden geçirilmesini istiyoruz. Yapılan
binalar betonsa yıkılmasına tamam diyoruz ama elli
altmış yıldır kullandıkları,
hayvancılık için, tarım için kullanılan bu binaların
yıkılmasını doğru bulmadığımızı
ifade ediyoruz. Bu gözden geçirilsin diyor, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Ersoy...
30.- Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoyun, 31
Mayıs Sigarasız Bir Dünya Gününe ilişkin açıklaması
AYŞE
SİBEL ERSOY (Adana) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
31
Mayıs tarihi, tütün ürününün kullanımının sağlık
ve diğer zararları konusunda toplumda farkındalık
oluşturmak, tütün ürünü kullananlara bırakmaları yönünde bilinç
kazandırmak ve sağlıklı yaşam
davranışlarını geliştirmek amacıyla Dünya
Sağlık Örgütü tarafından Dünya Tütünsüz Günü olarak ilan
edilmiştir.
Tütün
kullanımı hem kadınlarda hem erkeklerde kalp
hastalığı, inme, yüksek tansiyon ve damar hastalıkları
açısından risk faktörlerinin başında gelmektedir. Tütün
kullananlarda kalp hastalığı riski, kullanmayanlara göre daha
fazladır. Bu riskler, gençler de dâhil, tüm yaş gruplarını
kapsamaktadır.
Sevdiklerinizle
güzel vakit geçirmenin yolu sağlıklı olmaktan geçer diyorum ve
tütünsüz bir dünya diliyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Aygun...
31.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygunun,
yaşanan dolu ve sel nedeniyle Amasya ile Tekirdağ Malkaranın
doğal afet kapsamına alınmasını talep ettiklerine
ilişkin açıklaması
İLHAMİ
ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Teşekkür ederim Başkanım.
Geçtiğimiz
pazar günü hem Amasyada hem de Tekirdağ Malkarada dolu ve sel
zararı olmuştur. Bu sebeple çiftçilerimize geçmiş olsun diyorum.
Bu iki bölgemizin de bir an evvel doğal afet kapsamına alınarak
çiftçilerimize desteklerin bir an evvel verilmesini talep ediyoruz.
Yine,
Tekirdağ ilimizin Malkara ve Süleymanpaşadaki Çimendere ve Gözsüz
baraj göletlerine sözleşme yapılmış olmasına
rağmen hâlâ bir kazık çakılmaması acaba iktidarın
tasarruf tedbirleri içerisinde midir diyorum.
Teşekkür ederim, saygılar sunarım.
BAŞKAN Sayın Ünsal
32.- Ankara Milletvekili Servet Ünsalın,
BAŞKENTGAZ üzerinden Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı
Mansur Yavaşa yönelik karalamayla algı yaratılmaya
çalışıldığına ilişkin açıklaması
SERVET ÜNSAL (Ankara) Teşekkürler
Başkanım.
31 Mart yerel seçimlerinin ardından çok sayıda
büyükşehir, il, ilçe belediyelerinde senelerdir çok büyük yolsuzluklar
yapıldığı belgeleriyle ortaya çıktı,
kanıtlandı. Buna karşılık olarak belediyelerimize ve
başkanlarımıza yönelik iftira, karalama kampanyaları
çoğaldı. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın
Mansur Yavaşa yönelik olumsuz algı yaratmak için
özelleştirilmiş BAŞKENTGAZ üzerinden bir girişim
yapılıyor arkadaşlar. BAŞKENTGAZ tarafından
abonelerine gönderilen yazıda senelerdir devam eden abonelerin
sayaçlarının değiştirileceği ve bu zorunlu
değişim için Ankaralılardan 500 lira alınacağı
belirtiliyor. Ankara Büyükşehir Belediyesiyle hiçbir ilgisi olmayan,
Mansur Yavaşla da ilgisi olmayan bu uygulamayla yurttaşlarda
Belediye sayaç bedeli topluyor. algısı yaratılmak isteniyor.
Oysaki bu kararın belediyeyle ilgisi yoktur. Bu karalama ve algı
yaratma kampanyalarıyla ilgili Ankaralı
vatandaşlarımızı, hemşehrilerimizi bilgilendirmeye
devam edeceğiz.
BAŞKAN Sayın Ödünç
33.- Bursa Milletvekili Atilla Ödünçün, Uluslararası
Lösemili Çocuklar Haftasına ilişkin açıklaması
ATİLLA ÖDÜNÇ (Bursa) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Toplum olarak lösemi tedavisi gören kişilere ve
ailelerine ihtiyacı olan maddi manevi her türlü desteği vermenin
önemini vurgulamak amacıyla 2019 yılında Uluslararası
Lösemili Çocuklar Haftası 28-31 Mayıs tarihleri olarak
belirlenmiştir. Dünya kamuoyunun dikkatini çocuklarda kanser olgusuna
çekmek, hızla artan çocukluk çağı lösemisi ve diğer kanser
vakaları hakkında bilinçlendirmek, deneyimleri paylaşmak, ortak
çözüm yolları üretmek ve kansere yol açan olası tehlikelere
karşı uyarmak amacıyla tüm dünyada Dünya Çocukluk Çağı
Kanser Günü etkinlikleri düzenlenmektedir. Toplumsal sorumluluk sahibi her
birey içinde bulunduğu çevrenin de bilgilendirilmesini sağlayabilmek
için konuyu gündeme getirmelidir ve çevresini bilinçlendirmelidir.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, ramazan
münasebetiyle iftara yetişmek için, çok önemli gördüğünüz veya çok
önemsediğiniz konuların dışında 60a göre söz
istemezseniz sevinirim.
VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin ile 61 Milletvekilinin
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/1908) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 68) (Devam)
BAŞKAN Şimdi ikinci bölümün
görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölüm 13 ila 22nci maddeleri
kapsamaktadır.
Teklifin ikinci bölümü üzerinde Halkların Demokratik
Partisi Grubu adına Siirt Milletvekili Sayın Meral Danış
Beştaş konuşacaktır.
Buyurun.
(HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz
on dakikadır.
HDP
GRUBU ADINA MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; evet, ikinci bölüm üzerinde söz almış
bulunuyorum. Klasik bir torba yasayla karşı
karşıyayız. Her seçim öncesinde
karşılaştığımız bir tablo. Az da seçim
geçirmedik, her seçim öncesinde gerçekten benzer torba yasalarla burada
haşır neşir olduk, konuşmalar yaptık. Bu paket de
diğerlerinden farklı değil, ağırlıklı olarak
seçim yatırımlarını havi bir torbayla karşı
karşıyayız. Yani bir tek örnek vererek geçeceğim
içeriğini, yine İstanbul köprü affı var. Yani bunu nasıl
ifade edelim? İstanbul seçimi 23 Haziranda yapılacak. İktidar,
seçim kazanmak için bir köprü affı daha getirdi. Esastan bir çözüm yok,
kozmetik yöntemlerle, makyaj yöntemleriyle vatandaşın oy vermesini
sağlamaya dönük bu tip yaklaşımları parti olarak doğru
bulmadığımızı tekrar tekrar ifade etmek istiyorum. Bu
ülkenin ihtiyacı olan şey torba yasalar değil; gerçekten
sorunların tespiti, ekonomik sıkıntıların analiz
edilmesi ve buna uygun tedbirlerin alınması olması gerekendir.
Değerli
milletvekilleri, biraz önce talihsiz bir tartışma daha
yaşadık. Ben üçüncü dönemdir bu Parlamentoda görev yapıyorum ve
bu tartışmaların benzerini gerçekten onlarca, yüzlerce defa
yaşadık. Sorunun özü şu: Aslında benim konum farklı ama
buna değinmeden geçemeyeceğim. Sayın grup başkan vekilini
dikkatle dinledim, birkaç cümle not aldım sadece. Dedi ki: Meclis
kürsüsünde sözlerinize dikkat edin. Birinci cümle bu. Tarihe
yaptığınız hakaretlere tabii cevap veririz. Kimse bizden
pasif tutum beklemesin. Bunu üç cümle aldım, gerisine gerek yok, esas özü
buydu.
Bir
kere, değerli milletvekilleri, burada hepimiz milletvekiliyiz, hiç
kimsenin, hiçbirimizin diğerinden bir farkı yok. Hepimiz halk oyuyla
seçiliyoruz; sandığa gidiyoruz, düşüncelerimizi
anlatıyoruz, ideolojimizi anlatıyoruz, partimizin
yaklaşımlarını anlatıyoruz, oy alıyoruz ve
sandıktan çıkıyoruz. Üstelik bu sandıktan çıkma
meselesi hepimiz için de aynı koşullarda ve adil şartlarda
olmuyor. Bizim sandıktan çıkmamamız için, Halkların
Demokratik Partisinin barajı geçmemesi için, sandıkta
aldığı oyların da sayılmaması için,
sandığa oy atılmaması için neler
yapıldığını sanırım anlatmama gerek yok. Tek
bir örnek yeter; şu anda, önceki dönem Eş Genel
Başkanlarımız Sayın Figen Yüksekdağ ve Selahattin
Demirtaş hâlâ hapiste, rehin tutuluyorlar, tutuklu değiller. 7
Hazirandan sonra 1 Kasım ve bugüne kadar gelen süreçte bizi hizaya çekme
çabaları aynı yöntemlerle devam ediyor; tutuklama, yakalama, tehdit,
baskı. Dışarıda bunlar yetmiyormuş gibi şimdi de
Genel Kurulda hizaya çekilmeye çalışılıyoruz. Bunu kabul etmiyoruz,
biz bunları hiçbir zaman kabul etmedik. Her partinin kendi ideolojisi
vardır, Milliyetçi Hareket Partisi nasıl kendi programına göre
çalışıyorsa ve inanıyorsa bizim de kendi parti ilkelerimiz
vardır. Bu nedenle biz bunları kürsüde savunmaktan bir milim geri
adım atmayız; biz bunları laf olsun diye, gelip burada
birilerine propaganda olsun diye, şirinlik yapmak için söylemeyiz.
Sözlerimize
dikkat etme meselesine gelince, biz sözlerimizi nasıl söylediğimizi
gayet iyi biliriz. Ama Sözlerinize dikkat edin.in arka planı da
şudur: Bize diyorsunuz ki aslında
Mesela ben bir Kürt
kadınıyım, benim ana dilim Kürtçe, ben Kürt kültürüyle büyüdüm,
ben Mardinliyim, Diyarbakırda okudum, Diyarbakırda avukatlık yaptım,
benim annem Türkçe bilmiyor belki, çoğunun bilmiyor. Şimdi bana
diyorsunuz ki: Dilini reddet. Ana dilini reddet. diyorsunuz. Konuşma,
bunun talebinde bulunma, eğitimini isteme, kürsüde üç cümle söylersen bunu
(X) olarak geçerim. diyor. Ben bunu nasıl kabul edebilirim? Bir insan
olarak, bir birey olarak bunu kabul etmem mümkün mü?
Diğeri
Herkes tektir. diyorsunuz. Biz de HDP olarak ısrarla diyoruz ki: Herkes
tek değildir, herkes farklıdır. Çoğulcu bir partiyiz biz.
Bizim grubumuz Türkiyenin en çok kimliğini, dilini, inancını ve
cinsiyetini kadın-erkek eşitliği açısından-
barındıran bir partidir. Biz bu ilkeyle geliyoruz. Kürtsem Kürtüm,
Ermeniysem Ermeniyim, Lazsam, Lazım, Çerkezsem Çerkezim, Türksem
Türküm. Burada birileri Dikkat edin. dedi diye biz bunun aksini mi söyleyeceğiz?
Tabii ki söylemeyeceğiz.
Bize
diyorlar ki: Et ile tırnak gibiyiz. Sayın grup başkan
vekilimiz de söyledi. Ya, biz et ile tırnak falan olmak istemiyoruz ya!
Biz eşit olmak istiyoruz, eşit! Biz atılacak tırnak olmak
istemiyoruz artık! Bize yüz yıldır aynı hikâyeyi
anlatıyorsunuz. Et ile tırnak değiliz!
MUHAMMED
LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Kürtler tırnaktır mı dedim?
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Biz eşit olmak istiyoruz; bu
topraklarda herkes gibi kendi dilimizle, kültürümüzle, inancımızla,
cinsiyetimizle ve yaşama bakış açımızla Türkiye
Cumhuriyetinin yurttaşları olarak yaşamak istiyoruz. Bizim
demokrasi mücadelemiz tam da budur.
Bize
diyorlar ki: Kültürünüzü de yaşayamazsınız. Bu çatı
altında çok talihsiz bir konuşma yapıldı geçen hafta.
Sayın MHP milletvekili şunu demiş aynen, demiş ki: Ana
dilimiz olan Türkçenin yanında başka dillerde yazışmalar
yapmaya kalkanlar devletin tunç elini bir an evvel görmelidirler. Herkesin
haddini bilmesi gerekir. Bize, Dersim diyenlere Sizin dedelerinizin
başına gelenleri size yaşatırız. diyorlar, hem de bu
kürsüde. Dersimi bilmeyeniniz yoktur. Yüzlerce defa giden biri olarak
söylüyorum, binlerce Dersimli arkadaşı olan biri olarak söylüyorum
gerek hukukta gerek lisede gerek yaşamda; hepsi dedelerinin, ninelerinin
katliam hikâyeleriyle büyüdüler. Seyit Rızanın mezarını
arıyorlar. Dersimi Tunceli yapamazsınız. 70 bin insan
toprağa düştü, hâlâ, gidin referandum yapın, Dersimde yüzde
90ı aşkın insan Burası Dersimdir. der. Bu tehditlerle
Dedelerinizin başına gelenleri sizin de başınıza
getiririz. demek bir demokratik düşünce özgürlüğü oluyor. Bu
kürsüdeyse olsun ama dışarıda biz herhangi bir düşünceyi
ifade ettiğimizde hemen hapisle, dokunulmazlığın
kaldırılmasıyla tehdit ediliyoruz.
Şimdi,
ana dilimizle ilgili tehdidi duymamış gibi yapıyorum,
duymamış gibi yapıyorum gerçekten. Hiç kimsenin haddine
değildir benim ana dilime ya da sizin herhangi birinizin ana diline
ilişkin bir söz söylemek. Ana dil tartışma dışıdır,
biz dilimizi anamızdan alırız. Biz bu ülkede birlikte
yaşıyoruz, birlikte yaşamaya devam etmek için de demokratik bir
anayasayla bu sorunları çözmek zorundayız. Bu dille, bu yöntemle yüz
yıldır sorun çözemedik. Bizim en önemli stratejik
yaklaşımımız da şu: Bu ülkede demokratik bir
anayasayla, eşit ve özgür yurttaş olarak, gerçekten kardeşçe -et
ile tırnak olarak, böyle garip bir metaforla değil, gerçekten
kardeş olarak- yaşamak istiyoruz; bizim bütün mücadelemiz budur. Ve
biz bu kürsüdeyken bize söylenen Sözlerinize dikkat edin. laflarını
duymuyoruz çünkü buna artık alıştık; tırnak içinde,
alıştık. Bunun nereden kaynaklandığını
biliyoruz. Bunun diğer anlamı, ırkçılıktır; bunun
diğer anlamı, faşizm yöntemleriyle muhalefeti bastırmaya
çalışmaktır ama HDP gerçekten, bu tip meseleler
karşısında diz çökecek, gerçekler dışında
yaratılan bir tahayyülle, bir tarih bilgisiyle bunları kabul edip
yoluna devam edecek bir parti değildir.
Tarih
anlayışı dedi sayın grup başkan vekili; doğru,
bir tarih var ama tarih tek değildir. Gelin, farklı kaynaklardan
Dersimi okuyalım; gelin, farklı kaynaklardan Kürt meselesini
okuyalım; gelin, farklı kaynaklardan kürdistan tarihini okuyalım
ve Hangi tarih anlayışı doğrudur, değildir?i
tartışmak yerine bunların ortak noktalarını ve
hakikati birlikte bulmaya çalışalım; bizim Parlamentoda
görevimiz budur. 81 milyon yurttaşın Türkiye Büyük Millet Meclisinden
beklediği, aynı ezberlerle, aynı şablonlarla, aynı
yaklaşımlarla burada kavga etmemiz değildir. Biz HDP Grubu
olarak hiçbir zaman kavgalara tevessül etmedik; emin olun, hep
saldırıya uğradık, hep saldırıya
uğradık. Anayasa Komisyonunda, dokunulmazlığın
kaldırılması meselesinde bizim milletvekillerimize şiddet
uygulandığını 25 ve 26ncı Dönem milletvekilleri gayet
iyi bilir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Toparlıyorum.
BAŞKAN
Toparlayın Sayın Milletvekili.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Daha geçen dönem ben burada grup
başkan vekiliyken Gaziantep Milletvekilimiz Sayın Mahmut
Toğrulun kolunun kırıldığını
unutmadık. Biz burada defalarca saldırıya maruz kaldık ve
diğer milletvekili arkadaşlarımızdan gerçekten şunu
beklerdik: HDPye yönelik bu yaklaşımları en azından 100
kişi üzerinden 10 kişi reddetmez mi ya? Hiçbir şey yoksa bile,
burada on saat mesai yapıyoruz birlikte, tartışıyoruz. Ama
şunu unutmayın: HDP, gerçekten, hepimizin ortak geleceğidir. HDP
düşüncesi -hepiniz HDPli olmayabilirsiniz ama- HDPnin ortaya
koyduğu siyaset, strateji Türkiye'yi aydınlık yarınlara
taşıyabilir; çocuklarımızın mutlu, huzurlu,
sağlıklı bir ortamda büyümesine vesile olabilir. Gelin, kendi
dar bakış açılarımızı bir tarafa
bırakıp demokratik çözümde gerçek bir tartışmayı
yapalım diyorum.
Teşekkür
ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) Kendisi inanıyor mu bu
anlattıklarına?
MUHAMMED
LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun.
MUHAMMED
LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın Başkan, ırkçılık ve
faşizme varırcasına sataşmalar söz konusudur. Kürsüden söz
istiyorum efendim.
BAŞKAN
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın 68 sıra
sayılı Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerinde HDP Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında Milliyetçi
Hareket Partisine ve MHP Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
MUHAMMED
LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
HDP milletvekilinin demin partimizle alakalı ifade ettiği hususlarla
alakalı beyanlarının öncelikle tamamını reddediyoruz.
Kendisi Meclis kürsüsünde yapmış olduğu konuşmada bizim
fikirlerimizi, ifade ettiğimiz hususları tam manasıyla
çarpıtmıştır.
Meclis
kürsüsünde yapılan konuşmalara sessiz kalınmaması
meselesini bunu cevapsız bırakmama gibi bir karşılıkla
biz burada ifade ettik. Sizin sözlerinize, Türkiye Cumhuriyeti devletine, Türk
tarihine, milletimize ve manevi mukaddesatımıza, bütün
değerlerimize, değerler sistemimize, buna hassasiyetle dikkat eden
bir siyasi parti olarak bunlara zede getirecek, onlara hakaret içerdiğini
düşündüğümüz her sözünüze mutlaka bir cevabımız
vardır. Bunu kabul etmeyeceğimizi aynen deklare ettik; bunda herhangi
bir sıkıntı olmadığını düşünüyorum.
Pasif bir tutum takınmayacağımızı da net bir
şekilde söylüyorum. Aktif bir şekilde bunları siz, bu Meclisin,
yüce Meclisin tutanaklarına geçirtirken biz de onun
karşısında Ya, bu Mecliste buna nasıl bir cevap verildi?
diye yarın bizim evlatlarımız bir baktığı zaman
buna Allah razı olsun, birileri cevapsız bırakmamış.
da dedirteceğiz Allah nasip ederse; bu konuda kimsenin şüphesi
olmasın.
Sözlerinize
dikkat edin. ifadesi bir tehdit değildir. Sözlerinizin de, bu manada
tarihimize, geçmişimize hakaret içerecek ifadeleri Meclis kürsüsünden
tekrar etmenin, Türkiyenin Misakımillîyle sınırları
çizilmiş olan vatan topraklarıyla alakalı olarak
yapmış olduğunuz değerlendirmelerin Türkiyeyi bölecek,
parçalayacak ve Türkiyenin ortak geçmişine zede getirecek ifadeler
olduğunu söylemek bizim en tabii hakkımızdır.
Ana
dilin kullanımıyla alakalı olarak sayın milletvekilinin
ifadesini yine çarpıttınız. Ana dilimi kullanıyorum
diyerek yapılan yazışmalar. diyor, O
yazışmaları diyor; ifadesi aynen bu şekilde. Yani Türkiye
Cumhuriyeti devletinin resmî dili Türkçedir. ifadesi üzerinden anayasal olarak
belirlenmiş olan bir hükmün hilafına hareket etmeye kimse
kalkmasın.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayın Sayın Milletvekili.
MUHAMMED
LEVENT BÜLBÜL (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkan.
Türkiye
Cumhuriyeti devletinin resmî dili Türkçedir. Ana dili başka bir
şeydir. Bu noktada, sizlerin baskı ve zulme
uğradığınız ve her şekilde, sadece ve sadece Kürt
olarak doğduğunuz için bu memlekette zulüm gördüğünüz
noktasındaki bütün iddialarınıza ve bütün
beyanlarınıza karşı çıkıyorum ve bunu kabul
etmemiz mümkün değildir diyorum. Türkiye Cumhuriyeti devleti içerisinde
herkes, eşittir Türkiye diyorum. Buna kimsenin itirazı olamaz. Bu,
çok önemli bir ifadedir.
Yine,
burada bizim ifade ettiğimiz hususlardan ırkçılık ve
faşizm çıkartmaya çalışıyorsunuz ya, asıl
ırkçılığı, asıl şovenizmi, asıl
ötekileştirmeyi sizler yapıyorsunuz. (MHP sıralarından
alkışlar) Bu işin tevil götürür bir tarafı yoktur.
Türkiye'de, bizler Türkiye'nin birliği ve bütünlüğünden yana olarak,
her zaman Türkiye'nin birlik beraberliğini, kardeşliğini
savunuyoruz. Siz, kültürel haklarınızı savunmaktan dolayı
birtakım zulme uğradığınızı ifade
ediyorsunuz ya, bu kültürel haklardan veya kültürel haklarınızla
ilgili taleplerinizle alakalı değil.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUHAMMED
LEVENT BÜLBÜL (Devamla) Efendim bitiriyorum.
BAŞKAN
Buyurun toparlayın.
MUHAMMED
LEVENT BÜLBÜL (Devamla) Genel başkanlarınızın dün
kalkıp da o bebek katilinin Heykelini dikeceğim. beyanları var
ya; o, PYDye biz arkamızı yasladık. beyanları var ya; o,
Türkiye Cumhuriyeti devletine, Türk devletine ve Türk milletine karşı
düşmanca tavırlar sergileyen, eli kanlı bebek katillerini
kınamamanız, onları terör örgütü olarak kabul etmemeniz meselesi
var ya, Milliyetçi Hareket Partisinin özellikle üzerinde durduğu ve Türk
milletinin size karşı bakışının temelini
teşkil eden mesele, özü itibarıyla budur.
Bizim
bütün ifade etmek istediklerimiz bunlardır. Bu mücadelemize aynen devam
edeceğimizi, bu konuda doğru bildiklerimizi söylemekten geri
durmayacağımızı saygıyla ifade ediyor, selamlar
sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
FATMA
KURTULAN (Mersin) Sayın Başkanım
BAŞKAN
Sayın Kurtulan, buyurun.
FATMA
KURTULAN (Mersin) Sayın Başkanım, müsaade ederseniz,
Asıl ırkçılığı ve faşizmi siz yapıyorsunuz.
diyerek hatibimize bir sataşma olmuştur.
BAŞKAN
Yerinizden açayım mı?
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yok, ben oradan
BAŞKAN
Buyurun, peki ama devam ettirmeyelim artık bunu.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yok, devam ettirmeyeceğim.
CEMAL
ÇETİN (İstanbul) - Sayın Başkanım, yerinden
ALİ
KENANOĞLU (İstanbul) Başkan, nasıl yöneteceğini
biliyor arkadaşlar, dert etmeyin.
FATMA
KURTULAN (Mersin) Başkan biliyor, iyi yönetiyor. Başkan adil
yönetiyor.
2.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan, doğrusu,
ırkçılık ve faşizm konusunda herhâlde en son suçlanacak
grup Halkların Demokratik Partisidir. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Irkçılık ve faşizmi, lütfen,
hepimiz bir daha okuyalım.
AYHAN
EREL (Aksaray) Siz 10 sefer okuyun.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Irkçılık nedir? Faşizm
nedir? Siyasi arka planı nedir, nasıl şekillenir ve bu,
Türkiye'de hele nasıl şu anda yaşam bulmuş? Bu konuya o
yüzden sadece gülümsüyorum, sadece cevap vermiş olmak için
verildiğini düşünüyorum.
Diğer
mesele, bizim eş genel başkanlarımız başta olmak
üzere, 4 Kasım darbesiyle hâlâ hapiste tutulan arkadaşlarımızın,
rehin tutulan arkadaşlarımızın dava dosyalarının
hepsini okuyan bir hukukçu olarak söylüyorum: Şu anda, yaygın
medyanın hepsinde teaser olarak geçiyor fragman- ve onların
hiçbiri yok biliyor musunuz dava dosyasında. Bir tek örnek vereceğim.
Belediye eş başkanlarına her gün Cumhurbaşkanı diyor
ya: Para gönderdiniz örgüte, şöyle yardım yaptınız, böyle
yardım yaptınız. Ya, avukat arkadaşları aradım,
dedim, şu iddianameleri gönderin de bir de ben okuyayım yani
olmadığını biliyorum ama. Bir tek örnek vereceğim.
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Sayın
Gültan Kışanakın dosyasını, lütfen, bir milletvekili
sorumluluğuyla okuyun, iddia yok ya; bırakın suçu, bırakın
tekemmülü, bırakın kararı, iddia bile yok. Nevroz
konuşmasından ceza aldı, basın açıklamasından
ceza aldı. Belediyeyle ilgili ne bir yolsuzluk ne bir usulsüzlük ne bir
rüşvet ne bir zimmet, hiçbir şey yok. Diğer bütün belediye
başkanlarımızla ilgili dava dosyaları aynı
durumdadır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Bitiriyorum.
BAŞKAN
Toparlayalım.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Sayın Figen Yüksekdağ ve
Selahattin Demirtaşa ilişkin de diğer milletvekili
arkadaşlarımıza ilişkin de hepsi düşünce ve ifade
özgürlüğü kapsamındadır ve onların hepsi Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesinden dönecek, bunu yakın süreçte göreceğiz. Bu,
sadece muhalefetin hizaya çekilme çabasıdır, dönemsel, konjonktürel
bir yaklaşımdır; HDPyi geriletme, muhalefeti susturma,
bastırma yöntemlerinden biridir. Dün 1960 darbesiyle idam kararları
veriliyordu, 1980 darbesinde milletvekilleri Zincirbozana gönderiliyordu,
1990da Ulucanlara, bugün de Edirne ve Kandıraya gönderildiler; aradaki
fark budur. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Oturuma beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.04
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.17
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Nurhayat ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa), Bayram ÖZÇELİK
(Burdur)
----- 0 -----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 86ncı Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
68
sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin ile 61 Milletvekilinin
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1908) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 68) (Devam)
BAŞKAN
- Komisyon yerinde.
İYİ
PARTİ Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın Durmuş
Yılmaz konuşacaktır.
Buyurun.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz
on dakikadır.
İYİ
PARTİ GRUBU ADINA DURMUŞ YILMAZ (Ankara) Değerli Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; görüşülmekte olan 68 sıra sayılı
Yasa Teklifinin ikinci bölümüyle ilgili görüşlerimi bildirmek üzere söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Benden
önce buraya gelen muhalefet milletvekilleri birbiri ardına artık, bu
torba yasa uygulamasından vazgeçilmesi gerektiğini söylediler ama
iktidar da torba yasa yapmaya devam ediyor. Biz, iki bin yıl önce
Romalıların vatandaşlık hakkı gereğince hukuk
metodolojisi olarak insanlara, topluma yön göstermek gerektiği konusunda
duyarlı olarak torba yasa yapmayı yasaklamasının
arkasından, 2019 yılında hâlâ torba yasa yapmaya devam ediyoruz;
bununla da kalmıyoruz, torba yasayı temel yasa statüsüne
çıkarıp temel yasa olarak görüştük ve görüşmeye de devam
ediyoruz.
Bundan
belki bir asır önce Ahmet Cevdet Paşa ve
arkadaşlarının yürüttüğü kodifikasyon
çalışmaları sonucunda ortaya çıkan ve 1.850 küsur madde
olan Mecellenin bile ortaya koyduğu hukuk metodolojisinin gerisine
düşen bu uygulamayı, bizden sonra gelen nesiller bence iyi olarak yâd
etmeyecekler ve size İyi bir hukuk mimarlarıymış.
demeyecekler hatta size hukuk çilingiri sıfatını bile
yakıştırmakta tereddüt edecekler. Onun için, bundan
vazgeçilmesini diliyoruz ama bundan vazgeçilmeyeceği de artık ortaya
çıkmış durumda.
On
dakikalık bir süre var, söyleyeceklerimi belki yetiştiremeyeceğim
ama söylemeden de geçemeyeceğim. Dün İstanbulun fethinin yıl
dönümüydü, bu vesileyle çok şeyler söylendi. Bunlardan bir tanesi de Fatih
Sultan Mehmet İstanbulu almaya karar verdiğinde Acaba ben
nasıl bir toplumla, nasıl bir düzenle eyleme geçeceğim? Benim
arkamda kim var? Kim beni destekleyecek? sorusunun cevabını bulmak
için -hikâye o ki- Edirnede bir esnafa gidiyor, ihtiyaç duyduğu hatta
ihtiyaç duymadığı bir maddeyi alıyor; ikincisini almaya
kalktığında esnaf diyor ki: Ben siftah yaptım, yan tarafa
git, o siftah yapmadı.
Şimdi,
böyle bir toplumdan, bugün, anayasal devlet olarak vatandaşının
geri kalmışlarına, vatandaşının bir şekilde
dezavantajlı olan kesimine verdiğimiz, anayasal hak olan sosyal
yardımlar konusunda, insanlarımız hak etmedikleri hâlde bu
yardımdan yararlanıyorlar. Örneğin kömürü alıyor, bu kömürü
serbest piyasada satıyor. Ben siftah yaptım, yan taraftaki
yapmadı. diyen toplum yapısından, biz, bugün, hak etmediği
hâlde siyasi kayırmacılık üzere yardım alan ve bunu
piyasaya satan insanlar topluluğu hâline geldik. Şunu diyemiyor,
eğer o doğruysa Ben bunu hak etmiyorum, benden daha fazla muhtaç
insan var aşağı sokakta veya yan komşum daha muhtaç, git,
ona ver. demiyor. Bunun bir sorumlusunun olması lazım. Bu toplum
niye buraya geldi? Eğer bugünkü realite buysa, Fatihin içinde
yaşadığı toplumda uydurulan bir hikâye, bir mitoloji midir
bu? Eğer bu mitoloji doğruysa bugünkü durumumuz nedir? Bunu kim,
nasıl izah edecek? Hangi ahlaki düzen, hangi sosyal düzen, hangi politika
uygulaması bizim insanımızı bu hâle getirdi? Lütfen,
içinizden birisi çıksın, bunun cevabını versin. Ahlak
felsefecisi Nurettin Topçu eğer 1950lerde, 40larda
yazdığı kitaplarını bugün yazmış
olsaydı, eminim bugün çok farklı bir şey söylemiş
olacaktı. Onun için, AK PARTİ Grubundan bir arkadaşın gelip
bu insanlar niçin buraya geldi, bu kokuşmuşluk, bu çürümüşlük
niçin bu noktaya geldi; bunun cevabını vermesi ve
açıklaması lazım. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Geçen
hafta Genel Kurulda yaptığım ekonomiyle ilgili bir genel
değerlendirmede görüşlerimi bildirdim ve dedim ki: Artık, bugün
Türkiyenin karşı karşıya olduğu ekonomik sorunlar bir
sistem sorunu hâline gelmiştir ve bu sistem sorunu çözülmeden bu meselenin
üzerinden de gelmek mümkün değil. Hâlâ aynı şeyi ısrarla
söylüyorum.
Biraz
önce, CHP grup başkan vekili arkadaşımızın Adalet
Bakanı ve Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlarıyla
ilgili söylediği sözlerden hareketle, gerçekten de sistem
tıkanmıştır ve sistem çalışmıyor.
Dolayısıyla bu sistemik sorun çözülmeden, Türkiyenin karşı
karşıya olduğu bu sorunların üstesinden gelebileceğini
düşünmüyorum.
Bakan
Bey dedi ki: Ekonomide bir dengelenme var. Dolayısıyla bu
dengelenmenin sonucunda, öyle görünüyor ki tünelin ucunda bir
ışık göründü. Aslında, Bakan Bey bu görünen
ışığın ne olduğunu, hangi ekonomik veriden
hareketle, hangi ekonomik veriyi analizle bu tünelin ucunda
ışığın göründüğünü söylemedi. Bu, reel ekonomiye
ait üretim mi, sanayi üretimi mi, kapasite kullanım oranı mı,
büyüme mi, efendim, bankacılık kesimiyle ilgili sorunlar mı?
Beklentilerle ilgili endekslerden, vesaireden hareketle
Hangi ekonomik veriyi
kullanarak ve analiz ederek tünelin ucunda ışık olduğunu
söyledi? Eğer Tünelin ucunda ışık var.ı kabul edip
inanıyorsanız lütfen, buraya gelin, hangi ekonomik veriyi kullanarak
bu ışığı gördüğünüzü bize bir
açıklayın.
Görünen
o ki Sayın Bakan bir dengelenme trenine bindi, bu bindiği trende
maalesef uyuyakaldı; uyurken tren karanlık bir tünele girdi, o
tünelde uyandığında etrafını göremiyor. Maalesef,
doğru olan budur.
Yarın
saat onda, yirmi dört saatten az sürede, 2019 yılı birinci çeyrek
büyüme rakamları açıklanacak. Bu rakamlarda göreceksiniz ki ekonomi,
2018in son çeyreğinde olduğu gibi, yine küçülecek.
Senelere baktığımızda -sadece iki
rakam vereyim- 2014 yılında Sanayi Üretim Endeksi yüzde artı
9,8ken bu, yüzde 8,7lik bir büyümeye tekabül etti. Çok meşhur, her
fırsatta söylediğiniz 2018 yılındaki yüzde 7,4lük
büyümenin karşılığında Sanayi Üretim Endeksi de yüzde
4,4. 2019 yılının birinci çeyreğindeki Sanayi Üretim
Endeksi eksi 5,7. Bunun anlamı, yarın göreceksiniz, ekonomi eksi
büyüyecek. Dolayısıyla buradan hareketle, ortada ışık
vesaire diye bir şey yok. Alınması gereken tedbirleri
erteliyorsunuz ve dolayısıyla da toplumun üzerindeki yükü giderek
artırıyorsunuz. Bir buçuk yıl önce eğer gerekli tedbirleri
alsaydınız 35-40 milyar dolarla hallolabilecek bu sorun bugün 70-80
milyar dolara yaklaşmıştır, eğer daha da gecikirseniz
bu daha da artacaktır. İnkâr edebilirsiniz, Öyle değil.
diyebilirsiniz ama rakamlar ortada.
Söyleyeceğimi söyleyemedim, her neyse. Orada
görüyorum, bir dakika sürem kaldı. Söyleyeceğim şey şu:
Ekonomi politikaları boşlukta cereyan etmiyor, bir çerçevesinin
olması lazım. Şu anda bunun bir çerçevesi yok. Bizim
ekonomimizde, ekonomi politikalarının yürütüleceği çerçevede
önce bir beş yıllık kalkınma planı var çünkü beş
yıllık kalkınma planının içerisinde sanayiciye,
tüccara, iş adamına, eli taşı altında olan ve risk
alan insanlara yön ve yol göstermeniz lazım ama bugün geldiğimiz
nokta itibarıyla, senenin altıncı ayına girmek üzereyiz,
hâlâ 2014-2018 yılını kapsayan Onuncu Beş Yıllık
Planın yerine bir on birinci plan henüz gelmiş değil. Sanayiciye,
tüccara, iş adamına, üretken kesime nasıl yön ve yol göstereceksiniz?
Buradan hareketle, orta vadeli program olarak üç
yıllık bir program var, bir de kısa vadeli programlar var.
Şimdi, Türkiye Büyük Millet Meclisinde 2 Temmuz 2013 yılında
kabul edildi bu. Dolayısıyla 2014-2018 yıllarını
kapsayan bu program altı ay önce yürürlüğe girdi Türkiye Büyük Millet
Meclisi tarafından görüşülerek ama hâlâ ortada bir on birinci
beş yıllık kalkınma planı yok. Buna bağlı
olarak, orta vadeli program yapılamaz. Ne yapıyorsunuz? Birbiri
üzerine kısa vadeli finans tedbirleri alıyorsunuz, teşvikler
veriyorsunuz. Bu teşvikler ekonominin üretken kapasitesini, rekabet
kapasitesini bitirdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DURMUŞ YILMAZ (Devamla) Sanayiciyi,
tüccarı, iş adamını devlete bağımlı hâle
getirdiniz ve bu insanlar karar almakta da zorlanıyorlar.
BAŞKAN Sayın Milletvekilim,
toparlayın.
DURMUŞ YILMAZ (Devamla) Toparlıyorum.
Dolayısıyla 3067 sayılı
Kalkınma Planlarının Yürürlüğe Konması ve
Bütünlüğünün Korunması Hakkında Kanunun gereğinin
yapılması gerekir, bundan kaçınamazsınız,
kaçınmak durumunda da değilsiniz çünkü boşlukta ekonomi
politikası yürütülmez. Şu anda, eklektik olarak, sabah bir karar,
öğleden sonra bir karar, sonra bunu değiştir.
Şuradan da görüyoruz ki biz, üç ay önce
yaptığımız yasada bugün değişiklik
yapıyoruz. Niye? Çünkü önümüzü görecek bir şey yok. Sizin 2023, 2050,
2071 hedefleriniz var. 2071i, 2050yi bırak, beş yıllık
süreyi öngöremeyen, bununla ilgili rakamsal veri ortaya koyamayan, yol ve yön
gösteremeyen bir heyet 2071i niye ağzına alır, 2050yi niye
ağzına alır? 2023 diye bir hedef artık kalmadı.
Ağzınızla kuş tutsanız, yıllık yüzde 30
büyümezseniz dört yıl sonra Türkiyenin 2023 hedeflerini tutturması
mümkün değil. Ama bu bir siyasi hedefse o konuda bir şey diyemem, o
da siyasi niyet okumaya girer, onu ben yüce Meclisin takdirlerine
bırakıyorum.
Teşekkür ediyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
34.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Ankara
Milletvekili Durmuş Yılmazın 68 sıra sayılı
Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerinde İYİ PARTİ Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın hatip
kürsüden, Fatih Sultan Mehmetten bugüne tarihsel değişim ve
dönüşüm üzerine grubumuzdan cevap istedi. Ben sözü çok uzatmak
istemiyorum, bunun adı tarihsel sosyolojidir.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Böyle bir deyim
duymadım ben. Tarihsel sosyolojinin tarifini yapar mısın?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Tarihsel sosyoloji
dediğimiz hadise, kişisel faaliyetler ile örgütlü yapıların
zaman içerisinde bilinçli şekilde inşa edilmiş hadisedir. Onun
için son beş yüz yıllık süre zarfında meydana gelen
değişim ve dönüşümün tamamının cevabının on
yedi yıllık AK PARTİ iktidarından istenmesi, AK
PARTİden ve bugün ittifak içerisinde olduğumuz Cumhur
İttifakından beklentinin büyüklüğünü ifade ediyor.
İnşallah, bizim bu büyük beklentiyi milletimizden
aldığımız destekle hayata geçireceğimizi ifade ediyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sataşma yok ki
Başkanım.
BAŞKAN Buyurun Sayın Türkkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Meclisin
aydınlanması açısından, sayın hatibin engin bilgisinden
faydalanmak açısından bu tarihsel sosyolojinin ne demek
olduğunu öğrenmek istiyoruz. İzah ederse çok mutlu olurum.
Teşekkür ederim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Tarihsel sosyolojiyi
ifade ederek anlattım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Tarihsel sosyoloji, bir
tarafta kişisel faaliyetler
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) Boş laf, boş
laf.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
diğer tarafta
örgütlü yapıların zaman içerisinde bilinçli olarak inşa
ettikleri hadisedir.
BEDRİ YAŞAR (Samsun) Oruç oruç bizi
güldürme Başkan.
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) Boş laf.
BAŞKAN Yazılı bildirelim
yazılı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
35.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 29 Mayıs
İstanbulun fethinin 566ncı yıl dönümü kutlamalarına
Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanlarının davet
edilmediğine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Çok kısaca şunu söylemek
lazım sayın grup başkan vekiline: Dün İstanbulun fethinin
yıl dönümü kutlamaları vardı. Girdiğinde Kimsenin
malına mülküne dokunmayın, ganimeti ben
dağıtacağım." diyecek kadar fethettiği bir yere
karşı böyle bir yüce gönüllülük göstermiş birisinin, Fatih
Sultan Mehmetin aldığı İstanbulun fetih yıl
dönümündeki törenlere, seçilmiş Cumhuriyet Halk Partili belediye
başkanları davet edilmedi bırakın Ekrem
İmamoğlunu; onun da davet edilmesi gerekirdi.
İstanbulluların oyuna millî irade diyorsanız Silivrideki
millî iradenin de karşısında saygıyla eğileceğiz
-MHPye oy vermiştir- Bakırköydekinin de sizin bütün
belediyelerinizin de. Siz bizim belediye başkanlarımızı
Fatihin fethettiği şehrin yıl dönümü törenlerine davet
etmiyorsanız siz Fatihin Fsini kavrayamamışsınız
demektir. (CHP sıralarından alkışlar)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin ile 61 Milletvekilinin
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1908) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 68) (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Ankara Milletvekili Sayın Nihat Yeşil konuşacaktır.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
CHP GRUBU ADINA NİHAT YEŞİL (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
hepinizi, yüce Meclisi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
68 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin geneli üzerinde söz almış bulunmaktayım.
Konuşmama
başlamadan evvel Süper Lige çıkan Gençlerbirliği Kulübümüzü
tebrik ediyorum, başarılar diliyorum.
Değerli
arkadaşlar, biraz önce tüm hatip arkadaşlarımız bu kürsüde torba
yasanın bu ülkeye hiçbir yararı olmadığı gibi
sorunlardan bahsetti. İki bin yıl önce Roma hukukundan beri var olan
-sevgili hatip biraz önce bahsetti- ve AKPnin
sığındığı tek mekanizma olan demokrasi ve hukukun
üstünlüğünü sağlamadığınız sürece biz
bunları daha çok tartışırız.
Değerli
arkadaşlar, 24 Haziran seçimleri sonrasında yasama ve yürütme
erklerinin birbirinden keskin çizgilerle ayrılacağı konusunda
iktidar partisinin çıkışlarını hepimiz
hatırlıyoruz. İktidar partisi, o zaman bu ucube yönetim
anlayışını getirirken erkler ayrılığı
ve demokrasiyi üstünlük olarak kendine hedef edinmiş bir
anlayışla topluma bu taahhütte bulunuyordu, torba kanunlar konusunda
da hassasiyet göstereceklerini söylüyordu. Ancak gelin görün ki yine usulüne
uygun kanun yapma tekniğine son derece aykırı bir torba kanun
teklifini görüşmek zorunda bırakıldık. Torba kanun neden
teknik olarak doğru bir uygulama değildir? sorusunun
cevabını çok tartıştık. 20 maddeyle Komisyona sunulan,
22 madde olarak Komisyon tarafından kabul edilen bu torbanın içinde
13 kanun ve 2 kanun hükmünde kararname değişikliği düzenleniyor.
Ülkemiz
her geçen gün ekonomik krizi daha derinden hissediyor. Maliye, gelir ve gider
dengesi konusunda yıl sonu hedeflerinden gittikçe uzaklaşıyor.
Daha yılın beş ayını doldurmadan, doldurmak üzereyken
bütçe açığının yüzde 65ini tüketmiş durumdayız.
Peki, böyle bir ortamda Meclisimizin, ülkemizin ilgili kurumlarının
her zamankinden daha çok çalışması gerekirken biz bu torba
düzenlemesiyle hangi konuları gündemimize alıyoruz? Bir kasabanın
adını değiştiriyoruz, bir döner sermaye işletmesine
kurumlar vergisi muafiyeti tanıyoruz, TRTnin disiplin
mevzuatını düzenliyoruz. O TRT ki personel sayısından tutun
yapmış olduğu yayınlardaki tutumlarıyla her konuda
tartışmalı olan bir kurum. Vatandaşın fahiş
elektrik faturalarından alınan vergilerle çalışan TRT,
siyasi iktidar çizgisinde yayınlar yapıyor, personelinin kadro durumu
gündemden düşmüyor.
Başka
ne var bu kanunda? Bir vakıf üniversitesinin kurulması var. O çok
övündüğünüz ülkemizdeki üniversite sayılarının artması
kadar bir de o üniversitelerden mezun olan, geleceğe dair hayalleri olan,
bu ülkeye hizmet etmek için hayalleri olan gençlerimize istihdam
sağlayacak düzenlemeler getirseydiniz de biz de sizleri
alkışlasaydık, el birliğiyle ülkenin yararına olan
düzenlemeleri Meclisimizden geçirseydik.
Bu
torba kanundaki tek gündem maddesi, İstanbulda köprü geçiş
cezalarıyla mağdur ettiğiniz vatandaşlarımıza
yazılan cezaların kaldırılmasıdır. Bunun
haricinde vatandaşın yararına olan düzenleme ne yazık ki
yoktur.
Şimdi
bu yeni düzenlemelerle ne amaçlanacak? Etki analizi olmadan, ilgili
komisyonlarda tartışılmadan getirip
yasalaştıracaksınız. Bu teklifi Komisyona getirirken
birbiriyle alakası olmayan maddeler içinde en azından mali
konuları ilgilendirenlerle ilgili olarak mali yük tablosu
hazırlandı mı? Örneğin Maden Kanununda düzenlemeler
yapmışsınız. Bu düzenlemeler neticesinde kamu gelirlerinde
artış mı olacak, yoksa kamuya yeni mali yük mü gelecek; bu
konuda bir analiz var mı? Kamu gelirlerinin artması ya da
azalmasına neden olacak, idareleri yükümlülük altına sokacak kanun
maddesi tekliflerinin, en az üç yıllık dönem için hesaplanıp
sunulan tekliflere eklenmesi gerektiğini hepiniz biliyorsunuz.
Maden
Kanununda en son ne zaman değişiklik yapıldı? 14
Şubat 2019da. Ondan önceki değişiklik ne zaman
yapıldı? 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle Temmuz
2018de. Peki, ondan önce ne zaman değişiklik yapıldı? 13
Ocak 2017de. Tam da bu madde 2 sefer köklü, 12 sefer de farklı
şekillerde olmak üzere 14 sefer değiştirildi. Böyle sürüp
gidiyor; neredeyse her yıl değişiklik yapılıyor, bir
ibare ekleniyor, bir metin çıkartılıyor; yasama faaliyetlerinin
kalitesine gölge düşürülüyor. Böyle bir kanun yapma tekniği
dünyanın neresinde var değerli arkadaşlar? İhtisas sahibi
ilgili kişi ve kurumlarca komisyonlarda tartışılması
gereken düzenlemeler, Plan ve Bütçe Komisyonundan bir gecede geçiriliyor. Bu
konuların tartışılmadan acilen Meclisten geçirilmesini niye
istiyorsunuz? Bir ilçenin isminin değiştirilmesi, hareketli
gündemimiz içerisinde bu kadar mı önemli?
Kanun
teklifinin içindeki her bir konu ayrı bir uzmanlık alanı
gerektiriyor. Bu uzmanlarla, üniversite kürsülerinde bilim insanlarıyla,
akademisyenlerle, üniversite öğrencileriyle bunlar
tartışılmadan
Maden Kanununda yapılacak düzenlemelerin
Plan ve Bütçe Komisyonuyla ne alakası var değerli arkadaşlar?
Komisyonda kaç tane maden konusunda uzman bilim adamı görüş bildirdi?
Kaç tane üniversitenin madencilik bölümü yetkililerinden görüş istenildi?
Madencilik konusunda faaliyet gösteren kamu kurumlarımız bu
düzenlemelerin neresinde duruyor? Bürokratlarımız, bu teklifteki
düzenlemelerin etki analizleri konusunda rapor yazdı mı?
Düzenlemelerin kapsamı hakkında, hangi maddenin neyi
amaçladığını raporlayıp Komisyona sundu mu? Ben maden
mühendisi değilim, madencilik konusu da ihtisas alanım değil
ancak bu düzenlemeleri, mesleğinde tecrübeli bir maden mühendisi dahi
ancak aylarca mevzuat çalışarak idrak edebilir.
Peki,
iki ay sonra yine aynı kanunda benzer şekilde torba yasayla düzenleme
yoluna gidecek misiniz? Plan ve Bütçe Komisyonunu doldurdunuz, geçirdiniz, oysa
bu teklifteki düzenlemelerin her biri kendi komisyonunda görüşülmeliydi.
Anayasa Komisyonu; Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu; Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu;
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu;
Dışişleri Komisyonu; İçişleri Komisyonu;
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu;
bütün bu komisyonlarda her bir değişiklik mali, idari, hukuki
yönlerden tartışılmalıydı, konunun uzmanlarından
görüş alınmalıydı; bunların hiçbiri yapılmadan
Meclis gündemine getiriliyor değerli arkadaşlar.
Bu
teklifteki birbirinden farklı 13 kanun demek, 13 ihtisas alanı
demektir. Bu 13 farklı alandaki konunun ilgililerini bir araya toplamaya
kalksak stadyumu doldurmamız gerekiyor. Düşünün ki bir stadyuma bütün
ilgilileri doldursak, 13 farklı konuyu bilimsel bir çerçevede
tartışsak, topluma en uygun hâle getirip yasalaştırmaya
çalışsak bile bunu Plan ve Bütçe Komisyonunda olduğu gibi birkaç
saatte yapamayız değerli arkadaşlar.
Üniversite
açılmasına karar veriyorsunuz. İyi, güzel de eğitime olan
yüksek özveri ve hassasiyetinizi niye ortaya koymuyorsunuz? Ülkemizde
üniversite mezunu kaç işsiz gencimiz var? Üniversitelerden mezun olduktan
sonra üç yıl içerisinde iş bulamayan, alanıyla ilgili teknik
eğitim aldığı hâlde yeterli istihdam
sağlanmadığı için eğitim aldığı alanda
iş bulamayan kaç gencimiz var? Bu gençlerimizin kapı önünde, ümidini
kesip kalifiye olmadığı işlerde çalışmak zorunda
bırakıldığı, kaç üniversite mezunu gencimizin asgari
ücretle çalıştığı
Peki, bu rakamları
biliyorsunuz da gereğini neden yapmıyorsunuz? Hâlâ belli meslek
gruplarında arzın çok üzerinde öğrenci alan fakülte ve
bölümlerle ilgili kılınızı dahi
kıpırdatmıyorsunuz. Bazı bölümlerden her yıl yüzlerce
öğrencimizi mezun ettikten sonra çaresiz bırakıyorsunuz ve
fakülteler her yıl yeni öğrencilerimizden kayıt almaya devam
ediyor. Buna neden izin veriyorsunuz?
Teklifteki
diğer konu, TRT çalışanlarına ait disiplin işlemleri.
Bu konuyu acele bir şekilde yasalaştırmaya
çalışıyorsunuz. TRT personelinin disiplin işlemleri,
ülkenin sıcak gündemi içerisinde bu kadar mı acil
görüşülmelidir? Ne sivil toplum örgütlerinden ne sendikalardan ne
Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığından görüş
alıyorsunuz. Bu kurumun diğer kamu kurum ve kuruluşlarından
farklı olan özel durumlarını hesaba katmadan oldubittiye
getiriyorsunuz. Bu kadar acele etmenizin gerekçelerini anlamıyoruz.
Kaldı
ki kanun teklifinin Komisyonda görüşülmesi esnasında bizler de
Cumhuriyet Halk Partisi olarak belli önergelerin görüşülmesini istedik. Ne
yaptınız? Hepsini reddettiniz. Ben reddettiklerinizi yayını
izleyen kıymetli vatandaşlarımızın huzurunda tekrar
gündeme getireyim
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayın Sayın Yeşil.
NİHAT
YEŞİL (Devamla) Son bir yılda farklı zamanlarda söz
verdiğiniz, beklettiğiniz, Üzerinde
çalışılıyor. dediğiniz, Yakında gelecek.
dediğiniz ve bir türlü Meclisimizin gündemine getirmediğiniz 3600 ek
gösterge için önerge verdik. Siz ne yaptınız? Reddettiniz. Acaba
halkın yararına olan bu konuyu neden reddettiniz? Tabii, takdir
milletimizin. Yardımcı hizmetler kadrosunda çalışan o
emekçi vatandaşlarımızın, memurların unvanlı
kadrolara atanması için teklif verdik. Siz yine ne yaptınız?
Reddettiniz. Bu konular uzayıp gidiyor.
Değerli
arkadaşlar, ama ne acı ki birilerini zengin etmek için, birilerine
hak sağlamak için, onları bu toplumda egemen kılmak için
böylesine bir aceleyle ve ramazan ayında sanki kanun
yapıyormuşuz gibi, Anayasanın ilgili maddesinde büyük bir
değişiklik yapıyormuşuz gibi burada insanları
topluyorsunuz, içine bir madde ekliyorsunuz, geri kalan talepleri tümüyle
reddediyorsunuz. Yazıktır, günahtır. Biz onun için bu toplumun
toplumsal değerlerini
İnsanlar için bu ülkede hak, hukuk, adalet
noktasında buluşmadığımız sürece, hangi
yasayı getirirseniz getirin, hangi değişikliği
yaparsanız yapın asla onda başarı elde etme
şansınız olmaz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Kütahya Milletvekili Sayın
Ahmet Erbaş konuşacaktır.
Buyurun
Sayın Erbaş. (MHP sıralarından alkışlar)
Sayın
Erbaş, aynı zamanda şahsı adına da konuşacağından
süresi on beş dakikadır.
MHP
GRUBU ADINA AHMET ERBAŞ (Kütahya) Sayın Başkanım,
değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 68 sıra
sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin ikinci bölümü
üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu
hafta, 27 Mayıs Ülkücü Şehitleri Anma Günü vesilesiyle, dava
bilincinin ve inancın, vatan ve millet sevdasının hayat
bulmuş hâli olan, şehadetleriyle ölümsüzleşmiş ülkücü
şehitlerimizi ve dürüst devlet adamlığının timsali
olduğu için alçakça şehit edilen eski Gümrük ve Tekel Bakanımız
Gün Sazak Beyefendiyi rahmetle andık. Bir kez daha ruhları şad
olsun, mekânları cennet olsun diyorum.
28
Mayısta kuruluşunun 101inci yıl dönümü olan, Türk
dünyasının vazgeçilmez bir parçası ve değeri, kahraman ve
mübariz evlatların şanlı vatanı Azerbaycan Halk
Cumhuriyetinin bu kutlu gününü de tebrik ediyorum.
Ayrıca,
sadece adların değil çağların değiştiği,
sadece bir şehrin çehresinin değil insanlığın
çehresinin değiştiği, sadece bir devlet hududunun değil
sancağımızdan adalet uman mazlumların umudu olmuş
muhteşem bir hadisenin yıl dönümünü idrak ettik; Peygamber
Efendimizin övgüsüne mazhar olmuş Fatih Sultan Mehmetin ve yine
Peygamber Efendimizin övgüsüne mazhar olmuş şanlı ordumuzun
dünyanın kalbi İstanbulu fethederek Türk şehri
yapmasının 566ncı yıl dönümünü büyük bir gururla
karşıladık. Şanlı üç hilalli
bayrağımızı Bizans surlarında dalgalandıran
kahraman ecdadımızı bir kez daha gurur ve rahmetle yâd ediyor, bu
kutlu emanete sonsuza kadar sahip çıkacağımızı buradan
bir kez daha ilan ediyorum.
Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; kanun teklifinin ikinci
bölümünde Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanununda yer alan
Kalkınma Bakanı Başkanlığındaki jeotermal
yatırımların kamu yararı açısından önem ve
önceliğini tespit eden kurulun kaldırılması
öngörülmektedir. Teklifle jeotermal kaynaklar kapsamında yapılan
yatırımlar ile diğer yatırımların
çakışması durumunda karar verecek tek yetkili kurum, ilgili
bakanlıkların görüşü alınarak Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı olarak değiştirilmiştir.
Yine,
söz konusu teklifle, 15 Temmuz Şehitler Köprüsünden geçişi yasak
olan araçlar hakkındaki cezaların affedilmesi ve tahsil edilmiş
cezaların iade edilmesiyle ilgili çalışma
yapılmıştır. Bilindiği üzere, köprü üzerindeki
hatalı uygulamalardan kaynaklı birçok vatandaşımız
mağdur durumda idi, özellikle hafif ticari araç sürücüleri ekonomik yönden
büyük sıkıntılarla karşı karşıya
kalmışlardı. Bu kanun teklifiyle mağduriyetin giderilmesi
için gerekli düzenlemeler yapılmıştır. Böylece 1 Ocak 2019
tarihinden itibaren 15 Temmuz Şehitler Köprüsünden geçişi yasak olan
araçlar hakkındaki cezalarda ilgililerin yapmış olduğu
itirazlardan vazgeçmeleri şartıyla bu cezalar affedilecektir.
Yine,
teklifte, Avrupa Birliği Başkanlığı Avrupa
Birliği işleri uzman ve uzman yardımcılarının bir
defaya mahsus olmak üzere Dışişleri Bakanlığınca
yapılacak sınavla meslek memuru ya da konsolos ve ihtisas
memurluğuna geçişi hususunda düzenlemeler de öngörülmektedir. 4
sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle Avrupa
Birliği Başkanlığı, Dışişleri
Bakanlığının bağlı kuruluşu hâline
getirilmiştir.
Teklifte,
hurda teşviki uygulamasında ÖTV indirimi yapılacak üst
sınırın 10 bin TLden 15 bin TLye çıkarılması
öngörülmektedir. 16 veya daha büyük yaştaki otomobil, panelvan, otobüs,
minibüs, kamyon, kamyonet, tır çekicisi cinsi araçların doğrudan
veya ihracatçılar vasıtasıyla ihraç edilmesi veya hurdaya
çıkarılmasına bağlı olarak aynı cins yeni bir
aracın ilk iktisabında tahakkuk eden özel tüketim vergisinin,
Cumhurbaşkanınca araçların cinsleri ve özelliklerine göre tespit
edilmek suretiyle terkin edilebilecek üst sınır 10 bin Türk
lirasından 15 bin Türk lirasına yükseltilmiştir.
Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; ülke olarak zor zamanlardan
geçtiğimiz bu dönemde sanayi sektöründe de sıkıntılar
bulunduğunun farkındayız. Devletimiz bu
sıkıntılar karşısında
çalışmalarını sürdürmekte, özellikle teşvik
uygulamalarıyla sanayicimize nefes aldırmayı
amaçlamaktadır. Bizler bu uygulamaları destekliyoruz.
Kendi
seçim bölgem olan Kütahya için hayati öneme sahip olan Zafer Organize Sanayi
Bölgesinin bir an evvel hayata geçirilmesini dört gözle bekliyoruz. Bu bölge,
savunma sanayisi için bir üs hâline çok rahatlıkla getirilebilir. 6 milyon
metrekarelik bir alanın altyapısını biz il olarak çözemeyiz.
Bu sebeple Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız tarafından
ivedilikle altyapı probleminin çözülmesini bekliyoruz.
Ayrıca,
doğal gaz kullanımının gerek ülkemizde gerekse Kütahyada
tüm ilçelerimizde yaygınlaştırılmasından memnuniyet
duymaktayız fakat anlamakta zorluk çektiğimiz bir uygulamayla
karşı karşıyayız. Simav ilçemize doğal gaz
gelecek, tabii ki gelsin ancak şu anda Simav ilçemiz, ısınma ve
sıcak su sistemlerini jeotermal kaynaklarımızdan
sağlamaktadır. Simava doğal gaz getirecek olan firmanın
doğal gaz geldikten sonra jeotermal sistemiyle ısınmaya müsaade
etmeyeceği söyleniyor. Doğal gaz bağlantısı
gerçekleştikten sonra, bu tercih ilçe halkına
bırakılmalıdır, vatandaş dayatmayla değil kendi
tercihiyle doğal gaza geçmelidir. Şayet doğal gazı mecburi
tutacak isek organize sanayi bölgesindeki fabrikalara yapabiliriz. Bütün ilçeyi
jeotermalle ısıttığımız hâlde, bazı kamu
kuruluşlarını maalesef fuel-oille ısıtmaktayız,
hiç olmazsa kamu kuruluşlarını öncelikle doğal gaza
geçirebiliriz. Yine dört gözle doğal gaz bekleyen Aslanapa, Domaniç ve
Eskigediz başta olmak üzere diğer ilçelerimize de acilen doğal
gazı getirmemiz lazım.
Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; Aslanapa demişken
dikkatinizi bir konuya çekmek istiyorum. Aslanapa ilçemizde şu anda mevcut
4 doktor var. Saat 17.00 olduğu zaman bu 4 doktor ilçemizi terk
etmektedir, gerekçe konaklayacak yer bulamamalarıdır. Öncelikle
buradan TOKİye seslenmek istiyorum: Hiç olmazsa 100 konutluk bir
TOKİ projesini Aslanapada yapabiliriz. 4 doktorumuzu saat 17.00de bu
ilçede tutamaz iken şimdi büyük de bir hastane yaptık
-hayırlı uğurlu olsun- sağlık personeliyle bu
hastaneyi nasıl dolduracağız, çok merak ediyorum.
Kütahyanın ilçelerinde bol miktarda hastanemiz var, maalesef sadece
1inci katları çalışmakta. Biz ilçelere bu kadar plansız
hastaneler yapacağımıza on bir yılda il merkezinde
yalnızca yüzde 17sini bitirebildiğimiz şehir hastanesini
bitirseydik, ilçelere daha kullanışlı, küçük çaplı
hastaneler yapsaydık hem Kütahyanın sağlık problemini halletmiş
olur hem de kamunun bu kadar büyük bir israfını engellemiş
olurduk. Bizler, Türkiye genelinde ve Kütahyada yapılan kamu
binalarını destekliyoruz ancak devletimizin büyüklüğü ve kudreti
binaların büyüklüğüyle ölçülemez. Şehrimize yapılan kamu
binaları son zamanlarda oldukça gereksiz büyüklükte
yapılmaktadır ki bazen acaba bizim kamu binalarını
planlayan mühendisler, bizi Ankara veya İstanbulla mı
karıştırdılar diye merak ediyorum. Toplam nüfusumuz 700
bin.
Değerli
vekiller, tabii ki bir ile ve ilçeye kamu binası yapılacaktır
ama buna bir standart koymamız lazım. Devasa, büyük ve içine o kadar
büyüklüğe rağmen otopark yapmayı bile unuttuğumuz binalar,
içini dolduramadığımız için bizlerin başına bela
oluyor ve hepsi hepsi, şehirlerde sevimsiz binalara sahip olmuş
oluyoruz. Bu konuda, özellikle, şehirlerin nüfusu ve o şehirdeki o
kamu kuruluşunda çalışan insan sayısı dikkate
alınarak zaten kıt kanaat, vergilerle yapmaya
çalıştığımız bu binalara bir standart
getirilmesi, kamu vicdanını ve bizleri sevindirir.
Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; Kütahya olarak diğer
kanayan bir yaramız Zafer Havalimanı. Zafer Havalimanına yolcu
garantisi vermişiz, maalesef anca yüzde 4ünü doldurabiliyoruz. Uşak,
Afyon ve Kütahyanın kullandığı bu havalimanında çok az
uçak seferi var. Bu 3 ilimiz aynı zamanda da bol miktarda gurbetçiyi
içinde barındırıyor. Özellikle yaz aylarında gurbetçi
vatandaşlarımızın daha kolay şekilde bu 3 ilimize
ulaşması için Avrupaya ek seferler koyabiliriz. Zaten zarardan
dolayı biz işletici firmaya para ödüyoruz; hiç olmazsa, o zararı
uçaklara ödeyelim, vatandaşlarımız daha ucuz fiyatlarla kendi
memleketlerine, sılayırahimlerine gelsinler.
Bu
arada, Sayın Ulaştırma Bakanımıza seslenmek istiyorum:
İlimizde 3 adet, diğer illerde de bol miktarda olduğunu
bildiğimiz battıçıktılar var. Sayın Bakanım,
geçmiş zaman oldu ama bu battıçıktıyı planlayan,
hesaplayan mühendisleri lütfen kontrol edin, mühendislik
diplomalarını kontrol edin; bizim şehrimizi yaktılar,
diğer şehirleri yakmasınlar.
Sayın
Cumhurbaşkanımızın Kütahyaya geldiğinde, seçimlerde
Kütahyaya verdiği sözlerden olan, başta Tavşanlı, Emet
olmak üzere tüm yarım kalan yollarımızın
tamamlanmasını da bekliyoruz.
Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; bölgemizde bulunan altın
madeniyle ilgili birkaç söz söylemek istiyorum. Biz bu sektöre karşı
değiliz. Hem Uşak ilimizin hem de Kütahyamızın
gözbebeği olan ve Alpler kadar güzel olduğuna
inandığımız Gediz Murat Dağında özel sektör
altın çıkarmak istemektedir.
ÖZKAN
YALIM (Uşak) Anadolu Export.
AHMET
ERBAŞ (Devamla) Maden işi her yerde
sıkıntılıdır ama özellikle altın, maalesef
ülkemizde daha büyük bir sıkıntıdır. Altın madeninin
çıkarıldığı her ilde huzursuzluk doğdu. Ben
Kütahya Gedizdeki, Murat Dağındaki maden yatağının
kapasitesini bilmiyorum ama bildiğim bir şey var değerli
kardeşlerim: Orada katledilecek bir Murat Dağı var. Biz ikinci
bir Murat Dağı yaratamayız. Keşke görme imkânınız
olsa ne demek istediğimi çok daha iyi anlayacaksınız.
Vatandaşın kafası çok karışık, özellikle,
siyanürle ilgili çok ciddi rivayetler ortada. Suya siyanür
karışacağı konusunda çok ciddi tereddüdümüz var, kanser
vakalarının artacağı konusunda çok ciddi tereddütlerimiz
var. Mutlaka özel sektör, bunların olmayacağına dair bize
taahhütler verecektir, güzel güzel de anlatacaktır ama bizlerin ve bütün
kamuoyunun, Kütahya ve Uşak kamuoyunun mutlaka ve mutlaka bu konuda ikna
edilmesi gerekmektedir.
Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; bilindiği üzere,
geçtiğimiz günlerde yapılan Ortaöğretim Tasarım Tanıtım
Toplantısında ortaöğretimde yani liselerde uygulanacak olan
yeni eğitim sistemiyle ilgili Millî Eğitim Bakanımız
Sayın Ziya Selçuk tarafından açıklamalar yapıldı. Yeni
sistemde ders sayılarının azaldığını,
seçmeli ders seçeneklerinin müfredata eklendiğini görmekteyiz. Burada
dikkatimizi çeken nokta ise Türk kültürümüzde önemli yeri olan tarih ve
coğrafya derslerinin zorunlu ders statüsünden çıkarılarak
seçmeli ders olarak sunulmasıdır. FETÖnün hafızaları yok ettiği,
ailelerden uzaklaştırdığı, mankurtlaştırdığı
çocukların gün gelip kendi askerine, milletine silah
doğrulttuğunu elbette biliyoruz. Unutmayınız ki tarih dersi
sadece bir ders değil millî şuurun ta kendisidir.
Çocuklarımıza tarih şuurunu aşılamalı Mete
Handan Alparslana, Fatihten Mustafa Kemale kadar
atalarımızın izinden gitmeyi öğretmeliyiz.
Millî
şuur demişken yine aynı uygulamayla seçmeli ders olarak sunulan
coğrafya derslerine de değinmek isterim. Coğrafya ilmi,
iklimden, akarsulardan, dağlardan ibaret değildir; coğrafya, her
ferdin mutlak suretle bilmesi gereken bir ihtisas alanıdır. Eğer
coğrafyamızı bilmiyorsak, yer altı ve yer üstü
zenginliklerini bilmiyorsak mutlaka karanlık bir nesil
yetiştirmiş oluruz. Duyarlılığından şüphe
duymadığımız Sayın Bakanımızın bu
konuyu tekrar inceleyeceğinden eminiz. Biz öyle bir coğrafyada
yaşıyoruz ki her detayını öğrenmeye ömrümüz yetmez.
Mesela, Kütahya; her kürsüye çıktığımda size ısrarla
Kütahyayı anlatmaktayım, Kütahyanın güzelliklerini
anlatmaktayım ve hepinizi Kütahyaya davet etmekteyim. Evliya Çelebinin
memleketi, gerçekten görülmeye değer bir memleket. Çok basit bir misal
vermek istiyorum: Acaba hangimiz Domaniç ormanlarını gördük ve
dünyada sadece bu ormanda görülen ağaç türlerini gördük? İşte
coğrafya bunlar için önemli.
Bir
konu daha var dile getirmek istediğim: Pazarlar ve Şaphane
ilçelerimiz var, yalnızca ve yalnızca vişne ve kirazla
geçiniyorlar. Bir yıl boyunca bu iki ilçede başka hiçbir cümle
bulamazsınız, başka bir konu yoktur, yalnızca kiraz ve
vişne. Biz bu yıl tarım kredi kooperatiflerinin
açıklayacağı fiyatı bekliyoruz çünkü geçen yıl resmî
bir fiyat açıkladı tarım kredi kooperatifleri; 1,6 kuruş.
Biz bu yıl fiyatın en 2,5 veya 3 lira olmasını istiyoruz.
Bu köylünün başka geçim kaynağı yok. Ziraatçiliği,
meyveciliği ve hayvancılığı öldürmeyelim. Buraya
aktaracağımız 1 trilyon lira birçok belediyenin havai fişek
parası kadar bile değildir ama Şaphane ve Pazarlar için çok
önemlidir.
Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; biz buralarda rahat rahat
konuşurken, hayatımızı sürdürürken bu mübarek günlerde
kahraman ordumuz Kuzey Irak Hakurk bölgesinde bulunan teröristleri etkisiz hâle
getirmek, teröristlere lojistik destek sağlayan sığınak ve
depoları imha etmek için Pençe Operasyonunu başlatmıştır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayın.
AHMET
ERBAŞ (Devamla) Harekât kapsamında yapılan operasyonda
kahraman 2 uzman çavuşumuz şehit düşmüştür. Mekânları
cennet olsun. İntikamlarının bir an önce
alınacağından hiç şüphemiz yoktur.
Yarın
idrak edeceğimiz Kadir Gecemizin, ilk olarak operasyondaki kahraman
askerlerimiz ve muhterem aileleri, Türk milleti, İslam âlemi ve siz
değerli milletvekillerimiz için hayırlara vesile olmasını
Cenab-ı Allahtan niyaz ediyorum.
Yaklaşan
Ramazan Bayramınızı şimdiden tebrik ediyorum. Ramazan
Bayramımızın vatanımıza, milletimize ve
Türk-İslam âlemine barış, huzur ve mutluluk getirmesini diliyor,
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Cesur.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
36.- Isparta Milletvekili Aylin Cesurun, bayram
ikramiyesinden faydalanamayan emeklilerin mağduriyetinin giderilmesi ve
ikramiyelerin günün şartlarına göre yeniden düzenlenmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
AYLİN
CESUR (Isparta) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Geçtiğimiz
yıl alınan karar doğrultusunda milyonlarca emekli
vatandaşımıza her dinî bayramda bin lira olmak üzere ek ikramiye
ödenmesi kararı alınmıştı. 2019 yılı için
belirlenen ücret ise yaklaşık yüzde 20 tüketici enflasyonuna
rağmen yine bin lira olarak tutulmuş, emeklilerin bayram müjdesi
buruklaştırılmıştır. Ayrıca, özel emekli
sandıklarından emekli vatandaşlarımız bu uygulamaya
dâhil edilmemiş, toplumsal adalet anlayışı da yara
almıştır. Dolayısıyla yapılacak kanuni
düzenlemeyle hem mevcut hak sahiplerinin alacaklarının enflasyona
karşı korunmasının sağlanması hem de hak
tanınmamış sandık emeklilerimize bu olanağın
genişletilmesi gerekmektedir.
Saygılarımla
Meclis Genel Kuruluna sunuyorum.
VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin ile 61 Milletvekilinin
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/1908) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 68) (Devam)
BAŞKAN
Teklifin ikinci bölümü üzerinde şahsı adına Trabzon
Milletvekili Sayın Hüseyin Örs konuşacaktır.
Buyurun.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakikadır.
HÜSEYİN
ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 68 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerine söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, ikinci bölümde görüşülecek olan 12nci maddeyle,
belirlenen zaman aralığında araç sınıfları
itibarıyla geçmesi yasak olmasına rağmen 15 Temmuz Şehitler
Köprüsünden geçen kişilere verilen idari para cezalarının
tahsilatından, varsa yapılmış itirazlardan ve
açılmış davalardan feragat edilmesi kaydıyla vazgeçilmesi
öngörülmektedir. Konu daha önce partimiz tarafından da dile getirilmiştir,
olumlu baktığımızı ifade etmek istiyorum.
16ncı
maddeyle, 16 ve daha büyük yaştaki otomobil, panelvan, otobüs, minibüs,
kamyon, kamyonet, tır, çekici cinsi araçların ihraç edilmesi veya
hurdaya çıkartılmasında terkin edilebilecek üst
sınırın 10 bin Türk lirasından 15 bin Türk lirasına
yükseltilmesi amaçlanmaktadır. Özellikle son bir yıldır otomotiv
sektöründe yaşanan daralmaya bir anlamda destek mahiyetindeki bu
değişikliği de olumlu bulduğumuzu ifade etmek istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, bugün bu kürsüde çok sıcak bir gelişmeyi sizlere arz
etmek istiyorum. Sektöründe dünyada ilk 5 fabrikadan biri olan Sakarya
Arifiyedeki Tank Palet Fabrikasının özelleştirilmesine
ilişkin davada Danıştay savcısı özelleştirme
işleminin kanuna aykırı olduğunu belirterek işlemin
iptalini istemiştir. Biliyorsunuz, bu konu gündeme geldiği ilk günden
beri İYİ PARTİ olarak bu özelleştirme işlemine
karşı olduğumuzu hem bu Meclis kürsüsünde hem de seçim
meydanlarında vatandaşlarımıza defalarca dile
getirmiştik. Konuyla ilgili kuşkularımızı,
çekincelerimizi kamuoyuyla paylaşmış, devletin elindeki tek tank
üretme kapasitesi ve tecrübesi olan bu fabrikanın satılmasına
karşı çıkmıştık ve ayrıca konuyla ilgili
olarak İYİ PARTİ Grubu olarak Sakarya Milletvekilimiz Sayın
Ümit Dikbayırın öncülüğünde bir araştırma önergesi
vererek bu satışın Türkiye Büyük Millet Meclisinde
araştırılmasını talep etmiştik. Önergemizde,
kendi Silahlı Kuvvetlerimiz için üretim yapan ve stratejik iş
birliği içerisinde olduğumuz dünyanın diğer silahlı
kuvvetlerine üretim ve satış yapan, katma değeri oldukça yüksek
olan böyle bir fabrikanın neden özelleştirildiğini, Silahlı
Kuvvetlerimize yapılacak üretimin neden göz göre göre millî olmaktan
uzaklaştırılarak özel sermayeye devredileceğini sormuş
ve konunun Mecliste araştırılmasını istemiştik.
Ancak yapılan görüşmeler sonucu önergemiz AK PARTİnin ret
oylarıyla reddedilmişti. Keşke o gün İYİ
PARTİnin araştırma önergesine evet deseydiniz. Bugün
geldiğimiz noktada, aylardır tartışılan Sakarya Arifiyedeki
Tank Palet Fabrikasının özelleştirilmesiyle ilgili açılan
davada Danıştay savcısı işlemin iptalini
istemiştir. Danıştay savcısı esas hakkındaki
mütalaasında, fabrikanın Cumhurbaşkanlığı
kararnamesiyle değil ancak kanunla özelleştirilebileceğini
vurgulayarak bu fabrikanın verimliliği artırmak, kamu
giderlerinde azalma sağlamak ve hazineye ait taşınmazları
değerlendirmek gibi amaçları gerçekleştirebilecek bir kurum
olmadığını, askerî tesis niteliğinde bulunduğunu
ve millî güvenlik hizmetlerini yerine getirmek amacıyla kurulduğunu
ifade etmiştir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayın.
HÜSEYİN
ÖRS (Devamla) Teşekkür ederim Başkanım.
Fabrikanın
kamu yararına aykırı biçimde ve Savunma Sanayii Güvenliği
Kanununda belirtilen esasların da dışında
özelleştirildiği ifade edilen mütalaada bu nedenlerle
özelleştirme işleminin iptal edilmesi gerektiği
belirtilmiştir.
Değerli
milletvekilleri, bu mütalaada yer alan bu tesisin askerî tesis
niteliğinde bulunduğu ve millî güvenlik hizmetlerini yerine getirmek
amacıyla kurulduğu ifadelerine özellikle dikkatlerinizi çekmek
isterim. Yanlış hesap Bağdattan döner. derler ya ben de
yanlış hesap inşallah Danıştaydan dönecektir diyor,
hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
İkinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi,
ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o maddeler üzerindeki önerge
işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
13üncü
madde üzerinde aynı mahiyette iki önerge vardır, önergeleri birlikte
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 13üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederim.
MADDE
13 - 3/6/2007 tarihli ve 5686 sayılı Jeotermal Kaynaklar ve
Doğal Mineralli Sular Kanununun 3 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (34) numaralı bendi kanundan
kaldırılarak yürürlükten kaldırılmıştır.
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Muhammet
Naci Cinisli Tuba
Vural Çokal
Adana Erzurum Antalya
Behiç Çelik Bedri
Yaşar
Mersin Samsun
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Özgür Özel Faruk
Sarıaslan Hüseyin
Yıldız
Manisa Nevşehir Aydın
Hüseyin Avni Aksoy Özcan
Özel Rafet
Zeybek
Karabük Yalova Antalya
Özkan
Yalım
Uşak
BAŞKAN
Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EKREM ÇELEBİ (Ağrı)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Önerge hakkında konuşmak isteyen Mersin Milletvekili Behiç Çelik.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakikadır.
BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
değişiklik önergesi verdiğimiz 13üncü madde 5686
sayılı Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanununun
öngördüğü 3üncü maddenin (34)üncü bendinin yürürlükten
kaldırılması hakkındadır. Bu vesileyle yüce heyetinizi
ve bizi izleyen yurttaşlarımızı saygılarımla
selamlıyorum.
Bu
arada, Pençe Harekâtı kapsamında Hakurkta EYP patlaması
sonucunda hayatını kaybederek şehit olan 2 askerimize Allahtan
rahmet diliyorum. Kahraman Türk ordusunun bölgede yapmış olduğu
faaliyetlerin sonuna kadar arkasında olduğumuzu, Mehmetçiki desteklediğimizi
huzurlarınızda ifade etmek istiyorum.
Değerli
arkadaşlar, bilindiği üzere Enerji Verimliliği Koordinasyon
Kurulu mülga Kalkınma Bakanının
başkanlığında toplanarak jeotermal kaynak ve doğal
mineralli su arama ve işletme faaliyetleri ile diğer yatırımların
kamu yararı açısından önceliğini ve önemini tespit
ediyordu. İşte bu kurul kaldırılıyor ve yerine
Cumhurbaşkanlığının uhdesinde bir idari süreç
öngörülüyor. Cumhurbaşkanının uhdesi diyoruz, bu tabir
yürütmenin nasıl tıkandığının başka bir
anlatımıdır. Gazetecilere, Sayın Akşenere, Sayın
Kılıçdaroğluna yapılan saldırıların
faillerinin derhâl salıverilmesi yargının nasıl
tıkandığının başka bir
anlatımıdır. Türkiye Büyük Millet Meclisi
çalıştırılmıyor; yetkileri budanmış,
etkinliği asgariye çekilmiş, pasifize olmuş bir Türkiye Büyük
Millet Meclisi nedeniyle yasamanın nasıl
tıkandığının başka bir
anlatımıdır. Bu tıkanıklıkların sona ermesi,
buradan çıkmak, ekonomik krizden kurtulmak, etkin bir kamu yönetimini
kurmak için -artık zannederim ki hemfikiriz- tek adam rejimini terk
etmemiz gerekiyor.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; jeotermal enerji santrali,
yarattığı ekonomik kapasite ve istihdamla millî ekonomiye büyük
katkı yapmaktadır. Ancak JESle oluşan çevre felaketi halkta
Keşke hiç JES olmasaydı. dedirtecek kadar da büyüktür. Ülkemizin
ana deprem kuşaklarının uzandığı, yer yer
kesiştiği bir coğrafya olması, tabiatıyla jeotermal
enerji imkânlarından yararlanmamızı bize dayatmaktadır. Bu
durum enerjide dışa
bağımlılığımızı da azaltacaktır. Ancak
JESin yer seçiminin iyi belirlenmesi ve çevreye olumsuz etkisinin asgariye
çekilmesi şarttır. İnsan sağlığı, çevre ve
toprak, tarım, hayvancılık ve doğal kaynaklara zarar
vermesi önlenmelidir. Jeotermal enerji açısından Türkiyede en dikkat
çekici ilimiz Aydındır. Aydın ilinin yaklaşık yüzde
80i jeotermal işletmelerin kullanımına
açılmıştır. İşletmeye açılmış
JESlerin yüzde 58i de yine Aydında bulunmaktadır. Şunu
söyleyebiliriz: JES akışkanlarının serbestçe doğaya
verilmesi, Menderes Nehrinin kirletilmesi, toprak kirliliğinin
artması, havaya kükürtdioksit emisyonu, kanser vaka oranının
artması, çok kötü kokan bir çevre ve yaşam kalitesinin olması,
diğer illerimizle birlikte, toplumsal ve ekonomik yapımızı,
çevremizi tehdit etmektedir.
Değerli
milletvekilleri, ülkemizde idare, yerel yönetimler dâhil olmak üzere,
çökmüş durumdadır. Devlet Planlama Teşkilatı
lağvedilmiştir. Bunu daha önce de arz etmiştim.
Sayıştay pasifize edilmiştir. Böylesine enerji
bağımlılığına mahkûm bir ülke olmamıza
rağmen denetimin olmaması ve bu tür yatırımların
planlamasının baştan yapılarak enerji
bağımlılığını asgariye indirecek önlemlerin
alınması önce demek ki denetimle, planlamayla mümkündür.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BEHİÇ
ÇELİK (Devamla) Sayın Başkan
BAŞKAN
Toparlayın Sayın Milletvekilim.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Bunlar maalesef gözetilmemiştir, devletin çivisi
çıkmıştır ve bunu tekrar telafi edecek yeni düzenlemelere
ihtiyaç vardır. Tek adam rejiminden tekrar parlamenter sisteme Türkiyenin
evrilmesinde yarar olduğu kanaatindeyim.
Son olarak; ben de yaklaşan Ramazan
Bayramını milletçe kutluyorum, bayramın Türk ve İslam
âlemi ve insanlık için hayırlara vesile olmasını temenni
ediyor, önergemizin kabulünü arz ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki diğer önerge
hakkında konuşmak isteyen Uşak Milletvekili Sayın Özkan
Yalım. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakikadır.
ÖZKAN
YALIM (Uşak) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekili arkadaşlarıma ve de bizi izleyen tüm
vatandaşlarımıza en içten duygularımla
saygılarımı sunuyorum.
Değerli
arkadaşlar, ilk önce, bu teklifle alakalı, içerisinde bulunan,
birinci köprü dediğimiz Boğaziçi Köprüsünden geçen vatandaşlarımızın
mağduriyetinin detayına değineceğim. Çünkü kendileri beni
nisan ayı başında ziyaret ettiler ve onların ziyaretinden
dolayı da mağduriyetlerini gördüğüm andan itibaren 22 Nisanda
bir önerge verdim. Peki, bu neydi? Ruhsatlarında N1 yazan Volkswagen
Caddy, Fiat Doblo, Ford Connect, Peugeot Partner, Citroen Berlingo tipi olan
araçlar, birinci köprüden geçtiğinden dolayı, maalesef 1.332 TL
civarında ceza yedi. Tabii, bir kişinin Avrupa Yakasından
Anadolu Yakasına veya Anadolu Yakasından Avrupa Yakasına
geçip giderken günde 1 defa geçtiğini düşündüğünüzde,
tebligattan itibaren altmış gün de geçtiğinde, altmış
gün sonra yaklaşık 70, 80, 90 bin lira civarında cezalar
yediklerini tespit ettik. Benim kendi şahsi tespitim, 404 kişinin bu
cezaya maruz kaldığı. 13 binden başlayıp 20 bin, 49
bin, 70 bin, 78 bin, hatta 91 bin TLye kadar ceza yiyen -burada elimde tek tek
plakaları ve şahısların isimleri mevcut-
vatandaşlarımız var. Bu haksızlığın
giderilmesi adına, biraz önce dediğim gibi, 22 Nisanda önergemi verdim
ve de Ulaştırma Bakanlığıyla bu görüşmelerimizi
yaptıktan sonra bu, torba yasaya da girdi. Buradan bu
vatandaşlarımıza müjdeli haberi veriyoruz: Eğer cezayı
ödemişlerse bugünden itibaren altmış gün içerisinde vergi
dairelerine cezanın geri alınmasıyla ilgili gerekli
başvuruyu yapsınlar veya cezayı ödememişlerse kesinlikle
cezayı ödemesinler çünkü cezalardan bugünden itibaren muaf olacaklar.
Şimdi,
burada neden bu cezayı yediler, onu da söyleyelim. Maalesef, Yavuz Sultan
Selim Köprüsüne verilen geçiş garantisinden dolayı bu
insanların
Küçücük bir araç biraz önce saydığım markalar.
Normalde hem küçük etapla 500 kilograma kadar yük taşıyan veya kendi
aileleriyle birlikte seyahat etmesine yarayan araç tipleri. Bunların
kesinlikle Boğaziçi Köprüsünden, birinci köprüden geçmesinde hiçbir
sıkıntı yoktur, sakınca yoktur çünkü bu araçların
hiçbiri ne 7,5 tonun ne 12 tonun üstündedir, onun için bu araçların
geçmesinde sıkıntı yoktur. Peki -dediğim gibi- verilen
garantiden dolayı
Bakın,
bu garantiden dolayı birçok vatandaşımızın
ödediği vergiler maalesef işletici firmaya peşkeş çekiliyor
çünkü yanlış ihaleler yapıldı. Benim deyimimle Deli Dumrul
köprüsü dediğimiz Osman Gazi Köprüsünden bakın, değerli
vatandaşlarımız, değerli milletvekili
arkadaşlarımız bunlar teknik konu ama sizlerle bilgi
paylaşacağım- bugün bir tırın geçişi 327,65 TL.
Sabah gitti, akşam döndü, ne yaptı? 655 TL ödeme yaptı. Zaten ne
kazanıyor ki? Sizler var ya sizler, AK PARTİ yönetimi -özellikle
Ulaştırma Bakanına söylüyorum- sizler vatandaşın küçük
otomobilini sattırıyorsunuz, hatta büyük nakliyecinin, her türlü
ihtiyacınız olan mobilyasından yiyeceğinize kadar bütün
ihtiyacınızı evinize getiren nakliyecinin, kamyoncunun da kamyonunu
sattırıyorsunuz. Köprüden geçip de ödeyemeyen ve de bu cezalar
geldikten sonra on dört gün içinde ödeyemediğinden dolayı 10 kat ceza
yiyen birçok vatandaşımız sizin yüzünüzden arabasını,
tırını satmak zorunda kaldı. Siz milletin ocağına
incir ağacı diktiniz bu yüzden. Bunu da açık ve net söylüyorum.
Şimdi,
bununla -tekrar söylediğim gibi- yaptığınız bütün
anlaşmalarda yandaş firmaları koruduğunuz için 40 bin
geçiş garantisi verip bu araçlar geçmediğinden dolayı da 80
milyonun ödediği vergileri bu firmalara peşkeş çektiriyorsunuz.
Onun için, yapılacak olan 1915 Çanakkale Köprüsünde de bu ihale
şartının düzeltilmesiyle alakalı Sayın
Cumhurbaşkanını, Sayın Ulaştırma
Bakanını tekrar uyarıyorum, umarım gerekli düzenlemeyi
yaparlar diyorum çünkü vatandaşın ödediği verginin her
kuruşuna bizlerin burada sahip çıkması gerektiğinin
altını çiziyorum. Hayır, sizler sahip çıkmayacaksanız,
o zaman göreceksiniz, vatandaş en kısa zamanda size gerekli
cevabı verecektir çünkü siz milletin aracını, otomobilini sattırıyorsunuz.
Ya, bugün 35 dolar artı KDV, 202 TL geçiş garantisi verilir mi? Bunun
yanında 202 TL yüksek. dedim diye sizler bunu otomobilde 102 TLye
düşürdünüz ama yine kurtarmıyor çünkü insanlar geçemiyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayalım.
ÖZKAN
YALIM (Devamla) Değerli arkadaşlar, bu konunun yani köprüdeki
geçişlerin affıyla alakalı düzenlemenin destekleyicisi
olduğumuzun ama köprü anlaşmalarının da yanlış
olduğunun altını çiziyorum.
Diğer
bir taraftan -biraz önce Kütahya Milletvekili arkadaşımız da
konuştu- biliyorsunuz, bizim Uşakımızın,
Kütahyamızın en önemli su ve hava kaynağımız olan
Murat Dağımız var. Murat Dağımızı,
suyumuzu zehirlettirmeyeceğiz. ÇED raporu çıkan Anadolu Export Maden
Sanayi ve Ticaret Limitet Şirketine buradan tekrar sesleniyorum: Gelin, bu
işten vazgeçin çünkü Uşaklı vatandaşımız,
Kütahyalı vatandaşımız suyunu zehirlettirmeyecek,
çamlarını kestirtmeyecek. Buradan, Murat Dağından size
altın madeni çıkarttırmayacağız,
yaptırmayacağız, oradaki ağaçları
kestirtmeyeceğiz ve de vatandaşımızın suyunu zehirlettirmeyeceğiz
diyorum.
Ben,
kendim, şahsım adına yarın mahkemelerimizde ÇED iptal
davasını açacağımın gerekli bilgisini de veriyorum.
Buradan duyarlı vatandaşların da ÇED iptal davasını
açmasını özellikle talep ediyorum.
Hepinize
saygılarımı, sevgilerimi sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Şimdi aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önergeler kabul edilmemiştir.
13üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Madde kabul edilmiştir.
14üncü
madde üzerinde iki önerge vardır, önergeleri aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görülmekte
olan 68 sıra sayılı Kanun Teklifinin 14üncü maddesinin kanun
teklifi metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ahmet
Şık Erol
Katırcıoğlu Ali
Kenanoğlu
İstanbul İstanbul İstanbul
Mahmut Celadet
Gaydalı Garo
Paylan Tulay
Hatımoğulları Oruç
Bitlis Diyarbakır Adana
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL GÜNEŞ (Uşak)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Önerge hakkında konuşmak isteyen İstanbul Milletvekili Ali
Kenanoğlu. (HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakika.
ALİ
KENANOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Buraya
gelirken, konuşmamı hazırlarken aslında madde üzerinde
çeşitli konuları da görüşecektim. Burada yaşanan kimi
tartışmalar üzerine bazı değişiklikler yaptım.
Şimdi,
ben HDPde siyaset yapan, ana dili Türkçe olan, soyunu sopunu,
atasını belgeli olarak 1300lere kadar götüren bir Türküm, HDPde de
onurla, gururla siyaset yapıyorum, partimi de politikasını da
benimsiyorum, seviyorum.
Şimdi,
bu bölücülük, terör meselesi üzerinden bir tartışma yapılıyor,
çok kez umudumun kırıldığı zamanlar olmuştu. En
son, kayyumların bölgede yapmış olduğu işlerin durumu
benim çok ciddi bir şekilde hayal kırıklığına
uğramama sebep oldu. Yani, hakikaten Türkiye Cumhuriyeti devleti,
hakikaten Türkiye Cumhuriyeti devletini yönetenler bu Misakımillî
sınırlarının tamamını kendi vatanı, kendi
yurdu olarak görüyorlar mı endişeye düştüm. Neden? Şimdi,
bakıyorsunuz, kayyumlar geçici bir süre için orada bulunduklarını
biliyorlar yani kendileri bizden daha iyi biliyorlardı, ilk seçimde
gideceklerini kendileri çok daha iyi biliyorlardı fakat bütün buna
rağmen yani öyle fütursuzca bir yağmalamaya girişmişler
-bunun başka bir adı yok, bulamıyorum başka bir ad-
yağmalamışlar yani bölgeyi, bütün o ili
yağmalamışlar.
ERKAN
AKÇAY (Manisa)- İftira bu, ne yapmışlar?
ALİ
KENANOĞLU (Devamla) Şimdi, bu nasıl bir durumdur Allah
aşkına? Şimdi, sadece belediyenin bütçesinin gelirlerini
değil, aynı zamanda binalarını da başka yerlere
bağışlamışlar; kaymakamlığa, Emniyete. Yani
belediyenin hizmet edecek biriminin kendi binasını dahi
bağışlayıp öyle gidiyorlar.
Şimdi,
Cizre kayyumu aynı zamanda şu anda Cizrede de kaymakam olarak görev
yapıyor. Belediyeyi aldığında 36 milyon, belediyenin
parası var kasasında, devrettiğinde 220 milyon borçla devrediyor,
yetmiyor diyor ki belediyeye: Benim on beş günlük maaşım var,
maaşımı ödeyin. Ya, belediye diyor ki: Ödeyemiyoruz, para
yok. Haciz gönderiyor. Ya, böyle bir utanmazlık olur mu ya, bu nasıl
bir zihniyettir? Şimdi, bu zihniyet nasıl bir mantıktır ki
bölge halkına nasıl bir bakış açısıdır? Yani
oradaki vatandaş şunu düşünmeyecek mi o zaman: Siz, buraya
atanan kayyumlar, buraya devletin görevlendirerek gönderdiği yetkililer,
siz bölge halkının gelirlerini yağmalamak için geliyorsunuz.
Böyle düşünürüm ben olsam yani.
Şimdi,
bu bakış açısını bizim sorgulamamız gerekiyor.
Eğer Misakımillî sınırları içerisinde bulunan her
karış toprak bizim vatanımızsa ve bunların hepsine
aynı derecede, değerde, önemde bakıyorsak, o zaman bunu yapan
kişinin hâlâ orada kaymakam olarak görev yapmaması gerekir.
Diyarbakır Belediyesinin içerisindeki o saray odasının
hesabının sorulması gerekir ki o halka hakikaten samimiyetle
baktığınıza herkes inansın ve görsün. Şunu
diyebilirsiniz: O kişinin oradaki fütursuzluğudur,
aymazlığıdır, kendi beceriksizliği ya da
yağmacılığıdır. Ama devletin hiçbir birimi bu
konuda harekete geçmiyorsa, bütün bunlara rağmen hâlâ o kişiler orada
kaymakam, vali ya da benzeri görevlerde devam ediyorsa, o zaman ben bir Türk
olarak kuşkulanıyorum bu devletin hakikaten o bölgeye öyle bakıp
bakmadığına. Hakikaten, oradaki insanları yurttaş
olarak görüp görmediğinden endişe duyuyorum. Ben böyle duyuyorsam,
oradaki yurttaş hâliyle, benden çok daha fazla, bu devletle, bu Hükûmetle
bu ülkeyi yönetenlerle olan ilişkisini gözden geçirmek durumunda
kalacaktır. Bu, yaşanılan bir durumdur, kendisidir durumun yani.
Bu, böyle bir politikle, bir ideolojik bakış açısıyla
oluşan bir şey değildir.
Şimdi,
bütün bu kayyumların tamamının, hepsinin bölgedeki
durumları bellidir ve belediyeleri ne hâle getirdikleri bellidir.
Bunlardan hesap sorulması gerekir, devletin sorması gerekiyor, bu
ülkenin savcılarının sorması gerekiyor. Bu savcılar o
kayyumlardan bu hesabı sormadığı sürece, o bölge
halkıyla bu ilişkiyi sağlayamazsınız. Ondan sonra, o
bizim Misakımillî, hepimiz kardeşiz filan, bunların hepsi
hikâyeden, masaldan ibaret kalır.
Konuşmamın
önemli bölümünü Çorum katliamına ayırmıştım
aslında, bütün bunlar alıkoydu beni ama bir iki şey söylemek
isterim.
Bundan
otuz dokuz yıl önce bugünlerde, 28 Mayısta başlayan, 10 Temmuzda
biten bir Çorum katliamı yaşandı. Hani tarihimizle
yüzleşelim mi yüzleşmeyelim mi meselesi
tartışılıyor ya. Çorum katliamında 57 kişi orada
katlediliyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayın Sayın Kenanoğlu.
ALİ
KENANOĞLU (Devamla) - Katliam sırasında yüzlerce dükkân ve ev
yağmalanıyor. İnsanlar, fırınlarda yakılarak,
tarlalarda ekin yığınlarının arasında
yakılarak, derileri yüzülerek, vücutları şişlenerek,
kurşuna dizilerek katlediliyorlar. Bunun akabinde bir dava
açılmıyor, sadece şahsi sorumluluklar üzerinden şahsi
davalar açılıyor, toplu bir dava bile açılmıyor. Ben
şunu biliyorum yani hemen hemen herkes şunu biliyor ki devletin,
devletin yetkililerinin, yetkili organların istemediği hiçbir olay
katliama dönüşmez; bu çok nettir, devletin bunu engelleyecek gücü
vardır. Olaylar olabilir, sizin isteminiz dışında olabilir,
kendiliğinden gelişmiş olabilir, tahrikle gelişmiş
olabilir, olaylar gelişir ama bu olayların katliama dönüşmesi
oradaki devletin sorumlularının buna müsaade etmesiyle oluşur ve
Çorumda yaşanan da maalesef budur. Çorumda katliamı lanetlediğim
gibi, orada yaşamını yitiren tüm canları da saygıyla
anıyorum.
Teşekkür
ederim. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 68 sıra sayılı Bazı Kanunlar ve 635 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 14üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Ali Öztunç İlhami
Özcan Aygun Mustafa
Adıgüzel
Kahramanmaraş Tekirdağ
Ordu
Serkan Topal Özcan
Özel Özgür
Özel
Hatay Yalova
Manisa
Hüseyin
Yıldız
Aydın
MADDE
14- 5686 sayılı Kanunun ek 1 inci maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"Yatırım
çakışmasının engellenmesi
EK
MADDE 1- (1) Jeotermal kaynak ve doğal minarelli su arama ve işletme
faaliyetleri ile Devlet ve il yolları, otoyollar, demir yolları,
havaalanı, liman, baraj, enerji tesisleri, maden, petrol, doğalgaz,
su isale hatları gibi kamu yararı niteliği taşıyan ya
da gerçek veya tüzel kişilere ait diğer yatırımların
birbirlerini engellemesi, jeotermal kaynak ve doğal minarelli su arama ve
işletme faaliyetlerinin yapılamaz hale gelmesi, yatırım
için başka alternatif alanların bulunamaması durumunda,
jeotermal kaynak ve doğal minarelli su arama ve işletme faaliyetleri
ve yatırımla ilgili karar, kamu yararı açısından
yatırımların önceliği ve önemini tespit etmek üzere, ilgili
Bakanlığın uygun görüşü alınarak Bakanlık
tarafından verilir. Bakanlık tarafından alınan bu kararlar,
kamu yararı kararı yerine geçer. Jeotermal kaynak ve doğal
minarelli su arama ve işletme faaliyetinin yapılamaz hale
geldiği alanın ruhsattan taksir edilmesine veya ruhsatın iptal
edilmesine Bakanlık tarafından karar verilir.
(2)
Bakanlık veya Maden ve Petrol işleri Genel Müdürlüğü
tarafından gerekli görülmesi hâlinde hazırlatılan rapor,
danışmanlık ücretleri, yapılacak tetkik ve incelemeler için
gerekli yolluk, gündelik ve benzeri tüm harcamalar yatırımcı
tarafından karşılanır. Ayrıca Bakanlık veya Maden
ve Petrol işleri Genel Müdürlüğü kararı ile faaliyeti
kısıtlanan jeotermal kaynak ve doğal minarelli su arama ve
işletme faaliyetleri yapanın veya yatırım sahibinin
yatırım giderleri, lehine karar verilen tarafça tazmin edilir.
Yatırım çakışması işlemleri nedeniyle
Bakanlıkça veya Maden ve Petrol işleri Genel Müdürlüğünce
herhangi bir sebeple ödenmek zorunda kalınan tutar, lehine karar verilen
tarafa rücu edilir.
(3)
Turizm Merkezi veya Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi dâhilindeki
yerlerde jeotermal enerji üretim tesisleri kurulamaz.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL GÜNEŞ (Uşak)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Önerge hakkında konuşmak isteyen, Aydın Milletvekili Hüseyin
Yıldız. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakikadır.
HÜSEYİN
YILDIZ (Aydın) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, jeotermalle ilgili dört yıldan beri gelip burada
konuşuyorum ama maalesef, bir Aydın milletvekili
Aydınlıların sesini bir türlü size anlatamadı.
Değerli
arkadaşlar, Aydın, Türkiye'nin en büyük ovasına sahip yani
Aydın ovaları zeytin, incir, kestane üretiminde Türkiyede 1inci
sırada geliyor; pamuk ve çilek üretiminde 2nci sırada geliyor.
Aydının tarım ürünlerinde -incir, zeytin, kestane- sadece
ihracatımız ortalama 800 milyon dolar ama maalesef, 2007de
çıkardığınız bir yasayla Aydının yüz
ölçümünün yüzde 85ini jeotermal elektrik santraline ayırdınız ve
şu an Aydın bölgesinde 50 tane jeotermal elektrik santrali var
arkadaşlar.
Değerli
arkadaşlar, bu jeotermal elektrik santralleri çevreye korkunç derecede,
müthiş bir zarar veriyor. Bunu ben söylemiyorum. Çevre ve Şehircilik
Bakanlığının 19 Mayısta
yayınladığı bir genelge var: Aydın Türkiyenin en
kirli havasına sahip. Hâlbuki bu jeotermal elektrik santrali kurulmadan
önce dışarıdan Aydına gelenler, memurlar, orada emekli
olanlar evini alıp Aydına yerleşiyorlardı. Şimdi tam
tersine, orada emekli olan memurlar değil, Aydının yerlileri
dahi yerlerini satıp diğer illere kaçıyorlar. Neden? Bu
jeotermal elektrik santralleri yüzünden.
Değerli
arkadaşlar, hiç laf atmanıza gerek yok. 17 ilçemiz var. 17 ilçenin
15inde jeotermal elektrik santrali kuruldu. Bunu denetleyen var mı?
Hayır, yok arkadaşlar. Adam 13 sente devlet garantisinde elektrik
üretiyor ve ürettiği elektriğin tamamının
parasını bizlerden alıyor 13 sente ama kullanılan enerji
yüzde 50 arkadaşlar. Yüzde 50. Bu ne demek biliyor musunuz? Yani bu
devlet, bu vatandaş o rantçılardan 26 sente alıyor
elektriğin kilovatını. 26 sente geliyor. Hâlbuki -demin
anlattım- incir, zeytin, kestane, pamuk ihracatımız 800 milyon
dolar. Yani 400 bin aile tarım ürünleriyle geçimini sağlıyor ama
diğer tarafta baktığında İsraille ortak olan 5 firma
Aydının geleceğini yok ediyor. Peki, bu elektrik üretiminden ne
kadar rant elde ediliyor biliyor musunuz arkadaşlar? 100 milyon dolar.
Yani 100 milyon dolar elektrik üreteceğim diye 800 milyon dolarlık,
400 bin ailenin geçim kaynağını yok ediyorsunuz.
Peki,
şimdi ne kanun getiriyorsunuz değerli arkadaşlar? 14üncü
maddenin (3)üncü bendine dikkat edin değerli arkadaşlar, (3) Turizm
Merkezi veya Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi dahilinde kalan
yerlerde Bakanlık tarafından alınacak olan kamu yararı
kararı gereği enerji üretimine öncelik tanınması halinde,
ilgili Turizm Merkezi veya Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi veya
bu alanlar için hazırlanmış onaylı imar planları
yeniden düzenlenir. diyor.
Bu
ne demek biliyor musunuz arkadaşlar? Tarımı yok ettiniz, her
şeyi bitirdiniz, şimdi sıra
2 tane ilçe var: Biri Didim, biri
Kuşadası. Kuşadası turizmi Türkiyeye tanıtan ilçedir.
Şimdi bu 2 ilçeye de diyorsunuz ki: Biz, geçmişte turizm bölgesi ilan
edilmiş şeyleri kaldırıyoruz, oraya jeotermal elektrik
santrali kuracağız.
Değerli
arkadaşlar, Turizm Bakanınız çıkıyor, diyor ki: 70
milyon turist, 70 milyar dolar gelir. Eyvallah, destekleyelim. Ama şu an
bu maddeyle siz turizmin temellerine dinamit koyuyorsunuz. Bu maddeyi getirip
buraya koyan bana göre vatan hainidir; net söylüyorum. 200 milyar dolar turizm
yatırımı var. 200 milyar dolar turizm yatırımı
-iş adamlarının yatırımı, devletin değil bu-
ve siz götürüyorsunuz oraya dinamit koyuyorsunuz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun, toparlayın.
HÜSEYİN
YILDIZ (Devamla) Değerli arkadaşlar, hepimiz burada oturuyoruz,
ramazan ayıdır. Ya biz bile bile gelip kendi turizmimizi öldürüyoruz
değerli arkadaşlar. Birileri para kazanacak diye
Yani Turizm
Bakanı ihale ediyor, yeri kırk dokuz yıllığına
veriyor. Adam 100 milyon dolarlık yatırım yapıyor, sonra
getirip onun yanına jeotermal elektrik santrali kuruyorsunuz.
Değerli
arkadaşlar, bu, mantığa, akla, hiçbir şeye
sığmıyor. O zaman şöyle: Tarımı öldürdük, turizmi
de öldürelim; hiçbir beklentimiz yok. Şu an 8 milyon işsiz var,
turizmde çalışan 1 milyon 200 bin arkadaşımız da
işsiz kalacak. Göreceksiniz bu kanun geçtiği takdirde
Bu önergeye
okey verin arkadaşlar, olur verin. Aksi takdirde, önümüzdeki dönemde
bütün beş yıldızlıların yerinde satılık otel
görürsünüz. O yüzden, lütfen AKPlilerden ve MHPlilerden rica ediyorum: Bu
önergemize destek verin. En azından Turizm bölgelerinde jeotermal
elektrik santrali olmasın. diye bu maddeyi ilave ederiz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ŞİRİN
ÜNAL (İstanbul) Doğru söylemiyorsun, bir de destek istiyorsun
kardeşim!
HÜSEYİN
YILDIZ (Devamla) Hepinizin Ramazan Bayramını kutluyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Şimdi önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
14üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
CAHİT
ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Kocaeli) Ya Allah aşkına otur, işimiz gücümüz var!
BAŞKAN
Bu kapsamlı konuşmaları ramazandan sonra değerlendirelim.
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Kocaeli) İftardan sonra inşallah,
hayırlısıyla.
BAŞKAN
Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
37.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Aydın
Milletvekili Hüseyin Yıldızın görüşülmekte olan 68
sıra sayılı Kanun Teklifinin 14üncü maddesiyle ilgili önerge
üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
CAHİT
ÖZKAN (Denizli) Arzu ederdik ki o ifadenizi biraz önce kürsüden konuşan
hatibe de yapmış olsaydınız.
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Kocaeli) Ona değil sana yapmak istedi canım! Böyle bir
şey var.
CAHİT
ÖZKAN (Denizli) Ramazanın son günlerinde ve Kadir Gecesini
aradığımız bugünlerde bu tür meseleleri de bir olmak,
olmamak, bir ihanet meselesine getirmek yanlış. Rakamlar ortada.
Bakınız, bugün tarım ve hayvancılıkta, yine enerji
sektöründe de hani birbiriyle
karşılaştırıldığı için söylüyorum
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Kocaeli) Ya, millet aç, Allah aşkına! Samanı ithal
etmişsin, bırak tarımı marımı bu saatte ya!
CAHİT
ÖZKAN (Denizli) Tarım ve hayvancılıkta 20 milyar dolar üzerine
çıkmış bir tarım ihracatımız var.
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Kocaeli) Otur, samanı ithal ediyorsun, hâlâ konuşma!
Haydi, otur be! Aman güzel kardeşim, Allah aşkına ya! Daha bunun
şeyi mi kaldı ya!
CAHİT
ÖZKAN (Denizli) Yine aynı şekilde, tarımda ithalat diyor
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Kocaeli) Millet aç kalacak aç bu gidişle sayenizde!
CAHİT
ÖZKAN (Denizli) İthalatın cevabını veriyorum: 15 milyar
dolar. Yani 5 milyar dolar cari fazla verdiğimiz bir tarım sektörü.
Denilebilir ki: Neden bu tarım ithalatı yapılıyor?
Üretimde
ARSLAN
KABUKCUOĞLU (Eskişehir) Köylere git, köylere. Köyleri gör.
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Kocaeli) Ya, millet aç kalmış, patates, soğan
getiriyorsun, hâlâ konuşuyorsun Allah aşkına! Tarım
diyorsun, bilmem ne
Soğan yok, soğan. Evde millet soğan
yiyemiyor ya! Bırak Allah aşkına ya!
BEDRİ
YAŞAR (Samsun) Niye patates ithal ediyorsunuz?
ÖZKAN
YALIM (Uşak) Patates, soğan
CAHİT
ÖZKAN (Denizli) Özkan, sen oradan konuşma, 2 tırını 400
tıra çıkardın.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CAHİT
ÖZKAN (Denizli) - On beş yılda 2 tırını 400 tıra
çıkardın. Sen bu köprü geçişlerinden kendi
tırlarının takibini yapıyorsun, bıraksana.
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Kocaeli) Sen git patates, soğan al tanzim satıştan,
ondan sonra gel!
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
CAHİT
ÖZKAN (Denizli) 5 milyar dolar tarımsal ürün ihracatında ülkemizin
kalkınmasına hizmet ettik.
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Kocaeli) Tanzim satıştan patates, soğan al gel!
BAŞKAN
Değerli milletvekilleri
CAHİT
ÖZKAN (Denizli) Teşekkür ediyorum.
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Kocaeli) Tanzim satıştan patates, soğan al, ondan
sonra gel kardeşim ya! Cahit, buradan çıktıktan sonra tanzim
satışta kuyruğa gir, patates, soğan al gel, sonra
konuşalım, bırak bu işleri.
CAHİT
ÖZKAN (Denizli) 400 tır be, maşallah!
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Kocaeli) Daha dün tanzim satışta kuyruktaydın, gördüm
ben seni ya! Dün kuyruktaydın tanzim satışta sen, patates
kuyruğundaydın!
CAHİT
ÖZKAN (Denizli) 400 tıra çıkardı adam ya, on beş
yılda 400 tır. Neredeyse o akıl, biraz da bize versin. 400
tıra çıkarmış. Yokluk var, fakirlik var, 400 tır,
maşallah! Allah bereket versin!
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Kocaeli) Ya, dün patates kuyruğundaydın sen, sen!
VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin ile 61 Milletvekilinin Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1908) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 68) (Devam)
BAŞKAN
15inci madde üzerinde üç tane önerge vardır, önergeleri
aykırılık sırasına göre işleme alacağım.
Buyurun,
okuyun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 68 sıra sayılı Bazı Kanunlar ve 635 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 15inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Ali Öztunç Serkan
Topal İlhami
Özcan Aygun
Kahramanmaraş Hatay Tekirdağ
Mustafa
Adıgüzel Özcan
Özel Haydar
Akar
Ordu Yalova Kocaeli
MADDE
15- 25/6/2010 tarihli ve 6001 sayılı Karayolları Genel
Müdürlüğünün Hizmetleri Hakkında Kanuna aşağıdaki
geçici madde ilave edilmiştir.
GEÇİCİ
MADDE 5- 1/1/2019 tarihinden bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe
kadar, araç sınıfları itibarıyla kullanılması
yasak olan 15 Temmuz Şehitler Köprüsünden geçilmesi nedeniyle 30 uncu
maddenin ikinci fıkrası uyarınca idari para cezası
verilmez, verilmiş olanlar tebliğ edilmez, tebliğ
edilmişlerin tahsilatından vazgeçilir, varsa yapılmış
itirazlar veya açılmış davalar hakkında resen karar
verilmesine yer olmadığına karar verilir, yargılama ve takip
giderleri taraflar üzerinde bırakılır ve vekâlet ücretine
hükmedilmez. Söz konusu cezalar kapsamında bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarihten önce yapılan tahsilatlar maddenin yürürlüğe
girdiği tarihi takip eden dördüncü ayın sonuna kadar
başvurulması hâlinde maddenin yürürlüğe girdiği tarihi
takip eden beşinci ayın sonuna kadar red ve iade edilir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL GÜNEŞ (Uşak)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Özel.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
38.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın şahsiyatla uğraştığına
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, her birimiz, tabii, Meclisin
çalışması üzerine ihtimam gösteriyoruz, o yüzden
tartışmalar uzamasın istiyoruz ama şimdi tutanağa
geçmiş bir husus var. Sayın grup başkan vekili şahsiyatla
uğraşıyor, Özkan Yalıma diyor ki: AK PARTİ döneminde
2 tırını 400e çıkardın falan. Bu doğru
değil, verdiği rakamlar da doğru değil aslında. Ama
ben kendisiyle konuştum da kendisi kürsüden cevap verirse iş uzayacak
diye, Sayın Başkanı üzmemek için
BAŞKAN
Çok teşekkür ederim.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Şöyle bir şey var Sayın Başkanım: Sen
köprü geçişlerinde kendini düşünüyorsun. 400 tane tırın
var, o yüzden bu konuyla ilgileniyorsun. diyor. Bu, tamamen bir iftira. Özkan
Yalımın tırları vardır ama bir tanesi bile yurt
içinde değildir, hepsi yurt dışındadır, bir tanesinin
de köprü geçiş borcu ya da cezası bulunmamaktadır. Bu,
iftiradır; bu, hakarettir.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin ile 61 Milletvekilinin
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1908) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 68) (Devam)
BAŞKAN
Önerge hakkında konuşmak isteyen, Kocaeli Milletvekili Haydar Akar.
(CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakikadır.
Haydar
Bey, ramazana uygun bir konuşma yapın.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Hiç merak etmeyin Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 15inci maddeyi görüşüyoruz.
15inci maddenin aslına baktığınız zaman devletin
vatandaşına kurmuş olduğu bir tuzağın
vatandaşın lehine düzeltilmesini konuşacağız
şimdi ama hemen AKP grup başkan vekiline de bir cevap vereyim bu
maddeyi konuşurken. Vallahi billahi benim tırım yok, bir tane
arabam var, çok da o köprüyü kullandığım söylenemez, çok
yakın oturmama rağmen de İstanbulu çok ziyaret etmiyorum.
Şimdi,
sevgili arkadaşlar, niye devletin kurduğu tuzak diyorum buna?
Biliyorsunuz birinci sınıf diye adlandırılan araçlar
hepimizin kullandığı otomobiller, bunların yanında
panelvanlar var, hatta ben UKOMEnin tanımından gideyim: Kamyonet,
panelvan, van tipi araçlar hariç birinci köprüden geçebilir. diyor. Yani
Boğaziçi Köprüsünden geçebilir, diğerleri geçemez. diyor. Bununla
ilgili üç ay evvel de bir af kanunu çıkardık burada ve o
insanların cezalarını affettik. Daha sonra, hemen
yılbaşında İstanbul Büyükşehir Belediyesi ikinci
köprüyü bu araçlara serbest bıraktı ve o köprüden ceza gelmiyor ama
birinci köprüden geliyor.
Şimdi,
size ben bir tespiti söyleyeyim, yine İstanbul Büyükşehir
Belediyesinin tespitini söyleyeyim: 2017 ve 2018 yıllarında 5 milyon
881 bin 450 araç geçmiş bu köprülerden. Her ikisinden de -bu
tanımlanan araçlardan- bugün cezai yaptırıma giren araçlardan
5-6 milyona yakın araç geçmiş. Daha sonra, ikinci sınıf
araçların geçişi düşüldükten sonra da günlük yaklaşık
2.236 tane aracın geçtiğini tespit ediyoruz. En son tebliğ
edilen ceza tutanak sayısı 275 bin, bunun maddi
karşılığı 330 milyon TL, vatandaşa öngörülen ceza
330 milyon TL. Niye vatandaşa tuzak kurdu diyorum? Bu bir kanun da
değil arkadaşlar. Kanun olmuş olsa Vatandaş kanunu bilmek
zorunda. diye dolaşırız, övünürüz, böbürleriniz. Aslında
milletvekillerinin bile çoğu kanunu bilmez. Bu tamamen İstanbul
Büyükşehir Belediyesinin idari bir kararı. Yani bunu
vatandaşın bilmesi mümkün değil. O köprülerden sadece
İstanbullu da geçmiyor, baktığınız zaman
İstanbullu da geçmiyor. Örneğin, ben İzmitte oturan bir
vatandaş olarak eğer Cerrahpaşada bir işim varsa, bir
hastam varsa o tür bir aracı kullanıp Boğaziçi Köprüsünden
geçip gidip dönebilirim. Gidip döndüğümde uğrayacağım
cezanın rakamı yaklaşık 2.300 lira.
Demek
ki bu problem bir önceki afla halledilememiş. Bugün de bir af yasası
çıkartıyoruz, yine halledemeyeceğiz bu problemi ki
çıkmalı, doğru. Bir önerim oldu AKP Grubuna, bugün bu işi
düzeltelim dedim. Anadoludan gelen insanlar bilmez, İstanbulun
yarısından çoğu denizi görmemiş, bilmez yani
yönetmeliği, kanunu. Vatandaş en kısa, kestirme yoldan hedefine
ulaşmak ister. Bu yönetmelik veya idari karar niye verildi? Yavuz Sultan
Selimdeki o garanti geçişleri kapsamak veya garanti geçişleri
sağlamak ya da orayı işleten firmaya avantaj sağlamak için
yapıldı. O köprüden geçmek de yetmiyor, her girdiğiniz yola
ayrı bir ücret ödüyorsunuz. Hiç kullandınız mı bilmiyorum
ama en az 5 defa OGSniz ötüyor o yollardan geçerken. Sürekli para veren bir
vatandaş hâline dönüşüyorsunuz o işletmeci firmalara,
köprülerde. Teklifim şuydu: Bir kez uyaralım, tebligat eline
ulaştığında alındı belgesini aldıktan
sonra tekrar kullanıyorsa köprüyü cezai uygulamaya girsin, kabul. Bunu
başka şekilde halledeceğiz, UKOMEden bu kararı
değiştireceğiz, birinci köprüden de ikinci köprüde olduğu
gibi bu araçlar yararlanabilecek. deniyor. Umarım en kısa zamanda
yapılır ki bu vatandaşlar hemen seçimden sonra da bir daha
mağdur edilmesin. Çünkü seçimden sonra, dediğim gibi 270 bin
kişiye 330 milyon TLlik bir ceza tebliğ edildi.
Şimdi,
sevgili arkadaşlar bu cezanın affedilmesi doğru. Yalnız
bugünlerde başka bir olay gerçekleşiyor bu yap-işlet-devret
modeli köprülerde. Yine, Yavuz Sultan Selim Köprüsünü işleten firma
Ulaştırma Bakanlığından sözleşme
şartlarının değiştirilmesini istemiş. Neye göre
belirleniyor ücret? 2 Ocaktaki döviz kuruna göre, Merkez Bankası döviz
kuruna göre belirleniyor ve o ücret yıl sonuna kadar geçerli oluyor, Türk
parası karşılığı geçerli oluyor, devlet de
garanti kapsamında ödemesi gereken yani geçmeyen araç için ödemesi gereken
parayı nisan ayında ödüyor.
Şimdi,
firmanın şöyle bir teklifi var, diyor ki: İlk altı ay o 2
Ocağa göre belirleyelim fiyatı, ikinci altı ayın
fiyatını 2 Temmuza göre belirleyelim; birinci altı ayın
ücretini 2 Temmuzda ödesin devlet, ikinci altı ayın ücretini de bir
yıl sonraki 2 Ocakta ödesin. Bunu ben Osman Gazi Köprüsüne
uyarladım, dedim ki
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HAYDAR
AKAR (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkan
BAŞKAN
Toparlayın Sayın Akar.
HAYDAR
AKAR (Devamla) 2018 rakamlarıyla, devletin vermiş olduğu
garanti geçiş rakamlarıyla devlet buna ne kadar daha ödeyecek
ekstradan dedim, böyle bir uyarlama yaptım bu talep edilen hatta uygun
bulunan sözleşmeyle ilgili. Osmangazi Köprüsü 2018 rakamlarına göre 1
milyar 600 milyon devlet garanti geçişler için TL ödedi ve üzerine bir 200
milyon daha ödemesi gerekecek o zaman.
Bakın
arkadaşlar, hep bu kürsüden şunu söylüyorum: 5li çete veya 10 taneyi
geçmeyen müteahhit Türkiyenin tüm birikimlerini sömürüyor.
Yap-işlet-devret modelleriyle insanların cebinde ne varsa, devletin
hazinesinde ne varsa sömürüyor.
Şimdi,
bunu, bu sözleşmeyi Ulaştırma Bakanlığı kabul
etmiş Yavuz Sultan Selim için. Şimdi, Avrasya Tüneli için
isteyecekler, Osmangazi Köprüsü için isteyecekler, şehir hastaneleri için
isteyecekler ve o çevre yolları diye
tanımladığımız, her birinden ücretli geçtiğimiz
yollar için isteyecekler.
Bakın,
ramazan günündeyiz, bayram yaklaşıyor. Biraz vicdan sahibiyseniz bu
devleti bu çeteye teslim etmeyin diyor, hepinizin bayramını kutluyor,
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 15inci maddesinin ilk cümlesinde
yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Tuba
Vural Çokal Bedri
Yaşar
Adana Antalya Samsun
Behiç Çelik Muhammet
Naci Cinisli
Mersin Erzurum
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL GÜNEŞ (Uşak)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Önerge hakkında konuşmak isteyen, Erzurum Milletvekili Muhammet
Naci Cinisli. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz
beş dakikadır.
MUHAMMET
NACİ CİNİSLİ (Erzurum) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yüce Meclisi ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Kuzey
Irak Hakurk bölgesinde operasyon yapan kahraman askerlerimize
başarılar dilerim. Bu mübarek günlerde Allah onlara güç, kuvvet
versin. Şehit olan kardeşlerimize de rahmet diliyorum. Allah bizleri
onlara layık etsin.
Birkaç
gün önce yıl dönümü olan 27 Mayıs 1960 darbesiyle ilgili
düşüncelerimi ben de birkaç cümleyle paylaşmak isterim. 1950de
seçimle iktidara gelen Demokrat Parti Hükûmeti ve Türkiye Büyük Millet Meclisi,
ordu içerisindeki bir grup tarafından 27 Mayıs 1960ta darbeyle
feshedilmişti. Demokrat Partili siyasetçiler ile Genelkurmay
Başkanı ve kuvvet komutanları tutuklanmıştı. O
günlerde ordumuzda görev yapan 263 general ve amiralden 235i emekliliğe
sevk edilmiş, 5 bine yakın subay ilerleyen günlerde yine emeklilik
gerekçesiyle ordudan uzaklaştırılmışlardı.
27
Mayıs darbesi yalnızca Türk siyasetine değil, Türk ordusuna da
vurulmuş bir darbedir. Ülkemizin iradesi el değiştirmiştir.
Yassıada sözde duruşmaları neticesinde idama mahkûm olan
Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin
Rüştü Zorlu, Maliye Bakanı Hasan Polatkan başta olmak üzere,
aile büyüklerimin de içinde bulunduğu Yassıada zulmünü
yaşamış olan geçmişlerimize Cenab-ı Haktan rahmetler
niyaz ediyorum.
Ayrıca,
otuz dokuz yıl önce yine bir 27 Mayısta kahpece şehit edilen,
dürüstlük ve namus timsali, eski Gümrük ve Tekel Bakanımız merhum
devlet adamı Gün Sazak Beyi de rahmet ve minnetle anıyorum.
Mekânları cennet olsun.
Değerli milletvekilleri, yine bir torba kanunla
yüce Meclisimizin saygınlığına gölge düşmüş
olmasının üzüntüsünü yaşadığımı ifade etmek
isterim. 2016 yılı Kasım ayında Ulaşım
Koordinasyon Merkezi kararı gereğince 15 Temmuz Şehitler Köprüsü
ile Fatih Sultan Mehmet Köprüsünden bazı araçların geçişleri
yasaklanmıştı. Bu kararın neden
alındığını kısaca hatırlatayım: Yasak
kararı Yavuz Sultan Selim Köprüsünün açılmasından bir hafta
önce alınmıştı. Ayrıca, bu köprüden yıllık
50 milyon aracın geçişi garanti olarak verilmişti. Alınan
bu yasak kararından sonra 15 Temmuz Şehitler Köprüsü ve Fatih Sultan
Mehmet Köprülerindeki ihlalli geçişler tespit edilmeye
başlanmış ancak araç sahiplerine gerekli tebligatlar
yapılmamış, ihlalli olarak geçiş yapmış
olduğunu bilmeyen vatandaşlarımız ise köprüleri kullanmaya
devam etmişlerdi. Biriken tebligatlar belli bir zaman sonra gönderilmeye
başlanınca vatandaşlarımız araçlarını
satsalar dahi ödeyemeyecekleri bir ceza miktarıyla karşı
karşıya bırakılmışlardı.
Vatandaşlarımızdan gelen haklı
tepkiler neticesinde geçtiğimiz aralık ayında Meclis
Başkanlığından istifa etmeden İstanbula belediye
başkanı olabilmek için adaylık çalışması
başlatan Sayın Binali Yıldırım, ihlalli köprü
geçişleri yapanların affedileceğini, Meclisimizin bilgisi
dışında basınımıza
açıklamıştı. Bu açıklamadan sonra da Genel Kurulumuzun
gündemine ihlalli geçişlerin affına dair hazırlanan teklif bir
emrivaki torba kanun içerisinde getirilmiş ve kabul edilmişti.
İhlalli geçişlerin affını içeren madde öne
çıkartılarak önümüze getirilen torba kanun teklifinin içerisinde ise
İstanbul Boğaziçinin ranta açılması ve YSK üyelerinin
görev süreleri uzatılması itinayla yerleştirilmişti. Bugün
ise aradan çok kısa bir süre geçmesine karşın tekrar aynı
senaryonun neticesi olarak bir düzenleme yapılması bize gösteriyor ki
iktidarın tüm uğraşı milletimizin kendisine muhtaç
kalmasını sağlamak. Hâlbuki aradan geçen beş aylık
zaman zarfında vatandaşlarımızın mağduriyetini
giderecek yeni bir karar alınabilir, araç sınıfları adilane
bir biçimde düzenlenebilirdi. Ne vatandaşlarımızı ne de
onların Meclisteki sesi olan bizleri dinlemiyor, taleplerimizi,
önerilerimizi duymazdan geliyorsunuz.
Buradan sormak istiyorum: 15 Temmuz Şehitler
Köprüsü ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsünün kullanımı neden
yasaklanmıştı? Geçtiğimiz aralık ayında bu
köprülerden ihlalli geçişler dolayısıyla verilen cezalar neden
iptal edilmişti? Beş ay sonra bir af kararı daha çıkartma
ihtiyacına neler sebep olmuştu? Vatandaşlarımızın
böylesine haksızlıklarla bir daha karşılaşmamaları
adına düzenlemelerin yapılması beklenirken AK PARTİ
yaşattığı ve sebep olduğu mağduriyetlerin geçici
olarak giderilmesini, adayını İstanbul belediye
başkanı seçtirebilmek için tekraren bir yöntem olarak
kullanıyor. Aziz milletimizin ve İstanbullu vatandaşlarımızın
bilmesi gereken nokta, seçimden sonra ihlalli geçişler için yeni bir af
çıkmayacağı ve geçiş ücretlerinin de döviz bazında
güncelleneceğidir. Ekonomik krizin faturası, tünel ve köprülerden
garanti geçişlerin mali yükü yine vatandaşlarımızın
üzerinde kalacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın
Milletvekili.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla)
Teşekkür ederim Başkanım.
Yürütmenin birtakım zorlamaları ve hukuk
dışı uygulamalarından kaynaklanan bu tür cezaların
kaldırılmasına yönelik değişikliğin İYİ
PARTİ olarak lehinde olduğumuzu da ifade etmek isterim. Ancak
yapılan bu düzenlemenin yetersiz ve günü kurtarmaya yönelik bir seçim
yatırımı olduğunu da belirtmek isterim.
Sözlerime son vermeden, sizlerin ve aziz
milletimizin mübarek Kadir Gecesini ve Ramazan Bayramınızı
kutlar, Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 68 sıra sayılı Kanun Teklifinin 15inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
MADDE
15- 25/6/2010 tarihli ve 6001 sayılı Karayolları Genel
Müdürlüğünün Hizmetleri Hakkında Kanuna aşağıdaki
geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ
MADDE 5- 1/1/2019 tarihinden bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe
kadar, araç sınıfları itibarıyla kullanılması
yasak olan 15 Temmuz Şehitler Köprüsünden geçilmesi dolayısıyla
30 uncu maddenin ikinci fıkrası uyarınca idari para cezası
verilmez, verilmiş olanlar tebliğ edilmez, tebliğ
edilmişlerin tahsilatından vazgeçilir, varsa yapılmış
itirazlar veya açılmış davalar hakkında resen karar
verilmesine yer olmadığına karar verilir, yargılama ve
takip giderleri taraflar üzerinde bırakılır ve vekâlet ücretine
hükmedilmez. Söz konusu cezalar kapsamında bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarihten önce yapılan tahsilatlar maddenin yürürlüğe
girdiği tarihi takip eden ikinci ayın sonuna kadar
başvurulması hâlinde maddenin yürürlüğe girdiği tarihi
takip eden üçüncü ayın sonuna kadar red ve iade edilir.
Erol
Katırcıoğlu Ahmet
Şık Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul İstanbul İstanbul
Mahmut Celadet
Gaydalı Garo
Paylan Tulay
Hatımoğulları Oruç
Bitlis Diyarbakır Adana
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL GÜNEŞ (Uşak)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
- Önerge hakkında konuşma isteyen, İstanbul Milletvekili Erol
Katırcıoğlu. (HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakika.
EROL
KATIRCIOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
vekiller; 15inci madde üzerine çok konuşuldu esasında. Bundan önce,
kanunun geneli üzerine yapılan konuşmalarda da sık sık
değinildi. Çok uzun boylu konuşmaya da gerek yok esasında
anladığım kadarıyla çünkü çok basit bir yanı var
işin, o da: Büyük ölçüde idarenin yaptığı bir hata
insanların, sonuç olarak, kendilerini tuzağa düşürülmüş
hissetmelerine sebep olmuş ve benim gördüğüm kadarıyla, borcu
olan insanların borçlarına, listeye baktığımda 110 bin
lira borcu olan insanlar dahi var. Dolayısıyla da bu cezalarla ilgili
bir af kararı vermek üzereyiz ve verelim, yani, sonuç olarak, bayram
öncesi bir tür ikramiye gibi de olmuş olabilir bu söz konusu olan
insanlara.
Fakat
arkadaşlar, yine, altı çokça çizildiği gibi, bu kararın bir
kanun maddesi olarak önümüze gelmiş olması ve biraz sonra da sizlerin
oylarıyla da geçecek olması bizim şu soruyu sormamızı
engellemiyor: Hükûmet bu kadar kaynağa ihtiyacı olduğu bir
dönemde 330 milyon TL civarındaki bir alacağından neden
vazgeçiyor? Sanırım bu sorunun cevabı, 330 milyon liralık
kaynağın 275 bin insana tekabül ettiğinden giderseniz ve bu
insanların çoğunun da İstanbulda oturduğundan giderseniz,
esasında, bu hesapça, bu kanun maddesinin önümüze gelmesinin temel sebebi
İstanbul seçimleridir diye bir yorum yapmak mümkündür ve doğrusunu
isterseniz ben böyle bir yorum yapıyorum başka arkadaşlar gibi.
Fakat
şimdi ben başka bir konuyla bu konuyu bağlamak istiyorum ve
esasında geçenlerde yaptığımız bir
tartışmaya da değinmek istiyorum, KPSS sınavları ve
FETÖnün devlet kurumlarına sızmasıyla ilgili
tartışmaya. Şimdi, arkadaşlar, ben zaman zaman burada
konuşma yapıyorum ve bu konuşmalarda da şunun
altını çizmeye çalışıyorum: Ben geldiğim günden
beri bu Meclisin çalışma tarzından, İç Tüzükünden
rahatsızım. Yani bana göre olmaması gereken bir sürü şey
var ve oluyor. Fakat FETÖ gibi bir teşkilatın devlet kurumlarına
sızmasının bir yolu, geçen gün konuştuğumuz KPSS
sınavlarıydı ve ÖSYMnin yaptığı birçok
sınavdı. Ve bu sınavlarda soruları çalarak devlete
sızmış olduklarını anlıyoruz.
Fakat
arkadaşlar, bir başka konuyu daha anlıyoruz: Bu İç
Tüzükten, esasında FETÖ veya FETÖye benzer teşkilatlar, her zaman
Türkiye devletinin kurumlarına girme şansını veya
onları etkileme şansını elde edebilir. Bakın, örnek
vereceğim şimdi: Bu kanunun içinde bir üniversitenin kuruluşu
var bildiğiniz gibi. Bir üniversite kuruluyor, olabilir, üniversiteye
ihtiyacımız var, üniversite kurulsun, güzel fakat biz Komisyonda bu
üniversitenin kim tarafından ve niçin kurulacağıyla ilgili
sorular sorduğumuzda doğru düzgün bir cevap alamadık. Hatta
bırakın cevap almayı, mesela dedik ki: Bir yetkilisi yok mu bu
Bulut denilen vakfın, İstanbul Galata Üniversitesini kurmak üzere
YÖKe müracaat etmiş ve YÖKten de onay almış olan bu kurumun
bir yetkilisi yok mu, bir soru soralım, nasıl bir üniversite
düşünüyorlar, anlamaya çalışalım! Ki sanıyorum
komisyonlar, özellikle Plan ve Bütçe Komisyonu gibi önemli bir komisyon,
esasında bu işin teknik boyutlarına da bakması gereken bir
komisyondur. Fakat arkadaşlar, böyle bir şey olmadı tahmin
edebileceğiniz gibi. Ne oldu? diye baktığımızda,
hızla böyle geçti gitti bu iş. Şimdi, o zaman insanın
aklına şu geliyor: Peki, nasıl oldu? Benim
anladığım kadarıyla şimdi ellerinizi
kaldıracaksınız, muhtemelen destekleyeceksiniz bu kararı
ama -emin olun ya da ben aşağı yukarı eminim- yüzde
90ınız bu vakfın niçin kurulduğunu, bu üniversitenin niçin
kurulacağını bilmiyorsunuzdur. Evet, bilmiyor olduğunuzu
tahmin ediyorum, bu benim kanaatim, varsa aksini iddia eden çıkar
konuşur. En azından Komisyon için söyleyebilirim, Komisyona bu mesele
geldiğinde Komisyondaki arkadaşların da meseleye vâkıf
olmadığını en azından yapılan konuşmalardan
anlamamız mümkündür.
Şimdi,
arkadaşlar, şunu diyebilirsiniz: Ya, YÖK var bu işin
arkasında. YÖK oradaydı nitekim, geldi. YÖK buradan izin
verdiğine göre
Bunda da mantıken haklı olursunuz ama
arkadaşlar, kapatılan, Fetullah Gülen hareketine ait olan 15
üniversite de YÖKün onayıyla kuruldu; evet, YÖKün onayıyla kuruldu
ve YÖK bunların hesabını vermedi.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayın Sayın Katırcıoğlu.
EROL
KATIRCIOĞLU (Devamla) Kaldı ki vakıf üniversiteleriyle ilgili
de bir tartışma henüz daha burada yapılabilmiş değil
ama Mısırdaki -derler ya- sağır sultan duydu, Türkiyedeki
vakıf üniversiteleri vakıf oldukları için kurumlar vergisinden
istisna tutuluyor, devletin birtakım imkânlarından yararlanıyor
ve arkadaşlar, ticari bir işletme olarak çalışıyor.
Yüzde 90ının böyle olduğunu biliyorum, bizatihi içinde
yaşamış bir insan olarak bunu söyleyebilirim.
Sonuç
olarak Canım, iyi de -basından benim öğrendiğim
kadarıyla- bu Bulut Vakfının kurucusu olan insan, efendim,
Sayın Cumhurbaşkanımızın da
tanıdığıymış. diyebilirsiniz ve
dolayısıyla da böyle bir güven ilişkisi üzerinden bunu el
kaldırıp onaylayabilirsiniz. Ama arkadaşlar, o zaman benim
şu cümlem de meşru bir cümle olur: Adalet ve Kalkınma Partisi
yönetimi tek parti yönetimi, tek kişi yönetimidir ve tek kişi
yönetimleri de Türkiye gibi 80 küsur milyon ve bu kadar
farklılığı olan bir toplumu da yönetmeyi beceremez ve
beceremediğinizi söylemek isterim.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Şimdi önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
15inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Madde kabul edilmiştir.
16ncı
madde üzerinde iki önerge vardır, önergeleri aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 68 sıra sayılı Bazı Kanunlar ve 635 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 16ncı maddesinin teklif metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Ali Öztunç İlhami
Özcan Aygun Mustafa
Adıgüzel
Kahramanmaraş Tekirdağ Ordu
Özcan Özel Serkan
Topal Faruk
Sarıaslan
Yalova Hatay Nevşehir
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL GÜNEŞ (Uşak)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Önerge hakkında konuşmak isteyen Nevşehir Milletvekili Faruk
Sarıaslan.
Buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakikadır.
FARUK
SARIASLAN (Nevşehir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Aslında
on dakikalık bir talebim vardı ama iftar vaktinin
yaklaşması nedeniyle beş dakikaya çektik.
Sene
1922, henüz cumhuriyet ilan edilmemiş. O tarihte bu kürsüden, Meclisin bu
kürsüsünden yapılan bir konuşmayla başlamak istiyorum: Efendiler, bu günkü mücadelemizin amacı tam
bağımsızlıktır.
Bağımsızlığın tam sağlanabilmesi ise ancak
mali bağımsızlık ile mümkündür. Bir devletin aslı
bağımsızlıktan yoksun olunca o devletin bütün hayati
bölümlerinde bağımsızlık sakat durumdadır. Çünkü her
devlet organı ancak maliye ile yaşar. Mali
bağımsızlığın korunması için ilk şart
bütçenin ekonomik bünye ile uygunluğu ve denk olmasıdır. Bundan
dolayı devlet yapısını yaşatmak için dış ülkelere
başvurmadan ülkeyi gelir kaynakları ile yönetmek çözüm ve önlemlerini
bulmak gereklidir ve bulunabilir. Sene 1922.
Sene
1932, Sovyetler Birliğiyle kapsamlı kredi ve teknik yardım
anlaşması yapılır. Sovyetlerden 8,5 milyon dolar faizsiz
kredi alınır ve bunun geri ödemesi mal ihracatıyla
gerçekleştirilecektir. Anlaşmada yer alan yardımlar, kamu
teşebbüslerinin kurulması ve sanayi projelerinin finanse edilmesinde
kullanılacaktır. 1930-1938 döneminde bu alınan krediler ve
akıllı yatırımlar sayesinde, 1930lu yılların
başında buğday ithal eden Türkiye buğday ihraç eden konuma
gelmiştir. Sanayide yaratılan katma değer dönem içerisinde yüzde
223 oranında artış göstermiş ve üretim değeri de yüzde
388lik büyümeyle 1,2 milyar düzeyine çıkmıştır.
Sayın
milletvekilleri, özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum. 1931-1938
yılları arasında dolar 2,12den 1,12ye gerileyerek TL
karşısında yüzde 68 oranında değer kaybetmiştir
yani Türkiye Cumhuriyetinin parası yüzde 68 oranında değer
kazanmıştır. Osmanlıdan kalan dış borçlar ödenmiştir.
Yine aynı dönem içerisinde yabancı firmaların elinde bulunan
toplam 3.387 kilometre uzunluğundaki demir yolu hattı satın
alınarak millîleştirilmiştir. Cumhuriyetin ilanından 1938
yılına kadar 2.815 kilometre demir yolu yapılıp hizmete
sunulmuştur. İzmir limanları 1925 ve Haydarpaşa Limanı
1927 yılında yabancı devletlerden alınmış,
devletleştirilmiş, yönetimine el konulmuştur. 1927
yılında Kırıkkale Mühimmat Fabrikası ve
sayamayacağım birçok fabrika yapılmıştır.
Yine
aynı güçlü ve bağımsız bir devlet
varlığının sağlanması için güçlü bir orduya sahip
olmak gerektiğini, bunun da ulusal bir savunma sanayisinin
kurulmasıyla mümkün olacağını bilen bu kurucu irade,
özellikle de hava gücünün önemini son savaşlarda açık bir
şekilde görmüştür. Bazılarının son zamanlarda
Atatürk demek zorunda kaldıkları Mustafa Kemal Atatürk
İstikbal göklerdedir. Göklerini koruyamayan milletler
yarınlarından asla emin olamazlar. diyerek o tarihte bugünü
tanımlamıştır. Bütün tayyarelerimizin ve
motorlarının memleketimizde yapılması ve hava harp sanayisinin
de bu hesaba göre inkişaf ettirilmesi icap eder. diyerek geleceğe
projeksiyon tutmuş ve başlatmıştır.
1925
yılında Tayyare ve Motor Türk Anonim Şirketi kurulmuş,
kuruluş yeri de stratejik önemi nedeniyle Kayseri olarak
belirlenmiştir. Kayseride kurulan bu fabrika İkinci Dünya
Savaşına kadar toplam 112 adet değişik tiplerde uçak
üretimi gerçekleştirmiştir. Üzülerek söylüyorum ki 1950
yılında, uçak yapan fabrika, uçak bakım ve onarım merkezine
dönüştürülmüştür. Hani AK PARTİliler sık sık
kullanıyorlar ya: Nereden nereye. Şimdi gelelim, nereden nereye!
On
yedi yıllık AKP iktidarı; sene 2002, dolar 1.573; sene 2019,
dolar 6.100; yüzde 400 artmış. Dışarıdan buğday
ithal eder hâle gelmişiz. 2002 yılında 129,6 milyar dolar olan
dış borç, 2019 yılı itibarıyla 495 milyar dolar
olmuştur. Satılan askerî Tank Palet Fabrikası
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FARUK
SARIASLAN (Devamla) Başkanım, az kaldı.
BAŞKAN
Özgür Bey, bu da kapsamlı bir konuşma yani.
FARUK
SARIASLAN (Devamla) Hemen bitiriyorum, az kaldı.
Bu
dönemde hukuka güven kalmamış, Millî Eğitim yazboz
tahtasına dönmüş, eğitim sistemi çökmüş, esnaf borç
batağında, işsizlik almış başını
gitmiş, halk yoksul, yiğit muhtaç olmuş kuru soğana.
İktidar sahipleri birkaç yıl daha iktidarda kalmak uğruna
ülkenin seçimine, sandığına müdahale etmiş, halkın
iradesini hukuku kullanarak gasbetmiştir. Unutmayın, bir gün hukuk
herkese lazım olacaktır. Ülkeyi bu durumdan çıkarmanın tek
yolu, biraz önce bahsettiğim, 1922-1938 ruhuna dönmek ve o ruhu ve
inancı günümüze uyarlayarak yolumuza devam etmektir.
Herkesin
bayramını kutluyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 16ncı maddesinin ilk
cümlesinde yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Tuba
Vural Çokal Muhammet
Naci Cinisli
Adana Antalya Erzurum
Bedri
Yaşar Yasin
Öztürk
Samsun Denizli
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL GÜNEŞ (Uşak)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Önerge hakkında konuşmak isteyen Denizli Milletvekili Yasin Öztürk.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakikadır.
YASİN
ÖZTÜRK (Denizli) Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri;
görüşülmekte olan kanun teklifinin 16ncı maddesi üzerine
İYİ PARTİ Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
AK
PARTİ, yine, her zaman olduğu gibi devletin kurumsal
hafızasını sıfırlayacak bir adım daha atmak için
torbanın içine ne varsa katmış. Torbanın içinde neler yok
ki. İstanbulda çizdirdiği façasını düzeltebilmek için
kendisine göre çıkış arayan AK PARTİnin seçim odaklı
köprü geçiş affı, TRTde disiplin suçu adı altında
personel kıyımı, Bulut Eğitim Vakfına Galata
Üniversitesini açması için izin, MTA Genel Müdürlüğü uhdesindeki ruhsatların
bölünerek aynı alan içinde birden çok ruhsat verilmesi, hurda araçlarla
ilgili düzenleme, ilçe adı değiştirilmesi,
Dışişleri Bakanlığının kariyer
yapısının değiştirilmesi gibi düzenlemeler.
Maşallah, hepsi de birbiriyle çok alakalı konular.
Yahu
siz yüce Meclisle dalga mı geçiyorsunuz? Meclisin itibarını da
zedeliyorsunuz. Daha 14 Şubatta geçirdiğiniz Maden Kanunuyla ilgili
değişiklikleri içeren torba kanunda zaten genel bir düzenleme
yapmıştınız. Üç ayda ne değişti de veya hangi
yandaşı unuttunuz da Maden Kanununa 4 tane daha yeni madde
ekliyorsunuz? Sizleri daha ciddi çalışmaya davet ediyorum.
Kanun
teklifinin genel gerekçesinde, son dönemde vatandaşlarımızdan
gelen talepler ve kamu kurum ve kuruluşlarının
ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla
hazırlandığı bildirilmiş. Biz de siyaset
yapıyoruz, sokağa çıkıyoruz, vatandaşla
görüşüyoruz ancak bugüne kadar herhangi bir vatandaş
kapımızı çalıp da Maliye Bakanı damat Beratın
biricik kayınvalidesinin icazette bulunduğu bir vakıf için
üniversite açılması gerekiyor diye söylemedi. Buradaki diğer
milletvekili arkadaşlarımızı da Maden
ruhsatlarını bölelim de aynı alan içinde birden çok ruhsat
alalım. diye arayan olmamıştır. Aynı komisyonda; sizi
arayan oldu mu Ahmet Bey? Zonguldak Milletvekilimiz, beraberiz, aynı
komisyondayız. Ruhsatları bölelim diye sizi arayan oluyor mu?
Vatandaşımız
HAMDİ
UÇAR (Zonguldak) Var tabii, muhakkak oluyor.
YASİN
ÖZTÜRK (Devamla) Var madem, o zaman üç ay önce vatandaşla ilgili, ruhsat
bölünmesini kabul etmedik ama şu anda MTA uhdesinde olanların
ruhsatlarının bölünmesini istiyoruz. Niye üç ay önce kabul etmedik o
zaman? Sizi arıyorlar, bizi niye aramıyorlar?
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Doğru soru bu.
YASİN
ÖZTÜRK (Devamla) Vatandaşımız ne istiyor, hepimiz biliyoruz;
iş istiyor, aş istiyor, ekmek istiyor. Daha geçtiğimiz hafta 2
vatandaşımız kendini yakarak intihar etti.
Cumhurbaşkanının yolunu çeviren bir hanımefendi 2
üniversite bitirdim, işim yok. dedi, Cumhurbaşkanımızın
cevabını hepimiz duyduk: Kocan ne iş yapıyor?
Sayın
Cumhurbaşkanı, herkes sizin eşiniz kadar şanslı
değil. Kocası hem Cumhurbaşkanı hem parti genel
başkanı hem her şey. Damadı Hazinenin başında
olan, Amerikalı iş adamlarını first lady olmak
dışında bir vasfı olmadan kabul eden kaç kadın var ki
çalışmaya ihtiyaç duymasın? (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
Yeni
üniversitelerin açılmasına karşı değiliz ancak dünya
sıralamasında en iyi üniversiteler arasında
yarışamayan, akademik yapıları yetersiz, sadece iş
arayan genç sayısını birkaç yıl daha ötelemek
dışında bir işlevi olmayan hatır-gönül-ihya
üçlemesine hizmet edecek üniversite kurulmasının kabulü mümkün
değildir. Kaldı ki vatandaşlarımız bu konuda size
Üniversite açın. dememektedir, 2 üniversite bitirdim, açım! demektedir.
(AK PARTİ sıralarından Ne bağırıyorsun?
sesleri)
Sizin
oradan laf atanlara söyle onu ne bağırıyorsun diye.
Gelelim
söz aldığımız diplomatik kariyer memuriyetinin
geçişini düzenleyen 16ncı maddeye. Hepimizin malumu, FETÖnün en
geniş kadrolaşmasının başında gelen kurumlardan
biriydi Dışişleri Bakanlığı.
Dolayısıyla KYK yoluyla en fazla personel ihraç edilen
kurumların arasındaydı. Bu anlamda, Bakanlığın
ülkemizi temsil edecek, diplomasimizi yürütecek nitelikli meslek memuru
ihtiyacı olması kabul edilebilir bir gerçektir. Ancak
Dışişleri Bakanlığı gibi köklü bir devlet
hafızasına sahip, kariyer basamaklarının
aşılması uzun yıllar ve emek isteyen, ülkemiz gibi dört
tarafı sıkıntılı bir coğrafyanın ve dünyada
artık yalnız bırakılan bir ülkenin diplomatı olmak,
bir torba kanunla, yangıdan mal kaçırırcasına bir
düzenlemeyle ya-pı-la-maz!
Bununla
birlikte şunu da merak ediyoruz: Dışişleri
Bakanlığı kadrolarında KYKyle ihraç edilen, gözaltına
alınan, tutuklanan kaç personel bulunmaktadır? Bu personel
arasında 2002 Kasım ayı sonundan itibaren göreve sizi
kandırarak başlayan kaç kişi vardı?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayın lütfen.
YASİN
ÖZTÜRK (Devamla) Bu nedenledir ki bir daha kandırılmamanız
adına, Dışişleri Bakanlığı personelinin
mesleğe alma, yetiştirme, atama, kariyer yapısını
ilgilendiren bu düzenleme Dışişleri Komisyonunda detaylı
bir şekilde ele alınmalı, özellikle yakın geçmişte
yapılanmadan ders çıkarılmalı, bir kereye mahsus olmak
yerine personel mevzuatı düzenlenmeliydi. Asıl önemlisi, Avrupa
Birliği Başkanlığından aktarılacak kadrolar
farklı profilde işe alınmış ve yetiştirilmiş
memurlardır. Somut bir örnek vereyim: Sekiz sene Avrupa Birliği
Başkanlığında çalışan bir memur sınavı
kazandı ve düzenlemeyle -ki geçmiş sekiz senelik tecrübesi de kabul
ediliyor- başkâtip olabilmek için dokuz sene şartı aranan bir
yerde bir sene Dışişleri tecrübesiyle başkâtip olacak. Bu
bürokratın Dışişleri Bakanlığında
yararlı olması çok zordur.
Konuşmamın
başlangıcında ifade ettiğim gibi devletimizin kurumsal
hafızasını resetleme adına bir adım daha
atıyorsunuz. Keser döner sap döner, bir gün gelir devran döner.
Bu
vesileyle şimdiden mübarek Ramazan Bayramınızı kutluyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) Yeteri kadar uzattın, devam et!
YASİN
ÖZTÜRK (Denizli) İşinize gelmedi mi ancak böyle laf
atarsınız.
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) Devam et, devam et!
YASİN
ÖZTÜRK (Denizli) Ancak böyle laf atarsınız!
TAMER
DAĞLI (Adana) Sen işine bak!
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) Devam et, anca gidersin! Anca gidersin!
YASİN
ÖZTÜRK (Denizli) Nereye, nereye giderim? Nereye giderim, söyle.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
Yasin Bey
FEHMİ
ALPAY ÖZALAN (İzmir) Otur yerine!
CAHİT
ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Özkan.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
39.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Denizli
Milletvekili olması hasebiyle Denizli Milletvekili Yasin Öztürkün
görüşülmekte olan 68 sıra sayılı Kanun Teklifinin
16ncı maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşmasında
Meclisin mehabetine yakışmayan üslubu nedeniyle özür dilediğine
ilişkin açıklaması
CAHİT
ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hatibe,
daha önceki konuşmalarında da bu üslubu nedeniyle Meclisten
uzaklaştırma cezası verilmişti.
ASUMAN
ERDOĞAN (Ankara) Yeniden verilsin!
CAHİT
ÖZKAN (Denizli) Ancak hatip bir Denizli Milletvekilidir, artık iş
bana düştü. Ben de Denizlili hemşehrilerimiz adına, Denizli
Milletvekili sıfatıyla sürekli Meclisi geren ve maalesef bu
ağır üslubu sebebiyle, Meclisin mehabetine yakışmayan bu
üslubu sebebiyle Genel Kuruldan ve aziz milletimizden özür diliyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin ile 61 Milletvekilinin
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1908) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 68) (Devam)
BAŞKAN
Şimdi önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Ağır oldu Cahit, ağır oldu ya
biraz.
BAŞKAN
- 16ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Cahit, ağır oldu biraz arkadaşa
ama
YASİN
ÖZTÜRK (Denizli) Neyi ağır oldu, neyi?
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Kocaeli) - Biz nasıl konuşalım diye bundan sonra Cahit
Özkana mı soracağız? Nasıl soracağız?
Dinleyeceksiniz, öğreneceksiniz, kaldıramıyorsanız
gideceksiniz, bu kadar basit. Hadi bakalım.
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) Sana mı soracağız ya?
BAŞKAN
17nci madde üzerinde iki önerge vardır. Önergeleri
aykırılık sırasına göre işleme alacağım
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Kocaeli) Otur oraya! Sahtekâr! Büyükşehirden
kalkmışsın gelmişsin buraya. Senin ne adam olduğunu
bütün İstanbul biliyor.
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) İftira atıyorsun sen!
(Kâtip
Üye Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu tarafından
önergenin okunmasına başlandı)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Kocaeli) - Söylemek istemiyorum, utanıyorum senin yüzünden! Bütün
Büyükşehir Belediyesinin en namlı adamısın sen! Ne
işler yaptığını herkes biliyor.
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) İftira ediyorsun sen!
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Kocaeli) - Kadir Topbaşın en kötü adamısın sen!
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) İftira ediyorsun sen!
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Kocaeli) - Bak, söylemek istemiyorum.
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) İftira ediyorsun!
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Kocaeli) Ayıp! Utanır adam ulan konuşurken!
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) İftira ediyorsun.
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Kocaeli) - Utanmaz adam!
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) Sen kendine bak!
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Kocaeli) Utanmaz adam!
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) Sen utan!
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Kocaeli) - Otur oraya! Terbiyesiz!
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) Sen utan!
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Kocaeli) Kavgada buraya kadar gelip en önce kaçan adamsın sen!
Bu kadar gencin vebaline giriyorsun utanmaz adam!
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) Benim utanacak hiçbir şeyim yok!
Sen utanmaz adamsın!
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Kocaeli) Yaşından başından utan! Hadi yürü!
Terbiyesiz herif!
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) Sen utan!
BAŞKAN
17nci madde üzerinde iki önerge vardır
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Kocaeli) - Belediyeden götürdüklerinin hesabını ver sen!
Belediyeden götürdüklerinin hesabını ver!
BAŞKAN
Önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Kocaeli) - İstanbul Belediyesini soyanların
başında geliyorsun sen! Anladın mı dediğimi?
Belediyeyi soyanların başında geliyorsun sen!
(Kâtip
Üye Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu tarafından
önergenin okunmasına devam edildi)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Kocaeli) - Belediyeyi soyanların başında sen
geliyorsun. Utanmaz adam!
YASİN
ÖZTÜRK (Denizli) Onun için mi laf atıyorsun sen oradan?
Hırsız!
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Kocaeli) - O yüzden bağırıyorsun sen.
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) İftira atma!
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Kocaeli) - Belediyeyi soyan adam! Terbiyesiz adam!
(Kâtip
Üye Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu tarafından
önergenin okunmasına devam edildi)
Görüşülmekte
olan 68 sıra sayılı Bazı Kanunlar ve 635 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 17nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
(AK PARTİ ve İYİ PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, önerge okunuyor
Sayın Türkkan
(Kâtip
Üye Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu tarafından
önergenin okunmasına devam edildi)
Ali Öztunç İlhami
Özcan Aygun Mustafa
Adıgüzel
Kahramanmaraş Tekirdağ Ordu
Özcan Özel Serkan
Topal Özgür
Özel
Yalova Hatay Manisa
MADDE
17- 18/10/2012 tarihli ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu iş
Sözleşmesi Kanununun geçici 6 ncı maddesinin ikinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Kocaeli) - Bu adam belediyeyi soyan adam.
(Kâtip
Üye Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu tarafından
önergenin okunmasına devam edildi)
(2)
Mülga 2822 sayılı Kanunun 12 nci maddesine göre Bakanlıkça
yayımlanan 2009 Temmuz istatistiğinde kurulu bulunduğu
işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde onunu üyesi
bulunduran işçi sendikaları ile 2009 Temmuz istatistiği
sonrasında 15/9/2012 tarihine kadar kurulmuş işçi
sendikalarının bu maddeyi değiştiren Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren 3 yıl içinde yapacakları yetki tespit
başvuruları 41 inci maddede yer alan işyeri veya işletme
çoğunluğu şartlarına göre sonuçlandırılır.
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Kocaeli) - Taktığın plakadan dolayı sen özür dile
Cahit Bey. Denizli halkı senden özür bekliyor. Arabanın
plakasından dolayı özür dile!
YASİN
ÖZTÜRK (Denizli) 2011deki senin plakanı herkes biliyor Denizlide.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) -
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Önerge hakkında konuşmak isteyen Manisa Milletvekili Özgür Özel.
Buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Kocaeli) - Belediyeyi soymuşsun, buraya gelmişsin, ahkâm
kesiyorsun terbiyesiz adam! Utanır adam ulan konuşurken.
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) Sensin!
BAŞKAN
- Süreniz beş dakika.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; torba
kanunun 17nci maddesi üzerinde, aslında biraz da torba bir muhalefet, 16,
17, 18inci maddeleri üzerine söyleyeceklerimizi söylemek üzere kürsüye geldim.
16ncı
madde gününde görüşülebilseydi Genel Başkan
Yardımcımız Sayın Ünal Çeviköz biraz önce kabul edilen
madde üzerinde şerhlerimizi dile getirecekti. Sayın Akif
Hamzaçebinin ikinci bölüm üzerinde yapmış olduğu
konuşmasındaki eleştirilerimiz yerindedir. Ancak, biz biraz önce
kanunlaşan maddenin Anayasanın 10uncu maddesinde bulunan
eşitlik ilkesine ve 70inci maddesindeki Hizmete alınmada, görevin
gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım
gözetilemez. ifadesine aykırı olduğunu düşünüyoruz ve
16ncı maddeyi denetim yönünden Anayasa Mahkemesinin önüne
götüreceğimizi şimdiden söyleyelim.
Birazdan
18inci madde görüşülecek. Sayın Abdurrahman Tutdere, Adıyaman
Milletvekilimiz bu maddenin ertelenmesi için çok mücadele verdi. Kanun teklifi
var, Plan ve Bütçe Komisyonunda aslında birleştirilerek
görüşülmesi gerekiyordu ama kendisi İstanbulda demokrasi
nöbetindeydi. Bugün de burada değil, İstanbulda Adıyamanlı
hemşehrileriyle Ekrem İmamoğlunun uğradığı
mağduriyetin giderilmesi ve haziranda her şeyin çok güzel olabilmesi
için mücadele ediyor. Grubumuzun orada mücadele eden tüm
arkadaşlarına buradaki arkadaşları olarak bir alkış
yolluyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
18inci
madde, bu, yerli tütün ekimine üç yıl ceza getiren düzenlemeyi bir
yıl erteleyecek. Biz daha çok ertelenmesini talep ediyoruz önergemizde,
edeceğiz ve gerekçesini okutacağız ama esas sorun şu:
Bakanlık yönetmeliği çıkarmadığı için yani yasama
olarak bir görev verdik, Bakanlık yönetmelik çıkaracaktı,
yönetmeliği çıkarmadığı için tütün üreticileri
kooperatifleşip de üzerlerine düşeni yapamıyorlar. Bu konuda, bu
yönden de Bakanlığı buradan bir kez daha uyarıyoruz.
Şimdi,
gelelim, üzerinde önerge işlemimiz olan 17nci maddeye. 17nci madde ne?
Toplu İş Sözleşmesi Kanununun 41inci maddesinde yer alan,
sendikalara getirilen kısıtlamanın ertelenmesi maddesi. İlk
başta, kısıtlamanın yanlış olduğunu burada
yıllar önce söyledik. O günden itibaren Bunu uygulayamazsınız,
uygularsanız büyük haksızlıklar olur. dedik. Önce üç ay
ertelendi. Bir yıl sonra geldik, ikinci ertelemede bir yıl erteledik.
Üçüncüsünde iki yıl erteledik. Şimdi bir yıl daha
erteliyorsunuz. Ama Komisyon Başkanımız Tüm taraflarla
görüşelim, üç yıllık erteleme taleplerini değerlendirelim,
gerekirse burada yapalım. demişti, dün de bunu konuştuk. 5
partideki emek dünyasından gelen milletvekilleri bu meselenin üç yıl
ertelenmesi gerektiğini savunuyor. Peki, konfederasyonlar ne diyor? Dün
ıslak imzalarını gösterdim, 29 Mayıs, 28 Mayıs, 25
Mayıs tarihli yazılarıyla, sırasıyla
TÜRK-İŞ, HAK-İŞ ve DİSK de diyor ki: Aman, üç
yıl ertelensin. Bütün emekçiler Ertelensin. diyor, Komisyon Başkanı
olumlu bakıyor, 5 partideki emek dünyasından gelen milletvekilleri
doğru buluyor, bir kişi direniyor, o da Sayın Bakan. Neden
direniyor? Çünkü onun meselesi emekle, emekçiyle, alın teriyle değil.
Yaptığı görevin gereği gibi alın terine sahip
çıkmak yerine bugün 17.30da plaketini aldığı iş
dünyasına sahip çıkıyor, onların dediğini
yapıyor.
Şöyle
bir sıkıntıyla karşı karşıyayız: Bakan
tek başına Parlamentonun iradesinin üzerine tahakküm kurmuş
durumda bir atanmış olarak, seçilmiş değil. Bu kürsüde
yeminine şahidiz ama bize karşı sorumlu değil,
azledemiyoruz, güvenoyu vermedik, gensoru veremiyoruz ama Hanımefendi
sanki Türkiye demokrasisinde altın hisseye sahip, yüzde 51, o Olmaz.
deyince olmuyor. Sayın Komisyon Başkanı da diyor ki: Her taraf
anlaşsa olurdu, bir tek Bakan Hayır. diyor. Peki, bu Bakana bu
Hayır.ı dedirten kim? Emekçinin talebi değil. Kendisi
Çalışma Bakanlığında ama ona Hayır.ı
dedirten sermaye. Sermaye Bakana Bizim dediğimiz gibi diren. dedi diye
bu Meclisin üzerinde tahakküm kuruyor. Şimdi, vakti zamanında
bürokratik oligarşiden şikâyet edenlere
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖZGÜR
ÖZEL (Devamla) Sayın Başkanım, toparlayayım.
BAŞKAN
Toparlayalım.
ÖZGÜR
ÖZEL (Devamla) 3 konuşmacı yerine konuşup
toparladığımız için biraz, 3 maddelik
Şimdi,
zamanında gelip de hani
Erdemliler Hareketi 3Yyle mücadele edecek.
Bürokratik oligarşiyle mücadele, ilk yüz günlük, beş yüz günlük eylem
planları
falan değil mi? Bakın, bürokratik oligarşinin
daniskasına getirdiniz Türkiyeyi dayadınız. Atanmış
bir kişi, teknisyen birisi, seçilmemiş, güvenoyu almamış,
bugün birazdan sizin vereceğiniz oya karar veriyor. Birazdan
yapılacak oylamada 3 konfederasyon, bütün işçiler, bütün siyasi parti
gruplarındaki emek dünyasından, emek mücadelesinden gelen
milletvekilleri bunun mücadelesini verdiği hâlde emekçinin değil,
sermayenin hakkını savunan Bakan Böyle olsun. dedi diye bu önerge
reddedilecek; üç yıl değil, teklifte olduğu gibi bir yılla
sınırlı kalacak. Kararınızı verin. Siz seçilmiş
Egemenlik bilakayduşart milletindir. diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürkün
Amasya Tamiminden feyzle gelip buraya bu Meclisi açtığı, ilk
Sinop Milletvekilinin Oturumu küşad ediyorum. diye
başlattığı Meclisin birer neferi olarak kendi iradenize,
size verilen göreve mi sahip çıkacaksınız yoksa rejime kasteden
Anayasa değişikliğinin ürettiği, türettiği teknisyen
Bakana mı? O Bakan size hayır verin diyor. Millet, emekçiler,
DİSKi, HAK-İŞi, TÜRK-İŞi size Bu önergeye evet
oyu verin. diyor. Kararı göreceğiz, ibretle tarih sayfalarına
not edeceğiz.
Saygılar
sunuyorum. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 68 sıra sayılı Kanun Teklifinin 17nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
"MADDE
17- 18/10/2012 tarihli ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu
İş Sözleşmesi Kanununun geçici 6 ncı maddesinin ikinci
fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"(2)
Mülga 2822 sayılı Kanunun 12 nci maddesine göre Bakanlıkça
yayımlanan 2009 Temmuz istatistiğinde kurulu bulunduğu
işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde onunu üyesi
bulunduran işçi sendikaları ile 2009 Temmuz istatistiği
sonrasında 15/9/2012 tarihine kadar kurulmuş işçi
sendikalarının bu fıkrayı değiştiren maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde
yapacakları yetki tespit başvuruları 41 inci maddede yer alan
işyeri ya da işletme çoğunluğu şartlarına göre
sonuçlandırılır.
Ahmet
Şık Erol
Katırcıoğlu Necdet
İpekyüz
İstanbul İstanbul Batman
Mahmut Celadet
Gaydalı Garo
Paylan Hakkı
Saruhan Oluç
Bitlis Diyarbakır İstanbul
Tulay
Hatımoğulları Oruç
Adana
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge hakkında konuşmak isteyen Batman Milletvekili Necdet
İpekyüz.
Süreniz
beş dakika. (HDP sıralarından alkışlar)
NECDET
İPEKYÜZ (Batman) Sayın Başkan, değerli vekiller; hemen
hemen her konuşmamızda demokrasimizin
zayıflığından, yaşadığımız
sorunlardan söz ederken en büyük temennimiz, demokrasinin gelişmesi. Ve
niçin oturmadığını dile getirdiğimizde kimi zaman
aykırı sesler gelmekte. Ama biliyoruz ki demokratik bir toplumun
gelişmesi için toplumlar genelde en büyük kıstas olarak sivil toplum
örgütlerine, sendikalara üye sayısına bakarlar. Bizler tam tersine,
sendikal yaşamı artırmamız gerekirken, sivil toplum
örgütlerini güçlendirmemiz gerekirken maalesef sanki engel olmaya
çalışıyoruz. Nitekim, baktığımızda OECD
ülkeleri arasında en fazla -işçi sayısı
açısından- sendikasız olan ülkelerden birisi Türkiye.
Türkiyedeki işçilerin yüzde 90ı sendikalı değil ve bunun
yanında darbe anayasasıyla bu sıkıntıları
düzeltelim derken daha da zorlaştırmaya
çalışmışız. Ve getirdiğimiz aşamada kimi
zaman sendika derken işçi, emekçi, alın terinden yana olmamız
gerekirken az önce hatibin de söylediği gibi sendika denince akla sanki
işveren sendikaları geliyor, işveren sendikalarının
konfederasyonu akla geliyor.
Şimdi,
Türkiyede AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan, Nisan 2018de bir konuşmasında işçi meselesiyle
ilgili konuşurken ne diyor: Bu ülkenin OHALle idare edildiği
dönemler, şimdi bizim OHAL kararlarını
uyguladığımız gibi cereyan etmiş dönemler değildi.
Fabrikalar sürekli greve giderler, çalışamaz hâle gelirlerdi. Tüm
sanayi kesimine seslenmek istiyorum: Acaba şu anda, bu 7nci OHAL dâhil, 1
tane fabrikada böyle grev söz konusu mu? Böyle bir şey olduğu anda
zaten bizim en büyük tutamağımız ne? OHAL. Anında
müdahalemizi yapıyoruz. OHAL çok ciddi bir çözüm kaynağımız
oluyor. Ve bu süreç içerisinde Türkiyede sanayi durmamıştır,
yoğun bir şekilde çalışmalar devam etmiştir, hiçbir
zaman da bunları durdurmaları mümkün değildir. Bunu patronlarla
konuşurken işçilere söylüyor Nisan 2018de.
Şimdi,
düşünebiliyor musunuz olağanüstü hâl kavramını genel
grevler veya işçi grevlerinin düzeltilmesi için bir çözüm olarak buluyor,
sanayicilere sesleniyor.
Yine,
krizi bahane edip OHALi kullanma dışında, birçok iş
dışında grev yasaklarına da her türlü engeli getiriyoruz.
İşverene geldiğimizde rüşvet veriyoruz, vergi affı
getiriyoruz, teşvik getiriyoruz, prim getiriyoruz, en son, bireysel
emeklilik sigortalarındaki fonu bile ayırmaya
çalışıyoruz ama işçi söz konusu olunca, halk zaten yok,
peşinden de sendikalarla engel oluyoruz.
Daha
iki gün önce açlık sınırı açıklandı, yoksulluk
sınırı açıklandı; 7 bin lira. Açlık
sınırı, asgari ücretin üzerinde. Burada kimse işçilerin
durumundan söz etmiyor, işverenden söz ediyor.
Bakın,
Sayın Erdoğan tekrar ne diyor 2018in sonunda, Aralıkta:
Bizimle beraber grev denilen olaylar ortadan kalktı. Şimdi grevler
yok. Grev olmuyorsa demek ki işçinin hakkını veriyorsun,
hukukunu gözetiyorsun. Öyleyse bu toplumda genelde grevler minimize
olmuşsa grevsiz bir toplum meydana getirdik, işçiler mutludur.
Arkadaşlar, bugün ticari
taksiye bindiğinizde bile, bir yerden gittiğinizde, polisler
oradaysa, akrep oradaysa ya bir hak mücadelesiyle ilgili bir basın
açıklaması vardır ya da işçiler kendi haklarını
söylüyorlardır. Ama az önce de söylediler Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığı deniyor, Çalışma
Bakanlığı ve sosyal sorumluluk gerektiren işlerden
olması gerekirken; 5 siyasi parti, 3 konfederasyon bu konuda
anlaşmışken, bir yıl değil, üç yıl
uzatılması için talep ederken ki nitekim defalarca
uzatılmış bu, demek ki kanunun kendisinde bir problem var-
Bakan, İstanbulda işçi sendikalarıyla değil, işveren
sendikalarıyla beraber ödül alıyor ve ödülün ismi sosyal sorumluluk. Yani seçimlere gidiliyor, işçilerden söz
ediliyor, işçilerin bütün çalışmaları, grevleri
olağanüstü hâlle engellenmeye çalışılıyor, insanlar
artık evlerinin kirasını ödeyemiyor, insanlar artık çocuklarının
öğrenci kıyafetlerini karşılayamıyor, hak sendika
basın açıklaması denildiğinde kıyamet kopuyor, siz
kalkıyorsunuz, işveren sendikalarıyla beraber ve
İstanbulda seçime giderken fotoğraf veriyorsunuz. Eminim
HAK-İŞ, DİSK, TÜRK-İŞ ve Türkiyedeki bütün
işçiler, artı, örgütlenemeyen işçiler
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NECDET
İPEKYÜZ (Devamla) Sayın Başkan, bağlıyorum.
BAŞKAN
Toparlayın Sayın İpekyüz.
NECDET
İPEKYÜZ (Devamla)
ve sendikalı olamayan işçiler, onların
önünde engel olan AKP Hükûmetine de gerek İstanbul seçimlerinde gerek
birçok şeyde de yeterli cevabı verecektir. Türkiyede hak, özgürlük
ve örgütlenme olmadığı sürece bu iş hiçbir zaman ilerlemez.
Ve burada Sayın Bakan, Nuh diyor, peygamber demiyor. Bakın
arkadaşlar, sizler, bütün partiler, Komisyon ve konfederasyonlar evet derken
Bakan hayır diyor. Gelin, bunu üç yıla çıkaralım.
Teşekkür
ediyorum. Saygılarımla. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Şimdi önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
17nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
18inci
madde üzerinde iki önerge vardır. Önergeleri aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 68 sıra sayılı Kanun Teklifinin 18inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
MADDE
18- 28/11/2017 tarihli ve 7061 sayılı Bazı Vergi Kanunları
ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanunun 123 üncü maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde
yer alan 1/7/2019 ibaresi 1/7/2025 şeklinde
değiştirilmiştir.
Ahmet
Şık Erol
Katırcıoğlu Hüseyin
Kaçmaz
İstanbul İstanbul Şırnak
Mahmut Celadet
Gaydalı Garo
Paylan Hakkı
Saruhan Oluç
Bitlis Diyarbakır İstanbul
Tulay
Hatımoğulları Oruç
Adana
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Önerge hakkında konuşmak isteyen Şırnak Milletvekili
Hüseyin Kaçmaz.
Süreniz
beş dakikadır. (HDP sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN
KAÇMAZ (Şırnak) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 68 sıra sayılı Yasa
Teklifinin 18inci maddesiyle ilgili grubum adına söz almış
bulunmaktayım.
Yalnız,
öncelikle şunu belirtmek istiyorum ki istisnai olarak
başvurulması gereken bir yasa yapma yöntemi olan torba yasa, maalesef
ki AKP iktidarı döneminde istisnanın yerine neredeyse artık tüm
yasaların torba yasa şeklinde yapılması durumu,
açıkçası ileride AKP iktidarını torbacı iktidar
olarak anılma riskiyle karşı karşıya bırakacaktır.
Yine,
şu an görüşülmekte olan 18inci maddede de daha önce
Yani daha iki
yılını doldurmadı. Tütün üreticilerinin aleyhine
yapılan bir yasa değişikliği ki kamuoyunda büyük
tartışmalara neden olmuştu. Ancak maalesef ki tütün
kartellerinin talebi doğrultusunda AKP iktidarı, yüz binlerce tütün
üreticisini mağdur edecek şekilde bir yasa çıkardı. Ve
şu an bu mağduriyetlerin önüne kısmen de olsa bir palyatif çözüm
getirerek bu torbayı, bu bohçayı bir şekilde yamamaya
çalışıyor ama bu yama da tutmayacak, onu söyleyelim çünkü
vatandaşın mağduriyeti çok büyük.
AKP
iktidarı döneminde sigaraya sürekli zam yapıldı. Bu yapılan
zamlar sonrasında da vatandaş, sigara tiryakileri bu sefer sarma
tütüne yöneldi ancak bu durum, uluslararası tütün kartellerinin
piyasasının daralmasına sebep oldu ve bu sebeple de AKP
iktidarından bir yasal düzenleme talep etti. Sonrasında da, AKP
iktidarı sürekli 2002 ve şimdiyi mukayese ediyordu. Evet, şu an
size tütün üreticilerinin 2002 öncesi ve şimdiki durumunu bir
özetleyeceğim. 2002den önce Türkiyede 210 bin ton tütün üretilirdi,
şu ansa 60 bin ton üretiliyor. 2002den önce 520 bin tütün üreticisi
vardı ama maalesef ki şu an 50 bin tütün üreticisi var. Yani bu,
Adıyaman ve çevresindeki birçok ilde yüz binlerce insanın işsiz
kalması demektir. Bu durum açıkça ortaya çıkarıyor ki tütün
kartelleri sermayeyi, tüm bu tütün piyasasını ele geçirmek için
maalesef ki AKP iktidarından bu yasayı talep etti ve aldı,
şu an yüz binlerce vatandaşımız mağdur bu durumdan.
Ancak
tarihten de bir örnek vermek istiyorum ki Türkiyede ilk defa tütün üreticileri
kıyımdan geçirilmiyor: Öncesinde, Osmanlı Döneminde de
Düyun-ı Umumiyeyle beraber tütün, Fransız şirketi olan Tütün
Rejisine teslim edilmişti. O dönemde Anadolu çiftçisi, tütünü Rejiden
başka kimseye satamıyordu. Bu süreçte tütün kaçakçısı
olduğu iddiasıyla yaklaşık 20 bin Anadolu köylüsü
katledildi ve şu anda da yüz binlerce insanımız maalesef ki
işsiz bırakılıyor. Bu durum, kabul edilebilir bir durum
değil. Ancak, sonrasında, cumhuriyetin ilk dönemlerinde TEKEL kuruldu
ve bu şirket satın alındı ama yine AKP iktidarı
döneminde maalesef ki TEKEL, British American Tobaccoya yani
Amerikalılara satıldı.
Sadece
şurada birkaç şeyi daha, direkt olarak tütün üreticilerinin talebini
belirtmek istiyorum. Yerli üreticilerin önünün açılmasını
istiyorlar. Uluslararası tütün kartellerinin piyasadaki payı yüzde
90ların üzerinde olup tüketilen tütün de ithal edilmektedir şu
aşamada. Yerli sermayelerin, işletmelerin desteklenmesi, yerli
üreticinin korunması şarttır bizce. Bununla birlikte, tütün
üreticilerinin sıkıntısıyla birlikte 5607 sayılı
Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu sebebiyle de seçim bölgem olan
Şırnak ve çevre illerde maalesef ki büyük bir mağduriyet söz
konusu. 10 karton, 20 karton, maddi değeri 100-200 lirayı geçmeyen
sigaralar sebebiyle insanlar maalesef ki ceza dosyalarıyla
boğuşur durumda. Şu an on binlerce insan yargılanıyor,
10 karton, 20 karton sigara yüzünden. Şu an binlerce kişi cezaevinde
hükümlü, şu an bölgede, istisnasız söylüyorum, lojistik işinde
çalışan, yurt dışına çalışan hiçbir
şoförümüz sabıkasız değil. Maalesef ki yargılanan on
binlerce şoförle birlikte, aile bazında
hesapladığımızda milyonları aşan bir durum söz
konusu.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HÜSEYİN
KAÇMAZ (Devamla) Sayın Başkanım, tamamlayacağım.
BAŞKAN
Toparlayın.
HÜSEYİN
KAÇMAZ (Devamla) Bu mağduriyetin de göz önüne alınmasını
istiyoruz çünkü bölgeden bu konuda sürekli şikâyet var.
Yine,
seçim bölgemden bir şikâyeti daha dile getirmek istiyorum. Bildiğiniz
üzere, sokağa çıkma yasağı döneminde bölgede
yaşanılan çatışmalar sebebiyle şehirlerimizin büyük
bir kısmı yok oldu, yıkıldı. Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı ve ilgili müdürlükler tarafından vatandaşa
TOKİ, binaları teslim edene kadar biz kira ödeyeceğiz. dendi
ancak bu kiralar yaklaşık yedi, sekiz aydır ödenmiyor, TOKİ
binaları teslim edilmiyor. Ve AKP Şırnak belediye başkan
adayı, seçim döneminde seçim rüşveti olarak Biz borçsuz olarak bu
daireleri teslim edeceğiz. demesine rağmen geçen gün tutanakla
borçlu olarak devretmeye çalıştılar. Bunu kabul
etmeyeceğiz, buna müsaade etmeyeceğiz.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 68 sıra sayılı Bazı Kanunlar ve 635 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 18inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Ali Öztunç İlhami
Özcan Aygun Mustafa
Adıgüzel
Kahramanmaraş Tekirdağ Ordu
Serkan Topal Özcan
Özel
Hatay Yalova
MADDE
18- 28/11/2017 tarihli ve 7061 sayılı Bazı Vergi Kanunları
ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanunun 123 üncü maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde
yer alan "1/7/2019 ibaresi "31/12/2020 şeklinde
değiştirilmiştir.
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Madde
metnindeki tarih 31/12/2020 olarak önerilmektedir.
BAŞKAN
Şimdi önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
18inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Madde kabul edilmiştir.
19uncu
madde üzerinde iki önerge vardır, önergeleri aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
Önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 19uncu maddesinde yer alan
"15.000 Türk lirasını ibaresinin "20.000 Türk
lirasını ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Tuba
Vural Çokal Muhammet
Naci Cinisli
Adana Antalya Erzurum
Bedri
Yaşar Hüseyin
Örs
Samsun Trabzon
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge hakkında konuşmak isteyen Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakikadır.
HÜSEYİN
ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; kanun
teklifinin 19uncu maddesiyle ilgili olarak İYİ PARTİ Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi en derin
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, görüşülmekte olan kanun teklifinin 19uncu maddesinde,
21/2/2018 tarihli ve 7103 sayılı Vergi Kanunları ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanunun geçici 1inci maddesinin birinci fıkrasında
değişiklik yapılmaktadır. Söz konusu değişiklikle
16 yaş ve üzeri araçların hurdaya çıkarılmasına
bağlı olarak yeni araç alımında özel tüketim vergisinin
içinden terkin edilecek miktarın 10 bin Türk lirasından 15 bin Türk
lirasına yükseltilmesi hedeflenmektedir.
Değerli
milletvekilleri, zamanın kısaldığının,
iftarın da çok yaklaştığının
farkındayım ama seçim çevrem Trabzonla ilgili bir hususu dile
getirmeden de bu kürsüden ayrılmak istemiyorum. Bu husus şudur: Çok
değerli milletvekilleri, turizm mevsimine girdiğimiz şu günlerde
genelde ülke turizmini ama büyük oranda da seçim çevrem Trabzon turizmini
olumsuz yönde etkileyeceğini düşündüğüm bir hususu yüce
Meclisimizin dikkatlerine arz etmek istiyorum. Son günlerde Suudi Arabistan
kaynaklı, aslı astarı olmayan bir kara propaganda yürütülüyor.
Hem ulusal hem de Trabzon yerel medyasında yer alan haberlere
baktığımızda, Suudi Arabistanda Riyadın Ticaret ve
Sanayi Odası Başkanı, hem sosyal medyada hem de Suudi
basınında Türkiyeyi karalayıcı, iftiralarla dolu
açıklamalarda bulunmaktadır. Söz konusu şahıs, Suudi
Arabistandan Türkiyeye gelecek Suudi vatandaşlarına iftira dolu
birçok yalan iddialarla haddini de aşarak Türkiyeye seyahat etmeyin.
uyarısında bulunmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, ülkemiz turizmine zarar verme odaklı bu karalama
kampanyası başarıya ulaştığında ülkemizde
bundan en çok etkilenecek bölge Karadeniz Bölgesi, en çok etkilenecek
şehir ise benim de şehrim olan Trabzon şehridir. Trabzondaki
turizm yatırımcıları bu nedenle endişelidir,
onların sıkıntıları vardır çünkü birçok
yatırımcı, Arap turizmine yönelik otel, restoran, kafe, oto
kiralama gibi yatırımlarda bulunmuş iken son günlerde artan bu
kara propagandayla Arap turist sayısında olası bir azalma,
firmaları ve işletme sahiplerini zor durumda bırakacak, Allah
göstermesin, iflaslara kapı açacaktır. Korkum o ki o övündüğümüz
Arap turizmi ve 400 bin turist var ya, bu kara propaganda sonucu ülkemize
gelmeyecektir. Korkum o ki rezervasyon iptalleri nedeniyle birçok otel ve
iş yeri kapanacak, çalışanlar zor durumda kalacaktır. Bu
konuda tedbir alınmazsa zaten var olan ekonomik kriz, Trabzonu çok daha
misliyle vuracaktır.
Trabzon
yerelinde, sivil toplum kuruluşları ve turizm
yatırımcıları bu konuyla ilgili bir şeyler yapmaya
çalışıyorlar. Daha bir gün önce turizm
yatırımcıları ve yerel medya mensupları bir araya
gelerek toplandılar, bir şeyler yapmak için ne yapabilirizi
konuştular ama burada iki ülke arasındaki diplomatik kanalların
çalıştırılması gerektiğini düşünüyorum.
İşte bu noktada, olası kötü gelişmelere karşı,
devlet bu işe el atmalı; Dışişleri
Bakanlığımız nezdinde devletler arasında bu işin
çözümü noktasında gerekli adımlar vakit geçirilmeden
atılmalıdır. Trabzonlu, turizm mevsimi öncesi bu girişimlerin
acilen yapılmasını, olası mağduriyetlerin
yaşanmamasını istiyor.
Bu
duygu ve düşüncelerle yüce Meclisimizi en derin saygılarımla
selamlıyorum. Mübarek Kadir Gecenizi tebrik ediyorum ve iyi bayramlar
diliyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 68 sıra sayılı Kanun Teklifinin 19uncu maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
MADDE
19- 21/3/2019 tarihli ve 7103 Sayılı Vergi Kanunları ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanunun geçici 1 inci maddesinin birinci
fıkrasında bulunan 10.000 Türk lirasını ibaresi 15.000
Türk lirasını şeklinde değiştirilmiştir.
Ahmet
Şık Erol
Katırcıoğlu Mahmut
Celadet Gaydalı
İstanbul
İstanbul Bitlis
Garo Paylan Hakkı
Saruhan Oluç Hişyar
Özsoy
Diyarbakır İstanbul Diyarbakır
Tulay
Hatımoğlulları Oruç
Adana
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge hakkında konuşmak isteyen Diyarbakır Milletvekili Garo
Paylan.
Süreniz
beş dakikadır. (HDP sıralarından alkışlar)
GARO
PAYLAN (Diyarbakır) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, son yıllarda hep silahları konuşuyoruz,
tanklar, toplar, füzeler ve son zamanların da popüler gündemi S400.
Türkiye, S400ü alacak mı, almayacak mı?
MEHMET
ERDOĞAN (Gaziantep) Alacak, alacak.
GARO
PAYLAN (Devamla) Her gün Alacağız arkadaş. deniyor ama
Alacağız. dendiğinde bir bakıyoruz ki dolar 6.25e
çıkıyor, dün Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Amerikan
Başkanı Trumpla görüşüyor, dolar 5.80e düşüyor. Yani
dolar kurunu bile bu kadar etkileyen, hayatımızı etkileyen bir
S400 kararı var.
Bakın,
son dört yılda güvenlikçi politikalarla ve bütçemizin önemli bir bölümünü
silaha ayırarak hem huzurumuzu kaybettik hem refahımızı kaybettik
arkadaşlar. Elbette Amerikan bağımlılığı
kötü bir şey, bundan kurtulmalıyız. Altmış
yıldır, yetmiş yıldır bundan kurtulabilmiş
değiliz. Elbette bundan kurtulmalıyız ama Rusya
bağımlılığı çok mu iyi bir şey
arkadaşlar? Bakın, enerjide, doğal gazda yüzde 60ın üzerinde
Rusyaya bağlıyız. Yani Rusya vanayı kapatırsa, hani
Biz burada tezek yakarız. denmişti ya, o duruma düşebiliriz.
Bu yetmemiş gibi bir de nükleer santral projesi devreye konmuş
durumda, enerjide daha da fazla Rusyaya bağlı olacağız.
Peki, S400ü alınca acaba abat mı olacağız arkadaşlar?
Yani Rusyaya da bu anlamda bağımlı olmak acaba çok mu iyi bir
şey?
Bakın,
MHP grup başkan vekili dün S400ü savunan uzunca bir konuşma
yaptı. Aynen şöyle söylüyor: Almanya, Hollanda Patriot sistemlerini
çekti, Türkiye korumasızdır. Yanlış bilgi arkadaşlar.
NATOyu savunduğum için söylemiyorum. NATOdan 2013 yılında
Patriot füze sistemleri talep edildi ve 2013 yılından bugüne
aralıksız olarak Almanya, Amerika, Hollanda, bugün de
İspanyanın Patriot sistemi Adanadadır. Bilen var mı? Bunu
söyleyen var mı vatandaşımıza? İspanyanın
Patriot sistemi Adanada, İtalyanların sistemleri Maraşta
şu anda ve Türkiye, haziran ayında Ben bu sistemleri kullanmaya
devam etmek istiyorum, bu süreyi uzatın. dedi, bu yönde NATOya talepte
bulundu.
Korumasızdır,
illa S400 alacağız. diyor. Ya, arkadaşlar, S400ün siyasi
maliyeti bir yana, ekonomik maliyeti ne olacak? 1 füze, 1 batarya 2,5 milyar
dolar. Yalnızca o bataryayla bütün emeklilikte yaşa takılanların
sorununu çözebilecekken Rusları zengin edeceğiz. Kaç tane
alacağız? 10 tane alacağız, sistem 25 milyar dolar. Bu,
Rusyaya olan bağımlılık. Peki, F35 ne? 12 milyar
dolarlık bir proje. Bununla da Amerikan silah şirketlerini zengin
edeceğiz.
Oysa
3üncü bir yolumuz da var arkadaşlar. Bakın, 3üncü yol, ülkemizi
ekonomik ve demokratik olarak güçlendirip her anlamda kendi sistemlerimizi
geliştirmek. Niye Amerikaya, Rusyaya bağımlı
kalasınız? İlla savunma sistemleri lazımsa yapmamız
gereken, toplumsal barışı ve bölgesel barışı
sağlayıp bu füze sistemlerine de gerek bırakmamaktır,
silaha, tanka, topa değil, toplumsal barışa yatırım
yapmaktır.
Ama
size utanarak bir şey söyleyeceğim arkadaşlar. Bakın,
Sayın Recep Tayyip Erdoğan dün Trumpla büyük bir pazarlık
yaptı telefonda, belli. Trump dedi ki: Sende bir rehinem var; Serkan
Gölge, NASA çalışanı, Amerikan vatandaşı kendisi, bunu
bırak. ve Serkan Gölge o telefon konuşmasından sonra
bırakıldı arkadaşlar, üstelik hükümlü olan bir kişi.
Evet, rehineydi kendisi ama rehine bırakıldı ve Trump bugün
diyor ki: Bizim almaya çalıştığımız rehineyi
bıraktığı için Recep Tayyip Erdoğana teşekkür
ediyorum.
Arkadaşlar,
Türkiye muz cumhuriyeti mi ya? Bir başkan tehdit edip bir başkana
baskı yapıp, bir şekilde bir hükümlüyü buradan alabiliyorsa burası
bir muz cumhuriyeti durumuna düşer. Geçen yıl Brunson krizi
vardı, aynı şekilde Trump dedi ki: Ben Tayyip
Erdoğanı aradım, Brunsonu bırakırsan iyi olur ve
Brunsonu aldım. Ne oldu? Yine bir tehditle bir rehine daha
alınmış oldu. Hem rehineler olmasın hem de böyle
tehditlerle de alınmasın arkadaşlar. Merkel de Deniz Yüceli
böyle almıştı, o da bir rehineydi. Arkadaşlar, böyle
durumlar bizim ülkemizi bir utanca sokmuyor mu? Bakın, içeride binlerce
rehine var, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı rehineler. Onları kim
kurtaracak? Hep beraber bizler kurtarmalıyız, hukuk sistemimizi
güçlendirmeliyiz ve S400 füzelerine, F35 projelerine mahkûm kalmadan, ülkemizi
her anlamda güçlendirmeliyiz.
Trump bizi neyle tehdit ediyor? Ekonominizi mahvederim S400 füzesi alırsanız.
diyor, ki nitekim edebilir, koyacağı ambargolarla edebilir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GARO
PAYLAN (Devamla) Sayın Başkan, müsaadenizle...
BAŞKAN
Tamamlayın Sayın Paylan.
GARO
PAYLAN (Devamla) Önemli olan ülkemizin her anlamda güçlü olması ve
böyle, Amerikanın, Rusyanın; füzelerine, silahlarına,
uçaklarına mahkûm kalmamamız. ABD
bağımlılığı iyi bir şey değil, Rusya
bağımlılığı da iyi bir şey değil
arkadaşlar. Ülkemizin bağımsızlığını
düşünüyorsak, ülkemizi hep beraber demokratik yolda, ekonomik yolda
güçlendirelim, iç barışımızı sağlayalım,
bölgesel barışımızı sağlayalım ve böyle füze
sistemleriyle Rus silah sistemlerini, Amerikan şirketlerini zengin
etmeyelim arkadaşlar.
Hepinize
saygılar sunarım. (HDP sıralarından alkışlar)
MUHAMMED
LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın Başkan, kısa bir
açıklama...
BAŞKAN
Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
40.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Diyarbakır Milletvekili Garo Paylanın görüşülmekte olan 68
sıra sayılı Kanun Teklifinin 19uncu maddesiyle ilgili önerge
üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUHAMMED
LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın konuşmacı dünkü S400lerle
ilgili yapmış olduğumuz konuşmaya ithafen bazı
beyanlarda bulundu. Hollandanın, Amerikanın ve Almanyanın
Patriot füze sistemlerini Türkiyeden çektiği bir gerçekliktir, o konuda
en ufak bir yanıltıcı beyanım söz konusu olmamıştır.
Artı, siz daha önce S400le ilgili olarak konuşurken... Sayın
Paylan daha önce konuşurken konuşması sırasında ben
yerimden kendisine 2 tane batarya olduğunu... Zaten burada Meclis
zabıtlarında geçiyordur 2 tane batarya vardır; bunların
çapları sınırlıdır ve Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu
hava savunma füzeleri sistemleri şu an Türkiye'nin elinde yoktur ve
Türkiye bu anlamda savunmasızdır, bu sözümüzün sonuna kadar
arkasındayız. Teknik anlamda da askerî anlamda da bunu
kanıtlayacak elimizde birtakım deliller de mevcuttur. Bunu
istenildiği zaman kendilerine de sunabiliriz. Bunu açıklığa
kavuşturmak istedim.
Teşekkür
ederim.
VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin ile 61 Milletvekilinin
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1908) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 68) (Devam)
BAŞKAN
Şimdi önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
19uncu
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
20nci
madde üzerinde önerge yok.
20nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır. İç
Tüzükün 87nci maddesine göre, görüşülmekte olan teklifin konusu olmayan
sair kanunlarda ek ve değişiklik getiren yeni bir kanun teklifi
niteliğindeki değişiklik önergeleri işleme
konulmamaktadır.
Başkanlığımıza
gelen bu önerge bu mahiyette olduğundan işleme alınmaması
gerekmektedir ancak grupların uzlaşısı ve ortak
imzasıyla verilen bu önergeyi emsal teşkil etmemek üzere işleme
alacağım. Şimdi önergeyi okutup Komisyona soracağım.
Komisyon önergeye salt çoğunlukla yani 16 üyesiyle katılırsa
önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım.
Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması hâlinde ise önergeyi
işlemden kaldıracağım.
Şimdi
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 68 sıra sayılı Kanun Teklifine aşağıdaki
maddenin eklenmesini ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Cahit Özkan Lütfü
Türkkan Muhammed
Levent Bülbül
Denizli Kocaeli Sakarya
Özgür Özel Mehmet
Doğan Kubat
Manisa İstanbul
MADDE - 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı
Kamulaştırma Kanununa aşağıdaki geçici madde
eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 14 -
Kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya
kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına
rağmen 4/11/1983 tarihinden bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe
kadar fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin
bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazlara
veya kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı tesis etmek
suretiyle malikin rızası olmaksızın fiili el konulması
veya hukuki el atılması sebebiyle mülkiyet hakkından doğan
taleplere dair bedel ve tazminata ilişkin davalarda verilen mahkeme
kararları kesinleşmedikçe icraya konulamaz. Bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarihten önce, kesinleşmemiş mahkeme kararlarına
dayanılarak başlatılan icra takipleri kesinleşmiş
mahkeme kararı ibraz edilinceye kadar durdurulur.
BAŞKAN
Sayın Komisyon, önergeye salt çoğunlukla katılıyor
musunuz?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin) Sayın
Başkan, salt çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz.
BAŞKAN
Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılmış
olduğundan, önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme
açıyorum.
Söz
isteyen? Yok.
Soru-cevap?
Yok.
Yeni
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Yeni
madde kabul edilmiş ve teklife eklenmiştir.
Herhangi
bir karışıklığa mahal vermemek için, bundan sonra
maddeler üzerinde önerge işlemlerine mevcut sıra sayısı
metnindeki madde numaraları üzerinden devam edilecek, kanunun
yazımı esnasında madde numaraları teselsül ettirilecektir.
Sayın
milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair bir önerge daha vardır; az
önce yaptığımız açıklamayla aynı şekilde,
emsal teşkil etmemek üzere işleme alacağım. Şimdi
önergeyi okutup Komisyona sunacağım. Komisyon önergeye salt
çoğunlukla yani 16 üyesiyle katılırsa önerge üzerinde yeni bir
madde olarak görüşme açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla
katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden
kaldıracağım.
Şimdi
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 68 sıra sayılı Kanun Teklifine 20nci maddesinden sonra
gelmek üzere aşağıdaki maddenin eklenmesini ve diğer
maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Özgür Özel Erkan
Akçay Mehmet
Muş
Manisa Manisa
İstanbul
Lütfü Türkkan Mehmet
Doğan Kubat Fatma
Kurtulan
Kocaeli İstanbul
Mersin
GEÇİCİ
MADDE 1- Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Gelir İdaresi
Başkanlığı kadrolarında bulunan ve sınav tarihi
itibarıyla en az üç yıl görev yapan, uyarma ve kınama hariç son
üç yıl içinde herhangi bir disiplin cezası almayan, Defterdarlık
Uzmanı ve Gelir Uzmanı olabilmek için yaş ve öğrenim
alanı şartları hariç mevzuatında öngörülen diğer
şartları taşıyan personelden; usul ve esasları Hazine
ve Maliye Bakanlığı ile Gelir İdaresi
Başkanlığı tarafından belirlenerek kadrolarında
bulundukları Kurum tarafından bu maddenin yayımı tarihinden
itibaren, beş yıl içinde iki defa yapılacak sınavda
başarılı olanlar, kurumlarında Defterdarlık Uzmanı
ve Gelir Uzmanı kadrolarına atanırlar.
BAŞKAN
Sayın Komisyon, önergeye salt çoğunlukla katılıyor
musunuz?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin) Sayın
Başkan, salt çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz.
BAŞKAN
Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılmış
olduğundan, önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme
açıyorum.
Söz
isteyen? Yok.
Soru-cevap?
Yok.
Yeni
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Yeni
madde kabul edilmiş ve teklife yeni bir madde eklenmiştir.
Herhangi
bir karışıklığa mahal vermemek için bundan sonra
maddeler üzerinde önerge işlemlerine mevcut sıra sayısı
metnindeki madde numaraları üzerinden devam edilecek, kanunun
yazımı esnasında madde numaraları teselsül ettirilecek.
21inci
madde üzerinde iki önerge vardır, aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
İlk
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 21inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
MADDE
21- Bu Kanun yayım tarihinden 10 gün sonra yürürlüğe girer.
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Tuba
Vural Çokal Muhammet
Naci Cinisli
Adana Antalya Erzurum
Fahrettin
Yokuş Behiç
Çelik Yasin
Öztürk
Konya Mersin Denizli
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge hakkında konuşmak isteyen, Denizli Milletvekili Sayın
Yasin Öztürk.
Süreniz
beş dakikadır. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
YASİN
ÖZTÜRK (Denizli) Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; kanun
maddesi üzerine söz aldım ama ben sadece 18inci maddede yapmış
olduğum konuşmadan dolayı ak partisi grup başkan vekilinin
benim adıma Denizlili vatandaşlardan özür dilemesiyle ilgili
kısa bir konuşma yapacağım.
Öncelikle,
ben İYİ PARTİ milletvekiliyim, benim adıma, İYİ
PARTİ milletvekili adına hiçbir şekilde ak partisi grup
başkan vekili özür dileyemez. Geçmiş yıllarda
taşıdığı plakayı bilenler bilir, bilmeyenler için
de ben söyleyeyim FG Dolayısıyla bu hain terör örgütünü bu ülkeye
musallat edenlerin arasında yer aldığı için, esas, Denizli
halkından özür dilemesi gereken biri varsa o da sizin ak partisi grup
başkan vekilinizdir. Ben şunu gördüm: Çaycısını, çorbacısını
içeriye attınız ama plakasını
taşıdığından dolayı grup başkan vekili
yaptınız.
Teşekkür
ederim.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
CAHİT
ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkanım, müsaade ederseniz kürsüden
BAŞKAN
Buyurun Sayın Özkan.
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
3.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Denizli
Milletvekili Yasin Öztürkün 68 sıra sayılı Kanun Teklifinin
21inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
CAHİT
ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii,
Denizli aşkımız, sevdamız depreşti. Bayrama
yaklaştığımız bu anda Denizlimizin adı geçince
elbette, kürsüde Denizlimizi anlatmamız gerekiyor.
Denizlimiz
alperenlerin, Ahi teşkilatlarının kurduğu ve
medeniyetimizin bütün güzelliklerini taşıyan, Türkiye'nin 8inci
büyük ihracat kenti olarak modern şehirciliğin bütün güzel
örneklerini taşıyan
YASİN
ÖZTÜRK (Denizli) - Kendini anlat, kendini.
CAHİT
ÖZKAN (Devamla)
temizliğin, nezafetin, güzelliğin,
hoşgörünün, farklılıklara tahammülün ve saygının yani
modern şehirciliğin bütün güzel örneklerini taşıyan,
Egemizin vizyon kenti, Türkiyemizin parlayan yıldızıdır.
Evet, Denizlimizi bu kavramlar içerisinde değerlendirmenizi sizden
istirham ederim.
Şu
milletin kürsüsü hiçbir zaman yalanın ve iftiranın ifade
edildiği bir kürsü olmadı, olmaz ve olamayacak. Buna asla müsaade
etmeyeceğim. Şimdi, göreceksiniz, buradan ilan ediyorum,
yargısal makamlar nezdinde, yasama dokunulmazlığı
kapsamında olmayan tazminat hukukunu işleterek biraz önce
şahsıma yapılan iftirayla ilgili tazminatımızı
alacağız ve inşallah, sayın milletvekillerim, en güzel
ziyafetleri sizlere ikram edeceğim.
Yeniden
bayramınızı kutluyor, sizleri saygıyla, hürmetle
selamlıyorum. Sağ olun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
YASİN
ÖZTÜRK (Denizli) Plakanı söyle, sadece plakanı!
CAHİT
ÖZKAN (Denizli) Onun hesabını mahkemelerde soracağım, ant
olsun, muhakkak ki soracağım. Bakın, nasıl bir yalan söylediğini
(İYİ PARTİ sıralarından gürültüler)
YASİN
ÖZTÜRK (Denizli) Sadece plakanı istiyoruz, başka bir şey
değil.
CAHİT
ÖZKAN (Denizli) FETÖyle ilişkini de...
YASİN
ÖZTÜRK (Denizli) Fenerbahçe Orduevinin önünde sen vardın, ben
değil.
VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin ile 61 Milletvekilinin
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1908) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 68) (Devam)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 68 sıra sayılı Kanun Teklifinin 21inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Cahit Özkan Mehmet
Doğan Kubat Ramazan
Can
Denizli İstanbul Kırıkkale
Selim
Yağcı Tülay
Kaynarca
Bilecik İstanbul
MADDE
21.- Bu Kanunun;
a)
20nci maddesi 9/7/2018 tarihinden itibaren uygulanmak üzere yayımı
tarihinde.
b)
Diğer maddeleri yayımı tarihinde,
yürürlüğe
girer.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET
DOĞAN KUBAT (İstanbul) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Maddelerin
yürürlük tarihlerine ilişkin düzenleme yapılmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
21nci
maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
22nci
madde üzerinde önerge yok.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, Plan ve Bütçe Komisyonunun görüşülmekte olan Kanun
Teklifinin 14üncü maddesinin yeniden görüşülmesine ilişkin İç
Tüzükün 89uncu maddesine göre bir talebi vardır; Başkanlık bu
talebi yerine getirecektir.
Danışma
Kurulunun Komisyonun görüşülmekte olan Kanun Teklifinin 14üncü
maddesinin yeniden görüşülmesine ilişkin talebi hakkında
görüşünü okutuyorum.
VIII.- ÖNERİLER
A) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Danışma Kurulunun, 68 sıra
sayılı Kanun Teklifinin Genel Kurulun 30 Mayıs 2019 tarihli
86ncı Birleşiminde kabul edilen 14üncü maddesinin yeniden
görüşülmesine dair Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanının
talebi İç Tüzükün 89uncu maddesi uyarınca uygun görüldüğüne
ilişkin görüşü
Danışma Kurulu
Önerisi
Görüşülmekte
olan 68 sıra sayılı Kanun Teklifinin Genel Kurulun 30/5/2019
tarihli 86ncı Birleşiminde kabul edilen 14üncü maddesinin yeniden
görüşülmesine dair Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanının
talebi İç Tüzükün 89uncu maddesi uyarınca Danışma
Kurulunca uygun görülmüştür.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Cahit Özkan Özgür
Özel
Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubu Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu
Başkan
Vekili Başkan
Vekili
Fatma
Kurtulan Muhammed
Levent Bülbül
Halkların
Demokratik Partisi Grubu Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu
Başkan
Vekili Başkan
Vekili
Lütfü
Türkkan
İYİ
PARTİ Grubu
Başkan
Vekili
BAŞKAN
Danışma Kurulunun görüşü bilgilerinize sunulur.
VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
B) Yeniden Görüşmeleri Yapılan Teklifler
(Tekririmüzakere)
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin ile 61 Milletvekilinin
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1908) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 68) (Madde 14)
BAŞKAN
Şimdi Komisyonun istemini okutup oylarınıza
sunacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 68 sıra sayılı Kanun Teklifinin 14üncü maddesinin,
görülen lüzum üzerine, İç Tüzükün 89uncu maddesi gereğince yeniden
görüşülmesini arz ve teklif ederiz.
Lütfi
Elvan
Mersin
Plan
ve Bütçe Komisyonu Başkanı
BAŞKAN
Komisyonun istemini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bu
durumda, teklifin 14üncü maddesini yeniden müzakereye açıyorum.
14üncü
madde üzerinde söz isteyen? Yok.
Madde
üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 68 sıra sayılı Kanun Teklifinin yeniden görüşülen
14üncü maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 5686 sayılı
Kanunun ek 1inci maddesinin (3)üncü fıkrasının teklif
metninden çıkarılması arz ve talep olunur.
Cahit Özkan Lütfü
Türkkan Fatma
Kurtulan
Denizli Kocaeli Mersin
Özgür Özel Muhammed
Levent Bülbül
Manisa Sakarya
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Görülen
lüzum üzerine bu değişikliği yapma ihtiyacı hasıl
olmuştur.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Şimdi,
maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
14üncü madde kabul edilmiştir.
VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin ile 61 Milletvekilinin
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1908) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 68) (Devam)
BAŞKAN - İkinci bölümde yer alan
maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Teklifin tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre vereceğim. Bu süre
içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım
istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy
pusulalarını oylama için verilen süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Açık oylama sonuç
tutanağı gelmiştir, okutuyorum:
İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin ile 61 Milletvekilinin
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi açık oylama sonucu:
Kullanılan oy
sayısı : 239
Kabul : 221
Ret : 18 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Nurhayat
Altaca Kayışoğlu Bayram
Özçelik
Bursa Burdur
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
müsaade eder misiniz
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
41.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, torba yasa teklifinin
yanlış bir yasama biçimi olması nedeniyle 68 sıra
sayılı torba Yasa Teklifinde karşı oldukları maddeler
olduğu gibi destekledikleri maddeler de olduğuna, CHP Grubu olarak
tutumlarının teklifin bütünü üzerinde herhangi bir oy kullanmama
yönünde olduğuna ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
bir konuda tutumumuzu netleştirmeye ihtiyaç var.
Bir torba yasa var; içinde çok karşı
olduğumuz maddeler var, desteklediğimiz maddeler var. Zaten torba
yasayı
Anayasa ve İç Tüzükün aynı hukuk dalını,
aynı alanı düzenleyen maddeler çok uzun olursa otuzar, otuzar görüşebilirsiniz
dediği temel kanun tanımı ve torba yasayla ilgili de
yerleşmiş teamül ve bizim buna temel itirazlarımız da
bundan.
Bu yüzden, biz, örneğin, kültür-turizm
alanlarında jeotermal tesis kurulmasını olanaklı kılan
maddeye muhalefet ettik; onu kaldıran ortak önergeye imza attık, oy
verdik. Örneğin, bir yıllık ertelemeyi Adıyamanlı
tütün üreticisi için doğru bulduk, destekledik, oy verdik ama diğer
olumsuz gördüklerimize ret oyu kullandık. Hadi gel, bütününe bir oy
kullan. Bütününe grup olarak herhangi bir oy kullanmadık. Örneğin,
dış ilişkilerle ilgili maddeyi Anayasa Mahkemesine de
götüreceğiz ama buradaki durum, torba yasa mantığının
çarpıklığından ve Gel, bunun bütününe bir oy kullan
Bir
yandan desteklemediğin şey, bir yandan desteklediğin madde;
hepsine bir oy olmaz. Torba yasanın ne kadar kötü olduğunu herkes
görsün ve ne kadar yanlış bir yasama biçimi olduğunu herkes
görsün diye bu sözü kullanmış bulunuyorum.
Tutumumuz, bütünü üzerinde herhangi bir oy
kullanmama yönünde olmuştur.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - 2nci sırada yer alan, 69
sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
başlıyoruz.
VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
2.- İstanbul Milletvekili Şirin Ünal ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin
ile 49 Milletvekilinin Askeralma Kanunu Teklifi (2/1940) ve Milli Savunma
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 69)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti, Gürcistan
Hükümeti ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Savunma Alanında
İşbirliği Mutabakat Muhtırasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlıyoruz.
3.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir
Milletvekili Binali Yıldırımın Azerbaycan Cumhuriyeti
Hükümeti, Gürcistan Hükümeti ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Savunma Alanında İşbirliği Mutabakat Muhtırasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1187) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S.Sayısı:17) (x)
BAŞKAN
Komisyon? Yerinde.
Komisyon
Raporu 17 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Teklifin
tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Teklifin
tümü üzerinde görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci
maddeyi okutuyorum:
AZERBAYCAN CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ, GÜRCİSTAN
HÜKÜMETİ VE TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA
SAVUNMA ALANINDA İŞBİRLİĞİ MUTABAKAT MUHTIRASININ
ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- (1) 31 Mart
2018 tarihinde Giresunda imzalanan Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti, Gürcistan
Hükümeti ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Savunma Alanında
İşbirliği Mutabakat Muhtırasının
onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN
1inci madde üzerinde gruplar adına ilk söz, Cumhuriyet Halk Partisi
adına İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebiye aittir.
Buyurun
Sayın Çelebi. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
on dakikadır.
CHP
GRUBU ADINA MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Irakın
kuzeyinde hain terör örgütü PKKya karşı düzenlenen Pençe
Harekâtında yiğitlerimiz Teğmen Raşit Aydın, Uzman
Çavuş Mehmet Taşhan şehit düşmüştür. Türk milletinin
başı sağ olsun, vatan sağ olsun diyorum.
Ama
taziyeden öte geçemiyoruz, hep başsağlığı diliyoruz,
hep başarı diliyoruz. Şu an, sizlere 250 bin profesyonel
Mehmetçikimizin sorunlarından bahsetmek istiyorum on dakika içerisinde.
Sözleşmeli
erler: Sözleşmeli erler profesyonel piramidin en altında. 7/24, üç
sene boyunca birlik içinde kalıyorlar; profesyonel yapıyorlar ama
birlik içerisinde kalıyorlar sanki hapis gibi, sanki modern yeniçeri gibi.
Bunlar yedi sene sonra da görevden alınıyorlar, gönderiliyorlar. Yani
en verimli zamanlarında faydalanıyoruz, herhangi bir hak vermeden
Güle, güle. diyoruz. Bu, kabul edilebilir bir şey değil. Birlik
içerisinde iskân ettiklerinden dolayı aileleri bunların
dağılmaktadır ve boşanma vakaları çok üst seviyededir.
Sözleşmeli erlerin refakat izni, mehil izni, yol harcırahı,
asgari geçim indirimi, aile yardımı ve çocuk yardımı gibi
haklardan faydalanma şansları yok. Eş durumundan tayin
hakları kısıtlı. Derece ve kademe, emeklilik hakkı,
kıdem tazminatı gibi temel çalışma haklarından mahrumlar.
Türk Silahlı Kuvvetlerine Ocak 2018 yılında yapılan 400
lira iyileştirme zammından faydalanamadılar,
dışarıda bırakıldılar ve
yapılmadığı gibi, sözleşmeli er maaş sisteminde
arıza olması nedeniyle sözleşmeli erlere geçmişe dönük borç
çıkarıldı. Şehit yakınlarına ve gazilere
yapılan kira yardımı sözleşmeli erlere
yapılmıyor. Şehit olduklarında dahi
ayrımcılık var. Şehit yakınlarına verilen
maaş diğer şehit yakınlarına verilenden daha az, orada
bile ayrımcılık var. Savaştırıyoruz, zati tabanca
hakkı vermiyoruz. Mesleki motivasyon için de rütbe işaretleri yok.
Şimdi
gelelim şehit vermiştik, biraz önce söylemiştim, Uzman
Çavuş Mehmet Taşhan- uzman erbaşlarımızın
haklarına: Uzman erbaşlarımız sözleşmeyle
çalışıyorlar, kadroları yok. Bir yıl içerisinde doksan
gün hava değişimi, istirahat alırlarsa o sözleşme de yok,
sözleşme feshediliyor. Mahalle bekçisine devlet silah veriyor, uzman
çavuşa zati tabanca yok. Teknik kapasitelerini artıracakları
uzman çavuş okulu yok. Devlet kadrolarında herkese kıdem var,
uzman erbaşa yok. Bir senelik uzman çavuş ile yirmi senelik uzman
çavuş aynı. Uzman çavuşluktan astsubaylığa geçiş
yüzdesi yüzde 10. Herkese aile hayatı var, uzman erbaşa yok.
Hakkâriye gidiyor, geçici görevle Kayseriye görevlendiriliyor, Batıya
gideceğim, rahatlayacağım. diye seviniyor ama Kayserideki
birlik Şırnaka verilmiş ve bunlar, bu geçici görevler doğu
hizmet sürelerinden sayılmıyor. Evet, yıllarca doğuda
kalıyorlar. Herkese var, uzman çavuşa lojman yok, yüzde 5. 3600 ek
göstergeyi, şehit olsa namazını kıldıracak imama
vermeyi düşünüyorsunuz, uzman erbaşa vermeyi düşünmüyorsunuz.
Nöbet yönetmelikleri yok, izin yönetmelikleri yok, tayin yönetmelikleri yok,
Sağlık Yönetmeliğinde açıklayıcı maddeler yok;
kurs, ödül yönetmeliği yok, sicil yönetmelikleri yok.
Bir
de 6000 sayılı uzman mağdurlar var. Akılda kalıcı
olması için 6000 sayılı mağdurları size şöyle
anlatmak istiyorum: Düşünün ki bir uzman erbaş altı bin gün
uzman erbaş olarak çalışıyor, on beş yirmi sene. 45
yaş haddinden dolayı, zamanında, altı gün sivil
memurluğa geçiriyorsunuz; altı gün sivil memurluk yaptıktan
sonra sivil memur olarak en düşük memur statüsünden emekli ediyorsunuz.
Böyle bir mağduriyet olabilir mi? Yirmi sene uzman erbaş olarak görev
yapacak, bir gün -bir gün olan bile var- sivil memur olarak görev yapacak,
sivil memurluktan emekli edeceksiniz, mağdur edeceksiniz. Böyle bir
mağduriyet var ve söz verdiğiniz hâlde bunu çözmediniz.
Görevden
olmayan hastalıklardan dolayı malul olarak emekli olan
arkadaşlar var, bunları adi malul olarak adlandırıyorlar
-bunun ismi çok çirkin, sağlık malulü olması gerekiyor- ve
maaşları 1.300 lira; 2008 öncesine döndürülmeleri gerekiyor.
Gelelim
bir üst katmana, astsubaylarımız: Astsubaylarımıza verilen
görev tazminatı sözü hâlen yerine getirilmedi, bu söz yerine getirilmedi.
Meslek yüksekokulu mezunlarının 9a 2nci dereceden, lisans
mezunlarının 8inci derecenin 1inci kademesinden
başlamaları adil bir çalışma ortamı yaratabilir.
Astsubaylarımız emekli olduklarında muvazzafken
aldıkları maaşın yüzde 49unu alıyorlar; çok
düşük, bunun artırılması gerekiyor. Yüksekokul seviyesinde
eğitim alıyorlar. Şu an artık, uzman
erbaşlarımızın bile yüzde 60ı lisans seviyesinde
dolayısıyla bu çağ dışı kalmıştır,
lisans seviyesine geçmeleri gerekmektedir. Eğer çözüm istiyorsak 1inci
dereceye düşen emekli astsubayları 1in 4üne almamız gerekiyor,
bu şekilde 7 bin kişi kurtuluyor; 1inci dereceye düşemeyen,
malulen emekli olanları da 1in 1ine alırsak 2 bin kişi de
oradan kurtuluyor ve çözüm geliyor.
Şimdi
gelelim bir üst katmana, sözleşmeli astsubay ve subaylarımız:
Bunlar da aslında 2.000-2.500 kişilik bir kitle. Bunlar, subaylar
yüzbaşılığa kadar gelebiliyorlar, astsubaylar da
üstçavuşluğa kadar gelebiliyorlar. Şimdi Erden general
yapacağız. diyorsunuz ya, bunlar burada da kalıyorlar subay
olarak çalışmasına rağmen. Bunların kontenjanları
düşük, 46 yaşına kadar çalışabiliyorlar, yirmi bir
sene de sözleşmeli olarak görev yapabiliyorlar. Ayrıca, potansiyel
emeklilik sorunları hâlen çözülemedi.
Şimdi,
şuraya gelmek istiyorum: 2002de iktidara geldiğinizdeki askere
bakış ile bugünkü bakış arasında dağlar kadar
fark var. Önceden, vatana feda olsun diye Mehmetçike kına
yakarlardı, askerliğini yapmayana da kız vermezlerdi. Peki,
nasıl geldik bu noktaya? Nasıl geldik Vatani hizmetini yapsın
diye maaş verelim, ücretsiz bilet verelim, ev dağıtalım.
demeye? Genelkurmay Başkanını terörist, Şemdin
Sakıkı tanık yaparsanız, vatanına hiçbir
karşılık beklemeden hizmet eden kahramanları kumpaslarla
cezaevine doldurursanız, Haburda teröristleri şenliklerle
karşılayıp subayları şenliklerle tutuklarsanız;
FETÖnün türlü işkencelerle okullardan attığı 3 bin
Harbiyeliye ses çıkarmazsanız; 15 Temmuzda hiçbir eyleme
karışmayan, bakın, hiçbir eyleme karışmayan, sadece
komutanı emir verdiği için dışarı çıkan ere,
askerî öğrenciye, uzmana, astsubaya, subaya müebbet verirseniz; eline daha
av tüfeği almamış adamı Millî Savunma Üniversitesine rektör
yapar, Komutan yetiştireceksin. derseniz; benim gibi bir teğmeni
alıp telefonuna terörist numaraları sehven yüklendiğinde
sesinizi çıkarmazsanız, işte bugün orduya adam
ararsınız. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar) Nutuk ona suç unsuru yapıldığında ses
çıkarmazsanız -Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş destanı
Nutuk- işte, bu orduya adam ararsınız. Biz o gün de dik durduk,
o gün de FETÖcü hâkimlere şöyle söyledik: Bizler,
karşımızda ölüm, elimiz vicdanımızda,
torunlarımızın yarın inceleyeceği tarihe ait
mesuliyetler gözümüzün önünde, yolumuzu Mustafa Kemal Atatürkün Türkiye
Cumhuriyeti için yaşam nöbeti tutan sözleri ve direktifleri çerçevesinde
çiziyoruz. Herkes bilsin ki biz burada nöbetteyiz. Bu düşman ceza hukuku
karşısında asla eğilmemiştik, bir kez bile tahliye
talep etmemiştik; diz çöktüremediniz, bundan sonra da diz çöktüremezsiniz.
Çünkü bizler hiçbir kuşun uçamadığı yükseklerin, hiçbir
ayağın inemediği uçurumların, yangınlar ortasında
kurulan Türkiye Cumhuriyetinin evlatlarıyız. Bu nedenle
kazanamadınız. (CHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
AHMET
TAN (Kütahya) Sen ne diyorsun!
MEHMET
ALİ ÇELEBİ (Devamla) Siz değil, örgütün finansörü
dediğiniz ama cenazesini belediyenin kaldırdığı
Kuddusi Okkır kazandı. Siz değil, Ali Tatar kazandı.
Subay diye bedeninden önce şerefini koruyan adama derler. Abdülkerim
Kırca, Kaşif Kozinoğlu, Muzaffer Tekin kazandı. Siz
değil, Türkan Saylan, İlhan Selçuk kazandı, cumhuriyet
aydınlığı kazandı.
Bu
insanlara şehit diyemeyenler, mezarına gidip ailesinden helallik
isteyemeyenler var ya, işte, onlara sesleniyorum: Ülkeler kadar kibriniz,
mendilinizden küçük utancınız var. Sizler aydın
olamadınız çünkü hakikate gerçekten sevdalı değilsiniz siz.
Vicdanlarınızı ve hakikate olan ödenmez
borçlarınızı ideolojik konumlarınıza feda ettiniz,
aydın olamadınız. Sizin yanınızda aydınlığımızı
unutuyoruz, sizin yanınızda gecenin altında örtülmüş
gibiyiz.
Son
sözüm CHPyi terörle yan yana getirmek isteyenlere, beni iyi dinleyin: Hiçbir
bölücü, hiçbir yıkıcı bizim yanımızda serçe
parmağını dahi oynatamaz. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Bu ülkenin birliği ve dirliği için bizim kalbimiz
çatlarcasına atar.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET
ALİ ÇELEBİ (Devamla) Sayın Başkanım, son cümleler
BAŞKAN
Toparlayın.
MEHMET
ALİ ÇELEBİ (Devamla) Tarih şahittir ki biz bu toprakların
yetiştirdiği karanfillerdeniz, bataklıklarda yetişen
iftiracı sivrisineklerden değil. Biz nesilden nesle, dilden dile
aktarılan türkülerin, dirilişlerin, birlikte göğüslenen
acıların ama asla yaşam sevincini yitirmeyen bir inancın
partisiyiz. O nedenle bizim ciğerimizdeki son soluk dahi milletimize
kazandıracağımız bir zafere tutunacaktır. O zafer, hür
ve bağımsız doğacak her çocuğun ilk
çığlığıdır.
Yüce
Meclisi saygıyla selamlarım. (CHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
İYİ PARTİ Grubu adına Samsun Milletvekili Bedri
Yaşar konuşacak.
Buyurun
Sayın Yaşar. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz
on dakikadır.
İYİ
PARTİ GRUBU ADINA BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Azerbaycan
Cumhuriyeti Hükümeti, Gürcistan Hükümeti ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Savunma Alanında İşbirliği Mutabakat
Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi üzerinde grubum adına söz almış bulunuyorum.
31
Mart 2018 tarihinde Giresunda imzalanan Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti,
Gürcistan Hükümeti ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Savunma
Alanında İşbirliği Mutabakat Muhtırasıyla 3 ülke
arasında savunma alanında iş birliğinin esas ve ilkeleri
belirlenerek iş birliğinin daha ileri seviyeye
taşınması gündeme gelmiştir.
Özellikle
bu kanun teklifini desteklediğimizi alenen belirtmek isterim. Söz konusu
mutabakat muhtırasının, taraflar arasındaki mevcut dostane
ilişkilerin, uluslararası kurallar ve anlaşmalara uygun olarak
geliştirildiği ve geliştirileceği de açıktır. Söz
konusu bu anlaşma geneli itibarıyla değerlendirildiğinde
görülmektedir ki bu anlaşma üçlü bir mekanizmayı teşkil ediyor.
Bu anlaşmanın, iki devlet, bir millet anlayışı
benimsediğimiz Azerbaycan ve bölgedeki stratejik
ortağımızla yapılmış olması,
uluslararası arenada atmış olduğumuz adımlar açısından
önemlidir.
Değerli
milletvekilleri; Türkiye, Gürcistan, Azerbaycan bölgede önemli projelere ev
sahipliği yapmaktadır. Özellikle, Bakü-Tiflis-Kars Demir Yolu, TANAP
projesi, Bakü-Tiflis-Erzurum Doğal Gaz Boru Hattı Projesi,
Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı bu 3 ülkenin ortak emellerinin,
birliklerinin, dayanışmalarının ve birbirlerine olan
güvenlerinin olumlu sonuçlarıdır. Hepimizin bildiği gibi
Türkiye, Asyadan Avrupaya enerji koridoru üzerindedir ve bu 3 proje de
Türkiye için hayati öneme sahiptir. Yine, Asyanın enerji
kaynaklarının Avrupaya ulaşması yönünde de önemli bir
duraktır. Bu anlaşmaları bu manada destekliyoruz.
Aynı
zamanda, hepimizin bildiği gibi Türkiye, özellikle doğal gaz ve
petrol açısından yüzde 90 oranında yurt dışına
bağımlı. Hem kendi ihtiyaçlarını
karşılaması açısından hem de Avrupaya güvenli bir
şekilde doğal gazın ve petrolün ulaşması
açısından da bu koridorların önemli olduğuna
inanıyoruz. Bu anlaşmaları da bu çerçevede destekliyoruz.
Şunu
da unutmamak lazım ki ben Hükûmetimizin özellikle son dönemde Asyaya
biraz önem vermediği kanaatindeyim. Şunu başta söyleyeyim:
Avrupada kaynakların tükendiği, özellikle Avrupalıların
bile Asyaya yöneldiği bir dönemde bizim Asyayı ihmal etmemiz gibi
bir şey söz konusu olamaz. Son dönemde, bu cumhuriyetlerle olan
diyaloglarımız azaldı, mesela Türkmenistan. İki yıl
öncesine kadar 600 tane firmanın çalıştığı
Türkmenistanda bugün firma sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor.
Bu ülkelere iş adamlarımızı göndermekle iş bitmiyor;
bunların arkasında durmamız lazım, bunların
sorunlarının çözümüne yönelik adımlarımızı
atmamız lazım. Bunun için de Hükûmetimizin, özellikle Türk
cumhuriyetleriyle olan diyaloglarını geliştirmesi lazım.
Bizim bu konuyla ilgili her türlü katkıyı, her türlü somut öneriyi, her
türlü adımı desteklediğimizi de tekrar buradan ifade ediyorum.
Türkmenistan
ölçeğinde
Türkmenistan iki yıldır Sayın
Cumhurbaşkanımızı bekliyor. Ben de ümit ediyorum, bu
kürsüden de sesleniyorum ki Sayın Cumhurbaşkanım, siz gitmeden
Türkmenistandaki sorunların çözülmesi mümkün görünmüyor. Türkmenistan
sıradan bir ülke değil. Geçmiş dönemde, iki yıl öncesine
kadar -50 milyar dolarlık- dünyada en fazla iş
yaptığımız ülkelerin başında gelen bir ülkeydi
ama son iki yıldır diyaloglarımızda zayıflama var. Biz
inanıyoruz ve güveniyoruz ki Sayın Cumhurbaşkanımız
bir an önce Türkmenistana gider, bu diyaloglar tekrar başlar, iş
adamlarımızın önündeki engeller de orta yerden kalkar.
Türkmenistan
böyleyken diğer ülkelerde de farklı bir yapı yok; Özbekistanda
da daha yeni yeni gelişmeler var, Kırgızistan öyle, Kazakistan
öyle. Unutmayalım ki son dönemde Hazarın statüsüyle ilgili Hazara
kıyısı bulunan 5 ülke 12 Ağustos itibarıyla bir
anlaşma imzaladılar; İran, Kazakistan, Türkmenistan, Rusya ve
Azerbaycan arasında bu anlaşma imzalandı, Hazarın statüsü
üzerinde de bir mutabakat oluştu. Yani, Hazarın
kaynaklarının da Avrupaya ulaştırılması
açısından bu projenin ciddi bir önemi var. Dolayısıyla, biz
buraları unuttuğumuz sürece, buralarla irtibatı kestiğimiz
sürece gelecekte ciddi sıkıntılar yaşarız.
Biliyorum,
iftar saati yaklaştı ama bir şeyi de söyleyeyim:
Bakü-Tiflis-Kars Demir Yolu açıldı ama çok ciddi problemler var.
Mersinden yükü yüklüyorsunuz. Artık Londra ile Pekini birbirine
bağlayan bir demir yolundan bahsediyoruz. Hakikaten, bu konuda biz
Hükûmete de teşekkür ediyoruz. Zaman zaman söylüyorum, burada iyi
yaptığınız her şeyi destekliyoruz ama yanlış
yaptığınızda da bizim önerilerimizi dikkate
alacağınızı ümit ediyoruz. Şimdi, bu hat üzerinde
ciddi problemler var yani evraksal problemler var. Buradan da Demiryolları
Sayın Genel Müdürümüz inşallah
Zaman zaman buradan söylüyoruz,
bakanları bulamıyoruz ama hiç olmazsa onları temsilen buradan
atıfta bulunalım, onlar bu görüşmelerimizi takip
ediyorlardır.
ÖZKAN
YALIM (Uşak) Sinyalizasyonu unutuyorsun Sayın Vekilim.
BEDRİ
YAŞAR (Devamla) Çok ciddi problemler var yani Mersinden yüklenen bir
konteynerin Pekine giderken geçtiği ülkelerde yapılan muamelelerle
ilgili problemler var. Bunların giderilmesine yönelik
çalışmaların bir an önce yapılması lazım. Bu,
aynı zamanda tarihî İpek Yolunu da ifade etmektedir. Bu hat önemli
bir hattır, hem yolcu taşıması açısından
önemlidir hem yük taşıması açısından önemlidir. Niye?
Şu an İran üzerinde, bildiğiniz gibi, ambargo var. İran
üzerinden Asyaya giden malların bırakın içeriğini, oradan
geçmesi dolayısıyla bile paraları ödenmiyor, akreditifleri
açılmıyor, ödemeleri yapılmıyor. Dolayısıyla
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Kocaeli) Bedri Bey, iftara gideceğiz Bedri Bey.
BEDRİ
YAŞAR (Devamla) Peki, ben umumi istek üzerine tamamlıyorum
sözlerimi.
Arkadaşlar,
bir an önce, bu sorunların giderilmesini; özellikle Türk dünyasına
gönderdiğimiz, dünyanın farklı yerlerine gönderdiğimiz
iş adamlarımıza sahip çıkılmasını iş
dünyasından gelen biri olarak, Türk dünyasında ve farklı
ülkelerde çalışan birisi olarak
Devletini yanında görmek
istemekten başka hiçbir talebi yok iş adamlarının, Zaman
zaman yanımızda olun, problemlerimizi çözün. diyorlar. Ben de bunu
buradan ifade etmiş oluyorum.
Hepinizin
Kadir Gecesini ve gelen Ramazan Bayramınızı şimdiden
tebrik ediyorum. Umumi istek üzerine sözlerimi burada sonlandırıyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz.
Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Diyarbakır Milletvekili Hişyar
Özsoy.
Buyurun
Sayın Özsoy. (HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz
on dakikadır.
HDP
GRUBU ADINA HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, ben de konuşmamı on dakikadan daha kısa tutmaya
çalışayım. İnşallah becerebilirim.
Gürcistan,
Azerbaycan ve Türkiye arasında savunma alanında yapılan bir
anlaşmaya dair söz
almış bulunuyorum ama ben bu kısa süreyi iki konu üzerinde
fikirlerimi paylaşarak kullanmak istiyorum.
Birinci
konu: Dün Avrupa Birliği Komisyonunun Türkiyenin demokratik
kurumlarının işleyişine dair raporu çıktı
biliyorsunuz, ülke raporları çıkıyor. Türkiye, 2017
yılından bu yana Avrupa Konseyinin izleme sürecine girmiş ve
2017, 2018, 2019 raporlarının hepsinde Türkiyenin demokrasi, hukuk
ve insan hakları alanında bırakın bir ilerlemeyi, bir
reformu, bir gerileme yaşadığı ifade ediliyor. Yine,
tutuklu vekillerimizden, eş başkanlarımızdan, kayyum atanan
belediyelerden, seçim kazandığı hâlde mazbataları
verilmeyen belediye başkanlarından, sivil toplum üzerindeki
baskılardan, gazeteciler üzerindeki baskılardan geniş bir
şekilde bahsediliyor. Ve bütün bunların üzerine, Avrupa Birliği,
Türkiyeyle bu sene de hiçbir müzakere başlığı altında
görüşme yapmayacağını da ifade ediyor.
Tabii,
bu, dün açıklandı. Aslında beklenen bir durumdu. HDP olarak biz,
tabii bu konularda sürekli olarak onlarla da istişare hâlindeyiz, bize de
bilgi veriyorlar. Yani o kadar çok şey var ki çok çok küçük bir
kısmının raporlara girdiğini düşünüyoruz. Durumun çok
daha vahim olduğunu ifade etmek istiyorum.
Şimdi,
dün açıklanan öyle bir rapordan sonra, bugün Cumhurbaşkanı
yargı reformuna dair bir strateji belgesi açıkladı. Bu, tabii,
geçmişi olan bir çalışma. İki yıldır,
biliyorsunuz, bir Reform Eylem Grubu var. 9 Mayıs Avrupa Gününde
6ncı toplantılarını yapmışlardı. Reform
Eylem Grubunun içerisinde Dışişleri Bakanı,
İçişleri Bakanı, Adalet Bakanı ve Hazine ve Maliye
Bakanı bulunuyor. Uzun zamandır Avrupa Konseyinin ilgili
kurumlarıyla, özellikle Venedik Komisyonuyla, Avrupa Konseyi İnsan
Hakları Komiseriyle, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesiyle, Avrupa
Birliği yetkilileriyle çalışıyorlar. Gerçekten, bizim de
belli bir beklentimiz vardı yani belki doğru düzgün bir yargı
reformuna vesile olabilecek bir strateji belgesi çıkar dedik ama
çıkmadı, kocaman bir hayal kırıklığı
olduğunu ifade etmek istiyorum. Zaten bugünkü döviz piyasalarına
bakarsanız, sabah sert bir şekilde bir düşüş olmuştu
çünkü bugün Yargı Reformu Strateji Belgesi açıklanacaktı;
uluslararası sermaye, işverenler, herkes bekliyordu aslında,
hani, sağlam bir şey çıkarsa onun üzerinden belki piyasalar
biraz hareketlenebilirdi fakat Strateji Belgesinin maddeleri
açıklandıkça biz tekrar doların, euronun tekrar yukarı
çıktığını, piyasaların bile beklentisini
karşılamadığını müşahede ettik.
Kıymetli
arkadaşlar, Cumhurbaşkanı bu Strateji Belgesini açıklarken
madde madde, tek tek sayarken bir yerde şöyle çok güzel bir ifade
kullandı, dedi ki: Adalet küçüldükçe zulüm büyür. Altına
imzamızı atıyoruz ve hem buradaki arkadaşlara hem de bizi
ekranları başında seyreden değerli halkımıza bu
cümlenin kimi resmettiğini artık kendi takdirlerine
bırakıyoruz.
Kıymetli
arkadaşlar, yargı reformunun içerisinde mesela Daha fazla adalet
getireceğiz. değil Daha fazla adliye yapacağız. sözü
var. Daha fazla istinaf mahkemesi getireceğiz. diyorlar yani daha fazla
insanın cezaevlerine gireceğini söylüyorlar. İfade
özgürlüğüyle ilgili istinaf kararlarında, lütfedip E, artık
bundan sonra Yargıtaya gidebilirsiniz. diyorlar. Yani eşeğini
çaldırıp, buldurup sevindirme herhâlde böyle bir şey olsa gerek.
Yalnız, Türkiye ile Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi arasında
temel tartışma konusu olan vize serbestisi, gümrük birliği ve
müzakerelerin başlaması konusunda engel teşkil eden Terörle
Mücadele Yasası, Türk Ceza Kanununun 299uncu -Cumhurbaşkanına
hakaret- ve 301inci maddeleri hakkında tek bir referans dahi söz konusu
değil. Yaklaşan İstanbul seçimleri, içerideki
sıkıntılar, derinleşen ekonomik kriz
karşısında gelen bütün baskıları bir şekilde
öteleyebilmek için, maalesef, kozmetik birtakım değişikliklerden
ibaret bir Yargı Reformu Strateji Belgesi açıklandı. Kesinlikle
ne bizim ne de geniş toplumsal, siyasal kesimlerin beklentilerine karşılık
vermemektedir. Şunu da şimdiden söyleyelim: Bu kafayla giderlerse hem
ekonomik anlamda derinleşen kriz hem de siyasal istikrarsızlık
önümüzdeki dönemde bu ülkeyi kasıp kavuracak ve Türkiye-AB, Türkiye-Avrupa
Konseyi ilişkilerini de çok olumsuz etkileyecektir.
Ben
konuşmamı burada bitireyim, grup başkan vekilimden toparlamama
dair işaretler geliyor.
Bu
vesileyle, bir önceki vekilimizin yaptığı gibi, şimdiden
hem Kadir Gecenizin mübarek olmasını diliyoruz hem de
yaklaşmakta olan bayramı kutluyoruz.
İyi
akşamlar diliyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Kayseri Milletvekili İsmail
Özdemir.
Buyurun
Sayın Özdemir. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
on dakikadır.
MHP
GRUBU ADINA İSMAİL ÖZDEMİR (Kayseri) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; Gazi Meclisimizi en derin sevgi ve
saygılarımla selamlıyorum.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına, Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti, Gürcistan
Hükümeti ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Savunma Alanında
İşbirliği Mutabakat Muhtırasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi üzerine söz
almış bulunmaktayım.
Bu
kanun teklifini desteklediğimizi ifade etmek isterim. Özellikle Sovyetler
Birliğinin yıkılmasının ardından 3 ülkenin
geliştirmiş olduğu ilişki seyri, bugün hakikaten sadece
bölgemize değil, dünyaya örnek olacak ve aynı zamanda bölgemizin
istikrarıyla birlikte tüm dünyanın geri kalanının
istikrarına katkı sağlayacak bir düzlemde ilerlemeye devam
ediyor. Bu, son derece olumludur. Nitekim, 3 ülkenin iş birliğinin
kırılgan coğrafyaların başında gelen Kafkasya
coğrafyası gibi bir bölgeyle birlikte aynı zamanda Orta
Doğu coğrafyasına da tesir ettiğini gözlemlememiz lazım.
Benzer şekilde, Hazar Denizi ile Doğu Akdenizin de, hatta ve hatta
Karadenizin de 3 ülkenin yani Türkiye, Gürcistan ve Azerbaycanın
beraber, müştereken geliştirmiş olduğu iş birliği
sayesinde huzur iklimine sahip olduğunu bizler gözlemliyoruz.
Bakü-Tiflis-Kars
Demir Yolu gibi, TANAP gibi, Bakü-Tiflis-Erzurum Doğal Gaz Boru Hattı
Projesi gibi veyahut Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı gibi 3 ülke
tarafından geliştirilen ve faaliyete sokulan bu projeler, gerçekten
bir model olma özelliğini taşıyor, hem enerjinin
istikrarını tesis etme anlamında hem ulaşımın,
malların, ticaretin sürekliliği ve korunması anlamında hem
de diğer siyasi neticeler anlamında, bu 3 ülkenin, ülkemizin
Azerbaycan ve Gürcistanla geliştirmiş olduğu iş
birliğinin anlam ve öneminin büyük olduğunu ifade etmek isteriz.
Tabii,
yine, ülkelerimizin iş birliğinin sadece bu coğrafyayla
sınırlı kalmadığı, aynı şekilde Türkiye
Cumhuriyeti devleti açısından bir seçenek olmayan ancak aynı
şekilde zorunluluklarımız arasında yer alan Türk dünyasıyla
iletişimimizin ve bağımızın tesis edilmesi ve
korunması açısından da gerçekten Azerbaycan ve Gürcistanla olan
iş birliğimizin seviyesinin gelişmesi büyük önem arz ediyor.
21inci
yüzyılda, artık, hem güç hem de sermaye gitgide daha fazla
Batıdan Doğuya doğru kayan bir hâl almaya başladı.
Kimileri, bu düzenin artık Vestfalyayla alakalı başlayan
tartışmaları da sonlandıracağı, üstünlük
mücadelesi serüveninde de birtakım değişimlere sebep
olacağı şeklinde değerlendirmeyi ortaya koydular.
İşte,
böylesi bir dönemde, Çin gibi bir ülkenin yeni İpek Yolu Projesini
başlatmasının hemen ardından Orta Kuşak olarak
adlandırılan coğrafyada yani hem Türkistan coğrafyası
hem de aynı düzlemde yer alan ülkemizin yer aldığı
paralelde yeni ulaşım güzergâhlarının hayata geçirilecek
olması, hiç şüphe yok ki Türkiye'nin Azerbaycan ve Gürcistanla
beraber attığı adımlar, bu çaba, gayret elinin güçlenmesine
sebep olan neticeleri doğurmuştur. Edirne-Kars Demir Yolu Projesi,
Yavuz Sultan Selim Köprüsü gibi altyapı ve ulaşım
yatırımlarının yapılması belki bugünlerde
farklı gerekçelerle de olsa tartışmaya sebebiyet vermiş
olabilir ancak gelecek noktasında gerçekten Türkiyenin elini güçlendiren
projeler olmakla beraber, uluslararası arenada da yine ülkemizin
prestijine ve diğer alanlarına katkı sağlayacak girişimler
şeklinde değerlendirilecektir düşüncesini taşıyorum.
Bu
sebepten ülkemizin Gürcistan ve Azerbaycanla birlikte can Azerbaycanla
birlikte- var olan iş birliğini daha da ileri bir seviyeye
taşıyarak bunu savunma alanına da götürmesi hakikaten
değerlidir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmamın bundan sonraki
bölümünde ise son günlerde gündemimiz içerisinde yer alan bir başka hususa
dikkatinizi çekmek istiyorum ki o da Doğu Akdenizde yaşanan
gelişmelerdir. Son yıllarda Doğu Akdenizde bulunan hidrokarbon
yatakları, sadece buraya kıyısı olan ülkelerin değil
aynı zamanda küresel düzlemde, yine biraz önce ifade ettiğimiz tarzda
üstünlük mücadelesi veren ülkelerin de dikkatinin bu alana çekilmesine
sebebiyet vermiştir. Dikkat buyurunuz, bu alanda tahminlere göre 1,7
milyar varil petrol bulunmaktadır; yine, 122 trilyon fitküp doğal gaz
gibi bir miktardan bahsedilmektedir ki bu, hem küresel petrol
piyasasını hem de küresel doğal gaz piyasasını
baştan sona etkileyecek, siyasi bazı sonuçları olacak, ciddi
sonuçları olacak bir kaynağın varlığına
işaret ediyor.
İşte,
böylesi bir dönemde ülkemizin Fatih ve Barbaros gemileriyle Doğu
Akdenizde uluslararası deniz hukuku gereğince bize ait olan
alanlarda arama tarama ve sondaj faaliyetlerini icra etmesini de
önemsediğimizi ifade etmek isterim. İnşallah bu çabalar netice
verir ve Türkiye Cumhuriyeti devleti kendi gemisiyle kendi mavi deniz
alanlarında kendi kaynağına ulaşır ve bu kendi
kaynağını da yine millî imkânlarla kullanarak Türkiye'nin
kendisine katkı sağlar düşüncesini taşıyorum.
Bütün
bunlar olurken, dikkat buyurursanız, ülkemizin Doğu Akdenizde var
olan deniz sahalarını sınırlandırma çabaları da
artmış durumda. Bölgedeki askerî hareketlilik oldukça fazla ancak
bütün bunlar içerisinde bir husus var ki buna dikkat çekerek sözlerimi tamamlamak
istiyorum.
Geride
bıraktığımız yıllarda hatırlarsak
İtalyaya ait bir enerji şirketi Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinin hemen güneydoğusundaki bir alanda arama tarama
faaliyetlerine girmek istemişti. Ülkemizin bu anlamda sergilemiş
olduğu kararlı duruş ve donanmamızın faaliyetleri
karşısında bu enerji şirketi geri çekilmek durumunda
kalmıştı. Ve Güney Kıbrıs Rum kesimi de hem ülkemizin
hem de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin haklarını gasbeden
bir anlayışla ilan ettiği Doğu Akdenizdeki 13 parselle
alakalı, bundan sonraki süreçte, gerçekten, ciddi manada
zorlandığını hissetmişti, bunu da duyurmuştu.
Şimdi bu, bir tecrübe edindirmiş olacak ki geride
bıraktığımız günlerde Güney Kıbrıs Rum
kesiminin bir ülkeyle iletişimi oldu ve bir anlaşma
imzaladıklarına dair belli başlı bilgiler, başta Rum
medyası olmak üzere bazı Avrupa medyasında da yer aldı.
Fransa ile Güney Kıbrıs Rum kesiminin yapmış olduğu
anlaşmaya göre; Fransa, Güney Kıbrısta bulunan Evangelos
Florakis Deniz Üssünü kullanma hakkına sahip olacak önümüzdeki dönemde ve
Fransız donanmasının da yine bu üs sebebiyle, Güney
Kıbrıs Rum kesimiyle beraber Doğu Akdenizde
bulunmasının da önünün açılacağı ifade ediliyor.
Başka
bir husus daha var ki son derece önemli, o da şudur: Fransaya ait olan
bir enerji şirketinin Güney Kıbrıs Rum kesiminin ilan
ettiği sözde parsellerde yapacağı arama tarama faaliyetlerinde
Fransız donanmasının bu Fransız enerji şirketine
eşlik edeceği ve bunu koruyacağı hususu. Kime
karşı? Güya Türkiyeye karşı. Kimin alanlarında? Türkiye'nin
sahip olduğu deniz alanlarında.
Elbette
bir konunun altını çizmek lazım yeri gelmişken. Hem 1960
Anayasasına göre -Kıbrısla alakalı- hem de 1959 ve 1960
yıllarında imzalanan Londra ve Zürih Anlaşmaları
gereğince Kıbrıs Adasında 3 garantör ülke var: Biri
Yunanistan, biri İngiltere, diğeri de biziz. Tabii, geride
bıraktığımız yıl Kıbrısla alakalı
müzakereler İsviçrenin Crans-Montana kentinde sürerken hem bu müzakereler
esnasında hem de bu müzakerelerin başında öne sürülen bir husus
vardı ki bizim de zaten kabul etmediğimiz ana konuların
başında geliyordu, o da adadaki garantörlük sisteminin kaldırılması
yahut değiştirilmesi hususuydu. İşte bu şartlar
altında bu tartışmalar alevlendirilmişken içerisinde
bulunduğumuz dönemde birileri diyor ki: Efendim, garantörlükler
değişsin, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi
Kıbrısa garantörlük dâhilinde gelsin, yerleşsin. Başka?
NATO gelebilir. Başka? Avrupa Birliği gelebilir. Yunanistan ve
Güney Kıbrıs Rum kesiminin bu anlamda Avrupa Birliğini ön plana
sürdüğünü görüyoruz. Kaldı ki bahse konu olan izah ettiğimiz
anlaşmalar çerçevesinde Yunanistanın burada herhangi bir askerî üs
kuramayacağı ortadayken, işte, dikkat edilmesi gereken husus
karşımıza çıkıyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İSMAİL
ÖZDEMİR (Devamla) Sayın Başkanım, tamamlıyorum.
Fransanın
buraya getireceği donanmasını ve askerlerini, Avrupa
Birliğinin daha evvelden kurmuş olduğu ve PESCO adı
verilen ortak Avrupa ordusu çerçevesinde taşınabileceği ifade
ediliyor. Hiç şüphe yok ki önümüzdeki dönemde Doğu Akdeniz konusu
daha fazla gündemimize gelecek.
Ancak
burada Kıbrıs Türklüğünün hak ve menfaatlerini korurken,
ülkemizin Doğu Akdenizde yer alan mavi vatan hudutlarını
hassasiyetle ve kararlılıkla korurken Kıbrıs üzerindeki
garantörlük haklarımızı da korumamızın elzem
olduğunu ifade ediyorum.
Hepinize
teşekkür ediyorum.
Sevgi
ve saygılarımı sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
1inci madde üzerinde görüşmeler tamamlanmıştır.
1inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci
maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN
2nci madde üzerinde söz isteyen? Yok.
2nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
3üncü
maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.
BAŞKAN
3üncü madde üzerinde söz isteyen? Yok.
3üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Teklifin
tümü açık oylamaya tabidir.
Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Oylama
için iki dakika süre vereceğim. Bu süre içinde sisteme giremeyen üyelerin
teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de
sisteme giremeyen üyelerin oy pusulalarını oylama için verilen süre
içinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica
ediyorum.
Oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Açık oylama sonuç tutanağı gelmiştir, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti, Gürcistan
Hükümeti ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Savunma Alanında
İşbirliği Mutabakat Muhtırasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi açık
oylama sonucu:
Kullanılan oy
sayısı : 232
Kabul : 232 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Nurhayat
Altaca Kayışoğlu Bayram
Özçelik
Bursa Burdur
BAŞKAN
Teklif kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Danışma
Kurulunun bir önerisi vardır, okutup oylarınıza
sunacağım.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Danışma Kurulu Önerileri (Devam)
2.- Danışma Kurulunun, Genel Kurulun 31 Mayıs
2019 Cuma günü toplanmamasına ilişkin önerisi
Danışma Kurulu Önerisi
Danışma
Kurulunun 30/5/2019 Perşembe günü yaptığı toplantıda,
Genel Kurulun daha önceden çalışmasına karar verilen 31/5/2019
Cuma günkü birleşiminde toplanmaması önerisinin Genel Kurulun
onayına sunulması uygun görülmüştür.
Mustafa
Şentop Cahit
Özkan Fatma
Kurtulan
Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet ve Kalkınma
Partisi Halkların
Demokratik Partisi
Başkanı Grubu
Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Muhammed Levent Bülbül Lütfü
Türkkan Özgür
Özel
Milliyetçi Hareket
Partisi İYİ
PARTİ Cumhuriyet
Halk Partisi
Grubu Başkan
Vekili Grubu
Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
BAŞKAN
Danışma Kurulu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
4üncü
sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ulusal
Sürücü Belgelerinin/Sürüş Ehliyetlerinin Karşılıklı
Olarak Tanınması ve Değişimi Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlıyoruz.
VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
4.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ulusal
Sürücü Belgelerinin/Sürüş Ehliyetlerinin Karşılıklı
Olarak Tanınması ve Değişimi Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1771) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 57) (x)
BAŞKAN
Komisyon? Yerinde.
Komisyon
Raporu 57 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Teklifin
tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Teklifin
tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci
maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE KUZEY KIBRIS
TÜRK CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA ULUSAL SÜRÜCÜ
BELGELERİNİN/SÜRÜŞ EHLİYETLERİNİN KARŞILIKLI
OLARAK TANINMASI VE DEĞİŞİMİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ
UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- (1) 23 Ocak
2019 tarihinde Ankarada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ulusal Sürücü
Belgelerinin/Sürüş Ehliyetlerinin Karşılıklı Olarak
Tanınması ve Değişimi Anlaşmasının
onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN
1inci madde üzerinde söz isteyen? Yok.
1inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci
maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN
2nci madde üzerinde söz isteyen? Yok.
2nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü
maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu
Kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.
BAŞKAN
3üncü madde üzerinde söz isteyen? Yok.
3üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Teklifin
tümü açık oylamaya tabidir.
Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre vereceğim. Bu süre
içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini,
bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy
pusulalarını oylama için verilen süre içinde Başkanlığımıza
teslim etmelerini rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Açık oylama sonuç
tutanağı gelmiştir, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ulusal
Sürücü Belgelerinin/Sürüş Ehliyetlerinin Karşılıklı
Olarak Tanınması ve Değişimi Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifinin
açık oylama sonucu:
Kullanılan oy
sayısı : 235
Kabul : 234
Çekimser : 1 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Nurhayat
Altaca Kayışoğlu Bayram
Özçelik
Bursa Burdur
BAŞKAN Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Gündemimizde başka bir iş
bulunmadığından, denetim konuları ve kanun teklifleri ile
komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek
için 11 Haziran 2019 Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 20.07
(x) 68 S. Sayılı Basmayazı 28/5/2019 tarihli 84üncü Birleşim Tutanağına eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) 17 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) 57 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.