TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
88inci Birleşim
12 Haziran 2019 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri
Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Levent Gökün, Tunceli
kırsalında çıkan çatışmada şehit olan askerlere
Allahtan rahmet dilediğine ilişkin konuşması
2.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Levent Gökün, Amasya
Tamiminin emperyalizme karşı verilen Ulusal Kurtuluş
Savaşının dönüm noktası olduğuna ilişkin
konuşması
3.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Levent Gökün, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin her konunun özgürce konuşulabildiği bir platform
olduğuna ilişkin konuşması
4.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Levent Gökün, Çorlu tren
kazasında yakınlarını yitiren ailelerin Anayasa
Mahkemesinin önünde maruz kaldıkları polis müdahalesiyle ilgili
konuyu araştıracağına ilişkin konuşması
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin, 12 Haziran Atatürkün
Amasyaya gelişinin ve 22 Haziran Amasya Tamiminin
yayımlanmasının 100üncü yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
2.-
Iğdır Milletvekili Habip Eksikin, Iğdır ilinin
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
3.-
Ankara Milletvekili Servet Ünsalın, aşı
kullanımının önemine ve aşı
karşıtlığının risklerine ilişkin gündem
dışı konuşması
IV.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Çeşitli İşler
1.-
Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden Çorlu tren kazasında
yakınlarını yitiren ailelere "Hoş geldiniz."
denilmesi
2.-
Başkanlıkça, görüşmeleri izlemek üzere Genel Kurulu teşrif
etmiş bulunan Karadağ Parlamentosu Uluslararası
İlişkiler ve Göçmenler Komisyonu Heyeti Grubu Başkanı
Andrija Nikolic ve beraberindeki heyete "Hoş geldiniz."
denilmesi
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, Sıfır
Atık Mavi Projesiyle oluşturulacak farkındalığın
yanı sıra çocuklara eğitimle çöpün oluşmasını
engelleyecek davranış biçimlerinin aşılanmasının
önemli olduğuna ilişkin açıklaması
2.-
Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunçun, Radyo Televizyon Üst Kurulunda
savurganlık yaşandığına ilişkin
açıklaması
3.-
Mersin Milletvekili Baki Şimşekin, Suriyeli mülteciler sorununun Türkiyenin
en büyük sorunlarından olacağına ilişkin
açıklaması
4.-
Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, 7 Haziran şair
Abdurrahim Karakoça vefatının 7nci yıl dönümünde Allahtan
rahmet dilediğine ve şairlerimizin yeterince
tanıtılmadığına ilişkin açıklaması
5.-
Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıçın, Tibetin
ruhani lideri Dalai Lamanın Müslümanlara tavsiyesine ilişkin
açıklaması
6.-
Hatay Milletvekili Serkan Topalın, halk
sağlığını tehdit eden İskenderun Limanına
getirilen ithal angus ve küçükbaş hayvanlarla ilgili Sağlık
Bakanı ile Çevre ve Şehircilik Bakanını göreve davet
ettiğine ilişkin açıklaması
7.-
Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, 5 Haziran Dünya Çevre Gününe
ilişkin açıklaması
8.-
Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin, Tunceli kırsalında vatan için
şehadet şerbetini içen Mehmetçikler ile 14 Haziran Türk-İslam
ülküsünün örnek şahsiyeti Dündar Taşere ölümünün 47nci yıl
dönümünde Allahtan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
9.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, 12 Haziran Dünya Çocuk
İşçiliğiyle Mücadele Gününe ve Sağlık
Bakanlığının personel alımıyla ilgili
açıklama yapmasının beklenildiğine ilişkin
açıklaması
10.-
Ankara Milletvekili Servet Ünsalın, bayram dönemlerinde artan trafik
kazaları nedeniyle çok sayıda can kaybı
yaşandığına, ölümlü kazaların en aza indirilebilmesi
için araçlarda çarpışmayı önleyen sistemlerin
kullanılması gerektiğine ilişkin açıklaması
11.-
Malatya Milletvekili Mehmet Celal Fendoğlunun, Malatya İnönü
Üniversitesi Karaciğer Nakli Enstitüsünün canlı vericiden
karaciğer naklindeki başarılarına ve üniversitenin
devletten alacağı ödeneğin çıkmadığına
ilişkin açıklaması
12.-
İstanbul Milletvekili Tülay Kaynarcanın, İstanbula tecrübeli
bir başkanın yakışacağına, 23 Haziranda
kazananın İstanbul ve Binali Başkanın olacağına
ilişkin açıklaması
13.-
Bursa Milletvekili Mustafa Esginin, 6 Haziran Bursa Ticaret ve Sanayi
Odasının kuruluşunun 130uncu yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
14.-
Bursa Milletvekili Atilla Ödünçün, Tunceli kırsalında çıkan
çatışmada şehit düşen askerlere Allahtan rahmet
dilediğine ve 11 Haziran Kızılayın kuruluşunun
151inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
15.-
Hatay Milletvekili Sabahat Özgürsoy Çelikin, 15-16 Haziran 2019 tarihlerinde
üniversite sınavına girecek olan öğrencilere başarılar
dilediğine ve en büyük başarının insana verilen emek
olduğuna ilişkin açıklaması
16.-
Ağrı Milletvekili Abdullah Koçun, çocuk işçiliğinin
artmasının yoksulluğun göstergesi olduğuna, her yıl
onlarca çocuk işçinin iş cinayetlerine kurban gittiğine ve bu
konuda gerekli önlemlerin alınmasını talep ettiklerine
ilişkin açıklaması
17.-
Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun, 12 Haziran Dünya Çocuk
İşçiliğiyle Mücadele Gününe ilişkin açıklaması
18.-
Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, Tunceli kırsalında
çıkan çatışmada şehit düşen Jandarma Uzman Çavuş
Emre Üçkan ile Jandarma Uzman Çavuş Ökkeş Edeye Allahtan rahmet
dilediğine ve dağ köylerindeki çiftçilerin destekleme projelerinden
faydalanabilmesi için Tarım Bakanlığının gerekli
düzenlemeleri yapması gerektiğine ilişkin açıklaması
19.-
Ankara Milletvekili Nihat Yeşilin, Ankara ilinde Çorlu tren
kazasında yakınlarını yitiren ailelerin Anayasa
Mahkemesinin önünde polis müdahalesiyle
karşılaştığına ve 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliğiyle
Mücadele Gününe ilişkin açıklaması
20.-
Antalya Milletvekili Rafet Zeybekin, 12 Haziran Dünya Çocuk
İşçiliğiyle Mücadele Gününe ilişkin açıklaması
21.-
Erzurum Milletvekili Muhammet Naci Cinislinin, Binali
Yıldırımı Ekümenik Patriği sözünden dolayı
kınadığına ilişkin açıklaması
22.-
Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlunun, Tunceli
kırsalında çıkan çatışmada şehit olan askerlere
ve 25, 26 ve 27nci Dönem Denizli Milletvekili Kazım Arslana Allahtan
rahmet dilediğine, dolu yağışı nedeniyle mahsulünü kaybeden
Eskişehir ili Yahnikapan, Kalkanlı, İmişehir, Aksaklı,
Türkmentokat köylerindeki çiftçilerin mağduriyetinin giderilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
23.-
İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun, Binali
Yıldırımın Diyarbakır ilinde yaptığı
konuşmasındaki lazistan ve kürdistan
açıklamalarını tasvip etmediklerine, devletin en mühim
mevkilerinde hizmet görmüş insanların söylediklerine,
yazdıklarına ya da kendisine söylettirilenlere, yazdırılanlara
dikkat etmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
24.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Tunceli kırsalında
çıkan çatışmada şehit düşen Jandarma Uzman Çavuş
Emre Üçkan ile Jandarma Uzman Çavuş Ökkeş Edeye Allahtan rahmet
dilediğine, Tunceli ilinde Dünya Rafting Şampiyonasının
yapıldığı tarihlerde terör saldırısının
gerçekleştirilmesinin altının çizilmesi gerektiğine, 22
Haziran Amasya Tamiminin yayımlanmasının 100üncü yıl
dönümüne ve Gazi Mustafa Kemal Atatürkün veciz sözlerinin rehber olduğuna
ilişkin açıklaması
25.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, dünya kültür ve tarih
mirası Hasankeyfin Ilısu Barajı Projesiyle ortadan
kaldırılmak istenmesini protesto etmek için yapılan basın
açıklamasında yaşanılan gözaltıları ve Ankara
ilinde Çorlu tren kazasında yakınlarını yitiren ailelere
Anayasa Mahkemesinin önünde yapılan polis müdahalesini
kınadıklarına, 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliğiyle
Mücadele Günü vesilesiyle çocuk işçiliğinin yasaklanarak
sorumlularının yargılanması gerektiğine ilişkin
açıklaması
26.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Tunceli kırsalında çıkan
çatışmada şehit olan askerlere Allahtan rahmet dilediğine,
8 Temmuz 2018 tarihinde Çorluda yaşanan tren kazasıyla ilgili
Ulaştırma Bakanının, Türkiye Cumhuriyeti Devlet
Demiryolları Genel Müdürü ile üst yönetiminin hiç mi sorumluluğu
olmadığına, Anayasa Mahkemesi önünde adalet arayan Çorlu tren
faciasında yakınlarını yitiren ailelere niçin şiddet
uygulandığını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
27.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Tunceli kırsalında
çıkan çatışmada şehit olan Jandarma Uzman Çavuş Emre
Üçkan ile Jandarma Uzman Çavuş Ökkeş Edeye Allahtan rahmet
dilediğine, 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele
Gününe, 12 Haziran Urfaya şanlı unvanının verilmesinin
35inci yıl dönümüne, 5-11 Haziran Çevre Koruma Haftasına,
Sıfır Atık Mavi Projesine, İstanbul Milletvekili Yavuz
Ağıralioğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ve gündeme bağlı kalınarak konuşulması
gerektiğine ilişkin açıklaması
28.-
İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ve Türkiye Cumhuriyeti
devletinin millî bir devlet olduğuna, sınırlarının,
adının belli olduğuna ilişkin açıklaması
29.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, İstanbul Milletvekili Yavuz
Ağıralioğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
30.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Sivas Milletvekili Mehmet Habib Solukun
CHP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
31.-
Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
32.-
Hatay Milletvekili Barış Atay Mengüllüoğlunun, Çorlu
katliamında yakınlarını kaybeden ailelerin Anayasa
Mahkemesi önünde saldırıya uğramasıyla ilgili Genel Kurulu
bilgilendirmek istediğine ilişkin açıklaması
33.-
Ordu Milletvekili Cemal Enginyurtun, Ordu ili Gürgentepe ilçesinde dolu
yağışı nedeniyle oluşan mağduriyetin afet
kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
34.-
Şırnak Milletvekili Nuran İmirin, yurttaşların
iktidar partisinin politikalarını desteklemek zorunda mı
olduğunu ve her eleştiride tehdit altında mı
yaşayacaklarını İçişleri Bakanından öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
35.-
Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın, Askeralma Kanunu Teklifinin 42nci
maddesinin tekrar ele alınması gerektiğine ilişkin
açıklaması
36.-
Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygunun, Çorlu katliamında
yakınlarını kaybeden ailelerin Anayasa Mahkemesi önünde
yaşadıkları saldırıya ilişkin
açıklaması
37.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
38.-
İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun, Cumhuriyet
Halk Partisiyle ittifak hâlinde olduklarına, açık siyaset
yaptıklarına ve seçim meydanlarında
konuştuklarının neler olduğuna ilişkin
açıklaması
39.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, İYİ PARTİ
Grubuyla herhangi bir ortaklıklarının, ittifaklarının
olmadığına ve olmasını da düşünmediklerine
ilişkin açıklaması
40.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, İstanbul Milletvekili Erkan
Başın 69 sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci bölümü
üzerinde şahsı adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
41.-
Mersin Milletvekili Baki Şimşekin, ikinci altı ayda da askerlik
yapmak isteyenlerin ne zaman müracaat etmeleri gerektiğini öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
42.-
Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın, Askeralma Kanunu Teklifi içerisinde
çelişkiler olduğuna ve düzeltilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
43.-
İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin, askerliğin altı ay
olması durumunda Silahlı Kuvvetlere gereken 600 bin kadronun
nasıl sağlanacağını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
44.-
Millî Savunma Komisyonu Başkanı İsmet Yılmazın,
Mersin Milletvekili Baki Şimşek ile İzmir Milletvekili Mehmet
Ali Çelebinin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
VI.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ PARTİ Grubunun, 12/6/2019 tarihinde İYİ PARTİ
Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Yavuz
Ağıralioğlu tarafından, İçişleri Bakanı
Süleyman Soylunun seçim meydanlarında kullandığı
ayrıştırıcı ve tahrik edici ifadelerin görev
tanımı içinde yer alan milletin bölünmez bütünlüğünü ve genel
ahlakı korumak ilkeleriyle çelişmesi, son yıllarda artan
asayiş olayları ve vatandaşlarımızın huzur
içerisinde yaşaması için güven ortamının hızla tesis
edilmesi amacıyla İçişleri Bakanının görev ve yetkilerini
yerine getirmemesinin nedenlerinin araştırılması
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 12 Haziran 2019 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.-
HDP Grubunun, 12/6/2019 tarihinde Grup Başkan Vekili Mersin Milletvekili
Fatma Kurtulan ve Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluç tarafından, belediyelerdeki yolsuzluk iddialarının
araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 12
Haziran 2019 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
3.-
CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve
Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, demir yollarının durumu ve
ihtiyaçları ile yaşanan kazaların nedenlerinin tespiti için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş
olan (10/95) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin
ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 12 Haziran 2019 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
İstanbul Milletvekili Şirin Ünal ve Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin ile 49 Milletvekilinin
Askeralma Kanunu Teklifi (2/1940) ve Milli Savunma Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 69)
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, İstanbul Milletvekili Yavuz
Ağıralioğlunun 69 sıra sayılı Kanun Teklifinin
birinci bölümü üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine ve AK PARTİ Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
12 Haziran 2019 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.01
BAŞKAN: Başkan Vekili Levent GÖK
KÂTİP
ÜYELER: İsmail OK (Balıkesir), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 88inci
Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
II.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Levent Gökün, Tunceli kırsalında çıkan çatışmada
şehit olan askerlere Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
konuşması
Değerli milletvekilleri, Tuncelide şehit
olan 2 askerimize Allahtan rahmet diliyorum, yaralı askerlerimize acil
şifalar diliyorum. Gencecik evlatlarımızı hain terör
saldırılarına kurban veriyoruz. Umuyor ve diliyorum ki bu son
olur. Genç kardeşlerimizin her biri ülkesi için hayatlarını
ortaya koyuyor. Onlar ülkemizin ulusal kahramanıdır. Ulusumuzun
başı sağ olsun.
Değerli milletvekilleri, gündeme geçmeden önce
üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
İlk söz, Amasya Tamimi hakkında söz
isteyen Amasya Milletvekilimiz Sayın Mustafa Levent Karahocagile aittir.
Buyurun Sayın Karahocagil. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent
Karahocagilin, 12 Haziran Atatürkün Amasyaya gelişinin ve 22 Haziran
Amasya Tamiminin yayımlanmasının 100üncü yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de konuşmamın
başında hem şehitlerimize rahmet diliyorum ve hem de
geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz Cumhuriyet Halk Partisi Denizli
Milletvekilimiz Kazım abimize rahmetler diliyorum. Cumhuriyet Halk Partili
milletvekili kardeşlerime ve camiaya başsağlığı
diliyorum ve ayrıca yakınlarına sabırlar diliyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, Mustafa Kemal
Atatürk ve beraberindekiler, bundan tam yüz yıl önce, tarih boyunca hür
yaşamış milletimizin esarete zorlandığı,
vatanının elinden alınmaya
çalışıldığı bir dönemde Millî Mücadeleyi
başlatmak amacıyla 19 Mayıs 1919da Samsuna çıkmıştı.
Samsun ve Havzadaki çalışmalarını tamamlayan Mustafa Kemal
Atatürk, Amasyalıların yoğun isteği ve daveti üzerine 12
Haziran 1919da Amasyamızı teşrif etmişlerdi. Mustafa
Kemal Atatürkü Amasyada karşılayan heyetin başında yer
alan Müftü Hacı Hafız Tevfik Efendi Paşam, bütün Amasya
emrinizdedir. Gazanız mübarek olsun. diyerek Amasya halkının
Anafartalar kahramanı Mustafa Kemal Paşanın yanında yer
aldığını kısa ve özlü bir şekilde ifade ediyordu.
Amasya bu bakımdan, Mustafa Kemal Paşanın Millî Mücadelede
halkın tam desteğini aldığı en önemli
şehirlerimizdendir. 12 Haziranda geldiği Amasyadan 26 Haziran 1919
sabahı ayrılan Mustafa Kemal Paşa, 21 Haziranı 22 Hazirana
bağlayan gece, Türkiye Cumhuriyetinin doğum belgesi olan Amasya
Tamimini hazırlamıştır. Bu tamimde Vatanın
tamamı, milletin istiklali tehlikededir. uyarısıyla Milletin
istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır. inanç ve
kararlılığını tüm dünyaya ilan etmiştir. Millî
Mücadelenin ilk siyasi ve askerî kararlarının
alındığı bir şehrin milletvekili olmanın
gururuyla bu kutlu mücadeleyi başlatan ve zaferle taçlandıran
başta Gazi Mustafa Kemal Paşa Atatürk olmak üzere bütün kurtuluş
mücadelesi önderlerinin, şehit ve gazilerimizin aziz hatırası
önünde saygıyla eğiliyorum. Amasyanın bu onurlu gününün
100üncü yılında her yıl olduğundan daha fazla heyecan ve
coşku doluyuz.
Millî Mücadeleyi hazırlayan gerekçeleri içinde
özümseyen ve bu yolda bütün değerleriyle ortaya çıkan Amasya,
cumhuriyetin kurulmasına kadar uzanan meşakkatli yola ilk
katılan şehirdir. Bu itibarla övünç duymak, onurlanmak en fazla
Amasyalıların hakkıdır ve biz de onur duyuyoruz. Bu onuru
bizden öncekiler yaşadığı ve bizlere
yaşattıkları gibi, bizler de çocuklarımıza ve gelecek
nesillere aktararak yaşatacağız inşallah.
Her ilin tarihine yazılan önemli günleri
vardır. Bu tarihler ilin sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik yönünü öne
çıkarır. Bazı tarihler vardır ki o ilin ismiyle
bütünleşir. Amasya için bu tarih, sayıdan öte sıfat olur,
tarihin tarih olarak kayıtlara geçirilişinde satır
başı olur. 12 Haziran 1919la altı kalın çizgilerle
belirlenebilecek bir başka tarih kayıtlarda yoktur. Belki de bu tarih
diğerlerinin önüne geçerken kendiliğinden değil de tarihimizin
şeklini belirleyişindeki özelliğinden kaynaklanmaktadır. Bu
tarih, bir milletin yeniden doğuşu bir devletin kuruluşuna kadar
uzanan bir galeridir.
Amasyanın tarihî olaylar
karşısında üstlendiği sayısız misyonu
olmuştur. Hatırlanacağı gibi, Osmanlı Sultanı
Yıldırım Beyazıt ile Moğol
İmrapatoru Timur Hanın 1402de tutuştukları ve tarihimize
Ankara Meydan Savaşı diye geçen büyük kapışma cihan devletini
sarsmıştı. Devlet parçalanmış, Osmanlı
şehzadeleri arasında baş gösteren ayrışma Fetret
Dönemini yaşatmıştı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Devamla)
Osmanlı birliğini yeniden sağlayabilmek için Amasyaya davet
edilen Çelebi Mehmet, Cülus Tepede Amasyalıların coşkun
tezahüratı eşliğinde karşılanmıştı. Bu
davetle, dağılmakta olan Osmanlı Devletinin ikinci kuruluşu
bu topraklar üzerinde olmuştur.
Neden bu açıklamaya ihtiyaç duydum? Bu tarihten
beş yüz yıl sonra bir 12 Haziran günü yine aynı yerde Mustafa
Kemal Paşa'nın karşılanmasının ardından
gelen olaylarda da benzerlik vardır. Zayıf düşen bir devletin
yeniden ayağa kaldırılmasında Amasyalıların
geleceği hissetmeleri vardır. Amasyadaki Cülus Tepe her iki
olayın, her iki varoluş heyecanının şahididir. Yeni
devletlerin kurulmasına şahit olan Amasyalılar, tarihten gelen
bu geleneği bir kere daha yaşamışlardır. Osmanlının
ikinci defa kuruluşuna zemin ve imkân hazırlayan Amasyalılar,
yeni Türk devletinin, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşuna zemin
hazırlayacak olan o ünlü bağımsızlık beyannamesinin
ilanına da bu topraklar üzerinde şahit olmuşlardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım.
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Devamla) Tarihte
şehzadeler şehri olarak bilinen Amasyanın Anadolunun
şanlı direnişine başlanacak yer seçilmesi de tam isabet
idi. Çünkü Amasyanın yedi bin beş yüz yıllık bir tarihsel
birikimi vardı; bilim vardı; sanat vardı, coşku vardı
ve sözün özü, aranılan tüm özellikler vardı. Bu nedenle, Mustafa
Kemal gibi, attığı her adımı ölçerek biçerek, cesaret
ve bilinçle atan bir önderin Amasyayı bilerek seçtiğine bütün
kalbimle inanıyorum. 12 Haziran 1919da Mustafa Kemal ve arkadaşlarının
gelişiyle başlayan çalışmalar semeresini vermiş ve 22
Haziran 1919da Türkiye Cumhuriyetinin doğum belgesi olarak gururla ve
onurla anlattığımız, demokrasinin tam tanımı olan
Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.
ifadesinin yer aldığı Amasya Tamimi burada
imzalanmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım.
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Devamla) Birileri
tarafından hasta adam diye tanımlanan bir milletin 22 Haziran 1919
sabahı bütün dünyaya karşı sesini yükselttiği günde bir
cümle daha Amasyanın kayalıklarında dalga dalga
yayılmıştır: Milletin istiklalini yine milletin azim ve
kararı kurtaracaktır. Tek cümle, tek hedef. İşte
kurtuluşun şekil ve detaylarının çizildiği belde.
Devletlerin yıkılıp devletlerin kurulduğu bu topraklarda
yeni bir bağımsızlık meşalesinin
kıvılcımlarının çakıldığı il
olmanın özelliği burada gizlidir. Bunun için Amasya 12 Haziran
adı altın harflerle, silinmemek üzere tarihimize
yazılmıştır.
Bu inançla ve onurla, ruhunu gönlümüzde,
sorumluluğunu omuzlarımızda
taşıdığımız Türkiye Cumhuriyetimizin
doğduğu bu kentte görev yapmanın onuruyla nice yüzyıllara
diliyor; Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına, cumhuriyet
için can veren şehitlerimize, gazilerimize ve cumhuriyet yolunda
emeği geçen herkese bir kez daha minnet ve şükranlarımı
sunuyorum. Gazi Meclisimi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
II.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
(Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Levent Gökün, Amasya Tamiminin emperyalizme karşı verilen Ulusal
Kurtuluş Savaşının dönüm noktası olduğuna
ilişkin konuşması
BAŞKAN Amasya Tamimi emperyalizme
karşı verilen ulusal Kurtuluş Savaşının bir
dönüm noktası. Bugün, Amasyaya Atatürkün gelişinin 100üncü
yılı nedeniyle Amasyada da görkemli törenler düzenlenecek ve 22
Hazirana kadar sürecek olan -Amasya Tamiminin yayınlanmasına kadar
olan- bu törenler Türkiyemiz açısından bir harç görevini görmeye
devam edecek.
Ben de babamın memuriyeti nedeniyle Amasyada
yaşadım bir müddet, ortaokulu orada bitirdim. Ortaokulumun ismi de 12
Haziran Ortaokuludur. Bu vesileyle tüm Amasyalıları da sevgiyle,
saygıyla selamlıyorum ve Aziz Atatürkü bir kez daha minnetle,
saygıyla anıyorum.
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Çeşitli İşler
1.- Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden
Çorlu tren kazasında yakınlarını yitiren ailelere
"Hoş geldiniz." denilmesi
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, Çorlu
tren kazasında yakınlarını yitiren aileler şu anda
Meclisimizi selamlamak ve izlemek üzere dinleyici tribününde yer
almışlardır, kendilerini saygıyla selamlıyorum. Tekrar
hepinizin başı sağ olsun. (Alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları (Devam)
2.- Iğdır Milletvekili Habip Eksikin,
Iğdır ilinin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
Iğdırın sorunları hakkında söz isteyen
Iğdır Milletvekilimiz Sayın Habip Eksike aittir.
Buyurun Sayın Eksik. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
HABİP EKSİK (Iğdır) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Iğdır ilinin
sorunları üzerine gündem dışı söz almış
bulunmaktayım.
Değerli milletvekilleri, Iğdır küçük
bir il, 200 bine yakın nüfusu var fakat çok güzelliklere sahip. Mesela
dünyada eşi benzeri bulunmayan bir özellik söyleyeyim size, üç ülkeyle
sınır olması. Mesela Ağrı Dağının
eteğine kurulmuş, Aras Nehrinin suladığı
muhteşem bir ovaya sahip. Yine, insanları sosyolojik olarak çok
farklı, barış, kardeşlik ve eşitlik içerisinde
yaşayıp gidiyorlar.
Daha önce de yine Iğdırın
sorunları üzerine gündem dışı söz almıştım
fakat ne yaparsak yapalım AKP iktidarı bu sorunları çözmemek
için elinden gelen tüm engellemeleri yapıyor maalesef. Bugün de
Iğdırın devasa iki sorununu dile getireceğim çünkü bütün
sorunlarını beş dakikada dile getirmem maalesef mümkün
değil.
Iğdır ili dediğimiz gibi ovaya
kurulmuş muhteşem bir il ve oradaki insanlar maalesef işsizlikle
mücadele ediyorlar, yoksullukla mücadele ediyorlar. Bu insanlarımız
geçim kapısı olarak fabrika bulamadıkları için, atölye
bulamadıkları için, sınır kapıları kapalı
olduğu için, ticaret yapamadıkları için hayvancılıkla
bir şekilde geçimlerini sağlamaktaydılar. İlde
yaklaşık 1 milyon 200 bin küçükbaş hayvan bulunmaktadır,
150 bin büyükbaş hayvan bulunmaktadır. Maalesef Tarım ve Orman
Bakanlığı ve Ardahan Valiliği Iğdır
insanının bu hayvanlarını götürüp otlattığı
yaylalara Iğdırlı vatandaşlarımıza
kapıyı kapatarak onların bir geçim kapısını daha
ellerinden aldı. Bakın, Ardahan Valiliği hukuksuz bir
şekilde bu konuda, yaylalarla ilgili, oradaki meralarla ilgili ihale
sistemini değiştirerek, Kamu İhale Kurumunun belirlediği
kuralların dışında kaideler koyarak oranın, Ardahan
ilinin, Ardahan yaylalarının kapısını maalesef
Iğdırlı insanımıza kapatmış
bulunmaktadır. Size soruyorum: 1 milyon 200 bin küçükbaş hayvan, 150
bin büyükbaş hayvan sizce bu ülkenin ekonomisine ne kadar katkı
sağlar? Ve o yaz sıcağında Iğdırda
kalırlarsa bu hayvanlar telef olmaz mı? Bunu bir düşünmenizi ve
bununla ilgili ne yapılması gerekiyorsa hepinizin elinden geleni
yapmasını bekliyorum. Zaten bölgenin diğer
yaylalarının geçici güvenlik yasaklarıyla
yasaklandığını söylemeye gerek yok, hepiniz biliyorsunuz,
kamuoyu zaten bundan haberdar.
Değerli milletvekilleri, dediğimiz gibi,
ticaret Iğdırda yapılamamaktadır. 3 tane sınır
kapısı vardır, 3 ülkeyle sınırdır fakat maalesef
ticaret yapılamamaktadır.
Sağlık zaten içler
acısıdır. Bakın, Iğdıra 2018 yılında
ihalesi yapılan bir tane göçmen geçici geri gönderme merkezi
kurulmuştu, burada 870 tane göçmen vardı. Üç-beş gün önce,
maalesef, bu kampta tüberküloz -21inci yüzyılda tüberküloz-
vakalarının ortaya çıktığı ve bununla ilgili
hiçbir önlem alınmadığı, orada hiçbir tetkik
yapılmadan oradaki insanların bir araya konulduğu ve insanımızın,
hiçbir koruyucu sağlık hizmeti verilmeden, bu şekilde onlara
hizmet ettiği, hizmet verdiğini öğrendik. Bununla ilgili
kamuoyuna bilgilendirme yaptık, gerekli kurumları, bakanlıkları
aradık. Zaten birçok bakanlık bu konuda, maalesef, doğru bilgiyi
bizimle paylaşmıyor.
Şimdi, değerli milletvekilleri, size bir
kez daha şunu söylemek istiyorum
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
HABİP EKSİK (Devamla) Teşekkürler.
Bir insanı bir kampa koymadan önce onu
sağlık taramasından geçirirsiniz; hangi hastalığı
taşıyorsa, bulaşıcı mıdır,
bulaşıcı değil midir, ona göre önlem
alırsınız; bulaşıcı bir hastalıksa
kesinlikle diğerleriyle aynı ortama koymazsınız çünkü o
hastalığı diğer insanlara da
bulaştıracaktır. Bu aynı zamanda bir insanlık suçudur.
Bakın, biz açıklama yaptıktan sonra
Iğdır Valiliği hemen, alelacele gece yarısı
açıklama yaptı ve dedi ki: 2 vaka var, 47 de şüpheli vaka var.
Evet, böyle bir yerde zaten o şekilde durumun olmaması söz konusu
değil. Bakın, kamptan gelen fotoğraflar. Ve Iğdır
Valiliği maalesef bu göçmenleri şu araçlara koyarak
Kırıkkaleye gönderdi, hiçbir önlem almadan ve oradaki personellerin
taramalarını yaptırmadı. Bundan sonra, kendi ailelerine ve
topluma bulaştırıp bulaştırmayacağı
konusunda hiçbir araştırma yapmadan, araçlara koyup tabiri caizse
diğer illere gönderdi; kendi sorumluluğundan bu şekilde
kurtulacağını zannetti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın Eksik.
HABİP EKSİK (Devamla) Şimdi, bir
kez daha söylüyorum değerli milletvekilleri: İnsan
sağlığı, koruyucu sağlık hizmetleriyle
sağlanır. Ve bugün eğer Sayın Ravza Kavakcı bize bu
şekilde bir davetiye gönderiyorsa, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı ve Birleşmiş Milletler Mülteciler
Yüksek Komiserliği
TBMM Başkanı Prof. Dr. Sayın Mustafa
Şentopun teşrifleriyle tanıtımı
gerçekleştirilecek Parlamenterler için Uluslararası Mülteci
Koruması ve Ulusal Sığınma Sistemlerinin Geliştirilmesi
El Kitabı; bu şekilde bir davetiye gönderiyor ama bugün maalesef
bizim ülkemizin mülteciye, göçmene yaklaşımı bu ve kendi
insanımızın sağlığına
yaklaşımı bu şekilde. Yayılmış
mıdır, yayılmamış mıdır? Tanı
konmuş mudur, konmamış mıdır? diye hiçbir
şekilde araştırılmamıştır. Kendi
kafalarına göre arabalara koyup, maalesef, başka illere gönderip
kendi sorumluluğundan bu şekilde kurtulacağını
düşünmüştür. Iğdır Valiliği ve Iğdır İl
Sağlık Müdürlüğü bu konuda kesinlikle mesuldür, soruşturma
açılmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Selamlayalım Sayın Eksik.
HABİP EKSİK (Devamla) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, gerçekten, bu sorun
devasa bir sorundur. Bu sorun sadece Iğdırı değil,
Türkiye'nin tüm bölgelerini, tüm şehirlerini etkileyebilecek bir sorundur.
Bizler eğer derme çatma, hiçbir şekilde denetimi doğru
yapılmayan bir yerlerde bu şekilde insanları kamplara toplarsak
ondan sonra orada o insanların sağlığını,
yaşamını tehlikeye sokarız ve orada ortaya çıkacak
hastalıklar bizim de insanımızı, bizim de toplumumuzu
etkiler ki sağlık evrenseldir, sadece ülkeyle endeksli değildir,
bu şekilde yaklaşılması lazım. Onların da
sağlığı bizim için önemli olmalıdır.
Bir diğer konu arkadaşlar, bu konuya
Meclis derhâl el atmalı ve bir soruşturma
başlatmalıdır. Bununla ilgili gerekirse bir araştırma
komisyonu kurulup orada gerekli araştırmaların derhâl
yapılması gerekmektedir çünkü 21inci yüzyılda tüberküloz yani
veremin olması kabul edilebilir bir durum değildir.
Teşekkür ederim Sayın Başkan, çok
sağ olun.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
aşı kullanımının önemi ve aşı
karşıtlığının riskleri hakkında söz isteyen
Ankara Milletvekilimiz Sayın Servet Ünsala aittir.
Buyurun Sayın Ünsal. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
3.- Ankara Milletvekili Servet Ünsalın,
aşı kullanımının önemine ve aşı
karşıtlığının risklerine ilişkin gündem
dışı konuşması
SERVET ÜNSAL (Ankara) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Değerli milletvekilli arkadaşlarım,
Denizli Milletvekilimiz Sevgili Kazım Arslan ağabeyimize rahmetler
dilerken, ailesine de başsağlığı diliyorum.
Bugün, tabii -hekim olunca her zaman
sağlığı ben ön plana alıyorum, sizleri de
bilgilendirmek için bugün buradayım- aşı gündemimde.
Değerli arkadaşlar, yoğun gündemler
arasında ülkemizde geri planda kalan ancak aslında çok çok önemli,
kritik meselelerden biridir aşı. Tabii, sebebi bilgi eksikliği
olabilir, cahillik olabilir, yobazlık olabilir ama bir aşı
karşıtlığı gündemimizde arkadaşlar. Bu da halk
sağlığını tehdit ederken, yurttaşların bu
güvensizliğine karşı yetkililerin duyarsız kalması
meseleyi çok kritik bir noktaya getiriyor. Sağlık
Bakanlığı bu konuda sorumluluğunu bilmeli ve aşı
reddine karşı çok ciddi bir şekilde harekete geçmeli ve
bilgilendirmeler yapmalıdır.
Değerli arkadaşlar, insan
sağlığı açısından bu denli önemli olan bu
aşılama hizmetinin yaygınlaşmadığı
yıllarda Türkiye'de her bin bebekten 150 ila 200 arasında
çocuğumuzun öldüğünü görüyorduk 1 yaşına gelmeden.
İşte, bu vahim tabloya geri dönülmemesi için aşı karşıtlığını
bitirmek adına sağlam politikalar üretmeliyiz.
Evet, arkadaşlar, sadece kızamık
aşısının bile son on beş yılda 20 milyon
çocuğun hayatını kurtardığını söylemek
istiyorum. İşte, bu konuya duyarsız ve tedbirsiz
kalmayalım, gelişmiş ülkeler bu işe hemen el attı.
Örneğin son günlerde Amerikada görüyorsunuz, kızamık
aşısıyla ilgili ciddi bir çalışma var. Yine,
örneğin İtalyada anaokulu ve ilkokula gidecek çocukların,
mutlak ve mutlak aşı kartı olmadan
alınmadığını bildirmek istiyorum arkadaşlar. Dünya
Sağlık Örgütü verilerine göre Avrupada kızamık
vakaları 2017den 2018e kadar 3 misli artmış arkadaşlar,
72 çocuğun -Avrupada bile- öldüğünü görüyoruz. Günümüzde çok önemli
iki olgu var; birisi aşı, bir diğeri de suyun dezenfeksiyonu.
Bunlar çocuk ölümlerinde çok önemli iki faktör değerli
arkadaşlarım.
UNICEF verilerine göre aşıyla önlenebilir
6 tane hastalık çok önemli: Boğmaca, difteri, tetanos, çocuk felci,
verem ve kızamık. Evet, bunlardan 1989da 5 milyon dolayında
ölüm varken arkadaşlar, bugün 100 binlere düşmüştür. Dünya
Sağlık Örgütü kızamık aşısı
yapılmadığı yıllarda 2,7 milyon çocuğun
kızamık komplikasyonları nedeniyle öldüğünü öngörmüş.
Aşının koruyuculuğu -bunu mutlak bilmeliyiz- yan
etkilerinden çok daha önemlidir. Türkiyede hiçbir aşı yaptırmamış
olma durumu on üç ve yirmi altı aylık çocuklarda 2008de 20 bin iken,
bugünlerde 50 binlere yaklaşmış. Çok önemli bir konu, 50 binlere
ulaştığında 10 bin çocuğun, aşı yaptırmış
çocukların bile ölebileceğini söylüyorum arkadaşlar. Sadece bu
rakamlar bile olayın vahametini gösteriyor.
Aşıya karşı çıkanların
iddialarından biri de tabii içindeki maddeler; birisi cıva, birisi de
alüminyum, ilk akla gelenler. Bir diğeri de cıva, alüminyumun
dışında
Bunlarda tabii bilimsel bir kanıt yok çünkü bu
gerekçe çok önemli değil, bu aşıyı kontrol eden
Sağlık Bakanlığının çok yetkili elemanları
değerli arkadaşlar. Ayrıca, bu aşılarda domuz jelatini
bulunduğu iddiası var, bu da sağlıklı değil,
doğru değil. Çünkü Sağlık Bakanlığının
ithal edilen aşıları kendi laboratuvarlarında çok özel ve
sıkı bir şekilde denetlediğini biliyorum. Bu denetim
mekanizmasının yurttaşa açıkça anlatılması ve
kaygı duyanların bilgilendirilmesi önemli arkadaşlar.
Aslında, aşıyla ilgili kesin çözümü
konuşalım arkadaşalar. Güçlü bir ülke, güçlü ve
sağlıklı bir toplum ne ilacını başkasından
alır ne de aşısını. Yani aşının ve
ilacın yerli üretimine geçmeliyiz arkadaşlar. Ancak,
sağlığı sadece bir sektör, bir piyasa olarak gören
yaklaşım nedeniyle sağlıkta çözüm olması gereken
aşı kullanımı başka risklere yol açıyor
görüyorsunuz. Yerli aşı üretiminden uzaklaşılmasıyla
dışa bağımlı bir alan hâline gelmesi, aşı
içerikleri üzerindeki kontrolü de azaltabilir. Oysaki ülkemizde aşının
tarihçesi çok eskilere dayanıyor.
Değerli arkadaşlarım, 1720lerde
İngiltere Büyükelçisi Lady Montagu eşine yazdığı bir
mektupta Osmanlıda çiçek aşısının olduğunu
söylüyor. 1885te çiçek aşısı için kanun
çıkarılıyor. 1885te dünyada ilk kuduz aşısı
bulunuyor ve iki yıl sonra da ülkemize geliyor arkadaşlar ve
üretimine geçiliyor. Cumhuriyetin başlarında, hatta savaş
yıllarında bile aşı üretiminin
yapıldığını görüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Ünsal.
SERVET ÜNSAL (Devamla) Ama zaman ilerledikçe yerli
üretimden uzaklaşılmış, bugün geldiğimiz noktada
aşı üretimi gerçekten sıkıntılı bir hâle
gelmiştir. Yerli üretime son verilmesi nedeniyle arkadaşlar,
aşıya bütçeden ayırdığımız para 2002
yılında 26 milyonken bugün 893 milyon lira olmuştur. Şu an
hiç bahane üretmeden, ertelemeden, engel koymadan, kem küm etmeden harekete
geçmeliyiz arkadaşlar. Sağlıklı nesiller ve güçlü bir
gelecek için yerli aşı ve ilaç üretimine başlanması millî
sorumluluktur, hepimiz için çok önemlidir. İnsanlığa hizmet yeri
olan Türkiye Büyük Millet Meclisi için, sizler için, hepimiz için, bir
arkadaşımızın, bir ozanımızın sözüyle
konuşmamı bitireceğim: Gerçeklerin kalbi aynadır Hakka/
Beytullah gönüldür, değildir Mekke/ Ne mescit isterim ne dahi tekke/
İnsanlığa hizmet ibadetimdir. diyor.
Teşekkür ediyorum Sevgili Başkanım,
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, gündem
dışı konuşmalarımızı tamamladık.
Şimdi, sisteme giren değerli
milletvekillerimize yerlerinden birer dakikayla söz vereceğim.
Bu sözlerin ardından sayın grup
başkan vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
İlk söz, Sayın Taşkının
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, Sıfır Atık Mavi Projesiyle
oluşturulacak farkındalığın yanı sıra
çocuklara eğitimle çöpün oluşmasını engelleyecek
davranış biçimlerinin aşılanmasının önemli
olduğuna ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğanın eşi Emine Erdoğan Hanımefendinin
himayesinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığının bir sivil
toplum kuruluşuyla iş birliği içinde yürüttüğü
Sıfır Atık Mavi Projesi başlatıldı. Denizleri ve
su kaynaklarını korumak için Türkiyenin 81 ilindeki tüm
kıyı şeritlerinde, göl ve nehir kenarlarında
atıkların toplanmasını kapsayacak projenin ülkemiz için
hayırlı olmasını diliyorum.
Aşırı ve bilinçsiz tüketim
yaşadığımız çevreyi ve denizlerimizi hızla
kirletmektedir. Sıfır Atık Mavi Projesiyle oluşturulacak
farkındalıkla birlikte yaşadığımız çevreyi
yaşanabilir kılmak, çöpleri temizlemek ve ayrıştırmak
kadar çöpün oluşmasını engelleyecek davranış
biçimlerinin çocuklarımıza eğitimle
aşılanmasının da önemli olduğunu ifade ediyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Öztunç
2.- Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunçun,
Radyo Televizyon Üst Kurulunda savurganlık yaşandığına
ilişkin açıklaması
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
AK PARTİ iktidarı bir yandan tasarruftan
söz ediyor ama bir yandan da ciddi bir savurganlık var. Benim de bir dönem
üyeliğini yaptığım Radyo Televizyon Üst Kuruluna
ilişkin birkaç bilgi vermek istiyorum. RTÜKün yeni başkanı,
kendisine kurum içerisinde küçük reis diye hitap edilmesini istiyor ve
aynı zamanda ciddi bir savurganlık yapıyor. Bakın, RTÜKün
Bilkentte altı katlı binası var. Altı katlı
binası yetmiyormuş gibi Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinden
iki kat yeniden kiralandı. Bunlara ödenen kira aylık 150 bin lira.
Tasarruf diyorlar ama her türlü savurganlık var. Sadece yeni atanan bir
personele yapılan odanın fiyatı 30 bin lira tuttu. 28 yeni daire
başkan yardımcısı var. Bu daire başkan
yardımcıları AK PARTİli vekillerin yeğenleri,
çocukları, gelinleri; bizde isimleri bire bir mevcut. Her birinin maaşı
10.500 lira, hepsi KPSSsiz alındı. 28 kişiyi 10.500 liradan hesaplayın.
Pilates hocası getirildi daire başkan yardımcısı
yapıldı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Şimşek
3.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin,
Suriyeli mülteciler sorununun Türkiyenin en büyük sorunlarından
olacağına ilişkin açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Türkiyede yaşayan
Suriyeli mülteciler sorunu önümüzdeki yıllarda Türkiyenin en büyük
sorunlarından birisi olacaktır. Antepte, Urfada, Hatayda,
Kiliste, Adanada, Mersinde yaşayan Suriyelilerin sayısı
neredeyse o kentte yaşayan vatandaşlarımızın
sayısıyla eşit hâle gelmiştir. Artık Suriyelilerin
çoğunluğu, kayıt dışı, sigortasız, vergi
levhasız, rekabet ortamını ortadan kaldıracak şekilde
ticaret yapıyor. Mersinin bütün sahilleri, parkları, caddeleri
Suriyeliler tarafından işgal edilmiş durumda. Sokaktaki
insanlarımızın can güvenliği yok. Her gün bir mahallede
kavga ve çatışmalar yaşanıyor. Artık yeter! diyoruz.
Kendi ülkelerine tatile giden, bayrama giden insanlar terörden
arındırılan bölgelere geri dönsünler. Devletimiz bu konuda bir
çalışma yapsın. Mersinli hemşehrilerimizin diliyle
Gidişleri olsun da inşallah dönüşleri olmasın. diyor,
saygılarımı sunuyorum. (MHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Filiz
4.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin
Filizin, 7 Haziran şair Abdurrahim Karakoça vefatının 7nci
yıl dönümünde Allahtan rahmet dilediğine ve şairlerimizin
yeterince tanıtılmadığına ilişkin
açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Mazlumlar hakkını almayıp ele,
Günü gün edersem zalimler ile
Evdeşim, öz kızım, öz oğlum
bile,
Susarsam, hakkını helâl etmesin! diyen ve
7 Haziranda vefatının 7nci yıl dönümünü geride
bıraktığımız şiirin güçlü ismi, duygu ve düşünceleriyle
yürekleri fetheden ve her zaman şükranla anacağımız Abdurrahim
Karakoça ve ebediyete intikal eden tüm şairlerimize rahmet diliyorum.
Şair, halkın söyleyemediğini dile
getirir ve bazen çığlıklar içinde halkın sessizliğini
haykırır.
Bırak beni haykırayım, susarsam sen
matem et;
Unutma ki şairleri haykırmayan bir millet,
Sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir;
diyor millî şair Mehmet Emin Yurdakul.
Ülkemizde maalesef şairlerimiz yeterince
tanıtılmamakta, şiir ve sanat programları yapan televizyonlar
bir elin parmaklarını aşmamaktadır. Bu sorunu ilgili
bakanlara duyuruyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Kılıç
5.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, Tibetin ruhani lideri Dalai Lamanın
Müslümanlara tavsiyesine ilişkin açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Tibetin ruhani lideri Dalai Lama Almanya
seyahatinin Hamburg durağında Budizm felsefesi ve pratiği
başlıklı bir konferansında bir soru üzerine Almanyada
giderek kendilerine şüpheyle bakılan Müslümanlara tavsiyesinde Bence
inançlarınızın gereğini hayata geçirin. Bu
yapıldığı zaman komşularınız sizin
barışsever insanlar ve iyi birer vatandaş olduğunuzu
anlayacaklardır. Bu arada tabii size saldırıda bulunanlar olursa
siz de kendinizi dikkatli bir şekilde savunun. Bildiğiniz gibi
merhamet çok temel bir öneme sahiptir. Ancak üzerinize kuduz bir köpek
geliyorsa ve siz de Merhamet, merhamet
diyorsanız ben buna
aptallık derim. diyor. Osman Gazi de Harbe hazır olmayan millet
esarete hazır demektir. der.
BAŞKAN Sayın Topal
6.- Hatay Milletvekili Serkan Topalın, halk
sağlığını tehdit eden İskenderun Limanına
getirilen ithal angus ve küçükbaş hayvanlarla ilgili Sağlık
Bakanı ile Çevre ve Şehircilik Bakanını göreve davet
ettiğine ilişkin açıklaması
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Et ihtiyacını karşılamak üzere
ithal edilen hayvanların getirildiği limanlardan birisi de
İskenderun Limanı. Bu hayvanlar ciddi anlamda sağlık riski
taşımakla birlikte çevre kirliliğine neden olmaktadır.
İskenderun halkı bu konudan oldukça rahatsızdır. Bizler de
bölge milletvekili olarak konuyu birçok defa dile getirdik, ilgili
bakanlıklarımızı göreve davet ettik ancak hâlâ sorun
çözülmedi. Özellikle yaz aylarına girdiğimiz şu günlerde çevreye
yayılan koku ve hastalık riski vatandaşlarımızı
ciddi anlamda tedirgin etmektedir.
Buradan bir kez daha Sayın Sağlık
Bakanını, Sayın Çevre Bakanını göreve davet ediyorum.
İskenderun Limanının oluşturduğu halk
sağlığını tehdit eden bu soruna bir an önce çözüm
bulun. İskenderun halkının sağlığı her türlü
ticaretin üstündedir.
Saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Şeker
7.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, 5
Haziran Dünya Çevre Gününe ilişkin açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Haziran ayının 5inci günü Dünya Çevre
Günü, ikinci haftası da Çevre Koruma Haftası olarak
kutlanmaktadır. Dünya Çevre Gününün bu yılki ana teması temiz
hava. Dünyada nüfus artışı ve sanayileşmeyle birlikte su,
hava ve toprak kirlenmesi bütün ülkelerin ortak sorunu olup hepimizin yaşamını
etkilemektedir. Çevre sorunlarını en aza indirmek, bizden sonraki
kuşaklara temiz bir çevre ve yaşanılır bir dünyayı
miras olarak bırakmak görevimizdir. Türkiye'nin sanayisinin kalbinin
attığı seçim bölgem Kocaelide, üretim yapan fabrikaların bacaları
on-line takip ediliyor, 13 hava kalitesi ölçüm istasyonuyla sürekli havalar
ölçülüyor, tehlikeli atık üreten firmalar kamera sistemiyle yirmi dört
saat kontrol ediliyor.
Kocaelide çevreye yönelik yapılan
yatırımlarla çevreyi daha yaşanılır bir hâle getiren
Büyükşehir Belediyemize ve Çevre İl Müdürüne teşekkür ediyorum.
Emeği geçen herkesi kutluyorum.
BAŞKAN Sayın Erel
8.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin, Tunceli
kırsalında vatan için şehadet şerbetini içen Mehmetçikler
ile 14 Haziran Türk-İslam ülküsünün örnek şahsiyeti Dündar
Taşere ölümünün 47nci yıl dönümünde Allahtan rahmet
dilediğine ilişkin açıklaması
AYHAN EREL (Aksaray) Tuncelide vatan için, millet
için, bayrak için şehadet şerbetini içen Mehmetçiklerimize Allahtan
rahmet diliyorum, yüce Türk milletine başsağlığı
diliyorum.
Türk-İslam ülküsünün örnek şahsiyeti,
yılmaz savaşçısı, hayatının her döneminde millî
devlet, güçlü iktidar için mücadele eden, bütün varlığını
Türk milletinin menfaatine adamış olan, düşüncelerinde ve
önerilerinde Türk milletine en uygun fikirleri ifade eden ve bu
özelliğiyle bütün meselelerde çözümü Türk milletinin kendisinde bulan
büyük dava adamı Dündar Taşer siyaseti bir gaye olarak değil,
milletine ve ülkesine hizmet yolunda hep bir araç olarak görmüştür. Bilge
dava adamı, değerli büyüğümüz merhum Dündar Taşere ölüm
yıl dönümünde Allahtan rahmet diliyorum. Ruhu şad, mekânı
cennet olsun.
BAŞKAN Sayın Aycan
9.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycanın, 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele
Gününe ve Sağlık Bakanlığının personel
alımıyla ilgili açıklama yapmasının
beklenildiğine ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün 12 Haziran Dünya Çocuk
İşçiliğiyle Mücadele Günüdür.
TÜİK verilerine göre Türkiyede çocuk
işçilerin sayısı artmaktadır ve yüzde 21,1e
ulaşmıştır. 2 milyon çocuğumuz işçi olarak
çalışmaktadır. Çocukların hane halkı gelirine
katkıda bulunmak üzere çalışması işin daha da acı
tarafıdır. Sokakta çalıştırılan çocukların
sayısı da ne yazık ki artmaktadır. Çocukların
çocukluğunu yaşamaktan, okuldan alıkoyan; fiziksel, zihinsel ve
ahlaki gelişmelerine engel olacak tehlikeli işlerde kesinlikle
çalıştırılmaması gerekir. Ülke olarak çocuk
işçiliğinin önlenmesi için daha fazla gayret göstermeliyiz.
Sağlık çalışanları
Sağlık Bakanlığından, söz verildiği gibi,
personel alımıyla ilgili ilanını beklemektedir. Bu tarihin
bir an önce açıklanmasını bekliyoruz.
Teşekkür eder, saygılar sunarım.
BAŞKAN Sayın Ünsal
10.- Ankara Milletvekili Servet Ünsalın,
bayram dönemlerinde artan trafik kazaları nedeniyle çok sayıda can
kaybı yaşandığına, ölümlü kazaların en aza
indirilebilmesi için araçlarda çarpışmayı önleyen sistemlerin
kullanılması gerektiğine ilişkin açıklaması
SERVET ÜNSAL (Ankara) Teşekkürler Sayın
Başkanım.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
her sene, özellikle bayram dönemlerinde artan trafik kazaları nedeniyle
çok sayıda can kaybediyoruz. Hem tatil zamanlarında hem de normal
zamanlarda yaşanan bu kazalar sebebiyle ülkemiz ve yurttaşlarımız
maddi manevi zarara uğramaktadır. Geçtiğimiz bayram tatilinde
230 ölümlü kazanın yaşandığı, bu kazalarda 106
yurttaşımızın hayatını kaybettiği, 800
civarında yurttaşın da yaralandığı belirtiliyor. Yani
bir savaşa girmiş gibi insanlarımızı kaybediyoruz ve
adı da kader oluyor. Kazaların sonlandırılması için
özellikle kamyon, tır ve otobüslerde, daha sonra da tüm araçlarda
çarpışma önleyici ani fren sistemlerinin
kullanılmasını yöneticilerden istiyoruz. Avrupada çok
yaygın kullanılmakta bu. Yurt dışında kullanılan
bu sistemin ülkemizde de kullanılması, yaygınlaşması,
ölümlü kazaların bu yolla en aza düşürülebilmesi için yetkilileri
harekete geçmeye davet ediyorum.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Fendoğlu
11.- Malatya Milletvekili Mehmet Celal
Fendoğlunun, Malatya İnönü Üniversitesi Karaciğer Nakli
Enstitüsünün canlı vericiden karaciğer naklindeki
başarılarına ve üniversitenin devletten alacağı
ödeneğin çıkmadığına ilişkin açıklaması
MEHMET CELAL FENDOĞLU (Malatya) Teşekkür
ediyorum Başkanım.
Malatya İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp
Merkezinde aynı anda 5 hastaya karaciğer nakli operasyonu bu sabah
saat 08.00de başladı ve hâlen devam ediyor. Üniversite yönetimi,
eş zamanlı beş nakille hem insanları
sağlığına kavuşturmayı hem de Guinness Rekorlar
Kitabına girmeyi hedefliyor. Canlıdan canlıya karaciğer
naklinde Avrupada birinci, dünyada ikinci olan Malatya İnönü Üniversitesi
Karaciğer Enstitümüzün başarıları ülke
sınırlarını aşmıştır. Burada emeği
geçen, başta Rektörümüz Ahmet Kızılaya, Tıp Merkezi
Başhekimi Ali Beytura ve Karaciğer Enstitüsü Başhekimi Doktor
Sezai Yılmaza teşekkür ediyorum. Aynı zamanda üniversitemizin
devletimizden alacağı ödenekler hâlen
çıkmamıştır, 25 milyon TLye varan ödeneğimizi
bekliyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Kaynarca
12.- İstanbul Milletvekili Tülay Kaynarcanın,
İstanbula tecrübeli bir başkanın
yakışacağına, 23 Haziranda kazananın İstanbul ve
Binali Başkanın olacağına ilişkin açıklaması
TÜLAY KAYNARCA (İstanbul) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, gündemimiz aziz
İstanbul. Gündemimizde Türkiyenin kalbi, dünyanın göz bebeği
İstanbul var ve İstanbula tecrübeli bir başkan
yakışır diyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi
başkan adayımız Sayın Binali Yıldırım, seçim
bölgem Çatalca, Silivri ve Bakırköy bölgelerinde, özellikle
Büyükkılıçlı Köyü ve Ormanlıda kadın çiftçilerimize,
kadın girişimcilerimize sözler verdi ve inanılmaz güzel bir etki
bıraktı. Sadece kadınlarımız için değil,
gençlerimiz, esnafımız, sanayicimiz, evlenecek genç çiftlerimiz için
de hayal ettiği çok güzel projeler yer alıyor. Ben inanıyorum ki
daha önce yaptığımız gibi İstanbula hizmetleri Binali
Başkanımızla birlikte yine biz yapacağız; 23 Haziranda
kazanan İstanbul olacak, Binali Başkanımız olacak diye
yürekten inanıyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Esgin
13.- Bursa Milletvekili Mustafa Esginin, 6 Haziran
Bursa Ticaret ve Sanayi Odasının kuruluşunun 130uncu yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
MUSTAFA ESGİN (Bursa) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Bursa Ticaret ve Sanayi Odası 130
yaşında. Bursa Ticaret ve Sanayi Odası, altı yüz
yıllık Koza Handa, bundan tam yüz otuz yıl önce, Osman Fevzi
Efendi tarafından kurulmuştur. Bugün 42 bin üyesiyle Türkiyenin en
büyük ticaret ve sanayi odası konumundadır.
Bursa, tarihî İpek Yolundan gelen ticaret
kültürünü girişimci ruhuyla güçlendiren Türkiyenin öncü
şehirlerindendir. 15 milyar dolarlık ihracatıyla Türkiyenin
2nci büyük ihracat şehridir. Bursa Ticaret ve Sanayi Odası,
kentimizi tarım, sanayi, ticaret ve turizmde lider kent yapma adına
çalışmalarını kararlılıkla sürdürmektedir.
Geçtiğimiz dönemde Başkan
Yardımcılığını gururla yaptığım
Bursa Ticaret ve Sanayi Odası, Türkiyede öncü projeleri de hayata
geçirmektedir. Bunların başında, önemli bir vizyon proje olan,
150 bin istihdama sahip, yüksek teknoloji sanayi bölgesi TEKNOSAB gelmektedir.
Bursa büyürse Türkiye büyür. mottosuyla hareket
eden Bursa Ticaret ve Sanayi Odamızın 130uncu kuruluş yıl
dönümünü tebrik ediyorum.
BAŞKAN Sayın Ödünç
14.- Bursa Milletvekili Atilla Ödünçün, Tunceli
kırsalında çıkan çatışmada şehit düşen
askerlere Allahtan rahmet dilediğine ve 11 Haziran
Kızılayın kuruluşunun 151inci yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
ATİLLA ÖDÜNÇ (Bursa) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Kıymetli milletvekilleri, Tunceli
kırsalında PKKlı teröristlerle çatışmada şehit
düşen kahraman askerlerimize Allahtan rahmet, yaralı askerlerimize
acil şifalar temenni ediyorum; kederli ailelerine sabırlar, aziz
milletimize başsağlığı diliyorum.
Barışa, huzura, kardeşlik ve
dostluğa hizmet eden, dil, din, ırk ayrımı yapmadan tüm
dünyada birlik ve beraberliğin sembolü Türk
Kızılayının 151inci kuruluş yıl dönümünü
kutluyorum.
Kurulduğu 1868 yılından bu yana
toplumsal dayanışmayı sağlamak, sosyal refahın
gelişmesine katkıda bulunmak, yoksul ve muhtaç insanlara
barınma, beslenme ve sağlık yardımı
ulaştırmak için önemli görevler üstlenen Türk Kızılayı
kan, afet, uluslararası yardım, göç ve mülteci hizmetleri, sosyal
hizmetler, sağlık, ilk yardım, eğitim, gençlik ve birçok
alanda faaliyetlerini sürdürmektedir.
Kan vermek hayat kurtarır. felsefesiyle
hizmet veren kuruluşumuzun gönüllülerine, yönetici ve
çalışanlarına teşekkür ediyor, şükranlarımı
arz ediyorum.
BAŞKAN Sayın Çelik
15.- Hatay Milletvekili Sabahat Özgürsoy Çelikin,
15-16 Haziran 2019 tarihlerinde üniversite sınavına girecek olan
öğrencilere başarılar dilediğine ve en büyük
başarının insana verilen emek olduğuna ilişkin
açıklaması
SABAHAT ÖZGÜRSOY ÇELİK (Hatay)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Hafta sonu yapılacak olan üniversite
sınavına milyonlarca öğrenci kardeşimiz girecektir.
Geleceğimizin mimarı olan gençlerimize hedeflerini yüksek
tutmalarını, ideallerinin ardından vazgeçmeden yürümelerini,
kendilerini bilim yolunda aklen, ruhen, bedenen iyi yetiştirmelerini,
önce insan felsefesiyle yaşamalarını diliyorum. En büyük
başarının sınavlardan elde edilen puanlar değil,
insana ve ülkemizin yükselmesi için verilen emek olduğunu bilmelerini
istiyorum. Sınava büyük bir azim ve özveriyle hazırlanan tüm
öğrencilerimizin ve her zaman destekleriyle evlatlarının
yanında olan velilerimizin sınav heyecanını
paylaşıyor, sınava girecek tüm öğrencilerimize
başarılar diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Koç
16.- Ağrı Milletvekili Abdullah Koçun,
çocuk işçiliğinin artmasının yoksulluğun göstergesi
olduğuna, her yıl onlarca çocuk işçinin iş cinayetlerine
kurban gittiğine ve bu konuda gerekli önlemlerin alınmasını
talep ettiklerine ilişkin açıklaması
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Çocuk işçiliğinin artması
yoksulluğun bir göstergesidir. Göçün olduğu bölgelerde çocuk
işçiliği yoğunluk göstermektedir. Büyük metropollere göç etmek
zorunda bırakılan Kürt ailelerin çocukları da ağır
işlerde çalıştırılmaktadır. Çocuklar kayıt
dışı çalıştırılmaktadır, sosyal
güvenceleri yoktur. Çocuk işçilere ilişkin resmî bir veri de yoktur.
Bu da devletin bu soruna yaklaşımını göstermektedir. Her
yıl onlarca çocuk işçi iş cinayetlerine kurban gitmektedir. Bu
konuda gerekli hassasiyetlerin gösterilmesi ve önlem alınmasını
talep ediyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Gergerlioğlu
17.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk
Gergerlioğlunun, 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliğiyle
Mücadele Gününe ilişkin açıklaması
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bugün 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliğiyle
Mücadele Günü. İşçi Sağlığı ve İş
Güvenliği Meclisinin paylaştığı rapora göre 2019un
ilk beş ayında en az 26 çocuk işçi yaşamını
yitirmiştir. Çocuk işçiliğiyle mücadele yılı ilan
edilen 2018 de 67 çocuk iş cinayetiyle en çok çocuk iş cinayetinin
yaşandığı yıl olmuştur.
Türkiyede çocuk işçiliğinin bu denli
yaygınlaşmasının önemli nedenlerinden biri de devletin bu
alana ilişkin denetimsizlik ve cezasızlık
politikasıdır. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı
2010dan bu yana geçen dokuz yılda sadece 416 iş yerinde çocuk
işçi ihlali tespit etmiştir ki bu bir skandal sayılır.
Yaşamını yitiren 26 çocuk işçinin 4ü mülteci, göçmen
çocuklarıdır. Tarım sektöründe ölümlerin 8-10 yaşlarına
düştüğü görülmektedir. Yaşamını yitiren 26
çocuğun 4ü kız çocuğudur. İş cinayetinde
yaşamını yitiren çocukların 9u 14 yaş ve
altındadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kılavuz.
18.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun,
Tunceli kırsalında çıkan çatışmada şehit
düşen Jandarma Uzman Çavuş Emre Üçkan ile Jandarma Uzman Çavuş
Ökkeş Edeye Allahtan rahmet dilediğine ve dağ köylerindeki
çiftçilerin destekleme projelerinden faydalanabilmesi için Tarım
Bakanlığının gerekli düzenlemeleri yapması gerektiğine
ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Tuncelide bölücü hainlerle mücadele ederken
Hakka yürüyen kahraman Mehmetçiklerimiz Ökkeş Ede ve Emre Üçkana
Allahtan rahmet, acılı ailelerine ve milletimize başsağlığı
diliyorum.
Dağ köylerinde tarım arazileri toprak
yapısından dolayı küçük parçalar hâlindedir. Tarım
Bakanlığının yem bitkileri için tarımsal destekleme
projelerinde aldığı kriter 10 dönümün üstü olarak gözükmektedir.
Mersin başta olmak üzere özellikle dağ köylerinin arazilerinin
çoğunluğu 10 dönümün altında olduğundan dolayı
çiftçilerimiz Tarım Bakanlığının destekleme
projelerinden faydalanamamaktadır. Bu küçük tarla sahibi
vatandaşlarımızın da desteklenme projelerinden faydalandırılması
için gerekli düzenlemelerin yapılması bir ihtiyaçtır. Tarım
Bakanlığımızın bu konuda gerekli ve kapsamlı
çalışmalar yürütmesini temenni ediyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Yeşil
19.- Ankara Milletvekili Nihat Yeşilin, Ankara
ilinde Çorlu tren kazasında yakınlarını yitiren ailelerin
Anayasa Mahkemesinin önünde polis müdahalesiyle
karşılaştığına ve 12 Haziran Dünya Çocuk
İşçiliğiyle Mücadele Gününe ilişkin açıklaması
NİHAT YEŞİL (Ankara) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Tekirdağın Çorlu ilçesinde 25
kişinin yaşamını yitirdiği ve 340 kişinin yaralandığı
tren kazasına ilişkin olarak, hayatını kaybeden
vatandaşlarımızın aileleri Ankarada Anayasa Mahkemesinin
önünde adalet arıyor. Yalnızca kaybettiği yakınlarının
fotoğraflarını taşıyan acılı ailelerimize
biber gazı sıkıldı. Sıkılan gaz nedeniyle
fenalaşanlar oldu. Bu insanlar adalet arıyor.
Acılarını bir nebze olsun azaltmak ve daha yapıcı
olmak gerekirken neden bu kadar sert müdahaleler ediliyor? Hayatını
tren kazasında kaybeden çocuğun dedesi gazdan etkilenerek hastaneye
kaldırıldı. Amaçları sadece insan gibi
davranılması ve gereken haklarını aramaktı. Gaz
sıkılarak hakları gasbedildi.
Ayrıca bugün Dünya Çocuk
İşçiliğiyle Mücadele Günü. Dünya genelinde 152 milyon çocuk,
ülkemizde ise 2 milyondan fazla çocuğumuz çalışıyor.
Ülkemizde son beş yılda 319 çocuğumuz iş cinayetlerine
kurban gitti. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
2018
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Zeybek
20.- Antalya Milletvekili Rafet Zeybekin, 12
Haziran Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Gününe ilişkin
açıklaması
RAFET ZEYBEK (Antalya) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bugün 12 Haziran Dünya Çocuk
İşçiliğiyle Mücadele Günü. İşçi
Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi verilerine
göre 2013 yılında 59 çocuk, 2014 yılında 54 çocuk, 2015
yılında 63 çocuk, 2016 yılında 56 çocuk, 2017
yılında 60 çocuk, 2018 yılında 67 çocuk ve 2019 yılının
ilk beş ayında ise en az 26 çocuk iş cinayetlerinde
yaşamını yitirmiştir. Ucuz iş gücü olarak görülen
çocuk işçiliğiyle kârlarını artıranlar emek sömürüsü
yapmakta, ülkenin evlatlarını, çocuklarını
çalmaktadırlar.
Çocuk işçiliğiyle mücadele etmek, açıldığı
gün olan 23 Nisanı çocuklara armağan eden Türkiye Büyük Millet
Meclisinin en önemli görevlerinden biri olmalıdır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Cinisli
21.- Erzurum Milletvekili Muhammet Naci Cinislinin,
Binali Yıldırımı Ekümenik Patriği sözünden
dolayı kınadığına ilişkin açıklaması
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Eski Başbakan, Türkiye Büyük Millet Meclisi
eski Başkanı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkan
adayı Sayın Binali Yıldırım son zamanlarda sarf
ettiği millî birliğimizi zedeleyici sözlerine dün bir yenisini
eklemiştir.
Daha on gün önce Bratislavada düzenlenen NATO
Parlamenterler Asamblesi Bahar Genel Kurulunda görüşülen bir raporda
Konstantinapolün Ekümenik Patrikliği ibaresinin 2010 yılındaki
Venedik Komisyonu kararına göre kullanılamayacağını
ifade ederek İstanbul Fenerdeki Rum Ortodoks Patrikliği olarak
değiştirilmesi için bir konuşma yapıp teklif vermiş
bir Türkiye Cumhuriyeti milletvekili olarak Binali
Yıldırımı sorumsuzca kullandığı Ekümenik
Patrik sözünden dolayı şiddetle kınıyor, bu
tavrını bir millî şuur kaybı olarak değerlendiriyorum.
Kendilerini sorumlu devlet adamlığına
ve aklıselime davet eder, Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
BAŞKAN Son olarak Sayın
Kabukçuoğlu
22.- Eskişehir Milletvekili Arslan
Kabukcuoğlunun, Tunceli kırsalında çıkan
çatışmada şehit olan askerlere ve 25, 26 ve 27nci Dönem Denizli
Milletvekili Kazım Arslana Allahtan rahmet dilediğine, dolu yağışı
nedeniyle mahsulünü kaybeden Eskişehir ili Yahnikapan, Kalkanlı,
İmişehir, Aksaklı, Türkmentokat köylerindeki çiftçilerin
mağduriyetinin giderilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Tunceli şehitlerimize ve CHP Denizli
Milletvekili Kazım Arslana Allahtan rahmet diliyorum.
Eskişehir Yahnikapan, Kalkanlı,
İmişehir, Aksaklı, Türkmentokat köylerini içine alan 15-20 bin
dönüm alandaki mahsul şiddetli dolu neticesinde tamamen zarar
görmüştür. Girdi fiyatlarının bu denli yüksek olması
nedeniyle zor günler geçiren çiftçimize bir darbe de dolu felaketi
vurmuştur. Çiftçinin mazotuna, gübresine zam yaparak onu perişan eden
Hükûmetin, dolu felaketinde mahsulünü kaybeden çiftçilerimizin
zararını tespit etmesi ve tazmin etmesi şarttır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
şimdi sayın grup başkan vekillerimizin söz taleplerini
karşılayacağım.
İlk olarak, İYİ PARTİ Grup
Başkan Vekilimiz Sayın Ağıralioğlu
23.- İstanbul Milletvekili Yavuz
Ağıralioğlunun, Binali Yıldırımın
Diyarbakır ilinde yaptığı konuşmasındaki
lazistan ve kürdistan açıklamalarını tasvip etmediklerine,
devletin en mühim mevkilerinde hizmet görmüş insanların
söylediklerine, yazdıklarına ya da kendisine söylettirilenlere,
yazdırılanlara dikkat etmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ Grubuna
sataşacağım, sataşmadan söz isterlerse, Başkanım,
verin lütfen.
BAŞKAN Artık ona bakarız.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
İstanbul Belediyesi başkan adayınızın seçim
çalışmaları münasebetiyle Diyarbakırda lazistan
kürdistan cümleleri kuruyor olmasını asla tasvip etmiyoruz. Bu
cümleleri sehven herhangi birimiz kurabilmiş olsaydı, sehven, kasten
de değil, bu cümlelerden herhangi birisi bizim parti yetkililerimizin,
parti başkanlarımızın yahut adaylarımızın
herhangi birinin ağzından sehven dökülmüş olsaydı
muhtemelen seçim sathını bizim aleyhimize şu hâle
getirecektiniz: Kendi vatanının adını bilmeyen, beraber
ittifak yaptıkları Kandilin cümleleriyle siyaset yapmaya cüret eden,
vatan telakkisi zayıflamış, gözü dönmüş bir siyasi
azgınlığın, İçişleri Bakanlığı da
yapmış
Genel Başkanlığına falan da atıf
yaparak cümleler kuracaktınız.
Kürdistan cümleleri kuranlara parti grubunuzun ve
Hükûmetin yetkililerinin Burası kürdistan değildir. hassasiyetine
aynıyla katılıyoruz, Türkiye Cumhuriyeti devletidir burası.
Ama bu cümleyi kuranlara mukabele ederken Niçin yeterli cevap verilmedi? diye
bizim partimizin genel başkanına da kızdınız.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Bu memlekette kürdistan
cümleleri kuranlara, böyle edepsizlik yapanlara
Bir cümlesine şahit
oldunuz mu? diye sataştı bize. Hâlen de aynı cümleleri kurarak
İstanbulda propaganda yapıyor.
Süleyman Soylu Beye ve AK PARTİ Grubunun
yetkililerine söylüyorum: Kürdistan ve lazistan cümlelerini Binali Bey kurdu.
Niçin bu edepsizce cümlenin kurulmuş olmasına mukabele etmiyorsunuz
siz, niçin etmiyorsunuz? Bu cümleyi Ekrem İmamoğlu kursaydı,
Ekrem İmamoğlu Trabzonda böyle bir cümleyi bu tonlamayla
kursaydı müttefiklerinizin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın
Ağıralioğlu.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) -
Böyle bir cümleyi kurmuş olmasından size şöyle bir propaganda
avantajı sağlanacaktı: Görüyorsunuz, zillet
ittifakının, şer ittifakının literatürü, terminolojisi
bile Kandilden besleniyor. diyecektiniz. O yüzden bu mevzuda bize
kurduğunuz cümlelerin nezaketsizliğini size iade ediyoruz ve Türk
toplumundan özür dilemeye davet ediyoruz.
Dün ekümeniklikle ilgili bir cümle daha düştü.
Düşer düşmez -arkadaşlarım şahit- dedim ki: Bunu
Binali Beyin yazmış olma ihtimali asla mümkün değil çünkü
Binali Bey yumuşak gyi yazamadığını kendisi de
söyledi. Dolayısıyla, bu, Binali Beyin yazdığı bir
şey değildir ama devletin en mühim mevzilerinde, mevkilerinde hizmet
görmüş bir insanın söylediklerine, dediklerine ve
yazdıklarına ya da kendisine söylettirilenlere ve
yazdırılanlara dikkat etmesi lazımdır.
Genel Kurula saygılarımızla efendim.
BAŞKAN Söz sırası, Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili Sayın Bülbülde.
Buyurun Sayın Bülbül.
24.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Tunceli kırsalında çıkan çatışmada şehit
düşen Jandarma Uzman Çavuş Emre Üçkan ile Jandarma Uzman Çavuş
Ökkeş Edeye Allahtan rahmet dilediğine, Tunceli ilinde Dünya
Rafting Şampiyonasının yapıldığı tarihlerde
terör saldırısının gerçekleştirilmesinin
altının çizilmesi gerektiğine, 22 Haziran Amasya Tamiminin
yayımlanmasının 100üncü yıl dönümüne ve Gazi Mustafa Kemal
Atatürkün veciz sözlerinin rehber olduğuna ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; konuşmamın başında, Tuncelide
teröristlerle çıkan çatışma sonucu şehit olan askerlerimiz
Uzman Çavuş Emre Üçkan ve Ökkeş Edeye Allahtan rahmet ve
yakınlarına ve Türk milletine başsağlığı
dileyerek başlamak istiyorum. Yaralı askerlerimiz de vardır,
inşallah onlara da acil şifalar diliyoruz.
Sayın Başkan, 8-13 Haziran tarihleri
arasında Tuncelide Dünya Rafting Şampiyonası
yapılmaktadır. Dünyada azımsanamayacak derecede takipçisi olan
bu spor dalının müsabakaları Türkiye'de ve Tuncelide
yapılırken hain terör saldırısının aynı
tarihlerde olması son derece önemlidir. Dün olduğu gibi bugün de
terör örgütünün gayesi, hakkını savunduğunu ifade ettiği
insanlara zulmetmek, onların hak ettiği şekilde
yaşamalarını engellemek, sosyal, ekonomik ve kültürel
faaliyetleri yapılamaz hâle getirmek ve arkasından bunun suçunu
devletimize atmak şeklinde olmaktadır. Bu terör olayı bu ifade
ettiklerimizin tipik bir örneğidir, bu açıdan altını çizmek
istiyorum.
Sayın Başkan, 22 Haziran 1919 tarihinde
Mustafa Kemal Paşa ve Millî Mücadelenin lider kadrosu tarafından
hazırlanıp onaylanan Amasya Tamimi, yakın tarihimizde önemli bir
dönüm noktasıdır. 100üncü yılını idrak ettiğimiz
Amasya Tamiminde 6 madde hâlinde ilan edilen kararlar, sadece o günün
şartlarında değil, bugün ve gelecekte de lazım olan
sarsılmaz millî direnci ortaya koyması açısından son derece
önemlidir. O günlerde, İstanbulda, Damat Ferit hükûmetlerinin
teslimiyetçi ruhunu barış ifadesinin altına gizlemeye
çalıştığını görmekteyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Artık
savaş günlerini unutmak gerekir. Müttefiklerimizle, başa
çıkamadıklarımızla tek başına mücadele etmek
çılgınlıktır. Kötü günleri unutmak, barış için
çalışmak lazımdır. diyen bu teslimiyetçilere karşı
Anadoludan, Amasyadan verilen ses Vatanın bütünlüğü ve milletin
bağımsızlığı tehlikededir. Milletin
bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı
kurtaracaktır. şeklinde olmuştur. Bu müthiş mücadele
kararlılığı Erzurum ve Sivas Kongrelerinde
pekişmiş, Türk milleti kendisine reva görülen zillete karşı
en güzel cevabı İstiklal Savaşı sonunda kurduğu hür ve
bağımsız Türkiye Cumhuriyetiyle vermiştir. Bu vesileyle,
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını saygı,
rahmet ve minnetle anıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edelim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün günümüzde geçerliliğini
muhafaza eden ve geleceğimize yön veren veciz sözleri rehberimizdir. Ancak
bu sözlerin hangi dönemde, ne için ve kime karşı söylendiğini de
iyi bilmek gerekmektedir.
Atatürk, Anadolu toprakları işgal
altındayken, Türk milleti esir alınmaya
çalışılırken Yurtta sulh cihanda sulh. deseydi o zaman
Damat Feritten hiçbir farkı kalmazdı ve eminiz ki Türkiye
Cumhuriyeti de olmazdı. Atatürk ve Türk milleti vatanı işgal
edenlere karşı o dönemde Ya istiklal ya ölüm. diyerek
karşı durmuş ve vatanı düşmandan
kurtarmıştır. Kısacası Ya istiklal ya ölüm. demeden
Yurtta sulh cihanda sulh. denilemeyeceğini iyi kavramak gerekmektedir.
Bunu kavradığımız takdirde, Damat Feritin değil Atatürkün
yolunu tercih etmiş olacağımızı ve yüz yıl sonra
yeniden kapımıza dayanmış olan emperyalist
zorbalığa karşı onurlu ve tavizsiz duruşumuzu tahkim
etmiş olacağımızı saygıyla ifade ediyorum.
BAŞKAN - Söz sırası, Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili Sayın Oluçta.
Buyurun.
25.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, dünya kültür ve tarih mirası Hasankeyfin Ilısu Barajı
Projesiyle ortadan kaldırılmak istenmesini protesto etmek için
yapılan basın açıklamasında yaşanılan gözaltıları
ve Ankara ilinde Çorlu tren kazasında yakınlarını yitiren
ailelere Anayasa Mahkemesinin önünde yapılan polis müdahalesini
kınadıklarına, 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliğiyle
Mücadele Günü vesilesiyle çocuk işçiliğinin yasaklanarak
sorumlularının yargılanması gerektiğine ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, biliyorsunuz, bir süredir
Hasankeyf konusunu Genel Kurulda da tartışıyoruz, gündeme
getiriyoruz hem önergelerimizle hem aldığımız sözlerle. On
dört bin yıllık bir tarih ve kültür mirası bir baraj projesiyle
ortadan kaldırılmak isteniyor. Bugün, Hasankeyfteki bu kültür ve
tarih tahribatını protesto etmek için Diyarbakır ve Batman
Gençlik Meclisi üyelerimiz ve Batman il yöneticilerimiz, il eş
başkanlarımız bir basın açıklaması yapmak
istediler ve kolluk güçlerinin ağır saldırısıyla
karşı karşıya kaldılar. Aralarında Batman il
eş başkanlarımızın da bulunduğu, Diyarbakır
ve Batman Gençlik Meclisi üyelerimizin de bulunduğu 33
arkadaşımız gözaltına alındı. Sadece
gözaltına alınmakla yetinilmedi, gözaltına alınırken
otobüsün içinde biber gazı sıkıldı, kötü muameleye maruz
kaldılar, işkenceye maruz kaldılar. Elimizde fotoğrafları
var. Öncelikle bu gözaltını, anayasal bir haklarını
kullanmak isterken insanların gözaltına alınmasını en
sert biçimde protesto ediyoruz ve kınıyoruz. Gözaltına
alınanlara kötü muameleyi ve işkenceyi maalesef teşvik eden bir
İçişleri Bakanının bulunduğunu biliyoruz, bunu da
esefle kınıyoruz. Gözaltına alınan
arkadaşlarımızın derhâl serbest
bırakılmasını istiyoruz.
Hasankeyf bir dünya mirasıdır ve dün
Ayderi rezil ettik, kirlettik. diyenler, yarın Hasankeyfi
yıktık, mahvettik. demek durumunda kalacaklardır. Biz bunu
dememeleri için kendilerine bir kez daha çağrıda bulunuyoruz: Bu
dünya kültür ve tarih mirasının yok edilmemesi için elinizden geleni
yapın diyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edelim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Biliyorsunuz,
bundan yaklaşık bir yıl önce, 8 Temmuz 2018de Çorluda,
Tekirdağın Çorlu ilçesinde bir tren kazası, bir facia
yaşanmıştı ve 25 kişi yaşamını
yitirmişti, 340 kişi de yaralanmıştı. Facia
hakkındaki hukuki süreçte son olarak Ulaştırma
Bakanlığı ve TCDD hakkında Kovuşturmaya gerek yok.
denildi ve takipsizlik kararı verildi. Kazada yaşamını
yitirenlerin yakınları, aileleri bu takipsizlik kararına
tepkililer ve bu konuda sorumlular yargılansın diye bugün Anayasa Mahkemesi
önünde bir açıklama yapmak istediler, yine kolluğun
saldırısıyla karşı karşıya kaldılar.
Tekirdağda, Çorluda ailelerinden insanları yitirmiş olanlar
biber gazıyla, copla, müdahaleyle karşı karşıya
kaldılar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Devam edelim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bu konuda da
kolluğun bu tutumunu ve İçişleri
Bakanlığının bu konudaki tutumunu kınıyoruz ve
protesto ediyoruz.
Bugün 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliği
ile Mücadele Günü. Türkiyede çocuk işçiliği artıyor ve çocuk
işçiliği cinayetlerine ne yazık ki hâlâ göz yumuluyor. 2018 en
çok çocuğun iş cinayetinde yaşamını yitirdiği
yıl olarak kayda geçti. Bir yılda tam 70 bin çocuk geçtiğimiz
yıl iş gücüne katıldı ve 2018de çocukların iş
gücüne katılım oranı yüzde 21e yükseldi. Kayıt
dışı bir katılımdır, çocuk emeği
sömürüsüdür.
Bir kez daha, Dünya Çocuk İşçiliği
ile Mücadele Gününde çocuk işçiliğinin yasaklanması ve çocuk
işçilerin ölümlerinin sorumlularının yargılanması
gerektiğine vurgu yapmak istiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Tamamlıyorum.
Türkiye, Uluslararası Çocuk Sözleşmesini
imzalamış bir ülkedir. Bu imzasına sahip çıkarak
iktidarın da çocuk işçiliğini ve çocuk emeğinin
sömürülmesine karşı adım atması gerektiğini bir kez
daha vurgulamak istiyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Söz sırası, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili Sayın Özkoçta.
Buyurun Sayın Özkoç.
26.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Tunceli
kırsalında çıkan çatışmada şehit olan askerlere
Allahtan rahmet dilediğine, 8 Temmuz 2018 tarihinde Çorluda yaşanan
tren kazasıyla ilgili Ulaştırma Bakanının, Türkiye
Cumhuriyeti Devlet Demiryolları Genel Müdürü ile üst yönetiminin hiç mi
sorumluluğu olmadığına, Anayasa Mahkemesi önünde adalet
arayan Çorlu tren faciasında yakınlarını yitiren ailelere
niçin şiddet uygulandığını öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; şehitlerimiz canımızı yakmaya devam
ediyor. Evlatlarımızın şehit cenazelerinin geliyor
olması bütün ülkemizi yasa boğuyor. Evlatlarımız şehit
edilmişlerdir. Şehit edilen evlatlarımızın ailelerine
başsağlığı, milletimize
başsağlığı diliyoruz.
Değerli Başkanım, değerli
milletvekili arkadaşlarım; 8 Temmuz 2018de Çorluda bir tren
kazası oldu. Hemen yukarıda, bizi izleyen sıralarda anneler
oturuyor, eşleri oturuyor. Ayrıldılar mı? Bu annelerden bir
tanesi 9 yaşında kaybettiği evladının resmini üzerinde
taşıyor ama acısını yüreğinde taşıyor.
Evlatlar, 9 yaşında, 6 yaşında, 12 yaşında
evlatlar burada canlarını verdiler. Aradan bir yıl geçti, bir
yıl geçmesine rağmen şu anda mahkemeleri devam eden sadece 4
kişi var; demir yolu bakım müdürü, onarım şefi, onarım
memuru, köprüler şefi. Peki, Ulaştırma Bakanının bu
konuda hiç mi sorumluluğu yok? Türkiye Cumhuriyeti Devlet
Demiryolları Genel Müdürünün hiç mi sorumluluğu yok? Türkiye
Cumhuriyeti Devlet Demiryollarının üst yönetiminin hiç mi
sorumluluğu yok? Bugüne kadar tek bir kişi ciddi bir şekilde
yargı karşısına çıkarılmamıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edelim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Pamukovada
canımız yandı, Somada canımız yandı, Aladağda
yurt yangınında canımız yandı, Rabia Naz cinayetinde
canımız yandı. Canımız yanmaya, canlarımız
yanmaya devam ediyor.
Bu anneler, evladını kaybedenler,
eşlerini kaybedenler bir yıldan beri sadece kendi
acılarını yaşamıyorlar, bir yıldan beri mücadele
ediyorlar, hukuk mücadelesi veriyorlar, diyorlar ki: Bizim gibi annelerin
canları yanmasın bundan sonra bu ülkede.
Hızlı tren yapıyorsunuz, trenleri bir
an önce devreye sokmaya çalışıyorsunuz ama bunun tedbirini
almıyorsanız ve bu ülkede insanlarımızın ölümüne neden
oluyorsa bunun sorumluluğunu da almak zorundasınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Eğer
almazsanız o zaman Türkiyede adaletten bahsedemezsiniz.
Onlar nereye sığınmak istediler
bugün? Adalete sığınmak istediler. 25 ailenin
yakınları yakınlarının acısıyla birlikte
Anayasa Mahkemesinin önüne gidip Türkiyeye seslenmek istediler Bizim gibi hiç
kimsenin canı yanmasın, evlatlar ölmesin. diye ama bir polis amiri
dedi ki: Milletvekillerini ayırın, diğerlerini süpürün. Gaz
bombası patladı, 9 yaşındaki çocuğun dedesi
baygınlık geçirdi, hastaneye kaldırıldı. Bunlar
terörist mi? Bunlara şiddet uygulamanın ne anlamı var, ne
gereği var? Onlar sadece orada Türkiyede bu acılar bir daha
yaşanmasın. diye seslerini duyurmaya çalışan ölenlerin
acılı yakınları.
BAŞKAN Tamamlayalım, devam edin.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Yazık değil
mi? Buradan sesleniyorum: Bu konuda gerçekten sorumluluğu olan
Ulaştırma Bakanının, Türkiye Cumhuriyeti Devlet
Demiryolları Genel Müdürünün, üst düzey yönetiminin ve gerçek
suçluların yargı karşısına
çıkarılmasını ve bu acılı ailelere, hiç olmazsa
devlet tarafından, hatta Demiryolları tarafından bugüne kadar
gidilip Başınız sağ olsun. denmemesini buradan kınayarak
bir an önce bunun da telafi edilmesini rica ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI (Devam)
A) Çeşitli İşler (Devam)
2.- Başkanlıkça, görüşmeleri izlemek
üzere Genel Kurulu teşrif etmiş bulunan Karadağ Parlamentosu
Uluslararası İlişkiler ve Göçmenler Komisyonu Heyeti Grubu
Başkanı Andrija Nikolic ve beraberindeki heyete "Hoş
geldiniz." denilmesi
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, ülkemizi
ziyaret etmekte olan Karadağ Parlamentosu Uluslararası İlişkiler
ve Göçmenler Komisyonu Heyeti Grubu Başkanı Andrija Nikolic ve
beraberindeki heyet şu anda Meclisimizi teşrif etmiş
bulunmaktadır. Kendilerine Meclisimiz adına hoş geldiniz
diyorum. (Alkışlar)
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
27.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
Tunceli kırsalında çıkan çatışmada şehit olan
Jandarma Uzman Çavuş Emre Üçkan ile Jandarma Uzman Çavuş Ökkeş
Edeye Allahtan rahmet dilediğine, 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliğiyle
Mücadele Gününe, 12 Haziran Urfaya şanlı unvanının
verilmesinin 35inci yıl dönümüne, 5-11 Haziran Çevre Koruma
Haftasına, Sıfır Atık Mavi Projesine, İstanbul
Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ve gündeme bağlı
kalınarak konuşulması gerektiğine ilişkin
açıklaması
BAŞKAN - Söz sırası Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili Sayın
Turanda.
Buyurun Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ne yazık ki bugün Tunceli kırsalında
PKKlı teröristlerle çıkan çatışmada Jandarma Uzman
Çavuş Emre Üçkan ve Jandarma Uzman Çavuş Ökkeş Edenin
şehit haberini üzülerek aldık. 2 şehit askerimizin
dışında 2 de yaralımız var. Aziz şehitlerimizi
rahmetle, minnetle anıyoruz; yaralılarımıza acil
şifalar diliyoruz. Vatan için kahramanca canlarını ortaya koyan
aziz şehitlerimize tekrar Allahtan rahmet diliyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün dile getirildiği üzere Dünya Çocuk
İşçiliği ile Mücadele Günü. Çocuk işçiliği küresel
ölçekte olduğu gibi ülkemizde de yapılan çalışmalara
rağmen önemli bir sorun olarak önümüzde duruyor. Dünyada çalışan
çocukların sayıları yıllar içerisinde azalma göstermekle
beraber günümüzde maalesef 152 milyon çocuk işçisi olduğu
zikredilmekte.
Burada tüm ülke yönetimleriyle beraber
Birleşmiş Milletler ve UNICEFe de büyük sorumluluklar düşmekte.
Çocuk ve gençlerin korunması hususu öncelikli olarak Anayasada güvence
altına alınmış, ülkemizde çocuk işçiliğiyle
mücadeleye yönelik düzenlemeler yapılmış, büyük oranda da
başarı sağlanmıştır. Ülkemizde 2018
yılı Çocuk İşçiliği ile Mücadele Yılı ilan
edilmiş;, ilgili bakanlıklarımız, sosyal taraflar ve ILO
Türkiye Ofisi tarafından Çocuk İşçiliği ile Mücadele Ortak
Deklarasyonu imzalanmıştır. Bir insanlık ayıbı
olan çocuk işçiliğine karşı mücadeleye devam
edeceğimizi ifade etmek istiyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün, Meclisimiz tarafından kadim tarihe ve doğal
güzelliklere sahip, peygamberler şehri olarak anılan Urfaya
şanlı unvanının verilmesinin 35inci yılı.
Şanlıurfamıza Gazi Meclisimizin bu unvanı vermesinin
35inci yılını kutluyorum, Şanlıurfalı
hemşehrilerimize selam ve sevgilerimi iletiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edelim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bu hafta biliyorsunuz Çevre Koruma Haftası.
Doğal kaynakların giderek azaldığı ve dünyanın
pek çok bölgesinde çevre kirliliğinin büyük sorun teşkil ettiği
günümüzde doğayı, denizi ve çevreyi koruma konusu çok önemli bir
gündem olarak önümüzde durmakta. Çevreyi korumak geleceği korumaktır.
On yedi yıllık iktidarı 25 kuruşluk poşet
yıkacak. gibi amiyane ifadelerle bu konuları ciddiyetsizce
değerlendirmek hepimizi üzmekle beraber poşet
kullanımındaki azalma hepimizi memnun etti, mutlu etti.
Dün Saygıdeğer Emine Erdoğan
Hanımefendinin katılımıyla Çevre ve Şehircilik
Bakanlığımızca yürütülen -DenizTemiz Derneğinin
iş birliğiyle- deniz kirliliğinin önlenmesi amacıyla hayata
geçirilen Sıfır Atık Mavi Projesi tanıtım
toplantısı gerçekleştirildi. Bu farkındalık
oluşturan projede emeği geçen tüm katılımcıları
kutlamak istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edelim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sizin nezaketinizle, takdirinizle, gündemde ve
tüzükte olmamasına rağmen her gün grup başkan vekillerine
yerinden söz verme âdeta bir teamül hâline geldi. Bundan keyif alıyoruz.
Ancak bu teamül, zaten tüzük gereği olan maddeler, kürsüde konuşma
hakları olmasına rağmen gündeme geçerken yerinden söz verilmesi
o günün gündemine ilişkin vurguda bulunmak, hatıramız varsa
canlı tutmak, anılacak gün varsa bunu hatırlamak için bir söz
imkânı. Bunu tüm guruplarımız keyifle değerlendiriyor.
Ancak az önce daha cümleye başlarken AK PARTİye sataşıyorum.
diye başlamanın bu gündem ve nezaketinizin çok dışında
olduğunu maalesef üzülerek takip ettim. Bunu burada polemik konusu
yapıp saatlerce tartışabiliriz ama bu gündem dışı
konuşmanın, yani grup başkan vekillerinin yerinde
konuşmasının
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edelim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) -
tekrar sizin
uyarınız doğrultusunda gündeme bağlı olarak
konuşulmasını hatırlatmanızı talep ediyorum
sizlerden.
Sayın Başkan, Binali Beyin ifade
ettiğini güya üzülerek söyleyen arkadaşlarımızın,
Binali Beyin ısrarla altını çizerek Ben üniter yapıya
saygı duyan bir insanım. AK PARTİnin Tek millet, tek bayrak,
tek devlet, tek vatan. diyen felsefesini bilen insanım. demesine
rağmen, tarihî atıfla yaptığı, hatta Gazi Mustafa
Kemalin vurgusuna yaptığı, hatta Meclis zabıtlarında
olduğunu ifade ettiği konuşmasını bugün bir siyasal
polemik gibi buraya taşımalarının gündem ve nezaket dışında
olduğunu ifade etmek istiyorum Sayın Başkanım.
Onun dışında, eğer bu kadar
hassassa arkadaşlarımız, bu konudan, ifadesinden eğer bu
kadar rahatsızlarsa, madem Binali Beyin bu tarihî atıfla
kullanmış olduğu ifadeden rahatsızlarsa şunu deme
hakkımız doğar: Keşke Sayın Ağıralioğlu
Binali Beye duyduğu hassasiyetin daha ötesini kendi
ortaklarının
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) - Ortak?
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Bizim ortağımız yok ki.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Batıda Tayyip
Erdoğana kaybettireceğiz, kürdistanda kazanacağız.
ifadesine de gösterseydi. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum)
Yine iftira atıyorsun! Yine iftira atıyorsun! Her zaman
yaptığını yapıyorsun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Bunu ben samimiyetten
uzak olarak, gündeme yakışmayan bir yaklaşım olarak
düşünüyorum. Nezakete tekrar davet ediyorum. Bu konuşma
hakkımız kürsüde olabilir ama yerinden olduğunda grup
başkan vekillerini asgari nezakete ve İç Tüzüke davete sizi davet
ediyorum Sayın Başkanım.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Mecburen cevap vereceğim.
II.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
(Devam)
3.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Levent Gökün, Türkiye Büyük Millet Meclisinin her konunun özgürce
konuşulabildiği bir platform olduğuna ilişkin
konuşması
BAŞKAN Şimdi, değerli
arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisi her konunun özgürce
konuşulabildiği bir platformdur. Özellikle sayın grup
başkan vekillerimizin konuşmalarında parti tüzel
kişiliğini temsil etme hüviyetlerini de göz önünde tutarak
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Keşke
BAŞKAN -
bugüne kadarki uygulamalarımda
olduğu gibi her birinin konuşmalarını sürelerini aşmak
kaydını da daha da fazla ilerleterek olanak sağlamaya özen
gösterdim. Ben arzu ediyorum ki Türkiyede kavga değil konuşma olsun.
Bence konuşarak anlaşılabilir ve Meclis de zaten bunun yeridir.
Bu nedenle, sayın grup başkan vekillerinin konuşmalarına
benim müdahale etmem söz konusu olamaz, hiçbiriniz için böyle bir şey söz
konusu değildir. Yani ben bunları bütün partiler adına kendi
adıma saygısızlık kabul ederim. Ama dile getirilen
konularda herkesin cevap hakkı her zaman söz konusudur.
Sayın Ağıralioğlu, konu fazla
uzamadan birkaç cümleyle katkı yaparak kapatırsanız sevinirim.
Cevap hakkı doğarsa da yine söz veririm. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
28.- İstanbul Milletvekili Yavuz
Ağıralioğlunun, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ve
Türkiye Cumhuriyeti devletinin millî bir devlet olduğuna, sınırlarının,
adının belli olduğuna ilişkin açıklaması
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) - Sayın
Başkanım, Tarihi kaynaklarıyla konuşmak diye
geçiştirilemeyecek bir hatadır bu. Eğer Zamanında böyle
kullanılıyordu. diye cümle kuruyorsanız Konstantinopol
üzerinden Rumluk imasını, Yunanlılık imasını da
yapamazsınız o zaman, bin yıl da Konstantinopol dendi.
İstanbulun fethine dair böyle bir cümle kullananımız yoktur.
Bizim içimizde, İstanbulda, İstanbula Kostantinopol deme
heveslisi bir tane adam yoktur ama ona rağmen, kelimenin lafzından
daha fazlasını ima ederek İstanbulda yirmi iki gün kaldı,
İstanbulu Konstantinopol yapmak isteyenlere. cümlesinin arkasındaki
Yunanlılık iddiasını da konuşamazsınız.
Normalde, Efendimizin, fethine dair hadisinin üzerinde de İstanbul
kelimesi geçmiyor biliyorsunuz Konstantiniyye geçiyor, madem öyle.
Kullanabiliyor muyuz? Kullanamıyoruz. Dolayısıyla, imparatorluk
terminolojisi başka bir şeydir. İmparatorluk, zamanında
Kürdistan, Lazistan her türlü ilaveleri koyabileceğiniz Konstantinopol
diyebileceğiz zamanlar yaşadı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın
Ağıralioğlu.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
İstanbulda Fatih Sultan Mehmet aynı zamanda kendisini Romanın
kayseri olarak bile andı, Rum kayseri olarak bile andı. Biz
Mevlâna Celâlettin Rûmi derken Mevlânaya Yunanlılık imasında
mı bulunuyoruz? Bulunmuyoruz. Söz ile sözün bağlamı
arasındaki kastı koparmamak lazımdır.
Dolayısıyla, bizim bugün hassasiyet
gösterdiğimiz yer şurasıdır: Türkiye Cumhuriyeti devleti
millî bir devlettir, sınırları bellidir, adı bellidir.
Türkiye Cumhuriyeti devletinin içerisinde kürdistan denilemez. cümlesini
Cumhurbaşkanına hatırlatın, bize değil. Cumhurbaşkanına
hatırlatacaksınız, bize değil. Cumhurbaşkanı
kürdistan diyenlere sınır ötesinden yer gösterdi. Aradan on
beş gün geçti
Bu arada, cümle olarak kurduğu, hassasiyet olarak
taşıdığı şeye katılarak söylüyorum; Binali
Beye hatırlatması gerekiyor bu hassasiyeti AK PARTİ Grup
Başkan Vekilinin, bize değil.
Dolayısıyla millî devletin kendisini ifade
etmek için, sınırlarını ifade etmek için
kullanacağı dil bellidir. Madem öyle, Dersime de itiraz etmeyin;
Dersime de itiraz etmeyin, o da eskiden kullanılıyordu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkürler.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Tamamlıyorum Başkanım.
Dolayısıyla arkadaşlar, işinize
geldi mi tarihî vesikalar, işinize gelmedi mi zihinlerinizdeki
kirlenmişliğin tezahürü cümleleri lütfen dikkatle kullanın.
İkincisi: Bizim müttefikimiz falan değil.
Bizim Cumhuriyet Halk Partisiyle müşterek adayımızdır Ekrem
İmamoğlu, seçim beraberliğimizin adayıdır. Bizim
ittifak unsurlarımızdan biri HDP değildir.
BAŞKAN Teşekkürler.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Dolayısıyla, ortağınız mortağınız diye
mevzuyu Bayburtlular gibi kalaklamayın lütfen. Dolayısıyla,
lütfen, sizi bu anlamda ithamlarınız ile kastınız arasında
bir ciddiyete davet ediyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Ağıralioğlu.
Sayın Turan, sizin de elbette buna bir cevap
verme hakkınız var, buyurun.
29.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
kıymetli grup başkan vekili herhâlde dinleyemedi konuşmamı.
Ben içerikten, esastan ziyade usulden bahsettim. Diyorum ki: Grup başkan
vekillerine gündeme başlarken verdiğiniz söz, gündemin o günkü özel
anlamıyla ilgili. Bugün şehitlerimiz var onu andık, bugün Pençe
Harekâtı var onu andık, bugün Çocuk İşçiliği ile
Mücadele Günü onu andık, bugün Urfaya özel statü verilmiş onu
andık, bugün Çevre Koruma Haftası onu andık, bunlar için
konuşuyoruz. Askerlik Yasasıyla ilgili binlerce genç bizi bekliyor,
Meclisin gündemi var. Siyasi polemiklerden bıktık artık.
Aynı polemikleri, aynı tartışmaları her gün
yapmanın kimseye faydası yok. Bırakın gündeme geçelim
diyorum. Eğer bu konuyla ilgili tartışmak istiyorsa,
örneğin İYİ PARTİ Süleyman Soyluyla ilgili bir önerge
vermiş, benzer bir önergeyi Binali Bey için verir bunu
tartışırız, bundan korkmayız, çekinmeyiz ama nezaket
şudur ki gündemle ilgili biz bir alanda kalıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Bu gündemi sabote
edercesine konuşma yapıyor olmanın ne partiye ne ülkeye ne
Meclise faydası var. Bir daha diyorum, burada saatlerce o
tartışmalar niçin var diye çok tartışabiliriz ama mademki
İçişleri Bakanımız hakkında önerge vermişler,
versinler bir önerge de diğer konuyla ilgili tartışalım.
Ama Benim aklıma esti, AK PARTİye sataşıyorum, bunu
ortaya atıyorum. demenin hiçbir siyasi nezaketle bağdaşır
tarafı yok, topluma faydası yok Sayın Başkan. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
II.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
(Devam)
4.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Levent Gökün, Çorlu tren kazasında yakınlarını yitiren
ailelerin Anayasa Mahkemesinin önünde maruz kaldıkları polis
müdahalesiyle ilgili konuyu araştıracağına ilişkin
konuşması
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, az önce
konuşmalar sırasında üzülerek öğrendiğim bir konuyla
ilgili
Çorludaki tren kazasında yakınlarını kaybedenlerin
Anayasa Mahkemesi önünde saldırıya uğradığına
dair bilgiler verildi. O konuda, bu konuyu bilen arkadaşlarımız,
gören arkadaşlarımız ara verdiğim zaman beni
bilgilendirirlerse ben o konu üzerinde gerekli bir araştırmayı
yapmak isterim.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Hasankeyfle de
ilgili yaparsanız Sayın Başkanım.
BAŞKAN Elbette.
Değerli arkadaşlar, şimdi gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ PARTİ Grubunun, 12/6/2019
tarihinde İYİ PARTİ Grup Başkan Vekili İstanbul
Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu tarafından,
İçişleri Bakanı Süleyman Soylunun seçim meydanlarında
kullandığı ayrıştırıcı ve tahrik edici ifadelerin
görev tanımı içinde yer alan milletin bölünmez bütünlüğünü ve
genel ahlakı korumak ilkeleriyle çelişmesi, son yıllarda artan
asayiş olayları ve vatandaşlarımızın huzur
içerisinde yaşaması için güven ortamının hızla tesis
edilmesi amacıyla İçişleri Bakanının görev ve
yetkilerini yerine getirmemesinin nedenlerinin
araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 12
Haziran 2019 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 12/06/2019 Çarşamba
günü (Bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin, İç Tüzükün 19'uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasına saygılarımla
arz ederim.
Yavuz
Ağıralioğlu
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İstanbul Milletvekili ve İYİ
PARTİ Grup Başkan Vekili Yavuz Ağıralioğlu
tarafından "İçişleri Bakanı Sayın Süleyman
Soylu'nun seçim meydanlarında kullandığı ayrıştırıcı
ve tahrik edici ifadelerin görev tanımı içinde yer alan 'milletin
bölünmez bütünlüğünü ve genel ahlakı korumak' ilkeleriyle
çelişmesi, son yıllarda artan asayiş olayları ve
vatandaşlarımızın huzur içerisinde yaşaması için
güven ortamının hızla tesis edilmesi amacıyla
İçişleri Bakanının görev ve yetkilerini yerine getirmemesinin
nedenlerinin araştırılması maksadıyla 12/06/2019
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerin 12/06/2019 Çarşamba
günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şimdi, önerinin gerekçesini açıklamak
üzere öneri sahibi İYİ PARTİ Grubu adına Muğla
Milletvekilimiz Sayın Metin Ergun
Süreniz beş dakika Sayın Ergun.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA METİN
ERGUN (Muğla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Tuncelide hain saldırı sonucu şehit olan 2 askerimize Allahtan
rahmet, yaralanan 2 askerimize de acil şifalar dileyerek sözlerime
başlamak istiyorum.
Anayasanın 98inci, İç Tüzükün 104 ve
105inci maddeleri doğrultusunda verdiğimiz Meclis
araştırma önergesi için söz almış bulunuyorum, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, bizim toplumsal
algımızda Dışişleri, Millî Savunma ve
İçişleri gibi bazı bakanlıklar günlük siyasetten ve onun getirmiş
olduğu çekişmelerden ari kurumlar olarak algılanır. Yani
milletimiz bu kurumları, tırnak içerisinde, daha bir devlet olarak
görür ve ona göre yaklaşır. Dolayısıyla söz konusu
kurumları idare eden bakanlar da siyasetin günlük mevzularından
ziyade Türkiyeyi genel olarak ilgilendiren konularda değerlendirmelerde
bulunurlar, siyasi polemikten kaçınırlar; belgelere dayalı,
rasyonel ifadeler kullanılır. Bu anlayışla da kurumlar
idare edilir. Devlet hafızamız ve tarihimiz bunu böyle söylemektedir.
Bu yönetim anlayışı ve oluşturduğu toplumsal algı
son döneme kadar böyleydi.
Ancak son dönemde bu anlayıştan
uzaklaşılmıştır. İlgili bakanlar, özellikle de
İçişleri Bakanı âdeta günlük siyasetin propaganda şefi
hâline gelmiş durumdadır. İçişleri Bakanı olarak atanmış
olan Süleyman Soylu, bildiğiniz gibi uzun zamandır yetki ve
görevlerinin dışına çıkarak göreviyle çelişen ve
toplumsal gerginliği körükleyen bir politika yürütmektedir. Asıl
görevi asayişi ve toplumsal huzuru sağlamak olan Soylu, özellikle 23
Haziranda yeniden yapılacak olan İstanbul seçimi sürecinde her geçen
gün ayrıştırıcı söylemlerine bir yenisini daha
eklemektedir. Bir devlet adamına yakışmayacak üslup ve
tarzıyla sergilediği nefret söylemlerini belediye
başkanlığı seçimleri için bir araç hâline getirmiştir.
Yaptığı açıklamalar, bırakın siyasal nezaketi ve
devlet adamlığı ciddiyetini, en temel değerleri bile yok
sayar durumdadır. Son dönemde yeniden yükselişe geçen terör olayları
ve vatan toprağına düşen şehitlerimizin artması,
Sayın Bakanın görevini layıkıyla
yapamadığının en somut göstergesidir. Sadece PKK terör
örgütüyle mücadelede değil, Süleyman Soylunun geçmişte öve öve
bitiremediği FETÖ terör örgütüne karşı bugün verilen mücadelede
de gereken başarının elde edilmediği açıktır. 15
Temmuz hain darbe girişimi üzerinden dört yıla yakın bir süre
geçmesine rağmen örgütün siyasi ayağı açığa
çıkarılmamış, FETÖye destek veren bazı üst düzey
yöneticiler, iş adamları ellerini kollarını sallayarak
ülkemizden kaçabilmişlerdir.
Soylunun başarısız olduğu ve
görevini yerine getiremediği bir başka konu ise uyuşturucuyla
mücadele meselesidir. Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu
Bağımlılığı İzleme Merkezine göre, Türkiye
uyuşturucu kaçakçıları tarafından kullanılan önemli
bir transit ülke hâline gelmiştir. Son resmî istatistiklere göre,
Türkiyede 2017 yılında uyuşturucudan ölenlerin sayısı
941dir. Yani aşırı doz ölümlerinde 2017 yılında 2011
yılına oranla yüzde 800 üzerinde bir artış görülmektedir.
Sayın Bakan seçim gezileri yaparken sokaklar uyuşturucu
satıcılarının yuvası olmuş, gençlerimiz, hatta
çocuklarımız uyuşturucu satıcılarının
açık hedefi hâline gelmiştir.
2010 ve özellikle 2017 Anayasa
değişiklikleriyle birlikte yeni bir yönetim şekli ortaya
çıkmıştır Türkiyede. Bu yeni sistem sonu okrasi ile
biten hiçbir terime uymamaktadır. Bu sisteme en uygun terim keyfokrasi
olsa gerektir. Çünkü bu yeni sistemde idare ve hukuk göreceli hâle
gelmiştir, hukuk idareyi sınırlamaktan çıkmış ve
artık siyaset hukuku sınırlamaya
başlamıştır. Bunun örneklerinden biri, Saadet Partisi Genel
Başkanı Sayın Temel Karamollaoğlunun
yaşadığı son pasaport krizidir.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Yalanlandı o.
METİN ERGUN (Devamla) Sayın
Karamollaoğlu siyasi tavrından dolayı mahkeme kararı
olmaksızın âdeta cezalandırılmak istenmiştir.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Nüfus ve
Vatandaşlık Genel Müdürlüğü yalanlandı onu, yalanladı.
METİN ERGUN (Devamla) Sayın Saadet
Partisi yetkilileri de açıklama yaptı aynı şekilde.
ADNAN GÜNNAR (Trabzon) Ama yalanlandı o.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, konuşmacıya
müdahale etmeyelim.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Ama
yalanlandı.
SALİH CORA (Trabzon) İngiliz pasaportu
varsa ona olabilir.
BAŞKAN Arkadaşınız
konuşacak zaten bu konuda, bir bekleyin lütfen.
Buyurun, devam edin.
METİN ERGUN (Devamla) Bir memleket ya zulümle
yönetilir ya da ilimle.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
METİN ERGUN (Devamla) Yönetimin ilmi kamu
hukuku çerçevesinde kalmaktır. Demokrasilerde vatandaşın
hakları kendisi tarafsız ve bağımsız olan ama yöneticiyi
sınırlayan hukukla korunur. Hukukla sınırlanmayan yönetim
anlayışı demokratik değildir ve milletin temel hak ve
özgürlüklerini ortadan kaldıracağı gibi yönetimin de
meşruiyetini zedeler. Bundan dolayı iyi yönetim ancak hukukla
sınırlanarak ve denetlenerek ortaya çıkar yani kuvvetler
ayrılığıyla mümkündür.
Sayın milletvekilleri, bu gerekçelerle,
İYİ PARTİ Grubu olarak vermiş olduğumuz Meclis
araştırması önergesine desteğinizi bekler, yüce heyetinizi
saygıyla selamlarım. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde söz isteyen, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Artvin Milletvekilimiz Sayın Uğur
Bayraktutan.
Süreniz üç dakika Sayın Bayraktutan.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum..
Bugün Süleyman Soylu hakkında İYİ
PARTİ Grubunun verdiği araştırma önergesi üzerine CHP Grubu
adına söz aldım. Sözlerimin başında şöyle ifade
ediyorum: Bir bakan nasıl tarif edilir? Yapması gerekenleri yapmayan,
yapmaması gerekenleri yapan bir bakan profiliyle karşı
karşıyayız değerli arkadaşlarım.
Sözlerimin başında, daha yeni Tuncelide 2
vatan evladını, 2 Mehmetçikimizi şehit verdik,
şehitlerimizi rahmetle anıyorum, bu saldırıdan yaralı
olarak kurtulan 2 askerimiz var, onlara acil şifalar diliyorum.
Değerli arkadaşlarım, bir ülkede
İçişleri Bakanının yapması gereken şehit
gelmemesini sağlamaktır, şehit cenazelerinin bu ülkede
olmamasıdır, bunun olması gerekir. Bir İçişleri
Bakanı şehitler geliyorken, hele de son bir ayda 30 şehit
gelmiş iken bir tweet atıyorsa
Değerli
arkadaşlarım, İçişleri Bakanı tweet atmayacak.
İçişleri Bakanı şehit cenazeleri gelmesin diye mücadele
edecek.
Tweet şu, diyor ki: Ben
tıraşımı Yunanistanda olmuyorum, Türkiye'de oluyorum,
Mahmut ustaya oluyorum. Değerli arkadaşlarım, biz
İçişleri Bakanının kime tıraş olduğuyla
ilgilenmiyoruz. Biz diyoruz ki: Şehit cenazeleri başında hamaset
yapmak kolay. Biz diyoruz ki: Şehit cenazeleri başında her türlü
sözleri söylemek kolay, mühim olan onları buraya getirmemek değerli
arkadaşlarım.
Ne diyoruz? 3600le alakalı bir problem var.
Polis teşkilatı diyor ki: 3600ü verin kardeşim. Ne
yapıyorsunuz? Hiçbir şey yapmıyoruz. 3600la alakalı niye
vermiyoruz güvenlik teşkilatına? Askere, polise bu 3600le
alakalı iyileştirmeyi niye sağlamıyoruz değerli
arkadaşlarım?
Tabutların başına geçince diyoruz ki:
Bu çocuklar cennete gidiyor. Tamam, onların ölülerine göstermiş
olduğunuz ilgiyi dirilerine de gösterin diyoruz değerli
arkadaşlarım yüce Parlamentoda. Öncelikle bunu söylüyorum.
Değerli arkadaşlarım, geçen hafta
içerisinde Sayın İmamoğlu benim seçim bölgeme doğru geldi,
Karadenizde geziler yaptı. Trabzondaki mitinge Sayın Bakan
photoshop dedi. Diyoruz ki: Mitinge gösterdiği ilgiyi başka
şeylere de göstersin. Bu terörün bitmesi konusunda gerekli ilgi ve
alakayı göstersin, değerli arkadaşlarım.
Bakın, Orduda VIP salonunda bir olay
yaşandı, Orduda VIP salonundan geçişle alakalı ciddi bir problem
yaşandı. Problemli bir vali var. Valinin kendi kafasına göre
bunu yapması mümkün değil. Orduda bu talimatı veren
Bakın
hepimiz milletvekiliyiz. Ben VIP salonuna gittiğim zaman yanımda,
refakatimde olan herhangi bir vatandaş oluyor, geçiyorum. Ordu Valisine
talimat veriliyor. Kim veriyor bu talimatı? İçişleri
Bakanı.
Saygıdeğer arkadaşlarım, Ordu
Havaalanının adını değiştirin. Or-Gi
Havaalanı, Ordu Giresun Havaalanı filan diye boş verin,
adını Süleyman Soylu Havaalanı yapın. Babasının
havaalanı mıdır ki oraya kim girecek kim çıkacak diye
bununla alakalı talimat veriyor? (CHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlarım,
İçişleri Bakanı güvenliği sağlayan bir bakan
olmalıdır. İçişleri Bakanı, bu ülkeyle alakalı
ciddi bir güvenlik sorunudur.
Bakın, ne yapıyor? İYİ
PARTİnin Sayın Genel Başkanıyla alakalı hakaretlerde
bulunuyor, onu küçümsüyor; o bana düşmez, İYİ PARTİnin
milletvekilleri bunu savunurlar. Ne diyor? Stajyer İçişler
Bakanı.
Buradayken oraya bağırıyor, oraya
geçince buraya bağırıyor. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Demokrat Partinin Genel Başkanı
olduğu zaman Artvine geldiğinde iyi hatırlıyorum.
Sayın Tayyip Erdoğana benim olduğum yerde Cibali Karakolunun
başkomiserisin. diyordu, arkadaşlar. Öyle diyordu, o taraftayken
size böyle bağırıyordu, şimdi buradan öbür tarafa
doğru öyle bağırıyor.
Bunları niye söylüyorum?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın
Bayraktutan.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) Sözlerimi
bitiriyorum.
Bunun siyasette bir
karşılığı var ama onu aldığım terbiye
gereği demek istemiyorum.
Sözlerimi bitiriyorken şunu söylüyorum:
İçişleri Bakanı bir güvenlik sorunudur. İYİ
PARTİnin önerisini yürekten destekliyoruz.
Sözlerimi bitiriyorken de şöyle söylüyorum:
Siyasette bu dönekliğin bir karşılığı var.
Güneşin etrafında dünya dönüyor değerli arkadaşlarım.
Dünya kendi etrafında yirmi dört saatte, güneşin etrafında üç
yüz altmış beş günde dönüyor. Allahtan güneşin
etrafında dönen dünya. Eğer güneşin etrafında Sayın
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu dönüyor olsaydı, emin olun
üç yüz altmış beş günde 365 kere dönerdi, değerli
arkadaşlarım.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
konuya ilişkin az sonra konuşmacımız zaten cevap verecek
ancak şu konuyu düzeltmek isterim: Israrla, gündemde olan Efendim,
yanında vekil varsa oradan geçebilir. iddiası -çok zor değil,
yönetmeliklere bakılsın- doğru bir yaklaşım
değil. (İYİ PARTİ sıralarından gürültüler)
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) Bülent,
sen bir de güneşin etrafında
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, lütfen
laf atmayalım.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Uçak manifestosu diye
bir belge var, uçağa kim binecekse bu liste bir defa verilir. Bu listede
14 kişinin içerisinde CHP adayıyla beraber hiçbir vekil yok.
Dolayısıyla uçağa binecek kimseler içerisinde vekil veya VIP
kullanacak kişi yoksa oradan geçmemek bir yasal düzenleme.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Ayıptır ya!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bunu böyle ısrarla
bir polemik konusu
ŞENOL SUNAT (Ankara) Ayıp, ayıp!
ATİLA SERTEL (İzmir) Nasıl yok ya?
Seyit Torun var yanında.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Her şeyi
biliyorsunuz arkadaşlar!
BAŞKAN Sayın Turan
Sayın Turan,
lütfen Genel Kurula, bana dönerek hitap ediniz.
Sayın Sertel, lütfen
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Arkadaşlar,
dünyanın en zor işi her şeyi
ATİLA SERTEL (İzmir) Genel Başkan
Yardımcısı var, Necati Tığlı var, 4 tane
milletvekili var orada.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ben size anlatıyorum
arkadaşlar, dinlemeyenle işim yok.
ATİLA SERTEL (İzmir) Ya, 4 milletvekili
var, 4.
BAŞKAN Siz bana doğru dönün.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Diyorum ki:
Arkadaşlar, CHPnin adayı Orduya VIPden geçerken bir manifesto
listesi var. Uçağa
ATİLA SERTEL (İzmir) 4 tane milletvekili
var.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ya bir dur, gözünü
seveyim ya!
BAŞKAN Sayın Sertel, lütfen
Değerli arkadaşlar, bir grup başkan vekili konuşuyor değerli
arkadaşlar, lütfen, bakın
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
arkadaşa vereceğim, Sayın Sertele.
BAŞKAN Siz anlatın, ben duyuyorum, bütün
Genel Kurul duyuyor zaten.
Buyurun.
ATİLA SERTEL (İzmir) Sende kalsın
o, ben biliyorum olayı.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Uçağa bineceklerin
listesi önceden bildirilir. Bunun güvenlik gerekçesi vesaire var.
ATİLA SERTEL (İzmir) Ya,
bırakın Allah aşkına!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Uçağa binecek o
manifesto diye ifade edilen liste 14 kişi. CHP adayının
şoförü var, koruması var, o var, bu var, vekil yok. Bu bir.
ATİLA SERTEL (İzmir) Nasıl yok ya?
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Ebru Gündeşin geçtiği VIPden mevzu ettiğiniz şeye bak!
Allahınızı severseniz ya!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Çok meraklılarsa
VIPden geçsinler, başka bir şey.
ŞENOL SUNAT (Ankara) Zarrabın eşi
nasıl gitti?
ATİLA SERTEL (İzmir) Siz geçin ya, siz
kullanıyorsunuz orayı.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) O bizim işimiz
değil, fakat yalanla, yanlışla bu iş olmaz.
ATİLA SERTEL (İzmir) Bütün AKPnin ilçe
başkanları biniyor kardeşim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ayrıca, tutanak da
elimde var, onu da size göstereceğim. Tutanakta CHP adayının
hakaretlerinin yanında, ilgili CHPlilerin de ısrarla çok
ağır küfürleri var.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) CHP
adayı kim?
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Millet İttifakı adayı.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Şu an İstanbul
seçimi olduğundan dolayı ısrarla CHP adayının adı
öne çıkıyor.
BAŞKAN Tamamlayalım.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Fakat CHPnin vekillerini
daha edepli, daha nezaketli olmaya davet ediyorum. O konuşmada -çok çok
özür dileyerek söylüyorum- Falanca yerden kan alırız. gibi
iğrenç ifadelerin olduğu bir gerçek var. O tutanağı
okumadan, o yazıya bakmadan, manifestoyu incelemeden ezbere aynı
laflarla bir iş yapmak yanlış.
ATİLA SERTEL (İzmir) Tuttuğunuz
tutanak da yalan ya!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bir yanlış daha
söyleyeyim Sayın Başkan: İstanbulda VIPden geçip Orduya
geldi ama geriye dönemedi. diyorlar. Bu da yalan. İstanbulda VIPden
geçmek yok. İstanbulda özel uçaklara ait ayrı bir bina var, o
binayı geçmişler ve Orduya gelmişler. Hiçbir bilgi belge
olmadan Orduda da VIPden geçeriz. diyorlar. Oranın ilgili polisi de
yönetmeliğin gereğini yapınca bir kavga hâline getiriyorlar. Ama
ne kadar yalan, ne kadar iftira, ne kadar hakaret olduğunu tüm kamuoyu
gördü. Ben tekrar bir devlet adamı adabına, usulüne uygun
açıklama yapmaya davet ediyorum Sayın Başkan.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Ebru
Gündeşi, Reza Zarrabı nasıl geçirdiniz? Ona bakın önce!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özkoç, siz de konuyu
toparlayarak
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ben mi geçirdim? O geldi
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Ben
de soruyorum.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar
Sayın Turan, siz konuşmanızı
tamamladınız.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sataşıyorlar
Sayın Başkan. Grup başkan vekilini dinleyelim, Engin Beyi
dinleyelim.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, grup
başkan vekillerinin hepsi partilerinin görüşlerini aktarabilecek
düzeyde.
Buyurun Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
kayıtlara geçsin diye ifade etmek istiyorum.
Gerçekten bu VIP sisteminde
sıkıntılar yaşanıyor. Milletvekili
arkadaşlarımız oraya gittiğinde, artık VIPnin bir yol
geçen hanına döndüğü kesin. Ancak işimize geldiği zaman
kendimize göre, işimize gelmediği zaman başka birisine göre bir
uygulamanın da doğru olmadığını ifade etmek
istiyorum. Bir milletvekili oraya gittiğinde yanında da bir misafiri
varsa Sizinle mi beraber? diye sorarlar. Bizimle beraber. dediğimiz
zaman bizim iznimizle orada hemen gerekli işlem yapılır, rahatça
geçeriz.
Şimdi, böyle bir şeyi siyasi malzeme
hâline getirmek gerçekten
Bu bir valinin görevi değil, valinin bu konuyu
bu noktalara getirmesi de doğru değil.
Tartışacağımız kişinin de vali olmaması
gerekir. Yani bu makamlar özenle koruyacağımız makamlar
olmalı. Devletimizin itibarını sağlayan makamlar
bunlardır. Onun için, biz, eğer, orada yapılan hatayı sanki
olması gereken bir şeymiş gibi algılatırsak o zaman
bütün milletvekillerimizin, kuruluşlarda adı geçen kurumların
bundan sonra da rahatsızlık verici bir uygulamayla karşı
karşıya kalmasını sağlarız.
Biz birbirimize atıfta bulunabiliriz, siyaset
yapabiliriz ama her zaman söylediğim gibi, bunu bir devlet ciddiyeti
içinde yapma zorunluluğumuz var. Ülkemizin itibarı ancak böyle
sağlanır. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
Sayın Turan
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
60a göre izin verirseniz bir cümle ifade etmek istiyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) O zaman iki cümle
söylemek zorunda kalıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Turan, Sayın Özkoç son
derece nazik bir üslupla, size karşılık vermekten de öte, bir
durumu izah etti.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - O zaman kayıtlara
geçsin Başkanım izin verirseniz.
BAŞKAN Kayıtlara geçsin, peki.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ben Sayın Özkoçun
nezaketine teşekkür ediyorum. Keşke herkes Sayın Özkoç gibi
davransa, çözsek. Fakat şu var Sayın Başkan: Devletin
ağırlığına, devletin itibarına katkı
sağlayalım, aynı kanaatteyim fakat bu ifadeyi, aynı
şekilde, devletin valisine en galiz küfürleri edenlere söyleyeyim? Az önce
ben bahsedince kızdı arkadaşlar, Atila Bey özellikle.
ATİLA SERTEL (İzmir) Yok canım.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bakın,
çıkardım şimdi dosyayı. 14 kişinin içerisinde,
uçağa bineceklerin içerisinde vekil falan yok. Kamuoyunu kandırarak,
yanlış şeyler söylenerek sonuç alınamaz. Bir adamın
VIPden geçmesi, geçmemesi niye bizim gündemimiz olsun? Geçsin kardeşim,
akşama kadar geçsin, bu mesele değil. Bir adam VIPden geçince adam
olmaz, geçmedi tersi olmaz, bunda bir endişemiz yok fakat yalan ifadelerle
yapmak doğru değil. Bir daha diyorum, hem tutanakta çok
ağır küfürler var -özür dileyerek size vereceğim bunu bakın
diye- hem de 14 kişinin içerisinde vekil olmadığını
ifade etmek istiyorum, Sayın Başkanım.
BAŞKAN Peki, bu tartışmayı
kapatalım artık. Bu tartışma artık kamuoyunun
takdirinde.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Çok özür diliyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Yalnız efendim,
gerçekler söz konusu olunca
4 milletvekilimiz, genel başkan
yardımcımız bizzat orada, kameralarla tespit edilmiş,
gerekli rica orada söylenmiş. Şimdi, orada sanki bir olay
oluyormuş gibi, daha içeri girerken polislerin karşılaması
falan, bunlar şık şeyler değil. Bunlar bir siyasi
yarışın centilmenlik anlayışını bozan
şeyler, doğru şeyler değil.
Sayın valiye gelince, burada
-konuşmayı dahi uygun görmediği bazı şeyleri-
sayın valiyle ilgili bazı gerçekleri açıklarsak devletimize
zarar vermiş oluruz efendim.
BAŞKAN Peki, teşekkür ediyorum.
Değerli milletvekilleri, şimdi önerinin
üzerinde Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz isteyen Trabzon
Milletvekilimiz Sayın Adnan Günnar konuşacak. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika Sayın Günnar.
AK PARTİ GRUBU ADINA ADNAN GÜNNAR (Trabzon)
Sayın Başkanım, saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce de Tuncelide
şehit olan güvenlik güçlerimizin ailelerine, milletimize
başsağlığı diliyorum, mekânları cennet,
makamları yüce olsun diyorum.
Değerli arkadaşlar, İYİ
PARTİ grup başkan vekilimizin vermiş olduğu önergeyle
ilgili söz almış bulunmaktayım.
Bu öneriyi gerekçeleriyle birlikte dikkatlice
incelediğimizde, Sayın Yavuz Ağıralioğlunun, ne yazık
ki inceleme yapmadan, bilgiye ve belgeye dayalı olmadan, sırf gerekçe
olsun diye, siyasi üsluba yakıştıramadığım gerçek
dışı ifadelerle bu öneriyi verdiğini görmekteyim.
Şöyle ki, kısaca bunlara değinmek istiyorum. Deniliyor ki:
Sayın Bakan göreve geldikten sonra şehit sayısında
artış olmuştur. Sayın Bakanımız ve AK PARTİ
hükûmetleri, göreve geldikten sonra terörizmle mücadelede her türlü yolu
denemiş ve neticesinde büyük başarılara imza
atmışızdır fakat bütün dünya, Avrupasından
Amerikasına varıncaya kadar bütün dünya
METİN ERGUN (Muğla) Daha bugün
şehit var.
ŞENOL SUNAT (Ankara) Bir sürü şehit var.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, lütfen
ADNAN GÜNNAR (Devamla) -
İstanbul seçimlerini
de bahane ederek AK PARTİnin bu başarılı süreçte
başarısız olması için gayret ederken 1 Eylül 2016 tarihinde
İçişleri Bakanımız Sayın Süleyman Soylu göreve
geldikten sonra yaklaşık 528 şehit vermişken bunu 1.166
sayısıyla ifade etmeniz, en azından rakamları okuma
açısından, sizin, gerçek dışı verilerle bu öneriyi verdiğinizin
bir göstergesidir. Gönül arzu eder ki hiç şehit vermeyelim ama söz konusu
vatansa hepimiz şehit olmaya hazırız. Bu konuda, Türk milleti,
mazisinden beri bugüne kadar aynı güç, aynı anlayış,
aynı millî duruşla devam etmektedir.
Bakın, bugün 2 şehit verdik. Biz, bu 2
şehidimizi verdiğimizde, onların siyasi temsilcileri ve
PKKnın sözde yetkilileri, İstanbul seçimlerinde Sayın Binali
Yıldırımın seçimleri kaybetmesi için birtakım
görüşler, stratejik taktikler vermekte ve
çalışmalarını devam ettirmekteler.
ŞENOL SUNAT (Ankara) Bebek katiliyle kim
görüşüyor?
ADNAN GÜNNAR (Devamla) - Evet, sizden beklentim
şudur: Biz, Kandildekilerin olduğu yerde olmayız. söylemidir.
Biz, İYİ PARTİden de bunu bekliyoruz. Çıkın, deyin
ki: Kandil benim düşmanımdır. Düşmanımın
düşmanı da dostumdur.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Sen daha önce böyle bir şey duydun mu?
ADNAN GÜNNAR (Devamla) - Evet, değerli
arkadaşlar, ayrıca maddeye bağlı ölümlerden
bahsediyorsunuz.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Bizden daha önce Kandil bizim dostumuzdur. diye bir şey duydunuz mu?
ADNAN GÜNNAR (Devamla) Burada da Büyük bir
başarısızlık var. diyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Genel Kurula hitap edelim.
Devam edin, toparlayalım.
ADNAN GÜNNAR (Devamla) İçişleri
Bakanımız Sayın Süleyman Soylunun döneminde 941den 581e
düşmüştür maddeye bağımlı ölüm.
ŞENOL SUNAT (Ankara) Batıyorsunuz.
ADNAN GÜNNAR (Devamla) Bu mücadeleyle birlikte
58.356 suçlu, uyuşturucudan tutuklanmıştır. Bunlar basit değil.
Değerli arkadaşlar, asayişte
aydınlatma tüm suçlarda yüzde 36,5 iken İçişleri
Bakanımız döneminde yüzde 46,1e yükseltilmiştir.
Hırsızlık, Türkiyede günlük 282den 178e düşmüştür.
Verilerinizi gözden geçirmenizi istirham ediyorum.
Neden siyasi olarak sahalarda İçişleri
Bakanı yer almaktadır? denilmiştir. Evet, Türkiye'nin
bütünlüğü için, Türkiye'nin geleceği için, aziz milletimizin
geleceği için, bütün düşmanlarımıza ders vermek adına
Bakanlığın görevlerinden biri de kamu düzenini, genel
ahlakı ve Anayasada yazılı hürriyetleri korumaktır.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Bakan Yardımcınız bize Yunan diyor ama.
ADNAN GÜNNAR (Devamla) Ve bunları
gerçekleştirirken düşmanlarımıza karşı topyekûn
seferber olduk ve AK PARTİli, AK PARTİ üyesi Süleyman Soylu,
diğer siyasiler gibi aynı şekilde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ADNAN GÜNNAR (Devamla)
memleketi için, milleti
için, vatanı için İstanbul seçimlerinde de Trabzon seçimlerinde de
Türkiye'nin her seçiminde ve her yerinde olmuştur ve olmaya devam
edecektir.
ŞENOL SUNAT (Ankara) İftira atmaya devam
mı edecek?
ADNAN GÜNNAR (Devamla) Bu niye böyle oluyor?
demek abesle iştigaldir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Değerli milletvekilleri, Halkların
Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
2.- HDP Grubunun, 12/6/2019 tarihinde Grup
Başkan Vekili Mersin Milletvekili Fatma Kurtulan ve Grup Başkan
Vekili İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından,
belediyelerdeki yolsuzluk iddialarının araştırılması
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 12 Haziran 2019 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
12/6/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 12/6/2019 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin, İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Fatma
Kurtulan
Mersin
HDP
Grubu Başkan Vekili
Öneri:
12 Haziran 2019 tarihinde Mersin Milletvekili Grup
Başkan Vekili Fatma Kurtulan ve İstanbul Milletvekili Grup
Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından verilen 2651 grup
numaralı, belediyelerdeki yolsuzluk iddialarının
araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi
Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin
diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 12/6/2019
Çarşamba günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Şimdi, önerinin gerekçesini
açıklamak üzere öneri sahibi Halkların Demokratik Partisi Grubu
adına Batman Milletvekilimiz Sayın Necdet İpekyüz
konuşacak. (HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın İpekyüz.
HDP GRUBU ADINA NECDET İPEKYÜZ (Batman)
Sayın Başkan, değerli vekiller; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle, az önce grup başkan vekilimizin
belirttiği gibi bugün Hasankeyfte Batman Gençlik Meclisi ve
Diyarbakır Gençlik Meclisi üyelerinin ve il eş
başkanlarımızın gözaltına alınmasını kınıyorum.
Yani gençlerin, bir siyasi partinin Hasankeyf gibi tarihî bir mekânı
savunması için yaptığı açıklamaya böyle tepki
gösterilmesi ve yapılan uygulamalar kabul edilemez.
Şimdi, belediyelerle ilgili getirdiğimiz
önerge üzerine çok şey söylenebilir ve seçimler bitti, yeni bir
İstanbul seçimine herkes kilitlenmiş. Değerli vekiller,
biliyorsunuz ki 31 Marttan önce Türkiye'nin bir coğrafyasında
kayyumlar vardı. Bu kayyumların geliş gerekçesi
Kanun hükmünde
kararnameyle beraber, örgüte yardım yapıldığı gerekçesiyle
atamalar yapıldı. Ne oldu? Bu kayyumların bir kısmı
aday da oldu, seçilemediler; kayyumlar süpürüldü, yerine yeni, tekrar
Halkların Demokratik Partisinden başkanlar geldi.
Arkadaşlarımız görsel medyada da yazılı basında
da televizyonlarda da çıktı; böyle şatafatlı, imparatorluk
dönemlerinde olmayan gösterişli lavabolara kadar bütün odaları
donatmışlar, yerleştirmişler. Peki, ne yapmışlar?
Bu kayyumlar döneminde yolsuzlukla ilgili gerek Sayıştay gerek
müfettiş geldiğinde denetimlerinde bir tek yolsuzluk
saptanmamıştı. Şu anda bizim başkan
arkadaşlarımız, bir taraftan borçlarla uğraşırken
bir taraftan da kayyumların yolsuzluklarını ortaya
çıkarmaktalar.
Bakın, Van, Diyarbakır, Mardin, Kars,
Silopi, Cizre, Bismil, bunların borçlarını sayarsam milyarlarla
ifade ediliyor. Bazı kayyumlar Cizrede ne yaptılar, biliyor musunuz?
Bıraktığı borç dışında, kaymakam görev
yaptığı on beş günlük süre için belediyeyi icraya veriyor,
on beş günlük maaşını alamadığı için.
Yaptığı yolsuzluk, bıraktığı borç
yetmiyormuş gibi on beş günlük
Kayapınar Belediyesi, Diyarbakır. Zarokistan
diye bir kreş var, çocuklar orada eğitim alıyordu; kayyum,
gideceğini bildiği için müftülüğe devrediyor. Belediye meclisi,
seçildiği gibi diyor ki: Bu, uygun değil. Kalkıp almak için
tekrar karar alıyor. Zorla gasbettiler, müftülük binasını çocuklardan
alıp
Lafı bu kadar uzatırsak kayyumlarla ilgili
birçok şey söyleyebiliriz, yolsuzluklarla ilgili birçok şey
söyleyebiliriz ama sadece orada mı? Bakın, İstanbulda her gün
yeni bir şey açıklanıyor, her gün İSPARKla ilgili bir
işlem açıklanıyor, vakıflarla ilgili bir şey
açıklanıyor, uygulamalarla ilgili bir şeyler
açıklanıyor. Yolsuzluğun haddi hesabı yok. Ne
yaptılar? Bizim birçok arkadaşımız nasıl ki Karsta,
Vanda, Mardinde, Diyarbakırda bu uygulamaları yapıyorlarsa,
İstanbulda belediye, arşivlerini, bilgisayar
kayıtlarını incelemek istedi. Ne oldu? Mahkeme, yürütmeyi
durdurma kararı aldı.
Arkadaşlar, yürütmeyi değil, yürütenleri
durdurmak lazım, yürütenleri. Ya bu, ayıptır! Yürütmeyi
durduruyorsunuz, yürütenleri saklamak için. Asıl problem, yürütenleri
ayyuka çıkarmaktır, göstermektir ve sergilemektir.
Peşinden ne oluyor? Sadece orası mı?
Öyle belediyeler var ki AKPden alındığı için, AKPnin
ortağı olan
Kırşehirin bir ilçesinde 30 tane yolsuzluk
saptanıyor. Buna kalkıp diyorlar ki: Ne biçim iktidar
ortağısınız? Biz bunu araştıracağız,
savcılığa suç duyurusunda bulunacağız. Bunların
hepsi ortadayken ve bu belediyelerle ilgili yolsuzluklar saptanmadan bir daha
seçime gidip hele hele bu yolsuzlukları devam ettirmeye
çalışmak, gerçekten ayıp bir şeydir. Yani önümüze
bakmamız lazım, çıkan tabloya baktığımızda
resmen hepimizin cebinden çıkan paralar peşkeş çekiliyor,
yandaşa veriliyor, vatandaş perişan oluyor. Öğrencilerle
ilgili, çocuklarla ilgili, yoksullarla ilgili ne yapabiliriz değil, daha
çok bu işlere yöneliniyor.
Bakın, bir örnek daha vereyim, Diyarbakırın
Sur Belediyesi. Sur Belediyesi, geçmiş dönemlerde, bizim
arkadaşlarımızın yönettiği dönemlerde 70 bin metrekare
kilitli taş döşemiş, 70 bin metrekare. Ve Sur bitmiş zaten,
perişan oldu. Peşinden kayyum geldiğinde 350 bin metrekare
kilitli taş ihalesi yapılmış, 350 bin, 5 katı.
Arkadaşlar tek bir taş döşenmemiş ama parası
verilmiş, tek bir taş döşenmemiş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, toparlayalım.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Tekrar Silvan
Belediyesinde -Silvan küçük bir ilçe diyelim, Diyarbakır için büyük bir
ilçe- kayyum beraberinde bir yıl korumayla geziyor, korumalar hem kendi
kurumlarından hem de belediyeden para almışlar ve Silvan hâlâ
borçta, bir yığın problemleri var.
Kayyum dışında, Batmanın Kozluk
ilçesi. Kozluk ilçesinin yetmiş altı yıl boyunca, tarihini size
söyleyeyim, 1938den 2014e kadar 47 milyon borcu çıkmış, AKPli
belediye başkanı döneminde, 2014-2019 122 milyon borç ve şu anda
iki aydır seçilen arkadaşımız, işçi ve memur
maaşlarını zor ödüyor. Bu kadar borçla, bu kadar şeyle,
yapılan araştırmalarda, Sayıştay raporlarında
bile yolsuzluk çıkmış. Gelin, bu yolsuzluğu hep beraber
çıkartalım, araştıralım, gerçekler ortaya
çıksın.
Tekrar söylüyorum, yürütmeyi durdurma değil,
yürütenleri durdurmamız lazım. Hepinize teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya) Dilin
kemiği yok, at gitsin.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar,
konuşmak isteyene kürsüden ya da söz isterse yerinden veriyoruz. Bu kürsü,
özgür bir kürsü; herkes orada kendi çerçevesinde dilediğini söyleyecek.
Şimdi, öneri üzerinde İYİ PARTİ
Grubu adına söz isteyen Antalya Milletvekilimiz Sayın Hasan
Subaşı. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süremiz üç dakika Sayın Subaşı.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HASAN SUBAŞI
(Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, Tuncelide şehit olan askerlerimize
Allahtan rahmet diliyorum.
Yine, geçtiğimiz günlerde Antalyada
kaybettiğimiz Denizli Milletvekilimiz Kazım Arslan Beyefendi için
tekraren başsağlığı dileklerimi sunuyorum.
Anayasanın 123üncü maddesi, yerel yönetimler
ve merkezî yönetim olarak iki dişlinin birlikte
çalışmasını düzenleyen bir maddedir; idarenin bir bütün
olduğuna işaret edilir. Merkezden yönetim 126ncı maddede
düzenlenmiştir; yerinden yönetim ise 127nci maddede düzenlenmiştir;
mahalli ve müşterek ihtiyaçları gidermek için seçimle
işbaşına gelen kamu tüzel kişilikleri diye tarif eder
yerel yönetimleri ve organlarının da yerel halkın seçimiyle
işbaşına geldiğinden söz eder. Yanlış
hatırlamıyorsam, 28 ilçe ve belde belediyesine kayyum
atanmıştır 31 Marttan önce. Kayyum atama, Belediye Kanunu bir
kararnameyle değiştirilerek yapılmıştır. Ancak
Anayasaya baktığımız zaman yerinden yönetimlerin ancak
seçimle işbaşına getirilerek ve organlarının da yine
seçimle kurulabileceğinden bahseder. Yani kayyum atamak esasen Anayasaya
aykırı olduğu gibi, yerel yönetimin ruhuna da
aykırıdır, evrensel hukuk kurallarına da
aykırıdır.
Montesquieunun çok güzel bir sözü vardır: Tek
bir kişiye yapılan haksızlık, topluma yönelmiş bir
tehdittir. der. Bizim gibi kamplaşmış toplumlarda
karşı kampa yapılan haksızlıklar haksızlık
sayılmadığı için, bu haksızlıklar tehdit olarak
bütün topluma yönelir ve sırayla, bütün kamplara haksızlıklar
zaman gelir uygulanmaya başlar. Adaleti ve hukuku böyle topluluklarda
yerleştirmek son derece zordur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HASAN SUBAŞI (Devamla) Toparlıyorum
efendim.
BAŞKAN Buyurun.
HASAN SUBAŞI (Devamla) Adalet ve hukuk
yerleşmediği zaman sadece otoriter, merkezî hükûmetlerin işine
yarar. Bugün yargılamalara bakalım: FETÖ teröründen dolayı
adalet sistemimizde Cumhuriyet gazetesi, Sözcü gazetesi ve yıllardır
toplumu ve milleti FETÖ konusunda aydınlatmaya çalışan
gazeteciler ve aydınlar mahkûm olmuşlardır ya da haklarında
soruşturmalar açılmaya başlamıştır.
İşte, bu da Türkiyede, genel bir hukuk sisteminin adalet sistemini
ortaya koyan örneklerdendir.
Belediyeler çok tartışılan ama
şeffaf olduğu için sorgulanabilir ve denetlenebilir olduğu için
yine de usulsüzlüklerin ve yolsuzlukların az sayıda
yapıldığı, merkezî idarelere, otoriter yönetimlere
kıyasla daha az yolsuzluklar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Selamlayalım Sayın
Subaşı.
HASAN SUBAŞI (Devamla) Teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Tamamlayın cümlenizi; buyurun.
HASAN SUBAŞI (Devamla) İzin verirseniz,
belediyelerle ilgili bir şeyi ifade etmek istiyorum: Belediyeler, hem
Sayıştayın hem İçişleri
Bakanlığının sürekli denetlediği, göz önündeki
müesseselerdir, hem yargının hem medyanın hem de ilgililerin
sürekli denetlediği kurumlardır. Onun için çok
tartışılsa da yolsuzluk ve usulsüzlük göründüğü kadar, tartışıldığı
kadar fazla değildir fakat merkezîleştikçe, otoriterleştikçe denetlenemeyen,
sorgulanamayan, dokunulmayan merkezî yönetimler ortaya çıkar ki bugün
Türkiyede yaşadığımız tablo ve kayyum sisteminde de o
merkezîleşme sonucunda doğal olarak yolsuzluk ve usulsüzlüklerin çok
daha fazla olması işin tabiatı gereğidir.
Saygılar sunuyorum efendim. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz isteyen Kocaeli Milletvekilimiz Sayın Haydar Akar.
(CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika Sayın Akar.
CHP GRUBU ADINA HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; aslında araştırma
önergesi, doğru bir önerge ama eksik bir önerge. 31 Mart öncesi kayyum ve
AKPli belediyelerin araştırılması talep ediliyor. Bence
tüm belediyelerin araştırılması talep edilebilirdi,
doğrusu da buydu çünkü bizim muhalefet partileri olarak en ufak bir
şüphemiz yok belediyelerimizden çünkü beş yıl görev
yaptıkları sürece İçişleri Bakanlığının
müfettişlerinin, Sayıştayın da tepelerinde, hatta
belediyenin standart memuru gibi orada çalıştıklarını
hep beraber yaşadık, gördük. Burada baktığınız
zaman denetlenemeyen kısım, AKP belediyeleri. Niye denetlenemiyor?
Çünkü biraz evvel de arkadaşlarımın izah ettiği gibi,
merkezîleşen, her şeyi merkezden idare eden bir sistem var. Bu sistemi
kuranlar şununla gelmişti: Yasakları bitireceklerini ifade
etmişlerdi, yoksulluğu ve yolsuzluğu bitireceklerini ifade
etmişlerdi. Hep söylüyorum, 2Y daha eklediniz, yağmayı eklediniz
ve yalanı eklediniz. Yağmanın da en çok
yaşandığı kurumlar belediyeler. Sadece İstanbul
Büyükşehir Belediyesinde on sekiz günlük bir iktidar döneminde, belediye
başkanlığı döneminde yandaş vakıflara
-yandaş vakıflar diyorum çünkü siyasi erklerin teyzesinin
çocukları, amcasının çocukları, oğullarının
yer aldığı vakıflar- nelerin
aktarıldığını hep birlikte görüyoruz ve
yaşıyoruz. Şimdi, böyle bir durum varken bu önergeyi
aslında bütün siyasi partilerin birlikte kabul edip benim belediyem, senin
belediyen demeden ne yapmamız gerekiyor? Araştırmamız
gerekiyor. Araştıralım ki Türkiye bilsin. Niye bilsin? Eğer
Melih Gökçek görevden alınmışsa -istifa etmiş demiyorum-
Kadir Topbaş görevden alınmışsa, Bursa Belediye
Başkanı, Ordu Belediye Başkanı görevden alınmışsa
bunların icraatları döneminde hangi işlerle meşgul
olduğunu tüm kamuoyu öğrenmelidir ki zaten Ankarada yavaş
yavaş çıkıyor; 1 milyonluk bir ihaleyi 188 bin liraya yapan bir
belediyeyi hep beraber görüyoruz, nasıl
borçlandırdıklarını görüyoruz. Biraz evvel eski belediye başkanımız
-çok tecrübeli tabii- Belediyeler en az
diyordu ama aslında belediyeler
en çok yolsuzluğun yapıldığı kurumlar hâline
dönüştürülmüş hem de iktidar belediyeleri tarafından
yapılıyor bu yolsuzluklar. İşte gelin, birlikte anlaşalım
Hodri meydan! diyorum, çıkalım araştıralım, kurulsun
burada komisyon, Ankarada neler olmuş, İstanbulda neler olmuş
hep beraber görmüş oluruz ve yaşamış oluruz.
Şimdi, sevgili arkadaşlar, bir
yarış var İstanbulda ve yine Beylikdüzü Belediyesinde, 2015
yılında AKPden sıralamaya girmiş bir milletvekili
adayı olan kamu görevlisi, kamudan istifa edip sıralamaya girmiş
bir kamu görevlisi liderliğinde 15 kişilik bir heyet, müfettiş
heyeti, bilirkişi heyeti incelemelerde bulunuyor. Niye bulunuyor, ne
yapmaya çalışıyor? Son yedi yılı
inceliyorlarmış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, toparlayalım.
HAYDAR AKAR (Devamla) Aldığım
bilgiye göre de 2014ten bu yanaki evrakları istiyor. Alnımız
ak, alnımız ak, yedi ceddini inceleyebilirsiniz, bütün belgeleri
inceleyebilirsiniz ki insan kaynaklarından satın almasına kadar,
iç yazışmaya kadar inceliyorlar. Çünkü niye rahatız? Beş
yıldır uyguladığınız baskılardan dolayı
rahatız, beş yıldır Sayıştay tarafından
incelendiği için rahatız, beş yıldır, adını
anımsayamadığım İçişleri Bakanının özel
görevlendirmesi nedeniyle denetlendiğimiz için rahatız.
İnceleyebilirsiniz, sakınca yok. Hadi gelin İstanbulu
inceleyelim, hadi gelin Ankarayı inceleyelim; var mısınız?
Olmazsınız; birlikte olursanız yandaşlarınız,
çocuklarınız, akrabalarınız çıkar diyor, hepinizi
sevgi ve saygıyla selamlıyorum arkadaşlar. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde söz isteyen Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Erzurum Milletvekilimiz Sayın
Selami Altınok. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika Sayın Altınok.
AK PARTİ GRUBU ADINA SELAMİ ALTINOK
(Erzurum) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HDP Grubu
adına verilen önerge üzerine ben de AK PARTİ Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla hürmetle selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu konu geçmişten
beri, kayyum atamaları yapıldığı günden beri
devamlı tartışılıyor. Hükûmetimiz kayyumlarla
alakalı düzenlemeyi Belediye Kanununda yaptıktan sonra 94 belediyeye
teröre yardım ve yataklık yapıldığı
iddiasıyla ve sebebiyle kayyum ataması yapılmıştır.
Görevlendirmeler sonucunda bölge halkımızın yıllardır
hasret kaldığı hizmetler belediyeler tarafından hızla
yerine getirilmeye başlanmış; suyu akmayan il ve ilçe
belediyelerimiz suya kavuşmuş, çöp dağları ortadan
kaldırılmış, yüksek kalite asfalt ve parke yollar
yapılmış ve bunun yanında çocuk parkları,
taziyeevleri, aydınlatma, peyzaj gibi bir sürü hizmeti kayyum atanan
valiler, kaymakamlar ve vali yardımcıları yerine
getirmiştir.
Bunun neticesinde de değerli arkadaşlar,
bütün belediyelerde olduğu gibi, gerek kayyum atanan belediyelerde gerek
diğer belediyelerde hem Sayıştay denetimleri hem
İçişleri Bakanlığı mülkiye müfettişleri
tarafından yapılan denetimler
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sadece bizim belediyelerde.
SELAMİ ALTINOK (Devamla)
bütün belediyelerle
alakalı her zaman yapılmaktadır ve bu bir rutindir. Sadece
muhalefet belediyesine, iktidar belediyesine, kayyum atanan belediyeye
değil -ben İçişleri Bakanlığı yapmış,
müsteşarlığı yapmış bir insanım, bunun
nasıl olduğunu biliyorum- dönemsel, üç yılda bir bütün
vilayetlere mülkiye müfettişleri 10-15 kişilik gruplar hâlinde gider
ve belediyelerin, valiliklerin, emniyetin, jandarmanın; İçişleri
Bakanlığına bağlı veyahut da vesayeti altında,
vesayet denetimi altında olan kurumların denetimlerini yaparlar.
Gerek Sayıştay raporlarında gerekse İçişleri
Bakanlığı raporlarında eksiği, noksanı,
hatası olan belediyelerle alakalı da hukuki gereği mutlaka
yapılmaktadır.
HDPnin vermiş olduğu önergede, bu
özellikle 31 Mart seçimlerinden önce çeşitli internet sitelerinde ve
çeşitli yandaş basın-yayın organlarında iddia edilen
hususlar, Sayıştay raporları bahane edilerek gündeme
getirilmektedir ki Sayıştay raporlarında da kesinlikle bütün
belediyeler için veya bütün kamu kurum ve kuruluşları için evrak
bazındaki eksiklikleri ön plana çıkararak belediyelerle alakalı
bir algı yaratılmaya çalışılmaktadır. Hâlbuki
kayyum belediyelerde gerçekten onların benim meslektaşım
olmasından da gurur duyuyorum- valilerin, kaymakamların ve vali
yardımcılarının görev yapmış olduğu
sürelerde çok büyük hizmetler yapılmış,
vatandaşlarımız gerçekten büyük bir memnuniyet örneği
göstermiş, çok büyük bir teveccühe bu arkadaşlarımız da
kavuşmuşlardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SELAMİ ALTINOK (Devamla) Sayın Başkanım
BAŞKAN Sayın Altınok,
toparlayın, devam edin.
SELAMİ ALTINOK (Devamla) Değerli
arkadaşlar, mesela Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinin, 1
Kasım 2016 tarihinden itibaren hiçbir borçlanma yapmamışken,
borç batağına sürüklendiği iddiası tamamen gerçek
dışıdır. Hatta Büyükşehir Belediye
Başkanlığına atanan vali yardımcısı
kardeşimiz, DBPli belediye başkanlarının bölge
esnafına yıllarca ödememiş olduğu 691 milyonluk borcu da
ödeyerek Diyarbakır esnafının da rahatlamasına vesile
olmuştur.
Bu dönemde çok büyük işler
yapılmıştır, anlatmak istemiyorum ama 94 belediyemizde
toplam 7 milyar 513 milyon 123 bin liralık hizmet
gerçekleştirilmiş, 9.666 kilometre asfalt yol, 18 bin kilometre
stabilize yol, 6 bin kilometreye yakın içme suyu hattı, 2.644 adet
park ve bahçe, 4 bin kilometre kanalizasyon, 161 kadın kültür merkezi, 70
gençlik merkezi, 1.649 taziyeevi gibi çok büyük, önemli hizmetler de
gerçekleştirilmiştir.
Diğer belediyelerle alakalı da
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım, selamlayalım
Sayın Altınok.
SELAMİ ALTINOK (Devamla) Teşekkür
ediyorum.
Türkiye'deki bütün belediyeler -değerli
arkadaşlar, bilgi olsun diye söylüyorum- bu, iktidar partisine mensup
olsun, muhalefete mensup olsun bütün belediyeler Sayıştay tarafından,
her üç yılda bir de İçişleri Bakanlığı Mülkiye
Teftiş Kurulu tarafından denetlenmektedir. Denetim esnasında
görülen aksaklık ve yanlışlıklar varsa, bunların bir
kısmı eğer suistimal kapsamındaki suçlarsa tevdi raporu
düzenlenip bunlar cumhuriyet savcılıklarına doğrudan
gönderilmektedir. Onun dışındaki idari iş ve işlem
gerektiren hususlar da ilgili birimler tarafından yerine getirilmektedir
diyorum. Hepinizi en derin saygı ve hürmetle selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Değerli milletvekilleri, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan,
demir yollarının durumu ve ihtiyaçları ile yaşanan
kazaların nedenlerinin tespiti için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla verilmiş olan (10/95) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun
12 Haziran 2019 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
12/6/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 12/06/2019 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Engin
Özkoç
Sakarya
CHP
Grubu Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan, demir yollarının
durumu ve ihtiyaçları ile yaşanan kazaların nedenlerinin tespiti
için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş
olan (10/95) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin
görüşmesinin Genel Kurulun 12/6/2019 Çarşamba günlü (bugün)
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önerinin gerekçesini açıklamak üzere, öneri
sahibi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Adana Milletvekilimiz
Sayın Müzeyyen Şevkin konuşacak. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Şevkin.
CHP GRUBU ADINA MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle Tuncelide
hayatını kaybetmiş olan 2 şehidimize Allahtan rahmet
diliyorum, yaralı erlerimize de şifalar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, 8 Temmuz 2018de elim
bir tren kazası sonucu ne yazık ki 25 vatandaşımız
hayatını kaybetti ve 340a yakın vatandaşımız da
yaralandı. Aslında, Türkiyede ve dünyada en güvenli ulaşım
aracı olması gereken demir yollarında meydana gelen bu
kazanın, hepimizin şapkasının önüne koyup düşünmesi
gereken ve her şeyin ülkemizde nasıl lime lime olmaya
başladığını gösteren en önemli göstergelerden biri
olduğunu dikkatlerinize burada sunmak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, ülkemizi yasa
boğan bu olayı inceleyen elbette mühendisler oldu ve Cumhuriyet Halk
Partisi hemen, Temmuz 2018de bunun üzerine bir rapor düzenledi ve tüm bu
raporlarda ortaya çıkan, bir kere, bu demir yolu dolgusunun yeterince
tekniğe uygun yapılmadığı ve esas sorunun burada
özelleştirme uygulamalarından kaynaklandığı
belirtilmektedir. TCDDye ait raylarda yıllardır süregelen yol bekçileri
uygulamasının da devre dışı bırakılması
sonucu arızaları belirleyebilecek kimsenin bulunmaması da
diğer bir vahamettir.
Öte yandan, Çorludan geçen
Halkalı-Muratlı demir yolu hattının menfez bakım
ihalesinin ödenek emri çıkmaması nedeniyle iptal edildiğine
yönelik iddialar bulunmaktadır. Zira Halkalıdaki menfezlerin
bakıma muhtaç hâlde olduğu, ihaleye çıkarılmasına
rağmen ihalenin iptal edilmesi büyük bir talihsizliktir.
Türkiyede son yıllarda insana
yatırım yerine insanlığın ranta ve kâra dönük
hırsına yenik düştüğü, ne yazık ki Türkiyede
yaşanan maden facialarında, kara yollarında
yaşadığımız kazalarda ve âdeta iş cinayetlerine
dönüşen iş kazalarıyla karşımıza
çıkmaktadır.
Evet, değerli milletvekilleri, yağmur,
sel, deprem, heyelan, bunların hepsi birer doğal olaydır ama
insanoğlu bilimi, teknolojiyi ve aklını kullanarak bu doğa
olaylarını afete dönüştürmekten kurtarabilir kendisini. Ama ne
yazık ki Türkiye son yıllarda bu bilimsellikten uzaklaşır
hâle gelmiştir. Rayların daha ucuza mal edilmesi istenmesi nedeniyle
çok ucuz malzeme, taşeron işçiliğe başvurulması, emek,
iş gücü ve malzemeden feragat edilmesi gibi sebeplerle ne yazık ki
yeni kazalara yol açılmaktadır. Biz artık
yurttaşlarımızı madenlerde, iş kazalarında,
yollarda, kara yollarında, demir yollarında kaybetmek istemiyoruz
arkadaşlar. Değerli milletvekilleri, artık buna bir son
verilmesi gerekmekte.
Değerli milletvekilleri, yine, bu tren
kazasında menfezin yeterli olmadığı ve aşırı
yağış nedeniyle tıkandığı söylenmektedir.
Biliyorsunuz ki bu teknik incelemeler yapıldığında -kara
yollarında dahi- beş yüz yıllık yağış
ortalamasının alınması zorunludur ama ne yazık ki
verilen raporlarda sadece yedi yıllık yağışların
baz alındığı görülmüştür. Oysa o günün
yağışlarında 34,7 milimetre ortalama yağış
olduğu söylenmiştir raporlarda ancak meteorolojik veriler, 1940 ve
2017 yılları içerisinde özellikle 17.054 no.lu tren istasyonunda
temmuz ayında ortalama yağışın 50 milimetre
civarında olduğunu ortaya koymuştur. Peki, nerede mühendislik?
Neden mühendisler bunun hesabını yaparak gerekli büyüklükte bir
menfez çalışması yapmamıştır? Ayrıca, bu
kontrollerin düzenli olarak yapılması gerekirken neden biz tren yolu
bekçilerinden tasarruf yoluna gittik? Teknoloji bu kadar gelişmişken
acaba neden sinyalizasyon yok, neden? Bunu neyle izah edebiliriz, hangi
mühendisliğe dayandırabiliriz? Bu kadar insanın canını
nasıl yok pahasına sayabiliriz ve tekniği yok sayabiliriz?
Değerli milletvekilleri, evet, orada
yağışın yüksekliği ve gelen ince malzeme nedeniyle
menfezden tam olarak suyun geçmemiş olması ve rayların
askıda kalması sonucu bu tren kazası meydana gelmiştir. Bu,
doğal drenajın da önünü tıkamış olduğu için
elbette gelmiştir. Vermiş olduğumuz soru önergesinde de
Ulaştırma Bakanlığı bunu doğrulamaktadır ama
ne yazık ki şu anda sadece 4 çalışan dışında
ne yöneten ne Bakanlık sorumlu değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) Hemen
toparlıyorum efendim.
BAŞKAN Devam edin, toparlayın.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) Kazanın
gerçekleştiği alandaki traverslerin dağılmasına sebep
olan bir kalite sorununa kimse işaret etmemektedir. Kazanın meydana
geldiği hattaki travers ve dolgu malzemeleri ve bunların denetimi
hangi firmalar tarafından yapılmaktadır? Geçen yol üzerindeki
izleme, bakım, onarım, denetim çalışmaları
yapılmakta mıdır, hangi kurum tarafından
yapılmaktadır? Ve en önemlisi, Çorlu tren kazası
güzergâhında, tarih veriyorum arkadaşlar, 11/6/2018 tarih ve
2018/293539 ihale kayıt no.lu 14. Demiryolu Bakım Müdürlüğü
mıntıkası Muratlı-Halkalı arası menfez bakım
ve taş duvar işleri ihalesi 22/6/2018 tarihinde gerekli ödeneklerin
tahsisi geciktiğinden dolayı iptal edilmiştir arkadaşlar,
bunu nasıl izah edeceğiz?
Demir yolu hattı güzergâhında arızaları
haber vermek, izlemek ve kontrolü sağlamak üzere görev yapan yol bekçileri
yine maliyet unsuru görüldüğü için
kaldırılmıştır.
Ankara-İstanbul Tren Yolu Projesinde yeterli
jeolojik, jeoteknik etütler yapılmadığı ve müteahhit
BAŞKAN Tamamlayıp selamlayalım
Sayın Şevkin.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) Hemen
bitiriyorum efendim. Teşekkür ediyorum bu arada.
Keşif artışı yoluyla ödemeler
yapılmıştır yeterli jeolojik ve jeoteknik etütler
yapılmadığı için.
Değerli milletvekilleri, evet, kazada
yöneticilerin bu davadan muaf tutulması çok büyük handikaptır,
mutlaka sorumlular cezalandırılmalıdır. Bugün aramızda
da bulunan çok değerli kardeşlerimiz ne yazık ki polis
baskısına ve biber gazına maruz kalmışlardır. Bu
görüntülerdeki uygulamalar, bugün haklarını aramak isteyen o 25
canın ailelerine uygulanmıştır. Bu, kabul edilebilir bir
durum değildir.
Son olarak da Mısra Öz Sel tam on bir
aydır mücadele veriyor, hak hukuk mücadelesi veriyor, buradan
saygılarımı gönderiyorum. Bütün kardeşlerimin
haklarını arayacağız. Bizim amacımız burada,
hiçbir insanın ölmemesi, tekniğin, mühendisliğin baz
alınması ve bundan sonra ne demir yollarında ne kara
yollarında ne madenlerde, iş cinayetlerinde hiçbir insanın
ölmemesi.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde söz isteyen,
İYİ PARTİ Grubu adına Ankara Milletvekilimiz Sayın
Şenol Sunat.
Süreniz üç dakika Sayın Sunat.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ŞENOL
SUNAT (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; CHPnin
vermiş olduğu grup önerisi üzerine İYİ PARTİ Grubu
adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla
selamlarım.
Evet, konumuz demir yolları, kazalar ve
sorumlular ama değerli milletvekilleri, açıklık, hesap
verebilirlik ve en önemlisi de siyasi sorumluluk; bu üç kavramın
gereğini bir türlü yerine getirmeyen bir Türkiye tablosunu ortaya koydunuz
on yedi senedir. Evet, bu üç kavram gereği gibi
değerlendirilebilseydi, bugün ülkemizde birçok meseleyi çözebilme, birçok
meseledeki sıkıntıları azaltabilme imkânına sahip
olabilirdik.
Evet, tren kazalarında ölüm oranı son on
beş yılda 2 katına çıkmış. Yani dünyada yine
1inci sıradayız ölüm oranlarında. İşte, hepinizin
bildiği gibi, 22 Temmuz 2004te, Ankara-İstanbul seferini yapan hızlandırılmış
tren -hızlı tren değil- Sakaryanın Pamukova ilçesi
yakınlarında raydan çıkarak devrilmişti ve bu kazada 41 can
hayatını kaybetti.
İstifa konusunda ne düşündüğü sorulan
zamanın Ulaştırma Bakanı O direksiyonu ben
kullanmıyorum ki kardeşim. gibi alayvari bir konuşma
yapmıştı ve Mecliste çoğunlukları olduğu için
gensoru açılmadı biliyorsunuz ve o arada, Devlet Demiryolları
Genel Müdürü Süleyman Karaman hakkında da soruşturma açılmadı
çünkü Binali Bey izin vermedi.
Tabii, Binali Bey Başbakan oldu, sonra Meclis
Başkanı oldu, şimdi Büyükşehir Belediye Başkan
adayı ama Genel Müdür o kadar önemli çalışmalarından
dolayı Cumhurbaşkanı tarafından inovasyon ödülüyle
ödüllendirildi.
8 Temmuzda Tekirdağın Çorlu ilçesindeki,
biraz önce de sayın hatibin ifade ettiği gibi ve bizim İYİ
PARTİ olarak olay olur olmaz bir araştırma önergesi verip bu
konunun mutlaka araştırılması gerektiğini ifade
ettiğimiz tren kazasında da 25 vatandaşımız
hayatını kaybetti. Sorumlular hakkında takipsizlik kararı
verildi ama maalesef, aileler hâlen nöbette, adalet nöbetinde. Evet, insan
hayatının bu kadar ucuz olduğu hiçbir ülke yok dünyada.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edip tamamlayalım.
ŞENOL SUNAT (Devamla) Evet, Ankarada bu
kadar söylememize rağmen araştırma önergesi verilmedi, üstelik,
AK PARTİli bir milletvekili Bu bir doğal olay, doğa
olayı. dedi. Evet, fıtratında var herhâlde kazalar bu
şekilde insan hayatının. Ankarada ise 13 Aralıkta
sinyalizasyon denilerek, Sinyalizasyon uygulaması yapılmadı.
denilerek 9 vatandaşımız göz göre göre hayatını
kaybetti. Kazanın sebebi sinyalizasyonun yapılmamış
olmasıydı ama onu bile kabul etmediler. O konuda da o zaman, şimdiki
Bakan Sinyal olmasa da olur. dediler.
Evet, sayın milletvekilleri, ölen ölüyor, kalan
kalıyor. Sinyal olmasa ne olur? Gensoru verilmez, soruşturma
açılmaz, kimse görevden alınmaz. Ölen gariban ise arkasından da
maalesef ağlanmıyor.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde söz isteyen
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Kocaeli Milletvekilimiz
Sayın Ömer Faruk Gergerlioğlu. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz üç dakika Sayın Gergerlioğlu.
HDP GRUBU ADINA ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU
(Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tren
kazası değil, bir kere baştan bunu konuşalım. Son
yıllarda olan, tren faciaları, katliamları, cinayetleri. Bunu
çok iyi bir şekilde tespit edelim en başta. Niye bunlar oluyor?
Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir. Apaçık bir sorumsuzluk,
acelecilik, tedbir almama ve sonuçta facialar, katliamlar art arda geliyor.
Cumhuriyetin ilk yıllarında demir
yollarına önem veriliyordu, daha sonra Marshall planlarıyla,
kapitalist bir anlayışla demir yolları arka planda
bırakıldı ve kara yolları geliştirildi, demir
yolları sürekli ihmal edildi, kazalar da arttı. Ardından,
iktidarınız döneminde, özelleştirmeyle altyapı ve
üstyapı çalışmaları, periyodik kontroller piyasa ekonomisine
sunuldu, piyasa şartlarında değerlendirildi, bakım
onarımlar bundan çok etkilendi; genelden denetlenmesi gereken elektrik hat
dağıtımları çok sıkıntı oldu, ölümlü ve
yaralanmalı kazalar gerçekleşti; ardından, 655 sayılı
KHKyle uluslararası sermayeye açtı bu iktidar ve kamusal denetimden
de çıkarıldı. Bu kazalar niye oluyor? diye soruyorsunuz.
İşte bundan, sizin icraatlarınızdan dolayı oluyor.
Hızlı tren dendi, tüm bütçe
hızlı trene aktarıldı, konvansiyonel demir yolları
ihmal edildi; 2014 yılında iptal edildi ve 2017de açıldı
ama bu üç buçuk yılda doğru dürüst bir teknik destek
sunulmadığı için, ardından Çorluda büyük bir katliam
yaşandı. Ne oldu? Dolguyla yükseltilerek yeni raylar döşendi,
mevsimsel şartlar dikkate alınmadı, yağmur geldi, menfezin
altı boşaldı, tren geldi ve korkunç bir katliam oldu. Bunun
hesabı sorulmadı. Ardından Ankara katliamı geldi, Ankara
kazası değil Ankara katliamı geldi. Bunun da hesabı
sorulmadı. Bu hesap sormamayla nereye varacağız arkadaşlar?
Bakın, bugün sivil toplum ayağa
kalkmış, soruyor. Bugün Anayasa Mahkemesinin önündeydi
arkadaşlarımız, sadece ve sadece bir basın
açıklaması yapmak istiyorlar, darbediliyorlar. Olacak şey mi? Bu
insanlar acılı insanlar, yaralı insanlar, bırakın
orada bir basın açıklaması yapsınlar. Hayır,
darbediliyorlar. Oğuz Arda Selin dedesi darbedilip hastaneye
kaldırılıyor. Sosyal medyadan aylardır takip ediyorum,
Oğuz Arda Selin annesi Mısra Öz sabah akşam yavrusunu kaybetmiş
bir anne olarak feryat ediyor, yürekler dayanmaz buna, kimse umursamıyor.
Bu nasıl bir devlet, anlamak mümkün değil gerçekten.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla)
Değerli arkadaşlar, siyasi şovlarla yürütüyorsunuz. Bakın,
faciadan sonra ne denmiş? Milliyet gazetesi -tabii, o zaman Demirörende
değildi- Bir şov uğruna öldüler demiş. Evet, bu
şovlar hep yapılıyor ve hakkı olmayanlara görev veriliyor.
Adam Genel Müdür olmuş TCDDye, trene
binmiş. Yaşanmış hadise, anlatıyorum bakın. Makas
değiştirilip farklı bir yöne gidiliyor, oradaki görevlilere
soruyor, diyor ki: Niye direksiyonu kırdınız? Ya, genel
merkezden makasın değiştirildiğinden bile haberi olmayan
adamı Genel Müdür yapmışsınız çünkü. Personel
sayısı azaltılmış ve personelin çalışma
motivasyonu kaybolmuş. İnsanlar bu kadar, böyle ahbap çavuş
ilişkisiyle göreve gelen insanları gördükten sonra çalışma
motivasyonlarını kaybetmişler.
Değerli arkadaşlar bu facianın
üzerinde durulmalı ve mutlak surette bu önerge kabul edilmeli. Tüm insani
duyarlılığımızla bu önerge üzerinde
konuşmalıyız.
Teşekkürlerimi sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde söz isteyen Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Sivas Milletvekilimiz Sayın Mehmet
Habib Soluk. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika Sayın Soluk.
AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET HABİB SOLUK
(Sivas) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu tarafından verilmiş olan grup önerisi aleyhine AK
PARTİ Grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
Genel Kurulu ve yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Tunceli kırsalında PKKlı bölücü
teröristlerle girilen çatışma sonucu şehit olan askerlerimize
Allahtan rahmet, ailelerine, milletimize sabrıcemil niyaz ediyor,
yaralı askerlerimize acil şifalar diliyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Denizli Milletvekili
Kazım Arslana Allahtan rahmet, acılı ailesine ve Cumhuriyet
Halk Partimize de başsağlığı diliyorum.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğanın talimatlarıyla, kaderine terk edilen demir
yolları, 2003 yılında yeniden devlet politikası hâline
getirilmiştir. Altyapı yatırımlarına,
çalışmalarına devam edilirken 8 Temmuz 2018 tarihinde
Tekirdağın Çorlu ilçesi demir yolu hattında meydana gelen üzücü
tren kazasında hayatını kaybeden 25 vatandaşımıza
Allahtan rahmet diliyorum.
Değerli milletvekilimizin ifade ettiği
Pamukova davasıyla ilgili, evet, Pamukovayla ilgili dava
açılmıştır. Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin
kovuşturmaya gerek olmadığına dair kararı da
kayıtlarda mevcuttur.
Demir yolu güzergâhı boyunca daha sonradan
inşa edilen kara yolları, yerleşim yerleri, tarım arazileri
dikkate alındığında, demir yolu dolgusunun drenajı
engellememesi adına, Demiryolları Genel Müdürlüğü
tarafından yerinde yapılan incelemelerde ve periyodik kontrollerde
tespit edilen drenaj sorunlarının çözümlemeleri ulusal,
uluslararası standartlara, konusunda uzman proje firmalarına ve
üniversitelerden alınan uzman görüşlerine ve tecrübelerine göre de
yapılmaktadır. Önergede iddia edildiği gibi, ucuz, kalitesiz bir
malzeme kullanımı da söz konusu değildir, kullanılan bütün
malzemelerimiz dünya standartlarına uygundur.
Önergede ifade edilmiş olan yol
bekçiliğiyle ilgili olarak: Yol bekçiliği kadroları
kaldırılmamış olup yol bekçiliği görevi hâlen riskli
bölgelerimizde devam etmektedir, isimleri değiştirilerek kontrol
memuru olarak da adlandırılmaktadır. Ayrıca bütün hatlar
uluslararası tekniğe uygun olarak ölçüm makinalarıyla da kontrol
edilmektedir, yalnızca yol bekçilerinin kontrollerine
bırakılmış değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Soluk, toparlayarak devam
edelim.
MEHMET HABİB SOLUK (Devamla) Demir
yollarında emniyet, güvenlik sistemleri kurulmuş ve tüm güvenlik
kontrol sistemleri ileri teknolojiyle donatılmıştır. Demir
yolu bakımları işletme emniyetine göre sıralı olarak
planlanmaktadır. Soru önergesinde bahsi geçen ihale, hattın
diğer kesimlerindeki bakımları ilgilendirmekte olup 8/7/2018
tarihinde Tekirdağ Çorlu ilçesinde tren kazasının meydana
geldiği menfez de söz konusu ihale kapsamında değildir. Bunun da
bilinmesinde fayda vardır. Dolayısıyla ödeneğin de bu
menfezle ilişkisi söz konusu değildir.
Demir yolu güzergâhı yapım
çalışmalarında yapı denetim sistemi, TCDD
İşletmesi Genel Müdürlüğünün uzman teknik personeli
tarafından yerinde yapılan planlı incelemeler düzenli olarak
kontrol edilmekte, gerekli görülen durumlarda ülkemizde konusunda uzman
müşavir firma ve üniversitelerden de yardım alınmaktadır.
Sayın Başkan, kaza sırasında
traverslerin kırılmasının nedeni trenin yoldan
çıkması, tekerleklerin raydan traverslerin üzerine düşmesi
sonucu oluşan darbedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Soluk, toparlayalım,
selamlayalım; buyurun.
MEHMET HABİB SOLUK (Devamla) Peki efendim.
Güzergâhta kullanılan üstyapı malzemeleri
UIC ve EN standartlarına göre belirlenmiş olup bu kriterler dâhilinde
gerekli muayene ve kontroller yapılmakta, buna ilişkin uygunluk
raporları da Demiryolları teknik elemanlarınca kontrol
edilmektedir. Tüm demir yolu şebekesi genelinde demir yolu hat bakım
ve kontrol planı uygulanmaktadır. Bakım ve onarımları
düzenli olarak yapılmakta olan demir yolu hatlarımız, hat
bakım ve kontrol planında belirtilen usul ve esaslara göre
yapılmaktadır.
Kazanın gerçekleştiği tren hattı
üzerinde yapılan bakım, onarım ve denetim
çalışmaları TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğü
personelince yol ölçüm ve kontrol makinalarıyla da sürekli
yapılmıştır.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özkoç, bir söz talebiniz
oldu, buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim, hatibin
yaptığı açıklamalar ile gerçekler arasında
uyuşmazlıklar var, eğer müsaade ederseniz bu konuda 60a göre
söz talep ediyorum.
BAŞKAN Buyurun efendim.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
30.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Sivas
Milletvekili Mehmet Habib Solukun CHP grup önerisi üzerinde AK PARTİ
Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkanım,
değerli milletvekili arkadaşlarım; Allah kimseyi evlat
acısıyla sınamasın. Şu anda yukarıda evlat
acısı yaşayan, 6 yaşındaki evladını
kaybetmiş, 9 yaşındaki evladını kaybetmiş, 12
yaşındaki evladını kaybetmiş anneler babalar var.
Peki, ben burada Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili olarak hamaset
mi yapıyorum? Eğer böyle yapıyorsam, gerçekten, Allah beni
gerektiği şekilde cezalandırsın. (AK PARTİ
sıralarından Âmin! sesi)
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
lütfen
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Ne kadar ayıp
bir şey ya!
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkoç, siz devam
edin lütfen.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Buradan Âmin. diyen
milletvekiline de kendisine yakıştığı şekilde
davrandığını ifade etmek istiyorum.
BAŞKAN Siz Genel Kurula hitap edin lütfen,
buyurun.
ATİLA SERTEL (İzmir) Acıdan
anlamıyorsunuz hiç, acı yok sizde.
BAŞKAN Sayın Sertel, grup başkan
vekiliniz konuşuyor, lütfen
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Biz burada Meclis
olarak şunu yapmaya çalışıyoruz: Değerli hatibimizin,
az önce Adalet ve Kalkınma Partisi adına konuşan hatibimizin
söylediğine göre denetleme yapılıyor, menfezlerde sorun yok,
yeteri kadar personel var, devletin hatası yok ama tren kazası oluyor
ve 25 can gidiyor. Biz de Meclis olarak diyoruz ki: O zaman burada başka
bir hata var, o zaman bunlar suçlu değillerse biz başka canların
yanmaması için bir araştırma önergesi verdik, Meclisin görevi
budur, birlikte bunu araştıralım. Onlardan rica ediyorum;
amacımız kimseyi suçlamak değildir, amacımız
gerçeğe ulaşmaktır, gerçeğe ulaşmanın önü
tıkanmasın istiyoruz.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Zengin, sizin de bir söz
talebiniz oldu.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Evet, rica
edeceğim.
BAŞKAN Buyurun.
31.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Sakarya
Milletvekili Engin Özkoçun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, çok değerli milletvekilleri; elbette, evladını
kaybeden anne babalara, üzüntülerini aynen hissetmek dışında
şu an için kalben söyleyebileceğim şey, böyle bir üzüntü
karşısında insanın kelimelerinin yetmediği; öyle
söyleyeyim yani. İnanın, kafamı toparlarken -6 yaş, 9
yaş, 12 yaş- önce rahmet diliyorum kendilerine; ailelerine
sabırlar diliyorum.
Böyle bir olay karşısında ben hiçbir
milletvekilimizin de hamaset yapacağını asla düşünmüyorum
çünkü evlat acısı bu. Bunun üzerine hamaset yaparsanız Allah
Âmin. deseniz de demeseniz de size karşılığını verir
zaten.
Bu olay karşısında, biraz evvel
arkadaşlarım konuşmayı hazırlarken de üstünden
geçmiştik, şimdi tekrar bir kez daha teyit etme ihtiyacını
duydum. Bir defa, devam eden bir yargı süreci var. Bütün tedbirleri
alsanız da hukukta kasıt olduğu gibi taksir de vardır, kaza
da vardır. Yani siz, tüm tedbirleri almanıza rağmen,
hayatın akışı içerisinde meydana gelen olaylar var ama tüm
bunlara rağmen, Türkiyede hukuk düzeni içerisinde devam eden bir
yargı süreci var şu anda. Bu yargı süreci içerisinde hangi
kademede olursa olsun görevini yerine getirmeyen, ihmal eden birisi varsa
yargı zaten bunu ortaya koyacaktır. Yargı bir havale mercisi
değildir yani Yargıya gittik, kurtulduk. diyemeyiz.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) Meclis ne işe
yarıyor Hanımefendi? Onu araştırmayacak, bunu
araştırmayacak
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Yargı, bizim en
doğruyu bulacağımız yerdir, nihai noktadır. O sebeple,
ümit ediyorum ki yargı mercileri bu manada üzerlerine düşen görevi
hepsinden daha hassasiyetle takip ederler ve biz de onların takipçisi
oluruz Meclis olarak ve nihayetinde de bu konuda eğer varsa hata yapan,
cezalarını alırlar, biz de bunun takipçisi oluruz. Yoksa buradan
siyaset üretmenin hiçbirimize faydası olmadığı
kanaatindeyim. Arkadaşlarımız da gereken şeyleri
söylediler.
Ben, tekrar, bütün ailelerin de hassasiyetini,
üzüntüsünü bir kez daha paylaşıyorum. Keşke mümkün olsa bunlar
hiç ama hiç olmasa.
Teşekkür ederim.
ŞENOL SUNAT (Ankara) Siyasi sorumluluk
nerede?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özkoç
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim, kayıtlara
geçmesi için müsaade ederseniz arz edeceğim.
Sayın Başkanım, yargının
görevleri var, yargı görevini yapacak.
ŞENOL SUNAT (Ankara) Meclisle beraber.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Milletin vekili olan
vekillerin de millet adına görevleri var. Yargı görevini yaparken
milletvekilleri de bu görevlerini yapmak zorundadır. Onun için
araştırma önergeleri var. Milletimiz için görevimizi yapmak
yargıya müdahale değil; tam tersine, yargıya
yardımdır. Bunun böyle anlaşılmasını değerli
milletvekillerinden rica ediyorum. Bu araştırma önergesine bu
şekliyle baksınlar.
BAŞKAN Peki.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan,
demir yollarının durumu ve ihtiyaçları ile yaşanan
kazaların nedenlerinin tespiti için alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/95) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 12
Haziran 2019 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan,
tek bir cümle söyleyebilir miyim?
BAŞKAN Bir saniye, işleme
başladım.
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Buyurun Sayın Zengin.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, ifade etmek istediğimiz şey
Yargıya
müdahaleden bahsetmiyoruz yani yargı yoluna, devam eden
BAŞKAN Meramlar anlaşıldı
bence.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Evet, yani müdahaleden
bahsetmiyoruz. Yargıda zaten devam eden bir süreç var. Milletvekillerinin
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Sayın
Başkanım, kuvvetler ayrılığına göre Meclis
yargıyı denetleyebilir. Böyle bir şey mi var? Kuvvetler
ayrılığı var, varsa eğer.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Mengüllüoğlu, sisteme
girmişsiniz, söz veriyorum.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
32.- Hatay Milletvekili Barış Atay
Mengüllüoğlunun, Çorlu katliamında yakınlarını
kaybeden ailelerin Anayasa Mahkemesi önünde saldırıya
uğramasıyla ilgili Genel Kurulu bilgilendirmek istediğine
ilişkin açıklaması
BARIŞ ATAY MENGÜLLÜOĞLU (Hatay) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bugün Çorlu katliamında
yakınlarını kaybeden ailelerin Anayasa Mahkemesi önünde
saldırıya uğramasıyla ilgili bilgi istemiştiniz.
İzninizle ben Genel Kurulu da bilgilendirmek istiyorum çünkü oradaki
vekillerden biri bendim.
Aslında çok basit bir talep vardı: Anayasa
Mahkemesine yargı yolunun açılması için bir basın
açıklaması yapmak. Ve aileler hep birlikte oraya geldiler; oradaki
kolluk kuvvetlerinin amirleri, karşı kaldırımda
yapılması için büyük bir direnç gösterdi; aileler de doğal
olarak, bu ülkenin yurttaşları oldukları için istedikleri
kaldırımda basın açıklaması yapabileceklerinden,
mahkeme binasının kapısı önünde yapmak istediler. Daha sonra
Güvenlik Şube Amiri olduğunu öğrendiğimiz şahsın
gelmesiyle olaylar tırmandı, bayağı bir sert müdahaleye
girişildi, bu sırada Oğuz Arda Selin dedesi baygınlık
geçirdi. Sadece şunu düşünün: Torunumu aldınız,
oğluma dokunmayın. diye araya girmeye çalışan
yaşlı bir insanın çabasını düşünün ve
baygınlık geçirdiğini düşünün.
Bugün size birkaç soru soracaktım esasen. Ya,
bir insan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BARIŞ ATAY MENGÜLLÜOĞLU (Hatay) Çok özür
dilerim, hemen toparlayacağım.
BAŞKAN 60a göre süremiz bir dakika
Sayın Mengüllüoğlu.
Ben konuyla ilgili gerekli bilgileri
alacağım, arkadaşlarımdan da alacağım.
BARIŞ ATAY MENGÜLLÜOĞLU (Hatay)
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Bizim, tüm partilerin de, hepimizin de
ortak amacı, insanlarımızın acısını
hafifletmek olmalıdır. Barışçıl olan hak arama
talepleri her yerde, herkesin bence savunması gereken bir
davranış biçimidir. Bu konuda ben de bir hassasiyet
göstereceğim.
Ayrıca, Sayın Toğrul da Hasankeyf
için benden bir söz talebinde bulundu. Ben konuyu anlayamadım ama
sanırım Hasankeyfle ilgili bir basın açıklaması
yapılırken de benzer konular olmuş. Barışçıl
olan, şiddete kaçmayan her türlü hak arama taleplerinin bu ülkede özgürce
yapılmasını sağlamak hepimizin görevi olmalıdır
diyor, birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.41
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.05
BAŞKAN: Başkan Vekili Levent GÖK
KÂTİP
ÜYELER: İsmail OK (Balıkesir), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
----- 0 -----
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 88inci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Alınan karar gereğince denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, İstanbul
Milletvekili Şirin Ünal ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin ile 49 Milletvekilinin
Askeralma Kanunu Teklifi ve Millî Savunma Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- İstanbul Milletvekili Şirin Ünal ve
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem
Zengin ile 49 Milletvekilinin Askeralma Kanunu Teklifi (2/1940) ve Milli
Savunma Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 69)(´)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Değerli milletvekilleri, birazdan Komisyon
Başkanımıza ve şahsı adına bir sayın
vekilimize söz vereceğim. Ondan sonra soru-cevap işlemi olacak.
Özellikle Türkiye'nin, herkesin gözünün
kulağının burada olduğu bu kanunla ilgili
tartışmaların mümkün olduğu kadar yapılarak
uzlaşmayla bu kanunun çıkmasını arzu ediyorum. O nedenle
yapacağım soru-cevap işleminde Komisyona yönelteceğiniz
soruların görüştüğümüz Askeralma Kanunu Teklifiyle ilgili
olmasını sizlerden rica ediyorum ki Komisyon Başkanı
burada, aklımızda olan soruları, kendinizin tespit ettiği
eksiklikleri kendilerine sorarak yani bir tartışma içerisinde, mümkün
olduğu kadar bu kanunu daha çok tartışarak en doğru yolu
bulmayı arzu edelim. O yirmi dakikalık soru-cevap işleminde
arkadaşlarımızın bu kanun dışında başka
konulara girmemesini, bu kanunun özelliğinden dolayı sizlerden rica
ediyorum.
Değerli milletvekilleri, dünkü birleşimde
İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 69
sıra sayılı Kanun Teklifinin tümü üzerinde gruplar ve
şahsı adına bir milletvekili konuşmuştu.
Şimdi söz sırası, söz talep eden
Komisyon adına Millî Savunma Komisyonu Başkanı Sivas
Milletvekili Sayın İsmet Yılmaza aittir.
Buyurun Sayın Yılmaz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi dakika Sayın Yılmaz.
MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI
İSMET YILMAZ (Sivas) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın Başkanım, sayın
milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisi Millî Savunma Komisyonunda kabul
edilen ve Meclis Genel Kurulumuzda görüşülmesine başlanan Askeralma
Kanunu Teklifi üzerine Komisyon adına söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle sizleri saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin başında bu ülkenin
birliği, bütünlüğü ve değerleri için can veren
şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum, mekânları cennet olsun.
Uğruna can verdikleri değerleri ilelebet koruyup
yaşatacağız.
Arif Nihat Asyanın ifadesiyle Şehitler
tepesi boş değil/ Biri var bekliyor/ Yattığı toprak
belli/ Tuttuğu bayrak belli/ Kim demiş meçhul asker diye/ Toprağını
kahramanlar bekliyor. Üstünü de kahramanlar bekliyor.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Askeralma Kanunu Teklifini görüşmeye başladık. Bütün
partilerimize sonsuz teşekkür ediyorum çünkü Silahlı Kuvvetler ortak
değerimiz. Ortak bir çalışmayla ve ortak akılla
Silahlı Kuvvetlerimizin ve ülkemizin gücüne güç katacak bir teklifi hayata
geçirirsek bundan Türkiye kazanacaktır.
Sayın vekillerimizin konuşmalarından
da anlaşılacağı üzere, bu kanun teklifi halkımız
tarafından çok yakından takip edilmektedir. Kanun teklifinde hem
halkımızın beklentileri hem de Türk Silahlı Kuvvetlerimizin
ihtiyaçları dikkate alındı. Bu kanun teklifinde askerlik
sisteminin sürekliliği sağlanarak, öngörülebilir bir sistem içinde
eğitimli insan gücü kaynağının etkin ve verimli
kullanılması amaçlandı.
Bu teklif hazırlanırken Millî Savunma
Bakanlığı, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı,
İçişleri Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı,
Sağlık Bakanlığı, Tarım ve Orman
Bakanlığı ve Yükseköğretim Kurulu
Başkanlığıyla koordine edildi.
Teklifin içeriğinde, bu kamu hizmeti
alanlarında birçok yeni uygulama hayata geçirilmektedir. Bu uygulamalardan
en önemlisi, bundan sonra bir bedelli yasası
çıkarılacağı beklentisinin sona ermesidir. Bu beklentinin
sona ermesinin çok önemli sonuçları olacaktır. Bedelli
çıkacağı beklentisiyle askerliği tecil ettirme, yoklama
kaçağı ve bakaya gibi askere gitmeyi erteleyen unsurların
azalacağı, ortadan kalkacağı düşünülmektedir.
Hâlihazırda mevcut olan 2 milyon 200 bin yükümlü havuzunun bir daha
oluşmayacağı, yükümlülerin zamanında askere gideceği
beklenilmektedir.
Zamanında askere giderek askerlik
yükümlülüğünü er veya erbaş olarak yerine getiren yükümlüye askerlik
sonrası, asker öğrenci, dış kaynaktan muvazzaf
subay-astsubay, sözleşmeli subay-astsubay, uzman erbaş ve
sözleşmeli erbaş-er temininde ek puan verilmesi uygulaması
getirilmektedir. Böylece, askerliğini yapanlar askerliğini
yapmayanlara kıyasla askerlik mesleğine öncelikli
alınacaktır. Bu şekilde askerlik mesleğine alınanların
beş dakikalık bir mülakatla alınan personelden çok daha uyumlu
olacağına, askerlik sistemine uyum göstereceğine hiç şüphe
yoktur.
Askere gitmeyi teşvik eden yeni askerlik
sisteminde askerlik süresi de altı aya indirilmektedir. Bilindiği
üzere ülkemizde yükseköğretim okullaşma oranı her yıl
artmaktadır. 1995te erkekler için brüt yükseköğretimde
okullaşma oranı yüzde 21 iken bu oran bugün yüzde 111dir. Üniversite
sayısının ve kapasitesinin artmasıyla birlikte bu
oranın daha da artması beklenmektedir. Yılda yaklaşık
400 bin erkek yükseköğretimden mezun olmaktadır. Hâlihazırda 1
milyon 600 bin öğrenci ertelinin 1 milyon 300 bini üniversite
öğrencisidir. Doğal olarak altı aylık askerliğe tabi
yükümlü sayısı da artmaktadır. Askerlik süresinin
kısaltılmasının askere gitmeyi de teşvik edeceği
düşünülmektedir.
Gelişmiş, teknolojik, akıllı
silahların kullanımıyla birlikte Silahlı Kuvvetlerimizde
uzman personel istihdamı da artmaktadır. Sözleşmeli er
uygulamasının başlangıcında sözleşmeli er
sayısı bugünkü sayısının yaklaşık onda 1i
kadarken, yine uzman erbaş sayısı bugünkü mevcudun
yarısı kadarken, barışta yükümlü askerlik süresinin
altı ay olması siyasiler tarafından da teklif edilmiştir.
NATO içindeki ülkelerin orduları yeniden
yapılandırılmaktadır. Dünyanın 40 ülkesinde askeri
olan İngilterenin kara kuvvetleri sayısı 100 bin civarında
-112 bin- yine Fransanın da 100 bin civarındadır.
Orduların gücü salt asker mevcuduyla değil, teknolojiyi kullanan eğitimli
personelle birlikte değerlendirilmektedir. Bütün bu unsurlar dikkate
alınarak yeni getirilen düzenlemede hizmet süresi altı ay olarak
belirlenmiştir.
Bu kanun teklifiyle getirilen yeniliklerden biri de
altı ay er ve erbaş olarak askerlik yükümlülüğünü yerine
getirenlerden, istekli olanlardan uygun görülenler, terhise hak
kazandığı tarihten itibaren Bakanlıkça uygun görülecek
sayıda ve altı ay süreyle sınırlı olmak üzere askerlik
hizmetine devam edeceklerdir. Bu kapsamda askerlik hizmetine devam edenlere, bu
görevlerinin devamı süresince net asgari ücretten az olmamak üzere
harçlık da ödenecektir.
Teklifle getirilen bir diğer yeni uygulama
yedek astsubaylık sistemidir. Mevcut sistemde liseden sonra iki veya üç
yıl süreli yükseköğretim kurumlarından mezun olanlar er olarak
askerliğini yapmaktadırlar. Yine, yedek subay hakkına sahip
olacak ancak ihtiyaç fazlası nedeniyle yedek subaylardan er olarak
askerliğini yapanlar da var. Yeni düzenlemeyle, Türk Silahlı
Kuvvetleri, ihtiyacı kadar yedek subay adayını, iki veya üç
yıl süreli yükseköğretim kurumlarından mezun olanlar
arasından ve dört yıl ve daha fazla süreli yükseköğretim
kurumlarından istekleri de dikkate alınarak seçmektedir. Türk
Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaç duyduğu yedek subay miktarından
fazla yükümlüler, askerlik hizmetini erbaş ve er olarak yerine
getirecektir. Yedek astsubayların hizmet süresi, yedek subaylar gibi on
iki ay olarak belirlenmiştir.
Kanun teklifiyle getirilen bir diğer yenilik
bedelli askerlik uygulamasıdır. Bedelli askerlik her dönem için
uygulanır hâle getirilmektedir. Yeni getirilen düzenlemeyle, istekli
olanlar arasından Bakanlıkça belirlenen sayıda yükümlü, 240 bin
gösterge rakamının memur aylık katsayısıyla
çarpımı sonucu bulunacak bedeli, silah altına alınmadan
önce Bakanlıkça belirlenen sürede peşin ödemeleri ve bir aylık
temel askerlik eğitimini tamamlamaları hâlinde askerlik hizmetini
yerine getirmiş sayılacaklardır.
Askeralma Kanunu Teklifinin getirdiği bir yeni
uygulama da tabiplere ilişkindir. Bu düzenlemeyle, hem Türk Silahlı
Kuvvetlerinin tabip ihtiyacının karşılanması hem de
tabip olmayan yerleşim yerlerinde hekim eksikliğinin giderilmesi
amaçlanmaktadır. Yeni getirilen düzenlemeyle, Bakanlık ile
Sağlık Bakanlığınca her celp döneminde müştereken
belirlenen yer ve miktarda yedek subay aday adayı olarak silah altına
alınacak tabipler, temel askerlik eğitimini takiben devlet hizmeti
yükümlülüğünü yapmak üzere Sağlık Bakanlığı
emrine verilecek ve bu yükümlülüğü yerine getirinceye kadar geçici terhis
edilecek; bunlardan usulüne uygun olarak devlet hizmeti yükümlülüğünü
yerine getirenler Sağlık Bakanlığınca Bakanlığa
bildirilecek ve bunlar da asteğmen olarak terhis edilecektir.
Bakanlık ile Sağlık Bakanlığınca her celp
döneminde müştereken belirlenen yer ve miktarda -Hakkâri Yüksekovada veya
Şemdinlide- askerlik hizmetini yedek subay olarak yerine getiren tabipler
devlet hizmeti yükümlülüğünü de tamamlamış olacaklardır.
Yeni getirilen teklifle getirilen bir başka
yenilik de teknik bilimler meslek yüksekokulu ve meslek lisesi mezunları
ile tarım, turizm ve mevsimlere bağlı sektörlerde faaliyet
gösteren yükümlülerin askere sevkine, Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaç
ve öncelikleri de dikkate alınarak, mesleklerine uygun olarak
sınıflandırma ve istedikleri celp döneminde silah altına
alınma taleplerine ilişkin usul ve esaslar da Bakanlıkça
belirlenecektir. Turizm bölgelerinde çalışanlar turizm mevsiminin
yoğun olduğu dönemde değil, olmadığı dönemde;
tarım alanında çalışanlar ekim, biçim, harman döneminde
değil, onlardan daha sonra askere gidebilecektir.
Yine, getirilen teklifle askerlik erteleme süreleri
yeni düzenlemeyle azaltılmaktadır. Lise ve dengi okullarda
öğrenim görenler mevcut kanunda 29 yaşına kadar erteleniyordu,
yeni kanunda 22 yaşına kadar. Fakülte ve yüksekokulda öğrenim
görenler eski kanunda 29 yaşına kadar erteleniyordu, yeni kanunda 28
yaşına kadar. Lise mezunları mezun olduktan sonra üç yıl
erteleme hakkına sahipler ve 22 yaşını geçmeyecekler;
meslek lisesi mezunları ise -normal liseden mezun olanlar üç yıl
erteletebiliyordu- 3+3 yani 25 yaşına kadar askerliklerini
erteletebilecekler. Fakülte ve meslek yüksekokullarında öğrenim
görenler mevcut kanunda 29 yaşına kadar erteletebiliyordu, yeni
kanunda 28; yine, kamu görevlisi yurt dışında staj yapabilir,
yüksek lisans yapabilir, doktora yapabilir, eski kanunda 35 yaşına
kadar erteletebiliyordu, yeni kanunda 32 yaşına kadar; sporcular 38
yaşına kadar erteletebiliyordu, yeni kanunda 35 yaşına
kadar; orijinal, bilimsel çalışma yapanlar, araştırma
yapanlar 36 yaşına kadar askerliğini erteletebiliyorlardı,
yeni getirilen düzenlemeyle bu erteleme yaşı 35e çekilmektedir.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; yeni kanun teklifinde, yoklama kaçağı, saklı ve
bakayalara verilen cezalar da artırılmaktadır. Bir örnek vermek
isterim. Mevcut kanunda, bir yıl içinde gelenler 500, yakalananlar 2 bin;
bir yıldan sonra gelenler 750, yakalananlar 3 bin Türk lirası idari
para cezasıyla cezalandırılıyordu ve bu cezaları verme
yetkisi de il ya da ilçe idare kurullarında idi. Yeni getirilen
düzenlemeyle, kaçak kaldıkları gün süresi kadar idari para
cezasıyla cezalandırılmakta, kendiliğinden gelenler için
her gün için 5 lira, yakalananlar için ise her gün
karşılığı 10 Türk lirası idari para
cezasıyla cezalandırılmakta, para cezasını vermeye
yetkili makam da askerlik şubesi başkanı olmaktadır.
Yine, izin süreleri değiştirilmekte.
Mevcut 1111 sayılı Kanunda erbaş ve erlerin izin süreleri muvazzaflık
hizmetinin her ayı için iki gün, on iki ay muvazzaflık vardı,
12x2=24 gün izin alıyorlardı, dolayısıyla, normalde on iki
ay da değil on bir aya düşüyordu; şimdi getirilen düzenlemede
ise erbaş ve erlere, hizmetinin her ayı için bir gün izin veriliyor.
Yine, mevcut kanunda radyoaktif ışınla çalışanlara
otuz güne kadar sıhhi izin verilirken, getirilen düzenlemede radyoaktif
ışınla çalışan erbaş ve erlere her ay için iki
gün ilave izin verileceği düzenlemesi getirilmektedir. Yine,
sağlık izin süreleri de kısaltılmaktadır. Mevcut
kanunda, erbaş ve erlere verilen hava değişimi ve istirahat
sürelerinin toplam otuz güne kadar olan kısmı muvazzaf askerlik
hizmetinden sayılmaktaydı; yeni getirilen düzenlemede, hava
değişimi ve istirahatte geçen sürelerinin, her ay için bir günlük
kısmı askerlik hizmetinden sayılmaktadır.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; yurt dışı erteleme yaşı da
düşürülmektedir. Mevcut düzenlemede yurt dışında doğan
ve ikamet edenler 38 yaş sonuna kadar askerliklerini erteletebilecek iken
yeni getirilen düzenlemeyle bu yaş 35 yaşına çekilmektedir.
Yine, dövizle askerlik miktarı da
artırılmaktadır. Mevcut düzenlemede, 2 bin avro ödemek
kaydıyla ve Bakanlıkça belirtilen uzaktan eğitimi almaları
hâlinde askerlik hizmetini yerine getirmiş sayılanlar yeni
düzenlemede, bu kanunda belirtilen 9uncu maddedeki gösterge
rakamının -240 bin- memur aylık katsayısıyla
çarpımı sonucu bulunacak tutarın, avronun ödenmesi ve uzaktan
eğitimin alınması kaydıyla dövizle askerliğini
yapmış şartı aranıyor.
Yine, askerlik hizmetini er veya erbaş olarak
yapanlara da ilave haklar tanınmaktadır. Bunlar: Asker ailelerine
yapılan yardım miktarı artırılmakta. Askerlik
hizmetini er veya erbaş olarak yapıp da daha sonra Millî Savunma
Bakanlığının personel ihtiyacına başvuranlara
yüzde 20ye kadar ancak bunlar yüksekokul veya meslek lisesi mezunu ise yüzde
25e kadar ilave puan verilecek.
Yine, kendi üzerlerine konutları olmayanlara
Toplu Konut İdaresinden öncelikli konut temin edilebilecek.
Yine, hizmet süreleri içerisinde kamu ve belediyeler
tarafından işletilen toplu taşıma hizmetlerinden ücretsiz
yararlanacak.
Hizmette geçen süre içinde de müze ve ören yeri gibi
yerlerden de ücretsiz yararlanılmakta.
Çok daha önemlisi -daha önceki yıllarda hep
Plan ve Bütçe Komisyonunda arkadaşlarımız teklif ederlerdi
askerlik hizmet borçlanmasının devlet tarafından
karşılanmasıydı ikinci altı aylık dönemdeki
hizmet borçlanması devlet tarafından karşılanıyor.
Öğretmenlerin askerlik hizmeti uygulaması
aynen devam etmektedir.
Emniyet hizmetleri sınıfı
mensuplarının askerlik hizmeti aynen devam etmektedir.
Jandarma Genel Komutanlığı ile Sahil
Güvenlik Komutanlığı mensuplarının kurumlarından
ilişiklerinin kesilmesi sonrası askerlik hizmeti uygulaması Türk
Silahlı Kuvvetleri personeli uygulamasına tabidir. Yine, Jandarma ve
Sahil Güvenlik Akademisinden veya Jandarma Genel Komutanlığı ile
Sahil Güvenlik Komutanlığı adına okudukları okuldan
ilişiği kesilenlerin okuduğu sürelerin askerlikten
sayılmasına dair uygulamada, yine askerî öğrenciler, Millî
Savunma Üniversitesi ve yine Millî Savunma Bakanlığı adına
okuyan öğrenciler gibi aynı hükümlere tabidir.
Yine, bu kanunun uygulanmasına dair yönetmelik
altı ay içerisinde çıkartılacak; bu kanun
çıktığında 2 kanun yürürlükten kaldırılacak, 1111
sayılı Askerlik Kanunu ile 1076 sayılı Yedek Subaylar ve
Yedek Askerî Memurlar Kanunu yürürlükten kaldırılacak; geçici
maddeyle Jandarma Genel Komutanlığının ve Sahil Güvenlik
Komutanlığının erbaş ve er ile askerlik yükümlüsü
ihtiyacı için Cumhurbaşkanı kararıyla belirlenecek süre
yine bu çerçevede sağlanacak; yasanın yürürlüğe girmesiyle
birlikte askerlik hizmetini, er ve erbaş olarak altı aylık
hizmet süresini tamamlayanlar terhis edilecek, isteyenlerden uygun görülenler
altı ay daha askerlik hizmetine devam edebileceklerdir.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
bu arada daha önceki dönemden birkaç hususta da yine sayın Genel Kurula
bilgi sunmak istiyorum. Hâlen Mayıs 2019 celbinin kıtalara sevki
devam etmektedir. 10 Haziranda başladı, 8 Temmuza kadar 29 bin
yükümlünün kıtalara sevkleri devam etmektedir. Bu yükümlü erler öncelikle
hudut birlikleri ile Kıbrıs hudutlarındaki birliklere tertip
edilmiştir. Ağustos celbi 18 Temmuzda başlayacaktır. Bu
celpte erlerin 12 bini doğrudan batıdaki kıtalara gönderilecektir.
Kasım 2019 celbi ise Eylül 2019da başlayacaktır. Kara
Kuvvetleri Komutanlığının öncelikli görevi olan
hudutların korunmasına yönelik birliklerin öncelikleri
belirlenmiş ve birinci öncelikli desteklenecek birliklerin Mayıs 2019
celbinden itibaren hâlihazır seviyenin muhafaza edilmesi
hedeflenmiştir. Bu tedbirlere ilave olarak, Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti hududu dâhil hudutların kritik kesimlerinin komando
birlikleriyle takviye edilmesi de planlanmıştır.
Yine, 27 AB ülkesinin 20sinde zorunlu askerlik
yoktur. Ancak Alman Savunma Bakanıyla, yine Hollanda Savunma
Bakanıyla bizzat görüştüğümde, kaldı ki onların da
kendi White papper diye silahlı kuvvetlerinin plan ve programı var,
yine burada güvenlik konseyinin üyesi olacağı, işte
uluslararası toplumun eşit bir sorumlusu olarak kendi üzerlerine
düşen sorumluluğu yerine getireceklerini belirterek açıkça
yazıyor. Aslına bakınca, Zorunlu askerliği
kaldırmadık, zorunlu askerliği askıya aldık.
diyorlar. Niçin askıya aldılar? Yeteri kadar talep ettiklerinde genç
nüfus bulamıyorlar. Eğer Türkiyedeki nüfus artış
hızı Silahlı Kuvvetlerimizin ihtiyacını
karşılayacak kadar olmazsa bilin ki Türkiyenin de varacağı
nokta orasıdır. Yoksa ne Almanya ne de Hollanda zorunlu
askerliği kaldırmadı, oradaki tabire de arkadaşlarım
bakabilirler suspension askıya almak. Dolayısıyla çocuk
sayısında hangisi olabilir onu söylemem, sayısını
bilmem ama Silahlı Kuvvetlerimizin ihtiyacı kadar bir neslin devamının
sağlanması bu ülkenin bekası için de gereklidir.
ENEZ KAPLAN (Tekirdağ) Suriyeden getiririz,
fark etmez.
MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI
İSMET YILMAZ (Devamla) - Yine, bir başka, Suriyeli
sığınmacıların Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesine
geçmesinin önü açılıyor mu? diye de bir bilgi sunmak isterim. Böyle
bir açılma yok. 22 yaşından sonra vatandaşlığa
alınanlara muafiyet, daha genç yaşlarda vatandaşlığa
alınanların askerlik yükümlülüğünde bulunması yönündeki
mevcut uygulama da aynen korunmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ŞENOL SUNAT (Ankara) Aynen korunmuyor ki,
mülteci sayısı artacak.
BAŞKAN Buyurun.
MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI
İSMET YILMAZ (Devamla) - Yine, bedelli askerlik yapanları biz temel
askerlik eğitimine alıyoruz. Çünkü, bu insanların seferberlik
kaynağına alınabilmesi için temel eğitime ihtiyaç
vardır. Sivil savunma hizmetlerinde görevlendirilmesi hususunda özel bir
kanuni düzenleme de gerekmektedir.
Yine, bir başka bilgi vermek isterim:
Askeralma ibaresi 1970 tarihinden itibaren bizim mevzuata girmiştir,
1325 sayılı Millî Savunma Bakanlığının Görev ve
Teşkilatı Hakkında Kanunla birlikte. 2012de asker alma
ayrı; birleştirilmiş, tek tabir hâline getirilmiştir
yanlış anlamaları önlemek için. Yükümlülük esasına göre
askerlik hizmetini yapacak yedek subay, yedek astsubay, erbaş ve erlerin
yükümlülük esasına vurgu yapmak maksadıyla kanunun adı
Askeralma Kanunu olarak ifade edilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edelim Sayın Yılmaz.
MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI
İSMET YILMAZ (Devamla) Teşekkür ederim Başkanım.
Çok kısa sürede bitiriyorum.
Yine bir sayın vekilimiz Askerî personelin
sendika hakkı niçin yoktur? dedi. 4688 sayılı Kamu Görevlileri
Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanununun Sendika Üyesi
Olamayacaklar başlıklı 15inci maddesinde Silahlı
Kuvvetler mensubu da sayılmaktadır. Dolayısıyla, kanun
değişikliği gerekiyor.
Yine, bir vekilimizin Muş Hasköy Jandarma
Komutanlığında zorunlu askerlik görevini yerine getirirken Er
Uysal Doğanın 2012 tarihindeki ölümüyle ilgili başvurulara bir
cevap alınamadığı şeklinde bir ifadesi olmuştu.
Jandarma Genel Komutanlığından bu konuda sorulan bilgi ve
alınan cevap şu şekilde: Kaza olay raporu tutuldu. Akabinde
olay yargıya intikal etti. 8. Kolordu Askerî Savcılığı
tarafından yapılan kriminal inceleme sonucunda kovuşturmaya yer
olmadığına ilişkin karar verilmiştir. Ancak aileler
bu kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karara da
itiraz ediyorlar. Bundan sonra yeni bir hukuki yol, prosedür açılır
mı? Onu da yüce Meclisin takdirine bırakıyorum.
Yine, şehitlerin ne mezhebine ne inancına
ne etnik kimliğine bakılmaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Yılmaz.
MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI
İSMET YILMAZ (Devamla) Sonsuz teşekkür ediyorum Başkanım.
Bu ülke için, bu bayrak için can veren, aynı
Çanakkalede olduğu gibi
Çanakkalede gidin, şehit olanlara
bakın; Selahaddinden gelen var, Erbilden gelen var, Hamadan gelen var,
Şamdan gelen var, Kudüsten gelen var, İşkodradan gelen var,
Balkanların dört bir köşesinden gelen var. Dolayısıyla,
orada nasıl bir ve beraber
Sivastan da var, Erzurumdan da var,
Adanadan da var. Orada kimsenin, gelenlerin dinine, diline, ırkına,
mezhebine bakılmadığı zaman, işte o zaman Türkiye
büyük oluyor. Türkiyenin büyüklüğü birliğinden,
beraberliğinden, gücünden geçiyor.
Sözleşmeli subay ve astsubaylıktan
muvazzaf subay, astsubaylığa niçin geçirmiyoruz? Kanununda bu var,
2019 yılı Ağustos ayında sınav
yapılmasını düzenliyoruz, getireceğiz Muhterem
Başkanım.
Yine bir konuda da bilgi vermek isterim.
Zırhlı tanklarda, zırhlı muharebe araçlarında son
cümlemdir Muhterem Başkanım- geliştirilmiş zırhlı
personel taşıyıcılarındaki personel yükümlü oranı
nedir? diye soruldu. Şu anda yüzde 75-80 oranında uzman personelden
karşılanmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Yılmaz.
MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI
İSMET YILMAZ (Devamla) Mevcut uzman personel durumu, yükümlü personelin
tamamının terhis edilemeyeceği ve yeni silahaltına
alınacak yükümlü personel de göz önüne alındığında bu
konuda bir zafiyet yaşanmayacağı değerlendirilmektedir.
Bu kanuna tüm milletvekillerimizin, tüm
gruplarımızın, tüm partilerimizin vermiş olduğu destek
için sonsuz teşekkür ediyorum. Emekleriniz için her birinize ayrı
ayrı teşekkür ediyorum. Muhterem Başkanım, size de
nezaketiniz için sonsuz teşekkür ediyorum. Sağ olun, var olun.
Hayırlı uğurlu olsun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
Teklifin tümü üzerinde şahısları
adına son konuşmacımız İstanbul Milletvekili
Sayın Şirin Ünal. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika Sayın Ünal.
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Askeralma Kanunu Teklifi
hakkında şahsım adına söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin başında, Tuncelide hain terör
örgütü PKKyla mücadelede şehit düşen 2 askerimize Cenab-ı
Allahtan rahmet diliyorum. Yaralı Mehmetçiklerimize acil şifalar
diliyorum.
Ayrıca, Hakkın rahmetine kavuşan
Cumhuriyet Halk Partisi Denizli Milletvekilimiz Sayın Kazım Arslan
Beye Allahtan rahmet diliyorum. Kederli ailesine ve sevenlerine,
dostlarına da başsağlığı diliyorum.
Dünyada ve Türkiyede askerî teknolojinin süratle
gelişmesi, tehdit algısının değişmesi, yeni silah
sistemleri ile araç ve gereçlerin çeşitlenmesi, muharebe sahasında
yaşanan konsept değişiklikleri, bölgesel ve küresel güç
dengelerinin değişkenliği Türk Silahlı Kuvvetlerinin
dünyadaki gelişmelere hızla ayak uydurmasını ve yeni
donanımlar ile etkin personel kullanımını da zorunlu hâle
getirmektedir. Böylece, yeniden yapılanma süreci içinde bir yanda zorunlu
askerlik sisteminin geniş tabanını muhafaza etmek, diğer
yandan ihtiyaçlar doğrultusunda etkin, dinamik, yetenekli ve verimli
personel sayısını artırarak profesyonel yapıyı
güçlendirmek gerekmektedir. Bu yolla toplumun tüm katmanlarında askerlik
sistemine dâhil olmaya hevesli personelin kolaylıkla sisteme dâhil olmaları,
sistem içinde kalmaları, kısa ve uzun vadede Silahlı Kuvvetlerin
ihtiyaç ve beklentilerine cevap verebilecek verimliliğe
ulaşmaları beklenmektedir.
Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifiyle
asker alma ve seferberlik faaliyetlerine esas olan 1111 sayılı
Askerlik Kanunu ile 1076 sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askerî
Memurlar Kanunu yürürlükten kaldırılacaktır. Bu kanunlarda
düzenlenen konuların tek kanun hâlinde toplanarak uzun yıllar asker
alma süreçlerinde yaşanan değişkenliğin de ortadan kaldırılmasını
hedefliyoruz. Modern ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaçlarına
uygun personel seçiminin önünün açılması, ülkenin sahip olduğu
nüfus gücünün daha da verimli hâle getirilmesi hedeflenmektedir. Buna göre
askerlik yükümlülüğünün iş hayatını bölen, aile
kurulmasını engelleyen veya geciktiren, iş verimini ortadan
kaldıran, işsizlik sürecini uzatan ve iş bulmayı
zorlaştıran bir süreç olmaktan çıkarılarak bir yandan
saydığımız süreçleri hızlandırıp ekonomiye
ciddi katkılar getirmesi diğer yandan sisteme dâhil olan yetenekli
personelin sistem içinde kalması ve Türk Silahlı Kuvvetlerine
profesyonel katkı sağlaması umulmaktadır. Bu yolla
yükümlülüğünü yerine getirerek askerlik mesleğini kalıcı
bir çalışma alanı olarak seçen personelin askerî kurallar içinde
rütbe beklemeden yükselmesinin temini de moral ve motivasyonun artıracak,
sistemi kuvvetlendirecektir. Yetenekli ve verimli personel teminini
kolaylaştırıcı bir yol olarak görülmektedir. Bu kapsamda
hazırlanan kanun teklifiyle modern, öngörülebilir, eşit hizmet süresine
sahip eğitimli insan gücü kaynağının etkin ve verimli
kullanılması, zorunlu askerlik hizmetine tabi yükümlülerden azami
derecede istifade edilmesi, gençlerimizin bir taraftan ordumuzun
ihtiyacını karşılayarak ülkemizin ve milletimizin savunmasına
katkı sağlarken diğer taraftan da kendi eğitim,
öğrenim ve mesleki gelişmelerini sağlamaları, iki yıl
veya daha fazla süreli yükseköğretim kurumlarından mezun olanlara
yedek astsubay olma imkânının getirilmesi, erbaş ve erler için
hizmet süresinin on iki aydan altı aya indirilmesi ve yedek subay ve yedek
astsubayların hizmet süresinin on iki ay olarak öngörülmesi, bu kapsamda
kısa dönem askerlik uygulamasına son verilmesi, askerlik hizmetini
yerine getiren erbaş ve erlerden istekli olanlara terhis hakkını
kazandıktan sonra altı ay süreyle göreve devam etme imkânı
verilmesi ve böylece Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyacı olan
yetişmiş uzman personel teminine altyapı
oluşturulması, askerlik hizmetini yapmakta olan erbaş ve erlere
gerek silahaltındayken gerekse terhis sonrası çeşitli mali ve
sosyal imkânlar sağlanması, bedelli askerlik hizmetinin yoklama
kaçağı ve bakaya durumunda olan yükümlüler hariç sürekli hâle
getirilmesi ve kanunda belirtilen bedel miktarını ödemeleri ve bir
aylık temel askerlik eğitimini almaları şartıyla
askerlik hizmetini yapmış sayılmaları, yabancı
ülkelerde bulunan ve vatandaşlık hakkına sahip olanlar ile
oturma veya çalışma iznine sahip olarak işçi, işveren veya
bir meslek ya da sanat mensubu sıfatıyla yabancı ülkelerde en az
üç yıl süreyle fiilen bulunan vatandaşlara kanunda öngörülen bedeli
ödemeleri ve verilecek uzaktan eğitimi almaları şartıyla
askerlik hizmetini yerine getirme imkânı sağlanmaktadır.
Millî Eğitim Bakanlığının
ihtiyacı olan ve Millî Savunma Bakanlığının uygun
görmesi hâlinde öğretmenlik mesleğini fiilen icra eden yükümlülerin
temel askerlik eğitimini takiben Millî Eğitim
Bakanlığı emrine verilmesi, Emniyet teşkilatı
kadrolarında emniyet hizmetleri sınıfına mensup personel
ile polis eğitim ve öğretim kurumlarında öğrenim gören veya
bu kurumların giriş sınavlarını kazananların her
türlü askerlik işlemlerinin ertelenmesi ve Emniyet
teşkilatlarında on yıllık hizmet süresini
tamamlayanların askerlik hizmetini yerine getirmiş
sayılmaları, askerlik hizmetini yedek subay olarak yerine getiren
tabiplerin devlet hizmeti yükümlülüğünü tamamlamış
sayılması ve temel askerlik eğitimine takiben Sağlık
Bakanlığı kadrolarında devlet hizmeti yükümlülüğünü
tamamlayanların askerlik hizmetini yerine getirilmiş
sayılmaları, Jandarma Genel Komutanlığı ile Sahil
Güvenlik Komutanlığı personelinin askerlik yükümlülüğüne
ilişkin düzenleme yapılması, ayrıca 211 sayılı
Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu ve 926 sayılı Türk
Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu başta olmak üzere çeşitli
kanunlarda kanun teklifiyle uyumun sağlanması amacıyla
değişiklerin yapılması öngörülmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Gazi Mustafa Kemal Atatürkün de dediği gibi, tarihte
benzeri görülmemiş kahramanlıkları, fedakârlıkları
göstermiş olan kahraman Türk ordusu için kanun teklifimizin hayırlara
vesile olmasını diliyorum. Teklifimizin sayın
milletvekillerimizin yapıcı önerileriyle daha da
olgunlaşacağına inanıyoruz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Çok teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Değerli milletvekili
arkadaşlarıma teşekkür ederim. Özellikle, ben 60a göre her
zaman söz veririm ama bu soru-cevap işleminin sadece askerlik kanunuyla ilgili
olmasını rica ettim konu bir bütün içerisinde
tartışılsın diye.
Şimdi, sisteme giren 2 arkadaşımız
var. askerlik kanunuyla ilgili Komisyona soru sormak isteyen
arkadaşlarımıza -sanırım 7-8
arkadaşımız daha girebilir sisteme- bir on dakika söz veririm,
ondan sonra Komisyon Başkanı cevap verir. 60a göre sisteme giren
arkadaşlarımızı da ben daha sonra
değerlendireceğim, onların hakları saklı.
Bu bakımdan, Komisyonumuza soru sormak isteyen
arkadaşlarımızın sisteme girmelerini rica ediyorum.
Sayın Cinisli
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum)
Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Komisyonumuza iki sorum olacak. Birincisi, ülkemiz
için çok önemli bu kanun teklifinin Komisyonunuzda ne kadar
tartışıldığı ve ne kapsamda
tartışıldığıyla ilgili bilgi verirseniz çok
memnun olurum.
İkincisi de, Sayın Millî Savunma
Bakanımız Hulusi Akar Beyin yüce Meclisimizi ne zaman
bilgilendireceğiyle ilgili de bizi aydınlatırsanız memnun
olurum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Pekgözegü
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Sayın Başkan, öncelikle, zorunlu askerliğin
olmadığı, vicdani ret hakkının
tartışılabildiği bir zeminde konuşulamamasının
bir eksiklik olduğunu düşünüyorum.
Türkiye Barolar Birliği ile Türkiye Emekli
Astsubaylar Derneğinin düzenlediği bir sempozyumda 2005-2015
arasında çatışmalarda yaşamını yitiren asker
sayısının 818, aynı dönemde intihar sonucu
yaşamını yitiren asker sayısının ise 934
kişi olduğu söyleniyor. Sorum şu: Son on yılda
çatışmalarda yaşamını yitiren asker sayısı
kaçtır? Bunlardan kaçı sözleşmeli askerdir? Ve son on yılda
intihar şüpheli ölümler sonucu yaşamını yitiren asker
sayısı kaçtır? Ve yargıda cezasızlık ve
kovuşturmaya yer olmadığı yönünde kaç tane böyle karar
vardır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Sayın Kılıç
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Tarihimizde askerî varlığımız
değişik süreçlerden geçmiştir. İki yüz yıl önce
Yeniçeri Ocağının kapatılmasının ardından
Asakir-i Mansure-i Muhammediyye ordusu kuruldu, askerlik ise çok az bir
maaşla, kısa olmak üzere tam on iki yıl oldu.
İmparatorluğun ilk üç asrında dünyanın en önemli askerî
gücünü oluşturan Osmanlı ordusu 17nci yüzyıldan itibaren
değişen askerî sistemlere ayak uydurmak için imparatorluğun son
üç yüz yılını ise arayışlarla geçirdi. 1846 tarihli
Kura Kanunu ile askere alma işlemlerine bir düzen getirildi. 1908de yeni
bir askere alma kanunnamesi hazırlandı ama siyasi ortamdan
dolayı kanun çıkarılamadı. 12 Mayıs 1914te
Mükellefiyet-i Askeriye Kanun-u Muvakkati adıyla ülkemizde mecburi
askerlik başladı.
BAŞKAN Sayın Çelebi
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir)
Teşekkürler Sayın Başkan.
6 sorum olacak:
1) Muharip yükümlü erbaş/er kadro
sayısı nedir?
2) Kadroların revizesi yapılacak
mıdır Silahlı Kuvvetlerde? Kapatılacak tugaylar var
mıdır? Bölge ekonomisine katkısı olan tugaylar
kapanırsa tedbir almayı düşünüyor musunuz?
3) Seferberlik Kanununun bu kanuna entegre edilmesi
gerekiyor muydu?
4) Geçmişten günümüze doğan erkek
sayısı, silahaltına alınan miktar, gerçekleşen miktar
nedir son on yıl için?
5) Celp ihtiyacını azaltmak için
sözleşmeli er, uzman çavuş almayı düşünüyoruz. Onların
özlük haklarıyla ilgili iyileştirmeler yapılacak mı,
özellikle sözleşmeli erlerin kadroya alınmalarıyla ilgili?
6) Altı aylık askerlik gerçekleşirse
mevcut yüzde 70 oranına hangi tarihte ulaşabileceğiz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Koç
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Benim iki sorum olacak.
Birincisi, bu bedelli askerlik yasası
düzenlenirken ya da teklif edilirken bölgeler arasındaki gelir
dağılımı dikkate alınmış mıdır?
Diğer bir soru, yoksul olan Türkiye halkı
düşünüldüğünde, para ödemeden askerliğe gitmek istemeyen
şahıslar hakkında bir düzenleme yapılacak mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Akar
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan,
evet, tüm siyasi partilerle birlikte Türkiye'nin ortak değeri olan Türk
Silahlı Kuvvetleri Kanununda çok ciddi bir değişiklik yapıyoruz,
burada bedelliyi de kalıcı hâle getiriyoruz, bundan sonra yeni bir
yasal düzenlemeye ihtiyaç olmadığı söyleniyor.
Şimdi size sormak istiyorum:
Milletvekilliği yaşı düşürüldü değil mi, hepimizin
bildiği gibi? Askerliğini yapmayan bir milletvekili erkek
arkadaşımız askere gittiğinde veya bedelli yapmak
istediğinde neredeyse bir maaşına yakın bir ücretle
bedelliyi yapabilecek.
Peki, bu arkadaşımız milletvekili
seçilmediğinde, 2 bin lira asgari ücretle
çalıştığını düşündüğünüzde bunun
bedelli askerlik yapma hakkı ne olacak?
Onun için şunu öneriyorum: Bir gelir testi ve
kademeli bir ücretlendirmenin daha doğru olacağını
düşünüyorum, böylece Anayasanın eşitlik ilkesinden de
ayrılmayız diyorum.
BAŞKAN Sayın Şevkin
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Ben Bandırmadan
bir annenin feryadını iletmek üzere söz aldım.
669 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle
haksız yere tasfiye edilip üniformaları ve hayatları ellerinden
alınan binlerce gencin ve binlerce ailenin alın teri hakları ne
olacak? Otuz beş aydır sesimizi duymuyorlar. Bitsin artık bu
haksızlık, evlatlarımızın üniformaları verilsin,
evlatlarımız gülsün artık, duyun bizi. diye Bandırmadan
bir anne feryat etmiş.
Türk Silahlı Kuvvetlerinde 30 bin olmak üzere,
haklarında soruşturma açılmayan, hapis cezası almayan, yurt
dışı yasağı bulunmayan on binlerce insan KHK
mağduru olup açlığa mahkûm edilmiş durumda. Bir devletin
vatandaşını cezalandırması söz konusu olamaz, ölüme
mahkûm edemez, etmemelidir. İşten atılan on binlerce memur ve
devlet görevlisi ve TSKnin itiraz hakkı, adil bir yargılama ve
yeniden değerlendirme hakkı talep ediyor insanlarımız.
Meclis, suçsuz günahsız insanların sesine kulak vermelidir.
BAŞKAN Sayın Filiz
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Sayın Başkan, bu kanunda yapılan değişikliklerle ilgili
olarak -konu, bütün yönleriyle- her alanda ihtiyaç duyulan asker
sayısı, kullanılan teçhizatlar, silahlar,
caydırıcılık ve benzeri faktörler göz önüne alınarak
bir model çalışması yapılmış mıdır ve
bu model esas alınarak bir simülasyon yapılmış
mıdır? Bu değişikliklerin sonucu Türk ordusuna nasıl
yansıyacaktır? Bu konuda Komisyonun cevaplandırmasını
istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Akar, tekrar
girmişsiniz sisteme.
Buyurun.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan, beni
rahatsız eden ikinci bir konu da şu ekstra puan meselesi; yüzde 20ye
kadar ve yüzde 25e kadar, ucu açık. Yani 1den 25e kadar
gidebiliyorsunuz, 1den 20ye kadar gidebiliyorsunuz, ucu açık bir
şey. Böyle bir şey olamaz. Bunu tamamen oradaki insanların
inisiyatifine kalmış ya da referanslarına kalmış bir
olay olarak değerlendiriyorum. Yani siyaseti ve askeriyeyi bunun
dışında tutmalıyız diye düşünüyorum. Bununla
ilgili gerçekten bir daha üzerinde konuşulmalı, tartışılmalı.
Evet, bir ekstra puan verilebilir ama bunun altyapısı, şartları,
prosedür, kriterleri oluşturulur ve her birinin bir tanımı
vardır. Şu kritere uyuyorsa 3 puandır, bu kritere uyuyorsa 2
puandır, toplamda 25 puandır, 20 puandır, 19 puandır:
dersiniz. Ama burada 25e kadar, 20ye kadar dediğinizde birilerinin inisiyatifine
bırakmış oluyorsunuz. Bana göre doğru bir madde değil.
Bunun tekrar gözden geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum, insanın
vicdanını yaralar diye düşünüyorum.
BAŞKAN Sayın Komisyon
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan, süre
var, bir şey daha söyleyebilirim o zaman.
BAŞKAN Sayın Komisyon
cevaplandırsın, bakarız, artarsa veririm.
Buyurun.
MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI
İSMET YILMAZ (Sivas) Sayın Akarın bütün sorularına
yazılı cevap vermeye de hazırız Muhterem
Başkanım, ondan sonra cevapsız bir soru kalmayacaktır.
Öncelikle Sayın Akarınkinden
başlayayım Muhterem Başkanım. Askerliğe siyasetin
girmesini, liyakatsiz bir değerlendirme yapılarak personel
alınmasını biz de istemeyiz. Bu konuyla ilgili yönetmelik
çıkacak. Bu yönetmelikte -sizin söylediğiniz kriterler- objektif
kriterler, tartışılmaz, herkesçe genel kabul görür kriterler
getirilecektir. O konuda bir sıkıntı olmaz diye
düşünüyorum.
Komisyondayken milletvekillerimiz de Bu puan yüzde
20 değil de biraz daha aşağı, biraz daha fazla olabilir.
şeklinde ifade etti. Bununla ilgili yine ortak mutabakata varırsak
bir şey getirebiliriz, orada da bir sıkıntı olmaz.
Model çalışması yapıldı
mı? Aslında bakınca, bu çalışma sadece şimdi değil
-Sayın Mehmet Ali Çelebi de söyledi- ta eski genelkurmay
başkanları döneminde yapılmış bir
çalışmaydı. Her zaman Silahlı Kuvvetlerimizin yeniden
yapılandırılması
Sadece Türkiyeye de ilişkin
değil, İngiltereye bakın, Almanyaya bakın, Fransaya
bakın, NATO çerçevesinde her an yen bir yapılanma var. Dolayısıyla
da nasıl daha etkin, daha az, müdahale gücü daha fazla
Teknoloji
arttıkça eğitimli insan ihtiyacı da artıyor ve
masrafları azaltmak istiyorlar. Trumpun itirazı var, diyor ki:
Millî gelirin en az yüzde 2sini harcamak zorundasınız ki, tabii
bunların da yüzde 20sini teknolojik cihazlara harcayın ki bir
şekilde savunma sanayisinin de sürdürülebilirliği
sağlansın. gibi teklifler var. Yeni olmuş bir şey
değil, çok eskiden beri yapılıyordu.
Yine sayın vekilimiz söyledi Bu, Komisyonda ne
kadar tartışıldı? dedi. Komisyona tabii, daha önceden
getirildi ama Komisyonda hep bilinen bir husustu bundan önce. Şimdi,
Komisyon raporumuz yayımlandı. Komisyon raporumuzda bütün
partilerimizin, gruplarımızın da şerhleri var,
itirazları var. Genel itibarıyla herkes böyle
İtiraz eden oldu
ama bir itiraz raporunu okuyayım muhalefet şerhinden: Bu uygulama
özü itibarıyla doğrudur.
Yedek astsubaylarla ilgili bir itiraz vardı.
Yine 45inci maddede Sayın Cumhurbaşkanına verilen yetkiliyle
ilgili itiraz vardı. Dolayısıyla sınırlı
sayıda
Geliri oranında bir askerlik bedeli alınması
doğrultusunda görüş iletildi. Firari ve bakayalar için de bedelli
askerlik uygulamasının mümkün hâle getirilmesi istendi. Yine bir başkası,
39uncu maddeyle ilgili, dövizle askerlik yapmak isteyenler için yapılacak
tahsilatın daha düşük olması gerektiği
Biz biliyorsunuz
yurt dışında olup da üç yıl ikamet edenlere dövizle
askerlik izni veriyoruz, hakkı veriyoruz. O arkadaşlarımız Bu
üç yıl değil, bir yıla düşürülse daha iyi olur.
şeklinde
Dolayısıyla da genelinde 65 madde -yürütme, yürürlük
dâhil- 1 geçici madde var, 66 ama itiraz edilen herhâlde 8 madde falandır,
geri kalanlar hemen hemen mutabakatla geçti diye düşünüyoruz yani.
Yine, Sayın Müsavat Dervişoğlu da
Tartışalım, bu milletin genelini ilgilendiriyor ve ülkemizin
bekası için de önemlidir. Denildi. Biz de buna katıldık, bunu
da çok net söyleyeyim.
Yine, asker sayısıyla ilgili bir soru
vardı. Hemen o asker sayısını da vermek isterim. Bizdeki
asker sayısı: 23.789 subayımız var, 62.174 astsubayımız
var, 73.966 uzman erbaşımız var. 18.693 -20 bin planladık,
dolayısıyla sözleşmeli erbaşta çok geride
kaldığımız değil, planladığımız
rakam 20 bindi- alınan sözleşmeli erbaş, şu anda aktif
görev yapan 18.693. Uzman personelin toplam sayısı 178.866. Yedek
subay sayımız şu anda görev yapan 10.833. Erbaş ve er,
yükümlü olarak ne kadar? 229.017. Yükümlü personelin toplamı -yedek subay
artı er, erbaş- 239.850 kişi. Toplam askerî personelimiz
418.716. Bunlarda sivil memurlar var, işçilerimiz var, bunların da
toplamı 38.461. O hâlde Millî Savunma
Bakanlığımızın çatısı altında,
Silahlı Kuvvetlerimiz dâhil, onlara hizmet edenler dâhil toplam sayı
ne kadar? derseniz; 457.177. Bu rakama Jandarma Genel
Komutanlığı da dâhil değil. Jandarma Genel
Komutanlığının da 200 bin personeli var, belki 198.989 gibi
bir rakam ama 200 bin var ve savaş döneminde Jandarma Genel
Komutanlığı Genelkurmayın ayrılmaz bir
parçasıdır. Dolayısıyla 457 bin burada var, 200 bin daha
koyarsak 657 bin. Buraya gelmeden önce de
Bu, İngilterenin sitesinde,
normal sitesinde 112 bin. Dünyada 40ın üzerinde operasyon
yapıyoruz. deniyor. Fransanın 2015 şeyinde, baktım, 108
bin, hava kuvvetleri 42 bin, deniz kuvvetleri 36 bin ama bunlar da tekrar
gözden geçirilecek
Genel gidişat, eğilim asker
sayılarının azaltılması doğrultusundadır ama
bunun yanında hangi bölümü artıracaklar? Özel kuvvetleri
artırmak istiyorlar çünkü operasyonda kullandıkları kimseler
böyle yükümlü olanlar değil. Özel kuvvet mensuplarını da
artırmak istiyorlar.
NATO içindeki ülkelerde de genellikle kabul
görmüş, herkes de bilir, NATOnun 2nci en büyük ordusuna sahip ülkeyiz
Amerikadan sonra. Amerikanın nüfusu 330 milyon, 350 milyon gibi bir
rakam, bizimki 82 milyon. Amerikadan sonra en fazla ordu bizim var, bu da Türkiye'nin
gücündendir. Hep onu söyledim: DEAŞ, Irak sınırına kadar
geldi, oradaki Türkmen şehirlerini, Kürt şehirlerini,
insanlarını yerinden ederken Türk sınırında geldi,
durdu. Haritanın üzerindeki çizgiye bakıp da durduysa bu, bu ülkenin
gücünden geliyor. Silahlı gücü, bu ülkenin somut gücü. Ondan dolayı
hepimiz bu ülkede daha özgür yaşıyoruz.
Sıkıntılarımız olabilir ama o
sıkıntılara bazen dışarıdan bakmak lazım.
Ben hep şunu söylüyorum: Kayseri yakındır, Kayserililer iyi
bilir, Erciyesin tepesine çıkarsanız Erciyes Dağının
yüksekliğini bilmezsiniz. Erciyes Dağının
yüksekliğini anlamak için biraz açılmak lazım, ovaya inip ovadan
bakmak lazım. Dolayısıyla Türkiye'nin geldiği seviyeyi
bilmek için de Türkiyeye dışarıdan bakmak lazım.
Sırbistan Cumhurbaşkanının söylediği ifadeyi
tekrarlıyorum: Türkiye, bölgesinde süper güç. Sırbistan
Cumhurbaşkanı yani bir siyasi, değerini söylüyor. Bu nedir? Bu,
bu ülkenin gücündendir. Eksiklerimiz var ancak bir mesafe aldığımız
da kesin. Bunu nasıl aldık? Yine, inanın, birlikten,
beraberlikten, Silahlı Kuvvetlerimizden, kurumlarımızdan
Bu
Orta Doğu coğrafyasında devlet geleneği olan 3 devlet
sayarlar; biri İran, biri Türkiye, biri de herhâlde varsa kendi kendini
yöneten İsrail diye düşünülebilir. Dolayısıyla eksiklerimiz
var ama inşallah, onu da ileriki dönemde çıkartacağız.
Bu kanuna niçin ihtiyaç duyduk? 2 milyon 300 bin
ertelimiz var, 2 milyon 200 bin havuzda bekleyen insanımız var.
Bunları bir şekilde askerlikten muaf da edemiyoruz, bunları bir
şekilde askere de alamıyoruz. Bunların 1 milyon 600 bini de
üniversite eğitimi dolayısıyla ertelemiş, 460 bin
bakayamız var. Peki, bunların sebeplerini araştırmak
lazım ki bir daha 2 milyon 200 bin erteleme ortaya çıkmasın
diye.
Gerçekten, bir anda 106 bin kişiyi terhis
edeceğiz. Peki, bir açık olacak mı? Biz
olmayacağını -gerek profesyonelleşmeye doğru gidiyoruz
gerekse de celp dönemleriyle- yeni gelenlerle bu açığın
kapanacağını düşünüyoruz. Daha teknolojik cihazları
kullanıyoruz, teknolojik imkânları da kullanıyoruz. Sayın vekillerimiz
de söyledi, teknolojinin gerektiği yerde muhakkak ki insan da gerekiyor,
ondan hiç şüpheniz olmasın. En güvenilir unsur insan unsuru.
İnsan unsurunu ihmal ettiğiniz anda diğerlerini
yanıltabilmek, atlatabilmek kolay. Ama insan artık teknolojik gerekliliği
bir araya oturtturduğunda
Ama 2 milyon 300 bin bekleyen var, 460 bin bakaya
var. O hâlde ne yapmak lazım? Yeni bir düzenleme yapmak lazım.
Üzerinde çalışalım ki bu bakaya sayısını azaltmak
lazım, yoklama kaçağını azaltmak lazım. Erteleme
Doğrudur, eğitim bu ülkenin ihtiyacıdır ama ulusal güvenlik
de, millî güvenlik de bu ülkenin ihtiyacıdır. Bunları dikkate
alarak
Vatandaşların da talebi var. Her yıl
bedelli askerlik talebi geliyor, değil mi? Hatta şimdi bile 94
doğumluyum, birkaç günle, birkaç ayla bir önceki bedelliyi kaybettim,
kaçırdım. Lütfen yeni bir şey
Ve yeni de sosyal medyada
çıktı; sosyal medyayla bunların birbirlerini etkilemeleri,
hareket edebilmeleri ve bizlere taleplerini iletebilmeleri de çok daha
kolaylaşan bir döneme girdi ve kısa bir süre sonra yeni bir bedelli
çıkacağı ihtiyacı duyurusu, beklentisi askere gelecek
olanı da gelmez hâle getiriyor. O hâlde öyle bir sistem yapalım ki
ertelemeler azalsın. Ne kadar, kimse, her yıl
Böyle yeni bir yasa
çıkmayacak artık bundan sonra. Burada -145 bin-toplam 700 bin yükümlü
düşürülüyor, bu 700 bin yükümlüden 400 bine
Genelkurmayımızın kendi ihtiyacı var, geri kalanlar kendi
ihtiyacının dışında. Kendi ihtiyacının
dışında olanlardan öğretmen ihtiyacı olanları
öğretmen olarak görev yaptıralım, eski mevcut düzenlemede de
vardı, şimdikinde de var, polisler yine eski sistemde devam ediyor,
Sahil Güvenlik ve Jandarmada olanlar Millî Savunma
Bakanlığındaymış gibi aynı sistemle devam ediyor;
hiçbir değişiklik yok. Bunların dışındakiler de
dövizli askerlik, bedelli askerlik; ödesinler, bir aylık temel
eğitimi de alsınlar, askerlikten muaf olsunlar.
Antalyadan beni aradılar Peki, zenginler bunu
verecek de ya fakirler ne yapacak? diye, talep böyle geliyor ama Silahlı
Kuvvetlerimizin insan gücüne ihtiyacı olduğu gibi teknolojik
gereçlere de ihtiyacı var. Bu kaynağı nereden bulacak? Yine
milletimizden alacak, vergi yoluyla alacak. Dolayısıyla da bence
beden yoluyla askerlik yapmak isteyenler hoş geldi sefa geldi,
başımızın üstüne ama bedel karşılığı
verecekse
Ki bakın, 2011 yılında ilk bedelli
çıkardığımızda 30 bin lira bedel koyduk, şimdi 31
bin liraya denk geliyor, o zaman da 600-700 bin beklenti vardı,
başvuran sayısı 70 bini ancak buldu. Şimdi diyorlar ki 145
bin sayısını artırın, bu yetmez çünkü bekleyenler
var. Kendi bedel ödeyecek olan kimse sanıyor ki bütün herkes bedel
ödeyecek; inanın, 145 bin bedelli sayısı dahi dolmayacaktır
diye düşünüyoruz. Çünkü altı aylık askerliğe 30 bin lira
ödese ayda 5 bin lira mı yapar? 6 kere 5, 30 gibi
E, herkesin 5 bin lira
vereceğini düşünüyor musunuz? Ben olsam vermem, onu da söyledim daha
önce, ben gider askerliğimi yaparım, bunu çok net söylüyorum.
Askerliğin de ayrı bir değeri, ayrı bir katkısı,
kazandırdıkları vardır, o da ayrı bir okuldur.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) O zaman, daha yüksek tutun
Sayın Bakan, çok parası olanlar yapsın sadece.
MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI
İSMET YILMAZ (Sivas) Yok, öyle demiyoruz, optimumu diyoruz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sabancının
torunuyla benim torunum aynı mı?
MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI
İSMET YILMAZ (Sivas) Haydar Bey, olabilir, daha az olan da var, herkes
gider. Yüksek yaptığınızda ise yine optimumu yakalayabilmek
lazım. Dolayısıyla, bir ortası
1 liraya da
düşürebilirsiniz, çok fazla da artırabilirsiniz ama bir yerde durmak
lazım. Bu 30 bin lira rakamı makul gibi 145 bin rakamını
sağlayabilmek için.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan, iki
buçuk dakika alacağımız var bizim.
MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI
İSMET YILMAZ (Sivas) Sayın Başkanım, sayın vekilimiz
sormuştu, Silahlı Kuvvetlerde hayatını kaybeden
askerlerimizle, intihar eden
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI
İSMET YILMAZ (Sivas) Son cümlemi söyleyeyim, yazılı olarak bu
bilgileri vereceğim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Başkanım, süre
bitti.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, süre
konusunda herhâlde Başkanlığın bir takdiri olacaktır.
Sayın Yılmaz, siz lütfen cümlelerinizi
tamamlayın, rahatça tamamlayın
MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI
İSMET YILMAZ (Sivas) Başkanım, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN -
yani kafalarda hiçbir soru
işareti kalmasın, herkes sorduğu sorunun cevabını
alsın.
MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI
İSMET YILMAZ (Sivas) Tamam, olur, sağ olasınız.
BAŞKAN Buyurun.
MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI
İSMET YILMAZ (Sivas) Efendim, teşekkür ediyorum.
İntihar etme oranı
Aslında bizim
Silahlı Kuvvetlerimizde intihar bir gerçek, bunu azaltmak için
Silahlı Kuvvetler bünyesinde gerçekten birçok çalışma
yapılmakta. İstiyoruz ki insanlar yalnız hissetmesin, kendi
sorunlarını en yakınındakine aktarabilsin. Gerek bilimsel,
işte psikolojik destek de alarak bunu en aza düşürmek, azaltmak
istiyoruz ama bu sorun sadece bizim ülkemizin sorunu değil. Amerikan
internet sitelerine bakın, Amerikadaki sayı çok daha fazla,
Finlandiyadaki sayı çok daha fazla yani başka ülkenin negatifi veya
kötüsü bizim bu hatalı olan şeyi meşrulaştırmaz ama
insanlığın da ortak bir sorunu olduğunu bilelim. Bunu
nasıl hep beraber çözelim de ortadan kaldıralım da Silahlı
Kuvvetlere giren evlatlarımızı, sağ salim
aldığımız evlatları anne babalarına sağ
salim teslim edelim de böyle bir sorun önümüze gelmesin diye
Dolayısıyla son on yıldaki intihar sayılarını da
yazılı olarak bildireceğiz ve son on yılda Silahlı
Kuvvetlerde görev yaparken çatışmalarda ölenleri de
bildireceğiz. Ama oradan şu noktaya geliniyor: İntihar edenlerin
sayısı silahlı çatışmalarda ölenlerden daha fazla, bu
aynen trafik kazalarında ölenlerin sayısının terörle
mücadelede ölenlerin sayısından fazla olması gibi.
Tekrar teşekkür ediyorum Muhterem
Başkanım.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
soru-cevap işleminde süremiz bitmesine rağmen 60a göre söz isteyen
arkadaşlarımıza da söz verdiğimiz zaman ileriki
aşamalarda o söz taleplerini de gerek Komisyon gerekse konuşan arkadaşlarımız
cevaplandırabilirler.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın İmir, siz sisteme
girin, birazdan size söz vereceğim. Sayın Şevkin, siz
ayrıca sisteme girin yani soru-cevabın dışında
talebiniz vardı.
Değerli arkadaşlar, teklifin tümü
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın Enginyurt
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
33.- Ordu Milletvekili Cemal Enginyurtun, Ordu ili
Gürgentepe ilçesinde dolu yağışı nedeniyle oluşan
mağduriyetin afet kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) Sayın
Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Bir saat evvel Ordu ili Gürgentepe ilçesinde
yağan dolu özellikle fındık bahçelerinde büyük hasara sebep
olmuştur. Yaklaşık yarım saat süren ve yumurta
büyüklüğündeki -büyüklüğünün tehlikesini özellikle arz etmek istedim-
doluyla birlikte büyük bir felaket meydana gelmiştir. Bu konuda Tarım
ve Orman Bakanlığımızın afet kapsamında bir
değerlendirme yapmasını hassaten rica ediyorum. Gürgentepede
yaşayan vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi
ifade ediyorum.
BAŞKAN Sayın İmir...
34.- Şırnak Milletvekili Nuran
İmirin, yurttaşların iktidar partisinin politikalarını
desteklemek zorunda mı olduğunu ve her eleştiride tehdit
altında mı yaşayacaklarını İçişleri
Bakanından öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
NURAN İMİR (Şırnak)
Teşekkür ederim.
Şimdi, üç gün önce bir sokak röportajına
katılan Reis Boz adındaki yurttaşımız demokratik bir
söylemle iktidarı eleştirdiği için evinin duvarına
bıçak saplanarak tehdit edilmiştir. Şimdi İçişleri
Bakanlığına sormak istiyoruz: Yurttaşlar iktidar partisinin
politikalarını desteklemek zorunda mıdır? Her bir
eleştiride yurttaşlar sürekli tehdit altında mı
yaşayacaklar? Şuradan belirtmek istiyoruz: Reis Bozun
yanındayız ve kendisinin başına gelebilecek en ufak bir
hareketin takipçisi olacağımızı da belirtmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Akar...
35.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın,
Askeralma Kanunu Teklifinin 42nci maddesinin tekrar ele alınması
gerektiğine ilişkin açıklaması
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Teşekkür ederim
Başkan.
Demin yarım kaldı. Bir de 42nci madde var
beni rahatsız eden Sayın Bakan -eski Bakan olduğunuz için-
Sayın Başkan. Burada Askerlik hizmet sırası gelen ilk
kardeş istekli olmadıkça silah altına alınmaz. diyor (b)
fıkrasında. Yani burada 1, 2, 3 kardeş, 4 kardeş olabilir. İlk
kardeş boştur ama diğer kardeşin gerçekten kurumsal bir
işi vardır ve çalışıyordur. İlk kardeş
askerlik yapmak istemezse ikinci kardeşe sıra gelecektir. Burada
böyle bir değerlendirmenin tekrar gözden geçirilmesi gerektiğini
düşünüyorum.
Yine, bu muaf olma işinde, 42nin (1)inde,
sadece bir kardeş muaf olurken, örneğin Kıbrıs
Barış Harekâtında şehit olan bir askerimizin bir
çocuğu muaf olurken 15 Temmuz ve terörle mücadelede hem çocukların
tümü hem de kardeşlerin, aynı anne babadan olma kardeşlerin tümü
oluyor. Bana göre de bu yanlış. Ya hepsi, tümü olmalı, aynı
anne babadan kardeşlerin de ve kendi çocuklarının da tümü
olmalı diye düşünüyorum. Burayı da bir gözden geçirirseniz
doğru olacağını düşünüyorum.
BAŞKAN Sayın Aygun...
36.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan
Aygunun, Çorlu katliamında yakınlarını kaybeden ailelerin
Anayasa Mahkemesi önünde yaşadıkları saldırıya
ilişkin açıklaması
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Yalnız benim Komisyona değil, Genel Kurula
hitabım olacak. Bugün Çorlu tren kazasında hayatını
kaybedenlerin aileleri yanımızdaydı, beraberdik. Anayasa
Mahkemesine başvurumuzu yaptık ama orada hak, hukuk, adalet arayan,
yaklaşık on bir aydan beri adaletin kapısında bekleyen
ailelerle beraber hak edilmeyen bir saldırıyla karşı
karşıya kaldık. Ama devletin güvenlik güçlerinin
Milletvekillerini ayır, gerisini süpür. demesi beni hakikaten derinden
üzmüştür. Bu konuda Genel Kurulumuz ve iktidar partisinin grup başkan
vekilleri inşallah gereğini yaparlar. Hiçbir milletvekiline 82 milyon
vatandaşımızdan ayrım yapılamaz, milletvekili de
eşittir, vatandaşımız da eşittir. Orada sadece
hakkını arayan vatandaşlarımız vardır.
Teşekkür ediyorum.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Şirin Ünal ve Adalet
ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin
ile 49 Milletvekilinin Askeralma Kanunu Teklifi (2/1940) ve Milli Savunma
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 69) (Devam)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
şimdi birinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ila 30uncu maddeleri
kapsamaktadır.
Şimdi, birinci bölüm üzerindeki söz taleplerini
karşılayacağım.
Birinci bölüm üzerinde ilk söz İYİ
PARTİ Grubu adına İstanbul Milletvekilimiz Yavuz
Ağıralioğlunundur. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika Sayın
Ağıralioğlu.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA YAVUZ
AĞIRALİOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; grup önerimiz üzerinde bir niza çıktı. Grup
önerimizi tartışırken AK PARTİ Grubunun bize söylediklerine
cevap verecektim, Meclis Başkan Vekilimiz rica etti ki Konuşmaya
sakla. ben de konuşmaya sakladım. Bu Meclis açıldığı
günden beri özel ihtimam gösteriyorum ki asabımız bozulsa da,
sinirlensek de, kızsak da, canımız yansa da bir siyasi dili, bir
siyasi seviyeyi muhafaza edelim, ısrarla muhafaza edelim. Çok müstesna
zamanlarda ritmimi kaybediyorum, çok müstesna zamanlarda kızıyorum,
kızdığım zaman da kabalık etmemek için özel gayret
ediyorum.
Kürsüye bugün kızmış olarak
çıktım, grubunuza kızacağım. Parlamenter demokrasinin,
parlamenter demokrasinin burada bize sağladığı bir imkân
vardı eskiden. Partiler, biliyorsunuz, iktidar namzedi olarak
parlamentonun görünür taraflarında iktidara cümle kurarlarken Biz de
yapabiliriz, biz daha iyisini yapabiliriz. görüntüsü verirler. Aslında
burası bizim millet meydanında, milletin bizi görebileceği
yerlerde görücüye çıktığımız yerlerdir. Eski sistemde
Biz de yapabiliriz, daha iyisini yapabiliriz. görüntülerini vermek için
iktidarın söylediklerine tenkit olsun diye Böyle söylenmez. cümleleri
kuranların Aslında biz olsaydık böyle söylemezdik. dedikleri
imkânını kullanmış oluyoruz.
Şimdi, Meclisin yeni sistemde bize bu
imkânı vermediğini biliyoruz. Yeni sistem, maalesef, bakanlarla
mütekabiliyet oluşturma imkânını vermiyor bize. Parti
başkanları burada olup Başbakana cümle kurunca, parti
başkanlarıyla mütekabiliyet oluşturan, Başbakanla mütekabiliyet
oluşturan parti başkanları Biz de başbakan olabiliriz.
bakanlara cümle kuran milletvekilleri Biz de kabine sorumluluğu
taşıyabiliriz. cümleleri kurmuş oluyorlar. Şimdi bu
imkândan mahrumuz ama yeni sistemin elinize vermiş olduğu siyasi
kuvvetin, uzunca yıllardır elinizde bulundurmuş olduğunuz
siyasi iktidar kuvvetinin medyada temsil imkânlarınızı da
lehinize çeviriyor olması bizi burada kendimizi ifade imkânları
anlamında daha sınırlı bir alana hapsetti. Bizim size
yakın siyasi kanallarda, siyasi perspektifinize destek veren kanallarda
görünme imkânımız olmadığı için, biz, elinizdeki
mevcut kanallardan söylediğiniz her cümleye buradan cevap verebiliyoruz.
Bunları yaparken de hassasiyet gösteriyoruz, grup
toplantılarında diyoruz ki: Arkadaşlarımızın
verdiği, milletvekillerimizin verdiği önergeleri gündemle
ilişkilendirecek şekilde verelim, hem milletvekillerimizin sürece
katılmasını sağlayalım hem hassasiyet
gösterdiğimiz mevzulara dikkat çekelim hem de mevzuyla birleştirelim.
Ben söylüyorum, Bülent Bey cevap veriyor: Ne
alakası var gündemle? İlişkilendiriyorum gündemle, diyorum ki:
Askeralma Kanunu Teklifini görüşüyoruz. Aslında askerliği
konuşuyoruz, orduyu konuşuyoruz, ordunun kuvvetini konuşuyoruz.
Bunu yaparken dikkat çekmeye çalıştığımız
şey şu: Devlet yöneticilerinin kullandıkları cümlelerin
ordunun mesuliyetini de havi bir ciddiyet taşıması lazım.
Ne diyoruz? Şunu diyoruz aslında: Ben tedbirli çıktım,
önergeyi tedbirli verdim, sataşmaya mahal verilirse cevap vereceğim
işi de ayarladım. Ordu dediğiniz kurum Türk devletinin kurucusu
olmak vasfıyla, Türk milletinin, Türk vatanının
inşacısı olmak vasfıyla -aslında ordunun
rabiasını söylüyorum- vatan, bayrak, namus, ittihat yani Türk
vatanının ittihadını, Türk vatanının, Türk
Bayrağının namusunu, Türk devletinin tekliğini savunan
mekanizma, aynı zaman kuran da mekanizma. Dolayısıyla ordunun
ittihat mesuliyetini, vatanın birliğini sağlama mesuliyetini,
gücünü vatanın birliğini beraberliğini sağlamak
anlamında kullanma mesuliyetini kürdistan tabiriyle örselemeyin diye
söylüyorum. Alakası var mıymış beyefendi? Var, alakası
var. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Kürdistan tabiriyle örselenmesin. Niye? Çünkü ordu kanununu görüşüyoruz,
ordunun kuvvetini konuşuyoruz, ordunun daha profesyonelleşirken
bölgesinde ağırlaşan şartları taşıma
kabiliyetini konuşuyoruz.
Efendim, biz cümle kuruyoruz, cümlelerimizin
arkasından, satır aralarından sataşmalara şöyle konu
ediliyoruz: Şahsi alınganlık ettin. Grubum adına da
konuşuyorum, şahsen de konuşuyorum. Siyasi kariyerimizde devlet
yönetimiyle alakalı çok parlak bir imkân olmadı. Yani ben 48
yaşında bir kardeşinizim, Türk tarihinde yaşı
40ı geçtikten sonra Türk milletine mal olmuş çok az adam kahraman
olmuştur, böyledir. Bu yaş haddi gittikçe açılmaya
başladı. Bu Türk devletinin içinde bakanlık
yaptığınız, başbakanlık imkânı
bulduğunuz, şu anda Cumhurbaşkanlığı
yaptığınız makamları, mevkileri size yaşları
20lerde idealizme adanmışlığıyla, devletine milletine
kurban olmuşluğuyla Türk askeriyesinin, Türk harbiyesinin
kurmayları verdi, 40 yaşını çoğu göremedi.
Dolayısıyla biz şimdi bu mevzide size cümleler kurarken
aslında elimizde devletin hizmet imkânları olmadığı
için çok parlak bir siyasi kariyerden bahsedemeyiz. Ama ben sizin
kardeşinizim, sizin gözlerinizin içine baka baka söyleyeceğim bir
cümle var: Beni cümle kurarken -grubumuzdaki bütün milletvekillerimizi de
katıyorum buna- çocuklarımızın katilleriyle aynı cümle
içerisinde zikredemezsiniz, siz değil feriştahınız
zikredemez. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar) Bakın, bizi eleştirebilirsiniz, bize kızabilirsiniz,
cümle kurabilirsiniz; bizi vatansızlarla, bizi bayrak
düşmanlarıyla, bizi Allahsızlarla, bizi devlet, millet
düşmanlarıyla aynı cümlede zikredemezsiniz, bunu
alnımızın ortasından kaşınmak sayarım. Ben
parlak siyasi kariyeri olan bir kardeşiniz değilim ama kendimi bildim
bileli, vatanıma, milletime, dinime, devletime adanmış bir ömür
yaşadım. Ben siyaseti meslek olarak yapmadım, milletvekili
grubumuz da öyle. Biz siyaseti iş olarak yapmıyoruz -işlerimiz
var, mesleklerimiz var- artan zamanlarımızda da yapmıyoruz,
birinci işimiz olarak yapıyoruz ve bu iş bizim için vatan,
millet meselesi. Çocuklarımız dâhil, biz babalarımızdan
böyle gördük, babalarımız da babalarından böyle bildi. Ben
ülkesine ülküsüyle biatini Yozgatta yapmış bir ailenin
evladıyım. Dedem ülkücüydü benim, babam ülkücü, ben ülkücüyüm,
oğlum da ülkücü. Bizimle ilgili cümle kurarken PKKlılarla
ilişkilendirme, irtibatlandırma sürecine dikkat etmeniz lazım.
Biz PKKyla, Kandille düşman mısınız? cümleleri
kuracağınız adamlardan değiliz. Kandille düşman
mıyız? Evet, düşmanız. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar) Şimdi cümleleri
hatırlatacağım size. İstediğiniz zaman, elinizde,
siyasi geçmişimizi, güya söylediğimiz cümleleri
hatırlattığınız bir film şeridi var; kumanda
elinizde, istediğiniz zaman durduruyorsunuz, durduruyorsunuz, sonra
diyorsunuz ki: Bakın, ne demişler? Biraz daha geriye sarın,
görün, biz Kandile düşmanız, ne zamandan beri, biliyor musunuz? Siz
Barzaniye kongrelerinizde Türkiye sizinle gurur duyuyor. dediğiniz
zaman da düşmandık biz Kandile. (İYİ PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Biz Kandile
düşmandık, ne zamandır biliyor musunuz? Siz lahmacun parası
öderken de düşmandık biz. Biz Kandile düşmandık, siz
Barzaninin kongrede kafasından dökülmüş konfetileri temizlerken de
düşmandık. Biz Kandile düşmandık, ne zamandır biliyor
musunuz? Siz Türk devletinin ismini, Türkiye ismini, Türk ismini, Türk
Bayrağını tartıştırırken de
düşmandık biz, hâlâ düşmanız. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar) Çocuklarımızın
katillerinin birinin parmak iziyle, bize vereceği bir oyla belediyeyi
değil vatanı, hepsini verseniz alırsak namussuzuz. Ne diyorsunuz
siz bize? (İYİ PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar) Bizimle ilgili cümleler kurarken, özel
istirhamımdır arkadaşlar
Yani her şeyi diyebilirsiniz,
söylediklerimizi tenkit edebilirsiniz. Sizin tek vatan dediğinize biz
Türk vatanı diyoruz, cesaret edip de Türk yurdu diyemediğinize
Türk yurdu diyoruz, Türk dili diyemediğinize Türk dili diyoruz.
Biriniz cevap verin lütfen, bundan sonra söz alacaksınız belki, cevap
verin. Herhangi birimiz ağzından çıkıp deseydi ki
kürdistan, sehven, sehven, İstanbulda propaganda yaparken herhangi
birimiz deseydi ki, Ekrem İmamoğlu -partimizden de değil,
ittifakımızın adayı- Trabzona gittiğinde deseydi ki
Ekümeniklikten dolayı, böyle böyle, kutluyorum., bizi sokağa
çıkaracak mıydınız, bizi bu Meclise sokacak
mıydınız, biz burada konuşabilecek miydik? Meral
Akşener deseydi ki kürdistan, sehven, kasten de değil; efendim
Eskiden de kürdistan. deseydi, Böyle denirdi. deseydi bizi bu Mecliste
konuşturacak mıydınız? Arkadaşlar, istisnası
olmaya heves ettiğiniz işler yüzünden bu hâldeyiz; o yüzden, partim
ve grubum adına, kendi şahsım adına da istirham ediyorum,
bizi tenkit edin, eleştirin, sözlerimize karşı çıkın
ama bize bir daha PKKlı imasında bulunmayın. Ya,
bıktık ya, bıktık! Yani, bir seçimde seçim kazanmak için
FETÖcü, peşinden PKKlı, bu seçimde ettiniz bizi Yunan; öbür seçime
idmanlı olup da bize Ermeni diyeceğiniz zamana kendimizi
alışkın hâle getiremeyiz yani sıradan
savuşturuyorsunuz bizi. Bir yüzüne vurunca bir yüzünü dönecek insanlar
değiliz biz. Susuyoruz diye zannetmeyesiniz ki
kısmına Tayyip
Beyin cümlelerini katıyorum yani Yumuşak başlıysak uysal
koyun değiliz. diye Beyefendinin çok severek okuduğu şiiri
bizim de söylediğimizi sayın lütfen.
Şimdi, bu faslı bitiriyorum.
Ne kadar zamanım kaldı Başkan?
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Bitti.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) - Sürem
bitti. Maalesef akordumuzu bozduğunuz için ordu meselesini
konuşamadık.
İstirham ederim Başkanım, bana birkaç
dakika verirseniz, orduyla ilgili birkaç şey söylemem lazım.
Teknik bir şey söylemeyeceğim. Mehmet Ali
Beyin dün konuştuklarına katılıyoruz, endişelerine
katılıyoruz, ikazlarına katılıyoruz; CHP Grubu
adına konuştu, hem de mesleğin içinden geldiği için
olanı biteni çok daha rahat görebiliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) - Devam
ediyorum Başkanım.
Türk ordusunun bütünlüğü üzerinde
konuşacağım bir şey var: Bizim üniversiteye girdiğimiz
zamanlarda kariyer olarak doktorluk, avukatlık -mülki idarede görev almak
anlamında- işte, diplomatlık, valilik imkânlarını
sağlayacak uluslararası ilişkiler -maddi konfor anlamında-
bölümlerini kazananlar itibarlıydı. Büyüklerimiz sorarlardı ki
bize, imtihana girdiğimiz zaman arkadaşlarımızla beraber:
Oğlum, nereyi kazandınız? Efendim, Mülkiyeyi kazandık,
mühendisliği kazandık, doktorluğu kazandık. diyenlere bir
şey demezlerdi; Öğretmenliği kazandık. diyenlere derlerdi
ki: E, oğlum biraz daha çalışsaydın da doktorluğu
kazansaydın. Doktorluk düşkünlüğünden değil aslında
bu, maddi beklentiden. Hiçbir şey olamazsam öğretmen olurum.
cümlelerinin kurulduğu yıllardır 1986lar, 1987ler, 1988ler.
Peşinden o hissiyat devam etti: Hiçbir yeri kazanamazsam
öğretmenliği kazanayım. Hiçbir şeyi kazanamazsak
öğretmenliği kazanalım. düşüncesi Türk eğitimini
buraya getirdi. Hiçbir şeyi kazanamazsak öğretmenliği
Öğretmenlik kurumu, Türkiye'nin en müstesna meslek grubu olması
gerekirken aslında hiçbir yeri kazanamayanların mecburi tercihleri
hâline geldi. Bugün Hiçbir şey olamazsam asker olayım. süreci
başlamasın diye söylüyorum bunu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayınız Sayın
Ağıralioğlu.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla)
Toparlayacağım Başkanım.
Hiçbir şey olamazsam asker olayım.
sürecini başlatmamak lazım. Millî gelir seviyemiz 30-35 bin dolar
seviyesine geldiği zaman -esas soru bu- 35 bin-40 bin dolar seviyesine
geldiğinde yani bedelli askerlik yapma imkânı, fırsatı
herkese tanındığında, geliriyle de bunu
karşılaması mümkünse insanların kaçı askere gider?
sorusunda gizlidir benim hassasiyetim. Yani bedelini ödeme imkânı
verildiğinde -bu parayı verip askere gitmek, gitmemek- bu tercih
istatistik olarak araştırılmalıdır. Türk ordusunu
konuşurken mevzu promosyonla, reklamla Onu yapana bunu veriyoruz, bunu
yapana şunu veriyoruz. denmez. Askerliğin bir bedeli yoktur,
kelimelere bile dikkat etmek lazım. Vatan hizmeti denilebilir, bedelli
vatan hizmeti bedelli askerlik denmez, bedelli askerlik mevzu edilemez çünkü
askerliğin bedeli vatana sadakattir, bedeli vatan için ölmektir.
Dolayısıyla aslında bilabedel yapılacak bir işin
içerisine bedel kavramını koyuyorsak ihtimam göstereceğiz.
Bunun üzerine benim birkaç saat konuşmam
lazım aslında çünkü ordunun bu mevzularını konuşan
ekiple siyasi olarak problemlerimiz var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla)
Başkanım, anlayışınıza
sığınıyorum.
BAŞKAN Evet, anlayış gösterelim,
bir dakika daha uzatalım.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla)
Hatırlayın, on yedi yıllık iktidarınızın her
değişikliğine, Millî Eğitim
Bakanlığının yaptığı her
değişikliğine devrim niteliğinde bir değişiklik
olağanüstü bir değişiklik Türk eğitim sistemini
ayağa kaldıracak bir değişik diyerek 15incisini
değiştirdiğimiz bu sistemin içerisinde çocuklarımız
devrildi yani sizin devrim dediğinize çocuklarımız devrildi,
Türk istikbali devrildi. Ordu sonuçtur. Devleti güçlü olmayanın ordusu
güçlü olmaz. Milleti güçlü olmayanın ordusu güçlü olmaz. Eğitim
çökmüş bir memleketin ordusu güçlü olamaz. 143 bin evladını yurt
dışına beyin göçüyle vermiş bir milletin ordusu
güçlendirilemez. Üniversiteleri dünyayla rekabet edemez bir ülkenin ordusu
güçlenemez, ekonomisi çökmüş bir ülke güçlenemez, sanayicisi ayakta
olmayan bir ülke güçlü olamaz, tasarruf oranları düşmüş bir ülke
ayakta kalamaz; AR-GE bütçeleri sınırlı hâle gelmiş bir
ülke güçlenemez, ayağa kalkamaz.
Dolayısıyla,
sıkıştığımız yerleri görün diye söylüyorum.
Amerikanın F35 restine Canımızı sıkarsanız
S400ü alırız. demekten başka alternatifler üretmemizin yolu
bilmektir, okumaktır, alın teriyle gayret etmektir, daha çok
çalışmaktır. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar) Türk devletinin dünyaya söyleyeceği söz şu mu
olmalıydı: Eğer bize vermezseniz biz de gideriz Rusyaya.
Davulcuya kızdım, zurnacıya kaçıyorum gibi bir şeyi,
asla böyle bir şeyi kaldıramayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Selamlamak için söz veriyorum.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla)
Tamamlıyorum Başkanım.
BAŞKAN Lütfen
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) Türk
devletinin ayağa kalkmasının yolu
Toplumsal tesanüt başta
olmak üzere her şey birbiriyle irtibatlı. Siyasi çatışmaya
cümle kuruyoruz. Niye? Siyasi tevhit olmadan, siyasi beraberlik olmadan Türk
yurdunu ayağa kaldıramazsınız. Ekonomiyi ayağa
kaldırmanızın yolu güvendir; güvenin yolu istikrardır;
istikrarın yolu Türkiyede siyasi beraberliktir. Biz bu siyasi
beraberliğin ittifak noktalarının artacağı
mevzuları konuşurken bile hakaretleşmek zorunda kalıyoruz.
Askerlik mevzusunu konuşuyoruz; Meclisten, Genel Kuruldan bize
PKKlı denilmiş, asabı bozulmuş insanlar olarak
çıkıyoruz. Bu mevzuda hassasiyetinizi istirham ediyorum.
Ben galiba bu mevzuda söyleyeceklerimi milletvekili
arkadaşlarımın anlayışına
sığınarak, onların konuşma haklarından
fedakârlık etmelerini isteyerek, buraya üç dört sefer daha gelerek sürecin
konuşmam gerektiğine inandığım kısımlarını
da konuşacağım.
Genel Kurulunuza saygılarımla.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Buyurun Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın
Başkanım, sataşmadan söz istiyorum Cesaretiniz yok.
dediği için.
BAŞKAN Buyurun Sayın Turan. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
İki dakika süreniz var Sayın Turan, yeni
bir sataşmaya mahal vermeyelim.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun 69 sıra
sayılı Kanun Teklifinin birinci bölümü üzerinde İYİ
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine ve AK PARTİ Grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, sayın grup başkan vekilinin bu
kadar alınmasını şaşkınlıkla izledim çünkü
sabahleyin
ŞENOL SUNAT (Ankara) Allah, Allah!
BÜLENT TURAN (Devamla) Bir şey demedin
arkadaşlar, sakin. Oo, böyle bir usul yok. Sakin, sakin
ŞENOL SUNAT (Ankara) Allah, Allah dedik
diye
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, lütfen
BÜLENT TURAN (Devamla) Peki, siz konuşun, ben
dinliyorum. Hadi!
BAŞKAN Hayır, Sayın Turan
DURSUN MUSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Yok, sen konuş, biz gülelim.
BÜLENT TURAN (Devamla) Yavuz Bey, siz
konuştunuz, Sayın Dervişoğlu da konuşsun.
BAŞKAN Sayın Turan, siz Genel Kurula
hitap eder misiniz lütfen.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Siz konuşun, biz gülelim. Buyurun.
BAŞKAN Sayın Dervişoğlu
Lütfen, değerli arkadaşlar
BÜLENT TURAN (Devamla) Yakışıyor
mu? Yaşınıza, devlet adamlığınıza
yakışıyor mu?
BAŞKAN Sayın Turan, Sayın Turan
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Şimdi kişilerin terbiyesini sorgulama.
BAŞKAN Sayın Dervişoğlu,
lütfen
BÜLENT TURAN (Devamla) Peki.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; kim olursa olsun, sabahleyin ilk Meclisi açarken, millet bizi
beklerken, gündemde ne var diye düşünürken, milyonlarca gencimiz
askerlikle ilgili kulaklarını, gözlerini buraya çevirmişken,
daha ilk cümleye Arkadaşlar, AK PARTİye sataşacağım,
neden kürdistan dediniz? diye başlarsa bir insan cevabını
alır.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Nezaket gösterdiniz.
BÜLENT TURAN (Devamla) Siz söyleyeceksiniz, biz
cevap vermeyeceğiz; siz hakaret edeceksiniz, biz cevap vermeyeceğiz.
Böyle bir şey yok.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Cevap verin, tabii ki cevap vereceksiniz,
yakıştıracaksınız cümleyi.
BÜLENT TURAN (Devamla) Söylerseniz
cevabınızı alırsınız.
Bakın, değerli arkadaşlar, 82 milyon
bu ülkede beraber yaşıyoruz. Hiç kimseyi terörle itham etmeye, hiç
kimseyi aşağılamaya kendimizi memur görmeyiz ama siz daha
Meclisin -tabiri caizse- kapısını açarken, günaydın derken
bu ithamla başlarsanız bizim şu hakkımız doğar:
Sizin İstanbul adayınız Selahattin Demirtaşın politikasını
alkışlıyorum. dediğinde ne demiştiniz? Var mı
cevabınız? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Selahattin
Demirtaş kadar kafanıza taş düşsün! Selahattin
Demirtaş, Selahattin Demirtaş
BÜLENT TURAN (Devamla) Ya da ne bileyim, sizin,
seçim kampanyasında paslaştığınız partilerin bir
tanesinin genel başkanı tutup da Batıda Erdoğan
kaybedecek, kürdistanda biz kazanacağız. derken hiçbir kelime
etmezseniz bunu söylemeyecek miyiz arkadaşlar? (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Siz şunu diyorsunuz: Ben
söylerim ama cevap vermeyin, ben konuşurum cevap vermeyin.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Açın izleyin, neler demişiz seçim meydanlarında bakın.
BÜLENT TURAN (Devamla) Herkes hak ettiği
cevabı alacak arkadaşlar. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) O yüzden bir daha söylüyorum.
Sayın Başkanım, bir dakika daha
istirham ediyorum izin verirseniz.
BAŞKAN Süreniz daha bitmedi zaten.
BÜLENT TURAN (Devamla) Sayın grup başkan
vekili Türk devleti demekten korktuğumuzu ifade ettiler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ŞENOL SUNAT (Ankara) Evet, öyle.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Burada değil, Diyarbakırda.
BAŞKAN Bekleyin, bir dakika daha ekleyelim.
BÜLENT TURAN (Devamla) Sayın grup başkan
vekili, AK PARTİnin Türk devleti demekten korktuğundan,
çekindiğinden bahsettiler.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Yozgatta diyorsunuz, Diyarbakırda demiyorsunuz.
BÜLENT TURAN (Devamla) Bunu
duymadığımızı farz ediyorum, bunu
yakıştıramadığımı ifade etmek istiyorum.
Biz kampanyamızda sürekli tek millet, tek
bayrak, tek devlet, tek vatan derken herkes bilir ki o millet, Türk
milletidir; o bayrak, Türk Bayrağıdır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bizim devletimiz, vatanımız
Türkiyedir, Türk vatanıdır. Bizim resmî dilimiz Türkçedir ama bu
millet içerisinde yaşayan diğer tüm dostlarımızın,
kardeşlerimizin, 82 milyonun diliyle, inancıyla, giyimiyle beraber
yaşamasının önündeki engellerin kaldırılmasından
onur ve şeref duyarız. Biz beraber oldukça bu bayrağın
altında, tüm milletler, tüm arkadaşlar, kardeşler, 82 milyon
beraber oldukça ileriye dönük gururumuz, heyecanımız daha da artar.
Allahtan ki AK PARTİnin tüm demokratik engelleri aşmak gibi, tüm
sorunları aşmak gibi bir iradesi var da artık bu ülkede herkes
daha rahat dilini ifade edebiliyor, daha rahat giyinebiliyor, birliğimize
beraberliğimize daha çok katkı sağlayabiliyoruz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Oluç, sizin de bir söz talebiniz oldu
60a göre.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
37.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan, Adalet ve Kalkınma Partisinin grup başkan vekili iki
konuda bizi kastederek sataşmada bulundu. Bunlardan birincisini önce
söyleyeyim. Daha evvel de Mecliste gündeme geldi, bu konuda görüşlerimizi
açıklamıştık. Biz bir siyasi parti olarak sizi eleştiriyoruz
ve sizin iktidar alanınızı daraltmak için bir politik taktik
uyguluyoruz. Bunu ne kadar eleştirirseniz eleştirin bu
taktiğimiz tuttu, doğru yaptık; bunu
ayıplayamazsınız, suçlayamazsınız. Bir siyasi parti
olarak, bir muhalefet partisi olarak bizim görevimiz, sizin iktidar
alanınızı daraltmaktır, sizi eleştirmektir, doğru
politikalara yöneltmektir sizi. Bunun neresi suç oluyor ya? Bunu niye
eleştiriyorsunuz ikide bir? Beğenmeyebilirsiniz, yaptık bunu,
yeniden yapacağız. Yani bu yerel seçimlerde bunu yaptık, yeniden
İstanbulda da yapacağız, bundan emin olun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Hatayda
yaptık, Antalyada yaptık, Mersinde, Adanada, İzmirde,
Aydında, Yalovada yaptık, Ardahanda yaptık, İstanbulda
yaptık, onurla yaptık. Seçmenlerimiz siyasi partimizin bu
taktiği doğrultusunda davrandı ve oylarını öyle
kullandı.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Biz
de onu söylüyoruz zaten, aynı şeyi söylüyoruz.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Burada herhangi
bir suçlama konusu asla olamaz. Siz de yaparsınız muhalefette
olsanız iktidarı değiştirmek için çeşitli taktikler,
birincisi bu.
İkincisi: Şimdi, bakın, Selahattin
Demirtaş dediniz. Selahattin Demirtaş yıllarca bu Mecliste
onuruyla politika yapmış, bizim Eş Genel
Başkanlığımızı yapmış bir kişidir.
Selahattin Demirtaş, Fetullahçı savcıların
suçlamalarıyla şu anda cezaevinde yatmaktadır. Yıllarca
grup başkan vekilliği ve grup başkanlığı
yapmış bir kişidir.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Ahmet Türk'ü çıkardılar, belediye başkanı oldu.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Selahattin
Demirtaşın adını anarken dikkat edeceksiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Selahattin
Demirtaş sadece Halkların Demokratik Partisinin değil, sadece
Kürt halkının değil, Türkiyedeki demokrasi güçlerinin büyük bir
onurla, büyük bir güvenle destekledikleri bir politikacıdır. Utanç
duyulması gereken şey, bu politikacının bu Mecliste, Meclis
kürsüsünde, grup konuşmalarında, mitinglerde yaptığı
konuşmalardan dolayı iki buçuk yılı aşkın bir
zamandır hapiste yatıyor olmasıdır. Utanç duyulması
gereken şey budur. Selahattin Demirtaşın adını
anarken dikkat edeceksiniz ve saygı duyacaksınız, hepimiz gibi.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Duymuyorum,
duymayacağım. 52 kişinin katilidir o.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
polemik uzasın istemiyorum, gündemimiz yoğun.
Sayın grup başkan vekilinin ifade
ettiği gibi biz, HDPnin ittifak söylemini eleştirmek değil,
ayıplamak değil, tespitini yaptık. O yapılan ittifaka
ilişkin vurguyu ifade ettik. Zaten bununla aynı şeyi
söylemiş olduk.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
Birinci bölüm üzerinde söz isteyen, Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Düzce Milletvekilimiz Sayın Ümit
Yılmazı davet etmeden önce
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Bir
ve berabersiniz.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkanım, bir şey söyleyeceğim.
Başkanım, beni bağışlayın, bir şey eklemem
lazım.
BAŞKAN - Sayın Ağıralioğlu,
sisteme girerseniz bu tartışmalar sırasında görmüş de
olurum. Ama lütfen tartışmayı uzatmadan bitirelim artık
çünkü bu karşılıklı söylemlerle kanun teklifinin
görüşmelerini sürdüremeyiz.
Bir dakikalığına söz veriyorum.
Buyurun.
38.- İstanbul Milletvekili Yavuz
Ağıralioğlunun, Cumhuriyet Halk Partisiyle ittifak hâlinde
olduklarına, açık siyaset yaptıklarına ve seçim
meydanlarında konuştuklarının neler olduğuna
ilişkin açıklaması
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Biz Cumhuriyet Halk Partisiyle ittifak hâlindeyiz. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Bakın, dinleyin beni, ben bunu tane
tane anlatıyorum, siz de sizin için
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Allah Allah!
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen, sakin olun.
Sakin olun, herkese söz veriyoruz.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Ne
biçim bir tarz bu!
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Arkadaşlar, istirham ediyorum bakın... Ya, şöyle şöyle
durumunuzu anlatacağım size, durumunuzu. Durumunuzu
anlatacağım size.
BAŞKAN Sayın Ağıralioğlu,
siz konuşun lütfen, duyuluyor zaten.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Sayın Başkan, müdahale eder misiniz, Dinleyin. diyor.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Şimdi söylüyorum, bazen siyasi mecburiyet sizin için taktik hâline geliyor
ya, ondan bahsedeceğim size.
Tayyip Bey normalde Esaddan nefret ediyor,
inanıyorum dedim size birkaç sefer, nefret eder. Amerikanın bizi
çektiği tuzaktan kendini kurtarmak için Rusyaya yaslanmaktan başka
çare bulamadı, Putine yaslanmak zorunda kaldı. Sabahtan akşama
kadar Esada sövüp akşamdan sabaha kadar Putinle telefonlaşmak
zorunda kaldı, mecburiyetten. Esadı kim tutuyor orada?
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Konuya gel, konuya. Buradaki konuya gelelim.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Esadı kim tutuyor orada? Putin. Putin kimi destekliyor? Esadı.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Buradaki konuya gelin.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Ya, arkadaşlar, istirham ediyorum, bizim
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Gündeme gel Başkan, gündeme.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Bakın, biz açık siyaset yapıyoruz. Sizin o istihza
tebessümlerinizin bir karşılığı yok.
BAŞKAN Teşekkürler.
Toparlayın, bitirelim artık.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Şundan dolayı yok: Bizim seçim meydanlarında
konuştuklarımızı bulabilirsiniz, neler demişiz. Biz,
çocuklarımızın katillerinden oy istemedik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Ağıralioğlu, toparlayın, bitirelim.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Berabersiniz.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Biz, PKKyı meşru görenlerden oy istemedik, söyledik, beyan ettik.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Berabersiniz.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Arkadaşlar, biz söyledik diyorum bakın, avazımız
çıktığı kadar meydanlarda söyledik.
BAŞKAN Siz devam edin konuşmanıza
Sayın Ağıralioğlu.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Lafı uzatmadık, sündürmedik, söyledik. Ama HDPye oy veren Kürt
vatandaşlarımızın 6 milyon olması üzerine sizin HDP
eşittir PKK demenize şöyle cümle kurduk biz: Her PKKlı HDPli
olabilir, her PKKlının HDPli olduğuna ben iman ediyorum ama
her HDPli PKKlı değildir dedik. Dedik mi? Dedik. Ondan sonra da
Vatanın birliği, beraberliği için, Türk milletinin, Türk
devletinin istikbali için ben bu siyasi vizyonda oluyorum diyen her Türk
vatandaşından oy istiyoruz. dedik, hepsi bu kadar. Mevzuyu
uzatmanıza, sündürmenize gerek yok. Lüzumsuz şirinlik yapıp oy
avcılığı yapmadık biz, yapmıyoruz. Herkes kendi
taktiğiyle yürüyor. Yutkunmadık bile, yutkunmadık,
susmadık.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederiz Sayın
Ağıralioğlu.
Sayın Oluç, siz de bir cümleyle toparlayın
lütfen, bitirelim. Milliyetçi Hareket Partisinin değerli
konuşmacısı bizi bekliyor çünkü.
Buyurun Sayın Oluç, bir cümleyle toparlarsanız
sevinirim.
39.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, İYİ PARTİ Grubuyla herhangi bir
ortaklıklarının, ittifaklarının
olmadığına ve olmasını da düşünmediklerine
ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan, evet, yeni bir sataşmaya mahal vermek istemiyorum.
Her HDP seçmenin ne olduğu, HDPye oy
verenlerin ne olduğu konusunda yani tartışmayı burada
yapmamıza herhâlde gerek yok.
BAŞKAN Şüphesiz.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bunu
istiyorlarsa kamuoyu araştırma şirketlerine görev verip
öğrenebilirler. Fakat, bir şeyi söyleyeyim, İYİ PARTİ
Grubu da rahatlamış olsun: Bizim, İYİ PARTİ Grubuyla
herhangi bir ortaklığımız, ittifakımız yoktur,
yapmayı da düşünmüyoruz; rahat olun o konuda.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Yani hiç üzülmedik buna!
BAŞKAN Peki, teşekkür ederiz.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Şirin Ünal ve
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem
Zengin ile 49 Milletvekilinin Askeralma Kanunu Teklifi (2/1940) ve Milli
Savunma Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 69) (Devam)
BAŞKAN Evet, birinci bölüm üzerinde söz
isteyen, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Düzce Milletvekilimiz
Sayın Ümit Yılmaz. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sayın Yılmaz, süreniz on dakika.
MHP GRUBU ADINA ÜMİT YILMAZ (Düzce)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gündemimizdeki Askeralma
Yasa Teklifi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan, öncelikle, Tuncelide
şehit olan 2 uzman çavuş kardeşimize Allahtan rahmet diliyorum,
kederli ailelerine de başsağlığı diliyorum.
Değerli milletvekilleri, Türk milleti tarih
boyunca ordusuna çok önem vermiş, devlet yapılanmalarında
ordunun ayrı bir yeri olmuştur. Türk milleti bilinen tarihiyle iki
bin iki yüz yirmi yedi yıllık geçmişi olan bir ordu sistemine sahiptir.
Türklerde ordu teşkilatının oluşumunda ordu millet
geleneğinin yeri çok büyüktür. Ordu millet geleneği binlerce
yılda oluşmuş, Türk milletine özgü bir gelenektir. Binlerce
yılda oluşan bu gelenekle Türk milleti gerek vatan savunmasında
gerekse yeni yurt ediniminde orduyla beraber hareket etmiştir. Metehan
zamanından başlayan bu gelenek, Türklerin yerleşik devlet
hayatına geçtiği Selçuklu Devleti, Osmanlı Devleti ve Türkiye
Cumhuriyeti devletinde de bozulmadan devam etmiştir. Değişen coğrafi,
sosyal, ekonomik şartlara, iç ve dış tehditlere rağmen ordu
millet geleneği bozulmadan bugünlere kadar gelmiştir.
Türk milleti, Türk ordusunun oluşumunda hep
asli unsur olarak kalmıştır. Gerek İslamiyetten önce
gerekse Türklerin İslamiyetle tanışmasından sonra ordu
teşkilatının Türk milleti gözündeki kutsallığı ve
yeri asla değişmemiştir. Hatta İslamiyeti kabul ettikten
sonra ordu yeni bir kutsallık kazanarak Peygamber ocağı olarak
adlandırılan yer olmuştur.
Tarih boyunca Türklerin kurmuş olduğu
devletlerde ordu teşkilatının dili her zaman Türkçe olarak
kalmıştır. Türk milletinin İslamiyetle
tanışıp ilk Türk-İslam devleti Karahanlıların
İslamiyeti kabul etmesinden sonra da ordu millet ilişkisi giderek
artmıştır. Daha sonra kurulan Selçuklular olsun, Osmanlı
İmparatorluğu olsun, ordu millet geleneğinde
değişiklik olmadan Türkiye Cumhuriyeti kurulmuş ve aynı
gelenek günümüze kadar ulaşmıştır.
Türk ordusunun tarih boyunca diğer bir
özelliği de toplumun gelişmesine önayak olması konusunda
yapmış olduğu liderliktir. Özellikle orduda askerlik faaliyetleri
esnasında yaşananlar tıp ve mühendislik alanında
gelişmelerin öncülüğünü yapmıştır. Tarihimizde bunun
örnekleri oldukça fazladır.
Osmanlı İmparatorluğunda olsun,
Cumhuriyet Devrinde olsun, ülke ekonomik zorluk çektiği zamanlarda dahi
ordunun modernizasyonuna ve geliştirilmesine her zaman önem
verilmiştir. Orduda silah altına alınan askerlerde zaman içinde
ihtiyaca uygun değişiklikler yapılmıştır. Tarihte
orduyu oluştururken kimi zaman devşirme askerlerden
faydalanılmışsa da asli unsur her zaman Türk milleti olarak
kalmıştır. Tanzimat Döneminde II. Mahmutun Yeniçeri
Ocağını kaldırması o dönem Osmanlı
İmparatorluğunun ordu içindeki en büyük inkılabı
olmuştur. Yeniçeri Ocağının kaldırılmasıyla
orduda yeniden yapılanmanın yanında büyük bir modernizasyona
gidilmeye çalışılmıştır.
Osmanlı İmparatorluğundan sonra
kurulan Türkiye Cumhuriyeti devleti ordunun düzenlenmesinde eski geleneğe
bağlı kalmakla beraber köklü değişikliklere gitmiştir.
Cumhuriyeti kuran kadronun, başında Mustafa Kemal Paşa olmak üzere
diğer kurucu ve kurtarıcı kadronun tamamına
yakını Osmanlı Devleti ordusu içinde yetişmiş
kadrolardır. Cumhuriyeti kuran kadronun imparatorluktan
aldığı binlerce yıllık bilgi birikimi ordunun Türk
Silahlı Kuvvetleri olarak oluşumunu sağlamıştır.
Cumhuriyetin kurulmasıyla ordudaki en büyük devrim asker ile siyaset
arasına kalın bir çizgi çizilmesiyle gerçekleşmiştir. Bu
vesileyle askerlerin görevleri sırasında siyaset yapmaları
yasaklanmıştır. İmparatorluktan ulus devlet
anlayışına geçilmesiyle ordunun yeniden yapılanması bu
anlayış çerçevesinde gerçekleşmiştir. Dönemin
gerekliliğine uygun olarak zorunlu askerlik sistemi yeni hâliyle
düzenlenmiştir. 1927 yılında çıkarılan Askerlik Kanunu
da yeni devlet yapılanmasına uygun hâlde
çıkartılmıştır. 1927den günümüze kadar gelen bu
kanunda, değişen askerî şartlar, ekonomik ve toplumsal
gelişmeler, iç ve dış tehditler karşısında
askerlik sürelerinde zaman içinde değişiklikler
yapılmıştır. Ordunun subay ihtiyacını gidermek ve
zorunlu askerlik görevlerindekileri belli bir düzende tutmak ülkemiz
açısından oldukça önemlidir. Özellikle son zamanlarda
çıkarılan bedelli askerlik uygulamaları toplumda bazı
tartışmalara sebep olmuştur.
15 Temmuz hain darbe girişiminden önce orduyu
ele geçirmeye çalışan ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin içine
çöreklenen FETÖ, darbeyle ülkemizi bölmeye
çalışmıştır. Ülkemiz kurumlarını, özellikle
de Türk Silahlı Kuvvetlerini FETÖ ve benzeri yapılanmalardan uzak
tutmamız devletin ve milletin bekası açısından oldukça
önemlidir. Yeni çıkarılacak yasayla FETÖnün ordu içinde kalan
kırıntıları temizlenmeli ve benzeri örgütlenmelere bir daha
izin verilmemelidir.
Ülkemiz bulunduğu bölge itibarıyla yüksek
güvenlik tedbirlerini asla elden bırakmaması gereken bir
coğrafyadadır. Ülkemizin çevresinde yaşanan gelişmeler
bunun en büyük göstergesidir. Bu yüzden S400 gibi hava savunma sistemlerinin
alınmasını ve tek yönlü tedarikçi yerine diğer seçeneklerin
değerlendirilmesini destekliyoruz.
Ülkenin birliğini ve bulunduğu
coğrafyada büyüyerek devamını sağlayabilmenin bir
diğer şartı da Türk Silahlı Kuvvetlerini zafiyete
uğratmayacak yeni bir personel rejimidir. 1927 yılında kabul
edilen 1111 sayılı Askerlik Kanunu ve 1076 sayılı Yedek
Subaylar Kanunu bugüne kadar ülkemizi idare etmiştir. Ancak gelişen
sosyal, ekonomik, teknolojik şartların yanı sıra
değişen küresel güç dengeleri ve tehdit algıları yeni bir
yasa hazırlanmasının gerekliliğini ortaya
çıkarmıştır.
Yeni askere alma kanunu çıkarılırken
özellikle üzerinde durulması gereken konuların başında
zorunlu askerlik sisteminin toplumun geniş tabanını muhafaza
etmesini sağlamak gelmektedir. Yasayla ülkenin sahip olduğu nüfus
gücünün verimli kullanımına ve ordunun profesyonel sistemine
katkı sağlanmaktadır. Askere alma süreçlerinde yaşanan
değişkenliklerin önüne geçilerek farklı uygulamalarda
yaşanan kafa karışıklığı giderilmektedir. Son
yıllarda sıklıkla çıkarılan ve her zaman
çıkacağı söylentisi dolaşan bedelli askerlik ve para
miktarı belirlenirken farklı tutarlar, toplumun ve askerlerin
arasında kafa karışıklığına neden
olmaktadır. Bu hazırlanan kanun teklifiyle bunun da önüne
geçilmektedir.
Değerli milletvekilleri, Türk Silahlı
Kuvvetlerinin şanlı mazisi kahramanlıklarla doludur. Türk
Silahlı Kuvvetlerinin her personeli vatanı ve milleti için gözünü
kırpmadan şehadeti göze alan yiğit Türk evlatlarından
oluşmaktadır. En üst rütbelisinden en alt rütbedeki personeline kadar
tamamı bu övgüye mazhardır.
Malum olduğu üzere, parti grubumuzun kahraman
uzman çavuşlarımızın kadro talepleriyle alakalı kanun
teklifi hâlen Komisyonda beklemektedir. Vatan savunmasında kahramanca
mücadele eden uzman er ve erbaşların kadro isteği yerine
getirilmelidir. Ayrıca, uzman çavuşların özlük haklarında
bir an önce düzenlemeye gidilmeli, hak mahrumiyetleri ortadan
kaldırılmalıdır. Sosyal haklardan olan Türk Silahlı
Kuvvetleri Sağlık Yönetmeliğinde yerlerinin belirtilmesi,
orduevlerinden faydalanmaları gibi hakları da verilmelidir. Yeni
yapılacak düzenlemede mevcut, silahaltında bulunan uzman çavuşlara
da astsubaylığa ve subaylığa geçiş imkânı
sağlanmaktadır. Bir an önce bu teklifin yeni çıkacak kanunla
uyumlu şekilde değerlendirilmesi kahraman uzman
çavuşlarımızın hakkıdır.
Değerli milletvekilleri, seçim bölgem ve
memleketim olan Düzcede bir uzman er ve uzman erbaş okulunun
yapılması Türk Silahlı Kuvvetlerinin çok az
yatırımı olan Düzce için çok iyi olacaktır. Zira Düzce,
bulunduğu konum itibarıyla bu yatırımın
değerlendirilmesi gereken bir bölgededir. Çevresindeki bütün illerde Silahlı
Kuvvetlerimizin birçok birliği bulunurken Düzce ilinde bulunmaması
değerli hemşehrilerimizde haklı beklentiye neden
olmaktadır.
Düzce, bölgedeki nüfus yoğunluğuyla,
diğer askerî birlik ve askerî teknolojilere yakın mesafesiyle tercih
edilmesi gereken konumdadır. Düzceye yapılacak bir uzman er ve uzman
erbaş eğitim okulu için, yer tahsisi ve diğer konularda, Türk
Silahlı Kuvvetlerine yük getirmeden elimizden gelenin
hemşehrilerimizle beraber yapılacağını bilmenizi
istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın.
ÜMİT YILMAZ (Devamla) Değerli
milletvekilleri, konuşmama burada son verirken şu anda gerek yurt
içinde gerekse terörle mücadele için yurt dışında Pençe
Harekâtında olanlar başta olmak üzere tüm Türk Silahlı
Kuvvetleri personeline başarılar diliyorum. Bu kardeşlerimiz bilsinler
ki büyük Türk milletinin duaları her an onlarla beraberdir.
Bu arada iki gün sonra kutlayacağımız
Jandarma teşkilatımızın 180inci kuruluş yıl
dönümünü de kutlamak istiyorum.
Genel Kurulu ve sizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Söz sırası Halkların Demokratik
Partisi Grubu adına Şanlıurfa Milletvekilimiz Sayın
Nimetullah Erdoğmuşta. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika Sayın Erdoğmuş.
HDP GRUBU ADINA NİMETULLAH ERDOĞMUŞ
(Şanlıurfa) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkanım, çok değerli
milletvekilleri; hepinizi ve hazırunu saygı ve hürmetle
selamlıyorum.
İki cihan savaşı, iki dünya
savaşı arasında daha önce hazırlanmış bir
yasanın belki bugün de üçüncü dünya savaşının
konuşulduğu bir zeminde ve zamanda yeniden ele alınıp
değiştirilmesi belki de bir mukadderattır diyorum ama elbette ki
zamanın ve zeminin değişmesiyle yasaların da hükümlerin de
değişmesi kaçınılmazdır. Mecelle kaidesidir:
Ezmânın tagayyürüyle ahkâmın tagayyürü inkâr olunamaz. Yani zaman
değişince elbette ki ona bağlı olarak hükümler de yasalar
da değişecektir. Beşerî yasaları bir bünyeye
benzetebiliriz, bir fizyolojiye, bir insan fizyolojisine benzetebiliriz; belli
bir dönem hizmet ederler ve o dönem tamamlandıktan sonra onların da
ömürleri tamamlanır. Ancak her yasanın bir ruhu var ki o ruhun
kaybolması, o ruhun yok olması düşünülemez. Fakat, bu ruhun
dirilmeye, diriltilmeye yani dirilişe ihtiyacı var. Bizim şu
anda üzerinde konuştuğumuz,
tartıştığımız ve mümkün mertebe bütün
arkadaşlarımızın objektif olarak değerlendirmesini
yaptığı bu yasanın, ruh itibarıyla dirilmesi için veya
arzu edilen dirilişin elde edilmesi için barış hakkını
gözetmesi gerekiyor. Birinci değerlendirmemiz budur, bu yasanın
barış hakkına riayet etmesi gerekiyor. 82 milyonun bu hakkı
var ve o hak şu anda buradaki zevatın bizzat boynunun borcudur.
Bizim barış kültürümüzün zenginliğini
konuşup tartışmamıza gerek yok. Öylesine emsalsiz bir
barış kültürümüz var ki hem tarihî hem toplumsal olarak bunun en güzel
şekilde muhafaza edilip değerlendirilmesi gerekiyor. Diyebiliriz ki
Malazgirtten Çanakkaleye kadar böylesine bir birikimin, böylesine eşsiz
bir manevi ve kültürel sermayenin şu anda vârisleriyiz. O zaman bu
barış hazinesinin, bu barış kültürel hazinesinin bu yeni
düzenlemeyle ele alınması belki de bugün en değerli
adımlardan bir tanesi olacak. Neden?
Değerli arkadaşlar, Silahlı
Kuvvetler, barışı en iyi anlayan, barışı en iyi
okuyan ve en iyi değer biçen bir kurumdur. Neden? Çünkü savaş
sanatını icra eden, savaş sanatıyla hayatını
ortaya koyan ve bunu savunma mantığıyla hayata geçiren bir
felsefenin sahibi olan savunma gücü elbette ki barışın da en iyi
savunucusu, belki de muhafızı olma hakkını
taşımaktadır.
Bakınız Yurtta sulh, cihanda sulh
kaidesi aslında bugün belki de en acil olarak ele almamız gereken ve
hayata geçirilmesi gereken bir prensiptir. Bu prensibin koruyucusu,
kollayıcısı yine Silahlı Kuvvetler olmalıdır.
Düşünce olarak, felsefe olarak biz şuna
inanırız: Savaş arızidir, barış ise cevherîdir;
savaş geçicidir, barış ise kalıcıdır,
esastır ve kutsaldır. Bundan dolayı Silahlı Kuvvetlerin
bütün hazırlıkları, silahtan tutunuz da personele kadar,
caydırıcı düşünceden, niyetten ve iradeden asla
bağımsız olamaz. Esas olan caydırmaktır, esas olan
başkasına yani düşmanlığı esas alana
karşı caydırıcı bir tedbir almaktır.
Bediüzzaman hazretlerinin çok veciz bir sözü var:
Bizim inancımız düşmanlığa düşmanlık
yapmaktır. Nerede bir düşmanlık varsa esas olan
düşmanlığa karşı düşmanlık yapmaktır ki
düşmanlığın panzehiri de odur.
İkinci husus adalettir. Bir kanunun adaletin
emrinde olması lazım, şu andaki yasanın adaletin hizmetinde
olması lazım. Adaletin hizmetinde olursa ancak ve ancak, 82 milyon
insanın o hakkını biz burada göz ardı etmemiş oluruz.
Ne tür adaletsizlik var bu kanunda? Bakınız adaletin kelime
anlamı -haddimi aşıyorum belki, bağışlayın-
eşitliktir. Muadil kelimesi adalet kelimesinden geliyor ki
müsavattır bunun anlamı. Yani adalet eşittir eşitliktir. O
zaman, bu kanunda özellikle bedelliyle ilgili bir itirazımız var.
Burada bir eşitsizlik var. Yoksul olan ile zengin olanın aynı
ücreti ödemesi tamamen bir eşitsizliktir. Her adalet eşitlik ama her
eşitlik adalet değildir.
Üçüncü husussa özgürlükle ilgilidir. Vicdan
özgürlüğüyle ilgili diyoruz ki HDP olarak: Vicdani ret, bir özgürlük
hakkıdır. Vicdani ret, kullanılması gereken bir seçim
hakkıdır. Bunlarla ilgili bir düzenleme yapılabilir, kamu
hizmetlerinde bu insanlar farklı farklı görevlerde istihdam
edilebilirler.
O zaman, çok kıymetli arkadaşlarım,
konuşmamı özetlersem şu üç itirazı ifade ederek
huzurlarınızdan ayrılmak istiyorum: Birincisi, bu yasa
barış hakkına riayet etmemiş. İkincisi, bu yasa
eşitlik hakkına riayet etmemiş. Üçüncüsü, bu yasa özgürlük
hakkına riayet etmemiş. Bu üç hakka riayet etmesi durumunda biz
birtakım
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın
Erdoğmuş.
NİMETULLAH ERDOĞMUŞ (Devamla)
Teşekkür ediyorum Başkanım.
Genel anlamda bu düzenlemeyi de elbette ki olumlu
bulduk ama bu üç hakka riayet etmesini diliyor ve -son söz- bir müftü olarak
sizinle şunu paylaşmak istiyorum: Komisyonda da istirham
etmiştim ve söylemiştim. Geçen hafta Meclisimize asker aileleri
ziyarette bulundular. Grup başkan vekillerimizden, partilerimizden müsait
olanlarla görüştüler. Geliniz, madem bir asker alma yasası
görüşülüyor, alıkonulan o askerlerle ilgili de bir
çalışmamız, bir değerlendirmemiz olsun diyorum. Bu
şekilde sizleri saygıyla selamlamak istiyorum.
Hoşça kalın. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, bölüm
üzerindeki konuşmalar bittikten sonra on beş dakikalık
soru-cevap işlemi olanağımız da var. Komisyona
ileteceği soruları olan arkadaşlarımız, yine bu
görüştüğümüz askerlik kanunuyla ilgili olmak kaydıyla, sisteme
girenler Komisyona sorularını yöneltsinler. On beş dakika
soru-cevap işlemi yapacağız. Bunun yarısını
milletvekillerimiz kullanacak, yarısını da Komisyon kullanacak.
Şimdi söz sırası Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Denizli Milletvekilimiz Sayın Haşim Teoman
Sancara aittir. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika Sayın Sancar.
CHP GRUBU ADINA HAŞİM TEOMAN SANCAR
(Denizli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime
başlamadan önce, Tuncelide şehit haberini
aldığımız değerli Emre ve Ökkeş kardeşlerime
Allahtan rahmet diliyorum, değerli ailelerine sabır ve
başsağlığı diliyorum.
Yine, yüce Meclisimizde birlikte çalışma
şansı bulduğum değerli ağabeyim, Denizlimizin
değeri, partimizin emektarı Sayın Kazım Arslan
ağabeyimi de kaybetmenin acısı içinde ona da Allahtan rahmet
diliyor, mekânlarının cennet olmasını diliyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün görüşmekte
olduğumuz yasa bence bugüne kadar çıkarılan en önemli yasa.
Anadoluda Peygamber ocağı kabul ettiğimiz; doğan her Türk
çocuğu, evladımız için Her Türk asker doğar. diyerek
gururlandığımız, hayatımızın
başlangıcı ve onuru olan askerlikle ilgili bir yasada, tabii ki
üzerinde durarak ince ayrıntıları da konuşmak bizlerin
görevidir. 1927 yılından bu yana gelen 1111 sayılı Askerlik
Yasası bu şekilde kökten değişmekte ve âdeta yeni bir alan
şeklinde gelmektedir.
Tabii, burada, Sayın Millî Savunma
Bakanının böyle önemli bir konuda Komisyona gelmemesini, Meclise
bilgi vermemesini, âdeta Türkiye Büyük Millet Meclisini bilgilendirmekten uzak
olmasını da esefle kınıyorum. Sayın Bakan bu
soruları, bu tereddütleri aydınlatmak durumundadır.
Bu vesileyle, değerli arkadaşlar, Millî
Savunma Komisyonu toplantısında tarafımıza yapılan
sunumda yeni askerlik yasasını dinlerken tabii öncelikle şu göze
battı; dediler ki: Kışlaya er olarak giren general olacak.
Yani 2019 yılında modernizasyondan, teknolojiden bahseden Türk
Silahlı Kuvvetlerinde en modernize olay bu; kışlaya er olarak
giren general olacak.
Değerli arkadaşlar, bu yeni bir
yasanın argümanı, başlığı, manşeti olamaz.
Cumhuriyetimizin kuruluşundan bu yana Çanakkalede, Kocatepede ve Türkiye
Cumhuriyetinin her bölgesinde şanlı ordularımıza
kumandanlık yapan paşalarımızın,
komutanlarımızın, âdeta Herkes er olabilir, herkes general
olabilir, bu anlamda bir sıkıntı yoktur. gibi görülmesiyle
incitildiği düşüncesindeyim. Bu vesileyle değerli komutanlarımızın
Türkiye Cumhuriyetindeki öneminin her daim hatırlatılmasında
yüksek fayda görüyorum.
Yine, askerlik yasasını konuşurken
Sayın Bakandan da aldığımız bilgi gereği bedelli
askerlik ve benzeri yasa değişikliklerini konuştuk.
Değerli arkadaşlar, seçim önü olması
vesilesiyle aceleye geldiğini düşünüyorum, çok üzerinde
çalışıldığı kanaatinde değilim. Her yasada
Cumhuriyet Halk Partisinin görüşü şu olmuştur: Çıkan bir
yasa Türkiye Cumhuriyetinin 82 milyon vatandaşına hak, hukuk ve
adalet dağıtmalıdır.
Öncelikle, bundan altı ay evvel bir bedelli
askerlik yasası çıkardık. Bedelli askerlik yasasındaki
şartlar, 15 bin TL bedelle yirmi bir gün temel eğitim ve 25 yaş
sınırıydı. 633 bin kardeşimiz bu yasadan
faydalandı. Biraz evvel Sayın Başkanın da söyledikleri gibi
Ben bir günden kaybettim. diyen, Ben iki günden kaybettim. diyen
kardeşlerimiz var. Şimdi ben diyorum ki size: 2011 yılında
bedelli askerlik 30 bin lira, 2015 yılında 15 bin lira, 2018
yılında 15 bin lira, 2015 yılında 18 bin lira; bugünkü
bedelli askerlik memur katsayısına göre, çarpılarak
belirlenmiş, 31 bin lira. Allah Allah! Ben de diyorum ki acaba aynı
iktidarda, aynı dönemde sizler bu ülkenin yönetimindeyken 2011deki bedeli
neye göre çıkardınız? 2015teki bedeli neyle
çarptınız? 2018deki yani daha altı ay önceki bedeli hangi
katsayıya göre belirlediniz? Bugün de 31 bin lirayı neye göre
buluyorsunuz?
Evet, hak, hukuk ve adalet burada zedelenmektedir.
Sayın Bakanın ve Sayın Başkanın verdiği
bilgilerde 2 milyon 200 bin yükümlü kardeşimizin olduğu, 1 milyon 600
bin öğrenci kardeşimizin, 460 bin yoklama kaçağı ve
bakayanın olduğu bizlere bildirilmiştir. 145 binlik bir
kontenjanla 31 bin lira yapılan askerlik, acaba pazartesi sabahı
hangi sorunu çözmüş olacaktır? 460 bin yoklama kaçağı ve
bakaya ortadan kalkacak mıdır? 1 milyon 600 bin öğrenci
kardeşimiz askerliğini yapmış mı olacaktır?
Bedelliyle ilgili bir günle kaçıran kardeşimiz 16 bin lira daha fazla
ödeyerek 31 bin lira bulmak zorunda bırakılarak acaba adalet mi
dağıtmış oluyoruz? Böyle sistem olmaz, bu sistem
yanlış bir sistem, bunun ele alınması lazım.
Temel eğitim, yirmi bir gün idi, şimdi
otuz bir gün oldu yani aynı iktidar, aynı yönetim. Beş sefer
paralı askerlik çıkarıyor, her birisinde farklı bir rakam,
farklı bir şey. İki dönem çıkarılan askerliklerde
temel eğitim yok yani 2011 yılında ve 2015 yılında yok
ama 2018de var, 2019da var. Değerli arkadaşlar, 15 bin
lirasını yatıran kardeşlerimiz daha askerliğini
yapmadılar, yedi ay sonra, sekiz ay sonra yapacaklar. Bir devlet memuru
olarak, lütfen hesap edin -hiç asgari ücretliye filan girmeyin, onun o
şansı kalmadı- nasıl 31 bin lira bulacak?
Tabii, ben size bir beyan söylemek istiyorum. Bu
ülkede parası olan var, olmayan var. Şimdi parası olan bedelli
askerlik yapacak, Buyur yap. diyeceksiniz, olmayana da Git, asker ol.
diyeceksiniz. Bunu adalet terazisine oturtamam çünkü parası olan
bastıracak parayı askerliğini yapacak, olmayan
vatandaşlarımız da gidecek köşedeki izbe yerlerde askerlik
yapacak. Bunu söyleyen, AK PARTİ Genel Başkanı Recep Tayyip
Erdoğan. Sayın Bakanım, 31 bin lirayı çıkarırken
keşke AK PARTİ Genel Başkanına da sorsaydınız, bu
adaletsizliğe sebebiyet vermeseydiniz.
Bu sebeple, paralı, bedelli askerliğin
şu andaki durumu Hükûmetin 145 bin çarpı 31 bin lirasıdır.
2020 yılında 145 bin çarpı 35 bin lirasıdır. Bedelli
askerliği mi konuşuyoruz yani kutsal gördüğümüz, peygamber
ocağı dediğimiz askerliği mi konuşuyoruz, yoksa bedeli
mi konuşuyoruz? Çünkü askerlik yapamayacaklar, şubat ayına kadar
kışlalar dolu. Bizim kardeşlerimiz 15 bini verdi,
şubatı bekliyorlar, ocağı bekliyorlar. Düğün yapacak,
yapamıyor; işe girecek, giremiyor; dükkân açacak, açamıyor.
Nasıl olacak bu? 31 bin lirayı verecek, siz parayı
alacaksınız, harcamaya başlayacaksınız, 2020de,
2021de devam edecek. Bu sebeple, 460 bin yoklama kaçağı ve bakaya bu
askerlik şansından faydalanamayacaktır.
Biraz evvel dediniz ki Sayın Başkan: 145
bin kişi bile dolmaz sanıyorum. O zaman niye kura çekiyorsunuz, o
zaman niye endişe ediyorsunuz? 460 bin kişiyi gelin, pazartesi günü
sıfırlayın; sistemi çözün, ondan sonra yeni bir sistem
açın. Madem 145 bin rakamı vardı da niye 633 bin kişiyi
askere aldınız? Bu sebeple, bedelli askerlik, maalesef, bundan sonra
zenginlerin faydalanacağı, parası olanın
faydalanacağı, parası olmayanın da gidip kuzu kuzu askerlik
yapacağı bir döneme gelmiştir. Bunu ben adaletli bulmuyorum,
hakkaniyetli bulmuyorum; bu, hak, hukuk ve adalet anlayışına
aykırıdır.
Diğer açıdan, daha evvel de söyledik,
Millî Savunma Komisyonunda da konuştuk; Cumhuriyet Halk Partisinin,
bayramı evinde geçirmek isteyen kışladaki asker
kardeşlerimizin askerliğiyle ilgili bir problemi yoktur, hepsini
yürekten sevgiyle, saygıyla selamlıyoruz ama Millî Savunma
Komisyonunda sorduğumuz ve hâlâ cevabı net
alamadığımız, hâlâ Sayın Bakanın ortalarda
olmadığı bir konu var. Bu, şu anda bulunduğumuz
dönemde ve ülkemizin içinde bulunduğu terör pozisyonunda mukavemet
gücümüzü azaltır mı, azaltmaz mı? Bununla ilgili istatistik
nedir? Biz size matematik soruyoruz, popülist bir cevap beklemiyoruz,
matematik. Şudur, budur; bu ayda bu kadar kardeşimiz terhis olur, bu
ayda da bu kadar kardeşimiz gelir. denmediğinden dolayı bugüne
kadar sanki Cumhuriyet Halk Partisi karşıymış gibi bir anlayış
ortaya çıktı. Değerli Mehmetçik kardeşlerimizin Allah
yollarını açık etsin, başarı nasip eylesin.
Şimdi -biraz önce de söylemiştim- 45inci
maddede ve 28inci maddede Sayın Cumhurbaşkanına bir keyfî yetki
verilmiştir. Daha önce beyanlarında AK PARTİ Grup Başkan
Vekili Sayın Turan ısrarla Bu yasa 1970 yılından beri var,
niye rahatsızlık duyuyorsunuz? diyor. Değerli Turan, ben kabul
ediyorum, bu yasa 1970 yılından beri var ama Cumhurbaşkanı
bir yıldan beri partili Cumhurbaşkanı, AK PARTİ Genel
Başkanı. Siz, bu yetkiyi Cumhurbaşkanına vermiyorsunuz, bir
siyasi partinin başkanına veriyorsunuz, yarın diyecek ki Gel
bakalım gençlik kolları başkanı, ben seni aldım,
sarayda bahçenin görevlisi yaptım, askerden saydım. Ne diyeceksiniz?
Yasa açık, gönüllüler diyor, her şeyin gönüllüsü var, çiçek gönüllüsü
var, böcek gönüllüsü var, bahçe gönüllüsü var. Bu sebeple lütfen yarın siz
iktidarda olmadığınızda, başka bir siyasi parti
geldiğinde o siyasi partinin genel başkanının da keyfî
davranmasını engelleyecek yasalar çıkarın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Devamla) Yani makam
ve mevkiler geçer ama bu kanunlar ilelebet kalır ve kalmalıdır.
Askerlik Yasası, hakkın, hukukun, adaletin temelidir. Onun için
diyorum ki Sayın Başkan, o iki günle mağdur olan
kardeşimizi 15 bin lirayı bulamadığından dolayı
31 bin lirayla cezalandırmayın. Şimdi ne oldu biliyor musunuz? O
kadar otomatik, o kadar kibar, o kadar ince bir yol buldunuz ki beş ay
askerlik mi, 31 bin lira mı? Yani aylık 5.200 lira mı, askerlik
mi? Ben hepinize soruyorum, milletvekilleri de dâhil, sayın vekillerimiz
belki evlatlarına öderler: Türkiyede kaç kişi 10 bin lira maaş
alıyor? Her ay 5.200 lira ödeyecek kişinin en az 10 bin lira geliri
olması lazım. O zaman işte gelir adaletsizliğini ortaya
çıkarıyorsunuz, hak adaletsizliğini ortaya
çıkarıyoruz. Askerlikteki demokrasi terazisini ortadan koparıp
paralı ve parasız diye ayırıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Sancar.
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Devamla) Bu sebeple
buradaki maddelerde lütfen askerlik yasasının 82 milyon
kardeşimizin vicdanına hitap etmesini, kışladaki
askerlerimizin annelerine, babalarına, askere gidecek kardeşlerimizin
ilerideki planlarına ve adalet terazisine oturmasını
sağlamak zorundayız.
Tekrar diyorum ki Türk Silahlı Kuvvetleri,
Türkiye Cumhuriyetinin onurudur, gururudur, değeridir, siyaset üstüdür.
Bunu bir ticari kaynak gibi görmek yanlıştır. Ama siz bunu
beş seferdir ticari kaynak olarak görüyorsunuz. İşte
tutarsızlık buradadır. Yoksa bugün memur katsayısı 31
bin, altı ay önce 15 bin, iki ay önce 18 bin, dört yıl önce 30 bin.
Böyle bir tutarsızlık olur mu? Ne enflasyona uyuyor ne devalüasyona
uyuyor. Bu sebeple, lütfen, öncelikle mağduriyeti çözecek, bu yasa
çıktığında Türk Silahlı Kuvvetlerinin her türlü
yükümlüsünün sorununu çözecek, önünü açacak, aydınlatacak bir yasa
olmalıdır.
Allah, Türk Silahlı Kuvvetlerimizi nazardan
saklasın, gücümüzü kuvvetimizi bol eylesin, her türlü terörden uzak
eylesin. İnşallah, bir kardeşimizin bile burnu kanamadan
kışlasından evine gelsin. (İYİ PARTİ
sıralarından Âmin. sesleri)
Saygılar sunuyorum efendim. (CHP ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Bölüm üzerinde söz sırası,
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Osmaniye Milletvekilimiz
Sayın İsmail Kayaya aittir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika Sayın Kaya.
AK PARTİ GRUBU ADINA İSMAİL KAYA
(Osmaniye) Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; yeni Askeralma Kanunu Teklifi hakkında Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubumuz adına söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle ekranları başında bizleri
izleyen aziz milletimizi ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Beyefendiliğiyle
tanıdığımız mesai arkadaşımız
Cumhuriyet Halk Partisi Denizli Milletvekili merhum Kazım Arslana
Allahtan rahmet, ailesine, sevenlerine ve CHP camiasına da
başsağlığı diliyorum. Allah rahmet eylesin.
Yine bugün üzülerek haberini
aldığımız Osmaniyemizde şehidimiz var. Tunceli
Jandarma Komando Tabur Komutanlığında görevliyken hain PKK terör
örgütü mensuplarıyla meydana gelen çatışmada hemşehrimiz
Jandarma Uzman Çavuş Ökkeş Ede şehit olmuştur.
Şehidimize Allahtan rahmet, kederli ailesine
başsağlığı diliyorum. Osmaniyemizin ve milletimizin
başı sağ olsun.
Çok değerli milletvekilleri, vatani görevini
henüz tamamlamamış olan çok değerli gençlerimiz, silah
altındaki er ve erbaşlar ve aziz milletimiz tarafından çok
yakından takip edilen yeni Askeralma Kanunu Teklifinin millî, manevi ve
mesleki değerler ön planda tutularak Türk Silahlı Kuvvetlerimizin
ihtiyacını ve gençlerimizin beklentisini karşılayacak
şekilde hazırlandığını çok net bir şekilde
ifade edebilirim.
Komisyonda Teoman Beyle de beraber
çalışıyoruz. Az önceki dile getirdiği tereddütlerini ve
aziz milletimizin de inşallah kafasındaki soru işaretlerini bu
açıklamalarımızla da gidereceğiz.
1927 yılından bu yana ülkemizde uygulamada
olan 1111 ve 1076 sayılı Askerlik Kanunumuzu yeni Askeralma Kanunu
Teklifiyle kapsamlı bir şekilde değiştiriyoruz. Dünkü
konuşmalarda bu kanunun çıkmasıyla birlikte altı
ayını tamamlayan er ve erbaşların terhis edilmesinden
dolayı bazı aksaklıkların oluşabileceği dile
getirildi.
Çok değerli milletvekilleri, bu yasa uzun süre
üzerinde çalışılmış ve her açıdan çok
detaylı bir şekilde düşünülerek
hazırlanmıştır. Millî Savunma Bakanımız ve ilgili
bürokratlar aylarca bu yasa üzerinde çalıştılar. Millî Savunma
Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığımız,
bu yasanın çıkmasıyla birlikte silah altındaki er ve
erbaşların terhis edilecek olmasından dolayı herhangi bir
sıkıntının yaşanmayacağını defalarca
dile getirdiler. Bu yasaya partimizin görevlendirdiği milletvekillerimiz
tarafından da çok değerli katkılar sağlandı. Millî
Savunma Komisyonumuzda da her gruptan milletvekillerimizin çok değerli
katkılarıyla Askeralma Kanunu Teklifinin maddeleri kabul edilerek
Genel Kurula geldi. Temennimiz, inşallah en kısa sürede yeni
Askeralma Kanununu tüm parti gruplarımızın ortak mutabakatıyla
Genel Kurulumuzda onaylayarak aziz milletimizin bu beklentisini de
karşılamaktır.
Savunma sanayimizin güçlenmesiyle birlikte ülkemiz,
bölgesinde ve dünyada söz sahibi konuma gelmiştir. Türk Silahlı
Kuvvetlerimizi de üstün teknoloji ve donanımla kuşatmak için
kararlılıkla çalışıyoruz. Her geçen gün ordumuzu daha
profesyonel hâle getirmek için de gayret sarf ediyoruz. Komando birlikleri
öncelikli olmak üzere muharip birliklerin profesyonel yapıya
kavuşmasını amaçlayan çalışmaların ardından
operasyon bölgelerinde veya doğrudan çatışmaya iştirak
edecek bölgelerde yükümlü askerler bulunmamaktadır. Terörle aktif mücadele
eden birliklerin tamamında profesyonel askerlerimiz istihdam ediliyor.
İhtiyaç duyulan bölgelerde de ilave profesyonel birlik ve
komutanlıklar oluşturuluyor. Bu yasanın çıkmasıyla
birlikte amacımız, hem Türk Silahlı Kuvvetlerimizin
profesyonelleşerek gücünü artırması hem de gençlerimizin gelecek
planlarını daha rahat bir şekilde yapmalarını
sağlamaktır.
Yeni askerlik sisteminin net bir şekilde
anlaşılması için kısaca özetleyecek olursak: Zorunlu hizmet
süresini erbaş ve erler için altı aya düşürüyoruz. Bu durum
yedek subay ve yedek astsubayları için ise on iki aydır. Er ve
erbaşlardan istekli olanlar, disiplin amirleri tarafından uygun
görülmesi hâlinde ikinci altı aylık dönemde asgari ücret üzerinden
harçlık alarak altı ay daha askerlik hizmetine devam edebilecekler.
Bedelli askerlik kalıcı hâle getiriliyor.
Her yıl Bedelli askerlik çıkacak mı? beklentisi ortadan
kalkıyor. Bedelli askerlik için ödenecek ücret bir asteğmen
maaşının 6 katı olarak belirlendi.
Dövizli askerlikte ise bu bedel 4.500 euro olarak
belirlenmiş olup yurt dışındaki
vatandaşlarımız uzaktan eğitimle vatani görevlerini
tamamlayabiliyorlar.
Bir ay temel eğitim herkes için zorunlu hâle
getiriliyor. Bedelli askerlikten faydalananlar da bu bir aylık temel
eğitimi almak zorundalar.
Askerlik çağı 20 yaşında
başlıyor. Bedelli askerlikten faydalanmak için erteleme yaş
sınırı lise mezunlarında 22, meslek lisesi
mezunlarında 25, meslek yüksekokullarında ve lisans mezunlarında
28, yüksek lisansta 32, doktora, tıp ve sporcularda ise 35tir. Yine yeni
sistemde ilk defa meslek yüksekokulu mezunlarına yedek astsubay olarak vatani
görevini yapma imkânı veriliyor.
Mevcut yasada meslek yüksekokulu mezunları,
ilkokul mezunlarıyla aynı statüde değerlendirildikleri için bu
yüzden gençlerimiz kısa dönem askerlikten faydalanma adına kendi
mesleklerini yapamıyorlar, mutlaka dört yıllık bir fakülte
bitirmenin derdine düşüyorlardı. Şimdi, yedek astsubaylık
tercihinde bulunarak iki ay temel eğitimin ardından on ay astsubay
maaşı alarak vatani görevlerini tamamlayabilecekler.
Ayrıca, vatani görevini er ve erbaş olarak
yapan vatandaşlarımızdan askeriyede kalmak isteyenlere uzman
erbaş, astsubay, subay alımları için sınav tam notunun
yüzde 20sine kadar ilave puan, meslek lisesi mezunları ve yüksekokul
mezunları için, yani teknik elemanlara ise yüzde 25e kadar ilave puan
verilebilecek. Bunun amacı, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin personel
alımında bir yıl süreyle eğittiği ve yatırım
yaptığı insan gücünü muhafaza ederek kaynaklarını en
etkin şekilde kullanmak istemesidir.
Bu yasayla, ilk defa askerliğini er ve
erbaş olarak yapanlara Toplu Konut İdaresinin yaptığı
konutların tahsisinde kendi üzerine kayıtlı konutu olmayanlar
için öncelikli olarak istifade edebilme hakkı da tanınıyor.
Askerlik döneminde geçen süre için SSK priminin
ilgili Bakanlık tarafından ödenmesi imkânı ilk defa bu yasayla
vatani görevini yapacak er ve erbaşlarımıza tanınıyor.
Yine, er ve erbaşlardan muhtaç asker ailelerine
yapılan yardım miktarı da artırılıyor. Hizmette
geçen süre içinde kamunun ve belediyelerin işlettiği deniz ve
şehir içi toplu taşıma hizmetlerinden ücretsiz
yararlanabildikleri gibi, müze ve ören yeri gibi yerlerden de ücretsiz olarak
yararlanabiliyorlar.
Turizm ve tarım işçisi olarak
çalışan vatandaşlarımızın askere sevkinde
mesleklerine uygun sınıflandırma yapılarak ve istedikleri
gibi, çalışma sezonlarının dışında kalan
celp dönemlerinde askere gidebilme imkânı sağlanmaktadır. Bu
madde çok önemli. İlk defa, yeni çıkacak olan Askeralma Kanunu, mevsimlik
işçilere ve turizm sektöründe çalışan er ve erbaşlara kendi
sezonlarının dışında da askerlik yapabilme imkânı
tanımasıyla da gençlerimize bir kolaylık sağlıyor.
Çok değerli milletvekilleri, yeni askerlik
sisteminin ülkemize ekonomik yönden de herhangi bir yükü bulunmamaktadır.
Er ve erbaşlara ödenen harçlığın, yedek astsubay ve yedek
subaylara ödenen maaşın bedelli askerlik ve dövizli askerlikten elde
edilen gelirle karşılanması beklenmektedir; yani sistem kendi
içerisinde döngüsünü sağlamaktadır.
Yine, dünkü konuşmalarda bedelli askerlik
ücretleri de gündeme geldi, bugün de miktarı üzerinden birçok
konuşmacı bedeli tartıştı. Çok değerli
milletvekilleri, daha önce çıkarılan bedelli askerliklerde belli
dönemlerde çıkarıldığı için ve bedelliden faydalanmak
isteyenler birikmiş olduğundan dolayı farklı
fiyatlandırmalar olabilir. Biz bu yasayla bedelli askerliği
kalıcı hâle getiriyoruz. Fiyatın düşük olması
durumunda herkes bedelli askerlikten faydalanmak isteyebilir, bu durumda da
Türk Silahlı Kuvvetlerimizin asker ihtiyacını
karşılayamayız; bedelin çok yüksek olması durumunda da bu
durumdan çok az kişi faydalanabilir. Bu yüzden, bedelli askerlik için,
bedelli askerliği sabit hâle getirdiğimizden dolayı, bu, en
makul fiyat olarak belirlenmiştir.
Yeni yasa teklifinde yoklama kaçağı ve
bakaya durumunda olanlar, bedelli askerlikten faydalanamazlar. Ancak bir geçici
madde eklenerek, yasa çıktıktan sonra bakaya ve yoklama
kaçağı durumunda olan kişilerden istekli olanlar, bir defaya
mahsus olmak üzere ilk başvuru döneminde bedelli askerlikten
faydalanabilecekler. Öğretmenler ve doktorlar bağlı bulundukları
bakanlıkların ihtiyaçları göz önünde bulundurularak bir
aylık temel eğitimlerinin ardından kendi görevlerini yapıp
maaşlarını da kendi bakanlıklarından alarak vatani
görevlerini tamamlamış olacaklar.
Çok değerli milletvekilleri, yeni sistemin bir
güzelliği de personelin önünün açık olması. Gerekli
şartları yerine getirdiği takdirde askeriyeye er ve erbaş
olarak giren bir personelimiz, uzman çavuş, astsubay, subay, hatta
generalliğe kadar çıkabilir.
Çok değerli milletvekilleri, görüldüğü
üzere yeni askerlik sistemi çok daha büyük bir özen, ayrıntı ve
dikkatle hazırlanmış bir çalışmadır. Burada çok
önemli bir değişim, dönüşüm ve gelişme içerisindeyiz.
Bayram öncesi bu yasanın çıkmasını bekleyen asker
kardeşlerimiz ve aileleri bulunmaktaydı. Biz de bayramdan önce bu
yasanın çıkması için gayret gösterdik ancak Genel Kurulumuzun
çalışma programı çerçevesinde yetiştiremedik. Şu anda
silah altında bulunan asker kardeşlerimizin ve ailelerinin bu
beklentilerini de inşallah karşılayacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
İSMAİL KAYA (Devamla) Yeni Askeralma
Kanunu Teklifi, Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan tüm partilerin
mutabakatıyla inşallah Genel Kurumumuzda kabul edildikten sonra,
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan
tarafından da onaylandıktan sonra yürürlüğe girecek. Bu
yasanın yürürlüğe girmesiyle birlikte silah altındaki er ve
erbaşlardan altı ayını tamamlayanların tümü,
tezkerelerini alarak terhis edilecekler.
Adalet ve Kalkınma Partisi olarak yeni
Askeralma Kanununun ordumuza, vatanımıza ve aziz milletimize
hayırlı olmasını diliyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Bölüm üzerinde gruplar adına
konuşmaları tamamladık.
Şimdi şahıslar adına söz
taleplerini karşılayacağım.
Şahıslar adına ilk söz, İstanbul
Milletvekilimiz Sayın Erkan Başa aittir. (HDP sıralarından
alkışlar)
Sayın Baş, süreniz beş dakika.
ERKAN BAŞ (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Bu vesileyle ekranları başında
bizleri izleyen güzel ülkemizin alın teriyle, emeğiyle yaşayan tüm
onurlu insanlarını da sevgiyle saygıyla yürekten
selamlıyorum.
Yine, önemli bir kanun tartışıyoruz.
En başta, bunun, önemine uygun bir ciddiyetle ele
alınmadığını düşündüğümüzü ifade etmek
istiyorum. Meclis, sadece usul yerini bulsun diye tartışma yürüteceğimiz
bir yer olamaz. Yani bazen birinci parti grubu arkadaşların, Meclisi
bir noter makamı olarak gördüklerini
Hani biraz daha kaliteli
tartışsak bir fikir kulübü ya da bir münazara turnuvasında
olduğumuzu düşüneceğiz ama arkadaşlar, bu yasada da gördüğünüz
üzere, aldığımız kararlar birtakım insanların
hayatlarını doğrudan etkiliyor hatta birtakım
insanların hayatlarını kaybetmesine neden oluyor. Bir kere bu
ciddiyetle ele almak gerekiyor.
Ben çok kısaca konuşacağım ve
mümkün olduğunca net fikirlerimizi ifade etmek isteyeceğim.
Birincisi değerli arkadaşlar, Türkiye
İşçi Partisi, öyle orasına burasına değil,
fiyatlandırma tartışmasına falan girmeden bedelli askerlik
fikrine külliyen karşıdır, kökünden karşıyız.
Yani siz bir ülkede insanları ceplerindeki paraya göre
ayıramazsınız. Yıllarca bu ülke için alın teri döken,
emeğiyle yaşayan ama yoksul yaşamak zorunda kalan insanlara
devlet, çıkıp Ya paranı ya canını istiyorum.
diyemez. Bedelli askerlik fikrini külliyen reddetmemiz gerekiyor. Bakın
biraz önce, ben bir dil sürçmesi olduğunu düşünmüyorum; ne dedi
burada konuşan hatip: fiyatlandırma dedi. Ya, canın
fiyatı olur mu? Vatan görevinin fiyatı olur mu? Fiyatlandırma
tartışıyoruz. Bir de domates
tartışıyormuşuz, soğan
tartışıyormuşuz gibi kaç para olacağını
tartışıyoruz. O dönemde devletin ne kadar paraya ihtiyacı
var, kaç kişi bu işi yapacak, bu işten kaç para
kazanıyoruz? Arkadaşlar, olmaz. Bakın, sadece mafya Ya
paranı ya canını der. Bütün yurttaşlar Anayasa önünde
eşitse eşit bir muameleye tabi tutulmak zorundadır.
Biz şunu biliyoruz: Bu ülkede, hep
altını çiziyorum, hep emekçi çocukları, yoksul çocukları
ölüyor. Bu ülkede zenginlerin, para babalarının, patronların,
yandaşların çocukları savaşta canını kaybetmiyor;
böyle örnekler yok. O yüzden, şu kadar mı olsun bu kadar mı
olsun tartışmasını falan da külliyen reddediyoruz.
Askerliğin bedeli olmaz arkadaşlar. Askerlik, tüm yurttaşlar
için ne gerekiyorsa o biçimde düzenlenir ve buna göre uygulanır. Yani
gerçekten elinizi vicdanınıza koyun. Asgari ücretin 2000 lira
olduğu bir ülkede insanlara 15 aylık maaşını ver
diyorsun, öbür tarafta affedersiniz- bir akşam yemeği için
harcadığı parayı verecek askere gitmeyecek. Bu mu adalet,
bu mu eşitlik? Bunu kabul etmemiz mümkün değil.
İkincisi arkadaşlar, burada bir
profesyonel orduya geçiş süreci var. Bunu da çok açıklıkla ifade
ediyorum. Biz profesyonel orduya kesinlikle karşıyız.
Profesyonel ordu dediğiniz şey, ordunun iktidarın bir
aygıtı hâline gelmesidir, iktidarın milis gücü hâline
gelmesidir. Bu, kabul edilebilir bir şey değildir. Tüm
yurttaşların gerektiğinde yurt savunması için görev
alması fikri, profesyonel ordunun reddidir ve biz bu çizgideyiz.
Profesyonel ordu kabul edilemez, profesyonel ordu sadece iktidarın
çıkarları için çalışan bir ordudur.
Değerli arkadaşlarım, tabii ki
alternatif seçenekler üzerinde düşünmek gerekir. Örneğin, bakın,
ben askerliğin bütün yurttaşlar için zorunlu olması
gerektiğini savunuyorum fakat pekâlâ kimi yurttaşlarımız
diyebilir ki: Ben bu vatan için gerekiyorsa canımı veririm ama ben
can almak istemiyorum, elime silah almak istemiyorum. Çeşitli nedenlerle
dinî düşüncesi nedeniyle, ideolojisi nedeniyle silah almak istemiyor
olabilir. Mesela buna ilişkin bir uygulama getirebiliriz. Kamu hizmetinde
görev yapar. Çok güzel örnekleri var, askerlik yerine bir kamu görevi olarak
çocuk bakımevlerinde çalıştırabilirsiniz, yaşlı
bakımevlerinde çalıştırabilirsiniz; devletin, toplumun
başka ihtiyaçlarını karşılayacak biçimde
yapabilirsiniz ama parayı veren yatar, parayı vermeyen gitsin
canını versin uygulaması kabul edilemez. Bunun tekrar
altını çizmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, vatan
tartışıyoruz, yurt tartışıyoruz, ülke
tartışıyoruz, izin verirseniz, bu vesileyle yıllarca bu
kürsüde, başka yerlerde her tür gericinin, faşistin, her tür
sağcı ideolojinin vatan haini olarak itham ettiği komünistler
adına da bu konuda bir iki çift laf söylemek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, ben bir komünistim ve
bu ülkede iktidar tarafından vatan hainliğiyle en fazla suçlanan
insanların temsilcilerinden birisi olarak bu kürsüde yer alıyorum.
Bunun da kayıtlara geçmesi gerektiğini düşünüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN BAŞ (Devamla) Bakın, bu ülkede
yaklaşık yüz yıldır devrimciler, sosyalistler, komünistler
var. Kurtuluş Savaşında birileri ülkeyi emperyalizme
peşkeş çekerken Kurtuluş Savaşına katılmak için
Anadoluya gelen komünistler var. 1950lerde birileri Türkiyeyi Amerika
Birleşik Devletlerinin 51inci eyaleti yapmaya çalışırken
NATOya karşı bu ülkeyi savunan komünistler var. 1960larda
6ncı Filoyu kıble yapıp namaz kılanlar varken 6ncı
Filo defol! diye sokaklara çıkan komünistler var. 1990larda bu ülkeyi
ABD vatandaşı başbakanlar yönetirken Bu ülkeyi sattırmayacağız."
diyen komünistler var. 2000li yıllarda Amerika Birleşik Devletleri
istediği için Iraka asker göndermeye çalışırken siz Biz
ABDnin askeri olmayacağız." diyen komünistler var. O yüzden
kayıtlara girsin, her dönem emperyalizme, gericiliğe ve faşizme
karşı mücadele eden komünistlerin yurtseverliğini
tartışmak hiç kimsenin haddi değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız.
ERKAN BAŞ (Devamla) Son olarak değerli
arkadaşlar, dedim ya hep emekçi çocukları savaşta
canını kaybediyor, hep yoksul çocukları ölüyor, hep emekçi
çocukları ölüyor ama Türkçemizin bir azizliği var, öldükten sonra
onun emekçi anası, emekçi babası, yoksul insanlar diyorlar ki: Vatan
sağ olsun. Ben de diyorum ki: Vatan artık sol olsun da emekçi
çocukları ölmesin, yoksul çocukları ölmesin. (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Turan, sisteme
girmişsiniz 60a göre, bir söz talebiniz var.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
40.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
İstanbul Milletvekili Erkan Başın 69 sıra sayılı
Kanun Teklifinin birinci bölümü üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
sayın komünist arkadaşın ithamına bir ufak cevap vermek
isterim izin verirseniz. Israrla Noter gibi çalışıyorsunuz,
geleni onaylıyorsunuz. dedi. Muhtemelen çalışmaları takip
edemedi arkadaşımız, sadece kürsüde söz hakkı varken geldi
ve tekrar ayrılacak. Bu, çok haksız bir yaklaşım. Biz iki
günden beri tüm partilerle yoğun görüşmeler yapıyoruz. Ortak
paydaşlarla, kurumlarla askerimiz başta olmak üzere, tüm ilgililerle
bir araya geliyoruz. Bu akşam tekrar AK PARTİ Grubu kapalı
toplantı yapacak, tüm önerileri değerlendirecek. Yarın Millî
Savunma Bakanımız partileri ziyaret edecek, kanaatlerini
paylaşacak, onların önerilerini alacak. Dolayısıyla
askerlik gibi ortak meselede herkesin kanaatini alıp ortak bir akılla
beraber, bir karşılıklı değerlendirmeyle beraber yol
almak istiyoruz. Dolayısıyla bu ithamı doğru
bulmadığımı söylemek isterim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ERKAN BAŞ (İstanbul) Tutanaklara geçsin
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Buyurun Sayın Baş.
ERKAN BAŞ (İstanbul) Birincisi:
Arkadaşlar, birbirimizi tanıyoruz, Parlamentoyu gören herkes, Türkiye
İşçi Partisi vekillerinin devam ve devamsızlığı
konusunda bir fikre sahiptir.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Evet, sahibiz.
ERKAN BAŞ (İstanbul) - Bir AKPnin
oranına bakın bir de diğerlerine bakın. Bu
tartışmaya hiç girmeyelim, tutanaklara geçsin.
İkincisi: Değerli arkadaşlar, ben
bütün çalışmaları takip ediyorum, Komisyona gelen kanun
teklifiyle Komisyonda süren tartışmalardan sonra bir virgül
değişikliği var mıdır, bunu merak ediyorum?
Üçüncüsü: Bu Parlamento sadece grubu olan
partilerden ibaret değildir. Grubu olan partilerin kendi arasında
ittifak yapması, buradaki bütün milletvekillerinin çalışmalara
katıldığı anlamına gelmez. Ben bu vesileyle
teşekkür ediyorum. Parlamentoda grubu olmayan vekillerin de
çalışmalara aktif biçimde katılmasının aynı
zamanda grubu olan tüm partilerin sorumluluğunda olduğunu bir kez
daha hatırlatmak istiyorum.
BAŞKAN Peki, teşekkür ediyorum.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Şirin Ünal ve
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem
Zengin ile 49 Milletvekilinin Askeralma Kanunu Teklifi (2/1940) ve Milli
Savunma Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 69) (Devam)
BAŞKAN - Değerli milletvekilleri,
şahsı adına son söz, Burdur Milletvekilimiz Sayın Yasin
Uğura aittir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Uğur.
YASİN UĞUR (Burdur) Sayın
Başkan, çok değerli milletvekilleri; yeni Askeralma Kanunu Teklifi
hakkında şahsım adına söz almış bulunmaktayım.
Bu vesileyle Genel Kurulu ve ekranları başında bizleri izleyen
aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Vatani görevini henüz tamamlamamış olan
çok değerli gençlerimiz ve silah altındaki er ve erbaşlar
tarafından çok yakından takip edilen yeni Askeralma Kanunu
Teklifinin millî, manevi ve mesleki değerler ön planda tutularak, Türk
Silahlı Kuvvetlerimizin ihtiyacını ve gençlerimizin gerçekçi
olan beklentilerini karşılayacak şekilde
hazırlandığını ifade etmek istiyorum.
Biliyorsunuz, 1927den bu yana ülkemizde uygulanan
1111 sayılı Askerlik Kanunumuzu yeni Askeralma Kanunu Teklifiyle
kapsamlı bir şekilde değiştiriyoruz. Amacımız,
hem Türk Silahlı Kuvvetlerimizin profesyonelleşerek gücünü
artırması hem de gençlerimizin gelecek planlarını daha
rahat yapmalarını sağlamaktır. İnşallah en
kısa sürede yeni Askeralma Kanununu çıkararak, aziz milletimizin ve
gençlerimizin bu beklentisini de karşılayacağız.
Yeni askerlik sistemi için hazırlanan kanunun
daha iyi bir şekilde anlaşılması için özetleyecek olursak,
zorunlu hizmet süresi erbaş ve erler için altı aya düşürülüyor.
Bu durum yedek subay ve yedek astsubaylar için ise on iki aydır. Er ve
erbaşlardan istekli olanlar, disiplin amirleri tarafından uygun
görülmesi hâlinde ikinci altı aylık dönemde 2 bin lira maaş
alarak altı ay daha askerlik hizmetine devam edebiliyorlar. Bedelli
askerlik kalıcı hâle geliyor; her yıl, bedelli askerlik
çıkacak mı çıkmayacak mı beklentisi dolayısıyla
ortadan kalkmış oluyor. Bedelli askerlik için ödenecek ücret bir
asteğmen maaşının 6 katı olarak belirlenmiş
oluyor; dövizle askerlikte ise bedelli için hesaplanan sisteme göre
belirlenecek olup uzaktan eğitimle askerlik hizmetini
tamamlayabileceklerdir. Bir ay temel eğitim herkes için zorunlu hâle
getiriliyor. Bedelli askerlikten faydalananlar da bu bir aylık temel
eğitimi alıyorlar.
Askerlik çağı 20 yaşında
başlıyor. Bedelli askerlikten faydalanmak için erteleme yaş
sınırı lise mezunlarında 22, meslek liselerinde 25, meslek
yüksekokullarında ve lisans mezunlarında 28, yüksek lisansta 32,
doktora, tıp ve sporcularda ise erteleme yaşı 35tir. Yine, yeni
sistemde ilk defa meslek yüksekokulu mezunlarına yedek astsubay olarak
vatani görevini yapma imkânı veriliyor. Mevcut yasada, meslek yüksekokulu
mezunları ilkokul mezunlarıyla aynı şartlarda
değerlendiriliyordu, bu yüzden gençlerimiz kısa dönem askerlikten
faydalanabilmek için mesleklerinden vazgeçerek mutlaka dört yıllık
bir fakülte bitirmenin derdine düşüyorlardı.
Değerli milletvekilleri, yeni hazırlanan
askerlik sistemimizin bütçemize de ekonomik yönden herhangi bir yükü
bulunmamaktadır. Er ve erbaşlara ödenen harçlık, yedek astsubay
ve yedek subaylara ödenen maaş bedelli askerlik ve dövizle askerlikten
elde edilen gelirle karşılanmaktadır yani sistem kendi döngüsünü
kendi içerisinde sağlamaktadır.
Yeni yasa teklifinde, yoklama kaçağı ve
bakaya durumunda olanlar bedelli askerlikten faydalanamazlar ancak yasa
çıktıktan sonra bakaya ve yoklama kaçağı durumunda olan
kişilerden istekli olanlar bir defaya mahsus olmak üzere, ilk başvuru
döneminde bedelli askerlikten yararlanabileceklerdir.
Öğretmenler ve doktorlar, bağlı
bulundukları bakanlıkların ihtiyaçları göz önünde
bulundurularak bir aylık temel askerlik eğitimlerinin ardından
kendi görevlerini yapıp maaşlarını da kendi
bakanlıklarından alarak vatani görevlerini tamamlamış
olacaklardır.
Değerli milletvekilleri, görüldüğü üzere
yeni askerlik sistemi çok daha büyük bir özen, ayrıntı ve hakikaten
dikkatle hazırlanmış bir çalışmadır. Burada çok
önemli bir değişim, dönüşüm ve gelişme içerisindeyiz. Bu
yasa teklifi, inşallah, Genel Kurulumuzda Meclisimiz tarafından
onaylanarak kabul edildikten sonra Sayın
Cumhurbaşkanımızın onayıyla yürürlüğe girecektir.
Bu yasanın yürürlüğe girmesiyle birlikte silah altındaki er ve
erbaşlardan altı ayını tamamlayanlar terhis edileceklerdir.
Ben bu vesileyle yeni askerlik kanunumuzun
vatanımıza ve milletimize hayırlı olmasını
diliyor, Genel Kurulu da saygıyla ve hürmetle selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
şimdi on beş dakika süreyle soru-cevap işlemine
başlıyoruz.
Sayın Yaşar
BEDRİ YAŞAR (Samsun) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Aracılığınızla
aşağıdaki soruları Komisyon Başkanımıza
sormak istiyorum. Soruyu sormadan önce de her Türk asker doğar, asker
ocağı peygamber ocağıdır, kutsaldır, hiçbir
şekilde bununla ilgili bir sulandırma yapılamaz diyerek
sözlerime başlamak istiyorum.
Sayın Başkanım, özellikle dövizle
askerlik yapanların en büyük meselesi iş kaybı olmasın,
işlerinden olmasından hareketle, yurt dışında üç
yıl çalışanlara böyle bir muafiyet tanıyoruz. Aynı
şekilde, yurt dışında eğitim alan
arkadaşlarımız da var. Yani üç yıl süreyle, daha uzun
süreyle eğitim alan arkadaşlarımız da bundan istifade
edebilir mi? Burada sadece Askerlikleri ertelenebilir. diyorsunuz.
Üçüncüsü de yurt içinde de stratejik görevlerde
çalışan arkadaşlarımız var. Kendi işlerini yapan
sigortalı arkadaşlarımız var, BAĞ-KURlu
arkadaşlarımız var. Bunlar da yaptığı işler
itibarıyla vergilerini ödüyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BEDRİ YAŞAR (Samsun) Vergi ödemek de
kutsaldır. Dolayısıyla aynı çerçevede yani dövizle askerlik
yapanlar ile yurt içinde de işlerini yapanlar arasında bir paralellik
kurup onlar da temel askerlik süresini tamamlamadan bu kanundan istifade
edebilirler mi?
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Kırkpınar
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir)- Sayın
Başkanım, ikinci altı ay için askere harçlık olarak
ödenecek miktarın asgari ücretin 1,5 veya 2 katı olma imkânı var
mı? Bir de bu miktarın ekonomik olarak bütçeye herhangi bir yükü var
mı onu sormak isterim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Erim
BEKİR KUVVET ERİM (Aydın)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bu yasayla tek tip askerlik modeline geçtiğimiz
söylenebilir mi? Yeni getirilen bu askerlik sisteminin özü nedir?
BAŞKAN Sayın Akar
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan,
biraz evvel yapmış olduğunuz konuşmada yoklama
kaçağı ve bakaya durumuna düşenlere her gün için 5 lira ve 10
liralık bir ceza yaptırımı uygulanacağını
söylediniz. Şimdi kanun yapıyoruz burada. Üç sene sonra, beş
sene sonra bu 5 liraları, 10 liraları düşündüğünüzde,
hiçbir anlam ifade etmeyecek ve üç yıl sonra veya iki yıl sonra
tekrar buraya bir kanun gelecek Bunları artıralım.
diyeceksiniz. Onun için bunu da aynı bedelli askerlikte bulduğunuz
formül var ya böyle bir formülle -örneğin asgari ücretin yüzde 0,5i
olabilir, 1i olabilir- bir sisteme bağlarsanız, bundan sonra bir
daha bunun için de bir kanun yapma gereği duymayız.
Yine, bir başka şey: Askerlik hizmet
süreleriyle ilgili Cumhurbaşkanına yetki veriyorsunuz. Askerlik
hizmet süresini -üç ay- yarıya indirebilir ya da yarısı kadar
artırabilir. Yahu askerliği üç aya indirirse ne yapacağız?
Böyle bir şey olabilir mi? Bir kişiye niye yetki verilsin?
Bakın, burada hep birlikte kanun yapıyoruz, altı ayla da
sınırladık, belirledik. Yani askerliğin üç aya düşmesi
gerekiyorsa üç sene sonra, beş sene sonra, on sene sonra yine
konuşuruz.
BAŞKAN Sayın Bayraktutan
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, mevcut, yıl
itibarıyla ihtiyaç olan 700 bin kişi; erkek doğum olduğunu
düşünün, bunlardan 400 bini askere gidiyor yıl itibarıyla.
Bunların içerisinden her yıl ortalama 145 bin kişinin, 150 bin
kişinin bedelli askerlik yaptığını düşünürsek
geriye kalıyor 250 binlik bir rakam. Şu andaki mevcut sistemde on iki
aydaki ihtiyaç 300 bin. Biz askerlik süresini altı aya indirerek bu 300
bin rakamını 600 bine çıkartıyoruz. Demek ki mevcut rakamda
250 bin var, bir yandan ihtiyaç 600 bin var. 350 binlik bir zafiyet var. Bu,
ülkenin güvenliği için, özellikle terörle mücadelede dış
tehditler yaşayan bir Türkiye için güvenlik tehdidi oluşturabilir mi?
Burada çünkü rakamlar arasında açık şeyler var.
Genelkurmayın, Kara Kuvvetlerinin elinde de bu bilgiler var. 350 binlik
bir açık gözüküyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Bu güvenlik zafiyeti
olur mu?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Ödünç? Yok.
Sayın Kılıç
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sorularım şu: 145 bin bedelli
kontenjanının yeterli olacağını düşünüyor
musunuz? Muhtaç asker ailelerine yardım asgari ücretin yüzde 50si olarak
belirlenmiş. Bunun asgari ücrete yükseltilmesi mümkün mü?
69 sıra sayılı Askeralma Kanunu
Teklifini çıkarılmasını olumlu buluyoruz.
Halkımızın büyük kesiminin beklentisini yerine getirmiş
oluyoruz. Profesyonel askerlik, askerlik tarihi sürecimize de uygundur. Aksi
takdirde kuzuyu kurdun ağzına vermiş oluruz.
BAŞKAN Sayın Akar
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan,
40ıncı maddede sağlanan haklar ve yaptırımlar var.
Biliyorsunuz, orada dış kaynaklardan sağlanan yine sınavla
askerliğe devam edecek olanlar için birtakım öncelikli haklar
verilmiş. Bu haklar niye muvazzaflara verilmez veya askerlik görevi
içerisinde profesyonel görev yapanlara verilmez? Sadece bunlara böyle bir hak
tanınmış. Yani TOKİden öncelikli ev edinme hakkı
sadece bunlara niçin verilir, niçin diğer askerî personele verilmez?
Eğer böyle bir hak verilmesi gerekiyorsa tümüne de verilmesi
gerektiğini düşünüyorum.
Saygılar.
BAŞKAN Sayın Enginyurt
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) Sayın
Başkan, Sayın Komisyon Başkanımızdan önemle
öğrenmek istediğim bir konuyu arz ediyorum.
145 bin sınırlamasında ısrar
nedir? Yani 630 bin kişi başvurmuş bir önceki bedelliye, şu
an 145 bin diye diretmek veya 145 bin kişi zaten başvurmaz. demek
yerine, zaten başvurmayacaksa bu rakamı 300 bin yapmanın
herhangi bir sakıncası var mı? Birçok insan, binlerce insan
sürekli soru yağmuruna tutuyor. Bu konuda bir esneklik gösterirseniz
memnun olurum.
BAŞKAN Sayın Yılmaz, söz
Komisyonda.
MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI
İSMET YILMAZ (Sivas) Başkanım, teşekkür ediyorum.
Güvenlik zafiyeti oluşur mu? Muhterem
Başkanım, değerli milletvekilleri; mevcut sistemde Türk
Silahlı Kuvvetleri personelinin yüzde 50ye yakını uzman
askerlik sistemine dayanmaktadır; subay, astsubay, uzman erbaş ve
sözleşmeli er. İcra edilen teröristle mücadele, yurt
dışı ve benzeri kritik harekâtlarda uzman personel, özellikle
uzman erbaş ve sözleşmeli erbaş, er görevlendirilmektedir. Bu
nedenle, yeni askerlik sisteminin uzman personel mevcudunda herhangi bir
azalmaya sebep olmayacağı gibi Türk Silahlı Kuvvetlerinin icra
ettiği görevlere yönelik de olumsuz bir etki yaratmayacağı
değerlendirilmektedir.
Yeni askerlik sistemiyle birlikte cezalı duruma
düşen yoklama kaçağı ve bakayalarda cezayı
artırdık. Sayın Akarın değiştirilmesi
5 TL, 10
TL yapma, belli bir oran koyalım. Doğrudur. İleride kanuni
düzenlemeyi ortadan da kaldırır." diye, doğru bir teklif,
ona bir şey demiyoruz.
Yoklama kaçağı ve bakaya
cezasının artmış olması, bundan sonra mümkünse oraya
gitmeyeceğini, bakayaların yoklamalarının
azalacağı düşünülürken yükümlü sayısının
Bu
sayede bir yılda silah altına alınabilecek yükümlü
sayısının mevcut yükümlü personelin kadro, tercih, istek durumu
da dikkate alınarak ilave altı aylık askerlik hizmetine devamla
da hâlihazırdaki destekleme oranlarını yakalayabileceğimizi
düşünüyoruz.
Bunun yanında, Türk Silahlı Kuvvetlerinin
ihtiyaçlarına yönelik belirlenen kontenjanlar kapsamında uzman
personel teminine de devam edilmektedir. Şu anda -biraz önceki
rakamları vermiştim- uzman erbaş mevcudumuz 73 bin ama Ekim
2019da planlanan 79 bin yani alım devam ediyor. Sözleşmeli er
şu anda 18.693 ama Ekim 2019da, işte birkaç ay sonra 19.505e
çıkacak. Hâlihazırda teminde eğitimi devam eden
yaklaşık 20 bin uzman erbaşın da kıtaya alınarak
kısa bir süre sonra katılacak olmasının da söz konusu
erbaş ve er ihtiyacına olumlu katkı sağlayacağı
değerlendirilmektedir.
Yeni askerlik sistemine geçiş aşamasında
altı aylık hizmet süresini dolduran yükümlülerin terhis
olmasıyla erbaş, er mevcutlarında ilk etapta bir azalma meydana
geleceği aşikârdır ancak bu azalmayla hâlihazırda yüzde
60-yüzde 70 olan yükümlü personel destekleme oranının ilk
aşamada yüzde 35-40 olarak gerçekleşeceği, bu yılın
ağustos ayında yüzde 40-45e yükseleceği, ekim ayında ise
yüzde 45-50ye yükseleceği değerlendirilmektedir.
İlave altı ay askerlik uygulaması:
Şimdi, eğer bu ilave altı aylıkta muhtemel bir rakam var
yani yarıya yakını ya da üçte 1i yaparsa Silahlı
Kuvvetlerin ihtiyacını karşılar ama anketlerin herkes, siz
de ben de bize aktarılan bilgilerle gerçekleşeceğini
düşünüyoruz, hiç kimse ikinci altı ayı seçmezse o zaman bir
sıkıntı olabilir, bir varsayıma dayanıyor ama bu hakları
verirsek
Dolayısıyla bu hakları verelim ki
sıkıntı oluşmasın, askerde kalsın. İleride
askeri, sözleşmeli erbaşı da uzman erbaşı da
sözleşmeli subayı da öncelikle görev alacak kimseleri bunların
arasından seçelim. Zaten komutan bunu bilecek, disiplin durumunu bilecek,
olumlu nitelik hâlinde bir rapor verecek, onları da objektif kriterlere
bağlamak için yine yönetmeliğe de konabilir. Dolayısıyla
şuna çok inanıyoruz ki: Normal sınavlarda, işte, KPSSden
aldığın 50, 60, 70; bir imtihan, sınav komisyonunun önüne
geliyorsunuz, beş on dakika bir mülakat yapıyorsunuz. Böyle eleman
almaktansa altı ay komutanın görmüş olduğu,
davranışıyla, biçimiyle kendisinin de olumlu bir rapor
verdiği kimsenin alacağı -orada yine değerlendirilebilir-
yüzde 20 veya yüzde 25 ilave puanla birlikte bu adamlar Silahlı Kuvvetlere
alınırsa Silahlı Kuvvetlere, askerlik mesleğine uyumunun
daha uygun olacağını düşünüyoruz.
Teröristle Mücadele Harekâtı, Fırat
Kalkanı, Zeytin Dalı ve Pençe Harekâtları gibi yurt içi ve yurt
dışındaki operasyonların tamamı uzman personelden
müteşekkil birlikler tarafından yürütülmektedir, mevcut kanun
teklifinde yer alan hususlar da bu operasyonları etkilemeyecektir.
Şimdi, yükümlü miktarını bir
sayın vekilimiz söyledi, normalde çağ nüfusu diyoruz, çağ nüfusu
okullarda da var; ilkokul 1e ne gelecek, ortaokula ne gelecek, liseye ne
gelecek diye. 1 milyon 300 bin-1 milyon 200 bin gibi, bazen düşüyor,
artıyor ama 1 milyon 300 bin-1 milyon 400 bin gibi, bunun yarısı
erkek, yarısı kız diye
Ama İçişleri
Bakanlığımızdan, Nüfus ve Vatandaşlıktan gelen
rakam, erkek doğum oranı 1999da bu 792 bin iken şimdi ki 723
bine düşmüş yani 70 bine 1, toplam doğum olduğu için
kadınlarda da erkeklerde de eksilme vardır ama 723 bin bir doğum
oranı var. Biz 700 bin kişi bekliyoruz ama bu 700 bin kişi
içerisinden planlama da buna göre- 20 bin kişinin dövizle askerlik
yapacağını düşünüyoruz, 145 bin kişinin bedelli
askerlik yapacağını düşünüyoruz, askerliğe
elverişli nüfusun yaklaşık yüzde 10unun da engelli olduğu,
dolayısıyla 60 bin gibi bir rakamın da askerliğe
elverişli olmayacağı düşünülüyor. Doğum bu ama
gelmeyecektir. Bu arada, doğdu ama askerlik yaşına kadar da bir
ölüm olabilir, askerlik yaşına kadar vatandaşlıktan çıkabilir
de; bunların sayısının da 20 bin olacağını
öngörüyoruz. Yine diğer, firar, hastalık gibi nedenlerle de silah
altına alınamayan yükümlülerin sayısının 280 bin
olacağını öngörüyoruz. Silah altına yükümlü er olarak 400
bin kişiyi düşünüyoruz. Yedek subay olarak bir dönemde 15 bin
kişiyi düşünüyoruz, şu anda 10 bin gibi bir rakam var. Yedek
astsubay olarak da ilk defa yeni bir sistem getiriyoruz, ona da 5 bin TL olarak
düşünüyoruz.
Yine bir sayın vekilimiz söyledi Muhterem
Başkanım, gerçekten bu sisteme tek tip askerlik deniyor da tabii,
tek tipin yanında işte diğerleri de var, dövizlisi var,
bedellisi var. Tek tipin yanında, altı aylık esas, esas olan o
fakat ikinci altı aylık uzatma da var. Dolayısıyla Bu
gelen sistemin en önemli özelliği nedir? derseniz, bedelli askerlik
yasasının çıkacağı beklentisinin sona ermesidir. Bu
beklenti, okumayacağı hâlde yüksek lisansa başlamayı
artırıyor. Çok üniversitelerimiz var herhangi bir şehirde, okumayacağı
hâlde, devam etmeyeceği hâlde belki doktoraya gidiyor
dolayısıyla ertelemek için bahane arıyorlar. Ondan 1 milyon 600
bin işte eğitimden dolayı, eğitim ertelemesi var. 2 milyon
200 bin kişi havuzda var ama 1 milyon 600 bin de eğitimden
dolayı. Bedelli çıkacağı beklentisiyle askerliği tecil
ettirme, yoklama kaçağı ve bakaya gibi askere gitmeyi erteleyen
unsurların azalacağı, ortadan kalkacağı
düşünülmektedir. Yani beklentimiz bu ama hukuk da yaşayan bir olgu,
önümüze ne çıkacak göreceğiz ama şu var: Askerlik süresinin
kısaltılması askere gitmeyi teşvik eder mi? Eder. Askere
zamanında gittiğinde burada alacağın puanlarla askerlik
mesleğini tercih edeceksen Millî Savunma Bakanlığının
şemsiyesi altına personeli olarak girebilir misin? Diğerlerinden
daha avantajlı yüzde 20, yüzde 25 olarak.
İki: Burada yine Sayın Akar da söyledi
Sadece bu kapsamda olanlara değil de işte toplam muvazzafların
hepsine Toplu Konuttan önceliği verseniz. dedi. E doğrudur, ona da
katılırız ama tabii, bütçeyle birlikte, imkânlarla birlikte
inşallah, adım adım gelir diye düşünüyoruz. Bu ilave puan
verilmesinin bu sistemi teşvik ettiğini de düşünüyoruz.
Yine, bu sistemde ilk defa gelen bir husus, yedek
astsubaylık sistemi. Bu ana kadar böyle bir durum yok. Biz, beklenti
olarak yaklaşık 5 bin gibi bir personeli almayı düşünüyoruz
ama iki yıllık, üç yıllık meslek yüksekokullarını
bitirenler vardı. Bunlar daha önce, ilkokul, ortaokul veya lise gibi...
Dört yıl olursa yedek subaylık hakkı veriyordun ama iki veya üç
yıl olduğunda yedek subaylık hakkı vermiyordun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Başkan.
MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI
İSMET YILMAZ (Sivas) Başkanım, son cümlem,
tamamlayacağım.
O zaman bunlar Bize biraz haksızlık
oluyor. dediği için, ilk defa meslek yüksekokulu mezunlarına, iki
veya üç yıllık olanlara yedek astsubaylık getiriyoruz.
Dolayısıyla bunların içerisinden 5 bin kişiyi yedek
astsubay alacağız, geri kalanı ise erbaş ve er
yapacağız. Ancak bir husus daha var: Eskiden yedek subayların,
işte
Normalde, yılda 400 bin erkek öğrenciyi yüksekokuldan
mezun ediyoruz, 400 bin. Demek ki yedek subay
Bundaki rakamı vardı
ama
Bunun bir kısmı iki yıllık meslek yüksekokulu mezunu,
bir kısmı da 200-300 bine yakını da dört yıllık
okul. Dört yıllık okul mezunu 300 bin ama yedek subay olarak alacağın
15-25 bin. Geriye kalan rakam yine erbaş olarak yapıyor. Onlara da
Yedek subay olamadın ama acaba yedek astsubay olmak ister misin? diye
onu da soruyoruz. Eğer yedek astsubay olamazsa onların
arasından
Dolayısıyla yedek astsubay olmak için iki kaynağımız
var; iki ve üç yıllık okullar, artı dört yıllık
okullardan yedek subay olamayanlar yedek astsubaylığı tercih
edebilecek.
Sistem, altı aylık sistem, esas, artı
yedek astsubaylık sistemi getiriyoruz, esas. Bundan sonra artık,
böyle askerliğin ertelenmeyeceğini, bir an önce askere
gidileceğini, zamanında askerliğin askerlik yapanlara da avantaj
sağlayacağını düşünüyoruz ve hep, bu zamana kadar
şunu söylerdik: Devlet için çalışıyorum ama emeklilikte
askerlik borçlanması yaptığımda onun ücretini ben ödüyorum.
Bunu devletin ödemesi gerektiğini söylüyorduk.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edelim Sayın Bakan.
MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI
İSMET YILMAZ (Sivas) İlk defa, bu dönemlerde devlet bunu ödeyecek.
Bunun yaklaşık bir maliyet hesabı çıkarıldı, onu
da şimdi söylemek isterim.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Sayın Bakan,
yıllık 600 bin ihtiyacı karşılamayı
açıklayamadınız.
MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI
İSMET YILMAZ (Sivas) Efendim, onu söyledik. Eğer Silahlı
Kuvvetlerin yüzde 50si profesyonel olmuşsa 600 bini safi. Bakın 400
küsur bin askeriniz var, 200 bin jandarmada var, 600 bin. 600 bin ihtiyacı
nereden çıkarıyorsunuz yani?
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Altı ay,
altı ay Sayın Bakan.
MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI
İSMET YILMAZ (Sivas) Yok, yok. Hiçbir sıkıntı
olmayacaktır, bunu çok net olarak söylüyorum. Genelkurmay
Başkanlığımızın da görüşü bu
doğrultudadır. Kritik görevleri yapanlar için de zaten bu kanunun
özel bir düzenlemesi yoktur. Kritik görevler uzman personel eliyle
yürütülmektedir, dolayısıyla altı aylık ve altı aydan
fazla temel eğitimi yaptıktan sonraki olanlar içinde değildir.
Bir cümle daha şunu söylemek istiyorum: Buradan
yaklaşık ne bekliyorsunuz, ne yapılacak?
Başkanım, bitireceğim.
İkinci altı ay yükümlü olarak bu kapsamda
yaklaşık 66 bin kişiyi bekliyoruz. Eğer bunlara 2.090 lira
ödersek
Bir arkadaşım Bu miktar artırılamaz mı?
dedi. İşte, Maliye Bakanlığının da bütçe imkânlarını
dikkate alarak söylüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Açalım Sayın Bakan
mikrofonunuzu.
MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI
İSMET YILMAZ (Sivas) Son cümlelerim olacak Muhterem Başkanım.
66 bin kişi bekliyoruz, 2.090 lira ödersek on
iki ayda 1 milyar 650 milyon lira para ödeyeceğiz. Yedek astsubay ise 5
bin kişi düşünüyoruz. İki ay sınıf okulunda kalacak,
kıta hizmetinde ise 4 bin lira aylık ödeyeceğiz; 4.900-5 bin
kişi düşünüyoruz, 5 bin ödeyince 250 milyon lira da yedek astsubaylar
için düşünüyoruz. Hizmet borçlanması için, o ikinci altı aylık
dönemdeki 66 bin kişi için de yaklaşık bin lira ödeyeceğiz,
bu da yaklaşık 600 milyon liraya denk geliyor. Dolayısıyla
da bu askerlik sisteminin bize maliyeti 3 milyar 153 milyon lira olacak ancak
bedelli askerlikten 145 bin kişiyi 31 bin TLyle çarpınca 4,4 milyar
bekliyoruz. Dövizle askerlikte 20 bin kişinin 31 bin TL ödeyeceğini
düşünürsek 620 milyon da ondan geliyor. Yani giderimizi 3 milyar 150
milyon, gelirimizi de 5 milyar 115 milyon gibi bir rakam öngörüyoruz. Bu
beklentilerimiz karşılanırsa bir sıkıntı
olmayacağını düşünüyorum.
Tekrar teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
böylelikle birinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Çok özür diliyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
öncelikle size çok teşekkür ediyorum. Bu kadar çok önemli bir konuda hem
iktidar partisi komisyon başkanlarına hem de bize, muhalefete
yeterince söz tanıdığınız için çok teşekkür
ediyorum. Ancak Sayın Bakanken de saygıyla dinlediğim,
şimdi de Komisyon Başkanıyken de dinlediğimiz Sayın
Başkanın gerçekten açıklamaları tatmin edici olsun
istiyoruz. Bu yüzden arkadaşımızın Komisyon
Başkanımıza 60a göre bir sorusu var. Yani kafalarda herhangi
bir şey kalsın istemiyoruz. Son kez buna da izin verirseniz gerçekten
yararlı olacak diye düşünüyoruz efendim.
BAŞKAN Peki.
Üç arkadaşımız 60a göre söz istedi,
her birine ayrı ayrı söz vereceğim, ondan sonra da
birleşime biraz ara vereceğiz.
Sayın Şimşek
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
41.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin,
ikinci altı ayda da askerlik yapmak isteyenlerin ne zaman müracaat
etmeleri gerektiğini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkanım, altı ay
yaptıktan sonra ikinci altı ay da askerlik yapmak isteyenler ilk
askere giderken mi belirlenecekler yoksa altı ay askerlik yaptıktan
sonra mı belirlenecekler? Yani burada önemli bir nokta bu çünkü eğer
birinci altı ayda, askerlik biterken bu tercihi yapacak olurlarsa bunların
eğitiminde, atamalarında farklı sorunlarla
karşılaşılabilir. Bence bunlar ilk askere giderken bu
tercihi yapsa hem birlikler bunların ne yapacağını,
altı ay sonra ne olacağını bilse, bunların tayinleri
yapılırken de göreve verilirken de buna göre değerlendirilse
daha doğru olur diye düşünüyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Akar
42.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın,
Askeralma Kanunu Teklifi içerisinde çelişkiler olduğuna ve
düzeltilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Öncelikle sizlere
teşekkür etmek istiyorum. Konu çok önemli. Bu önemli konuda da herkese söz
verdiğiniz için ayrıca teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, anladığım
kadarıyla konu sizin grubunuzda da çok konuşulmamış. Çünkü
salı günü kapalı bir grup toplantısı yaptınız, bu
akşam da bu konuyu tartışacaksınız ama Komisyondan
geçti. Bana göre, yöntem ve gidiş tarzınız yanlış.
Onun için de keşke bunları, Komisyondan geçmeden önce, Türkiye'yi ilgilendiren,
Türk Silahlı Kuvvetlerini ilgilendiren, hepimizi ilgilendiren bu konuyu
siyasi parti temsilcilerini de çağırıp bir güzel
tartışabilseydik, daha sonra Komisyonda da gereğini
yapabilseydik, bugün bu işlerle uğraşmaz ve kafamız daha
net olurdu. Gerçekten, bugün size söylemek istediğim, bu kanunun
içerisinde görmüş olduğum çelişkiler. Bunların düzeltilmesi
gerekiyor. Umarım, bundan sonraki süreçte de bunları düzeltiriz
diyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Son olarak Sayın Çelebi
43.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin,
askerliğin altı ay olması durumunda Silahlı Kuvvetlere
gereken 600 bin kadronun nasıl sağlanacağını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Bakanım şöyle söylediniz: Bu
600 bin sayısı nereden geliyor? Şimdi, yükümlü er kadro
sayısı zaten 250 bin. Bu, internette de yazan bir şey. Terörle
mücadele harekâtı hudut birlikleri yüzde 120yle destekleniyor. Artı,
uzman erbaşlar ile sözleşmeli erlerde eksik taraflar yükümlü erlerle
destekleniyor. Bu sayı 300 bine çıkıyor. Şu an 300 binlik
bir kadro gerekiyor Silahlı Kuvvetlere on iki ay askerlik yaparken. Biz
bir senede 1 kişi veriyorduk, altı ay olursa bir senede 2 kişi
vereceğiz. Dolayısıyla 300 bin çarpı 2; 600 bin. Elimizde
var 250 bin. Bu 600 bini nasıl sağlayacağız, sorumuz bu.
BAŞKAN Sayın Bakan, siz de
arkadaşlarımızın sorularına kısaca bir
değerlendirmede bulunursanız
44.- Millî Savunma Komisyonu Başkanı
İsmet Yılmazın, Mersin Milletvekili Baki Şimşek ile
İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI
İSMET YILMAZ (Sivas) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Öncelikle Mersin Milletvekilimiz Baki Beyin sorusu:
İlk, askere giderken mi ikinci altı aya müracaat edecek, yoksa
altı aylık süreyi tamamladıktan sonra mı? Kanundaki
düzenlemeye göre birinci altı aydan sonra. Zira 5inci maddenin (3)üncü
fıkrasında sıralı disiplin amirlerinin olumlu
değerlendirmesiyle
Yani kendisi talep eder ama komutanın, bunun
kalmasının ikinci altı ayda bize ilave bir katkısı,
faydası olmayacak şekilde bir düşüncesi olabilir.
Yine Birlik Komutanlığınca
hakkında olumlu nitelik belgesi doldurulmuş olmak
Yine kanunun bu
maddesinde geçiyor. Dolayısıyla ikinci altı ay olarak geçiyor.
Yine, ihtiyaç nereden çıkıyor
hesabında
Şimdi, Silahlı Kuvvetlerin bir norm kadrosu var, o
norm kadroyu konuşuyoruz. Fakat bu norm kadro şu ana kadar hiç
dolmadı. Hiç olmayan şeyleri düşünüyoruz. Bundan önce -daha önce
de ifade ettim- sözleşmeli asker sayısı bu kadar değilken,
uzman erbaş sayısı bu kadar değilken bile siyasilerin Bu
askerlik süresi altı aya düşsün. diye kanun teklifleri var. O zaman
biz sadece
Uzman erbaş, artı sözleşmeli erbaş 100 bin
kişi. 100 bin kişilik profesyonel ordu İngilterenin profesyonel
ordusuna denk, Fransanın profesyonel ordusuna denk.
Bakın, mevcut kanunlarda da her dönem bedelli
askerlik var ama hiçbir zaman bedelli askerlik uygulanmadı. Niçin
uygulanmadı? Çünkü bedelli askerliğin uygulanabilmesi için
Genelkurmay Başkanlığının ihtiyaç fazlası
olduğunu beyan etmesi lazım. İhtiyaç fazlası olduğunu
beyan ettiklerinin arasından kimileri kamu kurumlarında
çalışır -işte öğretmen olarak çalışanlar,
onda veya başka yerlerde ama şu ana kadar uygulama öğretmende
oldu- kimileri de isterse bedel ödeyenler arasından yapılır, diyor.
Ama şu ana kadar Silahlı Kuvvetler bu kanun
çıktığından itibaren hiç Benim ihtiyacım fazla.
demedi. Dolayısıyla da ne yaptık biz? Hep yasaları
çıkardık. Niçin? Toplumun talebi için. Mevcut yasa varken Genelkurmay
ihtiyaç fazlası diye bir açıklamada bulunmadığından,
biz her zaman özel olarak bedelli askerlik yasası çıkardık.
Bedelli askerlik yasası aslında toplumun
bir ihtiyacıdır ve Osmanlı döneminde de vardır. Biraz önce
de gösterdiler arkadaşlar, veririz de dolayısıyla onun için de
şarkılarımıza da girdi Zenginimiz bedel verir, askerimiz
fakirdendir. diye. Bu, bu dönemin de şarkısı türküsü
değildir, ta Osmanlı döneminden gelir ama şunu da söylemek
lazım yine: Profesyonel ordu
Biz, ideal olanın karma sistem
olduğunu söylüyoruz. Her ne kadar bir arkadaşımız Her Türk
asker doğar. Türk ordusu, ordu millet kaynaşması vardır
E
ama bir de işin uzmanlığı vardır, ihtisası
vardır. Dolayısıyla Türkiyenin şu an yakalamış
olduğu yüzde 50, yüzde 50; profesyonel ordu, artı gönüllü
katkısıyla birlikte iyi bir oranı
yakaladığımızı düşünüyorum. Dolayısıyla
da ilk kadro oranına bakarak Silahlı Kuvvetlerin bu kadar bir
ihtiyacı vardır diye söylemenin doğru
olmayacağını düşünüyorum. Bu ana kadar hep bedelli
yasaları çıkarıldı hem de 4-5 sefer. Bunlar
çıkarıldıktan sonra, Genelkurmay veya Silahlı Kuvvetlerden
Siz bunu çıkarttınız da benim şu işim aksadı.
diye de bir şikâyet olmamıştır.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Değerli milletvekilleri, amacımız,
böylesine önemli bir konuda İç Tüzükteki süre
kısıtlamalarını daha özgürlükçü, Türkiyenin menfaatleri
doğrultusunda yorumlayarak yanlış yapmadan bir yasa
çıkmasına katkı sağlamaktır. Burada iktidarın da
muhalefetin de söyleyeceği her sözün, her cümlenin önemli olduğunu
düşünüyorum. Umuyorum ki bugün, yarın yapılacak diğer
görüşmelerle de herkesin kafasındaki tereddütlerin giderileceği
ortak bir zemin üzerinde bir paylaşmanın sağlanacağı
bir ortama doğru gideriz. Önemli bir yasanın görüşmelerinde
sürelerin kısıtlanmasını da çok da uygun görmediğimi
ifade ediyorum.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.01
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 20.06
BAŞKAN: Başkan Vekili Levent GÖK
KÂTİP
ÜYELER: İsmail OK (Balıkesir), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
88inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
69 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Şirin Ünal ve
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem
Zengin ile 49 Milletvekilinin Askeralma Kanunu Teklifi (2/1940) ve Milli
Savunma Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 69) (Devam)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir iş bulunmadığından,
alınan karar gereğince kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen
diğer işleri sırasıyla görüşmek için 13 Haziran 2019
Perşembe günü saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati: 20.07