TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
9uncu Birleşim
23 Ekim 2018 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri
Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
GELEN KÂĞITLAR
III.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adanın, Genel
Kurula ilk defa Başkanlık etmesi nedeniyle görüşlerini
paylaşmak istediğine, 27nci Dönem İkinci Yasama
Yılının millete ve insanlığa hayırlar getirmesini
Cenab-ı Allahtan niyaz ettiğine ilişkin konuşması
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
İstanbul Milletvekili İzzet Ulvi Yönterin, Celal Adanın Meclis
Başkan Vekilliği görevinin hayırlı olmasını
temenni ettiğine, uzman jandarmalar ve uzman çavuşların
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
2.-
Karaman Milletvekili İsmail Atakan Ünverin, 28 Ekim Karamanın
Ermenek ilçesinde meydana gelen maden faciasının 4üncü yıl
dönümü münasebetiyle maden işçilerinin sorunlarına ve Celal Adana
Meclis Başkanlığı görevinde başarılar
dilediğine ilişkin gündem dışı konuşması
3.-
Çorum Milletvekili Erol Kavuncunun, 19 Ekim Bosna-Hersek
Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviçin 15inci ölüm yıl
dönümüne, Mardinin Dargeçit ilçesinde şehit edilen Çorumlu hemşehrisi
Muhammet Çobana Allahtan rahmet dilediğine ve Celal Adana Meclis
Başkan Vekilliği görevinde başarılar dilediğine
ilişkin gündem dışı konuşması
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Mersin Milletvekili Baki Şimşekin, Celal Adanın Meclis
Başkan Vekilliği görevinin hayırlı olmasını
temenni ettiğine, Hükûmetin yıkılmakta olan Tevfik
Sırrı Gür Stadının yerine uygulayacağı projeyi
Mersin halkıyla paylaşması gerektiğine ilişkin açıklaması
2.-
Bursa Milletvekili Erkan Aydının, Bursanın Büyükorhan ilçesi
Karaağız köyünde yapılmak istenen biyokütle atık enerji
tesisinin yaratacağı sorunlara ilişkin açıklaması
3.-
Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunçun, Batman ilinde yaşanan
sorunlara ilişkin açıklaması
4.-
Hatay Milletvekili Serkan Topalın, Hatay ilinde görevden alınan
muhtarların bir an önce görevlerine iade edilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
5.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, 2 şehide Allahtan rahmet
dilediğine ve her sorunun çözüm adresinin Türkiye Büyük Millet Meclisi
olduğuna ilişkin açıklaması
6.-
Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlunun, Bartın Devlet
Hastanesinde hizmet alımı sözleşmesiyle
çalışırken işten çıkarılan 21 emekçinin
yaşadığı mağduriyetin durdurulması
gerektiğine ve konunun takipçisi olduğuna ilişkin
açıklaması
7.-
Kayseri Milletvekili İsmail Özdemirin, Celal Adanın Meclis
Başkan Vekilliği görevinin hayırlara vesile olmasını
temenni ettiğine, Kayseri ili Sarız ilçesinde yaşayanların
sıkıntılarına ilişkin açıklaması
8.-
Bursa Milletvekili Yüksel Özkanın, Celal Adana Meclis Başkan
Vekilliği görevinde başarılar dilediğine, Türk siyaset
bilimcisi, siyasetçi, yazar Ahmet Taner Kışlalıyı rahmetle
andığına ilişkin açıklaması
9.-
Kocaeli Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyetin, polislere verilen sözlerin
yerine getirilmediğine ilişkin açıklaması
10.-
Uşak Milletvekili Özkan Yalımın, Celal Adana Meclis
Başkan Vekilliği görevinde başarılar dilediğine, gizli
tanıkla bir kimsenin alıkonulmasının hukuksuz olduğuna
ve Eren Erdemin serbest bırakılması gerektiğine
ilişkin açıklaması
11.-
İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, Celal Adana Meclis Başkan
Vekilliği görevinde başarılar dilediğine, ekonomik krizin
bedelinin millete ödetildiğine ve yoksulluğa terk edilen
vatandaşların haklarını savunacaklarına ilişkin
açıklaması
12.-
Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacının, Kastamonu il ve ilçelerinde
sağlık hizmetlerinin çağın ve standartların çok
altında olduğuna ilişkin açıklaması
13.-
Denizli Milletvekili Kazım Arslanın, artan işsizliğin
önlenmesi ve iş yerlerinin kapanmaması için alınan tedbirlerin
olup olmadığını, işsizlik ödeneğinin
artırılması konusunda düzenleme yapılıp
yapılmayacağını Çalışma, Sosyal Hizmetler ve Aile
Bakanından öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
14.-
Sivas Milletvekili Ulaş Karasunun, Sivasa çocuk kardiyoloji uzmanı
atanıp atanmayacağını, atama yapılacaksa ne zaman
gerçekleşeceğini Sivas halkının öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
15.-
Mersin Milletvekili Alpay Antmenin, Hakkâri halkını ve orada görev
yapan kamu görevlilerini saygıyla selamladığına,
Hakkârililerin sadece ve sadece iş istediklerine ilişkin
açıklaması
16.-
İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun, 23 Ekim Van
depreminin 7nci yıl dönümünde bir deprem daha yaşama gerçeğinin
unutulmaması gerektiğine, Meclisin Doğu Türkistan konusunda çok
daha ciddi, etkin, fark edilebilir bir irade göstermek mecburiyetinde
olduğuna, FETÖ mevzusundaki mağduriyetleri gidermenin yolunun yeniden
yargılamanın önünü açmak olduğuna ilişkin
açıklaması
17.-
Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, Celal Adanı Meclis Başkan
Vekilliği görevinden dolayı tebrik ettiğine, 19 Ekim
Bosna-Hersek Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviçi 15inci ölüm
yıl dönümünde rahmetle andığına, 19 Ekim Muhtarlar Gününü
ve 21 Ekim Dünya Gazeteciler Gününü kutladığına, 22 Ekim Amasya
Protokolünün imzalanışının 99uncu yıl dönümünde
bütün şehitleri rahmetle andığına, 23 Ekim Van depreminin
7nci yıl dönümünde hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet
dilediğine ve Danıştay 8. Dairesinin Andımızı kaldıran
yönetmelik hükmünü iptal etmesinin yerinde bir karar olduğuna ilişkin
açıklaması
18.-
Kars Milletvekili Ayhan Bilgenin, Celal Adana Meclis Başkan
Vekilliği görevinde başarılar dilediğine, TBMM TVnin
yayın sürelerine, ailelerin şüpheli asker ölümleriyle ilgili
taleplerine, SMA hastalarının yaşadığı
mağduriyete, 22 Ekim şair Ciğerhunu 34üncü ölüm yıl
dönümünde saygıyla andığına ilişkin
açıklaması
19.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Celal Adanı Meclis
Başkan Vekilliği görevinden dolayı kutladığına,
Mardinden gelen acı habere ilişkin TBMMnin yapması gerekenler
olduğuna, Uzman Çavuş Muhammet Çoban ile Uzman Onbaşı Sedat
Kasapa Allahtan rahmet dilediğine, fındık üreticilerinin
sorunlarının çözümlenmesini temenni ettiğine ve Cumartesi
Annelerinin meşru bir hak arayışı içinde olduklarına
ilişkin açıklaması
20.-
Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Celal Adana Meclis Başkan
Vekilliği görevinde başarılar dilediğine, 23 Ekim 2011 Van
depreminde hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet dilediğine ve
ülkenin stratejik tarım ürünlerini bir bütün olarak
değerlendireceklerine ilişkin açıklaması
21.-
İstanbul Milletvekili Yavuz Ağırailoğlunun, Giresun
Milletvekili Cemal Öztürkün İYİ PARTİ grup önerisi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
22.-
Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, Giresun Milletvekili Cemal Öztürkün
İYİ PARTİ grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
23.-
Kars Milletvekili Ayhan Bilgenin, bir sorunun
araştırılmasını istemenin o sorunun günlük politikaya
alet edilmesi olarak ifade edilmesinin Meclise saygısızlık
olduğuna ilişkin açıklaması
24.-
Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, ülkenin meselelerini bölgesel olarak
değil bir bütünün parçası içerisinde değerlendirdiklerine ve
çözüm üretmeye gayret ettiklerine ilişkin açıklaması
25.-
Trabzon Milletvekili Hüseyin Örsün, Giresun Milletvekili Cemal Öztürkün
İYİ PARTİ grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
26.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Tokat Milletvekili Özlem
Zenginin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
27.-
Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, İstanbul Milletvekili Engin
Altayın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
28.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Celal Adana Meclis Başkan
Vekilliği görevinde başarılar dilediğine ilişkin
açıklaması
29.-
Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, Celal Adana Meclis
Başkan Vekilliği görevinde başarılar dilediğine,
sistemde meydana gelen arızalardan dolayı sıkıntı
yaşandığı için Mecliste teknoloji yenilemesine önem
verilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
30.-
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, Celal Adana Meclis
Başkan Vekilliği görevinde başarılar dilediğine
ilişkin açıklaması
31.-
Osmaniye Milletvekili İsmail Kayanın, 24 Ekim Osmaniyenin il
oluşunun 22nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
32.-
Diyarbakır Milletvekili Oya Eronatın, Van depreminde
yaşananlara ilişkin açıklaması
33.-
Van Milletvekili Osman Nuri Gülaçarın, 1999 depreminde hükûmetin,
devletin olmadığına, insanların çaresiz
kaldığına ilişkin açıklaması
34.-
İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlunun, üçüncü havalimanı
inşaatı sırasında yaşanan ölümlere, rögarda cesedi
bulunan işçinin kim olduğu, ne zaman ve nasıl öldüğü
konusunda kamuoyunun bilgilendirilmesini rica ettiğine ilişkin
açıklaması
35.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Van Milletvekili Osman Nuri
Gülaçarın açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
36.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Celal Adana Meclis Başkan
Vekilliği görevinde başarılar dilediğine, yaşanan
doğal afetlerde görev ifa eden herkesin elinden geleni
yaptığına, rögarda cesedi bulunan işçiyle ilgili
olayın araştırılacağına ilişkin
açıklaması
37.-
İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlunun, Celal Adana Meclis
Başkan Vekilliği görevinde başarılar dilediğine, Van
Milletvekili Osman Nuri Gülaçarın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
38.-
Isparta Milletvekili Aylin Cesurun, Van Milletvekili Osman Nuri Gülaçarın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
39.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, Van Milletvekili Osman
Nuri Gülaçarın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
40.-
Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin Taşdoğanın, Celal Adana
Meclis Başkan Vekilliği görevinde başarılar
dilediğine, 1999 Marmara depremi gibi büyük depremlerde kronikleşen
sağlık sorunlarına ilişkin açıklaması
41.-
Ankara Milletvekili İbrahim Halil Oralın, Van Milletvekili Osman
Nuri Gülaçarın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
42.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Celal Adana Meclis
Başkan Vekilliği görevinin hayırlı olmasını
dilediğine, Andımızın okullarda okutulmasına
karşı çıkanların Fetullah terör örgütüyle, PKKyla,
cemaatlerle kol kola girenler olduğuna ve Andımız üzerindeki
ellerin çekilip millî birlik ve beraberliğin bozulmamasına
ilişkin açıklaması
43.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanalın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
44.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, İstanbul Milletvekili
Mehmet Muşun yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
45.-
Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, Vanda 23 Ekim ve 9 Aralık 2011
tarihlerinde meydana gelen depremlerde hayatını kaybedenlere
Allahtan rahmet dilediğine ve Andımızdan vazgeçmeyeceklerine
ilişkin açıklaması
46.-
İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun, FETÖ
meselesinin Meclis çatısı altında dört başı mamur
konuşulamadığına ilişkin açıklaması
47.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, İstanbul Milletvekili
Hayrettin Nuhoğlunun CHP grup önerisi üzerinde İYİ PARTİ
Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
48.-
Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın, Eber Gölünü besleyen su
kaynaklarının yeniden işler hâle gelmesi için gerekli
çalışmaların yapılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
49.-
Afyonkarahisar Milletvekili Gültekin Uysalın, Celal Adanın Meclis
Başkan Vekilliği görevinin hayırlı olmasını
dilediğine ve gazeteci Cemal Kaşıkçının ölümüyle
ilgili olayda uluslararası sürecin şeffaf bir şekilde
yürütülmesi için Hükûmetin daha dikkatli davranmasını talep
ettiklerine ilişkin açıklaması
50.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Celal Adana
Meclis Başkan Vekilliği görevinde başarılar dilediğine
ve gazeteci Cemal Kaşıkçının ölümüyle ilgili olaya
ilişkin açıklaması
51.-
Kars Milletvekili Ayhan Bilgenin, Viyana Sözleşmesinin 41inci maddesine
ilişkin açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Tezkereler
1.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Akdeniz
İçin Birlik Parlamenter Asamblesi Türk Grubunda Mersin Milletvekili Lütfi
Elvandan boşalan üyelik için Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
Başkanlığınca aday gösterilen İstanbul Milletvekili
Şamil Ayrımın üyeliğine ilişkin tezkeresi (3/49)
2.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Avrupa
Birliği Konseyi Avusturya Başkanlığı tarafından
10-13 Ekim 2018 tarihlerinde Avusturyanın başkenti Viyanada
düzenlenmiş olan Ortak Dış ve Güvenlik Politikası ve Ortak
Güvenlik ve Savunma Politikası Parlamentolararası Konferansına
TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı ve İstanbul
Milletvekili Volkan Bozkırın katıldığına; KKTC
ziyaretine TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı ve
İstanbul Milletvekili Volkan Bozkır, Bursa Milletvekili Atilla Ödünç,
Antalya Milletvekili Sena Nur Çelik, İstanbul Milletvekili Ünal Çeviköz,
Erzurum Milletvekili Kamil Aydın ve Aydın Milletvekili Aydın
Adnan Sezginin katıldığına; Azerbaycan ziyaretine TBMM
Dışişleri Komisyonu Başkanı ve İstanbul
Milletvekili Volkan Bozkır, Gaziantep Milletvekili Ali Şahin,
Balıkesir Milletvekili Mustafa Canbey, İstanbul Milletvekili Ünal
Çeviköz, Erzurum Milletvekili Kamil Aydın ve Aydın Milletvekili
Aydın Adnan Sezginin katıldığına; TBMM
Dışişleri Komisyonunun Estonya Parlamentosu
Dışişleri Komisyonunun davetine icabeten Estonyaya ve Rusya
Federasyonu Konseyi Dışişleri Komitesinin davetine icabeten
Rusyaya bir ziyaret gerçekleştirmesine ilişkin tezkeresi (3/50)
VII.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ PARTİ Grubunun, 23/10/2018 tarihinde Trabzon Milletvekili
Hüseyin Örs ve arkadaşları tarafından fındık
üreticilerimizin yaşadığı sorunların detaylı
olarak incelenmesi ve gerekli tedbirlerin alınması, tarımsal AR-GE
çalışmalarının arttırılması,
fındığa dayalı gıda sanayisini teşvik
programlarının hazırlanması için çalışmalar
yapılması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 23
Ekim 2018 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
2.-
HDP Grubunun, 22/10/2018 tarihinde Van Milletvekili Sayın Murat
Sarısaç ve arkadaşları tarafından, Van depremine
bağlı olarak esnafın ve yurttaşların devam eden
sorunlarının tespit edilerek alınabilecek tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 23 Ekim 2018 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.-
CHP Grubunun, 19/10/2018 tarihinde İstanbul Milletvekili Grup Başkan
Vekili Engin Altay, Manisa Milletvekili Grup Başkan Vekili Özgür Özel ile
Sakarya Milletvekili Grup Başkan Vekili Engin Özkoç tarafından Cemal
Kaşıkçının akıbetine ilişkin
yaşananların tam olarak açığa çıkarılması
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 23 Ekim 2018 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
B)
Danışma Kurulu Önerileri
1.-
Danışma Kurulunun, 9 sıra sayılı Türk Silahlı
Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin kırk sekiz saat
geçmeden gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmının 1inci sırasına
alınması ve diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesine; Genel Kurulun, 23 Ekim 2018 Salı günkü
birleşiminde Kişisel Verileri Koruma Kurulunda boş bulunan 1
üyelik için seçimin yapılarak bu birleşiminde gündemin "Seçim
kısmındaki işlerin tamamlanmasına kadar
çalışmalarını sürdürmesine; 24 Ekim 2018 Çarşamba
günkü birleşiminde Sayıştayda boş bulunan 5 üyelik için
seçim yapılmasını müteakip denetim konularının
görüşülmeyerek gündemin "Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler" kısmında yer alan işlerin
görüşülmesine ve bu birleşiminde 9 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışmalarını sürdürmesine; 24 Ekim 2018 Çarşamba
günkü birleşiminde 9 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerinin tamamlanması hâlinde 25 Ekim 2018 Perşembe günü
toplanmamasına ilişkin önerisi
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Trabzon Milletvekili Ahmet Kayanın, Giresun Milletvekili Cemal Öztürkün
İYİ PARTİ grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
2.-
Ordu Milletvekili Cemal Enginyurtun, Giresun Milletvekili Cemal Öztürkün
İYİ PARTİ grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasında MHP Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
3.-
Van Milletvekili Bedia Özgökçe Ertanın, Osman Nuri Gülaçarın HDP
grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasında HDP Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
4.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanalın yaptığı açıklamasında AK
PARTİ Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
5.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, İstanbul Milletvekili
Mehmet Muşun sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
IX.-
SEÇİMLER
A)
Kişisel Verileri Koruma Kurulu Üyeliklerine Seçim
1.-
Başkanlıkça Kişisel Verileri Koruma Kurulunda boş bulunan
ve HDP Grubuna düşen 1 üyeliğe HDP Grubunca aday gösterilen Bayram
Arslanın seçilmesi
X.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun, Devlet Denetleme Kurulunun temsil, tanıtma ve
ağırlama ödeneklerine ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/1845)
2.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun, Bakanlığın siber saldırıya
uğrayıp uğramadığına ve siber saldırı
sonucu çalınan belgelere ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı
Mehmet Muharrem Kasapoğlunun cevabı (7/1957)
3.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun, 2010-2018 yılları arasında Bakanlıkça
kamu hizmeti için kiralanan araç ve binalara ilişkin sorusu ve Gençlik ve
Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlunun cevabı (7/1959)
4.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun, 7 Ağustos 2018 itibarıyla Bakanlıkta
boş bulunan engelli kadrolarına ilişkin sorusu ve Gençlik ve
Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlunun cevabı (7/1962)
5.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun, 2016-2018 yılları arasında Bakanlıkça
yapılan yurt dışı görevlendirmelere ve ödenen yolluklara
ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem
Kasapoğlunun cevabı (7/2297)
6.-
İzmir Milletvekili Murat
Bakan'ın, 2018 yılı bütçesinden Bakanlıkça yapılan
tasarruf tedbirlerine ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet
Muharrem Kasapoğlunun cevabı (7/2714)
7.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi
Gürer'in, engellilere yönelik spor imkânlarına ilişkin sorusu ve
Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlunun cevabı
(7/2716)
8.-
İstanbul Milletvekili Gürsel
Tekin'in, İstanbul Park yarış pistinin otopark olarak
kullanılmasına ve Türkiye'nin yeniden Formula 1
yarışlarına katılmasına yönelik çalışmalara
ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem
Kasapoğlunun cevabı (7/2717)
9.-
Mardin Milletvekili Tuma Çelik'in,
İstanbul aktarmalı uçuşlarda Irak Kürt Bölgesel Yönetimine ait
belgeler gerekçe gösterilerek bazı yolculara ayrımcılık
yapıldığına dair iddialara ilişkin sorusu ve Ulaştırma
ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhanın cevabı (7/2824)
10.-
Van Milletvekili Bedia Özgökçe
Ertan'ın, SİT alanı olan Van Muradiye Şelalesi
etrafında yapılan çevre düzenlemesine ve Şelale'nin 49
yıllığına özel sektöre devredildiği iddiasına
ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoyun
cevabı (7/2977)
11.-
Aydın Milletvekili Aydın Adnan
Sezgin'in, yurtdışına göç hareketlerinin nedenleri ve beyin
göçünün önlenmesi için yapılan çalışmalara ilişkin sorusu
ve Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlunun cevabı
(7/3074)
12.-
Burdur Milletvekili Mehmet Göker'in, Türk
Hava Yolları personelinin üniformalarına ilişkin sorusu ve
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhanın
cevabı (7/3366)
13.-
İzmir Milletvekili Murat
Bakan'ın, Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Başbakan
gibi bir çok devlet yöneticisinin uçak ve helikopterlerle yaptıkları
uçuşların sayısal verilerine ilişkin sorusu ve
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhanın
cevabı (7/3374)1.-
23 Ekim 2018 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL
(Mardin), Barış KARADENİZ (Sinop)
----- 0 -----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 9uncu Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Celal Adanın, Genel Kurula ilk defa Başkanlık etmesi nedeniyle
görüşlerini paylaşmak istediğine, 27nci Dönem İkinci
Yasama Yılının millete ve insanlığa hayırlar
getirmesini Cenab-ı Allahtan niyaz ettiğine ilişkin
konuşması
BAŞKAN Bugün Genel Kurula ilk defa
Başkanlık yapmam sebebiyle görüşlerimi kısaca sizinle
paylaşmak istiyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, öncelikle,
sizlerin şahsında, millet iradesinin tecelligâhı olan kutlu
Meclisimizin manevi şahsiyetini hürmet ve saygıyla selamlıyorum.
Meclisimiz, memleketin istiklalini ve istikbalini çiğnetmeme uğruna
şehadete yürüyen Kurtuluş Savaşı kahramanlarının
emanetidir. Bu Meclis, hürriyete sevdalı milletimizin şah
damarıdır. Milletvekili seçildiğimizde
aldığımız mazbata, temsilcisi olduğumuz milletin
bizlere emaneten verdiği vatan tapularıdır. Her birinin üzerinde
aziz ve mübarek şehit kanlarının, Anadolu
bozkırının dört yanından yükselen duaların, cefakâr
halkımızın alın teri ve göz nuru vardır. Bu Meclis,
bağımsız bir Türkiye mücadelesinin -Ankara merkezli-
milletimizin medeniyet ve dünya tasavvurunun karargâhıdır. Bu
hayalimizi yok etmek isteyenlere de tarih boyunca tavizsiz duruşu yine
Meclisin mensupları göstermiştir. Düşman Polatlıya kadar varmışken
Ankaradan çekilmeyi reddeden kurucu Birinci Meclisin ruhu bu çatı
altında dimdik ayaktadır. Yüreklerimizde Gazi Mustafa Kemalin ve
onun arkadaşlarının sesi hâlâ yankılanmaktadır. 15
Temmuz gecesi işgalci ihanet şebekesine karşı
başını eğmeyen parlamenter arkadaşlarımız bu
ruhun hâlen yaşadığını dosta düşmana bir kez daha
ispat etmişlerdir.
Meclisimizin sınırları,
etrafını ören duvarlarla çevrili değildir. Meclisimizin hakiki
sınırları, Türk milletinin soluk alıp verdiği her bir
karış toprağa kadar uzanabilmektedir. Bu çatı çökmesin,
Türkün son bağımsız devleti yıkılmasın,
milletimizin ay ve yıldızı gökyüzünde ebediyen
parıldasın diye canından vazgeçmeye daima hazır duran
vatandaşlarımızın kalpleri bu Meclisin hakiki merkezidir.
Bu şuurla milletin Meclisinde yer aldığım gibi yine bu
şuurla Cenab-ı Allah milletimize hizmet etmeyi nasip etsin.
Bu vesileyle, 27nci Yasama Döneminin milletimize,
tüm insanlığa hayırlar getirmesini Cenab-ı Allahtan niyaz
ediyor, hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum. (AK
PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, uzman
jandarmalar ve uzman çavuşların sorunları hakkında söz
isteyen İstanbul Milletvekili İzzet Ulvi Yöntere aittir.
Buyurun Sayın Yönter. (MHP sıralarından
alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- İstanbul Milletvekili İzzet Ulvi
Yönterin, Celal Adanın Meclis Başkan Vekilliği görevinin
hayırlı olmasını temenni ettiğine, uzman jandarmalar
ve uzman çavuşların sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
İZZET ULVİ YÖNTER (İstanbul)
Sayın Başkanım, yeni göreviniz münasebetiyle zatıalinizi
tebrik ediyorum, Allah utandırmasın diyorum, Allah
yardımcınız olsun diyorum ve görevinizin milletimize, Meclisimize
hayırlı olmasını temenni ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
İZZET ULVİ YÖNTER (Devamla)
Saygıdeğer milletvekilleri, şu anda bizleri takip eden, bu
millet, bu vatan, bu bayrak için fedakârlığa hazır çok
sayıda kahraman vardır.
Sayın Başkanım, bir uğultu var Genel
Kurulda.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar,
gerçekten bir uğultu var. Daha sessiz olursanız, hatibi dinleme
fırsatı verirseniz memnun oluruz.
İZZET ULVİ YÖNTER (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli arkadaşlarım, bu kahramanlar
taleplerinin karşılanmasını bekliyorlar. Bu kahramanlar
beklentilerinin karşılanmasını bekliyorlar. Birinci
sırada uzman çavuşlarımız, uzman jandarmalarımız,
bu millete her şeylerini feda etmeye hazır bu kahramanlar gerek özlük
haklarıyla ilgili gerek mesleki haklarıyla ilgili pek çok sorunu
taşıyorlar ve bu sorunların çözülmesini istiyorlar.
Değerli arkadaşlarım, biz 3269
sayılı Uzman Erbaş Kanununun pek çok mahzuru olduğunu
müteaddit defalar dile getirdik. 3269 sayılı Yasada uzman
erbaşlarımızın sözleşmeli olarak
çalışacakları yer almış durumda. Biz bu kahramanlara
kadro istiyoruz, Gazi Meclisimizin inisiyatif almasını, irade
göstermesini hassaten ve önemle istirham ediyoruz. Artık beklemeye
tahammül yok, gecikmeye tahammül yok. Adalet ve Kalkınma Partisinin
değerli grup yöneticileri ve milletvekilleri uzman
çavuşlarımıza kadro verilmesi hususunda bizlere söz verdiler. Bu
sözün hep birlikte, bir an önce hayata geçmesini istiyor ve bekliyoruz.
Değerli arkadaşlarım, ayrıca,
uzman çavuşlarımızın orduevlerine girememe gibi, telafisi,
izahı, tanımı olmayan bir garabetle karşı
karşıya olduklarını da belirtmek istiyorum. Orduevlerinde
ne var değerli arkadaşlarım? Bu kahramanlar her yere girdiler,
gösterilen her hedefe yıldırım gibi çarptılar; El Baba
girdiler, Afrine girdiler, Cerablusa girdiler, ne var ki gelin görün ki
orduevlerine giremediler. Orduevlerinin kapılarını biz bu
kahramanlara ne zaman açacağız, bu adaleti ne zaman sağlayacağız?
Bir diğer sorunumuz, 3466 sayılı
Yasaya göre çalışan uzman jandarmalarımızın
okullarında geçen bir yıllık sürenin fiilî hizmetten
sayılması. İkinci olarak, 3600 ek göstergeden istifade etmeleri.
Üçüncü olarak da bir üst statüye terfi edebilmek için yaş
sınırlarının 45e çıkarılması.
Değerli arkadaşlarım, insanı
diğer canlılardan ayıran dört özellik var. Birincisi hikmeti,
ikincisi iffeti, üçüncüsü aklı, dördüncüsü adaleti. Adalet hakkın
haklıya iadesidir. Hak burada kimin? Kahramanların.
İnsan büyür beşikte, mezarda yatmak için
Ve kahramanlar can verir yurdu yaşatmak için.
O kahramanlar uzman çavuşlar, o kahramanlar
uzman jandarmalar. Millî bekamız için varını yoğunu gerek
yurt içinde gerek yurt dışında gösteren kahramanlar. Biz onlara
vefa borcumuzu gösterebilmeliyiz. Onlara elimizden gelen katkıyı,
desteği verebilmeliyiz. Değerli arkadaşlarım, bu konuda
çekimser kalmayalım, bu konuda geri durmayalım. İstirham
ediyorum, Allah için, Gazi Meclisimiz, millî iradenin tecelligâhı inisiyatif
almalı, uzman çavuşlarımızın kadro sorununu çözmeli;
uzman jandarmalarımızın gerek okullarında geçen sürelerin
fiilî hizmetten sayılması gerek 3600 ek gösterge verilmesi gerekse 45
yaş sınırına yükseltilmesi hususunda gereğini
yapmalı. Haydi hep beraber omuz omuza verelim, el ele verelim ve
gereğini yapalım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlar mısınız
Sayın Milletvekili.
İZZET ULVİ YÖNTER (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Şu anda kahramanlarımız Türkiye Büyük
Millet Meclisinden yükselecek bir sese odaklanmış durumdalar, gözleri
kulakları burada ve inanın bana, Türkiye Büyük Millet Meclisinde
herkesin ne yaptığını, hangi tavrı
aldığını, hangi iradeyi gösterdiğini hem izliyorlar
hem de not alıyorlar. Maşeri vicdana karşı sorumluyuz.
Tarihe karşı sorumluyuz. Millî güvenliğe karşı
sorumluyuz. Geçmişe karşı, geleceğe karşı
sorumluyuz. Haydi hep birlikte uzman çavuşlarımızın, uzman
jandarmalarımızın meselelerini -birlikte ve beraber bir
şekilde- çözelim. Gazi Meclisin bunu yapacak gücü vardır, bu muktedir
vasfı ortadadır ve burada hep birlikte uzman
çavuşlarımızın, uzman jandarmalarımızın
sesini duyalım ve onlara gerekli desteği verelim. Biz, bu kapsamda
kanun teklifimizi verdik. Kanun teklifimizin yasalaşmasını ümit
ediyor, hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
28 Ekim 2014 tarihinde Karaman Ermenekte meydana gelen maden
faciasının yıl dönümü münasebetiyle kömür madenleri,
Ermenekteki maden işçilerinin sorunları hakkında söz isteyen
Karaman Milletvekili İsmail Atakan Ünvere aittir.
Buyurun Sayın Ünver. (CHP
sıralarından alkışlar)
2.- Karaman Milletvekili İsmail Atakan
Ünverin, 28 Ekim Karamanın Ermenek ilçesinde meydana gelen maden
faciasının 4üncü yıl dönümü münasebetiyle maden
işçilerinin sorunlarına ve Celal Adana Meclis
Başkanlığı görevinde başarılar dilediğine
ilişkin gündem dışı konuşması
İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Karaman) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; önümüzdeki 28 Ekimin, 2014
yılında Karamanın Ermenek ilçesinde meydana gelen maden
kazasının yıl dönümü olması nedeniyle gündem
dışı söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Ermenekte meydana gelen ve benzerine az rastlanan
kazada ocağı su basmış, yer altında öğle
yemeği yiyen işçiler madende mahsur kalmıştı. Kazadan
sonra 18 madenciden haber alınamadığı yönünde gelen
bilgiler üzerine endişeli bir bekleyiş
başlamıştı. Arka arkaya gelen ölüm haberleri beslenen
umutları da bir bir söndürmüştü. Son cenazelere kazadan ancak otuz
yedi gün sonra ulaşılabilmişti. Bu bekleyiş
sırasında yırtık lastik ayakkabısıyla madende
kalan oğlunu, Tezcan Gökçeyi bekleyen, tüm Türkiye'nin
tanıdığı Recep amca ve kameralara yansıyan Oğlum
yüzme bilmezdi, suyun içinde ne yaptı? serzenişiyle içindeki tüm
doğallığı, saflığı ve çaresizliği
ortaya koyan Tezcanın annesi Ayşe teyze yüreğimizi
sızlatmıştı. O gün tüm Türkiye bir acıya ortak
olmuştuk. Sonrasında şehit madencilerin yakınları
gerek devletimizin gerekse de yardımsever
vatandaşlarımızın katkısıyla birtakım maddi
yardımlar aldılar. Kazada sorumlulukları tespit edilenler on
dört yıldan yirmi bir yıla varan cezalara
çarptırıldılar ama ne var ki sağlanan ekonomik imkânlar ne
de verilen cezalar kaybedilenleri geri getiriyor. Aradan dört yıl geçmiş
olsa da o günlerde yaşanan acı hâlâ içimizde. Bu vesileyle,
Ermenekte kaybettiğimiz 18 maden şehidimizle birlikte tüm maden
şehitlerimizi ve iş cinayetlerine kurban verdiğimiz emekçileri
saygı ve rahmetle anıyorum.
Bu kazanın kaybettiğimiz hayatlar
yanında Ermenek açısından bir başka boyutu daha var.
Kazadan önce Ermenekte 8 kömür ocağı çalışırken bugün
biri altı aylık dönemler hâlinde çalışma yapan sadece 2
ocak faal kalmıştır. Kazadan önce tüm ocaklarda 2.700 işçi
çalışırken bugün faal olan 2 ocakta sadece 380 işçi
çalışmaktadır. Bu işçilerin yarısından
fazlası da yılda ancak altı ay çalışabilmektedir.
Ermenekte madenlerin çalışmaması nakliye sektörünü de olumsuz
etkilemiştir. Kazadan önce Ermenekteki nakliyeciler kooperatifine 130 kamyon
kayıtlıyken bugün sadece 80 araç kayıtlıdır. Bunların
çoğu da madenlerden yük alamamaktadır.
Ermenekte esnaf da kan ağlamaktadır. 30
bine yaklaşan nüfusuyla Karamanın en büyük ilçesi olan Ermenekte
kazadan önceki işçi sayısı dikkate
alındığında, neredeyse nüfusunun yarısı geçimini
doğrudan madenlerden sağlamaktaydı. Dolaylı olarak madenden
gelir elde edenler de hesaba katıldığında, Ermenekin hemen
hemen tamamının geçimi madenlerin çalışmasına
bağlıdır. Ermenekte yapılan küçük çaplı meyvecilik ve
sebzecilik ise ilçenin geçimini sağlamaya yetmemektedir. Bugün, Ermenekte
esnafı madenden emekli olanlar ayakta tutmaktadır. Madenden emekli
olanlar azaldıkça Ermenek ekonomisi de tamamen bitecektir. Bir dönem
Karamanoğulları Beyliğine başkentlik de yapan Ermenekin
içine itildiği bu çaresizlik, derin tarihî geçmişine de
yakışmamaktadır. O yüzden, Ermenekte madencilik olmazsa
olmazdır.
Demem o ki Ermenekte kömür sadece kömür
değildir; gelinlik kızların çeyiz sandığı,
delikanlıların düğün parasıdır; askerdeki Mehmetçikin
cep harçlığı, gurbetteki öğrencinin kitap
parasıdır; ailelerin geçim kaynağı, Ermenekli
çocukların nafakasıdır. Kısacası, Ermenekte kömür
sadece kömür değil; sofralarda katık, heybelerde azık,
yüreklerde yaradır. Ermenekte kömür hayattır.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı
verilerine göre ülkemizdeki linyit rezervi 17,3 milyar tondur, bu da 350 milyar
dolarlık bir servet demektir. Türkiye, bu rezervi çıkarmak yerine
sürekli kömür ithal etmektedir ve en çok kömür ithal eden ülkeler
sıralamasında 7nci durumdadır, yapılan ithalatın
faturası da 3-4 milyar dolar civarındadır. Bu nedenle, ülkemizde
çalışmayan tüm kömür madenlerinin
çalıştırılması zaruret olmuştur.
Özel sektör, Soma faciasından sonra alelacele
yapılan düzenlemelerdeki şartların ağır olduğu
gerekçesiyle madenleri çalıştırmamaktadır. Öyleyse özel
sektörün yapamadığını devlet yapmalı,
çalışmayan maden işletmelerindeki redevans sözleşmeleri
iptal edilerek kamuya ait madenlerin kamu tarafından işletilmesi
sağlanmalıdır. Kömür madenciliğinin ve Ermenekin
kurtuluşu buna bağlıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın
Milletvekili.
İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Devamla) - Milletin
kürsüsünden Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına sesleniyorum:
Yürütülen madencilik anlayışı artık sürdürülebilir olmaktan
çıkmıştır. Ermenek ve kömürle hayat bulan tüm
şehirlerimiz bu adımın atılmasını beklemektedir.
Seslerini, sesimizi duyun artık.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyor,
teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, size de görevinizde
başarılar dileyerek hayırlı olmasını temenni
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Gündem dışı üçüncü söz, Bosna-Hersek
kurucu Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviçin anısı
münasebetiyle söz isteyen Çorum Milletvekili Erol Kavuncuya aittir.
Buyurun Sayın Kavuncu. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
3.- Çorum Milletvekili Erol Kavuncunun, 19 Ekim
Bosna-Hersek Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviçin 15inci ölüm
yıl dönümüne, Mardinin Dargeçit ilçesinde şehit edilen Çorumlu
hemşehrisi Muhammet Çobana Allahtan rahmet dilediğine ve Celal
Adana Meclis Başkan Vekilliği görevinde başarılar
dilediğine ilişkin gündem dışı konuşması
EROL KAVUNCU (Çorum) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Bosna kahramanı, büyük devlet ve dava
adamı Bilge Kral Aliya İzzetbegoviçin ölümünün 15inci yıl
dönümü nedeniyle söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Milletlerin, devletlerin kaderini belirleyen tarihî
olaylar yanında liderler de vardır. Bu liderler kendine
inanmış, güvenmiş halkına önderlik ederek onları, en
koyu karanlıklardan, en dehşet ateşlerden, en korkunç
ölümlerden, en bitmez ve akıl almaz zulümlerden çekip
çıkarmışlardır. Bu yüzden de isimleri o milletin en
başta kalbine ve daha sonra da tarihine altın harflerle
yazılmıştır. İşte, Aliya İzzetbegoviç
insanlık adına hayatı boyunca verdiği eşsiz
mücadeleyle hem mazlum ve mağdur Bosna halkı için hem de İslam
coğrafyası ve insanlık için kutup yıldızı hâline
gelmiştir.
Üsküdarlı bir Türk kızının
torunu olarak 8 Ağustos 1925 tarihinde Bosna Hersekin Bosanski
Şamats kasabasında dünyaya gelen İzzetbegoviçin
hayatının her anı örnek alınacak bir mücadele destanıdır.
Aliya sadece bir siyasetçi, bir düşünür ve aksiyon adamı
değildir; merhum Aliya bunların tamamıdır, hatta çok daha
fazlasıdır ve ötesidir. O, sırf Müslüman olduğu, Müslümanca
düşündüğü için atıldığı zindanda fikrini ilmek
ilmek dokuyan genç bir mütefekkirdir. O, yüreğinin bir yarısında
Bosnayı, diğer yarısında Fastan Endonezyaya, Bosnadan
Türkistana bütün İslam dünyasını taşıyan bir gönül
adamıdır.
1970lerin kasvetli ortamında kaleme
aldığı İslam Deklarasyonuyla Aliya, İgman
Dağı gibi yükselen bir öz güven abidesidir. O, savaş
meydanlarında cesur bir asker, ailesine müşfik bir baba,
arkadaşlarına aziz bir dost, milletini
bağımsızlığa taşıyan Bilge Kraldır.
Biz Aliyayı Ölmeye hazır olan insanlar, ölmeye hazır
olmayanlara karşı galip gelirler. tespitleriyle tanıyoruz. Biz
onu Ey teslimiyet, senin adın İslamdır. niyazıyla
biliyoruz. Biz Aliyayı Her şeye kadir olan Allaha ant olsun ki
köle olmayacağız. haykırışıyla biliyoruz. Biz
onu Balkanlar ülkesinde kendilerini özgür hissedenler sadece Allahtan
korksunlar, gururlu olsunlar, çok çalışsınlar, gerçeği
konuşsunlar. vasiyetiyle biliyoruz. Biz o büyük gönül insanını,
vefatından birkaç gün önce yazdığı Dik dur,
yıldızların altında nasıl başın eğik
durursun? Hangi yoldan gidersen git sonunda ölüm bekliyor ve her şey
felaketle sonuçlanıyor. Sen de öleceksin, bu dünya da ölecek, bu yüzden
dik dur. mesajıyla hatırlıyoruz. Elbette, onun gibi çok yönlü
birisini tarif etmek, birkaç cümleye bunu sığdırmak kolay
değildir. Bizim için Aliya İzzetbegoviçin en büyük eseri Bosna, en
önemli mirası da asaletidir.
Komünist rejimin tüm şiddetiyle üzerine
geldiği ilk gençlik yıllarından 78 yaşında son
nefesini verdiği ana kadar her tavrında, her söyleminde Müslümana
has vakar, öz güven ve tevazu vardır. Her daim Müslüman olmanın,
Müslümanca yaşamanın mücadelesini vermiştir. Aliya, Batı
karşısında eğilmektense ölmeyi tercih edecek kadar asildir.
Avrupalı bir Müslümanım. derken de Ben Avrupaya giderken kafam
önümde, eğik gitmiyorum. der. Çocuk, kadın, ihtiyar öldürmedik.
derken de sadece ve sadece hakikati haykırır. Çünkü Batı yediden
yetmişe herkesi öldürdü ve hâlen de öldürüyor. Aliyanın, medeni
denilen Avrupanın göbeğinde, tüm dünyanın gözü önünde tam üç
buçuk yıl boyunca yüz binlerce vatandaşı vahim bir şekilde
öldürülmüştür. Srebrenitsa aslında bunlardan bir tanesi idi. O,
Srebrenitsada tarihin en utanç verici soykırımlarından birine
şahit oldu. Birleşmiş Milletlerin güvenli bölge ilan ettiği
Srebrenitsaya sığınan çoğu kadın ve çoğu çocuk 8.372
kişi Hollandalı paralı askerler tarafından ölüme mahkûm
edildi. O Savaş ölünce değil, düşmana benzeyince kaybedilir.
diyordu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili.
EROL KAVUNCU (Devamla) - Oysa celladına
âşık olanlar gibi kurtuluşu, sözde medeni, tek dişi
kalmış canavar olan Batıda arayanlar, ona benzemek için can
atanlar, kendi geçmişlerini inkâr edenler, ülkelerini ve iradelerini
onlara peşkeş çekenler onun şu sözünü
hatırlamalıdırlar: Bunu hiç unutma evlat, Batı hiçbir
zaman uygar olmamıştır ve bugünkü refahı, devam edegelen
sömürgeciliği, döktüğü kan, akıttığı
gözyaşı ve çektirdiği acılar üzerine kurulmuştur.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
ifadeleriyle Avrupa Bosnada ölmüş, Suriyede gömülmüştür. Sahile
vuran masum çocuk bedenleri ise Batı medeniyetinin mezar
taşlarıdır.
Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken
vefatının 15inci seneidevriyesinde iman, ahlak ve teslimiyet abidesi
Aliya İzzetbegoviçi saygı ve minnetle anıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
EROL KAVUNCU (Devamla) - Ayrıca, bugün, terör
örgütü tarafından Mardin Dargeçit bölgesinde şehit edilen Çorumlu
hemşehrim Muhammet Çobana da Rabbimden rahmet ve mağfiret, ailesine
ve aziz milletimize başsağlığı diliyorum.
Ayrıca, görevinizde başarılar
diliyorum Sayın Başkan. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sağ olun, çok teşekkür
ederim.
Sayın milletvekilleri, şimdi sisteme giren
ilk on beş milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle söz
vereceğim.
Buyurun Sayın Şimşek
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin,
Celal Adanın Meclis Başkan Vekilliği görevinin
hayırlı olmasını temenni ettiğine, Hükûmetin
yıkılmakta olan Tevfik Sırrı Gür Stadının yerine
uygulayacağı projeyi Mersin halkıyla paylaşması
gerektiğine ilişkin açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Öncelikle, yeni görevinizin hayırlı
uğurlu olmasını temenni ediyorum.
Sayın Başkan, 1951 yılında
yapılan Mersin Tevfik Sırrı Gür Stadı şu anda
yıkılmaktadır, yerine ne yapılacağı kamuoyuyla
paylaşılmamıştır. Mersin halkının
beklentisi, buranın kent meydanı yapılması ya da spor
alanı olarak devam etmesidir. Yalnız ne hazindir ki Googledaki
haritalarda şu anda buranın adı -Mersin halkına sorulmadan-
millet bahçesi olarak değiştirilmiştir. Hükûmetin, Tevfik
Sırrı Gür Stadının yerine ne
yapılacağını, nasıl bir proje
uygulayacağını önce Mersin halkıyla
paylaşmasını, Mersin halkının görüşünü
almasını, Mersindeki sivil toplum kuruluşlarının
görüşüne ve halkın beklentisine göre burada bir düzenleme
yapmasını talep ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Aydın...
2.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının,
Bursanın Büyükorhan ilçesi Karaağız köyünde yapılmak
istenen biyokütle atık enerji tesisinin yaratacağı sorunlara
ilişkin açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bursanın Büyükorhan ilçesi Karaağız
köyünde yapılmak istenen biyokütle atık enerji tesisini daha önce
buradan, Meclis kürsüsünden dile getirmiştim. Halkın istememesine
rağmen, köylüye hiçbir şekilde sorulmadan, ÇED raporu alınmadan
yetkili firma buralarda çalışmalara ve kazılara başlamıştır.
Tabiat ve Kültür Varlıklarını Korumu Kurulunun burada bir
tümülüs yolunun ve tarihî antik kentin olduğunu bildirmesine ve bunun
sonucuna kadar beklemesine rağmen kazılar da devam etmektedir. Köy
halkı kesinlikle burada, doğayı, halkı, orada yaşayan
bütün canlıları etkileyecek, kanserlere sebep olacak böyle bir
yapıyı istememektedir ve bunun için de haklı olarak kendi
haklarını hem hukuk yoluyla hem de demokratik kanallarla
arıyorlar. Bu sebeple 27 Ekim Cumartesi günü saat 14.00te Bursa Heykelde
de bir basın açıklaması yapacaklardır. Bütün
halkımızı, Bursamızı oraya davet ediyoruz Büyükorhan
Karaağız köyünün yanında olmaya.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Aydın.
Sayın Öztunç...
3.- Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunçun,
Batman ilinde yaşanan sorunlara ilişkin açıklaması
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Geçtiğimiz hafta Batmandaydık. Batmanda
çok çeşitli sorunlar mevcut. Batman çocuk hastanesinin beş
yıldır inşaatı yapılıyor, hâlâ bitirilmiş
değil; neden bitirilmiyor, Batmanlı çocuklara değer
vermediğiniz için mi?
Muş-Sason yolu için yıllardır söz
verdiniz ama bir türlü yol yapılmadı, hâlâ tık yok;
tıpkı Andırın-Kahramanmaraş,
Çağlayancerit-Kahramanmaraş yolunun yapılmadığı
gibi.
Batman tütünüyle meşhurdu, Batman tütünü
bitirildi. Fındık bizimdi, buğday bizimdi, un bizimdi, çay
bizimdi, Anadoluda şeker, doğuda tütün, Egede zeytin bizimdi; ne
var ne yok sattınız hepsini, ismini de yerli ve millî koydunuz.
Sizden ne yerli olur ne de millî olur; olsa olsa teslimiyetçi, gayrimilli
iktidar olur. Kahramanmaraş stadı için söz verdiniz
Maraşlılara ancak hâlâ bunu bitiremediniz. Batmanda Petrol Ofisinde,
rafineride çalışan 5 bin işçi varken, nüfus 15 binken şimdi
nüfus 500 bin, çalışan işçi 1.900; işçi düşmanlığınız
Batmanda da devam ediyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Topal
4.- Hatay Milletvekili Serkan Topalın, Hatay
ilinde görevden alınan muhtarların bir an önce görevlerine iade
edilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Hatay ilimizin farklı ilçelerinde yaklaşık
6 mahalle muhtarımız görevden alındı. Gördüğümüz
kadarıyla bundan sonra da belediyelerden sonra mahalleleri de kayyumla
yönetecek AK PARTİ iktidarı.
Özgür iradesiyle seçilen muhtarlarımız
derhâl görevlerine iade edilmelidir. Özellikle aralarında çok iyi
tanıdığım Samandağ ilçemizin Deniz Mahallesi
Muhtarı Edip Can; candır, babadır, şu ana kadar kırk
yıldır muhtarlık yapıyor, hiçbir suçu yoktur, derhâl
görevine iade edilmeli. Yine, Defne ilçemizin Yeniçağ Mahallesi
Muhtarı Mehmet Ali Yeşilçay görevine iade edilmeli. Yine,
Reyhanlı ilçemizin Esentepe Mahallesi Muhtarı Mahmut Yayar görevine
derhâl iade edilmelidir. Vatanını, milletini seven bu
muhtarlarımız bir an önce görevlerine iade edilmelidir.
Teşekkür ediyorum.
Saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Gürer
5.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, 2
şehide Allahtan rahmet dilediğine ve her sorunun çözüm adresinin
Türkiye Büyük Millet Meclisi olduğuna ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Terör Bitti. demekle bitmiyor. 2 şehit haberi
daha geldi. Allahtan şehitlerimize rahmet diliyor,
yakınlarının acılarını paylaşıyorum.
AKPyi yönetenler Anayasa referandumunda Evet. deyin, terör bitecek. diye
söz verdiler ama terör bitmedi. Basın ve TVlerde ise şehit
haberlerini engellemeyi başardılar, terörü önleyemediler. 2018
yılı ne acı ki teröre en çok şehit verdiğimiz
yıllardan biri. Bu yıl on ayda 195 şehit verdik. Her gün
yapılan açıklamalarla Terörün belini kırdık. diyorlar,
keşke kırsalar ama şehitler gelmeye devam ediyor, fakir fukara
çocukları can veriyor. Tek adam rejimi ülkeyi yönetemiyor. Tek kişide
işler düzelmiyor, olumsuzluklar daha da artıyor. AKPnin
iktidarını korumak adına her yolu mübah görmekten vazgeçmesi
ülkemizin hayrınadır. Her sorunun çözüm adresi Meclistir. Tüm
sorunlar kapsamlı biçimde Mecliste ele alınmalıdır.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Bankoğlu
6.- Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlunun,
Bartın Devlet Hastanesinde hizmet alımı sözleşmesiyle
çalışırken işten çıkarılan 21 emekçinin
yaşadığı mağduriyetin durdurulması
gerektiğine ve konunun takipçisi olduğuna ilişkin
açıklaması
AYSU BANKOĞLU (Bartın) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Bartın Devlet Hastanesinde çoğu laborant
olarak hizmet alım sözleşmesiyle çalışan ve 30 Eylül
itibarıyla işten çıkarılan 21 emekçi kardeşimin
yaşadığı soruna dikkat çekmek istiyorum. Bu
arkadaşlarımız şu anda hastanenin son ihalede personel
alımına yer vermemesi sebebiyle bir anda işsiz
kalmışlardır. Şüphesiz ki ülkemizdeki iş güvensizliği
ve taşeron sorunu sadece sağlık sektöründe değil, hemen
hemen her alanda etkisini gösteren çözüme muhtaç bir sorundur. Kendileriyle
bizzat görüştüğüm 21 arkadaşımın örnek teşkil
etmesi nedeniyle bu soruna muhatap olmak zorunda kalan tüm emekçi
kardeşlerimin mağduriyetlerini durdurun.
Her zaman vurguladığım gibi, konunun
takipçisi olduğumu yüce Genel Kurul huzurunda bir kez daha ifade ediyorum.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Özdemir
7.- Kayseri Milletvekili İsmail Özdemirin,
Celal Adanın Meclis Başkan Vekilliği görevinin hayırlara
vesile olmasını temenni ettiğine, Kayseri ili Sarız
ilçesinde yaşayanların sıkıntılarına ilişkin
açıklaması
İSMAİL ÖZDEMİR (Kayseri)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yeni görevinizin hayırlara vesile
olmasını temenni ederim.
Kayseri ilinin Sarız ilçesi uzun yıllardan
bu yana başta Kayseri şehir merkezi olmak üzere sürekli
dışarı göç vermeye başlamıştır. İlçenin
tek geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır,
yatırımlar konusunda ise şimdiye kadar beklenen seviyeye ne yazık
ki ulaşılamamıştır. Bu durum Sarızı
derinden etkilemektedir. Sarızlıların beklentisi, ilçenin
merkezinden geçen Sarız Çayı üzerine yapılacak regülatör ya da
bir barajla tarımsal faaliyetlerin canlandırılmasıdır.
Böylelikle bölgenin var olan sıkıntılarının
azaltılması umut edilmektedir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Özkan
8.- Bursa Milletvekili Yüksel Özkanın, Celal
Adana Meclis Başkan Vekilliği görevinde başarılar
dilediğine, Türk siyaset bilimcisi, siyasetçi, yazar Ahmet Taner
Kışlalıyı rahmetle andığına ilişkin
açıklaması
YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sizlere de başarılar diliyorum.
Türkiyeyi etnik kökenlere göre bölmek ve bir din
devleti kurmak isteyenlerin önündeki en büyük engel Kemalizmdir. Evet, bu
sözler Türk siyaset bilimcisi, siyasetçi bir yazar Profesör Doktor Ahmet Taner
Kışlalıya aittir. 1939da dünyaya gelen Kışlalı,
21 Ekim 1999da bombalı bir suikast sonucu katledilmiştir. Daha o
yıllarda FETÖ yapılanmasının yaratacağı tehlikeye
dikkat çeken çalışmalarda bulunmuştur. Kendisini saygı ve
rahmetle anıyoruz. Ruhu şad olsun.
BAŞKAN Sayın Hürriyet
9.- Kocaeli Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyetin,
polislere verilen sözlerin yerine getirilmediğine ilişkin
açıklaması
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Yıllar geçiyor, seçim dönemleri bitiyor ama
polislere verilen sözler bir türlü yerine getirilmiyor. Her meslek grubunda
olduğu gibi polislerin de insani şartlar altında
çalışmaya hakkı vardır. Polisin en büyük sorunu hiç
şüphesiz ki fazla çalışma saatleridir. Bir memur ayda 160 saat
çalışırken polisler ayda ortalama -ek görevler hariç- 240 saat
çalışmaktadır. Emekli olduklarında da ellerinde kuş
gibi bir para kalmaktadır ve polis sırf bu yüzden emekli olmaktan
kaçmaktadır. Buradan bir kere daha onların sorunlarını
özetlemek istiyorum: 3600 ek gösterge polisleri ne yazık ki teğet
geçti, fazla mesaiden ses seda yok, personel ataması yetersiz, hâlâ 12/12
çalışmaya devam ediyorlar, maaşları sene başından
beri bin lira eridi ama iktidar hâlâ diyor ki: Çok şükür her şeyiniz
var. Artık polislere üvey evlat muamelesi yapmaktan vazgeçin diyorum ve
verdiğiniz sözleri tutun diye buradan da ifade ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Yalım
10.- Uşak Milletvekili Özkan
Yalımın, Celal Adana Meclis Başkan Vekilliği görevinde
başarılar dilediğine, gizli tanıkla bir kimsenin alıkonulmasının
hukuksuz olduğuna ve Eren Erdemin serbest bırakılması
gerektiğine ilişkin açıklaması
ÖZKAN YALIM (Uşak) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Görevinizde başarılar diliyorum.
Sayın Başkan, biliyorsunuz, en son Papaz
Brunson davasındaki gizli tanıklar çöktü. Çok değerli bir dönem
önceki milletvekili arkadaşımız Sayın Eren Erdem aynı
şekilde, gizli tanıkların ifadesi sonucu, şu anda tutsak
tutulmaktadır. Bir an önce Sayın Eren Erdemin
bırakılması gerekir çünkü gizli tanıkların ne
olduğu maalesef geçen davada da tekrar ortaya
çıkmıştır. Tekrar söylüyoruz: Eren Erdem suçsuzdur, bir
önce bırakılsın; Eren Erdem suçsuzdur, tekrar tekrar söylüyoruz,
bırakılsın bir an önce diyoruz. Gizli tanıkla bir kimsenin
içeride alıkonulmasının haksız yere ve hukuksuzca bir
yargı davranışı olduğunun da tekrar altını
çiziyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Özdemir
11.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin,
Celal Adana Meclis Başkan Vekilliği görevinde başarılar
dilediğine, ekonomik krizin bedelinin millete ödetildiğine ve
yoksulluğa terk edilen vatandaşların haklarını
savunacaklarına ilişkin açıklaması
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öncelikle, Meclis Başkan Vekilliği
görevinizde başarılar diliyorum.
Tek adam parti devleti rejiminin fiili ve yasal
olarak devrede olduğu kısa sürede, ülkemizde idari ve ekonomik
istikrar sağlanamamakta, işsizlik artmakta, enflasyon yükselmekte ve
geçim zorlaşmaktadır. Saray rejiminin ilk bütçesinin
görüşmelerine bugün başlıyoruz. Bütçede sarayın israf ve
talan ekonomisinin bedeli vatandaşa yüklenmekte, dayanıklı
tüketim mallarından alınacak vergilerin yüzde 48, petrol ve
doğal gaz ürünlerinden alınacak ÖTVnin yüzde 20
artırılması öngörülmekte, ekonomik krizin bedeli millete
ödetilmektedir. Hukuk devletinin ve güçler ayrılığının
rafa kaldırıldığı bir dönemde, bu ucube sistemde
kazanan millet değildir, kazanan faiz lobileridir, havuz müteahhitleridir,
kamu bankalarından borç alıp batıran yandaşlardır ve
saraydır. İşte, sebebi kendileri oldukları bu ekonomik
krizin bedelini millete ödetmek isteyen bu saray bütçesine karşı
yoksulluğa terk edilen vatandaşlarımızın
haklarını savunacağız.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Baltacı
12.- Kastamonu Milletvekili Hasan
Baltacının, Kastamonu il ve ilçelerinde sağlık hizmetlerinin
çağın ve standartların çok altında olduğuna
ilişkin açıklaması
HASAN BALTACI (Kastamonu) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
372 bin nüfusu olan Kastamonuda rakamlar
sağlık hizmetlerinin çağın ve standartların çok
altında olduğunu göstermektedir. 400 yataklı Kastamonu Devlet
Hastanesinde 4 çocuk cerrahının görev yapması gerekirken bugün
hastanemizde çocuk cerrahı bulunmamaktadır. 10 olması gereken
göğüs hastalıkları uzmanı sayısı bu ay sonu
itibarıyla 1e düşecektir. Hastanemizde 11 kadın hastalıkları
ve doğum uzmanının görev yapması gerekirken bu sayı
geçtiğimiz ay 2ye çıkabilmiştir. Hastanemizde kalp damar
cerrahı eksikliği nedeniyle maalesef baypas ameliyatı
yapılamamaktadır. İlçelerimizde durum çok daha vahimdir.
Sağlık Bakanlığının belirlediği standart
kadro cetveline göre Kastamonu ili genelinde toplam 856, dağıtım
cetveline göre ise 252 uzman tabibin görev yapması gerekmektedir ancak
bugün Kastamonuda aktif çalışan uzman tabip sayısı
kâğıt üzerinde 172dir. İktidar vekilleri altı ayda bir Kadro
açıldı. müjdesi verme alışkanlıklarını terk
etmeli, Kastamonunun doktor ihtiyacı gerçekçi olarak
karşılanmalıdır.
BAŞKAN Sayın Arslan
13.- Denizli Milletvekili Kazım Arslanın,
artan işsizliğin önlenmesi ve iş yerlerinin kapanmaması
için alınan tedbirlerin olup olmadığını, işsizlik
ödeneğinin artırılması konusunda düzenleme
yapılıp yapılmayacağını Çalışma, Sosyal
Hizmetler ve Aile Bakanından öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
KAZIM ARSLAN (Denizli) Çalışma, Sosyal
Hizmetler ve Aile Bakanına soruyorum: İşsizlik oranı
Haziran-Temmuz-Ağustos aylarında önceki yılın aynı
aylarına göre artmış, yüzde 11e ulaşmıştır.
İşsizlik sayısı 88 bin artarak 4 milyon kişiye
tırmanmıştır. Sonuçta gerçek işsiz sayısı 6
milyona ulaşmış bulunmaktadır. Genç nüfusumuzun
işsizlik oranıysa yüzde 20yi bulmuştur. Buna göre, 15-24
yaş arasında 3 milyon 260 bin genç arkadaşımız
işsizdir. Fabrikaların iflas ve konkordatolar nedeniyle işçi
çıkarmaları giderek artmaktadır. İşsizlik böyle devam
ederse toplumsal huzursuzlukların artacağı, kaotik bir duruma
gelinebileceği kuşkuları artmaktadır. Bunları dikkate
alarak işsizliğin önlenmesi için düşündüğünüz tedbirler var
mıdır? İş yerlerinin kapanmaması için
aldığınız ve almak istediğiniz tedbirler var
mıdır? İşsizlik ödeneğinin artırılması
konusunda bir düzenleme yapacak mısınız?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Karasu
14.- Sivas Milletvekili Ulaş Karasunun,
Sivasa çocuk kardiyoloji uzmanı atanıp
atanmayacağını, atama yapılacaksa ne zaman
gerçekleşeceğini Sivas halkının öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
ULAŞ KARASU (Sivas) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Yaklaşık 620 bin nüfusa sahip olan, 28.488
kilometrekareyle Türkiyenin 2nci büyük coğrafyası olan Sivas
ilimizde yeni hizmete açılan Sivas Devlet Hastanesi ve 1974
yılında kurulan Cumhuriyet Üniversitesi Hastanemizde maalesef bir
tane bile çocuk kardiyoloji uzmanı bulunmamaktadır. Bu konuda
mağdur olan hemşehrilerimiz Kayseri başta olmak üzere, çevre
illere giderek çocuklarına çare aramaktadır. Bu yüzden, ilimizde ölüm
vakaları ve geç yapılan müdahaleden kaynaklı tedavisi mümkün
olmayan yaşamsal sonuçlar görülmektedir. Ülkemizin ve cumhuriyetimizin
temellerinin atıldığı Sivasımızda en temel
haklardan biri olan yaşam ve tedavi hakkının
aksatılıyor olması kabul edilemez. Sağlıkta devrim
yaptığını iddia eden AKP iktidarı Sivasa çocuk
kardiyoloji uzmanı atayacak mıdır? Atama olacaksa bu atama ne
zaman olacaktır? Tüm Sivas olarak bu sorunun cevabını en
kısa sürede bekliyoruz.
BAŞKAN Sayın Antmen
15.- Mersin Milletvekili Alpay Antmenin, Hakkâri
halkını ve orada görev yapan kamu görevlilerini saygıyla
selamladığına, Hakkârililerin sadece ve sadece iş
istediklerine ilişkin açıklaması
ALPAY ANTMEN (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, parti görevim
nedeniyle geçen hafta Hakkâri ilimizi ve ilçelerini ziyaret ettim. Güler yüzlü,
konuksever Hakkâri halkını ve Hakkâride görev yapan tüm kamu
görevlilerimizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Hakkârililer bizden
sadece ve sadece iş istiyorlar. İktidara seslenmek istiyorum:
Hakkâriye fabrikalar açalım, kapattığınız
fabrikaları tekrar açalım. Hayvancılığı
teşviklerle artıralım, geliştirelim. Barajlar yaparak
başta ceviz olmak üzere tarımı canlandıralım.
Unutmayınız, terörü güvenlik önlemleriyle geriletebilir ve
durdurabilirsiniz ama esasen terörü ekonomik önlemlerle kökünden yok
edebilirsiniz.
Teşekkür ediyorum. Sevgi ve
saygılarımı sunarım.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
söz talep eden grup başkan vekillerine yerlerinden ikişer dakika
süreyle söz vereceğim.
Buyurun Sayın Ağıralioğlu.
16.- İstanbul Milletvekili Yavuz
Ağıralioğlunun, 23 Ekim Van depreminin 7nci yıl dönümünde
bir deprem daha yaşama gerçeğinin unutulmaması gerektiğine,
Meclisin Doğu Türkistan konusunda çok daha ciddi, etkin, fark edilebilir
bir irade göstermek mecburiyetinde olduğuna, FETÖ mevzusundaki
mağduriyetleri gidermenin yolunun yeniden yargılamanın önünü
açmak olduğuna ilişkin açıklaması
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, yedi yıl önce bugün Van depremini
yaşadık. Depremin acılarını sararken bir deprem daha
yaşama gerçeğimizi hiç unutmayalım. O cihetten, depreme
karşı milletimizin devamlı müteyakkız olmasını
sağlayacak bir şuuru ve farkındalığı ifade etmeyi
de vazife biliyorum.
Geçen hafta Meclis Genel Kurulunda ve parti grup
toplantımızda Doğu Türkistanla ilgili bir hassasiyet irsal
ettik. İfade ettiğimiz bu çerçeve içerisinde dünyanın muhtelif
yerlerinde bu acıyı paylaşmış olmamızdan
dolayı mukavemet kazanan bir dünya kardeşinizin Meclisten daha gür
bir ses beklediklerini ifade etmek istiyorum. Doğu Türkistan hassasiyet
göstermemiz gereken bir yerdir. Cumhurbaşkanının
konuşmalarında 300 milyonluk dev bir aile diye tarif ettiği bu
mesuliyet alanımızın, kardeşlik mecburiyetimizin bugünlerde
en fazla kendisini göstermek zorunda olduğu yerle alakalı
konuşuyorum. 300 milyonluk dev bir ailenin 30 milyonu muhasara
altındadır. Dolayısıyla, bu mevzuda Meclisin çok daha
ciddi, etkin, duyulabilir, fark edilebilir bir irade göstermek mecburiyeti
vardır. Bu, Meclisimizin izzet, şeref borcudur.
Bir de fezleke düzenleyen polislerin, iddianame
hazırlayan savcıların, karar veren hâkimlerin ve haberi yapan
basın mensuplarının FETÖden içeride olduğu davalarla
alakalı yeniden yargılama yolunun bir şekilde Meclisin
mihmandarlığında bir usule, yol yordama kavuşturulması
lazım. Bu mevzudaki mağduriyetleri gidermenin yolu yeniden
yargılamanın önünü açmaktır.
Mahkemelerden takipsizlik kararı alanlarla
ilgili de seçim çalışmaları için gittiğimiz her yerde
hatırı sayılır düzeyde tepki alıyoruz. Bu mevzuda
Meclisin mihmandarlık etme borcu vardır. Bu mesuliyeti Meclis yerine
getirmezse, adaleti yerine getirmezse bu Meclisin yasama iradesine gölge
düşer. Bu mevzuda Meclisin hassasiyetini istirham ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Ağıralioğlu.
Sayın Erhan Usta
17.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, Celal
Adanı Meclis Başkan Vekilliği görevinden dolayı tebrik
ettiğine, 19 Ekim Bosna-Hersek Cumhurbaşkanı Aliya
İzzetbegoviçi 15inci ölüm yıl dönümünde rahmetle
andığına, 19 Ekim Muhtarlar Gününü ve 21 Ekim Dünya Gazeteciler
Gününü kutladığına, 22 Ekim Amasya Protokolünün
imzalanışının 99uncu yıl dönümünde bütün
şehitleri rahmetle andığına, 23 Ekim Van depreminin 7nci
yıl dönümünde hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet
dilediğine ve Danıştay 8. Dairesinin Andımızı
kaldıran yönetmelik hükmünü iptal etmesinin yerinde bir karar
olduğuna ilişkin açıklaması
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Öncelikle yeni görevinizden dolayı sizi tebrik
ederim. Bu görevinizin şahsınıza, Meclisimize ve milletimize
hayırlar getirmesini Cenab-ı Allahtan niyaz ederim.
Sayın Başkan, biliyorsunuz geçen hafta 19
Ekim tarihi yani 19 Ekim 2003 Bosna Hersekin ilk Cumhurbaşkanı bilge
lider Aliya İzzetbegoviçin vefatının 15inci yıl
dönümüydü, ben buradan kendisini rahmetle anıyorum.
19 Ekim tarihi aynı zamanda Muhtarlar Günü.
Demokrasimizin vazgeçilmezi olan muhtarlarımızın da bu gününü
kutluyorum.
Diğer taraftan, 21 Ekim tarihi Dünya
Gazeteciler Günü. Demokrasimizin yerleşmesine, ileri demokrasinin
yerleşmesine katkıda bulunması temennisiyle bütün gazetecilerin
de Gazeteciler Gününü tebrik ediyorum.
22 Ekim 1919 Amasya Protokolünün
imzalandığı tarih. Ben bu vesileyle kurtuluş mücadelesinde
emeği geçen, katkıda bulunan, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk
olmak üzere, bütün şehit ve gazilerimizi rahmetle, minnetle anmak
istiyorum.
23 Ekim 2011 tarihi de Van depreminin 7nci yıl
dönümü. 601 kişinin hayatını kaybettiği, 4.152 kişinin
de yaralandığı depremin üzerinden yedi yıl geçti. Ben bu
vesileyle hayatını kaybedenlere Cenab-ı Allahtan rahmet
diliyorum.
Sayın Başkan, bilindiği üzere
bugünlerde çok tartışılıyor, geçtiğimiz günlerde
Danıştay 8. Dairesi Andımızı kaldıran
kararı hukuka aykırı bulmuş ve iptal etmiştir. Bu,
yerinde bir karardır. Bu kararı desteklediğimizi elbette ifade
etmek istiyorum. Dolayısıyla, temyiz yolu açık olmakla birlikte,
bu kararın bir an evvel Millî Eğitim Bakanlığı tarafından
uygulanması gerektiğini de bu vesileyle ifade etmek gerekir.
Danıştay 8. Dairesinin kararına karşı
çıkılmasının ve burada her zaman bağımsız
yargı deyip bu karanın tartışılmasının çok
uygun olmadığını ifade etmek isterim. Özellikle, Papaz
Brunsonın serbest bırakılıp yurt dışına
gidişinde bağımsız yargı diyenlerin burada da
aynı tepkiyi vermesinin tutarlılık açısından önemli
olduğunu ifade etmem gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın Usta.
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim.
Andımız etnik bir ifade değil, millî
kültür ve millî kimliğin inkâr edilemez duruşu ve dile
gelişidir. Ayrıca hiç kimsenin Andımız ile İstiklal
Marşını da karşı karşıya getirmemesi
lazım. Bunlar birbirinin alternatifi değildir. İstiklal
Marşı başımızın üzerindedir ve istiklalimizin
mührüdür.
Yine, Türklükle İslamı da karşı
karşıya getirmek son derece yanlış olacaktır. Bunu
yapmak bu büyük millete büyük bir ihanet olacaktır.
Bakınız, İstiklal Marşı
şairimiz Mehmet Akif Ersoy Ordunun Duası şiirinde Türklük ile
Müslümanlığı aynı mısrada nasıl kullanıyor:
Türk eriyiz, silsilemiz kahraman. Müslümanız, Hakka tapan Müslüman. Bu
kadar açık ve nettir. Türklük ile İslamiyeti veya Andımız
ile İstiklal Marşını yan yana getirmek son derece
yanlış olacaktır. Türklük üst bir kimliktir. Türklük hiçbir
zaman bir etnik unsur değildir. Hep Tek milletiz. diyoruz. Bu milletin
ortak bir adı olması lazım. Adı olmayan bir millet olabilir
mi? Bu milletin adı Türk milletidir. Bunu böyle görmek lazım. Türk
milleti ayrıştırıcı bir unsur değildir.
Türküm. demek ırkçılık da değildir, bunu böyle görmek
lazım.
BAŞKAN Toparlayın Sayın Usta.
ERHAN USTA (Samsun) Türk denildiği zaman da
bunun arkasından başka bir şey saymaya gerek yok. Türk milleti
bu milletin ortak adıdır. Elbette etnik unsur olarak, etnisite
anlamında başka kişiler olabilir, bunların hepsinin ortak
adı Türk milletidir, bunu böyle görmek lazım. Bizim Türk milleti
anlayışımız budur. Bu anlamda, millî bilincin
uyanmasına vesile olan Andımızın bir an evvel
okullarımızda öğrencilerimize tekrar okutulmasının en
doğru karar olacağını düşünüyor ve Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Usta.
Sayın Bilgen
18.- Kars Milletvekili Ayhan Bilgenin, Celal Adana
Meclis Başkan Vekilliği görevinde başarılar
dilediğine, TBMM TVnin yayın sürelerine, ailelerin şüpheli
asker ölümleriyle ilgili taleplerine, SMA hastalarının
yaşadığı mağduriyete, 22 Ekim şair
Ciğerhunu 34üncü ölüm yıl dönümünde saygıyla
andığına ilişkin açıklaması
AYHAN BİLGEN (Kars) Sayın Başkan,
ben de öncelikle görevinizde başarılar diliyorum.
Tabii, öncelikle, salı günleri partilerin
grupları yapılıyor ve galiba TBMM TV -özellikle bizim
açımızdan birçok medya sansürünü, özel kanalların sansürünü düşündüğümüzde-
en azından eşit kullanım açısından ilkeleri,
kuralları belli bir mekanizma olması gerektiği hâlde bugün bizim
grubumuzun yayını bir önceki grubun süresinden yirmi dakika sonra
yani 12.45te başlaması gerekirken 13.05te başladı ve
13.30da da bitti yani bizden sonraki grubun süresi başlamadan on beş
dakika önce de bitti. Yani sadece elli dakika olması gereken sürenin yirmi
beş dakikası kullanıldı, bunu özellikle dikkatinize sunmak
istiyorum.
Meclisten beklentisi olan birçok kesim var ve bu insanlar
mağduriyetlerini bazen ilgili kurumların önlerinde bazen Meclis
koridorlarında arıyorlar. Bu hafta grubumuza gelen, muhtemelen
diğer grupları da dün itibarıyla ziyaret etmeye başlayan
şüpheli asker ölümleriyle ilgili ailelerin kurduğu dernekler var. Bu
ailelerin talepleri çok ağır talepler değil. Sadece
çocuklarının gerçek ölüm nedenlerini bilmek ve birkaç yıl sonra
çocuklarının kanlı elbiselerinin kendilerine gönderilmesi gibi
sürprizlerle karşılaşmak istemiyorlar. Bu galiba onların
haklı talepleri dolayısıyla bütün Genel Kurulun bunu
duymasının önemli olduğunu düşünüyoruz.
Yine gündemdeki önemli taleplerden biri SMA
hastalarıyla ilgili. İnsanlar Sağlık
Bakanlığının önünde birkaç gündür oturma eylemi
yapıyorlar ve sadece tedavi hakkının, Anayasada güvence
altına alınmış olan sağlık hakkının bir
parçası olan tedavi hakkının gereğini bekliyorlar. Birçok
yere kaynak bulunurken SMA hastalarına bu kaynağın tahsis
edilmemiş olmasının mağduriyetinin galiba burada
partilerüstü bir duyarlılıkla ele alınması gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın Bilgen.
AYHAN BİLGEN (Kars) Sayın Başkan,
son olarak da bir anma ve hatırlatma yapmak istiyorum.
Anadolu, imparatorluk bakiyesi bir coğrafya ve
Kafkaslardan, Balkanlardan, Orta Doğudan çok ciddi biçimde göç
aldığından hemen hemen bölgedeki bütün dillerin
konuşanları var, savunucuları var, dernekleri var ve bu dillerin
varlığını koruması bu ülke için bir zenginlik, Türkçe
için de bir güçtür aslında. Dolayısıyla buradaki her dilin
korunması, yaşatılması galiba siyasi sorumluluk
açısından da önemli. Bugün, Kürt dilinin korunmasıyla ilgili,
hayatını buna adamış ve vefatına kadar bunun için
büyük çaba sarf etmiş bilge bir kişi, şair Ciğerhunu
özellikle ölüm yıl dönümünde anmak istiyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Altay
19.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Celal Adanı Meclis Başkan Vekilliği görevinden dolayı
kutladığına, Mardinden gelen acı habere ilişkin
TBMMnin yapması gerekenler olduğuna, Uzman Çavuş Muhammet Çoban
ile Uzman Onbaşı Sedat Kasapa Allahtan rahmet dilediğine,
fındık üreticilerinin sorunlarının çözümlenmesini temenni
ettiğine ve Cumartesi Annelerinin meşru bir hak
arayışı içinde olduklarına ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Sayın Başkan, öncelikle yeni
üstlendiğiniz görevinizden dolayı sizi kutluyorum. Allah mahcup
etmesin, hayırlı uğurlu olsun.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ben şahsen
sizi, siyasetin bir müzakere ve münakaşa işi olduğu bilincinde
ve olgunluğunda bir siyasetçi olarak bilir ve tanırım.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Görevinizi ifa
ederken de bu anlayış içerisinde tam bir tarafsızlık
çerçevesinde ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğüne
bağlı ve sadık kalarak görev yapacağınıza
inancımın tam olduğunu da belirterek tekrar hayırlı
olsun diyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, Mardinden bugün gene acı haber geldi, dün Hakkâriden
acı haber geldi ve müteaddit defalar söylediğim gibi, Türkiye Büyük
Millet Meclisi terörle mücadelede şehit olan askerlerimize taziye dileme
yeri değildir. Elbette, Allahım rahmet eylesin, geride kalanlara
sabır versin ama bu konuda Türkiye Büyük Millet Meclisinin yapması
gereken işler olduğu kanaatimizi de tekrar bu vesileyle belirtmekte
fayda görüyoruz. Umarım ve dilerim ki bu bugünkü şehidimiz son
şehidimiz olur. Bu vesileyle Uzman Çavuş Muhammet Çoban
kardeşime ve Uzman Onbaşı Sedat Kasap kardeşime
Allahımdan rahmet, ailelerine sabır ve
başsağlığı diliyorum.
Sayın Başkan, geçtiğimiz hafta
fındık üreticilerinin sorunları konusunda Türkiye Büyük Millet
Meclisimizin çok iyi bir sınav vermediğini düşünüyoruz ve
fındık üreticisi için büyük bir hayal
kırıklığı yaşandığını
-Karadeniz Bölgesi ağırlıklı olmak kaydıyla- ve
vatandaşlarımızın da hâlâ bu noktada Meclisten
beklentilerinin sürdüğünü de bilmekteyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Hâl böyle olunca,
bugün İYİ PARTİnin bir önergesi var, umarız ve dileriz bu
bugün kabul edilebilir. Geçen hafta -ben çok iyi hatırlıyorum- AK
PARTİnin sayın sözcüleri, yetkilileri bu hafta için bu konuda bir
ortak komisyon kurulacağı sözü verdiler. Umarım ve dilerim, AK
PARTİ bu hafta, belki perşembe de olabilir
Dilerim İYİ
PARTİninkini kabul ederiz, hiç sorun değil; bizim derdimiz üzüm
yemek, bağcı dövmek değil. Ama en kötü ihtimalle perşembe
günü fındık üreticilerinin sorunlarıyla ilgili bir komisyonu
kurarak Türkiye Büyük Millet Meclisimizin hep birlikte, Meclisi oluşturan
beş siyasi parti ve grubu olmayan diğer siyasi partilerin
yöneticileri ve milletvekilleriyle birlikte hayırlı, güzel bir
iş yapmış olması umut, arzu ve temennimi de tekrar buradan
belirtmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın Grup
Başkan Vekilim.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Öte yandan,
Sayın Başkan, demokrasinin bir tepki ve protesto rejimi olduğunu
hiçbirimiz unutmamalıyız. Böyle baktığımız zaman,
708inci haftasına giren Cumartesi Annelerinin Galatasaray
Meydanındaki bu eylemlerine, bu hak arayışlarına yürütme organının
Galatasaray Meydanını kapatarak tepki göstermesi aynı zamanda
demokrasiye tahammülsüzlüğün açık bir örneğidir ve bir hak
arayışını bir hak gasbı yoluyla engellemektir.
Cumartesi Anneleri masum, meşru bir hak arayışındalar. Bu
konuda Meclisimizin bütün partilerle birlikte yüksek
duyarlılığını da talep etmekteyiz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum
efendim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Altay.
Sayın Zengin
20.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Celal
Adana Meclis Başkan Vekilliği görevinde başarılar
dilediğine, 23 Ekim 2011 Van depreminde hayatını kaybedenlere
Allahtan rahmet dilediğine ve ülkenin stratejik tarım ürünlerini bir
bütün olarak değerlendireceklerine ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Ben de diğer arkadaşlarım gibi size
yeni görevinizde başarılar diliyorum. Türk siyaseti için bir
duayensiniz, bugüne kadar görevinizi fevkalade ifa ettiniz, bu görevinizin de
aynı şekilde olacağı inancındayım.
Başarılar diliyorum tekrar.
Ben de konuşmamın başında,
geriye dönüp baktığımda, ülkemizde son yüzyılda
aslında 56 tane büyük deprem olduğunu ve bu depremlerde 81 binden
fazla insanımızın hayatını kaybettiğini bir kez
daha hatırlatmak istiyorum. Bizim bir yaramız depremler. Ülkemizde en
son 23 Ekim 2011de 601 insanımız Vanda hayatını kaybetti,
4.152 yaralı var ama bunların da ötesinde, hayatında depremin
açtığı yaralarla yoluna devam eden insanlar var, milletvekili
arkadaşlarımız var aramızda. O sebeple, bu yaralarla iyi
olarak yola devam etmek bir taraftan da çok anlamlı diye düşünüyorum.
Tekrar rahmetle anıyorum, hâlâ yarası açık olanlara şifa
diliyorum.
Diğer taraftan da devletimiz bu manada -biraz
sonra arkadaşlarımız konuşmalarında ifade edecekler-
çok büyük gayretler sarf etti insanımızın hayatının
normale dönmesi için Vanda, daha evvelki deprem bölgelerinde. Bundan sonra da
gayretlerimiz devam edecek.
Biraz evvel mevkidaşım Sayın Altay
söz verdiğimizden bahsetti, bir cümleyle ifade etmek isterim.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Evet.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Biz sözümüze her zaman
sadıkız, verdiğimiz hâliyle sadığız ama verdiğimiz
söz şöyleydi: Ülkemizin stratejik tarım ürünleri var. Bunlar
içerisinde incir var, üzüm var ve elbette fındık da var.
Fındık üreticisinin problemlerine, dertlerine vâkıfız.
Bunları bir bütün olarak değerlendireceğiz. Hep beraber
değerlendirerek artık bunu Türkiye kamuoyunda bir mesele olmaktan
çıkarmak istiyoruz ama dediğim gibi tek başına değil,
diğer ürünlerle birlikte değerlendireceğimiz konusunda bir söz
verdik. Tekrar teyit etmek istedim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Ben teşekkür ederim.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
bilgilerinize sunacağım.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Akdeniz İçin Birlik Parlamenter
Asamblesi Türk Grubunda Mersin Milletvekili Lütfi Elvandan boşalan üyelik
için Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu Başkanlığınca
aday gösterilen İstanbul Milletvekili Şamil Ayrımın
üyeliğine ilişkin tezkeresi (3/49)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna
Akdeniz İçin Birlik Parlamenter Asamblesi Türk
Grubunda, Mersin Milletvekili Lütfi Elvan'dan boşalan üyelik için
28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 2'nci
maddesine göre Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
Başkanlığınca bildirilen ve anılan Kanun'un 12'nci
maddesi uyarınca Başkanlık Divanında yapılan
incelemede uygun görülen İstanbul Milletvekili Şamil
Ayrım'ın üyeliği Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
Binali
Yıldırım
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi daha vardır, okutup
oylarınıza sunacağım:
2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Avrupa Birliği Konseyi Avusturya
Başkanlığı tarafından 10-13 Ekim 2018 tarihlerinde
Avusturyanın başkenti Viyanada düzenlenmiş olan Ortak
Dış ve Güvenlik Politikası ve Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası
Parlamentolararası Konferansına TBMM Dışişleri Komisyonu
Başkanı ve İstanbul Milletvekili Volkan Bozkırın
katıldığına; KKTC ziyaretine TBMM Dışişleri
Komisyonu Başkanı ve İstanbul Milletvekili Volkan Bozkır,
Bursa Milletvekili Atilla Ödünç, Antalya Milletvekili Sena Nur Çelik,
İstanbul Milletvekili Ünal Çeviköz, Erzurum Milletvekili Kamil Aydın
ve Aydın Milletvekili Aydın Adnan Sezginin
katıldığına; Azerbaycan ziyaretine TBMM
Dışişleri Komisyonu Başkanı ve İstanbul
Milletvekili Volkan Bozkır, Gaziantep Milletvekili Ali Şahin,
Balıkesir Milletvekili Mustafa Canbey, İstanbul Milletvekili Ünal
Çeviköz, Erzurum Milletvekili Kamil Aydın ve Aydın Milletvekili
Aydın Adnan Sezginin katıldığına; TBMM
Dışişleri Komisyonunun Estonya Parlamentosu Dışişleri
Komisyonunun davetine icabeten Estonyaya ve Rusya Federasyonu Konseyi
Dışişleri Komitesinin davetine icabeten Rusyaya bir ziyaret
gerçekleştirmesine ilişkin tezkeresi (3/50)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna
Avrupa Birliği Konseyi Avusturya
Başkanlığı tarafından 10-13 Ekim 2018 tarihlerinde
Avusturya'nın başkenti Viyana'da düzenlenmiş olan Ortak
Dış ve Güvenlik Politikası ve Ortak Güvenlik ve Savunma
Politikası Parlamentolararası Konferansına
katılmasına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
Başkanlığında siyasi parti grup başkan vekilleriyle
yapılan toplantıda alınan 28 Ağustos 2018 tarihli karar
kapsamında, TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı ve
İstanbul Milletvekili Volkan Bozkır'ın adı geçen konferansa
katıldığı; TBMM Dışişleri Komisyonu
heyetlerinin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne (KKTC) ve Azerbaycan'a
ziyaretlerinin gerçekleşmesine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Başkanlığında siyasi parti grup
başkan vekilleriyle yapılan toplantıda alınan 07 Eylül 2018
tarihli Karar kapsamında KKTC ziyaretine TBMM Dışişleri
Komisyonu Başkanı ve İstanbul Milletvekili Volkan Bozkır,
Bursa Milletvekili Atilla Ödünç, Antalya Milletvekili Sena Nur Çelik,
İstanbul Milletvekili Ünal Çeviköz, Erzurum Milletvekili Kamil Aydın
ve Aydın Milletvekili Aydın Adnan Sezgin'in katıldığı;
Azerbaycan ziyaretine TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı
ve İstanbul Milletvekili Volkan Bozkır, Gaziantep Milletvekili Ali
Şahin, Balıkesir Milletvekili Mustafa Canbey, İstanbul
Milletvekili Ünal Çeviköz, Erzurum Milletvekili Kamil Aydın ve Aydın
Milletvekili Aydın Adnan Sezgin'in katıldığı,
28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un
11'inci maddesi gereğince Genel Kurulun bilgisine; TBMM Dışişleri
Komisyonunun Estonya Parlamentosu Dışişleri Komisyonunun
davetine icabeten Estonya'ya ve Rusya Federasyonu Konseyi
Dışişleri Komitesinin davetine icabeten Rusya'ya resmî
ziyaretleri 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet
Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında
Kanun'un 6ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun tavsiplerine sunulur.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkan
Vekili
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ PARTİ Grubunun, 23/10/2018
tarihinde Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs ve arkadaşları
tarafından fındık üreticilerimizin yaşadığı
sorunların detaylı olarak incelenmesi ve gerekli tedbirlerin
alınması, tarımsal AR-GE çalışmalarının
arttırılması, fındığa dayalı gıda
sanayisini teşvik programlarının hazırlanması için
çalışmalar yapılması amacıyla verilmiş olan
Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 23 Ekim 2018 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 23/10/2018 Salı günü
(bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Yavuz
Ağıralioğlu
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs ve
arkadaşları tarafından fındık üreticilerimizin
yaşadığı sorunların detaylı olarak incelenmesi ve
gerekli tedbirlerin alınması, tarımsal AR-GE çalışmalarının
arttırılması, fındığa dayalı gıda
sanayisini teşvik programlarının hazırlanması için
çalışmalar yapılması amacıyla 23/10/2018 tarihinde
(371242 gelen evrak numaralı) Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis Araştırma
Önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerin 23/10/2018
Salı günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere öneri sahibi İYİ PARTİ Grubu adına Hüseyin Örs,
Trabzon Milletvekili, buyurun. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN
ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan, çok değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi en derin saygılarımla
selamlıyorum.
Sayın Başkanım, ayrıca yeni
vazifenizden dolayı sizi de tebrik ediyorum, başarılar
diliyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim, sağ ol.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Çok değerli
milletvekili arkadaşlarım, fındıkla ilgili bu hafta bir
daha konuşuyoruz çünkü geçen hafta fındıkla ilgili
konuştuklarımızdan ziyade fındıktan sonraki alkışlar
konuşuldu, o yüzden bugün fındığı bir daha
konuşalım diye bu araştırma önergesiyle beraber geldik.
Fındık konusuna
baktığımız zaman, dünya fındık üretiminin yüzde
70ini karşılayan bir memleketiz, dünya
fındığının yüzde 70ini biz üretiyoruz ve bu
ürettiğimiz fındığın yüzde 77sini de ihraç ediyoruz.
Fındıktan ihracat girdimiz yaklaşık 3 milyar dolar
civarında ve Türkiyede Rizeden başlayarak sahil boyunca
geldiğimiz zaman, Trabzon, Giresun, Ordu, Samsun diye ta Düzceye kadar
gittiğimiz zaman Karadeniz bandındaki birçok şehirde
insanlarımızın geçim kaynağı, birçoğunun da tek
geçim kaynağı. Fındıkla ilgilenen, fındıktan
geçinen, çoluğunun çocuğunun nafakasını sağlayan 500
bin ailemiz var. Biz bu fındığa, ihraç ettiğimiz bu
fındığa stratejik ürün diyoruz. Fındığın bir
başka özelliği de şu: Hiçbir yabancı girdi ihtiyacı duymadan
ürettiğimiz bir ürünümüz bu, o yüzden de buna biz millî ürün diyoruz.
Peki, bu stratejik ve millî ürünümüzün ve bunu
üretenlerin yani üreticimizin, benim Trabzondaki, Fatsadaki, Ordudaki,
Giresundaki, Samsundaki, Düzcedeki üreticimin durumu nedir? Sizler, iktidar
sahipleri, seçimlerden evvel Trabzonda, Orduda, Giresunda meydanlara
gittiniz, kahvelere gittiniz, köylere çıktınız ve bu üreticilere
bir söz verdiniz, dediniz ki: Ey üretici, rahat ol, biz seni mağdur etmeyeceğiz.
Nasıl yapacağız bu işi? TMOyu yani Toprak Mahsulleri
Ofisini devreye sokacağız, senin hakkını vereceğiz.
Nihayetinde geldiğimiz noktada, en sonunda bunun böyle
olmadığını gördük.
Geçen hafta bununla ilgili yine bir Meclis
araştırma önergesi verilmişti, AK PARTİ Grubundaki
arkadaşlarımızın dışında Meclisteki
diğer siyasi partilere mensup arkadaşlarımız bu
araştırma önergesinin kabulü yönünde oy
kullanmışlardı. Sonrasında ben kendi memleketimden,
Trabzondan biraz nabız tutayım dedim, bakayım bizim oradaki
üreticiler bu duruma ne diyorlar diye. Beyler, saygıdeğer AK
PARTİli milletvekili arkadaşlarım, Trabzondaki seçmenimiz
biraz buruk, Bize verilen sözler niye tutulmadı? diye. Hatta bunda, AK
PARTİye oy veren, AK PARTİye mensup
arkadaşlarımızın da olduğunu açık yüreklilikle
buradan ifade edebilirim. Ben de merak ettim, hep Fındıkta problem
var. diyordunuz da niçin burada verilmiş olan geçen haftaki
araştırma önergesini kabul etmediniz, ret verdiniz. Bununla ilgili
merakımı AK PARTİye mensup bölge milletvekili bir
arkadaşım giderdi. Geçen haftaki oylamada ret oyu veren yani kabul
oyu vermeyen bir sevgili milletvekili arkadaşım, sosyal
medyasından aynen şöyle diyor: Geçtiğimiz günlerde Mecliste
muhalefet partileri tarafından verilen fındıkla ilgili önergenin
reddi üzerinden partimiz, milletvekillerimiz ve şahsımızla
ilgili yapılan yorumlar karşısında bir açıklama yapma
gereği doğmuştur. Fındıkla ilgili sorunları
araştırmak üzere verilen önergenin içeriğine karşı
değiliz. E güzel. Devam ediyor: Elbette, bölgemizin tek geçim
kaynağı fındıkla ilgili her türlü araştırma
yapılmasını, tedbirler alınmasını istiyoruz. Bu
da güzel. Devam ediyor: Ancak, Mecliste teamül gereği, iktidar partisi
kendi imzası olmayan önergeleri usulen reddeder, yoksa içeriğine
karşı çıktığımızdan değil. Kim diyor
bunu? AK PARTİli ve geçen haftaki önergeye ret cevabı veren bir
milletvekili arkadaşımız diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Ben de, hiç kusura bakmasın,
kendisine diyorum ki: Özrü kabahatinden büyük. Böyle bir gerekçeyle yani teamül
gereği önergeye ret cevabı verilmesi söyleniyor, bunu çok
anlayabilmiş değilim.
Saygıdeğer arkadaşlarım, benim
köylüm, fındık üreticim fındığın altını
temizleyecek, çalısını çırpısını toplayacak,
dikenini koparacak, dalları birbirini kesmesin diye dallarını
budayacak, gübresini, kirecini vuracak, ağustosun sıcağında
bahçesine girecek, günlükçüsünü tutacak, o günlükçünün yevmiyesini verebilmek
için eşinden dostundan borç alacak, toplayacak, toplatacak, patoza
vuracak, harmana serecek, kurutacak, çuvala yükleyecek, sırtına
vuracak yani bunun çilesini, cefasını çekecek, bunun
karşısında da bir İtalyan firması bunun sefasını
sürecek. Bizim itirazımız bunadır.
Hepinize saygılar, hürmetler ediyorum. Sağ
olun, var olun. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Örs.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Muhammed
Levent Bülbül, Sakarya Milletvekili.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
MHP GRUBU ADINA MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ PARTİ
Grubunun fındık çiftçisinin sorunlarının
araştırılmasıyla ilgili olarak vermiş olduğu
önerge hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunmaktayım.
Sözümün başında Sayın
Başkanımıza hayırlı hizmetler diliyorum,
başarılar diliyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) Değerli
arkadaşlar, güncelliğini hâlâ muhafaza eden bir mesele
fındık meselesi. Üretici çok zor durumda, çok büyük bir
sıkıntı içerisinde. Geçtiğimiz hafta Genel Kurulumuzda bu
meseleyle alakalı Milliyetçi Hareket Partisinin vermiş olduğu
önergenin tartışılması sürecinde ve oylanmasında çok
farklı sahneler söz konusu oldu. Milletimizin gündemine bu mesele
taşındı ve bu, bölgemizde, özellikle fındık çiftçimiz
nezdinde büyük hayal kırıklığı yarattı.
Bu meselenin niye böyle bir inatlaşmaya kurban
gittiğini anlamakta güçlük çekiyoruz arkadaşlar çünkü
fındık Karadeniz Bölgesinin, Türkiyenin çok önemli, stratejik bir
zirai ürünüdür, Türkiye adına çok önemlidir, çok sayıda aile bu yolla
geçimini sağlamaktadır. Ancak her nedense bu meselenin
görüşüldüğü mesela bugünkü toplantımızda, fındık
bölgesinde, fındık üretilen bölgelerde yaşayan o bölgenin
milletvekillerini şu an sıralarımızda görememekten ötürü de
ayrıca üzüntü yaşamaktayız.
Şimdi, hangi partiden olursa olsun bu
araştırmanın yapılamamasını anlamak mümkün
değil. Biz çiftçilerimizin problemlerinin her şekilde bir
araştırma komisyonu teşekkül ettirilerek görüşülmesinde,
araştırılmasında büyük yarar olduğu
düşüncesindeyiz çünkü fındık meselesinde büyük
sıkıntılar söz konusudur.
Dün ifade edildiği gibi, TMO tarafından
destekleneceği ifade edilen fındığın bu sene kaderine
terk edildiğini, çiftçinin, üreticinin yalnız
bırakıldığını ve çaresizliğe terk
edildiğini hep birlikte müşahede etmekteyiz. Fındık pazara
ilk indiğinde bölge milletvekilleri kalktılar dediler ki: Hiçbir
problem yok, 14-15 liraya fındık şu an satılıyor,
kazanç güzel, hiçbir sıkıntı yok. Böyle ifadeler söz konusu
oldu, bunu hep birlikte takip ettik. Şu an fındık 11-12
liralarla piyasada satılmaktadır. Rekoltede sıkıntılar
vardır, bazı bahçelerde ürünler yetişebildiği gibi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla)
bazı
bahçelerde ürünler yetişememektedir. Çiftçimiz şu an kan
ağlamakta ve bu fındığının değerlenmesini
beklemektedir ama ne yazık ki fındık bir İtalyan
şirketinin tekeline terkedilmiş durumdadır. Buna biz müsaade
edemeyiz. Bahçelerimizde akıllı tarım tabelasıyla bu
firmaların artık bahçelere kadar girdiğini görüyoruz. Yarın
bu çiftçinin bahçesini de elinden alıp icara verip onun o bahçelerde kiracı hâline getirilmesine göz yummamalıyız.
Buna karşı, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak da gereken tedbirleri
üretmek durumundayız. Fındık çiftçisini yalnız
bırakmayalım. Milliyetçi Hareket Partisi olarak Rekabet Kuruluna
başvuru da dâhil olmak üzere, bu rekabeti engelleyen, hâkim durumunu
kötüye kullanan bu firmayla alakalı olarak elimizden gelen bütün
çabayı göstereceğiz ve bu haksızlığın önüne
geçmek için gereğini yapacağız ama biz sadece Milliyetçi Hareket
Partisi olarak değil, bütün siyasi partilerin bu meseleye sahip
çıkmasını bekliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Biz
varız.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) Bu meseleye sahip
çıkan kim varsa onlarla beraber bu meselenin halli için elimizden geleni
yapacağız.
Ben bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla
selamlıyor, hepinize iyi çalışmalar diliyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bülbül.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ağrıdaki
fındık üreticisini de düşünelim.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Rıdvan Turan, Mersin Milletvekili.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
HDP GRUBU ADINA RIDVAN TURAN (Mersin) Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, fındığa ilişkin
yaptığımız konuşma Türkiye tarımıyla
ilişkili bir konuşma. Türkiye tarımında özellikle 1980
askerî darbesi ve 24 Ocak Kararlarıyla başlayan, Dervişin Güçlü
Ekonomiye Geçiş Programıyla bir üst seviyeye çıkan, on
altı yıldır AKP elindeki ülke tarımını tasfiye
etme ve uluslararası tarım tekelleri önünde, deyim yerindeyse,
tarımı ve çiftçilerimizi iki dizi üzerine çökertme politikasıyla
da şahikasına varmış durumda.
Değerli arkadaşlar, konuştuğumuz
fındık ama uzunca bir zamandan beri, en azından on beş
yirmi yıldan beri Türkiye tarımının uluslararası
tarım tekelleri karşısında nasıl güçten
düşürüldüğünü, kırsalın nasıl tasfiye edildiğini
adım adım yaşıyoruz. Bugün tabii, yaşamın ironisi
olsa gerek, bir taraftan yerlilik ve millîlik iddiasında olan AKPnin
diğer taraftan fındıkta atılacak bütün adımları
neredeyse uluslararası tarım tekellerine ihale etmiş olması
gerçekten yaşamın ironisi gibi.
Değerli arkadaşlar, şekerde Cargill
neyse fındıkta Ferrero odur. Yani gidişatın özü şudur:
Tarımsal KİTlerin tasfiyesiyle beraber IMF, Dünya Ticaret Örgütü ve
Dünya Bankasının akıldaneliğinde tarımsal
KİTlerin tasfiyesiyle beraber başlayan süreç bizim üreticimizi
uluslararası tarım tekelleri karşısında yalnız
bırakmış durumda. Şimdi, biz fındık fiyatlarını
konuşuyoruz da fındık fiyatlarını belirleyen son
analiz de işte az önce sözünü ettiğim uluslararası tekeldir.
Cargill nasıl Türkiye'de şeker piyasasını hem de yüksek
yargı kararlarının aleyhinde olmasına rağmen belirler
pozisyondaysa ne yazık ki fındıkta da gidişat o tarafa
doğru gitmekte.
Bakın, 1970lerde başlayan ve AKP eliyle
şahikasına yükselmiş olan özellikle tarımsal alandaki
hızlı ve yüksek finansallaşma, ticaretin ülke
sınırlarını aşan bir biçimde serbestleştirilmesi
bir tek sonuç doğurdu: Ülke çiftçimiz uluslararası sermaye
karşısında yalnız başına. Uluslararası
tarım tekelleri Türkiye'de nerede, hangi bölgede, hangi ürünün nasıl,
hangi tarımsal girdiler kullanılarak ne biçimde üretileceğine
şu anda karar veriyor. Yerlilik ve millîlik iddiasında olan
arkadaşlara özellikle vurgu yapmak istiyorum. Fındıksa mesele
evet, ülkenin en stratejik meselelerinden bir tanesi, en stratejik ürünlerinden
bir tanesi. Az önce Sayın Zengin bu stratejik ürünleri birlikte ele
alacaklarına ilişkin bir vurgu yaptı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın Milletvekili.
RIDVAN TURAN (Devamla) Bunları beraber ele
almanın bir tek yöntemi var değerli arkadaşlar, fındık
başta olmak üzere stratejik bütün ürünlerimizi ve genelde de Türkiye
tarımını uluslararası tarım tekellerinin
egemenliğinden kurtarmaktır. Yeniden istihdam üreten, yeniden
değer üreten bir biçimde tarımı yeniden kurmaktır,
tarımsal KİTleri -FİSKOBİRLİK başta olmak üzere-
yeniden çalışır hâle getirebilmektir, başka bir deyişle
neoliberalizmin bize emrettiği bütün şeylerden, bütün politikalardan imtina
etmek, uzak kalmaktır. Fındık sorunu çözülmezse kendimi
yakarım. demenin pratik bir karşılığı yok.
Pratik karşılığı olan, uluslararası tarım
tekellerinin sözcüsü olmaktan kurtulmaktır. İşte, o zaman,
Karadeniz halkı başta olmak üzere, fındık üreticisi
başta olmak üzere Türkiye'deki üreticilere verdiğiniz sözü tutar hâle
geleceksiniz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ahmet Kaya,
Trabzon Milletvekili.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
CHP GRUBU ADINA AHMET KAYA (Trabzon) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün fındığı
konuşacağız. Fındık bazılarımızın
bildiği gibi sadece bir kuru yemiş değildir arkadaşlar.
Fındık, fındıktan çok daha önemli anlamlar içeren
altın değerinde bir ürünümüzdür, Karadeniz Bölgemizde 500 bin
üreticiyi ve ülkemizde 8 milyona yakın insanı doğrudan etkileyen
millî ve yerli bir ürünümüzdür. Bugün fındığın maliyet
hesabı yapıldığında 13 lira 90 kuruş gibi bir
rakamla karşılaşıyoruz arkadaşlar ama
fındığın satış rakamlarına
baktığımız zaman 11 lira ile 12 lira arasında bir
rakama üreticinin fındığını satmak zorunda
kaldığını görüyoruz. Yani her 1 kilo fındıkta
üreticimiz yaklaşık 2 lira zarar etmektedir. Buna bizim
yüreğimiz dayanmıyor arkadaşlar, Meclis olarak bu soruna
ivedilikle bir çözüm bulma zorunluluğumuz var. Üreticimizin zarar
etmesine, üreticimizin emeğini, alın terini yok pahasına
satmasına bu Meclisin seyirci kalmaması lazım.
Değerli arkadaşlar, 2005
yılından sizlere bahsedeceğim. Bakınız, 2005
yılında bu ülkede fındık üreticisinin dostu,
fındık piyasasına üretici adına müdahale eden, üreticinin
haklarını koruyan bir FİSKOBİRLİK kurumumuz
vardı. FİSKOBİRLİKin piyasada olduğu ve aktif
olduğu o dönemde, bakınız, arkadaşlar, üretici 1 kilo
fındık sattığı zaman 7 lira 45 kuruş para
alıyordu yani o günün dolar kuruyla 5,5 dolar para alıyordu. Bugün
fındık 11-12 lira, yaklaşık 2 dolar ediyor.
Arkadaşlar, bakın, diğer bir tablo,
2005 yılında Karadenizli fındık üreticisi 1 kilo
fındık sattığı zaman 23 tane ekmek alabiliyordu, 23
tane ekmek. Bugün aynı fındık üreticisi 1 kilo fındık
sattığı zaman 8 tane ekmek alabiliyor. Yani fındık
üreticimizin sofrasından 15 tane ekmeği alınmış,
resmen çalınmış. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, yine 2005
yılı, yani üretici dostu FİSKOBİRLİKin piyasada
olduğu 2005 yılından bir rakam: 2005 yılında 2 kilo
fındık sattığı zaman 1 kilo kırmızı et
alabilen fındık üreticisi, bugün 4,5 kilo fındık sattığı
zaman 1 kilogram kırmızı et alabilmektedir.
Yine, 2005 yılında 1 kilo fındık
sattığı zaman 3,76 litre mazot alabilen fındık
üreticisi, bugün 1,88 litre mazot alabilmektedir.
Ve son bir tablo arkadaşlar, 2005
yılında üretici 4,7 kilogram fındık sattığı
zaman 1 çeyrek altın alabilirken, bugün 30 kilogram fındık
satınca ancak 1 çeyrek altın alabilmektedir. Bu gerçeği sizlerin
dikkatine sunuyorum.
Değerli arkadaşlar, bugün
fındıkta büyük bir kavga var, bunu hepimizin bilmesi lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili.
AHMET KAYA (Devamla) Bugün fındıkta
büyük bir kavga var değerli arkadaşlar. Bu kavganın bir
yanında yabancı fındık tekelleri var, diğer
yanında gariban fındık üreticisi var; emeğine, ekmeğine,
alın terine sahip çıkmaya çalışan fındık
üreticisi var. Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, o gariban fındık
üreticisinin yanındayız, siz kimin yanındasınız, bunu
lütfen kendinize bir sorun.
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) Üreticinin
yanındayız.
AHMET KAYA (Devamla) Millî ürün fındıkta
gayrimillî bir yapı oluşuyor arkadaşlar, buna asla müsaade
etmememiz lazım, bu görev özellikle iktidar partisine düşüyor.
İktidar partisi milletvekili
arkadaşlarıma sesleniyorum: Arkadaşlar, Karadenizde çok güçlü
desteğiniz vardı ama o desteği bugün kaybettiniz. Karadenizden
geldiniz, Karadenizden gideceksiniz. Bunu böyle bilin istiyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Milletvekili.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
Cemal Öztürk, Giresun Milletvekili.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA CEMAL ÖZTÜRK (Giresun)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
En son konuşan milletvekilimiz dedi ki: Kimin
yanındasınız? Biz fındık müstahsilinin
yanındayız. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) İş
adamlarının, değil mi?
CEMAL ÖZTÜRK (Devamla) Değerli
milletvekilleri, ben bir fındık müstahsiliyim, Giresun Milletvekiliyim,
fındığa emek vermiş bir kardeşinizim.
FİSKOBİRLİK Genel Müdürlüğü yaptım, bu işin
akademisyenliğini yaptım. Hüseyin Hoca bilir, Hüseyin Hocayla
Karadeniz Teknik Üniversitesinde beraber çalıştık.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Sonuç?
CEMAL ÖZTÜRK (Devamla) Fındık, günlük
politikaya alet edilemeyecek kadar önemli bir ürünümüzdür.
Dolayısıyla bu konuda, evet, iyi niyetinizden şüphem yok ama iki
haftadır madem fındık tartışılıyor
Geçen hafta
ben yoktum, yurt dışında görevliydim.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Olsanız
kabul oyu verirdiniz, değil mi Vekilim?
ALİ ŞEKER (İstanbul)
Araştıralım o zaman.
CEMAL ÖZTÜRK (Devamla) Değerli
arkadaşlar, eğer fındığa iyilik yapmak
istiyorsanız, fındık müstahsiline iyilik yapmak
istiyorsanız lütfen siyasi malzeme yapmayalım.
ALİ ŞEKER (İstanbul)
Araştıralım.
CEMAL ÖZTÜRK (Devamla) Fındık
araştırma komisyonu kurulup kurulmaması Meclisin takdirindedir
ama biz AK PARTİ milletvekilleri olarak Fındık Çalışma
Grubunu kurmuş bulunuyoruz
ALİ ŞEKER (İstanbul) Nerede
kurdunuz?
CEMAL ÖZTÜRK (Devamla)
ve fındık
üzerine çalışıyoruz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ALİ ŞEKER (İstanbul) Meclise getir,
Meclise.
CEMAL ÖZTÜRK (Devamla) Bu akşam inşallah
Tarım Bakanımızla tekrar bir araya geleceğiz ve konuyu
enine boyuna görüşüyoruz.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Meclise gel,
Meclise.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş)
Korkmayın, korkmayın, yemezler sizi.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Bu ülke
babanızın çiftliği mi kendi grubunuzla
araştırıyorsunuz?
CEMAL ÖZTÜRK (Devamla) Bu sene fındıkta
yaşanan talihsizlik şudur: Ülkemize karşı, piyasalarda,
özellikle sermaye piyasalarında, para piyasalarında bir operasyon
çekildi.
ALİ ŞEKER (İstanbul) AKP Meclis
demek değildir. Meclisi AKP zannediyorlar.
CEMAL ÖZTÜRK (Devamla) Fındık sezonuna
denk gelmesi fındıkta en büyük talihsizlik oldu. Buna rağmen,
bakın, konuşmacılar ne dedi? Bugün fındık 2
doların üstünde.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul)
Alıştınız AKPye sadece, alıştınız.
CEMAL ÖZTÜRK (Devamla) Değerli
arkadaşlar, AK PARTİ iktidara geldiğinde fındık 90
sentti.
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) Yalan! Yalan
konuşuyorsun.
CEMAL ÖZTÜRK (Devamla) Ben biliyorum çünkü o gün
genel müdürdüm, ben biliyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) Yalan
konuşuyorsun, yalan.
MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) Yalan, yalan.
CEMAL ÖZTÜRK (Devamla) Onun için kimse
fındık üzerinden istismara kalkmasın, hamaset yapmasın,
tribünlere oynamasın.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul)
İstismarı siz yapıyorsunuz.
CEMAL ÖZTÜRK (Devamla) Fındık
araştırma önergesi üçüncüdür geliyor. Yaklaşan yerel seçimlere
mesaj gönderiyorsunuz ama biz müstahsilimizin arkasındayız, Türk
fındığının arkasındayız. Bu öyle 8 milyonu
değil, 81 milyonu ilgilendiren bir ürün. On senede 20 milyar dolar ihracat
geliri elde edilmiş bu üründen. Dolayısıyla fındık
bizim meselemiz, fındığın arkasındayız. Asla ve
asla istismar ettirmeyeceğiz ama samimiyetinizden şüphe ediyoruz.
Takdir Meclisindir. Biz Fındık Çalışma Grubu olarak
fındığı çalışıyoruz. Müstahsilimizi bugüne
kadar mağdur etmedik, bundan sonra da asla ettirmeyeceğiz. Bu böyle
biline.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, sayın konuşmacı biraz önce yaptığı
konuşmada kendisinden önce konuşan grubumuza mensup milletvekilimizi
kastettiği çok açık anlaşılan bir şekilde
fındık konusunu istismar etmekle itham etmek suretiyle kendisinden
önce konuşan bütün konuşmacılara -ama biz üstümüze
alındık- sataşmada bulunmuştur. Söz talep ediyoruz efendim.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Biz de istiyoruz.
BAŞKAN Sataşmadan dolayı iki dakika
kürsüden söz veriyorum.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ahmet Bey
konuşacak.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Trabzon Milletvekili Ahmet Kayanın,
Giresun Milletvekili Cemal Öztürkün İYİ PARTİ grup önerisi
üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
AHMET KAYA (Trabzon) Teşekkür ediyorum.
Şimdi, sayın konuşmacı
konuşmasında dedi ki: Biz fındığı sizden daha
çok düşünüyoruz, yeri ve zamanı geldiği zaman
fındığa müdahale edeceğiz. Ya, Allah aşkına, ne
zaman müdahale edeceksiniz? Üreticinin elinde bir kilo fındık
kalmadı, üretici sıkıntı içinde; çocuğunun okul
masrafını karşılayabilmek için, evinin geçimini
sağlayabilmek için, evine ekmek getirebilmek için üretici
fındığını sattı. Neyi bekliyorsunuz müdahale
etmek için? (CHP sıralarından alkışlar)
BURHAN ÇAKIR - (Erzincan) Ya, millet size
inanmıyor.
AHMET KAYA (Devamla) Gidin, Karadenize bakın
bakalım. Aramızda fındık üreticileri var. Ben de
fındık üreticisiyim. Kaç kilo fındık kimin elinde
kaldı? Fındık, tamamıyla, İtalyan bir firmanın
eline bırakıldı. Üretici yapayalnız, üretici sahipsiz,
üretici yetim bırakıldı. Bu gerçeği lütfen anlayın.
Gelecek sezona mı, gelecek seneyi mi müdahale edeceksiniz? Çok geç
kalındı, bunu bilmenizi istiyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Buyurun Sayın Grup Başkan Vekili.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
21.- İstanbul Milletvekili Yavuz
Ağırailoğlunun, Giresun Milletvekili Cemal Öztürkün
İYİ PARTİ grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Efendim, önerge sahibi olarak biz de gayrisamimilikle suçlanmayı makul
bulmadığımızı ifade edelim.
Biz, bugün, fındıkla ilgili sahada
gördüğümüz endişeleri, sahada gördüğümüz tepkileri iktidar parti
grubuna söylemek zorundayız. Bunun neresi gayrisamimi? Üretim
maliyetleriyle baş edemeyen çiftçilerin feveranını duyurmaya
çalışıyoruz. Depolama imkânı olmayan, ürünleri elinde
bekletemediği için piyasada ezilen üreticinin dertlerine cümleler
kuruyoruz. Bunun neresi gayrisamimi? Stratejik ürün millî ürün
dediğiniz fındık, üretim bandından mamul hâle gelene kadar
dışarıdan hiçbir katkı sağlamadan Türkiyede
piyasayı canlı tutabilme, üreticilerini ayakta tutabilme imkânı
olan birkaç tane ürünümüzden bir tanesi. Bununla ilgili tepkileri dile getirmenin
neresi gayrisamimi?
Orduda 140 trilyona stadyum yapılıyor.
Dört başı mamur bir ülkenin spora da yapacağı
yatırım vardır ama çiftçileri ağır geçim
şartlarında yaşayan bir ülkenin üçüncü lig takımına
140 trilyona stadyum yapmak yerine 140 trilyona depolar yapmasını
tercih ederiz, teklif ederiz.
Dolayısıyla bunlarla ilgili
hissiyatımızın en azından gayrisamimilikle
suçlanmamasını arzu ediyoruz.
Arz ederiz efendim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Usta
22.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın,
Giresun Milletvekili Cemal Öztürkün İYİ PARTİ grup önerisi
üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Şimdi, az önce Adalet ve Kalkınma
Partisinden söz alan hatip çalışma grubu kurulduğunu söyledi.
Bakın, on altı yıllık bir iktidarın yapacağı
iş, fındık üreticisi bu kadar mağdurken ve fındık
her sene burada tartışılırken bugün çalışma grubu
kurmak değil arkadaşlar. Geçen hafta burada bir Meclis
araştırması komisyonu kurulması konusunda hemen hemen bütün
siyasi partilerin bir fikir birliği vardı. Adalet ve Kalkınma
Partisi grup başkan vekili arkadaşımız da bunun bu hafta
Meclise getirileceğini söylemişti. Şimdi bu söz verilmişken
Bugün biz çalışma grubu kurduk, kendi aramızda bu konuyu
çalışıyoruz. demek yeterli değil. On altı yıl
aradan sonra bir çalışma grubu kurup kendi aranızda
fındık konusunu çalışıyorsunuz; bu olmaz, bunu hiçbir
şekilde kabul etme imkânımız yoktur.
Ayrıca, hatip Samimi bulmuyorum. diyerek
açık bir sataşmada bulunmuştur. Sataşmadan da söz istiyoruz
efendim.
BAŞKAN Buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) Cemal Bey konuşacak.
BAŞKAN Buyurun Cemal Bey. (MHP
sıralarından alkışlar)
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
2.- Ordu Milletvekili Cemal Enginyurtun, Giresun
Milletvekili Cemal Öztürkün İYİ PARTİ grup önerisi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasında MHP
Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Giresun Milletvekilimiz AK
PARTİ iktidara geldiğinde fındığın 90 sent
olduğunu söylemiştir. Kendisinin akademisyen olduğunu
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) Doğru değil mi
Cemal Bey, doğru değil mi ama?
CEMAL ENGİNYURT (Devamla) Doğru olup
olmadığını söyleyeyim, siz de teyit edin.
1 milyon 750 bin lira olarak o gün
fındığın taban fiyatını açıkladık.
Dolar da 1 lira 10 kuruştu, bu da 1 dolar 60 sent ediyordu.
Dolayısıyla o günlerde yine 57nci Hükûmetin aldığı
tedbirlerle, 100 trilyon kaynak aktarıldı, bu millet 2002
yılında 7 milyona fındık sattı. Dolayısıyla
bunu siyasi malzeme yaptığımızı söyleyip bize sitem
etme yerine, benim size tavsiyem şu: Altı ay sonra seçim var. Verin
fındığa 15 lira, millet de oyu size versin. Niye böyle feryat
ediyorsunuz? Millet perişan diyoruz, milletin durumu iyi değil
diyoruz, millet sıkıntı yaşıyor diyoruz, millet evine
ekmek götüremiyor diyoruz ama siz hâlâ çıkıp diyorsunuz ki: Bunu
siyasi malzeme yapıyorsunuz. Milletvekilleriniz de bunu Karadenizde
böyle söylüyor. Neyin siyasi malzemesi? İnsanların dertlerini dile
getirmek, insanların hakkını, hukukunu aramak, verilmeyen bir
hakkı istemek neden siyasi malzeme olsun? Bu millet bizi, sizi niye seçti?
Bizi, sizi bu Meclise, fındığın, kayısının,
domatesin, biberin, patlıcanın, Andımızın da dâhil bu
ülkenin hakkını, hukukunu savunsun, korusun diye seçti, gönderdi.
Dolayısıyla bizi suçlama yerine, bu önergeye kabul oyu verin,
birlikte araştıralım. Sizin çalıştayınıza
zaten bizi davet etmeyeceksiniz, yüksek derecede bir kibre sahipsiniz, bizi
ciddiye almıyorsunuz, bu önergeye kabul verin, bizi de yalan beyanla
lütfen suçlamayın. Tekrar söylüyorum, seçimler mart ayında,
fındığa 15 lira verin, bu millet de size oy versin.
Saygılarımı sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan
BAŞKAN Grup başkan vekillerinin söz
talepleri var, daha sonra size söz vereyim.
Sayın Bilgen, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
23.- Kars Milletvekili Ayhan Bilgenin, bir sorunun
araştırılmasını istemenin o sorunun günlük politikaya
alet edilmesi olarak ifade edilmesinin Meclise saygısızlık
olduğuna ilişkin açıklaması
AYHAN BİLGEN (Kars) Sayın Başkan,
bir sorunu Mecliste gündeme getirmek ve sorunun daha derinlemesine
araştırılmasını istemenin günlük politikaya bir sorunu
alet etmek olarak tarif edilmesi aslında Meclise saygısızlıktır.
Yani biz araştırılmasını istiyoruz,
araştırılır, ortaya belki de bizim iddialarımız,
bizim iddia ettiğimiz gibi uluslararası firmaların
çıkarları değil gerçekten üreticinin çıkarlarını
gözeten bir strateji çıkar, bundan da memnuniyet duyarız.
Dolayısıyla bunun samimiyetle sorgulanması aslında bir
stratejisizliğin göstergesidir.
Bakın, biraz önce Millî Eğitim
Bakanlığının 2023 vizyonu açıklandı, farklı
liseler açılmasından bahsedildi. Şimdi, bir eğitim
stratejiniz varsa Acaba bu farklı liseleri kim kapattı? diye sormak
gerekmiyor mu? Her gelen bakanla yeni strateji açıklamanın acaba bir
vizyona denk gelen tarafı, bir stratejik planlamaya denk gelen tarafı
var mı? Dolayısıyla tarım neyse eğitim de aynı.
Günübirlik politikayla yönetmek yerine tam tersine sorunu sahiden bilmek ve
ülke çıkarlarını gözetmeyi önemsiyoruz.
Genel Kurulu selamlıyoruz.
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Altay, söz talebiniz var mı?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Hayır
efendim.
BAŞKAN Sayın Zengin, buyurun.
24.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, ülkenin
meselelerini bölgesel olarak değil bir bütünün parçası içerisinde
değerlendirdiklerine ve çözüm üretmeye gayret ettiklerine ilişkin
açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan,
çok değerli milletvekilleri; şimdi, tabii, dinlerken insanın
kafasında bir sürü kelime uçuşuyor. Bakıyorum, bazı
milletvekillerimiz gerçekten çok ağır ifadelerle konuşuyorlar,
hacminin çok ötesinde. Öyle zannediyorum, kendi konuşmamda, aynı
zamanda grubumuz adına konuşan Sayın Milletvekilimiz Cemal Bey
konuşmasında çok net ifade ettik, burada mesele şu: Ortak bir
meselemiz var, ortak meselemiz, stratejik ürünlerimizle alakalı bir
kaygımız var, fındık da bunlardan bir tanesi. Bu konuyla
alakalı olarak bizim, parti grubumuz olarak bu konuyla alakalı
çalışmak, akademik olarak çalışmak kadar, bölgeden gelen
milletvekillerimizle, geçmişte bu konuya dair belki mesleki olarak, ticari
olarak bu işi yapan bütün milletvekillerimizle kendi içimizde bu konuyu
konuşmak, değerlendirmek kadar çok tabii bir şey olamaz diye
düşünüyorum. Her bir siyasi partinin kendince iş yapma şekli
var. Biz burada meselelerin adını ortak koyabiliriz, fındık
meselesinin adını ortak koyabiliriz ama bunun çözümüne dair ne
yapacağımıza, nasıl yapacağımıza ve ne zaman
yapacağımıza elbette biz kendimiz karar veririz AK PARTİ
Grubu olarak. Bundan daha tabii ne olabilir?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın Zengin.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Siyaset üretmek...
Şuradan itirazımız: Bu mesele sadece sizin meseleniz, biz hiç
kale almıyoruz. iddiası içindeyseniz fevkalade
yanılıyorsunuz. Bu ülkenin bütün meselelerini sadece bölgesel olarak
değil, biz bir bütünün parçası içerisinde değerlendiriyoruz
tamamına dair hangi meseleyse. O sebeple sadece siyasi bir söylem
değil, çözüm üretme ağırlığı da
sırtımızda olduğu için bir bütünün parçası olarak
görerek zamanlamasını, içeriğini, hepsini bir bütünün içinde
değerlendirerek çözüm üretmeye gayret ediyoruz.
Bu manada son bir itirazımız, elbette
şudur: Kibirle ilgili bir ifade kullandı sayın milletvekili
Kibriniz çok yüksek. dedi. Ben bunu doğrusu ancak iade edebilirim yani
bu ifadeyi ancak iade edebilirim, kibir bizim yanımızdan geçmiyor
zira. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) - Sayın
Başkan...
BAŞKAN - Sayın Örs, yerinizden söz vereyim
çünkü sataşmayla ilgili Sayın Ağıralioğlu cevap verdi.
Buyurun.
25.- Trabzon Milletvekili Hüseyin Örsün, Giresun
Milletvekili Cemal Öztürkün İYİ PARTİ grup önerisi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; şimdi, bizim yörenin bir problemini
dile getirme konusunda yapmış olduğumuz bu konuşma ve
vermiş olduğumuz grup önerisi, Karadeniz Bölgesindeki
fındık üreticisinin çektiği sıkıntıları
burada dile getirmek, bu sorunların çözümüne yönelik problemleri ortadan
kaldıracak çözüm önerileri konusunda ortak bir fikir birliği
oluşturmak içindir. Bu isteğimizi bile, bu haklı, masum
isteğimizi bile nasıl samimiyetsizlikle nitelendirebilirsiniz bunu
anlamış değilim, bir.
İkincisi, benim kürsüden söylediklerim benim
söylediklerim değil, seçimden önce sizin seçim meydanlarında
söylediklerinizi söyledim ben. O ifadeler sizin ifadeleriniz yani TMO devreye
girecek, üreticiyi mağdur etmeyecek. diyen sizsiniz. Ben de sizlere bu
sözünüzü hatırlatıyorum. Burada kim samimiyetsiz acaba, bunu
takdirlerinize bırakıyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, çok kısa
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, öneriyi
oylarınıza sunuyorum
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
Sayın Başkan
Görmediniz, ben girdim sisteme.
BAŞKAN Pardon. Buyurun Sayın Altay.
26.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Tokat Milletvekili Özlem Zenginin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, tutanaklara geçmesi bakımından önemli gördüğüm bir
hususu müsaadenizle arz edeyim.
Sayın grup başkan vekilimiz, biraz önce
Biz geçen hafta fındık için söz vermedik. Fındık, incir,
stratejik ürünleri bütün olarak değerlendireceğiz. Böyle bir komisyon
kurulmasını doğru buluyoruz. dedi. Şunu o zaman ben de
sayın mevkidaşıma soruyorum: Geçen dönem, biz, bağcılık
ve üzüm üreticilerinin sorunlarını araştırmak için niye komisyon
kurduk? Üzüm de fındık da incir de ekonomik ve stratejik üründür
dolayısıyla üzüm üreticilerine verilen, üzüm üreticileri için
yapılan bu komisyon, bu iyi niyet fındık üreticilerinden neden
esirgeniyor? Bunun cevabını da sizden bekliyorum efendim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Altay.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan,
bir söz almam lazım.
BAŞKAN Sayın Zengin, buyurun.
27.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin,
İstanbul Milletvekili Engin Altayın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Teşekkür ederim.
Kayda geçmesini tek başına anlamlı
bulmuyorum açıkçası. Kayda geçse ne olur, geçmese... Şu anlamda
söylüyorum, asıl mesele şu: Birbirimizi anlamayı önemsiyorum,
birbirimizin kafasında bence bir yere oturmalı. Şunu ifade etmek
istiyorum doğruyu söylemek gerekirse: Biz sözümüzün
arkasındayız, hiçbirini de daha önemli görmüyoruz, hepsi aynı
önemde bizim için; üzüm, incir, fındık, bunların hepsi bizim
meselemiz. Sözümüzdeyiz. Bu konuyla alakalı kendi mutfağımızda
hazırlığımızı yapacağız ve kendimiz
için uygun gördüğümüz zamanda hep beraber buraya getireceğiz ve bu
konuyu müzakere edeceğiz. Bunu çok net ifade ediyorum.
Teşekkürler. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki, teşekkürler.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- İYİ PARTİ Grubunun, 23/10/2018
tarihinde Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs ve arkadaşları
tarafından fındık üreticilerimizin yaşadığı
sorunların detaylı olarak incelenmesi ve gerekli tedbirlerin
alınması, tarımsal AR-GE çalışmalarının
arttırılması, fındığa dayalı gıda
sanayisini teşvik programlarının hazırlanması için
çalışmalar yapılması amacıyla verilmiş olan
Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 23 Ekim 2018 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip üyeler arasında anlaşmazlık
vardır, oylamayı elektronik cihazla yapacağım.
Üç dakika süre veriyorum ve oylamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Öneri kabul edilmemiştir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.- HDP Grubunun, 22/10/2018 tarihinde Van
Milletvekili Sayın Murat Sarısaç ve arkadaşları
tarafından, Van depremine bağlı olarak esnafın ve
yurttaşların devam eden sorunlarının tespit edilerek
alınabilecek tedbirlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan
Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 23 Ekim 2018 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
23/10/2018
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 23/10/2018 Salı günü
(bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Ayhan
Bilgen
Kars
HDP
Grubu Başkan Vekili
Öneri:
22 Ekim 2018 tarihinde Van Milletvekili Sayın
Murat Sarısaç ve arkadaşları tarafından verilen 662
sıra numaralı, Van depremine bağlı olarak esnafın ve
yurttaşların devam eden sorunlarının tespit edilerek
alınabilecek tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet
Meclisine verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 23/10/2018 Salı günkü
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere, öneri sahibi Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Bedia
Özgökçe Ertan, Van Milletvekili konuşacaktır.
Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
HDP GRUBU ADINA BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Van)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlarken tam yedi yıl önce
Vanda art arda yaşanan iki büyük deprem felaketinde hayatlarını
kaybeden canlarımızı rahmetle ve saygıyla anıyorum.
Vanın yaşadığı bu
depremler, can kayıpları ve yıkımlarla beraber bizleri,
Vanlıları derin bir kedere, büyük bir travmaya ve çaresizliğe
sürüklemişti ve sayısız travmaya yol açmıştı.
Evet, yedi yıl geçti ama Vanın yaraları hâlâ
sarılmadığı gibi, yeni ve başka sorunlara da yol
açtı. Özellikle 23 Ekimdeki deprem cumhuriyet tarihi boyunca Anadoluda
meydana gelen en büyük depremler arasında gösterilmektedir. Maalesef, böylesi
büyük bir depremin ve artçı sarsıntılarının
sonuçları da büyük olmuş ve resmî rakamlara göre tam 644
canımız hayatını kaybetmiştir. Deprem nedeniyle 30 bin
konutun, 3 binden fazla iş yerinin yıkıldığı, bir
o kadarının da ağır veya orta hasara
uğradığı Vanda 2011 yılı sonunda ekonomi durma
noktasına gelmişti. Yaşanan bu lokal ekonomik krizi gidermenin
yolu tıpkı Marmara depreminde olduğu gibi bir yasa
çıkarıp vergi terkini sağlamak ve diğer gereken önlemleri
almak iken hükûmet yıllarca vergi terkini yapmadı. Afet bölgesi bile
ilan edilmedi, Marmaraya uygulanan Vana uygulanmadı. 26ncı Dönemde
sarf ettiğimiz çaba sonucu, ana paraya dokunmayan ama faizi kaldıran
bir yasa nihayet çıkarıldı. Neydi bu? Mücbir sebep
uygulamasının nihayet son bulması. Yasadan faydalanma süresi
öylesine kısaydı ki daha kimse toparlanamadan süre bitmiş oldu.
Yine, sonrasında ise, sanki lütufmuş gibi, bu mağduriyetin
giderilmesi için defalarca yaptığımız çağrılara
rağmen hükûmet tabiri caizse elindeki kozu 24 Haziran seçimleri öncesine
bıraktı ve süreyi uzattı. Evet, buradan tekrar ediyorum: Van
depreminde bu iktidar ayrımcılık yaptı; vergi terkini
yapmadı, gereken önlemleri almadı. Yıllarca esnafımız
kan ağladı, hane halkı hâlâ mağdur.
Sayın milletvekilleri, her dönem Türkiyede
meydana gelen doğal afetler, yönetimi elinde bulunduranlar
açısından önemli bir sınav olmuştur. Nitekim Van depremine
de bu yönden bakmak gerekir. Nasıl ki -bir başka yönetim döneminde de
olsa- 1999 depreminde iktidarı elinde bulunduranlar ilk önce gerçeği çarpıtmışlarsa
23 Ekim ve 9 Kasım Van depremlerinde de o kıyametleri yaşatan
depremin ardından ilk yapılan bu olmuştur, gerçekleri
çarpıtmak. Depremin ardından, özellikle Erciş ilçemiz ve
köylerindeki yıkımın büyüklüğü ortadayken depremin
büyüklüğü için yapılan ilk açıklama 6,6 olmuş ancak
yabancı merkezlerin açıklamaları sonrasında 7,3 olarak
düzeltilmiştir. Lakin buna rağmen depremin şiddetinin 8
civarında olduğuna dair iddialar da hâlâ ortadadır. On binlerce
Vanlının zorunlu olarak şehir dışına
çıkması, depremin kış aylarına girildiği bir
dönemde olması deprem sonrasında Vanı iktisadi ilişkiler
açısından sıfır noktasına getirmiştir. Ekonomik
kazancın olmadığı fakat minimumda dahi olsa
harcamaların yapıldığı Van ve ilçelerinde hane
halkı depremin ardından ekonomik yıkıma da
uğramıştır.
Depremin ardından oluşan bilgi
kirliliği sadece şiddetiyle ilgili de değildi elbette. Vana
yeterli sayıda çadır gönderilmedi. Bunu bilen o dönemki vali
şöyle açıklamalar yaptı, özellikle, depremzedelere yeterli hasar
tespiti yapılmamasına rağmen ve artçı sarsıntılar
sürmesine rağmen evlerine dönebilecekleri açıklaması
yapıldı, çaresizlik içerisindeki Vanlılar evlerine geri
döndüler. Hatta o dönemin Valisi Münir Karaloğlu
çıktığı bir programda çadır eksikliğinden
bahseden bir öğrenciye Ya sen hiç dayak yemedin ya da sayı
saymayı bilmiyorsun. gibi son derece kaba, son derece hadsiz yanıt
vermişti; unutmadık. Bunun sonucunu ise maalesef 9 Kasım günü
bizler Vanda yaşadık ve o hasarlı binalara
yurttaşları yönlendirmenin bedelini yetkililer ödemedi, Münir
Karaloğlu ödemedi, yine Van halkı canıyla ödedi. Bu anlamda
düzmece bir dosyayla tutuklanan ve geçtiğimiz hafta sekiz yıl üç ay
hapis cezası verilen Büyükşehir Belediye Başkanımız
Sayın Bekir Kayanın sözünü anımsatmak isterim: İlk deprem
afetti, 2nci deprem cinayet.
Sayın milletvekilleri, bizler hâlâ büyük Van
depremlerinin yarattığı acılardan, devam eden travmalardan
bahsediyorsak bunda Hükûmetin önemli bir katkısı vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın sayın
milletvekili.
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) Teşekkür
ederim.
Bu Hükûmet ve bu iktidar Vana, Vanlılara
önyargıyla yaklaştı, şahit olduk, maruz kaldık ve
unutmadık, depremin ilk saatlerinde Almanyadan, yurt
dışından Vana gelmek isteyen arama kurtarma ekiplerini yurda sokmadılar
ve çıkıp televizyonlardan İçişleri Bakanı Beşir
Atalay dedi ki: Biz potansiyelimizi görmek istedik. İşte sizin
potansiyelinizi Vanlıların canı üzerinden görme isteğiniz
yüzlerce can kaybına mal oldu. Tam iki hafta sonra, 9 Kasımda 2nci
büyük yıkıcı deprem yaşandı. Doğrudur,
Başbakan dâhil dönemin İçişleri Bakanı da Vana geldiler.
İki hafta boyunca çaresizlik, mağduriyet, dondurucu soğuğun
altında, derme çatma çadırların altında yaşamak
zorunda kalan, bu duruma maruz bırakılan Vanlılar şikâyetlerini
anlatmak istediler ama Beşir Atalay dedi ki: Siz iyilikten
anlamıyorsunuz, ne hâliniz varsa görün. Unutmadık. Ve onların
cevabından sonra enkaz altındakilere, Vanlı depremzedelere
coplarla, tazyikli sularla, gaz bombalarıyla cevap verildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın Özgökçe.
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) Çok
teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Eğer süreç iyi yönetilseydi, sosyal devletin
gerekleri yerine getirilseydi inanın daha az acı
yaşanırdı. Evet, depremler doğal afetlerdir ve hâlâ bizleri
beklenmedik zamanlarda yakalayabilirler. Belki yıkılan binaların
yerine yenileri yapılabilir ama yaratılan travmalar kolay kolay
kaldırılamaz. Van halkı, 2011 yılında peş
peşe maruz kaldığı iki depremin sadece maddi
sonuçlarını değil, travmalarını da hâlâ
atlatamamıştır.
Sayın Başkan, son olarak şunu
söylemek isterim: Deprem değil, bina öldürür. Bu gerçekten hareketle,
maalesef her depremde yeniden görüyoruz, Van çok şiddetli iki deprem
yaşamasına rağmen ve çok sayıda bina hâlâ hasarlı
olmasına rağmen Vanda bire bir muhataplarından
öğrendiğimiz ve şahit olduğumuz şöyle bir durum var ne
yazık ki: 24 Haziran evvelinde çıkarılan ve hâlâ devam eden imar
barışı süreci dolayısıyla şu anda Vanda hiçbir
kontrole, hiçbir denetime ihtiyaç duyulmadan başvurulan bütün yapılar
imar barışından yararlanıyor. Bu sebeple, bu çok ciddi
iddialar karşısında
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla)
ve kentin
devam eden sorunları karşısında araştırma
önergemizin kabul edilmesini diliyoruz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özgökçe.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Baki
Şimşek, Mersin Milletvekili.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz üç dakika.
MHP GRUBU ADINA BAKİ ŞİMŞEK
(Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HDP grup
önerisi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkanım, öncelikle, yeni
görevinizin hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum.
Bundan tam yedi yıl önce Vanda meydana gelen
depremle nice ocaklar yıkıldı. Acı depremin ardından
yedi yıl geçse de hâlâ yüreklerde. Van depreminde 600ün üzerinde
insanımız hayatını kaybetti, 4 binden fazla
insanımız yaralandı. Depremden sonra devlet şefkat elini
ulaştırdı, yapılması gereken acil müdahalelerin
çoğunluğu yapıldı, depremden sonra da bölgede toplu konut projeleri
ve insani yardımlar devam etti. Elbette eksiklikler vardır.
Yalnız burada Vanda yapılmayan Marmarada yapıldı,
Türkiyenin başka yerlerinde yapıldı. Ayrımcılık
yapılıyor. bunu kabul etmemiz mümkün değildir. Bugün benim
seçim bölgem olan Mersinde bir tane toplu konut projesi veya kentsel
dönüşüm projesi hayata geçirilmemiştir ama doğunun birçok
yerinde Cizrede, Silopide, Şırnakta, Vanda devlet birçok toplu
konut projesini hayata geçirmiştir. Bugün ayrımcılık
yapılıyorsa ayrımcılık batıdaki şehirlerde
daha fazla yapılıyor. Biz geçtiğimiz yıl depremden sonra Sayın
Genel Başkanımızın görevlendirmesiyle Çanakkale
Ayvacıka gittik. 7,2yi bırakın 5 şiddetindeki bir
depremde Ayvacıkta köylerde çok sayıda konutun
yıkılmış olduğunu gördük ve hayretler içerisinde
kaldık. Ayvacıkın köylerindeki insanlar belki yüz elli yıl
öncesinin şartlarında yaşıyorlar. Bugün elbette bu ülkede
fakirlik var, yokluk var, ekonomik sıkıntılar var,
yapılması gereken her şey belki istenildiği gibi
yapılamıyor ama sadece bu yokluk ve yoksulluk Şırnakta,
Hakkâride, Vanda yok. Bugün Mersinin, Silifkenin köylerine gelin,
çadırlarda yaşayan insanları görün. Ulukışlanın
köylerine gelin, buradaki insanların ne şartlarda
yaşadığını görün.
Burada tabii depremle beraber imar affını
da ciddi şekilde tartışmamız gerekiyor.
Çıkartılan imar affıyla, bizim düzenleme sırasında
birçok maddesine karşı çıkmamıza rağmen
Tabii deprem
öldürmüyor, ihmal öldürüyor. Bugün sadece bir konuya dikkatinizi çekiyorum.
Trabzonda imar affına başvuru sayısı 120 bin. Sadece
Trabzonda imar affından dolayı 120 bin başvuru
yapılmış. Trabzondaki toplam konut sayısı
kaçtır? En az Trabzondaki konutların yarısı imar
affına başvurmuş. Bunların hiçbirisinde herhangi bir
denetim yapılmadan, deprem yönetmeliğine, mühendislik kriterlerine
uyulmadan, tapu bile sorulmadan -başkasının tapusuna
yapılan bir binaya bile imar affından müracaat edilebiliyor- böyle
garabet bir yasa çıktı. Seçimden önce sadece seçime dönük
insanların kafasını karıştırma adına böyle
bir yasa çıktı. Bugün gerçekten Türkiye belki tarihinin en büyük
sorunuyla karşı karşıya. Milyonlarca metrekare mera
arazileri, tarım arazileri, yaylaklar ve kışlaklar birileri
tarafından işgal edildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili.
BAKİ ŞİMŞEK (Devamla) Bununla
ilgili ben öncelikle, imar affıyla ilgili yasanın yeniden Türkiye
Büyük Millet Meclisinde gözden geçirilmesini, yapılan bu talana müsaade
edilmemesini
Yapılan bir talandır, belki burada bir tarih konuldu,
Yılbaşı itibarıyla denildi ama şu anda seçim
bölgemizde dolaşırken bakıyoruz, gerçekten her yerde,
yaylalarda, şehir merkezlerinde inşaat sektörünün krize girmesiyle
beraber müteahhitler inşaat yapamıyorlar şu anda. Şu anda
Türkiyenin her yerinde yüz binlerce kaçak inşaat yapılıyor.
Millet apartmanın üzerine bir kat daha çıkıyor, otelin üzerine
bir kat daha çıkıyor, zemine bir ilave yapıyor, bununla ilgili
müracaat ediyor.
Gerçekten imar affı yasası çok
sıkıntılı bir şekilde çıktı, bu yasada
mutlaka düzenleme yapılarak istismarın önüne geçilmesini, devletin varlığını
göstermesini, yasa tarihinden sonra çıkarılan binaların
yıkılmasını talep ediyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Milletvekili.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Müzeyyen
Şevkin, Adana Milletvekili, buyurun.(CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
CHP GRUBU ADINA MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir deprem ülkesi olan
Türkiyenin nüfusunun yüzde 60a yakını aktif fay kuşakları
üzerinde yer almaktadır. Bu da can ve mal kayıplarının
büyük olmasında en büyük etkenlerden biridir. 2011 yılının
ekim ve kasım aylarında 644 kişinin hayatını
kaybettiği Van depreminde binlerce kişi yaralanmış,
üzerinden yedi yıl geçmiş olmasına rağmen Vanda çok
sayıda ailenin ocağını yakan depremlerin
yıkıcı izleri hâlen silinememiştir, bölge
halkının insanca yaşam ve ekonomik koşulları
düzeltilememiştir. Bu travma hepimizin durup düşünmesi gereken bir
olgudur. Yine yakın tarihimiz olduğu için anımsatmak isterim:
Adanada 1998 yılında, Adana Ceyhan depreminde 145
vatandaşımız hayatını kaybetti, 1.500 kişi
yaralandı. Yine, 17 Ağustos 1999 Gölcük depreminde tam anlamıyla
yüreklerimiz dağlandı; 18 bine yakın insanımız
hayatını kaybetti, 25 bine yakın insan da yaralandı. Vanda,
Gölcükte, İstanbulda, Adanada, Ceyhanda hem can hem de mal kaybeden
insanlarımızdan geriye kalan canlara bir de sosyal ve ekonomik yönden
ağır travmalar yaşatmaya kimsenin hakkı
olmadığını düşünüyorum.
Adanadan bir örnek vermek istiyorum değerli
dostlar, değerli milletvekilleri: Yirmi yıl önce yaşanan
depremde Emlak Bankasının vermiş olduğu 750 bin TLlik
kredi şu anda 3,5 milyon olarak vatandaştan tahsil edilmeye
çalışılıyor ve faiziyle geri isteniyor; bunun hangi vicdani
gerekçeye dayandığını iktidar milletvekili
kardeşlerime sormak isterim. Üzerinden yirmi yıl geçmiş Adana
depreminde şu anda vatandaştan faiziyle para geri tahsil ediliyor,
Emlak Bankası kapatılmış olmasına rağmen.
MEHMET MUŞ (İstanbul)
Kapatılmadı, tasfiye hâlinde.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) Değerli
milletvekilleri, depremleri engellemenin mümkün olmadığı elbette
bilinmektedir ancak bunların afete dönüşmesini engellemenin mümkün
olduğu jeolojik olarak bilinmektedir. Tüm kaynakları zarar azaltma
hedefine yönlendirerek; kişi ve kurumlar arasında eş güdümü
sağlayarak; üniversitelerin, kamu kuruluşlarının, meslek
örgütlerinin ve sivil toplum kuruluşlarının
katılımıyla stratejik afet eylem planı mutlaka
hazırlanmalıdır. Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü tarafından
hazırlanan diri fay haritaları incelendiğinde 470 aktif fay
kuşağı üzerinde bulunan yerleşim yerlerinde kentsel
dönüşüme ilişkin herhangi bir çalışma
yapılmadığı ortadadır.
Buradan sormak istiyorum: Bugün Niksarda, Havzada,
Erzincanda, Suşehrinde ve benzeri gibi sayacağımız
onlarca yerleşim yerinde ne yaptınız? Buralarda ne
yaptığınızı sormak istiyorum?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) Neden kentsel
dönüşüm sadece İstanbul Boğazında, kıyılarda
rantsal dönüşüm olarak algılanır, bunları size sormak
istiyorum?
Buradan, bir jeoloji mühendisi olarak, öncelikle
diri faylar üzerinde yer alan yerleşim bölgelerinde, üretebilecekleri
deprem büyüklükleri de baz alınarak yapı yapılması
engellenmeli; riskli alanlar derhâl kamuoyuyla da paylaşılarak terk
edilmeli, bu amaçla Mecliste bir fay yasası
çıkarılmalıdır. Türkiye deprem bölgeleri haritası
yenilenmelidir. Son yıllarda devlet müteahhitliği ve rant proje
ihaleleri yapan bir kuruluş hâline gelen TOKİ yeniden
yapılandırılmalı, yoksullar için sosyal konutlar üreten bir
yapıya dönüştürülmelidir. Halkın barınma ve mülkiyet
haklarını elinden alan, ranta dönük Afet Riski Altındaki
Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ve Uygulama
Yönetmeliği toplum yararı gözetilerek yeniden ele
alınmalıdır.
Değerli milletvekilleri, üniversiteler, meslek
odaları, yerel yönetimler ve halkın katılımıyla rant
odaklı değil, sağlıklı ve güvenli bir çevrede
yaşam hakkını sağlayabilecek yasal düzenlemeler hayata
geçirilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) - Efendim çok
önemli, izin verirseniz toparlayayım.
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili, buyurun.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) Kentsel
dönüşümün daha sağlıklı işletilebilmesi için halkın
katılımını sağlayacak ekonomik, sosyal, kültürel ve
teknik boyutlarıyla bütünlüklü dönüşüm projeleri üretilmelidir.
Doğa olaylarının afete dönüşmesi kader değildir
sevgili milletvekilleri. Toplumsal acıların tekrar tekrar
yaşanmaması bizim elimizdedir. Üzerinde
yaşadığımız coğrafyada tanık olduğumuz
gelişmelere aklın ve bilimin ışığını
yansıtmaya çalışmak temel anlayışımız
olmalıdır.
Bilimle, emekle, inatla ve umutla depremlerden can
kaybı ve mal kaybı yaşanmadan korunabileceğimizi vurgular,
hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Akçay, buyurun.
Açar mısınız Akçayın
mikrofonunu.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Aynı zamanda buradan
giremedik.
BAŞKAN - Parmak izi
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Girilmiyor efendim. Teknik
bir sorun var, giremiyoruz.
BAŞKAN Açıldı, şu anda
açıldı.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
28.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Celal
Adana Meclis Başkan Vekilliği görevinde başarılar
dilediğine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Meclis Başkan
Vekilliği görevine başladığınızdan bu yana bugün
Genel Kurul yönetim görevine de fiilen başlamış
bulunmaktasınız. Bu nedenle Meclis Başkan Vekilliği
görevinin ve bugün fiilen başlayan bu çalışmanızın
hayırlı uğurlu olmasını diliyorum, tebrik ediyorum ve
Genel Kurulu en iyi şekilde, en objektif ve tarafsız şekilde
yöneteceğinize olan inancımız tamdır.
Tekrar hayırlı ve uğurlu
olmasını diliyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sağ olun, çok teşekkür
ederim.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Sayın Başkan
BAŞKAN İsterseniz grup adına söz
verdikten sonra size söz vereyim.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun, buyurun Sayın Demir.
29.- Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu
Demirin, Celal Adana Meclis Başkan Vekilliği görevinde
başarılar dilediğine, sistemde meydana gelen arızalardan
dolayı sıkıntı yaşandığı için Mecliste
teknoloji yenilemesine önem verilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Aslında usuli bir şeyle ilgili söz aldım.
Öncelikle yeni görevinizde başarılar
dilerim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Sisteme giremiyoruz ve dolayısıyla, oylamalar
sağlıklı olmuyor. Yani şimdi bu önerge de oylanacak ve
eğer çelişik bir durum olursa Tekrar girin. dediğinizde, epey
sayıda milletvekili burada yine sisteme giremiyor olacağız. Bu
sistemin yirmi yıllık olduğunu söylüyor arkadaşlar.
Odalarımızda internete aynı şekilde giremiyoruz, korkunç
ağır bir internet durumu var. Yani halılar, arabalar
yenileneceğine biraz teknoloji yenilemesine önem verilir ve buna hizmet
edilirse çok daha mutlu ve verimli olacak çalışmamız.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Ben teşekkür ederim.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, 22/10/2018 tarihinde Van
Milletvekili Sayın Murat Sarısaç ve arkadaşları
tarafından, Van depremine bağlı olarak esnafın ve
yurttaşların devam eden sorunlarının tespit edilerek alınabilecek
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 23
Ekim 2018 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi (Devam)
BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Osman Nuri Gülaçar, Van Milletvekili.
Süreniz üç dakikadır.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA OSMAN NURİ GÜLAÇAR
(Van) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Van depremi, 23
Ekim 2011 acı bir gün olarak hafızalarımızda yerini
koruyor. O gün yaşananlar, yıkımlar ve kayıplarımız
Van depreminden etkilenen insanlarımızı derinden sarsmıştı.
Bu zor ve acı günün yıl dönümünde hayatını kaybeden
insanlarımıza Allahtan rahmet, yaralı ailelerimize de
sabırlar diliyorum. Acılarını hâlâ, bugün taptaze bir
şekilde yüreğimizde hissediyoruz. 23 Ekim ve 9 Kasım 2011
tarihlerinde Vanda meydana gelen depremlerde Van Merkez ve Ercişte
önemli yıkımlara sebep olmuş ve 644 insanımız
hayatını kaybetmişti. On binlerce insanın evlerini terk
etmek zorunda kaldığı bir ortamda kış mevsiminin
etkisiyle de Van halkı bir anda zor şartlar içerisinde
yaşamını devam ettirme mecburiyetinin içinde olmuştu.
Van depremi, 17 Ağustos 1999da Gölcükte ve 12
Kasım 1999da Düzcede yaşanan acı tecrübelerden derslerin
çıkarıldığı ve o depremde arama kurtarma ve acil
müdahale ve koordinasyon hususlarında yaşanan ciddi aksaklıkların
büyük ölçüde aşılmış olduğunu da gösteriyordu. Depremi
Vanda yaşayan ve sonrasında bir süre aile fertleriyle birlikte
çadırda kalan biri olarak bu zor ve travmatik durum içerisinde, daha depremin
ilk saatlerinden itibaren devletimizin tüm kurum ve
kuruluşlarının afetzedelerin yardımına koşmak
için nasıl bir gayret içerisinde olduğunun yakın şahidiyim.
Bundan dolayı vekil arkadaşıma, Vanlı hemşehrime
diyorum ki: Muhalefet yapın ama Allah aşkına beyazı siyah
gösterecek kadar vicdansız bir muhalefet olmasın, vicdanlı bir
muhalefet yapalım, doğru bir muhalefet yapalım, hesapları,
rakamları kaydırmadan yapalım.
Bu noktada arama kurtarma ekiplerinin,
sağlık personellerinin afetzedelerin yemek ve barınma
ihtiyaçlarını karşılamak için çalışan gerek kamu
gerekse sivil toplum örgütlerinin bölgeye nasıl akın ettiğini
gördük, şahit olduk. Başta Cumhurbaşkanımız Sayın
Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere bakanlarımızla birlikte,
depremin üzerinden değerli arkadaşlar sadece saatler geçmişti ki
acımızı paylaşmak, yanımızda olmak üzere...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekilim.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) CHPli
belediyeler de oradaydı.
OSMAN NURİ GÜLAÇAR (Devamla)
...enkazların başında bulunuyordu.
MUAZZEZ ORHAN (Van) Ne zaman?
OSMAN NURİ GÜLAÇAR (Devamla) Bu sebeple Van
depremini yaşayan biri olarak şahsım ve Van halkı
adına Hükûmetimize ve canla başla çalışan tüm kamu kurum ve
kuruluşları ve sivil toplum örgütlerine teşekkür ediyorum.
Afetlerin ortaya çıkardığı kaos ortamının ve
afetzedelerde oluşan şok hâlinin aşılması
Hükûmetimizin koordinasyonunda çaba gösteren kurum ve kuruluşlar sayesinde
gerçekleşmiştir.
Bir diğer önemli teşekkür ise Türkiyenin
81 ilinde mukim tüm vatandaşlarımızadır. Deprem
sonrasında gönüllü olarak çalışmalara, yardım
faaliyetlerine katılan biri olarak insanların gönüllü olarak ilimize
gönderdiği yardımların yakından tanığı
oldum. Televizyonları başında, depreme düğün
sırasında yakalandığını gördükleri Vanlı
kardeşlerine damatlıklarını, kışın
soğuk yüzüyle karşılaşacaklarını bildikleri
Vanlı kardeşlerine sobalarını, botlarını,
atkılarını, kısacası...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekilim.
OSMAN NURİ GÜLAÇAR (Devamla) ...elinde avcunda
ne varsa sakınmadan gönderen ülkemizin yardımsever ve fedakâr
insanlarını Vanlılar olarak unutmamız mümkün değildir.
Kendi evlerinden imkânları ölçüsünde gönderdikleri mütevazı ama paha
biçilmez yardımlar kardeşliğimizin, birliğimizin göstergesi
olmuştur. Ben bir Vanlı ve yüce Mecliste Vanı temsil eden biri
olarak tüm Türkiyeye Vanın, Vanlının teşekkürlerini
iletiyorum. Rabbim birliğimizi, dirliğimizi daim,
kardeşliğimizi ilelebet kaim eylesin.
Değerli vekillerim, kısaca, Van depremi
için şunu söyleyebilirim: O kısa zaman içerisinde, sadece dokuz ay
gibi bir kısa zaman içerisinde Van merkezde 12.384, Erciş ilçemizde
4.880, merkeze bağlı köylerde 225 olmak üzere 17.489 konut
yapılmıştır. Bununla birlikte EYY diye ifade edilen evini
yapana yardım destek itibarıyla 8.693 konut
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OSMAN NURİ GÜLAÇAR (Devamla) Yani
toplamında 26.182 konut, 4.100 ahır, 30 cami, 13 okul, 38 iş
yeri yapılmıştı. Bunun toplam maliyeti devletimize,
Hükûmetimize 5,2 milyar TL olmuştu.
Bütün bunlardan sonra, bunu yaparken, yani
eleştirirken veya Vana dair bir şey ifade ederken, lütfen depremi
yaşayan bir Vanlı olarak bize de sorun. Vicdanlı, merhametli bir
şekilde bunu ifade edelim.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki, teşekkür ederiz Sayın
Milletvekilim.
Sayın Elitaş, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
30.- Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın, Celal Adana Meclis Başkan Vekilliği görevinde
başarılar dilediğine ilişkin açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Öncelikle, Meclis Başkan Vekilliği
görevinizi kutluyorum, başarılar diliyorum.
BAŞKAN Sağ olun, teşekkür ederim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Uzun
yıllardır dostluğumuz ve sizi tanıyan birisi olarak bu
görevi hakkıyla, adaletli bir şekilde, tarafsız olma gayreti
içerisinde götüreceğinize inancım tamdır.
Tekrar başarılar diliyorum efendim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Bilgen, buyurun.
AYHAN BİLGEN (Kars) Sayın Başkan,
ben de Düzce depreminde Düzce, Adapazarı ve Yalovaya depremden bir gün
sonra, Vana depremin olduğu gün ulaştım.
Bazen deprem yerlerine devlet erkânının
gitmesi sorunun çözümünü kolaylaştırmaz, eğer yerel bürokrasi
başka bir telaşa düşerse sorunun çözümünü
zorlaştırır.
O gün Ercişte neredeyse bütün protokol sadece
karşılama işiyle meşgul olduğu için, yardım ve
kurtarma çalışmalarının aksadığına bizzat
tanıklık ettim. Bütün kameralar bir tek binaya
odaklandığı için başka yerlere yardım
ulaşmıyordu. Ama, biz bunun polemiğini yapmak için değil,
çok somut iddialar için araştırma önergesi verdik.
Sataşma olduğu çok açık.
Bağlamından koparılarak konuşmamız
aktarıldı. Dolayısıyla, milletvekilimizin sataşmadan
söz hakkı kullanmasını talep ediyoruz.
BAŞKAN Buyurun Sayın Milletvekili.
İki dakika Sayın Milletvekili.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
3.- Van Milletvekili Bedia Özgökçe Ertanın,
Osman Nuri Gülaçarın HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu
adına yaptığı konuşmasında HDP Grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Van) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Söylediklerimde yalanladığınız
tek bir şey olmadı Sayın Vekil. Bakan o cümleyi kurmadı
mı yani? Yani depremzedeler Hükûmetin karşısına gelip
yardım istediğinde gaz bombalarıyla müdahale edilmedi mi?
Beşir Atalay Ne hâliniz varsa görün! demedi mi? Bence Van adına
konuşacak belki de son kişi sizsiniz. Ben Türkiye halklarına
tabii ki tekrar teşekkür etmek istiyorum. Bugün hangi rezaleti
anlatayım gerçekten bilmiyorum ama TOKİ konutları
yapıldı depremzedeler için ama o TOKİ konutları 30-40 bin
liraya mal edildi, 110 bin liraya, cephesine göre 120 bin liraya depremzedelere
satıldı yani deprem konutu falan yapılmadı; herkesten
habersiz, altyapısı olmadan. Hâlâ, yedi yıl geçmiş ortak
gider adı altında Vanlılardan bir para alınıyor,
Boğaziçi AŞ isimli bir şirkete devrediliyor, bu paraların
kime gittiği de bilinmiyor. Binlerce depremzede bugün icra tehdidiyle
karşı karşıya ya da icralık olmuş durumda. Hâlâ
bu sorunu defalarca dile getirmiş olmamamıza rağmen en ufak bir
yanıt verilmiş değil.
Bence, siz siyahı beyaz yapmayın
Sayın Vekil, siz de vicdanlı olun. Depremi bizler de
yaşadık. Bugün hâlâ acılarımız bu sebeple çok taze.
Ercişin kent merkezindeki caddesi bile henüz yapılmamış
durumda. İnsaf! El insaf! (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, 22/10/2018 tarihinde Van
Milletvekili Sayın Murat Sarısaç ve arkadaşları
tarafından, Van depremine bağlı olarak esnafın ve
yurttaşların devam eden sorunlarının tespit edilerek
alınabilecek tedbirlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan
Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun
23 Ekim 2018 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir değerli milletvekilleri.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Sayın Başkan,
söz talebim var.
İSMAİL KAYA (Osmaniye) Sayın
Başkan
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Muş, önce söz isteyen
bir vekilimiz var.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Sayın
Başkan, ben de istiyorum.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Vekilim.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
31.- Osmaniye Milletvekili İsmail
Kayanın, 24 Ekim Osmaniyenin il oluşunun 22nci yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
İSMAİL KAYA (Osmaniye) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Osmaniyemizin il oluşunun 22nci yıl
dönümü münasebetiyle söz almış bulunmaktayım.
23 Ekim 1996 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisinde yapılan oylamayla il olması kabul edilen Osmaniyemiz
Kadirli, Düziçi, Bahçe, Hasanbeyli, Sumbas ve Toprakkale ilçeleriyle ülkemizin
80inci ili olmuştur. Tarihe ışık tutan kaleler şehri
Osmaniyemiz tarihî kültürel mirası, bereketli toprakları ve
doğal güzellikleriyle birçok medeniyete de ev sahipliği yapmıştır.
Doğuda Gaziantep, güneyde Hatay, batıda Adana, kuzeyde ise
Kahramanmaraş illeriyle Osmaniyemiz, Çukurovayı doğuya
bağlayan yolların kesiştiği kavşak noktasında
olması nedeniyle de çok değerli bir konumdadır. Bereketli ve
kadim şehrimiz Osmaniyeye, (Cebelibereket) hizmet etmekten duyduğum
gururu ve mutluluğu ifade ederek Osmaniyemizin il olmasının
22nci yılını kutluyor ve yine Osmaniyemizin il olmasında
emeği geçenlerden hayatta olanlara sağlık, sıhhat, ahirete
göç edenlere de Cenab-ı Allahtan rahmet dileyerek Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul)
Başkanım, ben de söz istiyorum.
BAŞKAN Daha önce söz isteyenler var.
Sayın Eronat, buyurun.
32.- Diyarbakır Milletvekili Oya
Eronatın, Van depreminde yaşananlara ilişkin
açıklaması
OYA ERONAT (Diyarbakır) Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Ben Van depremiyle ilgili konuşmak istedim. Van
depremi olduktan hemen ertesi günü Sayın
Cumhurbaşkanımızın talimatıyla bir grup milletvekili
Vana gittik, içlerinde ben de vardım. Ercişe de gittik, Vana da gittik.
Ercişin köylerini ve Vanın köylerini gezdik, durum tespitinde
bulunduk. Söylendiği gibi, Ercişte hiçbir şekilde hatibin
söylediği şeyler yaşanmamıştır, aksine hepimiz
canhıraş bir şekilde çalıştık ama çokça büyük
çirkinlikler de gördük. Vanda kurulan çadırlarda bulunan tuvaletlere
bazı malum kişilerin özellikle battaniye
tıktığına şahitlik ettik çünkü insanlar devlete
karşı isyan etsin, kendilerine yardım eden insanlara
karşı isyan etsin diye bu gibi hareketlerde bulunuldu. Bunlara da
bizzat tanıklık ettik. Bildirmek istedim.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Gülaçar
33.- Van Milletvekili Osman Nuri Gülaçarın,
1999 depreminde hükûmetin, devletin olmadığına, insanların
çaresiz kaldığına ilişkin açıklaması
OSMAN NURİ GÜLAÇAR (Van) Sayın Başkanım,
vekil arkadaşımızın ifade etmiş olduğu
şeylere itiraz babından bir iki cümle ifade etmem lazım.
Şahsen ben 1999 depremini, Marmara depremini bu
bölgede yaşayan biri olarak, sonrasında 2011 depreminin ikisini de
bizatihi kendi kentimde, kendi şehrimde yaşayan biri olarak ifade
ediyorum: 1999 depreminde Hükûmet yoktu, devlet yoktu, insanlar çaresizdi. (MHP
sıralarından gürültüler)
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Sen
kimsin de Devlet yoktu. diyorsun?
OSMAN NURİ GÜLAÇAR (Van) On beş gün
boyunca devlet enkazın üzerine gitmedi. Ama 2011de sadece saatler sonra
Recep Tayyip Erdoğanın önderliğinde bizim Bakanlar Kurulumuzun
neredeyse tamamı Vana geldi
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Devlete
sahip çıkıyoruz, Devlet yoktur. diyorsunuz. Bu kadar
saygısızlık olur mu?
OSMAN NURİ GÜLAÇAR (Van)
enkazların
başında inanılmaz bir gayretle, insanüstü bir çabayla hakikaten
Türkiye tarihinde gurur duyacağımız muhteşem işler
yaptılar. Bundan dolayı ben bu noktada
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ali Kenanoğlu
34.- İstanbul Milletvekili Ali
Kenanoğlunun, üçüncü havalimanı inşaatı
sırasında yaşanan ölümlere, rögarda cesedi bulunan işçinin
kim olduğu, ne zaman ve nasıl öldüğü konusunda kamuoyunun bilgilendirilmesini
rica ettiğine ilişkin açıklaması
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; üçüncü havalimanında her geçen
gün yeni bir can kaybının olduğu bilgisini alıyoruz. Birkaç
gün önce, bir işçinin, tesadüfen, rögarda temizlik yapılırken
ölü bedenine rastlandı ve bu işçinin ne zaman öldüğü, kim
olduğu henüz tespit edilebilmiş değil. Yetkililerin bu konuda
herhangi bir açıklamaları da yok. Kamuoyu ve bütün işçiler, bu
işçinin ne zaman öldüğünü, nasıl öldüğünü ve kim olduğunu
merak ediyor, soruyor. Birçok işçinin aslında kayıt
dışı bir şekilde böyle ölü bulunduğuna yönelik
iddialar var. Bu nedenle de resmî açıklamaların sayısıyla
kamuoyundaki işçi cinayetlerinin sayısı oranında bir
tutarsızlık olduğu da hep ortaya konuyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Bunun
araştırılmasını ve kamuoyuna açıklayıcı
bir cevap verilmesini rica ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim. Sayın
Akçay, buyurun.
35.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Van
Milletvekili Osman Nuri Gülaçarın açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Biraz evvel yerinden konuşan Adalet ve
Kalkınma Partisinin Sayın Van Milletvekilinin
konuşmasını üzüntüyle ve esefle
karşıladığımızı ifade etmek istiyorum. Yani
daha evvel Türkiyede yıllar boyunca depremler olmuştur. Türkiye
Cumhuriyeti devlet olarak, Hükûmet olarak elinden gelen bütün gayreti bütün
depremlerde göstermiştir. Bunu ifade etmek öncelikle bir vicdan ve insaf
borcudur. Yani Bizden önce şöyleydi. diyerek yok farz etmeyi
doğrusu son derece isabetsiz, talihsiz ve yanlış buluruz.
İstanbul 1999 depreminde Türkiye
yüzyılın büyük depremini yaşadı. İstanbul, Kocaeli,
Düzce, Sakarya gibi illerimizde, geniş bir alana yayılan ve
Türkiyenin sanayisinin yoğunlaştığı bir bölgede millî
felaket ölçüsünde çok büyük bir deprem yaşadık. Türkiye Cumhuriyeti
ve hükûmeti de deprem anından itibaren gene bütün gayretleri
göstermiştir, çalışmaları yapmıştır ve
depremin getirdiği zarar ve kayıpları telafi etmek için gayret
göstermiştir ve çok da başarılı olmuştur. Bununla
nereye varılır? Yani geçmişte yapılanları bu kadar
insafsızca, yanlış ve yalan bir şekilde inkâr etmek
doğrusu kabul edilir bir şey değildir ve ahlaki de
bulmayız.
Teşekkür ederim Sayın Başkan. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Çok teşekkür ederim Sayın
Akçay.
Sayın Muş, buyurun.
Konuyu toparlayalım Sayın Muş.
Buyurun.
36.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun,
Celal Adana Meclis Başkan Vekilliği görevinde başarılar
dilediğine, yaşanan doğal afetlerde görev ifa eden herkesin
elinden geleni yaptığına, rögarda cesedi bulunan işçiyle
ilgili olayın araştırılacağına ilişkin
açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, öncelikle ben de sizlere görevinizde üstün başarılar
diliyorum. Meclisi bu yasama dönemi içerisinde iyi bir şekilde
yöneteceğinize olan inancımı belirtmek isterim.
BAŞKAN Sağ olun, teşekkür ederim.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Tabii, ülkemiz
çeşitli dönemlerde çeşitli acılar yaşadı, farklı
dönemlerde farklı doğal afetlerle, doğal olaylarla
karşı karşıya kaldık. Her dönemde ülkenin
kaynakları ülkenin imkânları nispetinde buralara müdahalede
bulunuldu, Van depreminde de. Aslında burada anlatılmak istenen
Türkiye sürekli gelişen bir ülke. Bu senesi bir önceki senesine göre imkânları,
şartları daha fazla iyileşmiş, bir öncesine, 2010a göre
bugün çok daha gelişmiş bir ülkeyle karşı
karşıyayız. Dolayısıyla Türkiye Van depreminin
olduğu dönemde hem gelir olarak hem teknolojik olarak hem de altyapı
olarak biraz daha gelişmiş bir durumdaydı. Dolayısıyla
o dönemin imkânları çok daha farklı, çok daha iyi olduğu için
bütün imkânları seferber edilmiştir Vanla alakalı.
Dolayısıyla, aslında milletvekilimizin ifade etmek istediği
konu budur, bunun altını çizmek isterim. Yoksa biz bu tip
meselelerde, yaşanan doğal afetlerde o dönemde görev ifa eden,
mücadele eden herkesin elinden geleni yaptığına inanıyoruz;
bunu belirtmek isterim.
Şunu da ifade etmek isterim: Az önce bir
milletvekili Bir rögarda ölmüş bir işçi bulundu. dedi, ben bunu
araştıracağım. Akabinde İddialar var,
başkaları var
Böyle, iddialar var, işte, varmış;
mışlı konuşulmaz, çıkar Şurada şu saatte
böyle bir şey var. dersiniz, biz de bir milletvekili olarak bunun üzerine
gideriz, araştırırız. Dolayısıyla mış
üzerinden konuşmayalım lütfen.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
Sayın Osmanağaoğlu, buyurun.
37.- İzmir Milletvekili Tamer
Osmanağaoğlunun, Celal Adana Meclis Başkan Vekilliği
görevinde başarılar dilediğine, Van Milletvekili Osman Nuri
Gülaçarın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
TAMER OSMANAĞAOĞLU (İzmir)
Sayın Başkanım, yeni görevinizde başarılar diliyorum,
ak saçınızla yüce Meclise çok yakışacağınıza
inanıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
Sayın Başkanım, az önceki
konuşmacıyla, hatiple ilgili de bir şey söylemek istiyorum.
Tarihçi arkadaşlar lütfen arkadaşlarımızı
çalıştırsınlar. Türkler, tarihinde hiç devletsiz kalmamıştır;
Türkler, tarih boyunca her zaman bir devlete sahiptirler.
Sayın Başkanım, aziz Türk milletinin
yüce Meclisi; Andımız ırkçı bir metin değil; kimseyi
ayırt etmeyen, kapsayıcı bir metindir. Türk adı geçiyor
diye Andımızın ırkçı, faşist olduğunu iddia
edenler, esas ırkçı ve faşist olanlardır. Andımız
anlamını Türk İslam ülküsünde bulmuştur. Etnik
ayrımcılık gütmeyen milliyetçiliğin Türkiyedeki adı
Türktür, tıpkı Amerikadaki gibi, Fransadaki gibi.
Bu sebeple, bir kez daha ifade ediyorum:
Türküm, doğruyum, çalışkanım.
İlkem, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak;
yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.
Ülküm, yükselmek, ileri gitmektir.
Ey Büyük Atatürk, açtığın yolda,
gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim.
Varlığım, Türk
varlığına armağan olsun.
Ne mutlu Türküm diyene! (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Konuyu toparlayacağım, son iki kişiye
söz vereceğim.
Sayın Cesur, buyurun.
38.- Isparta Milletvekili Aylin Cesurun, Van
Milletvekili Osman Nuri Gülaçarın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
AYLİN CESUR (Isparta) Sayın Başkan,
teşekkür ederim.
Az önceki sayın vekilimizin, daha önce bununla
ilgili devletin önlem almadığına dair ifadesi üzerine söz almak
istedim.
Yirmi sene Sayın Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirelin yanında çalıştım.
Cumhurbaşkanımızın Cumhurbaşkanı olduğu
dönemde Allah rahmet eylesin- 17 Ağustos 1999 Gölcük depremini
yaşadık. Yerel saatle 03.02de meydana geldi. Derhâl yola
çıktık. Gölcük merkezli deprem 7,5 büyüklüğündeydi. Depremde
17.480 kişi hayatını kaybetti; 23.781 yaralı, 505 sakat,
285.211 konutun da hasarlı olduğu tespit edildi.
Daha sonra 12 Kasım 1999 Düzce depremi
yaşandı. 17 Ağustos depreminden seksen yedi gün sonra olan bu
depremde de 710 kişi hayatını kaybetti, 2.679 kişi
yaralandı.
Yani bu depremlerde ve aslında ülkemiz deprem
kuşağında olduğu için buna benzer o kadar çok deprem
yaşandı ki her birinde -ben özellikle bu iki depremde şahitlik
etmiş birisi olarak- devletin en tepesindeki Cumhurbaşkanı ve
siyasi parti temsilcileri oradaydı. Daha sonra tamamen mağduriyeti
giderecek şekilde deprem konutları yapıldı, teslim edildi.
Cumhurbaşkanı düzeyinde Türkiye Cumhuriyeti devleti
vatandaşının yaralarını sarmak üzere görev yaptı.
Ben de bire bir her aşamasında oradaydım. Bizden önce hiçbir
şey yapılmadı. sözünü kabul etmiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYLİN CESUR (Isparta) Bir cümle daha sarf
edeceğim müsaade ederseniz.
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
AYLİN CESUR (Isparta) Depremlerin
oluşturacağı hasarları azaltmanın aslında en
etkin iki yolu depreme dayanıklı binalar yapmak ve halkı
eğitmek ama bunu söyleyen iktidar partisi vekiline ve Genel Kurulumuza
şunu ifade etmek istiyorum: Son çıkan imar affından sonra uygun
şartları sağlayamayan konut ve iş yerlerinin olası
depremlerde hasar görmesi durumunda facialara neden olması ihtimali var
ülkemizde. Bunlar vicdani konular, bari vicdani konularda gerçekten
vicdanları göreve davet ediyorum. Affedilen yapıların insan
hayatına mal olması durumunda bunun sorumlusu da iktidar partisi
olacaktır.
Teşekkür ederim.
Saygılarımla. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
Değerli milletvekilleri,
toparlayacağız, son iki kişiye söz vereyim.
Sefer Hocam, buyurun.
39.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycanın, Van Milletvekili Osman Nuri Gülaçarın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkanım, teşekkür ederim.
Sayın milletvekiline teessüflerimi
bildiriyorum. Ben depremde Sağlık Bakanlığında Temel
Sağlık Hizmetleri Genel Müdürüydüm ve aynı zamanda
Sağlık Bakanlığının Kriz Koordinatörüydüm. Deprem
üçü beş geçe oldu, biz üç buçukta Sağlık
Bakanlığında toplandık, beş buçukta Boludaydık,
altı buçukta Sakaryadaydık. Şimdi, bu
haksızlıktır, kul hakkıdır. Allaha havale ediyorum
böyle söyleyenleri. O gün 20 bin yaralıyı İstanbula, Bursaya
ve Ankaraya taşıdık. 20 bin vakanın ameliyatını
yaptık. Daha sonra Japonlar geldi, bunu nasıl
yaptığımızı bize sordular. Hava köprüsü kurduk,
ambulans köprüsü kurduk ve 20 bin yaralıyı bir günde
taşıyarak operasyon yaptık. Sayın Bakan ve ekibiyle üç
buçukta yola çıkıp tüm deprem bölgesine ulaştık. On
beş gün kimse yerinden kımıldamadı. Altı ay biz deprem
bölgesinde çalıştık.
Hep o güne ithamda bulunuyorlar. Öyle, bin tane ev
yıkılmadı o gün.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın sayın
milletvekili.
Açar mısınız arkadaşlar?
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Türkiyenin 6
büyük ili depremden etkilendi, nüfusun yüzde 60ı, sanayinin yüzde 70i
etkilendi; öyle, oyuncak değildi. Tüm dünya bilir ki Marmara depremi
yüzyılın felaketidir ve bu felaketin altından Milliyetçi Hareket
Partisinin de içinde bulunduğu iktidar kalkmıştır. Kimseye
muhtaç olmadık. O gün binlerce, on binlerce insan çadırlarda, barınaklarda
yaşarken hiç kimseyi aç susuz bırakmadık. Hiçbir
bulaşıcı hastalık çıkmamıştır, bir tane
kızamık vakası çıkmamıştır, bir tane ishal
vakası çıkmamıştır. O gün sağlık personeli
bir destan yazmıştır.
Milliyetçi Hareket Partisinin yönettiği
Sağlık Bakanlığının yaptıklarına bugün
Hiçbir şey yoktu. demek çok vicdansızca bir
yaklaşımdır. Allaha havale ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Çok teşekkür ederim.
Değerli milletvekilleri, üç milletvekiline söz
vereceğim. Yani ilk günümüz, herkese söz vermek istiyorum ama süreyi de
çok geçtik.
Muhittin Bey, buyurun.
40.- Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin
Taşdoğanın, Celal Adana Meclis Başkan Vekilliği
görevinde başarılar dilediğine, 1999 Marmara depremi gibi büyük
depremlerde kronikleşen sağlık sorunlarına ilişkin
açıklaması
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; sözlerime
başlamadan Sayın Başkanım, zatıalilerinizin
yönettiği Gazi Mecliste bulunmaktan şeref duyar, yeni görevinizde
başarılar dilerim.
BAŞKAN Teşekkür ederim, sağ olun.
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Sayın Başkanım, Sayın eski Genel Müdürümüz,
Milletvekilimiz, Hocamız Sefer Bey akut verileri anlattı. 1999
depreminin kronik verileri de vardır sağlık sorunları
açısından. Böylesine büyük depremlerde iki büyük sağlık sorunu
kronikleşir. Bunlardan biri, post travmatik stres bozukluğu;
ikincisi, Crush sendromudur. Post travmatik stres bozukluğunu böylesine
büyük bir alanda ve geniş bir alanda büyük bir depremden sonra en az
yaşayan ülke bilimsel olarak da çeşitli çalışmalar var,
merak edenlere verebilirim- Türkiye Cumhuriyetidir.
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili.
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Toparlıyorum Sayın Başkan.
Aynı dönemde Crush sendromunda da dünyada yüzde
0la deprem atlatan tek ülkeyiz. Bu konuda da depremden en çok mağdur olan
Japonyada yapılmış çok çeşitli çalışmalar var,
merak edenlere verebiliriz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Halil Oral Beye söz veriyoruz.
41.- Ankara Milletvekili İbrahim Halil
Oralın, Van Milletvekili Osman Nuri Gülaçarın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) Çok
teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Tabii, insaf, vicdan ve merhamet insani bir
değerdir. Utanmıyorsan dilediğini yap. sözü de bir Peygamber
buyruğudur. Dolayısıyla, 1999 depremiyle alakalı Devlet
yoktu. sözünü değerli hatibe bu değerler içerisinde belirtmek
istiyorum. O dönemin Bayındırlık Bakanı Sayın Koray
Aydın şimdi İYİ PARTİnin Ankara Milletvekilidir ve o
dönem devlet sözünün tutulduğu bir dönemdir.
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili.
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara)
Sayın Başkanım, toparlayacağım.
Ülkede Van depreminin tahmin ediyorum en az 20-30
katından daha fazla büyük bir alanı ve binlerce insanı
mağdur eden o depremde devletin sözünün tutulduğu ve aynı
zamanda Japonyada o dönemdeki krizin atlatılmasının ders olarak
okutulduğu bir deprem mücadelesini devlet adına yok saymayı
insafsızlık, vicdansızlık ve edep açısından da
uygunsuzluk olarak kabul ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Tanal
42.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın, Celal Adana Meclis Başkan Vekilliği görevinin
hayırlı olmasını dilediğine, Andımızın
okullarda okutulmasına karşı çıkanların Fetullah terör
örgütüyle, PKKyla, cemaatlerle kol kola girenler olduğuna ve
Andımız üzerindeki ellerin çekilip millî birlik ve beraberliğin
bozulmamasına ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Değerli Başkanım, hayırlı olsun yeni göreviniz.
BAŞKAN Sağ olun, teşekkür ederim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değerli
Başkanım, ben Kürt anne ve Kürt babadan dünyaya gelen, Türk
vatandaşı olan, Atatürk cumhuriyetinin evladıyım.
Andımızın iptaliyle ilgili iktidarın yaratmış
olduğu yönetmeliğin iptali davasını açan bir
milletvekiliyim. Küçük yaşta evladım olmadığı için
davam reddedildi. Ancak sendikanın davası kabul edildi, bu
sevindiricidir. Burada Andımızın içeriği çocuklara millî
birlik ve beraberliğimizi, sevgiyi, saygıyı öğretmektedir,
aşılamaktadır. Dünyanın çoğu ülkelerinde buna benzer antyan
okutulmaktadır öğrencilere. Bu Anda bugüne kadar kimler
karşı çıktı? Sayın Burhan Kuzu keşke burada
olsaydı; Abant toplantılarında, Fetullah Gülenin
yaptığı toplantılarda alınan bir karardır bu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bitiriyorum, özür
dilerim.
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekilim.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Andımızın iptaliyle ilgili, yani Andımızı
yönetmelikle iptal eden AK PARTİ iktidarı, kendi milletvekilleri o
dönemde öğretim üyesi sıfatıyla Abant toplantılarına
katılıp Fetullah Gülen tarafından tasarlanan ve planlanan bir
organizasyondur. İkincisi, aynı şekilde PKKnın bunun
kaldırılmasını talep ettiği bir olaydır.
Üçüncüsü, cemaatlerin hepsi bu Andımızın okutulmasına
karşıydı. Burada şunu kabul etmek lazım:
Andımızın okullarda okutulmasına karşı
çıkanlar Fetullah terör örgütüyle, PKKyla, cemaatlerle kol kola
girenlerdir yani onların düşünceleri yine bugün iktidardadır. Bu
anlamda, Andımızın üzerindeki ellerini çeksinler, bu millî
birlik ve beraberliğimizi bozmasınlar.
Selam ve saygılarımı iletiyorum,
teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Muş.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Bugün Genel
Başkanımız fikirlerimizi açıkladı, Sayın
Tanalın burada haksız ithamları söz konusudur. Bu anlamda söz
talebimiz var.
BAŞKAN Buyurun, yerinizden söz vereyim.
43.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun,
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, burada bir polemiğe girme arzusunda değilim. Fakat,
Tanal iyi tanınan bir adamdır. Türk devleti ve Hükûmeti FETÖnün
basın kanallarının üzerine gidiyorken, basın-yayın
organlarının üzerine gidiyorken Tarık Torosun odasında
gözyaşı döken bir adamdır bu. Bunu herkes bilsin, yeni gelen
milletvekilleri de bilsin. Orada gözyaşlarına boğulan, kendisini
siper eden bir adamın kalkıp da bize FETÖyle kol
kolalarmış, şöyle yapıyorlar, böyle yapıyorlar. gibi
bir şey söyleme hakkı yoktur, haddi de yoktur. Sayın Tanal
haddini bilmelidir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Şimdi, bugün
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Peki Değerli Milletvekili.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Sayın Başkan, bitmedi ama.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önergesi vardır
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, sözümü
BAŞKAN
okutup işleme alacağım
ve oylarınıza sunacağım.
Buyurun, okuyun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, konuşmam devam ediyorken sözümü kestiniz.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, 19/10/2018 tarihinde İstanbul
Milletvekili Grup Başkan Vekili Engin Altay, Manisa Milletvekili Grup
Başkan Vekili Özgür Özel ile Sakarya Milletvekili Grup Başkan Vekili
Engin Özkoç tarafından Cemal Kaşıkçının
akıbetine ilişkin yaşananların tam olarak açığa
çıkarılması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 23
Ekim 2018 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
23/10/2018
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 23/10/2018 Salı günü
(bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Engin
Altay
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İstanbul Milletvekili Grup Başkan Vekili
Engin Altay, Manisa Milletvekili Grup Başkan Vekili Özgür Özel ile Sakarya
Milletvekili Grup Başkan Vekili Engin Özkoç tarafından Cemal
Kaşıkçının akıbetine ilişkin yaşananların
tam olarak açığa çıkarılması amacıyla 19/10/2018 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin (485 sıra no.lu)
diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerin 23/10/2018
Salı günlü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Sayın Muş, söz talebiniz mi
var?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, sanırım görmediniz, sözüm kesildi.
BAŞKAN Buyurun Sayın Muş.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Bu meseleyle
alakalı da bugün grup toplantımızda görüşlerimiz kamuoyuyla
paylaşılmıştır.
Genel Kurula saygılar sunarım.
BAŞKAN Peki.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Sayın Tanal, söylediğinizi
söylediniz. Sizin öneriniz
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değerli
Başkanım, sataşmadan dolayı söz istiyorum 69uncu maddeye
göre. Beni FETÖcülükle itham etti Sayın Grup Başkan Vekili.
BAŞKAN Yerinizden bir dakika söz vereyim.
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul)
Ağlamadın mı?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Ağladın
mı, ağlamadın mı?
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
44.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Değerli Başkan.
Bakın, burada hepiniz oradasınız,
hepiniz FETÖcüsünüz. (CHP sıralarından alkışlar)
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Aa,
yeter ama!
MAHMUT TANAL (İstanbul) 12 milletvekiliniz
burada ve bu milletvekillerinin arasından bir tanesi de şu anda -ben
Plan Bütçeden geliyorum- Hazine ve Maliye Bakanının
yardımcısı. FETÖcüyü Maliye Bakanının
yardımcısı yaptınız; bu bir.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sen 17-25ten
sonra orada mıydın, değil miydin?
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul)
Ağladın mı, ağlamadın mı? Ağladın.
MAHMUT TANAL (İstanbul) İkincisi:
Bakın, burada bu resim kimin?
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul)
Ağladın mı ağlamadın mı, onu söyle.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Tanal,
ağladın mı ağlamadın mı?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Recep Tayyip
Erdoğan ile Fetullah Gülen birlikte değil mi?
Üçüncüsü: Bakın, Millî Güvenlik Kurulu 2004
tarihinde diyor ki: FETÖ terör örgütü ülkenin millî birlik beraberliği
için bir dinamit gibidir, her an için bomba gibi patlayabilir; önlem
alın. Ve bu önlemi almayan AK PARTİ iktidarı, yine aynı
şekilde
Millî Güvenlik Kurulu kararı, kaç sayılı karar?
481 sayılı Karar, 2004 tarihli 481 sayılı Karar.
Güleni AK PARTİ kurtardı. Akit gazetesi
diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Kim burada Güleni
destekliyor?
BAŞKAN Peki, teşekkürler Sayın
Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Fetullah terör
örgütüyle ilişkili olan kim? AK PARTİnin aşağı
yukarı -iyi niyetli unsurları tenzih ediyorum- yarısından
fazlasının ya çocukları ya kendileri aynı cemaatle kol kola
idiler.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Muş.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, bakın, ben bu tartışmayı uzatma niyetinde
değilim.
BAŞKAN Evet, toparlayalım.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Fakat grubumuza
dönüp Hepiniz FETÖcüsünüz. diyerek
Bu, grubumuza açık bir
sataşmadır, İç Tüzük 69a göre söz talebimiz doğar. Bu
açıdan
BAŞKAN Buyurun Sayın Muş. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
İki dakika
ATİLA SERTEL (İzmir) Ya gittiniz orada
fotoğraf çektirdiniz hepiniz ya!
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
4.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun,
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın yaptığı
açıklamasında AK PARTİ Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hukuk sisteminin bir kaidesi
vardır.
ATİLA SERTEL (İzmir) Camiye girer gibi
Fetullah Hocanın makamına girdiniz.
MEHMET MUŞ (Devamla) Siz hukuk sistemini
çiğnemeye başladığınız zaman ve suç işlemeye
başladığınız zaman hukuk devreye girer. Hukuk devreye
girdiği zaman da gereği yapılır.
Az önceki konuşmacı geçmiş
dönemlerdeki bazı fotoğrafları çıkarıp
çıkarıp ortaya koyuyor. Şimdi, bakın, ben çok açık bir
şey söyleyeyim.
ATİLA SERTEL (İzmir) Grup başkan
vekilinizin fotoğrafı var ya! Ayıptır ya!
MEHMET MUŞ (Devamla) Türk devleti,
Hükûmetiyle beraber suç işlemeye başlayan bir örgütün üzerine gidiyor
Bu bir örgüttür, bunun üzerine gideceğiz. diyor
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) Ne zaman suç
işlemeye başlıyor?
MEHMET MUŞ (Devamla) Türkiyede toplum buna
büyük bir destek veriyor ve bunun basın yayın organlarının
üzerine gidiliyor. (CHP sıralarından gürültüler) FETÖ
elebaşı çağrı yapıyor Bank Asyaya para
yatırın. Mahmut Tanal Bank Asyaya para yatırıyor.
Değerli arkadaşlar, bakın, tarihlere ve hukuk sisteminin
girdiği devreye iyi bakın.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş ) Bank
Asyanın açılışını kim yaptı?
MEHMET MUŞ (Devamla) Kendisi geçmiş
dönemlerde de
Yüzüne kaç kere söyledim
ATİLA SERTEL (İzmir) Garibanları
attınız içeri, hepiniz dışardasınız.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Ya, Sayın Tanal,
sen Tarık Torosun odasında Kanallarınızın
kapanmasını engelleyemedim, çok üzgünüm
diyerek hüngür hüngür
ağlayan bir adamsın. Senin söylediğinin bir değeri olmaz
çünkü sen o dönemlerde panzerlerin önünde duran bir adamsın FETÖye
operasyon yapılmasın diye. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Hukuk Burada bir suç örgütü var. diyor, hukuk sistemi
bunun üzerine gidiyor, sen çıkmış hâlâ o hukukun öncesi ve
sonrası ayrımını yaptığı bir süreçten
öncekileri çıkarıp çıkarıp gösteriyorsun. Bakın, daha
pek çok siyasetçinin orada fotoğrafları var...
ATİLA SERTEL (İzmir) Yok, sadece
AKPlilerin fotoğrafı var.
MEHMET MUŞ (Devamla)
ama suç işlemeye
başladıktan sonraki AK PARTİnin mücadelesi, bu Parlamentoda
bulunan pek çok milletvekilinin mücadelesi ortadayken sen FETÖnun safında
olan bir adamsın. Sen kuyruğunu kaptırmışsın
Sayın Tanal. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Tanal, yerinizden söz
vereyim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değerli
Başkanım
BAŞKAN Buyurun Sayın Tanal.
5.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değerli
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Devrimcilerden FETÖcü çıkmaz. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Ağladın
mı, ağlamadın mı?
MAHMUT TANAL (Devamla) Bizler basın
özgürlüğünü savunduk.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Niye,
FETÖnünkileri mi savunuyorsun?
MAHMUT TANAL (Devamla) Üsküdar Ünalandaki
Şampiyon spor tesisleri AK PARTİnin kurucusudur.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Ağladın
mı, ağlamadın mı onu söyle.
MAHMUT TANAL (Devamla) Oranın
işletmesini kapattığınız zaman oranın da
hakkını savundum ben.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Bank Asyaya para
yatırmak basın özgürlüğü mü Tanal?
MAHMUT TANAL (Devamla) Bakın, şurada
Güleni AK PARTİ kurtardı. diyen kim? Telefona bakma, bana bakar
mısınız? AK PARTİyi kurtaran kim?
İSHAK GAZEL (Kütahya) Siz, suç
işledikten sonra ağladınız, suç işledikten sonra Zaman
gazetesinin önünde ağladınız.
MAHMUT TANAL (Devamla) İki, yalan
söylüyorsunuz. Siz Fetullah Gülene 15 Temmuzdan sonra terör örgütü dediniz.
Daha öncesinde defalarca burada size söyledik. Bakanlar Kurulu kararıyla
bana çıkarın, ben buradan milletvekilliğinden istifa etmeye
hazırım. Yapmazsınız, yapar mısınız grup
başkan vekili?
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Onun için
mi gittin ağlamaya?
MAHMUT TANAL (Devamla) Bakın, Bank
Asyayı Türkiye Büyük Millet Meclisine koyan sizsiniz, köprüdeki Bank
Asyanın OGS geçişlerini yapan sizsiniz, Bank Asyanın aynı
zamanda kurdelesini kesen sizsiniz. Tayyip Erdoğan Büyükşehir
Belediye Başkanıyken Büyükşehirin tüm maaşlarının
yattığı banka yine Bank Asyadır. Bank Asyayı
bütünleştiren, kalkındıran, kol kola giren sizlersiniz.
Bu ülkede hukuk gerçekleştiği zaman
içinizdeki iyi niyetli unsurlar hariç olmak üzere destek veren, kollayan,
koruyanlar -yanında hukukçu var, Türk Ceza Kanunu 39uncu maddesi
uyarınca kırk yıllık zaman aşımına tabi-
yargılanacaklar bunlar. Onun için, burada FETÖcü arıyorsanız
siyasi ayağı AK PARTİdir. (CHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İki, gelin, bakın 4 grup siyasi
ayağını soruyor, AK PARTİli oylarla reddedilmedi mi? AK
PARTİli oylarla
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Ağladın
mı, ağlamadın mı onu söyle sen.
MAHMUT TANAL (Devamla) Gelin, Fetullah Gülenin
siyasi ayağını araştıralım. denildiği zaman
sizin oylarınızla reddedilmedi mi?
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (Devamla) Eğer o yürek varsa
sizde, o vicdan varsa sizde, kendinize inanıyorsanız gelin
araştıralım.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (Devamla) Kim FETÖcü, kim terör
örgütü üyesi, kim namussuz, kim haysiyetsiz ortaya çıkar o zaman. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Muş
MEHMET MUŞ (İstanbul) Tekrar kürsüde söz
almayacağım da biz Mahmut Tanalı dikkate alan bir grup
değiliz, dolayısıyla, dikkate aldığımız
birisi değil.
BAŞKAN Peki, zapta geçti Sayın Muş.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Siyasidir, siyasi
ayağıdır, bununla alakalı yargı her şeyin üzerine
gidiyor. Bununla alakalı da, FETÖyle alakalı da en büyük mücadeleyi
veren Adalet ve Kalkınma Partisidir, diğer partiler de vardır
destek veren buna. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Şunu da
söylemek lazım Sayın Başkan
MAHMUT TANAL (İstanbul) Onuru, haysiyeti olan
FETÖ terör örgütünün siyasi ayağı neresi araştırır.
Niye korkuyorsunuz?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, çok açık bir soru soruyorum: Ağladın mı,
ağlamadın mı? Çık söyle.
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Sayın Başkan, bir
söz de biz istiyoruz.
BAŞKAN Yerinizden bir dakika söz vereyim
Olcay Bey, buyurun.
Bugün şey günümüz. Son, daha söz falan
vermeyeceğim yani.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Hazır cephe açıldı Sayın Başkan.
(AK PARTİ ve CHP milletvekilleri arasında
karşılıklı konuşmalar)
BAŞKAN Sayın Tanal, arkadaşlar, bu
süreci böyle tamamlayamayız, dolayısıyla, ilk günümüz. Bu ilk
günümüzden dolayı da herkese söz vermek istiyorum ama buna da bir şey
gösterirseniz sevinirim yani.
Buyurunuz Sayın Kılavuz.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
45.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun,
Vanda 23 Ekim ve 9 Aralık 2011 tarihlerinde meydana gelen depremlerde
hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet dilediğine ve
Andımızdan vazgeçmeyeceklerine ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla ve muhabbetle
selamlıyorum ve bundan yedi yıl önce Vanda 23 Ekim ve 9
Aralıkta hayatını kaybeden vatandaşlarımızı
rahmetle anıyorum ve yaralananlara da Cenab-ı Allahtan şifalar
diliyorum.
Zatıalinize de Meclis Başkan
Vekilliğinizde başarılar diliyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Malumunuz olduğu
üzere, 2013 yılı itibarıyla çözüm süreci sebebiyle
Andımız -evlatlarımızın, kardeşlerimizin
şuurlanması adına okutulan- maalesef ki kaldırılmıştır.
O dönemde sadece Andımız kaldırılmıyordu, maalesef
dağlardan taşlardan Ne mutlu Türküm diyene. ifadeleri siliniyordu,
devlet dairelerinden T.C. ibareleri kaldırılıyordu. Yani
maalesef Türklük adına ne varsa kaldırılmaya
çalışılıyordu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Milletvekili.
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Biz milliyetçi-ülkücü
hareketin mensupları olarak her dönemde millî duruşumuzu ortaya
koyuyorduk. Allaha şükürler olsun ki Türküz, doğruyuz,
çalışkanız. Andımızdan kim rahatsız oluyorsa o
zaman kendi adına bu yemini yapmaz, bağlı olduğuna
eğer ki FETÖye bağlılığı varsa FETÖye
bağlılık yemini yapar, PKKya bağlılığı
varsa PKKya bağlılığını yeminli olarak ortaya
koyar. Sonuna kadar Andımızdan vazgeçmeyeceğiz.
Kardeşlerimizi millî, manevi, ahlaki ve insani değerlerle yetiştireceğiz.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sağ olun, teşekkür ederim. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Son sözü Yavuz Bey, size veriyorum.
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) Sayın
Başkanım
BAŞKAN - Bir sataşmaya meydan vermeden
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Sadece kayda geçsin diye istirhamımız.
BAŞKAN Hayhay.
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Daha bitti artık,
vermeyeceğim arkadaşlar.
46.- İstanbul Milletvekili Yavuz
Ağıralioğlunun, FETÖ meselesinin Meclis çatısı
altında dört başı mamur konuşulamadığına
ilişkin açıklaması
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Her şeyden önce, bu FETÖ meselesiyle alakalı, arkadaşlar beni
bağışlayın -kayda geçsin diye söylüyorum
Başkanım- bu meselenin Siz bizden daha çok ağladınız,
biz daha önce ağlamıştık ama nedamet duyuyoruz.
şeklinde konuşuluyor olmasını Türk devletinin bütün
işleyişini altüst eden, yüz binleri bulan büyük bir
sızmanın dört başı mamur konuşulmadığına
alamet sayıyorum. Bu meseleyle alakalı, biz -kendimizi de sorumluluk
mevkisinde tutarak söylüyorum- ait olduğumuz mukaddesat, değerler
dünyası siyaseti adına FETÖ ya da benzeri organizasyonların
bizim ferasetsizliğimiz yüzünden kuvvetlendiğine inanıyorum. Bu
meselenin muhasebesinin doğru yapılamadığına,
mücadelenin doğru yapılamadığına alamet bir şeyi
arz edeceğim dikkatlerinize. 15 Temmuz alçaklığından sonra
iki türlü cemaat mensubu gördük. Bir, Fetullah Gülen ismi mevzuubahis edilince
sanki Marsta yaşayan birinden bahsediyormuşuz gibi O kim?
edalarıyla bakanlar; bir de Bu mevzuyla alakalı hiçbir dahlimiz yok,
bu mevzu bizim üzerimize kaldı. diyenleri gördük. Nedamet duyanları
hiç görmedik yani Biz çoluğumuzun çocuğumuzun rızkından
kestik, biz cennette Efendimize yüz aydınlığımız
olsun, Allah bize rahmet etsin diye nice gayretlerimizle edindiğimiz
rızkımızı kestik, bunlara verdik Allah rızası
için; çalıştık, koştuk, didindik, yirmi beş otuz
senedir elimizdekini, avucumuzdakini bunlara veriyoruz; lakin, biz bunların
böyle olduğunu bilemedik, nedamet duyuyoruz. diyenleri göremedik.
Dolayısıyla, devletin bu mevzudaki mücadele ritminin bozuk
olduğuna, mücadelenin de bu şekilde bozuk olmasına, Hükûmetin bu
mevzuda kullandığı dilin sebep olduğuna inanıyoruz. Bu
meseledeki siyasal dilin Biz, 15 Temmuzu milat sayıyoruz, 17-25 Aralığı
milat sayıyoruz. sorumsuzluğuna dönen cümleler yüzünden böyle
olduğuna inanıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Başkanım, tamamlayacağım.
Burada, ben, zaman zaman -kendimizi de işin
içine katarak- muhasebe cümleleri kurmamız gerektiğine
inanıyorum. Nasıl ki 1980de, ihtilalden sonra devletle hesabı
olan Marksist solun yarım kalmış hesabını PKK
üzerinden devam ettirme şehveti varsa bizim ferasetsizliğimizden de
bu kabil cinnete sebep olacak bir savrulmaya imkân bulduğuna
inanıyorum FETÖnün. Dolayısıyla, bu meselenin hâlen bu Meclis
çatısı altında dört başı mamur
konuşulamadığına inanıyorum. Bu meselenin muhasebenin
doğru yapılamaması, yarın benzer komplikasyonlarla
karşı karşıya kalacağımızın alametidir;
öyle biliyorum, öyle inanıyorum. Dolayısıyla, bu meselede CHP
Grubuna Siz FETÖcüsünüz, siz felaket ağladınız, biz sizden
daha önce ağlamıştık. sataşmalarını
vakarımıza ziyan sayıyorum. Ben, kendimi dışarıda
tutan bir insan gibi değilimdir bu mevzuda. Bu meseleleri
konuşmamızın, sağlıklı
konuşmamızın devletin yeniden inşa edilmeye
çalışıldığı bugünlerde bize
sağlıklı işler yaptırabilme imkânına
döneceğine inanıyorum.
Genel Kurulumuza saygılar sunuyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, 19/10/2018 tarihinde İstanbul
Milletvekili Grup Başkan Vekili Engin Altay, Manisa Milletvekili Grup
Başkan Vekili Özgür Özel ile Sakarya Milletvekili Grup Başkan Vekili
Engin Özkoç tarafından Cemal Kaşıkçının
akıbetine ilişkin yaşananların tam olarak açığa
çıkarılması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 23
Ekim 2018 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi (Devam)
BAŞKAN - Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere, öneri sahibi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ahmet Ünal
Çeviköz, İstanbul Milletvekili.
Süreniz beş dakika.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA AHMET ÜNAL ÇEVİKÖZ
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cemal
Kaşıkçının 2 Ekim tarihinde İstanbuldaki Suudi
Arabistan Başkonsolosluğunda öldürülmesiyle ilgili olarak
sunduğumuz Meclis araştırma önergesi hakkında Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu
vesileyle Yüce Meclisinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, zatıalinize de
görevinizde başarılar diliyorum.
Hepimizin dehşetle izlediği üzere Suudi
rejimine muhalif Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçıdan
İstanbuldaki Suudi Arabistan Başkonsolosluğuna 2 Ekim
tarihinde girmesinden sonra bir daha haber alınamamıştır.
Kısa sürede kuşkular doğrulanmış, Cemal
Kaşıkçının korkunç bir cinayete kurban gittiği ortaya
çıkmıştır. Bu olay her şeyden önce dünyanın her
ülkesindeki basın ve ifade özgürlüğünün öneminin altının
bir kere daha çizilmesi gerektiğini göstermiştir.
Anayasa'mızın 2nci maddesinde yer alan Türkiye Cumhuriyeti toplumun
huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde
insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine
bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan
demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. hükmüyle cumhuriyetin
nitelikleri sıralanırken insan haklarına saygının ve
hukuk devleti olmanın önemi vurgulanmıştır. Oysa bu cinayetle,
topraklarındaki bir yabancı başkonsoloslukta açıkça bir
operasyon yapılan ve bu konuda uluslararası hukukun gereğini
yerine getirmeyi beceremeyen bir ülke görüntüsü verdik.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye'nin Anayasa'da yer alan bu hükmün ve taraf olduğu
uluslararası anlaşmaların gereğince bu olayın
aydınlanması konusunda ciddi bir yükümlülük altında olduğu
açıktır. Türkiye'nin bu süreçte adli soruşturmayı
şeffaf ve etkin bir şekilde yürütmesi gerekmektedir. Olayın aydınlatılması
açısından İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığının başlattığı
soruşturmada geç kalınmıştır. Her şeyden önce,
Türkiye'nin de taraf olduğu 1963 tarihli Konsolosluk İlişkileri
Hakkında Viyana Sözleşmesinin konuyla ilgili olarak Türk yargısına
Başkonsolosun ülke sınırlarının dışına
çıkmasını engelleyecek bazı seçenekler sunmakta
olduğunu belirtmek isterim. Konsolosluk görevlilerinin durumu da bu
sözleşmenin 41inci maddesinde Konsolosluk memurlarının
kişisel dokunulmazlığı başlığı
altında yer alan 1inci fıkrada Konsolosluk memurlarının
tutuklanmaları veya göz altına alınmaları, ancak,
ağır bir suç halinde ve yetkili adli makamın kararı ile
olur. hükmüyle yer almaktadır. Yine aynı sözleşmeye göre
Kaşıkçının Konsolosluğa girdikten sonra öldürüldüğüne
ve Başkonsolosun da bu suçun işlenmesine yardımcı
olduğuna kanaat getirdikleri takdirde Türk makamlarının
Başkonsolos Muhammed El Katibiyi gözaltına alıp
tutuklamalarına ve ardından hakkında iddianame düzenleyerek
yargılamalarına da engel bir durum yoktu. Değerli
milletvekilleri, ağır bir suç deniyor, cinayetten daha
ağır bir suç olabilir mi? Sözleşmenin bu hükmüne rağmen
Başkonsolos ülkemizi terk etmiş ve hükûmet tarafı,
Başkonsolosun diplomatik dokunulmazlığı olduğu
gerekçesiyle ülkemizi terk etmesinde bir sakınca
olmadığını belirtmiştir. Bu, çok vahim bir diplomatik
hatadır. Viyana Sözleşmesi hükümleri yok
sayılmıştır ve Başkonsolosun konutunun
aranmasının hemen öncesinde Suudi Kralı ile Sayın
Erdoğanın yaptığı bir konuşma sonucunda
Başkonsolos ülkemizi terk etmiştir. Viyana Sözleşmesinin ilgili
maddelerinin uygulanmamış oluşu iktidarın özellikle
Başkonsolosun ülkesine gönderilmesi hakkında gizli bir anlaşma
içinde olup olmadığına dair bir soruyu akla getiriyor.
Bu olayla 1963 Viyana Konsolosluk
Sözleşmesinin konsolosluğun, bulunduğu ülkenin kanun ve
düzenlemelerine saygı göstermesini öngören 55inci maddesi de ihlal
edilmiştir.
Değerli Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; dakikaların dahi önemli olduğu bir konuda Türkiyeye
saatlerin değil, günlerin, hatta haftaların kaybettirilmesi
ortadayken iktidarın ve ilgili bakanların bazı kaygılarla
süreci ağırdan almaya çalışmaları görüntüsü
Türkiyenin itibarını zedelemiştir. Geldiğimiz noktada
olaydan yirmi bir gün sonra Sayın Erdoğanın bu suçluların
iade edilmesi talebini inandırıcı ve ikna edici bulmuyoruz.
Neden yapılması gereken zamanında yapılmıyor, Viyana
Sözleşmesinin maddeleri yürürlüğe koyulmuyor da suçlular ellerini
kollarını sallaya sallaya Türkiyeyi terk ettikten bir hafta sonra
iadeleri isteniyor? Dünya kamuoyunun çok yakından takip ettiği, hem
kriminal hem diplomatik boyutları olan Cemal Kaşıkçı
cinayetinin ülkemizin itibarına daha fazla zarar vermemesi için Türkiye
Büyük Millet Meclisinin duruma sahip çıkması gerekmektedir.
Hükûmetin bu vahşeti pazarlık konusu
yaptığı ve olayı örtbas etmeye
çalıştığına dair kuşkuların Türkiye'nin
uluslararası itibarına ve güvenilirliğine düşürdüğü
gölge, ancak Türkiye Büyük Millet Meclisinin devreye girmesiyle giderilebilir.
Sayın milletvekilleri, bu araştırma
önergesi neden önemlidir ve neden kabul edilmelidir biliyor musunuz?
Yeminimizden dolayı sayın milletvekilleri. Yeminimizde, adalet
anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel
hürriyetlerden yararlanması ülküsünden
ayrılmayacağımıza namusumuz ve şerefimiz üzerine ant
içtik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili.
AHMET ÜNAL ÇEVİKÖZ (Devamla) Kardeş ülke
olarak nitelediğimiz bir ülkenin halkının hunharca katledilen
bir vatandaşına karşı her şeyden önce insanlık ve
vicdan borcumuzu yerine getirmek için bu öneriyi olumlu değerlendirmemiz
gerekiyor sayın milletvekilleri, Sayın Erdoğanın bugünkü
açıklamaları da bu araştırmanın
yapılmasının gereğini ve önemini ortaya koymuştur.
Hepinize saygılarımı sunarım.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Milletvekili.
İYİ PARTİ Grubu adına Hayrettin
Nuhoğlu, İstanbul Milletvekili.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HAYRETTİN
NUHOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, göreviniz
hayırlı olsun.
Değerli arkadaşlar, bu tartışmalardan
sonra Kaşıkçı olayı üzerinde çok uzun şeyler
söylemeyeceğim ama bugün, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunda, Genel
Başkan çok önemli iki hususa değindi. Hani, birkaç gündür Çok
önemli. diyordu ya. Birincisi Krala söyledim, Konsolosu görevden aldı.
ikincisi de 18 kişinin Türkiye'de yargılanmasını teklif
ediyorum.
Değerli arkadaşlar, devlet ciddiyetinin
sıfıra indiğinin göstergesidir bu. Türkiye Cumhuriyeti devleti
bir şirket gibi yönetilemez. Krala söyledim, Konsolosu görevden
aldı. değil, Konsolos elini kolunu sallayarak, bir cani Türkiye'yi
terk etti, gitti. Nasıl o 15 kişi elini kolunu sallayarak gelip
Türkiye'de cinayet işleyip gittiyse, Konsolos da öyle gitti. Ve bugünkü
grup konuşması devlet açısından çok çok üzüntü verici çünkü
Andımızla ilgili de diyor ki Adalet ve Kalkınma Partisinin
Genel Başkanı: Andımıza gerek yok, İstiklal
Marşımız var. Amerika Birleşik Devletlerinin hem
marşı var hem antları var. Orada yemin edenler şimdi
Türkiye Cumhuriyetinin büyükelçisi olarak görevlendiriliyor. Böyle bir
ciddiyet olamaz, kabul edilemez.
Biraz evvelki tartışma üzerine de birkaç
söz söylemek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, Andımız geri
geldi diye üzülenlere ilk tweeti atan kişi şu anda Mecliste yok ama
bugün Cumhurbaşkanı, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel
Başkanı onu savunarak dedi ki: Çok değerli, çok makbul; bizim
Komisyon Başkanımız, Bakanımız. O kişi ne dedi
biliyor musunuz? Fetullah Gülen, bu ülkenin yetiştirdiği değerli
bir kıymettir. Seversiniz, sevmezsiniz ama değerli bir insandır,
bilge bir insandır. Bu ülkenin millî, manevi değerlerine
bağlı nesillerin yetişmesi için hizmetini yapıyor. Her
şeyi de açık, devletin denetimi, gözetimi altında, açık;
her şeyi göz önünde olan. Yapılan hizmetlere
baktığımızda, siz bunu, hakkında herhangi bir
savcının iddiası, mahkûmiyet kararı olmayan birini 'çete'
diye itham ederseniz ona karşı da büyük bir haksızlık
yaparsınız. Kendi de burada yok ama çeteden yargılananları,
çete iddiasıyla soruşturulanları, kovuşturulanları,
demokrasiye darbe vurmak isnat ve iddiasıyla yargılananları
milletvekili olmaları için Meclise taşıma gayreti içinde olurken
temiz insanları 'çete' diye suçlamak kabul edilemez. (AKP
sıralarından alkışlar)" Bu kişi
Danıştay kararını eleştirdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın
Milletvekili.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) Bir
vatandaşımız, bir değerli vatandaşımız o
tweete ek bir tweet attı, o tweeti atan kişiye diyor ki: Ben
bir Ermeni olarak okulda her sabah Andımızı okudum. Ne ben ne
ailem bundan rahatsız olmadık. Size bu kadar batan şey nedir,
onu çözemedim. Ben de soruyorum: Size batan nedir kardeşim? Bu
Andımız bizim yeminimizdir, Türkiye Cumhuriyeti devletinin
kuruluş iradesinin, kuruluş felsefesinin temelidir. Buna sonuna kadar
da sahip çıkacağız, bunu böyle bilesiniz. (İYİ
PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Nuhoğlu.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, yerimden bir söz talebim var.
BAŞKAN Buyurun Sayın Muş.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
47.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun,
İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlunun CHP grup önerisi üzerinde
İYİ PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; önerge Cemal
Kaşıkçının öldürülmesiyle ilgili. Bir kere burada
kullanılan üslubu sayın hatibin hem yaşına hem
başına yakıştırmadığımızı
ifade etmek isterim. (İYİ PARTİ sıralarından
gürültüler)
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum)
Sana mı kaldı yakıştırmak? Sen kimsin
yakıştırmak kim? Kim oluyorsun sen?
ATİLA SERTEL (İzmir) Senin öyle bir
görevin yok.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Size batan
nedir? gibi bir ifade bu yüce Meclise yakışan bir ifade
değildir.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum)
Kim oluyorsun sen?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Söz
alırsın, konuşursun sen.
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara)
Katilleri ellerinizle gönderin memleketlerine, sonra da
yakıştırmayın!
MEHMET MUŞ (İstanbul) Bunu bir kere
kabul etmemiz mümkün değil. Bize batan bir şey yok.
Çıkarsınız fikirlerinizi açıklarsınız, milletin
karşısına çıkarsınız, millet sizin
değerlendirmenizi yapar.
AYHAN EREL (Aksaray) Biz de öyle yaptık.
MEHMET MUŞ (İstanbul)
Dolayısıyla herkes, her politik parti, her siyasi parti kendi
fikirlerini topluma anlatır ve toplum da bunu değerlendirerek bir
karar verir. Dolayısıyla siz bizi bırakın, siz ne
düşünüyorsanız çıkın kendi fikirlerinizi,
görüşlerinizi anlatın. Ondan sonra da toplumun
karşısında ne kadar bir karşılığı
olduğunu görürsünüz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, 19/10/2018 tarihinde İstanbul
Milletvekili Grup Başkan Vekili Engin Altay, Manisa Milletvekili Grup
Başkan Vekili Özgür Özel ile Sakarya Milletvekili Grup Başkan Vekili
Engin Özkoç tarafından Cemal Kaşıkçının
akıbetine ilişkin yaşananların tam olarak açığa
çıkarılması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 23
Ekim 2018 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi (Devam)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Erkan Akçay, Manisa Milletvekili, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
MHP GRUBU ADINA ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin Suudi
gazeteci Cemal Kaşıkçı hadisesiyle ilgili vermiş
olduğu grup önerisi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
söz aldım. Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Yaklaşık üç haftadır Türkiye ve dünya
kamuoyu bu Cemal Kaşıkçı hadisesiyle meşguldür. 2 Ekimde
kendi ülkesinin İstanbuldaki Suudi Konsolosluğuna giren bu gazeteci
bir daha çıkamamıştır ve akıbeti de meçhuldür. Ancak
yansıyan bilgilere göre de çok vahşi bir şekilde bu Suudi
Konsolosluğunda katledildiğine ilişkin ciddi emarelerin de mevcut
olduğu anlaşılıyor.
Tabii, bu hadiseyi öncelikle insani, sonra
uluslararası ilişkiler, hukuki ve kriminal yönüyle ele almakta ve
tasnif etmekte büyük fayda var. İnsani olarak bu vaka vahşet
derecesinde bir cinayet olduğu izlenimi vermektedir. Zannediyorum bu
önümüzdeki kısa zaman içerisinde de buna ilişkin bilgiler ortaya
çıkacaktır. Meselenin uluslararası boyutunda da şunu gözden
uzak tutmamak gerekir ki uluslararası bazı ülkelerin istihbarat
teşkilatlarının iş birliği hâlinde, çok ciddi,
komplike bir operasyonun olduğu izlenimi de mevcuttur. En basitinden,
Kaşıkçının evlilik işlemleri için Amerikadaki
Washington Konsolosluğuna müracaat etmesine rağmen hem Amerika hem
İngiltere konsoloslukları tarafından İstanbul
Konsolosluğuna yönlendirilmesi son derece üzerinde durulması gereken
bir husustur. Bu gelişme suç mahalli olarak İstanbulun özellikle
seçildiği kanaatini bizde uyandırmaktadır ve bu durum hangi
karanlık akla hizmet etmektedir, hangi karanlık senaryoların bir
sonucudur, üzerinde durulması ve açıklanması gereken bir
husustur.
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekilim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Devamla) Sayın
Başkanım, teşekkür ederim.
Oyun içinde oyun vardır, saman altından su
yürütülmektedir ve bu hadisenin âdeta Türkiyede işlenmesinin bizzat
planlandığı ve Türkiye'nin de hedef alındığı
izlenimi ve şüphesi de bizde mevcuttur. Kaşıkçının
ilişkileri de bu arada belli değildir. Bildiğimiz, sadece Suudi
muhalif gazeteci diyor genel tanımlama itibarıyla ama
Kaşıkçının perde gerisindeki uluslararası
ilişkileri nedir, o konuda da fazla bir bilgimiz yok ve Veliaht Prens
Selman da bu cinayetin neresindedir; bunlar, üzerinde durulması gereken
hususlar.
Ayrıca, uluslararası hukuk
bakımından Viyana Sözleşmesini dikkate
aldığımızda Konsolosluk binaları, konsolosluk
görevlerinin yerine getirilmesiyle kabili telif olmayacak şekilde
kullanılamayacak. Konsolosluk memurlarının tutuklanmaları
veya gözaltına alınmaları ancak ağır bir suç hâlinde
ve yetkili adli makamların kararıyla olur. demektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Devamla) - Ağır bir suç
işlenmiştir. Suudi Konsolosluğu da bu konsolosluk faaliyetiyle
telif edilemeyecek ağır bir cinayetin işlendiği bir mahal
hâline gelmiştir. Buna ilişkin gerekli işlemlerin de gecikmeden
yapılması gerekirdi ve gerekmektedir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Akçay.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Ayşe Acar Başaran, Batman Milletvekili.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
HDP GRUBU ADINA AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de herkesi
saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, bence, hani biraz olayın
başına dönmek gerekiyor, yirmi bir gün geçti malum üstünden ve
kamuoyuna da çok sağlıklı bilgilendirmeler yapılmadı.
2 Ekim gününden bugüne, yirmi bir gün önce, bir gazeteci başkonsolosluk
binasına giriyor ve haber alınamıyor. Şimdi, biz bu süreci
nasıl takip ettik diye sorarsanız, açıkçası ben bütün bu
süreci hiçbir AKP iktidarı tarafından yapılan bir
açıklamadan değil ya da sorumluların, bu konuda yetkili
olanların açıklamasından değil, Washington Post gibi,
diğer başka yabancı basın kuruluşlarından takip
ettim çünkü şöyle bir durum vardı: Türk yetkililer kamuoyuna bu
konuyla ilgili açıklamalar yapmaları gerekirken, bu konuda toplumu
bilgilendirmeleri gerekirken her nasılsa yabancı bazı gazetelere
bilgilendirmeler yapıyorlardı ve o süreçten bugüne, yirmi bir gün boyunca,
ta ki Suudun kendisi bir kaza sonucu, arbede sonucu gazetecinin
öldürüldüğünü kabul edene kadar yetkililerden dişe dokunur tek bir
açıklama gelmedi ve günlerdir de
AKP Genel Başkanı
çıkıp bugün grup toplantısında bu konunun
detaylarını açıklayacağını söylüyor.
Detayları bugün sorular şeklinde aldık.
Değerli arkadaşlar, Türkiye
topraklarında bir konsolosluğa -bu konsolosluklar, evet, başka
bir ülkenin toprağı sayılsa bile- geliniyor ve bir cinayet
işleniyor. Hani sizin kameralarınız sivrisinekleri bile görürdü?
Hani Türkiye'nin istihbaratı çok güçlüydü? Nerede arkadaşlar? Muhalif
bir gazeteci, her kim olursa olsun, herhangi birisi bir binaya girip sağ
çıkmıyor ama biz bununla ilgili tek bir adım
atıldığını görmüyoruz. Konsolos, hiçbir şey
yokmuş gibi
Bunun atfı Viyana Sözleşmesi
Viyana
Sözleşmesinde konsolosların dokunulmazlıklarıyla ilgili
çok açık düzenleme vardır, ağır suç denir, Konsolosun
dokunulmazlığı olmaz. denir. Bundan daha ağır bir suç
var mı? Bir kişinin yaşamı söz konusu. Bu ağır suç
görülmemiş galiba iktidar tarafından, biz konsolosun arkasından
ülke olarak bakakaldık. Şuradan az önce bir muhalefet milletvekili
sormuştu, ben de sormak istiyorum: Neden Türkiye seçiliyor? Neden
suçların merkezi olarak Türkiye kabul ediliyor? Bence iktidarın
kendisine sorması gerekiyor değerli arkadaşlar. Bir sorun
kendinize, Türkiyeyi nasıl bir ülke hâline getirdiğinizi sorun.
Pazarlıklar sonucunda Brunsonu teslim ettiniz. Acaba hangi
pazarlıklar sonucunda
Bu konsoloslukta gerçekleştirilen ölümle ilgili
günlerdir tek bir cümle kullanılmıyor.
Bugün, AKP Genel Başkanı -dediğim
gibi- sorulardan ibaret açıklamalar yaptı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) Ülkenin en başında
olduğunu söyleyen kişi eğer bu konuyla ilgili soru soruyorsa
peki cevabı kim verecek? Kime soruyorlar bu soruları,
açıkçası ben de merak ediyorum. Ama dediğim gibi, bu
aslında ilk vaka değil, son olmayacak gibi görünüyor. Türkiye şu
anda Orta Doğunun bir parçası hâline gelmiş, Orta
Doğudaki güvensiz ülkeler hâline gelmiş durumda. Bir insan,
artık, kendisini burada güvende, yaşam hakkının
korunabilecek bir durumda olduğunu hissetmeyecektir. Bunun bilinmesi
gerekiyor ama bununla ilgili eğer bugün Mecliste de araştırma
komisyonu kurulmayacaksa demek ki, dediğim gibi, belki birkaç yıl
sonra, bu iktidar gittiğinde, biz geldiğimizde, gerçekten bu halktan
yana olanlar geldiğinde, o kapattığınız gizli
defterleri açtığımızda aslında nasıl kirli
pazarlıklar sonucu bu ölüme göz yumduğunuzu da görmüş
olacağız diyorum.
Teşekkür ederiz. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Abdullah Güler, İstanbul Milletvekili.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri
ve aziz milletimizi saygıyla selamlarken Genel Kurul
çalışmalarımızın hayırlara vesile olmasını
diliyorum.
Size de görevinizde başarılar diliyorum
Değerli Başkanım.
Değerli milletvekilleri, biraz önce
konuşan hatiplerimizden, sanki bir ada devletinde
yaşanıldığı, Türkiye'nin herhangi bir
uluslararası sorumluluğunun olmadığı gibi bir kanaati
düşündüğümüzü hatırlatır şekilde, vaziyette
konuştuklarını burada dinledik ama bilmelidirler ki şu anda
Türkiye Cumhuriyeti devleti uluslararası hukukun kendisine
tanıdığı
Biraz önce, değerli hatibin de
belirttiği üzere, 1961 yıllı Diplomatik İlişkiler Hakkındaki
Viyana Sözleşmesinin 41inci ve 55inci maddelerine atıf yapıldı
ancak Türkiye Cumhuriyeti devleti o sözleşmenin 30uncu ve 31inci
maddeleri kapsamında dokunulmazlık ve aynı zamanda
dokunulmazlıkla beraber mevcut, bu hukukun sağladığı
ilişki biçimini çok dengeli bir şekilde yürütmüş ve
uluslararası kamuoyunu da çok sağlıklı bir şekilde,
doğru bir zeminde, herhangi bir farklı anlayışa sebebiyet
vermeden bugünlere kadar getirmiştir.
Değerli milletvekilleri, Sayın
Cumhurbaşkanımızın bugün bizim grup toplantımızda
da açıkladığı üzere ve İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığımızın da bu olaya el
koymasından sonra yürütmüş olduğu soruşturma kapsamı
içerisinde birkaç hususu sizlere dile getirmek istiyorum. Gerek
istihbaratımızın gerekse Cumhuriyet Başsavcılığımızın
bu olay üzerinde ne kadar hassas, ne kadar titiz bir çalışma yaptığını
ve gurur duymamız gerektiğini de burada ifade etmek istiyorum. Merhum
Cemal Kaşıkçı 28 Eylül Cuma günü saat 11.50de evlilik
işlemleri için Suudi Arabistanın İstanbul Konsolosluğuna
gidiyor. Bu ziyaretin, cinayeti işleyecek ekibe de özellikle haber
verildiğini daha sonradan kamuoyuna açıklanan bilgilerden
anlıyoruz. Konsolosluk görevlilerinden bazılarının daha
önceden ülkelerine gitmeleri, daha sonra, hazırlıkların oradan
planlanarak Türkiyeye dönmeleri, 1 Ekim Pazartesi günü de saat 16.30da üç kişilik
bir ekibin tarifeli seferle İstanbula gelmesi, bu arada,
başkonsolosluktan başka bir ekibin Belgrad Ormanı ve Yalovada
keşif yaptığının ortaya çıkması, daha sonra
başka bir ekibin yine İstanbulda bir otelde planlama
çalışması yapması, toplam on beş kişilik bu
ekibin sabah saat 09.50 ile 11.00 arasında ayrı ayrı gelerek
başkonsoloslukta buluşması ve daha sonradan da bu kişilerin
merhum Cemal Kaşıkçının konsolosluğa giriş
saatinden önce, saat on gibi de tüm çalışan kamera sistemlerinin ve
harddisklerin sökülmesi işlemleri de gösteriyor ki
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ABDULLAH GÜLER (Devamla) Sayın
Başkanım, teknik bir konu
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) O arada
istihbarat ne yapıyor? Emniyet ne yapıyor? İktidar ne
yapıyor? Onlar da izliyor.
ABDULLAH GÜLER (Devamla) Değerli
arkadaşlar, bu çalışmaların tamamı İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığımızın yürüttüğü
ve istihbaratımızın çok titiz çalışmaları sonucu
ortaya çıkmış ve bütün dünya kamuoyuyla
paylaşılmıştır. Biraz önce
arkadaşlarımızın ifade ettiği hususları nereden
aldı dünya kamuoyu? Merak ediyorum, bir cevabını verin lütfen.
Bu bilgilerin tamamı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının
yürüttüğü ve Türk istihbaratının yaptığı
çalışmalar sonucu ortaya çıkmıştır değerli
arkadaşlar. Bu çalışmaların sonucunda da Suud devleti,
merhum Cemal Kaşıkçının bir arbede sonucunda
başkonsoloslukta öldürüldüğünü kabul etmek zorunda
kalmıştır. Bunu biz bugün öğreniyoruz, bizim
yaptığımız çalışmalar sonucu öğreniyoruz.
Sayın Cumhurbaşkanımız bugün, kendisi çok açık bir
şekilde, Suud devletine hitaplarını ve beklentisini söyledi.
Evet, mevcut bu olaya karışan 15 ve daha sonra karışan 3
kişi, toplam 18 kişinin, İstanbulda işlendiğine göre
bu suç, İstanbulda yargılanmasını beklediğini ifade
etti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ABDULLAH GÜLER (Devamla) Arkadaşlar,1961
tarihli ve 1964 yılında kabul edilen Viyana Sözleşmesinin 30uncu
ve 31inci maddesi, 41nci maddesi ve 55inci maddesi, mutlaka,
uluslararası bir dengede bizim ülkemize de sorumluluklar yüklüyor. Tüm
ulusal ve uluslararası olaylarda her daim adaletin, hukukun, insan
haklarının yanında olan Türkiye Cumhuriyeti devletinin
Kaşıkçı olayının da bizzat yakından takipçisi
olacağını, olayın hakkaniyetle çözülmesi için elinden gelen
her şeyi yapacağını da burada ifade etmek istiyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz.
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Burcu Hanım, bir söz talebiniz var.
Bir dakika süre veriyorum.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
48.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu
Köksalın, Eber Gölünü besleyen su kaynaklarının yeniden
işler hâle gelmesi için gerekli çalışmaların
yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Seçim bölgem Afyonkarahisar sınırları
içerisinde bulunan ve Türkiye'nin en büyük 11inci tatlı su
kaynağı olan Eber Gölü neredeyse tamamen kurudu. İçinde
çeşitli endemik türleri ve göçmen kuşları barındıran
bu güzel gölün kurumaması için geçen dönem özellikle, önceki dönem Orman
ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğluna
yaptığımız çağrılar da sonuçsuz kaldı.
Buradan bütün yetkililere sesleniyorum: Eber Gölüyle ilgili acil olarak
gerekli önlemleri alalım, özellikle gölü besleyen su
kaynaklarının yeniden işler hâle gelmesi için gerekli
çalışmaları yapalım çünkü özellikle Çay,
Sultandağı ve Bolvadin ilçeleri için, bu gölden geçim sağlayan
orada yaşayan hemşehrilerimiz için son derece önemli bir kaynak.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.19
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.41
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Barış KARADENİZ (Sinop)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 9uncu
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Danışma Kurulunun bir önerisi vardır,
okutup oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
B) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Danışma Kurulunun, 9 sıra
sayılı Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin kırk sekiz saat geçmeden gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmının 1inci
sırasına alınması ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; Genel Kurulun, 23
Ekim 2018 Salı günkü birleşiminde Kişisel Verileri Koruma
Kurulunda boş bulunan 1 üyelik için seçimin yapılarak bu
birleşiminde gündemin "Seçim kısmındaki işlerin
tamamlanmasına kadar çalışmalarını sürdürmesine; 24
Ekim 2018 Çarşamba günkü birleşiminde Sayıştayda boş
bulunan 5 üyelik için seçim yapılmasını müteakip denetim
konularının görüşülmeyerek gündemin "Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında yer
alan işlerin görüşülmesine ve bu birleşiminde 9 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasına
kadar çalışmalarını sürdürmesine; 24 Ekim 2018
Çarşamba günkü birleşiminde 9 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerinin tamamlanması hâlinde 25 Ekim 2018
Perşembe günü toplanmamasına ilişkin önerisi
Danışma Kurulu
Önerisi
23/10/2018
Danışma Kurulunun 23/10/2018 Salı
günü (bugün) yaptığı toplantıda aşağıdaki
önerilerin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Vekili
Mehmet Muş Engin
Altay
Adalet ve Kalkınma Partisi Cumhuriyet
Halk Partisi
Grubu Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Ayhan Bilgen Erhan
Usta
Halkların Demokratik Partisi Milliyetçi
Hareket Partisi
Grubu Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Yavuz
Ağıralioğlu
İYİ
PARTİ
Grubu Başkan Vekili
Öneriler:
Bastırılarak dağıtılan 9
sıra sayılı Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme
Vakfı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi'nin kırk sekiz saat geçmeden gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmının 1'inci
sırasına alınması ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun;
23 Ekim 2018 Salı günkü (bugün)
birleşiminde Kişisel Verileri Koruma Kurulunda boş bulunan 1
üyelik için seçimin yapılarak bu birleşiminde gündemin "Seçim
kısmındaki işlerin tamamlanmasına kadar
çalışmalarını sürdürmesi,
24 Ekim 2018 Çarşamba günkü birleşiminde
Sayıştayda boş bulunan 5 üyelik için seçimin
yapılmasını müteakip denetim konularının
görüşülmeyerek gündemin "Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler" kısmında yer alan işlerin
görüşülmesi ve bu birleşiminde 9 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalarını
sürdürmesi,
24 Ekim 2018 Çarşamba günkü birleşiminde 9
sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin
tamamlanması halinde 25 Ekim 2018 Perşembe günü toplanmaması,
Önerilmiştir.
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Gültekin Uysal Beyin bir söz talebi var, bir de
Sezgin Beyin, iki kişiye söz vereceğim ve seçime geçeceğiz.
Buyurun Sayın Uysal.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
49.- Afyonkarahisar Milletvekili Gültekin
Uysalın, Celal Adanın Meclis Başkan Vekilliği görevinin
hayırlı olmasını dilediğine ve gazeteci Cemal
Kaşıkçının ölümüyle ilgili olayda uluslararası
sürecin şeffaf bir şekilde yürütülmesi için Hükûmetin daha dikkatli
davranmasını talep ettiklerine ilişkin açıklaması
GÜLTEKİN UYSAL (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, kıymetli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkanım, size de ilk
oturumunuzda yeni görevinizin ben de tekrar hayırlı
olmasını temenni ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
GÜLTEKİN UYSAL (Afyonkarahisar) Biraz evvelki
grup önerileri içerisinde özellikle gazeteci Kaşıkçının
ölümüyle ilgili düşüncelerimi de paylaşmak istiyorum. Yirmi günlük
bir zaman geçmiş olmasına rağmen bu süreç içerisinde ancak bugün
tafsilatlı bir şekilde siyasi olarak Hükûmetimizden Sayın
Cumhurbaşkanının şahsında açıklamalar duyduk.
Önemli bir süreç, bu süreçte anlaşılıyor ki kamuoyuyla
paylaşılmasa da ilgili muhatap ülkeyle karşılıklı
bilgilerin paylaşılması neticesinde çok açık, organize bir
cinayet işlenmiş olduğu Suudi Arabistan tarafından kabul
edildi. Burada merak ettiğim, önemli gördüğüm
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın sayın
milletvekili.
GÜLTEKİN UYSAL (Afyonkarahisar)
birinci
derecede yöneticilerinin bilgisi dâhilinde olmadan böyle bir cinayetin bir
konsoloslukta işlenebilmesi imkânının olmamasına
rağmen ilgili ve yetkililerin ısrarla hâdimülharemeyn diyerek,
taltif ederek ilgilileri, ilgili Hükûmetin, kral ve veliaht prensini koruma
gayretleri olarak mı değerlendirmek lazım? Bu
açıklamalardan anlaşılıyor ki bu süreci ahbap çavuş
ilişkileri içerisinde mi yöneteceğiz, yoksa egemen, sorumlu bir
devlet anlayışı içerisinde mi yöneteceğiz? Bunun
Türkiyenin sıkıştığı, ABDnin
başını çektiği Suudi Arabistan, İsrail,
Mısır hattında bölgeye yeniden bir deli gömleği giydirilme
teşebbüsleri açısından Türkiyenin önüne dış
politikada da büyük fırsatlar vereceği kanaati içerisindeyim. Bu
temel tercih, sürekli olarak Hükûmetimizin on beş yıldır tekrar
ettiği gibi bölgede güç birliği hattımız
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili.
GÜLTEKİN UYSAL (Afyonkarahisar)
zalimin
değil, mazlumun yanında olacaklarını ifade
etmişlerdir. Bu açıdan da kendileri adına önemli bir turnusol
testi vazifesi görecektir.
Açık yüreklilikle ifade etmek isterim ki bu
cinayetin, bu kanın izini ne dolarlar siler ne riyaller siler. O
açıdan uluslararası sürecin çok şeffaf bir şekilde
yürütülmesi, Türkiyenin tezlerinin bu haklı konumda apaçık bir
şekilde ortaya konulması için Hükûmetimizin daha dikkatli davranmasını
talep ediyoruz.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın Tanrıkulu
50.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun, Celal Adana Meclis Başkan Vekilliği görevinde
başarılar dilediğine ve gazeteci Cemal
Kaşıkçının ölümüyle ilgili olaya ilişkin açıklaması
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) Sayın
Başkan, öncelikle, teşekkür ediyorum ve size yeni görevinizde
başarılar diliyorum ve bu görevinizi Parlamentoda tam bir
çoğulculuğa saygı göstererek parlamenterlerin de söz
hakkına riayet ederek yapacağınız konusundaki tam
inancımı da belirtmek istiyorum ve başarılar diliyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) Ben
de gazeteci Kaşıkçıyla ilgili söz almak istemiştim.
Şunu ifade etmek istiyorum: Bu, tipik bir zorla
kaybedilme vakası, sadece kaybedildiği yer bir konsolosluk ancak
Suudi Arabistan gibi hukuk devletiyle, demokrasiyle ilgisi olmayan bir
devletin, Türkiyede böyle bir eylemi kendi yurttaşına
karşı yapma cesaretini bulmuş olması, beni bu cumhuriyetin
bir yurttaşı olarak öfkelendiriyor. Bunun nedeni de şu: Birçok
zorla kaybedilme vakası yaşandı Türkiyede, hâlen de
yaşanıyor hem Türkiye içerisinde hem de Türkiye
dışında yurttaşlarımıza karşı ve bu
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Suudi Arabistan gibi bir devlete maalesef Türkiyede böyle bir operasyon yapma
zemini yaratmıştır ve cesareti vermiştir. Ayrıca
operasyondan sonra da bu ölümden sonra da Hükûmet yetkililerinin ve güvenlik
güçlerinin, istihbarat güçlerinin âdeta faillerin ellerini kollarını
sallayarak Türkiyeden çıkışına izin vermeleriyle,
diğer zorla kaybedilme vakalarındaki
cezasızlığın, başka bir ülke vatandaşlarına
ve yurttaşlarına ve faillerine karşı da işlediğini
gösteriyor. Hükûmet, bu olayın cezasızlık bakımından
sorumlularından bir tanesidir ve mutlaka ama mutlaka kendi içerisinde de
bu sorumlu ortaya çıkarmak zorundadır.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Milletvekili.
Buyurun Sayın Bilgen.
51.- Kars Milletvekili Ayhan Bilgenin, Viyana
Sözleşmesinin 41inci maddesine ilişkin açıklaması
AYHAN BİLGEN (Kars) Sayın Başkan,
çok kısa, sadece kayıtlara girmesi açısından dikkat çekmek
istiyorum.
Biraz önce Kaşıkçı konusu
konuşulurken son hatip, Viyana Sözleşmesinin -galiba Genel Kurulun
dikkatinden kaçtı- 41inci maddesinin doğru
uygulandığını ifade etti. Şimdi devletler bazen
sözleşme haklarını uygulayamayabilirler, uygulamayabilirler ama
Sözleşmeyi böyle yorumluyoruz, böyle algılıyoruz. diye
kayıtlara girerse Türkiye Büyük Millet Meclisi tutanaklarının
bağlayıcı bir tarafı var. 41inci maddeyi Türkiye böyle
kabullendiği takdirde bundan sonra da başka devletlerin,
dokunulmazlık zırhına sığınarak kendi
hukuksuzluklarını, keyfiliklerini işleme hakkı gibi yorumlanır.
Çok açık bir hüküm var, 41inci maddede -1inci maddede ifade
edilmiş- ağır bir suç hâli istisna olarak
sayılmış. Bu vakanın ağır bir suç hâli
olduğu başından beri belli.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili.
AYHAN BİLGEN (Kars) Dolayısıyla da
Viyana Sözleşmesinin gereğini yapmamak, yapamamak ya da belki
başka açıklanmak istenmeyen boyutlar olabilir ama Viyana
Sözleşmesinin böyle yorumlanması, asla kabul edilebilir bir durum
değildir. Viyaya Sözleşmesinde çok açık biçimde Türkiyeye
tanınmış bir hak vardır. Bunu özellikle ifade etmek
istedim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
IX.- SEÇİMLER
A) Kişisel Verileri Koruma Kurulu Üyeliklerine
Seçim
1.- Başkanlıkça Kişisel Verileri
Koruma Kurulunda boş bulunan ve HDP Grubuna düşen 1 üyeliğe HDP
Grubunca aday gösterilen Bayram Arslanın seçilmesi
BAŞKAN Gündemin Seçim kısmına
geçiyoruz.
Kişisel Verilerin Korunması Kanununun
21inci maddesi uyarınca Kişisel Verileri Koruma Kuruluna 1 üye için
seçim yapılacaktır.
Halkların Demokratik Partisi Grubu tarafından
gösterilen adayların adlarını soyadı sırasına
göre okutuyorum.
Halkların Demokratik Partisi Grubu Aday
Listesi:
Bayram Arslan,
İbrahim Aslan.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Kişisel Verilerin Korunması Kanunu 21inci maddesi gereği,
Halkların Demokratik Partisi Grubu, kendilerine düşen üyeliğin 2
katı kadar aday göstermiştir. Adayların adları, soyadı
sırasına göre düzenlemek suretiyle
bastırılmıştır. Toplantı ve karar yeter
sayısı mevcut olmak şartıyla seçimlerde en çok oyu alan
aday seçilmiş olacaktır.
Sayın milletvekilleri, oylamanın
sayım ve dökümü için ad çekmek suretiyle 5 kişilik bir tasnif
komisyonu tespit edilecektir. Tasnif komisyonuna seçilen üyeler, oylama
işlemi bittikten sonra komisyon sıralarında yer alacaklardır.
Oya Eronat, Diyarbakır? Burada.
Buyurun.
Nurhayat Altaca Kayışoğlu, Bursa?
Yok.
Ahmet Sami Ceylan, Çorum? Yok.
Burak Erbay, Muğla? Burada.
Buyurun.
Çetin Osman Budak, Antalya? Yok.
Sermin Balık, Elâzığ? Burada.
Sermin Hanım, buyurun.
Hakan Kahtalı, Malatya? Yok.
Kemal Zeybek, Samsun?
Aytun Çıray, İzmir? Yok.
Selahattin Minsolmaz, Kırklareli? Burada.
Suat Özcan, Muğla? Yok.
Lütfiye Selva Çam, Ankara? Yok.
Bedri Yaşar, Samsun? Yok.
Cevdet Yılmaz, Bingöl? Yok.
Mehmet Şükrü Erdinç, Adana? Yok.
Mehmet Akif Hamzaçebi, İstanbul? Yok.
Alpay Antmen, Mersin? Burada.
Oylamanın ne şekilde
yapılacağını arz ediyorum: Komisyon sıralarından
1inci sıradaki kâtip üye Adanadan başlayarak İstanbula kadar,
İstanbul dâhil; 2nci sırada yer alan kâtip üye ise İzmirden
başlayarak Zonguldaka kadar, Zonguldak dâhil, adı okunan
milletvekillerinin adını defterden işaretleyecektir. Adı
işaretlenen milletvekiline mühürlü oy pusulası ve zarf verilecektir.
Oyunu kullanan milletvekili, oy pusulasını içeren zarfı,
Başkanlık Divanı kürsüsünün önüne konulmuş olan oy kutusuna
atacaktır. Oy pusulasında Halkların Demokratik Partisi Grubu
aday listesinden bir adayın isminin karşısındaki kare
çarpıyla işaretlenecektir. Aday listesinde birden fazla adayın
işaretlendiği oy pusulası geçersiz sayılacaktır. Bu
hususlar oy pusulasında da dipnot olarak belirtilmiştir.
Sayın kâtip üyelerin yerlerini
almalarını, oy pusulaları ile zarfların teslim edilmesini
rica ediyorum.
Oylamaya Adana ilinden başlıyoruz.
(Oylar toplandı)
BAŞKAN Oyunu kullanmayan sayın üye var
mı?
Oy verme işlemi tamamlanmıştır.
Oy kupaları kaldırılsın.
Tasnif Komisyonu üyeleri lütfen yerlerini
alsınlar.
Tasnif Komisyonu üyelerinin isimlerini okuyorum:
Alpay Antmen, Mersin Milletvekili; Sermin Balık, Elâzığ
Milletvekili; Burak Erbay, Muğla Milletvekili; Oya Eronat, Diyarbakır
Milletvekili; Selahattin Minsolmaz, Kırklareli Milletvekili.
(Oyların ayrımı yapıldı)
BAŞKAN Kişisel Verileri Koruma Kurulu
üyeliği için yapılan seçime ilişkin Tasnif Komisyonu
tutanağı gelmiştir, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Kişisel Verileri Koruma Kurulunda boş
bulunan ve Halkların Demokratik Partisi Grubuna düşen bir üyelik için
yapılan seçime 291 üye katılmış, kullanılan
oyların dağılımı aşağıda
gösterilmiştir.
Saygıyla arz olunur.
Tasnif Komisyonu:
Alpay Antmen Sermin Balık Burak Erbay
Mersin Elâzığ Muğla
Oya Eronat Selahattin Minsolmaz
Diyarbakır Kırklareli
Halkların Demokratik Partisi Grubu Aday
Listesi:
Bayram Arslan : 266
İbrahim Aslan : 7
Boş :
2
Geçersiz : 16
Toplam : 291
BAŞKAN Buna göre Halkların Demokratik
Partisi Grubu aday listesinden Bayram Arslan Kişisel Verileri Koruma
Kurulu üyeliğine seçilmiştir. Hayırlı olmasını
diliyorum.
Alınan karar gereğince,
Sayıştayda boş bulunan üyelikler için seçim yapılması
ve kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için, 24 Ekim 2018 Çarşamba günü saat
14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 19.20